yaşlılık, yaşam doyumu ve boş zaman faaliyetleri agıng, lıfe

Transkript

yaşlılık, yaşam doyumu ve boş zaman faaliyetleri agıng, lıfe
YAŞLILIK, YAŞAM DOYUMU VE BOŞ ZAMAN FAALİYETLERİ
Doç. Dr. Arzu Şener*
Özet
Günümüzde, biyolojik, psikolojik ve sosyal değişimlerin yoğun olarak
yaşandığı orta yaş ve yaşlılık dönemine ve bu dönemde yaşam kalitesinin ve
yaşam doyumunun
artırılmasına
ilişkin
çalışmalara
gösterilen
ilgi
artmaktadır. Bu ilginin nedeni, dünyanın nüfus yapısında yaşlıların yerinin
sürekli
artmasıdır.
Yetişkin kadın
ve erkeklerin
büyük
çoğunluğu
yaşamlarının yaklaşık üçte birinden fazlasını orta yaş dönemi ve sonrasında
geçirmektedir. Boş zaman faaliyetleri yaşlılık döneminde yaşam doyumunu
etkileyen çok sayıdaki etkenden bir tanesidir. Boş zaman faaliyetlerine
katılım yaşlılık sonucunda
kişinin
yaşantısında
meydana
gelen
değişikliklerle baş etmesine yardım eden önemli bir faktördür ve yaşlı
bireylerin yaşam kalitesinin önemli belirleyicisidir.
Anahtar kelimeler: yaşlılık, yaşam kalitesi, yaşam doyumu, öznel refah
Abstract
Nowadays, the interest in the middle age and older periods, when biological,
psychological and social changes are mostly experienced, and in the studies
on enhancing the life quality and life satisfaction during that period is
increasing. The reason of that interest is the gradual increasing of older
people within the world population. Most of adult women and men live
about more than one third of their lives during middle age and later periods.
Leisure activities are one of the numbers of factors which affect the life
satisfaction during the older period. Participation in the leisure activities is
*H.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Aile ve Tüketici Bilimleri Bölümü 06100
Sıhhiye/ANKARA [email protected]
1
an important factor which helps the individual to overcome the changes that
occur in the individual’s live during the period of getting old and is the
important determinant of the life quality of older people
Key words: aging, life quality, life satisfaction, subjective well-being.
GİRİŞ
Yaşlılık önüne geçilmesi mümkün olmayan, biyolojik, kronolojik ve sosyal
yönleri ile sorunları olan bir süreçtir. Yaşlılık, fizyolojik bir olay olarak ele
alınıp, fiziksel ve ruhsal güçlerin, bir daha yerine gelmeyecek şekilde
kaybedilmesi, organizmanın iç ve dış etmenler arasında denge kurma
potansiyelinin azalması, kişinin fiziksel ve ruhsal yönden gerilemesi
şeklinde tanımlanabilir (Bilginer ve diğ., 1996).
Günümüzde biyolojik,
psikolojik ve sosyal değişimlerin yoğun olarak
yaşandığı orta yaş ve yaşlılık dönemine ilişkin çalışmalara gösterilen ilgi de
artmaktadır. Bu ilginin ve etkinliğin nedeni, dünyanın nüfus yapısında
yaşlıların yerinin sürekli
artmasıdır. Hastalık ve
ölüm
oranlarının
azaltılması, yaşam koşullarının bilinçli bir şekilde kontrol altına alınıp iyiye
yöneltilmesi çok sayıda insanın yaşam süresinin uzamasına neden olmuştur.
Yetişkin kadın ve erkeklerin büyük çoğunluğu yaşamlarının yaklaşık üçte
birinden fazlasını orta yaş dönemi ve sonrasında geçirmektedir (Bayraktar,
2002).
Ülkemizde bugün ortalama 69 olan insan ömrünün 2045–2050 yılları
arasında 78.5 olacağı, bugün için toplam nüfusa oranı % 8.9 olan yaşlı nüfus
oranının 2050 yılında % 25’e yaklaşacağı ve bu oranın gittikçe artacağı göz
önünde bulundurulursa artan ve toplumun önemli bir bölümünü oluşturan
yaşlı nüfusun yaşam kalitelerini yüksek bir şekilde sürdürmelerinin
sağlanabilmesi için yaşam kalitelerini etkileyen
faktörlerin belirlenmesine
olan ihtiyaç artmaktadır (D.İ.E., 2003, United Nations, 2005).
2
Yaşlıların
karşılaştıkları
sorunlar
göz
önüne
alındığında,
psikolojik,
sosyolojik ve ekonomik refahın sağlanmasına yönelik çalışmaların ne denli
önemli olduğu açıkça görülmektedir. Yaşlıların refahının sağlanmasında
“yaşam kalitesi” nin iyileştirilmesi geniş kapsamlı bir yaklaşım olarak
dikkati çekmektedir (Turan, 1985). Nitekim pek çok toplumda giderek
artacağı beklenen yaşlı nüfusun toplumla entegre edilerek aile ve toplum
için sıkıntıdan ziyade topluma katkı sağlayabilmesi için fiziksel ve mental
sağlığının yükseltilmesi amaçlanmaktadır. Bu nedenle, orta yaş dönemi ve
sonrasında bireylerin yaşamlarını sağlıklı ve üretken sürdürebilmeleri büyük
önem taşımakta, buna bağlı olarak da günümüzde gerontoloji ve geriatri
alanında giderek artan sayıda çalışma yapılmaktadır (Bayraktar, 2002).
Yaşam kalitesinin önemli bir belirleyicisi olan yaşam doyumu da
gelecekteki mental sağlığın önemli bir belirleyici olduğundan bu konuya ilgi
ve verilen önem de artmaktadır (Gren ve diğ., 1992 Baruffol ve diğ,. 1995).
