Türkiye`nin Bölgeleri - Educators Forum Website

Transkript

Türkiye`nin Bölgeleri - Educators Forum Website
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI
EĞİTİMCİLER FORUMU
A2 LEVEL TURKISH - SUPPLEMENTARY BOOK
EDUCATORS FORUM
YAZARLAR:
Ali Kalkan
Ayten Acar
Hüseyin Düzgün
Kazım Öztürk
Kudret Yılmaz
Mehmet Taş
Mehmet Topal
Mercan Balcı
Mustafa Cengiz
Muttalip Gökdoğan
Nimet Çetiner
Sultan Demir
Tuba Dede
Varol Uzun
Katkıda bulunan öğretmen arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.
© 2012
Bu kitap bir Eğitimciler Forumu yayınıdır ve Eğitimciler Forumu destekleyicileri ve
yöneticilerinin tamamen gönüllü ve ücretsiz çabalarıyla yazılmıştır.
Ticari amaçların dışında kaynak gösterilmek suretiyle kullanılmasında sakınca yoktur.
1.Baskı: Ekim 2012
Koordinatör ve Editör:
Ali Kalkan
İkinci baskıya öneri ve katkılarınız için:
[email protected]
İletişim:
Educators Forum
[email protected]
www.edforum.org.uk
Katkıları nedeniyle teşekkürlerimizle
Baskı / Printed by
Lamineks Matbaacılık Dijital Baskı İşl. San. Tic. Ltd. Şti.
5627 Sokak No:37 Çamdibi/İzmir Türkiye • Tel: +90 232 433 33 55 • Fax: +90 232 457 30 33
www.lamineks.com.tr
İçindekiler
ÜNİTE: TÜRKİYE VE KIBRIS
KONU: TÜRKİYE’NİN BÖLGELERİ .........................................................................................
KONU: TÜRKİYE’NİN TARİHİ .................................................................................................
KONU: KIBRIS ...............................................................................................................................
KONU: ATATÜRK İLKELERİ ve DEVRİMLERİ
ÜNİTE: TOPLUM
KONU: İŞSİZLİK............................................................................................................................
KONU: GÖÇLER VE TÜKETİM ................................................................................................
KONU: NÜFUS HAREKETLERİ (GÖÇLER) .........................................................................
KONU: GÖÇ VE UYUM (ENTEGRASYON) ..........................................................................
KONU: SUÇ VE CEZA .................................................................................................................
ÜNİTE: BİLİM ve TEKNOLOJİ
KONU: ENERJİ .............................................................................................................................
KONU: GELECEĞİN KONUTLARI...........................................................................................
KONU: SAĞLIK VE TEKNOLOJİ...............................................................................................
ÜNİTE: KÜLTÜR VE EDEBİYAT
KONU: TÜRK EDEBİYATI ..........................................................................................................
KONU: NAZIM HİKMET ...........................................................................................................
KONU: OKUMANIN FAYDALARI............................................................................................
KONU: ÇEVİRİ ALIŞTIRMALARI ..........................................................................................
KONU: KÜRT EDEBİYATI ..........................................................................................................
ÜNİTE: İNSAN HAKLARI
KONU: İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ
KONU: 12 EYLÜL 1980 ASKERİ DARBE DÖNEMİ
ÜNİTE: IRKÇILIK
KONU: ÇOK KÜLTÜRLÜ TOPLUMLAR
ÜNİTE: ÇEVRE
KONU: DOĞAL DÜNYAYI KORUMAK
KONU: ÇEVRE KİRLİLİĞİ
KONU: GERİ DÖNÜŞÜM
ÜNİTE: SPOR
KONU: OLİMPİYATLAR
KONU: DÜNYA KUPASI
GRAMMAR / DİL BİLGİSİ
(Zamanlar, isimler, yüklem, sıfat, bağlaçlar, örnekler) ..............................................................
AS ve A2 sınavına girecek adaylardan istenilenler.............................................................................4
Sınavda dikkat edilecek noktalar (Dinleme, Konuşma, Okuma ve Yazma) ...................................5
Kompozisyon yazarken dikkat edilecek noktalar. ..............................................................................6
Geçmiş bir A2 Sınav Kağıdının (8 Haziran 2011 A2 Sınav Kağıdı) baştan sona, sayfa sayfa
analizi..........................................................................................................................................................
31 Mayıs 2012 A2 Sınav Kağıdı ..............................................................................................................
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 1
ÜNİTE:
TÜRKİYE VE KIBRIS
KONU:
Türkiye’nin Bölgeleri
Sözcükler / Vocabulary
konum
yöre
şehir
iklim
bitki
enlem
ülke
bölge
politik
ekonomik
maki
boylam
Yönler:
Doğu, Batı, Kuzey, Güney
Kuzey Batı, Kuzey Doğu
Güney Batı, Güney Doğu
ALIŞTIRMALAR
1Yukarıda verilen sözcüklerin İngilizce eşanlamlılarını bulunuz ve Türkçelerini tümceler içinde
kulanınız.
2Aşağıdaki metni okuyup ilk paragrafı İngilizceye çeviriniz.
Türkiye’nin Özel Konumu
Türkiye’nin Asya ve Avrupa kıtalarında toprakları vardır. Üç tarafı denizlerle çevrili yarımada özelliği taşır.
Ortalama yüksekliği fazla olup (1130 m) yükseklik batıdan doğuya doğru artar. Yakın jeolojik zamanda
oluştuğundan kırıklı arazisi fazladır. Bu nedenle tektonik depremler sık görülür. Maden çeşitleri fazladır.
Ortadoğu ve Asya petrollerine yakınlığı ve boğazlara sahip olması jeopolitik önemini artırır.
Türkiye Kuzey Yarım Küre’de eski dünya karalarının birbirine en çok yaklaştıkları stratejik bir bölgede yer
alır. Buna bağlı olarak matematiksel ve özel konumu ülkenin sosyal, politik ve ekonomik durumu üzerinde
etkili olmaktadır. Türkiye 36° - 42° Kuzey enlemleri 26°-45° Doğu boylamları arasında yer alır. Buna bağlı
olarak; Türkiye dört mevsimin belirgin olarak yaşandığı ılıman kuşakta yer alır.
Güneş ışınları yıl içinde düz zeminlere dik gelmez. Bu nedenle yatay düzleme dik duran cisimlerin gölge
boyları sıfır olmaz. Ülkenin doğusu ile batısı arasında 76 dakikalık zaman farkı vardır.
2 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
Türkiye’yi Çevreleyen Denizler:
Türkiye’yi çevreleyen Marmara Denizi, Ege Denizi, Akdeniz ve Karadeniz’i aşağıdaki harita üzerine yazınız.
Türkiye’nin Sınırları ve Komşuları
Türkiye’nin kara ve deniz sınırlarının toplam uzunluğu yaklaşık 11.000 km’dir. Türkiye’nin kara
sınırları yaklaşık 2753 km’dir. Irak ve İran sınırları doğal sınır özelliği taşımaktadır. Diğer sınırlarımız
yer yer bazı engellerden geçseler bile büyük çoğunluğu politik sınır özelliğindedir. En uzun
sınırımız 877 km’lik Suriye, en kısa sınırımız ise 18 km’lik Nahçıvan sınırıdır. Asya ile Avrupa kıtalarını
birbirine bağlayan bir köprü özelliğindeki Türkiye Asya’da Gürcistan, Ermenistan, Nahçıvan, İran,
Irak, Suriye; Avrupa’da Yunanistan ve Bulgaristan ile sınır komşusudur.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 3
Türkiye’nin Bölgeleri
Türkiye, iklimi, bitki örtüsü, ekonomisi, yeraltı ve yerüstü kaynakları, gelenek ve görenekleri ile zaman zaman
tamamen birbirinden farklı olan 7 bölgeye ayrılmıştır:
AKDENİZ BÖLGESİ
İller: Adana Antalya Burdur Hatay Isparta Kahraman Maraş Mersin Osmaniye
KARADENİZ BÖLGESİ
İller: Amasya, Artvin, Bartın, Bayburt, Bolu, Çorum, Düzce, Giresun, Gümüşhane Karabük, Kastamonu, Ordu,
Rize, Samsun, Sinop, Tokat, Trabzon, Zonguldak
EGE BÖLGESİ
İller: Afyon, Aydın, Denizli, İzmir, Kütahya, Manisa, Muğla, Uşak
DOĞU ANADOLU BÖLGESİ
İller: Ağrı, Ardahan, Bingöl, Bitlis, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Hakkari, Iğdır, Kars, Malatya, Muş, Tunceli, Van
GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ
İller: Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Mardin, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Kilis
MARMARA BÖLGESİ
İller: Balıkesir, Bilecik, Bursa, Çanakkale, Edirne, İstanbul, Kırklareli, Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ, Yalova
İÇ ANADOLU BÖLGESİ
İller: Aksaray, Ankara, Çankırı,Eskişehir, Karaman, Kayseri, Kırıkkale Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde, Sivas,
Yozgat
ALIŞTIRMALAR
a. Öğretmeninizin sınıfa getirmiş olduğu dünya haritasında Türkiye’nin yerini bulunuz.
b. Haritaya bakarak sınır komşularını bulunuz.
c. Annenizin ve babanızın doğduğu şehirleri bulun, o şehirlerin bir başka şehirle, örneğin İstanbul ile
arasındaki farkları araştırın.
d. Türkiye’nin belli başlı nehirlerini ve göllerini haritada gösterin.
Ödev:
Sınıfta yedi ayrı guruba ayrılıp, Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesini paylaşın. Her grup kendi payına
düşen coğrafi bölgenin özelliklerini araştırıp 300 sözcüklük bir kompozisyon hazırlasın ve bir
sonraki derste payınıza düşen coğrafi bölgenin iklimi, bitki örtüsü, ekonomisi ve diğer
özelliklerini 15 dakikada sınıfa sözlü olarak anlatsın.
4 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
Güneydoğu Anadolu Bölgesi
Bölgenin Genel Özellikleri:
l Alan bakımından en küçük bölgedir.
l Nüfus bakımından sonuncu olmasına rağmen alanı küçük olduğu için yoğunluk fazladır.
l Orman bakımından % 1 ile son sırada yer alır.
l Ekili-Dikili alan bakımından % 20 ile 4. Sıradadır.
l Ekonomisi tarıma dayanır. Hayvancılık 2. Sırada yer alır.
l Antepfıstığı, mercimek ve karpuz üretiminde ilk sırada yer alır.
l Fosfat ve Petrol üretiminde ilk sıradadır.
l Buharlaşma ve yaz kuraklığının en fazla olduğu bölgedir.
l Hiç doğal gölü yoktur.
l En yüksek yeri Karacadağ sönmüş yanardağıdır.
l GAP Projesi bölgede halen sürmektedir.
l Türkiye’nin en büyük ve önemli baraj
gölleri bölgede yer alır
Ödev: Benzer bir
şekilde diğer
bölgelerimizden
birisini tanıtınız.
Adıyaman
Diyarbakır’ın tarihi surlarının havadan görüntüsü
Gaziantep
Adıyaman, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin batısında
yer alan, tarih sahnesindeki yeri ilk insanlara dek
uzanan, pek çok değişik kültüre merkezlik etmiş olan bir
kültür ve turizm kentidir. Dünyanın en eski yerleşim
yerlerinden biri olan Adıyaman toprakları üzerinde,
insanlık tarihinin bütün evrelerine dair bulgular elde
edilmiştir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin en eski kültür
merkezlerinden birisi olan Gaziantep, MÖ 4000 yıllarına
kadar uzanan ve ilk uygarlıkların doğduğu,
Mezopotamya ve Akdeniz arasında, tarihi İpek Yolu
üzerinde konumlanmıştır.
Diyarbakır
Diyarbakır tarihinin, önceleri M.Ö.3000 yılına kadar
uzandığı bilinirken, son zamanlarda Çayönü kazıları ile
yapılan araştırmalar sonucunda uygarlık geçmişinin
M.Ö.7500 yıllarına kadar uzandığı belirlenmiştir.
Diyarbakır ve çevresinde Huriler, Mitanniler, Hititler,
Asurlar, Medler, Persler, Büyük İskender, Romalılar,
Bizanslılar, Araplar, Selçuklular ve Osmanlılar hüküm
sürmüştür.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 5
Şanlıurfa, tarihi geçmişi 9 bin yıl öncesine dayanan, Hz.
İbrahim'in doğduğu, Hz. Eyyüb'ün yaşadığı, Hz. İsa
tarafından kutsanan kent adeta bir müze şehir
görünümündedir. Harran'ı gezerken 4000 yıl öncesinin
solunduğunu hissetmemek, Atatürk Barajının suladığı
Harran Ovası'nda ise yaratılan bolluk ve bereketi
gözlemlememek mümkün değildir.
Batman
Mardin
Mardin, mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi ve görsel
değerleri ile zamanın durduğu izlenimini veren
Güneydoğu Anadolu'nun şiirsel kentlerinden biridir.
Mardin'de, farklı dini inanışlar paralelinde, sanatsal
açıdan da tarihi değeri olan camiler, türbeler, kiliseler,
manastır ve benzeri dini eserler barındırmaktadır.
Siirt
Dicle'nin aktığı topraklarda zengin tarihi geçmişi
koruyan Batman ve antik kenti Hasankeyf, bini aşkın
mağaralarıyla, tarihsel anıtlarıyla bir doğa harikasıdır.
Şırnak
Siirt, dört mevsimin en güzel şekliyle yaşandığı iklimi,
her türlü sebze ve meyvenin yetiştiği bereketli toprakları,
el emeği göz nurunun ürünü olan battaniye ve kilimleri,
şifa kaynağı Pervari Balı, iri taneli fıstığı, kendine has
lezzeti olan Zivzik Narı, doğal güzellikleri, tarihi eserleri,
bağrında barındırdığı evliyaları ile görülmeye değer bir
yerdir.
Şırnak, Güneydoğu Anadolu bölgesinde Suriye ve Irak
sınırlarındadır. Cudi Dağı antik kent ve mağarası
görülmeye değer yerlerdendir.
Şanlıurfa
Kilis
6 •
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bir sınır şehri olan
Kilis, tarihi höyükleri, kaleleri, camileri ve kebapları ile
görülmesi gereken bir ildir.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
KONU:
Türkiye’nin Tarihi
Sözcükler / Vocabulary
Aşağıdaki sözcüklerin İngilizcelerini bulunuz ve tümce içinde kullanınız.
• Düşünür
• Tasavvuf
• Neolitik
• Medeniyet (Uygarlık)
• Eser
• Aziz
• Peygamber
• Nuh’un Gemisi
• Truva Atı
• Ticaret
• Atasözü
• Efsane
• Mısra
• Milattan Önce (MÖ)
• Kıta
Türkiye
Türkiye, resmi adıyla Türkiye Cumhuriyeti, kuzey yarım kürede Asya ve Avrupa kıtaları arasında, Anadolu
platosu üzerinde kurulmuştur. Eski çağın başlıca uygarlık alanları olan Akdeniz dünyası ile Orta Doğu ve
Uzak Doğu göç ve ticaret yollarının kesişim noktasında bulunan Türkiye coğrafyası, pek çok medeniyete
ev sahipliği yapmıştır. Bir uygarlıklar beşiği ve kültürler mozaiği olarak dünyanın kültür zengini ülkeleri
arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Doğal güzelliklerini kültürel zenginliği ile bütünleştirerek turizm
alanında büyük atılımlar yapmıştır.
Radikal reformlar dizisi, devletin kuruluşundan itibaren Atatürk devrimleri olarak anılıp, halen
benimsenmektedir. Bu devrimler sayesinde Türkiye, Müslüman çoğunluğa sahip ülkeler arasında en
gelişmiş ve modern ülkelerden biri haline gelmiştir. Osmanlı imparatorluğunun kültürel değerlerinin
yanı sıra, temelleri Atatürk ilkeleri ile batılı anlayışa dayanan bir demokrasinin de mirasçısıdır. Türkiye’de
kadınlar seçme ve seçilme hakkını İsviçreli kadınlardan çok daha önce, 1934 yılında elde etti. Başkenti
Ankara, en büyük şehri İstanbul’dur.
Bugünkü Türkiye’de yaşayan ve ataları birçok değişik yer ve kültürden gelen halkın tümü tek bir etnik
gruba ait değildir. Ancak çoğunluk Türk’tür. İstanbul, dünyada iki kıta üzerinde olan tek şehirdir. Avrupa
ve Asya. İki kıta birbirine iki köprü ile bağlanmaktadır.
Dünyanın yedi harikasından ikisi olan Artemis Tapınağı ve Halikarnas Mozelyum’u Türkiye sınırları
içerisinde yer alır. Hz. Adem, Hz. İbrahim, Hz. Eyüp gibi peygamberler Güney Doğu Anadolu bölgesinin
Şanlı Urfa ilinde yaşadılar. Bu nedenle kent ‘peygamberler şehri’ diye anılır. Kayseri’de dünyaya gelen 16.
yüzyılda yaşamış olan Mimar Sinan, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük yapı sanatçılarından biri olarak
kabul edilmektedir.
Milattan Önce (MÖ) 168 yılında ilk yerleşimin yapıldığı bilinen Antik Likya’nın en önemli liman
kentlerinden birisi Olimpos’tur. 3200 metrekarelik muhteşem sahili, endemik bitkileri, karetta
karettaları, Khimoria’sı, yanar taşı ile Antalya’nın değerli turizm bölgelerinden biri haline gelmiştir. Noel
Baba (Father Christmas) olarak bilinen Aziz Nicholas, Antalya’nın Demre ilçesinde dünyaya gelmiştir.
MÖ 300 yılında Fırat Nehri’nin kıyısında kurulan Zeugma, Atina ile birlikte dünyanın en büyük şehirleri
arasında yer alıyordu.
Hıristiyan inancına göre Meryem Ana’nın yaşadığı son evi, Papa’nın da ziyaret ettiği Efes, İzmir-Selçuk’ta
bulunuyor.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 7
Efsaneye göre Nuh’un Gemisi'nin doğu Anadolu bölgesindeki Ağrı Dağı’nda olduğuna inanılıyor. En az
yedi çeşit tahıl, kuru ve taze meyvelerden yapılan ‘Aşure’ Nuh’un gemisinde yediği yemek olarak bilinir
ve halen Türkiye’de çok sevilen bir tatlıdır.
Homeros, Türkiye’nin batı kıyısında yer alan İzmir’de dünyaya geldi. Kendisi tarafından yazıldığı
düşünülen İliyada Destanı’nda Truva Savaşları’nı anlattı. Truva Savaşları’nın geçtiği Truva, Türkiye’nin
batısındaki Çanakkale şehrinde yer alır.
Fabl’ları ve kıssa’larıyla bütün dünyanın tanıdığı Ezop, Anadolu’da dünyaya geldi. Anadolu, İstanbul ve
Çanakkale Boğazları’nın doğu yakasında kalan Türkiye topraklarına verilen addır.
İnsanlık tarihinin büyük düşünürü ve tasavvufçusu Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin türbesi Konya’dadır.
Mevlana’nın eserlerine yansıyan fikirleri onu günümüze kadar taşımıştır.
Antakya’da bulunan Aziz Pierre Kilisesi’nin, Hıristiyanların ilk kilisesi olduğuna inanılır.
Topkapı’da 1829’da gün ışığına çıkarılan ve ünlü Türk denizcisi tarafından 1513 yılında çizilen harita
dünya çapında şaşkınlık yarattı. Çünkü varlığı ancak 1952 yılında akustik cihazlarla tespit edilen
Antarktika ve sıra dağları, Amerika kıtasının kuzey ve güney kıyıları haritada yerleştirilmiş ve
gösterilmiştir.
Yaklaşık yedi yüz yıldır Anadolu halkı tarafından dilden dile aktarılmış türkü ve ilahilere söz olmuş,
atasözü olarak dilden dile dolaşmış mısralarıyla Yunus Emre, Anadolu kültür ve medeniyetinin
oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır.
Türkiye su kaynakları ve bor mineralleri bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden birisidir.
Aşağıdaki sözcüklerin parçadaki hangi sözcüklerle eş anlamlı olduklarını bulunuz, İngilizcelerini yazınız.
Etnik
–
ulus
Fabl
–
hayvanların konuştuğu hikaye
Köken
–
soy
Fikir
–
düşünce
Kıta
–
anakara
Okuduğunuz parçaya göre eş anlamlarını işaretleyiniz.
1) gün ışığına çıkartılan
a) güneşin doğması
b) gölgenin olmadığı
c) açıklığa kavuşan, aydınlanan
3) dilden dile dolaşmak
a) aynı dili konuşmak
b) bir dilden başka bir dile geçmek
c) her yerde söz edilmek, halk arasında yayılmak
2) dünya çapında
a) çok bilinen, çok tanınan
b) dünya kadar büyük
c) çok uzun olan
4) katkı sağlamak
a) bir şeyin oluşmasına, gelişmesine veya
gerçekleşmesine yardım etmek
b) iki maddeyi karıştırmak
c) para bulmak
Okuduğunuz parçaya göre aşağıdaki hangi tümceler doğrudur?
Türkiye’de yalnızca bir etnik köken vardır.
Türkiye Asya ve Avrupa kıtasında bulunmaktadır.
Olimpos, Türkiye’nin güneyinde Antalya’ da bulunmaktadır.
Türk kadını seçme ve seçilme hakkını almamıştır.
8 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
Aşağıdaki soruları parçaya göre Türkçe olarak, tam tümceler kurarak yanıtlayınız.
1.
Türkiye Cumhuriyeti için ‘Mozaik’ benzetmesi niçin kullanılmıştır?
2.
İlyada Destanı kim tarafından yazılmıştır ve konusu nedir?
3.
Antalya kenti hangi özellikleriyle dünya çapında bir turizm bölgesi haline gelmiştir?
4.
Piri Reis’in çizdiği harita niçin şaşkınlık yaratmıştır?
Düşününüz, araştırınız, anlatınız.
1.
Noel Baba (Aziz Nicholas) kimdir?
2.
Türkiye’nin komşularından ve Avrupa ülkelerinden farklılıklarını ve ortak noktalarını anlatınız.
3.
Türkiye’nin modern bir Müslüman ülkesi olmasının nedenlerini tartışınız.
4.
Nuh’un Gemisi efsanesi hakkında bilginiz var mı? Araştırınız ve tartışınız.
Aşağıdaki noktaları içeren yaklaşık 300 sözcük kullanarak bir yazı yazınız.
Türkiye’nin harita üzerindeki yeri
İstanbul hangi kıtadadır?
Anadolu neresidir?
Şanlıurfa’ya neden peygamberle şehri denilmiştir?
Orada hangi medeniyetler yaşamıştır?
Yaşayan medeniyetlerden bazıları neden çok önemlidir?
Anadolu’da hangi ünlü sanatçılar ve düşünürler yaşamıştır ve hangi alanda eserler üretmişlerdir?
ÖZLÜ SÖZLER:
Yakınlarınızdan aşağıdaki sözlerin anlamlarını sorunuz.
Zehirle pişmiş aşı, kim yemeye gelir?
Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz.
(Yunus Emre)
Aklın yoksa yandın, ya kalbin yoksa? O zaman sen zaten yoksun ki.
Herkes aynı fikirdeyse, hiç kimse yeterince düşünmüyor demektir.
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım,
yalnız olduğumu söyleyeceğim kimse olmadığından yalnızım.
(Mevlana)
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 9
KONU:
Kıbrıs
Londra’da aynı sokakta evleri ve işyerleri olan, hiçbir sorun olmadan yan yana yaşayan Kıbrıslı
Türkler ve Rumlar acaba sizce neden Kıbrıs’ta biraraya gelemiyor? Kıbrıs’ta her iki toplum için de
adil ve kalıcı bir çözüm sizce nasıl olmalıdır?
Bu konuda 400 sözcüklü bir yazı yazınız.
Aşağıdaki İngilizce dosya news.bbc.co.uk/1/hi/world/europe sitesinden alınmıştır.
Başka kaynaklardan da Kıbrıs’ın tarihini ve Osmanlı, Türkiye ve Yunanistan ile olan ilişkilerini
araştırınız.
Metni Türkçeye çeviriniz.
Cyprus: Country Profile
Cyprus has been divided since 1974 when Turkey invaded
the north in response to a military coup on the island which
was backed by the Athens government.
In 1974 the island was effectively partitioned with the
northern third inhabited by Turkish Cypriots and the
southern two-thirds by Greek Cypriots.
A "Green Line" - dividing the two parts from Morphou
through Nicosia to Famagusta - is patrolled by United
Nations troops.
The UN drew up the Green Line as a ceasefire demarcation
line in 1963 after intervening to end communal tension. It
became impassable after the Turkish invasion of 1974,
except for designated crossing points.
In 1983 the Turkish-held area declared itself the Turkish
Republic of Northern Cyprus.
The prospect of EU enlargement concentrated minds in the
search for a settlement. UN-sponsored negotiations
continued throughout 2002 and a peace plan was tabled.
Soon afterwards the EU invited Cyprus to become a member.
But hopes that the island could join united were dashed when leaders of the Turkish and Greek communities
failed to agree to the UN plan by the March 2003 deadline.
In the months that followed travel restrictions were eased, enabling people to cross the border for the first time
in nearly 30 years, raising hopes that progress might be on the way.
As EU entry approached, a revised UN reunification plan was put to both communities in twin referendums in
April 2004.
10 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
The plan was endorsed by Turkish Cypriots but overwhelmingly rejected by Greek Cypriots. Because both
sides had to approve the proposals, the island remained divided as it joined the EU in May. EU laws and
benefits apply only to the Greek Cypriot community.
FACTS
w Population: 879,000 (combined) (UN, 2010)
w Capital: Nicosia (Lefkosia to Greek Cypriots, Lefkoşa to Turkish Cypriots
w Area (combined): 9,251 sq km (3,572 sq miles)
w Major languages: Greek, Turkish
w Major religions: Christianity, Islam
w Life expectancy: 78 years (men), 82 years (women) (UN)
w Monetary unit: Euro from 1 January 2008; Turkish lira used in north
Neşe Yaşın
1959 Lefkoşa doğumlu, başka bir dünyanın mümkün olduğunu düşünen, barış
yanlısı Kıbrıslı Türk şair ve yazar. ODTÜ sosyoloji bölümü mezunu. Lefkoşa
Üniversitesi’nde Türkçe dersleri veriyor. 4 şiir kitabı ve bir romanı var. Kendisini
insanlığın barışına adamış bu değerli şairin aşağıdaki şiiri bestelenmiş ve
George Dalaras tarafından söylenen Yunanca bir şarkıya söz olmuştur:
"yurdunu sevmeliymiş insan
öyle diyor babam
benim yurdum
ikiye bölünmüş ortasından
hangi yarısını
sevmeli insan."
"Savaşa gitme oğlum. Vatanı seviyorsan onun için
ölmeye ve öldürmeye değil yaşamaya ve
yaşatmaya git.
Vatana hizmet etmek istiyorsan bahçıvan ol,
bahçelerini çiçeklendir. Evsizler için evler, gençler
için kültür siteleri yap. Bir fedakârlık yapmak
istiyorsan yaşlıların bakım programlarına katıl,
engelli çocuklar için festivaller, ayrımcılığa
uğrayanlar için gösteriler düzenle ama savaşa
gitme.
Farklı diller, farklı kültürler, farklı düşünceler bir
arada ve uyum içinde en güzel ülkeleri yaratırlar.
"neden beni severken ağlıyorsun anne
neden beni her görüşte kucaklıyorsun
bizi öldürmeye gelirlerse eğer
onlara deriz ki;
babamız öldü geçen savaşta
bizi de öldürürseniz eğer
kim bakar portakal ağaçlarına
anneciğim
bir kayığa binip gidelim uzaklara
orada başka insanlara diyelim ki
bizim ülkemizde savaş var
o yüzden geldik
ölü arkadaşlarımızı da getirecektik
ama sığmadılar kayığa"
Kimseyi senden değişik diye, senden daha az
eğitimli, senden daha yoksul, senden daha farklı
düşüncelere sahip, senden farklı bir yaşam biçimi
içinde diye hor görme.
Bir insan hayatından daha değerli hiçbir şey yoktur
ve her insan bir vatandır, bunu unutma oğlum.
Bu dünyada savaşı destekleyen, savaşa yardımcı
olan her şeye karşı çık, hayata sahip çık oğlum.
Bir şey için savaşacaksan, dünyadan savaşı yok
etmek için savaş. Barışın yollarını döşemek için
çalış.
Silahları değil aklını kullan. İnsan, her sorunu
çözebilecek kadar zekidir, bunu unutma."
Neşe Yaşın
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 11
KONU:
Atatürk İlkeleri ve Devrimleri
Sözcükler / Vocabulary
Devrim
Genelge
İlke
Cumhuriyet
Komutan
İşgal
Ordu
Savunma
Revolution
Circular
Principle
Republic
Commander
Occupation
Troup – Army
Defence
Yazma-Okuma / Writing-Reading
A-Alıştırmalar
1- Yandaki sözcüklerin her birini kullanarak Türkçe tümceler
oluşturunuz.
2- Oluşturduğunuz tümceleri yazınız ve sınıfa okuyunuz.
3- Aşağıda verilen metni okuyup, soruları yanıtlayınız.
Atatürk, Devrimleri ve İlkeleri
1881’de Selanik’te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım, babası Ali
Rıza Efendi’dir. 1893 yılında Askeri Rüştiye’de okurken
matematik öğretmeni tarafından adına “Kemal” ilave edildi.
1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı’nda düşmana ağır
kayıplar verdirten Mustafa Kemal, 18 Mart 1915’te
Çanakkale’deki büyük destanı, emrindeki askerler ile birlikte
yazarak, düşmana “Çanakkale geçilmez” dedirtmiştir.
Mustafa Kemal askerlerine “Ben size taarruzu emretmiyorum,
ölmeyi emrediyorum!” diyerek savaşın kaderini değiştirmiştir. Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşları’ndan sonra
1916’da Edirne ve Diyarbakır’da görev aldı. 1 Nisan 1916’da
tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve
Bitlis’in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep’teki görevlerinden sonra 1917’de İstanbul’a geldi. 15 Ağustos 1918’de
Halep’te 7.Ordu Komutanlığı yaptı. Bu cephede İngiliz
kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı.
Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından bir gün sonra, 31
Ekim 1918’de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918’de İstanbul’a gelip Harbiye Nezareti’nde (Bakanlığında) göreve
başladı. Mondros Mütarekesi’nden(ateşkes) sonra İtilaf
Devletleri’nin (İngiltere, Fransa ve Rusya) Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9.
Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı.
SORULAR
1- Atatürk hangi yılda ve nerede doğmuştur?
2- 31 Ekim 1918 de ne oldu?
3- İtilaf devletleri ne demektir?
4- Atatürk ne zaman ve neden Samsun’a gitti?
12 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
B- Boşluk doldurma: Aşağıda verilen sözcüklerle metindeki bulunan boşlukları doldurunuz.
Yılında, Erzurum, vatanın, ilan, Cumhurbaşkanı, gezilerine, yetkilileri, Nutkunu, Soyadı, yorucu, teftiş,
Dolmabahçe.
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Yılları
22 Haziran 1919 . . . . . . . . . . . . . . . . Amasya Genelgesi’ni yayımladı. 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında . . . . . . . . . . . , 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi’ni toplayarak . . . . . . . . . . . kurtuluşu için takip edilmesi gereken yolun belirlenmesini sağladı.
Mustafa Kemal Atatürk, 24 Nisan 1920 ile 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM (Türkiye Büyük Millet
Meclisi) Başkanlığına seçildi. Cumhuriyet’in . . . . . . . edilmesi (29 Ekim 1923) ile beraber Atatürk oy birliğiyle yeni Türk devletinin ilk . . . . . . . . . . . . . . . . seçildi. Anayasa gereği dört yılda bir seçimler yenilendi.
1927,1931,1935 yıllarında Atatürk TBMM tarafından yeniden Cumhurbaşkanı olarak seçildi.
Atatürk, sürekli yurt . . . . . . . . . . . . . . . çıkarak, yapılan çalışmaları hep yerinde denetledi. Yurdumuza
gelen yabancı devlet başkanlarını, başbakanlarını ve diğer . . . . . . . . . . . . Cumhurbaşkanı sıfatıyla
ağırladı. 15-20 Ekim 1927 tarihinde Türk Kurtuluş Savaşı’nı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu anlatan Büyük . . . . . . . . . . . , 29 Ekim 1933 tarihinde 10. Yıl Nutku’nu okudu.
Kasım 1934’te TBMM, . . . . . . . . . . kanunu gereğince Mustafa Kemal’e “Atatürk” soyadını verdi.
Hastalığının ilk belirtileri 1937 yılında ortaya çıkan Atatürk, 1938 yılı başlarında Yalova’da bulunduğu sırada, ciddi olarak rahatsızlandı. Buradaki tedavi olumlu sonuç vermesine rağmen tamamen iyileşmeden
Ankara’ya yaptığı . . . . . . . . yolculuk, rahatsızlığının artmasına sebep oldu.
Hastalığı esnasında da kendi sağlığını hiçe sayarak devlet işleri ile devamlı meşgul olan Atatürk, bu tarihlerde Hatay sorunu ile de yakından ilgilendi, Mersin ve Adana’ya geziye çıktı. Askeri birlikleri . . . . . . . .
ederek tatbikat yaptırdı ve oldukça yorgun düştü.
26 Mayıs’ta Ankara’ya döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul’a giden Atatürk’e doktorlar
tarafından siroz teşhisi kondu. . . . . . . . . . . . . . . . Sarayı’na nakledildi. Tüm çabalara rağmen hastalığı
giderek artan Atatürk, 10 Kasım 1938’de Dolmabahçe Sarayı’nda, saat dokuzu beş geçe hayata veda etti.
21 Kasım 1938’de Etnografya Müzesi’nde hazırlanan geçici kabre konulan naaşı, 10 Kasım 1953 yılında,
yurdun her bir ilinden getirilen vatan toprakları ile hazırlanan ebedi istirahatgahı olacak Anıtkabir’deki
mezarına törenle defnedildi.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 13
C- Aşağıda metinlerden en çok ilginizi çeken iki devrimi İngilizceye çeviriniz.
Atatürk’ün yaptığı devrimler:
Harf Devrimi: Öğrenilmesi son derece güç olan Arap harflerinin yerine
Türk harflerinin kullanılmasının sağlandığı harf devrimi “Türk
Harfleri” adıyla 1353 sayılı kanunla, 1 Kasım 1928’de kabul edildi.
Türkçenin yapısına en uygun alfabe olduğuna karar verilen Latin
alfabesi alınıp, yeniden düzenlenerek, yurdun dört bir yanında
Millet Mektepleri açılmış, halka yeni harflerle okuma yazma
öğretilmiştir. Atatürk’te bu çalışmalara “Millet Mektepleri
Başöğretmeni” sıfatıyla bizzat katılmıştır.
Halifeliğin Kaldırılması: 1 Mart 1924 tarihinde Atatürk’ün mecliste
yaptığı konuşma ile halifeliğin kaldırılması gerektiği herkesçe
kabul gördü. 3 Mart 1924’te TBMM tarafından çıkarılan bir kanunla halifelik kaldırılarak, yeni yapılacak ilke ve inkılapların önü
tamamen açılmış oldu. Böylelikle yeni kurulan Türk Cumhuriyeti
Devleti’nin laik düzene geçişi kolaylaştı. Saltanat ve Hilafet yanlılarının dayandığı en önemli güç odağı yok
edildi. Din işlerinin doğru ve düzenli bir şekilde işlemesinin çalışmalarına başlandı. İleriki zamanlarda
saltanat ve halifelik iddiasında bulunmamaları için Osmanlı hanedanı üyelerinin de yurt dışına çıkarılmaları
kabul edildi.
Saltanatın Kaldırılması: Osmanlı Devleti’nin her döneminde hüküm süren saltanata artık bir son verilmeliydi.
İşte TBMM’nin açılması ile başlayan bu yeni dönemde, bu konu değerlendirilmiş ve 1 Kasım 1922 tarihinde
kabul edilen kanunla Saltanat kaldırılmış, halifelikte tamamen saltanattan ayrılmıştır. Atılan bu önemli
adım, Osmanlı Devleti’nin hukuki olarak sona erdiği manasına gelmekteydi. Yapılan bu büyük inkılap
sayesinde uluslar arası yapılacak antlaşmalarda artık Osmanlı Devleti olmayacaktı.
Türkiye’nin Yeniden İdari Teşkilatlanması: Yeni Türkiye Devleti’nin idari yapılanmasına ilişkin 1921 ve 1924
anayasalarında bazı kararlar alınmıştır. 1923 yılında yönetim şekli olarak Cumhuriyet rejimi kabul edilmiştir.
1921 ve 1924 anayasalarında alınan kararlara göre ülke; iller, ilçeler, bucaklar ve köyler olarak yeni yönetim
birimlerine ayrılmıştır.
Cumhuriyetin İlanı: 29 Ekim 1923 yılında ilan edilen
cumhuriyet tamamen halkın iradesini gözeten bir yönetim şeklidir. Cumhuriyet; demokratik bir ortamda, halkın
kendi kendisini yönetecek kişileri seçme ve seçilme özgürlüğüdür. 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılması ile
babadan oğla geçen yönetim biçimi olan, padişahlıkta
tamamen ortadan kaldırılmıştır. 29 Ekim tarihinde
anayasanın bu konuya ilişkin ilgili maddeleri değiştirilerek
ülkenin yeni yönetim şeklide Cumhuriyet olarak şekillendirilmiştir. Oy birliği ile Mustafa Kemal Paşa Cumhurbaşkanlığına seçilerek, ilk cumhurbaşkanımız olmuş ve
kürsüye çıkarak şöyle demiştir “Türkiye Cumhuriyeti
mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır”
Şapka ve Kıyafet Devrimi: Atatürk yapmış olduğu devrimlerde Türk toplumunun uygar milletler gibi giyim ve
kuşamda da ileri bir seviyede olmasını istemiştir. Atatürk ilk olarak bir yurt gezisinde Kastamonu’da halkın
karşısına şapka giyerek çıkmış ve toplumun ilk tepkilerini ölçmüştür. Kastamonu’nun bir Anadolu şehri
olması ve ilk tepkilerinin olumlu olması ile şapka giyilmesi toplumda kademe kademe rağbet görmüştür.
Bu da yapılacak diğer devrimlere zemin hazırlamıştır. 25 Kasım 1925’te TBMM’de “Şapka Kanunu” kabul
edilmiş, bu kanuna uymayanlar hakkında çeşitli ceza müeyyideleri uygulamaya konulmuştur. Kadınların
çarşaf, peçe gibi kıyafetler yerine çağdaş giysiler giymeleri sağlanmış, erkeklerde fes yerine şapka giyilmesi kanuni zorunluluk haline getirilmiş, dinsel kıyafetlerle sokakta gezilmesi de yasaklanmıştır.
