14 ŞUBAT Efsaneleri... - Soyak Olympiakent Site Yönetimi

Transkript

14 ŞUBAT Efsaneleri... - Soyak Olympiakent Site Yönetimi
Editörden
Ayşe DEMİR
[email protected]
GÜNEŞ ve RÜZGAR
Güneş ve Rüzgâr, hangisinin daha güçlü olduğu konusunda tartışırlar.Ve Rüzgâr;
“Sana benim daha güçlü olduğumu kanıtlayacağım”
Der.
“ Şuradaki yaşlı adamı görüyor musun, hani şu üstünde
palto olan. Bahse girerim, o paltoyu üstünden senden
çok daha çabuk söküp alabilirim.”
Bu denemeye razı olan güneş bir bulutun arkasında
durarak, rüzgârın gücünü seyretmeye başlar. Rüzgâr
bir fırtına gücüyle eser.
Ancak rüzgâr şiddetini ne kadar arttırırsa yaşlı adam da
paltosuna o kadar sarınır.
Sonunda rüzgâr pes edip, durulur ve güneş bulutun
arkasından çıkarak yaşlı adama sıcacık gülümser.
Bunu gören yaşlı adamın yüzünde bir hoşnutluk ifadesi belirir.
Ve paltosunu çıkarır.
İddiayı kazanan güneş, rüzgâra;
Sitemiz Soyak Olympiakent
Dergisi İmtiyaz Sahibi
Ayşe DEMİR
Yazı İşleri Müdürü
Ercan DEMİR
Yayın Kurulu
Salih KARAHAN
Teoman MAT
“ Dostluk ve naziklik, her zaman haşinlik ve zorbalıktan
daha güçlüdür” der.
Sevgili Soyak Olympiakent Sakinleri, yukarıda sizlerle
beğenerek okuduğum bir yazıyı paylaşmak istedim.
Bizlerde güneş gibi olalım, pozitifliğimizle, sıcaklığımızla çevremizi ısıtalım. Misal asansörde bir komşumuzla
karşılaştık, suratı asık zorla selam veriyor-vermiyor arası, arkasından ne kadar suratsız-soğuk diye düşünürüz, ama onun yerine güler yüzle bizi selamlayan bir
komşumuzla karşılaşınca, çok mutlu oluruz, ne kadar
iyi birisi diye düşünürüz. değil mi? O zaman bizde iyi
olan konumunda olalım, bir merhabayı bir tebessümü
çevremizden esirgemeyelim.
Çevremizle iyi iletişim içinde olmanın temelinde herşeye sevgi ile bakabilmek yatar diye düşünüyorum.
Sevmenin ve sevginin kıymetini bilen herkesin Sevgililer gününü kutlar.
Selam sevgi ve saygılarımı sunarım.
Danışma Kurulu
Şevket YUYUCU
Ersin Çalışkan
Aydın YILMAZTÜRK
Hızır YILMAZ
Hüseyin MERT
Mehmet ŞAHİNSOY
Dr. Y. Taner Bayram
Yapım
CANAY AJANS
Tel: +90 (212) 671 73 20-21
Fax: +90 (212) 671 73 22
İ.O.S.B. Giyim Sanatkarları Sitesi
3. Ada C Blok No:32
İkitelli / Küçükçekmece / İstanbul
Grafik Tasarım
Burcu YÜKSEL ÇETİNTAŞ
Baskı
Has Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.
Sitemiz Soyak Olympiakent Dergisi 5187 Sayılı kanunun 7. maddesi gereğince T.C. KÜÇÜKÇEKMECE CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’nı izni ile yayınlanmaktadır.
AKTUEL
İÇİNDEKİLER
4
06-10
18-28
Etkinlik
Spor
06 Başkandan Mesaj
18 Sitemizdeki Teknik Yapılanma
08 Şevket Yuyucu’nun Vedası
24 Uludağ
10 Dr. Yıldırım Taner Bayram
28 Olympiakent’te Karne Heyecanı
34-38
44-56
Kültür&Sanat
Sağlık
34 Çocoğun Okul Başarısı Nasıl Artar?
44 14 Şubat Efsaneleri
36 Atakent Siteler Birliği Derneği Kuruldu
54 Astım
38 Tenis Gündemi
56 Erkeklerde Kemik Erimesi
5
Yönetim Kurulu Başkanı
ŞEVKET YUYUCU
BAŞKANDAN MESAJ
Sevgili,
Dergimizin 2011 yılındaki bu ikinci sayısı üzerinden hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Aslında bu yazım aynı zamanda bir veda yazısı.
Daha önceki yazılarımı okuduysanız eğer, benim site yönetim anlayışım ve olaylara yaklaşım tarzım hakkında az da olsa bir fikir sahibi
olmuşsunuzdur diye düşünüyorum. Göreve
geldiğimiz ilk günden itibaren, sitemizin sorunlarını çözmek amacıyla, Yönetim kurulu olarak
her alanda yeni bir yaklaşım göstererek ve birer
beyaz sayfa açarak ön yargısız bir şekilde olaylara yaklaşmaya çalıştık. Bu sorunlar bağlamında
en önemli kesişme noktalarımızdan biri olan
Belediyemizle yakın diyaloğa girdik ve karşılıklı iyi niyet çerçevesinde bir çok konuda (Duvar
yapımı, tartan pist yapımı, Yönetim binası, siteye
ağaç ve çiçek alımları gibi) iyi bir noktaya geldik.
Biz bunu yaparken tamamen siyaset üstü ve
sadece sitemizin sorunlarını ön planda tutarak
hareket ettik.
Bildiğiniz gibi sitemizde dokuz ana bölge bulunmakta ve bu bölgelerin Blok temsilcilerinin
seçtiği Bölge Başkanları da sitemizin Yönetim
Kurulunu oluşturmaktadır. Bu dokuz kişi de kendi aralarında sitenin başkanlık divanını seçmektedir. Zaman içerisinde anlaşıldı ki, Site yönetim
kurulu içindeki uyumlu ve verimli işbirliğimize
rağmen, ben kendi bölgemdeki blok temsilcilerimin bir kısmıyla, bu kadar büyük bir sitenin
gerektirdiği vizyon, problemlere yaklaşım şekli
ve yönetim anlayışı açısından farklı yönlerde
Soyak Olympiakentliler
ilerlemişiz. En son yaptığımız rutin bölge toplantımızda bu durum
ön plana çıktı ve toplantı gündemimizde olmamasına rağmen ve
benim tüm temsilcilerimize katılma fırsatı vereceğimiz ve başkanlık seçimi gündemli ayrı bir toplantı düzenleme önerime rağmen,
bazı temsilcilerimiz hemen o toplantıda başkanlık seçimini yapmak
konusunda ısrarcı oldular. Yapılan bu ani oylamada ben artık tekrar aday olmadım ve diğer bir temsilci arkadaşımız bölge başkanı
ve site yönetim kurulu üyesi seçildi. Dolayısıyla benim tüm sitenin
Yönetim Kurulu Başkanlığı görevim de bu şekilde sona ermiş oldu.
Bu durumda gösteriyor ki, şu anki yönetim planı, bizim gibi büyük
bir site için uygun değildir. Çünkü yalnızca bir bölgede bir grupla
oluşan görüş ayrılığı tüm sitenin yönetimde sürekliliğini ve istikrarını etkileyebilmektedir. Site Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarımız bu
durum karşısında dayanışma göstermek ve topluca istifa etmek istediler. Ancak, benim birlikte başladığımız işlerin tamamlanabilmesi
yönündeki ısrarlı ricalarım sonucunda şimdilik devam kararı aldılar.
Benim onların bu görevi başarıyla sürdüreceklerine olan inancım
tamdır. Bu 8 aylık görevim esnasında anladığım şudur ki, bu tür görevler her kesimle ortak vizyon ve yönetim yaklaşımı gerektiriyor
ancak bunu sağlamak pratikte çok zor olabilmektedir. Benim görüşüme göre buradaki vizyon farkı veya anahtar soru şudur:
Soyak Olympiakent Sitesi,
- Şeffaf ve Kurumsal yönetimiyle,
- Kamu kurumu gibi değilde profesyonelce ve performansa dayalı
yönetilen,
- Halkla ilişkiler, sosyal ve kültürel etkinlikleriyle,
- Spor faaliyetleriyle,
- Geniş yeşil alanlarıyla,
- Yaptığımız yatırımın değerinin sürekli arttığı bir marka,
- Herkesin gıptayla baktığı,
- Burada oturmak için can attığı,
- Çevresindeki yeni sitelerle her alanda yarışan
bir site mi olacak ? yoksa
- Mevcut durumun zar zor korunduğu, korunmaya çalışıldığı,
- Aidatlar artmasın veya düşsün diye ekstra hiçbir şeyin yapılmadığı,
- Evlerimizin değerlerinin yerinde saydığı veya gerilediği,
- Kiraların artmadığı veya düştüğü,
- Sürekli yönetim sorunlarıyla boğuşan,
- Site yönetimine bile siyasetin bulaştırılmak istendiği,
- 6-7 ayda bir başkanın değiştiği,
- Düzgün ve katkı vermek isteyen insanların kendini geri çektiği,
- Sitenin markasına güvenerek ev alanların bir bir terk ettiği,
- Çevresindeki yeni sitelerle yarışı tamamen kaybetmiş,
- Buranın aslında yarı değerindeki TOKİ konutlarından bir farkı kalmayan
bir sitemi olacak?
İşin özü burada yatmaktadır. Eğer kısa sürede bu konu netleşip
süreklilik arz edecek şekilde sitemiz vizyonundaki yerini güçlü bir
şekilde korumaz ise korkarım sitemizin akibeti yukarıdaki sorunun
ikinci kısmı yönünde olacaktır. Ben sitemiz kat maliklerinin büyük
çoğunluğunun yukarıdaki soruyu birinci kısmındaki gibi cevaplayacağından eminim. Ancak bunun böyle olması için herkes elinden
geleni yapmak ve katkı sunmak zorundadır. Bunun asgarisi ise, tüm
kat maliklerinin blok temsilcisi seçimlerine yüksek katılım göstermesi ve yeni yüzlerin, farklı donanımdaki kişilerin de temsilci seçilmek için aktif olmalarıdır. Ayrıca en kısa zamanda sitemizin bütünlüğünü ve istikrarını güvence altına alan ve büyüklüğüne uygun
yeni bir yönetim planı da yapılmalıdır.
Sevgili komşularım, yazımı burada sonlandırırken hepinizi sevgi
ve saygıyla selamlıyor, bana şimdiye kadar göstermiş olduğunuz
teveccühünüz için teşekkür ediyor ve hoşcakalın diyorum.
Şevket YUYUCU
AKTUEL
Yönetim Kurulu Başkanı
Şevket Yuyucu’nun Vedası
Soyak Olympiakent Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Şevket
Yuyucu, görevi bırakırken 21 Şubat Pazartesi akşamı site yönetim çalışanlarıyla ve diğer yönetim kurulu üyeleriyle bir
araya gelip herkesle tek tek vedalaştı. Yönetim binasında
yapılan ve tüm çalışanların katıldığı toplantıda
8
Şevket Yuyucu, tüm ekibe teşekkür konuşması yaptı. Yuyucu ayrıca daha sonra birlikte görev yaptığı yönetim kurulu
üyeleriyle bir araya geldi. Yönetim Kurulu Üyeleri, Şevket
Bey’e siteye verdiği hizmetlerden ötürü plaket takdim ettiler.
TEESSÜFLERİMİZLE...
Yaklaşık 8 aydır görevini yürütmekte olduğumuz Soyak Olympiakent Sitesi Yönetim Kurulu Üyeliğimiz esnasında yaşanan ilginç bir olaya tanık olmanın üzüntüsü içerisindeyiz...
Site Yönetim Kurulu Başkanımız Sn. Şevket Yuyucu’yu bölge toplantısında sudan sebepler ve mesnetsiz iddialarla azledilme çabaları maalesef sonuç vermiştir. Sitenin kurumsal
bir yapıya kavuşturulması ve büyük projelerin altyapısının oluşmasında gece-gündüz
demeden büyük özveri ile çalışmalarına devam eden başkanımıza yapılan bu girişime
teessüflerimizi beyan ediyoruz...
Uyumlu bir Yönetim Kurulu oluşturarak ailesinden ve özel hayatından büyük fedakarlıklarla sitemizin geleceğine önemli katkılar sağlayan başkanımıza görevi süresince gereksiz
entrikalarla üzerine gidilmiş ve enerjisini bitirmeye yönelik hareketlerde bulunulmuştur.
Bu tarz davranışların ve kurguların sitemize hiçbir şey katmayacağını aksine önemli kazanımlar kaybettireceği aşikârdır. Tüm bu yapılanların biz yönetim kurulunun enerjisini
almadığını, bilakis işimize dört elle sarılmanın gerekliliğini ortaya koyduğu da bir realitedir. Başkanımızın da isteği üzerine görevine tüm gayretiyle devam eden bizler, basit
ayak oyunlarının malzemesi olmadan sitemize katma değer katmanın gayreti içerisinde
olacağımızı bildirmek isteriz....
Saygılarımızla...
Mehmet ŞAHİNSOY
Ersin ÇALIŞKAN
Aydın YILMAZTÜRK
Hızır YILMAZ
Dr. Y.Taner BAYRAM
Teoman MAT
Salih KARAHAN
4,8,9. Bölge Başkanı
11.Bölge Başkanı
1.Bölge Başkanı
5.Bölge Başkanı
2,3,7,10. Bölge Başkanı
6.Bölge Başkanı
12.Bölge Başkanı
9
AKTUEL
2,3,7,10. BÖLGELER BAŞKANI VE
YÖNETİM KURULU ÜYESİ
DR. YILDIRIM TANER BAYRAM
Kuşkusuz her gün onlarca komşumuz enjeksiyon, pansuman,
serum uygulaması gibi sağlık hizmetine ihtiyaç duyuyor ve
sitemizin dışında bu ihtiyaçlarını yüksek ücretler ödeyerek ya
da çeşitli sıkıntılara katlanarak gidermek zorunda kalıyor. Hizmeti talep eden komşularımızın aidatlarına yansıtılacak cüzi
rakamlarla bu hizmetin finansmanı da sağlanabilir. Son Genel
Kurulumuzda bu amaçla bir önerge verdim. Ama ne yazık ki
oylanması bile mümkün olmadı. Bildiğiniz gibi Medikal Park
Hastanesi ve Halkalı Kent Hastanesi ile anlaşma imzaladık Bunların sayısının arttırılması için de çalışıyoruz. Ayrıca 3592 konut
ve bunca nüfusu barındıran yüksek potansiyelimizi yeterince
kullanabilirsek eczaneler, taksi durakları, çeşitli mağazalar, okul
servis şirketleri ve daha pek çok kurumla özel anlaşmalar yaparak hem yaşam kalitemizi yükseltmemiz hem de masraflarımızı
azaltmamız mümkün. Bütün bunlar Olympiakent olarak bizim
iyi organize olmamıza, birlik ve beraberlik içerisinde hareket
etmemize bağlı ve bir süreç gerektiren hizmetler. Yatırım maliyetlerini 3592 aileye paylaştırdığınızda göreceksiniz ki bütçelerimizi fazla etkilemeyeceği gibi sitemizin marka değerini de
arttıracaktır.
Dr. Yıldırım Taner Bey bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1966 Erzurum doğumluyum. İlk ve Ortaokulu Çatalca da bitirdim. Sonra Trakya Üniversitesi Edirne Tıp Fakültesi’nden mezun oldum Aile hekimiyim. Uzun yıllar Hipnoz ve Hipnoterapi
konusunda çalışmalar yaptım”. Hekimliğin dışında ticaret, siyaset, ekonomi ve tasavvuf ile de ilgileniyorum. Evliyim, Ömer ve
Tarık adında iki oğlum var.
Soyak Olympiakent’te oturmaya nasıl karar verdiniz?
Benden önce kız kardeşim sitemizden bir ev aldı, taşındı.
Onun sayesinde bu projeyi gördüm ve eşimin de ısrarıyla
Olympiakent’te yaşamaya karar verdik.
Olympiakent’te yaşamaktan memnun musunuz?
Olympiakent’te yaşamaktan çok memnunum ve bütün sevdiklerime de tavsiye ediyorum.
Yönetim Kurulu Üyesi olarak Olympiakent için hedefleriniz nelerdir?
