Yeni Başlayanlar İçin Homeopati Ve Homeopatik İlk Yardım

Transkript

Yeni Başlayanlar İçin Homeopati Ve Homeopatik İlk Yardım
Yeni Başlayanlar İçin
Homeopati
Ve
Homeopatik İlk Yardım
Serdar Büyüközer
10 Nisan 2015
(10 Nisan, Dr. Hahnemann’ın doğum tarihidir ve Dünya
Homeopati Günü olarak kutlanmaktadır.)
3
Babama ve anneme, bana verilen yaşama aracı oldukları ve
beni yetiştirdikleri için teşekkür ediyorum. Bu büyük armağanı
tüm getirdikleri ile kabul ediyorum. Bu kitabı onlara adayarak
ben de onları onurlandırabilmeyi ve bana verileni bu şekilde
paylaşabilmeyi diliyorum.
Şükran ve Emin Büyüközer
5
İçindekiler
ÖNSÖZ
GİRİŞ
HOMEOPATİ NASIL ORTAYA ÇIKTI?
HOMEOPATİ HAKKINDAKİ TEMEL KİTAPLAR
SAĞLIK NEDİR?
HASTALIK NEDİR?
HOMEOPATİK İLAÇ NEDİR?
HOMEOPATİK İLAÇ NASIL YAPILIR?
HOMEOPATİK İLAÇ NASIL KULLANILIR?
HOMEOPATİK İLAÇ NASIL ETKİ EDER?
HOMEOPATİK İLAÇ NEDEN ETKİ ETMEZ?
HOMEOPATİK TEŞHİS NASIL KONUR?
HASTA SORUMLULUKLARI
İYİLEŞME SÜRECİ
İYİLEŞME KRİZİ
UYARILAR
SAĞLIKLI BESLENMEDE HOMEOPATİK PRENSİPLER
SON SÖZ
DİLEKLER
HİPOKRAT YEMİNİ
TEŞEKKÜR
EKLER
Ek 1 : Türkiye’deki ve Dünyadaki Homeopati Dernekleri
Ek 2 : Sağlık Nedir?
Ek 3 : Aile Dizimi Hakkında
Ek 4 : Hasta Sorumlulukları
Ek 5 : Homeopati Neden Bu Kadar Eleştiriliyor?
Ek 6 : Sağlıksız Yaşama Lüksüne Sahip miyiz?
Ek 7 : Türkiye’deki Gelişmeler
Ek 8 : Dünyadaki Gelişmeler
Ek 9 : Homeopatik İlk Yardım
Ek 10: Kahvenin etkileri
7
ÖNSÖZ
Homeopati ile ilk kez 1988 yılında İngiltere’de tanıştım. İki yıldır muzdarip
olduğum farenjit bir ay gibi bir sürede hızla iyileşti. O yıllarda Türkiye’de
homeopati neredeyse hiç bilinmiyordu. Uzun yıllar homeopatiyi ben de bir
daha kullanamadım.
2010 yılında Türkiye’de homeopati
dernekleri ve kursları olduğunu
öğrendim, derhal büyük bir hevesle
kurslara kayıt oldum. Aralık 2014’te
sınava girip mezun ve homeopat
oldum.
Bu süreçte gördüm ki; Türkçe kaynak
eksikliğinden yakınan çok kişi var.
Önce, 2010’da
www.homeopatiogreniyorum.blogspot.com
diye bir blog kurup bildiklerimi Türkçe
olarak ve internet üzerinden
paylaşmaya başladım.
Sonra facebook'ta günlük paylaşımlar
yapmaya başladım.
Sonunda da hocamın ve arkadaşlarımın gaza getirmesiyle internete alışık
olmayan kesime de hitap edebilmek için kitap bastırmaya karar verdim.
Kitap aşamasında, zaten internet üzerinde daha önce yaptığım
paylaşımlardan bir farkı olsun diye içeriği genişlettim.
Bu kitap sayesinde homeopatiyi tanıyacak ve homeopatik yardım almaya
karar verirseniz beklentilerinizi daha bilinçli olarak belirleyebileceksiniz.
Üzerine biraz daha emek harcarsanız, çok temel konularda homeopatik
ilk yardım yapabileceksiniz.
Serdar Büyüközer
İstanbul, 10 Nisan 2015
Fotoğraf: Katılım sertifikamı Dr. Günnur Başar’dan alırken. Henüz Sağlık Bakanlığı gerekli
koşulları resmen belirlemediği için dernekler mezunlarına kendi diplomalarını
veremiyorlar.
9
GİRİŞ
Ben bildiğimiz klasik tıbba çok şey borçluyum. Tıp doktorları beni zorda
bırakan bazı sorunlarımı aşmama, ilaçlarla ve ameliyatlarla yardım ettiler.
Örneğin patlayan apandisimi acilen almamış olsalardı, şimdi muhtemelen
