Göster/Aç - İstanbul Ticaret Üniversitesi
Transkript
Göster/Aç - İstanbul Ticaret Üniversitesi
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi Yıl:13 Sayı:25 Bahar 2014 s. 1-20 SİYASAL PARTİ REKLAMLARINDA MİLLİYETÇİ SÖYLEMİN KULLANIMI: ALMANYA, FRANSA VE İSVEÇ ÖRNEĞİ Erdem TATLI1 ÖZET 19. ve 20. yüzyılın en etkili ideolojisi şüphesiz milliyetçilik olmuştur. Büyük imparatorlukların çözülme sürecinden başlayarak ulus devletlerin kurulma ve uluslararası ilişkilerin en önemli aktörleri haline gelmesi sürecinde milliyetçiliğin önemi yadsınamaz. Bununla birlikte milliyetçilik diğer ideolojilere eklemlenebilme yeteneği sayesinde gücünü günümüzde de korumaktadır. Refah ve demokrasi düzeyi en yüksek ülkelerde dahi milliyetçi hareketlere ve bu hareketler çerçevesinde ötekileştirici, dışlayıcı söylemlere rastlanmaktadır. Bu çalışmada milliyetçilik ideolojisi ve milliyetçi söylem tartışmaları ele alındıktan sonra, refah ve demokrasi düzeyi bakımından Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerinden Almanya, Fransa ve İsveç’te bulunan milliyetçi partilerden Nationaldemokratische Partie Deutschlands (NPD), Front National (FN) ve Sverigedemokraterna’nın (SD) reklamları incelenmiştir. Araştırmada ele alınan söz konusu reklamların içerdiği milliyetçi unsurların incelenmesinde yöntem olarak söylem çözümlemesi ve göstergebilimsel çözümleme kullanılmıştır. İnceleme sonucunda her üç partinin reklamlarında da göçmen ve yabancı karşıtı unsurların, biz/onlar karşıtlığı çerçevesinde özellikle İslam düşmanlığına varacak bir biçimde kullanıldığı, ötekileştirici ve dışlayıcı bir tonun hakim olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Milliyetçilik, Milliyetçi Söylem, Siyasal Parti Reklamları USE OF NATIONALIST DISCOURSE IN POLITICAL PARTY ADVERTISEMENTS: CASES OF GERMANY, FRANCE AND SWEEDEN ABSTRACT The most efficient ideology of 19th and 20th centuries was, undoubtedly, nationalism. Beginning from collapse of big empires to constitution and power gain process nation states in international field, the importance of nationalism is incontrovertible. In the meantime, with its ability to attach itself to other ideologies, nationalism still preserves its strength. It is possible to encounter nationalist movements and marginalizing/exclusivist discourses even in the countries which have the highest level of prosperity and democracy. In this study, after dealing with the nationalism and nationalist discourse discussions, advertisements of Nationaldemokratische Partie Deutschlands (NPD), Front National (FN), and Sverigedemokraterna (SD), which are three political parties in most-developed countries in Europe in terms of high prosperity and democracy level such as Germany, France, and Sweden, are analized. While analizing nationalist elements included in these advertisements, discourse analysis and semiological analysis are used. As a result, it is observed that anti-immigrant and anti-foreigner elements are used in the advertisements within the frame of us/them enmity nearly with a sense of anti-Islam, and marginalizing and exclusivist tones are dominant. Keywords: Nationalism, Nationalist Discourse, Political Party Advertisements 1 Öğr. Gör. Dr. İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi [email protected] Erdem TATLI 1. GİRİŞ Her ne kadar farklı toplumlarda farklı biçimlerde ortaya çıkmış/çıkıyor olsa da milliyetçilik son iki yüzyılın en etkili ideolojilerinden biridir. Milliyetçi ideoloji gücünü hem başka ideolojilere eklemlenebilme ve bu sayede varlığını sürdürebilme yeteneğinden, hem de teorik tartışmalara girmek yerine kitleleri eyleme çağırmadaki pratik başarısından almaktadır. Milliyetçilik bu özelliklerini kimi zaman “millet”i farklı tanımlama biçimlerinde, kimi zamansa “kültürel milliyetçilik”, “etnik milliyetçilik” ya da “ırkçılık” gibi olgularla etkileşimde bulunarak gerçekleştirir. Öte yandan tüm bunların somutlaşması toplumda milliyetçi bir söylemin oluşturulması, yayılması ve kabul edilmesine bağlıdır. Bu anlamda milliyetçi söylem(ler) önem kazanmaktadır. Kimi zaman haber metinlerinde, kimi zaman siyasal söylevlerde, kimi zamansa siyasal parti reklamlarında karşımıza çıkan milliyetçi söylem, toplumda yaygınlaşıp canlı tutuldukça başarıya ulaşır. Öte yandan iç ve/ya da dış düşmanlar üretme, belirli toplumsal kesimleri ötekileştirme ve farklı kültürel özellikleri ve bu özelliklere sahip toplulukları dışlama gibi unsurları barındırabilen milliyetçi söyleme eleştirel bir perspektiften yaklaşılmaktadır. Söylem çözümlemesi çalışmalarında daha çok araştırmacının konumunu belirtmek için kullanılan “eleştirel söylem çözümlemesi” kavramının çıkış noktası tam da budur. Eleştirel söylem çözümlemesinde amaç toplumsal eşitsizlikleri normalleştiren, güçlendiren ya da üzerini örten, adaletsiz ve temel insan haklarına aykırı olduğu düşünülen her türlü söylemin, azınlıkta kalan ve hakları çiğnenen, nefret ve öfkeye maruz kalan ve dışlananlar lehinde yer alarak eleştirel biçimde çözümlenmesi ve açığa çıkarılmasıdır. Tüm bunlar ışığında bu çalışmada milliyetçilik ideolojisine ve millet kavramına karşı çeşitli yaklaşımlar ele alınmış, bunların ırkçılık ve etnisite gibi kavramlarla ilişkisine değinilmiş ve ardından tüm bu kavramların somutluğa büründüğü milliyetçi söylemin temel özellikleri üzerinde durulmuştur. Çalışmada Almanya, Fransa ve İsveç’te bulunan Nationaldemokratische Partie Deutschlands (NPD), Front National (FN) ve Sverigedemokraterna (SD) siyasal partilerinin reklamları üzerinden milliyetçi söylemin biz/onlar karşıtlığı yaratma biçimleri, eleştirel söylem çözümlemesinin tanımına uygun düşecek biçimde eleştirel olarak incelenmiştir. 