ilköğretim okulu yöneticilerinin - Açık Erişim Sistemi

Transkript

ilköğretim okulu yöneticilerinin - Açık Erişim Sistemi
T.C.
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
BATI TRAKYA’DA MÜZİĞİN
TÜRK YUNAN KÜLTÜREL ETKİLEŞİMİ
BAĞLAMINDA İNCELENMESİ
EVRİM KAŞIKÇI
TEZ DANIŞMANI
PROF. DR. SİBEL TURAN
EDİRNE 2012
i
Tezin Adı: Batı Trakya’da Müziğin Türk Yunan Kültürel Etkileşimi Bağlamında
İncelenmesi
Hazırlayan : Evrim KAŞIKÇI
ÖZET
Türk devletlerinin dünyanın farklı coğrafyalarında uzun süreli varlığı o
coğrafya üzerindeki toplumları kültürel yönden etkilerken şüphesiz aynı etkileşim
durumu Türk toplumu içinde geçerli olmuştur. Bu bağlamda; yıllarca beraber
yaşamış toplumlar arasında kültürlerin birbirinden etkilenip etkilenmediğini
sorgulamak doğru bir yaklaşım olmamakla beraber burada sorgulanması gereken
ancak ve ancak bu toplumların kültürlerinin birbirlerinden ne kadar etkilendiği
olabilir. Bu araştırma ile Batı Trakya Bölgesinde yaşayan Türk ve Yunan toplumları
arasındaki kültürel etkileşimin müzik odaklı olarak hangi boyutlarda gerçekleştiğinin
değerlendirilmesinin yanında Türk-Yunan ortak müzik çalışmalarının uluslararası
ilişkiler açısından ne gibi sonuçlar doğurduğunun tespit edilmesi amaçlanmıştır.
Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden biri olan kültür analizi yaklaşımı
ile desenlenmiştir. Araştırma amacı kapsamında veri toplanabilmesi için doküman
analizi ve görüşme tekniklerinden yararlanılmıştır. Bu doğrultuda iki ülke kültürünü
barındıran ortak müzik çalışmalarına ait dokümanlar incelenmiş ayrıca Batı
Trakya’da yaşayan ve araştırmanın çalışma grubunu oluşturan 13’ü Türk, 8’i Yunan
toplam 21 kişi ile yapılan yüz yüze görüşmeler kayıt altına alınmıştır.
Araştırma ile elde edilen bulgulardan katılımcıların Türk-Yunan ortak
müzik çalışmalarıyla ilgili çoğunlukla olumlu görüşlere sahip olduğu ve müziğin
kültürel etkileşime katkısı olduğunu düşündükleri sonucuna varılmıştır. Bununla
birlikte yapılan ortak müzik çalışmalarının toplumlararası kültürel uzlaşmaya,
iletişimin kolaylaşmasına ve önyargıların azalmasına, dostluk ve barışın gelişmesine
katkı sağladığı görüşünde olanlar olduğu gibi bu çalışmalara olumsuz bakanlar,
şüpheyle yaklaştıklarını, inandırıcı bulmadıklarını belirtenler de bulunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Kültürel Etkileşim, Ortak Kültür, Ortak Dağar, Türk Yunan,
Batı Trakya.
ii
The Name Of The Thesis: The Analysis of Music in Western Thrace within the
Context of Turkish-Greek Cultural Interaction
Prepared by: Evrim KAŞIKÇI
ABSTRACT
Long dominance of Turkic states on various societies dispersed in vast
geographies around the globe has created immense mutual cultural influences. While
the existence of such mutual interactions is a trivial fact, the research question to be
put here is to bring into the open the extent of these interactions. In that regard the
aim of the present research is two folded: First, an evaluation of cultural interactions
between Western Thrace Turkish society and local Greek society with focus on
music; second, determination of the influence of common music studies between the
two societies on internation relations between the two countries.
The pattern of the present research is cultural analysis approach, which is a
quantitative method. In data acquisition, document analysis and interview techniques
are utilized. Accordingly, many common music works involving the common culture
of the two countries are analysed, while also face-toface interviews are done with 21
people (13 Turks, 8 Greeks) that live in Western Thrace and constitute the working
group of the research.
With satisfactory evidence it is inferred that the majority of participants
have affirmative views on Turkish-Greek common music studies and their influence
on cultural interaction. As examples to opposite views on the influence of common
music studies, their importance on intercultural reunion, ease of communication,
minimising prejudice, strengthening ties of fellowship and peace have been
emphasized as a positive outlook, while some spectical and dubious viewpoints have
also been received.
Key Words: Cultural Interaction, Common Culture, Common Literature, TurkishGreek, Western Thrace.
iii
ÖNSÖZ
Kültürel göstergeler toplumların birçok açıdan değerlendirilebilmesine
olanak tanımaktadır. Bu göstergelerin önemli bir parçası olan müzik ve bağlı olarak
yapılan müziksel değerlendirmelerle de toplumların kültürel görüngüleri üzerinde bir
yargıya varmak mümkündür. Kültürlerarası etkileşimde coğrafik, ekonomik veya
siyasi nedenler toplumlar arasındaki dinamikleri etkileyebilmektedir. Bu açıdan
bakıldığında Türk ve Yunan toplumları gibi ulusal tepkeleri güçlü olan toplumların
sürekli çekişme içerisinde olmalarına rağmen farklı nedenlerle ilişki kurmaları,
benzer bir müzikal yapıya sahip olmaları, aynı ezgilere sahip iki dildeki şarkılarının
sayıca fazlalığı dikkat çekmektedir.
Sonuç olarak; toplumların birlikte veya komşuluk ilişkileri içerisinde
yaşamalarından veya tarihsel süreç içerisinde birlikte yaşamış olmalarından
kaynaklanan bir ortak değerler bütününden söz etmek mümkün görünmektedir.
Günümüzde siyasi veya teolojik nedenlerle çekişme içerisinde bulunmalarına
rağmen her iki toplumun ortak dağarındaki birçok şarkının varlığı kültürlerarası
etkileşime atıfta bulunan önemli bir gösterge olarak değerlendirilmesi gerekir.
Uluslararası İlişkiler Bölümü’ndeki eğitimim süresince desteğini hiçbir
zaman esirgemeyen danışmanım Prof. Dr. Sibel TURAN’a, çalışmanın müzik
boyutu
konusundaki
katkılarından dolayı
ikinci
danışmanım
Prof.
Atilla
SAĞLAM’a, bölümümüzün değerli öğretim üyelerine, Batı Trakya’da bulunduğum
süre içerisinde değerli fikirlerini benimle paylaşan Batı Trakyalı hemşerilerime,
çalışmaya yaptıkları değerli katkılarından dolayı Yrd. Doç. Dr. Tuncer BÜLBÜL ve
Yrd. Doç. Dr. Cem ÇUHADAR’a, hayatımın her döneminde yanımda olduklarını
hissettiren anne ve babam Mualla ve Mehmet KAŞIKÇI’ya, hiçbir konuda desteğini
esirgemeyen eşim Nihal KAŞIKÇI’ya ve en çokta bu keyifli fakat yorucu dönemde
gülümsemesiyle bana güç veren oğlum Ali KAŞIKÇI’ya içten teşekkürler.
Evrim KAŞIKÇI
Edirne, Temmuz 2012
iv
İÇİNDEKİLER
Sayfa No
ÖZET
................................................................................................................ İ
ABSTRACT ............................................................................................................ İİ
ÖNSÖZ
..............................................................................................................İİİ
İÇİNDEKİLER ...................................................................................................... İV
ÇİZELGELER LİSTESİ ...................................................................................... Vİİİ
ŞEKİLLER LİSTESİ ............................................................................................... X
FOTOĞRAFLAR LİSTESİ .................................................................................. Xİİ
GRAFİKLER LİSTESİ ........................................................................................ Xİİİ
KISALTMALAR LİSTESİ ..................................................................................XİV
BİRİNCİ BÖLÜM
GİRİŞ
1.1. Problem ............................................................................................................ 2
1.2. Amaç ............................................................................................................... 3
1.3. Önem ............................................................................................................... 3
1.4. Sayıltılar ........................................................................................................... 4
1.5. Sınırlılıklar ........................................................................................................ 5
1.6. Araştırma Modeli .............................................................................................. 5
1.7. Çalışma Grubu .................................................................................................. 6
1.8. Verilerin Toplanması......................................................................................... 6
1.9. Verilerin Çözümlenmesi .................................................................................... 7
v
İKİNCİ BÖLÜM
İLGİLİ ALANYAZIN
2.1. Batı Trakya ....................................................................................................... 8
2.1.1. Coğrafi Konum........................................................................................ 8
2.1.2. Nüfus Yapısı ..........................................................................................10
2.1.3. Batı Trakya’nın ve Türk Azınlığın Tarihsel Geçmişi .............................13
2.2. Kültür ve İlgili Kavramlar ................................................................................22
2.2.1. Kültür (Değerler Bütünü) .......................................................................22
2.2.2. Kültürel Kimlik ......................................................................................26
2.2.3. Kültürel Etkileşim ..................................................................................28
2.2.4. Kamu Diplomasisi ve Kültür ..................................................................30
2.2.5. Kültür ve Müzik .....................................................................................32
2.2.6. Kültürel Uzlaşma ve Müzik ....................................................................35
2.2.6.1. Uluslararası
Gençlik
Müzik
Örgütü
(Jeunesses
Musicales
International-JMI) .....................................................................................36
2.2.6.2 . İsrail Filistin Örneği .....................................................................38
2.2.6.3 . Antakya Medeniyetler Korosu ......................................................40
2.2.6.4 . Yahudi Alman Örneği ..................................................................43
2.2.6.5 . Kardeş Türküler Projesi ................................................................44
2.2.6.6 . Kıbrıs İki Toplumlu Koro .............................................................46
2.2.6.7 . Kıbrıs Dance For Peace (Barış İçin Dans) .....................................49
vi
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
BULGULAR ve YORUM
3.1. Türk Yunan Kültürel Etkileşimine Yönelik Bulgular ........................................52
3.1.1. Türkiye ve Yunanistan Arasındaki Ortak Müzik Çalışmalarından Örnekler
..........................................................................................................52
3.1.1.1. Bosphorus Topluluğu ......................................................................53
3.1.1.2. Ross Daly .......................................................................................68
3.1.1.3. Mikis Theodorakis-Zülfü Livaneli ...................................................70
3.1.1.4. Maria Farandouri-Zülfü Livaneli .....................................................74
3.1.1.5. Haris Alexiou-Sezen Aksu ..............................................................77
3.1.1.6. Hüsnü Şenlendirici-Trio Chios ........................................................78
3.1.1.7. Dilek Koç-Glikeria ..........................................................................80
3.1.1.8. Ajda Pekkan....................................................................................83
3.1.1.9. Yeni Türkü......................................................................................84
3.1.1.10. Cihat Aşkın ...................................................................................86
3.1.1.11. Derya Türkan - Sokratis Sinopoulos ..............................................88
3.1.1.12. Muammer Ketencoğlu ...................................................................90
3.1.1.13. Candan Erçetin ..............................................................................92
3.1.1.14. Melihat Gülses ..............................................................................94
3.1.1.15. Stelios Kazantzidis ........................................................................97
3.2. Batı Trakya’da Türk Yunan Kültürel Etkileşimine Yönelik Bulgular .............. 100
3.2.1. Batı Trakya’da Türk Yunan Ortak Müzik Çalışmalarından Örnekler .... 100
3.2.1.1. Balkanatolia Grubu ....................................................................... 100
3.2.1.2. Hristos Hatzopulos ve Nota Müzik Okulu ..................................... 104
vii
3.2.2. Batı Trakya’da Türk Yunan Ortak Müzik Çalışmalarının
Kültürel
Etkileşime Etkilerine Yönelik Bulgular .......................................................... 113
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
SONUÇLAR ve ÖNERİLER
4.1. Sonuçlar ......................................................................................................... 126
4.2. Öneriler .......................................................................................................... 131
KAYNAKÇA ....................................................................................................... 133
EKLER
............................................................................................................ 143
Ek-1 : Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan Krallığı Arasında Kültür Anlaşması
(1951)
..................................................................................................... 143
viii
ÇİZELGELER LİSTESİ
Çizelge 1:Milliyetlere Göre Nüfus Dağılımı ...........................................................11
Çizelge 2:1922 yılı Batı Trakya’da Milliyetlere Göre Nüfus Dağılımı ....................12
Çizelge 3:Osmanlı İmparatorluğu’nda Müzik Albüm Serisinde Yer Alan Sanatçılar
...............................................................................................................................60
Çizelge 4:Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik-Türk Rum Bestekarlar Albümünde Yer
Alan Eserler ............................................................................................................61
Çizelge 5:Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik - Mevlevi Ayinleri ve Bektaşi Nefesleri
Eser Listesi .............................................................................................................61
Çizelge 6:Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik - Eğlence Müzikleri ve Zeybekler
Albümünde Yer Alan Eserler ..................................................................................62
Çizelge 7:Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik - Rum ve Türk Bestekarlar&Anadolu
Aşıkları Albümünde Yer Alan Eserler .....................................................................63
Çizelge 8:Anadolu Feneri-Türk ve Rum Aşk Türküleri
Albümünde Yer Alan
Sanatçılar ................................................................................................................63
Çizelge 9:Anadolu Feneri-Türk ve Rum Aşk Türküleri Albümünde Yer Alan Eserler
...............................................................................................................................64
Çizelge 10:Heybeli'den Son Vapur Albümünde Yer Alan Sanatçılar .......................65
Çizelge 11:Heybeli'den Son Vapur Albümünde Yer Alan Eserler ...........................65
Çizelge 12:Balkan Düşleri Albümünde Yer Alan Eserler ........................................67
Çizelge 13:Maria Farandouri ve Zülfü Livaneli Memory of Water (Suyun Belleği)
Albümünde Yer Alan Eserler ..................................................................................76
Çizelge 14:Hüsnü Şenlendirici ve Trio Chios / Ege’nin İki Yanı Albümünde Yer
Alan Eserler ............................................................................................................79
Çizelge 15:Dilek Koç Sevdalım Aman Albümünde Yer Alan Eserler .....................81
Çizelge 16:Ajda Pekkan’s Greek Songs Albümünde Yer Alan Eserler ....................84
Çizelge 17:Yeni Türkü Grubu Külhani Şarkılar Albümünde Yer Alan Eserler ........86
Çizelge 18:Derya Türkan-Sokratis Sinopoulos İstanbul’dan Mektup Albümünde Yer
Alan Eserler ............................................................................................................89
Çizelge 19:İzmir Hatırası – Eski İzmir’den Türk Rum ve Yahudi Türküleri
Albümünde Yer Alan Eserler ..................................................................................91
ix
Çizelge 20:Candan Erçetin Aman Doktor Albümünde Yer Alan Eserler ve
Açıklamaları ...........................................................................................................94
Çizelge 21:Melihat Gülses İstanbul’dan Atina’ya Türküler Albümünde Yer Alan
Eserler ....................................................................................................................96
Çizelge
22:Stelios
Kazantzidis’in
Türkiye’de
Çıkarılan
Anadolu
Şarkıları
Albümünde Yer Alan Eserler ..................................................................................98
Çizelge 23:Ortak Müzik Çalışmalarına Yönelik Türk ve Yunan Katılımcıların
Görüşleri ............................................................................................................... 113
Çizelge 24: Batı Trakya’da Gerçekleştirilen Ortak Müzik Çalışmalarının Toplumsal
Uzlaşma ve Kültürel Etkileşime Katkısına Yönelik Türk ve Yunan Katılımcıların
Görüşleri ............................................................................................................... 117
Çizelge
25:Usta
Müzisyenler
Tarafından
Gerçekleştirilen
Ortak
Müzik
Çalışmalarının Toplumsal Uzlaşma ve Kültürel Etkileşime Katkısına Yönelik Türk
ve Yunan Katılımcıların Görüşleri ........................................................................ 121
Çizelge 26: Türk Yunan Dostluğuna Katkısı Olanlar Araştırması Oy Dağılımı .... 122
x
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 1:Batı Trakya Bölge Haritası .......................................................................... 9
Şekil 2:Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Bayrağı .......................................................15
Şekil 3:İstanbul’un Rum Bestekarları Albüm Kapağı Görünümü ............................56
Şekil 4:Pallas Konseri Canlı Kaydı Albüm Kapağı Görünümü ................................57
Şekil 5:Atina Herod Attikus Tiyatrosu Canlı Kaydı Albüm Kapağı Görünümü .......58
Şekil 6:Bosphorus’a verilen Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü ...........................58
Şekil 7:540 Yıl Sonra Albümü Kapağı Görünümü ..................................................59
Şekil 8:Labirent’in Sesi Albüm Kapağı Görünümü .................................................59
Şekil 9:Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik - Rum ve Türk Bestekarlar Albüm Kapağı
Görünümü...............................................................................................................60
Şekil 10:Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik - Mevlevi Ayinleri ve Bektaşi Nefesleri
Albüm Kapağı Görünümü .......................................................................................61
Şekil 11:Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik - Eğlence Müzikleri ve Zeybekler
Albüm Kapağı Görünümü .......................................................................................62
Şekil 12:Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik - Rum ve Türk Bestekarlar&Anadolu
Aşıkları Albüm Kapağı Görünümü..........................................................................62
Şekil 13:Anadolu Feneri-Türk ve Rum Aşk Türküleri Albüm Kapağı Görünümü ...63
Şekil 14:Heybeli'den Son Vapur Albüm Kapağı Görünümü ....................................64
Şekil 15:Balkan Düşleri Albüm Kapağı Görünümü.................................................66
Şekil 16:Balkan Düşleri Albümünde Yer Alan Sanatçılar .......................................66
Şekil 17:Mikis Teodorakis – Zülfü Livaneli Birlikte (Together) Albüm Kapağı
Görünümü...............................................................................................................72
Şekil 18:Maria Farandouri Livaneli Söylüyor 1982 Albüm Kapağı Görünümü .......75
Şekil 19:Memory of Water (Suyun Belleği) Albüm Kapağı Görünümü ..................75
Şekil 20:Hüsnü Şenlendirici ve Trio Chios / Ege’nin İki Yanı Albüm Kapağı
Görünümü...............................................................................................................78
Şekil 21:Dilek Koç Karşı Albüm Kapağı Görünümü ..............................................80
Şekil 22:Dilek Koç Sevdalım Aman Albüm Kapağı Görünümü ..............................80
Şekil 23:Ajda Pekkan’s Greek Songs Albüm Kapağı Görünümü ............................83
Şekil 24:Yeni Türkü Grubu Külhani Şarkılar Albüm Kapağı Görünümü.................86
xi
Şekil 25:Cihat Aşkın Ege’nin Türküsü Albüm Kapağı Görünümü ..........................87
Şekil 26:Derya Türkan-Sokratis Sinopoulos İstanbul’dan Mektup Albüm Kapağı
Görünümü...............................................................................................................88
Şekil 27:İzmir Hatırası – Eski İzmir’den Türk Rum ve Yahudi Türküleri Albüm
Kapağı Görünümü...................................................................................................90
Şekil 28:Candan Erçetin Aman Doktor Albüm Kapağı Görünümü ..........................92
Şekil 29:Melihat Gülses İstanbul’dan Atina’ya Türküler Albüm Kapağı Görünümü
...............................................................................................................................95
Şekil 30:Hanende Zaharya Albümünün Yunanistan ve Türkiye'de Basılan Albüm
Kapağının Görünümü ..............................................................................................96
Şekil 31:Stelios Kazantzidis Yunanistan’da Çıkarılan Anadolu Şarkıları(Ta
Tragoudia Tis Anatolis) Albüm Kapağı Görünümü .................................................97
Şekil 32:Stelios Kazantzidis’in Türkiye’de Çıkarılan Anadolu Şarkıları Albüm
Kapağı Görünümü...................................................................................................98
Şekil 33:Balkanatolia’ya Ait Bir Konser Afişi ...................................................... 103
Şekil 34:Türkiye’de Yayınlanan Trakyamın Can Şarkısı Albüm Kapağı Görünümü
............................................................................................................................. 106
Şekil 35:Türkçe ve Yunanca Yayınlanan Albümle Ait CD görüntüleri .................. 107
Şekil 36:Yunanistan’da
yayınlanan Trakyamın Can Şarkısı Albüm Kapağı
Görünümü............................................................................................................. 107
Şekil 37:Kozlukebir Nota Müzik Okulu için Türkçe ve Yunanca Olarak Hazırlanmış
Olan Tanıtım Metinleri ......................................................................................... 109
Şekil 38:Nota Müzik Okulu Grupları Konser ve Etkinlik Afişlerinden Örnekler ...112
xii
FOTOĞRAFLAR LİSTESİ
Fotoğraf 1:Antakya Medeniyetler Korosu ..............................................................41
Fotoğraf 2:Kardeş Türküler Projesi Üyeleri ...........................................................45
Fotoğraf 3:İki Toplumlu Koro Konser Görüntüsü ..................................................47
Fotoğraf 4:Dance For Peace (Barış İçin Dans) Topluluğu Üyeleri ..........................51
Fotoğraf 5:Ross Daly .............................................................................................69
Fotoğraf 6:Theodorakis, Türkiye başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan
başbakanı Yorgo Papandreu:...................................................................................70
Fotoğraf 7:Sezen Aksu ve Haris Alexiou Konser Görüntüsü ..................................77
Fotoğraf 8:Balkanatolia Grubu Türk ve Yunan Üyeleri ........................................ 101
Fotoğraf 9:Mehmet Mustafa İle Yapılan Görüşme ............................................... 102
Fotoğraf 10:TRT'deki Programdan Bir Görünüm ................................................. 103
Fotoğraf 11:Balkanatolia’nın Konserlerinden Görüntüler ..................................... 103
Fotoğraf 12:Hristos Hatzopulos ve Hasan Esen'in Çalışmasından Bir Görünüm ...105
Fotoğraf 13:Hristos Hatzopulos İle Görüşme Sonrası Gümülcine Nota Müzik Okulu
(Nota Komotini) Önünde ve Kozlukebir Köyü Nota Müzik Okulu (Nota Arianna)
Görünümü............................................................................................................. 109
Fotoğraf 14:Kozlukebir Köyü ve Gümülcine Nota Müzik Okulu ......................... 109
Fotoğraf 15:Bir Konserde Birlikte Kanun Çalan Türk ve Yunan Kız Öğrenciler .. 111
Fotoğraf 16:Nota Müzik Okulu’nda Yapılan Görüşmeler ve Okulun Öğrencileri .111
Fotoğraf 17:Nota Müzik Okulu Konser Görüntüleri ............................................. 111
Fotoğraf 18:Nota Müzik Okulu Türk Köyü Konser Görüntüleri ........................... 112
Fotoğraf 19:Hatzopulos ve Nota Müzik Okulu Öğrencileri .................................. 112
xiii
GRAFİKLER LİSTESİ
Grafik 1:Ortak Müzik Çalışmalarına Yönelik Türk ve Yunan Katılımcıların
Görüşleri ............................................................................................................... 113
Grafik 2:Batı Trakya’da Gerçekleştirilen Ortak Müzik Çalışmalarının Toplumsal
Uzlaşma ve Kültürel Etkileşime Katkısına Yönelik Türk ve Yunan Katılımcıların
Görüşleri ............................................................................................................... 117
Grafik 3:Usta Müzisyenler Tarafından Gerçekleştirilen Ortak Müzik Çalışmalarının
Toplumsal Uzlaşma ve Kültürel Etkileşime Katkısına Yönelik Türk ve Yunan
Katılımcıların Görüşleri ........................................................................................ 121
Grafik 4:Türk Yunan Dostluğuna Katkısı Olanlar Araştırması Oy Dağılımı ......... 123
xiv
KISALTMALAR LİSTESİ
a.g.e.
:adı geçen eser
a.g.m.
:adı geçen makale
Bkz.
:Bakınız
BTTA
:Batı Trakya Türk Azınlığı
c.
:Cilt
CD
:Kompakt Disk
DVD
:Digital Video Disk; Çok yüksek kapasiteli optik sayısal disk
MESAM
:Türkiye Musiki Eserleri Sahipleri Meslek Birliği
s.
:Sayfa
STK
:Sivil Toplum Kuruluşu
TRT
:Türkiye Radyo Televizyon Kurumu
USAK
:Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu
yy
:Yüzyıl
1
BİRİNCİ BÖLÜM
1. GİRİŞ
Dünyanın farklı coğrafyalarında uzun süre varlığını sürdüren Türk devletleri
buralardaki toplumları kültürel yönden etkilerken aynı zamanda onlardan da
etkilenmişlerdir. Bu bağlamda; yüzyıllarca birlikte yaşamış olan Türk ve Yunan
toplumlarının kültürel açıdan birbirlerinden etkilendiği açıktır. Bu araştırma ile Batı
Trakya Bölgesinde yaşayan Türk ve Yunan toplumları arasındaki kültürel etkileşimin
müzik odaklı olarak hangi boyutlarda gerçekleştiğinin değerlendirilmesinin yanında
Türk-Yunan ortak müzik çalışmalarının uluslararası ilişkiler açısından ne gibi
sonuçlar doğurduğunun tespit edilmesi amaçlanmıştır.
Çalışmanın merkezinde Batı Trakya’da müziğin Türk-Yunan kültürel
etkileşimini nasıl etkilediği sorusu bulunmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın bağımsız
değişkenini müzik, bağımlı değişkenini ise Türk-Yunan kültürel etkileşimi konuları
oluşturmaktadır. Çalışmanın tezi ise müziğin; Türk-Yunan kültürel etkileşimine
olanak sağlayarak iki toplum ve iki ülke arasında olumlu ilişkilerin, dostluk ve
barışın gelişmesine, iletişimin kolaylaşmasına ve önyargıların azalmasına katkı
sağladığıdır. Alanyazın incelendiğinde Uluslararası İlişkiler alanında benzerlik
gösteren bir çalışmaya rastlanmamış olması araştırmanın özgünlüğü açısından ayrıca
önem taşımaktadır.
Çalışmanın hangi bölümlerden oluşacağı konusunda bilgilendirme yapılmış
ve nasıl bir yol haritası izleneceği aşağıda açıklanmıştır. Bu kapsamda çalışma giriş
bölümü dahil dört bölümden meydana gelmektedir. Konuya giriş yapılan birinci
bölümde ayrıca problem, amaç, önem, sayıtlılar, sınırlılıklar, araştırma modeli,
çalışma grubu, verilerin toplanması ve verilerin çözümlenmesi başlıkları altında
araştırmanın yöntemi ayrıntılı şekilde açıklanmıştır.
Konu ile ilgili alanyazının irdelendiği ikinci bölümde araştırmanın yapıldığı
bölge olan Batı Trakya’nın coğrafi konumu, nüfus yapısı ve tarihsel geçmişi
2
konularındaki bilgilendirmelerin ardından kültür ve kültür ile ilgili kavramlar
açıklanmıştır. Bu bölümde ayrıca kültürel uzlaşma ve müzik başlığı altında
Türkiye’de ve dünyada toplumlar arasında uzlaşmaya yönelik yapılan müzik
çalışmalarından ve bu çalışmaları gerçekleştiren birey veya topluluklardan örnekler
sunulmuştur.
Konu ile ilgili kavramların ortaya konmasının ardından Bulgular ve Yorum
başlığı altındaki üçüncü bölümde araştırma kapsamında toplanan verilerden elde
edilen Türk-Yunan kültürel etkileşimine yönelik bulgular sunulmuştur. Bu bağlamda
ilk olarak Türkiye ve Yunanistan arasındaki ortak müzik çalışmalarından örneklere
yer verilmiş, iki kültürdeki ortaklıklara vurgu yapan Türk, Yunan veya Türk-Yunan
ortak müzisyen veya müzik topluluklarının çalışmaları doküman analizi tekniği ile
incelenmiştir. Bu anlamda Türkiye ve Yunanistan arasında geniş bir alanda yapılan
incelemenin ardından Batı Trakya bölgesinde ortak müzik çalışmaları yapan
Balkanatolia Grubu ve Hristos Hatzopulos Nota Müzik Okulu Grupları ile ilgili
bilgilere yer verilmiştir. Yine aynı bölümde 16-18 Ekim 2011, 28 Ekim 2011, 18-20
Nisan 2012, 22-24 Haziran 2012 tarihlerinde bölgeye yapılan ziyaretler sırasında
yapılan yüz yüze görüşmelere ait ses kayıtlarının çözümlenmesi ile elde edilen
veriler, Batı Trakya’da Türk-Yunan ortak müzik çalışmalarının kültürel etkileşime
etkilerine yönelik bulgular başlığı altında kapsamlı bir şekilde incelenmiştir.
Çalışmanın dördüncü ve son bölümünde ise araştırma ile elde edilen
bulgular doğrultusunda ulaşılan sonuçlar ve bu sonuçlara dayalı olarak geliştirilen
önerilere yer verilmiştir. Çalışma kaynakça ve ekler bölümleriyle sonlandırılmıştır.
1.1 . Problem
Araştırmanın temel sorunsalı Batı Trakya Türk Azınlığı’nın (BTTA) Yunan
vatandaşı olarak yaşamlarını sürdürürken kendi varlıklarını koruma; değerlerini
yaşatma, Türklük bilincine sahip olma gibi durumlarının söz konusu ülkenin halkıyla
iletişim kurma ve etkileşimine yönelik olarak müzik unsuru üzerinden kurgulanmış
bir sorunsaldır. Bu tezin ana sorusu ise “Batı Trakya’da Müziğin Türk Yunan
Kültürel Etkileşimi Bağlamında İncelenmesi” şeklinde belirlenmiş olup araştırma
3
konusu yapılmıştır. Araştırmanın problem cümlesi “Batı Trakya’da müziğin TürkYunan kültürel etkileşimine etkisi ne düzeydir?” şeklinde oluşturulmuştur.
Araştırmanın problemi doğrultusunda araştırmada şu soruların yanıtı aranacaktır:
1. Türk-Yunan
ortak
müzik
çalışmaları
hangi
biçimlerde
gerçekleşmektedir?
2. Türk-Yunan ortak müzik çalışmaları iki ülke arasındaki ilişkileri hangi
boyutlarda etkilemektedir?
3. Batı Trakya’da yaşayan halkların yapılan Türk-Yunan ortak müzik
çalışmalarına yönelik tepkileri nasıldır?
4. Batı Trakya’da gerçekleştirilen Türk -Yunan ortak müzik çalışmalarının
toplumsal uzlaşma ve kültürel etkileşime katkısı hangi boyutlarda
gerçekleşmektedir?
5. Usta müzisyenler tarafından gerçekleştirilen Türk-Yunan ortak müzik
çalışmalarının toplumsal uzlaşma ve kültürel etkileşime katkısı hangi
boyutlarda gerçekleşmektedir?
1.2 . Amaç
Bu araştırmanın amacı, Batı Trakya Bölgesi’nde yaşayan Türk ve Yunan
toplumları arasındaki kültürel etkileşimin müzik odaklı olarak hangi boyutlarda
gerçekleştiğini değerlendirmektir. Araştırmanın alt amacı ise Türk-Yunan ortak
müzik çalışmalarının iki toplum arasındaki ilişkiler açısından ne gibi sonuçlar
doğurduğunun tespit edilmesidir. Çalışmanın merkezinde Batı Trakya’da müziğin
Türk-Yunan kültürel etkileşimini nasıl etkilediği sorusu bulunmaktadır. Bu bağlamda
çalışmanın bağımsız değişkenini müzik, bağımlı değişkenini ise Türk-Yunan kültürel
etkileşimi konuları oluşturmaktadır.
1.3 .Önem
Türkler tarih boyunca yayılmış oldukları geniş coğrafya dolayısıyla farklı
bölgelerde çeşitli kültürlerle temas halinde bulunmuşlardır. Bu bölgelerden birisi
olan Batı Trakya Bölgesi’nin halk geleneklerinde de güçlü bir çok kültürlülük göze
4
çarpmaktadır. Bu zenginliğin halklar arasındaki kültürel etkileşim açısından
derinlemesine bir yaklaşımla ortaya konabileceği düzeyde güncel, farklı bakış
açılarına sahip çalışmalara gereksinim duyulduğu açıktır. Bu bağlamda bir toplumun
genel yapısını, farklı kültürlerle olan etkileşimini, geçirdiği tarihsel süreci, değer
yargılarını, geleneklerini, inanç yapısını ortaya koyabilecek en önemli araçlardan biri
olan müziğin toplumlararası ilişkilerin kurulmasını kolaylaştırma, dostluk, işbirliği
ve barış ortamının oluşup gelişmesine olanak sağlama anlamında de önemli bir yere
sahip olduğu düşünüldüğünde; BTTA’nın Yunan toplumuyla birlikte yaşama niteliği
ve anlayışına yönelik durumunun müziksel değerler bağlamında açıklanması;
uluslararası akademik yazın çalışmalarında müzik bağlamında bu sorunsala yanıt
aranması ve aynı zamanda kültürel değerler paylaşımına dayalı girişim ve
oluşumların BTTA üzerindeki sonuçlarının ortaya konması bakımından önemlidir.
Alanyazın incelendiğinde Uluslararası İlişkiler alanında benzerlik gösteren bir
çalışmaya rastlanmamış olması araştırmanın özgünlüğü açısından önemlidir.
Bu çalışma ile Türk-Yunan ortak müzik çalışmalarının Batı Trakya’da
müzik kültürü ve etkinliklerinin bölge halkının yaşamına ve uluslararası ilişkilere
etkileri farklı boyutlarıyla ele alınacaktır. Bu bağlamda her iki toplumun kesişim
noktası konumunda olan bu bölgede müzik kültürü temelinde bir analiz yapılacaktır.
Bu çalışma ile her iki toplumun ortak müzik kültürüne bir ışık tutulacağı gibi
toplumlar arasındaki ilişkinin ortak değerler temelinde geliştirilmesine katkı
sağlanacağı da düşünülmektedir.
1.4 . Sayıltılar
Araştırmanın sayıtlıları aşağıdaki gibidir:
1. Görüşme yapılan bireyler, görüşlerini içtenlikle yansıtmışlardır.
2. Nitel Araştırma yöntemi söz konusu sahaya yönelik temel verileri almak
bakımından araştırmanın özüne ve yapısına uygundur.
3. Veri toplama aracı olarak kullanılan görüşme, kayıt altına alma ve belgesel
tarama araçları araştırmanın amacını ortaya koymak bakımından uygundur.
5
4. Batı Trakya toplumu, Türk-Yunan Kültürel etkileşimini yansıtan bir niteliğe
sahiptir.
1.5 . Sınırlılıklar
Bu çalışma Batı Trakya’da yaşayan ve araştırma kapsamında görüşme
yapılan Türk ve Yunan katılımcıların görüşleri ve amaca yönelik olarak toplanan
dokümanların içeriğindekiler ile sınırlıdır.
1.6 . Araştırma Modeli
Bu araştırma nitel araştırma yöntemlerinden biri olan kültür analizi
yaklaşımı ile desenlenmiştir. Antropoloji geleneğini yansıtan kültür analizi
(etnografya) bireysel algı ve davranışın olduğu kadar toplumsal davranış, yapı,
işleyiş, değerler, normlar gibi kültürel öğelerin tanımı ve analizi üzerinde
odaklanmaktadır. Kültür analizine yönelik çalışmalarda amaç belirli bir grubun
kültürünü tanımlama ve yorumlamadır. Bu tanımlama genellikle o kültüre özgü
kavramlar, süreçler ve algılar çerçevesinde yapılır. Bu nedenle araştırmaya dahil
edilen katılımcıların kullandıkları yazılı ve sözlü dil, davranış kalıpları, algıları ve
paylaştıkları deneyimler bir araştırmanın odaklanabileceği alanlar olarak ortaya
çıkar.1
Kültür analizi çalışmalarında veri kaynakları genellikle bir kültürü oluşturan
ve o kültürden etkilenen bireyler ya da gruplardır. Kültür analizi çalışmalarında
veriler çoğunlukla gözlem, görüşme, mecazlar ve doküman analizi gibi nitel veri
toplama yöntemleri ile toplanır.2
1
Ali Yıldırım ve Hasan Şimşek, Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, Seçkin Yayıncılık,
8.Baskı, Ankara 2011, s.34-36.
2
Gös. yer.
6
1.7 . Çalışma Grubu
Araştırmanın çalışma grubunu Batı Trakya’da yaşayan Türk ve Yunan
toplam 21 kişi oluşturmuştur. Araştırmanın çalışma grubu belirlenirken amaçlı
örneklem yöntemlerinden ölçüt örneklem tekniği kullanılmıştır. Örneklemin
belirlenmesinde seçilen kişilerin Batı Trakya’da yaşıyor olması birinci ölçütü
oluştururken, bir diğer ölçüt bu kişilerin doğrudan veya dolaylı olarak müzikle ilgili
çalışmalarda bulunmuş olması veya bölgede gerçekleşen müzik etkinliklerini
yakından takip eden kişiler olması olmuştur. Çalışmaya katılanların, 13’ü Türk, 8’i
Yunan’dır. Çalışmaya katılanlar arasında yalnızca müzisyenlik mesleği mensupları
olduğu gibi farklı bir meslek grubuna dahil olmalarına rağmen müzisyenlik
mesleğini de sürdüren bireyler bulunmaktadır. Katılımcılar arasında 8 öğrenci, 3
öğretmen, 2 Serbest Meslek sahibi, 2 Müzisyen, 1 İtfaiyeci, 1 Gazeteci, 2 Dernek
Yöneticisi, 1 Avukat, 1 Mimar bulunmaktadır. Fakat çalışma grubunda öğrenci
olarak belirtilen tüm katılımcılar özel bir müzik kursuna devam etmekte ayrıca farklı
meslek dallarına mensup olarak sayılan diğer katılımcılardan 5 tanesi de belirtilen
meslekleri yanında müzisyenlik mesleğini de devam ettirmektedirler. 14 katılımcı
erkek, 7 katılımcı kadındır. Yaş ortalamaları 32 olan katılımcıların 14’ü hayatının
belli bir döneminde müzik eğitimi almış veya almaya devam etmektedir. Batı
Trakya’da yaşamalarının yanı sıra tüm katılımcıların bir diğer ortak özelliği ise en az
bir defa da olsa Türkiye’de bulunmuş olmalarıdır.
1.8 . Verilerin Toplanması
Araştırma amacı kapsamında veri toplanabilmesi için doküman analizi ve
görüşme tekniklerinden yararlanılmıştır. Araştırmada ilk olarak bölgede müziğe
yönelik Türk ve Yunan ortak çalışmaları ve yapılan müzik etkinliklerinin neler
olduğu ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda araştırmada Türk-Yunan
müzisyenlerin ortak çalışmaları ile ilgili belgeler, konser kayıtları, müzik CD’leri,
etkinlik fotoğrafları vb. toplanmıştır. Araştırmada ayrıca çalışma grubunda yer alan
kişilerden
veri
toplanabilmesi
için
yarı
yapılandırılmış
görüşme
formu
geliştirilmiştir. Yarı yapılandırılmış görüşme formunun oluşturulmasında öncelikle
7
ilgili alanyazın taranmış ve müziğin kültüre etkilerine yönelik kavramlar
belirlenmiştir. Bu kavramlar ve araştırma amacı temelinde yarı yapılandırılmış
görüşme formu soruları hazırlanmıştır. Hazırlanan form konu ile ilgili uzmanlık ve
deneyime sahip öğretim üyelerinin görüşlerine sunulmuş ve geri bildirimler
temelinde sorulara son hali verilmiştir. Yapılan görüşmelerden elde edilerek
çalışmada kullanılan veriler 16-18 Ekim 2011, 28 Ekim 2011, 18-20 Nisan 2012, 2224 Haziran 2012 tarihlerinde bölgeye yapılan ziyaretler sırasında toplanmıştır. Veri
toplama sürecinde çalışma grubunu oluşturan kişilerle yapılan görüşmeler yüz yüze
yürütülmüştür. Görüşmeler katılımcıların bilgisi dâhilinde ses kayıt cihazı ile kayıt
altına alınmıştır.
1.9 . Verilerin Çözümlenmesi
Araştırmada elde edilen veriler betimsel analiz tekniği ile çözümlenmiştir.
Betimsel analizle, araştırmacı verilerin analizinde kendisine gerekli olacak temasal
yapıyı araştırma soruları temelinde oluşturabilir. 3 Belgesel tarama ile edilen elde
veriler; yapılan çalışmaların amaçları ve hedefleri, vurgulanan değerler ve kültürel
etkileşime katkı gibi temalar altında betimlenmiş ve yorumlanmıştır. Araştırmada
yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile elde edilen verilerden öncelikle ses kayıtları
ile elde edilen veriler bilgisayar ortamına aktarılmıştır. Ardından ses kayıtları ve
bilgisayar dökümleri bir uzmana verilerek verilerin bilgisayar ortamına doğru bir
biçimde aktarılıp aktarılmadığının kontrol edilmesi sağlanmış ve verilerin doğruluğu
konusunda onay alınmıştır. Bu aşamadan sonra veriler oluşturulan dizinlere
yerleştirilmiştir. Veriler çerçevesinde kodlamalar yapılarak görüşler, analiz işlemi
sonucunda elde edilen temalar ve alt temalar altına yerleştirilmiştir. Araştırmada elde
edilen veriler, daha önceden belirlenen temalara göre özetlenip yorumlanmış ve
gerekli yerlerde doğrudan alıntılarla desteklenmiştir. Yapılan doğrudan alıntılarda
katılımcıların gerçek isimleri gizli tutulmuş, katılımcılar K1, K2, K3,……K20, K21
biçiminde kodlanmıştır.
3
Ali Yıldırım ve Hasan Şimşek, a.g.e., s.41.
8
İKİNCİ BÖLÜM
2. İLGİLİ ALANYAZIN
2.1 . Batı Trakya
2.1.1. Coğrafi Konum
Batı Trakya’nın coğrafi konumuna yönelik yazınlarda “Trak adlandırması”,
“Trak tarihi” ve “ Trakların yerleşim alanları” bir bütünlük içerisinde ele alınarak
açıklanmaktadır: “Adını M.Ö. 2000-1200'lerde buraya gelip yerleşen "Trak"
kabilelerinden alan Trakya bölgesi, ilk çağlardan beri doğuda Karadeniz, güneyde ise
Marmara Denizi - Ege Denizi ile sınırlandığı kabul edilen bir toprak parçasıdır.”4
Oran’ın sınırlarını belirlediği toprak parçası, Salışık tarafından bu toprağı çevreleyen
ülkeler ve bu toprağın günümüz sahiplenicilerine odaklanmış bir coğrafi yapı olarak ele
alınmıştır: Batı Trakya’dan bahsederken ise öncelikle Yunanistan’ın coğrafi konumuna
değinmek gerekir. “Yunanistan, batıda Yugoslavya ve Arnavutluk, kuzeyde Bulgaristan,
kuzey doğu ve doğuda Türkiye ile hudutları bulunan bir yarım adadır. Bu yarımadanın
etrafında bir çok adalar da Yunanlıların elindedir”.5 Salışık’ın Yunanlıların elinde
olması özelliğine vurgu yaptığı Batı Trakya aslında Yunanlıların sahip olduğu yaşam
alanlarının sadece dokuz bölgesinden biri olup, Batı Trakya’nın büyük kesiminin
Yunanistan sınırlarında tanımlanmasına rağmen bu sınırların Yunanistan sınırlarını
aştığı şeklinde değerlendirmeler de vardır. Bu değerlendirmelerden birinin sahibi olarak
Alp ve onun değerlendirmesini yaptığı “Batı Trakya Türkleri” adlı makalesi
gösterilebilir. Alp bu makalesinde Batı Trakya’ya yönelik daha derinlikli ve bütüncül
değerlendirmelere yer vermiştir:
“Yunanistan’ın dokuz coğrafi bölgesinden biri olan ve ülkenin kuzey
doğusunda yer alan Batı Trakya, Türkiye – Yunanistan sınırını oluşturan Meriç (Evros)
nehri, batıda Karasu (Nestos) nehri, kuzeyde Bulgaristan’la Yunanistan sınır kesimi
üzerindeki Rodop sıra dağları ve güneyde de Ege denizi ile çevrilidir. Bugün, Batı
4
Baskın Oran, Türk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya Sorunu, Güncelleştirilmiş İkinci Basım, Bilgi
Yayınevi, Ankara Ekim 1991, s. 24.
5
Selahattin Salışık, Türk-Yunan İlişkileri Tarihi ve Etniki Eterya, Kitapçılık Ticaret Ltd. Şirketi
Yayınları, İstanbul Kasım 1968, s. 285.
9
Trakya ismi geçtiğinde daha ziyade Yunanistan’ın hâkimiyeti altında kalan coğrafi
bölge anlaşılmaktadır. Yüzölçümü 8,578 km2 olan Batı Trakya’da yaklaşık olarak
Hıristiyan ve Müslüman 350 000 dolayında insan yaşar. Batı Trakya’nın Ege denizine
inen düzlük kısmına “Ova”, Rodop Balkanlar’ı arasındaki kısmına “Yaka”, Yaka’nın
kuzeyindeki dağlık bölgeye ise “Balkan Kolu” veya “Cebel” adı verilmektedir.”6
Alp’in belirlediği kısımlar açısından bakıldığında Batı Trakya’ya bütün olarak
bakma yanı sıra üç temel kısım olarak da bakma gereği ortaya çıkmaktadır. Bu türlü bir
bakışın Batı Trakya toplumunun genel yapısı ve özellikleri bakımından bir önemi
bulunabileceği değerlendirilebilir. Nitekim Oran, bölgeye yönelik açıklamalarında
bölgenin temel olarak üç ilden oluştuğunu belirtme gereğini duymuştur. Oran’ın
açıklaması şöyledir:
“Dar bir şerit halinde kıyı boyunca uzanan bölge üç ilden oluşmaktadır: En
doğuda Evros (Merkezi: Dedeağaç ‘Aleksandrupolis’), ortada Rodop (Merkezi:
Gümülcine ‘Komotini’) ve Batıda Ksanthi (Merkezi:İskeçe ‘Ksanthi’). Türk sınırına
bitişik olan Evros ilindeki azınlık Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldığından, burada
çok az azınlık mensubu kalmıştır.”7
Oran’ın yukarıda verilen açıklamaları Batı Trakya’nın coğrafi yapısı ile nüfus
yapısı ilişkisine dayanan bir açıklamaya dönüşerek, Batı Trakya Azınlığı adlandırması
ve buna bağlı bir göç olgusuna yönelmiştir. Bu yöndeki açıklamanın somutlaşması
bakımından Batı Trakya coğrafyasının harita üzerindeki konumunu göstermek gereği
vardır. Söz konusu harita Şekil 1’de gösterilmektedir.
Şekil 1: Batı Trakya Bölge Haritası8
6
İlker Alp, “Batı Trakya Türkleri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi Yay., Cilt: XI, Sayı 33, Ankara
Kasım 1995, s. 613.
7
Baskın Oran, a.g.e.,s 24.
8
Baskın Oran, Türk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya Sorunu, Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yay., Ankara
1986, No:2
10
Batı Trakya coğrafyasının temelde üç vilayet çevresinde konumlandığına
ilişkin Türk ve Yunan kaynaklarında ortak ittifak konusudur. Nitekim Dede’nin Evliya
Çelebi ve Kâtip Çelebi’ye dayandırarak verdiği bilgiler de bu doğrultudadır:
“Eskiden tüm Batı Trakya Edirne Livasına bağlı idi. Bugün ise üç vilayete
ayrılmaktadır.
İskeçe
(Ksanthi),
Gümülcine
(Komotini),
ve
Dedeağaç
(Aleksandrupolis). Buraları hakkında en eski bilgiyi Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi
ile Kâtip Çelebi’nin Cihannüma’sından öğrenmekteyiz. Dedeağaç’ın merkezi eskiden
Dimetoka-Dimoduka-imiş. Hatta burası Edirne’deki padişah sarayının yapımı sürerken
iki yıllığına Osmanlı İmparatorluğu’nun başşehri olmuştur”.9
2.1.2. Nüfus Yapısı
Yunanistan’da yaşayan azınlıkların gerçek sayısını tespit etmek hayli zordur.
Çünkü Yunanistan belirlediği millî politikası gereğince, ülkedeki azınlıkların varlığını
reddetmekte ve bu konuda resmî bir sayı vermekten kaçınmaktadır. Bu yüzden, Batı
Trakya Türklerinin de kesin sayısı bilinmemektedir. 10 Batı Trakya Türklerinin bugün
dünyada kesin sayıları bilinmemekle beraber değişik ülkelere dağılmış, bir milyona
yakın bir nüfus söz konusudur. Batı Trakya’da merkezde bugün 150.000 kişilik bir Türk
nüfusu mevcuttur. Bu Türk toplumu büyük ölçüde anavatan Türkiye’ye göç etmiştir.
Mübadeleler, açık ve gizli göçler bölgedeki Türk nüfusunu azaltmıştır. 11
Önemli jeopolitik konumu ve verimli topraklarıyla Batı Trakya yüzyıllardır
farklı insan topluluklarına ev sahipliği yapmasına rağmen aşağıda sunulacak bilgilerden
de anlaşılacağı üzere bölge yüzyıllarca Türk hakimiyetinde kalması sebebiyle baskın bir
Türk nüfusunu barındırmıştır.
20.yy.ın başında bölge nüfusu Türk, Yunan, Bulgar, Ermeni ve Yahudi
asıllılardan oluşuyordu. Günümüzde ise Ermeni ve Yahudi dışında Yunanlı ve
9
Abdurrahim Dede, Rumeli’nde Bırakılanlar (Batı Trakya Türkleri), Otağ Matbaası, İstanbul 1975, s.9.
The Minority Rights Group, Minorities in Balkans, Report No. 82, London 1989, s. 32, 34.
11
Feyyaz Sağlam, “Yunanistan (Batı Trakya) Türkleri Edebiyatı Üzerine İncelemeler”, Avustralya Batı
Trakya Türkleri İslam Derneği Yayınları, Cilt: IV, İzmir 1996, s. 3.
10
11
Türklerden oluşmaktadır. 1923’ten sonra Bulgar nüfus Bulgaristan’a göç etmiş
olduğundan bölgede Bulgar nüfusu kalmamıştır. 12
Şemseddin Sami’nin 1896 yılında basılan Kâmûs’ül Âlâm adlı eserine göre,
Gümülcine Sancağı, doğuda Dedeağaç ve kuzeydoğuda Edirne sancaklarıyla, kuzeyde
Şarkî Rumeli ve batıda Selanik vilayetleriyle, güneyde ise Adalar Denizi’yle sınırlıdır.
Gümülcine, Sultanyeri, Ahiçelebi, Robçoz, Eğridere, Darıdere ve İskeçe olmak üzere
yedi kazaya ayrılan bu sancakta toplam 245.072 kişi yaşamaktadır. Milliyetlere göre
nüfusu Çizelge 1’de gösterilmiştir 13:
Millet Adı
Nüfus
Türk (Müslüman)
206.914
Bulgar
20.671
Rum
Çingene
15.241
912
Ermeni
360
İsrailî (Yahudi)
339
Ecnebi
235
Çizelge 1:Milliyetlere Göre Nüfus Dağılımı
Garbî Trakya Cemiyeti tarafından 1922 yılında yapılarak kamuoyuna
duyurulan araştırmalara göre, Batı Trakya üzerinde (Batı Trakya’nın Bulgaristan
idaresinde kalan Razlog, Nevrekop, Dövlen, Paşmaklı, Eğridere, Kırcaali, Darıdere,
Koşukavak, Ortaköy gibi yerleşim birimleri dahil olmak üzere) Türk, Rum, Bulgar,
Ulah, Musevi ve Ermeniler olmak üzere altı milletin yaşadığı, bunların da toplam
nüfusunun 977.644 olduğu görülmektedir. Milliyet durumlarına göre ise nüfus
dağılımları Çizelge 2’dedir:
12
Aydın Ömeroğlu, Batı Trakya Türklerinin Bölge Ekonomisindeki Yeri ve Geleceği, Diyalog Yay,
İstanbul 1998, s.36.
13
Ercan Tay, “Batı Trakya Türkleri”,http://www.tasam.org/images/tasam/tay.pdf, (06.01.2011)
12
Millet Adı
Türk
Bulgar
Rum
Yahudi, Ermeni ve Ulah
Toplam
Nüfus
747.628
110.741
110.041
9.234
977.644
Çizelge 2:1922 yılı Batı Trakya’da Milliyetlere Göre Nüfus Dağılımı14
Bu raporu hazırlayan Türk heyeti Batı Trakya’da yer alan bütün şehir, kasaba
ve köylerin nüfus durumunu ayrıntılı tablolarla sunmuştur. Burada Gümülcine,
Dedeağaç, Sofulu ve İskeçe kazalarında toplam nüfus sayısı milliyetlere göre 129.120
kişi Türk, 33.910 Rum, 26.266 kişi Bulgar, 1.480 kişi Yahudi ve 923 kişi de Ermeni
kökenlidir. İncelemeler yapıldığında 1923 yılında Türkler nüfusun % 67’sini, Rumlar %
18’ini, Bulgarlar, Yahudiler ve Ermeniler geri kalan % 15’ini oluşturmaktadır. Böylece
Türklerin Yunanlılara karşı dörtte birlik çoğunluğa sahip oldukları anlaşılmaktadır. 15
Elefterios Venizelos’un 1918’de müttefik devletlere verdiği istatistiklerde Batı
Trakya’da Türklerin sayısı 114.810’dur.16 Lozan’a geldiğimizde ise Türk tarafının
konferansa sunduğu rakamlara göre Batı Trakya’da 129.120 Türk vardır ve toprakların
%84’üne sahiptir.17 1974’de ise Batı Trakya’da toplam Türk nüfusu 106 bin’dir. 18
Türkler, 1923’te toplam nüfusun % 67’sini oluşturmakta iken, 2007'lere
gelindiğinde ise, Batı Trakya'nın toplam nüfusu 350.000 kadar olup, bunun sadece
120.000 kadarı Türk'tür. Türklerin nüfus artışı ortalama %2.8 olduğuna göre, Türk
nüfusunun bugünkünün üç misli olması gerekmekte olduğu halde Türk nüfusunun 85 yıl
önceki düzeyde kalması ve oranının Yunanlılar karşısında giderek azalması, Yunan
hükümetlerinin Türk toplumunu eritmek ve kaçırmak için uyguladığı sistemli politikalar
sayesinde olmuştur. Türkiye, Almanya, ABD, Avustralya gibi ülkelere bölge halkından
yüzbinlerce kişinin göç etmek mecburiyetinde kalması da bundan dolayıdır. Tabii ki bu
durum, azınlık üzerindeki Yunan hükümetlerinin uyguladığı asimilasyon ve baskı
politikalarının boyutlarını ortaya koyması bakımından son derece dikkat çekicidir.
Yunanistan’da nüfus sayımı 10 yılda bir yapılmaktadır. 2001 yılında yapılan sayım
14
Ertuğrul Çızmaz, Batı Trakya Türk Azınlığı Hukuki Statüsü Çerçevesinde Eğitim Haklarının İhlali,
(Ufuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı, Basılmamış Yüksek
Lisans Tezi), Ankara 2009, s.6.
15
Zerrin Balkaç, “Batı Trakya Türkleri”, Türkler Ansiklopedisi, Cilt:20, Yeni Türkiye Yayınları,
Ankara 2002, ss. 470-488.
16
“Batı Trakya’da 30 Türk Köyü Haritadan Siliniyor”, Yeni Batı Trakya, Sayı:71, Şubat 1989, s.4.
17
Baskın Oran, a.g.e., s.15.;Türk tarafının Lozan’a sunduğu Batı Trakya’nın Türk, Rum, Yahudi, Ermeni
ve Bulgar sayısı bakımından ayrıntılı nüfus istatistiği için bkz., Aydın Ömeroğlu, a.g.e., s.38-50.
18
Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, çev., Komisyon, İnsan Yay, İstanbul 1995, s.146.
13
sonuçlarına göre; Rodop İli 110828, İskeçe İli 101856, Evros(Meriç) İli 149354 kişi
nüfusa sahiptir. Rodop ilinde bu nüfusun yaklaşık %52’si, İskeçe ilinde %45’i ve Evros
(Meriç) ilinde %10’u Türk’tür. Buna göre Batı Trakya Bölgesinde 118400 Türk
yaşamaktadır 19.
2011 yılında da nüfus sayımı yapılmış fakat yapılan yeni sayımlara ait resmi
sonuçlar Yunan makamlarınca henüz açıklanmamıştır.
2.1.3. Batı Trakya’nın ve Türk Azınlığın Tarihsel Geçmişi
Batı Trakya’daki Türk kimliğinin varlığı, Hunlar, Avarlar, Peçenekler ve
Kuman Türkleri ile dördüncü yüzyıla kadar gitmektedir. 20 Osmanlı İmparatorluğu,
Doğu Trakya’yı 1363 yılında, Batı Trakya’yı da 1364 yılında fethetmiştir. Bölge 1878
yılında, Ayastefanos Antlaşması ile Selanik ve Edirne dışarıda kalmak üzere
Bulgaristan’a verilmiştir. 21
Bölgenin Bulgaristan’a tesliminden yaklaşık bir ay sonra, Türkler tarafından
Bulgar yönetimine karşı çeşitli ayaklanmalar baş göstermiş ve 16 Mayıs 1878 tarihinde
“Muvakkat (Geçici) Rodop Hükümeti” kurulmuştur.22
Büyük güçlerin, Bulgaristan’ın Ayastefanos Antlaşması ile elde ettiği
kazanımlara karşı olumsuz tutumları ve Geçici Rodop Hükümeti’nin de çabalarıyla 13
Temmuz 1878 tarihinde Berlin Antlaşması imzalanmıştır. Berlin Kongresi’nin
13.maddesiyle, Şarki Rumeli adı altında, İstanbul’dan atanacak Hıristiyan bir vali
yönetiminde, fakat idare muhtariyeti şartları içinde doğrudan Osmanlı Hükümeti’ne
bağlı bir vilayet kurulması öngörülmüş ve bölge imtiyazlı bir Osmanlı Vilayeti haline
gelmiştir. Bu bağlamda, Berlin Kongresi ile bölgenin yeniden Osmanlı egemenliği
altına sokulduğunu söylemek mümkündür. Şarki Rumeli Vilayeti, 1885 yılında
Bulgaristan Prensliğine verilmiş ve Geçici Rodop Hükümeti 20 Nisan 1886’da sona
ermiştir. 23
19
Ertuğrul Çızmaz, a.g.e.,s.7.
International Affairs Agency, File on the Problems of Turkey, The Western Thrace Turks Issue in
Turkish-Greek Relations, Promat Basım Yayın Sanayi ve Ticaret A.Ş., İstanbul Ocak 1992, ss.10-11.
21
Baskın Oran, a.g.e., ss.8-9.
22
H.Bülent Demirbaş, Batı Trakya Sorunu, I.Baskı, Arba Yayınları, İstanbul Ocak 1996, ss.17-19.
23
Bora Ünay, “Türk-Yunan İlişkilerinde Temel Sorunlar ve 1999 Sonrası Yumuşama Dönemi”, (Atılım
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans
Tezi) Ankara 2007, s.202.
20
14
Balkan Harbi’nde en çetin savaşlar Bulgar güçleri ile Osmanlı ordusu arasında
Trakya’da yaşanmıştır. Bulgar güçleri İstanbul’u kuşatmayı amaçlamış ve bu hedef
doğrultusunda Sırbistan’dan destek alarak
Edirne’yi
işgal etmiştir.
Osmanlı
İmparatorluğu, I.Balkan Harbi’nde Avrupa’da bulunan dört önemli şehrini (Selanik,
Yanya, İşkodra ve Edirne) kaybetmiştir. 24
Birinci Balkan Harbi’ni sonlandıran, 30 Mayıs 1913 tarihli Londra Antlaşması
ile Osmanlı İmparatorluğu’nun batı sınırı Midye-Enez hattına çekilmiş, İstanbul ve
Trakya’da çok az bir toprak verilmiştir. 25
İkinci Balkan Harbi, Bulgaristan’ın birinci savaş sonrası düzenlemesine karşı
tutumu ve Makedonya üzerindeki ihtirasları çerçevesinde, 29 Haziran 1913 tarihinde
eski ortaklarına (Yunanistan ve Sırbistan) saldırısı ile başlamıştır. Savaş sonunda Batı
Trakya, Yunanistan güçleri tarafından işgal edilmesine rağmen, 10 Ağustos 1913
tarihinde imzalanan Bükreş Antlaşması ve büyük güçlerin baskıları sonucunda
Bulgaristan yönetimine bırakılmıştır. 26
Osmanlı İmparatorluğu, II.Balkan Harbi’nde, eski müttefiklerin birbirleriyle
savaşa başlamasını fırsat bilerek, 23 Temmuz 1913 tarihinde Edirne’yi geri almış fakat
batılı güçlere, 19 Temmuz 1913 tarihinde gönderilen nota gereği Meriç Nehri’nin
batısına geçmemiştir. 27
Bulgarların, Doğu Trakya’yı kaybetmiş olmanın verdiği husumet içerisinde,
Batı Trakya’da Türklere saldırıları sonucunda, Edirne’nin alınışında ciddi başarılar
gösteren, Umum Çeteler Kumandanı Kuşçubaşı Eşref komutasındaki birlik Batı
Trakya’ya sevk edilmiş ve kısa zamanda İstanbul’un itirazlarına rağmen bölgeyi işgal
etmiştir.28
Bölgenin merkezi konumundaki Gümülcine ve Dimetoka 31 Ağustos 1913
tarihinde alınmıştır. Kuşçubaşı Eşref, bu harekatı sırasında, Bükreş Antlaşması’na riayet
24
Bora Ünay, a.g.e.,s.203.
Baskın Oran, a.g.e., s.9.
26
Vemund Aarbakke, “The Muslim Minority Of Greek Thrace”, (Bergen Üniversitesi, Basılmamış
Doktora Tezi) Norveç 2000, s.20.
27
Bora Ünay, a.g.e.,s.203
28
Abdürrahim Dede, Balkanlarda Türk İstiklal Hareketleri, Türk Dünyası Yayınları, İstanbul 1978,
ss.35-36.
25
15
edilmesini isteyen Bab-ı Ali’yi hep karşısında bulmuş ve Bab-ı Ali baskısından
kurtulmak maksadıyla, yerel halkın da talepleri doğrultusunda, Hafız Salih Efendi
başkanlığında “Garbi Trakya Hükümet-i Muvakkatesi” kurulmuştur. Osmanlı
İmparatorluğu’nun, söz konusu oluşumun feshi ve bölgenin boşaltılması emirlerine,
Batı Trakya’nın tam bağımsızlığı anlamına gelecek “Garbi Trakya Hükümet-i
Müstakilesi” 25 Eylül 1913 tarihinde kurularak cevap verilmiştir. 29
Yunanistan, 2 Ekim 1913 tarihinde Dedeağaç kenti ve şehrin limanını, bu yeni
kurulan Cumhuriyete bırakmıştır. Yunanistan’ın bu tavrı Batı Trakya Türk
Cumhuriyeti’ni tanıdığı anlamına gelebilir şeklinde yorumlamalara neden olmuştur. 30
Dedeağaç’ın alınmasıyla devletin siyah, beyaz ve yeşil renklerinden oluşan ay
yıldızlı bayrağı tüm hükümet binalarına çekilmiş, gümrüğü, mahkemeleri, posta pulu ve
61 bin kişilik ordusu oluşturulmuştur.31 Batı Trakya Ajansı kurulmuş ve Türkçe ve
Fransızca yayınlanacak “Independent” adlı bir gazete çıkarılması çalışmalarına
başlanmıştır. 32 Batı Trakya Türk Cumhuriyeti bayrağı Şekil 2’de gösterilmiştir.
Şekil 2:Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Bayrağı33
Garbi Trakya Hükümeti İcraiyesi Reisi ve Erkanı Harbiye Umumiye Reisi
Süleyman Askeri Bey, bu tarihten itibaren Garbi Trakya Kuvayı Milliye Kumandanı ile
bütün Batı Trakya’nın savunmasından sorumlu olmuş, Kuşçubaşı Eşref ise Kuvayı
29
Bora Ünay, a.g.e.,s.204.
H.Bülent Demirbaş, a.g.e., ss. 41-42.
31
Gös yer.
32
Bora Ünay, a.g.e.,s.204
33
Bayraktaki yeşil İslamiyeti, siyah balkanlardaki zulmü, beyaz özgürlüğü ve ay yıldız Türklüğü
simgelemektedir. “Tarihteki İlk Türk Cumhuriyeti Olan Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Bayrağı”,
http://www.batitrakyalilar.com/dev/bayrak.asp,(05/06/2012)
30
16
Milliye Müfettişi unvanı ile görevlendirilmiştir. 34
Osmanlı İmparatorluğu-Bulgaristan görüşmeleri sonucunda imzalanan, 29
Eylül 1913 tarihli İstanbul Anlaşması, Batı Trakya’nın Bulgaristan’a bırakılmasını
öngörmüş ve Garbi Trakya Hükümet-i Müstakilesi, 25 Ekim 1913 tarihinde
feshedilmek durumunda bırakılmıştır. Söz konusu devletin tarih sahnesinden
silinmesiyle birlikte Batı Trakya bir daha Türk egemenliği altına girmemiştir. 35
Bölgenin 1913 Ekim ayı sonunda boşaltılması sonrasında İstanbul Antlaşması
gereği Batı Trakya’da Türk yerel halkın haklarının ihlal edilip edilmediğini
gözlemlemek, şehirlerin Bulgaristan’a teslimi sırasında yaşanabilecek sorunları
gidermek ve en önemlisi buradaki Türkleri mobilize ederek gerekli hallerde isyana
hazırlamak üzere beş Türk subayı görevlendirilmiştir.36
Batı Trakya, 1913-1918 yılları arasında Bulgar egemenliğinde kalmış ancak
bölgede bırakılan Türk subayların görevleri çerçevesinde Türk direnişleri devam
etmiştir. Bu bağlamda 1915 yılı Temmuz ayında “Garbı Kurtuluş Komitesi” kurulmuş
ve 27 Eylül 1917 tarihine dek varlığını devam ettirmiştir.37
Bulgaristan’ın I.Dünya Savaşı’nda yenilmesi sonrasında 27 Kasım 1919
tarihinde imzalanan Neuilly Antlaşması çerçevesinde Batı Trakya, dağlık kuzey kısmı
hariç Müttefik Kuvvetleri’nce işgal edilmiş ve 1919 yılı Ekim ayı ortasından,
Yunanistan’a verildiği tarih olan 22 Mayıs 1920’ye kadar Fransız General Charpy
başkanlığındaki “Müttefiklerarası Trakya Hükümeti” tarafından yönetilmiştir. 38
Batı Trakya Türklerinin haklarını korumak amacıyla, 10 Kasım 1918 tarihinde,
İstanbul’da kurulan “Garbi Trakya Komitesi”, Müttefiklerin yönetimi ele alması
sonrasında merkezini Gümülcine’ye taşımış ve bölgenin Yunanistan’a verilmesine dek
Müttefikler arası Trakya Hükümeti ile işbirliği yapmıştır.39
34
Abdürrahim Dede,a.g.e, ss.47-50.
Baskın Oran, a.g.e., s.10.
36
Metin Martı (Yayına Hazırlayan), İlk Türk Komitacısı Fuat Balkan’ın Anıları, I. Baskı, Arma
Yayınları, İstanbul Kasım 1998, ss.11-12.
37
Baskın Oran, a.g.e., s.10.
38
Vemund Aarbakke, a.g.e.,ss 22-23.
39
Tevfik Bıyıklıoğlu, Trakya’da Milli Mücadele, II.Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Cilt-I, VII.Dizi,
Sayı 25, Ankara 1987, ss.190-191.
35
17
Dönem içerisinde, Bulgaristan ve Yunanistan’ın, Batı Trakya’nın kontrolüne
yönelik çalışmaları aralıksız devam etmiş, Bulgaristan bölgenin Yunanistan’a
verilmesinden ziyade özerk bir yönetim altında kalmasını savunarak burada kurulan
geçici Türk yönetimlerine destek verir gözükmüştür. Öte yandan, batılı güçlerin
desteğiyle 15 Mayıs 1919’da Anadolu’ya çıkan Yunanistan ise bu gelişmeden de
cesaret alarak henüz Neuilly imzalanmadan Paris Barış Antlaşması’nda kararlaştırılan
“Bulgaristan ile anlaşma yapılana kadar bölgenin müttefiklerin denetimi altında” olması
hususuna rağmen40, 04 Ekim 1919’da, İskeçe’yi işgal etmiş ve Kuruçay’a kadar
ilerlemiştir. 41
Yunanistan, 14 Mayıs 1920 tarihinde Gümülcine’yi almış ve bu işgale karşılık
25 Mayıs 1920 tarihinde Peştereli Tevfik Bey başkanlığında bölgedeki Bulgarların da
katılımıyla Gümülcine’nin kuzeydoğusundaki Hemetli köyünde bir “hükümet”
kurulmuştur.42 Bazı kaynaklar, söz konusu oluşumu, Batı Trakya tarihinde kurulmuş
dördüncü hükümet olarak isimlendirmektedir.43
Batıbey’e göre, bölgede kurulan ilk Türk devleti, 13 Temmuz 1878 tarihli
“Geçici Rodop Hükümeti”, ikincisi “Garbi Trakya Hükümet-i Müstakilesi”,
üçüncüsü “Müttefiklerarası Trakya Hükümeti” ve sonuncusu da 25 Mayıs 1920
tarihli
Hemetli’de
kurulan
Hükümet’tir.
Batıbey,
Müttefiklerarası
Trakya
Hükümeti’ni Fransız himayesinde kurulan Batı Trakya Türk Hükümeti olarak
değerlendirmektedir. Dönem içerisinde kurulan ve “Devlet”, “Hükümet” gibi
sözcüklerle ifade edilen oluşumları, söz konusu kelimelerin bugünkü anlamı ile
analiz etmek bu çalışmanın amacının çok ötesindedir. Ancak anılan terimleri, dönem
içerisindeki kuruluşların koşulları açısından değerlendirmenin daha uygun olacağı
mütalaa edilmektedir.44
Batı Trakya, 10 Ağustos 1920’de Sevr’de yapılan Trakya Antlaşması ile
resmen Yunanistan’a bırakılmış ve son düzenlemeler Lozan Barış Antlaşması’nda
40
Baskın Oran, a.g.e., ss. 11-12.
Celal Perin, Nevrekoplu Celal Bey’in Hatıraları Batı Trakya’nın Bitmeyen Çilesi, I.Baskı, Arma
Yayınları, İstanbul Şubat 2000, s.268.
42
Baskın Oran, a.g.e., ss.12-14; Vemund Aarbakke, a.g.e., s.24.
43
Kemal Şevket Batıbey, Batı Trakya Türk Devleti (1919-1920), Boğaziçi Yayınları No:50, İstanbul
1979, ss.129-131.
44
Baskın Oran, a.g.e, s.14.
41
18
yapılmıştır.45
Bölgenin, daha sonra kurulan tüm geçici hükümetlere rağmen aslen 1913
yılında Osmanlı egemenliğinden çıktığını söylemek mümkündür. Bu çerçevede, Batı
Trakya Misak-ı Milli sınırları dışında bırakılmış ancak geleceğinin tayini konusunda
Lozan Barış Antlaşması görüşmeleri sırasında Türkiye tarafından bir halkoylamasının
(plebisit) yapılması talep edilmiştir. Ancak bu talep müttefiklerce kabul görmemiştir.46
Batı Trakya Türkleri, İstanbul Rumlarına karşılık, Nüfusu Mübadelesi dışında
tutulmuş ve Lozan Antlaşması’nca hakları güvence altına alınarak azınlık statüsünde
bırakılmıştır. 47
Nüfusu Mübadelesi çerçevesinde Anadolu’dan göç eden Rumların bölgeye
yerleştirilmesi sonucu Batı Trakya Türk Azınlığı’nın mal ve mülküne olan etkileri48
ancak 1933 Ankara Anlaşması ile son bulmuştur.
1930’lu yıllarda iki ülke arasında yaşanan yakınlaşma dönemi, 1933 Ankara
Anlaşması ile mübadele sorunlarının çözüme kavuşmasına rağmen, Batı Trakya
Azınlığı’na olumlu yönde yansımamıştır. 04 Ağustos 1936 yılında Metaksas
diktatörlüğünün iktidara gelmesi sonrasında ülke genelinde alınan baskıcı tedbirler Batı
Trakya’yı da etkilemiş, azınlık Türkiye ile iyi ilişkilere rağmen siyaset ve eğitim
alanında belirli kısıtlamalar ile karşılaşmıştır. Bunların yanı sıra Metaksas, 25 Eylül
1936 tarihinde Dışişleri Bakanlığı personelinden oluşacak ve azınlığın yönetim işlerini
üstlenecek “Trakya’nın Genel Yönetimi için Siyasi İşler Dairesi”ni kurdurmuştur.49
Ünay çalışmasında konu ile ilgili olarak “Söz konusu dairenin esas amacının azınlığa
yönelik baskı politikalarını düzenlemek olduğunu söylemek yanlış olmasa gerektir”.50
ifadelerini kullanmaktadır.
Batı Trakya Türk Azınlığı’na yönelik Yunanistan politikalarının tarihsel
sürecinde bu gibi siyasi dairelere rastlamak mümkündür. “Trakya Eşgüdüm Komitesi”
de aynı amaçla, 1959 yılında dönemin Dışişleri Bakanı Evangelos Averof tarafından
45
Vemund Aarbakke, a.g.e.,s.24.
Baskın Oran, a.g.e, ss.15-16.
47
Bora Ünay, a.g.e.,s.207.
48
Detaylı bilgi için bkz; Vemund Aarbakke, a.g.e., ss.63- 66.
49
Anılan Dairenin Yunanca ismi “Yeniki Diikisi Thrakis, Tmima Politikon İpothesion” dur. Bkz;
Vemund Aarbakke, a.g.e., s.69.
50
Bora Ünay, a.g.e.,s.207.
46
19
gizli talimatla kurulmuştur.51
Batı Trakya, II.Dünya Savaşı’nda 1941-1944 yılları arasında tekrar Bulgar
egemenliği altına girmiş, savaşın sona ermesiyle de 1945 yılında tekrar Yunanistan
hakimiyetine geçmiştir.52 Söz konusu dönem içerisinde savaşın getirdiği kıtlık
nedeniyle bölgeden Türkiye’ye ciddi oranda bir göç dalgası yaşanmıştır. Yunan İç
Savaşı, Batı Trakya Türkleri üzerinde derin ve acı izler bırakmıştır. Azınlık insanı,
komünist gerillalar ile İngiltere destekli Atina Hükümeti arasında adeta ezilmiştir.
1950’li yılların başında, Soğuk Savaşla birlikte iki ülkenin de Batı Bloğu içinde
yerlerini alması ve bu temelde cereyan eden yakınlaşma, Batı Trakya Türk Azınlığı’na
olumlu yönde yansımış, Türkiye ve Yunanistan 1951 yılında, karşılıklı azınlıkların
eğitim sorunlarına değinecek bir kültür anlaşması (EK 1) imzalamıştır. 53
1952 yılında ilk defa Batı Trakya’ya Türkiye’den kontenjan öğretmenleri
atanmış, Batı Trakyalı öğretmenler Türkiye’de çeşitli kurslara katılmışlar ve bölgedeki
okulların tamiratına izin verilmiştir. Yine aynı yıl Cumhurbaşkanı Celal Bayar
tarafından Gümülcine’de açılan ve kendi ismiyle anılacak “Celal Bayar Lisesi” eğitime
başlamıştır. 1954 yılında, azınlık okulları için ilk kez “Türk Okulları” tabiri kullanılmış
ve yine bu dönemde, Batı Trakya’da Cemaat İdare Heyetleri seçimleri yapılmıştır. 54
Öte yandan, tüm bu olumlu gelişmelere karşın dönem içerisinde Batı Trakya
Türkleri, ciddi oranda Türkiye’ye göç etmişlerdir. Bunun temel nedenleri arasında
Türkiye’nin uyguladığı serbest göçmen politikasının yanı sıra bölge Türklerinin
gelecekte ne yönde şekilleneceğini bilmedikleri ve endişe duydukları Yunanistan
siyasasının
gölgesinde
yaşamamak
arzusundan
kaynaklandığını 55
söylemek
mümkündür.
Bu bahar dönemi Batı Trakya Türk Azınlığı için fazla uzun sürmemiştir. 1955
yılı ve devamında Kıbrıs konusunun gündeme gelmesiyle Yunanistan’ın azınlığa
51
Elçin Macar, “Çuvala Sığmayan Mızrak”, Radikal Gazetesi, 11 Mart 2006, s.11.
Duygu Parmaksızoğlu, The Turks of Western Thrace: an EU Minority, (Marmara University,
European Union Institute, Politics and International Relations Department, Basılmamış Yüksek
Lisans Tezi), İstanbul 2004, s.22.
53
Bora Ünay, a.g.e.,s.208.
54
Melek Fırat, “1945-1960 Yunanistan’la İlişkiler”, (Ed.) Baskın Oran, Türk Dış Politikası Kurtuluş
Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, I.Baskı, Cilt-I, İletişim Yayınları, İstanbul 2001, ss.592593.
55
Vemund Aarbakke, a.g.e., ss.92-94.
52
20
yönelik politikaları değişmiş ve baskıcı bir hal almıştır. 56
Tamamıyla değişen bu politika çerçevesinde, daha evvel son derece iyi
ilişkilere sahip Türklerle Yunanlıların arasının açılması hedeflenmiş ve Yunanlıların,
azınlığı “düşman” olarak algılaması amaçlanmıştır.57 Yine bu zaman zarfında, cemaat
yönetim kurulu ve okul encümen seçimleri yerine atama usulüne geçilmiş, şehir ve
köylerin Türkçe isimlerinin resmi olarak kullanılması yasaklanmıştır. 58
İskeçe, Gümülcine ve Dedeağaç’ta, azınlığa yönelik ayrımcı ve baskıcı siyaseti
planlayarak yürütülmesini sağlayacak “Kültürel İşler Daireleri” kurulmuştur. Söz
konusu daireler, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı personeli tarafından yönetilmiştir.
Azınlık insanı, hayatını idame ettirebilmesi için sosyal alanda ihtiyaç duyduğu,
ehliyet/ruhsat ve pasaport alma, evini tamir ettirme, iş yeri açma gibi her türlü
gereksinimi temelinde bu görevlilerle yüzleşmek zorunda kalmıştır. 59
1974 yılında Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesi, Yunanistan’ın çaresizlik içinde
ve intikam duygularıyla Batı Trakya Türklerine yönelmesine hız vermiştir. 60 Barış
Harekatı sırasında ve hemen sonrasında, Türk Azınlığa verilmeyen haklar bir tarafa
devlet destekli oluşumlar tarafından çeşitli saldırılar düzenlenmiş, Türklerin mal ve
mülkleri tahrip edilmiştir.61
1981 yılında iktidara gelen PASOK hükümeti, 1980’lerde azınlıklar konusunun
uluslararası ilişkilerin merkezine yerleşmesi ve iktidara gelinen yıl Yunanistan’ın
Avrupa Topluluğu’na üye olması temelinde62 Batı Trakya politikasını bir nebze
yumuşatmasına rağmen, 1967-1974 Cunta Dönemi siyasasının temel özelliklerinden
ayrılmamıştır. Bu süreçte, bölgede “Türk” kelimesinin kullanılması yasaklanmış,
Türklere ait topraklarının istimlaki ve vatandaşlığı kaybettirme vakaları artmış, ayrıca
Türklerin mal mülk satın almasında veya Türk’ün, Türk’e mülk satışında çeşitli
56
Duygu Parmaksızoğlu, a.g.e.,s.25.
Vemund Aarbakke, a.g.e., s.184.
58
Faruk Sönmezoğlu, Türkiye-Yunanistan İlişkileri & Büyük Güçler, Kıbrıs, Ege ve Diğer Sorunlar, Der
Yayınları, İstanbul 2000, s.186.
59
Vemund Aarbakke, a.g.e., s.179.
60
Faruk Sönmezoğlu, a.g.e., s.187.
61
Vemund Aarbakke, a.g.e., ss.203-204. (02/01/1992 tarih ve 405 sayılı Trakya’nın Sesi gazetesi ile
aynı gazetenin 16/01/1992 tarih ve 407 sayılı nüshasından aktarma)
62
Melek Fırat, a.g.e., s.116.
57
21
sorunlar yaşanmıştır.63
1981 yılında yaşanan İlhanlı Köyü olayları, haksız toprak istimlakinin en güzel
kanıtıdır. Yunanistan, İskeçe yakınlarında, Türklere ait 2300 dönüm64 araziyi istimlak
etmiş ve bunun üzerine Türkler tarafından İskeçe şehir merkezinde çeşitli gösteriler
düzenlenmiştir. Olayların, uluslararası kamuoyu ve özellikle Türkiye’de geniş yankı
uyandırması, Yunanistan’ı bir nebze olsun geri adım atmaya yöneltirken, 1983 yılında
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanı, bu toprakların aleni bir şekilde Yunanlılara
verilmesini sağlamıştır.65
1990’lı yılların başında Batı Trakya sorunu, Türk-Yunan ilişkilerinin bir
parçası olmanın yanı sıra aynı zamanda Avrupa meselesi haline gelmiştir. Bu çerçevede
Yunanistan bölgeye yönelik ayrımcı siyasası nedeniyle pek çok defa eleştirilmiş ve
kınanmıştır. Öte yandan Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla başlayan Yeni Dünya
Düzeni söyleminin Balkanlara yansıması ve bu temelde hareketlenen ayrımcı
düşüncelerin filizlenmesi Atina’yı tedirginliğe sevk ederek, Batı Trakya’ya yönelik
baskıcı politikasını yumuşatmasını engellemiştir. 66
Sorunun 1990’lı yılların başında Avrupa’nın ilgisini çekmesinin temel nedeni
1990 yılındaki 29 Ocak olaylarıdır. Dr. Sadık Ahmet aleyhine açılan davalar ve söz
konusu yargılamalardan özellikle 25-26 Ocak 1999’dakinin adil cereyan etmemesi
bölgedeki Türklerle Yunanlılar arasındaki tansiyonu yükseltmiştir. 67 Dr. Sadık Ahmet
aleyhine ilk olarak bölgedeki Türklerin taşınmaz mal satın alma hakkının verilmemesi
ve Yunanistan’ın Türklere yönelik baskıcı politikalarının uluslararası kamuoyuna
duyurulması amacıyla 1986 yılında başlattığı imza kampanyası sonucu “yalan haber
yaymak” ve “sahte evrak düzenlemek” suçlarından dava açılmış, daha sonra ise anılan
seçim kampanyası sırasında “Türk sözcüğünü kullanmak suretiyle halkı şiddete
yönelterek bölmek ve barışı bozmak” fiillerinden Yunan Ceza Yasası’nın 192.
maddesine istinaden yargılanmıştır. 68
63
Dr. Sadık Ahmet, söz konusu davada kamu
Faruk Sönmezoğlu, a.g.e., ss.286-287.
Vemund Aarbakke, a.g.e., s.303.
65
Duygu Parmaksızoğlu, a.g.e., s.29.
66
Melek Fırat, a.g.e., s.445.
67
Vemund Aarbakke, a.g.e., s.431.
68
International Affairs Agency, File on the Problems of Turkey, The Western Thrace Turks., s.46 ve
Vemund Aarbakke, a.g.e., ss.364-369 ve ss.425-428.
64
22
düzenini bozmak suçundan 18 ay hapis ve üç yıl siyasal haklardan men cezasına
çarptırılmıştır. 29 Ocak olayları sonrasında Gümülcine Başkonsolosu Kemal Gür, Rodop
Valisi’ne yazdığı bir mektupta Batı Trakya Türkleri için “soydaş” kelimesini
kullanması nedeniyle 03 Şubat 1990 tarihinde istenmeyen kişi (persona non grata) ilan
edilmiştir.69
Yine olaylar sonrasında 31 Ocak 1990 tarihinde Sinaspismos (Sol İttifak)
Partisi Lideri Maria Damanaki bölgeyi ziyaret etmiş ve Yunanlılar tarafından protesto
edilerek, Batı Trakya’yı Türkiye’ye vermekle suçlanmıştır. 70
2.2 . Kültür ve İlgili Kavramlar
Çalışmanın tümünde öne çıkan terim ve kavramların geniş kapsalı bir biçimde
açıklanması, alan araştırması ve teorilerin bütünleşmesi açısından, çalışmanın kuramsal
boyutu ile ilgili belirleyicilikleri, değişkenlikleri bakımından gerekli olmaktadır. Bu
düşünceden hareketle metnin içinde açıklanmaya çalışılan ve tezin temel teorik alt
yapısını oluşturan kavramlar “kültür”, kültürel etkileşim”, “kültürel kimlik”, “kamu
diplomasisi ve kültür”, “kültür ve müzik”, kültürel uzlaşma ve müzik” şeklinde
belirlenmiştir.
Çalışma
içindeki
kullanımları
ile
ne
şekilde
ele
alındıkları,
tanımlandıkları, nasıl algılanıp değerlendirildikleri daha belirgin bir biçimde ortaya
çıkacaktır.
2.2.1. Kültür (Değerler Bütünü)
Birey olarak her insan doğal, toplumsal ve kültürel öğelerden oluşan bir çevre
içine doğmakta ve bu öğelerle iç içe, yan yana yaşamakta, çevresindeki öğelerle az ya
da çok, fakat sürekli bir etkileşim içerisinde bulunmaktadır. Bu etkileşim süreci
içerisinde insan, toplumsallaşıp farklı kültürlere ayrılarak gelişmektedir. Bu kültürler
insanlar tarafından oluşturulmuş maddi ve manevi değerler bütünüdür. Kültür içinde
bulundurduğu bu değerler ile anlam kazanır ve farklılaşır. Günümüzde bir çok alanda
kullanılan kültür kavramının şimdiye kadar bu alanlarla ilgili olarak bir çok tanımı
yapılmıştır. Hangi alanda kullanılırsa kullanılsın kavramın ortak çıkış noktası, insan ve
69
70
Melek Fırat, a.g.e., ss.446-448.
Vemund Aarbakke, a.g.e., s.434.
23
insan merkezli oluşudur.71
Kültür sözcüğü Latince “cultura” sözcüğünden gelmektedir. İlk kez ünlü
Fransız düşünür Voltaire kültürü, "İnsan zekasının oluşumu, gelişimi, geliştirilmesi ve
yüceltilmesi" biçiminde tanımlamıştır. 72
Kültür kavramı ile ilgili bir çok tanımlama olmasına rağmen bu tanımlardan
ilki 19.yy. sonlarında geliştirilmiştir ve ilk açık ve kapsamlı tanımlama İngiliz
antropolog Sir Edward Burnett Tylor’a aittir. Tylor, 1871’deki yazılarında kültürü;
“bilgi, inanç, sanat, hukuk, ahlak, adet, gelenek ve toplumun bir üyesi olarak kişinin
yaşayarak kazandığı huylar ve kabiliyetler bütünü” olarak tanımlar.73 Tylor’ın
söyleminden yola çıkarak yapılan tanımlamaların çokluğuna dikkati çeken Amerikalı
iki antropolog Kroeber ve Kluckhohn 1952’de kültür konusunda antoloji yayınlamışlar
ve yayınladıkları antolojide kültür ve kavramının 164 farklı tanımına yer vermişlerdir. 74
Kültürü maddi ve manevi kültür olarak sınıflandıran Özer Ozankaya’nın konu
ile ilgili görüşleri ise şöyledir:
“Kültür kavramının çok sayıda ve değişik tanımları olduğu -özellikle kimi
insanbilimciler tarafından söylenir ve böylece bu kavramın genellikle işe yarar,
üzerinde birleşilebilir bir tanımının yapılamayacağı vurgulanmak istenir. Ben bu
görüşe katılmıyorum. Çünkü çok sayıda denilen tanımlar içinde, aralarındaki farkın
önemli olduğu gerçekte iki ana tanım kümesi vardır: bunlardan birincisi kültürü maddi
ve manevi öğeleriyle bir bütün olarak gören ve her iki türlü öğenin kültürün niteliğini
belirlemede çok önemli olduğunu kabul eden tanımlar kümesidir; ikinci tanım kümesi
ise, çok ya da az açık bir biçimde kültürün yalnızca manevi öğelerden kurulu olduğu
anlayışı üzerine dayalıdır…Bana göre bir ulusun kültürü, -maddi ve manevi öğeleriyle
uyumlu bir bütünlük oluşturur; bu uyumlu bütünlüğün olmadığı yerde ya ulusal toplum
yoktur, ya da kültür yozlaşması yaşanmaktadır. “Uygarlık” kavramıyla “kültür”
kavramı da aynı şeyi anlatır; uygarlığı yalnızca maddi araçlardan kurulu saymak, bu
kavram için hiç de yerinde, geçerli bir tanımlama olmaz. Kültürün maddi öğelerinin
71
Dolunay Akgül Barış ve Eylem Akgül “Tarihsel Bir Perspektifte Türk Müzik ve Sanatında Kültürel
Paralellikler”, Kastamonu Eğitim Dergisi, Cilt No:15, Sayı 2, 2007, s.707.
72
Bozkurt Güvenç, İnsan ve Kültür, Remzi Kitabevi, İstanbul 2005, s.94.
73
William A. Haviland, Kültürel Antropoloji, Kaktüs Yayınları, İstanbul 2002, s.65.
74
Bozkurt Güvenç, a.g.e., s.95.
24
göz ardı edilmesi, sömürgeciliğin “kültür yozlaşması”’nın baş nedeni olduğu gerçeğini
görmeme, gözlerden kaçırma gibi olumsuz bir sonuca da yol açmaktadır. Bu ön bilgi ve
uyarılardan sonra, benimsediğim kültür tanımını sunayım: ''Kültür, bir insan
topluluğunun, doğal ve toplumsal çevresiyle etkileşim süreci içinde ürettiği maddi ve
manevi öğelerin toplam bileşimine denir.” Demek ki kültür, doğal ve toplumsal
çevrenin türlü nesneleri ve bu çevre içindeki türlü insanlar arası etkileşimleri
yönlendiren düşünceler, duygular, tutum ve davranışlar toplamıdır.”75
Kültürün maddi öğeleri, bir toplumun belli bir dönemdeki uygulayımsal
(=teknolojik) ilerlemesini, üretim ve uygulayımdaki deneyim, beceri ve yeteneklerini
yansıtır. Özetle maddi kültür, insanın doğaya, topluma, hatta kendi kendisine egemen
olma ölçüsünün göstergesidir. Eskiden ancak aylar süren yorucu bir yolculuktan sonra
ulaşabildiği bir yere bugün 1/2 saatte ulaşan insan, kendi fiziksel sınırlılıklarını örneğin kanatlarının olmayışı, vb. da aşmış olmaktadır. Demek ki maddi kültür, insan
çalışmasının gerçekleştirdiği, ürettiği tüm nesneleri, bütünüyle uygulayımbilimi, araç
ve gereçleri anlatır. Karasabana dayalı tarımın yaygın olduğu bir toplumun düzeni ile
traktöre dayalı tarım yapan bir toplumun düzeni birbirinden çok farklıdır. 76
Manevi kültür ise bu maddi kültür ile etkileşim içinde biçimlenen düşünceler,
değer ölçüleri, davranış kuralları, gelenek-görenekler, dinsel, siyasal, felsefi inançlar ...
dan oluşan uyumlu bütünlüğe denir. Olağan gelişimini (yani kendi iç dinamiği ile
değişim ve gelişimini) engellemesiz sürdürebilen toplumlarda manevi kültür, biraz
gecikmeyle de olsa, maddi kültürle uyum içine girer; onu destekleyici, onunla uyumlu
yeni biçimler alır. Ulaşımı kağnıya dayalı bir topluluğun manevi kültürü, kağnıyla
uyumlu değerler, davranışlar, kurallar ve inançlardan kurulu olduğu gibi, jet uçağına
dayalı olan toplumun manevi kültürü de jete uyan, onu destekleyici nitelikteki
inançlardan, kurallardan, sanatsal anlatımlardan kuruludur.77
Kültür kavramının genel olarak hangi anlamlarda kullanıldığı ile ilgili olarak
Güvenç şu şekilde bir sınıflandırma yapmaktadır:
75
Özer Ozankaya, “Ulusal Toplumun ve Ulusal Kültürün Kurucu Ögeleri”, Ankara Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 10, Sayı 3, Ankara 1992, ss. 217-219.
76
Gös. yer.
77
Gös. yer.
25