14 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
Soyadı Yasasının Kabulü: Soyadı yasası 21 Haziran 1934 yılında çıkarılmıştır. Yasanın çıkarılmasıyla her Türk
vatandaşı kendisine uygun bir soyadı almakla yükümlü tutulmuştur. TBMM 24 Kasım 1934 yılında çıkardığı
2258 sayılı kanunla, Mustafa Kemal’e Türk’ün atası anlamını taşıyan “Atatürk” soyadını Türk milletinin bir
şükran ifadesi olarak vermiştir. Yine 1934 yılı içerisinde çıkarılan yasayla insanlar arasındaki ayrıcalıkları
belirten ağa, bey, hacı, hafız, paşa, molla, hanımefendi ve hazretleri gibi lakap ve unvanların kullanılması
yasaklanmış, böylece soyadı kullanımıyla da yasalar önünde insanların eşit bir hale gelmesi sağlanmıştır.
Kadın Haklarının Tanınması: Atatürk’ün yapmış
olduğu girişimler neticesinde, Türk kadınlarının
iktisadi ve siyasal yaşama katılımlarının sağlanabilmesi açısından bir dizi değişiklikler
yapılmıştır. Kadınlara, 1930 yılında belediye
seçimlerinde seçme, 1933 yılında çıkarılan Köy
Kanunuyla muhtar seçme ve köy heyetine
seçilme, 1934’te Anayasada yapılan bir değişiklikle milletvekili seçme ve seçilme haklarının
tanınmasıyla, Türk kadını layık olduğu değere
kavuşmuştur. Kadınlara tanınan bu hakların o
yıllarda birçok Avrupa devletlerinde bile bulunmayışı, Atatürk’ün kadın haklarına verdiği değer
ve önemi en güzel şekilde ortaya koymaktadır.
Takvim, Saat ve Ölçülerde Değişiklik: Yurt içi ve yurt dışındaki ticari ilişkilerin düzenlenmesinde, çeşitli kolaylıkların sağlanması adına yapılan değişiklikleri kapsamaktadır. Ağırlık ölçüsü birimi olarak kullanılan okka yerine, kilo ve gram, uzunluk ölçüsü birimi endaze yerine, metre ve santimetre gibi ağırlık ve ölçü birimleri
getirilmiştir. 1925 yılında çıkarılan kanunla Hicri ve Rumi takvimler yerine Miladi takvim kabul edilerek 1
Ocak 1926’dan itibaren de kullanılmaya başlanmıştır. Güneşin batışına göre ayarlanan saat yerine, çağdaş
dünyanın kullandığı saat sistemi kabul edilerek modern saat uygulamasına geçilmiştir. Milli bayramlar ve
tatil günleri yeniden düzenlenmiş,1935 yılında çıkarılan kanunla hafta tatili Cuma’dan, Cumartesi öğleden
sonra ve Pazar gününe alınmıştır.
Medeni Kanunun Kabulü: Medeni Kanun’un kabulü (17 Şubat 1926) ile sosyal alanda tam bir eşitlik anlayışı
gerçekleştirilmiştir. İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak hazırlanan Medeni Kanun TBMM’de kabul edilerek 17 Şubat 1926 yürürlüğe konmuştur. Ailede kadın erkek eşitliği sağlanmış, yapılacak evliliklerde resmi
nikah yapma zorunluluğu getirilmiş, tek eşle evlilik yapılması esası ve Kadınlara toplum yaşayışı içerisinde
istedikleri mesleğe girebilme hakkı tanınmıştır. Mahkemelerde tanıklık yapma ve miras ile boşanma konularında kadın ve erkek eşit hale getirilmiştir.
Eğitim ve Öğretim Devrimi: Atatürk, Türk toplumunun eğitim ve
kültür seviyesinin yükseltilmesi ile öğrenim gören kişi
sayısının artırılmasını amaçladığı eğitim ve öğretim alanında
köklü değişiklikler yapmıştır. Osmanlı toplumunda yaygın
halde bulunan mahalle mektepleri ve medreseler TBMM
tarafından 3 Mart 1924 yılında çıkarılan “Öğretimin Birleştirilmesi” yasası ile kaldırılmıştır. TBMM, eğitim ve öğretim
işlerini Milli Eğitim Bakanlığı’na vererek, kaldırılan mahalle
mektepleri ve medreselerin yerine birçok şehirde meslek
okulları, öğretmen okulları, teknik okullar, ortaokul ve
liselerin açılması sağlanmıştır. Çıkarılan Üniversiteler
Kanunu ile Darülfünun kaldırılmış yerine İstanbul Üniversitesi kurulmuştur.
Yazma - Konuşma / Writing - Speaking
D- “Atatürk bu devrimleri yapmasa idi ne olurdu?” sorusunu sınıfta tartışınız ve bu konuda 300 sözcüklük
bir kompozisyon yazınız.
E- Bu devrimler arasında sizce en önemlisi hangisidir? İki dakikalık bir konuşma hazırlayınız.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 15
ÜNİTE:
TOPLUM
KONU:
İşsizlik
Anahtar sözcükler:
işsizlik
istihdam
büyüme
unemployment
employment
increase
strateji
ekonomi
ikrar
strategy
economy
decleration
Okuma / Reading
A- ÇEVİRİ
Aşağıdaki metni İngilizceye çeviriniz.
Türkiye’de ve Gelişmiş Ekonomilerde İşsizlik Sorunu
İşsizlik hem gelişmiş hem de gelişmekte
olan ülkelerde karşılaşılan önemli
problemlerden birisi olmaya devam
etmektedir. Türkiye uzun zamandır
yüksek oranlı işsizlik ile mücadele
etmektedir. Resmi rakamlar 2002 yılından
beri işsizlik oranının %10 civarında
olduğunu göstermekle birlikte, gerçek
işsizlik oranının resmi rakamların çok
üstünde olduğu görüşü genel kabul
görmektedir. Son yıllarda Türkiye
ekonomisinde yaşanan olumlu büyüme
rakamlarına rağmen işsizlik oranının
yüksekliğini
sürdürmesi,
istikrar
programının
başarısını
olumsuz
etkilemektedir. 2002 yılından beri Türkiye
ekonomisinde sağlanan yüksek büyüme
rakamlarına rağmen işsizlik oranını
azaltacak
yeni
iş
imkanlarının
yaratılamadığı da kabul edilmektedir.
‘‘İstihdamsız
büyüme’’
Türkiye’de
uygulanan istikrar programının önemli
bir çıkmazı olmaya devam etmekte.
16 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
B- BOŞLUK DOLDURMA
Aşağıda verilen sözcükleri doğru anlam yapacak şekilde boşluklara doldurunuz.
sorunlarından, sosyo-ekonomik, mücadele, paralel, eğitim, istikrarsız
İşsizlik
İşsizlik, ülkelerin ........................................................ durumlarına göre farklılık gösterse de çoğu ülkenin en büyük
......................................................... bir tanesini oluşturmaktadır. Türkiye’de yıllar itibariyle hemen hemen her dönem
görülen yüksek issizlik oranlarıyla ......................................................... etmek zorunda kalan bir ülkedir. Hızlı nüfus artışı,
......................................................... politikasındaki sorunlar, yatırım yetersizliği, siyasi ve ekonomik istikrarsızlık gibi
nedenler bu sorunun daha da ağırlaşmasına neden olmuştur. Son yıllardaki ekonomik büyümeye
......................................................... oluşan beklentinin aksine issizlik oranı artmaya devam etmektedir.
Ülkemizde ......................................................... dalgalanmalara bağlı büyüme kalıcı bir işgücü istihdamı yaratmaya
engel oluşturmaktadır.
Türkiye’de İşsizlik Sorunu
İşsizlik, Türkiye’nin her dönem karşı karşıya kaldığı ancak son yıllarda gündemi oldukça meşgul eden en önemli
sorunlardan biridir. Var olan işsizlik sorunu giderilmeden işgücü piyasasına gün geçtikçe yeni işsizlerin katılması
bu sorunun daha uzun süre devam edeceğinin bir göstergesidir. Ekonominin yeterince güçlü olmadığı ülkemizde
istihdam ve işsizlik sorununun önemini ve özelliklerini belirleyen başlıca nedenler arasında, hızlı nüfus artışını, iç
ve dış göçleri, yetersiz geliri, teknolojik gelişmeleri, bölgelerarası gelişme farklılıklarını, yatırım politikalarındaki
olumsuzlukları ve eğitim politikasındaki sorunları sıralamak mümkündür (Gediz ve Yalçınkaya, 2000).
Yukarıdaki metne göre doğru tümcelerin karşısına D, yanlışların karşısına Y koyunuz?
a- İşsizlik Türkiye’nin en önemli sorunlarından biridir.
-----
b-Türkiye’nin ekonomisi çok güçlüdür.
-----
c- Türkiye’de bölgeler arası gelişme farkı vardır.
-----
C- LISTENING / DİNLEME
Aşağıdaki metni bir yakınınıza okutunuz ve daha sonra boşlukları doldurunuz.
Gelişmiş Ekonomilerde İşsizlik
İşsizlik sadece Türkiye için değil tüm dünya ülkeleri için önemli bir sorun oluşturmaktadır. ILO (Uluslararası
Çalışma Örgütü) tarafından açıklanan yıllık Küresel istihdam Eğilimleri raporunda, tüm dünyadaki işsiz sayısının
2006 yılında tarihsel olarak en yüksek düzeye ulaştığı belirtilmiştir. Raporda, dünyada çalışan insan sayısının
artmasına karşılık issiz sayısının 2006 yılında 195,2 milyona çıktığı, küresel olarak bakıldığında bunun anlamının
işsizlik oranının %6,3 olduğu vurgulanmıştır. (ILO Basın Duyurusu, 2007).
Bazı AB ülkeleri ve ABD’deki işsizlik oranları incelendiğinde işsizlik oranının Slovakya ve Polonya’da oldukça
yüksek olduğu görülmektedir. Türkiye’de %10 dolaylarında olan işsizlik oranı, Polonya’da %17,7; Slovakya’da
%16,3; Belçika’da %8,4; İrlanda’da %4,3; ABD’de ise %5,1’dir. İssizlik gelişmiş ülkeler için de oldukça önemli bir
sorundur.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 17
1- ……….. tüm dünyada büyük bir sorundur.
2- İşsizlik oranı
a-Türkiye’de …………
b-Polonya’da …….
c-Belçika’da ……. tür.
1- Küresel olarak bakıldığında işsizlik sayısı 2006 yılında ….. oranındaydı.
2- Her ne kadar bu rakamlarla,Türkiye’de işsizlik az görünüyorsa da gerçek rakamların bunun
çok daha üzerinde olduğu düşünülmektedir. Araştırınız.
D- OKUMA
Alıştırmalar
1- Metni okuduktan sonra sınıf içinde arkadaşlarınızla işsizliğin sebep ve sonuçlarını tartışınız.
E- EV ÖDEVİ
1-ILO, EU, OECD ve USA kısaltmalarının İngilizce ve Türkçe açılımlarını bulunuz.
2-İşsizliğin sebep ve sonuçlarını araştırıp anlatan 400 sözcüklük bir Türkçe kompozisyon yazınız.
F- TÜRKÇEYE ÇEVİRİN:
THE UNEMPLOYMENT PROBLEM IN TURKEY AND
EUROPEAN EMPLOYMENT STRATEGY
Keywords: Unemployment, Employment, Growth, European Employment Strategy, rates
Unemployment is still one of the major problems faced by both in developed and developing
countries.
Turkey has been struggling with high unemployment rates for a long time.
Although the official figures show unemployment rate is around 10 percent since 2002, it is
generally accepted that real unemployment rates are higher than official figures.
It is a common view that despite the high economic growth rate since 2002, the
Turkish economy has failed to create jobs to reduce unemployment rates.
"Jobless Growth" is still a
dilemma for the Turkish
stabilization program.
18 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
KONU:
Göçler ve Tüketim
Aşağıda verilen sözcüklerle haber makalesindeki boşlukları anlam yapacak şekilde doldurunuz.
sağlıksız, civarında, mülteci, koşulları, uluslararası açıklamaya, gemi, güvenle, çalışanların, cesedin
Umut Yolcuları Kayıp
Uluslararası Göç Örgütü, Avrupa'ya
göçmen götürmek üzere Libya'dan yola
çıkan gemilerden birinin battığını, 200'ü
aşkın kişinin hayatından endişe
ettiklerini bildirdi.
31.03.2009, Salı
250 kişiyi taşıyan geminin Libya
sahilinin 50 kilometre açığında kötü
hava .............................. nedeniyle
alabora olduğu haber veriliyor. Libya
makamları 21 kişinin öldüğünü teyit
ederken, 23 kişinin de kurtarıldığını
açıkladı.
Uluslararası Göç Örgütü'nden bir yetkilinin Associated Press haber ajansına yaptığı ................................... göre, yaklaşık
350 kişiyi taşıyan ikinci bir ........................................ ise kurtarıldı. Örgüt yetkilisi Laurence Hart, kurtarılan gemi ve
yolcularının Libya'nın başkenti Trablus'a ........................................... ulaştıklarını açıkladı.
Hart'ın yaptığı açıklamaya göre, kurtarmanın çabuk gerçekleşmesinde yakınlarda bulunan bir petrol platformunda
................................................. Libya sahil güvenlik yetkililerini uyarması etkili oldu. Kayıp olan bir diğer geminin de aynı
bölgede olduğu düşünülüyor. Bölgedeki kaynaklar az sayıda ................................................. kıyıya vurduğunu, yine az
sayıda yolcunun yüzerek kurtulmayı başardığını bildiriyor.
Libya makamları dün akşam yaptıkları açıklamada, Avrupa'ya 250 mülteci taşıyan bir geminin Libya'dan yola
çıktıktan kısa süre sonra battığını duyurmuştu. Aynı bölgede 300 ................................................. taşıyan bir geminin daha
battığı haberleri geliyordu. Bu geminin de ilki gibi, Libya'nın Trablus limanından kalktığı bildiriliyordu. Libyalı bir yetkili,
iki kazanın da son iki gün içinde gerçekleştiğini, arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini söyledi.
Libya son yıllarda Avrupa'da yeni bir hayata başlamak isteyen yasa dışı göçmenler için gözde bir transit ülke haline
geldi. Bu ülkeye Mısır'dan çok sayıda mülteci geldiği, Libya'dan da deniz yoluyla İtalya'ya geçtikleri biliniyor.
Ancak bu yolculuk genelde ................................................. koşullarda yapılıyor. Açık denize uygun olmayan gemiler, çoğu
zaman tıka basa dolu oluyor. Libya açıklarında son olarak Haziran ayında bir gemi batmış, 40 kişi ölmüştü. Soruna
çözüm bulmak için harekete geçen Libya ve İtalya, denizde ortak devriye seferleri başlattı. .................................................
Göç Örgütü'nün verdiği bilgiye göre sadece 2008 yılında 31 bini aşkın kişi Kuzey Afrika'dan yola çıkarak İtalyan adası
Lampedusa'ya girmişti. (BBC)
Yukarıda okuduğunuz ‘Umut Yolcuları Kayıp’ adlı haber makalesini sözlü olarak İngilizceye
çeviriniz.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 19
Aşağıdaki metni okuduktan sonra soruları yanıtlayınız.
Nüfus, Tüketim ve Göç
Belli bir zaman sürecinde bir ülke, bölge, şehir, yöre veya dünyanın herhangi bir yerinde bulunan yerleşik insan
sayısına nüfus denir. Ülkelerin kalkınmasında, tanıtılmasında, üretim ve tüketimde, doğal kaynakların
işletilmesinde nüfusun önemi büyüktür. Bu insanların ürettikleri ürünlere üretim, yaşamlarını sürdürebilmek için
tükettikleri ürünlere de tüketim denir. Yaşanılan yerden başka yere taşınmaya ise göç denir.
Genelde, aynı coğrafi bölgede bulunan ve gelişmişlik düzeyi aynı olan iki ülkeden, nüfusu az olan ülkede, nüfusu
fazla olan ülkeye oranla daha az üretim yapılmaktadır. Nüfusu çok olan ülkelerin tüketimleri de fazladır ve tüketim
fazlalığı gelişmeyi sağlar. Fazlalaşan tüketimi karşılamak için yeni iş alanları açılması gerekir. Fazlalaşan nüfustan
dolayı artan tüketim karşılanamazsa, o bölgede yaşayan insanların yaşantıları zorlaşır. Bu durum insanların,
yaşam standartlarını yükseltmek amacı ile bulundukları yerlerden başka yerlere taşınmalarına neden olur. Bu
taşınma olayına ekonomik göç denir.
Bir ülkede çalışan insan sayısı o ülkenin iş gücü olarak bilinir. Nüfus azalması, iş gücünün azalması demektir. İş
gücünün azlığı, gelişimi olumsuz etkiler. Bu durumda ülkeler arası göçler olur. Örneğin 2. Dünya savaşından sonra
nüfusu azalan Almanya bazı ülkelerden, uluslar arası anlaşmalarla işçi almak zorunda kalmıştır ve 1965-1975
yılları arasında, Türkiye’den Almanya’ya işçiler göç etmiştir. Bu tür göçlere genelde az gelişmiş ülkelerde rastlanır.
Bir ülkenin nüfus artışı, o ülkenin yerleşme, ulaşım, eğitim, sanayileşme, beslenme ve sağlık hizmetlerini
doğrudan etkiler ve dengeli bir şekilde artmalıdır. Nüfus artışıyla birlikte şehirleşme gelişir. Eğer bir bölgede nüfus
artışının hızı, o bölgenin kalkınma hızının ve kapasitesinin üstünde ise, orada eğitim, altyapı, iş, beslenme ve
diğer konularda sorunlar oluşur. Fazla nüfus artışından dolayı yükselen tüketimi karşılayacak üretim alanları
açılamazsa, işsizlikler ve işsizlerin büyük şehirlere iş bulmak ve temel yaşam gereksinimlerini sağlamak amacı ile
başka yerlere gitmesiyle göçler başlar. Ülke içinde yapılan göçlere iç göç, ülke dışına yapılan göçlere ise dış göç
denir. Dış göçlerin en olumsuzu, beyin göçüdür. Bir ülke yüksek eğitimli, yetenekli, başarılı insanlarının
ihtiyaçlarını karşılayamadığında, bu insanların başka ülkeye göçmesine beyin göçü denir. Politik Sebenlerden
dolayı yapılan göçlere politik göç denir. Bir bölgenin coğrafi yapısı iklimi, su kaynakları, yeraltı ve yeryüzü
zenginlikleri göç sebebi olabilir.
ALIŞTIRMALAR
Aşağıda verilen soruları arkadaşlarınızla tartışınız.
1-
Nüfus nedir?
2-
Göç nedir, kaç çeşit göç vardır? Örnekleyerek açıklayın.
3-
Beyin göçü ne demektir?
4-
Politik göç nedir?
5-
Tüketim nedir?
6-
İş gücü ne demektir?
7-
Türkiye’den Almanya’ya işçiler ne zaman ve neden gitmişlerdir?
8-
Tanığı olduğunuz bir göç olayını anlatınız. Tanık olduğunuz bir göç olayı yoksa kendinizi Londra’dan
bilmediğiniz bir ülkeye göç ediyormuş gibi düşünerek 300 sözcüklük bir göç olayı kompozisyonu yazın?
Yukarıda verilen okuma parçasından geniş zamanlı beş ayrı sözcük bul ve bu sözcükleri tümceler
içinde kullandıktan sonra oluşturduğun yeni tümceleri yaz.
20 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
Aşağıda verilen sözcükleri uygun boşluklara yazarak anlamlı tümceler oluşturun.
Sözcükler:
denir, demektir, kaçınılmazdır, sağlar, etkiler
– Yaşanılan yerden başka yere taşınmaya göç ...................................
– Nüfus azalması, iş gücünün azalması ...................................
– İş gücünün azlığı, gelişimi olumsuz ...................................
– Ülkeler arası göçler ...................................
– Tüketim fazlalığı gelişmeyi ...................................
Göçlerin ülkemiz insanları üzerindeki etkisi öteden beri çok büyük olmuştur. Bu etki kimi zaman türkü, kimi
zaman şiir ya da şarkı olarak sanata yansımıştır. Aşağıda verilen göçle ilgili türkü sözleri geçmişte Anadolu’da
yaşamış olan Dadaloğlu’na aittir.
Kalktı Göç Eyledi Avşar Elleri
Kalktı göç eyledi Avşar elleri,
Ağır ağır giden eller bizimdir.
Arap atlar yakın eder ırağı,
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir.
Belimizde kılıcımız kirmani,
Taşı deler mızrağımın temreni.
Hakkımızda devlet etmiş fermanı,
Ferman padişahın, dağlar bizimdir.
Dadaloğlu'm bir gün kavga kurulur,
Öter tüfek davlumbazlar vurulur.
Nice koçyiğitler yere serilir,
Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir.
Irak: Uzak
Kirmani: Kırman’da yapılan kılıca verilen ad.
Temreni: Mızrağın ucu
Ferman: Padişahın yazılı emri
Dadaloğlu Kimdir?
Dadaloğlu, bir halk ozanıdır. 18.yüzyılın son çeyreğinde doğup 19.yüzyılın ortalarında öldüğü bilinmektedir.
Doğum ve ölüm tarihleri hakkında kesin bir bilgi olmamakla beraber, eldeki kaynaklar 1785-1868 tarihlerini
göstermektedir. Dadaloğlu, Güney illerinde dolaşan ve Toros dağlarında Kozan, Erzin, Payas yörelerinde yaşayan
göçebe Türkmenlerin Avşar boyundandır.
Yaşamı hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımız Dadaloğlu’nun şiirleri yazılı kaynaklar aracılığıyla değil, sözlü
gelenek sayesinde bugüne ulaşmıştır.
Asıl adı Veli olan ve Türkmen-Avşar aşıklarının önde gelenlerinden biri olan Dadaloğlu, Kul Mustafa mahlasını da
kullanan Aşık Musa’nın oğludur. Az da olsa eğitim almıştır. İmamlık, katiplik yaptığı anlatılır ama bu konuda yeterli
bilgi yoktur. Daha çok Gavurdağı ve Ahır Dağı yörelerinde yaşadı. Çukurova’yı, Toroslar’ı, Orta Anadolu’yu dolaştı.
Şiirlerinde göçerlik koşullarını, döneminde Orta Anadolu’da hüküm süren aşiret kavgaları ve aşiretlerin Osmanlı
Devleti ile savaşlarını duru ve yalın bir dille yansıttı. Dili, Anadolu Türkmen boylarının kullandığı halk Türkçesiydi.
Dadaloğlu Anadolu’nun halk şiiri geleneğine damgasını vurmuş en önemli sanatçılardan biri olmuştur.
Osmanlı Devleti’nin göçebe olan Avşar, Karsantı, Sıkıntı, Bozdoğan, Kırıntı, Berber, Menemenci gibi Türkmen
aşiretlerini yerleşik hayata geçirmek için verdiği uğraş, yer yer başkaldırılara ve çatışmalara neden olmuştur.
Dadaloğlu’nun şiirleri, yerleşik yaşama geçmek istemeyen Türkmen aşiretlerinin çığlığı ve sözlü tarihi sayılabilir.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 21
Mezarı Kırşehir’ in Kaman ilçesindedir. “Biter Kırşehir’ in Gülleri Biter” adlı türkünün söz yazarı olması, mezarının
Kaman’da bulunduğunun bir ispatıdır.
Dadaloğlu, Çukurova’da göçer-konar Türkmen toplulukları arasında yetişmiş, çağına damgasını vurmuş bir aşıktır.
Dadaloğlu, 19.yüzyıl aşıkları içinde konar-göçer Türkmen aşiretlerinin geleneksel dünyasını, törelerini yansıtan
şiirleriyle etkinleşir. Dadaloğlu “yiğitlik, soyluluk, dayanışma” gibi göçebe toplumun değer sistemlerinin
değişmeye yüz tuttuğu bir çağda bu değerleri savunan bir aşiret şairi olarak öne çıkar. Dadaloğlu’nun şiirlerinde
zorunlu iskanı kabullenmeme ve toprağa bağlı yaşama uyum göstermeme iki önemli olgudur.
Dadaloğlu’nun şiirlerini konularına göre üç ana başlıkta toplayabiliriz.
1-Kavga şiirleri
2-Sevda şiirleri
3-Yurt güzellemeleri
ALIŞTIRMALAR
1- Dadaloğlu hangi bölgelerde yaşamıştır ve hangi şair türüne girer?
2- Dadaloğlu şiirleri kaça ayrılır? İsimlerini yazınız.
3- Zorunlu iskan ne demektir?
4- Dadaloğlu’nun asıl adı nedir?
5- Mezarı nerededir?
6- Hangi tarihlerde yaşamıştır?
7- Şiirlerini yazmış mıdır, söylemiş midir? Bu şiirler günümüze kadar nasıl gelmiştir?
Aşağıdaki sözcüklerin yukarıdaki anlatıma göre doğru anlamlarını verilen seçeneklerden bulunuz.
1- İskan
a) bir yere yerleştirilip yurtlandırma
b) bir yerden göç etme
c) baş kaldırma
2- Aşık
a) Yerleşik düzen şairi
b) Göçebe şairi
c) Aşiret şairi
3- Epik şiir
a) göçebe şiiri
b) aşık şiiri
c) hiçbiri
4- Tekke
a) Eskiden dervişlerin toplu olarak bulunduğu
yer
b) eğlence yeri
c) hastane
d) hiçbiri
5- Aşiret
a) Soydan sayılan bir başa uyan göçebe insan
topluluğu
b) köy halkı
c) hiçbiri
‘‘Bülbülü altın kafese koymuşlar, bülbül, ille de vatanım, diye inlemiş’’
atasözünün ne anlama geldiğini tartışınız.
22 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
KONU:
Nüfus Hareketleri
(Göçler)
İnsanların, doğdukları yerden başka yerlere geçici ya da sürekli olmak üzere taşınmasına göç denir.
A. İÇ GÖÇLER
Bir ülke içerisinde, nüfusun yer değiştirmesine iç göç denir. İç göçlerle bir ülkenin toplam
nüfusunda değişme olmaz. Sadece, bölgelerin ve illerin nüfusunda artma ya da azalma meydana
gelir. İç göçler, sürekli ve mevsimlik göçler olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Sürekli İç Göçler
Ülke içerisinde yer değiştiren insanların, göç ettikleri yerlere yerleşmesiyle gerçekleşir. Türkiye’de,
Cumhuriyetin başlangıcından günümüze kadar, özellikle kırsal alanlardan kentlere doğru hızlı bir
göç olayı görülmektedir.
İç göçün nedenleri
• Kırsal alanlardaki hızlı nüfus artışı
• Miras yoluyla tarım alanlarının daralması ve ailelerin geçimini karşılamaması
• Tarım alanlarının yetersiz gelmesi ve erozyonun artmasıyla toprağın verimsiz hale gelmesi
• Tarımda makineleşmenin artması ve buna bağlı olarak tarımsal işgücünün azalması
• Kırsal kesimde iş imkanlarının sınırlı olması
• Ekonomik istikrarsızlık ve sosyal problemler
• Eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği
• İklim ve yer şekillerinin olumsuz etkileri
• Kentlerde sanayinin gelişmiş olmasından dolayı iş olanaklarının fazlalığı
• Kentlerde eğitim ve sağlık hizmetlerinin yaygınlığı
İç göç, özellikle Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerindeki illerde daha fazla olmaktadır.
Yüksek oranda göç alan şehirlerin başlıcalar şunlardır:
İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Şanlı Urfa, Antalya, Mersin, Konya, Samsun, Gazi Antep,
Diyarbakır gibi illerdir. İç göç, ülkemizde özellikle sanayileşmiş merkezlere daha fazla olmaktadır.
İç göçlerin sonuçları
• Ülke genelinde nüfusun dağılışında dengesizlik görülür.
• Yatırımlar dengesiz dağılır.
• Kırsal kesim yatırımlarında verimsizlik meydana gelir.
• Düzensiz kentleşme görülür.
• Sanayi tesisleri kent içinde kalır.
• Kentlerde konut sıkıntısı çekilir.
• Kent nüfusunda aşırı artış meydana gelir.
• Alt yapı hizmetlerinde (yol, su, elektrik) yetersizlik görülür.
• Kentlerde işsiz insanların oranı artar.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 23
İç göçü önlemek için şunlar yapılabilir:
• Tarımda sulama olanaklarını artırmak.
• Tarım metodunu geliştirmek.
• Besi ve ahır hayvancılığını geliştirmek ve yaygınlaştırmak.
• Kırsal kesimde eğitim ve sağlık hizmetlerini yaygınlaştırmak.
• Tarım ve hayvancılığa bağlı sanayi kollarını kırsal alanlara yönlendirmek.
• Kırsal kesimde küçük sanayi kollarını geliştirmek.
2. Mevsimlik İç Göçler
Kırsal kesimdeki bazı ailelerin büyük şehirlere, tarımın yoğun olarak yapıldığı yerlere, yaz
turizminin geliştiği yerlere bir süre çalışmak üzere göç etmeleri ile gerçekleşir.
Yaylaya çıkma olayı da mevsimlik göçler içerisinde yer alır. Mevsimlik göçlerle Adana,
Mersin, Hatay, Aydın, Muğla, Antalya gibi merkezlerde, yaz ile kış mevsimleri arasındaki
nüfus miktarlarında önemli değişmeler olmaktadır.
B. DIŞ GÖÇLER
Bir ülkeden diğer bir ülkeye yapılan göçlere dış göç denir.
Dış göçlerin başlıca nedenleri şunlardır:
• Ekonomik nedenlerle çalışmaya gidilmesi
• Tabii afetler
• Savaşlar
• Etnik nedenler
• Sınırların değişmesi
• Uluslararası anlaşmalarla sağlanan nüfus değişimi
Dış göçlerin sonuçları
• Göç eden ülkede nüfus artar, göç veren ülkede ise azalır.
• Ülkeler arasında ekonomik ilişkiler gelişir.
• Ülkeler arası kültürel ilişkiler gelişir.
Dış göçler ve Türkiye
Türkiye’ye 1923 - 1989 yılları arasında çoğu Balkan ülkelerinden olmak üzere 2,2 milyon göç
olmuştur. Bu göçler komşu ülkelerdeki savaşlar yüzünden hala sürmektedir. Türkiye’den ise
1950'den sonra, başta Almanya olmak üzere yurt dışına işçi gitmeye başlamıştır. Bugün
Fransa, Belçika, Hollanda, İngiltere, İsveç, ABD, Avustralya, Libya, S. Arabistan, Kuveyt ve
Orta Asya ülkelerinde milyonlarca işçimiz bulunmaktadır.
Türkiye’den yurt dışına göç sonucunda;
• Ülkemize giren işçi dövizi artmıştır.
• Ülke turizminin gelişmesi sağlanmıştır.
• Türk ticaretinin yaklaşık % 20 sine kaynak sağlanmıştır.
• Artan nüfusun işsizlik sorununa kısmen çözüm bulunmuştur.
24 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
KONU:
Göç ve Uyum
(Migration and Entegration)
Sözcükler / Vocabulary
Aşağıdaki sözcüklerin İngilizcelerini bulunuz.
· Katılımcı
· Kazanım
· Tehdit
· Öngörülmek
· Yoğun
- Süreç
- Birey
- İhtiyaç
- Deneyim
- Demografik
- Asır
- Ulusal
- Uluslararası
- İşgücü
- Hakim olmak
- Anlaşma
Okuma / Reading
İnsanların daha iyi bir yaşam arayışının yansıması olan göç, çok yönlü ve çok aktörlü bir süreçtir. Bu
sürecin temel aktörleri bireylerdir. Diğer aktörler ise göç edilen ülke (anavatan) ve göçün gerçekleştiği
ülkelerdir. Göç olgusunun bu üç aktör bakımından da son derece önemli toplumsal, kültürel, duygusal,
ekonomik, siyasi ve hukuki sonuçları bulunmaktadır. Dünyada çok yoğun olarak yaşanan göçün, küresel
ekonominin ortaya çıkardığı ihtiyaçlar ile ulaşım ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler sayesinde her
geçen gün daha da yoğunlaştığı bilinmektedir.
Sanayileşmiş ülkelerin çoğunda, bir taraftan göçmen ve uyum konusu bir “sorun” olarak kamuoyunda
tartışılırken, öte taraftan, özellikle demografik nedenlerle yabancı işgücü ihtiyacının artarak devam
edeceği gerçeği de bilinmektedir. Bu ihtiyaç ve göç alan ülkelerin yarım asırdan uzun süren göç
deneyimleri, bu ülkeleri yeni göç politikaları geliştirme arayışına itmiştir. Günümüzde yeni göç
politikaları, sadece ulusal bazda değil, uluslararası platformlarda da yoğun olarak tartışılmaya
başlanmıştır. Türklerin yurtdışına göçü 50’li yılların sonuna doğru bireysel gidişlerle başladı. 1961 yılından
önce Federal Almanya, ardından da Avusturya, Belçika, Fransa, Hollanda, İsveç, İsviçre, İngiltere ve
Avustralya ile Türkiye Cumhuriyeti arasında yapılan ikili işgücü anlaşmalarıyla yoğunlaşarak devam
etmiştir. 1970’li yılların başına kadar yapılan işgücü anlaşmaları çerçevesinde Türkiye’den hızlı bir göçmen
akını yaşanmıştır. İlk petrol krizinden sonra ise göç akımı hızlı bir inişe geçmiş ve daha sonra dışarıya
yapılan göç hareketleri neredeyse durma noktasına gelmiş, daha çok aile birleşmesi şeklinde devam
edebilmiştir.
Başlangıçta kestirilemeyen bir yoğunluk ile gelişen Türklerin yurtdışına çalışma amaçlı göçü, göçmenlerin
sadece fabrikalarda, madenlerde, inşaatlarda çalışan işçilerden “daha fazla bir şey” olduklarının zamanla
ortaya çıkması ile karmaşık bir soruna dönüşmüştür. 80’li yıllardan itibaren göçmenlerin geri dönmeme
ve kalıcı olma yönünde eğilim göstermeleri ise, zaten büyük bir sayıya ulaşan Türk göçmenleri
kamuoyunun gündemine taşımıştır. Türk göçmenlerin yaşadığı dramı ifade eden Max Frisch’in ‘Biz işçi
istemiştik, Türkler insan gönderdi!’ ironisi, olayın sosyal boyutunun taraflarca uzun bir süre ne kadar ihmal
edildiğinin de çok çarpıcı bir ifadesidir. Artık beş milyonu aşan ve büyük bir çoğunluğu gittikleri ülkede
sürekli kalmaya karar veren, yaşamlarını bu şekilde yeniden yapılandıran göçmenlerimizin önemli bir
bölümünün bulundukları ülkelerin vatandaşlığına geçtikleri, hatta Türk göçmenlerin yaklaşık yüzde
50’sinin, halen bulundukları ülkelerde dünyaya geldikleri bilinmektedir.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 25
Sayıları ve nitelikleri değişen Türk göçmenlerin bulundukları ülkelere sağladıkları katkılar da yaşadıkları
sorunlar da zaman içinde farklılaşmıştır. Ancak bütün eksiklik ve engellere rağmen Türkiye’den giden
göçmenler ekonomi, bilim, sanat, spor ve diğer alanlarda başarılarıyla toplumda yer almakta ve
yaşadıkları toplumlara zenginlik katmaktadırlar. Yaşadıkları ülkelerde katılımcı olan, kendini geliştirmiş,
ekonomik, sosyal, siyasal alanda başarı kazanmış göçmenler, hiç kuşku yok ki gerek yaşadıkları ülkeler
için, gerek Türkiye için bir kazanım olmaktadır. Bu bağlamda uyumun, göç konusunun bütün taraflarının
da ortak ilgi alanı olduğu ve onun bir “sorun” haline gelmemesinin, öncelikle karşılıklı korku ve
endişelerden arındırılmış iyi niyetli ortak çabayı gerektirdiği açıktır.
Göçmenlerin uyumu konusunda gösterilecek çabaların birinci derecede göç alan ülke yararına olacağı
açıktır. Göçmenlerin bir tehdit olarak değil, bir kazanım ve çeşitlilik olarak görülmesine dayalı bir
yaklaşımın hâkim olması her iki taraf için de uyumun anahtarı olarak değerlendirilebilir. .
ALIŞTIRMALAR
A- Soruları yanıtlayınız
1. Türkiye’den göç, yoğun olarak hangi yıllarda ve hangi ülkelere olmuştur?
2. Metne göre uyumun anahtarı nedir?
3. Uyum konusunda en çok hangi alanlarda sorunlar yaşanmaktadır?
4. Uyum için ilgililere düşen görevler nelerdir?
5. Göçmenler hangi alanlarda yaşadıkları toplumlara zenginlik katmaktadır?
B- Aşağıdaki tümcelerin hangi paragrafta geçtiğini belirtiniz.
1.
Günümüzde yeni göç politikaları, sadece ulusal bazda değil, uluslarası platformlarda da yoğun olarak
tartışılmaya başlanmıştır. (…….)
2.
Göçmenlerin uyumu konusunda gösterilecek çabaların, birinci derecede göç alan ülke yararına olacağı
açıktır. ( ……..)
3.
Sayıları ve nitelikleri değişen Türk göçmenlerin bulundukları ülkelere sağladıkları katkılar da, yaşadıkları
sorunlar da zaman içinde farklılaşmıştır. ( ………….)
C- Aşağıda verilen sözcüklerin eş anlamlılarını tümce içinde kullanınız. İngilizceye çeviriniz.
entegrasyon - uyum
yoğun - sık
ihtiyaç - gereksinim
bireyse - kişisel
engel - mani
ifade - söylem
hedef – amaç
faydalı - yararlı
D- Aşağıdaki tümcelerden doğru olanların başına D harfi, yanlış olanların başına Y harfi koyunuz.
(….) 1. 1900’lü yılların başına kadar Türkiye’de hızlı bir göçmen akımı yaşanmıştır.
( ….) 2. Göçmenlere uygulanan bazı ayrımcı politikalar toplum içerisinde destek görmemektedir.
( ….) 3. Uyum göç alan ve veren 2 ülkenin de yararınadır.
( ….) 4. Günümüzde dünyada çok yoğun olarak yaşanan göç, ulaşım ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler
sayesinde azalmıştır.
26 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
E- Okuduğunuz parçaya göre işaretleyiniz.
F- DÜŞÜNÜNÜZ VE ANLATINIZ
1. Aile birleşimi.
a) İki kişinin evlenerek bir araya gelmesi
b) Uzakta yaşayan aile bireylerinin haberleşmesi
c) Aile bireylerinin bir araya toplanması
2. Yoğunlaşarak devam etmek
a) Artarak devam etmek
b) Hızlanarak devam etmek
c) Dinlenerek devam etmek
1.
2.
3.
4.
5.
3. İki kutuplu dünya
a) İki farklı din
b) İki farklı yönetim şekli
c) İki farklı dil
Uyumun çok yönlü bir süreç olduğu göz önüne
alındığında kimler bu süreçte rol almalıdır?
Temel yöntemler neler olmalıdır?