2. MİLLET KAVRAMI VE MİLLİYETÇİ İDEOLOJİ “Millet” kavramı farklı araştırmacılarca farklı biçimlerde tanımlanmıştır. Anderson’a göre millet hayal edilmiş bir siyasi topluluktur; çünkü “ulusun üyeleri bile diğer üyeleri tanımayacak, onlarla tanışmayacak, çoğu hakkında hiçbir şey işitmeyecektir ama yine de her birinin zihninde toplamlarının hayali yaşamaya devam eder” (Anderson, 2011: 20). Gellner ise iki insanın ancak aynı kültürü paylaşıyorlarsa ya da birbirlerini aynı ulusun üyesi olarak kabul ediyorlarsa aynı ulusa mensup olabilecekleri görüşündedir (Gellner, 2008: 78). Öte yandan milliyetçiliğin önemli bir boyutu, bir ülke halkının toplumsal olarak bütünleşmiş, anlamlı bir bütün olduğu iddiasıdır (Calhoun, 2007: 107). Örneğini Rousseau’nun “genel irade” kavramında bulan bu yaklaşım “kolektivist” bir milliyetçiliğe yol açar. 2 İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi Bahar 2014 Roger (2008) “bireyci” milliyetçilikle “kolektivist” milliyetçiliği birbirinden ayırmaktadır. Ona göre bireyci milliyetçilik egemen halkın soyut bir tanımından hareket eder: Tasarlayanların zihninde halkın egemenliği bireylerin egemenliğinden başka bir şey değildir; bireyler bu egemenliği uyguladıkları ölçüde bir ulus oluştururlar. Kolektivist bir milliyetçilik geliştiği zaman egemen halk kompakt bir varlık olarak alımlanır: Tek bir iradeye sahip bir “kolektif birey” oluşturur; bu iradeyi yorumlama yetkisi yalnızca iktidarı elinde tutandadır (Roger, 2008: 172). Sonuç olarak ortaya “vatandaşlar topluluğu olarak millet” ve “kültürel topluluk olarak millet” olmak üzere birbiriyle çelişen iki millet anlayışı çıkmaktadır (Kerestecioğlu, 2007: 329). Vatandaşlığı temel alan millet anlayışında önemli olan vatandaşların kültürel kimlikleri değil siyasal haklarıdır. Bu anlamda millete üyeliğin kapıları açıktır; doğuştan gelen bir aidiyet değil, toprağa dayalı aidiyet esastır. Buna karşın “kültürel topluluk” yaklaşımı kolektif niteliklidir ve toplumu oluşturan bireylere kolektivite içinde bir kimlik sunar. Bu anlamda ilk yönelimde milliyet bir irade edimiyle edinildiği için “medeni”, ikinci yönelim bireye dayatılan ve değiştirilemez bir yüklem olduğundan “etnik” milliyetçiliğe yol açar (Roger, 2008: 172). Milliyetçiliğe dair yapılan çalışmalardaysa, milliyetçiliğin ne zaman ve nerede başladığına dair farklı görüşler ileri sürülmektedir. Milliyetçi tasarımların köken olarak Avrupalı olduğu görüşünü savunanlar arasında milliyetçiliğin ilk kez Fransız Devrimi’nde ifadesini bulduğunu söyleyenler olduğu gibi (Best, 1988; Alter, 1989) köken olarak İngiltere’yi gösterenler de (Greenfeld, 1992) bulunmaktadır. Öte yandan kimi araştırmacılar milliyetçiliğin Amerikalar’da doğmuş Avrupa kökenli “criollo2”ların deneyimiyle ortaya çıktığını öne sürmüşlerdir (akt. Anderson, 2011). Milliyetçilik; varolmaya devam eden etnik kimliklerin (Gertz, 1963; Smith, 1986; Hutcheson, 1994), sanayileşmeyle gelen siyasi ve kültürel değişimlerin (Gellner, 1964, 2008), bütünleşik bir ekonomi ve devletin çeperlerindeki ekonomik eşitsizliğe gösterilen ayrılıkçı tepkilerin (Hechter, 1975), eski seçkinlerden ya da komşularından farklı oldukları iddiasındaki yeni seçkinlerin statü kaygılarının ve hınçlarının (Greenfeld, 1992), kapitalist ekonomik ilişkiler içindeki devletleri meşrulaştırmaya yönelik bir ideoloji icadının (Hobsbawn, 2010) ya da devlet kurmaya eşlik eden merkezileşme ve birliğini sağlama çabalarını pekiştirmenin (Tilly, 1975; Mann, 1995, 2013) bir sonucu olarak açıklanmıştır (akt. Calhoun, 2007: 28-29). Öte yandan milliyetçilik bir ideoloji olarak ele alındığında sabit, evrensel nitelikli milliyetçi ilkelerden bahsetmenin zorluğu göze çarpmaktadır. Bu da milliyetçiliğin “kaypak” bir ideoloji olarak ele alınmasına neden olmuştur; liberalizm, muhafazakarlık, faşizm ya da sosyalizm gibi farklı ideolojilerin her birine 2 “Criollo: (hiç değilse teorik olarak) safkan Avrupalı olmakla birlikte Amerikalar’da doğmuş kişi. (Terim daha sonra Avrupa dışında herhangi bir yerde doğmuş olanları kapsayacak biçimde genişledi.)” (Anderson, 2011: 63, 1. dipnot) 3 Erdem TATLI eklemlenmekte zorluk çekmez. Dolayısıyla tek bir milliyetçilik yerine farklı milliyetçiliklerden söz edilebilmektedir. Bununla birlikte milliyetçilik sürekli biçimde hatırlatılması gereken bir