Göster/Aç - İstanbul Ticaret Üniversitesi

Transkript

Göster/Aç - İstanbul Ticaret Üniversitesi
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi Yıl:13
Sayı:25 Bahar 2014 s. 1-20
SİYASAL
PARTİ
REKLAMLARINDA
MİLLİYETÇİ
SÖYLEMİN KULLANIMI: ALMANYA, FRANSA VE İSVEÇ
ÖRNEĞİ
Erdem TATLI1
ÖZET
19. ve 20. yüzyılın en etkili ideolojisi şüphesiz milliyetçilik olmuştur. Büyük imparatorlukların çözülme
sürecinden başlayarak ulus devletlerin kurulma ve uluslararası ilişkilerin en önemli aktörleri haline
gelmesi sürecinde milliyetçiliğin önemi yadsınamaz. Bununla birlikte milliyetçilik diğer ideolojilere
eklemlenebilme yeteneği sayesinde gücünü günümüzde de korumaktadır. Refah ve demokrasi düzeyi en
yüksek ülkelerde dahi milliyetçi hareketlere ve bu hareketler çerçevesinde ötekileştirici, dışlayıcı
söylemlere rastlanmaktadır. Bu çalışmada milliyetçilik ideolojisi ve milliyetçi söylem tartışmaları ele
alındıktan sonra, refah ve demokrasi düzeyi bakımından Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerinden Almanya,
Fransa ve İsveç’te bulunan milliyetçi partilerden Nationaldemokratische Partie Deutschlands (NPD),
Front National (FN) ve Sverigedemokraterna’nın (SD) reklamları incelenmiştir. Araştırmada ele alınan
söz konusu reklamların içerdiği milliyetçi unsurların incelenmesinde yöntem olarak söylem çözümlemesi
ve göstergebilimsel çözümleme kullanılmıştır. İnceleme sonucunda her üç partinin reklamlarında da
göçmen ve yabancı karşıtı unsurların, biz/onlar karşıtlığı çerçevesinde özellikle İslam düşmanlığına
varacak bir biçimde kullanıldığı, ötekileştirici ve dışlayıcı bir tonun hakim olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Milliyetçilik, Milliyetçi Söylem, Siyasal Parti Reklamları
USE OF NATIONALIST DISCOURSE IN POLITICAL PARTY
ADVERTISEMENTS: CASES OF GERMANY, FRANCE AND SWEEDEN
ABSTRACT
The most efficient ideology of 19th and 20th centuries was, undoubtedly, nationalism. Beginning from
collapse of big empires to constitution and power gain process nation states in international field, the
importance of nationalism is incontrovertible. In the meantime, with its ability to attach itself to other
ideologies, nationalism still preserves its strength. It is possible to encounter nationalist movements and
marginalizing/exclusivist discourses even in the countries which have the highest level of prosperity and
democracy. In this study, after dealing with the nationalism and nationalist discourse discussions,
advertisements of Nationaldemokratische Partie Deutschlands (NPD), Front National (FN), and
Sverigedemokraterna (SD), which are three political parties in most-developed countries in Europe in
terms of high prosperity and democracy level such as Germany, France, and Sweden, are analized. While
analizing nationalist elements included in these advertisements, discourse analysis and semiological
analysis are used. As a result, it is observed that anti-immigrant and anti-foreigner elements are used in
the advertisements within the frame of us/them enmity nearly with a sense of anti-Islam, and
marginalizing and exclusivist tones are dominant.
Keywords: Nationalism, Nationalist Discourse, Political Party Advertisements
1
Öğr. Gör. Dr. İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi [email protected]
Erdem TATLI
1. GİRİŞ
Her ne kadar farklı toplumlarda farklı biçimlerde ortaya çıkmış/çıkıyor olsa da
milliyetçilik son iki yüzyılın en etkili ideolojilerinden biridir. Milliyetçi ideoloji
gücünü hem başka ideolojilere eklemlenebilme ve bu sayede varlığını sürdürebilme
yeteneğinden, hem de teorik tartışmalara girmek yerine kitleleri eyleme çağırmadaki
pratik başarısından almaktadır. Milliyetçilik bu özelliklerini kimi zaman “millet”i
farklı tanımlama biçimlerinde, kimi zamansa “kültürel milliyetçilik”, “etnik
milliyetçilik” ya da “ırkçılık” gibi olgularla etkileşimde bulunarak gerçekleştirir. Öte
yandan tüm bunların somutlaşması toplumda milliyetçi bir söylemin oluşturulması,
yayılması ve kabul edilmesine bağlıdır. Bu anlamda milliyetçi söylem(ler) önem
kazanmaktadır. Kimi zaman haber metinlerinde, kimi zaman siyasal söylevlerde,
kimi zamansa siyasal parti reklamlarında karşımıza çıkan milliyetçi söylem,
toplumda yaygınlaşıp canlı tutuldukça başarıya ulaşır. Öte yandan iç ve/ya da dış
düşmanlar üretme, belirli toplumsal kesimleri ötekileştirme ve farklı kültürel
özellikleri ve bu özelliklere sahip toplulukları dışlama gibi unsurları barındırabilen
milliyetçi söyleme eleştirel bir perspektiften yaklaşılmaktadır. Söylem çözümlemesi
çalışmalarında daha çok araştırmacının konumunu belirtmek için kullanılan
“eleştirel söylem çözümlemesi” kavramının çıkış noktası tam da budur. Eleştirel
söylem çözümlemesinde amaç toplumsal eşitsizlikleri normalleştiren, güçlendiren ya
da üzerini örten, adaletsiz ve temel insan haklarına aykırı olduğu düşünülen her türlü
söylemin, azınlıkta kalan ve hakları çiğnenen, nefret ve öfkeye maruz kalan ve
dışlananlar lehinde yer alarak eleştirel biçimde çözümlenmesi ve açığa
çıkarılmasıdır.
Tüm bunlar ışığında bu çalışmada milliyetçilik ideolojisine ve millet kavramına
karşı çeşitli yaklaşımlar ele alınmış, bunların ırkçılık ve etnisite gibi kavramlarla
ilişkisine değinilmiş ve ardından tüm bu kavramların somutluğa büründüğü
milliyetçi söylemin temel özellikleri üzerinde durulmuştur. Çalışmada Almanya,
Fransa ve İsveç’te bulunan Nationaldemokratische Partie Deutschlands (NPD),
Front National (FN) ve Sverigedemokraterna (SD) siyasal partilerinin reklamları
üzerinden milliyetçi söylemin biz/onlar karşıtlığı yaratma biçimleri, eleştirel söylem
çözümlemesinin tanımına uygun düşecek biçimde eleştirel olarak incelenmiştir.