Uyum sürecinde karşılaşılan temel sorunlar
nelerdir?
Göçün nedenleri nelerdir?
Uyum için temel yöntemler neler olmalıdır?
Uyum için ağırlıklı olarak hangi alanlarda
çalışma yürütülmelidir?
4. Seçim dönemi
a) Seçim sonrası
b) Seçim öncesi
c) Seçimin yapıldığı günler
Örnek makale:
Irkçılık ve ırkçılıkla mücadele
Avrupa’nın genelinde daha önce geçici statüde görülerek entegrasyonları göz ardı edilen göçmenler,
günümüzde Avrupa içindeki ‘öteki’lere dönüşmüş durumda. Artan sosyo-ekonomik problemler, özellikle de
işsizlik nedeniyle, Avrupa toplumuna entegre olamayan kesim, belirli teşviklerle farklı politikalar kapsamında geri
gönderilmeye çalışılmaktadır. Teşviklerin geri dönüşler için yeterli gelmediği durumlarda ise sıkı düzenlemelerle
şekillenen farklı politikalara başvurulmaktadır.
Bu konuda en taze iki önemli örnek Alman ve Fransız uygulamalarıdır. Bu iki Avrupa Birliği üyesi, göçmenlerin aile
birleşimini ve ülke içinde yerleşmelerini zorlaştıran düzenlemelere imza atmıştır. Onaylanan göç yasaları
içerdikleri ırkçı unsurlar nedeniyle ciddi bir tartışma konusudur. Bu tartışmaların başında Almanya’ya aile
birleşmesi yolu ile gelecek olan göçmenlere yönelik ayırımcı uygulamalar gelmektedir. Söz konusu yasaya göre,
Almanya tarafından ülkeye girişi vizeye tabi olan devlet vatandaşları, aile birleşmesi yoluyla da olsa, Almanya’ya
gelmeden Almanca öğrenmek zorundadır. Entegrasyonun hızlandırılmasına yönelik olduğu düşünülse de,
Almanya bu noktada yadırganacak bir ayrıma gitmiştir. Çünkü Almanya’nın vize uygulamadığı bir ülke
vatandaşından, aile birleşmesi yolu ile Almanya’ya gelmek istediği durumda, bu kişinin eşinden, dil bilme şartı
aranmamaktadır. Alman göç yasasına karşı eleştiriler de bu noktada ortaya çıkmakta ve eşlerin birleşmesinde
birtakım ülke vatandaşlarının eşlerine ayrımcılık yapılmasının AB’nin ve Almanya’nın temel değerleri olan eşitlik
ilkesine ve ayrımcılık yasağına aykırı olduğu tartışılmaktadır.
Fransa’da göçmenlerin yerleşim koşullarını sertleştiren yasa da dil şartı gibi Alman yasası ile benzer şartları
getirmenin yanında, daha da ileri giderek, ailelerin birleşimi sırasında çocuklara DNA testi yapılmasına imkan
veren bir madde de içermektedir. Gerek muhalefet gerekse sivil toplumdan bu ırkçı uygulamaya gelen tepkiler
sonucunda, DNA testinin uygulanmasına koşullu onay verilmiş olsa da, Avrupa’nın göç olgusu ve göçmenlere
yönelik güvensizlik ve önyargının göçmenleri daha ne kadar etkileyeceği tartışılmaya devam etmektedir.
Fatma Yılmaz
Uşak AB Araştırmaları Merkezi- Araştırmacı
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 27
Asimilasyon mu Yoksa Entegrasyon mu?
Aşağıdaki başlıkları tartışınız.
Her iki kültürün birbirlerine olan saygı derecesi en kötüden en iyiye doğru bu şekilde gider.
Asimilasyon: İki kültürün bir arada yaşamasının en kötü biçimidir. Birinci kültürün ikincisini yok sayması ve
tamamen kendine uydurması durumudur. İkinci kültürün varlığından bile söz etmek mümkün değildir.
TV’deki Uzay Yolu filmlerindeki Borgların ele geçirdiklerini robotlaştırıp kendilerine benzetmesi uç bir
örnek olarak verilebilir.
ABD’deki Kızılderilileri traş edip, ceket giydirip, okula gönderip, Hıristiyan yapmak asimilasyona bir
örnektir. Kısacası uyumun tek yönlü olması beklenir.
Adaptasyon: Asimilasyonun “gönüllü” biçimidir. Bizim “Almancılar” dediğimiz insanların, ABD’ye giden
göçmenlerin ya da köyden şehre gelenlerin içinde bulunduğu durumdur; tıpkı şehirden köye gidenlerin
köye uyması gerektiği gibi.
Entegrasyon: İki ya da daha çok ünitenin ortak amaç maksadıyla bir araya gelmesi durumundaki etkileşimdir.
Sportif anlamda FIFA, siyasi anlamda Avrupa Birliği buna en iyi örnektir. Her üye kendi özgün değerlerini
korurken, değişken olan faktörleri ortaklaşa yürütürler. İskoçya-İngiltere-Galler birliği de buna bir
örnektir.
Değişmeyen ve değişken faktörlere örnek: Her ülkenin kendi dil, tarih ve coğrafyası değişmezken, ekonomi,
sosyal ihtiyaçlar, para ve standartlar kolektif organizasyon tarafından yürütülür. Üyeler eşittir. Üyelikte
zorlama yoktur ama üyelerin uyumunda zorunluluk vardır.
Ortaklık: Anlaşılması en kolay birlik formudur. Birlikteliğin hangi konularda nasıl olacağı belirlenmiştir. Bunun
dışındaki konularda her iki taraf da tamamen özgürdür. İkili ekonomik anlaşmalar, NATO, Gümrük Birliği,
şirketler buna örnektir.
Yazan: Alper Haydar Eren Kasım
Aşağıdaki başlıkları araştırın. Araştırmanızı yaparken kısa notlar alın. Her başlık için yukarıdaki metinden
uygun örnekler verin.
Öğrendiklerinizi arkadaşınıza ve ailenize ikişer dakikalık bir konuşmayla anlatın.
İçlerinden birisi için 200 sözcüklü bir yazı yazın.
•
Avustralya ve Aborijinler
•
İspanyollar, Basklar ve Katalonya bölgesi
•
Kanada’da Fransızca ve İngilizcenin resmi dil olması ve referandum
•
Belçika’nın kullandığı diller; Flemenk, Fransız ve Alman bölgeleri
•
Eski Yugoslavya
•
Türkler ve Kürtler
•
İngiltere ve göçmenler
Aşağıdaki paragrafı İngilizceye çeviriniz.
Göç, bugün bir yandan AB genelinde yaşanan en önemli sorunlardan biri olarak kabul edilirken, diğer yandan
yaşlanan AB nüfusuna tek çözüm olarak değerlendiriliyor. Küresel dünyanın ihtiyaçları, rekabet, uluslar arası
ilişkilerde gelişme yaşanırken, AB'nin göç politikasının da sabit kalması mümkün görünmüyor. AB bu
kapsamda, yasadışı göç ile mücadele, göçmenlere daha iyi yaşam standartları sağlama, entegrasyona yönelik
sorunlara çözüm üretme ve göçten ekonomik yarar sağlama gibi alanlarda yeni programlar geliştirmeyi
amaçlıyor. AB'nin toplam nüfusu 500 milyon civarında. Bu nüfusun 18.5 milyonunu AB üyesi olmayan ülke
vatandaşları oluşturuyor. Bu rakam toplam nüfusun yüzde 3.8'ine denk geliyor. AB genelindeki göçmen
nüfusun büyük bir bölümü Türkiye, Fas, Arnavutluk, Cezayir ve Sırbistan’dan geliyor.
28 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
1- Aşağıda verilen sözcükleri uygun boşluklara yazınız.
zorluk, başı çekiyor, yeterince, devlete, işsizlik, yükseldi, görüş
Entegrasyon Sorunu
Almanya, AB'nin en fazla göç alan ülkelerinden biri konumunda. Göçmen oranı 2007 yılında 15,1 milyona
… … … … . . . Bu, toplam nüfusun yüzde 18,4'ünü temsil ediyor. Almanya'daki göçmen kökenlilerin geldikleri
ülkelerde yüzde 14,2 ile Türkiye … … … … … . Bunu yüzde 8,4'le Rusya, yüzde 6,9'la Polonya izliyor.
Almanya'daki göçmenlerin büyük bir bölümü entegrasyon sorunu ile karşı karşıya. Bertelsmann Vakfı’nın Çalışma
ve Soysal Politika Araştırmaları Bürosu’na (BASS) yaptırdığı araştırmaya göre, Alman toplumuna … … … …
entegre olamayan, dil, eğitim ve sosyal konularda yetersiz kalan göçmenlerin … … … … . maliyeti 16 milyar Euro'ya
mal oluyor. Bu maliyetin başlıca nedeni olarak, göçmen nüfusun büyük bir bölümünün işsiz olması gösteriliyor.
Araştırmaya göre, ikinci nesil göçmenlerin dörtte üçü Alman toplumuna entegre olmuş durumda. Birinci nesil
göçmenlerin ise sadece yüzde 18’i entegre olmuş düzeyde. Araştırmaya göre sosyal alana entegrasyonda en fazla
… … … . . yaşanıyor. Araştırmada ortaya çıkan bir diğer … … … … de, göçmenlerin sadece yüzde 28’inin
en az ortaokul mezunu olduğu. Araştırmaya göre, entegre olamayan göçmenler arasında … … … … . oranının
yüzde 16 olduğu belirtiliyor.
2- Aşağıdaki tümcelerin hangi paragrafta geçtiğini belirtiniz.
a. Günümüzde yeni göç politikaları, sadece ulusal bazda değil, uluslarası platformlarda da yoğun olarak
tartışılmaya başlanmıştır.
b. Göçmenlerin uyumu konusunda gösterilecek çabaların, birinci derecede göç alan ülke yararına olacağı
açıktır.
c. Sayıları ve nitelikleri değişen Türk göçmenlerin bulundukları ülkelere sağladıkları katkılar da, yaşadıkları
sorunlar da zaman içinde farklılaşmıştır.
3- Aşağıdaki tümcelerden doğru olanların başına D harfi, yanlış olanların başına Y harfi koyunuz.
1. 1900’lü yılların başına kadar Türkiye’de hızlı bir göçmen akımı yaşanmıştır.
2. Göçmenlere uygulanan bazı ayrımcı politikalar toplum içerisinde destek görmemektedir.
3. Uyum, göç alan ve veren iki ülkenin de yararınadır.
4. Günümüzde dünyada çok yoğun olarak yaşanan göç, ulaşım ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler sayesinde
azalmıştır.
Aşağıdaki metni İngilizceye çeviriniz.
Entegrasyon Sorunu
Almanya, AB'nin en fazla göç alan ülkelerinden biri konumundadır. Göçmen oranı 2007 yılında 15,1 milyona
yükseldi. Bu, toplam nüfusun yüzde 18,4'ünü temsil ediyor. Almanya'daki göçmen kökenlilerin geldikleri ülkelerde
yüzde 14,2 ile Türkiye başı çekiyor. Bunu yüzde 8,4'le Rusya, yüzde 6,9'la Polonya izliyor. Almanya'daki göçmenlerin
büyük bir bölümü entegrasyon sorunu ile karşı karşıya. Bertelsmann Vakfı’nın Çalışma ve Soysal Politika
Araştırmaları Bürosu’na (BASS) yaptırdığı araştırmaya göre, Alman toplumuna yeterince entegre olamayan, dil,
eğitim ve sosyal konularda yetersiz kalan göçmenlerin devlete maliyeti 16 milyar Euro'ya mal oluyor. Bu maliyetin
başlıca nedeni olarak, göçmen nüfusun büyük bir bölümünün işsiz olması gösteriliyor. Araştırmaya göre, ikinci nesil
göçmenlerin dörtte üçü Alman toplumuna entegre olmuş durumda. Birinci nesil göçmenlerin ise sadece yüzde 18’i
entegre olmuş düzeyde. Araştırmaya göre sosyal alana entegrasyonda en fazla zorluk yaşanıyor. Araştırmada ortaya
çıkan bir diğer görüş de, göçmenlerin sadece yüzde 28’inin en az ortaokul mezunu olduğu. Araştırmaya göre, entegre
olamayan göçmenler arasında işsizlik oranın yüzde 16 olduğu belirtiliyor.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 29
KONU:
Suç ve Ceza
Sözcükler / Vocabulary
Aşağıdaki sözcüklerin İngilizcelerini bulunuz.
Tedavi
Araştırma
Ceza
Suç oranı
Saldırmak
Tehdit
Soymak
Asayiş suçu
Büyük Şehirlerde Suçlar
1.
Türkiye’de suç sayıca en çok İstanbul, Ankara , İzmir, Bursa, Antalya, Mersin ve Gaziantep
şehirlerinde işlenmektedir. Nüfus bakımından büyük şehirlerde suçun diğer şehirlerden
sayıca fazla olması bilinen bir durum olarak kamuoyunun dikkatini çekmektedir. Yazılı ve
görsel basında çıkan haberler, dikkatlerin büyük şehirlerdeki suçlar üzerinde yoğunlaşmasına
neden olmaktadır.
2.
Araştırmanın bu bölümünde 2003 yılı nüfusu bir milyonu aşan, İstanbul, Ankara, İzmir,
Bursa, Adana, Konya, Gaziantep, Antalya ve Mersin şehirlerindeki suç durumu ele alınmıştır.
2003 yılında Türkiye’de işlenen toplam 322189 asayiş suçunun %63.1’i (203409); 144186 kişiye
karşı işlenen suçun %48.6’sı (70217) ve 178003 mala karşı işlenen suçun %74,8’i (133192)
nüfusu bir milyonu aşan dokuz büyük şehirde gerçekleşmiştir.
3.
Büyük şehirlerde her 100000 kişiye düşen suç oranı Adana ve Konya dışında Türkiye suç
oranının (674) üzerindedir. Suç oranı Antalya (1372) ve Mersin’de (1077) oldukça yüksektir.
Antalya, Türkiye’de suç oranı en yüksek şehirlerarasında yer almaktadır. İstanbul, Ankara ve
İzmir Türkiye oranının üzerinde olmasına rağmen, kamuoyunda bilindiğinin aksine,
Türkiye’de en çok suç işlenen merkezler olmadıkları görülmektedir.
4.
Büyük şehirlerdeki asayiş suçlarına, kişiye ve mala karşı işlenen suçlar ayrımında
bakıldığında, kişiye karşı suç oranı, Ankara (377), Antalya (391) ve Konya’da (342), Türkiye
suç oranının üzerinde olmakla birlikte Mersin dışında yüksek değildir. Adana (258), İstanbul
(199) ve İzmir’de (284) ise; Türkiye oranının altındadır. 2001-2003 döneminde kişiye karşı
suçlar, Gaziantep, Mersin ve İstanbul’da azalmış, Ankara’da ise %1 oranında artış göstermiştir.
Adana, Bursa ve Konya’da artış oranı, Türkiye oranının (%4) oldukça üzerindedir.
5.
Yaralama, aile fertlerine kötü muamele, intihara teşebbüs, kumar oynamak ve oynatmak,
yerleşim bölgelerinde silah kullanmak ve 6136 ateşli silahlar kanununa muhalefet, büyük
şehirlerde çok işlenen kişiye karşı suçlardır. Diğer büyük şehirlerden farklı olarak Ankara’da
tehdit ve Bursa’da insan kaçırma çok işlenen suçlar arasındadır. Yaralama, bütün büyük
şehirlerde, en çok işlenen suçtur. Yaralamayı, Ankara ve İzmir’de aile fertlerine kötü muamele,
Bursa ve Konya’da intihara teşebbüs, Adana’da kumar oynamak ve oynatmak, Gaziantep’te
yerleşim bölgelerinde silah atmak suçları takip etmektedir.
30 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
SORULAR
1-Emniyet genel müdürlüğüne göre kaç çeşit suç gurubu vardır?
2- Suçun en çok işlendiği şehirlerimizin adlarını yazınız.
3-2003 yılının verilerine göre kaç suç işlenmiştir? Guruplara göre oranlarını yazınız.
4- Hangi illerimizde suç oranları artmaktadır?
Aşağıdaki tümcelerin kaç numaralı paragrafta geçtiğini belirtiniz.
•
Suç oranı Antalya (1372) ve Mersin’de (1077) oldukça yüksektir.
•
Diğer büyük şehirlerden farklı olarak Ankara’da tehdit ve Bursa’da insan kaçırma çok işlenen suçlar
arasındadır.
•
İstanbul, Ankara ve İzmir Türkiye oranının üzerinde olmasına rağmen, kamuoyunda bilindiğinin aksine,
Türkiye’de en çok suç işlenen merkezler olmadıkları görülmektedir.
•
Büyük şehirlerdeki asayiş suçlarına, kişiye ve mala karşı suçlar ayırımında bakıldığında, kişiye karşı suç
oranı, Ankara (377), Antalya (391) ve Konya’da (342), Türkiye oranının üzerinde olmakla birlikte Mersin
dışında yüksek değildir.
Aşağıdaki tümcelerden doğru olanların başına D harfi, yanlış olanların başına Y harfi koyunuz.
2001-2003 döneminde kişiye karşı suçlar, Gaziantep, Mersin ve İstanbul’da artmıştır.
Yaralama, aile fertlerine kötü muamele, intihara teşebbüs, kumar oynamak ve oynatmak, yerleşim
bölgelerinde silah atmak ve 6136 ateşli silahlar kanununa muhalefet, büyük şehirlerde çok işlenen mala karşı
suçlardır.
Türkiye’de işlenen toplam 322189 asayiş suçunun %63.1’i (203409); 144186 kişiye karşı suçun %48.6’sı
(70217) ve 178003 mala karşı suçun %74,8’i (133192) nüfusu bir milyonu aşan dokuz büyük şehirde
gerçekleşmiştir.
Görsel basında çıkan haberler, dikkatlerin büyük şehirlerdeki suçlar üzerinde yoğunlaşmamasına neden
olmaktadır.
Eşleştiriniz ve arkadışınız ile karşılaştırıp tartışınız: Eğer siz hakim olsaydınız aşağıdaki suçlara ne tür
cezalar vermeyi düşünürsünüz?
Suçlar:
Ehliyet almadan araba kullanmak
...............................................................
Sınıf arkadaşını yumruklayıp ona zarar vermek
...............................................................
Alkollü araba kullanmak
...............................................................
Parktaki bir bank veya ağaca zarar vermek
...............................................................
Caddede yürüyen birine saldırmak ve çantasını çalmak
...............................................................
Yaşlı birinin evine girip soymak
...............................................................
Hız sınırını aşmak
...............................................................
Verebileceğiniz Cezalar:
Toplum yararına iş yapmak
İyi bir yurttaş olmak için bir kursa gitmek
Psikolojik tedaviye gitmek
Para cezası vermek
Hapis cezası vermek
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 31
Aşağıdaki konuyu içeren 300 sözcüklü bir makale yazınız.
İngiltere’de okullardaki şiddet ve disiplinsizlikten kimler sorumludur?
Okullardaki şiddet ve disiplinsizlik hangi yöntemlerle önlenebilir?
Kendi gözlemlerinizle örnekler veriniz.
Polis nasıl çalışmalı?
Mahalleler arasında, ya da diğer yerleşim birimlerinde polis devriyelerinin araba içerisinde yapılmasından çok
yürünerek yapılması, polis-vatandaş arasındaki ilişkilerin olumlu bir şekilde pekiştirilmesi yönünde fayda
sağlayabilir. Genel olarak araba ile yapılan devriyelerde, vatandaş ve polis arasında araba, bir iletişim engeli
oluşturabilir. Oysa yürüyerek yapılan devriyelerde, polis ve vatandaş arasında açık bir iletişim ortamının
oluşturulması sağlanabilir. Açık iletişim ortamının oluşturulması, vatandaşın rahat bir şekilde kendilerini
rahatsız eden durumları dile getirmelerini sağlar. Polis ise, devlet kurumunu ya da devleti temsil ettiğinden,
vatandaş bir yetkili tarafından dinlenildiğini görerek önemsendiğini hisseder. Dikkate alındığını hisseden
vatandaş, toplumsal düzeni sağlamada, devlet kurumlarına yardımcı olabilmek için daha büyük bir çaba
harcar. Bu da genel anlamda, mahalle ya da diğer türdeki yerleşim birimlerindeki sapkınlık ve suç
unsurlarının tespit edilmesine, olumlu yönde etki eder.
Ailede şiddet
Tanım:
Kişilerin beslenme ve bakım gereksinimlerini karşılayan, güven duygusu veren, beden ve akıl sağlığını
koruyan ve geliştiren bir birim olması gereken aile, bazan her çeşit şiddetin beslendiği ve uygulandığı odak
olmaktadır.
Aile dışında gerçekleşen şiddet için toplum sorumlu tutulurken, aile içinde oluşan şiddet gizli kalmakta, özel
hayat olarak kabul edilmekte, çoğu kez de olağan ve yasal olarak karşılanmaktadır. Aile içi şiddet ile ilgili
olarak gelişen kamuoyu bilinci ise çok değişkendir.
Aile içi şiddet ve istismarı gizleme, varlığına inanmama, inkar etme veya üzerine konuşmama eğilimleri
güçlüdür.
Yukarıdaki okuma parçalarını okuduktan sonra aşağıdaki tümcelerin karşısına; Doğru (D), Yanlış (Y) ve
Belirtilmemiş (B) yazınız.
• Genel olarak araba ile yapılan devriyelerde, vatandaş ve polis arasında araba, bir iletişim engeli
oluşturmamaktadır.
• Aile dışında gerçekleşen şiddet için toplum sorumlu tutulurken, aile içinde oluşan şiddet gizli kalmakta,
özel hayat olarak kabul edilmektedir.
• Kişilerin beslenme ve bakım gereksinimlerini karşılayan, güven duygusu veren, beden ve akıl sağlığını
koruyan ve geliştiren bir birim olması gereken aile, her zaman, her çeşit şiddetin beslendiği ve
uygulandığı odak olmaktadır.
• Halbuki yürüyerek yapılan devriyelerde, polis ve vatandaş arasında açık bir iletişim ortamının
oluşturulması sağlanabilir.
32 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
Aşağıdaki metni İngilizceye çeviriniz:
Kitabın Adı: SUÇ VE CEZA
Kitabın Yazarı: Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Çok sıcak bir Temmuz akşamıydı. Kiracı olarak kaldığı
tavan arasındaki oda fırın gibi yanıyordu. Dışarı çıkmak,
biraz temiz hava almak ve nehir kenarında oturup
serinlemek istiyordu. Kapıdan çıkacağı sırada ev sahibi
kadınla karşılaşmaktan korkuyordu. Odanın bir kaç aylık
kirası ve yemek borcu birikmişti. Ne zaman dışarı çıksa
pansiyoncu kadının tehdit dolu bakışları ile karşılaşıyor;
utancından ne diyeceğini şaşırıyordu.
Üç dört ay öncesine kadar her şey yolunda gidiyordu.
Annesinin gönderdiği harçlık ve ders vererek kazandığı bir
kaç kuruş, masrafını karşılamaya yetiyordu. Annesinden ve
bir kız kardeşinden başka hayatta kimsesi kalmamıştı. Kız
kardeşi aileye yük olmamak için bir toprak ağasının evine
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
hizmetçi olarak girmişti. Annesi, ölen babasından kalan
emekli maaşı ile geçiniyordu. Ana-kız arttırdıkları parayı
evin tek oğlu olan Roskolnikov’a gönderiyor, O’nun okuyup büyük bir memur olmasını istiyorlardı.
Delikanlı da devam ettiği hukuk fakültesini bitirmek , iyi bir avukat olmak ve annesi ile kız kardeşini
yanına alarak; onları rahat ettirmek istiyordu.
ÖDEV: Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza” kitabını okuyunuz.
DİNLEME
Aşağıdaki metni bir arkadaşınıza okutunuz ve dinledikten sonra boşlukları uygun olan bir
sözcükle doldurunuz.
Suç nedir? Suçlu kimdir?
Michael ve Adler (1933) suçun yasal tanımını, “Suçun en kesin ve en az
belirsizlik içeren tanımı, onun ceza kanunu tarafından yasaklanan
davranış olduğudur,” şeklinde yapmışlardır. Ayrıca “Suçluları suçlu
olmayanlardan ayırt etmenin en kesin yolu, suçlu bulunma ve
bulunmama işlemidir,” şeklinde bir kategorizasyona gitmişlerdir. Suçun
tanımı farklı zamanlara ve farklı toplumlara göre farklılık gösterebilir. Bu
da, evrensel tanımlar kullanan araştırmacıların işini güçleştirmektedir. Bu
açıdan son yıllarda ortak tanımlar üzerinde birleşilmeye başlanarak,
çalışmaların anlaşılmasını kolaylaştırmıştır.
Kriminoloji bilimi, suç ve suçlu davranışlarını araştırma amacıyla
çalışmaların yapıldığı bilim dalıdır. Başlangıcından itibaren çalışmaların
büyük oranda suçlu popülasyonu üzerinde olduğu gözlenmektedir.
Pratikte, uzun yıllardır kriminologlar cezaevindekiler ile araştırma
yapmışlar; cezaevi araştırmalar için uygun bir örneklem sağlamıştır.
Ancak, cezaevindekilerin sadece suçlu bulunanlardan bir örneklemi
oluşturduğu ve kanunu ihlal eden bütün kişileri temsil etmedikleri
unutulmamalıdır.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 33
Dinledikten sonra boşlukları doğru olan bir sözcükle doldurunuz
cezaevi
yasaklanan
tanımını
pratikte
kanunu
evrensel
davranışlarını
Suç nedir? Suçlu kimdir?
Michael ve Adler (1933) suçun yasal..............................1 .. “Suçun en kesin ve en az
belirsizlik içeren tanımı onun ceza kanunu tarafından ...........................2.. davranış
olduğudur.” şeklinde yapmışlardır. Ayrıca “suçluları suçlu olmayanlardan ayırt etmenin en kesin yolu suçlu bulunma
ve bulunmama işlemidir’ şeklinde bir kategorizasyona gitmişlerdir. Suçun tanımı farklı zamanlara ve farklı toplumlara
göre farklılık gösterebilir. Bu da, .............................3... tanımlar kullanan araştırmacıların işini güçleştirmektedir. Bu
açıdan son yıllarda ortak tanımlar üzerinde birleşilmeye başlanmış ,bu da çalışmaların anlaşılmasını
kolaylaştırmıştır.
Kriminoloji bilimi suç ve suçlu ............................4... araştırma amacıyla çalışmaların yapıldığı bilim dalıdır.
Başlangıcından itibaren çalışmaların büyük oranda
suçlu
popülasyonu üzerinde olduğu
gözlenmektedir......................5..., uzun yıllardır kriminologlar cezaevindekiler ile araştırma yapmışlar;
.................................6... araştırmalar için uygun bir örneklem sağlamıştır. Ancak, cezaevindekilerin sadece suçlu
bulunanlardan bir örneklemi oluşturduğu ve .....................7... ihlal eden bütün kişileri temsil etmedikleri
unutulmamalıdır.
ALIŞTIRMALAR
1- Boşlukları doldurunuz.
Hakim genç adama iki yıl .................................... cezası verdi.
Suç ve suçlu her zaman ilgi ............................... bir konudur.
2- Parantez içindeki fiili doğru yazınız.
Suçun türü çeşitli ve farklı olabilmektedir, uzun zaman bu konuda çalışanlar ortak bir tanım yapabilme
konusunda başarılı ............................
(olmak)
3- İngilizceye çeviriniz.
Adam ertesi gün eve geldiğinde annesi ve kız kardeşinin kendisini beklediklerini gördü.
4- Uygun bir sözcük ile tümceyi tamamlayınız.
Sanki cinayet işlemeye giden biri değil de gezintiye çıkmış bir adam hali …………………….
Suçun tanımı ve verilen cezalar zamana ve ülkelere göre değişir.
34 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
ÜNİTE:
BİLİM ve TEKNOLOJİ
KONU:
Enerji
2000 yılı itibariyle, dünyadaki 6 milyar insanın enerji
tüketim hızı, yılda 420 EJ’u (Exa Joule, büyük enerji
birimini ) aşmış durumda. Tüketimin %68’ini,
sanayileşmiş ülkelerin 0.9 milyar insanı; kalan %32’si
ise, gelişmekte olan ülkelerin 5.1 milyar insanı
tarafından gerçekleştirilmiş. Dolayısıyla kişi başına
tüketimin en fazla olduğu yerler gelişmiş ülkeler ve
ABD’dir. Dünya nüfusunun %85'i, kişi başına yılda
ortalama sadece 25 GJ (Giga-joule, küçük enerji
birimi) enerji tüketiyor. Türkiye’de, dünya
ortalamasının altında, 54 GJ.
2000 yılın istatistiklerine göre yaklaşık 8.6 milyar ton
petrol eşdeğeri enerji tüketilmiş ve bu tüketimin %75’i
fosil yakıtlardan sağlanmış. Petrol, doğalgaz ve
kömürün payları sırasıyla azalarak takip ediyor. Hidro,
nükleer ve 'diğer' kaynaklardan üretilen elektrik, daha
alt sıralarda yer alıyor.
Birçok gelişmekte olan ülke sanayileşmelerini, tıpkı
Kuzey ülkelerinin daha önce yaptığı gibi, fosil yakıtlara
dayandırmayı planlıyor. Dolayısıyla 2023 yılı civarında
bu ülkelerin, toplam enerji tüketiminde ve
karbondioksit emisyonlarında, sanayileşmiş ülkeleri
geçmesi bekleniyor.
Dünyanın ‘ekonomik rezerv’ olarak, şimdiki tüketim
hızlarıyla yaklaşık 200 yıl yetecek kadar 1 trilyon ton
kömürünün, 80 yıl yetecek kadar 250-350 milyar ton
(2-3 trilyon varil) petrolünün, 70-80 yıl yetecek kadar
150 trilyon metreküp doğal gazının olduğu tahmin
ediliyor. Bu rakamlar kesin değil, daha iyimser veya
daha kötümser olanları da var. Fakat geçmişte olduğu
gibi gelecekte de, bir yandan yeni rezervlerin
bulunması, diğer yandan yükselen enerji fiyatları
karşısında yeni ‘çıkarma Teknolojileri’nin devreye
sokulması sayesinde 'bilinen rezerv'lerin zamanla
artacağı kesin.
Yüzyılın ilk yarısı için dünya enerji arzında yetersizlikler
beklenmemekle beraber, temin güvenliği ve fiyatların
ekonomikliği açılarından ciddi belirsizlikler var. Yüksek
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 35
enerji fiyatlarının zararı ise, gelişmiş ülkelerden çok
gelişmekte olanlar üzerinde yoğunlaşıyor. Çünkü bu
ülkeler, gelirlerinin daha büyük bir kısmını enerjiye
harcıyorlar ve artan enerji faturasını karşılamak veya
enerji verimliliğini artıracak yatırımlar açısından
kapasiteleri sınırlı. Hem de, ekonomik durgunluktan
daha ağır etkileniyorlar.
A) İngilizcelerini bulunuz.
fosil
arz
halbuki
eşdeğer
hidroelektrik
Yerel düzeyde en yaygın ve ciddi sorun, kentlerdeki
hava kirliliği. Küresel ölçekte ise iklim değişikliği
endişeleri ağır basıyor. Dünya genelinde enerji
kaynaklı olarak atmosfere, 2000 yılında 6.2 milyar ton
karbon eşdeğeri, yani 22.5 milyar ton karbondioksit
salınmış bulunuyor. Petrol, kömür ve doğal gazın
payları %44, 35 ve 21. Ülke bazında ABD, Çin, Rusya,
Japonya ve Hindistan bu alanda ilk beşi oluşturuyor ve
toplam emisyon hacminin %51’inden sorumlular.
Halbuki iklim değişikliğiyle ilgili Kyoto Protokolü ve
Bonn uzantısına göre, karbondioksit emisyonlarının
1990
yılındaki
düzeylere
geri
çekilmesi
öngörülüyor.Atmosfere, işletme sırasında net olarak
kirletici salmayan enerji türleri; hidro, rüzgar, güneş,
jeotermal, biokütle ve nükleer.
OECD ülkelerinin hidro potansiyelleri büyük oranda
kullanıma girmiş durumda. Öte yandan, büyük
hidroelektrik santrallerin yapımına karşı sosyal ve
çevresel itirazlar var. Dolayısıyla bu alanda fazla bir
genişleme imkanı yok. Diğer yenilenebilir kaynaklar,
maliyet açısından ve nitelikleri itibariyle,
alternatifleriyle rekabette zorlanıyor. Bu kaynaklardan
orta vadede gelişme potansiyeli taşıyanlar; rüzgar
enerjisiyle, Hidro ve diğer yenilenebilir kaynaklardan
elde edilen elektrik üretiminin, 2020’lere kadar her yıl
%2 artması, buna karşın bazı tahminlere göre %4’e
inmesi bekleniyor. Bu eğilim ancak, kamu müdahalesi
ve sübvansiyonlar aracılığıyla değiştirilebilir nitelikte
olup; bu durumda da, 2020 yılında payları %12’ye
kadar çıkartılabilecek.
OECD ülkelerinde ise aynı dönemde, başta rüzgar ve
biokütle olmak üzere, hidro dışı yenilenebilir
kaynakların, yılda ortalama %3.3 gibi yüksek oranlarla
artması hedefleniyor. Japonya’daki Tusunami
felaketinden sonra nükleer santralin yaydığı
radyasyon bu enerji türünün kullanımının insanlık için
büyük bir tehlike oluşturduğu tekrar kanıtlanmış oldu.
Bundan dolayı yenilenebilir doğal enerji kaynaklarına
ilginin artacağı kesin gözüyle bakılıyor.
Yazı Bilim ve Teknik Dergisinden, Ağustos 2004, kısaltılarak alınmıştır.
36 •
kapasite
protokol
belirsizlik
verimliliği arttırmak
karbondioksit emisyonları
yaşamsal bir girdi
B) Aşağıdaki İngilizce tümcelerin Türkçe
eşanlamlısını parçadan bulunuz.
- the demand for enerji
- state intervention through subventions
- dominant expectations
- with current trend
- current tendency
- global enerjy suply
- deterioration of resources
- global reserve
C) Aşağıdaki soruları okuma parçasından
yararlanarak yanıtlayınız.
1- Hangi ülkeler atmosferi daha çok kirletiyor?
2- Hangi enerji türleri atmosferi daha az kirletiyor?
3- Yaşadığımız bu yüzyılın ilk yarısında enerji
kaynakları ne durumda olacak?
4- 2000 yılında atmosfere ne kadar karbondioksit
salınmış?
5- Ülke guruplarını nüfuslarına göre enerji kullanımını
karşılaştırınız.
D) Aşağıdaki soruları dikkate alarak enerji krizi
üzerine bir sunum hazırlayınız.
- Enerji krizi nedir?
- Nasıl enerji tüketiyoruz?
- Global ve lokal düzeyde ne yapılabilir?
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
F) NÜKLEER ATIK SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ
İÇİN ÖNERİLER
E) Aşağıdaki tümcelerin karşısına; Doğru (D),
Yanlış (Y) veya Belirtilmemiş (B) harflerini
yazınız.
Aşağıdaki boşlukları uygun sözcükleri seçerek
doldurunuz.
• G-8 enerji kriziyle ilgilenmiyor.
I
• Atmosferi kirletmeyen enerji türü olarak,
geriye nükleer enerji kalıyor.
• Enerji talebi her yıl % 50 artacak.
• Bir de fosil yakıt bağımlılığının yol açtığı yerel,
bölgesel ve küresel çevre sorunları var.
• Yüksek enerji fiyatlarının zararı ise, gelişmiş
ülkeler üzerinde yoğunlaşıyor.
Reaktörde 3-4 yıl kullanıldıktan sonra çıkartılan yakıt
çubukları, . . . . . . . . . . . . . . . . . kompleksindeki bir soğutma
havuzuna aktarılır. Bu noktada atık . . . . . . . . . . . . . . . . . ,
yalnızca yüksek düzeyde radyoaktif değil, aynı zamanda
çok sıcaktır. Su hem yakıtı soğutur hem de işçilerle çevre
halkını zararlı . . . . . . . . . . . . . . . . . korur. Şimdilik ABD’de atık
yakıtın tümü, nükleer santrallerdeki havuzlarda
. . . . . . . . . . . . . . . . . Ancak, 2010 yılına kadar santrallerin
çoğunda atık depolayacak yer kalmayacak.
• Uranyum rezervleri çok az.
yakıt, tutuluyor, reaktör, ışınım
• Gelecekte nükleer enerji doğal gazdan daha
ucuz olacak.
II
• Dolayısıyla kişi başına ortalama tüketim, 63 GJ
kadar.
• Türkiye’de, dünya ortalamasının altında, 54 GJ.
1986 yılından bu yana bazı ABD nükleer santralleri, atık
. . . . . . . . . . . . . . . . . kapasitelerini yer üstü kuru depolama
tesisleriyle genişletme yoluna gittiler. Bu tesislerde
atıklar, çelik, beton ve kurşundan yapılı ağır
. . . . . . . . . . . . . . . . . yerleştiriliyor. Bunlar da ya kalın beton
. . . . . . . . . . . . . . . . . üzerine dikey olarak yerleştiriliyor, ya da
kalın beton . . . . . . . . . . . . . . . . . yatay olarak saklanıyor.
konteynerlere, depolama, depolarda, platformlar
III
Nükleer atıkların okyanus tabanına gömülmesi, akla
yakın bir seçenek. Çünkü . . . . . . . . . . . . . . . . derinliklerinde
radyasyon insanları ya da çevreyi etkilemez. Sorun,
gerektiğinde yakıtı yeniden yüzeye çıkarmanın güçlüğü.
Ayrıca, 1993 Londra Sözleşmesi 2018 yılına kadar
denizlere . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . atık bırakılmasını
yasaklıyor. Atıkların Antarktika ya da Grönland’da buza
bırakılması: Atık varilleri, sıcaklıklarıyla buzu eriterek
dibe
.................
Varillere
bağlanacak
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . atıklar gerektiğinde geri alınabilir.
Sorun, gelecekteki iklim değişikliklerinin buzları eritmesi
ve atıkların çevreye saçılması. Yöntem ayrıca pahalı ve
1959 Antarktika Antlaşması’na aykırı.
tabanın, kablolarla, radyoaktif, inecekler
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 37
KONU:
Geleceğin Konutları
Uzun bir zamandan beri bazı mimarlar ve Microsoft
gibi bazı teknoloji şirketleri, bize akıllı konutlardan söz
ediyorlardı. İnşa edilen Bill Gates’in eko dijital konutu
da buna örnek oluşturuyor.
Teknoloji Dergisi’ne göre ilk defa bir dijital konut
oluşturulan haberleşme sistemine dayanarak konut
sakinlerinin,
tuvalet
suyunu
boşaltmaya
yöneldiklerinde, ışık yakmak veya elbise dolabının
kapısını açmak istediklerinde bilgiyi alabiliyorlar.