ideolojidir (Billig, 2002). Bu da toplumsal dil ve eylemlerle gerçekleşir. Milliyetçilikle ilgili yapılacak bir çalışmada değinilmesi gereken en önemli noktalardan biri milliyetçi söylemdir; çünkü “bize” kim olduğumuzu da, kim “olmadığımızı” da bu milliyetçi söylem söyler. “Milliyetçilik başka şeylerin yanı sıra Michel Foucault’nun ‘söylemsel oluşum’ (discursive formation) diye adlandırdığı ve bilincimizi de şekillendiren bir konuşma biçimidir” (Calhoun, 2007: 4). Milliyetçiliğin varlığını sürdürebilmesi her gün yeniden üretilmesine bağlıdır. Soyut bir topluluk olarak hayal edilen millet var olduğunu kendine sürekli hatırlatmalıdır. Böylece milletin varlığı güvence altına alınmış olur. 3. MİLLİYETÇİLİK-IRKÇILIK-ETNİSİTE Milliyetçi söylem üzerine çalışma yapılırken ırkçılık ve etnisite gibi kavramlar da tanımlanmalıdır. “Irk” düşüncesi tarihin farklı dönemlerinde farklı anlamlara işaret etse de, çalışmanın konusu bağlamındaki ırk kavramı, on sekizinci yüzyılın sonundan itibaren belirli bir insan tipini tanımlaması bakımından önemlidir. Bu dönemde bilim, hem ırkların sayısal dökümünü yapmakla ve genel niteliklerini tanıtmakla, hem de aralarında hiyerarşik bir ilişki kurmaya çalışmakla uğraştı. Dahası “bilim, her ‘ırkın’ biyolojik niteliklerinin, grupların psikolojik ve sosyal yeteneklerinin dağılımını belirlediğini ve buna dayanarak grupların sınıflandırılabileceğini iddia etti” (Miles, 2000: 48). Bu yaklaşım biyolojik determinizmin bir örneği olarak tarif edilebilecek bir söylemdir. Bu biyolojik perspektif “ırkçılık” açısından önemlidir, çünkü ırkçılığa sözde bilimsel bir temel oluşturur. Bununla birlikte aynı sebeple milliyetçilikle arasında sınırlar vardır. Irkçılık, biyolojik açıdan tanımlanmış, kategorize edilmiş ve hiyerarşik olarak sıralanmış ırklardan birini/bazılarının, diğerine/diğerlerine karşı üstünlüğünü savunan bir yaklaşımdır. “Irkçılık –gerçek bir ‘bütüncül toplumsal görüngü’farklılık işaretlerinin (isim, derinin rengi, dinsel ibadet) etrafında eklemlenen ve korunma ya da ayrım hayalinin (toplumsal bünyeyi arılaştırma, ‘kendi’, ‘biz’ kimliğini her türlü melezleşme, karışma ve istiladan koruma zorunluluğu) zihinsel ürünleri olan söylemlerde, temsillerde ve pratiklerde (şiddet, hor görme, hoşgörüsüzlük, aşağılama, sömürü biçimlerinde) kayıtlıdır” (Balibar ve Wallerstein, 2007: 27-28). Milliyetçiliğin aksine ırkçılık tarih dışıdır. Zenciler sonsuza kadar zenci, Yahudiler de hangi pasaportu taşırlarsa taşısınlar Yahudi’dirler. Irkçı anlayış dış savaşları değil, içerdeki baskı ve egemenliği gerekçelendirir (Anderson, 2011: 168). Öte yandan milliyetçilik “ulusun” kendisini ancak “insanların sadece onlara ait olan ve kendilerini yönettikleri belirli bir toprakta bulunmaları halinde ifade edebileceğini iddia eder. Buna benzer hiçbir net politik düşünce ırkçılık ideolojisinde mevcut değildir (Miles, 2000: 126). Etnisitenin ortaya çıkışıysa grupların birbirleri ile temasa geçmesiyle olmaktadır. Bu grupların birbirlerinden farklı algılanmaları gerekmektedir; çünkü “etnisite bir 4 İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi Bahar 2014 grubun özellikleri değil, ilişkilerin bir görünüşüdür” (Eriksen, 2004: 27). Dolayısıyla etnisiteye öncelikle etnisitenin aile üyelerinin hareketli hale gelip, doğdukları yerlerin dışındaki yeni ilişki ağlarına doğru harekete geçtikleri modernleşen toplumlarda rastlanır (Fenton, 2001: 152). Kendilerini farklı addeden iki ya da daha çok grubun karşılıklı temasları arttıkça, ayırt edicilikleriyle daha fazla ilgili olacaklarından bu durum etnisitenin yapılanmasına neden olur (Eriksen, 2004: 35). Kültürel farklılık, her şeyden önce, gerçek ya da yaygın bir biçimde gerçek olarak algılanan ortak bir soy, ayırıcı dil özellikleri ve ulusal ya da bölgesel köken ile bağlantılıdır. Dolayısıyla fiziksel/biyolojik temelli “ırk”la karşılaştırıldığında “etnisite/etnik grup” kültürel/soysal temelli olmasıyla farklılaşmaktadır. 4. MİLLİYETÇİ SÖYLEM Milliyetçi ideolojinin güçlü bir şekilde varlığını sürdürmesinin sebeplerinden biri, onun farklı söylem biçimlerine sızarak kendini tabiileştirmesindeki başarısıdır. Toplumsal yapılar değişse de, milliyetçi ideoloji yeni hakim ideolojiye söylemler üzerinden uyum sağlamada zorluk çekmez. Özkırımlı (2009) milliyetçi söylemin üç temel özelliği olduğunu belirtir. Buna göre milliyetçi söylemde millet her şeyden önce gelir. Milletin çıkar ve değerleri diğer tüm çıkar ve değerlerden üstündür. İkinci olarak milliyetçilik söylemi milleti tek meşruiyet kaynağı olarak görür. “Millet adına hareket etmek” normal koşullar altında hoş görülmeyecek, hatta suç sayılabilecek pek çok davranış ve eyleme göz yumulmasını sağlar. Üçüncü olarak da milliyetçilik söylemi dünyayı ikili kategorilere ayırır: “biz” ve “onlar”, “dostlar” ve “düşmanlar” gibi. Başka bir deyişle kimlikler ve karşı kimlikler üretir. “Bizi”, “ötekilere” göre tanımlar; kendinden bir türlü emin olamadığı için de bu ayrımı hep canlı tutar (Özkırımlı, 2009: 