Yaşlı nüfusun gelişmekte olan ülkelerde daha fazla arttığı düşünülecek
olursa, bu ülkelerde yaşlıların sağlıklı ve ekonomik olarak aktif kalmalarını
sağlamaya yönelik çalışmalar lüks değil gereksinimdir. Aksi takdirde sayısı
daha az olan genç üretken nüfusun kendisinden çok daha fazla sayıdaki yaşlı
nüfusun
ekonomik,
sosyal
ve
duygusal
gereksinimlerini
karşılaması
olanaksızdır. Dünya Sağlık Örgütü bu nedenle “aktif yaşlanma” terimini
gündeme getirmiştir. Aktif yaşlanma yaşam boyunca fiziksel, mental, sosyal
iyilik için fırsatları optimum kullanarak yaşam beklentisini, üretkenliği ve
yaşam kalitesini artırmak şeklinde tanımlanabilir (Çetin, 2002).
Yaşlılıkta Yaşam Kalitesi ve Yaşam Doyumu
Yaşlılık bilişsel, fiziksel alanda bir gerileme, üreticilik rolünün bırakılması,
sosyal konumda değişme, kişilerarası desteğin zayıflaması, sağlığın kaybı
gibi döneme özgü sorunlarıyla bir kayıplar dönemi olarak tanımlanabilir
(Işık 1991). Kayıpların birbiri ile birleşmesi kişinin kendine olan saygısını
azaltmakta ve yaşamdan yeterli doyum sağlanamamaktadır.
3
Her birey yaşamını, dolayısıyla yaşlılığını farklı yaşar. Kişilik yapısı, dünya
görüşü ve yaşam beklentisi bireyin yaşlılığa bakışında ve yaşlılığı
kabullenmesinde farklılıklar yaratır. Yaşlılığa ilişkin kalıp yargıların giderek
değiştiği günümüzde, bireylerin bu
dönemi
umutsuzluk
içinde
değil,
döneme özgü krizlere karşı direnç geliştirerek yaşam kalitesi yüksek bir
şekilde sürdürmelerinde yarar bulunmaktadır.
Günümüzde yaşlılık ile ilgili politikalar ve programlar yaşam beklentisini
uzatmaktan
ziyade
yaşam
kalitesini
ve
genel
sağlığı
artırmaya
odaklanmıştır. Temel amaç yaşama yıllar katmak değil, yıllara yaşam
katmaktır (Çetin, 2002). Kottke’nin (1982) belirttiği gibi yaşlıların sadece
uzun yaşamaları ile ilgilenilmemeli aynı zamanda onların yaşam kalitesi ve
yaşamın anlamı ile de ilgilenilmelidir.
Yaşam kalitesi bireylerin fiziksel sağlığı, psikolojik
durumu,
kişisel
inançları, sosyal ilişkileri ve yaşadıkları çevreden etkilenen karmaşık bir
yapıya sahiptir (Orley ve Kuyken, 1993). Kişinin (diğerleri arasında,
diğerlerine göre) yaşamı ve işi, aile ve yakın akrabaları ile ilişkisi, kendi
sağlığı, diğer yakın ilişkide bulunduğu insanların sağlığı, ekonomik durumu,
konut, din, sosyal yaşam ve boş zaman aktivitelerine ilişkin tatmininin
subjektif değerlendirmesini yansıtan çok yönlü bir kavramdır (Martilla ve
Rinne, 1976).Yaşam kalitesi “bireylerin içinde yaşadıkları kültür ve değerler
sistemindeki kendi yaşam algılarıdır” (Bowling, 1997).
Bir toplum veya bir grup açısından yaşam kalitesi genellikle gelir, yüksek
riskli hastalıkların sıklığı, çevrenin kalitesi, suç seviyesi, aile
yaşamı ve
sosyal destekteki çözülme gibi objektif belirleyiciler kullanılarak belirlenir.
Kişinin yaşam kalitesi de bu tip objektif belirleyicilerle belirlenebildiği gibi
buna alternatif olarak inançlarına dayalı olarak gelişen subjektif refah
ölçümleriyle de değerlendirilir. Çünkü kişinin yaşamının psikolojik kalitesi
4
ve öznel refahı bu tür yalın objektif belirleyicilerle tam olarak belirlenemez
(Campbell ve diğ., 1976).
Gerontoloji
alanındaki
tanımlamalarda,
öznel
ölçümlerde
refah
ve
araştırmalarında
kullanılan
temel
terimlerde
problem
tutarlılığın
olmamasıdır. Yaşam doyumu moral, mutluluk, toplumsal iyi olma, öznel iyi
olma (öznel refah) ve psikolojik refah gibi kavramlar eş anlamlı ve esnek bir
şekilde birbirinin yerine kullanılmış olmakla birlikte bunlar arasında yaşam
doyumu diğerlerine göre daha gelişmiş ve yaşam kalitesinin en yaygın
kullanılan öznel (subjektif) ölçüsüdür (Mannell ve Dupuis, 1996, Florence,
2001).
Yaşam doyumu bireyin ruh sağlığını ve toplumsal ilişkilerini etkileyen en
önemli etmenlerden biridir. Yaşam doyumu ilk kez Neugarten ve
diğ.