Teknolojinin kurucuları bu yeni konutları yerleşim
labaratuarı olarak görüyor. Konut sakinlerinin
davranışlarını toplayarak şimdiye kadar yapılan en
akıllı konutu hazırlamayı planlıyorlar. İnsanla teknoloji
arasındaki ilişkiyi ölçecek bir araç öngörüyorlar. En
kısa zamanda insanın gerçek ihtiyaçlarını karşılayacak
bir konut inşa edildiğinde, inşaat sektöründe dijital bir
çağa girmiş olacağız.
Evlerdeki araştırma insanların günlük mekanik
hareketlerini belirlemeye ve onları kolaylaştıracak
teknolojiyi bulmaya yöneliktir. Alarm sistemlerine
dayanarak ev sakinlerinin ses mesajından veya evin
ışık değişiminden hemen basit kararlar almalarına
yardımcı olmayı amaçlıyor. Diğer bir çalışma ise
yaşlıların yaşamını sensörler ve kameralar aracılığıyla
gözetlemeye yöneliktir ve bütün bunları geleceğin
konutlarına yerleştirmeyi başarmaktır. Dünya nüfusu
giderek artıyor. Bunun gibi teknolojiler geliştirilmez
ise kollektif bir şekilde yaşayan bu insan topluluğu
bağımsız kalamaz.
SORULAR
Bill Gates’in Washington Gölü kıyısındaki konutu “Smart Home”
Almanya’nın bir kentinde ekolojik evlerden oluşan bir mahalle
İngilizcelerini karşısına yazınız:
1- Evlerin ortak özellikleri nelerdir?
Işığı kapatmak:
2- Konut sakinlerinin nasıl yaşayabileceklerini
Bağımsızlık:
tahmin ediyorsunuz?
3- Sizce bu konutların olumlu ve olumsuz yönleri
nelerdir?
4- Hangi konutta yaşamayı düşünürsünüz ve neden?
Kollektif:
Stresli:
Ölçmek:
Benzer:
Üretmek:
Tuvalet suyunu boşaltmak:
Akıllı konut:
Nüfus:
İnşaat sektörü:
38 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
KONU:
Sağlık ve Teknoloji
Tıp Alanındaki Hızlı Gelişmeler
Dünya nüfusu son 400 yılda insanlık
tarihinde görülmemiş oranda arttı. Ortalama
insan ömrü gün geçtikçe uzuyor. İnsan yaşam
standardındaki gelişmelerin yanı sıra tıptaki
gelişmeler bunun en büyük nedeni.
Bakterilerin mikroskopla keşfi ve Pasteur’ün
kuduz aşısını geliştirmesi insan hastalıklarının
tedavisinde bir dönüm noktası oldu.
Alexander Fleming’in keşfettiği penisilinin
yaygınlaştırılması
enfeksiyona
karşı
mücadelede yeni bir çığır açtı.
Bilim ekipleri tarafından yeni ilaçlar ve tedavi
yöntemleri geliştirilmekte.
Yaşadığımız çağı etkileyen, insan ömrünü
uzatan, birçok ölümcül hastalığı artık kontrol
edilebilinir hastalıklar haline çeviren önemli
tıbbi gelişimlerin bazıları şunlardır:
İnsülin hayat kurtarıyor. İnsülin iğnesi ile diyabetli
milyonlarca insana yaşama imkânı verilmiş oldu.
Smear testi ile kadınların korkulu rüyası rahimdeki
kanserli hücreler tespit edilebiliniyor.
Kaza sonucu ölümlerin ana sebebi olan kan
kaybına karşı önemli bir kazanım sağlandı. Kan nakli
tekniğinde sağlanan gelişmeler, çeşitli yaralanmalar
sonucu meydana gelen kan kayıplarıyla hastaneye
başvuran hastaların hayatlarını kurtardı.
Organ nakli artık daha kolay yapılıyor.
Antibiyotikler yayıldı. Oxford üniversitesinde
çalışan bir bilim ekibi 1928’de Alexander Flemingin
keşfettiği Penisilini enfeksiyona karşı kullanılabilir ilaç
haline getirdiler. Antibiyotikler hala enfeksiyona karşı
kullanılan en önemli ilaçlar.
DNA’nın yapısı çözüldü. İngiliz bilim insanları
DNA'nın yapısını keşfetti.
Kanser hücrelerini öldüren kemoterapi ilaçları
geliştirildi.
Çocuk felci, çiçek ve kızamık gibi en korkulan çocuk
hastalıkların aşıları bulunarak çocuk ölümlerinin ve
sakat kalmalarının önü büyük ölçüde kesildi.
Nüfus patlaması ile kaynaklar arasındaki
dengesizlik doğum kontrol haplarının gelişimine yol
açtı.
YAZI
1967 yılında Güney Afrikalı Doktor Barnard, trafik
kazasında ölen bir gencin kalbini 59 yaşındaki birisine
takarak kalp nakillerinin yolunu açtı.
1978 yılından itibaren tüp bebek yöntemleriyle
çocuk sahibi olabilen çiftler arttı.
Hala tedavisinin mümkün olmayan AIDS
hastalığına karşı geliştirilen tedavilerle, virüs önemli
ölçüde kontrol altına alındı.
1997 Dolly klonlandı. Edinburgh Roslin Enstitüsü
ilk memeliyi klonladığını duyurduğunda, koyun Dolly
tüm gazete ve dergilerin kapaklarını süslüyordu.
Medya hemen insan klonlanması hakkında senaryolar
üretmeye başladı.
Bilgisayarlar teknolojisindeki gelişme tıpta da
yaygın olarak kullanılıyor.
2000 yılında insanın gen haritası çıkarıldı. Bu buluş
tedavisi mümkün olmayan pek çok hastalık için yeni
çalışmaların başlamasını sağladı. Gelecekte hatalı
genlerin sağlıklı olanlarla değiştirilmesi ve
hastalıkların önlenmesi mümkün olacak.
Tartışınız: Ne yazık ki tıptaki bu gelişmelerden,
ilaç firmaların kar hırsları ve zengin ülkelerin
adaletsiz politikaları yüzünden, dünyadaki
büyük çoğunluğun yararlanmadığı da önemli bir
sorun olarak devam edeceğe benziyor.
Yukarıdaki gelişmelerden sizi en çok heyecanlandıran birisini seçip hayatınızı nasıl
etkilediğini anlatan 300 sözcüklü bir yazı yazınız.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 39
İngilizceye çeviriniz.
Parkinson hastalığı kök hücre tedavisinin maliyeti çok yüksektir.
İngiltere Sağlık Hizmetleri – Sağlık Bakanlığı
Tartışma:
İşyerlerinde ve konutlarda yeni teknolojinin etkilerini araştıran bir anket hazırlayınız.
•
Benzer bir tümce yazınız
Özel hayatın gizliliği.
•
Aşağıdaki tanım neyi anlatıyor?
Hastalıklı bir kalbin sağlıklı bir verici kalbiyle
değiştirildiği bir ameliyattır.
İngilizceye çeviriniz:
Hipertansiyon, kan basıncında meydana gelen
yükselmedir.
Parantezde verilen fiilleri uygun zamanı
kullanarak boşlukları doldurunuz:
Seçilen hastalar, kalp hastalığının son aşamasında,
birbirini izleyen krizlerden ötürü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
(zayıflamak) kalp kası yüzünden ölümün eşiğinde,
ancak ameliyatla . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . (iyileşmek)
olanağı olan kişilerdir.
Tartışma:
Organ bağışı yapmak sizce doğru mudur?
Klonlama hakkında ne düşünüyorsunuz?
Gen çalışmaları tam başarıya ulaşırsa insanlığın aldığı boyut sizce nasıl olacaktır? Artıları ve eksileriyle hazırlanıp
tartışınız.
40 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
ÜNİTE:
KÜLTÜR VE EDEBİYAT
KONU:
Türk Edebiyatı
Sözcükler / Vocabulary
Edebiyat
Batı
Dönem
Mücadele
Din
Kültür
Cumhuriyet
literature
West
period
struggle
religious
culture
Republic
READING / OKUMA
TÜRK EDEBİYATI
Türk edebiyatı Türklerin tarih boyunca
oluşturdukları sözlü ve yazılı edebiyat geleneğini ve
bu geleneğin ürünlerini içerir. Türk edebiyatı tarihsel
gelişimi içinde üç ana bölümde incelenmektedir:
İslamlıktan önceki Türk edebiyatı
İslamlığın etkisindeki Türk edebiyatı
Batı etkisindeki Türk edebiyatı
Bu sınıflandırma Türklerin girdikleri din ve kültür
çevrelerinin belirleyici etkisi göz önüne alınarak yapılmıştır. Türk (Osmanlı) toplumunda 18. yüz yıldan
sonra batı uygarlığı çevresine girme yolunda çalışmalar yapılmıştır. Askerlik ve siyaset alanındaki
gelişmeler bir süre sonra edebiyat yaşamında da etkisini göstermeye başlamıştır. Özellikle batıyı gören ve
yakından tanıma olanağını bulan edebiyatçılar yeni bir edebiyatın ilk habercisi oldular.
1-Doğru tümcelerin önüne D yanlışların önüne Y koyunuz:
a- Türk edebiyatı üç ana bölümden oluşur.
b- Din ve kültür çevreleri Türk edebiyatını etkilemiştir.
c- Türkler 18. Yüz yılda batı uygarlığı çevresine girmeye çalışmadı.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 41
KONU:
Nazım Hikmet
1902-1963
Selanik'te doğdu. Heybeliada Harbiye Mektebi'ni
bitirdi. Hamidiye Kruvazörü güverte subayı iken, sağlık
nedeniyle askerlikten çıkarıldı.
Bolu'da bir süre öğretmenlik yaptı, daha sonra
Trabzon üzerinden Batum'a, oradan da Moskova'ya
geçti. Orada ekonomi-politik öğrenimi gördü. 1924'te
yurda döndü.
Aydınlık Gazetesinde yayınlanan yazı ve şiirleri
yüzünden on beş yıl hapsi istenince Moskova'ya kaçtı.
1928 Af Kanunu'ndan yararlanıp tekrar yurda döndü.
Resimli Ay dergisinde çalışmaya başladı.
1932'de yeniden dört yıl hapse mahkûm olduysa
da, bu kez Onuncu Yıl Affı'ndan yararlandı. Gazetecilik
yaptı, film stüdyolarında çalıştı. 1938'de Harp
Okulu'ndaki aramalarda ele geçen şiir ve kitaplarıyla
orduyu kışkırttığı ileri sürüldü ve 28 yıl 4 aya hüküm
giydi. Çankırı ve Bursa cezaevlerinde yattı.
1950'de özgürlüğüne kavuştuysa da sürekli olarak
izlenmekten
kurtulamadı.
Askere
alınması
kararlaştırılınca, Sabahattin Ali gibi öldürüleceğinden
korkarak tekrar Moskova'ya kaçtı. 25 Temmuz 1951'de
T.C. yurttaşlığından çıkarıldı. Bunun üzerine Nâzım,
Polonya uyruğuna geçti. 1963'te öldü. Moskova'da
toprağa verildi. Mezarı hala bu kenttedir.
ALIŞTIRMALAR
DAVET
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim.
1- Nazım Hikmet nerede doğdu?
2- Kaç yaşında ve nerede öldü?
3- Hangi cezaevlerinde yattı?
4- Yurttaşlıktan neden çıkarıldı?
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu davet bizim...
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...
42 •
SORULAR
Sınıfta arkadaşlarınızla bu soruları tartışınız?
1- Uzak Asya’dan dörtnala gelen kimdir?
2- ‘İnsanın insana kulluğu’ ne demektir?
3- Şair ‘el kapıları’ derken neden bahsediyor?
4- ‘Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi
kardeşçesine, bu hasret bizim,’ dizelerinden ne
anlıyorsunuz?
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
Benerci Kendini Niçin Öldürdü
Mehmet’e Mektuplar
kitabından çok kısa bir kesit:
şiirinden:
Şehir
uzakta
Genç adam
ayakta.
Akıyor şehirden geçen nehir
genç adamın ayakları dibinden.
........................
Dört köşe bir oda.
Perdesiz pencereler.
Pencerenin dışında yıldızlı geceler.
Genç adam
alnını dayamış cama.
Ben, romanın muharriri (yazarı)
diyorum ki genç adama:
“- Delikanlım!.
iyi bak yıldızlara,
onları belki bir daha göremezsin.
Belki bir daha
yıldızların ışığında
kollarını ışıklar gibi açıp geremezsin..
Dünyada kiracı gibi değil,
yazlığa gelmiş gibi de değil,
yaşa dünyada babanın eviymiş gibi...
Delikanlım!.
Senin kafanın içi
yıldızlı karanlıklar
kadar
güzel, korkunç, kudretli ve iyidir.
Yıldızlar ve senin kafan
Kainatın en mükemmel şeyidir.
İşte kapı açıldı
geldi beklenen kadın..
“- BEKLETTİM Mİ?”
“- ÇOK...
Ama zarar yok..”
Kadın
yakaladı genç adamı
elinden.
Genç adam
yakaladı kadını belinden.
Bir yumrukta kırdı camı.
Oturdular pencerenin içine.
Sarktı ayakları gecenin içine.....
Işıklı bir deniz dibi gibi
başlarında, sağda, solda gece yanıyor.
Ayakları karanlık boşluklara sallanıyor..
Sallanıyor ayakları
sallanıyor ayakları...
. . . . DUDAKLARI . . . . . .
Sevmek mükemmel iş delikanlım.
Sev, bakalım...
Mademki kafanda ışıklı bir gece var,
benden izin sana,
seeeeev
sevebildiğin kadar..
Tohuma, toprağa, denize inan,
insana hepsinden önce.
Bulutu, makineyi, kitabı sev,
insanı hepsinden önce.
Kuruyan dalın
sönen yıldızın
sakat hayvanın
duy kederini,
hepsinden önce de insanın.
UYAK (KAFİYE) NEDİR?
Şiirde dize sonlarında kullanılan aynı ya da
benzer seslere ‘uyak’ denir.
Benzer seslerin sayısına göre dört grupta
incelenir:
Yarım Kafiye, Tam Kafiye, Zengin Kafiye,
Cinaslı Kafiye
ALIŞTIRMALAR
1- Uyak nedir? Kaç çeşit uyak vardır? Bunların
anlamlarını araştırınız.
2- Yukarıda verilen şiirlerden uyaklara örnekler
gösteriniz.
3- Şiirleri karşılaştırıp konularını saptayınız?
EV ÖDEVİ
a- Nazım Hikmet’in İngilizce bir şiirini bulup
ezberleyiniz ve sınıfta okuyunuz.
b- Nazım Hikmet’in ‘Ceviz Ağacı’ adlı şiirini
İngilizceye çeviriniz.
c- “Today is Sunday” şiirini internetten bulup kendi
sözcüklerinizle Türkçeye çeviriniz. Sonra da şiirin
Türkçe aslıyla kendi çevirinizi karşılaştırınız.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 43
KONU:
Okumanın Yararları
1- Aşağıdaki sözcüklerle tümceler kurunuz ve sınıfa okuyunuz
Sözcükler / Vocabulary
parça
piece
karga
crock
şarkı
song
tilki
fox
hikaye story
gösteriş show off
Neden Okumalıyız?
Karganın Okuyanı
KARGA İLE TİLKİ
Karga bir dala konmuş. Ağzında da bir parça peynir varmış.
Peynirin kokusunu alan tilki, hemen gelmiş. Kargayı övmeye
başlamış.
- Günaydın sayın karga ! Ne kadar güzelsiniz, ne kadar
şirinsiniz... Şu tüylere bakın,pırıl pırıl! Acaba sesiniz de tüyleriniz
gibi mi? Eğer öyleyse bu ormanda sizden güzeli yoktur.
Karga bu sözlerden çok hoşlanmış. Sevinçten ne yapacağını şaşırmış.
- Gak! Der demez, ağzındaki peyniri düşürmüş. Tilki, peyniri hemen kapıp yutmuş. Sonra da kargaya:
- Bu dersi unutma sakın! Bazıları kendi çıkarı için başkalarını över, onların yüzlerine güler, işte benim gibi de
peynirlerini yer, demiş.
İş işten geçtikten sonra karganın aklı başına gelmiş. Bir daha tuzağa düşmeyeceğine yemin etmiş.
Yazan: La Fontain
SORULAR
1.Parçada sözü edilen “karga” ile “tilki” ne tür insanları temsil etmektedir?
2.Okuduğunuz bu parçada ne anlatılmak isteniyor?
Karganın Okuyanı
Karganın biri, ağzında bir parça peynirle bir ağaç dalına konar. Onu gören bir tilki, koşup hemen ağacın
altına gelir:
-Karga kardeş! der. Senin o güzel şarkılarını uzun süredir dinleyemedim. Bana bir şarkı söyler misin?
Karga ağzındaki peyniri bir güzel yedikten sonra tilkiye yanıt verir:
-Ben o hikayeyi okudum dostum, der. Sen, okumayı sevmeyen, gösteriş meraklısı birini ara…
44 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
Çeviri / Translation
2-Aşağıdaki metni okuyup, birinci paragrafı Türkçeden İngilizceye çeviriniz.
3- İkinci paragraftaki boşlukları aşağıdaki sözcüklerle doldurunuz:
kazandırmayı, Sözcüğünü, beceri, şifreleri, çıkarabilme, kitapların, genellikle, dünya, üzerine, adeta,
duymaz, beceriyi.
OKUMANIN ÖNEMİ
Uzmanlar, değişik anlamlar yüklemişlerdir okuma sözcüğüne. Okuma bir mesaj alma aracı, bir çeşit şifre çözme,
aklın gelişimini sağlayan bireysel, zihinsel, yaratıcı bir öğrenme sürecidir. (Bamberger 1990)
‘‘ Okuma, yazılı ifadeyi (yazı dilini) konuşma diline çevirmektir ’’ (Korkmazlar, 2001) Basılı mesajların duyu
organları yoluyla algılandığı bir göz etkinliği , bunları yorumlama, anlamlandırma amacı ile zihnimizin duyu
organlarımızla ortaklaşa yaptığı bir beyin etkinliğidir. (Özen, 2001). Daha farklı bir tanıma göre; okuma, basılı,
yazılı ya da görüntülü sözcüklerin simgeleri göz ile algılayıp zihindeki sözcük anlamıyla anlamlandırma, buna
bağlı olarak kavrama, düşünme, yorumlayarak eleştirme ve tekrar düşünme faaliyetlerinin hızlı bir şekilde duyu
organları ve beyin arasında gerçekleştirilen iletişimi içeren bir süreçtir ’’ (Gürcan, 1999). Günlük dilde bu tanımları
da içeren başka kullanımları da vardır sözcüğün.
Okuma .................., üç temel anlamsal boyut .........oturtabiliriz. İlki kişilerin kağıt üzerinde çözdüğü
...............birbirine çatarak sesbirimler sözcükler, tümceler, anlamlar............., söylemek istediklerini o şifreler
aracılığıyla kağıda aktarabilme becerisidir. Bu .................ilkokula başladığımız yıl kazanırız................ Buna
okuryazarlık diyoruz. Dünya ülkelerinin, toplumun bütün bireylerine ...............amaçladığı, adına okuma yazma
seferberlikleri düzenlediği............. Alfabeyi öğrenip de sözcükleri yan yana çatmaya , tümceleri anlamlandırmaya
başladığımız günlerde karşımıza yeni bir ...............çıkmıştır. Okumayı yeni öğrendiğimiz,............. dünyasına
girdiğimiz günleri anımsayın ya da okumayı yeni söken bir çocuğu gözlemleyin. Okurken ne kadar etkilendiğini,
............sayfaların arasında kaybolduğunu göreceksiniz. Öylesine kendini kaptırır ki ismini söylesen...............
Büyülenmiş gibidir.
Kitapların dünyasına ve bilgiye açılmanın bu ilk basamağı olan temel okuma becerisinin sürekli bir alışkanlığa
dönüştürülmesi gerekir. Okumanın ikinci boyutu da bu ikinci basamağın oluşturulmasıdır. Alışkanlığa
dönüşmeyen, kullanılmayan bir beceri zamanla yitip gider. Temel okuma becerisi için de böyledir bu.
Üçüncü boyutsa okuma alışkanlığına düşünceyi, duyarlılığı geliştirici eleştirel bir yönseme kazandırmadır. Bu
yönsemeden yoksun bir okuma işlevini yerine getiremez.
Okuma yaşamın belli bir kesiminde başlayıp biten bir etkinlik değildir. Bütün yaşam boyunca sürüp gider.
İnsanın kişiliğini kurup geliştirmede, ilişkilerini biçimlendirmede, yaşamını zenginleştirmede önemli bir yeri ve
işlevi vardır.
Temel okuma yazma becerisi sürekli işletildiği, geliştirildiği zaman değer kazanır. Aksi takdirde, çağdaş dünyanın
güncel olaylarını, kültürel, politik, ekonomik gelişmelerini izlemeye yetmez. Okuma yazma becerisi üstüne, bir
okuma alışkanlığının kurulabilmesi için en önemli koşul ise temeli sağlam bir anadil öğrenimidir. Böyle bir
öğrenimden geçmemiş kimse, yaşı ne olursa olsun gerçek bir okur etkinliği kazanamayacaktır. Okuma yazma
becerisini elde etmiş olsa bile, eninde sonunda batı dillerinde harf tanımaz diye adlandırılan (Fr. İlletre, İng.
illiterate) okumasızlarla aynı duruma düşecektir. Yazılı dilin iletişim olanaklarını, anabilimsel dokusunu
incelikleriyle tanımayan böyle bir kimse, hecelerini söktüğü bir metni ne anlayabilir ne de anlatabilir. Oysa
gerçek okuryazarlık yetisi, okuduğunu kendi sözleriyle anlatabilmeyi de kapsar. Bu anlamda okuyan kimse
başkalarına bağımlı olmadan, kendi okuma deneyleriyle, kendisi için bilgi edinmeye başlar, dünyaya, olaylara,
insanlara bakışını, içgüdüsünü gitgide derinleştirir.
Hızla küreselleşen bu dünyada kaybolmamak, kültürümüzü öğrenmek, korumak ve ifade edebilmek,
düşünebilmek, yeni fikirler üretebilmek, bilgiyi yorumlayıp özümseyebilmek, insanları anlayabilmek, farklı
görüşlere hoşgörülü yaklaşabilmek, duygu ve düşüncelerimizi kontrol edebilmek, kısacası bu dünyada var
olabilmek için okumak kaçınılmaz bir gereksinim. Hayatta kültürlü, saygın ve başarılı olmayı kim istemez? Ve tüm
bunların yolu okumaktan geçiyor. Peki, bunca olumlu yönlerine rağmen hala neden okumamakta direnen bir
toplum olarak tanınıyoruz, neden okumayı sevmiyoruz?
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 45
Orhan Pamuk “Yeni Hayat” kitabında der ki, “Bir kitap okudum hayatım değişti.”
Aslında çok anlamlı bir ifade bu. Özellikle kitap seven insanlar bilirler ki okudukça yaşamları anlam kazanır.
Yaşamı daha iyi algılayıp, karşılaştıkları sorunu daha kolay çözebilmektedirler. İnsanın yaşama anlamlı başlaması,
kendisine erken yaşlarda bir yol haritası çizmesi, geleceğinde birlikte olduğu insanları daha iyi, daha doğru daha
güzel görmesinin yollarını aramasını sağlayacak düşünme gücü katacaktır. Kitapların, kendini, ortamını, ülkesini,
öteki ülkeleri, yer altı yer üstü zenginliklerini, gökyüzünü size tanıtacaktır. Kitap insan kişiliğini,karakterini ve
doğrularını tanıtacak, geleceğe yeni ufukların açılmasını sağlayacaktır. “Bilginin insana verdiği mutluluk ne para
ne de servet ile sağlanabilir” özdeyişinin önemini ancak bunu yaşayanlar bilir. E. Gibban “Okumayı hiçbir
servetime değişemem” ifadesi ile yaşamdan aldığı tadı vurgulamaktadır. İbn-i Sina gibi dünyaca ünlü bilgin
“Gecelerim hep okumakla geçerdi” diyor. Katip Çelebi “Mumlar tükenir, güneş, doğar ve ben hala okurdum”
diyerek okuma alışkanlığını ortaya koymaktadır. Montesquie ise “Okuma ile üzüntülerimi gideriyorum” diyor.
Ünlü kimya bilimcisi Madam Curie, yaşam öyküsünde, bütün yoksulluğuna karşın geceleri sokak lambaları
altında ders çalışarak eğitimini tamamladığını belirtiyor.
Yaşamın farkına varmak, olayları sentezlemek veya analiz etmek için, belirli bir bilincin oluşması için, yaşamdan
zevk almak için okumak ve mutlaka okumak gerekir. Aksi taktirde Uğur Mumcu’nun meşhur sözü olan: “Bilgi
sahibi olmadan fikir sahibi olunur.”
Maalesef birçok kişinin TV ekranlarından veya birilerinden duydukları bir iki ifadeyi kullanarak uluorta
konuştukları görülmektedir.
Bugünkü okulun ve eğitimin amaçlarından biri de okumayı alışkanlık haline getirmektir. Bütün eğitim kurumları,
bu amacın gerçekleşmesine çalışmaktadır. Çünkü bireylerin gelişmesinde, milletlerin kalkınma ve
yükselmesinde, bu nokta ihmal edilemez. Okumak gibi soylu bir işten, kitap gibi iyi bir arkadaştan kimse kendini
uzak tutamaz. Onların yararını ve gerekliliğini inkar edemez. Muhakkak ki iyi memur, iyi işçi, iyi çiftçi, iyi tüccar,
iyi sanatçı ...kısacası doğru insanlar daha çok okumuş ve okuyan kimseler arasından çıkmıştır ve çıkacaktır.
Onunla birlikte olduğumuzda mutlu olabileceğimiz, gülümseyebileceğimiz ya da hüzün taşıyabileceğimiz
kitaplar olmalı yaşantımızda. Yaratılarımıza katkı verecek kitaplar olmalı kütüphanelerimizde. Karşılıklı
konuşabileceğimiz, iç diyalog kurabileceğimiz, bizden bir şeyler bulabileceğimiz, üzerinden hayaller
kurabileceğimiz kitaplar olmalı. Bizde fikirler oluşturacak, benliğimizde yazma hevesi uyandıracak kitaplara
sahip olmalıyız.
Her türlü bilgi alışverişinde bulunacağımız, sindirerek okuyabileceğimiz, beynimiz kadar ruhumuza da hitap
edecek arkadaşımız, dostumuz olabilecek kitaplarımız olmalı. Paylaşımlarımızın, tartışmalarımızın odak
noktaları olmalı kitaplar… Kitap okumayı bir şenlik kabul etmeli, yaşamın zevki olarak nitelemeliyiz sevgili
kitapları…
4- Aşağıdaki soruları yanıtlayınız.
1. Okuma sözcüğünün anlamı nedir?
2. Temel okuma becerisi neden önemlidir?
3. Okumanın üç temel boyutu nelerdir?
4. Okuma alışkanlığının gelişmesi için anadilde öğrenim neden gereklidir?
5. Okuduğumuzu eleştirebiliyor olmamız bize neyi gösterir?
5- Aşağıdaki tümcelerden metne göre doğru olanlara (D) yanlış olanlara (Y) harfi koyunuz.
1.
“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunur”.
2.
“Bilginin insana verdiği mutluluk ne para ne de servet ile sağlanabilir” özdeyişinin önemini ancak
bunu yaşayanlar bilir.
3.
Maalesef birçok kişinin TV ekranlarından veya birilerinden duydukları bir iki ifadeyi kullanarak
uluorta konuştukları görülmemektedir.
4.
Karşılıklı konuşabileceğimiz, iç diyalog kurabileceğimiz, bizden bir şeyler bulabileceğimiz,
üzerinden hayaller kurabileceğimiz kitaplar olmamalı.
46 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
KONU:
Çeviri Alıştırmaları
AŞAĞIDAKİ METİNLERİ İNGİLİZCEYE ÇEVİRİNİZ:
SAFRANBOLU EVLERİ
Safranbolu Evleri, yüzlerce yıllık bir süreçte oluşan
kent kültürünün günümüzde yaşamaya devam
eden en önemli yapı taşlarıdır. İlçe merkezinde 18.
ve 19.yüzyıl ile 20.yüzyıl başlarında yapılmış
yaklaşık 2000 geleneksel ev bulunmaktadır. Bu
eserlerin 800 kadarı yasal koruma altındadır. Evler
Safranbolu´nun iki ayrı kesiminde gruplanmış
durumdadır. Birincisi "Şehir" diye bilinen ve kışlık
olarak kullanılan kesim, ikincisi "Bağlar" diye
bilinen ve yazlık olarak kullanılan kesim.
"Şehir", alışveriş merkezinin bulunduğu Çarşı, Kale
ve evlerin bulunduğu birkaç semtten oluşmaktadır.
Evler birbirine yakın, sokaklar dardır. "Bağlar" ise
birkaç yüz metre daha yüksekte ve daha geniş
araziler üzerindedir. Hemen hemen herkesin bir
kışlık bir de yazlık evi vardır. Yöre halkı kışın
şehirdeki evinde yaşar ve yazın havaların
ısınmasıyla Bağlar’daki yazlık evine göçer. Ancak
çarşıdaki üretim ve ticaret hayatı yazın da aynen
sürer.
Tüm evler kendilerine göre daha merkezi
konumdaki kamu binalarına, dini yapılara ve anıt
eserlere dönüktür. Hangi evden bakılırsa bakılsın
manzara kapanmaz. Şehrin ortasında bulunan
meydana yönelik yollar ve sokaklar tamamen
Arnavut kaldırımlıdır.
KÜRT FOLKLORU
Türkiye Kürtlerinin çok köklü halk kültürleri vardır.
Kürt halkının kültürü, üzerinde yaşadıkları
coğrafyanın bir yansımasıdır. Kürt masalları (çirok)
ve halk hikâyeleri sözel olarak gelişen edebiyatta
oldukça önemlidir: Mem u Zin, Seyre, Metran İsa,
Nuho ile Kalo gibi aşk, kahramanlık, ihanet,
dayanışma gibi temaları işleyen masallar çok
bilinir. Sözlü anlatıma dayanan bu masallarda
Kürt halkının özlemleri, acıları, umutları ortaya
konur. Kürtlerin yazılı kültür araçlarından büyük
ölçüde yoksun kaldığı düşünüldüğünde, en
yaygın sözlü anlatım aracı olarak masalların, bu
toplumda başka toplumlara kıyasla çok daha
büyük bir rol üstlendiği anlaşılabilir.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 47
Güneydoğu'da en çok bilinen ve halk arasında
anlatılan Şahmeran Efsanesi ise oldukça
etkileyicidir.
Davul, zurna eşliğinde oynanan Kürt oyunları
yörenin aşk, doğa olayları ve bazen de
aşiretlerinin sosyal durumlarını konu alır. Kürt
oyunları halk oyunları içerisinde halay sınıfına
girmektedir. Fırat nehrinin doğusundan Van
Gölü’ne kadar olan bölgede, ismen ve oynayış
bakımından farklılıklar olsa da genel itibariyle
benzer tipte oyunlar görülür. Örneğin Delilo, Halay,
Esmer, Çaçan, Tekayak, Çiftayak ve Çepik temel
oyunlardır.
Yeşil, kırmızı ve beyaz renk ağırlıklı yöresel giyim
geleneği hala bölgede canlılığını korumakta ve
özellikle taşralı kadınlar düğün, bayram, cenaze ve
kutlama günlerinde yöresel kıyafet giyimlerini
sürdürmektedirler.
Ağrı Dağı
Ağrı Dağı Türkiye'nin en yüksek dağıdır. Zirvesi 4 mevsim boyunca erimeyen kar ile kaplı volkanik bir dağ
olan Ağrı Dağı, Türkiye'nin doğu ucunda, Ağrı ilinin sınırları içerisinde yer almaktadır. Dağ, İran'ın 16 km
batısında ve Ermenistan'ın 32 km güneyindedir. Dağın %35'lik bir kesimi Iğdır ili, kalan %65'lik kesimi ise
Ağrı ili sınırları içerisindedir.
Ağrı dağı 5137 metrelik yüksekliği ile Türkiye'nin en yüksek dağıdır.
Kutsal kitaplarda da adı geçen Ağrı Dağı’nın farklı dillerde birçok ismi vardır. Başlıcaları, Kuh-i Nuh, Cebel
ül Haris, Ermenice: Ararat, Selçuklular döneminde ise Eğri Dağ.
Türkiye'nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı jeolojik konumu ve Büyük Tufan'da Nuh'un gemisine ev sahipliği
yaptığına inanılan efsanevi özelliği olan bir dağdır. 1950'li yıllarda, havadan çekilen fotoğraflardaki gemiye
benzeyen şekiller Nuh'un gemisinin bulunduğu yönünde yorumlandı. Bu iddiaları kanıtlamak için çok
sayıda ve çeşitli uluslardan amatör ve profesyonel dağcılar her mevsim Ağrı Dağı’na tırmanmaktadır.
Marco Polo'nun hiçbir zaman çıkılamayacak dediği dağa ilk tırmanış, kayıtlara göre 9 Ekim 1829'da
Profesör Frederik Von Parat tarafından gerçekleştirildi. İlk kış solo tırmanışı ise 21 Şubat 1970'te Türkiye
Dağcılık Federasyonu eski başkanlarından Dr. Bozkurt Ergör tarafından gerçekleştirildi. 1980'li yıllarda
binlerce dağcı Ağrı Dağı'nı ziyaret etti. Ağrı'ya tırmanış 1990 yılında yasaklandı. 1998'de Türkiye Dağcılık
Federasyonu'nun bir grup dağcıya izin vermesiyle bu yasak kaldırıldı.
48 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
AŞAĞIDAKİ METİNLERİ TÜRKÇEYE ÇEVİRİNİZ:
AMASYA
have been preserved, and a few
now serve as charming pensions.
Other sights include several fine
13th-century Seljuk Turkish
buildings, a Mongol madhouse, and
a good little museum which
contains, among other curiosities, a
collection of local mummies!
With its dramatic mountain-andriverside setting, its charming old
houses, mosques and antiquities,
Amasya is among Turkey's
undiscovered treasures.
If you're planning to tour the Black
Sea coast, be sure to stop in
Amasya for at least one night on
your way.
Amasya, a provincial capital,
stretches along the banks of the
Yesilirmak (Green River) in a
narrow mountain defile, with sheer
rock cliffs rising above the town
center. Ancient tombs of the kings
of Pontus (3rd century BCE),
carved right into the sheer rock, are
floodlit at night.
Many graceful old Ottoman houses
Bus and car are the best ways to get
here. Trains from Sivas are slow
and less comfortable than the bus.
The nearest airport is the small
Merzifon-Amasya Airport, 6 km
east of Merzifon, 41 km northwest
of Amasya. There's a larger, busier
airport at Samsun.
CEVDET BEY AND HIS SONS
By Orhan Pamuk
The story of a small shop owner in Abdulhamid’s last years and one of the first Muslim merchants Cevdet
Bey and his sons covers three generations from the beginning of the century to the present day, and it’s
also the story of Turkish Republic’s private life. Through the adventures of a family which lives in Nisantasi,
it looks into the indoor lifestyles, the new life in apartments, big families that are becoming westernized,
going shopping in Beyoglu, listening to radio on Sunday afternoons...
Bliss by Zulfu Livaneli
Book Description
Publication Date: November 4, 2006
Meryem, a fifteen-year-old girl,
lives in a rural village on the shores
of Lake Van in Eastern Turkey. Her
simple life changes dramatically
after her uncle rapes her. However
she is considered an outcast for
shaming her family. As tradition
still has it, a judgment must be made
in the name of honor. She is told she
is to be taken to Istanbul, a shining
city she envisions being just over the
nearest mountain. Many girls from
her village have "gone to Istanbul,"
and she assumes it must be a
wonderful place since not one has
returned. In fact, those girls have
been the victims of "honor-killings."
Cemal, Meryem's cousin, is a
commando in the Turkish army. On
his return home, he is welcomed as
a hero though he has been severely
traumatized by his war experiences
in the mountains. Cemal’s father,
who had violated Meryem, charges
Cemal with the task of executing his
cousin's punishment. As he and
Mereym begin their journey, they
proceed through the marketplace
where the townspeople have
gathered, some weeping and others
mocking her.
In Istanbul, a professor named
Irfan lives an elite existence. He has
published many books, hosts a radio
show, and seems to enjoy success
and jet-set freedom. He revolts
against the routine of his soulless
life, deciding to leave his wealthy
wife and Istanbul. He charters a
boat to sail the Aegean Sea. By
coincidence, his path crosses with
that of Meryem and Cemal. They
embark on a journey together that
fills their hearts with hope and sets
them free.
Already
an
international
bestseller, this lyrical and moving
tale juxtaposes the traditional and
modern and draws attention to
human rights violations against
women.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 49
KONU:
Kürt Edebiyatı
AŞAĞIDAKİ METİNLERİ İNGİLİZCEYE ÇEVİRİNİZ:
Kürt edebiyatı, Kürt dili ile yazılmış olan edebi eserleri
kapsayan edebiyattır.
lüklerin kısıtlı da olsa kazanılması ile ilgili olmuştur.
Sözlü edebiyat, yani halk edebiyatının tarihi binlerce yıl
öncesine kadar dayanmaktadır. Dengbejlerin günümüze
kadar getirdikleri destanlar gibi sözlü ürünlerden oluşmaktadır.
Kürt halkının çoğunluğu Kürt edebiyatından çok fazla
haberdar değildir. Türkiye, İran, Irak ve Suriye’deki
süregelen yönetimler asimilasyon politikaları uygulayarak, yıllarca bu dili önce yok saymış sonra da yasaklamışlardır. Bu yüzden Kürt Edebiyatı şimdiye kadar
yeterince tanınmamıştır. Bölgede değişik lehçelerle de
olsa milyonlarca insan tarafından kullanılan fakat yönetimler tarafından yok sayılan ve yasaklanan bu dilin hem
sözlü hem de yazı dili olarak kullanılıp yaşatılabileceğini
gören kimi Kürt aydınları, sanatçıları ve edebiyatçıları,
özellikle Avrupa'da hiçbir dil üzerinde herhangi bir
yasak olmadığı için, Kürt dili ile ilgili araştırmalar ve
çalışmalar yapmışlar ve şiirden romana, tiyatrodan sinemaya çok çeşitli eserler üretmişlerdir.
Kürtlerin yazılı edebiyatının gelişimi, Kürt dili ve edebiyatı üzerindeki baskıların azalması ve kültürel özgür-
Bunlardan birisi de aşağıda hayatını okuyacağınız
Mehmet Uzun’dur.
Kürt edebiyatı, Gorani, Kurmanci ve Sorani olmak üzere
üç farklı Kürt Lehçesi ile yazılmaktadır. İslamiyet öncesine dair Kürt edebiyatı ile ilgili kaynaklar, elde mevcut
değildir.
