Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Türkçe Yayınlanır
Transkript
Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Türkçe Yayınlanır
Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Türkçe Yayınlanır • Sayı: 23 • Temmuz 2013 Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Türkçe Yayınlanır • Sayı: 23 • Temmuz 2013 Yayın Sahibi OSİAD Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği Adına Adnan KESKİN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Şadan AYCAN Yayın Kurulu Ahmet KURT Ahmet ERBASAN Ayhan DÖNMEZ Bülent VURAL Gülşen İNAL Güven BOZSU Serhad ŞAHİN Taner Ahmet SARAÇ Grafik Tasarım İsmail Şadi AYCAN 0532 598 05 62 [email protected] OSİAD Üyeleri İçin Reklam Fiyat Tarifesi Reklam Yeri Ebadı Tek Yayın 6 Yayın (1 Yıl) Arka Kapak Tam Sayfa 1.000 TL.+KDV 850 TL.+KDV Ön Kapak İçi Tam Sayfa 500 TL.+KDV 400 TL.+KDV Arka Kapak İçi Tam Sayfa 500 TL.+KDV 400 TL.+KDV İç Sayfalar Tam Sayfa 400 TL.+KDV 300 TL.+KDV İç Sayfalar 1/2 Sayfa 200 TL.+KDV 150 TL.+KDV OSİAD Üyesi Olmayanlar İçin Reklam Fiyat Tarifesi Reklam Yeri Ebadı Tek Yayın 6 Yayın (1 Yıl) Arka Kapak Tam Sayfa 1.250 TL.+KDV 1.100 TL.+KDV Ön Kapak İçi Tam Sayfa 750 TL.+KDV 650 TL.+KDV Arka Kapak İçi Tam Sayfa 750 TL.+KDV 650 TL.+KDV İç Sayfalar Tam Sayfa 500 TL.+KDV 400 TL.+KDV İç Sayfalar 1/2 Sayfa 250 TL.+KDV 200 TL.+KDV Yayın Yönetim Uzayçağı Cad. No: 12 Ostim-ANKARA Tel: 0312 354 47 47 (pbx) Faks: 0312 354 47 52 e-mail: [email protected] www.osiad.org.tr Baskı DuMat Ofset Matbacılık Bahçekapı Mah. 2477. Sk. No: 6 Şaşmaz - ANKARA Tel: 0312 278 82 00 www.dumat.com.tr Basım Tarihi: 05.07.2013 Perçin Dergisi’ne Reklam vermek için; Uzayçağı Caddesi No: 12 Ostim - ANKARA Tel: 0312 354 47 47 • Faks: 0312 354 47 52 e-mail: [email protected] www.osiad.org.tr bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları sorumludur. Dergimizden izinsiz görüntü ya da her hangi bir alıntı yapılamaz. 3 AVM’ler ve bankalar İÇİNDEKİLER Keskin: Taş zenginiyiz ama taş ithal ediyoruz 45 fabrikanın temeli atıldı 22. yılımızı coşkuyla kutladık Kılıçdaroğlu’na banka şikayeti 6 9 12 15 Tarımda tehlike sinyalleri Kamu alımlarında Kobi’lere destek 31 32 Sermaye şirketlerinin yönetimleri tarafından her yıl düzenlenecek olan faaliyet raporları 34 Hukuk 36 21 Üye Firma Tanıtımları 38 23 Gelir Vergisi Kanunu değişiyor 44 17 Gelişmekte olan ülkelerde tahvil piyasaları sarsılıyor 29 Dolaylı vergide hızlı artış Yanık ve yaraları yüzde 30 daha çabuk iyileştiren cihaz “Türk’ün Türküsü: Çanakkale” konseri KOBİ’ler savunma sanayiine giriyor 33 16 Ankara Metrosu’nda Offset Şartı kağıtta mı kalacak! 25 KOBİ Kümelenme ve Rekabetçilik OSİAD’dan İran’la işbirliği arayışları OSİAD’ın anayasa görüşü Bankalar sokak sokak risk haritasını takip edecek 18 20 24 4 Kitap 46 Türkiye tarihinde benzeri olmayan bir sosyal olayla karşı karşıyayız. İstanbul Taksim’de Gezi Parkı’na Topçu Kışlası ve AVM yapılmasına karşı çıkan gruba polis müdahalesiyle başlayan ve giderek Türkiye’nin her yerine yayılan olaylar, izlediği seyir, içerdiği mizah, farklı eylem yöntemleriyle herkesi şaşırttı, bilinen bütün ezberleri bozdu. Şimdi herkes bu eylemin Türkiye’nin geleceği açısından nasıl bir dönüm noktası oluşturacağını konuşuyor, sosyal bilimciler, siyasetçiler olayı anlamaya çalışıyor. Bir süre önce yaptığım ve medyada da geniş yer bulan bir açıklamamda AVM’lere karşı çıkmış, sosyal ilişkileri öldürdüğünü yazmış, AVM çocuklarının da toplumsal olaylara duyarsız kaldığını söylemiştim. Herhalde benim de ezberimi bozan bir gelişme oldu ve AVM çocukları AVM’lere karşı çıkmaya başladı. AVM’ler son yıllarda bir mantar gibi çoğaldı ne yazık ki… Belediyeler açısından birer prestij kaynağına dönüştü ve plansız, geniş bir esnaf ve sanatkar kesimini nasıl etkileyeceği düşünülmeden yapılan AVM’lerin sayısı bugün itibariyle 300’ü geçti. Bazı yerlerde AVM’ler kapanıp başka bir işleve kavuşsa da inşaatlar hız kesmeden devam ediyor. Sektörün bu kadar başıboş olması ise küçük esnaf ve sanatkara darbe vuruyor. AVM’ler, esnafın celladı oldu adeta… Belki de Taksim olaylarına bir de bu cepheden bakmak gerekiyor. Küçük esnaf ve sanatkarın başı AVM’lerle dertte iken KOBİ’ler de haksız banka uygulamalarıyla boğuşuyor. Sayın Bakanımız Zafer Çağlayan’a bile “el insaf” dedirten işlem ücretleri, yüksek kar oranlarının, huzursuzluğu daha da artırdığı bilinmelidir. Geçen yılın kurumlar vergisi rekortmenleri listesinin ilk 20 sırasında 11 bankanın 5 bulunması, aslında ekonomideki çarpıklığın ifadesinden başka bir şey değil. KOBİ’lerin ya da genel ekonominin büyüme hızıyla bankaların büyüme hızları arasındaki dengesizlik, uzun dönemde şimdi öngöremediğimiz bir dizi sorunu ortaya çıkarabilir. Çünkü, bu sınır tanımaz uygulamaların kurbanı doğrudan reel sektörü etkilemektedir. Bir ülkede bankaların faiz dışı gelirleri, personel giderlerinin 2 katı kadar ise BDDK’nın müdahale etmesi gerekir. Örneğin, BDDK, mevduat faizlerine müdahale edebiliyorsa işletmelere verilen kredi faizlerine de üst sınır getirebilir. Adnan KESKİN Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Keskin: Taş zenginiyiz ama taş ithal ediyoruz Genel Kurula CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, ASO Başkanı Nurettin Özdebir, Çırak Eğitim Vakfı Başkanı İbrahim Karakoç, Ostim OSB Başkanı Orhan Aydın, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, OSBDER ve Anadolu OSB Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay, S. S. Orta Büyüklükte Yapı Kooperatifi Başkanı Özgür Savaş Özüdoğru, OSİAD A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Akman Karakülah, S. S. OSİAD Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi Başkanı Ahmet Şevki Oğan katıldı Osiad’ın 22. Genel Kurulunun açılışını yapan OSİAD Başkanı Adnan Keskin, yerli ürünlerin tercih edilmesi konusunda hükümetin bir çok genelge yayınladığını hatırlatarak, savunma sanayi ve otomotiv sektörü başta olmak üzere bazı sektörlerde yerlileştirme oranlarının yükseltilmeye çalışıldığını kaydetti. Kamu İhale Yasası ve Kamu Alım İhale Sözleşmesi’nde 2003 yılında yapılan değişiklikle kamu ihalelerinde ve alımlarında yüzde 51 yerli alım şartı getirildiğini anımsatan Keskin, “Ancak gelin görün ki uygulamada ne bu genelgeler, ne de diğer yasal düzenlemeler dikkate alınıyor. Kamu kurumları, muadili olmasına rağmen ithal ürünleri tercih ediyor. Örneğin, Türkiye, bir taş zengini olmasına rağmen Çin’den taş ithal ediyor” değerlendirmesinde bulundu. Keskin Ankara metrosu ihalesini kazanan Çinli firmanın, Ostim’deki raylı sistem kümelenmesini dikkate almadığını ve yüzde 51 şartına uymadığını savundu. olduklarını kaydetti. Üretim merkezlerinin batıdan doğuya doğru kaydığına işaret eden Toprak, “Türkiye burada güçlü ekonomisiyle tutunmak zorunda. CHP olarak hiç bir parti ayrımı yapmadan hangi partiye oy verirseniz verin biz sizleri desteklemek istiyoruz. Biz güçlü Türk ekonomisini yaratmak istiyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Keskin, OSİAD’ın, sadece sorunları tespit etmediğini, imkanları çerçevesinde çözüm de bulduğunu anlatarak, “Kadına yönelik şiddetle ilgili bir proje hazırlayıp AB’ye sunduk” dedi. Toprak: Sanayiciye sahip çıkmamız lazım Genel kurulda konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, Türk sanayicisinin ülke ekonomisi için büyük önem taşıdığını ifade etti. Toprak, “Sizin yaptığınız her ihracat Türkiye’de bir atölyenin çalışması demek. Sizin yaptığınız her bir liralık 6 ihracat Türkiye’de bir vatandaşın iş bulması demek, o bir vatandaşın iş bulması da ailenin tenceresinin kaynaması ve o ailenin mutluluğu demek. Ülkede mutluluk ailede başlar eğer aile mutluysa ülke mutludur” ifadelerini kullandı. “İktidar muhalefet ayrımı yapmadan Türk sanayicisine sahip çıkmamız lazım” diyen Toprak, CHP’nin “Türkiye bir krize girsin iktidar puan kaybetsin ben geleyim gibi” anlayışının olmadığına dikkati çekti. Toprak, CHP olarak Türkiye’nin önünü açacak yasalara destek vermeye hazır Özdebir: “Türkiye sanayide ciddi mesafeler aldı” Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, Türkiye’nin sanayide ciddi mesafeler aldığını belirterek, Türk savunma ve havacılık sanayisinin her geçen bilinirliğinin arttığını söyledi. Özdebir, 2012’nin iç piyasaya üretim yapan işletmeler için zor geçtiğini ifade ederek, “Şu anda para politikasını yönetenlerin tavrında çok büyük bir değişiklik gözükmemekte. Bu bize 2013 yılının da aynı şekilde gitme tehlikesini gösteriyor. Bu anlamda bizim önümüzü açacak tedbirlerin bir an önce alınması lazım” diye konuştu. Başkan Yaşar: Üretene destek yok Genel kurula, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, demokratik kitle örgütlerinin bağımsız ve özgür olması halinde demokrasinin kökleşebileceğini söyledi. Memur şehri Ankara’nın artık sanayinin şehrine dönüştüğünü ifade eden Yaşar, üretenlerin kaybettiği bir dönemin yaşandığını, köylerin boşaldığını, tarım ve hayvancılığın öldüğünü söyledi. Televizyonlarda her şeyin güllük gülistanlık gösterilmesinden yakınan Yaşar, teşviklerin de tabana yayılmadığını, sıkıntı içindeki firmaların teşvik sisteminden yararlanamadığını anlattı. Yenimahalle Belediyesi’ne 10 bin üzerinde üniversitelinin iş bulmak için başvurduğunu dile getiren Yaşar, Ankara’daki çarpık sanayileşmeden de dert yandı. Aydın: OSİAD’ın bölgeye katkısı büyük Ostim Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Orhan Aydın, OSİAD’ın 7 Ostim’le bütünleşmiş bir dernek olduğunu ve bölgeye katkılarının büyük olduğu hatırlatarak başladığı konuşmasını “Ostim, Ankara’nın sanayileşmesinde önemli bir merkezdir. Ostim, Ankara’nın diğer yerlerine gitmiş firmaları da Ostimli kabul ediyor, Ostim’de büyüttüğümüz firmaların gururunu yaşıyoruz” diyerek sürdürdü. Savunma ve havacılık alanında işbirliği toplantıları organize ettiklerini, son toplantılarda 4 bin iş görüşmesi yapıldığını dile getiren Aydın, Ankara metrosunda yüzde 51 yerli ürün şartına rağmen Çinli firmanın güçlük çıkardığını söyledi. Aydın, “Ne yazık ki, eli çantalı adamlar, maliyeti sıfır olan adamlar, bizim aleyhimizde konuşabiliyor” dedib AOSB Başkanı Tuncay: Kuluçka merkezi olacağız Anadolu Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay, Türkiye’de artık ak ve karanın tartışıldığını belirterek “Bugün, siyah denilen şeyin beyaz, beyaz denilen şeyin de siyah olduğunu tartışır hale geldik. Son gelişmelerden kaygılıyız” dedi. Ostim’in adeta bir okul olduğunu hatırlatan Tuncay, Anadolu OSB’yi kurduklarını, AOSB’nin büyümek isteyen firmalar için kuluçka merkezi olacağını söyledi. Ülke kaynaklarının iyi yönetilmesi gerektiğine dikkat çeken Tuncay, Eskişehir yolunda, şimdi sökülen çelik kafes için belediyenin 60 milyon lira harcadığını, 15 bin kişinin istihdam edileceği Anadolu OSB’nin altyapısı için ise 90 milyon lira civarında bir para harcadıklarını belirtirken “Ankara’nın kaynakları iyi kullanıldığında önemli şeyler yapılır” diye konuştu. Akyürek: Temsilde bizi de düşünün OSİAD’ın Onursal Başkanlarından Mehmet Akyürek de Ostim ve İvedik’te 15 bin işletmenin bulunduğunu belirtti ve siyasette iş dünyasının temsilcilerine de yer verilmesi gerektiğine dikkat çekti. Yeni yönetim 22. Olağan Genel Kurul Divan Başkanlığını OSİAD Onursal Başkanlarından Sait Ulusoy yaptı. Dİvan Başkan Yardımcılığını ise Hasan Gürel ve Bülent Vural yaptılar. Gündem maddelerinin görüşülmesinin ardından seçimlere geçildi. Tek adayın yer aldığı seçim sonunda Keskin’in başkanlığındaki OSİAD yönetim kurulunda Ahmet Kurt, Emrullah Balıkçıoğlu, Serhad Şahin, Ahmet Erbasan, Atila Çınar, Yeliz Özkaraoğlu, İsmet Beyazkılıç, Süleyman Ekinci, Tamer Tuğlu ve Esat Hisarcıklılar yer aldı. Denetim kuruluna ise Mert Taş, Ayşegül Çakmak Genç ve Kemal Özdem seçildi. Genel kurulda daha önce görev alan tüm başkanların da onursal başkan olmasına karar verildi. Teşekkür plaketi Genel Kurulun ardından Önceki dönem yönetim kurulunda bulunan ancak bu dönem görevlerini yeni Yönetim Kurulu üyelerine devreden üyelere Hizmetlerinden dolayı Teşekkür plaketi sunuldu. 45 fabrikanın temeli atıldı Anadolu Organize Sanayi Bölgesi (AOSB) Geleneksel 5. buluşması ve 45 fabrikanın temel atma töreni Malıköy’de gerçekleştirildi. AOSB Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay, “Atalarımız bize kurtarılmış bir vatan bıraktı. Bize düşen görev ise bize bırakılan o kurtarılmış topraklarda ekonomik zafer kazanmak, şehitlerimizin torunlarına istihdam yaratmaktır” diye konuştu. Anadolu Organize Sanayi Bölgesi (AOSB) Geleneksel 5. buluşması ve 45 fabrikanın temel atma töreni Malıköy’de gerçekleştirildi. Temel atma törenine, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sincan Belediye Başkanı Mustafa Tuna, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Ayaş Belediye Başkanı Ali Başkaraağaç, Ankara milletvekilleri Aylin Nazlıaka ve Sinan Aygün, Çankaya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç, Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, milletvekilleri ve Anadolu Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurlu üyelerinin yanı sıra çok sayıda sanayici katıldı. Törenin açılış konuşmasını OSİAD Başkanı Adnan Keskin yaptı. Keskin, OSİAD’ın 2002 yılında başlattığı bir projeyi bitirmenin gururunu yaşadıklarını söyledi. Derneğin öncülüğünde kurulan Anadolu OSB’nin, Türkiye’de bir sivil toplum örgütünün kurduğu ilk OSB olması bakımından örnek alınacak model olduğunu, bunun OSİAD kadrolarının vizyonunu, üretime olan sevdasını, Türkiye’de sanayiye, kalkınma ve refaha 8 verdiği önceliği gösterdiğini belirten Keskin, “Anadolu OSB’de bacası tüten her fabrika, bizim gururumuzdur. Açılan istihdam kapısıyla bu ülkeye olan borcumuzu ödemiş olmanın vicdani rahatlığını yaşayacağız” dedi. Keskin, “Tam bağımsızlığın ekonomik bağımsızlıktan geçtiği bilinciyle harekete ederken biz diyoruz ki, vatanı sevmek ancak böyle olur. Biz vatan sevgimizi fabrikalar açarak gösteririz. Ne zaman ki, bir kişiye ekmek kapısı açtık; biz o gün daha rahat uyuruz. Çünkü, üretmek var olmaktır. OSİAD ailesinin birlikteliğinin gücünü gösteren Anadolu OSB ile ne kadar gurur duysak azdır. Üstelik, 9 bu sanayi bölgesi, göleti, yeşil alanları, bademliği, sosyal donatı alanlarıyla, insan ve doğayla barışık şekilde yapıldığı için de ayrıca göğsümüz kabarıyor. Biz burada herkese sanayileşmenin yarattığı risklerin azaltılabileceğini de gösteriyoruz. Bugün bizim düğünümüz var. Bugün, bayramımız var. Sofralara bereket sunacağız. Orta Anadolu’nun bozkırında, bir zenginlik vahası yaratacağız. Biz övünmeyeceğiz de kim övünecek?” diye konuştu. Tuncay: Vatana borcumuzu çalışarak ödüyoruz Anadolu OSB Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay, amaçlarının üretmek, istihdam yaratmak, uluslararası piyasalara açılmak, insana ve doğaya saygılı bir sanayileşmenin mümkün olabileceğini göstermek olduğunu kaydetti. Tuncay, “Atalarımız bize kurtarılmış bir vatan bıraktı. Bize düşen görev ise bize bırakılan o kurtarılmış topraklarda ekonomik zafer kazanmak, şehitlerimizin torunlarına istihdam yaratmaktır” diye konuştu. Diğer OSB’lerden farklı olarak Anadolu OSB’de, gölet ve göletin çevresindeki 6 bin fidanlı, 120 bin metrekarelik bir doğal yaşam ortamı bulunuyor. Çanakkale Savaşı’nda Ankara ve çevresinde şehit düşen askerler için bir anıtın inşa edildiği Anadolu OSB’de, tüm cadde adları da Kurtuluş Mücadelesi’ndeki tarihi gün ve mekânlardan meydana geliyor. Her bir şehit için badem ağacı dikilen yüksek gerilim hattının geçtiği alandan elde