1 . Sayı - REC Türkiye

Transkript

1 . Sayı - REC Türkiye
REC Türkiye İklim Değişikliği Bülteni
cemre
• R E C Tü r k i y e i k l i m d e ğ i ş i k l i ğ i b ü l t e n i . ü ç a y d a b i r y a y ı m l a n ı r . Y ı l 1 . S a y ı 1 . E k i m - A r a l ı k 2 0 0 5
Tehlikeli İklim
Değişikliği
Konferansı’nın
ardından...
BMİDÇS İdari Sekreteri
Joke Waller Hunter ile
söyleşi
2012 Sonrası Dönemi
Müzakereleri için
İlk Adım Avrupa
Birliği’nden...
1
Küresel Isınma
Nedir?
Çıkarken...
cemre
Cemre: birer hafta arayla havaya (19-20 Şubat), suya (26-27 Şubat) ve toprağa (5-6 Mart) düştüğüne inanılan bir ısıtıcı güçtür. Her
cemre düşüşüyle hava sıcaklığı artar, cemrelerin arasında ise sıcaklıkta küçük bir düşüş görülür (Meydan Larousse, 1969,
Ana Britannica, 1986). Kaynak: Bildiğiniz Havaların Sonu: Küresel İklim Değişimi ve Türkiye, Prof. Dr. Mikdat KADIOĞLU
İlk sayısını okumakta olduğunuz “Cemre”, REC Türkiye’nin iklim değişikliği
bülteni olarak 3 ayda bir meraklıları ile buluşmayı hedeflemektedir.
2004 yılı Mayıs ayında, Orta ve Doğu Avrupa için Bölgesel Çevre Merkezi’nin
(REC) en yeni ülke ofisi olarak çalışmalara başlayan REC Türkiye, iklim
değişikliği çalışmalarını Özel Programlar bünyesinde kurgulamaktadır.
İklim değişikliği alanında 2005 yılında yürütülen pek çok çalışma içerisinde
kritik dönüm noktalarının özel olarak gündeme getirilmesi gerektiğine
inanıyoruz;
- 16 Şubat 2005 tarihinde Kyoto Protokolü’nün yürürlüğe girmesiyle
aynı tarihe denk gelecek şekilde açılan, Türkçe ve İngilizce yayın yapan
Türkiye’nin en kapsamlı iklim değişikliği web sayfası; www.rec.org.tr/iklim.
htm
- 9 Mayıs 2005 tarihinde REC Türkiye’nin Çevre ve Orman Bakanlığı
tarafından BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 6. Madde (Eğitim,
Öğretim Kamuoyu Bilinçlendirilmesi) Ulusal Odak Noktası olarak
görevlendirilmesi;
- 29 Eylül 2005 tarihinde, REC Türkiye’nin liderliğinde LIFE 3. Ülkeler
Editörlerden
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) kapsamında
ülkemizdeki çalışmaların geçmişi 1990 yılların başına kadar gitmektedir. Bu
çalışmalarda, özellikle Mayıs 2004’ten itibaren taraf olunması süreciyle birlikte, konuyla ilgili kamu kurumları, özel sektör, gönüllü kuruluşlar, biliminsanları, araştırma merkezleri ve üniversiteler arası iletişimi, işbirliğini ve konuyla
ilgili bilgilenmeyi sağlayacak yazılı bir yayın aracına gereksinim olduğu daha
da açık bir biçimde görülmeye başlanmıştır.
Gelinen bu noktada, Türkiye’deki bu gereksinimi gidermeyi ve uygun bir iletişim ortamı oluşturmayı amaçlayan REC Türkiye İklim Değişikliği Bülteni Cemre’nin birinci sayısını sizlere ulaştırmaktan mutluluk duyuyoruz. Bu alanda ülkemizdeki ilk örnek olan Cemre, bundan sonraki sayılarında da olabildiğince
aynı biçemde olması öngörülen çeşitli bölümlerden oluşmaktadır.
değişen iklim bölümünde, insan kaynaklı iklim değişikliği sonucunda küresel ekosistemlerle ilgili son gelişmeler yer alacak. Bu sayıda ise, 1-3 Şubat
2005 tarihlerinde gerçekleştirilen Tehlikeli İklim Değişikliğinin Önlenmesi
Konferansı çeşitli yönleriyle ele alındı.
iklim değişikliğini önlemek bölümü, sera gazı salımlarının azaltılması veya
durdurulması alanında tüm dünyada yürütülen çalışmaları ve uygulamaları
okuyuculara aktarmayı hedefliyor. Bu sayıda ise, dünyanın en büyük rüzgar
türbini, FIFA “Yeşil Gol” Uygulaması ve Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) biyoyakıtlar ile ilgili bir toplantısı ele alındı.
iklim değişikliği ve REC bölümünde, REC’in Orta ve Doğu Avrupa ile Türkiye’de yürüttüğü uluslararası ve ulusal ölçekteki çalışmalarına ilişkin haberleri
bulabileceksiniz. Bu sayıda, REC İklim Değişikliği Programı genel hatlarıyla tanıtılmakta ve REC Türkiye etkinlikleri hakkında bilgi verilmektedir.
iklim değişikliği ve Türkiye bölümünde, BMİDÇS kapsamında ve doğrudan
ya da dolaylı olarak iklim değişikliği konusuyla ilgili alanlarda gerçekleştirilmiş olan, sürdürülen ve/ya da yakın ve orta vadede gerçekleştirilmesine karar
verilen etkinliklere ve çalışmalara ilişkin haberlere yer alıyor.
mercek altı, Cemre’nin bir başka özgün yönü olarak, her sayısında iklim değişikliğinin çeşitli alanlarında özel bir konunun, kurumun ya da sürecin daha
ayrıntılı olarak okuyuculara sunulması hedeflenmektedir. Bu sayıda, BMİDÇS
ve Sekretaryası, Sözleşme İdari Sekreteri Bayan Joke Waller Hunter ile yapılan
röportajla beraber tanıtılıyor.
REC Türkiye
iklim değişikliği
bülteni
Programı’na sunulan “Türkiye’de İklim Değişikliği Politikalarının Tanıtılması”
başlıklı proje teklifinin 2005 yılında Türkiye’de desteklenmeye değer
bulunan tek proje olarak belirlenmesi.
Popüler bir haber bülteni niteliğinde, doğrudan ve sadece iklim
değişikliğine yönelik ülkemizdeki ilk ve tek süreli yayın özelliğini taşıyan
Cemre, ülkemizde ve dünyada bu alandaki çalışmaların Türkiye’de konuyla
ilgili kitlelerce tanınması, izlenmesi, paylaşılması ve değerlendirilmesinde
önemli bir rol oynamayı hedeflemektedir. Bu çerçevede Cemre, her geçen
gün hayatımızı daha da derinden etkileyen insan kaynaklı iklim değişikliği
sürecinde yerel, ulusal ve küresel ölçekte yürütülen çabalara, ülkemizden
özgün bir katkı olarak kurgulanmaktadır.
REC Türkiye adına, editörlerimiz Doç. Dr. Murat Türkeş’e ve REC Türkiye
İklim Değişikliği Proje Yöneticisi Yunus ARIKAN’a teşekkür ediyor, siz
okuyucuların da değerli katkılarıyla daha da gelişeceğini umduğumuz
Cemre’ye yayın hayatında başarılar diliyorum.
Dr. Sibel Sezer Eralp
REC Türkiye Direktörü
BMİDÇS gündemi bölümünde, BMİDÇS ve Kyoto Protokolü kapsamında
gerçekleştirilen hükümetlerarası ve uluslararası toplantılar, konferanslar gibi
etkinliklere ilişkin doğru ve güncel bilgiler elde edilebilecektir. Bu sayıda,
BMİDÇS 11. Taraflar Konferansı ve Kyoto Protokolü 1. Taraflar Buluşması, 22
Yardımcı Organlar Toplantısının değerlendirilmesi ve 4. Ulusal Bildirim süreçleri ele alınmıştır.
Kyoto Protokolü bölümünde, Protokol’ün 2005 yılında yürürlüğe girişiyle
gündeme gelen yeni düzenekler, bunların uygulama süreçleri ve 2012-sonrası döneme yönelik tartışmalar ele alınacak. Bu sayıda, CDM projeleri kapsamında ilk Belgeli Salım Azaltımlarının (CER) gerçekleştiği projeler, Avrupa
Birliği’nin 2012 sonrası stratejileri, AB Salım Ticareti Programı ve Carbon Expo
2005 hakkında bilgiler verilmektedir.
terimler sözlüğü bölümünde, Türkiye’deki ulusal iklim değişikliği etkinlikleri
ve çalışmalarında ve iklim değişikliği alanında çalışanlar arasında ortak bir dil
konuşulmasına yardımcı olması amacıyla, iklim ve iklim değişikliği alanlarında yaygın olarak kullanılan bilimsel ve teknik terimler yer alıyor. Bu bölümde
bundan sonra da, terimlerin alfabetik sırasından çok, onların önemine ve o
sayıda yer alan konular dikkate alınarak, önceliklerine uygun olarak verilmesinin yararlı olabileceği düşünüldü.
merak ettiklerimiz bölümünde, insan kaynaklı iklim değişikliğinin en iyi bilinen ve tanımlanan sonuçlarından biri olan “Küresel Isınma” konusu, güncel
bulgu ve bilgileri de içerecek bir biçimde ele alınıyor.
iklim değişikliği gündemi’nde ise, Ekim-Aralık 2005 dönemindeki, iklim, iklim değişikliği, enerji ve sürdürülebilir kalkınma konulu, ulusal ve uluslararası
etkinliklerin bir takvimi veriliyor.
Cemre’nin elinizdeki birinci sayısının içerdiği ve bundan sonraki sayılarında
da yer alacak olan tüm yazıların, iklim değişikliği gündemini yakalayarak bu
alanda güncel haber ve bilgi edinmek isteyen konuyla ilgili karar vericilere,
uzmanlara, bilim insanlarına, sivil toplum kuruluşlarına, her yaştan ve meslekten yurttaşlara yararlı olması temel beklentimizdir.
Yerküre biyosferinin, içerdiği tüm canlılarla birlikte, yaşanabilir bir ortam olarak varlığını sürdürebilmesinin en temel öğelerinden biri olan iklim sistemimiz üzerindeki “tehlikeli insan etkisinin”, olabildiğince en kısa sürede durdurulması ve önlenmesi dileğiyle, esen kalınız.
Doç. Dr. Murat Türkeş-Yunus Arıkan
cemre; a kind of mystical power that is believed to heat air (19-20 February), water (26-27 February), soil (5-6 March), respectively. (Meydan Larousse, 1969,
Ana Britannica, 1986)
in this issue
Mission of CEMRE-The Climate Change Bulletin of REC Turkey: Within the scope of antropogenic climate change, to act as a facilitator for all relevant
stakeholders, in having access to updated and appropriate information in their fields of expertise, so that, they shall be able to gain familiarity and
get involved in the events at the national and international level.
-
Changing Climate; “to be or not to be” – Outputs of the International Symposium on Avoiding Dangerous Climate Change
Mitigating Climate Change; FIFA Green Goal, IEA-Biofuels, World’s Largest Wind Turbine Activated in Germany
Climate Change and REC; REC Climate Change Programme, REEEP 4th Project Call, REC Turkey in Action, International Projects of REC Turkey
Climate Change and Turkey; First National Communication, PRECIS Training Course, CDM Workshop, SGP in Climate Change, Ministry of Environment and
Forestry in ECBI Seminar, NorthSouthEastWest Exhibition in Turkey
Cover Story; UNFCCC and Secretariat, Interview with UNFCCC Executive Secretary Joke Waller Hunter
Agenda of UNFCCC; COP11-COP/MOP1, NC4, SB22
Kyoto Protocol; First CERs Issued, EU Post-2012 Policy, EU ETS, Carbon Expo 2005
Glossary
Q&A; Global Warming
Agenda of Events at National and International Level
2•
cemre •
REC Türkiye İklim Değişikliği Bülteni
Kaynak: PHOTODISC
editörlerden
çıkarken
değişen iklim
değişen
değişen iklim
iklim
“OLMAK YA DA OLMAMAK!”
Kaynak: PHOTODISC
Tehlikeli İklim Değişikliği’nin Önlenmesi
Konferansı’nda küresel iklim değişikliğinin
bugünü ve geleceği tartışıldı.
I
PCC (Intergovermental Panel on Climate Change), dünyanın tüm ülkelerinden ve konuyla ilgili uluslararası ve
hükümetlerarası kuruluşlardan binlerce bilim adamının, yöneticinin ve hatta diplomatın bilimsel/teknik ve mali
katkılarıyla hazırladığı çok geniş kapsamlı
küresel iklim değişikliği değerlendirme raporlarını 5 yılda bir yayımlamaktadır.
IPCC’nin bu raporlarının yanı sıra, son yıllarda iklim değişikliği tehdidinin ulaştığı düzeyin ciddiyetini ve özellikle gelişmiş ülkelerin
küresel iklimin korunmasına yönelik ahlaki
ve/ya da yasal yükümlülüklerini hatırlatmak
amacıyla önemli raporlar ya da bildirgeler
yayımlandığı görülmektedir.
1-3 Şubat 2005 tarihlerinde İngiltere Meteoroloji Ofisi Hadley Centre tarafından Exeter’de Başbakan Tony Blair’in daveti ve Çevre, Gıda ve Kırsal İşler Bakanlığı’nın (DEFRA)
sponsorluğu ile gerçekleştirilen “Uluslararası Sera Gazlarının Durdurulması – Tehlikeli
İklim Değişikliğinin Önlenmesi Konferansı”
bu çalışmaların en güncellerinden birisidir.
Yaklaşık 30 ülkeden, 200’den fazla biliminsanı ve politikacıyı bir araya getiren toplantıda, IPCC’nin 2001 yılında yayımlanan 3.
Değerlendirme Raporu’ndaki (TAR) değerlendirmelere dayanarak, atmosferdeki sera
gazlarını insan kaynaklı tehlikeli iklim değişikliğini önleyecek düzeyde durdurmaya
ilişkin üç önemli bilimsel soru ele alındı.