2. MİLLET KAVRAMI VE MİLLİYETÇİ İDEOLOJİ
“Millet” kavramı farklı araştırmacılarca farklı biçimlerde tanımlanmıştır.
Anderson’a göre millet hayal edilmiş bir siyasi topluluktur; çünkü “ulusun üyeleri
bile diğer üyeleri tanımayacak, onlarla tanışmayacak, çoğu hakkında hiçbir şey
işitmeyecektir ama yine de her birinin zihninde toplamlarının hayali yaşamaya
devam eder” (Anderson, 2011: 20). Gellner ise iki insanın ancak aynı kültürü
paylaşıyorlarsa ya da birbirlerini aynı ulusun üyesi olarak kabul ediyorlarsa aynı
ulusa mensup olabilecekleri görüşündedir (Gellner, 2008: 78). Öte yandan
milliyetçiliğin önemli bir boyutu, bir ülke halkının toplumsal olarak bütünleşmiş,
anlamlı bir bütün olduğu iddiasıdır (Calhoun, 2007: 107). Örneğini Rousseau’nun
“genel irade” kavramında bulan bu yaklaşım “kolektivist” bir milliyetçiliğe yol açar.
2
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi
Bahar 2014
Roger (2008) “bireyci” milliyetçilikle “kolektivist” milliyetçiliği birbirinden
ayırmaktadır. Ona göre bireyci milliyetçilik egemen halkın soyut bir tanımından
hareket eder: Tasarlayanların zihninde halkın egemenliği bireylerin egemenliğinden
başka bir şey değildir; bireyler bu egemenliği uyguladıkları ölçüde bir ulus
oluştururlar. Kolektivist bir milliyetçilik geliştiği zaman egemen halk kompakt bir
varlık olarak alımlanır: Tek bir iradeye sahip bir “kolektif birey” oluşturur; bu
iradeyi yorumlama yetkisi yalnızca iktidarı elinde tutandadır (Roger, 2008: 172).
Sonuç olarak ortaya “vatandaşlar topluluğu olarak millet” ve “kültürel topluluk
olarak millet” olmak üzere birbiriyle çelişen iki millet anlayışı çıkmaktadır
(Kerestecioğlu, 2007: 329). Vatandaşlığı temel alan millet anlayışında önemli olan
vatandaşların kültürel kimlikleri değil siyasal haklarıdır. Bu anlamda millete
üyeliğin kapıları açıktır; doğuştan gelen bir aidiyet değil, toprağa dayalı aidiyet
esastır. Buna karşın “kültürel topluluk” yaklaşımı kolektif niteliklidir ve toplumu
oluşturan bireylere kolektivite içinde bir kimlik sunar. Bu anlamda ilk yönelimde
milliyet bir irade edimiyle edinildiği için “medeni”, ikinci yönelim bireye dayatılan
ve değiştirilemez bir yüklem olduğundan “etnik” milliyetçiliğe yol açar (Roger,
2008: 172).
Milliyetçiliğe dair yapılan çalışmalardaysa, milliyetçiliğin ne zaman ve nerede
başladığına dair farklı görüşler ileri sürülmektedir. Milliyetçi tasarımların köken
olarak Avrupalı olduğu görüşünü savunanlar arasında milliyetçiliğin ilk kez Fransız
Devrimi’nde ifadesini bulduğunu söyleyenler olduğu gibi (Best, 1988; Alter, 1989)
köken olarak İngiltere’yi gösterenler de (Greenfeld, 1992) bulunmaktadır. Öte
yandan kimi araştırmacılar milliyetçiliğin Amerikalar’da doğmuş Avrupa kökenli
“criollo2”ların deneyimiyle ortaya çıktığını öne sürmüşlerdir (akt. Anderson, 2011).
Milliyetçilik; varolmaya devam eden etnik kimliklerin (Gertz, 1963; Smith, 1986;
Hutcheson, 1994), sanayileşmeyle gelen siyasi ve kültürel değişimlerin (Gellner,
1964, 2008), bütünleşik bir ekonomi ve devletin çeperlerindeki ekonomik eşitsizliğe
gösterilen ayrılıkçı tepkilerin (Hechter, 1975), eski seçkinlerden ya da
komşularından farklı oldukları iddiasındaki yeni seçkinlerin statü kaygılarının ve
hınçlarının (Greenfeld, 1992), kapitalist ekonomik ilişkiler içindeki devletleri
meşrulaştırmaya yönelik bir ideoloji icadının (Hobsbawn, 2010) ya da devlet
kurmaya eşlik eden merkezileşme ve birliğini sağlama çabalarını pekiştirmenin
(Tilly, 1975; Mann, 1995, 2013) bir sonucu olarak açıklanmıştır (akt. Calhoun,
2007: 28-29).
Öte yandan milliyetçilik bir ideoloji olarak ele alındığında sabit, evrensel nitelikli
milliyetçi ilkelerden bahsetmenin zorluğu göze çarpmaktadır. Bu da milliyetçiliğin
“kaypak” bir ideoloji olarak ele alınmasına neden olmuştur; liberalizm,
muhafazakarlık, faşizm ya da sosyalizm gibi farklı ideolojilerin her birine
2
“Criollo: (hiç değilse teorik olarak) safkan Avrupalı olmakla birlikte Amerikalar’da doğmuş kişi.
(Terim daha sonra Avrupa dışında herhangi bir yerde doğmuş olanları kapsayacak biçimde genişledi.)”
(Anderson, 2011: 63, 1. dipnot)
3
Erdem TATLI
eklemlenmekte zorluk çekmez. Dolayısıyla tek bir milliyetçilik yerine farklı
milliyetçiliklerden söz edilebilmektedir.
Bununla birlikte milliyetçilik sürekli biçimde hatırlatılması gereken bir ideolojidir
(Billig, 2002). Bu da toplumsal dil ve eylemlerle gerçekleşir. Milliyetçilikle ilgili
yapılacak bir çalışmada değinilmesi gereken en önemli noktalardan biri milliyetçi
söylemdir; çünkü “bize” kim olduğumuzu da, kim “olmadığımızı” da bu milliyetçi
söylem söyler. “Milliyetçilik başka şeylerin yanı sıra Michel Foucault’nun
‘söylemsel oluşum’ (discursive formation) diye adlandırdığı ve bilincimizi de
şekillendiren bir konuşma biçimidir” (Calhoun, 2007: 4). Milliyetçiliğin varlığını
sürdürebilmesi her gün yeniden üretilmesine bağlıdır. Soyut bir topluluk olarak
hayal edilen millet var olduğunu kendine sürekli hatırlatmalıdır. Böylece milletin
varlığı güvence altına alınmış olur.
