eskişehir ili alternatif katı atık düzenli depolama sahaları yer seçimi
Transkript
eskişehir ili alternatif katı atık düzenli depolama sahaları yer seçimi
OZON ve BøYOFøLTRASYONLA DOöAL ORGANøK MADDE GøDERøMø ve DEZENFEKSøYON YAN ÜRÜNLERø OLUùUM POTANSøYELLERøNøN BELøRLENMESø Mutlu U÷ur AKÇAY Yüksek Lisans Tezi Çevre Mühendisli÷i Anabilim DalÕ KasÕm– 2008 “Bu tez çalÕúmasÕ Devlet Planlama TeúkilatÕ tarafÕndan desteklenmiútir. Proje No: 2005K120110” JÜRø VE ENSTøTÜ ONAYI Mutlu U÷ur Akçay’Õn “Ozon ve Biyofiltrasyonla Do÷al Organik Madde Giderimi ve Dezenfeksiyon Yan Ürünleri Oluúum Potansiyellerinin Belirlenmesi” baúlÕklÕ Çevre Mühendisli÷i Anabilim DalÕndaki, Yüksek Lisans Tezi 31.10.2008 tarihinde, aúa÷Õdaki jüri tarafÕndan Anadolu Üniversitesi Lisansüstü E÷itim-Ö÷retim ve SÕnav Yönetmeli÷inin ilgili maddeleri uyarÕnca de÷erlendirilerek kabul edilmiútir. AdÕ-SoyadÕ ømza Üye (Tez DanÕúmanÕ): Yard. Doç. Dr. HATøCE øNAN ………..…… Üye : Prof. Dr. MøRAY BEKBÖLET …………….. Üye : Doç. Dr. ERDEM A. ALBEK …………….. Anadolu Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulu'nun ……………… tarih ve ………… sayÕlÕ kararÕyla onaylanmÕútÕr. Enstitü Müdürü i ÖZET Yüksek Lisans Tezi OZON ve BøYOFøLTRASYONLA DOöAL ORGANøK MADDE GøDERøMø ve DEZENFEKSøYON YAN ÜRÜNLERø OLUùUM POTANSøYELLERøNøN BELøRLENMESø Mutlu U÷ur AKÇAY Anadolu Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Çevre Mühendisli÷i Anabilim DalÕ DanÕúman : Yard. Doç. Dr. Hatice øNAN 2008, 117 sayfa Ozonlama prosesinde farklÕ ozon dozlarÕ kullanÕlarak hümik asit (HA) çözeltisinden ve Porsuk Baraj suyundan do÷al organik madde (DOM) giderimlerinin belirlenmesi amaçlanmÕútÕr. Laboratuar ölçekli ozonlama reaktöründe 10, 25, 50 mg/L hümik asit çözeltisinde farklÕ dozlarda deneyler yapÕlmÕútÕr. Ozonlama reaktöründe aynÕ iúlemler Porsuk Baraj suyunda yedi farklÕ ozon dozunda gerçekleútirilmiútir. Üç farklÕ dolgu malzemesinden (Kum, granüler aktif karbon ve zeolit) oluúturulan biyofiltreler ham porsuk baraj suyu ve ozonlanmÕú porsuk suyu ile beslenerek iki farklÕ temas süresinde (15, 30 dakika) do÷al organik madde (DOM) giderimleri ve dezenfeksiyon yan ürünü (DYÜ) oluúum potansiyeline etkisi incelenmiútir. UV254, spesifik ultraviyole absorbansÕ (SUVA), toplam organik karbon (TOK), çözünmüú organik karbon (ÇOK), VIS400, Trihalometan Oluúum Potansiyeli (THMOP) ve Haloasetik Asit Oluúum Potansiyeli (HAAOP) gibi parametreler ölçülerek karúÕlaútÕrma yapÕlmÕútÕr. Biyofiltre sisteminde DOM ve DYÜ giderimin de ozonlanmÕú porsuk suyu ozonlanmamÕú porsuk suyuna göre daha iyi sonuç vermiútir. Ancak, aradaki farkÕn çok küçük olmasÕndan dolayÕ, DOM ve DYÜ giderimin de sadece biyofiltrasyon iúlemi yeterli olmaktadÕr. Anahtar Kelimeler :Ozonlama, Biyofiltrasyon, humik asit, DOM, THMOP, HAAOP ii ABSTRACT Master of Science Thesis EFFECT OF OZONATION AND BIOFILTRATION ON THE NATURAL ORGANIC MATTER REMOVAL AND DETERMINE THE DISINFECTION BY-PRODUCT FORMATION POTENTIAL Mutlu U÷ur AKÇAY Anadolu University Graduate School Of Sciences Environmental Engineering Program Supervisor : Assist. Prof. Dr. Hatice øNAN 2008, 117 pages This study aimed to removal of dissolvel organic matter (DOC) from humic acid (HA) solution and Porsuk Lake Water by ozonation and ozonationbiofiltration processes. Bench scale experimental studies were conducted at different humic acid concentration (10, 25, 50 mg/L) and different ozone dosages in ozonation reactor, aiming humic acid degradation. Same processes were replicated in Porsuk Lake Water at seven ozone dosages. Raw and Ozonated Porsuk lake water were fed to biofitration column which have three different pack material ( sand, granular activated carbon and zeolite) at two different contact times (15, 30 minutes) and were investigated effect on removal of naturel organic matter (NOM) and disinfection by product (DBP). The results were evaluated UV254, SUVA (Specific Ultraviole Absorbance at 254 nm), DOC that specify organic matter, VIS400, THMFP (Trihalomethane Formation Potential) and HAAFP (Haloacetic acid Formation Potential). Ozonated porsuk water is better than raw porsuk water at the removal of NOM and DBP in biofiltration system. However, because of the small differences of these system, only biofiltration system is sufficient in removal of NOM and DBP. Keywords : Ozonation, Biofiltration, hümic acid, NOM, THMFP, HAAFP iii TEùEKKÜR Yüksek Lisans tez çalÕúmamÕn her aúamasÕnda, birikimleri ve deneyimleriyle bu çalÕúmayÕ gerçekleútirmemde büyük katkÕsÕ bulunan, bilimsel deste÷inin yanÕ sÕra hiçbir zaman için benden manevi deste÷ini esirgemeyen danÕúman hocam Sn. Yard. Doç. Dr. Hatice øNAN’a, ÇalÕúmalarÕm sÕrasÕnda gerek deneylerimde gerekse bunaltÕcÕ laboratuar günlerinde hep yanÕmda olup maddi ve manevi deste÷ini hissetti÷im sevgili arkadaúÕm Araú.Gör. Zehra YøöøT’e Deneylerim sÕrasÕnda bana yardÕmcÕ olan; Araú. Gör. Akif ARI, Emre AKSU, Güven SEYDøOöLU, Volkan ALTUö, Tevfik TEZCAN ve mola vaktinin geldi÷ini hatÕrlatan Gökhan ÖZTÜRK ve øbrahim DOöAN’a Tez çalÕúmam boyunca geç saatlere kadar beni laboratuarda bekleyen, maddi-manevi ve daha da önemlisi her zaman sevgisini hissetti÷im biricik arkadaúÕm Mine OöHAN’a Burada olmamÕ sa÷layan ve e÷itim hayatÕm boyunca benden maddi ve manevi desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen, hayatÕm boyunca minnettar kalaca÷Õm sevgili ailem; annem, babam, ablam ve küçük yi÷enime en içten sevgi ve teúekkürlerimi sunarÕm. Mutlu U÷ur AKÇAY KasÕm 2008 Aileme..... iv øÇøNDEKøLER Sayfa ÖZET.................................................................................................................... i ABSTRACT ...................................................................................................... ii TEùEKKÜR ..................................................................................................... iii øÇøNDEKøLER ................................................................................................. iv ùEKøLLER DøZøNø ......................................................................................... vii ÇøZELGELER DøZøNø .................................................................................... xi SøMGELER VE KISALTMALAR DøZøNø .................................................. xii 1. GøRøù ...................................................................................................... 1 2. DOöAL ORGANøK MADDELER (DOM)................................................. 6 2.1. DOM’ un SÕnÕflandÕrÕlmasÕ ..................................................................... 7 2.2. Hümik Maddeler ..................................................................................... 9 3. KLORLAMA DEZENFEKSøYON ÜRÜNLERø...................................... 12 3.1. Klorlama........................................................................................... 14 3.2. Trihalometanlar (THM) ...................................................................... 15 3.2.1. Kloroform................................................................................ 18 3.2.2. Dibromoklorometan ................................................................ 19 3.2.3. Bromodiklorometan ................................................................ 19 3.2.4. Bromoform.............................................................................. 19 3.3. Trihalometan Oluúumunu Etkileyen Faktörler.................................... 19 3.4. TrihalometanlarÕn Giderim MetotlarÕ.................................................. 21 3.5. Haloasetik Asitler (HAA) ................................................................... 23 3.5.1. Klor Dozu Etkisi ..................................................................... 24 3.5.2. pH Etkisi ................................................................................. 25 3.5.3. SÕcaklÕk ve Mevsimsel Etki..................................................... 25 3.5.4. Bromür Konsantrasyonu Etkisi ............................................... 26 3.5.5. Temas Süresi Etkisi................................................................. 26 3.6. THM ve HAA ArasÕndaki øliúki.......................................................... 26 v 3.7. Dezenfeksiyon Yan Ürünlerinin Kontrolü .......................................... 27 4. OZONLAMA ............................................................................................... 28 4.1. Giriú .................................................................................................... 28 4.2. Ozonun Tarihçesi ................................................................................ 29 4.3. Ozonun Reaksiyon Kapasitesi............................................................. 31 4.4. Ozonun Organik Bileúiklere Etkisi ..................................................... 32 4.5. Ozonun øçme Suyu ArÕtÕmÕndaki KullanÕmÕ ....................................... 33 4.6. Ozonun AvantajlarÕ ve DezavantajlarÕ ................................................ 34 4.7. Ozonlama Sonucu Oluúan Yan Ürünler.............................................. 35 5. øÇME SUYU ARITIMINDA BøYOFøLTRASYON ................................ 37 5.1. Biyolojik Bozunmaya Biyokütlenin Etkisi ........................................ 37 5.2. Temas Süresinin Biyodegredasyon Üzerindeki Etkisi........................ 39 5.3. OzonlamanÕn Biyofiltre Üzerine Etkisi............................................... 41 6. MATERYAL METOD ................................................................................ 43 6.1. Ham Su Özellikleri.............................................................................. 43 6.2. KullanÕlan Malzemeler........................................................................ 44 6.2.1. Biyofiltrasyon Kolonu ve Dolgu Malzemeleri........................ 44 6.2.2. Hümik Asit .............................................................................. 48 6.3. Deneysel Prosedür............................................................................... 49 6.3.1. Ozonlama Sistemi ................................................................... 49 6.3.2. TOK ve ÇOK Ölçümleri ......................................................... 51 6.3.3. VøS400 ve UV254 Ölçümleri ve SUVA HesaplamasÕ ............... 51 6.3.4. THMOP ve HAAOP Ölçümleri .............................................. 52 7. BULGULAR ................................................................................................ 55 7.1. OzonlamanÕn Hümik Asit Üzerine Etkisi ........................................... 55 7.2. OzonlamanÕn Porsuk Suyu Üzerine Etkisi.......................................... 66 7.3. Biyofiltrasyon ve Ozon+Biyofiltrasyon ile DYÜ De÷iúimi ............... 72 vi 7.3.1. Granüler Aktif Karbon Dolgulu Biyofiltrede DOM ve DYÜ De÷iúimi ........................................................................... 73 7.3.2. Kum Dolgulu Biyofiltrede DOM ve DYÜ De÷iúimi .................................................................................... 80 7.3.3. Zeolit Dolgulu Biyofiltrede DOM ve DYÜ De÷iúimi .................................................................................... 86 7.3.4. Biyofiltrasyon Dolgu Malzemesinin Biyofiltre Verimi ve DYÜ Oluúumu Üzerine Etkisi.................................................... 92 8. SONUÇ, TARTIùMA VE ÖNERøLER .................................................. 101 KAYNAKLAR .............................................................................................. 105 vii ùEKøLLER DøZøNø 4.1. Sulu çözeltilerde ozon reaktivitesi ......................................................... 32 6.1. Bir biyofiltre kolonu............................................................................... 45 6.2. Biyofiltre sistemi.................................................................................... 45 6.3. Kurulan üç farklÕ malzemeye sahip biyofiltre sistemlerinin ortak úemasÕ ................................................................... 46 6.4. Kum elek analizi..................................................................................... 47 6.5. Zeolit elek analizi................................................................................... 47 6.6. Ozonlama düzene÷i ................................................................................ 49 6.7. Ozon jeneratörü ve Reaktörü.................................................................. 50 7.1. Ozon dozunun farklÕ hümik asit deriúimlerinde renk giderimi üzerine etkisi ............................................................................ 55 7.2 Ozon dozunun farklÕ hümik asit deriúimlerinde UV254 7.3. Ozon dozunun farklÕ hümik asit deriúimlerinde TOK giderimi üzerine etkisi............................................................................ 56 giderimi üzerine etkisi tiplerine göre .................................................... 57 7.4. Ozon dozunu farklÕ hümik asit deriúimlerinde ÇOK giderimi üzerine etkisi ............................................................................ 58 7.5. Ozon dozunun farklÕ hümik asit deriúimlerinde SUVA giderimi üzerine etkisi ............................................................................ 59 7.6. Ozon dozunun farklÕ hümik asit deriúimlerinde TTHM giderimi üzerine etkisi ............................................................................ 60 7.7. Ozon dozunu farklÕ hümik asit deriúimlerinde THAA giderimi üzerine etkisi ............................................................................ 61 7.8. Ozon dozunun 10 mg/L hümik asit deriúiminde THM türleri üzerine etkisi................................................................................ 62 7.9. Ozon dozunun 10 mg/L hümik asit deriúiminde HAA türleri üzerine etkisi................................................................................ 63 7.10. Ozon dozunun 25 mg/L hümik asit deriúiminde THM türleri üzerine etkisi................................................................................ 64 7.11. Ozon dozunun 25 mg/L hümik asit deriúiminde HAA türleri üzerine etkisi................................................................................ 64 viii 7.12. Ozon dozunun 50 mg/L hümik asit deriúiminde THM türleri üzerine etkisi................................................................................ 65 7.13. Ozon dozunun 50 mg/L hümik asit deriúiminde HAA türleri üzerine etkisi................................................................................ 65 7.14. Ozon dozunun do÷al sudaki renk giderimi üzerine etkisi...................... 66 7.15. Ozon dozunun do÷al sudaki UV254 giderimi üzerine etkisi ................... 67 7.16. Ozon dozunun do÷al sudaki TOK giderimi üzerine etkisi ..................... 68 7.17. Ozon dozunun do÷al sudaki ÇOK giderimi üzerine etkisi..................... 68 7.18. Ozon dozunun do÷al sudaki SUVA giderimi üzerine etkisi .................. 69 7.19. Ozon dozunun do÷al sudaki THM türleri giderimi üzerine etkisi ......... 70 7.20. SUVA, ozon dozu ve THM arasÕndaki iliúki ......................................... 71 7.21. Ozon dozunun do÷al sudaki HAA türleri üzerine etkisi ........................ 72 7.22. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ GAK dolgulu biyofiltrenin TOK giderimi üzerine etkisi............................................................................ 73 7.23. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ GAK dolgulu biyofiltrenin ÇOK giderimi üzerine etkisi ............................................................................ 74 7.24. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ GAK dolgulu biyofiltrenin VøS400 giderimi üzerine etkisi............................................................................ 75 7.25. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ GAK dolgulu biyofiltrenin UV254 giderimi üzerine etkisi ............................................................................ 76 7.26. Ozonlama öncesi GAK dolgulu biyofiltrenin THMOP giderimi üzerine etkisi ............................................................................ 76 7.27. Ozonlama sonrasÕ GAK dolgulu biyofiltrenin THMOP giderimi üzerine etkisi............................................................................ 77 7.28. Ozonlama öncesi GAK dolgulu biyofiltrenin HAAOP giderimi üzerine etkisi............................................................................ 78 7.29. Ozonlama sonrasÕ GAK dolgulu biyofiltrenin HAAOP giderimi üzerine etkisi............................................................................ 80 7.30. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ kum dolgulu biyofiltrenin TOK giderimi üzerine etkisi ............................................................................ 80 7.31. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ kum dolgulu biyofiltrenin ÇOK giderimi üzerine etkisi ............................................................................ 81 ix 7.32. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ kum dolgulu biyofiltrenin VøS400 giderimi üzerine etkisi............................................................................ 82 7.33. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ kum dolgulu biyofiltrenin UV254 giderimi üzerine etkisi ............................................................................ 82 7.34. Ozonlama öncesi kum dolgulu biyofiltrenin THMOP giderimi üzerine etkisi ............................................................................ 83 7.35. Ozonlama sonrasÕ kum dolgulu biyofiltrenin THMOP giderimi üzerine etkisi............................................................................ 84 7.36. Ozonlama öncesi kum dolgulu biyofiltrenin HAAOP giderimi üzerine etkisi............................................................................ 85 7.37. Ozonlama sonrasÕ kum dolgulu biyofiltrenin HAAOP giderimi üzerine etkisi............................................................................ 86 7.38. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ zeolit dolgulu biyofiltrenin TOK giderimi üzerine etkisi ............................................................................ 86 7.39. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ zeolit dolgulu biyofiltrenin ÇOK giderimi üzerine etkisi ............................................................................ 87 7.40. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ zeolit dolgulu biyofiltrenin VøS400 giderimi üzerine etkisi............................................................................ 88 7.41. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ zeolit dolgulu biyofiltrenin UV254 giderimi üzerine etkisi ............................................................................ 88 7.42. Ozonlama öncesi zeolit dolgulu biyofiltrenin THMOP giderimi üzerine etkisi ............................................................................ 89 7.43. Ozonlama sonrasÕ zeolit dolgulu biyofiltrenin THMOP giderimi üzerine etkisi............................................................................ 90 7.44. Ozonlama öncesi zeolit dolgulu biyofiltrenin HAAOP giderimi üzerine etkisi............................................................................ 91 7.45. Ozonlama sonrasÕ zeolit dolgulu biyofiltrenin HAAOP giderimi üzerine etkisi............................................................................ 91 7.46. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 15 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin TOK giderimi üzerine etkisi .............................. 93 7.47. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 15 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin ÇOK giderimi üzerine etkisi.............................. 94 x 7.48. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 15 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin UV254 giderimi üzerine etkisi ............................ 95 7.49. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 15 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin THM giderimi üzerine etkisi ............................. 95 7.50. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 15 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin HAA giderimi üzerine etkisi ............................. 96 7.51. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 30 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin TOK giderimi üzerine etkisi .............................. 97 7.52. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 30 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin ÇOK giderimi üzerine etkisi.............................. 98 7.53. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 30 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin UV254 giderimi üzerine etkisi ............................ 98 7.54. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 30 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin THM giderimi üzerine etkisi ............................. 99 7.55. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 30 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin HAA giderimi üzerine etkisi ........................... 100 xi ÇøZELGELER DøZøNø 3.1. Klorlama sonucu oluúan önemli dezenfeksiyon yan ürünleri ................ 15 3.2. Klorlama yan ürünleri ............................................................................ 17 3.3. Trihalometan türleri ............................................................................... 18 3.4. Haloasetik asit yapÕlarÕ........................................................................... 23 4.1. Ozonun fizikokimyasal özellikleri ......................................................... 29 4.2. øçme suyu arÕtma tesislerinde ozonlama süresince iz organiklerin giderim derecesi................................................................. 33 4.3. Ozonlama sonucu oluúan yan ürünler .................................................... 36 6.1. Ham su özellikleri .................................................................................. 44 6.2. Aktif karbon fiziko-kimyasal özellikleri................................................ 48 6.3. 10, 25 ve 50 mg/L’lik hümik asit çözeltileri baúlangÕç özellikleri......... 48 6.4. THM ve HAA ölçümlerinde kullanÕlan kolonun özellikleri .................. 52 6.5. THM ölçümleri için kullanÕlan sÕcaklÕk programÕ ................................. 53 6.6. HAA ölçümleri için kullanÕlan sÕcaklÕk programÕ.................................. 53 6.7. THM ve HAA bileúikleri için hesaplanan LOD ve LOQ de÷erleri .......................................................................... 54 xii SøMGELER VE KISALTMALAR DøZøNø ABD Amerika Birleúik Devletleri BDKM Bromodiklorometan BET Spesifik Yüzey AlanÕ ÇOK Çözünmüú Organik Karbon ÇOM Çözünmüú Organik Maddeler DBAA Dibromoasetik asit DBKM Dibromoklorometan DCAA Dikloroasetik asit DOM Do÷al Organik Madde DSS Deiyonize Saf Su DYÜ Dezenfeksiyon YanÜrünü GK Gaz Kromotografisi HA Humik Asit HAA Haloasetik Asit HAAOP Haloasetik Asit Oluúum Potansiyeli ICR Information Collection Rule MBAA Monobromoasetik asit MCAA Monokloroasetik asit MTHML Maksimum Trihalometan Konsantrasyonu Seviyesi NTP National Toxicology Program SUVA Spesifik Ultraviyole AbsorbansÕ THM Trihalometan THMOP Trihalometan Oluúum Potansiyeli TKAA Trikloroasetik asit TOK Toplam Organik Karbon TTHM Toplam Trihalometan USEPA Amerika Birlesik Devletleri Çevre Koruma Örgütü UV Ultraviyole 1. GøRøù Tüm dünyada artan nüfus yo÷unlu÷u, içme ve kullanma suyuna olan ihtiyacÕnda artmasÕna neden olmaktadÕr. Nüfus yo÷unlu÷undaki bu artÕú beraberinde sanayi kuruluúlarÕnÕn ve tarÕmsal faaliyetlerin de artmasÕna yol açmÕú ve buda su kaynaklarÕnÕ kirleten unsurlarÕn artmasÕna neden olmuútur. Bu geliúmeler neticesinde sularÕn arÕtÕmÕ devletlerin politikalarÕnda önemli bir rol almaya baúlamÕú ve yeni arÕtÕm teknikleri geliútirilmeye baúlanmÕútÕr. øçme ve kullanma suyu arÕtÕmÕnÕn en önemli proseslerinden birisi, suda salgÕn hastalÕk yapma riski olan mikrobiyal kirlili÷in giderimi için kullanÕlan dezenfeksiyon basama÷ÕdÕr. Dezenfeksiyon prosesi ile kaynaktan alÕnan ham su içerisindeki tüm patojen mikroorganizmalarÕn giderimi hedeflenmektedir. Ancak kullanÕlan dezenfektan suda sadece patojen mikroorganizmalar ile etkileúimde bulunmaz ve su içerisinde bulunan di÷er bazÕ organikler ve zararsÕz mikroorganizmalar ile de reaksiyon verebilmektedir. Bu sebeple dezenfektan olarak en yaygÕn kullanÕma sahip klorun dezenfeksiyon süreci sonunda sudaki di÷er bileúikler ile yaptÕ÷Õ reaksiyonlar ve oluúturdu÷u yeni ürünler üzerine birçok araútÕrma vardÕr. Bu araútÕrmalar sularda özellikle do÷al organik madde (DOM) bulunmasÕ durumunda klorun bu bileúikler ile reaksiyona girerek halk sa÷lÕ÷ÕnÕ olumsuz yönde etkileyecek birçok yeni bileúi÷in oluútu÷unu ortaya koymuúlardÕr. Dezenfeksiyon, içme ve kullanma sularÕnda muhtemel bulaúÕcÕ hastalÕklarÕ önleyerek halk sa÷lÕ÷ÕnÕ koruyabilmek için gerekli su arÕtÕm sürecidir. Bu amaçla dünyada ilk olarak ucuz ve mikroorganizmalar üzerinde oldukça etkili olan klor kullanÕlmaya baúlanmÕútÕr. Ancak ilerleyen zamanlarda klorun Giardia ve Crystropodium gibi hastalÕk yapan tüm mikroorganizmalar üzerinde etkili olamadÕ÷Õ ve klorlama süreci sonrasÕnda kanserojen oldu÷u varsayÕlan Trihalometan (THM), Haloasetikasit (HAA) gibi insan sa÷lÕ÷Õ açÕsÕndan çok tehlikeli dezenfeksiyon yan ürünleri (DYÜ)’lerin oluútu÷u saptanmÕútÕr. 