Türkiye`nin Bölgeleri - Educators Forum Website
Transkript
Türkiye`nin Bölgeleri - Educators Forum Website
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI EĞİTİMCİLER FORUMU A2 LEVEL TURKISH - SUPPLEMENTARY BOOK EDUCATORS FORUM YAZARLAR: Ali Kalkan Ayten Acar Hüseyin Düzgün Kazım Öztürk Kudret Yılmaz Mehmet Taş Mehmet Topal Mercan Balcı Mustafa Cengiz Muttalip Gökdoğan Nimet Çetiner Sultan Demir Tuba Dede Varol Uzun Katkıda bulunan öğretmen arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. © 2012 Bu kitap bir Eğitimciler Forumu yayınıdır ve Eğitimciler Forumu destekleyicileri ve yöneticilerinin tamamen gönüllü ve ücretsiz çabalarıyla yazılmıştır. Ticari amaçların dışında kaynak gösterilmek suretiyle kullanılmasında sakınca yoktur. 1.Baskı: Ekim 2012 Koordinatör ve Editör: Ali Kalkan İkinci baskıya öneri ve katkılarınız için: [email protected] İletişim: Educators Forum [email protected] www.edforum.org.uk Katkıları nedeniyle teşekkürlerimizle Baskı / Printed by Lamineks Matbaacılık Dijital Baskı İşl. San. Tic. Ltd. Şti. 5627 Sokak No:37 Çamdibi/İzmir Türkiye • Tel: +90 232 433 33 55 • Fax: +90 232 457 30 33 www.lamineks.com.tr İçindekiler ÜNİTE: TÜRKİYE VE KIBRIS KONU: TÜRKİYE’NİN BÖLGELERİ ......................................................................................... KONU: TÜRKİYE’NİN TARİHİ ................................................................................................. KONU: KIBRIS ............................................................................................................................... KONU: ATATÜRK İLKELERİ ve DEVRİMLERİ ÜNİTE: TOPLUM KONU: İŞSİZLİK............................................................................................................................ KONU: GÖÇLER VE TÜKETİM ................................................................................................ KONU: NÜFUS HAREKETLERİ (GÖÇLER) ......................................................................... KONU: GÖÇ VE UYUM (ENTEGRASYON) .......................................................................... KONU: SUÇ VE CEZA ................................................................................................................. ÜNİTE: BİLİM ve TEKNOLOJİ KONU: ENERJİ ............................................................................................................................. KONU: GELECEĞİN KONUTLARI........................................................................................... KONU: SAĞLIK VE TEKNOLOJİ............................................................................................... ÜNİTE: KÜLTÜR VE EDEBİYAT KONU: TÜRK EDEBİYATI .......................................................................................................... KONU: NAZIM HİKMET ........................................................................................................... KONU: OKUMANIN FAYDALARI............................................................................................ KONU: ÇEVİRİ ALIŞTIRMALARI .......................................................................................... KONU: KÜRT EDEBİYATI .......................................................................................................... ÜNİTE: İNSAN HAKLARI KONU: İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ KONU: 12 EYLÜL 1980 ASKERİ DARBE DÖNEMİ ÜNİTE: IRKÇILIK KONU: ÇOK KÜLTÜRLÜ TOPLUMLAR ÜNİTE: ÇEVRE KONU: DOĞAL DÜNYAYI KORUMAK KONU: ÇEVRE KİRLİLİĞİ KONU: GERİ DÖNÜŞÜM ÜNİTE: SPOR KONU: OLİMPİYATLAR KONU: DÜNYA KUPASI GRAMMAR / DİL BİLGİSİ (Zamanlar, isimler, yüklem, sıfat, bağlaçlar, örnekler) .............................................................. AS ve A2 sınavına girecek adaylardan istenilenler.............................................................................4 Sınavda dikkat edilecek noktalar (Dinleme, Konuşma, Okuma ve Yazma) ...................................5 Kompozisyon yazarken dikkat edilecek noktalar. ..............................................................................6 Geçmiş bir A2 Sınav Kağıdının (8 Haziran 2011 A2 Sınav Kağıdı) baştan sona, sayfa sayfa analizi.......................................................................................................................................................... 31 Mayıs 2012 A2 Sınav Kağıdı .............................................................................................................. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 1 ÜNİTE: TÜRKİYE VE KIBRIS KONU: Türkiye’nin Bölgeleri Sözcükler / Vocabulary konum yöre şehir iklim bitki enlem ülke bölge politik ekonomik maki boylam Yönler: Doğu, Batı, Kuzey, Güney Kuzey Batı, Kuzey Doğu Güney Batı, Güney Doğu ALIŞTIRMALAR 1Yukarıda verilen sözcüklerin İngilizce eşanlamlılarını bulunuz ve Türkçelerini tümceler içinde kulanınız. 2Aşağıdaki metni okuyup ilk paragrafı İngilizceye çeviriniz. Türkiye’nin Özel Konumu Türkiye’nin Asya ve Avrupa kıtalarında toprakları vardır. Üç tarafı denizlerle çevrili yarımada özelliği taşır. Ortalama yüksekliği fazla olup (1130 m) yükseklik batıdan doğuya doğru artar. Yakın jeolojik zamanda oluştuğundan kırıklı arazisi fazladır. Bu nedenle tektonik depremler sık görülür. Maden çeşitleri fazladır. Ortadoğu ve Asya petrollerine yakınlığı ve boğazlara sahip olması jeopolitik önemini artırır. Türkiye Kuzey Yarım Küre’de eski dünya karalarının birbirine en çok yaklaştıkları stratejik bir bölgede yer alır. Buna bağlı olarak matematiksel ve özel konumu ülkenin sosyal, politik ve ekonomik durumu üzerinde etkili olmaktadır. Türkiye 36° - 42° Kuzey enlemleri 26°-45° Doğu boylamları arasında yer alır. Buna bağlı olarak; Türkiye dört mevsimin belirgin olarak yaşandığı ılıman kuşakta yer alır. Güneş ışınları yıl içinde düz zeminlere dik gelmez. Bu nedenle yatay düzleme dik duran cisimlerin gölge boyları sıfır olmaz. Ülkenin doğusu ile batısı arasında 76 dakikalık zaman farkı vardır. 2 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK Türkiye’yi Çevreleyen Denizler: Türkiye’yi çevreleyen Marmara Denizi, Ege Denizi, Akdeniz ve Karadeniz’i aşağıdaki harita üzerine yazınız. Türkiye’nin Sınırları ve Komşuları Türkiye’nin kara ve deniz sınırlarının toplam uzunluğu yaklaşık 11.000 km’dir. Türkiye’nin kara sınırları yaklaşık 2753 km’dir. Irak ve İran sınırları doğal sınır özelliği taşımaktadır. Diğer sınırlarımız yer yer bazı engellerden geçseler bile büyük çoğunluğu politik sınır özelliğindedir. En uzun sınırımız 877 km’lik Suriye, en kısa sınırımız ise 18 km’lik Nahçıvan sınırıdır. Asya ile Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan bir köprü özelliğindeki Türkiye Asya’da Gürcistan, Ermenistan, Nahçıvan, İran, Irak, Suriye; Avrupa’da Yunanistan ve Bulgaristan ile sınır komşusudur. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 3 Türkiye’nin Bölgeleri Türkiye, iklimi, bitki örtüsü, ekonomisi, yeraltı ve yerüstü kaynakları, gelenek ve görenekleri ile zaman zaman tamamen birbirinden farklı olan 7 bölgeye ayrılmıştır: AKDENİZ BÖLGESİ İller: Adana Antalya Burdur Hatay Isparta Kahraman Maraş Mersin Osmaniye KARADENİZ BÖLGESİ İller: Amasya, Artvin, Bartın, Bayburt, Bolu, Çorum, Düzce, Giresun, Gümüşhane Karabük, Kastamonu, Ordu, Rize, Samsun, Sinop, Tokat, Trabzon, Zonguldak EGE BÖLGESİ İller: Afyon, Aydın, Denizli, İzmir, Kütahya, Manisa, Muğla, Uşak DOĞU ANADOLU BÖLGESİ İller: Ağrı, Ardahan, Bingöl, Bitlis, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Hakkari, Iğdır, Kars, Malatya, Muş, Tunceli, Van GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İller: Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Mardin, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Kilis MARMARA BÖLGESİ İller: Balıkesir, Bilecik, Bursa, Çanakkale, Edirne, İstanbul, Kırklareli, Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ, Yalova İÇ ANADOLU BÖLGESİ İller: Aksaray, Ankara, Çankırı,Eskişehir, Karaman, Kayseri, Kırıkkale Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde, Sivas, Yozgat ALIŞTIRMALAR a. Öğretmeninizin sınıfa getirmiş olduğu dünya haritasında Türkiye’nin yerini bulunuz. b. Haritaya bakarak sınır komşularını bulunuz. c. Annenizin ve babanızın doğduğu şehirleri bulun, o şehirlerin bir başka şehirle, örneğin İstanbul ile arasındaki farkları araştırın. d. Türkiye’nin belli başlı nehirlerini ve göllerini haritada gösterin. Ödev: Sınıfta yedi ayrı guruba ayrılıp, Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesini paylaşın. Her grup kendi payına düşen coğrafi bölgenin özelliklerini araştırıp 300 sözcüklük bir kompozisyon hazırlasın ve bir sonraki derste payınıza düşen coğrafi bölgenin iklimi, bitki örtüsü, ekonomisi ve diğer özelliklerini 15 dakikada sınıfa sözlü olarak anlatsın. 4 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK Güneydoğu Anadolu Bölgesi Bölgenin Genel Özellikleri: l Alan bakımından en küçük bölgedir. l Nüfus bakımından sonuncu olmasına rağmen alanı küçük olduğu için yoğunluk fazladır. l Orman bakımından % 1 ile son sırada yer alır. l Ekili-Dikili alan bakımından % 20 ile 4. Sıradadır. l Ekonomisi tarıma dayanır. Hayvancılık 2. Sırada yer alır. l Antepfıstığı, mercimek ve karpuz üretiminde ilk sırada yer alır. l Fosfat ve Petrol üretiminde ilk sıradadır. l Buharlaşma ve yaz kuraklığının en fazla olduğu bölgedir. l Hiç doğal gölü yoktur. l En yüksek yeri Karacadağ sönmüş yanardağıdır. l GAP Projesi bölgede halen sürmektedir. l Türkiye’nin en büyük ve önemli baraj gölleri bölgede yer alır Ödev: Benzer bir şekilde diğer bölgelerimizden birisini tanıtınız. Adıyaman Diyarbakır’ın tarihi surlarının havadan görüntüsü Gaziantep Adıyaman, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin batısında yer alan, tarih sahnesindeki yeri ilk insanlara dek uzanan, pek çok değişik kültüre merkezlik etmiş olan bir kültür ve turizm kentidir. Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Adıyaman toprakları üzerinde, insanlık tarihinin bütün evrelerine dair bulgular elde edilmiştir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin en eski kültür merkezlerinden birisi olan Gaziantep, MÖ 4000 yıllarına kadar uzanan ve ilk uygarlıkların doğduğu, Mezopotamya ve Akdeniz arasında, tarihi İpek Yolu üzerinde konumlanmıştır. Diyarbakır Diyarbakır tarihinin, önceleri M.Ö.3000 yılına kadar uzandığı bilinirken, son zamanlarda Çayönü kazıları ile yapılan araştırmalar sonucunda uygarlık geçmişinin M.Ö.7500 yıllarına kadar uzandığı belirlenmiştir. Diyarbakır ve çevresinde Huriler, Mitanniler, Hititler, Asurlar, Medler, Persler, Büyük İskender, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Selçuklular ve Osmanlılar hüküm sürmüştür. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 5 Şanlıurfa, tarihi geçmişi 9 bin yıl öncesine dayanan, Hz. İbrahim'in doğduğu, Hz. Eyyüb'ün yaşadığı, Hz. İsa tarafından kutsanan kent adeta bir müze şehir görünümündedir. Harran'ı gezerken 4000 yıl öncesinin solunduğunu hissetmemek, Atatürk Barajının suladığı Harran Ovası'nda ise yaratılan bolluk ve bereketi gözlemlememek mümkün değildir. Batman Mardin Mardin, mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi ve görsel değerleri ile zamanın durduğu izlenimini veren Güneydoğu Anadolu'nun şiirsel kentlerinden biridir. Mardin'de, farklı dini inanışlar paralelinde, sanatsal açıdan da tarihi değeri olan camiler, türbeler, kiliseler, manastır ve benzeri dini eserler barındırmaktadır. Siirt Dicle'nin aktığı topraklarda zengin tarihi geçmişi koruyan Batman ve antik kenti Hasankeyf, bini aşkın mağaralarıyla, tarihsel anıtlarıyla bir doğa harikasıdır. Şırnak Siirt, dört mevsimin en güzel şekliyle yaşandığı iklimi, her türlü sebze ve meyvenin yetiştiği bereketli toprakları, el emeği göz nurunun ürünü olan battaniye ve kilimleri, şifa kaynağı Pervari Balı, iri taneli fıstığı, kendine has lezzeti olan Zivzik Narı, doğal güzellikleri, tarihi eserleri, bağrında barındırdığı evliyaları ile görülmeye değer bir yerdir. Şırnak, Güneydoğu Anadolu bölgesinde Suriye ve Irak sınırlarındadır. Cudi Dağı antik kent ve mağarası görülmeye değer yerlerdendir. Şanlıurfa Kilis 6 • Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bir sınır şehri olan Kilis, tarihi höyükleri, kaleleri, camileri ve kebapları ile görülmesi gereken bir ildir. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK KONU: Türkiye’nin Tarihi Sözcükler / Vocabulary Aşağıdaki sözcüklerin İngilizcelerini bulunuz ve tümce içinde kullanınız. • Düşünür • Tasavvuf • Neolitik • Medeniyet (Uygarlık) • Eser • Aziz • Peygamber • Nuh’un Gemisi • Truva Atı • Ticaret • Atasözü • Efsane • Mısra • Milattan Önce (MÖ) • Kıta Türkiye Türkiye, resmi adıyla Türkiye Cumhuriyeti, kuzey yarım kürede Asya ve Avrupa kıtaları arasında, Anadolu platosu üzerinde kurulmuştur. Eski çağın başlıca uygarlık alanları olan Akdeniz dünyası ile Orta Doğu ve Uzak Doğu göç ve ticaret yollarının kesişim noktasında bulunan Türkiye coğrafyası, pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bir uygarlıklar beşiği ve kültürler mozaiği olarak dünyanın kültür zengini ülkeleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Doğal güzelliklerini kültürel zenginliği ile bütünleştirerek turizm alanında büyük atılımlar yapmıştır. Radikal reformlar dizisi, devletin kuruluşundan itibaren Atatürk devrimleri olarak anılıp, halen benimsenmektedir. Bu devrimler sayesinde Türkiye, Müslüman çoğunluğa sahip ülkeler arasında en gelişmiş ve modern ülkelerden biri haline gelmiştir. Osmanlı imparatorluğunun kültürel değerlerinin yanı sıra, temelleri Atatürk ilkeleri ile batılı anlayışa dayanan bir demokrasinin de mirasçısıdır. Türkiye’de kadınlar seçme ve seçilme hakkını İsviçreli kadınlardan çok daha önce, 1934 yılında elde etti. Başkenti Ankara, en büyük şehri İstanbul’dur. Bugünkü Türkiye’de yaşayan ve ataları birçok değişik yer ve kültürden gelen halkın tümü tek bir etnik gruba ait değildir. Ancak çoğunluk Türk’tür. İstanbul, dünyada iki kıta üzerinde olan tek şehirdir. Avrupa ve Asya. İki kıta birbirine iki köprü ile bağlanmaktadır. Dünyanın yedi harikasından ikisi olan Artemis Tapınağı ve Halikarnas Mozelyum’u Türkiye sınırları içerisinde yer alır. Hz. Adem, Hz. İbrahim, Hz. Eyüp gibi peygamberler Güney Doğu Anadolu bölgesinin Şanlı Urfa ilinde yaşadılar. Bu nedenle kent ‘peygamberler şehri’ diye anılır. Kayseri’de dünyaya gelen 16. yüzyılda yaşamış olan Mimar Sinan, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük yapı sanatçılarından biri olarak kabul edilmektedir. Milattan Önce (MÖ) 168 yılında ilk yerleşimin yapıldığı bilinen Antik Likya’nın en önemli liman kentlerinden birisi Olimpos’tur. 3200 metrekarelik muhteşem sahili, endemik bitkileri, karetta karettaları, Khimoria’sı, yanar taşı ile Antalya’nın değerli turizm bölgelerinden biri haline gelmiştir. Noel Baba (Father Christmas) olarak bilinen Aziz Nicholas, Antalya’nın Demre ilçesinde dünyaya gelmiştir. MÖ 300 yılında Fırat Nehri’nin kıyısında kurulan Zeugma, Atina ile birlikte dünyanın en büyük şehirleri arasında yer alıyordu. Hıristiyan inancına göre Meryem Ana’nın yaşadığı son evi, Papa’nın da ziyaret ettiği Efes, İzmir-Selçuk’ta bulunuyor. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 7 Efsaneye göre Nuh’un Gemisi'nin doğu Anadolu bölgesindeki Ağrı Dağı’nda olduğuna inanılıyor. En az yedi çeşit tahıl, kuru ve taze meyvelerden yapılan ‘Aşure’ Nuh’un gemisinde yediği yemek olarak bilinir ve halen Türkiye’de çok sevilen bir tatlıdır. Homeros, Türkiye’nin batı kıyısında yer alan İzmir’de dünyaya geldi. Kendisi tarafından yazıldığı düşünülen İliyada Destanı’nda Truva Savaşları’nı anlattı. Truva Savaşları’nın geçtiği Truva, Türkiye’nin batısındaki Çanakkale şehrinde yer alır. Fabl’ları ve kıssa’larıyla bütün dünyanın tanıdığı Ezop, Anadolu’da dünyaya geldi. Anadolu, İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nın doğu yakasında kalan Türkiye topraklarına verilen addır. İnsanlık tarihinin büyük düşünürü ve tasavvufçusu Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin türbesi Konya’dadır. Mevlana’nın eserlerine yansıyan fikirleri onu günümüze kadar taşımıştır. Antakya’da bulunan Aziz Pierre Kilisesi’nin, Hıristiyanların ilk kilisesi olduğuna inanılır. Topkapı’da 1829’da gün ışığına çıkarılan ve ünlü Türk denizcisi tarafından 1513 yılında çizilen harita dünya çapında şaşkınlık yarattı. Çünkü varlığı ancak 1952 yılında akustik cihazlarla tespit edilen Antarktika ve sıra dağları, Amerika kıtasının kuzey ve güney kıyıları haritada yerleştirilmiş ve gösterilmiştir. Yaklaşık yedi yüz yıldır Anadolu halkı tarafından dilden dile aktarılmış türkü ve ilahilere söz olmuş, atasözü olarak dilden dile dolaşmış mısralarıyla Yunus Emre, Anadolu kültür ve medeniyetinin oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır. Türkiye su kaynakları ve bor mineralleri bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden birisidir. Aşağıdaki sözcüklerin parçadaki hangi sözcüklerle eş anlamlı olduklarını bulunuz, İngilizcelerini yazınız. Etnik – ulus Fabl – hayvanların konuştuğu hikaye Köken – soy Fikir – düşünce Kıta – anakara Okuduğunuz parçaya göre eş anlamlarını işaretleyiniz. 1) gün ışığına çıkartılan a) güneşin doğması b) gölgenin olmadığı c) açıklığa kavuşan, aydınlanan 3) dilden dile dolaşmak a) aynı dili konuşmak b) bir dilden başka bir dile geçmek c) her yerde söz edilmek, halk arasında yayılmak 2) dünya çapında a) çok bilinen, çok tanınan b) dünya kadar büyük c) çok uzun olan 4) katkı sağlamak a) bir şeyin oluşmasına, gelişmesine veya gerçekleşmesine yardım etmek b) iki maddeyi karıştırmak c) para bulmak Okuduğunuz parçaya göre aşağıdaki hangi tümceler doğrudur? Türkiye’de yalnızca bir etnik köken vardır. Türkiye Asya ve Avrupa kıtasında bulunmaktadır. Olimpos, Türkiye’nin güneyinde Antalya’ da bulunmaktadır. Türk kadını seçme ve seçilme hakkını almamıştır. 8 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK Aşağıdaki soruları parçaya göre Türkçe olarak, tam tümceler kurarak yanıtlayınız. 1. Türkiye Cumhuriyeti için ‘Mozaik’ benzetmesi niçin kullanılmıştır? 2. İlyada Destanı kim tarafından yazılmıştır ve konusu nedir? 3. Antalya kenti hangi özellikleriyle dünya çapında bir turizm bölgesi haline gelmiştir? 4. Piri Reis’in çizdiği harita niçin şaşkınlık yaratmıştır? Düşününüz, araştırınız, anlatınız. 1. Noel Baba (Aziz Nicholas) kimdir? 2. Türkiye’nin komşularından ve Avrupa ülkelerinden farklılıklarını ve ortak noktalarını anlatınız. 3. Türkiye’nin modern bir Müslüman ülkesi olmasının nedenlerini tartışınız. 4. Nuh’un Gemisi efsanesi hakkında bilginiz var mı? Araştırınız ve tartışınız. Aşağıdaki noktaları içeren yaklaşık 300 sözcük kullanarak bir yazı yazınız. Türkiye’nin harita üzerindeki yeri İstanbul hangi kıtadadır? Anadolu neresidir? Şanlıurfa’ya neden peygamberle şehri denilmiştir? Orada hangi medeniyetler yaşamıştır? Yaşayan medeniyetlerden bazıları neden çok önemlidir? Anadolu’da hangi ünlü sanatçılar ve düşünürler yaşamıştır ve hangi alanda eserler üretmişlerdir? ÖZLÜ SÖZLER: Yakınlarınızdan aşağıdaki sözlerin anlamlarını sorunuz. Zehirle pişmiş aşı, kim yemeye gelir? Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz. (Yunus Emre) Aklın yoksa yandın, ya kalbin yoksa? O zaman sen zaten yoksun ki. Herkes aynı fikirdeyse, hiç kimse yeterince düşünmüyor demektir. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyeceğim kimse olmadığından yalnızım. (Mevlana) A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 9 KONU: Kıbrıs Londra’da aynı sokakta evleri ve işyerleri olan, hiçbir sorun olmadan yan yana yaşayan Kıbrıslı Türkler ve Rumlar acaba sizce neden Kıbrıs’ta biraraya gelemiyor? Kıbrıs’ta her iki toplum için de adil ve kalıcı bir çözüm sizce nasıl olmalıdır? Bu konuda 400 sözcüklü bir yazı yazınız. Aşağıdaki İngilizce dosya news.bbc.co.uk/1/hi/world/europe sitesinden alınmıştır. Başka kaynaklardan da Kıbrıs’ın tarihini ve Osmanlı, Türkiye ve Yunanistan ile olan ilişkilerini araştırınız. Metni Türkçeye çeviriniz. Cyprus: Country Profile Cyprus has been divided since 1974 when Turkey invaded the north in response to a military coup on the island which was backed by the Athens government. In 1974 the island was effectively partitioned with the northern third inhabited by Turkish Cypriots and the southern two-thirds by Greek Cypriots. A "Green Line" - dividing the two parts from Morphou through Nicosia to Famagusta - is patrolled by United Nations troops. The UN drew up the Green Line as a ceasefire demarcation line in 1963 after intervening to end communal tension. It became impassable after the Turkish invasion of 1974, except for designated crossing points. In 1983 the Turkish-held area declared itself the Turkish Republic of Northern Cyprus. The prospect of EU enlargement concentrated minds in the search for a settlement. UN-sponsored negotiations continued throughout 2002 and a peace plan was tabled. Soon afterwards the EU invited Cyprus to become a member. But hopes that the island could join united were dashed when leaders of the Turkish and Greek communities failed to agree to the UN plan by the March 2003 deadline. In the months that followed travel restrictions were eased, enabling people to cross the border for the first time in nearly 30 years, raising hopes that progress might be on the way. As EU entry approached, a revised UN reunification plan was put to both communities in twin referendums in April 2004. 10 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK The plan was endorsed by Turkish Cypriots but overwhelmingly rejected by Greek Cypriots. Because both sides had to approve the proposals, the island remained divided as it joined the EU in May. EU laws and benefits apply only to the Greek Cypriot community. FACTS w Population: 879,000 (combined) (UN, 2010) w Capital: Nicosia (Lefkosia to Greek Cypriots, Lefkoşa to Turkish Cypriots w Area (combined): 9,251 sq km (3,572 sq miles) w Major languages: Greek, Turkish w Major religions: Christianity, Islam w Life expectancy: 78 years (men), 82 years (women) (UN) w Monetary unit: Euro from 1 January 2008; Turkish lira used in north Neşe Yaşın 1959 Lefkoşa doğumlu, başka bir dünyanın mümkün olduğunu düşünen, barış yanlısı Kıbrıslı Türk şair ve yazar. ODTÜ sosyoloji bölümü mezunu. Lefkoşa Üniversitesi’nde Türkçe dersleri veriyor. 4 şiir kitabı ve bir romanı var. Kendisini insanlığın barışına adamış bu değerli şairin aşağıdaki şiiri bestelenmiş ve George Dalaras tarafından söylenen Yunanca bir şarkıya söz olmuştur: "yurdunu sevmeliymiş insan öyle diyor babam benim yurdum ikiye bölünmüş ortasından hangi yarısını sevmeli insan." "Savaşa gitme oğlum. Vatanı seviyorsan onun için ölmeye ve öldürmeye değil yaşamaya ve yaşatmaya git. Vatana hizmet etmek istiyorsan bahçıvan ol, bahçelerini çiçeklendir. Evsizler için evler, gençler için kültür siteleri yap. Bir fedakârlık yapmak istiyorsan yaşlıların bakım programlarına katıl, engelli çocuklar için festivaller, ayrımcılığa uğrayanlar için gösteriler düzenle ama savaşa gitme. Farklı diller, farklı kültürler, farklı düşünceler bir arada ve uyum içinde en güzel ülkeleri yaratırlar. "neden beni severken ağlıyorsun anne neden beni her görüşte kucaklıyorsun bizi öldürmeye gelirlerse eğer onlara deriz ki; babamız öldü geçen savaşta bizi de öldürürseniz eğer kim bakar portakal ağaçlarına anneciğim bir kayığa binip gidelim uzaklara orada başka insanlara diyelim ki bizim ülkemizde savaş var o yüzden geldik ölü arkadaşlarımızı da getirecektik ama sığmadılar kayığa" Kimseyi senden değişik diye, senden daha az eğitimli, senden daha yoksul, senden daha farklı düşüncelere sahip, senden farklı bir yaşam biçimi içinde diye hor görme. Bir insan hayatından daha değerli hiçbir şey yoktur ve her insan bir vatandır, bunu unutma oğlum. Bu dünyada savaşı destekleyen, savaşa yardımcı olan her şeye karşı çık, hayata sahip çık oğlum. Bir şey için savaşacaksan, dünyadan savaşı yok etmek için savaş. Barışın yollarını döşemek için çalış. Silahları değil aklını kullan. İnsan, her sorunu çözebilecek kadar zekidir, bunu unutma." Neşe Yaşın A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 11 KONU: Atatürk İlkeleri ve Devrimleri Sözcükler / Vocabulary Devrim Genelge İlke Cumhuriyet Komutan İşgal Ordu Savunma Revolution Circular Principle Republic Commander Occupation Troup – Army Defence Yazma-Okuma / Writing-Reading A-Alıştırmalar 1- Yandaki sözcüklerin her birini kullanarak Türkçe tümceler oluşturunuz. 2- Oluşturduğunuz tümceleri yazınız ve sınıfa okuyunuz. 3- Aşağıda verilen metni okuyup, soruları yanıtlayınız. Atatürk, Devrimleri ve İlkeleri 1881’de Selanik’te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım, babası Ali Rıza Efendi’dir. 1893 yılında Askeri Rüştiye’de okurken matematik öğretmeni tarafından adına “Kemal” ilave edildi. 1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı’nda düşmana ağır kayıplar verdirten Mustafa Kemal, 18 Mart 1915’te Çanakkale’deki büyük destanı, emrindeki askerler ile birlikte yazarak, düşmana “Çanakkale geçilmez” dedirtmiştir. Mustafa Kemal askerlerine “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!” diyerek savaşın kaderini değiştirmiştir. Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşları’ndan sonra 1916’da Edirne ve Diyarbakır’da görev aldı. 1 Nisan 1916’da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis’in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep’teki görevlerinden sonra 1917’de İstanbul’a geldi. 15 Ağustos 1918’de Halep’te 7.Ordu Komutanlığı yaptı. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918’de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918’de İstanbul’a gelip Harbiye Nezareti’nde (Bakanlığında) göreve başladı. Mondros Mütarekesi’nden(ateşkes) sonra İtilaf Devletleri’nin (İngiltere, Fransa ve Rusya) Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. SORULAR 1- Atatürk hangi yılda ve nerede doğmuştur? 2- 31 Ekim 1918 de ne oldu? 3- İtilaf devletleri ne demektir? 4- Atatürk ne zaman ve neden Samsun’a gitti? 12 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK B- Boşluk doldurma: Aşağıda verilen sözcüklerle metindeki bulunan boşlukları doldurunuz. Yılında, Erzurum, vatanın, ilan, Cumhurbaşkanı, gezilerine, yetkilileri, Nutkunu, Soyadı, yorucu, teftiş, Dolmabahçe. Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Yılları 22 Haziran 1919 . . . . . . . . . . . . . . . . Amasya Genelgesi’ni yayımladı. 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında . . . . . . . . . . . , 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi’ni toplayarak . . . . . . . . . . . kurtuluşu için takip edilmesi gereken yolun belirlenmesini sağladı. Mustafa Kemal Atatürk, 24 Nisan 1920 ile 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi) Başkanlığına seçildi. Cumhuriyet’in . . . . . . . edilmesi (29 Ekim 1923) ile beraber Atatürk oy birliğiyle yeni Türk devletinin ilk . . . . . . . . . . . . . . . . seçildi. Anayasa gereği dört yılda bir seçimler yenilendi. 1927,1931,1935 yıllarında Atatürk TBMM tarafından yeniden Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Atatürk, sürekli yurt . . . . . . . . . . . . . . . çıkarak, yapılan çalışmaları hep yerinde denetledi. Yurdumuza gelen yabancı devlet başkanlarını, başbakanlarını ve diğer . . . . . . . . . . . . Cumhurbaşkanı sıfatıyla ağırladı. 15-20 Ekim 1927 tarihinde Türk Kurtuluş Savaşı’nı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu anlatan Büyük . . . . . . . . . . . , 29 Ekim 1933 tarihinde 10. Yıl Nutku’nu okudu. Kasım 1934’te TBMM, . . . . . . . . . . kanunu gereğince Mustafa Kemal’e “Atatürk” soyadını verdi. Hastalığının ilk belirtileri 1937 yılında ortaya çıkan Atatürk, 1938 yılı başlarında Yalova’da bulunduğu sırada, ciddi olarak rahatsızlandı. Buradaki tedavi olumlu sonuç vermesine rağmen tamamen iyileşmeden Ankara’ya yaptığı . . . . . . . . yolculuk, rahatsızlığının artmasına sebep oldu. Hastalığı esnasında da kendi sağlığını hiçe sayarak devlet işleri ile devamlı meşgul olan Atatürk, bu tarihlerde Hatay sorunu ile de yakından ilgilendi, Mersin ve Adana’ya geziye çıktı. Askeri birlikleri . . . . . . . . ederek tatbikat yaptırdı ve oldukça yorgun düştü. 26 Mayıs’ta Ankara’ya döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul’a giden Atatürk’e doktorlar tarafından siroz teşhisi kondu. . . . . . . . . . . . . . . . Sarayı’na nakledildi. Tüm çabalara rağmen hastalığı giderek artan Atatürk, 10 Kasım 1938’de Dolmabahçe Sarayı’nda, saat dokuzu beş geçe hayata veda etti. 21 Kasım 1938’de Etnografya Müzesi’nde hazırlanan geçici kabre konulan naaşı, 10 Kasım 1953 yılında, yurdun her bir ilinden getirilen vatan toprakları ile hazırlanan ebedi istirahatgahı olacak Anıtkabir’deki mezarına törenle defnedildi. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 13 C- Aşağıda metinlerden en çok ilginizi çeken iki devrimi İngilizceye çeviriniz. Atatürk’ün yaptığı devrimler: Harf Devrimi: Öğrenilmesi son derece güç olan Arap harflerinin yerine Türk harflerinin kullanılmasının sağlandığı harf devrimi “Türk Harfleri” adıyla 1353 sayılı kanunla, 1 Kasım 1928’de kabul edildi. Türkçenin yapısına en uygun alfabe olduğuna karar verilen Latin alfabesi alınıp, yeniden düzenlenerek, yurdun dört bir yanında Millet Mektepleri açılmış, halka yeni harflerle okuma yazma öğretilmiştir. Atatürk’te bu çalışmalara “Millet Mektepleri Başöğretmeni” sıfatıyla bizzat katılmıştır. Halifeliğin Kaldırılması: 1 Mart 1924 tarihinde Atatürk’ün mecliste yaptığı konuşma ile halifeliğin kaldırılması gerektiği herkesçe kabul gördü. 3 Mart 1924’te TBMM tarafından çıkarılan bir kanunla halifelik kaldırılarak, yeni yapılacak ilke ve inkılapların önü tamamen açılmış oldu. Böylelikle yeni kurulan Türk Cumhuriyeti Devleti’nin laik düzene geçişi kolaylaştı. Saltanat ve Hilafet yanlılarının dayandığı en önemli güç odağı yok edildi. Din işlerinin doğru ve düzenli bir şekilde işlemesinin çalışmalarına başlandı. İleriki zamanlarda saltanat ve halifelik iddiasında bulunmamaları için Osmanlı hanedanı üyelerinin de yurt dışına çıkarılmaları kabul edildi. Saltanatın Kaldırılması: Osmanlı Devleti’nin her döneminde hüküm süren saltanata artık bir son verilmeliydi. İşte TBMM’nin açılması ile başlayan bu yeni dönemde, bu konu değerlendirilmiş ve 1 Kasım 1922 tarihinde kabul edilen kanunla Saltanat kaldırılmış, halifelikte tamamen saltanattan ayrılmıştır. Atılan bu önemli adım, Osmanlı Devleti’nin hukuki olarak sona erdiği manasına gelmekteydi. Yapılan bu büyük inkılap sayesinde uluslar arası yapılacak antlaşmalarda artık Osmanlı Devleti olmayacaktı. Türkiye’nin Yeniden İdari Teşkilatlanması: Yeni Türkiye Devleti’nin idari yapılanmasına ilişkin 1921 ve 1924 anayasalarında bazı kararlar alınmıştır. 1923 yılında yönetim şekli olarak Cumhuriyet rejimi kabul edilmiştir. 1921 ve 1924 anayasalarında alınan kararlara göre ülke; iller, ilçeler, bucaklar ve köyler olarak yeni yönetim birimlerine ayrılmıştır. Cumhuriyetin İlanı: 29 Ekim 1923 yılında ilan edilen cumhuriyet tamamen halkın iradesini gözeten bir yönetim şeklidir. Cumhuriyet; demokratik bir ortamda, halkın kendi kendisini yönetecek kişileri seçme ve seçilme özgürlüğüdür. 