Bunlar:
1. İklim değişikliğinin farklı düzeyleri
için, tüm dünya ve farklı sektörler açısından önemli etkiler nelerdir?
2. Sera gazlarının durdurma birikimleri
ve salım yolları açısından bu tür düzeylerin etkileri nelerdir?
3. Atmosferdeki farklı durdurma birikimleri için sera gazlarının durdurulmasında kullanılan seçenekler hangileridir?
İklim değişikliğinin etkilerinin
değerlendirilmesi
Konferans, öncelikle TAR ile karşılaştırıldığında, iklim değişikliğinin çok sayıda sistem,
sektör ve toplumlar üzerindeki etkileri konusunda daha fazla açıklık ve daha az belirsizlik bulunduğunu ortaya koymuştur. Birçok
durumda, tehlikeler önceden düşünüldüğünden daha ciddi düzeydedir. Örneğin,
okyanusların asitlilik özelliğinde oluşan son
zamanlardaki değişiklik, bunlardan biridir.
Bu değişiklik, atmosferden CO2 uzaklaştırma
kapasitesini azaltmakta ve tüm denizel besin
zincirini etkilemektedir.
Kritik sıcaklık düzeyleri ve sanayi öncesi döneme göre değişiklik oranları küresel ve bölgesel olarak ve duyarlı (hassas) ekosistemlere göre değişmektedir. Örneğin, günümüze
göre 2.7 C°’lik bir bölgesel artış, Grönland
buzul örtüsünün erimesini tetikleyen bir sınır değeri olabilirken, küresel sıcaklıklardaki
yaklaşık 1 C°’lik bir artış ise, yaygın mercan
beyazlamasına yol açabilir. Bu yüzden, bazı
bilim insanları bir dizi kritik sınır değerinin
belirlenmesi konusunda uzlaşmaya varılmasının yararlı olacağına inanmasına karşın,
bazıları böyle bir kritik düzeyin nesnel olarak
seçilmesinin zor olduğunu belirtmektedir.
İklim değişikliğinin etkileri çeşitli sektörlerde ve ekosistemlerde gözlenmektedir. Polar
buz ve buzullar (glasiyeler) ile yağış rejimlerinde de değişiklikler olmuştur. Öte yandan,
birçok iklim etkileri, özellikle en yıkıcı olanlar,
ekstrem (uç) olayların sıklığı ya da şiddetindeki artışlar ile bağlantılı olacaktır. 2003 yazında Avrupa’yı etkileyen sıcak hava dalgası,
buna önemli bir örnek oluşturmaktadır.
Uyum gösterme kapasitesi, toplumun
teknolojik yeteneği, gelir düzeyi ve yönetişim tipi açısından nasıl geliştiği ile yakından
ilişkilidir. Bu yüzden, tehlikeli insan kaynaklı
iklim değişikliğini önlemek için uyum seçeneklerinin belirlenmesi, kalkınma stratejilerinde dikkate alınmalıdır.
İklim duyarlılığı ve salım yolları
Salımların izlediği yollar, farklı sera gazı
durdurma düzeyleri ve farklı küresel sıcaklık
sınır değerleriyle bağlantılı olmalıdır. Ayrıca, iklim duyarlılığının, TAR’da açıklanandan
daha yüksek olabileceği konusunda kanıtlar
bulunmaktadır. Farklı sıcaklık düzeylerinin
oluşumunu engellemek amacıyla, teorik olarak izlenebilecek çok sayıda salım yolu bulunmaktadır. Örneğin, 2100 yılının sonuna
kadar 2 C°’lik bir artış ile sınırlandırma hedefi,
eşdeğer CO2 birikiminin 400 ppmv’nin altında kalmasını gerektirir. Eğer iklim duyarlılığı
2.5 C° ise, CO2 birikimleri 500 ppmv’yi geçmemelidir. Ancak salımları azaltan eylemler
20 yıl geciktirilirse, salım azaltma oranları,
aynı sıcaklık hedefine ulaşmak için 3-7 kat
daha büyük olabilecektir.
Teknolojik seçenekler
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) “Dünya
Enerji Görünümü 2004” çalışması, CO2 salımlarının 2030 yılına kadar 2002 yılı düzeylerinin %63 üzerine çıkacağını öngörmektedir.
Bu koşulda ise, sıcaklık artışı öngörülenden
çok daha hızlı gerçekleşebilecektir. Bu yüzden, enerji alt yapısında önemli yatırımların
yapılması gerekmektedir. Salımları uzun bir
sürede azaltmaya yönelik teknolojik seçenekler bulunmaktadır. Çeşitli seçenekleri bir
arada kullanmayı öngörecek politikalarla, bu
konudaki yatırımların maliyeti daha önce düşünülenden daha düşük olabilir. Sürdürülebilir kalkınma stratejileri, bu konuda önemli
katkılar sağlamaktadır. Çoklu gaz stratejileri,
en uygun zamanlama, yeni teknolojiler ve
salım ticareti, bu amaçla kullanılabilecek
araçların en önemlileridir.
Sonuç olarak, hem iklim değişikliğinin önlenmesi için hem de uyum açısından önemli
yatırımlar yapılmalıdır. Bu yatırımlar, öncelikle gelecekteki etkileri en düşük düzeyde
tutmak için, diğer yandan, yakın ya da orta
vadede önlenemeyen etkilerle baş etmek
için gereklidir.
Ekim-Aralık 2005, Yıl:1, Sayı:1
•
cemre • 3
Kaynak: PHOTODISC
iklim değişikliğini önlemek
sağlamaktır. Program, UNEP’in öncülüğünde
BASE ve Öko-Institut adlı kuruluşlar tarafından yürütülmektedir.
FIFA 2006
Dünya
Kupası’nda Yeşil
Gol*
4•
cemre •
Biyoyakıtlar–
enerji krizine
karşı ciddi bir
seçenek
Brezilya Hükümeti ve Birleşmiş Milletler Vakfı’nın katkılarıyla Uluslararası Enerji
Ajansı tarafından (IEA) 20-21 Haziran 2005
tarihlerinde Paris’te düzenlenen “Biyoyakıt
Seçeneğinin Değerlendirilmesi” başlıklı seminer, petrol fiyatlarının varil başına 50 ABD
Doları’nı aşmasıyla, başta ulaştırma olmak
üzere pek çok alanda biyokütle seçeneğinin
ciddi bir şekilde gündeme geldiğini ortaya
koydu.
Kenya, Zambiya, Tayland, Gana, Filipinler,
Senegal ve Brezilya’nın Enerji, Tarım Bakanı
ve Büyükelçi düzeyinde temsil edildiği toplantı, gelişmiş ülkeler ve petrol sektöründen
Kaynak: PHOTODISC
2006 yılında Almanya’da düzenlenecek
FIFA 2006 Dünya Futbol Şampiyonası’nın
çevreye ve iklim değişikliğine etkilerini en
aza indirmek üzere Dünya Futbol Federasyonu (FIFA), Birleşmiş Milletler Çevre Programı
(UNEP) ve Alman Çevre Bakanlığı arasında bir
işbirliği protokolü imzalandı.
Yeşil Gol olarak adlandırılan işbirliği ile
2006 Dünya Kupası’nın FIFA tarihinde düzenlenecek ilk iklim dostu etkinlik olması hedefleniyor. Bu amaçla Yeşil Gol Büyükelçisi olarak
görevlendirilen UNEP İdari Direktörü Klaus
Töpfer, Kupa organizasyonu nedeniyle oluşacak sera gazı salımlarının azaltılmasına katkı
sağlayacak yeni projelerin ve ortaklıkların geliştirilmesine öncülük edecek.
Bu kapsamda geliştirilen ve “Temiz Enerji için Aile Paketleri” olarak adlandırılan ilk
projede, Hindistan’ın Tamil Nadu eyaletinde
tsunami felaketinden etkilenen ailelerin pişirme ve ısınma ihtiyaçlarının biyogaz kullanılarak karşılanmasını içeriyor. Böylelikle
hem ciddi bir çevre sorunu olan hayvansal
atıkların sürdürülebilir yönetimi hayata
geçirilecek hem de yöre halkının gazyağı
veya odun gibi enerji kaynaklarına bağımlılığı engellenmiş olacaktır. Proje aracılığıyla,
Kupa organizasyonundaki ulaşım hizmetleri
nedeniyle oluşacak yaklaşık 30.000 ton sera
gazının etkisinin azaltılması hedefleniyor.
Bu proje için Alman Futbol Federasyonu
€500.000 ayırmıştır.
Yeşil Gol programı, 2006 Dünya Kupası
kapsamında su, enerji, atık ve trafik sektörlerinde ölçülebilir çevresel başarılar elde etmeyi hedeflemektedir. Programın en büyük
hedefi ise organizasyon nedeniyle oluşacak
tüm sera gazlarının etkilerinin sıfırlanmasını
* Goal, İngilizcede hem bir futbol kavramını
tanımlamakta hem de “amaç” anlamına gelmektedir. Programın resmi adı Green Goal, İngilizce’de geçerli olan bir kelime oyunu ile hem
futbolu hem de çevreci bir amacı sembolize
etmektedir.
REC Türkiye İklim Değişikliği Bülteni
de çok sayıda üst düzey yetkilinin katılımına
sahne oldu.
Biyoyakıtların bugüne kadar özellikle Güney
ülkelerinde ısınma ve pişirmede kullanıldığını
ancak etanol ve biyodizel gibi sıvı biyoyakıtların ulaştırma sektöründe petrole olan bağımlılığı azaltabileceğine dikkati çeken IEA İdari
Direktör Vekili Büyükelçi William Ramsay, bu
sürecin özellikle Güney ülkelerinin kendi aralarında ve Kuzey ülkeleri ile yakınlaşmasında
önemli rol oynayacağını belirtti.
Yüksek petrol fiyatları dışında enerji güvenliği, tarım ve ticaret reformları, kırsal nüfusa
enerji hizmetlerinin sunulması, yerel ve küresel çevre sorunları, yeni ve daha verimli çevrim
teknolojileri, mevcut araçlara uyum kolaylığı
gibi etkenler, biyoyakıtların giderek daha çok
tercih edilmesine neden olmaktadır.
Yapılan araştırmalar, sadece etanol kullanımının tüm dünyadaki petrol tüketimini 2025
yılında %10, 2030 yılında ise %30 azaltabileceğini ortaya koymaktadır.
Almanya
dünyanın en
büyük rüzgar
türbinini
devreye aldı
Açılışı Ocak 2005 tarihinde Alman Çevre
Bakanı Jürgen Trittin tarafından gerçekleştirilen 5 MW kapasiteli prototip tesisin, yıllık 17
GWh elektrik üretmesi ve 4.500 kişinin elektriğini karşılaması öngörülmektedir.
Alman REPower firması tarafından Avrupa
Birliği Çevre, Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma Fonu ve Avrupa Bögesel Kalkınma Fonu’ndan sağlanan destekle gerçekleştirilen
bu prototip türbinin, uzun vadede açık denizde kurulacak rüzgar santrallarında kullanılması planlanmaktadır.
120 metre yüksekliğindeki tesisin kanat
uzunlukları 61,5 metreye ulaşmaktadır. Bu
özellikleriyle türbin, 3,5 m/saniye hızındaki
rüzgarlarda bile elektrik üretebilmekte, rüzgar hızının 25 m/saniye düzeyinin üstüne
çıkması halinde tesis devre dışı kalmaktadır.
2003 yılı verileriyle, 15 üyeli Avrupa Birliği’nin toplam 28.452 MW’a ulaşan rüzgar
enerjisi kurulu gücünün %51’i (14.609) Almanya’da bulunmaktadır.
Avrupa Birliği’nin 1997 tarihli Yenilenebilir
Enerjilerde Birlik Stratejisi ve Eylem Planı için
Beyaz Belge raporunda 2010 yılı itibarı ile 15
üyeli Avrupa Birliği’nde, enerjinin %12, elektriğin ise %22 oranında yenilenebilir enerji
kaynaklarından karşılanması öngörülmüştür.
Mevcut gelişmeler ışığında, Beyaz Belge’de
40.000 MW olarak planlanan rüzgar enerjisi
kurulu güç kapasitesi hedefine rahatlıkla ulaşılabileceği ve 2010 yılında bu kapasitenin
60.000 MW’ı geçeceği öngörülmektedir.
iklim değişikliği ve REC
pa Bölgesindeki ülkelerde Ortak Uygulama
Projeleri geliştirilmesine yönelik teknik destek sağlayacak, JBIC ise bu projelere Japon
firmalarının katılımı için gerekli eşgüdümü ve
finansman desteğini sağlayacaktır.
REEEP 4.
proje desteği
başvuruları
için son tarih 9 Aralık 2005
ölgesel Çevre Merkezi’nin İklim
Değişikliği Programı, BMİDÇS
ve Kyoto Protokolü kapsamında
Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin
hem uygulayacakları politika ve
önlemlerin belirlenmesine hem
de gelişen yeni olanaklardan yararlanmalarına yardımcı olmak amacıyla geliştirilmiştir.
World Resource Institute (WRI) adlı uluslararası kuruluşla işbirliği içerisinde başlatılan
program, 1999 yılından bu yana başta EPA,
AB Komisyonu Çevre Direktörlüğü, UNDP, Japon Hibe Fonu, İtalyan Hibe Fonu, Hollanda
Çevre Bakanlığı gibi pek çok kuruluşla işbirliği içerisinde yürütülmektedir.
