intown dergisi 17. sayı okumak için tıklayınız

Transkript

intown dergisi 17. sayı okumak için tıklayınız
Ekim - Kasım 2015
Sayı 17
www.intowndergisi.com
STIRLING
ACKROYD
444 44 93
Siz hayalinizdeki evi anlatın,
biz bulalım.
322 71 71
KEMERBURGAZ PANORAMA
EVLERİ'NDE 5 ODA 2 SALON
350 M2 ÇATI DUBLEKSİ
1.100.000 USD
KEMER COUNTRY'DE
6 ODA 1 SALON 450 M2
TAM MÜSTAKİL VİLLA
3.000.000 USD
KEMERBURGAZ PANORAMA
VİLLALARIN'DA TAM MÜSTAKİL
6 ODA 2 SALON 800 M2 VİLLA
3.750.000 USD
KEMER COUNTRY'DE
5 ODA 2 SALON 500 M2
TAM MÜSTAKİL VİLLA
3.750.000 USD
KEMER COUNTRY'DE
ÇOK ŞIK BAKIMLI 5 ODA 2 SALON
450 M2 MÜSTAKİL VİLLA
3.150.000 USD
KEMER COUNTRY'DE
7 ODA 2 SALON 800 M2
TAM MÜSTAKİL VİLLA
5.000.000 USD
www.stirlingluxury.com
İstanbul Cad. Kemer Corner Sitesi, İnci Blok, D:16 GÖKTÜRK / İSTANBUL
KEMER CORNER SİTESİ'NDE
FERAH 2 ODA 1 SALON
152 M2 BAHÇE KATI
475.000 USD
KEMERBURGAZ PALMİRA EVLERİ’NDE
HAVUZ CEPHELİ
3 ODA 1 SALON 190 M2 DAİRE.
SATIŞ FİYATI 1.250.000 TL
KEMERBURGAZ
ALTINTAŞ EVLERİ'NDE
4 ODA 1 SALON 250 M2 VİLLA
920.000 USD
KEMERBURGAZ PANORAMA
EVLERİ’NDE 5 ODA 2 SALON 420 M2
ÇATI DUBLEKSİ.
3.000.000 TL
ARKETİP EVLERİ'NDE
KÖŞE KONUMLU 3 ODA 1 SALON
185M2 BAHÇE KATI
585.000 USD
KEMERBURGAZ GÖKMAHAL
SİTESİ'NDE 1 ODA 1 SALON
+1 HİZMETLİ ODALI DAİRE
535.000 TL
www.stirling.com.tr
İstanbul Cad. Kemer Corner Sitesi, İnci Blok, D:16 GÖKTÜRK / İSTANBUL
intown
1
İÇİNDEKİLER
14Ajanda
20Dosya
28
İstanbul’da sonbahar
Röportaj
Azra Kohen
38Moda
44
50
56
Sergi 70
KOHEN
38
En İyi 5
Raylar üstünde devr-i alem
Gezi
Nepal
58
28
AZRA
Hermes
80
Bizim Cemiyet
Gusto
Göktürk’te deniz mahsülleri
İyi Yaşam
“NÜ HAPPY MUTFAK” ile
82
Sokak Röportajı
Alışveriş
Sonbahar modası
88
Kitap
90
Dekorasyon
96
Bahçe
98
İş Dünyası
102 Incity
8
intown
C
M
Y
86
Yayın Sahibi
Nü Medya Estetik Hizmetleri Ltd.Şti
[email protected]
Genel Yayın Yönetmeni
Sim Yener [email protected]
Editör
Başak Duru (Sorumlu) [email protected]
Sanat Yönetmeni
Metin Özkan
Halkla İlişkiler
Gülşah Aynacı
Müşteri Temsilcisi
Çisil Çalı
Katkıda Bulunanlar
Leyla Asena Arıca, Hande Kurdoğlu, Gül Bozantı,
Bahadır Geliş, İhsan Hanson, Veli Erdal, Müge
Akgün, Begüm Eryılmaz, Zeynep Şen,
Gökçe Gökçeer, Işıl Tabağ
Fotoğraf Editörü
Ersoy Doğru
Yönetim Yeri
Göktürk Bizim Medya Grubu
İstanbul Cad.Gökofis İş Merkezi K.2
Göktürk - Eyüp / İstanbul
Tel: 0212 322 23 71 - 322 63 76
CM
MY
CY
CMY
K
Baskı Yeri
Portakal Basım Matbaacılık San.Tic. A.Ş.
Huzur Mah. Tomurcuk Sok. No: 5/1 4
Levent - İstanbul
Tel: 0212 332 28 01
Reklam ve rezervasyon için;
(0212) 322 23 71 - (0212) 322 63 76
[email protected]
www.intowndergisi.com - www.gokturkbizim.com
Yayın Türü 2 aylık süreli, yerel
Basım Yeri ve Tarihi İstanbul, Ekim 2015
Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların her
hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.
Yazıların sorumluluğu yazarlara, yayınlanan ilanların
sorumluğu ise sahiplerine aittir.
intowndergisi
İÇİNDEKİLER
106
106 Z Kuşağı
SOĞUKTA
HAREKET ŞART!
Soğukta hareket şart!
110 Okula Dönüş
112 Tavan Arası
7 tepeli şehrin efsaneleri
116 Keşif
Anadolu Kavağı
120 Yollarda
122 Minik Dostlar
124 Değişim
126 Briç
128 Toprak Kokusu
130 Genç Kalem
132 Beyazperde
134 Kısa Kısa
140 Rehber
116
ANADOLU
KAVAĞI
7
TEPELİ ŞEHRİN
132
10 intown
EFSANELERİ
112
ŞİMDİ 128
FİLİZLENME
zamanı!
EDİTÖR
GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞIZ…
“(…) İnanın:
Güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz.
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,
Işıklı maviliklere süreceğiz...”
Bu sayımızın kapağını hazırlarken aklımızda bu
dizeler vardı; Nazım Hikmen Ran’ın “Nikbinlik”
şiirinin dizeleri…
Çünkü inanmak istiyoruz. Başımızı yastığımıza
huzurla koyduğumuz gecelerimiz, mutlu
sabahlarımız olsun, haberleri izlemekten
korkmadığımız zamanlar gelsin, ırk, dil, din
gözetmeksizin bir arada yaşayacağımız,
korkusuzca, her koşulda bir olacağımız günlerimiz
olsun istiyoruz.
Terörün her türlüsünü lanetliyoruz. Bir ağaç,
sokaktaki bir hayvan ya da insan, ne fark eder?
Her canlının aynı gezegen içinde yaşama hakkı
yok mudur? İnsanoğlu bir canlının hayatına son
verirken bu çok basit gerçeği nasıl göz ardı eder,
anlayamıyoruz. İşte tam da bu yüzden siyah bir
kapakla yeni sayımızı çıkmak yerine her şeye
rağmen umudumuz olduğunu anlatmak istedik
sizlere. Nazım Hikmet Ran’ın o muhteşem şiirindeki
dizeyi kapağımıza taşıdık, güzel günler görme
umuduyla…
Gelelim içeriğe… Azra Kohen röportajı, bu sayının
en okunması gereken sayfaları… “Fi”, “Çi” ve “Pi”
12 intown
kitaplarıyla aylardır çok satanlar listesinde olan
Kohen, “BİZ” olma kavramını en yürekten söyleyen
isimlerden biri… Bunu, onun kitaplarının altını çize
çize okuyan biri olarak söylemekten çekinmiyorum.
Ancak hala kitaplarını okumadıysanız en azından
kendimizin ve daha doğrusu yapabileceklerimizin
farkına vardığımız zaman bizi nasıl bir dünyanın
beklediğini bu sayfalarda ondan dinlemelisiniz.
Sokak röportajlarında içinde bulunduğumuz
durumu değerlendirmek isteyenlere sözü verdik.
1 Kasım seçimlerinde oy kullanmanın önemi
ve sağduyulu olunması gerektiği sokağın da
gündemindeydi.
Sonbahar ajandası, Nepal’in büyülü atmosferi,
İstanbul’da 5 çayı mekanları, Göktürk’ün yeni açılan
lezzet noktaları ile deniz ürünleri adresleri, trenle
seyahat için rotalar, Anadolu Kavağı, Z Kuşağı,
moda, iyi yaşam ve röportajlar derken kapsamlı bir
sayıyla karşınızdayız.
İyi haberler paylaşacağımız güzel günlerimizin
olması dileğiyle…
Keyifli okumalar…
AJANDA
KONSER,
TİYATRO,
FESTİVAL
EKİM 2015
Sanatla dolu bir
sonbahar
21 Ekim
AYHAN SİCİMOĞLULATIN ALL STARS
MFÖ şarkısında boşu boşuna
“Sen neymişsin be abi!”
demiyor Ayhan Sicimoğlu
için... “Hastasıyız” tabirinin en
çok yakıştığı isim Sicimoğlu,
ne yapsa izlenir ama henüz
onu sahnede dinleme
fırsatınız olmamışsa bu
etkinlik tam size göre! Latin
All Stars ile sahnenin tozunu
atılıyor ve kesinlikle yerinizde
duramıyorsunuz. O halde
dans! Biletler, www.biletix.com adresinde...
30 Ekim
SHIRLEY
12
34
Günlük hayatının sıkıcılığı içinde
kaybolmuş ve birçok kadın gibi
artık hayallerini bile unutmuş
olan Shirley Valentine... Bu
karaktere sahnede muhteşem
oyunculuğuyla Sumru
Yavrucuk hayat katınca, daha
ne olsun diyor insan. Komik ve
eğlenceli bir kendini keşfediş
hikayesi olan “Shirley”, tiyatro
literatürünün en başarılı kadın
oyunları arasında anılıyor.
Biletler, www.biletix.com adresinde... 14 intown
27 Ekim
DIANA KRALL
5 Grammy ödüllü, caz müziğin
efsane ismi Diana Krall,
İstanbullu müzikseverlerle
buluşuyor. “California Dreamin” ve
“Desperado” gibi tüm zamanların
en iyi pop şarkılarını caz ezgileriyle
yorumladığı yeni albümünün dünya
turnesi kapsamında Zorlu PSM’de
konser verecek Krall, hem ses
rengi hem de piyanodaki ustalığıyla
caz dünyasının en sevilen kadın
solistlerinden biri... Biletlere, www.biletix.com adresinden
ulaşabilirsiniz. 4 Kasım
MERCAN DEDE FEAT.
BEYHAN MURPHY
Yıllar önce izlediğim “Şehir Orman”ı dün
gibi hatırlıyorum... Beyhan Murphy’nin
koreografisi, Mercan Dede’nin müziğiyle
birleşmiş ve ben, bu performansın
günlerce etkisinden çıkamamıştım.
Rudyard Kipling’in “Jungle Book” adlı
kitabından yola çıkılan eserde, bir
gencin hikayesi ile toplumu yakından
ilgilendiren gençlik ve çevre sorunlarını
anlatıyor. Hem çocuk ve gençlerin hem
de yetişkinlerin mutlaka izlemesi gereken
bir performas olduğunun altını çiziyor ve
şimdiden yerinizi ayırtın diyorum. www.hisarkulturmerkezi.com
AJANDA
KONSER,
TİYATRO,
FESTİVAL
KASIM 2015
Sanatla dolu bir
sonbahar
7 Kasım
GARFIELD LIVE
SHOW KOMEDİ
FESTİVALİ
Garlfield’i sevmeyen var mıdır
sahi? 7’den 77’ye herkesin
kalbini fetheden Garfield,
harika bir şovla Hisar Kültür
Merkezi’nde! Bu müzikal
için hazırlanmış harika
danslar, özel kostümler,
ses, ışık efektleri, zengin
oyuncu ve dansçı kadrosuyla
kahramanımız Garfield ve
sevimli arkadaşı Odie, sizi
gizemli bir masalın içinde
eğlenceli bir yolculuğa
çıkaracak. 12:00’da
başlayacak müzikal hakkında
ayrıntılı bilgi için:
www.hisarkulturmerkezi.com
21 Kasım
12
34
18 Kasım
BİR DELİNİN HATIRA
DEFTERİ
Hisar Kültür Merkezi, tiyatronun
duayen isimlerinden Genco Erkal’ı
ağırlıyor. Erkal’ın 50 yıl sonra
yeniden yorumladığı “Bir Delinin
Hatıra Defteri” isimli oyun, Gogol’un
en sevilen öykülerinden biri... Yıllar
boyunca aynı eseri üç kez, üç farklı
yorumla sahneye taşıyan Erkal,
muhteşem performansıyla Gogol’un
kara mizahını ölümsüzleştiriyor.
20:00’da başlayacak oyun hakkında
ayrıntılı bilgi için:
www.hisarkulturmerkezi.com
BUDAPEŞTE
GYPSY SENFONİ
ORKESTRASI
Liszt, Bartõk, Kodaly,
Hubay, Erkel, Brahms,
Tchaikovsky, Sarasate,
Strauss eserlerinin
yanına Macar Çigan
Müziği ile halk şarkıları
ekleniyor ve ortaya
kesinlikle orijinal bir
müzik şöleni çıkıyor!
1985 yılından bu yana
sesi hiç kısılmayan
Budapeşte Gypsy
Senfoni Orkestrası, Ülker
Sports Arena’da sahne
alıyor. Biletler, Biletix’te...
16 intown
20-22 KASIM
DALYAN AŞK FESTİVALİ
“Kasımda aşk başkadır” diyenlerdenseniz bu festival tam size göre!
Çeşme Belediyesi’nin Çeşme’nin bilinmeyen yönlerinin keşfedilmesi
amacıyla başlattığı “9 Durak 9 Deneyim” projesi kapsamında, bir
ilke daha imza atılıyor. Ege’nin masalsı atmosferinde 20-22 Kasım
tarihleri arasında Çeşme, Dalyan’da sadece aşk konuşulacak.
Bölgede yaşanmış bir aşk hikayesinden yola çıkan festivalde kısaca
“yok yok”! Aşk şarkılarının hep birlikte söyleneceği konserlerden
aşk temalı atölye çalışmalarına, afrodizyak yemeklerden tango,
vals gösterileri ve aşk filmlerine uzanan bir konseptle festival
içeriği dopdolu olacak. İstanbul’un karmaşasından uzaklaşıp soluğu
Çeşme’de almak için güzel bir hafta sonu aktivitesi… Unutmadan
söyleyeyim; “Aşk var mı?” sorusuna hala cevap arayanlar, bu festival
aynı zamanda size göre! Festival programına çok yakında Çeşme
Belediyesi’nin web sitesinden ulaşabilirsiniz.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
DOSYA
MEVSIM RÜZGÂRLARI ESMEYE BAŞLAR VE
IŞTE İSTANBUL’DA
SONBAHAR…
Yazı: Hande Kurdoğlu
Eylül illaki ucundan kıyısından da olsa yaz tatilinin devam ettiği aydır. Okullar
açılana kadar vakit vardır. Çok sıcaklar ve çok kalabalıklar yerine daha sakin ve
serinliği arayanlar da Eylül ayını tercih eder. Bazen de vakit bulamazsınız, haziran,
temmuz, ağustos geçer biter; siz ancak Eylül ayına yetişirsiniz. Sonra rüya biter;
denizin ve güneşin, uykunun ve tembelliğin, plaj partilerinin ve eğlencelerin, parmak
arası terliklerin ve bir şort-bir tişört yeter dediğimiz günlerin sonuna geliriz.
Şehre, trafiğe, okula, işe ve de kışa geri döneriz. Ama ondan önce biraz yazdan,
biraz kıştan çalan sonbahara, İstanbul’da sonbahara, sonbaharda İstanbul’a biraz
bakalım ve tatil havasını biraz daha uzatmaya, ara geçiş yapmaya çalışalım.
İstanbul’da sonbaharın gelmesi demek Bienal demek, Kitap Fuarı demek... Bu iki
büyük etkinliğe iyi vakit ayırmak lazım. Sonbahar sonrası kış, ona da hazırlanmalı.
Çok soğuk havalar gelmeden, eve tıkılıp kalmadan keşifler yapmak için belki de
son demler, iyi değerlendirmek lazım.
MISIR ÇARŞISI’NIN TAM ZAMANI!
Evet, daha kış gelmedi ama hazırlıklı olup, bazı şeyleri elimizin altında
bulundurmakta fayda var. Mısır Çarşısı’nda baş döndüren cazibeli
baharatların ve şifalı otların kokuları arasında dolaşıp alışveriş yapmak
keyifli olmaz mı? 1664 yılından beri ayakta olan Mısır Çarşısı İstanbul’un
en eski kapalı çarşısı. Mısır Çarşısı’nın uzun kolunda 23’erden karşılıklı
46, kısa kolunda ise 18’erden karşılıklı 36 eyvan ve dükkan yer alıyor.
İki kolun birbiriyle birleştiği bölümde ise 6 eyvan ve hücre bulunuyor. Bu
bağlamda Mısır Çarşısı’nın içerisinde 88 adet eyvan ve dükkan yer alıyor.
Çarşının, Tahmis Sokağı’na bakan bölümünde ise 18 dükkan görülüyor.
20 intown
DOSYA
BİENAL GÜNCESİ
BÜYÜK POSTANE’DE
TARİHE YOLCULUK
Mısır Çarşısı’ndan çıktıktan sonra
hazır buralara kadar gelmişken Büyük
Postane’ye bir uğrayın. Evet, artık her
türlü iletişim elektronik ortamda yapılıyor
ama Mimar Vedat Tek’in ilk eseri olan
Türkiye’nin en büyük postanesine
de gereken ilgiyi göstermek lazım.
Yapımına 1905 yılında Posta ve Telgraf
Nezareti binası olarak başlanan Büyük
Postane içinde Türkiye’nin iletişim ve
telekomünikasyon tarihi hakkında bir
de müze bulunmakta.
HAMAM KEYFİ
14. İstanbul Bienali, 5 Eylül-1 Kasım 2015 tarihleri
arasında şehre renk katacak. Carolyn Christov-Bakargiev
tarafından “TUZLU SU: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir
Teori” başlığıyla bir dizi işbirliği şekillenen 14. İstanbul
Bienali, 30’un üzerinde noktada iki ay boyunca düşüncenin
alabildiği sayısız farklı formun özel bir yelpazesiyle
izleyicilere sunulacak. Bienalde, 60’ın üzerinde sanatçının
yanı sıra aralarında denizbilimci, hikâye anlatıcısı,
matematikçi ve nörobilimcilerin de bulunduğu diğer
katılımcılar, kolektif ve zamansız bir ortak düşünme
deneyinde buluşacak. Bienalde, düşüncenin alabileceği
formlar matematikle, fenle, bitkilerle ve sanatla iç içe
araştırılacak. Ayrıca Bienal kapsamında aynı zamanda
paneller ve okuma günleri gibi etkinliklerin olduğu kamusal
program ile film programı da düzenlenecek.
Bienaldeki sanat yapıtları ve projeler, 5 Eylül’den itibaren
Boğaz hattı boyunca, Karadeniz’den Marmara Denizi’ne ve
şehrin iki yakasında 30’un üzerinde farklı mekânda ücretsiz
olarak gezilebilecek. Neredeyse İstanbul’un tüm noktalarına
yayılacak olan bienal sergilerinin yer alacağı mekânlar
arasında Büyükada’daki Splendid Palas ve Troçki Evi’nin,
Şişli’deki yeni Hrant Dink Vakfı binasının yanı sıra ARTER,
İstanbul Modern, Masumiyet Müzesi, SALT Galata ve Depo
gibi sanata ayrılmış alanlar yer alıyor. www.bienal.iksv.org
Cağaloğlu Hamamı’nda hem günün yorgunluğunu atabilir hem de kışa pür-i pak bir şekilde girebilirsiniz. Ayasofya
Külliyesi’ndeki kütüphanesine ve Ayasofya Camii’ne gelir sağlamak için 1741 yılında, dönemin padişahı I. Mahmut’un
yaptırdığı Cağaloğlu Hamamı, Mimar Süleyman Ağa çizmiş tarafından çizilmiş ve Abdullah Ağa tarafından yapılmış.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa ettirilen son büyük hamam ve en büyük çifte hamamlardan olma özelliğini
taşıyan Cağaloğlu Hamamı’nda 300 yıllık tarihle yenilenme keyfini kaçırmayın.
22 intown
DOSYA
KİTAP FUARI
YİNE DOPDOLU
Kitapseverlerin dört gözle
beklediği 34. Uluslararası
İstanbul Kitap Fuarı “Mizah:
Hayata Gülümseyerek Bakmak”
temasıyla 07-15 Kasım
tarihleri arasında TÜYAP
Fuar ve Kongre Merkezinde
gerçekleştirilecek. Fuarın onur
çizeri Tan Oral, onur konuğu ise
Romanya olacak. Fuarın ilk dört
günü Romanya ülke standında
Romanya edebiyatı ve kültürünü
yakından tanıyabilirsiniz. Bu
kapsamda Nobel edebiyat ödülü
adayı Mircea Carterescu ve Matei
Visniec gibi çok değerli yazarların
olduğu bir programlar, söyleşi,
panel, şiir dinletileri, müzik
dinletisi ve çocuk etkinlikleri de
düzenlenecek.
İstanbul Kitap Fuarı aynı
zamanda 100. yaşını
kutladığımız Aziz Nesin’i anmak
üzere Nesin Vakfı ve Nesin
Yayınları işbirliği ile bir program
hazırlıyor. Program kapsamında
Aziz Nesin’in edebi kişiliği, yaşamı
ve eserleri üzerine söyleşi, panel
ve bir de sergi düzenlenecek.
Etkinlik programını, imza günlerini
www.istanbulkitapfuari.com
adresinden güncel olarak takip
edebilirsiniz.