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılması ile babadan oğla geçen yönetim biçimi olan, padişahlıkta tamamen ortadan kaldırılmıştır. 29 Ekim tarihinde anayasanın bu konuya ilişkin ilgili maddeleri değiştirilerek ülkenin yeni yönetim şeklide Cumhuriyet olarak şekillendirilmiştir. Oy birliği ile Mustafa Kemal Paşa Cumhurbaşkanlığına seçilerek, ilk cumhurbaşkanımız olmuş ve kürsüye çıkarak şöyle demiştir “Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır” Şapka ve Kıyafet Devrimi: Atatürk yapmış olduğu devrimlerde Türk toplumunun uygar milletler gibi giyim ve kuşamda da ileri bir seviyede olmasını istemiştir. Atatürk ilk olarak bir yurt gezisinde Kastamonu’da halkın karşısına şapka giyerek çıkmış ve toplumun ilk tepkilerini ölçmüştür. Kastamonu’nun bir Anadolu şehri olması ve ilk tepkilerinin olumlu olması ile şapka giyilmesi toplumda kademe kademe rağbet görmüştür. Bu da yapılacak diğer devrimlere zemin hazırlamıştır. 25 Kasım 1925’te TBMM’de “Şapka Kanunu” kabul edilmiş, bu kanuna uymayanlar hakkında çeşitli ceza müeyyideleri uygulamaya konulmuştur. Kadınların çarşaf, peçe gibi kıyafetler yerine çağdaş giysiler giymeleri sağlanmış, erkeklerde fes yerine şapka giyilmesi kanuni zorunluluk haline getirilmiş, dinsel kıyafetlerle sokakta gezilmesi de yasaklanmıştır. 14 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK Soyadı Yasasının Kabulü: Soyadı yasası 21 Haziran 1934 yılında çıkarılmıştır. Yasanın çıkarılmasıyla her Türk vatandaşı kendisine uygun bir soyadı almakla yükümlü tutulmuştur. TBMM 24 Kasım 1934 yılında çıkardığı 2258 sayılı kanunla, Mustafa Kemal’e Türk’ün atası anlamını taşıyan “Atatürk” soyadını Türk milletinin bir şükran ifadesi olarak vermiştir. Yine 1934 yılı içerisinde çıkarılan yasayla insanlar arasındaki ayrıcalıkları belirten ağa, bey, hacı, hafız, paşa, molla, hanımefendi ve hazretleri gibi lakap ve unvanların kullanılması yasaklanmış, böylece soyadı kullanımıyla da yasalar önünde insanların eşit bir hale gelmesi sağlanmıştır. Kadın Haklarının Tanınması: Atatürk’ün yapmış olduğu girişimler neticesinde, Türk kadınlarının iktisadi ve siyasal yaşama katılımlarının sağlanabilmesi açısından bir dizi değişiklikler yapılmıştır. Kadınlara, 1930 yılında belediye seçimlerinde seçme, 1933 yılında çıkarılan Köy Kanunuyla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 1934’te Anayasada yapılan bir değişiklikle milletvekili seçme ve seçilme haklarının tanınmasıyla, Türk kadını layık olduğu değere kavuşmuştur. Kadınlara tanınan bu hakların o yıllarda birçok Avrupa devletlerinde bile bulunmayışı, Atatürk’ün kadın haklarına verdiği değer ve önemi en güzel şekilde ortaya koymaktadır. Takvim, Saat ve Ölçülerde Değişiklik: Yurt içi ve yurt dışındaki ticari ilişkilerin düzenlenmesinde, çeşitli kolaylıkların sağlanması adına yapılan değişiklikleri kapsamaktadır. Ağırlık ölçüsü birimi olarak kullanılan okka yerine, kilo ve gram, uzunluk ölçüsü birimi endaze yerine, metre ve santimetre gibi ağırlık ve ölçü birimleri getirilmiştir. 1925 yılında çıkarılan kanunla Hicri ve Rumi takvimler yerine Miladi takvim kabul edilerek 1 Ocak 1926’dan itibaren de kullanılmaya başlanmıştır. Güneşin batışına göre ayarlanan saat yerine, çağdaş dünyanın kullandığı saat sistemi kabul edilerek modern saat uygulamasına geçilmiştir. Milli bayramlar ve tatil günleri yeniden düzenlenmiş,1935 yılında çıkarılan kanunla hafta tatili Cuma’dan, Cumartesi öğleden sonra ve Pazar gününe alınmıştır. Medeni Kanunun Kabulü: Medeni Kanun’un kabulü (17 Şubat 1926) ile sosyal alanda tam bir eşitlik anlayışı gerçekleştirilmiştir. İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak hazırlanan Medeni Kanun TBMM’de kabul edilerek 17 Şubat 1926 yürürlüğe konmuştur. Ailede kadın erkek eşitliği sağlanmış, yapılacak evliliklerde resmi nikah yapma zorunluluğu getirilmiş, tek eşle evlilik yapılması esası ve Kadınlara toplum yaşayışı içerisinde istedikleri mesleğe girebilme hakkı tanınmıştır. Mahkemelerde tanıklık yapma ve miras ile boşanma konularında kadın ve erkek eşit hale getirilmiştir. Eğitim ve Öğretim Devrimi: Atatürk, Türk toplumunun eğitim ve kültür seviyesinin yükseltilmesi ile öğrenim gören kişi sayısının artırılmasını amaçladığı eğitim ve öğretim alanında köklü değişiklikler yapmıştır. Osmanlı toplumunda yaygın halde bulunan mahalle mektepleri ve medreseler TBMM tarafından 3 Mart 1924 yılında çıkarılan “Öğretimin Birleştirilmesi” yasası ile kaldırılmıştır. TBMM, eğitim ve öğretim işlerini Milli Eğitim Bakanlığı’na vererek, kaldırılan mahalle mektepleri ve medreselerin yerine birçok şehirde meslek okulları, öğretmen okulları, teknik okullar, ortaokul ve liselerin açılması sağlanmıştır. Çıkarılan Üniversiteler Kanunu ile Darülfünun kaldırılmış yerine İstanbul Üniversitesi kurulmuştur. Yazma - Konuşma / Writing - Speaking D- “Atatürk bu devrimleri yapmasa idi ne olurdu?” sorusunu sınıfta tartışınız ve bu konuda 300 sözcüklük bir kompozisyon yazınız. E- Bu devrimler arasında sizce en önemlisi hangisidir? İki dakikalık bir konuşma hazırlayınız. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 15 ÜNİTE: TOPLUM KONU: İşsizlik Anahtar sözcükler: işsizlik istihdam büyüme unemployment employment increase strateji ekonomi ikrar strategy economy decleration Okuma / Reading A- ÇEVİRİ Aşağıdaki metni İngilizceye çeviriniz. Türkiye’de ve Gelişmiş Ekonomilerde İşsizlik Sorunu İşsizlik hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde karşılaşılan önemli problemlerden birisi olmaya devam etmektedir. Türkiye uzun zamandır yüksek oranlı işsizlik ile mücadele etmektedir. Resmi rakamlar 2002 yılından beri işsizlik oranının %10 civarında olduğunu göstermekle birlikte, gerçek işsizlik oranının resmi rakamların çok üstünde olduğu görüşü genel kabul görmektedir. Son yıllarda Türkiye ekonomisinde yaşanan olumlu büyüme rakamlarına rağmen işsizlik oranının yüksekliğini sürdürmesi, istikrar programının başarısını olumsuz etkilemektedir. 2002 yılından beri Türkiye ekonomisinde sağlanan yüksek büyüme rakamlarına rağmen işsizlik oranını azaltacak yeni iş imkanlarının yaratılamadığı da kabul edilmektedir. ‘‘İstihdamsız büyüme’’ Türkiye’de uygulanan istikrar programının önemli bir çıkmazı olmaya devam etmekte. 16 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK B- BOŞLUK DOLDURMA Aşağıda verilen sözcükleri doğru anlam yapacak şekilde boşluklara doldurunuz. sorunlarından, sosyo-ekonomik, mücadele, paralel, eğitim, istikrarsız İşsizlik İşsizlik, ülkelerin ........................................................ durumlarına göre farklılık gösterse de çoğu ülkenin en büyük ......................................................... bir tanesini oluşturmaktadır. Türkiye’de yıllar itibariyle hemen hemen her dönem görülen yüksek issizlik oranlarıyla ......................................................... etmek zorunda kalan bir ülkedir. Hızlı nüfus artışı, ......................................................... politikasındaki sorunlar, yatırım yetersizliği, siyasi ve ekonomik istikrarsızlık gibi nedenler bu sorunun daha da ağırlaşmasına neden olmuştur. Son yıllardaki ekonomik büyümeye ......................................................... oluşan beklentinin aksine issizlik oranı artmaya devam etmektedir. Ülkemizde ......................................................... dalgalanmalara bağlı büyüme kalıcı bir işgücü istihdamı yaratmaya engel oluşturmaktadır. Türkiye’de İşsizlik Sorunu İşsizlik, Türkiye’nin her dönem karşı karşıya kaldığı ancak son yıllarda gündemi oldukça meşgul eden en önemli sorunlardan biridir. Var olan işsizlik sorunu giderilmeden işgücü piyasasına gün geçtikçe yeni işsizlerin katılması bu sorunun daha uzun süre devam edeceğinin bir göstergesidir. Ekonominin yeterince güçlü olmadığı ülkemizde istihdam ve işsizlik sorununun önemini ve özelliklerini belirleyen başlıca nedenler arasında, hızlı nüfus artışını, iç ve dış göçleri, yetersiz geliri, teknolojik gelişmeleri, bölgelerarası gelişme farklılıklarını, yatırım politikalarındaki olumsuzlukları ve eğitim politikasındaki sorunları sıralamak mümkündür (Gediz ve Yalçınkaya, 2000). Yukarıdaki metne göre doğru tümcelerin karşısına D, yanlışların karşısına Y koyunuz? a- İşsizlik Türkiye’nin en önemli sorunlarından biridir. ----- b-Türkiye’nin ekonomisi çok güçlüdür. ----- c- Türkiye’de bölgeler arası gelişme farkı vardır. ----- C- LISTENING / DİNLEME Aşağıdaki metni bir yakınınıza okutunuz ve daha sonra boşlukları doldurunuz. Gelişmiş Ekonomilerde İşsizlik İşsizlik sadece Türkiye için değil tüm dünya ülkeleri için önemli bir sorun oluşturmaktadır. ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) tarafından açıklanan yıllık Küresel istihdam Eğilimleri raporunda, tüm dünyadaki işsiz sayısının 2006 yılında tarihsel olarak en yüksek düzeye ulaştığı belirtilmiştir. Raporda, dünyada çalışan insan sayısının artmasına karşılık issiz sayısının 2006 yılında 195,2 milyona çıktığı, küresel olarak bakıldığında bunun anlamının işsizlik oranının %6,3 olduğu vurgulanmıştır. (ILO Basın Duyurusu, 2007). Bazı AB ülkeleri ve ABD’deki işsizlik oranları incelendiğinde işsizlik oranının Slovakya ve Polonya’da oldukça yüksek olduğu görülmektedir. Türkiye’de %10 dolaylarında olan işsizlik oranı, Polonya’da %17,7; Slovakya’da %16,3; Belçika’da %8,4; İrlanda’da %4,3; ABD’de ise %5,1’dir. İssizlik gelişmiş ülkeler için de oldukça önemli bir sorundur. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 17 1- ……….. tüm dünyada büyük bir sorundur. 2- İşsizlik oranı a-Türkiye’de ………… b-Polonya’da ……. c-Belçika’da ……. tür. 1- Küresel olarak bakıldığında işsizlik sayısı 2006 yılında ….. oranındaydı. 2- Her ne kadar bu rakamlarla,Türkiye’de işsizlik az görünüyorsa da gerçek rakamların bunun çok daha üzerinde olduğu düşünülmektedir. Araştırınız. D- OKUMA Alıştırmalar 1- Metni okuduktan sonra sınıf içinde arkadaşlarınızla işsizliğin sebep ve sonuçlarını tartışınız. E- EV ÖDEVİ 1-ILO, EU, OECD ve USA kısaltmalarının İngilizce ve Türkçe açılımlarını bulunuz. 2-İşsizliğin sebep ve sonuçlarını araştırıp anlatan 400 sözcüklük bir Türkçe kompozisyon yazınız. F- TÜRKÇEYE ÇEVİRİN: THE UNEMPLOYMENT PROBLEM IN TURKEY AND EUROPEAN EMPLOYMENT STRATEGY Keywords: Unemployment, Employment, Growth, European Employment Strategy, rates Unemployment is still one of the major problems faced by both in developed and developing countries. Turkey has been struggling with high unemployment rates for a long time. Although the official figures show unemployment rate is around 10 percent since 2002, it is generally accepted that real unemployment rates are higher than official figures. It is a common view that despite the high economic growth rate since 2002, the Turkish economy has failed to create jobs to reduce unemployment rates. "Jobless Growth" is still a dilemma for the Turkish stabilization program. 18 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK KONU: Göçler ve Tüketim Aşağıda verilen sözcüklerle haber makalesindeki boşlukları anlam yapacak şekilde doldurunuz. sağlıksız, civarında, mülteci, koşulları, uluslararası açıklamaya, gemi, güvenle, çalışanların, cesedin Umut Yolcuları Kayıp Uluslararası Göç Örgütü, Avrupa'ya göçmen götürmek üzere Libya'dan yola çıkan gemilerden birinin battığını, 200'ü aşkın kişinin hayatından endişe ettiklerini bildirdi. 31.03.2009, Salı 250 kişiyi taşıyan geminin Libya sahilinin 50 kilometre açığında kötü hava .............................. nedeniyle alabora olduğu haber veriliyor. Libya makamları 21 kişinin öldüğünü teyit ederken, 23 kişinin de kurtarıldığını açıkladı. Uluslararası Göç Örgütü'nden bir yetkilinin Associated Press haber ajansına yaptığı ................................... göre, yaklaşık 350 kişiyi taşıyan ikinci bir ........................................ ise kurtarıldı. Örgüt yetkilisi Laurence Hart, kurtarılan gemi ve yolcularının Libya'nın başkenti Trablus'a ........................................... ulaştıklarını açıkladı. Hart'ın yaptığı açıklamaya göre, kurtarmanın çabuk gerçekleşmesinde yakınlarda bulunan bir petrol platformunda ................................................. Libya sahil güvenlik yetkililerini uyarması etkili oldu. Kayıp olan bir diğer geminin de aynı bölgede olduğu düşünülüyor. Bölgedeki kaynaklar az sayıda ................................................. kıyıya vurduğunu, yine az sayıda yolcunun yüzerek kurtulmayı başardığını bildiriyor. Libya makamları dün akşam yaptıkları açıklamada, Avrupa'ya 250 mülteci taşıyan bir geminin Libya'dan yola çıktıktan kısa süre sonra battığını duyurmuştu. Aynı bölgede 300 ................................................. taşıyan bir geminin daha battığı haberleri geliyordu. Bu geminin de ilki gibi, Libya'nın Trablus limanından kalktığı bildiriliyordu. Libyalı bir yetkili, iki kazanın da son iki gün içinde gerçekleştiğini, arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Libya son yıllarda Avrupa'da yeni bir hayata başlamak isteyen yasa dışı göçmenler için gözde bir transit ülke haline geldi. Bu ülkeye Mısır'dan çok sayıda mülteci geldiği, Libya'dan da deniz yoluyla İtalya'ya geçtikleri biliniyor. Ancak bu yolculuk genelde ................................................. koşullarda yapılıyor. Açık denize uygun olmayan gemiler, çoğu zaman tıka basa dolu oluyor. Libya açıklarında son olarak Haziran ayında bir gemi batmış, 40 kişi ölmüştü. Soruna çözüm bulmak için harekete geçen Libya ve İtalya, denizde ortak devriye seferleri başlattı. ................................................. Göç Örgütü'nün verdiği bilgiye göre sadece 2008 yılında 31 bini aşkın kişi Kuzey Afrika'dan yola çıkarak İtalyan adası Lampedusa'ya girmişti. (BBC) Yukarıda okuduğunuz ‘Umut Yolcuları Kayıp’ adlı haber makalesini sözlü olarak İngilizceye çeviriniz. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 19 Aşağıdaki metni okuduktan sonra soruları yanıtlayınız. Nüfus, Tüketim ve Göç Belli bir zaman sürecinde bir ülke, bölge, şehir, yöre veya dünyanın herhangi bir yerinde bulunan yerleşik insan sayısına nüfus denir. Ülkelerin kalkınmasında, tanıtılmasında, üretim ve tüketimde, doğal kaynakların işletilmesinde nüfusun önemi büyüktür. Bu insanların ürettikleri ürünlere üretim, yaşamlarını sürdürebilmek için tükettikleri ürünlere de tüketim denir. Yaşanılan yerden başka yere taşınmaya ise göç denir. Genelde, aynı coğrafi bölgede bulunan ve gelişmişlik düzeyi aynı olan iki ülkeden, nüfusu az olan ülkede, nüfusu fazla olan ülkeye oranla daha az üretim yapılmaktadır. Nüfusu çok olan ülkelerin tüketimleri de fazladır ve tüketim fazlalığı gelişmeyi sağlar. Fazlalaşan tüketimi karşılamak için yeni iş alanları açılması gerekir. Fazlalaşan nüfustan dolayı artan tüketim karşılanamazsa, o bölgede yaşayan insanların yaşantıları zorlaşır. Bu durum insanların, yaşam standartlarını yükseltmek amacı ile bulundukları yerlerden başka yerlere taşınmalarına neden olur. Bu taşınma olayına ekonomik göç denir. Bir ülkede çalışan insan sayısı o ülkenin iş gücü olarak bilinir. Nüfus azalması, iş gücünün azalması demektir. İş gücünün azlığı, gelişimi olumsuz etkiler. Bu durumda ülkeler arası göçler olur. Örneğin 2. Dünya savaşından sonra nüfusu azalan Almanya bazı ülkelerden, uluslar arası anlaşmalarla işçi almak zorunda kalmıştır ve 1965-1975 yılları arasında, Türkiye’den Almanya’ya işçiler göç etmiştir. Bu tür göçlere genelde az gelişmiş ülkelerde rastlanır. Bir ülkenin nüfus artışı, o ülkenin yerleşme, ulaşım, eğitim, sanayileşme, beslenme ve sağlık hizmetlerini doğrudan etkiler ve dengeli bir şekilde artmalıdır. Nüfus artışıyla birlikte şehirleşme gelişir. Eğer bir bölgede nüfus artışının hızı, o bölgenin kalkınma hızının ve kapasitesinin üstünde ise, orada eğitim, altyapı, iş, beslenme ve diğer konularda sorunlar oluşur. Fazla nüfus artışından dolayı yükselen tüketimi karşılayacak üretim alanları açılamazsa, işsizlikler ve işsizlerin büyük şehirlere iş bulmak ve temel yaşam gereksinimlerini sağlamak amacı ile başka yerlere gitmesiyle göçler başlar. Ülke içinde yapılan göçlere iç göç, ülke dışına yapılan göçlere ise dış göç denir. Dış göçlerin en olumsuzu, beyin göçüdür. Bir ülke yüksek eğitimli, yetenekli, başarılı insanlarının ihtiyaçlarını karşılayamadığında, bu insanların başka ülkeye göçmesine beyin göçü denir. Politik Sebenlerden dolayı yapılan göçlere politik göç denir. Bir bölgenin coğrafi yapısı iklimi, su kaynakları, yeraltı ve yeryüzü zenginlikleri göç sebebi olabilir. ALIŞTIRMALAR Aşağıda verilen soruları arkadaşlarınızla tartışınız. 1- Nüfus nedir? 2- Göç nedir, kaç çeşit göç vardır? Örnekleyerek açıklayın. 3- Beyin göçü ne demektir? 4- Politik göç nedir? 5- Tüketim nedir? 6- İş gücü ne demektir? 7- Türkiye’den Almanya’ya işçiler ne zaman ve neden gitmişlerdir? 8- Tanığı olduğunuz bir göç olayını anlatınız. Tanık olduğunuz bir göç olayı yoksa kendinizi Londra’dan bilmediğiniz bir ülkeye göç ediyormuş gibi düşünerek 300 sözcüklük bir göç olayı kompozisyonu yazın? Yukarıda verilen okuma parçasından geniş zamanlı beş ayrı sözcük bul ve bu sözcükleri tümceler içinde kullandıktan sonra oluşturduğun yeni tümceleri yaz. 20 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK Aşağıda verilen sözcükleri uygun boşluklara yazarak anlamlı tümceler oluşturun. Sözcükler: denir, demektir, kaçınılmazdır, sağlar, etkiler – Yaşanılan yerden başka yere taşınmaya göç ................................... – Nüfus azalması, iş gücünün azalması ................................... – İş gücünün azlığı, gelişimi olumsuz ................................... – Ülkeler arası göçler ................................... – Tüketim fazlalığı gelişmeyi ................................... Göçlerin ülkemiz insanları üzerindeki etkisi öteden beri çok büyük olmuştur. Bu etki kimi zaman türkü, kimi zaman şiir ya da şarkı olarak sanata yansımıştır. Aşağıda verilen göçle ilgili türkü sözleri geçmişte Anadolu’da yaşamış olan Dadaloğlu’na aittir. Kalktı Göç Eyledi Avşar Elleri Kalktı göç eyledi Avşar elleri, Ağır ağır giden eller bizimdir. Arap atlar yakın eder ırağı, Yüce dağdan aşan yollar bizimdir. Belimizde kılıcımız kirmani, Taşı deler mızrağımın temreni. Hakkımızda devlet etmiş fermanı, Ferman padişahın, dağlar bizimdir. Dadaloğlu'm bir gün kavga kurulur, Öter tüfek davlumbazlar vurulur. Nice koçyiğitler yere serilir, Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir. Irak: Uzak Kirmani: Kırman’da yapılan kılıca verilen ad. Temreni: Mızrağın ucu Ferman: Padişahın yazılı emri Dadaloğlu Kimdir? Dadaloğlu, bir halk ozanıdır. 18.yüzyılın son çeyreğinde doğup 19.yüzyılın ortalarında öldüğü bilinmektedir. Doğum ve ölüm tarihleri hakkında kesin bir bilgi olmamakla beraber, eldeki kaynaklar 1785-1868 tarihlerini göstermektedir. Dadaloğlu, Güney illerinde dolaşan ve Toros dağlarında Kozan, Erzin, Payas yörelerinde yaşayan göçebe Türkmenlerin Avşar boyundandır. Yaşamı hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımız Dadaloğlu’nun şiirleri yazılı kaynaklar aracılığıyla değil, sözlü gelenek sayesinde bugüne ulaşmıştır. Asıl adı Veli olan ve Türkmen-Avşar aşıklarının önde gelenlerinden biri olan Dadaloğlu, Kul Mustafa mahlasını da kullanan Aşık Musa’nın oğludur. Az da olsa eğitim almıştır. İmamlık, katiplik yaptığı anlatılır ama bu konuda yeterli bilgi yoktur. Daha çok Gavurdağı ve Ahır Dağı yörelerinde yaşadı. Çukurova’yı, Toroslar’ı, Orta Anadolu’yu dolaştı. Şiirlerinde göçerlik koşullarını, döneminde Orta Anadolu’da hüküm süren aşiret kavgaları ve aşiretlerin Osmanlı Devleti ile savaşlarını duru ve yalın bir dille yansıttı. Dili, Anadolu Türkmen boylarının kullandığı halk Türkçesiydi. Dadaloğlu Anadolu’nun halk şiiri geleneğine damgasını vurmuş en önemli sanatçılardan biri olmuştur. Osmanlı Devleti’nin göçebe olan Avşar, Karsantı, Sıkıntı, Bozdoğan, Kırıntı, Berber, Menemenci gibi Türkmen aşiretlerini yerleşik hayata geçirmek için verdiği uğraş, yer yer başkaldırılara ve çatışmalara neden olmuştur. Dadaloğlu’nun şiirleri, yerleşik yaşama geçmek istemeyen Türkmen aşiretlerinin çığlığı ve sözlü tarihi sayılabilir. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 21 Mezarı Kırşehir’ in Kaman ilçesindedir. “Biter Kırşehir’ in Gülleri Biter” adlı türkünün söz yazarı olması, mezarının Kaman’da bulunduğunun bir ispatıdır. Dadaloğlu, Çukurova’da göçer-konar Türkmen toplulukları arasında yetişmiş, çağına damgasını vurmuş bir aşıktır. Dadaloğlu, 19.yüzyıl aşıkları içinde konar-göçer Türkmen aşiretlerinin geleneksel dünyasını, törelerini yansıtan şiirleriyle etkinleşir. Dadaloğlu “yiğitlik, soyluluk, dayanışma” gibi göçebe toplumun değer sistemlerinin değişmeye yüz tuttuğu bir çağda bu değerleri savunan bir aşiret şairi olarak öne çıkar. Dadaloğlu’nun şiirlerinde zorunlu iskanı kabullenmeme ve toprağa bağlı yaşama uyum göstermeme iki önemli olgudur. Dadaloğlu’nun şiirlerini konularına göre üç ana başlıkta toplayabiliriz. 1-Kavga şiirleri 2-Sevda şiirleri 3-Yurt güzellemeleri ALIŞTIRMALAR 1- Dadaloğlu hangi bölgelerde yaşamıştır ve hangi şair türüne girer? 2- Dadaloğlu şiirleri kaça ayrılır? İsimlerini yazınız. 3- Zorunlu iskan ne demektir? 4- Dadaloğlu’nun asıl adı nedir? 5- Mezarı nerededir? 6- Hangi tarihlerde yaşamıştır? 7- Şiirlerini yazmış mıdır, söylemiş midir? Bu şiirler günümüze kadar nasıl gelmiştir? Aşağıdaki sözcüklerin yukarıdaki anlatıma göre doğru anlamlarını verilen seçeneklerden bulunuz. 1- İskan a) bir yere yerleştirilip yurtlandırma b) bir yerden göç etme c) baş kaldırma 2- Aşık a) Yerleşik düzen şairi b) Göçebe şairi c) Aşiret şairi 3- Epik şiir a) göçebe şiiri b) aşık şiiri c) hiçbiri 4- Tekke a) Eskiden dervişlerin toplu olarak bulunduğu yer b) eğlence yeri c) hastane d) hiçbiri 5- Aşiret a) Soydan sayılan bir başa uyan göçebe insan topluluğu b) köy halkı c) hiçbiri ‘‘Bülbülü altın kafese koymuşlar, bülbül, ille de vatanım, diye inlemiş’’ atasözünün ne anlama geldiğini tartışınız. 22 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK KONU: Nüfus Hareketleri (Göçler) İnsanların, doğdukları yerden başka yerlere geçici ya da sürekli olmak üzere taşınmasına göç denir. A. İÇ GÖÇLER Bir ülke içerisinde, nüfusun yer değiştirmesine iç göç denir. İç göçlerle bir ülkenin toplam nüfusunda değişme olmaz. Sadece, bölgelerin ve illerin nüfusunda artma ya da azalma meydana gelir. İç göçler, sürekli ve mevsimlik göçler olmak üzere ikiye ayrılır. 1. Sürekli İç Göçler Ülke içerisinde yer değiştiren insanların, göç ettikleri yerlere yerleşmesiyle gerçekleşir. Türkiye’de, Cumhuriyetin başlangıcından günümüze kadar, özellikle kırsal alanlardan kentlere doğru hızlı bir göç olayı görülmektedir. İç göçün nedenleri • Kırsal alanlardaki hızlı nüfus artışı • Miras yoluyla tarım alanlarının daralması ve ailelerin geçimini karşılamaması • Tarım alanlarının yetersiz gelmesi ve erozyonun artmasıyla toprağın verimsiz hale gelmesi • Tarımda makineleşmenin artması ve buna bağlı olarak tarımsal işgücünün azalması • Kırsal kesimde iş imkanlarının sınırlı olması • Ekonomik istikrarsızlık ve sosyal problemler • Eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği • İklim ve yer şekillerinin olumsuz etkileri • Kentlerde sanayinin gelişmiş olmasından dolayı iş olanaklarının fazlalığı • Kentlerde eğitim ve sağlık hizmetlerinin yaygınlığı İç göç, özellikle Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerindeki illerde daha fazla olmaktadır. Yüksek oranda göç alan şehirlerin başlıcalar şunlardır: İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Şanlı Urfa, Antalya, Mersin, Konya, Samsun, Gazi Antep, Diyarbakır gibi illerdir. İç göç, ülkemizde özellikle sanayileşmiş merkezlere daha fazla olmaktadır. İç göçlerin sonuçları • Ülke genelinde nüfusun dağılışında dengesizlik görülür. • Yatırımlar dengesiz dağılır. • Kırsal kesim yatırımlarında verimsizlik meydana gelir. • Düzensiz kentleşme görülür. • Sanayi tesisleri kent içinde kalır. • Kentlerde konut sıkıntısı çekilir. • Kent nüfusunda aşırı artış meydana gelir. • Alt yapı hizmetlerinde (yol, su, elektrik) yetersizlik görülür. • Kentlerde işsiz insanların oranı artar. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 23 İç göçü önlemek için şunlar yapılabilir: • Tarımda sulama olanaklarını artırmak. • Tarım metodunu geliştirmek. • Besi ve ahır hayvancılığını geliştirmek ve yaygınlaştırmak. • Kırsal kesimde eğitim ve sağlık hizmetlerini yaygınlaştırmak. • Tarım ve hayvancılığa bağlı sanayi kollarını kırsal alanlara yönlendirmek. • Kırsal kesimde küçük sanayi kollarını geliştirmek. 2. Mevsimlik İç Göçler Kırsal kesimdeki bazı ailelerin büyük şehirlere, tarımın yoğun olarak yapıldığı yerlere, yaz turizminin geliştiği yerlere bir süre çalışmak üzere göç etmeleri ile gerçekleşir. Yaylaya çıkma olayı da mevsimlik göçler içerisinde yer alır. Mevsimlik göçlerle Adana, Mersin, Hatay, Aydın, Muğla, Antalya gibi merkezlerde, yaz ile kış mevsimleri arasındaki nüfus miktarlarında önemli değişmeler olmaktadır. B. DIŞ GÖÇLER Bir ülkeden diğer bir ülkeye yapılan göçlere dış göç denir. Dış göçlerin başlıca nedenleri şunlardır: • Ekonomik nedenlerle çalışmaya gidilmesi • Tabii afetler • Savaşlar • Etnik nedenler • Sınırların değişmesi • Uluslararası anlaşmalarla sağlanan nüfus değişimi Dış göçlerin sonuçları • Göç eden ülkede nüfus artar, göç veren ülkede ise azalır. • Ülkeler arasında ekonomik ilişkiler gelişir. • Ülkeler arası kültürel ilişkiler gelişir. Dış göçler ve Türkiye Türkiye’ye 1923 - 1989 yılları arasında çoğu Balkan ülkelerinden olmak üzere 2,2 milyon göç olmuştur. Bu göçler komşu ülkelerdeki savaşlar yüzünden hala sürmektedir. Türkiye’den ise 1950'den sonra, başta Almanya olmak üzere yurt dışına işçi gitmeye başlamıştır. Bugün Fransa, Belçika, Hollanda, İngiltere, İsveç, ABD, Avustralya, Libya, S. Arabistan, Kuveyt ve Orta Asya ülkelerinde milyonlarca işçimiz bulunmaktadır. Türkiye’den yurt dışına göç sonucunda; • Ülkemize giren işçi dövizi artmıştır. • Ülke turizminin gelişmesi sağlanmıştır. • Türk ticaretinin yaklaşık % 20 sine kaynak sağlanmıştır. • Artan nüfusun işsizlik sorununa kısmen çözüm bulunmuştur. 24 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK KONU: Göç ve Uyum (Migration and Entegration) Sözcükler / Vocabulary Aşağıdaki sözcüklerin İngilizcelerini bulunuz. · Katılımcı · Kazanım · Tehdit · Öngörülmek · Yoğun - Süreç - Birey - İhtiyaç - Deneyim - Demografik - Asır - Ulusal - Uluslararası - İşgücü - Hakim olmak - Anlaşma Okuma / Reading İnsanların daha iyi bir yaşam arayışının yansıması olan göç, çok yönlü ve çok aktörlü bir süreçtir. Bu sürecin temel aktörleri bireylerdir. Diğer aktörler ise göç edilen ülke (anavatan) ve göçün gerçekleştiği ülkelerdir. Göç olgusunun bu üç aktör bakımından da son derece önemli toplumsal, kültürel, duygusal, ekonomik, siyasi ve hukuki sonuçları bulunmaktadır. Dünyada çok yoğun olarak yaşanan göçün, küresel ekonominin ortaya çıkardığı ihtiyaçlar ile ulaşım ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler sayesinde her geçen gün daha da yoğunlaştığı bilinmektedir. Sanayileşmiş ülkelerin çoğunda, bir taraftan göçmen ve uyum konusu bir “sorun” olarak kamuoyunda tartışılırken, öte taraftan, özellikle demografik nedenlerle yabancı işgücü ihtiyacının artarak devam edeceği gerçeği de bilinmektedir. Bu ihtiyaç ve göç alan ülkelerin yarım asırdan uzun süren göç deneyimleri, bu ülkeleri yeni göç politikaları geliştirme arayışına itmiştir. Günümüzde yeni göç politikaları, sadece ulusal bazda değil, uluslararası platformlarda da yoğun olarak tartışılmaya başlanmıştır. Türklerin yurtdışına göçü 50’li yılların sonuna doğru bireysel gidişlerle başladı. 1961 yılından önce Federal Almanya, ardından da Avusturya, Belçika, Fransa, Hollanda, İsveç, İsviçre, İngiltere ve Avustralya ile Türkiye Cumhuriyeti arasında yapılan ikili işgücü anlaşmalarıyla yoğunlaşarak devam etmiştir. 1970’li yılların başına kadar yapılan işgücü anlaşmaları çerçevesinde Türkiye’den hızlı bir göçmen akını yaşanmıştır. İlk petrol krizinden sonra ise göç akımı hızlı bir inişe geçmiş ve daha sonra dışarıya yapılan göç hareketleri neredeyse durma noktasına gelmiş, daha çok aile birleşmesi şeklinde devam edebilmiştir. Başlangıçta kestirilemeyen bir yoğunluk ile gelişen Türklerin yurtdışına çalışma amaçlı göçü, göçmenlerin sadece fabrikalarda, madenlerde, inşaatlarda çalışan işçilerden “daha fazla bir şey” olduklarının zamanla ortaya çıkması ile karmaşık bir soruna dönüşmüştür. 80’li yıllardan itibaren göçmenlerin geri dönmeme ve kalıcı olma yönünde eğilim göstermeleri ise, zaten büyük bir sayıya ulaşan Türk göçmenleri kamuoyunun gündemine taşımıştır. Türk göçmenlerin yaşadığı dramı ifade eden Max Frisch’in ‘Biz işçi istemiştik, Türkler insan gönderdi!’ ironisi, olayın sosyal boyutunun taraflarca uzun bir süre ne kadar ihmal edildiğinin de çok çarpıcı bir ifadesidir. Artık beş milyonu aşan ve büyük bir çoğunluğu gittikleri ülkede sürekli kalmaya karar veren, yaşamlarını bu şekilde yeniden yapılandıran göçmenlerimizin önemli bir bölümünün bulundukları ülkelerin vatandaşlığına geçtikleri, hatta Türk göçmenlerin yaklaşık yüzde 50’sinin, halen bulundukları ülkelerde dünyaya geldikleri bilinmektedir. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 25 Sayıları ve nitelikleri değişen Türk göçmenlerin bulundukları ülkelere sağladıkları katkılar da yaşadıkları sorunlar da zaman içinde farklılaşmıştır. Ancak bütün eksiklik ve engellere rağmen Türkiye’den giden göçmenler ekonomi, bilim, sanat, spor ve diğer alanlarda başarılarıyla toplumda yer almakta ve yaşadıkları toplumlara zenginlik katmaktadırlar. Yaşadıkları ülkelerde katılımcı olan, kendini geliştirmiş, ekonomik, sosyal, siyasal alanda başarı kazanmış göçmenler, hiç kuşku yok ki gerek yaşadıkları ülkeler için, gerek Türkiye için bir kazanım olmaktadır. Bu bağlamda uyumun, göç konusunun bütün taraflarının da ortak ilgi alanı olduğu ve onun bir “sorun” haline gelmemesinin, öncelikle karşılıklı korku ve endişelerden arındırılmış iyi niyetli ortak çabayı gerektirdiği açıktır. Göçmenlerin uyumu konusunda gösterilecek çabaların birinci derecede göç alan ülke yararına olacağı açıktır. Göçmenlerin bir tehdit olarak değil, bir kazanım ve çeşitlilik olarak görülmesine dayalı bir yaklaşımın hâkim olması her iki taraf için de uyumun anahtarı olarak değerlendirilebilir. . ALIŞTIRMALAR A- Soruları yanıtlayınız 1. Türkiye’den göç, yoğun olarak hangi yıllarda ve hangi ülkelere olmuştur? 2. Metne göre uyumun anahtarı nedir? 3. Uyum konusunda en çok hangi alanlarda sorunlar yaşanmaktadır? 4. Uyum için ilgililere düşen görevler nelerdir? 5. Göçmenler hangi alanlarda yaşadıkları toplumlara zenginlik katmaktadır? B- Aşağıdaki tümcelerin hangi paragrafta geçtiğini belirtiniz. 1. Günümüzde yeni göç politikaları, sadece ulusal bazda değil, uluslarası platformlarda da yoğun olarak tartışılmaya başlanmıştır. (…….) 2. Göçmenlerin uyumu konusunda gösterilecek çabaların, birinci derecede göç alan ülke yararına olacağı açıktır. ( ……..) 