3. MİLLİYETÇİLİK-IRKÇILIK-ETNİSİTE
Milliyetçi söylem üzerine çalışma yapılırken ırkçılık ve etnisite gibi kavramlar da
tanımlanmalıdır. “Irk” düşüncesi tarihin farklı dönemlerinde farklı anlamlara işaret
etse de, çalışmanın konusu bağlamındaki ırk kavramı, on sekizinci yüzyılın
sonundan itibaren belirli bir insan tipini tanımlaması bakımından önemlidir. Bu
dönemde bilim, hem ırkların sayısal dökümünü yapmakla ve genel niteliklerini
tanıtmakla, hem de aralarında hiyerarşik bir ilişki kurmaya çalışmakla uğraştı.
Dahası “bilim, her ‘ırkın’ biyolojik niteliklerinin, grupların psikolojik ve sosyal
yeteneklerinin dağılımını belirlediğini ve buna dayanarak grupların
sınıflandırılabileceğini iddia etti” (Miles, 2000: 48). Bu yaklaşım biyolojik
determinizmin bir örneği olarak tarif edilebilecek bir söylemdir. Bu biyolojik
perspektif “ırkçılık” açısından önemlidir, çünkü ırkçılığa sözde bilimsel bir temel
oluşturur. Bununla birlikte aynı sebeple milliyetçilikle arasında sınırlar vardır.
Irkçılık, biyolojik açıdan tanımlanmış, kategorize edilmiş ve hiyerarşik olarak
sıralanmış ırklardan birini/bazılarının, diğerine/diğerlerine karşı üstünlüğünü
savunan bir yaklaşımdır. “Irkçılık –gerçek bir ‘bütüncül toplumsal görüngü’farklılık işaretlerinin (isim, derinin rengi, dinsel ibadet) etrafında eklemlenen ve
korunma ya da ayrım hayalinin (toplumsal bünyeyi arılaştırma, ‘kendi’, ‘biz’
kimliğini her türlü melezleşme, karışma ve istiladan koruma zorunluluğu) zihinsel
ürünleri olan söylemlerde, temsillerde ve pratiklerde (şiddet, hor görme,
hoşgörüsüzlük, aşağılama, sömürü biçimlerinde) kayıtlıdır” (Balibar ve Wallerstein,
2007: 27-28). Milliyetçiliğin aksine ırkçılık tarih dışıdır. Zenciler sonsuza kadar
zenci, Yahudiler de hangi pasaportu taşırlarsa taşısınlar Yahudi’dirler. Irkçı anlayış
dış savaşları değil, içerdeki baskı ve egemenliği gerekçelendirir (Anderson, 2011:
168). Öte yandan milliyetçilik “ulusun” kendisini ancak “insanların sadece onlara ait
olan ve kendilerini yönettikleri belirli bir toprakta bulunmaları halinde ifade
edebileceğini iddia eder. Buna benzer hiçbir net politik düşünce ırkçılık
ideolojisinde mevcut değildir (Miles, 2000: 126).
Etnisitenin ortaya çıkışıysa grupların birbirleri ile temasa geçmesiyle olmaktadır. Bu
grupların birbirlerinden farklı algılanmaları gerekmektedir; çünkü “etnisite bir
4
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi
Bahar 2014
grubun özellikleri değil, ilişkilerin bir görünüşüdür” (Eriksen, 2004: 27). Dolayısıyla
etnisiteye öncelikle etnisitenin aile üyelerinin hareketli hale gelip, doğdukları
yerlerin dışındaki yeni ilişki ağlarına doğru harekete geçtikleri modernleşen
toplumlarda rastlanır (Fenton, 2001: 152). Kendilerini farklı addeden iki ya da daha
çok grubun karşılıklı temasları arttıkça, ayırt edicilikleriyle daha fazla ilgili
olacaklarından bu durum etnisitenin yapılanmasına neden olur (Eriksen, 2004: 35).
Kültürel farklılık, her şeyden önce, gerçek ya da yaygın bir biçimde gerçek olarak
algılanan ortak bir soy, ayırıcı dil özellikleri ve ulusal ya da bölgesel köken ile
bağlantılıdır. Dolayısıyla fiziksel/biyolojik temelli “ırk”la karşılaştırıldığında
“etnisite/etnik grup” kültürel/soysal temelli olmasıyla farklılaşmaktadır.
4. MİLLİYETÇİ SÖYLEM
Milliyetçi ideolojinin güçlü bir şekilde varlığını sürdürmesinin sebeplerinden biri,
onun farklı söylem biçimlerine sızarak kendini tabiileştirmesindeki başarısıdır.
Toplumsal yapılar değişse de, milliyetçi ideoloji yeni hakim ideolojiye söylemler
üzerinden uyum sağlamada zorluk çekmez.
Özkırımlı (2009) milliyetçi söylemin üç temel özelliği olduğunu belirtir. Buna göre
milliyetçi söylemde millet her şeyden önce gelir. Milletin çıkar ve değerleri diğer
tüm çıkar ve değerlerden üstündür. İkinci olarak milliyetçilik söylemi milleti tek
meşruiyet kaynağı olarak görür. “Millet adına hareket etmek” normal koşullar
altında hoş görülmeyecek, hatta suç sayılabilecek pek çok davranış ve eyleme göz
yumulmasını sağlar. Üçüncü olarak da milliyetçilik söylemi dünyayı ikili
kategorilere ayırır: “biz” ve “onlar”, “dostlar” ve “düşmanlar” gibi. Başka bir
deyişle kimlikler ve karşı kimlikler üretir. “Bizi”, “ötekilere” göre tanımlar;
kendinden bir türlü emin olamadığı için de bu ayrımı hep canlı tutar (Özkırımlı,
2009: 285-286).
Calhoun (2007) milliyetçi söylemin en önemli özelliklerini on maddelik bir listede
toparlamıştır. Bu özellikler, her biri farklı uluslarda farklı derecelerde bulunsa da,
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
Sınırları olan bir toprak veya belirli bir nüfus ya da her ikisi.
Bölünmezlik – ulusun bir bütün olduğu kavramı.