BELGRAD ORMANI SİZİ BEKLİYOR
Bir sabah erkenden kalkın ve sonbaharın renklerini Belgrad
Ormanı’nda yürüyüş yaparken keşfedin. Tertemiz havasıyla
İstanbul’un akciğeri diyebileceğimiz 5400 hektarlık bu alan içine
girdiğiniz andan itibaren sizi farklı bir dünyaya taşıyor. Oturma
alanları, çocuk parkları, yürüyüş ve bisiklet parkurlarıyla her yaşa
uygun bir program yapılabilir. Binbaşı Çeşmesi, Mehmet Akif
Ersoy, Falih Rıfkı Atay, Bentler, Ayvad, Fatih Çeşmesi gibi isimlerle
farklı mesire yerlerine ayrılmış olan Belgrad Ormanı şehirden
uzaklaşmadan, şehirden uzakta zaman geçirebilmek için ideal.
ATATÜRK ARBORETUMU
Eğer doğanın sonbahar güzelliklerini 2000’e yakın bitki türüne
bakarak yakalamak isterseniz Atatürk Arboretumu sizi bekliyor.
Belgrad Ormanı’ndaki gibi piknik yapabileceğiniz, kafelerde
oturabileceğiniz yerler yok. Güzel bir doğa yürüyüşü yapmak,
muhteşem bir renk cümbüşü seyretmek ve bol bol fotoğraf çekmek
için ideal bir doğa parkı olan burası.
SONBAHAR ÇAYI
Malzemeler: 2 yemek kaşığı kuşburnu, 2-3 yemek kaşığı ıhlamur, 1
yemek kaşığı adaçayı, 3 okaliptüs yaprağı, 1 kabuk tarçın
4-5 karanfil, Yarım elmanın kabuğu, 5-6 papatya, 2 zencefil, 1
yemek kaşığı hibiskus
Hazırlanışı: Malzemeleri
karıştırın, suyu kaynatın, bir
fincan suya bir tatlı kaşığı bu
karışımdan koyun. Beş dakika
demlendirin.
24 intown
DOSYA
ORIENTEERING’İ KEŞFEDİN
Tanım olarak harita yardımı ile yön bulmayı içeren, önceden belirlenen noktaları bulmak için zamana karşı
yapılan bir spor orienteering. Daha çok ormanlık arazide yapılması tercih edilir. Sporcular kendilerine verilen
yarışma bölgesinin haritasında belirtilmiş hedeflere sırasıyla ve en kısa sürede ulaşmaya çalışır. İki hedef
arasında hangi yolu izleyeceğine yarışmacı kendi karar verir. Yarışmacıların birbirini izlememesi için genellikle
birkaç dakika arayla çıkış verilir. Yarışmacılar parkur boyunca karşılaşsalar dahi birbirlerini izlemeleri yasaktır.
NELER GEREKIR?
Harita: Yarışmayı düzenleyenler tarafından
hazırlanarak sporculara yarışma öncesinde
verilir.
SI: Sporcular ellerindeki okuyucuları kontrol
noktalarında okutarak bir sonraki hedefe gider.
Pusula: Haritanın doğru yorumlanması amacıyla
yaygın olarak kullanılmakla birlikte zorunlu
değildir. Orienteering pusulaları haritayla
birlikte kullanılabilmesi için şeffaf tabanlı yapılır.
Giyim: Kolay kuruyan, sentetik kumaşlar tercih
edilir. Kolların ve özellikle bacakların çalı ve
dikenlerden korunması için uzun kollu tişört ve
pantolon giyilir.
Ayakkabılar: Koşuya uygun ve zemini iyi
tutan herhangi bir spor ayakkabısı kullanılabilir.
Orienteering için özel üretilen çivili ayakkabılar
da bulunmaktadır.
Yazdan kalma, ilkbaharı hatırlatan bir hava yakalarsanız (ya da
yakalamayın böyle bir hava, sadece sıkı sıkı giyinin yeter) Boğaz
manzarasına karşı, güzel bir kahvaltı ya da öğleden sonra bir
çay veya sahlep keyfi için Emirgan Korusu’na gidebilirsiniz.
MİNYATÜR TÜRKİYE
26 intown
Son olarak eğer hâlâ gitmediyseniz bu sonbahar İstanbul’da Miniatürk’e vakit ayırın.
60.000 metrekare alana yayılan Miniatürk Osmanlı ve Türkiye coğrafyasından seçili
eserlerin 1/25 ölçekle küçültülmesi ile oluşturulmuş dünya’nın en büyük maket
parkı. Galata Kulesi, Kız Kulesi, Uludağ, Boğaziçi Köprüsü, Nemrut Dağı Kalıntıları,
Mostar Köprüsü, Artemis Tapınağı, Atatürk Olimpiyat Stadyumu, Aspendos, Aya
İrini, Topkapı Sarayı gibi birçok yapı, doğa güzellikleri, tarihi eserlerin 59’u İstanbul,
51’i Anadolu’nun çeşitli yörelerinden ve 12’si Osmanlı İmparatorluğu topraklarında
bulunmuş ancak bugün Türkiye sınırları dışında kalan yerlerden seçilmiş. Girişinde
size verilen biletteki barkodları eserlerin önündeki sesli makineye okuttuğunuzda
size yapının özellikleri ve tarihi hakkında size bilgi alabiliyorsunuz. Miniatürk
içerisinde bulunan “Kristal İstanbul” müzesi ise Dünya’nın ilk Kristal Müzesi özelliğini
taşıyor ve kristaller içerisinde Galata Kulesi, İzmir Saat Kulesi, Ayasofya gibi 16
nadide eserin özel bir teknik ile kristal gibi cama işlenmesi ile oluşturuluyor.
RÖPORTAJ
“VARLIK İÇİNDE HEDONİZMDE
KAYBOLMUŞ BİR TOPLUMDAYIZ”
Röportaj: Sim Yener
“BEN SADECE BİR TAKIM FİKİRLERE, DÜŞÜNCELERE ARACI
OLUYORUM. EVREN HAZIR OLANI, ANALİZ EDENİ BİLGİYİ
İNDİRMEK İÇİN SEÇİYOR; VERİMLİ BİR TOPRAK GİBİ, TOHUM
ORAYA DÜŞÜYOR’’ DİYOR “Fİ”, “Çİ”, “Pİ”NİN YAZARI AZRA KOHEN.
KİTAPLARI EN ÇOK SATANLAR LİSTESİNDE AYLARDIR EN ÜST
SIRAYI KORUYAN AZRA KOHEN İLE YAPTIĞIM SÖYLEŞİDE MÜTHİŞ
BİR BİRİKİM, ARAŞTIRMA VE ÇOK ÇALIŞMANIN DERİN İZLERİNİ
HİSSETMEMEK, ONUN ÇEKİM ALANINA GİRMEMEK İMKANSIZDI...
Genç yaşında sosyoloji, psikoloji, biyoloji, astroloji
analizleriyle yoğrulmuş, toplumun başıboş
lokomotiflerinin harekete geçmesi için emek
harcayan, dünyayı bizden nasıl kurtarabiliriz felsefesi
ile kendi içine dönen bir Amazon kadını o. “Merakımı
ehilleştirmeyi başardım; insanlar çiftleştikçe cinselliği
yazacağım.” diyor Kohen. Derin ama hayatı hafife
alan Azra Kohen’den yeni kitapların ve serilerin
müjdesini de aldık. “Kimsenin merakının tuzağı olmak
istemiyorum. Merakı, tuzağa düşmüş insan kesinlikle
ilerleyemiyor. Merakın kendine dönecek ve kendine
odaklanacaksın.” felsefesini savunan Kohen, kendisini
değil kitaplarını anlatmak şartıyla söyleşiyi kabul etti.
Yine de az da olsa merakın tuzağına düştük…
AZRA
KOHEN
28 intown
Kitaplarından başlamak istiyorum. Karakterler,
denge merkezi ve bazı olaylar günümüzden ama
bir o kadar da farklı. Ne kadarı gerçek ne kadarı
hayal? Nasıl bir süreçte yazıldı?
Benim işim aslında dengesizlik. Kitapta her şey
biraz hayal biraz gerçek. Öyle olmak zorunda, aksi
halde karakterlere saygısızlık olurdu; ben magazinci
değilim sonuçta. Dedikodu yazarı da değilim. Hikayeyi
derslerimizi alabilecek şekilde yazmaktı amacım.
Bunu başardığımı düşünüyorum. 12 senedir psikoloji
üzerine çok çalışıyorum, araştırmalar yapıyorum.
Aslında istediğim, insanlar araştırsın, yazdıklarımın
derinine insinler. Etrafımdakiler kitap yazarken deli gibi
bakar. Çocuğumu doğum gününe götürürüm, sonra
kulaklığımı takar yazmaya başlarım. Tatile gittiğimde,
arabamda bile yazarım. Önce kafamda yazarım sonra
kağıda dökerim.
Kitapların çok sattı. Doğru anlaşıldığına inanıyor
musun?
Benim tanıdığım herkes “Pi”ye bayıldı. “Fi” ve “Çi”den
sonra şimdi tam anlaşıldım. Hemfikir olduk. Bir araya
geliyoruz, yoldan, yöntemlerden bahsediyoruz.
Dünyayı nasıl kurtarırız, dünyayı kendimizden nasıl
kurtarırız şeklinde. Ben akıllı insanlarla, kendisi olabilen
insanlarla arkadaşlık etmeye özen gösteriyorum.
Komik olsun, antipatik olsun ama kendisi olsun,
samimi olsun. Bu tür insanlar saçmasalar da tolere
edebiliyorum. Biliyorum ki saçmalamaları sahtelikten
değil. Muhatap olduklarım, okuyanlar demeyi
sevmiyorum, anlayan diyeyim, arkadaşlarım artık.
Çünkü artık arkadaş gibiyiz, birbirimizi anlıyoruz,
paylaşıyoruz. Hepsiyle yazışıyorum. Ben onları çok
sahiplendim. Yüz yüze geldiğim ya da telefonda
görüştüğüm az insan var ama birbirimizi anlayan bir
topluluğuz.
‘’Fi’’ 200. baskıda. Birçok yazarın hayal dahi
edemeyeceği ilk kitap başarısını yakaladın ama
kendini yazar olarak görmüyorsun?
Ben yazar değilim. Beni bir takım edebiyat
dergilerinden aradılar, kitaplarımı yarışmalara sokmak
istediler. Hatta kazanacaksın bile dediler. Sakın dedim.
Ben olmadığım bir şeyin parçası olmak istemiyorum.
Benim bir derdim var. Onun anlaşılmasını istiyorum. Bir
intown 29
RÖPORTAJ
araya gelip çözüm üretelim, adım adım çözüme hep birlikte
gidelim istiyorum. Beni değil, BİZ’i sahiplensinler.
Sen kitaplarını nasıl tanımlarsın, Azra Kohen olarak nasıl
kitaplar ‘’Fi’’,’’Çi’’,’’Pi’’?
Çok sıkı analizlerin olduğu samimi kitaplar. Özgündürler,
hiçbir kitaba benzemezler, başka bir kitaptan çalıntı bir tek
cümle bulamazsınız. Kendime duyduğum saygıdan dolayı
koymam. İlk başta kitaplarım için “Grinin 50 Tonu”nun
çakması dedikodusu çıkarılmaya çalışıldı. Ama okuyanlar
bu dedikoduya çok güzel verdiler cevabını, zaten sonra
ortaya çıktı ki, bunu ortaya atan başka bir yazar. Aynı anda
kitap çıkarıyorsunuz biri satınca diğeri geride kalıyor gibi
mi hissediyorlar anlamıyorum! O yüzden benim edebiyatla
falan işim yok, beni rahat bırakın diyorum. Benim yolculuğum
başka. Şu an bir takım fikirlere ve düşüncelere aracı oluyorum;
evren seçiyor aracı oluyorsunuz. Uygundum çünkü hazırdım.
Analiz ediyordum, verimli bir toprak gibiydim, tohum oraya
düştü. Ama unutmamak lazım bilginin sahibi, bilgiyi indiren
seriyi de öyle yazdım. “Aeden” ismindeki kitabımı yazdım.
“Aeden”in devamı “Nakar” ama diğer kitaplarım gibi devam
eden aynı karakterler olmayacak. “Aeden” bir ütopya,
“Nakar”sa distopya… Bilim kurgu bir hikaye; başka bir
gezegende başlayıp, dünyaya geliyor. Aeden’den sonra
“Dinle Beni” ve “İzle Beni” adlı seri iki kitabım daha var sırada.
Önce “Aeden”, sonra “Dinle Beni”, sonra “Çocuk” ve “Nakar”,
“Maço”. “Aeden” 2016’da yayınlanacak ama tarih vermek
istemiyorum, çünkü sonra “Bizimkiler” lüzumsuz strese
giriyor.
Sinema-TV okudun. Nasıl oldu bu uyanışa geçiş sürecin?
Ben 16 yaşındaydım üniversiteye girdiğimde. Çok hızlı
bizim eğitim sistemimiz. Kendinizi bulamadan üniversiteye
giriyorsunuz. Etrafımda derin potansiyeli ama meraklarını
doğru kullanamayan insanlar vardı. Ben de o insanların
neden tam olamadıklarıyla ilgileniyordum. Bu noktada
neden onlarla ilgileniyorum deyip kendime döndüm. Halit
Refiğ’in yanında en genç yardımcı yönetmeni olarak çalıştım.
“Cinsellik yaşamamış çok az insan vardır. Bu kadar çok deneyimlenen bir duygunun tabu olması toplumun temelindeki iletişimsizliğin birinci
göstergesi. İletişimsiziz çünkü yasaklarımız var. Saygısızlaşıyoruz eğer o yasakları çiğnersek. Cinsellikten konuşursak saygısızlığa kapı açmış
oluyorsunuz. Halbuki birçok şeyi saygı ile de anlatabilirsiniz. İşte orada psikoloji devreye giriyor. Eğer sadece cinselliği yazsaydım psikolojik
altyapısını sunmadan, o zaman işte saygısızlık yapardım. Benim amacım orada iki kişinin nasıl çiftleştiğini anlatmak değil; oradaki psikolojik
süreçleri göstermek. Daha fazlasını da yazacağım. İnsanlar çiftleştiği sürece cinselliği yazarım. İnsan üremesinin temeli cinsellik. Aslında çok
saygı duyulması gereken bir deneyim. Kendi cinselliğine saygı duymayan kadınlar ve erkekler asla kendilerini oldukları gibi ortaya koyamazlar.”
kişi değil. Ne zamanki bilgiyi indiren kişi bilginin sahibiymiş
gibi davranıyor, o zaman bilgiye haksızlık ediliyor. Yüzlerce
okuduğum araştırmadan çıktı bu kitaplar. Bu araştırmaları
yapan doktorlar, laboratuvar görevlileri var, çok değerliler…
Kitaplarının dizi ya da filmleri çekilecek mi? Bu kadar
derin analizi olan kitaplar ekrana yansıdığında bazen
yazarın anlatmak istediğinden uzaklaşıyor. Sen ne
düşünüyorsun?
Çok teklif var. Türkiye’nin en iyi şirketleriyle görüştüm. Kitabın
içindeki ana hikayeyi boşaltıp, aşk meşk olaylarını sadece
yayınlamalarına asla izin vermem para için. Seriyi yazmamın
nedeni para kazanmak değil. Bütün hikayesini koruyacak
ancak benim denetimimden çıkmayacak olursa kabul
edebilirim. Sinema-TV, biyoloji, sosyoloji, psikoloji okumamın
bunun için faydası olmuş diye düşünüyorum. Senaryo
ekibinin başında olmayalım. Asıl söylemek istediğim şeyleri
çıkarırlarsa işte o zaman gerçekten “Grinin 50 Tonu” olur.
(kahkahalar)
Bundan sonra yeni kitaplar var mı sırada?
Çok farklı projelerim var. Hiç yapılmamış şeyleri yapmak
istiyorum. Kendi okuyacağım kitapları yazıyorum. Sonraki
30 intown
Sette kahve getirerek başladım. İki senenin sonunda çok
sıkı çalışarak -hiçbir şeyle övünemem ama çalışkanlığımla
övünebilirim- kısa sürede sahneler çekmeye başladım.
Ama yetmedi. Çektiğim dizilerin benim ruhuma hitap
etmediğini görüyordum ama yine de devam ediyordum.
Başarılı hissetmek çok büyük bir tuzak olabiliyor. Olay
mastürbasyona döndü. Mesela sizle ben kumsalda kumdan
kaleler yapıyoruz. Dünyanın en güzel kumdan kalelerini
yapıyoruz, kendimizi çok iyi hissediyoruz ama dalga gelene
kadar! Kumdan kaleyi çok iyi yapabiliriz ama neden, etkisi
ne? Ne için? Ben o plajdan çıkmak istedim. Eğer sinemaTV okumasaydım bu uyanışları yaşar mıydım bilemiyorum.
Ortamlarda fark ettim ki, insanların idol olarak gördükleri,
şöhret olan gençleri, aslında çok hazırlanılarak gelinmesi
gereken yerlere çok hazırlıksız koyuyoruz. Daha olmadan
örnek oluyorlar.
kadınların ne kadar çok para kazandığını TV’lere, dizilere
yığarsak, güzelliğin ne kadar para kazandırdığını akıllara
kazırsak, üzerlerine taktıkları kurdelelerle genç kızları
puanlarsak, bunları da dizilere koyarsak, alttan gelen nesil
onları örnek alacak, güzelliğini satan, emeğinden değil
hallerinden para kazanmaya çalışan bir toplum olacağız
maalesef.
“GÖRMEK ISTEDIĞIN VE ASIL OLANI GÖRMEK
ARASINDA ÇOK BÜYÜK BIR FARK VAR’’
Çok materyalist bir dünyada yaşıyoruz. Bu sığ dünyada
kendini nasıl buldun ve koruyabildin?
Düşündüklerimi analiz ederek kendime giden bir yoldayım
diyebilirim ve çok değerli insanlarla sohbet ederek yolumu
koruyorum. Asla geyik muhabbetlerine, belirli bir zaman
kotasının haricinde girmiyorum. Hayatım bir şeyin sürekli
geyiğini yaptığım şeye dönüşmüyor. Bir şeyin geyiğini
yaparken de bilimsel yapıyorum, sohbet konularını güzel
seçiyorum. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlamanın
zamanındayız. Biz gördüğümüz kadarını zannediyorsak, bizim
o gelişmemişliğimiz, kapasitemizdeki darlık algımızı etkiliyor.
Aslında her şey gördüğün gibi ama sen kısıtlı görüyorsun;
unutmamak lazım görmek istediğin ve asıl olanı görmek
arasında çok büyük bir fark var.
Hala araştırmaya, öğrenmeye devam ediyorsun. Doktora
yapıyorsun. Konusu nedir? Ne zaman bitecek?
Liverpool Üniversitesi’nde; biyoloji, sosyoloji, psikolojiyi
birleştiren, nöropsilojik veriler üzerine odaklanmış
biopsychosocial ekolünde psikoloji doktorası
yapıyorum. Holistik yani bütünsel bir
yaklaşımla eğitildim. Her şeyin birbiriyle
ilişkili olduğu ve büyük resmi göremezseniz
detaylara müdahale edemeyeceğinizi
size ispatlayan çok ağır bir eğitim aldım,
alıyorum. Her ay bir kere gidiyorum,
ayda 4 gün kalıyorum. 1,5 sene sonra
bitecek. Günümüzde psikoloji, bilimsel
tartışmalarda ciddi problemler
yaşayan bir bilim dalı. Kişiler
anlattıklarıyla ve psikoloğun
gözlemleriyle değerlendiriliyor,
hasta olup olmadığına hangi
tedavi uygulanacağına
psikolog karar veriyor.
Benim okuduğum
Günümüzün en büyük sorunları bunlar. İnsanlar
okumuyor, araştırmıyor, kolay yoldan şöhret peşinde
koşuyorlar…
Niye araştırsınlar ki? Motive olmuyorlar. Motivasyonu
örneklerden alıyoruz ve örneklerimiz yanlış. Doğru örnekler
koyarsak motivasyon da olur. Biz poposunu sallayan
intown 31
RÖPORTAJ
bölümde öyle şekle bakıp karar vermek
yok çünkü hiçbir şeyin göründüğü gibi
olmadığını biliyoruz! Nörolojik olarak da
beyni anlamak şart! Psikolojik rahatsızlık
dediğin şey, beyindeki kimyasal dengesizlik
demek, yani rahatsızlığı olan kişi bir takım
hormonları dengeli üretemiyor demek. Biz
kişisel önyargıyı ortadan kaldıracak bilimsel
aletleri kullanarak karar verilmesi gerektiğini
düşünüyoruz. Peki aletlerimiz gelişmiş
mi? Henüz yeterince değil ama serotonin
eksikliğiyle sancılanmış birine bir bakışta
ilaç yazmaktansa kişinin hayatına bakıp
analiz edip serotonin salgılamasını sekteye
uğratan şartları teşhis edip durumu gerçekten
çözmeye odaklanmak çok daha verimli oluyor.
Bağımlılarla dolu bir toplumdansa kendi
problemlerini analiz ederek çözen, yaşantısına
sürekli bir emek vermesi gerektiğine uyanmış
bir toplumun parçası olmak istemez misiniz?
Amerika psikologlar derneğinin kimyasal
dengesizlikleri tanımladığı “Diagnostic and
Statistical Manual of Mental Disorders
(DSM-5®)” teşhiş ve tanı katoloğundan ve
hayatımızı bizim anlattıklarımızdan dinleyip
hangi hormonu dışarıdan ne kadar almamız
gerektiğine karar veren doktorlardan çok daha
fazlasına ihtiyacımız var, ilgiye ihtiyacımız var.
Ben ilaca karşı değilim ama bugünkü aldığı
şekle karşıyım. Bir yakınını kaybediyor kişi,
hemen ilaç veriliyor. Halbuki o acıyı insanın
yaşaması lazım. Ölüm acısını yaşadığı zaman
hayat onun vücuduna başka bir şey indirecek.