Bazı kaynaklar, Hakkâri doğumlu Ali Hariri'yi (1009 –
1080) ilk Kürt şairi olarak göstermektedir.
Kürt edebiyatı, halk edebiyatı ve yazılı edebiyat olarak
ikiye ayrılmaktadır.
MEHMED UZUN
(1953 - 2007)
Yaşam Öyküsü
(Kürtçe)
Mehmed Uzun li sala 1953ê li gundê Sivêreka ser
bi Rihayê (Urfayê) hat dinyayê. Ji ber xebata wî ya
nivîsîna bi zimanê dayikê çend caran ji alîyê
desthelata tirkan ve hat zîndankirin. Her ji ber
wan gefên li ser jiyana xwe, li havîna sala 1977ê ji
Tirkiyê derket û heyameke dirêj li Swêdê ma.
Ew endamekî çeleng ê PEN ê û Yekîtîya Nivîskarên
Swedê ye. Wî li sala 2001ê xelata Torgny
Segerstedt wergirt.
Ew li sala 2005ê vegeriya Tirkîyê û li Stenbolê ma.
Li dawiya wê salê (2005ê) ji aliyê wezareta a
rewşenbîrîyê a hukmeta Herêma Kurdîstanê ve li
Hewlêra paytext hat xelatkirin.
Lê mixabin ko li 29ê meha Gulana 2006ê hat zanîn
ko tû nesaxiya giran a şêrpenceyê bûye. Li
destpêkê, ew li nexweşxaneya zanîngeha
Karolînskayê li Stokholma Swêdê hat nivandin. Ew
ji bo çareserê ber bi Amerikayê jî hat şandin.
50 •
(Türkçe)
Kürtçenin bir edebiyat dili olması için yaptığı
çalışmalarla tanınan Mehmed Uzun aynı zamanda
"modern Kürt romanının" da kurucusu sayılıyor.
Mehmed Uzun, 1953 yılında Urfa’nın Siverek ilçesinde
doğdu. 1977 yılından itibaren İsveç'te yaşamaya
başlayan, kanser olduğunu öğrendikten sonra burada
bir süre tedavi olan Uzun, doktorların umudu kestiği bir
dönemde Diyarbakır'a gelerek tedavisini burada
sürdürdü.
Kürtçe, Türkçe ve İsveç dillerinde yazdığı kitapları yirmiye
yakın dilde yayınlandı. 1985 yılından bu yana
romanlarını kaleme alan Mehmet Uzun hakkında,
Türkiye’de çok sayıda dava açıldı. 1981’de Türk
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
vatandaşlığından çıkarıldı ve 1992 yılına kadar
Türkiye’ye gelemedi.
Mehmed Uzun, yıllarca İsveç Yazarlar Birliği yönetim
kurulu üyeliği yaptı. Ayrıca İsveç Pen Kulübü ve
Uluslararası Pen Kulüp’te aktif çalıştı. İsveç ve Dünya
Gazeteciler Birliği'nin de üyesi idi. Uzun süredir
yakalandığı mide kanseri nedeniyle tedavi gören ünlü
edebiyatçı 11 Ekim 2007’de Diyarbakır’da yaşamını
yitirdi.
Kürtçenin bir edebiyat dili olması için yaptığı
çalışmalarla tanınan Mehmed Uzun, aynı zamanda
modern Kürt romanının da kurucusu sayılıyordu.
Mehmed Uzun, "Aşk Gibi Aydınlık, Ölüm Gibi Karanlık"
romanı ve "Nar Çiçekleri" adlı deneme kitabı ile ilgili
olarak 2001 baharında yargılandı.
Aynı yıl Türkiye Yayıncılar Birliği'nin her yıl verdiği
Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü'nü, roman
sanatına katkılarından dolayı Berlin Kürt Enstitüsü'nün
Edebiyat Ödülünü aldı. Yarattığı edebiyat ve sözün
özgürlüğüne ilişkin duruşundan dolayı
İskandinavya'nın önemli ödüllerinden Torgny
Segerstedt Özgürlük Kalemi Ödülünü ve 2002'de İsveç
kültür yaşamına sunduğu katkılarından dolayı İsveç
Akademisi'nin Stina-Erik Lundeberg Ödülü'nü aldı.
Mehmet Uzun'un çok sayıda roman, deneme, inceleme
ve söyleşi kitapları vardır.
Nar Çiçekleri
Yazar Mehmet Uzun, dokuz denemeden oluşan kitaba ismini veren Nar Çiçekleri
adli denemesinde, ‘Çocukluğum, çiçek açmış nar ağaçları ve onların büyüleyici
renkleri arasında geçti’ tümcesi ile başlayan, çocukluğunun yaşamında önemli bir
yer tutan kesitini okuyucuyla paylaşmış. Diyarbakır şehrinin birçok uygarlığa ev
sahipliği yapmış, her uygarlığın izlerinin görülebileceği, özellikle Dicle nehri ve
Diyarbakır surları ile ilgili eşsiz betimlemeleri kitabin bir seferde okunmasını
sağlıyor. Yazar yaşama dair duruşunun şekillenmesi, giderek biçimlenmesi ve
netleşmesine yol açan yaşamındaki en önemli dönüm noktalarının hemen tümüne
yakınını yine çocukluğunda nar ve çiçeği ile ve Ermeni sorununa yol açan çeşitli
olayları, ilişkileri anlamaya, tanımlamaya çalışmış.
AHMET ARİF
(1927 - 1991)
1927 yılında Diyarbakır'da doğan Kürt kökenli şair Ahmed Arif
şiirlerini Türkçe yazdı. İlk ve orta öğrenimini Diyarbakır'da
tamamladı. Siyasi görüşlerinden dolayı iki kez hapiste yattı.
Hapishaneden çıktıktan sonra Ankara'ya yerleşti ve gazetecilik
mesleğini seçti. Gazetecilik görevini sürdürürken 1968 yılında ilk
ve tek şiir kitabı olan Hasretinden Prangalar Eskittim'i çıkarttı.
Belki de dünyada başka bir benzeri olmayan bir şekilde bu ilk ve
tek olan kitabı, günümüze kadar, her yıl birkaç kez basılıyor ve
her yaştan, her kuşaktan okurun beğenisini kazanıp okunuyor.
Şair, 1991'de Ankara'da hayata gözlerini yumdu.
Ahmed Arif ANADOLU adlı şiirinin bir bölümünde şöyle söylüyor:
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
☛
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 51
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.
Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Her biri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?
Fikret Otyam, Orhan Kemal, Ahmet Arif ve Dursun Akçam, Ankara 1970.
YAŞAR KEMAL
Asıl adı Kemal Sadık Göğceli olan
Yaşar Kemal, 1923 yılında
Adana'nın Osmaniye ilçesine
bağlı Hemite köyünde doğdu.
Henüz ortaokul sıralarındayken
halk yazınına duyduğu ilgi onu
folklor derlemeleri yapmaya
yöneltti. O dönemde şiirleri
Adana Halkevi'nin yayını olan
"Görüşler Dergisi"nde yayımlandı.
Ortaokulun son sınıfındayken
okulu bırakmak zorunda kalarak
ırgatlık, amelebaşılık, pirinç tarlalarında su bekçiliği, arzuhalcilik, öğretmenlik, kütüphane
memurluğu gibi işlerde çalıştı. Bu arada "Ülke",
"Kovan", "Millet", "Beşpınar" dergilerinde şiirleri
görüldü.
1951 yılında İstanbul'a yerleşerek, Cumhuriyet
Gazetesi'nde fıkra ile röportaj yazarlığı yapmaya
başladı. "Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi
Gün" başlıklı röportajıyla Gazeteciler Cemiyeti
Özel Başarı Armağanı'nı kazandı. O yıllarda öyküleriyle de ilgi çeken sanatçının 1952 yılında "Sarı
Sıcak" adlı öykü kitabı yayımlandı. İlk romanı
"İnce Memed" 1955 yılında çıktı. 1955-1984 yılları
arasında
öykü,
roman,
röportaj
ile
makalelerinden oluşan 33 kitabı yayımlandı.
Yaşar Kemal, ilk romanı "İnce Memed" ile 1955
yılında Varlık Roman Armağanı'nı kazandı. 1974
52 •
yılında "Demirciler Çarşısı Cinayeti" adlı yapıtı,
Madaralı Roman Ödülü' nü aldı. "Yer Demir Gök
Bakır" Fransa'da 1977 yılında, Edebiyat Eleştirmenleri Sendikası tarafından yılın en iyi yabancı
romanı seçildi. "Binboğalar Efsanesi" 1979 yaz
dönemi için Büyük Edebiyat Jürisi tarafından
seçilen kitaplar arasında yer aldı. 1982 yılında uluslararası Del Duca Ödülü' ne değer görülen Yaşar
Kemal, 1984 yılında Fransa'nın Légion D'Honneur
nişanını aldı.
Yapıtlarında Toroslar’ı, Çukurova'yı, Çukurova
insanının acı yaşamını, ezilişini, sömürülüşünü,
kan davasını, ağalık ile toprak sorununu çarpıcı bir
biçimde ortaya koyan yazarın eşsiz betimlemeleri
yapıtlarının en önemli özelliğidir. 29 dilde yayımlanmış olan kitaplarıyla, dünya yazınında çok
önemli bir yeri vardır.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
Doğru mu yanlış mı?
1) Yaşar Kemal, ilk romanı olan “İnce Mehmet“ ile Varlık Roman Armağanı’nı kazandı.
2) Yaşar Kemal, yalnızca Türkiye’de tanınmıştır, eserleri diğer dillere çevrilmemiştir.
3) Yaşar Kemal,eserlerinde genellikle şehir hayatını anlatır,şehirli insanların sosyete hayatlarını, aşklarını,
dramlarını medyatik bir anlatış tarzı ile okuyucuya sunar.
4) Yaşar Kemal,aldığı birçok uluslararası ödülle birlikte, 1984 yılında Fransa’da Legion D’Honneur nişanına layık
görüldü.
5) Yaşar Kemal,yalnızca Türk yazın hayatında değil, dünya yazınında da çok önemli bir yere sahiptir.
6) Yapıtlarında betimlemelere önem verir ki; bu özellik onun eserlerinin birçok dile çevrilmesini ve tüm
dünyada sevilmesini sağlamıştır.
7) Eserlerinde köy insanının acı yaşamını,ağalık sistemi ile ezilişini,feodal insan ilişkilerini,kan davasını işler.
8) Yaşar Kemal, kendisi de hayatında zorluklarla mücadele etmiş ve Çukurova’da yaşamış , o yörenin hayat
tarzını çok iyi bilen ve bu zorlukları yazısına taşıyan Çukurova’nın en tanınmış simasıdır.
9) Yaşar Kemal, yalnızca roman türünde yazmıştır.
10) Yer Demir Gök Bakır ve Binboğalar Efsanesi, İnce Memed’in yanında, yazarın en çok bilinen
eserlerindendir.
OKUMA VE EŞLEŞTİRME
Yaşar Kemal’in en ünlü romanı İnce Memed’den alıntı yapılan paragrafları okuyunuz. 1, 2, 3 sayıları ile
işaretlenmiş paragrafları, A, B, C, D harfleriyle işaretlenmiş paragraflarla eşleştiriniz.
Not: Harflerle işaretlenmiş paragraflardan bir tanesi kullanılmayacaktır.
İNCE MEMED
Toros dağlarının etekleri ta Akdeniz’den başlar. Kıyıları döven ak köpüklerden
sonra doruklara doğru yavaş yavaş yükselir. Akdeniz’in üstünde daima, top top
ak bulutlar salınır. Kıyılar dümdüz, cilalanmış gibi düz killi topraklardır. Killi
toprak et gibidir. Bu kıyılar saatlerce içe kadar deniz kokar, tuz kokar. Tuz
keskindir. Düz, killi, sürülmüş topraklardan sonra Çukurova’nın bükleri
başlar. Örülmüşçesine sık çalılar, kamışlar, böğürtlenler, yaban asmaları,
sazlarla kaplı, koyu yeşil, ucu bucağı belirsiz alanlardır bunlar. Karanlık
bir ormandan daha yabani, daha karanlık!
Biraz daha içeri, bir taraftan Anavarza’yı bir taraftan Osmaniye’yi geçip
İslahiye’ye gidilecek olursa geniş bataklıklara varılır.
1
Bu düzlükler boz topraktır. Verimsiz, kıraç... Buralardan Toros’un karlı dorukları yanındaymış, elini uzatsan
tutacakmışsın gibi gözükür. Dikenli düzü bu düzlüklerden biridir. Dikenli düzünde beş kadar köy vardır ve
beş köyün sahibi de Abdi Ağa’dır. Dikenli düzünün köylerinden, insanlarından, insanlarının ne türlü yaşadıklarından da kimsenin haberi yoktur. Değirmenoluk köyü Dikenlidüzü’ndeki köylerin en büyüğüdür. Abdi
Ağa’da bu köyde oturur. Köy, düzlüğün gün doğusuna düşer. Kayalığın dibindedir.
Çakırdikeni en pis, en kıraç toprakta biter. Bir toprak ki bembeyaz, peynir gibidir.
2
İşte böyle bir çakırdikenliğinin içinde bir çocuk durmamacasına ve soluk soluğa koşuyordu. Kayalıklar azıcık
ötedeydi. Çocuk var gücüyle çakırdikeninden çıktı ve kayalıkların en üstündeki çınar ağacığın altına oturdu.
Bir süre burada oturduktan sonra aklına geldi ve sıçrayarak tekrar koşmaya başladı. “Giderim” diyordu.
“Giderim, bulurum o köyü, kimse bilmez benim oraya gittiğimi. Anam arasın, Abdi Ağa arasın işte ” diye
kendi kendine söyleniyordu. Kendisini takip ettikleri aklına geldikçe de daha hızlı koşuyordu.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 53
3
A
Karartı kendisine doğru bir iki adım attı durdu. Adam aldırmadı, işine daldı. Ortalık iyice kararınca adamın
gözleri görmez olup, uğraşmayı bıraktı. Ayağa kalktı, soluna dönünce demin ki karartıyı olduğu yerde öylece
dikilmiş durur gördü. “Şşşttt” dedi. “Ne işin var burada?” Karartı: “Ben sana çoban olurum, çift sürerim, her
bir işi yaparım.” Sakallı adam karartıyı kolundan tuttu çekti. Çocuğu evin içine soktu. Sakallı adamın karısı
çocuğa sıcak bir çorba verdi. Çorbayı çabuk çabuk içen çocuğun titremesi durmuştu. Derken yaşlı adamın
oğlu, gelini, kızı da geldi.
Memed’in anası herkesle konuşurken Hatçe’den gelinim diye söz ederdi. Bir akşam Memed yorgun
argın çift sürmeden geliyordu. Hatçe de dağdan. Bir aydır birbirlerini görmüyorlardı. Birbirlerine
Alacagedik’te rastlayınca çok sevindiler. Uzun uzun konuşup hasret giderdiler.
B
Bataklıklar yaz aylarında fıkır fıkır kaynar. Kirli, pistir. Kokudan yanına yaklaşılmaz. Çürümüş saz,
çürümüş ot, ağaç, kamış, çürümüş toprak kokar. Kışınsa duru, pırıl pırıl, taşkın bir sudur. Yazın otlardan, sazlardan suyun yüzü gözükmez. Kışınsa çarşaf gibi açılır. Bataklıklar geçildikten sonra, tekrar
sürülmüş tarlalara gelinir. Toprak yağlı, ışıl ışıldır. Bire kırk, bire elli vermeye hazırlanmıştır. İlk çamlar geçildikten sonra gene düzlüklere varılır.
C
Çok yorulmuştu, başı dönüyor, gözleri kararıyordu. Aşağıda hayal meyal bir toprak dam görünüyordu. Gene başladı söylenmeye : ”Giderim, derim ki size çoban olmaya geldim . İnce Memed değilim
derim. Derim işte” dedi ve son bir gayretle yamaçtan aşağı gözyaşlarını silerek indi. Evin avlusuna
geldiğinde karanlık kavuşmuştu. Ötelerde birçok ev karartısı daha gördü. Bir an durdu ve düşündü: “Bu
köy o köy mü ola!” Kapının önünde uzun sakalı sallanan bir adam semerle uğraşıyordu. Başını
kaldırınca sakallı avlunun ortasında dikilmiş kalmış bir karartı gördü.
D
Ot bitmez, ağaç bitmez, eşek inciri bile bitmez, işte orada çakırdikeni keyifle serile serpile biter, büyür,
gelişir. En uzun çakırdikeninin boyu bir metre kadar olur. Bir sürü de dalları vardır. Dallar dikensi
çiçeklerle doludur. Bu çiçekler beş perli, yıldız gibi, uçları sert, sivri iğnelerin ortasındadır. Her
çakırdikeninde bunlardan yüzlerce bulunur. Çakırdikeni bittiği yerde bir iki, üç dört tane bitmez. Öyle
üst üste, öyle sık biter ki, arasından yılan geçemez. İğne atsan çakırdikeninden yere düşmez.
Osmaniye’de Yaşar Kemal’in doğduğu köye dikilen İnce Memed anıtı
54 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
ÜNİTE:
İNSAN HAKLARI
KONU:
İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesi
Sözcükler / Vocabulary
1- Aşağıda verilen her sözcükle Türkçe ve İngilizce tümceler
kurup, arkadaşlarınıza okuyunuz.
İnsan ..........Human
Eşit ..............Equal
Hak ............Right
Üye ..............Member
Vicdan .......Conscience
Baskı............Tressure
İsyan ..........Rebellion
Adalet..........Justice
İnanç..........Belief-faith
Özgürlük.....Freedom
Onur ..........Honour/dignity
Boşlukları doldurunuz.
Verilen metni okuyup birinci paragraftaki boşlukları aşağıda verilen sözcüklerle tamamlayınız.
bulunmaktı, oluşturulmuştur, amacıyla, geçebilen, yılında, tutan, düzenlemeye, haklarıyla, tarihinde
İNSAN HAKLARI KOMİSYONU VE EVRENSEL BEYANNAMESİ
Birleşmiş Milletler bünyesinde 1946 . . . . . . . . . insan haklarının geliştirilmesi . . . . . . . . . bir İnsan Hakları
Komisyonu . . . . . . . . . . . Kendi inisiyatifiyle veya Genel Kurul ve Konseyin istemi üzerine harekete . . . . . . . . .
bu komisyonun görevi, insan . . . . . . . . . . . ilgili her konuda inceleme ve tavsiyelerde . . . . . . . . . Birleşmiş
Milletler Antlaşmasında önemli bir yer . . . . . . . . . . . . insan hakları, ilk kez 10 Aralık 1948 . . . . . . . . . . . . BM
Genel Kurulunca kabul edilen “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi” ile özel bir . . . . . . . . . . . . konu olmuştur.
Çağdaş insan hakları anlayışını yansıtacak ve tüm Birleşmiş Milletler üyesi devletler için geçerli
standartları içeren bir belgeye duyulan ihtiyaç sonunda bu metin ortaya çıkmıştır. 1946 yılında kurulan İnsan
Hakları Komisyonu öncelikli çalışma konusu olarak böylesine bir uluslararası belgenin hazırlanmasını
kararlaştırmıştır. Evrensel Bildirgenin ilanından sonraki yıllarda tüm dünyada insan hakları ihlallerinin
önlenmesine yönelik uluslararası mekanizmalar oluşturulmuş ve işletilmeye başlanmıştır. Öyle ki artık
insanlık suçu işleyenlerin yargılanabileceği uluslararası mahkemeler oluşturulması aşamasına ulaşılmıştır.
Tüm bu gelişmelerin anlam ve öneminin Dünya kamuoyunca paylaşılması, insan haklarının korunması ve
güvence altına alınması konusunda tüm Dünyada insanların bilgilendirilmesi, insan hakları bilincinin
yaygınlaştırılması amacıyla Evrensel Bildirge’nin kabul edilişinin yıldönümü olan 10 Aralık, Dünya İnsan
Hakları Günü olarak kutlanmaktadır.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 55
3- Okuduğunuz metnin ikinci paragrafını İngilizceye çeviriniz.
4- Yanlış tümcelerin karşısına Y, doğruların karşısına D yazınız.
a- Evrensel Bildirgenin ilanından sonraki yıllarda tüm dünyada insan hakları
ihlallerinin önlenmesine yönelik uluslararası mekanizmalar oluşturulmuştur.
b-İnsanlık suçu işleyenlerin yargılanabileceği uluslararası mahkemeler
oluşturulması aşamasına ulaşılamamıştır.
c-İnsan Hakları Komisyonu 1946 yılında kurulmamıştır.
d- Komisyonda öncelikli çalışma konusu olarak böylesine bir uluslararası
belgenin hazırlanmasını kararlaştırmıştır.
5- Aşağıda verilen bildiriyi okuyup sınıfta öğretmeninizin oluşturduğu gruplarla neden böyle bir bildiriye
gerek duyulduğunu tartışınız.
6- Bildiride en çok beğendiğiniz bölüm hakkında 200 sözcüklük bir kompozisyon yazıp sınıfta okuyunuz.
7- Size zor gelen bazı sözcüklerin İngilizce anlamlarını sözlükten bulup tümceler içinde bu sözcükleri
kullanınız.
İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRİSİ
Bütün insanlar hür ve eşit doğarlar. Akıl ve vicdan
sahibidirler;
birbirlerine
karşı
kardeşçe
davranmalıdırlar.
Herkes ırk, renk, cins, din, siyasal ya da başka
herhangi bir ayrılık gözetmeksizin, bildiride yazılı
bütün haklardan ve özgürlüklerden yararlanma
hakkına sahiptir.
Yaşamak, özgürlük ve can güvenliği herkesin
hakkıdır. Hiç kimseye işkence, zulüm, onur kırıcı
ceza ya da işlem uygulanamaz. Yasalar önünde
herkes eşittir.
Hiç kimse yasalara aykırı olarak tutuklanamaz,
alıkonulamaz, sürülemez.
Herkes davasının bağımsız bir mahkemede
görülmesi hakkına sahiptir.
Herkesin özel hayatı, ailesi, konutu ve haberleşmesi
yasayla korunmalıdır.
Evlilik çağına gelen her erkek ve kadın, hiçbir ırk,
renk, din şartına bağlı olmaksızın evlenme ve aile
kurma hakkına sahiptir; aile, toplumun temel
öğesidir. Toplum ve devlet tarafından korunma
hakkına sahiptir.
Herkes mal ve mülk edinme hakkına sahiptir.
Herkesin düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğü
vardır.
Herkesin çalışma, işini özgürce seçme ve işsizlikten
kurtulma hakkı vardır.
Herkesin eğitim hakkı vardır, ilk eğitim parasızdır.
Kölelik ve kulluk yasaktır.
Herkes nerede olursa olsun yasalar çerçevesinde
korunur.
Bütün insanlar Anayasaya uygun olarak yargı
organına başvurma hakkına sahiptir.
56 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
Bir suç işlemekten sanık olan herkese, savunması
için gerekli bütün haklar sağlanmaktadır.
Herkes dilediği devletin ülkesinde gezebilir,
dilediği an terk edebilir veya ülkesine geri dönebilir.
Herkes işkence karşısında yabancı bir ülkeye
kaçabilir. Kaçtığı ülkede kendisine “Sığınmış İnsan”
muamelesi yapılmalıdır.
Her insan bir vatandaşlığa sahiptir.
Her insanın düşünce, inanç ve din özgürlüğü vardır.
Hiç kimse düşünce ve sözlerinden dolayı sorumlu
tutulamaz.
Herkes toplanma ve dernek kurma hakkına sahiptir.
Hiç kimse bir derneğe girmek için zorlanamaz.
Bütün insanlar bu bildiride yazılı hak ve
özgürlüklerin uygulanmasını sağlayacak bir sosyal
düzeni hak etmiştir.
Herkes bu bildirideki maddelere uyulmasının
gerekli olduğunu kabul eder.
Bu bildirinin hiç bir maddesinin, devlet, toplum ya
da kişiler tarafından yok edilmesi için çalışma
yapılamaz.
Her yıl 10 Aralık gününü de içine alan hafta “İnsan
Hakları Haftası” olarak kutlanır. Hafta süresince kişi
hakları belirtilir, insanca yaşamanın önemi anlatılır.
İnsan sevgisinin herkese aşılanması sağlanır. İnsan
haklarına saygı göstermeyen kişi ve milletler asla
barışı sağlayamazlar.
Herkes doğrudan doğruya veya özgürce seçtiği
temsilcilerle ülke yönetimine katılır.
Kişinin sosyal güvenliğe kavuşturulması, uluslar
arası işbirliği ya da devletin kaynaklarına uygun
olarak gerçekleştirilir.
Herkes dinleme, eğlenme, çalıştıktan sonra ücretli
tatil yapma hakkına sahiptir.
Herkes güzel sanatların her dalında çalışmak ve bu
çalışmalara katılmak hakkına sahiptir.
Boşlukları doldurunuz bölümünün yanıtları:
2-Birleşmiş Milletler bünyesinde 1946 yılında insan
haklarının geliştirilmesi amacıyla bir İnsan Hakları
Komisyonu oluşturulmuştur. Kendi inisiyatifiyle veya
Genel Kurul ve Konseyin istemi üzerine harekete
geçebilen bu komisyonun görevi, insan haklarıyla ilgili
her konuda inceleme ve tavsiyelerde
bulunmaktı.Birleşmiş Milletler Antlaşmasında önemli bir
yer tutan insan hakları, ilk kez 10 Aralık 1948 tarihinde
BM Genel Kurulunca kabul edilen “İnsan Hakları
Evrensel Bildirgesi” ile özel bir düzenlemeye konu
olmuştur.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 57
KONU:
12 Eylül 1980
Askeri Darbe Dönemi
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve
Kuvvet Komutanları tarafından oluşturulan askeri
yönetim Milli Güvenlik Konseyi adı altında 1983 genel
seçimine kadar Türkiye'ye ilişkin tüm kritik kararları
aldı.
12 Eylül 1980 saat 03.00'de tanklar şehirlerde gezmeye
başladığında bu aynı zamanda yeni bir dönemi işaret
ediyordu. Bu tarihten sonra birçok şey eskisi gibi
olmayacaktı, olmadı da...
Bu müdahale ile hükümet ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi feshedildi, sendika ve derneklerin faaliyetleri
durduruldu ve genel sıkıyönetim ilan edildi.
12 Eylül 1980 darbesinin ardından partiler kapatıldı,
parti liderleri önce askeri üslerde gözetim altında
tutuldu, ardından yargılandı.
"Asmayalım da besleyelim mi?"
Dış borçlar
(1980 - 1990 arası)
1980
15,7 milyar dolar
1981
16,6 milyar dolar
1982
17,8 milyar dolar
1983
18,8 milyar dolar
1984
20,8 milyar dolar
1985
25,6 milyar dolar
1986
32,2 milyar dolar
1987
40,3 milyar dolar
1988
40,7 milyar dolar
1989
41,7 milyar dolar
1990
49,0 milyar dolar
1991
50,4 milyar dolar
Ece Ertem / CNN TÜRK TV kanalı
58 •
12 Eylül 1980 darbesinden sonra ilk idam edilenler sağ
görüşlü Mustafa Pehlivanoğlu ve sol görüşlü Necdet
Adalı olmuştur. Daha sonra 19 Mart 1980 tarihinde
henüz 17 yaşında olan Erdal Eren idama mahkum
edildi. Mahkeme tarafından yaşı büyültülerek, 13
Aralık 1980'de Ankara Merkez Cezaevi'nde idam edildi.
Darbe lideri Kenan Evren, idamlara ilişkin 3 Ekim
1984'de yaptığı Muş gezisi sırasındaki konuşmasında
şunları söylemiştir:
"Şimdi ben, bunu yakaladıktan sonra mahkemeye
vereceğim ve ondan sonra da idam etmeyeceğim,
ömür boyu ona bakacağım. Buna siz razı olur
musunuz?"
6 Kasım 1981'de çıkarılan 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanunu ile YÖK kuruldu. Bundan sonra 1402 sayılı
Sıkıyönetim Kanununun 2301 ve 2766 sayılı kanunla
değişik maddelerince özellikle solcu olduğu
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
düşünülen 71 Üniversite personeli YÖK tarafından
görevlerinden uzaklaştırıldı. İlk uzaklaştırmalar Şubat
1983'de başladı. Genelkurmayın açılamalarına göre
toplam 4891 kamu personeli görevden alınmış ve 38
profesör, 25 doçent, 10 yardımcı doçent 1402'lik
olmuştur. Ancak 1402'lik olmasını istemediğinden
bizzat istifa yolunu seçenleri dahil edildiğinde 20.000
civarında olduğu öne sürülmektedir.
12 EYLÜL’ÜN BİLANÇOSU
Gazeteci Oğuz Güven'in 78 kuşağını anlattığı Zordur Zorda Gülmek kitabında 12 Eylül 1980
darbesinin bilançosu şöyle özetleniyor:
• 650 bin kişi gözaltına alındı, ağır işkencelerden
geçirildi.
• 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
• Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
• 7 bin kişi için idam cezası istendi.
• 517 kişiye idam cezası verildi.
• Haklarında idam cezası verilenlerden 50si
asıldı.
• 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
• 171 kişi işkenceden öldü.
• 144 kişi cezaevlerinde öldü.
• 14 kişi açlık grevinde öldü.
• 16 kişi "kaçarken" vuruldu.
• 95 kişi çatışmada öldü.
• 73 kişiye doğal ölüm raporu verildi.
• 43 kişinin intihar ettiği bildirildi.
• 71 bin kişi Türk Ceza Kanunu’nun 141, 141 ve
163. maddelerinden yargılandı.
• 98 bin 404 kişi "örgüt üyesi olmak" suçundan
yargılandı.
• 338 bin kişiye pasaport verilmedi.
• 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
• 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
• 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına çıktı.
• 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
• 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
• 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120
öğretim üyesi ve 47 hakimin işine son verildi.
• 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis istendi.
Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası
verildi. 31 gazeteci cezaevine girdi. 300
gazeteci saldırıya uğradı. 3 gazeteci silahla
öldürüldü.
• Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
• 13 büyük gazete için 303 dava açıldı. 39 ton
gazete ve dergi imha edildi.
• Derneklerin, partilerin, Türk-İş dışındaki
sendikaların faaliyeti durduruldu. Varlıklarına
el konuldu.
• Üniversite hocalarından 5000 kadarı görevden
alındı, güvenlik soruşturmasına tabi tutuldu.
• Belediye başkanları görevden alındı, yerine
sıkıyönetim atama yaptı. Sendikalaşma
kaldırıldı, çalışanların kıdem tazminatı gibi
kazanımları daraltıldı, ücretler ve sosyal haklar
budandı, grev hakkı yasaklandı.
• Zorunlu din dersi getirildi; Türk İslam sentezi bir
kültürün milli kültür olarak kabul edilmesi
kararlaştırıldı; Diyanet İşleri’nde 260 din
görevlisinin maaşının Rabıta-ül İslam
örgütünce ödenmesi onaylandı.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 59
1-
Parçayı okuduktan sonra sorulara yanıt veriniz
a- Askeri darbe ne zaman yapıldı?
b- İlk idam edilen gençler kimlerdi?
c- “Asmayalım da besleyelim mi?” diyen kimdi?
2-
Aşağıdaki paragrafı İngilizceye çeviriniz.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra ilk idam
edilenler sağ görüşlü Mustafa Pehlivanoğlu ve
sol görüşlü Necdet Adalı olmuştur. Daha sonra
19 Mart 1980 tarihinde henüz 17 yaşında olan
Erdal Eren'in idama mahkum edildi. Mahkeme
tarafından yaşı büyültülerek, 13 Aralık 1980'de
Ankara Merkez Cezaevi'nde idam edildi.
Darbe lideri Kenan Evren, 3 Ekim 1984'de
yaptığı Muş gezisi sırasındaki konuşmasında,
idamlara ilişkin, "Asmayalım da besleyelim
mi?" demiştir.
3- Doğrusunu yazınız
a- 6 Kasım 1981'de çıkarılan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile YÖK kapatıldı.
b- Genelkurmayın açıklamalarına göre toplam 4891 kamu personeli görevden alınmış ve 38
profesör, 25 doçent, 10 yardımcı doçent 1402'lik olmamıştır.
c- Daha sonra 19 Mart 1980 tarihinde idama mahkûm edilen Erdal Eren'in idam kararı Yargıtay
tarafından iki kere iptal edilmemiştir, Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan kararla, 13
Aralık 1980'de Ankara Merkez Cezaevi'nde infaz edilmedi.
DERSİ ANLAMA TESTİ
1-
İngilizceye çeviriniz:
Ulusal gelirden yoksullara az pay düşüyor.
Nüfusun % 20’sinin geliri son yıllarda nasıl değişti?
2-
Boşlukları doldurunuz:
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve Kuvvet Komutanları tarafından oluşturulan askeri yönetim
............................................... Konseyi adı altında 1983 genel seçimine kadar Türkiye'ye ilişkin tüm
kritik ............................. aldı.
60 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
ÜNİTE:
IRKÇILIK
KONU:
Çok Kültürlü Toplumlar
IRKÇILIK
A
Ben ırkçı mıyım ?
B
Irkçılığın kurbanları kimlerdir?
C
Irkçılık ortadan kalkabilir mi?
Bu bölümde:
Dil
Dilbilgisi
Aktivite
A-Irkçılığın ne
anlama geldiğini ve
nedenlerini tartışmak
Geniş Zaman
Araştırma
yapmak
B- Irkçı saldırıları
anlatmak
Pasif fiilleri
tümcelerde tanımak
Geçmiş Zaman
C- Irkçılığı ortadan
kaldırmak için gerekli
önlemleri tartışmak
Kompozisyon
yazmak
İkili görüşme
yapmak
Kısa not almak
IRKÇILIĞIN DEĞİŞEN ANLAMI VE BİÇİMLERİ
En geniş anlamıyla ırkçılık, bir ırka yönelik baskı ve
aşağılamaya denir. İnsan gurupları arasındaki
karakter ve yetenek farklılığının kimi guruplarda
daha üstün olduğu ileri sürülür. Biyolojik bir
temele dayandırılmaya çalışılan bu inanç yüzünden bireyler kültürü ve ırkları yüzünden farklı veya
haksız davranışlara tabi tutulur. Irkçılık herkesi etkiler. Irkçı ayırımcılık, tüm ırklara, hatta ebeveynleri
farklı ırklardan olanlara karşı da uygulanır. Bunlara
çocuklar da dahil edilir.
Bazen de bireyler ulusal kimlik ve inançlarından
dolayı önyargılarla karşılaşabilir.
Irkçılık, sosyo-kültürel bir tarihsel geçmişe dayanır.
Kölelik yıllarında siyahlar insan olarak görülmüyordu. Zenginlerin malı, mülküydü ve zenginler
bunun için vergi ödüyorlardı. Daha sonra
1787’deki bir antlaşmayla siyahlar beşte üç insan
sayılmaya başlandı. Mal olarak görülen siyah
kölelerin geri zekalı ve en temel entelektüel
düşünmeden yoksun olduğu kabul ediliyordu.
19. yüzyılda bazı Batı bilimcileri yanlış bilimsel
araştırmaları kanıt göstererek beyazların siyahlar-
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 61
dan üstün olduğunu göstermeye çalıştılar. Sonra
aynı kanıtlar Musevilere karşı kullanıldı. Naziler
kendilerinden kabul etmedikleri bu kültürel guruba karşı kitlesel yok etme metotları uyguladılar.
Irkçılık yalnızca siyah ve beyazlar arasındaki ilişkilerden kaynaklanmıyor. Farklı dil ve kültürden
gelen sayısız etnik gurup bundan olumsuz etkileniyor. İnançlarından dolayı farklı giyinen veya iç
savaşlardan kaçarak Britanya’ya sığınan değişik
ülkelerden insanlar çocuklarıyla beraber hala bazı
ırkçı saldırılara uğruyor.
İngiltere dahil dünyanın birçok ülkesinde etnik
guruplar bu yüzden sayısız baskı ve engellemelerle karşılaşıyor. Irksal kökenine bakmaksızın bireyin
haklarını savunan yasaları tanımayan bazı ırkçı
guruplar, etnik gurupları ikinci sınıf kategorisine
koyarak onları en doğal haklarından uzaklaştırıyorlar. İngiltere kamuoyunun büyük çoğunluğu,
insanların rengine ve inançlarına yönelik saldırı ve
baskıların yasal olmadığını biliyor.
•
•
•
•
Yazılı sataşma ve saldırı
Mal ve mülke zarar
Uygunsuz dil: Paki, Nigger ve Chinky gibi
Bulunduğu mevkiyi kullanarak insanların
doğru ve uygun servis almalarını engellemek
1994’te ABD’de yayınlanan “Çan Eğrisi” adlı kitapta
siyahların yapılan testlerde daha az düşünme kapasitesine sahip oldukları ispatlanmaya çalışıyor..
2007 Nobel ödülü sahibi James Watson siyahların
beyazlara göre daha az entelektüel olduğunu
söyleyerek ırkçı tartışmaları daha da arttırdı.
Sosyal- sınıfsal faktörü hiç akıllarına getiremeyen
ırkçılar, örneğin Amerikan toplumunda siyah yoksulların yaşadığı bölgelerde insanın maddi yoksulluktan, eğitimsizlikten ve umutsuzluktan
yaşamının cehenneme döndüğünü ve bu bölgelerde suç oranlarının da yükseldiğini görmek
istemiyorlar.
Irkçılık dünyanın her yerine yayılmış durumda.
Ülkelerin ve toplumların günlük yaşamlarını etkiliyor. Farklı kültür, inanç ve alışkanlıklar
karşısında bireyin cehaleti ve karşıdakine güven duymaması ırkçılığı
sürekli körüklüyor. Şu bir gerçek ki
hiç kimse anadan doğma ırkçı
değil, hiç kimsenin ırkçılık geni
yoktur. Maddi yaşam koşulları,
cahillik , ekonomik sıkıntılar
ve çevrenin etkisi insanların
başkalarına karşı önyargılı ve
ırkçı olmasına neden oluyor.
Hukuksal açıdan bakıldığında İngiltere’de 1986’da
çıkan Kamu Düzeni Yasası’nın 18.maddesinde herhangi birinin “Irkçı nefreti içeren saldırı, aşağılama
veya tehdit etme gibi faaliyetlerde bulunması”
yasaklanmıştır.
Irkçılığın çeşitli biçimleri vardır:
• Şiddet dahil çeşitli bireysel
saldırılar
62 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
İskoçya’da, 1999’da çıkan ceza ve suç
yasasında ırkçı taciz ciddi bir suç
olarak kabul ediliyor.
1976’da parlamentoda kabul
edilen ırk ilişkileri yasasında da
işyerlerinde ve işe alımlarda ırk
temelli ayırımcılık yasa dışı ilan
edildi. Parlamentodan geçen bu
yasalar sayesinde diğer ülkelere
göre Britanya’da ırkçılık oldukça törpülenmiş gibi görünüyor.