(1961) tarafından tanımlanmıştır. Yaşam doyumunu tanımlamak için önce
"doyum" kavramının açıklanması uygun olacaktır. Doyum, beklentilerin,
gereksinimlerin, istek ve dileklerin karşılanmasıdır. "Yaşam doyumu" ise,
bir insanın beklentileriyle (ne istediği), elinde olanların (neye sahip olduğu)
karşılaştırılmasıyla elde edilen durum ya da sonuçtu. Diğer bir
deyişle
kişinin beklentilerinin, gerçek durumla kıyaslanmasıyla ortaya çıkan sonucu
gösterir. Yaşam doyumu, genel olarak kişinin tüm yaşamını ve bu yaşamın
çeşitli boyutlarını içerir. Yaşam doyumu denildiğinde, belirli bir duruma
ilişkin doyum değil, genel olarak tüm
yaşantıdaki
doyum
anlaşılır.
Mutluluk, moral vb. gibi değişik açılardan iyi olma halini ifade eder
(Neugarten ve diğ., 1961). Yaşam doyumu, kişinin iş, boş zaman ve diğer
zaman dilimlerindeki yaşamına gösterdiği duygusal tepki veya tutumdur
(Köker, 1991).
Yaşlılıkta yaşam doyumunun üzerinde durulmasının nedeni, yaşlıların ruh
sağlığı açısından risk grubu olarak kabul edilmesi ve yaşam doyumunun da
ruh sağlığını etkileyen çok önemli bir etmen olarak kabul edilmesidir
(Karataş, 1988). Bireyin yaşamdan aldığı doyum düzeyi, ruhsal yönden iyi
5
olma durumu ve toplumla ilişkilerini devam ettirme sürecini de etkileyen,
sağlıklı yaşlanma için önemli bir olgudur (Onur, 1997).
Yaşlılık konusunda çalışan uzmanların çoğu yaşlıların yaşamdan elde
ettikleri doyum düzeyinin onların uzayan yaşamlarında temel konu olduğu
görüşünü paylaşmaktadır (Ebersole, 1995). Düşük yaşam doyumu
düzeyi
skoru sosyal ilişkiler, zihinsel ve fiziksel sağlıktaki ciddi problemlerin
göstergesi olarak kabul edilmektedir (Fred, 1984).
Yaşlılıkta Boş Zaman Faaliyetleri- Yaşam Doyumu
Sağlık terimi genellikle hastalıktan çok kişinin sağlıkça iyi olma durumuna
dikkat çeker ve fiziksel, psikolojik ve zihinsel yönden tam bir iyilik hali
olarak tanımlanır. Sağlığın korunması ve geliştirilmesi pek çok geleneksel
ve alternatif araçlar, programlar ve yaşam biçiminin etkisiyle oluşur
(Shumaker ve diğ., 1998). Yaşın ilerlemesine bağlı olarak fiziksel
değişiklikler oluşmakta ve fiziksel hastalık riski artmaktadır. Bu fiziksel
değişikliklerin çoğu ciddi bilişsel ve mental hastalıklara yol açmaktadır.
Fiziksel hatta mental yetersizlik ve hastalık olmasına rağmen sağlık bütünsel
sağlıklı
bir
yaşam
sürdürülebilir. Bu bütünsel perspektif fiziksel, psikolojik
ve
zihinsel
olarak
görülürse
yaşamın
tüm
dönemlerinde
durumun hem birbirini hem de bütün olarak sağlığı etkilediği bakış açısına
dayanır (Carlson ve diğ., 1997). Bu nedenle yaşlılık döneminde kişinin
fiziksel sağlığı yanında psikolojik ve zihinsel sağlığını etkileyen faktörleri
ve bunlar arasında önemli bir yeri olan boş zaman faaliyetlerinin yaşam
doyumu ve kalitesi üzerindeki etkisini belirlemeye yönelik çalışmalar
araştırmacıların uzun dönemden beri üzerinde önemle durdukları konulardır
(Manell, 1999).
Neugarten’in (1961) doyum tanımını, insanın yaşamı ile ilgili amaçlarına
ulaşıp ulaşmadığı üzerinde odaklanmaktadır. Ancak bunun yanında başka
özelliklerde göz önüne alınmıştır. Yaşam doyumunu yaş, sağlık, cinsiyet,
çalışma durumu, iş, eğitim, din, evlilik statüsü gibi sosyodemografik
6
faktörler yanında fiziksel aktivite ve boş zaman faaliyetlerine katılım
düzeyleri de etkilemektedir (Karataş, 1988, Karataş ve diğ., 1989).
Neugarten (1961)’e göre 60 ile 65 yaştan sonra bireylerin iletişim ve
etkinlikleri azalmakta, buna paralel olarak da yaşamdan alınan doyum ve
mutluluk düzeyi düşmektedir. Neugarten yaşlılarda yaşam doyumunu
belirlemek için 5 ölçüt kullanmaktadır. Buna göre yaşam doyumu yüksek
olan yaşlıların;
1. Günlük yaşamdaki etkinliklerden zevk alması,
2. Yaşamının bir anlam taşıması, yaşamıyla ilgili amaçlarının olması ve
geçmiş yaşamının sorumluluğunu kabul etmesi,
3. Yaşamı boyunca öngördüğü amaçlara ulaştığı inancına sahip olması,
4. Olumlu bir "ben" imgesine sahip olması ve yaşlılığında zayıflıkları ne
olursa olsun, kendini değerli bir varlık olarak kabul edebilmesi,
5. Yaşama karşı genelde iyimser bir tutum içinde olması beklenmektedir
(Neugarten ve diğ., 1961).
Oysaki yaşlılar, çoğu kez artık güçlerinin kalmadığını düşünerek, tüm
işlerden ve ilgilerden elini, ayağını çekme ve kendini değersiz olarak görme
eğilimindedirler (Özer, 2001). Yaşlıların kendilerini değersiz, işlevlerini
yitirmiş ve güçsüz hissetmeleri, onların yaşamdan doyum sağlamalarında
önemli bir engel olarak görünmektedir. Çalışan ve üreten insan; özellikle
emeklilikle birlikte, kendisini boşlukta ve işlevsiz olarak görmektedir (Seviğ
ve diğ., 1992). Yaşlılıkta önemli olan, işe yaramaz olduğunu hiçbir zaman
düşünmemektir. Bu işe yaramazlık düşüncesinden kurtulmanın en iyi yolu
ise, kişinin kendine mutluluk veren, keyif aldığı faaliyetlere katılmasıdır.