Bilim alanında kültür: Uygarlık

Beşeri alandaki kültür: Eğitim sürecinin ürünü

Estetik alandaki kültür: Güzel sanatlar

Kavramsal ve terim olarak tanımlanmaya çalışılan “kültür” hakkındaki
tüm değerlendirmeleri göz önüne alacak olursak, maddi ve biyolojik alanda kültür:
Üretme, tarım, ekin, çoğaltma ve yetiştirmedir. 78
Çeşitli şekillerde normlara, düşüncelere, inançlara, değerlere, simgelere, dillere
ve kodlara değinilmek üzere kullanılan kültür terimi, ayrıca kişinin tinsel ve entelektüel
gelişim sürecine ya da uzman entelektüel ve sanatsal çevrelere ve pratiklere ve hatta bir
grubun, halkın ya da toplumun “bütün bir hayat tarzına (antropolojik görüş) işaret
eder… “Bütün bir hayat tarzı” olarak kültür, tümleşik bir bütün oluşturacak şekilde
tutunum edinen, insanlar arasında paylaşılan bir genel anlamlar, inançlar ve değerler
dizisini üstü örtük olarak varsaymaktadır. 79
Kimine göre kültür kavramı, birçok ülkeyi ele alabildiği gibi, bir ülkenin milli
sınırları içinde çok sayıda farklı kültür bölgeleri -alt kültürleri- bulunmaktadır. Ayrıca
bir ülke, kullanılan sınıflama ölçütlerine göre tarih, coğrafya, dil, din, töre, ekonomi ve
siyasi bakımdan farklı kültür çemberlerine girebilmektedir ki örnek olarak Türkiye
Cumhuriyeti gösterilebilir. Tarih ve dil bakımından, Türkiye bir Doğu Asya kültürüdür.
Türkler bin yıla yaklaşan bir süredir Anadolu'ya yerleştikleri için Ortadoğu kültür
alanına girmişlerdir. Akdeniz kıyısındaki yerleşimleriyle Akdeniz kültürünün;
Müslüman oldukları için İslam Kültürü 'nün bir üyesi sayılırlar. Nüfusun büyük
çoğunluğu köylerde yaşadığı için, Türkiye bir tarım ülkesi (kültürü)dir....Öyle ki:
Dilimiz, Orta Asya 'da konuştuğumuz Türkçe'den; dinimiz, Arap İslamlığı'ndan;
teknolojimiz İran ve Irak tarımından; Akdeniz ve Ege bölgelerimiz Akdeniz'den;
Trakya'mız, Balkanlardan; ekonomimiz ve demokrasimiz üyesi olmaya çalışılan Batı
Avrupa örneklerinden farklıdır. İşte bütün bu farklı yanları ve özellikleriyle, Türk
Kültürü yine de kendine benzeyen bir bütünlük gösterir. Kültürün bütünleyen veya
bütünleştiren gücü, giderek, farklı kaynaklardan yeni birleşimler yaratır. 80
78
Bozkurt Güvenç, a.g.e.,s.97.
Ayhan Erol, Popüler Müziği Anlamak: Kültürel Kimlik Bağlamında Popüler Müzikte Anlam, Bağlam
Yayınları, İstanbul 2002, s.53.
80
Bozkurt Güvenç, a.g.e.,s.110.
79
26
Kültürü sistem olarak nitelendiren Williams, “toplumsal etkinliklerin, dil, sanat
gibi kültürel etkinlik katmanlarının üzerinde yer alan yaşam biçimi içeren,
“bilgilendiren tin” ve anlamlandırma sistemi kültürdür” şeklinde tanımlamaktadır.81
Bu noktada “kültür” kavramını tanımlamaya çalışmanın dışında kültürün
yapısal özelliklerine değinmek yerinde olacaktır. Güvenç’in antropolog Murdock’tan
esinlenerek yaptığı yapısal açıklamalar şu şekildedir:

Kültür öğrenilir.