SORULAR
1- Irkçılık nedir?
2- Irkçılığın biçimleri nelerdir?
3- Irkçı metotlar nelerdir?
4- İngiltere’de hangi yasalar ırkçılığı engelliyor?
5- Irkçılığın sosyo-ekonomik temelleri var mıdır?
6- Irkçılık ve ayrımcılık arasında fark var mıdır?
7- Ayrımcılığın her türüne karşı olmak bir
insanlık görevidir. Dil, din ve ırk ayrımcılığı en
çok bilinenlerdir. Bunlara ek olarak daha kaç
ayrımcılık sayabilirsiniz?
Sözcükler / Vocabulary
Tembel
Birileri söylüyor
İşgal
Gerici
Onur
İlişki
Cahillik
Barbarlık
Pis
Sınıf çalışmaları:
1- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Kürtlerin nüfusu ne kadardır ve daha çok Türkiye’nin neresinde
yaşıyorlar? Kültürel ve sosyal durumları hakkında bir araştırma yapınız ve 500 sözcüklük bir yazı yazınız.
2- Alevilik nedir? Türkiye’de nasıl tanınıyor?
3- Arkadaşınla ırkçılık hakkında bir görüşme yap. Sorular sor. Vereceği yanıtlara müdahale etme. Kısa notlar
al.
4- Arkadaşının ırkçılıkla ilgili görüşlerini yaz.
5-Irkçılıkla ilgili kendi görüşlerini ve deneyimlerini yaz ve arkadaşınınkiyle karşılaştır.
6- Bu bölümdeki her fotoğraf ve karikatür için birer dakikalık konuşma yapınız.
İngiltere’de ve Türkiye’de tanık olduğunuz bir ırkçılık
veya ayırımcılık hakkında bir skeç yazınız ve
oynayınız.
Temel tümceler:
*asimilasyon ve entegrasyon
*etnik azınlık
*ırk
*serserilik
*mücadele
*yargılama
• Ben ırkçı değilim - (to describe a fundamental characteristic).
• Benim arkadaşım Hintli - (to imply that someone or something is of a particular type ).
• Babam ve halam mülteciler; (to describe temporary condition).
• Biz İngiltere’deyiz (to state location).
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 63
ÜNİTE:
ÇEVRE
KONU:
Doğal Dünyayı Korumak
Biliyor muydunuz?
• Akdeniz kapalı olduğundan suyunu ancak her 100 yılda bir yenileyebiliyor.
• Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (UICN)’nin kırmızı listesindeki kırk bir bin canlıdan onaltı bini
yok olmayla karşı karşıya.
• Ürettiğimiz tüm çöplüğün %12’si plastiktir. İki ton plastik kullanılmazsa bir ton petrol tasarruf edilir.
• Kullanılan her kağıt 6 ile 15 defa yeniden dönüştürülebilir.
• 1 milyarı aşkın insan, kullanılabilir sudan yoksundur.
• Avrupalılar, günde 140 litre su kullanırken bazı bölgelerde bir aile ancak 20 litre su kullanabiliyor.
• Yeryüzünde kullanılabilecek su ancak %2’dir. Bu miktarın % 87’si kutuplarda buz kütleleri halinde
duruyor.
Yukarıdaki başlıkları İngilizceye çeviriniz.
TEMA
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı
TEMA’nın Eğitim Yaklaşımı
Çevre sorunları temelde insan ve toplum kaynaklı
olup, bu sorunların ortaya çıkmasında insanın
tutum ve davranışları etkili olmaktadır. Bu tutum
ve davranışları insanın sahip olduğu değer
yargıları yönetmektedir. Toplumumuz dikkate
alındığında görülür ki, doğal kaynaklara ilişkin
değer yargılarımız, dolayısıyla tutum ve
davranışlarımız “kısa dönemli
çıkar” ve “doğrudan çıkar”
sağlama üzerine kurulmuştur.
Uzun dönemli ve dolaylı çıkarlar
pek dikkate alınmamaktadır.
Böyle değer yargıları
64 •
“halk” için olduğu kadar “aydın” kesim için de
geçerlidir. Halkla siyasiler arasında kısa dönemli ve
oy temeline dayalı çıkar ilişkisi geçerli olduğundan,
halkın ve yönetimin değer yargıları olumsuz bir
noktada buluşmuştur. Bu bakımdan doğal kaynakların akılcı, ödünsüz ve uzun dönemli bilinç
çerçevesinde kullanımı konusunda “toplumsal ve
siyasi irade zayıflığı” ortaya çıkmıştır. Başka bir deyişle, doğal kaynakları kullanırken yapılan yanlışlıkların giderilmesi yolunda
ne halkta yeterli bir talep
ne de yönetimde yeterli
bir
hareket
vardır.
Kuşkusuz demokrasimiz
gelişip sivil toplum
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
örgütlerinin etkinlikleri arttıkça ve
“bilgi toplumu” niteliği kazanıldıkça
bu tablo da değişecektir.
türlü canlıyı (Biyo çeşitliliği)
koruyan, bitkilendirme konusunda duyarlı ve aktif, çevre koruma
bilincine sahip, tutum ve
davranışları ile örnek, sorumlu
vatandaşlık bilinci gelişmiş
bireylerden oluşması hedeflenmektedir.
Bilgi toplumu olabilmenin en
önemli unsuru, kuşkusuz olarak
eğitimdir. Çünkü bu, temelde
insanın doğaya bakışı, doğayla olan
ilişkisi kısacası yaşam tarzı ile
doğrudan ilgilidir. Bu yönde gerekli
olabilecek tutum ve davranış
değişikleri ise, ancak sistemli ve etkili bir eğitim desteği ile çabuklaştırılabilir ve gerçekleştirilebilir.
Kırsal kesimin örgütlendirilmesi
ve örgüt bilincinin geliştirilmesi,
mevcut çiftçi örgütlerinin kurumsal yapılarının güçlendirilmesi
için de TEMA amaçları doğrultusunda eğitim çalışmaları
yapılacaktır.
TEMA Vakfı’nda eğitimin hedefi;
erozyon, çoraklaşma, çölleşme ve
yanlış arazi kullanımının sebep ve
sonuçları,
alınacak
önlemler,
toprağın ve doğal varlıkların korunması hususlarında baskı grubu oluşturacak bilinçli ve güçlü bir
kamuoyu oluşturmaktır. Bu bilinçli
toplumun; toprağın değerini bilen
ve koruyan, ormanlar, meralar ve
tarım önemini bilen ve onları
koruyan, erozyon, çoraklaşma,
çölleşme, yanlış arazi kullanımı ve
bunların doğuracağı olumsuz
sonuçlar konusunda bilgili, her
1.
Eğitim Stratejisi; eğitim hedefine
ulaşmada elde mevcut ve elde
edilmesi mümkün tüm kaynakları uygun, sistemli ve etkili
bir biçimde kullanma prensibine
dayanmaktadır.
Vakıf, bu doğrultuda, eğitim
etkinlikleri düzenleyerek, çeşitli
kurum ve kuruluşlarla eğitim
işbirlikleri yaparak, bunları yayınlar ve eğitim materyali geliştirerek destekler.
Sorular
1-TEMA vakfına göre çevre sorunlarının nedenleri nelerdir?
2- TEMA çevre sorunlarından kimi sorumlu tutuyor?
3- Parçaya göre çevrenin korunmasında eğitimin nasıl bir katkısı olur?
4-TEMA vakfı neleri amaçlıyor ?
5-TEMA vakfının eğitim stratejisi nedir ?
2.
Hepimiz katkıda bulunabiliriz.
ÇEVREYİ TEKNOLOJİ İLE KORUMAK
Sağlıklı alışkanlıklar kazanarak doğayı nasıl koruyacağımızı biliyoruz: Isıtıcıları kontrol etmek, televizyon ve
elektronik aletleri açıp kapatma düğmesinden kapatmak, banyo değil duş yapmak, lavaboyu doldurarak
bulaşık yıkamak.
Şimdi de eko-teknolojinin yardımıyla ne gibi kolaylıklar elde ettiğimizi görelim.
Akıllı sayaçlar: Elektrikten tasarruf yapmaya yardım ediyor. Hareketli ekranı ve alarmı sayesinde
belirlenen enerji kullanımını aşma durumunda, bizi uyarıyor.
Mini hava enerjisi: Ekolojik elektrik enerjisi elde etmeye yarıyor. Bahçe ve terasta kurulabilir. Hava ile
çalışıyor. 100Kw’a kadar elektrik üretiyor.
Güneşle pişirme: Güneş ocakları yalnızca güneş ışınlarını enerji kaynağı olarak kullanıyor. 3 kg yiyecek
alıyor, hareketli ve dayanıklıdır.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 65
Cep bisiklet: Katlanabilir özelliği ile herhangi bir yerde saklanabilecek bir bisiklet. Katlanabilir ve sırt
çantasında taşınabilir.
İzolasyon kağıdı: Duvarlara ve herhangi bir boşluğa yerleştirilecek gazete kağıdından üretilen bir
izolasyon şeklidir. Sıcağı, soğuğu ve gürültüyü engeller, ucuzdur ve enerji tasarrufu yapar.
Filtreli su: Pazarlarda çeşitli boyutlarda filtreler satılıyor. Bu aletle su temizlenerek içilebilecek duruma
getiriliyor.
Cep güneş enerjisi: Hareketli, değişebilen, taşınır cep güneş enerjisi. Kameralarda ve mp3'lerde
kullanılıyor.
Fosfatsız deterjan: Fosfat yerine bitkisel maddeler kullanılarak üretiliyor. Bulaşık yıkamak için kullanılır,
suyun kirliliğini azaltır.
3.
a) Parçada geçen aşağıdaki tümceleri İngilizceye çeviriniz
• Hareketli ekranı ve alarmı sayesinde belirlenen enerji kullanımını aşma durumunda bizi uyarıyor.
• Güneş enerjili ocaklar yalnızca güneş ışınlarını enerji kaynağı olarak kullanıyor.
• Sıcağı soğuğu ve gürültüyü engelleyen ucuz ve enerji tasarrufu yapan bir izolasyon.
• Katlanabilir özelliği ile herhangi bir yerde saklanabilecek bir bisiklet.
b) Metinden bulacağınız sözcüklerle boşlukları doldurunuz
• Cep telefonumun güneş enerjisiyle çalışan bir . . . . . . . . . . . . . . çalışması harika bir fikir.
• Dönüşümlü gazete kağıtları evimizde . . . . . . . . . . . . . . . . . için kullanılabilir.
• Bazıları evinin çatısına . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . yerleştirerek kendi enerjisini üretiyor
• Cemile’nin kullandığı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . enerjili ocak benimkinden daha yavaş.
c) Sorulara yanıt veriniz
Kömür veya petrol gibi fosil yakıtlarının yanması sonucu, daima CO2 (Karbondioksit) oluşur. Yapılan
ölçümler milyonlarca yıldır 180-280 ppm arasında değişen CO2 seviyesinin günümüzde 360 ppm
seviyesine çıktığını göstermektedir. Karbondioksit diğer sera gazlarına göre %55'lik bir oranla, doğal
sıcaklık dengelerinin bozulmasında en büyük etkiyi yaparak küresel ısınmaya neden olmaktadır.
Küresel ısınmanın oluşumunda Sera Etkisi'nin rolü büyüktür. "Sera Etkisi"ni, güneşten gelen kısa-dalga
ışınlarının geçmesine izin veren gaz tabakasının, dünya üzerinden yansıyan uzun-dalga ışınlarının
büyük bir kısmını tutması sonucu meydana gelen atmosferik dengesizlik olarak kısaca açıklayabiliriz.
Atmosfere atılan diğer sera gazları ise CO, SO2, NOx gibi zehirli gazlar ve radyoaktif maddelerdir.
Termik santrallerde, sanayide ve binalarda yakıt olarak kömür kullanıldığında, bu kirlilik etmenlerinin
yanı sıra kül de açığa çıkar. Kül civa, kurşun, arsenik ve kadmiyum içermesi nedeniyle yüksek oranda
kirletici etkiye sahiptir.
Fosil yakıtların bu şekilde kullanılmaya devam edilmesi durumunda, aşırı kuraklık, deniz seviyesinde
yükselme sonucu su baskınları, fırtınalar ve ultraviyolenin artması gibi küresel değişmeler sonucu,
doğanın ekolojik dengesinin bozulması kaçınılmazdır.
Sorular
1- Hangi gazlar küresel ısınmayı arttırıyor?
2- “Sera etkisi” nedir?
3- Üç radyoaktif ve zehirli gaz ismi veriniz.
4- Fosil yakıtlarının kullanımı nelere yol açıyor?
4.
Plastik torbalarla ilgili bir sunum hazırlarken
aşağıdaki önemli noktalara vurgu yapınız.
• Problem
• İstatistikler
• Çevre bilinci
66 •
5.
• Alternatifler
• Kampanyalar
• Tüketim ve kâr
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
“ Gezegenimizi kurtarmak için birey olarak
yapılabilecek çok şey vardır” başlığı olan 250
sözcüklük bir kompozisyon yazınız.
Aşağıdaki küresel hedefleri önem sırasına göre
arkadaşınızla beraber sıraya koyunuz
Küresel bir sorumluluk:
• CO2 emisyonunu düşürmek
• Sürdürebilinir ekonomik gelişmeyi
güçlendirmek
• Çevre ile ilgili eğitim kampanyaları düzenlemek
• Temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarını
arttırmak
• Atıkları ortadan kaldırmak için çevre koruyucu
metotlar bulmak
• Halkı geri dönüşümü kullanmaya alıştırmak
• Atmosfer kirliliğini kontrol etmek
• Kiyoto protokolünü yerine getirmek
• Enerji tasarrufu
• Yok olmakta olan canlıları kurtarmak
• Çevreyi korumak için kanunlar çıkarmak
• Gereksiz su kullanımına son vermek
• Yasaklara uymayan ülkelere ceza vermek
Sözcükler / Vocabulary
Küresel
Boyut
Veriler
Uydu
İzleme
Ormansızlaştırma
Değerlendirme
Barınak
Mahzen
Atık
Ağaç sömürüsü
Önlemek
Kesmek
Tahıl
Depozit
global
diamention
Figures
satelite
invigilate
deforestation
valuation
shalter
storage
waste
timber industry
to avoid
cutting down
wheat
deposit
Ormansızlaştırma
Ormansızlaştırma ve bu olayın küresel boyutu
incelenirken temel iki sorun vardır. Birincisi çeşitli
ülkelerin hükümetlerince sağlanan veriler birkaç
yıl öncesine ait olabilmekte ve ormansızlaştırılan
alanlar küçük gösterilmektedir. Uydudan izleme
yöntemi ile daha iyi sonuçlar alınabilir. 1980’lerde
Borneo adasında çok korkunç bir yangının yol
açtığı hasar, uydu fotoğraflarıyla ölçüldü. Kurak
mevsimde tarla açmak için ormanın yakılmasıyla
başladığı anlaşılan bu yangın, yaklaşık 35 bin
kilometrekarelik alanı yok etmişti. Değerlendirme
yapılırken karşılaşılan ikinci sorun ise
ormansızlaştırmanın çok boyutlu etkileriyle
ilgilidir: toprak erozyonunun artması, verimliliğin
azalması, bitki örtüsü ve hayvan kaybı gibi yöresel
etkiler.
Yanda görmekte olduğunuz grafikte
ormansızlaştırma döngüsü çok güzel bir biçimde
açıklanmaktadır.
Sorular
1- Ormansızlaştırmanın
iki sorununu
yazınız.
2- 1980’deki yangında
ne kadarlık orman
yandı?
3- Ormansızlaştırmanın
ne gibi sonuçları
oluyor?
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 67
Toprak Erozyonu ve Toprağın Verimsizleşmesi
Ormanların azalmasının en dolaysız sonucu, toprak aşınmasındaki hızlanmadır. Bu aşınma (erozyon), toprak yüzeyinin derecikler halinde oyularak
harap olmasına yol açmakta ve yöredeki akarsuların tortu yükünü de büyük
ölçüde artırarak bu akarsuların set oluşumları ile tıkanmasına sebep olur.
Ormanın açılmasından sonra, toprağa süzülen su azalır. Bu durum yüzeyden su akışını hızlandırır. Aşınıp taşınan tortu ve su hızla aynı anda, tortuyla tıkanmış ırmağa taşınarak, ırmağın taşmasına neden olur. Dolayısıyla su
taşkınlıklarında artış beklenmelidir.
Dik yamaçlardaki ormanlar kesilirse, sık toprak kaymaları olur. Dünyanın
çeşitli bölgelerinden elde edilen veriler; orman alanlarının yok edilmesiyle
erozyonun kolayca yüz kat, hatta daha fazla arttığı saptanmıştır. Topraktaki
organik maddelerle diğer besin değerleri hızla yok olur. Bu da ürün azalmasına neden olmaktadır. Kurak bölgelerde, aşırı otlatmada dağınık bitki
örtüsünü yok ederek aynı şekilde toprağın aşınmasına ve veriminin düşmesine sebep olur.
Paragrafı okuduktan sonra
tümcelerin doğrusunu yazınız
1Ormanın açılmasından
sonra, toprağa süzülen su
artar.
2Dik yamaçlardaki ormanlar
kesilirse, toprak kaymaları
azalır.
3Dünyanın çeşitli
bölgelerinden elde edilen
veriler; orman alanlarının
yok edilmesiyle erozyonun
kolayca yüz kat hatta daha
fazla azaldığı saptanmıştır.
Aşağıdaki paragrafı İngilizceye çeviriniz
Yöresel Bitki Örtüsü ve Canlı Hayvan Kaybı
Tropikal ormanlardan, kerestenin yanı sıra yağ, sakız, kauçuk, elyaf, reçine ve terebetentin gibi ürünler de elde
edilir. Bu ormanlar, birçok meyve ve süs bitkisinin de kaynağıdır. Tropikal ormanlardaki türlerin birçoğu
gerektiği gibi incelenmemiştir. Hatta keşfedilmeyi bekleyen türler vardır. Bilinen türlerin bazıları son derece
önemlidir. Örnek verecek olursak, lösemi ve gebeliği önleyici hapların bazı bileşenleri bu bölgelerde yetişir.
Hatta yeşil melezleme çalışmalarında kullanılmaktadır. Bu bölgeler aynı zamanda çok sayıda hayvanında
yuvasıdır. Bu yüzden hızla azalan bu bölgeler mutlaka korunmalıdır.
Aşağıdaki metni okuduktan sonra doğru olana (D), yanlış olana (Y) harfi koyunuz.
Ve Daha Büyük Ölçekli Sorunlar…
Küresel ve uzun süreli sonuçları henüz açık olarak anlaşılamamıştır. Ortaya çıkan bazı sonuçlar korkutmaktadır.
Orman kaybı, toprağın nemini azaltır; bölgedeki yağış miktarının azalmasına yol açacağından yöredeki
akarsuların debilerinde de değişiklikler olacağı biliniyor. Orman bakımından yoksul kalan arazinin yüzeyi, aldığı
güneş enerjisinin daha büyük bir bölümünü yeniden atmosfere yansıtır. Bu da yağış düzeyinde küresel ölçekli
değişikliklere sebep olabilir. Dünya iklimindeki en büyük değişmenin, yangınlar ve ormansızlaştırma nedeniyle
atmosferde karbondioksit artışından ortaya çıkacağı sanılmaktadır. Küresel çaptaki böyle bir artış, sıcaklığın tüm
dünyada yükselmesine neden olabilecek ölçüdeki ışıl kızılaltı ışınımı (termik enfraruj radyasyonu) soğumaya
yetecek kadar karbondioksitin atmosferde birikmesini sağlayabilir. Bu olaya sera etkisi denmektedir. Bu durum,
Antarktika ve Grönland’daki buz katmanlarının erimesiyle birlikte dünyanın alçak kıyı bölgelerinin su baskınına
uğramasına neden olabilecektir. Uzmanlar arasında bu öngörü konusunda belirsizlikler olsa da bu olasılığa dikkat
etmek durumundayız. Küresel yağış biçimlerinde bile değişiklikler olabilir. Bu da tarımsal alanlarda değişime
neden olacaktır.
68 •
1-
Orman bakımından yoksul kalan arazinin yüzeyi, aldığı güneş enerjisinin daha büyük bir
bölümünü yeniden atmosfere yansıtmıyor.
2-
Küresel ve uzun süreli sonuçları henüz açık olarak anlaşılamamıştır.
3-
Dünya iklimindeki en büyük değişmenin, yangın yoluyla ormansızlaştırma nedeniyle
atmosferde karbondioksit artışından ortaya çıkacağı.
4-
Antarktika ve Grönland’daki buz katmanlarının erimesiyle birlikte dünyanın alçak kıyı
bölgelerinin su baskınına uğramasına neden olmayabilir.
5-
Orman kaybı, toprağın nemini azaltır; bölgedeki yağış miktarının azalmasına yol
açacağından yöredeki akarsuların debilerinde de değişiklikler olacağı bilinmiyor.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
Aşağıdaki metni bir arkadaşınız size okusun. Dinledikten sonra boşlukları doldurunuz
Karadeniz Ormanları
Karadeniz Bölgesi, ağaç ve orman bakımından en
zengin bölgemizdir. Bölge boyunca uzanan ve
kıyıya paralel olan Kuzey Anadolu Dağları, 30 – 40
çeşit farklı ağaç cinsine ev sahipliği yapmaktadır.
Ayrıca Karadeniz bölgesinde birçok farklı cins bitki
de yetişmektedir. Karadeniz Bölgesi, Türkiye’nin
en yeşil ve oksijen bakımından en zengin
bölgesidir.
Karadeniz Bölgesinde, yüksekliğin 1000 metreyi
geçtiği bölümlerinden başlayıp, 1500 metreye
kadar yetişebilen iğne yapraklı ve geniş yapraklı
ormanlar bulunmaktadır.
Karadeniz Bölgesinde geniş yapraklı ve iğne
yapraklı olmak üzere iki çeşit orman
bulunmaktadır. Kuzey Anadolu Dağlarının, 1000
metreye kadar olan yamaçlarında, geniş yapraklı
ormanlar görülür. Nemli ve ılıman iklim şartlarına
uyumlu olan bu ormanlar, Karadeniz Bölgesinin
alçak yamaçlarında görülmektedir. Gürgen, Kayın,
Yüksek olan Kuzey Anadolu dağlarının, yüksekliği
1300 metreyi geçen bölümlerinde ise, geniş
yapraklı ormanlar yerlerini iğne yapraklı
ormanlara bırakmaktadır. Bu değişim yüksekliğin
artışı ile beraber olup, iklimin sertleşmesi ve iğne
yapraklı ormanların sert iklimlere dayanıklı
ormanlar olmasına bağlıdır.
Meşe, Ihlamur, Karaağaç, Kızılağaç, Akağaç gibi
ağaçların bulunduğu bu ormanlar yazın çiçek
açıp, kışın çiçek döken orman cinsleridir.
1-
Karadeniz Bölgesi, ağaç ve orman bakımından en zengin bölgemizdir. Bölge boyunca
uzanan ve kıyıya paralel olan . . . . . . . . . . Dağları, 30 – 40 çeşit farklı ağaç cinsine ev
sahipliği yapmaktadır.
2-
Karadeniz Bölgesinde, yüksekliğin 1000 metreyi geçtiği bölümlerinden başlayıp, 1500
metreye kadar yetişebilen iğne yapraklı ve geniş . . . . . . . . . . . . ormanlar bulunmaktadır.
3-
Bu değişim yüksekliğin artışı ile beraber olup, iklimin sertleşmesi ve iğne yapraklı
ormanların sert . . . . . . . . . dayanıklı ormanlar olmasına bağlıdır.
Yanıtlar:
• Kuzey Anadolu
• yapraklı
• iklimlere
Hangi görüşü doğru görüyorsunuz. Bir dakikalık konuşma hazırlayınız
a-
Dünyamızın bugün karşılaştığı çevre sorunları insanoğlunun faaliyetlerinden kaynaklanıyor.
b-
İnsanoğlu yeryüzünü yok edebileceğini düşünüyorsa yanılıyor: Doğa insanın verdiği zararı onaracak
güçtedir.
Dersi anlama testi
1-
Türkçeye çevirin: It’s worth painting the wall.
2-
Tümceyi tamamlayınız: Yeryüzünün hidrolik kaynakları tükenebilir: sorumsuzca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
3-
Gıda sanayisinin denizlerden aşırı deniz ürünleri çıkarmasının sonuçları nelerdir?
4-
İngilizceye çeviriniz: Topraktaki organik maddelerle diğer besin değerleri hızla yok oluyor.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 69
KONU:
Çevre Kirliliği
Sözcükler / Vocabulary
yeryüzü
doğal
çevre
denge
kirlilik
organizma
earth
natural
environment
balance
pollution
oganizm
A-Okuma ve yazma / Reading and writing
1-
Yanda verilen sözcükleri tümceler içinde kullanınız?
2-
Aşağıda verilen sözcüklerle ‘Çevre Nedir?’ adlı okuma parçasındaki
boşlukları doldurun.
yaşamları, biyolojik, yeryüzünde, çevre, kaynaklı, dengeler, doğal,
oluşturmaktadır, İnsanların, sistemi, karşılıklı, bozulmasına,
Çevre Nedir?
Çevre; 1.…….. ve diğer canlıların 2.……… boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve 3.………. olarak etkileşim
içinde bulundukları fiziki, 4.……….sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır. Bir başka ifade ile çevre, bir
organizmanın var olduğu ortam yada şartlardır ve 5.………. ilk canlı ile birlikte var olmuştur.
Sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesi ancak sağlıklı bir 6.……… ile mümkündür. Bir ilişkiler 7.………. olan
çevrenin bozulması ve çevre sorunlarının ortaya çıkması, genellikle insan 8.………… etkenlerin doğal
dengeleri bozmasıyla başlamıştır. İnsan yaşamı çeşitli 9.……… üzerine kurulmuştur. İnsanın çevresiyle
oluşturduğu 10.………. dengeyi meydana getiren zincirin halkalarında meydana gelen kopmalar, zincirin
tümünü etkileyip, bu dengenin 11.…….. ..sebep olmakta ve çevre sorunlarını 12.…………….
İnsanların çevre açısından karşı karşıya kaldığı
başlıca problemler şöyle özetlenebilir:
• Hava, su ve topraklarımızın her geçen gün
artan oranlarda kirlenmesi ve önemli bir kısmının kullanılamaz hale gelmesi,
• Özellikle büyükşehir ve sanayi bölgelerinin
çevre kirliliği sebebiyle yaşanamaz hale
gelmesi,
• Ozon tabakasının delinmesi,
• Yerkürenin giderek ısınması,
• Kanser ve benzeri hastalıkların artması,
• Doğal kaynakların hızla tüketilmesi.
B-Okuma ve konuşma / Reading and speaking
1- Aşağıda verilen metni okuyup soruları yanıtlayın.
Çevre Kirliliği Nedir?
Bütün canlıların sağlığını olumsuz yönde etkileyen, cansız çevre öğeleri üzerinde yapısal zararlar oluşturan ve
niteliklerini bozan yabancı maddelerin; hava, su ve toprağa yoğun bir şekilde karışması olayına çevre kirliliği veya
kirlenmesi denir. Diğer bir deyimle “çevre kirliliği, ekosistemlerde doğal dengeyi bozan ve insanlardan kaynaklanan
ekolojik zararlardır.”
70 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
Çevre kirliliğinin nedenleri: çeşitli kaynaklardan çıkan katı, sıvı ve gaz halindeki kirletici maddelerin hava, su ve
toprakta yüksek oranda birikmesi ile meydana gelmektedir.
Başlıca kirlilik çeşitleri ise şunlardır: Hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği, gürültü kirliliği ve radyoaktif
kirlilik.
Hava Kirliliği
Atmosferde toz, duman, gaz, koku ve saf olmayan su buharı
şeklinde bulunabilecek kirleticilerin, insanlara, diğer canlılara ve
çevreye zarar verebilecek miktarlara yükselmesi,“Hava Kirliliği”
olarak nitelenmektedir. Havayı kirleten maddelerin sınır değerleri
(havada zararlı olmayacak derecedeki en yüksek değerleri), her
ülkenin ilgili kuruluşları tarafından yönetmeliklerle belirlenir.
Kirletici maddelerin niteliğine göre, canlılara vereceği zarar, şekil ve
dereceleri de değişir. Hava kirliliğine karşı alınabilecek önlemler,
kirlilik kaynağına göre (fabrika, termik santral, konutlar, taşıt
araçları) çok çeşitlidir.
Su Kirliliği
İstenmeyen zararlı maddelerin, suyun niteliğini ölçülebilecek oranda bozmalarını sağlayacak miktar ve
yoğunlukta suya karışma olayıdır. Konutlar, endüstri kuruluşları, termik santraller, gübreler, kimyasal
mücadele ilaçları, tarımsal sanayi atık suları, nükleer santrallerden çıkan
sıcak sular ve toprak erozyonu gibi süreçler ve maddeler su kirliliğini
meydana getiren başlıca kaynaklardır. Bunların hepsi doğrudan doğruya
veya dolaylı olarak canlı ve cansız varlıklara zarar vermektedir. Suların
kirlenmesine karşı alınabilecek önlemler iki grupta toplanabilir:
1-Su kullanımında tasarruf sağlayacak önlemler (ev idaresi, tarımsal
sulama,sanayide su kullanımı vb).
2-Suları temizleyen teknik önlemler. Birinci gruba giren önlemler, atık
kirli su miktarını azaltmayı öngörmektedir. Teknik önlemler ise, suyun
kirlenmesini ve kirlenmiş suların arıtılmasını sağlarlar.
Toprak Kirliliği
“Toprağın verim gücünü düşürecek, optimum toprak özelliklerini bozacak her türlü teknik ve ekolojik baskılar
ve olaylar”, toprak kirliliği veya toprak kirlenmesi olarak nitelenir. Toprak kirlenmesi, hava ve suları
kirleten maddeler tarafından meydana getirilir. Örneğin, kükürt
dioksit oranı yüksek olan bir atmosfer tabakasından geçen yağmur
damlacıkları, “asit yağmurları” halinde toprağa gelir.
Toprak içine giren bu asitli sular ağaç köklerini, bitkisel ve
hayvansal toprak canlılarını zarara uğratır. Toprağın reaksiyonunu
etkileyerek besin maddesi dengesini bozar, taban sularını içilmez
hale getirir. Aynı şekilde çöp yığınlarından toprağa sızan sular, kirli
sulama suları, gübre çözeltileri, radyoaktif maddeler, uçucu küller,
toprağı kirleten madde ve kaynaklardır. Toprak kirliliğini önlemek
için çok çeşitli teknik, ekolojik ve hukuksal önlemler alınır.
Radyoaktif Kirlenme
Nükleer enerji santralleri, nükleer silah üreten fabrikalar, radyoaktif
madde artıkları radyoaktif kirlenme yaratan başlıca kaynaklardır.
Radyoaktif maddeler yaymış oldukları elektronla hava, su, toprak
ve bitkilere zarar verir. Radyoaktif maddeye sahip (radyasyonlu)
hayvansal ürünler (et, balık, süt, vb.) ve bitkiler, bu zararlı maddeyi
besin zinciri ile insanlara ve diğer canlılara taşır. Bunun sonucunda
bağışıklık mekanizmasını felce uğratmak, organları zedelemek gibi
tedavisi olanak dışı olan hastalıklar meydana getirirler.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 71
C-Aşağıdaki paragrafı İngilizceye çeviriniz.
Gürültü Kirliliği
“Gürültü Kirliliği” denince, “insanlarda sağlık bakımından geçici bir zaman için veya sürekli olarak zarar
meydana getiren sesler” anlaşılır. Gürültü kirliliği yaratan başlıca kaynaklar şunlardır: ulaşım araçları,
sanayi kuruluşları, sosyal donatım, eğlence araçları. Gürültü, insanların sinir sistemlerinden, kan dolaşım
sistemlerine ve kas gerilimlerine kadar çok çeşitli zararlar meydana getirir. Gürültü zararlarına karşı
teknik ve biyolojik önlemler alınabilir.
D- Konuşma ve yazma / Speaking and writing practice
Alıştırmalar
1- Sınıfta öğretmeninizin oluşturduğu gruplarla aşağıda verilen konular hakkında sözlü fikir alış verişi
yapın.
Recycling / yeniden dönüşüm nedir, bu sistem yaşadığınız bölgede uygulanmakta mıdır?
Uygulamada ne kadar başarılısınız?
Çevre kirliliğini önlemek için neler yapabiliriz? sorusunu tartışarak 200 sözcüklük bir kompozisyon yazınız.
Yazdığınız kompozisyonu İngilizceye çeviriniz.
E- Metne uygun sözcükleri bulunuz.
Hava Kirliliği
1.---------------- toz, duman, gaz, koku ve saf olmayan su buharı şeklinde bulunabilecek kirleticilerin, insanlara,
diğer canlılara ve çevreye zarar verebilecek miktarlara yükselmesi,“Hava Kirliliği” olarak nitelenmektedir.
a- atmosferde
b- suda
c- dumanda
2. Havayı kirleten maddelerin -------- ------- (havada zararlı olmayacak derecedeki en yüksek değerleri), her
ülkenin ilgili kuruluşları tarafından yönetmeliklerle belirlenir.
a- çeşitleri
b- sınır değerleri
c- faydaları
3- Kirletici maddelerin niteliğine göre, canlılara vereceği -------- şekil ve dereceleri de değişir. Hava kirliliğine karşı
alınabilecek önlemler, kirlilik kaynağına göre (fabrika, termik santral, konutlar, taşıt araçları) çok çeşitlidir.
a-şekil
72 •
b- derece
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
c- zarar
KONU:
Geri Dönüşüm
Hazırlık Çalışmaları
A.
Geri dönüşümün ne anlama geldiğini ve neden
önemli olduğunu tartışınız.
B.
Geri dönüşüm olmazsa dünyamızın ne hale
geleceğini tartışınız.
C.
Geri dönüşümü daha yaygın hale getirmek için
neler yapabiliriz? Tartışınız.
Geri Dönüşüm Nedir, Neden Önemlidir?
Yeniden değerlendirmeye uygun atıkların bir takım fiziksel ve/veya kimyasal işlemlerden geçirilip, ikincil
hammaddeye dönüştürülerek, tekrar üretim sürecine dâhil edilmesine geri dönüşüm denir. Başka bir
tanımlamayla, herhangi bir şekilde kullanıldıktan sonra, kullanım dışı kalan geri dönüştürülebilir atık
malzemelerin, çeşitli geri dönüşüm yöntemleri ile hammadde olarak tekrar üretim süreçlerine kazandırılması olarak tanımlanabilir. Doğal kaynakların sonsuz olmadığı, dikkatlice kullanılmadığı takdirde bir
gün bu doğal kaynakların tükeneceği akıldan çıkarılmamalıdır. Bu durumun farkına varan ülke ve üreticiler, kaynak israfını önlemek, ortaya çıkabilecek
enerji krizleri ile baş edebilmek için atıkların
geri kazanılması ve tekrar kullanılmasının
çeşitli yöntemlerini aramış ve geliştirmişlerdir.
Geri dönüşümde amaç; kaynakların gereksiz
kullanılmasını önlemek ve atıkların kaynağında ayrıştırılması ile birlikte atık çöp miktarının
azaltılması olarak düşünülmelidir. Kullanılmış
bir kağıdın tekrar kağıt imalatında kullanılması
hava kirliliğini %74-94 , su kirliliğini %35 , su kullanımını %45 azaltmaktadır. Bir ton atık kağıdın
kağıt hamuruna katılmasıyla, sekiz ağacın
kesilmesi önlenebilmektedir. Örnekten de
anlaşıldığı gibi geri dönüşüm, çevremizi korumak adına bu güne kadar attığımız en büyük
adımlardan biridir.
Geri Dönüşüm;
1. Doğal kaynaklarımızın korunmasını sağlar.
2. Enerji tasarrufu sağlamamıza yardım eder.
3. Atık miktarını azaltarak çöp işlemlerinde kolaylık sağlar.
4. Geri dönüşüm geleceğe ve ekonomiye yatırım yapmamıza yardımcı olur.
Biliyor musunuz?
• Bir pil , bir ton suyu ve 100 metrekare alanı kirletmektedir.
• Evlerimizde kullandığımız bitkisel yağlar, atık su kirliliğinin %25 ini oluşturmaktadır.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 73
Geri Dönüşüm Sisteminin Basamakları
1.Atıkların kaynakta ayrı toplanması;
Değerlendirilebilir atıklar, oluştukları kaynakta, çöple karışmadan ve kirlenmesine izin verilmeden ayrıştırılarak
toplanır. Atıkların diğer çöplerle karışmadan ayrı toplanması, geri dönüşüm basamaklarında zamandan
tasarruf sağlayacak, kirlenme önlenerek ayrıca yıkanmasına gerek kalmayacaktır. Böylece sudan da tasarruf
sağlanmış olacaktır.
2.Ayrıştırma:
Bu işlem, kaynağında ayrı toplanan atıkların
cam, metal, plastik ve kağıt olarak ayrılmasını
sağlayacaktır. Bu ayrıştırma, değerlendirilecek
çöplerin ayrı ayrı geri dönüşüm tesislerine
ulaştırılmasını sağlayacaktır. Kaynağında
ayrıştırma yapılmadan toplanan çöpler, ana
çöp alanlarına taşınıp, bu bölgelerde
ayrıştırılarak yeniden değerlendirilme
işletmelerine taşınacaktır. Kaynağında
ayrıştırma işlemi; zaman, taşıma ve işçilikten
tasarruf yapılmasını sağlayacaktır.
3.Değerlendirme:
Kullanılmış malzemelerin temizlenip,
ayrıştırılarak ekonomiye yeniden
kazandırılmasıdır. Böylece kullanılmış
malzeme, kimyasal ve fiziksel değişime uğrayıp
yeni bir malzeme olarak ekonomiye geri döner.
4.Yeni ürünü ekonomiye kazandırma:
Geri dönüştürülen ürünün yeniden kullanıma sunulmasıdır.
Geri Dönüştürülebilir Maddeler
Şu maddeler geri dönüştürülebilir;
• Demir
• Çelik
• Bakır
• Alüminyum
• Kurşun
• Piller
• Kâğıt
• Plastik
• Kauçuk
• Cam
• Motor yağları
• Atık yağlar
• Akümülatörler
• Araç lastikleri
• Beton
• Röntgen filmleri
• Elektronik atıklar
• Organik atıklar
Geri dönüştürülmek üzere kategorilere ayrılmış atıklar:
1
2
3
4
5
- Şişe
- Zayıf plastik
- Güçlü plastik
- Karton
- Çeşitli
6 - Konserve
7 - Kâğıt
8 - Polistiren
9 - Cam
10- Pil
11- Metal
12- Organik
13- Tetrapak
14- Dokuma
15- Tuvalet kağıdı?