edilecek gelirin ise mesleki eğitimin yaranına kullanılması amaçlanıyor. Tuncay, 15 yıllık hayallerinin bu dev yatırımla gerçekleştiğini kaydetti. Belediyecilik anlayışıyla çalıştıklarını dile getiren Tuncay, sanayi bölgede 330 bin metrekare idari ve sosyal tesis alanları, konferans, fuar, sergi salonları, sağlık ve mesleki eğitim tesisleri, yürüyüş-koşu, bisiklet parkurları 45 bin metrekarelik ticaret sahasında da ticaret merkezleri kurulacağını belirtti. “Vatana borcumuzu çalışarak ödüyoruz” diyen Tuncay, amaçlarının üretmek, istihdam yaratmak, uluslararası piyasalara açılmak, insana ve doğaya saygılı bir sanayileşmenin mümkün olabileceğini göstermek olduğunu kaydetti. Tuncay, “Atalarımız bize kurtarılmış bir vatan bıraktı. Bize düşen görev ise bize bırakılan o kurtarılmış topraklarda ekonomik zafer kazanmak, şehitlerimizin torunlarına istihdam yaratmaktır” diye konuştu. Kılıçdaroğlu: Şükran borçluyuz Temel atma töreninin açılışında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sanayicilerin Türkiye’nin büyümesine, kalkınmasına ve istihdamına katkıda bulunduklarını söyledi. Sanayicilerin yüceltilmesi gereken 10 kişiler olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Onlar önlerindeki engelleri kaldırmamız gereken kişilerdir. Çünkü onlar üretiyorlar, ihracat yapıyor, uluslar arası alanda rekabet ediyorlar ve yatırım yapıyorlar. Bütün olumsuz koşullara rağmen biz Türkiye’yi büyüteceğiz, biz Türkiye’yi geliştireceğiz, biz Türkiye’de istihdam yaratacağız ve biz Türkiye’nin adını bütün dünyaya duyuracağız diyorlar. Bu nedenle onlara şükran borçluyuz” dedi. Türkiye’de 150’ye yakın organize sanayi bölgesi olduğunu ve bu rakamın çok önemli olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, organize sanayi bölgelerinde bir milyonu aşkın kişinin çalıştığını dile getirdi. Kılıçdaroğlu, bir milyonu aşkın kişinin çalıştığı ve ürettiği Türkiye’nin yeterli olmadığını daha fazla organize sanayi bölgelerinin yapılarak bir çok insana iş imkanı açılmasının gerektiğini anlattı. Çin Halk Cumhuriyeti’nin büyümeye Türkiye’den daha sonra başladığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, Türkiye ile Çin arasındaki farklara bakıldığında Türkiye’nin durumunun iç açıcı olmadığını belirtti. Kararlı iş adamı ve kararlı sanayicilerin olması durumunda Türkiye’nin gücünün bütün dünyaya bedel olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, “Yeter ki çalışalım, yeter ki onların önündeki engelleri kaldıralım” dedi. Türk insanının yaratıcı, dinamik ve taşı sıksa suyunu çıkaracak gençleri olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunların önünü açtığımız zaman bilgiyi üniversiteyle beraber sanayiye kattığımız zaman, sanayicinin emeğine kattığımız zaman göreceksiniz çok güzel şeyler yapabiliriz.” Organize sanayi bölgelerinin vergiden muaf olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Şimdi dolaylı olarak organize sanayi bölgeleri yönetimlerini vergilendirmek istiyor. Bundan vazgeçsinler, böyle bir şey olmaz. Organize sanayi bölgelerini sizin vergi muafiyeti getirmeniz lazım. Getirdiğiniz vergi muafiyetinizin sizin arkanızda durmanız lazım. Binlerce kişiye istihdam yaratıyorlar. Onları cezalandırarak arkadan dolanıp vergilendirmeyi doğru bulmuyoruz. Her türlü Kurumlar Vergisi’nden muaftır diye çok açık ve net ifadeler kullanmamız gerekiyor. Bu konuda yasal düzenleme Parlamento’ya geldiğinde her türlü desteği CHP olarak vereceğiz.” Organize sanayi bölgelerinin yüzde 54’ünde atık su arıtma tesisi olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çoğunun imkanları yok ama devletin bu konuda katkı vermesi lazım. Gerçi buraya devletten bir kuruş yardım almadan önemli yatırımların yapıldığını başkanlar söyledi. Kendi güçleriyle, kendi kararlılıklarıyla Anadolu’nun bozkırında binlerce kişiye istihdam yaratacaklar. Ama her taraf böyle değil, dolayısıyla devletin atık su arıtma tesisleri konusunda organize sanayi bölgelerine katkı vermesi gerekiyor. Yine bu bölgelerde yatırım yapan sanayiciye bölge ayrımı yapılmaksızın teşvik getirilmesi gerekiyor. Hem sanayinin kümelenmesi ve toplanması 11 açısından hem de daha sağlıklı üretimlerin gerçekleşmesi açısından. Bir başka sorunları ise sanayicilerin BOTAŞ’ın her yılın Ekim ayında organize sanayi bölgelerine baskı kurması. Bu doğru değil. Organize sanayi bölgelerinin zaten sıkıntıları var ama bunları anlaşarak çözmek mümkün. Bunu yapabilirler ve bizde bunun takipçisi olacak.” Yapılan konuşmaların ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sincan Belediye Başkanı Mustafa Tuna, ASO Başkanı Nurettin Özdebir ve sanayiciler butona basarak 45 fabrikanın aynı anda temelini attı. Açılışın gerçekleştirilmesinin ardından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, fabrikaların kurulacağı alana giderek işçilerle sohbet etti hatıra fotoğrafı çektirdi. Konuşmaların ardından Kılıçdaroğlu’nun butona basması ile 45 katılımcıyı temsilen Erdoğan Bayraktar’ın sahibi olduğu EAG Demir Sanayi A.Ş.’nin temeline ilk harç konuldu. 22. yılımızı coşkuyla kutladık Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği’nin 22. kuruluş yıldönümü gecesi Bilkent Otel’de yapıldı. Geleneksel buluşmamız, OSİAD ailesinin birlik ve beraberliğinin en güzel görüntülerine sahne oldu. Bilkent Otel’de yapılan OSİAD’ın kuruluş yıldönümü gecesi, sanayici ve işadamlarını bir araya getirdi. Gecede yapılan konuşmalar, üretimin önemine dikkat çeken vurgularla doluydu. Zafer Çağlayan’a ve ekonomi yönetimine teşekkür etti. OSİAD Başkanı Adnan Keskin, ‘Bankalar yüksek karlar elde ederken reel sektörün maliyetli krediler almak zorunda bırakılmasının bankacılara da ülkeye de yararı yok’ dedi. Bilkent Otel’de düzenlenen OSİAD 22. Kuruluş Yılı Yemeği’ne Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Anadolu OSB ve OSBDER Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay, Ostim OSB Başkanı Orhan Aydın, İÇASİFED Başkanı Nihat Güçlü, önceki dönem başkanlarımızdan Mehmet Akyürek ve Suat Hisarcıklılar da katıldı. Gecenin açılış konuşmasını yapan OSİAD Başkanı Adnan Keskin, Reyhanlı saldırısını kınayarak başladığı konuşmasına 19 Mayıs’ın önemini anlatarak devam etti. 19 Mayıs’ın olumsuz şartlara rağmen zafere ulaşılabildiğini gösteren bir yolculuğun başlangıcı olduğunu ve bu günü gençlere bayram olarak armağan ettiğini ifade eden Keskin, Mustafa Kemal’in gençlere işgalden kurtarılmış bir ülke bıraktığını ancak günümüzde her 4 gençten birinin işsiz olduğunu söyledi. Mesleki eğitime önem vermeyerek en büyük kötülüğün gençlere yapıldığını ifade eden Keskin, OSİAD’ın mesleki eğitimi önemsediğini hatırlattı ve “Biz kendi adımıza geçen yıl öğrenci- sanayici buluşmalarını 12 gerçekleştirmeye başladık. Meslek lisesi mezunu olup da mesleğinde zirveye ulaşmış üyelerimiz, okullara giderek öğrencilerin moral değerlerini yükseltmeye çalışıyorlar. Her sanayiciye de bir meslek lisesi öğrencisinin sorumluluğunu verdik. Şu an sayımız çok az ancak ilerleyen yıllarda projeye dahil olan sanayici sayısının artacağına inanıyorum” dedi. Keskin, kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in, Türkiye’nin notunu artırdığına da değinerek, gösterdikleri çabalardan dolayı Ekonomi Bakanı Bankacılara eleştiri Bankaların kredi faizlerinde uyguladığı oranlarla KOBİ’leri zor durumda bıraktığını, Merkez Bankası’nın kredi faizlerini indirmesine rağmen reel faizlerin her zaman 4-5 puan fazla olduğuna dikkat çeken Keskin, “Bankaların faaliyet dışı gelirleri de oldukça yüksektir. Bankalar çok yüksek karlar elde ederken reel sektörün yüksek maliyetli krediler almak zorunda bırakılması uzun vadede bankacılara da bu ülkeye de fayda getirmez. Çünkü KOBİ’ler ve finans kuruluşları birbirine muhtaçtır. BDDK, bazı işlemlerden alınan ücretler ve reel sektöre kullandırılacak kredilerle ilgili üretimden yana tavır almalıdır. Biz kazanırsak bankacılar da kazanır” diye konuştu. Keskin, sözlerini şöyle sürdürdü: Hayalimiz üreten Türkiye OSİAD, mütevazı olanaklarıyla üretim, istihdam, ihracat bilincini yaymaya çalışıyor. Çok fazla lafa gerek yok, bu konudaki samimi gayretimizi 15 bin kişinin istihdam edileceği Anadolu OSB’nin kuruluşundaki öncülüğümüz anlatmaktadır. Komatek, yerel yönetimler, tarım fuarları, yurtdışı gezi organizasyonları, AB projelerimiz, kurduğumuz kooperatiflerimiz, sosyal sorumluluk projelerimizle OSİAD, SİAD’lar içinde kendine özgü bir yere sahiptir. Mesela, bir organize sanayi bölgesi içinde tamamen üyelerinden toplanan bağışlarla şehitlik anıtının yapılmasının örneği yoktur. Ama bizler, Kurtuluş savaşınhda Ankara’da n cepheye gidip de şehit düşen askerlerimizin anısına Anadolu OSB içinde Şehitler Anıtı yaptırdık. Askerlerimizin bizlerin daha bağımsız bir ülkede özgürce yaşaması için canını kanını vermesi karşısında bizler de vefa göstermek istedik. Ostim merkezde zor şartlar altında nasıl 13 ki Atatürk Anıtı’nı yaptırdıysak Anadolu OSB içinde de Şehitler Anıtı’nı açtık. Biz, üreten Türkiye hayaline sahibiz. Bilgiyi, teknolojiyi, düşünceyi üreten bir Türkiye istiyoruz ve çabamız bu yöndedir. Siyasi bağımsızlığın ekonomik bağımsızlıkla mümkün olabileceğine inanıyoruz. Halkbank 3. Bölge Müdürü İsmet Gergerli Halkbank’ın esnaf ve sanayiciye ihtiyaç duyduğu krediyi vermek üzere kurulduğunu ve 75 yıldır en uygun şartlarda kredi vermek için çalışma yapıldığını söylerken, gecenin sponsorlarından Kam Beton’un sahibi Mahir Baykam, 30 yıl önce kurdukları Kam Beton’un lider bir kuruluş olduğunu anlattı. Patent, faydalı modelleri bulunduğunu belirten Baykam, son 10 yıldır daha fazla tanındıklarını, bunun da kalite yolculuğu ile ilgili olduğunu vurguladı. İÇASİFED Başkanı Nihat Güçlü, OSİAD’ın 22 yılı başarıyla geride bıraktığını belirterek “Artık ödeyebileceklerini belirtirken 25 Mayıs’ta 45 firmanın temelinin atılacağının müjdesini verdi. birbirimize daha fazla destek olmalıyız, daha fazla paylaşmacı davranmalıyız. Güçlerimizi birleştirmeliyiz” diye konuştu. Aydın: Ostim bir marka OSTİM OSB Başkanı Aydın, 22 yıl öncesine göre Ostim’in büyük bir ilerleme gösterdiğini, Ankara’nın pek çok sanayi bölgesine Ostim’den firmaların gittiğini anlattı. Ostim’in artık bir markalaştığını ve bundan gurur duyduklarını ifade eden Aydın, “Ostim, 22 yıl önceki Ostim değil, savunma ve havacılıkta marka oldu, iş ve inşaat makinelerinde odak noktası, temiz enerjide de Ostim’i marka yapmak istiyoruz. Metro araçlarını üretebilecek kapasitemiz var. Medikal konusunda mesafe aldık. Ostim’deki firmaları rekabetçi yapabilmek için onlara ucuz enerji temin etmeye çalışıyoruz” diye konuştu. konusunda karar aldığını belirten Tuncay, Anadolu Organize Sanayi Bölgesi için toplanan 20 liralarla işe başlandığını ve bugün 300 milyon dolarlık bir büyüklüğe ulaştığını anlattı. Altyapı için de 80 milyon lira harcandığını ifade eden Tuncay, “Bu miktar, Ankara’da Eskişehir yolunda önce yapılan ardından da sökülüp atılan çelik kafes için harcanan paraya eşit. Bu parayla Ankara’da büyük bir sanayi yerleşkesi kuruldu” dedi. Tuncay, OSİAD üyeleri ve Anadolu OSB katılımcıları olarak geçmiş nesillere olan vefa borcunu ancak üreterek Başkan Yaşar: Üretenin yanında olunmalı Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar da Türkiye’nin üretmek zorunda olduğuna dikkat çektiği konuşmasında ithalatın sakıncalarına değindi. Daha çok üreterek, istihdam yaratarak mutlu olunabileceğini anlatan Yeşer, üretim yapılmadan kalkınmanın gerçekleştirilemeyeceğini söyledi. Toplumsal barış ve huzuru da üretimle sağlayabileceklerini dile getiren Yaşar, “19 Mayıs’ı coşkuyla kutlayacağız. 7 düvelin işgal ettiği ülkeyi, yabancı kuvvetlerden temizlediysek, demokratik bir cumhuriyeti kurduysak, Başbakan oluyorsak, cumhurbaşkanı oluyorsak bunu Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz. Barış, cumhuriyetin ilkelerine inanmakla olur” diye konuştu. Yaşar, üretmenin en büyük ibadet olduğunu da söyledi. Konuşmaların ardından yeni üyelere plaket verilirken, 22. kuruluş yılı pastası kesildi. Kılıçdaroğlu’na banka şikayeti Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği’nin mart ayında seçilen yeni yönetim kurulu üyeleri Adnan Keskin’in başkanlığında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etti. OSİAD Başkanı Adnan Keskin, Başkan Yardımcıları Ahmet Kurt ve Emrullah Balıkçıoğlu ile yönetim kurulu üyesi Atilla Çınar, Serhad Şahin, Atila Çınar, İsmet Beyazkılıç, Mert Taş, Bülent Vural, Mehmet Fatih Özeren, Levent Saruhan, Sahir Keskin, Soner Özgen, Gürhan Cihaner, Güven Bozsu ve Gülşen İnal’dan oluşan işadamı heyetinin ziyaretinde CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak da bulundu. Ziyarette, iş dünyasının yaşadıkları önemli sorunlar ile barış süreci gündeme geldi. OSİAD Başkanı Adnan Keskin, kıdem tazminatıyla ilgili CHP’nin bir rapor hazırlaması gerektiğini belirtirken bankaların yüksek karlarından ve uyguladıkları faiz oranlarından şikayet etti. Kıdem tazminatlarının devlet tarafından güvence altına alınması konusunun önemine işaret eden Keskin, çalışma ortamında da bir barışa ihtiyaç duyulduğunu söyledi. İşçi ve işveren ilişkilerinde de barışın sağlanması durumunda ekonomideki verimliliğin de artacağına işaret eden Keskin, CHP’nin kıdem tazminatı konusunda rapor hazırlayarak hükümetle, TBMM ve kamuoyu ile paylaşmasını istedi. Keskin’in yakındığı konulardan biri de bankaların yüksek karlılığı idi. Önceleri Merkez Tuncay: OSİAD ile gurur duyuyoruz Anadolu OSB ve OSBDER Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay da üyesi olduğu OSİAD ile gurur duyduğunu söyledi. OSİAD yönetiminin 1997 yılında organize sanayi bölgesi kurma 14 CHP Genel Başkanı’nı ziyaret eden OSİAD heyeti, bankaların yüksek kâr oranlarından ve bunun KOBİ dünyasına olumsuz yansımalarından yakındı. OSİAD Başkanı Keskin, “Büyük firmalar, daha uygun koşullarda kredi alıyor, krediye daha çok ihtiyaç duyan ise alamıyor. Reel sektörden alınan faiz oranları, kağıt üstündeki faiz oranlarının çok çok üstünde” dedi. Bankası’nın faiz indirmediğinden şikayet edildiğini, ancak Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesine rağmen işletmelerin finans sorunlarının devam ettiğini anımsatan Keskin, “Kağıt üstündeki faiz oranları ile reel sektöre uygulanan faiz oranları birbiriyle uyuşmuyor. Bankalar, yüzde 10- 12 ile kredi kullandırıyorlar. Büyük işletmeler, yani krediye çok da ihtiyacı olmayanlar daha uygun koşullarda kredi kullanırken KOBİ’lere ağırlaştırılmış koşullar öne sürüyorlar. Bankaların uyguladıkları faiz oranları, kesinlikle maliyetlerin üzerinde” dedi. Keskin, bankaların üç yılda 60 milyar lira civarında kâr elde ettiğini belirtirken “Bu kâr, KOBİ’lerden alınan paradır. Bu para KOBİ’lerin cebinden çıkmıştır. Eğer bankalar bu kârın yarısını elde etmiş olsalardı 30 milyar lira piyasada olacaktı, KOBİ’lerde 15 15 kalacak ve piyasalar canlanacaktı. Bu para, piyasayı hoplatırdı” diye konuştu. Barış süreci de konuşuldu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da üretimin ikinci plana atıldığını, verimliliği, üretimi, ihracatı artıracak politikaların daha da etkinleştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, iş dünyası ile ilişkileri daha da geliştireceklerini söyledi. Ziyarette barış süreci de ele alındı. Bu konuyla ilgili bir soruya CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin işin bütün yükünü CHP’nin omuzlarına yüklemek istediğini, CHP’nin tabanının yüzde 100’ünün barışı desteklediğini belirterek “Kim ister ki bir gencin ölmesini, anaların