Kültür tarihidir ve süreklidir.

Kültür toplumsaldır.

Kültür ideal, ya da idealleştirilmiş kurallar sistemidir.

Kültür, ihtiyaçları karşılayıcı ve doyum sağlayıcıdır.

Kültür değişir.

Kültür bütünleştiricidir.

Kültür bir soyutlamadır. 82
Haviland ise kültürün yapısal özelliklerini aşağıdaki gibi sıralandırmaktadır:

Kültür paylaşılır

Kültür öğrenilir.

Kültür sembollere bağlıdır.

Kültür bütünleştiricidir. 83
2.2.2. Kültürel Kimlik
Kültürel
Kimlik,
toplumlararasında
benzerlik
ve
farklılıkların ortaya
konmasında önemli ipuçları verir. Kendi kültürel kimliğini sıkça dile getiren toplumlar
kendilerini “ötekilerden” ayırarak farklılıklarını ortaya koyarlar. Toplumlar arasındaki
farklılık ve benzerlikler, kültürel kimlikleri nasıl yorumladıklarıyla kolayca ortaya
çıkar.84 Kültürel kimlik, doğuştan değil daha çok sonradan kazanılan özelliklerle ilgilidir.
81
Raymond Williams, Kültür, İletişim Yayınları, İstanbul 1993, s.7.
Bozkurt Güvenç, a.g.e.,s.115
83
William A. Haviland, a.g.e.,s.78.
84
Umut Albayrak, “Kültürel Uzlaşma ve Müzik: Kıbrıs’daki Türk ve Rum Toplumlar Arasındaki
Uzlaşmaya Yönelik Müziksel Diyaloglar”, (Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, Müzik
Bilimleri Anabilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), İzmir, 2008, s.17.
82
27
Birey önce ““Ben kimim?” sorusuyla karşılaşır. Sosyal gruba girince ise “Biz kimiz?”
sorusuna cevap arar. Aynı zamanda da içinde bulunduğu topluluğu temsil etmektedir.
Kimlik sorusuna verilen bu yanıtta “biz”, nihai olarak “bizim tarihi kültürümüzden
ötürü” “bizizdir”. 85
Kimliksiz bir hayat biçimi olamayacağı, insan hayatının bir parçası olduğu
gerçeğinin yanı sıra “biz”in ardından “öteki” geldiğinden, “biz” ve “öteki”nin tarihi,
ekonomik, kültürel ilişkileri kimliği şekillendirmiş, ancak siyasi bir araç olarak
kullanılarak ayrıştırma aracı haline getirilmeye çalışılmıştır. Ancak her türlü kimlik
özelliklerinin toplumsal ağ ilişkisi içinde olduğunu unutmamak, iletişim gerçeğini göz
ardı etmemek gerekmektedir.86
Bütün bireysel kimlikler, bir toplumsal ilişkiler sistemi içinde oluşur ve
birbirlerini karşılıklı olarak tanımaları gerekir. Kimlik kolektif eylemin dinamik,
gelişmekte olan bir yönüdür. Kültürel kimliğin ise bireysel kimliği de aşan sosyal bir
yönü vardır. 87 Ferdin sosyal bir varlık olması, farklı özellikleri ile teşkilatlanmış insan
toplulukları içinde yaşayabilmesi, topluluğu fertte temsil ettirir hale gelmiştir. 88 Bu
tanımlarda bir topluluğa ait özellikler birey üzerinden çözümlenmeye çalışılmaktadır.
Bireysel özelliklerin farklılık yaratacağı göz önüne alınsa dahi, temel belirleyiciler,
bireyin günlük yaşantısında veya ananevi uygulamalarda kendini göstermektedir. 89
Kimliğin, kültürün, daha doğrusu doğrudan veya direkt her türlü tanımlayıcının
anlamlandırılmasında göstergeler önemli olmaktadır. Kültürel kimliğe ait göstergeleri
incelediğimizde ise bu kimliği oluşturan en önemli sembolün müzik olduğunu belirtmek
mümkündür. Müzik kültürel kimliği ifade etmenin en direkt ve en anlamlı yolu olarak
karşımıza çıkar ki çalışmadaki alan araştırmalarımızdan örnek verdiğimizde, bir
Trabzonlu ile bir Afyonlunun karşılaşmalarında (düğün, ölüm,..) müzikal özelliklerin
icrası sırasında, kültürel kimliğe ait birçok özelliğin de ortaya konulması olasıdır. Öyle
ise, kültürel kimliğe ait bir göstergenin sergilenişi birey olarak yapılsa dahi, geneli,
85
Anthony D. Smith, Milli Kimlik, İletişim Yayınları, İstanbul 1999, s.155.; Ethem Yıldız-Muammer Ak,
Doğu Karadeniz’de Kültürel Kimlik, Çatı Yayınları, İstanbul 2002, s.29.
86
Özlem Doğuş Varlı, Kültürel Kimliğin Değişim-Oluşum Sürecinin Kadın Kimliği ve Müziğine
Yansıması: Afyon, Trabzon, Kıbrıs, İstanbul Örneklemleri, (İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Müzikoloji ve
Müzik Teorisi Anabilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi), İstanbul 2007,s.34.
87
Ethem Yıldız-Muammer Ak, a.g.e.,s.34.
88
Mustafa E. Erkal, Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü, Der Yayınları, İstanbul 1997, s.174.
89
Özlem Doğuş Varlı, a.g.e, s.34.
28
toplumu, grubu kapsayan bir özelliğe sahip olmaktadır. Afyonlu bir kadının sergilemiş
olduğu geleneksel dans şekli, o kişiye özgü değil, kişinin ait olduğu toplumsal yapıya,
Afyonlulara aittir. Çünkü o kişinin dansı öğrenme şekli de kültürel yapı içinde
gerçekleşmiş ve etkileşimin bir sonucu olarak edinilmiştir.90
Kültürel kimlik, ölçeği ve niteliği ne olursa olsun insanları/toplulukları
birleştirebilen ya da birbirinden ayıran öğelerin birleşimidir. 91 Ayrıca bu noktada
belirtmek gerekir ki, bireylerin kültürel kimlikleri, onlar üzerinde bağlayıcı olduğu
oranda bireysel özgürlükleri sınırlandırmakta, ama aynı ölçüde bir kimlik kartı işlevini
de yerine getirmektedir. Herhangi bir toplulukla ilgili olarak, eğer aynı kültürel yapıdan
geliyorlarsa ve o kültür hakkında bilgi sahibiysek, sosyal ve kültürel yapı hakkında
çözümleme yapmak mümkün olmaktadır. Özellikle farklı kültürel yapıların bulunduğu
ortama geçiş söz konusu ise, diğer gruplar tarafından isimlendirilme, bir kimlik içine
sokulma meydana gelmektedir. Kişinin ait olduğu kültürel yapının özellikleri, farklı bir
kişiliğe sahip olsa dahi, kimlik özelliği hatta kişiliği olarak değerlendirilmektedir. 92
2.2.3. Kültürel Etkileşim
Kültürel etkileşim, kültür unsurlarının coğrafî bakımdan yer değiştirerek bir
toplumdan başka bir topluma geçmesi hadisesini tanımlayan “kültürel yayılma”
sürecinin tabii bir sonucudur. Kültür alışverişi yeryüzünde yaşayan hemen her toplum
için söz konusudur ve kültürel yayılma vasıtasıyla toplumlar birbirlerinin kültürlerini
etkiler ve ondan etkilenirler. Ancak, herhangi bir toplumun sosyal yapısına giren yeni
bir kültür unsurunun, o toplumun kültürünün bir parçası olabilmesi her zaman kolay ve
çabuk gerçekleşmez. Bu yeni kültür unsurunun toplum tarafından kabullenilmesi ve
toplumun diğer kültür unsurları ile bütünleşmesi gerekir. Birbirinden farklı kültüre sahip
iki toplumun sürekli ilişki ve etkileşim içinde bulunmaları sonucunda, her iki toplumun
bazı kültürel unsurları birbirlerini etkileyerek değişime uğrarlar ve her iki toplumda
ortak veya birbirine çok benzeyen kültür unsurları ortaya çıkar. Sosyoloji ve sosyal
antropoloji’de kültürleşme (acculturation) adı verilen bu hadise, iki farklı kültüre ait
unsurların her iki toplum tarafından benimsenerek ortaya yeni bir kültür sentezi çıkması
90
Gös.yer.
Mark Slobin, Subcultural Sounds: Micromusic of West, Wesleyan University Press, 1992, s.12.; Özlem
Doğuş Varlı, a.g.e, s.35.
92
Özlem Doğuş Varlı, a.g.e, s.36.
91
29
süreci olarak tanımlanır. Toplumun komşu kültürlerden aldığı yenilikler kendi kültürü
tarafından benimsendiği anda, kültürleşme süreci başlamış demektir. Ancak, hiçbir
kültür diğer kültürlerin unsurlarını kendi toplumsal bünyesine uyum sağlayacak biçimde
özümsemeden alamaz.93
Aynı coğrafyada yaşayan ve birbirine komşu olan toplumlar birbirleriyle
sorunlar yaşadıklarında aralarındaki kültürel etkileşim bir süreliğine zayıflayabilir.
Ancak yaraların sarılmasının ardından siyasi ortamda gerginlik devam etse de,
toplumlar alışmış olduğu ve bir parçası olduğu kültürel döngüde yerini almak ister. Bu
sebeple kendi örgütlenmeleri ya da sanatçıların yardımıyla ortada var olan sorunun
toplumlara ve coğrafyaya verdiği zararı anlatmak için müziği kullanır. Müzik tek başına
tüm siyasal sorunları çözmede yeterli olmasa da soruna dikkat çekmek ve topluma bu
sorunun çözülmesi için toplumsal duyarlılığı aşılamada etkilidir. Sanatçıların uzlaşmak
için beraber hareket etmeye başlamasıyla toplumlar ve kültürler “biz”, “ötekiler”
olmaktan çıkarak, bulunulan coğrafyanın bir parçası olarak “hepimiz” ile ilişkilendirilir.
Bu uzlaşma sonucunda farklılıklar ve ait oldukları kültürel değerler ortadan kalkmaz.
Sahne kültürel uzlaşının olduğu yeri temsil ederek toplumların da tıpkı müzisyenler gibi
uzlaşı ortamını yaratmada bazı fedakarlıklar ortaya koyarak amaca ulaşabileceğinin
örneğidir. 94
9-11 Nisan 2010 tarihleri arasında Sydney Üniversitesi’nde düzenlenen
Kültürlerarası Etkileşimin Şekillenmesi Konferansı’nın (Transcultural Mapping),
disiplinler arası geçişenliğin artık iyice belirginleştiğini gösterdiğini belirten
konferansın katılımcılarından Çolakoğlu Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu
(USAK)’ın resmi yayın organı olan internet sayfasındaki “Sydney Üniversitesi
Kültürler Arası Etkileşim Konferansı” başlıklı yazısında konferans öncesi programa
bakıldığında birbiriyle çok alakasız gibi duran konuların konferans oturumları
gerçekleştirildikçe aslında nasıl bir bütünlük arz ettiğinin, dolayısıyla konferans
sırasında uluslararası ilişkiler çalışmaları açısından da artık sadece devlet politikalarına
bakarak jeopolitik ve ulusal çıkar kavramlarıyla mevcut sistemi açıklamanın yeterli
olmadığının daha iyi anlaşıldığını; bu bağlamda uluslararası ilişkiler çalışmalarında
93
Ufuk Tavkul, “Kültürel Etkileşim Açısından On İki Hayvanlı Türk Takviminin Yayılışı”, Ankara
Üniversitesi Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, Cilt 4, Sayı 1, Ankara Mart 2007 s.26.
94
Umut Albayrak, a.g.e., s.4.
30
yüksek siyaset ve ekonomi dışında toplumsal hareketlilik ve göç, kültür çalışmaları,
medya çalışmaları gibi disiplinlerden de yoğun bir şekilde yararlanmak gerektiğinin
görüldüğünü ifade etmektedir.95
2.2.4. Kamu Diplomasisi ve Kültür
Diplomasi kavramı ile ilgili olarak ilk aklımıza gelen devletler arasındaki
ilişkiler ve bu ilişkileri dikkatli bir şekilde idare etme bilgisi ve sanatıdır. Akgönenç’in
tanımı ise: “Bağımsız devletlerin, yani uluslararası sistemin temel birimlerinin
birbirleri ile olan ilişkileri ve kullanılan metotların tümü”
96
şeklinde karşımıza
çıkmaktadır.
“Dünya’da ve Türkiye’de Kamu Diplomasisi” adlı makalesinde kamu
diplomasisi kavramının ilk kez 1965'de Tufts Üniversitesi'nde Fletcher School of Law
and Diplomacy'nin Dekanı Edmund Gullion tarafından kullanıldığını belirten Akçadağ
Gullion’ın kamu diplomasisi tanımını şu şekilde aktarmıştır: “Halkların tutumunun, dış
politikanın oluşumu ve yürütülmesine yaptığı etki ile ilişkilidir. Kamu diplomasisi,
uluslararası ilişkilerin geleneksel diplomasi dışındaki alanlarını kapsamaktadır:
hükümetler tarafından yabancı ülkelerde kamuoyu sağlanması, özel kuruluşlarının
diğer ülkeninkilerle etkileşimde bulunması, dış ilişkilerin aktarımı ve bunun politika
üzerindeki etkisi, diplomatlar ve yabancı meslektaşları arasında iletişim sağlanması ve
kültürler arası iletişim süreci gibi.97
Konu ile ilgili bir diğer kavram ise 90’lı yıllarda kullanılmaya başlanan
“Yumuşak Güç” kavramıdır. “Dünya Siyasetinde Başarının Yolu-Yumuşak Güç” adlı
eserinde “Yumuşak Güç” kavramını ilk kez 1990 yılında yayımlanan Amerika’nın
düşüşte olduğu hakkındaki yaygın görüşü tartışan “Bound to Lead” adlı kitabında
geliştirdiğini belirten Nye, kavramı; “Yumuşak güç, istediğini, zor kullanmak veya para
95
Selçuk Çolakoğlu, “Sydney Üniversitesi Kültürler Arası Etkileşim Konferansı”,
http://www.usakgundem.com/yazar/1521/sydney-%C3%BCniversitesi-k%C3%BClt%C3%BCrleraras%C4%B1-etkile%C5%9Fim-konferans%C4%B1.html, (10.04.2012)
96
Oya Akgönenç, “Dış Politikada Diplomasinin Rolü, Önemi ve Metodları”, Jeopolitik, Ekim 2009, s. 14
97
Emine
Akçadağ,
“Türkiye’de
ve
Dünyada
Kamu
Diplomasisi”,
www.kamudiplomasisi.org/pdf/emineakcadag.pdf, (11.04.2012), s.2.
31
vermek
yerine
kendine
çekme
yoluyla
elde
etme
becerisidir.”
Şeklinde
tanımlamaktadır.98
Akçadağ değinmiş olduğumuz her iki kavrama da açıklık getirmeye çalıştığı
tanımlamasında; “yumuşak güç, başkalarını cezbetme, onların kalbini ve zihnini
kazanma yeteneğidir. Kamu diplomasisi ise uluslararası politikanın sert güçten
yumuşak güce doğru pragmatik bir kayış içerisinde olduğu günümüzde, yumuşak gücün
en önemli unsurlarından birisidir, yumuşak gücün tanıtımı ve yaygınlaştırılmasıdır”
ifadelerini kullanmaktadır.99
Nye’a göre yumuşak güç, bir ülkenin kültürünün, siyasi değerlerinin ve dış
politikalarının cazibesinden kaynaklanmaktadır. Bir ülkenin kültürü, evrensel değerler
içerdiğinde ve politikaları başkalarının da paylaştığı değerlere ve çıkarlara hizmet
ettiğinde, yarattığı sorumluluk ve çekicilik ilişkileri sebebiyle istediği sonuçları elde
etme olasılığını artırır.100 Nye’ın Amerikan Müziği, Amerikan Kültürü, Amerikan
Markalarının etkisi ile şekillenen yumuşak gücün etkisini örneklendirmeyi amaçladığı
ifadesi ise; “televizyon ve sinema, Berlin Duvarı’nı, 1989 yılından çok daha önce delip
geçmişti. Duvarı yıkmadan önce ihlal eden Batının popüler kültürüne ait imgelerin uzun
yıllar boyunca iletilmesine, çekiçler ve buldozerler hiçbir işe yaramazdı.” Şeklinde
karşımıza çıkmaktadır. Nye’ın müziğin ve sanatçının etkisini dile getirdiği bir diğer
örnek ise; dünyaca ünlü The Beatles grubunun üyelerinden John Lennon’un 1980’de
New York’ta öldürülmesinden sonra Prag’ta
Lennon için bir anıt mezar
oluşturulduğunu ve her ölüm yıldönümünde barış ve demokrasi için geçit töreni
yapıldığını, 1988’de ise organizatörlerin ve üyelerinin Sovyet birliklerinin ülkeden
çıkarılmasını istediği Lennon Barış Kulübü’nü kurduklarını söylemektedir. Nye’ın bu
durumu çok çarpıcı bir şekilde özetleyen; “Zaman geçtikçe Lennon, Lennin’in yerini
almıştır”101 ifadeleri popüler olmuş bir sanatçının hayatta olmasa dahi toplumları
ardından sürükleyebilme konusundaki gücünü göstermektedir.
Türkiye’deki kamu diplomasisi çalışmalarının henüz çok yeni olduğunu
belirten Akçadağ Türkiye’nin yıllarca kamu diplomasisine önem vermemenin getirdiği
98
Joseph S. Nye, Dünya Siyasetinde Başarının Yolu-Yumuşak Güç”çev. Rayhan İnan Aydın, Elips Yay,
Ankara 2005, s. 5.
99
Emine Akçadağ, a.g.m., s.3.
100
Joseph S. Nye, a.g.e., s.101.
101
Joseph S. Nye, a.g.e., s.54.
32
sorunlarla boğuştuğunu ve bu sorunların en büyüğünün yabancı kamuoyu tarafından
tanınmamak değil, yanlış tanınmak ve kendini dünyaya iyi ifade edememek olduğunu
belirtmektedir. Değişen diplomasi anlayışı ve yumuşak gücün uluslararası ilişkilerde
öne çıkmasının direkt kamuoylarına yönelik faaliyetleri zorunlu hale getirdiğini belirten
Akçadağ bunun dışında komşu ülkelerin halklarının birbirlerine sempati duyabilmeleri,
birbirlerine karşı düşmanlık duygularından uzak durabilmelerinin etkin bir kamu
diplomasisi ile elde edilebileceğini, uluslararası ilişkiler açısından, bir devletin sınırları
dışında yaşayan ortak din, dil, soy, tarih ve kültür gibi ortak değerlere sahip
vatandaşlarının bulunmasının kamu diplomasisini yürütmeyi de kolaylaştıracağını ifade
etmektedir.102
Sanberk ve Altınay tarafından kaleme alınan ve Türkiye’nin kamu diplomasisi
yürütebilme yönünden güçsüz bir ülke olmadığı vurgulanan yazı da ise Türkiye’nin
hiçbir sübvansiyondan yararlanmayan 200'den fazla televizyon kanalına, 1000'den fazla
radyoya, çok başarılı bağımsız prodüksiyon şirketlerine sahip olduğunu, Türkiye'den
çıkan yayınların dil engeline rağmen etrafındaki ülkelerde ilgiyle izlendiğini, El Cezire
gibi bir kanalın Washington'dan sonra en çok haber yaptığı başkentin Ankara
olduğunu, Türk Sivil Toplum Kuruluşlarının hiçbir devlet desteği olmadan birçok
ülkeye çalışmaları için davet edildiğini, dünyanın birçok ülkesinde Türk okulları
bulunduğu vurgulanmaktadır.103 Bu bağlamda Türkiye'nin kamu diplomasisini ve
uluslararası ilişkilerde yeni dönemin önemli kavramlarından yumuşak gücünü
destekleyen birçok unsura sahip olduğunu söylemek mümkündür.
2.2.5. Kültür ve Müzik
Sanat, yaşadığı coğrafi alanda toplumsal dinamiklerle varlığını sürdürür. Yani
kültürden etkilenen, bir toplumu tanımlayan ve tanıtan en etkin öğe o toplumun
sanatıdır. 104
Müzik, politik gelişmelere tarihsel olarak eşlik eden, kimi zaman onu
biçimlendiren kimi zamansa ona yol gösteren bir ifade unsurudur ve tarihi derinden
102
Emine Akçadağ, a.g.m., s.18.
Özdem Sanberk, Hakan Altınay, “Kamu Diplomasisi ve Yumuşak Güç”, Sabah Gazetesi, 8 Ocak
2008,http://arsiv.sabah.com.tr/2008/01/08/haber,A9BC3A84BEF146B2BF13D4F0ED804C08.html,
(11.01.2012)
104
Dolunay Akgül Barış ve Eylem Akgül, a.g.m., s.707.
103
33
incelemenin bir aracı olarak sıklıkla kullanılmıştır.105
Müziğin kültür içinde incelenmesi ve araştırılması yeni değildir. Müziğin
kuramsal bir çerçeve içinde ele alınarak bilimsel bir yöntemle incelenmeye başlanması
19. yüzyıl ile birlikte olmuştur. Tüm sanat dalları içinde, insan ruhu üzerinde en derin
etkiyi bırakan sanatın müzik dalı olduğu kabul edilmektedir. Müzik toplumla etkileşip
bütünleşen sanatların başında yer almaktadır. Bir milletin gelişmişlik düzeyini
belirlemede müzik önemli bir göstergedir. Bir toplum; ekonomi ve kültür alanında
yarattığı, kendi yaşayışına ve insanlığın yaşayışına kattığı, çağına uygun değerlerle
varlığını sürdürebilir. 106
Müziğin rolü, sosyal ve politik gerginlikler hakkında farkındalık yaratmakla
sınırlı değildir. Tartışmalı bir alandaki değişen dinamikleri anlamak için araçlar
sunmaya aktif olarak katılmak da yapabileceklerinden biridir. Müzik geçici kavşaklar
üzerinde süzüldükçe, insanları bir araya getirir ve politik farklılıklara rağmen
birbirlerini daha iyi anlamalarını sağlar. Bu amaçla, müzik sadece tarihle ilgili
anlayışımızı ve vizyonumuzu yansıtmakla kalmaz, bugünün değerini daha çok
bilmemizi sağlar, anlaşmazlıkları aydınlatır ve daha iyi bir geleceğin yolunu açar. 107
İnsanların ihtiyaçları sonsuzdur. Müzik söz konusu olunca müziğin karşıladığı
doyum biçimleri sonsuz olmasa bile çok çeşitlidir. Bir müzik çeşidi ihtiyaçtan doğar ve
ihtiyaçlara yanıt verebiliyorsa yaşar.108
Farklı toplumlarda ya da etnik gruplarda müzikler bu şekilde ortaya çıkmıştır
ve o topluluğun ya da grubun ihtiyaçlarını ve yaşama biçimini kısacası kültürel tarzını
ortaya koyar, yansıtır. Bir toplumun müziğini incelemek o toplumun söylem, sanatçı,
müzisyen kavramını irdelerken aynı zamanda müzikal kimliğini de incelemek anlamını
taşır. Müzik ve onun çağrıştırdıkları bir yerden başkasına farklılıklar göstermekte ulusal
ya da bölgesel kimliğin simgesi görevini üstlenmektedir. Her sanat dalında olduğu gibi
müzik sanatında da öncelikle duyulara yönelik insani edim vardır. Bu edimin insani
yönünün olması insan tarafından üretilmesinden kaynaklanır. Müzik kendi kendine olan
105
Ayhan Erol, a.g.e., s.185.
Dolunay Akgül Barış ve Eylem Akgül, a.g.m., ss.708-709.
107
Nasser.Al-Taee, “Voice Of Peace And The Legacy Of Reconciliation: Popular Music, Nationalism
And The Quest For Peace In The Middle East”, Popular Music, Cambridge University Press, 2002, vol:
21 -1, 41 -61 p., s.59.
108
Edip Günay, Müzik Sosyolojisi, Bağlam Yayıncılık İstanbul 2006, s.102.
106
34
bir şey değil bizim yaptığımız ve anlam verdiğimiz bir şeydir. İnsanlar müzikle düşünür
onunla kendilerinin kim olduğuna karar verip kendilerini anlatırlar. 109
Uçan’a göre; Müzik insanlığın varoluşundan bu yana birey ve toplumu
besleyen başlıca “insanca yaşam ve kültür” damarlarından biridir… Türk müzik
kültürü, kısaca Türklerin müziksel yaşam biçimi demektir. Türklerin müziksel yaşam
biçimi, süreç ve ürün yönüyle bir bütündür bu bakımdan Türk Müzik Kültürü; Türklerin
kendi kendileriyle, birbirleriyle ve çevreleriyle müziksel etkileşimlerinin örgütlenik ve
birikik süreci ve ürünü olarak tanımlanabilir. Türk müzik kültürü kendine özgü bir
evrendir. Türklerin müzik evreni denilince Türklerin müziksel gerçekliliğinin tümü
anlaşılır. Türklerin atalarının ilk yurttan tarih öncesi dönemlerde başlayan göçleri çeşitli
zaman aralıkları içinde de devam etmiştir. Genel olarak doğu, batı, kuzey ve güney
yönlerinde olan bu göçlerle birlikte en eski Türk kültür, sanat ve müzikleri de doğal
olarak yeni yerlere taşınmış ve buralardaki etkileşimlerle birlikte yeni özellikler
kazanmış oluyordu.110
Müzik sosyal yapılara dayalı bir sosyal davranışın sonucunda yaratılmaktadır.
Bu nedenle yalnız bir ses sistemi değil etnolojik bir yapının oluşturduğu belli bir
davranışın sonucunu içinde taşımaktadır. Belli bir kültür içinde yer alan sosyal bir
olaydır. Üreten de dinleyen de o kültür içindeki insanlardır. Besteler o kültürdeki
insanların davranışlarının yansımasıdır. Kullanılan dil, seçilen sözcükler, bu sözcüklerin
hangi ses perdesine nasıl yerleştiğini tespit etmek, o kültürel yapıdaki müziksel anlatımı
kavramamıza yardımcı olabilecektir. Ezgisel yapıdaki duygunun anlamı kültürel
birikime ve değerlere göre değişim gösterecektir. 111
Buna göre bir Ege Zeybeği, bir Ankara türküsü ya da bir Çin halk şarkısı o
yörenin ülkenin yada o toplumun yaşam tarzını karakteristik özelliklerini yansıtır ve
anlamamıza yardımcı olur. Kısacası kültür müziğin üretiminden tüketimine kadar tüm
süreçte etkin bir rol oynar.112
109
Dolunay Akgül Barış ve Eylem Akgül, a.g.m., s.709.
Ali Uçan, Türk Müzik Kültürü, Müzik Ansiklopedisi Yayınları, Ankara 2000, s.48.
111
Ayten Kaplan, Kültürel Müzikoloji, Bağlam Yayıncılık, İstanbul 2005, s.60.
112
Dolunay Akgül Barış ve Eylem Akgül, a.g.m., s.709.
110
35
2.2.6. Kültürel Uzlaşma ve Müzik
Birbirleriyle sorun yaşayan toplumların sorunlarını çözmesi için öncelikle
iletişime
geçmesi
ve
diyalog
başlatması
gerekir.
İki
toplumun
birbiriyle
yakınlaşmasında ve birbirleriyle ortak alanlar oluşturmasında “kültürel uzlaşma”
önemli bir adımdır. Kültürlerarasında sağlanacak uzlaşma daha sonra diğer alanlarda
da toplumların yakınlaşmasını sağlar. Bu sebeple kültürel uzlaşmalar toplumların
uzlaşı girişimlerinde temel basamaklardan biridir. Toplumlararası uzlaşmalarda önemli
bir adım olan kültürel uzlaşmaların en önemli aktörlerinden biri müziktir. Müzik,
toplumlararası uzlaşma ortamlarının oluşturulmasında kullanılan etkili bir güçtür.
Geniş kitlelere ulaşmayı kolaylaştıran müzik, insanların kendilerini ifade ediş biçimleri
olarak savaştıkları ve inandıkları şeyler doğrultusunda, çatışmalarını ve başkaldırılarını
anlatmak ve desteklemek için kullanılabileceği gibi tam tersine çözüme giden yolda
uzlaştırmak amacıyla da kullanılabilir. Müziğin toplumlararasında çatışma veya
uzlaşma sağlayabilecek güce sahip olması, sosyal bir davranış olarak kullanılmasından
kaynaklanmaktadır. Müziğe yüklenen anlamlar insanları mücadelelere iter. Müziğin
ideolojik ve politik kullanılması da bunla ilişkilidir. Müzik ideoloji ile ilişkilendiği
zaman iki şekilde karşımıza çıkar.

Yönetimdeki güçlerin ideolojileriyle doğru orantılı olarak uyguladıkları müzik
politikaları,

