Yırtıcı Kuşlar 118_161

Transkript

Yırtıcı Kuşlar 118_161
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
Sıra halinde
ilerlerler.
Bulunduğu
yerden 2-3
metre yukarı
ve 6-7 metre
kadar ileriye
atlayabilirler.
Çok iyi bir
koşucu,
tırmanıcı ve
gözlemcidirler.
Çok iyi koku
ve görme
duyularına
sahiptirler.
118
Yerel olarak kır veya kara keçi adı verilir. Erkek ve dişi bireylerinde boynuz bulunmaktadır. Boynuz uzunluğu 30 cm’ye kadar
ulaşmaktadır. Erkeklerde boynuz daha uzun ve kalındır. Dişi ve
erkeği ayırt etmek oldukça zordur, ancak boynuzun dik çıktığı
yer ile çengelin ucu arasındaki açı erkeklerin erginlerinde daha
dardır ve kafatasını gösterir, ancak dişilerde boynuz uçlarının
yaptığı açı daha geniştir ve boynu gösterir. Rengi yazın açık soluk
kahverengi veya turuncuya yakın kahverengi, kışın siyaha yakın
koyu kahverengi veya gridir. Sırtında omuz başından kuyruğa kadar siyah bir şerit uzanır. Ağız kenarından göz arkasında kadar
yanakta genişçe siyah bir şerit, bant bulunur.
Yaşama alanları: Tehlike anında kaçabilecekleri sarp kayalıklara ihtiyaç duyarlar. Kışları karın az toplandığı ve daha ılık olan
kuytu yerleri veya sarp sırtları tercih ederler. Yaban keçileri gibi
yazın alçak rakımlara inmezler, orman üst sınırına yakın kayalıklı
ve karlı vadilerde yaşarlar. Sıcak havalarda serinlemek ve dinlenmek için kar veya buzulların üstünde yatarlar.
Türkiye’de genellikle Rize, Artvin, Erzurum, Bingöl, Erzincan ve Tunceli’de
yoğun olarak yaşam alanı bulmuştur.
Biyolojisi: Bu hayvanların tırnaklarının altı kalın deri tabakası ile kaplı olduğu
için sarp kayalıklarda rahatça hareket edebilmektedirler. 2000 metrenin üzerinde yaşabilmek için birçok uyum geliştirmiştir. Kalp, tehlike esnasında gerekli
olan enerjiyi sağlayabilmek için hızlı atmaya dayanıklı sağlam kalp duvarlarıyla
çevrilidir. 3500 m yüksekliğe uyum için alyuvar sayısı normalin çok üstündedir.
Ayrıca tırnakların uç tarafları buzda hareket edebilmeleri için daha sivridir. Kışın
karda enerjilerini verimli kullanmak için birbirlerinin izini takip ederek tek sıra
halinde ilerlerler. Bulunduğu yerden 2-3 metre yukarı ve 6-7 metre kadar ileriye
atlayabilirler. Çok iyi bir koşucu, tırmanıcı ve gözlemcidirler. Çok iyi koku ve
görme duyularına sahiptirler.
Çiftleşme dönemi genel olarak kasım ayıdır. Daha önceleri ayrı gezen
erkek tekeler, bu dönemde kendi haremlerini oluşturmak için birbirleriyle
kavga ederler. 5-10 arası bireylerin oluşturduğu gruplar halinde yaşarlar. Genelde mayıs ayında doğum gerçekleşir ve yavru sayısı genelde 1 nadiren 2’dir.
K IZIL G EYİ K (Cervus elaphus)
Genel özellikleri: En büyük geyik türlerinden biri olan kızıl geyik, kışın koyu
kahverengiden yazın açık kahverengi-bronza kadar değişen renkte post rengine
119
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
sahiptir. Baş, boyun, ön ve arka bacaklar genelde postun diğer bölgelerine göre rengi daha koyudur. Uzun baş ve kulakları vardır. Erkekler genelde 90-130 cm arasında değişebilen büyük ve gösterişli
boynuzlara sahiptirler. 13 çatallı boğalar ülkemizde yaşamaktadır.
Avrupa ve Asya alttürlerinde yele bulunurken; Türkiye, İspanya ve
Kafkasya’daki alttürlerde yele bulunmaz. Kalın bir vücut yapısı, ince
ve uzun bacaklar ve kısa bir kuyruğa sahiptir. Erkeklerin ağırlıkları
150-300 kg arasında olup, dişilerden daha fazla kiloludur.
Yaşama alanları: Kızıl geyikler genellikle arasında çayırlar, açıklıkları olan ormanlarda yaşamayı tercih ederler. İbreli (iğne yapraklı)
ormanlarla çevrili bataklık ve çayırlıklarda, orman sınırının bittiği
orman üstü açıklıkların bulunduğu bölgelerde, çam ormanlarında
ve karışık ağaçlar bulunan ormanlarda yayılış gösterirler.
Kızıl geyikler; Bolu, Eskişehir, Kütahya, Ankara, Karabük, Kastamonu, Afyonkarahisar ve Denizli’de yoğun olarak bulunurlar.
Biyolojisi: Erkekler her bahar yeniden uzayan boynuzlarını kaplayan deriyi, çiftleşme döneminden hemen önce kaybederler. Çiftleşme eylül-ekim aylarında gerçekleşir ve gebelik süresi 8,5 aydır.
Erginleşme süreleri bir yıldır. Doğum zamanı haziran ayıdır.
CEYL AN (Gazella marica)
Genel özellikleri: Ahu ve ceran olarak da isimlendirilmektedir.
Zarif yapılı, ince bacaklı ve ürkek hayvanlardır. Büyük ve güzel
gözleri ile dikkat çekerler. Burnun üst kısmı beyazdır. Yüzün yan
taraflarında koyu renkli şeritler vardır. Erkeklerin boynuzları önce
yukarı, sonra geriye doğru kıvrık; parlak siyah renkli ve az boğumludur. Dişilerinde boynuz bulunmaz. Renkleri, yaşadıkları bölgenin
toprağına az çok uyum gösterecek şekildedir ve açık kiremit kahverengiden koyu krem sarısına kadar değişir. Kuyruğu oldukça uzun
siyah renkli sert kıllarla kaplıdır. Boyunlarının altı, göğüsleri, karınlarının altı, bacaklarının içi ve arka bacaklarının kuyruğa kadar olan
arka kısmı beyazdır.
Yaşama alanları: Az engebeli stepleri ve seyrek ağaçlı yerleri tercih
120
ederler. Daha çok çöllerin kenarlarında ve steplerde yaşayan hayvanlardır.
Ülkemizde Şanlıurfa’da bulunmaktadır. Son yıllarda yapılan yeniden yerleştirme çalışmalarıyla Gaziantep Erikçe ve Ankara Polatlı’ya yerleştirilmiştir.
Yapılan genetik çalışmalar Hatay’da yayılış gösteren ceylanların sanılanın aksine dağ ceylanı olduğunu ortaya koymuştur.
Biyolojisi: Erkekler çiftleşme zamanı dişileri kendi alanlarında tutmaya çalışırlar ve bu dişilere erişmek isteyen diğer erkeklere karşı çok zorlu mücadele
verirler. Çiftleşme zamanları ekim-kasım aylarıdır. 5-6 aylık bir gebelikten sonra
mayıstan itibaren yavrularlar. Genellikle ikiz yavru doğururlar. Dişiler doğumdan önce sürüden ayrılıp, doğum yaptıktan sonra tekrar katılırlar.
A N A D OLU YABAN KOYU NU
(Ovis gmelini Anatolica)
Genel özellikleri: Evcil koyunların atası olarak bilinen yaban koyunlarının ülkemizde bulunan alttürü Anadolu yaban koyunu olup ülkemize
endemiktir. Ceren ya da kaya davarı olarak da bilinir.
Anadolu yaban koyununun görme, koku alma ve işitme duyuları oldukça gelişmiştir. Son derece çevik ve hızlı olan yaban koyunlarının ön
bacakları arka bacaklarından daha kısadır. Bu yüzden tepelere çok rahat
121
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
tırmanabilirler. Kış mevsiminde postunun rengi koyulaşır, ayak
bileklerindeki ve sağrılarındaki beyaz lekeler daha belirgin bir hal
alır. Postlarındaki renk değişimi yaşa bağlı olarak da meydana gelir. İki yaşın üzerindeki koçların post renkleri daha koyu olup,
sağrı bölgelerinde yer alan beyaz lekeler de belirginleşir. Koçların iki yana doğru açılan ve yanlara kıvrılarak uzayan boynuzları
muhteşemdir ve çok sağlamdır. Boynuzlar 4 aylıkken çıkmaya
başlar ve hayat boyunca uzamaya devam eder. Özellikle 7 yaşındaki koçlarda boynuzlar yukarı ve dışa doğru kıvrılmaya başlar.
Yaşama alanları: Elli yıl öncesine kadar İç Anadolu`nun batı
(Sivrihisar, Nallıhan, Emir Dağları) ve güney (Karaman civarı,
Bolkar Dağları) sınırlarında, orta yükseklikteki dağlarda yaşadıkları bildirilen ve bilinen Anadolu yaban koyunları; bozkırla
ormanın yan yana olduğu, kurak ve yumuşak hatlı tepelerde yaşarlar. Yaşadıkları araziye uyumlarını, taba rengi kılları sayesinde
122
sağlarlar. Konya-Bozdağ’daki üretme istasyonu ve yaban hayatı geliştirme sahasında koruma altındadır. 2004 yılından itibaren bakanlığın yapmış olduğu
yerleştirme çalışmalarıyla Ankara-Nallıhan ve Karaman’a yerleştirilmiştir. Bu
yerleştirmeden umut verici sonuçlar alınmaktadır.
Biyolojisi: Normalde erkek ve dişiler ayrı sürüler oluşturup, ayrı yaşarlar. İki
aylık çiftleşme döneminde erkek ve dişiler aynı sürüde birleşirler. Yaban koyunları 18 yaşına kadar yaşayabilir. Erginleşme süresi 1,5-2,5 yıldır. Kasım-aralık ayları
çiftleşme dönemleridir. Gebelik süreleri 6 aydır. Dişiler gençken tek, yaşlanınca
ikiz kuzu doğururlar. Doğumlar genelde nisan sonu mayıs başıdır.
K A R ACA (Capreolus capreolus)
Genel özellikleri: Vücut uzunluğu 95-130, omuz yüksekliği 65-75 cm arasında, ağırlığı 20-25 kg arasında değişmekle birlikte, bazen 35 kg’a kadar çıkabilmektedir. Yanlızca erkeklerinde boynuz vardır. Dişiler daha narin yapılıdır.
Postları yazın kırmızımtırak, kışın ise gri renktedir. Karaca ilk boynuzunu 9-10
aylıkken düşürür. Boynuzlarının
yüzeyinde kabarcıklar bulunur.
Boynuzlarının uç kısmına yakın
dallar kısadır. Bacakları uzun,
gözleri büyüktür, üst göz kapaklarında uzun kirpikler vardır.