285-286). Calhoun (2007) milliyetçi söylemin en önemli özelliklerini on maddelik bir listede toparlamıştır. Bu özellikler, her biri farklı uluslarda farklı derecelerde bulunsa da, 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. Sınırları olan bir toprak veya belirli bir nüfus ya da her ikisi. Bölünmezlik – ulusun bir bütün olduğu kavramı. Egemenlik ya da en azından egemenlik ülküsü taşımak ve böylece özerk ve kendine yeterli olduğu varsayılan bir devlet olarak diğer uluslarla şekli eşitlik. “Üstün” bir meşruiyet kavramı –örneğin hükümetin ancak halkın iradesi tarafından desteklendiği veya en azından “halkın” ya da “ulusun” çıkarlarına hizmet ettiği sürece adil olduğu düşüncesi. Halkın kolektif olaylara katılımı – ulus mensubiyeti esasına göre seferber edilen bir nüfus (ister savaşla, ister sivil yurttaşlıkla ilgili faaliyetler için). Doğrudan üyelik – her bir bireyin, ulusun ivedi bir parçası oluşu ve bu bağlamda diğer üyelerle kategorik olarak eşit görülmesi. Dilin, paylaşılan inanç ve değerlerin, alışılmış pratiklerin bir birleşimini içerecek biçimde bir kültür. Zamansal derinlik – ulusun, geçmiş ve gelecek nesilleri içerdiği ve ortak bir tarihi olduğu haliyle zaman içinde varolduğu anlayışı. Ortak mezhep veya ırkçı özellikleri. 5 Erdem TATLI 10. Belli bir toprakla tarihi, hatta kutsal bir bağ. …olarak sıralanmaktadır (Calhoun, 2007: 6). Milliyetçi söylem, birbiriyle yüz yüze ilişki kurması çok zor olan, çok büyük bir topluluğa hitap ettiğinden dolayı bireylerin birbirlerine soyut bir eşitlikler küresinin mensubu olmalarından dolayı bağlılarmış gibi bakmalarını teşvik eder (Calhoun, 2007: 65). Öte yandan bu soyutluğu sıkça kullandığı akrabalık terimleriyle (anavatan, ulusun atası vb.) somuta dönüştürmeye çalışır. Milliyetçi söylem bir ulusun üyelerinin büyük bir aile olduğunu öne sürer. Böylece “milliyetçilik geniş tabanlı modern topluma uydurulmuş mecazi bir akrabalık olarak görünür – bu ulus-devletin ideolojisidir” (Eriksen, 2004: 165). Bu açıdan yaklaşıldığında milliyetçilik bir “biz” oluşturma ve sürdürme ideolojisidir. Dolayısıyla “biz”in yaratılması aynı zamanda “öteki” ya da “ötekiler”in yaratılmasıdır. “‘Ötekiler’ hem içeride hem dışarıdadır. Dışarıdakiler diğer milletler, içeridekiler ise kimi zaman farklı kültürel özelliklere sahip ‘azınlıklar’ ya da herhangi bir nedenle –kimi zaman yeterince ‘gelişmemiş/aydınlanmamış’ olmalarından dolayı- milliyetçi projenin önünde engel oluşturanlardır” (Kerestecioğlu, 2007: 319). Dolayısıyla etnik köken ya da ırk farklılıklarından, vücut yapısındaki belirgin farklardan dolayı, “biz” ve “onlar” arasındaki ayrımlara işaret etmek amacıyla yararlanılmaktadır (Hobsbawn, 2010: 87). Buradaki belirgin fark, bireyin (ya da grubun) dini ya da felsefi durumunu ortaya koyan işaretleri de kapsayacak biçimde genişletilebilir. Milliyetçi söylem, yandaşlarının kültürel benzerliğini vurgular ve diğerleri ile arasına sınırlar çizer; “başkaları” bu yolla birer yabancıya dönüşürler (Eriksen, 2004: 18). Bu durum kimi zaman bir etnisite diliyle ifade edilen kızgınlık/farkına varma seyrine dönüşür. “Bu ‘dünya çok kötü değişti’den ‘dünya onlar geldiğinden bu yana çok değişti’ye doğru bir adımdır. Kendi dünyasının yıkılmaya çalışıldığını ve hor görüldüğünü düşünenler, kayıplarının sorumlusu olarak etnik rakipleri veya ‘istilacıları’ görme eğilimindedirler (Fenton, 2001: 127). Sonuç olarak milliyetçilik açıklığı, basitliği, geçmişi tasarlaması/kullanması ve diğer ideolojilerle ittifaklara açık olması gibi özellikleriyle son iki yüzyılın en güçlü ideolojisi haline gelmiştir. Öte yandan milliyetçi söylem kitleleri harekete geçirmede oldukça başarılı olmuştur. “Milliyetçilik toplumu, toplumla birlikte bireyi eyleme çağıran bir söylemdir” (Kerestecioğlu, 2007: 324). 5. ALMANYA, FRANSA VE İSVEÇ’TE BULUNAN MİLLİYETÇİ PARTİLERİN REKLAMLARININ İÇERDİĞİ MİLLİYETÇİ SÖYLEM UNSURLARI BAKIMINDAN İNCELENMESİ 5. 1. Araştırmanın Konusu Millet ve milliyetçilik kavramlarına farklı yaklaşımlar olsa da, araştırmacılar milliyetçi söylemin temel özellikleri üzerinde uzlaşmaya varmış gözükmektedirler. Bu çalışmada bir ideoloji olarak milliyetçiliğin, milliyetçi söylem üzerinden topluma nasıl yansıtıldığı, milliyetçi parti reklamlarının analizleri yapılarak araştırılmıştır. Araştırmanın örneklemini oluşturan partiler, Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinden 6 İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi Bahar 2014 Almanya, Fransa ve İsveç’in milliyetçi partileri olan Nationaldemokratische Partie Deutschlands (NPD), Front National (FN) ve Sverigedemokraterna (SD) olarak belirlenmiştir. Bu partilerin reklamları, içerdikleri milliyetçi söylemin temel özellikleri çerçevesinde incelenmiştir. Reklamlara Türkiye’nin bu ülkelerde bulunan temsilcilikleriyle yazışarak ulaşılmıştır. 5. 