İnsanların bu politikalar karşısında tutumlarını ortaya koyan ve buna göre
şekillenen müziksel davranışlar.
Amaç
toplumlararasında
çatışma
çıkarmak
ya
da
farklılıkları
derinleştirmekse müzik burada iş yapar konuma gelebilir. Savunulan ideolojinin ya
da mensubu bulunulan toplulukların görüşleriyle özdeşleştirilen müzikler “ötekilere”
karşı “bizi” vurgular ve doğal olarak bir ayrım yaratır. 113
Zaman zaman çözüme giden yolda siyasetçilerden ya da devletten önce
sanatçılar ve toplumlar kendi girişimleriyle uzlaşı yolunu bulmaya çalışmışlardır. Bu
noktada da özellikle müzik önemli bir güç haline gelir. 114
Bu kısımda Türkiye’de ve dünyanın çeşitli coğrafyalarında müzik aracılığı ile
113
114
Umut Albayrak, a.g.e.,ss.3-4.
Umut Albayrak, a.g.e.,s.9.
36
kültürler ve uluslar arası uzlaşı yaratma çabaları ile ilgili örnekler yer almaktadır.
2.2.6.1. Uluslararası Gençlik
Musicales International-JMI)
Müzik
Örgütü
(Jeunesses
Dünyanın en büyük ve önemli gençlik ve müzik organizasyonu olan
Uluslararası Gençlik Müzik Örgütü’nün (Jeunesses Musicales International) amacı
hiçbir kültürel, yöresel ve ideolojik ayırım yapmaksızın sınırların olmadığı, barışın ve
karşılıklı anlayışın ortak dil olduğu bir dünya yaratmak ve bunu yer yüzündeki tek ortak
dil, müzik yoluyla gerçekleştirmektir. Örgüt İkinci Dünya Savaşı sonrasında Marcel
Cuvelier ve René Nicoly tarafından 17 Temmuz 1945’te Brüksel’de kurulmuştur.
1945’lerde çalışma alanlarını sadece klasik müziğin kapsamasına karşın 1960’larda
alanlarını giderek büyüten örgüt klasik müziğe ek olarak etnik, kültürel, caz, rock ve
pop müziği de çalışma alanlarına dahil etmiştir. Bu kültürel kuruluşun, bugün itibariyle
45 daimi üyesi bulunmaktadır. Daimi üyelere ek olarak 35 bağlantılı örgüt üyesi olan
kuruluşun dünya genelinde üyelikleri hızla artmaktadır. Her sene 3000 şehirde 30.000
müzik etkinliği düzenleyen Uluslararası Gençlik Müzik Örgütü genç müzisyenleri
yetiştirmek, desteklemek ve yaşam koşullarını iyileştirmek amacı ile müzik kampları,
çalışma grupları, festivaller, yarışmalar ve konserler düzenlemektedir. 115
Uluslararası Gençlik Müzik Örgütü tarafından müziğin barış çabaları için
kullanıldığı örneklerden birisi “utanç duvarı” olarak tarihe geçen ve Berlin’i Doğu ve
Batı olarak ikiye ayıran duvarın yıkılması için yapılan çalışmalardır. 1961 yılında inşa
dilen ve iki farklı ideolojiyle devletleri ve yönetimleri birbirinden ayıran bu duvar ta ki
1989 yılında yıkılana kadar kültürleri de birbirinden ayırmıştır. 1987 yılında Berlin’in
750. Kuruluş yıldönümü kutlamaları çerçevesinde Berlin’in Doğu ve Batı olarak ikiye
bölünmesi amacını taşıyan fiziksel, politik, sosyal ve kültürel bariyerlerin yıkılmasında,
müzisyenlerin ve müziğin etkileri ortaya çıkmıştır. Bu etki için Goodwin; “Doğu ve Batı
Berlin yetkililerinin yıldönümü kutlamalarının koordinasyonu için politik düzeyde çaba
sarf ettikleri inkar edilemez; ancak başarısız olmuşlardır. Müzik organizatörleri ve
müzisyenler ise duvarın her iki yakasında konser organizasyonu konusunda başarı
sağlamışlardır. Üstelik bu konserler hem Doğu hem de Batı Berlin’de televizyon
115
“Jenesus Musicales İnternational”, http://www.jmi.net, (12.04.2012). Ayrıntılı bilgi için bkz ayrıca
JMI’nin
Türkiye
temsilcisi
olan
Sevda-Cenap
AND
Vakfı
internet
sayfası:
http://www.andmuzikvakfi.com/tr/jmTurkey/index.html
37
izleyicilerine sunulmuştur; bölünmüş şehrin tarihinde benzersiz bir başarı”116 sözlerini
kullanmıştır.
Konserde Dünya Gençlik Orkestrası üyeleri Doğu ve Batı Almanya
izleyicilerine Benjamin Britten’in War Requiem117 isimli eseri ile seslenmişlerdir. Bu
konser Berlin duvarının her iki yakası arasında kültürel köprü görevi görmüştür. Dünya
Gençlik Orkestrası tarafından icra edilen eser uzlaşma isteğini ve amacı gözler önüne
serer. Zaten eseri seslendiren orkestra da bir uzlaşının sembolüdür. O dönemde 31
ulusu temsil eden Jeunesses Musicales 1940’da Brüksel Filarmoni Orkestrası Genel
Direktörü Marcel Cuvilier’in “müzik yoluyla uluslararası anlayış geliştirme fikri’”nin
hayata geçmiş halidir. Orkestra, müziği “sosyal düzenleyici güç” olarak görmektedir.
Genç müzisyenlere, müzisyenin insanlığa sanat yoluyla hizmet vermesi gerektiği ve
topluma karşı sorumlulukları olduğu bilincini aşılanmaktadır. Berlin duvarı, Doğu ve
Batı Berlin arasındaki şehrin 750. yıldönümü kutlamalarında yıkılmaya yönelik ilk
sinyallerini vermişti. Çünkü War Requiem’in sahnelendiği konserler için işbirliği içinde
olan Doğu ve Batı yönetimleri müzikle, bölünmüş Berlin’in bir araya gelebileceği tek
ortak alan sağlarken, ortak bir geleceğe dair bir örnek teşkil etmiştir. Berlin’in 750.
yıldönümü kutlamalarında gerçekleştirilen müziksel etkinlik, onu yayınlayıp dünyaya
göstermek isteyen televizyonlar için de bir ortak çalışma fırsatı sunmuştur. Konser
televizyonda yayınlanmıştır. Bu yayın Doğu ve Batı Berlin’in ilk ortak televizyon
yayınıdır. Dünyaya yapılan bu yayınla Berlin’in birleşme anına uluslararası bir tanıklık
sağlanmıştır. Kültürel araçlar yoluyla elde edilebilecek uzlaşmanın belirli sınırlılıkları
söz konusudur. Ancak müzik uluslararası resmi sözleşmelere diplomatik temel
oluşturmasa bile insanlar arasında önemli bir farkındalık yaratarak geçmişte yaşanan
hataların tekrarlanmaması ve sorun yaşamış toplumların da bu hatalardan ders alarak
gelecekte ortak çalışmalar ortaya koyabileceğinin ispatı olarak örnek teşkil eder.
Konserin gerçekleştiği yer, seslendirilen eser, eseri seslendiren orkestradaki kişilerin
genç ve farklı milliyetlerden olması tüm dünyada büyük etki yaratmış ve dünya
basınının dikkatini gecede toplamıştır. Berlin’in 750. yıldönümü kutlamaları
116
Julia Anne Goodwin, “Breaking Down Barriers: Music and the Culture of Reconciliation in West
Berlin 1961-1989”, Doctor of Philosophy, Department of History The College Art & Science University
Of Rochester, 2007.s.160.
117
Ünlü İngiliz besteci Benjamin Britten (1913-1976) War Requiem (Savaş Requiemi) adlı eserinde I.
Dünya Savaşı’nda ölmüş olan Wilfred Owen isimli bir piyade askerinin yazmış olduğu şiirler de
kullanılmıştır. Bu asker, I. Dünya Savaşı’nın bitmesine bir hafta kala bir kurşunun isabet etmesiyle ölmüş,
şiirleri daha sonra keşfedilmiştir.
38
çerçevesinde War Requiem canlı olarak icra edilirken; bu büyük olay radyo ve
televizyondan da yayınlanmıştır. Eseri seslendiren İngiliz ve Alman solistler de
uzlaşma sembolü görevini üstlenmişlerdir. Konserin sanat açısından dünya çapında bir
öneme sahip olduğunu düşündüğünü belirten Stephen Pettitt “Sanat yaşamımızda
büyük bir gece ve günümüzün müzik sanatının insani uzlaşma misyonunun onayı. Bu
müzisyenlerin ve müziğin, en çok etkilediği kişiler arasında bölünmüşlüğün
devamlılığından sorumlu olanlar yer almaktadır; bu yolla War Requiem güncel siyasal
duruma doğrudan dikkat çekmektedir”118 ifadelerini kullanmıştır.
2.2.6.2. İsrail Filistin Örneği
Ortadoğu dünyada çatışmaların dinmek bilmediği önemli coğrafyalardan
biridir. Yıllardır süren sorunlar, anlaşmazlıklar, savaşlar bölgede yaşayan toplumların
huzurlu bir hayat sürdürmelerini engellemektedir. İsrailliler ve Filistinliler arasında
köprü kurmaya çalışan İsrailli müzisyen Yair Dalal119 da uzlaşma ortamının
yaratılması ve toplumların aralarındaki sorunlara dikkat çekilmesi için müziğin
öneminin ve etkisinin ortaya konmasında çaba gösteren müzisyenler arasında önemli
bir örnektir.
Dalal’ın İsrail ve Filistinlilerin Barış Anlaşması’nı kutladığı Oslo’da sahne
aldığında ‘Zaman el Salam’ (Barış için Zaman) adlı şarkısı, elli İsrailli ve elli Filistinli
çocuktan oluşan dev bir koro ile Norveç Filarmoni Orkestrası eşliğinde söylenmiştir.
Parça birliktelik, uyumlu varoluş ve eşitliği ifade etmek için hem Arapça hem de
İbranice yazılmıştır. Parçanın yapısı, mesajı gibi, Arap ve İsrail geleneklerini
harmanlamaktadır. Dalal, o günle ilgili olarak düşüncelerini söyle dile getirir: “Şimon
Perez ve Yaser Arafat oradaydı ancak konuşmuyorlardı. Şarkıyı dinledikten sonra
daha önce imzalamadıkları bir anlaşma imzaladılar. Müziğin barış sürecini
etkilediğini düşünmek biraz safça gelebilir ama ben buna inanıyorum”.120
118
Stephen Pettitt, “Peace Leaps The Wall: Review of An Historical Music Occasion”, The
Times,19.08.1987.’den aktaran Umut Albayrak, a.g.e.,s.14.
119
Hem Arap hem de Yahudi müzik geleneklerini dinleyerek büyüyen Dalal vaktinin ve enerjisinin
önemli bir kısmını Yahudilerle Araplar arasındaki barış çabalarına ayırıyor. Sanatçı bu konuda,
“Farklılıklarımızın bizi ayırmasına müsaade etmektense, benzerliklerimizin birleştirici gücünü ön plana
çıkarmalıyız.
Artık
İsraillilerle
Arapların
barışma
zamanı
gelmiştir!”
diyor,
http://www.salom.com.tr/news/print/15153-Yair-Dalal-Lubna-Salameh-ve-Shalom-inshallah.aspx,
(10.04.2012)
120
Nasser.Al-Taee, a.g.e.,s.54.’den aktaran Umut Albayrak, a.g.e.,s.10.
39
Yine bu coğrafyadaki diğer bir örnek ise, Cezayirli şarkıcı Cheb Khaled121 ve
İsrailli şarkıcı Noa’nın birlikte gerçekleştirdikleri düettir. Araplar ve İsrailliler
arasında süregelen çatışmayı işleyen John Lennon’un “Imagine” şarkısı üzerine
kurulan Khaled ve Noa’nın şarkı sözlerinde sınırların ve bölünmelerin olmadığı bir
dünyaya dair dilekler ifade edilir. Şarkı İbranice, Arapça ve İngilizce olarak üç dile
uyarlanmıştır. Düette, Noa’nın İbranice ve Khaled’in Arapça okuduğu bölümlerden
sonra ikisi birlikte Lennon’un orijinal metnini İngilizce olarak okurlar. Sonra iki
sanatçı da birbirlerinin dillerinde bölümleri seslendirerek şarkıyı bitirirler. Amaç
barışın önemini ve toplumların aralarında sorun olmadan bir şeyler ortaya
koyabileceğini göstermektir. Dolayısıyla müziksel davranışlar bu bütünlüğü destekler
nitelikte şekillenmektedir. Araplar ve İsrailliler’in, Kahire’de ortak bir gelenek ve
tarihe sahip olabilmesi ve şehrin iki halkın inançlarıyla ruhani bağlantısı, iki sanatçıya
da bu iddiaları korku veya duraksama olmadan dile getirme fırsatı sunmuştur. Düetin
sonlarına doğru, iki sanatçı da bir araya gelerek uyum içinde şarkıyı seslendirmekte,
böylece, insanlarının politik tarihi ile beslenen, ırksal ve dini ayrılıklarla dolu uzun ve
düşmanca tarihi sembolik olarak kırmaktadır. Ayrıca, anlaşmazlığa, farklılıkları
“biz”’e karşı “onlar” şeklinde yansıtan ikili sistemle bakmaya meydan okunmakta ve
Barış Ülkesi’nde her iki ırk ve din için de yer açan daha küresel bir düşünce şekli
kucaklanmaktadır.”122
Khaled ve Noa'nm “Imagine” şarkısı, müziğin sınırları aşma gücünü, savaştan
usanmış, barış isteyen insanların iradesini ortaya koymaktadır. Aslında “Imagine” ile
bölgede bulunan ve barış isteyen farklı din, dil, ırktan pek çok sanatçının görüşleri
ortaya konmaktadır. Çünkü insanlar farklı dinlere, dillere sahip olsa da çekilen acılar ve
aynı coğrafyada yetişen bu insanların oluşturdukları kültürler birbirleriyle benzerlikler
içerir. Bu mesajı içeren sözlerin Lennon’m şarkısıyla birleştirilmesi amaçlanan etkinin
gücünü artırmıştır. Ayrıca geniş bir kitle tarafından bilinen ve kulaklarda aşina olan bu
parça, verilen mesajın insanlar tarafından daha kolay anlaşılmasına yardımcı olmuştur.
“Popüler müzik gruplar arasında bir müzakere ve tartışma sahası olarak görev yapar
121
Khaled Hadj Brahim (29 Şubat 1960; Oran, Cezayir), Khaled olarak da bilinen Cezayirli raï şarkıcısöz yazarı ve müzisyen. Genç yaşlarda başladığı kariyerinde sahne adı olarak Cheb Khaled (Genç
Khaled)'i kullanmıştır. Arap Dünyası'ndaki popülaritesi sebebiyle "Rai'nin Kralı" olarak
tanımlanmaktadır.
122
Nasser.Al-Taee, a.g.e.,s.56.’den aktaran Umut Albayrak, a.g.e.,s.11.
40
ve çok kültürlü toplumlarda birliğin kurulmasında önemli rol oynar”.123
Khaled, Noa, Dalal gibi sanatçılar, müziğin de katkı sağladığı sürekli barış için
bir çekirdek oluşturmaya çalışmaktadırlar. Bu girişimler sorunların aşıldığı, şiddet ve
önyargıdan uzak, güçlerin birleştirildiği, farklılıkların derin uçurumlarla insanların
çatışmalara sebep olmadan eldeki ürünü zenginliği, çeşitliliği olarak görüldüğü ortak bir
düşüncenin de temelini oluşturur. Siyasi ortamda yakalanamayan istikrar ve her geçen
gün insanların gelecekten beklentilerini azalttıkları bir ortamda sanatçıların yaptıkları bu
tarz girişimler insanlarda kaybolmaya başlayan anlayış, uzlaşma ve barışa olan inancı
tekrar güçlendirmekte ve insanları bu uğurda bir şeyler üretmeye itmektedir.124
2.2.6.3. Antakya Medeniyetler Korosu125
Koro 2007 yılında Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günay’ın Turizm Haftasını başlatmak üzere Antakya 126‘ya gelmesi sebebiyle 2007
yılında halen koronun yöneticiliğini yapmakta olan Yılmaz Özfırat tarafından Hatay
Valiliği’ne bir proje sunulması sonucu kurulmuştur. Özfırat koronun esin kaynağını
“Selamsız Bandosu”127 filmi olarak belirtmektedir. Amatör bir topluluk olan koroda
müzikle profesyonel olarak kimse uğraşmamaktadır. Medeniyetler Korosu farklı
kültürlerden bir araya gelmiş rahipler, rahibeler, imamlar, kuyumcular, öğretmenler,
emekliler, öğrenciler, doktorlar, avukatlar, hemşireler, manifaturacılar gibi farklı meslek
ve yaş gruplarından kişilerden oluşmaktadır. Koronun Şefliğini kurulduğu günden bu
yana Şeyda Koyaş yapmakta ve koronun şu anda 120 üyesi bulunmaktadır. Fotoğraf
1’de koroya ait bir sahne görüntüsü yer almaktadır.
123
George Lipsitz, Dangerous Crossroads, Popular Music, Postmodernism and The Poetic of Place, New
York. 1994, s.126; Nasser.Al-Taee, a.g.e.,s.57’den aktaran Umut Albayrak, a.g.e.,s.12.
124
Gös. yer.
125
Antakya Medeniyetler Korosu ile ilgili bilgiler halen koronun yöneticiliğini yapmakta olan Yılmaz
Özfırat ile yapılan görüşmenin ardından kendisinin e-posta yoluyla göndermiş olduğu tanıtım
metinlerinden faydalanılarak hazırlanmıştır. (12/04/2012 )
126
Antakya şehri Hıristiyanlığın ortaya çıktığı ve dünyanın ilk kilisesinin inşa edildiği şehir olarak bilinir.
Yüzyıllardır üç büyük tek tanrılı/monoteist dine ve farklı kültürlere ev sahipliği yapmış, kardeşlik,
hoşgörü ve barış içinde birlikte yaşamanın simgesi haline gelmiştir.
127
.Selamsız Bandosu, Nesli Çölgeçen tarafından 1987 yılında çevrilmiş bir Türk filmidir. Filmde
cumhurbaşkanının kasabadan geçeceğini öğrenen belediye başkanının (Şener Şen) cumhurbaşkanını
karşılamak üzere bir bando kurmaya karar vermesi ve bununla ilgili yaşanan gelişmeler anlatılmaktadır.
41
Fotoğraf 1: Antakya Medeniyetler Korosu
Üç semavi din ve altı medeniyetten (Aleviler, Sünniler, Ortodokslar,
Katolikler, Ermeniler ve Museviler) oluşan Antakya Medeniyetler Korosu, hep bir
ağızdan birbirlerinin İlahilerini söylemektedirler. Repertuarlarında ayrıca Ermenice,
Latince, İbranice, İtalyanca, Arapça ve Türkçe şarkılar ve ilahiler bulunmaktadır.
Koronun tanıtıcı dokümanlarının Misyonumuz ve Hedeflerimiz başlıklı bölümünde şu
ifadelere yer verilmektedir:
“Koromuz ‘KÖKLERDEN GÖKLERE’ sloganı ile bugüne kadar birçok önemli
platformda sahne almıştır. Farklı dillerde, farklı dinlerde fakat aynı ALLAH için şarkı
ve ilahiler seslendirmiştir. Barış, kardeşlik ve hoşgörü ortamının dünyaya yayılmasını
kendine amaç edinmiş ve bu esasla yola çıkmıştır. Farklılıklarımızı zenginlik olarak
görmekte ve bunu müzik gibi bir evrensel çatı altında toplayarak insanlara bu yolla
barış ve sevgi mesajları vermekteyiz. Tüm dünya insanlarının bir gün, doğrudan veya
dolaylı olarak koromuza üye olacağı inancını taşımakta ve bu yolda emin adımlarla
ilerlemekteyiz.”
Yine en önemli hedefimiz ifadeleriyle başlayan aynı bölümde “Filistin ve İsrail
Devlet Başkanları’nın bir arada bulunduğu Batı Şeria’da bir konser verip; ülkemizin bu
güzelliğini oralara yansıtmak ve orada yaşayan insanlara barış, sevgi ve hoşgörüyü
götürmektir.” ifadeleri kullanılmıştır.
Ulusal ve uluslararası bir çok platformda konserler veren Medeniyetler Korosu
3–4 Temmuz 2010 tarihinde Ereğli Barış ve Kardeşlik Festivali, 8–9–10 Temmuz 2010
42
tarihlerinde de İstanbul Büyükçekmece Kültür ve Sanat Festivalinde olmak üzere iki
kez Sevgi, Barış ve Dostluk Ödülüne layık görülmüştür. Kuruluşundan buyana
Türkiye’de birçok konser gerçekleştiren koronun konserlerine ülkedeki siyasiler, dini
liderler, medya dünyası ve sanatçılar arasından tanınmış simalar da katılmıştır. 2009 yılı
Şubat ayında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından organize edilen Uluslararası
Mistik Sanat Festivali nedeniyle İstanbul Aya İrini Kilisesinde verilen konser
festivaller, açılışlar, özel toplantılar vs. dışındaki konserlerden sadece biridir.
Koro 2008 yılında Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne
seçilmesinden dolayı Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın
organizasyonu ile New York’ta Birleşmiş Milletler Daimi Büyükelçileri’ne, 2009 yılı
Aralık ayında Belçika da bulunan Avrupa Türk Demokratlar Birliği (Union of European
Turkish Democrats)’nin düzenlediği organizasyonda yer alarak Avrupa Birliği
Parlamentosu’nda üye ülkelerin milletvekillerinin de bulunduğu davetlilere bir konser
gerçekleştirmiştir. Üye olmayan bir ülkenin korosunun sadece üye ülkelerin
milletvekillerinin oy birliği sağlanırsa gerçekleştirebileceği konser Türkiye tarihinde ilk
kez Antakya Medeniyetler Korosu tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu konserin ardından
Belçika’nın en büyük katedrali olan St. Michael Katedrali’nde Belçika da yaşayan
Türklere ve Belçikalılara büyük bir konser gerçekleştirilmiştir.
Ayrıca 10 Mart 2010 yılı tarihinde Berlin’de Almanya Başbakanı Merkel ve
Entegrasyondan Sorumlu Bakan Böhrer onuruna, 13 Mart 2010 tarihinde Avusturya
Türk Kültür Cemiyeti, Avusturya büyükelçiliği, Viyana Belediyesi Kültür Dairesi ve
Hatay Avusturya Fahri Konsolosluğu'nun ortak çalışmalarıyla Viyana'da Avusturya'nın
ikinci
büyük
kilisesi
olan
Votivkırche'de
1500
kişiye,
Yunanistan
Türk
Büyükelçiliği’nin organizasyonu ile 15 Ekim 2010 tarihinde Atina da, 16 Ekim 2010
tarihinde İskeçe’de gerçekleştirilen konserler Türkiye dışında verilen konserlere örnek
olarak gösterilebilir.
Antakya Medeniyetler Korosu’nun Türkiye'nin Washington Büyükelçisi
Namık Tan onuruna verdiği konser sonrası Tan: ''Dünyaya barış ve hoşgörü mesajları
veren Antakya Medeniyetler Korosu'nun ününü duymuştum ama ilk kez bugün izleme
fırsatı buldum. Türkçe, Arapça, İbranice ve Ermenice şarkı ve ilahi söyleyen
Medeniyetler Korosu'nun her elemanı birer gönüllü diplomat. Hepsini kutluyorum.
43
Bizler kadar önemli görev yaparak dünya barışına katkı sağlıyorlar 128 ifadelerini
kullanmıştır.
Yine Viyana’da gerçekleştirilen konseri organize eden Avusturya Türk Kültür
Cemiyeti yetkilileri konserin bir kilise de gerçekleştirilmesi ve beklentileri ile ilgili
olarak: “Çoğunluğu Hıristiyan olan Avusturya entelektüel halkına, Türk Müslümanları
olarak mesaj vermek istedik. Onların dinlerine verdiğimiz değeri ve duyduğumuz
saygıyı anlatmak istedik. Bunu sözler ile değil icraatla gözler önüne sermek ve
böylelikle karşılıklı anlayış ve saygı ortamına katkıda bulunmak istedik. Aynı zamanda
Avusturya'yı yeni anavatanları olarak gören 250 000'den fazla Türkiye'den göç etmiş
insana, Avusturya'daki kiliselerin de aynı cami ve cemevleri gibi tüm insanları
kucakladığını göstermek için iyi bir fırsat olan bu etkinlik kültürler ve milletler arasında
bir köprü kuracak.129" açıklamasında bulunmuşlardır.
2.2.6.4. Yahudi Alman Örneği
Tarihin en önemli soykırımlarından olan Holokaust130 (Büyük Yangın) ve onun
önceden habercisi olan Kristallnacht131 (Kristal Gece) olayı da sancılı tarihteki en
önemli sorunun korkunç sonuçlarından ikisidir. Almanlar tarafından 10 Kasım 1938
gecesinde Kristallnacht olarak isimlendirilen saldırı ile Yahudilere saldırıldı, binlerce
dükkan yakıldı, yüze yakın insan öldürüldü ve toplu gasp gerçekleştirildi. Yahudilere
yapılan ikinci ve en ağır soykırım ise İkinci Dünya Savaşı’nda, Nazi-Almanya’sı
tarafından beş milyondan fazla Yahudi’nin gaz odalarında zehirlenerek ve
kurşunlanarak katledildiği “Holokaust” olarak adlandırılan tarihin en ağır, en ideolojik
ve en komplike soykırımıydı. Sonuçları korkunç olan ve bu sebeple “soykırımların
soykırımı” olarak da tarihteki yerini alan Holokaust ekonomik, kültürel, misilleme,
ideoloji gibi her yönden etkileri hesaplanan planlı bir soykırımdı. Tarihteki bu kara
128
“Antakya
Medeniyetler
Korosu
Washington
Büyükelçisine
Konser
Verdi”,
http://www.hataygundem.com/kultur_sanat_haberleri/5563-antakya-medeniyetler-korosu-washingtonbuyukelcisine-konser-verdi-haberi.html, (22.04.2012)
129
Aykut
Işıklar,
“Antakya
Medeniyetler
Korosu
Viyana
Votiv
Kilisesi'nde”,
http://www.bugun.com.tr/kose-yazisi/95282-antakya-medeniyetler-korosu-viyana-votiv-kilisesi-ndemakalesi.aspx, (22.04.2012)
130
Almanya'nın Nazi döneminde milyonlarca kişinin (kaynaklara göre ölü sayısı değişir) sistemli bir
şekilde öldürüldükleri katliama verilen isimdir.
131
Kristal Gece (Almanca: Kristallnacht), 10 Kasım 1938 günü Alman Nazilerince, Yahudi ev, işyerleri
ve sinagoglarına yapılmış kanlı ve ölümcül saldırıların adıdır. Pogrom (katliam/kıyım) gecesi ya da
Kasım pogromları olarak da anılır. "Kristal" adı, saldırıdan sonra sokakları kaplayan cam kırıklarının
ışıltılarından esinlenerek verilmiştir.
44
lekenin açtığı sorunların çözümü ve uzlaşma ortamlarının yaratılması için çıkış yolları
aranmaktaydı. Bu sebeple müzisyenler ve uzlaşma ortamını yaratmak isteyen
kesimlerce müzik, etkili organizasyonların en güçlü silahı olarak kullanılmıştır. Tarihin
sonuçları en ağır olaylarından Holokaust ve Kristallnacht’ın anma etkinliklerinde
müzik, kültürel uzlaşı ortamını yaratmak için kullanılmıştır. Geçmişte yapılan hataların
unutulmaması, onlardan ders alınması, sorun yaşayan toplumların uzlaşılan alan olan
sahnede ortaya koyduğu ortak müziksel çalışmalarla vurgulanmıştır. Müziksel anma
fenomeni, Holokaust ve Kristallnacht anma faaliyetlerinde; denemeler, gösteriler,
konserler, konferanslar gibi etkinliklerde Almanya’nın Nazi vahşetini Berlinlilerin
zihinlerinde canlı tutma amacını üstlenmiştir. Müzik zaman zaman bir gösterinin parçası
olmuş ve Yahudi mağdurlarının anılmasında yarar sağlamıştır. Yahudi ve Alman
sanatçılar arasındaki gerçekleşen işbirliği sayesinde Naziler tarafından yasaklanan
bestecilerin eserlerinin icrası ve kaydında artışlar yaşanmış ve savaş mağdurlarının
anılması amacıyla bestelenmiş yeni eserler, insanları uzlaştırmayı ve gençleri eğitmeyi
hedeflemiştir. Yapılan etkinliklerde müzik, Yahudilerin tekrar Almanların yaşamlarında
yer bulması anlamına gelen ortak çalışmalarla kültürel uzlaşmayı yaratma aracı olarak
rol üstlenmiştir ve sahne dışında günlük yaşamda da yaşanması istenen bu işbirliğinin
bir rol modeli olmuştur. “Jüdische Chronik”, Holocaust sonrası Alman-Yahudi ortak
yaşamını ortaya koyan müziksel anma faaliyeti örneğidir. Yahudi aleyhtarlığının
yeniden oluşumunu engellemek amacıyla, Alman toplumunu geçmişleri ve yanlışları
konusunda uyarma amacı gütmektedir. Ayrıca bölünmüş Berlin’in birleştirilmesi için
Alman-Alman sanatsal işbirliği örneklerinden birisi olmasından dolayı da önemlidir. İlk
Doğu Almanya uzlaşma girişiminin ve tek Alman kültürü (Doğu-Batı) yaratma
idealinin başarı öyküsüdür.132
2.2.6.5. Kardeş Türküler Projesi
Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu 133 bünyesinde yer alan Kardeş Türküler
Projesi Türkiye’de Kardeş Türküler adıyla tanınan bir müzik topluluğudur. Halkların
kardeşliğine müzikal bir çerçeveden vurgu yaptığını, Anadolu, Trakya ve Mezopotamya
132
Umut Albayrak, a.g.e.,ss.12-14.
Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu (BGST), gösteri sanatları alanında farklı projelere zemin
oluşturan, bu alanda eğitim ve araştırma faaliyetlerini özendiren bir yapılanmadır Boğaziçi Üniversitesi
mezunları tarafından 1995 yılında kurulmuştur. Ayrıntılı bilgi için bkz “Boğaziçi Gösteri Sanatları
Topluluğu Resmi İnternet Sayfası”: http://www.bgst.org/bgst/hakkinda.asp, (08.09.2011).
133
45
halk şarkılarını, kendi kültürel bağlamlarını dikkate alarak, orijinal dilleriyle
yorumlamaya çalışırken, çokkültürlü bir coğrafyada kardeşlik içinde bir arada yaşama
umudunu taşıdıklarını dile getiren üyelerden oluşmaktadır. Anadolu ve çevresinde
yaşayan farklı dil ve inançlara sahip halkların şarkıları üzerine araştırmalar yapan
topluluk konser ve etkinliklerinde, geleneksel şarkılar ve geleneksel formlara dayanarak
üretilen besteleri seslendirmektedir. Fotoğraf 2’de Kardeş Türküler Projesi üyelerinin
sahnede oldukları bir görüntü yer almaktadır.
Fotoğraf 2: Kardeş Türküler Projesi Üyeleri
İlk kez 1993 yılında Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü'nde hazırlanan bir
konser çalışması olarak gündeme gelen proje kapsamındaki konserin repertuarı, Türk,
Kürt, Azeri ve Ermeni şarkılarından oluşturulmuş, daha sonraki dönemlerde, değişik
kültürlere ait şarkı ve danslara da yer verilerek repertuar zenginleştirilmiştir: Laz,
Gürcü, Çerkez, Çingene, Makedon, Alevi... şarkıları ve danslarını da repertuarına alan
Kardeş Türküler Projesi'nde icracı olan müzisyen ve dansçılar, 1995'te kurulan Boğaziçi
Gösteri Sanatları Topluluğu'nun (BGST) kurucuları arasında yer almış ve projenin
bundan sonraki çalışmaları, konserleri, dans müzik gösterileri ve albümleri BGST çatısı
altında sürdürülmüştür. 1997'de Kalan Müzik tarafından yayınlanan
ve “Kardeş
Türküler” adı verilen ilk albümde, Anadolu ve Mezopotamya'daki müzik geleneklerinin
ürünlerinden örneklere yer veren topluluk proje kapsamında yaklaşık dört yıl boyunca
verilen konserlerden seçkiyle oluşturulan albümde çokkültürlülük ve halkların
kardeşliğine vurgu yaptığını belirtmektedir. Konserlerinde yaşadığı coğrafyanın çok-
46
kültürlü, çok-etnili yapısını gündeme getiren Kardeş Türküler kadrosu gösterildiği
dönemde Türkiye’de popüler olan Yılmaz Erdoğan ve Ömer Faruk Sorak'ın
yönetmenliğini yaptığı 'Vizontele' ve Yılmaz Erdoğan'ın yönettiği ‘Vizontele Tuuba'
filmlerinin müziklerini hazırlamıştır. 'Vizontele' filminin müzikleri 2001'de, 'Vizontele
Tuuba'nın müzikleri ise 2004'te film müziği albümü olarak Kalan Müzik etiketiyle
yayınlanmıştır. 2002 yılında, yine çokkültürcülük konseptiyle hazırlanan 'Hemâvâz'
(Kalan, 2002) albümü, Avrupa baskısıyla da (Connecting Cultures, 2003) uluslararası
dinleyiciye ulaşmıştır. Kalan Müzik etiketiyle 2005'te çıkarılmış olan “Bahar” adlı
albümde de Anadolu, Trakya ve Mezopotamya halkları için “yeniden doğuş”u
simgeleyen bahar bayramları şarkılarına ve bir arada yaşama umuduna vurgu
yapıldığını belirten proje kadrosu 1994 yılından beri Türkiye içinde ve dışında birçok
konser vermiş ve festivallere katılmıştır. Kardeş Türküler, zaman zaman farklı
sanatçılarla da sahne paylaşarak ortak müzik çalışmaları yapmaktadır. Usta Ermeni
müzisyen Civan Gasparyan ile birlikte gerçekleştirdikleri İstanbul konseri bu
ortaklıklara örnek olarak gösterilebilir. 134
2.2.6.6. Kıbrıs İki Toplumlu Koro
İki toplumlu etkinliklere örnek olarak verilebilecek bir çalışma Kıbrıs Türk ve
Rumlarının ortak örgütlenmesi olan “İki Toplumlu Koro” dur. Bu koro Mayıs 1997’de
faaliyetlerine başlamış ve sürekliliğini bozmadan çalışan, etkinlik gerçekleştiren bir
örgütlenmedir. Koro üyeleri tamamen adanın birleşmesi görüşünü taşıyan ve kendi
imkan ve istekleriyle bir araya gelen farklı meslek gruplarından, nota okuyabilen
kişilerdir. Tamamen gönüllü katılımcılarda oluşan koro sürekli barışı destekleyen
çalışmalar
ve etkinlikler
ortaya
koymaktadır.
Albayrak
yaptığı
çalışmadaki
görüşmelerine dayandırarak adadaki Kıbrıslı Türkleri ve Kıbrıslı Rumları Türk ve Rum
olma dışında daha çok “adalı” olabilmekle özdeşleştiren koronun ana amaçlarını;

İki toplumun birbirlerine ve kültürlerine sahip çıkarak ve bu kültürü yeni
nesillere iletmeleri,