Acı bilginin bedene inmesidir! Bir sonraki nesle
anlatacak bir şeyimiz kalmıyor. “Bu durumu
sen nasıl aşmıştın?” işte bu sorunun cevabı
ilaç olmamalı. Hayatın felsefesini ilaçlara
kaptırmamalıyız.
Astroloji ve psikoloji hayatında önemli.
Nasıl bir ilişkisi var bu iki konunun?
Psikoloji ve astroloji eğitimi aldım. Astroloji
eğitimimi Barış İlhan’dan aldım. Bu konuda
tavsiye edebileceğim bir isim. Çok enteresan
bir kadındır. Dümdüz konuşan biridir. Sonra
yurt dışında eğitimlerime devam ettim. Yıllar
önce psikoloji ile ilgilenmeye başladığımda fark
ettim ki Carl Jung diye bir adam var. Freud çok
biliniyor ama Carl Jung benim için psikolojinin
çok önemli bir kişisidir. Bilgilerinden çok
yararlandım. Carl Jung kendi seanslarında
astrolojiyi kullanmış. Astrolojik datayı öyle
32 intown
“Başıboş vagonları
harekete geçirmek
istiyorsan kaldır
poponu sıraya geç
ve çalış. Saçma
kıyafetler ve partilerle
birbirine nasıl daha
zengin olduğunu
göstermek yerine bir
okul kur, zenginliğini
eğitime vereceğin
katkıyla göster. Ben
senin zenginliğini
gösterme biçimini
‘amma saçmalamış,
kendini beğenmiş’
olarak değil, ‘bravo’
diyerek alkışlayayım.
Aklını kullanarak
zenginliğini göster.
Öbür türlü midem
bulanıyor. O insanlara
baktığım zaman kayıp
olarak görüyorum.
Onlar kaybedilmiş
topraklar. Herkes
şikayet ediyor
ama kimse bir şey
yapmıyor. Kendilerini
bırakmış lokomotifler,
vagonları aşağılamayı
bırakıp tekrardan
kendi raylarına gelirse
çok güzel şeyler olur.”
güzel kullanmış ki, şöyle tasvirleri var; belirli
açılar olduğunda daha şizofrenik eğilimler
olabiliyor. İlk uyanış ben de o zaman oldu. İlk
fark ettiğim şey şuydu; ben evren ile bilim
olarak ilgileniyorum. Evrendeki bir gökcismin
yeryüzündeki etkisini ölçebiliyorsunuz.
Evrenin oluşma şeklinin, cisimlerinin
ve o cisimlerin birbirleriyle ilişkilerinin
yeryüzündeki yaşama nasıl yansıdığına dikkat
etmek lazım. Güneşte bir patlama oluyor,
dünyadaki yansımasını, etkisini görüyoruz.
Tohumlanan bitkilerde, yer hareketlerinde,
hayatın biyolojisinde de görüyoruz onun
yansımasını. Kapasitemiz yettiği kadarını
görüyoruz. Tekamül ettikçe gelişerek
dahasını da göreceğiz, anlayacağız. Ama
gökyüzünde kendi güneş sistemimizin içinde
10 cisim var. Biz sadece 10 cismin birbiri
ile ilişkisini hala çok ilkelce hesaplıyoruz.
Göktaşları ve meteorlar var. Bunları
hesaplamak için çok ciddi bilgi birikimi lazım.
O yüzden bazı şeyler tutmuyor gibi durabiliyor
ama aslında tutmadığından değil toplamayı
yaparken kullandığımız rakamlar eksik
olduğundan. Simya ile, yani evrenin o anının
dünyada nasıl yansıdığıyla ilgileniyorum.
Tohum ekilme zamanı ayın döngülerine göre
belirleniyor. O yüzden bazı işler yürümüyor,
bazısı ise çok başarılı oluyor. Tohumu ayın
döngülerine göre ekerseniz daha iyi verim
alırsınız. Evrenle tanışmak lazım.
Halen seans yapıyor musun?
Yapamıyorum. Az kurşunum, çok
hedefim var. Hedefleri arka arkaya dizip
kurşunları atıyorum, o yüzden zamanımı iyi
değerlendirmem lazım. (gülüyor)
Yeşil dünya, ekolojik değerler senin için
önemli. Nükleer enerji yatırımları devam
ederken, dünyanın geleceğini nasıl
görüyorsun. Bunu başarmış ülkeler var mı?
Ben medeniyetleri harcadıkları enerjinin
karşılığındaki geri kazanımlarına göre
değerlendiririm. Attığı taş kaldırdığı kuşa
değmiş mi? Harcadıkları enerji neye mal
oluyor, işte o önemli. Bu çağda bir ülkenin
nükleer enerjiye yatırım yapması benim
için o ülkeyi sıfırlar. Dünyanın en büyük
balyozunu yapmak gibi bir şey olur bu çağda.
Düşünsenize insanlar Mars’a koloni kuruyor,
sizin elinizdeyse dünyanın en büyük balyozu
ESTETİKTE UZMAN
KADRO VE SON
TEKNOLOJİ
MEDICAL DAY SPA
Diyet ve sağlıklı beslenme danışmanlığı
Eve teslim diyet yemekleri
Organik cilt bakımları
Selülit ve bali masajı
Spa vücut bakımları
Bölgesel incelme
Lazer epilasyon
Personel trainer
Yüz kontürleri
Yüz ütüsü
Solaryum
İnfrared sauna
İstanbul Caddesi Gökofis İş Merkezi Kat 4 (İşbankası üstü) Göktürk
0212 322 63 76 - 0541 360 33 24 - 212 322 23 71 www.nudayspa.com
RÖPORTAJ
var! Üstelik o kadar ağır ki gösteriş olsun diye elinizde
sallarken kendi kafanıza düşecek bir balyoz bu! Ancak
yeşil enerjinin lideri haline gelirse alkışlarım. Bu konuda
rüştünü ispatlamış en iyi ülke: Finlandiya. “Beyaz Zambaklar
Ülkesinde” kitabı Finlandiya’nın nasıl kurulduğunu anlatır.
Bu kitabın mutlaka okunması gerektiğine inanıyorum. Bence
Finlandiya yaşanacak birinci ülke. Tamam, soğuk ve magazin
olarak çok gelişmiş değil, kızların poposunu puanlamıyorlar
ama çocuklarını çok güzel yetiştiriyorlar. Temiz enerjiye
geçmiş durumdalar. Buzun içinde tarım yapabiliyorlar.
Finlandiya, Norveç bence yaşanabilecek ülkeler. Freigburg
şehriyse enerji anlamında takip edilmesi gereken bir şehir.
Doğal yaşam çiftlik projen ne durumda?
İki sene içerisinde çiftliğin temeli atılıyor, yerler belli.
Çiftliğin bir enerji ekibi, eğitim ekibi var. Ben de bu ekiplerin
bir parçasıyım. En çok ben çalışıyorum. Tatillerde bile
çalışıyorum. Çünkü benim dinlenmem çalışmak. Bu benim için
yapmak zorunda olduğum bir şey. Bunun için doğmuşum ve
ancak bunu yapınca bu gezegenden ayrılmama izin verilecek
diye düşünüyorum. Eğlenmeye, oyun oynamaya, hedonizme
yöneltilmiş bir gençlik var. Onlara örnek lazım. O örneği
oluşturabilirsek çocuklarını oraya yaz kampına göndermek
isteyecekler. Çocuklar tarlada, serada çalışarak öğrenecek.
Toprağı, devinimlerini tanıyan insan hayatı tanır.
“PARA BIR ZEHIR, EĞER AMACA HIZMET
ETTIRTMEZSEN.”
Göktürk’te yaşıyorsun. Nasıl görüyorsun çevrendeki
insanları?
Göktürk’te problem var. Para bir zehir, eğer amaca hizmet
ettirtmezsen. Çocuklara verilebilecek en büyük zehir para,
ikincisi de şeker. Para ve şeker veren zengin insanlar hep
çevremizde. Büyükanneler ve büyükbabalar şeker vererek
çocukların kanserli hücrelerini beslediklerini artık anlamalılar.
Para ve şekerin çok dikkatli dozajda kullanılması gerektiğine
inanıyorum. Seviyorum burada yaşamayı, yaşamaya da
devam edeceğim. Özellikle Göktürk’te, bunca varlık içinde
o varlığı nasıl kullanamadığını gördüğüm bir sürü aile var
etrafımda; bunun sancısı var. Halbuki bu insanlar toplumun
lokomotifleri olmalılar. Çünkü zenginlik kişiye toplumun
lokomotifi olma sorumluluğunu getirebilir. Arkadan gelen
varlıksız insanları varlığını kullanarak doğru yöne çekebilirsin.
İnsanlık tarihinde zenginler daima örnek alınmışlar. Biz
öyle bir toplum olduk ki varlık içinde hedonizme bürünmüş
durumdayız. Ben kendimi bundan ayırıyorum çünkü
ben keyif için yaşamıyorum, keyfim kısıtlıdır. Kısıtlarım.
Keyiflerinizi yönetmeye başladığınızda, neden keyif aldığınızı
seçtiğinizde otomatik olarak üretime geçiyorsunuz.
Çaylarda, kahvelerde, anlamsız kadın toplantılarında gereksiz
zaman kaybeden insanları sistemden çıkarabilirsek, eğer
o anneleri kurtarabilirsek dünyayı kurtarabiliriz. Göktürk
34 intown
toplumun lokomotiflerinin yaşadığı yerlerden biri aslında ama
kendilerini kenara çekmişler keyifteler, başıboş vagonların
etrafta başıboş, sağdan sola gitmesine, sürü olmalarına
kızıyorlar. Düzen mi istiyorsun? O zaman harekete geç!
Neden olduk böyle?
Hedonizm, keyifçilik yüzünden. Paraya kavuşmuş olan
insanların hedonizmde kaybolması yüzünden böyle olduk.
Zamanında keyfe dalıp keyfin içinde kaybolmak yerine bir
takım değerleri korumakla ilgili, sadece kendi değerlerine
değil kendisinin dışındaki değerlere de sahip çıkmadıkları için
böyle oldu. Kendi keyfimiz kaçmasın diye adaleti kafamıza
göre kullandığımız için şimdi kafaya göre kullanılan adaletin
nasıl da can yaktığını öğretiyor hayat bize. Önce sakin olup
anlamak lazım karşı tarafı. Sadece anladığın şeyi çözebilirsin.
Her iki uçtaki şekilcilerden arınılması lazım. Şekilcilerin
ortasında kalmışız. Sahiciler yok.
“HER ŞEYE RAĞMEN NE KADAR DOĞRUDA
DURABILECEĞIMIN TESTINDEYIM.”
Hepimiz bu toplumun birer küçük yansımasıyız aslında.
Sen kendini bunların arasında nasıl değerlendiriyorsun?
Benim gönlüm rahat olduktan sonra kimse beni sevmesin,
benim hesabım vicdanımla. Bu gezegende yaşayan herkes
RÖPORTAJ
“Yeniden doğuşa kendi oluşturduğum bir felsefe içinde inanıyorum.
Başka bir yerden dinlediğim bir şey değil, o yüzden uzun uzun
konuşulması gerektiğine inanıyorum. Tekamül nasıl olacak? Doğdum,
bir sürü hatalarımla yaşadım, 80 yaşına geldim. 100 tane hata yaptım
80’inini düzelttim. Öldüğümde kalanlar ne olacak? O hatalarla mı
kalacağız? Ne yapalım zamanın bitti mi diyecekler bize. Tekamülün
olmadığı bir yaşanmışlıkmış mı diyeceğiz? O yüzden kitapta da diyorum,
gerekirse ölür, ölür yeniden doğarız. Öğrenene kadar buradayız.”
aslında ben. Kendi kombinasyonlarımla aynı zaman dilimi
içerisinde aynı anda farklı olasılıklarımla bir arada yaşıyorum.
Niye, çünkü test ediliyorum. Her şeye rağmen ne kadar
doğruda durabileceğimin testindeyim. Olaylar iyiyken, hayat
kolayken iyi olmak çok kolay. Olaylar zorlaştığında, birincil
ihtiyaçların karşılanmadığında - açlık, uykusuzluk, çocuğunun
açlığı gibi- iyi insan olabiliyor musun, asıl mesele bu! Bunun
testindeyiz. Yoğunlaştırılmış bir test seçtiğime inanıyorum
kendi açımdan. Beni çok sinirlendirecek davranışlara
kızıyorum ama insanlara kızamıyorum artık. Çünkü o da
testte, o da ben. Birinin yeme atladığını görünce üzülüyorum.
Psikoloji ve erotizm kitapta çok etkin. Neden?
Aslında o kadar da etkin değil, toplam 8 sahne var “Fi”de,
600 sayfada 8 sahne! Ama bazıları herhalde bir türlü
aklından çıkaramıyor sadece o sahneleri. Ayrıca psikolojiyi
cinsellikten, cinselliği psikolojiden çıkarmazsın ki! Çok
anlamsız olurdu. Freudyen bir bakış açısı ile söylemiyorum,
gerçekten bu iki kavram iç içe örülmüşler. Eğer gerçek bir
şey anlatmak istiyorsan malzeme orda dururken neden
analizini yapmayalım? İnsanlar sevişmeyi bıraktığında ben de
yazmayı bırakacağım. (gülüyor)
Biraz da aile yaşamın… Nasıl bir ilişkin var eşinle?
Çok güzel bir eşim var. Her olgunun felsefi sohbetlerini
yaptığım biri.
Ruh eşin mi?
Sanıyorum ruh eşim. Sanıyorum diyorum çünkü iddialı
olmak iyi bir şey değil, büyük konuşanlara hayat tam tersini
gösteriyor. Ama başkası ile evlenmezdim. Evlenebileceğim
tek kişiyi bulduğuma inanıyorum.
Birbirinizi tamamlıyor musun?
Evet, yoksa bir erkeği alıp da bakmanın ne anlamı var.
(kahkahalar)
Kitapta pek tamamlayan ilişki yok ama…
Ben kendimi yazmadım. Kitapta ben yokum, toplum var.
Peki ya çocuk?
Eşimin çoğalmasını istedim. O yüzden çocuk yaptık. Annelik
36 intown
çok özel bir duygu, anne olmayı
seviyorum. Üstelik bakıcıyla değil de
kendiniz yetiştiriyorsanız çok emek
istiyor. Heykel yapmak gibi. Sürekli
değişen bir şekli kalıba sokmak değil
amaç, sürekli değişen şeklin kendi
formunu alması için destek olmak.
Psikologlar ilk anneyle ilişkileri
sorarlar. Senin annenle ilişkin nasıl,
annen nasıl biri?
Annem çok düzgün bir kadın. Her şeyi tek başına yapabilen
biri. Güçlü. Dominanttır. Dominantın altında ya ezileceksiniz
ya da dominant olacaksınız. Biz ezilmedik. Kitabı yazarken
annem ilk başta ürktü, keşke adını koymasaydın dedi.
Kitaba psikolojik ilişki üzerinden girdim insanlar kapılsın
diye. Tedirgin oldu, seansını yaptığın insanların hayat
hikayesini mi yazacaksın, kızım bu çok ayıp dedi. Sonra
kitabı okudu, Allah senden razı olsun dedi.
Bundan sonrası için neler planlıyorsun?
Eğitimim, oğlum, eşim, çiftlik ve BİZ. Hayatım bundan
ibaret. Eğer saçmalamazsanız, yola niçin çıktığınızı
unutmazsanız çok keyifli bir yolculuk. Yola niçin çıktığınızı
unutursanız, kendinizi kendinize hatırlatmazsanız
kaybolursunuz. Biz varız, eşim ve oğlum var, bana niye
burada olduğumu hatırlatacak.
Nasıl bu kadar zayıf kalabiliyorsun?
Dengeli ve güzel beslenerek. Sürekli yemek yiyerek ama
doğru şeyler yiyerek. Paketlenmiş hiçbir gıda tüketmiyorum.
Sebzemi, meyvemi doğru yerlerden alıyorum. Hormonlu
çilek yemiyorum mesela.
Bu yaşta bu kadar derin düşünce, yorulmuyor musun
hayatı bu kadar ciddiye almaktan? Biraz rahat ol , bırak
kendini hayatın akışına demek geliyor insanın içinden
seni tanıyınca...
Tam tersi, bakmazsam yoruluyorum. Benim evimde
kurduğum küçük bir ekolojik sistemim var. Sistemin bir
tarafı eksik kaldığında zincirleme reaksiyonla diğerlerini
de etkiliyor. Benim mutlu bir insan olmam lazım o ekolojik
sitemin çalışması için. Mutlu olmak için de sağlıklı seratonin
seviyesi salgılamam lazım. Sağlıklı beslenmezsem
seratonin salgılayamam, öğrenme zorluğum olur, bundan
da mutsuz olurum... Her şey birbirine bağlı. Hayatımı iyi
planlarım. Çok rahat ve keyifli görünürüm ama bir olay
oluyor benim müdahale etmem gereken, hemen müdahale
ederim. Ve aslında çok keyif alırım hayattan. Beni yanlış
tanımanızı istemem, ağır biri olarak. Derin şeyler aslında çok
hafiftir. Ben de hayatı keyif alarak yaşamaya inanıyorum.
Her şeyimi keyifle yaparım. Kızmanın bile tadını çıkarırım.
Hiç kimseyi yargılamamaya çalışırım, anlamaya çalışırım.
MODA
MİTOLOJİDEKİ VİTRİNLER TANRISI
HERMES
Bu yazıya bir itirafla başlamak zorundayım: Uluslararası
çapta ün kazanmış en köklü markayı yazmak biraz zor.
Hermés, ülkelerarası bir mücadele vermiş olduğu yere
gelebilmek için. Çünkü devirlerarası bir mirastan söz
ediyoruz. Adını duyduğumuzda hafızalarda mitoloji kadar
yer eden bir geçmişi var, lüks tüketimle bizi tanıştıran
markanın sembolleri çok fazla. Bunların başında binicilik
malzemeleri, turuncu ve taba rengi, kare ipek eşarplar ve
en önemlisi ilk signature bag olan Kelly, sonrasında da
Birkin. Modern Avrupa kadınının temellerini oluşturmak o
devirde hiç de kolay olmamıştır diye düşünüyorum.
Hermès’in geçmişi, 178 yıl önceye dayanıyor. 1801 yılına
dönecek olursak kurucusu Thierry Hermés, Almanya
Krefeld’de doğar. Krefeld, Napolyon’un imparatorluğunda
bir bölge olduğu için kendisi Fransız vatandaşı sayılır ve
tüm ailesini savaş ve hastalıklardan kaybettikten sonra
1820’lerde Fransa’ya taşınır. 1837’de Hermès’i kurar.
Grands Boulevards’daki ilk atölye, binicilik malzemeleri ve
koşum takımları üretmek için tasarlanmıştır. Avrupa’nın
soylu sınıfına hizmet etme anlayışıyla kurulan atölyede
kullanılan malzemelerin yüksek kalitesi, Hermés’e sınıfında
1855 ve 1867’de Expositions Universelles’de ödül
aldırır. Sonra markanın başına Thierry’nin oğlu CharlesÉmile Hermès geçer ve butiği Fauburg Saint-Honoré’ye,
yani bugünkü bulunduğu ilk noktaya taşır. Oğullarının da
yardımıyla ‘harness’ konseptini başlatır ve faaliyete geçer.
1900’lere gelindiğinde Avrupa, Kuzey Afrika, Rusya, Asya
ve Amerika’nın tüm elit tabakalarında marka satılmaya
başlanmıştır. İlk defa Haut a Courroies Bag adı altında
çanta üretilmiştir, koşum takımları, eyer vs. taşımak için…
MODAYA GERÇEK ANLAMDA ADIM
Yazı: Leyla Asena Arıca
HARF LOGOLU TERLİKLER, SANDALETLER, HER YERDE
GÖRDÜĞÜMÜZ KEMERLER VE EŞARPLAR DERKEN
GEÇTİĞİMİZ SEZON KARŞIMIZA SIKLIKLA ÇIKAN HERMÈS’İ
MARKAJIMIZA ALMAYA KARAR VERDİK. ÖZELLİKLE AKSESUAR
SEKTÖRÜNDE KIYMETİ PAHA BİÇİLEMEZ OLAN BU MARKAYI
-ÜSTELİK PAHADA AĞIR OLMASINA RAĞMEN- NASIL BU KADAR
SIK GÖRÜYORUZ, ARAŞTIRDIK VE BİRAZ GEÇMİŞE DÖNDÜK...
38 intown
Charles-Émile’in oğulları Adolphe ve Émile-Maurice başa
geçtiğinde Rus Çarı’na hizmet etmeye başlarlar ve marka,
fabrika kurar. Diğer yandan Émile-Maurice, 1918’de deriyi
fermuarla kullanmanın haklarını satın alır ve Wales Prensi
Edward’a bir deri ceket üretir, böylece fermuar detayı,
Hermès adıyla bilinecektir.
Hermès kardeşler, 1924’te ABD’de iki adet mağaza
açarlar, moda haftalarına katılmaya başlarlar ve böylece
işin “modasal” kısmı başlamış olur. 1950’lerde Monako
Prensesi Grace Kelly’nin kullanımından sonra çantaların
birine “Kelly” adını verilir. 1937’de ise Hermès Carrés
adını verdikleri kare eşarplar markalaşır. Böylece temel
ürünler belirginleşmiş olur. Hermès’in bugüne gelmesinde
en büyük katkısı olan Émile-Maurice, art deco sanatını
eşarplarda çok fazlaca kullanır. O dönemde kadınlar
adeta fularlarının desenlerini statü sembolü yapmışlardır.
Émile-Maurice, Hermès markasını “derinin, sporun ve
rafine zarafetin geleneksel yorumu” olarak özetlemiştir.