REC İklim Değişikliği Programı’nın stratejisi
üç temel yaklaşımda kurgulanmıştır;
- uluslararası düzeyde; Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ile Batılı ülkelerin temsilcilerinden
oluşan danışma kurulu aracılığıyla program
önceliklerinin ve uzun vadeli çalışmaların belirlenmesi
- bölgesel düzeyde; her türlü iletişim araçları ve toplantılarla ülkeler arası işbirliğinin
arttırılması,
- ulusal düzeyde; sivil toplum kuruluşlarının
çalışmalarının desteklenmesi
Bu çerçevede, çalışmalar aşağıdaki alanlarda yoğunlaşmıştır;
- başta enerji alanında olmak üzere, hayata
geçirilen politika ve önlemler arasından en iyi
uygulamaların seçilmesi,
- sera gazı salımlarının raporlanması ve izlenmesi için kapasite ihtiyaçlarının belirlenmesi ve desteklenmesi,
- karar verme sürecine sivil toplumun katılımın arttırılması,
- Kyoto Protokolü Esneklik Düzenekleri arasında yer alan Ortak Uygulama kapsamında
bölge ülkelerinden elde edilen deneyimlerin
paylaşılması,
- Konu ile ilgili projelerin finansman olanaklarının geliştirilmesi
REC İklim Değişikliği Programı kapsamında,
2000-2002 yılları arasında 12 kuruluşa hibe
desteği sağlanmış, bölgesel ölçekte 20’den
fazla toplantı/çalıştay düzenlenmiş, 5 adet
yayın hazırlanmıştır.
2005 yılında gerçekleştirilen 15. Yıl Kutlamaları çerçevesinde REC, Japon Uluslararası
İşbirliği Bankası ile Kyoto Protokolü kapsamındaki Ortak Uygulama Projelerinin geliştirilmesine yönelik yeni bir işbirliğine girmiştir.
İşbirliği kapsamında REC, Orta ve Doğu Avru-
B
REC, 2003 yılından itibaren Yenilenebilir
Enerji ve Enerji Verimliliği Ortaklığı Projesinin
(REEEP) Orta ve Doğu Avrupa bölgesindeki
Sekretarya görevini yürütmektedir. 2002 yılında Johannesburg’da düzenlenen Dünya
Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde oluşturulan 2. Tip Ortaklık Projelerinden birisi olan
REEEP, tüm dünyada yenilenebilir enerji ve
enerji verimliliği alanında uygun politika ve
stratejilerin belirlenmesi, finansman olanaklarının geliştirilmesi ve kamuoyu bilinçlendirilmesinin arttırılması yönünde çalışmalar
yürütmektedir.
REEEP kapsamında, 2005 yılı itibarı ile, 30
ülke hükümeti ve 150 kuruluş işbirliği içerisinde yer alacaklarını belirtmişlerdir. REEEP
halen 25 ülkede 60’a yakın projeye destek
sağlamaktadır.
4. REEEP Proje Döngüsü için son başvuru
tarihi 9 Aralık 2005 olarak belirlenmiştir. İngiliz hükümetinin sağladığı 3 milyon Euro tutarındaki bütçe kapsamında, her bir proje için
en fazla 70.000 Euro tutarında hibe desteği
verilecektir. Bölgesel öncelikler göz önünde
bulundurularak, Orta ve Doğu Avrupa Bölgesi ve Türkiye’den en fazla 2 projeye destek
verilecektir.
REC Türkiye’nin iklim
değişikliği projelerine LIFE ve
DEFRA desteği
REC Türkiye tarafından, Çevre ve Orman Bakanlığı ve Yunanistan’dan Exergia firması ile işbirliği içerisinde yürütülecek olan “Türkiye’de
İklim Değişikliği Politikalarının Tanıtılması”
başlıklı proje, 2005 yılında LIFE kapsamında
Türkiye’de desteklenecek tek proje olarak seçildi. İtalyan Çevre Bakanlığı’nın eş finansman
desteği sağladığı proje 2006-2007 yıllarını
kapsayacak ve BMİDÇS kapsamında ülkemizin yükümlülüklerinin yerine getirilmesi için
hem kamu hem de sivil toplum kuruluşlarına
yardımcı olacak araçlar geliştirilecektir.
REC Türkiye’nin önerdiği “İklim Değişikliğinde Hükümet ve Sivil Toplum Kuruluşlarının
Kapasitelerinin Geliştirilmesi” başlıklı proje
de İngiliz Çevre, Gıda ve Kırsal İşler Bakanlığı’nın (DEFRA) yürüttüğü Avrupa için Çevre
Fonu kaynaklarından sağlanan destekle Aralık 2005 – Mayıs 2006 tarihleri arasında yürütülecektir. Proje kapsamında, başta COP11
olmak üzere uluslararası etkinlikleri izleme
ve ülkemizde iş dünyası, çevre ve araştırma
alanlarında çalışan sivil toplum kuruluşlarının
BMİDÇS Sekreteryaları kapsamındaki uluslararası eşgüdüm komiteleri ile buluşma ortamları yaratılacaktır.
Her iki proje hakkında ayrıntılı bilgi Cemre’nin 2. sayısında yer alacaktır.
REC Türkiye iklim değişikliği
etkinliklerinde
REC Türkiye iklim değişikliği alanında 2004
yılı Şubat ayından itibaren aşağıdaki etkinliklerde konuşmacı olarak yer almıştır.
- 7. Uluslararası Sarıgerme Rüzgar Enerjisi
Çalıştayı, 20-22 Nisan 2005, Sarıgerme
- 4. Akasya Gençlik Platformu, 23 Nisan
2005, İstanbul
- Elektrik İşleri Etüd İdaresi Enerji Yöneticisi
Kursu, Eylül-Kasım 2005, Ankara
- Workshop on the Capacity-Building on
the implementation of the UNFCCC and the
Kyoto Protocol, 26-28 Ekim 2005, Budapeşte
- Eurosolar 5. Güneş Enerjisi Çalıştayı, 9-12
Kasım 2005, Çeşme
- İklim Değişikliği ve Sanayi, 22 Kasım 2005,
Ankara
- TRT1, Kanal B, Kanal A televizyon programları
Bunlara ek olarak REC Türkiye, aşağıdaki
çalışmalarda izleyici veya katılımcı olarak yer
almıştır
- Temiz Kalkınmada İş Fırsatları Çalıştayı,
16-18 Şubat 2005, İstanbul
- REEEP 3. Bölgesel Toplantı, 31 Mart 2005,
Szentendre,
- BMİDÇS 22. Yardımcı Organlar Toplantısı,
22-26 Mayıs 2005, Bonn,
- UNIDO Linking Directive Seminar, 15-16
Eylül 2005, Viyana
İklim değişikliği ile ilgili REC yayınları
(http://www.rec.org/climate/publications.html)
• Aarhus Kyoto’yu Destekler: Orta ve Doğu Avrupa’da İklim Değişikliği ile ilgili Karar Verme Sürecinde Halkın Katılımıyla
ilgili Ulusal Örnekler
• İklim Değişikliğini Önlemede İzlenebilecek Politika ve Önlemler için İyi Uygulama Örnekleri – Orta ve Doğu Avrupa
Örneği
• Kyoto Protokolü Yükümlülüklerinin Yerine Getirilmesi: Orta ve Doğu Avrupa’nın Kapasite İhtiyaçları
• Ortaklaşa Uygulanan Etkinlikler (AIJ) – Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti Estonya, Polonya ve Slovenya’dan Örnek Uygulamalar
• Kyoto Sonrası Geçiş Ekonomileri
Ekim-Aralık 2005, Yıl:1, Sayı:1
•
cemre • 5
iklim değişikliği ve Türkiye
İlk Ulusal Bildirim GEF desteği ile
hazırlanıyor
Temiz Kalkınma Projeleri için İş Fırsatları
Çalıştayı İstanbul’da gerçekleştirildi
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 12.5 numaralı maddesi, Ek-I ülkelerinin, Sözleşme’ye taraf olmalarını izleyen ilk 6 ay
içerisinde Ulusal Bildirim olarak adlandırılan bir rapor sunmalarını
öngörmektedir. Söz konusu raporda ülkeler, kaynakları ve yutaklarıyla beraber insan kaynaklı sera gazı salımlarının ulusal envanterini, Sözleşme’nin uygulanması yönünde atılan adımları, sera gazı
salımlarının azaltılması yönünde ne tür politakalar uygulandığını ve
önlemlerin alındığını ve bu politika ve önlemlerin sera gazlarının salımlarında nasıl etkilere yol açtığını bildirmekle yükümlüdür.
Sözleşme’nin 1994 yılında yürürlüğe girmesinin ardından, Slovenya, Hırvatistan, Beyaz Rusya ve Litvanya dışındaki Ek-I ülkeleri Sözleşme’nin öngördüğü tarihlerde ilk bildirimlerini sundular.
Ulusal Bildirim raporunun hazırlanması, ülkemizin 24 Mayıs 2004
tarihinde BMİDÇS’ye katılmasının ardından gündeme gelen ilk yükümlülüklerin arasında yer almaktadır. Bu konu 1-3 Eylül 2004 tarihinde düzenlenen Ankara İklim Değişikliği Konferansı sırasında
da gündeme gelmiştir. Bu süreçte, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın
BMİDÇS Sekretaryası, Küresel Çevre Fonu ve UNDP yetkilileriyle yürüttüğü üst düzey müzakerelerin ardından bu raporun UNDP’nin yürütücülüğünde Küresel Çevre Fonu (GEF) kaynaklarından sağlanacak
hibe desteği ile hazırlanması konusunda görüş birliğine varılmıştır.
Bugüne kadar Ek-I ülkeleri arasında sadece Slovenya, Hırvatistan ve
Beyaz Rusya’nın ilk Ulusal Bildirimleri’nin GEF desteği ile hazırlandığı
göz önünde bulundurulduğunda, bu çalışma için alınan GEF desteğinin uzun vadede ülkemizin “özgün koşullarının tanınması” sürecinde çok önemli katkılar sağlaması beklenmektedir.
2005 yılının ilk yarısında yürütülen hazırlık çalışmalarının ardından, Ulusal Bildirim çalışması Ağustos ayında Çevre ve Orman Bakanlığı ile UNDP yetkilileri arasında imzalanan protokol kapsamında
resmen başlatılmış oldu.
Avrupa Birliği’nin SYNERGY programı kapsamında desteklenen “Akdeniz’de Temiz Kalkınma Düzeneği Projeleri Geliştirilmesi için İş Fırsatları” projesi çerçevesindeki uluslararası çalıştay, Boğaziçi Üniversitesi’nin
evsahipliğinde 16-18 Şubat 2005 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirildi. Çalıştay kapsamında düzenlenen 11 oturuma, 12 ülkeden 35 konuşmacı ve 100’e yakın izleyici katıldı. Proje kapsamında, ülkemizden 6
adet yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği önerisi geliştirildi. Çalıştay
boyunca yürütülen tartışmalar ışığında ülkemizin Kyoto Protokolü kapsamında izleyebileceği stratejiler için çeşitli öneriler gündeme getirildi.
Çalıştay aynı zamanda Enerji Ekonomisi Derneği’nin ülkemizde enerji
sektörüne yönelik ilk tanıtım etkinliğine evsahipliği yaptı.
Uluslararası "PRECIS-Bölgesel İklim
Modeli" Eğitim Kursu Alanya’da
gerçekleştirildi
"Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın (EİT) 2004-2007 Çevre Eylem
Planı" kapsamındaki eğitim kursu, Devlet Meteoroloji İşleri Genel
Müdürlüğü'nün (DMİ) yürütücülüğünde 5-9 Eylül 2005 tarihlerinde DMİ'nin Alanya'da bulunan Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO)
Bölgesel Meteoroloji Eğitim Merkezi'nde gerçekleştirildi. WMO
ve TÜBİTAK'ın mali, İngiltere Meteoroloji Ofisi Hadley İklim Tahmin ve Araştırma Merkezi'nin teknik ve aralarında REC Türkiye
Ofisi'nin de bulunduğu pek çok kurumun manevi yönden desteklediği eğitim kursuna, 10 ülkeden 16 uzman kursiyer olarak
katıldı. Kursta, İngiltere Meteoroloji Ofisi Hadley İklim Tahmin ve
Araştırma Merkezi'nde geliştirilen ve çok sayıda ülke tarafından,
bölgesel ölçekte gelecekteki iklimin öngörülmesi ve iklim değişikliğinin potansiyel etkilerinin değerlendirilmesi için gerekli iklim değişikliği senaryolarının oluşturulması amacıyla kullanılan
PRECIS yazılımının tanıtımı yapıldı ve uygulamalı eğitimi verildi.
cemre •
Küresel Çevre Fonu Küçük Hibeler Programı (GEF-SGP), Türkiye’de
bugüne kadar biyolojik çeşitlilik ve uluslararası sular alanında sağladığı hibe desteği kapsamına 2005 yılından itibaren iklim değişikliği projelerini de dahil ediyor. Konuyla ilgili olarak 15 Nisan 2005 tarihinde
Ankara’da gerçekleştirilen tanıtım toplantısında, SGP iklim değişikliği
odak alanı kapsamında yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve sürdürülebilir ulaşım sektörlerinin teknik tanıtımı gerçekleştirilerek, tüm
dünyada konuyla ilgili SGP uygulamalarından örnekler aktarıldı. SGP
bu alandaki çalışmaları, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı ile işbirliği
içerisinde yürütmektedir.
Çevre ve Orman Bakanlığı Avrupa
Kapasite Geliştirme İnisiyatifi Semineri’ne
katıldı
İklim Değişikliği alanındaki müzakerelerde gelişmiş ve gelişmekte
olan ülkeler arasındaki güven ve kapasiteyi artırmayı hedefleyen Avrupa Kapasite Geliştirme İnisiyatifi (ECBI) 2005 yılında resmen çalışmalarına başladı. 2004 yılından bu yana Çevre ve Orman Bakanlığı ve
Dışişleri Bakanlığı tarafından yakından takip edilen projenin ilk resmi
etkinliği kapsamında 18-30 Eylül 2005 tarihleri arasında Oxford’da 11
ülkenin iklim değişikliği odak noktası ve üst düzey yöneticilerine eğitim verildi. Çevre ve Orman Bakanlığı Hava Yönetimi Dairesi Başkanı
Mustafa Şahin eğitim kapsamında 27-28 Eylül 2005 tarihlerinde düzenlenen seminere katıldı. Ülkemizin, Meksika ve G. Kore ile beraber
İleri Gelişmekte Olan Ülkeler kapsamında yer almasının öngörüldüğü
projede, katılımcı ülkelerin iklim değişikliği müzakerecilerinin eğitimi
ve iklim politikalarının belirlenmesinde analitik yöntemlerin tanıtılması ve kullanılması alanında eğitimler verilmesi planlanıyor. REC Türkiye,
halen projenin İklim Değişikliği 6. Madde Ulusal Programı arasında yer
alması için çeşitli çalışmalar yürütmektedir.