Çünkü
boş
zaman faaliyetlerine
katılım
yaşlılık sonucunda
yaşantısında meydana gelen değişikliklerle baş etmesine yardım
kişinin
eden
önemli bir faktördür (Raymore ve Scott, 1998; West ve diğ., 1996) ve yaşlı
bireylerin yaşam kalitesinin önemli belirleyicisidir (Allison ve Smith, 1990).
Boş zaman faaliyetlerine katılım ile yaşam doyumu arasındaki ilişkiyi
açıklayan pek çok kuram vardır. Çok sayıdaki yaşlılık ve refah kuramı
7
arasında, boş zaman aktivitelerine katılım ve yaşam kalitesi arasında ilişki
kuran iki kuram bu alanda yapılan çalışmalarda dikkat çekmiştir. Süreklilik
teorisi (continuity theory) uzun yıllar boyunca sürdürdüğü ilişkileri ve
aktiviteleri sürdüren yaşlıların geçmişindeki
aktiviteleri
sürdürmesi
ve
onlarla bütünleşmesi duygusunun psikolojik refahlarına katkı sağladığı
savına dayanır. Bununla birlikte yeni koşullara uyum sağlayamayacak
derecede kişinin yeniklere kapalı olarak yaşamındaki süreklilik yaşam
kalitesi açısından tehlike olabilir (Atchley, 1988, Atchley, 1993).
nedenle Iso-Ahola (1980) boş zaman
faaliyetleri
açısından
Bu
ilerleyen
yaşlarda değişiklik ihtiyacı azalmakla birlikte yaşamın her döneminde hem
süreklilik hem de değişikliğin gerekliliğini vurgulamıştır.
Aktivite (etkinlik) teorisi (activity
theory)
ise
kişiler
yaşlandıkça
aktivitelerini sürdürdükleri ölçüde mutlu olduklarını savunur (Hooyman ve
Kiyak, 1996). Gerçekten aktif olan yaşlıların olmayanlardan daha mutlu
olduklarını gösteren kanıtlar vardır (Kelly, ve diğ., 1987). Bireyin yaşam
doyumunun etkinlikleriyle ilişkili olduğuna dayanan “aktivite teorisi”
mutluluğun bireyin kendi etkinliklerinden kaynaklandığını kabul eder. Orta
yaş etkinliklerini sürdüren ya da istemeden bıraktığı etkinliklerin yerine
yenilerini koyabilen yaşlıların yaşam doyumları daha yüksektir. Modern
anlayışa göre etkinlikler bütüncül terimlerle ifade edilir. Hobiler, sosyal
ilişkiler ve egzersizler gibi. Bu yaklaşıma göre eğer birey önemli etkinlikler
üzerinde yoğunlaşırsa mutluluk kendiliğinden gelecektir (Diener, 1984).
Özellikle
emeklilikten
potansiyellerini
sonra
geliştirecek
yaşlıların
yönde
boş
kullanmaları
zamanlarını
hayati
bir
kendi
önem
taşımaktadır. İnsanlar geleneksel olarak nasıl ki işe yönelik olumlu bir tutum
geliştirmişlerse, boş zamana yönelik olarak da yeni olumlu bir tutum
geliştirmeyi öğrenmelidirler (Aiken, 1995). Çünkü yaşlılıkta
boş zaman
etkinlikleri ile yaşlının kişisel ve sosyal uyumu, yaşam doyumu arasında
ilişki pek çok araştırmada ortaya koyulmuştur (Farquar, 1995, Zimmer ve
Lin, 1996, Chen, 2001, 2003, Subaşı ve Hayran, 2005, Şener ve diğ., 2007).
8
Kişilerin yaşamlarına ilişkin doyum, mutluluk belirttikleri durumlarda
psikolojik sağlık ve refahlarının yüksek olduğu söylenebilir. İnsan ve
çevreyle aktif ve pozitif boş zaman faaliyetlerine katılan bireyler faaliyet
sırasında ya da sonrasında bu tür olumlu duygular ifade ederler. Depresyon
ve sıkıntı bu tür uğraşılarda bulunan insanlarda azalma eğilimindedir
(Murphy, 2003). Çünkü boş zaman faaliyetleri insan aktivitelerinin en az
kısıtlandığı alanlardır ve kişiye azami ölçüde seçim yapma özgürlüğü sunar.
Dolayısıyla boş zaman aktiviteleri sadece fiziksel sağlığa katkıda bulunmaz
aynı zamanda kişinin kendi kendine seçim yapma özgürlüğünün bir sonucu
olarak psikolojik sağlığa da katkıda bulunur. Boş zaman aktiviteleri ile
sağlık arasındaki ilişkiye yönelik yaygın kanı boş zaman aktivitelerinin neşe
ve zevk kaynağı olduğu görüşüne dayanır. Bu alandaki teori ve araştırmalar
bunun sadece kısa ve geçici olarak o andaki
yaşam
kalitesini
artırmayacağını, aynı zamanda duygusal yapıya uzun dönemde pozitif etki
yapacağını savunmaktadır (Manell, 1999).
