Sendikalar - Türkiye Yol-Yapı

Transkript

Sendikalar - Türkiye Yol-Yapı
 SENDİKALARA KARŞI
SUÇLAMALAR VE YANITLAR
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
BHKKH
2
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
SUNUŞ
Emeğini satarak geçinen ve tek başına işveren karşısında güçsüz olan işçilerin oluşturdukları sendikalar,
işverene karşı güç elde etme mücadelesinin örgütleridir. İşçiler, bir araya gelip örgütlenerek kurdukları
sendikalar sayesinde, toplu pazarlık hakkı elde ederler.
Bu sayededir ki işçiler, hak ettikleri yaşam standardına
kavuşur.
Sendikalar, yasal örgütlerdir ve sendika kurma ve
üye olma hakkı Anayasa tarafından tanınmıştır.
Türkiye’de sendikalar Batı’ya göre oldukça geç tarihlerde kurulmaya başlandı. Osmanlı Devleti döneminde, özellikle Anadolu’da sanayinin olmayışı, halkın
çoğunlukla tarım kesiminde çalışması bir işçi sınıfının
varlığını olanaksız kılıyordu. Ancak buna karşın 1800’lü
yılların sonlarına doğru kurulan işçi dernekleri ve grev
hareketleri gözlenmektedir.
Cumhuriyet Türkiye’sinde sanayileşme çabaları
önce özel sektörün desteklenmesiyle, ardından doğrudan devlet eliyle başlatıldı ve işçi sınıfı doğmaya başladı.
3
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
Ne var ki ülkemizde sendika kurmak 1946 yılına kadar yasak olmuştur. 1946 yılında Cemiyetler
Kanunu’nda yapılan değişiklikle sendika kurma yasağı
kalktı ve 1947 yılında yasalaşan Sendikalar Kanunu ile
de ülkemizde ilk sendikalar kurulmaya başlandı.
Sendikalar, “işyeri”, “meslek” ve “işkolu” esasına
dayalı olarak kurulabilirken, ülkemizdeki yasal mevzuat ancak “işkolu” esasına göre sendika kurulabilmesine
izin vermektedir. Ayrıca işverenler de sendika kurabilmektedir.
Sendikalar çeşitli eleştirilere maruz kalırlar. Bu eleştiriler, iki yoldan gelir. Bir tanesi sermaye kesiminden
diğeri de gerçekten iyi niyetli olarak işçi dostu çevrelerden gelir.
Sermayenin sınırsız özgürlüğünü savunan neo-liberalizm, kendisine ulus devletler ile emek örgütlerini
düşman olarak görmekte, bu iki gücü yıpratmak için
elinden geleni yapmaktadır.
Özelleştirmeler, taşeron firmalar ve esnek çalışma
biçimleri araçlarıyla sendikalar güç kaybına uğramaktadır. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, birtakım haksız eleştirilerle de yıpratılmaya çalışılmaktadır.
Neo-liberal düşüncenin savunucuları, yani işverenler, işverenlerin parayla tuttuğu “akademisyenler”,
aslında ücret karşılığı çalışıp, geldiği pozisyon gereği
“patronunun sesi olanlar”, halkın oylarıyla gelip yalnızca sermaye kesimine hizmet edenler bu yıpratma
4
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
kampanyasının aktörleridir. Bu yıpratma kampanyasının aktörlerinin tek amacı, işverenlerin karına kar
katmaktır! Bunun için de en kolay yol, onlara göre, işçi
haklarından kesinti yapmaktır. Bu yolun önündeki tek
engel olan sendikalar ise onların gözünde yok edilmesi gereken tümördür. İşte sendikaları yok etmek, dolayısıyla işçiyi güçsüz bırakmak için ideolojik savaşım
vermektedirler. Tıpkı Soğuk Savaş döneminde olduğu
gibi, bu çevreler, sendikalara karşı suçlama kampanyası düzenlemektedir. Çalışanların sendikalı olmasını
engellemede, işten çıkarma, işyerinde psikolojik baskı
uygulama, tehdit etme gibi yöntemler demek ki yetmemekte, ek olarak çalışanların bilinçaltına sendikasız
olmayı yerleştirme gayreti içerisindedirler.