evlat acısı yaşamalarını… Kimse savaşı, insanların öldürülmesini destekleyemez” diye konuştu. OSİAD’dan İran’la işbirliği arayışları OSİAD, İran’ın yeni Büyükelçisi Alirıza Bikdeli’yi kahvaltıda ağırladı. Bikdeli’nin ziyaretinde Türkiye ve İran arasındaki ticari ilişkilerde firmaların yaşadıkları sorunlar gündeme getirildi. OSİAD Başkanı Adnan Keskin ve yönetim kurulu üyeleri ile İran’a iş yapan işadamları tarafından karşılanan İran’ın Türkiye Büyükelçisi Alirıza Bikdeli, kahvaltıya “Türk milletinin sofrası bereketli olsun” diyerek başladı. OSİAD Başkanı Adnan Keskin, Bikdeli’ye Ostim ve OSİAD hakkında bilgi verdi. OSİAD’ın 1991 yılında kurulduğunu, iki kooperatifi, çok ortaklı bir şirketi bulunduğunu ifade eden Keskin, dernek öncülüğünde kurulan Anadolu OSB’de 15 bin kişinin istihdam edileceğini anlattı. Ostim’den 160 ülkeye ihracat yapıldığını, 11 bin işyerinde 150 bine yakın çalışan bulunduğunu ifade eden Keskin, ziyaretin İran’la yaşanan ticari sıkıntıların giderilmesinde önemli bir fırsat olduğunu söyledi. Keskin, Türkiye’de yatırım yapmak isteyen İranlı firmalar için OSİAD’ın kurduğu Anadolu OSB’de altyapısı bitmiş arsalar bulunduğunu da anımsattı. Büyükelçi Bikdeli: İşbirliği artmalı İki ülke arasındaki ekonomik işbirliğinin artmasından yana olduklarını ifade eden Büyükelçi Alirıza Bikdeli ise İran’la çalışan şirketleri parlak bir gelecek beklediğini, sanayiyi temel edinmiş şirketlerin kapasite ve garantilerini belirleyerek çalışmak istediklerini bildirdi. İran pazarında OSİAD, üyelerinin iş yapma olanaklarını artırmak amacıyla İran’la işbirliği zeminleri yaratmaya çalışıyor. İran’ın Ankara Büyükelçisi Alirıza Bikdeli’nin OSİAD ziyaretinden sonra bu kez OSİAD yönetimi ve İran’da iş yapan firma temsilcileri İran büyükelçiliğini ziyaret etti. Hindistan, Çin ve Rusya’nın ciddi bir ağırlığının bulunduğunu belirten Bikdeli, “Biz, Türkiye’yi İran’ın birinci ticari ortağı haline getirmek isteriz. Coğrafi konumumuzdan dolayı Türkiye, bizim için daha önceliklidir. İran ekonomisinde Türkiye’nin ağırlığını yükseltmek gerekiyor. İran pazarı, büyük bir pazardır” dedi. OSİAD yönetimi ve sanayiciler İran Büyükelçiliği’nde Büyükelçi Bikdeli’nin OSİAD ziyaretinden sonra, OSİAD yönetim kurulu ve İran’la iş yapmak isteyen sanayici ve işadamları, İran Büyükelçiliği’nde akşam yemeğinde bir araya geldi. Yemekte Ticari Ateşe Faraz Chamani, OSİAD Başkanı Adnan Keskin, yönetim kurulu üyeleri ve İran’a iş yapan firmaların temsilcileri bulundu. Ticari Ataşe Faraz Chamani, Türkiye açısından İran’ın iyi bir pazar olduğunu, Türk sanayicilerinin de bu pazarda yer edinmelerini istediklerini söylerken Büyükelçi 16 Alirıza Bikdeli, İran ve Türkiye arasındaki işbirliğinin artmasından yana olduklarını bildirdi. İran’a uygulanan yaptırımlar nedeniyle iki Müslüman komşu ülkenin işbirliğine engel konulduğunu belirten Bikdeli, “Türkiye, komşu ülkeleri ile ilişkilerini güçlendirmek zorundadır. Türkiye’nin büyümesi sevindiricidir. Ticaret adamı güvenliği olan yerde yatırım yapmak ister. İran, Türk yatırımcılar için güvenli bir ülkedir. İran’a gelin, yatırım yapın” dedi. OSİAD Başkanı Adnan Keskin ise para transferlerinde yaşanan sorunlara dikkat çekti. Ticarette güvenli bir ortamın önemli olduğunu, dernek olarak komşularla olan ekonomik işbirliğinin artmasını arzu ettiklerini ifade eden Keskin, yaşamsal konulardaki ambargoyu doğru bulmadıklarını söyledi. Keskin, iki ülke arasındaki sorunların aşılmasından sonra ticaret yapmaktan mutluluk duyacaklarını sözlerine ekledi. Yanık ve yaraları yüzde 30 daha çabuk iyileştiren cihaz Yanık ve yara tedavileri alanında çalışmalar yapan Ankara Ostim’deki Teknomar şirketi TÜBİTAK desteğiyle ‘Topivac’ adında dünyada bir ilk olan yara bakım cihazını geliştirdi. Yanık ve yara alanında daha önceden de birçok projeleri olduğunu belirten Teknomar Genel Müdürü Hasan Tahsin Özbek, ‘Topivac’ adında dünyada bir ilk olan yara bakım cihazını TÜBİTAK desteğiyle ürettiklerini söyleyerek, “Biz şirket olarak daha öncede yanık tedavisi üzerine çalışıyorduk. Daha önce yaptığımız projelerde yanık tedavisinin genelini ele almıştık. Bu projemizde ise daha önceden elde ettiğimiz bilgi birikimleri ve TÜBİTAK’ın desteği sayesinde 3. ve 4. derecede yanık yaralarını hedef aldık. Projedeki amacımız tedaviyi tek cihazda toplamak ve tedavi sürecini kısaltmaktı. Bunun için Topical vacum yöntemi kullanmamızı sağlayacak hibrid bir cihaz geliştirmeyi planladık. Bu cihazla yaranın iyileşmesi için gerekli olan oksijeni homojen olarak vermeyi, yarayı dezenfekte etmek için ozon terapi tedavisi uygulamayı ve yara üzerinde toplanacak irin, ölü deri, bakteri tabakalarını vakum ile çekerek sağlıklı dokuların gelişmesini sağlamayı kendimize ilk amaç olarak belirledik. Geliştirmeyi düşündüğümüz cihazın en önemli özelliğinin, vakum ve oksijen/ozon nemlendirme uygulamasının aynı anda tatbik edilecek özelliklere sahip olmasını hedeflemiştik. Ama bu dediğimiz TÜBİTAK desteğiyle yanık ve yaraları yüzde 30 daha çabuk iyileştiren cihaz geliştirildi. Dünyada ilk olma özelliğini taşıyan ‘Topivac’ı geliştiren Ostimli sanayici, ürününü dünya pazarına açmaya hazırlanıyor. çalışmaları yapabilmek için gerekli maddi imkanımız ve alt yapımız yoktu. Bu imkanları bize TÜBİTAK sağladı. Projeyi TÜBİTAK’a borçlu olduğumuzu açık sözlülükle söylemeliyim” dedi. TÜBİTAK TEYDEB 1507-KOBİ ArGe Başlangıç Destek Programı kapsamında “Yanıklı yara tedavisi için topical vacum tedavi yöntemi kullanılarak hibrid cihaz ve bu cihaza ilişkin tedavi sarf malzemelerin geliştirilmesi” projesiyle yaklaşık 150 bin TL ile desteklenen çalışma sonucunda ‘Topivac’ adlı dünyada tek olma özelliğine sahip cihazı geliştirdiklerini belirten Özbek, “Bugüne kadar ki tedavi süreçleri, birbirinden bağımsız olarak çeşitli uygulamaların, pansumanların yaraya tatbiki ile olmaktaydı. Geliştireceğimiz yöntemle ve hibrid cihazla, biz bağımsız gözüken uygulamaları birbirine entegre edip, tek tedavi yöntemiyle hem yara drenajını sağlamakta, hem de iyileştirme sürecini hızlandıran O2 ve/ veya O3 uygulamasını aynı anda uygulayarak tedavide yeni bir çığır açtık. Geliştirdiğimiz cihaz kronik yaralar, yanık yaraları, diyabetik yaralarda rahatlıkla kullanılabilecek” dedi. Topivac’ın Getirdiği Yenilikler Topivac’ın yanık dokusunun ve yaranın hızlı ve uygun koşullarda, enfeksiyon riskinden 17 uzak iyileşmesini sağlayan ileri teknoloji bir tedavi sistemi olduğunu belirten Özbek, ağrıyı azaltmada ve iyileştirmenin hızlanmasında özel dizayn edilmiş yara kapama pedleri sayesinde negatif basınç altında oksijenin dokuya zarar vermeden yaraya ulaşarak yaranın iyileşme sürecini başlattığını belirtti. Yanık ve yara tedavisinde en önemli sorunlardan birinin enfeksiyon kapma riski olduğuna vurgu yapan Özbek, yara pedleri ile doktor tercihine göre ozonlu su, oksijenli su, bidistile su yada başka medikal sularla doğrudan yaranın temizliğinin yapılabildiğine dikkat çekti. Cihazın kolay kullanımlı ana ve ara menüsüyle yara veya yanık çeşidine göre tedavi reçete belirlenebildiğini sözlerine ekleyen Özbek, cihazın ergonomik yapısı ve ayakları sayesinde servislerde ve yoğun bakım ünitelerinde rahatlıkla kullanılabileceğine dikkat çekti. Patentini aldıkları Topivac’in satışa çıkacağını belirten Özbek, “Bugüne kadar yanık ve yara tedavisi için alınan ürünler genelde yurt dışından geliyordu. Toplu bir cihaz yok ayrı ayrı cihazlar olduğu için çok yüksek ücretlerle alınabiliyor. Bizim geliştirdiğimiz cihaz hem yara tedavisinde kullanılacak bütün parçaları içinde barındırıyor hem de yerli imkanlarla geliştirildiği için daha ekonomik” dedi. OSİAD’ın anayasa görüşü OSİAD Başkanı Adnan Keskin ve beraberindeki yönetim kurulu üyeleri, anayasa taslağını TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e sundu. Taslakta resmi dilin Türkçe olması gerektiği ancak anadil eğitim hakkının yerel yönetimlere bırakılabileceği belirtildi. Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması, sözlü sınavların kayıt altına alınması, Anayasa Mahkemesi başkanının hukukçu olması, seçim barajının düşürülmesi istenirken, “Anayasa değişikliğinin Meclis’in üye tamsayısının 3 / 4 ‘ü ile yapılmasında fayda görüyoruz” denildi. Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği Hukuk Komitesi tarafından hazırlanan anayasa görüşü TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e sunuldu. OSİAD Başkanı Adnan Keskin ve beraberindeki yönetim kurulu üyeleri TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i ziyaret ederek anayasa ile ilgili görüşlerini sundular. Anayasa ile ilgili bildirilen yazılı görüşte, Anayasanın başlangıç ilkelerinin her Türk yurttaşının aynı anlamı çıkacağı şekilde net olarak ifade edilmesi istenirken Anayasa Mahkemesi’ne başkanlık yapacak üyenin hukukçu olması ve üyelerin görev sürelerinin belirli sürelerle sınırlandırılması gereğine dikkat çekildi, ayrıca hâkimlik ve savcılık sınavlarının bir komisyon tarafından adil ve tarafsız yapılması, sözlü sınavların da kayıt altına alınması istendi. Gerçek ve tüzel kişilere de yasa teklifi verme imkanı tanınmasını talep eden OSİAD, “Bu tekliflerin meclisin çalışmasında zorluk veya iş yükü çıkarmaması için TBMM başkanlığı tarafından Milletvekilleri arasından oluşturulacak bir kurul tarafından değerlendirilmesini ve uygun görülenlerin Meclis Başkanlığına sunulmasını öneriyoruz” ifadesine yer verdi. Anadil eğitimi yerel yöntemlere Seçim barajının düşürülmesini, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını, anayasanın kısa ve net hükümleri, temel prensipleri içermesini bu şekilde sık sık anayasa değişikliği konusunun gündeme getirilmesinin önüne geçilmesini isteyen OSİAD, resmi dilin Türkçe olması gerektiği, ancak diğer dillerde eğitim hakkının da yasayla düzenlenmesini talep etti ve “Toplumda konuşulan veya istenilen farklı dillerin öğretimi için Yerel yönetimler yetkilendirilmelidir” denildi. Anayasa görüş önerisinde Devrim yasalarının korunması gereğine dikkat çekildi. OSİAD’ın anayasa görüş önerisinde şu ifadelere yer verildi: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ: Devlet ifade özgürlüğünün sağlanması için gerekli ortamı sağlar. Hiç kimse görüşlerini 18 açıkladığı için tutuklanamamalı, yasal haklarını kullanması engellenememelidir. VERGİ, EKONOMİK VE TİCARİ HAYAT: Bir bütçe dönemi içerisinde o dönem için öngörülmüş olan vergiler ve sair mali yükümlülükler sonradan o dönem için artırılamaz. Artış yapılması halinde, bu artışlar bir sonraki bütçe dönemi için uygulanır. Devlet haksız rekabetin ve kayıt dışı ekonominin önlenmesi için gerekli tedbirleri alır. Ulusal sanayinin geliştirilmesi toplum ve devlet için hayati önem taşımaktadır. Bu sebeple yerli üretimin teşvik edilmesi, özendirilmesi, sanayinin korunması ve geliştirilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİ: Anayasa değişikliğinin Meclis’in üye tamsayısının 3 / 4 ‘ü ile yapılmasında fayda görüyoruz. Referanduma başvurulması için de meclisin 3 / 4” ünün uygun görmesi şartı aranmalıdır. Yani bir anayasa değişikliğini referanduma götürebilmek için de TBMM. nin 3 / 4 oranında çoğunluğunun olumlu yönde oy kullanmalıdır. SİYASAL KATILIM VE KADINLARIN SİYASİ HAYATA KATILIMI: Anayasamız ve ilgili mevzuat siyasal katılımı özendirecek, artıracak şekilde düzenlenmelidir. Toplumun siyasal bilincinin ve Kadınların siyasal katılımın artırılması toplum yaşamının daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır. ÜNİVERSİTE, YÖK VE MİLLİ EĞİTİM: Yükseköğretim kurumu kaldırılmalı veya yetkileri çok sınırlanmalı, Üniversitelerin özerkliği sağlanmalıdır. Üniversitelerin esas varlık alanının bilim üretmek olduğu vurgulanarak buna uygun yapılanma sağlanmalıdır. Milli eğitim 6 -18 yaş arası herkes için kesintisiz ve parasız olmalı, toplumun geleceği olan çocuk ve gençlerin eğitiminin tamamıyla parasız ve çok yönlü olması sağlanmalıdır. MUHALEFET BAKANLIĞI: Bakanlar kurulunda, muhalefet partileri adına görev yapacak bir üyenin de yer alması sağlanmalıdır. Bu üyenin oy hakkı ve kadrosu bulunmamalı, ancak Bakanlar Kurulu çalışmalarına katılmalı ve görüş ve eleştirilerini bildirmelidir. CUMHURBAŞKANININ SECİMİ: Cumhurbaşkanının TBMM tarafından seçilmesinin uygun olduğu kanaatindeyiz. Cumhurbaşkanlığı makamının yetkileri daraltılmalı makamın manevi anlamı da nazara alınarak her türlü tartışmanın dışında, meclis tarafından seçilmesinin uygun olduğu kanaatindeyiz. ÇALIŞANLAR ADINA OLUŞTURULAN FONLAR: Çalışanlar adına oluşturulan fonlarda birken paralar başka amaçla kullanılamaz. Haklı ve zorunlu sebeplerin varlığı halinde yasa ile ödünç alınabilir ve yasal faizden az olmamak üzere faizlendirilerek iade edilir. Bu kullanım süresi 1 yılı geçemez. Tüm kamu gelir ve giderleri şeffaf ve milletin denetimine açık olmalıdır. TORBA YASA: Torba yasa çıkarılamaz. Her yasal düzenleme, kendi konusu içinde değerlendirilir. Bir konu, kendisi ile ilgisi olmayan konular için yapılacak olan yasal düzenlemeler içinde ele alınamaz, yasal düzenlemeye konu edilemez. Her konu kendisi ile ilgili yasal düzenlemeler içinde ele alınır. KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME: Kanun hükmünde kararname çıkarılması ancak savaş, çok yakın savaş tehdidi ve tabii afetler halinde mümkün olabilir. Bunun dışında meclisin yasa yapma yetkisini devir edecek şekilde KHK çıkarılamaz. TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e ziyaret OSİAD’ın 22. olağan genel kurulunda seçilen yeni yönetim kurulu, Adnan Keskin’in başkanlığında TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i ziyaret etti. OSİAD Başkanı Adnan Keskin ve Başkan Yardımcısı Ahmet Kurt, Ahmet Erbasan, Süleyman Ekinci, Tamer Tuğlu, Mert Taş, Soner Özgen, Kemal Özdem, Güven Bozsu, M. Zafer Oğuz ve Gürhan Cihaner’den oluşan yönetim kurulunun ziyaretinde barış süreci, yeni anayasa çalışmaları konusu gündeme geldi. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, siyasi partilerin yeni anayasanın çıkarılması konusundaki sorumluluğuna 19 dikkat çekerken barış sürecine de toplumun geniş bir kesiminin destek vermesi gerektiğini anlattı. Ankara Metrosu’nda Offset Şartı kağıtta mı kalacak! Ankara Metrosunda yüzde 51 yerli katkı şartı getirilmesinin ardından offset uygulamasının bütün sektörlerde uygulanabilirliği tartışılmaya başlanmıştı. Ancak, Ankara Metrosu İhalesini kazanan Çinli firma CSR Electric Locomotive’nin, ilk teslim tarihine az bir süre kalmış olmasına karşın, yüzde 51 yerli katkı şartına şimdiye kadar uymadığı ortaya çıktı. Çinli firmanın kümede bulunan firmalarla hiç görüşmediğini, bunun da iyi niyetli olmadığını ifade eden Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi (ARUS) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç, bu zamana kadar sadece 1 küme üyesiyle bir kez görüşme gerçekleştirildiğini dile getirdi. Güvenç, “O firmanın sertifikasyonu yok, testi yok gibi mazeretlerle ondan o parçayı alamayacaklarını söylediler. Ancak sertifikasyonu ve test sorunu olmayan firmalarımız da var. Onlara hiç uğramıyorlar. Çinli firma 400 milyon doların tamamını kendine ayırmaya çalışıyor” dedi. “Türkiye artık açık pazar değil” Ankara Metrosu’nda şartnameye yüzde 51 yerlilik payının konulmasının Türkiye’de bir kırılma noktasını teşkil ettiğini kaydeden OSTİM Başkanı Orhan Aydın, “Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da bir fuarda Almanya’daki bir kümelenmenin başkanıyla görüştük. Kendisi, Türkiye’nin artık açık pazar olmadığını ve gelip burada üretim yapmaları gerektiğini öğrendiklerini söyledi. Bunların hepsinin arkasında bizim “Türk’ün Türküsü: Çanakkale” konseri OSİAD’ın ev sahipliğinde Çanakkale şehitlerini anmak amacıyla Nazım Hikmet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılan gece duygu doluydu. İşadamları Derneği (OSİAD) Başkanı Adnan Keskin, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, CHP Yenimahalle İlçe Başkanı Ali Buçan, Yenimahalle Milli Eğitim Müdürü Mehmet Yıldırım, OSBDER ve Anadolu OSB Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay katıldı. Yüzde 51 şartı ile ilgili sorunlar yaşandığını açıklayan OSTİM Teknoloji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan, “Çin tarafında bir vurdumduymazlık var” dedi. kümemizin çalışmaları var. Bir şartnamede bir cümlenin neleri değiştirebileceğini çok net gördük” dedi. Offset uygulamasının her sektörde uygulanabileceğini dile getiren Aydın, “Bunun kanun haline getirilmesi gerek” dedi. “Bir tane sipariş geçilmedi” Yüzde 51 şartı ile ilgili sorunlar yaşandığını açıklayan OSTİM Teknoloji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan, “Çinlilerle konuşuyoruz, görüşüyoruz. Ancak bizim firmalara daha bir tane sipariş geçilmedi. Yüzde 51 konusunda Almanya bizi ciddiye alıyor. Türk devletinin felsefesi değişti diyor. Ama Çin tarafında bir vurdumduymazlık var. Yüzde 51 ne olacak diye soruyoruz. Biz bunu kağıtta kalsın diye mi yaptık? Bu bizi üzüyor” diye konuştu. Çinli firmanın hiçbir uluslararası sertifikasyonun olmadığına dikkat çeken Çelikdoğan, “Bizim firmalardan istiyorlar ama onlarda yok” diyerek, firmanın şartnameye uymaması halinde teminatının yanacağına ve ihalelerden men edileceğine işaret etti. “Kümemizi görmezden gelerek hareket ediyorlar” ARUS Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç ise, “Kümede bulunan firmalarımızla hiç görüşmemesi Çinli firmanın iyi niyetinin olmadığını gösteriyor. Biz geçtiğimiz Eylül ayında kümenin 20 bütün firmaların listesini, internet sitelerini ve bilgilerini e-posta ile Çinli firmaya gönderdik. Önünüzde fazla süre yok, 324 tane vagonun hizmete girmesi için vakit kısıtlı. Yüzde 51 katkıyı nasıl temin edeceğiz, kimlerle görüşeceğiz diye zaman kaybetmeyin, dedik. Hangi firmaya güveniyorsanız onunla çalışın dedik. Ancak biz Çinli firmaya bu kadar yaklaşmaya çalışırken onlar bizim kümemizi görmezden gelerek hareket etmeye başladı” diye konuştu. Çinli firmanın, küme üyelerinden sadece 1 tanesiyle bir görüşme gerçekleştirdiğini dile getiren Güvenç, “O firmanın sertifikasyonu yok, testi yok gibi mazeretlerle ondan o parçayı alamayacaklarını söylediler. Ancak sertifikasyonu ve test sorunu olmayan firmalarımız da var. Onlara hiç uğramıyorlar. Çinli firma 400 milyon doların tamamını kendine ayırmaya çalışıyor” dedi. İhale süreci nasıl gerçekleşmişti? Geçtiğimiz yıl Mart ayında gerçekleştirilen Ankara Metrosu ihalesine Koreli, İspanyol ve Çinli firmalar katılmış, ihaleyi 391 milyon dolarlık teklifle Çinli firma CSR kazanmıştı. Dört metro hattı için 324 vagon üretecek olan CSR’nin ilk 15 vagonu 20 ay içinde teslim edeceği, kalan vagonları ise 39 ay içerisinde Türkiye’ye göndereceği belirtilmişti. Kaynak: Ostim gazetesi Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 98. yıldönümünde Başkent Sanat Topluluğu’nun konseriyle duygu dolu anlar yaşattı. Yenimahalle Belediyesi, Nazım Hikmet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılan geceye Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Ostim Sanayici ve Filiz Karadağ’ın sunuculuğunda “Türk’ün türküsü Çanakkale” isimli programla sahne alan koronun şefliğini Mehmet Erhan Efe yaptı. Koca Seyit’in hikayesini Aşık Veysel’in türküleri eşliğinde dinleyen davetliler duygu dolu anlar yaşadılar. Savaşı anlatan fotoğrafların ve film kesitlerinin de gösterildiği gecede tek kişilik performanslar da seyirciler tarafından dakikalarca alkışlandı. Çankaya Üniversitesi öğrencileri sahaya indi Ostim’de üniversite-sanayi işbirliğine yönelik adımlar artıyor. Son olarak Çankaya Üniversitesi’nin öğrencileri önce OSİAD’ı ziyaret etti, ardından işyerlerini gezdi. Öğrencilerin OSİAD’ı ziyareti sırasında konuşma yapan OSİAD Başkan Yardımcısı Ahmet Kurt, derneğin Türkiye’nin en önemli SİAD’larından biri olduğunu, sadece Ostim’le ilgili değil genel politikalar konusunda da üstlendiği görevleri bulunduğunu söyledi. İş dünyasının örgütlenmesine yönelik olarak 98 ortaklı bir şirketi ile kooperatifleri ve Anadolu OSB’de kurucu ortaklığı bulunduğunu anımsatan Kurt, “Ostim, dünyaya model olabilecek bir örnektir. Burası kuluçka merkezidir. Firmalar burada büyüyor ve fabrikalaşıyor. Bugün Sincan OSB’de bulunan pek çok firma OSTİM’den gitmiştir. 7 farklı alanda da kümelenme çalışması var” dedi. OSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Atilla Çınar’da Ostim’in artık mühendissiz yapamayacak noktaya geldiğine işaret etti. Bölgedeki kümelenme çalışmalarının devam ettiğini, teknokent kurulduğunu 21 belirten Çınar, “Ostim, geleceği olan bir alan. Ostim’de parça üretmeyi öğrendik. 15-20 yıl öncesine göre daha iyi bir konumdayız. Parça tasarlama ve üretmeyi başardık ama asıl önemli olan parçaları birleştirmektir. Parçadan sisteme geçmeli, sistem tasarlamayı ve üretmeyi başarmamız gerekiyor” diye konuştu. Çankaya Üniversitesi’nin öğrencileri, OSİAD ziyaretinden sonra firmaları gezdiler. Gelişmekte olan ülkelerde tahvil piyasaları sarsılıyor ABD Merkez Bankası Fed’in parasal genişlemeyi 2014 ortalarında sona erdirebileceği şeklinde açıklamasının ardından gelişmekte olan ülkelerdeki tahvil piyasalarında borçlanma ihalelerinde hacim küçültme veya erteleme faaliyetleri arttı. Gelişmekte olan ülkelerin borçlanma maliyetlerinin 2008 krizinden bu yana en yüksek seviyeye çıkması sonrasında Romanya 7 yıllık tahvil satışına dair tüm teklifleri piyasadaki volatiliteden ötürü önceki gün reddetti. Rusya 19 Haziran’da 15 yıl vadeli ruble cinsinden tahvil satışından vazgeçti. Kolombiya 20 yıl vadeli pezo cinsinden tahvil satışına gelen teklifi yüzde 40 kırptı. Benzer bir şekilde nakit yetersizliği Çin Maliye Bakanlığı’nın tahvil satışlarında aksaklıklara yol açtı. Yatırımcıların gelişmekte olan piyasalardan son iki yılın en büyük çıkışıyla alevlenen tahvil, borsa ve kurlardaki düşüş Fed’in de parasal genişlemeyi sonlandırabileceğine dair mesajlarıyla kredi musluklarının daha da kısılmasına yol açtı. Fed’in parasal genişleme politikaları faizleri düşürerek yatırımların artmasına olanak tanımıştı. Gelişmekte olan belli başlı ülkelerdeki tahvil piyasalarında faiz oranları yükselişe geçti. Para birimleri ise dolar karşısında değer kaybetti. Hisse senedi piyasaları da düştü. Bloomberg’in haberine göre yerel kur cinsinden gelişmekte olan ülke tahvil faizleri bu ay 82 baz puan artarak yüzde 6.58’e çıkarak son beş yılın en yüksek seviyesine çıktı. Türkiye ve Brezilya’da hükümet karşıtı gösteriler ilave fon 22 ABD Merkez Bankası’nın son toplantısında gelecek yıl parasal genişlemeyi sonlandırabileceğine dair mesajı gelişen ülke tahvil piyasalarını vurdu. gerektiren kalkınma planlarının önüne zorluklar çıkarıyor. Bloomberg’e konuşan Marketfield Varlık Yönetimi Başkanı Michael Shaoul, “Yerel para cinsinden tahvil çıkarmak çok daha güç. Çünkü kimse bunu istemiyor ve hala biraz talep çekecek ABD doları cinsinden borç daha pahalı hale gelecek. Yüksek borç servisi sorunuyla karşı karşıya olan ülkeler için mali pozisyonlarının önemli ölçüde bozulacağını söyleyebiliriz” dedi. 3.9 trilyon dolarlıkkaynak yön değiştiriyor Amerikan finans devi Morgan Stanley’ye göre 19 Haziran’a kadarki dört hafta içinde gelişmekte olan ülke tahvili satın alan fonlardan toplam 6.9 milyar dolar çıktı. Çıkış 2011 yılından bu yana en yüksek düzey oldu. Sermaye çıkışının başlamasıyla birlikte son dört yılda gelişmekte olan ülkelere girmiş olan 3.9 trilyon dolarlık likiditenin de yön değiştirmekte olduğu belirtiliyor. Çin’in para piyasası oranı bu ay rekor seviyeye çıkarken, öncü imalat PMI endeksi de hızlı düşüş sergiledi. MSCI gelişmekte olan ülkeler borsa endeksi dördüncü günde de düşerken son 13 ayın en büyük haftalık kaybıyla karşılaştı. Brezilya para birimi real bu hafta son dört yılın en düşük seviyesine düşerken Hindistan para birimi rupi ile Türk lirası da ciddi düşüş yaşadı. MSCI endeksi yüzde 0.9 düşerek yılın en düşük seviyesi olan 900.54’e indi. 23 Brezilya Hazinesi sabit-oranlı menkul kıymetlerin yüzde 17’sini, sıfır-kuponlu bonoların ise yüzde 88’ini sattı. Ülkenin gösterge niteliğindeki 2021 yılı vadeli sabit-oranlı tahvil faizleri 17 ayın en yüksek seviyesine çıkarak dün yüzde 11.57’ye yükseldi. Geçen ay boyunca ise 172 baz puan arttı. Romanya 688 milyon leylik (201 milyon dolar) tahvil satışı tekliflerini önceki gün kabul edilemez fiyat önerilerinden ötürü reddetti. Geçen ağustostan bu yana bu, ilk tahvil ihalesi başarısızlığı oldu. Güney Kore bu hafta 600 milyar won (520 milyon dolar) hedeflediği 10 yıl vadeli enflasyona bağlı tahvil satışının sadece yüzde 9’unu gerçekleştirebildi. Kolombiya hükümeti 19 Haziran’da 20 yıl vadeli enflasyona bağlı pezo cinsinden tahvil satışını yüzde 40 kırparak 150 milyon pezoya (77 milyon dolar) indirdi. Rusya ise bu hafta 10 milyar ruble değerinde (304 milyon dolar) planlanmış tahvil satışını yüzde 7.70 ila yüzde 7.75’lik kabul edilebilir faiz oranı aralığı yokluğundan ötürü iptal etti. Ruble cinsinden 2028 vadeli tahvil faizleri önceki gün 30 baz puan artarak yüzde 8.1’e çıkarak geçen ocaktan bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Rusya Maliye Bakanlığı 5 Haziran tarihli bir tahvil ihalesinden vazgeçmiş, 22 Mayıs’ta ise rekabetçi tekliflerin olmamasından ötürü bir tahvil ihalesini daha rafa kaldırmıştı. Kaynak: Dünya gazetesi Tarımda tehlike sinyalleri TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar: Kırsalda genç nüfusun azalması tarımı olumsuz etkiliyor. Bankalar sokak sokak risk haritasını takip edecek Finans sektörünün ‘Google Earth’ü geliştirildi. Sistem, Türkiye’nin her sokağını BBG evine dönüştürecek. Finans sektörünün ‘Google Earth’ü geliştirildi. Sistem, Türkiye’nin her sokağını BBG evine dönüştürecek. O sokaktaki vatandaş ne kadar kredi kullandı ya da borcunu ne kadar geciktirdi hepsi anlık görülebilecek. TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Kırsalda genç nüfusun azalması tarımı olumsuz etkiliyor. Tarım ve kırsalda genç nüfusu tutmanın tek yolu kırsal kalkınma”. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kırsalda genç nüfus azalmasının tarımı olumsuz etkilediğini belirterek, “Tarım ve kırsalda genç nüfusu tutmanın tek yolu kırsal kalkınma” dedi.Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, yaş grupları içinde kırsaldaki en fazla nüfus azalmasının çocuklarda ve gençlerde yaşandığını, en fazla nüfus artışının ise 55-64 yaş grubunda görüldüğünü bildirdi. KÖY NÜFUSU HIZLA DÜŞÜYOR Cumhuriyet sonrası yaşanan ekonomik kalkınmanın kentlerin cazibesini artırdığını ifade eden Bayraktar, “Ülkemizde, kentlerde yaşanan ekonomik, sosyal gelişme, kırsala çok geç yansımıştır. Hala kırsalda gelir seviyesi ülke ortalamasının üçte biri dolaylarındadır. Türkiye’de belde ve köylerde yaşayan nüfus, 1935 yılında yüzde 76,5 iken, 1960 yılında yüzde 68,1, 1980 yılında yüzde 56,1, 2012 yılında ise yüzde 22,7’ye düştü” bilgisini verdi. Kırsalda genç nüfusun azalmasının tarımı olumsuz etkilediğinin altını çizen Bayraktar, kırsalda ve tarımda genç nüfusu tutmanın tek yolunun kırsal kalkınma olduğunu ifade etti. Bayraktar, bu konuda yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: KIRSAL KALKINMA YATIRIMLARINA AĞIRLIK “Tarım sektöründe iş kurmak isteyen genç girişimcilere özendirici destekler verilmeli, 40 yaşın altındaki genç çiftçilere, Avrupa Birliği’ndeki gibi köyden kente göçün 24 önlenmesi, üretimin teşvik edilmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için faizsiz yatırım desteği gibi özel destekler verilmeli, tarımda ülke ortalamasının üçte biri olan yurt içi gelirin, ülke ortalamasına hızla yaklaştırılması için önlemler alınmalı, kırsal kalkınma yatırımlarına hız verilmeli. Topyekun kalkınma sağlanmalı, kırsalda sosyal kalkınma sağlanmalı, GAP, KOP, DAP, DOKAP gibi büyük bölgesel projelerinin özellikle tarım ve kırsal kalkınmayla ilgili yatırımları hızla tamamlanmalı, Türk tarımına uluslararası piyasada rekabet koşulları kazandıracak önlemler alınmalı, pazara yönelik, sözleşmeli üretim yapılmalı, üretim planlamasına gidilmeli, Türkiye’nin mukayeseli üstünlüğü olduğu ürünlerin üzerinde odaklanılmalı, bu ürünlere tanıtım ve ihracat destekleri verilerek dünya pazarlarında hakimiyetleri sürdürülmeli ve artırılmalı.” Kredi Kayıt Bürosu (KKB) sokak sokak Türkiye’nin risk profilini çıkartacak. GeoMis adı verilen sistem ile tüm bankacılık verileri harita bazlı izlenecek. Bir anlamda finans sektörünün ‘Google Earth’ü olacak GeoMis adlı haritada, sokak sokak bireysel müşterilerin kullandığı krediler ve gecikmiş alacakları görülebilecek. Sisteme önümüzdeki günlerde ticari müşteri bilgileri ile ödenen çek bilgileri de eklenecek. Böylece her banka haritadan seçilen bölge özelinde hem bu bilgileri görecek hem de kredi notlarının ortalamasını, trend anlamında portföyün iyiye mi, yoksa kötüye mi gittiğini görebilecek. BANKACILARIN ‘ELİ AYAĞI’ AKŞAM’A konuşan Kredi Kayıt Bürosu (KKB) Genel Müdürü Kasım Akdeniz’e göre, GeoMis bir anlamda ‘bankacıların eli ayağı’ olacak. Akdeniz, projenin detaylarını şöyle aktardı: “Biz bütün bilgileri harita bazlı giriyoruz. Bölgeyi işaretlediği zaman bankalar bu sistem üzerinden ne kadar kredi ve gecikmiş alacak olduğunu görebilecek. Bu bilgiler rekabeti engellemeyecek şekilde paylaşılacak. O bölgede 3’ten az sayıda banka faaliyet gösteriyor ise bu bilgiler paylaşılmayacak. Çünkü kendi rakamını bilen banka, diğer iki bankanın rakamlarını da tahmin edebilir. Bankalar nerede bankacılık faaliyetleri olduğunu görüp buna göre politikalarını oluşturabilecek.” Karşılıksız çekte artış trendi Karşılıksız çek ve protestolu senet seyrine ilişkin de bilgi veren Kasım Akdeniz, karşılıksız çek ve protestolu senette artış trendinin sona erdiğini söyledi. Karşılıksız çek sayısı ile büyüme arasında ters orantı olduğundan hareketle verileri büyümenin öncü göstergesi olarak değerlendiren Akdeniz, “Trend devam ederse 2013’te büyümenin beklentilerin üzerinde olacağını söyleyebilirim” dedi. Akdeniz’in verdiği bilgiye göre, geçen yılın ilk 5 ayında 10.2 milyon çek keşide edilirken bu yılın aynı döneminde sayı 9.1 milyon oldu. Bu sayının da yüzde 3.3’ünü karşılıksız çekler 25 oluşturdu. 250 milyon kez sorgulandık Üye sayılarının 142’ye yükseldiğini söyleyen Akdeniz, 2001’de 4 milyon olan sorgulama sayılarının da 2012’de 250 milyona ulaştığını belirterek, “Sorgulama sayısı demek bankaların KKB’den müşterileri ile ilgili aldıkları rapor demek. Yani bankacılık sistemi 2012 yılında 250 milyon kez KKB’den müşteri bilgisi talep etti” dedi. Kredi kararını ‘robot program’ verecek KKB’nin yeni projelerinden birisinin de ‘Karar Destek Sistemi’ olduğunu belirten Kasım Akdeniz’in bu sistemin aslında bankaların derecelendirme sistemlerinin bir benzeri olduğunu ifade etti. Akdeniz, sistemin işleyişini şöyle anlattı: “Her banka kendi politikası doğrultusunda parametre girecek. Örneğin, ‘son 18 ay içinde ödenmemiş çeki olana kredi verme’ ya da ‘18 aydan uzun vadeli kredi verme’ gibi... KKB olarak küçük ve orta ölçekli bankaların yanında bu sistemi reel sektöre de yaygınlaştıracağız ki, vadeli satışlarda bilgiye dayalı karar verebilsinler. Temmuz ayından itibaren bu sistemin tanıtımına ve kullanılmasına başlayacağız.” 