Egemenlik ya da en azından egemenlik ülküsü taşımak ve böylece özerk ve
kendine yeterli olduğu varsayılan bir devlet olarak diğer uluslarla şekli eşitlik.
“Üstün” bir meşruiyet kavramı –örneğin hükümetin ancak halkın iradesi tarafından
desteklendiği veya en azından “halkın” ya da “ulusun” çıkarlarına hizmet ettiği
sürece adil olduğu düşüncesi.
Halkın kolektif olaylara katılımı – ulus mensubiyeti esasına göre seferber edilen bir
nüfus (ister savaşla, ister sivil yurttaşlıkla ilgili faaliyetler için).
Doğrudan üyelik – her bir bireyin, ulusun ivedi bir parçası oluşu ve bu bağlamda
diğer üyelerle kategorik olarak eşit görülmesi.
Dilin, paylaşılan inanç ve değerlerin, alışılmış pratiklerin bir birleşimini içerecek
biçimde bir kültür.
Zamansal derinlik – ulusun, geçmiş ve gelecek nesilleri içerdiği ve ortak bir tarihi
olduğu haliyle zaman içinde varolduğu anlayışı.
Ortak mezhep veya ırkçı özellikleri.
5
Erdem TATLI
10. Belli bir toprakla tarihi, hatta kutsal bir bağ.
…olarak sıralanmaktadır (Calhoun, 2007: 6). Milliyetçi söylem, birbiriyle yüz yüze
ilişki kurması çok zor olan, çok büyük bir topluluğa hitap ettiğinden dolayı
bireylerin birbirlerine soyut bir eşitlikler küresinin mensubu olmalarından dolayı
bağlılarmış gibi bakmalarını teşvik eder (Calhoun, 2007: 65). Öte yandan bu
soyutluğu sıkça kullandığı akrabalık terimleriyle (anavatan, ulusun atası vb.)
somuta dönüştürmeye çalışır. Milliyetçi söylem bir ulusun üyelerinin büyük bir aile
olduğunu öne sürer. Böylece “milliyetçilik geniş tabanlı modern topluma
uydurulmuş mecazi bir akrabalık olarak görünür – bu ulus-devletin ideolojisidir”
(Eriksen, 2004: 165). Bu açıdan yaklaşıldığında milliyetçilik bir “biz” oluşturma ve
sürdürme ideolojisidir. Dolayısıyla “biz”in yaratılması aynı zamanda “öteki” ya da
“ötekiler”in yaratılmasıdır. “‘Ötekiler’ hem içeride hem dışarıdadır. Dışarıdakiler
diğer milletler, içeridekiler ise kimi zaman farklı kültürel özelliklere sahip
‘azınlıklar’ ya da herhangi bir nedenle –kimi zaman yeterince
‘gelişmemiş/aydınlanmamış’ olmalarından dolayı- milliyetçi projenin önünde engel
oluşturanlardır” (Kerestecioğlu, 2007: 319). Dolayısıyla etnik köken ya da ırk
farklılıklarından, vücut yapısındaki belirgin farklardan dolayı, “biz” ve “onlar”
arasındaki ayrımlara işaret etmek amacıyla yararlanılmaktadır (Hobsbawn, 2010:
87). Buradaki belirgin fark, bireyin (ya da grubun) dini ya da felsefi durumunu
ortaya koyan işaretleri de kapsayacak biçimde genişletilebilir.
Milliyetçi söylem, yandaşlarının kültürel benzerliğini vurgular ve diğerleri ile
arasına sınırlar çizer; “başkaları” bu yolla birer yabancıya dönüşürler (Eriksen,
2004: 18). Bu durum kimi zaman bir etnisite diliyle ifade edilen kızgınlık/farkına
varma seyrine dönüşür. “Bu ‘dünya çok kötü değişti’den ‘dünya onlar geldiğinden
bu yana çok değişti’ye doğru bir adımdır. Kendi dünyasının yıkılmaya çalışıldığını
ve hor görüldüğünü düşünenler, kayıplarının sorumlusu olarak etnik rakipleri veya
‘istilacıları’ görme eğilimindedirler (Fenton, 2001: 127).
Sonuç olarak milliyetçilik açıklığı, basitliği, geçmişi tasarlaması/kullanması ve diğer
ideolojilerle ittifaklara açık olması gibi özellikleriyle son iki yüzyılın en güçlü
ideolojisi haline gelmiştir. Öte yandan milliyetçi söylem kitleleri harekete geçirmede
oldukça başarılı olmuştur. “Milliyetçilik toplumu, toplumla birlikte bireyi eyleme
çağıran bir söylemdir” (Kerestecioğlu, 2007: 324).
5.
ALMANYA, FRANSA VE İSVEÇ’TE BULUNAN MİLLİYETÇİ
PARTİLERİN REKLAMLARININ İÇERDİĞİ MİLLİYETÇİ SÖYLEM
UNSURLARI BAKIMINDAN İNCELENMESİ
5. 1. Araştırmanın Konusu
Millet ve milliyetçilik kavramlarına farklı yaklaşımlar olsa da, araştırmacılar
milliyetçi söylemin temel özellikleri üzerinde uzlaşmaya varmış gözükmektedirler.
Bu çalışmada bir ideoloji olarak milliyetçiliğin, milliyetçi söylem üzerinden topluma
nasıl yansıtıldığı, milliyetçi parti reklamlarının analizleri yapılarak araştırılmıştır.
Araştırmanın örneklemini oluşturan partiler, Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinden
6
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi
Bahar 2014
Almanya, Fransa ve İsveç’in milliyetçi partileri olan Nationaldemokratische Partie
Deutschlands (NPD), Front National (FN) ve Sverigedemokraterna (SD) olarak
belirlenmiştir. Bu partilerin reklamları, içerdikleri milliyetçi söylemin temel
özellikleri çerçevesinde incelenmiştir. Reklamlara Türkiye’nin bu ülkelerde bulunan
temsilcilikleriyle yazışarak ulaşılmıştır.
