İçindekile BOZKIR YELKENCİLERİ

Transkript

İçindekile BOZKIR YELKENCİLERİ
BOZKIR YELKENCİLERİ
O C A K 2 0 11 , Y I L : 1 , S AY I : 4
BOZKIR YELKENCİLERİ
Ankara Yelken Kulübü
Üyeleri için haberleşme forumudur.
İki ayda bir elektronik ortamda
yayınlanır. Para ile satılmaz.
Sahibi
Ankara Yelken Kulübü adına
Adnan Özaslan
Tanıtım, Reklam, Sponsorluk Kurulu
Sermurat KÜÇÜKGÜL (Başkan)
Tanju AKTUĞ
Hadi ATALAY
Miray BAKIR
Himmet BİROL
Cenk CENKÇİ
Mehmet ÖZÇETİN
Murat ÖZDEN
Seçgün ÖZTÜRK
Yeşim TURAN GÜREL
Zafer TÜRKYILMAZ
Ali YETKİN
Bülten Komisyonu
Editör:
Tanju Aktuğ
Redaktör:
Yeşim Turan Gürel
Miray Bakır
Mehmet Özçetin
Seçgün Öztürk
Ali Yetkin
İçindekiler
Sekreterimizden
AYK bir hikaye anlatır
AYK Sekreteri Sayın Servet Gürel kulüp ve eğitim kurulu ile ilgili gelişmeleri bizimle paylaştı.
Servet Gürel
Lokalimize Kavuştuk
Kulüp merkezimiz taşındı ve artık kulübümüzün de bir lokali var. Açılıştan anılar sayfalarımızda
Tanju Aktuğ
Bir Fotoğraf ve Öyküsü
Bodrum'da bir Ankaralı
Bir Ankaralının Bodrum'daki ilk günü, ya da Bodrumlu olmak için bir çok nedenden bazıları.
Saner Gülsöken
2012 AYK BAYK Kupası Anılarım
Kulübümüz ve BAYK'ın ortaklaşa düzenlediği yarışa katılan bir kulüp üyemizin izlenimleri
Hülya Kefkir
Akın Özbekligil ile söyleştik
Yelkenciliği kadar birçok alandaki etkinlikleri ile tanınan Sayın Özbekligil, yelken yarıçılığı yönü
öncelikli olarak konuğumuzdu.
Miray Bakır
1/2
3/4
5/6
7/8
9/10
Mehmet Özçetin
11/12
Havuzluğu Nerede? 1
Yelkenli tekneleri yakından tanımaya devam ediyoruz.
Tanju Aktuğ
13/14
Pirat
Kulübümüzün de ağırlıklı olarak temsil edildiği Pirat sınıfını tanıyoruz.
Bulmaca
Deniz ve yelken bulmacalarımız sürüyor.
Tanju Aktuğ
15
Yelken Yarışçılığının Temelleri 4
Bölüm çevirisi: Tanju Aktuğ
16/17
Kibritçi Kız ve Orsa Seyri
18
Yeni yıla girerken hüzünlenir misiniz?
Tanju Aktuğ
Editörden
Yeni yıla merhaba derken, yeni bir sayı ile
sizleri selamlıyoruz. Bu sayımız kapağı ve içeriği
ile Ankara Yelken Kulübünün yeni yerini de
selamlıyor. Kulübümüz 2012 yılına yeni yeri ve
yeni olanakları ile merhaba dedi.
Bu sayıda diğer bir yeniliğimiz aramıza katılan
değerli bir yazar. Sayın Saner Gülsöken'i daha
önce fotoğrafçı kimliği ile tanıyorduk. Başta
Bodrum ve Marmaris yarışları olmak üzere yelken
olan her köşeden güzel fotoğrafları bizlere
ulaştırıyordu. Yelken yarışlarından sonra
www.sailfoto.com adresini heyecanla tıklıyor,
yarıştan kareleri büyük bir zevkle izliyor yarı
yeniden yaşıyorduk. 2011 yılında Sayın Gülsöken
kulübümüz bünyesinde Ankamall salonlarında
gerçekleştirilen sergiye de eserleri ile katılmıştı.
Kendisi her sayımızda unutamadığı bir
fotoğrafını ve bu fotoğrafın öyküsünü bizler ile
paylaşacak.
Sizlere sunacağımız bir diğer yenilik ise
kulübümüz etkinliklerine katılan üyelerimiz ve
diğer katılımcılar tarafından yazılan yazılar ile o
etkinlin tanıtımı olacak. Geçen sayımızda
gerçekleştiremediğimiz bu hayalimizi değerli
üyemiz Hülya Kefkir katıldığı AYK – BAYK yarışını
bizlere aktaran yazısı ile yaşama geçirdi. Sayın
Kefkir'e çok teşekkür ederiz. Bu yazıya eşlik eden
fotoğraflar da etkinliğe katılan bir başka üyemiz
Sayın Sermurat Küçükgül'den. Gelecekteki
etkinlik katılımcılarına örnek olacak katkılarından
dolayı bir kez daha ikisine de teşekkür ederiz.
Bu sayıda Ankara Yelken'den köşemiz yerine
lokalimiz ile ilgili bol fotoğraflı bir sunumu ve
lokalin gerçekleştirilmesinde büyük emeği
geçen sekreterimizin geniş yazısını sizlere
sunacağız. Kulübümüzden diğer haberler için
sizleri biraz bekleteceğimiz için özür dileriz.
Taşınma kargaşasına vermeniz dileği ile mutlu,
sağlıklı, huzurlu yıllar dileriz.
Tanju Aktuğ
Sekreterimizden
AYK bir hikaye anlatır.Her satırında
bir anlam vardır...
2000 yılında 11 kurucu tarafından
hayata geçirilen Ankara'da bir Yelken
Kulübü yaratma projesi, adeta 5 yıllık
kalkınma planları uygulanıyormuşcasına,
her geçen gün yeni atılımlar ile ülkemizin
saygın yelken kulüpleri arasına
kulübümüzü yerleştirdi.
Daha dün (15 Ocak 2012) iki tekne
dolusu yeni kursiyer ile karakışın ortasında
başarılı bir uygulamalı eğitimden döndük.
Yılda yaklaşık 350 deniz tutkununa
ADB ve KMT belgesi alma yolunu açan
seminerlerimizin birisini daha
tamamladık. Yarın teorik eğitimlerini
tamamlayan yaklaşık 30 kaptan adayı
sınava girecekler ve umarim tamamına yakını da başarılı olacak.
İki hafta sonra başlayacak bir diğer seminere de yine yüksek bir katılım olacağa benziyor.
Gelecek hafta kardeş kulübümüz BAYK'ın 2012 Kış Trofesi başlıyor. Hiç yabana atılmayacak bir
katılımla yelkenci üye ve dostlarımız AYK adına trofe boyunca başarılarını sergileyecekler.
Yelken dünyası ile ilgili yayınların tüm sayılarında AYK ile ilgili yazılar, haberler, görsellerle
karşılaşmamanız mümkün değil.
Üye başvurularında sistemli artış her geçen gün daha göze çarpıyor.
Asıl konuya gelmek için kısa kısa başlıklarla satır aralarındaki anlamlara değindim. Bir özlem,
bir ideal daha AYK için gerçekleşti. Tıpkı bundan tam 7 sene önce olduğu gibi. 2005 yılı idi;
Elimizde sadece birkaç klasör vardı. Her defasında Yönetim Kurulu üyelerinden birisinin ofisinde
toplanıyorduk. Hepimiz de biliyorduk bu durumun AYK'a hiç yakışmadığını. Ancak koşullar zordu.
Yeni bir yer oluşturmak hepimizin arzusuydu. Ancak bu arzu bir büyük belirsizliği de beraberinde
taşıyordu. Denemeden belirsizliğin belirginleşmesi de mümkün değildi. Denemek zorundaydık,
denedik. Öngörümüzün doğruluğu bizleri yeni ufuklara taşıyacaktı. 2005 yılında açılan ofisimizde
yedi yıla yakın bir süre idare ettik.
1
AYK marka değerini iyiden iyiye yükseltmişti. Bulunduğu mekan ve ortam AYK ismi için dar
geliyordu artık. Yine yönetim olarak uzun zamandır bunun sıkıntısını yaşıyorduk. Neredeyse
gündeme gelmediği toplantı yoktu. Eylül-Ekim 2011 toplantıları bu konu üzerinde iyice
yoğunlaşıldı ve sonuca yönelik karar alınarak yeni bir mekan yapılmasına yönelik adım atıldı.