Bu karalama kampanyaları kimi durumlarda etkili
olduğu için, çalışanların da sendikalarla ilgili soru işaretleri vardır.
İşte bu broşürün amacı, bu suçlamaları çürütmek
ve çalışanların kafasında yer etmiş soru işaretlerini ortadan kaldırmaktır.
Bu broşür, suçlama- yanıt şeklinde tasarlanmıştır.
Önce sendikalara yönelik suçlama tırnak içerisinde
ifade edilmiş, ardından bu suçlamaya karşı yanıt getirilmiştir.
Anıl Mevlüt Güven
Mart 2011, Ankara
5
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
BHKKH
6
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
•
“Günümüz ekonomilerinde üretim tarzı değişmekte, kol gücü yerini beyin gücüne bırakmaktadır. Bu yeni üretim biçiminde sendikalara yer
yoktur.”
Günümüz ekonomilerinde üretim tarzının değiştiği, kol gücünün yerini giderek beyin gücüne bıraktığı
bilinen bir gerçektir. Ancak, “günümüz ekonomileri” ile
kastedilen gelişmiş ülkelerin ekonomileridir. Gelişmiş
ülkeler, endüstriyel üretimlerini az gelişmiş ve gelişmekte olan toplumlara kaydırırken, kendi bünyelerinde hizmet sektörünü geliştirmektedirler.
Toplumların gereksinim duyduğu mallar ise hala
–ne yazık ki ucuz emek cenneti olan ülkelerdeki işçilerin- kol gücüyle üretilmektedir ve gelecekte de bu
şekilde üretileceği görülmektedir. Ayrıca gelişmiş ülkelerde hizmet sektöründe çalışan, yani bilgisini ortaya
koyarak emek sarf eden işçiler de işverenleri karşısında
güçsüz olup örgütlenme gereksinimi içerisindedir.
7
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
Dolayısıyla sendikalar, emek-sermaye çelişkisi devam ettiği sürece var olacaktır.
•
Taşeron firmalarda örgütlenmek olanaksızdır.”
Taşeronlaşma olgusu gerek ülkemizde gerekse
dünyada giderek artmaktadır. Ülkemizde hem kamuda
hem de özel sektörde maliyeti düşürmek adına üretim
süreci taşeron firmalarca parçalanmaktadır. Günümüzde birçok çalışan ne yazık ki taşeron firma çalışanı haline getirilmiştir.
Sendikaların, buralarda örgütlenmede sorun yaşamasının temel kaynağı yürürlükteki İş Yasası’dır. Çünkü
İş Yasası en az 30 işçi çalıştıran işyerlerini iş güvencesi
kapsamına almaktadır. Ayrıca, işçinin iş güvencesine
hak kazanma koşulu, en az 6 ay çalışmış olmasına bağlanmıştır. İşçinin kıdem tazminatına hak kazanması ise
en az 1 yıl çalışmış olma koşuluna bağlıdır.
8
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
Ülkemizde alt işveren-asıl işveren ilişkisi uygulamalarına baktığımızda, bu ilişkinin çoğu zaman muvazaalı olarak kurulduğunu görmekteyiz. Taşeron işçileri,
yukarıda değindiğimiz gibi çoğunlukla iş güvencesi
kapsamında olamamakta, kimi zaman sigorta primleri
yatırılmayarak da kıdem tazminatından yoksun bırakılmaktadır. Bu yüzden taşeron işçileri, haliyle kendilerini
bıçak sırtında hissetmekte, sendikalı olmaya yanaşmamaktadır.
Yürürlükteki yasanın, iş güvencesi ve kıdem tazminatına hak kazanma ile ilgili maddeleri işçi lehine
düzeltildiğinde, hiçbir sorun yaşanmadan taşeron firmalarda örgütlenilecektir. Fakat bunun yanında yine
yürürlükteki Sendikalar Kanunu’na göre, sendika üyesi
olmak ve sendikal tazminata hak kazanmak için iş güvencesi hükümlerine tabii olma şartı bulunmamaktadır. Yani, sendikal faaliyetler nedeniyle işten çıkarılan
işçi, iş güvencesi kapsamında olmasa bile, 1 yıllık ücreti
tutarında bir sendikal tazminata hak kazanabilecektir.