1 Günümüzde birçok geliúmiú ülkeler DYÜ’lerin halk sa÷lÕ÷Õ üzerindeki etkilerini en aza indirmek için bu konuda mevzuatlar daha da sÕkÕ hale getirilmektedir. Örne÷in; THM’ler ve HAA’ler için maksimum kirletici seviyesi (MKS) sÕrasÕyla USA’de 80 μg/L ve 60 μg/L, ço÷u Avrupa Birli÷i Ülkeleri’nde 30-100 μg/L iken Türkiye’de Sa÷lÕk BakanlÕ÷Õ çok yeni olarak 150 μg/l THM standardÕnÕ uygulamaya koymuú ancak henüz HAA standardÕ belirlenmemiútir (øTATS, 2005). AyrÕca, önümüzdeki yÕllarda yapÕlacak mevzuat düzenlemelerinde DYÜ gruplarÕ yerine her bir DYÜ türü için bireysel olarak çÕkÕú suyu standartlarÕ konulmasÕ planlanmaktadÕr. Çünkü yapÕlan yeni toksikolojik çalÕúmalar DYÜ türlerinin her birinin sa÷lÕk üzerinde etkisinin farklÕ oldu÷unu göstermektedir. Do÷al organik madde (DOM), makro-moleküler hümik yapÕlar, küçük molekül a÷ÕrlÕklÕ hidrofilik asitler, proteinler, ya÷lar, karboksilik asitler, amino asitler, karbonhidratlar, ve hidrokarbonlar gibi organik maddeleri içeren heterojen bir karÕúÕmdÕr (Aiken ve ark., 1985). Sulardaki DOM’un varlÕ÷Õ içme suyu arÕtma iúlemlerinde birçok probleme neden olur. Örne÷in, DOM’lar koagülant ve oksidant ihtiyacÕnÕ artÕrÕrlar, filtre ömrünü kÕsaltÕrlar, suya renk verirler ve úebeke sistemlerinde bakterilerin tekrar büyümesine yardÕmcÕ olurlar. AyrÕca, halk sa÷lÕ÷Õ açÕsÕndan en önemli husus, DOM’larÕn klor gibi oksidantlar/dezenfektanlar ile reaksiyonu sonucu mutajenik ve karsinojenik olmalarÕndan úüphelenilen THM ve HAA gibi dezenfeksiyon yan ürünlerini (DYÜ) oluúturmasÕdÕr. (Bellar ve ark., 1974; Reckhow ve ark., 1990; Oxenford, 1996). Daha da sÕkÕlaútÕrÕlmakta olan içme suyu DYÜ mevzuatlarÕnÕn baskÕsÕyla, DOM giderimi ve DYÜ azaltÕlmasÕ konusundaki araútÕrma çalÕúmalarÕ son yÕllarda hÕzlanmÕútÕr. Artan bu etkin çalÕúmalara ra÷men ço÷u içme suyu arÕtma tesislerinde çÕkÕú suyu DYÜ mevzuatlarÕna uyum sorunu devam etmektedir. Ülkemizde de yeni uygulamaya konulan ve koyulacak DYÜ mevzuatlarÕyla su arÕtma tesislerimiz benzer problemlerle karúÕ karúÕya kalabilecektir. DolayÕsÕyla, ham içme suyu kaynaklarÕndaki çeúitli DOM türlerini etkin ve fizibil olarak giderecek ve dezenfeksiyon sonucu oluúan DYÜ’leri en aza indirecek yeni arÕtma teknolojilerinin araútÕrÕlmasÕna ihtiyaç vardÕr. 2 Bu geliúmeler ÕúÕ÷Õnda son yÕllarda alternatif dezenfektan olarak ozon kullanÕlmaya baúlanmÕútÕr. Ozon, klora nazaran daha pahalÕ ve iúletiminin daha zor olmasÕna karúÕn hastalÕk yapÕcÕ Giardia, ve Cryptosporadium protaozoalarÕna karúÕn etkin olmasÕ ve THM, HAA bileúiklerinin kontrolünü sa÷lamasÕndaki baúarÕsÕndan dolayÕ tercih edilmeye baúlanmÕútÕr. Buna karúÕlÕk ozon kullanÕmÕ sÕrasÕnda suda bromür varlÕ÷Õnda da bromat gibi kanserojen baúka bir DYÜ oluúumu söz konusudur. Her bir dezenfeksiyon yönteminin kendine has yan ürünleri oluúmakta ve bu nedenle de DYÜ kontrolü büyük önem taúÕmaktadÕr. OzonlamanÕn, klorlama ve di÷er dezenfektanlara karúÕ dirençli mikroorganizmalar üzerinde etkili olmasÕ ve klorlama yan ürünlerini azaltmasÕnÕn yanÕ sÕra, içme suyu arÕtÕm tesislerinde organik maddeleri parçalayarak bu organiklerin kurulacak bir biyofiltre sistemi ile organik madde giderimin de etkili olabilmesi bir di÷er avantajÕdÕr. OzonlamanÕn birincil dezenfektan olarak kullanÕmÕnda, oksitleme kapasitesinin yüksek olmasÕndan dolayÕ, büyük moleküler a÷ÕrlÕklÕ organiklerdeki ba÷lar kÕrÕlÕr ve daha küçük moleküler a÷ÕrlÕ÷a sahip organikler oluúur. Ön ozonlamadan sonra kurulacak bir biyolojik arÕtÕm, biyofiltre, prosesi ile bu küçük boyutlu organiklerin kontrolü daha etkin bir úekilde sa÷lanabilir. Çünkü ozonlama sonrasÕ organiklerin biyolojik olarak bozundurulabilen kÕsÕmlarÕ artar ve bu durum da úebekede mikroorganizma üremesinin önüne geçilmesi ve de DYÜ kontrolü için biyofiltre uygulamasÕ su kalitesinin arttÕrÕlmasÕ için uygun bir yöntem olabilmektedir. Bunlara ek olarak biyofiltre sistemindeki filtre malzemesinin yüzey alanÕnÕn daha etkin biçimde kullanÕlmasÕ, ozonlama ile sa÷lanabilir. Geleneksel olarak biyofiltre malzemesi için kullanÕlan granüler aktif karbon (GAK), kum, ve antrasit malzemeler yüzey alanÕ bakÕmÕndan farklÕ özellikler gösteriler. GAK sahip oldu÷u yüksek yüzey alanÕ nedeniyle di÷er malzemelere göre daha avantajlÕdÕr. Ancak bu yüzey alanÕnÕn etkin bir úekilde kullanÕlabilmesi için bu aralÕklara hem susbstratÕn (organik madde), hem de mikroorganizmalarÕn geçebilmesi gerekir. Ozonlama büyük moleküler yapÕlarÕ daha küçük boyutlara 3 parçalayarak malzeme yüzeyinde tutunan mikroorganizmalarÕn bu organikleri daha kolay parçalamasÕnÕ, DOM giderimini arttÕrmaktadÕr. YukarÕda açÕklandÕ÷Õ gibi klorlama DYÜ’lerinin oluúabilmesindeki en büyük rol DYÜ öncüsü olan organik maddelerdir. øúletmeye kurulabilecek bir ön ozonlama-biyofiltrasyon sistemiyle nihai klorlama sonrasÕnda oluúabilecek DYÜ’ler, hem do÷al organik maddelerin giderimi sa÷lanarak elde edilebilinir. YapÕlan çalÕúma basamaklar halinde; x OzonlamanÕn hümik asit çözeltisi ile hazÕrlanmÕú model çözeltide DOM giderimi ve klorlama sonrasÕ DYÜ oluúum potansiyelleri üzerine etkisinin incelenmesi, x OzonlamanÕn Eskiúehir ili içme ve kullanma suyu kayna÷Õ olarak kullanÕlan Porsuk nehri suyunda DOM giderimi ve klorlama sonrasÕ DYÜ oluúum potansiyelleri üzerine etkisinin incelenmesi, x Tek baúÕna biyofiltre sisteminin Porsuk suyundan DOM giderimi ve klorlama sonrasÕ DYÜ oluúum potansiyellerine etkisinin incelenmesi, x Ozonlama+biyofiltre sisteminin Porsuk suyundan DOM giderimi ve klorlama sonrasÕ DYÜ oluúum potansiyellerine etkisinin incelenmesi, olarak sÕralanabilinir. Bu çalÕúmada ozonlamanÕn DOM giderimi üzerine tek baúÕna etkisi, DOM’un fraksiyonlarÕndan olan ve DYÜ ile direk olarak iliúkilendirilen hümik maddeler üzerindeki etkisi incelenmiútir. AyrÕca bu çalÕúmalara ek olarak ozonlamanÕn, üç farklÕ filtrasyon malzemesi ile kurulmuú olan 3 adet biyofiltre sisteminin verimlili÷i üzerine etkisi ve bu ozonlama+biyofiltre sisteminin DYÜ oluúumuna etkisi gözlemlenmiútir. AyrÕca bu çalÕúma Eskiúehir içme ve kullanma suyu arÕtÕm tesisin de DOM giderimi ve DYÜ oluúumunun azaltÕlmasÕ açÕsÕndan bir alternatif olup olamayaca÷Õ bakÕmÕndan irdelenmiútir. Ozonlama çalÕúmalarÕ hem model suda, hem de Eskiúehir ili içme ve kullanma suyu kayna÷Õ olarak kullanÕlan Porsuk baraj gölü suyunda tekrarlanmÕútÕr. ÇalÕúmada önce tek baúÕna biyofiltre denemesi yapÕlmÕú, daha sonra ise ozonlama+biyofiltrasyon sistemi 4 birlikte denenerek hangi sistemin mevcut tesise eklenmesi ile DOM giderimi DYÜ oluúumunun önüne geçilebilece÷inin hem ekonomik açÕdan hem de su kalitesi açÕsÕndan optimum sistem olaca÷Õ irdelenmiútir. Bu çalÕúmalar mevcut tesise alternatif olabilecek ve do÷al su üzerindeki etkisinin görülebilmesi amacÕ ile sadece do÷al su kayna÷Õ ile gerçekleútirilmiútir. Amaca yönelik olarak, DOM miktarÕ tayini için toplam organik karbon (TOK), çözünmüú organik karbon (ÇOK), UV254 (254 nm deki absorbans) ölçümleri yapÕlmÕú, DYÜ miktarlarÕ için trihalometan oluúum potansiyel (THMOP) ve haloasetik asit oluúum potansiyeli (HAAOP) deneyleri yapÕlmÕútÕr. OzonlamanÕn renk-koku-tad giderimi üzerine etkisi bilindi÷i için renk giderimindeki yüzdeyi belirleyebilmek amacÕyla VøS400 (400 nm deki absorbans) ölçümleri yapÕlmÕútÕr. 5 2. DOöAL ORGANøK MADDELER Tüm yüzeysel ve yeraltÕ sularÕnda hatta ya÷mur suyunda bile bulunabilen DOM’lar, kompleks biyotik ve abiyotik reaksiyonlar sonucu oluúur. DOM, makro moleküler hümik yapÕlar, küçük molekül a÷ÕrlÕklÕ hidrofilik asitler, proteinler, ya÷lar, karboksilik asitler, amino asitler, karbonhidratlar ve hidrokarbonlar gibi organik maddeleri içeren heterojen bir karÕúÕmdÕr (Aiken ve ark.,1985). DOM’ un kompozisyonu ve fizikokimyasal karakteri hem zamansal hem de yersel açÕdan çok çeúitlilik gösterebilir. DOM’ un do÷al sularda en çok bulunan bileúeni 0.45-μm filtreden geçen çözünmüú ve koloidal kÕsmÕdÕr (di÷er bir deyimle çözünmüú organik madde: ÇOM) (Malcolm, 1991; Gaffney ve ark., 1996). DOM’un fizikokimyasal kompozisyonu su ortamÕnda meydana gelen bazÕ biyojeokimyasal süreçlerden etkilenir. Örne÷in, karbonun alg ve sudaki bitkiler tarafÕndan ba÷lanmasÕ, organik maddelerin biyolojik olarak bozunmasÕ ve dönüúümü, sÕvÕ ve katÕ fazlar arasÕndaki da÷ÕlÕm, ÕúÕ÷Õ kullanarak bozunma (fotodegredasyon) ve oksidasyon gibi süreçler etkilidir (Aiken ve Cotsaris, 1995). Bunlara ilaveten, toprak ve bitki kalÕntÕlarÕndaki organik maddelerin ya÷mur ve yüzeysel akÕm ile taúÕnÕmÕ, sedimentden difüzyon, ve canlÕ veya çürümüú bitkilerde do÷al sulardaki organik madde içeri÷ine katkÕda bulunurlar ( Krasner ve ark., 1996b). DOM’ un biyolojik olarak parçalanabilen kÕsmÕ organizmalarÕn büyüme ihtiyaçlarÕ için hÕzla tüketildi÷inden, su ortamÕnda bulunan DOM’larÕn ço÷u daha ziyade farklÕ kaynaklÕ kararlÕ bileúenlerden oluúmaktadÕr (Krasner ve ark., 1996b). Ancak, mikrobiyal prosesler ve fotokimyasal reaksiyonlar gibi bazÕ mekanizmalarda yavaúta olsa DOM’ un kimyasal reaktivitesi ve yapÕsÕ de÷iúebilir. DOM’larÕn varlÕ÷Õ, do÷ada ve mühendislik sistemlerindeki su kalitesi üzerinde önemli etkilere sahiptir. DOM’larÕn proton alÕcÕ ve/veya verici olmasÕ, pH tamponlayÕcÕ olmasÕ, kirleticilerin bozunmasÕ ve taúÕnÕmlarÕ 6 üzerindeki etkileri, çökelme reaksiyonlarÕ ve minerallerin çözünmesinde yer almasÕndan dolayÕ, su sistemlerindeki jeokimyasal reaksiyonlar DOM’lar tarafÕndan kontrol edilir. DOM’lar, yüzeysel sularda ÕúÕk bölgesinin derinli÷ini kontrol eder, besin maddelerinin biyolojik kullanÕlabilirli÷ini etkiler, ve mikrobiyal büyüme için karbon kayna÷Õ sa÷lar (Thurman, 1985a; Aiken ve Cotsaris, 1995). DOM’lar, karbonhidratlar ve proteinler gibi önemli mikrobiyal substratlarÕ da yapÕlarÕna ba÷layabilir, hidrofobik organiklerin (örn., pestisitler), metallerin (örn., kurúun, kadmiyum, bakÕr ve civa ), radyonükleoitlerin (örn., plutonyum ve uranyum) hareketini ve taúÕnÕmÕnÕ artÕrÕrlar. Böylece, su ortamÕnda hemen hemen hareketsiz kabul edilen bu kimyasallar, yapÕ ve aktivite iliúkileri kullanÕlarak tahmin edilen mesafelerden daha uzaklara taúÕnabilir (Aiken ve Cotsaris, 1995). AyrÕca, DOM ile kompleks oluúturduktan sonra bu kimyasallarÕn biyolojik kullanÕlabilirlikleri ve jeokimyasal dönüúümleri de de÷iúebilir (Steinberg ve Muenster, 1985). Do÷al sularda DOM’larÕn bulunmasÕ içme suyu arÕtÕmÕnda ve da÷ÕtÕm sistemlerinde oldukça fazla problemler oluúturur. DOM’un sebep oldu÷u problemler arasÕnda; DYÜ oluúturabilmesi, da÷ÕtÕm sistemlerinde substrat olarak mikrobiyolojik yeniden büyümeye sebep olabilmesi, metalleri ve hidrofobik sentetik organikleri yapÕsÕna ba÷layarak onlarÕ arÕtÕlmasÕ zor hale getirmesi, içme suyunda tat ve koku oluúturmasÕ, arÕtma proseslerinin etkinli÷ine zarar vermesi (örn; membranlarÕn ve aktif karbonlarÕn tÕkanmasÕ), ve daha fazla koagülant ve dezenfektan/oksidant gereksinimine sebep olmasÕ sayÕlabilir (Owen ve ark., 1995; Krasner ve ark., 1996b, Kitis, 2001). 2.1. DOM’ un SÕnÕflandÕrÕlmasÕ DOM’lar kompleks organik maddelerin heterojen bir karÕúÕmÕ oldu÷u için, sÕnÕflandÕrÕlmasÕnda çeúitli YaklaúÕmlarÕn yaklaúÕmlar önerilmiú ve kullanÕlmÕútÕr. birinde, DOM hümik fraksiyon ve hümik olmayan fraksiyon 7 olarak ikiye ayrÕlmÕútÕr. Hümik fraksiyon daha hidrofobiktir ve fenolik ve karboksilik bileúikler içeren fulvik asit ve hümik asitten oluúmaktadÕr. Di÷er taraftan hümik olmayan fraksiyon daha hidrofiliktir ve polisakkaritler, proteinler, peptitler, amino asitler, daha düúük molekül a÷ÕrlÕklÕ asitler, ya÷lar ve karbonhidratlar gibi biyokimyasal olarak iyi belirlenmiú bileúikleri içerir (Thurman ve Malcolm, 1983; Amy, 1993; Owen ve ark., 1995). Hümik maddeler belirli (özgün) veya genel bir yapÕya sahip olmadÕklarÕ için, pH fonksiyonlarÕna ba÷lÕ sudaki çözünürlükleri temel alÕnarak úu úekilde sÕnÕflandÕrÕlÕrlar: (Aiken ve ark., 1985; MacCarthy ve Suffet, 1989; Gaffney ve ark., 1996) 1. Fulvik asit fraksiyonu tüm pH aralÕklarÕnda çözünürdür. 2. Hümik asit fraksiyonu alkali-çözünürdür ve çok düúük pH de÷erlerinde (pH=1-2) pÕhtÕlaúÕr ve çöker. 3. Hümin fraksiyonu tüm pH de÷erleri için çözünmezdir ve asit veya baz ile ekstraksiyonu yapÕlamaz. AyrÕca hümik fraksiyonlarÕ kaynaklarÕna ba÷lÕ olarak iki gruba da ayÕrmak mümkündür: (Thurman, 1985a) 4. Pedojenik (toprak) kararlÕ organik madde (PKOM) toprak ve karasal bitki kaynaklÕdÕrlar ve yüksek derecede aromatik bileúiklerin (lignin gibi) bir karÕúÕmÕdÕr. Su ortamÕna vejetasyonca zengin karasal su havzasÕndan girerler (Aiken ve Cotsaris, 1995). Do÷al sulardaki DOM’larÕn ço÷u su havzalarÕndaki topraktan kaynaklanÕr, akÕntÕ ve sÕ÷ yeraltÕ suyu ile yüzey sularÕna taúÕnÕr. 5. Akuajenik (sucul kaynaklÕ) kararlÕ organik madde (AKOM), su kaynaklÕdÕr ve ço÷unlukla alifatik organik maddeleri içerir. Genellikle alifatik yapÕda, ve fenolik ve aromatik içerikleri az olan alg ve cyanobakteri türleri ve bunlarÕn bozunmasÕ sonucu açÕ÷a çÕkan hücre içi bileúenleri AKOM’un temel kaynaklarÕdÕr (Rashid, 1985; Aiken ve Cotsaris, 1995). AKOM’un alglerden kaynaklanan kÕsmÕ algojenik madde olarak tanÕmlanÕr. Akuajenik hümik maddelerin üretimi, genellikle enzimler (fenolaz gibi) ile koordine edilen oksidasyon tepkimeleriyle 8 oluúur (Martin ve Pierce, 1975). Akuajenik hümik maddelerin oluúmasÕnÕ sa÷layabilecek di÷er bir mekanizma, úekerlerle amino asitler arasÕndaki Brownian reaksiyonlarÕdÕr (Stuermer, 1975). Su ortamÕndaki DOM’lar boyutlarÕna göre de sÕnÕflandÕrÕlabilir. Partiküler kÕsÕm toplam organik karbonun (TOK) yaklaúÕk %10-20’si, çözünmüú fraksiyon (ÇOM) ise, TOK’un kalan %80-90’ÕdÕr (Malcolm, 1991; Gaffney ve ark., 1996). Çözünmüú fraksiyon, DOM bileúenlerinin 0.45-μm’lik filtreden geçen kÕsmÕ olarak tanÕmlanÕr. Do÷al sularda ise, bu iki fraksiyon arasÕnda bir ayÕrÕm yapÕlamaz. Çözünmüú ve partiküler fraksiyonlarÕn fraksiyondur. Kolloidal fraksiyon, canlÕ ya da kesiúimi bozunmuú kolloidal organizmalardan kaynaklÕ askÕda katÕ maddeler ve hücresel salgÕlardan oluúur, ve minerallerle ba÷lÕ olarak bulunabilir (Ranville ve ark., 1991; Aiken ve Cotsaris, 1995). 2.2. Hümik Maddeler Hümik yapÕlar genel olarak úu úekilde tanÕmlanÕr: Do÷al olarak meydana gelen, biyojenik, renk olarak sarÕdan siyaha de÷iúebilen, yüksek molekül a÷ÕrlÕklÕ ve kararlÕ heterojen organik yapÕlardÕr (Aiken ve ark., 1985). Hümik maddelerin kompozisyonunun son derece kompleks ve de÷iúken olmasÕ ve günümüzde mevcut analitik tekniklerin hümik maddelerin tam olarak tanÕmlanmasÕnda yetersiz kalmasÕndan dolayÕ yapÕlan bu tanÕm çok geneldir ve açÕk de÷ildir. AyrÕca, onlarca yÕldÕr çalÕúÕlmasÕna ra÷men hümik maddelerin oluúumundaki mekanizmalarÕn ço÷u tam olarak bilinememektedir (Malcolm, 1985; Gaffney ve ark., 1996). Geçmiúte yapÕlan çalÕúmalarda, akuatik hümik maddelerin baskÕn yapÕlarÕnÕn esas olarak aromatik oldu÷unun kabul edilmesine ra÷men, son zamanlarda yapÕlan 13 C NMR çalÕúmalarÕ fark edilir miktarda alifatik yapÕlarÕn da mevcut oldu÷unu göstermiútir (Malcolm, 1985; Frimmel ve Abbt-Braun, 1989; Hayes ve ark., 1989). 9 Aromatik bileúenler tek halkalÕ yapÕlardÕr, ve halka üzerinde 3. ve 5. konumlardaki hidrojenler di÷er gruplarla yer de÷iútirebilir; böylelikle makromolekülün geniúlemesi için gerekli ba÷lar kurulabilir (Hayes ve ark., 1989). Bu yer de÷iútiren gruplar: metoksi gruplarÕ, eterler ve/veya hidroksil gruplarÕdÕr. HalkanÕn 1. konumu üzerindeki grup karboksil grubu, aldehit veya keton grubu, bir fenilpropan yapÕsÕ veya fenilpropan birimlerinden oluúan bir yapÕ olabilir. Bu tür yapÕlarÕn kayna÷ÕnÕn lignin oldu÷u düúünülmektedir. Aromatik halkaya ba÷lÕ gruplar yan zincirler veya poli-aromatik yapÕlar arasÕnda köprüler úeklinde bulunabilir. Bu yapÕlar doymamÕútÕr ve genelde bazÕ polar fonksiyonel gruplarÕ içerirler. Aromatik yapÕlar aromatik eterlerle, alifatik-aromatik eterlerle, ve alifatik hidrokarbonlarla ba÷lanÕrlar (Hayes ve ark., 1989). Ya÷ asiti ve uzun zincirli hidrokarbon yapÕlarÕ gibi gruplarÕn olmasÕ, hümik maddelerin hidrofobik özelli÷ine katkÕda bulunur. Hümik maddeler baúlÕca oksijen ve azot içeren gruplarla çapraz ba÷lÕ alkil/aromatik iskeletlerden oluúur. Bu yapÕlardaki temel fonksiyonel gruplar: karboksilik asit, fenolik ve alkolik hidroksil, metoksil, karbonil, metil, keton ve kinon (Thurman ve Malcolm, 1983; Malcolm, 1985; Steinberg ve Muenster, 1985; Hayes ve ark., 1989). Bu polar fonksiyonel gruplarÕn mevcut olmasÕ hümiklerin sudaki çözünürlüklerini sa÷lar (Gaffney ve ark., 1996). GC/MS kullanÕlarak yapÕlan detaylÕ bir çalÕúmada (metillenmiú permanganat oksidasyonu ile) akuatik hümik ve fulvik asitlerin yapÕlarÕnda benzen karboksilik asitlerin metil esterleri, furan karboksilik asitler, alifatik bir, iki ve üç bazlÕ asitler, ve karboksifenil (glioksilik) asitler bulunmuútur (Liao ve ark., 1982). Fourier transform solüsyon 1H-NMR spektrometre kullanÕlarak birçok su örneklerinde yapÕlan bir çalÕúmada hümiklerin düúük moleküler a÷ÕrlÕkta bileúenleri olarak, suksinat, asetat, metanol, format, laktat, ve bazÕ aril metoksiller tespit edilmiútir (Wilson ve ark., 1988). Hümik maddelerin yaklaúÕk element kompozisyonu úöyledir: %40-60 karbon, %30- 45 oksijen, %4-5 hidrojen, %1-4 azot, %1-2 sülfür, ve %0-0.3 fosfor (Riffaldi ve Schnitzer, 1972; Gjessing, 1976; Eberle ve Beuerstein, 1979; Huffman ve Stuber, 1985; McKnight ve ark., 1985; MacCarthy ve Suffet, 1989; 10 Malcolm, 1990; Aiken ve ark., 1992; Croue ve ark., 1996; Wu ve ark., 1998). Genellikle hümik asitler, fulvik asitlerden daha fazla hidrojen, karbon, azot, sülfür ve daha az oksijen içerir. Hüminler ise hümik asitlere benzer özellikler gösterir. Ancak hüminler hümik asitlerden farklÕ olarak daha büyüktürler ve metallerle ve killerle daha güçlü ba÷lanÕrlar, bu da onlarÕ suda çok az çözünür kÕlar (Schnitzer ve Khan, 1972). Hümik maddelerin tam boyutlarÕnÕ, reaktivitelerini oldukça etkilemesine ra÷men, belirlemek hemen hemen imkansÕzdÕr (Cabaniss ve ark., 2000). Sulardaki ço÷u hümik maddelerin boyutunun kolloidal aralÕkta oldu÷u varsayÕlmaktadÕr (Leenheer ve Huffman, 1976; Stevenson, 1982; Thurman, 1985a; Gaffney ve ark., 1996). Hümik maddelerin halkalÕ, uzun zincirli ve elektriksel yüklerin tanecikler üzerinde farklÕ biçimde da÷ÕldÕ÷Õ üç boyutlu dallanmÕú makromoleküllerden meydana geldi÷i düúünülmektedir. øyonlaúabilen asidik gruplardan dolayÕ oluúan yüklü bölgeler karúÕlÕklÕ itme oluúturur ve moleküllerin maksimum geniúlemesine neden olur. Akuatik fulvik asitlerin tahmini moleküler a÷ÕrlÕ÷Õ 1000 dalton civarÕndadÕr, ve sulu film tabakasÕnÕn yarÕ çapÕ 15 Ao’dan küçüktür (5-14 Ao aralÕ÷Õnda de÷iúir). Akuatik hümik asitlerin moleküler a÷ÕrlÕ÷Õ ise biraz daha büyüktür ve yaklaúÕk 3000 daltondur (sulu film tabakasÕnÕn yarÕ çapÕ 10-20 Ao) (Malcolm, 1985; Hayes ve ark., 1989). Bununla birlikte, bazÕ hümik asitlerin agregasyonu sonucu oluúmuú kolloidal organik maddelerin moleküler boyutlarÕ 20 ile 500 Ao arasÕndadÕr. Hümik maddelerin boyutlarÕ ve konformasyonu (moleküllerin biçimleri ve de÷iúmelerin sebep oldu÷u izomerleúme), suyun kimyasÕna (pH, iyonik úiddet, divalent katyonlarÕn bulunmasÕ), hümik maddenin kimyasal kompozisyonuna (fonksiyonel gruplar üzerindeki yüzeysel yükler), molekül içinde ve moleküller arasÕ hidrojen konsantrasyonuna ba÷lÕdÕr. 11 ba÷larÕna ve hümik maddelerin 3. KLORLAMA DEZENFEKSøYON YAN ÜRÜNLERø øçme sularÕnÕn arÕtÕmÕnda mikrobiyal patojenlerin inaktive edilmesi için dezenfeksiyon iúlemi yapÕlmaktadÕr. Koagülasyon, durultma ve filtrasyon prosesleri mikrobiyal patojenlerin sayÕsÕnÕ önemli ölçüde azaltmakla beraber suyun tamamen hijyen olmasÕ için yeterli olmamaktadÕr. Bu iúlemler sonunda uygulanan dezenfeksiyon ile suyun mikrobiyal kalitesi standartlara uygun hale getirilmekte ve mikroorganizmalarÕn dezenfeksiyon geliúimi kalÕntÕsÕ ile engellenebilmektedir. da÷ÕtÕm SÕcaklÕk sisteminde ve pH dezenfeksiyon proseslerinde çok önemli rol oynayan iki fiziksel faktördür. MikroorganizmalarÕn tutunmasÕna olanak sa÷ladÕ÷Õ için bulanÕklÕk ve partikül içeri÷i de dezenfeksiyon verimini etkileyen di÷er fiziksel faktörlerdir. Bakterilerin endospor protozoalarÕn kist oluúturmalarÕ kimyasal dezenfeksiyon verimini etkileyen biyolojik faktörlerdir. Patojen inaktivasyonunda dezenfektanlar hücre duvarlarÕ ve yarÕ geçirgen membranlara zarar vermekte, enzim substat yapÕlarÕnda giriúimlere neden olarak enzimlerin fonksiyonelli÷ini bozmakta, protein, nükleik asit ve di÷er sentez ürünlerinin oluúumunu etkilemektedirler. Patojen giderimi yanÕ sÕra dezenfektanlar dezenfeksiyon yan ürünlerinin minimizasyonu, demir ve manganez oksidasyonu, sonradan büyümenin önlenmesi ve biyolojik stabilitenin sa÷lanmasÕ, kimyasal oksidasyon ile koku ve renk giderimi, koagülasyon ve filtrasyon etkinli÷inin arttÕrÕlmasÕ, sedimentasyon tanklarÕnda ve filtrelerde algal büyümenin engellenmesi gibi farklÕ amaçlar içinde kullanÕlmaktadÕr. Da÷ÕtÕm sisteminde biyolojik stabilitenin sa÷lanmasÕ ve sonradan büyümenin önlenmesi halk sa÷lÕ÷Õ açÕsÕnda büyük önem taúÕmaktadÕr. ArÕtÕlmÕú içme suyundaki biyobozunabilir organik bileúikler ve amonyak da÷ÕtÕm sisteminde sonradan mikrobiyal büyümeye neden olmaktadÕr. Suda biyolojik büyümeyi destekleyecek herhangi bir koúulun bulunmamasÕ olarak tanÕmlanan biyolojik stabilitenin sa÷lanmasÕ için, nutrientler suyun arÕtÕlmasÕ sÕrasÕnda dezenfeksiyondan önce giderilmeli ve arÕtÕlmÕú suda dezenfektan kalÕntÕsÕnÕn süreklili÷i sa÷lanmalÕdÕr (USEPA 2001). 12 Sulardaki do÷al ve insan kaynaklÕ organik madde ile klorun reaksiyonu sonucu DYÜ olarak bilinen potansiyel mutajenik ve kanserojenik halojenlenmiú yan ürünler oluúur (Cognet ve ark., 1986; Meier ve ark., 1986; Glaze ve ark., 1993b; Watt ve ark., 1996; Kitis ve ark., 2001). DOM’lardan DYÜ’nün oluúumu kompleks kimyasal reaksiyonlar içerir ve DOM’ un karakteristikleri ve konsantrasyonu, su kalite parametreleri (örne÷in, pH, ortamdaki inorganik matriks, özellikle brom konsantrasyonu) ve klorlama úartlarÕ (örne÷in, sÕcaklÕk, klor dozu ve klorun temas süresi) gibi birçok faktöre ba÷lÕdÕr. Klor DOM ile reaksiyonlarÕnda hem oksidant hem de halojenlendiren madde olarak rol alÕr. Moleküler klorun suda ayrÕúmasÕ sonucu oluúan hipoklorür asit (HOCl) ve - hipoklorit iyonu (OCl ) DYÜ oluúumuna sebep olan reaktif halojenlendirici maddelerdir (Morris, 1975; Reinhard ve Stumm, 1980; White, 1992; Larson ve Weber, 1994). Bromür iyonunun yoklu÷unda, HOCl güçlü bir oksidanttÕr, ama zayÕf bir halojenlendiricidir. Halojenlendirme reaksiyonlarÕ tarafÕndan klor tüketimi genellikle toplam klor tüketiminin %10’undan azdÕr. Oksidasyon ile klor tüketimi ise %60’dan fazladÕr (Symons ve ark., 1993,1996). Moleküler klor ve ayrÕúma türleri (HOCl, OCl-) elektrofiliktir ve böylece DOM’un elektronca zengin bölgeleriyle reaksiyona girer. Organik yapÕlarÕn elektronca zengin bölgelerine örnek olarak aktif aromatik halkalar, amino azotlar ve alifatik dikarboksiller verilebilir (Reckhow ve ark., 1990; Hanna ve ark., 1991; Harrington ve ark., 1996). Hümiklerdeki aromatik halkalarÕn kÕrÕlmasÕ veya yan zincirlerin oksidasyonu ve müteakip halojenlendirme ile klorlu alifatik yan ürünler oluúur. AyrÕca DOM’un klorlanmasÕndan sonra bazÕ halkalÕ klorlanmÕú aromatik bileúenler oluúabilir (Seeger ve ark., 1985; De Leer ve ark., 1985). Klor ile DOM’un oksidasyonundan sonra klorlanmamÕú yan ürünler de oluúabilir. Norwood ve ark.,(1983), fulvik asitlerin klorlanmasÕndan sonra oluúan DYÜ’lerin ço÷unun aromatik oldu÷unu bulmuútur. Bu yapÕlar, hümik maddelerdeki birleúmiú çoklu halkalarÕn oksidasyonu sonucu olabilir. Benzer úekilde Christman ve ark.,(1980) de klorlanmamÕú aromatik yan ürünlerin hümik asitlerin klorlanmasÕndan sonra oluútu÷unu bulmuúlardÕr. KlorlanmamÕú alifatik asitler, hümiklerin halkalarÕnÕn kÕrÕlmasÕndan oluúabilirler (Johnson ve 13 ark., 1982). KlorlanmÕú içme sularÕnda tespit edilen ilk halojenli yan ürünler THM’lerdir (Rook, 1974). 