AYK yaklaşık 4 ay süren bir çalışmanın sonucunda dersliğinin yenilendiği, çok amaçlı
salonunun ve okuma köşesinin bulunduğu, leziz tadlara sahip restaurantı ve sayılı restaurantın
sahip olduğu mutfağı ve ekipleri ile toplamda 500 m2 alana sahip iki katlı yeni mekanına kavuştu.
Bir ayı geçkin bir süredir hizmet veren yeni AYK mekanı gelen tüm üye ve konuklar tarafından
büyük bir beğeni topladı. Deneyimli gurmeler tarafından yapılan tadımlarda tam nota yakın
puanlar aldı. İki büyük firma yemekli şirket toplantılarında AYK'ı tercih ettiler. Yeni yıl kutlaması için
AYK'ı seçen değerli üyelerimiz ve konukları kapasiteyi sonuna kadar zorladılar.
Evet, bir özlem mutlulukla sona erdi. Artık AYK üyeleri, konukları, deniz sevdalıları aynı
mekanda daha keyifli anları paylaşıyorlar. Yaşanan mutluluklar çok daha büyük mutluluklara gebe
kalıyor her defasında. Yeni projeler üretmek, yeni başlangıçlar dizi dizi duruyor yapılan her işin
ardında. Çok kısa süre sonra yeni projeler yeni kazanımlara dönüşecek AYK için.
Siz değerli üyelerin ve deniz tutkunlarının desteği yapılan işlerde en büyük güç. Hiç
azalmayan, aksine katlanarak artan bu güç olduğu sürece AYK hakettiği yere çok kısa bir sürede
ulaşacaktır. Buradan hepinize teşekkür eder, arkadaşlarım adına da saygı ve sevgilerimizi sunarım.
Servet GÜREL
AYK Genel Sekreteri
Eğitim Kurulu Başkanı
2
Lokalimize Kavuştuk
Ankara Yelken Kulübü yıllardır hayal
edilen lokaline kavuştu. Hem kulübümüz
kendine yakışan bir salona, hem de
üyelerimiz güzel bir lokale kavuşmanın
heyecanını yaşadılar.
Deniz ve yelken objeleri ile
gerçekleştirilen dekorasyon sunulanları daha
bir lezzetli yapıyor. Bozkırda yelken ve deniz
özlemimizi gidermemize yardımcı oluyor.
Yeni yerimizin giriş katında eğitimlerin
sürdürüleceği, toplantıların
gerçekleştirileceği çok amaçlı bir salonumuz
var. Salonun hemen bitişiğinde ise
sekreterimizin yer aldığı büromuz bulunuyor.
Açılışın mutluluğu, yollardır özlenen
lokale kavuşmanın neşesi tüm yüzlere
yansımıştı.
Üst kat restoran olarak hizmet vermek
üzere düzenlendi. AYK deniz mahsulleri
ağırlıklı bir menü ile daha ilk açıldığı günden
başlayarak takdir topladı.
3
Dostlar bir arada olmak için önceden
sözleşmeye gerek olmadan açacakları bir kapı
olduğunu biliyorlardı artık. Daha ilk günden
heyecanlı kucaklaşmalar, neşeli sohbetler
gerçekleştirildi.
AYK mutfağının ürünü deniz mahsululleri,
tatlı ve meyve ikramları genç katılımcıların
beğenisi ile ilk günden geçer not aldılar.
Konu deniz ve yelken olur da, konuşmalar
orada yaşanan heyecanları yansıtmaz mı?
Üye l e r i m i z i n ço c u k l a r ı ve k ü ç ü k
sporcularımız da bu olanaktan ilk günden
başlayarak yararlanmaya başladılar.
Girişteki tarihi pusula ne gösterirse
göstersin, biz deniz ve yelken sevdalıları için
dostlara kavuşacağımız sıcak bir mekanı
gösterecek hep. Tanıdıklar yanı sıra, aynı
zevk ler i paylaşan, deniz ve yelken
sözcüklerini duyunca kalbi bir başka atmaya
başlayan yeni yüzler ile karşılaşacağımız,
yepyeni dostluklar kuracağımız, kendimizi
bulacağımız rotayı gösterecek.
Kulübümüze, üyelerimize, dostlarımıza ve
dost olacaklarımıza hayırlı, uğurlu olsun…
Tanju Aktuğ
4
Bodrum’da Bir Ankaralı...
Merhaba,
Bırakın eski bir Ankaralı olmamı; yaptıkları, duruşu, deniz sevgisi ile dolu yönetici ve üyeleri ile
gönülden desteklediğim AYK bülteninde “bir fotoğraf ve öyküsü” başlığı ile bir köşe hazırlamamı
istemeleri beni gerçekten mutlu etti.
Tanju ağabeyin fırtınalı teklifi (ki fırtına teklifte değil havadaydı) aksi bir zamana denk gelip,
hem fotoğraflarımdan uzak, hem de zaman kısıtlı olunca eski defterleri karıştırdım. Aşağıda
okuyacağınız metini, 'İki çay bir simit' başlığı ile Bodrum'a ilk göçtüğüm 2004 yılında yazmıştım,
rastlantı mı desem yine Ocak ayının ortalarında. Şehirli bir yabancının, Bodrum'da ilk
hissettikleriydi bunlar...
Adımlarım hızlandı kendiliğinden, nereye götürüyor ayaklarım beni.
Telaşlı yaşamlara kapalı kentte bu acele niye.
İnsanlar var etrafımda, biri hemen yanımda bir diğeri biraz ötede.
Hepsi bir olmuş bana bakıyor.
Bana mı ? Niye, ne diye? Bana mı öyle geliyor.
Bir yabancıyım bu kentte, diğerleri tanıdık birbirlerine.
Yabancılığın ürkekliği üzerimde ve bilinmezliğin gerginliği.
Ya ayaklarım nereye götürecek bu kimsesiz bedeni.
Etrafımdaki insanların sayıca azlığı duyulan korkuları azaltıyor.
Kimse görmüyor beni, kimse görmüyor kentteki bu yeni yüzü.
Arabalara yakın ve saçak altından yürümeli.
Görmesin diye insanlar gölgeni.
Şiirsel gelirken düşünceler ardı ardına,
köpekler bile düştü ardıma.
Köşedeki ayakkabı boyacısına yaklaşıyorum, yaklaşıyorum, yaklaştım, geldim.
Eyvah!
“Oooo hoş gelmişsin yabancı, eski ayakkabılarının bendedir ilacı”
Korkulan gerçekleşti, korktuğum başıma geldi.
Yabancılığım belgelendi.
Arttırdı ayaklarım hızlarını, boyacıyı bir an önce geçmek için.
“Kaçtığın anlaşılmayacak ama bir an önce uzaklaşacaksın oradan” hızıyla uzaklaştım, oyacının
yanından.
Gülümsememin ve ağzımda gevelediğin sözcüklerin kızgınlığının ayrımına varmış olmalı, pek
iyi konuşmadı arkamdan -gün ortasında nefesi alkol kokan- boyacı.
Ne zaman varacağım gittiğim yere.
İnsan ne zaman varır gideceği yere?
Her yolun sonu aslında bir diğerinin başlangıcı.
Ruhumun aynası (mı) bedenim, uzaklar (mı) çekiyor beni?
Kaçamak bakışlarla tanıdık bir yüz arıyorum, umutsuzca.
Sığınacak bir liman olacak bu küçük sandala.
Hiç kimsenin işi yok mu bu kentte?
Herkes dışarıda, beni mi gözlüyor?
Yabancılığım mı dolanıyor dillerde?
Peki o satıcı bana mı gülüyor?
Niye varamıyorum gideceğim yere?
Hızını azalttı ayaklarım, küçüldü adımlarım.
Yaklaşmış olmalıyım.
Evet işte orada, kentin küçük gözdesi. Denizciler Kahvehanesi.
5
Çekinerek çektim iskemleyi –olabildiğince dikkatli- ses çıkmasın, lütfen!
Çıkmadı.
Tavla sesleri de kesilmedi.
Kahvedekiler dikmedi gözlerini üzerime.
“Abi hoş geldin, nasılsın?” cümlesiyle irkildim, sol yanımdan gelen.
Bana mı söylüyorsun gibisinden baktım kahvecinin yüzüne. Şaşkın!