3. Sayıları ve nitelikleri değişen Türk göçmenlerin bulundukları ülkelere sağladıkları katkılar da, yaşadıkları sorunlar da zaman içinde farklılaşmıştır. ( ………….) C- Aşağıda verilen sözcüklerin eş anlamlılarını tümce içinde kullanınız. İngilizceye çeviriniz. entegrasyon - uyum yoğun - sık ihtiyaç - gereksinim bireyse - kişisel engel - mani ifade - söylem hedef – amaç faydalı - yararlı D- Aşağıdaki tümcelerden doğru olanların başına D harfi, yanlış olanların başına Y harfi koyunuz. (….) 1. 1900’lü yılların başına kadar Türkiye’de hızlı bir göçmen akımı yaşanmıştır. ( ….) 2. Göçmenlere uygulanan bazı ayrımcı politikalar toplum içerisinde destek görmemektedir. ( ….) 3. Uyum göç alan ve veren 2 ülkenin de yararınadır. ( ….) 4. Günümüzde dünyada çok yoğun olarak yaşanan göç, ulaşım ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler sayesinde azalmıştır. 26 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK E- Okuduğunuz parçaya göre işaretleyiniz. F- DÜŞÜNÜNÜZ VE ANLATINIZ 1. Aile birleşimi. a) İki kişinin evlenerek bir araya gelmesi b) Uzakta yaşayan aile bireylerinin haberleşmesi c) Aile bireylerinin bir araya toplanması 2. Yoğunlaşarak devam etmek a) Artarak devam etmek b) Hızlanarak devam etmek c) Dinlenerek devam etmek 1. 2. 3. 4. 5. 3. İki kutuplu dünya a) İki farklı din b) İki farklı yönetim şekli c) İki farklı dil Uyumun çok yönlü bir süreç olduğu göz önüne alındığında kimler bu süreçte rol almalıdır? Temel yöntemler neler olmalıdır? Uyum sürecinde karşılaşılan temel sorunlar nelerdir? Göçün nedenleri nelerdir? Uyum için temel yöntemler neler olmalıdır? Uyum için ağırlıklı olarak hangi alanlarda çalışma yürütülmelidir? 4. Seçim dönemi a) Seçim sonrası b) Seçim öncesi c) Seçimin yapıldığı günler Örnek makale: Irkçılık ve ırkçılıkla mücadele Avrupa’nın genelinde daha önce geçici statüde görülerek entegrasyonları göz ardı edilen göçmenler, günümüzde Avrupa içindeki ‘öteki’lere dönüşmüş durumda. Artan sosyo-ekonomik problemler, özellikle de işsizlik nedeniyle, Avrupa toplumuna entegre olamayan kesim, belirli teşviklerle farklı politikalar kapsamında geri gönderilmeye çalışılmaktadır. Teşviklerin geri dönüşler için yeterli gelmediği durumlarda ise sıkı düzenlemelerle şekillenen farklı politikalara başvurulmaktadır. Bu konuda en taze iki önemli örnek Alman ve Fransız uygulamalarıdır. Bu iki Avrupa Birliği üyesi, göçmenlerin aile birleşimini ve ülke içinde yerleşmelerini zorlaştıran düzenlemelere imza atmıştır. Onaylanan göç yasaları içerdikleri ırkçı unsurlar nedeniyle ciddi bir tartışma konusudur. Bu tartışmaların başında Almanya’ya aile birleşmesi yolu ile gelecek olan göçmenlere yönelik ayırımcı uygulamalar gelmektedir. Söz konusu yasaya göre, Almanya tarafından ülkeye girişi vizeye tabi olan devlet vatandaşları, aile birleşmesi yoluyla da olsa, Almanya’ya gelmeden Almanca öğrenmek zorundadır. Entegrasyonun hızlandırılmasına yönelik olduğu düşünülse de, Almanya bu noktada yadırganacak bir ayrıma gitmiştir. Çünkü Almanya’nın vize uygulamadığı bir ülke vatandaşından, aile birleşmesi yolu ile Almanya’ya gelmek istediği durumda, bu kişinin eşinden, dil bilme şartı aranmamaktadır. Alman göç yasasına karşı eleştiriler de bu noktada ortaya çıkmakta ve eşlerin birleşmesinde birtakım ülke vatandaşlarının eşlerine ayrımcılık yapılmasının AB’nin ve Almanya’nın temel değerleri olan eşitlik ilkesine ve ayrımcılık yasağına aykırı olduğu tartışılmaktadır. Fransa’da göçmenlerin yerleşim koşullarını sertleştiren yasa da dil şartı gibi Alman yasası ile benzer şartları getirmenin yanında, daha da ileri giderek, ailelerin birleşimi sırasında çocuklara DNA testi yapılmasına imkan veren bir madde de içermektedir. Gerek muhalefet gerekse sivil toplumdan bu ırkçı uygulamaya gelen tepkiler sonucunda, DNA testinin uygulanmasına koşullu onay verilmiş olsa da, Avrupa’nın göç olgusu ve göçmenlere yönelik güvensizlik ve önyargının göçmenleri daha ne kadar etkileyeceği tartışılmaya devam etmektedir. Fatma Yılmaz Uşak AB Araştırmaları Merkezi- Araştırmacı A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 27 Asimilasyon mu Yoksa Entegrasyon mu? Aşağıdaki başlıkları tartışınız. Her iki kültürün birbirlerine olan saygı derecesi en kötüden en iyiye doğru bu şekilde gider. Asimilasyon: İki kültürün bir arada yaşamasının en kötü biçimidir. Birinci kültürün ikincisini yok sayması ve tamamen kendine uydurması durumudur. İkinci kültürün varlığından bile söz etmek mümkün değildir. TV’deki Uzay Yolu filmlerindeki Borgların ele geçirdiklerini robotlaştırıp kendilerine benzetmesi uç bir örnek olarak verilebilir. ABD’deki Kızılderilileri traş edip, ceket giydirip, okula gönderip, Hıristiyan yapmak asimilasyona bir örnektir. Kısacası uyumun tek yönlü olması beklenir. Adaptasyon: Asimilasyonun “gönüllü” biçimidir. Bizim “Almancılar” dediğimiz insanların, ABD’ye giden göçmenlerin ya da köyden şehre gelenlerin içinde bulunduğu durumdur; tıpkı şehirden köye gidenlerin köye uyması gerektiği gibi. Entegrasyon: İki ya da daha çok ünitenin ortak amaç maksadıyla bir araya gelmesi durumundaki etkileşimdir. Sportif anlamda FIFA, siyasi anlamda Avrupa Birliği buna en iyi örnektir. Her üye kendi özgün değerlerini korurken, değişken olan faktörleri ortaklaşa yürütürler. İskoçya-İngiltere-Galler birliği de buna bir örnektir. Değişmeyen ve değişken faktörlere örnek: Her ülkenin kendi dil, tarih ve coğrafyası değişmezken, ekonomi, sosyal ihtiyaçlar, para ve standartlar kolektif organizasyon tarafından yürütülür. Üyeler eşittir. Üyelikte zorlama yoktur ama üyelerin uyumunda zorunluluk vardır. Ortaklık: Anlaşılması en kolay birlik formudur. Birlikteliğin hangi konularda nasıl olacağı belirlenmiştir. Bunun dışındaki konularda her iki taraf da tamamen özgürdür. İkili ekonomik anlaşmalar, NATO, Gümrük Birliği, şirketler buna örnektir. Yazan: Alper Haydar Eren Kasım Aşağıdaki başlıkları araştırın. Araştırmanızı yaparken kısa notlar alın. Her başlık için yukarıdaki metinden uygun örnekler verin. Öğrendiklerinizi arkadaşınıza ve ailenize ikişer dakikalık bir konuşmayla anlatın. İçlerinden birisi için 200 sözcüklü bir yazı yazın. • Avustralya ve Aborijinler • İspanyollar, Basklar ve Katalonya bölgesi • Kanada’da Fransızca ve İngilizcenin resmi dil olması ve referandum • Belçika’nın kullandığı diller; Flemenk, Fransız ve Alman bölgeleri • Eski Yugoslavya • Türkler ve Kürtler • İngiltere ve göçmenler Aşağıdaki paragrafı İngilizceye çeviriniz. Göç, bugün bir yandan AB genelinde yaşanan en önemli sorunlardan biri olarak kabul edilirken, diğer yandan yaşlanan AB nüfusuna tek çözüm olarak değerlendiriliyor. Küresel dünyanın ihtiyaçları, rekabet, uluslar arası ilişkilerde gelişme yaşanırken, AB'nin göç politikasının da sabit kalması mümkün görünmüyor. AB bu kapsamda, yasadışı göç ile mücadele, göçmenlere daha iyi yaşam standartları sağlama, entegrasyona yönelik sorunlara çözüm üretme ve göçten ekonomik yarar sağlama gibi alanlarda yeni programlar geliştirmeyi amaçlıyor. AB'nin toplam nüfusu 500 milyon civarında. Bu nüfusun 18.5 milyonunu AB üyesi olmayan ülke vatandaşları oluşturuyor. Bu rakam toplam nüfusun yüzde 3.8'ine denk geliyor. AB genelindeki göçmen nüfusun büyük bir bölümü Türkiye, Fas, Arnavutluk, Cezayir ve Sırbistan’dan geliyor. 28 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK 1- Aşağıda verilen sözcükleri uygun boşluklara yazınız. zorluk, başı çekiyor, yeterince, devlete, işsizlik, yükseldi, görüş Entegrasyon Sorunu Almanya, AB'nin en fazla göç alan ülkelerinden biri konumunda. Göçmen oranı 2007 yılında 15,1 milyona … … … … . . . Bu, toplam nüfusun yüzde 18,4'ünü temsil ediyor. Almanya'daki göçmen kökenlilerin geldikleri ülkelerde yüzde 14,2 ile Türkiye … … … … … . Bunu yüzde 8,4'le Rusya, yüzde 6,9'la Polonya izliyor. Almanya'daki göçmenlerin büyük bir bölümü entegrasyon sorunu ile karşı karşıya. Bertelsmann Vakfı’nın Çalışma ve Soysal Politika Araştırmaları Bürosu’na (BASS) yaptırdığı araştırmaya göre, Alman toplumuna … … … … entegre olamayan, dil, eğitim ve sosyal konularda yetersiz kalan göçmenlerin … … … … . maliyeti 16 milyar Euro'ya mal oluyor. Bu maliyetin başlıca nedeni olarak, göçmen nüfusun büyük bir bölümünün işsiz olması gösteriliyor. Araştırmaya göre, ikinci nesil göçmenlerin dörtte üçü Alman toplumuna entegre olmuş durumda. Birinci nesil göçmenlerin ise sadece yüzde 18’i entegre olmuş düzeyde. Araştırmaya göre sosyal alana entegrasyonda en fazla … … … . . yaşanıyor. Araştırmada ortaya çıkan bir diğer … … … … de, göçmenlerin sadece yüzde 28’inin en az ortaokul mezunu olduğu. Araştırmaya göre, entegre olamayan göçmenler arasında … … … … . oranının yüzde 16 olduğu belirtiliyor. 2- Aşağıdaki tümcelerin hangi paragrafta geçtiğini belirtiniz. a. Günümüzde yeni göç politikaları, sadece ulusal bazda değil, uluslarası platformlarda da yoğun olarak tartışılmaya başlanmıştır. b. Göçmenlerin uyumu konusunda gösterilecek çabaların, birinci derecede göç alan ülke yararına olacağı açıktır. c. Sayıları ve nitelikleri değişen Türk göçmenlerin bulundukları ülkelere sağladıkları katkılar da, yaşadıkları sorunlar da zaman içinde farklılaşmıştır. 3- Aşağıdaki tümcelerden doğru olanların başına D harfi, yanlış olanların başına Y harfi koyunuz. 1. 1900’lü yılların başına kadar Türkiye’de hızlı bir göçmen akımı yaşanmıştır. 2. Göçmenlere uygulanan bazı ayrımcı politikalar toplum içerisinde destek görmemektedir. 3. Uyum, göç alan ve veren iki ülkenin de yararınadır. 4. Günümüzde dünyada çok yoğun olarak yaşanan göç, ulaşım ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler sayesinde azalmıştır. Aşağıdaki metni İngilizceye çeviriniz. Entegrasyon Sorunu Almanya, AB'nin en fazla göç alan ülkelerinden biri konumundadır. Göçmen oranı 2007 yılında 15,1 milyona yükseldi. Bu, toplam nüfusun yüzde 18,4'ünü temsil ediyor. Almanya'daki göçmen kökenlilerin geldikleri ülkelerde yüzde 14,2 ile Türkiye başı çekiyor. Bunu yüzde 8,4'le Rusya, yüzde 6,9'la Polonya izliyor. Almanya'daki göçmenlerin büyük bir bölümü entegrasyon sorunu ile karşı karşıya. Bertelsmann Vakfı’nın Çalışma ve Soysal Politika Araştırmaları Bürosu’na (BASS) yaptırdığı araştırmaya göre, Alman toplumuna yeterince entegre olamayan, dil, eğitim ve sosyal konularda yetersiz kalan göçmenlerin devlete maliyeti 16 milyar Euro'ya mal oluyor. Bu maliyetin başlıca nedeni olarak, göçmen nüfusun büyük bir bölümünün işsiz olması gösteriliyor. Araştırmaya göre, ikinci nesil göçmenlerin dörtte üçü Alman toplumuna entegre olmuş durumda. Birinci nesil göçmenlerin ise sadece yüzde 18’i entegre olmuş düzeyde. Araştırmaya göre sosyal alana entegrasyonda en fazla zorluk yaşanıyor. Araştırmada ortaya çıkan bir diğer görüş de, göçmenlerin sadece yüzde 28’inin en az ortaokul mezunu olduğu. Araştırmaya göre, entegre olamayan göçmenler arasında işsizlik oranın yüzde 16 olduğu belirtiliyor. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 29 KONU: Suç ve Ceza Sözcükler / Vocabulary Aşağıdaki sözcüklerin İngilizcelerini bulunuz. Tedavi Araştırma Ceza Suç oranı Saldırmak Tehdit Soymak Asayiş suçu Büyük Şehirlerde Suçlar 1. Türkiye’de suç sayıca en çok İstanbul, Ankara , İzmir, Bursa, Antalya, Mersin ve Gaziantep şehirlerinde işlenmektedir. Nüfus bakımından büyük şehirlerde suçun diğer şehirlerden sayıca fazla olması bilinen bir durum olarak kamuoyunun dikkatini çekmektedir. Yazılı ve görsel basında çıkan haberler, dikkatlerin büyük şehirlerdeki suçlar üzerinde yoğunlaşmasına neden olmaktadır. 2. Araştırmanın bu bölümünde 2003 yılı nüfusu bir milyonu aşan, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Konya, Gaziantep, Antalya ve Mersin şehirlerindeki suç durumu ele alınmıştır. 2003 yılında Türkiye’de işlenen toplam 322189 asayiş suçunun %63.1’i (203409); 144186 kişiye karşı işlenen suçun %48.6’sı (70217) ve 178003 mala karşı işlenen suçun %74,8’i (133192) nüfusu bir milyonu aşan dokuz büyük şehirde gerçekleşmiştir. 3. Büyük şehirlerde her 100000 kişiye düşen suç oranı Adana ve Konya dışında Türkiye suç oranının (674) üzerindedir. Suç oranı Antalya (1372) ve Mersin’de (1077) oldukça yüksektir. Antalya, Türkiye’de suç oranı en yüksek şehirlerarasında yer almaktadır. İstanbul, Ankara ve İzmir Türkiye oranının üzerinde olmasına rağmen, kamuoyunda bilindiğinin aksine, Türkiye’de en çok suç işlenen merkezler olmadıkları görülmektedir. 4. Büyük şehirlerdeki asayiş suçlarına, kişiye ve mala karşı işlenen suçlar ayrımında bakıldığında, kişiye karşı suç oranı, Ankara (377), Antalya (391) ve Konya’da (342), Türkiye suç oranının üzerinde olmakla birlikte Mersin dışında yüksek değildir. Adana (258), İstanbul (199) ve İzmir’de (284) ise; Türkiye oranının altındadır. 2001-2003 döneminde kişiye karşı suçlar, Gaziantep, Mersin ve İstanbul’da azalmış, Ankara’da ise %1 oranında artış göstermiştir. Adana, Bursa ve Konya’da artış oranı, Türkiye oranının (%4) oldukça üzerindedir. 5. Yaralama, aile fertlerine kötü muamele, intihara teşebbüs, kumar oynamak ve oynatmak, yerleşim bölgelerinde silah kullanmak ve 6136 ateşli silahlar kanununa muhalefet, büyük şehirlerde çok işlenen kişiye karşı suçlardır. Diğer büyük şehirlerden farklı olarak Ankara’da tehdit ve Bursa’da insan kaçırma çok işlenen suçlar arasındadır. Yaralama, bütün büyük şehirlerde, en çok işlenen suçtur. Yaralamayı, Ankara ve İzmir’de aile fertlerine kötü muamele, Bursa ve Konya’da intihara teşebbüs, Adana’da kumar oynamak ve oynatmak, Gaziantep’te yerleşim bölgelerinde silah atmak suçları takip etmektedir. 30 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK SORULAR 1-Emniyet genel müdürlüğüne göre kaç çeşit suç gurubu vardır? 2- Suçun en çok işlendiği şehirlerimizin adlarını yazınız. 3-2003 yılının verilerine göre kaç suç işlenmiştir? Guruplara göre oranlarını yazınız. 4- Hangi illerimizde suç oranları artmaktadır? Aşağıdaki tümcelerin kaç numaralı paragrafta geçtiğini belirtiniz. • Suç oranı Antalya (1372) ve Mersin’de (1077) oldukça yüksektir. • Diğer büyük şehirlerden farklı olarak Ankara’da tehdit ve Bursa’da insan kaçırma çok işlenen suçlar arasındadır. • İstanbul, Ankara ve İzmir Türkiye oranının üzerinde olmasına rağmen, kamuoyunda bilindiğinin aksine, Türkiye’de en çok suç işlenen merkezler olmadıkları görülmektedir. • Büyük şehirlerdeki asayiş suçlarına, kişiye ve mala karşı suçlar ayırımında bakıldığında, kişiye karşı suç oranı, Ankara (377), Antalya (391) ve Konya’da (342), Türkiye oranının üzerinde olmakla birlikte Mersin dışında yüksek değildir. Aşağıdaki tümcelerden doğru olanların başına D harfi, yanlış olanların başına Y harfi koyunuz. 2001-2003 döneminde kişiye karşı suçlar, Gaziantep, Mersin ve İstanbul’da artmıştır. Yaralama, aile fertlerine kötü muamele, intihara teşebbüs, kumar oynamak ve oynatmak, yerleşim bölgelerinde silah atmak ve 6136 ateşli silahlar kanununa muhalefet, büyük şehirlerde çok işlenen mala karşı suçlardır. Türkiye’de işlenen toplam 322189 asayiş suçunun %63.1’i (203409); 144186 kişiye karşı suçun %48.6’sı (70217) ve 178003 mala karşı suçun %74,8’i (133192) nüfusu bir milyonu aşan dokuz büyük şehirde gerçekleşmiştir. Görsel basında çıkan haberler, dikkatlerin büyük şehirlerdeki suçlar üzerinde yoğunlaşmamasına neden olmaktadır. Eşleştiriniz ve arkadışınız ile karşılaştırıp tartışınız: Eğer siz hakim olsaydınız aşağıdaki suçlara ne tür cezalar vermeyi düşünürsünüz? Suçlar: Ehliyet almadan araba kullanmak ............................................................... Sınıf arkadaşını yumruklayıp ona zarar vermek ............................................................... Alkollü araba kullanmak ............................................................... Parktaki bir bank veya ağaca zarar vermek ............................................................... Caddede yürüyen birine saldırmak ve çantasını çalmak ............................................................... Yaşlı birinin evine girip soymak ............................................................... Hız sınırını aşmak ............................................................... Verebileceğiniz Cezalar: Toplum yararına iş yapmak İyi bir yurttaş olmak için bir kursa gitmek Psikolojik tedaviye gitmek Para cezası vermek Hapis cezası vermek A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 31 Aşağıdaki konuyu içeren 300 sözcüklü bir makale yazınız. İngiltere’de okullardaki şiddet ve disiplinsizlikten kimler sorumludur? Okullardaki şiddet ve disiplinsizlik hangi yöntemlerle önlenebilir? Kendi gözlemlerinizle örnekler veriniz. Polis nasıl çalışmalı? Mahalleler arasında, ya da diğer yerleşim birimlerinde polis devriyelerinin araba içerisinde yapılmasından çok yürünerek yapılması, polis-vatandaş arasındaki ilişkilerin olumlu bir şekilde pekiştirilmesi yönünde fayda sağlayabilir. Genel olarak araba ile yapılan devriyelerde, vatandaş ve polis arasında araba, bir iletişim engeli oluşturabilir. Oysa yürüyerek yapılan devriyelerde, polis ve vatandaş arasında açık bir iletişim ortamının oluşturulması sağlanabilir. Açık iletişim ortamının oluşturulması, vatandaşın rahat bir şekilde kendilerini rahatsız eden durumları dile getirmelerini sağlar. Polis ise, devlet kurumunu ya da devleti temsil ettiğinden, vatandaş bir yetkili tarafından dinlenildiğini görerek önemsendiğini hisseder. Dikkate alındığını hisseden vatandaş, toplumsal düzeni sağlamada, devlet kurumlarına yardımcı olabilmek için daha büyük bir çaba harcar. Bu da genel anlamda, mahalle ya da diğer türdeki yerleşim birimlerindeki sapkınlık ve suç unsurlarının tespit edilmesine, olumlu yönde etki eder. Ailede şiddet Tanım: Kişilerin beslenme ve bakım gereksinimlerini karşılayan, güven duygusu veren, beden ve akıl sağlığını koruyan ve geliştiren bir birim olması gereken aile, bazan her çeşit şiddetin beslendiği ve uygulandığı odak olmaktadır. Aile dışında gerçekleşen şiddet için toplum sorumlu tutulurken, aile içinde oluşan şiddet gizli kalmakta, özel hayat olarak kabul edilmekte, çoğu kez de olağan ve yasal olarak karşılanmaktadır. Aile içi şiddet ile ilgili olarak gelişen kamuoyu bilinci ise çok değişkendir. Aile içi şiddet ve istismarı gizleme, varlığına inanmama, inkar etme veya üzerine konuşmama eğilimleri güçlüdür. Yukarıdaki okuma parçalarını okuduktan sonra aşağıdaki tümcelerin karşısına; Doğru (D), Yanlış (Y) ve Belirtilmemiş (B) yazınız. • Genel olarak araba ile yapılan devriyelerde, vatandaş ve polis arasında araba, bir iletişim engeli oluşturmamaktadır. • Aile dışında gerçekleşen şiddet için toplum sorumlu tutulurken, aile içinde oluşan şiddet gizli kalmakta, özel hayat olarak kabul edilmektedir. • Kişilerin beslenme ve bakım gereksinimlerini karşılayan, güven duygusu veren, beden ve akıl sağlığını koruyan ve geliştiren bir birim olması gereken aile, her zaman, her çeşit şiddetin beslendiği ve uygulandığı odak olmaktadır. • Halbuki yürüyerek yapılan devriyelerde, polis ve vatandaş arasında açık bir iletişim ortamının oluşturulması sağlanabilir. 32 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK Aşağıdaki metni İngilizceye çeviriniz: Kitabın Adı: SUÇ VE CEZA Kitabın Yazarı: Fyodor Mihayloviç Dostoyevski Çok sıcak bir Temmuz akşamıydı. Kiracı olarak kaldığı tavan arasındaki oda fırın gibi yanıyordu. Dışarı çıkmak, biraz temiz hava almak ve nehir kenarında oturup serinlemek istiyordu. Kapıdan çıkacağı sırada ev sahibi kadınla karşılaşmaktan korkuyordu. Odanın bir kaç aylık kirası ve yemek borcu birikmişti. Ne zaman dışarı çıksa pansiyoncu kadının tehdit dolu bakışları ile karşılaşıyor; utancından ne diyeceğini şaşırıyordu. Üç dört ay öncesine kadar her şey yolunda gidiyordu. Annesinin gönderdiği harçlık ve ders vererek kazandığı bir kaç kuruş, masrafını karşılamaya yetiyordu. Annesinden ve bir kız kardeşinden başka hayatta kimsesi kalmamıştı. Kız kardeşi aileye yük olmamak için bir toprak ağasının evine Fyodor Mihayloviç Dostoyevski hizmetçi olarak girmişti. Annesi, ölen babasından kalan emekli maaşı ile geçiniyordu. Ana-kız arttırdıkları parayı evin tek oğlu olan Roskolnikov’a gönderiyor, O’nun okuyup büyük bir memur olmasını istiyorlardı. Delikanlı da devam ettiği hukuk fakültesini bitirmek , iyi bir avukat olmak ve annesi ile kız kardeşini yanına alarak; onları rahat ettirmek istiyordu. ÖDEV: Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza” kitabını okuyunuz. DİNLEME Aşağıdaki metni bir arkadaşınıza okutunuz ve dinledikten sonra boşlukları uygun olan bir sözcükle doldurunuz. Suç nedir? Suçlu kimdir? Michael ve Adler (1933) suçun yasal tanımını, “Suçun en kesin ve en az belirsizlik içeren tanımı, onun ceza kanunu tarafından yasaklanan davranış olduğudur,” şeklinde yapmışlardır. Ayrıca “Suçluları suçlu olmayanlardan ayırt etmenin en kesin yolu, suçlu bulunma ve bulunmama işlemidir,” şeklinde bir kategorizasyona gitmişlerdir. Suçun tanımı farklı zamanlara ve farklı toplumlara göre farklılık gösterebilir. Bu da, evrensel tanımlar kullanan araştırmacıların işini güçleştirmektedir. Bu açıdan son yıllarda ortak tanımlar üzerinde birleşilmeye başlanarak, çalışmaların anlaşılmasını kolaylaştırmıştır. Kriminoloji bilimi, suç ve suçlu davranışlarını araştırma amacıyla çalışmaların yapıldığı bilim dalıdır. Başlangıcından itibaren çalışmaların büyük oranda suçlu popülasyonu üzerinde olduğu gözlenmektedir. Pratikte, uzun yıllardır kriminologlar cezaevindekiler ile araştırma yapmışlar; cezaevi araştırmalar için uygun bir örneklem sağlamıştır. Ancak, cezaevindekilerin sadece suçlu bulunanlardan bir örneklemi oluşturduğu ve kanunu ihlal eden bütün kişileri temsil etmedikleri unutulmamalıdır. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 33 Dinledikten sonra boşlukları doğru olan bir sözcükle doldurunuz cezaevi yasaklanan tanımını pratikte kanunu evrensel davranışlarını Suç nedir? Suçlu kimdir? Michael ve Adler (1933) suçun yasal..............................1 .. “Suçun en kesin ve en az belirsizlik içeren tanımı onun ceza kanunu tarafından ...........................2.. davranış olduğudur.” şeklinde yapmışlardır. Ayrıca “suçluları suçlu olmayanlardan ayırt etmenin en kesin yolu suçlu bulunma ve bulunmama işlemidir’ şeklinde bir kategorizasyona gitmişlerdir. Suçun tanımı farklı zamanlara ve farklı toplumlara göre farklılık gösterebilir. Bu da, .............................3... tanımlar kullanan araştırmacıların işini güçleştirmektedir. Bu açıdan son yıllarda ortak tanımlar üzerinde birleşilmeye başlanmış ,bu da çalışmaların anlaşılmasını kolaylaştırmıştır. Kriminoloji bilimi suç ve suçlu ............................4... araştırma amacıyla çalışmaların yapıldığı bilim dalıdır. Başlangıcından itibaren çalışmaların büyük oranda suçlu popülasyonu üzerinde olduğu gözlenmektedir......................5..., uzun yıllardır kriminologlar cezaevindekiler ile araştırma yapmışlar; .................................6... araştırmalar için uygun bir örneklem sağlamıştır. Ancak, cezaevindekilerin sadece suçlu bulunanlardan bir örneklemi oluşturduğu ve .....................7... ihlal eden bütün kişileri temsil etmedikleri unutulmamalıdır. ALIŞTIRMALAR 1- Boşlukları doldurunuz. Hakim genç adama iki yıl .................................... cezası verdi. Suç ve suçlu her zaman ilgi ............................... bir konudur. 2- Parantez içindeki fiili doğru yazınız. Suçun türü çeşitli ve farklı olabilmektedir, uzun zaman bu konuda çalışanlar ortak bir tanım yapabilme konusunda başarılı ............................ (olmak) 3- İngilizceye çeviriniz. Adam ertesi gün eve geldiğinde annesi ve kız kardeşinin kendisini beklediklerini gördü. 4- Uygun bir sözcük ile tümceyi tamamlayınız. Sanki cinayet işlemeye giden biri değil de gezintiye çıkmış bir adam hali ……………………. Suçun tanımı ve verilen cezalar zamana ve ülkelere göre değişir. 34 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK ÜNİTE: BİLİM ve TEKNOLOJİ KONU: Enerji 2000 yılı itibariyle, dünyadaki 6 milyar insanın enerji tüketim hızı, yılda 420 EJ’u (Exa Joule, büyük enerji birimini ) aşmış durumda. Tüketimin %68’ini, sanayileşmiş ülkelerin 0.9 milyar insanı; kalan %32’si ise, gelişmekte olan ülkelerin 5.1 milyar insanı tarafından gerçekleştirilmiş. Dolayısıyla kişi başına tüketimin en fazla olduğu yerler gelişmiş ülkeler ve ABD’dir. Dünya nüfusunun %85'i, kişi başına yılda ortalama sadece 25 GJ (Giga-joule, küçük enerji birimi) enerji tüketiyor. Türkiye’de, dünya ortalamasının altında, 54 GJ. 2000 yılın istatistiklerine göre yaklaşık 8.6 milyar ton petrol eşdeğeri enerji tüketilmiş ve bu tüketimin %75’i fosil yakıtlardan sağlanmış. Petrol, doğalgaz ve kömürün payları sırasıyla azalarak takip ediyor. Hidro, nükleer ve 'diğer' kaynaklardan üretilen elektrik, daha alt sıralarda yer alıyor. Birçok gelişmekte olan ülke sanayileşmelerini, tıpkı Kuzey ülkelerinin daha önce yaptığı gibi, fosil yakıtlara dayandırmayı planlıyor. Dolayısıyla 2023 yılı civarında bu ülkelerin, toplam enerji tüketiminde ve karbondioksit emisyonlarında, sanayileşmiş ülkeleri geçmesi bekleniyor. Dünyanın ‘ekonomik rezerv’ olarak, şimdiki tüketim hızlarıyla yaklaşık 200 yıl yetecek kadar 1 trilyon ton kömürünün, 80 yıl yetecek kadar 250-350 milyar ton (2-3 trilyon varil) petrolünün, 70-80 yıl yetecek kadar 150 trilyon metreküp doğal gazının olduğu tahmin ediliyor. Bu rakamlar kesin değil, daha iyimser veya daha kötümser olanları da var. Fakat geçmişte olduğu gibi gelecekte de, bir yandan yeni rezervlerin bulunması, diğer yandan yükselen enerji fiyatları karşısında yeni ‘çıkarma Teknolojileri’nin devreye sokulması sayesinde 'bilinen rezerv'lerin zamanla artacağı kesin. Yüzyılın ilk yarısı için dünya enerji arzında yetersizlikler beklenmemekle beraber, temin güvenliği ve fiyatların ekonomikliği açılarından ciddi belirsizlikler var. Yüksek A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 35 enerji fiyatlarının zararı ise, gelişmiş ülkelerden çok gelişmekte olanlar üzerinde yoğunlaşıyor. Çünkü bu ülkeler, gelirlerinin daha büyük bir kısmını enerjiye harcıyorlar ve artan enerji faturasını karşılamak veya enerji verimliliğini artıracak yatırımlar açısından kapasiteleri sınırlı. Hem de, ekonomik durgunluktan daha ağır etkileniyorlar. A) İngilizcelerini bulunuz. fosil arz halbuki eşdeğer hidroelektrik Yerel düzeyde en yaygın ve ciddi sorun, kentlerdeki hava kirliliği. Küresel ölçekte ise iklim değişikliği endişeleri ağır basıyor. Dünya genelinde enerji kaynaklı olarak atmosfere, 2000 yılında 6.2 milyar ton karbon eşdeğeri, yani 22.5 milyar ton karbondioksit salınmış bulunuyor. Petrol, kömür ve doğal gazın payları %44, 35 ve 21. Ülke bazında ABD, Çin, Rusya, Japonya ve Hindistan bu alanda ilk beşi oluşturuyor ve toplam emisyon hacminin %51’inden sorumlular. Halbuki iklim değişikliğiyle ilgili Kyoto Protokolü ve Bonn uzantısına göre, karbondioksit emisyonlarının 1990 yılındaki düzeylere geri çekilmesi öngörülüyor.Atmosfere, işletme sırasında net olarak kirletici salmayan enerji türleri; hidro, rüzgar, güneş, jeotermal, biokütle ve nükleer. OECD ülkelerinin hidro potansiyelleri büyük oranda kullanıma girmiş durumda. Öte yandan, büyük hidroelektrik santrallerin yapımına karşı sosyal ve çevresel itirazlar var. Dolayısıyla bu alanda fazla bir genişleme imkanı yok. Diğer yenilenebilir kaynaklar, maliyet açısından ve nitelikleri itibariyle, alternatifleriyle rekabette zorlanıyor. Bu kaynaklardan orta vadede gelişme potansiyeli taşıyanlar; rüzgar enerjisiyle, Hidro ve diğer yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektrik üretiminin, 2020’lere kadar her yıl %2 artması, buna karşın bazı tahminlere göre %4’e inmesi bekleniyor. Bu eğilim ancak, kamu müdahalesi ve sübvansiyonlar aracılığıyla değiştirilebilir nitelikte olup; bu durumda da, 2020 yılında payları %12’ye kadar çıkartılabilecek. OECD ülkelerinde ise aynı dönemde, başta rüzgar ve biokütle olmak üzere, hidro dışı yenilenebilir kaynakların, yılda ortalama %3.3 gibi yüksek oranlarla artması hedefleniyor. Japonya’daki Tusunami felaketinden sonra nükleer santralin yaydığı radyasyon bu enerji türünün kullanımının insanlık için büyük bir tehlike oluşturduğu tekrar kanıtlanmış oldu. Bundan dolayı yenilenebilir doğal enerji kaynaklarına ilginin artacağı kesin gözüyle bakılıyor. Yazı Bilim ve Teknik Dergisinden, Ağustos 2004, kısaltılarak alınmıştır. 36 • kapasite protokol belirsizlik verimliliği arttırmak karbondioksit emisyonları yaşamsal bir girdi B) Aşağıdaki İngilizce tümcelerin Türkçe eşanlamlısını parçadan bulunuz. - the demand for enerji - state intervention through subventions - dominant expectations - with current trend - current tendency - global enerjy suply - deterioration of resources - global reserve C) Aşağıdaki soruları okuma parçasından yararlanarak yanıtlayınız. 1- Hangi ülkeler atmosferi daha çok kirletiyor? 2- Hangi enerji türleri atmosferi daha az kirletiyor? 3- Yaşadığımız bu yüzyılın ilk yarısında enerji kaynakları ne durumda olacak? 4- 2000 yılında atmosfere ne kadar karbondioksit salınmış? 5- Ülke guruplarını nüfuslarına göre enerji kullanımını karşılaştırınız. D) Aşağıdaki soruları dikkate alarak enerji krizi üzerine bir sunum hazırlayınız. - Enerji krizi nedir? - Nasıl enerji tüketiyoruz? - Global ve lokal düzeyde ne yapılabilir? A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK F) NÜKLEER ATIK SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN ÖNERİLER E) Aşağıdaki tümcelerin karşısına; Doğru (D), Yanlış (Y) veya Belirtilmemiş (B) harflerini yazınız. Aşağıdaki boşlukları uygun sözcükleri seçerek doldurunuz. • G-8 enerji kriziyle ilgilenmiyor. I • Atmosferi kirletmeyen enerji türü olarak, geriye nükleer enerji kalıyor. • Enerji talebi her yıl % 50 artacak. • Bir de fosil yakıt bağımlılığının yol açtığı yerel, bölgesel ve küresel çevre sorunları var. • Yüksek enerji fiyatlarının zararı ise, gelişmiş ülkeler üzerinde yoğunlaşıyor. Reaktörde 3-4 yıl kullanıldıktan sonra çıkartılan yakıt çubukları, . . . . . . . . . . . . . . . . . kompleksindeki bir soğutma havuzuna aktarılır. Bu noktada atık . . . . . . . . . . . . . . . . . , yalnızca yüksek düzeyde radyoaktif değil, aynı zamanda çok sıcaktır. Su hem yakıtı soğutur hem de işçilerle çevre halkını zararlı . . . . . . . . . . . . . . . . . korur. Şimdilik ABD’de atık yakıtın tümü, nükleer santrallerdeki havuzlarda . . . . . . . . . . . . . . . . . Ancak, 2010 yılına kadar santrallerin çoğunda atık depolayacak yer kalmayacak. • Uranyum rezervleri çok az. yakıt, tutuluyor, reaktör, ışınım • Gelecekte nükleer enerji doğal gazdan daha ucuz olacak. II • Dolayısıyla kişi başına ortalama tüketim, 63 GJ kadar. • Türkiye’de, dünya ortalamasının altında, 54 GJ. 1986 yılından bu yana bazı ABD nükleer santralleri, atık . . . . . . . . . . . . . . . . . kapasitelerini yer üstü kuru depolama tesisleriyle genişletme yoluna gittiler. Bu tesislerde atıklar, çelik, beton ve kurşundan yapılı ağır . . . . . . . . . . . . . . . . . yerleştiriliyor. Bunlar da ya kalın beton . . . . . . . . . . . . . . . . . üzerine dikey olarak yerleştiriliyor, ya da kalın beton . . . . . . . . . . . . . . . . . yatay olarak saklanıyor. konteynerlere, depolama, depolarda, platformlar III Nükleer atıkların okyanus tabanına gömülmesi, akla yakın bir seçenek. Çünkü . . . . . . . . . . . . . . . . derinliklerinde radyasyon insanları ya da çevreyi etkilemez. Sorun, gerektiğinde yakıtı yeniden yüzeye çıkarmanın güçlüğü. Ayrıca, 1993 Londra Sözleşmesi 2018 yılına kadar denizlere . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . atık bırakılmasını yasaklıyor. Atıkların Antarktika ya da Grönland’da buza bırakılması: Atık varilleri, sıcaklıklarıyla buzu eriterek dibe ................. Varillere bağlanacak . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . atıklar gerektiğinde geri alınabilir. Sorun, gelecekteki iklim değişikliklerinin buzları eritmesi ve atıkların çevreye saçılması. Yöntem ayrıca pahalı ve 1959 Antarktika Antlaşması’na aykırı. tabanın, kablolarla, radyoaktif, inecekler A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 37 KONU: Geleceğin Konutları Uzun bir zamandan beri bazı mimarlar ve Microsoft gibi bazı teknoloji şirketleri, bize akıllı konutlardan söz ediyorlardı. İnşa edilen Bill Gates’in eko dijital konutu da buna örnek oluşturuyor. Teknoloji Dergisi’ne göre ilk defa bir dijital konut oluşturulan haberleşme sistemine dayanarak konut sakinlerinin, tuvalet suyunu boşaltmaya yöneldiklerinde, ışık yakmak veya elbise dolabının kapısını açmak istediklerinde bilgiyi alabiliyorlar. Teknolojinin kurucuları bu yeni konutları yerleşim labaratuarı olarak görüyor. Konut sakinlerinin davranışlarını toplayarak şimdiye kadar yapılan en akıllı konutu hazırlamayı planlıyorlar. İnsanla teknoloji arasındaki ilişkiyi ölçecek bir araç öngörüyorlar. En kısa zamanda insanın gerçek ihtiyaçlarını karşılayacak bir konut inşa edildiğinde, inşaat sektöründe dijital bir çağa girmiş olacağız. Evlerdeki araştırma insanların günlük mekanik hareketlerini belirlemeye ve onları kolaylaştıracak teknolojiyi bulmaya yöneliktir. Alarm sistemlerine dayanarak ev sakinlerinin ses mesajından veya evin ışık değişiminden hemen basit kararlar almalarına yardımcı olmayı amaçlıyor. Diğer bir çalışma ise yaşlıların yaşamını sensörler ve kameralar aracılığıyla gözetlemeye yöneliktir ve bütün bunları geleceğin konutlarına yerleştirmeyi başarmaktır. Dünya nüfusu giderek artıyor. Bunun gibi teknolojiler geliştirilmez ise kollektif bir şekilde yaşayan bu insan topluluğu bağımsız kalamaz. SORULAR Bill Gates’in Washington Gölü kıyısındaki konutu “Smart Home” Almanya’nın bir kentinde ekolojik evlerden oluşan bir mahalle İngilizcelerini karşısına yazınız: 1- Evlerin ortak özellikleri nelerdir? Işığı kapatmak: 2- Konut sakinlerinin nasıl yaşayabileceklerini Bağımsızlık: tahmin ediyorsunuz? 3- Sizce bu konutların olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir? 4- Hangi konutta yaşamayı düşünürsünüz ve neden? Kollektif: Stresli: Ölçmek: Benzer: Üretmek: Tuvalet suyunu boşaltmak: Akıllı konut: Nüfus: İnşaat sektörü: 38 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK KONU: Sağlık ve Teknoloji Tıp Alanındaki Hızlı Gelişmeler Dünya nüfusu son 400 yılda insanlık tarihinde görülmemiş oranda arttı. Ortalama insan ömrü gün geçtikçe uzuyor. İnsan yaşam standardındaki gelişmelerin yanı sıra tıptaki gelişmeler bunun en büyük nedeni. Bakterilerin mikroskopla keşfi ve Pasteur’ün kuduz aşısını geliştirmesi insan hastalıklarının tedavisinde bir dönüm noktası oldu. Alexander Fleming’in keşfettiği penisilinin yaygınlaştırılması enfeksiyona karşı mücadelede yeni bir çığır açtı. Bilim ekipleri tarafından yeni ilaçlar ve tedavi yöntemleri geliştirilmekte. Yaşadığımız çağı etkileyen, insan ömrünü uzatan, birçok ölümcül hastalığı artık kontrol edilebilinir hastalıklar haline çeviren önemli tıbbi gelişimlerin bazıları şunlardır: İnsülin hayat kurtarıyor. İnsülin iğnesi ile diyabetli milyonlarca insana yaşama imkânı verilmiş oldu. Smear testi ile kadınların korkulu rüyası rahimdeki kanserli hücreler tespit edilebiliniyor. Kaza sonucu ölümlerin ana sebebi olan kan kaybına karşı önemli bir kazanım sağlandı. Kan nakli tekniğinde sağlanan gelişmeler, çeşitli yaralanmalar sonucu meydana gelen kan kayıplarıyla hastaneye başvuran hastaların hayatlarını kurtardı. Organ nakli artık daha kolay yapılıyor. Antibiyotikler yayıldı. Oxford üniversitesinde çalışan bir bilim ekibi 1928’de Alexander Flemingin keşfettiği Penisilini enfeksiyona karşı kullanılabilir ilaç haline getirdiler. Antibiyotikler hala enfeksiyona karşı kullanılan en önemli ilaçlar. DNA’nın yapısı çözüldü. İngiliz bilim insanları DNA'nın yapısını keşfetti. Kanser hücrelerini öldüren kemoterapi ilaçları geliştirildi. Çocuk felci, çiçek ve kızamık gibi en korkulan çocuk hastalıkların aşıları bulunarak çocuk ölümlerinin ve sakat kalmalarının önü büyük ölçüde kesildi. Nüfus patlaması ile kaynaklar arasındaki dengesizlik doğum kontrol haplarının gelişimine yol açtı. YAZI 1967 yılında Güney Afrikalı Doktor Barnard, trafik kazasında ölen bir gencin kalbini 59 yaşındaki birisine takarak kalp nakillerinin yolunu açtı. 1978 yılından itibaren tüp bebek yöntemleriyle çocuk sahibi olabilen çiftler arttı. Hala tedavisinin mümkün olmayan AIDS hastalığına karşı geliştirilen tedavilerle, virüs önemli ölçüde kontrol altına alındı. 1997 Dolly klonlandı. Edinburgh Roslin Enstitüsü ilk memeliyi klonladığını duyurduğunda, koyun Dolly tüm gazete ve dergilerin kapaklarını süslüyordu. Medya hemen insan klonlanması hakkında senaryolar üretmeye başladı. Bilgisayarlar teknolojisindeki gelişme tıpta da yaygın olarak kullanılıyor. 2000 yılında insanın gen haritası çıkarıldı. Bu buluş tedavisi mümkün olmayan pek çok hastalık için yeni çalışmaların başlamasını sağladı. Gelecekte hatalı genlerin sağlıklı olanlarla değiştirilmesi ve hastalıkların önlenmesi mümkün olacak. Tartışınız: Ne yazık ki tıptaki bu gelişmelerden, ilaç firmaların kar hırsları ve zengin ülkelerin adaletsiz politikaları yüzünden, dünyadaki büyük çoğunluğun yararlanmadığı da önemli bir sorun olarak devam edeceğe benziyor. Yukarıdaki gelişmelerden sizi en çok heyecanlandıran birisini seçip hayatınızı nasıl etkilediğini anlatan 300 sözcüklü bir yazı yazınız. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 39 İngilizceye çeviriniz. Parkinson hastalığı kök hücre tedavisinin maliyeti çok yüksektir. İngiltere Sağlık Hizmetleri – Sağlık Bakanlığı Tartışma: İşyerlerinde ve konutlarda yeni teknolojinin etkilerini araştıran bir anket hazırlayınız. • Benzer bir tümce yazınız Özel hayatın gizliliği. • Aşağıdaki tanım neyi anlatıyor? Hastalıklı bir kalbin sağlıklı bir verici kalbiyle değiştirildiği bir ameliyattır. İngilizceye çeviriniz: Hipertansiyon, kan basıncında meydana gelen yükselmedir. Parantezde verilen fiilleri uygun zamanı kullanarak boşlukları doldurunuz: Seçilen hastalar, kalp hastalığının son aşamasında, birbirini izleyen krizlerden ötürü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . (zayıflamak) kalp kası yüzünden ölümün eşiğinde, ancak ameliyatla . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . (iyileşmek) olanağı olan kişilerdir. Tartışma: Organ bağışı yapmak sizce doğru mudur? Klonlama hakkında ne düşünüyorsunuz? Gen çalışmaları tam başarıya ulaşırsa insanlığın aldığı boyut sizce nasıl olacaktır? Artıları ve eksileriyle hazırlanıp tartışınız. 40 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK ÜNİTE: KÜLTÜR VE EDEBİYAT KONU: Türk Edebiyatı Sözcükler / Vocabulary Edebiyat Batı Dönem Mücadele Din Kültür Cumhuriyet literature West period struggle religious culture Republic READING / OKUMA TÜRK EDEBİYATI Türk edebiyatı Türklerin tarih boyunca oluşturdukları sözlü ve yazılı edebiyat geleneğini ve bu geleneğin ürünlerini içerir. Türk edebiyatı tarihsel gelişimi içinde üç ana bölümde incelenmektedir: İslamlıktan önceki Türk edebiyatı İslamlığın etkisindeki Türk edebiyatı Batı etkisindeki Türk edebiyatı Bu sınıflandırma Türklerin girdikleri din ve kültür çevrelerinin belirleyici etkisi göz önüne alınarak yapılmıştır. Türk (Osmanlı) toplumunda 18. yüz yıldan sonra batı uygarlığı çevresine girme yolunda çalışmalar yapılmıştır. Askerlik ve siyaset alanındaki gelişmeler bir süre sonra edebiyat yaşamında da etkisini göstermeye başlamıştır. Özellikle batıyı gören ve yakından tanıma olanağını bulan edebiyatçılar yeni bir edebiyatın ilk habercisi oldular. 1-Doğru tümcelerin önüne D yanlışların önüne Y koyunuz: a- Türk edebiyatı üç ana bölümden oluşur. b- Din ve kültür çevreleri Türk edebiyatını etkilemiştir. c- Türkler 18. Yüz yılda batı uygarlığı çevresine girmeye çalışmadı. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 41 KONU: Nazım Hikmet 1902-1963 Selanik'te doğdu. Heybeliada Harbiye Mektebi'ni bitirdi. Hamidiye Kruvazörü güverte subayı iken, sağlık nedeniyle askerlikten çıkarıldı. Bolu'da bir süre öğretmenlik yaptı, daha sonra Trabzon üzerinden Batum'a, oradan da Moskova'ya geçti. Orada ekonomi-politik öğrenimi gördü. 1924'te yurda döndü. Aydınlık Gazetesinde yayınlanan yazı ve şiirleri yüzünden on beş yıl hapsi istenince Moskova'ya kaçtı. 1928 Af Kanunu'ndan yararlanıp tekrar yurda döndü. Resimli Ay dergisinde çalışmaya başladı. 1932'de yeniden dört yıl hapse mahkûm olduysa da, bu kez Onuncu Yıl Affı'ndan yararlandı. Gazetecilik yaptı, film stüdyolarında çalıştı. 1938'de Harp Okulu'ndaki aramalarda ele geçen şiir ve kitaplarıyla orduyu kışkırttığı ileri sürüldü ve 28 yıl 4 aya hüküm giydi. Çankırı ve Bursa cezaevlerinde yattı. 1950'de özgürlüğüne kavuştuysa da sürekli olarak izlenmekten kurtulamadı. Askere alınması kararlaştırılınca, Sabahattin Ali gibi öldürüleceğinden korkarak tekrar Moskova'ya kaçtı. 25 Temmuz 1951'de T.C. yurttaşlığından çıkarıldı. Bunun üzerine Nâzım, Polonya uyruğuna geçti. 1963'te öldü. Moskova'da toprağa verildi. Mezarı hala bu kenttedir. ALIŞTIRMALAR DAVET Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim. 1- Nazım Hikmet nerede doğdu? 2- Kaç yaşında ve nerede öldü? 3- Hangi cezaevlerinde yattı? 4- Yurttaşlıktan neden çıkarıldı? Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu davet bizim... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim... 42 • SORULAR Sınıfta arkadaşlarınızla bu soruları tartışınız? 1- Uzak Asya’dan dörtnala gelen kimdir? 2- ‘İnsanın insana kulluğu’ ne demektir? 3- Şair ‘el kapıları’ derken neden bahsediyor? 4- ‘Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim,’ dizelerinden ne anlıyorsunuz? A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK Benerci Kendini Niçin Öldürdü Mehmet’e Mektuplar kitabından çok kısa bir kesit: şiirinden: Şehir uzakta Genç adam ayakta. Akıyor şehirden geçen nehir genç adamın ayakları dibinden. ........................ Dört köşe bir oda. Perdesiz pencereler. Pencerenin dışında yıldızlı geceler. Genç adam alnını dayamış cama. Ben, romanın muharriri (yazarı) diyorum ki genç adama: “- Delikanlım!. iyi bak yıldızlara, onları belki bir daha göremezsin. Belki bir daha yıldızların ışığında kollarını ışıklar gibi açıp geremezsin.. Dünyada kiracı gibi değil, yazlığa gelmiş gibi de değil, yaşa dünyada babanın eviymiş gibi... Delikanlım!. Senin kafanın içi yıldızlı karanlıklar kadar güzel, korkunç, kudretli ve iyidir. Yıldızlar ve senin kafan Kainatın en mükemmel şeyidir. İşte kapı açıldı geldi beklenen kadın.. “- BEKLETTİM Mİ?” “- ÇOK... Ama zarar yok..” Kadın yakaladı genç adamı elinden. Genç adam yakaladı kadını belinden. Bir yumrukta kırdı camı. Oturdular pencerenin içine. Sarktı ayakları gecenin içine..... Işıklı bir deniz dibi gibi başlarında, sağda, solda gece yanıyor. Ayakları karanlık boşluklara sallanıyor.. Sallanıyor ayakları sallanıyor ayakları... . . . . DUDAKLARI . . . . . . Sevmek mükemmel iş delikanlım. Sev, bakalım... Mademki kafanda ışıklı bir gece var, benden izin sana, seeeeev sevebildiğin kadar.. Tohuma, toprağa, denize inan, insana hepsinden önce. Bulutu, makineyi, kitabı sev, insanı hepsinden önce. Kuruyan dalın sönen yıldızın sakat hayvanın duy kederini, hepsinden önce de insanın. UYAK (KAFİYE) NEDİR? Şiirde dize sonlarında kullanılan aynı ya da benzer seslere ‘uyak’ denir. Benzer seslerin sayısına göre dört grupta incelenir: Yarım Kafiye, Tam Kafiye, Zengin Kafiye, Cinaslı Kafiye ALIŞTIRMALAR 1- Uyak nedir? Kaç çeşit uyak vardır? Bunların anlamlarını araştırınız. 2- Yukarıda verilen şiirlerden uyaklara örnekler gösteriniz. 3- Şiirleri karşılaştırıp konularını saptayınız? EV ÖDEVİ a- Nazım Hikmet’in İngilizce bir şiirini bulup ezberleyiniz ve sınıfta okuyunuz. b- Nazım Hikmet’in ‘Ceviz Ağacı’ adlı şiirini İngilizceye çeviriniz. c- “Today is Sunday” şiirini internetten bulup kendi sözcüklerinizle Türkçeye çeviriniz. Sonra da şiirin Türkçe aslıyla kendi çevirinizi karşılaştırınız. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 43 KONU: Okumanın Yararları 1- Aşağıdaki sözcüklerle tümceler kurunuz ve sınıfa okuyunuz Sözcükler / Vocabulary parça piece karga crock şarkı song tilki fox hikaye story gösteriş show off Neden Okumalıyız? Karganın Okuyanı KARGA İLE TİLKİ Karga bir dala konmuş. Ağzında da bir parça peynir varmış. Peynirin kokusunu alan tilki, hemen gelmiş. Kargayı övmeye başlamış. - Günaydın sayın karga ! Ne kadar güzelsiniz, ne kadar şirinsiniz... Şu tüylere bakın,pırıl pırıl! Acaba sesiniz de tüyleriniz gibi mi? Eğer öyleyse bu ormanda sizden güzeli yoktur. Karga bu sözlerden çok hoşlanmış. Sevinçten ne yapacağını şaşırmış. - Gak! Der demez, ağzındaki peyniri düşürmüş. Tilki, peyniri hemen kapıp yutmuş. Sonra da kargaya: - Bu dersi unutma sakın! Bazıları kendi çıkarı için başkalarını över, onların yüzlerine güler, işte benim gibi de peynirlerini yer, demiş. İş işten geçtikten sonra karganın aklı başına gelmiş. Bir daha tuzağa düşmeyeceğine yemin etmiş. Yazan: La Fontain SORULAR 1.Parçada sözü edilen “karga” ile “tilki” ne tür insanları temsil etmektedir? 2.Okuduğunuz bu parçada ne anlatılmak isteniyor? Karganın Okuyanı Karganın biri, ağzında bir parça peynirle bir ağaç dalına konar. Onu gören bir tilki, koşup hemen ağacın altına gelir: -Karga kardeş! der. Senin o güzel şarkılarını uzun süredir dinleyemedim. Bana bir şarkı söyler misin? Karga ağzındaki peyniri bir güzel yedikten sonra tilkiye yanıt verir: -Ben o hikayeyi okudum dostum, der. Sen, okumayı sevmeyen, gösteriş meraklısı birini ara… 44 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK Çeviri / Translation 2-Aşağıdaki metni okuyup, birinci paragrafı Türkçeden İngilizceye çeviriniz. 3- İkinci paragraftaki boşlukları aşağıdaki sözcüklerle doldurunuz: kazandırmayı, Sözcüğünü, beceri, şifreleri, çıkarabilme, kitapların, genellikle, dünya, üzerine, adeta, duymaz, beceriyi. OKUMANIN ÖNEMİ Uzmanlar, değişik anlamlar yüklemişlerdir okuma sözcüğüne. Okuma bir mesaj alma aracı, bir çeşit şifre çözme, aklın gelişimini sağlayan bireysel, zihinsel, yaratıcı bir öğrenme sürecidir. (Bamberger 1990) ‘‘ Okuma, yazılı ifadeyi (yazı dilini) konuşma diline çevirmektir ’’ (Korkmazlar, 2001) Basılı mesajların duyu organları yoluyla algılandığı bir göz etkinliği , bunları yorumlama, anlamlandırma amacı ile zihnimizin duyu organlarımızla ortaklaşa yaptığı bir beyin etkinliğidir. (Özen, 2001). Daha farklı bir tanıma göre; okuma, basılı, yazılı ya da görüntülü sözcüklerin simgeleri göz ile algılayıp zihindeki sözcük anlamıyla anlamlandırma, buna bağlı olarak kavrama, düşünme, yorumlayarak eleştirme ve tekrar düşünme faaliyetlerinin hızlı bir şekilde duyu organları ve beyin arasında gerçekleştirilen iletişimi içeren bir süreçtir ’’ (Gürcan, 1999). Günlük dilde bu tanımları da içeren başka kullanımları da vardır sözcüğün. Okuma .................., üç temel anlamsal boyut .........oturtabiliriz. İlki kişilerin kağıt üzerinde çözdüğü ...............birbirine çatarak sesbirimler sözcükler, tümceler, anlamlar............., söylemek istediklerini o şifreler aracılığıyla kağıda aktarabilme becerisidir. Bu .................ilkokula başladığımız yıl kazanırız................ Buna okuryazarlık diyoruz. Dünya ülkelerinin, toplumun bütün bireylerine ...............amaçladığı, adına okuma yazma seferberlikleri düzenlediği............. Alfabeyi öğrenip de sözcükleri yan yana çatmaya , tümceleri anlamlandırmaya başladığımız günlerde karşımıza yeni bir ...............çıkmıştır. Okumayı yeni öğrendiğimiz,............. dünyasına girdiğimiz günleri anımsayın ya da okumayı yeni söken bir çocuğu gözlemleyin. Okurken ne kadar etkilendiğini, ............sayfaların arasında kaybolduğunu göreceksiniz. Öylesine kendini kaptırır ki ismini söylesen............... Büyülenmiş gibidir. Kitapların dünyasına ve bilgiye açılmanın bu ilk basamağı olan temel okuma becerisinin sürekli bir alışkanlığa dönüştürülmesi gerekir. Okumanın ikinci boyutu da bu ikinci basamağın oluşturulmasıdır. Alışkanlığa dönüşmeyen, kullanılmayan bir beceri zamanla yitip gider. Temel okuma becerisi için de böyledir bu. Üçüncü boyutsa okuma alışkanlığına düşünceyi, duyarlılığı geliştirici eleştirel bir yönseme kazandırmadır. Bu yönsemeden yoksun bir okuma işlevini yerine getiremez. Okuma yaşamın belli bir kesiminde başlayıp biten bir etkinlik değildir. Bütün yaşam boyunca sürüp gider. İnsanın kişiliğini kurup geliştirmede, ilişkilerini biçimlendirmede, yaşamını zenginleştirmede önemli bir yeri ve işlevi vardır. Temel okuma yazma becerisi sürekli işletildiği, geliştirildiği zaman değer kazanır. Aksi takdirde, çağdaş dünyanın güncel olaylarını, kültürel, politik, ekonomik gelişmelerini izlemeye yetmez. Okuma yazma becerisi üstüne, bir okuma alışkanlığının kurulabilmesi için en önemli koşul ise temeli sağlam bir anadil öğrenimidir. Böyle bir öğrenimden geçmemiş kimse, yaşı ne olursa olsun gerçek bir okur etkinliği kazanamayacaktır. Okuma yazma becerisini elde etmiş olsa bile, eninde sonunda batı dillerinde harf tanımaz diye adlandırılan (Fr. İlletre, İng. illiterate) okumasızlarla aynı duruma düşecektir. Yazılı dilin iletişim olanaklarını, anabilimsel dokusunu incelikleriyle tanımayan böyle bir kimse, hecelerini söktüğü bir metni ne anlayabilir ne de anlatabilir. Oysa gerçek okuryazarlık yetisi, okuduğunu kendi sözleriyle anlatabilmeyi de kapsar. Bu anlamda okuyan kimse başkalarına bağımlı olmadan, kendi okuma deneyleriyle, kendisi için bilgi edinmeye başlar, dünyaya, olaylara, insanlara bakışını, içgüdüsünü gitgide derinleştirir. Hızla küreselleşen bu dünyada kaybolmamak, kültürümüzü öğrenmek, korumak ve ifade edebilmek, düşünebilmek, yeni fikirler üretebilmek, bilgiyi yorumlayıp özümseyebilmek, insanları anlayabilmek, farklı görüşlere hoşgörülü yaklaşabilmek, duygu ve düşüncelerimizi kontrol edebilmek, kısacası bu dünyada var olabilmek için okumak kaçınılmaz bir gereksinim. Hayatta kültürlü, saygın ve başarılı olmayı kim istemez? Ve tüm bunların yolu okumaktan geçiyor. Peki, bunca olumlu yönlerine rağmen hala neden okumamakta direnen bir toplum olarak tanınıyoruz, neden okumayı sevmiyoruz? A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 45 Orhan Pamuk “Yeni Hayat” kitabında der ki, “Bir kitap okudum hayatım değişti.” Aslında çok anlamlı bir ifade bu. Özellikle kitap seven insanlar bilirler ki okudukça yaşamları anlam kazanır. Yaşamı daha iyi algılayıp, karşılaştıkları sorunu daha kolay çözebilmektedirler. İnsanın yaşama anlamlı başlaması, kendisine erken yaşlarda bir yol haritası çizmesi, geleceğinde birlikte olduğu insanları daha iyi, daha doğru daha güzel görmesinin yollarını aramasını sağlayacak düşünme gücü katacaktır. Kitapların, kendini, ortamını, ülkesini, öteki ülkeleri, yer altı yer üstü zenginliklerini, gökyüzünü size tanıtacaktır. Kitap insan kişiliğini,karakterini ve doğrularını tanıtacak, geleceğe yeni ufukların açılmasını sağlayacaktır. “Bilginin insana verdiği mutluluk ne para ne de servet ile sağlanabilir” özdeyişinin önemini ancak bunu yaşayanlar bilir. E. Gibban “Okumayı hiçbir servetime değişemem” ifadesi ile yaşamdan aldığı tadı vurgulamaktadır. İbn-i Sina gibi dünyaca ünlü bilgin “Gecelerim hep okumakla geçerdi” diyor. Katip Çelebi “Mumlar tükenir, güneş, doğar ve ben hala okurdum” diyerek okuma alışkanlığını ortaya koymaktadır. Montesquie ise “Okuma ile üzüntülerimi gideriyorum” diyor. Ünlü kimya bilimcisi Madam Curie, yaşam öyküsünde, bütün yoksulluğuna karşın geceleri sokak lambaları altında ders çalışarak eğitimini tamamladığını belirtiyor. Yaşamın farkına varmak, olayları sentezlemek veya analiz etmek için, belirli bir bilincin oluşması için, yaşamdan zevk almak için okumak ve mutlaka okumak gerekir. Aksi taktirde Uğur Mumcu’nun meşhur sözü olan: “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunur.” Maalesef birçok kişinin TV ekranlarından veya birilerinden duydukları bir iki ifadeyi kullanarak uluorta konuştukları görülmektedir. Bugünkü okulun ve eğitimin amaçlarından biri de okumayı alışkanlık haline getirmektir. Bütün eğitim kurumları, bu amacın gerçekleşmesine çalışmaktadır. Çünkü bireylerin gelişmesinde, milletlerin kalkınma ve yükselmesinde, bu nokta ihmal edilemez. Okumak gibi soylu bir işten, kitap gibi iyi bir arkadaştan kimse kendini uzak tutamaz. Onların yararını ve gerekliliğini inkar edemez. Muhakkak ki iyi memur, iyi işçi, iyi çiftçi, iyi tüccar, iyi sanatçı ...kısacası doğru insanlar daha çok okumuş ve okuyan kimseler arasından çıkmıştır ve çıkacaktır. Onunla birlikte olduğumuzda mutlu olabileceğimiz, gülümseyebileceğimiz ya da hüzün taşıyabileceğimiz kitaplar olmalı yaşantımızda. Yaratılarımıza katkı verecek kitaplar olmalı kütüphanelerimizde. Karşılıklı konuşabileceğimiz, iç diyalog kurabileceğimiz, bizden bir şeyler bulabileceğimiz, üzerinden hayaller kurabileceğimiz kitaplar olmalı. Bizde fikirler oluşturacak, benliğimizde yazma hevesi uyandıracak kitaplara sahip olmalıyız. Her türlü bilgi alışverişinde bulunacağımız, sindirerek okuyabileceğimiz, beynimiz kadar ruhumuza da hitap edecek arkadaşımız, dostumuz olabilecek kitaplarımız olmalı. Paylaşımlarımızın, tartışmalarımızın odak noktaları olmalı kitaplar… Kitap okumayı bir şenlik kabul etmeli, yaşamın zevki olarak nitelemeliyiz sevgili kitapları… 4- Aşağıdaki soruları yanıtlayınız. 1. Okuma sözcüğünün anlamı nedir? 2. Temel okuma becerisi neden önemlidir? 3. Okumanın üç temel boyutu nelerdir? 4. Okuma alışkanlığının gelişmesi için anadilde öğrenim neden gereklidir? 5. Okuduğumuzu eleştirebiliyor olmamız bize neyi gösterir? 5- Aşağıdaki tümcelerden metne göre doğru olanlara (D) yanlış olanlara (Y) harfi koyunuz. 1. “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunur”. 2. “Bilginin insana verdiği mutluluk ne para ne de servet ile sağlanabilir” özdeyişinin önemini ancak bunu yaşayanlar bilir. 3. Maalesef birçok kişinin TV ekranlarından veya birilerinden duydukları bir iki ifadeyi kullanarak uluorta konuştukları görülmemektedir. 4. Karşılıklı konuşabileceğimiz, iç diyalog kurabileceğimiz, bizden bir şeyler bulabileceğimiz, üzerinden hayaller kurabileceğimiz kitaplar olmamalı. 46 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK KONU: Çeviri Alıştırmaları AŞAĞIDAKİ METİNLERİ İNGİLİZCEYE ÇEVİRİNİZ: SAFRANBOLU EVLERİ Safranbolu Evleri, yüzlerce yıllık bir süreçte oluşan kent kültürünün günümüzde yaşamaya devam eden en önemli yapı taşlarıdır. İlçe merkezinde 18. ve 19.yüzyıl ile 20.yüzyıl başlarında yapılmış yaklaşık 2000 geleneksel ev bulunmaktadır. Bu eserlerin 800 kadarı yasal koruma altındadır. Evler Safranbolu´nun iki ayrı kesiminde gruplanmış durumdadır. Birincisi "Şehir" diye bilinen ve kışlık olarak kullanılan kesim, ikincisi "Bağlar" diye bilinen ve yazlık olarak kullanılan kesim. "Şehir", alışveriş merkezinin bulunduğu Çarşı, Kale ve evlerin bulunduğu birkaç semtten oluşmaktadır. Evler birbirine yakın, sokaklar dardır. "Bağlar" ise birkaç yüz metre daha yüksekte ve daha geniş araziler üzerindedir. Hemen hemen herkesin bir kışlık bir de yazlık evi vardır. Yöre halkı kışın şehirdeki evinde yaşar ve yazın havaların ısınmasıyla Bağlar’daki yazlık evine göçer. Ancak çarşıdaki üretim ve ticaret hayatı yazın da aynen sürer. Tüm evler kendilerine göre daha merkezi konumdaki kamu binalarına, dini yapılara ve anıt eserlere dönüktür. Hangi evden bakılırsa bakılsın manzara kapanmaz. Şehrin ortasında bulunan meydana yönelik yollar ve sokaklar tamamen Arnavut kaldırımlıdır. KÜRT FOLKLORU Türkiye Kürtlerinin çok köklü halk kültürleri vardır. Kürt halkının kültürü, üzerinde yaşadıkları coğrafyanın bir yansımasıdır. Kürt masalları (çirok) ve halk hikâyeleri sözel olarak gelişen edebiyatta oldukça önemlidir: Mem u Zin, Seyre, Metran İsa, Nuho ile Kalo gibi aşk, kahramanlık, ihanet, dayanışma gibi temaları işleyen masallar çok bilinir. Sözlü anlatıma dayanan bu masallarda Kürt halkının özlemleri, acıları, umutları ortaya konur. Kürtlerin yazılı kültür araçlarından büyük ölçüde yoksun kaldığı düşünüldüğünde, en yaygın sözlü anlatım aracı olarak masalların, bu toplumda başka toplumlara kıyasla çok daha büyük bir rol üstlendiği anlaşılabilir. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 47 Güneydoğu'da en çok bilinen ve halk arasında anlatılan Şahmeran Efsanesi ise oldukça etkileyicidir. Davul, zurna eşliğinde oynanan Kürt oyunları yörenin aşk, doğa olayları ve bazen de aşiretlerinin sosyal durumlarını konu alır. Kürt oyunları halk oyunları içerisinde halay sınıfına girmektedir. Fırat nehrinin doğusundan Van Gölü’ne kadar olan bölgede, ismen ve oynayış bakımından farklılıklar olsa da genel itibariyle benzer tipte oyunlar görülür. Örneğin Delilo, Halay, Esmer, Çaçan, Tekayak, Çiftayak ve Çepik temel oyunlardır. Yeşil, kırmızı ve beyaz renk ağırlıklı yöresel giyim geleneği hala bölgede canlılığını korumakta ve özellikle taşralı kadınlar düğün, bayram, cenaze ve kutlama günlerinde yöresel kıyafet giyimlerini sürdürmektedirler. Ağrı Dağı Ağrı Dağı Türkiye'nin en yüksek dağıdır. Zirvesi 4 mevsim boyunca erimeyen kar ile kaplı volkanik bir dağ olan Ağrı Dağı, Türkiye'nin doğu ucunda, Ağrı ilinin sınırları içerisinde yer almaktadır. Dağ, İran'ın 16 km batısında ve Ermenistan'ın 32 km güneyindedir. Dağın %35'lik bir kesimi Iğdır ili, kalan %65'lik kesimi ise Ağrı ili sınırları içerisindedir. Ağrı dağı 5137 metrelik yüksekliği ile Türkiye'nin en yüksek dağıdır. Kutsal kitaplarda da adı geçen Ağrı Dağı’nın farklı dillerde birçok ismi vardır. Başlıcaları, Kuh-i Nuh, Cebel ül Haris, Ermenice: Ararat, Selçuklular döneminde ise Eğri Dağ. Türkiye'nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı jeolojik konumu ve Büyük Tufan'da Nuh'un gemisine ev sahipliği yaptığına inanılan efsanevi özelliği olan bir dağdır. 1950'li yıllarda, havadan çekilen fotoğraflardaki gemiye benzeyen şekiller Nuh'un gemisinin bulunduğu yönünde yorumlandı. Bu iddiaları kanıtlamak için çok sayıda ve çeşitli uluslardan amatör ve profesyonel dağcılar her mevsim Ağrı Dağı’na tırmanmaktadır. Marco Polo'nun hiçbir zaman çıkılamayacak dediği dağa ilk tırmanış, kayıtlara göre 9 Ekim 1829'da Profesör Frederik Von Parat tarafından gerçekleştirildi. İlk kış solo tırmanışı ise 21 Şubat 1970'te Türkiye Dağcılık Federasyonu eski başkanlarından Dr. Bozkurt Ergör tarafından gerçekleştirildi. 1980'li yıllarda binlerce dağcı Ağrı Dağı'nı ziyaret etti. Ağrı'ya tırmanış 1990 yılında yasaklandı. 1998'de Türkiye Dağcılık Federasyonu'nun bir grup dağcıya izin vermesiyle bu yasak kaldırıldı. 48 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK AŞAĞIDAKİ METİNLERİ TÜRKÇEYE ÇEVİRİNİZ: AMASYA have been preserved, and a few now serve as charming pensions. Other sights include several fine 13th-century Seljuk Turkish buildings, a Mongol madhouse, and a good little museum which contains, among other curiosities, a collection of local mummies! With its dramatic mountain-andriverside setting, its charming old houses, mosques and antiquities, Amasya is among Turkey's undiscovered treasures. If you're planning to tour the Black Sea coast, be sure to stop in Amasya for at least one night on your way. Amasya, a provincial capital, stretches along the banks of the Yesilirmak (Green River) in a narrow mountain defile, with sheer rock cliffs rising above the town center. Ancient tombs of the kings of Pontus (3rd century BCE), carved right into the sheer rock, are floodlit at night. Many graceful old Ottoman houses Bus and car are the best ways to get here. Trains from Sivas are slow and less comfortable than the bus. The nearest airport is the small Merzifon-Amasya Airport, 6 km east of Merzifon, 41 km northwest of Amasya. There's a larger, busier airport at Samsun. CEVDET BEY AND HIS SONS By Orhan Pamuk The story of a small shop owner in Abdulhamid’s last years and one of the first Muslim merchants Cevdet Bey and his sons covers three generations from the beginning of the century to the present day, and it’s also the story of Turkish Republic’s private life. Through the adventures of a family which lives in Nisantasi, it looks into the indoor lifestyles, the new life in apartments, big families that are becoming westernized, going shopping in Beyoglu, listening to radio on Sunday afternoons... Bliss by Zulfu Livaneli Book Description Publication Date: November 4, 2006 Meryem, a fifteen-year-old girl, lives in a rural village on the shores of Lake Van in Eastern Turkey. Her simple life changes dramatically after her uncle rapes her. However she is considered an outcast for shaming her family. As tradition still has it, a judgment must be made in the name of honor. She is told she is to be taken to Istanbul, a shining city she envisions being just over the nearest mountain. Many girls from her village have "gone to Istanbul," and she assumes it must be a wonderful place since not one has returned. In fact, those girls have been the victims of "honor-killings." Cemal, Meryem's cousin, is a commando in the Turkish army. On his return home, he is welcomed as a hero though he has been severely traumatized by his war experiences in the mountains. Cemal’s father, who had violated Meryem, charges Cemal with the task of executing his cousin's punishment. As he and Mereym begin their journey, they proceed through the marketplace where the townspeople have gathered, some weeping and others mocking her. In Istanbul, a professor named Irfan lives an elite existence. He has published many books, hosts a radio show, and seems to enjoy success and jet-set freedom. He revolts against the routine of his soulless life, deciding to leave his wealthy wife and Istanbul. He charters a boat to sail the Aegean Sea. By coincidence, his path crosses with that of Meryem and Cemal. They embark on a journey together that fills their hearts with hope and sets them free. Already an international bestseller, this lyrical and moving tale juxtaposes the traditional and modern and draws attention to human rights violations against women. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 49 KONU: Kürt Edebiyatı AŞAĞIDAKİ METİNLERİ İNGİLİZCEYE ÇEVİRİNİZ: Kürt edebiyatı, Kürt dili ile yazılmış olan edebi eserleri kapsayan edebiyattır. lüklerin kısıtlı da olsa kazanılması ile ilgili olmuştur. Sözlü edebiyat, yani halk edebiyatının tarihi binlerce yıl öncesine kadar dayanmaktadır. Dengbejlerin günümüze kadar getirdikleri destanlar gibi sözlü ürünlerden oluşmaktadır. Kürt halkının çoğunluğu Kürt edebiyatından çok fazla haberdar değildir. Türkiye, İran, Irak ve Suriye’deki süregelen yönetimler asimilasyon politikaları uygulayarak, yıllarca bu dili önce yok saymış sonra da yasaklamışlardır. Bu yüzden Kürt Edebiyatı şimdiye kadar yeterince tanınmamıştır. Bölgede değişik lehçelerle de olsa milyonlarca insan tarafından kullanılan fakat yönetimler tarafından yok sayılan ve yasaklanan bu dilin hem sözlü hem de yazı dili olarak kullanılıp yaşatılabileceğini gören kimi Kürt aydınları, sanatçıları ve edebiyatçıları, özellikle Avrupa'da hiçbir dil üzerinde herhangi bir yasak olmadığı için, Kürt dili ile ilgili araştırmalar ve çalışmalar yapmışlar ve şiirden romana, tiyatrodan sinemaya çok çeşitli eserler üretmişlerdir. Kürtlerin yazılı edebiyatının gelişimi, Kürt dili ve edebiyatı üzerindeki baskıların azalması ve kültürel özgür- Bunlardan birisi de aşağıda hayatını okuyacağınız Mehmet Uzun’dur. Kürt edebiyatı, Gorani, Kurmanci ve Sorani olmak üzere üç farklı Kürt Lehçesi ile yazılmaktadır. İslamiyet öncesine dair Kürt edebiyatı ile ilgili kaynaklar, elde mevcut değildir. Bazı kaynaklar, Hakkâri doğumlu Ali Hariri'yi (1009 – 1080) ilk Kürt şairi olarak göstermektedir. Kürt edebiyatı, halk edebiyatı ve yazılı edebiyat olarak ikiye ayrılmaktadır. MEHMED UZUN (1953 - 2007) Yaşam Öyküsü (Kürtçe) Mehmed Uzun li sala 1953ê li gundê Sivêreka ser bi Rihayê (Urfayê) hat dinyayê. Ji ber xebata wî ya nivîsîna bi zimanê dayikê çend caran ji alîyê desthelata tirkan ve hat zîndankirin. Her ji ber wan gefên li ser jiyana xwe, li havîna sala 1977ê ji Tirkiyê derket û heyameke dirêj li Swêdê ma. Ew endamekî çeleng ê PEN ê û Yekîtîya Nivîskarên Swedê ye. Wî li sala 2001ê xelata Torgny Segerstedt wergirt. Ew li sala 2005ê vegeriya Tirkîyê û li Stenbolê ma. Li dawiya wê salê (2005ê) ji aliyê wezareta a rewşenbîrîyê a hukmeta Herêma Kurdîstanê ve li Hewlêra paytext hat xelatkirin. Lê mixabin ko li 29ê meha Gulana 2006ê hat zanîn ko tû nesaxiya giran a şêrpenceyê bûye. Li destpêkê, ew li nexweşxaneya zanîngeha Karolînskayê li Stokholma Swêdê hat nivandin. Ew ji bo çareserê ber bi Amerikayê jî hat şandin. 50 • (Türkçe) Kürtçenin bir edebiyat dili olması için yaptığı çalışmalarla tanınan Mehmed Uzun aynı zamanda "modern Kürt romanının" da kurucusu sayılıyor. Mehmed Uzun, 1953 yılında Urfa’nın Siverek ilçesinde doğdu. 1977 yılından itibaren İsveç'te yaşamaya başlayan, kanser olduğunu öğrendikten sonra burada bir süre tedavi olan Uzun, doktorların umudu kestiği bir dönemde Diyarbakır'a gelerek tedavisini burada sürdürdü. Kürtçe, Türkçe ve İsveç dillerinde yazdığı kitapları yirmiye yakın dilde yayınlandı. 1985 yılından bu yana romanlarını kaleme alan Mehmet Uzun hakkında, Türkiye’de çok sayıda dava açıldı. 1981’de Türk A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK vatandaşlığından çıkarıldı ve 1992 yılına kadar Türkiye’ye gelemedi. Mehmed Uzun, yıllarca İsveç Yazarlar Birliği yönetim kurulu üyeliği yaptı. Ayrıca İsveç Pen Kulübü ve Uluslararası Pen Kulüp’te aktif çalıştı. İsveç ve Dünya Gazeteciler Birliği'nin de üyesi idi. Uzun süredir yakalandığı mide kanseri nedeniyle tedavi gören ünlü edebiyatçı 11 Ekim 2007’de Diyarbakır’da yaşamını yitirdi. Kürtçenin bir edebiyat dili olması için yaptığı çalışmalarla tanınan Mehmed Uzun, aynı zamanda modern Kürt romanının da kurucusu sayılıyordu. Mehmed Uzun, "Aşk Gibi Aydınlık, Ölüm Gibi Karanlık" romanı ve "Nar Çiçekleri" adlı deneme kitabı ile ilgili olarak 2001 baharında yargılandı. Aynı yıl Türkiye Yayıncılar Birliği'nin her yıl verdiği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü'nü, roman sanatına katkılarından dolayı Berlin Kürt Enstitüsü'nün Edebiyat Ödülünü aldı. Yarattığı edebiyat ve sözün özgürlüğüne ilişkin duruşundan dolayı İskandinavya'nın önemli ödüllerinden Torgny Segerstedt Özgürlük Kalemi Ödülünü ve 2002'de İsveç kültür yaşamına sunduğu katkılarından dolayı İsveç Akademisi'nin Stina-Erik Lundeberg Ödülü'nü aldı. Mehmet Uzun'un çok sayıda roman, deneme, inceleme ve söyleşi kitapları vardır. Nar Çiçekleri Yazar Mehmet Uzun, dokuz denemeden oluşan kitaba ismini veren Nar Çiçekleri adli denemesinde, ‘Çocukluğum, çiçek açmış nar ağaçları ve onların büyüleyici renkleri arasında geçti’ tümcesi ile başlayan, çocukluğunun yaşamında önemli bir yer tutan kesitini okuyucuyla paylaşmış. Diyarbakır şehrinin birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış, her uygarlığın izlerinin görülebileceği, özellikle Dicle nehri ve Diyarbakır surları ile ilgili eşsiz betimlemeleri kitabin bir seferde okunmasını sağlıyor. Yazar yaşama dair duruşunun şekillenmesi, giderek biçimlenmesi ve netleşmesine yol açan yaşamındaki en önemli dönüm noktalarının hemen tümüne yakınını yine çocukluğunda nar ve çiçeği ile ve Ermeni sorununa yol açan çeşitli olayları, ilişkileri anlamaya, tanımlamaya çalışmış. AHMET ARİF (1927 - 1991) 1927 yılında Diyarbakır'da doğan Kürt kökenli şair Ahmed Arif şiirlerini Türkçe yazdı. İlk ve orta öğrenimini Diyarbakır'da tamamladı. Siyasi görüşlerinden dolayı iki kez hapiste yattı. Hapishaneden çıktıktan sonra Ankara'ya yerleşti ve gazetecilik mesleğini seçti. Gazetecilik görevini sürdürürken 1968 yılında ilk ve tek şiir kitabı olan Hasretinden Prangalar Eskittim'i çıkarttı. Belki de dünyada başka bir benzeri olmayan bir şekilde bu ilk ve tek olan kitabı, günümüze kadar, her yıl birkaç kez basılıyor ve her yaştan, her kuşaktan okurun beğenisini kazanıp okunuyor. Şair, 1991'de Ankara'da hayata gözlerini yumdu. Ahmed Arif ANADOLU adlı şiirinin bir bölümünde şöyle söylüyor: Öyle yıkma kendini, Öyle mahzun, öyle garip... Nerede olursan ol, İçerde, dışarda, derste, sırada, Yürü üstüne - üstüne, Tükür yüzüne celladın, Fırsatçının, fesatçının, hayının... Dayan kitap ile Dayan iş ile. Tırnak ile, diş ile, ☛ A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 51 Umut ile, sevda ile, düş ile Dayan rüsva etme beni. Gör, nasıl yeniden yaratılırım, Namuslu, genç ellerinle. Kızlarım, Oğullarım var gelecekte, Her biri vazgeçilmez cihan parçası. Kaç bin yıllık hasretimin koncası, Gözlerinden, Gözlerinden öperim, Bir umudum sende, Anlıyor musun? Fikret Otyam, Orhan Kemal, Ahmet Arif ve Dursun Akçam, Ankara 1970. YAŞAR KEMAL Asıl adı Kemal Sadık Göğceli olan Yaşar Kemal, 1923 yılında Adana'nın Osmaniye ilçesine bağlı Hemite köyünde doğdu. Henüz ortaokul sıralarındayken halk yazınına duyduğu ilgi onu folklor derlemeleri yapmaya yöneltti. O dönemde şiirleri Adana Halkevi'nin yayını olan "Görüşler Dergisi"nde yayımlandı. Ortaokulun son sınıfındayken okulu bırakmak zorunda kalarak ırgatlık, amelebaşılık, pirinç tarlalarında su bekçiliği, arzuhalcilik, öğretmenlik, kütüphane memurluğu gibi işlerde çalıştı. Bu arada "Ülke", "Kovan", "Millet", "Beşpınar" dergilerinde şiirleri görüldü. 1951 yılında İstanbul'a yerleşerek, Cumhuriyet Gazetesi'nde fıkra ile röportaj yazarlığı yapmaya başladı. "Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün" başlıklı röportajıyla Gazeteciler Cemiyeti Özel Başarı Armağanı'nı kazandı. O yıllarda öyküleriyle de ilgi çeken sanatçının 1952 yılında "Sarı Sıcak" adlı öykü kitabı yayımlandı. İlk romanı "İnce Memed" 1955 yılında çıktı. 1955-1984 yılları arasında öykü, roman, röportaj ile makalelerinden oluşan 33 kitabı yayımlandı. Yaşar Kemal, ilk romanı "İnce Memed" ile 1955 yılında Varlık Roman Armağanı'nı kazandı. 1974 52 • yılında "Demirciler Çarşısı Cinayeti" adlı yapıtı, Madaralı Roman Ödülü' nü aldı. "Yer Demir Gök Bakır" Fransa'da 1977 yılında, Edebiyat Eleştirmenleri Sendikası tarafından yılın en iyi yabancı romanı seçildi. "Binboğalar Efsanesi" 1979 yaz dönemi için Büyük Edebiyat Jürisi tarafından seçilen kitaplar arasında yer aldı. 1982 yılında uluslararası Del Duca Ödülü' ne değer görülen Yaşar Kemal, 1984 yılında Fransa'nın Légion D'Honneur nişanını aldı. Yapıtlarında Toroslar’ı, Çukurova'yı, Çukurova insanının acı yaşamını, ezilişini, sömürülüşünü, kan davasını, ağalık ile toprak sorununu çarpıcı bir biçimde ortaya koyan yazarın eşsiz betimlemeleri yapıtlarının en önemli özelliğidir. 29 dilde yayımlanmış olan kitaplarıyla, dünya yazınında çok önemli bir yeri vardır. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK Doğru mu yanlış mı? 1) Yaşar Kemal, ilk romanı olan “İnce Mehmet“ ile Varlık Roman Armağanı’nı kazandı. 2) Yaşar Kemal, yalnızca Türkiye’de tanınmıştır, eserleri diğer dillere çevrilmemiştir. 3) Yaşar Kemal,eserlerinde genellikle şehir hayatını anlatır,şehirli insanların sosyete hayatlarını, aşklarını, dramlarını medyatik bir anlatış tarzı ile okuyucuya sunar. 4) Yaşar Kemal,aldığı birçok uluslararası ödülle birlikte, 1984 yılında Fransa’da Legion D’Honneur nişanına layık görüldü. 5) Yaşar Kemal,yalnızca Türk yazın hayatında değil, dünya yazınında da çok önemli bir yere sahiptir. 6) Yapıtlarında betimlemelere önem verir ki; bu özellik onun eserlerinin birçok dile çevrilmesini ve tüm dünyada sevilmesini sağlamıştır. 7) Eserlerinde köy insanının acı yaşamını,ağalık sistemi ile ezilişini,feodal insan ilişkilerini,kan davasını işler. 8) Yaşar Kemal, kendisi de hayatında zorluklarla mücadele etmiş ve Çukurova’da yaşamış , o yörenin hayat tarzını çok iyi bilen ve bu zorlukları yazısına taşıyan Çukurova’nın en tanınmış simasıdır. 9) Yaşar Kemal, yalnızca roman türünde yazmıştır. 10) Yer Demir Gök Bakır ve Binboğalar Efsanesi, İnce Memed’in yanında, yazarın en çok bilinen eserlerindendir. OKUMA VE EŞLEŞTİRME Yaşar Kemal’in en ünlü romanı İnce Memed’den alıntı yapılan paragrafları okuyunuz. 1, 2, 3 sayıları ile işaretlenmiş paragrafları, A, B, C, D harfleriyle işaretlenmiş paragraflarla eşleştiriniz. Not: Harflerle işaretlenmiş paragraflardan bir tanesi kullanılmayacaktır. İNCE MEMED Toros dağlarının etekleri ta Akdeniz’den başlar. Kıyıları döven ak köpüklerden sonra doruklara doğru yavaş yavaş yükselir. Akdeniz’in üstünde daima, top top ak bulutlar salınır. Kıyılar dümdüz, cilalanmış gibi düz killi topraklardır. Killi toprak et gibidir. Bu kıyılar saatlerce içe kadar deniz kokar, tuz kokar. Tuz keskindir. Düz, killi, sürülmüş topraklardan sonra Çukurova’nın bükleri başlar. Örülmüşçesine sık çalılar, kamışlar, böğürtlenler, yaban asmaları, sazlarla kaplı, koyu yeşil, ucu bucağı belirsiz alanlardır bunlar. Karanlık bir ormandan daha yabani, daha karanlık! Biraz daha içeri, bir taraftan Anavarza’yı bir taraftan Osmaniye’yi geçip İslahiye’ye gidilecek olursa geniş bataklıklara varılır. 1 Bu düzlükler boz topraktır. Verimsiz, kıraç... Buralardan Toros’un karlı dorukları yanındaymış, elini uzatsan tutacakmışsın gibi gözükür. Dikenli düzü bu düzlüklerden biridir. Dikenli düzünde beş kadar köy vardır ve beş köyün sahibi de Abdi Ağa’dır. Dikenli düzünün köylerinden, insanlarından, insanlarının ne türlü yaşadıklarından da kimsenin haberi yoktur. Değirmenoluk köyü Dikenlidüzü’ndeki köylerin en büyüğüdür. Abdi Ağa’da bu köyde oturur. Köy, düzlüğün gün doğusuna düşer. Kayalığın dibindedir. Çakırdikeni en pis, en kıraç toprakta biter. Bir toprak ki bembeyaz, peynir gibidir. 2 İşte böyle bir çakırdikenliğinin içinde bir çocuk durmamacasına ve soluk soluğa koşuyordu. Kayalıklar azıcık ötedeydi. Çocuk var gücüyle çakırdikeninden çıktı ve kayalıkların en üstündeki çınar ağacığın altına oturdu. Bir süre burada oturduktan sonra aklına geldi ve sıçrayarak tekrar koşmaya başladı. “Giderim” diyordu. “Giderim, bulurum o köyü, kimse bilmez benim oraya gittiğimi. Anam arasın, Abdi Ağa arasın işte ” diye kendi kendine söyleniyordu. Kendisini takip ettikleri aklına geldikçe de daha hızlı koşuyordu. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 53 3 A Karartı kendisine doğru bir iki adım attı durdu. Adam aldırmadı, işine daldı. Ortalık iyice kararınca adamın gözleri görmez olup, uğraşmayı bıraktı. Ayağa kalktı, soluna dönünce demin ki karartıyı olduğu yerde öylece dikilmiş durur gördü. “Şşşttt” dedi. “Ne işin var burada?” Karartı: “Ben sana çoban olurum, çift sürerim, her bir işi yaparım.” Sakallı adam karartıyı kolundan tuttu çekti. Çocuğu evin içine soktu. Sakallı adamın karısı çocuğa sıcak bir çorba verdi. Çorbayı çabuk çabuk içen çocuğun titremesi durmuştu. Derken yaşlı adamın oğlu, gelini, kızı da geldi. Memed’in anası herkesle konuşurken Hatçe’den gelinim diye söz ederdi. Bir akşam Memed yorgun argın çift sürmeden geliyordu. Hatçe de dağdan. Bir aydır birbirlerini görmüyorlardı. Birbirlerine Alacagedik’te rastlayınca çok sevindiler. Uzun uzun konuşup hasret giderdiler. B Bataklıklar yaz aylarında fıkır fıkır kaynar. Kirli, pistir. Kokudan yanına yaklaşılmaz. Çürümüş saz, çürümüş ot, ağaç, kamış, çürümüş toprak kokar. Kışınsa duru, pırıl pırıl, taşkın bir sudur. Yazın otlardan, sazlardan suyun yüzü gözükmez. Kışınsa çarşaf gibi açılır. Bataklıklar geçildikten sonra, tekrar sürülmüş tarlalara gelinir. Toprak yağlı, ışıl ışıldır. Bire kırk, bire elli vermeye hazırlanmıştır. İlk çamlar geçildikten sonra gene düzlüklere varılır. C Çok yorulmuştu, başı dönüyor, gözleri kararıyordu. Aşağıda hayal meyal bir toprak dam görünüyordu. Gene başladı söylenmeye : ”Giderim, derim ki size çoban olmaya geldim . İnce Memed değilim derim. Derim işte” dedi ve son bir gayretle yamaçtan aşağı gözyaşlarını silerek indi. Evin avlusuna geldiğinde karanlık kavuşmuştu. Ötelerde birçok ev karartısı daha gördü. Bir an durdu ve düşündü: “Bu köy o köy mü ola!” Kapının önünde uzun sakalı sallanan bir adam semerle uğraşıyordu. Başını kaldırınca sakallı avlunun ortasında dikilmiş kalmış bir karartı gördü. D Ot bitmez, ağaç bitmez, eşek inciri bile bitmez, işte orada çakırdikeni keyifle serile serpile biter, büyür, gelişir. En uzun çakırdikeninin boyu bir metre kadar olur. Bir sürü de dalları vardır. Dallar dikensi çiçeklerle doludur. Bu çiçekler beş perli, yıldız gibi, uçları sert, sivri iğnelerin ortasındadır. Her çakırdikeninde bunlardan yüzlerce bulunur. Çakırdikeni bittiği yerde bir iki, üç dört tane bitmez. Öyle üst üste, öyle sık biter ki, arasından yılan geçemez. İğne atsan çakırdikeninden yere düşmez. Osmaniye’de Yaşar Kemal’in doğduğu köye dikilen İnce Memed anıtı 54 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK ÜNİTE: İNSAN HAKLARI KONU: İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Sözcükler / Vocabulary 1- Aşağıda verilen her sözcükle Türkçe ve İngilizce tümceler kurup, arkadaşlarınıza okuyunuz. İnsan ..........Human Eşit ..............Equal Hak ............Right Üye ..............Member Vicdan .......Conscience Baskı............Tressure İsyan ..........Rebellion Adalet..........Justice İnanç..........Belief-faith Özgürlük.....Freedom Onur ..........Honour/dignity Boşlukları doldurunuz. Verilen metni okuyup birinci paragraftaki boşlukları aşağıda verilen sözcüklerle tamamlayınız. bulunmaktı, oluşturulmuştur, amacıyla, geçebilen, yılında, tutan, düzenlemeye, haklarıyla, tarihinde İNSAN HAKLARI KOMİSYONU VE EVRENSEL BEYANNAMESİ Birleşmiş Milletler bünyesinde 1946 . . . . . . . . . insan haklarının geliştirilmesi . . . . . . . . . bir İnsan Hakları Komisyonu . . . . . . . . . . . Kendi inisiyatifiyle veya Genel Kurul ve Konseyin istemi üzerine harekete . . . . . . . . . bu komisyonun görevi, insan . . . . . . . . . . . ilgili her konuda inceleme ve tavsiyelerde . . . . . . . . . Birleşmiş Milletler Antlaşmasında önemli bir yer . . . . . . . . . . . . insan hakları, ilk kez 10 Aralık 1948 . . . . . . . . . . . . BM Genel Kurulunca kabul edilen “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi” ile özel bir . . . . . . . . . . . . konu olmuştur. Çağdaş insan hakları anlayışını yansıtacak ve tüm Birleşmiş Milletler üyesi devletler için geçerli standartları içeren bir belgeye duyulan ihtiyaç sonunda bu metin ortaya çıkmıştır. 1946 yılında kurulan İnsan Hakları Komisyonu öncelikli çalışma konusu olarak böylesine bir uluslararası belgenin hazırlanmasını kararlaştırmıştır. Evrensel Bildirgenin ilanından sonraki yıllarda tüm dünyada insan hakları ihlallerinin önlenmesine yönelik uluslararası mekanizmalar oluşturulmuş ve işletilmeye başlanmıştır. Öyle ki artık insanlık suçu işleyenlerin yargılanabileceği uluslararası mahkemeler oluşturulması aşamasına ulaşılmıştır. Tüm bu gelişmelerin anlam ve öneminin Dünya kamuoyunca paylaşılması, insan haklarının korunması ve güvence altına alınması konusunda tüm Dünyada insanların bilgilendirilmesi, insan hakları bilincinin yaygınlaştırılması amacıyla Evrensel Bildirge’nin kabul edilişinin yıldönümü olan 10 Aralık, Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaktadır. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 55 3- Okuduğunuz metnin ikinci paragrafını İngilizceye çeviriniz. 4- Yanlış tümcelerin karşısına Y, doğruların karşısına D yazınız. a- Evrensel Bildirgenin ilanından sonraki yıllarda tüm dünyada insan hakları ihlallerinin önlenmesine yönelik uluslararası mekanizmalar oluşturulmuştur. b-İnsanlık suçu işleyenlerin yargılanabileceği uluslararası mahkemeler oluşturulması aşamasına ulaşılamamıştır. c-İnsan Hakları Komisyonu 1946 yılında kurulmamıştır. d- Komisyonda öncelikli çalışma konusu olarak böylesine bir uluslararası belgenin hazırlanmasını kararlaştırmıştır. 5- Aşağıda verilen bildiriyi okuyup sınıfta öğretmeninizin oluşturduğu gruplarla neden böyle bir bildiriye gerek duyulduğunu tartışınız. 6- Bildiride en çok beğendiğiniz bölüm hakkında 200 sözcüklük bir kompozisyon yazıp sınıfta okuyunuz. 7- Size zor gelen bazı sözcüklerin İngilizce anlamlarını sözlükten bulup tümceler içinde bu sözcükleri kullanınız. İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRİSİ Bütün insanlar hür ve eşit doğarlar. Akıl ve vicdan sahibidirler; birbirlerine karşı kardeşçe davranmalıdırlar. Herkes ırk, renk, cins, din, siyasal ya da başka herhangi bir ayrılık gözetmeksizin, bildiride yazılı bütün haklardan ve özgürlüklerden yararlanma hakkına sahiptir. Yaşamak, özgürlük ve can güvenliği herkesin hakkıdır. Hiç kimseye işkence, zulüm, onur kırıcı ceza ya da işlem uygulanamaz. Yasalar önünde herkes eşittir. Hiç kimse yasalara aykırı olarak tutuklanamaz, alıkonulamaz, sürülemez. Herkes davasının bağımsız bir mahkemede görülmesi hakkına sahiptir. Herkesin özel hayatı, ailesi, konutu ve haberleşmesi yasayla korunmalıdır. Evlilik çağına gelen her erkek ve kadın, hiçbir ırk, renk, din şartına bağlı olmaksızın evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir; aile, toplumun temel öğesidir. Toplum ve devlet tarafından korunma hakkına sahiptir. Herkes mal ve mülk edinme hakkına sahiptir. Herkesin düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğü vardır. Herkesin çalışma, işini özgürce seçme ve işsizlikten kurtulma hakkı vardır. Herkesin eğitim hakkı vardır, ilk eğitim parasızdır. Kölelik ve kulluk yasaktır. Herkes nerede olursa olsun yasalar çerçevesinde korunur. Bütün insanlar Anayasaya uygun olarak yargı organına başvurma hakkına sahiptir. 56 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK Bir suç işlemekten sanık olan herkese, savunması için gerekli bütün haklar sağlanmaktadır. Herkes dilediği devletin ülkesinde gezebilir, dilediği an terk edebilir veya ülkesine geri dönebilir. Herkes işkence karşısında yabancı bir ülkeye kaçabilir. Kaçtığı ülkede kendisine “Sığınmış İnsan” muamelesi yapılmalıdır. Her insan bir vatandaşlığa sahiptir. Her insanın düşünce, inanç ve din özgürlüğü vardır. Hiç kimse düşünce ve sözlerinden dolayı sorumlu tutulamaz. Herkes toplanma ve dernek kurma hakkına sahiptir. Hiç kimse bir derneğe girmek için zorlanamaz. Bütün insanlar bu bildiride yazılı hak ve özgürlüklerin uygulanmasını sağlayacak bir sosyal düzeni hak etmiştir. Herkes bu bildirideki maddelere uyulmasının gerekli olduğunu kabul eder. Bu bildirinin hiç bir maddesinin, devlet, toplum ya da kişiler tarafından yok edilmesi için çalışma yapılamaz. Her yıl 10 Aralık gününü de içine alan hafta “İnsan Hakları Haftası” olarak kutlanır. Hafta süresince kişi hakları belirtilir, insanca yaşamanın önemi anlatılır. İnsan sevgisinin herkese aşılanması sağlanır. İnsan haklarına saygı göstermeyen kişi ve milletler asla barışı sağlayamazlar. Herkes doğrudan doğruya veya özgürce seçtiği temsilcilerle ülke yönetimine katılır. Kişinin sosyal güvenliğe kavuşturulması, uluslar arası işbirliği ya da devletin kaynaklarına uygun olarak gerçekleştirilir. Herkes dinleme, eğlenme, çalıştıktan sonra ücretli tatil yapma hakkına sahiptir. Herkes güzel sanatların her dalında çalışmak ve bu çalışmalara katılmak hakkına sahiptir. Boşlukları doldurunuz bölümünün yanıtları: 2-Birleşmiş Milletler bünyesinde 1946 yılında insan haklarının geliştirilmesi amacıyla bir İnsan Hakları Komisyonu oluşturulmuştur. Kendi inisiyatifiyle veya Genel Kurul ve Konseyin istemi üzerine harekete geçebilen bu komisyonun görevi, insan haklarıyla ilgili her konuda inceleme ve tavsiyelerde bulunmaktı.Birleşmiş Milletler Antlaşmasında önemli bir yer tutan insan hakları, ilk kez 10 Aralık 1948 tarihinde BM Genel Kurulunca kabul edilen “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi” ile özel bir düzenlemeye konu olmuştur. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 57 KONU: 12 Eylül 1980 Askeri Darbe Dönemi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve Kuvvet Komutanları tarafından oluşturulan askeri yönetim Milli Güvenlik Konseyi adı altında 1983 genel seçimine kadar Türkiye'ye ilişkin tüm kritik kararları aldı. 12 Eylül 1980 saat 03.00'de tanklar şehirlerde gezmeye başladığında bu aynı zamanda yeni bir dönemi işaret ediyordu. Bu tarihten sonra birçok şey eskisi gibi olmayacaktı, olmadı da... Bu müdahale ile hükümet ve Türkiye Büyük Millet Meclisi feshedildi, sendika ve derneklerin faaliyetleri durduruldu ve genel sıkıyönetim ilan edildi. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından partiler kapatıldı, parti liderleri önce askeri üslerde gözetim altında tutuldu, ardından yargılandı. "Asmayalım da besleyelim mi?" Dış borçlar (1980 - 1990 arası) 1980 15,7 milyar dolar 1981 16,6 milyar dolar 1982 17,8 milyar dolar 1983 18,8 milyar dolar 1984 20,8 milyar dolar 1985 25,6 milyar dolar 1986 32,2 milyar dolar 1987 40,3 milyar dolar 1988 40,7 milyar dolar 1989 41,7 milyar dolar 1990 49,0 milyar dolar 1991 50,4 milyar dolar Ece Ertem / CNN TÜRK TV kanalı 58 • 12 Eylül 1980 darbesinden sonra ilk idam edilenler sağ görüşlü Mustafa Pehlivanoğlu ve sol görüşlü Necdet Adalı olmuştur. Daha sonra 19 Mart 1980 tarihinde henüz 17 yaşında olan Erdal Eren idama mahkum edildi. Mahkeme tarafından yaşı büyültülerek, 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Cezaevi'nde idam edildi. Darbe lideri Kenan Evren, idamlara ilişkin 3 Ekim 1984'de yaptığı Muş gezisi sırasındaki konuşmasında şunları söylemiştir: "Şimdi ben, bunu yakaladıktan sonra mahkemeye vereceğim ve ondan sonra da idam etmeyeceğim, ömür boyu ona bakacağım. Buna siz razı olur musunuz?" 6 Kasım 1981'de çıkarılan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile YÖK kuruldu. Bundan sonra 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununun 2301 ve 2766 sayılı kanunla değişik maddelerince özellikle solcu olduğu A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK düşünülen 71 Üniversite personeli YÖK tarafından görevlerinden uzaklaştırıldı. İlk uzaklaştırmalar Şubat 1983'de başladı. Genelkurmayın açılamalarına göre toplam 4891 kamu personeli görevden alınmış ve 38 profesör, 25 doçent, 10 yardımcı doçent 1402'lik olmuştur. Ancak 1402'lik olmasını istemediğinden bizzat istifa yolunu seçenleri dahil edildiğinde 20.000 civarında olduğu öne sürülmektedir. 12 EYLÜL’ÜN BİLANÇOSU Gazeteci Oğuz Güven'in 78 kuşağını anlattığı Zordur Zorda Gülmek kitabında 12 Eylül 1980 darbesinin bilançosu şöyle özetleniyor: • 650 bin kişi gözaltına alındı, ağır işkencelerden geçirildi. • 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. • Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. • 7 bin kişi için idam cezası istendi. • 517 kişiye idam cezası verildi. • Haklarında idam cezası verilenlerden 50si asıldı. • 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. • 171 kişi işkenceden öldü. • 144 kişi cezaevlerinde öldü. • 14 kişi açlık grevinde öldü. • 16 kişi "kaçarken" vuruldu. • 95 kişi çatışmada öldü. • 73 kişiye doğal ölüm raporu verildi. • 43 kişinin intihar ettiği bildirildi. • 71 bin kişi Türk Ceza Kanunu’nun 141, 141 ve 163. maddelerinden yargılandı. • 98 bin 404 kişi "örgüt üyesi olmak" suçundan yargılandı. • 338 bin kişiye pasaport verilmedi. • 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı. • 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. • 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına çıktı. • 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı. • 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. • 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hakimin işine son verildi. • 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis istendi. Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 31 gazeteci cezaevine girdi. 300 gazeteci saldırıya uğradı. 3 gazeteci silahla öldürüldü. • Gazeteler 300 gün yayın yapamadı. • 13 büyük gazete için 303 dava açıldı. 39 ton gazete ve dergi imha edildi. • Derneklerin, partilerin, Türk-İş dışındaki sendikaların faaliyeti durduruldu. Varlıklarına el konuldu. • Üniversite hocalarından 5000 kadarı görevden alındı, güvenlik soruşturmasına tabi tutuldu. • Belediye başkanları görevden alındı, yerine sıkıyönetim atama yaptı. Sendikalaşma kaldırıldı, çalışanların kıdem tazminatı gibi kazanımları daraltıldı, ücretler ve sosyal haklar budandı, grev hakkı yasaklandı. • Zorunlu din dersi getirildi; Türk İslam sentezi bir kültürün milli kültür olarak kabul edilmesi kararlaştırıldı; Diyanet İşleri’nde 260 din görevlisinin maaşının Rabıta-ül İslam örgütünce ödenmesi onaylandı. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 59 1- Parçayı okuduktan sonra sorulara yanıt veriniz a- Askeri darbe ne zaman yapıldı? b- İlk idam edilen gençler kimlerdi? c- “Asmayalım da besleyelim mi?” diyen kimdi? 2- Aşağıdaki paragrafı İngilizceye çeviriniz. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra ilk idam edilenler sağ görüşlü Mustafa Pehlivanoğlu ve sol görüşlü Necdet Adalı olmuştur. Daha sonra 19 Mart 1980 tarihinde henüz 17 yaşında olan Erdal Eren'in idama mahkum edildi. Mahkeme tarafından yaşı büyültülerek, 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Cezaevi'nde idam edildi. Darbe lideri Kenan Evren, 3 Ekim 1984'de yaptığı Muş gezisi sırasındaki konuşmasında, idamlara ilişkin, "Asmayalım da besleyelim mi?" demiştir. 3- Doğrusunu yazınız a- 6 Kasım 1981'de çıkarılan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile YÖK kapatıldı. b- Genelkurmayın açıklamalarına göre toplam 4891 kamu personeli görevden alınmış ve 38 profesör, 25 doçent, 10 yardımcı doçent 1402'lik olmamıştır. c- Daha sonra 19 Mart 1980 tarihinde idama mahkûm edilen Erdal Eren'in idam kararı Yargıtay tarafından iki kere iptal edilmemiştir, Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan kararla, 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Cezaevi'nde infaz edilmedi. DERSİ ANLAMA TESTİ 1- İngilizceye çeviriniz: Ulusal gelirden yoksullara az pay düşüyor. Nüfusun % 20’sinin geliri son yıllarda nasıl değişti? 2- Boşlukları doldurunuz: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve Kuvvet Komutanları tarafından oluşturulan askeri yönetim ............................................... Konseyi adı altında 1983 genel seçimine kadar Türkiye'ye ilişkin tüm kritik ............................. aldı. 60 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK ÜNİTE: IRKÇILIK KONU: Çok Kültürlü Toplumlar IRKÇILIK A Ben ırkçı mıyım ? B Irkçılığın kurbanları kimlerdir? C Irkçılık ortadan kalkabilir mi? Bu bölümde: Dil Dilbilgisi Aktivite A-Irkçılığın ne anlama geldiğini ve nedenlerini tartışmak Geniş Zaman Araştırma yapmak B- Irkçı saldırıları anlatmak Pasif fiilleri tümcelerde tanımak Geçmiş Zaman C- Irkçılığı ortadan kaldırmak için gerekli önlemleri tartışmak Kompozisyon yazmak İkili görüşme yapmak Kısa not almak IRKÇILIĞIN DEĞİŞEN ANLAMI VE BİÇİMLERİ En geniş anlamıyla ırkçılık, bir ırka yönelik baskı ve aşağılamaya denir. İnsan gurupları arasındaki karakter ve yetenek farklılığının kimi guruplarda daha üstün olduğu ileri sürülür. Biyolojik bir temele dayandırılmaya çalışılan bu inanç yüzünden bireyler kültürü ve ırkları yüzünden farklı veya haksız davranışlara tabi tutulur. Irkçılık herkesi etkiler. Irkçı ayırımcılık, tüm ırklara, hatta ebeveynleri farklı ırklardan olanlara karşı da uygulanır. Bunlara çocuklar da dahil edilir. Bazen de bireyler ulusal kimlik ve inançlarından dolayı önyargılarla karşılaşabilir. Irkçılık, sosyo-kültürel bir tarihsel geçmişe dayanır. Kölelik yıllarında siyahlar insan olarak görülmüyordu. Zenginlerin malı, mülküydü ve zenginler bunun için vergi ödüyorlardı. Daha sonra 1787’deki bir antlaşmayla siyahlar beşte üç insan sayılmaya başlandı. Mal olarak görülen siyah kölelerin geri zekalı ve en temel entelektüel düşünmeden yoksun olduğu kabul ediliyordu. 19. yüzyılda bazı Batı bilimcileri yanlış bilimsel araştırmaları kanıt göstererek beyazların siyahlar- A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 61 dan üstün olduğunu göstermeye çalıştılar. Sonra aynı kanıtlar Musevilere karşı kullanıldı. Naziler kendilerinden kabul etmedikleri bu kültürel guruba karşı kitlesel yok etme metotları uyguladılar. Irkçılık yalnızca siyah ve beyazlar arasındaki ilişkilerden kaynaklanmıyor. Farklı dil ve kültürden gelen sayısız etnik gurup bundan olumsuz etkileniyor. İnançlarından dolayı farklı giyinen veya iç savaşlardan kaçarak Britanya’ya sığınan değişik ülkelerden insanlar çocuklarıyla beraber hala bazı ırkçı saldırılara uğruyor. İngiltere dahil dünyanın birçok ülkesinde etnik guruplar bu yüzden sayısız baskı ve engellemelerle karşılaşıyor. Irksal kökenine bakmaksızın bireyin haklarını savunan yasaları tanımayan bazı ırkçı guruplar, etnik gurupları ikinci sınıf kategorisine koyarak onları en doğal haklarından uzaklaştırıyorlar. İngiltere kamuoyunun büyük çoğunluğu, insanların rengine ve inançlarına yönelik saldırı ve baskıların yasal olmadığını biliyor. • • • • Yazılı sataşma ve saldırı Mal ve mülke zarar Uygunsuz dil: Paki, Nigger ve Chinky gibi Bulunduğu mevkiyi kullanarak insanların doğru ve uygun servis almalarını engellemek 1994’te ABD’de yayınlanan “Çan Eğrisi” adlı kitapta siyahların yapılan testlerde daha az düşünme kapasitesine sahip oldukları ispatlanmaya çalışıyor.. 2007 Nobel ödülü sahibi James Watson siyahların beyazlara göre daha az entelektüel olduğunu söyleyerek ırkçı tartışmaları daha da arttırdı. Sosyal- sınıfsal faktörü hiç akıllarına getiremeyen ırkçılar, örneğin Amerikan toplumunda siyah yoksulların yaşadığı bölgelerde insanın maddi yoksulluktan, eğitimsizlikten ve umutsuzluktan yaşamının cehenneme döndüğünü ve bu bölgelerde suç oranlarının da yükseldiğini görmek istemiyorlar. Irkçılık dünyanın her yerine yayılmış durumda. Ülkelerin ve toplumların günlük yaşamlarını etkiliyor. Farklı kültür, inanç ve alışkanlıklar karşısında bireyin cehaleti ve karşıdakine güven duymaması ırkçılığı sürekli körüklüyor. Şu bir gerçek ki hiç kimse anadan doğma ırkçı değil, hiç kimsenin ırkçılık geni yoktur. Maddi yaşam koşulları, cahillik , ekonomik sıkıntılar ve çevrenin etkisi insanların başkalarına karşı önyargılı ve ırkçı olmasına neden oluyor. Hukuksal açıdan bakıldığında İngiltere’de 1986’da çıkan Kamu Düzeni Yasası’nın 18.maddesinde herhangi birinin “Irkçı nefreti içeren saldırı, aşağılama veya tehdit etme gibi faaliyetlerde bulunması” yasaklanmıştır. Irkçılığın çeşitli biçimleri vardır: • Şiddet dahil çeşitli bireysel saldırılar 62 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK İskoçya’da, 1999’da çıkan ceza ve suç yasasında ırkçı taciz ciddi bir suç olarak kabul ediliyor. 