5. 2. Araştırmanın Yöntemi
Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden söylem çözümlemesi ve göstergebilim
kullanılmıştır. Foucault’a göre söylem “tüm dünyayı ve insanları şekillendiren ancak
sınırları belirlenebilecek ve sarsılabilecek olan düşünceler, inanışlar, yargılar,
değerler, semboller, kelimeler, harfler, kurumlar, normlar, gelenekler ve dilden
oluşan ve içerisinde birçok hiyerarşik yapıyı, güç ilişkisini bulunduran dev bir
organizmadır” (Elliot, 1996, s. 65 aktaran Baş ve Akturan, 2008, s. 25). Söylem
çözümlemesi ise yazılı ya da sözlü bir söylemi analiz etmede yürütülen bir analiz
yöntemidir. Burada söylem esas alınır, araştırma alanı olarak çok farklı konulara
yönelebilir. “Söylem analizi sırasında, dilin yapısı gereği konuşmalar ve yazılı
metinler gibi bir takım donanımlara ihtiyaç vardır. Bu donanımlardan her biri analiz
edilmeye olanak sağlayacak şekilde oluşturulmalıdır” (Yüksel vd., 2007, s. 162).
Söylem çözümlemesi bireylerin dili nasıl kullandıklarına odaklanır, metnin görünen
yüzünden çok yaratıcısının niyetini çözümlemeye çalışır; “ideolojiler, kimlikler, güç
ilişkileri, kültürel değerler, dil aracılığıyla ya da dilsel kurgulamalar yoluyla ortaya
konulduklarından, ‘seçilmiş medya metinleri’nde dil kullanıcılarının dil kullanımını
ön plana çıkarmak gerekmektedir” (İnceoğlu ve Çomak, 2009, s. 44). Söylem
çözümlemesinde ana amaç, anlamlandırma ya da yorumlamadır; “gerçeğe dayalı
değil anlama dayalı bir sonuç amaçlanır” (Nixon ve Pover, 2007, s. 75 aktaran
Atabek ve Atabek, 2007, s. 152). Söylem çözümlemesi kimin ne söylediğinin
araştırılması anlamına gelmemektedir; daha ziyade “söylenen cümlelerin anlamını,
bir başka deyişle gerçek değerini belirlemek ve anlatılmak isteneni ortaya
çıkarmaktır” (Baş ve Akturan, 2008, s. 26). Asıl amaç ele alınan metin(ler)in açık
dilsel yapılarından hareketle örtük ideolojik yapılara ulaşmaktır. Söylem
çözümlemesinde düşünce, davranış ve konuşma arasındaki ilişki ortaya konmaya
çalışılmaktadır. Öte yandan söylemin çözümleniş biçimi öznel olabilir;
“çözümleyicinin yorumu olası yorumlardan yalnızca biridir” (Zajacova, 2002, s. 38
aktaran Atabek ve Atabek, 2007, s. 152).
Öte yandan çalışmada söylem çözümlemesi literatürüne “eleştirel söylem
çözümlemesi” olarak giren yaklaşım benimsenmiştir. Eleştirel söylem
çözümlemesinin amaçlarından biri toplumsal çatıdaki söylemleri çözümlemektir. Bu
sebeple ırkçılık, cinsiyetçilik ya da sınıfçılıkla ilgili eleştirel söylem çalışmaları
söylemin özelliklerini, grup üyelerinin diğer grup üyeleri hakkında konuşurken ya
da yazarken bir kaynak olarak kullandıkları bu altta yatan, toplumsal olarak
paylaşılan temsillerle ilişkilendirmelidirler. Dış-grup bozulması ve iç-grup
kutsanması bu tarz şoven söylemi tanımlayan sosyal-psikolojik stratejilerdir (van
Dijk, 2002).
7
Erdem TATLI
Eleştirel çalışmalar, ideoloji kavramını merkeze alarak, toplumsal iktidarın dilsel
pratikler aracılığıyla nasıl gerçekleştiği üzerinde durur. Eleştirel yaklaşımın temel
önermesi, iktidar ilişkilerinin dil içinde kodlandığı ve dil aracılığıyla dolaşımda
olduğudur. Eleştirel söylem çözümlemesi toplumsal ve politik bilimlerdeki gibi
alanlarda “adaletsiz” olabilecek metin ve konuşma biçimleriyle ilgilenir. Eleştirel
söylem çözümlemesinin işlevlerinden biri böylesi “söylemsel adaletsizlikleri”
tanımlayan kuralları formülleştirmektir. Eleştirel söylem çözümlemesi böylesi bir
adaletsizliği açığa vurmayı ve onunla mücadele etmeyi amaçlar. Disiplin ya da teori
odaklı olmaktansa sorun odaklıdır.
Göstergebilimse “gösterge dizgelerini inceleyen bilim dalı”dır (Güz vd., 2002: 155).
Gösterge ise “bir başka şeyin yerini alabilmesini sağlayan özellikler taşıdığından
kendi dışında bir nesne, olgu, varlık belirtebilen öğedir” (Vardar, 2001: 72). Daha
açık bir ifadeyle; “Kendi dışında bir şeyi temsil eden ve dolayısıyla bu temsil ettiği
şeyin yerini alabilecek nitelikte olan her çeşit biçim, nesne, olgu, vd. dille ilgili
bilimlerde genel olarak gösterge diye adlandırılır” (Rifat, 2005: 115). Gösterge,
Saussure’ün işitim imgesi yerine kullandığı “gösteren” ile kavram yerine kullandığı
“gösterilen” öğelerinin birleşimiyle oluşur (Saussure, 1998: 109). Göstergebilim
yalnızca sözcükleri değil, tüm gösterge dizgelerini inceler. Böylece o “anlam üretim
sürecini anlamayı amaçlayan bir anlamlayım bilimi olmaya yönelir” (Bourse ve
Yücel, 2012: 178). Göstergebilimsel araştırmanın amacı “dil dışındaki anlamlama
dizgelerinin işleyişini belirleyip ortaya koymaktır (Barthes, 2005: 87).
Eleştirel bir çözümleme etik bir değer önvarsaymaktadır: Toplumsal etkileşim
olarak söylem bazı temel normlara göre, örneğin uluslararası insan haklarına göre,
gayrimeşru olabilmektedir. Bu yüzden bir kriter olarak, uluslararası alanda tanınan
insan haklarını çiğniyorsa ve toplumsal eşitsizliğe neden oluyorsa bir söylem
“adaletsiz” olarak adlandırılır. Cinsiyet, ırk ya da sınıf eşitsizliğini (yeniden) üreten
söylemler tipik örneklerdendir. Eleştirel çözümleme bir metot değil, daha ziyade çok
disiplinli söylem çalışmaları içerisinde eleştirel bir bakış açısı, bir konum ya da bir
tavırdır. Eleştirel araştırma, hem söylem çalışmalarının kendisinden, hem de
insanbilimleri, psikoloji ve toplumbilimlerinden çok sayıda metot kullanmaktadır
(van Dijk, 2002).