3.1. Klorlama Su arÕtÕmÕnda dezenfeksiyon amaçlÕ klor kullanÕmÕ 1900’lü yÕllara dayanmaktadÕr. Klor suya genellikle sÕvÕ (Sodyum Hipoklorit), gaz (Saf Klor) formunda dozlanmaktadÕr ve suya karÕútÕ÷Õnda (1) nolu eúitlikteki reaksiyon gerçekleúerek güçlü bir oksidant olan Hipoklorit asit (HOCl) oluúturur. Cl2 + H2O ĺ HOCl + HCl (1) Hipoklorit asitin sudaki amonyak ile reaksiyonu sonucu denklem (2)(4)’deki kloraminler oluúur. Hipoklorit asit ve Kloraminlerin oluúumu pH, sÕcaklÕk, temas süresi ve klor/amonyak oranÕna çok ba÷lÕdÕr. NH3 + HOCl ĺ NH2Cl(monokloramin) + H2O (2) NH2Cl + HOCl ĺ NHCl2 (dikloramin) + H2O (3) NHCl2 + HOCl ĺ NCl3 (Nitrojen triklorid) + H2O (4) Bugüne kadar kullanÕla gelen klor’un en önemli avantajÕ ucuz olmasÕ, uygulanabilirli÷inin kolay olmasÕ E.Coli mikroorganizmalarÕnÕ kolayca yok etmesi ve aynÕ zamanda su kalitesini bozan demir ve sülfat bakterilerini de etkin úekilde giderebilmesidir. Rook (1974)’Õn yaptÕ÷Õ çalÕúmalarda suya klor ilave edildi÷inde sa÷lÕk etkisi olan THM’lerin oluútu÷unu keúfetmiútir. THM’ler sudaki organik maddelerin bromür ve klorür halojenleri ile reaksiyonu sonucu oluúmaktadÕr. YapÕlan çalÕúmalar sonucunda içme suyunda düúük seviyede bulunan THM’lere uzun süreli maruz kalÕnmasÕ ile insanlarÕn ba÷Õrsak ve mesane kanserine 14 yakalanma risklerinin artmasÕnda önemli bir etken olabilece÷i sonucuna varÕlmÕútÕr. Haloasetik asitler, klorlama yan ürünleri olan trihalometanlardan sonra ikinci önemli dezenfeksiyon yan ürünleridir. HAA’lar sucul ekosistemlerde di÷er DYÜ’ler gibi oluúmaktadÕrlar. HAA’larÕn oluúmasÕna sebep olan öncüler do÷al oranik maddeler ve Br- iyonudur (Liu ve ark., 2004; Xie, 2004; Qi ve ark., 2004). Sucul sistemlerde dokuz adet halojenli asetik asit bulunmuútur. ABD Çevre Koruma Örgütü (USEPA) Ulusal Birincil øçme Suyu Kirletici StandartlarÕ’nda THM’lerin kanserojen olduklarÕ ve karaci÷er, böbrek ve sindirim sistemi üzerinde olumsuz etkileri oldu÷u belirtilmektedir. Bu olumsuz etkiler düúünülerek birçok geliúmiú ülkede DYÜ’ler için yasal sÕnÕrlamalar getirilmiútir. Mesela; THM’ler ve HAA’ler için maksimum kirletici seviyesi (MKS) sÕrasÕyla USA’de 80 μg/l ve 60 μg/l, ço÷u Avrupa Birli÷i Ülkeleri’nde 30-100 μg/l THM iken Türkiye’de Sa÷lÕk BakanlÕ÷Õ çok yeni olarak 150 μg/l THM standardÕnÕ uygulamaya koymuú ancak henüz HAA standardÕ belirlenmemiútir (øTATS, 2005). Çizelge 3.1’de klorlama sonucu oluúan ve kanser yapma riski taúÕyan DYÜ’ler görülmektedir. Çizelge 3.1. Klorlama sonucu oluúan önemli dezenfeksiyon yan ürünleri Kloroform (CHCl3) Bromodiklorometan (CHCl2Br) THM Dibromodiklorometan (CHClBr2) Bromoform (CHBr3) Monokloroasetik asit (CH2ClCOOH) Dikloroasetik asit (CHCl2COOH) HAA Trikloroasetik asit (CCl3COOH) Monobromoasetik asit (CH2BrCOOH) Dibromoasetik asit (CHBr2COOH) 3.2. Trihalometanlar (THM) Metan türevi olarak adlandÕrÕlan THM’lar, metandaki (CH4) hidrojen atomlarÕnÕn yerine klor, brom, ve iyot halojenlerinden birinin ba÷lanmasÕyla oluúmaktadÕrlar. THM’lar kimyasal formülle CHX3 olarak gösterilebilmektedirler. 15 Buradaki X yerine halojenler gelmekte olup, klor ve brom ve iyot bilinen THM içeri÷indeki halojenler olarak sayÕlabilir. Genellikle klorun anÕlmasÕnÕn nedeni; dünyada yaygÕn olarak kullanÕmÕdÕr. Humik ve fulvik asitlerin klorlanmasÕ sonucu oluúan ve dezenfeksiyon yan ürünleri denilen THM’larÕn oluúumunda kullanÕlan dezenfektanÕn çeúidi, miktarÕ, suda bulunan asitlerin kompozisyonu ve miktarÕ, su sÕcaklÕ÷Õ, mineral tuzlarÕn miktarÕ, brom iyonu konsantrasyonu, mevsim durumu, dezenfeksiyon süresi birer etkendir (Najm, 1994). Do÷al sularÕn dezenfeksiyonu sÕrasÕnda klorun THM oluúturmasÕnda suda bromun bulunmasÕ etkili bir faktördür. Suda brom bulunmamasÕ durumunda, klor organik maddelerle reaksiyona girerek kloroform oluúturmaktadÕr. Oysa suda brom bulunmasÕ durumunda, klor öncelikli olarak brom ile reaksiyona girerek serbest brom oluúturmakta, oluúan serbest brom organiklerle reaksiyona girerek bromlu THM oluúturmaktadÕr (Summers ve ark., 1993). ArÕtÕlmÕú suda trihalometanlarÕn bulunmasÕnÕn insan sa÷lÕ÷Õ için risk oluúturdu÷u ve kansere sebep oldu÷u bir çok çalÕúmayla ortaya konmuútur. USEPA tarafÕndan listelenen ve kansere sÕnÕflandÕrmasÕ yapÕlan organik kirleticiler içinde THM’lardan Kloroform, Bromodiklorometan ve Bromoform B grubuna dahil edilmekte, yani muhtemel kanserojen madde olarak sÕnÕflandÕrÕlmakta, Dibromoklorometan ise C grubuna, yani kansere sebep olma ihtimali bulunan madde olarak sÕnÕflandÕrÕlmÕútÕr (Pontius, 1990). Bu kanserojen maddelerin etkilerinin nasÕl meydana geldi÷i günümüzde daha iyi bilinmektedir. Vücut hidrokarbonlarÕ elimine etmek için onlarÕ yükseltger ve suda çözünebilir hale getirir. Bu úekilde hidrokarbonlar vücuttan dÕúarÕ atÕlabilirler. Yükseltgenme sÕrasÕnda oluúan ara ürünler esas kansere neden olan maddelerdir. Ara ürünler hücresel DNA ile tepkimeye girerek, hücrelerin normal úekilde üremelerini önler ve mutasyona sebep olurlar (Craun, 1986). Hümik maddelerin klorla reaksiyonu sonucunda THM’larÕn yanÕnda pek çok klorlu organik bileúik oluúmaktadÕr. Reaksiyonun tamamlanmasÕyla temel karbonlu reaksiyon ürünü olarak CO2 oluúmaktadÕr. Klor ile reaksiyona giren 16 humik maddeler ve oluúan reaksiyon ürünleri Çizelge 3.2.’de verilmiútir. TamamlanmÕú reaksiyon úartlarÕnda ise; klor akuatik humuslarÕ düúük molekül a÷ÕrlÕklÕ humik ve fulvik asitlere dönüútürmektedir (Reckow ve Singer, 1985). Çizelge 3.2. Klorlama yan ürünleri (Montgomery 1985) Reaksiyona Girenler x Reaksiyon Sonucu Oluúan Ürünler Humik Maddeler - x Küçük Humikler x N2 x Br x NH3 x Cl – x Cl2 x CO2 x Trihalometanlar, yeni organikler, dihaloasetonitriller x Halojenli karbonik asitler, aminler, fenoller, ketonlar, aromatikler, humikler x Aldehitler x Aromatikler x Ftaletler Suyun klorlanmasÕnda en yaygÕn yan ürün THM’lardÕr ve bugünlerde kullanÕlan analitik tekniklerle belirlenebilmesi daha kolaylaúmÕútÕr. AyrÕca di÷er halojenli kirleticilere oranla daha yüksek miktarlarda oluúmaktadÕrlar (Montgomery, 1985). Dezenfeksiyon sonucu, organik maddelerin yapÕsÕnda bulunan fonksiyonel gruplarÕn halojenlerle (brom, klor, iyot) yer de÷iútirmesi sonucu esas olarak 10 adet organik bileúik (Çizelge 3.3) THM’lar olarak sayÕlabilmektedirler (Pontius 1990). Bunlardan ilk dördü en fazla bilinenleri ve dünyada en fazla kÕsÕtlamalara tabi tutulanlarÕdÕr. 17 Çizelge 3.3. Trihalometan türleri Kloroform CHCl3 Bromodiklorometan CHBrCl2 Dibromoklorometan CHBr2Cl Bromoform CHBr3 Dikloroiyodometan CHCl2I Bromodikloroiyodometan CHBrClI – CHClBrI Klorodiiyodometan CHClI2 Dibromoiyodometan CHBr2I Bromodiiyodometan CHBrI2 øyodoform CHI3 YapÕlan tüm araútÕrmalar ve standartlar bahsedilen ilk dört bileúik üzerinde yo÷unlaúmaktadÕr. Bunun nedeni ise yüzey sularÕnda iyot elementinin çok bulunmamasÕdÕr. 3.2.1. Kloroform Kloroform, su arÕtÕmÕ sÕrasÕnda çeúitli organiklerin klorla reaksiyonu sonucu oluúan uçucu az çözünür bir bileúiktir. AyrÕca so÷urucu ve aerosol itici olarak ve yapÕúkanlar, pestisitler, ya÷lar, petrol ya÷larÕnda, kauçuklar, alkoloidler ve reçineler için genel bir solvent olarak kullanÕlÕr. Önceden öksürük úurubunun, diú macununun, romatizma ve diú a÷rÕsÕ ilaçlarÕnÕn bir bileúeni olarak kullanÕlmaktaydÕ. øçme suyunda THM’larÕn varlÕ÷Õ ile bir çok örnekte insanlarda kanser oluúumu arasÕnda ba÷lantÕ kurulmaktadÕr. øçinde 0.1 mg/L kloroform bulunan sudan günde 2 L olmak üzere 70 yÕl su tüketilmesi sonucu, 10 000 kiúide kanser olma ihtimali 3-4 arasÕndadÕr (Pontius, 1990). 3.2.2. Dibromoklorometan (DBKM) Suyun klorlanmasÕ konsantrasyonda sÕrasÕnda oluúmaktadÕr. kloroformdan Dezenfeksiyon 18 yan daha ürünü az sÕklÕkta olarak ve ortaya çÕkmasÕnÕn yanÕnda dibromoklorometan, yangÕn söndürücü maddelerin üretiminde kimyasal ara ürün, aerosol itici, so÷utucu ve pestisit olarak kullanÕlmaktadÕr (Pontius ,1990). 3.2.3. Bromodiklorometan (BDKM) Dibromoklorometan gibi bu bileúik de yakÕn zamanda bulunmuú, suda çözünmeyen bir dezenfeksiyon yan ürünüdür. Bromodiklorometanla ilgili sa÷lÕ÷a zararlÕ etkileri hakkÕnda çok az veri bulunmaktadÕr. Bu bileúi÷in bazÕ etkileri, akut dozaja maruz kalan farelerde karaci÷erin içine ya÷ sÕzmasÕ, soluk böbrek oluúumu ve adrenalin salgÕlanmasÕdÕr. 3.2.4. Bromoform Bromoform, THM’lardan dezenfeksiyon yan ürünlerinin arasÕnda en az yaygÕn olan úeklidir. Ticari olarak, bromoform ateúe dayanÕklÕ kimyasallarda bileúen ve sÕvÕ ölçer olarak mumlarda, gres ya÷Õnda ve petrol ya÷Õnda solvent olarak kullanÕlabilir. Suda biyolojik olarak ayrÕúmaz (Pontius, 1990). 3.3. THM Oluúumunu Etkileyen Faktörler THM oluúum potansiyelini etkileyen birçok faktör vardÕr. Daha önce yapÕlmÕú araútÕrmalar THM oluúumunu etkileyen ana etkenleri; klor dozu, NOM deriúimi, temas süresi, pH, suyun sÕcaklÕ÷Õ ve bromür gibi inorganik iyonlarÕn varlÕ÷Õ olarak sÕralanabilinir (Amy ve ark., 1987). Genellikle, bu parametrelerin artmasÕyla THM olum potansiyelinin arttÕ÷Õ yönündedir. Klor dozunun artmasÕ ile DYÜ yüzdesinde artÕú oldu÷u rapor edilmiútir. AynÕ durum sÕcaklÕk ve DOM artÕúÕ ile de do÷rudur. Bromür iyonunun suda bulunmasÕ DYÜ türlerinden bromlu yapÕlarÕn daha fazla miktarda oluúmasÕna sebep olmaktadÕr. pH artÕúÕ bazÕ DYÜ türlerinin artÕúÕnÕ fazlalaútÕrÕrken, haloasetonitril ve haloketonlar gibi türlerin azalmasÕna sebep olmaktadÕr (Nikolau ve ark., 2004). 19 Klor dozu: DYÜ oluúumu üzerine dezenfektan konsantrasyonunun etkisini inceleyen çalÕúmalar, dezenfektan deriúimi arttÕkça DYÜ oluúumunun arttÕ÷ÕnÕ göstermektedir (Montgomery, 1993; Rahtbun, 1996). Singer ve ark. (1995) Amerika’da yaptÕklarÕ çalÕúmada 8geleneksel arÕtÕma sürecine sahip tesisteki klor dozlarÕna karúÕlÕk DYÜ oluúumunu incelemiúlerdir. Sonuçlar, en yüksek klor dozunda oluúan TTHM miktarÕnÕ 52 μg/L, THAA miktarÕnÕ 80 μg/L olarak belirlemiúler iken en küçük klor dozunda TTHM ve THAA miktarlarÕ sÕrasÕyla 19 μg/L ve 39 μg/L olarak belirlenmiútir. KalÕntÕ klor ve klor dozu artÕúÕ ile HAA oluúumu THM oluúumundan daha büyük olmaktadÕr. Bununla birlikte üç halojenli yapÕlarÕn tek ve çift halojenli yapÕlara nazaran ve klorlu yapÕlarÕn bromlu yapÕlara nazaran daha çok oluútu÷u görülmüútür (Singer, 1994). DOM YapÕsÕ ve Deriúimi: DOM’larÕn özelli÷i DYÜ oluúumu artÕúÕnda çok önemli bir rol oynamaktadÕr (Reckow ve ark., 1990). Singer (1999)’da yaptÕ÷Õ çalÕúmada hümik asit fraksiyonlarÕnÕn artmasÕ ve dolayÕsÕyla aromatik yapÕ artÕúÕ ile birlikte DYÜ miktarÕnda artÕú oldu÷unu ortaya koymuútur. AynÕ çalÕúmada DOM göstergesi olarak kullanÕlan TOK miktarÕ artÕúÕ ile birlikte THM ve HAA oluúum miktarÕnda artÕú oldu÷u ortaya konmuútur. TOK konsantrasyonu 5,4 mg/L iken oluúan TTHM miktarÕ 106 μg/L olarak oluúmuú, TOK miktarÕ 2,4 mg/L oldu÷unda TTHM miktarÕ 39 μg/L olarak ortaya konmuútur. Temas Süresi: Temas süresinin DYÜ oluúumu üzerine etkisini inceleyen çalÕúmalar uzayan temas süresi ile DYÜ oluúumunun arttÕ÷ÕnÕ ortaya koymuúlardÕr. Fakat haloasetonitril ve haloketonlar gibi DYÜ’lerin artan temas süresi ile azaldÕ÷Õ görülmektedir (Singer, 1994; Rodriguaz ve Serodes, 2001). Chen ve Weisel (1998)’de geleneksel arÕtÕm kullanan arÕtma tesisinde temas süresi ve oluúan DYÜ miktarlarÕnÕ gözlemlemiúlerdir. 4 grupta 100 örnekte temas süresi ile DYÜ arasÕndaki iliúki irdelenmiútir. TTHM’in ortalama konsantrasyonlarÕnÕn 0, 1, 2 ve 3 günlük temas süreleri sonunda 39 μg/L, 36 μg/L, 34 μg/L ve tespit edilmiútir. Bunun sebebi olarak temas süresi artÕúÕyla birlikte reaksiyon süresinin arttÕ÷Õ ve klor dozu sÕnÕrlamasÕ olmaksÕzÕn, TTHM miktarÕnda artÕú olmasÕ olarak ortaya konmuútur. 20 SÕcaklÕk ve Mevsimsel Etki: Yeterli seviyede klor dozu olmasÕ durumunda sÕcaklÕk arttÕkça reaksiyon hÕzÕ artmakta ve DYÜ oluúumu daha fazla olmaktadÕr. Bunun sonucu olarak do÷al sularda yaz aylarÕnda oluúan DYÜ miktarÕ kÕú aylarÕna göre daha fazla olmaktadÕr. pH: pH’Õn DYÜ oluúumu üzerine etkisini inceleyen birçok çalÕúma bulunmaktadÕr ve bu çalÕúmalar pH’Õn artmasÕyla birlikte DYÜ oluúumunun arttÕ÷Õ görülmektedir. Artan pH ile birlikte THM oluúumu artmakla birlikte HAA oluúumu azalmaktadÕr (Krasner ve ark., 1989). Yüksek pH seviyelerinde birçok halojenli DYÜ’nün hidrolizi gerçekleúmektedir. Sonuç olarak, toplam organik Halit (TOX) konsantrasyonlarÕ pH>8 durumunda daha az oluúmaktadÕr. Bromür Konsantrasyonu Etkisi: Bromür konsantrasyonu artÕúÕ ile birlikte bazÕ THM türleri oluúumunda azalma olurken bazÕ THM türleri oluúumunda artÕú görülmektedir. Bu de÷iúim, bromür iyonu varlÕ÷Õnda 3 klorlu yapÕ oluúumu sabit kalÕrken, tek ve çift bromlu yapÕlarÕn deriúimlerinde artÕú oldu÷u görülmektedir. Sonuç olarak bromür konsantrasyonu artÕúÕ ile TTHM miktarÕnda özellikle bromlu yapÕlarda artÕú görülmektedir. 3.4. TrihalometanlarÕn Giderim Yöntemleri BazÕ durumlarda, serbest klor kabul edilmeyen konsantrasyonlarda THM oluúturmasÕna ra÷men, uygulama noktasÕnÕn de÷iútirilmesi veya klor dozunun azaltÕlmasÕ ile büyük miktarda suda daha düúük seviyelere indirilebilir ya da THM oluúumuna oluútuktan sonra etkisi olmamasÕ sa÷lanabilir. THM’larÕn bir kere azaltÕlmasÕ veya giderilmesi di÷er stratejilere göre tercih edilebilecek bir yöntem de÷ildir. Çünkü; THM konsantrasyonunu istenilen sÕnÕrlara indirebilmek yüksek maliyet gerektirmektedir. Böyle bir durumda THM oluúumuna etki eden faktörlerin ortadan kaldÕrÕlmasÕ daha ekonomik ve etkili bir kontrol sistemi olacaktÕr (Singer 1989). Daha önce de bahsedildi÷i gibi THM’larÕn oluúmasÕnda en büyük rol suda bulunan humik asit, fulvik asit ve organik maddelerindir. Suda THM öncülerinin 21 niteli÷i ve miktarÕ arÕtÕlmamÕú suyun klor ihtiyacÕna ba÷lÕdÕr. Çünkü su kalitesindeki herhangi bir de÷iúiklik, arÕtÕlmamÕú suyun klor ihtiyacÕnÕn belirlenmesi için oldukça önemlidir. THM oluúumunu önleyen etkili bir yöntem amonyak kullanÕmÕdÕr. Zamandan ba÷ÕmsÕz THM oluúumunda, serbest klor uygulanmasÕndan sonra suya amonyak verilir. Bu sistemde, ardÕúÕk olarak klor-amonyak dozlamalarÕ arasÕndaki zaman aralÕ÷Õ 10-20 dakikadÕr. Böylece HOCl’nin germicidal etkisinden yararlanÕrken, amonyak THM oluúumunu engellemektedir. Üstelik çÕkÕú suyunda amonyak kullanÕmÕ da÷ÕtÕm sisteminde su kalitesinin kontrolünde uzun yÕllardÕr kullanÕlmaktadÕr. ølk klor uygulama noktasÕndan sonra amonyak eklenmesiyle THM seviyesinin kabul edilebilir sÕnÕrlar içerisinde tutulabilece÷i veya aktif karbon filtresini takiben serbest klor kullanÕlmasÕ ve klor yerine öncelikle 2 mg/L ozon uygulanmasÕ ile TOK içeri÷inin, THM öncülerinin önemli ölçüde azaltÕldÕ÷Õ bilinmektedir (Pontius, 1990). THM oluúumunu azaltmak için yapÕlan ilk çalÕúmalar THM öncülerinin optimum seviyede uzaklaútÕrÕlmasÕ ve ön klorlama uygulama noktasÕnÕn de÷iútirilmesi üzerine yo÷unlaúmÕútÕr. YapÕlan çalÕúmalar koagülasyon ve çökeltme ile rengin uzaklaútÕrÕlmasÕnda optimum úartlarÕn bulanÕklÕk için uygulanan úartlarla aynÕ olmasÕnÕ gerektirmemektedir. Rengin neden oldu÷u organiklerin giderilmesini içeren arÕtma iúlemi öncelikle nötralizasyon iúlemidir. Klorlama noktasÕnÕn de÷iútirilmesi ile, son çökeltme ve ön filtrasyon yapÕlmasÕnÕn klorlama da÷ÕtÕm noktasÕnÕn úebekesinde kloroform de÷iútirilmesiyle ise oluúumunda %40, THM’da % 10-15 sadece azalma sa÷lanabilmektedir (Singer, 1990). Klorlama noktasÕnÕn de÷iútirilmesiyle THM oluúumunda gözle görülür úekilde azalma olmasÕna ra÷men, özellikle ön oksidant (dezenfektan) kullanÕlmadÕ÷Õ durumda baúka problemler ortaya çÕkmaktadÕr. Böyle bir durumda oluúabilecek problemler úöyle sÕralanabilir; x Flokülasyon ve çökeltme tanklarÕnda gelebilmektedir, 22 alg büyümesi meydana x Filtrelerin operasyon sürelerini kÕsaltmakta ve geri yÕkama sÕklÕ÷ÕnÕ arttÕrmaktadÕr, x OksidantÕn mikroorganizmalarÕn, renge sebep olan bileúiklerin ve/veya demir ve mangan üzerinde etkili olabilmesi için gerekli temas süresi yetersiz ya da kÕsa olabilmektedir, x ÇÕkÕú suyunda bulanÕklÕk artmaktadÕr, x Filtrelerde úartlarÕn de÷iúmesi ile demir ve mangan gibi oksitlenmiú maddeler yeniden suda çözünmektedir. THM’lar oluútuktan sonra giderilmesinde ise en etkili yöntemler havalandÕrma ve aktif karbon uygulamasÕdÕr. HavalandÕrma oldukça etkilidir, fakat genellikle yüksek enerji maliyeti gerektirirken, klorlama sonrasÕ insan sa÷lÕ÷ÕnÕ olumsuz yönde etkileyen ve uçucu olmayan organiklerin klorlu yan ürünleri üzerinde etkili olmamaktadÕr. Bilindi÷i gibi organik madde içeren sularÕn klorlanmasÕ sonucu suda hem uçucu hem de uçucu olmayan yan ürünler oluúmaktadÕr. Yine aktif karbon kullanÕmÕ havalandÕrma gibi, organik kontaminantlarÕn giderilmesinde oldukça etkili olmaktadÕr. 3.5. Haloasetik Asitler Haloasetik asitler, klorlama yan ürünleri olan trihalometanlardan sonra ikinci önemli dezenfeksiyon yan ürünleridir. HAA lar monohaloasetik asit, dihaloasetik asit ve trihaloastik asit olmak üzere üç ana grupta incelenebilinir. Çizelge 3.4’te haloasetik asit yapÕlarÕnda bazÕlarÕ görülmektedir. Çizelge 3.4. Haloasetik asit yapÕlarÕ (Xie, 2004) 23 HAA’lar sucul ekosistemlerde di÷er DYÜ’ler gibi oluúmaktadÕrlar. HAA’larÕn oluúmasÕna sebep olan öncüler do÷al oranik maddeler ve Br- iyonudur (Liu ve ark., 2004; Xie, 2004; Qi ve ark., 2004). Sucul sistemlerde dokuz adet halojenli asetik asit bulunmuútur ve bunlar sÕrasÕyla, Monokloroasetik asit (MKAA), Dikloroasetik asit (DKAA), Trikloroasetik asit (TKAA), Monobromoasetik asit (MBAA), Dibromoasetik asit (DBAA), Tribromoasetik asit (TBAA), Bromokloroasetik asit (BKAA), Bromodikloroasetik asit (BDKAA) ve son olarak Dibromoasetik asit (DBAA) olarak sayÕlabilinir. DCAA and TCAA bileúiklerinin kanserojen etkiye sahip olmalarÕ nedeniyle EPA sudaki DCAA ve TCAA miktarlarÕnÕ sÕrasÕyla 0 ve 0.3 mg/L sÕnÕrlamÕútÕr. 5 adet HAA (MCAA, DCAA, TCAA, MBAA and DBAA) toplam seviyesini ise 0.06 mg/L olarak sÕnÕrlamÕútÕr. Haloasetik asitler polar ve içme suyu úartlarÕnda (ph>6) büyük oranda haloasetat iyonuna dönüúerek kuvvetli bir asit özelli÷i göstermektedirler (Urbansky, 2000). Haloasetik asitler sucul çözeltilerde karboksilik asit gibi daha küçük monomerlerine ayrÕlmazlar (Bowden ve ark., 1998). Suda yüksek çözünürlükleri ve düúük buhar basÕnçlarÕndan dolayÕ do÷ada uçucu de÷ildirler (http-1). Dojlido ve arkadaúlarÕ 1999’da yaptÕklarÕ çalÕúmada kaynatma ile HAA’larÕn çok küçük bir kÕsmÕnÕn buharlaútÕ÷ÕnÕ ortaya koymuúlardÕr. DOM içeren sularÕn klorlanmasÕnda HAA oluúumunu klor dozu, pH, sÕcaklÕk ve mevsimsel etki, bromür konsantrasyonu ve temas süresi gibi faktörlerinin etkili olduklarÕ ortaya konmuútur (Xie, 2004; Serodes ve ark., 2003; Singer, 1994). 3.5.1. Klor Dozu Etkisi Artan klor dozu HAA oluúumunda artÕ etki göstererek, HAA miktarÕnÕ arttÕrÕr ve klor miktarÕ arttÕkça tek ve çift klorlu türlerden daha çok üç klorlu yapÕlar oluúmaktadÕr (Liu ve ark., 2004; Serodes ve ark., 2003). Yine artan klor 24 dozu bromlu türlerden daha çok klorlu türlerin oluúmasÕna sebep olur (Liu ve ark., 2004). 3.5.2. pH Etkisi Xie (2004), yaptÕ÷Õ çalÕúmada DYÜ oluúumuna sebep olan DOM ve klor arasÕndaki reaksiyonun pH’a duyarsÕz oldu÷unu rapor etmiútir. Fakat literatürde tam tersi görüúte birçok yayÕn bulunmaktadÕr. Örne÷in Paull ve Barron (2004) yaptÕklarÕ çalÕúmada pH attkça HAA oluúumunun azaldÕ÷ÕnÕ, buna karúÕn THM oluúumunun arttÕ÷ÕnÕ belirtmiúlerdir. Yüksek pH de÷erlerinde OH- iyonunun C-Cl arasÕndaki ba÷Õ kÕrarak oluúturdu÷u hidroliz reaksiyonu ile HAA oluúum hÕzÕ düúmektedir. pH arttÕkça TKAA oluúumunda azalma olmakla birlite, dikloroasetik asit oluúumunda anlamlÕ bir de÷iúme görülmemektedir (Heller-Grossman ve ark., 1993). 3.5.3. SÕcaklÕk ve Mevsimsel Etki Konu üzerine yapÕlan çalÕúmalar sÕcaklÕ÷Õn artmasÕyla oluúan HAA miktarÕnÕn arttÕ÷ÕnÕ göstermektedir. Dojlido ve arkadaúlarÕ (1999) yaptÕkarÕ çalÕúmada düúük su sÕcaklÕ÷Õnda (0-3 °C) oluúan HAA miktarÕnÕ 13 μg/L iken su sÕcaklÕ÷Õ 20 °C‘nin üstüne çÕktÕ÷Õnda bu miktarÕn 120 μg/L oldu÷unu belirtmiúlerdir. Yaz aylarÕnda oluúan HAA miktarÕnÕn sÕcaklÕk ve DOM miktarÕndaki artÕúa ba÷lÕ olarak kÕú aylarÕndakine göre daha fazla oldu÷u da çalÕúmalarda görülmektedir (Rodriguez ve ark., 2004). DKAA kÕú ve ilkbahar aylarÕnda TKAA’dan daha fazla miktada oluúurken, yaz ve sonbahar aylarÕnda tam tersi bir durum söz konusudur. Fakat sÕcaklÕk arttÕúÕ TKAA oluúumunu DKAA oluúumuna nazaran daha fazla tetiklemektedir. Bu iki açÕklama arasÕndaki tezatlÕk TKAA ve DKAA oluúumlarÕnda rol alan reaksiyonlar ile açÕklanabilir. Düúük pH TKAA oluúumunu tetiklerken, DOM karakterizasyonundaki de÷iúim ve DKAA’nÕn biodegredasyonu bu iki türün oluúumundaki mevsim etkisinin anlaúÕlmasÕnda yardÕmcÕ olmaktadÕr (Rodriguez ve ark., 2004). 25 3.5.4. Bromür Konsantrasyonu Etkisi Suda bromür iyonu varlÕ÷Õnda bromlu ve brom-klor karÕúÕmlÕ asetik asitlerin oluúumu artmaktadÕr (Nikolaou ve ark., 1999). Bromür konsantrasyonu 0 dan 20 mg/L’ye artmasÕyla MBAA, DBAA, BCAA ve DBCAA artarken bromsuz türlerin oluúumunda azalma görülmüútür (Qi ve ark., 2004). Bu durum Br- iyonunun Cl2 ve HOCl ile yaptÕ÷Õ ve hipobromur asit oluúturan reaksiyonunun daha hÕzlÕ olmasÕyla iliúkilendirilebilir (Urbansky, 2000). HOBr’nin bromlu yan ürünler oluúturan DOM ile reaksiyonu , hipoklorik asitin yaptÕ÷Õ reaksiyon ile aynÕ özelliktedir ve ondan 25 kat hÕzlÕdÕr (Urbansky, 2000). HOBr/HOCl oranÕ HAA türlerinin oluúumunu ve da÷ÕlÕm yüzdesini etkiler. Heller-Grossman ve arkadaúlarÕnÕn 1993’te yaptÕklarÕ çalÕúmada, bromürce zegin sularda TBAA ve klorlubrom karÕúÕmÕnÕ içeren türlerin (DKBAA, DBCAA) önemli miktarda ( >%90) oluútu÷unu ortaya koymuúlardÕr. 3.5.5. Temas Süresi Etkisi Temas süresi sularda DYÜ oluúumunu etkileyen çok önemli bir faktördür. Laboratuvar úartarÕnda bromlu türleri de içeren HAA’larÕn çok hÕzlÕ bir úekilde oluútuklarÕ görülmüútür (Xie, 2004). Chen ve Weisel (1998) sudaki HAA deriúiminin da÷ÕtÕm úebekesi boyunca sürekli bir azalÕú gösterdi÷ini ortaya koymuúlardÕr. Buda arÕtma tesisindeki HAA deriúiminin da÷ÕtÕm úebekesindekinden fazla oldu÷u sonucunu ortaya koyar (Baribeau ve ark., 2005). Bu azalmanÕn sebebi biodegredasyonla açÕklanabilinir. Ortamda kalma zamanÕ arttÕkça kalÕntÕ klor deriúimi azalmakta (Speight ve Singer, 2005) ve buda gözlemlenen HAA miktarÕnÕn daha düúük olmasÕna yol açmaktadÕr. 3.6. THM ve HAA ArasÕndaki øliúki HAA ve THM kanserojen olan ve klorlama sonucu oluúan iki yan üründür. Su sistemlerinde bu iki DYÜ’nün farklÕ miktarlarda oluúmasÕ, klorlama ile birlikte DYÜ oluúumuna sebep olan DOM’un hidrofobik ve hidrofilik yapÕsÕyla 26 iliúkilendirilebilinir (Liang ve Singer, 2003). Sularda DOM’un hidrofilik fraksiyonlarÕnÕn olmasÕ durumunda THM’mi yoksa HAA’nÕnmÕ oluúaca÷Õ konusunda bir çok tartÕúma vardÕr. HAA’lar genelde THM’lerden daha hÕzlÕ oluúmakla birlikte bazÕ koúullar altÕnda (pH ve dezenfektan türü) THM oluúumu ön plana çÕkmaktadÕr (Liang ve Singer, 2003). THM’lerin ve HAA’larÕn kimyasal yapÕlarÕ ve özellikleri farklÕlÕklar göstermektedir. BazÕ çalÕúmalarda THM ve HAA oluúumu arasÕnda kuvvetli bir korelasyon var sonucu elde edilmiúken bazÕ çalÕúmalarda bu sonucun aksine iki DYÜ türünün oluúumu arasÕnda bir ba÷ÕntÕ kurulamamÕútÕr. Bu iki farklÕ görüú, su kayna÷ÕnÕn gösterdi÷i farklÕ özellikler ile açÕklanabilinir (Malliarou ve ark., 2005). 3.7. Dezenfeksiyon Yan Ürünleri Kontrolü Dezenfeksiyon toplum sa÷lÕ÷ÕnÕ korumak için vazgeçilemez bir yöntem olmakla birlikte kullanÕlan dezenfektanlara ba÷lÕ olarak da insan sa÷lÕ÷Õ için kronik etkileri olan dezenfeksiyon yan ürünleri oluúmaktadÕr. Bu nedenle dezenfeksiyon yan ürünlerin kontrolü önemli bir konudur. Dezenfeksiyon yan ürünlerinin oluúumunu azaltmada do÷al organik maddelerin etkin bir úekilde sulardan uzaklaútÕrÕlmasÕ gereklidir. Bu yolla THM, HAA gibi DYÜ’lerinin minimizasyonu sa÷lanabilecektir. Bu amaçla koagülasyonun kullanÕlan verimlerinin arttÕrÕlmasÕ, sistemde ilave granüler aktive karbon filtreler kullanÕlmasÕ veya membran filtrasyonun yapÕlmasÕ uygulanabilir yöntemlerdir. Ön klorlama yerine ozonlamanÕn yapÕlmasÕ ve nihai dezenfeksiyon amacÕyla klor uygulanabilir. Klorlama yerine klordioksit veya kloramin gibi alternatif dezenfektantlar kullanÕlabilir. Ozonlama ile oluúabilen bromat kontrolü, ozon dozu, pH vb. parametreleri kontrol etmek ve/veya amonyak eklemek yoluyla sa÷lanabilir. 27 4. OZONLAMA 4.1 GøRøù Klorun dezenfeksiyon sÕrasÕnda THM ve HAA oluúturma tehlikesi ve klor, klordioksit, kloramin gibi dezenfektanlarÕn ciddi bulaúÕcÕ hastalÕklara sebep olan Gardia ve Cryptosporidium protozoalarÕnÕn giderimindeki yetersizli÷i, klorlama yerine alternatif dezenfektan olarak ozonun yaygÕnlaúmaya baúlamasÕna sebep olmuútur. Güçlü bir oksidant olan ve hidroksil radikalleri oluúturan ozon, Giardia ve Cryptosporidium gibi di÷er dezenfektantlara dayanÕklÕ protozoalarÕ inaktive etmede demir, sülfür ve manganÕnÕn oksitlenip daha kolay çökmesinde ve böylelikle sudan filtrelenmesinde, etkin tad ve koku kontrolünde klordan çok daha üstündür. Ancak bromür bulunan sularÕn ozonlanmasÕyla insanlar için kansorejen olma potansiyeli yüksek olan bromat gibi dezenfeksiyon yan ürünlerinin oluúmasÕna neden olmaktadÕr. EPA bromat için 10 μg/L limit de÷erini uygulamaya koymuútur. Dezenfeksiyon ajanÕ olarak ozon, da÷ÕtÕm sisteminde bakteri büyümesi problemine yol açabilme potansiyeli olan parçalanabilir organik madde miktarÕnÕn artmasÕna da sebep olur (Yavich et al. 2004). Bu yüzden da÷ÕtÕm sisteminde bakteriyel büyümeyi önlemek için ozonlama ile basit yapÕlara dönüútürülmüú organik maddelerin biyofiltrede azaltÕlmasÕ ve nihai klorlama yapÕlmasÕ uygun olur. Öte yandan ozon üretimi pahalÕ bir süreçtir, elektrik enerjisi gerekir ve acil durumlardaki güç düúüúü sÕrasÕnda sistem çalÕúmaz. Ozon O3 formülü ile gösterilen, üç adet oksijen atomunun birbirlerine açÕlÕ ve simetrik bir úekilde ba÷lanmasÕ sonucunda oluúan, oksijenin modifikasyonu olan, son derece yüksek enerjili, stabil olmayan bir gazdÕr. Bu nedenle ozon kullanÕlaca÷Õ zaman üretilir. Havadaki oksijenin çok yüksek voltajda (7000 15000 V) elektrik akÕmÕna maruz bÕrakÕlmasÕyla elde edilir. BulanÕklÕ÷Õ giderilmiú ve filtrelenmiú sularÕn dezenfeksiyonu için 0.5-1 mg/L arasÕ ozon yeterlidir. 