Çocuklarımızın voleybol, basketbol, yüzme, güreş vs eğitimi
alabilecekleri ve ebeveynlerinin kullanabileceği sitemize yakışır bir kapalı spor salonuna, sinema, tiyatro, seminer gibi sosyal
faaliyetlerde kullanabileceğimiz bir tesise kavuşmamız lazım.
Ayrıca yaklaşık 15.000 kişinin yaşadığı sitemizin kendi logosunu taşıyan bir hasta nakil ambulansına ve 24 saat göreve hazır
iyi eğitimli yardımcı sağlık personeline sahip olması gerekir.
10
Komşularınıza bir mesajınız var mı?
Bizi onlar seçerek Olympiakent Site Yönetim Kurulu Üyeliği
gibi onurlu bir görev verdiler Şimdi de bize güvensinler ve yapıcı fikirleriyle yardımcı olsunlar. Başarı hepimizin başarısı, başarısızlık Yönetim Kurulumuzun başarısızlığı olacaktır.
AKTUEL
MALİ GENEL
KURUL
GERÇEKLEŞTİ
Soyak Olympiakent 2011 Yılı
Mali Genel Kurulu, 23 Ocak Pazar günü SiteYönetim Binası’nda
yapıldı.
Yeterli çoğunluğun sağlanmasıyla birlikte toplanan Genel Kurul’da, divan başkanlığına, verilen
önerge gereğince Ceren Okutan, üyeliklerine de
Metin Şahin ve Mehmet Güngörmez seçildi. Daha
sonra gündem maddelerine geçildi. Öncelikle
Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Şevket Yuyucu söz
alarak, yönetimin hazırladığı Faaliyet Raporu’nu
ekrana yansıtarak, yönetimin göreve geldiği andan itibaren neler yaptığını temsilcilere anlattı.
Sonrasındaki gündem maddesinde ise Denetim
Kurulu Başkanı Sayın Tanju Fırıncıoğlu, denetim
kurulu olarak yapılan faaliyetleri katılımcılara aktardı. Sonuç olarak Mali Genel Kurul’da 2011 Mali
Yılı Bütçesi oylamaya sunuldu, oybirliği ile bütçe
kabul edildi. Daha sonra 2010 yılı Ek bütçesine ve
2011 bütçesine yapılan itirazlar gündeme alındı
ve yapılan oylama sonucunda bu itirazlar kabul
edilmedi.
12
Yapılan Genel Kurul’da her üye
için, bölgesini ve bloğunu belirten kişiye özel yaka kartı dağıtılırken, Soyak Olympiakent’in
kurumsal kimliği ön planda tutuldu. Yönetim Kurulu’nun sunduğu faaliyet raporu ise özel
powerpoint gösterisi olarak
hazırlanıp duvara yansıtılırken,
tüm temsilcilere de elden basılı
olarak dağıtıldı. Genel Kurul başlamadan önce ve verilen aralarda ise Yönetim Kurulu’nun yapmış olduğu faaliyetleri gösteren
fotoğraflardan oluşan slayt gösterisi temsilcilere izletildi.
13
AKTUEL
SOYAK
OLYMPİAKENT’TE
OCAK AYINDA YAPILAN
PEYZAJ ÇALIŞMALARI
Ocak ayında peyzaj alanlarında yapılan çalışmalar şunlardır.
- Bölgelerde yabani ot mücadelesine tüm hızıyla devam edilmiştir.
- Bölge bahçıvanları vasıtası ile çalı grubu bitkiler ve çit bitkilerinde göze hoş gelmeyen sürgünler kesilerek şekil verilmeye
devam edilmiştir.
- Havaların müsaade ettiği ölçülerde tüm bölgelerde fidan diplerinde çapalama faaliyeti yapılmıştır.
- Ağaçlarda herek kontrolleri düzenli olarak yapılarak ağaçların
hızla esen rüzgarda yatmaları engellenmeye çalışılmıştır.
14
- Ocak ayı içerisinde güneşli geçen günlerde çimleri uzayan
bölgelerde çim biçim faaliyetleri yapılmıştır.
- Sarmaşıklar düzenli olarak kontrol edilerek kopan dağılan
dallar toparlanarak düzgün şekilde sardırılmaya çalışılmıştır.
- Satın almaları yapılan bitkilerin dikim çalışmaları devam etmiş ve şubat ayında da dikimler yapılacaktır.
- Ağaçların budanmasına bazı bölgelerde başlanmıştır.
ÜNAL TURAN
Ziraat mühendisi
AKTUEL
Sitemizin çeşitli bölgelerinde
peyzaj çalışmaları gerçeleştirildi.
16
11. Bölgeye merdiven yapıldı
Atık Yağ Kovaları konuldu
E6 Bloğun karşısına merdiven yapıldı
Yangın tüpleri yenilendi
D8 Blok’ta ve bazı diğer bloklarda
uydu çalışmaları yapıldı
Kapalı otoparklara ve belirlenen noktalara
büyük tekerlekli yangın tüpleri konuldu
Sitemizde yangın depoları üzerinde çalışma yapılacak. Elden geçirilen bir yangın deposunun
önceki ve sonraki hali
17
AKTUEL
SİTEMİZDEKİ TEKNİK YAPILANMA
Teknik İşlerden Sorumlu
Müdür Yardımcısı : Hasan Taşçı
Kendine bağlı birimler arasında iş verimliliği açısından
koordinasyonu sağlamak. Gerekli olan malzemenin iş
akışında bir aksamaya neden olmamak için zamanında tedarik edilmesini sağlamak. Yönetim Kurulu kararlarının uygulamasına dönük gerekli organizasyonları
yapmak ve sonuçlanma aşamasına kadar süreci takip
etmek. Yönetim faaliyetlerini aksatmayacak şekilde bakım planlarını uygulatmak. Kendisine bağlı birimlerin
günlük/haftalık/aylık v.b. faaliyet raporlarını takip ederek programlı bakımların ilerlemesini ve arızaların ne
derece azaldığını takip etmek, böylece kendisine bağlı
birimlerin performans takiplerini yapmak.
Kendisine bağlı birimler arası koordinasyon toplantıları
yapmak. Farklı birimlerden sorumlu şef ve personelleri konularına göre bir araya getirerek bilgi, deneyim, iş
akışı ile malzeme, ekipman ve insan kaynaklarının en
verimli bir şekilde kullanımını sağlamak.
Site yönetimi olarak hizmet alınan taşeron firmalarca
yürütülen faaliyetlerin sözleşme hükümlerine uygunluğunu denetlemek.
Taşeron firmaların faaliyetlerindeki aksamalar, sözleşme gereği cezai uygulamaları gerekiyor ise uygulamak
üzere Site Müdürüne bildirimde bulunmak.
Taşeron firmaların faaliyetlerindeki aksama uyarıya
rağmen devam ediyor ise yazılı rapor haline getirip;
durumu Yönetim Kuruluna bildirmek.
Elektrik İşleri: Ertunç Karaman,
Mahsun Özdemir, Adnan Ülger, Mehmet Tabak
Bildirilen arızalara acil müdahale ve sonuçlandırma. Arıza formu hazırlamak ve gerekli malzemeleri belirlemek ve teknik sorumluya onaylatıp çalışmayı başlatmak.
Sonuçlanmayan arızalarla ilgili diğer vardiya ve teknik sorumluya bilgi verilmesi. Arızalara dikkatli ve arızaya uygun müdahale edilmesi. Firmadan gelen teknik servislerin teknik sorumluya yönlendirilmesi. Jeneratörlerin yakıt seviyeleri ve çalışma
saatlerinin kontrolü. Elektrik odaları, kapalı otoparklar ve çevre
aydınlatmalarının kontrolü. Havuz devir daim motorlarının
kontrolü. Çeşitli tesisatların döşenmesi, gerekli yerlere hatların
çekilmesi.
Sıhhi Tesisat İşleri : Mehmet Zengin,
Şaban Şeker, Mehmet Korkmaz
Blok altındaki temiz su ve yangın hidroforların kontrolü ve bakımları. Genleşme farklarının havalarının basılması. Bahçe sulama hidroforlarının kontrolü ve bakımı. Blok altındaki temiz
su ve yangın deposunun kontrolü ve su geçiş aparatlarının
arızaları veya değişme tamiri.
18
Blok altı sığınak klozetlerinin tamiri ve yer süzgeçlerinin tıkanıklıklarını açılır hale gelmesini sağlamak. Blok havalandırmadaki atık su PVC’lerinin kırık veya su sızdırmalarının tamirini
veya değişimini yapmak. Blok etrafındaki rögarların açılması
için alt yapıya proje hakkında yardımcı olmak. Kapalı otopark
giderlerini ve splintleri kontrol edip çalışmasını sağlamak. Daire içindeki akan suyu tespit edip özel tesisatçıya ve yapım firması Soyak’a yönlendirmek. Yüzme havuzu motorlarının bağlantı elementlerindeki kaçakları yapmak. Sondaj kuyularının
motorlarını ve hattını takip edip, bakımlarını yaptırmak.
Mekanik – Alt Yapı İşleri : Nevzat Şentürk – Ali Ünal
Bildirilen arızalara acil müdahale ve sonuçlandırma. Arıza formu hazırlamak ve gerekli malzemeleri belirlemek ve teknik
sorumluya onaylatıp çalışmayı başlatmak. Sonuçlanmayan arızalarla ilgili diğer vardiya ve teknik sorumluya bilgi verilmesi.
Arızalara dikkatli ve arızaya uygun müdahale edilmesi. Blok,
sığınak, acil çıkış kapılarının periyodik kontrolü ve arızaların
giderilmesi. Yol tamiratı, yol ızgaraları, otopark ızgaralarının
kontrolü, tamiratı.
Havuz Bakım İşleri : Ali Koca – Murat Kurt
Havuz suyunun fiziksel temizliği ve sürekli hijyenik şartlarda
bulundurulması. Filtrasyon sisteminin kontrolü ve filtrasyon
pompasının temizlenmesi. Sistemde bulunan filtrelerin temizlenmesi. Havuz dip temizliğinin vakum süpürgesi ile yapılması.
Havuz yüzeyinin katı pisliklerden temizlenmesi. Havuz sepetlerinin, filtrelerinin ve kum filtrelerinin temizlenmesi. Denge
tankı suyunun kontrolü ve bakımı. Havuz bakımının ve ekipmanlarının doğru ve bilinçli kullanılması. Taşmalı havuzlarda
ters yıkama,durulama filtrasyonun sağlanması. Süs havuzlarının bakım ve temizliğinin yapılması.
Bilgi İşlem İşleri : Sadık Aksu
Site yönetim ofisi bünyesinde bulunan bilgisayarların genel
bakımı. Bünyemizdeki sunucuların yönetimi ve bakımı. Sitemizdeki network (fiber optik) altyapı rutin kontrolleri ve
onarımı. Network de çalışan kartlı geçiş sistemi ve OGS sisteminin devamlı iletişim erişiminin sağlanması. Otomatik geçiş
TagMaster’ı tanıtmak ve çalışmayan Tag Masterları kontrol etmek. IP ve Analog kameraların bakımı yapılarak çalışır duruma
getirilmek.
Elektrik hattından internet sisteminin bakımı.
1. Daire içi kurulum, arıza tespiti ve çözümü.
2. Dairelerdeki elektrikli cihazların oluşturduğu faz parazitlerinin minimum seviyeye indirilip internetin çalışır duruma
getirilmesi.
3. Bloklardaki router, fiberoptik converter, switchlerin ve
Powerline Adaptörlerin bakımı,
Arızalı cihazlarının garantisi varsa garanti sürecini takip ederek
ürünü değiştirmek.
Arızalı cihazların garantisi süresi sonra ermiş ise bünyemizdeki
Elektronik bölümünden destek alarak arızalı cihazın tamir edilebilme olasılığını tespit etmek.
Elektronik İşleri : Ramazan Dinç
Bariyer
1. Bariyerlerin periyodik yada gerektiğinde bakımını yapmak.
2. Motor aksamındaki dişlilerin değiştirilmesi.
3. Bariyerlere araç çarptığında hasar tespit yapıp güvenlik görevlisine rapor tutturmak. Kaza sonrası bariyeri en kısa sürede
çalışır duruma getirmek.
Uydu
1. Uydu sistemi kullanıcılarının daire içi kurulum ve arızalarının
giderilmesi.
2. Binalarda uydu tadilatı yaparak sistemin daha verimli çalışmasının sağlanması.
Kartlı geçiş sistemlerindeki cihazlar arıza yaptığında ilk kontrolünü yapmak ve gerekirse yetkili firmanın arızanın gidermesini
sağlamak.
Demir kapı motorlarının bakımı ve onarımı
19
AKTUEL
ARIZA – ŞİKAYET TAKİP SİSTEMİ
Sitemizde geçtiğimiz aylarda geliştirilerek hizmete sokulan Arıza – Şikayet Takip sistemi, tam randımanlı olarak
bu ay siz Olympiakentlilere hizmet vermeye başladı.
Sitemizde meydana gelen tüm arıza ve şikayetleri kayıt altına
alan sistem, aynı zamanda da bir oto – kontrol mekanizması
oluşturarak yönetimin de kendi kendini denetimini sağlıyor.
Şeffaf bir sistem olan bu uygulamada herkes arıza- şikayetin
kimin tarafından alınıp, kimin tarafından kapatıldığını görebiliyor. Ayrıca kayıt girildiği anda arıza veya şikayeti yapan kişi,
cep telefonu numarasını vermişse sms olarak şikayetin girildi-
ğinden haberdar ediliyor. Bu bilgi, isteğe göre sms ya da e-mail şeklinde ilgili bloğun temsilcisine, ilgili bölgenin başkanına,
arızayı çözecek teknik ekibe ve ilgili bölgenin sorumlusuna da
gidiyor. Sistemde arıza sorgula bölümü de mevcut. Raporlama
yapabilmek için, kaç şikayetin alındığını, tarihlere göre sıralama yapılması sağlanabiliyor.
Sistemin uygulaması;
1 - Açılan sayfada kullanıcı adı ve şifre girildikten sonra güvenlik kodu da yazılarak sisteme giriş yapılır.
20
2 – Üst kısımdan Arıza Bildirim ya da Halkla İlişkiler kısmından
Arıza Ekle ya da Şikayet Ekle kısmına girilerek Ekle bölümüne
girilir.
5 – Girilen arızanın ya da şikayetin okunması için üzerine tıklanarak ilgili sayfa açılır.
3 – İlgili Bölge, Blok ve Daire girildikten sonra ekrana çıkan sayfaya şikayet edenin adı, soyadı, telefon numarası, e-mail adresi, şikayetin kategorisi gibi bilgiler girilmektedir.
6 – Alttaki cevap bölümüne de arızanın – şikayetin durumu ve
sonucu yazılarak kaydedilir.
4 – Daha sonra Arızalar veya Halkla İlişkiler bölümünden Yeni
Gelen kısmına girilerek ekrana sırasıyla en son alınan arıza
veya şikayetler gelmektedir. Bu sayfada alınan kaydın içeriği
ve çözülme durumu gösterilmektedir. Yeşil tık işaretli şikayetler çözüldü anlamına gelirken, kırmızı çarpı işaretli şikayetler
şu an çözülmedi anlamına gelmektedir. Soru işaretli arızalar ise
arızanın beklemede olduğunu göstermektedir.
21
AKTUEL
Röportaj : Fatih Atlas
Dergimizde bu ay, futbolumuzun önemli yıldızlarından, ülkemizi yurt dışında temsil eden ender
futbolcularımızdan, eski Galatasaray’lı oyuncu Hasan KABZE’yle söyleşi yaptık. Şu anda kariyerini
Fransa’da şampiyonluk mücadelesi veren takımlardan Montpellier’de sürdüren Hasan Kabze’yle hem
futbol, hem de sitemiz üzerine röportaj yaptık.
İşte Hasan Kabze :
Hasan Kabze futbola nasıl, nerede ve ne zaman başladı?