26 27 Sanayi ithal girdiye sarıldı dış ticaret açığı büyüdü ANKARA - Türkiye’nin yeterli rezervi olmadığı için büyük oranda dışa bağlı bulunduğu petrol, gaz gibi enerji ürünlerinde ithalat yılın ilk beş ayında azalırken, sanayide ithal girdiği bağımlılığı ve montajcılığı gösteren “işlem görmüş hammaddeler” ithalatı ise hızlı bir artış gösterdi. Bu dönemde ithalat faturasında yaşanan artış ve dış ticaret açığındaki büyüme büyük oranda bu kalemden kaynaklandı. DÜNYA’nın TÜİK verilerinden yaptığı belirlemelere göre ocakmayıs döneminde sanayi için işlem görmüş hammaddelerin ithalatı yüzde 24.3 artışla 37.1 milyar dolara ulaştı. Bu kalemde geçen yıla göre 7.3 milyar dolar daha fazla ithalat gerçekleştirildi. Buna karşılık, ara malı (hammadde) niteliğindeki diğer fasıllarda ithalat geçen yıla göre geriledi ya da düşük artışlar gösterdi. Özellikle en önemli girdilerden enerji ürünlerinde ithalatın düşüş gösterdiği belirlendi. “Gizli veri” kapsamındaki ham petrol, bitümenli taşkömürü ve doğal gaz ithalatı 15 milyar dolarla geçen yılın aynı dönemindekine göre 1.3 milyar dolar daha düşük kaldı. Geçen yıla göre işlem görmemiş yakıt ve yağlar 187.4 milyon, işlem görmüş diğer yakıt ve yağlar 104.5 milyon dolar azaldı. Aynı zamanda sanayi için işlem görmemiş maddelerde 851 milyon dolarlık bir düşüş yaşandı. Geçen yılın aynı dönemine göre yatırım mallarının aksam ve parçaları ithalatı 653 milyon, esası yiyecek ve içecek olan işlenmemiş hammedeler ithalatı Toplam ithalatın yüzde 74’ünü oluşturan hammadde ithalatı, beş ayda gerçekleştirilen toplam ihracatın yüzde 123’ü düzeyine çıktı. Başka deyişle yapılan tüm ihracatla, hammadde ithalatının sadece yüzde 81’i karşılanabildi. 164.2 milyon, bunların işlenmiş olanlarının ithalatı 13.4 milyon, taşımacılık araçlarının aksam ve parçalarının dış alımı da 24.2 milyon dolarlık bir artış gösterdi. 5 ayda 77.4 milyar dolarlık ithalat Bu gelişmelerle toplam ara malı ithalatının beş aylık tutarı, geçen yıla göre yüzde 7.9 oranında 5.7 milyar dolarlık artışla 77.4 milyar dolara ulaştı. Aynı dönemde yatırım malı ithalatı sadece 604 milyon dolarlık artışla 14.9 milyar, büyük bölümü binek otomobil olmak üzere toplam tüketim malı ithalatı da 1.5 milyar dolarlık bir artışla 12.2 milyar dolar oldu. Bu gelişmelerle toplam ithalat geçen yıla göre yüzde 7.8 milyar dolar büyüyerek 104.8 milyar dolara çıkarken, bu artışın 5.7 milyar dolarının ara malı ithalatından geldiği dikkati çekti. Geçen yıla göre toplam ithalattaki 7.8 milyar dolarlık artışa karşılık, toplam ihracat 1.8 milyar dolar artışla 62.8 milyar dolar oldu. Beş ayda yaklaşık 42 milyar dolarla, geçen yıla göre 6.1 milyar dolar 28 daha fazla dış ticaret açığı verildi. Açıktaki büyüme büyük oranda ara malı grubundaki ithalattan, bu gruptaki artış da esas olarak “sanayi için işlem görmüş” ara mallarından kaynaklandı. Toplam ihracatın yüzde 123’ü kadar ithal hammadde Türkiye’nin yaptığı toplam ihracat, aynı dönemdeki ara malı ithalatına yetmiyor. Bu orantısız tablonun bu yıl ilk beş ayda daha da bozulduğu gözlendi. Beş aylık toplam ithalatın yaklaşık yüzde 74’ünü oluşturan hammadde ithalatı, aynı dönemdeki toplam ihracatın yüzde 123.2’si düzeyinde gerçekleşti. Bu oran geçen yılın aynı döneminde de yüzde 117.4 olmuştu. Başka deyişle beş aylık dönemlere göre toplam ihracatın ara malı ithalatını karşılama oranı yüzde 85.1’den yüzde 81.2’ye geriledi. Ocak-mayıs döneminde tüketim malı ihracatının ara malı ithalatına oranının yüzde 31.5’le düşük kalması ise sanayinin kullandığı ithal girdilerin ihraçlık ürünlerden çok iç tüketime yönelik üretimde kullandığını gösteriyor. KOBİ’ler savunma sanayiine giriyor Son yıllarda yapılan Ar-Ge çalışmalarıyla belli başlı ürünlerin sahip olduğu teknolojilerin yerli imkânlarla geliştirildiğini belirten Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, KOBİ niteliğindeki işletmelerin savunma sanayiinde de rol almasını amaçladıklarını söyledi. Başarılı Ar-Ge projelerinin küçük çaplı üretimden öteye gidemediğine dikkat çeken Ergün, “Ar-Ge’de önemli mesafeler kat ettik. Şimdi ise geliştirdiğimiz ürünleri ihraç edebilmemiz için ticarileşme sürecine giriyoruz.” dedi. Zaman’dan Ercan Baysal’ın haberine göre; katma değeri yüksek teknolojik ürünlerin geliştirilmesi için son yıllarda hem kamu hem de özel sektör, araştırma geliştirmeye önemli miktarda pay ayırıyor. TÜBİTAK, sanayi kuruluşlarına, kamuya ve araştırmacılara geçen yıl bu kapsamda 1,4 milyar liralık destek verdi. Türkiye, GSMH’nın yüzde 0,86’sını Ar-Ge’ye ayırıyor. Bunun Türkiye’nin araştırma geliştirmeye yönelik yatırımları artarken, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) sanayinin her ayağında üretim yapmaya hazırlanıyor. sonucunda savunma, otomotiv, enerji ve sağlık gibi birçok alanda dünyada sayılı ülkelerin sahip olduğu teknolojiler artık Türkiye’de geliştirilir duruma geldi. Ar-Ge’ye aktarılan kaynakların etkisiyle bu alanda güzel gelişmeler olduğunu belirten Bakan Ergün, TÜBİTAK’ın geliştirdiği ancak seri üretim yapmadığı ürünlerin raflarda kalmasına müsaade etmeyeceklerini söyledi. TÜBİTAK’ta köklü değişiklikler yaptıklarını ifade eden Ergün, “Kurum, daha sanayi odaklı, daha iş dünyası odaklı, daha ticari, teknolojinin ticarileşmesi odaklı bir destek programı ve araştırma programına yönelmiş oldu. Şimdi bir taraftan tabii ki kamunun araştırmalarını da yürütüyor, askeri nitelikli araştırmalar da yürütülüyor, savunma sanayii araştırmaları da yürütülüyor, ama bir taraftan da geliştirilmiş teknolojilerin ticarileştirilmesi çalışmaları 29 sürdürülüyor.” şeklinde konuştu. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Ergün, küçük ve orta ölçekli firmalar ile savunma sektörünün de desteğiyle dünya piyasalarına taşınacak ürünler sayesinde ArGe’de asıl hedefe ulaşılacağını söyledi. TÜBİTAK’ın askerî amaçla geliştirdiği projelerin önemine değinen Ergün, şöyle konuştu: “Biz askerî amaçlı mayın tarama cihazları yapıyoruz. Küçük çaplı bir üretim tesisi ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mayın tarama cihazı talebini karşılıyoruz. Bu 100 tane veya 500 tane ancak bu seri üretimle değil, atölyede üretiliyor. Aslında bu ticarileşebilir ve tüm dünyaya ihraç edilebilir bir ürün. Biz bu tür teknolojilerin dünya piyasalarına sunulması amacıyla, artık lisansıyla, patentiyle ve teknolojisiyle KOBİ’lere transfer etmek istiyoruz. TÜBİTAK yakında bu hedefler doğrultusunda çağrıya çıkacak ve şu teknolojiyi ticarileştiriyoruz diyecek.” Kamu alımlarında Kobi’lere destek Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, KOSGEB ile Devlet Malzeme Ofisi (DMO) arasında imzalanan protokolün kamu alımlarında KOBİ’lere önemli destek sağlayacağını söyledi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, KOSGEB ile Devlet Malzeme Ofisi (DMO) arasında imzalanan protokolün kamu alımlarında KOBİ’lere önemli destek sağlayacağını söyledi. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, KOSGEB ile Devlet Malzeme Ofisi arasında imzalanan işbirliği protokol törenine katıldı. İmzalanan protokolün kamu alımlarında KOBİ’lere önemli destek sağlayacağını söyleyen Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Protokol önemli bir protokol, DMO kamu alımlarında önemli bir piyasa yapacak. Dolayısıyla bu protokol bizim KOBİ’lerin kamu alımlarında daha yüksek bir paya sahip olmasını sağlayacaktır. KOBİ’ler ekonomide çok önemli. TÜİK’in rakamlarına göre Türkiye’deki girişimcilerin yüzde 99’u KOBİ veya mikro düzeyinde. Bu protokol çerçevesinde inanıyorum ki kamu alımlarında KOBİ’lerin payı yükselecektir” dedi. KOBİ’lerin ekonomideki durumlarını daha da düzeltmek için yapılan çok iş olduğuna dikkat çeken Bakan Şimşek, “En son gelir vergisi tasarısı vardı, onu Meclis’e yeni gönderdik, alt komisyonda görüşülüyor. Genel olarak vergi yüklerini geçmiş dönemde indirdik. Bu sayede bir KOBİ ya da herhangi bir şirketimiz 100 liralık kar ettiğinde yüzde 65 vergi ödüyordu, biz bunu yüzde 35’e kadar indirdik” diye konuştu. Özel sektörün önünü açtıklarını ve bu sayede Türkiye’de istihdam ve katma değerin arttığını, ekonominin büyüdüğünü söyleyen Şimşek, “1990 yılında milli gelir 198 milyar dolardı, 2000’li yıllarının başında 200 milyar dolar, 10 yıl yerinde saymış. 2012 yılında neredeyse 800 milyar dolara ulaşmış. Burada önemli olan verimlilik artışı, istihdam artışıdır. Son 5 yıl içinde 5 milyon insanımıza iş bulmuşuz. Son 1 yılda dahi Türkiye 1 milyon 150 binin üzerinde bir istihdam oluşturmuştur. Bunu büyük ölçüde KOBİ’ler oluşturmuştur. Biz yükleri mümkün olduğunca aşağıya çektik. Kayıt dışı ile mücadelede çok yol katettik. Geçen sene vergi kanunlarında çok önemli düzenlemeler yaptık, özellikle girişimcilere destek anlamında çok ciddi vergi avantajları sağladık” şeklinde konuştu. “KOBİ’LERİN NİTELİĞİNİN ARTIRILMASINI DESTEKLİYORUZ, ÇÜNKÜ DÜNYA İLE BÖYLE REKABET EDİLEBİLİR” Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Ergün ise, “İmzalanan protokolle KOBİ’lerin kamu alımlarındaki payını artıracak olan bir adımı atmış oluyoruz. Türkiye’nin ekonomik ve sosyal hedeflerine varabilmesi için rekabet gücü yüksek özel sektöre ihtiyaç var. Son yıllarda artık daha fazla üretenin yanında daha nitelikli ürünler üretme noktasında adımlar atıyoruz. Daha pahalı 31 dediğimiz ürünlere doğru yöneliyoruz. Sektörel strateji belgelerinde üzerinde en çok durduğumuz konu bu oldu” dedi. Son teşvik sisteminde nitelikli ürünlere daha nitelikli destekler verildiğine dikkati çeken Ergün, bu konuda rekabetçi bir özel sektör oluştururken işin üretim ayağına verilen destek kadar tüketim ayağına verilen desteğin de önemli olduğunu dile getirdi. Ergün, Türkiye’nin dünyanın en dinamik iç pazarı haline geldiğini belirterek, bugün dünya devi denilen birçok firmanın aslında başarı yaşarken kendi içi pazarlarındaki başarının üstüne inşa ettiklerini ifade etti. Ergün, “Bunu yaparken kesinlikle ekonominin gerçeklerine aykırı olarak yapamazsınız. Kamu alımında KOBİ’ler desteklensin, peki KOBİ olsun da ne olursa olsun diye mi düşüneceğiz. Öyle düşünmeyeceğiz, onlara yol göstermemiz lazım. Biz, KOBİ’leri destekliyoruz ama KOBİ’lerin niteliğinin artmasını da destekliyoruz. Çünkü, dünyayla ancak böyle rekabet edilebilir” ifadelerini kullandı. Ürünlerin satın alınırken KOBİ’lere de yol gösterileceğine işaret eden Ergün, açık ekonomilerde tüketicilerin kaliteli ve uygun ürünlere sahip olmayı istediğini söyledi. “Kamu olarak tüketicilere örnek olmak zorundayız” diyen Ergün, bugüne kadar kamu alımlarında yerli ürünlerle ilgili düzenlemeler yapıldığını ifade etti. Dolaylı vergide hızlı artış KDV, ÖTV gibi tüketimden alınan dolaylı vergilerdeki tahsilat, ilk beş ayda geçen yıla göre yüzde 25.4 arttı. Tüketimden alınan KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerde yılın ilk beş ayında yaşanan hızlı tahsilat artışı, iç talepte ve genel olarak ekonomide canlanma işareti verdi. Tüketimde ve vergi doğuran faaliyetlerdeki daralma sonucu ekonominin yavaşladığı 2012 yılında devletin vergi tahsilatı düşük kalmıştı. DÜNYA’nın Maliye Bakanlığı verilerinden yaptığı belirlemelere göre, “doğrudan vergi” niteliğindeki gelir ve kurumlar vergisi ile mülkiyetten alınan vergilerde beş aylık toplam tahsilatın sadece yüzde 6.9 artışla 42 milyar 759 milyon lira olduğu ocak-mayıs öneminde “dolaylı” vergi tahsilatı ise yüzde 26.9’luk artışla 88 milyar 874 milyon liraya ulaştı. Geçen yılın aynı dönemine göre 18 milyar TL daha fazla dolaylı vergi geliri elde edildi. Bu yılın tümünde 218 milyar lira dolayında öngörülen dolaylı vergilerde ilk beş ayda hedefle uyumlu olarak bunun yaklaşık yüzde 41’i oranında bir gerçekleşme sağlandı. Toplam vergi tahsilatı ilk beş ayda yüzde 18.7 artışla 131 milyar 651 milyon lira olarak gerçekleşti. Dolaylı verginin toplam vergi gelirleri içinde geçen yıl ilk beş ayda yüzde 63.9 olan payı, bu yıl aynı dönemde 4 puana yakın artışla yüzde 67.5’e yükseldi. İthalde KDV tahsilatı yükseldi Dolaylı vergiler kapsamında dahilde alınan KDV’de beş aylık tahsilat yüzde 19 artışla 15 milyar 467 milyon liraya ulaşırken, hızlanan ithalat paralelinde ithalde alınan KDV ise yüzde 29.1’le çok daha KOBİ Kümelenme ve Rekabetçilik Şefik Ergönül İhracat Sohbetleri yüksek oranlı bir artışla 24 milyar 748.4 milyon lira oldu. Geçen yıl gerileyen ithalatta bu yıl yaşanan hızlanma, bu gelişmede etkili oldu. Beş aylık tahsilat dahilde alınan KDV’de yılın tümü için öngörülen 36.4 milyar liralık hedefin yüzde 42.5’ini, ithalden alınan KDV’de ise 61.2 milyar lira olan hedefin yüzde 40.4’ünü oluşturdu. 31.8 milyarlık ÖTV geliri oldu Dolaylı vergi gelirlerinin en büyük bölümünü oluşturan ÖTV’de ise tahsilat yüzde 27 ile hızlı bir artış göstererek 31 milyar 751 milyon liraya ulaştı. Bu yılın tümünde 83 milyar 137 milyon liralık ÖTV geliri hedefleniyor. İlk beş ayda bunun 38.2’si gerçekleşti. Bu kapsamda petrol ürünleri ve doğalgazdan alınan ÖTV yüzde 41.5 artışla 17 milyar 563.4 milyon lira oldu. Sigara ve diğer tütün mamullerinden alınan ÖTV’de beş aylık tahsilat yüzde 5.8 artışla 7 milyar 347 milyon, motorlu taşıt satışlarından elde edilen ÖTV yüzde 24.3 artışla 3 milyar 674 milyon, alkollü içkilerden elde edilen ÖTV yüzde 15.8 artışla 2 milyar 20.4 milyon, kolalı gazozların ÖTV geliri yüzde 13.3 artışla 93 milyon lira oldu. Dayanıklı tüketim diğer ürünlerin satışlarından sağlanan toplam ÖTV geliri de yüzde 21.8 artışla 1 milyar 54 milyon liraya ulaştı. Damga vergisi ve harçlarda durum Yılbaşında damga vergisi ve harçlara yapılan zamlar, ilk beş ayda bu kalemlerde önemli bir gelir artışı 32 yarattı. Yurttaşlar, ilk beş ayda geçen yılın eş dönemine göre yüzde 30.2 daha fazla olmak üzere 3 milyar 989 milyon liralık harç ödedi. Çeşitli resmi işler dolayısıyla ödenen damga vergisinde ise beş aylık tahsilat yüzde 42.3’lük bir artışla 5 milyar 793 milyon liraya ulaştı. İlk beş ayda, dolaylı vergi niteliğindeki diğer kalemlerden banka ve sigorta muameleleri vergisinde yüzde 14.2 artışla 2 milyar 523 milyon liralık tahsilat gerçekleşti. Özel iletişim vergisinde beş aylık tahsilat 1 milyar 48 milyon lira geçen yılın eş dönemindeki ile yaklaşık aynı düzeyde gerçekleşirken, şans oyunları vergisinde ise tahsilat yüzde 13.8 artışla 316 milyon liraya ulaştı. Dahilde alınan diğer mal ve hizmet vergileri de 339.5 milyon lira oldu. Doğrudan vergi hedefle uyumlu İlk beş ayda doğrudan vergilerdeki tahsilat ise sadece yüzde 6.9 artışla 42 milyar 759 milyon lira düzeyinde gerçekleşti. Doğrudan vergilerde, 99 milyar 640 milyon liralık yıllık hedefin yaklaşık yüzde 43’ünü oluşturdu. Başka deyişle artış düşük kalmakla birlikte yıllık hedefle uyumlu gerçekleşti. Bu kapsamda gelir vergisi tahsilatı yüzde 11.6 artışla 24 milyar 871 milyon lira olurken, kurumlar vergisi tahsilatı yüzde 0.7 azalışla 14 milyar 272.4 milyon ve mülkiyet üzerinden alınan veraset intikal ile motorlu taşıt vergilerinin toplam tahsilatı yüzde 8 artışla 3 milyar 615.8 milyon lira düzeyinde gerçekleşti. Evvelki hafta Ankara’da yapılan bir uluslararası “KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi” kapsamında yapılan “Uluslararası İşbirliği ve Rekabetçilik” (www.kobikumelenme. gov.tr) toplantısından söz etmiştik. Geçtiğimiz hafta da İstanbul Ticaret Odası ( İTO ) tarafından düzenlenen “Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi, Destekleri