28 Ozon gazÕ yüksek oksidasyon gücü sebebiyle di÷er dezenfektanlardan daha etkindir. Örne÷in hipoklorik asitten (HOCl) 25 kat, hipokloritten (OCl) 2500 kat, kloraminden (NH2 Cl) 5000 kat daha etkilidir. AyrÕca yeterli dozaj sa÷landÕ÷Õnda sudaki virüsleri öldürebilir. En büyük dezavantajÕ ise suda bakiye kalmadÕ÷Õ için, iletim hatlarÕndaki enfeksiyon tehlikesidir. Ozon gazÕnÕn fizikokimyasal özellikleri Çizelge 4.1’de verilmiútir. Çizelge 4.1. Ozonun fizikokimyasal özellikleri Özellik Ozon (O3) Renk (gaz) AçÕk mavi Koku 0,02 ppm’den sonra keskin Moleküler A÷ÕrlÕk, g/mol 48 Kaynama NoktasÕ, ºC -111,9 Erime NoktasÕ, ºC -192,5 Gaz yo÷unlu÷u, 0 ºC g/L 2,144 3 Ba÷Õl yo÷unluk (havada), kg/m 1,7 0ºC’de suda çözünürlük 0,64 Elektrokimyasal potansiyel, V 2,08 Kritik sÕcaklÕk, ºC -12,1 Kritik BasÕnç, atm 54,6 Kritik hacim, cc/mol 147,1 Ba÷lanma derecesi 116 º Çözünürlük (20 ºC), g/L 0,003 Enerji, KJ/mol 142,3 4.2 Ozonun Tarihçesi Ozon, neredeyse bir asÕrdÕr suyu dezenfekte etmede kullanÕlmaktadÕr. Etimolojik olarak Yunanca’daki “kokan” anlamÕna gelen “ozein” kelimesinden gelmektedir. 1781 yÕlÕnda Van Marum adÕndaki bir kimyager elektrik kÕvÕlcÕmlarÕ 29 geçen havada ozon kokusunu fark etmiútir. Alman kimyacÕ Christian Friedrich Schönbein de 1840 yÕlÕnda elektroliz ve elektrik kÕvÕlcÕmlarÕ deneyleri esnasÕnda oluúan özel kokuyu keúfederek bu kokunun úimúek çakmasÕ sonrasÕnda duydu÷u kokuyla aynÕ oldu÷unu fark etmiú ve Yunanca koklamak anlamÕna gelen "ozein" kelimesinden esinlenerek bu maddeye "ozon" adÕnÕ vermiútir. ølk defa laboratuarda 1860’ta J.L.Soret tarafÕndan elde edilmiútir. Birkaç yÕl sonra Alman firmasÕ Siemens & Halske tarafÕndan imal edilen elektriksel ekipmanlarla içme suyu dezenfeksiyonunda ozon uygulanmasÕ testlerine baúlanmÕútÕr. Böylece Martinikenfelde, Almanya’da pilot bir tesis kurulmuútur ve yapÕlan deneylerde Frolecich’in 1891’deki raporuyla ozonun bakterilere karúÕ etkin oldu÷u bildirilmiútir. 1889 yÕlÕnda FransÕz kimyacÕ Marius Paul Otto, Paris Sorbonne Üniversitesi’nde ozon çalÕúmalarÕna baúlamÕútÕr ve aynÕ zamanda 1897’de ozonlama ekipmanlarÕnÕn imal edilmesini ve kurulumunu gerçekleútiren ilk özel úirket olan Compagnie Provençale de l’Ozone ‘u kurmuútur. Ozonun içme suyu arÕtÕmÕndaki ilk tam ölçek uygulamalarÕ 1893 yÕlÕnda Oudshoorn (Hollanda) ‘da gerçekleútirilmiútir. Daha sonra sÕrasÕyla Paris, Fransa (1898); Wiesbaden, Almanya (1901); Paderborn, Almanya (1902); Niagara Falls, N.Y.(1903); Saint Petersbourg (Leningrad), USSR (1905), Nice ,Fransa (1906), Chartres, Fransa (1908), Paris/St. Maur, Fransa (1909) ve Madrid, øspanya ‘de arÕtma tesisleri inúa edilmiútir. (Langlais et. al. 1991) Ozonu dezenfektan olarak kullanan bu tüm ilk kuúak tesislerin büyük bir kÕsmÕ Fransa’da bulunmaktaydÕ. Buna ek olarak tat ve kokudaki geliúmeler suyun ozonla dezenfeksiyonuna eúlik etmiútir. (Vosmaer 1916). Böylece ozon uygulamalarÕnÕn ço÷u dezenfeksiyonla birlikte tat ve koku kontrolü de yapÕlmÕútÕr. Bununla birlikte dezenfeksiyon, tat ve koku kontrolü dÕúÕndaki 1.Dünya SavaúÕ’ndan önceki dönem süresince ortaya çÕkmÕútÕr. Ozon kullanÕmÕndaki bu geliúme zamanla yavaúlama göstermiú, zehirli gazlarla ilgili araútÕrmalardan dolayÕ 1. Dünya SavaúÕ süresince bu durum ucuz olan klor kullanÕmÕnÕn 30 yaygÕnlaúmasÕna neden olmuútur. Bununla birlikte, yeni ozon tesislerinin yapÕmÕ özellikle Fransa’da düúük bir hÕzla da olsa devam etmiútir. AynÕ zamanda baúka yerde bazÕ ozon tesislerinin yapÕmÕ devam etmiútir. Örne÷in Belçika Kongo’da 1939’dan önce 11 tesis yapÕlmÕútÕr. 1936 yÕlÕna kadar Fransa’da 100, dünyanÕn çeúitli bölgelerinde 30-40 kadar ozon tesisi kurulmuútur.(Evans, 1972) Yine de ozon tesislerinin yapÕm oranÕ 2.Dünya SavaúÕ’ndan sonraki döneme kadar önceki dönemlerin seviyesine ulaúamamÕútÕr. 1940'larda ozon, içme suyu arÕtÕmÕnda tekrar kullanÕlÕr hale gelmiútir. Ancak, o sÕrada ozon üretimi hala zor ve pahalÕ bir yöntemdi. 60’lÕ yÕllardan itibaren o zamana kadar arÕtmanÕn son aúamalarÕnda kullanÕlan ozon, arÕtmanÕn ilk aúamalarÕnda kullanÕlmaya baúlanmÕútÕr. Bu yÕllarda aynÕ zamanda ozonun koagülasyon etkisi keúfedilmiútir. 1980'lere gelindi÷inde ozon kullanÕmÕ, teknolojinin geliúmesiyle, daha da yayÕlmÕú ve kullanÕm alanlarÕ ço÷almÕútÕr. Günümüzde EPA øçme Suyu Güvenlik Yönetmeli÷i’ne göre, ABD’de ozon kullanan içme suyu arÕtma tesisleri 250’den fazladÕr ve hÕzla artmaktadÕr. EPA yönetmeli÷ine ba÷lÕ olarak 10000’den fazla küçük içme suyu arÕtma tesisi, ozon oksidasyon prosesi ilavesi yapmÕúlardÕr. 4.3. Ozonun Reaksiyon Kapasitesi Ozonun kuvvetli elektrofilik yapÕsÕ, pek çok organik ve organometalik fonksiyon gruplarÕyla reaksiyon vermesini sa÷lar. Ozonlama reaksiyonlarÕ 2 úekilde gerçekleúir. 1)Direkt ozon oksidasyonu 2) øndirekt serbest hidroksil radikal oksidasyonudur. øki reaksiyon da eú zamanlÕ olarak gerçekleúir. (Hoigne and Bader, 1976) Ozon reaksiyonlarÕnÕn ço÷u karbon-karbon çift ba÷ÕnÕn parçalanmasÕ úeklinde gerçekleúir. Ozon bu reaksiyonlarda çeúitli yollarla etkisini göstermektedir. Direkt reaksiyon oksijen atomunun reaktivitesi ile ortaya çÕkar. Ozonun dolaylÕ reaksiyonlarÕnda molekül yapÕsÕnÕn bozunarak OH - gibi serbest 31 etkisi radikaller oluúturmasÕ ve bu radikallerin organik ve inorganik bileúikleri yüksek hÕzla okside etmesi úeklinde görülür. Sulu çözeltilerde ozon çeúitli bileúiklerle 2 úekilde reaksiyona girer. (Hoigné and Bader, 1977a, 1977b,1978): 1) Moleküler ozonla direkt reaksiyon, 2) Ozon suda bozundu÷unda radikal türlerle indirekt reaksiyon. Ozonun suda iki ana reaksiyonu ùekil 4.1’de gösterilmiútir. ùekil 4.1. Sulu çözeltilerde ozon reaktivitesi (Langlais et al.; 1991) Ozon gazÕ düúük sÕcaklÕkta yüksek konsantrasyonlara ulaúÕrken, nemli ve yüksek ÕsÕda üç atomlu oksijene parçalanÕr ve her oksijen molekülü yüksek aktiviteye sahiptir 4.4. Ozonun Organik Bileúiklere Etkisi Bütün su kaynaklarÕnda do÷al organik maddeler (DOM) farklÕ konsantrasyonlarda (genellikle çözünmüú organik karbon olarak; 0,2-10 mg/L aralÕ÷Õnda bulunurlar) bulunur ve renk ve koku oluúturmalarÕ nedeniyle direkt su kalitesi problemi oluútururlar. Ancak önemli olan indirekt problemlerdir.( Dezenfeksiyon yan ürünlerinin oluúmasÕ gibi). Do÷al organik bileúikler; hümik bileúenler, karbonhidratlar, aminoasitler, hidrokarbonlar, karboksilik asitler eser bileúikler gibi bileúiklerden oluúurlar. Hümik bileúikler, birçok kimyasal özelli÷e sahip vejetatif indirgenme ve polimerizesyonu sÕrasÕnda kimyasal, fotokimyasal ve mikrobiyolojik reaksiyonlarla oluúurlar. Hümik bileúikler ozonla hÕzla reaksiyona girerler ve molekül a÷ÕrlÕ÷Õnda düúüú, karboksil gruplarÕnda artÕú, biyolojik ayrÕúabilirlikte artÕú görülür. 32 Hümik bileúiklerin ozonlanmasÕ sonucu asitli÷in yükseldi÷i, alifatik/aromatik proton artÕúÕ ve karboksilik gruplarÕn artÕúÕ görülmüú; 1-3 mg O3/mgC için renk gideriminin tamama yakÕn oranda gerçekleúti÷i bildirilmiútir. (Langlias et. al.,1991) AyrÕca TOK de÷erinde 1 mg O3/mgC için yaklaúÕk %10’luk bir düúüú oldu÷u belirtilmiútir. Çizelge 4.2.’de içme suyu arÕtma tesislerinde ozonlama süresince iz organiklerin giderim derecesi belirtilmiútir. Çizelge 4.2. øçme suyu arÕtma tesislerinde ozonlama süresince iz organiklerin giderim derecesi (Langlias et. al.,1991) Organik Madde Giderim Derecesi, % Alkanlar < 10 Aklenler 10-100 Aromatikler, kloroaromatikler 30-100 Aldehitler, alkoller, karbonikasitler Düúük N içeren alifatikler ve aromatikler 0-50 Pestisitler 0-80 Poliaromatik hidrokarbonlar Yüksek, 100’e yakÕn 4.5. Ozonun øçme Suyu ArÕtÕmÕndaki KullanÕmÕ øçme suyu arÕtÕmÕnda ozon kullanÕmÕ, geliúmiú ülkelerde getirilen yeni standartlar, çÕkarÕlan yeni yasalar ve suda bulunan Cryptosporidium ve Giardia gibi sa÷lÕ÷a problemlerinden oksidasyon zararlÕ mikroorganizmalarÕn neden dolayÕ gittikçe artÕú göstermektedir. Ozon; potansiyeline (2,07V) sahip bir gaz oldu÷u sa÷lÕk çok yüksek oldu÷undan, içme suyu arÕtÕmÕnda önemli bir yer tutmaktadÕr. Ozonun koagülasyon üzerine etkileri hamsu özelliklerine göre de÷iúiklik göstermektedir. øçme suyunda bulunan çeúitli inorganik maddeler, hümik bileúikler ve toksik bileúiklerin oksidasyonunu gerçekleútirir. (Rice,1980) Ozon içme suyu arÕtma tesislerinde dezenfeksiyon, 33 oksidasyon, renk giderimi, tat eliminazyonu gibi ve koku kontrolü, uygulamalarda kullanÕlmaktadÕr. (Von mikrokirleticilerin Gunten, 2003a; Hoigne,1998). Ozon hemen etki etmesi, klordan 3125 kat daha etkili olmasÕ, kimyasal madde gerektirmemesi, bakteri, küf, spor, jerm ve mantarlarÕ anÕnda okside etmesi, oksijene dönüúerek kaybolmasÕ sebebiyle bakiye bÕrakmamasÕ ve zararlÕ yan ürün oluúumu minimum olmasÕ sebebiyle tercih sebebi olmaktadÕr. 4.6. Ozonun AvantajlarÕ ve DezavantajlarÕ øçme suyu arÕtÕmÕnda ozon kullanÕmÕnÕn pek çok avantajÕ oldu÷u gibi bazÕ dezavantajlarÕ da bulunmaktadÕr. Ozonun AvantajlarÕ x Ozon, di÷er oksidantlara göre çok yüksek oksidasyon potansiyeline sahiptir. x Oksidasyon ve dezenfeksiyon için gerekli temas süresinin kÕsadÕr. x Tat ve koku gideriminde etkilidir. x Klorlamayla oluúan klorlu hidrokarbonlar, kloraminler, klorofenoller gibi zararlÕ yan ürünlerin oluúmaz. x Her türlü mikroorganizmaya karúÕ hÕzlÕ ve yüksek dereceli bir etkiye sahiptir. x Virüsler üzerine etkisi çok yüksektir. x Giardia ve Cryptosporidium mikroorganizmalarÕna karúÕ etkindir. x Uygun úartlarda suyun bulanÕklÕ÷ÕnÕ azaltmasÕ, flokülant ihtiyacÕnÕ azaltÕr. x Bakiye ozon kÕsa sürede oksijene dönüúerek artÕk madde bÕrakmamasÕ, suyun oksijen konsantrasyonunu arttÕrÕr. x Suyun pH’sÕnÕ etkilemez. x Çok çabuk etki eder. x Ozon ihtiyaç duyuldu÷u kadar üretilip kullanÕldÕ÷Õ için depolama problemi yoktur. 34 Ozonun DezavantajlarÕ x KalÕntÕ koruma sa÷lamaz. (KalÕntÕ koruma; arÕtÕlmÕú su sisteme verildikten sonra mikrobiyolojik kirlenmeler sonunda suya geçebilecek mikroorganizmalarÕn üremesinin engellenmesi için suda dezenfektan madde bulundurulmasÕdÕr.) x Kurulum maliyeti ve prosesin iúletme maliyeti yüksekli÷i oldu÷undan di÷er sistemlere göre daha karmaúÕk oldu÷undan küçük iúletmeler için uygun de÷ildir. x Ozonlama sonucu bazÕ yan ürünler (aldehitler, ketonlar, peroksitler, karboksilik asitler, ortamda bromid varsa bromat, kuinolonlar) meydana gelir. x Ozon kararlÕ olmadÕ÷Õ için hÕzla oksijene dönüúme e÷ilimindedir. Bu yüzden suda bakiye bÕrakmadÕ÷Õndan son klorlamaya ihtiyaç vardÕr. x Dezenfeksiyon yan ürünlerinin giderilmesi için ilave filtrelemeler (granüler aktif karbon filtreleri gibi) yapmaya ihtiyaç vardÕr. x Yüksek pH ve ÕsÕda hÕzla bozunur. 4.7. Ozonlama Sonucu Oluúan Yan Ürünler Ozonun sulu çözeltilerdeki kimyasÕ ve oluúan yan ürünlerin sa÷lÕ÷a etkileri komplekstir. Sudaki maddelerle ozonun reaksiyonlarÕ sonucu bazÕ dezenfeksiyon yan ürünleri ozonlama meydana gelir (Çizelge 4.3.). YapÕlan pek çok çalÕúmada reaksiyonlarÕ yan ürünlerinin, klorlama sonucu açÕ÷a çÕkan yan ürünlere göre daha az toksik oldu÷u bildirilmiútir. Ozonlamayla meydana gelen bir çok reaksiyon dozlama ve pH’ya ba÷lÕdÕr ve bu sebeple farklÕ úartlarda farklÕ sonuçlar ortaya çÕkmaktadÕr. (Langlais et al.1991). 35 Çizelge 4.3. Ozonlama sonucu oluúan yan ürünler (Gottschalk, et.al., 2000) Aldehitler Asitler Aldo-Ketoasitler Brom Bileúikleri Formaldehit Oksalik Asit Pirüvik Asit Bromat øyonu Asetaldehit Formik Asit Hidrojenperoksit Bromoform Glioksal Asetik Asit Di÷er Bromopikrin Metilglioksal Süksinik Asit Bromlu asetikasit 36 5. øÇME SUYU ARITIMINDA BøYOFøLTRASYON Biyolojik süreçler, karasÕzlÕ÷a ba÷lÕ olarak sularda sa÷lÕk, estetik ve kÕsmi olarak kanserojenik organik ve inorganik kirleticilerin giderimi kapasitesine sahiptirler. Biyolojik kararsÕzlÕk yaratan bileúiklerin giderimi yoluyla, da÷ÕtÕm úebekelerinde mikrobiyal büyüme oluúumunu engelleme gibi suyu kararlÕ hale getirebilirler. Buna ek olarak, klor ihtiyacÕnÕ arttÕran ve DYÜ oluúumunda rol alan öncülerin giderimini de sa÷larlar. (Ritmann ve Sinoeyink, 1984; Namkung ve Ritman, 1987). AynÕ grup kirleticilerin giderimin de kullanÕlan aktif karbon adsorpsiyonu ve iyon de÷iúimi gibi prosesler ile karúÕlaútÕrÕldÕklarÕnda, biyolojik proseslerin inúaatÕ ve iúletimi daha basit ve genellikle de daha ucuzdurlar (Ritmann ve Huck, 1989). MikroorganizmalarÕn parçalanma reaksiyonlarÕnda enzimleri kullanmalarÕ ve arÕtÕm boyunca fazladan pH ve sÕcaklÕk gibi parametrelerin ayarlanmasÕ gereklili÷inin olmamasÕ bu süreçlerin basitlik ve ucuzlu÷unu mümkün kÕlmaktadÕr. Bu avantajlarÕnda dolayÕ, biyolojik arÕtma birçok arÕtÕm tesisinde kullanÕm alanÕna sahiptir. 5.1 Biyolojik Bozunmaya Biyokütlenin Etkisi Biyolojik arÕtÕmÕn anahtarÕ, istenen reaksiyonlarÕ sa÷layabilecek kadar çok miktarda biyolojik kütle birikiminin sa÷lanmasÕdÕr. Teorik olarak, daha çok biyokütle reaksiyonu, daha verimli bir biyolojik arÕtÕm sa÷lar. Biyolojik arÕtÕmda hücreleri tutma, büyük miktarda biyokütle birikimini sa÷lar. øçme sularÕnda oldu÷u gibi substrat deriúimi az oldu÷unda, biyokütle geliúimi daha az miktardadÕr. Hücre tutma genellikle iki yöntemle sa÷lanmaktadÕr. Bunlardan birincisi atÕk su arÕtÕmÕnda yaygÕn bir úekilde kullanÕlan aktif çamur sistemlerinde oldu÷u gibi askÕda olan mikroorganizmalarÕn önce floklaútÕrÕldÕ÷Õ ve daha sonra çöktürülerek tekrar prosesin baúÕndan beslendi÷i tekniktir. økinci yöntem ise katÕ bir yüzeye biyofilm úeklinde do÷al tutunmadÕr. KatÕ yüzeye tutunma daha kolay ve daha güvenlidir. DolayÕsÕyla içme suyu arÕtÕmÕ için kullanÕlan birçok biyolojik arÕtÕmda biyofilm tekni÷i seçilmektedir. Bu teknik, yavaú kum filtrelerini, hÕzlÕ 37 biyofiltrasyonu ve biyolojik olarak aktive edilmiú granüler aktif karbon (GAK) süreçlerini kapsar (Ritmann ve Huck, 1989). AtÕk suyun biyolojik arÕtÕmÕnda biyokütlenin etkisi birçok araútÕrmacÕ tarafÕndan araútÕrÕlmÕútÕr. (Albagnac, 1990; Jewell, 1990; Senthilnathan ve Ganczarczyk, 1990; Valentis ve Lesavre, 1990; Koch ve ark., 1991). Bu araútÕrmalar atÕk su arÕtÕmÕnda yüksek biyokütle oluúumu daha yüksek biyolojik parçalanma hÕzÕna sebep oldu÷unu göstermiútir. AtÕk su arÕtÕm esaslarÕna göre GAK filtrelerinin daha fazla hücreyi tutabildikleri için, kum filtrelerine veya antrasit filtrelerine göre daha iyi bir performans gösterebilecekleri söylenebilinir. Son yirmi yÕldÕr, GAK filtrelerinin içme suyu arÕtÕmÕndaki etkinli÷i üzerine bir çok araútÕrmacÕ çalÕúmalar yapmÕúlardÕr (Miller ve Rice, 1978; Maloney ve ark., 1982; Li ve DiGiano, 1983; Bablon ve ark., 1988; Prevost ve ark., 1989, 1991; Servais ve ark., 1991; Miltner ve Summers, 1992; LeChevallier ve ark., 1992). Eberhardt 1976 yÕlÕnda yaptÕ÷Õ çalÕúmada, yatÕúkÕn koúullardaki granüler aktif karbon ve kum filtresindeki TOK giderimlerini karúÕlaútÕrmÕútÕr. Granüler aktif karbon filtresindeki giderim verimi kum filtresindekine göre çok daha fazla olmuútur. Bu sonuçtan yola çÕkarak aktif karbon üzerindeki biyoaktivitenin çok daha hÕzlÕ oldu÷u ortaya konmuútur. Bablon ve ark. (1988) ile LeCevallier ve ark (1992) yaptÕklarÕ çalÕúmalarda aynÕ sonuca ulaúmÕúlardÕr. Biyolojik olarak aktive edilmiú aktif karbon filtrelerindeki biyodegredasyon hÕzÕndaki artÕú daha fazla yüzey alanÕ ve dolayÕsÕyla daha çok birikim yüzeyiyle iliúkilendirilmektedir (AWWA, 1981; Li ve DiGiano, 1983). Fakat, Maloney ve ark. (1982)’ yaptÕklarÕ çalÕúmada GAK filtrelerinin konvansiyonel içme suyu arÕtÕmÕndaki kullanÕmlarÕnda biyolojik degredasyonun oluúmadÕ÷ÕnÕ göstermiúleridir. Miltner ve Summers (1992), içme suyunda kum, çift malzemeli (antrasit/kum), ve üç GAK filtresinden oluúan pilot ölçekli bir içme suyu biyolojik arÕtÕmÕ çalÕúmasÕ yapmÕúlar ve aynÕ temas süresinde GAK filtresinin kum ve kum-antrasit karÕúÕmdan daha iyi oldu÷unu ortaya koymuúlardÕr. Bununla birlikte altÕ ay sonra aradaki bu farkÕn çok önemli bir 38 seviyede kalmadÕ÷Õ ve her üç filtre veriminin birbirine yaklaútÕ÷ÕnÕ rapor etmiúlerdir. 5.2 Temas Süresinin Biyolojik Parçalanma Üzerindeki Etkisi øçme suyunun biyolojik arÕtÕmÕnda biyofiltre temas süresi en önemli faktörlerden biridir. YapÕlan biyolojik filtre çalÕúmalarÕnda temas süresi, filtre hacmine ba÷lÕ olarak ifade edilir ve belli süre boyunca sabit debide filtreden geçen su miktarÕ yatak hacminin kaç katÕ oldu÷uyla iliúkilendirilir. Bu sebepten dolayÕ grafiksel yorumlamalarda temas süresinin yanÕnda yatak hacmi (BV, Bed volume) ifadesi ile de karúÕlaúmak mümkündür. øçme sularÕnÕn biyolojik olarak tam bir arÕtÕm sa÷layabilmesi için, biyolojik sistemin su ortamÕyla istenen reaksiyonlarÕ gerçekleútirecek olan mikroorganizmalarÕn birikmesine, bu mikroorganizmalarÕn faaliyet gösterebilecek ortamÕn hazÕrlanmasÕna ve bu reaksiyonlarÕ tamamlayabilecek zamanÕn yaratÕlmasÕna ihtiyaç vardÕr (Rittmann ve Huck, 1989). Daha uzun temas süresi daha fazla tamamlanmÕú reaksiyon sonucunu do÷urur. Temas süresinin DOM giderimi üzerine etkisi birçok araútÕrmacÕ tarafÕndan incelenmiútir. Sontheimer ve Hubele (1987) GAK kolanlarÕyla yaptÕklarÕ çalÕúmada temas süresinin 5 dakikadan 20 dakikaya çÕkarÕlmasÕ ile biyofiltre kolanlarÕndaki biyolojik aktivitenin ÇOK giderimi olarak % 27’den %41’e çÕktÕ÷ÕnÕ rapor etmiúlerdir. Buna ek olarak filtrelenme hÕzÕ veya filtre malzemesinden ba÷ÕmsÕz olarak temas süresinin ÇOK giderimin de önemli bir parametre oldu÷unu ortaya koymuúlardÕr. LeChevallier ve ark (1992) yaptÕklarÕ çalÕúmada benzer olarak temas süresinin 5 dakikadan 20 dakikaya çÕkmasÕ ile toplam asimile edilebilir organik karbon (AOK) seviyesinin ortalama 82 μg/L seviyesinden 47 μg/L seviyesine düútü÷ünü ortaya koymuúlar ve TOK giderimin de ise bu verim artÕúÕ %29’dan %51 olarak ortaya çÕkmÕútÕr. Buna karúÕn Swertfeger ve arkadaúlarÕ (1993) biyofiltre de ÇOK gideriminin ilk birkaç dakikada gerçekleúti÷ini, bu ilk birkaç dakikadan sonra 39 süreyi arttÕrmanÕn veya anlamlÕ bir etki yaratmadÕ÷ÕnÕ sonuçlarÕnda vermiúlerdir. Wang ve Summers 1993’te yaptÕklarÕ çalÕúmada biyofiltrede ÇOK gideriminin hem temas süresi hem de biokütle miktarÕyla iliúkili oldu÷unu göstermiúlerdir. Ancak, sularda bulanan DOM çok farklÕ organik bileúiklerden oluúmaktadÕr. BazÕ DOM türleri ilk birkaç dakikada biyofiltrede biyolojik bozunmaya u÷rarken bazÕ DOM türleri için çok daha fazla zaman gerekmektedir. BazÕ bileúikler AOK analizi ile ölçülebilmektedir. BazÕlarÕ ise biodegredasyona daha dirençlidir. Tüm bu kolay biyobozundurulabilen ve daha dirençli olan organiklerin ölçümü BDOC (biyolojik parçalanabilir çözünmüú organik karbon) yöntemiyle test edilebilinir. Temas süresi biyokütlenin da÷ÕlÕmÕ, mikrobiyal aktivitesi ve biyofiltredeki mikrobiyal yapÕ üzerinde de etkilidir. AkÕú hÕzÕ ve kesit alanÕ ile verilen filtrede temas süresinin artmasÕ demek filtre uzunlu÷unun artmasÕ demektir. Artan biyofiltre uzunlu÷u ile, biyofiltre kolonunun en üst kÕsmÕndaki mikroorganizma popülasyonu artÕúÕ ile birlikte parçalanabilen ÇOK’un biyofiltrenin ilk kÕsÕmlarda giderilmesiyle ba÷lÕ olarak, bakteri popülasyonunu azaldÕ÷ÕnÕ ortaya koyan çalÕúmalar vardÕr (Servais ve ark., 1991; Swerfeger ve ark., 1993). Swertfeger ve ark. (1993) organik maddelerin biyodegredasyonun biyofiltre derinli÷ine ba÷lÕ oldu÷unu ortaya koymuúlardÕr. ÇOK ve THMOP’nin filtrenin giriú kÕsmÕnda büyük bölümünün giderildi÷ini ve biyokütle birikiminin bu kÕsÕmda gerçekleúti÷ini ortaya koymuúlardÕr. Aldehit ve ketoasitler gibi kolay bozunabilen organiklerin tamamÕ filtrenin giriú kÕsmÕnda ve az bir derinlikte giderilebilinir. Kolay bozundurulabilen organiklerin bu bölgede giderilebilmesinin sebebi, mikrobiyal aktiviteyi ve bakteri popülasyonu türünü etkileyen mikroorganizmalara ulaúan substrat miktarÕnÕn filtre derinli÷i (veya filtre hacmi) ile de÷iúmesidir. Genellikle biyokütle da÷ÕlÕmÕ, mikrobiyal faaliyet ve oluúan mikroorganizma türleri ile ilgili çok sayÕda kaynak bulunamamaktadÕr. 40 5.3 OzonlamanÕn Biyofiltre Üzerine Etkisi Ozonlama bu yüzyÕlÕn baúÕndan beri su kaynaklarÕnÕn dezenfeksiyonu için kullanÕlagelmektedir. Bugün ise ozonlama özellikle avrupada birçok farklÕ amaç için kullanÕlmaktadÕr (Langlais ve ark., 1991). Bunlardan karúÕmÕza en çok çÕkan örnek ise ozonlamanÕn birincil dezenfektan olarak kullanÕlarak, organik madde giderimindeki verimi de arttÕrmasÕ amacÕyla kullanÕmÕdÕr. Son zamanlarda yapÕlan çalÕúmalarda ön ozonlamanÕn, organiklerdeki ba÷larÕ kÕrarak sudaki bu organiklerin biyodegredasyonunu ve biyofiltrelerin mikrobiyal aktivitesini arttÕrdÕ÷ÕnÕ göstermiúlerdir (Langlais ve ark., 1991). Hümik bileúikler içindeki organiklerin ozonlanmasÕ sonucu bu halkalar kÕrÕlÕr ve daha kolay biyolojik olarak bozundurulabilen düúük moleküler a÷ÕrlÕklÕ karboksilik asit oluúur (Gilbert, 1983). Colorado’da yapÕlan plot ölçekli bir çalÕúmada, ozonlama sonrasÕ 15 dakikalÕk temas süresi ile GAK kolonunda elde edilen maksimum verimin ön ozonlamasÕz sisteme göre %57 daha iyi bir verim oluúturdu÷u ortaya koyulmuútur (Wayne ve ark., 1984). Hubele (1986) ÇOK giderimin de ozonlamanÕn benzer bir etkisini göstermiútir. Benzer olarak ozonlamanÕn asimile edilebilir organik karbonu (AOK) arttÕrdÕ÷Õ birçok araútÕrmacÕ tarafÕndan çalÕúmalar sonucu ortak bir sonuç olarak karúÕmÕza çÕkmaktadÕr (Reasoner ve Rice, 1989; Huck ve ark., 1989; van der Kooil ve ark., 1989; Miltner ve ark., 1991). Buna ra÷men, Malleviale ve Cournairie (1982) yaptÕklarÕ çalÕúmada yavaú kum ve GAK filtrasyonun da ön ozonlamanÕn filtrasyon veriminde herhangi bir artÕúa neden olmadÕ÷ÕnÕ rapor etmiúlerdir. OzonlamanÕn organik maddelerin biodegredasyonu ve organik maddeler ile girmiú oldu÷u reaksiyon mekanizmalarÕ Langlais ve ark., (1991) yaptÕklarÕ çalÕúmada incelenmiútir. OzonlamanÕn AOK ve biobozundurulabilen ÇOK konsantrasyonlarÕnÕ arttÕrmasÕ sonucu bu parametrelerin içme suyu arÕtÕm tesissinde kontrol altÕna alÕnmamasÕ durumunda da÷ÕtÕm úebekelerinde mikrobiyal büyümeye sebep olmasÕ gibi olumsuz etkileri baú göstermektedir. 41 Ozon dozunun organik maddelerin biodegredasyonu üzerine yapÕlan çalÕúmalardan; Jago ve Stanfield (1984) yaptÕklarÕ çalÕúmada maksimum AOK oluúumunun 1 mg/L ozon dozunda gerçekleúti÷ini ortaya koymuúlardÕr. Ön ozonlamanÕn güçlü bir oksitleyici olarak kullanÕmÕnÕn biofiltre verimini arttÕrmasÕna ra÷men, organikler ile verdi÷i reaksiyonlar sonucu ozonlama yan ürünleri oluúabilir. Bilinen ozonlama yan ürünleri aldehitler, ketonlar, karboksilik asitler, keto asitler ve bromattÕr. Bu ozonlama yan ürünlerinden bromat, ketonlar ve aldehitler için USEPA tarafÕndan sÕnÕrlama getirilmiútir. Bromür içeren sularda, ozonlama bromür iyonunu oksitleyerek bromat iyonu oluúumuna sebep olur (Haag ve Hoigne, 1983). Geçmiú yÕllarda ozonlama yan ürünlerinin biodegredasyonu hakkÕnda birçok çalÕúma yapÕlmÕútÕr (Glaze ve ark., 1989; Shukairy ve Summers, 1993). Shukairy ve Summers (1993) yaptÕklarÕ çalÕúmada birçok ozonlama yan ürününün kolay bir úekilde biyolojik olarak parçalandÕ÷ÕnÕ ortaya koymuúlardÕr. 42 6. MATERYAL METOD YapÕlan çalÕúma; basamaklar aúa÷Õdaki gibi sÕralanabilinir; x OzonlamanÕn hümik asit çözeltisi ile hazÕrlanmÕú model çözeltide DOM giderimi ve klorlama sonrasÕ DYÜ oluúum potansiyelleri üzerine etkisinin incelenmesi, x OzonlamanÕn Eskiúehir ili içme ve kullanma suyu kayna÷Õ olarak kullanÕlan Porsuk nehri suyunda DOM giderimi ve klorlama sonrasÕ DYÜ oluúum potansiyelleri üzerine etkisinin incelenmesi, x Tek baúÕna biyofiltre sisteminin Porsuk suyundan DOM giderimi ve klorlama sonrasÕ DYÜ oluúum potansiyellerine etkisinin incelenmesi, x Ozonlama+biyofiltre sisteminin Porsuk suyundan DOM giderimi ve klorlama sonrasÕ DYÜ oluúum potansiyellerine etkisinin incelenmesi. 6.1 Ham Su Özelikleri Eskiúehir øli içme ve kullanma suyu kayna÷Õ olarak, Kütahya øli sÕnÕrlarÕnda do÷up Sakarya nehrine ba÷lanan Porsuk nehri kullanÕlmaktadÕr. Kütahya ilinin evsel ve endüstriyel atÕksularÕ aynÕ nehre deúarj edilmektedir. Porsuk nehrinin aúÕrÕ ötröfik bir yüzeysel su kayna÷Õ oldu÷u bilinmektedir (Çevre Durum Raporu, 2006). Mevcut arÕtma tesisi Õzgaralar, önklorlama, kimyasal arÕtÕm, çöktürme ve nihai klorlama basamaklarÕndan oluúmaktadÕr. Deneyler de kullanÕlan Porsuk suyu içme suyu arÕtÕma tesisi giriúinden, kaba ÕzgaralarÕn hemen önünden alÕnan sular ile gerçekleútirilmiútir. Çizelge 6.1’de çalÕúmada kullanÕlan Porsuk nehrinin özellikleri verilmiútir. 