İzmir Buca Ortaokulu birinci sınıf öğrencisiyken Bucaspor yıldız
takımına o dönem Bucaspor’da oynayan sınıf arkadaşlarımla
birlikte katıldım. Ama bu heves kısa sürdü. Kolumu kırınca annem futbol oynamamı yasakladı. Ben de futbolu başlamadan
bırakmıştım. Lise yıllarında okul takımda oynamaya başladım
o dönem beni izleyen bir futbol adamı, Buca’da oturuyorum
diye Bucaspor alt yapısına beni almalarını soylemiş. Çünkü o
dönem Bucaspor B Genç Türkiye Şampiyonası gruplara kalmışlardı. Yaklaşık 5 yıl sonra Bucaspor yöneticileri, o dönem
Buca Ticaret Meslek Lisesi Müdürlüğü’nü yapan babamı ziyaret ederek beni takıma almak istemişler. Babam da kararı bana
bırakmıştı. Ben de kabul ettim ama annemin tavrı yine aynı
22
oldu. Annemi de güzel bir dille ikna edip 5 yıl aradan sonra
17 yaşında gerçek olarak futbol hayatıma yeniden başladım.
O dönem Bucaspor B Genç Türkiye Şampiyonluğu’nu kazandık
ve 9 maç sonunda Profesyonel takıma seçildim yani herşey çok
çabuk gelişti.
Bucaspor, Dardanelspor, Galatasaray, Rubin Kazan ve son
olarak Montpellier… Kariyerinizdeki yükselişte hedeflediğiniz takım ya da ülke hangisi?
Futbola başladığım ilk zamanlarda hedeflerimi belirlemiştim,
bunlar ilk olarak oynadığım yerde başarılı olup Türkiye’de en
iyi takımlarından birinde oynayabilmekti, futbola başladıktan
sonraki 5 yıl sonra bu hedefime Galatasaray formasını giyerek
kavuştum ki Dardanelspor’a geldiğim ilk yılda transferim soz
Türkiye’deki site yaşamıyla, yurt dışındaki toplu yaşam
alanları arasındaki farklar sizce nelerdir? (Örnek Rusya –
Fransa )
Rusya’da da güzel bir sitede oturuyordum. O siteninde kendine ait oyun alanları vardı. Güzel aile yaşamını rahatlıkla yaşabileceğimiz bir ortamdı. Fransa’da villaların olduğu güzel bir sitede müstakil villada oturuyorum. Burası tabiî ki de daha keyifli,
kendimize ait bahçemiz var. Buradaki yaşam çok daha düzgün
ve eglenceli.
konusuydu sakatlanıp 1 yıl sonra Galatasaray’a transfer oldum.
Galatasaray da hedefim iyi oynayıp milli takıma gitmekti, 1,5
yıl sonra A Milli Takım’da görev aldım ve ilk maçımda ilk golümü atmıştım. Galatasaray’da bir başka hedefim de Avrupa’da,
yurtdışında ülkemi en iyi şekilde temsil etmekti. Nitekim 2.5
yıl Galatasaray’da oynadıktan sonra hedefime ulaştığım Rubin
Kazan takımıyla anlaştım. Yurt dışında oynama hayalimi boylelikle gerçekleştirmiştim. Rubin Kazan seçimiyle ne kadar doğru bir karar verdiğimi herkes 2 Rusya Ligi Şampiyonluğu ve 1
tane Rusya Süper Kupası kazandığımda anlamış oldu. Burada
oynadığım 3 yıl boyunca artık daha fazla Türkiye’nin takip ettiği Avrupa’nın göz bebeği olan Fransa Ligi Lig 1’de mücadele eden ve şu anda formasını gururla giydiğim Montpellier’e
transfer oldum. Şimdiki hedefim tekrar A Milli Takım’da ülkemi
en iyi şekilde temsil etmek ve uzun yıllar boyunca Avrupa’da
tüm dünya tarafından bilinen diğer bir Avrupa kulübünde forma giymek.
Ülkemizde ünlü futbolcular özellikle gayrimenkul yatırımlarıyla bilinirler. Siz de yatırımlarınızı genelde gayrimenkul üzerine mi değerlendiriyorsunuz?
Aslında evet benim de gayrimenkul yatırımım var. Fakat şimdi
iş hayatına atıldığım ve firma ortaklığını yaptığım UNİSELKA
DIŞ TİC. LTD. ŞTİ ‘ne sahibim. Buradaki hedefimiz Türkiye de
bulunmayan ve olması gerektiğini düşündüğümüz tüm ürün
veya hizmetleri ülkemize kazandırmak. Ayrıca ülkemizde olan
tüm ürün ve hizmetleri de yurtdışına yaymak.
Soyak Olympiakent’ten ev almak fikri nasıl doğdu? Ne zaman sitemizde ev sahibi oldunuz?
Soyak Olympiakent’ten ev aldığım zaman Galatasaray da oynuyordum. O zamanlar araştırdığımda kulübümüze en yakın
olan site olduğu için almıştım ve yaklaşık 1.5 yıl kadar oturdum.
Sonra Rubin Kazan takımına trasfer olduğum için ayrıldım.
Sitemizi tercih sebebiniz neydi?
Dediğim gibi o dönem Galatasaray da oynuyordum. Kulübümün tesislerine yakın, en seçkin, imkanları diğer sitelerden
daha iyi olduğu için almayı tercih etmiştim.
Olympiakent’in hizmetlerinden memnun musunuz?
Oturduğum dönemlerde hiçbir sıkıntım olmadı ve herşey gayet güzeldi.
Her Galatasaraylının kalbinde ayrı bir yeriniz vardır. Bu özelliği yaratan ise Galatasaray’ın 2006’da elde ettiği mucizevi
şampiyonluğundaki en kritik golü atmanız mıdır sizce?
Ben Galatasaray’da oynadığım dönemde takımımı hem saha
içerisinde hemde saha dışında çok iyi temsil ettiğimi düşünüyorum. Bir tek olumsuz tepki almamıştım. O sezonki şampiyonluk da hayatımın en güzel şampiyonluğuydu. O sezonki kritik
gol öncelikle benim kariyerim adına en anlamlı golümdü. (Şu
ana kadarki kariyerim adına). Bu anlam tüm Galatasaraylıları
sevindirmişti o yüzden de olabilir tabi ki.
Şu anda Hasan Kabze deyince 7 Mayıs 2006’da İnönü
Stadı’nda oyuna sonradan girerek Beşiktaş’a attığınız 2.
golden sonra spiker Ercan Taner’in çıldırmış bir şekilde 3
kez Hasan Kabze diye bağırması gelir. Siz o golü attıktan
sonra neler hissettiniz? Sonrasında izlerken neler hissettiniz?
Gerçekten hayatımın futbol adına en güzel gecesiydi. Maça
sonradan girip ilk golü atarak beraberliği ve sonrasında 2. golü
atarak da kazanmamızı ve son haftaya şampiyonluk maçına
çıkmamızı sağlayabilmenin vermiş olduğu mutluluğun tarifi
imkansız aslında... Sonrasında izlerken oradaki taraftarımızın
attığım golden sonraki delirircesine sevincini görünce gerçekten duygulandım, mutlu oldum.
Son olarak, Türkiye’ye yakın zamanda dönmeyi düşünüyor
musunuz? İstanbul’a döndüğünüzde yine Olympiakent’te
oturmaya devam edecek misiniz?
Şuan da Montpellier’de oynamaktan dolayı mutluyum ve futbol
hayatıma Avrupa’da devam etmeyi düşünüyorum. Döndüğümde tekrar Soyak Olympiakent‘te oturabilirim neden olmasın.
“Galatasaray’da oynarken kulübümün
tesislerine yakın,
en seçkin, imkanları diğer sitelerden
daha iyi olduğu için
Olympiakent’ten ev
almayı tercih ettim.
Oturduğum dönemde de hiçbir sıkıntım
olmadı ve her şey
gayet güzeldi.”
23
AKTUEL
ULUDAĞ
Tarihi
Antik çağın ilk tarihçilerinden Herodot (M.Ö. 490-420) yazdığı Herodot Tarihi isimli kitabında Uludağ, “Olympos” olarak geçer ve Olympos’ta Lydia kralı Kroisos’un oğlu Atys’in
yaşadığı trajediyi anlatır. Herodot’tan 400 yıl sonra Amasya
doğumlu coğrafyacı Strabon (M.Ö. 64-M.S 21) yazdığı 17 kitaptan oluşan Coğrafya isimli kitabında Uludağ, Olympos ve
Mysia Olympos’u olarak geçer. Strabon; “Mysia” isminin aslının
Lydia’lılarda gürgen ağacı anlamına gelmekte olduğunu belirtir. Roma İmparatorluğu’nda resmi din hıristiyanlık olduktan
sonra Uludağ’da 3. yüzyıldan sonra keşişlerin yaşadığı ilk manastırlar kurulmaya başlanmış ve manastırlar 8. yüzyılda sayıca en üst seviyeye çıkmıştır. Uludağ’da Nilüfer çayı ile Deliçay
arasındaki vadi ve tepelerde 28 manastır kurulmuştur. Orhan
Gazi Bursa’yı uzun bir kuşatmadan sonra teslim almış ve dağdaki keşişlerin yaşadığı manastırların bir kısmı terk edilirken,
bazılarının yerlerine Doğlu Baba, Geyikli Baba, Abdal Murat
gibi müslüman dervişlerin inziva yerleri olmuştur.Bursa’nın
fethinden sonra Türkler dağa “Keşiş Dağı” ismini vermişlerdir.
16. yüzyılda Bursa’ya gelen Alman seyyah Reinhold Lubenau
24
Uludağ’ın Türklerin eline geçtikten sonra keşişlerin sadece
gündüzleri ibadet için dağa çıktıkları ve manastırların harç
kullanılmadan taş duvarlarla yapıldığını belirtir. “Olympos
Mysios” veya “Keşiş dağı”, 1925 yılında Bursa Vilayeti Coğrafya
Cemiyeti’nin girişimleri ve Osman Şevki Bey’in önerisi ile “Uludağ” adını almıştır.
Turizm
1933’te Uludağ’a bir otel, bir de muntazam şose yol yapılmış,
böylece bu tarihten itibaren Uludağ kış kayak sporları için bir
merkez haline gelmiştir. Düzenli otobüs seferlerinin başlaması
da buraya ilgiyi daha da artırmıştır. Sonradan asfaltla kaplanan
bu yol Uludağ’ın Kadıyayla hariç bütün yerleşim birimlerini
doğrudan Bursa’ya bağlar. Uludağ modern dağ tesisleri,1963’te
hizmete açılan Türkiye’nin ilk teleferiği, dördüncü büyük kent
olan Bursa’nın hemen yanında olması ile dağ ve kış turizminin
merkezi olmuştur. Uludağ Türkiye’nin en büyük kayak merkezidir. Yol durumunun uygunluğu,uzun kış mevsiminde (EkimNisan arası) kar bulunması, eşsiz manzaraları buraya turist
çekmektedir. Dağın doruk noktasından açık havada İstanbul,
Marmara denizi ve civar yakın yerlerin görünmesi buraya ayrı
bir özellik vermektedir. Doğu, kuzey eteklerinin Bursa Ovasına
yakın yerlerinde sıcak su kaynaklarının bulunmasından burada
kaplıcalar meydana gelmiştir. Bursa’nın Çekirge semtindeki bu
kaplıcalar pekçok hastalığa şifa olmaktadır. Ayrıca teleferiğin
son istasyonu olan Sarıalan’da ve Sarıalan’dan telesiyejle ulaşılan Çobankaya’da Kızılay Derneği’nin her yaz düzenlediği
yaz kampları bulunmaktadır. Kirazlıyayla’da kurulu bulunan
eski senatoryum binası şuanda otel olarak kullanılmaktadır.
Uludağ’da 15 adet özel ve kamuya ait 12 resmi konaklama tesisi vardır. Bunlara ait pek çok telesiyej ve teleski hattı mevcuttur.
İklim ve bitki örtüsü (flora)
Uludağ’ın yüksek yerlerinde eski buzullara ait izlere raslanmaktadır. Karatepe’nin kuzeyindeki Aynalıgöl, Karagöl ve Kilimligöl
buzul gölleri bu izlerin en önemlileridir. Bu göllerin beyaz kar
yığınları buraların güzelliğine güzellik katmaktadır. Uludağ’ın
Zirvesi olan Kara Tepe (2543 m) altındaki kar çukurunda kar yaz
kış erimez. Türkiye’nin en alçakta kalıcı kar bulunan dağıdır.
Etrafındaki çöküntü sahalarının cevresinde yükselen Uludağ’da
tabakalar arasında yer yer maden ve maden damar yataklarına
rastlanmaktadır. Türkiye’nin önemli volfram yatakları buradadır. İklimi, yüksek dağ özelliğindedir. Yükseklere çıkıldıkça kar
yağışı ve miktarı fazlalaşır. Yüksekliğe bağlı olarak da ısı azalır.
Dağın doruk noktasındaki karlar yaz kış erimez. 1700 m’nin
üzerinde kışın Şubat sonunda 150 cm-400 cm arasında kar
kalınlığı oluşmaktadır. Uludağ’dan kaynaklanan derin vadiler
içindeki pekçok dere, Nilüfer Çayı ile Göksu’ya ulaşırlar.
Uludağ, bitkisel zenginlik bakımından ender yerlerden biridir.
Mart ayında alt kademelerde başlayan uyanma, yaz boyunca
25
AKTUEL
zirvede devam etmektedir. Özellikle orman kuşağının üzerinde yer alan ve pek çok kişi tarafından kıraç olarak bilinen
dağda, çok zengin ve bu bölgeye özgü nadir bitki türleri yayılış
göstermektedir.
t N BSBT‘ LFTUBOF BLÎBLFTNF FSHVWBO LPDB ZFNƌǵ
dağ çileği, zeytin, katırtırnağı, Girit ladeni, mazı meşesi, gürgen, kızılcık, alıç, geyikdikeni, sırımbağı, yabani defne, karaağaç, kayın, titrek kavak, karaçam,
tNEFOƌUƌCBSFOEFGOF[FZUƌOLBUSBOBSE‘D‘G‘OE‘LMBEFO t N BSBT‘ LFTUBOF LBZ‘O TBQT‘[ NFǵF UƌUSFL LBWBL
funda, kızılçam, maki ve çalılık alanlar,
karaçam, ya kızılcık, alıç, geyikdikeni, muşmula,
tNFUSFEFOƌUƌCBSFOLBZ‘OPSNBOMBS‘NFUSFZF
kadar ulaşır.
tNBSBT‘6MVEBǘHÚLOBS‘CPEVSBSE‘ÎZBCBONFSsini, ayı üzümü, yabani gül, geyik dikeni, çoban üzümü, söğüt,
karaçam, kayın, gürgen, titrek kavak, sırımbağı, yoğurtotu, kekik, bitotu, misk soğanı, hindiba, bahar yıldızı, çok çiçekli gelincik, yabani elma.
Karaçam ormanları arasında sarıçam, 2100 m’den sonra bodur
ardıçlar, 2300 m kadar otsu türler ile temsil edilen Alpin bitkiler
hakimdir. Dağın etek bölümlerinde meşe, kestane, çınar, ceviz
ağaçlarına, 300-400 m kadar olan kısımda Akdeniz bitkilerine
daha yukarlarda nemli orman bitkilerine rastlanır.
Dağın iklimi alt kademelerden zirveye doğru kademeli değişimler göstermektedir. Alt kademelerdeki Akdeniz iklimi ile
Karadeniz İkliminin geçiş tipi gözlenir. Yazın akdenizdeki kadar
kurak bir iklime sahip değildir. Zirveye doğru nemli mikro ter-
26
mik iklim tipine dönüşürken, kışları yüksek rakımlarda buzlu
iklim görülür. Doğu Akdeniz iklim grubunun birinci familyasında yer almaktadır. Yıllık ortalama Sıcaklık Zirveye doğru azalmakta yağış ise artmaktadır. Bursa’da (100m) yıllık 14,6 C olan
ortalam sıcaklık ve 696,3 mm olan yıllık toplam yağış, Uludağ’ın
kuzey yamacında bulunan Sarıalan meteoroloji istasyonunda
(1620 m) 5.5 C ve 1252,1 mm , Uludağ Zirve (oteller) meteoroloji istasyonunda (1877 m) 4,6 C ve 1483,6 mm’ye ulaşır. Özellikle Kuzeye bakan tarafında karadeniz iklimine benzer iklim
gözlemlenir. Sarıalan, Bakacak, Çobankaya mevkilerinde yazın
orografik yağış (yamaç yağışı) gözlemlenmektedir. Sarıalan’da
yıllık yağışın % 14,3’ü yazın düşerken bu oran Uludağ otellerde
% 10,9’a, Bursa’da %10,4’e düşer. Kar yağışlı gün sayısı da zirveye doğru artar. Bursa’da kar yağışlı gün sayısı 7,5 gün ve karla
kaplı gün sayısı 9,4 gün iken Sarıalanda (1620 m) kar yağışlı
gün sayısı 48,9 gün ve karla kaplı gün sayısı 109,9 güne çıkar,
Uludağ otellerde (1877 m) kar yağışlı gün sayısı 67,5 gün karla kaplı gün sayısı 179,3 güne ulaşır. Uludağ’da gözlemlenmiş
en yüksek kar kalınlığı 430 cm’dir. En yüksek kar kalınlıklarına
genelde mart ayında ulaşılır. Oteller bölgesinde Eylül ayı ile
Haziran ayı arasında kar yağışı gözlemlenebilir. Ama ağırlıkla
kar yağışları Ekim ayında başlar ve Mayıs ayına kadar aralıklarla
sürer. Kayak yapmaya elverişli kalınlığa genelde 25 Kasım- 15
Aralık arasındaki tarihlerde ulaşılır ve yağış durumuna göre 15
Nisan 1 Mayıs tarihlerine kadar sürer. Kayak sporu için ortalama istatistiki veri olarak bakıldığında Ortalama donlu gün sayısı 144,7 gün, gündüz en yüksek sıcaklığın 0’ın altında olduğu
gün sayısı ise 54,9 gündür. Kayak için en uygun sıcaklıklar Aralık ile Mart sonu arasında gözlemlenir.