Kulakları oldukça büyük, öne
dönük ve yukarı kalkıktır. Kısa
kuyrukludur ve kuyruğun bağlandığı kısımda “ayna” denilen
geniş beyaz bir leke vardır.
Yaşama alanları: Üretkenliği yüksek, yaprak döken nemli
ormanlar ve ibreli ormanlar türün bulunduğu önemli yaşam
alanlarıdır. Yazın ormanların
yüksek yerlerinde, kışın ise vadilerde bulunurlar.
Biyolojisi: Çiftleşmeleri hazirandan temmuz sonuna kadar
devam eder. Doğum, gecikmeli
123
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
gelişme nedeniyle çiftleşmeden 11 ay sonra olur. Mayıs ayında 1
veya 2 yavru doğururlar. Yavrular doğumdan birkaç saat sonra annesini izlemeye başlar. Karacalar, üreme dönemi ve ana-yavru ilişkisi
dışında tek yaşarlar. Ömürleri 10-12 yıl kadardır.
M ELEZ YABAN KEÇİ Sİ
(Hybrid ibex)
Genel özellikleri: Yaban keçisinin kültür ırkı keçilerle çiftleşmesi sonucu oluşan bireylerdir. Özellikleri yaban keçileri ile
aynı olmakla birlikte, fiziksel özellikleri farklıdır. Saf yaban keçilerinin boynuzları kalçaya doğru bir hançere benzer şekilde
düzgün olarak büyürken, melez yaban keçilerinin sağ boynuzun uç kısmı sağa doğru, sol boynuzun uç kısmı sola doğru
açılır. Ayrıca çok küçük renk farklılıkları mevcut olabilir. Postları koyu renkli olmakla birlikte kahve, kızıl ve gri de olabilir.
Bacaklardan aşağıya doğru sarkan kıllar vardır. Adıyaman’da
yoğun olarak bulunmaktadır.
124
125
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
ÖZ E L
Ş A RT L A R L A
AVL A N AB İLE N
K A NAT L IL A R
4.2.2
Avına özel şartlarla izin verilen tek kanatlı
türü sülündür. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde ve
Karadeniz ile Marmara Denizi kıyılarındaki 400
m’ye kadar olan yüksekliklerde yaşamış yerli bir
kuş olan sülünler, ancak üretilerek özel ve örnek
avlaklarda avlatılmaktadır.
SÜ LÜ N
(Phasianus colchicus)
Genel özellikleri: Erkekleri çok renkli ve kuyruğu uzun bir kuştur. Başı ve boynu parlak koyu
yeşil mavisi, göz etrafı kırmızı tüysüz bir deri ile
çevrili ve kulak tüylerinin arkaya doğru uzantısı
126
vardır. Çiftleşme mevsiminde tüysüz olan deri şişer ve yüzün tamamını
kaplar. Kulak tüyleri ise boynuz benzeri şekilde havaya kalkar. Uzun ve
kahverengiye çalan kızılkuyruğu enine siyah çizgilidir, ayağında mahmuz
bulunur. Dişileri sütlü kahverengindedir. Erkekler 1000-1400 gr, dişiler
900-1200 gr canlı ağırlıktadır.
Türkiye’nin yerli sülünlerinin erkeklerinin boyunlarında halka (beyaz kolye) bulunmaz. Boynunda halka bulunan erkek sülünler Çin veya Orta Asya
kökenli halkalı sülünlerdir. Dişileri ayırt etmek imkânsızdır. Bunun yanında
değişik renk varyeteleri görülebilir.
Yaşama alanları: Yerli bir kuşumuzdur. Geçmiş zamanda Karadeniz bölgesinde, Marmara ve Trakya’nın bazı bölgelerinde, Sakarya ve Kocaeli illerinde bol miktarda bulunurdu. Buralarda üretilerek salınan sülünlerle yeniden bir popülasyon meydana getirme çalışmaları sürmektedir. Sulak alanlar
veya akarsulara yakın açık araziler, ağaçlıklar ve fundalıklar, orman kenarlarındaki çalılık bölgeler ve hububat tarlalarının çevrelerinde yaşarlar.
Biyolojisi: Yuva olarak yüksek kuru ot veya ısırgan otu yoğun olan bölgeleri seçerler.
Yuvalarını yerde yaparlar ve yuva, kuru otlarla kaplı zemindir. Bir erkek,
5-6 dişiden meydana gelen bir harem kurar. Her bir dişi, yaptıkları yuvalara 12-16 yumurta bırakır. Yumurtalar düz satıhlı, mat yeşil veya kahverengi
renkte ve 30-33 g ağırlıktadır. Kuluçkaya dişi yatar. Kuluçka süreleri 25-26
gündür. Yavrular 14-16 haftada erişkin görünümlerini alırlar.
127
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
KO RU M A
ALT I NA A LINA N
AV H AY VA NI
TÜ R L E Rİ
4.3
4.3.1
M E M ELİLER
Türkiye coğrafyasında bulunan, fakat birçok
nedenden dolayı sayıları azalmış olduğundan
koruma altında olan memeli ve kanatlı hayvan
türleri bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi
anavatanı da yurdumuz olan Alageyiktir. Alageyikten başka çizgili sırtlan, vaşak, ayı ve kurt ile
Türkiye’de yaşadığı son yıllarda yapılan bilimsel
çalışmalarla farkedilen karakulaklar koruma altındadır ve avlanmaları yasaktır. Sayılan bu türlerden ayıların bazı yıllar zararlı olmaları gözetilerek avına av turizmi kapsamında sınırlı olarak
izin verilmiştir.
Ülkemizde korunan gerek yerli ve gerekse göçmen olan bir çok kanatlı türü de bulunmaktadır.
Özellikle ülkemizdeki toyların nesilleri hızlı bir
şekilde azalmaktadır.
128
AL AGEYİ K
(Dama dama)
Genel özellikleri: Alageyikler kürek
boynuzlu ve benekli bir geyik türüdür.
Dünyada en saf yabani alageyiklerin bulunduğu tek yer Antalya ilimizdir. Bütün
Avrupa’ya buradan götürülerek yayılmıştır. İran’ın batı kıyılarında kardeş bir tür
olan D. mesopotamica vardır. Alageyiklerin dallı boynuzları enli ve yassıdır, uçlarında da bir elin parmakları gibi açılmış
dişler bulunur. Bu geyiklerin rengi yazın beyaz lekelerle süslü açık sarımsı kahve,
kışın ise grimsidir. İri bir erkek alageyik, 140-160 cm boyunda ve 100 kg ağırlığındadır. Dişileri ise 130-150 cm uzunluğunda, 75-85 cm omuz yüksekliğinde
ve 30-50 kg ağırlığındadır. Ömürleri 12 yıl kadardır.
Yaşama alanları: Alageyikler ormanlık alanlarda ve orman içi açıklıklarında yaşarlar. Daha çok kapalı orman olarak adlandırılan ormanların iç
kısımlarında bulunurlar. Çam ormanlarında, yapraklı ormanlarda ve Akdeniz makiliklerinde yaşarlar. Geçmişte, meşelik ve zeytinliklerde de yaşadıkları bilinmektedir. Tırmanıcı değillerdir, dolayısıyla sarp kayalıklarda pek
dolaşmazlar. Orman tabanında beslenmeyi ve dolaşmayı severler.
Biyolojisi: Yabani ortamlarında kalabalık sürü oluşturmazlar ve büyük
bir erkeğe bağlı daha ufak sürüler halinde toplanırlar. Çiftleşme dönemi
ekim ayındadır ve bir ay kadar sürer. Bu devrede erkek alageyiğin dişileri
etkilemekte kullandığı derin ve kalın homurtuları 3-4 km uzaktan duyulabilir. Dişiler haziran ayında tenha bir yerde tek yavru doğururlar, ikiz yavru
enderdir. Görme duyuları iyi gelişmiştir ve alageyikler diğer geyiklerden
farklı olarak hareketsiz cisimleri de kolaylıkla görerek algılarlar. Çabuk harekete geçerler. Bir metreden yüksek çitlerin üzerinden atlayabilirler.
HATAY D AĞ CEYL ANI
(Gazella gazella)
Genel özellikler: Ülkemizdeki iki ceylan türünden biri Hatay dağ ceylanıdır
(Gazella gazella). Narin yapılı, ince bacaklı, atik hayvanlardır. Boyu 100-115,
kuyruğu 8-13, omuz yüksekliği 55-60 cm; ağırlığı erkeklerde 17-30, dişilerde
129
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
16-25 kg’dır. 22-30 cm uzunluğunda boynuzları vardır. Renkleri yaşadıkları yerin
toprağına uyacak şekildedir ve kahverengiden koyu krem sarısına kadar değişir.
Karın kısmında, kahverengi ile beyaz renk
arasındaki geçiş oldukça keskindir.
Yaşama alanları: Hatay dağ ceylanları birçok habitatta, genellikle yarı çöl ve
çöllerde, steplerde yaşarlar. Fakat yoğun orman içinde bulunmazlar. Dik ve sarp alanlarda yaşayabilirler ancak kayalık alanlarda ve
kayalarda yürümekten kaçınırlar.
Biyolojisi: Hatay dağ ceylanlarının yaşam süresi 8-13 yıl arasındadır. Genellikle ekim ve kasım aylarında çiftleşirler. Ancak bazı
kayıtlarda, özellikle besin ve suyun bol olarak bulunduğu alanlarda
çiftleşmenin yıl boyunca da görülebildiği bildirilmektedir. Genellikle bir nadiren de iki yavru doğururlar. Gebelik süresi ortalama
180 gündür. Yeni doğan yavru 1,75-2,5 kg arasındadır. Yaklaşık 3
ay kadar yavru bakımı sürmektedir. Dişi yavrular bu yaşlarda 4-16
bireyden oluşan ana sürüye katılırlar. Erkekler ise 6 aylık olduktan
sonra genç erkeklerden oluşan sürülere katılırlar. Ceylanlar çok iyi
koşucudurlar. Rahatsız edilmediklerinde gün içinde otlanabilirler,
ancak geceleri daha çok tercih ederler. Ceylanların besinleri arasında meşe tohumu, yumru kök oluşturan bitki kökleri (zakkum,
patates vb), incir ve akasya yaprakları yer almaktadır.
Çİ ZGİ Lİ
S I RTL AN
(Hyaena hyaena)
Genel özellikleri: Çizgili sırtlan, kirli açık
sarı-beyaz üzerine değişen enlemesine siyah
şeritleri vardır. Ensesinden beline kadar sert
130
ve dik kıllardan oluşan bir yele bulunur. Yele tüylerinin uçları siyahtır. Kulak kenarı ve içi beyaz, boyun ve çene altı siyahtır. Ön ve arka ayakları 4 parmaklıdır ve
ön bacaklar arka bacaklara oranla daha uzundur. Kafaları iri ve kulakları büyüktür. Başın küt bir görünümü vardır. Sırtta bulunan yele, kavga, heyecan ve korku
anlarında dikleşir ve bireyin olduğundan daha büyük görünmesini sağlar.