1976’da parlamentoda kabul edilen ırk ilişkileri yasasında da işyerlerinde ve işe alımlarda ırk temelli ayırımcılık yasa dışı ilan edildi. Parlamentodan geçen bu yasalar sayesinde diğer ülkelere göre Britanya’da ırkçılık oldukça törpülenmiş gibi görünüyor. SORULAR 1- Irkçılık nedir? 2- Irkçılığın biçimleri nelerdir? 3- Irkçı metotlar nelerdir? 4- İngiltere’de hangi yasalar ırkçılığı engelliyor? 5- Irkçılığın sosyo-ekonomik temelleri var mıdır? 6- Irkçılık ve ayrımcılık arasında fark var mıdır? 7- Ayrımcılığın her türüne karşı olmak bir insanlık görevidir. Dil, din ve ırk ayrımcılığı en çok bilinenlerdir. Bunlara ek olarak daha kaç ayrımcılık sayabilirsiniz? Sözcükler / Vocabulary Tembel Birileri söylüyor İşgal Gerici Onur İlişki Cahillik Barbarlık Pis Sınıf çalışmaları: 1- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Kürtlerin nüfusu ne kadardır ve daha çok Türkiye’nin neresinde yaşıyorlar? Kültürel ve sosyal durumları hakkında bir araştırma yapınız ve 500 sözcüklük bir yazı yazınız. 2- Alevilik nedir? Türkiye’de nasıl tanınıyor? 3- Arkadaşınla ırkçılık hakkında bir görüşme yap. Sorular sor. Vereceği yanıtlara müdahale etme. Kısa notlar al. 4- Arkadaşının ırkçılıkla ilgili görüşlerini yaz. 5-Irkçılıkla ilgili kendi görüşlerini ve deneyimlerini yaz ve arkadaşınınkiyle karşılaştır. 6- Bu bölümdeki her fotoğraf ve karikatür için birer dakikalık konuşma yapınız. İngiltere’de ve Türkiye’de tanık olduğunuz bir ırkçılık veya ayırımcılık hakkında bir skeç yazınız ve oynayınız. Temel tümceler: *asimilasyon ve entegrasyon *etnik azınlık *ırk *serserilik *mücadele *yargılama • Ben ırkçı değilim - (to describe a fundamental characteristic). • Benim arkadaşım Hintli - (to imply that someone or something is of a particular type ). • Babam ve halam mülteciler; (to describe temporary condition). • Biz İngiltere’deyiz (to state location). A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 63 ÜNİTE: ÇEVRE KONU: Doğal Dünyayı Korumak Biliyor muydunuz? • Akdeniz kapalı olduğundan suyunu ancak her 100 yılda bir yenileyebiliyor. • Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (UICN)’nin kırmızı listesindeki kırk bir bin canlıdan onaltı bini yok olmayla karşı karşıya. • Ürettiğimiz tüm çöplüğün %12’si plastiktir. İki ton plastik kullanılmazsa bir ton petrol tasarruf edilir. • Kullanılan her kağıt 6 ile 15 defa yeniden dönüştürülebilir. • 1 milyarı aşkın insan, kullanılabilir sudan yoksundur. • Avrupalılar, günde 140 litre su kullanırken bazı bölgelerde bir aile ancak 20 litre su kullanabiliyor. • Yeryüzünde kullanılabilecek su ancak %2’dir. Bu miktarın % 87’si kutuplarda buz kütleleri halinde duruyor. Yukarıdaki başlıkları İngilizceye çeviriniz. TEMA Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı TEMA’nın Eğitim Yaklaşımı Çevre sorunları temelde insan ve toplum kaynaklı olup, bu sorunların ortaya çıkmasında insanın tutum ve davranışları etkili olmaktadır. Bu tutum ve davranışları insanın sahip olduğu değer yargıları yönetmektedir. Toplumumuz dikkate alındığında görülür ki, doğal kaynaklara ilişkin değer yargılarımız, dolayısıyla tutum ve davranışlarımız “kısa dönemli çıkar” ve “doğrudan çıkar” sağlama üzerine kurulmuştur. Uzun dönemli ve dolaylı çıkarlar pek dikkate alınmamaktadır. Böyle değer yargıları 64 • “halk” için olduğu kadar “aydın” kesim için de geçerlidir. Halkla siyasiler arasında kısa dönemli ve oy temeline dayalı çıkar ilişkisi geçerli olduğundan, halkın ve yönetimin değer yargıları olumsuz bir noktada buluşmuştur. Bu bakımdan doğal kaynakların akılcı, ödünsüz ve uzun dönemli bilinç çerçevesinde kullanımı konusunda “toplumsal ve siyasi irade zayıflığı” ortaya çıkmıştır. Başka bir deyişle, doğal kaynakları kullanırken yapılan yanlışlıkların giderilmesi yolunda ne halkta yeterli bir talep ne de yönetimde yeterli bir hareket vardır. Kuşkusuz demokrasimiz gelişip sivil toplum A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK örgütlerinin etkinlikleri arttıkça ve “bilgi toplumu” niteliği kazanıldıkça bu tablo da değişecektir. türlü canlıyı (Biyo çeşitliliği) koruyan, bitkilendirme konusunda duyarlı ve aktif, çevre koruma bilincine sahip, tutum ve davranışları ile örnek, sorumlu vatandaşlık bilinci gelişmiş bireylerden oluşması hedeflenmektedir. Bilgi toplumu olabilmenin en önemli unsuru, kuşkusuz olarak eğitimdir. Çünkü bu, temelde insanın doğaya bakışı, doğayla olan ilişkisi kısacası yaşam tarzı ile doğrudan ilgilidir. Bu yönde gerekli olabilecek tutum ve davranış değişikleri ise, ancak sistemli ve etkili bir eğitim desteği ile çabuklaştırılabilir ve gerçekleştirilebilir. Kırsal kesimin örgütlendirilmesi ve örgüt bilincinin geliştirilmesi, mevcut çiftçi örgütlerinin kurumsal yapılarının güçlendirilmesi için de TEMA amaçları doğrultusunda eğitim çalışmaları yapılacaktır. TEMA Vakfı’nda eğitimin hedefi; erozyon, çoraklaşma, çölleşme ve yanlış arazi kullanımının sebep ve sonuçları, alınacak önlemler, toprağın ve doğal varlıkların korunması hususlarında baskı grubu oluşturacak bilinçli ve güçlü bir kamuoyu oluşturmaktır. Bu bilinçli toplumun; toprağın değerini bilen ve koruyan, ormanlar, meralar ve tarım önemini bilen ve onları koruyan, erozyon, çoraklaşma, çölleşme, yanlış arazi kullanımı ve bunların doğuracağı olumsuz sonuçlar konusunda bilgili, her 1. Eğitim Stratejisi; eğitim hedefine ulaşmada elde mevcut ve elde edilmesi mümkün tüm kaynakları uygun, sistemli ve etkili bir biçimde kullanma prensibine dayanmaktadır. Vakıf, bu doğrultuda, eğitim etkinlikleri düzenleyerek, çeşitli kurum ve kuruluşlarla eğitim işbirlikleri yaparak, bunları yayınlar ve eğitim materyali geliştirerek destekler. Sorular 1-TEMA vakfına göre çevre sorunlarının nedenleri nelerdir? 2- TEMA çevre sorunlarından kimi sorumlu tutuyor? 3- Parçaya göre çevrenin korunmasında eğitimin nasıl bir katkısı olur? 4-TEMA vakfı neleri amaçlıyor ? 5-TEMA vakfının eğitim stratejisi nedir ? 2. Hepimiz katkıda bulunabiliriz. ÇEVREYİ TEKNOLOJİ İLE KORUMAK Sağlıklı alışkanlıklar kazanarak doğayı nasıl koruyacağımızı biliyoruz: Isıtıcıları kontrol etmek, televizyon ve elektronik aletleri açıp kapatma düğmesinden kapatmak, banyo değil duş yapmak, lavaboyu doldurarak bulaşık yıkamak. Şimdi de eko-teknolojinin yardımıyla ne gibi kolaylıklar elde ettiğimizi görelim. Akıllı sayaçlar: Elektrikten tasarruf yapmaya yardım ediyor. Hareketli ekranı ve alarmı sayesinde belirlenen enerji kullanımını aşma durumunda, bizi uyarıyor. Mini hava enerjisi: Ekolojik elektrik enerjisi elde etmeye yarıyor. Bahçe ve terasta kurulabilir. Hava ile çalışıyor. 100Kw’a kadar elektrik üretiyor. Güneşle pişirme: Güneş ocakları yalnızca güneş ışınlarını enerji kaynağı olarak kullanıyor. 3 kg yiyecek alıyor, hareketli ve dayanıklıdır. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 65 Cep bisiklet: Katlanabilir özelliği ile herhangi bir yerde saklanabilecek bir bisiklet. Katlanabilir ve sırt çantasında taşınabilir. İzolasyon kağıdı: Duvarlara ve herhangi bir boşluğa yerleştirilecek gazete kağıdından üretilen bir izolasyon şeklidir. Sıcağı, soğuğu ve gürültüyü engeller, ucuzdur ve enerji tasarrufu yapar. Filtreli su: Pazarlarda çeşitli boyutlarda filtreler satılıyor. Bu aletle su temizlenerek içilebilecek duruma getiriliyor. Cep güneş enerjisi: Hareketli, değişebilen, taşınır cep güneş enerjisi. Kameralarda ve mp3'lerde kullanılıyor. Fosfatsız deterjan: Fosfat yerine bitkisel maddeler kullanılarak üretiliyor. Bulaşık yıkamak için kullanılır, suyun kirliliğini azaltır. 3. a) Parçada geçen aşağıdaki tümceleri İngilizceye çeviriniz • Hareketli ekranı ve alarmı sayesinde belirlenen enerji kullanımını aşma durumunda bizi uyarıyor. • Güneş enerjili ocaklar yalnızca güneş ışınlarını enerji kaynağı olarak kullanıyor. • Sıcağı soğuğu ve gürültüyü engelleyen ucuz ve enerji tasarrufu yapan bir izolasyon. • Katlanabilir özelliği ile herhangi bir yerde saklanabilecek bir bisiklet. b) Metinden bulacağınız sözcüklerle boşlukları doldurunuz • Cep telefonumun güneş enerjisiyle çalışan bir . . . . . . . . . . . . . . çalışması harika bir fikir. • Dönüşümlü gazete kağıtları evimizde . . . . . . . . . . . . . . . . . için kullanılabilir. • Bazıları evinin çatısına . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . yerleştirerek kendi enerjisini üretiyor • Cemile’nin kullandığı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . enerjili ocak benimkinden daha yavaş. c) Sorulara yanıt veriniz Kömür veya petrol gibi fosil yakıtlarının yanması sonucu, daima CO2 (Karbondioksit) oluşur. Yapılan ölçümler milyonlarca yıldır 180-280 ppm arasında değişen CO2 seviyesinin günümüzde 360 ppm seviyesine çıktığını göstermektedir. Karbondioksit diğer sera gazlarına göre %55'lik bir oranla, doğal sıcaklık dengelerinin bozulmasında en büyük etkiyi yaparak küresel ısınmaya neden olmaktadır. Küresel ısınmanın oluşumunda Sera Etkisi'nin rolü büyüktür. "Sera Etkisi"ni, güneşten gelen kısa-dalga ışınlarının geçmesine izin veren gaz tabakasının, dünya üzerinden yansıyan uzun-dalga ışınlarının büyük bir kısmını tutması sonucu meydana gelen atmosferik dengesizlik olarak kısaca açıklayabiliriz. Atmosfere atılan diğer sera gazları ise CO, SO2, NOx gibi zehirli gazlar ve radyoaktif maddelerdir. Termik santrallerde, sanayide ve binalarda yakıt olarak kömür kullanıldığında, bu kirlilik etmenlerinin yanı sıra kül de açığa çıkar. Kül civa, kurşun, arsenik ve kadmiyum içermesi nedeniyle yüksek oranda kirletici etkiye sahiptir. Fosil yakıtların bu şekilde kullanılmaya devam edilmesi durumunda, aşırı kuraklık, deniz seviyesinde yükselme sonucu su baskınları, fırtınalar ve ultraviyolenin artması gibi küresel değişmeler sonucu, doğanın ekolojik dengesinin bozulması kaçınılmazdır. Sorular 1- Hangi gazlar küresel ısınmayı arttırıyor? 2- “Sera etkisi” nedir? 3- Üç radyoaktif ve zehirli gaz ismi veriniz. 4- Fosil yakıtlarının kullanımı nelere yol açıyor? 4. Plastik torbalarla ilgili bir sunum hazırlarken aşağıdaki önemli noktalara vurgu yapınız. • Problem • İstatistikler • Çevre bilinci 66 • 5. • Alternatifler • Kampanyalar • Tüketim ve kâr A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK “ Gezegenimizi kurtarmak için birey olarak yapılabilecek çok şey vardır” başlığı olan 250 sözcüklük bir kompozisyon yazınız. Aşağıdaki küresel hedefleri önem sırasına göre arkadaşınızla beraber sıraya koyunuz Küresel bir sorumluluk: • CO2 emisyonunu düşürmek • Sürdürebilinir ekonomik gelişmeyi güçlendirmek • Çevre ile ilgili eğitim kampanyaları düzenlemek • Temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarını arttırmak • Atıkları ortadan kaldırmak için çevre koruyucu metotlar bulmak • Halkı geri dönüşümü kullanmaya alıştırmak • Atmosfer kirliliğini kontrol etmek • Kiyoto protokolünü yerine getirmek • Enerji tasarrufu • Yok olmakta olan canlıları kurtarmak • Çevreyi korumak için kanunlar çıkarmak • Gereksiz su kullanımına son vermek • Yasaklara uymayan ülkelere ceza vermek Sözcükler / Vocabulary Küresel Boyut Veriler Uydu İzleme Ormansızlaştırma Değerlendirme Barınak Mahzen Atık Ağaç sömürüsü Önlemek Kesmek Tahıl Depozit global diamention Figures satelite invigilate deforestation valuation shalter storage waste timber industry to avoid cutting down wheat deposit Ormansızlaştırma Ormansızlaştırma ve bu olayın küresel boyutu incelenirken temel iki sorun vardır. Birincisi çeşitli ülkelerin hükümetlerince sağlanan veriler birkaç yıl öncesine ait olabilmekte ve ormansızlaştırılan alanlar küçük gösterilmektedir. Uydudan izleme yöntemi ile daha iyi sonuçlar alınabilir. 1980’lerde Borneo adasında çok korkunç bir yangının yol açtığı hasar, uydu fotoğraflarıyla ölçüldü. Kurak mevsimde tarla açmak için ormanın yakılmasıyla başladığı anlaşılan bu yangın, yaklaşık 35 bin kilometrekarelik alanı yok etmişti. Değerlendirme yapılırken karşılaşılan ikinci sorun ise ormansızlaştırmanın çok boyutlu etkileriyle ilgilidir: toprak erozyonunun artması, verimliliğin azalması, bitki örtüsü ve hayvan kaybı gibi yöresel etkiler. Yanda görmekte olduğunuz grafikte ormansızlaştırma döngüsü çok güzel bir biçimde açıklanmaktadır. Sorular 1- Ormansızlaştırmanın iki sorununu yazınız. 2- 1980’deki yangında ne kadarlık orman yandı? 3- Ormansızlaştırmanın ne gibi sonuçları oluyor? A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 67 Toprak Erozyonu ve Toprağın Verimsizleşmesi Ormanların azalmasının en dolaysız sonucu, toprak aşınmasındaki hızlanmadır. Bu aşınma (erozyon), toprak yüzeyinin derecikler halinde oyularak harap olmasına yol açmakta ve yöredeki akarsuların tortu yükünü de büyük ölçüde artırarak bu akarsuların set oluşumları ile tıkanmasına sebep olur. Ormanın açılmasından sonra, toprağa süzülen su azalır. Bu durum yüzeyden su akışını hızlandırır. Aşınıp taşınan tortu ve su hızla aynı anda, tortuyla tıkanmış ırmağa taşınarak, ırmağın taşmasına neden olur. Dolayısıyla su taşkınlıklarında artış beklenmelidir. Dik yamaçlardaki ormanlar kesilirse, sık toprak kaymaları olur. Dünyanın çeşitli bölgelerinden elde edilen veriler; orman alanlarının yok edilmesiyle erozyonun kolayca yüz kat, hatta daha fazla arttığı saptanmıştır. Topraktaki organik maddelerle diğer besin değerleri hızla yok olur. Bu da ürün azalmasına neden olmaktadır. Kurak bölgelerde, aşırı otlatmada dağınık bitki örtüsünü yok ederek aynı şekilde toprağın aşınmasına ve veriminin düşmesine sebep olur. Paragrafı okuduktan sonra tümcelerin doğrusunu yazınız 1Ormanın açılmasından sonra, toprağa süzülen su artar. 2Dik yamaçlardaki ormanlar kesilirse, toprak kaymaları azalır. 3Dünyanın çeşitli bölgelerinden elde edilen veriler; orman alanlarının yok edilmesiyle erozyonun kolayca yüz kat hatta daha fazla azaldığı saptanmıştır. Aşağıdaki paragrafı İngilizceye çeviriniz Yöresel Bitki Örtüsü ve Canlı Hayvan Kaybı Tropikal ormanlardan, kerestenin yanı sıra yağ, sakız, kauçuk, elyaf, reçine ve terebetentin gibi ürünler de elde edilir. Bu ormanlar, birçok meyve ve süs bitkisinin de kaynağıdır. Tropikal ormanlardaki türlerin birçoğu gerektiği gibi incelenmemiştir. Hatta keşfedilmeyi bekleyen türler vardır. Bilinen türlerin bazıları son derece önemlidir. Örnek verecek olursak, lösemi ve gebeliği önleyici hapların bazı bileşenleri bu bölgelerde yetişir. Hatta yeşil melezleme çalışmalarında kullanılmaktadır. Bu bölgeler aynı zamanda çok sayıda hayvanında yuvasıdır. Bu yüzden hızla azalan bu bölgeler mutlaka korunmalıdır. Aşağıdaki metni okuduktan sonra doğru olana (D), yanlış olana (Y) harfi koyunuz. Ve Daha Büyük Ölçekli Sorunlar… Küresel ve uzun süreli sonuçları henüz açık olarak anlaşılamamıştır. Ortaya çıkan bazı sonuçlar korkutmaktadır. Orman kaybı, toprağın nemini azaltır; bölgedeki yağış miktarının azalmasına yol açacağından yöredeki akarsuların debilerinde de değişiklikler olacağı biliniyor. Orman bakımından yoksul kalan arazinin yüzeyi, aldığı güneş enerjisinin daha büyük bir bölümünü yeniden atmosfere yansıtır. Bu da yağış düzeyinde küresel ölçekli değişikliklere sebep olabilir. Dünya iklimindeki en büyük değişmenin, yangınlar ve ormansızlaştırma nedeniyle atmosferde karbondioksit artışından ortaya çıkacağı sanılmaktadır. Küresel çaptaki böyle bir artış, sıcaklığın tüm dünyada yükselmesine neden olabilecek ölçüdeki ışıl kızılaltı ışınımı (termik enfraruj radyasyonu) soğumaya yetecek kadar karbondioksitin atmosferde birikmesini sağlayabilir. Bu olaya sera etkisi denmektedir. Bu durum, Antarktika ve Grönland’daki buz katmanlarının erimesiyle birlikte dünyanın alçak kıyı bölgelerinin su baskınına uğramasına neden olabilecektir. Uzmanlar arasında bu öngörü konusunda belirsizlikler olsa da bu olasılığa dikkat etmek durumundayız. Küresel yağış biçimlerinde bile değişiklikler olabilir. Bu da tarımsal alanlarda değişime neden olacaktır. 68 • 1- Orman bakımından yoksul kalan arazinin yüzeyi, aldığı güneş enerjisinin daha büyük bir bölümünü yeniden atmosfere yansıtmıyor. 2- Küresel ve uzun süreli sonuçları henüz açık olarak anlaşılamamıştır. 3- Dünya iklimindeki en büyük değişmenin, yangın yoluyla ormansızlaştırma nedeniyle atmosferde karbondioksit artışından ortaya çıkacağı. 4- Antarktika ve Grönland’daki buz katmanlarının erimesiyle birlikte dünyanın alçak kıyı bölgelerinin su baskınına uğramasına neden olmayabilir. 5- Orman kaybı, toprağın nemini azaltır; bölgedeki yağış miktarının azalmasına yol açacağından yöredeki akarsuların debilerinde de değişiklikler olacağı bilinmiyor. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK Aşağıdaki metni bir arkadaşınız size okusun. Dinledikten sonra boşlukları doldurunuz Karadeniz Ormanları Karadeniz Bölgesi, ağaç ve orman bakımından en zengin bölgemizdir. Bölge boyunca uzanan ve kıyıya paralel olan Kuzey Anadolu Dağları, 30 – 40 çeşit farklı ağaç cinsine ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca Karadeniz bölgesinde birçok farklı cins bitki de yetişmektedir. Karadeniz Bölgesi, Türkiye’nin en yeşil ve oksijen bakımından en zengin bölgesidir. Karadeniz Bölgesinde, yüksekliğin 1000 metreyi geçtiği bölümlerinden başlayıp, 1500 metreye kadar yetişebilen iğne yapraklı ve geniş yapraklı ormanlar bulunmaktadır. Karadeniz Bölgesinde geniş yapraklı ve iğne yapraklı olmak üzere iki çeşit orman bulunmaktadır. Kuzey Anadolu Dağlarının, 1000 metreye kadar olan yamaçlarında, geniş yapraklı ormanlar görülür. Nemli ve ılıman iklim şartlarına uyumlu olan bu ormanlar, Karadeniz Bölgesinin alçak yamaçlarında görülmektedir. Gürgen, Kayın, Yüksek olan Kuzey Anadolu dağlarının, yüksekliği 1300 metreyi geçen bölümlerinde ise, geniş yapraklı ormanlar yerlerini iğne yapraklı ormanlara bırakmaktadır. Bu değişim yüksekliğin artışı ile beraber olup, iklimin sertleşmesi ve iğne yapraklı ormanların sert iklimlere dayanıklı ormanlar olmasına bağlıdır. Meşe, Ihlamur, Karaağaç, Kızılağaç, Akağaç gibi ağaçların bulunduğu bu ormanlar yazın çiçek açıp, kışın çiçek döken orman cinsleridir. 1- Karadeniz Bölgesi, ağaç ve orman bakımından en zengin bölgemizdir. Bölge boyunca uzanan ve kıyıya paralel olan . . . . . . . . . . Dağları, 30 – 40 çeşit farklı ağaç cinsine ev sahipliği yapmaktadır. 2- Karadeniz Bölgesinde, yüksekliğin 1000 metreyi geçtiği bölümlerinden başlayıp, 1500 metreye kadar yetişebilen iğne yapraklı ve geniş . . . . . . . . . . . . ormanlar bulunmaktadır. 3- Bu değişim yüksekliğin artışı ile beraber olup, iklimin sertleşmesi ve iğne yapraklı ormanların sert . . . . . . . . . dayanıklı ormanlar olmasına bağlıdır. Yanıtlar: • Kuzey Anadolu • yapraklı • iklimlere Hangi görüşü doğru görüyorsunuz. Bir dakikalık konuşma hazırlayınız a- Dünyamızın bugün karşılaştığı çevre sorunları insanoğlunun faaliyetlerinden kaynaklanıyor. b- İnsanoğlu yeryüzünü yok edebileceğini düşünüyorsa yanılıyor: Doğa insanın verdiği zararı onaracak güçtedir. Dersi anlama testi 1- Türkçeye çevirin: It’s worth painting the wall. 2- Tümceyi tamamlayınız: Yeryüzünün hidrolik kaynakları tükenebilir: sorumsuzca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3- Gıda sanayisinin denizlerden aşırı deniz ürünleri çıkarmasının sonuçları nelerdir? 4- İngilizceye çeviriniz: Topraktaki organik maddelerle diğer besin değerleri hızla yok oluyor. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 69 KONU: Çevre Kirliliği Sözcükler / Vocabulary yeryüzü doğal çevre denge kirlilik organizma earth natural environment balance pollution oganizm A-Okuma ve yazma / Reading and writing 1- Yanda verilen sözcükleri tümceler içinde kullanınız? 2- Aşağıda verilen sözcüklerle ‘Çevre Nedir?’ adlı okuma parçasındaki boşlukları doldurun. yaşamları, biyolojik, yeryüzünde, çevre, kaynaklı, dengeler, doğal, oluşturmaktadır, İnsanların, sistemi, karşılıklı, bozulmasına, Çevre Nedir? Çevre; 1.…….. ve diğer canlıların 2.……… boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve 3.………. olarak etkileşim içinde bulundukları fiziki, 4.……….sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır. Bir başka ifade ile çevre, bir organizmanın var olduğu ortam yada şartlardır ve 5.………. ilk canlı ile birlikte var olmuştur. Sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesi ancak sağlıklı bir 6.……… ile mümkündür. Bir ilişkiler 7.………. olan çevrenin bozulması ve çevre sorunlarının ortaya çıkması, genellikle insan 8.………… etkenlerin doğal dengeleri bozmasıyla başlamıştır. İnsan yaşamı çeşitli 9.……… üzerine kurulmuştur. İnsanın çevresiyle oluşturduğu 10.………. dengeyi meydana getiren zincirin halkalarında meydana gelen kopmalar, zincirin tümünü etkileyip, bu dengenin 11.…….. ..sebep olmakta ve çevre sorunlarını 12.……………. İnsanların çevre açısından karşı karşıya kaldığı başlıca problemler şöyle özetlenebilir: • Hava, su ve topraklarımızın her geçen gün artan oranlarda kirlenmesi ve önemli bir kısmının kullanılamaz hale gelmesi, • Özellikle büyükşehir ve sanayi bölgelerinin çevre kirliliği sebebiyle yaşanamaz hale gelmesi, • Ozon tabakasının delinmesi, • Yerkürenin giderek ısınması, • Kanser ve benzeri hastalıkların artması, • Doğal kaynakların hızla tüketilmesi. B-Okuma ve konuşma / Reading and speaking 1- Aşağıda verilen metni okuyup soruları yanıtlayın. Çevre Kirliliği Nedir? Bütün canlıların sağlığını olumsuz yönde etkileyen, cansız çevre öğeleri üzerinde yapısal zararlar oluşturan ve niteliklerini bozan yabancı maddelerin; hava, su ve toprağa yoğun bir şekilde karışması olayına çevre kirliliği veya kirlenmesi denir. Diğer bir deyimle “çevre kirliliği, ekosistemlerde doğal dengeyi bozan ve insanlardan kaynaklanan ekolojik zararlardır.” 70 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK Çevre kirliliğinin nedenleri: çeşitli kaynaklardan çıkan katı, sıvı ve gaz halindeki kirletici maddelerin hava, su ve toprakta yüksek oranda birikmesi ile meydana gelmektedir. Başlıca kirlilik çeşitleri ise şunlardır: Hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği, gürültü kirliliği ve radyoaktif kirlilik. Hava Kirliliği Atmosferde toz, duman, gaz, koku ve saf olmayan su buharı şeklinde bulunabilecek kirleticilerin, insanlara, diğer canlılara ve çevreye zarar verebilecek miktarlara yükselmesi,“Hava Kirliliği” olarak nitelenmektedir. Havayı kirleten maddelerin sınır değerleri (havada zararlı olmayacak derecedeki en yüksek değerleri), her ülkenin ilgili kuruluşları tarafından yönetmeliklerle belirlenir. Kirletici maddelerin niteliğine göre, canlılara vereceği zarar, şekil ve dereceleri de değişir. Hava kirliliğine karşı alınabilecek önlemler, kirlilik kaynağına göre (fabrika, termik santral, konutlar, taşıt araçları) çok çeşitlidir. Su Kirliliği İstenmeyen zararlı maddelerin, suyun niteliğini ölçülebilecek oranda bozmalarını sağlayacak miktar ve yoğunlukta suya karışma olayıdır. Konutlar, endüstri kuruluşları, termik santraller, gübreler, kimyasal mücadele ilaçları, tarımsal sanayi atık suları, nükleer santrallerden çıkan sıcak sular ve toprak erozyonu gibi süreçler ve maddeler su kirliliğini meydana getiren başlıca kaynaklardır. Bunların hepsi doğrudan doğruya veya dolaylı olarak canlı ve cansız varlıklara zarar vermektedir. Suların kirlenmesine karşı alınabilecek önlemler iki grupta toplanabilir: 1-Su kullanımında tasarruf sağlayacak önlemler (ev idaresi, tarımsal sulama,sanayide su kullanımı vb). 2-Suları temizleyen teknik önlemler. Birinci gruba giren önlemler, atık kirli su miktarını azaltmayı öngörmektedir. Teknik önlemler ise, suyun kirlenmesini ve kirlenmiş suların arıtılmasını sağlarlar. Toprak Kirliliği “Toprağın verim gücünü düşürecek, optimum toprak özelliklerini bozacak her türlü teknik ve ekolojik baskılar ve olaylar”, toprak kirliliği veya toprak kirlenmesi olarak nitelenir. Toprak kirlenmesi, hava ve suları kirleten maddeler tarafından meydana getirilir. Örneğin, kükürt dioksit oranı yüksek olan bir atmosfer tabakasından geçen yağmur damlacıkları, “asit yağmurları” halinde toprağa gelir. Toprak içine giren bu asitli sular ağaç köklerini, bitkisel ve hayvansal toprak canlılarını zarara uğratır. Toprağın reaksiyonunu etkileyerek besin maddesi dengesini bozar, taban sularını içilmez hale getirir. Aynı şekilde çöp yığınlarından toprağa sızan sular, kirli sulama suları, gübre çözeltileri, radyoaktif maddeler, uçucu küller, toprağı kirleten madde ve kaynaklardır. Toprak kirliliğini önlemek için çok çeşitli teknik, ekolojik ve hukuksal önlemler alınır. Radyoaktif Kirlenme Nükleer enerji santralleri, nükleer silah üreten fabrikalar, radyoaktif madde artıkları radyoaktif kirlenme yaratan başlıca kaynaklardır. Radyoaktif maddeler yaymış oldukları elektronla hava, su, toprak ve bitkilere zarar verir. Radyoaktif maddeye sahip (radyasyonlu) hayvansal ürünler (et, balık, süt, vb.) ve bitkiler, bu zararlı maddeyi besin zinciri ile insanlara ve diğer canlılara taşır. Bunun sonucunda bağışıklık mekanizmasını felce uğratmak, organları zedelemek gibi tedavisi olanak dışı olan hastalıklar meydana getirirler. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 71 C-Aşağıdaki paragrafı İngilizceye çeviriniz. Gürültü Kirliliği “Gürültü Kirliliği” denince, “insanlarda sağlık bakımından geçici bir zaman için veya sürekli olarak zarar meydana getiren sesler” anlaşılır. Gürültü kirliliği yaratan başlıca kaynaklar şunlardır: ulaşım araçları, sanayi kuruluşları, sosyal donatım, eğlence araçları. Gürültü, insanların sinir sistemlerinden, kan dolaşım sistemlerine ve kas gerilimlerine kadar çok çeşitli zararlar meydana getirir. Gürültü zararlarına karşı teknik ve biyolojik önlemler alınabilir. D- Konuşma ve yazma / Speaking and writing practice Alıştırmalar 1- Sınıfta öğretmeninizin oluşturduğu gruplarla aşağıda verilen konular hakkında sözlü fikir alış verişi yapın. Recycling / yeniden dönüşüm nedir, bu sistem yaşadığınız bölgede uygulanmakta mıdır? Uygulamada ne kadar başarılısınız? Çevre kirliliğini önlemek için neler yapabiliriz? sorusunu tartışarak 200 sözcüklük bir kompozisyon yazınız. Yazdığınız kompozisyonu İngilizceye çeviriniz. E- Metne uygun sözcükleri bulunuz. Hava Kirliliği 1.---------------- toz, duman, gaz, koku ve saf olmayan su buharı şeklinde bulunabilecek kirleticilerin, insanlara, diğer canlılara ve çevreye zarar verebilecek miktarlara yükselmesi,“Hava Kirliliği” olarak nitelenmektedir. a- atmosferde b- suda c- dumanda 2. Havayı kirleten maddelerin -------- ------- (havada zararlı olmayacak derecedeki en yüksek değerleri), her ülkenin ilgili kuruluşları tarafından yönetmeliklerle belirlenir. a- çeşitleri b- sınır değerleri c- faydaları 3- Kirletici maddelerin niteliğine göre, canlılara vereceği -------- şekil ve dereceleri de değişir. Hava kirliliğine karşı alınabilecek önlemler, kirlilik kaynağına göre (fabrika, termik santral, konutlar, taşıt araçları) çok çeşitlidir. a-şekil 72 • b- derece A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK c- zarar KONU: Geri Dönüşüm Hazırlık Çalışmaları A. Geri dönüşümün ne anlama geldiğini ve neden önemli olduğunu tartışınız. B. Geri dönüşüm olmazsa dünyamızın ne hale geleceğini tartışınız. C. Geri dönüşümü daha yaygın hale getirmek için neler yapabiliriz? Tartışınız. Geri Dönüşüm Nedir, Neden Önemlidir? Yeniden değerlendirmeye uygun atıkların bir takım fiziksel ve/veya kimyasal işlemlerden geçirilip, ikincil hammaddeye dönüştürülerek, tekrar üretim sürecine dâhil edilmesine geri dönüşüm denir. Başka bir tanımlamayla, herhangi bir şekilde kullanıldıktan sonra, kullanım dışı kalan geri dönüştürülebilir atık malzemelerin, çeşitli geri dönüşüm yöntemleri ile hammadde olarak tekrar üretim süreçlerine kazandırılması olarak tanımlanabilir. Doğal kaynakların sonsuz olmadığı, dikkatlice kullanılmadığı takdirde bir gün bu doğal kaynakların tükeneceği akıldan çıkarılmamalıdır. Bu durumun farkına varan ülke ve üreticiler, kaynak israfını önlemek, ortaya çıkabilecek enerji krizleri ile baş edebilmek için atıkların geri kazanılması ve tekrar kullanılmasının çeşitli yöntemlerini aramış ve geliştirmişlerdir. Geri dönüşümde amaç; kaynakların gereksiz kullanılmasını önlemek ve atıkların kaynağında ayrıştırılması ile birlikte atık çöp miktarının azaltılması olarak düşünülmelidir. Kullanılmış bir kağıdın tekrar kağıt imalatında kullanılması hava kirliliğini %74-94 , su kirliliğini %35 , su kullanımını %45 azaltmaktadır. Bir ton atık kağıdın kağıt hamuruna katılmasıyla, sekiz ağacın kesilmesi önlenebilmektedir. Örnekten de anlaşıldığı gibi geri dönüşüm, çevremizi korumak adına bu güne kadar attığımız en büyük adımlardan biridir. Geri Dönüşüm; 1. Doğal kaynaklarımızın korunmasını sağlar. 2. Enerji tasarrufu sağlamamıza yardım eder. 3. Atık miktarını azaltarak çöp işlemlerinde kolaylık sağlar. 4. Geri dönüşüm geleceğe ve ekonomiye yatırım yapmamıza yardımcı olur. Biliyor musunuz? • Bir pil , bir ton suyu ve 100 metrekare alanı kirletmektedir. • Evlerimizde kullandığımız bitkisel yağlar, atık su kirliliğinin %25 ini oluşturmaktadır. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 73 Geri Dönüşüm Sisteminin Basamakları 1.Atıkların kaynakta ayrı toplanması; Değerlendirilebilir atıklar, oluştukları kaynakta, çöple karışmadan ve kirlenmesine izin verilmeden ayrıştırılarak toplanır. Atıkların diğer çöplerle karışmadan ayrı toplanması, geri dönüşüm basamaklarında zamandan tasarruf sağlayacak, kirlenme önlenerek ayrıca yıkanmasına gerek kalmayacaktır. Böylece sudan da tasarruf sağlanmış olacaktır. 2.Ayrıştırma: Bu işlem, kaynağında ayrı toplanan atıkların cam, metal, plastik ve kağıt olarak ayrılmasını sağlayacaktır. Bu ayrıştırma, değerlendirilecek çöplerin ayrı ayrı geri dönüşüm tesislerine ulaştırılmasını sağlayacaktır. Kaynağında ayrıştırma yapılmadan toplanan çöpler, ana çöp alanlarına taşınıp, bu bölgelerde ayrıştırılarak yeniden değerlendirilme işletmelerine taşınacaktır. Kaynağında ayrıştırma işlemi; zaman, taşıma ve işçilikten tasarruf yapılmasını sağlayacaktır. 3.Değerlendirme: Kullanılmış malzemelerin temizlenip, ayrıştırılarak ekonomiye yeniden kazandırılmasıdır. Böylece kullanılmış malzeme, kimyasal ve fiziksel değişime uğrayıp yeni bir malzeme olarak ekonomiye geri döner. 4.Yeni ürünü ekonomiye kazandırma: Geri dönüştürülen ürünün yeniden kullanıma sunulmasıdır. Geri Dönüştürülebilir Maddeler Şu maddeler geri dönüştürülebilir; • Demir • Çelik • Bakır • Alüminyum • Kurşun • Piller • Kâğıt • Plastik • Kauçuk • Cam • Motor yağları • Atık yağlar • Akümülatörler • Araç lastikleri • Beton • Röntgen filmleri • Elektronik atıklar • Organik atıklar Geri dönüştürülmek üzere kategorilere ayrılmış atıklar: 1 2 3 4 5 - Şişe - Zayıf plastik - Güçlü plastik - Karton - Çeşitli 6 - Konserve 7 - Kâğıt 8 - Polistiren 9 - Cam 10- Pil 11- Metal 12- Organik 13- Tetrapak 14- Dokuma 15- Tuvalet kağıdı? A. Aşağıdaki sözcüklerin anlamlarını bulup, uygun boşluklara yazınız. hammadde atık üretim sonsuz israf kazanmak korumak 1-) Geri dönüşüm için atık maddeler, ikincil...............................ye dönüştürülürler ve çeşitli .............................. yöntemleri ile yeniden kullanılabilir hale getirilirler. 