27
AKTUEL
Olympiakent’te Karne Heyecanı
2010 – 2011 Eğitim ve Öğretim yılında ilk dönem 28
Ocak 2011’de sona erdi. Yurt genelinde 16 milyon
öğrenci yarı yıl tatiline girerken Sömestra öğrenciler
karnelerindeki notlara göre mutlu ya da hüzünle başladı. Soyak Olympiakent bünyesinde bulunan 2 güzide
okulumuz TOKİ İlköğretim Okulu ile Erdem Beyazıt İlköğretim Okulu’nda da 28 Ocak Cuma günü minik öğrencilerimiz karne heyecanı yaşadılar. Velilerin de büyük ilgi gösterdiği karne gününde, sitemiz okullarının
çevresinde uzun araç kuyrukları oluştu. 14 Şubat 2011
Pazartesi günü başlayacak ikinci yarı yıl öncesinde biz
de tüm öğrencilerimize başarılar diliyoruz.
28
AKTUEL
ÇOCUĞUNUZUN KARNESİ ZEKASININ
GÖSTERGESİ DEĞİLDİR.
Memorial Şişli Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikolojisi Bölümü’nden
Uz. Psikolog Özge Merve Türk karne süreçlerinde ailelerin çocuklarına tutumları konusunda bilgi verdi.
30
Öğretim sürecinde ilk yarının bitimiyle karneler alınıyor. Belki de sizin çocuğunuz hazırlanma, motivasyon, organizasyon
eksikliği gibi nedenlerle iyi sonuçlar getiremedi. Ama bu dünyanın sonu değil! Unutmayın ki; önünde yeni bir dönem daha
olacak.
Çocuğunuzun karnesinde zayıfların olmasını, kişiliğinin ve zekasının göstergesi olarak değerlendirmeniz son derece yanlıştır. Başarısızlığa üzülmek ve çocuğunuzu da üzmek yerine
onunla birlikte neler yapabileceklerinizi konuşun.
Çocuğunuzun karnesi zekâsının göstergesi değildir!
Çocuk endişeli ise derse konsantre olmakta güçlük çeker.
Çocuğunuz ile başarısızlığının nedenlerinin neler olabileceğini
paylaşmalı ve çözümleri beraberce düşünmelisiniz.
Onu anladığınızı göstermelisiniz. Karne üzerinden çocuğu tehdit etmemeli, azarlamamalısınız. İkinci dönem daha iyi nasıl
olunabileceği üzerine konuşmalısınız. Bu tutumunuz çocuğu
psikolojik olarak destekler ve size güvenerek iletişiminizin de
güçlenmesini sağlar.
Çocuğumla nasıl bir iletişim içinde olmalıyım?
Kendi tutumlarınıza yönelik içsel bir değerlendirme yapabilmelisiniz.
Çocuğunuzun kapasitesi iyi olsa da kafası karışık, endişeli ise
dikkati dağılır ve derse konsantre olamayabilir.
Çocuk ile oyun oynamalısınız, oyun çocuğunuz ile aranızdaki
iletişimin temel taşıdır.
Çocuk depresif bir pozisyonda olduğu dönemde sürekli yorgun, uykulu, isteksiz olabilir ya da hiperaktif bir çocuk çok uzun
süre ara vermeden dersi takip edemeyebilir.
Çocuğu başarılı olma konusunda motive etmek için onu spor
ve sanatsal faaliyetlere yönlendirmelisiniz.
Öğrenme bozukluğu yaşayan çocuk geç öğrenir; harf karıştırabilir; okuma ve yazma konusunda güçlükler yaşayabilir ya
da bunların dışında çocuğun işitme-görme gibi fizyolojik bir
rahatsızlığı bulunabilir.
Çocuğun karnesindeki iyi notları ve dersleri için harcadığı çabayı övmeli, ona olan güveninizi belirtmelisiniz.
Aşırı tehditkâr tutum çocuğu olumsuz etkiler...
Çocuğu diğer arkadaşlarının başarısı ya da kardeşleri ile kıyaslamamalısınız. Her çocuk fiziksel, sosyal, zihinsel gelişimi ile
ayrı bir bireydir. Çocuktan beklentinizin bu yönde olması gerekmektedir.
Çocuğun okul süreci içinde bulunduğu şartları göz önünde
bulundurmak ve bu duruma nelerin sebep olduğunu incelemek gerekir.
Ebeveyni tarafından onaylanan, desteklenen çocuk daha çabalı ve başarılı olmaya gayret gösterecektir.
Duygusal sorunların varlığı, çalışma alışkanlıklarının kazanılmamış olması, uygun ders çalışma ortamının olmaması, okul
içi olumsuz faktörlerin olması çocuğu olumsuz yönde etkiler.
Çocuğa gerekirse destek alarak verimli ders çalışma teknikleri
konusunda yardımcı olabilir, programlanma konusunda destek olabilirsiniz.
Ebeveynlerin çocuklarına olan eleştirel, tehditkâr, aşırı beklentili tutumları çocuğun başarısını olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Ebeveyn evde öğretmen rolünü almamalı...
Ebeveynler evde öğretmen rolünü oynamaya çalışmamalıdırlar. Çocuğa bilgileri rol yaparak, anlatarak izah edebilir, ondaki
araştırmaya olan merakı ve zevki ortaya çıkarabilir, bu şekilde
ders çalışmaya teşvik edebilir ve yardım edebilirler.
Sürekli ders çalışmaya zorlayan, sık sık okulu ziyaret eden,
şikâyet eden, eleştiren, başarı endişesi yüksek ebeveynler çocuğun da başarılı olma konusundaki endişesini tetiklerler ve
çocuk bu endişeden ötürü başarısız olabilir.
Çocuğunuzla başarısızlığın nedenlerini konuşun...
Çocuğun evde nerede, ne şekilde çalıştığı yani çalışma ortamı
önemlidir. Boş ve düzenli bir masa, bilgisayar ve televizyonun
olmadığı koşullar gerekmektedir. Çocuğunuzun “hangi saatlerde ders çalıştığını, mola verdiğini, yattığını” bilmeliniz.
Okul, çocuğun kendine ait alanıdır. Öğrenme çocuğa aittir.
Bazı ebeveynler evde de sanki okuldaymış gibi davranırlar; bu
durumda okul alanı ailesel alanı içine almıştır.
31
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÖNEMİ
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ŞART
Çocukların fiziksel ve genetik olarak getirdikleri becerilerin,
çevrenin katkısıyla yetişkinliğin temellerini oluşturduğu eğitim ‘’okul öncesi eğitimdir.’’ 0-6 yaş arasını kapsayan erken
çocukluk dönemi ,beyin yapısının ve fonksiyonlarının gelişiminin en hızlı olduğu dönemdir.Çocukların,zihinsel ve kişilik
gelişiminin % 70’i 0-6 yaş arasında tamamlanmaktadır.
Yurtdışında ve ülkemizde yapılan araştırmalar göstermektedir ki,okul öncesi eğitim alan çocuklarda okula devam oranları
fazla ve okul başarısıda daha yüksektir.Genel olarak anaokuluna başlama yaşının 2-4 yaş arası olduğunu söyleyebiliriz.
Özellikle büyüklere bağlılık geliştiren,saldırgan konuşma
ve yeme problemi olan,aşırı hareketlilik gösteren çocukların anaokuluna gitmeleri tavsiye edilmektedir.Okul öncesi
eğitim ile çocuklar sosyal,duygusal,fiziksel ve zihinsel birçok
beceri kazanır ve kendilerini geliştirirler.Sosyal alanda kendilerini daha iyi ifade eder,özbakım becerilerini kazanırlar.Kaba
ve ince motor fonksiyonlarını yüksek kapasitede kullanır ve
kendilerini geliştirirler.Bunun yanında dil,matematik ve bilim
becerilerini geliştirirler.Anneler çalışsa da çalışmasa da okul
öncesi dönemdeki çocuklar,gelecekteki eğitim yaşantılarının
ilk basamağında okul öncesi eğitimden geçmelidirler.Okul öncesi dönem olarak kabul edilen 0-6 yaş çocuklara olumlu yada
olumsuz anlamda verilenlerin,onları yetişkinlik yıllarında da
etkileyeceği dikkate alındığında,bu dönemde verilen eğitimin
gelecekteki toplum sağlığı açısından da ne kadar etkili olduğu
göz önünde bulundurulmalıdır.
ATABEK KOLEJİ ANAOKULU
www.atabekkoleji.com
212.538 10 07/08
32
AKTUEL
“Çocuğun Okul Başarısı Nasıl Artar?”
Çocuğun okul başarısını artırmaya yönelik öneriler..
Memorial Hastanesi Pedagoji Bölümü’nden Pedagog Dr. Melda Alantar, çocuğun okul başarısını artırmaya yönelik şu önerilerde bulundu.
Çocuklarda öğrenme nasıl başlar?
Bebeklik döneminde çocuklar doğal olarak öğrenme güdüsüne sahiptir. Bebeğin bir oyuncağa uzanmak için gösterdiği
çaba, yürümesi veya kendi kendine yemek yemesi öğrenme
güdüsünün örnekleridir. Erken dönemde gözlemlenen öğrenme güdüsüyle çocuk okul çağında okuma-yazma gibi etkinliklere yönelir. Çocuklar doğal öğrenme güdüleri olumsuz olarak
etkilendiği zaman bilgiyi kavramak için çaba göstermezler.
Okula ilişkin görevlerde başarılı olamayacaklarına inandıklarında, hiçbir şeyin değişmeyeceğini düşünerek çalışmayı bırakırlar. Çaba göstermedikleri için öğrenmede başarı sağlayamaz, yeni bilgi edinmenin heyecanını yitirirler.
Çocukların öğrenme yeteneklerini etkileyen durumlar nelerdir?
Çocukların öğrenme yeteneklerini etkileyen bazı durumlar
vardır; öğrenme güçlükleri, dikkat eksikliği, uyum ve davranış
sorunları, gelişimsel bozukluklar, kronik hastalıklar, olumsuz
yaşam olayları v.b.
Zihinsel gelişimin yaş düzeyinin altında olduğu vakalarda okula uyumsuzluk ve akademik başarısızlık görülebilir. Astım, kan-
34
ser gibi kronik hastalıklar çocuğun okula devamını etkilediği
için onun akademik gelişim ve başarısını olumsuz olarak etkiler. Boşanma, ayrılık, ölüm, kayıplar, çevre ve okul değişiklikleri
gibi strese yol açan yaşam olayları da öğrenme güdüsünü etkileyebilir. Önceki dönemlerde sınıflarını geçemeyen öğrenciler
başarısız olacakları inancıyla çaba göstermezler. Başarılı olamayan veya çabaları takdir edilmeyen öğrencilerin öğrenme
güdüleri zayıflar.
Yetişkinlerin tutumları öğrencilerin akademik başarıya ilişkin
inançlarını etkiler. Anne-babaların çocukların ilgi ve yeteneklerini göz ardı ederek, gerçekçi olmayan beklentiler içinde olmaları veya eğitime önem vermemeleri öğrenme güdüsünün
azalmasına yol açabilir.
t±PDVǘVOV[VFǘƌUƌSLFOLBSBSM‘WFBEƌMEBWSBO‘O±PDVLMBSTPrumluluk kazanmak ve bağımsız olabilmek için makul bir disiplin anlayışına gereksinim duyarlar.
t±PDVǘVOV[BFWEFTPSVNMVMVLàTUMFONFTƌOƌÚǘSFUƌO&WPSUBmında görevler vererek özdenetimini geliştirmesine yardım
ederseniz, onu okul yıllarına da hazırlamış olursunuz.
t±PDVǘVOV[MBPLVMVIBLL‘OEBLPOVǵVOPLVMEBHFSÎFLMFǵUƌSƌlen etkinliklerle ilgilendiğinizi belli edin. Onu dinleyin.
Tüm aile bireylerinin katılabileceği, öğrenmeyi özendiren etkinlikler düzenleyin, örneğin müze ve tarihi kalıntıları ziyaret
etmek gibi.
t½ǘSFONFOƌOÚOFNMƌPMEVǘVOVEàǵàOEàǘàOà[àPOBCFMƌSUƌO
Başarılar için olanak yaratın. Kendilerini yetkin hisseden çocuklar yeni bilgilere hevesle yönelirler.
de çözümlemekten kaçının. Sık sık öğretmenleriyle konuşun.
Evde ve okulda geçen olaylar hakkında karşılıklı olarak bilgi
paylaşımında bulunun.
t ½ǘSFODƌOƌO LSPOƌL CƌS IBTUBM‘ǘ‘ WBSTB IBTUBM‘L WF UFEBWƌ LPnusunda öğretmeni bilgilendirin. Okul idaresi ve rehberlik servisiyle görüşerek okulun sağlayacağı hizmetlerden yararlanın
t±PDVǘVOV[BZBQNBLUBOIPǵMBOE‘ǘ‘WFCBǵBS‘M‘PMEVǘVFULƌOlikleri belirlemesi için yardımcı olun. Öğrenme deneyimlerini
geliştirmesi için ilgi alanlarından yararlanın, örneğin çocuğunuz basketboldan hoşlanıyorsa onu basketbol tarihi veya
oyuncuları hakkında bilgi toplaması için yönlendirin.
t ±PDVǘVOV[B ZBSE‘ND‘ PMVSLFO ÚEàM WF ZBQU‘S‘NMBS‘ EFOHFleyin. Sürekli yaptırım uygulamak onu bezdirebilir. Ailenin
yüksek başarı beklentisi ve ‘tembel’, ‘sorumsuz’ gibi olumsuz
sıfatlarla çocuğu etiketlemesi onun kendine duyduğu güveni
zayıflatır. Öğrencinin çabasını ve üretkenliğini ödüllendirin.
Ancak unutmayın ödüllendirmek ona her zaman para vermek
ve ayrıcalık tanımak değildir. Çocuğunuza sadece onunla gurur duyduğunuzu söylemek veya onun başarmak için sarf ettiği gücü fark ettiğinizi belirtmek yeterlidir.
t&WƌOƌ[ƌOTBLƌOCƌSLÚǵFTƌOƌÎPDVǘVOV[VOÚEFWZBQBSLFOHFrekebilecek malzemeleri kolayca bulabileceği bir çalışma alanı
olarak düzenlemesi için ona yardım edin. İlköğretim çağındaki
çocuğunuzla birlikte her gün ödevlere ne kadar zaman ayıracağınızı konuşabilirsiniz. Günlük ödev yapma saatini belirleyin.
Bu saat süresince diğer faaliyetler durmalıdır. Aşırı televizyon
izleme, bilgisayar ve video oyunlarıyla ilgilenme gibi öğrenmeyi etkileyen etkinliklerin süresini kısıtlayın.
Örneğin devamsızlık nedeniyle eksik kalan bilgilerin etüt saatlerinde öğrenciye aktarılması, psikolojik danışmanlık verilmesi
gibi.