bu kitabı yazıyor olmayacaktım.
O yüzden ne ben, ne de benim gibi düşünen pek çok kişi klasik tıbba asla
karşı değiliz. Adı “Alternatif Tıp” ya da “Tamamlayıcı Tıp” olsun, fark
etmez, aslında kimse “klasik tıp devri bitti, artık alternatifi var” demiyor.
Hipokrat’tan bu yana geçen onca zaman boyunca tıp, pek çok insanı pek
çok hastalıktan uzak tutmayı ve iyileştirmeyi başardı. Ancak, tarihe
baktığımızda görünen o ki, çaresi bulunan hastalıkların yerine yenileri
ortaya çıkıyor. (Mesela son yüzyıla baktığımızda veremi, çocuk felcini,
enfeksiyonları yeniyoruz ama yerine astım, alerji, AIDS, kanser, otizm
artıyor.) Bu gelişmeyi izleyenler, tıbbın bildiğimiz şekliyle %100 kesin
çözüm ve tek başına yeterli olup olmadığını sorgulamaya başladılar.
Klasik tıp bazı konularda yetersiz kalmaya başladıkça, mevcut tıbbi
teorilerde bir şeylerin eksik olabileceği kuşkusu arttı ve yeni yöntemler
denenmeye başlandı, bunların bazıları da tatminkar sonuçlar üretti.
Homeopati bunlardan biri. Homeopatinin kurucusu Dr. Samuel
Hahnemann, bildiğimiz klasik tıp için “allopatik” kelimesini kullandı ve
kendi yöntemine de “homeopatik” dedi. (pathos=acı çekmek,
allos=farklılık, anti=zıtlık, homeo=benzer. Latince). Yani klasik yaklaşım
hastalık belirtisini azaltan, hastalık belirtisi ile farklı (allopatik) veya zıt
(antipatik) yönde etki eden ilaçlar ve uygulamalar ile tedavi ederken,
homeopatik yaklaşım hastalık belirtisini artıran, hastalık belirtisi ile aynı
yönde (homeopatik) etki eden ilaçlar ile tedavi eder. İleride bunu daha
ayrıntılı göreceğiz.
Allopatik tıp ile homeopati arasındaki önemli farklardan biri de hastaya
bakış açısı. Allopatik tıp, insanı parçalara bölüyor; kalp ve damar sistemi,
sinir sistemi, solunum sistemi, sindirim sistemi… Ve “sistemler
organlardan oluşur” diyerek bölmeye devam ediyor; sindirim sisteminde
mide, ince bağırsak, kalın bağırsak… Bölüyor da bölüyor; kemikler,
kaslar, dokular…Hücre... Hücre zarı...DNA... Sonra tek tek parçaların
hastalıkları için o hastalık belirtilerine yönelik ilaçlar ve girişimlerle
tedaviyi sağlamaya çalışıyor.
İşte allopatik olan ve homeopati gibi bütüncül olan tıbbi yaklaşımlar
arasındaki en önemli fark bu bakış açısında. Bütüncül yaklaşım diyor ki:
“İnsan bir tek spermin bir tek yumurtayı döllemesinden ortaya çıkıyor.
Yani tek bir hücreden. İnsan bir sistemler bütünü değildir, sadece ve
10
sadece tek bir bütündür. Hastalık parçaya değil, bütüne aittir. Tedavi de
parçaya değil bütüne yönelik olmalıdır.” Bu açıdan homeopati, insanı bir
bütün olarak ele alan yaklaşımlardan bir tanesidir.
Allopatik tıp hastalığın neden ortaya çıktığı ile fazla ilgilenmiyor. Hastalık
ile ilgili olarak, çoğu kez sadece hastalık belirtileri ile mücadele ediyor.
Dahası aynı hastalık için herkese aynı çözümü sunuyor. Örneğin
tansiyonu yüksek olan herkese tansiyon düşürücü ilaç veriyor. Ama bu
kişiler bu ilaçları ömür boyu kullanmak zorunda kalıyorlar, yani aslında
iyileşmiyorlar sadece şikayetleri azalıyor (ancak bu sefer de ilaç yan