“Nasıl mıyım”?
Tanıyor(muy)du beni, hatırımı soruyordu.
- Sağ olasın iyiyim, işler nasıl, bir çay bir simit, küçük olsun çay.
Bir çırpıda çıkartıverdim sonunda sözcükleriı ağzımdan.
İkinci çayım geldiğinde simidim bitmemişti henüz
ve sandalyede ayak ayak üstüne atmıştım bile.
Yan masadan, günün tek sigarası için,
ateş istediğimde nezaket kelimeleri dolaştı ağızlarda.
Kentin kahvehanesi, Denizciler Kahvehanesi
İki çay bir simit
Bir nefes sigara...
İyi gün dilekleri ve “görüşmek üzere” lerle ödedim hesabı.
Neredeydi kentliler? Niye sokaklar boştu?
O günden bu güne geçen yıllar çabucacık “Bodrumlu” yapıverdi beni. Ne şahane ki, artık
sokaklarında “selamsız” yürümediğim bir kentte yaşıyorum.
Bodrum'da yaşamak pek güzeldir,
Gördüğünüz fotoğraf da bunun delilidir...
Saner Gülsöken
İstanbul, 13.01.2012 [email protected]
6
2012 AYK BAYK Kupası Anılarım
Sevgili deniz ve yelken dostları, bir AYK-BAYK
kupasını daha ardımızda bırakarak, güzel
anılarımızı paketleyip Ankara'ya döndük. Yedi yıldır
yinelenen, artık gelenekselleşmiş olan AYK-BAYK
Kupası Yarışı'na Ankaralı yelkencilerin katılımı her
yıl artarak devam etmekte. Yarışa katılım yelken
sporuna yeni başlayan dostlarımız için güzel bir
eğitim fırsatı olmasının yanı sıra, hepimize yarışın o
benzersiz heyecanını yaşatan harika seyirler
yaptığımız, dostluklarımızı pekiştirdiğimiz, hafta
sonu ile sınırlı olsa da hayata 'mola' dediğimiz güzel
bir olanak. Gecenin serinliğinde teknede üşüyen
dostlarımızın olduğunu duysam da, Bodrum bize
yazdan kalma iki güzel gün armağan etti. Yağışın
olmadığı, havanın hemen hemen hiç kalmadığı,
eğitici, eğlenceli ve heyecanlı yarışlar yaptık.
Birinci gün erkenden kalkarak tekneleri
yarışa hazırladık. Teknedeki fazlalıklar bir bir
karaya bırakıldı. Teknemiz yarış için özel kevlar
yelkenleri ile donatıldı ve sınıf bayrağı toka
edildi. Yarış brifinginden dönen kaptanımızı
tekneyi yarışa hazır karşılamanın gururunu
yaşadık. Yarış için bilgilendirme ve görev
dağılımı sonrası palamarlarımızı çözüp,
rakiplerimiz ile birlikte marinadan ayrıldık.
Ya r ı ş ı n b a ş l a y a c a ğ ı s t a r t h a t t ı n a
yaklaştığımızda ana yelkenden başlayarak
yelkenlerin basılması daha yarış başlamadan
heyecanımızı da doruklara çıkardı. Cumartesi
günü ilk ayak şamandıra rotası olarak
gerçekleştirildi. Startta birçok teknenin yakın
seyri yarış adrenalinini arttırsa da, ilk şamandıra
dönüşünde havanın kalmasıyla çok daha yakın
seyirler ve birbirine değecek gibi seyreden pek
çok yelkenlinin ilginç görüntüleri starttan daha
heyecanlı ve zevkli idi. Cumartesi akşamı
yelkenci dostlarımızla Bodrum'un taze
balıklarından oluşan menümüzle güzel bir gece
yaşadık, kaybettiğimiz dostları andık, şarkılar, türküler söyledik.
7
Pazar günü ekip tekneye, tekne
ekibe biraz daha alışmıştı. Bir gün
öncekinden daha çabuk hazır olup,
marinadan ayrılarak Offshore rotasını
için start hattına doğru yol aldık. Yol
biraz uzun olunca arada antrenman
yapma fırsatı bile bulduk. Önce gezi
grubu tekneleri start aldı. Bu sırada iyi
bir başlangıç yapmak isteyen IRC 1 ve 2
yarış grubu teknelerinin start hattı
çe v re s i n d e k ö p e k b a l ı k l a r ı gi b i
gezinmesi hep ilginç gelmiştir bana.
Pupa startı alınacağından tekneler
balonlarını basmak üzere hazırlanmıştı.
Kronometreler geriye doğru sayarken
start düdüğünün çalmasına saniyeler
kala balonlar basılmıştı bile. Offshore rotasında tekneler çok yakın seyretmiyorlar, ancak Kargı
adası dönüşünde birbirine yaklaşan tekneler heyecanlı anlar yaşanmasına neden oldu. Kontra
değiştirmeden, trim ve trapez yapılarak finiş hattına doğru yol alındı. Rüzgarın kolayımıza
olması sonucu çok yorucu olmayan bu seyirde fotoğraf çekme ve hatta bir şeyler atıştırma
fırsatımız oldu. Finiş yapan diğer
yarış tekneleri gibi marinaya
ulaştığımızda yelkenler
değiştirildi, balonlar ellendi,
karaya bırakılan malzemeler
tekneye geri taşındı. Son olarak da
tekne yıkanıp, temizlendi.
Marina Yatch Clup'ta yapılan
ödül töreninde dereceye giren
tekneler kupalarını kaldırdılar.
Tüm deniz dostları bir yandan
yarışın kritiğini yaparken bir
yandan da sonraki yarışlar için planlar yaptılar. Ankara'lı yelkenciler için veda vakti yaklaşmıştı.
Çok sevdiğimiz denizden ayrılmanın hüznüne, Ankara'da bıraktığımız sevdiklerimize
kavuşacak olmanın coşkusunu katarak karmaşık duygular içerisinde buruk dönüş
yolculuğumuza başladık. Başta bu güzel yarışı düzenleyen Ankara Yelken Kulübü ile Bodrum
Açıkdeniz Yelken Kulübü yetkililerine ve yarışın güzel geçmesini sağlayan tüm katılımcılara
teşekkürler.
Bir başka AYK etkinliğinde buluşmak üzere…
Hülya KEFKİR
8
Akın Özbekligil ile Söyleştik
Çok yönlü bir doğa sporcusu olan; yat ve gemi
kaptanı, dalgıç, sualtı fotoğrafçısı, planör pilotu ve
paraşütçü, Judo Milli Takımı antrenörü ve Atış Milli
Takımı'nda yer almış Akın Özbekligil ile söyleştik.
Yelkene ne zaman başladınız?
Yelkene lise yıllarında İzmir Karşıyaka Yelken
Kulübü'nde ahşaptan yapılmış olimpik sınıftan
piratlarla başladım. Göztepe- Karşıyaka arasında
yarışlara katılırdık. Babam da denizci olduğu için
bana üzerinde piyade yelken olan 5,5 metrelik bir
tekne vermişti. Arkadaşımla birlikte denizde
geziniyorduk, hatta bir keresinde fırtınada
dümenimiz kırıldı,10 gün kaybolduk, o zaman
bütün gazeteler yazmış. Biz Yunanistan'a geldik
zannederken Bozburun'a çıkmışız. 3–4 gün
jandarmada tutuklu kalmıştık. Bizim için unutması
zor büyük bir olay olmuştu.
Amatör denizcilik belgemi 1970 senesinde
İzmir'de aldım, daha sonra yakınyol gemi
kaptanlığı, süvari 2. kaptanlık belgelerimi
tamamladım.
2000 yıllarında MNG grubuna ait WOW oteller
grubunun Su Sporları Koordinatörlüğü'nü yaptım.
Alman yetkililerden (VDWS Yelken ve Sörf okulu)
Laser ve Katamaran eğitmenliği belgesini aldım,
daha sonra kendi elemanlarımı yetiştirdim. 3 sene
üst üste Bodrum WOW Cup yarışları organize ettim.
Aynı zamanda 3 yıldız dalış eğitmenliğiniz,