Öğrencinin gelişme gösterdiği ve zorlandığı alanları belirlemek için çocuğunuzla birlikte öğretmeniyle görüşün.
t ½ǘSFONF HàÎMàLMFSƌ EƌLLBU FLTƌLMƌǘƌ HƌCƌ BLBEFNƌL CBǵBS‘Z‘
etkileyen konularda okuldaki öğretmen ve psikolojik danışmanların çocuğunuzla ilgili kuşku ve uyarılarına önem verin.
Gerekli durumlarda uzmanlara başvurun.
t5BUƌMHàOMFSƌOƌÎPDVǘVOV[VOPLVMEBOFEFO[PSMBOE‘ǘ‘O‘CFMƌSt ½ǘSFUNFOMFSƌOF TBZH‘ EVZEVǘVOV[V ÎPDVǘVOV[B HÚTUFSƌO ledikten sonra uygun çalışma programıyla başarıyı yakalaması
Bir eğitimciyle yaşadığınız anlaşmazlığı çocuğunuzun önün- için bir fırsat dönemi olarak değerlendirin.
35
AKTUEL
Yeni bir oluşum, yeni bir umut…
Atakent Siteler Birliği Derneği Kuruldu
Atakentli Yöneticiler Atakent’i nasıl daha ileri taşıyabiliriz, Atakent’in sorunlarını
ve beklentilerini hızlı bir şekilde nasıl çözebiliriz diye etaplar arası diyaloğa geçtiler. Yaklaşık dört aydan bu yana yoğunlaşan çalışmalar ortak bir dernek çatısı
altında buluşma kararı ile neticelendi ve daha yaşanılabilir Atakent için, daha
güçlü bir Atakent için Atakent Siteler Birliği Derneği kuruldu.
Siteler arası işbirliği, dayanışma ve Atakent’li bilincini oluşturmak amacıyla geliştirilen proje “Atakent Siteler Birliği Derneği”
adıyla gerekli tüzük çalışmalarını tamamlayarak faaliyete geçti.
ASB Derneği ilk toplantısı Atakent 1.Etap 1.Bölgede yapıldı. 1.Bölge Toplu Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Çiftçinin
yaptığı açılış konuşmasının ardından toplantıya katılan Soyak
Olympiakent, Güneşpark, 3.Etap ve Kardelen Evleri site yöneti-
36
cileri görüş ve önerilerini paylaştılar.
ASB derneği geçici başkanlığına Levent ÜRER oybirliğiyle seçilirken başkan yardımcılığına Şevket YUYUCU ve Sayman
üyeliğine ise Fuat ÇİFTÇİ getirildi. Atakent için ulaşım ve çevre
gibi öncelikli talepleri gerekli mercilerle görüşerek çözüm yolu
arayacak dernek aynı zamanda çeşitli sosyal etkinliklerde Atakentlilerle buluşacak.
Derneğin Kurucu Üye ve Yönetim Kurulunda
bulunan isimleri Şunlar:
Levent ÜRER ASB Dernek Başkanı
(Güneşpark Evleri Yönetim Kurulu Başkanı)
Şevket YUYUCU ASB Dernek Başkan Yardımcısı
( Soyak Olympiakent Yönetim Kurulu Başkanı)
Fuat ÇİFTÇİ ASB Dernek Muhasip
(Atakent 1.Etap.1.Bölge Toplu Yapı Yönetim Kurulu Başkanı)
Nihat Öztürk
(KA-Green Evleri Site Yönetim Kurulu Başkanı)
Ahmet GÜNAYDIN
(Kardelen Evleri eski Yönetim Kurulu Başkanı)
Yakup DEMİR
(Atakent 3.Etap Yönetim Kurulu Üyesi)
Münevver Ünal KADAL
(Güneşpark Evleri Yönetim Kurulu Üyesi Derneğin de
tek kurucu bayan üyesi)
Mehmet ŞAHİNSOY
(Soyak Olympiakent Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı)
Münir YAĞIZ
(Atakent Mahallesi Muhtarı)
Necati KURT
(Atakent 1.Etap.1.Bölge Toplu Yapı Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı)
Yusuf BOZKUŞ
(Kardelen Evleri eski Yönetim Kurulu Üyesi)
Ahmet Turgut ERTEM
(1.Etap.1.Bölge Toplu Yapı Yönetim Kurulu Üyesi)
Atakent Siteler Birliği Derneğinin Atakentlilere ve kurucularına hayırlı olmasını temenni eder, başarılar dileriz.
37
AKTUEL
Hüseyin AYAN / Tenis Antrenörü
Olympiakent Tenis Kulübü / www.otek.org.tr
Tenis
Gündemi
Sayın Tenis Tutkunları;
Takip etmişsinizdir, Dünya Tenisinde en büyük turnuvalardan
beş Grand Slam turnuvasından bir olan Avusturalya Açık Tenis
Turnuvası sona erdi…
Kadınlarda Finalin adı Çin’den Li NA ile Belçikalı anne Clisters
idi….
Ve finalde 3 set sonunda Belçikalı Clisters şampiyon oldu..
Erkeklerde ise Finalde hiç Grand Slam kazanamayan İskoç
Murray ile sadece bir Grand slam şampiyonluğuna ulaşabilmiş
dünya 3 numarası olan Sırp Djokovic idi. Djokovic bu zor gibi
görünen finalde rahat bir galibiyet aldı… Böylece şampiyonlar yüklüce ödüllerin sahibi oldular.
Peki bizden kimler vardı… Evet bizden kadınlarda çiftlerde
İpek Şenoğlu ana tablodan, teklerde ise Çağla Büyükakçay
elemeden, Erkeklerde ise Marsel İlhan teklerde ana tablodan
katılmış oldu. Marsel dünya 10 numarası Rus Youzny ile zorlu
bir maçı ne yazık ki kaybederek, Çağla ve İpek ile turnuvaya
veda etmiş oldular.
Diğer genç Tenisçilerimiz de Düya kortlarında turnuvalarda oldukça başarılı sonuçlar almaya başlamışlardır. Örneğin Başak
Eraydın Hindistan’da bu sezon katıldığı 4. ITF Gençler turnuvasında rakiplerine set vermeden hem tekler de üçüncü, hem
de çiftlerde ikinci kez şampiyonluğu kazanma başarısını göstermiştir.
Türkiye Tenis Federasyonu Tenis adına yeni bir takım işler yapmaya devam ediyor.
38
Bunlardan en önemlisi ise İspanyol Tenis Akedemisi ile başarılarına başarı katan Luis BRUGUERA ile anlaşmak oldu.
BRUGUERA ise geldiğinden bu yana çeşitli girişimlerini bir seminer ile toplu olarak tüm Türk antrenörlerine anlatmaya çalıştı.
4 günlük seminer sonunda Türk antrenörler, BRUGUERA’nın
yardımcı antrenörleri ile uygulamalı olarak yapmış olduğu çalışmalar sonucu hem kendilerini gözden geçirmiş oldular, hem
de yeni bilgiler ile kendilerini geliştirmiş oldular.
Olympiakent Tenis Kulübümüze gelince; Lisanslı oyuncu sayımız 21 olmuştur. 13 Ocak 2011 Taçspor da yapılan 12 yaş hafta
sonu turnuvasına Kızlarda Çağla Meryem Kılınç, Erkeklerde ise
Anıl Gürbüz ile katıldık, Çağla 3. ilk turnuvasına katılan Anıl ise
7. olarak 12 puanlarını kazanmış oldular.
Pamukspor kulübünde yapılan 8 yaşa İlber Çetin ve Eren Yılmaz
ile 9 yaşa ise Sude Çebi, Nur Sude Topraktepe, Zümra G. Hane,
Sevdenur Bağız, Başar Tunca Koç ve Eren Karabacak ile katılmış
olduk. İlk turnuvasına çıkan bu sporcularımız çok başarılı maçlar çıkarmış, 9 yaşta Nur Sude Topraktepe 4. Sude ÇEBİ ve Eren
Karabacak ise 7. olmuş, 8 yaşta Eren Yılmaz ile İlber Çetin de
son maçlarını kazanma başarısını göstermişlerdir.
7 Şubat 2011 de yapılacak KIŞ KUPASINA 12 yaşta Çağla Meryem Kılınç İzmir Kültürpark kulübünde, 9 yaşta Eren Karabacak,
Başar Tunca Koç, kızlarda Sude Çebi, Nur Sude Topraktepe ve
Zümra G. Hane ile 8 yaşta İlber Çetin ve Eren Yılmaz’da Taçspor
kulübünde katılarak mücadele edeceklerdir.
Tenis Kulübü Kış Dönemi Çalışmaları
Olympiakent Tenis Kulübü, Kış Dönemi Çalışmalarını Osman
Solakoğlu Spor Salonu’nda Ekim 2010 İtibariyle Başlamış ve Devam etmektedir. Kış dönemi, Mart 2011 itibariyle sona erecektir. Bu çalışmalarımız sonucunda Tenis seviyesi maç yapmaya
yeterli olabilecek arkadaşlara Tenis Oyuncu lisansı çıkartılmış
ve ilk turnuvamız olan 13-16 Ocak 2011 hafta sonu turnuvasına 10 sporcu ile katıldık. Bu oyuncularımızdan 9 sporcumuz ilk
turnuvasındaydı. Taçspor’da yapılan 12 yaş klasmanına 2000
doğumlu Çağla Meryem Kılınç ve 1999 doğumlu Anıl Gürbüz
ile iştirak ettik.
12 yaş kategorisinde Taçspor’da mücadele eden Çağla Meryem Kılınç, 4’lü grupta 2. sırayı almış ve 8’li grupta 3.’lük maçını
kazanarak derece alma başarısı göstermiştir. Anıl Gürbüz ise
4’lü grupta 4. olmuş ancak 8’li grupta 7.’lik maçını kazanarak
bu kısa Zamanda ne kadar ilerlediğini göstermiş ve klasmanda ilk puanlarını almıştır. Bizim dışımızda turnuvaya katılan 12
yaş grubundaki oyuncuların tenis geçmişleri 4 ila 6 yıl arasında
değişmektedir.
maçları oynayamayacak duruma düşme şanssızlığını yaşamışlardır. Tüm oyuncularımızın bundan sonraki turnuvalarda
daha başarılı olacağından hiç şüphemiz yoktur. Bildiğiniz gibi
bu yıl kapalı alan çalışmasını kısıtlı da olsa Osman Solakoğlu
Spor Salonu’nda yapmaktayız. Bu kapalı alan dönemi, Mart sonunda bitirilmesi planlanmıştır. Nisan ayı itibarı ile yaş, tenis
seviyesi, çalışma istekleri ve hedefleri dikkate alınarak 6 kişiyi
geçmeyecek yeni gruplar oluşturulacaktır. Hedefi olanlar için
bu tarihten sonra çalışma günleri 5’e, saatleri de 10’a kadar çıkabilecektir.
Türkiye Tenis Federasyonu’nca (TTF) Yaş Grubu Turnuvalarına
Katılabileceğimiz En Yakın Tarihli Yarışmalar Şunlardır;
12 Yaş Haftasonu Turnuvası 05/03/2011 (9)
ENKA SADİ GÜLÇELİK SPOR TESİSLERİ
Erkek 12 Yaş TEK - Bayan 12 Yaş TEK
Pamukspor’da yapılan, 8 ve 9 yaş turnuvasına da 8 oyuncu ile
katıldık. Bu turnuvaya katılan oyuncularımız ilk resmi maçlarını
kalabalık bir ortamda yapma heyecanı yanında çok güzel maçlar çıkarma başarısını göstermişlerdir. 8 yaşta Eren Yılmaz ve
İlber Çetin, bu maç heyecanlarını yendikçe daha güzel maçlar
çıkarmış ve son maçlarını kazanma başarını göstermiştir. 9 yaş
erkeklerde katılan Başar Tunca Koç ve Eren Karabacak, kendileri ilk maçlarına katılmış olmalarına rağmen karşılarında birçok
turnuvaya katılmış ve 1.’likler almış rakiplerle kıyasıya maçlar
çıkartarak oyunlarıyla büyük takdir toplamışlardır.
9 yaşta yine kızlarda katılan Nur Sude Topraktepe 4’lü grupta
2. olmuş, 8’li grupta da 4. olarak ilk turnuvasında puan kazanma başarısı göstermiştir. Kızlarda katılan diğer oyuncularımız
Sude Çebi, Zümra Ghane ve Sevdenur Bağız da çok güzel
maçlar oynamıştır. Sude Çebi de grubunda 7. olarak puan kazanma başarısını göstermiştir. Ancak stres, heyecan ve hava
şartları nedeniyle oyuncularımız oldukça sıkıntı çekmiş ve bazı
8 - 9 - 10 Yaş Haftasonu Turnuvası 05/03/2011 (9)
TAÇSPOR İSTANBUL ANADOLU
Erkek ve Bayan Kırmızı Top Turnuvası TEK
Erkek Turuncu Top Turnuvası TEK - Bayan Turuncu Top
Turnuvası TEK
Erkek Yeşil Top Turnuvası TEK - Bayan Yeşil Top Turnuvası TEK
39
AKTUEL
40
AKTUEL
Kuzey Afrika’nın incisi
Fas’ta 1001 Gece Masalları…
Türk vatandaşlarına vize uygulamayan Fas, Avrupa’nın yanı başında, güney İspanya’nın sadece 14 km uzağında yer almasına
rağmen ülkeye adımımı attığım andan itibaren fantastik bir
dünyanın kapılarını aralamış gibi hissettim. Osmanlı’nın Kuzey
Afrika’da ulaşamadığı tek yer olduğunu söyleyen rehberimiz
ile Kazablanka, Marakeş, Fez, Meknes, Rabat, Sale, Beni Melal,
Suveyre ve Agadir’i dolaşırken Fas’ın bu egzotik şehirleri tüm
tur boyunca, mimarisi, kozmopolit kültürü, yemekleri, çarşıları,
sukları, sarayları, bahçeleri, baharatları, riyadları, meydanları ile
tam bir renk cümbüsü sundu bizlere. Demokratik Monarşi ile
yönetilen ülkede Kral Muhammed ülkesini turizmin başşehri
yapmak için oldukça çaba harcağını gözlemlemek mümkün.
Sadece Fas Kralı değil tabiî ki tanıtımda bu kadar etkili olan; ayrıca Amerika’nın ünlü Hollywood platolarını aratmayan Sahra
Çöllerinde kurulan film çekimi platolarının da etkisi çok büyük
olsa gerek, çünkü Büyük İskender, Gladyatör, Mumya ve Cennetin Krallığı gibi hasılat rekorları kıran filmler ile Fas dünya sinemalarına hükmediyor gibi gözüküyor.
Tepeleri karla kaplı Yukarı Atlas Dağlarını dolaşırken ya da Atlantik Okyanusu kıyısındaki doğa harikası kumsallarını dolaşırken Fas’ın muhteşem manzaralarına hiç doyamayacağımı
düşünerek, küçükken elimden düşürmediğim “1001 Gece
Masalları” kitabımın içinde yaşıyormuş gibi hissettim kendimi. Masallar diyarında dolaşırken pek not tutmaya zamanım
olmadığı için rehberimizden ve araştırmalarımdan derlediğim
bilgileri paylaşabiliyorum sizlerle..