Ve Beklentiler” toplantısında, KOBİ rekabetçiliğinin geliştirilmesinde “Kümelenme” kavramının önemini ve bu olgunun rolünü tartıştık. Bu konuya neden bu kadar önem ve yer verdiğimizi anlatarak sohbetimize başlayalım isteriz. Uluslararası rekabet arenasında yer almaya çalışan KOBİ sahibi ve yöneticilerinin karşılaştığı güçlükleri her zaman konuşuyoruz, sorunları dile getirmeye ve dağarcığımızdaki bilgileri aktarmaya çalışıyoruz. Güçlüklerin en önde geleni kaynak yetersizliği. Kaynak dediğimiz zaman sadece parayı kastetmiyoruz. Bizim en önemli kaynak dediğimiz ilişkiler ve bu ilişkilerle oluşturulan ilişki ağı ile bilgi ve beceri bilgisi kaynaklarını ön sıralara yerleştiriyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi kümelenme bize, çok sevdiğimiz bir toplumsal geleneğimiz olan “İmece”yi çağrıştırıyor. Bu toplantıya da bu pencereden baktık. Çünkü küme uygulamalarındaki başarılarını bizlerle paylaşan dostlarımızın anlattıkları ve toplantıya katılan yöneticilerin bu iyi uygulama örneklerinden aldıkları, söyledikleri mesajlar bizleri işbirliği uygulamalarının geleceği konusunda cesaretlendirdi. Kümelenme ile çalışan KOBİ’ler, küme oluşumunu sağlayan işbirliği kuruluşlarının olanaklarına devletin verdiği destekler katıldığında ortaya çıkan verimli gücü kullanarak uluslararası rekabet arenasında daha güçlü bir yer bulabiliyorlar. Kümelenme KOBİ’lere, bilgi, ilişki ve finansal kaynaklar konusunda önemli destekler sağlıyor. Her bir işletmenin, kendi başına hareket ederek erişemeyeceği yerlere erişim sağlamalarını, doğru ilişkileri kurmalarını, bu ilişkileri kurarken gereken insan kaynağı, finansman ve bilgi gereksinimleri için bireysel yatırım yapmadan çalışabilmelerini “Küme” yönetimi sağlıyor. Madalyonun öteki tarafına yani desteği sağlayan devlet tarafına baktığımızda da 15 / 25 şirketle uğraşmak yerine bir küme ile uğraşmak durumunda kalan bürokrasinin de işi azalıyor ve verimi yükseliyor. Kümelenme ile çalışan KOBİ’ler, küme oluşumunu sağlayan işbirliği kuruluşlarının olanaklarına devletin verdiği destekler katıldığında ortaya çıkan verimli gücü kullanarak uluslararası rekabet arenasında daha güçlü bir yer bulabiliyorlar. Havacılık ve Uzay Kümelenmesi Derneği Genel Sekreteri Sayın Yalçın Yılmazkaya yaptığı konuşmada, firmaların kendi başlarına hareket etmeleri halinde, görüşme randevusu bile almakta zorlanacakları havacılık ve uzay sanayiinde çalışan dünya devlerini görüşme masasına getirip, küme üyeleri ile görüştürebilmenin, bilinçli bir işbirliği ve güçbirliğinin eseri olduğunu ifade ettiler. Çelik İhracatçıları Birliği’ni temsilen küme çalışmaları hakkında konuşan Sayın Mehmet Emre Eyüboğlu da yurtdışına pazarlama yapmak için, 33 küme üyesi firmaları seyahate götürmeden önce Birliğin, hedef olarak seçilen ülkelere ön araştırma heyeti gönderdiğini, bu araştırmaların sonucunda elde edilen bilgilerin değerlendirilmesiyle de hangi ülkelere pazarlama seyahati yapılmasına karar verildiğini söyledi. Diğer konuşmacımızın da belirttiği gibi, gidilen ülkelerde daha önce yapılan bu çalışmalar sonucunda, o ülkelerin gerçek ve güçlü alıcıları ile görüşme masalarına oturabildiklerini ifade etti. Bu konuyu tekrarlamakta ve ısrarla vurgulamaktaki amacımız, KOBİ yöneticisi ve sahiplerinin, 2010/8 sayılı Ur-Ge tebliği çerçevesinde, işbirliği kuruluşları aracılığı ile alabilecekleri desteklerin peşine düşmelerini sağlamak. Bakanlık yetkililerinin verdiği bilgiye göre bugün itibariyle 116 Ur-Ge projesi yapılmaktadır. Her projede ortalama 20 firma olsa toplam 2320 firma yapar ki toplam KOBi sayısına bakarsanız bunun az olduğunu söylemek bile kifayetsiz kalır. Konuyu daha detaylı incelemek isteyen dostlarımız Ekonomi Bakanlığı’nın internet sayfasında Politika Araçları sekmesindeki Destek Programları altında, “2010/8 Sayılı Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ” başlığına bakarak daha fazla bilgiye erişebilirler. Kaynak: Dünya gazetesi (25 Haziran 2013) Sermaye şirketlerinin yönetimleri tarafından her yıl düzenlenecek olan faaliyet raporları Mehmet DUMAN 1. GİRİŞ Faaliyet raporları varoluş amacı kanuni zorunluluktan doğmayıp, örgütlerin belirli periyotlarda niceliksel ve niteliksel olarak neler yaptıklarını, örgüt organlarının faaliyetlerini belgeleyen yazılı dokümanlardır. Ölçmeden değerlendirme yapılmaz ana ilkesi bu faaliyet raporlarının daha anlamlandırmaktadır. Bu faaliyet raporları her dönem düzenlenmekte ve içeriği itibariyle bünyesinde geçmişi, yaşanılan dönemi ve geleceği barındırmaktadır. Bu özelliği faaliyet raporlarına karşılaştırılablir olma yetisi sağlamaktadır. 2. KİMLER, NASIL HANGİ İLKELERE GÖRE DÜZENLER VE TANIMI İhtiyaçtan üretilmiş olan faaliyet raporları, günümüzde yasal düzenlemeler ile zorunluluk haline getirilmiş, hatta düzenlememesi durumunda ciddi yaptırımlar öngörülmüştür. Ekonomik olsun, olmasın faaliyeti kamuyu ilgilendiren her türlü birlikteliklerin faaliyetleri bu raporlara konu edilmiştir. Yeni Türk Ticaret Kanunu gereği (TTK Md:516) tüm sermaye şirketleri yönetim organları tarafından düzenlenip, genel kurula sunulmak zorundadır. Faaliyet raporları, her yıl önceki yıla ait faaliyetlerin akışını, finansal durumunu finansal tablolara dayalı olarak doğru, dürüst, dolambaçsız ve anlaşılır bir dilde, şirketin karşılaşması muhtemel riskleri ve beklenen faydaları açıkça işaret eden bir rapordur. Yıllık faaliyet raporu faaliyet yılını izleyen 2 (iki) ay içerisinde hazırlanır. Şirketin yönetim organı başkanı ve varsa üyeleri tarafından imzalanır. Üyelerin raporun her hangi bir bölümüne itirazı var ise veya eksik bilgi verildiği düşüncesinde ise bu durum ayrıca gerekçeleri ile birlikte raporun bir kısmında bunlara yer verilir. Raporun düzenlendiği tarih ile raporun bitiş tarihi arasında meydana gelen önemli olaylar muhakkak açıklanmalıdır. 3. ASGARİ İÇERİĞİ Söz konusu faaliyet raporlarının asgari içeriği, T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından 28.08.2012 tarih 28395 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yıllık faaliyet raporu hazırlanırken, ortakların şirketin faaliyetleri hakkında her türlü bilgiye tam ve doğru bir şekilde ulaşmasını sağlayacak şekilde hazırlar. Mümkün olduğunca basit kavram ve terimler kullanılır, tereddüte neden olabilecek belirsiz ifadelerden kaçınılır. Raporda finansal olmayan risklere de yer verilir. İç kontrolün etkinliği ve yeterliliği konusunda açıklamalara yer verilir. Raporda grafiklere istatistiki bilgilere yer verilebilir. Sektör karşılaştırılması yapılabilir. 34 Geleceğe yönetmelik tahminlerin gerekçeleri ve istatistiki bilgilere de yer verilmesi zorunludur. Bu tahminlerin şirketin mevcut finansal durumu ve amaçları ile de uyumlu olmalıdır. Faaliyet raporunda firmanın bulunduğu sektöre, ortaklık yapısına vs özelliklerine göre değişiklik gösterebilecek hususlar eklenebilir. Örnek olarak asgari içerik aşağıdaki gibidir; 1- Genel Bilgiler Raporun dönemi, şirketin unvanı, merkez, şube, irtibat bürosu ve fabrika vs. yerlerin adresleri, iletişim bilgileri, şirketin üst yönetiminde sermaye ve ortaklık yapıları ile personel sayıları hakkında bilgiler verilir. Ayrıca şirket yönetimi tarafından hazırlanmış özet faaliyet raporuna yer verilebilir. 2- Yönetim organı üyeleri ile üst yöneticilere sağlanan mali haklar Sağlanan huzur hakkı, ücret, ikramiye ve prim vs. ödemelerin toplam tutarları, verilen ödenekler, konaklama ve temsil giderleri ile gayrinakdi menfaatlerden bahsedilebilir. 3- Şirketin araştırma geliştirme çalışmaları Arge tanımından hareketler varsa şirketin gerçekleştirmiş olduğu arge harcamaları ve sonuçları hakkında bilgiler verilebilir. 4- Şirket faaliyetleri ve faaliyetlere ilişkin önemli gelişmeler Yatırımlara ilişkin bilgiler, iç kontrol ve denetim faaliyetleri, varsa iştirakler, şirketin dönem içinde kendi payını iktisap edip etmediği, özel veya kamu denetimine tabi tutulup tutulmadığı, aleyhte açılan davaların şirketin mali durumunu nasıl etkileyeceği, adli ve idari yaptırımlar, geçmiş dönemlerde belirlenen hedeflere ulaşılıp ulaşılamadığı, olağanüstü yapılan genel kurullar hakkında bilgiler, bağış ve yardımlar, bir topluluğa bağlı ise bunların yararına yapılan işlerden bahsedilebilir. oranı ve benzeri konularda ileriye dönük risklerden bahsedilebilir. 7- Diğer hususlar Faaliyet yılının sona ermesinden raporun hazırlanma dönemine kadar geçen sürede finansal tablolarda raporlanmış bilgilerde meydana gelen önemli değişikliklerden, alacaklıların haklarını etkileyebilecek nitelikte önem taşıyan açıklamalara yer vermek zorunludur. 5- Finansal durum Finansal durum hakkında yönetimin değerlendirmesi, oran analizleri, trend analizleri, gelir oluşturma kapasitesi, sermayenin karşılıksız kalıp kalmadığı, borca batık olup olmadığına ilişkin tespitler ile kar dağıtım politikasına ilişkin bilgiler ile dağıtılmayan karın nasıl kullanılacağı hakkında bilgi verilebilir. 6- Riskler ve yönetim organının değerlendirmesi Şirketin öngörülen risklere karşı uygulayacağı risk yönetim politikasına ilişkin bilgiler ile oluşturulmuşsa riskin erken saptanması komitesi çalışmalarına ve satışlar, verimlilik, gelir yaratma kapasitesi, karlılık, borç/özkaynak 8- Şirketler topluluğunda ana şirketin raporları Ana şirketin raporlarında yukarıda sayılanlara ek olarak, varsa bir sermaye şirketindeki doğrudan veya dolaylı olarak edinilen payların yüzdelerinde yaşanan düşüşün sebebini topluluğa dahil işletmelerin ana şirket sermayesindeki payları hakkında bilgiler ile konsolide finansal tabloların hazırlanması süreci ile ilgili olarak topluluğun iç denetim ve risk yönetimi sistemlerine ilişkin açıklamalar hakkında bilgi verilir. 4. ÖNERİLER VE SONUÇ Asgari içerik sağlandığı takdirde yasal zorunluluk yerine getirilmiş olacaktır. Ancak, yönetimin faaliyetleri pay sahiplerine en iyi ve en anlaşılır nasıl ifade edilebilecekse o şekilde anlatılmalıdır. İçeriğinde tablo, grafik, fotoğraf ve sair açıklayıcı görsellere yer verilebilir. Amaç kamuya faaliyeti izah etmek ise bunu bir tablo, bir resim veya bir istatistiki bilgi daha iyi ifade ediyorsa asgari içeriğe ek olarak kesinlikle bu bilgi kullanılmalıdır. Faaliyet raporu şirketin kurumsal kimliğine uygun dizayn edilmelidir. Raporda bir kapak sayfası ve şirket tepe yöneticisinin faaliyet yılını özetleyen kısa bir notu olmalıdır. Şirket hakkında açılmış önemli bir alacak davası veya şirketin dava konusu etmiş olduğu idari bir işlem var ise bunlardan bahsedilmelidir. Şirketin almış olduğu ödüller, desteklediği sosyal sorumluluk projeleri var ise bunlar neşredilmelidir. Bu çalışma ile okuyucularımızın sermaye şirketlerinin faaliyet raporlarını düzenlerken dikkate alınması gereken hususları açıklamaya çalıştım, düşüncelerimin sizlere faydalı olacağını ümit eder, esenlikler dilerim. - ŞÜKRÜ DURUKAN’IN ANNESİ MAKBULE DURUKAN 16 NİSAN 2013 TARİHİNDE, - A. AYHAN İLDAM’IN ANNESİ MELİHA İLDAM 28 MAYIS 2013 TARİHİNDE, - KÜRŞAT TİRİTOĞLU’NUN KAYINPEDERİ SEDAT TAHİR 6 HAZİRAN 2013 TARİHİNDE. - AHMET OKAN GEZİNİR’İN BABASI MEHMET NURİ GEZİNİR 15 HAZİRAN 2013 TARİHİNDE, - CEM SARISÜLÜK’ÜN KARDEŞİ ETHEM SARISÜLÜK 15 HAZİRAN 2013 TARİHİNDE, - ÖZGÜR BAYRAKTAR’IN KAYINPEDERİ AV. YALÇIN KOÇAK 27 HAZİRAN 2013 TARİHİNDE, VEFAT ETMİŞLERDİR. Kendilerine Tanrı’dan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz. OSİAD 35 Hukuk - Fatura veya yol göstericilik iddiası taşımamaktadır. Bu anlatımlar sadece okuyucuya bir fikir vermeye yöneliktir. Av. Serhad ŞAHİN “Fatura, Ticari hayatın önemli belgelerinden birisi olup, Ticaret Kanunu ve Vergi Usul Kanununda düzenlenmiştir.” 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (kısaca TTK) 21. Maddesine göre, ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Vergi usul Kanununun (kısaca VUK) 229. Maddesine göre ise fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. Her iki tanımın birbirini tamamladığını söyleyebiliriz. Her tacir (ister gerçek kişi ister tüzel kişi olsun, geniş anlamı ile tacir) fatura kullanmak zorundadır. Fatura kullanmamak Vergi usul kanunu ve Ceza hukuku anlamında yaptırım gerektirir. Fatura bir mal veya bir hizmete ilişkin olabilir. Satışı yapan kişi, doğrudan imalatçı olabileceği gibi tüccar da olabilir. Biz aşağıdaki anlatımlarımızda, satıcı dediğimizde bunların tamamını kastetmiş olacağız, doğal olarak bu anlatımlarımız kendi fikirlerimiz olup herhangi bir tavsiye a) Faturanın unsurları; TTK. 21/1 maddesine göre , faturanın yapılan işi , satılan malı, hizmeti veya fatura kesilmesini gerektiren hususu göstermesi gerekmektedir. Yine aynı madde hükmüne göre, müşteri , fatura bedelini ödemiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Demek ki, bedelin ödenmiş olması faturanın zorunlu bir unsuru değildir. Şayet müşteri bedeli ödemiş ise ve talep ederse ödeme kaydı faturaya yazılacaktır. VUK.230.maddesi bu konuda daha katı ve düzenleyicidir. Madde, faturada bulunması gereken asgari unsurları tek tek saymıştır. Bunlar faturanın düzenleme tarihi, seri ve sıra numarası, faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret ünvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası, müşterinin adı, ticaret ünvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası, malın veya işin nevi, miktarı,fiyatı ve tutarı, satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası. (VUK.231.md.ye göre mal, sevk irsaliyesi ile birlikte taşınır. İrsaliyeli fatura düzenlenmişse veya alıcı, tüketmek üzere satın alan tüketici ise, fatura veya perakende satış fişinin bulunması kaydıyla,sevk irsaliyesi aranmaz.) Uygulamada , fatura basma yetkisi Maliye Bakanlığından izin alma koşuluna bağlanmıştır. Yani ancak Maliye Bakanlığından yetki almış olan basımevleri fatura basabilirler ve bu kişilerde yaptıkları basıma ilişkin gerekli bilgi ve belgeleri vergi dairesine verirler. Bunun dışındaki basımlar sahte faturadır ve ticari hayatta kullanılmaları halinde çok ağır sonuçlar doğururlar. b) Fatura, bir sözleşme değildir. Fatura, taraflar arasında (yazılı veya sözlü) bir sözleşmenin ifa, yani uygulama aşamasına yönelik bir belgedir. Fatura, düzenleyenin tek taraflı olarak (yani karşı tarafın katılımı olmaksızın) düzenlediği bir belgedir ve doğal olarak düzenleyen için bağlayıcıdır. Yukarıdaki tanımlardan anlaşılacağı üzere, esas olan, bir hukuki ilişkidir. Fatura ise bu hu- 36 kuki ilişkinin uygulama aşamasına yönelik bir belgedir. Tek başına bir sözleşme değildir, bir sözleşmeden beklenebilecek hak ve mükellefiyetler fatura için geçerli değildir. Fatura, taraflar arasındaki alım-satım ilişkisinin varlığına delalet eden ve satıcı tarafından düzenlenmiş olan bir belgedir. Doğal olarak , muhatap tarafından akdi ilişkiye karşı çıkıldığında, yani itiraz edildiğinde, böyle bir akdi ilişkinin kurulmadığı iddia edildiğinde , bu akdi ilişkinin varlığının ve bu sebeple fatura düzenlendiğinin ispatı faturayı düzenleyene düşer. (taraflar arasındaki akdi ilişki yazılı veya sözlü olmasında kanuni bir engel yoktur, ancak ispat konusunda sıkıntılar yaşanabilir.) Alıcı ile satıcı (veya imalatçı) arasında kurulmuş olan bir hukuki ilişkide satıcının satıma konu olan mallarının nitelikleri, birim fiyatı, toplam bedeli faturada gösterilir. Fatura ticari hayatta pek çok tartışmalara yol açmıştır. Örneğin, faturaya yazılmış olan vade farkı kaydı, veya taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı kayıtlar, faturadaki gerçeğe aykırı kayıtlar, malı satanın başka kişi faturayı