su altı fotoğrafçılığınız da var.
İzmir'de ilk dalışlarımı yaptım, İzmir'in popüler
fotoğrafçılarından Mustafa Kapkın ile 60'lı yıllarda
su altı fotoğrafçılığına başladım.
1969 yılında da THK'da paraşütçülüğe,
sonrasında planör pilotluğu ve öğretmenliği ve
ardından da 1983 yılında balon pilotluğuna
başladım. 1984 yılında Kapodokya'da ilk balon
uçuşlarını başlattım. Planör ve balon pilotluğundan
sonra da motorlu uçak pilotluğuna başladım. Şu
anda ticari pilot (CPL) aletli uçuş lisansı ve dispatch
belgelerine sahibim.
1988 de pilotluğu bırakıp tekrar denize
döndüm. İlk teknem 20 metrelik 5 kabinli bir ketch
tekneydi. Daha sonra 25 metrelik 7 kabinli bir tekne
daha alarak charter işine devam ettim.
9
Şimdiye kadar hangi yarışları kazandınız?
Türkiye'nin en çok katılımcısı olan yarışları Marmaris
Uluslararası Yarış Haftası'dır. 4 sene bu Marmaris yarışlarında 1.
olduk, en kötü derecemiz 3.lük olmuştur. Teknemiz Pupa
Yatçılık adına yarışan 20 yaş üzeri Beneteau First 38 modeldi.
Çok iyi bir yarış teknesidir. Bizi geçemeyenler daha sonra
keramet teknede deyip teknemizi kiraladılar, bu yüzden 2010
yarışlarına katılamadık.
Ekibinizi nasıl oluşturdunuz? Başarınızda ekibin rolü
neydi?
Bence bir yarışın kazanılmasında ekibin başarısı ve
teknenin özellikleri yarı yarıya etkilidir. Ekibimiz İzmir
Karşıyaka-Foça Yelken Kulübü ve Marmarisli yarışçılardan
oluşuyordu. 8 kişilik ekibin 6 kişisi hep aynıydı, ancak
katılamayanların yerine değişiklik oluyordu. Yarış sırasında
teknede tüm ekibin yeri bellidir. Skipper, piyanocu, baloncu,
ana yelkenci ve cenovacıların hepsi de konularına çok
hakimdiler. Yarış esnasında gerekmedikçe konuşulmaz ve
yarışın tüm ciddiyeti korunur. Yarıştan birkaç gün önce
mutlaka bir araya gelir, teknik ve taktik çalışmaları yaparız. Yarış sonrası, özellikle GPS kullandığımız
zaman, monitörde izleyip nerelerde hata yaptığımızı analiz ederiz. Yarışların devam ettiği 5 gün
boyunca aynı otelde kalıyoruz, hep birlikte yemek yiyoruz, her gün ödül törenine katılıyoruz. Birlikte
hareket etmenin takım ruhunu güçlendirmek açısından çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Ekibin
birbiriyle uyumlu olması başarıyı yakalamak açısından şart, yarış sırasında herkes fikrini belirtebilir
ama sonunda kaptanın dediği olur.
Yarış startta kazanılır, startta kaybedilir. İyi bir start yarışın temelidir. İyi yarışçılar start hattı
kurulduktan sonra birkaç kez içinden geçmeye çalışırlar ki çıkış noktası iyi belirlenebilsin. Bölgeyi
bilenler her zaman avantajlıdır. Rüzgarın durumunu (sağnakları, dirise ettiği noktaları v.s.) ve
tabiatıyla diğer tekneleri de takip etmek ayrı bir önem taşır.
Marmaris Yarış Haftası'nda 3 gün inshore, 2 gün offshore olmak üzere 5 gün yarış yapılır. Bana
göre esas yelkenci offshore yarışlarında belli olur. Çünkü hava şartları çok daha zordur, yarış rotası
daha uzundur, bazen yarışın sabaha karşı bittiği olur. Deniz kadın gibidir kızdırmamak lazım, suyuna
gideceksin! İyi bir yarışçı olmak için literatürü de takip etmek, iyi bilenlerle görüş alışverişi yapmak
lazım. Aynı hataları tekrarlamamak açısından eleştirmekten de korkmamak gerekiyor.
Unutamadığınız bir anınız var mı?
Uzun bacaklı bir offshore yarışında Marmaris'e dönüyoruz, daha 3 saatlik yolumuz var. Hava çok
sert ve soğuk, sancak tarafında trapeze çıkmış, ayaklarımızı teknenin bordasından dışarı sarkıtmışız.
Çok sıkıştım, tuvalete gitmeme imkan yok, yerimden kıpırdayamıyorum, 80 kiloluk ağırlık
yapıyorum. Utana sıkıla dalgıçların ısınmak için yaptığını yapmak zorunda kaldım, sonuçta faydası
da oldu tabii ki. Sonradan bazı arkadaşların da aynı durumda kaldıklarını öğrendiğimde çok
güldüm…
Deniz tutkusu bana çok sevdiğim ve senelerimi verdiğim havacılığımı bile ikinci plana attırdı.
Denizi olmayan şehirlerimizde bile denizciliğe olan ilginin gittikçe artması beni çok mutlu ediyor.
Miray Bakır
10
Pirat
Yelken sporu adrenalin, anı yönetme, altıncı his,
stratejik düşünme, takım ruhu ve özgüvenin bir
karışımı ise, her yönü ile bu sporu doya doya
yaşayacağınız yelkenli sınıfı pirattır.
Pirat sınıfı yelkenli Almanya'da gençler arasında
birlik ve beraberliği sağlamak, denizcilik ve yelken
sporunu sevdirmek amacıyla Carl Martens
tarafından 1938 yılında tasarlanmış ve sonrasında
geliştirilmiş iki kişilik teknedir. Pirat yelkenlisi
zaman içinde Almanya, Danimarka, İsviçre,
Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Şili, Türkiye ve
Po l o ny a'd a ye re l Pi r a t B i r l i k l e r i o l a r a k
örgütlenmiştir. 1977 yılında yerel pirat birlikleri,
Türkiye'nin de katılımı ile, Uluslararası Pirat Birliği'ni
(IPA) oluşturmuştur.
1950 yılında Türkiye'ye ilk kez giren Pirat sınıfı
yelkenli, 1953 yılında Cami altı tersanelerinde Usto
Emilyo tarafından çoğaltılarak Marmara ve Ege
denizlerinde yelkenciliğin yayılmasında büyük rol
oynamıştır. Sonradan eski canlılığını yitirmiş, 1966
yılında Pirat'cılığı yeniden ateşlemek için, dönemin
Türkiye Yelken Federasyonu başkanı, sayın Erciyas
Sipahioğlu'nun desteği ile Türk Pirat Birliği
kurulmuştur. (Pirattürk)
2000'li yıllar ve sonrasında Türkiye Yelken
Federasyonu Pirat Sınıf Sekreterliğinin aktif ve
organize çalışmaları ile Türkiye'de Pirat sınıfı daha
da yayılmış ve hareketli salma (Center board)
yarışlarındaki yerini almıştır. Uluslararası Pirat
Birliği yönetim kurulu üyeliğini de sürdüren,
Türkiye Pirat sınıfında da yurtdışındaki standartları
izlemekte ve uluslararası yarışlara katılmaktadır.
Pirat, gerçek yelken keyfi yaşamak isteyenlerin
tercih ettiği bir yelken sınıfıdır. En önemli
özeliklerinden birisi kendi boyutundaki diğer
sınıflara göre ana yelkeni, floğu, balonu, yeke
dümeni, makara sistemi, salmasıyla arma ve
donanımı tamdır. Dizaynı ile tam bir yarışçı ve
denizcidir. Seyir sırasında rüzgarı hissetmenizi
sağlayarak, adeta rüzgarı içselleştirmenize aracı
olur. Bu da size anı yönetmeyi, rüzgârla sevişmeyi
öğretir. Orsa seyrinde adrenalin sizden bir adım