5. 3. Araştırmanın Sınırları
Araştırmaya konu olan milliyetçi partiler Avrupa’nın en gelişmiş ülkeleri olan
Almanya, Fransa ve İsveç’te bulunan partilerdir. Bu üç ülke gelişmişlik durumları
bakımından sadece Avrupa’nın değil dünyanın önde gelen ülkeleri olma durumları
göz önünde bulundurularak, rastlantısal olmayan yöntemle tercih edilmiştir. Öte
yandan çalışmanın maliyet ve zaman sınırlaması dolayısıyla ülke/parti sayısı üçle
sınırlı tutulmuştur. Araştırmada Almanya ve Fransa’da bulunan NPD ve FN’nin
basılı reklamları, İsveç’te bulunan SD’nin ise televizyon reklamı incelenmiştir.
8
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi
Bahar 2014
5. 4. Araştırma Bulgularının Analizi ve Değerlendirilmesi
Araştırma bulgularının analizi ve değerlendirme aşamasında önce reklam görselleri
ve Türkçe çevirileri verilmiş, ardından değerlendirmeler yapılmıştır. Almanya’daki
NPD ve Fransa’daki FN’nin reklamları basılı reklam, İsveç’teki SD’nin reklamıysa
televizyon reklamıdır. Buna göre NPD ve FN’nin reklamları olduğu gibi verilmiş,
SD’nin reklamıysa filmden kareler ve dış ses öğelerinin yer aldığı senaryo
formatında düzenlenen bir şekil aracılığıyla okuyucuya sunulmuştur.
a) Nationaldemokratische Partie Deutschlands (NPD) – Almanya
Almanya’da bulunan ve aşırı sağcı Alman milliyetçisi siyaset anlayışıyla bilinen
NPD 1964 tarihinde kurulmuş bir partidir. Neo-Nazilerin örgütlendiği parti olarak
bilinen NPD radikal milliyetçi ve popülist bir politik duruşa sahiptir. Oy oranı inişli
çıkışlı bir grafik sergilemesine karşın NPD hiçbir zaman Almanya’nın büyük
partilerinden biri haline gelmemiştir. 2014 yılında yapılan ve seçim barajının
bulunmadığı Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde NPD %0,8 oranında oy alarak
ilk kez AP’de sandalye kazanmıştır. NPD böylece AP’ye 1 milletvekili göndermeye
hak kazanmıştır.
NPD’nin bazı reklam örnekleri şu şekildedir:
Şekil 1: NPD Reklamı No. 1
Türkçe: Yerli dostu
9
Erdem TATLI
Şekil 2: NPD Reklamı No. 2
Türkçe: Toplumsallık ancak ulusallıkla gerçekleşir!
Şekil 3: NPD Reklamı No. 3
Türkçe: Vatanı koru. Camiye hayır de. NPD’ye oy ver.
10
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi
Bahar 2014
Şekil 4: NPD Reklamı No. 3
Türkçe: Cami yerine kedi (Muschi/Moschee ses benzerliğine gönderme yapılmış)
b) Front National (FN) – Fransa
Fransa’da milliyetçi görüşe sahip farklı partiler bulunmasına karşın bunlar arasında
en bilineni ve en güçlüsü FN’dir. 1972 yılında Jean-Marie Le Pen tarafından kurulan
parti 2011 yılına kadar bu kişi tarafından yönetilmiş, 2011’de ise başkanlığı küçük
kızı Marine Le Pen’e bırakmıştır. Parti yabancı karşıtı politikalarıyla tanınmaktadır.
2009’da %6,3 oranında oy alabilen parti, buna karşın 2014 yılında yapılan Avrupa
Parlamentosu seçimlerinde %24,95’lik bir oy oranına ulaşarak birinci parti olmayı
başarmıştır.
FN’nin bazı reklam örnekleri şu şekildedir:
11
Erdem TATLI
Şekil 5: FN Reklamı No. 1
Türkçe: Acilen Müslümanlık karşısında sert bir tavır almak
gerekmektedir:





12
Tüm yabancı suçlular sınır dışı edilmelidir.
İslamcı bireyler ve hareketleri önlemek adına tüm şüpheli
mahallelerde düzenli operasyonlar ve kontroller yapılmalıdır.
Siyasal ve dini oluşumlar ve bunların özellikle hapislerdeki
vaizleri katı bir şekilde denetlenmelidir.
Yabancı güçler (Katar, Sudi Arabistan vs.) tarafından yürütülen
tüm ekonomik aktiviteler yasaklanmalıdır.
Her türlü suça karşı mücadele verirken işten çıkarılan tüm
istihbarat ve polis güçlerinin hakları iade edilmelidir.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi
Bahar 2014
Şekil 6: FN Reklamı No. 2
Türkçe: Tamam mı devam mı? Seçim sizin. Front National’e oy verin!
Marsilya Bled’in (Kuzey Afrika’nın içleri) başkenti.
Şekil 7: FN Reklamı No. 3
Türkçe: İslamcılığa hayır! Gençlik Le Pen’le birlikte.
13
Erdem TATLI
c) Sverigedemokraterna (SD) – İsveç
SD 1988’de İsveç’te kurulan ve kendisini milliyetçi bir hareket olarak tanımlayan
aşırı sağ/popülist bir partidir. Bununla birlikte son yıllarda kendisini muhafazakar
bir parti olarak konumlandırmaya çalışmaktadır. Parti 2010 genel seçimlerinde ilk
defa %4’lük seçim barajını geçerek parlamentoya temsilci sokabilmiştir. 2014
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde SD oy oranını %9,7’ye ulaşmıştır. 2009’daki
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aldığı %3,3’lük sonuç göz önünde
bulundurulduğunda partinin önemli bir başarı kazandığı görülmektedir.
SD’nin reklam filminin konusu şu şekildedir:
Filmde devlet görevlisi olduğu düşünülen ve göç ve emeklilikle ilgili iki farklı
masada oturan iki kişi, önlerindeki para sayma makinesine sürekli para
koymaktadırlar. Arkalarındaki ekrandaysa devlet bütçesinin sürekli azalmakta
olduğu görülmektedir ve belli bir miktara kadar düştüğünde alarm çalmaya başlar,
ışıklar yanar ve tavandan sarkan iki adet kol belirir. Bu esnada etek ve palto giymiş,
gözlüklü, yaşlı bir İsveçli kadın, tekerlekli değneğinin de yardımıyla, elinden
geldiğince hızlı bir biçimde ilerlemeye gayret edip emeklilik kolunu çekmeye
çabalarken; yan taraftan gelen bebek arabalı ve bedenleri siyah çarşaflarla tamamen
örtülü bir grup kadın hızla ilerleyerek göç kolunu çekmek için uzanırlar. Film bu
noktada sona erer.