Yaşama alanları: Steplerde, yarı çöllerde, kayalıklı ve seyrek ağaçlıklı yamaçlarda ve Anadolu’da maki ve ormanlık alanlarda da yaşar. Kayalıklar, çatlak ve
gedikler ve derin vadilerde yuvalanırlar. Yurdumuzda Marmara’nın güneyi, Ege,
Akdeniz ve Güneydoğu’da küçük ve lokal popülasyonlar halinde yayılış gösterir.
Geceleri aktif olduklarından çok fazla rastlanılmazlar.
Biyolojisi: Yıl boyu üreyebilirler. Ergenliğe 2-3 yaşlarında ulaşırlar. Gebelikleri ortalama 90 gün sürer ve 1-6 yavru dünyaya getirirler. Yavrular 1 aylık
olduktan sonra annelerinin getirdikleri yiyecekleri yemeye başlarlar, fakat yaklaşık 1 yıl annelerini emerler. Sırtlanlar yaklaşık 15 yıl yaşarlar.
VAŞAK (Lynx lynx)
Genel özellikleri: Vaşak veya üşek olarak
isimlendirilen Avrasya vaşağı, Türkiye’deki en
büyük yabani kedi türüdür. İlk bakışta uzun
bacakları üzerindeki sıska gövdesi ve kısa kuyruğuyla tanınır. Yaklaşık 20 cm uzunluğundaki
kuyruğun yarısı siyahtır. Yazları kızıl kahverengi
olan kılları kış aylarında uzayıp grileşerek daha
soluk bir renk alır. Postunda siyah benekler bulunur. Ülkemizde küçük benekli hatta beneksiz vaşaklarda görülmüştür. Kedi boyundan 3-4 kat daha büyük avları yakalayabilen az sayıdaki kedi türünden biridir (Gossow ve HonsigErlenburg 1986, Heller 1992). Vaşak, onu dondurucu soğuklardan koruyan
kürke sahip olan, av köpeği büyüklüğünde etçil bir memelidir.
Doğadaki hastalıklı bireyleri avlaması nedeniyle birçok türün sağlıklı bireylerle popülasyon oluşturmasını sağlar.
Kürklerini kaplayan büyük siyah ve koyu gri lekeler beyaz tonla tezat oluşturmaktadır. Kulakları sivridir, uçlarında püskül şeklinde siyah uzun tüyler bulunur.
Bunlar kulaktakiler kadar uzun değildir. Kulaklarının içinde bulunan uzun lifler,
vaşaklara çok güçlü işitme sağlarlar. Ayrıca görme duyguları çok gelişmiştir. Karda kolay hareket edip avını yakalıyabilmesi için ayakları geniş ve tüylüdür.
Yaşama alanları: Vaşak, avına görünmemek için çok iyi gizlenen hayvanların
131
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
başında gelir. Ağaçsız açık alanlardan ve yerleşim yerlerinden mümkün oldukça uzak durur, kayalık ve dağlık bölgeleri tercih eder. Son
yıllarda Bolu, Kars, Erzurum, Sivas, Artvin ve Rize’de gözlemlenmiş, rastlanmıştır. Ülkemizde belirlenen bölgeler artmaktadır.
Biyolojisi: Dişileri ortalama 18 kg, 120 cm’yi bulan erkeklerin
ise 21 kg civarında ağırlığı vardır. Çiftleşme zamanları şubat ile
mart aylarıdır. 65-75 gün süren bir gebelikten sonra 2-3 yavru
doğurur ve bunları bir mağaranın içinde beslerler. Yavrular sonraki ilkbaharda annelerinden ayrılırlar. Vaşak yavrularında ölüm
oranı yüksektir. Yavruların % 50’ ye yakını 1 yaşına gelmeden
ölürler. Vaşağın ömrü ortalama 16-20 yıldır. Çiftleşme dönemi
dışında her vaşak bireyi yanlız yaşar. Yavrular, 11-12 aylık olana
kadar anneyle yaşar. Bu dönemde birarada görülen vaşaklar bir
sürü değil, anne ve yavrulardan oluşan bir aile topluluğudur.
AYI (Ursus arctos)
Genel özellikleri: Dişileri 100 kg, erkekleri 250 kg ağırlıkta
olup, boyları 110-250 cm arasında değişmektedir. Ayılar, belirgin
burun ve kafa yapıları, yuvarlak ve tüylü kulakları, küçük gözleri
ve iri vücutları ile tanınırlar. Genel olarak boz renkten, kahverengiye, altın sarısına, griye, siyaha veya açık bej rengine kadar çeşitli
kürk renklerine sahiptirler.
Yaşama alanları: Hepçil (otçul ve etçil) bir canlı olması nedeniyle her türlü ortama uyum sağlayabilir, deniz seviyesinden yüksek
dağlara kadar birçok farklı habitatta
yaşayabilirler. Genel olarak besinin
bol olduğu orman açıklıkları, alpin
taşlık ve kayalık alanlar ile gündüz saklanabilecekleri kapalılığı yüksek ibreli
ve yaprak döken ormanlık alanlarda ve
insan etkisinden uzak alanlarda yaşamayı tercih ederler. İç Anadolu, Akde132
niz ve Ege Bölgelerindeki bazı illeri, Trakya Bölgesi ve Suriye sınırına yakın
alanların bir kısmı hariç, birçok ilimizde bulunurlar. Özellikle Rize, Artvin,
Ardahan, Bingöl, Tunceli, Bolu, Karabük ve Kastamonu’da bulunurlar.
Biyolojisi: Türkiye’de bulunan ayılar kış uykusuna yatarlar. Mevsime
göre kasım-aralık aylarında bu uykuya yatma ve uyuşma hali başlar ve
mart-nisan arasında uyanırlar. Boz ayılar kış uykusu sırasında yemek yemez, su içmez, dışkı ve idrar bırakmazlar. Ciddi biçimde vücut ağırlığını
kaybederler. Dişiler kış uykusu sırasında doğum yaparlar ve yavrular genelde 500 gr olarak, gözleri kapalı olarak doğarlar. Yavrular anne bakımına
muhtaçtır ve 2 yıl anneden ayrılmazlar.
Ayılar uzun yaşarlar, ergenliğe 4-6 yaşında ulaşırlar, ancak 5 yaşından önce
yavrulayamazlar. Yavrulama en erken 3 yılda bir olduğundan diğer hayvanlara
göre oldukça yavaş ürerler. Çiftleşme dönemi mayıs-temmuz aylarıdır.
KU RT (Canis lupus)
Genel özellikleri: Köpekgiller familyasının
ülkemizdeki en büyük temsilcisi olan kurt,
köpeğe benzeyen yırtıcı bir hayvandır. 32-50
kg ağırlığına sahip olup omuz yüksekliği 90
cm’dir. Büyük ve güçlü bir görünüme sahip
olan kurtlar, fırça gibi tüylü kuyruklarına evcil
köpeklerden farklı olarak aşağı doğru sarkık
şekilde tutarlar.
Yaşama alanları: Kurtlar çevre şartlarına çok iyi uyum sağlarlar. Kuzey kutbunun buz çöllerinden, Orta Asya’nın ve Kuzey Amerika’nın kum çöllerine
kadar farklı habitatlarda yaşayabilirler. Ülkemizde Anadolu’nun hemen hemen her bölgesinde yayılış gösteren kurtlar rakımı deniz seviyesine yakın sahil
şeridi ve Batı Anadolu’nun çöküntü ovalarında genellikle rastlanmaz.
Biyolojisi: Sürü halinde yaşarlar. Sürünün bir erkek ve bir dişi lideri vardır.
Lider erkek sadece lider dişiyle çiftleşir ve sürünün diğer (genellikle yakın akraba) tüm bireyleri lider erkek ve dişinin yavrularını büyütmek için çalışırlar.
Eşleşmeden iki ay kadar sonra gözleri kapalı 4-6 yavru doğar. Genellikle mayıs
ayında yavrularlar. Yavrularını mağaralarda, dik yamaçlarda ve dağ eteklerindeki doğal oyuklarda beslerler. Yavrular üç haftadan sonra anne ve babaları ile
dışarı çıkıp günlük hayata alışırlar. Dişiler 2, erkekler 3 yaşında erginleşirler.
Ömürleri en fazla 20 yıldır.
133
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
K A RA KU L AK (Caracal caracal)
Genel özellikleri: Latince ismi Türkçe’deki karakulak kelimesinden gelmektedir. Türkler tarafından kulak çevresindeki siyahlıktan ötürü bu şekilde adlandırılmıştır. İnce yapılı, çevik bir kedi
olan karakulak (Türkiye alttürü-Caracal caracal schmitzi) kızılkahverengiden koyu griye kadar değişebilen kısa ve yoğun kürkü
ve sivri, siyah püsküllü kulaklarıyla rahatça tanınabilirler. Çene
altı, karın altı ve bacaklarının iç kısmı kirli beyaz renktedir ve açık
renkli silik benekler bulunabilir. Yüzünün her iki tarafında gözden
burna kadar uzanan siyah çizgiler ve göz etrafındaki kirli beyaz bölgeler karakteristik özelliklerindendir. Ortalama ağırlıkları 8 kg’dır.
Vücut uzunlukları 75-90 cm ve kuyruk uzunlukları 30-35 cm’dir.
Karakulakların kuyruklarının üst kısmında, etrafında beyaz tüylerden oluşmuş püskül bulunan siyah bir çizgi vardır. Rengi genelde
kahverengi tondadır ve üzerinde gri ya da beyaz benekler bulunur.
Yaşama alanları: Türkiye’de ilk kez Ağustos 2002’de fotokapanla
fotoğraflanmıştır. Ülkemizde çok az bulunmaları ve iyi gizlenmeleri
nedeniyle görülmeleri çok zordur. Günümüzde Anadolu’nun belirli
bölgelerinde Genel Müdürlükçe foto kapanlarla takip edilmektedir.
Çok çeşitli yaşama alanlarında bulunabilirler. İçinde açıklığı bulunan ormanlar, fundalıklar, çalılıklar, maki gibi bodur bitkilerle kaplı alanlar, düzlük, tepelik ve kayalıklı bölgelerde
yaşayabilirler. Köyceğiz Yaban Hayatı Geliştirme Sahasında
yapılan bir çalışmada sarp kayalık alanlar yerine düzlük ya da
daha az eğimli ormanlık alanları tercih ettikleri belirlenmiştir.
Biyolojisi: Karakulaklar erginliğe 7-10 aylıkken ulaşırlar.
Üremeye 14-15. aylar arasında başlarlar. Yılın herhangi bir
döneminde kızgınlaşabilir ve yavru sahibi olabilirler. Yılda
bir defa yavrularlar. Yavrular çiftleşmeden 70-80 gün sora
doğar. Anne yavruların yerini ilk bir aydan sonra sıkça değiştirir. Bu dönemden sonra yavrular etle beslenmeye başlar.