etkilerine bağlı başka şikayetleri oluyor). Homeopati ise kişideki tüm
belirtileri değerlendiriyor. O belirtilere uygun “kişiye özel” bir ilaç veriyor.
Yani yüksek tansiyon şikayeti ile gelen iki ayrı kişi aynı ilacı almıyor.
Tedavi başarılı olduğunda, hasta tamamen iyileşiyor ve ömür boyu ilaca
bağımlı kalması gerekmiyor! Çünkü, tedavi belirtinin bastırılmasına
yönelik ilaçlarla yapılmıyor. Yani yüksek tansiyon hastasına verilen
homeopatik ilaç aslında tansiyon düşürücü özelliğe sahip değil, ilaç
hastada yüksek tansiyona yol açan süreci düzeltmeye yönelik.
Şimdi söyleyeceklerim ise şok edici nitelikte! Çoğu homeopatik ilaçların
içinde “etken madde” hiç yok, tek bir molekül bile yok! Eğer tıpla ilgili
iseniz ama homeopatiyi daha önce duymamışsanız “amaan, o zaman bu
plasebo etkisi!” dediğinizi duyar gibiyim. Sabrınız varsa okumaya devam
edin. Neden öyle olmadığını gösterebileceğimi sanıyorum.
Şu ana kadar size bugüne kadar aşina olduklarınızdan ne kadar farklı bir
bilgiyle karşı karşıya olduğunuzu göstermek üzere az ve öz bilgi verdim.
Kitabın ilerleyen bölümlerinde sakin sakin bu anlattıklarımı biraz daha
detaylı göreceğiz.
Türkiye’de homeopati ile ilgilenen kişiler, homeopatik ilaçlar için İngilizcedeki “remedy”
kelimesini olduğu gibi kullanmayı tercih ediyorlar. Sözlüklerdeki karşılığı “ilaç, tedavi,
deva, çare, derman, çözüm” şeklinde. “Aşina olduğumuz ilaçlar, belirtileri bastırmaya
yönelik ve üstelik istenmeyen yan etkileri var. Halbuki Remedy böyle bir ilaç değil” diyerek
“ilaç” kelimesini kullanmaya karşı çıkıyorlar. “Deva, derman, çare” gibi kelimelerin de tam
karşılık olmadığını düşünüyorlar. Ben daha basit yaklaşıyorum. Bu kitabı homeopati
bilmeyenler için yazıyorum ve olabildiğince “tanıdık” kelimeler kullanarak anlaşılabilirliği
yüksek tutma amacındayım. O yüzden kitap boyunca “ilaç” demeyi sürdüreceğim.
Dolayısıyla bu ön bilginin ışığında şimdi siz ilaç kelimesini gördüğünüzde, cümlenin ve
paragrafın bütününe bakarak allopatik bir ilaçtan mı yoksa homeopatik bir ilaçtan mı
bahsettiğimi anlayarak okumaya devam edin.
11
SAĞLIKLI BESLENMEDE HOMEOPATİK PRENSİPLER
Günümüz homeopatları, tedaviniz sürerken, bitkisel ilaç haline getirilmiş
Nane ve Okaliptüs yağları (mesela Vicks, Çin Yağı vb) gibi kuvvetli
karışımlar hariç gerek beslenmede ve gerekse günlük kozmetik
kullanımında (parfüm, diş macunu vb) pek bir kısıtlama getirmiyorlar.
Ancak, haddim olmayarak, ben Hahnemann döneminde kullanılan ve
Tıbbın Özü’nde yazılmış olan önerileri dikkate almak taraftarıyım.
Buna göre her türlü uyarıcı ve yatıştırıcı (tütün, kahve, alkol, çikolata,
nane, okaliptüs, mentol vb) maddelerin kullanımı uygun değil. Üstelik
Hahnemann’a göre sadece tedavi sırasında da değil, hiç bir zaman.
Sebebi şu: Mesela alkol, gerginseniz yatıştıracak, üşüyorsanız ısıtacaktır.
Ama etkisi geçtiğinde, daha gergin ve daha üşüyor olacaksınız. Aynı
şekilde kahve sizi canlandıracak ama etkisi geçince daha bitkin
hissedeceksiniz. İşte bu kısır döngüye girmemek en iyisi… O yüzden ilaç
etkisi gösterebilen bütün gıdalardan uzak durmak ana prensip. Ama