Bu zorluklara rağmen ülkemizde son dönemde
taşeron firmalarda örgütlenen sendikalar mevcuttur.
Örneğin Türkiye Yol-İş Sendikası geçtiğimiz yıl yaklaşık
6000 taşeron firma işçisini örgütlemiştir.
9
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
10
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
•
“Esnek çalışma biçimleri ve kayıt dışılık giderek yaygınlaşmaktadır. Bu durum, sendikaların zayıflamasına ve tükenmesine yol açacaktır.”
Yürürlükteki İş Yasası gereğince, bir işverene iş sözleşmesi ile bağlı çalışan işçi, iş sözleşmesinin niteliği
gereği esnek çalışıyor olsa bile aynı işi yapan öteki işçilerden farklı bir muameleye tabi tutulamaz. Dolayısıyla
sendikalı olma hakkı da saklıdır.
Kayıt dışı çalışma olgusunda ise, kayıt dışı çalışan işçilerin başka ülkelerde dernek veya sendika çatısı altında örgütlendiği örnekler vardır. Örneğin Hindistan’da
kurulmuş Serbest Çalışan Kadınlar Birliği (SEWA), Güney Afrika Ev Hizmetleri ve İlgili Çalışanlar Sendikası
(SADSAWU), Avustralya Tekstil, Elbise ve Ayakkabı
Sendikası (TCFUA)… Türkiye’de de enformel sektör çalışanlarını çatısı altına alan, ancak İş Mahkemesi’nce
kapatılan Birleşik İşçiler Sendikası önemli bir örnek ve
deneyimdir.
Sonuç olarak sendikaların tükenmesi gibi bir durum
söz konusu değildir. Bu tür iddialar, sendikaları kendilerine düşman olarak gören çevrelerce ortaya atılan
yıldırı propagandasıdır!
• “Sendikaların işlevini artık insan kaynakları
yönetimi birimleri yerine getirmeye başlamıştır.”
Şirketlerdeki insan kaynakları yönetimi birimleri ile
sendikalar birbirinden çok farklı işlevlere ve amaçlara sahiptir. İnsan kaynaklarının temel amacı verimlilik
11
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
iken, sendikaların temel amacı üyelerinin haklarını her
koşulda savunmak ve geliştirmektir. İnsan kaynakları
yönetiminde, verimliliği artırma amacı uğruna çoğu
zaman işçi hakları feda edilebilmektedir. İşçi eğitimi,
kariyer geliştirme ve iş güvenliği ve işçi sağlığı gibi uygulamalar işçi yararına olmakla birlikte, temelde verimliliği arttırmak ve bu şekilde işyerine rekabet üstünlüğü sağlamak gibi bir işleve sahiptir. Sendikaların işçi
çıkarmalarına, düşük ücretlere karşı bir duruşu varken,
insan kaynakları birimlerinin böyle bir duruşu yoktur.
İnsan kaynakları birimleri ile sendikaları amaç ve
işlevleri bakımından değerlendirdiğimizde, insan kaynakları birimlerinin sendikaların işlevini üstlenmesi
olanak dışıdır diyebiliriz.
12
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
•
“Sendikalar, işsizliğin artmasına yol açarlar.”
Sendikalara yöneltilen en haksız eleştirilerden bir
tanesidir. Bu eleştirinin temelinde sendikaların ücret
mücadelesi bulunmaktadır. İddia sahiplerine göre,
sendikalar, ücretleri yükseltmekte, bu da işverenlerin
yeni yatırımlar yapmasını olumsuz etkilemektedir.
İşverenler, yatırımlarını daha çok kazanç elde etmek için yaparlar. İşverenlerin istihdamı arttırmak gibi
toplumsal bir görevleri zaten yoktur. Daha çok kazanç
elde etmek isteyen işverenler, işgücü maliyetini göze
alarak yatırım yapacaktır. Ayrıca, üretim sürecinde işgücü maliyetleri, maliyet unsurlarından yalnızca biridir.