42
Marakeş
Arap kültürünün Berberi kültürüyle harmanlandığı bu egzotik şehir, Atlas Dağları’nın eteğinde, verimli bir vahada
Hanedanlığı’nın başkenti olarak kurulmuş. Toprak renginden
dolayı Marakeş kızıla bürünmüş durumda. Mevcut ve yeni inşa
edilen binaların tamamı, toprağın bu kızıl rengine uygun…
Bu yüzden de yerel halk arasında Marakeş, “Kızıl Şehir” olarak
adlandırılıyor. Hemen belirmek gerekir ki Fas’ta, özellikle de
Marakeş’te, ev yaşamında en önemli unsurlardan biri mahremiyet… Bu yüzden Marakeş’te yaşayan Müslümanların konut olarak kullandığı binaların genelinde, ışıktan yararlanmak
amacıyla göz hizasının çok üstünde yer alan ve sadece ışıktan
yararlanmak amacıyla açılmış küçük pencereler dışında, dış
cephede pencere ya da balkon bulunmuyor. Ancak, binaları
çevreleyen dümdüz duvarların arasında yer alan kapıdan içeri
girdiğinizde, büyük bir şaşkınlık yaşayabiliyorsunuz. Çünkü dışarıdan dümdüz bir duvar ya da bir surla çevrilmiş izlenimi yaratan yapının içi, içe dönük bu yaşam anlayışının gereği olarak
oldukça ince bir zevkle donatılıyor. Evlerin neredeyse tamamı,
çiçeklerle bezenmiş ve terasların açıldığı muhteşem bir avluya
sahip. Dekorasyon muhteşem. Bu evlere Ryad deniliyor. Son
dönemde yabancılar; Avrupa, özellikle de Fransız sosyetesi, bu
ryadları satın alarak bir çeşit lüks butik otellere dönüştürüyormuş. Marakeş’in en ünlü ve en canlı yerlerinden bir tanesi Jemaa el Fnaa Meydanı. Yerel halk meydanı, “Kıyamet Meydanı”
ya da “Ölülerin buluştuğu yer” olarak adlandırıyor… (Eskiden
idamların gerçekleştirildiği meydan…) İşte bu geniş meydan,
tam bir fantastik şölen sunuyor ziyaretçilerine. Meydanın en
büyük ve en tarihsel özelliği; Afrika’nın içlerinden ticaret için
gelenlerle, yörede yaşayan Berberileri ve kuzeyden Arapları
buluşturması. Meydan gündüzleri, yılan oynatıcılarının, fal bakıcıların, geleneksel dansçıların, hikaye anlatıcıların, Meksikalıları andıran renkli şapkaları ve geleneksel kıyafetleriyle şerbet ve su satıcılarının, şehri turlamak isteyenlere hizmet veren
faytoncuların buluştuğu ve birbirine karıştığı bir yer olması…
İnanılmaz çeşitte baharatı, kurutulmuş otları, yanlarında taşıdıkları insan iç organlarını gösteren maketleri satan satıcıları,
meyve suyu satıcıları her yerde. Meydan, özellikle hava yavaş
yavaş kararmaya başladığında inanılmaz bir hızla şekil değiştiriyor. Kamyonetler, at arabaları, eşekler; meydana demir masaları ve oturakları indirmeye başlıyor. Tüm hazırlıklar bittiğinde
ise belki de dünyanın en büyük açık hava restoranı gözlerinizin önüne seriliyor. Fas’ın geleneksel tüm yemeklerini bu açık
hava restoranında bulmak mümkün. Zaten yaratılan bu renk,
koku ve insan cümbüşünü, meydanı ziyarete gelen yabancılar,
meydanın hemen yanındaki teras kafelerden ilgiyle izliyorlar.
Jemaa El Fnaa Meydanı’nın hemen yanı başında, girdiğiniz
kadar kolay çıkamayacağınız Suk adı verilen çarşı bulunuyor.
Nerede başlayıp nerede bittiği belli olmayan bu çarşı tam bir
labirent. Ama aranan her şey bulunabiliyor. Halılar, deri ürünleri, vazolar, gümüşten yapılmış eşyalar, geleneksel takılar, seramik eşyalar, boyacılar, bin bir çeşit geleneksel giyim eşyası…
Fas’a özgü bir çeşit terlik olan Babuş… Marakeş’te hemen her
erkeğin üzerinde rastlanan uzun entari Cellaba… İlaç niyetine
bitki satan bitkisel eczacılar, sadece Fas’a özgü olan ve bugün
Spa’larda masaj sırasında kullanılan Argan Yağı satıcıları… Tahta oymacılar… Baharatçılar… Birbirinden değişik taşları satanlar… Soluklanmak için içeceğiniz “nane çayı”… Hepsi bu tarihi
çarşıda mevcut…
Neler yenir sorusuna gelince : Marakeş hiçbir zaman komşu
Fez kadar sofistike bir yemek kültürüne sahip olamamış, ama
şehrin çehresi yavaş yavaş değişiyor gibi. Taze naneler, kuruyemişler, kurutulmuş limonlar, zeytinler ve kavrulmuş bademler
derken, Marakeş’in sunduğu lezzetler çoğunlukta. Yöresel yemeklerden; koyun pirzolası, sarımsak ve baharatla hazırlanan
“Tanjia Marrakshia”nın lezzetlisini bulmak oldukça güç. Onun
yerine restoranlar, samosas gibi hamur işleri, zaalouk (bir tür
patlıcan yemeği), tajin, milföy hamuru içine hazırlanan güvercin eti, badem ve adı açıklanmayan baharatlarla tadlandırılan
b’stela veya kuskus mechouia (kızarmış kuzu pirzolası) gibi
lezzetler sunuyor. Toprak tajin kapları Marakeş’ten alınacak
en güzel şey, yemeğinizin lezzetinde inanılmaz farklar yaratacaktır. Marakeş Müzesi yakınlarında kurulan Chaaria pazarında
dilediğiniz kadar bulabilirsiniz. Seramik bir şeyler arıyorsanız,
Chez Alaoui (52 Rue El Ksour); Berber, Safi ve Tamegroute stillerinde seramik çeşitleriyle görülmeye değer. Buradaki baharatçılardan safran almayın diyorlar, safran Fez’den alınırmış.
rak hazırlanan tavuk güveç denemeye değer. Tajin yemeden
Fez’den ayrılmamak lazım. Hem sokak aralarındaki küçük lokantalarda, hem de en lüks restoranlarda rastladığınız Tajin,
Fas’ın bilinen en yaygın yemeği. Pişirildiği toprak kapta servis
edilen Tajin, et, tavuk, balık ve taze mevsim sebzeleriyle meyvelerinden yapılıyor. Küp şeklinde kesilmiş etler, kuru erik, zeytin, limon kabukları, egzotik otlar ve bolca baharatla tatlandırılıyor. Türlü şeklindeki karışım bulunduğu toprak kabın içinde
erime noktasına gelene kadar kömür ateşi üzerinde pişirilmiş
yemek, yine özel kaplarda sunuluyor. Fas gezimi bitirdiğimde;
Kuzey Afrika’nın Yıldızının hayaller diyarlarındaki yolculuklarıma ışık tutacağını, küçükken dinlediğim masalların yaşanmış
olabileceğini hissettim…
Siz de gidin…gezin…görün…
Fez
Fez aristokrat gururunu korumaya devam ederken, mutfak
alışkanlıkları çeşitli sosyal tabakalardan gelen lezzetlerle her
geçen gün zenginleşmeye devam ediyor. Endülüs’ten sürülen
müslümanların etkisinin hissedildiği tarifler halen bir sır gibi
saklanırken, yemeklerde genel olarak kullanılan dört sostan
bahsediliyor. Safran, kuru üzüm, badem, tarçınla tadlandırıla-
43
AKTUEL
14 ŞUBAT Efsaneleri...
Gelenekler, efsaneler ve büyük aşklar yaratmış bu günü. Bir çiçek, bir gülümseme, sıcak bir bakış… Sevgiyi anlatmanın binlerce yolu o gün dile gelir. Adeta dünyanın kalbi
daha hızlı atar, mum ışıklarıyla aydınlanır her taraf. Aşkın renkleri sarar dört bir yanı.
İşte 14 Şubat Sevgililer Günü veya batılıların deyişiyle Aziz Valentin Günü’nün ortaya
çıkışına dair iki efsane...
Aşıkları Birleştiren Aziz Valentine
Aziz Valentine’ın öyküsü III. Yüzyıl’dan gelir. O dönemde Roma
tahtında İmparator II. Claudius vardı. Zalimliğiyle tanınan Claudius aşırı savaş ve askerlik tutkunuydu, her yetişmiş erkeğin
muhakkak asker olmasını istiyor ve kimseye göz açtırmıyordu.
Öylesine ileri gitmişti ki, askerliğe engel oluyor düşüncesiyle
evlenmeyi yasakladı. Gençler şaşkındı, kimse sevdiği ile beraber olamıyor, Roma kenti sayısı gittikçe artan ve uzak ülkelerde ölen sevgililerinin ardından ağlayan kadınlar ve kızlarla
dolmuştu. Kısacası aşk yasaklanmıştı.
Bu sıralarda İmparator tüm Romalıların 12 tanrıya tapmalarını
ve böyle davranmayanların, özellikle de Hıristiyanlarla ilişkiye
girenlerin ölümle cezalandırılacaklarını emretti.
Bu emre uymayanların arasında Aziz Valentinus vardı, gezerek
dinsel vaazlar veriyor, İmparator’un hatalı olduğunu anlatıyordu ve bir yandan gençleri gizlice evlendirmeye devam ediyordu. Sonunda yakalandı ve hapse atıldı. Valentinus’un hapiste
olduğu günlerde yaşananlar efsaneye dönüşerek günümüze
kadar ulaştı: Güzel Julia Valentinus’a gider. Hapishaneyi korumakla görevli gardiyanın kızı Julia’nın gözleri doğuştan
44
görmemektedir, gardiyan Valentinus’un anlattığı İsa ilgili öykülerin arasında körlerin gözlerinin açıldığını öğrenince, kızını
gizlice Valentinus’un yanına götürür. Julia çok güzel ve zeki bir
kızdır. Günlerce beraber olurlar, Valentinus ona Roma tarihini,
doğanın yapısını, aritmetiği ve Tanrı’ya yönelmeyi öğretir. Julia, dünyayı Valentinus’un anlattıklarıyla görür, onun bilgeliği
ile aydınlanır ve teselli bulur.
Bir gün sorar;
“Valentinus, Tanrı gerçekten dualarımızı duyar mı?”
Aziz gülümser;
“Evet, her birini.”
Julia;
“Her sabah ve her gece ne için dua ettiğimi biliyor musun? Görebilmek için dua ediyorum, bana anlattığın şeyleri görmeyi
çok istiyorum.”,
Valentinus;
“Tanrı bizim için en iyi olanı yapar, yeter ki buna inanalım.”
Julia, yere diz çöker ve;
“İnanmak istiyorum, bana yardım et.”
Beraberce duaya başlarlar. Birden hücrenin içerisi altın renkli
bir ışıkla aydınlanır ve Julia haykırır;
“Valentinus, görüyorum, görüyorum.”
Valentinus duaya devam etmesini söyler.
Ertesi gün Valentinus’un ölüm emri gelir, Aziz Julia’ya son
bir not yazar, Tanrı’ya hep yakın olmasını öğütler ve notun
altını “Senin Valentine’ından” diye imzalar. Mektup, ertesi gün
Julia’ya ulaşır, o günün tarihi 14 Şubat 270’dir. Valentinus,
sonradan Papa I. Julius tarafından “Porta Valentini” adı verilen
bir kemer kapısının altına gömülür (Şimdi orada yani Roma’da
Praxedes Kilisesi vardır.)
Julia, mezarın yanına pembe çiçekler açan bir badem ağacı
diker. Günümüzde sevginin ve dostluğun simgesidir badem
ağacı.
Aslına bakılırsa 15 Şubat tarihi Roma tanrıçalarından Februata
Juno adına yapılan kutsama töreninin günüdür; birbirleriyle
ilk kez cinsel ilişkiye girecek gençlerin adlarının yazıldığı parşömenler o gün tanrıçaya sunulurdu. Papalık daha sonra yasaklanan bu geleneğin yerine, azizlerin adlarının yazılı olduğu
listeleri sergilemeye başladı.
15 Şubat’ta kutlanan gençlerin aşk festivalinin özgün adı ise
Lupercalia dır, Kuşların çiftleşme döneminin başlangıcı kabul
edilen Şubat ayı döneminde, gençler de onları örnek alarak eşleşirlerdi. Hıristiyanlığın güçlenmesinden sonra, Pagan inançları yasaklandı veya yerlerine Hristiyan versiyonları getirilmeye
başlandı. Aziz Valentine Hıristiyanlığın simgesi olan sevgi ve
evlilik kuramı ile özdeşleştirildi, onun Lupercalia Festivali’nin
arifesinde öldürülmüş olması güzel bir raslantıydı, böylece
Roma’nın bereketlilik ve döllenme kutsamalarıyla, Hristiyanlığın evlilik ve çoğalma ilkesi bütünleştirilmiş oldu. Günümüzdeki yorumuyla “St Valentine” yani Sevgililer Günü, Roma’daki
gibi sevenlerin birbirlerine sevgilerini Valentinus’un son mesajında olduğu gibi küçük kartlar ve hediyelerle sunmaları şeklinde kutlanıyor. Aslında kökende yine birleşme, bütünleşme
ve üreme güdüsü yani bereketlilik vardır. Aynı zamanda da,
Tanrısal aşkla, dünyasal aşkın birleştiği yer, Julia’nın öyküsünde
olduğu gibi birleştirilir.
Eski Roma’nın evlilik şenlikleri; Lupercalia Festivali
Eski Roma takviminde Şubat ortası baharın başlangıcıdır.Baharın başlamasından bir gün önce (14 Şubat’ta) “Lupercalia
Bayramı” ya da “Kurt Bayramı” adı verilen bir bayram kutlanırdı. Juno onuruna düzenlenen bu bayramda bir kutsama töreni düzenlenirdi. Ertesi gün ise bir yıl boyunca işlenen tüm
günahlardan arınmak, insanların doğurganlığını arttırmak ve
sürülerin, tarlaların verimliliğini arttırmak amaçlarıyla, diğer iki
Roma tanrısı olan, çobanların ve sürülerin Tanrısı Lupercus’un
ve Yunan mitolojisindeki Pan’a benzeyen bir tanrı olan bereket Tanrısı Faunus’un onuruna “Lupercalia Festivali” adıyla bir
aşk festivali düzenlenirdi. Lupercalia Festivali’nde geleneksel
olarak hediyeler verilir ve Büyük Roma İmparatorluğu’nun
kurucusu “Romus” ve “Romulus” kardeşlerin bir kurt tarafından evlat edinilip büyütüldüğüne inanılan Palatine Dağı’nda
keçiler ve köpekler kurban edilirdi. Festival boyunca “luperci”
adı verilen genç erkekler şehrin sokaklarında ellerinde “februa”
denilen ve keçi derisinden kırbaçlarla dolaşırlar ve kendilerini bekleyen kadınların bir senelik günahlarının ve hatalarının
Tanrılar tarafından affedileceği inancıyla, bu kırbaçlarla vururlardı. Kamçılama töreninin ayrıca kadınların doğurganlıklarının
arttırdığına ve kolay doğum yapılmasını sağladığına da inanılırdı. Pagan inancına göre “arınma ayı” anlamına gelen “Şubat”
yani Latince kökenli “February” kelimesi de işte bu ‘februa’ kelimesinden türemiştir. Romalılar içinde Tanrı Kurt’un yaşadığı
varsayılan bir mağaranın önünde toplanıyorlar ve kuşların çiftleşme döneminin başlangıcı kabul edilen Şubat ayında festival
günü genç kızlar isimlerini yazdıkları bir kağıdı büyük bir kaba
koyuyorlardı ve genç erkekler de bu kaptan birer kağıt seçerek
o günkü eşlerini belirliyorlardı. Akıllarından geçen her cinsel
fanteziyi yaşamak ve uygulamakla serbest bırakılan gençler bu
çekilişin sonucunda ilk kez cinsel ilişkiye girip o gün kendilerini
Tanrıçaya sunar ve bir süre sonra da evleniyorlardı. Sevgililer
günü kartlarının ilk ortaya çıkışı da işte bu döneme rastlar.
45
AKTUEL
'2ø58*ú<ú10(1ú1
3h)12.7$/$5,
46
Hangi kadın her zaman modern ve şık görünmek istemez. Ancak
bunun zahmetli bir iş olduğunu düşünüyorsanı yanılıyorsunuz.
Çok küçük detaylara dikkat ederek siz de her daim şık olabilirsiniz.
Modacılar her yıl favori olan kıyafetleri, ayakkabıları ve aksesuarları
belirlese de şu gerçeği unutmamalısınız; her kadın kendisinin modacısıdır. Ancak kendi tarzınızı yaratırken de modanın hiçbir zaman
değişmeyen kurallarına dikkat etmekte fayda var.
Tek renklilik, kurtarıcınız olabilir. Tepeden tırnağa aynı renkte giysiler giyerseniz, uzun, bölünmemiş bir çizgi illüzyonu yaratmış
olursunuz. Bu da sizi daha ince gösterir ve kusurların daha az göze
çarpmasını sağlar. Siyah, devetüyü, krem, koyu kahve gibi nötr tonları kullanmayı tercih edin.