sağlığınız yerindeyse arada bir kaçamak yapmak “yasak meyveyi yemek”
biraz yaramaz çocuk olmak keyif verici, neşenizi artırıcı etki yapacağı
gibi, sizi arkadaşlarınızın iğnelemelerinden de koruyacaktır. Bu konuda
pratik bir tavsiyede Vangelis Zafeiriou’dan: Bir madde sizin üzerinizde ilaç
etkisi yapıyorsa onu hiç bir zaman kullanmayın, özellikle de sağlıklıyken.
Yani kahveyi keyif için içiyorsanız ve sizi etkilemiyorsa, içebilirsiniz. Ama
uyku bastığında uykunuzu kaçırmak için içiyorsanız ve uykunuz da
gerçekten kaçıyorsa, o zaman hiç bir zaman kahve içmeyin ve uykunuz
geldiğinde de uyuyun. Bir homeopatik ilaç aldıktan sonra iyileşiyorsanız,
ama kahve içtikten sonra belirtiler geri geliyorsa artık kahve
içmemelisiniz.
Vitamin hapları ve gündelik bitkisel çaylar bile düzenli kullanıldığında ilaç
etkisi gösterebilir. Doğal beslenmeyi becerdiğimizde hiç bir besin
desteğine ve ilaca gerek duymadan yaşayabilmek aslında mümkün.
Doğa ile doğal olan ile ne kadar barışık ve uyum içerisinde olabilirsek o
kadar iyi. Modern şehir hayatı bunu oldukça zorlaştırıyor ama bu hedefe
ne kadar yaklaşabilirsek o denli sağlıklı olabiliriz.
Hipokrat’ın bir sözü var: “Bırakın gıdanız ilacınız, ilacınız gıdanız olsun.”
Yani doğru beslenme ile hastalıkları hem uzak tutabiliriz hem de
yenebiliriz. Ama doğru beslenme nedir? Bu konuda bir uzlaşma yok ki?
Herkes başka bir şey söylüyor.
67
Şimdi ben size en has formülü vereceğim. Doğru beslenmenin hasını
vücudunuz aslında biliyor. Hani bazen aş eriyorsunuz falan ya, kesin o
gıdadaki bazı maddelere ihtiyacınız olduğu için. Ama dikkat, canınız bol
kremalı bir pasta çektiyse bu margarine ve şekere ihtiyacınız olduğu
anlamına gelmeyebilir. Psikolojik bir stresi şekerle bastırmaya çalıştığınız
anlamına da gelebilir. Aradaki farkı nasıl anlayacaksınız, basit;
farkındalığınızı geliştirerek. Kendinizi bir anda avuç avuç fıstık yerken
yakalamışsanız ama aslında önce içinizden gelen sese uyarak fıstık
yemeyi seçmemişseniz vücudunuzun ihtiyaçlarını değil, duygusal bir
boşluğu doldurmaya çalışıyorsunuz demektir. Derhal durun. Yok eğer,
“canım çok fıstık çekti” diyerek yiyor, iştahınız bittiği noktada
durabiliyorsanız, doğru besleniyorsunuz.
Bu ana ilke. İşin bir de bilgi kısmı var. Maalesef günümüzde çok fazla
işlenmiş gıda tüketiyoruz. Son araştırmalar gösteriyor ki atalarımız bizim
yakalandığımız hastalıklardan hiç birine sahip değillerdi. Öldüklerinde
dişleri tam ve çürüksüzdü. Genellikle av kazaları ya da savaş yaraları
yüzünden ölüyorlardı.
Sağlıklı beslenme o kadar önemli ki, yanlış beslenmeye bağlı olarak
kemikleriniz yanlış ya da eksik gelişebilir ve sonra mesela ortodonti
tedavisi ile ağız ve çenenizi düzeltmek zorunda kalırsınız. Yaşlılıkta
kemik erimesi ve kırıklarınız olur.
Prof. Dr. Ahmet Aydın’ın hem Taş Devri Diyeti adında bir kitabı var. Hem
de http://www.beslenmebulteni.com adresinde bir internet sitesi. İkisini
de öneriyorum. İsim girerek YouTube’da TV program videolarını da
izleyebilirsiniz. Beslenme konusunda medyadan izlemenizi önerdiğim
diğer doktorlarımız:




Prof. Dr. Canan Karatay (Karatay Diyeti)
Prof. Dr. Kenan Demirkol (Akıllı Beslenme)
http://www.kenandemirkol.net/
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
http://www.ahmetrasimkucukusta.com/
Dr. Yavuz Dizdar
http://yavuzdizdar.com/
Prof. Dr. Ahmet Aydın, Mart 2015’te aramızdan ayrıldı.
Bilgilerine kitapları ve web sitesi üzerinden ulaşmak mümkün.
68
TEŞEKKÜR
Bana homeopatiyi öğreten öğretmenlerime teşekkür ediyorum. (Sınıf
eğitimlerinde ve internet üzerinden aldığım eğitimlerde tanıştıklarım.
Kitap/dergi ve kongreler aracılığıyla tanıdıklarım listede yer almıyor)
Tanışma sırasına göre * :




















Dr. Günnur Başar
Dr. Natalia Tzima ve Vet. Dina Beltekou
Dr. Maria Arvaniti
Rita Kaya
Dr. Hartmut Horn
Dr. Dimitrios Soulis
Dr. Vangelis A. Zafeiriou
Dr. Muhammad Shafi Khan
Gudrun Thielmann ve Suzan De Cramer
Dr. Dimitrios Oikonomakos
Dr. Dora Pachova
Joseph Kellerstein
David Little (açık öğretim)
Dr. Edouard Broussalian
Mike Bridger
Dr. Samir Chaukkar
Jeremy Sherr (webinar **)
Shilpa Bhouraskar (webinar)
Kate Birch
Frans Vermeulen ve Linda Johnston (webinar)
Ayrıca, bu yaşıma kadar aldığım tüm sağlık hizmetlerinde bana
emeği geçen her seviyeden ve her daldan sağlık personeline açık
teşekkürlerimi bu vesile ile sunmak istiyorum.
* Çalışmalarım sürdükçe elbette bu liste uzayabilir, kitabın bu baskısı için, şu ana kadar
tanıştığım kişiler bu şekilde.
** Webinar; internet üzerinden yapılan seminer.
79
Ek 1: Türkiye’deki ve Dünyadaki Homeopati Dernekleri
Türkiye’deki Homeopati Dernekleri
KLASİK HOMEOPATİ DERNEĞİ
Kuruluş: 2003
1388 Sokak, No:6, Daire:2
Alsancak, İzmir
Tel : 0232 465 04 06
Tel : 0538 327 88 04
Internet sitesi : http://homeopati.org.tr/yeni/
E-posta: [email protected]
Homeopati ile ilgilenen herkese açık yahoo grubu
http://health.groups.yahoo.com/group/klasikhomeopati/
Facebook : https://www.facebook.com/groups/245300768833419/
HOMEOPATİ DERNEĞİ
Kuruluş: 2008
Büyük Hendek Cad. No: 21, Kat: 2
Kuledibi, Beyoğlu
İstanbul
Tel : 212 244 92 04
Tel: 535 082 44 09
İnternet sitesi : http://www.homeopatidernegi.org
E-posta: [email protected]
Facebook: https://www.facebook.com/groups/86636387637/
80
VETERİNER HOMÖOPATİ DERNEĞİ
Kuruluş: 2010
İletişim :
Dr. Gülay ERTÜRK
Tel : 0533 241 53 93
Internet sitesi : http://www.veterinerhomoopati.org.tr
Homeopatinin hayvanları iyileştirmekte de işe yaraması, onun plasebo olmayan bir
iyileştirme sürecine sahip olduğunun en önemli kanıtlarından biridir. Aynı şekilde,
homeopati, bebeklerde de işe yarar. Bilindiği gibi bir ilacın plasebo etkisi gösterebilmesi
için ilacı alan kişinin o ilacı bilmesi ve iyileştireceğine inanması gerekir. Böyle bir bilgi,
güven ve inanç hayvanlar ve bebekler için söz konusu olmadığı halde homeopatik ilaçlar
vakaları iyileştirebilmektedir.
ORGANON HOMEOPATİ DERNEĞİ
Kuruluş: 2011
Talat Paşa Cad. No :75/9
Alsancak, İzmir
Tel: 232 464 41 92
Internet sitesi : http://www.organon-homeopati-dernegi.org/
Facebook: https://www.facebook.com/groups/500686406643076/?fref=nf
81
ULUSLARARASI HOMEOPATİ DERNEĞİ
Kuruluş : 2014
Eti Mh. Toros Sk. No: 5/4
Sıhhıye, Çankaya,
ANKARA
Internet sitesi : http://www.uhoder.org/
HOMEOPATİK TIP DERNEĞİ