öndedir.
İki kişilik bir ekiple yarışılır, başarı takım
çalışmasının temelini oluşturur. 5m boyunda,
10m2 yelken alanına sahip, 170 kg ağırlığında olan
piratın yeke dümeni ile tüm kontrolü sizin
elinizdedir. Her yaşta yelken ve deniz severin
rahatlıkla kullanabileceği bir sınıf yelkenlisidir.
11
Pirat Türkiye'de ilgili kişilerin, firmaların ve
yelken kulüplerinin aracılığı ile çeşitli yöntemler
ile üretilmiştir. 2010 yılı itibariyle, Pirat Sınıf
Komitesinin önerisi ve Federasyonun onayı ile
Pirat sınıfı teknelerin standartları ilan edilerek tek
tip olarak üretilebilmesi için belgelendirme
çalışmaları başlatılmıştır. Diğer taraftan Pirat
Sınıf Komitesi 2010 yılında başlattığı çalışmayla,
var olan piratların saptanması ve dökümünün
oluşturulması, yapılan ölçümlerle de yarış,
eğitim ve gezi Piratı olarak kendi içinde
tescillerinin yapılması işlemlerini yürütmektedir.
Bu çalışmalar aracılığı ile mevcut piratlar
belgelendirilmektedir.
Kulübümüz Mogan tesislerinde 4 adet ahşap
yarış, 3 adet fiber eğitim yelkenlisi olmak üzere 7
adet Pirat sınıfı yelkenli bulunmaktadır. Ankara
Yelken Kulübü, Pirat sınıfında en çok yelkenli
tekneye sahip olma özelliğini taşımaktadır.
Yetişkinlerin ve geleceğimiz olan gençlerin her
zaman rahatlıkla kullanabileceği bir yelkenli sınıfı
olan Pirat sınıfı tekneler, kurulduğu günden beri
birçok ilkleri gerçekleştiren kulübümüz aracılığıyla
Mogan Gölünde sizleri beklemektedir.
1956' da Avusturya' da yarışan Istanbul
Yelken Kulübü'nden Oktay Ereş, Umur Kaya,
Taylan Sağnak, Nusret Söyke, Emre Gönensay ve
Ilban Onur' dan kurulu Pirat ekibi 5 ülke arasında
2 nci olmuşur. Yine 1957'de Avusturya da yapılan
Mondsee Pokal Pirat sınıfı yarışında Nusret
Söyke- Ertugrul Aray ekibi 1incilik ve bunu
1958'de elde edilen 2 ncilik izlemiştir.
Ülkemizde Pirat tarihine işaret etmek
amacıyla verilen bu güzel örnekler yanı sıra
günümüzde de Pirat sınıfı canlı çalışmalarını
sürdürmektedir. Bu yıl Ankara Yelken Kulübü
tarafından Mogan Gölü tesislerinde ülkemizde
ilk kez Pirat Kadınlar Yarışı düzenlenmiştir. 2012
yılında Kulübümüz öncülüğünde Ankara da
yapılacak olan Üniversiteler Arası Pirat
Şampiyonası da Türkiye de yapılacak ilk
yarışlardan biri olma özelliğini taşımaktadır.
Pirat sınıfında birçok yarış yapılmaktadır,
aşağıda belirtilen yarışlar Rank (puanlama
sistemi) yarışları olup, bu yarışlarda aldıkları
sonuçlar ile sporcular ülkemizi Dünya ve Avrupa
Şampiyonalarında temsil etmektedir.
Tasarım:Carl Martens, 1938
Uzunluk: 5 m
Genişlik: 1,6 m
Ağırlık: 170 Kg
Draft: 0,2 -1,05 m
Yelken Alanı:10 m2
Ana Yelken:10 m2
Malzeme: Ağaç ve fiberKişi:2
Dünya Pirat Şampiyonası
Avrupa Pirat Şampiyonası
Türkiye Pirat Birinciliği
Açık Pirat İl Birincilikleri
İYK Donanma Kupası
TYF- İYK Altın Balta Yarışı
İYK Altınkilit Kupası
Kaynak: Pirattürk web sitesi (piratturk.org.tr)
Mehmet ÖZÇETİN
12
Havuzluğu Nerede? 1
Yelkenli tekne tiplerine değişik bir başlangıç
yaptıktan sonra, bu kez yelkenli yatlar için bir
sınıflandırmadan söz ederek devam edeceğiz.
Yelkenli yat almak isteyen veya isteyecek
üyelerimize iki tip tekne tasarımının yararlı ve
sorunlu yönlerinden söz ederek, seçimlerine
yardımcı olmak, üyelerimizin yelkenlileri bu
yönleri ile daha yakından tanımalarını sağlamak
ana amacımız.
Yelkenli teknelerde dümenin bulunduğu,
teknenin güvertedeki oturma alanını da içeren
bölgeye İngilizce'de “cockpit”, Türkçe'de
“havuzluk” veya yabancı sözcük kullanılarak
“kokpit” denilmektedir. İngilizce “cockpit”
sözcüğünün diğer bir anlamı “horozların
dövüştürüldüğü alandır”. Eski denizciler gıdalarını
buzdolabında saklayamadıkları için, teknelerde
canlı hayvanlar taşırlardı. Her halde taşınan kümes
hay vanlar ının seyir sırasında yaptık lar ı
kavgalardan dolayı güvertedeki yaşam alanına bu
ad verildi. Acaba tekneyi idare eden kaptan
“horoza” benzetilerek, onun alanı olduğu için mi
bu ad verildi diye de düşünmeden edemiyor insan.
Denizcilikten yola çıkılarak hava taşıtlarında da
taşıtın sevk ve idare edildiği alan aynı isim ile
anılmaktadır. Yelkenlilerdeki Türkçe karşılığı olarak
“havuzluk” sözcüğü alanı daha güzel betimliyor.
Bu alan genelde çevresi daha yüksek, ortası alçak
olan, havuza benzer, bir biçimdedir. Ayrıca bu
alana gelen yağmur suyu veya dalgalardan gelen
deniz suyu, alanın boşaltıcı kanalları iyi çalışmıyor
ise, içini havuz gibi doldurabilir. Bu nedenle
“havuzluk” sözcüğü alanı tanımlayan hoş bir
isimdir.
Yelkenli tekneler havuzluğun teknede yer
aldığı bölüme göre ikiye ayrılırlar. Havuzluk arkada
(kıçta) yer alıyor ise arka havuzluklu (aft cockpit)
denir. Havuzluk teknenin ortasında ise merkez
havuzluklu (center cockpit) olarak anılırlar.
50 feet ve üzeri teknelerde merkez havuzluk ile
arka havuzluk arasında fark o denli büyük değildir.
Ancak 40 feet dolaylarındaki teknelerde
tartışılacak farklar daha belirgin olarak ortaya
çıkar. Bazı farklar tüm boylar için geçerli olsa da,
tekne boyu büyüdükçe merkez havuzluklu
teknelerin en çok vurgulanan özelliği olan “güzel
arka kamara” arka havuzluklu teknelerde de
benzer güzelliğe kavuşmaya başlar.
Merkez havuzluklu teknelerde havuzluk
teknenin başına ve arkasına yakındır. Oralara
gitmek için daha az yol kat edilir. Arka havuzluklu
teknede başa gitmek, tekneyi boydan boya
yürümeyi gerektirir. Benzer biçimde gösterge ve
motor kontrol donanımı merkez havuzluğa daha
kısa ve daha az karmaşık biçimde ulaşır. Arka
havuzluklu teknelerde ise daha karmaşık bir kablo
düzeni gerekir. Merkez havuzluklu teknelerde
motor yerleşimi daha ortadadır ve motora ulaşım
genellikle daha rahattır. Bazılarında motorun
çevresinde yürüyebileceğiniz “motor dairesi” bile
bulunabilir. Ek olarak motor çalışırken havuzluğa
egsoz gazı gelme olasılığı çok daha azdır.
13
Tekne iç planları, üstte merkez, altta arka
havuzluklu tekne iç yerleşimi
Havuzlukların görünümü
Arka havuzluk daha geniş ve denize daha yakın
Arka kamara merkez havuzlukta oldukça