Vücudunuza çok büyük (uzun, bol tişört ya da elbiseler gibi), ya da
çok küçük (kısacık, üzerinize yapışan tişörtler gibi) gelen giysiler, sizi
olduğunuzdan daha kilolu gösterir. Bu nedenle kendi bedeninizde
uygun giysiler satın alın. Böylece vücut hatlarınız daha ölçülü biçimde ortaya çıkar.
Giydiğiniz kumaşlar ikinci bir deri gibi üzerinize yapışmamalı, yapışmadan sarmalı. Jean gibi sert kumaşlar çıkıntıları toplayıp saklarken, poplin ve keten gibi daha az sert kumaşlarda fazlalıklar
pörtleyebilir. Çok ince kumaşlarsa en tehlikelisidir. Hem iç gösterebilir, hem de vücuttaki çıkıntıları iyice ortaya serer. Böylece “Güzel
olayım” derken daha da kötü bir hal alabilirsiniz. Bu nedenle kıvrımlı bir şekilde inen, yapışmayan ama akışkan duran kumaşları tercih
edin.
Kıyafetler arasında pantolonlar önemli bir yer tutar. Bu nedenle pantolon seçimi de önemlidir. Pantolonda en iyi görüntüyü elde etmek
için büzgüsüz ve pilesiz pantolonları tercih edin. Çünkü bunlar sizi
daha göbekli gösterir. Ayrıca göbek deliğinizin yaklaşık 2.5 santim
aşağısında biten, az düşük belli ve paçaları hafif geniş pantalonları
da giyebilirsiniz. Pantolon paçalarının hafif geniş olması kalça genişliğini dengeler.
Etek alırken kilonuza çok dikkat etmeniz gerekir. Özellikle etekler
büyük popolarla tombik göbekleri gayet şık bir biçimde kamufle
eder. Eteklerde diz hizası uzunluğunu tercih edin. Çünkü diz hizasındaki etekler bacaklarınızın en iyi şekilde görünmesini garantiler.
Kısa boylular ise uzun etek giymemeli.
47
AKTUEL
DOĞRU MAKYAJ TEKNİKLERİ
Her gün evden çıkmadan önce yüzünüzü renklendirmek için
bir şeyler sürüyorsunuz. Peki ya renkleri gerçekten doğru tonda ve doğru yerde kullanıyor musunuz?
Makyaj deyip geçmeyin, doğru teknikle yapıldığında sizi olduğunuzdan farklı gösterebilir. Marie Claire Türkiye dergisi şubat
sayısında makyaj uzmanlarının sırlarını deşifre ediyor.
Makyajınızı yaşınıza göre yapın!
20’’li yaşlar: Yüzünüzü doğal halinde bırakın. Renkleri yanaklarınızda, gözlerinizde ve dudaklarınızda kullanın. Bu yaşlar kim
olduğunuzu ve kim olmak istediğinizi anlamanın zamanı!
Her gün evden çıkmadan önce yüzünüzü renklendirmek için
bir şeyler sürüyorsunuz. Peki ya renkleri gerçekten doğru tonda ve doğru yerde kullanıyor musunuz?
Makyaj deyip geçmeyin, doğru teknikle yapıldığında sizi olduğunuzdan farklı gösterebilir. Marie Claire Türkiye dergisi şubat
sayısında makyaj uzmanlarının sırlarını deşifre ediyor.
Makyajınızı yaşınıza göre yapın!
20’’li yaşlar: Yüzünüzü doğal halinde bırakın. Renkleri yanaklarınızda, gözlerinizde ve dudaklarınızda kullanın. Bu yaşlar kim
olduğunuzu ve kim olmak istediğinizi anlamanın zamanı!
48
30’’lu yaşlar: Bu yaşlarda kadınlar kendilerini ya kariyerlerine
ya da ailelerine adar. 30’’lu yaşlarda kapatıcı, hayati önem taşır.
Yorgunluk ve geceden kalma izleri göz altlarınızda kapatıcı ile
saklayabilirsiniz. Makyaj çantanızda mutlaka olması gerekenler: Allık, stick fondöten, dudak kremi, çeşitli renklerde rujlar
40’’lı yaşlar:
Fondöteninizi çok iyi seçin. Teninize uygun fondöten, olduğunuzdan daha genç görünmenizi sağlar. Trendlerden uzak durun. Dudaklarınızı ve yanaklarınızı pastel renklerle aydınlatın.
Yanardöner renkler kullanmayın.
Bu hataları sakın yapmayın!
Göz kalemi : Gözlerinizin sadece dışına kalem çekmek onları
olduğundan daha küçük gösterir. Kalemi gözlerinizin iç köşesinden, kaşlarınıza doğru uzanan dış köşeye kadar çekin.
Allık: Çok parlak, çok koyu ya da çok soluk gölgelerden uzak
durun. Yüzünüzdeki uyumsuzlukları allıkla kapamaya çalışın.
Eğer allık işe yaramıyorsa yanlış rengi kullanıyorsunuz demek-
tir. Allığı elmacık kemiklerinizde kullanın. Eğer cildiniz yağlıysa
içinde portakal pigmenti olmayan bir allık seçin.
Ruj: Ruj almaya gittiğinizde makyajlı olmamaya dikkat edin.
Böylece teninize uygun renkleri daha kolay anlayabilirsiniz.
Ruj renklerini elinizde denemeyin çünkü dudağınızın vereceği
gölgeyi yakalayamazsınız.
Kusurlara takılıp kalmayın
Burnunuzdaki kemer ya da çenenizdeki çukur size itici gelebilir, ancak makyaj uzmanlarına göre bu kusurlar, sizi başkalarından ayıran en önemli özellik!
Yüzünüz yuvarlaksa; elmacık kemiklerinizi makyajla kapamayın. Gözlerinize kalem çekebilir ya da farklı ruj renkleri deneyebilirsiniz. Burnunuz sivriyse; bundan şikayet etmeyin. Bu
sizi daha da çekici kılar. Burnunuza gölge vermeyin.
Gözleriniz birbirine yakınsa; koyu gölgelendirmelerden
uzak durun. Gözleriniz açıkken de belli olacak şekilde kalem
çekebilirsiniz.
Dudaklarınız küçükse; dudak kalemiyle belirginleştirin. Pastel ve açık renklerdeki rujları deneyin. Dudaklarınızın ortasını
parlatıcıyla canlandırın.
Yüzünüz çilliyse; sakın onları kapatmaya çalışmayın. Onlar
gençlik işaretleri. Dudaklarınızda turuncu tonları yerine pembeyi tercih edin.
Soluk yüzlüyseniz; bunu kabul edin ve bronzlaştırıcı ürünlerle zaman harcamaktan vazgeçin.
Makyaj çantanızda neler olmalı?
Günlük temponuz içinde pratik olmak size zaman kazandıracaktır. Ancak makyaj çantanızda süresi geçmiş ürünleri bulundurmayın. Fırça yerine süngeri tercih edin. Temel malzemelerinizi koyabileceğiniz bir çanta edinin. Ayrıca evde kullanmanız
için de ayrı bir makyaj çantası hazırlayın.
Kapatıcılar hakkında bilmeniz gerekenler!
Makyajda kapatıcıyı asla atlamayın. Kötü kapatıcı kuru, yağlı
ya da tebeşir gibidir. İyi bir kapatıcı ise kremsi, pürüzsüz,
sarı tonludur. Cildinize kolay uyum sağlar ve cildinizi
canlı gösterir. Alacağınız kapatıcının iyi olup olmadığını anlamak için elinize alıp, hissedin.
Kapatıcı, gözlerinizin altındaki koyu
renkteki halkaları gidermek içindir.
Cildinizdeki lekeler için fondöten
kullanın. Doğum lekeleri, güneş
ve yaşlanma izleri için kapatıcıfondöten kombinasyonlarını
deneyin.
49
AKTUEL
En çok satanlar
D&R Müzik
1 – Kalbim – Enbe Orkestrası
2- Eyvah Eyvah 1-2 Film Müzikleri
3 - Konuşamadığımız Şeyler Var – Sıla
4 –Gözümün Bebeği – Aşkın Nur Yengi
5 - Sen – Bülent Ortaçgil
Remzi Kitabevi
1 – Başın Öne Eğilmesin
Bekir Coşkun (Bilgi Yayınevi)
2- Hayat (Dürbünümde Kırk Sene)
Ayşe Kulin (Everest Yayınları)
3 – Eş ve Müşteri Nasıl Kaybedilir?
Ali Saydam (Remzi Kitabevi)
4 – Hüzün (Dürbünümde Kırk Sene)
Ayşe Kulin (Everest Yayınları)
5 – Mesnevi’den Hikayeler
Süheyl Seçkinoğlu (Timaş Yayınları)
50
İnkılap Kitapevi
1 - Konuşamadığımız Şeyler Var - Sıla
2- Kalbim – Enbe Orkestrası
3- Av Mevsimi – Film müziği
4 - Adımı Kalbime Yaz - Tarkan
5 – Sadem – Soner Sarıkabadayı
D&R Kitap
1 – Hayat (Dürbünümde Kırk Sene)
Ayşe Kulin (Everest Yayınları)
2 – Hüzün (Dürbünümde Kırk Sene)
Ayşe Kulin (Everest Yayınları)
3 – Firarperest – Elif Şafak (Doğan Kitap)
4 – Uyanmış – Kristin Cast (Pegasus Yayınları)
5 – Başın Öne Eğilmesin
Bekir Coşkun (Bilgi Yayınevi)
MAKRİKÖY’DEN BAKIRKÖY’E
Her gün yaklaşık 1,5 milyon insanın sirkülasyon sağladığı
Bakırköy’ün kara yolu, demir yolu ve deniz yolu ile İstanbul’un
her noktasına bağlantısı vardır.
İstanbul’un en önemli ilçelerinden olan Bakırköy, İstanbul’un
en ünlü meydanlarından biri olan Özgürlük Meydanı’na ev sahipliği yapmaktadır. İlçe merkezinin bugünkü nüfusunun yaklaşık olarak 350 bin olduğu tahmin ediliyor. Kartaltepe, Sakızağacı, Yenimahalle, Zuhuratbaba, Osmaniye, Cevizlik, Zeytinlik,
Ataköy (7-8-9-10.Kısım), Ataköy 1.Kısım, Ataköy (2-5-6.Kısım),
Ataköy (3-4-11.Kısım), Basınköy, Şenlikköy, Yeşilköy ve Yeşilyurt olmak üzere ilçenin15 mahallesi vardır. Bakırköy’ün tarihi
İstanbul’un tarihi ile eşittir. Eski adı Makriköy’dür.
Eski yıllarda İstanbul’un dışında bir yer gibi duran Bakırköy,
zaman geçtikçe ortaya çıkan hızlı yapılaşmayla birlikte şehrin
içiyle birleşmiştir. Ulaşım kolaylığı bakımından çok gözde olan
ilçenin kara, demir ve deniz yolları ile İstanbul’un her köşesine bağlantısı vardır. Deniz otobüsü sayesinde Kadıköy’e 20,
Bostancı’ya 30 dakikada ulaşılabilmektedir. İlçenin merkezinden banliyö treni geçer ve bu yolla 25 – 30 dakikada Sirkeci’ye
varılır. İncirli’den geçen hafif metro sistemiyle havaalanı ve
otogara 10 dakikada, Aksaray’a da 20 dakikada gidilebilir.
Özellikle metrobüsün de 2008’de kullanılmaya başlanmasıyla
ulaşımda da çeşitlilik artmıştır. E-5 karayolunun kenarında olması nedeniyle de otobüs ve minibüslerin sürekli sefer yaptığı
bir bölgedir.
hizmete girmesiyle ilçede toplam 7 alışveriş merkezi olmuştur.
Bunlar ilçeye bir kat daha canlılık kazandırmıştır. Bakırköy’de
hareketliliğin daha yoğun olduğu noktalar, İstanbul Caddesi,
İncirli Caddesi ve Ebuziya caddeleridir. Caddelerde genellikle
dükkanlar ön plandadır ve rayiçleri yüksektir.
Bakırköy, merkezi itibariyle nizami ve düzgün apartmanların
olduğu bir ilçedir. Bu konumu, ikamet edecekler için ilçeyi
gözde hale getirmiştir. Ekseriyetle merkeze yakın konumdaki
dairelerin fiyatları sürekli yüksek olmuştur. Bu noktalar, Zuhuratbaba, İncirli, Kartaltepe ve Dikilitaş’tır. Merkezden sahil
kesimine doğru inildikçe binaların bitişik nizam şeklini aldığı
görülmektedir. Ayrıca sahil tarafındaki apartmanlar daha eski
tarihlerde yapılmışlardır. Fiyatları da merkeze nazaran daha
düşüktür. Zeytinlik, Cevizlik, Sakızağacı ve Yenimahalle sahil
kesimindeki yerleşimlerdir.
Türkiye’nin ilk alışveriş merkezi olan Galleria’nın 1988’de burada açılmasından sonra, merkezde Carousel, Capacity ve Town
Center, Florya’da Fly Inn, Ataköy’de de Atrium ve A Plus AVM’nin
51
AKTUEL
EV TEMİZLİĞ
52
Ğİ İÇİN
PRATİK
BİLGİLER
Her kadın, evinin pırıl pırıl ve derli toplu görünmesini ister. Ev toparlamak ev işlerinin en
yorucusudur. Bir gün önce yaptığınız temizlikten ertesi gün eser kalmaz. Ev temizliği
için faydalanabileceğiniz bazı pratik bilgiler
sayesinde daha az yorulup daha az zaman
harcayacaksınız.
Toz Bezleri
Eğer toz bezleri sildiğiniz yüzeye toz bırakıyorsa her toz alışınızdan
sonra durulama suyuna bir miktar gliserin koyun. Bir dahaki sefere
toz beziniz toz bırakmayacaktır.
Evinizi Toparlarken
Temizliğe başlamadan önce doğal olarak evde bir tur atıp şöyle bir
etrafı toparlarız. Fakat bunu yaparken sürekli o odadan o odaya
dolaşmak zorunda kalırız. Bu da epey bir zamanımızı alır. Evi toparlarken bilimize önünde büyük bir cebi olan bir önlük takarsak ya
da elimize bir sepet alıp bütün yayıntıları biriktirip daha sonra ait
oldukları yerlere koyarsak daha az zaman harcamış oluruz.
Cam Silerken
Cam silerken silme suyuna tuz koyulduğunu hiç duydunuz mu?
Camlarınızı silerken suyun içine biraz tuz koyarsanız hem daha kolay temizlerin hem de tertemiz, pırıl pırıl olur.
Yerdeki Cam Kırıkları
Herhangi bir cam eşyamız kırıldığı zaman kırılan eşyadan çok yere
saçılan cam parçalarını nasıl toplayacağımızı düşünürüz. Böyle bir
durumda bir parça ıslak pamuğu yerde gezdirirseniz cam kırıklarının pamuğa takıldığını ve camların kolaylıkla temizlendiğini göreceksiniz.
Kristal Avizeleri Parlatmak İçin
Kristal avizelermizin baş düşmanı sigara dumanı ve tozdur. Bu yüzden avizelerimizi sık sık temizlememiz gerekir. Fakat temizlerken
deterjanlı su yerine karbonatlı veya sirkeli su kullanırsanız hem
daha kolay temizlenir hem de daha geç kirlenir.
Çamaşırların Donmaması İçinKışın balkona astığınız çamaşırlarınızın donmaması için makinenizin yumuşatıcı gözüne çok az tuz
koyun. Böylece çamaşırlarınız soğuktan etkilenmeden daha çabuk
kurur.
53
AKTUEL
ASTIM
Uzman Doktor Sevin Karalar
Astım ataklar halinde gelen nefes darlığı ve hırıltı ile karakterize geriye dönüşebilen hava yolu daralmasıdır. Astım çocuk
ve erişkinler arasında en sık görülen bir kaç kronik hastalıktan
biridir. Dünyanın birçok yerinden bildirilen araştırmalarda son
yıllarda astım hastalığının görülme sıklığının giderek arttığı
belirtilmektedir. Değişik toplumlarda farklı sıklıkta olmakla birlikte, çocuklarda yaklaşık %5-15, erişkinlerde %5-10 oranında
rastlanmaktadır.
Astım görülme sıklığı sanayileşmiş ülkelerde daha yüksektir.