İşverenler, farklı yollarla yatırım yapmaya teşvik edilebilirler ki zaten günümüzde çeşitli yollarla devlet tarafından bu gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla işverenlerin yalnızca işgücü maliyetlerinin azaltılması yoluyla
yatırımlarını arttırmasının beklenmesi hayalciliktir. Ayrıca, ücret seviyesinin düşük olması sayesinde, ekonominin büyüyüp istihdamın artacağını varsaydığımızda
bile söz konusu ekonomik büyümenin geniş toplum
kesimlerine ve bu arada çalışanlara yansımayacağını,
görebiliriz. Böyle bir büyüme hiç kuşku yok ki sermaye
kesiminin lehine olacak, bireyler arasındaki gelir seviyesi makası açılacaktır.
Eğer amaçlanan, toplumsal adalet ilkesi çerçevesinde, toplumun yüksek alım gücüne sahip bireylerden
oluşmasıysa, bunun yolu ücretler seviyesini aşağıda
tutmaktan geçmez.
13
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
Bu haksız eleştirilerin çoğu zaman işveren kesiminden gelmesi fazlasıyla şaşırtıcıdır. İşsizlik olgusu
yüzünden çalışanlar, iş güvencesinden yoksun, düşük
ücretlerle çalışmaktadır. İşsizlik, işverenin işçisine “beğenmiyorsan gidebilirsin, yerine çalışacak adam çok”
deme imkânını vermektedir.
“Birçok kadını ve genci iş sahibi yapacak olan esnek çalışma türleri, sendikaların tavrı nedeniyle
hayata geçirilememektedir.”
Esnek çalışma biçimleri, iyi niyetli(!) söylenenlerin
aksine, birçok genci ve kadını iş sahibi değil, ucuz işgücü, yani modern köle yapacaktır.
2003 yılında çıkan 4857 sayılı iş yasası ile yasal çerçeve kazanan esnek çalışma türleri ülkemizde zaten
uzun dönemdir istihdam biçimi olarak kullanılmaktadır. Son dönemdeki çabalar ise bu çalışma türlerini
daha da genişletmekten ibarettir.
•
14
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
2011 Şubat ayında yasalaşan ve kamuoyunda çokça
tartışılan Torba Yasa tasarısında esnek çalışma biçimleri ile ilgili hükümler de bulunmaktaydı. Buna göre İş
Yasası’na “evden çalışma ve uzaktan çalışma” hükümleri eklenerek, esnek çalışma türleri genişletilmek istendi. Torba Yasa, kamuoyunda özellikle sendikalardan
büyük tepkilerle karşılaştı ve esneklikle ilgili hükümler
tasarıdan çıkartıldı.
Bu eleştirinin kısmen haklı bir eleştiri olduğunu
söyleyebiliriz. Sendikalar elinden geldiğince, gücü yettiğince, çalışanları ‘modern köle’ yapacak düzenlemelerin karşısında duracaktır.
15
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
•
“Kayıt dışılıkla mücadele sendikaların tavrı yüzünden etkili olamamaktadır.”
Kayıt dışı ekonomi yalnızca ülke ekonomisine değil, aynı zamanda çalışanlara ve sendikalara da zarar
vermektedir. Hatta kayıt dışı çalışma olgusunun olumsuz yanları en çok emek kesimine yansımaktadır. Kayıt
dışı çalışan işçiler, sigortasız, güvencesiz, iş sağlığı ve
güvenliğinden yoksun, düşük ücretle çalıştıkları gibi,
sendikal haklardan da yararlanamamaktadır. Kayıt dışılıkla mücadele en çok sendikaların destekleyeceği bir
durumdur. Öte yandan kayıt dışı ekonomiyi yaratan ve
besleyen ise kayıtlı işverenlerin ta kendisidir. Kayıt dışı
firmalarda üretilen mallar, çoğunlukla, maliyeti düşürmek amacıyla kayıtlı firmalarca yaptırılmakta ve satın
alınmaktadır.
Kayıt dışılıkla mücadelede en büyük rol hiç kuşku
yok ki devlete düşmektedir. Ancak devletin denetimi
tam anlamıyla sağlamaması ve/veya vergi/prim indirimleri yoluyla teşvik yaratmaması kayıt dışılıkla etkin
mücadele etmenin önünü kapatmaktadır. Bu yüzden,
bu noktada sendikalara yöneltilen suçlama yerinde
değildir.