Yavru bakımı 15 hafta kadar sürer ve yavrular 5-6 aylığa erişince annelerinden ayrılırlar.
134
135
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
KORUMA
ALTINA ALINAN
KUŞLAR
4.3.2
U RKEKLİ K
(Tetraogallus caspius)
Genel özellikleri: İri bir keklik türüdür. Boyları
60 cm civarındadır. Tüyleri kül rengindedir. Başı
irice, alın ve yanakları krem rengi, tepesi ve ensesi
külrengidir. Gerdan gri-beyazdır. Gaga dibinde başlayan ve gerdanın iki yanında
boyna inen koyu gri bir leke
vardır. Kursak kısmı, sırtı ve
karnı koyu gridir. Kursak
kısmında enine koyu renkli
işaretler bulunur. Gövde yan
tüyleri açık kül rengi, üzerleri kahverengi lekelidir. Kanat
tüyleri beyaz, uçları üstten
siyah, alttan gri renktedir.
Kuyruk koyu gri-kahverengi,
kuyruk altı tüyleri beyazdır.
136
Uçarken gri-beyaz görünümü vardır. Gaga iri, üst gaganın ucu hafif aşağı doğru
kıvrıktır. Gagası, boynuz rengi, ayaklar donuk kirli sarıdır. Erkek ve dişiler aynı
görünümdedir. Erkeklerin ayaklarında mahmuz bulunur.
Yaşama alanları: Dağların yüksek kayalıklarında, orman sınırı üzerinde,
1800-4000 m, arasındaki yükseklikte, genellikle 2400 m seviyelerinde yaşarlar.
Sarp kayalık ve yamaçlarda kar örtüsünün olmadığı yosun ve bitki olan yerlerde
bulunurlar. Kış aylarında orman sınırına yakın bodur ardıçların ve çalıların bulunduğu alanlara inerler. Orman içlerine girmezler. Yurdumuzda Doğu Karadeniz, Doğu Akdeniz ve Doğu Anadolu’da bulunurlar.
Biyolojisi: Yuvalarını sarp yerlerde bir kaya veya taşın altına yaparlar.
Dişiler yaptıkları basit yuvaya 10-18 yeşilimsi renkte yumurta yumurtlar.
Kuluçka süresi 28 gündür. Kuluçkada dişi yatar, erkek çevrede nöbet tutar.
Monogamdırlar (Tekeşlilik). Kuluçkadan 10-15 yavru çıkmasına rağmen
ancak bir kaçı erginleşebilir.
T U RAÇ
(Francolinus francolinus)
Genel özellikleri: Erkek ve dişileri oldukça farklıdır. Erkek turaç daha canlı
renklerle bezeli boynu, kırmızı halkalı ve
doğal ortamına uygun renklere hakimdir.
Erkek kuşlarda siyah ve kahverengi sırt
üzerine beyaz benekler bulunur. Büyüklükleri keklik ile sülün arasındadır. Dişi
ise daha sade ve kahverengi tonlarla toprağa uyum sağlar. Diğer özellikleri
erkek ile aynı olmasına rağmen dişinin kuyruk yelpazesi daha geniştir. Her iki
cinsin ayakları kırmızıdır. Civcivleri siyah tüyler üzerine sarı çizgilidir.
Yaşama alanları: Doğal olarak Çukurova bölgesi başta olmak üzere Akdeniz
sahil kesiminde ve Hatay, Şanlıurfa, Kahramanmaraş’ta bulunmaktadır. Ülkemizde nesli tükenmekte olan kuşlar arasındadır. Aşırı ve bilinçsiz avlanma, tarımda kullanılan gübre, tarım ilaçları, anızların yasak olduğu halde yakılması, bu
hayvanların nesillerini tehdit eden en büyük faktörlerdir.
Biyolojisi: Göçmen değildir. Erkekler dişiler için çok şiddetli kavgalar yapabilirler. Dişiler uzun boylu bitkilerin altlarına yaptıkları yuvalara 8-12 adet
yumurta yapar ve kuluçka süreleri 18-19 gündür.
137
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
TOY (Otis tarda)
Genel özellikleri: Toy, uçabilen en ağır kuşlardan biridir.
Boyu 75-105 cm arasında değişirken, kanat açıklığı 190-260
cm arasındadır. Ağırlığı gençlerde 6-12 kg, erişkin bireylerde
8-16 kg arasında değişir. Erişkin erkek ve dişilerin görünüşleri
birbirinden oldukça farklıdır. Erişkin erkekler dişilerin yaklaşık
iki katı büyüklüğünde olup, beyaz bıyıklan, çok kalın boyunları ve kızıl bir göğüs bandı şeklinde olan tüyleri vardır. Erişkin
erkek toylar üreme döneminde boyunlarını şişirip kuyruklarını
yukarıya doğru kaldırarak dolaşırlar. Erkek toyların tamamen
erişkin hale gelmesi 5-6 yıl sürer. Dişiler için bu süre 3-4 yıldır.
Yavrular ise büyüklük ve görünüm olarak dişilere benzerler.
Yaşama alanları: Orta ve Doğu
Anadolu düzlüklerinde yerel olarak,
örneğin Altıntaş ve Malazgirt ovalarında görülmektedir. Geçmişte Marmara Bölgesi’nde de üremekteydi.
Kışları güney illerimizde rastlanabilir.
Biyolojisi: Toy erkekleri üreme
döneminde “Lek” denilen gruplar
oluştururlar. Kur esnasında kabaran
erkek toylar, kahverengi olan tüylerini kabartıp ters çevirerek bembeyaz olurlar. Bu esnada başlarını
içeriye çeker ve bıyıklarını yukarıya
doğru dikerler. Çiftleşme sonrası
gruplar dağılır. Dişiler tek başına,
genellikle çiftleşme yerleri yakınlarında, yuva kurarlar. Yuvalar ekin içinde, toprak üzerindedir.
Genelde 2 yumurta bırakırlar, bu sayı 1-4 arasında değişebilir.
Kuluçka dönemi 27-29 gün sürer. Dişi rahatsız edildiği takdirde yuvayı kolaylıkla terk eder. Çıkan yavrular gelecek kur dönemine kadar anneyle beraber kalırlar.
138
GÖKÇE
GÜ VERCİ N
(Columba oenas)
Genel özellikleri: Görünüş olarak kaya
güvercinine benzer. Ancak rengi daha
koyu mavi ve kurşunidir. Gözü koyu renkli, gagası sarıdır. Göğüs koyu erguvanidir.
Kuyruk sokumunda beyazlık bulunmaz.
Kanadında iki kısa siyah şerit bulunur. Kuyruk ucundaki siyah bant ise daha
geniştir. Gaganın dip kısmı kırmızı, uca doğru sarımsı, ayaklar ise kırmızıdır.
Yaşama alanları: Büyük ve yaşlı ormanlarda yaşamayı tercih ederler. Kışın
açık arazide bulunurlar. Ege, Marmara, Akdeniz ve Karadeniz kıyılarında sürekli görülürler.
Biyolojisi: Ağaç, kaya ve toprak kovuklarına yuva yapar. Yılda iki kez aynı
yuvada kuluçkaya yatar. Yavruları 25 günde yem yiyebilecek hale gelirler. Her
üreme sezonunda farklı bireyle eşleşirler.
K IZ K UŞU (Vanellus vanellus)
Genel özellikleri: Uzaktan bakıldığında üstü siyah, altı beyaz bir kuş gibi
görünür. Ancak üst siyah tüyleri yeşil ve erguvani renkte pırıltılıdır. Başlarındaki sorguçları en belirgin özellikleridir. Göğsü ve yanakları beyaz, kuyruk altı
tüyleri açık pas rengindedir. Gaga siyah ve ayakları pembedir. Boğazı yazın
siyah kışın beyaz olur. Erkeğin sorguçları daha uzun, göğsü daha siyah, yanakları daha beyaz ve kanatları daha geniştir.
Yaşama alanları: Ülkemizde kışın sert geçmediği yıllarda her bölgede
görülebilirler. Göl ve ırmak kenarlarını
ve buralardaki tarla kenarlarını tercih
ederler. Üreme döneminde, omurgasız
hayvanların bolca bulundukları balçık ve
otluk arazilerde yaşarlar.
Biyolojisi: Üreme dönemi mart ayının sonlarına doğru başlar. Yuvaları, açık
alanda toprağa açılan bir oyuktan ibarettir.
Erkek ve dişiler kuluçkaya sırayla yatarlar.
139
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
Yavrular yumurtadan çıktıktan kısa bir süre sonra koşmaya ve
yem yemeye başlarlar.
BAĞIRTLAK (Pterocles orientalis)
Genel özellikleri: Kuyruğu kısa, karnı siyahtır. Erkeğin başı
açık gri, gaga altı turuncu, boğazı siyah, göğüs şeridi ince ve siyahtır. Dişinin göğsü siyah beneklidir, göğsünün ve karnının arasında açık renkli bir kuşak bulunur.
Yaşama alanları: Bozkır, yarı çöl, kurak ve taşlık meralarda,
tuzca zengin düzlüklerde ve kayalıklarda bulunurlar. Kılkuyruğa,
bağırtlağa göre daha yüksek yükseltilerde ve daha zengin bitki
örtüsü bulunan alanlarda rastlanabilir. Türkiye’nin Orta, Doğu
ve Güneydoğusunda yayılmışlardır. Çoğunlukla tohumlarla beslenirler. Yiyecek arayan sürüler 3-25 birey arasındadır. Kışın kısmen Ortadoğu ülkelerine geçiş yapabilir.
Biyolojisi: Yuvalarını yerde basit ve düzensiz
bir şekilde derin olmayan çukurlarda yaparlar.
Türkiye’de yavruları genelde mayıs-haziran ayında çıkar, fakat Orta Anadolu’da ağustos sonuna
kadar civcivler veya kuluçkada olan yumurtalar
olabilir. Bağırtlaklar su kaynaklarına ulaşmak
için her sabah; çok sıcak günlerde sabah ve akşam yüksek sesle öten sürüler oluşturarak günlük
uçuşlar yaparlar. Su kaynakları yuvalarından 60
km uzakta olabilir.
K IL K U YRU K
BAĞ IRTL AK (Pterocles alchata)
Genel özellikleri: Orta büyüklükte bir kuş türüdür. Baş ve
boyun kısmı güvercine benzer ve vücut yapısı sağlamdır. Uçan
sürüler sağa sola döndükçe “mat gri” bir renkte temiz-beyaz
olarak gözlenirler. Tamamen beyaz karın altları ile diğer tüm
140
bağırtlaklardan ayırt edilebilirler. Diğer bir çarpıcı özelliği her iki cinste
görülen siyah sürmedir. Dişileri, göğsünde üç siyah çizgisi olan tek bağırtlaktır. Erkekte sadece iki siyah şerit
vardır ve boğazı siyahtır. Kılkuyruk
ismini orta kuyruk telekleri ince ve
uzun olduğundan almışlardır. Her iki
cins birbirine oldukça benzer ancak,
dişinin kuyruğu erkeğinkinden daha
kısadır. Göğüsteki geniş kızıl kuşak, siyah çizgilerle ayrılmıştır. Gagası grimavi, göz halkası mavidir. Dişi daha soluk olup boynunda ayrıca siyah bir
kolyesi daha vardır. Diğer bağırtlaklardan farklı olarak erkeğin üreme dışı
dönemde görünümü değişir: Boğazı beyazlanır, siyah sürmesi azalır veya
kaybolur, sırtı çizgilenir ve sarı benekleri kaybolur.