KuzeyGüneyDoğuBatı Fotoğraf Sergisi
Türkiye’de
British Council tarafından hazırlanan ve tüm dünyadaki insan kaynaklı
iklim değişikliğinin çeşitli açılardan görüntülendiği KuzeyGüneyDoğuBatı başlıklı fotoğraf sergisi Türkiye’de de sergilenmeye başlıyor. British
Council tarafından yürütülen “SıfırKarbonKenti” projesi kapsamında
geliştirilen sergide, 10 değişik ülkede çekilen 100’den fazla fotoğraf yer
alıyor. Bu fotoğraflar aracılığıyla fiziksel çevre, kalkınma, insan hakları,
teknoloji, gıda, sağlık, kent yaşamı, ekonomi ve liderlik temaları iklim
değişikliği bakışı ile ele alınıyor. Sergide yer alan fotoğraflar Magnum
ajansının fotoğrafçıları tarafından çekilmiş, metin yazarı ise The Guardian gazetesi çevre muhabiri Paul Brown. İlk olarak 31 Mayıs – 4 Haziran
2005 tarihinde gerçekleştirilen Avrupa Yeşil Hafta etkinlikleri kapsamında sunulan sergi değişik boyut ve kapsamda tüm dünyada değişik ülke
ve kentlerde sergileniyor. British Council tarafından ülkemizde REC Türkiye’nin işbirliğinde, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın destekleriyle gerçekleştirilen sergi, 2005 – 2007 arasında çeşitli etkinliklerde yer alacak.
Kaynak: DMİ arşivi
6•
GEF-SGP iklim değişikliği projelerine
destek vermeye başlıyor
REC Türkiye İklim Değişikliği Bülteni
mercek altı:
BMİDÇS ve Sekretarya
Birleşmiş Milletler İklim
Değişikliği Çerçeve
Sözleşmesi ve Sekretarya
İklim değişikliği alanında atılan uluslararası adımların tarihçesi
1. Dünya İklim Konferansı
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) kuruldu
2. Dünya İklim Konferansı
IPCC 1. Değerlendirme Raporu (FAR)
1979
1988
1990
1991
Bilimsel verilerin toplanması
Sözleşme için Hükümetlerarası Müzakere Komitesi
BM Çevre ve Kalkınma Konferansı (Rio Zirvesi)
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi yürürlüğe girdi.
IPCC 2. Değerlendirme Raporu (SAR)
1991
1992
1994
1995
Eylem Stratejileri
Kyoto Protokolü kabul edildi.
Marakeş Uzlaşmaları
IPCC 3. Değerlendirme Raporu (TAR)
Johannesburg Zirvesi
1997
2001
2001
2002
Yükümlülükler – Kurumsal Yapılanma
Kyoto Protokolü yürürlüğe girdi.
2012 sonrası dönem müzakereleri başladı.
2005
2005
Uygulama – Yeni Yükümlülükler
Birleşmiş Milletler İklim değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
(BMİDÇS), küresel düzeydeki çevre sorunlarının çözümü için
uluslararası işbirliğini geliştirmeyi amaçlayan 1972 Stockholm Konferansı ile birlikte başlayan süreçte ortaya çıkan en
önemli girişimlerin arasında yer almaktadır.
BMİDÇS başta enerji, ulaştırma, sanayi, tarım, atık ve ormancılık sektörleri olmak üzere hemen hemen her türlü insan etkinliği için yeni yöntemler ve uygulamalar öngörmektedir. Tüm bu yöntemler, ekonomik kalkınma ile doğa koru-
AMAÇ
Atmosferdeki sera gazı birikimlerini, iklim sistemi üzerindeki tehlikeli insan kaynaklı etkiyi önleyecek bir düzeyde durdurmayı başarmak.
İLKELER
Eşitlik ve ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar
İklim değişikliği küresel bir sorundur ve böyle ele alınması gerekir. Ancak, sanayileşmiş ülkeler tarihsel olarak hem bu sorunun ortaya çıkmasında daha fazla pay sahibidirler, hem de karşı önlemleri
alabilecek kaynakları ellerinde bulundurmaktadırlar. Buna karşılık
gelişmekte olan ülkeler iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarından
daha ağır biçimde etkilenmektedirler ve karşı önlem alma kapasiteleri de göreceli olarak sınırlıdır.
ma çabalarının birbiriyle uyum içerisinde geliştirilerek, insan
toplumları için sürdürülebilir üretim ve tüketim modellerinin
hayata geçirilmesini kolaylaştırmaktadır.
Bugünün ve geleceğin toplumlarının yeniden şekillendirilmesini amaçlayan BMİDÇS kapsamında başarılı olunabilmesi için, tarihsel sürecin, oluşturulan yeni hukuki ve kurumsal yapıların ve bu çerçevede hayata geçirilen yeni ekonomik
araçların çok iyi incelenmesi ve takip edilmesi gerekmektedir.
Önceden önlem alma yaklaşımı
İklim değişikliği konusunda henüz belirsizlik taşıyan birçok nokta bulunmasına rağmen, harekete geçmek ya da önlem almak için
bilimsel kesinlik beklemek, en kötü etkilerle karşılaşıldığında, çok
geç kalınması gibi bir risk de içerir. Sözleşme bu bağlamda şöyle
demektedir: “ciddi ya da telafisi mümkün olmayan tehditler söz konusu olduğunda, tam bir bilimsel kesinliğin olmaması, gerekli önlemleri ertelemenin gerekçesi olamaz.”
Kalkınma ile iklim değişikliğinin ilişkisi
Sözleşme, sürdürülebilir ekonomik büyüme ve kalkınmayı, iklim
değişikliği sorununun üstesinden gelecek başarılı politikaların bir
parçası olarak görmektedir. Sözleşme, iklim değişikliğiyle ilgili politika ve önlemlerin maliyet etkin olması, başka deyişle mümkün
olan en fazla küresel yararı en düşük maliyet karşılığı sağlaması gerektiğini vurgulamaktadır.
Ekim-Aralık 2005, Yıl:1, Sayı:1
•
cemre • 7
mercek altı:
BMİDÇS ve Sekretarya
SÖZLEŞME İDARİ
SEKRETERİ ile SÖYLEŞİ
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve
Sözleşmesi (BMİDÇS) İdarî Sekreteri Joke Waller Hunter, REC Türkiye İklim Değişikliği Proje
Yöneticisi Yunus Arıkan ile söyleşisinde, iklim
politikalarının önemini vurguladı.
Sürdürülebilir
kalkınmanın
vazgeçilmez
unsurları
Kalkınma, eğer yeryüzündeki kaynaklar,
sular, topraklar, canlı çeşitliliği, enerji kaynakları, atmosfer ve iklim sistemi, dünyanın
her yerinde gelecek kuşakların da yaşama ve
gelişip büyüme şansı bulmasına olanak verecek şekilde kullanılırsa sürdürülebilir olur.
İklim alanında bu, iklim değişikliğine yol
açan sera gazlarının salımlarının iklim sisteminin düzgün biçimde işlemesine olanak verecek düzeyde tutulması anlamına gelir.
Asıl soru şudur; bütün kalkınma faaliyetleri
için bu denli önemli olan, fakat aynı zamanda
salımların büyük bir bölümünden de sorumlu olan enerjiyi nasıl kullanalım ki iklim sistemi olumsuz etkilenmesin? İklim değişikliği
zaten gerçekleşiyor ve önümüzdeki yıllarda
da bu değişiklik devam edeceğine göre,
bugün aldığımız önlemlere rağmen, ortaya
çıkacak etkilere uyum sağlamaya da hazır olmalıyız. Bunlar, deniz seviyesinin yükselmesine bağlı olarak sellerden, kasırga veya daha
fazla kuraklık gibi aşırı hava olaylarına, tarım
için gerekli suyun azalmasına ve tropik hastalıkların daha fazla ortaya çıkmasına kadar
çeşitlilik gösterebilir.
BMİDÇS de, yalnızca gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin oluşturacağı bir işbirliği sayesinde ulaşılabilecek olan bu hedefler için
çalışıyor. Geçtiğimiz yıllarda sera gazları sa-
Kaynak: BMİDÇS Sekretaryası arşivi
CEMRE: Sürdürülebilir kalkınma
hedeflerinin yakalanmasında
BMİDÇS’nin rolü ve önemini nasıl
tanımlayabilirsiniz?
Joke Waller Hunter’ı kaybettik.
1 Mayıs 2002 tarihinden bu yana BMİDÇS İdari Sekreteri görevini büyük bir özveri
ve başarıyla yürüten Bayan Joke Waller Hunter, 14 Ekim 2005 tarihinde vefat
etmiştir. Bir özeti REC Türkiye’nin yayın organı Yeşil Ufuklar dergisinin 2. sayısında
yayımlanan bu söyleşi, Bayan Waller Hunter’in basına verdiği son demeç olma
özelliğini de taşımaktadır. REC Türkiye, Bayan Waller Hunter’i saygıyla anarken,
yakınlarına ve tüm iklim dostlarına en içten başsağlığı dileklerini iletmektedir.
lımlarının ana kaynağı gelişmiş ülkeler olduğu için salımların azaltılmasında başı onlar
çekmelidir. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerin
iklim değişikliğiyle başa çıkmasında da onlara yardımcı olmalıdırlar.
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne taraf olan bütün devletler “ulusal bildirimler” yoluyla faaliyetlerini rapor ediyorlar. Raporları okuduğunuz zaman, ülkelerin
“Asıl soru şudur; bütün kalkınma faaliyetleri için bu denli önemli olan, fakat aynı
zamanda salımların büyük bir bölümünden de sorumlu olan enerjiyi nasıl kullanalım ki iklim sistemi olumsuz etkilenmesin? İklim değişikliği zaten gerçekleşiyor ve
önümüzdeki yıllarda da bu değişiklik devam edeceğine göre, bugün aldığımız önlemlere rağmen, ortaya çıkacak etkilere uyum sağlamaya da hazır olmalıyız. Bunlar, deniz seviyesinin yükselmesine bağlı olarak sellerden, kasırga veya daha fazla
kuraklık gibi aşırı hava olaylarına, tarım için gerekli suyun azalmasına ve tropik
hastalıkların daha fazla ortaya çıkmasına kadar çeşitlilik gösterebilir.”
8•
cemre •
REC Türkiye İklim Değişikliği Bülteni
iklim politikalarını, sürdürülebilir kalkınma
stratejilerine ve enerji, ulaşım ve tarım gibi
iktisadi sektörlerdeki politikalarına nasıl dahil etmeye başladıklarını görüyorsunuz. Bu
da bize enerji kullanımında daha etkin olmanın mümkün olabileceğini, böylece daha
az enerji kullanımı ve daha az salımla aynı
düzeyde kalkınmanın gerçekleşebileceğini
gösteriyor. Ayrıca bu, güneş ve rüzgar gibi
yenilenebilir enerjilerin kullanımının giderek
arttığının da bir göstergesi.
CEMRE: 18 Kasım 2004 tarihinde,
Kyoto Protokolü’nün yürürlüğe
girişi üzerine yaptığınız basın
açıklamasında “Bir belirsizlik
dönemi kapandı” diyorsunuz. Bu
dönem süresince bunun mutlu
sona ulaşamayabileceğini hiç
düşündünüz mü?
Hayır, bu konuda her zaman iyimser oldum – ya da şimdi gerçekçi demeliyim! Ve
mercek altı:
şu anda Protokol yürürlükte olduğu ve protokoldeki salım azaltma hedefleri ona taraf
olan sanayileşmiş ülkeler için yasal anlamda
bağlayıcı olduğu için çok mutluyum. Kyoto
Protokolü’nün, ona çekici bir araç niteliği
kazandıran birçok yenilikçi özelliği var. Şu
anda büyük ölçüde salım azaltma şartlarına
odaklanılmış durumda. İnanıyorum ki uzun
vadede protokolün piyasa-tabanlı mekanizmaları, temiz kalkınma mekanizması (CDM)
ve ortak yürütme ve salım ticareti de Protokol’ün önemli özellikleri olarak görülecek.
Protokol’ün yeni bir meta yarattığının altını
özellikle çizmek istiyorum, o da şu anda ticareti yapılabilen karbon.
CDM hali hazırda mevcut ve çalışıyor, bu
yıl Protokol’ün yürürlüğe girmesiyle yeniden
güçlendirildi. CDM, gerçekten de gelişmekte
olan ülkelerin çoğu için Kyoto Protokolü’ne
taraf olmayı çekici bir hale getirdi. CDM, gelişmekte olan ülkelerde iklim-dostu yatırımları teşvik ediyor, onlara sürdürülebilir kalkınma çalışmalarında yardımcı oluyor, aynı
zamanda sanayileşmiş ülkelerin Protokol’ün
hedeflerine uymaları yönünde kullanabilecekleri krediler de yaratıyor. BMİDÇS Tarafları
Konferansı’nın tam zamanında gerçekleştirdiği hızlı başlangıç sebebiyle ilk projeler
kayıtlara geçti, ve daha birçok yeni proje de
yolda. Yapılan araştırmalar, 2012 yılı itibariyle CDM piyasasının toplam 1.250 milyon ton
CO2 eşdeğerine ulaşacağını belirtiyor.
CEMRE: Dünyanın her yerinde bu
konuyla ilgilenen insanlar, bütün
Taraflara Kyoto sonrası yükümlülük
dönemi için daha yüksek
hedefler belirlemeleri yönünde
ısrarla çağrıda bulunuyorlar. Bu
müzakereler sırasında bilinçli bir
uzlaşmaya varmayı önleyebilecek
en büyük engeller olarak neleri
tanımlardınız? Ve Sekretarya
tarafından bu engelleri aşmak için
ne tür politikalar geliştiriliyor?