Farklılıkların ve ortaklıklarını görülerek karşılıklı saygı çerçevesinde ileride
gerçekleşmesi ümit edilen “ortak vatanda ortak yaşam” düşüncesine rol model
134
“Kardeş Türküler Projesi”, http://kardesturkuler.com/biz.htm, ( 12.12.2012)
47
olmak olarak tanımlamıştır. 135
Fotoğraf 3’te İki Toplumlu Koro üyelerinin bir konser görüntüsü yer almaktadır.
Fotoğraf 3: İki Toplumlu Koro Konser Görüntüsü136
Politikalarını iki toplum arasındaki ortak anlayış bilincini geliştirmek,
düşmanlığı ortadan kaldırmak ve uzlaşmayı sağlamak şeklinde tanımlayan koronun
yaklaşık 50 üyesi bulunmaktadır ve bu sayının Türkler ve Rumlar arasında eşit
oranlarda tutulmasına dikkat edilmektedir. Koronun çalışmalarında yer alan ortak
dağardaki parçaların çok sesli veya geleneksel çalgılara ilaveten piyano, çello, flüt gibi
çalgılarla da seslendirilmesi yani batı sanat müziği normlarına uygun hale getirilmesi,
iki toplumun birlikte oluşturduğu ortak adalı kültürünü etkili bir şekilde dünyaya,
dünyanın ilgisini çekecek şekilde ispatlama gayesidir. Bu kendini ispatlamanın
sonucunda da sosyal yaşam içinde etkili yere sahip olan İki Toplumlu Koro zaman
içinde desteklenir hale gelmiştir.137
Koordinasyon ve karar verme mekanizması biri Kıbrıslı Türk biri de Kıbrıslı
Rum olan iki şef ve her iki toplumdan eşit sayıda seçilmiş toplam 6 kişilik ekip
tarafından çalıştırılan koroda kararlar bir uyum içinde alınmaktadır. Komitedeki tüm
görev ve sorumluluklar tüm üyeleri eşit olarak kapsar. Çalışmalar belirli bir disiplin
anlayışı içinde ancak zorlama olmadan kişilerin kendi görev bilinçleri ile
gerçekleştirilir. Çalışma yöntemi, karar alma mekanizması gibi konularda iki toplum
135
Umut Albayrak, a.g.e.,ss.17-19.
Gös yer.
137
Gös yer.
136
48
arasında eşitliği sağlamaya yönelik olan hassasiyet, koronun ileride hedeflenen bir
birleşme için başarılı bir rol model olabilme çabasıdır. İnsanlara iki toplumun ortak bir
müziksel kültüre sahip olunduğu hatırlatarak, bu ortaklıkların ve iki toplum arasındaki
uyumun yaşamın diğer alanlarında da olduğu kanıtlanmaya çalışılır. Bugüne kadar tüm
barış mesajı veren ve ortak anlayış başlıklarını taşıyan konserlerde yer alan koro,
adanın kuzey ve güney tarafında konserler gerçekleştirmiştir. Bu konserlerde barışa
destek veren pek çok örgütle birlikte çalışmıştır. Bunlardan bazıları; gençlik örgütleri,
Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların karışık olarak yaşadıkları köylerin yetkilileri,
çeşitli siyasi partilerin kadın örgütleri, birlikler, yerel yetkililer şeklinde sıralanabilir.
Yurtdışı konserlerinde de hassas davranan koro, İngiltere, Yunanistan ve Türkiye’den
oluşan garantör ülkelerde konserler vermiştir. Koronun konserlerine izleyici olarak
koroyla paralel düşüncelere sahip olan insanlar gelmektedir. Bu sebeple bu konserlerde
Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlar sıkça bir araya gelirler ve aynı sahnede Türkler ve
Rumların ortak kültürü yorumlayışlarını görmeyi talep ederler. Repertuarlarında her iki
toplumdan da barış mesajları içeren parçalan seçmeye özen gösteren koro şefleri,
ayrıca konserleri daha ilgi çekici yapmak için sevilen ve bilinen parçalara da yer
verirler. Kıbrıs’ın bilinen ve geleneksel parçalarını besteleyen Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı
Rum bestecilerinin parçalan, ana repertuarı oluşturur. Konserlerde iki toplumun ortak
olarak kullandığı ortak dağarın Türkçe ve Rumca versiyonlarının beraber
seslendirilmesi ve Kıbrıslı Rumların Türkçe, Kıbrıslı Türklerin Rumca sözlerle şarkı
söylemesi koronun adadaki birleşme arzusuyla örtüşmektedir. Bu sebeple müziksel
davranışları bu bütünlüğü destekleyecek şekilde düzenlenir. Bunun bir göstergesi de bu
bütünlüğe zarar verecek müziksel örnekleri dağara almamaktır. Uzlaşmanın bir
göstergesi olarak Kıbrıslı Türkler ve Rumlar özveride bulunarak karşı tarafın kabul
edeceği davranışlar çerçevesinde hareket ederler. Yani iki toplumun birlikteliklerine ve
bütünlüğüne zarar verebilecek hiçbir şey koro çatısı altında bulunmaz. Yazılı olmayan,
fakat koro elemanlarının bilinçaltlarında kabul ettikleri bir psikolojik sözleşme
olduğunu söylemek mümkündür. Koronun Türkçe ve Rumca parçalar seslendirmesi,
Türklerin ve Rumların kendi dilleri dışında şarkılar söylemesi, barış, birleşme yönünde
verilen mesajlar, ud, lavta, buzuki gibi toplumların kendileriyle özdeşleşmiş çalgılarını
Türkler ve Rumların çalgıları olarak değil de Kıbrıs Müziğinin çalgıları olarak bir
arada kullanması Kıbrıslı Rum ve Türk müzisyenlerin bu ortak çalışmalarla birliği
yaratmaya yönelik bir çaba içinde olduğunu göstermektedir. İki toplumlu koro birleşme
49
yönünde yapılan en önemli müziksel davranışlardan biridir. İki toplumlu koro,
uzlaşmayı ve kültürel buluşmayı temsil eden bir örnektir. 138
2.2.6.7. Kıbrıs Dance For Peace (Barış İçin Dans)
Kültürel uzlaşmaya yönelik bir diğer örgütlenme de Kıbrıslı Türklerden ve
Kıbrıslı Rumlardan oluşan iki toplumlu halk dansları ekibi Dance For Peace (Barış
İçin Dans)’tir. Ekip ilk defa 2001 yılında Steps For Peace (Barış İçin Adımlar) adı
altında kurulup 2004 yılında Dance For Peace adını almıştır. Adından da anlaşılacağı
gibi iki toplumun barış ve anlaşma içinde yaşayabileceğine inanan kişiler tarafından,
Kıbrıs’ta iki toplumun sorunsuzca ortak yaşam alanlarında ortak kültürü kullanarak
yaşayabileceğini göstermek amacıyla kurulmuştur. Yönetim biçimi tamamen eşitliğe
dayalı olup iki yıllığına dönüşümlü başkanlık sistemi uygulanmaktadır. Beş Türk ve
beş Rum üyeden oluşan yönetim kurulunda, her iki taraftan birer sekreter, birer
veznedar ve üçer faal üye bulunmaktadır. Başkan Türk iken başkan yardımcısı Rum,
başkan Rum iken başkan yardımcısı Türk’tür. 25 dansçının bulunduğu ekipte Türkler
ve Rumların arasındaki sayısal oranın eşit olmasına dikkat edilir. Ekibe katılacak yeni
elemanlarda aranan tek özellik barışa inanıp bu yolda uğraş verebilmesidir. Her fırsatta
amaçlarının sadece ortak folkloru tanıtmak, politik kavgalar bir kenara bırakılırsa
birlikte yaşanabileceğini göstermek olduğunu söyleyen ekipte hiç kimse maddi bir
beklenti taşımaz. Çünkü birincil amaç Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların birlikte
bir şeyler ortaya koyabileceğinin gösterilmesidir. Albayrak başkan Mehmet Emin
Eminoğlu ile 10 Nisan 2008 tarihinde Lefkoşa’da yapmış olduğu görüşmeye
dayandırarak ifadelendirdiği ekibin kuruluş amacını; “Kıbrıslı Türklerin ve Rumların
adada var olan kültürün ve folklorun ortak sahipleri olduğunu vurgulayarak,
bölünmemiş, sınırsız bir Kıbrıs’ta el ele ve gönül gönüle yaşanabileceğini göstermek”
şeklinde tanımlamıştır. Ayrıca bu girişimin destekçilerini de iki toplumda da savaştan
ve bölünmüşlükten bıkmış, barışı ve birlikte yaşamayı özleyen, bunun imkansız
olmadığına inanan insanlar olarak vurgulamıştır. Ekip adanın kuzey ve güneyinde barış
mesajı içeren etkinliklere katılmaktadır. Ekibin barış mesajı veren etkinliklere katılıyor
olması, temel hedefini, misyonunu ortaya koyar. Söylemleri ve bunu destekleyen
müziksel davranışları da barışa ve uzlaşmaya dair veriler sunar. Kendileriyle benzer
138
Umut Albayrak, a.g.e.,ss.20-21.
50
amaçlar taşıyan İki Toplumlu Koro ile pek çok ortak etkinliğe katılmış olmaları da
uzlaşı ve barışa hizmet eden örgütlenmeler arasındaki işbirliğinin bir göstergesidir.
Dünya Dans Konseyi (CID) ve Dünya Folklor Festivalleri Federasyonu (CIOFF)’un
üyesi olan ekip, amaçlarını dünyaya anlatabilmek ve adada iki toplumun ortak olan
kültürü, beraberce kullanabileceğini göstermek için yurtdışında da birçok etkinlik
gerçekleştirmiştir. Türkiye, Yunanistan, Belçika, Slovakya, Makedonya, Avrupa
Parlamentosu (Brüksel), 18. ve 19. Dünya Dans Konferansındaki gösteriler bunlardan
bazılarıdır. Burada dikkat çeken önemli bir nokta ekibin garantör ülkeler dışında
özellikle Kıbrıs sorununda önemli bir yerde duran Avrupa parlamentosunda ve
parlamentonun bulunduğu ülkede etkinliklere katılmış olmasıdır. Bunun sebebi ekibin
inandığı mesajı dünyaya ve Kıbrıs sorununda etkisi olabileceğini düşündüğü her
kesime ulaştırarak amaçladığı yolda güç kazanmak istemesidir. Gösterilerde
Geleneksel Kıbrıs halk danslarından örnekler sergileyen ekip müzik ve dansların
otantik kabul edilen şekillerde yorumlanmasına ve kıyafetlerin de iki toplumun
folklorik öğelerini yansıtmasına özen gösterir. Dance For Peace ekibi tıpkı İki
Toplumlu Koro gibi kendisinin Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların birlikte
yaşayabileceklerinin ispatı olarak gelecekte amaçlanan ortak yaşamın işleyişi için bir
rol model olarak görür. Zaten yönetimdeki hassasiyet ve iki yıllığına dönüşümlü
başkanlık sistemi kullanılması başkan Türk iken başkan yardımcısının Rum, başkan
Rum iken başkan yardımcısı Türk olması da Kıbrıs’ta olası bir çözümde önerilen
sistemlerden biridir. Amaç ortak değerleri vurgulamak olduğu için ekip sadece ortak
olan öğeleri gösterilerde kullanır. Tıpkı İki Toplumlu Koro örneğinde olduğu gibi
atılan her adımın, kullanılan her figürün, müziğin, kostümün ve gerçekleştirilen her
davranışın iki toplumun bütünlüğünü destekleyecek şekilde olmasına özen gösterilir.
Ekipte bulunan Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar uzlaşmanın bir göstergesi olarak
bütünlüğe zarar verecek müziksel örnekleri dağara almazlar. Kıbrıs’ta ortak bir
kültürün var olduğunu ve bunun bir örneği olan halk dansları oyunları ve müziklerinin
iki toplumun ortak malı olduğu her fırsatta değinilen ve altı çizilen noktalardır. Dance
For Peace gösterilerde iki toplumun ortak oyun ve müzikleri kullanır. Oyunlara eşlik
edecek müzikler eğer sözlü ise bunların hem Türkçe hem de Rumca sözleri olması ve
ortak seslendirilmesi önem taşır. Bu şarkıların bir dörtlüğü Türkçe bir dörtlüğü Rumca
olarak Türk ve Rum solistler tarafından söylenir. Müziğin otantik kabul edilen şekilde
olması için ekibin keman, ud, lavta, darbuka, tef ve akordeondan oluşan orkestrası
51
vardır. Müzisyenler de tıpkı oyuncular gibi Kıbrıslı Türkler ve Rumlardan oluşan
karma bir gruptur. Oynanacak oyunların ve müziklerin seçimi kadar bunları çalacak
orkestranın oluşumu da ekip için önemlidir. Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlardan oluşan
müzisyen kadrosu, iki toplumun birlikte yaşadığı yıllarda kullandıkları ortak kültürün
yansıtılması ve otantik kabul edilen şeklinin ortaya konması için önem taşır. Seçilen
çalgılar, şarkılar (iki dilde de sözleri bulunan parçalar) ve şarkıların Türk ve Rum
solistlerce eşit uzunlukta söylenmesi kültürel uzlaşının bir örneğidir. Bu da siyasi
alandan önce kültürel alanda iki toplumun uzlaşı ortamını yarattığı ve uyguladığının
göstergesidir. Kostümler de tıpkı danslar ve müzikler gibi iki toplumda da benzerdir.
Küçük çizgi ve renk detaylarının dışında çok büyük farklılıklar yoktur. Dance for
Peace de gösterilerinde iki toplumda da ortak olan kostümleri, herhangi bir fark
gözetmeden kullanır. Dance for Peace, adada kapsamlı bir çözümü savunmakta ve
Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum alt başlıklarının üstünde adalı yani “Kıbrıslı” olmanın
altını çizmektedir. Adada yaşanan sorunların, tarih boyunca yaşanan siyasi
gelişmelerin, Kıbrıslıların iradesi dışında dış güçlerin çıkarları doğrultusunda
planlanmış olduğunu ve yönlendirildiğini savunmakta ve bu baskıların olmadığı yerde
Kıbrıslıların bütünleşmemesi için bir sebebin olmadığını düşünmektedir. Dance for
Peace birleşme yönünde yapılan önemli kültürel ve müziksel davranışlardan biridir.139
Aşağıdaki fotoğraf topluluğun katılmış olduğu bir etkinlik sırasında çekilmiştir.
Fotoğraf 4:Dance For Peace (Barış İçin Dans) Topluluğu Üyeleri140
139
140
Umut Albayrak, a.g.e.,ss.17-19
Gös yer.
52
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
3. BULGULAR ve YORUM
3.1.
Türk Yunan Kültürel Etkileşimine Yönelik Bulgular
Bu başlık altında araştırma kapsamında Türk-Yunan kültür etkileşimine
yönelik olarak konser, albüm gibi ortak müzik etkiliklerini içeren ses, fotoğraf, CD,
DVD kayıtlarından elde edilen doküman analizine yönelik bulgular yer almaktadır.
3.1.1. Türkiye
ve
Yunanistan
Çalışmalarından Örnekler
Arasındaki
Ortak
Müzik
Yunanistan ve Türkiye belki de müzik alanında en çok alışveriş halinde olan
iki ülkedir. Çoğu zaman iki ülke arasındaki siyasi ortamla bağlantılı olarak popüler
müzik piyasasında da ilişkiler kurulmuş, alışverişler gerçekleşmiştir. Haris Alexiou,
Eleftheria Arvanitaki, Giannis Parios, Mikis Theodorakis, Maria Farandouri gibi isimler
Türkiye’den Zülfü Livaneli, Sezen Aksu gibi sanatçılarla, Yeni Türkü ve Grup
Gündoğarken gibi gruplarla karşılıklı olarak müzikal alışverişte bulunan ve çoğu zaman
birlikte sahne alan ünlü Yunan müzisyenlerdir. Bunun dışında Osmanlı Müziği adı
altında Rum ve Türk bestekarların eserlerinin icrası, aynı ezgilere sahip Türkçe ve
Yunanca ortak anonim eserleri barındıran çalışmalar da karşımıza çıkmaktadır.
Yunanistan’ın 1981 yılında Avrupa Birliği’ne girmesini takip eden dönemde,
bu ülkedeki bir takım sosyal yaşantı dengelerinin değiştiği gözlemlenmiştir. Zira, o
dönemde Türkiye ile olan siyasi ilişki bozukluğu, her iki ülke toplumunda karşı taraf
için olumsuz yönde düşüncelerin yerleşmesine zemin hazırlamıştır. Ancak, Avrupa
Birliği’nin Yunanistan üzerindeki çeşitli uygulamaları ve Yunanistan’ın da bu
doğrultuda uyguladığı yeni politikalar çevre kültürlerin kabulü noktasında tarafsızlık ve
açıklık duygusunun oluşmasına katkı sağlamıştır. Türkiye ile olan komşuluk ilişkisinin
iki tarafın siyasileri açısından gergin olması her ne kadar toplumlar üzerinde baskı
unsuru olmuşsa da zaman içinde bunun aşıldığı anlaşılmıştır. Siyasi sebeplerle
kötüleşen Türk-Yunan ilişkileri ile yakın dönemlere rastlayan ilişkilerin sanatsal
faaliyetler doğrultusunda düzeltilmesi girişimleri önemli bir dönüm noktasıdır.
53
İki ülke mensubu müzisyenlerin gerçekleştirdiği ortak müzik çalışmaları
dışında her iki ülkede popüler olmuş şarkılara söz yazılarak bir ülkeden diğerine
taşındığını görmekte mümkün olmaktadır. Örneğin Sezen Aksu’nun “Vazgeçtim” adlı
şarkısı Yunanistan’da Haris Alexiou’nun “To Shınıa” adıyla seslendirdiği ve bestesi
Ara Dinkçiyan’a ait olan eserdir.
Yine Sezen Aksu’nun seslendirdiği “Adı Bende Saklı”, “Herşeyi Yak” adlı
şarkılar
Haris
Alexiou’nun,
“Sarışın”
adlı
şarkı
Eleftheria
Arvanitaki’nin
Yunanistan’da bilinen şarkılarıdır. Besteleri Manos Loizos’a ait olan ve Haris
Alexiou’nun seslendirdiği “Maskeli Balo”, “Telli Telli”, “Olmasa Mektubun” adlı
şarkılar Yeni Türkü grubu tarafından Türkiye’ye taşınan şarkılara örnektir. Sanatçı ve
eser isimlerini çoğaltmak mümkündür. Ajda Pekkan’ın “Ağlama Anne” ve “Olur ya”
şarkıları Giannis Parios’un, Grup Gündoğarken’in “Rüzgar” adıyla bilinen şarkısı
Vasiliki Papageorgiu’nun şarkılarıdır. Diğer taraftan Zülfü Livaneli’nin birçok şarkısı
da Lefteris Papadopulos ve Agathi Dimitrouka’nın yazdığı Yunanca sözlerle Maria
Farandouri tarafından Yunanistan’a taşınmıştır.
Bu kısımda iki ülkede ve iki dilde müzik ile ilgili yapılmış ortak çalışmalar ve
bu çalışmalarda yer alan sanatçılar, müzik topluluklarından örnekler seçilmiş ve
değerlendirilmiştir. Şüphesiz buradaki etkinliklerin ortak yapılıyor olması her zaman
barış, dostluk amacını taşımıştır gibi bir yaklaşımda bulunabilmek mümkün değildir.
Bu amaca hizmet etmek için yapılmış olan çalışmalar olabileceği gibi maddi kaygılar,
Türk-Yunan yakınlaşma ortamından ticari anlamda faydalanma isteği, sanatçıların
bireysel müzik beğenileri, bireysel ilişkiler gibi durumların da etkili olabileceğini
unutmamak gerekir.
3.1.1.1. Bosphorus Topluluğu
Bosphorus Topluluğu141 Yunan asıllı Nikiforos Metaksas142 tarafından İstanbul’da
kemençe sanatçısı İhsan Özgen143 ile görüşmeleri sonucunda oluşturulan, kapsamı Rum
bestekarlarının araştırılması ve icra edilmeyen eserlerinin ortaya çıkartılması olan
topluluktur. Türk ve Yunan müziklerinin köklerini araştırmak temel amacı oluşturur.
141
“Bosphorus” Boğaziçi anlamına gelmektedir.
Nikiforos Metaksas, Afrika doğumlu ve Fransa’da uzun süre eğitim görmüş Yunan sanatçıdır.
143
İTÜ Türk Müziği Konservatuarı öğretim üyesi ve Kemençe Anasanat Dalı Başkanı, Bosphorus
Topluluğu sanat yönetmeni.
142
54
Bosphorus 1985 yılından 2000 yılına kadar 6 albüm yapmış ve 50’yi aşkın konser vermiş,
Türkiye’den daha çok Yunanistan’da bilinen ve Yunan müzik çevrelerinin isminden söz
ettiği, bugün dahi Yunanistan geleneksel müzik tarihi içerisinde kaynak olarak gösterilen
bir topluluktur. Kuruluşundan günümüze yaklaşık 30 sanatçının katıldığı, repertuarında
daha önce icra edilmemiş eserlerin bulunduğu Bosphorus, sadece repertuar bağlamında
değil, aynı zamanda Türk Müziği ve çalgılarının yaygınlaşması doğrultusunda güvenilir bir
kaynak niteliğindedir. Topluluğun yapısı itibariyle, sanatçılarının daha özgür ve yenilikçi
yorumlamalar içerisinde bulunması, dönemin diğer Türk Müziği toplulukları ile arasında
ciddi bir fark oluşmasına sebep olmuştur. Bunun yanında, Yunanistan’da seçkin ve oldukça
kalabalık izleyici kitlesi önünde temsiller gerçekleştirmiş, Türkiye’yi ve Türk Müziğini
başarılı şekilde temsil etmiştir. Türkiye ve Yunanistan’ın geçmişte yaşadığı politik kaynaklı
bir çok problemin karşısında, barış ve dostluk sembolü olarak tarihte yerini almıştır. Bu
sebeple 1992 yılında Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Ödülü’ne layık görülmüş, günümüzde
iki ülke arasında özellikle müzik alanındaki yakınlaşmanın temellerini atmıştır. 144
Türk- Yunan kültürleri, İstanbul merkezli Türk Müziği, Mevlevi geleneği ve
müziği, Zeybekler, Alevi-Bektaşi nefesleri ve diğer bazı halk müziği düzenlemelerini
içeren, 14. yüzyıldan başlayarak günümüze kadar olan geniş zaman aralığındaki seçilmiş
eserlerden oluşan repertuarı icra etmiştir…..Ancak topluluğun icra ettiği müziğin
isimlendirilmesindeki kararsızlık, belirsizlik ya da ticari kaygılar oldukça ön plandadır.
Türkiye sınırları içerisindeki konserlerde “Türk Müziği” başlığının sıkça kullanıldığı
görülmüştür. Öte yandan Yunanistan içerisindeki konserlerde ise “Bizans Müziği”,
“Selçuklu/Bizans Müziği”, “Osmanlı Müziği” ve “İstanbul Müziği” başlıklarının yer aldığı
tespit edilmiştir. “Türk Müziği” başlığının Yunanistan’da farklı anlamlar oluşturacağı
düşüncesinin hakim olduğu varsayımı dolayısıyla “Türk” kelimesinden daha çok
“Osmanlı” ya da “İstanbul” isimleri tercih edilmiştir….. Topluluğun Türk müzisyenlerden
oluşmasının en önemli sebebi ise o dönemde gerek Türk Müziğinin gerekse icra edilmesi
istenen çalgıların yetkin isimlerinin İstanbul’da bulunmasıdır.145
Bosphorus Topluluğu’nda kuruluşundan itibaren belli bir çekirdek kadronun
oluşturulmasına çalışılmıştır. Kemençe, kanun, ud, tanbur, ney, çello ve vurmalı
144
Erhan Bayram, Bosphorus Topluluğu’nun 1985-2000 yılları arasında Türkiye ve Yunanistan’daki
Etkileri, (İstanbul Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Müziği Anabilim Dalı,
Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul 2011, s.9.
145
Erhan Bayram, a.g.e., ss.1-2.
55
çalgılarının kesinlikle değişmediği bir
oluşum dikkat
çekmektedir.
Topluluğun
oluşumundan bu yana, çekirdek kadroyu oluşturanlar; bu çalgıların musiki çevreleri
tarafından kabul görmüş en başarılı, icrasında üst düzey ve Türk Müziği geleneğine bağlı
sanatçılardır. Belirlenen repertuarın icrasının Türk müzisyenler tarafından yapılmasının
temel sebebi ise Yunanistan’da bu kapsamda oluşturulan repertuarın icrası için sanatçı
sıkıntısı çekileceği kanısıdır. Sofia Kompotiati tarafından Batı Trakya’da yapılan bir
araştırma sırasında görüştüğü Dedeağaç’lı bir Yunan müzisyenin Türk ve Yunan
müzisyenler ile ilgili bu konudaki değerlendirmeleri de dikkate değer: Türkiye’de ses kaydı
yapıp albümünün üretim sürecinin Türkiye’de geçmesini isteyen müzisyenin istediği doğu
müziği enstrümanları ud, ney, kanun için en iyi ustaların Türkiye’de bulunduğunu
söylediğini belirten Kompotiati çalışmasında ayrıca Yunanistan’daki müzisyenler arasında
son dönemde sıkça kullanıldığını söylediği “En kötü Türk müzisyen en iyi Yunan
müzisyendir” sözlerine de yer vermiş. 146
Son yıllarda Yunanistan’da Türk Müziği icrasında önemli bir artış görülmektedir.
Eleni Kallimopoulou tarafından hazırlanan ve 2009 yılında yayınlanan “Paradosiaka:
Music, Meaning and Identity in Modern Greece” adlı doktora tezinde Bosphorus
Topluluğu’nun alt başlık içerisinde incelenmiş ve yazar Bosphorus ile ilgili olarak
“Bosphorus 1980’lerin sonlarında Atina ve Selanik’teki bu canlanma içinde bulunan
insanlar arasında sansasyon yarattı.”147 ifadelerini kullanmıştır. 148
Bir çok Rum bestekarın varlığından Bosphorus Topluluğu ile haberdar olan Yunan
müzisyenler, konserlerde İhsan Özgen’in icra ettiği kemençe ile de ilk kez karşılaştılar.
Bu konuda çok çarpıcı bir örnek olan ve şu anda Yunanistan’da müzik çevreleri
tarafından en başarılı kemençe icracısı olarak görülen Sokratis Sinopoulos, çocuk yaşta
ailesi ile beraber katıldığı topluluğun Likavitos konserinde, İhsan Özgen’in icra ettiği
kemençenin sesi karşısında etkilenen ailesinin yönlendirmesi ile kemençeye başlamıştır.
Başlangıçta İhsan Özgen ile çalışmış, devamında Ross Daly’den uzun süre dersler
146
Sofia Kompotiati, “Batı Trakya’da Müzikolojik Araştırma”, Meriç’in İki Yakası, Lozan Mübadilleri
Vakfı Yay. İstanbul 2008, s 54.
147
Eleni Kallimopoulou, “Paradosiakά: Music, Meaning and Identity in Modern Greece, Ashgate,
Cornwall, 2009, s.116.
148
Erhan Bayram aynı zamanda müzisyen olan Eleni Kallimopoulou’nun Bosphorus’u tezinde konu
almasındaki en önemli etkinin Bosphorus Topluluğu sanat yönetmeni İhsan Özgen’den kemençe dersleri
alması olduğunu belirtmektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz; Erhan Bayram, a.g.e., s.1.
56
almış, daha sonra İstanbul’a gelip Alaaddin Yavaşça’nın meşklerinde bulunmuştur. 149
Aşağıda Bosphorus Topluluğu’nun Yunanistan ve Türkiye’de çıkarmış olduğu
albümler yer almaktadır.
a. İstanbul’un Rum Bestekarları Albümü
Şekil 3:İstanbul’un Rum Bestekarları Albüm Kapağı Görünümü
His Master’s Voice firması tarafından 1987’de Yunanistan’da Bosphorus ismi
kullanılarak ‘Şehrin Rum Bestekarları’150 adıyla piyasaya çıkarılan albümdür.151
Topluluk, “Bosphorus” ana başlığı ile kurulduğunda ne Türkiye’de ne de
Yunanistan’da herhangi bir konser vermeden yapılan bu kayıt ilk albümü
oluşturmuştur. Kaydın kapağında boğazı temsil eden bir manzara içerisinde, cami
minaresi ve bir külliyenin görüldüğü yerleşim bölgesinin resmi üzerinde ve ‘Şehrin
Rum Bestekarları’ alt başlığının altında Dimirti Kantemir, Zaharya, Vasilaki, Nikolakis
ve Andonis Kiryazis’in isimleri mevcuttur.
149
Erhan Bayram, a.g.e., s.7.
‘Şehir’ kelimesi, Yunanca’da, halk arasında İstanbul’u işaret eden bir anlamda yaygın olarak kullanılır.
151
Bu plak ve CD, His Master’s Voice firma etiketli 1987 yılında Yunanistan’da piyasaya çıkmış ve
yaklaşık 40 bin adet satılmıştır.
150
57
b. Pallas konseri canlı kaydı
15 Mart 1988 yılında Atina Pallas Tiyatrosu büyük salonunda verilen konserin
kayıtlarının paylaşıldığı bu albüm, Bosphorus’un Yunanistan’daki ilk konserini
içermektedir. İlk albümde icra edilen repertuardan farklı olarak, bu albümde zeybeklerin
icrası da dikkat çekmektedir. Lyra firması tarafından 1988 yılında piyasaya sürülmüştür.
Şekil 4:Pallas Konseri Canlı Kaydı Albüm Kapağı Görünümü
c. Herod Attikus tiyatrosu canlı kaydı
Bosphorus Topluluğu’nun Yunanistan’daki en önemli konserlerinden birisi olan
Atina Herod Attikus Antik tiyatrosunda 31 Mayıs 1990 yılında kaydedilen konserinin,
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Philippe Labreveux’un sponsorluğunda
piyasaya çıkan albümüdür. Ayrıca bu konser nedeniyle, Bosphorus Topluluğu 1990-1991
dönemi Abdi İpekçi Barış Ödülü’ne 152 layık görülmüştür. Adı geçen ödüle ait olan belge
Şekil 6’da gösterilmiştir.
152
Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Ödülü, 90’lı yıllardan beri iki yılda bir dönüşümlü olarak Türkiye ve
Yunanistan’da verilen barış ödülüdür.
58
Şekil 5: Atina Herod Attikus Tiyatrosu Canlı Kaydı Albüm Kapağı Görünümü
Şekil 6: Bosphorus’a verilen Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü
d.
“540 yıl sonra” kaydı
7 - 8 Eylül 1989 yılında, Atina Likavitos antik tiyatrosunda kaydedilen konserin
albümü 1994 yılında piyasaya çıkmıştır.
59
Şekil 7:540 Yıl Sonra Albümü Kapağı Görünümü
e. “Labirent’in sesi” kaydı
2000 yılında hem Türkiye’de hem de Yunanistan’da piyasaya çıkmıştır.
Şekil 8:Labirent’in Sesi Albüm Kapağı Görünümü
f. Osmanlı İmparatorluğu’nda Müzik
Osmanlı İmparatorluğu’nda Müzik adıyla toplam 6 CD’den oluşan albüm serisi
Türkiye’de 2004 yılında Ada Müzik tarafından yayınlanmıştır. Bosphorus Topluluğu’nun
Yunanistan’da gerçekleştirdiği önemli ve en çok ses getiren konserlerdeki eserlerin
60
toplandığı albüm serisi 4 ayrı konu başlığıyla oluşturulmuş ve konuları içeren 4 ayrı
kitapçıkla birlikte sunulmuştur. Çizelge 3’te bu albümlerde yer alan sanatçıların listesi
bulunmaktadır.
Sanat Yönetmeni
Nikiforos Metaxas
Müzik Yönetmeni
İhsan Özgen
Kemençe
İhsan Özgen
Kanun
Erol Deran
Ud
Mutlu Torun
Ney
Fuat Türkelman, Ümit Gürelman, Hakan Alvan
Tanbur
Necip Gülses, Firuz Han
Viyolensel
Dilek Zertunç, Burak Deran
Kemençe
Lale Akay
Kudüm
Hurşit Ungay
Bendir
Fatih Zülüfkar
Bendir, davul
Gürsel Koçak
Bendir, zil, üçgen
Hamdi Demirci
Ses
Kani Karaca, Hamdi Demirci, Gürsel Koçak
Çizelge 3:Osmanlı İmparatorluğu’nda Müzik Albüm Serisinde Yer Alan Sanatçılar
Şekil 9:Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik - Rum ve Türk Bestekarlar Albüm Kapağı Görünümü
61
Çizelge 4’te albüm serisinin ilk ve ikinci CD’sinde bulunan eser isimleri
bestecileri ile birlikte gösterilmektedir.
CD 1
CD 2
Acem Peşrev / Sultan Veled
Uşşak Peşrev / Osman Dede
Segah Kar / Abdülkadir Meraği
Sabah Peşrev / Papaz
Dügah Peşrev / Kemani Corci
Huzi Peşrev / Kemani Corci
Eviç-Maye Peşrev / Tiryaki
Nihavend Peşrev / Tiryaki (Petraki)
Hicazkar Saz Semaisi / Tiryaki
Kürdi Peşrev / Tanburi Angeli
Buselik Peşrev / Prens D. Candemir
Arazbar Peşrev / Eyüblü Mehmet Çelebi
Çizelge 4:Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik-Türk Rum Bestekarlar Albümünde Yer Alan Eserler
Şekil 10:Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik - Mevlevi Ayinleri ve Bektaşi Nefesleri Albüm Kapağı
Görünümü
CD 1
Mevlevi Ayin Müziği
Bektaşi Nefesleri
Çizelge 5:Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik - Mevlevi Ayinleri ve Bektaşi Nefesleri Eser Listesi
62
Şekil 11:Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik - Eğlence Müzikleri ve Zeybekler Albüm Kapağı Görünümü
CD 1
Hüseyni Aşiran Saz Semai / Meyhane Müziği
Boğazdan Bir Aşk Şarkıları / Anonim
Yorgo'nun Havası / Yorgo Bacanus
Tatavlada Besteler / Tamburi Cemil Bey
Zeybekler / Anonim
Üsküp Türküsü / Anonim
Yemen Türküsü / Anonim
Uzun İnce Bir Yoldayım / Aşık Veysel
Çizelge 6:Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik - Eğlence Müzikleri ve Zeybekler Albümünde Yer Alan
Eserler
Şekil 12:Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik - Rum ve Türk Bestekarlar&Anadolu Aşıkları Albüm Kapağı
Görünümü
63
CD 1
CD 2
Peik-i Safa Peşrev / Petraki (Tiryaki)
Çeşme / Anonim (Müzik: İhsan Özgen)
Saba Saz Semai / Zaharya
Hüseyni Saz Semai / Tatyos Efendi
Ben Yürürüm Yane Yane / Yunus Emre (Müzik: İhsan
Özgen)
Sen Bir Ceylan Olsan Ben De Bir Avcı / Aşık Veysel
(Müzik: İhsan Özgen)
Bülbül Olsam / Pir Sultan Abdal
Arazbar Peşrev / Kör Kemani Corci
Kara Toprak / Aşık Veysel
Buselik Peşrev / Prens Dimitri
Cantemir
Ben Yitirdim / Kul Nesimi
Kalk Gidelim Atım Karap Hanedan / Karacaoğlan
(Müzik: İhsan Özgen)
Neva Peşrev / Miskali
Çizelge 7:Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik - Rum ve Türk Bestekarlar&Anadolu Aşıkları Albümünde
Yer Alan Eserler
Bosphorus
müzisyenleri tarafından yapılan ortak kültüre yönelik farklı
çalışmalar yine Türkiye’de Bosphorus etiketi ile Ada Müzik tarafından yayınlanmıştır.
Aşağıda bu çalışmalar ve eser isimlerine yer verilmiştir.
Şekil 13:Anadolu Feneri-Türk ve Rum Aşk Türküleri Albüm Kapağı Görünümü
Sanat Yönetmeni: Nikiforos Metaksas
Çoban Flüt: Cihan Yurtçu
Keman: Hasan Esen
Bagpipe: Kim Sanders
Kemençe: Hasan Esen
Saksafon: Kim Sanders
Bağlama: İrfan Kurt
Perküsyon: Mania Maratos
Ney: Arif Erdebil
Ud, Bendir: Antonis Maratos
Viyolonsel: Uğur Işık
Ses: Vassiliki Papageorgio Melda Duygulu
Çizelge 8:Anadolu Feneri-Türk ve Rum Aşk Türküleri Albümünde Yer Alan Sanatçılar
64
CD 1
Tzivaeri - Söz & Müzik: Anonim
Dağlar - Söz & Müzik: Anonim
Güzelliğin on par'etmez - Müzik: Anonim
Tutam var elinden - Müzik: Aşık Emrah
Thyo kyporissia - Söz & Müzik: Anonim
Hard times - Söz & Müzik: Anonim
Tria karavia - Söz & Müzik: Anonim
Tis thalassas vasto kakia - Söz & Müzik: Anonim
Kalamantiano - Müzik: Kim Sanders
Iora tou thanatou - Söz & Müzik: Anonim
Kulak verdim - Müzik: Karacaoğlan
Başına döndüğüm - Müzik: Aşık Ikrami
Athanato nero - Söz & Müzik: Anonim
Huma kuşu - Söz & Müzik: Anonim
Dem geldi semahı - Söz: Kul Hüseyin Müzik: Yavuz Top
Ninni - Müzik: Hasan Esen
Çizelge 9:Anadolu Feneri-Türk ve Rum Aşk Türküleri Albümünde Yer Alan Eserler
Şekil 14:Heybeli'den Son Vapur Albüm Kapağı Görünümü
65
Sanat Yönetmeni : Nikiforos Metaxas
Kemençe, Keman, Rebab, Ud : Hasan Esen
Kanun : Reha Sağbaş
Ney : Arif Erdebil
Viyolonsel : Uğur Işık
Klarnet, Bas Klarnet : Oğuz Büyükberber
Bendir, Daire, Dümbelek : Vahit Anadolu
Cura : Engin Arslan
Buzuki : Nikos Krallis
Gitar : Ayhan Günyıl
Çizelge 10:Heybeli'den Son Vapur Albümünde Yer Alan Sanatçılar
CD 1
Taksim / Doğaçlama - Rebab - kemençe
Bakır Kazanlar Söz: Visiliki Papageorgiou Müzik: Hasan Esen
Dümenci Söz: Nikiforos Metaksas Müzik: Hasan Esen
Taksim / Doğaçlama
Heybeli'den Son Vapur Söz: Visiliki Papageorgiou Müzik: Hasan Esen
Butimar / Enstrümantal Müzik: Hasan Esen
Nuh'un Gemisi Söz: Nikiforos Metaksas Müzik: Hasan Esen
Taksim / Doğaçlama - Ney
Sarsılmaz Yüreğim Söz: Visiliki Papageorgiou Müzik: Hasan Esen
Gol / Enstrümantal
Taksim / Doğaçlama - Gitar - kemençe
Dalgalar Söz: Nikiforos Metaksas Müzik: Engin Arslan
Nasıl İnkar Edeyim Seni Söz: Visiliki Papageorgiou Müzik: Hasan Esen
Yarim İstanbul’u Mesken Mi Tuttun - Geleneksel
Galata Köprüsünde Söz: Visiliki Papageorgiou Müzik: Hasan Esen
Çizelge 11:Heybeli'den Son Vapur Albümünde Yer Alan Eserler
66
Şekil 15:Balkan Düşleri Albüm Kapağı Görünümü
Müzik ve Sanat Yönetmeni: Nikiforos Metaxas
Kanun: Reha Sağbaş
Kemençe, Keman: Hasan Esen
Ney: Arif Erdebil
Viyolonsel: Uğur Işık
Saz: İrfan Kurt
Kaval (Çoban Flüt): Cihan Yurtçu
Saz, Cura: Engin Arslan
Klarnet, Bas Klarnet: Oğuz Büyükberber
Bendir, Daire: Vahit Anadolu
Ses : Türkçe Şarkılar: Melda Duygulu /Yunanca Şarkılar: Vassiliki Papageorgiou
Şekil 16:Balkan Düşleri Albümünde Yer Alan Sanatçılar
CD 1
Biricik Oğul Kostanti
Ezim Ezim Eziliyor Yüreğim
Günahı Boynuna
Ela Gözlü Pirim Geldi
Dökülür Acıyla Göz Yaşlarım
67
Senin yüzünden Kaçtım Yaban Ellere
Zeybek
Anadolu
Ah O Kirpiklerin
Dün Gece Yar Hanesinde
Yaban Ellere Gidersem
Göz
Taş Üstüne Taş Koydum a) Uzun Hava / Bad-ı Sabam b) Madem Ki Ben İnsanım
Anne
Çizelge 12:Balkan Düşleri Albümünde Yer Alan Eserler
Bosphorus Topluluğu 1985 yılında kurulmuştur ve müzik yaşamına
“Bosphorus” ismi altında oluşturulan diğer topluluklularla devam etmektedir. 2000
yılında Bosphorus çatısı altında kurulan ve Anadolu Feneri olarak adlandırılan grubun
oluşumuna kadar geçen süreçte sözlü eserlerin enstrümantal olarak icra edildiği
görülmektedir. Özellikle Yunanistan’daki konserlerde repertuardaki Türkçe eserlerin
sınırlandırıldığı dikkat çekmektedir. Bunun sebebi iki ülke arasındaki politik
problemlerin sonucunda her iki toplumun algısında oluşan öteki kavramının yarattığı
gerginliktir. Sonuç olarak Bosphorus Topluluğu’nun yapmış olduğu konserler ve
albümler topluluğun araştırmacı yapısı,
yüksek müzikalitesi, alanında ülkedeki en
iyiler denebilecek müzisyen kadrosu ile Türk müzik tarihinde kaynak gösterilebilecek
düzeyde çalışmalarla öne çıkmaktadır. Bosphorus Topluluğu tarafından icra edilen
müziklerin her iki kültür arasında etkileşime sebep olduğu görülmektedir. Zira yapılan
müziklerde kendi öz müzikleri olduğunu düşündükleri Rum Bestekarların eserlerinin de
Türk müzisyenler tarafından çalınması Yunanistan’daki izleyicileri etkilemiştir. Bugün
hala Türkiye ve Yunanistan arasında müzik alanında süregelen ilişkilerin yıllarca
birlikte yaşamış iki toplum arasındaki kültürel bağın halen kopmamış olması sebebiyle
devam ettiği söylenebilir.
Bunun yanı sıra yine de yapılan çalışmalar için tamamen Türk-Yunan dostluğu
hedefi güdülerek veya iki kültür arasındaki etkileşime dikkat çekmek için yapılmış
çalışmalardır demek doğru olmaz. Zira Bayram Bosphorus topluluğu ile ilgili yapmış
68
olduğu kapsamlı araştırmasında
Bosphorus’un doğu müzikleri/çalgıları ve “Türk-
Yunan kardeşliği” ilişkileri doğrultusunda oluşan Türk-Yunan yakınlaşma ortamından
ticari anlamda da faydalandığını belirtmektedir.153 Ayrıca albümlerin kitapçıklarında
özellikle Nikiforos Metaxas tarafından yazılan yazıların içeriğinde sadece müzik ile
ilgili konular değil iki ülke arasındaki farklı konularla ilgili söylemler de dikkatlice
incelenmelidir. Örneğin Metaxas Osmanlı İmparatorluğu’nda Müzik serisinin I-II.
CD’lerinde yer alan ve 7-8 Eylül tarihlerinde gerçekleşen Atina Likavitos konserleri
başlıklı yazısında 6-7 Eylül olayları olarak bilinen olaylara atıfta bulunarak şu ifadeleri
kullanmıştır:
“Aziz Georgios’un, 7-8 Eylül konserlerinin verildiği Likavitos tiyatrosunun
sahnesine yukarıdan bakan gözleri kederliydi. Konserler üzücü bir tarihe rastlamıştı.
Çünkü bu günler İstanbul’un Rum halkına (Ya da Yunan azınlığına) karşı girişilen
vandalizm eylemlerinin yıldönümüydü. Kör bir şiddet Ayasofya’yı inşa edenlerin
torunlarını unutulmaya terk edince, 1955 yılının 6-7 Eylül geceleri de, İstanbul
Rumlarının en karanlık tarihleri oldu. Söz konusu tarihler bu kenti önemli kılan
kozmopolitizmin son bulduğunu gösteriyordu.”154
3.1.1.2. Ross Daly
Ross Daly, 29 Eylül 1952 İngiltere doğumlu aslen İrlandalı bir müzisyendir.
Klasik müzik üzerine eğitim alırken, Amerika’da Ravi Shankar’ın bir konserini
dinledikten sonra bu müzikten çok etkilendiği için geleneksel müzikler üzerinde müzik
hayatına devam etmek ister. Yunanistan’da Girit adasına yerleşir ve burada Girit
kemençesi ve Girit’in en önemli Girit kemençesi icracısı Kostas Mountakis’den çok
etkilenir. 1970’li yıllarda Girit müziğinin yanı sıra, Osmanlı Müziği, Hint Müziği Afgan
Müziği, İran Müziği ve çalgılarını araştırmak üzere uzun süren geziler düzenler.
İlgilendiği çalgıların önemli icracılarından dersler alır. İstanbul’a gelip İhsan Özgen’den
dersler alan Daly ilk albümünü 1982 yılında olmak üzere günümüze kadar 14 albüm
çıkartır. Özellikle yaylı ve mızraplı doğu enstrümanları üzerinde uzmanlaşmış,
Yunanistan’daki mevcut doğu müziği ve Türk Müziği’nin popülerliğini avantajlı şekilde
153
Erhan Bayram, a.g.e., s.14.
Bosphorus Topluluğu, Osmanlı İmparatorluğu’nda Müzik-Rum ve Türk Bestekarlar, Ada Müzik,
Türkiye 2004, s.13
154
69
kullanan ve bu müziğin Yunanistan’da daha da çok benimsenmesini sağlayan kişidir.
Fotoğraf 5 te Ross DALY’nin bir sahne görüntüsü yer almaktadır.
Fotoğraf 5:Ross Daly
2002 yılında Girit’te Daly tarafından kurulan Labyrinth Musical Workshop
(Labirent Müzik Atölyesi) başlangıçtaki müzikal oluşumunu daha da genişleterek ilk
kez 2003 yılında Türkiye’den sanatçıların katılımı ile Türk Müziği seminerleri vermeye
başlamıştır. Bu seminerlerde ilk olarak ud sanatçısı Necati Çelik ve Bosphorus
Topluluğu’nda yer alan ney sanatçısı Ömer Erdoğdular bulunmuştur. Günümüze kadar
devam eden seminerlerde kanun sanatçısı Göksel Baktagir, ud sanatçısı Yurdal Tokçan,
kemençe sanatçısı Derya Türkan (genellikle bir diğer kemençe sanatçısı Sokratis
Sinopoulos ile birlikte) sıkça seminerler vermek üzere Girit’e davet edilmiştir. 2000
yılından sonra artan şekilde Türkiye’den sanatçıların seminerler vermek üzere davet
edilmesi, geçmişte belli bir farkındalığın yaratıldığı ve oluşan talebi göstermektedir. 155
Bayram çalışmasında Ross Daly’nin Yunanistan’da doğu müziği; Anadolu
müziği, Afgan ve İran müziklerinin/çalgılarının sunumunu gerçekleştirdiğini, doğrudan
Türk Müziği yapmaması, çeşitli müzik türleri ve çalgıları ile icraları, Daly’nin bu
bağlamda Bosphorus öncesi Türk-Yunan müzik etkileşimlerini gerçekleştirdiğini ve
çalışmalarının Bosphorus’a Yunanistan’daki konserler öncesinde zemin hazırladığını
belirtmektedir.156
155
156
Erhan Bayram, a.g.e., s.23.
Erhan Bayram, a.g.e., s.15
70
3.1.1.3. Mikis Theodorakis-Zülfü Livaneli
Mikis Theodorakis ve Zülfü Livaneli’nin 1986 yılında birlikte kurdukları
Türk-Yunan Dostluk Derneği aracılığıyla çok sayıda karşılıklı etkinliklerin
düzenlenmesi sayesinde iki ülke arasında bir dostluk köprüsünün kurulması
amaçlanmıştır. Dünyada barışçıl amaçlar taşıyan pek çok organizasyonda yer alan
Theodorakis, Türkiye’de Zülfü Livaneli ile bu bağlamda iletişime geçmiş ve iki ülke
sorunlarının çözümüne katkı sağlamak yolunda önemli adımlar atılmıştır. Theodorakis
ve Livaneli’nin belli dönemlerde ülkelerinin parlamentolarında siyasetçi kimliğiyle
bulunmuş olmalarının diplomatik yolların da bu süreçte kullanılmasına olanak
sağladığı düşünülebilir. Fotoğraf 6’da Theodorakis’in Türkiye başbakanı Recep Tayyip
Erdoğan ve dönemin Yunanistan başbakanı Yorgo Papandreu’nun ellerini birleştirdiği
görüntü iki ülkeyi temsil eden yetkili isimleri, dolayısıyla iki ülke halkını
yakınlaştırma, birleştirme arzusunu ifade eden bir görüntü olarak anlamlandırılabilir.
Fotoğraf 6: Theodorakis, Türkiye başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan başbakanı Yorgo
Papandreu:157
Livaneli ve Theodorakis 30 Kasım 1986’da İstanbul’da, 24 Eylül 1988’de Efes
Antik Tiyatrosunda
158
konserler verdiler. 10 Ağustos 1996’da Kardak'a en yakın ada
olan (Kilimli) Kalimnos adasında düzenlenen Mikis Theodorakis ve Zülfü Livaneli'nin
157
“Theodorakis
Erdoğan’dan
Efeste
Konser
İzni
İstedi.”
http://www.netgazete.com/News/696956/theodorakis_erdogandan_efeste_konser_izni_istedi.aspx
(30.05.2012)
158
Bu konserde ayrıca Yunan sanatçılar Maria Farandouri ve Manos Hacıdakis ile aynı sahneyi
paylaştılar.
71
birlikte verdiği konser, özellikle Kardak krizinden159 sonra gerginleşen Türk-Yunan
ilişkilerini geliştirme amacı taşıyan konser iki ülkeyi savaşın eşiğine getiren kriz
sonrası Livaneli ve Theodorakis'in üstlendiği barış kampanyasının devamı olarak
verilmiştir.
Livaneli, Kalimnos halkını selamlayan konuşmasında şunları söylemiştir:
“Bu bölgeyi, Türkleriyle, Yunanlılarıyla seviyorum. Gelin daha az fanatik, daha
az milliyetçi olalım. Gelin sevgi ve dostluk dünyasını kuralım. Ülkelerimizin
güzelliklerinin tadını çıkartalım. Çocuklarımızı savaştan koruyalım.”160
Mayıs 1997’de Berlin’de Livaneli ve Theodorakis tarafından gerçekleştirilen
konserin kaydı olan ve Almanya, Türkiye ve Yunanistan’da “Together” (Birlikte)
adıyla piyasaya sunulan albümde Theodorakis:
“Berlin konseri Zülfü Livaneli ile gerçekleştirdiğimiz ilk konser değildi.
Geçtiğimiz yaz sonunda bu turneyi planlamıştık, bu arada bu güne kadar olmadığı
ölçüde ülkelerimizi saran bir kavga ortamı doğdu. Her iki tarafta nefret sözcüleri,
hiçbir zaman yorulmamış ve yorulmayacak şekilde kamuoyundan destek gördüler,
bunların uluslararası kolları, bağlantıları vardı. Bu duruma karşı koymalıydık. Her iki
toplumda yıllar yılı karşılıklı caydırıcılık bahanesiyle, milli serveti ekonomik ve sosyal
gelişmede kullanmak yerine milyarlarca dolar harcayarak ölümcül silahlar satın
alınmasını akıl dışı olarak görüyorum. Bir çok Türk ve Yunanlı, bu silah hırsının
ekonomik katliam yaratması nedeni ile güzel ülkelerini terk edip başka ülkelerde
göçmen işçi olarak çalışmak zorunda kaldılar. Ekonomik olarak zayıf ülkeler olan
Yunanistan ve Türkiye, zengin ülkelerin daha da zenginleşmesine katkıda bulunurken
kendilerini daha güçsüz konuma düşürürler, iki ülke yöneticileri, üzerimizde daha iyi
bir egemenlik kurmak amacı ile sistematik olarak anlaşmazlık yaratan yabancı etkilere
açık olmayı öğrenmişlerdir. Suni olarak yaratılmış bu anlaşmazlıklar, er ya da geç
toplumlarımız arasında tahmin edilemeyecek ölçüde nefret tartışmalarına dönüşebilir.
Böyle bir gelişmeye karşı konserlerimizle, şarkılarımızla sesimizi çıkarmak, protesto
159
Ocak 1996'da Yunanistan ile Türkiye arasında Türk bandıralı bir geminin Ege Denizi’ndeki Kardak
Kayalıkları'nda karaya oturması sonucu Türk ve Yunan kurtarma ekipleri arasında anlaşmazlık çıkınca
patlayan krizdir ve iki ülkeyi savaşın eşiğine getirmiştir.
160
“Zülfü Livaneli Mikis Teodorakis Kalimnos Konseri”, http://www.livaneli.net/konserler/kon14.html,
(14.04.2012)
72
etmek, barış meselesini halklarımızın meselesi yapmak istedik.”161 ifadelerini
kullanırken Livaneli’nin ise;
“İnsanlar şarkılara inanır, çünkü şarkılar yalan söylemez. Politikacılar.
askerler, işadamları insanlara yalan söylediler. Ama şarkılar hiçbir zaman yalan
söylemedi. Birlikte söylenen şarkılar, iki kültür arasında dostluğun anlamlı bir sembolü
oldu. Bu anlamda 1997 yılında Theodarakis ile birlikte gerçekleşen Berlin konseri
duygusal bir bağ yarattı. Türk ve Yunan halklarından yükselen dostluk şarkıları şiddete
teşvik etmek yerine hayatın güzelliklerini ortaya çıkaracaktır. Anılarım arasında 4
Temmuz Berlin Konseri, en özel duygularla hatırladıklarımdan biri olacaktır.” İfadeleri
ile iki ülke arasındaki dostluk ve barışın önemine olan inançlarını göstermektedirler.
Livaneli ve Theodorakis “Together (Birlikte)” adıyla gerçekleştirdikleri
Avrupa Turnesi kapsamında ayrıca 4 Mayıs Berlin, 5 Mayıs Hannover, 7 Mayıs Paris, 8
Mayıs Brüksel, 10 Mayıs Frankfurt, 12 Mayıs Münih ve 13 Mayıs Stuttgart’ta bir dizi
konser gerçekleştirmiştir. İkili 7-8 Eylül 2005 tarihlerinde İzmir Çeşme ve
Yunanistan’ın Sakız Adası’nda, 13 Nisan 2007 tarihinde Ankara’da “Livaneli ve
Theodorakis’ten Doğmamış Bebeklere Besteler” adlı konserleri gerçekleştirmiş,
sonrasında Livaneli Yunanistan'ın Mora Yarımadası'nda, 2007 Ağustos'unda çıkan
orman yangınında ölenlerin yakınları için 29-30 Eylül 2007 tarihlerinde Atina'da Mikis
Theodorakis öncülüğünde düzenlenen yardım konserlerine katkıda bulunmuştur. 162
Şekil 17:Mikis Teodorakis – Zülfü Livaneli Birlikte (Together) Albüm Kapağı Görünümü
Bayram çalışmasında 1967-1974 yılları arasında Yunanistan’daki diktatörlüğe
karşı direnişin sembolü olan Theodorakis’in, Türk-Yunan ilişkilerini kuvvetlendirmek
161
162
Mikis Teodorakis – Zülfü Livaneli, Birlikte (Together) albümü, İda Müzik, Türkiye 1997.
“Zülfü Livaneli Resmi İnternet sayfası”, http://www.livaneli.net/vitrin.asp?kn=muz,b,o, (14.04.2012)
73
amaçlı önderliğini yaptığı sanatsal faaliyetlerin, ilerleyen dönemlerde özünde farklı bir
çizgide ilerlediği görüşünü savunmaktadır. Bu bağlamda Theodorakis’in başlangıçta iki
halk arasındaki yakınlaşmayı sağlayacak ortak veya bireysel çabaları olduğunu, fakat
daha sonra gerçekleşen etkinliklerdeki konuşmalarında özellikle İstanbul Ortodoks
Rum kültürünün yeniden canlandırılması amacına yönelik ifadelerinin dikkat çektiğini
belirtmektedir.163 Theodorakis’in İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri
çerçevesinde 2010 Mayıs ayında, İstanbul Lütfi Kırdar salonunda gerçekleştirilen
konserin başında yayınlanan görüntülü mesajı bu görüşleri destekler niteliktedir.
“Çok muhterem Patrik hazretleri, bayanlar ve baylar. Patrik hazretlerinin
üstlendiği büyük sorumluluklarda esenlikler ile kuvvet dileklerimi sunmaktayım... Türk
arkadaşlarımıza, özellikle iki halk arasında güçlü ve daimi barış ve iş birliğinin tarihi
gereğine benim gibi inananlara, sevgi ile kardeşlik mesajı göndermekteyim. Böyle bir
dostluğun kurulmasında, her bir halkın büyük değerlerine; mesela milli, kültürel, dini
değerlerine karşılıklı saygı, temel taş rolünü oynamaktadır. Özellikle biz Rumlar için
Ortodoksluk, kişiliğimizin çok hassas bir tezahürü, kendi vatanımız kadar kıymetli bir
unsurdur. Bu nedenle de öncelikle Türk Hükümeti’ne; eğer Yunanistan ile arasındaki
sorunların ciddi ve nihai bir çözüme bağlanmasını arzu ediyorsa, yukarıda
vurgulanmış olanları göz önünde bulundurarak, Rum Patrikliği’ne ve Patrik
Bartolomeos Hazretleri’ne karşı fiilen saygı sergilenmesine müsaadenizle çağrıda
bulunmaktayım. Zira Patriklik ve Patrik Bartolomeos, Tüm Ortodoksluğunun
sembolüdür. Bu sembole de Yunan halkının bağlılığı çok sıkıdır. Böyle sembolik
hareketlerle, ülkelerimizin ilişkilerinin çok yüksek seviyeye ulaşmasında hakiki temeller
atılacaktır. Bunun sonucunda, her iki halkın faydasına bir yandan maddi refah temin
edilmiş olacak, başlıca ise hepimiz manevi açıdan iftihar duyacağız. O zaman,
birbirimizi ayıran menfi tüm unsurları tarihin kenarına bırakmış, bizi aydın müşterek
bir geleceğe yönlendiren müspet unsurları geliştirmiş olacağız.”164
Theodorakis barış ve dostluk ifadeleri içeren cümlelerle başladığı konuşmasına
Ortadoksluğun, Patrikliğin ve Patrik Bartolomeos’un Rumlar için önemine değinerek
devam etmiştir.İfadelerinde Türk Hükümeti’ne Yunanistan ile sorunlarını çözmek
163
Erhan Bayram, a.g.e., s.21
Mikis Theodorakis Orkestrası konseri, 01.05.2010, Lütfi Kırdar Salonu, akt Erhan Bayram, a.g.e.,
s.22.
164
74
istiyorsa Rum Patrikliği’ne ve Patrik Bartolomeos’a fiilen saygı göstermesi gerektiği
konusunda telkinde bulunmuştur. Bu ifadeler aynı zamanda politikacı kimliği de olan
Theodorakis’in dostluk ve barış ifadeleri arasında işaret ettiği koşullarla Türkiye’ye
karşı bir tehditte bulunduğu şeklinde de algılanabilir. Sonuç olarak sanatla, müzikle
oluşan etkileşimlerin de her zaman dostluk ve barış amacına yönelik olduğunu
söyleyebilmemiz mümkün değildir. Pekala bu etkinliklerin arasında belli fikirleri