Yaşama alanları: Kuru, çamurluk alanlardan yarı çöl ve bozkırlara kadar her türlü kurak ve ağaçsız taşlığı bol olan düzlüklerde yaşarlar. Yükselti içeren arazilerden ve yüksek rakımda olduğu kadar yoğun çalılıklardan ve yüksek ekinlerden de uzak durur. Türkiye’de Güney Doğu Anadolu
Bölgesi’nde bulunurlar.
Biyolojisi: Bağırtlaklar tek eşli (monogamik) kuşlardır. Nisan-mayıs ayları arasında ürerler. Yuvaları sadece küçük bir çukurdur. Krem renkli 3 adet
yumurta yaparlar, kuluçka süresi 20-22 gündür. Her iki cins de kuluçkaya
yatar, ancak erkekler kuluçkaya güneşin doğumundan 4 saat sonradan, gün
batımından bir saat önceye kadar yatarlar.
BÜ YÜ K
SU ÇU LLU ĞU
(Gallinago media)
Genel özellikleri: Diğer çulluk türleri
gibi kamuflaj ustalarıdır. Genellikle kahverengi parçalı desenleri vardır. Kanat kenarları ve kuyruk uçlarında geniş beyazlık
bulunur. Erkekleri daha iridir fakat, dişierkek ayrımını yapmak zordur. Gagaları
141
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
yaklaşık 4 cm’dir. Uzunlukları 26-30 cm ve 42-50 cm kanat açıklığında olup, su çulluğundan biraz daha büyüklerdir.
Yaşama alanları: Kuzey Doğu Avrupa ve Kuzey Batı Rusya’da
kısa bitkilere sahip bataklıklar ve ıslak çayırlarda yaşarlar. Göçmendirler, Afrika’da kışlarlar. Kuluçka alanı olarak genellikle düz
ve yüksek çayırlar, çalılık ve dağınık ağaçlık alanlar ile 1200 m
yüksekliğe kadar tundraları tercih ederler. Beslenme alanı olarak
da küçük omurgasızlar gibi böcekleri bulabilecekleri, geniş nehir
vadileri, ıslak arazi ve nemli bölgeleri kullanırlar.
Biyolojisi: Yuvaları, yoğun bitki örtüsünde, otların veya kumların içinde bir girintidedir. Bazen yuvaların çevresi, biraz yosun
veya otla çevrelenebilir. Kuluçka ve yavruların bakımıyla dişiler
ilgilenir. Yavrular yumurtadan çıktıktan 28 gün sonra kendi başlarının çaresine bakacak hale gelirler.
KÜ ÇÜ K
S U ÇU LLU ĞU
(Lymnocryptes minimus)
Genel özellikleri: Erişkinler, su
çulluğundan daha küçüktür ve daha
kısa gagaları vardır. Kanatlar, sivri
uçlu ve dardır ve arkasındaki sarı çizgiler uçuşta görünür. Göz
boyunca koyu bir çizgisi vardır. Çok iyi kamufle oldukları için
görülmeleri zordur.
Yaşama alanları: Kuzeybatı Asya’nın tundra ve bataklıklarında yuva yaparlar. Yurdumuzda Trakya, Batı ve Orta Anadolu
ile Akdeniz Bölgesi’nde kış göçmeni olarak bulunurlar. Yumuşak çamurda yiyeceklerini ararlar. Çoğunlukla, böcekler ve yer
solucanlarını yerler.
Biyolojisi: Yuvalarını bataklık kıyılarında yaparlar. Yuvalarına 4
yumurta bırakırlar. Kuluçka süreleri 21-24 gündür.
142
BATA K L IK /ÇAMU R
ÇULLUĞ U
(Limosa limosa)
Genel özellikleri: Ayak kemikleri leyleklerde olduğu gibi uzun ve aynı
zamanda diğer çulluklar gibi gagası da
uzundur. Ülkemizde hem kış göçmeni
hem de geçit kuşu olarak görülebilirler.
Erginlerinin yazın boynu ve göğsü pas
rengindedir, kışın ise baş, boyun ve göğüs açık kahverengi olur.
Yaşama alanları: Kışın deniz kenarlarında sürüler halinde bulunurlar. Sulak çayır ve meralarda ürerler. Çamur
çulluğu Avrasya, Afrika ve Avustralya’ya kadar geniş bir yayılış alanı olan bir
kuştur. İzlanda’dan Rusya’nın doğusuna kadar uzanan geniş bir alanda ürerler.
Kışın Meriç, Gediz ve Menderes Deltalarında bulunurlar.
Biyolojisi: Yüksek otlu çayırlarda, üzeri otlarla örtülü bir yuva yaparlar.
Oldukça iri olan 4 yumurta yaparlar. Civcivler 22-24 gün kuluçkadan sonra
çıkarlar. Yavrularını böcek ve küçük canlılarla beslerler.
SİBİRY A K AZ I (Branta ruficollis)
Genel özellikleri: Kırmızı, siyah ve beyaz renklere sahiptir. Kestane kırmızısı olan boyun, göğüs ve
yanaklar beyaz bir bantla ayrılır. Gagadan arkaya doğru siyah bir bant gözlerin üstünden
yanağa ve enseden sırta devam
eder. Gaga ile göz arasında beyaz bir bölge vardır. Göğsündeki beyaz şerit çok belirgin,
karın ve kuyruk siyah, karın ve
kuyruk arası beyazdır. Uçarken kısa boynu ve siyah renkteki karnı ilk olarak fark edilir.
143
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
Yukarıdan bakıldığında kanatlarda ay şeklinde şeritler görülür.
Yaşama alanları: Kışları Güney Doğu Avrupa’da geçirirler. İngiltere ve diğer Batı Avrupa’da az ve dağınık olarak bulunurlar.
Yazın nehir vadileri, kışın step ve ovalarda bulunurlar.
Biyolojisi: Üreme bölgeleri Sibirya’daki yarımadalardır. Baharda
üreme bölgelerine dönerler ve haziran başında yuvalarını yapmaya
başlarlar. Yuvalarını koloniler halinde çayırlarda yaparlar. Üremeleri, gökdoğan ve kar baykuşu yuvalarının civardaki sayısına bağlıdır.
Zira bu yırtıcı kuşlar, bu türü ve yavrularını tilkilere karşı korurlar.
Kuluçkaya dişi yatar. Tüylenme 5-6 hafta kadar sürer.
BOZ KAZ
(Anser anser)
Genel özellikleri: Ülkemizde
üreyen tek gerçek kaz türüdür
ve aynı zamanda ülkemizdeki en
büyük kazdır. Gagası ve ayakları
pembedir. Karın altı grimsi-boz
renklidir. Evcil kazın atasıdır.
Yaşama alanları: Avrasya’da
geniş bir yayılımı vardır ve dünya nüfusu yaklaşık 1 milyon çift
olarak tahmin edilmiştir. İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgelerinde sulak alanlarda ürerler. Kışın daha geniş bir alanda
görülürler.
Biyolojisi: Yurdumuzda üreyen bireyler üreme dönemi sonrası
dağıldığı için yıl boyu görülebilirler. Kış aylarında diğer kazlarla
ortak sürüler oluştururlar. Kuluçka süresi 28-30 gün olup ortalama 12 yumurta yaparlar.
K ÜÇÜK SAKARCA KAZ I
(Anser erythropus)
Genel özellikleri: Küçük, zarif ve uzun kanatlı bir kazdır. Vücut
144
büyüklüğü 53-66 cm’dir. Kafası yuvarlak, alnı
dik, gagası kısa ve kalın, göz halkası sarıdır. Nadir görülür. Erişkinlerin alından tepesine kadar
uzanan beyaz bir akıtma vardır ve buna “sakar”
denir. Karnı küçük siyah lekeler nedeniyle oldukça koyu iken, üst tarafı sadedir. Ergeninde
beyaz akıtma ve siyah karın yoktur. Göz çevresindeki halka ve uzun kanat uçları tanınmaları
için en iyi ipuçlarıdır.
Yaşama alanları: Göl ve nehir kenarlarındaki sazlıklarda beslenirler, daha çok tuzlu
bataklıkları tercih ederler. Bataklık, göl ve sulak çayırlar bulunan orta yükseklikteki alanları tercih ederler. Kuluçkaya İskandinavya ve Rusya’nın kuzeyindeki çayırlıklarda yatarlar. Doğu Avrupa, Balkanlar, Baltık Denizi’nin güney
sahilleri, İran, Mısır, Türkistan, Hindistan ve Çin ve Ege sahilleri ile Trakya’da
kışlarlar. Kışı ağır geçen yıllarda Batı Anadolu, Trakya ve Doğu Anadolu’ da
seyrek bulunurlar.
K ÜÇÜK TARL A KAZ I
(Anser brachyrhynchus)
Genel özellikleri: Grönland Adası’nın doğusu ve İzlanda’da ürerler. Göçmen kazlardandır, ancak ülkemize çok nadir gelirler. Kuzeybatı Avrupa’da,
özellikle İngiltere, Hollanda ve Danimarka’nın batı kısımlarında kışlarlar.
Vücut uzunlukları 60-75 cm, kanat açıklığı 135-170 cm ve canlı ağırlıkları 1.8-3.3 kg arasındadır.
Gagaları koyu renkli olup,
gaga ucuna doğru parlak
bir pembe bant bulunur.
Ayakları kısa ve pembe
renktedir. Vücutları orta
gri-kahverengi, baş ve boyun daha parlak, koyu kahverengi, sağrıları beyazdır.
Besinleri tamamen bitkilerden oluşur.
145
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
TARL A KAZ I
FAS U LYE KAZ I
(Anser fabalis)
Genel özellikleri: İri ve gösterişli bir kaz
türüdür. Birbirinden fiziksel olarak farklı olan
beş farklı ırka sahiptir. Ortak özellikleri yetişkinlerinin başı, boynu ve kanat örtülerinin
koyu kahve renkli olması ve kafalarının koyu kırmızıya çalan kahverengi olmasıdır. Erkekleri 3.4 kg, dişileri 2.8 kg’dır. Küçük tarla
kazıyla karıştırılabilirler.
Yaşama alanları: Yazın İskandinavya’nın kozalaklı ağaçlıklı
bataklık kenarları, tarıma elverişli alanlar, göl kenarları ve biraz
daha kuzeyde Sibirya düzlüklerinin gölleri civarlarında; kışın
ise dinlenmeye uygun suların civarındaki sürülmüş saha ve tarım alanlarına yakın bölgelerde yaşarlar. Adındaki “tarla” bundan
kaynaklanmaktadır.