1970’lerde, Department Store anlayışının başlamasıyla
Sanat harikası
eşarplar hakkında
her şeyi bilmek
isteyenler için
The Hermés Scarf
kitabı bulunuyor.
intown 39
MODA
MARKANIN TARIH BOYUNCA KÜLTÜREL MIRASINI KORUYAN
TASARIMCILARI ARASINDA MARTIN MARGIELA, JEAN PAUL
GAULTIER VE CHRISTOPHE LEMAIRE VAR. ŞIMDIKI KREATIF
DIREKTÖRÜ DE NADÈGE VANHEE-CYBULSKI. YENILIKÇI VE
DENENMEMIŞI DENEYEN BIRI. ZATEN DAHA ÖNCE CÉLINE’DE
ÇALIŞMIŞ OLMASI DA BUNUN EN SOMUT KANITI.
marka düşüşe geçmeye başlar.
Değişimden etkilenmeyen segment
parfümeri olmuştur ve Hermès
parfümleri o dönem diğer ürünlere
oranla çok satmıştır. Marka, daha
ulaşılamayan lüks olduğundan
gençlerin hayallerini süslüyordu.
1990’larda en bilinenlerden
Margiela ve Gaultier olmak üzere
markanın kreatif direktörleri, markayı
küçük dokunuşlarla daha ready-towear hale getirdiler. Franchising
büyüdü rakip markalar çok güçlendi
ancak Hermès, en istikrarlısı olarak
diğer markalardan sıyrıldı.
BIRKIN MESELESİ
Hermès Kelly çantası, günlük
kullanım için uygun değildi ve bu
nedenle firma tarafından bir arayışa
girilmişti. Böylece Jean-Louis Dumas,
İngiliz aktris Jane Birkin’le beraber
Kelly’yi revize ederek Birkin modelini
çıkardı. Herkes çantayı deyim
yerindeyse bağrına bastı, ta ki PETA,
Croco modelini karalayana kadar...
40 intown
TURUNCU İMZANIN
SIRRI
Turuncu rengi markanın imzası. Peki,
neden turuncu, diye soracak olursanız
sebebi çok ilginç. İkinci Dünya Savaşı
sırasında kağıt üretimi durma noktasına
gelmişti ve yalnızca turuncu kesekağıdı
vardı. Hermès’in İkinci Dünya Savaşı’na
kadar kullandığı hediye kutuları aslında
bej rengiydi ve üzerinde koyu kahve
renginde Hermès logosu bulunuyordu
ama savaş sırasında bej rengindeki kağıt
stoku bitti ve paket kağıdı üreten firma
stoklarında çok fazla bulunan turuncu
rengini vermeyi önerdi. Yokluktan
dolayı teklifi kabul eden Hermès, bir
süre turuncu paket kağıtlarını kullandı,
ancak daha sonra turuncu renkteki
kutular markanın sembolü haline
geldi ve firma bu renkteki paketlemeyi
sürdürme kararı aldı. Hermès turuncusu
bu şekilde ortaya çıkmış oldu.
PETA, iki yıl önce Temmuz’da iki
tane timsah çiftliğinin hayvanları
insanlık dışı muameleye maruz
bıraktığına dair videolar yayınladı.
Videoları gören Jane Birkin,
Croco modellerimden adının
kaldırılmasını talep etti ancak PETA
bu haberi kamuoyuna Birkin’in tüm
modellerden adını kaldırmasını
istediği doğrultuda paylaştı. CEO
Axel Dumas, PETA’nın kanıtlarının
karşısında şoke olduğunu ve
tamamen markayı boykot ettiğini
savundu ki ediyordu da… Bana
soracak olursanız, yargılamak
istemesem de, Birkin çanta uğruna
astronomik ücretler ödeyen
müşterilerin hayvan haklarını pek de
fazla önemsediğini düşünmek biraz
hayal kurmak oluyor...
Hermès bana sürekliliği öğreten
bir marka oldu. Bir iş kurulduktan
sonra istikrarlı devam edince
Hermès olabiliyor. Nesilden nesle
aktarılan ve oldukça özenli, planlı bir
çalışmayla istikrarlı bir hanedanlığa
MODA
Jane Birkin
ve Hermés
Birkin’i...
Markanın ilham
kaynağı olan
Monako Prensesi
Grace Kelly’nin,
kolu alçıya
alındığında
alçısını Hermés
fularıyla
bağlaması diyor,
başka bir şey
demiyoruz...
dönüştürüldüğünde ortaya bir kültür mirası çıkabiliyor.
Bu tüketim toplumu çağında yaşasak da bir işi güzelce
devam ettirebilmek, birikimi doğru aktarabilmek bizim
elimizde diye düşünüyorum.
BUGÜNKÜ HERMÈS
Hermès’e günümüzde bakacak olursak dünya çapındaki
ününü, çok fazla yenilik yapmadan ama geleneksel de
olmadan devam ettiren bir marka olarak görebiliyoruz.
“Harness” cephesinde durum pek değişmese ve sporla
ilgilenen yüksek zümre tarafından tercih edilse de,
durumun değiştiği yerleri görebiliyoruz. Eşarpların
türlü türlü bağlama şekilleri göz zevkimizi süslese ve
sanat harikası yaratsa da, işin bir de “Birkin” boyutu
var. Birkin’ler ve Kelly’lerin de ilk başlarda sofistike bir
alıcısı olsa da şimdi çoğunlukla ünlüler tarafından tercih
ediliyor ve tabii ki müdavimleri var: Victoria Beckham,
Olsen ikizleri, Angelina Jolie ve Kim Kardashian’ı
(şaşırmadık) Birkin’siz görmek pek mümkün değil. Bizde
de durum pek farklı değil tabii...
Benim fikrimi sorarsanız, Birkin gibi kendi karakterine
sahip birçok tasarımın gündelik kıyafetlerle birlikteliği,
maalesef görüntü kirliliği ve ünlüler bu akımın her daim
temsilcileri. Özensizce dışarı çıktıkları zaman it-bag’leri
kalkan gibi kullanıyorlar ve kıyafetin kurtarıcısı olarak
görüyorlar ki bu teknik olarak imkansız çünkü çanta
bir aksesuardır, kıyafetin parçası değil, nihayetinde
elinizden bırakıyorsunuz...
Nişantaşı Hermès, vitriniyle gözlerimizi alamadığımız bir
nokta ve 3 Eylül’de bir yeniliğe imza attı. Fransız sanatçı
grubu Nonotak, Abdi İpekçi mağazasının vitrinini görsel
bir şölene dönüştürdü, objeler misinalarla harmoni
oluştururcasına, ışıklarla hareket ediyor. Bu göz alıcı
enstalasyona yolunuz düşerse bakmadan geçmeyin,
çünkü Hermès sanatla iç içe oluşuyla bizi daha
şaşırtacağa benziyor.
42 intown
EN İYİ 5
RAYLAR ÜSTÜNDE
DEVR-İ ALEM
Yazı: Başak Duru
DOĞA HARİKALARI
SEYRİNİZE FON OLUYOR,
BİNLERCE KİLOMETRE YOL
KATEDİYOR, BEŞ YILDIZLI
OTEL KONFORUNUN
AYRICAKLARINI
YAŞIYOR, KENDİNİZİ
EVİNİZDEYMİŞÇESİNE
RAHAT HİSSEDİYORSUNUZ.
LÜKS BİR TRENLE
DÜNYAYI KEŞFETMEYE NE
DERSİNİZ? İŞTE SİZE EN İYİ
BEŞ TREN SEYAHATİ…
44 intown
1
TRANS-SIBERIAN EXPRESS
Uçsuz bucaksız Orta Asya bozkırları, Baykal Gölü, Ural Dağları, Sibirya’nın
Paris’i sayılan Irkutsk, Yekaterinburg, Moğolistan, Ulan Ude, UNESCO
Dünya Kültür Mirasları listesindeki Kazan, Moskova, iki kıta üzerinde farklı
coğrafyalar, sekiz farklı zaman dilimi ve 9 bin 360 kilometre… Hepsi 14
günde Trans-Siberian Express ile yapacağınız Vladivostok-Moskova arası tren
yolculuğunda! Imperial, Gold ve Silver Class olmak üzere üç ayrı kompartımanı
olan Trans-Siberian Express ile yapacağınız bu özel seyahat, Sibirya’yı görmek
için en iyi yol. Trende iki restoran ve bir lounge vagonu var. Kompartımanlarda
banyo, klima, DVD oynatıcı, müzik sistemi bulunuyor. Her iki yöne yapılan bu
yolculuk boyunca Rusça öğrenmek üzere trendeki kurslara katılmanız mümkün.
www.transsiberianexpress.net
EN İYİ 5
ROVOS RAIL
2
Tik ağacından panellerle
donatılmış, beş yıldızlı otel
servisi veren ve yolculuk
boyunca Afrika’nın olağanüstü
manzarasına eşlik eden
Rovos Rail, dünyanın en lüks
trenlerinden biri… Güney
Afrika, Zambia ve Tanzanya ile
Botswana ve Zimbabwe’nin bazı
bölümlerinden geçerek yapılan
Cape Town yolculuğu 14 günde
tamamlanıyor. Rovos Rail’in
klasik dekorasyonu, son model
teknolojiyle birleştirilmiş. Trende
klasik, delüks ve kral süiti olarak
üç çeşit vagon yer alıyor. Hepsi
özel banyolu ve sürekli yenilenen
bir minibara sahip. Üstelik 24
saat oda servisi de mevcut.
Gurme mutfağı ve seçkin Güney
Afrika şaraplarıysa lezzet
deneyimini sıra dışı bir hale
sokuyor. Yolculuk sırasında
Kimberley’deki dünyanın en
büyük kazı alanı ‘Big Hole’ ile
Elmas Müzesi’ni, Zimbabwe’deki
Viktorya Şelaleleri’ni
görüp, yol boyunca doğal
parkları keşfederek safariye
katılabilirsiniz. www.rovos.com
THE ROYAL SCOTSMAN
GRAND TOUR
Sınırlı sayıda yolcu kapasitesindeki son
derece özel bir trenle İngiltere, İskoçya
ve Galler bölgesini beş yıldızlı bir hizmetle
keşfedebilirsiniz. 1960’ların vintage havasını
taşıyan vagonlar lake ahşap, cilalanmış
pirinç, kumaş kaplamalarla yenilenmiş.
Büyük Britanya’nın farklı bölgelerini dolaşan
trende, sürekli değişen etkileyici panoramayı
keyifle izleyebileceğiniz bir Gözlem
Vagonu da var. Royal Scotsman’ın resmi
yemeklerinde erkekler smokin ya da kilt
giymeleri için teşvik ediliyor. Normal akşam
yemeklerinde hava çok aşırı sıcak olmadığı
sürece ceket ve kravat zorunluluğu var.
Kadınlardan da şık olmaları bekleniyor.
www.royalscotsman.com
46 intown
3
EN İYİ 5
4
ROYAL CANADIAN PACIFIC
Royal Canadian Pasific treniyle Calgari’de başlayan yedi günlük bir yolculuk sizi bekliyor. Trenin vagonları 1917-1931
yılları arasında yapılmış. Tarih boyunca Churchill, Kraliçe Elizabeth, John ve Jacqueline Kennedy gibi birçok önemli isim
bu zarif trenle seyahat etmişler. Gurme lezzetler, her türlü konfora sahip geniş kompartımanlar, her fırsatta size lüks bir
tren yolculuğunun avantajlarını sunan bir hizmetle vahşi ama eşsiz güzellikteki Kanada manzaralarını keşfedebilirsiniz.
Seyahatiniz boyunca olağanüstü zenginlikte bitki örtüsüyle, buzulları, gölleri, şelaleleri ve vadileri nedeniyle UNESCO’nun
Dünya Kültür Mirasları listesinde yer alan, National Geographic’in ‘dünyada görülmesi gereken 50 yer’ listesinde bulunan
Rocky Dağları’nda unutamayacağınız bir tecrübe garanti ediliyor. www.royalcanadianpacific.com
HIRAM BINGHAM
Peru’daki İnka şehrini keşfetmek başlı başına bir deneyim! Ancak
bu deneyimi Hiram Bingham treniyle 3.5 saatlik bir yolculuk
yaparak daha da eşsiz bir hale getirebilirsiniz. Cusco–Machu
Picchu arasında çalışan bu tren, iki şehir arasındaki mesafeyi en
lüks şekilde katedebilmenizi sağlıyor. Trene ismini veren Hiram
Bingham, aynı zamanda 1911’de İnka kalıntılarını keşfeden
kişi… 80 kusür yolcu alan mavi ve altın renkteki vagonlardan ikisi
restoran vagonu olarak kullanılıyor. Gözlem vagonunda Peru’nun
olağanüstü manzarasını, geleneksel müziklerin canlı örnekleri
eşliğinde, kristal bardaklarda içkinizi yudumlayarak, rahat ve
konforlu koltuklardan seyredebilirsiniz. İsterseniz bu macerayı
sekiz günlük bir turla, aralarda tren dışında lüks otellerde
konaklamalı şekilde daha da genişletebilirisiniz. www.perurail.com
48 intown
5
GEZİ
rehberimiz Kesap karşıladı. Kesap, kırık Türkçesi
ile bize genel bilgileri aktarırken, minibüsümüz de
otelimize doğru yol almaktaydı. Nepal’de kalacağımız
iki hafta boyunca hareket özgürlüğümüz ve yer
sorunumuz yüzünden yanımıza olabildiğince az eşya
almıştık. Bu yüzden ilerleyen günlerde zamam zaman
eşyalarımızı yıkamak durumunda kaldık. Bu arada
Nepal’e gitmeden önce tetanos ve sarılık aşılarının
yapılmasını zorunlu değil ancak ben temkinli olmak
açısından yaptırmayı seçtim.
Yazı: Veli Erdal
ONUN İÇİN “DÜNYANIN ÇATISI” TABİRİ KULLANILIR.
KİMİLERİ İÇİN KUTSAL SAYILAN FOTOĞRAF
MERAKLILARI İÇİNSE MUTLAKA GİDİLMESİ
GEREKENLER LİSTESİNDE OLAN NEPAL,
BÜYÜLÜ BİR ATMOSFERE SAHİP...
İLK DURAĞIMIZ THAMER MEYDANI
Otelimize yerleşmemizin ardından şehir gezimize
Thamer Meydanı’ndan başladık. Thamer Meydanı
otel, restoran ve barlardan oluşan, küçük dükkanların
bulunduğu bir merkez… Dükkanlarda özellikle orijinal
el işinden yapılmış malzemeler ve bölgeye uygun
otantik eşyalar bulmanız mümkün. Kesinlikle istenen
fiyatının en az yarısına kadar pazarlık yapmanızı
öneririm. Bu ülkede yaşayabileceğiniz en büyük sıkıntının
yemek sorunu olduğunu ve bunu bizzat yaşadığımı
söylemeden geçemeyeceğim. İlk bir hafta gruptan
bir arkadaşımızın getirdiği (4 kg) zeytin ve peynirin
değerini burada oldukça anladığımızı söylemeliyim.
Buradaki yemeklerde kullanılan palmiye, soya yağı
ve sosların bizim damak zevkimizi hitap etmediğini
tecrübelerle test ettik. Sonradan gittiğimiz Pokhara
şehrinde tesadüfen tanıştığımız Odet adlı bir
arkadaşımızın hem Pokhara hem de Katmandu’da
bulunan OR2K adlı restoranına abone olduğumuzu
söyleyebilirim. Nepal’e gidecek olanlar bu mekanı
kesinlikle ziyaret etmeli. Her türlü vejetaryen yemeği
gönül rahatlığıyla yiyebileceğiniz ender mekanlardan
biri… Bu arada Nepal’e gitmek isteyenlerin mutlaka
uzun süre dayanıklı birçok yiyeceği yanlarına almaları
da bir başka önemli nokta. 27 milyon insanın yaşadığı Nepal’in bu kadar yoksul
NAMASTE*
Bir insanı tanımak için önce ülkesini ve büyüdüğü
coğrafyayı tanımak gerektiğine inananlardanım. Bu
yüzden bir ülkeye seyahat etmeye karar verdiğimde
önce bu iki konuda olabildiğince bilgi sahibi olmaya
çalışır, oraya ayak bastığımda da buna öncelik
veririm. Nepal’e giderken bu durumu biraz daha
önemseyerek hareket ettim.
Katmandu’ya indiğimizde, havaalanı çıkışında
beni karşılayan, sefaleti ve yoksulluğu
50 intown
beklediğimden daha çok hissettim. Araç, yaya,
bisiklet, motosiklet ve hatta ineklerin birlikte
kullandığı toprak ve çamurlu yolları ile trafiğin tüm
keşmekeşliğe rağmen, kaotik bir düzen içerisinde
aktığını şaşkınlıkla izledim. Bu ülkede trafik ışığı
olmadığından dolayı yolda yürürken bu alışılmadık
duruma özellikle dikkat etmeniz gerekiyor. Katmandu’da bizi bir grup fotoğrafçı arkadaşımızla
birlikte ülkemizde dört yıl eğitim görmüş yerel
“NAMASTE” NE DEMEK?
*
“Namaste”; merhaba, güle güle, nasılsınız gibi her
türlü selamlaşma ve vedalaşma için kullanılan
anahtar bir kelime… Sanskritçe kökenli bir sözcük
olan “Namaste”, “içimdeki tanrı, içindeki tanrıyı
selamlar” anlamına geliyor.
intown 51
Kaslarınıza 20 dakika ayırın
Yaşam boyu formda kalın
GEZİ
ve etnik yapısının karmaşık olmasına
rağmen (Hindu, Budist ve Müslüman)
suç oranının bu kadar az olması
dikkate değer bir ayrıntı... Hem kendi
halkı hem de turistler açısından
oldukça güvenli bir ülke. Bunu dinin
toplum üzerindeki güçlü etkisinden
ve felsefelerinden kaynaklandığını
söylememiz yanlış olmaz. Dini ritüelleri
ve genel toplum karakteristiği
oldukça renkli. Bunun dini
etkinliklerine ve giyimlerine de önemli
ölçüde yansıdığını görüyorsunuz.
Fotoğrafsever dostlarımızın sorunsuz
ve istedikleri gibi renkli kareler
alabilecekleri ender ülkelerden biri.
Sadece “Namaste” demenizin yeterli
olduğunu göreceksiniz. UNESCO LİSTESİNDEKİ
CHITWAN
Sabahın ilk ışıklarıyla
Katmandu’ya veda ederken, yorucu
bir minibüs yolculuğuyla Chitwan’a
yol almaya başlamıştık. Arada
verdiğimiz kısa molalardan sonra
Chitwan’a ulaştığımızda biraz daha iyi
diyebileceğimiz otelimize yerleştikten
sonra çevreyi keşfe çıktık. Chitwan, küçük olmasının yanında
hala olabildiğince doğal yaşayan,
hatta yüzlerce yıllık geleneğiyle
yaşam kültürünü köylerinde koruyarak
sürdüren çok ender şehirlerden biri.
Ayrıca UNESCO tarafından dünya
kültür mirası listesine alınan bir doğal
park içermesinden dolayı da önem arz
ediyor. Özellikle bengal kaplanları, tek
boynuzlu gergedanlar ve timsahlarını
yapacağınız gezilerde görmeniz
mümkün. Burada gölde kano gezisi ve
ayrıca fil safarisi yapmanızı öneririm.
Hala doğal yaşamı sürdüren köylerdeki
evlerin bir çoğunda, evlerin üzerinde
renkli el izi baskıları gördüğünüzde
o evde bekar birilerinin olduğunu
bilmenizi ve ona göre hareket etmenizi
öneririm. HAFTADA
1-2
DEFA
İNCELME,
SIKILAŞMA
VE YAĞ KAYBI
DURUŞ
BOZUKLUKLARINI
DÜZELTME
KİŞİYE ÖZEL
EĞİTMEN
EŞLİĞİNDE
SIRT, BEL VE BOYUN
AĞRILARINDA
İYİLEŞME
KEMİK
ERİMESİNİ
ÖNLEME
GÜNLÜK
KIYAFETLERİNİZLE
İstanbul Caddesi, Telekom Sokak Arcadium
İş Merkezi Kemerburgaz-Göktürk EyüpİSTANBUL 0212 322 73 01 - 02
Bağdat Caddesi - Etiler - Ataşehir - Zekeriyaköy - Acıbadem - Bahçelievler - Denizli
52 intown
Ücretsiz deneme randevusu için Göktürk Şube Tel: 212 322 73 01
Detaylı bilgi ve üye yorumları için www.superslowzoneturkey.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
GEZİ
POPPY GALLERY
İLE FARKLI BİR ALIŞVERİŞ DENEYİMİ
Chitwana’daki programımızın ardından
Pokhara’ya hareket ederken yolda Begnas
gölünde verdiğimiz mola, bizi hem dinlendirdi
hem de renkli fotoğraflar çekmemize olanak
sağladı. Akşam saatlerinde Pokhara’ya
vardığımızda bizi biraz daha turistik ve
düzenli bir şehir karşıladı. Pokhara Avrupai
bir şehir görüntüsünden dolayı Nepal’in
genelinden ayrışarak, kendimizi biraz daha
farklı ve rahat hissedebilmemize vesile oldu.
Pokhara’da yaptığımız iki kişilik uçak turu ile
şehri yukarıdan izleme ve eşsiz Himalayalar
manzarasını kuş bakışı görme şansımız oldu.