2. Araştırmanın Yöntemi Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden söylem çözümlemesi ve göstergebilim kullanılmıştır. Foucault’a göre söylem “tüm dünyayı ve insanları şekillendiren ancak sınırları belirlenebilecek ve sarsılabilecek olan düşünceler, inanışlar, yargılar, değerler, semboller, kelimeler, harfler, kurumlar, normlar, gelenekler ve dilden oluşan ve içerisinde birçok hiyerarşik yapıyı, güç ilişkisini bulunduran dev bir organizmadır” (Elliot, 1996, s. 65 aktaran Baş ve Akturan, 2008, s. 25). Söylem çözümlemesi ise yazılı ya da sözlü bir söylemi analiz etmede yürütülen bir analiz yöntemidir. Burada söylem esas alınır, araştırma alanı olarak çok farklı konulara yönelebilir. “Söylem analizi sırasında, dilin yapısı gereği konuşmalar ve yazılı metinler gibi bir takım donanımlara ihtiyaç vardır. Bu donanımlardan her biri analiz edilmeye olanak sağlayacak şekilde oluşturulmalıdır” (Yüksel vd., 2007, s. 162). Söylem çözümlemesi bireylerin dili nasıl kullandıklarına odaklanır, metnin görünen yüzünden çok yaratıcısının niyetini çözümlemeye çalışır; “ideolojiler, kimlikler, güç ilişkileri, kültürel değerler, dil aracılığıyla ya da dilsel kurgulamalar yoluyla ortaya konulduklarından, ‘seçilmiş medya metinleri’nde dil kullanıcılarının dil kullanımını ön plana çıkarmak gerekmektedir” (İnceoğlu ve Çomak, 2009, s. 44). Söylem çözümlemesinde ana amaç, anlamlandırma ya da yorumlamadır; “gerçeğe dayalı değil anlama dayalı bir sonuç amaçlanır” (Nixon ve Pover, 2007, s. 75 aktaran Atabek ve Atabek, 2007, s. 152). Söylem çözümlemesi kimin ne söylediğinin araştırılması anlamına gelmemektedir; daha ziyade “söylenen cümlelerin anlamını, bir başka deyişle gerçek değerini belirlemek ve anlatılmak isteneni ortaya çıkarmaktır” (Baş ve Akturan, 2008, s. 26). Asıl amaç ele alınan metin(ler)in açık dilsel yapılarından hareketle örtük ideolojik yapılara ulaşmaktır. Söylem çözümlemesinde düşünce, davranış ve konuşma arasındaki ilişki ortaya konmaya çalışılmaktadır. Öte yandan söylemin çözümleniş biçimi öznel olabilir; “çözümleyicinin yorumu olası yorumlardan yalnızca biridir” (Zajacova, 2002, s. 38 aktaran Atabek ve Atabek, 2007, s. 152). Öte yandan çalışmada söylem çözümlemesi literatürüne “eleştirel söylem çözümlemesi” olarak giren yaklaşım benimsenmiştir. Eleştirel söylem çözümlemesinin amaçlarından biri toplumsal çatıdaki söylemleri çözümlemektir. Bu sebeple ırkçılık, cinsiyetçilik ya da sınıfçılıkla ilgili eleştirel söylem çalışmaları söylemin özelliklerini, grup üyelerinin diğer grup üyeleri hakkında konuşurken ya da yazarken bir kaynak olarak kullandıkları bu altta yatan, toplumsal olarak paylaşılan temsillerle ilişkilendirmelidirler. Dış-grup bozulması ve iç-grup kutsanması bu tarz şoven söylemi tanımlayan sosyal-psikolojik stratejilerdir (van Dijk, 2002). 7 Erdem TATLI Eleştirel çalışmalar, ideoloji kavramını merkeze alarak, toplumsal iktidarın dilsel pratikler aracılığıyla nasıl gerçekleştiği üzerinde durur. Eleştirel yaklaşımın temel önermesi, iktidar ilişkilerinin dil içinde kodlandığı ve dil aracılığıyla dolaşımda olduğudur. Eleştirel söylem çözümlemesi toplumsal ve politik bilimlerdeki gibi alanlarda “adaletsiz” olabilecek metin ve konuşma biçimleriyle ilgilenir. Eleştirel söylem çözümlemesinin işlevlerinden biri böylesi “söylemsel adaletsizlikleri” tanımlayan kuralları formülleştirmektir. Eleştirel söylem çözümlemesi böylesi bir adaletsizliği açığa vurmayı ve onunla mücadele etmeyi amaçlar. Disiplin ya da teori odaklı olmaktansa sorun odaklıdır. Göstergebilimse “gösterge dizgelerini inceleyen bilim dalı”dır (Güz vd., 2002: 155). Gösterge ise “bir başka şeyin yerini alabilmesini sağlayan özellikler taşıdığından kendi dışında bir nesne, olgu, varlık belirtebilen öğedir” (Vardar, 2001: 72). Daha açık bir ifadeyle; “Kendi dışında bir şeyi temsil eden ve dolayısıyla bu temsil ettiği şeyin yerini alabilecek nitelikte olan her çeşit biçim, nesne, olgu, vd. dille ilgili bilimlerde genel olarak gösterge diye adlandırılır” (Rifat, 2005: 115). Gösterge, Saussure’ün işitim imgesi yerine kullandığı “gösteren” ile kavram yerine kullandığı “gösterilen” öğelerinin birleşimiyle oluşur (Saussure, 1998: 109). Göstergebilim yalnızca sözcükleri değil, tüm gösterge dizgelerini inceler. Böylece o “anlam üretim sürecini anlamayı amaçlayan bir anlamlayım bilimi olmaya yönelir” (Bourse ve Yücel, 2012: 178). Göstergebilimsel araştırmanın amacı “dil dışındaki anlamlama dizgelerinin işleyişini belirleyip ortaya koymaktır (Barthes, 2005: 87). Eleştirel bir çözümleme etik bir değer önvarsaymaktadır: Toplumsal etkileşim olarak söylem bazı temel normlara göre, örneğin uluslararası insan haklarına göre, gayrimeşru olabilmektedir. Bu yüzden bir kriter olarak, uluslararası alanda tanınan insan haklarını çiğniyorsa ve toplumsal eşitsizliğe neden oluyorsa bir söylem “adaletsiz” olarak adlandırılır. Cinsiyet, ırk ya da sınıf eşitsizliğini (yeniden) üreten söylemler tipik örneklerdendir. Eleştirel çözümleme bir metot değil, daha ziyade çok disiplinli söylem çalışmaları içerisinde eleştirel bir bakış açısı, bir konum ya da bir tavırdır. Eleştirel araştırma, hem söylem çalışmalarının kendisinden, hem de insanbilimleri, psikoloji ve toplumbilimlerinden çok sayıda metot kullanmaktadır (van Dijk, 2002). 