Tüm dünyada astım görülme sıklığı artmakta, özellikle çocuklarda acil servislere başvuru nedenlerinin başında gelmektedir. Astımın görülme sıklığındaki artışın nedenleri tam olarak
bilinmemekle birlikte modern toplumlarda değişen yaşam şekilleri, sanayileşme ve yoğun trafiğin neden olduğu iç ortam
ve dış ortam atmosfer havasının kirlenmesi ve allerjen yoğunluğunun artması sorumlu tutulmaktadır. Aynı toplum kökenli
insanların büyük şehirde yaşayanlarında, ya da büyük şehirlere göç edenlerinde alerji ve astım görülme sıklığının arttığının
gösterilmesi çevresel faktörlerin önemini ortaya çıkarmaktadır.
Risk faktörleri
Bronşial astım ailesel geçişi olan, kalıtımın önemli rol oynadığı
bir hastalıktır. Genel popülasyonda astım %8-10 oranında görülürken, anne ya da babadan birisi astımlı ise doğacak bebekte astım görülme olasılığı %20-30’a yükselmekte, anne ve babanın her ikisi de astımlı ise oran %60-70’lere çıkmaktadır. Bu
54
bulgular astımlı hastalarda genetik faktörlerin ne kadar önemli
olduğunu göstermektedir. Ancak, genetik yatkınlığı olan herkeste astım ortaya çıkmamaktadır.
Yeni Gine de 1970’li yılların başlarında astım görülme sıklığı
%1.1 iken, ülkeye battaniyenin girmesi ve evlerde yaygın olarak kullanılmaya başlanması ile birkaç yıl içinde astım görülme
sıklığı %7.3’lere çıkmıştır. Görülme sıklığındaki bu hızlı artış
battaniyeler ile birlikte ev tozu akarlarının evlere girmesi ve kişilerin akarlar ile yoğun olarak karşılaşmasına bağlanmaktadır.
İkinci dünya savaşından sonra doğu ve batı olmak üzere iki
ülkeye ayrılan Almanya’da yaşayan ve genetik olarak aynı kökenden gelen çocuklarda yapılan çalışmalarda atopi ve astım
görülme sıklığı farklı bulunmuştur. Batı Almanya’da yaşayan
çocuklarda astım %5.9. alerjik rinit %8.6 oranlarında saptanırken, Doğu Almanya’da bu oranlar astım için %3.9. alerjik rinit
için ise %2.7 olarak bulunmuştur. Aynı etnik kökenli, ancak
farklı çevresel özellikleri olan bu iki ülke arasında görülen anlamlı farklılık çevresel faktör ile açıklanabilmektedir. Modern
yaşamdan kaynaklanan ev içi allerjenlerinin ve egzoz kirliliğinin daha fazla olması, çocukluk çağı enfeksiyonlarının daha
az görülmesi, anne sütü verilmemesinin yaygın olmaması gibi
faktörler nedeniyle Batı Almanya ‘da atopi ve astım görülme
sıklığının daha yüksek olduğu kabul edilmektedir.
1981-1987 yılları arasında Barselona’da astım epidemileri ortaya çıkmıştır. Yapılan çalışmalar bu epidemilerin Barselona
limanına soya fasulyesi getiren gemilerin yüklerini boşalttıkları günlere rastladığını göstermiştir. Gemilerden silolara soya
fasulyesi boşaltırken antijenik yapıdaki soya tozunun şehre yayıldığı, buna paralel olarak da astım epidemilerinin oluştuğu
kanıtlanmıştır.
t±FWSFTFMGBLUÚSMFSƌOÚOFNƌOƌHÚTUFSFOEƌǘFSCƌSLBO‘UƌTFNFTleksel astımdır. Yıllarca astım ile uyumlu hiçbir yakınması olmayan kişide, belirli iş kollarında çalışmaya başladıktan sonra
astımın ortaya çıkabilmesi bunu desteklemektedir. Tüm bu
bulgular genetik faktörlerin yanı sıra çevresel faktörlerin de astım oluşmasında önemli roller üstlendiğini göstermektedir.
A) Genetik Faktörler
Astım’da bilinen en önemli risk faktörü atopidir. Atopi çevresel alerjilere karşı aşırı miktarda IgE sentez edilmesi demektir.
Atopik kişilerde astım riski atopik olmayanlara göre 10-20 kat
daha fazladır. Atopik dermatitli ya da alerjik rinitli hastalarda
bronş astımının %40-70 gibi yüksek oranlarda görülmesi de
astımda atopinin önemli bir risk faktörü olduğunu göstermektedir. Atopinin ortaya çıkmasında ise genetik faktörlerin rolü
vardır.
B) Çevresel Faktörler
Astım gelişiminde diğer önemli etken ise çevresel faktörlerdir.
Çevrenin önemi ana karnındayken başlar. Gebelikte sigara içen
annelerin bebeklerinde astım ve diğer solunum sistemi hastalıkları sigara içmeyen annelere göre daha sık görülmektedir.
Evlerinde sigara içilen çocukların idrarında sigara metaboliti olan kotinin düzeyleri anlamlı derecede yüksek bulunmuş
ve sigara balkonda bile içilse sigara içilen evlerde çocukların
yoğun olarak sigara dumanına maruz kaldıkları gösterilmiştir
ve sigara içilen evlerdeki bebeklere astım içilmeyenlere göre 3
kat fazla bulunmuştur.
Bebek henüz doğmadan, intrauterin dönemde (ana rahminde
iken) annenin karşılaştığı çevresel faktörlerden etkilenir. Dolayısıyla annenin yaşadığı ortam bebekte astım oluşması riskini
arttırabilir. Gebelikte sigara içen annelerin bebeklerinde astım
ve diğer solunum sistemi hastalıkları sigara içmeyen annelere
göre daha sıktır.
t)BWBLƌSMƌMƌǘƌ
Sanayileşme ve egzoz gazları dış ortam havasını kirletirken, ev
içinde kullanılan sobalar, fırınlar, vernikler, boyalar vb. iç ortam
havasının kirlenmesine neden olmaktadır. Oluşan hava kirliliği
allerjene karşı kişinin duyarlanmasını kolaylaştırır ve astımın
ortaya çıkmasında rol oynar.
t.FTMFLTFMNBSV[ƌZFU
İş yeri ortamında bulunan, kişinin duyarlaşmasına neden olan
izosiyanat gibi maddeler ile karşılaşma tek başına astım için
önemli bir risk faktörüdür. Daha önce hiç astım öyküsü olmayan kişilerde mesleksel maruziyet sonrası astımın ortaya çıktığı
oldukça sık görülen bir durumdur. Erişkin astımlarının %2-15’i
mesleksel kaynaklıdır.
t"MMFSKFOMFS
Genetik yatkınlığı olan bebeklerde yaşamın ilk yıllarında allerjenlerle yoğun olarak karşılaşma bilinen en önemli çevresel
risk faktörüdür. Ev tozu akarları tüm dünyada astım nedenlerinin başında gelmektedir. Epidemiyolojik çalışmalarda genel
popülasyonda akar duyarlılığı %5-30 arasında değişirken, astımlı hastaların %85’inde akar duyarlılığı gösterilmiştir.
t4ƌHBSB
Bebeklik döneminde sigara dumanına maruz kalan kişilerde
solunum yolu enfeksiyonları, astım ve diğer solunum sistemi
hastalıkları daha sık görülmektedir. Bebeklerde sigara dumanı
ortamdaki allerjenlere karşı duyarlanmayı kolaylaştırmaktadır.
55
AKTUEL
Kemik erimesi erkeklerde de görülüyor
Türkiye’de yeterli miktarda süt ve süt ürünü ile sebze ve meyve
bulunduğunu söyleyen Arasıl, ‘’Bu ülkede ilaçları kullanmadan
doğal yollarla sağlıklı beslenmek mümkün. Bunları alan her
Türk vatandaşının sağlıklı beslenmesi mümkün’’ diye konuştu.
Kemiklerin sağlıklı yapılanması için hareketin de önemli olduğunu ifade eden Arasıl, gelişen teknolojinin insanları giderek
hareketsizliğe ittiğini, yürümenin, hareket etmenin unutulduğunu ifade etti. Arasıl, herkesin günde en azından yarım saat
tempolu yürüyüşe ihtiyacı olduğunu kaydetti.
Güçlü kemik yapısı için D vitaminin de önemine değinen Arasıl, ayda en az 1 hafta D vitamini içeren güneş ışınlarına maruz
kalmasını önerdi.
Uzmanlar daha çok kadınlarda görülen kemik erimesinin, az
da olsa erkeklerde de görülebileceğini belirtiyor
Halk arasında kemik erimesi olarak bilinen ‘’osteoporoz’’un
yalnızca kadınlarda görüleceğine dair yanlış bir kanı olduğunu
belirten uzmanlar, hastalığın 3 kadına karşılık 1 erkekte görüldüğünü söylüyor.
Konuyla ilgili bilgi veren Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı,
emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Tansu Arasıl, yaşlılıkta daha çok
rastlanan hastalığın tek başına yaşlılık hastalığı olmadığını ifade etti.
Arasıl, hastalığın zamanında yakalanıp önlenmezse sakatlıklara ve ölüme neden olduğuna işaret ederek dünyada kalp-damar hastalıkları ve kanserden sonra bilinen 3. ölüm nedeninin
osteoporoz olduğunu hatırlattı.
‘’30 YAŞINA KADAR KEMİKLERİNİ KORU’’
‘’Kemiklerimizin kıymetini bilmiyoruz’’ diyen Arasıl, kemiklerin
de kalp, beyin gibi canlı ve sürekli yapılanan bir sistem olduğunu belirterek, 30 yaşına kadar kemik yapısının ilerlediğini ve 30
yaşında doruk noktasına ulaştığını anlattı.
30 yaşında yeterli kemik kütlesine ulaşılmaması halinde hastalığın ortaya çıkmaya başladığını söyleyen Arasıl, kemiklerin
korunmasında ve güçlü olmasında birinci adımın beslenme
olduğunu vurguladı.
Hazır yemek, fast food tarzı beslenme ve kolalı içeceklerin fazla
tüketilmesinin, kalp ve damar sağlığının yanı sıra kemikler için
de zararlı olduğunu belirten Prof. Dr. Arasıl, bunun yerine, süt
ve süt ürünleri ile sebze ve meyve tüketilmesini önerdi.
56
Hastalığın kemik kırılıncaya kadar kendisini belli etmediğini,
bu nedenle ‘’kemiklerin sessiz hırsızı’’ olarak adlandırıldığını
belirten Arasıl, bir kırık oluştuktan sonra diğer kırıkların da geldiğini, bundan sonra sakatlıkların başladığını anlattı.
Hastalıkta, omur, bel kemiği gibi yerlerde görünmeyen kırıkların da meydana geldiğini kaydeden Arasıl, bel ve omur kırıklarının ardından kalça kemiği kırıklarının görüldüğünü ve kalça
kemiği kırılan ileri yaş hastaların yüzde 40-50’sinin ilk 1 yıl içinde hayatını kaybettiğini söyledi.
30 yaşından sonra her kadının kemik ölçümü yaptırmasını
öneren Arasıl, sigara ve alkolden uzak durulmasını, dengeli
beslenme ve egzersiz yapılmasını istedi.
Eller-serbest iletişim için yenilikçi ürünler
Jabra’dan eller-serbest iletişim için yenilikçi Bluetooth ürünler.
Jabra’nın dünya çapında büyük beğeni kazanan Bluetooth kulaklığı STONE’un yeni versiyonu Jabra STONE2, Jabra FREEWAY
araç kiti ve VoIP ile uyumlu cihazlar Mobile World Congress’te
geniş yankı buldu. Yenilikçi eller-serbest çözümler alanında
dünya lideri Jabra, Mobile World Congress 2011’de yeni Bluetooth ürün yelpazesini tanıttı. Şirketin yenilikçi tasarım ve gelişmiş özellikleri ile dikkat çeken yeni nesil Bluetooth kulaklığı
Jabra STONE2, araç kiti pazarında devrim yaratan yeni Jabra
FREEWAY ve eller-serbest VoIP iletişim için özel olarak geliştirilmiş yeni tak-çalıştır ürün portföyü ilk olarak Mobile World
Congress 2011’de kullanıcıların beğenisine sunuldu. Birçok
güçlü özelliği benzersiz tasarımla bir araya getiren Jabra STONE2, Bluetooth kulaklıklara tamamiyle yeni bir kullanılabilirlik
seviyesi getiriyor. Daha önce büyük başarı elde eden Jabra
STONE’un devrimci tasarımına sahip olan Jabra STONE2, ellerserbest iletişim için yepyeni bir ses konsepti sunuyor. Kulaklığın akıllı ses sistemi kullanıcılara kimin aradığını söylüyor, sesli
olarak “yanıtla” diyerek aramayı karşılama, “reddet” diyerek de
aramayı geri çevirme olanağı tanıyor. Ses Rehberi (Voice Guidance) kurulumu kolaylaştırıyor ve kulaklığın pil durumu da
görülebiliyor. Konfor açısından test edilmiş dört adet kulak jeli,
kullanıcılara gün boyu rahat kullanım olanağı sunuyor. Kablosuz taşınabilir şarj ünitesi sayesinde kullanıcılar ihtiyaç duydukları her yerde kulaklığı şarj edebiliyorlar. Jabra FREEWAY,
araç kiti pazarında bir sektör ilki olarak dikkat çekiyor. Ses
kalitesini en üst düzeye taşımak için cihazın Virtual Surround
Sound teknolojisine sahip tam üç adet hoparlörü bulunuyor.
Çift mikrofon sistemi, konuşmaları çok daha net kılmak için
arka fon gürültüsünü azaltıyor. Ses kontrol özelliği de yolda
tam konsantrasyon için aramaları kolayca yanıtlama ya da reddetme olanağı tanıyor. Jabra FREEWAY, aracın kapısı açıldığında ya da kapandığında araç kitini otomatik olarak açan ya da
kapatan dahili hareket sensörü ile de kullanımı kolaylaştırıyor.
Avrupa, Orta Doğu ve Afrika ve Asya Pasifik Bölgeleri’nde duyurulan Jabra FREEWAY, ABD’de 2011’in 2. çeyreğinde pazara
sunulacak. Mobile World Congress’te Jabra’nın VoIP için geliştirilmiş yeni kulaklıkları da sergilendi. Jabra EXTREME – FOR PC
ailesine mobil aramalar ve dizüstü bilgisayar, mobil cihazlar,
tabletler ve bilgisayarlardan VoIP aramalar için iki yeni tak-çalıştır cihaz katıldı. Jabra EASYGO – FOR PC, kesintisiz internet
ve cep telefonu aramaları için bilgisayara otomatik olarak bağlanan önceden eşleştirilmiş USB adaptör kullanıyor. Kablolu
Jabra CHILL – FOR PC kulaklık da, mobil ve VoIP aramalar için
yüksek kaliteli mikrofonu, hareket halindeyken müziği kontrol
edebilme özelliği ile müzikseverler için ideal bir cihaz olarak
dikkat çekiyor.
“iPhone’dan daha havalıyız!”
“iPhone’dan daha havalıyız!” diyen cep devi. “Bizim telefonumuz iPhone 4’ten daha havalı!” İşte bu iddialı açıklamayı yapan
cep devi... Sony Ericsson’un, üzerinde PlayStation oyunları
oynayabileceğiniz telefonu Xperia Play’in piyasaya çıkmasına
neredeyse bir aylık gibi bir süre kaldı. Bu süre içerisinde Sony
Ericsson İngiltere’nin başındaki isim David Hilton yeni akıllı telefonlarıyla ilgili iddialı açıklamalar yaptı.
“Xperia Play bir iPhone 4’le hemen hemen aynı hatta daha
az fiyata piyasada olacak. Bu telefonun yapacağı ilk şey Sony
Ericsson’u tekrar akıllı telefon piyasasının içerisine sokmak olacak. En son Android teknolojisi ve Sony teknolojisiyle beraber
piyasaya çıkacak ve bir iPhone kullanmaktan çok daha karizmatik, çok daha tatmin edici ve çok daha havalı olacak.”
Hilton yeni nesil PSP’yi bekleyen kullanıcıları içinse şu açıklamayı yaptı; “En iyi oyun makinesini isteyen biri varsa 2011’in
sonlarını beklemek zorunda kalacak. Ama aynı zamanda yanlarında bir de akıllı telefon taşımak zorunda kalacaklar ve çoğu
insan bunu istemiyor.”
57
AKTUEL
58
İETT
60
REHBER
62