A. Aşağıdaki sözcüklerin anlamlarını bulup, uygun boşluklara yazınız.
hammadde
atık üretim sonsuz
israf
kazanmak
korumak
1-)
Geri dönüşüm için atık maddeler, ikincil...............................ye dönüştürülürler ve çeşitli ..............................
yöntemleri ile yeniden kullanılabilir hale getirilirler.
2-)
Kaynak .........................ını önlemek, geri dönüşüm ile mümkündür.
74 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
3-)
Atıkları geri ............................ ve tekrar kullanmak için çeşitli yöntemler vardır.
4-)
Bir ton ....................kağıdın, kağıt hamuruna karıştırılması sekiz ağacın kesilmesini önler.
5-)
Doğal kaynaklar ....................... değildirler, dikkatli kullanmak ve ....................... gerekir, aksi takdirde bir
gün hepsinin tükeneceğini unutmamalıyız.
B. Altı çizili sözcüklerin eş anlamlısını bulunuz ve daire içine alınız.
1- geri dönüştürülen
atıklar
a) altın
b) toprak
c) çöp
2- enerji krizleri
a) bunalım
b) yangın
c) azalma
3- çöp miktarı
a) yoğunluğu
b) boyu
c) şekli
4- çeşitli yöntemler
a) renkler
b) metotlar
c) boylar
5- doğal kaynak
a) tabii
b) insan
yapımı
c) yapay
C. Aşağıdaki tümceleri okuyunuz ve doğru olanları işaretleyiniz.
1-
Atıkların ikincil hammaddeye dönüştürülerek tekrar üretim sürecine dahil edilmesine geri dönüşüm denir.
2-
Geri dönüşüm doğaya zararlıdır.
3-
Yeni ürünü ekonomiye kazandırma; geri dönüştürülen ürünün yeniden kullanıma sunulmasıdır.
D. Makaleyi okuduktan sonra sorulara yanıt veriniz.
1-
Geri dönüştürülecek olan maddeler, neden ayrı ayrı toplanmalıdır?
2-
Ana çöp alanına taşınan çöpler burada hangi işlemlerden geçerler?
3-
Sistemin değerlendirme basamağında malzemeler ne tür değişimlere uğrar?
Düşünelim- Tartışalım
a)
Arkadaşlarınızla geri dönüşüm hakkında bir görüşme yapınız.
b)
Bir arkadaşınızın geri dönüşüm hakkındaki düşüncelerini yazınız ve kendi düşüncelerinizle karşılaştırınız.
c)
Geri dönüşüm hakkında kısa bir oyun yazınız ve oynayınız.
Aşağıdaki sözcükleri tümce içinde kullanınız.
• plastik
• çevre kirliliği
• organik
• ekonomi
• ayrıştırma
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 75
ÜNİTE:
SPOR
KONU:
Olimpiyatlar
Yazma:
2012 Olimpiyatları sizce başarılı geçti mi? Olimpiyat Britanya’da toplumu ve sizi nasıl
etkiledi? 300 sözcüklü bir kompozisyon yazın.
Araştırma:
Londra 2012 ve Bejing 2008 Olimpiyatları’nda İngiltere’nin spora harcadığı bütçeyi
bulun. Bu bütçe karşılığında alınan madalya sayılarını karşılaştırın.
İngiltere için bu Olimpitatlardaki ilkleri araştırın.
Konuşma:
Beş bin ve On bin metrelerde altın madalya alan Mo Farah’ın hayatını öğrenip
arkadaşınıza anlatın.
2012 Londra Olimpiyatları'nın madalya sıralamasında ABD 46 altın madalyayla birinci olurken, Çin 38 altınla ikinci
oldu. Büyük Britanya ise 29 altın madalyayla üçüncülüğü aldı.
Türkiye, 2 altın, 2 gümüş ve 1 bronz madalyayla sıralamada 32'inci oldu.
Oyunlar sırasında 44 dünya rekoru, 117 de olimpiyat rekoru kırıldı.
Amerikalı yüzücü Michael Phelps de, oyunların en çok madalya kazanan sporcusu ünvanını aldı.
Türkiye, olimpiyatlar tarihinde bugüne kadar ancak 87 madalya alabildi.
Bunun 5 tanesini alan Aslı, Gamze, Servet, Nur ve Rıza tarihe geçtiler. Görkemli bir başarıdır bu, büyük övgüyü de
hakediyor.
76 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
Fakat Türkiye, tesadüfi ve bireysel çabanın sonucu olarak birkaç atlet çıkarmanın ötesine geçmek, madalya
listesinde daha yukarılara tırmanmak ve orada kalmak istiyorsa, bunun yolunun sadece uzun soluklu bir sporcu
yetiştirme perspektifini oturtmaktan geçtiğini idrak etmeli.
2012 Londra’nın Türkiye için toplam madalya açısından 1988 Seul'den beri en kötü olimpiyat olduğunu
gösteriyor. Kalabalık bir kafile ile katılmış olması bu gerçeği değiştirmiyor.
Türkiye'de madalyalık atlet, sistemin bir ürünü olarak değil, bireysel çabanın bir sonucu olarak doğuyor.
"The world in a city"
It was ordinary working people who built the stadiums on time and transport workers and hospitality staff
ferried people to and from those venues and catered to their needs.
70 thousands of ordinary volunteered Londoners made the athletes and guests welcome during the
Games. It is worth reflecting on what would happen if all of those people chose to withdraw their labour
and support.
London's bid for the 2012 Games was a marketing triumph. It included a brilliant video, "Sport at Heart", featuring David Beckham and Kelly Holmes running past a series of London landmarks and inspiring ordinary
people to imagine what it would be like. The final pitch to the IOC in Singapore was even more impressive.
The delegation of 100 included not just "the great and the good" but also 30 Newham schoolchildren from
different nationalities. The message was simple: Here you would find "The world in one city", a welcoming
host community for every competing country. In addition, the key watchword was "legacy". We were promised that the sporting facilities would be made available for community use after the Games.
Proud to be British
Never has one been so proud to be British. The 30th
Olympiad brought prosperity and pleasure to a downbeat nation. It was a much needed boost for the people
of Britain and it really made its citizens proud to be from
the British Isles.
What an Olympics Britain hosted. A tiny nation off the
coast of Europe hosted the biggest party, the World has
ever seen. The director of the opening ceremony, Danny
Boyle, did himself justice as he choreographed two
amazing ceremonies. It really put Britain back on the
map and showed off it's amazing culture.
The opening ceremony brought together the history of Britain along with fantastic musical geniuses, literature greats and show stopping television personalities.
The closing ceremony was a magnificent party. It was on par with the opening as we saw a medley of
British music through the ages. Along with greats of British TV and cinema which included Only Fools and
Horses and The Italian Job.
Aşağıdaki soruları okuduğunuz metne göre yanıtlayınız.
1.
2.
3.
4.
5.
Londra 2012 Olimpiyat Oyunları’ında Türkiye ve Büyük Britanya’nın aldığı madalyalaları bulunuz.
Türkiye’nin az madalya alma sebebi nedir?
Olimpiyatlarda kaç gönüllü görev aldı?
Açılış ve kapanışta neler ön plana çıktı?
Danny Boyle kimdir?
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 77
KONU:
Dünya Kupası
The History of the FIFA World Cup
No other sporting event captures the world's imagination
like the FIFA World Cup™. Ever since the first tentative competition in Uruguay in 1930, FIFA's flagship has constantly grown in popularity and prestige.
A group of visionary French football administrators, led in the 1920s by the innovative Jules
Rimet, are credited with the original idea of bringing the world's strongest national football teams
together to compete for the title of World Champions. The original gold trophy bore Jules Rimet's
name and was contested three times in the 1930s,
before the Second World War put a 12-year stop to
the competition.
When it resumed, the FIFA World Cup rapidly
advanced to its undisputed status as the greatest single sporting event of the modern world. Held since
1958 alternately in Europe and the Americas, the
World Cup broke new ground with the Executive
Committee's decision in May 1996 to select Korea
and Japan as co-hosts for the 2002 edition.
Since 1930, the 16 tournaments have seen only seven different winners. However, the FIFA World Cup has also
been punctuated by dramatic upsets that have
helped create footballing history - the United
States defeating England in 1950, North Korea's
defeat of Italy in 1966, Cameroon's emergence in
the 1980s and their opening match defeat of the
Argentinean cup-holders in 1990....
Today, the FIFA World Cup holds the entire global
public under its spell. An accumulated audience of
over 37 billion people watched the France 98 tournament, including approximately 1.3 billion for the final
alone, while over 2.7 million people flocked to watch
the 64 matches in the French stadia.
After all these years and so many changes, however,
the main focus of the FIFA World Cup remains the
same - the glistening golden trophy, which is the
embodiment of every footballer's ambition.
Aşağıdaki metni İngilizceden Türkçeye çeviriniz.
World Cup 2002
Winner: Brazil
Runners-Up: Germany
Third: Turkey
Fourth: Korea Republic
Technical Report
Brazil became champions for the fifth time as top
scorer Ronaldo exorcised the ghosts of 1998, scoring both goals in the Final against Germany. This
was Asia's first FIFA World Cup and both host
nations made history by reaching the knockout
rounds – Korea Republic going as far as the last
four.
A tournament of surprises, it opened with France
losing to Senegal and closed with Turkey third in
the world.
78 •
Kore/Japonya 2002 Dünya Kupası Üçüncüsü Türkiye Ulusal
Futbol Takımı kadrosu
Futbolcuların isimlerini ve hangi takımlardan
geldiklerini yazınız.
Maç sonuçlarını bulunuz.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
GRAMMAR
DİL BİLGİSİ
Türkçe AS ve A2 sınavlarında gramer hiçbir şekilde soru olarak sorulmuyor.
‘Aşağıdaki tümcede sıfat hangisidir? Paragraftaki bağlaçları ve zarfları bulunuz’ şeklinde
sorular yok.
Gramer, sizden, doğru yazı yazma ve doğru konuşma olarak isteniyor.
Yazdıklarınızın ve konuştuklarınızın daha zengin, daha doğru ve daha anlamlı olabilmesi
elbette gramer bilginizle orantılıdır.
Bu yüzden aşağıdaki temel gramer konularına çalışmanızı öneririz.
İÇİNDEKİLER
1. Türkçede Zamanlar
a. Geçmiş Zaman (di’li geçmiş zaman ve miş’li geçmiş zaman)
b. Geniş Zaman
c. Gelecek Zaman
d. Birleşik Zamanlar (şart ve diğer birleşik zamanlar)
e. Devam eden gelecek zaman
2. Adlar ve Adıllar (İsimler ve Zamirler)
3. Tümcenin Öğeleri
a. Yüklem (Fiil)
b. Özne
c. Nesne
ç. Dolaylı tümleç, Zarf tümleci, Edat tümleci
d. Anlamlarına göre tümceler - olumlu,olumsuz,soru, ünlem, emir, gereklilik ve istem tümceleri
4. Yüklem (Fiil)
5. Sıfat
6. Bağlaçlar (ile, de/da, ve)
1. TÜRKÇEDE BAZI ZAMANLAR
GEÇMİŞ ZAMAN / Past Tense
Geçmişte yaşanan olayları anlatırken kullanılan zaman
dili yapısıdır. Geçmiş zaman kendi içinde di’li geçmiş
zaman ve miş’li geçmiş zaman olarak ikiye ayrılır.
Di’li geçmiş zaman (görülen geçmiş zaman) genel olarak
yaşanılan ya da şahit olunmuş olayları anlatmak için
kullanılır. Fiil’in yani eylemi anlatan sözcüğün sonuna
du,dü, dı, di gibi bazı ekler eklenerek oluşturulur.
Örnekler:
Kitap oku-dum.
Geçen yaz Bodrum’a git-tik.
Dün bize Ayşe gel-di.
Babam kız-dı.
Kuş öl-dü.
Miş’li geçmiş zaman (duyulan geçmiş zaman) di’li geçmiş
zamanların dışında kullanılan tüm geçmiş zamanları
tanımlar. Emin olunmayan veya anlatılana tanık
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 79
olmadığımız zaman türüdür. Fiilin sonuna -mış, miş,
muş,müş ekleri gelir.
Örnekler:
Annem kek yap-mış.
Yeni bir dergi çık-mış.
Hakan maçta 3 gol at-mış.
Görülen Geçmiş Zaman
Türkçe'de herhangi bir zamanın görülen geçmişini "idi"
yapar. Ancak bu ekleşebilir de. Örnegin "yazmış idi"
yerine "yazmıştı" kullanılabilir. Böyle ekli kullanım günlük
yaşamda daha çok kullanılır; ancak yazı dilinde "idi"
biçiminde geçebilir.
Birleşik Zamanlar
Türkçe'de zamanlar çok çesitlidir ve varlıklıdır. Yalnızca
bir zaman belirtmek zorunda olmazsınız. Türkçe'de
bunun için ek eylem yapısı vardır. Türkçe'de ek eylem dört
ayrı çekimlidir. Bunlardan biri ek olarak kullanılan "-dir"
diğerleri ise "idi", "imiş", "ise" olmaktadır. Bunların dördü
de olmak (İlk Türkçe'de bolmak) anlamına gelen ieyleminden gelir. Bu eylemin İlk Türkçe'de durumu "er-"
biçimindedir, zamanla "i-" biçiminde kalmıştır. Türkçe'de
ek eylem için "olmak" eylemi kullanılmaz. Çünkü bu
eylem, yardımcı eylem olarak kullanılır, bunun yerine "er" eylemi ek eylem olarak kullanılır. Bu yüzden
kullanılmaz.
Duyulan Geçmiş Zaman
Türkçe'de herhangi bir zamanın görülen geçmişini "imiş"
yapar. Ancak bu ekleşebilir de. Örnegin "yazmış imiş"
yerine "yazmışmış" kullanılabilir. Böyle ekli kullanım
günlük yaşamda daha çok kullanılır; ancak yazı dilinde
"imiş" biçiminde geçebilir.
Şart
GENİŞ ZAMAN / Simple Present Tense
Geçmişten bu yana süregelen ve gelecektede devam
edecek olan, belli aralıklarla tekrar eden olayları yada
değişmez doğruları anlatırken kullandığımız anlatım
diline geniş zaman deriz.
Diğer Birleşik Zamanlar
Örnekler:
Altı çizilmis olan sözcükler fiilin geniş zaman halidir.
Sözcüklerin yalın hali
- Güneş her sabah yeniden doğ-ar. .................(doğmak)
- Buz sıcakta eri-r.................................................(erimek)
- Su 100 directly ısıda kayna-r......................(kaynamak)
- Ay, dünyanın etrafında dön-er. .....................(dönmek)
c- Aşağıda verilen yalın haldeki sözcüklerin geniş hallerini
3. tekil şahıs kullanımına uygun şekilde karşısına yazınız.
Örnek: Gelmek ........Gel-ir
Koşmak . . . . . . . . . . . . . . . .
Gitmek . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Yüzmek . . . . . . . . . . . . . . . .
Temizlemek. . . . . . . . . . . . . .
Çalışmak . . . . . . . . . . . . . . . .
Uçmak . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Geniş Zaman
Türkçe'de herhangi bir zamanın genişini (-dir) eki yapar.
Türkçe'de herhangi bir zamanın görülen geçmişini "ise"
yapar. Ancak bu ekleşebilir de. Örneğin "yazmış ise"
yerine "yazmışsa" da kullanılabilir. Böyle ekli kullanım
günlük yaşamda daha çok kullanılır. Yazı dilinde "ise"
biçiminde geçebilir.
Türkçe'de birleşik zamanlı yapan "i-" eyleminin yanında
aynı anlamda "ol-" eylemi de görev yapar. Hiçbir zaman "yor" ve "-acak" eklerini almayan "i-" eyleminin bu
eksikliğini "ol-" eylemi doldurur. Örnegin "gitmiş iyorlar"
yerine "gitmiş oluyorlar" kullanılır.
-mış olacak
Türkçe'de birleşik zaman yapan "ol-" eyleminin
görevlerinden biri "-mış olmak" yapmaktır. Buna göre
eylem duyulan geçmiş zamana göre çekimlenir, daha
sonra olacak eylemini alır, ki bu yüklem olur, sonra kişi
eki koyulur.
Future Perfect Tense: Belirtilen gelecek zamandan once
yapılmış olacak işlerin anlatımında kullanılır.
Örnek: Gizem okuldan dönene kadar ben sofrayı
hazırlamış olacağım.
Devam eden gelecek zaman / Future continuous tense:
Gelecekte sınırlı bir süreyi kapsayacak şekilde
devamlılık gösteren işlerin anlatımında
kullanılır.
Örnek:Yarın saat 4’te toplantıda konuşuyor
olacağım.
GELECEK ZAMAN / Future Tense
-acak – ecek ek şekilleri ile yapılır. Ünsüzden sonra ek
doğrudan gelirken, ünlü ile biten eylemlere eklenmezden
önce, yardımcı ünsüz gelir.
2. ADLAR (İSİMLER) VE ADILLAR (ZAMİRLER)
ADLAR (İSİMLER)
Canlı ve cansız bütün varlıkların birer adı vardır.
Varlıkları belirtmek için kullanılan sözcüklere isim
denmektedir.
Ad olan sözcükler, özel adlar ve cins (tür) adlar olmak
üzere ikiye ayrılırlar.
Özel adlar: Evrende tek olan, tam bir benzeri
bulunmayan varlıkları karşılayan adlara denir.
80 •
Ülkelerin, şehirlerin, köylerin ve insanların adları,
özel adlar grubuna girer.
Örnekler: Türkiye, İngiltere, Almanya, Amerika
Birleşik Devletleri
Londra, İstanbul, Ankara, Malatya, Berlin
Ulupınar Köyü
Ali, Fatma, Hatice, Mustafa
Özel adların baş harfleri her zaman büyük harf olarak yazılır.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
Örnek:
Örnekler:
Okullar tatil olunca Ali ve arkadaşları
İstanbul’a gidecekler.
Özel adların sonuna gelen ekler, kesme (’)
işaretiyle ayrılırlar.
Ankara’dan
Edirne’ye
Ayşe’nin
Cins adlar: Özel adların dışında kalan, canlı ve cansız
varlıkların adları olan sözcükler, cins (tür) adlarıdır. Bu
adlar tekil ve çoğul olarak kullanılırlar. Adları çoğul
yapmak için sonlarına (ler) veya (lar) eki getirilir.
Örnekler:
Tekil adlar
çocuk
ev
ağaç
Çoğul adlar
çocuklar
evler
ağaçlar
ADILLAR (Zamirler)
Adların yerini tutan ve adların yerine kullanılan
sözcüklerdir.
Kişi adılları: Kişi adlarının yerine kullanılan adıllardır.
Tekil kişi adılları
Ben
Sen
O
Çoğul kişi adılları
Biz
Siz
Onlar
Tekil şahıslar/singular: Ben, sen, o;
Çoğul şahıslar /plural: biz, siz, onlar.
Örnekler:
Görüyorum beni okşayan gözlerindeki geceyi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Zor durumda kaldığında onlar yardım ediyordu.
“Bana kucaklarında seni getiriyorlar. Ben de sonra
o seni getiriyorum sana.”
Mavi denizlerin ötesinde bulacağım seni.
Ben senin en çok bana yansımanı sevdim.
Bizim buralarda her yıldız kaydığında biri ölür.
O, bu davaya yüreğini koymuştu.
Sizler bu ülkenin geleceğisiniz.
Onun yüreğinde sevgi çiçekleri açardı.
Güneş, sadece onun gözlerinde doğardı.
Biz her gece uğultularını dinlerdik rüzgarların.
UYARI: “O” ve “onlar” zamirleri bir insanı anlatıyorsa kişi
zamiri,insan dışındaki bir varlığı anlatıyorsa işaret zamiri
olur.
NOT: Şahıs zamirleri ile isim tamlaması
Not: Siz, (formal) nezaketen 2. Tekil şahıslarda da
kullanılır. Tanımadığınız kişiler ve fazla samimi
kurulabilir. Bu durumda şahıs zamiri sadece
tamlayan olabilir.
olmadığınız kişilere seslenirken sen yerine siz denilir.
Sen, (informal) samimi olduğunuz kişilere seslenirken
kullanılır.
İşaret adılları: Nesne adlarının yerine kullanılan
Kişi zamiri
Onu çöpe atan ondan
başkası olamaz.
İşaret Zamiri
O bu yörede sadece
onlar dokur.
Bizim atalarımız bu topraklarda bir tarih yazdı
Benim denizlerim senin gözlerindir.
Akşamı seyredeyim senin bakışlarında.
adıllardır.
Tekil işaret adılları
Bu
Şu
O
A)Kişi (Şahıs) Zamirleri/Personal pronouns: Sadece
insan isimlerinin yerini alan zamirlerdir.
Çoğul işaret adılları
Bunlar
Şunlar
Onlar
UYARI: Şahıs zamirleri kesinlikle iyelik eki almaz.
İSMİN DURUMLARI
ZAMİRLER - PRONOUNS
Dönüşlülük Zamiri/reflexive: “Kendi” zamiridir. Bu
zamir, tümcede asıl şahıs zamirinin yerine
kullanıldığı gibi,yerine kullanıldığı şahıs zamiriyle
de yan yana olabilir. Bu durumda anlatım
pekiştirilmiş olur.
Bu evi ben temizledim.
Bu evi kendim temizledim.
Bu evi ben kendim temizledim. (pekiştirilmiş)
Yol aldım sevdalarda kendimi bulmak için.
Kendini bir de arkadaşının yerine koy.
Şu dünyada ne yaparsak kendimize yaparız.
Beni çağırmadınız, kalkıp ben kendim geldim.
Zamir Nedir – Zamir Çeşitleri: İsimlerin yerine
kullanılan sözcüklerdir.Bütün zamirler sıfatlardan
farklı olarak isim çekim eki alabilir.
B) İşaret (Gösterme) Zamirleri/Demonstrative
pronouns: İsimlerin yerini işaret yoluyla alan
zamirlerdir.
a) Yalın durum: ev, ağaç, masa
b) –i durumu:
evi, ağacı, masayı
c) –e durumu:
eve, ağaca, masaya
d) –de durumu: evde, ağaçta, masada
e) –den durumu: evden, ağaçtan, masadan
Topluluk isimleri: ordu, bölük, dizi, sınıf, sürü
Küçültme isimleri: -cik, - ceğiz ekleri isimlere
küçüklük anlamı katarlar.
tepecik, kuşcağız, bebecik, kadıncağız
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 81
Bu, şu, o;
bunlar, şunlar, onlar;
öteki, beriki, şöyle; böyleleri, öylesi.
O, bu yörenin en meşhur yemeğidir.
Şunları kimsenin görmeyeceği bir yere koy.
Bu, bir büyük şanlı mazinin hatırasıdır.
Bunlar her sabah aynı otobüse binerler.
Ötekini bilmiyorum ama beriki işin farkında değil.
Duvardaki yazıları bu yazdı.
NOT: “Böylesi-böyleleri”, “söyleşi-şöyleleri”
biçimindeki zamirlere “tarz anlamlı zamirler” de
denir.
Şöyleleri ham karpuzdur.
Ömrümde böylesini görmedim.
Böyleleriyle fazla samimi olmayacaksın
C) Belgisiz Zamirler/Indefinite pronouns: İsimlerin
yerini belirsiz şekilde (kişi,işaret) karşılayan
zamirlerdir:
Bazıları, kimileri, hiç kimse, kimse; herkes,
birkaçı, biri, hepsi; tümü, başkaları; hiçbiri,
birçoğu.
Bazıları futbol, bazıları basketbol oynar.
Hiçbirimiz ondan bu davranışı beklemiyorduk.
Kimseye haber vermeden evden ayrıldı.
Hiç kimse senin nazını çekmeye mecbur değil.
Biri yer, biri bakar kıyamet ondan kopar.
Başkalarının ne dediği beni ilgilendirmez.
Bu ailede herkes kendi dünyasında yaşıyor.
Meclisin aldığı karara birçoğu tepki gösterdi.
ne? kim? nereye? kime? hangisi? kaçı?
Şu dünyada insan kime güvenebilir ki?
Nereye baksam hep seni hatırlıyorum.
Bunca zamandır ne konuştunuz?
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Kimdir bana gülen yeşillik balkonundan?
Elindeki kitaplardan hangisini aldın?
Elindeki makası nereye koyduğunu bilmiyor.
D) İlgi Zamiri (-ki): Ek halinde olup kendinden önceki
bir sözcüğün yerini tutar.
Senin ki can da bizim ki patlıcan mı?
Tencerenin dibi kara senin ki benden kara.
UYARI: İlgi zamiri olan –ki’yi bağlaç olan ve sıfat
yapan –ki ile karıştırılmamalıdır.
Evdeki hesap çarsıya uymaz.
Şemsiyen yoksa benimkini alabilirsin.
Ben ki o gri karmaşadan aldım yağmurlu yüzümü.
E) İyelik Zamiri / Possessive pronons: Ek halinde olup
üzerine geldiği varlığın hangi şahsa ait olduğunu
bildirir. Bunlar aynı zamanda iyelik ekleridir.
Mutluluk başınızı bir dost omzuna dayamaktır.
Bir gül yaprağıyla örtüldü üstümüz.
Sana gül getirdim gönlümün bahçesinden.
Ölüm siyah bir tütsü yakıyor gözlerimde.
Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner.
Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede.
Ç) Soru Zamirleri / Interrogative pronouns: İsimlerin
yerini soru yoluyla alan zamirlerdir.
3. TÜMCENİN ÖĞELERİ
Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan
sözcük ya da söz öbeklerine tümce denir. Şimdi birbirini
tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz.
Bir tümcenin oluşması için en önemli şart, kip ve şahıs
bildiren bir unsurun bulunmasıdır. Yani eğer tümce içinde
herhangi bir söz, haber veya dilek kiplerinden herhangi
biriyle çekimli halde bulunuyorsa o, bir yargı bildiriyor
demektir. Yargı bildirmek ise tümce olmanın en önemli
koşuludur. Şahıs bildirmek, tümce olmak için her zaman
gerekli değildir.
Tümcede bulunabilecek öğeler, yüklem, özne, nesne ve
tümleçlerdir. Bunların özelliklerinin neler olduğunu şimdi
ayrı ayrı görelim.
Örneğin;
“Biliyorum” sözü “bilmek” eyleminin şimdiki
zamanla çekimlendiğini gösteriyor. Öyleyse yargı
bildiriyor demektir. Dolayısıyla bir tümcedir.
“Biraz önce gelen çocuk, kapıcının kızıydı.”
tümcesindeki altı çizili söz isim tamlaması
olduğundan;
“O, eskiden, yaramaz bir çocuktu.”
tümcesindeki altı çizili söz sıfat tamlaması
olduğundan birbirinden ayrılmaz ve birlikte
yüklem olur.
Yüklem
Tümcede kip ve zaman bildirerek yargıyı ortaya koyan
temel unsurdur. Tek başına tümce özelliği gösterir. Diğer
öğeler yüklemin tamamlayıcı öğeleridir.
Tümcede yüklemi bulmak için herhangi bir öğeye soru
soramayız. Onu çekimli durumda bulunan sözcüklerden
anlarız.
82 •
Özne
Tümcede yüklemin bildirdiği işi, hareketi yapan ya da oluş
içinde bulunan öğedir. Tümcenin temel öğesidir. Ancak her
tümcede bulunmak zorunda değildir.
Tümcede özneyi bulmak için yükleme “kim” ve “ne” sorularını sorarız. Ancak özellikle “ne” sorusu, nesneyi bulmak
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
için de sorulduğundan, biz özne sorusunu yükleme değişik
biçimde sorarız.
Örneğin;
“Öğretmen soruyu bana sordu.”
tümcesinde “sordu” yüklemdir. Özneyi bulmak için
yükleme “Soran kim?” diye soruyoruz. Yanıt olarak
“Öğretmen” geliyor. Öyleyse tümcenin öznesi bu
sözcüktür.
Tümcede özne yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi, açık
olarak verilebileceği gibi, yüklemin çekiminden de çıkarılabilir. Tümcede olmayan, yüklemdeki şahıs eklerinden
anlaşılan bu tür öznelere “gizli özne” adı verilir.
“Sana bu kitabı iki günlüğüne verebilirim.”
tümcesinin yüklemi “verebilirim” sözüdür. Özneyi
bulmak için “Veren kim?” diye soruyoruz, “Ben”
cevabı geliyor; ancak bu söz tümcede yok, biz bunu
yüklemin bildirdiği şahıstan çıkarıyoruz. Öyleyse
bu tümcenin öznesi gizli öznedir. Bu özne tümcede
var olan öğelerden biri sayılmaz. Yani “Geldim.”
tümcesinde öznenin “ben” olduğu görülse bile bu
tümce sadece yüklemden oluşmuş sayılır.
Her tümcede özne bulunmaz. Yani eylemi yapan bazen
belli değildir.
“Kasabaya bu yoldan gidilmez.”
tümcesinde “Gidilmeyen ne, gidilmeyen kim?” gibi
sorulara yanıt alınmaz. Öyleyse tümcenin öznesi
yoktur.
Nesne
Tümcede yüklemin bildirdiği işten etkilenen öğedir. Yükleme sorulan “kimi, neyi, ne” sorularına yanıt verir. Nesneler hal ekini alıp almamalarına göre iki grupta incelenir.
1. Belirtili Nesne
“Sizinle ancak yaza görüşürüz.”
tümcesinde altı çizili sözcük de “-e” hal ekini almıştır.
Ancak bu öğeyi bulmak için yükleme “ne zaman” sorusunu
soruyoruz. Görüldüğü gibi soru hal eki almadan soruluyor.
Öyleyse bu, “-e” hal eki almış olmasına rağmen dolaylı
tümleç değildir.
“Kimseye sormadan dışarı çıktı.”
tümcesinde ise altı çizili öğeyi bulmak için yükleme “nereye” sorusunu soruyoruz. Bu durumda soru, “-e” hal eki
almış, ancak “dışarı” sözü aynı eki almamış. Öyleyse buna
da dolaylı tümleç diyemeyiz.
Görüldüğü gibi sorular ve yanıtların aynı ekleri alması
koşulu, birbiriyle karışan öğeleri ayırt etmemizi sağlıyor.
Aynı durumu “-de” ve “-den” eklerinde de görebiliriz.
“Beni sınıfta iki saattir bekliyormuş.”
tümcesindeki altı çizili öğeyi yanıt olarak almak için, yükleme “nerede” sorusunu soruyoruz. Öyleyse bu öğe dolaylı
tümleçtir.
“Hepimiz iki saattir ayakta bekliyoruz.”
tümcesinde ise altı çizili öğeyi bulabilmek için yükleme
“nasıl” sorusunu sormamız gerekiyor. Görüldüğü gibi soru
“-de” ekiyle sorulmamış. Demek ki öğe dolaylı tümleç
değil.
Zarf Tümleci
Yüklemin zamanını, durumunu, miktarını, yönünü, koşulunu vb. bildiren öğelerdir. Bunların her biri değişik bir
soruyla bulunur.
“Hava kararmadan köye inmeliyiz.”
tümcesindeki altı çizili zarf “ne zaman”;
“Dosta düşmana muhtaç olmadan yaşamalıyız.”
tümcesinde altı çizili zarf “nasıl”;
Nesne görevinde bulunan söz, “-i” hal ekini
almışsa, nesneye belirtili nesne denir.
“Aldığı notlar şaşılacak kadar yüksekti.”
tümcesindeki altı çizili zarf “ne kadar”;
“Çiçekleri annesine verdi.” tümcesinde “Çiçekleri”
nesnesi “-i” hal eki aldığından belirtili nesnedir.
“Tek bir söz bile söylemeden içeri girdi.”
tümcesindeki altı çizili zarf “nereye”;
2. Belirtisiz Nesne
“Zamanımız kalırsa bir örnek daha çözeriz.”
Nesne görevinde bulunan söz “-i” hal ekini
almamışsa nesne, belirtisiz nesnedir.
“Annesi için çiçek topladı.”tümcesinde “çiçek”
nesnesi bu eki almamış ve belirtisiz nesne olmuştur.
Dolaylı Tümleç
Yüklemin yöneldiği, bulunduğu, çıktığı yeri gösteren
öğedir. Yükleme sorulan “-e”, “-de” ve “-den” hal eklerini
alan sorulara aynı ekleri alarak yanıt veren sözcük ya da söz
öbekleri dolaylı tümleç görevinde bulunur. Soruların ve
yanıtların aynı ekleri alması zorunluluğu bunun diğer öğelerle karışmasına engel olur. Bunu örneklerle açıklayalım.
“Elindeki kitap ve defterleri bana verdi.”
tümcesinde altı çizili öğeyi bulabilmek için yükleme “kime”
sorusunu soruyoruz. Soru da yanıt da aynı eki almış.
Öyleyse “bana” sözü dolaylı tümleçtir.
tümcesindeki altı çizili zarf “hangi takdirde” sorularına
yanıt vermişlerdir. Yükleme sorulan bu sorulara yanıt veren
öğeler daima zarftır. Ancak burada “nereye” sorusuna
dikkat etmeliyiz. Dolaylı tümleç konusunda da söylemiştik,
bu soru dolaylı tümleci de buldurur. Ancak cevabın da aynı
eki alması gerekir. Örnekteki “içeri” sözü ise bu eki
almamıştır. Bu özelliği, yani hal eki almadan yön bildirme
özelliğini yer-yön zarfları gösterir.
Tümceyi öğelerine ayırırken dikkat edilmesi gereken bir
husus, azlık – çokluk zarflarının kullanımıdır.
“O, çok çalışkan bir öğrencidir.”
tümcesinde yüklem, altı çizili sözün tamamıdır. Çünkü
“öğrenci” isimdir, “çalışkan” öğrencinin sıfatıdır. “çok” da
çalışkan sıfatının zarfıdır. Dolayısıyla, “çok çalışkan bir
öğrenci” sıfat tamlaması olduğundan bunlar birbirinden
ayrılmaz. Oysa biz aynı tümceyi;
“O, çok çalışkandır.”
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 83
şeklinde kullansak, “çalışkandır” yüklem “çok” zarf tümleci
olacaktır. Kısaca adlaşmış sıfatlar yüklem olduğunda, onun
derecesini bildiren zarflar zarf tümleci olur. Çıkmış soruların birinde,
NOT-1: Bir tümcenin yükleminde olumsuzluk
bildiren ek ya da sözcük yoksa tümce biçimce
olumludur.Bir tümcenin yükleminde olumsuzluk
bildiren ek ya da sözcük varsa tümce biçimce
olumsuzdur.
* Yarın size geliyoruz (Biçiminde ve anlamca
olumlu)
* Yarin size gelmiyoruz (Biçiminde ve anlamca
olumsuz)
“Kafesteki kuşların tüyleri, şaşılacak kadar parlaktı.”
tümcesi verilmiş ve “şaşılacak kadar” öğesine zarf tümleci
denmiştir.
Edat Tümleci
NOT-2: Biçimde olumlu her tümce, anlamca
olumlu olmayabilir.
* Haydi bu işi yapabilirsen yap (yapamazsın )
(Biçimce olumlu, anlamca olumsuz tümce)
* Gel de bu isin içinden çık (Çıkamazsın) (Biçimce
olumlu, anlamca olumsuz)
* Ne arayanım var ne de soranım (yok) (Biçimce
olumlu, anlamca olumsuz)
Çıkmış sorularda, seçeneklerde bile olsa, edat tümleci
adının geçtiği görülmemiştir. Ancak bazı soruların
çözümünde yardımcı olduğu söylenebilir. Eğer seçeneklerde “edat tümleci” adı geçmiyorsa, siz “edat tümleci”
olarak gördüğünüz söz öbeklerine zarf tümleci de diyebilirsiniz.
Yüklemin ne ile, kimin ile, hangi amaçla, yapıldığını
gösteren söz öbeklerine edat tümleci denir.
NOT-3: Bir tümcede olumsuzluk bildiren ek ya da
sözcük tekse, o tümce biçimce de anlamca da
olumsuzdur. Bir tümcede olumsuzluk bildiren ek
ya da sözcük iki tane ise o tümce biçimce olumsuz,
anlamca olumludur.
* Hala yanıma gelmiş değil (gelmemiş) (Biçimce ve
anlamca olumsuz tümce)
* Böyle yapmayın (Biçimce ve anlamca olumsuz
tümce)
* Seni sevmiyor değilim (seviyorum) (Biçimce
olumsuz, anlamla olumlu)
“O, bütün yazılarını, dolma kalemle yazar.”
“Bu araştırmayı arkadaşlarıyla yapmış.”
“Bu yemekleri sizin için hazırladım.”
tümcelerindeki altı çizili söz öbekleri edat tümleci sayılır.
Tümce içinde her söz, tümcenin bir öğesi durumunda
değildir. Yükleme sorulan sorulara yanıt vermeyen söz veya
söz öbekleri tümce dışı unsur sayılır. Örneğin aşağıdaki
tümceyi öğelerine ayıralım.
“Ahmet, sana defalarca geç kalmamanı söylemedim
mi?”
Dolaylı T. Zarf Nesne Yüklem
c)Soru Tümcesi :
Görüldüğü gibi “Ahmet” sözü tümcede yükleme sorulan
herhangi bir soruya yanıt vermiyor yani tümce dışı unsurdur.
Bir duygu veya düşünceyi soru yoluyla açıklayan
tümcelere soru tümcesi denir.
Anlamlarına Göre Tümceler:
a)Olumlu Tümce :
Yüklemin bildirdiği eylemin yapıldığını, gerçekleştiğini ya
da gerçekleşebileceğini belirten tümceler olumludur.
Dilimizdeki isim ve fiil soylu sözcüklerin hepsi
olumludur. Bunlar bazı eklerle ya da sözcüklerle olumsuz
biçime sokulur.
* O günler çok güzeldi (olumlu isim tümcesi )
* Hep seni bekledim (olumlu fiil tümcesi)
* Kalbimi çalan buydu (olumlu isim tümcesi)
b) Olumsuz Tümce:
Yüklemin bildirdiği isin gerçekleşmediğini anlatan
tümceler olumsuzdur.
Olumlu isim tümcesi yok, değil, ya da siz ekiyle olumsuz
yapılır.
* Kapını çalan bendim (olumlu isim tümcesi)
* Kapını çalan ben değildim (olumsuz isim
tümcesi)
* O, çok güçlüydü (olumlu isim tümcesi)
* O, çok güçsüzdü (olumsuz isim tümcesi)
* Eve gelmiş (olumlu fiil tümcesi)
* Eve gelmemiş (olumsuz fiil tümcesi)
84 •
Dilimizde soru anlamı soru sıfatıyla, soru zamiriyle, soru
zarfıyla veya soru edatıyla sağlanabilir.
* Dün beni arayan sen miydin? (soru anlamı soru
edatıyla sağlanmış.)
* Bize ne zaman geleceksin? (soru anlamı soru
zarfıyla sağlanmış)
* Bana ne aldın? (soru anlamı soru zamiriyle
sağlanmış)
* Hangi okulda çalışıyorsun? (soru anlamı soru
sıfatıyla sağlanmış)
Soru tümceleri gerçek ve sözde soru tümcesi olmak üzere
iki gurupta incelenebilir.