Bu ekstra turu mutlaka tecrübe etmenizi
öneririm. Bunun için herhangi bir acenteden
rezervasyon yaptırmanız yeterli…
Pokhara’da yaptığımız en önemli turumuz,
sabahın dördünde kalkarak Sarangot
Köyü’nde bulunan ve Himalayalar’in
en önemli zirvesi olan Annapurna ve
Machhapuche’yi günün ilk ışıklarıyla birlikte
kahvemizi içerek, biraz da üşüyerek de olsak
çıplak gözle seyretmek ve fotoğraflamak
oldu. Bizim gibi yüzlerce fotoğrafseverin
akın ettiği Sarangot Köyü’nde, farklı ışık,
renk ve tonlardaki bu eşsiz zirveyi sisten
dolayı tam olmasa da fotoğraf karelerimize
yansıtabildik. Umarım gidecek olan
ziyaretçiler güzel bir havada Annapurna’yı
fotoğraflama şansı bulur. Himalayalar’ın bu
muhteşem zirvesi bizi son kez selamlarken
istemeyerek de olsa otelimize hareket
ettik. Her şeyin bir zirvesi olduğu gibi bir de
sonu olduğundan hareketle başladığımız
yere dönüşe hazırlandık. 54 intown
Sonuç olarak felsefi ve insan
mozaiği açısından çok zengin
bulduğum Nepal’den dönerken
bende bıraktığı izlerin derin
olduğunu ve bana çok şey
kattığını söyleyebilirim. Dönüşüm
sonrasında Nepal’de son yılların en
büyük (7.8 şiddetinde) depreminin
olduğunu öğrendiğimde
bu izler daha da derinleşti.
Depremin yıktığı, belki de son
fotoğraflarını çektiğimiz o eşsiz
kültür ve -aldığımız bilgiler
doğruysa- kaldığımız otelin
yıkıldığı haberi, bu izleri bir kez
daha derinleştirdi. Sefalet ve
yoksulluk içinde bu trajediyi
yaşayan insanlarla birlikte benim
de bir parçamın orada kaldığını
söylemeden edemeyeceğim. Diren
Nepal… Nameste... Nepalli çocukları
severken başlarına
dokunmayın. Tepe
çakrasından gelen
enerjinin kesintiye
uğramasını
istemezler. Barya Akademi’nin mağazacılık yatırımı “POPPY GALLERY”, insana benzetilen Poppy’den
(gelincik çiçeği) ilham alıyor.
Farklı sektörde yatırımları olan Yakup Öztürk’ün, yurtdışında başlatıp Türkiye’ye taşıdığı
“POPPY GALLERY”, konseptiyle alışveriş tutkunlarının yeni adresi olmaya başladı.
“POPPY GALLERY” zengin koleksiyonu, prestijli, geniş ve ferah mağazalarıyla konforlu bir
alışveriş deneyimi yaşatıyor.
Erkek, kadın ve çocuklara yönelik el yapımı, özgün deri ürünleri (deri tekstil, ayakkabı, çanta ve
aksesuar vs.) satın alabileceğiniz ve Maramlique isimli kafesinde kahvenizi yudumlarken sergi
salonunu ziyaret ederek, sanatsal aktivitelere dahil olabileceğiniz atmosfer sizi bekliyor.
Barya Akademi sanatçılarının eser satışlarını yapan “POPPY GALLERY” aynı zamanda
kavramsal etkinliklere de ev sahipliği yapıyor.
Göktürk Merkez Mahallesi 2. Kayın Sokak (Larus Palas) Eyüp/İSTANBUL
www.poppygallery.com.tr / [email protected]
Bu bir advertorialdır.
AVRUPAİ POKHARA
SERGİ
TÜRKİYE RESMİNİN BÜYÜK USTASI, ÖZELLİKLE
ANADOLU’NUN DÖRT BİR YANINDAN KADIN PORTRELERİ
İLE HAFIZALARA KAZINAN NURİ İYEM DOĞUMUNUN
YÜZÜNCÜ YILINDA EVİN SANAT GALERİSİ’NDE KAPSAMLI
BİR ARŞİV SERGİSİYLE ANILIYOR...
Müge Akgün
Yeme-İçme ve
Seyahat Yazarı
BÜYÜK USTA
NURİ İYEMyaşında
Boyalar, fırçalar, eskizler, mektuplar, özel notlar,
fotoğraflar, gazete kesikleri, yazışmalar, çalışma önlüğü ve
yarım kalmış resimler. Sevdiğiniz, hatta hayran olduğunuz
bir sanatçının atölyesinde özelini paylaşırken bir yandan da
resimlerini incelemek insanı bambaşka bir boyuta taşıyor.
Yaşadığı dönemi, sanat çevresini, sosyal ve politik olayları
da daha iyi anlıyorsunuz. Özellikle de bu isim Nuri İyem
gibi Türkiye Resim Sanatının büyük ustası ve toplumsal
duyarlılığı, siyasi duruşu olan bir isimse.
Genç yaşta kaybettiği ablasının gözlerinden esinlenerek
yaptığı portrelerle tarihe geçen İyem, şimdi tarihi,
coğrafyayı ve siyaseti anlatan o unutulmaz bakışlarla kısa
süreliğine de olsa Evin Sanat Galerisi’nde bizleri bekliyor.
Feyyaz Yaman direktörlüğünde gerçekleştirilen “Nuri
İyem 100 Yaşında / Portre” sergisiyle gerçekten de
sanatçının bugüne kadar pek bilinmeyen portrelerinden ve
ön çalışmalarından yola çıkarak onun iç dünyasını görünür
kılacak bir düzenlemeye imza atılmış.
“Nuri İyem 100 Yaşında / Portre” sergisiyle eşzamanlı,
Cemil Cahit Yavuz’un grafik yorumu, Prof. Dr. Erhan
Karaesmen, Selçuk Altun, Ali Şimşek, Özcan Türkmen
ve Feyyaz Yaman’ın yazılarının yer aldığı geniş içerikli bir
kitap da yayımlandı. Yazarlar, Nuri İyem’in portrelerini ve
sanatçı öznesini, Türkiye resim sanatı tarihi çerçevesinde
56 intown
“Nuri İyem 100 Yaşında” sergisinde büyük ustanın 68 yıllık sanat
yaşamında ürettiği, farklı dönemlerini yansıtan ikonlaşmış
portrelerinin yanı sıra, daha önce sergilenmemiş eserleri ve
atölyesinden tamamlanmamış resimleri de yer alıyor.
değerlendiriyor.
Sergiyi düzenleyen Feyyaz Yaman “Nuri İyem’in,
bir sanatçı olarak portresi, Türkiye sanatının
modernleşme sorunlarının yansımasıdır”. Ama
bence İyem’in resimleri modernleşme anlatısının
çok daha ötesinde anlamlar içeriyor. İsterseniz
gidin kendiniz görün, içinden geçtiğimiz
karanlık döneme ışık saçan gözlerden Türkiye’yi
seyredin...
BU GALERİ SANATÇILARIN EVİ GİBİ
OLSUN
Evin Sanat Galerisi 1996 yılında kurulurken,
Nuri İyem, galerinin ismi konusunda ısrarcı
olmuş. Kızı gibi sevdiği gelini Evin İyem’in
adını taşıması bir yana, galerinin misyonu olan
“sanatçı ve sanatseverin kendisini evinde
hissedebilmesi” duygusunu da güçlendireceğini
söylemiş.
Zaten kendisi de özellikle yaşamının son
yıllarında Evin Sanat Galerisi’nde kendini evinde
hissettiğini dillendirirmiş sık sık. Gerçekten
de Evin Sanat Galerisi, açılışından bu yana
birçok sanatçının ve sanatseverin sohbetlerde
buluştuğu, bir “Büyük Ev” işlevi gördü. Açtığı
sergi ve düzenlediği yarışmalar, sanata ve
sanatçıya etik yaklaşımı kültür- sanat dünyasına
yaptığı katkılar da büyüktür.
Evin İyem “Doğumunun 100. Yılında Nuri İyem’i
anlamlı bir anma etkinliğinin de ötesine geçerek
Türkiye Sanat Tarihi içinde bir yorum-sergiyle
konumlandırmak istedik” diyor.
Serginin amacını da “Sanatçının politik
görüşünü, resimsel evrelerini, kültür alanındaki
müdahaleci ve mücadeleci renkli kişiliğini,
sanat tarihi ve sanat sosyolojisi çerçevesinde
değerlendirmek” olarak özetliyor.
vin Sanat Galerisi usta için bugüne dek
“Dünden Yarına Nuri İyem: Nuri İyem Resimleri
Arşiv ve Belgeleme Projesi” (2001- 2002),
“Anılarda Yazı Fotoğraflarla Nuri İyem” (2005),
“Çağının Tanığı Bir Ressam” (2006), “Çağının
Tanığı Bir Ressam: Göç Resimleri” (2007) ve
“100 Koleksiyondan 100 Nuri İyem” (2010)
sergilerini düzenlemişti.
Nuri İyem’in hayatını fotoğraflarla detaylı olarak
anlatan, bugüne kadar kendisi için düzenlenen
sergilere, yayımlanan kitaplara ve 68 yıllık sanat
yaşamında ürettiği, kayıt altına alınmış, 2468
esere de yer veren Nuri İyem internet sitesinin
de hazırlıkları devam ediyor. (www.nuriiyem.com)
EKİM SONUNA DEK SÜRÜYOR
Evin Sanat Galerisi’nin Bebek’te yer alan
mekanında gerçekleşecek “Nuri İyem 100
Yaşında/Portre” sergisi 16 Eylül–31 Ekim
tarihleri arasında Pazar hariç her gün 11:00–
19:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Ayrıca sergiye paralel olarak, Mimar Sinan
Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Türkiye resim
sanatında portre geleneği ve Nuri İyem resimleri
üzerine bir sempozyum düzenlenecek.
BİZİM CEMİYET
GÖKTÜRK’TE NELER OLUYOR?
GÖKTÜRK GECELERININ NABZINI TUTTUK. KIMI DONDURMA YA DA TATLI YEMEĞE KIMI YEMEK
SONRASI KAHVEYE YA DA ÇAYA, KIMI AKŞAM YEMEĞINE KIMI DE BAR VEYA PUBA GIDEN
GÖKTÜRK’ÜN CEMIYETINDEN SIMALAR...
Hazırlayan: Gülşah Aynacı - Çisil Çalı - Ersoy Doğru
BIZZ PUB
POPPY GALLERY
DİZİ SETİ OLDU
Ekim ayında Show TV ekranlarında seyirciyle
buluşmaya hazırlanan ve yapımcılığını Koliba
Film’in üstlendiği, yönetmenliğini ise Hakan
Gürtop’un yaptığı Gamsız Hayat dizisi başrol
oyucusu Ceyda Ateş’in çekim sahneleri, Barya
Akademi’nin yurtdışında başlatıp Türkiye’ye
taşıdığı “POPPY GALLERY” Göktürk
şubesinde gerçekleşti. Konseptinde birçok
dönemin eserlerini sergileyen, prestijli, geniş
ve ferah mağazasıyla sinema sektöründeki
yapımcı ve sanatçılarının da ilgi odağı haline
gelen mekan bundan sonra da birçok yapıma
ev sahipliği yapacakmış gibi duruyor.
Evren Doğru ve Furkan Dede
Kerem Sekizyaralı, Can Sekizyaralı,
Onur Sekizyaralı
58 intown
Gürkan Yurteri, Yarp Yurteri
intown 59
BİZİM CEMİYET
MOTTO
Gnup Metroboss
Volkan Akan ve Polonyalı
misafirleri Ms. Kasha ve Mr. Kamil
Eda Kırlangıç
Gülben Babakol, Esra Türkan, Birkan
Babakol, Cem Nalbantoğlu
Belma Özkan, Okan Özkan
60 intown
BİZİM CEMİYET
LOKANTA 18
Sina Bilal, Berke Başar,
Berke Sağışman, Ayşe Benar
Hamdi Kuruoğlu, Tuncay Çetin, Esra Çetin, Sinem Kuruoğlu
COOL BAR
Atilla Yaver, Yaman Altuğ, Nazlı Arditi, Barbaros Mülayim,
Kemal Gümüşcüoğlu, Tuna Taraboylu, Emre Yücel
GEZİ İSTANBUL
Ethem-Sibel Kuzeyyavuz,
Süleyman-Hande Çatalkaya
62 intown
Cem Erten
Tuana Özadam, Bertan, Nur, Murat Özadam, Müjdat
Adıgüzel, Fatoş Adıgüzel, Emre, Elif Adıgüzel
BİZİM CEMİYET
MONKEY
Ela Acar, Raşit Menteşe, Bihter Öztuna, Seda Menteşe
Funda Çalışkan, Hüzeyin Buzrul, Ela
Açar, Murat Demireydi, Aslı Çelikkol
Murat Ayaz, Eren Talu
Sertaç Öztuna, Ufuk Aslan
Ahmet Telli, Fırat Balban,
Eva Maya, Rea Kalfaoğlu
ZANZI KITCHEN
Süley Kayralı, Semih Tortamış,
Emin Gürkan, Berk Kayralı
Tuğba Türban, Devrim Erben, Can Güleç,
Leyla Erter, Aslı Çelikkol
64 intown
BİZİM CEMİYET
PIERRE ANTAKYA CUISINE
Ekrem Jelah, Mert Aylan, Gülen
Yılmaz, Gözde Kardeşler, Umut
Durmuş, Pelin Erbaş, Duygu Ayaydın,
Ünal Kardeşler, Mert Kardeşler,
Emirhan Jelah, Melis Bahar
Evrensel Birben, Engin Özbey, Zafer Mıhçakan, Özgür Lostar,
Banu Parlak, Hakan Parlak, Deniz Lostar, Merve Mıhçakan, Umut Birben
VINCOTTO
READ&REST
İsmail Öklügil, Aslıhan Şentürk, Erhan
Şentürk, Gülden Kuşbeygi,Yiğit Kuşbeygi,
Tarık Vefatuna, Merve Kaymak
Müzeyyen Ayaz, Ahmet Ayaz, Nihat Yılmaz,
Deniz Yılmaz, Sevinç Yılmaz, Sevil Başer
66 intown
Emre Şengül,Tevhide Şengül
MEKÂN
PIERRE
Antakya Cuisine
GÖKTÜRK’TE BİR ANTAKYALI
PlERRE ANTAKYA CUlSlNE
YENİ AÇILMASINA RAĞMEN ÜNÜ KULAKTAN KULAĞA YAYILIYOR PIERRE ANTAKYA
CUISINE’NİN… ANTAKYALILAR’DAN TAM NOT ALDIĞINI SÖYLEMEMİZ YETERLİ GELECEKTİR.
MEZELERİ, ANA YEMEKLERİ VE TATLILARININ ÜZERİNE BİR DE MÜZİK ŞÖLENİ YAŞATIYOR
Kİ, BU DA ONU GÖKTÜRK’ÜN MUTLAKA GİDİLMESİ GEREKEN MEKANLARI LİSTESİNE
ALIYOR. NİŞANTAŞI’NDAKİ ZEYTİN AĞACI’NIN MÜDAVİMLERİNDENDİK. YOLUMUZU
DEĞİŞTİRİP, ORADAKİ YÖRESEL ÜRÜNLERDEN, ÖZELLİKLE KAZ DAĞLARI’NDAN GETİRTİLEN
ZEYTİNYAĞLARINDAN ALMADAN GEÇMEZDİK. PIERRE’DE DE ÜRÜN SATIŞI YAPILDIĞINI
GÖRDÜĞÜMÜZDE SEVİNMEMİZ İŞTE TAM DA BU YÜZDEN!
Markanızın hikayesini anlatır mısınız?
İsmimiz Antakya’nın, hatta dünyanın en önemli
kiliselerinden biri olan St. Pierre’den geliyor.
Amacımız, kimi zaman caz altyapılı sanat müziği
kimi zaman bir Yunan melodisi ya da bir İspanyol
ezgisiyle şık bir ortamda Antakya yemekleri
sunmaktı. Bunu Pierre Antakya Cuisine ile
Göktürk’ te gerçekleştirdik.
Antakya mutfağının özelliği nedir?
Antakya mutfağı tatlı, et, hamur işi, dolma, reçel,
ekmek, peynir ve mezeleri ile ün salmıştır. 400’ü
aşkın yemek tarifinin olması, hatırı sayılı bir mutfak
kültürü olduğunun bir göstergesi…
Dekorasyonu kim yaptı?
Dekorasyonumuz Mimar Uğur Gürbüzoğlu
tarafından yapıldı. Tasarımı planlarken şık bir
atmosfer hedeflemiştik. Menünüzde neler var? Antakya yemeklerini sanki oradaymışsınız gibi
yiyebileceğiniz bir konsept yaratmak istedik.
Ürünlerimizin bir çoğu Antakya’dan geldiği gibi
içli köfte, lahmacun, katıklı ve biberli ekmek
gibi lezzetlerimiz Antakya’da bulunan anne
ve babamın kontrolünde hazırlatılıp soğuk
zincirle tedarik ediliyor. Mezelerden abugannuş,
çam fıstıklı tereyağlı humus, cevizli biber; ana
yemeklerden vişne kebabı, Halep kebabı, tepsi de
eti sayabilirim. Zahter salatası, ceviz salatası ve
tabbule salatası gibi salatalar ile gül suyu ve gül
sorbe ile yapılan haytalı tatlısı, sıcak yenilen ve
Meriç Garip
Mansuroğlu
(sağda):
1984, Antakya
doğumluyum.
Marmara
Üniversitesi Müzik
Öğretmenliği
mezunuyum.
Bundan önce
Nişantaşı’nda
Zeytin Ağacı Kafe,
Arnavutköy’de
Pierre Antakya
Cuisine isimli
mekanları hizmete
açtım. Bir dönem
müzik öğretmenliği
de yaptım. Aynı
zamanda Lozan
Mübadilleri Vakfı
korosu ile yurt
içinde ve dışında
çok büyük konserler
veriyor ve turnelere
devam ediyorum.
Çello, gitar ve
piyano çalıyor ve
her daim yemek
yapıyorum.
Dana kıyma soğan, sarmısak ile satırda kıyılır.
Vişnelerin çekirdekleri ayıklanır, nar ekşisi ve limon
ile kaynatılır. Dana kıyma küçük toplar halinde
yuvarlanır ve fırında 20 dakika pişirilir. Bir tavanın
içerisine yapılan vişne sosu koyulur, yuvarlak köfteler
sosa eklenir ve pişirilir. Sosla pişen köfteler daha
sonra fırınlanır ve lavaş ekmek üzerinde servis edilir.
“ANTAKYA ÜRÜNLERI BIRÇOK YERDE
TALEP GÖRÜYOR VE BIZ DE MUTFAĞIMIZDA
KULLANDIĞIMIZ ÜRÜNLERI BURADA SATIŞ
ALANIMIZDA SERGILEMEK ISTEDIK. ANTAKYA
NAR EKŞISI YA DA ZAHTER (DAĞ KEKIĞI) GIBI
BIRÇOK ÜRÜN RAFLARIMIZDA YER ALIYOR.”
Andaç Yüksel (solda): 1976, İstanbul
doğumluyum. Doğu Akdeniz Üniversitesi
İngilizce İşletme mezunuyum. Güneyde
yıllarca turizm ve hizmet sektörleri ile
uğraştım. Bunun içinde otel, restoran
ve kafe-bar gibi alanlar var. Aileden
otelciyim diyebiliriz. 10 yaşından beri
hizmet sektörü içerisindeyim.
İstanbul Cad. 1. Begonya Sok. Göktürk / 0212 322 34 33
www.pierreantakya.com
pierreantakya
68 intown
VİŞNE KEBABI NASIL YAPILIR?
pierreantakyacuisine
dondurma ile servis ettiğimiz peynirli irmik, kireçte kabak tatlısı
ve dillere destan olmuş künefemiz, menümüzde öne çıkanlar
arasında…
Sizce mutlaka denenmeli dedikleriniz hangileri?
Şu anda restoranımızın favori ana yemeği vişne kebabı.
Tamamen vişne sosunda pişiyor ve etin her köşesi vişnenin
ekşiliğini alıyor. Mezelerden en çok tercik edilenler ise çam
fıstıklı tereyağlı humus ve bezirgani. Favori tatlılarımız ise taze
yaptığımız künefe ile gül şerbetli su muhallebisi olan Haytalı.
İlgi nasıl?
Antakya yemekleri olduğunu duyan geliyor. İlk ayımızda
Göktürk’te çok sayıda Antakyalı olduğunu anladık. Gelen
misafirlerimiz çok mutlu ayrılıyor. Antakya da gibi hissettiklerini
söyleyenler oluyor. Misafirlerimizin memnun kaldıklarını görmek
bizi de mutlu ediyor.
Cuma-cumartesi canlı müzik yapıyorsunuz…
Müzik spontan gelişiyor. Bazen bir gitar ve keman ikilisine ben
çello ile eşlik ediyorum bazen de ud, kanun ve çello ile fasıl
akşamları yapıyoruz.
Neden Göktürk’ü tercih ettiniz?
Göktürk’te kaliteli yemeği yine kaliteli mekanlarda yemek isteyen
bir kitle var ve biz de gerek mekanımızla gerekse mutfağımızla
bu talebi karşılamayı düşündük. Pozitif geri dönüşlerden de
anladığımız üzere doğru tercih yaptığımızı bir kere söyleyebilirim.
BUNDAN SONRASI IÇIN HEDEFLERINIZ?
PIERRE ANTAKYA CUISINE ARTIK GÖKTÜRK’ÜN MARKASI OLDU.
KIM BILIR ILERLEYEN ZAMANLARDA YENI ŞUBELER ILE BAŞKA
YERLERDE KARŞINIZA ÇIKABILIRIZ.
intown 69
GUSTO
GEZİ İSTANBUL
Gezi İstanbul’un yenilenen menüsü deniz ağırlıklı olacak. Mürekkep
balıklı risotto, deniz mahsullü pizza ve beyaz şarap soslu limonlu
dil balığı menüdeki lezzetler arasında. Dil balığının malzemeleri ve
tarifi şöyle:
400 gr dil balığı, 250 ml beyaz şarap, 50 ml limon suyu, 25 ml lime
suyu, 20 ml zeytinyağı
1 ince doğramış lemon grass, 20 gr kapari çiçeği, taze kekik ,
biberiye, tarhun otu, taze maydanoz
GARNİTÜR OLARAK:
100 gr haşlanmış brokoli, 60 gr renkli biberler, 100 gr taze patates
Dil balığı bir saat kadar 150 ml beyaz şarabın içinde bekletilir.