Biyolojisi: Yuvası kuş tüyü ile döşenmiş ot ve bitkilerden
oluşur. Yuvalarını tundraların bitki örtüsüyle gizlerler. Mayıs
ayında kuluçkaya yatarlar. Kuluçka süresi 27-29 gündür. 2 yaşında ergenliğe ulaşırlar. Yavrular yaklaşık 40 gün içerisinde
uçabilmektedir. Üreme dönemlerinden sonra tüy değiştirirler
ve bu dönem (temmuz-ağustos) uçamazlar.
S U NA
(Tadorna tadorna)
Genel özellikleri: Erişkinlerin baş
ve boyunları çok koyu yeşildir. Boyun bölgesinde beyaz renkli bir halka
vardır. Bunun altında geniş kırmızımsı bir kuşak bulunur ki bu kuşak,
sırtın ön kısmı ile göğsün ön kısmını
146
birbirine bağlar. Erkeklerin gagalarının dibinde çiftleşme döneminde kırmızı bir çıkıntı (hörgüç) bulunur ve bu erkeği görünüş bakımından dişiden
ayırır. Bunun dışında erkek ve dişi birbirlerinin aynıdır. Kaza benzeyen
büyük ördeklerdir.
Yaşama alanları: Dünyanın geniş alanlarında göl ve nehir kıyılarındaki sazlıklarda yaşarlar. Ülkemizde Güney Doğu hariç hemen her yerde bulunur.
Deniz ve tuzlu göl kenarlarını tercih ederler.
Biyolojisi: Tek eşli kuşlardır. Aynı yuvayı 5-6 yıl kullanabilirler. Kovuklarda yumurtlar. Ada tavşanlarının yuvalarını da kullanabilirler. Yuvalarına mayıs
ayının sonlarına doğru 8-13 yumurta yaparlar. Kuluçka süreleri 30 gündür.
Civcivler yumurtadan çıkar çıkmaz hemen hareketlenirler. Tüylenme süresi
45-50 gündür.
K A ŞIKG AGA/BAYAĞI
K A ŞIKG AGA (Anas clypeata)
Genel özellikleri: Bayağı kaşıkgaga ördekgiller familyasından Avrupa ve
Asya`nın kuzey bölgeleriyle Kuzey Amerika’nın bazı alanlarında bulunan
yüzücü bir ördek türüdür. Bu tür spatula veya kaşık şeklindeki gagasıyla diğer türlerden kolaylıkla tanınır. Özelliklerinden biri başını döndürmeden
arkasını görebilmesidir. Elmabaş ördekten az daha ufak olan dişi kaşıkgaga
147
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
uçuşta daha koyu olan karnı ile tanınır. Erkeğinin başı koyu
parlak yeşil, göğsü beyaz, karnı ve kenarları kahverengi, sırtı
siyahtır. Kanatların başladığı yerde mavi tüyler bulunur. Gaga
siyah olup bacakları yeşile çalar. Dişilerin kahverengi tondaki
tüyleri, gözün üzerinden geçen koyu renk bir çizgi ve gri gagası
belirgin özelliklerindendir. Genci erişkin bir dişiye benzer ama
tepesi ve ense renkleri daha koyudur. Yeşilbaşa benzemekle birlikte koca ve geniş gagasıyla kolayca ayırt edilir.
Yaşama alanları: Tatlı suları tercih etmelerine rağmen, kışın deniz kıyılarının daha ılıman ortamına göçerler. Ülkemizde Batı, Orta
ve Doğu Anadolu’daki sulak alanlarda kuluçkaya yatarlar. Göçmen
olanların da aynı bölgelere gelmesiyle kalabalık sürüler oluştururlar.
İspanya, Yunanistan, Güney Fransa ve Arnavutluk’ta yalnızca yaz
aylarında görülürken; Orta Avrupa ve Marmara Denizi kıyıları ve
Trakya’da, tüm Avrupa kıtasında devamlı olarak uygun göller arasında gezindiği ve bulunduğu yerli türlerden sayılmaktadır.
Biyolojisi: Tek eşlidirler. Nisan veya mayıs aylarında yuvasını
suya yakın kuru bir yere yapar. Kuru dal ve kamışlardan yapılan
yuvanın içini tüyleriyle döşerler. Yuvalarına 9-12 adet yumurta
yaparlar. Kuluçkaları 26 gün sürer. Çoğu ördek türlerinde olduğu
gibi yavrular yumurtadan çıkar çıkmaz yuvadan ayrılırlar. Yavruların uçabilmesi 6 hafta kadar sürer.
KADİ FE
DENİ Z
ÖRDEĞİ
(Melanitta fusca)
Genel özellikleri: İri bir deniz
ördeğidir. Erkekleri tamamen siyah, dişileri kahverengi ve sadece
gözlerini alt kısmı ve kanat aynaları
148
beyazdır. Kanat uçlarında uçuşta daha belirgin görülebilen beyaz bant bulunur.
Gaganın kenarları sarı, geri kalan kısmı gri, ayaklar kırmızıdır. Erkek ve dişide
kanat aynalarının beyazlığı, kuşlar uçarken göz alıcı bir görüntü verir ki bu durum ve ayrıca baştaki beyaz lekelerle benzer ördeklerden ayırt edilirler.
Yaşama alanları: Ormanlar ve dağların tepelerindeki göllerde, kuzeydoğudaki yüksek dağ göllerinde ürerler. Genellikle sürüler halinde Baltık
Denizi kıyılarındaki ormanlarda ürerler. Kışladıkları bölgelerden üreme
bölgelerine dönerken tatlı su gölleri civarında konakladıkları görülür. Ancak birçoğu kıyı sularında kışlarlar. Trakya ve Marmara ile Orta ve Batı
Karadeniz sahillerinde kışlayan kış göçmeni kuşlardır.
Biyolojisi: Gruplar halinde birbirlerine kur yaparlar, bu arada birçok erkek, birçok dişinin etrafında toplanır. Kur esnasında erkekler suyun altına
dalarak dişiye yaklaşırlar. Çiftler, özellikle gün batımında birlikte üreme
alanı üzerinde birlikte uçarak uygun bir yuva yapacak yer ararlar. Yuvalarını, göl, deniz veya nehir kenarına dikkatli bir şekilde otların arasına saklayarak yaparlar. Bazen martı kolonileri arasında da yuvaladıkları görülür.
Dişi bir kez yumurtlar.Yumurta sayısı 7-9 arasındadır. Yumurtadan yeni
çıkmış yavrular 30-40 gün içinde anneleri tarafından terk edilir ve 50-55
gün sonra uçmaya başlarlar.
149
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
4.3.3
YIRTICI KUŞLAR
Okan Arıhan - Biyolog
Edwin Vaassen - Kuş Bilimcisi
Yırtıcı kuşlar, dünya üzerinde yaşayan yaklaşık 9000 kuş türü içerisinde en çok ilgiyi çeken
ve korunmaya muhtaç kuş gruplarından biridir.
İnsanlık tarihi boyunca sayısız devletin, kurum
veya örgütün simgesi olan yırtıcı kuşlar her zaman gücün, asaletin ve hâkimiyetin sembolü olmuşlardır. Günümüzde de yırtıcı kuşlar pek çok
ülkenin bayrağında yer almaktadır. Yırtıcı kuşların bu denli ilgi çekmesinin nedeni estetik vücut
yapıları, uçuş konusundaki yetenekleri ve avlanma sırasında sergiledikleri usta manevralardır.
Ancak bu kadar ilgi çeken canlı grubunun ne-
150
silleri ne yazık ki ciddi tehdit altındadır. Yırtıcı kuşların bazı türleri tükenme
sınırına gelmiş veya yakın zamanda tükenme riskindedir. Yırtıcı kuşların azalmasındaki en büyük neden yaşam alanlarının (habitatlarının) yok edilmesidir.
Ormanların yok edilmesi, sulak alanların kurutulması ve bozkırların yanlış
kullanımı bu canlıların yaşama, beslenme ve üreme alanlarını yok etmektedir.
İnsan nüfusunun hızla artması ve kaynakların bilinçsizce tüketilmesi sonucunda özellikle son yüzyılda tüm canlıların ve özellikle de yırtıcı kuşların sayılarında büyük düşüşler olmuş ve dünya üzerindeki dağılımlarında daralmalar
olmuştur. Buna ek olarak tarım ilaçları, bilinçsiz avcılık, atmacacılık, yüksek
gerilim hatları, yuvaların tahribi, yavruların ve erişkin bireylerin Arap ülkelerine kaçırılması bu türlerin yok olmasında önemli faktörlerdir.
Varolan olumsuz koşullara rağmen ülkemiz yırtıcı kuşlar açısından çok zengin bir ülkedir. Avrupa’da bulunan yırtıcı kuşların % 90’dan fazlası Türkiye’de
görülmekte ve yaklaşık % 80’i üremektedir. Türkiye eşsiz konumu nedeniyle
Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarını birleştiren bir köprü durumundadır. Göç esnasında yüzbinlerce yırtıcı kuş doğu Afrika ile Avrupa ve Asya arasındaki göç
yollarını kullanırken Türkiye’den geçmektedirler. Bu nedenle Türkiye yırtıcı
kuşlar açısından çok değerli olup Avrupa’da önemli bir yere sahiptir.
Gündüz ve Gece Yır tıcı Kuşla r ı
Gündüz yırtıcı kuşları (Falconiformes) gündüz avlanan ve halk dilinde
şahin, kartal ve doğan gibi tanımlanan yırtıcıları içerir. Gece yırtıcı kuşları
(Strigiformes) ise gece ya da alacakaranlıkta avlanan bütün baykuş türlerini
içermektedir. Şu ana kadar Türkiye’de toplam 40 tür gündüz ve 10 tür gece
yırtıcı kuş türü tespit edilmiştir.