Kyoto Protokolü çok önemli bir ilk adım,
ama şurası da açık ki, Sözleşme’nin nihai
hedefine, yani atmosferdeki sera gazları birikimlerini iklim sistemi için tehlike yaratmayacak seviyelerde sabitlemeye doğru ilerleme
kaydedebilmek için daha fazlasının yapılması gerekiyor. Bu birikim geçtiğimiz yüzyıldan
bu yana sürekli arttı ve artmaya da devam
ediyor. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini
gösteren sayısız kanıt bulunuyor, örneğin kuraklık, sel ve kasırga gibi aşırı hava olaylarının
giderek artması, kutup buzulunda, buzullarda ve yağış rejimlerindeki değişiklikler.
Sarf edilen çabalar sorunun bütün yönlerine hitap etmeli, buna bazı hassas ülkelerin
iklim değişikliğinin yaratacağı etkilere uyum
sağlama konusundaki acil ihtiyaçları da dahil.
Bunun dışında başa çıkılması gereken başka
sorunlar da var, örneğin, iklim konusundaki
müzakerelere iktisat alanındaki aktörleri nasıl dahil edebiliriz? Temiz hava ve ucuz yakıt
yönündeki talepler, iklim dostu politikaların
BMİDÇS ve Sekretarya
Kaynak: IISD/ENB Leila Mead arşivi
desteklenmesi için nasıl harekete geçirilebilir? Bu yönde ilerlerken, tartışmaları elde hiçbir şey yokmuşçasına sıfırdan başlatmamak,
ve Sözleşme’de yer alan ilkelerin oluşturduğu
temelden ilerleyerek hem sanayileşmiş hem
de gelişmekte olan ülkeler dahil olmak üzere
bütün Taraflar’ın deneyimlerinden dersler çıkarmak çok önemli. Sekretarya’nın buradaki
rolü, şimdiye kadar gerçekleştirilmiş uygulama ile ilgili uygun bilgi ve analizi sağlayarak,
Tarafları desteklemektir.
CEMRE: 24 Mayıs 2004 tarihinde
BMİDÇS’ye taraf olan en yeni
ülke olarak Türkiye’nin, hem
ulusal düzeyde BMİDÇS’nin
yükümlülüklerine aşinalık
kazanması, hem de aynı zamanda
Kyoto Protokolü’nün uluslararası
düzeyde uygulanışına tanık olması
bekleniyor. Siz bütün bu süreçte
Türk hükümetine ve paydaşlara
ne tür politika ve stratejiler
izlemelerini tavsiye edersiniz?
Bakın, burada size Sözleşme’de ve Kyoto
Protokolü’nde bulunabilecek yol gösterici
Sarf edilen çabalar sorunun bütün
yönlerine hitap etmeli, buna bazı
hassas ülkelerin iklim değişikliğinin
yaratacağı etkilere uyum sağlama
konusundaki acil ihtiyaçları da dahil.
Bunun dışında başa çıkılması gereken
başka sorunlar da var, örneğin, iklim
konusundaki müzakerelere iktisat
alanındaki aktörleri nasıl dahil
edebiliriz? Temiz hava ve ucuz yakıt
yönündeki talepler, iklim dostu
politikaların desteklenmesi için nasıl
harekete geçirilebilir?
ilkeleri sunayım; her ne kadar Sözleşme ve
Kyoto Protokolü Tarafların hangi politikaları
izlemesi yönünde reçeteler sunmasa da, politikaların uygulanması gereken sektörlerin
açıklayıcı bir listesini içeriyor. Bu sektörler
arasında, enerji, ulaşım, ormanlar, tarım ve
atıklar yer alıyor. Bu sektörlerde uygulanması
gereken politikalarsa şunlar:
• Enerji etkinliğinin arttırılması ve yeni ve
yenilenebilir enerji türlerinin teşvik edilmesi,
• Yeni ve yenilenebilir enerji türlerinin ve
karbon giderme teknolojilerinin de aralarında bulunduğu konularda araştırmaların
desteklenmesi,
• Piyasadaki aksaklıkların zamanla düzeltilmesi ve piyasa araçlarının uygulanması,
• Sera gazları salımlarını sınırlandıran veya
azaltan politikaları ve tedbirleri teşvik etmeyi amaçlayan ilgili sektörlerde reformların
özendirilmesi.
Birçok gelişmiş ülkenin iklim değişikliği
politikalarının ve tedbirlerinin uygulanmasında bugüne dek elde edilen deneyim;
etkin, çevreye zarar vermeyen, ve en düşük
maliyetle en fazla yararı sağlayan politikaların, enerji etkinliğini arttırmayı ve yenilenebilir enerjiyi özendirmeyi amaçlayan
politikalar olduğunu ortaya koyuyor. Etkin
tedbirler arasında, salım ticareti gibi ekonomik araçlar da yer alıyor. Türkiye’nin, hızla büyüyen bir piyasa ekonomisine sahip
ülke olduğu düşünülürse, enerji etkinliğini
artırmak ve yenilenebilir enerjiyi özendirmek yalnızca salımlardaki artışın yavaşlatılmasına yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda çevre ve sağlık gibi diğer konularda
da faydalar sağlayarak enerji güvenliğini de
geliştirir. Bu da Türkiye’nin daha geniş çaplı
sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasında yardımcı olabilir.
Belirli bir önlemler portföyü seçmek büyük ölçüde ulusal koşullara, halkın kabul
seviyesine ve genel ekonomi politikalarına
bağlıdır. Türkiye’nin ilk ulusal bildirimini
dört gözle bekliyoruz. Bu bildirim, Sözleşme’de şart koşulmuş olup, bir ülkenin insan
kaynaklı iklim değişikliğini azaltma yolunda neler yaptığını gösteren ve ülkenin seçtiği yolu daha iyi anlatmayı hedefleyen bir
rapordur.
Ekim-Aralık 2005, Yıl:1, Sayı:1
•
cemre • 9
mercek altı:
BMİDÇS ve Sekretarya
Sözleşme’nin
mercek altı /
kurumları
Taraflar Konferansı (COP): Sözleşme çerçevesindeki en üst karar organıdır. Her yıl
toplanarak Sözleşme’nin uygulanmasını değerlendirir, Sözleşme kurallarını daha ileriye
taşıyacak kararlar alır ve önemli yeni yükümlülüklere yönelik görüşmeleri yürütür. İki yardımcı organ ise COP hazırlıklarını yürütmek
amacıyla yılda en az iki kez toplanır.
Bilimsel ve Teknolojik Danışma Yardımcı
Organı (SBSTA): Bilim, teknoloji ve yöntemle
ilgili konularda COP için danışmanlık görevini yürütür. Ülke bildirimleri ve salım envanteri standartlarının geliştirilmesine yönelik
yönlendirmeleri yapmak da yine bu organın
görevidir.
Yürütme Yardımcı Organı (SBI): Sözleşme’nin uygulanmasına ilişkin değerlendirme
ve inceleme çalışmalarına yardımcı olur. Bu
amaçla, ülkeler tarafından bildirilen verileri
analiz ettiği gibi ayrıca finansal ve idari işlerle
de ilgilenir.
Sekretarya: Uluslararası kamu görevlilerinden oluşur. Başta COP, yardımcı organlar
ve bunların büroları olmak üzere iklim değişikliği sürecinde görev yapan bütün kurumları desteklemek amacıyla Sözleşme organlarının toplantılarına ilişkin pratik düzenlemeleri yapar, Tarafların yükümlülüklerini
yerine getirmelerinde yardımcı olur, veri ve
bilgi toplayıp dağıtır ve ilgili diğer uluslararası kuruluşlarla görüşmelerde bulunur.
Kaynak: IISD/ENB Leila Mead arşivi
Bağlı organlar
Küresel Çevre Fonu (GEF): GEF, 1991 yılında, çevreyle ilgili olarak küresel yararlar sağlayacak projeler için gelişmekte olan ülkelere
finansman sağlanması amacıyla uygulayıcı
kuruluşlar olarak Dünya Bankası, UNEP ve
UNDP tarafından kurulmuştur. Bu kapsamda sadece iklim değişikliğiyle ilgili projeler
değil, aynı zamanda biyolojik çeşitlilik, ozon
tabakasının korunması ve uluslararası sularla
ilgili projeler de desteklenmektedir. GEF halen Sözleşme’nin finansal mekanizmalarını
işletmektedir. Bu çerçevede, gelişmekte olan
ülkelere hibe ya da kredi biçiminde kaynak
aktarılmaktadır. COP, iklim değişikliği politikaları, program öncelikleri ve finansmandan
yararlandırma ölçütleri ile ilgili konularda
GEF için sürekli rehberlik sağlarken, GEF de
iklim değişikliği alanındaki çalışmalarını her
yıl düzenli olarak COP toplantılarında sunar.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli
(IPCC): İklim değişikliği konularında yaşamsal önemde bir bilgi kaynağıdır. IPCC, 1990 yılından bu yana beşer yıllık dönemlerde, iklim
değişikliği ile ilgili kapsamlı değerlendirme
raporları yayınlar. Bu raporlardan sonuncusu
(TAR) 2001 yılında yayınlanmıştır. IPCC ayrıca,
COP ya da SBSTA tarafından yöneltilecek talepler üzerine belirli konularda Özel Raporlar
ya da Teknik Değerlendirmeler hazırlar. Panelin metodoloji alanındaki çalışmaları, Tarafların sera gazı envanterlerinin oluşturulması
için ortak rehberler hazırlanmasında önemli
bir rol oynamıştır.
Sözleşme’de ülkeler ve yükümlülükleri
EK-I Listesi: Gelişmiş Ülkeler ve
Diğer Ülkeler
1992 yılında OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) üyesi
olan sanayileşmiş ülkeler ile, Rusya Federasyonu, Baltık Devletleri ile Orta ve Doğu Avrupa’daki kimi devletler dahil olmak üzere
ekonomileri geçiş sürecinde olan ülkeleri kapsamaktadır. Avrupa
Birliği de bu kapsamdaki bir ülke gibi değerlendirildiği için EK-I listesinde toplam 41 ülke yer almaktadır. Sözleşme kapsamında EK-I
ülkelerinin, sera gazı salımlarının azaltılması konusunda öncü rol
oynamaları beklenmektedir ancak geçiş ekonomileri ülkelerine
bazı kolaylıklar sağlanmaktadır. Bu ülkeler her yıl 15 Nisan’a kadar
sera gazı envanterlerini Sekretarya’ya sunarlar. Ayrıca izledikleri
politika ve önlemlerin açıklamalarını içeren Ulusal Bildirim Raporlarını daha sık ve daha ayrıntılı bir şekilde hazırlarlar.
EK-II Listesi: Gelişmiş Ülkeler
Hepsi OECD üyesi olan ve Ek-I’de yer alan toplam 24 ülkeden
oluşmaktadır. Sözleşme uyarınca bu ülkeler, gelişmekte olan ülkelere Sözleşme çerçevesinde salım azaltma çalışmalarında finansman kaynağı sağlamak ve iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarına
uyum sağlamalarında bu ülkelere yardımcı olmakla yükümlüdürler. Bu ülkeler ayrıca çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesi ve bu
teknolojilerin transferi için “pratik bütün adımları atmak” zorundadırlar.
10 •
cemre •
REC Türkiye İklim Değişikliği Bülteni
EK-I Dışı Liste: Diğer Ülkeler
Çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerdir. Sözleşme, gelişmekte
olan ülkelerden oluşan belirli grupları, iklim değişikliğinin etkilerine özellikle açık ülkeler olarak tanımlamaktadır. Bunların arasında
alçak kıyı alanları olan, çölleşme ve kuraklığa yatkın ülkeler de yer
almaktadır. Diğer ülkeler ise (örneğin fosil yakıt üretiminden ve dış
ticaretinden sağlanacak gelirlere aşırı bağımlı durumda olanlar)
iklim değişikliğine karşı alınacak önlemlerin ekonomik etkilerini
çok daha fazla hissedeceklerdir. Bu nedenle Sözleşme, bu tür dış
etkilenmelere açık ülkelerin örneğin yatırım, sigorta ve teknoloji
transferi gibi özel gereksinimlerine ve duyarlılıklarına yanıt oluşturacak girişimlere vurgu yapmaktadır.
Türkiye
1992 yılında hazırlanan Sözleşme’de Türkiye OECD üyeliği nedeniyle hem Ek-I hem de EK-II listesinde yer aldı. Daha sonra her
iki listeden çıkma talebi kabul edilmedi. 2001 yılındaki 7. Taraflar
Konferansı’nda alınan 26/CP.7 numaralı karar uyarınca, Ek-II’den çıkarıldı, özgün koşulları dikkate alınarak, ve diğer Ek-I ülkelerinden
farklı bir konumda Ek-I’de yer aldı.
BMİDÇS gündemi
COP11 ve COP/MOP1
Kanada’da düzenleniyor
UNFCCC 11. Taraflar Konferansı (COP11) 28
Kasım - 9 Aralık 2005 tarihlerinde Kanada’nın
Montreal kentinde gerçekleştirilecektir.
16 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe giren
Kyoto Protokolü’nün 1. Taraflar Buluşması’nın
(COP/MOP1) COP11 ile eşzamanlı olarak gerçekleştirilmesi, 1995’den bu yana her yıl düzenlenen Taraflar Konferansı’na, bu yıl çok
daha farklı bir önem kazandırmaktadır.
Kanada’nın COP11’e evsahipliği teklifi ile
ilgili olarak, Kanada Çevre Bakanı Stephane
Dion tarafından yapılan açıklamada; iklim
üzerindeki insan etkinliklerinin kontrolü konusunda tüm insanlık adına girilen bu yolda,
Montreal toplantısının, herkes için ve tüm kıtalarda, temiz ve iklim dostu bir ekonominin
oluşturulması yönünde atılan adımlara katkı
sağlamasını umduğunu belirtmiştir.