16
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
• “Türkiye’de sendikalar, ücret sendikacılığından öteye gidememiştir.”
Türkiye’de sendikalara yöneltilen en yoğun eleştirilerden bir tanesi de budur. Bu eleştiri, kimi sendikalar
için haklı olabilirken, tüm sendikal topluluk açısından
düşündüğümüzde haksız olmaktadır.
Sendikal mücadelenin en büyük unsuru hiç kuşku yok ki ücret mücadelesidir. Her sendika, üyesinin,
emeğinin karşılığını almasını, yüksek hayat şartları
17
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
sürmesini ister. Bu açıdan da toplu sözleşmelerin en
önemli bölümü, haliyle parasal konular olmaktadır. Fakat sendikalar yalnızca bununla yetinmez. İşverenin iş
sağlığı ve güvenliği önlemleri almasını, işçilerin haksız
yere işten çıkarılmamasını, işçilere yasadan kaynaklanan çeşitli sosyal olanaklar sağlanmasını talep eder, bu
konularda da mücadele eder.
•
“Sendikalar, üyesi olmayan işçiler için öneri getirmez, onların hakkını savunmaz.”
İşçisiyle, memuruyla, işsiziyle bir bütün oluşturan
emek mücadelesini inceleyenler, bu eleştirinin doğru
olmadığını görecektir.
Ülkemizde işkolu esasına göre kurulu olan sendikalar elbette ki öncelikle kendi üyelerinin haklarını savunacak, onların çalışma sorunlarına ilişkin eylemlilikte
bulunacaktır. Fakat bu, sendikaların, üyesi olmayan
işçilerin çalışma yaşamı sorunlarına gözü kapalı olduğu anlamına gelmez. Öyle ki sendikaların –konfederasyonlar düzeyinde dahi- çalışma yaşamına ilişkin
konularda birlikte hareket ettiği sıklıkla görülmektedir.
Bu birlikteliğin yanı sıra sendikalar tüm işçi sınıfının yararlanabileceği yayınlar çıkarır, onların bilinçlenmesini,
bilgi seviyesinin yükselmesini sağlar.
Ülkemizde işçi sınıfı bütünlüğünü yaralayacak biçimde hareket eden, kendisini şirket gibi gören, siyasal
iktidara ve/veya siyasal partilere yakınlığı sayesinde
üye kaydeden sendikalar, hatta sendika satın alan konfederasyonlar bulunmakla birlikte, ülkemiz sendikacılığı sınıf bilinci içerisindedir.
18
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
Kimsenin kuşkusu olmasın, sendikalar piyasa mekanizmasına dayalı şirketler değildir!
•
“Sendikalar işçi performansının yükselmesine
yönelik eğitim hizmeti vermemektedir.”
Sendikalar, belirli aralıklarla belirli dönemlerde
üyelerine eğitim hizmeti sunmaktadır. Oldukça maliyetli olan bu eğitim sürecinde, sendikalar üyelerine
öncelikle işçi sınıfı bilinci yerleştirmeye çalışmakta, onların işyerinde karşılaştıkları sorunların çözümü doğrultusunda eğitim hizmeti vermektedir. Her ne kadar
yürürlükteki Sendikalar Yasası’nda, “üyelerinin mesleki
becerisi arttırmaya yönelik faaliyetlerde bulunmak”
sendikaların faaliyetleri arasında sayılmışsa da işçinin
performansını yükselterek iş verimini arttırmak konusu
sendikaların asli görevi değildir. Türkiye’de son dönemde bu konuda üyelerini eğiten sendikalar var olmakla
birlikte, işçinin performansını yükseltmek ve mesleki
becerisini arttırmak, sendikadan önce işverenin gündeminde olmalıdır. Böyle bir görevi –Türkiye’de yalnızca işkolunda kurulabilmesine izin verilen- sendikalardan beklemek gerçekçi bir yaklaşımın uzağındadır.
•
“Sendikacılar, işçilerden topladıkları aidatları,
dinlenme tesisi, misafirhane, genel merkez, araç
gibi gereksiz şeylerde kullanmaktadır.”