Yırtıcı Kuşların Faydaları
Yırtıcı kuşlar besin zincirinde en üstte yer aldıklarından dolayı her türlü
besin ile beslenirler. Türden türe neyle beslendikleri çok değişkendir. Ev
faresi, tarla faresi, kör fare, danaburnu, çekirge, küçük karga vb. tarla zararlılarının yanı sıra sürüngenler, amfibiler ve ölen her türlü hayvanın leşi
de temizlenmektedir. Bazı türler çok özelleşmiştir, balık, arı, çöp ya da yılan gibi. Tarla zararlıları, özellikle kara çaylak, bütün deliceler, küçük kerkenez, kerkenez, aladoğan, uludoğan, şahin, kızılşahin, şahkartal ve bütün
baykuşlar tarafından yenmektedir. Bunların yanı sıra meyvelere zarar veren
sığırcıklar ve benzeri küçük kuşlar özellikle atmaca, çakırkuşu, delicedoğan,
151
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
bıyıklıdoğan ve gökdoğan tarafından yenmektedir. Gündüz yırtıcı kuşlarını 8 gruba ayırabiliriz;
A RIŞAHİ NLERİ
Arışahinlerinin Türkiye’de 2 türü bulunur: arışahini (Pernis
apivorus) ve tepeli arışahini (P. ptilorhynchos). Arışahinleri ağırlıklı
olarak arı, yaban arısı ve onların pupaları ile beslenir. Ayrıca peteklerini de yer. Arılar tarafından sokulmaması için gagadan gözlerin
arkasına kadar kafası özel pullarla kaplıdır. Yaprak döken ormanlarda yaşarlar. Arışahinlerinde kanatların alt tüylerinin rengi ve dağılımı şahinlerinkine çok benzer. Ancak boyunları ve kuyrukları daha
uzundur. Tüy renklerinde varyasyon çoktur, koyu kahverengiden
açık beyaza kadar değişebilir. Arışahini yaygın olmasına rağmen
(özellikle göç esnasında) tepeli arışahini’nin yalnızca iki kaydı vardır. Aralarındaki fark kuyruklarındaki bantlarıyla ayırt edilir.
ÇAYL AKL AR
Çaylakların Türkiye’de 3 türü bulunur: ak çaylak (Elanus caeruleus), kara çaylak (Milvus migrans) ve kızıl çaylak (M. milvus). Kara ve
kızıl çaylak birbirine çok benzer, her ikisi her türlü av ile beslenebilir.
Yine de ağırlıklı olarak kemirgen ve balık ile beslenir. Arada küçük
kuşlar, sürüngen, leş ve çöp de yer. Çaylaklar genellikle alçak bölgelerde sulak ovalarda yaşarlar. İsimlerinin açıkladığı gibi kara çaylak
koyu kahverengi ve kızıl çaylak kızıl renklere sahiptir. En ayırıcı nokta
kuyruklarıdır. Kızıl çaylağın kuyruğu kara çaylaktakinden daha derin
ve kolaylıkla fark edilen bir çatala sahiptir. Kara çaylak kuyruğunu
kapattığı zaman çatallı görünür ve tam açtığında düz görünür. Kara
çaylak Türkiye’de oldukça yaygın iken kızıl çaylak nadiren görülmektedir. Ak çaylak Türkiye’de çok nadiren görülen rastlantısal bir yırtıcı
kuş türüdür. Ağırlıklı olarak fare ve diğer küçük kemirgenlerle beslenir. Genelinde gri renkte olan bu kuşun kanat üstünde “omuzlarında”
ve altında kanat uçlarında siyah lekeleri vardır. Gözleriyse kırmızıdır.
152
A K BA BA L AR
Akbabaların Türkiye’de 4 türü bulunur: sakallı akbaba (Gypaetus barbatus),
küçük akbaba (Neophron percnopterus), kızıl akbaba (Gyps fulvus) ve kara akbaba
(Aegypius monachus). Akbabaların hepsi de leş ve çöp ile beslenir. Yalnız sakallı akbaba ağırlıklı kemik ve kemikten çıkan ilik ile beslenir. Sakallı akbabaya
Türkiye’nin bütün yüksek dağlık bölgelerinde (1.500 m) rastlanır ve öteki akbabalardan çok farklı bir görünüme sahiptir. Kızılımsı sarı göğsü ve kafası dışında
üst ve alt kısmı tamamen siyah renktedir ve göz gaga arasında aşağı sarkan ve
“sakal” olarak adlandırılan bir tüy demetine sahiptir. Kuyruğu uzun ve sivri
uçludur. Küçük akbaba çöplüklerin civarında ve kayalıklarda çok görülür. Alt
ve üst tüyleri siyah beyaz olup biraz da akpelikan ya da leyleği andırır. Ancak
kuyruk, sakallı akbabada olduğu gibi sivri ve beyazdır. Kafaları tamamen sarıdır.
Kara akbaba ise bazen 3 metreyi bulan kanat açıklığıyla Avrupa’da bulunan en
geniş kanat açıklığına sahip kuş türlerinden birisidir. Geniş karaçam ormanlarında yaşarlar. İsmi kara olmasına rağmen aslında rengi koyu kahverengidir.
Kafası kel ve boynunda daha açık kahverengi tüyleri vardır. Kızıl akbaba filmlerden bildiğimiz akbabalara benzer, kafaları ve uzun boyunları tamamen keldir.
Boyunlarının alt kısmında yine açık kahve ve beyaz tüyleri vardır. Uçma tüyleri
siyah ve örtü tüyleri kızıl renktedir. Kızıl akbabalar kayalık bölgelerde yaşarlar.
DELİCE L ER
Delicelerin Türkiye’de 4 türü bulunur: saz delicesi (Circus aeruginosus), gökçe
delice (C. cyaneus), bozkır delicesi (C. macrourus) ve çayır delicesi (C. pygargus).
Deliceler genellikle kemirgen ve kuşlar ile beslenirler, bazen de sürüngen ve
amfibileri de (iki yaşamlılar) yerler. İsimlerinin açıkladığı gibi yaşadıkları yerler
153
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
sulak alanlar, bozkırlar ve çayırlardır. Oldukça yaygın olan saz delicesi sazlıklı sulak alanlarda yaşar ve sürekli sazlar üzerinde uçarak
avlanır. Sarı kafaları ve omuzları hariç, rengi tamamen kahverengidir. Kanatlarını hep “V” şeklinde tutarlar. Öteki üç delice türü
birbirine çok benzer. Erkekleri gri renktedir ve kanatlarında türe
bağlı değişik siyah lekeleri vardır. Bazı türlerde siyah çok az iken
bazılarında daha fazla ve belirgindir. En az siyah, yalnızca kanat
uçlarında siyah tüyler bulunduran bozkır delicesinde görülür, gökçe delicede siyahlık biraz daha fazladır ve çayır delicesinde kanat
uçları oldukça siyahtır, ayrıca kanat boyunca iki siyah bant görülür. Dişi kuşlar ise birbirinden çok zor ayırt edilir ve arazideyken
tanımlanmaları neredeyse imkansızdır. Gökçe delice yalnız kış ve
göç esnasında görülür. Bozkır delicesi ise nadir olmakla birlikte göç
esnasında ve ara sıra yaz ya da kış aylarında da görülmektedir. Çayır
delicesi yaz göçmenidir ve dolayısıyla kış boyunca görülmez.
ATM ACAL AR
Atmacaların Türkiye’de 3 türü bulunur: atmaca (Accipiter nisus),
çakırkuşu (A. gentilis) ve yoz atmaca (A. brevipes). Atmacalar yoz
atmaca’nın dışında genellikle küçük ve orta büyüklükteki kuşlar ile
beslenirler. Yoz atmaca ise daha çok kemirgen ve sürüngenler ile
beslenir. Hepsi her türlü yaprak döken ormanlarda yaşar. Atmaca ve
çakırkuşu birbirine çok benzerler, alt tüyleri beyaz ve siyah çizgilidir.
Atmaca alttan daha çizgilidir ve kuyruğu düz biter. Atmaca’nın dişisi çakırkuşu’nun erkeği büyüklüğündedir. Yozatmaca ise alttan çizgisizdir ve kanat uçları siyahtır. Göğüslerinde sarı kızıl tüyleri vardır.
ŞA HİNLER
Şahinlerin Türkiye’de 3 türü bulunur: şahin (Buteo buteo), kızılşahin (B. rufinus) ve paçalı şahin (B. lagopus). Şahinler genellikle
kemirgen ve sürüngen ile beslenirler. Bunların yanı sıra küçük kuşlar ve böcekleri de yer. Çoğu zaman ağaçta ürerler. Ancak kızılşahin
154
kayalıklarda da üreyebilir. Şahinler birbirine çok benzerler. Kanat altı tipik şahin
formuna sahiptir. Ana uçma tüyleri tamamen siyah ve yardımcı uçma tüyleri
beyaz ve uçları siyahtır. Omuzlarında siyah lekeler vardır. Kapatma tüyleri ise
kremden koyu kahve ve koyu kızıl arasında değişebilir. Şahin genellikle koyu
kahverengidir, yine de renkleri açık kremden koyu kahveye kadar değişebilir.
Bazen şahin, kızıl şahinin olduğu gibi kızıl renginde de olabilir. Ancak göğüslerindeki kolye ayırt edici bir unsur olur. Kızılşahin kremden koyu kızıl rengine
kadar değişken olabilir. Erişkinlerde kuyruk ve kafa göğüs kadar açık sarıdır.
Uçarken kanatlan şahinden farklı “V” şeklinde tutarlar. Ayrıca şahinden daha
yapılı ve büyüktürler. Öyle ki kartalvari bir görünümleri vardır. Şahinse daha zariftir. Paçalı şahin, şahine çok benzer ancak ayakları pençelerine kadar tüylüdür.
K A RTA L L AR
Kartalların Türkiye’de 10 ayrı türü bulunur: akkuyruklu kartal (Haliaetus albicilla), yılankartalı (Circaetus gallicus), küçük ormankartalı (Aquila pomarina),
büyük ormankartalı (A. clanga), bozkır kartalı (A. nipalensis), şahkartal (A. heliaca), kaya kartalı (A. chrysaetos), tavşancıl (Hieraetus fasciatus), küçükkartal (H. pennatus) ve balık kartalı (Pandion haliaetus). Akkuyruklu kartal ağırlıklı olarak balık
ile beslenir ve göller civarındaki ormanlarda yaşar. Gençler koyu, tamamen koyu
siyah kahverengidir. Erişkinler ise beyaz kuyruklarının dışında tamamen kahverengidir. Uçarken boyunları oldukça uzun görünür ve kanatları çok geniştir. Yılan
kartalı ağırlıklı olarak yılan ile beslenir ama arada bir başka sürüngenleri de yiyebilir. Türkiye’nin her yerinde görülebilir. Alttan tamamen beyaz olup kafaları koyu
kahverengi ya da siyahtır. Kanatlar ve kuyruğun altında kahverengi çizgileri vardır.
155
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
“Aquila” ailesine bağlı kartallar birbirine çok benzer, tüyleri tamamen kahverengi tonlardan oluşur. Küçük ormankartalında kuyruk sokumunda beyaz bir çizgi bulunur. Ayrıca kanatların altında
omuzların hizasında iki ufak beyaz çizgi vardır. Büyük orman kartalında bunlar yoktur ve kanatları daha geniştir. Bozkır kartalının
gençlerinde kanat boyunca geniş beyaz çizgiler olur. Erişkinler ise
daha açık kahverengindedir. Şahkartalın kafası açık sarıdır ve sırtında beyaz lekeleri vardır. Uçarken kanatlarını düz tutar. Kaya kartalının da sarı kafası vardır ve uçarken kanatlarım “V” şeklinde tutar.
Gençlerin kuyruk sokumunda oldukça geniş beyaz bir bant vardır.
Tavşancıl ya da başka bir adıyla atmaca kartalı hem atmacaya
hem de kartala benzer. Alt tarafında siyah beyaz renkleri vardır.