COP11’de ülkemiz, Çevre ve Orman Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı, Elektrik İşleri Genel
Müdürlüğü, Devlet Meteoroloji İşleri Genel
Müdürlüğü, GEF İlk Ulusal Bildirim Proje Ekibi yetkililerinden oluşan bir heyetle temsil
edilecektir. COP11’de Marmara Üniversitesi
öğretim üyesi Dr. Rana İzci bir yan etkinlikte
konuşmacı olarak yer alacaktır.
REC Türkiye, REC Uluslararası Delegasyonu kapsamında COP11’e katılacaktır.
REC, COP11’de REEEP standını sergileyecek
ve 1 Aralık 2005 tarihinde kapasite geliştirme
konulu bir yan etkinlik düzenleyecektir. REC
Türkiye ise BMİDÇS Sekretaryası tarafından
Climate Talk Series kapsamında Türkiye’de
BMİDÇS 6. Maddesi’nin Uygulanması başlıklı
bir sunuş gerçekleştirecektir.
Oxford Enerji Araştırmaları Ensitütüsü delegasyonu kapsamında COP11’e katılacak olan
Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi, aynı zamanda ülkemizden bir COP toplantısını izleyecek ilk sivil toplum kuruluşu olarak da anılacaktır. Söz konusu işbirliği, REC Türkiye’nin kolaylaştırıcılığında geliştirilmiş ve REC Türkiye’nin
DEFRA sponsorluğunda yürütmeye başladığı
“İklim Değişikliğinde Hükümet ve Sivil Toplum
Kuruluşlarının Kapasitelerinin Geliştirilmesi”
proje kapsamında desteklenmiştir.
EK-I tarafları 4. Ulusal
Bildirimleri’ni hazırlıyor
BMİDÇS 4.1 ve 12.5 Maddeleri uyarınca,
tüm Taraflar Sözleşme’nin uygulanması ile
ilgili olarak yürütmekte oldukları çalışmalar
hakkındaki raporlarını Sekreterya’ya sunmakla yükümlüdürler.
Ek-I ülkeleri “Ulusal Bildirim” olarak adlandırılan bu raporların ilkini 1994-1995 yıllarında,
ikincisini 1997-1998 yıllarında ve üçüncüsünü
2001 yılında hazırlamışlardır. 1 Mart 2004 tarihi itibarı ile, toplam 40 Ek-I Tarafı ülkeden 37
adet Üçüncü Bildirim Raporu Sekretarya’ya
ulaştırılmıştır. 4. Ulusal Bildirimler en geç 1
Ocak 2006 tarihinde Sekretarya’ya sunulacaktır.
Ulusal Bildirimler hazırlanması sırasında EkI ülkeleri belli kurallara uymak zorundadırlar.
Bu kurallar 1996 ve 1999 yıllarında iki sefer
gözden geçirilmiştir. Bu kurallara göre Ek-I
ülkeleri tarafından hazırlanan Ulusal Bildirimlerde aşağıdaki konular yer almaktadır;
- Seragazı salımları ve azaltılması ile ilgili
ulusal koşullar
- Seragazı envanter bilgisi (kaynak, gaz türü
ve yutakları da içeren özet bilgiler)
- Seragazı salımlarının azaltılması ile ilgili
izlenen politikalar ve alınan önlemler
- Seragazı salımları ile ilgili projeksiyonlar,
izlenen politikaların ve alınan önlemlerin
projeksiyonlara etkisi
- Duyarlılık değerlendirmesi, iklim değişikliği etkileri ve adaptasyon önlemleri
- Finansal kaynaklar ve teknoloji transferi
- Araştırma ve sistematik gözlem
- Öğretim, eğitim ve kamuoyu bilinçlendirmesi
1996 yılından itibaren ise, seragazı salımları için ayrı ve daha geniş kapsamlı olarak
düzenlenen envanterler her yıl 15 Nisan tarihinde Sekretarya’ya sunulmaktadır.
Taraflar Konferansı tarafından alınan kararlar uyarınca, Ek-I Taraflarının Ulusal Bildirimleri ve sera gazı envanterleri, bağımsız
uzmanlardan oluşan ekipler tarafından ayrıntılı incelemeye alınır. Gerek Ulusal Bildirimler,
gerek Ayrıntılı İnceleme Raporları internet
üzerinde duyurulmaktadır.
BMİDÇS 22. Yardımcı
Organlar Toplantısı Bonn’da
toplandı
Tartışma Grubu ile En Az Gelişmiş Ülke Fonu
Gayrıresmi Toplantısı da yine Bonn’da gerçekleştirilmiştir.
Toplantı boyunca;
- SBI kapsamında ; Ek-I Dışı Ülkelerin 2. veya
3. Ulusal Bildirimlerinin sunumu, Özel İklim
Değişikliği Fonu’nun işleyişi, COP/MOP1 gündemi,
- SBSTA kapsamında ise; İklim Değişikliği
Etkileri 5 Yıllık Çalışma Programı, Uluslararası
havacılık ve denizcilikten kaynaklanan salımlar, Kyoto Protokolü kayıt sistemleri, öncelikli
olarak ele alınan konular arasında yer almıştır.
22. Yardımcı Organlar Toplantısında 50’ye
yakın yan etkinlik gerçekleştirilmiştir. Bu etkinlikler arasında en dikkat çekenler aşağıda
yer almaktadır;
- Sekretarya tarafından düzenlenen; Sera
Gazı Envanterleri Ortak Raporlama Formatı
yeni yazılımının tanıtımı, Ek-I Dışı Tarafların
Ulusal Bildirimleri için Mali ve Teknik Destek
Forumu, İklim-Dostu İDÇS Etkinlikleri Girişimi
Tanıtımı, Politika ve Önlemlerde “İyi Uygulamalar” Yuvarlak Masa,
- IPCC tarafından düzenlenen; Kyoto Protokolü İlk Yükümlülükleri Hazırlıkları,
- SBSTA tarafından düzenlenen; Önleme ve
Adaptasyon çalıştayları, Ozon-İklim Değerlendirme Raporu Sunumu, Seragazı Envanterleri 2006 Kılavuzları Tanıtımı,
- AB Komisyonu tarafından düzenlenen;
AB’nin 2012-sonrası İlk Değerlendirme Raporu, Avrupa Birliği’nin Madde.6 Uygulamaları, Avrupa Birliği Salım Ticareti Programı,
Avrupa’nın İklim değişikliğine duyarlılığı ve
etkilenme değerlendirmeleri ve AB Seragazı
Salım Hesaplamaları
- Diğer; Hadley Center Konferansı Değerlendirmesi, Latin Amerika BMİDÇS 6. Madde
Çalıştayı, CDM İdari Kurulu Soru-Cevap Oturumu, Avrupa Kapasite Geliştirme İnisiyatifi
(ECBI) Tanıtımı
REC Türkiye, BMİDÇS 6. Madde Ulusal Odak
Noktası görevi kapsamında, 22. Yardımcı Organlar Toplantısı’nı izleyen Türkiye heyeti içerisinde, danışman olarak yer almıştır. REC Türkiye
toplantı süresince, iklim değişikliği eğitim, öğretim ve kamuoyu bilinçlendirmesi alanında
Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan
görevlendirme ile ilgili olarak çeşitli görüşmelerde bulundu. Başta Sekretarya olmak üzere
tüm yetkililer, Türkiye’nin Sözleşme’ye taraf olmasını takip eden ilk yıl içinde böyle bir adım
atmasını takdirle karşıladıklarını belirterek,
REC Türkiye ile işbirliği içerisinde bulunmaktan
mutluluk duyacaklarını dile getirmişlerdir.
22. Yardımcı Organlar Toplantısı 16-27 Mayıs
2005 tarihleri arasında Bonn’da gerçekleştirilmiştir. Yardımcı Organlar Toplantısı’nda resmi
oturumlar öncesi ve sonrasında gayrıresmi
toplantılar veya çeşitli etkinlik ve toplantılar
düzenlenmektedir. Bu etkinlikler, herkesin
katılımının mümkün olduğu “açık” ve sadece
üyelerin katılabildikleri “kapalı” olmak üzere
iki farklı şekilde düzenlenmektedir.
Bu yılki Yardımcı Organlar
toplantısı kapsamında, 2012
sonrası dönemdeki salım azaltma yükümlükleri ile ilgili olarak, Taraflar arasındaki ilk resmi müzakere toplantısı olarak
algılanan Hükümet Uzmanları
Semineri de gerçekleştirilmiştir. Ayrıca toplantı öncesinde,
Temiz Kalkınma Mekanizması
İdari Kurulu, Teknoloji Transferi Uzman Grubu, Kayıt Sistemi Kaynak: Yunus Arıkan arşivi
Ekim-Aralık 2005, Yıl:1, Sayı:1
•
cemre • 11
Temiz kalkınma düzeneği (CDM)
projeleri kapsamında ilk belgeli salım
azaltımları (CER) onaylandı
2001 yılında düzenlenen 7. Taraflar Konferansı kararları gereği İcra
Kurulu’nun oluşturulmasıyla, Kyoto Protokolü’nün esneklik mekanizmaları arasında yer alan Temiz Kalkınma Düzeneği uygulamalarında
da ilerlemeler kaydedilmeye başlanmıştır. CDM kapsamındaki projeler enerji, sanayi, ulaştırma, tarım sektörlerinde büyük ve küçük ölçekli olmak üzere iki başlıkta, ormanlaştırma/yeniden ormanlaştırma
projeleri ise ayrı bir başlıkta ele alınmaktadır. Eylül 2005 itibarı ile 76
proje onay için görüşlere açılmış, 23 proje CDM kapsamında değerlendirilmek üzere kayda alınmıştır.
Eylül 2005 tarihi itibarı ile CDM İcra Kurulu tarafından kabul edilen
diğer Belgeli Salım Azaltımlarının (CER) gerçekleştiği projeler aşağıda
sunulmaktadır.
20 Ekim 2005 tarihinde ise CDM İcra Kurulu ilk Belgeli Salım
Azaltımlarını (CER) onaylamıştır. Bu onay, Honduras’ta, ilkinde
bir İtalyan firması için yıllık 37.000 CER sağlayan, diğerinde de bir
Finlandiya firması için yıllık 17.800 CER sağlayan 2 adet hidroelektrik
santral projesi kapsamında alınmıştır. (Bir CER 1 ton CO2 eşdeğerine
karşılık gelmektedir.).
CDM İcra Kurulu bu onayıyla projelerde yer alan firmalara,
projelerin ilk aşamaları kapsamında, birinci projede 2.210 ton CO2,
ikinci projede ise 7.304 ton CO2 tahsis edildiğini açıklamıştır.
Her iki projenin geçerliliği, CDM İcra Kurulu tarafından “yetkili işlem
kuruluşu – designated operational entity (DOE)” olarak belirlenen
İngiltere merkezli DNV firması tarafından onaylanmıştır. Yetkili
kuruluşlar, projelerin Kyoto Protokolü ve CDM ilkelerine uygun olarak
planlanma, inşa ve işletme aşamalarında denetlemektedirler. CDM
İcra Kurulu ise bu denetleme raporlarına dayanarak onay işlemini
tamamlamaktadır.
Proje süresi
Belgeleme
Dönemi
CER Belgeleme
İşlemlerini Yapan
Kuruluş
Belgeleme Döneminde Onaylanan
CER Miktarı (ton CO2 eşdeğeri)
Japonya
1/1/2003
– 31/12/2009
1/1/2003
– 31/3/2005
DNV
938.431
Tarımsal Atıklardan Elektrik
Üretilmesi - Hindistan
Hollanda
1/8/2003
– 31/7/2013
1/8/2003
– 30/6/2005
TÜV
48.636
Çöp Depolama Sahası Biyogaz
Yönetimi - Brezilya
Japonya - İngiltere
1/1/2004
– 31/12/2010
1/1/2004
– 31/12/2004
SGS
45.988
Proje Kapsamı
Yatırımcı Ülke
HFC Yakma Tesisi – G. Kore
Karbon piyasası Carbon Expo ile
büyüyor
11-13 Mayıs 2005 tarihlerinde Köln kentinde ikincisi düzenlenen
dünyanın tek karbon sektörü ve salım ticareti fuarı CarbonExpo, Kyoto Protokolü’nün 2005 yılında yürürlüğe girmesiyle büyük bir başarıya ulaştı. 2005 yılında 1500 ziyaretçi, 134 sergi sahibi firma, 89 ülke
katılımıyla gerçekleştirilen CarbonExpo, bir önceki yıla oranla tüm
kategorilerde %100’e varan artışlar yakaladı.
Dünya Bankası, Uluslararası Salım Ticareti Derneği (IETA) ve Köln
Fuar Merkezi’nin işbirliği içerisinde düzenlenen fuarın bu yılki açılışı
Kuzey Ren Westfalya Eyalet Çevre Bakanı Barbel Höhn, BMİDÇS İdari
Sekreteri Joke Waller Hunter, İngiltere Çevre Bakanı Margaret Beckett
ve İspanyol Çevre Bakanı Arturo Gonzalo Azipiri’nin katılımıyla gerçekleştirildi.
12 •
cemre •
REC Türkiye İklim Değişikliği Bülteni
Fuara başta Arjantin, Uganda, Peru ve Panama olmak üzere 29
gelişmekte olan ülkenin üst düzey yetkilisi de katıldı. Fuar sırasında
başta yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, atık yönetimi olmak üzere
çeşitli sektörlerde 100’den fazla proje konusunda işbirliği anlaşmaları
geliştirildi.
Fuarın açılışında Dünya Bankası tarafından sunulan karbon piyasası
yıllık raporunda, 2004 yılı içerisinde 107 milyon ton CO2-eşdeğeri sera
gazı ticaretinin gerçekleştirildiği, 2005 yılının ilk 4 ayında bu rakamın
43 milyon tona ulaştığına dikkat çekildi
Fuar süresince, sektörün sorunlarının tartışıldığı 12 çalıştay ve 6 geniş
katılımlı konferans da gerçekleştirildi. CarbonExpo2006 ise 10-12 Mayıs 2006 tarihlerinde yine Almanya’nın Köln kentinde düzenlenecek.