43 Çizelge 6.1 Ham su özellikleri Parametre Porsuk Baraj Suyu (ortalama) 5,587 ÇOK (mg/L) 0,147 UV254 Abs. (cm-1) 2,63 SUVA (L/mgC.m) pH 7,93 THMOP (μg/L) 462,3 HAAOP (μg/L) 606,7 Alkalinite (mg/L) 326,8 6.2 KullanÕlan Malzemeler 6.2.1 Biyofiltrasyon Kolonu ve Dolgu Malzemeleri Biyofiltrasyon çalÕúmasÕnda Porsuk suyuna hiçbir arÕtma iúlemi yapÕlmadan DOM ve DYÜ de÷iúimleri zamana ba÷lÕ olarak inçelenmiú daha sonra iseaynÕ çalÕúmalar ön ozonlamanÕn biyofiltrasyon verimine etkisi incelenerek 2 birbirini takip eden basamak kullanÕlmÕútÕr. Bu amaçla 3 farklÕ malzemeden yapÕlmÕú ve her bir filtre malzemesi birbirine seri ba÷lÕ iki kolon düzene÷i kurulmuútur. Böylece her filtrasyon malzemesi için iki farklÕ temas süresi deneyleri yapÕlmÕútÕr. HazÕrlanan biyofiltre kolonlarÕ 2.5cm çapÕnda cam kolon içine konulan 15 cm yatak yüksekli÷inde malzeme ile doldulurmuútur. Yatak malzemesinin alt ve üst kÕsmÕna 3 cm’lik cam boncuk konularak kolonda üniform bir akÕú elde edilmeye çalÕúÕlmÕútÕr.. Yatak malzemesi içinde kalmÕú olabilecek hava kabarcÕklarÕ kanallanmaya yol açaca÷Õ için kolonlar hazÕrlanÕrken yatak malzemesi içinde hiçbir hava kabarcÕ÷Õ kalmamasÕna özen gösterilmiútir ùekil 6.1 de hazÕrlanan bir kolon ve ùekil 6.2’de biyofiltre sisteminin tamamÕ görülmektedir. ÇalÕúma laboratuar úartlarÕnda (T = 20ºC) kesintisiz olarak yapÕlmÕútÕr. 44 ùekil 6.1 Bir biyofiltre kolonu ùekil 6.2 Biyofiltre sistemi 45 ùekil 6.3 Kurulan üç farklÕ malzemeye sahip biyofiltre sistemlerinin ortak úemasÕ HazÕrlanan kolonlardan 2 ay boyunca ham su ile beslenerek malzemeler üzerinde mikroorganizma üremesi sa÷lanmÕútÕr. 2 ay boyunca 184320 yatak hacminde (BV)’ ham su filtrelere beslenmiútir. Oluúturulan kolonlarda biyofiltre malzemesi olarak kum, ticari aktif karbon ve zeolit kullanÕlmÕútÕr ve her malzeme için 2 kolon seri úekilde ba÷lanarak 15 ve 30 dakikalÕk temas süresi gözlemlenmiútir. ùekil 6.3’te tek bir malzeme için kurulan biyofiltre sisteminin bir úemasÕ görülmektedir ve her üç dolgu malzemesi için aynÕ sistem ayrÕ ayrÕ kurulmuútur. Her malzeme için ayrÕ bir peristaltik pompa ile akÕú sa÷lanmÕú ve bu pompalar ile 6 aylÕk çalÕúma süresince 5mL/dak debiyle su beslenmiútir. ùekil 6.2’de sÕrasÕyla kum, aktif karbon ve zeolit biyofiltre düzeneklerini oluúturan 2 úer kolonlu sistemin tamamÕ görülmektedir. ùekilde üç farklÕ biyofiltre sistemi bir arada görülmekle birlikte, aslÕnda her sistemin (kum, aktif karbon ve zeolit) kendine ait bir peristaltik pompasÕ, giriú çÕkÕú boru ba÷lantÕlarÕ ve numune alma musluklarÕ bulunmaktadÕr. Zeolit ve kum malzemeleri kolonlara doldurulmadan önce elek analizinden geçirilmiú, üniformluk katsayÕsÕ ve d10 etkin boyut özellikleri belirlenmiútir. SÕrasÕyla ùekil 6.4 ve ùekil 6.5’te kum ve zeolit için yapÕlan elek analizi grafikleri görülmektedir. 46 60 50 40 30 20 10 0 0 0,2 0,4 0,6 0,8 1 1,2 1,4 1,6 1,8 2 4 4,5 ùekil 6.4 Kum elek analizi 110 100 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 0 0,5 1 1,5 2 2,5 3 3,5 ùekil 6.5 Zeolit elek analizi Aktif karbon (Lungi- Hydroflin 30S) ticari olarak temin edildi÷i için herhangi bir elek analizine tabi tutulmamÕú ve üretici firma tarafÕndan Çizelge 6.2’de gösterilen özellikler esas alÕnarak filtre kolonu oluúturmada kullanÕlmÕútÕr. 47 Çizelge 6.2 Aktif Karbon Fiziko-Kimyasal Özellikleri Yo÷unluk (g/cm3) 0,45-0,5 Nemlilik (%) 2-8 Kül øçeri÷i (%) 4-6 Sertlik (%) 90-100 øyodür øçeri÷i (mg/g) 1000-1100 2 Spesifik Yüzey AlanÕ (m /g) 1050-1150 Etkin Boyut (mm) 0,6-2,36 Üniformluk KatsayÕsÕ < 1,5 6.2.2 Hümik Asit ÇalÕúmada 10, 25 ve 50 mg/L’lik deriúimlerde hazÕrlanan hümik asit (H.A) çözeltileri model çözelti olarak ozonlama deneylerinde kullanÕlmÕútÕr. Çözeltiler Fluka marka 500 gr’lÕk hümik asitin ultra saf su ile belli miktarlarÕnÕn çözülmesi ile elde edilmiútir. Çözelti hazÕrlama iúleminde herhangi bir asit veya baz kullanÕlmamÕú ve çözelti uzun süre karútÕktan sonra filtre ka÷ÕdÕndan süzülerek öyle kullanÕlmÕútÕr. Çizelge 6.3’te üç farklÕ deriúimdeki hümik asit çözeltilerinin baúlangÕç de÷erleri verilmiútir. Çizelge 6.3. 10, 25 ve 50 mg/L’lik hümik asit çözeltileri baúlangÕç özellikleri Hümik Asit 10 mg/L 25 mg/L 50 mg/L UV254 cm-1 0,16 0,51 1,01 VøS400 0,04 0,13 0,26 TOK, mg/L 2,25 5,96 14,01 ÇOK, mg/L 2,12 4,74 8,78 SUVA, L/mg.m 7,41 10,70 11,53 THMFP, μg/L 197,83 725,11 1415,98 HAAFP, μg/L 334,07 943,83 1943,93 Parametre 48 6.3 Deneysel Prosedür OzonlamanÕn biyofiltrasyon verimi üzerine ve DYÜ oluúumu üzerine etkisinin incelendi÷i bu çalÕúmada do÷al kaynak olarak Porsuk suyu, ve yine ozonlamanÕn NOM parçalanmasÕ ve giderimi üzerine etkisinin incelendi÷i bölümde model çözelti olarak hümik asit çözeltisi kullanÕlmÕútÕr. Ozonlama ve NOM arasÕndaki etkileúimi ve klorlama sonrasÕnda DYÜ oluúumundaki de÷iúimi irdeleyebilmek için deneyler esnasÕnda VøS400, UV254, TOK, ÇOK ölçümleri yapÕlmÕú ve SUVA hesaplamasÕna geçilmiútir. 6.3.1 Ozonlama Sistemi Ozonlama deneylerinde oksijen kayna÷Õ olarak oksijen tüpü, Ozone Safe marka ozon jeneratörü ile 23,5 cm çapÕnda, 71,5 cm yüksekli÷indeki krom-nikel reaktör kullanÕlarak 25L su hacmi ozonlanmÕútÕr. Gaz fazdaki ozonun, sÕvÕ ortama daha iyi geçebilmesi için reaktörde poröz yapÕya sahip difizör kullanÕlmÕú ve tüpjeneratör-reaktör arasÕndaki bütün ba÷lantÕlarda teflon hortumlar kullanÕlmÕútÕr. ùekil 6.6’te ozonlama düzene÷i ayrÕntÕlÕ biçimde temsili olarak, ùekil 6.7’te ise kullanÕlan düzenek görülmektedir. ùekil 6.6 Ozonlama düzene÷i 49 ùekil 6.7 Ozon jeneratörü ve reaktörü Ozon jeneratöründe oluúturulan ozon gazÕ miktarÕ Standart Metod 2350 E metoduna göre belirlenmiútir. Metoda göre 200 ml’den az olmamak kaydÕyla KI (potasyum iyodür) ile doldurulan yÕkama úiúelerine belli süre ozon gazÕ uygulanmÕú daha sonra yÕkama úiúesinden alÕnan örne÷e 10 ml 2N H2SO4 eklenerek 0,005 N sodyum tiosülfat ile titre edilmiú ve dönüm noktasÕna yaklaúÕldÕ÷Õ zaman 1-2ml kadar niúasta çözeltisi eklenerek titrasyon tamamlanmÕútÕr. Buradan üretilen ozon gazÕ miktarÕ denklem 6.1’deki formüle göre hesaplanmÕútÕr. N * V * 2400 t mg O3/dak (6.1) Burada; N = Sodyum Tiyosülfat Normalitesi (N) V = Harcanan titrant hacmi (ml) T = Ozonlama yapÕlan süre (dak) Sisteme verilen ozon miktarÕnÕn arttÕrÕlmasÕ veya azaltÕlmasÕ beslenen oksijen miktarÕ ayarlanarak yapÕlmÕútÕr. 50 6.3.2 TOK ve ÇOK Ölçümleri SularÕn NOM içeri÷ini gösteren parametrelerden ikisi olan TOK ve ÇOK parametreleri alÕnan bütün numunelerde ölçümleri yapÕlmÕútÕr. Ölçümler Standart Metod 3510 B metoduna göre Shimadzu marka VCPH-5000 model TOK analizöründe otosampler kullanÕlarak uçurulamayan organik karbon (NPOC) esasÕna göre yapÕlmÕútÕr. ÇOK ölçümleri ise aynÕ metoda göre numuneler 0,45μm’lik filtreden süzüldükten sonra gerçekleútirilmiútir. TOK ve ÇOK ölçümlerinde kullanÕlan cam malzemelerin temizli÷ine çok özen gösterilmiú, vialler kullanÕlmadan önce 1 gün 0,5 N H2SO4 çözeltisinde bekletilmiú, daha sonra kaynar su, çeúme suyu ve ultra saf su ile yÕkanÕp ve etüvde kurutularak kullanÕlmÕútÕr. Kalibrasyon çözeltisi hazÕrlamada kullanÕlan balon jojeler kesinlikle baúka hiçbir iúlem esnasÕnda kullanÕlmamÕútÕr. 6.3.3 VøS400, UV254 Ölçümleri ve SUVA HesaplamasÕ ArÕtma tesislerinde kullanÕlan ozonlama sisteminin dezenfektan ve organikleri oksitleme kapasitesinin yanÕnda çok iyi bir renk-koku giderici olarak kullanÕldÕ÷Õ bilinmektedir. ÇalÕúmada ozonlama sonrasÕ renkteki de÷iúimleri gözlemleyebilmek için Hach-Lange DR-5000 marka spektrofotometrede 400nm de VøS400 ölçümleri gerçekleútirilmiútir. SularÕnda DOM göstergesi olarak kullanÕlan UV254 ölçümleride aynÕ spektrofotometrede Standard Methods 5910 B metoduna göre yapÕlmÕútÕr. Spektrofotometre ölçümlerinden önce numuneler 0,45μm’lik filtreden süzülerek askÕda katÕlarÕn giriúim yapmalarÕ engellenmiútir. SUVA ise suyun hidrofilik ve hidrofobik karakteristi÷i hakkÕnda yön gösteren bir parametredir. Bu parametre UV254 miktarÕnÕn ÇOK’a bölünmesi ile elde edilir ve L/mg.m birimiyle ifade edilir. Bu iúlemden anlaúÕlaca÷Õ üzere SUVA sudaki çözünmüú organiklerin aromatikli÷inide gösterir. 51 6.3.4 THMOP ve HAAOP Ölçümleri NOM içeren sularda klorla dezenfeksiyon sonrasÕ oluúan yan ürünlerden ikisi THM ve HAA’dÕr. ÇalÕúmada ozonlama yapÕlmÕú sularÕn THM ve HAA oluúturma potansiyelleri belirlenmiútir. Çizelge 6.4’te bu analizler için kullanÕlan kolonun özellikleri ve analiz úartlarÕ görülmektedir . Çizelge 6.4 THM ve HAA ölçümlerinde kullanÕlan kolonun özellikleri Marka Agilent Model DB - 5.625 Maksimum SÕcaklÕk 325 ºC Normal Uzunluk 30 m Çap 250 μm Film kalÕnlÕ÷Õ 0,25 μm Mod Sabit AkÕú THMOP, Standart Metod 5710 B metoduna göre yapÕlmÕútÕr. KlorlamasÕ yapÕlacak ozonlanmÕú numuneler 111ml’lik úiúelerin yarÕsÕna kadar doldurulmuú fosfat tamponu eklenerek pH 7 ayarlandÕktan sonra örnek hacmine göre 7 gün sonra içinde 2 mg/L’lik kalÕntÕ klor kalacak úekilde hesaplanan sodyum hipoklorit ile klorlanmÕú ve hiç boúluk kalmayacak úekilde doldurularak a÷zÕ kapatÕlmÕútÕr. 7 günlük inkübasyon süresi, arÕtma tesisi çÕkÕúÕndan úebekenin en ucundaki kullanÕcÕ noktasÕna su gelinceye kadarki süreyi temsil etmektedir. 7 Gün boyunca 25ºC’de karanlÕkta bekletilmiútir. 7 günün sonunda kalÕntÕ kloru sodyum sülfit ile giderilen numuneler EPA 551.1 metoduna göre sÕvÕ-sÕvÕ ekstraksiyon ile Agilent 6810N marka Gaz Kromatografide μ-ECD dedektör kullanÕlarak ölçümler yapÕlmÕútÕr. EPA metoduna göre 35 ml alÕnan numuneye 400ºC’de 3 saat úartlandÕrÕlan sodyum sülfat eklenmiú ve karÕúÕncaya kadar çalkalanmÕútÕr. Bütün sodyum sülfat çözündükten sonra 3 ml n-pentan eklenerek 1 dakika hÕzlÕ bir úekilde çalkalanmÕú ve örnek içindeki kloroform, bromodiklorometan, dibormoklorometan ve 52 bromoform gibi THM türleri çözücü içine alÕnarak GC’ye enjekte edilmiútir. Kalibrasyon için karÕúÕm halindeki standart kullanÕlmÕútÕr (AccuStandard, Ine. New Haven, CT). Çizelge 6.5’te THM ölçümlerinde kullanÕlan sÕcaklÕk programÕ görülmektedir. FÕrÕnÕn baúlangÕç sÕcaklÕ÷Õ 40 ºC olarak 5 dakikalÕk bekleme süresi olarak belirlenmiútir. Çizelge 6.5 THM ölçümleri için kullanÕlan sÕcaklÕk programÕ HÕz Son SÕcaklÕk Bekleme Süresi 5 ºC 80 ºC 0 dak. 20 ºC 150 ºC 3,5 dak HAAOP benzer úekilde Standart Metod 5710 B metoduna göre aynÕ klorlama ve inkübasyon iúlemlerine tabi tutulan örnekten alÕnan numunelerin EPA 551.2 metoduna göre ekstraksiyonu ile yapÕlmÕútÕr. HAA numunelerinin sÕvÕ-sÕvÕ ekstraksiyonu için 25 ml örnek alÕnmÕú, 2 ml H2SO4 eklendikten sonra, 8 gr úartlandÕrÕlmÕú sodyum sülfat eklenmiú ve 4 ml MTBE eklenip 3 dakika çalkalanarak üst kÕsÕmda organik fazÕn oluúmasÕ beklenmiútir. Oluúan organik fazdan alÕnan 3 ml örnek baúka bir viale aktarÕlmÕú ve üzerine 3 ml asidik metanol ( %10 H2SO4 - %90 Metanol) eklenerek 2 saat 50ºC su banyosunda bekletilmiútir. 2 saatin sonunda oda sÕcaklÕ÷Õna gelen numuneler üzerlerine 7 ml 150mg/L’lik Sodyum sülfat ve 2 ml doygun sodyum bi karbonat çözeltisi eklenerek hafifçe çalkalanmÕú ve üst fazdan enjeksiyon yapÕlmÕútÕr. Kalibrasyon için karÕúÕm halindeki standart kullanÕlmÕútÕr (AccuStandard, Ine. New Haven, CT). Çizelge 6.6’te HAA ölçümlerinde kullanÕlan sÕcaklÕk programÕ görülmektedir. FÕrÕnÕn baúlangÕç sÕcaklÕ÷Õ 40 ºC olarak 10 dakikalÕk bekleme süresi olarak belirlenmiútir. Çizelge 6.6 HAA ölçümleri için kullanÕlan sÕcaklÕk programÕ HÕz Son SÕcaklÕk Bekleme Süresi 2,5 ºC 65 ºC 0 dak. 10 ºC 85 ºC 0 dak. 20 ºC 205 ºC 0 dak. 53 Kalibrasyon kontrollerinin ardÕndan THM ve HAA bileúikleri için GC cihazÕnÕn dedeksiyon limiti belirlenmiútir. Dedeksiyon limitini belirleyebilmek amacÕyla cihazda her bileúik için Sinyal / Gürültü (S/N) oranlarÕ hesaplanmÕú, daha sonra Sinyal / Gürültü oranÕnÕn 3’e eúit oldu÷u deriúimler belirlenmiútir. Bu noktalar THM ve HAA bileúikleri için Dedeksiyon Limitleri’ni (LOD) vermektedir. LOQ de÷erleri ise kabul edilebilir do÷rulukta ve tekrarlanabilirlikte ölçülebilen en düúük deriúimler olarak ifade edilmekte, analitik olarak Sinyal / Gürültü oranÕnÕn 10’a eúit oldu÷u deriúimlerin belirlenmesiyle hesaplanmaktadÕr (Karakaú, 2006). Hesaplanan metod dedeksiyon limitleri (LOD’ler) ve metod hesaplama limitleri (LOQ’lar) Çizelge 6.7’da gösterilmektedir. Çizelge 6.7. THM ve HAA bileúikleri için hesaplanan LOD ve LOQ de÷erleri HAA THM DYÜ'ler S/N LOD(μg/L) LOQ(μg /L) Monokloroasetik Asit Monobromoasetik Asit 1632,5 0,0138 0,0459 984,8 0,0152 0,0508 Dikloroasetik Asit 2198,2 0,0102 0,0341 Trikloroasetik Asit 393,9 0,0190 0,0635 Dibromoasetik Asit 283,8 0,0264 0,0881 Kloroform 57,5 0,8348 2,7826 Bromodiklorometan 908,3 0,0528 0,1762 Dibromoklorometan 860,2 0,0558 0,1860 Bromoform 336,4 0,1427 0,4756 HAA ve THM analizlerinde kullanÕlan cam malzemelerinde temizliklerine büyük önem gösterilmiú iúlem sonrasÕnda çÕkan kirli vialler hemen kaynar suda 12 saat bekletilmiú, daha sonra deterjanlÕ suda iyice yÕkanÕp, çeúme suyu ve saf su ile durulandÕktan sonra metanolden geçirilip son olarak saf su ile durulanmÕútÕr. 54 7. BULGULAR 7.1 OzonlamanÕn Hümik Asit Üzerine Etkisi OzonlamanÕn DOM karakterizasyonu ve DYÜ oluúumuna etkisinin anlaúÕlabilmesi için öncelikle üç farklÕ deriúimde hazÕrlanan hümik asit model çözeltileriyle çalÕúmalar yapÕlmÕútÕr. Burada amaç deiyonize saf su ve sadece hümik asit içeren çözeltide ozonlamanÕn ne tür bir etki yarattÕ÷Õ ve di÷er parametreler olmaksÕzÕn sadece içinde hümik asit olan suda DOM giderimi üzerinde ne kadar etkin oldu÷unu ortaya koyabilmek ve bu DOM giderimi ile klorlama sonrasÕ ne kadar DYÜ oluúumunun engellendi÷ini ortaya çÕkarabilmek amaçlÕ yapÕlmÕútÕr. Üç farklÕ konsantrasyonda hümik asit çözeltisi hazÕrlanarak DOM içeri÷i olarak farklÕ karakterizasyona sahip yüzeysel sularda DOM miktarÕ arttÕkça veya azaldÕkça ozonlamanÕn nasÕl bir tepki verece÷i ortaya koyulmaya çalÕúÕlmÕútÕr. 0,3 VøS 400, cm-1 0,25 0,2 0,15 0,1 0,05 0 0 2 4 6 8 10 12 14 Ozon Dozu, mg Ozon/mgTOK 10 mg/L 25 mg/L 50 mg/L ùekil 7.1 Ozon dozunun farklÕ hümik asit deriúimlerinde renk giderimi üzerine etkisi ùekil 7.1’de 10, 25 ve 50 mg/L deriúimindeki hümik asit çözeltilerinin ozonlanmasÕ sonucu VøS400 de÷erindeki de÷iúim görülmektedir. Görünür bölgede 400 nm dalga boyundaki absorbans rengin bir göstergesidir ve 350 nm’den daha 55 büyük dalga boylarÕnda belirgin bir absorbansÕn alÕnmamasÕ bu suyun renk içermedi÷i anlamÕna gelmektedir (Kitiú ve ark., 2001). 50 mg/L hümik asit çözeltisinde 60 dakikada elde edilen maksimum ozon dozu olan 7,2 mgO3/mgTOK de÷erinde baúlangÕç VøS400 de÷eri olan 0,26 ‘dan %38 lik giderim ile 0,16 de÷erine düútü÷ü gözlemlenmiútir. 25 mg/L hümik asit çözeltisinde aynÕ oksijen gazÕ debisinde 60 dakika sonunda elde edilen maksimum ozon dozu 11,3 mgO3/mgTOK olmuú ve burada baúlangÕç VøS400 de÷eri 0,132 Abs’den 0,066 Abs’ye düúürülerek %55 giderim elde edilmiútir. 10 mg/L deriúimindeki hümik asit çözeltisinde ise 17mgO3/mgTOK de÷erinde %100 giderim sa÷lanarak VøS400 de÷erine göre renksiz bir su elde edilmiútir. ÇalÕúmada ozon üretmek için kullanÕlan oksijen gazÕ debisinin ve ozon jeneratörünün aynÕ olmasÕna ra÷men aynÕ temas süresinde farklÕ ozon dozlarÕnÕn elde edilmesi çözeltideki hümik asit miktarÕyla de÷iúen TOK de÷erine ba÷lÕdÕr. DolayÕsÕyla yüksek konsantrasyonda TOK içeren sularda aynÕ ozonlama temas süresinde daha düúük TOK içeren sulara göre birim TOK baúÕna daha düúük miktarlarda ozon dozu elde edilmektedir. 1,2 UV254, cm-1 1 0,8 0,6 0,4 0,2 0 0 2 4 6 8 10 12 14 Ozon Dozu, mg Ozon/mgTOK 10 mg/L 25 mg/L 50 mg/L ùekil 7.2 Ozon dozunun farklÕ hümik asit deriúimlerinde UV254 giderimi üzerine etkisi Literatürde 254 nm dalga boyunda ölçülen UV254 de÷erinin sularÕn aromatik yapÕsÕnÕn bir göstergesi olarak geçmektedir. DolayÕsÕyla UV254 de÷eri ne kadar yüksek ise sudaki aromatik yapÕ o kadar fazla ve dolayÕsÕyla DOM içeri÷i o 56 kadar yüksek anlamÕna gelmektedir. 10 mg/L, 25 mg/L ve 50 mg/L deriúimindeki hümik asit çözeltilerinde farklÕ ozon dozlarÕnda bu çözeltilerdeki UV254 de÷iúimi ùekil 7.2’de görülmektedir. ùekilden görüldü÷ü üzere en hÕzlÕ giderim 50 mg/L hümik asit çözeltisinde 7,2 mgOzon/mgTOK ozon dozunda %30’luk giderim ile gerçekleúmiútir. 25 mg/L ve 10 mg/L’lik hümik asit çözeltilerinde bu doza yakÕn ozon dozlarÕnda sÕrasÕyla yaklaúÕk olarak %22 ve %29 olarak görülmektedir. Bu sonuçlar ÕúÕ÷Õnda ozonlama ile aromatik yapÕnÕn parçalanmasÕ esnasÕnda kirletici deriúiminin çok önemli bir role sahip olmadÕ÷Õ söylenebilir. 25,00 % Giderim TOK 20,00 15,00 10,00 5,00 0,00 0 2 4 6 8 10 12 14 Ozon Dozu, mg Ozon/mgTOK 10 mg/L 25 mg/L 50 mg/L ùekil 7.3 Ozon dozunun farklÕ hümik asit deriúimlerinde TOK giderimi üzerine etkisi TOK miktarÕ su içindeki organik maddenin niceli÷i hakkÕnda bilgi sahibi olunmak için kullanÕlan bir parametredir. TOK analizinde asit ve yüksek sÕcaklÕk sa÷layan bir fÕrÕnda organiklerin tamamÕnÕn parçalanarak CO2 son ürünün çÕktÕ÷Õ yanma reaksiyonu gerçekleúmektedir. DolayÕsÕyla TOK de÷eri sudaki organik maddelerin miktarÕnÕ göstermektedir. Literatürde genel olarak ozonlama ile farklÕ su kaynaklarÕnda ve model çözeltilerde %10 civarÕnda bir verim elde edilmek ile beraber Teksoy A. ve arkadaúlarÕnÕn 2007 yÕlÕnda yaptÕklarÕ çalÕúmada %15 ile %29 arasÕna de÷iúen TOK giderimi elde etikleri görülmektedir. ùekil 7.3’ten görüldü÷ü üzere bu çalÕúmada yapÕlan 10mg/L, 25mg/L ve 50 mg/L’lik çözeltilerde sÕrasÕyla elde edilmiú olan maksimum ozon dozlarÕ olan 32 57 mgozon/mgTOK, 11 mgozon/mgTOK ve 7 mgozon/mgTOK dozlarÕndaki TOK giderimleri sÕrasÕyla %16, %18 ve %12 olarak gerçekleúmiútir. 10 9 ÇOK, mg/L 8 7 6 5 4 3 2 1 0 0 2 4 6 8 10 12 14 Ozon Dozu, mg Ozon/mgTOK 10 mg/L 25 mg/L 50 mg/L ùekil 7.4 Ozon dozunun farklÕ hümik asit deriúimlerinde ÇOK giderimi üzerine etkisi ùekil 7.4’te farklÕ ozon dozlarÕnda ÇOK giderimleri görülmektedir. ÇOK parametresi numunelerin 0,45 μm gözenek çapÕna sahip filtreden süzülerek elde edilen sularÕn TOK cihazÕnda analizi ile elde edilen bir parametredir. Bu parametre sudaki çözünmüú halde bulunan organik yapÕnÕn bir göstergesi olmasÕ sebebiyle ozonlama sonrasÕ biyofiltre çalÕúmalarÕnda büyük önem taúÕmaktadÕr. Genel olarak ÇOK miktarÕ TOK miktarÕnÕn %85-%90’Õ kadarlÕk bir kesri oluúturmaktadÕr. ùekilde yine küçükten büyü÷e hümik asit deriúimlerinde maksimum ozon dozlarÕnda sÕrasÕyla %16, %15 ve %16’lÕk giderimler elde edilmiútir. Ozon dozu arttÕkça TOK ve ÇOK miktarlarÕndaki azalmada orantÕlÕ olarak artacaktÕr. Ancak burada önemli olan hem ekonomik hem de uygulanabilirlik açÕsÕndan amaca yönelik olarak organik madde gideriminin ne kadar olmasÕ gerekti÷i ve buna ba÷lÕ olarak uygulanmasÕ gereken ozon dozunun belirlenmesi gereklili÷idir. 58 14 SUVA, L/mg.m-1 12 10 8 6 4 2 0 0 2 4 6 8 10 12 14 Ozon Dozu, mg Ozon/mgTOK 10 mg/L 25 mg/L 50 mg/L ùekil 7.5 Ozon dozunun farklÕ hümik asit deriúimlerinde SUVA giderimi üzerine etkisi ùekil 7.5’te ozonlama ile SUVA parametresindeki de÷iúim görülmektedir. SUVA de÷erleri suyun hidrofilik (suyu seven) yada hidrofobik (suyu sevmeyen) oldu÷unu saptamakta kullanÕlÕr. SUVA de÷erleri 2 L/mg.m’den küçük ise bu suyun hidrofilik, 2-4 L/mg.m arasÕnda ise her iki özelli÷i de koruyan yani hem hidrofobik hem de hidrofilik ve 4 L/mg.m’den büyük ise hidrofobik bir yapÕya sahip oldu÷unu gösterir (Kitiú ve ark. 2001). HazÕrlanan her üç hümik asit çözeltisininde SUVA de÷eri çok yüksektir ve hidrofilik yapÕlarÕ çok kuvvetlidir. 10 mg/L’lik hümik asit çözeltisinde baúlangÕç SUVA de÷eri 7,4 L/mg.m iken ozon dozunun 16 mgozon/mgTOK de÷erine artmasÕ ile birlikte SUVA de÷eri 3,5 L/mg.m de÷erine düúerek hidrofilik yapÕ , yarÕ hidrofilik yarÕ hidrofobik yapÕya dönüútürülmüútür. 25 mg/L ve 50 mg/L hümik asit çözeltilerinde baúlangÕç SUVA de÷erleri sÕrasÕyla 10,6 L/mg.m ve 11,5 L/mg.m de÷erlerinden uygulanan maksimum ozon dozlarÕnda ancak 7,8 L/mg.m ve 9,7 L/mg.m de÷erlerine indirgenebilmiútir. Bu sonuçta bu yo÷unluktaki hümik asit çözeltilerindeki hidrofobik yapÕnÕn kÕrÕlamadÕ÷ÕnÕ görülmektedir. 59 1600 1400 TTHM, ug/L 1200 1000 800 600 400 200 0 0 2 4 6 8 10 12 14 Ozon Dozu, mg Ozon/mgTOK 10 mg/L 25 mg/L 50 mg/L ùekil 7.6 Ozon dozunun farklÕ hümik asit deriúimlerinde TTHM giderimi üzerine etkisi ùekil 7.6’da ozon dozuna karúÕlÕk farklÕ deriúimlerdeki hümik asit çözeltilerinde oluúan THM miktarÕndaki de÷iúim görülmektedir. 50 mg/L’lik hümik asit çözeltisinin önceki grafiklerden hatÕrlanaca÷Õ üzere yüksek olmasÕ, bu çözeltini hem hidrofobik bir yapÕya, hem de yüksek oranda aromatik yapÕ içerdi÷ini göstermektedir. AynÕ çözeltide baúlangÕç THM deriúimi 1415 μg/L iken ozon dozunun 7,2 mgozon/mgTOK seviyesine çÕkmasÕ ile %37 giderim sa÷lanarak 887 μg/L seviyesine düúürülmüútür. 25mg/L’lik hümik asit çözeltisinde ise baúlangÕç THM deriúimi 725 μg/L’den %48’lik giderim ile 376 μg/L olarak ölçülmüútür. 10 mg/L’lik çözeltide ise 197 μg/L baúlangÕç THM deriúim % 66’lÕk giderim ile 67 μg/L seviyesine inmiútir. THM ve HAA çeúitli Avrupa mevzuatlarÕnda ve USEPA tarafÕndan sÕnÕrlama getirilmiú olan önemli iki DYÜ’dür. øçme ve kullanma sularÕnda klorlama sonrasÕ oluúan bu yan ürünlerin artÕk kansorejen yapÕya sahip olduklarÕ bilinmekte ve arÕtma tesislerinde bu bileúiklere karúÕ önlemler alÕnmaktadÕr. Ozonlamada yukarÕdaki grafikten görüldü÷ü üzere bu amaca yönelik olarak kullanÕlabilecek bir alternatif oldu÷unu göstermiútir. Zaten hali hazÕrda Amerika’da ve Avrupa’da bu amaç için ozonlama kullanÕmÕ söz konusudur. DYÜ oluúumunda pH önemli bir parametredir ve yapÕlan çalÕúmada ozonlama süreci sonrasÕda ozon dozu arttÕkça her üç çözeltininde pH de÷erinde düúme görülmüútür. Örne÷in 25 mg/L’lik hümik asit 60 çözeltisinde baúlangÕç pH de÷eri 7,3 iken ozon dozunun 11,3 mgozon/mgTOK olmasÕ ile pH 6’ya kadar düúmüútr. 2500 THAA, ug/L 2000 1500 1000 500 0 0 2 4 6 8 10 12 14 Ozon Dozu, mg Ozon/mgTOK 10 mg/L 25 mg/L 50 mg/L Do÷rusal (50 mg/L) ùekil 7.7 Ozon dozunun farklÕ hümik asit deriúimlerinde THAA giderimi üzerine etkisi ùekil 7.7’da ozon dozuna karúÕlÕk farklÕ deriúimlerdeki hümik asit çözeltilerinde oluúan HAA miktarÕndaki de÷iúim görülmektedir. 50 mg/L’lik hümik asit çözeltisinin önceki grafiklerden hatÕrlanaca÷Õ üzere yüksek olmasÕ, bu çözeltinin hem hidrofobik bir yapÕya, hem de yüksek oranda aromatik yapÕ içerdi÷ini göstermektedir. AynÕ çözeltide baúlangÕç HAA deriúimi 1943 μg/L iken ozon dozunun 7,2 mgozon/mgTOK seviyesine çÕkmasÕ ile %11 giderim sa÷lanarak 1722 μg/L seviyesine düúürülmüútür. 25mg/L’lik hümik asit çözeltisinde ise baúlangÕç HAA deriúimi 943 μg/L’den %10’lik giderim ile 845 μg/L olarak ölçülmüútür. 10 mg/L’lik çözeltide ise 334 μg/L baúlangÕç THM deriúim % 60’lÕk giderim ile 134 μg/L seviyesine inmiútir. Hem HAAOP, hem de THMOP deneylerinde 25 mg/L ve 50 mg/L hümik asit çözeltilerinde oluúan DYÜ deriúimleri çok yüksektir. Bu çözeltiler model su olduklarÕ ve yo÷un biçimde hümik asit içerdikleri için bu sonuç normaldir. Ancak ozonlamanÕn özellikle THM gideriminde yüksek bir verim sa÷lamasÕ DYÜ giderimi açÕsÕndan bir çözüm olmasÕnÕ ortaya koymaktadÕr. 61 250 THM, ug/L 200 150 100 50 0 0,0 2,4 4,7 7,8 10,7 11,0 16,9 22,7 24,9 32,5 Ozon Dozu, mg Ozon/mgTOK kloroform bromodiklorometan dibromoklorometan bromoform ùekil 7.8 Ozon dozunun 10 mg/L hümik asit deriúiminde THM türleri üzerine etkisi ùekil 7.8’te 10 mg/L hümik asit çözeltisinin THMOP deneyleri sonucu oluúan ve ozonlama ile giderilebilen THM türleri görülmektedir. Ultra saf su ve hümik asit ile hazÕrlanan model çözeltide bromür iyonu olmamasÕndan dolayÕ sadece üç klorlu yapÕ olan kloroform (CHCl3) oluúmakta, bromodiklorometan (CHBrCL2) yok denecek kadar az, dibromoklorometan (CHBr2CL) ve bromoform (CHBr3) hiç oluúmamaktadÕr. Ozon dozu arttÕkça kloroform miktarÕnda %66 giderim ortaya çÕkmÕú ve model suda 66 μg/L’lik deriúim ile karúÕ karúÕya kalÕnmÕútÕr. 22,7 mgozon/mgTOK ozon dozundan sonra doz arttÕkça anlamlÕ bir de÷iúim ortaya çÕkmamÕútÕr. ùekil 7.9’da ise oluúan HAA türleri görülmektedir. THM türlerindekine benzer úekilde sadece klorlu yapÕlar oluúmuú ve ozonlanÕn oksitleme kapasitesi ile bu yapÕlarda de÷iúim görülmüútür. Oluúsan HAA türlerinden en büyük kesri trikloroasetik asit (TKAA) oluúturmakta, yine belirgin bir oranda dikloroasetik asit (DKAA) oluúmaktadÕr. Ham model suda baúlangÕçta hiç monokloroasetik asit (MKAA) oluúmamÕútÕr. OzonlamanÕn etkisiyle TKAA parçalanarak, belli miktarda DKAA ve MKAA oluúmuútur. MKAA ilk olarak 10,7 mgozon/mgTOK ozon dozundan sonra oluúmaya baúlamÕútÕr. TKAA’nÕn baúlangÕç deriúimi 235 μg/L iken ozon dozu 32,5 mgozon/mgTOK oldu÷unda bu de÷er %80 lik giderim 62 ile 47 μg/L seviyesine düúmüútür. Ancak az öncede belirtildi÷i üzere ozon dozu arttÕkça en son ozon dozu deriúimde MKAA deriúimi 27 μg/L olarak ölçülmüú, DKAA ise ozon dozu artÕmÕ ile birlikte salÕnÕm göstermiútir. Bu sonuçlar ÕúÕ÷Õnda ozonlama ile TKAA’nÕn belli kÕsmÕnÕn tamamen parçalandÕ÷ÕnÕ ve belli kÕsmÕnÕnda DKAA ve MKAA’ya dönüútü÷ünü söyleyebiliriz. 