14
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi
Tablo 1:
Bahar 2014
SD Reklam Filmi
FİLMDEN KARELER
DIŞ SES
Politika
önceliklendirme
işidir.
Şimdi senin de
bir tercih şansın
var.
15
Erdem TATLI
19 Eylül’de göç
frenini
emeklilik
freninden önce
kullanabilirsin.
İsveçli
Demokratlara
oy ver!
Kaynak: http://www.youtube.com/watch?v=XkRRdth8AHc
16
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi
Bahar 2014
Reklamlar sırasıyla incelendiğinde milliyetçi söylemin özelliklerinin çeşitli
göstergeler aracılığıyla reklamlarda yer aldığı görülmektedir. NPD’nin ilk
reklamındaki “yerli dostu” ifadesi, “yerli”, yani Alman olanın yanında; “yabancı”,
yani Alman olmayanın ya da Alman vatandaşı olsa dahi kültürel olarak Alman
kültüründen olmayanın karşısında olma durumunu ifade etmektedir. “Toplumsallık
ancak ulusallıkla gerçekleşir!” ifadesinin yer aldığı reklamdaysa üç beyaz ve bir
siyah koyun görseli bulunmakta, beyaz koyunlardan birinin siyah koyunu
tekmeleyerek dışarı attığı görülmektedir. Beyaz koyun göstergesi yerli anlamına
gelmekte, siyah koyun göstergesiyse yabancı, öteki anlamı taşımaktadır. Bu
reklamda açıkça tektipleştirici bir söylem hakimdir. Araştırmada incelenen NPD’nin
üçüncü reklamında “Vatanı koru. Camiye hayır de. NPD’ye oy ver.” ifadeleri yer
almaktadır. Reklamda bir cami görseli üzerine “Dur!” işareti konmuştur.
Reklamdaki “vatanı koru” ifadesi vatanın bir saldırı altında olduğu yönünde bir
anlama işaret etmektedir. Hemen ardından gelen “Camiye hayır de.” ifadesiyle
birlikte bu saldırının cami göstergesiyle somutlaştırılan müslümanlar, ya da daha
geniş anlamda İslam tarafından gerçekleştirildiği öne sürülmektedir. NPD kendisini
bu “saldırıya” karşı koyan bir parti biçiminde konumlandırmaya çalışmış ve
seçmenleri kendisine oy vermeye çağırmıştır. Muschi/Moschee ses benzerliğinden
yararlanılarak tasarlanan dördüncü reklamında NPD, yıkılan bir minare yanında
büyük bir kedi görseli yerleştirmiş ve “Cami yerine kedi” ifadesini kullanmıştır.
Fransa’da bulunan FN’nin reklamlarındaki anti-İslam vurgusunun oldukça yüksek
olduğu görülmektedir. İlk reklamın başlığında “müslümanlık karşısında sert bir tavır
alınması gerektiği” açıkça belirtilmiştir. Reklamda yer alan tavsiyelere göre tüm
yabancı suçlular sınır dışı edilmeli, şüpheli mahallelerde düzenli operasyonlar ve
kontroller yapılmalı, Katar, Suudi Arabistan gibi yabancıların tüm ekonomik
aktiviteleri yasaklanmalıdır. “Tamam mı devam mı? Seçim sizin. Front National’e
oy verin!” ifadelerinin yer aldığı ikinci FN reklamında bir cami ve tesettürlü bir
kadın görseli kullanılmış, ayrıca Fransa haritasının Cezayir bayrağı görseliyle
birleştirilmiş biçimde kullanılmıştır. FN’nin üçüncü reklamında yine Cezayir
bayrağı görseliyle birleştirilerek verilen Fransa haritasında bu sefer cami minareleri
yer almakta, ayrıca peçeli bir kadın görseline de yer verilmektedir. Reklamda
“İslamcılığa hayır. Gençlik Le Pen’le birlikte.” ifadelerine yer verilmiştir.
Reklamlardaki cami minareleri, Cezayir bayrakları, peçeli kadın görselleri
müslümanları işaret eden birer gösterge anlamındadır.
İsveç’te bulunan SD’nin reklam filmindeyse devlet bütçesinin hızlı bir biçimde
azaldığına vurgu yapılırken, İsveçli/göçmen karşıtlığı İsveçli bir kadın stereotipi ve
bir grup çarşaflı kadın arasındaki mücadele ile verilmeye çalışılmıştır. Filme göre
göçmenlere ayrılan bütçe dolayısıyla emekli hakları tehlikededir. Bu “tehlikeyi”
bertaraf etmek için SD, seçmenleri seçimde kendisine oy vermeye çağırmaktadır.
6. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Son iki yüzyıla damgasını vuran ve günümüzde varlığını hala konjonktürel olarak
güçlenerek sürdüren milliyetçilik ideolojisi, milliyetçi söylemin çeşitli araçlar
17
Erdem TATLI
vasıtasıyla topluma ulaştırılmasıyla canlılığını muhafaza etmektedir. Milliyetçi
söylemin öne çıkan özellikleriyse iç ve dış düşmanlar yaratmak, biz/onlar ayrımı
yaparak toplumu bölmek, bu bölünmeden kaynaklanan kimlikler yaratmak ve bu
kimliklerden bazılarını eyleme çağırmak olarak sıralanabilir. Milliyetçi söylemin yer
aldığı araçlardan biri de, bu çalışmada da incelenen siyasal parti reklamlarıdır.
Çalışmada Almanya, Fransa ve İsveç’te bulunan sırasıyla Nationaldemokratische
Partie Deutschlands (NPD), Front National (FN) ve Sverigedemokraterna’nın (SD)
reklamları incelenmiştir.
Üç farklı ülkede bulunan ve milliyetçi olarak nitelendirilen bu üç siyasal partinin
reklamları incelendiğinde milliyetçi söylemin özelliklerini farklı biçimlerde
taşıdıkları görülmektedir. Milliyetçi söylem dünyayı “biz” ve “onlar”, “dostlar” ve
“düşmanlar” biçiminde ikili kategorilere ayırarak kimlikler ve karşı kimlikler üretir.