Tavaya zeytinyağı konulur. Taze baharatlarla (tarhun otu, biberiye,
kekik) panelenmiş dil balığı kızgın zeytinyağının içine atılır. 100 ml
beyaz şarap, dil balığı pişerken tavaya konulur. Kapari çiçeği, limon
suyu, lime suyu ve lemon grass ilave edilir. Yaklaşık 5 dk pişirme
süresi. Piştikten sonra balığın üzerine doğranmış taze maydonoz
eklenir. Yanına garnitür olarak haşlanmış brokoli, renkli biberler ve
taze patates ile servis edilir.
444 7639
GÖKTÜRK’TE
DENİZ MAHSÜLLERİ
TEZGAHA ÇIKTI!
Hazırlayan: Gülşah Aynacı - Çisil Çalı
70 intown
intown 71
GUSTO
BIZZ PUB
EATERS
Bizz Pub’ın en çok tercih edilen deniz ürünü somon ızgara… İsveç’ten ithal edilen
somonlar dört mevsim mekanın mönüsünde yer alıyor. Tarifine gelince; derin bir kap
içerisinde limon, tuz, kişniş kimyon karabiber, sarımsak, defneyaprağı ve 190 gramlık
filetoları karıştırıp 1 gün buzdolabında dinlendiriyorlar. Daha sonra somonu sıcak
lav taşı ızgarada her iki yüzü 3 dakika olmak üzere pişirip, yanında taze baharatlarla
sotelenen sebzeler ve kendi yaptıkları teriyaki sosla beraber servis ediyorlar.
ALASKA SOMON IZGARA
200 gr Alaska somonu
1 pancar
15 gr esmer şeker
10 gr nar ekşisi
1 gr değirmen karabiber
1 gr deniz tuzu
10 gr kabak
10 gr havuç
10 gr patlıcan
10 gr kereviz
10 gr sarı ve kırmızı biber
40 gr ferik bulguru
Tavuk suyu
10 gr zeytinyağı
20 gr tereyağı
(0212) 322 48 22
Yenilen
menüsü ile kış
akşamlarının
keyfini
çıkarmaya
davetlisiniz...
25 gr brokoli
CARRÉ
CALAMARI GRIGLIA
1 kalamar, 50 gr zeytinyağı, 20 gr sarmısak, 10 gr maydanoz, 20 gr galeta un,
50 gr pancar, 80 gr roka
Carré, en çok tercih edilen deniz ürünü Calamari Griglia’yı yaparken kalamarı tüm
malzemelerle marine edip, ızgarada iki tarafını pişiriyor. Bir tabağa roka, haşlanıp marine
edilmiş pancar koyup ve üzerine de kalamarı ekleyerek servis ediyor.
(0212) 239 63 09
72 intown
Eaters’ın favorisi Alaska somonunu
hazırlamaya önce pancar püresiyle
başlanıyor. Pancar kabuğu
soyulmadan haşlanıyor, esmer şekerle
sotelenip, nar ekşisi eklenerek püre
haline getiriliyor. Ardından ratatuy
sebzeli Frenk bulgurunun hazırlığı
başlıyor. Sebzeler küp şeklinde
doğradıktan sonra sırasıyla kızgın vok
tavada zeytinyağında soteleniyor.
Ferik bulgurunun üstünü bir parmak
geçecek şekilde tavuk suyu ekleniyor
ve ilk önce harlı ateş daha sonra
düşük ateşte pişirilip dinlendiriliyor.
Brokoliyi ise blanch yapıp ve
tereyağıyla lezzetlendiriyorlar. Finalde
ise somonu da ekleyip bearnez sos ile
servis ediyorlar.
(0212) 322 42 44
İstanbul Caddesi, Arcadium Life 2,
No 26/18, Göktürk, Eyüp, İstanbul
0212 322 80 41
www.lokanta18.com [email protected]
GUSTO
CUNDALI CEMİL
Cundalı Cemil’in mönüsünden normal olarak deniz
ürünleri eksik olmuyor. En çok tercih edilenler ise
şöyle: Beğendili ahtapot, enginarlı karides, melzane,
baby kalamar ızgara, şarap soslu kum midyesi…
(0212) 322 04 62
DARDENIA
Dardenia’nın favorileri levrek ve somon ekmek… Bunun yanı
sıra Mersin lagos salata, atıştırmalık olarak ise dinamit karides
en çok sevilen ürünler arasında. Dardenia, Mersin lagos salatayı
taze bahçe yeşilliklerinin üzerine şişe dizili Mersin lagos şiş, özel
Dardenia salata sosu ve özel formüllü ekmeğiyle servis ediyor.
(0212) 500 14 38
SUBWAY
Subway’in en çok tercih edilen
deniz mahsullü ürünleri ton
balıklı ve parçalı yengeç etli
sandviçleri… Her mevsim
bulabileceğiniz bu lezzetleri
mayonezle marine ediyorlar.
İçine ekledikleri sebze
çeşitlerini ise tamamen sizin
zevkinize bırakıyorlar.
(0212) 322 66 60
74 intown
GUSTO
MAHALLENİN
AKDENİZLİSİ
NORTH SHIELD
FISH AND CHIPS
50g un, 50g mısır unu, 1 çay kaşığı kabartma tozu, 75 ml
bira, 75 ml soda, 1 litre kadar sıvıyağ, 400g fileto edilmiş
mezgit ya da morina balığı
OLIVO
GÖKTÜRK
Un, mısır unu, kabartma tozunu bir kapta karıştırın.
Tuz ve karabiber ekleyin. Daha sonra üzerine yavaşça
bira ve sodayı çırparak ekleyin ve yaklaşık yarım saat
dinlendirin. Bir litrelik yağı iyice ısıtın. İçine karışımından bir
parça damlatın. Cızırdayıp kızarmaya başlıyorsa yağınız
hazır demektir. Balık filetolarınız önce birazcık tuz ve
karabiberli una batırın, sonra karışıma batırıp kızgın yağın
içine atın. Dışı altın sarısı bir renk alana kadar kızartın.
Patates kızartması ve tartar sos ile servis edin.
(0212) 322 44 80
SUSHICO
Sushico’nun favorisi somon balığı. Somonu
hem sushi yapımında çiğ olarak hem Çin
mutfağında çeşitli yemeklerde dört mevsim
kullanıyorlar. Buharda somon yaz aylarında
düşük kalorili olması bakımından en çok
tercih edilen bir ürün oluyor. Yanında buharda
haşlanmış brokoli, karnabahar ve özel kişnişli
sosuyla servis ediliyor.
2010’DAN ITIBAREN MISAFIRLERINI
AĞIRLAMAYA BAŞLAYAN OLIVO,
GÖKTÜRK’TE YER ALAN, 50 KIŞILIK
KÜÇÜK, SAKIN BIR MAHALLE
RESTORANI. ADI, İTALYANCA
ZEYTIN AĞACI OLAN “OLIVO”
SERGILEDIĞI KALITELI VE SADE
GÖRÜNÜM ILE HUZUR VERIYOR…
444 78 74
VINCOTTO
LINGUINE ALLOSCOGLIO
2 jumbo karides, 1 mini ıstakoz, 1 kalamar, 3 vongole, 30
gr ahtapot, 30 gr çimçim karides, 10 gr sarmısak, 20 gr
zeytinyağı, 20 gr cherry domates, 10 gr beyaz şarap, 145
gr linguine, 4 cl brandy
Bütün malzemeleri zeytinyağı ile pişirdikten sonra şarap
ve brendy ilave edip, ardından pişirmeye devam edin.
Sonra 9 dakika haşlanmış linguine makarna ilave edip,
suyunu çekene kadar pişirin ve servis tabağına alın.
(212) 322 27 62
76 intown
0 212 322 32 12
www.olivogokturk.com
[email protected]
OLIVO, hem mutfağı ile hem de mutfak deneyimine gönlünü vermiş genç ve
idealist ekibi ile benzerlerinden ayrılıyor. İşletme sahibi Onur Çokuludağ ve
Mutfak Şefi Deniz Çokuludağ tecrübelerini uzun yıllardır yaşadıkları semt
ile büyük bir mutlulukla paylaşıyor.
OLIVO’da yediğiniz her bir makarnanın, pizzanın ya da tatlının unutulmaz
olmasını sağlamaktan sorumlu isimler Şef Deniz Çokuludağ, Şef Yılmaz
Koçak ve mutfak ekibi. OLIVO’nun mutfağında yer alan tüm çalışanların
ortak özelliği ise yemeğe duydukları sevgi ve heyecan. Bu duygularını
hazırladıkları yemeklere yansıtan tüm ekip üyeleri, yerel lezzetleri
profesyonel eğitimleri ile sentezleyerek konuklarını dudaklarında büyük bir
gülümseme ile mekândan uğurlamak konusunda oldukça iddialı.
Pizza Rustico yemeden gitmeyin, bu lezzet için OLIVO tek şansınız olabilir...
Mekânda servis yapılan başlangıçlar, pizzalar, ana yemekler ve makarnalar
hazırlanırken tamamen katkısız, doğal ürünler kullanılıyor. Yemekler
hazırlanırken sağlığa zararlı koruyucu, kıvam arttırıcı, renklendirici ve yapay
tatlandırıcı kesinlikle kullanılmıyor. Ayvalık yöresinden özel sızma zeytinyağı
tercih ediyor. OLIVO’ya gelen konuklara servis edilen yemekler farklı
sunumlarıyla göz dolduruyor.
Hafta sonları sizi OLIVO’da küçük bir sürpriz bekliyor... Olivo Kahvaltı, 2015
kış menüsünün bu sürprizinde misafirleri İnebolu yaş maya ekmeği, sokak
simiti, sınırsız demleme çay, Ezine beyaz peyniri, Kars kaşar peyniri, vişne
reçelli lor peyniri gibi hepsi kendi yöresine özgü lezzetler karşılıyor.
OLIVO’nun sunduğu lezzetlerin hepsi Akdeniz Mutfağına ait özel tatlar.
Pizza Rustico, Bozcaada kalamarından yapılan “çıtır kalamar tava” ve Deniz
Çokuludağ’ın annesinin 20 yıllık tarifi ile hazırlanan Antakya usulü humus
ise Şef’in misafirlerine özellikle önerdiği özel tatlardan sadece bir kaçı.
OLIVO’nun sunduğu bu unutulmaz lezzetlerini tüm misafirleri ile paylaşmak
için kapılarını hafta içi 12:00–22:00 / hafta sonu 10:00–22:00 arası
sonuna kadar açıyor. Göktürk ve Kemerburgaz için bu lezzetleri paket
servis olarak sıcacık almakta mümkün. Açıldığı 2010’dan itibaren 55.000
(elli beş bin) misafir ağırlamış olan mekân, Göktürk’te yemek servisi
konusundaki istikrarıyla şapka çıkarttırıyor.
intown 77
GUSTO
TEZGAH
Tezgah’ın mevsimlik
sunduğu kapari soslu ızgara
kaya levreği, en sevilen
deniz ürünü… Limon
kabuğu ve sızma zeytinyağı
ile marine edilmiş ızgara
levrek üzerinde mandıra
tereyağında sotelenmiş taze
sarmısak ve tuzlu kapari
ile servis ediliyor. Yanında
ise toz parmesanlı bol yeşil
salata veriliyor.
(212) 924 9985
WAGAMAMA
Wagamama’nın en çok tercih edilen deniz
ürünleri somon, levrek, karides ve kalamar.
Somonu teryaki salmon soba gibi farklı
yemeklerde kullanıyorlar. Bu lezzeti noodle,
soya filizi, taze soğan, kırmızı soğan üzerinde
somon ekleyip, teriyaki sosla servis ediyorlar.
Kalamarı ise fritözde pişirilip yanında acılı,
sirkeli sosla servis ediyorlar.
(212) 322 15 87
ZANZİ KITCHEN
120 gr somon füme, 25 gr havuç (kibrit çöpü şeklinde doğranmış), 25 gr
körpe kabak (kibrit çöpü şeklinde doğranmış), 1-2 çay kaşığı kapari
1 tatlı kaşığı dereotu, 80 gr Zanzimix
Havuç, kabak, dereotunu vinegret sos ile karıştırıp bir tabağa alın.
Yanına somon fümeyi koyun. Somonların üzerine limon ve zeytinyağı
soslu kapariyi ekleyin. Üzerine dereotu serpiştirin.
444 89 69
78 intown
İYİ YAŞAM
“NÜ HAPPY MUTFAK”
İLE AÇ KALMAYIN, MUTLU KALIN…
“ZAYIFLAMAK, AÇ KALMAK DEĞİLDİR!” DİYOR DİYETİSYEN GÖKNEL DUMANLI. EVE
TESLİM SAĞLIKLI YEMEK PAKETLERİ NÜLIGHT MENU İLE SEKİZ YILDIR HAYATIMIZDAYDI.
ŞİMDİ İSE NÜ LIGHT MENU, HAPPY MUTFAK İLE GÜÇLERİNİ BİRLEŞTİRDİ VE NÜ HAPPY
MUTFAK MARKASIYLA YOLA DEVAM EDİYOR. MENÜLER UZMAN ELLERDE HAZIRLANIYOR
VE KİŞİYE ÖZEL HAFTALIK TAKİPLER YAPILIYOR. SAĞLIKLI ZAYIFLAMAK İSTEYENLER
NELER YAPMALI? EN SIK YAPILAN HATALAR NELER? BU SORULARIN CEVAPLARINI VE NÜ
HAPPY MUTFAK’IN SUNDUĞU HİZMETİ GÖKNEL DUMANLI’DAN DİNLİYORUZ…
UNUTMAYIN: ZAYIFLAMAK
AÇ KALMAK DEĞİLDİR!
Tam tersine aç kalırsanız zayıflamayı bırakın hayatınızı bile riske atarsınız.
Belki kısa sürede zayıflarsınız fakat vücudunuz ilk bulduğu fırsatta sizden
daha fazlasını depolayarak intikamını alacaktır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)
verilerine göre sağlıklı kilo kaybı hızı 500 gr ila 1 kg arası olmalıdır. Daha
hızlı kilo vermek birçok sağlık sorununa yol açabilir. Hızlı kilo kaybı vadeden
diyetlerden kaçınmak gerekiyor çünkü vücutta kas kaybı ve su kaybı yaşanır
ve yağ kaybı olmadığı gibi metabolizmanız yavaşlar ve ileride kilo vermek
veya korumak zorlaşır. Çok düşük kalorili diyetlerle zayıflayan kişilerde baş
ağrısı, halsizlik, yorgunluk ve konsantrasyon bozukluğu oluşabilir. Benim
en çok gözlemlediğim Dukan ve Karatay gibi protein ağırlıklı diyetlerde
oluşan kolesterol yükselmesi, böbrek taşlarının oluşması, aşırı üşüme, cilt
kuruluğu, saç dökülmesi ve aşırı halsizlik şikayetleri görülüyor.
için fazla oluşu kimileri için de az oluşu hem beden hem de
ruh sağlığı açısından zararlı etkiler doğurur. Ama hiç birimiz
sağlığımızı görünüşümüzden daha fazla önemsemeyiz maalesef.
Vücudumuzun şekilli olması, erkekler için genelde kaslı oluşu,
kadınlar için fit oluşu en çok önemsediğimiz şeylerdendir. Biz
bu şekilleri bu kadar önemserken sağlığımıza ne kadar zarar
veriyoruz kimse dikkat etmiyor.
Kiloların fazla ya da az olması kadar zararlı olan bir şey varsa
o da bu kilolardan kurtulmak ya da kilo kazanmak için yapılan
uygulamalardır. Biz genelde sağlıklı beslenmeyi bir oturuşta
bol bol yemek zannediyoruz. Her çeşit yağlı, şekerli gıdaları
tüketmeyi vücudumuzu güçlendirmek ve sağlığımıza kavuşmak
sanıyoruz. Tam tersi durumlar da yok değil.
Houston Üniversitesi’nde Human
Nutririon ve Food üzerine Bachelor of
Science eğitiminin ardından Phoenix
Üniversitesi’nde üst lisans çalışmamı
yaptım. Amerika’nın en prestijli tıp
fakültelerinden biri olan Baylor College
of Medicine’da stajın ardından aynı
üniversitede kadiyovasküler hastalıkları
önleme merkezinde 15 sene araştırma
diyetisyenliği yaptım. 2010 yılında
Türkiye’ye dönerek, çeşitli kurumlarda
çalıştım ve sonunda hayalim olan diyet/
yemek paketleri işine girdim.
Mesleki olarak karşılaştırdığım zaman 26
sene Amerika’da yaşamış ve orada okuyup,
çalışmış bir diyetisyen olarak Türkiye’de
gördüğüm, duyduğum bazı şeyler beni
hala şaşırtmaya devam ediyor. Amerika
obezitenin salgın olduğu fakat aynı zamanda
da zayıflamak için en çok para harcanan ülke
80 intown
bildiğiniz gibi... Nerdeyse her gün değişik bir
diyet şekli veya diyet ilacı çıkıyor ve buna
rağmen insanlar obez. Bu demektir ki bu
yöntemler işe yaramıyor. Bu yüzden artık
orada da işe yarayan tek yöntemin sağlıklı
ve dengeli beslenmek, bunu bir yaşam
tarzı haline getirmek ve aktif olmak olduğu
vurgulanıyor. Dolayısıyla Türkiye’de de
zayıflamak/sıfır beden olmak için yapılanlar
bana çok yanlış geliyor.
Diyetisyenlik eğitimini almamış
bazı kişilerin insanların sağlığı
pahasına 800 kalorilik diyetlerle
piyasada itibar görmesi
düşündürücü gerçekten. Bu
arada Amerika’da 1200 kalorinin
altında diyet vermek yasaktır!
Çünkü sağlığa zararlıdır.
Kilo çoğu insan için sorundur. Kimileri
Ne kadar az yersek o kadar iyi diyenler, yağsız,
şekersiz ve çok az yiyerek sağlıklı beslendiğini
düşünenler de var. Bu konularda fazlasıyla bilgi
eksiğimiz var.
Emin olun bu düşüncelerle hareket ettiğimiz için şeker, tansiyon
gibi birçok hastalığa yakalanıp sağlığımızın berbat olmasına
sebep oluyoruz.
www.nulightmenu.com
nühappymutfak
İstanbul Cad. Gökofis İş Merkezi
No.20/12 Göktürk-İstanbul
0212 322 23 71 / 0212 322 63 76
NELER VAR?
Nü Happy Mutfak’ta menüleri, kilo verme
sürecinin keyifli ve sağlıklı bir şekilde
yapıldığında kalıcı sonuçlar vereceği
inancıyla hazırlıyoruz. Danışanlarımız
için hem lezzetli hem de kalorisi ve besin
değerleri dengeli menüleri belirliyoruz.
Her kişinin bünyesinin ve damak zevkinin
farklı olduğunun farkındalığıyla hareket
edip, kişiye özel daha butik bir servis
veriyoruz. Danışanlarımızı ilk görüşmeyi ben
yapıyorum. Nü Day Spa’daki Tanita aletinde
vücut analizi yaparak kişinin yağ, kas, sıvı
miktarı ve metabolizmasını belirlendikten
sonra medikal durumu, kullanılan ilaçlar
ve daha sonra yemek tercihlerini de
öğrenerek menülerini ve kalori ihtiyaçlarını
planlıyorum.
Bizzat tüm gün mutfaktayım. Menü
planlamasından yemeklerin yapımına,
tadımına ve daha sonra paketleme
aşamasına kadar her şey gözetimim altında.
Gerçekten çok titizleniyorum. Bu sanırım
Amerika’dan kalma bir alışkanlık… Ayrıca
telefonum 24 saat danışanlarımıza açık.
Yemeklerimiz hakkında müşterilerimizin
kafalarında hiçbir soru işareti kalmaması ve
%100 memnuniyeti bizim için çok önemli. Nü
Happy Mutfak olarak farklı ihtiyaçlara cevap
verecek paketler hazırladık. Vejetaryen,
hamile menüsü, emziren anne menüsü,
sporcu menüsü, şeker hastaları ve insülin
direnci olan danışanlarımız için düşük
glisemiks indeks menüsü ile çocuk menüsü
vb. Kısaca Nü Happy Mutfak olarak sağlıkla
zayıflamak isteyen herkese kapımız her
zaman açık…
intown 81
SOKAK RÖPORTAJI
ERDINÇ KUTAL
ŞİMDİ
SAĞDUYU ZAMANI!
İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ GÜNLER HEPİMİZ İÇİN ACI VERİCİYKEN GÖKTÜRK SAKİNLERİNE
SORMAK İSTEDİK: “YAŞANAN TERÖR OLAYLARINI NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?
BİREY OLARAK BİZ NE YAPABİLİRİZ?” DİYE... ALDIĞIMIZ YANITLAR, HEM 1 KASIM’DA OY
VERMEK İÇİN SANDIĞA HEM DE SAĞDUYULU OLMAYA DAVETİ İÇERİYOR
CIA, MI6, eski KGB ilişkilerine alan eski soğuk savaş dönemi roman ve
araştırma yazılarını okumayı severim. Onlardan öğrendiğim bir şey
var. Ulusal veya uluslararası büyük hadiselerde, gerçek sorumluyu
bulmak için şu soru sorulur; “Bundan en büyük çıkar sağlayan kim?”