250 HAA, ug/L 200 150 100 50 0 0,0 2,4 4,7 7,8 10,7 11,0 16,9 22,7 24,9 32,5 Ozon Dozu, mg Ozon/mgTOK MCAA MBAA DCAA TCAA DBAA ùekil 7.9 Ozon dozunun 10 mg/L hümik asit deriúiminde HAA türleri üzerine etkisi 25 mg/L hümik asit çözeltisi ile oluúan DYÜ türleri ùekil 7.10’da THM türleri olarak ve ùekil 7.11’de HAA türleri olarak verilmiútir. ùekil 7.10’da yine sadece kloroformun oluútu÷u ve baúlangÕç kloroform deriúiminin 724 μg/L’den ozonlama ile 375 μg/L seviyesine düúerek % 48’lik bir verim elde edildi÷i görülmektedir. Bu verim toplam THM giderim verimine eúittir. ùekil 7.11’de 25 mg/L hümik asit çözeltisinde oluúan ve ozonlama ile giderimi sa÷lanan HAA türleri görülmektedir. 10 mg/L hümik asit çözeltisine benzer olarak burada da TKAA’in en büyük kesre sahip oldu÷u ve ozonlama ile daha az klorlu yapÕlar olan DKAA ve MKAA’ya dönüútü÷ü, belli kÕsmÕnÕnda tamamen ortamdan uzaklaútÕrÕldÕ÷Õ görülmektedir. BaúlangÕç TKAA deriúimi 677 μg/L iken ozon dozunun 11,3 mgozon/mg/TOK olmasÕ ile yaklaúÕk %9’luk giderim ile 621 μg/L seviyesine düúmüútür. 63 800 700 THM, ug/L 600 500 400 300 200 100 0 0,0 0,6 1,4 2,3 3,3 4,0 4,8 6,5 8,5 11,3 Ozon Dozu, mg Ozon/mgTOK kloroform bromodiklorometan dibromoklorometan bromoform ùekil 7.10 Ozon dozunun 25 mg/L hümik asit deriúiminde THM türleri üzerine etkisi 800 700 HAA, ug/L 600 500 400 300 200 100 0 0,0 0,6 1,4 2,3 3,3 4,0 4,8 6,5 8,5 11,3 Ozon Dozu, mg Ozon/mgTOK MCAA MBAA DCAA TCAA DBAA ùekil 7.11 Ozon dozunun 25 mg/L hümik asit deriúiminde HAA türleri üzerine etkisi ùekil 7.12’de 50 mg/L lik hümik asit çözeltisinde oluúan THM türleri görülmekte ve yukarÕdaki grafiklerde oldu÷u gibi yine sadece kloroform oluúmaktadÕr. BaúlangÕç kloroform miktarÕ 1415 μg/L iken ozon dozunun 7,2 mgozon/mgTOK olmasÕyla %37 giderim elde edilerek kloroform deriúim 886 μg/L olarak ölçülmüútür. 64 1600 1400 THM, ug/L 1200 1000 800 600 400 200 0 0,0 0,5 1,1 1,6 2,1 2,7 3,2 4,5 5,8 7,2 Ozon Dozu, mg Ozon/mgTOK kloroform bromodiklorometan dibromoklorometan bromoform ùekil 7.12 Ozon dozunun 50 mg/L hümik asit deriúiminde THM türleri üzerine etkisi ùekil 7.13’te 50 mg/L hümik asit çözeltisinde oluúan ve ozonlama ile giderimi sa÷lanan HAA türleri görülmekte ve di÷er hümik asit çözeltilerindeki durum ortaya çÕkmaktadÕr. BaúlangÕç TKAA deriúimi 1298 μg/L iken ozon dozunun 7,2 mgozon/mg/TOK olmasÕ ile yaklaúÕk %9’luk giderim ile 1184 μg/L seviyesine düúmüútür. 1400 1200 HAA, ug/L 1000 800 600 400 200 0 0,0 0,5 1,1 1,6 2,1 2,7 3,2 4,5 5,8 7,2 Ozon Dozu, mg Ozon/mgTOK MCAA MBAA DCAA TCAA DBAA ùekil 7.13 Ozon dozunun 50 mg/L hümik asit deriúiminde HAA türleri üzerine etkisi 65 7.2 OzonlamanÕn Porsuk Suyu Üzerine Etkisi Porsuk baraj gölü Eskiúehir içme ve kullanma suyu olarak kullanÕlmaktadÕr. Var olan sistemde ozonlama yapÕlmamaktadÕr. Bu çalÕúma ile ozonlamanÕn Porsuk suyu üzerinde etkisi araútÕrÕlmÕú ve ön dezenfektan olarak klora alternatif olarak kullanÕmÕnda DOM giderimi ve DYÜ oluúum potansiyellerindeki de÷iúimi görebilmek amacÕyla farklÕ ozon dozlarÕnda Porsuk suyu ozonlanmÕútÕr. 0,03 0,025 VøS400, cm-1 0,02 0,015 0,01 0,005 0 0,0 1,0 2,0 3,0 4,0 5,0 6,0 7,0 Ozon Dozu, mgOzon/mgTOK ùekil 7.14 Ozon dozunun do÷al sudaki renk giderimi üzerine etkisi ùekil 7.14’te porsuk suyunun ozonlanmasÕ sonucu renk de÷erindeki azalma görülmektedir. Ozon dozu 2.1 mgO3/mgTOK de÷erine ulaútÕ÷Õnda VøS400 de÷erinde %63 lük bir giderim elde edilerek baúlangÕç VøS400 de÷eri 0,021 ‘den 0,009 a kadar düúmüútür. Bundan sonra artan ozon dozlarÕnda anlamlÕ bir de÷iúim olmamÕútÕr. OzonlamanÕn oksidasyon kapasitesi ve dezenfektan olarak kullanÕmÕnÕn yanÕ sÕra renk koku ve tad problemlerine karúÕn içme sularÕnda etkin úekilde kullanÕldÕ÷Õda literatürde vurgulanmaktadÕr (Von Gunten 2003a). 66 0,16 0,14 UV 254, cm-1 0,12 0,1 0,08 0,06 0,04 0,02 0 0,0 1,0 2,0 3,0 4,0 5,0 6,0 7, 0 Ozon Dozu, mgOzon/mgTOK ùekil 7.15 Ozon dozunun do÷al sudaki UV254 giderimi üzerine etkisi ùekil 7.15 ‘te ozonlamanÕn UV254 üzerine olan etkisi görülmektedir. BaúlangÕç UV254 de÷eri 0,147 cm-1 iken 6,1 mgO3/mgTOK ozon dozunda %59 giderim ile 0,06 cm-1 de÷eri elde edilmiútir. Grafikten görüldü÷ü üzere 2,1 mgozon/mgTOK de÷erine kadar giderim hÕzÕ daha yüksektir. Bu dozdan sonra yine UV254 de÷erinde azalma görülmekte ancak ilk kÕsÕm kadar hÕzlÕ olmadÕ÷Õ dikkati çekmektedir. ùekil 7.16’da Porsuk suyunun ozonlanmasÕ sonucu TOK de÷erindeki de÷iúim görülmektedir. Bu grafikte ozon dozu arttÕkça TOK miktarÕnda da artÕú oldu÷u ortaya çÕkmÕútÕr. Suyun baúlangÕç TOK de÷eri olan 6 mg/L’den ozon dozu 6,1 mgozon/mgTOK oldu÷unda yaklaúÕk %13 artÕú göstererek 6,8 mg/L seviyesine ulaúmÕútÕr. Ozonlama ile sularÕn TOK miktarÕnda %10’a kadar artÕú oldu÷u literatürdeki çalÕúmalarda görülebilmektedir (Glaze ve ark., 1989). 67 8 7 6 TOK, mg/L 5 4 3 2 1 0 0,0 1,0 2,0 3,0 4,0 5,0 6,0 7,0 Ozon Dozu, mgOzon/mgTOK ùekil 7.16 Ozon dozunun do÷al sudaki TOK giderimi üzerine etkisi ùekil 7.17’de ozonlama ile ÇOK miktarÕndaki de÷iúim görülmektedir. Burada da TOK ölçümlerindekine benzer bir durum ortaya çÕkmÕú ve ozon dozu arttÕkça ÇOK miktarÕnda artÕú gerçekleúmiútir. BaúlangÕç ÇOK deriúimi 5,6 mg/L’den %10’luk bir artÕúla 6,1 mg/L olmuútur. AynÕ açÕklama burada da geçerlidir. 7 6 ÇOK, mg/L 5 4 3 2 1 0 0,0 1,0 2,0 3,0 4,0 5,0 6,0 Ozon Dozu, mgOzon/mgTOK ùekil 7.17 Ozon dozunun do÷al sudaki ÇOK giderimi üzerine etkisi 68 7,0 3 SUVA, L/mg.m 2 1 0 0,0 1,0 2,0 3,0 4,0 5,0 6,0 7,0 Ozon Dozu, mgOzon/mgTOK ùekil 7.18 Ozon dozunun do÷al sudaki SUVA giderimi üzerine etkisi ùekil 7.18’te ozonlama ile SUVA parametresindeki de÷iúim görülmektedir. SUVA de÷erleri suyun hidrofilik (suyu seven) yada hidrofobik (suyu sevmeyen) oldu÷unu saptamakta kullanÕlÕr. SUVA de÷erleri 2 L/mg.m’den küçük ise bu suyun hidrofilik, 2-4 L/mg.m arasÕnda ise her iki özelli÷ide koruyan yani hem hidrofobik hem de hidrofilik ve 4 L/mg.m’den büyük ise hidrofobik bir yapÕya sahip oldu÷unu gösterir (Kitiú ve ark. 2001). Suyun baúlangÕç SUVA de÷eri 2,63 L/mg.m’dir ve buda suyun yarÕ hidrofobik, yarÕ hidrofilik yapÕ göstermektedir. Ozon dozu 6,1 mgozon/mgTOK oldu÷unda bu de÷er %64’lük giderim ile 0,94 L/mg.m de÷erine düúmüú ve suyun tüm hidrofibik yapÕsÕ kÕrÕlarak hidrofilik yapÕya sahip olmasÕ sa÷lanmÕútÕr. Ozon dozu 2,6 mgozon/mgTOK de÷erine kadar SUVA’daki giderim yine çok daha hÕzlÕ olmaktadÕr ve bu ozon dozunda SUVA de÷eri 1,4 L/mg.m ile %50’lik bir giderim görülmektedir. 69 500 450 400 TTHM, ug/L 350 300 250 200 150 100 50 0 0 0,6 1,1 2,1 2,6 3,2 4,1 5,1 6,1 Ozon Dozu, mgOzon/mgTOK Kloroform Bromodiklorometan Dibromoklorometan Bromoform ùekil 7.19 Ozon dozunun do÷al sudaki THM türleri giderimi üzerine etkisi ùekil 7.19’da Porsuk suyunun ozonlanmasÕ sonucu THM oluúumundaki de÷iúim ve oluúan türler görülmektedir. OzonlanmamÕú suyun THMOP 462 μg/L iken artan ozon dozlarÕyla bu konsantrasyon düúmeye baúlamÕú ve maksimum ozon dozu olan 6,1 mgozon/mgTOK de÷erinde %56 giderim ile 201 μg/L de÷erine düúmüútür. Yine 2,1 mgozon/mgTOK de÷erine kadar olan düúüúün hÕzlÕ oldu÷u bu de÷erden sonra ise giderim verimi hÕzÕnÕn azaldÕ÷Õ görülmekte ve bu sayÕsal olarak 2,1 mgozon/mgTOK ozon dozunda %41 olarak ortaya çÕkmaktadÕr. Oluúan THM türlerine bakÕldÕ÷Õnda hümik asit deneylerindekine benzer bir durum ile karúÕ karúÕya kalÕnmakta ve kloroformun toplam THM miktarÕnÕn %95’i gibi çok büyük bir kÕsmÕnÕ oluúturdu÷u görülmektedir. Kalan %5’lik kÕsmÕ ise bromodiklorometan oluúturmaktadÕr. Ancak ozonlama ile bromodiklorometan miktarÕnda herhangi bir giderim sa÷lanamazken, toplam THM miktarÕnda elde edilmiú olan %56’lÕk giderim kloroformun ortamdan uzaklaútÕrÕlmasÕ yolu ile gerçekleútirilmiútir. Porsuk suyunun ozonlamasÕ sonucu DYÜ oluúumu açÕsÕndan önemli bir parametre olan pH de÷erindeki de÷iúme; baúlangÕç pH’Õ 7,7 iken ozon dozunun 2,1mgozon/mgTOK olmasÕ ile 7,55’e düúmüútür. 70 3 500 450 400 350 2 300 1,5 250 200 1 TTHM, ug/L SUVA, L/mg.m-1 2,5 150 100 0,5 50 0 0 0 0,6 1,1 1,6 2,1 2,6 3,2 4,1 5,1 6,1 Ozon Dozu, mgOzon/mgTOK SUVA TTHM ùekil 7.20 SUVA, ozon dozu ve THM arasÕndaki iliúki ùekil 7.20’de SUVA, ozon dozu ve THM arasÕndaki iliúki ortaya konmuútur. Grafikten görüldü÷ü üzere, artan ozon dozu miktarÕ ile birlikte THM ve SUVA de÷erlerinde benzer bir giderim söz konusudur. SUVA de÷eri, UV254 de÷erinin ÇOK miktarÕna bölünmesi ile elde edilen bir parametredir. DolayÕsÕyla çözünmüú organikler içindeki aromatikli÷i gösterdi÷i söylenebilinir. DYÜ lerin oluúumunda organik yapÕnÕn özellikle aromatik yapÕlarÕn etkin oldu÷u bilinmektedir. DolayÕsÕyla grafikte görülen SUVA ve THM arasÕndaki iliúkinin aynÕ ozon dozunda görülmesi beklenen bir sonuçtur. Sonuçta THM oluúmasÕnÕ tetikleyen ve neden olan yapÕnÕn göstergesi bir nevi SUVA de÷eri olarak ortaya çÕkarÕlabilinir. ùekil 7.21’de ozonlama ile HAA deriúimindeki de÷iúim ve oluúan HAA türleri görülmektedir. Oluúan türlere bakÕldÕ÷Õnda yine bromlu yapÕlarÕn oluúmadÕ÷Õ, oluúan türlerin klor içeren türler oldu÷u görülmektedir. Artan ozon dozlarÕ ile birlikte oluúan türlerde bir salÕnÕm oldu÷u görülmektedir. Düúük ozon dozlarÕnda en fazla miktarda oluúan TKAA iken ozon dozu arttÕkça DKAA ve MKAA deriúimlerinin arttÕ÷Õ görülmüútür. Buda TKAA türünün parçalanarak 71 DKAA ve MKAA türlerine dönüútü÷ü tezini kuvvetlendirmektedir. Ozonlama ile THAA konsantrasyonunda belirgin bir de÷iúim gözlenmemiútir. 500 450 400 HAA, ug/L 350 300 250 200 150 100 50 0 0 0,6 1,1 2,1 2,6 3,2 5,1 6,1 Ozon Dozu, mgOzon/mgTOK MCAA MBAA DCAA TCAA DBAA ùekil 7.21 Ozon dozunun do÷al sudaki HAA türleri üzerine etkisi 7.3 Biyofiltrasyon ve Ozon+Biyofiltrasyon ile DYÜ De÷iúimi Ön ozonlamanÕn, organiklerdeki ba÷larÕ kÕrarak sudaki bu organiklerin biyodegredasyonunu ve biyofiltrelerin mikrobiyal aktivitesini arttÕrdÕ÷Õ literatürde yapÕlan biyofiltre çalÕúmalarÕnda ortak bir sonuç olarak karúÕmÕza çÕkmaktadÕr. (Gerval ve Bablon, 1987; Langlais ve ark., 1991). Hümik bileúikler içindeki organiklerin ozonlanmasÕ sonucu bu halkalar kÕrÕlÕr ve daha kolay biyolojik olarak bozundurulabilen düúük moleküler a÷ÕrlÕklÕ karboksilik asit oluúur (Gilbert, 1983). Porsuk suyunda klorlama sonrasÕ oluúa DYÜ’lerin azalmasÕ amacÕ ile biyofiltrelere birbirini takip eden zamanlarda ozonlanmamÕú ve ozonlanmÕú su beslenerek DOM giderimi ve DYÜ oluúumu gözlemlenmiútir. Biyofiltrelere ozonlamaya tabii tutulmuú su beslemeden önce uygun ozon dozunun belirlenmiú olmasÕ ve uygun görülen dozda ozonlama yapÕlarak biyofiltre beslenmesi 72 gerekmektedir. Bu yüzden ozonlama dozuna karar verilirken ozonlamanÕn Porsuk suyu üzerine yaptÕ÷Õ etkiyi inceleyen çalÕúma baz alÕnmÕú ve bu çalÕúma da ortaya çÕkan 2,1 mgozon/mg/TOK uygun görülen doz olarak belirlenmiútir. Uygun görülen doz belirlemede UV254, SUVA ve THMOP parametrelerinden elde edilen veriler kullanÕlmÕútÕr. Daha öncede bu üç parametrenin incelendi÷i grafiklerde Porsuk suyunun ozonlanmasÕ sonucunda 2,1 mgozon/mgTOK de÷erine kadar olan giderimlerin daha hÕzlÕ oldu÷u bu dozdan daha sonra giderimin olmaya devam etmekle birlikte daha yavaú gerçekleúti÷i ortaya konmuútur. Uygun görülen dozun ortaya konularak bu çalÕúmanÕn yapÕlmasÕ hem ekonomik açÕdan hem de iúletme açÕsÕndan çok büyük yararlar sa÷layacaktÕr. 7.3.1 Granüler Aktif Karbon Dolgulu Biyofiltrede DOM ve DYÜ De÷iúimi Ozonlama Öncesi % Giderim TOK 100 90 Ozonlama SonrasÕ 80 70 60 50 40 30 20 10 0 0 1000 2000 3000 4000 5000 6000 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.22 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ GAK dolgulu biyofiltrenin TOK giderimi üzerine etkisi ùekil 7.22’de ozonlama öncesi ve sonrasÕ biyofiltredeki TOK giderimi görülmektedir. Grafikte 15 ve 30 dakikalÕk 2 ayrÕ temas süresi birlikte verilmektedir. Ozonlama öncesi 15 dakikalÕk temas süresinde TOK giderimi %45 civarÕnda, ve 30 dakikalÕk temas süresinde ise %68 civarÕnda olarak ortaya çÕkmÕútÕr. LeChevallier ve ark (1992) yaptÕklarÕ çalÕúmada benzer olarak TOK giderimin de temas süresi artÕúÕ ile %29’dan %51 olarak ortaya koymuúlardÕr. 73 Biyofiltrelerde gereken mikroorganizma üreyebilmesi için çalÕúmadan önce biyofiltrelere yeraltÕ suyu beslenmiútir ve Porsuk suyu beslenmeye baúlanmasÕyla mikroorganizmalar 1100-1250 BV kadar bir alÕúma süresi geçirmiúlerdir. Grafikte bu BV de görülen salÕnÕmlar bu alÕúma sürecinin bir göstergesidir. Ozonlama sonrasÕ biyofiltre verimi 15 dakikalÕk temas süresinde %45 den %65 civarÕna çÕkmÕútÕr. Bu literatürde birçok kez ortaya konmuú bir durumdur. Ozonlama büyük moleküler yapÕya sahip organikleri daha küçük yapÕdaki organiklere oksitleyerek, bu organiklerin biyobozundurulabilirliklerini arttÕrmaktadÕr. Yine ozonlanmÕú suyun beslendi÷i 30 dakikalÕk temas süresinde giderim %80 civarÕnda olarak ortaya çÕkmÕú ve ozonlanmamÕú suya göre %yaklaúÕk %12 artÕú göstermiútir. 100 Ozonlama Öncesi Ozonlama SonrasÕ 90 % Giderim ÇOK 80 70 60 50 40 30 20 10 0 0 1000 2000 3000 4000 5000 6000 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.23 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ GAK dolgulu biyofiltrenin ÇOK giderimi üzerine etkisi ùekil 7.23’te ozonlamanÕn iki farklÕ temas süresinde ÇOK giderimi üzerine etkisi görülmektedir. Ozonlama ile birlikte 15 dakikalÕk temas süresinde ÇOK giderimi %50’den %70 çÕkarak %20 lik bir fark oluúturmuútur. Benzer olarak 30 dakikalÕk temas süresinde ozonlama ile giderim verimi %70 den %90 civarÕna çÕkarak %20’lik bir verim artÕúÕ sa÷lamÕútÕr. Colorado’da yapÕnla plot ölçekli bir çalÕúmada, ozonlama sonrasÕ 15 dakikalÕk temas süresi ile GAK kolonunda elde 74 edilen maksimum verimin ön ozonlamasÕz sisteme göre %57 daha iyi bir verim oluúturdu÷u ortaya konmuútur (Wayne ve ark., 1984). Ozonlama Öncesi 100 Ozonlama SonrasÕ 90 % Giderim VøS 400 80 70 60 50 40 30 20 10 0 0 1000 2000 3000 4000 5000 6000 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.24 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ GAK dolgulu biyofiltrenin VøS400 giderimi üzerine etkisi OzonlamanÕn renk göstergesi olarak kullanÕlan VøS400 parametresi üzerindeki etkisi úekil 7.24’te görülmektedir. Ozonlama öncesi renk giderimi 15 ve 30 dakikalÕk temas sürelerinde sÕrasÕyla yaklaúÕk olarak %20 ve %30 civarÕnda olmuútur. Ozonlama sonrasÕ genel bir trendin yakalanamamasÕnÕn sebebi ise ozonlamanÕn tek baúÕna renk gideriminde çok etkili olmasÕdÕr. Porsuk suyunun VøS400 deki absorbansÕ 0,024 Abs civarÕndayken, ozonlama ile bu de÷er 0,004 civarlarÕna kadar düúmüútür. DolayÕsÕyla ozonlanmÕú suyun biyofiltre çÕkÕúÕnda renk giderimine bakÕldÕ÷Õnda grafi÷in ikinci bölümünde görülen da÷ÕnÕk haldeki noktalar ortaya çÕkmaktadÕr. Çünkü baúlangÕç absorbans de÷eri 0,004 civarÕnda iken absorbansÕn 0,001 veya 0,002 de÷erine düúmesi yüzde olarak çok büyük fark yaratmaktadÕr. DolayÕsÕyla ozonlama + biyofiltrasyon sisteminin renk giderimi hakkÕnda tam kesin bir yorumda bulunmak do÷ru olmayabilir. 75 120 Ozonlama Öncesi Ozonlama SonrasÕ % Giderim UV 254 100 80 60 40 20 0 0 1000 2000 3000 4000 5000 6000 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.25 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ GAK dolgulu biyofiltrenin UV254 giderimi üzerine etkisi ùekil 7.25’te ozonlama öncesi ve sonrasÕ biyofiltrede UV254 giderimi görülmektedir. YapÕlan çalÕúmada biyofiltrasyon öncesinde önozonlama yapÕlmasÕnÕn UV254 de÷eri için ek bir fayda sa÷lamadÕ÷Õ görülmektedir. Ozonlama öncesi 15 ve 30 dakikalÕk temas sürelerinin UV254 giderim verimleri sÕrasÕyla %40 ve %55 iken ozonlama sonrasÕ bu verimlerde anlamlÕ herhangi bir de÷iúim görülmemiútir. 80 % Giderim TTHMOP 70 60 50 40 30 20 10 0 1800 1900 2000 2100 2200 2300 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.26 Ozonlama öncesi GAK dolgulu biyofiltrenin THMOP giderimi üzerine etkisi 76 ùekil 7.26’da ozonlama öncesi 15 ve 30 dakikalÕk temas süresi sonrasÕnda biyofiltrenin THMOP giderimi üzerine etkisi görülmektedir. Biyofiltrede mikroorganizmalar DYÜ öncüsü olan organikleri biyolojik olarak parçaladÕklarÕ için biyofiltre sonrasÕ DYÜ oluúumunda azalma görülmesi beklenen bir sonuçtur. Biyofiltreden 15 dakikalÕk temas süresinde ozonlama öncesi elde edilen UV254 verimi %40 ve ÇOK verimi %50 olarak daha önceki grafiklerde açÕklanmÕútÕr. DYÜ oluúumunda önemli rol oynayan bu iki parametredeki azalÕú DYÜ oluúmasÕnÕn azalmasÕnda da baú rolü oynamaktadÕr. 15 dakikalÕk temas süresinde %50 THM giderim verimi sa÷lanmÕútÕr. Temas süresi 30 dakikaya çÕktÕ÷Õnda ise bu verim %20’lik bir artÕú göstererek %70 civarÕnda olmaktadÕr. Porsuk GAK ile filtrelenmesi ile oldukça yüksek BøR giderim elde edilmiútir. 90 80 % Giderim TTHMOP 70 60 50 40 30 20 10 0 4300 4400 4500 4600 4700 4800 4900 5000 5100 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.27 Ozonlama sonrasÕ GAK dolgulu biyofiltrenin THMOP giderimi üzerine etkisi ùekil 7.27’de ise ozonlama sonrasÕ biyofiltrede THM giderimi görülmektedir. Ozonlama ile büyük moleküler yapÕdaki organiklerin daha küçük moleküler yapÕlara parçalanmasÕ, biyofiltre verimini arttÕrmÕú ve dolayÕsÕyla biyofiltredeki ÇOK giderimi artmÕútÕr. Bunun sonucu olarak biyofiltre çÕkÕúÕnda DYÜ öncüsü olan organiklerin daha miktarda olmasÕ THMOP deneylerinde klorlamadan sonra daha az THM oluúmasÕna yol açmÕútÕr. 15 dakikalÕk temas süresinde ozonlama öncesi THM giderimi % 50 iken, ozonlama+biyofiltrasyon 77 sisteminde THM giderim verimi %10 artarak %60 olmuútur. Bu artÕúÕnda ötesinde oluúan THM miktarlarÕna bakÕldÕ÷Õnda genel olarak 50 μg/L deriúiminden küçük THM konsantrasyonlarÕ elde edilmiútir. 30 dakikalÕk temas süresinde ise benzer olarak ozonlama öncesi giderim %70 iken ozonlama sonrasÕnda %10’luk bir artÕúla %80 seviyelerine çÕkmÕútÕr. Ozonlama + biyofiltrasyon sisteminde 30 dakikalÕk temas süresi sonunda oluúan THM miktarlarÕ ise konulmasÕ planlanan 150 μg/L seviyesinin çok altÕnda 20 μg/L civarÕndadÕr. 80 % Giderim THAAOP 70 60 50 40 30 20 10 0 1800 1900 2000 2100 2200 2300 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.28 Ozonlama öncesi GAK dolgulu biyofiltrenin HAAOP giderimi üzerine etkisi ùekil 7.28’de ozonlama öncesi GAK malzemeli biyofiltredeki iki farklÕ temas süresinde HAA giderimi görülmektedir. THM giderimine benzer olarak burada da di÷er bir önemli DYÜ olan HAA deriúimde önemli bir oranda giderim verim görülmektedir. 15 dakikalÕk temas süresinde ortalama olarak %45 lik bir giderim elde edilirken temas süresinin 30 dakikaya çÕkmasÕ ile birlikte bu giderim ortalama %65 olarak görülmektedir. Biyofiltredeki DOM giderimi bu verimlerin elde edilmesinde rol almaktadÕr. Genel olarak 15 dakikalÕk temas süresi sonunda biyofiltre çÕkÕúÕndan alÕnan numunelerin HAAOP deneyleri sonunda oluúan HAA miktarÕ 170 μg/L civarÕnda, 30 dakikalÕk temas süresinde ise bu de÷er 110 μg/L seviyesinde olmaktadÕr. Bu de÷erler sadece biyofiltre sistemi için, gün geçtikçe 78 bir çok ülke mevzuatÕnca kÕsÕtlamalar getirmekte olan, HAA giderimi için oldukça olumlu görülmekle birlikte istenen seviyede de÷ildir. 70 % Giderim THAAOP 60 50 40 30 20 10 0 4300 4400 4500 4600 4700 4800 4900 5000 5100 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.29 Ozonlama sonrasÕ GAK dolgulu biyofiltrenin HAAOP giderimi üzerine etkisi ùekil 7.29’da ise ozonlama sonrasÕ GAK malzemeli biyofiltrede HAA giderimi görülmekte ve 15 dakikalÕk temas süresi sonunda HAA gideriminin % 10 civarÕnda artarak % 55 oldu÷u görülmektedir. 30 dakikalÕk temas süresinde ise biyofiltrenin HAA gideriminde bir artÕú olmamÕú ve ortalama olarak % 65 civarÕnda oldu÷u görülmüútür. Biyofiltreye beslenen suyun ön ozonlamaya tabii tutularak oksitlenmesi sonucu biyofiltrede HAA için giderim veriminde çok büyük artÕú görülmemekle birlikte oluúan HAA miktarÕna bakÕldÕ÷Õnda ozonlamanÕn faydasÕ açÕkça görülebilmektedir. Ozonlama sonrasÕ suyun biyofiltreye beslenmesi ile 15 dakikalÕk temas süresi sonunda elde edilen HAA miktarÕ ortalama 125 μg/L seviyesinde iken 30 dakikalÕk temas süresi sonunda bu de÷er 100 μg/L seviyesine kadar düúmektedir. Buda getirilmek istenen 80 μg/L sÕnÕrÕna oldukça yakÕn bir de÷erdir. 79 7.3.2 Kum Dolgulu Biyofiltrede DOM ve DYÜ De÷iúimi Kum biyofiltre malzemesi olarak kullanÕlan ikinci biyofiltre malzemesidir. GAK ile kum arasÕndaki temel ve en büyük fark; GAK’Õn gözenekli yapÕya sahip olmasÕ ve buna ba÷lÕ olarak kum malzemesine göre çok daha fazla yüzey alanÕna sahip olmasÕdÕr. Yüzey alanÕ mikroorganizma üremesinde etkili olan önemli etmenlerden biridir. AtÕksu arÕtÕm esaslarÕna göre GAK filtrelerinin daha fazla hücreyi tutabildikleri için, kum filtrelerine veya antrasit filtrelerine göre daha iyi bir performans gösterebilecekleri söylenebilinir. Son yirmi yÕldÕr, GAK filtrelerinin içme suyu arÕtÕmÕndaki etkinli÷i üzerine bir çok araútÕrmacÕ çalÕúmalar yapmÕúlardÕr (Eberhardt, 1976; Miller ve Rice, 1978; DiGiano, 1980). DolayÕsÕyla biyofiltre çalÕúmalarÕ boyunca takip edilen TOK, ÇOK, UV254, VøS400, THMOP ve HAAOP parametrelerinin irdelenmesinde bu husus muhakkak dikkat edilmesi gereken bir konudur. 80 Ozonlama Öncesi Ozonlama SonrasÕ 70 % Giderim TOK 60 50 40 30 20 10 0 0 1000 2000 3000 4000 5000 6000 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.30 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ kum dolgulu biyofiltrenin TOK giderimi üzerine etkisi ùekil 7.30’de ozonlama öncesi ve sonrasÕ biyofiltredeki TOK giderimi görülmektedir. Grafikte 15 ve 30 dakikalÕk 2 ayrÕ temas süresi birlikte verilmektedir. Ozonlama öncesi 15 dakikalÕk temas süresinde TOK giderimi %25 civarÕnda, ve 30 dakikalÕk temas süresinde de %25 civarÕnda olarak ortaya 80 çÕkmÕútÕr. Kum malzemeli biyofiltredeki TOK gideriminin GAK malzemeli filtreye göre daha az verime sahip olmasÕ bu iki malzemenin yapÕsÕyla ilgilidir. GAK kum malzemesine göre gözeneklili÷i çok daha fazla olan bir malzemedir ve buda dolaylÕ olarak malzeme üzerinde geliúip ço÷alan mikroorganizma miktarÕnÕ arttÕrmaktadÕr. DolayÕsÕyla kum malzemesinin daha az yüzey alanÕna sahip olmasÕ üzerindeki mikroorganizma popülasyonunun daha az olmasÕna ve TOK giderim veriminin düúmesine sebep olmaktadÕr. 100 Ozonlama Öncesi Ozonlama SonrasÕ 90 % Giderim ÇOK 80 70 60 50 40 30 20 10 0 0 1000 2000 3000 4000 5000 6000 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.31 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ kum dolgulu biyofiltrenin ÇOK giderimi üzerine etkisi ùekil 7.31’te ozonlamanÕn iki farklÕ temas süresinde ÇOK giderimi üzerine etkisi görülmektedir. Ozonlama ile birlikte 15 dakikalÕk temas süresinde ÇOK giderimi %25’den %40 çÕkarak %15 lik bir fark oluúturmuútur. Benzer olarak 30 dakikalÕk temas süresinde ozonlama ile giderim verimi %25 den %40 civarÕna çÕkarak %15’lik bir verim artÕúÕ sa÷lamÕútÕr 81 Ozonlama Öncesi 100 Ozonlama SonrasÕ 90 % Giderim VøS 400 80 70 60 50 40 30 20 10 0 0 1000 2000 3000 4000 5000 6000 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.32 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ kum dolgulu biyofiltrenin VøS400 giderimi üzerine etkisi Ozonlama+biyofiltre sisteminin ve sadece biyofiltre sisteminin tek baúÕna VøS400 parametresi üzerindeki etkisi ùekil 7.32’te görülmektedir. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ biyofiltre çÕkÕúÕnda renk giderimi adÕna bir giderimden söz etmek pek mümkün de÷ildir. GAK malzemesinde ortalama %25 olarak görülen VøS400 gideriminin, kum malzemesinde 0 de÷erine yakÕn olmasÕ, GAK ile kumun renk yapÕcÕ pigmentleri adsorplama kapasiteleriyle açÕklanabilinir. 90 Ozonlama Öncesi 80 Ozonlama SonrasÕ % Giderim UV 254 70 60 50 40 30 20 10 0 0 1000 2000 3000 4000 5000 6000 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.33 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ kum dolgulu biyofiltrenin UV254 giderimi üzerine etkisi 82 ùekil 7.33’te ozonlama öncesi ve sonrasÕ biyofiltrede UV254 giderimi görülmektedir. YapÕlan çalÕúmada biyofiltrasyon öncesinde önozonlama yapÕlmadan önce bir giderimin sa÷lanamadÕ÷Õ ancak önozonlama yapÕlmasÕ ile 15 ve 30 dakikalÕk temas sürelerinin UV254 giderim verimleri yaklaúÕk olarak %15 civarÕnda gerçekleúti÷i görülmektedir. 30 % Giderim TTHMOP 25 20 15 10 5 0 1800 1900 2000 2100 2200 2300 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.34 Ozonlama öncesi kum dolgulu biyofiltrenin THMOP giderimi üzerine etkisi ùekil 7.34’da ozonlama öncesi 15 ve 30 dakikalÕk temas süresi sonrasÕnda biyofiltrenin THMOP giderimi üzerine etkisi görülmektedir. Biyofiltrede mikroorganizmalar DYÜ öncüsü olan organikleri biyolojik olarak parçaladÕklarÕ için biyofiltre sonrasÕ DYÜ oluúumunda azalma görülmesi beklenen bir sonuçtur. Biyofiltreden 15 dakikalÕk temas süresinde ozonlama öncesi elde edilen ÇOK verimi %25 olarak görülmüú ve buda 15 dakikalÕk temas süresinde %15 THM giderim verimi sa÷lanmÕútÕr. Temas süresi 30 dakikaya çÕktÕ÷Õnda ise bu verim %10’lik bir artÕú göstererek %25 civarÕnda olmaktadÕr. 83 45 % Giderim TTHMOP 40 35 30 25 20 15 10 5 0 4300 4400 4500 4600 4700 4800 4900 5000 5100 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.35 Ozonlama sonrasÕ kum dolgulu biyofiltrenin THMOP giderimi üzerine etkisi ùekil 7.35’de ise ozonlama sonrasÕ biyofiltrede THM giderimi görülmektedir. Ozonlama ile büyük moleküler yapÕdaki organiklerin daha küçük moleküler yapÕlara parçalanmasÕ, biyofiltre verimini arttÕrmÕú ve dolayÕsÕyla biyofiltredeki ÇOK giderimi artmÕútÕr. Bunun sonucu olarak biyofiltre çÕkÕúÕnda DYÜ öncüsü olan organiklerin daha az miktarda olmasÕ THMOP deneylerinde klorlamadan sonra daha az THM oluúmasÕna yol açmÕútÕr. 