Göğsü siyah kırçıllıdır. Kanatların altında iki siyah virgül şeklinde bantları vardır. Kuyruğu uzun ve ucunda siyah bir bant vardır.
Küçükkartal ise alttan yine siyah beyaz rengindedir ancak bunda
uçma tüyleri siyah ve kapatma tüyleri beyazdır. Bazen kapatma
tüyleri de kahverengi olabilir. Kuyruk yine uzunca ve siyahtır. Balıkkartalı da tamamen siyah beyazdır. Kanatları uzun ve zariftir,
göğüs siyah kolyeli ve beyaz renklidir. Omuzlar ve kanat uçları siyahtır. İsminden anlaşılabileceği gibi en çok balıkla beslenir.
156
DOĞ A NL A R
Doğanların Türkiye’de 11 ayrı türü bulunur: küçük kerkenez (Falco naumanni), kerkenez (F. tinnunculus), aladoğan (F. vespertinus), boz doğan (F. columbarius), delice doğan (F. subbuteo) ada doğanı (F. eleonorae), gri doğan (F.
concolor), bıyıklı doğan (F. biarmicus), uludoğan (F. cherrug), küçük gökdoğan
(F. pelegrinoides) ve gökdoğan (F. peregrinus). Doğanlar iki gruba ayrılır, ilk 7 tür
küçük doğanlar ve ikinci grubuna giren son 4 tür büyük doğanlardır. Doğanların öteki yırtıcılardan en büyük farkı sivri kanatlı olmaları ve bıyıklar biçiminde
görülen siyah tüylere sahip olmalarıdır. Gagaları da diğer türlere nazaran daha
küçüktür. Küçük kerkenez ve kerkenezin dişileri birbirine çok benzer. Siyah
benekli ve kahverengidirler. Kerkenezin tırnakları siyahken küçük kerkenezinki
tamamen sarıdır. Küçük kerkenezin kuyruğundaki iki orta tüyü daha uzundur.
Erkeklerinde küçük kerkenezin sırtında iki gri leke vardır. Bunlar kerkenezde
yoktur. Akdoğanın erkeği ise tamamen gri, kuyruk sokumu ve ayakları kırmızıdır. Dişilerin kafaları ve göğüsleri kızıl ve sırtları gri lekelidir. Ayaklan da kırmızı renktedir. Delicedoğan, adadoğanı ve gridoğan da birbirine çok benzerler.
Üstten tümü koyu gridir. Alttan göğüsleri, ada doğanında siyah kılçıklı kızıl
rengindedir, delice doğanındaysa siyah kılçıklı krem ve kuyruk sokumu kızıldır.
Gridoğan bunlardan farklı olarak tamamen gridir. Bozdoğan doğanların en küçüğüdür. Dişinin sırtı koyu kahve, göğsü kahverengi benekli ve krem rengidir.
Erkekler üstten gri, alttan da koyu kahve benekli kızıldır.
157
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
Büyük doğanlar da birbirine çok benzer. Küçük gökdoğan dışında büyüklükleri hemen hemen aynıdır. Bıyıklı doğanın sırtı
gökdoğan ve küçük gökdoğanda olduğu gibi koyu grimsi mavidir, Uludoğanın sırtı ise kızıl kahverengidir. Bıyıklı doğanın kafa
üstü kızıl kahverengidir. Bu şekilde gökdoğandan kolayca ayırt
edilebilir. Uludoğanın dışındakiler genellikle kuşlarla beslenir.
Uludoğan ise küçük ve orta boy kemirgenleri tercih eder. Ancak arada bir yine de kuş ile beslenebilir.
Ge ce Yır tıcı Kuşla r ı
(Strıgıformes)
Baykuşların Türkiye’de 10 türü bulunur: Peçelibaykuş (Tyto
alba), kır baykuşu (Asio flammeus), kulaklı ormanbaykuşu (Asio
otus), puhu (Bubo bubo), balıkçı puhu (Ketupa zeylonensis), alacabaykuş (Strix aluco), paçalı baykuş (Aegolius funereus), ishakkuşu (Otus
scops), çizgili ishakkuşu (Otus brucei) ve kukumav (Athene noctua).
Puhunun dışında bütün baykuşlar ağırlıklı olarak küçük kemirgen ve böcekler ile beslenirler. Puhu ise her türlü kuş buna
yırtıcı kuşlar da dâhil, küçük ve orta boy memeli de yer. Peçelibaykuş çoğu zaman eski binalarda ürer ve yalnızca geceleri avlanır. Yüz çehresi tamamen beyazdır. Göğüs ve kafanın diğer kısımları beyaza yakın açık sarı ve beneklidir. Üstten açık sarı ve
gri lekelidir. Gözleri siyahtır. Kırbaykuşu çayırlarda yaşar. Kış aylarında Türkiye’yi ziyaret eder. Alttan krem rengi ile kahverengi
beneklidir. Üstten omuzları siyah ve omuzların çevresinde açık
san lekeleri vardır. Diğer kısımlarda yine krem rengi kahverengi
lekelidir. Gözleri sarıdır. Kulaklı ormanbaykuşu puhuya çok benzer. Puhudan farklı daha küçük boya sahip (maks. 40 cm), yüz
çehresi kızıl kahverengi ve gözleri sarımsı portakal rengindedir.
Puhuda ise gözler kızıl ve çehre kahverengidir. Ayrıca puhunun
boyu 60 cm’den daha küçük olmaz. İkisinin de kulakları vardır.
Aslında bunlar kulak değil tüy çıkıntılarıdır. İki türün de rengi
san ve kahverengi çizgili lekelidir. Balıkçı puhu daha küçüktür ve
158
kulakları yatay bir şekilde gözlerden itibaren kafalarında yer alır ve çok uzundur. Genellikle balık ile beslenir.
Alacabaykuş kırbaykuşuna çok benzer, ancak gözleri siyahtır ve kafa üstünden
gagalara doğru iki beyaz çizgisi vardır. İki formu vardır, gri/krem ve kızıl/krem
lekeli renkte olabilirler. Göğüsleri aşağı doğru çizgilidir. Paçalıbaykuş ormanlarda
yaşayan küçük bir baykuştur. Yüzleri beyaz ve çevresinde siyah bir bant vardır.
Gözleri sarıdır ve kuş tamamen beyaz kahverengi lekelidir. Kafa üstünde kulakların yerinde iki siyah leke vardır. İshakkuşu yine iki formda olabilir, kızıl/
kahverengi ve gri formu. Renkleri dolayısıyla ağaç kabuğuna çok benzer ve ağaç
üzerinde çok iyi kamufle olabilirler. İnce siyah çizgileri ve küçük beyaz lekeleri
vardır. Gözleri sandır. Küçük kulakları arasında siyah çizgi oluşturan siyah lekeleri vardır. Çizgili ishakkuşu buna çok benzer ancak omuzlarında ishak kuşunda
olduğu gibi beyaz lekeleri yoktur ve siyah çizgileri daha incedir. Kukumav ismini
kedivari bağırışından almıştır. En küçük baykuş olan bu tür yine iki ayrı formda
olabilir. Beyaz lekeli kahverengi ve beyaz lekeli gri renginde olabilir. Gözleri sarıdır ve sırtlarında kafa ve sırtın birleştiği yerde “V” şeklinde beyaz bir çizgi vardır.
Ağırlıklı böcek ile beslenir, arada fare ya da küçük kuşları da yiyebilir.
Yırtıcı kuşlar hayatlarını sürdürebilmek için sürekli avlanmak zorunda olan
canlılardır. Doğal dengenin önemli bir parçası olan yırtıcı kuşların korunması
tüm yaban hayatının korunması anlamına gelmektedir.
159
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
KAY N A KL A R
Albayrak, İ., Pamukoğlu, N., Kaya, M.A. (2007), Bibliography of Turkish
Eventoed Ungulates (Mammalia: Artiodactyla), Munis Entomology & Zoology, 2 (1): 143-162.
Ambarlı H., Bilgin, C.C. (2008), Çengel Boynuzlu Dağ keçisi, Yeşiliz dergisi: Eylül-Ekim Sayı:11, Sayfa 56-59.
Çetin, O., Kırıkçı, K. (2000), Alternatif Kanatlı Yetiştiriciliği, SülünKeklik, Sel-Ün Vakfı Yayınları, Konya.
Gündoğdu, E. (2006), Isparta Yöresinde Yaban Keçisi Capra aegagrus Erxleben 1777’nin Populasyon Ekolojisi. Doktora tezi, S.D. Ü. Fen Bil. Ens.
Heinzel, H., Fitter, R., Parslow, J. (1995), Türkiye ve Avrupa’nın Kuşları,
Doğal Hayatı Koruma Derneği, İstanbul.
http://animaldiversity.ummz.umich.edu/site/accounts/information/
Cervus-elaphus.html
http://www.milliparklar.gov.tr, 2011-2012 Av Yılı (1 Nisan 2011-31 Mart
2012) Av Turizmi Uygulamalarını İçerir İlkeler.
http://www.milliparklar.gov.tr, 2011-2012 Av Dönemi Merkez Av Komisyonu Kararı
http://www.mus.gov.tr/toykusu.aspx.
http://www.trakus.org.
http://www.tramem.org/memeliler.
Kasparek, M., Kasparek A., Gözcelioğlu B., Çolak E., Yiğit N., (2004),
On the Status And Distribution of Striped Hyaena, Hyaena Hyaena, in Turkey, Zoology in the Middle East 33, 2004: 93–108.
Kırıkçı, K. (2010), Emanetimiz, Fakat Bu Gidişle Mirasımız Olmayacak!,
Anadolu yaban koyunu Ovis gmelini Anatolica). Avdoğa, 85; 43-45.
Küçük, Ö. (2011), Daday Orman İşletme Faunası, Sunu. http://web.ogm.
gov.tr/birimler/bolgemudurlukleri/kastamonu/FSCOrmanYönetimi/Dokumanlar/Raporlar/
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim Kitabı, (2005), T.C. Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü, Eğitim Yayınları,
I. Cilt (Ankara, Tunç Reklam)
Turan N., (1984), Türkiye’nin Av ve Yaban Hayvanları, Memeliler.
Turan, N. (1990), Türkiye’nin Evcil ve Yaban Hayvanları: Kuşlar. Orman
Genel Müd. Eğitim Dairesi Başkanlığı Yayınları, Ankara.
Üçbaş, K. (1999), Avcının Temel Eğitim Kitabı, 4 Renk Matbaası, Ankara.
160
161

Benzer belgeler

Bıldırcın Avı - 8. Bölge Müdürlüğü

Bıldırcın Avı - 8. Bölge Müdürlüğü Yaşama alanları: Yerli bir kuşumuzdur. Geçmiş zamanda Karadeniz bölgesinde, Marmara ve Trakya’nın bazı bölgelerinde, Sakarya ve Kocaeli illerinde bol miktarda bulunurdu. Buralarda üretilerek salına...

Detaylı