Kaynak: PHOTODISC
kyoto protokolü
Kaynak: PHOTODISC
Kaynak: PHOTODISC
kyoto protokolü
2012 sonrası dönemi müzakereleri
için ilk adım Avrupa Birliği’nden
Uluslararası düzeyde ise; Kyoto
Protokolü’ne daha geniş çaplı bir
uluslararası katılımın sağlanması, başta
havacılık ve deniz ulaştırması olmak üzere
daha fazla sektörün sera gazı salımlarının
azaltılması çalışmalarına katılması, bilim
ve teknoloji alanında daha fazla ilerleme
için çaba harcanması, salım ticareti
gibi piyasa ve esneklik düzeneklerinin
kullanılmasına devam edilmesi, iklim
değişikliğinden kaynaklanan etkilere
uyum politikalarının daha etkin bir
şekilde ele alınması önerilmektedir.
1
997 yılında kabul edilen ve 16 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe giren
Kyoto Protokolü 2008-2012 yıllarını
kapsayan 1. Yükümlülük Dönemi
için Ek-I ülkelerinin toplam 6 sera
gazı salımlarının 1990 yılına göre %5,2 azaltılmasını öngörmektedir. Bu hedefe ulaşmak
için her ülkeye farklı bir salım azaltma veya
sınırlandırma yükümlülüğü tanınmıştır. Bu
çerçevede, 15 üyeli Avrupa Birliği için AB Balonu olarak adlandırılan toplam %8 oranında
azaltma hedefi belirlenmiş, Birlik üyesi ülkeler ise kendi aralarında farklı yükümlülükler
belirlenmiştir.
Kyoto Protokolü Madde 3.9 uyarınca, 2012
sonrasındaki sera gazı azaltma yükümlülüklerinin hangi ilkeler çerçevesinde belirleneceğine ve hangi hedefleri içereceğine yönelik müzakerelerin ise, 1 Ocak 2005 tarihinde
başlaması öngörülmüştür. Bu müzakerelerde, 2012 sonrasındaki 2. Yükümlülük Döne-
mi için geçerli olmak üzere, zaman dilimi (510-20-30 yıl), ülkelerin katılımı (Ek-I Ülkeleri
dışında varsa yeni katılımlar), yükümlülük
göstergeleri (CO2-e/cap, CO2/GDP vs.) ve
ülkelere göre yükümlülük oranları gibi yeni
kavram ve hedeflerin gündeme gelmesi
beklenmektedir. 2012 sonrasındaki döneme
yönelik müzakerelerin çok çetin görüşmelere
sahne olması beklendiği için, nihai sonucun
toplam 7 yıla yakın bir süre sonunda belirlenebileceği öngörülmektedir.
Konuyla ilgili ilk resmi görüş, Avrupa Birliği Komisyonu’nun “Küresel İklim Değişikliği
Savaşını Kazanmak” başlıklı 9 Şubat 2005 ve
SEC(2005) 180 sayılı tebliği ile kamuoyuna
duyuruldu. Söz konusu belgede, sera gazı
salımlarının azaltım hedefleri ve yükümlülük dönemi süresi ile ilgili sayısal bir hedef
belirtilmemekle beraber, bu karara temel
oluşturacak politika esasları ele alındı. Komisyon’a göre, 2100 yılı ile sanayi öncesi
dönem arasındaki sıcaklık artışının en fazla
2°C düzeyinde kalması, gerçekçi bir yaklaşım
olarak politikaların temelini oluşturmalıdır.
Aynı şekilde, sera gazı salımlarının azaltılması için alınacak önlemlerin maliyetinin, 2°C’yi
aşan bir sıcaklık artışı sonucunda yaşanacak
afetler sonucu oluşacak ekonomik kayıpların
altında olduğu da Komisyon tarafından dile
getirilmektedir.
Bu çerçevede, 2012 sonrası dönem için,
AB ve Üye Ülkelerine yönelik olarak; belirlenen politikaların eksiksiz uygulanması, kamuoyu duyarlılığının arttırılması, daha fazla
sayıda ve daha belirli alanlarda araştırmalar
yapılması, AB dışındaki ülkelerle daha etkin
işbirliklerinin oluşturulması ve 2000 yılında
belirlenen Avrupa İklim Değişikliği Programı’nın 2005’te yeni bir aşamaya taşınması
önerilmektedir.
Uluslararası düzeyde ise; Kyoto Protokolü’ne daha geniş çaplı bir uluslararası katılımın sağlanması, başta havacılık ve deniz
ulaştırması olmak üzere daha fazla sektörün
sera gazı salımlarının azaltılması çalışmalarına katılması, bilim ve teknoloji alanında
daha fazla ilerleme için çaba harcanması, salım ticareti gibi piyasa ve esneklik düzeneklerinin kullanılmasına devam edilmesi, iklim
değişikliğinden kaynaklanan etkilere uyum
politikalarının daha etkin bir şekilde ele alınması önerilmektedir.
Avrupa Birliği Salım Ticareti Programı’nı başlattı
Kyoto Protokolü’nün 17. Maddesi, Ek-I ülkesi Taraflarına, birbirleri arasında salım birimlerinin
ticaretine olanak tanımaktadır.
Avrupa Birliği Salım Ticareti Programı (EU-ETS), bu kapsamda dünyanın ilk uluslararası CO2
salım ticaret programı olarak anılmaktadır. Program aynı zamanda Amerika, Japonya, Kanada,
Avustralya’daki örnekler ile karşılaştırıldığında en çok sektörü kapsayan uygulama olarak da
dikkati çekmektedir.
Programın altyapısı, 25 Ekim 2003 tarihinde yürürlüğe giren 2003/87/EC sayılı AB Direktifi ile
belirlenmiştir. Ancak elektronik ortamda salım ticareti Ocak 2005 tarihinde başlamıştır.
Toplam 3 aşamadan oluşan EU-ETS, 2005 – 2007 yılları arasında Pilot Uygulama, 2008-2012
yılları arasında Kyoto Dönemi, 2013-2018 yılları arasında ise Kyoto Sonrası Dönem olarak tanımlanmaktadır.
Ekim-Aralık 2005, Yıl:1, Sayı:1
•
cemre • 13
merak ettikleriniz
terimler
sözlüğü
Hava (Weather): Yeryüzünün herhangi bir yerinde ve herhangi bir anda yaşanan ya da gözlenen atmosferik olayların tümü. İnsan etkinliklerinin çok büyük bir bölümü, atmosferdeki çok çeşitli, karmaşık ve değişken etmen ve süreçler sonucunda oluşan hava
olaylarına bağlıdır ve ondan etkilenir.
İklim (Climate): Yeryüzünün herhangi bir yerinde uzun yıllar boyunca gözlenen ve ölçülen
tüm hava koşullarının ortalama durumu. İklim, ölçülen ekstrem (uç) değerleri ve tüm
değişkenlikleri de içerir.
İklim değişikliği (Climate change): İklimin ortalama durumunda ya da onun değişkenliğinde
onlarca yıl ya da daha uzun yıllar boyunca süren istatistiksel olarak anlamlı değişimler.
İklim değişikliği, doğal iç süreçler ve dış zorlama etmenleri ya da atmosferin bileşimindeki, ya da arazi kullanımındaki sürekli antropojenik (insan kaynaklı) değişiklikler
nedeniyle oluşabilir.
İklim değişkenliği ya da değişebilirliği (Climate variability): Hava olayları ayrı olmak üzere,
tüm zaman ve alan ölçeklerinde iklimin ortalama durumundaki ve standart sapmalar
ile uç olayların oluşumu gibi öteki istatistiklerindeki değişimler. Değişebilirlik, iklim
sistemi içerisindeki doğal iç süreçlere (içsel değişebilirlik), ya da doğal ya da insan kaynaklı dış zorlama etmenlerindeki değişimlere (dışsal değişebilirlik) bağlı olarak oluşabilir.
Salım (Emission) ya da Salımlar (Emissions): İklim değişikliği kapsamında olmak üzere, sera
gazlarını ve aerosol’leri belirli bir alanda ya da noktada ve zaman döneminde atmosfere salmak ya da salıvermek.
Küresel Isınma Potansiyeli (Global warming potential - GWP): Sera gazlarının atmosferdeki
farklı kalış ya da yaşam sürelerinin ve giden kızılötesi ışınımı emmedeki göreli etkililiğinin ortak etkisini ortaya koyan bir nicel gösterge.
Hazne (Reservoir): Bir sera gazının depolandığı, iklim sisteminin bir bileşeni ya da bileşenleri.
Örneğin, ağaçlar birer karbondioksit (CO2) haznesidir.
Yutak (Sink): Bir sera gazını atmosferden uzaklaştıran herhangi bir süreç. Fotosentez yoluyla
CO2 uzaklaştıran ormanlar ve öteki vejetasyon oluşumları, başlıca yutakları oluştururlar. Gelişmiş ülkeler, Kyoto Protokolü altında, kendi net sera gazı salımlarının hesaplanmasında, yutakların kuvvetlendirilmesi (örneğin ormanların arttırılması) yoluyla
atmosferden uzaklaştırdıkları sera gazlarını kendi toplam salımlarından çıkarabilirler.
Bu durum gelişmiş ülkelere, kendi zorunlu sera gazı salım hedeflerini yerine getirmelerinde kolaylık sağlayabilir. Ancak, yutakların net etkilerinin hesaplanması yöntemsel
olarak karmaşıktır ve hesaplama standardı henüz tam anlamıyla açık değildir. Yutakların net etkileri konusu, özellikle IPCC’nin bilimsel ve teknik çalışmalarıyla, giderek daha
anlaşılır ve doğru hesaplanabilir olma yolundadır.
Arazi kullanımı, arazi kullanımı değişikliği ve ormancılık (Land use, land-use change and
forestry -LULUCF): İnsanoğlunun arazi kullanımının ve bu tip arazi kullanımındaki değişikliklerin, sera gazı salımları üzerindeki etkisini açıklayan kavramsal bütün. Örneğin,
orman alanlarının genişletilmesi atmosferdeki CO2’yi azaltır; ormansızlaşma ek CO2
salar ve çeşitli tarımsal etkinlikler, atmosferdeki metan (CH4) ve diazotmonoksit (NO2)
birikimlerini yükseltebilir.
Karbon giderme (Carbon sequestration): İnsan kaynaklı ek karbonun, atmosferden uzaklaştırılması ve temel olarak arazi kullanımındaki değişiklikler yoluyla başka haznelerde
biriktirilmesi. Uygulamada, karbon giderme, çoğunlukla ormanların genişletilmesi ya
da birim alandaki birey sayısını arttırma yoluyla gerçekleştirilir.
İklim değişikliğini önleme (Climate change mitigation): Sera gazı salımlarını azaltmaya ve
yutakları kuvvetlendirmeye yönelik insan etkinliklerinin tümü; ya da insan kaynaklı iklim değişikliğini önlemek ve etkilerini en aza indirmek.
Uyum (Adaptation): Toplumların ve ekosistemlerin, değişen iklim koşulları ile baş edebilmelerine yardımcı olmak için gerçekleştirilen eylemler ve alınan önlemler. Uyum önlemleri, çok kuvvetli fırtınalar ve şiddetli yağışlardan en uygun bir biçimde korunmak
amacıyla taşkın duvarlarının inşa edilmesi; ya da daha yüksek sıcaklıklara ve daha kuru
toprak koşullarına en uygun tarımsal ürünlerin ve ağaçların yetiştirilmesi vb. uygulamaları içerir.
14 •
cemre •
REC Türkiye İklim Değişikliği Bülteni
merak ettikleriniz
Küresel ısınma nedir?
Küresel ısınma
Sanayi devriminden beri, özellikle fosil yakıtların yakılması, ormansızlaşma ve sanayi süreçleri gibi çeşitli insan etkinlikleri ile atmosfere
salınan sera gazlarının atmosferdeki birikimlerindeki hızlı artışa bağlı olarak, şehirleşmenin
de katkısıyla doğal sera etkisinin kuvvetlenmesi sonucunda, yeryüzündeki ve atmosferin alt
bölümlerindeki (alt troposfer) sıcaklık artışına
“küresel ısınma” adı verilmektedir.
Küresel ısınmaya yol açan sera gazları; temel
olarak, fosil yakıtların yakılması (enerji ve çevrim), sanayi (enerji ilişkili; kimyasal süreçler ve
çimento üretimi, vb. enerji dışı), ulaştırma, arazi
kullanımı değişikliği, katı atık yönetimi ve tarımsal (enerji ilişkili; anız yakma, çeltik üretimi, hayvancılık ve gübreleme vb. enerji dışı) etkinliklerden kaynaklanmaktadır. Küresel hesaplamalara
göre, atmosfere salınan insan kaynaklı sera gazı
salımları nedeniyle, küresel karbon dengesi denk
kapanmamaktadır. Küresel karbon döngüsünün
normal akışlarına ek olarak, esas olarak arazi kullanımı değişiklikleri ve ormansızlaştırma yoluyla
1.6 milyar ton (MMt) ve fosil yakıt yanmasından
6.3 MMt olmak üzere her yıl toplam 7.9 MMt
karbon (C) atmosfere salınır (IPCC, 2002). Küresel karbon döngüsünün iki büyük ana bileşenini
oluşturan karasal ekosistemler (ormanları da içeren tüm bitki örtüsü ve topraklar) ve okyanuslar,
toplam tutarın 4.6 (2.3+2.3) MMtC’lik bölümünü
tutar. Karasal ekosistemlerin ve okyanusların
tuttuğu ya da uzaklaştırdığı karbon tutarı atmosfere salınan toplam tutardan çıkarıldığında,
her yıl insan kaynaklı net 3.3 MMtC’nin atmosferde kaldığı bulunur. Bu yüzden, iklim değişikliğini önleyebilmenin odak noktasını, atmosfere
salınan sera gazı salımlarını sınırlandırma ve/ya
da azaltmanın yanı sıra, her yıl atmosferde kalan
yaklaşık 3.3 MtC’lik fazla karbonun yutaklar aracılığıyla atmosferden uzaklaştırılması ve haznelerde biriktirilmesi çabaları oluşturur.