5. 3. Araştırmanın Sınırları Araştırmaya konu olan milliyetçi partiler Avrupa’nın en gelişmiş ülkeleri olan Almanya, Fransa ve İsveç’te bulunan partilerdir. Bu üç ülke gelişmişlik durumları bakımından sadece Avrupa’nın değil dünyanın önde gelen ülkeleri olma durumları göz önünde bulundurularak, rastlantısal olmayan yöntemle tercih edilmiştir. Öte yandan çalışmanın maliyet ve zaman sınırlaması dolayısıyla ülke/parti sayısı üçle sınırlı tutulmuştur. Araştırmada Almanya ve Fransa’da bulunan NPD ve FN’nin basılı reklamları, İsveç’te bulunan SD’nin ise televizyon reklamı incelenmiştir. 8 İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi Bahar 2014 5. 4. Araştırma Bulgularının Analizi ve Değerlendirilmesi Araştırma bulgularının analizi ve değerlendirme aşamasında önce reklam görselleri ve Türkçe çevirileri verilmiş, ardından değerlendirmeler yapılmıştır. Almanya’daki NPD ve Fransa’daki FN’nin reklamları basılı reklam, İsveç’teki SD’nin reklamıysa televizyon reklamıdır. Buna göre NPD ve FN’nin reklamları olduğu gibi verilmiş, SD’nin reklamıysa filmden kareler ve dış ses öğelerinin yer aldığı senaryo formatında düzenlenen bir şekil aracılığıyla okuyucuya sunulmuştur. a) Nationaldemokratische Partie Deutschlands (NPD) – Almanya Almanya’da bulunan ve aşırı sağcı Alman milliyetçisi siyaset anlayışıyla bilinen NPD 1964 tarihinde kurulmuş bir partidir. Neo-Nazilerin örgütlendiği parti olarak bilinen NPD radikal milliyetçi ve popülist bir politik duruşa sahiptir. Oy oranı inişli çıkışlı bir grafik sergilemesine karşın NPD hiçbir zaman Almanya’nın büyük partilerinden biri haline gelmemiştir. 2014 yılında yapılan ve seçim barajının bulunmadığı Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde NPD %0,8 oranında oy alarak ilk kez AP’de sandalye kazanmıştır. NPD böylece AP’ye 1 milletvekili göndermeye hak kazanmıştır. NPD’nin bazı reklam örnekleri şu şekildedir: Şekil 1: NPD Reklamı No. 1 Türkçe: Yerli dostu 9 Erdem TATLI Şekil 2: NPD Reklamı No. 2 Türkçe: Toplumsallık ancak ulusallıkla gerçekleşir! Şekil 3: NPD Reklamı No. 3 Türkçe: Vatanı koru. Camiye hayır de. NPD’ye oy ver. 10 İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi Bahar 2014 Şekil 4: NPD Reklamı No. 3 Türkçe: Cami yerine kedi (Muschi/Moschee ses benzerliğine gönderme yapılmış) b) Front National (FN) – Fransa Fransa’da milliyetçi görüşe sahip farklı partiler bulunmasına karşın bunlar arasında en bilineni ve en güçlüsü FN’dir. 1972 yılında Jean-Marie Le Pen tarafından kurulan parti 2011 yılına kadar bu kişi tarafından yönetilmiş, 2011’de ise başkanlığı küçük kızı Marine Le Pen’e bırakmıştır. Parti yabancı karşıtı politikalarıyla tanınmaktadır. 2009’da %6,3 oranında oy alabilen parti, buna karşın 2014 yılında yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde %24,95’lik bir oy oranına ulaşarak birinci parti olmayı başarmıştır. FN’nin bazı reklam örnekleri şu şekildedir: 11 Erdem TATLI Şekil 5: FN Reklamı No. 1 Türkçe: Acilen Müslümanlık karşısında sert bir tavır almak gerekmektedir: 12 Tüm yabancı suçlular sınır dışı edilmelidir. İslamcı bireyler ve hareketleri önlemek adına tüm şüpheli mahallelerde düzenli operasyonlar ve kontroller yapılmalıdır. Siyasal ve dini oluşumlar ve bunların özellikle hapislerdeki vaizleri katı bir şekilde denetlenmelidir. Yabancı güçler (Katar, Sudi Arabistan vs.) tarafından yürütülen tüm ekonomik aktiviteler yasaklanmalıdır. Her türlü suça karşı mücadele verirken işten çıkarılan tüm istihbarat ve polis güçlerinin hakları iade edilmelidir. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi Bahar 2014 Şekil 6: FN Reklamı No. 2 Türkçe: Tamam mı devam mı? Seçim sizin. Front National’e oy verin! Marsilya Bled’in (Kuzey Afrika’nın içleri) başkenti. Şekil 7: FN Reklamı No. 3 Türkçe: İslamcılığa hayır! Gençlik Le Pen’le birlikte. 13 Erdem TATLI c) Sverigedemokraterna (SD) – İsveç SD 1988’de İsveç’te kurulan ve kendisini milliyetçi bir hareket olarak tanımlayan aşırı sağ/popülist bir partidir. Bununla birlikte son yıllarda kendisini muhafazakar bir parti olarak konumlandırmaya çalışmaktadır. Parti 2010 genel seçimlerinde ilk defa %4’lük seçim barajını geçerek parlamentoya temsilci sokabilmiştir. 2014 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde SD oy oranını %9,7’ye ulaşmıştır. 