geniş ve rahat
Koridor biçimi mutfak arka kamara ulaşımı da
buradan, arka havuzluklu- da açık mutfak (altta)
Eğer tekne keç armalı, yani arkada daha küçük
ikinci bir direği var ise, bu direk havuzlukta değil,
havuzluğun arkasındadır. Tüm yelken kontrolleri
havuzlukta toplanmış ve birbirine yakındır.
Dümen de aynı alanda olduğu için kısıtlı
mürettebat ile seyirlerde kolaylık sağlar. Kumanda
yerinin öne yakın olması mercan kayalıklarına
yaklaşırken yardımcıdır. Kayalıkların yerleri daha
rahat görülür. Tekneyi tek kişinin gözlem yaparak
kumanda etme olanağı vardır. Özellikle arkadan
gelen dalgalarda merkez havuzlukta daha az
etkilenilir. Okyanus geçişi gibi uzun seyirlerin hava
penceresi kollanarak, genellikle pupa seyir ile
gerçekleştirilmesi, özellikle bu amaç için
tasarlanan teknelerin genellikle merkez
havuzluklu olmaları ile sonuçlanır.
Merkez havuzluklu teknelerin içi mekanlarına
bakıldığında teknenin en az sallanan, en istikrarlı
yeri olan arka tarafta, iki tarafından da
yaklaşılabilen, giderek daralmayan geniş bir yatak
içeren, aydınlık, havadar, büyük bir kamaraları
olduğunu görürüz. Arka havuzluğun zemini ve
dolap yerleri nedeni ile basık, yatakları genellikle
tüpe benzeyen kamaraların yanında beş yıldızlı
otel odası sayılabilecek bir kamaradır. Ayrıca ön ve
arka kamaralar birbirinden daha ayrılmış oldukları
için özel yaşamın korunması açısından da daha
iyidir.
Madem merkez havuzluk bu denli iyi neden
yelkenlilerin çoğu arka havuzluklu? Öncelikle arka
havuzluğun çok daha geleneksel olduğunu
söyleyelim. Yüzyılların deneyiminin sonucu oluşan
bu tasarımın o denli boş olmayacağı
açık…Havuzluğun yerinin avantaj ve
dezavantajlarını tartıştığımız yazımız gelecek
sayımızda arka havuzluğun avantajları ile sürecek.
Resimler ile ilgili genel açıklama
Yazıda kullanılan resimler aynı firmaya ait , ikisi de 36
feet uzunluğunda merkez ve arka havuzluklu teknelerin
resimleridir. Küçük teknelerdeki durumu yansıtmaları ve
tam bir karşılaştırma sağlamaları amacı ile seçilmişlerdir.
Her iki tekne tipini de resimleme olanağımız olmadığı için,
satılık teknelerin internet sitelerindeki resimlerinden
yararlanılmıştır. Merke navuzluklu tekne resimleri üstte
kullanılmıştır.
14
Bulmaca
Sitemizden bulmacanın etkileşimli çözülebilecek biçimine ulaşabilirsiniz.
Tanju Aktuğ
15
Yelken Yarışçılığının Temelleri
Mark Johnson [copyright 1/19/95]
Kısım 4
Hafif rüzgar
Havanın yavaş hızla aktığında hızlı olduğundaki gibi yüksek enerjisi olmadığını anlamak zor
olmamalı. Hafif rüzgar yelkenlere geldiğinde olabildiğince yelkenin çevresinden akmaya çalışır,
ancak yelken derinliği fazla ise erkenden yüzeyi terk eder. Yelkeni düz tutmak hafif rüzgarın
yelkenden geçişine yardımcı olur. Civarnalarda derin yelkeni olanların sizi geçebildiğini
göreceksiniz. Ancak hava akımının yeterli derecede sabit olması, hiç olmaz ise orsa seyrinde, sizin
uzun erimde daha hızlı olmanızı sağlayacaktır.
Ilımlı rüzgarlar
Ilımlı rüzgarlarda seyirde şu kuralı izleyebilirsiniz: "Daha fazla derinlik, daha yüksek güç – daha az
derinlik daha yüksek hız.” Yarıştan önce ve yarış günü kendi deneyiminizi de göz önüne alarak
yelkenleri nasıl düzenleyeceğinize karar verin. Eğer seyirde hızınızı uygun buluyor, ancak
tekneniz çevredeki diğerleri gibi hızlanmıyor ise aşağıda anlatılacak yöntemleri kullanarak
yelkeni “torbalandırın”, yani derinliğini arttırın. Hızlanmanız iyi ama rüzgara doğru en yüksek
hızınıza ulaşamıyorsanız yelkenleri düzleştirin.
Kuvvetli rüzgarlar
Kuvvetli rüzgarlarda yelken üzerinde aşırı güç olacaktır. Sonradan göreceğiniz gibi, tekne çok
fazla yatmaya başlar ise çeşitli kötü şeyler olabilir. Şiddetli rüzgarlar ve büyük bir derinlik teknenin
çok fazla yatmasını kolaylaştırır, engellemek için gereksiz aşırı güç yelkenler düzleştirilerek dışarı
"sağılır." Elde bol güç olduğu için tekneyi hızlandırmak zor olmayacaktır. Unutmayın ki,
çevrenizdekilerin de daha düz yelkenleri olacaktır.
Bitişik Akım
Çekim gücü yelkenin çevresindeki hava akımının ürünüdür, bu akım ise bitişik ve ayrılmış olarak
sınıflandırılabilir. Bitişik akım havanın yelken yüzeyini "yalayarak" düzgün akışıdır. Ayrılmış akıma
göre çok daha fazla güç üreteceği için özellikle rüzgara karşı seyirlerde vaz geçilmezdir. Ayrılmış
akım içindeki küçük girdaplar sonucu yelkenin tüm alanı çalışamaz hale gelir.
Gerçekte rüzgarın yelken yüzeyindeki eylemini
doğrudan göremezsiniz, ancak bu akımın yüzeye
bitişik olmasını sağlamak için yapabileceğiniz
şeyler vardır. Örneğin, rüzgar hafif olduğu zaman
çok fazla derinlik var ise akım yelkenden ayrılır.
Yelkeni düzleştirme akımı bitişik tutar ve daha çok
güç üretir. Genel olarak ayrılma, derinliğin fazla
olmasında olduğu gibi, akımın keskin dönüş
yaptığı durumlarda oluşur.
Yelken kontrolü ile düzeltilebilecek, ayrılmaya neden olan diğer durumlar aşağıda anlatılacaktır.
Yelkenlerin çevresindeki hava akımının bir diğer ürünü ise tekneyi yavaşlatacak dirençtir.
16
Direnç
Temelde yelkenci için önemli olan iki tür direnç vardır. Tekneyi yavaşlatan bu güçler kısmen
azaltılabilir. Etkisini azaltmak için, direncin nasıl oluştuğunu anlamak önemlidir.
Sürtünme ve Biçim Direnci
Sürtünme direnci, hareket ile ilgili olarak “direnç” sözcüğünü duyan herkesin aklına gelen şeydir.
Düz yolda yere koyup, iterek ilerletmeye çalıştığınız eşya kutusunun size gösterdiği zorluktur. Bu
nedenle araba motorlarında yağ kullanılır.
Sürtünme direncini tüm yan yüzeyler, yelkendeki
dikiş ve kırışıklıklar, hatta tekne kaptanı ve
mürettebatı da oluşturur. Bu gücü tekne ve
mürettebatın tüm elemanlarının sürtünmesinin
olarak düşünebilirsiniz.
Uyarılan direnç
Bulutun içinde uçan bir uçağı gösteren filmlere
dikkat edin. Uçağın kanadının uçlarında dönen
büyük sis girdaplarını kolayca görebilirsiniz.
Olan şey düşük ve yüksek basınç alanlarının kanatların ucunda birbiri ile karşılaşmasıdır. Büyük