destekleyici düşünsel temel oluşturulmaya çalışıldığı da görülebilmektedir. Bu
bağlamda kitleleri kolaylıkla toplayabilme imkanına sahip olan konserler, televizyon
programları, sinema ve dizi filmler gibi popülariteye dayalı etkinliklerin aynı zamanda
ülkelerin en önemli yumuşak güç unsurlarından olduğunu unutmamak gerekir.
3.1.1.4. Maria Farandouri-Zülfü Livaneli
Theodorakis ve Livaneli gibi parlamenter kimliği olan bir diğer sanatçı olan
Maria Farandouri 1989-1993 yılları arasında Yunan parlamentosunda milletvekilliği
yapmıştır. Zülfü Livaneli ile 1984 yılında Paris’te beş konser, 24 Eylül 1988’de Efes
Antik Tiyatrosunda Yunan sanatçılar Mikis Theodorakis ve Manos Hacıdakis ile
verilen konser, 29 Temmuz 1997 Yunanistan Samos Adası, 31 Temmuz 1997
Yunanistan İkariya, 16 Ekim 1998 Berlin, 17 Mart 2000 New York’ta Türk ve Yunan
Şarkıları Konseri, 4 Temmuz 2003 Kıbrıs Lefkoşa Konseri, 18 Mayıs 2005 Ankara
Ortadoğu Teknik Üniversitesi ve 20 Mayıs 2005 Lütfi Kırdar Kongre Merkezi “Hayata
Dair Konserleri” adlarıyla gerçekleştirilmiş birçok ortak sahne çalışmasına imza
atmalarının yanı sıra Livaneli ve Farandouri birlikte albüm çalışmaları da yapmışlardır.
Farandouri ve Livaneli’nin Türkiye ve Yunanistan’da birlikte verdikleri
konserler sonrası 1982’de Atina’da kaydedilen, “Maria Farandouri Livaneli Söylüyor
1982” albümü Yunanistan, Türkiye ve Almanya’da piyasaya sürülmüş, 1982’de
Yunanistan’da yılın plağı, 1983’te Batı Almanya’da yılın Plağı ve 1983’te Hollanda’da
Edison Ödülü almıştır.
75
Şekil 18:Maria Farandouri Livaneli Söylüyor 1982 Albüm Kapağı Görünümü
Maria Farandouri'nin, Zülfü Livaneli ye ait olan besteleri seslendirdiği
“Memory of Water (Suyun Belleği)” Legend firması tarafından 2005 yılında
Yunanistan'da yayımlanmıştır. Daha önce sadece Livaneli şarkılarından oluşan bir
albüm çıkaran Maria Farandouri’nin şarkıları senfoni orkestrası eşliğinde söylediği
albüm Yunanistan'da büyük ilgi ile karşılanmıştır.165
Şekil 19:Memory of Water (Suyun Belleği) Albüm Kapağı Görünümü
Albümde Farandouri’nin;
“Zülfü Livaneli ile olan iş birliğim, Türk Yunan ilişkilerinde zor bir dönemin
yaşandığı 1980 yılında başladı. O tarihte halk Lefteris Papadopulos’un mükemmel
şarkı sözlerini içeren ilk albümünü içtenlikle karşılamıştı. 25 yıl sonra bugün
165
“Zülfü Livaneli Resmi İnternet sayfası”, http://www.livaneli.net/vitrin.asp?kn=muz,b,o, (14.04.2012
76
Yunanistan, Kıbrıs, Türkiye, Avrupa ve Amerika’da sayısız konserden sonra, sözleri
Agathi Dimitrouka tarafından özenle yazılan, I mnimi tu neru (Suyun Belleği) isimli
yeni albüm ile yolumuza devam ediyoruz.” sözlerine karşılık Livaneli’de;
“Bu albüm Maria Farandouri ile uzun yıllara dayanan dostluğumun ve sürekli
iş birliğimin neticesidir. Aynı zamanda, karşılıklı Türk Yunan ilişkilerini geliştirme
çabalarımızın bir sonucudur.”ifadelerini kullanmıştır.166
Her iki sanatçıda birbirleriyle olan dostluk ilişkilerine vurgu yaptıkları
ifadelerinde aynı zamanda iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirme çabalarına da
değinmişleridir. Çizelge 13’te albümde yer alan eserler Yunanca sözler yazıldıktan
sonraki isimleri ve Livaneli eserlerinin Türkiye’deki dinleyiciler tarafından bilinen
Türkçe isimleri birlikte gösterilmektedir.
I mnimi tou neru
Yangın Yeri
Magissa Kapetanissa
Güneş Topla Benim İçin
Vrissi tis anatolis
Memik oğlan
I physsi tis yinekas
Kan Çiçekleri
Tora in’ arga
Gün Olur
I pietes makria
Çok uzak
To tragudi tu kavalari
Atlı
Apo to ema tu uranu
Doğdukları Yerde Ölenler
To kapa ton Kyklopon
İçimizden Biri
Echete ya
Özgürlük
To trelo seryani
Bilmem Şu feleğin
San to metanasti
Kardeşin Duymaz
Miroloi
Yiğidim Aslanım
Me phytepsane se kameni yi
Sus Söyleme
Çizelge 13:Maria Farandouri ve Zülfü Livaneli Memory of Water (Suyun Belleği) Albümünde Yer Alan
Eserler
166
Maria Farandouri ve Zülfü Livaneli, Memory of Water (Suyun Belleği) Albümü, AJS Müzik, Türkiye
2011
77
3.1.1.5. Haris Alexiou-Sezen Aksu
1999 Marmara Depremi sonrası Yunanistan ve Türkiye arasında gelişen
ilişkileri güçlendirmek amacıyla her iki ülke de ortak konserler veren Sezen Aksu ve
Haris Alexiou’nun Kasım 1999’da İstanbul’da ve Atina’da gerçekleştirilen konserler
dışında birlikte yaptıkları bir albüm çalışması yoktur. Fakat Sezen Aksu’nun
seslendirdiği ve Türkiye’deki müzik dinleyicileri tarafından “Adı Bende Saklı”,
“Herşeyi Yak” adlarıyla bilinen şarkılar Haris Alexiou
şarkılarının Türkçe söz
yazılarak yorumlanmış halidir. Bunun dışında Haris Alexiou’nun Sony Müzik
tarafından yayınlanan "Paraxeno Fos" isimli albümünde, Sezen Aksu "Gidiyorum Bu
Şehirden" isimli eseri Haris Alexiou ile birlikte seslendirmiştir. 167
Sezen Aksu'nun, “Sezen Aksu ve Arkadaşları” adını taşıyan ve Sezen Aksu
şarkılarının yanı sıra, Rumca ve Türkçe İzmir şarkılarını seslendirdiği 15 Ağustos 2009
tarihli Çeşme Açık Hava Tiyatrosu konserinde Yunan şarkıcı Haris Alexiou'dan
bahsederken kullandığı "Benim anne tarafım Selanik'ten İzmir’e, Alexiou'nun ailesi de
İzmir'den Yunanistan'a göç etmiş. Şimdi aynı şarkıları söylüyoruz." İfadeleri iki ülke
halkları arasında gerçekleşen göçlere atıfta bulunmaktadır. Fotoğraf 7’de Sezen Aksu ve
Haris Alexiou tarafından gerçekleştirilen bir konserin NTV televizyon kanalı tarafından
canlı olarak yayınlandığı görülen görüntü yer almaktadır.
Fotoğraf 7: Sezen Aksu ve Haris Alexiou Konser Görüntüsü
167
“Sezen Aksu Resmi İnternet Sayfası”, http://www.sezenaksu.com.tr/sezen/default.aspx,(18.05.2012)
78
3.1.1.6. Hüsnü Şenlendirici-Trio Chios
Şekil 20:Hüsnü Şenlendirici ve Trio Chios / Ege’nin İki Yanı Albüm Kapağı Görünümü
Bir diğer ortak çalışma Türkiye’nin önemli klarnet sanatçılarından Hüsnü
Şenlendirici ve Yunan müzisyenler Markellos Poupalos, Manolis Stathis, Stamatis
Poupalos tarafından oluşturulan Trio Chios isimli grup ile yaptığı albümdür. On beş
şarkının yer aldığı albümde Türk ve Yunan müziğinin klasikleşmiş ortak ezgileri yer
almaktadır.
Şarkıların
bir
bölümünün
Yunanca
bir
bölümünün
Türkçe
seslendirilmesinin yanında bazı şarkılar ise hem Yunanca hem de Türkçe sözleriyle
seslendirilmiştir. 2010 yılında “Hüsnü Şenlendirici ve Trio Chios / Ege’nin İki Yanı”
adıyla Pozitif Müzik Yapım tarafından çıkarılan albümün tanıtım metinlerinde:
“Bu bir buluşma öyküsü... Farklı dillerde yaşanmış aşkların, dostlukların,
acıların benzer hikayelerini bize aynı yolla anlatan, binlerce yıllık bu toprakların
çocuklarının iki yakayı birleştiren müzikal yolculuğu... Bir taraf harmandalı bir taraf
sirtaki ile büyümüş, bir taraf dolma bir taraf dolmades yemiş, bir taraf rakı biri taraf
ouzo içmiş olsa da, aynı notaların heyecanıyla bir araya gelmiş bir proje; Hüsnü
Şenlendirici ve Trio Chios…. “Ege’nin İki Yanı” şemsiyesi altında toplanılan projede,
iki yakanın seslerini hakkaniyetle bir araya getiren, notalar indinde dostluk ve kardeşlik
beyanında bulunan bir repertuar var. İki ulusun, iki tarihin, notalarla yek vücut olduğu,
79
iki kültürün namelerle iç içe geçtiği, eğlencenin ve hüznün aynı melodilerle birleştiği bir
deniz yolculuğu var.” İfadeleri yer almaktadır.168
Metindeki ifadelerde yıllarca aynı coğrafyada birlikte yaşamış iki halk
arasında gerek dilde, gerek kültürde, gerek müzikal anlamdaki kültürel etkileşime
vurgu yapıldığı, aynı zamanda barış ve dostluk mesajları içeren ifadelere yer verildiği
görülmektedir. Ayrıca metin ile albüm kapağı görüntüsünün birbirini tamamlar nitelikte
olduğunu da söylemek mümkündür. Şöyle ki albümün adından anlaşılabileceği gibi
“Ege’nin İki Yanı” ifadesiyle Türkiye ve Yunanistan kastedilmiş, albüm kapağında ise
barışı ifade eden zeytin dalında asılı duran, farklı renkteki iki zeytin ile iki kültürün
hem farklı hem de ortak yönleri olduğu vurgusu yapılmaya çalışılmıştır. Çizelge 14’te
albümde yer alan eserler listelenmektedir.
Mini Mini Nihavend Peşrev
Müzik: Hüseyin Sadeddin Arel
Gel Gel Kayıkçı
Müzik: Anonim Söz: Cengiz Onural
Pare Ta Hnaria Mou (Klarnet)
Müzik: Derveniotis Theodoros - Söz: Virvos Konstantinos
Şeftalisi Ala Benziyor
Müzik / Söz: Anonim
Bekledim de Gelmedin
Müzik / Söz: Vesari Astm Arsoy
İzmir'in Kavakları
Müzik: Anonim
Ta Ziliarika Sou Matia
Müzik / Söz: Markos Vamvakaris
Ada Sahilleri
Müzik / Söz: Anonim
Buzuki Taksim
Müzik: Manolis Stathis
Iroini Ke Mavraki
Müzik. Sotiris Gavalas - Söz. Dimitrios Karanopoulos
Bergama Zeybeği
Müzik: Anonim
Kanun Taksim
Müzik: Aytaç Doğan
Kadifeden Kesesi
Müzik / Söz: Anonim
Pare Ta Hnaria Mou
Müzik: Derveniotis Theodoros - Söz: Virvos Konstantinos
I Lahanades
Müzik / Söz: Vagelis Papazoglou
Çizelge 14:Hüsnü Şenlendirici ve Trio Chios / Ege’nin İki Yanı Albümünde Yer Alan Eserler
168
Hüsnü Şenlendirici ve Trio Chios, Ege’nin İki Yanı albümü, Doublemoon, Türkiye 2010
80
3.1.1.7. Dilek Koç-Glikeria
Hayatını Selanik’te sürdüren Dilek Koç Yunanistan’ın önde gelen birçok
bestecisi ve sanatçısı ile birlikte albüm, konser çalışmaları yapmıştır. Ege’nin iki
yakasındaki Türk ve Yunan halklarının ortak müzik kültürlerinden derlenmiş geleneksel
Türkçe ve Yunanca eserlerden oluşan ilk albümü “Karşı”’yı 2006 yılında, (Şekil 21)
aynı tema ile hazırlanmış ikinci albümü ise “Sevdalım Aman”(Şekil 22) adıyla ve Eros
(Legend) etiketiyle 2010 yılında Yunanistan’da, Haziran 2011’de de Pera Music
etiketiyle Türkiye’de yayınlanmıştır. Albümde aynı ezgiye sahip Türkçe ve Yunanca
ortak şarkıların Yunancalarını ise Yunan sarkıcı Glikeria seslendirmiştir.169
Şekil 21: Dilek Koç Karşı Albüm Kapağı Görünümü
Şekil 22:Dilek Koç Sevdalım Aman Albüm Kapağı Görünümü
169
“Dilek Koç Resmi İnternet Sayfası”,www.dilekkoc.com, (26.05.2012)
81
Albümde yer alan eserler Çizelge 15’te gösterilmiştir.
Ud Taksimi
Bekledim De Gelmedin
Sallasana Sallasana (Glykeria ile birlikte)
İndim Havuz Başına
Keman Taksimi
Çanakkale İçinde
Berberim Oğlan (Glykeria ile birlikte)
Sevdalım Aman (Glykeria ile birlikte)
Dere Geliyor Dere
Pencereden Ay Doğdu (Glykeria ile birlikte)
Pencereden Kar Geliyor
Çek Deveci
Çökme
Şu Sille’den
Çizelge 15:Dilek Koç Sevdalım Aman Albümünde Yer Alan Eserler
Türkiye ve Yunanistan’da Sevdalım Aman adıyla yayınlanan albümde Yorgos
Mavromatis’in Eylül 2009’da Selanik’te kaleme aldığı şu satırlar yer almaktadır:
“Tüm dünya toplumlarında insanlar, anadilleri dışındaki dillerde de
"yabancılarla" iletişim kurmayı başarmaktadır. Bu insanlar ya resmi dil farklı olduğu
için, ya yanındakinin ya da karşısındakinin dili farklı olduğu için iki dili birden
konuşmaktadır. "Karşıdaki" hep farklıdır. Dost ya da düşman olsun, müşteri veyahut
mal tedarik ettiğimiz tüccar olsun hep buradadır, yanı başımızda. Onunla iletişim
kurmaksa bir gerekliliktir. Balkanlar'ın güneyinde ve Anadolu'da, toplumsal hayatın ve
ekonominin ulus temelinde örgütlenmesine kadar böylesi bir manzara mevcuttu. Zaman
içinde pek çok "farklı" kovularak tek dillilik eksiklik olmaktan çıkarak bir erdem haline
getirildi. Fakat yine de bir başkasının dili hep bir büyüye sahip olmaya devam etti. Kimi
mantık kimi de sezgisel yolla herkes, başkasının dilini öğrenmenin onu erişilebilir, daha
az yabancı kıldığını anlayabilir. Bazen de tanıdık. Dünyamızın sınırının konuştuğumuz
dilin sınırlarınca belirlendiğini unutmamak gerekir. Bölge türkülerinde "yabancı"
sözcükleri ele alacak olursak, Yunan dilindeki türkülerde, özellikle Trakya, Pontus,
Doğu Ege adaları ve Ege kıyıları türkülerinde pek az Türkçe sözcük olduğunu görürüz.
82
Örneğin "olsun" gibi dilekler, "gel güzelim" gibi tipik ifadeler, "yar" vs. veya o dönem
Yunan diline girerek Yunanca sözcüklerin yerini almış yine o bölgesel dillerde yerinden
etmiş "çare" ya da "rica" gibi sözcükler. Anadolu ve Trakya'da yaşayan, ulusal
devletlerin ortaya çıkmasıyla beraber ve mübadele sonucu kendilerini Yunanistan'da,
Yunan devletinin vatandaşları olarak bulan, anadili Türkçe olan veya iki dilli (TürkçeYunanca) Rumların türküleri ayrı bir kategori olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerçeği
söylemek gerekirse, bu insanlar yeni vatanlarında epey rahatsız hissettiler kendilerini.
Göçün tüm güçlükleri yanında bir de tuhaf bir yafta taşıyorlardı. Onlar "düşmanın"
dilini (de) konuşuyorlardı ve bu nedenle durumları en azından şüpheli görülüyordu. Bu
nedenle
Türk
dilini
konuşanların
sayısı
zamanla
azaldı.
Büyükler
Türkçe
konuşmamaları yönünde baskı gördükleri için küçüklere de öğretmediler ve yavaş
yavaş dinleyici ve icracılarından yoksun kalan türküler kaybolmaya yüz tuttu. Altmışlı
yıllardaki hafif bir parlama dışında (Kazancidis v.d) herşey Yunanlıların dillerinde
dolaşan Türkçe sözlü türkülerin pek yakında tarihe karışacağını gösteriyordu. Fakat
garip bir biçimde bu seyir değişti. Özelikle 1975-1985 döneminde kültür dünyasının
büyük bir kesiminde halk müziğine karşı tutum değişti ve bunun sonucunda unutulmuş
müzikler değer kazanarak tekrar gün yüzüne çıkmaya başladı. Genç müzisyenler bu tarz
müzikleri öğrenip icra etmeye ve pek çok genç bu türküleri kendi kültürlerinin bir
parçası saymaya başladı. "Ethnic" müziğin gelişiminin bu sürece olan katkısı ve benzer
gelişmelerin Ege'nin karşı kıyılarında da yaşandığını göz önünde bulunduracak
olursak, tüm bunlar bir karşılıklılık ve (yeniden) yakınlaşmayı beraberinde getirdi. Bu
çalışma bizlere Anadolu ve Trakya'dan fevkalade türküleri tanıtacak veyahut
anımsatacak, belki de bizi yeniden ve başka bir şekilde, iki farklı (ulusal) kültüre ait
insan yapısı bir yaratının, ille de bir gerginlik ve husumet nedeni oluşturmayabileceğini
düşünmeye sevk edecektir.”170
Mavrommatis özellikle Anadolu ve Balkanların güneyindeki kültürel
etkileşime vurgu yaptığı satırların ardından iki ülke arasında yapılmış olan mübadele
sözleşmesine atıfta bulunarak yaşadıkları topraklardan ayrılmak zorunda kalan
toplumların dil, türküler gibi kültür değerlerinin nasıl kaybolduğundan bahsetmekte ve
bu ve bu gibi çalışmaların önemine değinmektedir. İfadelerinde etnik müziğin
170
Yorgos Mavrommatis, Dilek Koç Sevdalım Aman albümü, Pera Production-General Publishing
Company, Türkiye ve Yunanistan 2010
83
gelişiminin sürece katkısından bahseden yazar ayrıca bu çalışmaların dostluk ve barış
ortamına, iyi ilişkilere olanak sağlayacağını belirtmektedir.
Sonuç olarak 48. Antalya Altın Portakal Uluslararası Film Festivalinin kapanış
törenlerinde Yunan sanatçı Areti Ketime ile olduğu gibi Yunanistan’da ve Türkiye’de
bir çok Yunan sanatçıyla sahneye çıkarak ortak çalışmalarda yer alan Dilek Koç’un
Sevdalım Aman adlı albüm çalışması müzikal olarak tatmin edici bir seviyede olmadığı
gibi albümde konuk olarak yer alan Yunan sanatçının adının özellikle albüm kapağında
da Türkçe ve Yunanca olarak “Konuk Sanatçı: Glikeria” ifadeleriyle belirtilmiş olması
Yunanistan’da ve Türkiye’de Yunan sanatçı kadar tanınmayan Dilek Koç’un bu ismin
popülaritesinden yararlanarak albümünü daha fazla tanıtma ve dolayısıyla ticari olarak
da bundan faydalanma isteği olarak değerlendirilebilir.
3.1.1.8. Ajda Pekkan
Şekil 23:Ajda Pekkan’s Greek Songs Albüm Kapağı Görünümü
“Ajda Pekkan’s Greek Songs” albümü, şarkıların tamamının bir şekilde Ajda
Pekkan ile ilgili olduğu, bir kısmını doğrudan doğruya onun söylediği şarkılardan
oluşuyor. AJS Müzik tarafından Ajda Pekkan’ın müzik hayatının başlarında yapılmış
Yunanca şarkıları, sanatçının bazı şarkılarının Yunanca versiyonlarını ve Pekkan’ın
Türkçe söylediği bazı şarkıların Yunanca versiyonlarını tek bir albümde toplanmasıyla
hazırlanan albüm 2010 yılında piyasaya sunulmuştur
84
Albümde bulunan eserler aşağıdaki çizelgede gösterilmektedir.
Den Rotises Pote - Sensiz Yıllarda
Alli De Tha Vreis Opo Emena - Abracadabra Tek Yaşanır Mı
Logia - Olur Ya
Tha Epiziso - Bambaşka Biri
Na Loipon Giati S'agapisa - Haykıracak Nefesim Kalmasa Bile
Aman Petrol - Petrol
Megie Mele - Hür Doğdum Hür Yaşarım
An Mia Mera Se Chaso - Yeniden Başlasın
Skorpia Filia - Sakın Ha
Kouvedes - Palavra Palavra
Thalassa - Ağlama Anne
San To Karavi - Olmadı Gitti
I Agapi M'afise – Yağmur
Çizelge 16:Ajda Pekkan’s Greek Songs Albümünde Yer Alan Eserler
3.1.1.9. Yeni Türkü
Kostas Ferris'in 1984 de Berlin Film Festivali’nde "Gümüş Ayı" ödülünü alan
Rembetiko filminin, İstanbul’da "Sinema Günleri"nde gösterilmesi, sonra da resmi, özel
televizyonlarda birkaç kez yayınlanmasının ardından Rebetiko diye adlandırılan müzik
türüne olan ilgi arttı ve çok geçmeden Yeni Türkü Grubu, “Aşk Yeniden” albümüne
Türkçe sözlü ilk Rebetiko örneği “Yedikule” şarkısını aldı ve Türk kamuoyu Rebetiko
ile tanışmış oldu. 1980-1997 yılları arasında Yeni Türkü’nün üyesi olarak müzik
yaşamına devam eden Fuat Oburoğlu “Külhani Şarkıların Varolma Nedenlerine Bir
Bakış” adlı makalesinde Rebetiko müziğinden ve bu müzik ile olan bağlarımızdan şu
şekilde söz etmektedir:
“Bu müziğin enstrümanları arasında ud, kanun, santur vardır. Bunlar Doğu
Akdeniz müzik geleneğinin sevilen çalgılarıdır. Rebetiko icrasında kullanılan başlıca
çalgılar olan bağlama ve buzuki (bozuk düzen saz) ise; Türkçe adlarından da
anlaşılabileceği gibi; Yunan Anakarasına değil, Anadolu kültür çevresine aittir. Akord
karşılığı olarak bile "Duzenia" (düzen) kelimesi kullanılmaktadır. Rebetiko müziğindeki
Tsifteteli (Çiftetelli), Hasapiko (Kasap havası), Zeibekiko (zeybek havası), sirto,
85
karşılama çok iyi bildiğimiz müzikal tavırlardır. Bunlar eşliğinde oynanan oyunlar ise
hem Yunanistan’da hem de tüm Ege Bölgesinde bilinmektedir. İçinde Slav kökenli
oyunlara ait figürlerin bile görüldüğü söylenmektedir. Taximia (Taksimler) doğu
müziğindeki doğaçlama (emprovizasyon)lara karşılık gelir. Müzik makamsal yapıdan
etkilenmiştir. Sevilen makamlar rast, huzam (hüzzam), kürdili hicazkar, hicaz, saba ve
usak (uşşak)tır. Şarkıcılar doğaçlama yaparken, zaman kazanmak için "aman aman"
geçişini kullanırlar. Özellikle ilk dönem olmak üzere; Rebetiko şarkılarının birçoğunda
"teke" (tekke), “yanıyorum ben", “güzel hanım”, “dert”, “meraklı”, “Allah !”,
“haydi”, “belalı”, “okka”, “gel”, “kayıkçı”... gibi pek çok Türkçe söz, deyim ve nida
geçer. Şarkıların dili Elence olmakla birlikte, icra edenler içinde Doğu Akdeniz’in diğer
halklarından kişiler de yer almaktadır: Önemli şarkıcılardan Roza Eskenazi, Stella
Haskil Yahudi, Marika Ninu Ermeni’dir”.171
Halklar arasındaki kültürel etkileşimi birçok ortak unsura atıfta bulunarak
vurgulayan Oburoğlu, Yeni Türkü’nün, Anadolu kökenli olduğunu belirttiği bu kültür
ürününe sahip çıkma amacıyla yaptığı çalışmaların önemine ve gerekliğine dikkat
çekmektedir. Bu bağlamda ülkemizde Türk-Yunan ortak müzik çalışmalarının
yapılmasına ve ortak kültürün tanınmasına öncülük edenlerden biri olan Yeni
Türkü’nün değerli bir çalışma yaptığı söylenebilir. Öncesinde albümlerinde Yunan
bestelerini, rebetikoyu Türkçe sözlerle albümlerine koyan Yeni Türkü tarafından 1994
yılının Ağustos ayında “Külhani Şarkılar” ismi ile yayınlanan albümün diğer
albümlerden farkı bir anonim şarkı dışında tamamen Yunan bestecilerin eserlerinin
Türkçe sözler yazılarak yayınlandığı ilk Rebetiko albümü olmasıdır. Albümün kayıtları,
İstanbul’da Yeni Türkü müzisyenleri tarafından gerçekleştirilmiş ve Göksoy Plakçılık
tarafından yayınlanmıştır. Rebetiko müziğini icra eden müzisyenlere "Rebetis" ya da
"Manges" denmektedir. Yeni Türkü’nün albümüne koyduğu addaki “Külhani” sözcüğü
işte bu kelimeye karşılık olarak düşünülmüştür. Albüm kapağında grup üyelerinin
üzerinde olan kıyafetler Kostas Ferris'in Rembetiko filmindeki rebetislerin kıyafetleri ile
uyum göstermekte, albümün içeriğinde yapılan müzik ile ilgili ipucu vermektedir.
Ayrıca albüm kapağındaki müzisyenler iki ülkeyi ayıran denizden karşı kıyıdaki
171
Fuat
Oburoğlu,
Külhani
Şarkıların
Varolma
http://rebetikoral.blogspot.com/p/kulhani-sarkilar.html, (22.10.2011)
Nedenlerine
Bir
Bakış,
86
komşuya bakarak Ege'nin iki ayrı yakasında yıllarca paylaşılan ortak kültüre ve tarihe
vurgu yapmaktadırlar. Şekil 24’te “Külhani Şarkılar” albüm kapağı gösterilmektedir.
Şekil 24:Yeni Türkü Grubu Külhani Şarkılar Albüm Kapağı Görünümü
Albümde yer alan eserler Çizelge 17’de gösterilmiştir.
Telgrafın Telleri
Müzik: Anonim Söz: Cengiz Onural
Cevriye
Müzik: Panayotis Tundas Söz: Cengiz Onural
Külhani
Müzik: Kostas Kovenos Söz: Refik Durbaş
Gün Doğarken
Müzik: Papayoannu Söz: Cengiz Onural
Kapris
Müzik: Bayaderas Söz: Refik Durbaş
Manolis
Müzik: Yannis Drağatsis Söz: Cengiz Onural
Bulutlu Pazar
Müzik: Vasilis Çiçanis Söz: Cengiz Onural
Evet De Bana
Müzik: Kostas Skarvelis Söz: C. Onural &R. Durbaş
Ömrüm Zindan İçinde
Müzik: Panayotis Tundas Söz: Refik Durbaş
Kayıkçı
Müzik: Anonim Söz: Cengiz Onural
Yaman Çavuş
Müzik: Yannis Eyciridis Söz: Cengiz Onural
Eski Dostlar
Müzik: Vasilis Çiçanis Söz: Cengiz Onural
Çizelge 17:Yeni Türkü Grubu Külhani Şarkılar Albümünde Yer Alan Eserler
3.1.1.10.
Cihat Aşkın
Türkiye’nin önemli keman sanatçılarından ve İstanbul Teknik Üniversitesi
Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nda öğretim üyesi olan Cihat Aşkın’ın Kalan Müzik
tarafından 2001 yılında yayınlanan “Ege’nin Türküsü” adlı albümünde her iki ülkenin
kültürüne ve ortak kültüre vurgu yapmak amacıyla seçilen eserler bulunmaktadır.
Albümün ismi ve eser isimlerinin hem Türkçe hem de Yunanca olarak yazıldığı albüm
87
kapağında sanatçının enstrümanı olan keman görüntüsü de bulunmaktadır.
Şekil 25:Cihat Aşkın Ege’nin Türküsü Albüm Kapağı Görünümü
Albümün tanıtım metinleri Melih Duygulu tarafından yazılmıştır. Duygulu
iki kültür arasındaki ortaklıklara dikkat çektiği ifadesinde: “Ege’nin doğusu ve batısı,
yani bugünkü Yunanistan ve Türkiye... Tarih yazmış topraklar...Neresine giderseniz
Aristo’dan, Eflatun’dan, Yunus’tan, Mevlana’dan izler bulunan yaşlı coğrafya... Ege
binyıllar boyunca çeşitli halkların oluşturduğu kültürün bir simgesi olmuş, üzerine
nice türküler söylenmiş, edebi eserler yazılmıştır. Kültürel mirasını birbiriyle
paylaşmayı bilen insanların yaşadığı Ege’nin iki yakası geçen yüzyılın başından
itibaren sancılı bir döneme girdiyse de hümanist halkların ortak paydalar üzerine
geliştirdikleri düşünceler sayesinde sorunlar asgari ölçeklere indirgenebilmiştir.
Çileli Ege insanları dostluğu yaşamak için, hayatı paylaşmak için, zeybek çalarlar,
Kasap Havası çalarlar, çiftetelli çalarlar, dans eder şarkı söylerler... Bu eserlerin
bir yakadaki Zeybek der adına, diğer yakadaki Zeybekikos... Birinde Kasap
Havası’dır, diğerinde Kasabiko... Her iki yakada yaşayan insanlar birbirlerini
müzikle dansa davet ederken, Ege Adaları kol kola, yürek yüreğe olmalarına aracılık
eder adeta... Bu ortaklaşa kültür, bu paylaşım hiç kuşkusuz Ege’den alır
ilhamını…İşte "Ege’nin Türküsü” Türk ve Yunan Halklarının ortak kültürü üzerine
kurgulanmış bir projedir. "Ege’nin Türküsü” tüm bu özellikler göz önünde
bulundurularak yaratılmış, ancak bugüne kadar yapılanlardan çok farklı bir bakış
açısıyla ortaya çıkmıştır. Türk ve Yunan toplumlarının en seçkin müzik örnekleri
88
büyük bir titizlikle seçilmiş ve yorumlanmıştır.”172 Sözlerine yer vermektedir.
3.1.1.11.
Derya Türkan - Sokratis Sinopoulos
Şekil 26:Derya Türkan-Sokratis Sinopoulos İstanbul’dan Mektup Albüm Kapağı Görünümü
2001 yılında Golden Horn Records müzik yapım şirketi tarafından yapılan ve biri
Türk diğeri Yunanlı iki kemençe sanatçısının eseri olan ‘İstanbul’dan Mektup’ albümü ile
ilgili olarak birbirlerinden farklı dil ve dine mensup Türkan ve Sinopoulos albümde mesaj
isteyenler için mesajın da bulunduğunu, İstanbul ve çevresinde hangi dilde olursa olsun
söylenmiş, farklı müzik geleneklerinin kendiliğinden ve abartısız oluşan birlikteliğini ve bu
birlikteliğin devamını isteyen temenninin notaya dökülmüş halini dinlemenin mümkün
olduğunu belirttiklerini ifade ediyor. Bu mesajların içeriğinde ne olduğunu sorduğunda
Derya Türkan’ın Türklerle Rumların çok uzun yıllar bir arada yaşadığını, birçok Rum
müzisyenin Türk müziği içerisinde önemli mevkilerde bulunduğunu belirttiğini ifade
eden Kılıç’ın yazısında Derya Türkan’ın şu sözlerine yer vermiş:
“İstanbul’dan önce Atina’ya ve sonra da dünyaya gönderdiğimiz içeriği dolu
bir mektup var. Bu mektupta herkesin anlayacağı bir dil kullanılmış. Tarih, birliktelik
ve dostluktan dem vuruluyor. Dünyanın birçok yerinde İstanbul denilince kafasını
kaldırıp bakan insanların; bu albümü dinleyince yüreğinde hoş duygular oluşacak ve
kalp atışları hızlanacak.”
Yine Kılıç kendisinin kemençeyi Yunanistan’da yaşayan, bir İstanbul
172
Melih Duygulu, Cihat Aşkın, Ege’nin Türküsü albümü, Kalan Müzik, Türkiye 2001
89
Rum’undan öğrendiğini belirten Sokratis Sinopoulos’a ise albümdeki mesajın
Yunanistan’da anlaşılıp anlaşılamayacağını sorduğunda; “Yunanistan’a pop müziği
egemen, ama rebetiko başta olmak üzere İstanbul’dan gelen Rumların yaptığı müziğin
dinleyicisi hiç de az değil. İstanbul’un müziğini yapan gruplar Yunanistan’da var ve
konserleri kapalı gişe. Ben bu albümün Yunanistan’da anlaşılacağını ve hatta bu
mektuba karşılık verileceğini ümit ediyorum.” diye cevapladığını belirtiyor.173
Albüm kapağında İstanbul boğazının Ortaköy Camii ve Boğaziçi köprüsünü de
içine alan bir görüntüsü ile albümün adına uygun şekilde İstanbul Boğazı’nda içinde bir
mektupla yüzen şişe görüntüsü kullanılmıştır. Her iki müzisyenin albüm ile ilgili
sözlerinden hareketle içinde mektup ile yüzen şişenin İstanbul’dan Yunanistan’a
dostluk ve barış mesajları götürmek üzere gönderildiğini söylemek mümkündür.
Albümün adından ve her iki müzisyenin sözlerinden de anlaşıldığı üzere yapılan
çalışmada diğer birçok çalışmada da olduğu gibi, ortak tarih, ortak kültür, birliktelik,
dostluk gibi kavramlar her iki ülke insanı için de büyük anlamlar ifade eden İstanbul
şehri üzerinden aktarılmaya çalışılmış. Albümde yer alan eserler de İstanbullu Türk ve
Rum bestekarlara ait veya anonim olan eserlerdir. Albümde yer alan eserler Çizelge
18’de gösterilmiştir.
Uşşak Şarkı
Saba Oyun Havası (Udi Yorgo Bacanos)
Rast Kasap Arabacı
Acemkürdi Taksim on Kanun
Acemkürdi Şarkı
Midilli Zeybek
Yağcılar Zeybek
Hicaz Taksim
Hicaz Karşılama
Rast Taksim on Kanun
Rast Zeybek (Tanburi Cemil Bey)
Bulut Gelir
Çizelge 18:Derya Türkan-Sokratis Sinopoulos İstanbul’dan Mektup Albümünde Yer Alan Eserler
173
Abdullah Kılıç, “İstanbul’dan Mektup var”, http://arsiv.zaman.com.tr/2001/12/16/kultur/h1.htm,
(24.05.2012)
90
3.1.1.12.
Muammer Ketencoğlu
Şekil 27:İzmir Hatırası – Eski İzmir’den Türk Rum ve Yahudi Türküleri Albüm Kapağı Görünümü
Muammer Ketencoğlu’nun Kalan Müzik tarafından 2008 yılında “İzmir
Hatırası – Eski İzmir’den Türk Rum ve Yahudi Türküleri” adıyla yayınlanan albümü 14
şarkıyı barındırmanın dışında İzmir Türk, Rum ve Halk Müziği ile ilgili bilgiler içeren
96 sayfalık ayrıntılı kitapçığı ile çokkültürlü eski İzmir’in müzik yaşamına ışık tutan
önemli bir kaynak niteliğindedir. Muammer Ketencoğlu albüme ait kitapçıktaki
önsözünde; “İzmir Hatırası 1922 öncesi İzmir’ine kısa bir yolculuk. Ancak bu yolculuk
boyunca, bu dönemde sokaklarında yankılanmış onlarca dilden yalnızca üçünü
duyacaksınız. Türkçe, Rumca ve Yahudi İspanyolcası (Ladino)… Eski İzmir’i eksiksize
yakın düşleyebilmeniz için çok kültürlü bir türkü geçidi sizleri bekliyor.”174 Sözleriyle
çalışmanın içeriğini yansıtmaktadır.
Ketencoğlu albümde Türkçe şarkılar dışında dört İzmir Rum şarkısı, iki
Yahudi halk şarkısının yanı sıra adı kendisi tarafından verilen “İzmir Üçlemesi”nin
albümün bir özeti olduğunu, Türkçe, Rumca ve Yahudi İspanyolcası’nda söylenen ve
birbirine çok benzeyen ezgilerin birer kıtasını birleştirerek özgün bir kolaj
oluşturduğunu belirtiyor. 1895’te İzmir’de doğan Markos Melkon Alemşeryan, Ermeni
asıllı olmasına karşın çokkültürlü İzmir ortamında yetişmesine bağlı olarak 1920’den
sonra Amerika’da Türkçe ve Rumca geleneksel örneklerden oluşan yüzlerce taş plak
174
Muammer Ketencoğlu, İzmir Hatırası – Eski İzmir’den Türk Rum ve Yahudi Türküler albümüi, Kalan
Müzik, Türkiye 2007
91
kaydettiğine de değinilen albümde Eski İzmir’in çokkültürlü yaşamı üstüne çok şey
yazıldığının, ancak bugüne dek binlerce yıllık bu koca şehrin önümüze serdiği zengin
ve
karmaşık
müzik
geleneğinin
sunulduğu
kitaplar
ya
da
albümlerin
yayınlanmadığından bahsediyor. Albümde ayrıca Ketencoğlu’nun; “Bu albümün
yazılarıyla ve özenle hazırladığım on dört türküsüyle bir ilk adım çalışması olmasını
amaçladım. Katkıda bulunan müzisyenleri de albümün bu çokkültürlü ve özgün
yapısına uygun olarak özenle belirledim. Artık bundan sonra söz müziğin...
Yüzyıllardan beri benzerlik ve farklılıklarıyla beraber İzmir’de yaşamış Türkler’in,
Rumlar’ın ve Yahudiler’in anlattıklarına kalbini açma sırası sizde.” 175 Sözlerine yer
veriliyor. Muammer Ketencoğlu, Hüsnü Şenlendirici, Derya Türkan, Murat Aydemir,
Göksel Baktagir gibi usta Türk müzisyenlerin yanı sıra diğer kültürlere ait şarkıları
seslendiren , Janet ve Jak Esim, Panagioti Mihalevi ve Stelyo Berber isimlerinin de yer
aldığı albümdeki eserlere ait liste aşağıda sunulmuştur.
Uçun Kuşlar
Medilimin Ucuna Sakız Bağladım Sakız
Hicaz Taksim /Tanbur Solo
Esma
İzmir Üçlemesi
To Salvari (Şalvar)
Alt'ay Oldu Ben Bu Dağı Aşalı
Hürmüz Hanım
Muhayyer Taksim/Kemenche Solo
Milo Mu Ke Mandarini (Elmam, Mandalinam Benim)
Segah Taksim/Trumpet Solo
Üç Kemerin Dibeği
Alma Miya (Canım Benim)
Şu İzmir'den Çekirdeksiz Nar Gelir
To Dervisaki (Derviş)
Gökşen Efe'm
Yalo Yalo (Kıyı Kıyı)
Çizelge 19:İzmir Hatırası – Eski İzmir’den Türk Rum ve Yahudi Türküleri Albümünde Yer Alan Eserler
175
Gös. yer.
92
3.1.1.13.
Candan Erçetin
Şekil 28:Candan Erçetin Aman Doktor Albüm Kapağı Görünümü
Candan Erçetin’in DMC Müzik etiketiyle 2005 yılında “Aman Doktor” adıyla
yayınlanan albümü iki kültürde de hayat bulan bir çok ortak şarkı ve türkü seçilerek
hazırlanmıştır. Albümdeki eserlerin iki ülkedeki yöre ve eser sahibi bilgileri Türkiye’de
MESAM (Türkiye Musiki Eserleri Sahipleri Meslek Birliği) ve TRT (Türkiye Radyo
Televizyon Kurumu), Yunanistan’da ise AEPI (Hellenic Society for The Protection of
Intellectual Property) kaynaklarından alınan bilgiler ışığında her eser için ayrıntılı
olarak belirtilmiştir. Bu anlamda kaynak niteliği taşıyan bir çalışma olduğu
söylenebilir.
Albümde özellikle her iki ülkede de anonim olarak bilinen bazı eserlerin
sözlerinin Türkçe ve Yunanca anlamlarının aynı olduğu, bazı eserlerin Yunanistan’da
halen Türkçe sözleriyle söylendiği belirtilmektedir. Her iki kültürde de kendine yer
bulmuş bazı eserlerin ise Türkiye’de anonim olarak kayıtlı olmasına rağmen
Yunanistan’daki kaynaklarda Yunan söz yazarı ve besteciler üzerine kayıtlı olduğu
görülmektedir. Yine albümde aynı ezgi üzerine Yunanca söz yazılarak oluşturulmuş ve
yorumlanmış eserler de etkileşimin farklı bir boyutu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Albümde eserler ile ilgili açıklamalarda Türkiye ve Yunanistan dışında da rastlanan
eserlere başka hangi ülkelerde rastlandığı ile ilgili bilgilere de verilmiştir.
Albümde yer alan eserlerin listesi ve yapılan bilgilendirmeler Çizelge20’de
gösterilmektedir.
93
1. Aman Doktor, (Türkiye ve Yunanistan’da Söz & Müzik: Anonim)
“Ege’nin iki yakasında da en çok bilinen şarkılardan biridir. Yunanca’da, doktor anlamına
gelen “o yatros” şarkıya adını vermesine rağmen sözlerin akışında “aman doktor” Türkçe’den
alıntı yapılarak söylenir, hatta bu isimle de tanınmaktadır. İstanbul yöresine ait olduğu bilinen
şarkının Türkçe ve Yunanca sözleri tamamen aynı anlama sahiptir.”
2. Bir Dalda İki Kiraz / Sallasana Sallasana (Türkiye ve Yunanistan’da Söz & Müzik:
Anonim)
“İki ülkede de anonim olarak bilinen şarkının kökenini tam olarak belirlemek mümkün
değildir. Eldeki en önemli veri halen iki dilde de popülerliğini korumasıdır. Türkçe’ye
benzemekle beraber “sala” Yunanca’da “salon” anlamına gelmektedir. Her iki dilde de konu
aşktır.”
3. Darıldınmı Gülüm Bana (Türkiye:Söz & Müzik: Anonim, Yunanistan: Söz &
Müzik: Panayiotis Tundas)
“Türk kaynaklarına göre anonim olduğu bilinen şarkı, başka bir çok örnekte olduğu gibi
Yunanistan’da Panayiotis Tundas adına kayıtlıdır. Hariklia adlı bir kadına yazılmış sözlere
rağmen şarkının Yunancası genellikle kadınlar tarafından yorumlanmaktadır.”
4. İndim Havuz Başına v.1 (Türkiye:Söz & Müzik: Anonim, Yunanistan: Söz:
Vassilis Papadopulos Müzik: Yiannis Papaiyoannu)
“Türkiye’de anonim, Yunanistan’da ise sahipli görünen türkünün Türkçe sözleri aşkı konu
ederken Yunanca sözler paranın faniliğini ve hayatın tadının çıkarılması gerekliliğini
vurgulamaktadır.”
5. Küçük Yaşta Aldım Sazı Elime (Türkiye Söz & Müzik: Anonim, Yunanistan Söz:
Yok, Müzik : Anonim)
“Türkiye’de sözü ve müziği yaygın olarak bilinentürkünün Yunanistan’da sadece
enstrümantal kayıtlarına rastlanır.”
6. Zeytinyağlı Yiyemem Aman (Türkiye:Söz & Müzik: Anonim, Yunanistan: Söz:
Kostas Virvos Müzik: Stratos Attaildis)
“Yunanistan’da 60’lı yıllarda popülerlik kazanmış olan şarkının Kostas Virvos’a ait olan
sözlerinde aşk konu edilmektedir.”
7. Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar (Türkiye:Söz & Müzik: Anonim, Yunanistan:
Söz & Müzik: Panayiotis Tundas)
“Panayiotis Tundas’ın adına kaydettirdiklerinden biri olan eser bir İstanbul türküsüdür.
Türkçe’si hem kadın hem erkek solistler tarafından seslendirilebilecek sözlere sahip türkünün
Yunanca’sı da aşkı konu edinmekle beraber, ABD’ye göç eden Yunan toplumunun
psikolojisini yansıtan bir düet olarak tasarlanmıştır”.
94
8. Ada Sahillerinde Bekliyorum (Türkiye ve Yunanistan’da Söz & Müzik: Anonim)
“Hicaz makamındaki anonim eser, Yunanistan’da San pas sta ksena ya da Halepianos Manes
adlarıyla tanınır. Her iki dilde de sözlerinin teması aşk olan şarkının Arapça yorumunun da
bulunduğu bilinmektedir.”
9. Kadifeden Kesesi (Türkiye ve Yunanistan’da Söz & Müzik: Anonim)
“Her iki ülkede de anonim olarak bilinen şarkı eski bir İstanbul melodisidir. Yunanca
versiyonunun adı da Türkçe “kadife” kelimesinden gelmektedir. Şarkıya Türkçe ve Yunanca
dışında İbranice’de de rastlanmaktadır ve büyük ihtimalle diğer bazı Akdeniz ülkelerinde de
mevcuttur.”
10. Kalenin Bedenleri (Türkiye:Söz & Müzik: Anonim, Yunanistan: Söz: Stelios
Kazantzidis Müzik: Anonim)
“Bir Tokat türküsü olan Kalenin Bedenleri’nin melodisine Stelyos Kazantzidis’in 1958’de
yazdığı sözlerle, Siko Horepse Kukli Mu Yunanistan’da döneminin en başarılı hitlerinden biri
olmuştur. “Şinanay Yavrum” bölümü Türkçe ve Yunanca’da aynıdır ve şarkı her iki ülkede
bu isimle de tanınır. Türkçe sözler küçük değişiklerle, Muş, Yozgat, İzmir Bergama ve Tokat
olmak üzere dört farklı yörede 5 ayrı derleme ile karşımıza çıkmaktadır.”
11. İzmir'in Kavakları (Türkiye ve Yunanistan’da Söz & Müzik: Anonim)
“Bu türkü, tarihi 1920’den epey öncesine giden eski bir zeybek ya da Yunanca tabiriyle
zeybekiko eserdir. Sözler her iki dilde de geçen yüzyılın halk kahramanı fakir ve güçsüzleri
koruyan Aydın’lı Çakıcı Efe’ye ithaf edilmiştir.”
12. Çadırımın Üstüne (Türkiye:Söz & Müzik: Anonim, Yunanistan: Söz & Müzik
Yiannis Papaiyoannu)
“Yunanca sözü bulunmayan ve Yunanistan’da Türkçe sözleriyle meşhur olan şarkılardan biri
olmasına karşın söz ve müzik Yiannis Papaiyoannu adına kayıtlıdır. Halk arasında
“Çadırımın Üstüne” sözleriyle tanınan bu İstanbul türküsü kaynaklarda Sürüverin Cezveler
Kaynasın adıyla yer almaktadır.”
Çizelge 20:Candan Erçetin Aman Doktor Albümünde Yer Alan Eserler ve Açıklamaları176
3.1.1.14.
Melihat Gülses
Türk Yunan ortak müzik çalışmalarında yer alan TRT sanatçısı Melihat Gülses
29 Haziran 1996 tarihinde 24. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali’nde Kudsi
Erguner’in projesi olan “İstanbul Türküleri-Rembetiko” isimli konserde, Rumca ve
Türkçe olarak türkülerimizi seslendirmiş, 3 Temmuz 1996 da “İstanbul Türküleri-
176
Candan Erçetin Aman Doktor albümü, DMC Müzik Yapım, Türkiye 2005
95
Rembetiko” isimli konserin tekrarı Yunanistan’ın Başkenti Atina’da gerçekleştirilmiştir.
14 Şubat 2000 tarihinde İstanbul Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda “İstanbul'dan
Atina'ya Türküler (Tragoudia apo tin Poli stin Athina)” isimli solo konserinin ardından
çıkarılan ve aynı ismi taşıyan albümü Akustik Yapım tarafından aynı yıl piyasaya
sürülmüştür.
Albüm kapağında Türkçe ve Yunanca yazılan “İstanbul’dan Atina’ya
Türküler” isminde yer alan İstanbul ve Atina şehir isimlerinin üstünde her iki ülkenin
bayrakları kullanılmış, yapılan çalışmanın iki kültüre ait ortaklıkları içerdiği bir kez
daha vurgulanmıştır. Arka kapakta eserlerin adları da tıpkı albümün adında olduğu gibi
hem Türkçe hem de Yunanca olarak listelenmiştir. Albümdeki eserler incelendiğinde ise
anonim veya her iki ülkede de bilinen şarkılar kullanılarak yapılmış olan diğer
çalışmalardan farklı bir yanı olduğunu söylemek, albümü öne çıkaracak bir özelliğine
vurgu yapabilmek mümkün görünmemektedir. Fakat albüm eserlerin icrası, müzisyenler
ve solist bakımından değerlendirildiğinde müzikal açıdan başarılı bir çalışmadır.
Şekil 29:Melihat Gülses İstanbul’dan Atina’ya Türküler Albüm Kapağı Görünümü
Ada Sahillerinde Bekliyorum - Müzik, Söz: Anonim
Cevriye Hanım - Müzik, Söz: Panayotis Tundas
Uşşak Aranağme
Barba Yannakakis - Kurban - Müzik, Söz: Panayotis Tundas
Telgrafın Telleri -Müzik : Anonim, Söz : Anonim
96
Uşşak Sirto - Necip Gülses
Argiles - Yedikule - Müzik,Söz: Evangelos Papazoğlu
Kanun Taksimi - Göksel Baktagir
Gemilerde Talim Var - Müzik: Anonim, Söz: Anonim
Klarnet Taksimi - Şükrü Kabacı
Makber - Müzik: Anonim, Söz: Anonim
Darıldın mı Gülüm Bana - Müzik: Anonim, Söz: Anonim
Entarisi Ala Benziyor - Müzik: Anonim, Söz: Anonim
Tha Metho Ke Tha Spao - Müzik, Söz: Yannis Dragapsis
Karabiberim - Müzik : Papaiannu, Söz: Papaiannu
Kemençe Taksimi - Derya Türkan
Mavili Bir Taş Attım Kamışa
Çizelge 21:Melihat Gülses İstanbul’dan Atina’ya Türküler Albümünde Yer Alan Eserler
Melihat Gülses ayrıca 18 Nisan 2000'de Yunan Sanatçı Kiryokos Kalaycidis’in
kurmuş olduğu “En Chordais” topluluğuyla birlikte Atina’da konser vermiş ve
“Hanende Zaharya” isimli CD'si Yunanistan’da ve Kalan Müzik tarafından Türkiye’de
piyasaya çıkarılmıştır.177 Bu albümde ise Rum bestekar Zaharya’ya ait olan eserlere yer
verilmiştir.
Şekil 30:Hanende Zaharya Albümünün Yunanistan ve Türkiye'de Basılan Albüm Kapağının Görünümü
177
“Melihat Gülses Resmi İnternet Sayfası” http://melihatgulses.net/Biyografi, (21.04.2012)
97
3.1.1.15.
Stelios Kazantzidis
Ailesi Türk Yunan nüfus mübadelesi sürecinde Ordu’dan Atina’ya göç eden
yani bir anlamda ikinci kuşak Ordu mübadili olan Stelios Kazantzidis 29 Ağustos
1931’de Atina yakınlarındaki Nea İonia’da doğmuş ve 1976’ya kadar albüm
çalışmalarına devam etmiştir. 14 Eylül 2001 tarihinde 70 yaşında Atina’da hayatını
kaybetmiştir. Ülkesinde "Tüm zamanların en iyi halk sanatçısı" olarak anılan Stelios
Kazantzidis
öldüğünde
ülkenin
ulusal
televizyonları
cenaze
törenini
canlı
yayınlamışlardır. 178
Stelios Kazantzidis’in birçok albüm çalışmasının yanında tamamı Türkçe
şarkılardan oluşan ve 1960-1961 yıllarında seslendirdiğinde Yunanistan'da yayınlanan
“Anadolu Şarkıları (Ta Tragoudia Tis Anatolis)” albümü bulunmaktadır. Şekil31’de
adı geçen albümün kapağı gösterilmektedir.
Şekil 31:Stelios Kazantzidis Yunanistan’da Çıkarılan Anadolu Şarkıları(Ta Tragoudia Tis Anatolis)
Albüm Kapağı Görünümü
Stelios Kazantzidis’in aynı adlı albümü 48 yıl sonra Ağustos 2008'de AJS
Müzik tarafından “Anadolu Şarkıları” adıyla bu defa Türkiye'de yayınlanmıştır.
Albümün kapağında albümün Yunanistan’da yayınlandığı tarihlerde Türkiye’deki
gazetelerde Kazantzidis ile ilgili çıkan haberlerin gösterildiği sayfaların üstünde
“Stelios Kazantzidis’den Gecikmiş Türkçe Bir Merhaba” ifadeleri ile Yunan bir
sanatçının şarkıları Türkçe olarak seslendirmesinin dinleyicilerin ilgisini çekeceği
178
Stelios Kazantzidis, Anadolu Şarkıları albümü, AJS Müzik,Türkiye 2008
98
düşüncesiyle yapılmış bir pazarlama hamlesi olduğu söylenebilir.
Albümdeki 13 parçadan ikisi enstrümantal zeybek, diğerleri ise Türkiye’de
bilinen eserlerdir ve tamamı Türkçe olarak seslendirilmiştir. Kazantzidis dışında Türkçe
okuyan Thodoros Dermitzoglou, Lena Stabouli adlı iki Yunan solistin daha yer aldığı
albümde Thodoros Dermitzoglou, Kasap Nisak ve Asmaların Dalına`yı okurken, Lena
Stabouli
ise
Ümitlerim
Hep
Kırıldı
ve
İndim
Havuz
Başına
şarkılarını
seslendirmişlerdir.
Şekil 32:Stelios Kazantzidis’in Türkiye’de Çıkarılan Anadolu Şarkıları Albüm Kapağı Görünümü
Bekledim De Gelmedin
Çadırımın Üstüne Şıp Dedi Damladı
Oğlan Oğlan Kalk Gidelim
Hani Benim Elli Dirhem Pastırmam (Konyalı)
Her Yer Karanlık (Makber)
Alim
Aptaliko Zeybeği (Enstrümantal)
Hamsi Koydum Tavaya
Pınarda Buldum Seni
Kasap Nisak
Asmaların Dalına
Ümitlerim Hep Kırıldı
İndim Havuz Başına (Aç Kollarını)
Ayvalık Zeybeği (Enstrümantal)
Çizelge 22:Stelios Kazantzidis’in Türkiye’de Çıkarılan Anadolu Şarkıları Albümünde Yer Alan Eserler
99
Albümün yapımcısı Murat Çorluk’un yazdığı tanıtım metninde şu ifadeler yer
almaktadır:
“Stelios Kazantzidis gibi usta bir ismin Türkiye’deki ilk albümünü
yayınlamamızın en önemli sebepleri, uzun zamandır büyük ivme kazanan Türk - Yunan
dostluğunun pekişmesi ve iki halkın aslında aynı acıları, aynı sevinçleri, aynı
heyecanları paylaştığını, aynı denizden balık yediğini, ayni havayı soluduğu, aynı göğe
baktığını hatırlatmaktı. Yurdundan kalkıp buralara gelen Mehmet’lerin, Rüstem’lerin,
Yusuf’ların ya da memleketinden kalkıp oralara giden Kosta’ların, Yorgo’ların,
Dimitri’lerin aslında aynı insan olduğunu anlatmak içindi. Böyle usta bir ismin bir
albümün tamamında Türkçe söylemesinin de bu sebeplerden beslendiğini düşünüyoruz.
Sizleri böyle büyük bir isimle buluşturduğumuz için büyük sevinç ve onur
duyuyoruz.”179
Tanıtım metninde Mübadele’ye atıfta bulunduğu ifadelerinden de anlaşılacağı
üzere albümün yapımcısı iki halk arasındaki ortaklıklara dikkat çekerek Türk-Yunan
dostluğuna katkı yapmak için böyle bir çalışma yaptıklarını söylemektedir. Fakat iki
ülke arasındaki iyi ilişkilere katkı yapma düşüncesi yanında “uzun zamandır büyük
ivme kazanan Türk - Yunan dostluğunun pekişmesi” ifadelerinden de anlaşılacağı üzere
albümün ivme kazanan Türk Yunan dostluğundan ticari kazanç elde etme isteğiyle de
yapılmış olabileceği unutulmamalıdır.
179
Murat Çorluk, Stelios Kazantzidis, Anadolu Şarkıları albümü, AJS Müzik,Türkiye 2008.
100
3.2.
Batı Trakya’da Türk Yunan Kültürel Etkileşimine Yönelik
Bulgular
3.2.1. Batı Trakya’da Türk Yunan Ortak Müzik Çalışmalarından
Örnekler
Bu kısımda Batı Trakya’da bulunan Balkanatolia Grubu ve Hristos Hatzopulos
ve Hatzopulos tarafından kurulmuş olan Nota Müzik Okulu Müzik Grupları
tanıtılacaktır. İki topluluğunda konserlerinde aynı sahneyi paylaşan Türk ve Yunan
üyeleri vardır. Yine her iki topluluk konserlerinde iki toplum tarafından kullanılan ortak
dağarın Türkçe ve Yunanca olarak beraber seslendirmektedirler.
3.2.1.1. Balkanatolia Grubu180
Kuruluşu
Merkezi Batı Trakya’da bulunan, Yunanlı ve Türk müzisyenlerden oluşan grup
1995 yılında ilk olarak “Deishim” (Değişim) adıyla, Yunanistan’da yaşayan Batı Trakya
Türk Azınlığı mensubu İsmail Ahmet, Halil Mustafa ve Mehmet Mustafa adlı üç Türk genç
tarafından Gümülcine’de kuruldu. 1996 yılında yolları Gümülcine’de yaşayan ünlü Yunanlı
sanatçı Thanasis Gaifilias181 ile birleşti. Gaifillias’ın ismiyle gerçekleştirilen konserlerde
Türkçe ve Yunanca şarkılar Türk ve Yunanlı müzisyenler tarafından çalınıp söylendi. 2002
yılına kadar süren işbirlikleri süresince Değişim ve Thanasis Gaifilias Yunanistan’ın birçok
bölgesinde konserler vererek insanlara değişik kültürden ve dinden gelen insanların birlikte
yaşamalarının aydınlık yüzünü göstermeye çalıştılar. Grubun keman sanatçısı ve kurucu
üyelerinden Mehmet Mustafa Gaifillias’ın müzik yaşamları açısından kendileri için bir şans
olduğunu belirtirken
“Amacı Türk ve Yunan unsurunun barış içinde birlikte
yaşayabileceğini, birlikte fikir ve sanat üretebileceğini müziğin uzlaştırıcı rolünü
kullanarak halka anlatmak olan Gaifillias bizlere yol gösterdi, hocalık yaptı. 182.” şeklinde
açıklamaktadır. Bu işbirliğinin sonucu olarak da “To tragudi tis timis (Namus belası)”
isimli tek şarkılık albüm piyasaya sürülmüştür.
Gaifillias ile yapılan çalışmaların ardından yıllarca birlikte yaptıkları Türkçe
180
Balkanatolia Grubu ile ilgili bilgiler grubun resmi internet sayfası olan www.balkanatolia.gr den ve
grubun kurucu üyelerinden Mehmet Mustafa ile yapılan görüşmeler ile elde edilen bilgilerden
derlenmiştir.
181
Thanasis Gaifillias 70’li yıllarda Atina’da çok ünlü olmuş Yunanlı sanatçıdır.
182
Mehmet Mustafa, Kişisel Görüşme, (18/04/2012)
101
Yunanca konseptli müziği devam ettirmek için o dönemde Gümülcine’de üniversite
öğrencisi olan Aleksandros Piskiulis gibi Yunanlı müzisyen arkadaşlarını işin içine
kattıklarını belirten Mehmet Mustafa grubun o dönemdeki ismi olan “Değişim”in
Yunanlılar tarafından zor söylenmesi, yazılışının okunuşunun farklı olması gibi
sebeplerden dolayı yaptıkları müziğe daha uygun olduğunu düşündükleri “Balkanatolia”
ismini aldıklarını belirtmektedir.
Fotoğraf 8:Balkanatolia Grubu Türk ve Yunan Üyeleri
Balkanatolia resmi internet sayfasında kendisini ve yaptığı müziği: “Yunanistan’ın
Batı Trakya bölgesinde yaşayan kültürel grupların müzikleri üzerinde kendi önerisini
sunmaya çalışan ve bugün sekiz kişiden oluşan Balkanatolia, kültürel grupların halk
müziklerinden esinlenen kendi müziklerinin yanısıra; halk müzikleri, rock ve hafif müziği de
kendi çağdaş yorumlarından süzerek dinleyiciye sunmaya çalışmaktadır. Bu yolculukta,
değişik ve farklı türden gelen müziklerin, değişik dillerde ve özelikle Yunanca ve Türkçe
söylenen müziklerin, insanların duygularını, tüm dünyanın ortak dili olan müzikte nasıl
birleştirdiğini görmekteyiz 183.” şeklinde tanımlamaktadır.
Kuruluş amacı
Balkanatolia’nın “Birlikte Ağlıyoruz, Birlikte Gülüyoruz, Hayallerimizi Bulutların
Göğsüne Asıyoruz…” sloganıyla açılan resmi internet sayfasındaki 184 tanıtım metinlerinde
bulunan;