“Biz”in yaratılması aynı zamanda “ötekiler”in de yaratılmasını gerektirir. İncelenen
parti reklamlarındaki “ötekiler”, yani “düşmanlar”, ülke içinde yer alan
yabancılardır. Bu yabancılar reklamlarda kendilerine ait simgeler aracılığıyla
kategorileştirilmiştir. Yabancı karşıtlığı kimi zaman NPD’nin “yerli dostu” ifadeli
reklamında olduğu gibi çağrışımsal olarak yapılsa da çoğu zaman açıkça ifade
edilmiştir. Siyah koyunu tekmeleyerek dışarı atan beyaz koyun örneğinde olduğu
gibi tektipleştirilmiş “biz” farklı olan “öteki”ni dışarı atmaktadır. Bu düşmanca tavır
“Cami yerine kedi” ifadesinin yer aldığı reklamda iyice bayağılaşmış
görünmektedir. FN’nin yabancı düşmanı fikirleri de biz/onlar karşıtlığını dini ve
ulusal simgelerin bolca kullanıldığı reklamlar aracılığıyla iletilmektedir. FN’nin
reklamlarında cami, peçeli kadın, Fransa haritası ve Cezayir bayrağı sıkça kullanılan
simgelerdir. SD’nin reklam filmindeyse aynı karşıtlık bir grup çarşaflı kadınla
mücadele etmeye çalışan İsveçli yaşlı bir kadın hikayesiyle verilmiştir.
Tüm bu parti reklamları incelendiğinde, partilerin “öteki” olarak müslümanları, hatta
İslam’ı belirledikleri görülmektedir. NPD’nin reklamlarında cami karşıtı bir söylem
egemendir. Aynı İslam karşıtı vurgunun FN reklamlarında da görülmesine karşın,
FN İslami unsurlar kadar Cezayir bayrağını da kullanmış, müslümanlar ile
Cezayirliler arasında bir bağ kurmaya çalışmıştır. Bu da Fransa’nın kendine has
nüfus yapısının bir yansıması olarak yorumlanabilir. SD’nin reklamındaki yabancı
karşıtı unsurlar olarak, yine İslami simgelerden olan tesettür kullanılmış ve yabancı
nüfusunun hızla arttığı gösterilmiştir. Yabancılardan kasıt, İsveç’te belki de birçok
farklı dinden yabancı bulunmasına karşın, müslümanlardır.
Sonuç olarak çalışmanın ana amacının milliyetçi söylemin temel özelliklerini
tanımlamak ve buradan hareketle siyasal parti reklamlarındaki milliyetçi ve
ayrıştırıcı söylem öğelerini açığa çıkarmak olduğu göz önüne alındığında, incelenen
reklam örneklerinin farklı biçimlerde de olsa bu özellikleri taşıdıkları saptanmıştır.
Öte yandan böylesi söylemlerin eleştirel bir biçimde çözümlenmesi, hem bunların
içerdiği özelliklerin daha iyi anlaşılması, hem de barışçı karşı söylemlerin
oluşturulması için çalışmacılara imkan sağlayacaktır. Dolayısıyla, bu çalışmanın
böylesi eleştirel söylem çözümlemeleri için bir örnek teşkil edeceği umulmakta,
18
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi
Bahar 2014
benzer çalışmalarla milliyetçi söylemin olası başka öğelerine ulaşarak bunların da
eleştirel bir çözümlemeye tabi tutulması önerilmektedir.
KAYNAKÇA
Anderson, B., (2011). Hayali Cemaatler, İstanbul: Metis Yayınları.
Atabek, G. Ş. ve Atabek, Ü. (2007). Medya Metinlerini Çözümlemek, Ankara:
Siyasal Kitabevi.
Balibar, E. ve Wallerstein, I., (2007). Irk Ulus Sınıf, İstanbul: Metis Yayınları.
Barthes, R., (2005). Göstergebilimsel Serüven, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
Baş, T. ve Akturan, U., (2008). Nitel Araştırma Yöntemleri, Ankara: Seçkin
Yayıncılık.
Billig, M., (2002). Banal Milliyetçilik, İstanbul: Gelenek Yayıncılık.
Bourse, M., Yücel, H., (2012). İletişim Bilimlerinin Serüveni, İstanbul: Ayrıntı
Yayınları.
Calhoun, C., (2007). Milliyetçilik, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Dijk, T. A. V., (2002). “Political discourse and political cognition” in Paul A.
Chilton & Christina Schäffner (Eds.), Politics as Text and Talk. Analytical
approaches to political discourse. (pp. 204-236). Amsterdam: Benjamins.
Eriksen, T. H., (2004). Etnisite ve Milliyetçilik, İstanbul: Avesta Basın Yayın.
Fenton, S., (2001). Etnisite, İstanbul: Phoenix Yayınları.
Gellner, E., (2008). Uluslar ve Ulusçucluk, İstanbul: Hil Yayınları.
Güz, N., Küçükerdoğan, R., Sarı, N., Küçükerdoğan, B., Zeybek, I., (2002). Etkili
İletişim Terimleri, İstanbul: İnkılap Kitabevi.
Hobsbawm, E. J., (2010). Milletler ve Milliyetçilik, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
İnceoğlu, Y. ve Çomak, N., (2009). Metin Çözümlemeleri, İstanbul: Ayrıntı
Yayınları.
Kerestecioğlu, İ., Ö., (2007). “Milliyetçilik: ‘Uyuyan Güzeli Uyandıran Prens’ten
Frankeştayn’ın Canavarına”, içinde Birsen Örs (der.), 19. Yüzyıldan 20. Yüzyıla
Modern Siyasal İdeolojiler, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
19
Erdem TATLI
Mann, M., (2013). İktidarın Tarihi – Cilt II, İstanbul: Phoenix Yayınevi.
Miles, R., (2000). Irkçılık, İstanbul: Sarmal Yayınevi.
Özkırımlı, U., (2009). Milliyetçilik Kuramları, İstanbul: Doğu Batı Yayınları.
Rifat, M., (2005). XX. Yüzyılda Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları, İstanbul: Yapı
Kredi Yayınları.
Roger, A., (2008). Milliyetçilik Kuramları, İstanbul: Versus Kitap.
Saussure, F., (1998). Genel Dilbilim Dersleri, İstanbul: Multilingual.
Vardar, B., (2001). Dilbilimin Temel Kavram ve İlkeleri, İstanbul: Multilingual.
Yüksel, A., Mil, B., Bilim, Y. (2007). Nitel Araştırma: Neden, Nasıl, Niçin?,
Ankara: Detay Yayıncılık.
20