Kuruluş : 2014
Ömer Avni Mahallesi
Emektar Sokak 24/5
Gümüşsuyu
İstanbul
Tel : 212 244 92 04
Internet Sitesi : www.homeopatiktipdernegi.org
E-Posta : [email protected]
E-Posta : [email protected]
Facebook : https://www.facebook.com/groups/1412013185777512/
İstanbul’daki Homeopati Derneği ve İzmir’deki Organon Homeopati Derneği, homeopati
öğrenmek isteyen herkesin başvurabileceği yerlerdir. Diğer dernekler ise sadece tıp
eğitimi almış kişileri üye olarak kabul etmekte ve sadece üyelerine eğitim vermektedir.
82
EK 5 : Homeopati Neden Bu Kadar Eleştiriliyor?
Homeopatik tedavi ile allopatik tedavi arasındaki farkların ve hangisinin
daha doğru olduğunun tartışması elbette homeopati keşfedilir
keşfedilmez başlamıştır.
Bu kitap boyunca homeopatiyi anlattım, homeopatiyi daha fazla anlatan
başka açıklamalar yapma gereği duymuyorum. Ama yapılan eleştirilere
farklı bir açıdan yaklaşarak yanıt verme gereği de hissediyorum.
Bir durum karşısında karar vermenin akılcı yollarında biri de seçilen
pozisyonun kime yarar sağladığına bakmaktır. Dolayısıyla, “homeopati
yayılırsa, bundan kimler zarar görecektir?” sorusu önemli bir sorudur.
Karikatürde, her iki doktorun tabelasında da “Öteki doktora dikkat edin” yazıyor.
Soldaki doktor, allopatik, sağdaki doktor da homeopatik tedavi yapıyor.
98
Az miktarda ilaç hammaddesi ile çok miktarda homeopatik ilaç yapılabilir,
o yüzden homeopatik ilaçlar, allopatik ilaçlara göre çok daha ucuzdurlar.
Dolayısıyla homeopatik ilaç satışından tek tek şirketlerin milyar dolar
cinsinden cirolar elde etmesi çok da kolay değildir. Yine de bundan
homeopati ticaretinin karsız ve küçük hacimli bir ticaret olduğu sonucunu
çıkarmayınız, European Coalition for Homeopathic and Anthroposophical
Medicinal Products raporuna göre 2008-2010 yılları boyunca her yılki
homeopatik ilaç satış cirosu sadece Avrupa’da 1 milyar Euro’dan daha
fazla olmuştur. http://www.echamp.eu/publications/brochures.html . Fakat
diğer ilaçların ticareti dikkate alındığında bu sayılar çok küçüktür. Örneğin
sadece kolesterol düşüren statin ilaçlarının pazarı 300 milyar dolardır. Bu
ilaçların da diğer ilaçlar arasında küçük bir grubu temsil ettiğini, kalp,
kanser ilaçları gibi, aşılar gibi başka pek çok ilaç grupları olduğunu
dikkate alırsanız, çok büyük ilaç şirketlerinin homeopatik ilaç üretimi ile
neden ilgilenmeyeceklerini anlayabilirsiniz.
Homeopatik tedavi hastanın ölene kadar düzenli ilaç kullanmasını
gerektirmez. Yani zaten ucuz olan bu ilaçların, bu yaklaşımdan dolayı
sürümü de çok düşüktür. Üstelik iyi saklanmış bir homeopatik ilacın son
kullanma tarihi de yoktur. Miras olarak bile bırakabilirsiniz 
Homeopatik tedavi, laboratuar testlerini, MR, Tomografi, röntgen, ultrason
vb dışlamaz ama tanı koymanın bir parçası olarak zorunlu değildir,
nadiren, iyice emin olmak için gerekir. Yani homeopati yayılırsa, sadece
ilaç şirketleri değil, tıbbı cihaz ve laboratuar malzemeleri üreten şirketlerin
de karlarında azalma söz konusu olacaktır.
Hastaların ucuz ilaçlarla, kalıcı olarak ve bir sürü tıbbı araç gereç desteği
olmadan iyileşiyor olması, mevcut düzenden para kazanan pek çok kişi
ve şirketin tabii ki işine gelmez. O yüzden de dünyada homeopatinin