Kaynak: PHOTODISC
Y
erküre’nin 4.6 milyar yıllık jeolojik tarihi boyunca iklim sisteminde, kimi zaman milyonlarca
kimi zaman onlarca yıl süren
tüm zaman ölçeklerinde, doğal
etmenler ve süreçlerle birçok
değişiklik olmuştur. Jeolojik devirlerdeki iklim
değişiklikleri, özellikle buzul hareketleri ve
deniz seviyesindeki değişimler yoluyla, yalnız
dünya coğrafyasını değiştirmekle kalmamış,
ekolojik sistemlerde de kalıcı değişiklikler oluşturmuştur. Öte yandan, sanayi devriminden
beri, iklimdeki doğal değişebilirliğe ek olarak,
ilk kez insan etkinliklerinin de iklimi etkilediği yeni bir döneme girildi. Bu yüzden, günümüzde iklim değişikliği, sera gazı birikimlerini
arttıran insan etkinlikleri dikkate alınarak da
tanımlanabiliyor. Örneğin, Birleşmiş Milletler
İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS),
iklim değişikliğini, “karşılaştırılabilir bir zaman
döneminde gözlenen doğal iklim değişikliğine
ek olarak, doğrudan ya da dolaylı olarak küresel
atmosferin bileşimini bozan insan etkinlikleri sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik” biçiminde
tanımlamaktadır.
Küresel iklimde gözlenen
değişiklikler ve eğilimler
Temel olarak insan etkinlikleri sonucunda
atmosferin bileşiminde ortaya çıkan önemli
değişiklikler sonucunda, küresel yüzey sıcaklıklarında 19. yüzyılın sonlarında başlayan ısınma,
1980’li yıllarla birlikte daha da belirginleşerek,
hemen her yıl bir önceki yıla göre daha sıcak
olmak üzere, küresel sıcaklık rekorları kırdı.
Yerküre ikliminde gözlenen ve bazılarının
insan etkinlikleriyle bağlantılı olduğu kabul
edilen küresel ve bölgesel ölçekteki önemli değişiklikler şöyle özetlenebilir: Küresel ortalama
yüzey sıcaklığı, 20. yüzyılın başından günümüze değin yaklaşık olarak 0.8 C° arttı. Küresel olarak, 1990’lı yıllar 1860 yılından sonraki aletli
gözlem kayıtlarındaki en sıcak on yıl; 1998 ise,
+0.58 C°’lik anomali ile en sıcak yıl oldu (Şekil
1). İkinci en yüksek sıcaklık rekoru, +0.47 C° ile
2002 ve 2003 yıllarına aittir. Benzer ısınma eğilimleri ve yüksek sıcaklık rekorları, kuzey ve güney yarım kürelerin yıllık ortalama sıcaklıklarında da gözlenmektedir. Yeni gözlem sonuçlarına
göre, 2004 yılı, küresel olarak en sıcak dördüncü yıl olurken, kuzey yarım kürenin en sıcak yılı
olan 1998’den sonraki en sıcak ikinci yıl oldu.
Gece en düşük hava sıcaklıklarında yaklaşık her
on yılda 0.2 C° olarak gerçekleşen artış, gündüz
en yüksek hava sıcaklıklarındaki artışın yaklaşık
iki katıdır. 20. yüzyılda sıcaklıklarda gözlenen
bu ısınma, geçen 1,000 yılın herhangi bir dönemindeki artıştan daha büyüktür. Atmosferin en
alt 8 kilometrelik bölümündeki hava sıcaklıkları
da, geçen 40 yıllık dönemde belirgin bir artış
eğilimi göstermektedir. Öte yandan, 20. yüzyılda, orta enlem ve kutupsal kar örtüsü, kutupsal
kara ve deniz buzları ile orta enlemlerin dağ
buzulları azalırken, küresel ortalama deniz seviyesi, yaklaşık 0.1-0.2 m arasında yükseldi ve
okyanusların ısı içerikleri arttı. Yağışlar kuzey
yarımkürenin orta ve yüksek enlem bölgelerinde her on yılda yaklaşık %0.5 ile %1 arasında
artarken, subtropikal karaların (Akdeniz Havzası’nı da içerir) önemli bir bölümünde her on
yılda yaklaşık %3 azaldı. Sera gazlarının atmosferik birikimleri ve onların ışınımsal zorlaması,
insan etkinliklerinin bir sonucu olarak artmaya
devam etti. Öyle anlaşılıyor ki, insan etkinliklerinden kaynaklanan sera gazı ve aerosol salımları, atmosferin bileşimini değiştirmeyi ve bu
nedenle de iklimi etkilemeyi ve değiştirmeyi
21. yüzyılda da sürdürecektir.
Türkiye sıcaklıklarında
gözlenen değişiklikler ve
eğilimler
Türkiye sıcaklıklarındaki değişimler ise, Türkiye’deki uzun süreli sıcaklık değişikliklerini ve
eğilimlerini ortaya koyan yeni çalışmalara göre,
aşağıda özetlenmektedir:
(i) Yıllık, kış ve ilkbahar ortalama sıcaklıkları,
özellikle Türkiye’nin güney bölgelerinde artma
eğilimi göstermesine karşın, yaz ve özellikle
sonbahar ortalama sıcaklıkları, kuzeyde ve karasal iç bölgelerde azalmaktadır. (ii) Minimum
(gece en düşük) hava sıcaklıklarında saptanan
ısınma eğilimleri, Türkiye’nin pek çok kentinde
istatistiksel olarak anlamlıdır. (iii) Yaz mevsimi
gece en düşük hava sıcaklıklarındaki ısınma,
ilkbahar ve sonbahar gece sıcaklıklarının ısınma oranlarından genel olarak daha büyüktür.
İlkbahar ve yaz gece sıcaklıklarındaki ısınma
oranları ise, ilkbahar ve yaz maksimum (gündüz en yüksek) sıcaklıklarındakilerden genel
olarak daha kuvvetlidir. (iv) Türkiye’nin sıcaklık
rejimindeki daha ılıman ve/ya da daha sıcak iklim koşullarına yönelik değişiklikler, ilkbahar ve
yaz mevsimlerindeki anlamlı gece ısınmasıyla
daha kuvvetli açıklanmaktadır. (v) Gece sıcaklıklarında saptanan belirgin ve anlamlı artış
eğilimleri, yıllık, ilkbahar ve yaz mevsimlerinde
çoğu istasyonun, kış ve sonbaharda bazı istasyonların günlük sıcaklık farklarında (maksimum
– minimum) çok kuvvetli azalma eğilimlerinin
oluşmasına neden olmaktadır.
Şekil 1. 1961-1990 dönemi ortalamalarından farklara göre hesaplanan küresel yıllık ortalama yüzey sıcaklığı anomalilerinin 1860-2004 dönemindeki
değişimleri.
Ekim-Aralık 2005, Yıl:1, Sayı:1
•
cemre • 15
iklim değişikliği gündemi
Ekim – Aralık 2005
ULUSAL
•
•
•
•
9-11 Kasım 2005, Çeşme, 5. Güneş Enerjisi Çalıştayı; Güneş
Enerjisinin Mimari Uygulamaları, Eurosolar Türkiye,
www.eurosolar.org.tr
31 Ekim – 1 Kasım 2005, Londra, İngiltere. Karbon Finansmanı
2005 Environmental Finance. www.environmental-finance.com
•
22 Kasım 2005, İklim Değişikliğinin Türkiye’ye ve Sanayiye
Etkileri. Çevre ve Orman Bakanlığı ve TOBB,
www.iklim.cevreorman.gov.tr, www.tobb.org.tr
2-5 Kasım 2005, Melbourne, Avustralya. 4. Dünya Rüzgar Enerjisi
Konferansı ve Yenilenebilir Enerji Sergisi. WWEA, www.
wwec2005.com
•
7-8 Kasım, Pekin, Çin. Pekin Uluslararası Yenilenebilir Enerji
Konferansı 2005. JREC, www.birec2005.cn
•
14-15 Kasım 2005, Roma, İtalya. Akdeniz Yenilenebilir Enerji
Konferansı. Green Power, www.greenpowerconferences.com
•
26-30 Kasım 2005, Bonn, Almanya. Dünya Yenilenebilir Enerji
Kongresi. WCRE, www.wcre.org
•
28 Kasım - 9 Aralık 2005, Montreal, Kanada. BMİDÇS 23. Yardımcı
Organlar Toplantısı (SB23)/11. Taraflar Konferansı (COP11)
Kyoto Protokolü 1. Taraflar Buluşması (COP/MOP1). UNFCCC,
www.unfccc.int
•
3 Aralık 2005, İklim Değişikliği Küresel Eylem Günü. www.
campaingcc.org
•
12-16 Aralık 2005, Dakar, Senegal. Ozon Tabakasını İncelten
Maddelerin Giderilmesi için Montreal Protokolü 17. Taraflar
Konferansı. UNEP, www.unep.org/ozone
•
15-16 Aralık 2005, Cenevre, İsviçre. BM Sürdürülebilir Kalkınma
Komisyonu 14. Oturumu – Avrupa Bölgesel Hazırlık Toplantısı
(Johannesburg Uygulama Planı – Enerji, Endüstriyel
Kalkınma, İklim Değişikliği). UNECE, www.unece.org
21-23 Aralık 2005, Ankara. Türkiye V. Enerji Sempozyumu.
TMMOB, www.tmmob.org.tr
ULUSLARARASI
•
19-21 Ekim 2005, Madrid, İspanya. 5. Sera Gazları Piyasası
Forumu. IETA, www.ieta.org
•
5-6 Ekim 2005, Sicilya, İtalya. 1. Akdeniz Güneş Gözesi
Konferansı. MEDREP, EPIA, www.pvmed.org
•
17-21 Ekim 2005, Paris, Fransa. 14. Avrupa Biyokütle Konferansı
ve Sergisi – Enerji, Sanayi ve İklim Koruma için Biyokütle. GVEP,
www.conference-biomass.com
•
25-28 Ekim 2005, Szentendre, Macaristan. Temiz Yakıtlar ve
Araçlar Çalıştayı ve Konferansı. REC, www.rec.org
•
25-26 Ekim 2005, Pekin, Çin. İklim Değişikliğiyle Mücadelede
Uluslararası Politika Yaklaşımları. IPIECA, www.ipieca.org
•
26-27 Ekim 2005, Budapeşte. BM İDÇS ve Kyoto Protokolü için
Kapasite Geliştirme Çalıştayı. REC, www.rec.org
•
28-29 Ekim 2005, Hamburg, Almanya. Uluslararası Konferans İklim Ya da Kalkınma. HWWA, www.hwwa.de
REC TÜRKİYE,
BMİDÇS 6. MADDE (Eğitim, Öğretim, Kamuoyu Bilinçlendirilmesi)
ULUSAL ODAK NOKTASI OLARAK GÖREV YAPMAKTADIR.
BMİDÇS 6. maddesi, Taraf ülkelerin iklim değişikliği alanında eğitim,
öğretim, kamuoyu bilinçlendirilmesi, halkın katılımı ve halkın bilgiye
erişimi konularında çalışmalar yürütmelerini öngörmekte ve bu alanda bölgesel ve uluslararası düzeyde işbirliklerini desteklemektedir.
2002 yılında Yeni Delhi’de düzenlenen COP8 toplantısında, 6. Maddeye
yönelik olarak 2002-2007 yıllarını kapsayan Yeni Delhi Çalışma Programı kabul edilmiştir. Programın 15 (c) maddesi Tarafların konu ile ilgili bir
Ulusal Odak Noktası görevlendirmelerini tavsiye etmektedir.
Bu kapsamda, REC Türkiye, 9 Mayıs 2005 tarihinde Çevre ve Orman
Bakanlığı tarafından BMİDÇS 6. Madde (Eğitim, Öğretim ve Kamuoyu
Bilinçlendirilmesi) Ulusal Odak Noktası olarak görevlendirilmiştir.
Bu görevlendirmede, REC Türkiye’nin, yeterli sayıda uzman personeli, eğitim ve kapasite geliştirme alanlarındaki engin birikimi,
uluslararası müzakereleri izleme altyapısı ve ulusal ve uluslararası
işbirliklerinin kurgulanmasındaki kapasitesi göz önünde bulundurulmuştur.
T.C.
Çevre ve Orman
Bakanlığı
cemre, Yeşil Ufuklar Dergisi’nin eki olarak yayımlanmaktadır. Süreli Yerel bir yayındır. Üç ayda bir yayımlanır.
Editörler
Doç. Dr. Murat TÜRKEŞ
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Coğrafya Bölümü
Yunus ARIKAN
REC Türkiye İklim Değişikliği Proje Yöneticisi
CEMRE’nin Misyonu
İnsan kaynaklı iklim değişikliği süreci ile ilgili olarak, ilgili tüm paydaşların;
- uzmanlık alanlarına yönelik doğru ve güncel bilgiye ulaşmalarını sağlayarak,
- ulusal ve uluslararası süreci tanımaları ve bu sürece dahil olmaları için gerekli kolaylaştırıcılığı oluşturmak.
Grafik Tasarım ve Uygulama
BAYT Bilimsel Araştırmalar
Basın Yayın ve Tanıtım Ltd. Şti.
Ziya Gökalp Cad. 30/31, 06420 Kızılay, Ankara
Tel. (0-312) 431 30 62,
Faks (0-312) 431 36 02
E-posta: [email protected]
Baskı
Miki Matbaacılık Ltd. Şti.
Tel. (0-312) 395 21 28
E-posta: [email protected]

Benzer belgeler

Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Hasan

Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Hasan da bu yöndeki çalışmaları sizlerle paylaşma fırsatını bulabilmek. İlgi ve desteğiniz için tekrar içten teşekkürlerimizi sunarız. Doç. Dr. Murat Türkeş – Yunus Arıkan

Detaylı