Gerçek soru tümceleri mutlaka yanıt gerektirirken sözde
soru tümceleri gerektirmez.
* Okula neden gelmedin? (Gerçek soru tümcesi )
* Dersi anlıyor musunuz?(Gerçek soru tümcesi)
* Beni soran kim? (Gerçek soru tümcesi)
* Hiç üzülmez olur muyum? (sözde soru tümcesi)
* Onu ben mi dövmüşüm? (sözde soru tümcesi)
* bu kitabi bana verir misin? (sözde soru tümcesi)
ç) Ünlem Tümcesi :
Özlem, sevinç, heyecan, korku, üzüntü, onaylama… gibi
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
değişik duygular anlatan tümcelere denir.
* Eyvah, ne yer ne yar kaldı!
* Neydi o güzellik öyle!
* Süper bir is buldum!
NOT-2: Yüklemi emir kipiyle çekimlenmiş
tümcelerden bazıları emir anlamını yitirerek rica,
hatırlatma, dilek …anlamları taşıyabilir.
* Sağlık olsun
* Allah kazadan korusun
* Kusurumuzu hoşgörün
* Sen ona bakma
d) Emir (Buyruk) Tümcesi:
Yüklemi emir kipiyle çekimlenmiş tümcelere emir
tümcesi denir
f)Gereklilik Tümcesi :
Emir kipinin 1.tekil ve 2. çoğul çekimleri yoktur.
Yüklemi gereklilik kipiyle (-malı-meli ) çekimlenmiş
tümcelere gereklilik tümcesi denir. Eylemin yaplması
gerektiğini anlatır.
* Soruları hızlı çözmelisiniz
Emir kipinin çekimi şöyledir:
(Ben) ---
(biz) ---
(sen) yap
(siz) yapın, yapınız
(o) yapsın
(onlar) yapsınlar
Not :Bazı tümcelerde yüklem gereklilik kipiyle
çekimlenmediği halde, gereklilik anlamı bulunabilir.
* Bol bol paragraf çözmeniz gerek (çözmelisiniz)
* Onu görmem icap ediyor (görmeliyim)
* Oraya gitme
* Derse zamanında giriniz
* Buraya gelsinler
* Şuraya otur
g) İstek Tümcesi :
NOT-1: – acak, - ecek ekiyle çekimlenmiş bazı
fiiller emir anlamı taşıyabilir.
* Bu kitabı okuyacaksın (oku)
* Hemen yanıma geleceksin. (gel)
Yüklemi istek kipiyle (-e-a-ayim-alim) çekimlenmiş
tümcelere denir.
* Biraz meyve alayım
* Kapıyı açık bırakmayasın
* Haydi biraz gezelim
4. YÜKLEM (FİİL) –VERB– NEDİR?
Fiil tümce içinde yapılan eylemi anlatan sözcüktür.
Bilim alanında tür adı: sürüngenler, tırnaksılar.
Deyimleşmiş olarak: İyi günler! İyi tatiller.
Örnek: Kedi masanın üstüne sıçradı.
Yukarı örnekte verilen sıçradı sözcüğü fiildir. Fiiller,
tümce içinde ne yaptı? sorusuna yanıt veren sözcüklerdir
ve sonlarına aldıkları eklerle eylemi yapan şahıs ve
eylemin ne zaman yapıldığı konusunda da bilgi verirler.
Örneğin, yukarıda verilen örnekte fiilin yalın hali
sıçramak’tır.
Fiilin kökü sıçra - dır, eylemin di-li geçmiş zamanda ve
üçüncü tekil şahıs tarafından yapıldığını belirten ek ise dı
ekidir.
Sıçradım, sıçradın, sıçradı, sıçradık, sıçradınız,
sıçradılar
Çoğul Eki (lar, ler)
Çoğul eki, önüne sayı sıfatı veya çokluk bildiren bir
sözcük almış olan isimlerden sonra kullanılmaz; fakat
kalıplaşmış bazı kullanımlarda, yer ve şahıs adlarında bu
kuralın dışına çıkılmıştır.
Kırk Haramiler, Yedi Cüceler, Dört Silahşörler,
Beş Evler.
Çoğul eki, çokluk anlamı dışında şu alam özelliklerini de
taşır:
Seslenme: Ordular! Gençler! Arkadaşlar!
Topluluk, devlet, aile : Ayşeler, Osmanlılar,
Almanlar, bizler, teyzemler.
Saygı, nezaket: Vali Beyler, Mustafa Kemaller.
Soru Eki (mı, mi, mu, mü)
Soru eki, kimlerin bütün çeşidi ve çekiminde, kendisinden
önceki sözcüklerden ayrı; kendisinden sonraki ekle bitişik
yazılır. Ayrı yazım kuralı, bu ekin soru anlamı taşımadığı
durumlarda da geçerlidir.
Bahar geldi mi?
Akşam oldu mu yollar tenhalaşır, kent sessizleşir.
Yaz geldi mi, yollarda bir telaştır başlar.
Vurgusuz olan bu ek, tonlamaya bağlı olarak sözcüğe soru
dışında farklı anlamlar katar.
Şaşırma: Sen de mi Brütüs?
Rica: Bir tane daha alabilir miyim?
Emir: Lütfen susar mısınız?
Fiili Çekim Ekleri
Fiili çekim ekleri, isimlerle filer arasında geçici anlam
kurmak için kullanılan eklerdir. Fiil kök ve gövdelerine
eklenerek fiilin anlamını kişi ve nesnelere bağlar.
Şekil,zaman, kişi ve soru ekleri fiil çekimini sağlayan
işletme ekleridir.
Fiile gelen şekil ve zaman ekleri, kip ekleri olarak da
adlandırılır. Bu kip ekleri iki şekilde karşımıza çıkar:
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 85
Görülen geçmiş zaman: geldim,geldin,geldi, geldik, geldiniz, geldiler.
Duyulan geçmiş zaman: gelmişim, gelmişsin,
gelmiş, gelmişiz, gelmişsiniz, gelmişler.
Şimdiki zaman: geliyorum, geliyorsun, geliyor,
geliyoruz, geliyorsunuz, geliyorlar.
Kesin şimdiki zaman: gelmekteyim, gelmektesiniz,
gelmekte, gelmekteyiz, gelmektesiniz, gelmekteler.
Geniş zaman: gelirim, gelirsin, gelir, geliriz,
gelirsiniz, gelirler.
Bildirme kiplerinin kullanımında, sık sık anlam kaymaları
meydana gelir.
Örneğin; şimdiki zaman, geniş zaman ve gelecek
zaman kiplerinin gelecek zamanı ifade etmek için
kullanılmaları durumunda, aralarında anlam farkı
ortaya çıkmaktadır.
Oldu, yarın gelirim. (= Büyük bir ihtimalle
gelmeyeceğim.)
Yarın geliyorum. ( = Büyük bir ihtimalle
geleceğim.)
Yarın geleceğim. (= Kesinlikle geleceğim)
Tasarlama Kipleri
Zaman kavramı taşımayan; bir dileği, isteği ya da
gerekliliği bildirilen bu kipler şunlardır:
Emir: geleyim, gel, gelsin, gelelim, gelin( iniz),
gelsinler.
Gereklilik : gelmeliyim, gelmelisin, gelmeli,
gelmeliyiz, gelmelisiniz, gelmeliler.
İstek: gelem, gelesin, gele, gelek, gelesiniz, geleler.
Şart: gelsem, gelsen, gelse, gelsek, gelsen, gelseler.
Bildirme kiplerinde olduğu gibi, tasarlama kiplerinde de
anlam kaymaları meydana gelmektedir. Günümüz
Türkçesinde, istek kipi hemen hemen kullanımdan
düşmüştür ve emir kipi, istek anlamını ifade etmek için de
kullanılmaktadır.
Biraz kitap okuyayım. (= 1. emir; 2. istek
anlamında)
Biraz kitap oku. ( = 1. emir; 2.istek anlamında)
Biraz kitap okusun. ( =1.emir; 2. istek anlamında)
Biraz kitap okuyalım (= 1.emir, 2. istek anlamında)
Biraz kitap okuyun/okuyunuz. (= 1.emir;2.istek
anlamında)
Biraz kitap okusunlar. (= 1.emir; 2.istek anlamında)
Birleşik Zaman Çekimleri
Türkçede birleşik zaman çekimi üç türlüdür:
a) Hikaye: Bildirme ve tasarlama kipi ekinin üzerine –dı
(-di, -du, -dü/ -tı, -ti, -tu, -tü) ekinin getirilmesiyle çekimi
yapılır. Emir kipinin hikayesi yoktur.
b) Rivayet: Bildirme ve tasarlama kipi ekinin üzerine
–mış, (-miş, -muş, müş)ekinin getirilmesiyle çekimi
yapılır. Emir ve görülen geçmiş zamanın rivayeti yoktur.
Okumuşsun, okuyormuşsun, okumaktaymışsın,
okurmuşsun, okuyacakmışsın, okumalıymışsın,
okusaymışsın, okuyaymışsın.
c) Şart: Bildirme ve tasarlama kipi ekinin üzerine –sa (-se)
ekinin getirilmesiyle çekimi yapılır. Şart, emir ve istek
kipinin şartı yoktur.
Okumuşsan, okuduysan, okuyorsan,
okumaktaysan, okursan, okuyacaksan,
okumalıysan.
Türkiye Türkçesinde artık, şart anlamı tam olarak geniş
zamanın şartı ile ifade edilmektedir.
Kurallara uyarsan, huzurlu yaşarsın.
5. SIFAT - ADJECTIVE NEDİR?
Tümce içinde bulunan isimleri tarif eden sözcüklere sıfat
denir. Aşağıda verilen örneklerde büyük, kırmızı, yeşil
sözcükleri sıfattır. Sıfatlar hangi ve nasıl gibi sorulara yanıt
verirler.
Örnekler: (hangi bahçe?) büyük bahçe
(nasıl kalem?) kırık kalem
(hangi halı?) yeşil halı
(nasıl hava?) soğuk hava
(hangi adam?) sarışın adam
6. BAĞLAÇLAR CONJUNCTIONS
Kendi başlarına anlamı olmayan, fakat tümcede eş görevli
sözcükleri yada birbirini tamamlayan tümceleri bağlayan
sözcüklerdir. Bağlaçlar tümcede öge olmaz. En çok
kullanılan bağlaçlar aşağıda örneklerle gösterilmiştir.
1. ve
Yanında kimlik ve para bulundur.
Orhan ve Mehmet okula gittiler.
2. ile
Kalem ile yazı yazılır.
Masalar ile sandalyeler bahçedeler.
3. de / da
Ali de ablası gibi çok çalışkan.
Sigara da içki de sağlığa zararlıdır.
okumuştun, okuduydun, okuyordun,
okumaktaydın, okurdun, okuyacaktın,
okumalıydın, okusaydın, okuyaydın.
86 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
Nouns:
Proper nouns: Ahmet, Bayan Gül
Common nouns: kız, erkek, masa,
oda
Collective nouns: ordu, alay, sürü
Compound nouns: ders saati, kibrit
kutusu
Singular, plural
Diminutive nouns: Evceğiz,
bebekcik, adamcağiz
Declension of nouns: Nominative
case ev
Possessive (genitive) case (of ) evin
Dative case eve
Objective case evi
Location case evde
Ablative case evden
Qualifying nouns: ders saati, kibrit
kutusu, okulun kapısı……
Simplex: deniz, yol
Multiplex: kömürlük, başlık
Compound: hanımeli, bugün
Particles: Öyle, kere, evet…..
Pronouns:
Personal pronouns: Ben, sen, o
Interrogative pronouns: Kim, kime,
kimde…
Demonstrative pronouns: Bu,
bunun, buna, bunda…
Indefinite pronouns: Kimse, herkes
Possessive pronouns: Benim,
benimki
Reflexive: kendi kendime…
Adjectives:
Güzel, zor, hafif
Adjectives which are made from
nouns, verb stems, and other words
by attaching
certain suffixes: köylü, elbiselik,
arkadaşça, tatlımsı, kırık, göçmen,
uygun, küçücük.
Compound adjectives: açık göz,
ağır hava
Comparison of adjectives: daha,
daha çok, …
Superlatives: en çok, en iyi, en sıkıcı,
...
Simplex : az, iri
Multiplex : şekerli, pişmiş
Compound adjectives: açıkgöz,
birkaç
Interrogative : nasıl, hani
Defining: küçük, kırmızı…
Non-defining: bazı, birkaç
Demonstrative: yakında, uzakta
Position and order – birinci, ikinci
Qualifying: dar kapı, yeşil ova
Verbs:
PRESENT CONTINUOUS TENSE
Indicative mood
Veriyorum . I give, I am giving
PRESENT AORIST TENSE Indicative
mood
Veririm . I give
FUTURE TENSE Indicative mood
Vereceğim I shall give
PAST DEFINITE TENSE Indicative
mood
Verdim I gave, I have given
PAST DUBITATIVE TENSE Indicative
mood
Vermiştim . I had given
OPTATIVE TENSE Subjunctive mood
Versem If I give
PAST CONTINUOUS TENSE
Narrative mood
Veriyordum I was giving
USED TO
Verirdim
FUTURE IN THE PAST
Verecektim . I was going to give
Also other gerundial verbal
expressions, obtained by either
affixing suffixes
or by placing postpositions:
verdiydim, vermiştim, verseydim,
vereydim,
vermeliydim, veriyormuşum,
verirmişim, verecekmişim,
verdiysem,
vermeden evvel, verinceye kadar,
verdiği müddetçe... etc.
AUXILIARY VERBS
Etmek, eylemek, olmak
TRANSITIVE AND INTRANSITIVE
VERBS
Bir gazete okudum
Bu gazeteyi okudum
PASSIVE AND REFLEXIVE VERBS
Yıkamak - yıkanmak
RECIPROCAL OR CO-OPERATIVE
VERBS
Gülüşmek, yazışmak
ACCELERATIVE VERBS
Getirivermek, götürüvermek
CONTINUATIVE VERBS
Uyuyakalmak, bakakalmak
CAUSATIVE VERBS
Güldürmek, bildirmek, dinletmek
Participles : Present Participle
Veren, vermekte olan
Past Participle with .miş.
Vermiş olan, almış bulunan
Past Participle with - dik.
Verdiğim
Adverbial Forms of the verb:
Gerund: Koşarak, görünce,
kararıncaya kadar
Since: -li beri, -liden beri Before: den, -dan
Unless: -dikce,- dükce, -tikçe After,
as a result of: -tikten sonra
Rather than: -mektense, -maktansa
While: iken
Infinitive:
Verbal nouns as in .Yüzmeyi
severim..
The Auxiliary:
Olmak- in different moods and
tenses
Moods:
Indicative mood
Narrative mood
Reportative mood
Necessitative mood
Optative mood
Subjunctive - optative mood
Conditional past dubitative
Imperative mood
Date and Time:
Dates
Time including 24 hour clock
Days of the week
Months of the year
Adverbs:
Adverbs of Time: Sonra, şimdi, dün,
daha, hemen…
Adverbs of Manner: Böyle, şöyle,
birdenbire, her halde, gayret…
Adverbs of Place: İleri, geri, öte,
beri…
Interrogative adverbs: Ne? Niçin?
Nereye ? Nasıl ?
Adverbs of quantity: Çok az, pek
çok
Adverbs in suffix position:
Öğretmen-im, in, i
Conjunctions:
Ya - ya, veya
Hem . hem hemde
Ne . ne, ne de
Ve, ile
Gerek - gerek, gerekse
De . de
İster- ister
Bununla beraber
Ancak, ama, mademki
Neyse, yoksa
demek ki, demek oluyor ki
-se de, nitekim, ancak... etc.
Interjections:
A! Ya!
Ay! Haydi!
Aman! Aferin!
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 87
AS sınavına girecek adaylardan istenilenler:
•
Türkçeyi dinleme ve anlama
•
Yazılı metinleri okuma ve anlama
•
Yazılı dili farklı amaçlarla kullanma
•
Olayları ve düşünceleri sözlü anlatma
•
Görüş ve haberleri yazıyla anlatma
•
Anlamları Türkçeden İngilizceye çevirme
•
Dilbilgisi kurallarını anlama ve uygulama
•
Tarihsel ve kültürel mirası anlatan kaynakları okuma ve anlama,
A2 sınavına girecek adaylardan
AS konularına ek olarak istenilenler:
88 •
•
Tartışma, analiz, değerlendirme ve görüş belirtmek için dili kullanma
•
Anlamları İngilizceden Türkçeye çevirme
•
Dilbilgisinin kural ve yapılarını anlama ve uygulama
•
Türkçe konuşan ülkelerde modern toplumu araştırma, tarihsel mirası, kültürel
arka planı anlatan kaynakları okuma ve anlama
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
AS
Günlük yaşam
1- Aile: Farklı yapılar ve ilişkiler, yaşam koşulları (ev, alışveriş ve günlük yaşam)
2- Yiyecek, içecek, sağlık ve alışkanlıklar
3- Taşımacılık: Kullanım standartları (bireysel, bölgesel ve ulusal)
Boş zaman ve dinlenme
4- Spor (geleneksel spor dalları)
5- Turizm: Turizmin çeşitleri, turizm ve çevre
6- Dinlenme aktiviteleri: Film, tiyatro, sanat ve kültürel yaşam
Haberleşme ve medya
7- Haberleşme teknolojisi ve günlük yaşamda haberleşme
8- Yazılı ve görsel basın: Radyo, televizyon, gazete, internet
Okul ve iş deneyimi
9- Okul ve okul yaşamı: Kişisel hobiler, bölgesel ve ulusal alışkanlıklar
10- İş ve iş deneyimleri: Okulda işe hazırlık, beklentiler
A2
Toplum
1- Entegrasyon ve dışlanma: Yaş, cinsiyet, din ve eşit fırsatlar
2-Yasalar ve düzen: Suça eğilim, ceza, gösteriler ve polis
3-İşsizlik: Nedenleri ve sonuçları
Çevre
4- Birey ve çevre: Yeniden kullanım, kişisel sorumluluklar, korunan bölgeler
5- Enerji yönetimi: Alternatif enerji, fosil petrol kullanımı, nükleer enerji, değişen
enerji talebi
6- Kirlilik: Nedenleri, sonuçları ve çözüm yolları
7- Doğal dünyayı korumak, değişen alışkanlıklar, insanın etkisi ve kirlilik, bölgesel,
ulusal ve küresel güçler
Bilim ve teknoloji
8-Tıbbi gelişmeler: İlerleme ve değişim - inanca ve ruhsal yaşama etkileri
9- Bilimsel ilerleme: Değişim ve yenilik - topluma, bilgiye ve eğitime etkileri
10- Teknolojik gelişmeler: Değişim ve ilerleme - yaşama, eğitime, işe ve alışkanlıklara
etkisi
Kültür
11- Sanat ve Edebiyat: Birey ve toplum üstüne etkileri
12- Politik sorunlar: Bölgesel ve ulusal etkileri
13- Tarih ve tarihsel miras: Ulusal ve uluslararası olayların topluma etkisi
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 89
Sınavda dikkat edilecek noktalar
Dinleme:
• Her sorunun karşısındaki rakamlar soruya
verilen puandır. Bu aynı zamanda vermeniz
gereken bilgi sayısıdır. Zor olduğunu
düşünseniz dahi her soruya yanıt veriniz.
Unutmayın yanıt yoksa puan da yoktur.
• Bazı sözcükleri veya tümceleri anlamıyorsanız
da takılmadan dinlemeye devam edin. Eğer
hızlı konuşuyorlarsa, durmayın, tekrar geri
gelebilirsin. Konuşmalarda yanıt vermenizin
istenmediği çok ayrıntılı bilgi olabilir. Anahtar
sözcükleri yakalamaya çalışın.
• İlk dinlemede genel anlamını çıkarmaya
çalışın. Daha sonra ayrıntılara
odaklanabilirsiniz.
• Doğru veya yanlışı yanıtı seçmeniz gerektiğini
anlamanız gerek.
• Anahtar sözcüğü veya tümceyi fark etmeniz
için dikkatli olunuz.
Konuşma:
• Size sorulan sorudan uzaklaştığınızı düşünüp
telaşlanmayın. Konuşmaya devam edin. Sınav
öğretmeni sizi istediği zaman durdurabilir.
• Her zaman doğruları anlatmanız gerekmiyor.
Bildiklerinizi güvenle ve güzel tümcelerle ifade
etmeye çalışın. Konuyu sizin iyi bildiğiniz bir
yöne çekebilirsiniz.
• Sınav öğretmeni size kısa sorular soruyorsa
iyiye işaret değildir çünkü yeterince fikir ve
bilgi vermiyorsunuz demektir.
• Ünitedeki konuyla ilgili isimler ve fiilleri
kullanmayı bilmelisiniz.
Okuma:
• Soruları parçayı okumadan önce okuyun. Belki
okuma metni hakkında bazı açıklamalar
olabilir. Birden fazla anlamı olabilecek
sözcüklerle karşılaşırsanız metinden ipucu
aramaya bakın. Her şeyden önce soruyu iyi
anlamak için zaman harcayın. Yanıt için bütün
sözcüklerin anlamlarını bilmeniz gerekmiyor.
Tahmin yöntemini kullanabilirsiniz: En
olmayacak bir veya iki yanıtı eleyip seçeceğiniz
yanıtın doğru olma şansını yüzde elliye
yükseltebilirsiniz.
90 •
• Okurken sorunun yanıtını hemen
bulamazsanız zaman kaybetmeyin. Tüm
soruları yanıtladıktan sonra zaman kalırsa
yapamadığınız soruya geri gelin.
• Soru veya pratik kâğıdını okurken anahtar
sözcüklerin altını çiziniz. Tarih ve zaman
sorusunu yanıtlıyorsanız kesme işareti olmayan
bilgi veriniz. Örnek: 4’pm değil 4 pm veya
16:00 veya akşam saat 8’de. 9 kmetre değil 9
kilometre veya 9km
• Yanlış yanıt verdiğinizde yanına çizgi koyunuz.
Sonra dönüp bakabilirsiniz.
• Şimdiki zamanı, geniş zamanı ve geçmiş
zamanı birbirinden ayırmalısınız.
• Yeni bir parçaya başlarken başlığı mutlaka
okuyunuz. Konuyu anlamanıza yardımcı olur.
• Daha da, diyebiliriz ki, hemen hemen, bence,
sonuç olarak gibi anlatımı güçlendirmeye
yarayan sözcükleri tümce içinde kullanmaya
çalışınız.
• Bir gözünüz saatinizde olsun. Her bölüme
yeterince zaman ayırınız
Yazma:
• Bildiğiniz yazma stilini kullanınız. Karmaşık
tümcelerden kaçınınız.
• Son bir kaç dakikayı yazdıklarınızı okumaya
ayırınız, sıfatları, fiilleri ve sözcükleri doğru
yazıp yazmadığınızı kontrol ediniz.
• Başarılı olmanız için sözcük bilginiz iyi olmalı.
Her gün 10 sözcük ezberleyiniz. Sizi test edecek
birini bulunuz. Sözcükleri gruplara bölünüz.
Kafanızda imaj yaratabilmek için sözcük
öğrenirken karton veya fotoğraf kullanınız.
• Soruları okurken kâğıdınıza ilgili sözcükleri
yazınız. Sık kullanılan fiilleri bir yere not alarak
yazı içinde farklı zamanlarda kullanınız.
• Ders çalışırken zor bulduğunuz sözcüklerle
karşılaştığınızda ev ödevlerine veya derste
yaptığınız çalışmalara bakabilirsiniz.
Sözlüklerden sözcüklerin anlamını
bulabilirsiniz.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
Kompozisyon yazarken dikkat edilecek noktalar:
Yazmaya başlamadan önce iyi düşünüp bir plan yapmalı, yazdıktan sonra da baştan sona
dikkatlice okuyup yanlış yerleri düzeltmelisiniz. Yazarken konu dışına çıkmayın ve sadece verilen
konuyu açıklanmaya çalışın.
Yazıda giriş, gelişme ve sonuç bölümleri olmalıdır.
Giriş bölümü: Yazıda ele alınacak konuyu tanıtır, ‘çünkü, örneğin, bu nedenle’ gibi bağlayıcı
sözcükler kullanılmaz. Bu bölüm tek paragraftan oluşur.
Gelişme bölümü: Konu, bu bölümde açıklanmaya başlanır. Bunun için de örneklerden,
benzerliklerden, olumlu ve olumsuz yönlerden, tanık göstermelerden yararlanılır. Konu farklı
sözcükler, sıfatlar ve atasözleriyle zenginleştirilir. Bu bölümde birden fazla yardımcı fikir
bulunabilir. Böyle bir durumda yardımcı fikirler farklı paragraflarda anlatılmalıdır.
Sonuç bölümü: Belli bir bakış açısı doğrultusunda geliştirilen konunun açıklandığı, amaçlanan
sonuca ulaştırıldığı, konunun bir yargıya bağlandığı bölümdür. Dil ve düşünce yönünden
kendinden önceki paragrafa bağlıdır. Kısa bir biçimde kurulan bu bölüm, toparlayıcı ve özet
niteliğinde olan bağlayıcı sözcüklerle (kısaca, özetle, denilebilir ki) başlayabilir. Sonuç
bölümü tek paragraftan oluşur. Hiçbir şekilde bu bölümde açıklamalara girilmez, örnek
verilmez.
Noktalama ve imlâya dikkat etmeliyiz. Hatalar hem anlam kargaşasına sebep olur hem de puan
kaybettirir. Özellikle büyük harflerin yerinde kullanılmaması, hece bölünmesi, tümce
sonlarının yanlış işaretlerle noktalanması sıkça rastlanan hatalardandır.
Sık sık hata yapılan ‘de / da’ eklerinin doğru kullanılmasına, ‘mi, ki’lerin doğru yazılmasına dikkat
edilmelidir..
Örnek:
Evde kedi var.
Ev de araba da babamın.
Benim biletim Ayşe’de kaldı.
Ayşe de Mustafa da çok kitap okurlar.
Kütüphaneye de gidelim mi?
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 91
Geçmiş bir A2 sınav kağıdının baştan sona, sayfa sayfa analizi:
Sınav Tarihi: Wednesday, 8 June 2011
A2 Sınav kâğıdının toplam 2 saat 45 dakikalık bir sürede yapılması istenmektedir.
Sınav kâğıdı:
A: Dinleme ve yazma (toplam 38 puan)
B: Okuma ve yazma (toplam 77 puan)
C: Yazma (toplam 45 puan)
olarak 3 bölüme ayrılmıştır. 3 bölümün toplam puanı 160'tır.
Bölüm A: Dinleme ve Yazma
Alıştırma 1.
Bu alıştırmada sağlıklı beslenme konusunda uzman bir kişiyle yapılan görüşmeden sonra İngilizce
sorulan sorulara İngilizce yanıt verilmesi istenecektir. Bu bölüm için istenilen zaman 30 dakikadır.
Örnek:
“ What do your people do to lose weight nowadays?”
Dinlemeler bölümlerinde sizlere önerimiz; soruları yanıtlamaya geçmeden, parçayı baştan aşağı bir kez
dinlemeniz, konu hakkında genel bir bilgi edinmenizdir. Bazı sorular ve yanıtları, parçada çok açık
olarak değilse bile genel mantık kuralları ve genel bilgi kuralları içerisinde yanıtlanabilinir.
Örnek: “What advice does the expert suggest to families?” Give two details.
Yanıt: 1) More activities
2) Fat free meal, less calories
Bu alıştırma toplam 6 puandır.
Alıştırma 2
Bu alıştırmada ormanların yok olmasıyla ilgili bir söyleşi dinlenilmektedir. Değerlendirme, içerik ve
dil realitesi göz önüne alınarak yapılıyor.
Örnek: “ Ormanlar nasıl yok oluyor? İki ayrıntı yazın.
Ağaçlar gelir elde etmek için ya da tarla arazisi yaratılması amacıyla kesilmektedir. Orman
yangınlarının da, ormanların yok olmasının bir başka nedeni olarak sayılabilir.
Bölüm B: Okuma ve Yazma
Bu bölüm için 1 saat 15 dakikalık bir süre kullanmanız önerilmektedir. Bu bölüm, 3 alıştırmayı
içermektedir. Bu bölümdeki alıştırmaların tamamı yarım sayfa olarak verilen okuma parçasına
yönelik düzenlenmiştir.
Alıştırma 3.
Bu alıştırmada eksik olarak verilen tümcenin, alternatifi olarak verilen tümcelerle tamamlanması
istenmektedir. Bu alıştırmada, yanıtların doğru olarak verilebilmesi; parçanın iyi anlaşılabilir olarak
okunması dışında, birbirini tamamlayan tümcelerin bir anlam bütünlüğü taşıması, doğru yanıtın
bulunması açısından önemlidir.
92 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
Örnek:
“ Blog sitelerinin kurulma tarihi...........
Sizce bu eksik tümcenin devamı şunlardan hangisidir?
(I) amacı oluşmasında
(II) çok eskilere dayanmaz.
Yanıtlara sadece genel yazılım kuralları açısından baktığımız zaman, yanıtın; eksik tümcenin, anlamlı bir
tümceye dönüşmesi açısından (II) şık olacağını bulabilmek mümkündür. Tümceyi tam olarak
yazdığımızda sizin de kolayca görebileceğiniz gibi ikinci tümce anlamlı bir yapı içermektedir.
“ Blog sitelerinin kurulma tarihi amacı oluşumunda” tümcesi kulağa doğru gelmeyerek bir eksiklik
içermektedir.
“ Blog sitelerinin kurulma tarihi çok eskilere dayanmaz.” Tümcesi ise en azından dilbilgisi açısından
bir doğruluk taşımakta ve kulağa daha doğru gelmektedir.
Zaten yukarıda da belirttiğimiz gibi doğru yanıt ikincidir.
Örnek: “ Sanal dünya _____________________________”
Sizce, bu eksik tümce aşağıdakilerden hangisiyle bir anlamlı tümce olabilir.
(I) üzerinde yaşadığımızdır.
(II) zihnimizde tasarladığımızdır.
Bu eksik tümcenin doğru olarak tamamlanabilmesi için 'sanal' sözcüğünün anlamını bilmeniz veya
tahmin etmeniz gerekmektedir. “sanal” sözcüğünün anlamı; zihinde tasarlanan olduğundan burada doğru
yanıt
“ Sanal dünya üzerinde yaşadığımızdır.” değil.
“ Sanal dünya zihnimizde tasarladığımızdır. ” olacaktır.
Alıştırma 4
Bu alıştırmada okuma parçasında geçen bazı sözcük ve deyimlerin parçadaki anlamını belirten
doğru açıklamalarının işaretlenmesi istenmektedir.
Bu kısımda kelime bilgimiz, sorulan sözcüklere ve deyimlere doğru yanıtını verebilmenize yardımcı
olacaktır.
Örnek: “Aktarmak”
A) betimlemek
B) aktif duruma geçirmek
C) duyurmak
Doğru yanıt “duyurmak” olacaktır.
“Kavram”
A) Zihnin algılama gücü
B) Herhangi bir şeyi kavramak
C) Zihindeki soyut tasarım
Doğru yanıt “zihindeki soyut tasarım” olacaktır.
Alıştırma 5
Göreceli olarak sınav kâğıdının en kolay kısmı alıştırma 5'tir. Yarısı verilen tümcelerin okuma
parçasına uygun olarak tamamlanması istenmektedir. Sınav kâğıdında da uygulandığı gibi tümcenin
tamamlanması için kendi sözcüklerinizi kullanmanız önerilmektedir. Alıştırma 5, toplam 10 puan
değerindedir.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 93
Örnek: “Otuz beş milyar kişi her gün ..............................................................................................................................................................................................................
..............................................................................................................................................................................................................................................................................................................
.............................................................................................................................................................................................................................................................................................................
“ Şirketler, bloglar kullanma yoluyla .................................................................................................................................................................................................................
..............................................................................................................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................
veriyorlar.”
Alıştırma 6
Toplam 10 puanlık bu alıştırmada yukarıdaki okuma parçasıyla ilgili sorulan soruların yanıtlanması
isteniyor.
Örnek: “Kariyer danışmanları kimlere, ne yapmalarını öneriyor?
(I)
(II)
(III) neden?
Alıştırma 7
Bu kısımda bir söyleşinin İngilizceye tercüme edilmesi istenmektedir. Toplam 10 puan olan bu
kısım, bize en son yapılması gereken kısım olarak görülüyor.
Özellikle İngilizceyi kullanmada bazı zorluklar çekiyorsunuz bu bölümü diğer araştırmaları
tamamladıktan sonra yapmaya çalışın.
Tercümede dikkat edilmesi gereken; kelime kelime taramadan daha çok tümcenin anlamını veren
bir yaklaşımla yapmanızdır.
Alıştırma 8, Alıştırma 9 ve Alıştırma 10 okuma parçası ile ilgili soruların yanıtlanması ve eksik verilen
tümcelerin tamamlanması istenmektedir. Alıştırma 8 toplam 10 puan, Alıştırma 9 toplam 6 puan,
Alıştırma 10 ise toplam 6 puan değerindedir.
Bölüm C: Yazma
Sınav kâğıdının son bölümü belirtilen 8 başlıktan birinin seçilmesini ve en az 250 en çok 400
sözcükten oluşan bir yazının yazılmasını içermektedir.
Bölümün değerlendirilmesi
“Kullanılan dilin yetkinliği (quality of language) (10 puan)
“Yazının sunulması ve yapılan analizler (structure and analysis) (15 puan)
“Görüşlerinizi destekleyen noktaların ilişkisi (relevance and points of view) (10 puan) olarak
yapılmaktadır.
İçlerinden bir tanesini seçip, görüşlerinizi yazmanız istenen konu başlıkları, şunlardır;
1) Toplum: Kanunlar ve Düzen
2) Toplum: Katılım ve dışlanma
3) Çevrecilik: Birey ve çevrecilik
4) Çevrecilik: Çevre kirliliği
5) Bilim ve Teknoloji: Teknolojik gelişmeler
6) Bilim ve Teknoloji: Tıbbi gelişmeler
7) Kültürel Sorunlar: Edebiyat ve Sanat
8) Kültürel Sorunlar: Kalıtım ve Tarih
94 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
Şimdi sizlere yararlanmanız için bir örnek veriyoruz...
Unutmayın. Bir konunun yazı olarak sunumu, doğrularla yanlışların belirtilmesi, bir sonuca varılmasıdır;
doğrulara karşı yanlışların mücadelesi değildir. Önemli olan, söylemek istediklerimizin konu ile ilgili
olarak düşündüklerimizin, belli bir sunuş tekniği içerisinde ve akıcı tümcelerle aktarılması, görüşlerinizi
destekleyen noktaların vurgulanması şeklinde yapılmasıdır.
Sizden yukarıdaki 8 madde içerisinden sadece bir tanesini seçip görüşlerinizi yazmanızı istedikleri konu
başlıklarının hemen altında açıklamalar var.
Bu alt sunuş kısımları dikkatle okunmalıdır. Yazınızda kullanabileceğiniz temel noktalar bu kısa
açıklamalardan oluşturulmalıdır.
Kültürel Sorular: Kalıtım ve Tarih
Okul arkadaşlarınıza sunmak için tarihi eserler üzerinde bir araştırma yapıyorsunuz.
Araştırma yaparken hangi kaynaklardan yararlanacağınızı ve edindiğiniz bilgileri nasıl
sunacağınızı belirtin. Tarihi eserlerin Türkçe konuşan toplumlar için önemini belirtin.
Aşağıda bu konu ile ilgili örnek yazımız toplam olarak 300 sözcükten biraz daha az.
Zaten sizden istenen de en az 250 en çok 400 sözcükten oluşan bir yazının yazılmasıydı.
Örnek yazımız şöyle:
Tarihe dönük yapılacak alıştırma, tarihi eserlerin dayanaklarına yönelik yazılı ve sözlü kaynakların
incelenmesi şeklinde yapılır.
Kısaca şöyle söyleyebiliriz: Tarihi, tarihi eserleri yazılı kaynaklardan ve sözel kaynaklardan öğreniriz.
Araştırmamı yaparken Londra’da çok bol bulunan kütüphanelerdeki ansiklopedilerden ve tarih
kitaplarından yararlanabilirim. Kaynağı belli olmayan ve doğruluğu şüpheli internet sitelerindeki
yazılara ve dosyalara yer vermemeye dikkat etmem gerekir. Eğer zamanım ve olanağım var ise
müzelere gitmek de bilgi toplamam ve eserleri doğrudan görmem açısından yararlı olur. Araştırma
yapacağım konuya göre British Museum, Topkapı Müzesi gibi birkaç müze saptayıp onların web
sitelerinden de bilgi ve görüntü almam mümkündür.
Edindiğim bilgileri bilgisayarıma yüklenip güzel bir sunumla arkadaşlarıma izletebilirim. Aynı zamanda
bu bilgilere sanat eserlerinden bazı örnek fotoğraflar da ekleyerek bir dosya haline getirebilirim ve
arkadaşlarıma verebilirim.
Bence tarihi eserler Türkçe konuşan toplumlar için de oldukça önemlidir.
Göç eden, geçtiği bazı yerleri kendine yurt edinen Türk kavimleri, bu sırada insanlık tarihine çok değerli
eserler katmıştır. Bugün Orta Asya'nın bozkırlarında, Uygurlardan; Kafkasya'nın dağlıklarında ise
Oğuzlardan kalmış yüzlerce esere rastlarsınız. Gerek Çin gerekse Arap yazılı kaynakları, tarihe ivme
kazandırmış Türk kavimlerini, onların yolculuklarını ve eserlerini yazar. Türklerin son vatanı olan
Anadolu, sırası ile Büyük Selçuklulardan, Anadolu Selçuklularından ve Osmanlılardan kalmış binlerce
tarihi eserle doludur.
Bu konular hakkında bilgili olmak, tarihi eserleri müzelerde görmek, televizyonda izlemek, kitaplarda
okumak bireye hem bir bütünün parçası olduğunu hem de onun devamı olduğunu hissettirir.
Atalarının üretken ve çalışkan olduğunu, dünyanın kültürüne katkıda bulunduğunu gösterir. Başka
kavimlerin, toplulukların ve ulusların da tarihini öğrenmek ve tarihi eserlerini görmek de bireye yine,
bu kez insanlık tarihinin bir devamı olduğunu öğretir. Kendisini bir bütünün devamı ve parçası olarak
hisseden kişiler daha mutlu, daha üretken ve daha paylaşımcı olabilir. Başka kültür, inanış ve uluslara
daha hoşgörülü ve sevecen davranırlar. Kendilerine ve insanlığa güvenleri artar.
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 95
96 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 97
98 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 99
100 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 101
102 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 103
104 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 105
106 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 107
108 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 109
110 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 111
112 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
31 Mayıs 2012 A2 Sınav Kağıdı
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 113
114 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 115
116 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 117
118 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 119
120 •
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
A2 LEVEL TÜRKÇE - YARDIMCI DERS KİTABI: ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK
• 121

Benzer belgeler