Merkezi Batı Trakya’da bulunan ve Yunanlı ve Türklerden oluşan grup, bir hayalin
şarkısını söylüyor…

Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesinde yaşayan kültürel grupların müzikleri
üzerinde kendi önerisini sunmaya çalışan grup…
183
184
“Balkanotlia Grubu Resmi İnternet Sayfası”, http://www.balkanatolia.gr/Bio.aspx,(20.04.2012)
Gös yer.
102

İnsanlara değişik kültürden ve dinden gelen insanların birlikte yaşamalarının
aydınlık yüzünü göstermeye çalışmak…

Bu yolculukta, değişik ve farklı türden gelen müziklerin, değişik dillerde ve özellikle
Yunanca ve Türkçe söylenen müziklerin, insanların duygularını, tüm dünyanın
ortak dili olan müzikte nasıl birleştirdiğini görmekteyiz…

şeklindeki ifadeler topluluğun hangi duygularla müzik yaptığını ve kuruluş amacını özetler
niteliktedir. Buna ek olarak Mehmet Mustafa kuruluş amaçlarını kısaca; “Batı Trakya gibi
sıkıntılı bir bölgede yaşayan iki unsurun birlikte güzel şeyler yapabileceğini göstermek”
olarak özetlemektedir. 185 Fotoğrafta yapılan görüşme’ye ait görüntü yer almaktadır.
Fotoğraf 9:Mehmet Mustafa İle Yapılan Görüşme
Konserler
Balkanatolia, müzik yaşamı boyunca Yunanistan’da her yıl binlerce kişinin
katıldığı Arda Festivali gibi birçok ünlü ve büyük festivalde yer almıştır. Türkiye’de
Ankara, İstanbul gibi birçok şehirde farklı organizasyonlarda konserler vermiş, televizyon
programlarına konuk olmasının yanısıra Yunanistan’ın birçok ünlü sanatçısıyla işbirliği
çerçevesinde aynı sahneyi paylaşmıştır. Bunlardan bir tanesi 1999 yılı Ağustos ayında
gerçekleşen büyük Türkiye depreminden sonra ünlü Yunanlı sanatçı George Dalaras ile
birlikte depremzedeler yararına Yunanistan’ın İskeçe şehri futbol stadyumunda düzenlenen
ve TRT1 televizyonundan da naklen yayınlanan konserdir.
186
Aşağıdaki fotoğraflarda
Balkanatolia’nın katıldığı program ve konserlerden görüntüler ile bir konser afişi
gösterilmiştir.
185
186
Mehmet Mustafa, Kişisel Görüşme, (18/04/2012)
“Balkanotlia Grubu Resmi İnternet Sayfası”, http://www.balkanatolia.gr/Bio.aspx,(20.04.2012)
103
Fotoğraf 10: TRT'deki Programdan Bir Görünüm
Fotoğraf 11: Balkanatolia’nın Konserlerinden Görüntüler
Şekil 33: Balkanatolia’ya Ait Bir Konser Afişi
104
Topluluk yapısının oluşumu
Halil Mustafa : Ses, Bağlama, Ud
Özkan Ruşen : Bass Gitar / Vangelis Kondopulos : Kontrbas
Mehmet Mustafa : Keman
Alexandros Piskioulis : Elektro Akustik Gitar, Ses
İsmail Ahmet : Perküsyon, Ses, Çömlek
Veysel Ahmet : Davul, Perküsyon, Kajon, Darbuka, Def
Dimitris Sarlanis : Elektro Gitar
Dimitris Brendas : Üflemeli Çalgılar, Ney, Kaval, Klarnet
Nikos Ververidis: Buzuki, Gitar, Ses
Repertuar
Balkanatolia’nın konser programları genellikle üç bölümden oluşmaktadır. İlk
bölüm, toplumsal konuları işleyen, hafif müzik, rock müzik ve etnik müzik formunda
Balkanatolia’nın kendi şarkılarından; ikinci bölüm az müzik aleti eşliğinde söylenen
ballad tarzı şarkılardan; üçüncü bölüm de aynı halk ezgisinin birçok dilde, özellikle de
Yunanca ve Türkçe söylendiği hareketli halk türküleri ve türkü formunda şarkılardan
oluşmaktadır. 187
3.2.1.2. Hristos Hatzopulos ve Nota Müzik Okulu188
Hristos Hatzopulos 07.02.1971 Trakya’da Gümülcine Kurcalı (Likio) köyünde
dünyaya gelmiş, ilköğrenimini Evrenköy (Evrenos), Ortaokul ve Lise öğrenimini
Gümülcine (Komotini)’de tamamladıktan sonra u d ile geleneksel Trakya Müziği ve
Doğu müziği eğitimleri almıştır. Evli ve iki kız çocuk babası olan Hatzopulos
Gümülcine’de ve hafta sonları da Evrenköy’de çocukluğunun geçtiği babasından kalma
evde ikamet etmektedir.
Birçok kez konser, festival ve düğün gibi organizasyonlara katılmış olan
Hatzopulos 2000 yılından bu yana Gümülcine Müzik Okulu’nda ud dersleri vermesinin
187
Balkanotlia Grubu Resmi İnternet Sayfası”, http://www.balkanatolia.gr/Bio.aspx,(20.04.2012)
Hristos Hatzopulos ve Nota müzik okulu ile ilgili bilgiler Hatzopulos’un resmi internet sayfası olan
http://www.christoshatzopoulos.gr/(21.04.2012) den ve Hatzopulos ile yapılan görüşmeler ile elde edilen
bilgilerden derlenmiştir.
188
105
yanı sıra kurmuş olduğu okul geleneksel orkestrasını da yönetmektedir. Üç adet albüm
dışında yapmış olduğu film ve belgesel müzikleri de vardır.
2007 yılında Türkiye’de ve Yunanistan’da yayınlanan “Trakyamın Can Şarkısı”
adlı albümün çalışmaları için İstanbul’da bulunan Hatzopulos’un albümünün müzik
yönetmenliğini Bosphorus Topluluğu’nun da müzik yönetmeni olan Nikiforos Metaxas
yapmış, Bosphorus müzisyenleri de albümde icracı olarak yer almışlardır. Bu dönemde
İstanbul’da Hasan Esen gibi Türk müzisyenlerden müzik eğitimi almış ve ortak müzik
çalışmalarında bulunmuştur. Hatzopulos albüm ile ilgili olarak: “Bölgeden gözle
görülen tablo böyle bir albüm yapmam gerektiği ve bana albüme bu ismi vermem
gerektiğini düşündürdü. Zaten albüm kapağına baktığımız zaman tablo ortada.
Buradaki fotoğraf iki toplumun birlikte yaşayabileceğinin göstergesi. Başta Bosphorus
Topluluğu olmak üzere birçok Türk ve Yunan müzisyen albüm sürecinde bana destek
verdi.” İfadelerini kullanmıştır. Yapılan görüşmede Hatzopulos ayrıca Nota Müzik
Okulu adı altında Kozlukebir (Ariana) ve Gümülcine (Komotini)’de kurduğu okulların
da
ekonomik
kaygılarla
hayata
geçirilmediğini,
en
azından
masraflarını
karşılayabilecek kadar para kazanmak zorunda olduklarını, para ile ilgili tek kaygısının
yaşamını devam ettirebilecek kadar olmasının yeterli olduğunu belirtmiştir. 189
Aşağıdaki fotoğrafta Hatzopulos Türkiye’deki önemli sanatçılardan Hasan Esen ile
yaptığı bir çalışma sırasında görüntülenmektedir.
Fotoğraf 12:Hristos Hatzopulos ve Hasan Esen'in Çalışmasından Bir Görünüm
189
Hristos Hatzopulos, Kişisel Görüşme, (19.04.2012)
106
Hatzopulos Türk müziğine olan ilgisini ise bölgedeki Türk azınlığın
etkinliklerinde ve düğünlerinde dinlemiş olduğu müziklere olan kulak alışkanlığından
dolayı müziğe başladığında yapmış olduğu araştırmalar sonucu yüzyıllarca beraber
yaşamış olan iki halkın müziklerindeki benzerlikleri gördüğünü ve bunun da Türk
Müziği’ne olan ilgisini arttırdığını belirtmektedir. Hatzopulos ile yapılan görüşmede
müzik ve iki toplum arasındaki etkileşimdeki rolü ile ilgili; “Aslında her şey yaşadığım
yer olan Evrenos’tan başlıyor. Burada gerçekleri görmekte fayda var. Burada hem Türk
var hem Yunan var. Herkesin bakış açısı değişik tabi ki ama bizim dedelerimiz
Türkiye’den Kırklareli Vize’den gelme. Ben de oraların etkisiyle ve müzisyenlerle
büyüdüm. Bu şekilde müziğe başladım. Toplumun içinde tabii ki değişik görüşlüler de
var ama ben onlara zaten hiçbir zaman katılmıyorum. Benim için Türkiye ve Yunanistan
arasında hiçbir ayrım yok. Onların da iki gözü bir ağzı bir kalbi bizim de iki gözümüz
bir ağzımız bir de kalbimiz var. Bizi burada öyle bir noktaya getirdiler ki kırk yıldan bu
yana daha yeni birbirimizi tanımaya başladık. Ben inanıyorum ki müzik bizleri çok daha
çabuk iletişime sokacak.”190Şeklinde ifade etmiştir.
Şekil 34:Türkiye’de Yayınlanan Trakyamın Can Şarkısı Albüm Kapağı Görünümü
190
Hristos Hatzopulos, Kişisel Görüşme, (19.04.2012)
107
Şekil 35:Türkçe ve Yunanca Yayınlanan Albümle ait CD görüntüleri
Şekil 36:Yunanistan’da yayınlanan Trakyamın Can Şarkısı Albüm Kapağı Görünümü
Albümün aynı zamanda sanat yönetmenliğini yapan Bosphorus Topluluğu
kurucusu ve üyesi Nikiforos Metaxas’ın albümün kitapçığında de yer alan ifadeleri ;
“Trakya bölgesindeki küçük Evrenos köyü (Evrenköy), çağlar boyunca Doğu-Batı /
Kuzey-Güney yönlerinde uzanan göç yolu üzerinde konumlanmıştır. Trakya’nın kutsal
toprağı, Evrenköy’e, gösterişsiz çamuruyla ve küçük saman evleriyle çelişen,
mukaddes, zarif bir güzellik katmıştır. Düz bir alanda mistik bir Thule gibi yayılan bu
köyde, iki cemaat, yeryüzünden nafakalarını çıplak elleriyle çıkarmak için, kâh durgun,
kâh çalkantılı yıllar boyunca, kan, ter ve gözyaşıyla, beraber mücadele etmişlerdir.
Rum Ortodoks cemaati ve Türkçe konuşan Müslüman cemaat191, bu toprağı
191
Türkçe olarak çıkarılan albümde Batı Trakya Türk Azınlığı ifadesi veya Türk cemaat ifadesi
kullanılmamış ve bunun yerine “Türkçe Konuşan Müslüman cemaat” ifadelerine yer verilmiş olması
Yunan halk veya makamlarından gelebilecek tepkiye karşı Türk ifadesi kullanılmadığını
düşündürmektedir.
108
parçalayan sayısız savaşların bıraktığı aynı acıları paylaşarak, karşılıklı bir saygı
içinde yaşamışlardır.
Christo’nun (Hatzopulos) bestelerini icra etmek ve yorumlamak amacıyla
Yunanlı ve Türk müzisyenlerden oluşan bir grup oluşturma fikri, kendisinin içinde
yetiştiği kültürel mikro kozmosun, bu yaratıcı âlemin bir yansıması. Christo’nun
babası, köyün camiine bakan küçük Rum Ortodoks St. Triphon -bahçelerin ve
tarlaların azizi- kilisesinin papazıydı. Bu çeşitliliğe, efsanevî Trakya’dan ve eski iyi
zamanların dans eden bakirelerinin ayaklarından binyıllar boyunca yayılan zengin ve
esrarlı ses dünyasını katarsanız, bu albüme ve bu müziğe yol açan ilham kaynaklarını
da bulmuş oluruz. Bu şarkılar, bu müzik, müzisyenlerin gösterdiği dayanışma ve
işbirliği, insanların kalplerinin derinliklerinde gömülü bulunan başka türden bir altını
gösteriyor bize -hiçbir dünyevî gücün söküp alamayacağı ve sömüremeyeceği bir altın
madeni...
Albümü kaydetmek için kuzeye, İstanbul’a dönmek, Christo’nun doğasıyla
uyuşan bir süreç oldu; ataları da, Doğu Trakya’da, Türkiye ve Yunanistan sınırını
çizen Meriç nehrinin hemen yanında ikamet ediyorlardı çünkü. Aslında, şairler,
müzisyenler de,aynı kuşlar gibi, sınırları aşarak uçarlar ve şarkıları, insanları
birbirinden ayıran duvarları yıkarak ruhların derinliklerine işlenir.”192 Şeklindedir.
Nota Müzik Okulu
Ekim 2010’da Gümülcine’ye bağlı Kozlukebir (Arianna) köyünde ve Kasım
2011’de de Gümülcine merkezde Nota Müzik Okulu adıyla açılan kursun açılış amacını
Hatzopulos: “İyi müzik yapacak öğrenciler yetiştirip bir müzisyen olarak müziğe
katkıda bulunmak ve bölgedeki çocuklarımızın yeteneklerini ortaya çıkarmalarına
önayak olabilmek.”olarak ifade etmiştir. Şu ana kadar yaklaşık olarak 100 öğrenci kursa
devam etmiş, belli dönemlerde eğitim almış ve halen 30 öğrenci bu kurslara devam
etmektedir. Aşağıda Gümülcine merkez ve Kozlukebir köyünde yer alan okullara ait
görüntülere ve Türkçe Yunanca olarak hazırlanmış tanıtım metinlerine yer verilmiştir.
192
Nikiforos Metaxas, “Hristos Hatzopulos, Trakyamın Can Şarkısı albümü” Ada Müzik, Türkiye 2007
109
Fotoğraf 13: Hristos Hatzopulos İle Görüşme Sonrası Gümülcine Nota Müzik Okulu (Nota Komotini)
Önünde ve Kozlukebir Köyü Nota Müzik Okulu (Nota Arianna) Görünümü193
Fotoğraf 14:Kozlukebir Köyü ve Gümülcine Nota Müzik Okulu
Şekil 37:Kozlukebir Nota Müzik Okulu için Türkçe ve Yunanca Olarak Hazırlanmış Olan Tanıtım
Metinleri
193
Bölgede yapılan görüşmeler sırasında bir görüşmeci Fotoğraf 13’te görülen ve Yunancanın yanında
Türkçe olarak yazılan “Sanat ve Halk Müziği” ifadesinin “Türk Sanat ve Halk Müziği” olarak
yazılmamış olmasına “Eğer orada Türk ifadesi kullanılsaydı bölgedeki Yunan ırkçı gruplar bir gece o
dükkanın camını yerle bir ederlerdi.” İfadeleriyle dikkat çekmiştir.
110
Konserler
Aşağıda Noto Müzik Okulu Grupları’nın vermiş olduğu konserler listelenmiştir.