Boş zaman aktivitelerinin refah üzerindeki etkisi konusundaki bir diğer
yaygın görüş insanların bir işle meşgulken daha sağlıklı ve mutlu oldukları
şeklindedir. Hiçbir uğraşı ile meşgul olunmayan zamana sahip olmanın
psikolojik olarak risk oluşturduğu ve can sıkıntısı nedeniyle kişiyi zararlı
alışkanlıklara teşvik ettiği ileri sürülür. Nitekim bazı araştırmalar boş
zamanlarında hiçbir
faaliyetle uğraşmayan ve sıkılan insanların sağlık
açısından zararlı birtakım davranışlara yöneldiklerini (sigara, alkol vb) ve
daha
düşük
fiziksel
ve
mental
sağlık
düzeyine
sahip olduklarını
göstermektedir (Caldwell ve Smith, 1994).
Boş zaman aktiviteleri aynı zamanda yoğun düşüncelerden uzaklaşmayı
sağlar ve sonuç olarak kişiyi stresli yaşam koşullarının tetiklediği sıkıntı
veren düşüncelerden uzaklaştırır. Boş zaman aktiviteleri yoluyla stresten
geçici de olsa kaçış bireylerin psikolojik olarak yenilenmesine ve ortaya
çıkan problemlerle daha kolay baş etmesine yardımcı olur. Yoksul yaşlı
9
kadınlar üzerinde yapılan bir araştırmada boş zaman aktivitelerine aktif bir
şekilde katılan kadınların günlük yaşantılarında daha az üzgün, daha az
sıkıntılı ve daha fazla mutlu oldukları bulunmuştur. Araştırmaya katılan
kadınlar boş zaman aktiviteleri ile meşgul olmanın onları eşi kaybetmenin
verdiği olumsuz duygulardan uzaklaştırdığını ve dolayısıyla duygusal olarak
kendilerini daha iyi hissettiklerini belirtmişlerdir (Sharp ve Mannell, 1996).
Ayrıca psikolojik refah ile boş zaman aktiviteleri arasındaki
ilişkiyi
açıklamada kullanılan bir yaygın görüş de boş zaman faaliyetlerinin kişisel
gelişim ve kendini gerçekleştirme için fırsat yarattığıdır. Bu bakış açısından
boş zaman uğraşıları kişilerin beceri ve yeteneklerini artırma, sıkıntı ve
acizliklerinden kurtulma fikrini geliştirme konusunda fırsatlar sunmakta ve
kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlamaktadır. Örneğin Shary ve
Iso-
Ahola (1989) tarafından yapılan çalışmada bakım evlerinde kalan yaşlılar
arasında boş zaman aktivitelerine katılımdaki artışın yaşlıların yetkinlik, güç
ve özdeğerlilik duygusunu artırdığı bulunmuştur.
Ancak boş zaman aktivitelerine katılımın yaşam doyumu üzerinde etkisi
olmadığını gösteren araştırmalar da bulunmaktadır (Glass ve Joly, 1997).
Bunun
nedeninin
çalışmalarda
aktivitelerin
farklı
şekilde
sınıflandırılmasından kaynaklandığı öne sürülmüştür. Örneğin Markides ve
Martin (1979) aktiviteleri “formal” ve “informal” olarak gruplandırılırken
bazı çalışmalarda aktiviteler “aktif”, “pasif”, “ev içinde”, ev dışında”,
“sosyal”
ve
“tek
başına
(bireysel)”
yürütülen
aktiviteler
olarak
gruplandırılmıştır. Diğer taraftan hangi aktivitelerin ele alınacağı konusunda
da belirsizlik söz konusu olmuştur. Örneğin Herzog ve diğ. (1982) 24 saatlik
zaman diliminde kişinin yürüttüğü tüm faaliyetleri incelemiştir. Ancak
yemek pişirme, temizlik, bahçe işleri, çocuk bakımı, alışveriş
gibi
gün
içinde yürütülen işler kişinin kendisinin ve ailesinin fonksiyonlarını devam
ettirmesi için yürüttüğü doğal faaliyetler olduğundan bu rutin aktivitelere
katılım miktarı ile yaşam doyumu arasında bir ilişki bulunamamıştır. Diğer
taraftan Harlow ve Cantor ise (1996) sosyal katılım ile toplumsal hizmetler
10
gibi kişinin mevcut yaşam şartları içerisinde yürüttüğü anlamlı faaliyetleri
incelemiş ve her ikisinin de yaşam doyumu ile ilişkili olduğunu
belirlemiştir. Caltabiano (1994) açık hava uğraşılarının stresi azaltıcı etkisi
olduğunu, Argyle (1996) aktiviteleri aktif ve pasif aktiviteler olarak
gruplandırdığı çalışmasında öznel refah üzerinde aktif faaliyetlerin
dans, spor) pasif faaliyetlerden (ör: televizyon
olduğunu belirtmiştir. Caldwell ve
diğ.
seyretme)
(1992)
daha
tarafından
(ör:
etkili
yapılan
araştırmada da aktif boş zaman faaliyetlerine katılımın fiziksel, mental ve
sosyal sağlık ile yakın ilişkili olduğu bulunmuştur. Dupuis ve Smale (1995)
tarafından yapılan araştırmanın sonuçları yaşlıların hobi ve el sanatları ile
uğraşmalarının, arkadaş ziyareti ve yüzmenin psikolojik refahları ile pozitif,
depresyon ile negatif ilişkisinin olduğunu göstermektedir.
Boş
zamanların
sadece
nasıl
değerlendirildiği
yanında
kimlerle
değerlendirildiği de psikolojik refahı etkilemektedir. Sosyal ilişkinin artması
genellikle refahı artırır (Palinkas ve
diğ.,
1990).