2009’daki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aldığı %3,3’lük sonuç göz önünde bulundurulduğunda partinin önemli bir başarı kazandığı görülmektedir. SD’nin reklam filminin konusu şu şekildedir: Filmde devlet görevlisi olduğu düşünülen ve göç ve emeklilikle ilgili iki farklı masada oturan iki kişi, önlerindeki para sayma makinesine sürekli para koymaktadırlar. Arkalarındaki ekrandaysa devlet bütçesinin sürekli azalmakta olduğu görülmektedir ve belli bir miktara kadar düştüğünde alarm çalmaya başlar, ışıklar yanar ve tavandan sarkan iki adet kol belirir. Bu esnada etek ve palto giymiş, gözlüklü, yaşlı bir İsveçli kadın, tekerlekli değneğinin de yardımıyla, elinden geldiğince hızlı bir biçimde ilerlemeye gayret edip emeklilik kolunu çekmeye çabalarken; yan taraftan gelen bebek arabalı ve bedenleri siyah çarşaflarla tamamen örtülü bir grup kadın hızla ilerleyerek göç kolunu çekmek için uzanırlar. Film bu noktada sona erer. 14 İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi Tablo 1: Bahar 2014 SD Reklam Filmi FİLMDEN KARELER DIŞ SES Politika önceliklendirme işidir. Şimdi senin de bir tercih şansın var. 15 Erdem TATLI 19 Eylül’de göç frenini emeklilik freninden önce kullanabilirsin. İsveçli Demokratlara oy ver! Kaynak: http://www.youtube.com/watch?v=XkRRdth8AHc 16 İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi Bahar 2014 Reklamlar sırasıyla incelendiğinde milliyetçi söylemin özelliklerinin çeşitli göstergeler aracılığıyla reklamlarda yer aldığı görülmektedir. NPD’nin ilk reklamındaki “yerli dostu” ifadesi, “yerli”, yani Alman olanın yanında; “yabancı”, yani Alman olmayanın ya da Alman vatandaşı olsa dahi kültürel olarak Alman kültüründen olmayanın karşısında olma durumunu ifade etmektedir. “Toplumsallık ancak ulusallıkla gerçekleşir!” ifadesinin yer aldığı reklamdaysa üç beyaz ve bir siyah koyun görseli bulunmakta, beyaz koyunlardan birinin siyah koyunu tekmeleyerek dışarı attığı görülmektedir. Beyaz koyun göstergesi yerli anlamına gelmekte, siyah koyun göstergesiyse yabancı, öteki anlamı taşımaktadır. Bu reklamda açıkça tektipleştirici bir söylem hakimdir. Araştırmada incelenen NPD’nin üçüncü reklamında “Vatanı koru. Camiye hayır de. NPD’ye oy ver.” ifadeleri yer almaktadır. Reklamda bir cami görseli üzerine “Dur!” işareti konmuştur. Reklamdaki “vatanı koru” ifadesi vatanın bir saldırı altında olduğu yönünde bir anlama işaret etmektedir. Hemen ardından gelen “Camiye hayır de.” ifadesiyle birlikte bu saldırının cami göstergesiyle somutlaştırılan müslümanlar, ya da daha geniş anlamda İslam tarafından gerçekleştirildiği öne sürülmektedir. NPD kendisini bu “saldırıya” karşı koyan bir parti biçiminde konumlandırmaya çalışmış ve seçmenleri kendisine oy vermeye çağırmıştır. Muschi/Moschee ses benzerliğinden yararlanılarak tasarlanan dördüncü reklamında NPD, yıkılan bir minare yanında büyük bir kedi görseli yerleştirmiş ve “Cami yerine kedi” ifadesini kullanmıştır. Fransa’da bulunan FN’nin reklamlarındaki anti-İslam vurgusunun oldukça yüksek olduğu görülmektedir. İlk reklamın başlığında “müslümanlık karşısında sert bir tavır alınması gerektiği” açıkça belirtilmiştir. Reklamda yer alan tavsiyelere göre tüm yabancı suçlular sınır dışı edilmeli, şüpheli mahallelerde düzenli operasyonlar ve kontroller yapılmalı, Katar, Suudi Arabistan gibi yabancıların tüm ekonomik aktiviteleri yasaklanmalıdır. “Tamam mı devam mı? Seçim sizin. Front National’e oy verin!” ifadelerinin yer aldığı ikinci FN reklamında bir cami ve tesettürlü bir kadın görseli kullanılmış, ayrıca Fransa haritasının Cezayir bayrağı görseliyle birleştirilmiş biçimde kullanılmıştır. FN’nin üçüncü reklamında yine Cezayir bayrağı görseliyle birleştirilerek verilen Fransa haritasında bu sefer cami minareleri yer almakta, ayrıca peçeli bir kadın görseline de yer verilmektedir. Reklamda “İslamcılığa hayır. Gençlik Le Pen’le birlikte.” ifadelerine yer verilmiştir. Reklamlardaki cami minareleri, Cezayir bayrakları, peçeli kadın görselleri müslümanları işaret eden birer gösterge anlamındadır. İsveç’te bulunan SD’nin reklam filmindeyse devlet bütçesinin hızlı bir biçimde azaldığına vurgu yapılırken, İsveçli/göçmen karşıtlığı İsveçli bir kadın stereotipi ve bir grup çarşaflı kadın arasındaki mücadele ile verilmeye çalışılmıştır. Filme göre göçmenlere ayrılan bütçe dolayısıyla emekli hakları tehlikededir. Bu “tehlikeyi” bertaraf etmek için SD, seçmenleri seçimde kendisine oy vermeye çağırmaktadır. 6. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Son iki yüzyıla damgasını vuran ve günümüzde varlığını hala konjonktürel olarak güçlenerek sürdüren milliyetçilik ideolojisi, milliyetçi söylemin çeşitli araçlar 17 Erdem TATLI vasıtasıyla topluma ulaştırılmasıyla canlılığını muhafaza etmektedir. Milliyetçi söylemin öne çıkan özellikleriyse iç ve dış düşmanlar yaratmak, biz/onlar ayrımı yaparak toplumu bölmek, bu bölünmeden kaynaklanan kimlikler yaratmak ve bu kimliklerden bazılarını eyleme çağırmak olarak sıralanabilir. Milliyetçi söylemin yer aldığı araçlardan biri de, bu çalışmada da incelenen siyasal parti reklamlarıdır. Çalışmada Almanya, Fransa ve İsveç’te bulunan sırasıyla Nationaldemokratische Partie Deutschlands (NPD), Front National (FN) ve Sverigedemokraterna’nın (SD) reklamları incelenmiştir. Üç farklı ülkede bulunan ve milliyetçi olarak nitelendirilen bu üç siyasal partinin reklamları incelendiğinde milliyetçi söylemin özelliklerini farklı biçimlerde taşıdıkları görülmektedir. Milliyetçi söylem dünyayı “biz” ve “onlar”, “dostlar” ve “düşmanlar” biçiminde ikili