yayılmasına engel olmak için her türlü propaganda yapılıyor. Türkiye’de
homeopati henüz bilinmediği için, karşı görüşler de pek duyulmuyor ama
zamanla artacağından emin olabilirsiniz.
Kitabın giriş bölümünde bahsettiğim gibi, her ikisini de doğru şekilde,
gerekli olduğu yerde ve işbirliği yaparak kullanmak, hem kendimiz için
hem de sağlıklı nesiller yetiştirmek için büyük harcamalar yapması
gerekmeyen bir Türkiye için en uygun yol olacaktır.
99
EK 9 :
Homeopatik İlk Yardım
22 Homeopatik İlaç için Rehber
123
BİR BAKIŞTA 22 İLAÇ
ACONITE
APIS
ARNICA
ARSENICUM
BELLADONNA
BRYONIA
CALENDULA
CANTHARIS
CHAMOMILLA
FERRUM-P
GELSEMIUM
HEPAR
HYPERICUM
IPECACUANHA
LEDUM
MAGNESIUM-P.
MERCURIUS
NUX VOMICA
PULSATILLA
RHUS TOX
RUTA
SULPHUR
: Herhangi bir akut hastalık yeni başladığında
: Böcek sokmaları ya da alerjik reaksiyonlarda
: Kaza ve yaralanmalarda (özellikle morarmalarda)
: Zehirlenme sonucu ortaya çıkan kusma ve ishallerde
: Hızla yükselen ani ateşlenmelerde ve enfeksiyon başlangıcında
: Her türlü hareketin hastaya çok kötü geldiği durumlarda
: Kaza ve yaralanmalarda (özellikle açık yaralarda)
: Yanıklarda ve yumuşak doku enfeksiyonlarında
: Acıya karşı kişi büyük bir hassasiyet gösterdiğinde
: Çok şiddetli olmayan hastalık başlangıcında
: Fiziksel ya da duygusal olarak zayıflık söz konusu ise
: İltihabi durumlarda, özellikle kişi kolay üşüyorsa
: Özellikle sinirlerin yoğun olduğu bölgelerdeki yaralanmalarda
: Bulantı olduğunda
: Batma ile oluşan delici yaralanmalarda, özellikle bölge soğuk ise
: Sıcaklık ve baskının iyi geldiği ağrılarda
: Enfeksiyonlarda (terleme, tükürük, kötü nefes, susuzluk eşliğinde)
: “Akşamdan kalma” şikayetlerinde
: Açık hava isteyen, ağlamaklı ve teselliye ihtiyaç duyan kişilerde
: Adale incinmelerinde ve burkulmalarda
: Özellikle kemik zarı incinmelerinde
: Kaşıntılı deri sorunları
Homeopati Derneği’nin tavsiye ettiği ilk 14 ilaç: Aconite, Apis, Arnica, Arsenicum,
Belladonna, Cantharis, Chamomilla, Gelsemium, Hepar Sulphur, Hypericum, Pulsatilla,
Rhus Tox, Ruta, Sulphur
Yurtdışı yolculuklarınızda, kendi kullanımınız için ilaç satın alacaksanız;
- Avrupa’da en ucuz tek ilaç Fransa’da ve neredeyse her eczane satıyor.
- Avrupa’da en ucuz kit Londra’daki Helios’ta, özellikle yıl sonu kampanyaları çok
cazip.
- En geniş kapsamlı kitler, ABD’de. 50-100-150 ilaçlık uygun fiyatlı seçenekler
var. (Washington Homeopathic Pharmacy’de)
- Dünya’da en ucuz ilaç Hindistan, Pakistan, Tibet vb ülkelerde.
Taşımak için sıvı ilaç almayın, havaalanındaki x-ray taramasından rahatsız olmayın.
(Mecbur geçecek hiç boşuna denemeyin, anlatamazsınız, bugüne kadar sadece bir
istisna duydum). İlaçların etkinliğinde bir düşüş olmuyor. Benim kanaatim, x-ray’den
geçmiş ilaç ile geçmemiş ilaç arasında mutlaka bir fark oluyor ama bu fark bizim kolayca
ayır edeceğimiz kadar büyük olmuyor. Çünkü ilaç hala işe yarıyor. Diğer taraftan, xray’den geçmemiş ilaç bulamadığımız için farkı zaten karşılaştıramıyoruz.
127
Kısa adı
Tam Adı
Kısaltma
: PULSATILLA (Pulsatilla diye okunur)
: Pulsatilla Pratensis (veya Pulsatilla Nigricans)
: puls.
Açık hava isteyen, ağlamaklı ve teselliye ihtiyaç duyan kişilerde
Öksürük ve Üşütme