Bizim durumumuzda da sormamız gereken soru bu bence. Birilerinin
çıkarlarından vazgeçmeme arzusu, birilerinin koltuk ve güç sevdası,
birilerinin ifşa olma ve yargılanma korkusu var. Bunların olmaması için
uğraşıyorlar. Demokrasiyi, kardeşliği, uyumlu yaşamayı yücelteceklerine
kin, öfke, nefret ve kan dökülmesini körüklüyorlar. Bu durumda öncelik
herkes için sağduyudur. Üzüntü diz boyu fakat paniklemeyeceğiz,
her birey birilerini ışığa götürmek için bireysel çaba sarf edecek,
vurdumduymaz olmayacağız, oy vereceğiz. hep sahnelediği provokasyona
gelmeyeceğiz çünkü terörün en korktuğu şey insanları korkutamamaktır.
ASLIHAN GEDIK BILGIN
Cumhuriyetimizin geçirdiği en zor dönemlerden
birini yaşıyoruz. Terörün bu kadar artması hem
sosyal yaşamı hem ekonomiyi hem de insanların
psikolojisini olumsuz yönde etkiliyor. Bence
Atatürk’ün ilkelerinden ve politikalarının hiçbir
zaman dışına çıkılmamalıydı. “Yurt da sulh
cihan da sulh” felsefesinin değerini şimdi daha
iyi anlıyoruz. Hepimizin sağ duyuyla dil, din,
ırk gözetmeden bir arada yaşamayı öğrenmesi
lazım. Birey olarak yapabileceğimiz en güzel
eylem demokrasinin elden gitmemesi için 1 Kasım
seçimlerinde eksiksiz oy vermesidir.
Hazırlayan: Sim Yener
GIZEM VAN WIJK
IŞIK ELÇI
Herkes bir şey söyleyecektir. Ben tüm olanların
sorumluluğunun bize ait olduğunu düşünüyorum.
Duygusal ama duyarlı bir toplum değiliz. Son
dönemde gördük ki “Bana dokunmayan yılan bin
yıl yaşasın” deyimi artık geçersiz, geçerli olansa
“Sustukça sıranın bize geleceği”… Korkular
düşünmenin, aklın, vicdanın önüne geçti mi,
o toplum için son yakındır. Umarım herkes
yapabildiğinin ne olduğuna bakar ve kendi payına
düşen sorumluluğu alır.
İPEK TOPRAK
İçinde bulunduğumuz durum çok ciddi.
Ülkemizde iç savaşa doğru sürükleniyoruz.
Çözüm süreci boyunca toplum sessiz kaldı
ama ardı ardına gelen şehit haberleri
halkı tetikler oldu. PKK sorunu nasıl
çözülür bilemiyorum ama toprak, vatan
bölünmeden, medenice, insanca yaşama
hakkı tanınmalı, bize tanındığı gibi; ne
fazlası ne eksiği… En iyi cevap 1 Kasım seçimlerinde verilecek diye düşünüyorum.
FERIDUN ÇERÇI
Ülkemiz çok zorlu bir süreçten geçmektedir. Yaşı genç seçmen
arkadaşlarımız, koalisyon süreçlerinde babalarımızın, bizim neler
çektiğimizi pek bilmezler. Bu seçim süreci yetmezmiş gibi terör yeniden
can almaya başladı. Maalesef kardeş kavgası başlatılmak isteniyor.
Her şeyden önce zaman birlik zamanıdır. Etle tırnak ayrılmaz ve başta
söylediğim gibi koalisyon ülkemizin dokusuna uymaz.
Durum kötü...
Halk olarak çok
şey yaparız yaptık
da. Hep beraber
olup, sesimizi
duyurmalıyız..
82 intown
intown 83
SOKAK RÖPORTAJI
DOĞRU NEFES
ALARAK
HAYATINIZI
DEĞİŞTİRMENİZ
MÜMKÜN!
ÖZLEM AKKAYALI
Zor ve karanlık günlerden geçiyoruz. Onlarca ailenin umutları, hayalleri,
yaşamları bitiyor. Diğer taraftan her gün artan nefret ve linç girişimlerini çok
tehlikeli görüyorum. Bizden olmayanı yakıp yıkma, yok etme isteğinin yakın
tarihimizdeki acı sonuçlarını hatırlıyoruz. Bugünkü kaos ortamını yaratan
koşulları, kişileri, ayrılıkçı söylemlerin sahiplerini artık hepimiz biliyoruz.
Seçimlerdeki tavrımızla gelinen durumu destekleyip desteklemediğimizi,
barıştan yana mı yoksa savaştan yana mı olduğumuzu çok net göstermemiz
gerektiğine inanıyorum. Tek yolun barış olduğuna inanıyorum. Hiçbir şey bir
insanın hayatından daha değerli değildir. Tüm partiler kendi seçmenlerini
sağduyulu olmaya davet etmeli, kin ve nefreti körükleyen açıklamalardan
kaçınmalıdır. Sağduyulu olmayı, bizden olmayanı anlamayı, onun yaşamına saygı
duymayı ve en önemlisi bir arada barış içinde yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor.
NEVRA AYA
SADI KABACI
Tarih gerçekten tekerrürden ibaret.
1800’lü yıllardan beri terör farklı isimlerle
karşımıza çıkmakta. Bu sebepten tarihten
ders alarak sakin bir şekilde ve akıllıca
şu anki durumu değerlendirmek gerekir.
Öncelikle şu bilinmeli ki, her Kürt PKK’lı
değildir, her PKK’lı da Kürt değildir.
Bugün en yakın arkadaşlarımız arasında
Kürt kökenli arkadaşlarımız da olabilir.
Kürt halkının da haklarını savunmayan
PKK terör örgütüne gerekli tepki ve
yaptırım uygulanmalıdır. Mücadelemiz ve
savaşımız Türk-Kürt halkı arasında değil,
teröre karşı olmalıdır.
KENAN YILMAZ
Savaşı organize edenler her zaman
kapitalistler olmuştur. Onlar
aynı zamanda silah tüccarlarıdır.
Böylelikle silahlarını satarlar. Onlar
paralarını sayarken bizde durum
nasıl olacak; insanımız ölecek
diye düşünürüz. İşin ekonomik
boyutunu hiç önemsiyorum bile…
Yarın değil şu an vicdanımızın
sesini dinleyip, aklımızı kullanıp,
biraz empati ve sevgi duymalıyız.
Sevginin açamayacağı hiçbir kapı
yoktur. Öte yandan ihtimallerden
biri olarak diyelim ki sevmedik
birbirimizi, unutamadık 50 yıla
yakın geçmişimizi. O zaman aklımızı
kullanalım! Bu vatan hepimizin…
Ve hepimiz bu şansı aynı topraklar
üzerinde yaşayan halklar olarak hak
ediyoruz. Ne dersiniz ?
Millet olarak sanırım şaşkınlık ve
kızgınlık içindeyiz. Olan olayları
anlamlandırıp, çözümün nerede
olduğunu, kimi desteklemek
gerektiğini bilemiyoruz.
Politikacıların söylemleri bizi daha
da şaşırtıyor, kızdırıyor. Ben şahsen
tüm partilere kızgınım. Halkın
öfkesini dindirecek değil, artıracak
söylemlerde bulunuyorlar. Benim
asıl merak ettiğim 1 Kasım’da seçim
sonuçları değişmezse, ne yapacağız?
Artık bizim gibi insanların korkuyu ve
“adam sendeciliği” bırakıp politikaya
girmesi lazım. En azından STK’lara
girerek halkın eğitimine, gelişimine
katkıda bulunmalıyız. Türkiye
Cumhuriyeti’ni kuranlara ve bu
düzeni korumak için canını verenlere
bunu borçluyuz.
GÖKTÜRK’TE NEFES
ATÖLYESI’NIN KURUCUSU
TUBA KAYTAŞ, KALITELI
VE SAĞLIKLI BIR YAŞAMIN
ANAHTARININ “NEFES”TEN
GEÇTIĞINI SÖYLÜYOR. SIZ DE
NEFESLE HAYATINIZI YENIDEN
YAPILANDIRABILIR, DAHA SAĞLIKLI
VE HUZURLU YAŞAYABILIRSINIZ.
DOĞRU NEFESLE KİLO KONTROLÜNÜ
SAĞLAYABİLİRSİNİZ…
Diyafram kasının etkin kullanılması, yaşam enerjimizi harekete geçiriyor.
Aldığınız doğru nefeslerle sindirim ve boşaltım sistemine katkıda
bulunduğumuz için bu kilo vermenize vesile oluyor.
DOĞRU NEFESLE KANSERI ÖNLEYEBİLİRSİNİZ…
Nobel Ödüllü Dr. Otto Warburg’un dediği gibi; “Kanser vücutta oksijen
seviyesinin çok düşük olduğu bir durumdur. Sadece oksidasyon
mekanizmasının orijinal düzeye gelmesi ile hassasiyet giderilebilir.”
DOĞRU NEFESLE STRESİN ÖNÜNE GEÇEBİLİRSİNİZ…
Çoğu kişi diyafram kasını kullanmıyor. Oysaki doğru nefesle birlikte
diyafram kasını kullanmak, karnımızdaki tüm organlara masaj yapıyor ve
sinir sistemini çok olumlu yönde etkiliyor. Böylece normal hayatta alınan
doğru nefesler, öfke, heyecan ve stres durumlarının içinden kolayca
geçmemize yardımcı oluyor.
DOĞRU NEFESLE SAĞLIKLI İLİŞKİLER KURABİLİRSİNİZ…
Aşkı engelleyen tek şey yaşanılan deneyimlere yüklenen anlamlardır.
Bedene alınan doğal ve akıcı nefesler bedendeki blokajları, eski kayıtları,
korkuları ve blokajları çözerek yeniden yapılanmamızı sağlıyor.
NEFESİ DENEYİMLEMEK İÇİN DÜZENLİ OLARAK YAPILAN NEFES DENEYiM ÇALIŞMALARINA
KATILABİLİRSİNİZ…
Göktürk Merkez Mah. 2. Kartal Sokak No:10 Kemercity 2. Etap A 18 (0533) 708 47 55 / (0212) 322 88 10
84 intown
intown 85
ALIŞVERİŞ
Poppy Galeri
SONBAHAR
MODASI
Eldivenler,
53
TL
Yastıklar, 85- 220 TL
arası.
e
l
y
t
S
G
N
Palto, 719 TL
YAPRAKLAR SARININ TÜM TONLARINA BÜRÜNDÜ BİLE! SONBAHARIN EN KEYİFLİ YANLARINDAN
Palto,
1.290 TL
BİRİ, YAĞMURDA YÜRÜMEK OLSA GEREK... BU YÜRÜYÜŞLERDE MODADAN VAZGEÇMEYENLER
İÇİN PARDÖSÜDEN ŞEMSİYEYE UZANAN BİR SONBAHAR MODASI SEÇKİSİ HAZIRLADIK.
Fotoğraflar: Ersoy Doğru
Koton
Kulaklık,
17,99 TL
Palto,
179,99 TL
Next
Palto,
2325 TL.
Eldiven,
29,99 TL.
Eldiven,
79 TL
Palto, 1.757 TL
Sixty Five
Palto,
299 TL.
Şapka,
29 TL
Adidas
Şal,
29,99 TL
Mont,
306 TL
Şapka,
29,99 TL
86 intown
Twist
Şemşiye,
39 TL
Pardesü,
1874 TL
Şemsiye,
89 TL
Şapka,
99 TL
intown 87
KADIN ELİ
KİTAP
MÜDAVİM OLUNACAK BİR ADRES:
READ&REST
BAZI MEKANLARIN RUHU VARDIR VE ORALARA GİTTİĞİNİZ ZAMAN KENDİNİZİ EVİNİZDE
HİSSETMENİZ İŞTEN BİLE DEĞİLDİR. READ&REST DE BİZİM İÇİN ÖYLE BİR YER… 12 YIL ÖNCE
KAPISINI AÇAN READ&REST’İN ÖYKÜSÜNÜ SAHİBİ KAREN BURLA’DAN DİNLEDİK
Soldan sırasıyla: İpek Ebru Yıldız, Mine Alpar, Seda
Welsh, Meltem İnanç, Nurhayat Baysal, Işıl Yaman
Kanyılmaz, Bige Baykoca Süslü ve proje grubu
danışmanı Fazıl Yıldırım (arkada)
7 KADIN İSTANBUL
“7 KADIN İSTANBUL” EKİBİ, 1969
YILINDA ÇETİN ALTAN İLE ARA
GÜLER’İN İSTANBUL’U SOKAK
SOKAK DOLAŞIP, HAYATA
GEÇİRDİKLERİ “AL İŞTE İSTANBUL”
PROJESİNDEN İLHAM ALARAK
ÖNCE “7 KADIN İSTANBUL” İSİMLİ
SERGİYE, ARDINDAN DA AYNI İSİMLİ
KİTABA İMZA ATTI
İstanbul’u keşfetmeye niyetlenmiş, ortak tutkusu fotoğraf olan ve
farklı meslek sahibi 7 kadın, kentsel dönüşüm, değişim ve başkalaşım
sürecinde İstanbul’daki rutinleri ve yaşam mücadelelerini yorumlamak
üzere yola çıkar. İstanbul’un sokaklarında birlikte dolaşırken farklı
hayatlara, tatlara, renklere, dinlere tanık olurlar. Fotoğraflamak ana
motivasyonumuzdur ancak işin içine girdikçe, sokakları arşınlandıkça
hikayeler de görüntülerin devamı olur. Bir hafta fotoğraflanan
mahalleliye bir sonraki hafta fotoğrafları götürürken dostluklarımız
pekişir, hikayeler derinleşir. Ziyaretlerin bazılarında neşe bazılarında
ise hüzün yaşanır. Çoğu zaman kendilerini göç hikayelerinin içinde
bulurlar. Bir hafta öncesinde gidilen çay ocağına uğrayıp, çekilen
fotoğraflar göstermek isterken, ocağının kentsel dönüşüme yenik
düşüp yıkıldığını görürler. Dama oynayarak günlerini geçiren emeklilerin
buluştuğu kahve ise iki hafta sonra kasap dükkanı oluverir. Geçmişte
büyük ustaların yaptıklarına öykünerek başlanılan proje, gün gelir kendi
içinde bir belgesel olmaya başlar. Projenin hikayesi özetle böyle…
Mart 2014’te Fototrek’te gerçekleşen ilk sergiden sonra yedi tepeli
şehrin fotoğraflayan yedi kadın, çalışmasını “7 Kadın İstanbul” olarak
adlandırmış. Serginin ardından bu kez Anadolu yakasında yollara
düşen ekip, şehrin ön planda olmayan ara sokaklarını ortaya çıkarmak,
unutulmaya yüz tutmuş zanaatları, esnafları hatırlamak, hatırlatmak,
tanıtmak amacıyla fotoğraflamaya devam etmiş ve kentsel dönüşüm
adı altında süregelen değişime tanıklık ederek bu kitabı imza atmışlar.
88 intown
Göktürk’ün en eski işletmelerinden Read&Rest’in sahibesini tanıyabilir miyiz?
1980 yılında Özel Yıldız Lisesi’nden mezun olduktan sonra iki sene kadar
İngiltere’de yaşadım. Bir yaz tatilinde ailemi ziyaret etmek üzere geldiğim
İstanbul’da eşimle tanışıp, Türkiye’de kalma kararı aldım. 1982’de evlendim.
32 ve 26 yaşlarında iki çocuk sahibiyim. 1985’te rahmetli annem ve babamın
desteğiyle ablamla birlikte bir davet ve organizasyon şirketi kurduk. Böylece
profesyonel iş hayatına ilk adımı atmış oldum. 10 yıllık deneyim sonrası iki yıl iş
hayatına ara verdim. 2000 yılında Göktürk’e taşınmaya karar verdik. Sonra bir
süre düşünceler uçuşmaya başladı. Büyük oğlumun kitap ve kırtasiye dükkanı aç
demesine sıcak baktım ve kararımı verdiğim andan itibaren eşimin de beni pozitif
yönde desteklemesiyle araştırmalara başlayarak 2003’te üçüncü çocuğum olarak
gördüğüm, en ufak detayıyla bizzat ilgilendiğim Read&Rest’i yarattım. 12 senedir
Göktürk’te hizmet veren sayılı dükkanlardan ve ilklerden biriyiz.
Çok şubeli bir sürü ünlü marka varken sizin bunca yıldır istikrarla ayakta
kalmanızın sırrı nedir?
Disiplin, dürüstlük ve azim başarının anahtarı bence. İşimi çok severek ve keyif
alarak yapıyorum. Yeni doğmuş bir çocuğu büyütür gibi… Her sabah yüzümde
gülümsemeyle geliyorum dükkanıma. 12 sene önce başlangıçtaki enerjimden
daha da fazla enerjim var şimdi. Bundan da önemlisi güzel dostluklar, sohbetler,
paylaşımlar yaşıyorum dükkanımda. Göktürklüler’in Read&Rest’i sevdiğini
hissediyorum. Benim için de en büyük zenginlik zaten bu! Butik bir kitapevi ve
kafe olduğumuz için diğer markalardan daha farklı algılandığımızı düşünüyorum.
Markayı yaratırken konumlandırmamızı da tamamen bunun üzerine düşünüp
gerçekleştirmiştik.
Yeni konsepti çok beğeniyorum. Bir soluklanma
noktası oldu. Kafede neler var? Neler olacak?
Dükkanda kitap ve kahve konsepti yanı sıra
yiyecek çeşitleri de yer alıyor. Özellikle tuzlu
çatallarımızı, tatlı elmalı kurabiyelerimizi, cheese
cake çeşitlerimizi, muhteşem patlıcanlı böreğimizi
ve tiramisuyu denemelerini tavsiye ederim. Bu
yaz kahve konusunda yatırımlar yaptık. Bu konuda
eşimin desteği büyük. %100 katkısız çekirdekte
her türlü kahve çeşidini müşterilerimizin damak
zevkine uygun servis ediyoruz. Yaklaşık 4
aydır hafta sonları 09:30-13:30 arası şefimiz
Gülbin Hanım’ın desteğiyle Türk ve dünya
konseptlerinden farklı kahvaltı tabaklarını servis
etmeye başlattık. Geçen sene olduğu gibi bu sene
de değişik çorba çeşitleriyle devam edeceğiz.
Yeni sezonda amacımız yeni aktivitelerle
müşterilerimizi buluşturmak. Sık aralıklarla
imza günleri, çocuklara kitap okuma etkinliği,
kadınlara hafta arası farklı konularda workshoplar
düzenlemeyi planlıyoruz. Yeni konseptimizde
ayrıca seramik, ahşap vs hediyelik çeşitlerimiz
bulunuyor. Kırtasiye ürünlerimize yeni ve eğlenceli
birçok ürün kattık. Çocuklar ve büyükler için keyifli
ve butik birçok ürün alternatifi sunuyoruz.
Hedefleriniz neler? Eklemek istedikleriniz…
Bundan sonrası için amacımız etrafımızdakilere
en iyi hizmeti verebilmek ve mümkün olduğunca
insanlara keyifli ortam yaratabilmek. Geleceğe
yönelik bazı projeler üzerinde çalışmalarımız
var. Kısmet olursa onları da gerçekleştirmek
için elimizden geleni yapacağız. Bugüne kadar
bize destek olan sevgili müşterilerimize,
komşularımıza, arkadaşlarımıza buradan bir
kez daha teşekkür etmek istiyorum. Göktürklü
olmaktan, hizmet etmekten çok mutluyum.
Sağlığım el verdiği müddetçe de sizinleyim.
Göktürk’ü, Göktürlüler’i ve üçüncü çocuğum
Read&Rest’i çok seviyorum. Ayrıca Intown’da bize
yer verdiğiniz için de sonsuz teşekkürler...
DEKORASYON
Mimar Gül Bozantı
90 intown
Fotoğraflar: Ersoy Doğru
EV-OFİS DÜZENİNE
GEÇMEK
İSTEYENLER İÇİN…
SON YILLARDA GİTTİKÇE
YAYGINLAŞAN EV-OFİS
ÇALIŞMA DÜZENİYLE
ARTIK ZAMANIMIZI VE
KAZANCIMIZI ÇOK DAHA
VERİMLİ KULLANMAYA
BAŞLADIK. BEN DE BU
DÜZENE TAM BİR YIL
ÖNCE GEÇMİŞ VE DAHA
MUTLU ÇALIŞANLAR
KERVANINA KATILANLAR
ARASINDAYIM…
Geçen Ağustos ayında her zamanki gibi yoğun bir şekilde
çalışırken ve şantiyeler arasında koştururken fark ettim
ki son 10 gündür ofise uğrayamıyorum ve asistanımla
şantiyelerde, kafelerde buluşuyorum. Eve gelmem
trafik nedeniyle geç saatleri buluyor ve ondan sonra da
canım bir şey yapmak istemiyor. Evimin keyfini de fazla
çıkaramıyorum. Böylece ani bir kararla evin alt katında
yaptığım küçük bir tadilatla, Gül Bozantı Mimarlık ofisimi
yaşadığım yere taşıdım. Benimle beraber eşim de ofisini
eve taşıdı, ona da evimizin bir odasını çalışma alanı olarak
organize ettik.
Geçen zaman şunu gösterdi ki, hayatımızdaki en doğru
kararlardan birini almışız.Tabii ki hala işlerim için şehir
merkezine gidiyorum, trafiğe de girdiğim oluyor. Ancak
böyle günlerde bile ofiseme sabah ve akşam mutlaka
uğruyorum.
Ev-ofis düzenine geçmek isteyenlere tavsiyem,
mutlaka kullanım öncesinde mekanı kendi iş ve zevkleri
doğrultusunda hazırlamaları… Sadece bir bilgisayar
alıp, yemek masasının ya da sehpanın üzerine koyup bu
düzene başlarlarsa hem verimleri hem de işe kendilerini
tam olarak vermeleri çok kolay olmayabilir. İster evinizin
odalarından birinin bir köşesi ister de tamamen bir odasını
ya da bir bölümünü olsun… Mutlaka rahat çalışacağınız
bağımsız bir masa ve çalışırken kullanacağınız
malzemeleri koyacak bir raf ya da dolap olmalı. Tabii ki
ruhunuza iyi gelecek küçük ayrıntılar da unutulmamalı.