düzenleyenin başka kişi olması hali v.s. bunlar hem hukukçular arasında tartışmalara ve hem de pek çok Yargıtay ve Danıştay kararına konu olmuştur. c) Fatura tek başına kesinlik arzetmez. VUK.nun 3/B maddesine göre, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır ve bu durum, yemin hariç, her türlü delille ispatlanabilir. Yani bir faturanın içeriğinin doğru olmadığı, kanunun gösterdiği delillerle, ispatlanabilir. Gerek vergi hukuku açısından gerekse ticaret hukuku açısından önemli olan gerçek mahiyettir. Fatura bu gerçekliğe uygun olmak durumundadır. d) Faturanın ticari defterleri kaydedilmiş olması hali: Bir tacir, bir faturayı kendi ticari defterlerine kaydetmiş ise, fatura içeriğini kabul etmiş sayılır. Yukarıdaki anlatımlardan anlaşılacağı üzere, faturanın içeriğini oluşturan bilgilerin doğruluğunu kabul etmek ile fatura konusu malı teslim almak ayrı hususlardır. Faturanın ticari defterlere kaydedilmiş olması, fatura içeriğinin doğru olduğunu kabul anlamına gelir, ancak malın teslim edildiği konusunda bir uyuşmazlık çıkarsa, satıcının, malı teslim ettiğini ayrıca ispatlaması gerekir. Örneğin satıcı sattığı mala ilişkin fatura düzenledi ve alıcıya teslim etti, alıcı da bu faturayı ticari defterlerine kaydetti. Satıcı fatura bedelini talep ettiğinde alıcı, malın kendisine teslim edilmediğini iddia ederse, bu durumda satıcı malı teslim ettiğini ispat etmekle yükümlüdür. e) Faturaya itiraz: TTK.21.maddesi gereğince , bir tacir, kendisi adına düzenlenmiş olan faturaya 8 (sekiz) gün içinde itiraz etmelidir. Bu 8 günlük süre faturanın muhataba ulaştığı tarihte başlar. Faturayı alan tacir 8 gün içinde fatura içeriğine itiraz etmez ise, kural olarak fatura içeriği kesinleşmiş sayılır. Vergi usul kanununa göre, fatura düzenlemekle yükümlü olan tacirin satış (veya yapılan iş) tarihinden itibaren 10 gün içinde faturayı düzenlemesi gerekmektedir. VUK.na göre, 10 gün içinde düzenlenmeyen fatura yok hükmündedir. Ancak bu hüküm VUK. Kanunu açısından böyledir, yoksa ticari hayat açısından bu faturanın yok hükmünde sayılması sonucu doğmaz. Her ne olursa olsun, kendisi adına düzenlenmiş olan bir faturayı alan tacir bu fatura içeriğine bir itirazı var ise, 8 gün içinde itirazını yapmalıdır. Bu itirazın muhakkak yazılı olması ve ispatlanabilir olması gerekmektedir. TTK. gereğince tacirler arasındaki ilişkilerin yazılı olması gerekmektedir. Diyelim ki faturayı alan kişi fatura içeriğine itiraz etti, ancak karşı taraf böyle bir itiraz yapılmadığı iddiasında ise ne olacak? Bu durumda, fatura içeriğine itiraz eden tacirin itiraz ettiğini ispatlamakla yükümlü olduğun bildirelim. Bu ispatı da ancak yazılı belge ile yapabilecektir. Bizim tavsiyemiz bu tür itirazların noter vasıtasıyla yapılmasıdır. Bu noktada akla gelen bir başka soru da şu olmaktadır: faturayı alan tacir önce kendi defterlerine intikal ettirip ardından iade faturası mı kesmelidir , yoksa hiç kendi kayıtlarına intikal ettirmeden, fatura içeriğini kabul etmiyorsa, derhal iade etmeli ve itirazlarını da bildirmeli midir ? Bu noktada bizim önerimiz fatura içeriğini kabul etmeyen tacirin bunu kendi kayıtlarına intikal ettirmeden, noter vasıtasıyla ve itirazlarını da bildirerek iade etmesidir, zira faturanın defterlere kaydedilmesinden sonra , iade faturası kesmesi halinde hak kaybına uğrama ihtimali yüksektir. TTK bu konuda çok nettir: faturayı alan kişi 8 gün içinde , varsa itirazlarını bildirmelidir. f) Faturanın sözleşmeye aykırılığı: taraflar arasında yazılı bir sözleşme var ve bu sözleşmeye istinaden fatura düzenlenmiş ise sorun yoktur. Peki , bu fatura taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak düzenlenmiş ise ne olacak ? Borçlar Hukukundaki temel ilke bir sözleşmenin oluşması için en az iki tarafın bu yöndeki ortak iradesinin olması gerektiğidir. Doğal olarak en az iki tarafın ortak iradesi ile ortaya çıkan sözleşmenin değiştirilmesinin de yine ortak irade ile gerçekleşmesi gerekir. Bu sebeple, sözleşmeye aykırı olarak fatura düzenlenmiş ise, faturayı alan için bu değişikliğin bağlayıcı olmayacağı kanısındayız. g) Faturanın ispat gücü: Fatura, düzenleyen kişi tarafından karşı tarafa ulaştırılmış ve karşı taraf da sekiz gün içinde buna itiraz etmeyip kendi kayıtlarına aktarmış ise, bu durumda fatura içeriği kesinleşmiş sayılır. Yani her iki taraf için de bağlayıcı hale gelmiştir. Fakat, fatura düzenleyici bu faturayı usulune uygun olarak karşı tarafa ulaştırmamış ise, bu fatura karşı tarafa için bağlayıcı sayılmaz. Karşı tarafın herhangi bir şekilde fatura içeriğinden haberdar olmasının yeterli olmadığı kanısındayız. Faturanın muhatap açısından bağlayıcı olabilmesi için usule uygun bir şekilde muhataba ulaştırılmış olması gerekir. Bu halde dahi fatura, örneğin satım sözleşmesine konu olan malın teslim edildiği (veya bir imal / eser sözleşmesi sözkonusu ise malın yapılıp teslim edildiği) anlamına gelmez. Taraflar arasında malın teslimi konusunda bir uyuşmazlık çıkması halinde, yani, alıcı malın kendisine teslim edilmediği iddiasında ise, satıcının malın teslim edildiğini ispat etmesi gerekmektedir. 37 37 h) Faturada vade farkı kaydının bulunması hali : Kimi faturalarda fatura bedelinin ödenmemesi halinde vade farkı uygulanacağı ihtarı bulunmaktadır. Yukarıda bahsettiğimiz üzere, vade farkı uygulanacağı kaydı faturada bulunması gerekli bir unsur değildir. Bu kaydın varlığı ve muhatabın bu faturayı kayıtlarına intikal ettirmiş olması fatura düzenleyene faturada yazılı vade farkını talep hakkı vermez. Ancak, bu faturaya dayanılarak bir vade farkı faturası düzenlenmiş ve muhatap bu faturayı da kayıtlarına intikal ettirmiş, herhangi bir itirazda bulunmamış ise, bu durumda bunu kabul etmiş sayılacağı kanısındayız. Ayrıca faturadaki bu kayda dayanarak faturayı alan kişi faturayı kesen kişiye vade farkı ödemesi yapmış ise, bu durumda bu vade farkı kaydını kabul etmiş sayılır. Sonradan buna itiraz edemez. i) Faiz: faturanın düzenlenmiş ve muhatap tarafından defterlerine kaydedilmiş olması, alacaklının faiz talep edebilmesi için yeterli değildir. Taraflar arasında düzenlenmiş bir sözleşme yok ise, faturanın defterlere kaydedilmesinin faiz talep hakkı vermeyeceği kanısındayız. Borçlar Kanunu gereğince alacaklının karşı tarafı temerrüde düşürmesi halinde, temerrüt tarihinden itibaren faiz talep edebileceği kanısındayız. Yani, faturayı düzenleyenin (alacaklı tarafın) faturayı alan tarafa ( borçlu tarafa ) fatura konusu borcu ödemesi için ihtarname tebliğ etmesi gerekir. Biz bu konuda herhangi bir tereddüt yaşanmaması için bu ihtarnamenin de noter vasıtasıyla gönderilmesini öneriyoruz. Fatura konusu oldukça geniş bir konudur. Biz bu yazıda okuyucuya bir fikir vermeye çalıştık. Bu bilgiler kesin bilgiler olmayıp kendi fikirlerimizdir. 12.06.2013 Şahin Hukuk Bürosu Av. Serhad ŞAHİN Alınteri Bulvarı Ostim İş Merkezleri B Blok No:27/13 Ostim Ankara Tel: 354 56 19 Faks:385 46 02 GSM: 0532 313 81 79 ısıcamda bölgesinde lider olma yolunda Yangın güvenlik sektörüne yön veriyor Makine mühendisleri tarafından Ankara’da kurulan Fetaş, 1980 yılından bu yana yangın güvenlik sektöründe imalatçı firma olarak hizmet veriyor. Fetaş’ın amacı; yangın güvenliğinde dünya markası olmak. ergonomisi yine kendi laboratuarında test edilebiliyor. Firma kurulduğu ilk yıllarda, yangın dolabının ne olduğunu, niçin kullanılması gerektiğini, özel ve kamu kuruluşlarına anlatarak Türkiye’de yangın dolabı kullanımının sağlanmasına önayak oldu. Bugün geldiği noktada Fetaş; tasarımları, kalitesi ve hizmet anlayışıyla yangın güvenlik sektörüne yön veriyor. Yangın güvenliğinde dünya markası olma vizyonuna sahip FETAŞ’ın misyonu ise “Müşteri tercihlerinde 1 numara olmayı korumak, tasarım ve performanslarıyla ürünlerini pazarın ilk sırasında tutmak, uluslararası yangın güvenlik sektöründe Türkiye’yi yüksek kalite ve hizmet anlayışımızla temsil etmek”… Fetaş tesislerinde bulunan laboratuarda, EN 671-1 ve EN 671-2 standardının öngördüğü deneyler yapılabiliyor. Yeni tasarlanan ürünlerin performansı, kalitesi ve 38 Grupcam, Ankara-Eskişehir karayolu 40. km’de (Malıköy) bulunan Anadolu Organize Sanayi Bölgesi’nde, inşaatı 2013 yılında tamamlanacak olan toplam 5.300 m2’lik yeni fabrikasıyla kapasitesi ve büyüyen kadrosu ile kaliteden ödün vermeksizin ısıcam üretiminde bölgede lider konuma ulaşmayı hedefliyor. Grupcam, Trakyacam’ın Isıcam yetkili üreticisi (kapsamlı) olarak; 20 yıldır “Isıcam” markası ile üretim yapıyor. Fetaş ekibi, yazılım konularında en son gelişmeleri ve programları da takip ediyor. Yalnız ürün kalitesine odaklanmayıp, hizmet kalitesine de aynı değeri veren firma, gerek işletme içinde, gerek müşterilerle olan iletişime büyük önem veriyor ve hatasız iletişim için gerekli yazılımları kullanıyor. Fabrikada ısıcamlar; isteğe bağlı olarak Isıcam Klasik, Isı Kontrol (Isıcam Sinerji), Isı ve Güneş Kontrol (Isıcam Konfor), Güvenlik (temperli ve lamine), Reflektif Güneş Kontrollü, Dekoratif, Karolajlı ve Jaluzili olarak çeşitli kombinasyonlarda üretiliyor. ISO 9001:2008 belgesine sahip tesiste üretilen Isıcam markalı ürünlerimiz, CE işaretli ve 10 yıl garantili. Tüm dünyada takdir toplayan Fetaş, kalitesini, üretimin her adımında kullandığı bilgisayar kontrollü, yüksek hassasiyetli makina parkuruyla sürekli kılıyor. Taleplere uzman kadro, en kısa zamanda yanıt verirken, siparişler direkt stoktan veya en kısa sürede imal edilerek taahhüt edilen tarihte teslim ediliyor. Firma, yalıtımlı çift cam üretmek üzere 1993 yılında 60.000 m2/yıl kuruluş kapasitesi ile Ostim 30. sokakta çalışmalarına başladı; kısa sürede teknolojik yenileme ve iyileştirmelerle kapasitesini her nitelikte yalıtım camı üretecek şekilde 100.000 m2/ yıl’ın üzerine çıkararak Isıcam üretiminde vazgeçilmez bir marka haline geldi. Günümüzde, tam otomatik kesim ve üretim hatları ile faaliyet gösteren fabrikada 30’dan fazla kişiye istihdam sağlanıyor. Müşteri memnuniyetini ve kaliteyi kurulduğu ilk günden itibaren başarının önkoşulu olarak tanımlayan firmanın imajı, geçtiğimiz bu süre içerisinde yalıtımlı çift cam üretimi piyasasında üretimden satış sonrası hizmetlere kadar “toplam kalite” anlayışı ile eşdeğer hale geldi. Firmanın öncelikli hedefi ise, her geçen gün kalite standartlarını arttırarak tüm hizmetleri zamanında ve 39 en düşük maliyetle sunmak. Firma, müşterilerinin olduğu kadar çalışanlarının da memnuniyetini, huzurunu, sağlığını ve güvenliğini ön planda tutarak yeterliliklerinin sürekli geliştirilmesine koşulsuz destek sunuyor. Grupcam, Ankara-Eskişehir karayolu 40. km’de (Malıköy) bulunan Anadolu Organize Sanayi Bölgesi’nde, inşaatı 2013 yılında tamamlanacak olan toplam 5.300 m2’lik yeni fabrikasıyla kapasitesi ve büyüyen kadrosu ile kaliteden ödün vermeksizin ısıcam üretiminde bölgede lider konuma ulaşmayı hedefliyor. Aken Elektrik Enerji yeni binasında Fiziksel olarak da büyüyen Aken Elektrik Enerji, uluslararası kalite belgelerine sahip tescilli marka ürün grubu satışı ile kalite seviyesinde ve markalaşma yolunda önemli aşamalar kat ediyor. Başarısını sektöre özel ürünler ve buna bağlı çözümler sağlamakla sağlayan Aken Elektrik; yeni yerine taşındı. Daha önce 800 metrekarelik bir binada hizmet veren Aken Elektrik Enerji, fiziksel olarak da büyüdü ve 2012 yılında 2600 metrekarelik alana sahip yeni binasına geçti. 3. Göz, ticari ortak anlayışıyla fark yaratıyor 3. Göz Ajans Başkanı Soner Özgen, 3. Göz’e inanan ve güvenen iş ortaklarının rekabetçi piyasa koşullarında tanıtımını en etkin yöntemlerle destekleme ve yeni projeler üretmenin temel ilkeleri olduğunu söyledi. Sektöründe lider olma yolunda ilerleyen bir yapıya sahip olan firma, büyümeye ve gelişmeye devam ediyor. Medya planlama, reklam tanıtım, interaktif medya ve grafik tasarım alanlarında faaliyet gösteren 3. Göz, alışılmış reklam anlayışı ile hareket etmiyor. Aken Elektrik Enerji, alçak-orta ve zayıf akım kabloları, alçak gerilim şalt, endüstriyel otomasyon malzemeleri, elektrik dağıtım ve topraklama malzemeleri, profesyonel ve endüstriyel aydınlatma malzemeleri, otomasyon sistemleri tasarımı ve uygulaması, otomasyon panoları satışı montaj ve devreye alma uygulaması gibi geniş ürün ağı ile kuruluşundan bugüne kadar sizlere hizmet veriyor. Hedef kitlesi ve iş stratejileri doğrultusunda müşterisinin daha fazla büyümesi, üretmesi istihdam yaratması ve ülkemize katma değer sağlaması amacıyla “Ticari ortak” anlayışı ile hareket eden ve bu vizyonu kendisine ilke edinen 3. Göz, bu yönüyle farklı bir ajans özelliğine sahip. Ürün genişliği, bilgi ve proje desteği, lojistiği, pazarlama hizmetleri ve eksiksiz ticari çözümleri ile verdiği hizmetler hem müşterilerine hem de sektöre rekabetçi avantajlar sunmakla kalmıyor, maliyet azaltımı ile birlikte müşteri memnuniyetinin de sağlanması amaç olarak görülüyor. Aken Elektrik’in başarısı sektöre özel ürünler ve buna bağlı çözümler sağlamaktan geçiyor. Firmadan yapılan açıklamada, “Sizlere daha kaliteli hizmet sunabilmek için hizmet anlayışını ve kurumsal gelişimini her geçen gün daha üst seviyelere taşıyan Aken Elektrik, uluslararası kalite belgelerine sahip tescilli marka ürün grubu satışı ile kalite seviyesinde ve markalaşma yolunda önemli aşamalar kat etmektedir” deniliyor. AKEN ELK.ENERJİ ELEKTRO.MAK.İTH.İHR.SAN.TİC.LTD.ŞTİ. Turan Çiğdem Cad.No:15 OSTİM / ANKARA Tel: 0312 394 69 11-13 • Fax:0312 394 69 12 40 Ajans Başkanı Soner Özgen, 3. Göz’ün, “insan merkezli”, “kurumsallaşmayı” öne çıkaran, “markalaşmaya” giden yolu hedefleyen, bu yolda müşterilerinin tüm talep ve önerilerini dikkate alarak, reklam sektörüne her zaman yeni açılımlar getirdiğini söyledi. Özgen, “3. Göz, istenilen sonuca da en yakın zamanda ulaşır ve ulaştırır” dedi. Ajans Başkanı Özgen, bugüne kadar edindiği tecrübe ve kazançları her zaman daha modern, daha profesyonel hizmet için yatırıma dönüştüren 3. Göz reklam ajansının hedefini şöyle açıkladı: “Hedefimiz; bize daima inanan ve güvenen, iş ortaklarımızın rekabetçi piyasa koşullarında tanıtımını en etkin yöntemlerle desteklemek ve yeni projeler üretmek ilkemizdir.” 41 Aryol Prefabrik Ankara’dan 30 ülkeye ihracat En üst düzey müşteri memnuniyeti ve ürün kalitesi politikasıyla çalışma yürüten Aryol Prefabrik, ISO 9001 Kalite Belgesi ile EN ISO 3834-2 Güvenli Kaynak Belgesine sahip ve 30’u aşkın ülkeye ihracat yapıyor. Aryol Prefabrik, 1984 yılında çelik prefabrik yapı üretimini gerçekleştirmek üzere Ankara’da kuruldu. Toplam 10 bin 500 m² alan üzerinde kurulu olan fabrikanın kapalı alanı ise 4000 m2. Fabrikada, prefabrik şantiye binaları, ofis, yemekhane, yatakhane, lojman, wcduş yapıları, sosyal tesisler, okullar, hastaneler, sağlık merkezleri, askeri yapılar, prizmatik kesitli izolasyonlu veya izolasyonsuz hangar binaları ve konteyner üretimleri yapılıyor; alt yüklenici veya inşaat kalemleri de dahil anahtar teslim olarak müşterilerine hizmet veriyor. Ayrıca CNC Rollform makina parkı ile “hafif çelik yapı” alanında müşterilerinden gelen, kalıcı yapı özelliklerine sahip çelik taşıyıcılı villa, amerikan tipi konut, VIP binalar ve benzeri tüm konsept proje talepleri en son teknolojiler kullanılarak 1. kalite malzemeler eşliğinde hızlı ve kusursuz olarak karşılanıyor. Tüm statik hesaplar, mimari projeler ve arge çalışmaları fabrika bünyesindeki deneyimli teknik ekibi ile gerçekleştiriliyor. Firma en üst düzey müşteri memnuniyeti ve ürün kalitesi politikasıyla çalışma yürütüyor; ISO 9001 Kalite Belgesi ile EN ISO 3834-2 Güvenli Kaynak Belgesine sahiptir, ayrıca Türk Yapısal Çelik Derneği üyesidir. Firma 30’u aşkın ülkeye ihracat yapıyor. Hedefi ise sürekli ve yenilenen tasarımlarıyla ürün kalitesini arttırmak ve en üst düzey müşteri memnuniyeti ile hizmet vermek. İLETİŞİM ATİSAN SANAYİ SİTESİ 1572. SK. NO:8 OSTİM/ ANKARA TEL: 385 00 78 (pbx) 42 “Sektöre yönelik tedarikçi konumunda çalışmaktayız” 1996 yılında Ankara Ostim Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyetlerine başlayan Kıran Bilyacılık, oldukça geniş bir ürün grubuna sahip. 