Balgam bir türden bir türe hastalık boyunca değişip durur: koyu
kıvamlı yeşil-sarı ile renksiz ve daha akışkan
Öksürük sabahları gevşek, akşamları kuru olur
Kulak

Gelip geçen (akut) ya da uzun süren (kronik) orta kulak iltihabı
Göz


Konjuktuvit, koyu kıvamlı yeşil-sarı akıntılar
Arpacık
İlacın kaynağı : Bitkinin tamamı kullanılır.
Mitolojiye göre pulsatilla çiçeği Venüs’ün gözyaşlarından oluşmuştur. Eski
zamanlardan beri ilaç olarak kullanılan bir bitkidir. Özellikle de göz
sorunları için (göz enfeksiyonları, görüş kaybı, korneada lekeler ve göz
akıntıları) kullanıldı.
164
Zihin
Tipik bir Pulsatilla, sarışın (altın sarısı ile kahverengi arası), mavi gözlü,
solgun yüzlü, kolayca gülebilen ya da ağlayabilen, şefkatli, yumuşak
huylu, çekingen, nazik, kolay boyun eğen biridir. Sıklıkla kadındır veya
çocuktur. Hamileyken kolay kilo alır. Ruh hali çok kolay değişir. Bedensel
belirtileri çok değişkendir, ateşi hızla yükselir hızla düşer, ağrıları gezer.
Eklem sorunları gezer, kanamaları bir durur bir kaç saat sonra yine
başlar. Dışkıları her seferinde başka renk olur. Yüzü devamlı kırmızılıkla
solgunluk arasında gidip gelir.
Genel Özellikler
Özellikle damar hastalıkları ile ilişkilidir. Zonklayan ağrıları olur. Kan
akışkanlığını yitirir ve koyulaşır. Damarlarda ödem görülür. Kılcal
damarlarda kan birikir. Vücut ısısı ve kişinin enerjisi düşer. Baş
bölgesinde, sinüslerde kan toplanır. Beyin ağırlaşmış gibi hissedilir.
Ağrılara bazen beyin orta bölgesinde veya sağ tarafında ortaya çıkan felç
(inme) eşlik eder ve baş dönmesi görülür. Bu belirtiler, yüksek bölgelerde
fırtına yaklaşıyorken hava basıncı düştüğünde daha da kuvvetlenir. Dışkı
yumuşak olur, ağrısız ishal görülür ve bu hastaya iyi gelir ancak oldukça
uzun sürer. Cinsel organlarda bir tür hissizlik vardır. Erkeklerde
iktidarsızlık, kadınlarda zevk alamama görülür. Kolay üşür ama yine de
sıcağı sevmez ve açık hava ister. Yaz kış demeden arabada, evde camı
açmak ister. Kolay susamaz (bunun sebebi zaten vücut sıvıları artmıştır
veya toplanmaması gereken yerlerde birikmiştir, organizma su içerek bu
sorunu büyütmek istemez)
İyi gelenler
Açık hava
Banyo
Soğuk
Bastırmak
Hareket
Yatağa uzanmak
Kötü gelenler
Sıcak
Hızlı yürümek, kusmak, ovmak
Cinselliği bastırmak
Yatağa uzanmak (özellikle sol
tarafa), uyumak, uyanmak
Kanama
Pozisyon değiştirmek, oturmak
Akşam, öğleden sonra
Ekmek, yağ, meyve, omlet,
hamur işi, yağlı etler, tütün
165
Yazar Hakkında
Ben de herkes kadar bazı sağlık sorunları yaşadım ve bunlarla baş
ederken klasik yöntemler yeterli olmayınca homeopatiden yararlandım.
Bugünkü duygum: “45 yaşına kadar nasıl hasta olunacağını öğrenmişim,
şimdi de nasıl iyi olunacağını öğreniyorum”. Ancak girdiğim bu yol bana
emeklilikte yeni bir heyecan verdi ve durumumu bireysel tedavi almanın
ötesine taşıyarak homeopatiyi ciddi bir şekilde öğrenmeye ve anlatmaya
karar verdim.
Önce Türkiye’de Homeopati Derneği’nin eğitimini (2 yıl) tamamladım.
Aynı yıllarda paralel olarak önce Rita Kaya’dan (1 yıl), daha sonra
Gudrun Thielmann’dan (2 yıl) sınıf eğitimi aldım. David Little’ın 4 yıllık
uzaktan eğitim programına yazıldım. Bir taraftan da hala Türkiye’de bizi
ziyaret eden homeopatların hafta sonu seminerlerine katılıyorum. Bazı
kursları, yurtiçi/yurtdışı homeopati gruplarını internet üzerinden izlemeye
devam ediyorum.
2013 yılında LMHI 68. Dünya Homeopati Kongresine Ekvator’da katıldım.
Türkiye’den giden tek kişiydim. O yıl Türkiye’de 1. Uluslararası
Homeopati Kongresi yapıldı, buna da katıldım.
2014’de ABD’de National Centre for Homeopathy (Ulusal Homeopati
Merkezi) tarafından organize edilen 9. Amerika Homeopati Konferansı’na
ve Fransa’daki LMHI 69. Dünya Homeopati Kongresine katıldım.
189

Benzer belgeler

www.facebook.com/sbkitap2 www.woto.com/homeopati

www.facebook.com/sbkitap2 www.woto.com/homeopati ör.” psoric ülser” ifadesine. 205 Bir homeopat, asla uzun süren hastalığın belirtilerine yönelik yüzeysel ve bölgesel tedavi yapmaz, her zaman hastalığın kök etkenini saptar ve onu tedavi eder. Bu ...

Detaylı

Homeopati ve Veteriner Hekimliğinde Kullanımı

Homeopati ve Veteriner Hekimliğinde Kullanımı enfeksiyonları yeniyoruz ama yerine astım, alerji, AIDS, kanser, otizm artıyor.) Bu gelişmeyi izleyenler, tıbbın bildiğimiz şekliyle %100 kesin çözüm ve tek başına yeterli olup olmadığını sorgulama...

Detaylı

eğitim detayı için tıklayınız - 21. Bölge Aydın Eczacı Odası

eğitim detayı için tıklayınız - 21. Bölge Aydın Eczacı Odası giymiştir. Rektörümüz Prof. Dr. Hasan İbicioğlu ile birlikte, Üniversitemizde meslek yüksekokullarının güçlendirilmesi ve geliştirilmesi çalışmaları başlatıldı. Rektörlük, bu okullara verdiği deste...

Detaylı