Türkiye’de sendikaların en çok eleştiriye maruz kaldığı noktalardan bir tanesi de budur. Burada, eleştiri
sahiplerinin kimler olduğuna, niyetlerinin ne olduğuna
bakmak gerekir. Eğer eleştiri sahipleri, gerçekten işçi
19
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
yanlısı bir tavır sergiliyorlarsa, bu durumun gerçekten
de işçi sınıfına zarar verdiğini düşünüyorlarsa, mücadeleyi sorunun ana noktasında, yani sendikalar içinde
vermelidir. Fakat eleştirenler, neo-liberal ekonomi yanlılarıysa, ortaya koydukları iyi niyetli(!) eleştiri inandırıcılıktan uzaktır.
Sendikaların çeşitli yollardan elde ettikleri gelirleri
vardır ve ülkemizde yasal mevzuat, sendikaların gelir
elde etme yöntemlerini sınırlı tutmaktadır. Sendikalar,
elbette her bağımsız kuruluş gibi, maddi varlıklarını diledikleri gibi harcama özgürlüğüne sahiptir. Bunu denetleme yeri sendikaların genel kurulları ile denetim
kurullarıdır.
Sendikalar, yalnızca üyelerinin ücret ve hukuk mücadelesine katkı sağlamaz, aynı zamanda üyelerine
güçleri oranında çeşitli sosyal olanaklar sunmak gibi
bir göreve de sahiptir. Bu yüzden de ülkemizdeki sendikalar, imkanları dahilinde, üyelerinin aileleriyle birlikte tatil yapabileceği dinlenme yerleri, büyükşehirlere
gelmeleri durumunda kalacağı misafirhaneler yaptırır;
acil rahatsızlık durumunda yararlanabilecekleri ambulanslar satın alır. Bu tür şeyleri lüks görmek, işçiye bakış açısı ile ilgili bir zihniyetin yansımasıdır!
•
“Sendikacılar, çok yüksek ücret almakta ve uzun
yıllar görev başında kalmaktadırlar.”
Bu eleştiri de yukarıdaki eleştiriyle aynı niteliği taşımaktadır. Eğer, bu eleştiri işçilerden geliyorsa ve işçi,
bu eleştirisi yüzünden sendikalı olmuyorsa, bu tavrın
20
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
doğru bir tavır olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü insanlar
eleştirdikleri durumların değişmesini gerçekten istiyorsa, onunla mücadele etmek zorundadır. Bu mücadelenin yolu ise örgütlenmekten geçer.
Sık sık dile getirilen bu eleştiri, kimi zaman işveren
çevrelerine yakın kişilerce de dillendirilmekte ve inandırıcılık taşımamaktadır.
Sendikacılar, profesyonel sendikacı kimliği kazandıkları andan itibaren, işyerleriyle çalışma bağları kesilir ve bağlı oldukları işyerinden herhangi bir ücret
almadıkları gibi, sosyal güvenlik primleri de ödenmez.
Profesyonel sendikacılar yaşamlarını idame ettirebilmek için, yöneticisi oldukları sendikadan ücret alır ki
bu Sendikalar Yasası’nın öngördüğü bir durumdur.
Ayrıca, söz konusu ücretin düzeyi sendikaların genel
kurullarınca tayin edilir. Sendikacıların görevde kalma
süresi ise yine sendika genel kurullarının, yani işçilerin
verdiği kararın sonucudur.
•
“Sendikaların siyasi gündeme ilişkin görüş sunmaları ve eylem yapmaları, sendikaları amacından saptırmaktadır.”
Hükümetlerin aldığı kararlar, gerçekleştirdiği uygulamalar ve ortaya koyduğu sosyal ve ekonomik kararlar, tüm toplumu dolayısıyla çalışanları da uzaktan ya
da yakından etkileyecektir. Olaya bu açıdan baktığımızda sendikaların ortaya koyduğu emek mücadelesi ile
gündeme ilişkin eylemlilikleri çelişmez.