15 dakikalÕk temas süresinde ozonlama öncesi THM giderimi % 15 iken, ozonlama+biyofiltrasyon sisteminde THM giderim verimi %10 artarak %25 olmuútur. Oluúan THM miktarlarÕna bakÕldÕ÷Õnda genel olarak 120 μg/L deriúiminden küçük THM konsantrasyonlarÕ elde edilmiútir. 30 dakikalÕk temas süresinde ise benzer olarak ozonlama öncesi giderim %25 iken ozonlama sonrasÕnda %10’luk bir artÕúla %35 seviyelerine çÕkmÕútÕr. Ozonlama + biyofiltrasyon sisteminde 30 dakikalÕk temas süresi sonunda oluúan THM miktarlarÕ 100 μg/L civarÕndadÕr. 84 35 % Giderim THAAOP 30 25 20 15 10 5 0 1800 1900 2000 2100 2200 2300 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.36 Ozonlama öncesi kum dolgulu biyofiltrenin HAAOP giderimi üzerine etkisi ùekil 7.36’de ozonlama öncesi kum malzemeli biyofiltredeki iki farklÕ temas süresinde HAA giderimi görülmektedir. 15 dakikalÕk temas süresinde ortalama olarak %17 lik bir giderim elde edilirken temas süresinin 30 dakikaya çÕkmasÕ ile birlikte bu giderim ortalama %27 olarak görülmektedir. Genel olarak 15 dakikalÕk temas süresi sonunda biyofiltre çÕkÕúÕndan alÕnan numunelerin HAAOP deneyleri sonunda oluúan HAA miktarÕ 270 μg/L civarÕnda, 30 dakikalÕk temas süresinde ise bu de÷er 220 μg/L seviyesinde olmaktadÕr. ùekil 7.37’da ise ozonlama sonrasÕ kum malzemeli biyofiltrede HAA giderimi görülmekte ve 15 dakikalÕk temas süresi sonunda HAA gideriminin % 13 civarÕnda artarak % 30 oldu÷u görülmektedir. 30 dakikalÕk temas süresi sonunda HAA gideriminin % 8 civarÕnda artarak % 35 oldu÷u görülmektedir. Ozonlama sonrasÕ suyun biyofiltreye beslenmesi ile 15 dakikalÕk temas süresi sonunda elde edilen HAA miktarÕ ortalama 180 μg/L seviyesinde iken 30 dakikalÕk temas süresi sonunda bu de÷er 170 μg/L seviyesine kadar düúmektedir. 85 40 % Giderim THAAOP 35 30 25 20 15 10 5 0 4300 4400 4500 4600 4700 4800 4900 5000 5100 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.37 Ozonlama sonrasÕ kum dolgulu biyofiltrenin HAAOP giderimi üzerine etkisi 7.3.3 Zeolit Dolgulu Biyofiltrede DOM ve DYÜ De÷iúimi ÇalÕúmada Biyofiltre malzemesi olarak kullanÕlan bir di÷er dolgu maddesi ise zeolittir. Zeolitin kum ve aktif karbona göre yüzey alanÕ ve mikroorganizma geliúmesi için sahip oldu÷u yüzey alanÕna göre karúÕlaútÕracak olursak büyükten küçü÷e do÷ru GAK > zeolit > kum olarak sÕralanabilinir. 80 Ozonlama Öncesi 70 Ozonlama SonrasÕ % Giderim TOK 60 50 40 30 20 10 0 0 1000 2000 3000 4000 5000 6000 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.38 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ zeolit dolgulu biyofiltrenin TOK giderimi üzerine etkisi 86 ùekil 7.38’de ozonlama öncesi ve sonrasÕ biyofiltredeki TOK giderimi görülmektedir. Grafikte 15 ve 30 dakikalÕk 2 ayrÕ temas süresi birlikte verilmektedir. Ozonlama öncesi 15 dakikalÕk temas süresinde TOK giderimi %30 civarÕnda, ve 30 dakikalÕk temas süresinde de %30 civarÕnda olarak ortaya çÕkmÕútÕr. Zeolit malzemeli biyofiltredeki TOK gideriminin GAK malzemeli filtreye göre daha az verime ancak kuma göre daha fazla verime sahip olmasÕ bu malzemelerin yapÕsÕyla ilgilidir. Burada da malzemenin gözeneklili÷i rol oynamaktadÕr. 80 Ozonlama Öncesi Ozonlama SonrasÕ 70 % Giderim ÇOK 60 50 40 30 20 10 0 0 1000 2000 3000 4000 5000 6000 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.39 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ zeolit dolgulu biyofiltrenin ÇOK giderimi üzerine etkisi ùekil 7.39’te ozonlamanÕn iki farklÕ temas süresinde ÇOK giderimi üzerine etkisi görülmektedir. Ozonlama ile birlikte 15 dakikalÕk temas süresinde ÇOK giderimi %25’den %45 çÕkarak %20 lik bir fark oluúturmuútur. Benzer olarak 30 dakikalÕk temas süresinde ozonlama ile giderim verimi %25 den %45 civarÕna çÕkarak %20’lik bir verim artÕúÕ sa÷lamÕútÕr 87 100 Ozonlama Öncesi 90 Ozonlama SonrasÕ % Giderim VøS 400 80 70 60 50 40 30 20 10 0 0 1000 2000 3000 4000 5000 6000 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.40 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ zeolit dolgulu biyofiltrenin VøS400 giderimi üzerine etkisi Ozonlama+biyofiltre sisteminin ve sadece biyofiltre sisteminin tek baúÕna VøS400 parametresi üzerindeki etkisi ùekil 7.40’te görülmektedir. Ozonlama öncesi ve sonrasÕ biyofiltre çÕkÕúÕnda ,kum biyofiltresinde oldu÷u gibi, renk giderimi adÕna bir giderimden söz etmek pek mümkün de÷ildir. 120 Ozonlama Öncesi Ozonlama SonrasÕ % Giderim UV 254 100 80 60 40 20 0 0 1000 2000 3000 4000 5000 6000 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.41 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ zeolit dolgulu biyofiltrenin UV254 giderimi üzerine etkisi 88 ùekil 7.41’te ozonlama öncesi ve sonrasÕ biyofiltrede UV254 giderimi görülmektedir. YapÕlan çalÕúmada biyofiltrasyon öncesinde önozonlama yapÕlmadan önce bir giderimin sa÷lanamadÕ÷Õ ancak önozonlama yapÕlmasÕ ile 15 ve 30 dakikalÕk temas sürelerinin UV254 giderim verimleri yaklaúÕk olarak %20 civarÕnda gerçekleúti÷i görülmektedir. 25 % Giderim TTHMOP 20 15 10 5 0 1800 1900 2000 2100 2200 2300 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.42 Ozonlama öncesi zeolit dolgulu biyofiltrenin THMOP giderimi üzerine etkisi ùekil 7.42’da ozonlama öncesi 15 ve 30 dakikalÕk temas süresi sonrasÕnda biyofiltrenin THMOP giderimi üzerine etkisi görülmektedir. Biyofiltrede mikroorganizmalar DYÜ öncüsü olan organikleri biyolojik olarak parçaladÕklarÕ için biyofiltre sonrasÕ DYÜ oluúumunda azalma görülmesi beklenen bir sonuçtur. Biyofiltreden 15 dakikalÕk temas süresinde ozonlama öncesi %13 THM giderim verimi sa÷lanmÕútÕr. Temas süresi 30 dakikaya çÕktÕ÷Õnda ise bu verim %5’lik bir artÕú göstererek %18 civarÕnda olmaktadÕr. 89 35 % Giderim TTHMOP 30 25 20 15 10 5 0 4300 4400 4500 4600 4700 4800 4900 5000 5100 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.43 Ozonlama sonrasÕ zeolit dolgulu biyofiltrenin THMOP giderimi üzerine etkisi ùekil 7.43’de ise ozonlama sonrasÕ biyofiltrede THM giderimi görülmektedir. Ozonlama ile büyük moleküler yapÕdaki organiklerin daha küçük moleküler yapÕlara parçalanmasÕ, kum ve GAK filtrelerinde karúÕmÕza çÕkan sonucun benzerini ortaya koymuútur. 15 dakikalÕk temas süresinde ozonlama öncesi THM giderimi % 13 iken, ozonlama+biyofiltrasyon sisteminde THM giderim verimi %10 artarak %23 olmuútur. Oluúan THM miktarlarÕna bakÕldÕ÷Õnda genel olarak 125 μg/L deriúiminden küçük THM konsantrasyonlarÕ elde edilmiútir. 30 dakikalÕk temas süresinde ise benzer olarak ozonlama öncesi giderim %18 iken ozonlama sonrasÕnda %12’luk bir artÕúla %30 seviyelerine çÕkmÕútÕr. Ozonlama + biyofiltrasyon sisteminde 30 dakikalÕk temas süresi sonunda oluúan THM miktarlarÕ 110 μg/L civarÕndadÕr. ùekil 7.44’de ozonlama öncesi zeolit malzemeli biyofiltredeki iki farklÕ temas süresinde HAA giderimi görülmektedir. 15 dakikalÕk temas süresinde ortalama olarak %14 lik bir giderim elde edilirken temas süresinin 30 dakikaya çÕkmasÕ ile birlikte bu giderim ortalama %22 olarak görülmektedir. Genel olarak 15 dakikalÕk temas süresi sonunda biyofiltre çÕkÕúÕndan alÕnan numunelerin 90 HAAOP deneyleri sonunda oluúan HAA miktarÕ 290 μg/L civarÕnda, 30 dakikalÕk temas süresinde ise bu de÷er ortalama 240 μg/L seviyesinde olmaktadÕr. 30 % Giderim THAAOP 25 20 15 10 5 0 1800 1900 2000 2100 2200 2300 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.44 Ozonlama öncesi zeolit dolgulu biyofiltrenin HAAOP giderimi üzerine etkisi 50 45 % Giderim THAAOP 40 35 30 25 20 15 10 5 0 4300 4400 4500 4600 4700 4800 4900 5000 5100 BV, m L t = 15 dak t = 30 dak ùekil 7.45 Ozonlama sonrasÕ zeolit dolgulu biyofiltrenin HAAOP giderimi üzerine etkisi ùekil 7.45’da ise ozonlama sonrasÕ zeolit malzemeli biyofiltrede HAA giderimi görülmekte ve 15 dakikalÕk temas süresi sonunda HAA gideriminin % 16 91 civarÕnda artarak % 30 oldu÷u görülmektedir. 30 dakikalÕk temas süresi sonunda HAA gideriminin % 8 civarÕnda artarak % 30 oldu÷u görülmektedir. Ozonlama sonrasÕ suyun biyofiltreye beslenmesi ile 15 ve 30 dakikalÕk temas süresi sonunda elde edilen HAA miktarÕ ortalama 190 μg/L seviyesinde oldu÷u ortaya çÕkmaktadÕr. 7.3.4 Biyofiltrasyon Dolgu Malzemesinin Biyofiltre Verimi ve DYÜ Oluúumu Üzerine Etkisi Biyofiltrasyon çalÕúmalarÕnda temas süresi, biyokütle miktarÕ gibi etkenler ile birlikte bir di÷er önemli unsur seçilecek biyofiltrasyon malzemesidir. Biyofiltre dolgu malzemesinin seçiminde ucuzluk, yeterli miktarda mikroorganizma büyümesine olanak sa÷layacak gözeneklilik ve bu hammaddenin üretimi ve temini gibi özellikler ön plana çÕkmaktadÕr. Bir çok araútÕrmacÕ biyofiltre malzemesi olarak kum ve GAK kullanÕmÕ arasÕnda oluúan farklarÕ ortaya koymuúlardÕr. Eberhardt 1976 yÕlÕnda yatÕúkÕn koúullardaki granüler aktif karbon ve kum filtresindeki TOK giderimlerini karúÕlaútÕrdÕ÷Õ çalÕúmada, granüler aktif karbon filtresindeki giderim veriminin kum filtresindekine göre çok daha fazla oldu÷unu ortaya koymuú ve bunu aktif karbon üzerindeki biyoaktivitenin çok daha hÕzlÕ oldu÷u ile açÕklamÕútÕr. Bablon ve ark. (1988) ile LeCevallier ve ark (1992) yaptÕklarÕ çalÕúmalarda aynÕ sonuca ulaúmÕúlardÕr. Biyolojik olarak aktive edilmiú aktif karbon filtrelerindeki biyodegredasyon hÕzÕndaki artÕú daha fazla yüzey alanÕ ve dolayÕsÕyla daha çok birikim yüzeyiyle iliúkilendirilmektedir (AWWA, 1981; Li ve DiGiano, 1983). Bu çalÕúmada Porsuk suyundan DOM giderimi sa÷lamak ve DYÜ oluúumunu en aza indirmek için kullanÕlabilecek olan kum, GAK ve zeolit filtre malzemeleri denenmiútir. Kum birçok içme suyu arÕtma tesisinde yaygÕn olarak kullanÕlan bir filtrasyon malzemesidir. Bu çalÕúmada da Eskiúehir ilindeki mevcut olan içme suyu artÕma tesisindeki kum malzemesinden alÕnan örnekle denemeler yapÕlmÕútÕr. GAK ise pahalÕ olmasÕ ve do÷al olarak bulunmadan belli iúlemler sonrasÕ çeúitli hammaddelerin asitle yakÕlmasÕ sonucu elde edilen ve literatürde 92 kum ile birlikte en çok çalÕúÕlan maddedir. Kum ile karúÕlaútÕrÕldÕ÷Õnda yüzey alanÕ ve gözeneklili÷i çok daha fazladÕr. Zeolit ise ülkemizde oldukça bol miktarda bulunan çeúitli yörelerde çÕkarÕlan bir mineraldir. Gözeneklili÷i aktif karbon kadar çok olmamakla birlikte kumdan daha fazladÕr. Bu üç malzemenin denenmesinde ise içme suyu arÕtma tesislerinde yaygÕn olarak kullanÕlan kum, DOM giderim verimi çok yüksek olan GAK ve ülkemizde oldukça çok miktarda bulunan zeolitin, Eskiúehir içme ve kullanma suyu kayna÷Õ olarak kullanÕlan Porsuk nehrinden DOM giderimi ve DYÜ oluúum potansiyeli bakÕmÕndan farklÕlÕklarÕnÕ ortaya koyabilmek ve mevcut tesise alternatif olarak önerilebilinecek olan malzemeye karar verebilmektir. B= Biyofiltrasyon O+B = Ozon+Biyofiltrasyon G Ze ol i t, Ze ol i t, (B ) ) +B ,(O ) Ku m 40 ,(B 50 (O +B ) G 60 Ku m % Giderim TOK 70 AK (B ) 80 AK ,(O +B ) 90 30 20 10 0 ùekil 7.46 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 15 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin TOK giderimi üzerine etkisi ùekil 7.46’da 15 dakikalÕk temas süresi sonrasÕnda kum, GAK ve zeolit malzemeli biyofiltrelerin TOK giderimi üzerine etkisi görülmektedir. Ozonlama öncesi GAK malzemeli biyofiltredeki TOK giderimi %52 iken kum ve zeolit malzemeli biyofiltrelerde bu giderim %30’dur. GAK ve kum-zeolit filtreleri arasÕnda oluúmuú olan %22’lik fark GAK’nun di÷er filtre malzemelerine göre daha fazla gözenekli yapÕya sahip olmasÕndandÕr. Bu gözeneklilik yüzey alanÕnÕ arttÕrmakta ve mikroorganizmalarÕn yetiúip büyümesi için daha fazla alanÕn 93 oluúmasÕnÕ sa÷lamaktadÕr. Ozonlama sonrasÕ ise GAK filtresinde TOK giderimi %20’lik bir artÕú göstererek %72 olmuútur. Kum ve zeolit malzemeli filtrelerde ise yaklaúÕk %10’luk bir artÕú gözlemlenmiútir. Bu artÕúÕn sebebi önceki yorumlarda açÕklandÕ÷Õ gibi ozonlama sonrasÕ büyük moleküler yapÕdaki DOM’larÕn daha küçük moleküler yapÕlara parçalanmasÕ ve mikroorganizmalarÕn bu daha küçük moleküler yapÕdaki organikleri tüketmesidir. +B ) B= Biyofiltrasyon O+B = Ozon+Biyofiltrasyon (B ) Ze ol i t, Ku m ) ,(B 40 Ze ol i t, +B ,(O AK G 50 Ku m % Giderim ÇOK 60 ) (B ) 70 (O +B ) G AK ,(O 80 30 20 10 0 ùekil 7.47 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 15 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin ÇOK giderimi üzerine etkisi ùekil 7.47’da 15 dakikalÕk temas süresi sonrasÕnda yine kullanÕlan üç malzemeli biyofiltrelerin ÇOK giderimi üzerine etkisi görülmektedir. Ozonlama öncesi GAK malzemeli biyofiltredeki ÇOK giderimi %50 iken kum ve zeolit malzemeli biyofiltrelerde bu giderim %25’dur. Ozonlama sonrasÕ ise GAK filtresinde ÇOK giderimi %20’lik bir artÕú göstererek %70 olmuútur. Kum ve zeolit malzemeli filtrelerde ise yaklaúÕk %20’lik bir artÕú ile %45 olarak gözlemlenmiútir. 94 B= Biyofiltrasyon O+B = Ozon+Biyofiltrasyon (O +B ) G AK (B ) 60 m lit, Ze o 20 Ku Ku m ,(B ) 30 (B ) ,(O +B ) Ze o lit, 40 (O +B ) G AK , % Giderim UV 254 50 10 0 ùekil 7.48 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 15 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin UV254 giderimi üzerine etkisi ùekil 7.48’de 15 dakikalÕk temas süresi sonrasÕnda biyofiltrelerin UV254 giderimi üzerine etkisi görülmektedir. Ozonlama öncesi GAK malzemeli biyofiltredeki UV254 giderimi %40 iken ozonlama sonrasÕ verimde herhangi bir de÷iúim olmamÕútÕr. Kum ve zeolit malzemeli biyofiltrelerde ise ozonlama öncesi herhangi bir giderim gözlenemezken ozonlama sonrasÕ giderim %15 civarÕna kadar artmÕútÕr. +B ) AK ,(O G Ze ol i t, 20 (B ) ,(B ) 30 Ze ol i t, Ku m ,(O 40 (O +B ) +B ) 50 Ku m % Giderim TTHMOP G AK (B ) 70 60 B= Biyofiltrasyon O+B = Ozon+Biyofiltrasyon 10 0 ùekil 7.49 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 15 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin THM giderimi üzerine etkisi 95 15 dakikalÕk temas süresinde ozonlama öncesi ve sonrasÕ her üç filtrasyon malzemesinin THMOP giderimleri ùekil 7.49’da görülmektedir. TOK, ÇOK ve UV254 ölçümlerine benzer úekilde GAK kolonundaki giderim di÷er iki filtrasyon malzemesininkine göre çok daha fazladÕr. Bu giderimler GAK kolonunda ortalama %48 civarÕ iken, kum kolonunda %15, zeolitte ise %14’dür. Ozonlama sonrasÕ filtrelerdeki DOM gideriminin artmasÕyla ba÷ÕntÕlÕ olarak THMOP giderimide artmÕútÕr. GAK kolonunda %12’lik bir artÕú gerçekleúerek %60 olan giderim , kum ve zeolit kolonlarÕnda ortalama 12’lik bir artÕú göstererek %27 olmuútur. Daha önceki kÕsÕmlarda de÷inildi÷i üzere do÷al organik maddeler DYÜ oluúumuna sebep olurlar. Ozonlama sonrasÕ artan DOM giderimi ile DYÜ oluúumunda azalma sa÷lanmÕútÕr. G G AK (B ) 60 AK ,( O +B ) B= Biyofiltrasyon O+B = Ozon+Biyofiltrasyon (O +B ) ) +B ,(B 30 ) Ku m Ze ol i t, ,(O 40 Ze ol i t, (B ) Ku m % Giderim THAAOP 50 20 10 0 ùekil 7.50 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 15 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin HAA giderimi üzerine etkisi Ozonlama öncesi HAAOP giderimine bakÕldÕ÷Õ zaman (ùekil 7.50) yine aktif karbon kolonunda %45 gibi bir giderim olurken kum ve zeolit kolonlarÕnda sÕrasÕyla %18 ve %15’lik bir verim elde edildi÷i görülmektedir. Ozonlama ile GAK kolonunda %10’luk bir artÕú gerçekleúerek %55 civarÕnda bir verim elde edilmiú, kum ve zeolit kolonlarÕnda ise bu verim %30 civarÕnda olmuútur. 96 80 G G AK (B ) 90 AK ,(O +B ) B= Biyofiltrasyon O+B = Ozon+Biyofiltrasyon (B ) Ze ol i t, 40 Ze ol i t, (O +B ) +B ,(B ) 50 Ku m ,(O 60 Ku m % Giderim TOK ) 70 30 20 10 0 ùekil 7.51 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 30 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin TOK giderimi üzerine etkisi Bütün filtrasyon kolonlarÕnda ikinci bir temas süresi olarak 30 dakika denenmiútir. ùekil 7.51’te 30 dakikalÕk temas süresinde ozonlama öncesi ve ozonlama sonrasÕ her 3 kolondaki TOK giderimleri görülmektedir. Ozonlama öncesi GAK kolonundaki giderim ortalama olarak %68 civarÕ iken ozonlamÕú suyun filtreye beslenmesi ile bu giderim %12 artarak %80 olmuútur. Kum ve zeolit kolonlarÕnda aktif karbon kolonuna benzer úekilde bir artÕú olmamÕú ve ozonlama öncesi giderim %30 civarÕ iken ozonlama sonrasÕ da sadece %5’lik bir artÕú ile %35 oldu÷u belirlenmiútir. ùekil 7.52’te 30 dakikalÕk temas süresi sonrasÕnda ÇOK giderimi görülmektedir. TOK giderimine benzer olarak aktif karbon kolonunda ozonlama öncesi giderim %65 civarÕ iken ozonlama sonrasÕ bu verim %85 olmuútur. Kum ve zeolit kolonlarÕnda ozonlama öncesi verim %30 iken, ozonlama sonrasÕ ÇOK giderimi artarak %45 olmuútur. 97 ) ,(B ) 50 Ze ol i t, (B ) 60 40 Ze ol i t, (O +B ) ,(O Ku m 70 Ku m % Giderim ÇOK +B 80 G AK 90 G (B ) 100 AK ,(O +B ) B= Biyofiltrasyon O+B = Ozon+Biyofiltrasyon 30 20 10 0 ùekil 7.52 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 30 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin ÇOK giderimi üzerine etkisi ùekil 7.53’te 30 dakikalÕk temas süresi sonrasÕnda biyofiltrelerin UV254 giderimi üzerine etkisi görülmektedir. Ozonlama öncesi GAK malzemeli biyofiltredeki UV254 giderimi %55 iken ozonlama sonrasÕ verimde herhangi bir de÷iúim olmamÕútÕr. Kum ve zeolit malzemeli biyofiltrelerde ise ozonlama öncesi herhangi bir giderim gözlenemezken ozonlama sonrasÕ giderim %15 civarÕna kadar çÕkmÕútÕr. (B ) 20 (B ) Ze ol it, 30 K um ,(B ) 40 K um ,(O +B ) (O +B ) 50 Ze ol it, 60 G A K ,( O +B ) % Giderim UV 254 70 B= Biyofiltrasyon O+B = Ozon+Biyofiltrasyon G A K 80 10 0 ùekil 7.53 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 30 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin UV254 giderimi üzerine etkisi 98 G AK G 80 (B ) 90 AK ,(O +B ) B= Biyofiltrasyon O+B = Ozon+Biyofiltrasyon Ze ol i t, Ze ol i t, 30 (B ) ,(B ) 40 Ku m ,(O 50 (O +B ) +B ) 60 Ku m % Giderim TTHMOP 70 20 10 0 ùekil 7.54 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 30 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin THM giderimi üzerine etkisi 30 dakikalÕk temas süresinde ozonlama öncesi ve sonrasÕ her üç filtrasyon malzemesinin THMOP giderimleri ùekil 7.54’da görülmektedir. TOK, ÇOK ve UV254 ölçümlerine benzer úekilde GAK kolonundaki giderim di÷er iki filtrasyon malzemesininkine göre çok daha fazladÕr. Bu giderimler GAK kolonunda ortalama %70 civarÕ iken, kum kolonunda %23, zeolitte ise %19’dür. Ozonlama sonrasÕ filtrelerdeki DOM gideriminin artmasÕyla ba÷ÕntÕlÕ olarak THMOP giderimide artmÕútÕr. GAK kolonunda %10 artarak %80, kum ve zeolit kolonlarÕnda ortalama 10’luk bir artÕú göstererek sÕrasÕyla %32 ve %29 olmuútur. Daha önceki kÕsÕmlarda de÷inildi÷i üzere do÷al organik maddeler DYÜ oluúumuna sebep olurlar. Ozonlama sonrasÕ artan DOM giderimi ile DYÜ oluúumunda azalma sa÷lanmÕútÕr. 99 +B ) AK 60 30 Ze ol i t, (B ) Ze ol i t, Ku m ,(B 40 ) ,(O +B (O +B ) ) 50 Ku m % Giderim THAAOP G 70 AK ,(O G 80 (B ) B= Biyofiltrasyon O+B = Ozon+Biyofiltrasyon 20 10 0 ùekil 7.55 Ozonlama öncesi ve sonrasÕ 30 dakikalÕk temas süresinde kum, GAK ve zeolitin HAA giderimi üzerine etkisi Ozonlama öncesi ve sonrasÕ HAAOP giderimine bakÕldÕ÷Õ zaman (ùekil 7.55) yine aktif karbon kolonunda %65 gibi bir giderim olurken kum ve zeolit kolonlarÕnda sÕrasÕyla %28 ve %20’lik bir verim elde edildi÷i görülmektedir. Ozonlama ile GAK kolonunda %5’lik bir düúüú gerçekleúerek %60 civarÕnda bir verim elde edilmiútir. Kum malzemesinin 30 dakikalÕk temas süresi ve ozonlanmÕú su ile beslenmesi sonrasÕnda %7’lik bir artÕú gerçekleúerek %35’lik bir verim elde edilmiú zeolit kolonunda ise %10’luk bir artÕú ile toplamda %30’luk bir verim elde edilmiútir. 100 8. SONUÇ, TARTIùMA VE ÖNERøLER OzonlamanÕn DOM giderimi ve DYÜ oluúumu üzerine literatürde birçok çalÕúma bulunmaktadÕr. AynÕ úekilde ozonlama+biyofiltrasyon sisteminin DYÜ gideriminde çok daha etkin bir yöntem oldu÷u literatür çalÕúmalarÕnda ortaya konmuútur. Bu tez çalÕúmasÕnda ise literatürde ortaya konmuú olan bu faydalarÕn Eskiúehir içme ve kullanma suyu kayna÷Õ olarak kullanÕlan Porsuk suyu üzerinde etkisi incelenmiútir. ÇalÕúma genel olarak; ozonlamanÕn model su üzerine, ozonlanÕn Porsuk suyu üzerine, biyofiltrenin Porsuk suyu üzerine ve ozonlama+biyofiltrasyon sisteminin Porsuk suyu üzerine etkisi olarak dört basamaktan oluúmaktadÕr. ÇalÕúmanÕn ilk basama÷Õ olan ozonlamanÕn, hümik asit ve ultra saf su ile hazÕrlanmÕú olan model su üzerinde DOM giderimi ve DYÜ oluúumuna etkisinin incelendi÷i ilk bölümde aúa÷Õdaki sonuçlar elde edilmiútir. x Üç farklÕ deriúimde (10 mg/L, 25 mg/L ve 50 mg/L) hazÕrlanan hümik asit çözeltisinde ozonlamanÕn etkin bir úekilde DOM’un göstergesi olan TOK parametresinde ortalama %15 giderimi sa÷ladÕ÷Õ görülmüú, x Yine sudaki aromatik yapÕnÕn göstergesi olan UV254 de÷erinde 7,2 mgozon/mgTOK dozunda her üç deriúimde de %25 lik bir giderim sa÷lanarak sudaki aromatik yapÕnÕn kÕrÕldÕ÷Õ görülmüú, x DYÜ oluúumunun de÷erlendirilmesin de önemli bir parametre olan ve suyun hidrofilik veya hidrofobik yapÕsÕnÕn göstergesi olarak literatürde kullanÕlan SUVA de÷erinde ozonlama ile özellikle yüzeysel su kaynaklarÕnda bulunan SUVA de÷erine yakÕn baúlangÕç SUVA de÷eri olan 10 mg/L’lik hümik asit deriúimde suyun hidrofobik yapÕsÕnÕn kÕrÕldÕ÷Õ görülmüú, x OzonlamanÕn THMOP üzerine etkisine bakÕldÕ÷Õnda ise, 7,2 mgozon/mgTOK ozon dozunda 50 mg/L, 25 mg/L ve 10 mg/L hümik asit deriúimlerinde sÕrasÕyla %37, %48 ve %66’lÕk bir giderim elde edilmiútir. x Benzer úekilde ozonlamanÕn HAAOP üzerine etkisine bakÕldÕ÷Õnda yine büyük deriúimden küçü÷e do÷ru %11, %10 ve %60 giderim elde edilmiútir. 101 ÇalÕúmanÕn ikinci aúamasÕnda ise ozonlamanÕn tek baúÕna Porsuk suyu üzerine etkisi incelendi÷inde úu sonuçlar elde edilmiútir; x BaúlangÕç UV254 de÷eri 0,147 cm-1 iken 6,1 mgO3/mgTOK ozon dozunda %59 giderim ile 0,06 cm-1 de÷eri elde edilmiútir. Grafikten görüldü÷ü üzere 2,1 mgozon/mgTOK de÷erine kadar giderim hÕzÕ daha yüksektir. Bu dozdan sonra yine UV254 de÷erinde azalma görülmekte ancak ilk kÕsÕm kadar hÕzlÕ olmadÕ÷Õ dikkati çekmektedir. x Porsuk suyunun ozonlanmasÕ sonucu TOK de÷erindeki de÷iúimde ise dozu arttÕkça TOK miktarÕnda da artÕú oldu÷u ortaya çÕkmÕútÕr. x Porsuk suyunun SUVA de÷eri 2,63 L/mg.m’dir ve buda suyun yarÕ hidrofobik, yarÕ hidrofilik yapÕ göstermektedir. Ozon dozu 6,1 mgozon/mgTOK oldu÷unda bu de÷er %64’lük giderim ile 0,94 L/mg.m de÷erine düúmüú ve suyun tüm hidrofobik yapÕsÕ kÕrÕlarak hidrofilik yapÕya sahip olmasÕ sa÷lanmÕútÕr. Ozon dozu 2,6 mgozon/mgTOK de÷erine kadar SUVA’daki giderim yine çok daha hÕzlÕ olmaktadÕr ve bu ozon dozunda SUVA de÷eri 1,4 L/mg.m ile %50’lik bir giderim oldu÷u görülmüútür. x OzonlanmamÕú suyun THMOP 462 μg/L iken artan ozon dozlarÕyla bu konsantrasyon düúmeye baúlamÕú ve maksimum ozon dozu olan 6,1 mgozon/mgTOK de÷erinde %56 giderim ile 201 μg/L de÷erine düúmüútür. Yine 2,1 mgozon/mgTOK de÷erine kadar olan düúüúün hÕzlÕ oldu÷u bu de÷erden sonra ise giderim verimi hÕzÕnÕn azaldÕ÷Õ görülmekte ve bu sayÕsal olarak 2,1 mgozon/mgTOK ozon dozunda %41 olarak ortaya çÕkmÕútÕr. ÇalÕúmanÕn üçüncü aúamasÕnda Porsuk suyundan DOM giderimi ve DYÜ oluúumunu en aza indirmede biyofiltre sisteminin tek baúÕna etkisi gözlemlenmiútir. Bu çalÕúma boyunca kum, aktif karbon ve zeolit dolgulu üç ayrÕ biyofiltre sistemine Porsuk nehrinden getirilen su hiçbir iúleme tabii tutulmadan beslenmiútir. Biyofiltre sistemine Porsuk suyunda herhangi bir iúlem yapÕlmadan beslenmesi çalÕúmasÕnda 15 dakikalÕk temas süresinde kum kolonunda TOK, 102 ÇOK, UV254, THMOP ve HAAOP giderim verimleri sÕrasÕyla %30, %25, %5, %15 ve %18 olmuútur. Zeolit dolgulu biyofiltre kolonunda da hemen hemen aynÕ sonuçlar elde edilmiútir. Her iki malzemeli filtrelerdeki temas süresinin 30 dakikaya çÕkarÕlmasÕ ile verimlerde ortalama %15’lik bir artÕú gerçekleúmiútir. GAK dolgulu biyofiltre sisteminde ise TOK giderimi 15 dakikalÕk temas süresin de %52 iken temas süresinin 30 dakikaya çÕkmasÕ ile verim %68 olmuútur. Yine temas süresi 15 dakika iken ÇOK ve UV254 giderimi sÕrasÕyla %50 ve %40 iken temas süresinin 30 dakikaya çÕkmasÕ ile %15 lik bir artÕú ile sÕrasÕyla %65 ve %55’lik verimler elde edilmiútir. THMOP sonuçlarÕna bakÕldÕ÷Õnda 15 dakikalÕk temas süresi sonrasÕnda ortalama 80μg/L civarlarÕna, 30 dakikalÕk temas süresinde ise 45μg/L deriúiminde kirletici suda kaldÕ÷Õ tespit edilmiútir. HAAOP ölçümlerinde ise 15 ve30 dakikalÕk temas süreleri sonucunda suda oluúan kirletici konsantrasyonlarÕ 165μg/L ve 105μg/L olarak belirlenmiútir. ÇalÕúmanÕn son aúamasÕnda, ozonlama + biyofiltrasyon sistemi birlikte kullanÕlarak DOM giderimi ve DYÜ oluúumuna etkisi gözlemlenmiútir. Bu çalÕúmada 3 farklÕ filtrasyon malzemesi eú zamanlÕ kullanÕlarak farklÕ filtrasyon malzemelerinde oluúan giderimin bulunmasÕ ve en iyi performansÕ sa÷layacak dolgu malzemesine karar verilmesi amaçlanmÕútÕr. AynÕ zamanda her filtrasyon malzemesinde 15 ve 30 dakikalÕk 2 farklÕ temas süresi denenerek optimum temas süresi belirlenmeye çalÕúÕlmÕútÕr. Filtrelere beslenecek suyun ozon dozuna karar vermede 2. aúamadaki sonuçlar baz alÕnmÕú ve hem ekonomik hemde giderim açÕsÕndan optimum doz olarak ortaya çÕkan 2 mgozon/mgTOK seçilmiútir. OzonlanmÕú suyun biyofiltrelere beslenmesi sonucu ortaya çÕkan sonuçlara göre granüler aktif karbonun filtrasyon malzemesi olarak kullanÕmÕ, kum ve zeolite göre çok daha verimli olarak görülmektedir. GAK kolonlarÕnda 15 ve 30 dakikalÕk temas sürelerinde %70 ve %90 lÕk TOK giderimi, %40 ve %55 UV254 giderimi, %60 ve %80’lik THM giderimi ve son olarak ta %55 ve %65’lik HAA giderimi elde edilmiútir. Bu sonuçlarÕn yanÕ sÕra ozonlanmÕú suyun GAK malzemeli biyofiltrelere beslenmesi ile THMOP ve HAAOP deriúimlerinin konulmasÕ planlanan 150μg/L THM ve 100μg/L HAA standartlarÕnÕn çok altÕnda olmasÕ, 103 DYÜ gideriminde bu sistemin verimli bir úekilde kullanÕlabilece÷i ortaya konmuútur. Tüm bu sonuçlar göz önüne alÕndÕ÷Õnda biyofiltrasyon sisteminin DOM giderimi ve DYÜ oluúumunu engellemede etkin oldu÷u görülmüútür. Biyofiltre sisteminden önce bir ozonlama ünitesinin konulmasÕ ile DOM giderimi verimlerinin arttÕ÷Õ ve DYÜ oluúum potansiyellerinde azalma oldu÷u görülmektedir. Ancak ozon+biyofiltrasyon sisteminin, tek baúÕna biyofiltre sisteminden çok büyük farkla verimlerde yarar sa÷layamadÕ÷Õ sonuçlarda görülmektedir. Sonuçlar dikkatlice incelendi÷inde Porsuk suyu için kurulabilecek GAK dolgu malzemeli bir biyofiltre sisteminin DOM giderimi ve DYÜ oluúumunu engelleme açÕsÕndan istenen sonuçlarÕ verebildi÷i rahatlÕkla görülebilmektedir. Eskiúehir içme ve kullanma suyu olarak kullanÕlan Porsuk nehrinin bu sistemler olmaksÕzÕn nihai klorlama sonrasÕ THMOP ve HAAOP oldukça yüksektir. Bu bileúiklerin kanserojen olduklarÕ ve halk sa÷lÕ÷Õ açÕsÕndan çok büyük risk yarattÕklarÕ literatürde ortaya konmaktadÕr. Eskiúehir içme suyu arÕtÕm tesisinde yapÕlan bu yüksek lisans çalÕúmasÕnÕn plot ölçekli olarak denenmesinden sonra biyofiltrasyon sisteminin DOM giderimi ve DYÜ oluúumunu engellemede kullanÕlabilece÷i sonucu ortaya çÕkmaktadÕr. 