kategorilere ayırarak kimlikler ve karşı kimlikler üretir. “Biz”in yaratılması aynı zamanda “ötekiler”in de yaratılmasını gerektirir. İncelenen parti reklamlarındaki “ötekiler”, yani “düşmanlar”, ülke içinde yer alan yabancılardır. Bu yabancılar reklamlarda kendilerine ait simgeler aracılığıyla kategorileştirilmiştir. Yabancı karşıtlığı kimi zaman NPD’nin “yerli dostu” ifadeli reklamında olduğu gibi çağrışımsal olarak yapılsa da çoğu zaman açıkça ifade edilmiştir. Siyah koyunu tekmeleyerek dışarı atan beyaz koyun örneğinde olduğu gibi tektipleştirilmiş “biz” farklı olan “öteki”ni dışarı atmaktadır. Bu düşmanca tavır “Cami yerine kedi” ifadesinin yer aldığı reklamda iyice bayağılaşmış görünmektedir. FN’nin yabancı düşmanı fikirleri de biz/onlar karşıtlığını dini ve ulusal simgelerin bolca kullanıldığı reklamlar aracılığıyla iletilmektedir. FN’nin reklamlarında cami, peçeli kadın, Fransa haritası ve Cezayir bayrağı sıkça kullanılan simgelerdir. SD’nin reklam filmindeyse aynı karşıtlık bir grup çarşaflı kadınla mücadele etmeye çalışan İsveçli yaşlı bir kadın hikayesiyle verilmiştir. Tüm bu parti reklamları incelendiğinde, partilerin “öteki” olarak müslümanları, hatta İslam’ı belirledikleri görülmektedir. NPD’nin reklamlarında cami karşıtı bir söylem egemendir. Aynı İslam karşıtı vurgunun FN reklamlarında da görülmesine karşın, FN İslami unsurlar kadar Cezayir bayrağını da kullanmış, müslümanlar ile Cezayirliler arasında bir bağ kurmaya çalışmıştır. Bu da Fransa’nın kendine has nüfus yapısının bir yansıması olarak yorumlanabilir. SD’nin reklamındaki yabancı karşıtı unsurlar olarak, yine İslami simgelerden olan tesettür kullanılmış ve yabancı nüfusunun hızla arttığı gösterilmiştir. Yabancılardan kasıt, İsveç’te belki de birçok farklı dinden yabancı bulunmasına karşın, müslümanlardır. Sonuç olarak çalışmanın ana amacının milliyetçi söylemin temel özelliklerini tanımlamak ve buradan hareketle siyasal parti reklamlarındaki milliyetçi ve ayrıştırıcı söylem öğelerini açığa çıkarmak olduğu göz önüne alındığında, incelenen reklam örneklerinin farklı biçimlerde de olsa bu özellikleri taşıdıkları saptanmıştır. Öte yandan böylesi söylemlerin eleştirel bir biçimde çözümlenmesi, hem bunların içerdiği özelliklerin daha iyi anlaşılması, hem de barışçı karşı söylemlerin oluşturulması için çalışmacılara imkan sağlayacaktır. Dolayısıyla, bu çalışmanın böylesi eleştirel söylem çözümlemeleri için bir örnek teşkil edeceği umulmakta, 18 İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi Bahar 2014 benzer çalışmalarla milliyetçi söylemin olası başka öğelerine ulaşarak bunların da eleştirel bir çözümlemeye tabi tutulması önerilmektedir. KAYNAKÇA Anderson, B., (2011). Hayali Cemaatler, İstanbul: Metis Yayınları. Atabek, G. Ş. ve Atabek, Ü. (2007). Medya Metinlerini Çözümlemek, Ankara: Siyasal Kitabevi. Balibar, E. ve Wallerstein, I., (2007). Irk Ulus Sınıf, İstanbul: Metis Yayınları. Barthes, R., (2005). Göstergebilimsel Serüven, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. Baş, T. ve Akturan, U., (2008). Nitel Araştırma Yöntemleri, Ankara: Seçkin Yayıncılık. Billig, M., (2002). Banal Milliyetçilik, İstanbul: Gelenek Yayıncılık. Bourse, M., Yücel, H., (2012). İletişim Bilimlerinin Serüveni, İstanbul: Ayrıntı Yayınları. Calhoun, C., (2007). Milliyetçilik, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. Dijk, T. A. V., (2002). “Political discourse and political cognition” in Paul A. Chilton & Christina Schäffner (Eds.), Politics as Text and Talk. Analytical approaches to political discourse. (pp. 204-236). Amsterdam: Benjamins. Eriksen, T. H., (2004). Etnisite ve Milliyetçilik, İstanbul: Avesta Basın Yayın. Fenton, S., (2001). Etnisite, İstanbul: Phoenix Yayınları. Gellner, E., (2008). Uluslar ve Ulusçucluk, İstanbul: Hil Yayınları. Güz, N., Küçükerdoğan, R., Sarı, N., Küçükerdoğan, B., Zeybek, I., (2002). Etkili İletişim Terimleri, İstanbul: İnkılap Kitabevi. Hobsbawm, E. J., (2010). Milletler ve Milliyetçilik, İstanbul: Ayrıntı Yayınları. İnceoğlu, Y. ve Çomak, N., (2009). Metin Çözümlemeleri, İstanbul: Ayrıntı Yayınları. Kerestecioğlu, İ., Ö., (2007). “Milliyetçilik: ‘Uyuyan Güzeli Uyandıran Prens’ten Frankeştayn’ın Canavarına”, içinde Birsen Örs (der.), 19. Yüzyıldan 20. Yüzyıla Modern Siyasal İdeolojiler, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. 19 Erdem TATLI Mann, M., (2013). İktidarın Tarihi – Cilt II, İstanbul: Phoenix Yayınevi. Miles, R., (2000). Irkçılık, İstanbul: Sarmal Yayınevi. Özkırımlı, U., (2009). Milliyetçilik Kuramları, İstanbul: Doğu Batı Yayınları. Rifat, M., (2005). XX. Yüzyılda Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. Roger, A., (2008). Milliyetçilik Kuramları, İstanbul: Versus Kitap. Saussure, F., (1998). Genel Dilbilim Dersleri, İstanbul: Multilingual. Vardar, B., (2001). Dilbilimin Temel Kavram ve İlkeleri, İstanbul: Multilingual. Yüksel, A., Mil, B., Bilim, Y. (2007). Nitel Araştırma: Neden, Nasıl, Niçin?, Ankara: Detay Yayıncılık. 20