21
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
Çünkü sendikalar, siyasal yollardan emeğe gelen
baskılara karşı, üyelerini ve işçi sınıfını korumakla yükümlüdür. Bu açıdan, emeğe yönelik her türlü saldırıya
karşı sendikalar gerektiğinde açıklama, miting, basın
toplantısı düzenleyebilmelidir. Ayrıca şu unutulmamalıdır ki sendikal hareket siyasetten ayrı düşünülemez.
Ülkemizde sendikalar, 12 Eylül sonrasında geniş bir
siyaset yasağına maruz bırakılmıştır. Hâlbuki sendikal
hareket, siyasal mücadeleden bağımsız değildir. Sendikaların siyasal partilerle çeşitli ilişkilerde bulunması
başka şeydir, siyasal eylem ve söylemde bulunması
başka şeydir.
Sendikaları amacından saptıran, siyasal konulara
ilişkin eylemlilikte bulunmak değil, siyasal partilerin
–özellikle iktidardaki partilerin- kanatları altında örgütlenme(!) çalışması yapmaktır.
Sendikalara neo-liberal politikaların savunucuları
tarafından getirilen bu eleştiri, ikircikli bir tavrın yansımasıdır. İşveren tarafının her türlü siyasal etkinlikte
bulunduğu, gerektiğinde siyasal partileri maddi olarak
desteklediği, çıkarlarına yönelik siyasal açıklamalar
yaptığı düşünüldüğünde, aynı hakkın sendikalara çok
görülmesi adil olmanın uzağındadır.
• “Sendikaların eylemlerinde radikal gruplar çeşitli
olaylar çıkarmakta, bu olaylara sendikalar zemin
hazırlamaktadır.”
Sendikaların emek mücadelesine ilişkin eylemleri
sırasında çeşitli radikal gruplar tarafından saldırıya dönük, olaylar çıkabilmektedir. Bu tür olayları doğrudan
22
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
sendikalara bağlamak doğru değildir. Örneğin 1 Mayıslarda veya sendikaların düzenledikleri mitinglerde,
sendikalara destek olmak için çeşitli sivil toplum örgütleri ile siyasal partiler de yer almaktadır. Bu örgütler içerisinden saldırgan tutum içerisinde olanlar kimi
zaman olaylar çıkarmakta, hatta sendikacılara dahi
saldırabilmektedirler. Bu olayları engelleyecek mercii
güvenlik güçleridir. Öte yandan dışarıdan katılanların
amaca aykırı duruşlarını ve etkinliklerini önlemenin
yolu, işçilerin kendi eylemlerine alanı terk etmeden,
sonuna kadar sahip çıkmalarıdır.
23
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
•
“Sendikaya üye olursam işveren beni işten atar.”
Evet atabilir, fakat bedelini öder! Sırf sendikal faaliyeti nedeniyle işçiyi işten çıkarmak, işçiye 1 yıllık ücreti
karşılığı sendikal tazminat ödemek veya işçiyi işe geri
almak ile sonuçlanır.
Sendikal nedenlerle işten çıkarmak, haksız fesih
nedeni sayıldığı için, iş güvencesi kapsamında çalışan
işçinin, işe iade davası açma hakkı vardır. İşe iade davası lehine sonuçlanan işçinin, dava sonucunun kendisine bildirilmesinden itibaren 10 gün içinde işe geri başlama hakkı ile 4’e aya kadar olan ücretini alma hakkı
vardır.
İş güvencesi kapsamında çalışmayan işçiler ise en
az 1 yıllık ücreti tutarında sendikal tazminata hak kazanır.
Ülkemizde işverenlerin işyerlerinde sendikaları istemedikleri bilinen bir gerçektir. İşverenler, sendikaları
engellemek için işçilerini işten atmakla korkutmaktadır. Bu korkutmayı açık açık yapmasa bile, deyim yerindeyse, aba altından sopa göstermektedir. Burada işçiye
düşen, hiçbir şekilde korkmayarak örgütlenmektir.
24
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
•
“İşverenimden korktuğum için sendika üyesi olamıyorum.”
Yürürlükteki Ceza Yasası’na göre, “bir kimseye karşı
bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın
faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya
zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı
aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cebir
veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir
davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi
hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
Yukarıda gördüğümüz üzere, işçinin sendika üyesi
olmak konusunda işvereninden korkması anlamsızdır.