Kurcali(Likio) Konseri, Nisan 2011

Gümülcine(Komotini) Müzik Festivali, Haziran 2011

Evrenköy (Evrenos) Konseri , Temmuz 2011

Şeçek Kültürel Etkinlikler ve Yağlı Güreşler Seçek Yaylası Konseri, Temmuz
2011

Kozlukebir (Arriana) Konseri, Temmuz 2011

Kurcali(Likio) Konseri, Eylül 2011

Dikilitas (Dikela) Konseri, Ağustos 2011

Sirkeli (Filira) Konseri, Temmuz 2011

Şapçı (Sapes ) Konseri, Ocak 2012

Şapçı (Sapes ) Karadeniz Gecesi Konseri, Mart 2012

Şapçı (Sapes) Halk ve Sanat Müziği Konseri, Mart 2012

Kozlukebir (Arriana) Futbol Takimi Gecesi Dilek Koç Öncesi Konser, Şubat
2012

Birinci Hemetli Bölgesi Doğa ve Müzik Festivali, Mayis 2012

2012 Trakya Fuarı Konseri, Mayıs 2012

Avrupa Müzik Günü Gümülcine Konseri, Haziran 2012

Birinci Evrenköy Doğa ve Müzik Festivali, Haziran 2012
Aşağıda bu konser görüntülerine ve konserlere ait afiş örneklerine yer
verilmiştir.
111
Fotoğraf 15: Bir Konserde Birlikte Kanun Çalan Türk ve Yunan Kız Öğrenciler
Fotoğraf 16: Nota Müzik Okulu’nda Yapılan Görüşmeler ve Okulun Öğrencileri
Fotoğraf 17: Nota Müzik Okulu Konser Görüntüleri
112
Fotoğraf 18: Nota Müzik Okulu Türk Köyü Konser Görüntüleri
Fotoğraf 19: Hatzopulos ve Nota Müzik Okulu Öğrencileri
Şekil 38: Nota Müzik Okulu Grupları Konser ve Etkinlik Afişlerinden Örnekler
113
3.2.2. Batı Trakya’da Türk Yunan Ortak Müzik Çalışmalarının
Kültürel Etkileşime Etkilerine Yönelik Bulgular
Bu bölümde Batı Trakya’da Türk Yunan ortak müzik çalışmalarının kültürel
etkileşime etkilerine yönelik katılımcı görüşleri doğrultusunda saptanan bulgular yer
almaktadır. Araştırmanın amacı doğrultusunda elde edilen bulgular gerekli yerlerde
doğrudan alıntılanmış katılımcı görüşleri ile desteklenerek aşağıda sunulmuştur.
Araştırmada ilk olarak, Türk ve Yunan katılımcıların Türk Yunan ortak müzik
çalışmalarına yönelik tepkilerinin ölçülmesi amacıyla bu konudaki görüşleri
sorulmuştur. Bu konudaki katılımcı görüşleri, “Ortak müzik çalışmalarına yönelik
tepkiler” tema ve 6 alt tema altında sınıflandırılmıştır. Bu alt temalar Çizelge 23’te, bu
oranların bütünün içindeki dağılımı Grafik 1’de gösterilmiştir.
Tema
Ortak Müzik
Çalışmalarına
Yönelik Tepkiler
Alt Temalar
f
Toplumlararası Kültürel Uzlaşmaya Katkı
10
İletişimin Kolaylaşmasına ve Önyargıların Azalmasına Katkı
10
Yapılan Çalışmalara Şüpheci Yaklaşımlar
9
Gençlerin Müzikle Tanışmalarına Olanak Sağlama
4
Türkiye Yunanistan Devlet İlişkilerine Olumlu Katkı
3
Toplumlararası Dostluk Ve Barışın Gelişmesine Katkı
3
Çizelge 23:Ortak Müzik Çalışmalarına Yönelik Türk ve Yunan Katılımcıların Görüşleri
Grafik 1:Ortak Müzik Çalışmalarına Yönelik Türk ve Yunan Katılımcıların Görüşleri
114
Çizelge 23’teki bulgulardan, katılımcıların ortak müzik çalışmalarına yönelik
görüşlerinde olumlu ifadelere daha çok yer verildiği anlaşılmaktadır. Bazı katılımcılar
bu çalışmaların Türkiye ve Yunanistan devletleri arasındaki ilişkilere olumlu katkı
yapacağını düşündüklerini belirtmişlerdir. Bu yönde görüş bildiren bir katılımcının
ifadeleri aşağıdaki gibidir:
Benim düşüncem Türkçe ve Yunanca şarkı ve türkülerden oluşan müzik
çalışmaları her iki ülke içinde çok büyük bir adımdır. Eğer bu çalışmalar devam ederse
ileride çok daha güzel şeyler olabilir. Örnek olarak Türkiye’den ve Yunanistan’dan
çocuklar birleşip grup kurabilirler. (K1,Erkek,Türk, Yaş 15)
Aynı bulgularda söz konusu müzik çalışmalarının toplumlararası dostluk ve
barışın gelişmesine katkısı olması yanı sıra bölgede bu doğrultuda çalışmalar yapan
kursların açılmasının ortak yaşam zorunluluğunu yaşayan gençlerin müzik ile
tanışmalarına olanak sağladığı şeklinde ifadelere de yer verilmiştir. Belirtilen ortak
müzik çalışmalarının içinde yer almaktan duyduğu mutluluğu belirten bir katılımcı
görüşlerini şu şekilde belirtmektedir:
Benim düşüncem Türkçe ve Yunanca şarkı ve türkülerden oluşan ortak müzik
çalışmaları her iki ülke arasındaki dostluk bağlarının kuvvetlenmesi açısından önemli
bir adımdır. Bu tür çalışmaların içinde bulunduğum için
çok
mutluyum.
(K2,Erkek,Türk, Yaş 16)
Söz konusu katılımcının görüşleri dostluk ve barışa yönelik ortak yaşam
değerleri oluşturulmasına yönelik içten ve inançlı insanların bulunmasına örneklik
etmesi bakımından önemli bulunmaktadır.
Söz konusu çizelgeye yansıyan bulgulara göre katılımcıların önemli bir bölümü
bu çalışmaların toplumlararası kültürel uzlaşmaya katkı sağladığını belirtmektedir. Bu
gibi çalışmalara bölgede yaşayan her iki toplumun da büyük ilgi gösterdiğini ve birlikte
katılabildiklerini, bu sayede iki kültürün yakınlaşmasına olanak sağlandığını belirten
bazı katılımcılar olduğu görülmektedir. Katılımcılardan birinin “Bu çalışmalar benim
içimdeki ırkçılık duygusunu bile yok etti.” (K8,Kadın,Yunan, Yaş 17) şeklindeki ifadesi
müziğin ve ortak müzik çalışmalarının toplumlararası uzlaşmaya yönelik etkisini çarpıcı
bir şekilde gözler önüne sermektedir. Bu türden ifadelerin yaygınlaşması, müziğin
115
gerçek işlevleri ile halkların samimi duyguları üzerinden yapılan ortak müzik
çalışmalarının hangi boyutta etkileri yaratabileceğini ortaya koyması bakımından
önemlidir. Bunun dışında katılımcıların kültürel uzlaşmaya yönelik farklı ifadelerinden
ham örnekler katılımcıların araştırmaya yönelik içten tutumlarını yansıtması yönü ile
aşağıda verilmiştir.
Konserlerimizde iki halkın aynı anda birlikte ritim tuttukları, şarkıların
nakaratlarını bildikleri kadarıyla Türkçe veya Yunanca birlikte söyledikleri zamanlar
oluyor. Hatta Yunanistan’ın değişik bölgelerinde orada yaşayan Yunanlıların bizden
Türkçe şarkılar için ricada bulundukları çok oluyor. Örneğin bir İzmir’in Kavaklarını
en az 2-3 yerde istediler bizden. (K20,Erkek,Türk, Yaş 35)
Eğer bir konserde bir Yunanlı ile bir Türk bir araya geliyorsa ve birlikte dans
ediyorsa, gerek Yunanca gerek Türkçe parçada birlikte alkış tutuyorsa, iki şarkıda da
kendinden geçiyorsa zaten bu tablo bir çok şeyi anlatmaya yetiyor.(K14,Erkek,Türk,
Yaş 34)
Katılımcıların önemli bir bölümünün birleştiği bir diğer alt tema ise ortak
müzik çalışmalarının iki toplum arasındaki iletişimin kolaylaşmasına ve özellikle
önyargıların azalmasına yönelik olan katkısıdır. İfadelerinde bu gibi müzik
çalışmalarının bir arada yaşayan azınlık ve çoğunluk insanının birbirlerine olan bakış
açısını değiştirdiğini, örneğin önceki yıllarda Yunanlıların bulunduğu yerlerde Türkçe
şarkı söylemek bir yana dinlemenin bile zor olduğunu, Yunanca müzik dinlerken
büyüklerinden tepki gördüklerini fakat bugün durumun Yunanlılarla birlikte aynı
sahnede Türkçe şarkılar söyleyebildikleri bir hale geldiğini belirten katılımcılardan
bazıları önceki yıllarda bölgedeki Türk azınlığa uygulanan siyasi baskılardan dolayı
azınlığın kendine ait kültürü yaşayamadığını ve yaşatamadığını belirtmiş ve bu gibi
çalışmaların kendileri için değerine vurgu yapmışlardır.
İlk sazımı aldığımda büyüklerim bana “Boşver! Çalgıcı mı olacaksın?”
demişlerdi. Şu an müzik ile ilgilenen gençlere ailelerinden ve çevreden çok büyük bir
destek var. İnsanların bakış açısı değişti diyebilirim. Azınlık ve çoğunluk insanı da
ortak kültürlerinin, ortak müziklerinin olduğunu görerek pek de birbirlerine öteki
olmadıklarını fark etmeye başladılar. (K10,Erkek,Türk, Yaş 36)
116
Benim için Türkiye ve Yunanistan arasında hiçbir ayrım yok. Onların da iki
gözü bir ağzı bir kalbi bizim de iki gözümüz bir ağzımız bir de kalbimiz var. Bizi burada
öyle bir noktaya getirdiler ki 40 yıldan bu yana daha yeni birbirimizi tanımaya
başladık. Ben inanıyorum ki müzik bizleri çok daha çabuk iletişime sokacak.
(K12,Erkek,Yunan, Yaş 41)
İki unsuru bir araya getirerek bu insanların barış içerisinde yaşayabildiğini
göstermek gibi bir amaca ulaştık...Hatta önyargılı olanlardan bile gelip de bizi tebrik
eden insanlar oldu.(K20,Erkek,Türk, Yaş 35)
Katılımcılar yapılan ortak müzik çalışmalarıyla ilgili genel olarak olumlu
görüşlere sahip olsalar da bu konuda olumsuz görüş bildirenlerin, yapılan çalışmalara
şüpheyle yaklaştıklarını belirten katılımcılar da bulunmaktadır. Bu olumsuzluk ifadeleri
katılımcının bireysel görüşlerini yansıtmasa da katılımcı gözlemine dayanan eş, dost ve
yakın çevrede oluşan ve şüphenin ağır bastığı olumsuz görüşlerin varlığına yönelik bir
izlenim olarak değerlendirilebilir. Söz konusu değerlendirme içeren görüşlere örnek
olarak aşağıdaki iki doğrudan alıntı verilebilir:
Bu bölge çok değişik dönemlerden geldi geçti. O yüzden burada dikkati elden
bırakmamak lazım. Yunanlılar asimile etmesini çok iyi beceriyorlar. Bunların başında
da Müzik, Folklor eğlenceler geliyor.(K15,Erkek,Türk, Yaş55)
Biz Türkiye ile Yunanistan arasında hangi alanda olursa olsun, ister müzik
olsun, ister politika olsun, ister eğitim olsun, ister turizm olsun, ister tarihi eserlerin
onarımı bakımı olsun bütün işliklerin bize bunun bir gün yansıyacağı düşüncesiyle barış
içerisinde ve beklenenden de daha hızlı ve güzel olmasını istiyoruz. Ama Yunanlı da
hakim olan görüş öyle değil. (K17,Erkek,Türk, Yaş 60)
Araştırmada, Türk ve Yunan katılımcılara Batı Trakya’da bulunan,
konserlerinde ve diğer etkinliklerinde Türk Yunan ortak müzik çalışmalarına yer veren,
her iki toplumdan üyelere sahip olan Balkanatolia Grubu, Hristos Hatzopulos ve Nota
Müzik Okulu Grupları gibi toplulukların Toplumsal Uzlaşma ve Kültürel Etkileşime
katkılarının ölçülmesine yönelik olarak bu konudaki görüşleri sorulmuştur. Bu konudaki
katılımcı görüşleri, “Batı Trakya’da Gerçekleştirilen Ortak Müzik Çalışmalarının
Toplumsal Uzlaşma ve Kültürel Etkileşime Katkıları” teması ve 6 alt tema altında
117
sınıflandırılmıştır. Bu alt temalar Çizelge 24’te, bu oranların bütünün içindeki dağılımı
Grafik 2’de gösterilmiştir.
Tema
Ortak Müzik
Çalışmalarının
Toplumsal
Uzlaşma ve
Kültürel
Etkileşime
Katkıları
Alt Temalar
f
İletişimin Kolaylaşmasına ve Önyargıların Azalmasına Katkı
15
Toplumlararası Kültürel Uzlaşmaya Katkı
8
Toplumlararası Dostluk ve Barışın Gelişmesine Katkı
6
Olumsuz Görüşler
5
Ortak dağar konusunda insanların bilinçlenmesine katkı
4
Türkiye Yunanistan Devlet ilişkilerine olumlu katkı
2
Çizelge 24: Batı Trakya’da Gerçekleştirilen Ortak Müzik Çalışmalarının Toplumsal Uzlaşma ve Kültürel
Etkileşime Katkısına Yönelik Türk ve Yunan Katılımcıların Görüşleri
Grafik 2:Batı Trakya’da Gerçekleştirilen Ortak Müzik Çalışmalarının Toplumsal Uzlaşma ve Kültürel
Etkileşime Katkısına Yönelik Türk ve Yunan Katılımcıların Görüşleri
Çizelge 24’teki bulgularda katılımcıların ortak müzik çalışmalarına yönelik
olumlu görüşleri öne çıkmaktadır. Katılımcıların önemli bir bölümü bu çalışmaların
toplumlar arasında uzlaşmaya, kültürel etkileşime katkısı olduğunu belirtmiştir. Bu gibi
çalışmalar sayesinde bölgede yaşayan toplumların iki dilde de seslerini duyurma
imkanına sahip olabileceklerini; farklı kültür ve değerlerin halklar tarafından
tanınabileceğini böylece Batı Trakya’da yaşayan Türk ve Yunan toplumları arasında
uzlaşmaya katkı sağlayacağı vurgulanmıştır. Katılımcıların bir kısmı, özellikle provalar
ve konserler sırasında aynı sahneyi paylaşan iki toplum üyelerinin birbirlerini daha iyi
118
tanıma ve anlama fırsatı yakaladıklarına vurgu yapmışlardır. Bu yöndeki katılımcı
görüşleri aşağıdaki gibi örneklendirilebilir:
Birlikte konser verenler birbirlerini daha yakından tanıyor ve birlikte takım
olma ruhunu yaşıyor. Bu da o insanları birbirlerine farklı bir bağla bağlıyor. Sonuçta
farklı ırklardan olsanız bile aynı amaç için aynı takımdasınız. (K10,Erkek,Türk, Yaş 36)
Birlikte yapılan etkinliklerde farklı dillerde söylenen şarkılar Yunan ve Azınlık
halklarının provalar ve konserler ile yakınlaşmasına ve uzlaşma sağlamasına katkı
yapmaktadır.(K1,Erkek,Türk, Yaş 15)
Ayrıca müziğin iki toplum arasında iletişimin sağlanması için önemli bir araç
olduğunu belirten bir katılımcı önceki yıllardaki davranışlarıyla ilgili öz eleştiri de
yaptığı ifadesinde şu görüşlere yer vermektedir.
Bizde yıllar önce Yunanca bize ne lazım zihniyeti vardı ama bu ülkede
yaşıyorsak bu ülkenin dili bize lazım, müziği de bize lazım. Onlarla karışmamız da
lazım. Çünkü onlar da yıllardan beri bize karşı farklı bir bakış açısı içerisindeydiler
açık konuşmak gerekirse. Türklerin çağdışı insanlar olduğu şeklinde görüşleri vardı.
Ama biz onlara kendimizin ne olduğunu anlatamazsak orada bir sıkıntı oluyor. Müzik
de tabi bu etkileşimin sağlanması için önemli bir araç. (K10,Erkek,Türk, Yaş 36)
Batı Trakya’da yapılan bu etkinliklerin Türkiye Yunanistan devletleri arasında
olumlu ilişkilere katkı sağlaması temennilerini de içeren az sayıdaki görüş ise
katılımcılar tarafından şu şekilde ifadelendirilmektedir.
Müzik özellikle değişik dile sahip olan iki ülke arasındaki dostluk bağlarının
güçlenmesi ve katı kuralların kalkması için çok önemli bir araç. İnsanların müzik bakışı
artık ırkçılığı ortadan kaldırsın.(K8,Kadın,Yunan, Yaş 17)
Çok sayıda katılımcı görüşü ile desteklenen bir diğer alt tema bölgede
gerçekleşen ortak müzik çalışmalarının iki toplum arasındaki iletişimin kolaylaşmasına
ve özellikle önyargıların azalmasına yönelik olan katkısıdır. Adı geçen müzik
toplulukları tarafından gerçekleştirilen, Türkçe ve Yunanca şarkılardan oluşan
konserlerin bölgedeki insanların önyargılarından kurtulmalarını sağladığını, bu tür
119
etkinliklerin toplumun kolayca bir araya gelip daha rahat iletişim kurmalarına olanak
sağladığını
ve Batı Trakya’da
bulunan toplumların birbirlerinin
müziklerini
anlamalarına olumlu katkıda bulunduğunu ifade etmektedirler. Ayrıca az sayıda
olmakla beraber bu çalışmaların her iki toplumun ortak dağar konusunda bilgilenmesine
olanak verdiği şeklinde görüşler de vardır. Türk Yunan dağarında bulunan aynı müzik
ile hem Yunanca hem Türkçe sözü bulunan şarkıların her iki toplum tarafından ilgi
gördüğü vurgusu yapılmaktadır.
Bu bölgede yaşayan insanlar için müzik, şarkılar, türküler, farklı dillerde
konuşan kişilere ortak dil olmuştur. Bu yolla birbirleriden farklı olmadıklarını anlayıp,
daha sıcak bir yaklaşım gösterip anlaşma sağlayabilirler. (K3 ,Erkek,Türk, Yaş 21)
Müzik yolu ile insanlar her zaman çok daha kolay bir araya gelebilir. Bu
sayede
insanlar
“yabancı”
kelimesini
kolayca
ortadan
kaldırabilirler.
(K5,Kadın,Yunan, Yaş 48)
Özellikle bölgemizde iki halkın müziğinin de birbirine çok yakın ve benzer
olması sebebiyle İnsanlarımızın bir kulak alışkanlığı var. Bu bağlamda bir arada farklı
dillerde müzik dinlemek ister istemez olumlu yönde bir iletişime ortam hazırlıyor.
(K10,Erkek,Türk, Yaş 36)
Buradaki halk hem Türkçe hem de Yunanca sözleri olan 9/8, 7/8, 6/8 gibi
formlarda olan müzikleri dinlemekten çok hoşlanıyor. (K12,Erkek,Yunan, Yaş 41)
Alt tema olarak ele aldığımız diğer bir boyut ise bazı katılımcılar tarafından
dile getirilmiş olan bu gibi çalışmaların toplumlararası dostluk ve barışın gelişmesine
katkı sağladığını içeren ifadelerdir. Müziğin ortak dil olduğu, birleştirici bir role sahip
olduğunu ifade eden görüşler katılımcıların sıkça dile getirdikleri ifadeler olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu gibi çalışmaların dostluğa ve barışa katkısının vurgulandığı
ve sayılarının artması gerektiği konusundaki görüşler de katılımcı görüşleri arasında yer
almaktadır.
Bu çalışmalar iki halka birbirleriyle daha yakın ve kardeşçe,arkadaşça
yaşamayı öğretir. Bu gibi etkinlikler daha sıklıkla yapılırsa mutlaka daha iyi sonuçlar
verecektir. (K12,Erkek,Yunan, Yaş 41)
120
Önemli olan söylenen şarkıların her iki tarafa da dostluk mesajı vermesidir
bence. Ancak bu şekilde iki halk arasındaki düşmanlıklar ortadan kalkar ve yeni bir
dostluk köprüsü açılır. (K13,Erkek,Yunan, Yaş 29)
Katılımcılar Batı Trakya,da yapılan ortak müzik yapan toplulukların
çalışmalarıyla ilgili genel olarak olumlu görüşlere sahip olsalar da bu konuda olumsuz
görüş bildirenler, yapılan çalışmalara şüpheyle yaklaşanlar, çalışmaların inandırıcı
olmadığını belirten, Batı Trakya’nın özel durumuna ve bölgede geçmişte yaşanılan
olumsuzluklara istinaden her zaman tedbirli olmak gerektiğini belirten bazı görüşler de
bulunmaktadır. Katılımcıların ifadeleri aşağıda örnek olarak sunulmuştur.
Balkanatolia benim hiç ilgimi çekmiyor. Hatzopulos’un da yaptığı için iyi
yapmış diyemiyorum. İnandırıcı gelmiyor çünkü. (K21,Erkek,Türk, Yaş 45)
Yaklaşık 1500 nüfusu olan bir köyde “Bir Yunanlı Türklere Türk sazlarını
öğretiyor.” Mesela ney çalıyor. Bu çalışmalar bende herhangi bir şey uyandırmıyor.
Biz bu tip şeylere şüpheyle bakıyoruz. Ben bunları büyük bir projenin bir ayağı olarak
görüyorum. Bu adam bunu yaparak buradaki kültürün homojen olmadığını göstermeye,
bazı yerlere ispatlamaya çalışıyor. Araya Çingenece, Pomakça, Yunanca şarkılar
katıyor. Dolayısıyla buradaki kültür tamamen homojen değildir mesajı veriyor. Tek
değildir, değişik kültürlerden oluşur mesajını vermek istiyorlar. … Balkanatolia’ya da
sıcak bakmıyoruz toplum olarak, içinde Yunanca müzikler olduğundan dolayı
ısınamıyoruz. Bunlar bir kültürü yaşatmak için yapılan masumane şeyler değilmiş
gibimize geliyor. Şüpheyle bakıyoruz. Kültürel konulardaki bu gibi durumları gelecek
nesiller belki çok daha rahat yaşayacaklar ama biz bunları daha önceki
yaşantılarımızdan dolayı hala hazmedemiyoruz. (K18,Erkek,Türk, Yaş 48)
Araştırmada, Türk ve Yunan katılımcılara Türk ve Yunan halkları tarafından
tanınan usta müzisyenler (Zülfü Livaneli, Sezen Aksu, Haris Alexiou, Mikis Teodorakis
gibi) tarafından gerçekleştirilen ortak müzik etkinliklerinin Toplumsal Uzlaşma ve
Kültürel Etkileşime katkılarının ölçülmesine yönelik olarak bu konudaki görüşleri
sorulmuştur. Bu konudaki katılımcı görüşleri, “Usta Müzisyenler Tarafından
Gerçekleştirilen Ortak Müzik Çalışmalarının Toplumsal Uzlaşma ve Kültürel Etkileşime
121
Katkıları” teması ve 6 alt tema altında sınıflandırılmıştır. Bu alt temalar Çizelge 15’te,
bu oranların bütünün içindeki dağılımı Grafik 3’te gösterilmiştir.
Tema
Usta Müzisyenler
Tarafından
Gerçekleştirilen
Ortak Müzik
Çalışmalarının
Toplumsal
Uzlaşma ve
Kültürel Etkileşime
Katkıları
Alt Temalar
Toplumlararası Kültürel Uzlaşmaya Katkı
F
6
Toplumlararası Dostluk Konusunda Rol Model Olma (Örnek
5
Alınma)
Yapılan Çalışmaların Yetersiz Olduğuna İlişkin Yaklaşımlar
5
Yapılan Çalışmalara Şüpheci Yaklaşımlar
4
İletişimin kolaylaşmasına ve Önyargıların Azalmasına Katkı
3
Türkiye Yunanistan Devlet ilişkilerine olumlu katkı
2
Çizelge 25:Usta Müzisyenler Tarafından Gerçekleştirilen Ortak Müzik Çalışmalarının Toplumsal
Uzlaşma ve Kültürel Etkileşime Katkısına Yönelik Türk ve Yunan Katılımcıların Görüşleri
Grafik 3:Usta Müzisyenler Tarafından Gerçekleştirilen Ortak Müzik Çalışmalarının Toplumsal Uzlaşma
ve Kültürel Etkileşime Katkısına Yönelik Türk ve Yunan Katılımcıların Görüşleri
Çizelge 25’teki bulgular usta müzisyenler tarafından özellikle 1999 yılında
Türkiye ve Yunanistan’da yaşanan büyük depremlerin ardından oluşan yakınlaşma
sonrasında uluslararası ilişkiler literatürüne yumuşama dönemi olarak geçen dönemde
gerçekleştirilen dostluk amaçlı konser ve etkinliklerle ilgili genel olarak olumlu görüşler
ön plana çıktığını göstermektedir. Katılımcıların bazıları bu çalışmaların toplumlararası
kültürel uzlaşmaya katkısına vurgu yaparken bazıları da yaptıkları işlerle başarılı olmuş
ve ülkelerinde tanınmış olan usta müzisyenlerin birlikte aynı sahneyi paylaşarak
122
oluşturdukları görüntünün kendileri için olumlu bir örnek oluşturduğunu belirtmişlerdir.
Bu yöndeki görüşlerden biri aşağıdaki gibidir:
Bu tür etkinlikler halkı en çok etkileyen etkinliklerdir. Çünkü insanlar
tanıdıkları müzisyenleri dostça ve kardeşçe bir arada gördüklerinde bu durum onlar
içinde iyi bir örnek olmuştur. (K1,Erkek, Türk, Yaş 15)
İnternette Türk ve Yunan halkları tarafından sıklıkla takip edildiği belirtilen
www.turkyunandostlugu.org internet sayfası tarafından düzenlenen ankette; “TürkYunan Dostluğu’na En Çok Katkısı Olanlar” sorusuna verilen cevaplar çalışmamızda
öne çıkan katılımcı görüşleri ile önemli oranda örtüşür niteliktedir. Ocak 2010’dan bu
yana verilen oylarla şekillenmiş olan araştırmaya göre Türk Yunan dostluğuna en çok
katkısı olanlar % 66.2’lik bir oranla sanatçılar olarak ön plana çıkmaktadır. Ocak 2010Temmuz 2012 tarihleri arasında 151 kişinin oy kullandığı ankete göre oluşmuş diğer
oranlar Çizelge 26’da, bu oranların bütünün içindeki dağılımı Grafik 4’te
gösterilmiştir.194
Türk- Yunan Dostluğuna En
Çok Katkısı Olanlar
Sanatçılardır
f
Yüzde (%)
100
66,2
Gençlerdir
34
22,5
Politikacılardır
7
4,6
Hiçbiri
6
4,1
İşadamlarıdır
2
1,3
Sporculardır
2
1,3
Toplam
151
100
Çizelge 26: Türk Yunan Dostluğuna Katkısı Olanlar Araştırması Oy Dağılımı
“Türk
Yunan
Dostluğuna
En
Çok
Katkısı
Olanlar
Araştırması”,
http://turkyunandostlugu.org/index.php?option=com_poll&id=15:tuerk-yunan-dostluuna-en-cok-katksolanlar, (12.07.2012)
194
123
Grafik 4:Türk Yunan Dostluğuna Katkısı Olanlar Araştırması Oy Dağılımı
Bazı katılımcılar tarafından belirtilmiş görüşler ışığında alt tema olarak yer
verilen bu etkinliklerin iki toplum arasında iletişimin kolaylaşmasına ve önyargıların
azalmasına yönelik katkı sağladığı yönünde ve etkinliklerin Türkiye ve Yunanistan
devletleri arasındaki ilişkilere olumlu katkısı olduğuna yönelik ifadeler de aşağıdaki
gibidir.
1999 yılından sonraki yumuşama döneminde verilen konserler iki ülke
arasındaki ilişkileri pekiştirmek ve yaşanan depremler sonrasında oluşan yaraları
sarmak için girişilen en güzel projeler olmuştur. Bu tür etkinlikler iki ülkenin
değerlerini anlamak için yararlı olmuş ve insanların kaynaşmasına olanak sağlamıştır.
(K3,Kadın ,Türk, Yaş 21)
Bu tür konserler iki ülke arasındaki ortak kültür değerlerini ön plana
çıkarmakta ve farklı toplumları olumlu şekilde yakınlaştırmaktadır. (K11, Erkek, Türk,
Yaş 18)
Katılımcılar ortak müzik çalışmalarının hem her iki ülke hem de Batı Trakya
Türk ve Yunan toplumları için olumlu sonuçları olduğu konusunda fikir belirtmelerine
rağmen usta müzisyenler tarafından gerçekleştirilen konser ve etkinliklerin yeterli
sayıda ve sıklıkta gerçekleştirilmediğine vurgu yapan ifadeler kullanan bazı katılımcılar
da bulunmaktadır. Bir kısım katılımcı ise bu konser ve etkinliklerin sadece Türkiye ve
124
Yunanistan’ın büyük şehirlerinde gerçekleştiğini, dolayısıyla Batı Trakya’da herhangi
bir etkisi olmadığını ifade etmektedirler. Ayrıca iki ülke ve iki toplum arasında
dostluğun ve barışın inşa edilmesine yönelik olarak gerçekleştirilen bu gibi etkinliklerin
sadece müzik boyutuyla gerçekleşmesinin yeterli olmayacağını, ancak müzik
etkinlikleri dışında farklı alanlarda da gerçekleştirilecek etkinliklerle bu konudaki
beklentilerin gerçekleşmesinin mümkün olabileceğini ifade etmişlerdir.
Bu konserler gerçekten iki ülke arasında dostluk bağları kurmuştur. Ancak
arada bir olması yeterli değildir. Önümüzde daha kat edilmesi gereken çok yol var. Bu
konserler devam etmeli ve başlangıçlar ile kısıtlı kalmamalıdır. Müzik ile bu dostluğu
ayakta tutmak gerekir. (K8, Kadın,Yunan, Yaş 17)
Büyük konserler için pek bir şey söyleyemem. Çünkü bunlar sadece belirli
yerlerde ve bazen yapılıyorlar.(K12,Erkek,Yunan, Yaş 41)
Yunanistan’ın diğer bölgelerinde yapılan ortak etkinliklere de tabii ki olumsuz
bakmıyorum ama bu konserlerin Atina ve İstanbul dışına taşınmaması bence Atina
İstanbul dostluğu olarak kalmıştır. Keşke Batı Trakya ve Türkiye’nin diğer bölgelerine
de taşınsaydı bunlar. O zaman gerçek anlamda Türk Yunan dostluğu olurdu. Bu
dostluğun oluşmasını burada yaşan Türk azınlık olarak en çok biz arzuluyoruz. Bence
oralarda yapılanların buralara pek fazla bir etkisi olmadı.(K10,Erkek,Türk, Yaş 36)
Son yıllarda her iki taraftan sanatçılar iki ulusu bir araya getirecek, iki
kültürü yakınlaştıracak bu tür çalışmalar için büyük çaba sarf etmektedirler.Ama bence
bu dostluk konserleri için her ne kadar çaba gösteriyorlarsa da sadece müzik
çalışmaları yeterli olacak diye bir durum söz konusu değildir. Diğer taraftan son
yıllarda Yunanistan da oluşmaya başlayan fanatizm ve ırkçı grupların -ki bunların
içinde Neonazi hareketleri bile vardır- basın yayın organlarının da katkısıyla Türkiye’yi
halka ve genç nesle bir ezeli düşman gibi tanıtma çabaları bence iki ülke arasında feci
sonuçlar doğurabilir. Bu yüzden her iki ülkenin dostluğunu sağlayabilmek için sadece
müzik ile sınırlı kalınmamalıdır. (K13,Erkek,Yunan, Yaş 29)
Yapılan görüşmelerde bu gibi etkinliklere ötekinin tavrı yüzünden şüpheyle
yaklaştıklarını belirten, geçmişte bu gibi etkinliklerde yaşanmış olan olumsuz durumlara
atıfta bulunarak ne olursa olsun temkinli olmanın gerekliliğine vurgu yapan katılımcılar
125
da fikirlerini beyan etmişlerdir.Yine Türk azınlığın usta müzisyenler tarafından yapılan
ortak çalışmalara büyük ilgi gösterdiğini belirten fakat Yunan tarafının iyi niyetli
olmayan, farklı bir bakış açısına sahip olduğunu ifade eden görüşler vardır.
Burada Türkiye’den gelen müzisyenleri Türkiye’ye karşı kullandılar.
Yunanlılar bu kimselere “Türk Ordusu Kıbrıs’tan Çıksın” gibi sözler söylettiler. Ben
karşı tarafın iyi niyetli olduğuna kesinlikle inanmıyorum. Bizler en hoşgörülü insanlar
olmamıza rağmen, Yunanlılarla da birlikte defalarca çalmama rağmen yine de dikkati
hiçbir zaman elden bırakmıyorum.(K15, Erkek, Türk, Yaş 55)
Örneğin Livaneli ile Farandouri’nin birlikte çıkarmış oldukları albümler
buradaki azınlıklar arasında adeta kapışılıyordu. Türk Yunan dostluğuna yönelik her
şeye azınlık çok sıcak bakıyor. Müzik gibi diğer konulardaki ilişkilere de çok sıcak
bakıyor ve bunları dostluğa giden bir adım gibi görüyoruz biz, o bakımdan seviniyoruz.
Ama Yunanlı bizim gibi düşünmüyor. Maalesef onlarda biraz farklı bir bakış
var.(K17,Erkek,Türk, Yaş 60)
126
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
4. SONUÇLAR ve ÖNERİLER
Bu bölümde araştırma ile elde edilen bulgular doğrultusunda ulaşılan sonuçlar
ve bu sonuçlara dayalı olarak geliştirilen öneriler bulunmaktadır.
4.1.
Sonuçlar
Araştırmanın sonuçları doküman analizi ile elde edilen bulgular ve
araştırmanın çalışma grubunu oluşturan
Türk ve Yunan katılımcılarla yapılan
görüşmeler sonucunda elde edilen bulgular doğrultusunda oluşturulan sonuçlar olmak
üzere iki kısımda verilecektir.
Aşağıdaki sonuçlar yapılan doküman analizi doğrultusunda oluşturulmuştur.
Türk ve Yunan usta müzisyenler tarafından yapılan ortak müzik çalışmalarının
ürünleri olan albüm ve konser kayıtlarının üç ana başlık altında toplanabileceği
sonucuna ulaşılmıştır. Bu başlıklar Osmanlı Müziği olarak da anılan ve günümüzde
Klasik Türk Müziği adıyla bilinen müziğe katkı sunan Rum ve Türk bestekarların
eserlerinin icrası , iki ülkede popüler olmuş günün sevilen şarkılarına söz yazılarak bir
ülkeden diğerine taşınmasıyla yapılan müzik alışverişleri sonucunda gerçekleşen icralar
ve aynı ezgilere sahip Türkçe ve Yunanca ortak anonim eserleri barındıran çalışmalar
olarak sınıflandırılabilir.
Yapılan albümlerde özellikle her iki ülkede de anonim olarak bilinen bazı
eserlerin sözlerinin Türkçe ve Yunanca anlamlarının aynı olduğu, bazı eserlerin
Yunanistan’da halen Türkçe sözleriyle söylendiği görülmektedir. Her iki kültürde de
kendine yer bulmuş bazı eserlerin ise Türkiye’de anonim olarak kayıtlı olmasına
rağmen Yunanistan’daki kaynaklarda Yunan söz yazarı ve besteciler üzerine kayıtlı
olduğu görülmüştür.
Yapılan albümlerde çoğunlukla iki toplumun ortak yönlerine, dostluk, barış
birliktelik mesajları içeren isimlere yer verildiği görülmektedir. Bu bağlamda Together
127
(Birlikte), Karşı, Ege’nin İki Yanı, Ege’nin Türküsü, İstanbul’dan Mektup, İstanbul’dan
Atina’ya Türküler, Anadolu Şarkıları gibi isimler kullanıldığı dikkat çekmektedir.
Albümlere ait tanıtım metinlerinde de ortak kültüre vurgu yapan ifadelerin yanında iki
kültür arasındaki benzerliklere değinildiği ve dostluk, barış, kardeşlik gibi ifadelerin
kullanıldığı görülmektedir. Şüphesiz buradaki etkinliklerin ortak yapılıyor olması her
zaman barış, dostluk amacını taşımıştır gibi bir yaklaşımda bulunabilmek mümkün
değildir. Bu amaca hizmet etmek için yapılmış olan çalışmalar olabileceği gibi maddi
kaygılar, Türk-Yunan yakınlaşma ortamından ticari anlamda faydalanma isteği,
sanatçıların bireysel müzik beğenileri, bireysel ilişkiler gibi durumların da etkili
olabileceğini unutmamak gerekir.
Özellikle 1999 yılında her iki ülkede de yaşanan büyük depremler sonrasında
iki ülke arasındaki ilişkilerde bir yumuşama olduğu ve sanatçıların bu dönemdeki ortak
etkinliklerinin arttığı görülmektedir. Bu dönemde her iki ülkenin tanınmış usta
müzisyenleri tarafından Türkiye ve Yunanistan’ın büyük şehirlerinde yapılan ortak
çalışmalar, yardım konserleri dikkat çekmektedir.
İki ülkede yapılan ortak konserler ve etkinliklerdeki konuşmalarında bazı
sanatçıların diğer devletin hükümetine iki ülke arasındaki sorunların çözümüne yönelik
telkinlerde bulunduğu görülmektedir. Bunun yanı sıra yapılan bazı albümlerin
kitapçıklarında bulunan
ifadelerin yeteri kadar araştırılmamış, bilimsel gerçekliği
tartışılabilecek temelsiz ifadeler olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Sonuç olarak sanatla, müzikle oluşan etkileşimlerin de her zaman dostluk ve
barış amacına yönelik olmadığı, bu etkinliklerin arasında belli fikirleri destekleyici
düşünsel temel oluşturulmaya çalışıldığı da görülebilmektedir. Bu bağlamda kitleleri
kolaylıkla toplayabilme imkanına sahip olan konserler, televizyon programları, sinema
ve dizi filmler gibi popülariteye dayalı etkinliklerin aynı zamanda ülkelerin en önemli
yumuşak güç unsurlarından olduğunu unutmamak gerekir.
Aşağıdaki sonuçlar Türk ve Yunan katılımcılarla yapılan görüşmeler
sonucunda elde edilen bulgular doğrultusunda oluşturulmuştur:
Bu araştırmanın sonuçları araştırmaya katılan Türk ve Yunan katılımcıların
yapılan Türk Yunan ortak müzik çalışmaları ile ilgili yaklaşımlarını belirttikleri
128
görüşlerinde daha çok olumlu ifadelere yer verdiklerini ortaya koymaktadır. Bu
bağlamda kullanılan olumlu ifadelerde katılımcılar bu çalışmaların; Türkiye ve
Yunanistan devletleri arasındaki ilişkilere olumlu katkı yapacağını, toplumlararası
dostluk ve barışın gelişmesine katkı sağlayacağını, toplumlararası kültürel uzlaşmaya
katkı sağladığını, iki toplum arasındaki iletişimin kolaylaşmasına ve özellikle
önyargıların azalmasına yönelik katkısı olduğunu düşünmektedirler.
Bazı katılımcılar bölgede bu doğrultuda çalışmalar yapan müzik ve enstrüman
öğretimi kurslarının açılmasının ortak yaşam zorunluluğunu yaşayan gençlerin
birbirleriyle tanışarak yakın ilişki kurmalarına olanak sağladığını düşünmektedirler.
Yapılan ortak müzik çalışmalarına bölgede yaşayan her iki toplumun da büyük
ilgi gösterdiğini ve birlikte katılabildiklerini, bu sayede iki kültürün yakınlaşmasına
olanak sağlandığını düşünen katılımcıların birinin “bu çalışmaların içindeki ırkçılık
duygusunu yok ettiğini” belirten ifadesi müziğin gerçek işlevleri ile halkların samimi
duyguları üzerinden yapılan ortak müzik çalışmalarının hangi boyutta etkiler
yaratabileceğini ortaya koyması bakımından önemlidir.
Katılımcıların önemli bir bölümü ortak müzik çalışmalarının bir arada yaşayan
Türk
ve
Yunan toplumlarının
birbirlerine
olan
bakış
açısını
değiştirdiğini
düşünmektedirler. Örneğin önceki yıllarda Yunanlıların bulunduğu yerlerde Türkçe
şarkı söylemek bir yana dinlemenin bile zor olduğunu, Yunanca müzik dinlerken
büyüklerinden tepki gördüklerini fakat bugün durumun Yunanlılarla birlikte aynı
sahnede Türkçe şarkılar söyleyebildikleri bir hale geldiğini belirten katılımcılardan
bazıları önceki yıllarda bölgedeki Türk azınlığa uygulanan siyasi baskılardan dolayı
azınlığın kendine ait kültürü yaşayamadığını ve yaşatamadığını belirtmiş ve bu gibi
çalışmaların kendileri için değerine vurgu yapmışlardır.
Katılımcılar yapılan ortak müzik çalışmalarıyla ilgili çoğunlukla olumlu
görüşlere sahip olmalarına rağmen bu çalışmalara olumsuz bakanlar, şüpheyle
yaklaştıklarını belirtenler de bulunmaktadır.
129
Batı Trakya’da bulunan, konserlerinde ve diğer etkinliklerinde Türk Yunan
ortak müzik çalışmalarına yer veren, her iki toplumdan üyelere sahip müzik
topluluklarının Toplumsal Uzlaşma ve Kültürel Etkileşime katkıları konusunda Türk ve
Yunan katılımcıların çoğunlukla olumlu görüş bildirmişlerdir. Katılımcıların önemli bir
bölümü bu çalışmaların toplumlar arasında uzlaşmaya, kültürel etkileşime katkısı
olduğunu düşünmektedirler.
Katılımcılar Batı Trakya’da bulunan ve Türk Yunan ortak müzik çalışmaları
yapan topluluklar sayesinde bölgede yaşayan toplumların iki dilde de seslerini duyurma
imkanına sahip olabileceklerini, farklı kültür ve değerlerin halklar tarafından
tanınabileceğini böylece Batı Trakya’da yaşayan Türk ve Yunan toplumları arasında
uzlaşmaya katkı sağlayacağını düşünmektedirler.
Katılımcıların bir kısmı, özellikle provalar ve konserler sırasında aynı sahneyi
paylaşan iki toplum üyelerinin birbirlerini daha iyi tanıma ve anlama fırsatı
yakaladıklarını belirtmişlerdir. Müziğin iki toplum arasında iletişimin sağlanması için
önemli bir araç olduğunu belirten Türk katılımcılardan bazılarının önceki yıllarda
Yunanca dilinin kendilerine gerekli olmadığını fakat Yunanistan vatandaşı olarak hem
Yunanca dilinin hem de müziğinin kendilerine lazım olduğunu düşündüklerini ifade
ettikleri görülmüştür.
Çoğu katılımcı bölgedeki müzik toplulukları tarafından gerçekleştirilen, Türkçe
ve Yunanca şarkılardan oluşan konserlerin bölgedeki insanların önyargılarından
kurtulmalarını sağladığını, bu tür etkinliklerin toplumun kolayca bir araya gelip daha
rahat iletişim kurmalarına olanak sağladığını ve Batı Trakya’da bulunan toplumların
birbirlerinin müziklerini anlamalarına olumlu katkıda bulunduğunu düşünmektedirler.
Bir kısım katılımcı ise bu çalışmaların her iki toplumun ortak dağar konusunda
bilgilenmesine olanak verdiğini düşündüklerini belirtmişlerdir. Bazı katılımcılar bu gibi
etkinliklerin sayılarının artması gerektiğini düşünmektedir.
Müziğin ortak dil olduğu, birleştirici bir role sahip olduğu, bu gibi çalışmaların
toplumlararası dostluk ve barışın gelişmesine katkı sağladığını ifade eden görüşler
katılımcılar tarafından sıkça dile getirilen ifadeler olarak dikkat çekmektedir.
130
Genel olarak olumlu görüşler ön plana çıkmakla beraber olumsuz görüş
bildirenler, yapılan çalışmalara şüpheyle yaklaşanlar, çalışmaların inandırıcı olmadığını
belirten, Batı Trakya’nın özel durumuna ve bölgede geçmişte yaşanılan olumsuzluklara
istinaden her zaman tedbirli olmak gerektiğini belirten bazı katılımcı görüşleri de
araştırmanın dikkate değer sonuçları arasında yer almaktadır. Bazı katılımcılar bu gibi
çalışmaların asimilasyon amacıyla gerçekleştirildiğine inanmaktadırlar.
Yapılan araştırmadan ulaşılan sonuçlara göre Türk ve Yunan katılımcıların,
Türk ve Yunan tanınmış usta müzisyenlerin (Zülfü Livaneli, Sezen Aksu, Maria
Farandouri, Mikis Teodorakis gibi) gerçekleştirdiği ortak müzik etkinlikleri konusunda
çoğunlukla olumlu görüşlere sahip oldukları görülmektedir.
Bazı katılımcılar yaptıkları işlerle başarılı olmuş ve ülkelerinde tanınmış olan
usta müzisyenlerin aynı sahneyi paylaşarak oluşturdukları görüntünün kendileri için
olumlu bir örnek oluşturduğunu düşünmektedirler. Toplumun gözü önünde gerçekleşen
bu gibi etkinlikler her iki halka mensup bireylerin birlikte güzel etkinlikler
gerçekleştirebileceğini göstermesi dışında verdiği dostluk ve barış mesajları bakımından
önemlidir.
Bazı katılımcılar usta müzisyenler tarafından gerçekleştirilen etkinliklerin iki
toplum arasında iletişimin kolaylaşmasına ve önyargıların azalmasına yönelik katkısının
yanı sıra Türkiye ve Yunanistan devletleri arasındaki ilişkilere de olumlu katkıda
bulunduğunu düşünmektedirler.
Bu sonuç
www.turkyunandostluğu.org
internet
sayfasında düzenlenen ankete Türk Yunan dostluğuna en çok katkısı olanların
%66.2’lik bir oranla sanatçılar olduğu cevabını veren katılımcıların görüşleriyle de
örtüşen bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yapılan araştırmanın sonuçlarına göre bu etkinliklere karşı tarafın tavrı
yüzünden şüpheyle yaklaştıklarını belirten, geçmişte bu gibi etkinliklerde yaşanmış olan
olumsuz durumları göz önünde bulundurarak ne olursa olsun temkinli olmanın
gerekliliğine vurgu yapan katılımcılar da bulunmaktadır. Yine Türk azınlığın usta
müzisyenler tarafından yapılan ortak çalışmalara büyük ilgi gösterdiğini fakat Yunan
131
tarafının iyi niyetli olmadığını düşünen katılımcıların olması araştırmanın önemli
sonuçları arasında yer almaktadır.
Katılımcılar ortak müzik çalışmalarının Türkiye ve Yunanistan ile Batı Trakya
Türk ve Yunan toplumlarının dostluk anlayışlarının geleceğine olumlu yönde katkıları
olduğu görüşünü genellikle kabul etmektedirler. Bununla birlikte usta müzisyen konser
ve etkinliklerinin sadece büyük şehirlere yansıdığı, bu yansımanın Batı Trakya’da
herhangi bir etkisi olmadığı, müzik ile birlikte diğer alanlarda da ortak çalışmaların
hayata geçirilmesi gerektiği görüşündedirler.
4.2.
Öneriler
BTTA’nın Türk-Yunan ilişkilerinin olumlu veya olumsuz seyrinden doğrudan
etkilendiği göz önünde bulundurularak Türkiye’nin bölgede yaşayan halkların iyi
ilişkiler içinde olması konusunda gereken desteği vermesi gerekmektedir. Bu anlamdaki
ilişkiler de müzik gibi kolay iletişim kurulabilen bir araç yardımıyla kolaylıkla
gerçekleştirilebilir.
Müziğin ülkelerin yumuşak gücünün önemli bir unsuru olduğu unutulmamalı,
ülkeler arasındaki iyi ilişkilerin gelişmesine en çok katkısı olduğu düşünülen sanatçılar
sürece daha fazla dahil edilmelidir. Bunun dışında kitleleri kolaylıkla toplayabilme
imkanına sahip olan konserler, televizyon programları, sinema ve dizi filmler
Türkiye’nin doğru tanıtımına katkı verecek şekilde planlanarak desteklenmelidir. Bu
bağlamda Türkiye kamu diplomasisine gereken önemi vermeli ve bu alandaki
çalışmalar artırılmalıdır. Özellikle Türk toplumunun farklı ülke vatandaşı olarak
yaşadığı Batı Trakya gibi bölgelerde Türk kültür ve medeniyetinin daha iyi tanınması
sağlanmaya çalışılmalıdır. Bu konudaki çalışmalar planlanırken ilk olarak bu bölgelerde
yaşayan Türklerin kendi öz kültürüne yabancılaşmaması için gerekli çalışmalar
yapılmalıdır.
Türkiye dışında farklı ülke vatandaşı olarak yaşayan soydaşlarımızın birer kültür
elçisi olduğu unutulmamalıdır. Bu bağlamda Türkiye açısından etkin bir kamu
diplomasisi için hiçbir hedef kitle göz ardı edilmemelidir. Türkiye Batı Trakya
bölgesinde örgütlenmiş olan Sivil Toplum Kuruluşlarını da işin içine katarak bölge
132
çocukları ve gençleri başta olmak üzere tüm BTTA’nın kendi öz kültürünü
yaşayabileceği ve yaşatabileceği kültürel etkinliklere destek vermelidir. Bugün Batı
Trakya’da Türk Müziği eğitimini Yunan öğretmenden almak zorunda kalan Türk
gençleri ve halk için gerekirse en ücra köylere kadar ulaşılarak Türk Müziği, Halk
Oyunları, Enstrüman öğretimi, Türkçe dil eğitimi kurslarının anadili Türkçe olan yetkin
öğretmenler tarafından verilmesi sağlanmalıdır. Bu sayede kendi diline ve kültürüne
hakim olan bir bireyin asimile olması söz konusu olmayacağından özellikle çocuklara
ve gençlere birlikte yaşadıkları toplumun dilini ve kültürünü çok iyi öğrenebilecekleri
kurslar ve eğitimlerin Türkiye tarafından kendi denetimi altında düzenlenmesi buradaki
temsilcilerimiz olan bireylerin yaşadıkları ülkede daha iyi konumlara gelebilmelerine,
dolayısıyla Türkiye’nin kamu diplomasisi alanındaki yetişmiş temsilcileri olmalarına
olanak sağlayacaktır.
Yumuşak gücün bir unsuru olan müzik ile ülkemizin temsil edilmesine
çalışılmalı, bu konuda çalışma yapan müzisyenler desteklenmelidir. Usta müzisyenlerin
ortak çalışmaları arttırılmalı, her iki ülke sınırlarında yaygınlaştırılmalı ve bunun yanı
sıra diğer değerlere yönelik etkinliklerle (Halk oyunları, yemek şenlikleri, halk bilim
etkinlikleri, ve bilimsel etkinlikler gibi…) desteklenmelidir.
Yapılan albümlerde her iki kültürde de kendine yer bulmuş bazı eserlerin
Türkiye’de anonim olarak kayıtlı olmasına rağmen Yunanistan’daki kaynaklarda Yunan
söz yazarı ve besteciler üzerine kayıtlı olduğu görülmüştür. Türkiye bu konudaki
yetersiz politikalarından dolayı farklı ülke ve kültürlerce sahiplenilen, kendi öz
kültürüne ait olan değerlerinin korunması ve yaşatılabilmesi amacıyla yapılacak nitelikli
çalışmalara gereken önemi ve desteği vermelidir.
133
KAYNAKÇA
“Batı Trakya’da 30 Türk Köyü Haritadan Siliniyor”, Yeni Batı Trakya, Sayı:71,
Şubat 1989.
Akgönenç, Oya, “Dış Politikada Diplomasinin Rolü, Önemi ve Metodları”,
Jeopolitik, 2009.
Alp, İlker, “Batı Trakya Türkleri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi Yay.,
Cilt: XI, Sayı 33, Ankara Kasım 1995.
Al-Taee, Nasser, “Voice Of Peace And The Legacy Of Reconciliation: Popular
Music, Nationalism And The Quest For Peace In The Middle East”, Popular Music,
Cambridge University Press, 2002, vol: 21 -1, 41 -61 p.
Balkaç, Zerrin, “Batı Trakya Türkleri”, Türkler Ansiklopedisi C.20, Yeni
Türkiye Yayınları, Ankara 2002.
Batıbey, Kemal Şevket, Batı Trakya Türk Devleti (1919-1920), Boğaziçi
Yayınları No:50, İstanbul 1979.
Bıyıklıoğlu, Tevfik, Trakya’da Milli Mücadele, II.Baskı, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Cilt-I, VII.Dizi, Sayı 25, Ankara 1987.
Çorluk, Murat, Stelios Kazantzidis, Anadolu Şarkıları albümü, AJS
Müzik,Türkiye 2008
Dede, Abdurrahim, Rumeli’nde Bırakılanlar (Batı Trakya Türkleri), Otağ
Matbaası, İstanbul 1975.
Dede, Abdürrahim, Balkanlarda Türk İstiklal Hareketleri, Türk Dünyası
Yayınları, İstanbul 1978.
Demirbaş, H.Bülent, Batı Trakya Sorunu, I.Baskı, Arba Yayınları, İstanbul
1996.
134
Dolunay Akgül Barış ve Eylem Akgül “Tarihsel Bir Perspektifte Türk Müzik
ve Sanatında Kültürel Paralellikler”, Kastamonu Eğitim Dergisi, Cilt No:15, Sayı 2,
2007.
Duygulu, Melih, Cihat Aşkın, Ege’nin Türküsü albümü, Kalan Müzik, Türkiye
2001
Erkal, Mustafa E., Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü, Der Yayınları, İstanbul
1997.
Erol, Ayhan, Popüler Müziği Anlamak: Kültürel Kimlik Bağlamında Popüler
Müzikte Anlam, Bağlam Yayınları, İstanbul 2002.
Fırat, Melek, “1945-1960 Yunanistan’la İlişkiler”, (Ed.) Baskın Oran, Türk Dış
Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, I.Baskı, Cilt-I,
İletişim Yayınları, İstanbul 2001.
Goodwin, Julia Anne, “Breaking Down Barriers: Music and the Culture of
Reconciliation in West Berlin 1961-1989”, Doctor of Philosophy, Department of
History The College Art & Science University Of Rochester, 2007.
Günay, Edip, Müzik Sosyolojisi, Bağlam Yayıncılık, İstanbul 2006.
Güvenç, Bozkurt, İnsan ve Kültür, Remzi Kitabevi, İstanbul 2005.
Haviland, William A., Kültürel Antropoloji, Kaktüs Yayınları, İstanbul 2002.
International Affairs Agency, File on the Problems of Turkey, The Western
Thrace Turks Issue in Turkish-Greek Relations, Promat Basım Yayın Sanayi ve Ticaret
A.Ş., İstanbul 1992.
Kallimopoulou, Eleni, “Paradosiakά: Music, Meaning and Identity in Modern
Greece, Ashgate, Cornwall, 2009.
Kaplan, Ayten, Kültürel Müzikoloji, Bağlam Yayıncılık, İstanbul 2005.
Kompotiati, Sofia, “Batı Trakya’da Müzikolojik Araştırma”, Meriç’in İki
Yakası, Lozan Mübadilleri Vakfı Yay. İstanbul 2008.
135
Lipsitz, George, Dangerous Crossroads, Popular Music, Postmodernism and
The Poetic of Place, New York. 1994.
Macar, Elçin, “Çuvala Sığmayan Mızrak”, Radikal Gazetesi, 11 Mart 2006.
Martı, Metin (Yayına Hazırlayan), İlk Türk Komitacısı Fuat Balkan’ın Anıları,
I. Baskı, Arma Yayınları, İstanbul 1998.
Mavrommatis,, ,Yorgos, Dilek Koç Sevdalım Aman albümü, Pera ProductionGeneral Publishing Company, Türkiye ve Yunanistan 2010
Metaxas, Nikiforos, “Hristos Hatzopulos, Trakyamın Can Şarkısı albümü” Ada
Müzik, Türkiye 2007
Nye, Joseph S., Dünya Siyasetinde Başarının Yolu-Yumuşak Güç”çev. Rayhan
İnan Aydın, Elips Yay, Ankara 2005.
Oran, Baskın, Türk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya Sorunu, Güncelleştirilmiş
İkinci Basım, Bilgi Yayınevi, Ankara Ekim 1991
Oran, Baskın, Türk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya Sorunu, Mülkiyeliler
Birliği Vakfı Yayınları, Ankara 1986
Ozankaya, Özer, “Ulusal Toplumun ve Ulusal Kültürün Kurucu Ögeleri”,
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 10, Sayı 3, Ankara 1992.
Ömeroğlu, Aydın, Batı Trakya Türklerinin Bölge Ekonomisindeki Yeri ve
Geleceği, Diyalog Yay, İstanbul 1998.
Perin, Celal, Nevrekoplu Celal Bey’in Hatıraları Batı Trakya’nın Bitmeyen
Çilesi, I.Baskı, Arma Yayınları, İstanbul 2000.
Pettitt, Stephen, “Peace Leaps The Wall: Review of An Historical Music
Occasion”, The Times,19.08.1987.
Popoviç, Aleksandre, Balkanlarda İslam, çev.:Komisyon, İnsan Yay, İstanbul
1995.
136
Sağlam, Feyyaz, “Yunanistan (Batı Trakya) Türkleri Edebiyatı Üzerine
İncelemeler”, Avustralya Batı Trakya Türkleri İslam Derneği Yayınları, Cilt: IV, İzmir
1996.
Salışık, Selahattin, Türk-Yunan İlişkileri Tarihi ve Etniki Eterya, Kitapçılık
Ticaret Ltd. Şirketi Yayınları, İstanbul Kasım 1968.
Slobin, Mark, Subcultural Sounds: Micromusic of West, Wesleyan University
Press, 1992.
Smith, Anthony D., Milli Kimlik, İletişim Yayınları, İstanbul 1999.
Sönmezoğlu, Faruk, Türkiye-Yunanistan İlişkileri & Büyük Güçler, Kıbrıs, Ege
ve Diğer Sorunlar, Der Yayınları, İstanbul 2000.
Tavkul, Ufuk, “Kültürel Etkileşim Açısından On İki Hayvanlı Türk
Takviminin Yayılışı”, Ankara Üniversitesi Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, Cilt
4, Sayı 1, Ankara 2007.
The Minority Rights Group, Minorities in Balkans, Report No. 82, London
1989, s. 32, 34.
Uçan, Ali, Türk Müzik Kültürü, Müzik Ansiklopedisi Yayınları, Ankara 2000.
Williams, Raymond, Kültür, İletişim Yayınları, İstanbul 1993.
Yıldırım, Ali ve Şimşek, Hasan, Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri,
Seçkin Yayıncılık, 8. Baskı, Ankara 2011.
Yıldız, Ethem ve Ak, Muammer, Doğu Karadeniz’de Kültürel Kimlik, Çatı
Yayınları, İstanbul 2002.
137
TEZLER
Aarbakke, Vemund, The Muslim Minority Of Greek Thrace, Bergen
Üniversitesi, Basılmamış Doktora Tezi, Norveç 2000.
Albayrak, Umut, Kültürel Uzlaşma ve Müzik: Kıbrıs’daki Türk ve Rum
Toplumlar Arasındaki Uzlaşmaya Yönelik Müziksel Diyaloglar, Dokuz Eylül
Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, Müzik Bilimleri Anabilim Dalı, Basılmamış
Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2008.
Bayram, Erhan, Bosphorus Topluluğu’nun 1985-2000 yılları arasında Türkiye
ve Yunanistan’daki Etkileri, İstanbul Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Türk Müziği Anabilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2011.
Çızmaz, Ertuğrul, Batı Trakya Türk Azınlığı Hukuki Statüsü Çerçevesinde
Eğitim Haklarının İhlali, Ufuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,Uluslararası
İlişkiler Anabilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2009.
Parmaksızoğlu, Duygu, The Turks of Western Thrace: an EU Minority,
Marmara University, European Union Institute, Politics and International Relations
Department, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2004.
Ünay, Bora,
Türk-Yunan İlişkilerinde Temel Sorunlar ve 1999 Sonrası
Yumuşama Dönemi, Atılım Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler
Anabilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2007.
Varlı, Özlem Doğuş, Kültürel Kimliğin Değişim-Oluşum Sürecinin Kadın
Kimliği ve Müziğine Yansıması: Afyon, Trabzon, Kıbrıs, İstanbul Örneklemleri, İstanbul
Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Müzikoloji ve Müzik Teorisi Anabilim
Dalı, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul 2007.
138
İNTERNET KAYNAKLARI
“Antakya Medeniyetler Korosu Washington Büyükelçisine Konser Verdi.”,
http://www.hataygundem.com/kultur_sanat_haberleri/5563-antakya-medeniyetlerkorosu-washington-buyukelcisine-konser-verdi-haberi.html, (22/04/2012)
“Balkanatolia”, http://www.balkanatolia.gr/Bio.aspx, (04.05.2012)
“Balkanotlia
Grubu
Resmi
İnternet
Sayfası,”
http://www.balkanatolia.gr/Bio.aspx,(20.04.2012)
“Boğaziçi
Gösteri
Sanatları
Topluluğu
Resmi
İnternet
Sayfası”,
http://www.bgst.org/bgst/hakkinda.asp, (08.09.2011)
“Dilek Koç Resmi İnternet Sayfası”,www.dilekkoc.com (26.05.2012)
“Hristos
Hatzopulos
Resmi
İnternet
Sayfası”,
http://www.christoshatzopoulos.gr, (21.04.2012)
“Jeunesses
Musicales
International
(JMI)”,
http://www.jmi.net/page.php?n=2&s=1, (01.03.2012)
“Jeunesses
Musicales
International”,
http://www.andmuzikvakfi.com/tr/jmTurkey/index.html, (01.03.2012)
“Kardeş Türküler Projesi”, http://kardesturkuler.com/biz.htm, ( 12.12.2012)
“Melihat Gülses Resmi İnternet Sayfası”, http://melihatgulses.net/Biyografi,
(21.04.2012)
“Sezen
Aksu
Resmi
İnternet
Sitesi”,
http://www.sezenaksu.com.tr/sezen/default.aspx,(18.05.2012)
“Stelios
(12.05.2012)
Kazantzidis”,
http://www.stelios-kazantzidis.gr/index1.html,
139
“Tarihteki İlk Türk Cumhuriyeti Olan Batı Trakya Türk Cumhuriyeti
Bayrağı”, http://www.batitrakyalilar.com/dev/bayrak.asp, (06.06.2012)
“Theodorakis
Erdoğan’dan
Efeste
Konser
İzni
İstedi.”
http://www.netgazete.com/News/696956/theodorakis_erdogandan_efeste_konser_izni_i
stedi.aspx, (30.05.2012)
“Türk
Yunan
Dostluğuna
En
Çok
Katkısı
Olanlar”,
http://turkyunandostlugu.org/index.php?option=com_poll&id=15:tuerk-yunandostluuna-en-cok-katks-olanlar, (12.07.2012)
“Türkiye Cumhuriyeti İle Yunanistan Krallığı Arasında Kültür Anlaşması
1951”,
http://www.bttadk.org/TR/Pages.asp?islem=openpage&Page=127&yid=96,
(26.12.2011)
“Yair
Dalal,
Lubna
Salameh
ve
‘Shalom
İnshallah”
http://www.salom.com.tr/news/print/15153-Yair-Dalal-Lubna-Salameh-ve-Shalominshallah.aspx, (10.04.2012)
“Zülfü
Livaneli
Mikis
Teodorakis
Kalimnos
Konseri”,
http://www.livaneli.net/konserler/kon14.html, (14.04.2012)
“Zülfü
Livaneli
Resmi
İnternet
sayfası”,
http://www.livaneli.net/vitrin.asp?kn=muz,b,o, (14.04.2012)
Akçadağ,
Emine,
“Türkiye’de
ve
Dünyada
Kamu
Diplomasisi”,
www.kamudiplomasisi.org/pdf/emineakcadag.pdf, (11.04.2012).
Çolakoğlu,
Konferansı”,
Selçuk,
“Sydney
Üniversitesi
Kültürler
Arası
Etkileşim
http://www.usakgundem.com/yazar/1521/sydney-%C3%BCniversitesi-
k%C3%BClt%C3%BCrler-aras%C4%B1-etkile%C5%9Fim-konferans%C4%B1.html,
(10.04.2012)
Işıklar, Aykut, “Antakya Medeniyetler Korosu Viyana Votiv Kilisesi'nde”,
http://www.bugun.com.tr/kose-yazisi/95282-antakya-medeniyetler-korosu-viyana-votivkilisesi-nde-makalesi.aspx, (22.04.2012)
140
Kılıç,
Abdullah,
“İstanbul’dan
Mektup
Var”,
http://arsiv.zaman.com.tr/2001/12/16/kultur/h1.htm, (24.05.2012)
Oburoğlu, Fuat, “Külhani Şarkıların Varolma Nedenlerine Bir Bakış,
http://rebetikoral.blogspot.com/p/kulhani-sarkilar.html, (22.10.2011)
Sanberk, Özdem ve Altınay, Hakan, “Kamu Diplomasisi ve Yumuşak Güç”,
Sabah Gazetesi, 8 Ocak 2008,
http://arsiv.sabah.com.tr/2008/01/08/haber,A9BC3A84BEF146B2BF13D4F0ED804C0
8.html , (11.01.2012)
Tay,
Ercan,
“Batı
Trakya
Türkleri”,
http://www.tasam.org/images/tasam/tay.pdf, (06.01.2011)
ALBÜMLER
Aşkın, Cihat, Ege’nin Türküsü, Kalan Müzik, Türkiye 2001.
Boğaziçi, Gösteri Sanatları Topluluğu, Kardeş Türküler in Concert, Kalan
Müzik, Türkiye 2004.
Bosphorus Topluluğu, 540 Yıl Sonra, Yunanistan 1994
Bosphorus Topluluğu, Anadolu Feneri-Türk ve Rum Aşk Türküleri, Ada
Müzik, Türkiye 1994.
Bosphorus Topluluğu, Atina Herod Attikus Tiyatrosu Canlı Kaydı, Yunanistan
1990
Bosphorus Topluluğu, Balkan Düşleri, Ada Müzik, Türkiye 1996.
Bosphorus Topluluğu, Heybeli'den Son Vapur, Ada Müzik, Türkiye 2002.
Bosphorus Topluluğu, İstanbul’un Rum Bestekarları, His Master’s Voice,
Yunanistan 1987.
141
Bosphorus Topluluğu, Labirent’in Sesi, Türkiye ve Yunanistan 2000.
Bosphorus Topluluğu, Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik - Eğlence Müzikleri
ve Zeybekler, Ada Müzik Türkiye 2004
Bosphorus Topluluğu, Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik - Mevlevi Ayinleri ve
Bektaşi Nefesleri, Ada Müzik Türkiye 2004
Bosphorus Topluluğu, Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik - Rum ve Türk
Bestekarlar,Ada Müzik Türkiye 2004
Bosphorus Topluluğu, Osmanlı İmparatorluğu'nda Müzik - Rum ve Türk
Bestekarlar&Anadolu Aşıkları, Ada Müzik, Türkiye 2004.
Bosphorus Topluluğu, Pallas Konseri Canlı Kaydı, Lyra Music Company,
Yunanistan 1988.
Erçetin, Candan, Aman Doktor, DMC Müzik Yapım, Türkiye 2005.
Farandouri, Maria ve Livaneli, Zülfü, Suyun Belleği, AJS Müzik Türkye 2011.
Farandouri, Maria, Maria Farandouri Livaneli Söylüyor, EMİ, Türkiye 1982.
Gülses, Melihat, İstanbul’dan Atina’ya Türküler, Akustik Müzik Türkiye 2000.
Hatzopulos, Hristos, Trakyamın Can Şarkısı, Ada Müzik, Türkiye 2007.
Kazantzidis, Stelios, Anadolu Şarkıları, AJS Müzik,Türkiye 2008.
Ketencoğlu, Muammer, İzmir Hatırası – Eski İzmir’den Türk Rum ve Yahudi
Türküleri, Kalan Müzik, Türkiye 2007.
Koç, Dilek, Sevdalım Aman, Pera Production-General Publishing Company,
Türkiye ve Yunanistan 2010.
Pekkan, Ajda, Ajda Pekkan’s Greek Songs, AJS Müzik Türkiye, 2010.
Şenlendirici, Hüsnü ve Trio Chios, Ege’nin İki Yanı, Doublemoon, Türkiye
2010.
142
Teodorakis, Mikis ve Livaneli, Zülfü, Birlikte (Together), İda Müzik, Türkiye
1997.
Türkan, Derya ve Sinopoulos, Sokratis, İstanbul’dan Mektup, Golden Horn
Records,ABD 2001.
Yeni Türkü Grubu, Külhani Şarkılar, Göksoy Plakçılık, Türkiye, 1994.
KİŞİSEL GÖRÜŞMELER
Hatzopulos, Hristos, Kişisel Görüşme, (19.04.2012)
Mustafa, Mehmet, Kişisel Görüşme, (18.04.2012)
143
EKLER
Ek-1 : Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan Krallığı Arasında Kültür Anlaşması
(1951)
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Krallığı Hükümeti, dostane bir
işbirliği ve mübadele suretiyle fikir, güzel sanatlar ve bilim alanında kendi ülkeleri
arasında olabildiğince tam bir uzlaşı elde etmek ve aynı zamanda ülkelerinin sosyal
yaşamının ve kurumlarının karşılıklı olarak anlaşılmasını sağlamak amacıyla bir
anlaşma akdini arzu ettiklerinden bu amaçla anılan Hükümetler tarafından usulüne
uygun olarak yetkili kılınan temsilciler aşağıdaki hususlarda uzlaşmışlardır:
Madde-1: Her Akid Hükümet, kendi ülkesi üzerinde bulunan üniversitelerde veya diğer
öğretim kurumlarında, diğer Akid Hükümet ülkesinin dil, edebiyat ve tarihinin veya
bunlara ilişkin başka konular hakkında kürsüler kurulmasını, dersler veya konferanslar
düzenlenmesini sağlamak için elinden geleni yapacaktır.
Madde-2: Her Akid Hükümet, diğerinin ülkesi üzerinde o ülkede kültür enstitüleri
kurulmasını düzenleyen mevzuatın genel hükümlerine uymak koşuluyla bu gibi
enstitüler kurulabilecektir.
Madde-3: Akid Hükümetler, kendi ülkeleri arasında, üniversite personeli, profesörler,
öğrenciler, bilimsel araştırma yapanlar ve teknisyenlere diğer meslekler ve faaliyetler
temsilcilerinin diğerini özendireceklerdir.
Madde-4:Eğer bir Akid Hükümet üniversite veya bilimsel enstitülerinin kayıt ve sair
ücretleri bir ülkede diğerinden daha yüksek ise ücretleri daha yüksek olan Akid
Hükümet, diğer ülkede okuyan kendi öğrenci sayısını göz önünde tutarak ücretleri
belirli bir öğrenci sayısı için diğer Akid Tarafın ülkesinde cari meblağa indirmek
olanağını öngörecektir.
Madde-5: Her Akid Hükümet, diğer Akid Hükümet ülkesinin öğrencilerinin ve
üniversite mezunlarının (gradué) araştırma ve incelemelerde bulunmalarına veya teknik
bilgilerini geliştirmelerine olanak sağlamak amacıyla kendi ülkelerinde bir süre
144
kalabilmelerini sağlamak için, inceleme bursları ve parasal yardım tahsisata ihdas
edecektir.
Madde-6: Akid Hükümetler, fikir, sanatsal, bilimsel, medeni ve sosyal faaliyetleri
alanında karşılıklı yardım amacıyla kendi ülkesinin bilim dernekleri arasında en sıkı
işbirliğini alabildiğince özendireceklerdir.
Madde-7: Her Akid Hükümet, kendi ülkesi üzerinde diğer tarafın vatandaşları veya bir
vatandaşlar grubu tarafından yapılan bilimsel ve kültürel araştırmalar, diğer tarafın
talebi üzerine ve fiili imkan oranında kolaylaştıracaktır.
Madde-8: Akid Hükümetler, yasal bir akademik unvan verilmesi veya belirli
durumlarda mesleki bir amaç ile bir veya diğer memleket ülkesinde yapılan sınavlara
gerek giriş ve gerekse terfi imtihanlarına, öbür ülkede karşılıklı olan sınavların
denkliğinin tanınması koşullarını inceleyecektir.
Madde-9: Her Akid Hükümet, (a) kendi ülkesinde diğer ülkenin (b) bu ülke de buna
karşın kendi ülkesinde öbür ülkenin üniversite personeline, profesörlerine, yüksek ve
aynı zamanda orta öğretim öğrencilerine mahsus tatil kursları düzenlemesini
özendirecektir.
Madde-10: Akid Hükümetler, kültürel ve mesleki işbirliğini geliştirmek amacıyla bu
maksatla seçilmiş, heyetlerin karşılıklı ziyaretlerini "davet ve parasal yardım yoluyla"
özendireceklerdir.
Madde-11: Akid Hükümetler, eğitim amacı güden ve kendi ülkelerince tanınmış olan
gençlik ve ergin kuruluşları arasında işbirliğini özendireceklerdir. Spor ve izcilik
alanında yakınlaşma, temas ve karşılıklı yardımlara özendirmek ve geziler ve izcilik
kampları düzenleyeceklerdir.
Madde-12: Akid Hükümetler, aşağıdaki araçlarla her ülkede diğerinin kültürünün daha
iyi tanınmasını sağlamak amacıyla birbirlerine karşılıklı yardımda bulunacaklardır. a)
Kitaplar, süreli yayınlar ve diğer yayınlar, b) Konferanslar ve konserler, c) Sanat
sergileri ve kültürel nitelikli diğer sergiler, d) Tiyatro temsilleri, e) Radyo, filmler,
plaklar ve diğer mekanik araçlar.
145
Madde-13: İki ülkenin fazla parçalarına sahip bulundukları eski eserlerle müze eşyasını
mübadele etmek, arkeolojik kazı ve araştırmalarına tarihsel anıtların tamiri veya
restorasyonu faaliyetlerinden komşu ülkenin ilgili uzmanlarını bilgilendirmek veya
onları bu faaliyetlere katılmaya davet etmek, bu suretle gerek faaliyetlerin
gerçekleştirilmesinde, gerekse elde edilen sonuçların değerlendirilmesinde karşılıklı
işbirliğini sağlamak, Her Akid ülkesinin kendi mevzuatları çerçevesinde, eski eşya ile
müze
eşyasının
kalıplarının
alınmasına,
kütüphanelerde
muhafaza
olunan
elyazmalarının fotokopilerinin çıkarılmasına, bu el yazmalarının geçici öbür tarafa nakil
ve fazla sayılarının mübadele olunmasına, tarih incelemeleri için (mahkeme ve kadastro
arşivleri de dahil olmak üzere) her türlü Devlet arşivi sicil ve belgelerinden
yararlanılmasına karşılık olarak izin vermek, hususlarında Akid Hükümetler
yekdiğerine yardım edeceklerdir.
Madde-14: Akid Hükümetler, her iki ülkede yayınlanan okul kitaplarının iki ülkeden
her biri hakkında yanlışlıklar içermemesine, kendi mevzuatlarının kabul ettiği sınırlar
içinde özen göstereceklerdir.
Madde-15: İki ülkenin içinde bulundukları coğrafi bölgeyi ilgilendiren kültürel ve
bilimsel sorunları incelemek için uzman toplantılarıyla ve konferansları özendirmenin
uygun olup olmayacağı hususunda Akid Hükümetler danışmada bulunacaklardır.
Madde-16: İşbu Anlaşmanın uygulanmasını teminen, behemehal Devlet memuru
olmaları gerekmeyen dört üyeden oluşan bir sürekli karma komisyon kurulacaktır. Bu
komisyon, biri merkezi Ankara'da ve Türk üyeden, diğeri merkezi Atina'da ve Yunanlı
üyeden oluşmak üzere ki şubeyi içerecektir. Her şubenin iki üyesi bulunacaktır. Türkiye
Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye Dışişleri Bakanlığı ile anlaşarak Türk şubesinin üyesini
ve Yunan Eğitim Bakanlığı, Yunan Dışişleri Bakanlığı ile anlaşarak Yunan şubesinin
üyesini atayacaktır. Her liste, onay için diplomatik yolla diğer Akid Hükümete
sunulacaktır.
Madde-17: Karma sürekli komisyon her kez gerektiğinde ve yılda en az bir kez, sıra ile
Türkiye'de ve Yunanistan'da genel heyet halinde toplanacaktır. Bu toplantılarda
komisyonlar, başkentinde toplantının yapılacağı ülkenin hükümeti tarafından atanacak
beşinci bir üye ile tamamlanacaktır.
146
Madde-18:Karma komisyonun başlıca görevlerinden biri, bir genel heyet toplantısı
sırasında, işbu Anlaşmanın uygulanmasına ilişkin ayrıntılı önerilerde bulunmak
olacaktır. Akid Hükümetlerin onayından sonra, bu öneriler işbu Anlaşmayı eklenecek
bir ek halinde toplanacaktır. Akid Hükümetlerin onayı nota teatisi suretiyle tebliğ
edilecektir.
1- Bundan sonra, Karma Komisyon Anlaşmanın işleyişini inceleyecek ve ekte
yapılması zorunlu görülecek her türlü değişikliği Akid Hükümetlere önerecektir.
2- Sürekli Karma Komisyon toplantıları arasında ekte değişiklik yapılması,
şubelerden her biri tarafından diğer şubenin izniyle önlenebilecektir.
3- Ekte yapılacak değişiklik, Akid Hükümetlerin onayından sonra yürürlüğe
girecektir. Bu onay nota teatisi suretiyle tebliğ edilecektir.
Madde-19: Her Akid Hükümet, işbu Anlaşmanın uygulama alanına giren hükümlerin
yerine getirilmesine yardım edecek kuruluşlar veya kişileri atamak olanağına sahip
olacaktır.
Madde-20: İşbu Anlaşma onaylanacak onay belgeleri Atina'da teatisinden 15 gün sonra
yürürlüğe girecektir.
Madde-21: İşbu Anlaşma, en az beş yıl süreyle yürürlükte kalacaktır. Bundan sonra ve
işbu sürenin sona ermesinden en az altı ay önce Akid Hükümetlerden biri tarafından
feshedilmedikçe Akid Taraflardan birinin feshi ihbar ettiği tarihi izleyecek altı aylık
sürenin sona ermesine kadar yürürlükte kalacaktır 195.
Yukarıdaki hükümleri onaylayan aşağıda imzaları bulunan temsilciler işbu
Anlaşmayı imzaladılar ve mühürlediler. 20 Nisan 1951 tarihinde, Ankara'da iki örnek
olarak düzenlenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına Faik Zihni Akdur
Yunanistan Krallık Hükümeti adına Alexandre Contoumas
195
“Türkiye
Cumhuriyeti
ile
Yunanistan
Krallığı
http://www.bttadk.org/TR/Pages.asp?Page=127 ,(26.12.2011)
Arasında
Kültür
Anlaşması”,