1996 yılında Ankara Ostim Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyetlerine başlayan Kıran Bilyacılık, oldukça geniş bir ürün grubuna sahip. Kıran Bilyacılık, Ostim OSB’de faaliyete başladı ama kısa sürede bir de şube açtı. Ostim merkez ve İvedik Organize Sanayi Bölgesi Sitesi şubesinde gerek imalat, gerek otomotiv ve iş makineleri yedek parça sektörüne yönelik tedarikçi konumunda hizmet veren Kıran Bilyacılık, FAG / INA rulmanları Ankara Bölgesi Distribütörlüğünü da yapıyor. Kıran Bilyacılık, bu markanın yanı sıra ORS, TIMKEN, NSK, RHP, SNR, KOYO, NACHI;SKF, ZKL, EMES, RULSAŞ, HRB, GBM, TORRINGTON gibi başlıca markaların bayiliğini ve toptan satışını da yürütüyor. Firmanın geniş bir ürün yelpazesi mevcut. Her tür otomotiv ve sanayi rulmanlarının yanı sıra ürün grubunda KT, FDT, CORTECO, SUPTEX, FEKO gibi yağ keçeleri ve O-ringleri, BANDO, DAYCO; PIX gibi önde gelen marka V-kayışları, zaman kayışları, triger kayışları, OKS özel yağ ve bakım ürünleri, REXNORD makaralı zincirler, LOCTITE ürün grubu ve rulman grubu diğer manşon, somun, pul, yataklı rulmanlar, kasnak, kaplin, segman, bilya, masura, zincir dişliler ve takma, sökme, bakım ürünleri ile ekipmanları gibi tamamlayıcı ürünler ve aksesuarlar da yer alıyor. Kıran Bilyacılık Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi MERKEZ: OSTİM SAN. SİT. 100. YIL BULVARI, BOSNA İŞ MERKEZİ,35 /K ANKARA TEL: (0) 312 385 64 15-385 64 16-385 64 17 • FAX : (0) 312 385 64 19 ŞUBE: İVEDİK ORGANİZE SAN.BÖL. 1473. (690) SOK. NO: 51 ANKARA TEL: (0) 312 395 14 40-395 14 43 • FAX: (0) 312 395 18 01 43 Gelir Vergisi Kanunu değişiyor Tasarıyla, 210 maddeyi aşan Gelir Vergisi Kanunu ile 45 maddeden oluşan Kurumlar Vergisi Kanunu birleştirilerek, 92’ye indiriliyor. Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı, TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Tasarının gerekçesinde, düzenlemenin yatırım, üretim, istihdam ve tasarrufların teşvik edilmesi, vergiye gönüllü uyumun artırılması ve kayıtlı ekonomiye geçişin hızlandırılması, vergi tabanının genişletilmesi ve vergi adaletinin pekiştirilmesi, vergi güvenliğinin güçlendirilmesi ile sosyal ve çevresel politikalarla uyumlu düzenlemelerin yapılması, yürütmede esneklik ve etkinliğin artırılmasının amaçlandığı vurgulandı. Tasarının gerekçesine göre, yatırım, üretim ve istihdamın artırılmasına olumlu katkılar sağlayan vergi oranları ve tarife yapısı korunuyor. Bu çerçevede, gerçek kişilerin gelirleri artan oranlı tarifeye göre yüzde 15 ile yüzde 35 arasında, kurum kazançları ise yüzde 20 oranında gelir vergisine tabi tutulmaya devam edilecek. Asgari geçim indirimi müessesesinin, ücretlerde özel indirim adı altında uygulanması sürdürülecek, üçüncü çocuk için indirim oranı yüzde 5’ten yüzde 10’a çıkartılıyor. Tasarrufların katma değeri yüksek yatırımlara yönlendirilmesi ile üretim, istihdam ve rekabetçiliğin artırılması amacıyla, yatırım teşvik sistemi kapsamında yürütülen indirimli kurumlar vergisi uygulaması da indirimli gelir vergisi adı altında düzenleniyor. Benzer şekilde, yatırım teşvik sistemi kapsamında, sosyo ekonomik gelişmişlik düzeyine göre belirlenen iller için sağlanmış olan istihdam teşviklerine devam edilecek. Yüksek katma değer yaratma potansiyeli bulunan mal ve hizmetlerin üretiminin artırılması ve Türkiye’nin katma değer zincirinde daha yukarılara taşınabilmesi için uygulanmaya konulan hizmet ihracına yönelik teşvikler, tasarıda yer alıyor. Ülke ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet gücünü artırmak amacıyla, yapılan Ar-Ge harcamalarının tamamı beyanname üzerinden indirilebilecek. Kurumların halka açılması teşvik edilmek suretiyle, sermayenin tabana yayılması kolaylaştırıyor. Finansal piyasaların derinliğini artırmak, yatırımlara kaynak sağlamak ve girişimciliği desteklemek amacıyla bireysel katılım sermayesi, girişim sermayesi ve uluslararası fon yönetim şirketlerinin ülkemizde faaliyette bulunması destekleniyor. Yurtiçi tasarruf seviyesinin artmasını desteklemek amacıyla işverenler tarafından çalışanlan için bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları, gelir ve kazançlardan indirilebilecek. Genç girişimciye destek Genç girişimcilere vergi indirimi getiriliyor. İlk defa gelir vergisine tabi olacak 29 yaşını doldurmamış genç girişimcilerin iş kurmaları teşvik ediliyor. Bu kapsamda, 3 yıl boyunca elde edilen kazancın asgari ücrete tekabül eden kısmı üzerinden hesaplanan vergi, genç girişimciler tarafından verilecek gelir vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan vergiden indirilebilecek. Tarımda yatırım, üretim ve 44 istihdamın çok daha güçlü bir şekilde teşvik edilmesi ihtiyacına yönelik, tasarıyla tarımda verimliliğin artırılması ve ölçek ekonomisine ulaşılabilmesi amacıyla tarım sektöründe kurumsallaşmayı teşvik edici uygulamalar getiriliyor. Münhasıran zirai faaliyette bulunan ve işletme büyüklüğü ölçülerini aşan şirketler, gerçek kişi çiftçilerle benzer esaslarda vergilendirilecek. Ticari kazanç olarak vergilendirmeyi gerektiren sertifikalı tohum, yumru ve fide yetiştiriciliği ile hayvan fetüsü üreticiliği de zirai faaliyet kapsamına alınıyor. Çiftçi ve çiftçi sayılanın yanında çalışan işçilerin asgari ücrete tekabül eden ücretleri için vergi indirimi getiriliyor. Ayrıca biçerdöver, kamyon veya ikiden fazla traktöre sahip olmak tek başına gerçek usulde vergilendirilmeyecek. Halihazırda ek, geçici ve mükerrer maddeleriyle birlikte 210 maddeyi aşan Gelir Vergisi Kanunu ile 45 maddeden oluşan Kurumlar Vergisi Kanunu birleştirilerek, toplamda 92 maddeye indiriliyor. Kanunun daha basit ve anlaşılır bir hale getirilmesi için vergi kesintisi yükümlülükleri, gelir unsurları itibariyle gruplandırılıyor. Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarında ayrı ayrı düzenlenmiş hükümler tek bir çatı altında birleştiriliyor. Tutar aşımına beyanname Tasarı ile beyanname veren mükellef sayısının artırılması öngörülüyor. Bu kapsamda, ücret ve istisna serbest meslek kazancı elde eden gerçek kişilerden, elde etikleri gelirleri, Kanunda belirlenen tutarı aşanlara da beyanname verme zorunluluğu getiriliyor. Beyanname verilmesi durumunda bu kişiler; yaptıkları bağış ve yardımlarını vergi matrahlarından, eğitim ve sağlık harcamalarının bir kısmını hesaplanan vergilerinden indirebilecek. Mükellefin vergiye uyum maliyetlerinin azaltılarak vergiye gönüllü uyumunun artırılması hedefleniyor. Tasarıda beyanname verme süreleri bir ay öne çekilerek, dördüncü dönem geçici vergi beyannamesi kaldırılıyor. Gerçek usulde vergilendirilen mükelleflerden, hasılat eşiklerinin altında kalanların, basit usulde vergilendirilebilmesi imkanı korunuyor. Ayrıca, basit usule tabi mükellefler kayıtlarını kendileri tutabilecek. İstisnalar daraltılıyor Tasarı ile vergi tabanını genişletmeye ve vergi adaletini güçlendirmeye yönelik önemli önemli düzenlemeler yapılıyor. Kentsel rantların ve sermaye kazançlarının vergilendirilmesindeki istisnalar daraltılıyor. Buna göre; taşınmazlar, pay senetleri, ortaklık hakları ve hisselerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar, elde tutma süresine göre kademeli olarak istisnaya tabi tutularak vergilendirilecek. Vergi tabanını genişletmeye yönelik yapılan diğer bir önemli düzenleme ise kira gelirlerinde götürü gider uygulamasına getirilen sınırlama. Taşınmazların konut olarak kiralanmasından elde edilen gelirin beyanında uygulanan götürü gider, elde edilen hasılat tutarına göre sınırlandırılıyor ve belli bir hasılat tutarı üzerinde gelir elde edilmesi halinde ise kaldırılıyor. Haklar ile taşınmazların konut olarak kullanım dışındaki amaçlarla kiraya verilmesinden elde edilen hasılat için ise götürü gider uygulamasına son veriliyor. Ancak, bu mükellefler, kiralamaya konu taşınmazlar için yaptıkları gerçek giderleri gelirlerinden indirebilecek. Vergi tabanı genişletiliyor Türkiye’de kalma süresi 3 tam yılı aşan iş adamları, uzmanlar, memurlar, basın ve yayın çalışanları tüm kazançları üzerinden vergilendirilecek. Tam mükellefiyet ölçütü, OECD uygulamalarına paralel olarak, 12 aylık herhangi bir kesintisiz dönemde, toplam 183 gün veya daha fazla Türkiye’de kalanları kapsayacak şekilde düzenleniyor. Bu düzenlemeler ile vergi tabanı daha da genişliyor. Vergi tabanını genişletmeye yönelik olarak, teknolojik gelişmeler ışığında her türlü elektronik ortam veya alan adlarının kiralamasından elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanıyor. Kurumların, yönetim kurulu başkan ve üyelerine ortaklık payı ile ilişkili olmaksızın ödenen kar paylarının ücret olarak tarifeye göre vergilendirilmesi öngörülüyor. Vergi alacağını güvence altına almak, vergi kaçırmaya veya vergiden kaçınmaya yönelik girişimlerin önüne geçebilmek amacıyla vergi güvenlik müesseselerine yer veriliyor. Emsal kira bedeli uygulamasına son Konut sahipliğinin temel ihtiyaçlar arasında yer aldığı gerçeğinden hareketle, ikamet amacıyla kullanılan tek konutun elden çıkarılmasından doğan kazançlar vergiden istisna ediliyor. Bu düzenlemenin, aynı zamanda inşaat sektörünü canlandırarak ekonomik büyümeye olumlu katkı sağlayacağı öngörülüyor. Türk aile yapısının sosyal değerleriyle uyumlu olarak, kira gelirleri için eşin anne ve babasının kullanımına bedelsiz olarak tahsis edilen konutlarda emsal kira bedeli esası uygulamasından vazgeçiliyor. 45 Sahip olduğu konutu eşinin anne ve babasının ikametine bedelsiz olarak bırakanlar bu konutlar için emsal kira bedeli üzerinden gelir beyan etmek zorunda kalmayacaklar. Çocuk tanımının kapsamı genişletiliyor. Kardeşler ve anne babasını kaybetmiş kardeş çocukları da kanunun uygulanmasında mükelleflerin kendi çocukları gibi vergi indirimlerinden yararlandırılacak. Üçüncü çocuk için vergi indirimi tutarı artırılarak çocuklara bakmakla yükümlü olan mükellefin üzerindeki vergi yükü hafifletiliyor. Kreş hizmetlerinin yaygınlaştırılması teşvik edilerek, kadınların çalışma hayatına katılımını ve aile ve toplum refahını arttırmak için nüfus ve aile politikaları çerçevesinde destekleyici vergi düzenlemeleri yapılıyor. Öğrencilere, bakıma muhtaç olanlara ve yaşlılara destek olmak amacıyla; öğrenci yurtları, bakımevleri ve huzurevlerine ödenen oda ve yatak ücretlerinin gayrimenkul sermaye iradından indirilmesine olanak sağlanıyor. Gerçek kişiler ile sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları, dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler, iş ortaklıkları gelir vergisi mükellefi olacak. İktisadi kamu kuruluşları ile dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerin kazanç amacı gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla verilen görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya işyerlerinin bulunmaması mükellefiyetlerini etkilemeyecek. Mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olması, kar edilmemesi veya karın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesi bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyecek. “Yav İşte Fabrikalaşak” Anadolu Sermayesinin Oluşumu: Kayseri-Hacılar Örneği “Günücülük. Yani azim etmek. Azim etmek, yani mücadele etmek. O hedefe ben de varacağım demek... Günücülükte adam, ‘Ağabey onun var benim niye olmasın ya! Ben de çalışırım. Benim neyim eksik. Düşünürüm, koşarım, kovalarım, çalışırım!’ der - ve neticede Hacılarlı’da bu var.” “Afrika’daki adamları internet’ten, sanayi odalarından, ticaret odalarından oralardaki bizim Türk ataşelerinden buluyoruz... Ben Cezayir’e gittim Tunus’a gittim. Tunus’ta vardım ticari ataşenin yanına. Bayan da bir hanımefendiymiş. Çok da ilgilendi bizimle. Selamünaleyküm Aleykümselâm. Birer kilo da lokum almıştım. Artık çok zor değil yani, eskisi gibi değil.” Anadolu kaplanları”… “Yeşil sermaye”… “İslami Kalvinistler”… Bu tabirlerTürkiye’de 20./21. yüzyıl dönümünden beri sadece sosyal bilimlerin değil medyanın da moda deyişleri arasına girmiş durumda. Taşra şehirlerinin global piyasayla eklemlenen muhafazakâr-dindar girişimcileri kastediliyor bu tabirlerle. Elinizdeki kitap, moda tabirlerin cazip olduğu kadar kolaycı genellemelerine kapılmaksızın, işte bu olguyu mercek altına alıyor. Olgunun tipik bir örneğine bakıyor: Kayseri’nin kıyısında bir küçük kasaba iken, global piyasaya iş yapan bir merkeze dönüşen Hacılar’a tutuyor merceğini… Tipik bir kapitalistleşme ve modernleşme hikâyesi bu. Hırsla “hatta hınçla” çalışan pratik ve pragmatik bir kapitalist tipinin hikâyesi... Bir girişimci iştahının hikâyesi… Moda tabirlerin düşündürdüğü türden “kendine mahsus” bir hikâye değil. İlginçliği daha çok, modernizmin ve kapitalizmin nüfuz kudretini olanca canlılığıyla gösteriyor olmasında. Kurtuluş Cengiz, datasıyla, zengin mülakatlarıyla, ayrıntılı gözlemleriyle, teorik akıl yürütmesi ve keşif heyecanıyla, Türkiye’de modernleşme literatüründe köşe taşı olacak bir eser ortaya koyuyor. Kurtuluş Cengiz, İletişim Yayınları Son Haçlılar Vasco da Gama’nın keşif seferleri... Hıristiyan ve İslam dünyası arasındaki mücadelenin hikâyesi… Son Haçlılar, Hıristiyan ve İslam dünyası arasındaki din ve kültür çatışmasının kökenlerini, Haçlı Seferleri’nin doğuşunu ve sonuçlarını, Hindistan’a giden deniz yolunu bulmayı hedefleyen Vasco da Gama’nın ve Kristof Kolomb’un önderlik ettiği keşif seferlerini, Batı’nın Doğu’daki baharat, ipek ve değerli taşlar pazarını ele geçirmek için yaptığı kanlı savaşları ve kâşiflerin ulaştığı yerlerde sömürgeleşmesini anlatıyor. Bir başucu kitabı niteliğindeki bu yapıt, Batı’nın dikkatinin yeniden Doğu’ya çevrildiği günümüzde, çağlar boyu süregelen ve bugünlerde yeniden canlanan İslam ve Hıristiyan dünyası arasındaki din ve kültür çatışmasına yeni bir açıdan bakmamızı ve bu çatışmanın nedenlerini daha iyi kavramamızı sağlıyor. Tarihçi, biyografi yazarı ve eleştirmendir. Oxford Ünivesitesi’nde öğrenim görmüş ve burada İngiliz Edebiyatı Beddington Ödülü’nü kazanmıştır. London Times gazetesinde yazıları, Economist’te çeşitli makaleleri yayınlanmıştır. İlk kitabı olan Shakespeare Ayaklanmaları, National Award for Arts Writing ödüllerinde finale kalmış ve Washington Post tarafından 2007 yılının kurgusal olmayan en iyi kitaplarından biri olarak gösterilmiştir. Cliff, balerin eşi Viviana Durante’yle birlikte Londra’da yaşamaktadır. Nigel Cliff, Remzi Kitapevi Çapulcunun Gezi Rehberi Önce bir ağaç, sonra bir park, ardından bir şehir ve son olarak bütünüyle kocaman bir ülke… “Çapulcunun Gezi Rehberi”, Türkiye’nin öyküsüdür bir bakıma. Occupygezi (direngezi), sadece birkaç ağacın öyküsü değildi aslında. Ağaçlar bu direnişin hem önderi hem de sembolü oldu. “İnsana Rağmen” hiçbir düşüncenin ve dayatmacı Yaşam Biçimi”nin karşılık bulamayacağını gördük hep beraber. Ve yine hepimiz şu ana şahit olduk; hayal dahi edilemeyecek kadar zıt kutuplar, fikirler ve elbette insanlar, bir amaç için “tek yürek” oldu. İşte bu kitapta yer alanlar, kendini tek bir amaç için sokağa atan yüzbinlerin hikâyesi. Der.: Eylem Aydın 46 47