Larson
(1990)
arkadaşlarıyla birlikte zaman geçirirken insanların daha mutlu olduğunu
belirtmiştir. Bu durumu Scherer ve diğ. (1986) tarafından yapılan araştırma
sonuçları da desteklemektedir. Coleman ve Iso-Ahola’ya göre (1993) de
boş zaman faaliyetlerinde sosyal ilişki kurulması genellikle arkadaşlık
kurulmasını ve işbirliğini geliştirir. Bu genellikle sosyal destek sisteminin
oluşmasına neden olur ve bu destek sistemi günlük yaşamdaki stresleri
yenmede tampon görevi görür.
SONUÇ
Sonuç olarak yaşlı insanların yaşamdan sağladıkları doyum düzeyi yalnızca
yaşlanmalarına bağlı değildir. Daha çok dış koşullara bağlıdır. Önemli olan
bireyin yaşamını günlük yaşam koşullarına göre düzenlemesi, aynı zamanda
geleceğe yönelik toplumsal ilişkiler kurması ve yaşamını zevk veren
faaliyetlerle renklendirmesidir (Onur, 1997). Her yaşın kendine özgü
özellikleri olduğu unutulmadan, yaşlı bireylerin bağımlı, salt tüketici
11
konuma
girmeleri
doğrultusunda
engellenerek,
yaşamlarını
güçleri,
sağlıklı
ve
eğilimleri
aktif
ve
olarak
potansiyelleri
sürdürmelerinin
desteklenmesi gerekir. Geçmiş yaşantısında yaşam doyumu
yüksek
bireylerin üretkenliklerini yaşlılık döneminde sürdürmelerinin sağlanması
önemlidir. Bu nedenle;

Boş zaman danışmanlık ve eğitimi insanların yaşlanmaya karşı
olumlu duygular oluşturması için gereklidir. Günümüz toplumunda
tüm yaşlardaki insanların boş zaman bilinci
gelişimi
hayatın
kalitesini artıracak biçimde olmalıdır. Çünkü boş zamanlara karşı
olumlu duyguları olan orta yaşlıların çalışma hayatından emekliliğe
geçişi, hobileri az olup kendini tamamen işe verenlerden daha kolay
olmaktadır. Bu nedenle devlet ve gönüllü kuruluşlar tarafından
emeklilik öncesinden başlayarak emeklilikte önemli bir problem ve
can sıkıntısı kaynağı haline gelen boş zamanların kullanımı
konusunda yaşlıya eğitim verilmesi ve uygun toplumsal hizmet ve
sosyal ağ oluşturulması yoluyla yaşlının emekliliğe kolay uyum
sağlamasına yardımcı olunmalıdır.

Yaşlı bireylere hizmet götüren kurumların çalışmalarının eşgüdümlü
hale getirilmesi ve yaşlıların topluma aktif olarak katılımını
sağlayacak olanakların oluşturulması gerekmektedir.

Yaşlıların yakın çevreleri dışında boş zamanlarını geçirebilecekleri
kütüphane, dinlenme ve oyun salonları gibi rekreasyonsal ve kültürel
faaliyet alanlarının planlanması farklı yaş grupları ve yaşıtları ile
etkileşimlerini artırabileceğinden bu tür olanaklar artırılmalıdır.

Yaşlının
hayata
aktif
olarak
katılımını
sağlayacak,
yararlı
olabileceklerini hissettirecek, serbest zaman etkinliklerine de yer
verecek SHÇEK Yaşlı Danışma Merkezleri ve benzeri kuruluşlar
yaygınlaştırılmalıdır.

Yaşlıların günlük yaşam aktivitelerine katılmalarının sağlanması
konusunda sosyal hizmetlerin geliştirilmesi, yaşlıların kendilerini
12
meşgul edebilecekleri faaliyetler düzenlenmesi yaşlıların yaşam
kalitesini olumlu yönde etkileyecektir.
KAYNAKLAR
Aiken, L.R. (1995). Aging. An Introduction of Gerontology, California,
Sage
Publication.
Allison, M. T. ve Smith, S. (1990). “Leisure and Quality of life: Issues
Facing Racial and Ethnic Minority Elderly”,
Therapeutic
Recreation
Journal, 24, 50-63.
Argyle, M. (1996). The Social Psychology of Leisure , London, Penguin.
Atchley, R. (1988). “A Continuity Theory of Normal Aging”, The
Gerontologist, 29, 183-190.
Atchley, R. (1988). “A Continuity Theory of Normal Aging”, The
Gerontologist, 29, 183-190.
Atchley, R. (1993). “Continuity Theory and the Evolution of Activity in
Later Adulthood”. J.R.
Kelly (ed.), Activity and Aging (pp. 5-16),
Newbury Park, Sage Publications.
Baruffol, E., Gisle, L., Corten, P. (1995), "Life Satisfaction as a Mediator
between Distressing Events and Neurotic Impairment in a General
Population", Acta Psychiatrica
Scandinavica, 92 (1), 56–62.
Bayraktar, R. (2002). “Yaşamın İkinci Yarısına Farklı Bakış Açıları”. Y.
Gökçe Kutsal (ed.). Geriatri 2002, Hacettepe
Üniversitesi
Geriatrik
Bilimler Araştırma ve Uygulama Merkezi, İstanbul, Turgut Yayıncılık, 123131.
Bilginer, B., Tuncer, A., Apani E. (1996). “Adana Huzurevi ve Yenibaraj
Sağlık Ocağı Bölgesindeki 65 Yaş ve Üzeri Yaşlıların Demografik
Özellikleri”, V. Ulusal Halk Sağlığı Kongresi Bildiri Kitabı, İstanbul, 168171.
Bowling, A. (1997). Measuring Health, a Rewiev of Quality of Life
Measurement Scales, Buckingham, Open University Pres, 1-23.