2-) Kaynak .........................ını önlemek, geri dönüşüm ile mümkündür. 74 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK 3-) Atıkları geri ............................ ve tekrar kullanmak için çeşitli yöntemler vardır. 4-) Bir ton ....................kağıdın, kağıt hamuruna karıştırılması sekiz ağacın kesilmesini önler. 5-) Doğal kaynaklar ....................... değildirler, dikkatli kullanmak ve ....................... gerekir, aksi takdirde bir gün hepsinin tükeneceğini unutmamalıyız. B. Altı çizili sözcüklerin eş anlamlısını bulunuz ve daire içine alınız. 1- geri dönüştürülen atıklar a) altın b) toprak c) çöp 2- enerji krizleri a) bunalım b) yangın c) azalma 3- çöp miktarı a) yoğunluğu b) boyu c) şekli 4- çeşitli yöntemler a) renkler b) metotlar c) boylar 5- doğal kaynak a) tabii b) insan yapımı c) yapay C. Aşağıdaki tümceleri okuyunuz ve doğru olanları işaretleyiniz. 1- Atıkların ikincil hammaddeye dönüştürülerek tekrar üretim sürecine dahil edilmesine geri dönüşüm denir. 2- Geri dönüşüm doğaya zararlıdır. 3- Yeni ürünü ekonomiye kazandırma; geri dönüştürülen ürünün yeniden kullanıma sunulmasıdır. D. Makaleyi okuduktan sonra sorulara yanıt veriniz. 1- Geri dönüştürülecek olan maddeler, neden ayrı ayrı toplanmalıdır? 2- Ana çöp alanına taşınan çöpler burada hangi işlemlerden geçerler? 3- Sistemin değerlendirme basamağında malzemeler ne tür değişimlere uğrar? Düşünelim- Tartışalım a) Arkadaşlarınızla geri dönüşüm hakkında bir görüşme yapınız. b) Bir arkadaşınızın geri dönüşüm hakkındaki düşüncelerini yazınız ve kendi düşüncelerinizle karşılaştırınız. c) Geri dönüşüm hakkında kısa bir oyun yazınız ve oynayınız. Aşağıdaki sözcükleri tümce içinde kullanınız. • plastik • çevre kirliliği • organik • ekonomi • ayrıştırma A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 75 ÜNİTE: SPOR KONU: Olimpiyatlar Yazma: 2012 Olimpiyatları sizce başarılı geçti mi? Olimpiyat Britanya’da toplumu ve sizi nasıl etkiledi? 300 sözcüklü bir kompozisyon yazın. Araştırma: Londra 2012 ve Bejing 2008 Olimpiyatları’nda İngiltere’nin spora harcadığı bütçeyi bulun. Bu bütçe karşılığında alınan madalya sayılarını karşılaştırın. İngiltere için bu Olimpitatlardaki ilkleri araştırın. Konuşma: Beş bin ve On bin metrelerde altın madalya alan Mo Farah’ın hayatını öğrenip arkadaşınıza anlatın. 2012 Londra Olimpiyatları'nın madalya sıralamasında ABD 46 altın madalyayla birinci olurken, Çin 38 altınla ikinci oldu. Büyük Britanya ise 29 altın madalyayla üçüncülüğü aldı. Türkiye, 2 altın, 2 gümüş ve 1 bronz madalyayla sıralamada 32'inci oldu. Oyunlar sırasında 44 dünya rekoru, 117 de olimpiyat rekoru kırıldı. Amerikalı yüzücü Michael Phelps de, oyunların en çok madalya kazanan sporcusu ünvanını aldı. Türkiye, olimpiyatlar tarihinde bugüne kadar ancak 87 madalya alabildi. Bunun 5 tanesini alan Aslı, Gamze, Servet, Nur ve Rıza tarihe geçtiler. Görkemli bir başarıdır bu, büyük övgüyü de hakediyor. 76 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK Fakat Türkiye, tesadüfi ve bireysel çabanın sonucu olarak birkaç atlet çıkarmanın ötesine geçmek, madalya listesinde daha yukarılara tırmanmak ve orada kalmak istiyorsa, bunun yolunun sadece uzun soluklu bir sporcu yetiştirme perspektifini oturtmaktan geçtiğini idrak etmeli. 2012 Londra’nın Türkiye için toplam madalya açısından 1988 Seul'den beri en kötü olimpiyat olduğunu gösteriyor. Kalabalık bir kafile ile katılmış olması bu gerçeği değiştirmiyor. Türkiye'de madalyalık atlet, sistemin bir ürünü olarak değil, bireysel çabanın bir sonucu olarak doğuyor. "The world in a city" It was ordinary working people who built the stadiums on time and transport workers and hospitality staff ferried people to and from those venues and catered to their needs. 70 thousands of ordinary volunteered Londoners made the athletes and guests welcome during the Games. It is worth reflecting on what would happen if all of those people chose to withdraw their labour and support. London's bid for the 2012 Games was a marketing triumph. It included a brilliant video, "Sport at Heart", featuring David Beckham and Kelly Holmes running past a series of London landmarks and inspiring ordinary people to imagine what it would be like. The final pitch to the IOC in Singapore was even more impressive. The delegation of 100 included not just "the great and the good" but also 30 Newham schoolchildren from different nationalities. The message was simple: Here you would find "The world in one city", a welcoming host community for every competing country. In addition, the key watchword was "legacy". We were promised that the sporting facilities would be made available for community use after the Games. Proud to be British Never has one been so proud to be British. The 30th Olympiad brought prosperity and pleasure to a downbeat nation. It was a much needed boost for the people of Britain and it really made its citizens proud to be from the British Isles. What an Olympics Britain hosted. A tiny nation off the coast of Europe hosted the biggest party, the World has ever seen. The director of the opening ceremony, Danny Boyle, did himself justice as he choreographed two amazing ceremonies. It really put Britain back on the map and showed off it's amazing culture. The opening ceremony brought together the history of Britain along with fantastic musical geniuses, literature greats and show stopping television personalities. The closing ceremony was a magnificent party. It was on par with the opening as we saw a medley of British music through the ages. Along with greats of British TV and cinema which included Only Fools and Horses and The Italian Job. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metne göre yanıtlayınız. 1. 2. 3. 4. 5. Londra 2012 Olimpiyat Oyunları’ında Türkiye ve Büyük Britanya’nın aldığı madalyalaları bulunuz. Türkiye’nin az madalya alma sebebi nedir? Olimpiyatlarda kaç gönüllü görev aldı? Açılış ve kapanışta neler ön plana çıktı? Danny Boyle kimdir? A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 77 KONU: Dünya Kupası The History of the FIFA World Cup No other sporting event captures the world's imagination like the FIFA World Cup™. Ever since the first tentative competition in Uruguay in 1930, FIFA's flagship has constantly grown in popularity and prestige. A group of visionary French football administrators, led in the 1920s by the innovative Jules Rimet, are credited with the original idea of bringing the world's strongest national football teams together to compete for the title of World Champions. The original gold trophy bore Jules Rimet's name and was contested three times in the 1930s, before the Second World War put a 12-year stop to the competition. When it resumed, the FIFA World Cup rapidly advanced to its undisputed status as the greatest single sporting event of the modern world. Held since 1958 alternately in Europe and the Americas, the World Cup broke new ground with the Executive Committee's decision in May 1996 to select Korea and Japan as co-hosts for the 2002 edition. Since 1930, the 16 tournaments have seen only seven different winners. However, the FIFA World Cup has also been punctuated by dramatic upsets that have helped create footballing history - the United States defeating England in 1950, North Korea's defeat of Italy in 1966, Cameroon's emergence in the 1980s and their opening match defeat of the Argentinean cup-holders in 1990.... Today, the FIFA World Cup holds the entire global public under its spell. An accumulated audience of over 37 billion people watched the France 98 tournament, including approximately 1.3 billion for the final alone, while over 2.7 million people flocked to watch the 64 matches in the French stadia. After all these years and so many changes, however, the main focus of the FIFA World Cup remains the same - the glistening golden trophy, which is the embodiment of every footballer's ambition. Aşağıdaki metni İngilizceden Türkçeye çeviriniz. World Cup 2002 Winner: Brazil Runners-Up: Germany Third: Turkey Fourth: Korea Republic Technical Report Brazil became champions for the fifth time as top scorer Ronaldo exorcised the ghosts of 1998, scoring both goals in the Final against Germany. This was Asia's first FIFA World Cup and both host nations made history by reaching the knockout rounds – Korea Republic going as far as the last four. A tournament of surprises, it opened with France losing to Senegal and closed with Turkey third in the world. 78 • Kore/Japonya 2002 Dünya Kupası Üçüncüsü Türkiye Ulusal Futbol Takımı kadrosu Futbolcuların isimlerini ve hangi takımlardan geldiklerini yazınız. Maç sonuçlarını bulunuz. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK GRAMMAR DİL BİLGİSİ Türkçe AS ve A2 sınavlarında gramer hiçbir şekilde soru olarak sorulmuyor. ‘Aşağıdaki tümcede sıfat hangisidir? Paragraftaki bağlaçları ve zarfları bulunuz’ şeklinde sorular yok. Gramer, sizden, doğru yazı yazma ve doğru konuşma olarak isteniyor. Yazdıklarınızın ve konuştuklarınızın daha zengin, daha doğru ve daha anlamlı olabilmesi elbette gramer bilginizle orantılıdır. Bu yüzden aşağıdaki temel gramer konularına çalışmanızı öneririz. İÇİNDEKİLER 1. Türkçede Zamanlar a. Geçmiş Zaman (di’li geçmiş zaman ve miş’li geçmiş zaman) b. Geniş Zaman c. Gelecek Zaman d. Birleşik Zamanlar (şart ve diğer birleşik zamanlar) e. Devam eden gelecek zaman 2. Adlar ve Adıllar (İsimler ve Zamirler) 3. Tümcenin Öğeleri a. Yüklem (Fiil) b. Özne c. Nesne ç. Dolaylı tümleç, Zarf tümleci, Edat tümleci d. Anlamlarına göre tümceler - olumlu,olumsuz,soru, ünlem, emir, gereklilik ve istem tümceleri 4. Yüklem (Fiil) 5. Sıfat 6. Bağlaçlar (ile, de/da, ve) 1. TÜRKÇEDE BAZI ZAMANLAR GEÇMİŞ ZAMAN / Past Tense Geçmişte yaşanan olayları anlatırken kullanılan zaman dili yapısıdır. Geçmiş zaman kendi içinde di’li geçmiş zaman ve miş’li geçmiş zaman olarak ikiye ayrılır. Di’li geçmiş zaman (görülen geçmiş zaman) genel olarak yaşanılan ya da şahit olunmuş olayları anlatmak için kullanılır. Fiil’in yani eylemi anlatan sözcüğün sonuna du,dü, dı, di gibi bazı ekler eklenerek oluşturulur. Örnekler: Kitap oku-dum. Geçen yaz Bodrum’a git-tik. Dün bize Ayşe gel-di. Babam kız-dı. Kuş öl-dü. Miş’li geçmiş zaman (duyulan geçmiş zaman) di’li geçmiş zamanların dışında kullanılan tüm geçmiş zamanları tanımlar. Emin olunmayan veya anlatılana tanık A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 79 olmadığımız zaman türüdür. Fiilin sonuna -mış, miş, muş,müş ekleri gelir. Örnekler: Annem kek yap-mış. Yeni bir dergi çık-mış. Hakan maçta 3 gol at-mış. Görülen Geçmiş Zaman Türkçe'de herhangi bir zamanın görülen geçmişini "idi" yapar. Ancak bu ekleşebilir de. Örnegin "yazmış idi" yerine "yazmıştı" kullanılabilir. Böyle ekli kullanım günlük yaşamda daha çok kullanılır; ancak yazı dilinde "idi" biçiminde geçebilir. Birleşik Zamanlar Türkçe'de zamanlar çok çesitlidir ve varlıklıdır. Yalnızca bir zaman belirtmek zorunda olmazsınız. Türkçe'de bunun için ek eylem yapısı vardır. Türkçe'de ek eylem dört ayrı çekimlidir. Bunlardan biri ek olarak kullanılan "-dir" diğerleri ise "idi", "imiş", "ise" olmaktadır. Bunların dördü de olmak (İlk Türkçe'de bolmak) anlamına gelen ieyleminden gelir. Bu eylemin İlk Türkçe'de durumu "er-" biçimindedir, zamanla "i-" biçiminde kalmıştır. Türkçe'de ek eylem için "olmak" eylemi kullanılmaz. Çünkü bu eylem, yardımcı eylem olarak kullanılır, bunun yerine "er" eylemi ek eylem olarak kullanılır. Bu yüzden kullanılmaz. Duyulan Geçmiş Zaman Türkçe'de herhangi bir zamanın görülen geçmişini "imiş" yapar. Ancak bu ekleşebilir de. Örnegin "yazmış imiş" yerine "yazmışmış" kullanılabilir. Böyle ekli kullanım günlük yaşamda daha çok kullanılır; ancak yazı dilinde "imiş" biçiminde geçebilir. Şart GENİŞ ZAMAN / Simple Present Tense Geçmişten bu yana süregelen ve gelecektede devam edecek olan, belli aralıklarla tekrar eden olayları yada değişmez doğruları anlatırken kullandığımız anlatım diline geniş zaman deriz. Diğer Birleşik Zamanlar Örnekler: Altı çizilmis olan sözcükler fiilin geniş zaman halidir. Sözcüklerin yalın hali - Güneş her sabah yeniden doğ-ar. .................(doğmak) - Buz sıcakta eri-r.................................................(erimek) - Su 100 directly ısıda kayna-r......................(kaynamak) - Ay, dünyanın etrafında dön-er. .....................(dönmek) c- Aşağıda verilen yalın haldeki sözcüklerin geniş hallerini 3. tekil şahıs kullanımına uygun şekilde karşısına yazınız. Örnek: Gelmek ........Gel-ir Koşmak . . . . . . . . . . . . . . . . Gitmek . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yüzmek . . . . . . . . . . . . . . . . Temizlemek. . . . . . . . . . . . . . Çalışmak . . . . . . . . . . . . . . . . Uçmak . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Geniş Zaman Türkçe'de herhangi bir zamanın genişini (-dir) eki yapar. Türkçe'de herhangi bir zamanın görülen geçmişini "ise" yapar. Ancak bu ekleşebilir de. Örneğin "yazmış ise" yerine "yazmışsa" da kullanılabilir. Böyle ekli kullanım günlük yaşamda daha çok kullanılır. Yazı dilinde "ise" biçiminde geçebilir. Türkçe'de birleşik zamanlı yapan "i-" eyleminin yanında aynı anlamda "ol-" eylemi de görev yapar. Hiçbir zaman "yor" ve "-acak" eklerini almayan "i-" eyleminin bu eksikliğini "ol-" eylemi doldurur. Örnegin "gitmiş iyorlar" yerine "gitmiş oluyorlar" kullanılır. -mış olacak Türkçe'de birleşik zaman yapan "ol-" eyleminin görevlerinden biri "-mış olmak" yapmaktır. Buna göre eylem duyulan geçmiş zamana göre çekimlenir, daha sonra olacak eylemini alır, ki bu yüklem olur, sonra kişi eki koyulur. Future Perfect Tense: Belirtilen gelecek zamandan once yapılmış olacak işlerin anlatımında kullanılır. Örnek: Gizem okuldan dönene kadar ben sofrayı hazırlamış olacağım. Devam eden gelecek zaman / Future continuous tense: Gelecekte sınırlı bir süreyi kapsayacak şekilde devamlılık gösteren işlerin anlatımında kullanılır. Örnek:Yarın saat 4’te toplantıda konuşuyor olacağım. GELECEK ZAMAN / Future Tense -acak – ecek ek şekilleri ile yapılır. Ünsüzden sonra ek doğrudan gelirken, ünlü ile biten eylemlere eklenmezden önce, yardımcı ünsüz gelir. 2. ADLAR (İSİMLER) VE ADILLAR (ZAMİRLER) ADLAR (İSİMLER) Canlı ve cansız bütün varlıkların birer adı vardır. Varlıkları belirtmek için kullanılan sözcüklere isim denmektedir. Ad olan sözcükler, özel adlar ve cins (tür) adlar olmak üzere ikiye ayrılırlar. Özel adlar: Evrende tek olan, tam bir benzeri bulunmayan varlıkları karşılayan adlara denir. 80 • Ülkelerin, şehirlerin, köylerin ve insanların adları, özel adlar grubuna girer. Örnekler: Türkiye, İngiltere, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri Londra, İstanbul, Ankara, Malatya, Berlin Ulupınar Köyü Ali, Fatma, Hatice, Mustafa Özel adların baş harfleri her zaman büyük harf olarak yazılır. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK Örnek: Örnekler: Okullar tatil olunca Ali ve arkadaşları İstanbul’a gidecekler. Özel adların sonuna gelen ekler, kesme (’) işaretiyle ayrılırlar. Ankara’dan Edirne’ye Ayşe’nin Cins adlar: Özel adların dışında kalan, canlı ve cansız varlıkların adları olan sözcükler, cins (tür) adlarıdır. Bu adlar tekil ve çoğul olarak kullanılırlar. Adları çoğul yapmak için sonlarına (ler) veya (lar) eki getirilir. Örnekler: Tekil adlar çocuk ev ağaç Çoğul adlar çocuklar evler ağaçlar ADILLAR (Zamirler) Adların yerini tutan ve adların yerine kullanılan sözcüklerdir. Kişi adılları: Kişi adlarının yerine kullanılan adıllardır. Tekil kişi adılları Ben Sen O Çoğul kişi adılları Biz Siz Onlar Tekil şahıslar/singular: Ben, sen, o; Çoğul şahıslar /plural: biz, siz, onlar. Örnekler: Görüyorum beni okşayan gözlerindeki geceyi. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Zor durumda kaldığında onlar yardım ediyordu. “Bana kucaklarında seni getiriyorlar. Ben de sonra o seni getiriyorum sana.” Mavi denizlerin ötesinde bulacağım seni. Ben senin en çok bana yansımanı sevdim. Bizim buralarda her yıldız kaydığında biri ölür. O, bu davaya yüreğini koymuştu. Sizler bu ülkenin geleceğisiniz. Onun yüreğinde sevgi çiçekleri açardı. Güneş, sadece onun gözlerinde doğardı. Biz her gece uğultularını dinlerdik rüzgarların. UYARI: “O” ve “onlar” zamirleri bir insanı anlatıyorsa kişi zamiri,insan dışındaki bir varlığı anlatıyorsa işaret zamiri olur. NOT: Şahıs zamirleri ile isim tamlaması Not: Siz, (formal) nezaketen 2. Tekil şahıslarda da kullanılır. Tanımadığınız kişiler ve fazla samimi kurulabilir. Bu durumda şahıs zamiri sadece tamlayan olabilir. olmadığınız kişilere seslenirken sen yerine siz denilir. Sen, (informal) samimi olduğunuz kişilere seslenirken kullanılır. İşaret adılları: Nesne adlarının yerine kullanılan Kişi zamiri Onu çöpe atan ondan başkası olamaz. İşaret Zamiri O bu yörede sadece onlar dokur. Bizim atalarımız bu topraklarda bir tarih yazdı Benim denizlerim senin gözlerindir. Akşamı seyredeyim senin bakışlarında. adıllardır. Tekil işaret adılları Bu Şu O A)Kişi (Şahıs) Zamirleri/Personal pronouns: Sadece insan isimlerinin yerini alan zamirlerdir. Çoğul işaret adılları Bunlar Şunlar Onlar UYARI: Şahıs zamirleri kesinlikle iyelik eki almaz. İSMİN DURUMLARI ZAMİRLER - PRONOUNS Dönüşlülük Zamiri/reflexive: “Kendi” zamiridir. Bu zamir, tümcede asıl şahıs zamirinin yerine kullanıldığı gibi,yerine kullanıldığı şahıs zamiriyle de yan yana olabilir. Bu durumda anlatım pekiştirilmiş olur. Bu evi ben temizledim. Bu evi kendim temizledim. Bu evi ben kendim temizledim. (pekiştirilmiş) Yol aldım sevdalarda kendimi bulmak için. Kendini bir de arkadaşının yerine koy. Şu dünyada ne yaparsak kendimize yaparız. Beni çağırmadınız, kalkıp ben kendim geldim. Zamir Nedir – Zamir Çeşitleri: İsimlerin yerine kullanılan sözcüklerdir.Bütün zamirler sıfatlardan farklı olarak isim çekim eki alabilir. B) İşaret (Gösterme) Zamirleri/Demonstrative pronouns: İsimlerin yerini işaret yoluyla alan zamirlerdir. a) Yalın durum: ev, ağaç, masa b) –i durumu: evi, ağacı, masayı c) –e durumu: eve, ağaca, masaya d) –de durumu: evde, ağaçta, masada e) –den durumu: evden, ağaçtan, masadan Topluluk isimleri: ordu, bölük, dizi, sınıf, sürü Küçültme isimleri: -cik, - ceğiz ekleri isimlere küçüklük anlamı katarlar. tepecik, kuşcağız, bebecik, kadıncağız A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 81 Bu, şu, o; bunlar, şunlar, onlar; öteki, beriki, şöyle; böyleleri, öylesi. O, bu yörenin en meşhur yemeğidir. Şunları kimsenin görmeyeceği bir yere koy. Bu, bir büyük şanlı mazinin hatırasıdır. Bunlar her sabah aynı otobüse binerler. Ötekini bilmiyorum ama beriki işin farkında değil. Duvardaki yazıları bu yazdı. NOT: “Böylesi-böyleleri”, “söyleşi-şöyleleri” biçimindeki zamirlere “tarz anlamlı zamirler” de denir. Şöyleleri ham karpuzdur. Ömrümde böylesini görmedim. Böyleleriyle fazla samimi olmayacaksın C) Belgisiz Zamirler/Indefinite pronouns: İsimlerin yerini belirsiz şekilde (kişi,işaret) karşılayan zamirlerdir: Bazıları, kimileri, hiç kimse, kimse; herkes, birkaçı, biri, hepsi; tümü, başkaları; hiçbiri, birçoğu. Bazıları futbol, bazıları basketbol oynar. Hiçbirimiz ondan bu davranışı beklemiyorduk. Kimseye haber vermeden evden ayrıldı. Hiç kimse senin nazını çekmeye mecbur değil. Biri yer, biri bakar kıyamet ondan kopar. Başkalarının ne dediği beni ilgilendirmez. Bu ailede herkes kendi dünyasında yaşıyor. Meclisin aldığı karara birçoğu tepki gösterdi. ne? kim? nereye? kime? hangisi? kaçı? Şu dünyada insan kime güvenebilir ki? Nereye baksam hep seni hatırlıyorum. Bunca zamandır ne konuştunuz? Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Kimdir bana gülen yeşillik balkonundan? Elindeki kitaplardan hangisini aldın? Elindeki makası nereye koyduğunu bilmiyor. D) İlgi Zamiri (-ki): Ek halinde olup kendinden önceki bir sözcüğün yerini tutar. Senin ki can da bizim ki patlıcan mı? Tencerenin dibi kara senin ki benden kara. UYARI: İlgi zamiri olan –ki’yi bağlaç olan ve sıfat yapan –ki ile karıştırılmamalıdır. Evdeki hesap çarsıya uymaz. Şemsiyen yoksa benimkini alabilirsin. Ben ki o gri karmaşadan aldım yağmurlu yüzümü. E) İyelik Zamiri / Possessive pronons: Ek halinde olup üzerine geldiği varlığın hangi şahsa ait olduğunu bildirir. Bunlar aynı zamanda iyelik ekleridir. Mutluluk başınızı bir dost omzuna dayamaktır. Bir gül yaprağıyla örtüldü üstümüz. Sana gül getirdim gönlümün bahçesinden. Ölüm siyah bir tütsü yakıyor gözlerimde. Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner. Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede. Ç) Soru Zamirleri / Interrogative pronouns: İsimlerin yerini soru yoluyla alan zamirlerdir. 3. TÜMCENİN ÖĞELERİ Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine tümce denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz. Bir tümcenin oluşması için en önemli şart, kip ve şahıs bildiren bir unsurun bulunmasıdır. Yani eğer tümce içinde herhangi bir söz, haber veya dilek kiplerinden herhangi biriyle çekimli halde bulunuyorsa o, bir yargı bildiriyor demektir. Yargı bildirmek ise tümce olmanın en önemli koşuludur. Şahıs bildirmek, tümce olmak için her zaman gerekli değildir. Tümcede bulunabilecek öğeler, yüklem, özne, nesne ve tümleçlerdir. Bunların özelliklerinin neler olduğunu şimdi ayrı ayrı görelim. Örneğin; “Biliyorum” sözü “bilmek” eyleminin şimdiki zamanla çekimlendiğini gösteriyor. Öyleyse yargı bildiriyor demektir. Dolayısıyla bir tümcedir. “Biraz önce gelen çocuk, kapıcının kızıydı.” tümcesindeki altı çizili söz isim tamlaması olduğundan; “O, eskiden, yaramaz bir çocuktu.” tümcesindeki altı çizili söz sıfat tamlaması olduğundan birbirinden ayrılmaz ve birlikte yüklem olur. Yüklem Tümcede kip ve zaman bildirerek yargıyı ortaya koyan temel unsurdur. Tek başına tümce özelliği gösterir. Diğer öğeler yüklemin tamamlayıcı öğeleridir. Tümcede yüklemi bulmak için herhangi bir öğeye soru soramayız. Onu çekimli durumda bulunan sözcüklerden anlarız. 82 • Özne Tümcede yüklemin bildirdiği işi, hareketi yapan ya da oluş içinde bulunan öğedir. Tümcenin temel öğesidir. Ancak her tümcede bulunmak zorunda değildir. Tümcede özneyi bulmak için yükleme “kim” ve “ne” sorularını sorarız. Ancak özellikle “ne” sorusu, nesneyi bulmak A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK için de sorulduğundan, biz özne sorusunu yükleme değişik biçimde sorarız. Örneğin; “Öğretmen soruyu bana sordu.” tümcesinde “sordu” yüklemdir. Özneyi bulmak için yükleme “Soran kim?” diye soruyoruz. Yanıt olarak “Öğretmen” geliyor. Öyleyse tümcenin öznesi bu sözcüktür. Tümcede özne yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi, açık olarak verilebileceği gibi, yüklemin çekiminden de çıkarılabilir. Tümcede olmayan, yüklemdeki şahıs eklerinden anlaşılan bu tür öznelere “gizli özne” adı verilir. “Sana bu kitabı iki günlüğüne verebilirim.” tümcesinin yüklemi “verebilirim” sözüdür. Özneyi bulmak için “Veren kim?” diye soruyoruz, “Ben” cevabı geliyor; ancak bu söz tümcede yok, biz bunu yüklemin bildirdiği şahıstan çıkarıyoruz. Öyleyse bu tümcenin öznesi gizli öznedir. Bu özne tümcede var olan öğelerden biri sayılmaz. Yani “Geldim.” tümcesinde öznenin “ben” olduğu görülse bile bu tümce sadece yüklemden oluşmuş sayılır. Her tümcede özne bulunmaz. Yani eylemi yapan bazen belli değildir. “Kasabaya bu yoldan gidilmez.” tümcesinde “Gidilmeyen ne, gidilmeyen kim?” gibi sorulara yanıt alınmaz. Öyleyse tümcenin öznesi yoktur. Nesne Tümcede yüklemin bildirdiği işten etkilenen öğedir. Yükleme sorulan “kimi, neyi, ne” sorularına yanıt verir. Nesneler hal ekini alıp almamalarına göre iki grupta incelenir. 1. Belirtili Nesne “Sizinle ancak yaza görüşürüz.” tümcesinde altı çizili sözcük de “-e” hal ekini almıştır. Ancak bu öğeyi bulmak için yükleme “ne zaman” sorusunu soruyoruz. Görüldüğü gibi soru hal eki almadan soruluyor. Öyleyse bu, “-e” hal eki almış olmasına rağmen dolaylı tümleç değildir. “Kimseye sormadan dışarı çıktı.” tümcesinde ise altı çizili öğeyi bulmak için yükleme “nereye” sorusunu soruyoruz. Bu durumda soru, “-e” hal eki almış, ancak “dışarı” sözü aynı eki almamış. Öyleyse buna da dolaylı tümleç diyemeyiz. Görüldüğü gibi sorular ve yanıtların aynı ekleri alması koşulu, birbiriyle karışan öğeleri ayırt etmemizi sağlıyor. Aynı durumu “-de” ve “-den” eklerinde de görebiliriz. “Beni sınıfta iki saattir bekliyormuş.” tümcesindeki altı çizili öğeyi yanıt olarak almak için, yükleme “nerede” sorusunu soruyoruz. Öyleyse bu öğe dolaylı tümleçtir. “Hepimiz iki saattir ayakta bekliyoruz.” tümcesinde ise altı çizili öğeyi bulabilmek için yükleme “nasıl” sorusunu sormamız gerekiyor. Görüldüğü gibi soru “-de” ekiyle sorulmamış. Demek ki öğe dolaylı tümleç değil. Zarf Tümleci Yüklemin zamanını, durumunu, miktarını, yönünü, koşulunu vb. bildiren öğelerdir. Bunların her biri değişik bir soruyla bulunur. “Hava kararmadan köye inmeliyiz.” tümcesindeki altı çizili zarf “ne zaman”; “Dosta düşmana muhtaç olmadan yaşamalıyız.” tümcesinde altı çizili zarf “nasıl”; Nesne görevinde bulunan söz, “-i” hal ekini almışsa, nesneye belirtili nesne denir. “Aldığı notlar şaşılacak kadar yüksekti.” tümcesindeki altı çizili zarf “ne kadar”; “Çiçekleri annesine verdi.” tümcesinde “Çiçekleri” nesnesi “-i” hal eki aldığından belirtili nesnedir. “Tek bir söz bile söylemeden içeri girdi.” tümcesindeki altı çizili zarf “nereye”; 2. Belirtisiz Nesne “Zamanımız kalırsa bir örnek daha çözeriz.” Nesne görevinde bulunan söz “-i” hal ekini almamışsa nesne, belirtisiz nesnedir. “Annesi için çiçek topladı.”tümcesinde “çiçek” nesnesi bu eki almamış ve belirtisiz nesne olmuştur. Dolaylı Tümleç Yüklemin yöneldiği, bulunduğu, çıktığı yeri gösteren öğedir. Yükleme sorulan “-e”, “-de” ve “-den” hal eklerini alan sorulara aynı ekleri alarak yanıt veren sözcük ya da söz öbekleri dolaylı tümleç görevinde bulunur. Soruların ve yanıtların aynı ekleri alması zorunluluğu bunun diğer öğelerle karışmasına engel olur. Bunu örneklerle açıklayalım. “Elindeki kitap ve defterleri bana verdi.” tümcesinde altı çizili öğeyi bulabilmek için yükleme “kime” sorusunu soruyoruz. Soru da yanıt da aynı eki almış. Öyleyse “bana” sözü dolaylı tümleçtir. tümcesindeki altı çizili zarf “hangi takdirde” sorularına yanıt vermişlerdir. Yükleme sorulan bu sorulara yanıt veren öğeler daima zarftır. Ancak burada “nereye” sorusuna dikkat etmeliyiz. Dolaylı tümleç konusunda da söylemiştik, bu soru dolaylı tümleci de buldurur. Ancak cevabın da aynı eki alması gerekir. Örnekteki “içeri” sözü ise bu eki almamıştır. Bu özelliği, yani hal eki almadan yön bildirme özelliğini yer-yön zarfları gösterir. Tümceyi öğelerine ayırırken dikkat edilmesi gereken bir husus, azlık – çokluk zarflarının kullanımıdır. “O, çok çalışkan bir öğrencidir.” tümcesinde yüklem, altı çizili sözün tamamıdır. Çünkü “öğrenci” isimdir, “çalışkan” öğrencinin sıfatıdır. “çok” da çalışkan sıfatının zarfıdır. Dolayısıyla, “çok çalışkan bir öğrenci” sıfat tamlaması olduğundan bunlar birbirinden ayrılmaz. Oysa biz aynı tümceyi; “O, çok çalışkandır.” A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 83 şeklinde kullansak, “çalışkandır” yüklem “çok” zarf tümleci olacaktır. Kısaca adlaşmış sıfatlar yüklem olduğunda, onun derecesini bildiren zarflar zarf tümleci olur. Çıkmış soruların birinde, NOT-1: Bir tümcenin yükleminde olumsuzluk bildiren ek ya da sözcük yoksa tümce biçimce olumludur.Bir tümcenin yükleminde olumsuzluk bildiren ek ya da sözcük varsa tümce biçimce olumsuzdur. * Yarın size geliyoruz (Biçiminde ve anlamca olumlu) * Yarin size gelmiyoruz (Biçiminde ve anlamca olumsuz) “Kafesteki kuşların tüyleri, şaşılacak kadar parlaktı.” tümcesi verilmiş ve “şaşılacak kadar” öğesine zarf tümleci denmiştir. Edat Tümleci NOT-2: Biçimde olumlu her tümce, anlamca olumlu olmayabilir. * Haydi bu işi yapabilirsen yap (yapamazsın ) (Biçimce olumlu, anlamca olumsuz tümce) * Gel de bu isin içinden çık (Çıkamazsın) (Biçimce olumlu, anlamca olumsuz) * Ne arayanım var ne de soranım (yok) (Biçimce olumlu, anlamca olumsuz) Çıkmış sorularda, seçeneklerde bile olsa, edat tümleci adının geçtiği görülmemiştir. Ancak bazı soruların çözümünde yardımcı olduğu söylenebilir. Eğer seçeneklerde “edat tümleci” adı geçmiyorsa, siz “edat tümleci” olarak gördüğünüz söz öbeklerine zarf tümleci de diyebilirsiniz. Yüklemin ne ile, kimin ile, hangi amaçla, yapıldığını gösteren söz öbeklerine edat tümleci denir. NOT-3: Bir tümcede olumsuzluk bildiren ek ya da sözcük tekse, o tümce biçimce de anlamca da olumsuzdur. Bir tümcede olumsuzluk bildiren ek ya da sözcük iki tane ise o tümce biçimce olumsuz, anlamca olumludur. * Hala yanıma gelmiş değil (gelmemiş) (Biçimce ve anlamca olumsuz tümce) * Böyle yapmayın (Biçimce ve anlamca olumsuz tümce) * Seni sevmiyor değilim (seviyorum) (Biçimce olumsuz, anlamla olumlu) “O, bütün yazılarını, dolma kalemle yazar.” “Bu araştırmayı arkadaşlarıyla yapmış.” “Bu yemekleri sizin için hazırladım.” tümcelerindeki altı çizili söz öbekleri edat tümleci sayılır. Tümce içinde her söz, tümcenin bir öğesi durumunda değildir. Yükleme sorulan sorulara yanıt vermeyen söz veya söz öbekleri tümce dışı unsur sayılır. Örneğin aşağıdaki tümceyi öğelerine ayıralım. “Ahmet, sana defalarca geç kalmamanı söylemedim mi?” Dolaylı T. Zarf Nesne Yüklem c)Soru Tümcesi : Görüldüğü gibi “Ahmet” sözü tümcede yükleme sorulan herhangi bir soruya yanıt vermiyor yani tümce dışı unsurdur. Bir duygu veya düşünceyi soru yoluyla açıklayan tümcelere soru tümcesi denir. Anlamlarına Göre Tümceler: a)Olumlu Tümce : Yüklemin bildirdiği eylemin yapıldığını, gerçekleştiğini ya da gerçekleşebileceğini belirten tümceler olumludur. Dilimizdeki isim ve fiil soylu sözcüklerin hepsi olumludur. Bunlar bazı eklerle ya da sözcüklerle olumsuz biçime sokulur. * O günler çok güzeldi (olumlu isim tümcesi ) * Hep seni bekledim (olumlu fiil tümcesi) * Kalbimi çalan buydu (olumlu isim tümcesi) b) Olumsuz Tümce: Yüklemin bildirdiği isin gerçekleşmediğini anlatan tümceler olumsuzdur. Olumlu isim tümcesi yok, değil, ya da siz ekiyle olumsuz yapılır. * Kapını çalan bendim (olumlu isim tümcesi) * Kapını çalan ben değildim (olumsuz isim tümcesi) * O, çok güçlüydü (olumlu isim tümcesi) * O, çok güçsüzdü (olumsuz isim tümcesi) * Eve gelmiş (olumlu fiil tümcesi) * Eve gelmemiş (olumsuz fiil tümcesi) 84 • Dilimizde soru anlamı soru sıfatıyla, soru zamiriyle, soru zarfıyla veya soru edatıyla sağlanabilir. * Dün beni arayan sen miydin? (soru anlamı soru edatıyla sağlanmış.) * Bize ne zaman geleceksin? (soru anlamı soru zarfıyla sağlanmış) * Bana ne aldın? (soru anlamı soru zamiriyle sağlanmış) * Hangi okulda çalışıyorsun? (soru anlamı soru sıfatıyla sağlanmış) Soru tümceleri gerçek ve sözde soru tümcesi olmak üzere iki gurupta incelenebilir. Gerçek soru tümceleri mutlaka yanıt gerektirirken sözde soru tümceleri gerektirmez. * Okula neden gelmedin? (Gerçek soru tümcesi ) * Dersi anlıyor musunuz?