miktarda hava ve sis yüksek basınç tarafından (rüzgarüstü tarafından), düşük basınç tarafına
aniden “kaçıp”, büyük girdaplar oluşturur. Bu girdapları oluşturmak için ciddi enerji gerekir ki bu
enerjinin uçağın uçurulması ya da teknenin ileri itilmesinde kullanılması çok daha yararlıdır.
Uçak kanat uçlarına eklenen küçük dikey kanatçıklar gibi bu etkiyi azaltma amaçlı çeşitli
çözümler vardır. Bir teknede bu kaçak iki yerde oluşur: yelkenin tepesi (çördek köşesi) ve alt yakası.
1900'lerin başlarında America's Cup yarışlarına katılan bir Amerikan yatı 4 ayak genişliğinde bir
bumba kullanıyordu, boyutundan dolayı "Park Avenue Bumbası" adlı verilmişti. Amacı yüksek
basınç tarafı gelen akımın alçak basınç tarafına kaçışını yavaşlatmaktı. Böylelikle uyarılan direnç
azaltılıyordu.
Bu sorun için başka, daha makul çözümler vardır. Örneğin, modern rüzgar sörflerinde yelken
yüksek hızlarda geriye dek tüm gövdeye yaslanacak biçimde yapılır. Uçak gövdesinin kanat için
yaptığı gibi, board ile yelken arasındaki açıklık kapatılarak alt yakadaki kaçak durdurulur. Bu
amaçla alt yakanın kapatılmasının bir diğer örneği, alt yaka boyunca tekne güvertesine yakın
durmak üzere kesilmiş, "güverte süpürücü" olarak da anılan, genova yelken tasarımıdır. Güverte
süpürücü genova modern sloop armalı yelkenli teknelerde çok sık kullanılmaktadır.
Ne var ki bu çözümler yelken tepesindeki kaçak sorununa yardımcı olmazlar. Şimdiye dek bu
kaçağı önlemek için bir çözüm bulunamamıştır.
Yelkenin Güngörmez Yakası
Girdapların oluşabildiği ve yelkenin enerjisini
çaldığı bir başka yer ise yelken arka kenarı,
güngörmez yakasıdır. Rüzgarın yelkenden çıkışı
sorunsuz ve düzgün olmaz ise burada da
g i r d a p l a r o l u ş a b i l i r. R ü z g a r ı ç ı k ı ş t a
dalgalandırmanın iki ana nedeni vardır: 1.
derinliğin çok geride yer alması, ki akımda
çıkıştan önce sert bir dönüşe neden olur, 2.
bumbanın aşırı ile aşağı çekilmesi sonucu iskota
köşesinin içe fazla girmesi.
Bölüm Çevirisi: Tanju Aktuğ
17
Kibritçi Kız ve Orsa Seyri
Yılbaşlarında eğer kar yağıp da ortalık beyazlara bürünmüş ise, içimi bir hüzün kaplar. Aslında
yeni bir yılın arifesi, yeni umutlar, beklentiler, o gün ile özleştirilen güzel manzaralar bir arada iken
insanın neşelenmesi beklenir. Hans Christian Andersen'in tanınmış öyküsü “Kibritçi Kız” o anın ve
ortamın keyfinin önüne geçi verir. Bilirsiniz yılbaşında karlar üzerinde kibritlerini satamayıp,
elindeki her bir kibrit çöpünü çakışında hayallere dalan masal kahramanını. Sabah karların
üzerinde yanmış kibrit çöpleri, boş bir kutu ve sahibi bulunur…
Bu hüzünlü öykü orsa seyri ile
bir engelle doğru giderken de
aklıma gelir. Karşınızdan gelen
r ü z g a r, b i r b u r u n v e y a
şamandra, olabildiğince
rüzgara karşı gitmedikçe
geçemeyeceğiniz bir engel
vardır. Zaman zaman rüzgar
size oyunlar oynar. Civarnalar
bir o yandan bir bu yandan
gelir, tekneyi bir o yana, bir
d i ğ e r i n e i t m e k i s t e r l e r.
Özellikle engelin içine doğru
yönlenirseniz tekneyi
hızlandıracak civarnalar da
bana kibritçi kızı anımsatır. Onların esintisine doğru dönüp teknenizi hızlandırabilirsiniz. Ancak
bu kez hedefi tutturamama olasılığınız yükseliverir. Hızlanırsınız, ancak giderek engeli aşma
şansını da azaltırsınız. O anlarda yaptığınız hızın sıcaklığı da, minik bir kibrit alevi gibi, geçici, hoş
bir rüyadır ancak. Dümende o rüyanın büyüsüne kapılırsanız kendinizi o engelin içinde, elinizde
hızla gidilmiş millerden arta kalan yanık kibrit çöpleri ile baş başa buluverirsiniz. Neyse ki kibritçi
kızdan daha şanslısınızdır, tramolanızı atarak yeniden dışarı çıkma gibi bir olanağınız vardır.
Ancak zamana karşı yarıştığınız bir durum ise, bu manevralar sonucu yitirdikleriniz size
dondurucu duygular yaşatabilir.
Yaşamda da sık, sık öyle anlar gelir karşımıza. Minik bir alevin bizleri ısıttığını, önümüzü
aydınlattığını düşünüveririz. Ancak aslında sihir çok kısa sürelidir, o minik alev biraz sonra
yitecektir. Ancak gözlerimiz o ışık ile kamaşır ve biteceğini unutarak, sanki gerçekmiş, hep
sürecekmiş gibi davranırız. Alev bittiğinde kutumuzda yeni bir çöp aramaya başladığımızda kötü
sona giden yolculuk başlamıştır artık. Bir daha, bir daha derken birden acı gerçek ortaya tüm
çıplaklığı ile çıkar. Bize dünyamızı tozpembe gösterecek “çöpümüz” bitmiş, tramola atmadan
burunu geçme şansımız kalmamıştır. Geçici hayaller bizi bir yerlere götürmediği gibi, değerli
zamanımızı da yemiş, gitmiştir.
Yaşamdaki orsalarınızın, yelken ile seyir gibi, en fazla yalnızca biraz zaman yitirten, yolu biraz
uzatan tramolalar ile sürmesini dilerim. Umarım ki minik ateşçiklerimiz bizleri o engellere
çıkaracak, seyrimizi karabasan ile bitirecek kadar hiç birimizi aldatmasın.
Nice mutlu, gerçek alevler ile aydınlanmış, bol yelkenli yıllara.
Tanju Aktuğ
18
milyonlarca insana ulaşmış,
kalite
belgesi ile
standartlarını
onaylatmış olmanın haklı gururunu yaşayan bir firmayız.
ISO 9001
Te k n i k v e A l t y a p ı
Ses ve ışık sistemi
Görüntü Sistemleri
Konstrüksiyon Sistemleri
Özel Show ve Gösteri Ekipmanları
R e k l a m v e Ta s a r ı m
Grafik Tasarım
Kurumsal Kimlik Uygulamaları
Web Tasarımı
Organizasyon
Resmi Törenler
Açılış / Kapanış Organizasyonları
Konserler, Festivaller
Spor / Fuar Organizasyonları
Prodüksiyon
Medya İlişkileri
Film ve Müzik Prodüksiyonları
Stüdyo Kayıt
K o n g r e v e To p l a n t ı
Uluslararası Kongre Organizasyonları
Eğitim Toplantıları
Bayii Toplantıları
Teşvik Gezileri
Lansman Toplantıları
Merkez: Erciyes İşyerleri Sitesi 2. Cad. No:19 Macunköy / Ankara / Turkey
t: +90 (312) 397 56 66
f: +90 (312) 397 58 88
Şube: Barbaros Mah. Uphill Court Residence A Blok D: 106 Ataşehir / İstanbul / Turkey
t: +90 (216) 688 46 41 (pbx)
f: +90 (216) 688 46 42
Ankara Yelken Kulübü
Sancak Mah. 555 cadde No: 1/8 Çankaya / ANKARA
39° 52.010' N - 32° 52.144' E T: 312 495 36 56 F: 312 438 28 83
w w w. o r g a n i z e r. c o m . t r
Biz, yaptığı organizasyonlarla