13
Caldwell, L. L., & ve Smith, E. A. (1994). “Leisure and Mental Health of
High Risk Adolescents”, D. M. Compton
ve
Leisure and Mental Health (330-345).
Park
S.
E.
Iso-Ahola
City,
UT,
(ed.),
Family
Development Resources.
Caldwell, L., Smith, E. and Weissenger, E. (1992). “The Relationship of
Leisure Activities and Perceived Health of College Students”, Society and
Leisure, 15, 545–556
Caltabiano, M. (1994). “Main and Stres Moderating Health Benefits of
Leisure”, Society and Leisure, 18, 33–52.
Campbell, A. ve diğ. (1976). The Quality of American life, New York,
Russel Sage. (Manell, R.C. (1999). “Older Adults, Leisure, and Wellness”,
Journal of
Leisurability, 26(2)’den alınmıştır).
Carlson, J.G. ve diğ. (1997). “The Wellness Behavior Interaction Model”,
International Journal of Stress Management, 4, 145-169.
Chen, C. (2001). “Aging and Life Satisfaction”, Social Indicator Research,
54, 57- 79.
Chen, C. (2003). “Revisiting the Disengagement Theory with Differentials
in the Determinants of Life Satisfaction”, Social Indicators Research, 64,
209-224.
Coleman, D. ve Iso-Ahola, S. E. (1993). “Leisure and Health: The Role of
Social Support and Self-determination”, Journal of Leisure Research, 25,
111-128.
Çetin, A. (2002). “Yaşam Kalitesi ve Rehabilitasyon”, Y. Gökçe Kutsal
(ed.)
Geriatri 2002, Hacettepe Üniversitesi Geriatrik Bilimler Araştırma
ve Uygulama Merkezi. İstanbul, Turgut Yayıncılık, 218-221.
D.İ.E. (2003). 2000 Genel Nüfus Sayımı. Ankara, T.C. Başbakanlık Devlet
İstatistik Enstitüsü Matbaası.
Diener, E. (1984). “Subjective Well-being” , Psychological Bulletin, 95 (3)
542-575.
Dorfman, L. T. ve Moffett, M. M. (1987). “Retirement Satisfaction in
Married and
Widowed Rural Women”, The Gerontologist, 27(2 ) 15-22.
14
Dupuis, S. and Smale, B. (1995). “An Examination of the Relationship
Between Psychological Wellbeing and Depression and Leisure Activity
Participation Among Older Adults”, Society and Leisure, 18, 67–92.
Ebersole, P. (1995). “Quality of Life: What is it?”, Geriatric Nursing, 16
(2) 49-50.
Farquar, M. (1995). “Elderly People’s Definitions of Quality of Life”,
Social Science & Medicine, 41(10) 1439-1446.
Florence F.M.S. (2001). An exploratory of informal support and life
satisfaction of older persons in Macau. A Thesis Degree of Master of
Philosophy, Lingnan University.
Fred, M. M. (1984). “Quality of Life: Physician's Dilemma”, Archieve of
Physical Medicine and Rehabilitation, 6, 100-102.
Glass, C. ve Jolly, G.R. (1997). “Satisfaction in Later Life Among Women
60 or Over”, Educational
Gerontology, 23(4), 297-314.
Green, B.H. ve diğ. (1992). "Risk Factors for Depression in Elderly People:
A Prospective Study", Acta Psychiatrica Scandinavica, 86 (3) 213–17.
Harlow, R.E. ve Cantor, N. (1996). “Stil Participating After all These
Years: A Study of Life Task Participation in Later Life”, Journal of
Personality and Social
Psychology, 71, 1235-1249.
Herzog, A.R. ve diğ. (1982). Subjective Well-Being Among Different Age
Groups, Michigan, Institute for Social Reserach.
Hooyman, N., ve Kiyak, H. (1996). Social Gerontology, Boston, MA,
Allyn &
Bacon. (Manell, R.C. (1999). “Older Adults, Leisure, and
Wellness”, Journal of Leisurability, 26(2) 3-10 ‘dan alınmıştır).
Iso-Ahola, S.E. (1980). Social Psychology of Leisure
and
Recreation,
Iowa, Brown Company Publishers.
Işık, E. (1991). Depresyon ve Mani, İstanbul, Boğaziçi Matbaası.
Karataş, S. (1988). Yaşlılarda Yaşam Doyumunu Etkileyen Etmenler,
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,
Ankara.
15
Karataş S., ve diğ. (1989). “Huzurevinde Kalan Yaşlıların Yaşam Doyum
Düzeyleri
ve Nörolojik
ile Ölüm Kaygıları Arasındaki İlişki”, XXV. Ulusal Psikiyatri
Bilimler Kongresi, Mersin, 675-677.
Kelly, J. R. ve diğ. (1987). “Later-Life Satisfaction: Does Leisure
Contribute?” Leisure Sciences, 9, 189-200.
Kottke, F.J. (1982). “Philosophic Considerations of Quality of Life for
Disabled”, Archieve of Physical Medicine and Rehabilitation, 63, 60-62.
Köker, S. (1991). Normal ve Sorunlu Ergenlerin Yaşam Doyumu Düzeyinin
Karşılaştırılması, Ankara
Üniversitesi
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, Ankara.
Larson, R.W. (1990). “The Solitary Side of life: An Examination of the
Time People Spend Alone from Childhood to Old Age”, Developmental
Review, 10, 155-
183.
Mannell, R.C. (1999). “Older Adults, Leisure, and Wellness”, Journal of
Leisurability, 26(2) 3-10
Mannell, R. C. ve Dupuis, S. (1996). “Life satisfaction”, G. Birren (ed.),
Encyclopedia of
Gerontology
(Vol.
2, pp.
59-64).