(Gerçek soru tümcesi) * Beni soran kim? (Gerçek soru tümcesi) * Hiç üzülmez olur muyum? (sözde soru tümcesi) * Onu ben mi dövmüşüm? (sözde soru tümcesi) * bu kitabi bana verir misin? (sözde soru tümcesi) ç) Ünlem Tümcesi : Özlem, sevinç, heyecan, korku, üzüntü, onaylama… gibi A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK değişik duygular anlatan tümcelere denir. * Eyvah, ne yer ne yar kaldı! * Neydi o güzellik öyle! * Süper bir is buldum! NOT-2: Yüklemi emir kipiyle çekimlenmiş tümcelerden bazıları emir anlamını yitirerek rica, hatırlatma, dilek …anlamları taşıyabilir. * Sağlık olsun * Allah kazadan korusun * Kusurumuzu hoşgörün * Sen ona bakma d) Emir (Buyruk) Tümcesi: Yüklemi emir kipiyle çekimlenmiş tümcelere emir tümcesi denir f)Gereklilik Tümcesi : Emir kipinin 1.tekil ve 2. çoğul çekimleri yoktur. Yüklemi gereklilik kipiyle (-malı-meli ) çekimlenmiş tümcelere gereklilik tümcesi denir. Eylemin yaplması gerektiğini anlatır. * Soruları hızlı çözmelisiniz Emir kipinin çekimi şöyledir: (Ben) --- (biz) --- (sen) yap (siz) yapın, yapınız (o) yapsın (onlar) yapsınlar Not :Bazı tümcelerde yüklem gereklilik kipiyle çekimlenmediği halde, gereklilik anlamı bulunabilir. * Bol bol paragraf çözmeniz gerek (çözmelisiniz) * Onu görmem icap ediyor (görmeliyim) * Oraya gitme * Derse zamanında giriniz * Buraya gelsinler * Şuraya otur g) İstek Tümcesi : NOT-1: – acak, - ecek ekiyle çekimlenmiş bazı fiiller emir anlamı taşıyabilir. * Bu kitabı okuyacaksın (oku) * Hemen yanıma geleceksin. (gel) Yüklemi istek kipiyle (-e-a-ayim-alim) çekimlenmiş tümcelere denir. * Biraz meyve alayım * Kapıyı açık bırakmayasın * Haydi biraz gezelim 4. YÜKLEM (FİİL) –VERB– NEDİR? Fiil tümce içinde yapılan eylemi anlatan sözcüktür. Bilim alanında tür adı: sürüngenler, tırnaksılar. Deyimleşmiş olarak: İyi günler! İyi tatiller. Örnek: Kedi masanın üstüne sıçradı. Yukarı örnekte verilen sıçradı sözcüğü fiildir. Fiiller, tümce içinde ne yaptı? sorusuna yanıt veren sözcüklerdir ve sonlarına aldıkları eklerle eylemi yapan şahıs ve eylemin ne zaman yapıldığı konusunda da bilgi verirler. Örneğin, yukarıda verilen örnekte fiilin yalın hali sıçramak’tır. Fiilin kökü sıçra - dır, eylemin di-li geçmiş zamanda ve üçüncü tekil şahıs tarafından yapıldığını belirten ek ise dı ekidir. Sıçradım, sıçradın, sıçradı, sıçradık, sıçradınız, sıçradılar Çoğul Eki (lar, ler) Çoğul eki, önüne sayı sıfatı veya çokluk bildiren bir sözcük almış olan isimlerden sonra kullanılmaz; fakat kalıplaşmış bazı kullanımlarda, yer ve şahıs adlarında bu kuralın dışına çıkılmıştır. Kırk Haramiler, Yedi Cüceler, Dört Silahşörler, Beş Evler. Çoğul eki, çokluk anlamı dışında şu alam özelliklerini de taşır: Seslenme: Ordular! Gençler! Arkadaşlar! Topluluk, devlet, aile : Ayşeler, Osmanlılar, Almanlar, bizler, teyzemler. Saygı, nezaket: Vali Beyler, Mustafa Kemaller. Soru Eki (mı, mi, mu, mü) Soru eki, kimlerin bütün çeşidi ve çekiminde, kendisinden önceki sözcüklerden ayrı; kendisinden sonraki ekle bitişik yazılır. Ayrı yazım kuralı, bu ekin soru anlamı taşımadığı durumlarda da geçerlidir. Bahar geldi mi? Akşam oldu mu yollar tenhalaşır, kent sessizleşir. Yaz geldi mi, yollarda bir telaştır başlar. Vurgusuz olan bu ek, tonlamaya bağlı olarak sözcüğe soru dışında farklı anlamlar katar. Şaşırma: Sen de mi Brütüs? Rica: Bir tane daha alabilir miyim? Emir: Lütfen susar mısınız? Fiili Çekim Ekleri Fiili çekim ekleri, isimlerle filer arasında geçici anlam kurmak için kullanılan eklerdir. Fiil kök ve gövdelerine eklenerek fiilin anlamını kişi ve nesnelere bağlar. Şekil,zaman, kişi ve soru ekleri fiil çekimini sağlayan işletme ekleridir. Fiile gelen şekil ve zaman ekleri, kip ekleri olarak da adlandırılır. Bu kip ekleri iki şekilde karşımıza çıkar: A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 85 Görülen geçmiş zaman: geldim,geldin,geldi, geldik, geldiniz, geldiler. Duyulan geçmiş zaman: gelmişim, gelmişsin, gelmiş, gelmişiz, gelmişsiniz, gelmişler. Şimdiki zaman: geliyorum, geliyorsun, geliyor, geliyoruz, geliyorsunuz, geliyorlar. Kesin şimdiki zaman: gelmekteyim, gelmektesiniz, gelmekte, gelmekteyiz, gelmektesiniz, gelmekteler. Geniş zaman: gelirim, gelirsin, gelir, geliriz, gelirsiniz, gelirler. Bildirme kiplerinin kullanımında, sık sık anlam kaymaları meydana gelir. Örneğin; şimdiki zaman, geniş zaman ve gelecek zaman kiplerinin gelecek zamanı ifade etmek için kullanılmaları durumunda, aralarında anlam farkı ortaya çıkmaktadır. Oldu, yarın gelirim. (= Büyük bir ihtimalle gelmeyeceğim.) Yarın geliyorum. ( = Büyük bir ihtimalle geleceğim.) Yarın geleceğim. (= Kesinlikle geleceğim) Tasarlama Kipleri Zaman kavramı taşımayan; bir dileği, isteği ya da gerekliliği bildirilen bu kipler şunlardır: Emir: geleyim, gel, gelsin, gelelim, gelin( iniz), gelsinler. Gereklilik : gelmeliyim, gelmelisin, gelmeli, gelmeliyiz, gelmelisiniz, gelmeliler. İstek: gelem, gelesin, gele, gelek, gelesiniz, geleler. Şart: gelsem, gelsen, gelse, gelsek, gelsen, gelseler. Bildirme kiplerinde olduğu gibi, tasarlama kiplerinde de anlam kaymaları meydana gelmektedir. Günümüz Türkçesinde, istek kipi hemen hemen kullanımdan düşmüştür ve emir kipi, istek anlamını ifade etmek için de kullanılmaktadır. Biraz kitap okuyayım. (= 1. emir; 2. istek anlamında) Biraz kitap oku. ( = 1. emir; 2.istek anlamında) Biraz kitap okusun. ( =1.emir; 2. istek anlamında) Biraz kitap okuyalım (= 1.emir, 2. istek anlamında) Biraz kitap okuyun/okuyunuz. (= 1.emir;2.istek anlamında) Biraz kitap okusunlar. (= 1.emir; 2.istek anlamında) Birleşik Zaman Çekimleri Türkçede birleşik zaman çekimi üç türlüdür: a) Hikaye: Bildirme ve tasarlama kipi ekinin üzerine –dı (-di, -du, -dü/ -tı, -ti, -tu, -tü) ekinin getirilmesiyle çekimi yapılır. Emir kipinin hikayesi yoktur. b) Rivayet: Bildirme ve tasarlama kipi ekinin üzerine –mış, (-miş, -muş, müş)ekinin getirilmesiyle çekimi yapılır. Emir ve görülen geçmiş zamanın rivayeti yoktur. Okumuşsun, okuyormuşsun, okumaktaymışsın, okurmuşsun, okuyacakmışsın, okumalıymışsın, okusaymışsın, okuyaymışsın. c) Şart: Bildirme ve tasarlama kipi ekinin üzerine –sa (-se) ekinin getirilmesiyle çekimi yapılır. Şart, emir ve istek kipinin şartı yoktur. Okumuşsan, okuduysan, okuyorsan, okumaktaysan, okursan, okuyacaksan, okumalıysan. Türkiye Türkçesinde artık, şart anlamı tam olarak geniş zamanın şartı ile ifade edilmektedir. Kurallara uyarsan, huzurlu yaşarsın. 5. SIFAT - ADJECTIVE NEDİR? Tümce içinde bulunan isimleri tarif eden sözcüklere sıfat denir. Aşağıda verilen örneklerde büyük, kırmızı, yeşil sözcükleri sıfattır. Sıfatlar hangi ve nasıl gibi sorulara yanıt verirler. Örnekler: (hangi bahçe?) büyük bahçe (nasıl kalem?) kırık kalem (hangi halı?) yeşil halı (nasıl hava?) soğuk hava (hangi adam?) sarışın adam 6. BAĞLAÇLAR CONJUNCTIONS Kendi başlarına anlamı olmayan, fakat tümcede eş görevli sözcükleri yada birbirini tamamlayan tümceleri bağlayan sözcüklerdir. Bağlaçlar tümcede öge olmaz. En çok kullanılan bağlaçlar aşağıda örneklerle gösterilmiştir. 1. ve Yanında kimlik ve para bulundur. Orhan ve Mehmet okula gittiler. 2. ile Kalem ile yazı yazılır. Masalar ile sandalyeler bahçedeler. 3. de / da Ali de ablası gibi çok çalışkan. Sigara da içki de sağlığa zararlıdır. okumuştun, okuduydun, okuyordun, okumaktaydın, okurdun, okuyacaktın, okumalıydın, okusaydın, okuyaydın. 86 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK Nouns: Proper nouns: Ahmet, Bayan Gül Common nouns: kız, erkek, masa, oda Collective nouns: ordu, alay, sürü Compound nouns: ders saati, kibrit kutusu Singular, plural Diminutive nouns: Evceğiz, bebekcik, adamcağiz Declension of nouns: Nominative case ev Possessive (genitive) case (of ) evin Dative case eve Objective case evi Location case evde Ablative case evden Qualifying nouns: ders saati, kibrit kutusu, okulun kapısı…… Simplex: deniz, yol Multiplex: kömürlük, başlık Compound: hanımeli, bugün Particles: Öyle, kere, evet….. Pronouns: Personal pronouns: Ben, sen, o Interrogative pronouns: Kim, kime, kimde… Demonstrative pronouns: Bu, bunun, buna, bunda… Indefinite pronouns: Kimse, herkes Possessive pronouns: Benim, benimki Reflexive: kendi kendime… Adjectives: Güzel, zor, hafif Adjectives which are made from nouns, verb stems, and other words by attaching certain suffixes: köylü, elbiselik, arkadaşça, tatlımsı, kırık, göçmen, uygun, küçücük. Compound adjectives: açık göz, ağır hava Comparison of adjectives: daha, daha çok, … Superlatives: en çok, en iyi, en sıkıcı, ... Simplex : az, iri Multiplex : şekerli, pişmiş Compound adjectives: açıkgöz, birkaç Interrogative : nasıl, hani Defining: küçük, kırmızı… Non-defining: bazı, birkaç Demonstrative: yakında, uzakta Position and order – birinci, ikinci Qualifying: dar kapı, yeşil ova Verbs: PRESENT CONTINUOUS TENSE Indicative mood Veriyorum . I give, I am giving PRESENT AORIST TENSE Indicative mood Veririm . I give FUTURE TENSE Indicative mood Vereceğim I shall give PAST DEFINITE TENSE Indicative mood Verdim I gave, I have given PAST DUBITATIVE TENSE Indicative mood Vermiştim . I had given OPTATIVE TENSE Subjunctive mood Versem If I give PAST CONTINUOUS TENSE Narrative mood Veriyordum I was giving USED TO Verirdim FUTURE IN THE PAST Verecektim . I was going to give Also other gerundial verbal expressions, obtained by either affixing suffixes or by placing postpositions: verdiydim, vermiştim, verseydim, vereydim, vermeliydim, veriyormuşum, verirmişim, verecekmişim, verdiysem, vermeden evvel, verinceye kadar, verdiği müddetçe... etc. AUXILIARY VERBS Etmek, eylemek, olmak TRANSITIVE AND INTRANSITIVE VERBS Bir gazete okudum Bu gazeteyi okudum PASSIVE AND REFLEXIVE VERBS Yıkamak - yıkanmak RECIPROCAL OR CO-OPERATIVE VERBS Gülüşmek, yazışmak ACCELERATIVE VERBS Getirivermek, götürüvermek CONTINUATIVE VERBS Uyuyakalmak, bakakalmak CAUSATIVE VERBS Güldürmek, bildirmek, dinletmek Participles : Present Participle Veren, vermekte olan Past Participle with .miş. Vermiş olan, almış bulunan Past Participle with - dik. Verdiğim Adverbial Forms of the verb: Gerund: Koşarak, görünce, kararıncaya kadar Since: -li beri, -liden beri Before: den, -dan Unless: -dikce,- dükce, -tikçe After, as a result of: -tikten sonra Rather than: -mektense, -maktansa While: iken Infinitive: Verbal nouns as in .Yüzmeyi severim.. The Auxiliary: Olmak- in different moods and tenses Moods: Indicative mood Narrative mood Reportative mood Necessitative mood Optative mood Subjunctive - optative mood Conditional past dubitative Imperative mood Date and Time: Dates Time including 24 hour clock Days of the week Months of the year Adverbs: Adverbs of Time: Sonra, şimdi, dün, daha, hemen… Adverbs of Manner: Böyle, şöyle, birdenbire, her halde, gayret… Adverbs of Place: İleri, geri, öte, beri… Interrogative adverbs: Ne? Niçin? Nereye ? Nasıl ? Adverbs of quantity: Çok az, pek çok Adverbs in suffix position: Öğretmen-im, in, i Conjunctions: Ya - ya, veya Hem . hem hemde Ne . ne, ne de Ve, ile Gerek - gerek, gerekse De . de İster- ister Bununla beraber Ancak, ama, mademki Neyse, yoksa demek ki, demek oluyor ki -se de, nitekim, ancak... etc. Interjections: A! Ya! Ay! Haydi! Aman! Aferin! A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 87 AS sınavına girecek adaylardan istenilenler: • Türkçeyi dinleme ve anlama • Yazılı metinleri okuma ve anlama • Yazılı dili farklı amaçlarla kullanma • Olayları ve düşünceleri sözlü anlatma • Görüş ve haberleri yazıyla anlatma • Anlamları Türkçeden İngilizceye çevirme • Dilbilgisi kurallarını anlama ve uygulama • Tarihsel ve kültürel mirası anlatan kaynakları okuma ve anlama, A2 sınavına girecek adaylardan AS konularına ek olarak istenilenler: 88 • • Tartışma, analiz, değerlendirme ve görüş belirtmek için dili kullanma • Anlamları İngilizceden Türkçeye çevirme • Dilbilgisinin kural ve yapılarını anlama ve uygulama • Türkçe konuşan ülkelerde modern toplumu araştırma, tarihsel mirası, kültürel arka planı anlatan kaynakları okuma ve anlama A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK AS Günlük yaşam 1- Aile: Farklı yapılar ve ilişkiler, yaşam koşulları (ev, alışveriş ve günlük yaşam) 2- Yiyecek, içecek, sağlık ve alışkanlıklar 3- Taşımacılık: Kullanım standartları (bireysel, bölgesel ve ulusal) Boş zaman ve dinlenme 4- Spor (geleneksel spor dalları) 5- Turizm: Turizmin çeşitleri, turizm ve çevre 6- Dinlenme aktiviteleri: Film, tiyatro, sanat ve kültürel yaşam Haberleşme ve medya 7- Haberleşme teknolojisi ve günlük yaşamda haberleşme 8- Yazılı ve görsel basın: Radyo, televizyon, gazete, internet Okul ve iş deneyimi 9- Okul ve okul yaşamı: Kişisel hobiler, bölgesel ve ulusal alışkanlıklar 10- İş ve iş deneyimleri: Okulda işe hazırlık, beklentiler A2 Toplum 1- Entegrasyon ve dışlanma: Yaş, cinsiyet, din ve eşit fırsatlar 2-Yasalar ve düzen: Suça eğilim, ceza, gösteriler ve polis 3-İşsizlik: Nedenleri ve sonuçları Çevre 4- Birey ve çevre: Yeniden kullanım, kişisel sorumluluklar, korunan bölgeler 5- Enerji yönetimi: Alternatif enerji, fosil petrol kullanımı, nükleer enerji, değişen enerji talebi 6- Kirlilik: Nedenleri, sonuçları ve çözüm yolları 7- Doğal dünyayı korumak, değişen alışkanlıklar, insanın etkisi ve kirlilik, bölgesel, ulusal ve küresel güçler Bilim ve teknoloji 8-Tıbbi gelişmeler: İlerleme ve değişim - inanca ve ruhsal yaşama etkileri 9- Bilimsel ilerleme: Değişim ve yenilik - topluma, bilgiye ve eğitime etkileri 10- Teknolojik gelişmeler: Değişim ve ilerleme - yaşama, eğitime, işe ve alışkanlıklara etkisi Kültür 11- Sanat ve Edebiyat: Birey ve toplum üstüne etkileri 12- Politik sorunlar: Bölgesel ve ulusal etkileri 13- Tarih ve tarihsel miras: Ulusal ve uluslararası olayların topluma etkisi A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 89 Sınavda dikkat edilecek noktalar Dinleme: • Her sorunun karşısındaki rakamlar soruya verilen puandır. Bu aynı zamanda vermeniz gereken bilgi sayısıdır. Zor olduğunu düşünseniz dahi her soruya yanıt veriniz. Unutmayın yanıt yoksa puan da yoktur. • Bazı sözcükleri veya tümceleri anlamıyorsanız da takılmadan dinlemeye devam edin. Eğer hızlı konuşuyorlarsa, durmayın, tekrar geri gelebilirsin. Konuşmalarda yanıt vermenizin istenmediği çok ayrıntılı bilgi olabilir. Anahtar sözcükleri yakalamaya çalışın. • İlk dinlemede genel anlamını çıkarmaya çalışın. Daha sonra ayrıntılara odaklanabilirsiniz. • Doğru veya yanlışı yanıtı seçmeniz gerektiğini anlamanız gerek. • Anahtar sözcüğü veya tümceyi fark etmeniz için dikkatli olunuz. Konuşma: • Size sorulan sorudan uzaklaştığınızı düşünüp telaşlanmayın. Konuşmaya devam edin. Sınav öğretmeni sizi istediği zaman durdurabilir. • Her zaman doğruları anlatmanız gerekmiyor. Bildiklerinizi güvenle ve güzel tümcelerle ifade etmeye çalışın. Konuyu sizin iyi bildiğiniz bir yöne çekebilirsiniz. • Sınav öğretmeni size kısa sorular soruyorsa iyiye işaret değildir çünkü yeterince fikir ve bilgi vermiyorsunuz demektir. • Ünitedeki konuyla ilgili isimler ve fiilleri kullanmayı bilmelisiniz. Okuma: • Soruları parçayı okumadan önce okuyun. Belki okuma metni hakkında bazı açıklamalar olabilir. Birden fazla anlamı olabilecek sözcüklerle karşılaşırsanız metinden ipucu aramaya bakın. Her şeyden önce soruyu iyi anlamak için zaman harcayın. Yanıt için bütün sözcüklerin anlamlarını bilmeniz gerekmiyor. Tahmin yöntemini kullanabilirsiniz: En olmayacak bir veya iki yanıtı eleyip seçeceğiniz yanıtın doğru olma şansını yüzde elliye yükseltebilirsiniz. 90 • • Okurken sorunun yanıtını hemen bulamazsanız zaman kaybetmeyin. Tüm soruları yanıtladıktan sonra zaman kalırsa yapamadığınız soruya geri gelin. • Soru veya pratik kâğıdını okurken anahtar sözcüklerin altını çiziniz. Tarih ve zaman sorusunu yanıtlıyorsanız kesme işareti olmayan bilgi veriniz. Örnek: 4’pm değil 4 pm veya 16:00 veya akşam saat 8’de. 9 kmetre değil 9 kilometre veya 9km • Yanlış yanıt verdiğinizde yanına çizgi koyunuz. Sonra dönüp bakabilirsiniz. • Şimdiki zamanı, geniş zamanı ve geçmiş zamanı birbirinden ayırmalısınız. • Yeni bir parçaya başlarken başlığı mutlaka okuyunuz. Konuyu anlamanıza yardımcı olur. • Daha da, diyebiliriz ki, hemen hemen, bence, sonuç olarak gibi anlatımı güçlendirmeye yarayan sözcükleri tümce içinde kullanmaya çalışınız. • Bir gözünüz saatinizde olsun. Her bölüme yeterince zaman ayırınız Yazma: • Bildiğiniz yazma stilini kullanınız. Karmaşık tümcelerden kaçınınız. • Son bir kaç dakikayı yazdıklarınızı okumaya ayırınız, sıfatları, fiilleri ve sözcükleri doğru yazıp yazmadığınızı kontrol ediniz. • Başarılı olmanız için sözcük bilginiz iyi olmalı. Her gün 10 sözcük ezberleyiniz. Sizi test edecek birini bulunuz. Sözcükleri gruplara bölünüz. Kafanızda imaj yaratabilmek için sözcük öğrenirken karton veya fotoğraf kullanınız. • Soruları okurken kâğıdınıza ilgili sözcükleri yazınız. Sık kullanılan fiilleri bir yere not alarak yazı içinde farklı zamanlarda kullanınız. • Ders çalışırken zor bulduğunuz sözcüklerle karşılaştığınızda ev ödevlerine veya derste yaptığınız çalışmalara bakabilirsiniz. Sözlüklerden sözcüklerin anlamını bulabilirsiniz. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK Kompozisyon yazarken dikkat edilecek noktalar: Yazmaya başlamadan önce iyi düşünüp bir plan yapmalı, yazdıktan sonra da baştan sona dikkatlice okuyup yanlış yerleri düzeltmelisiniz. Yazarken konu dışına çıkmayın ve sadece verilen konuyu açıklanmaya çalışın. Yazıda giriş, gelişme ve sonuç bölümleri olmalıdır. Giriş bölümü: Yazıda ele alınacak konuyu tanıtır, ‘çünkü, örneğin, bu nedenle’ gibi bağlayıcı sözcükler kullanılmaz. Bu bölüm tek paragraftan oluşur. Gelişme bölümü: Konu, bu bölümde açıklanmaya başlanır. Bunun için de örneklerden, benzerliklerden, olumlu ve olumsuz yönlerden, tanık göstermelerden yararlanılır. Konu farklı sözcükler, sıfatlar ve atasözleriyle zenginleştirilir. Bu bölümde birden fazla yardımcı fikir bulunabilir. Böyle bir durumda yardımcı fikirler farklı paragraflarda anlatılmalıdır. Sonuç bölümü: Belli bir bakış açısı doğrultusunda geliştirilen konunun açıklandığı, amaçlanan sonuca ulaştırıldığı, konunun bir yargıya bağlandığı bölümdür. Dil ve düşünce yönünden kendinden önceki paragrafa bağlıdır. Kısa bir biçimde kurulan bu bölüm, toparlayıcı ve özet niteliğinde olan bağlayıcı sözcüklerle (kısaca, özetle, denilebilir ki) başlayabilir. Sonuç bölümü tek paragraftan oluşur. Hiçbir şekilde bu bölümde açıklamalara girilmez, örnek verilmez. Noktalama ve imlâya dikkat etmeliyiz. Hatalar hem anlam kargaşasına sebep olur hem de puan kaybettirir. Özellikle büyük harflerin yerinde kullanılmaması, hece bölünmesi, tümce sonlarının yanlış işaretlerle noktalanması sıkça rastlanan hatalardandır. Sık sık hata yapılan ‘de / da’ eklerinin doğru kullanılmasına, ‘mi, ki’lerin doğru yazılmasına dikkat edilmelidir.. Örnek: Evde kedi var. Ev de araba da babamın. Benim biletim Ayşe’de kaldı. Ayşe de Mustafa da çok kitap okurlar. Kütüphaneye de gidelim mi? A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 91 Geçmiş bir A2 sınav kağıdının baştan sona, sayfa sayfa analizi: Sınav Tarihi: Wednesday, 8 June 2011 A2 Sınav kâğıdının toplam 2 saat 45 dakikalık bir sürede yapılması istenmektedir. Sınav kâğıdı: A: Dinleme ve yazma (toplam 38 puan) B: Okuma ve yazma (toplam 77 puan) C: Yazma (toplam 45 puan) olarak 3 bölüme ayrılmıştır. 3 bölümün toplam puanı 160'tır. Bölüm A: Dinleme ve Yazma Alıştırma 1. Bu alıştırmada sağlıklı beslenme konusunda uzman bir kişiyle yapılan görüşmeden sonra İngilizce sorulan sorulara İngilizce yanıt verilmesi istenecektir. Bu bölüm için istenilen zaman 30 dakikadır. Örnek: “ What do your people do to lose weight nowadays?” Dinlemeler bölümlerinde sizlere önerimiz; soruları yanıtlamaya geçmeden, parçayı baştan aşağı bir kez dinlemeniz, konu hakkında genel bir bilgi edinmenizdir. Bazı sorular ve yanıtları, parçada çok açık olarak değilse bile genel mantık kuralları ve genel bilgi kuralları içerisinde yanıtlanabilinir. Örnek: “What advice does the expert suggest to families?” Give two details. Yanıt: 1) More activities 2) Fat free meal, less calories Bu alıştırma toplam 6 puandır. Alıştırma 2 Bu alıştırmada ormanların yok olmasıyla ilgili bir söyleşi dinlenilmektedir. Değerlendirme, içerik ve dil realitesi göz önüne alınarak yapılıyor. Örnek: “ Ormanlar nasıl yok oluyor? İki ayrıntı yazın. Ağaçlar gelir elde etmek için ya da tarla arazisi yaratılması amacıyla kesilmektedir. Orman yangınlarının da, ormanların yok olmasının bir başka nedeni olarak sayılabilir. Bölüm B: Okuma ve Yazma Bu bölüm için 1 saat 15 dakikalık bir süre kullanmanız önerilmektedir. Bu bölüm, 3 alıştırmayı içermektedir. Bu bölümdeki alıştırmaların tamamı yarım sayfa olarak verilen okuma parçasına yönelik düzenlenmiştir. Alıştırma 3. Bu alıştırmada eksik olarak verilen tümcenin, alternatifi olarak verilen tümcelerle tamamlanması istenmektedir. Bu alıştırmada, yanıtların doğru olarak verilebilmesi; parçanın iyi anlaşılabilir olarak okunması dışında, birbirini tamamlayan tümcelerin bir anlam bütünlüğü taşıması, doğru yanıtın bulunması açısından önemlidir. 92 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK Örnek: “ Blog sitelerinin kurulma tarihi........... Sizce bu eksik tümcenin devamı şunlardan hangisidir? (I) amacı oluşmasında (II) çok eskilere dayanmaz. Yanıtlara sadece genel yazılım kuralları açısından baktığımız zaman, yanıtın; eksik tümcenin, anlamlı bir tümceye dönüşmesi açısından (II) şık olacağını bulabilmek mümkündür. Tümceyi tam olarak yazdığımızda sizin de kolayca görebileceğiniz gibi ikinci tümce anlamlı bir yapı içermektedir. “ Blog sitelerinin kurulma tarihi amacı oluşumunda” tümcesi kulağa doğru gelmeyerek bir eksiklik içermektedir. “ Blog sitelerinin kurulma tarihi çok eskilere dayanmaz.” Tümcesi ise en azından dilbilgisi açısından bir doğruluk taşımakta ve kulağa daha doğru gelmektedir. Zaten yukarıda da belirttiğimiz gibi doğru yanıt ikincidir. Örnek: “ Sanal dünya _____________________________” Sizce, bu eksik tümce aşağıdakilerden hangisiyle bir anlamlı tümce olabilir. (I) üzerinde yaşadığımızdır. (II) zihnimizde tasarladığımızdır. Bu eksik tümcenin doğru olarak tamamlanabilmesi için 'sanal' sözcüğünün anlamını bilmeniz veya tahmin etmeniz gerekmektedir. “sanal” sözcüğünün anlamı; zihinde tasarlanan olduğundan burada doğru yanıt “ Sanal dünya üzerinde yaşadığımızdır.” değil. “ Sanal dünya zihnimizde tasarladığımızdır. ” olacaktır. Alıştırma 4 Bu alıştırmada okuma parçasında geçen bazı sözcük ve deyimlerin parçadaki anlamını belirten doğru açıklamalarının işaretlenmesi istenmektedir. Bu kısımda kelime bilgimiz, sorulan sözcüklere ve deyimlere doğru yanıtını verebilmenize yardımcı olacaktır. Örnek: “Aktarmak” A) betimlemek B) aktif duruma geçirmek C) duyurmak Doğru yanıt “duyurmak” olacaktır. “Kavram” A) Zihnin algılama gücü B) Herhangi bir şeyi kavramak C) Zihindeki soyut tasarım Doğru yanıt “zihindeki soyut tasarım” olacaktır. Alıştırma 5 Göreceli olarak sınav kâğıdının en kolay kısmı alıştırma 5'tir. Yarısı verilen tümcelerin okuma parçasına uygun olarak tamamlanması istenmektedir. Sınav kâğıdında da uygulandığı gibi tümcenin tamamlanması için kendi sözcüklerinizi kullanmanız önerilmektedir. Alıştırma 5, toplam 10 puan değerindedir. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 93 Örnek: “Otuz beş milyar kişi her gün .............................................................................................................................................................................................................. .............................................................................................................................................................................................................................................................................................................. ............................................................................................................................................................................................................................................................................................................. “ Şirketler, bloglar kullanma yoluyla ................................................................................................................................................................................................................. .............................................................................................................................................................................................................................................................................................................. ........................................................................................................ veriyorlar.” Alıştırma 6 Toplam 10 puanlık bu alıştırmada yukarıdaki okuma parçasıyla ilgili sorulan soruların yanıtlanması isteniyor. Örnek: “Kariyer danışmanları kimlere, ne yapmalarını öneriyor? (I) (II) (III) neden? Alıştırma 7 Bu kısımda bir söyleşinin İngilizceye tercüme edilmesi istenmektedir. Toplam 10 puan olan bu kısım, bize en son yapılması gereken kısım olarak görülüyor. Özellikle İngilizceyi kullanmada bazı zorluklar çekiyorsunuz bu bölümü diğer araştırmaları tamamladıktan sonra yapmaya çalışın. Tercümede dikkat edilmesi gereken; kelime kelime taramadan daha çok tümcenin anlamını veren bir yaklaşımla yapmanızdır. Alıştırma 8, Alıştırma 9 ve Alıştırma 10 okuma parçası ile ilgili soruların yanıtlanması ve eksik verilen tümcelerin tamamlanması istenmektedir. Alıştırma 8 toplam 10 puan, Alıştırma 9 toplam 6 puan, Alıştırma 10 ise toplam 6 puan değerindedir. Bölüm C: Yazma Sınav kâğıdının son bölümü belirtilen 8 başlıktan birinin seçilmesini ve en az 250 en çok 400 sözcükten oluşan bir yazının yazılmasını içermektedir. Bölümün değerlendirilmesi “Kullanılan dilin yetkinliği (quality of language) (10 puan) “Yazının sunulması ve yapılan analizler (structure and analysis) (15 puan) “Görüşlerinizi destekleyen noktaların ilişkisi (relevance and points of view) (10 puan) olarak yapılmaktadır. İçlerinden bir tanesini seçip, görüşlerinizi yazmanız istenen konu başlıkları, şunlardır; 1) Toplum: Kanunlar ve Düzen 2) Toplum: Katılım ve dışlanma 3) Çevrecilik: Birey ve çevrecilik 4) Çevrecilik: Çevre kirliliği 5) Bilim ve Teknoloji: Teknolojik gelişmeler 6) Bilim ve Teknoloji: Tıbbi gelişmeler 7) Kültürel Sorunlar: Edebiyat ve Sanat 8) Kültürel Sorunlar: Kalıtım ve Tarih 94 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK Şimdi sizlere yararlanmanız için bir örnek veriyoruz... Unutmayın. Bir konunun yazı olarak sunumu, doğrularla yanlışların belirtilmesi, bir sonuca varılmasıdır; doğrulara karşı yanlışların mücadelesi değildir. Önemli olan, söylemek istediklerimizin konu ile ilgili olarak düşündüklerimizin, belli bir sunuş tekniği içerisinde ve akıcı tümcelerle aktarılması, görüşlerinizi destekleyen noktaların vurgulanması şeklinde yapılmasıdır. Sizden yukarıdaki 8 madde içerisinden sadece bir tanesini seçip görüşlerinizi yazmanızı istedikleri konu başlıklarının hemen altında açıklamalar var. Bu alt sunuş kısımları dikkatle okunmalıdır. Yazınızda kullanabileceğiniz temel noktalar bu kısa açıklamalardan oluşturulmalıdır. Kültürel Sorular: Kalıtım ve Tarih Okul arkadaşlarınıza sunmak için tarihi eserler üzerinde bir araştırma yapıyorsunuz. Araştırma yaparken hangi kaynaklardan yararlanacağınızı ve edindiğiniz bilgileri nasıl sunacağınızı belirtin. Tarihi eserlerin Türkçe konuşan toplumlar için önemini belirtin. Aşağıda bu konu ile ilgili örnek yazımız toplam olarak 300 sözcükten biraz daha az. Zaten sizden istenen de en az 250 en çok 400 sözcükten oluşan bir yazının yazılmasıydı. Örnek yazımız şöyle: Tarihe dönük yapılacak alıştırma, tarihi eserlerin dayanaklarına yönelik yazılı ve sözlü kaynakların incelenmesi şeklinde yapılır. Kısaca şöyle söyleyebiliriz: Tarihi, tarihi eserleri yazılı kaynaklardan ve sözel kaynaklardan öğreniriz. Araştırmamı yaparken Londra’da çok bol bulunan kütüphanelerdeki ansiklopedilerden ve tarih kitaplarından yararlanabilirim. Kaynağı belli olmayan ve doğruluğu şüpheli internet sitelerindeki yazılara ve dosyalara yer vermemeye dikkat etmem gerekir. Eğer zamanım ve olanağım var ise müzelere gitmek de bilgi toplamam ve eserleri doğrudan görmem açısından yararlı olur. Araştırma yapacağım konuya göre British Museum, Topkapı Müzesi gibi birkaç müze saptayıp onların web sitelerinden de bilgi ve görüntü almam mümkündür. Edindiğim bilgileri bilgisayarıma yüklenip güzel bir sunumla arkadaşlarıma izletebilirim. Aynı zamanda bu bilgilere sanat eserlerinden bazı örnek fotoğraflar da ekleyerek bir dosya haline getirebilirim ve arkadaşlarıma verebilirim. Bence tarihi eserler Türkçe konuşan toplumlar için de oldukça önemlidir. Göç eden, geçtiği bazı yerleri kendine yurt edinen Türk kavimleri, bu sırada insanlık tarihine çok değerli eserler katmıştır. Bugün Orta Asya'nın bozkırlarında, Uygurlardan; Kafkasya'nın dağlıklarında ise Oğuzlardan kalmış yüzlerce esere rastlarsınız. Gerek Çin gerekse Arap yazılı kaynakları, tarihe ivme kazandırmış Türk kavimlerini, onların yolculuklarını ve eserlerini yazar. Türklerin son vatanı olan Anadolu, sırası ile Büyük Selçuklulardan, Anadolu Selçuklularından ve Osmanlılardan kalmış binlerce tarihi eserle doludur. Bu konular hakkında bilgili olmak, tarihi eserleri müzelerde görmek, televizyonda izlemek, kitaplarda okumak bireye hem bir bütünün parçası olduğunu hem de onun devamı olduğunu hissettirir. Atalarının üretken ve çalışkan olduğunu, dünyanın kültürüne katkıda bulunduğunu gösterir. Başka kavimlerin, toplulukların ve ulusların da tarihini öğrenmek ve tarihi eserlerini görmek de bireye yine, bu kez insanlık tarihinin bir devamı olduğunu öğretir. Kendisini bir bütünün devamı ve parçası olarak hisseden kişiler daha mutlu, daha üretken ve daha paylaşımcı olabilir. Başka kültür, inanış ve uluslara daha hoşgörülü ve sevecen davranırlar. Kendilerine ve insanlığa güvenleri artar. A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 95 96 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 97 98 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 99 100 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 101 102 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 103 104 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 105 106 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 107 108 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 109 110 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 111 112 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK 31 Mayıs 2012 A2 Sınav Kağıdı A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 113 114 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 115 116 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 117 118 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 119 120 • A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK • 121