Benzer belgeler

3 - Ankara Yelken Kulübü

3 - Ankara Yelken Kulübü Siz değerli üyelerin ve deniz tutkunlarının desteği yapılan işlerde en büyük güç. Hiç azalmayan, aksine katlanarak artan bu güç olduğu sürece AYK hakettiği yere çok kısa bir sürede ulaşacaktır. Bur...

Detaylı

6 - Ankara Yelken Kulübü

6 - Ankara Yelken Kulübü BOZKIR YELKENCİLERİ Ankara Yelken Kulübü Üyeleri için haberleşme forumudur. İki ayda bir elektronik ortamda yayınlanır. Para ile satılmaz.

Detaylı

bozkır yelkencileri - Ankara Yelken Kulübü

bozkır yelkencileri - Ankara Yelken Kulübü AYK yaklaşık 4 ay süren bir çalışmanın sonucunda dersliğinin yenilendiği, çok amaçlı salonunun ve okuma köşesinin bulunduğu, leziz tadlara sahip restaurantı ve sayılı restaurantın sahip olduğu mutf...

Detaylı

2 - Ankara Yelken Kulübü

2 - Ankara Yelken Kulübü BOZKIR YELKENCİLERİ Ankara Yelken Kulübü Üyeleri için haberleşme forumudur. İki ayda bir elektronik ortamda yayınlanır. Para ile satılmaz.

Detaylı