New
York,
Academic Press. (Manell, R.C. (1999). “Older Adults, Leisure, and
Wellness”, Journal
of Leisurability, 26(2)’den alınmıştır).
Markides, K.S. ve Martin, H.W. (1979). “A Casual Model of Life
Satisfaction
Among the Elderly”, Journal of Gerontology, 34, 86-93.
Martilla R.J ve Rinne U.K. (1976).
Disease in
“Epidemiology
of
Parkinson’s
Finland”, Acta Neurologica Scandinavica, 53, 81–102.
Murphy, H. (2003). “Exploring Leisure and Psychological Health and
Wellbeing: Some Problematic Issues in the Case of Northern Ireland”,
Leisure Studies, 22, 37–50.
Neugarten, B.L. ve diğ. (1961). “The Measurement of the Life
Satisfaction”, Journal of Gerontology, 16,134-143.
Onur, B. (1997). Gelişim Psikolojisi. Yetişkinlik Yaşlılık Ölüm, Ankara,
İmge Kitabevi.
16
Orley, J. ve Kuyken, W. (1993). “Quality of Life Assessment: International
Perspectives”.
Proceedings of the Meeting Organized by the Who
and the Foundation IPSEN , Paris, July 2-3, 41-57.
Özer, M. (2001). Huzurevinde ve Aile ortamında Yaşayan Yaşlıların
Öz
Bakım Gücü ve Yaşam Doyumunun İncelenmesi, Ege Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Enstitüsü Hemşirelik Programı Yüksek Lisans Tezi, İzmir.
Palinkas, L.A. ve diğ. (1990). “The Biocultural Context
Networks and Depression Among the Elderly”, Social
Medicine, 30, 441–
of
Social
Science
and
447.
Raymore, L. ve Scott, D. (1998). “The Characteristics and Activities of
Older Adult Visitors to a Metropolitan Park District”, Journal of Park
and Recreation
Administration, 16(4) 1-21.
Russell, R. V. (1987). “The Importance of Recreation Satisfaction and
Activity
Participation to
Retirees”,
Journal of Leisure Research, 19, 273-283.
Scherer,
K.R.
ve diğ.
the Life Satisfaction of Age-Segregated
(1986).
Experiencing Emotion, Cambridge,
Cambridge University Press,.
Seviğ, U. ve diğ., (1992). “Yaşlılık ve
Yaşlanma Uluslar arası Hemşireler
Kitabı,
Sağlıklı Yaşlanma”,
Birliği
1992
Teması
Sağlıklı
Sempozyum
Ankara, 379-384.
Sharp, A., ve Mannell, R. C. (1996). “Participation in Leisure as a
Coping Strategy
Among
Bereaved Women”. D. Dawson (ed.),
Proceedings of the Eighth Canadian Congress on Leisure Research (241244). Ottawa,
University of Ottawa.
Shary, J.M., Iso-Ahola, S.E. (1989). “Effects of a Control-Relevant
Intervention on
Nursing
Competence and Self-Esteem”,
Home
Residents’
Perceived
Therapeutic Recretion Journal, 23, 7-
16.
Shumaker, S.A., Schron, E.B., Ockene, J.K., ve McBee, W.L. (Eds)
(1998). The Handbook of Health Behavior Change (2nd ad.). New York,
NY: Springer Publishing. (Manell, R.C. (1999). “Older Adults, Leisure, and
Wellness”, Journal of Leisurability, 26(2)’den alınmıştır).
17
Subaşı, F., Hayran, O. (2005). Evaluations of Life Satisfaction Index of the
Elderly People Living in Nursing Homes, Archives of Gerontology and
Geratrics, 41(1) 23-29.
Şener, A. ve diğ., (2007). “Life Satisfaction and Leisure Activities During
Retirement of Men: A Turkish Sample”, Aging & Mental Health, 11(1) 3036.
Teaff, J. D. (1992). “Leisure and Psychological Well-Being among MexicanAmerican Elderly”, Proceedings of the Sandra A. Modisett Symposium on
Aging and Leisure (pp. 85-90).
Turan, N. (1985). “Yaşlılık ve Anılar”, Hacettepe Üniversitesi Sosyal
Hizmetler Yüksek Okulu Dergisi, 3(1-2) 33-37.
United Nations Department of Economic and Social Affairs Population
Division
Highlights.
(2005).
World
Population
Prospects The
2004
Revision.
New York: United Nations.
West, G. E. ve diğ. (1996). “Leisure Activities and Service Knowledge and
Use among Rural Elderly”, Journal of Aging and Health, 8(2) 254- 279.
Zimmer, Z. ve Lin, H. (1996). “Leisure Activity and Well-Being Among
the Elderly in Taiwan: Testing Hypotheses in an Asian Setting”, Journal of
Cross-Cultural Gerontology, 11(2) 167-186.
18

Benzer belgeler

YAŞLILARDA SAĞLIKLI YAŞAM BİÇİMİ DAVRANIŞLARI VE YAŞAM

YAŞLILARDA SAĞLIKLI YAŞAM BİÇİMİ DAVRANIŞLARI VE YAŞAM faktörler yanında fiziksel aktivite ve boş zaman faaliyetlerine katılım düzeyleri de etkilemektedir (Karataş, 1988, Karataş ve diğ., 1989). Neugarten (1961)’e göre 60 ile 65 yaştan sonra bireyleri...

Detaylı

the effect of leısure behavıors on employee`s contextual and task

the effect of leısure behavıors on employee`s contextual and task uygulamada kullanılan bu tür dinlenme molaları ve bu zamanlarda gerçekleştirilen birey davranışları hem psikolojik hem de fiziksel olarak çalışan bireylere önemli oranda etkide bulunmaktadır. Dinle...

Detaylı