25
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
•
“İşverenim bana gerekli sosyal yardımları yapıyor ve aldığım ücret beni tatmin ediyor. Bu yüzden sendikalı olmama gerek yok.”
Sendikal mücadele yalnızca ücret mücadelesi demek değildir. Sendikal mücadele, işçiyi çalışma yaşamında her türlü tehlikeden (işten çıkarılmak, kötü çalışma koşullarında çalışmak, güvenli çalışma ortamının
olmayışı vb.) koruma mücadelesidir. Ayrıca bugünkü
durumda işçinin olumlu koşullarda çalışması, onun gelecekte de aynı koşullarda çalışacağı anlamına gelmez.
Gelecekte işçinin işten çıkarılmayacağının veya çeşitli
yollarla gerçek ücretinin düşmeyeceğinin güvencesini
kimse veremez. Bu yüzden, “sendikalı olmak yalnızca
bugünü değil, geleceği de güvence altına almaktır” dememiz yanlış olmayacaktır. Çünkü sendikalar, üyeleri
haksız bir şekilde işten çıkarıldığında, iş kazasına uğradığında ve olumsuz koşullarda çalıştırıldığında, hukuksal mücadelede bulunur, üyesine hukuksal destek
verir. Ve bunun için de üyesinden ücret talep etmez.
26
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
•
“Yaptığım iş itibariyle ben işçi değilim. Bu yüzden
sendikalı olmam söz konusu değil.”
Günümüz çalışanlarının en büyük algı hataların bir
tanesi de budur.
İşyerlerinde çalışanlara, tekniker, teknisyen, asistan, satış danışmanı, müşteri temsilcisi gibi unvanlar
verilmekte, çalışan ise kendisini işçi saymamaktadır.
27
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
Bu tür çalışanların işçi algısı, vasıfsız mavi yakalı çalışan kişilerden ibarettir. Hâlbuki yürürlükteki İş
Kanunu’nun da tanımladığı gibi, bir işverene iş sözleşmesi ile bağlı çalışan herkes işçidir.
Bunun yanında bir başka önemli algı hatası, sendikaların yalnızca mavi yakalı işçilerin örgütleri olmasıdır.
Günümüzde yalnızca mavi yakalı çalışanlar değil, aynı
zamanda beyaz yakalı çalışanlar ile devlet memurları
da sendika üyesi olabilmektedir.
Dolayısıyla, işyerindeki unvanı ne olursa olsun (işveren vekili dışında), bağımlı çalışan herkesin sendika
üyesi olması bir haktır.
•
“Sendikalı olmam bana bir yarar sağlamaz.”
İşçilerin örgütlenmesi, işveren karşısında bir güç
elde etmelerini sağlar. İşçilerin örgütlenmesi sayesinde sendika, işyerinde yetki sahibi olur ve işçiler adına
toplu iş sözleşmesi yapma hakkına kavuşur.
Toplu iş sözleşmelerinde işçilerin çalışma koşulları
ile ilgili hemen hemen her şey yer alır. Böylece işçiler
ücret ve diğer haklarını kendi güçleriyle elde etmiş
olur. Ayrıca sendika, üyelerine, çalışma yaşamıyla ilgili konularda hukukçuları aracılığıyla ücretsiz hukuksal
destek verir. Üyelerinin bilinç seviyesini yükseltmek,
işyerinde işçinin hakkını kendi kendisine daha rahat
koruyabilmesini sağlamak, mesleki beceri kazandırmak gibi ücretsiz işçi eğitimleri yapar. Kimi zaman bazı
sendikalar, üyeleri için kooperatif kurar ve bu koope28
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
ratiflerden üyelerini yararlandırır. Tüm bunların yanında, sendikanın sahibi veya anlaşmalı olduğu tesislerde
işçiler aileleriyle birlikte, çok düşük bedel ödeyerek
yararlanır.
İşte görüldüğü gibi, sendikalı olmak, işveren karşısında güçsüz bulunan işçiye her açıdan güç verecektir.
29
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
BHKKH
30
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
BHKKH
31
SENDİKALARA KARŞI SUÇLAMALAR VE YANITLAR
BHKKH
32