104 KAYNAKLAR Aiken, G. R., McKnight, D. M., Wershaw, R. L., ve MacCarthy, P. (1985), “An introduction to humic substances in soil, sediment, and water, In: humic substances in soil, sediment, and water: Geochemistry, Isolation, and Characterization,” John Wiley & Sons, New York, NY, 1-9. Aiken, G. ve Cotsaris, E. (1995), “Soil and hydrology: their effect on NOM,” J. Of AWWA, 87 ,1, 36–45. Albagnac, G., (1990), `Biomass retention in advanced anaerobic reactor," Water Sci. Tech., 22:1/2:17. Amy G. L., (1992), “Using NOM characterization for the evaluation of treatment” Proc. of NOM Workshop sponsored by Lyonnaise des EauxDumez and AWWA Research Foundation, Chamonix, France. Amy, G. L., (1993), `Using NOM characterization for evaluation of treatment," presented at the NOM workshop, sponsored by Lynnaise des Eaux-Dumez and AWWA Research Foundation, Chamonix, France. AWWA Committee Report, (1981), "Assessing microbial activity on GAC," Journal of AWWA, 73:8. Bablon, G., C. Ventresque and R. B. Aim, (1988), `Developing a sand-GAC filter to achieve high-rate biological filtration," Journal of AWWA, 80:12:47. Barrett, Sylvia; Hwang, Cordelia; et al. (2003). “Occurrence of NDMA in Drinking Water: A north American Survey”, 2001-2002. Amercian Water Works Associatio n Annual Conference. Barron L., Paul B., (2004), “Determination of haloacetic acids in drinking water using suppressed micro-bore ion chromatography with solid phase extraction” Analytica Chimica Acta, 522, 2, Pages 153-161 Cabaniss S. E., Zhou Q., Maurice P. A., Chin Y-P. ve Aiken G. R., (2000), “A log-normal distribution model for the molecular weight of aquatic fulvic acids”, Environmental Science and Technology, 34(6), 1103-1109. 105 Christman R. F., Johnson J. D., Pfaender F. K., Norwood D. L., ve Webb M. R., (1980), “Chemical identification of aquatic humic chlorination products, In: Water Chlorination: Environmental Impact and Health Effects”, eds., R. L. Jolley et al., 3, pp. 75-83, Lewis Publishers, Chelsea, MI. Cognet L., Courtois Y. ve Mallevialle J., (1986), “Mutagenic activity of disinfection by-products”, Environmental Health Perspectives, 69, 165175. Craun, G.F., (1986), “Epidemiologic Considerations for Evaluating Associations Between the Disinfection of Drinking Water and Cancer in Humans,” Water Chlorination: Environmental Impact and Healt Effects, 5, 229-236. Croue J. P., Labouyrie-Rouillier L., Violleau D., Lefebvre E. ve Legube B., (1996). “Isolation and characterization of natural organic matter from surface water: comparison of resin adsorption and membrane filtration isolation procedures”, Proc. Workshop: Influence of of IHSS Natural Organic Matter NOM Characteristics on Drinking Water Treatment and Quality, Poitiers, France. De Leer E. W. B., Sinninghe D. J. S., Erkelens C. ve De Galan L., (1985). “Identification of intermediates leading to chloroform and C4 diacids in the chlorination of humic Acid”, Environmental Science and Technology, 19, 512-522. Dojlido J., Zbie E., Swietlik R., (1999), “Formation of the haloacetic acids during ozonation and chlorination of water in Warsaw waterworks (Poland)” Water Research, 33, 14, Pages 3111-3118 Eberle S. H. ve Beuerstein W., (1979). “On the pK spectrum of humic acid from natural waters”, Naturwissenschaften, 66, 572-573. Evans ,F.L., (1972), “Ozone in Water and Water and Wastewater “, Ann Arbor Science Publishers Inc.,Ann Arbor, Mich. Frimmel, F. H. ve Abbt-Braun, G. (1989), “Comparison of aquatic humic substances of different origin, In: Humic Substances in the Aquatic and Terrestrial Environment”, (Ed: Allard B., Boren H., ve Grimvall A.), 33 of Lecture Notes in Earth Sciences, 37-46. 106 Gaffney, J.S., Marley, N.A., ve Clark, S.B., (1996), “Humic and fulvic acids and organic colloidal materials in the environment, In: Humic and Fulvic Acids: Isolation, Structure, and Environmental Role”, (Ed: Gaffney, J. S., Marley, N. A., ve Clark S.B.), ACS Symposium Series 651, American Chemical Society, Washington, DC, 2-16, Gerecke, A. C. and David L. Sedlak. (2003). “Precursors of N- nitrosodimethylamine in natural waters”. Environ. Sci. Technol. 37, 13311336 Gjessing E. T., (1976). “Physical and Chemical Characteristics of Aquatic Humus”, Ann Arbor Science, Ann Arbor, MI. Glaze, W. H., M. Koga and D. Cancilla, (1989), `Ozonation by-products 2: improvement of an aqueous phase derivatization method for the detection of formaldehyde and other carbonyi compounds formed by the ozonation of drinking water," Environ. Sci. & Technol., 23:7:838. Gottschalk,C. et. al., (2000), “Ozonization of Water and Waste Water . Ed. WileyVCH”, Weinheim, Germany,. Graham JE, Andrews SA, Farquhar GJ, Meresz O (1996) “Factors affecting NDMA formation during drinking water treatment”. In: Proceedings of the 1995 Water Quality Technology Conference. Denver, CO, American Water Works Association. Graham, N.J.D., Perry, R., Jiang, J.Q. ve Wardlaw, V.E. (1996), “The Significance of Algea as Trihalomethane Precursors,” Water Science, 37, 83-89. Griffiths W.D., Bennett A., Speight S., Parks S., (2005), “Determining the performance of a commercial air purification system for reducing airborne contamination using model micro-organisms: a new test methodology” Journal of Hospital Infection, 61, 3, Pages 242-247 Haag, W. R. And J. Hoigne, 1983, `Ozonation of bromide-containing waters, kinetics of formation of hypobromous acid and bromate," Environ. Sci. & Technol.,17:5:261. 107 Hanna J. V., Johnson W. D., Quezada R. A., Wilson M. A. ve Xiao-Qiao L., (1991). “Characterization of aqueous humic substances before and after chlorination”, Environmental Science and Technology, 25(6), 1160-1164. Harrington G. W., Bruchet A., Rybacki D., ve Singer P.C., (1996). “Characterization of natural organic matter and its reactivity with chlorine, In: Water Disinfection and Natural Organic Matter: Characterization and Control”, eds., R. A. Minear and G. L. Amy, pp. 138-158, Lewis Publishers, FL. Hayes, M.H.B., MacCarthy, P., Malcolm, R. L. ve Swift R. S. (1989), “Structures of humic substances: the emergence of forms, In: Humic Substances II: In Search of Structure”, (Ed: Michael, H.B., MacCarthy, P., Malcolm, R.L., ve Swift, R.S.) John Wiley & Sons, New York, NY, 689-733. Heller-Grossman L., Manka J., Limoni-Relis B., Rebhun M., (1993), “Formation and distribution of haloacetic acids, THM and tox in chlorination of bromide-rich lake water” Water Research, 27, 8, Pages 1323-1331 Hoigne and Bader, H.,(1976). “The Role of Hydroxyl Radical Reactions in Ozonation Process in Aqueous Solutions”. Hubele, C, (1986), `Design of fixed bed adsorbers using mathematical models," Water Supply, 4:197. Huck, P. M., P. M. Fedorak and W. B. Anderson, (1989), `Effect of water treatment processes on concentrations of assimilable organic carbon," Proceedings,12th Intl. Symp. On Wastewater Treatment; 1st Canadian Workshop on Drinking Water, Nov. 20, Montreal, Quebec, Canada. Huffman E. W. D. Jr. ve Stuber H. A., (1985). “Analytical methodology for elemental analysis of humic substances, In: Humic Substances in Soil, Sediment, and Water”: Geochemistry, Isolation, and Characterization, eds., G. R. Aiken, D. M. McKnight, R. L. Wershaw, and P. MacCarthy, pp. 433-455, John Wiley & Sons, New York, NY. øTATS, (2005), ønsani Tüketim AmaçlÕ Sular Yönetmeli÷i, , T.C. Sa÷lÕk BakanlÕ÷Õ, Resmi Gazete, No:25730, ANKARA 108 Jago, p. H. and G. Stanfield, (1984), "Application of ATP determination to measurement of growth potential in water," Research Report, Water Research Center, medmenham, UK. Johnson J. D., Christman R. F., Norwood D. L. ve Millington D. S., (1982). “Reaction products of aquatic humic substances with chlorine”, Envir. Heath Perspectives, 46, 63-71. Jwell, W. J., (1990), "Fundamentals and advances in expanded bed reactors for wastewater treatment," Chapter 9 in Wastewater Treatment by Immobilized Cells. Kitis, M., Karanfil, T., Kilduff, J.E. ve Wigton A. (2001), “The reactivity of natural organic matter to disinfection byproducts formation and its relation to specific ultraviolet absorbance,” Water Science and Technology, 43, 9–16. Koch, B., M. Ostermann, H. Hoke and D. C. Hempel, (1991) "Sand and activated carbon as biofilm carriers for microbial degradation of phenols and nitrogen-containing aromatic compounds," Water Research, 25:1:1. Krasner, S.W., Croue, J.P., Buffle, J. ve Perdue, E.M. (1996), “Three approaches for characterizing NOM,” Jour. of AWWA, 88, 66-79. Langlais, B, D. A. Reckhow and D. R Brink, (1991), "Ozone in Water Treatment: application and engineering," Lewis Publishers, Chelsea, Michigan. Larson R. A. ve Weber E. J., (1994). “Reaction Mechanisms in Environmental Organic Chemistry”, Lewis Publishers, Boca Raton, FL. LeChevallier, M. W., W. C. Becker, P. Schorr and R. G. Lee, (1992), `Evaluating the performance of biologically active rapid filters," Journal of AWWA, 84:4:136. Leenheer J. A. ve Huffman E. W. D. Jr., (1976). “Classification of organic solutes in water by using macroreticular resins”, U.S. Geol. Surv. J. Res., 4, 737751. Li, A. Y.and F. A. DiGiano, (1983), `Availability of sorbed substrate for microbial degradation on granular activated carbon," J. WPCF, 55:392. 109 Liang X., Fuller B., Singer J. D., (2000), “Ethnic differences in child care selection: the influence of family structure, parental practices, and home language” Early Childhood Research Quarterly, 15, 3, Pages 357-384 Liao W., Christman R. F., Johnson J. D., ve Millington D. S., (1982). “Structural characterization of aquatic humic material”, Environmental Science and Technology, 16, 403-410. Liu Y., Mou S., Chen D.; (2004), “Determination of trace-level haloacetic acids in drinking water by ion chromatography–inductively coupled plasma mass spectrometry” Journal of Chromatography A, 1039, 1-2, Pages 89-95 MacCarthy P. ve Suffet I. H., (1989). “Aquatic humic substances and their influence on the fate and treatment of pollutants, In: Aquatic Humic Substances, Influence on Fate and Treatment of Pollutants”, eds., I. H. Suffet and P. MacCarthy, American Chemical Society, Advances in Chemistry Series 219, pp. xvii-xxx, Washington DC. Malcolm, R.L. (1991), “Factors to be considered in the isolation and characterization of aquatic humic substances, In: Humic Substances in the Aquatic and Terrestrial Environment” Ed: Allard, B., Boren, H., ve Grimvall, A., Springer-Verlag, Berlin, 9-36. Malcolm, R.L., (1985), “Geochemistry of stream fulvic and humic substances, In: Humic Substances in Soil, Sediment, and Water: Geochemistry, Isolation, and Characterization” (Eds: Aiken, G.R., McKnight, D.M., Wershaw, R.L, ve MacCarthy, P.), John Wiley & Sons, New York, NY, 181-209. Mallevialle, J. and J. C. Cournarie, (1982), `Contribution of ozone to the removal of organic materials in a process including a slow filtration through sand and activated carbon," Ozone: Science and Engineering, 4, pp. 33-44. Malliarou E., Collins C., Graham N., Nieuwenhuijsen M. J., (2005), “Haloacetic acids in drinking water in the United Kingdom” Water Research, 39, 12, Pages 2722-2730 Maloney, S. W. et. al., (1982), "Bacterial TOC removal on sand and GAC," Proceedings, National Conference on Environmental Engineering, ASCE, Minneapolis, MN, July 14-16, 1982. 110 Martin D. F. ve Pierce R. A., (1975). “A convenient method of analysis of humic acids in freshwater”, Environment Letters, 1, 49-52. McKnight D. M., Klein J. ve Wissmar R. C., (1985). “Changes in the organic material in lakes in the blast zone of Mt. St. Helens”, Washington, U.S. Geol. Surv. Circ., 850 Meier J. R., Ringhand H. P., Coleman W. E., Schenck K. M., Munch J. W., Streicher R. P., Kaylor W. H. ve Kopfler F. C., (1986). “Mutagenic byproducts from chlorination of humic acid”, Environmental Health Perspectives, 69, 101-107. Miller, G. W. and R G. Rice, (1978), `European water treatment practices - the promise of biological activated carbon," Civil Engineering-ASCE, No 2, pp. 81-83. Miltner, R. J. and R S. Summers, (1992). "A pilot-scale study of biological treatment,"Proceedings”, Water Quality, AWWA Annual conference, Vancouver, Canada. Minear R.A., Amy G.A., Eds., (1996), “Disinfection by-products in water treatment”. The chemistry of their formation and control, Lewis Publishers, Boca Raton, FL,. Montgomery, J.M. (1985), “Water Treatment Principles and Design”, John Wiley ve Sons Inc., USA. Morris J. C., (1975). “Formation of Halogenated Organics by Chlorination of Water Supplies”, EPA 600/1-75-002, Cincinnati, OH. Najm, I.N., Patania, N.L., Jacangelo, J.G., ve Krasner, S.W. (1994), “Evaluating Surrogates for Disinfection by-Products,” American Water Works Association, 86: 98-106. Namkung, E. and B. E. Rittmann, (1987), `Removal of taste- and odor-causing compounds by biofilm grown on humic substances," Journal AWWA, 79:7. Norwood D. L., Johnson J. D., Christman R. F. ve Millington D. S., (1983). “Chlorination products from aquatic humic material at neutral pH, Water Chlorination: Chemistry, Environmental Impact and Health Effects”, eds., R. L. Jolley et al., 4, pp. 191-200, Ann Arbor Science, Ann Arbor, MI. 111 Owen, D. M., G. L. Amy and Z. K. Chowdhury, (1995), `Characterization of natural organic matter and its relationship to treatabiiity,"AWWA Research Foundation. Oxenford, J.L. (1996), “Disinfection by-products: Current practices and future directions, in: Disinfection by-products in water treatment: The chemistry of their formation and control” (Ed: Minear, R.A. ve Amy G.L.), , Lewis Publishers, FL, 3-16 Peclaris G. M., Koutsotolis K., Seferiadis K., Mantzios A., Nikolaou E., Kolios G., (1999), “Effect of monensin and progesterone priming on ram-induced reproductive performance of boutsiko mountain breed ewes” Theriogenology, 51, 3, Pages 531-540 Pontius, F.W. (1990), “Water Quality and Treatment, Fourth Edition”, McGraw Hill Inc. Prevost, M. et. al. (1989). “Full-scale evaluation of biological activated carbon filtration for the treatment of drinking water”. Proceedings of WQTCAWWA, Philadelphia,1989. Prevost, M., R. Desjardins, D. Duchesne, H. Baribeau, J. Coallier and A. Gadbois, (1991). “Optimization of short term chlorine demand removal by biological activated carbon filtration," submitted to Water Research. Qi Y., Shang C., Irene M. C. Lo, (2004), “Formation of haloacetic acids during monochloramination” Water Research, 38, 9, Pages 2375-2383 Ranville J. F., Harnish R. A. ve McKnight D. M., (1991). “Particulate and colloidal organic material in Pueblo Reservoir, Colorado: Influence of autochthonous source on chemical composition”, In: Organic Substances and Sediments in Water, Vol:1 Humics and Soils, ed., R. A. Baker, Lewis Publishers, Chelsea, MI. Rashid M. A., (1985). “Geochemistry of Marine Humic Compounds”, SpringerVerlag, New York, NY. Reasoner, D. J. and E. W. Rice, (1989), `USEPA experience with AOC and coliform growth response assays," presented at the workshop on Measurement of AOC in Treatment,"Karlsruhe, Germany 112 the Field of Drinking Water Reckhow D. A. ve Singer P. C., (1985). “Mechanisms of organic halide formation during fulvic acid chlorination and implications with respect to preozonation”, In: Water Chlorination: Chemistry, Environmental Impact and Health Effects, eds., R. L. Jolley et al., 5, pp. 1229-1257, Lewis Publishers, Chelsea, MI. Reckhow, D.A. ve Singer P.C. (1990), “Chlorination by-products in drinking waters: from formation potentials to finished water concentrations,” Journal of AWWA, 82, 173–180. Reinhard M. ve Stumm W., (1980). “Kinetics of chlorination of p-xylene in aqueous solution,” In: Water Chlorination: Environmental Impact and Health Effects, eds., R. L. Jolley et al., 3, pp. 209-218, Ann Arbor Science, Ann Arbor, MI. Rice, R.G., (1980), “The Use of Ozone to Control Trihalomethanes in Drinking Water Treatment, 2-2-75. Richardson D.Susan, (2003), “Disinfection by-products and other emerging cantaminants in drinking water, Trends in Analytical Chemistry”, 22 No.10-668, Riffaldi R. ve Schnitzer M., (1972). “Effects of 6 N HCl hydrolysis on the analytical characteristics and chemical structure of humic acids”, Soil Science, 115, 349-356. Rittmann, B. E. and P. M. Huck, (1989). "Biological treatment of public water supplies," CRC Critical Reviews in Environmental Control, 19:2:119. Rittmann, B. E. and V. L. Snoeyink, (1984), `Achieving biologically stable drinking water," Journal of AWWA, 76:106. Rodriguez M. J., Sérodes Jean-B., Levallois P., (2004), “Behavior of trihalomethanes and haloacetic acids in a drinking water distribution system” Water Research, 38, 20, Pages 4367-4382 Rook, J. J. (1974). "Formation of Haloforms During the Chlorination of Natural Water." Water Treatment and Examination(23), 234-243. Schnitzer, M. ve Khan, S. U. (1972), “Humic Substances in the Environment”, (Ed: Marcel, D.), New York, NY. 113 Seeger D. R., Moore L. A. ve Stevens A. A., (1985). “Formation of acidic trace organic by-products from chlorination of humic acids”, In: Water Chlorination: Chemistry, Environmental Impact and Health Effects, eds., R. L. Jolley et al., 5, pp. 859-873, Lewis Publishers, Chelsea, MI. Sérodes Jean-B., Rodriguez M. J., Li H., Bouchard C., (2003), “Occurrence of THMs and HAAs in experimental chlorinated waters of the Quebec City area (Canada)” Chemosphere, 51, 4, Pages 253-263 Serthilnathan, PR. and Ganczarczyk, J. J., (1990), "Application of biomass carriers in activated sludge process," Chapter 5, Wastewater Treatment by Immobilized Cells. Servais, P., G. Billen, C. Ventresque and G. P. Bablon, (1991), `Microbial activity in GAC filters at the Choisy-le-Roi treatment plant," Journal of AWWA, February, 1991 Shukairy, H. and R. S. Summers, (1993), `Biological treatment for the control of disinfection by-products: a new," in Strategies and technologies for Meeting SDWA Requirements, edited by R. M. Clark and R S. Summers, technomic Publ. Co. Inc., Lancaster, PA. Singer, P.C. (1989), “Complying with trihalometan reduction requirements in water treatment facilities,” Pollution Technology Review, 167 Singer, P.C. ve Chang S.D. (1989), “Correlations between trihalomethanes and total organic halides formed during water treatment,” Journal of AWWA, 81, 61-65. Sontheimer, H. and C. Hubele, 1987, `The use of ozone and granular activated carbon in drinking water treatment," Treatment of Drinking Water for Organic Contaiminants, editted by P. M. Huck and P. Toft, Pergamon Press, New York. Steinberg, C. ve Muenster, U. (1985), “Geochemistry and ecological role of humic substances in lakewater, “In: Humic Substances in Soil, Sediment, and Water Geochemistry, Isolation, and Characterization, (Ed: Aiken, G.R., McKnight, D. M., Wershaw R.L., ve MacCarthy P.), John Wiley & Sons, New York, NY, 105-145 114 Stevenson F. J., (1982). “Humus Chemistry: Genesis, Composition, Reactions”, Wiley, New York, NY. Stuermer D. H., (1975). “The characterization of humic substances in seawater”, Ph.D. Dissertation, Woods Hole Oceanographic Institution, Woods Hole, MA. Swertfeger, J. et al, (1993), "The control of ozonation by-products by biological filtration,"Proceedings, AWWA Annual Conference. Symons J. M., Krasner S. W., Sclimenti M. J., Simms L. A., Sorensen H. W. Jr., Spietel G. E. Jr., ve Diehl A. C., (1996). “Influence of bromide ion on trihalomethane and haloacetic acid formation, In: Disinfection Byproducts in Water Treatment”: The Chemistry of Their Formation and Control, eds., R. A. Minear and G. L. Amy, pp. 91-130, Lewis Publishers, FL. Symons J. M., Krasner S. W., Simms L. A. ve Sclimenti M., (1993). “Measurement of THM and precursor concentrations revisited: The effect of bromide ion,” J. of AWWA, 85(1), 51-62. Thurman E. M. and R. L. Malcolm, (1983), `Preparative isolation of aquatic humic substances," Environ. Sci. Tech., 15:463. Thurman, E.M. (1985a), “Organic Geochemistry of Natural Waters”, Martinus Nijhoff Dr. Junk Publishers, Dordrecht, The Netherlands. Thurman, E.M. (1985b), “Humic substances in groundwater”, In: Humic Substances in Soil, Sediment, and Water: Geochemistry, Isolation, and Characterization (Ed: Aiken, G.R., McKnight, D.M., Wershaw R.L., MacCarthy, P.), John Wiley&Sons, New York, NY, 87-103. U.S. EPA. (2001), “Integrated risk information system”. Office of Research and Development (ORD), National Center for Environmental Assessment. U.S. EPA. (2002). “Integrated Risk Information System”. Office of Research and Development (ORD), National Center for Environmental Assessment; http://www.epa.gov/ngispgm3/iris/search.htm 115 Urbansky E. T., Magnuson M. L., Kelty C. A., Brown S. K., (2000), “Perchlorate uptake by salt cedar (Tamarix ramosissima) in the Las Vegas Wash riparian ecosystem” The Science of The Total Environment, 256, 2-3, Pages 227-232 Valentis, G and J. Lesavre, (1990), `Wastewater treatment by attached-growth microorganisms on a geotextile support," Water Sci. Tech., 2:1/2: 43. Van der Kooij, D., W. A. M. Hijnen, and J. C. Kruithof, (1989), "The effects of ozonation, biological filtration, and distribution on the concentration of easily assimilable organic carbon in drinking water," Ozone Sci. & Engrg., 11:3:297. Von Gunten, U., (2003a). “Ozonation of drinking water: Part I. Oxidation kinetics and product formation”. Water Research 37, 1443-1467. Vosmaer, A., (1916), “Ozone: Its Manufacture, Properties and Uses”. New York: Van Nostrand Publisher, Wang, J. Z. and R. S. Summers, (1993), "The evaluation of organic matter and disinfection by-product controlin biofilters with biomass and bioactivity analyses," Proceedings, AWWA-WQTC Conference, Miami, Florida. Wayne, F. L. et al., (1984), "Ozone enhanced biological activated carbon in Denver, Colorado: a pilot plant study," Ozone: Science and Engineering, 6:7 1. White, D. C., (1992), "Quantitative physicochernical characterization of bacterial habitats," pp 177-203 in J. S. Poindexter and E. R. Leadbetter, ed. Bacteria in Nature, Plenum Press, New York. Wilson M. A., Collin P. J., Malcolm R. L., Perdue E. M., ve Cresswell P., (1988). “Low molecular weight species in humic and fulvic fractions”, Organic Geochemistry, 12(1), 7-12. Wu W. W., Chadik P. A., Davis W. M., Delfino J. J., ve Powell D. H., (1998). “Using chemical characterization of humic substances to predict disinfection by-product formation”, Proc. of AWWA Annual Conference, Dallas, TX. Xie Y., (2001), “Analyzing Haloacetic Acids Using Gas Chromatography/Mass Spectrometry” Water Research, 35, 6, Pages 1599-1602 116 Yavich A.A., Lee K.-H., Chen K.-Ch., Pape L., Masten S.J., (2004) “Evaluation of biodegradability of NOM after ozonation”, Wat. Res. 38 2839-2846. http-1: www. Hc-sc.gc.ca/ahc-asc/public-consult 117