Size de ilham vereceğini düşündüğüm, kendi ofisim
ve eşimin çalışma alanından bazı ayrıntıları paylaşmak
istiyorum:
intown 91
DEKORASYON
Benim gibi ayrı bir bölümde
ofis oluşturabiliyorsanız ve
mekan çok geniş değilse,
girişte kullanacağınız
güzel ve büyük bir ayna,
hem mekanı daha geniş ve
aydınlık gösterecek hem
de gelenlere sıcak bir “hoş
geldin” diyecektir.
Aksesuar ve tabloların yanı sıra
sevdiğiniz ve enerji veren renkler de her
zaman çalışma ortamını canlı tutar.
Çalışma masasının büyük ve
rahat olması, çalışırken ihtiyaç
duyduğunuz her şeyin elinizin
altında olmasını sağlar.
Duvarlara size keyif
veren tablolar asmak,
küçük objeler kullanmak
verimliliğinizi arttıracaktır.
92 intown
DEKORASYON
YENİLENEN YÜZÜ İLE
GÜZELLİK RÜZGARI
GÖKTÜRK’TE ESMEYE DEVAM EDİYOR!
Benim gibi mimari ofislerde
gerekli olan çizim makinaları,
malzemeler ve dosyalar
için küçük de olsa bir arşiv
bölümü oluşturmak son
derece kullanışlı olacaktır.
Size kalan zamanlarda
evinizin keyfini
cıkarabilirsiniz…
94 intown
“Estethica Göktürk Sağlıklı Yaşam Merkezi’mizde, ihtiyaçlarımız
ve alışkanlıklarımız doğrultusunda, değişimin bizden beklentileriyle
hareket ederek farklı ihtiyaçlarınıza cevap verecek yepyeni
konseptimizle karşınızdayız.
Bu yenilenme kapsamında Anti-Aging uygulamalarımıza eklediğimiz
Collagen Banyosu uygulamasıyla ilgili bilgi vermek istiyorum. Haftada
iki kere collagen kabinine girilerek uygulanan bu işlem, tüm vücudun
collagen üretimini sağlayarak cildin metabolizmasının canlanmasını
sağlar. Böylece taze ve ışık saçan bir görünüm elde etmemize
yardımcı olur.
Bunun yanı sıra sizlere ESTETHICA GÖKTÜRK bünyesine yeni katılan
“ANATOMİC” stüdyo dan da bahsetmek isterim.
ANATOMİC Stüdyo, bireyleri, birer proje olarak ele alır. Öncelikle
belirli ölçümler, testler ve değerlendirmeler sonucunda kişinin
beslenmesinden yola çıkılarak, sportif aktivite ve psikolojik açıdan
nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine karar verilir.
Diyetisyenimiz Büşra Düzyol ile başlayan proje, sağlıklı bir yaşam için
en önemli faktör olan “beslenme” kontrol altına alındıktan sonra bir
diğer adım için Psikolojik Danışman Sedef Satır’a ve sonrası için ise
Personal Trainer Burkan Satır’a aktarılıyor.
Spor akademisi mezunu olan ve spor salonu konseptlerinin birçoğunda
eğitmenlik-yöneticilik, çeşitli branşlarda antrenörlük-yöneticilik ve
çeşitli spor organizasyonlarına görev yapıp tecrübe etmiş olan Burkan
Satır beden sağlığının; anatomik, fizyolojik, ruhsal sağlık olarak bir
bütün halinde ele alınması gerektiğinin önemini vurgulayarak ancak bu
şekilde kesin sonucun alınabileceğini savunuyor.
Burkan Hoca ile ‘’bire bir’’ uygulanacak olan egzersiz
rutinleri öncesinde “Postür analizi” ile kişinin duruş
bozuklukları değerlendirilerek, kişinin yapabileceği veya
uzak durması gereken egzersizler belirleniyor.
Kişiye en uygun egzersiz programı hazırlandıktan sonra
zaman zaman açık alanda da yapılmak üzere gerek
serbest ağırlıklarla gerek kendi vücut ağırlığıyla gerekse
“XBODY” ile birçok farklı antrenman metotlarından
faydalanarak bireylere alışılmışın dışında bir egzersiz
keyfi sunuluyor.
Siz de projelerimiz hakkında daha detaylı bilgi sahibi
olmak istiyorsanız; ESTETHICA GÖKTÜRK ANATOMİC
STÜDYO ‘ya bekliyoruz...
Bu bir advertorialdır.
GÖKTÜRK’TE BİRİNCİ YILINI DOLDURAN ESTETHICA, KENDİNİ
YENİLEYEREK HİZMET VERMEYE DEVAM EDİYOR. ESTETHICA
GÖKTÜRK SAĞLIKLI YAŞAM MERKEZİ KOORDİNATÖRÜ ECE
KARABULUT, MERKEZDE YAPILAN BAZI UYGULAMALARI ANLATIYOR
Evin bir bölümünde eşim için
oluşturduğumuz çalışma
köşesi... Masayı pencere önüne
yerleştirerek, hem evin diğer
bölümlerinden soyutlamış, hem
alanı daraltmamış hem de ferah
ve aydınlık bir yere bakmasını
sağlamış olduk. Oluşturulan
dolaplar da her türlü malzeme
için depolama alanı sağlıyor.
BAHÇE
SAKSILAR BAHÇELERİN
TAKILARI GİBİDİR…
Begüm Eryılmaz
Mimar, Peyzaj Danışmanı
BENJAMIN SAKSI
275 TL
FORGE SAKSI 245 TL
325 TL
79.95 TL
JARVIS ANTIQUE SAKSI
745 TL
96 intown
Her tasarımcının olmazsa olmazı
olan bazı bitkileri vardır. Benim favori
bitkilerim; servi, zeytin, lavanta, yağlı
kartopu ve yasemin… Toscana
ruhunu seviyorum. Bu doğal dokuya,
heykel formunda serviler, zeytinler
ekliyorum. Bir de ışık ve saksılara çok
önem veriyorum tasarlarken... Bir anda
bahçenin vurgusu değişiyor bu iki
eleman girince. Gizli bir dokunuş, her
bahçeyi daha rafine göstermeye yetiyor.
Her bahçenin, kendine ait bir saksı
tipi vardır. Yarattığınız atmosfer sizin,
onun tadını çıkarış biçiminizi belirler.
Kullandığınız saksı tipi bahçenizi modern
de gösterebilir, klasik de... Bir anda
sizi country atmosferine götürebilir ya
da köyden çıkıp şehre ulaştırabilir.
Seçimlerdir bahçeyi farklı kılan... Bir
kadın için takıysa giysiye karakter katan,
bahçe için de saksılar ve mobilyalardır.
Saklı temininde geçmişte çok zorluk
çekerdik. Şimdi ise daha çok seçenek
bulabiliyoruz. Bu da bize inanılmaz
kolaylık sağlıyor.
Bahçenize tarz katabilecek bazı
saksıları sizinle paylaşmak istedim.
Acaba sizin tarzınız hangisi?
İŞ DÜNYASI
“KADINLARIN İŞ HAYATINA DAHA
FAZLA GİRMESİ GEREKİYOR”
SUPERSLOW ZONE’UN SAHİBİ ALEV URÇAR İLE GÖKTÜRK’TEKİ YAŞAMI VE İŞ HAYATINDA
KADIN OLMAKTAN HAFTADA İKİ KEZ 20 DAKİKALIK SEANSLARDA UYGULANAN
SUPERSLOW EGZERSİZ YÖNETİMİNE UZANAN BİR SÖYLEŞİ GERÇEKLEŞTİRDİK.
Sizi tanıyabilir miyiz?
İstanbul’da doğdum. Okul hayatım boyunca lisanslı olarak basketbol
ve hentbol oynadım. Üniversiteyi bitirdikten sonra bilgi teknolojileri
sektöründe 14 yıl boyunca çeşitli şirketlerde satış ve pazarlama
konularında yöneticilik yaptım. İlk kızımız Zeynep’e hamile kaldığımda
iş hayatına bir süre ara vermeye karar verdim. Zeynep 2,5 yaşındayken
eşimin işi sebebiyle Dubai’ye taşındık ve bir süre orada yaşadık. İkinci
kızımız Yasemin’in doğması ve biraz büyümesi derken iş hayatına 9
yıl ara vermiş oldum. 2013 Nisan ayında SuperSlow Zone® Göktürk
şubesini açarak çalışma hayatına geri döndüm.
Göktürk’te işletme sahibi olarak deneyimlerinizi ve gözlemlerinizi
alabilir miyiz?
Göktürk, küçük ve derli toplu yapısıyla İstanbul’daki karmaşık yaşamı
nispeten kolaylaştıran bir bölge. Her geçen gün büyümeye ve gelişmeye
devam ediyor. İşletme sahibi olarak büyümenin getirdiği avantajlar
yanında trafik düzensizliğinden kaynaklı yoğunluk günlük hayatı biraz
tatsızlaştırıyor. Genel itibariyle eğitim ve gelir düzeyi ortalamanın
üzerinde olan insanların yoğunlukla bu bölgede yaşaması birçok işletme
için ciddi fırsatları beraberinde getiriyor.
Neden Göktürk? Göktürk’te işyeri açmış olmaktan memnun
musunuz?
2008 yılından beri Göktürk’te yaşıyorum. Profesyonel olarak çalıştığım
yıllarda hep Anadolu yakasında oturup Avrupa yakasında çalıştım;
trafik hayatımda ciddi bir zaman kaybı ve stres yaratıyordu. Kendi işimi
açmaya karar verince öncelikli olarak Göktürk’te yapabileceğim ve
yapmaktan keyif alacağım bir işi araştırmaya başladım ve şansım yaver
gitti.
Kadın işletmeci olarak işletme sahibi olmak nasıl bir duygu?
Çok güzel ve tatmin edici bir duygu. Erkek egemen toplumumuzda
kadınların iş gücüne katılımının beklentilerin çok altında olduğu ve
maalesef iyiye gitmediği bir dönemdeyiz. Bunun değişmesi, kadınların
iş hayatına daha fazla girmesi gerekiyor. Bu anlamda benim de dahil
olduğum SuperSlow Zone® ailesinin üzerine düşeni yapmaya çalıştığını
söyleyebilirim. Genel itibariyle SuperSlow Zone® zincirinde kadın
eğitmenlerin oranının % 70 olmasından büyük memnuniyet duyuyorum.
98 intown
BUNDAN SONRASI IÇIN HEDEFLERINIZ NELER?
Göktürk bölgesindeki hedef kitlemizin büyük bir kısmını SuperSlow Zone® ile tanıştırmak ve
yaşam kalitelerinin artmasına fayda sağlamak. Çalışan bir anne olarak ise iş yaşam dengemi
koruyarak hedeflerimi gerçekleştirmeyi istiyorum.
Hem anne hem iş kadını olarak zor olmuyor mu
ikisini yürütebilmek? Kendinize zaman ayırabiliyor
musunuz?
Hem anne hem de işkadını olmak gerçekten zor ve
sorumluluklarınızın çok fazla olduğu bir durum. Ancak
burada yaşarken en azından ölçek ve yakınlık avantajı
işimi birazcık olsun kolaylaştırıyor. İş hayatına tekrar
atılmak için küçük kızımın okula başlamasını bekledim.
Göktürk’te ev, işyeri, okul üçgenin birbirine yakın olması
bana özellikle çocuklarıma ayırdığım zaman açısından
ciddi bir esneklik sağlıyor. Anne, eş ve işkadını şapkalarını
bir arada taşımaya çalışan her kadın gibi benim de zaman
zaman bunaldığım oluyor. Bu zamanlarda kendime zaman
ayırmak için Göktürk dışına çıkıp arkadaşlarımla veya tek
başıma vakit geçirmeye ya da eşimle seyahate çıkmayı
tercih ediyorum.
Kaç yıl oldu? SuperSlow Zone® nasıl gidiyor?
2013 Nisan ayında SuperSlow Zone® Göktürk
şubesini açtık. Üçüncü yılımızdayız. Gayet keyifli bir
şekilde büyüyoruz. Üyelerimize yaklaşık 15.000 seans
yaptırmışız. Yeni üyelerimizin %80 ‘e yakınını hali
hazırdaki üyelerimiz getiriyor. Dolayısıyla memnuniyet
oranı yüksek bir işletmeyiz ve bununla gurur duyuyoruz.
İlk başta slow (yavaş) konsepti insanlara farklı geldi.
Bu hız çağında yavaş spor yapmaya insanlar alıştı mı?
SuperSlow® tekniği 30 yıldır Amerika’da, yaklaşık 8 yıldır
da Türkiye’de uygulanıyor. Evet, hız çağında yaşıyoruz
ama insanlar bireysel sağlıklarına, yaşam kalitelerine
hiç olmadığı kadar önem veriyor. Dolayısıyla egzersizin
hızlı ve eğlenceli olmasından çok, aldıkları sonuca ve
etkisine bakıyorlar. Tabii ki değişik spor merkezlerinde
hızlı ve çoklu tekrarlar esasına dayanarak çalışmaya
alışmış kişiler başlarda bu çalışma türünü garipsediler ve
etkisini sorguladılar. Ancak yaklaşık 15-20 seans devam
ettikten sonra yaşam kalitelerindeki farkı gördüler ve
hızlı bir şekilde aile fertlerine ve arkadaşlarına önermeye
başladılar.
Daha çok tercih eden kitle hangisi? Ünlülerden kimler
var?
Bizim üye profilimiz genellikle 30 yaş üstü, hızlı ve yoğun
bir tempoda yaşayan, egzersiz yapmak için saatlerce
spor salonlarında kan ter içinde kalmadan, günlük
kıyafetlerini bile değiştirmeden en güvenli ve en etkili
yöntem ile sonuca ulaşmak isteyen kadın ve erkeklerden
oluşuyor. Ayrıca omurgasında çeşitli rahatsızlıklar olan,
bel fıtığı, boyun fıtığı, duruş bozuklukları, kifoz, skolyoz,
diz problemleri gibi sıkıntılara sahip kişiler de bizde
yaptıkları egzersizlerle kaslarını güçlendirerek hayat
kalitelerini arttırıyor. 12-90 yaş aralığında herkese
egzersiz yaptırabiliyoruz. Bir üyemizin 87 yaşındaki
babası, bir başka üyemizin 15 yaşındaki kızı sadık
üyelerimizden. Şubelerimizde ünlü birçok üyemiz var.
Arzum Onan, Timur Selçuk, Metin Uca, Tuba Ünsal, Gül
Onat, Mirgün Cabas bunlardan bazıları...
Diğer sporlardan farkı nedir?
Bilimsel bir temele dayanan, güvenli bir yöntemle
sakatlanma riskini minimuma indiren, en kısa sürede
ve en etkili sonuca ulaşması diğerleri ile aramızdaki
en önemli fark. Günümüzde 20-25 dakikalık, bilimsel
temele dayanmayan birçok egzersiz yöntemi var
ancak SuperSlow Zone® Sistemi dayandığı bilimsel
temel ve uygulanış prensipleri ile diğerlerinden
ayrılıyor. SuperSlow Zone® uluslararası akreditasyon
kuruluşu IACET tarafından akredite edilmiş bir kas
güçlendirme yöntemi ve sadece haftada iki kere 20
dakikalık seanslarda neredeyse vücudumuzda bulunan
tüm kas guruplarının yavaş ve kontrollü egzersizlerle
güçlendirme özelliğine sahip tek yöntemdir.
Vücutta ne tür değişimler gözlemliyorsunuz ve ne
kadar sürede?
Düzenli bir şekilde egzersizlerine devam eden
üyelerimizin yaklaşık 20-30 seans sonra vücutlarında
sıkılaşma, incelme, güçlenme ve en önemlisi
duruşlarında gözle görülür biçimde değişiklik
gözlemliyoruz. Eğer çeşitli omurga sorunlarına
sahip iseler iyileşme sürecine giriyorlar, hatta
doktorları uyguladıkları egzersiz metoduna devam
etmelerini tavsiye ediyorlar. Birçok üyemiz check-up
sonuçlarındaki olumlu trendi bizimle paylaşıyorlar.
Kayak, bisiklet, windsurf, koşu, golf, tenis gibi sporları
aktif olarak yapan üyelerimiz çok ciddi biçimde
güçlendiklerini ve bu sporlardaki performanslarının
kayda değer biçimde arttığını belirtiyor.
intown 99
ürünlerde sadece bizde olan ürün demek biraz iddialı olur
ama kalite/fiyat oranına ve çeşide baktığımızda Göktürk’ün en
büyük çocuk mağazası biziz demek doğru olur.
Fiyat skalanız nedir?
Fiyat skalamız oldukça geniş ve her bütçeye uygun ürünler
var. Tişörtler mesela 4.90TL’den başlayıp 39.90TL’ye kadar
çıkabiliyor.
“Sahiplenilecek hayvan” oyuncağını hikayesini anlatır
mısınız?
“Perfect Petzzz” Türkiye Distribütörü olduğumuz ve çok
satan bir ürünümüz. Perfect Petzzz bir Amerikan markası ve
Amerika’da evcil hayvan ticareti olmadığı için Amerika’daki
konsepti “adopt me” üzerine kurulu. Gerçeği ile birebir aynı,
nefes alan, uyuyan bu kedi ve köpekleri gerçeği yerine
satıyoruz. Evcil hayvanları alıp, sonradan sıkılıp sokağa
bırakmak yerine gerçek gibi olan oyuncaklarını alın diyoruz.
Bazı anneler taşıma çantası da alıyor ve çocuklarına sabahakşam gezdirmelerinin sorumluluğunu veriyor. Üç günde bu
durumdan yorulan çocuk gerçek hayvan beslemenin zorluğunu
da görmüş oluyor.
EN FAZLA ÇEŞİDİ OLAN
ÇOCUK MAĞAZASIYIZ”
“İNSANLAR İHTİYAÇLARINI GÖKTÜRK’TE HALLEDEBİLDİKÇE DIŞARIYA DAHA AZ
GİDECEKTİR VE YEREL EKONOMİ DAHA DA GELİŞECEKTİR” DİYEN MİNİ MİDİ MODA’NIN
YARATICISI PINAR GÜLEÇYÜZ İŞÇİ’DEN, MARKA HİKAYESİNİ DİNLEDİK
Kendinizi tanıtır mısınız?
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım mezunuyum.
Aynı üniversitenin İletişim Fakültesi’nde Reklamcılık üzerine yüksek lisans
yaptım ve 20 yıla yakın bir süre reklam sektöründe çalıştım. 2009 yılında
kendi butik ajansımı, 2011 yılında da Hepsi Enteresan’ı kurdum. Hepsi
Enteresan hediyelik eşya tasarımı, üretimi ve ithalatı yapan, birkaç markanın
da distribütörü olan dinamik bir firma. Bu sene Mayıs ayında da Mini Midi Moda
isimli çocuk mağazam faaliyete geçti. Evli ve iki çocuk annesiyim.
Markanın hikayesi nedir?
Mini Midi Moda çocuklarımın ihtiyaçlarından doğan bir marka oldu aslında.
Göktürk’te oturuyoruz. Aradıklarımı bulamamaktan ve AVM’lere taşınmaktan
yorulmam, Mini Midi Moda’nın zeminini hazırladı. 0-14 yaş arası her çocuğun
farklı zevklerine hitap eden, ayakkabı dahil her çeşit ürünün bulunacağı, modayı
takip eden, annelerin keyifli ve ekonomik alışveriş yapacakları bir mağazam
olsun istedim. Derken mekanı bulduk. Şu an Göktürk’ün en büyük, en fazla
çeşidi olan çocuk mağazasıyız.
Mağazayı açarken neyi hedeflediniz?
Öncelikli hedefim kaliteli ürünleri uygun fiyatlara satmak ve bol çeşit
bulundurmak oldu. Ayakkabıda Vicco markasının bayiliğini aldık ve
yanına garson ayakkabı olarak MP markasını da ekledik. Her türlü ihtiyacı
100 intown
çözebiliyoruz. Firmaların koleksiyonunda olup da
mağazamızda olmayan ürünleri de birkaç gün içerisinde
getirtebiliyoruz.
Çocuk giyimi özellikle tercih etmenizin sebebi nedir?
Çocukları giydirmek çok keyifli ve sorunsuz. Pazar senenin
12 ayı canlı ve kendi çocuklarımdan biliyorum, ihtiyaçlar hiçbir
zaman bitmiyor.
Hangi markalı ürünler var?
Mağazamızda mümkün olduğunca farklı fiyat skalalarında
birçok markayı bulundurmaya çalışıyoruz. Çoğu AVM
markası olmayan ama sektörde bilinen iyi markalarımız var.
Ayakkabıda Vicco ve MP, giyimde Cichlid, Mackays, Sobe,
Mini Damla, Bebepan ve popüler markaların ihraç fazlaları
var. Şapkada Bay Şapkacı, mayo da Bonesta, iç çamaşırında
Tutku, Seher Yıldızı ve Melani, pijamada Erdem ve Elsima,
abiyede Marions gibi markalar ve Hepsi Enteresan’ın tüm
ürünleri var. Hediyelik almak isteyenler de mağazamızda farklı
bir koleksiyon bulabilir.
En çok tercih edilen ürünler hangileri?
Ayakkabı ve bebek ürünlerinde oldukça çeşidimiz var. Bunların
her gün satışı yapılıyor.
Sadece sizde olan ürün var mı?
Göktürk’te Vicco ürünlerini sadece biz satıyoruz. Diğer
İlginç anınız var mı paylaşmak istediğiniz?
İlginç değil ama bizi çok etkileyen anılarımız var. Mağaza
açılana kadar Göktürk’te bu kadar çok yoksul aile ve bir o kadar
da hayırseverin olduğunun farkında değildim. Çok ihtiyacı
olan aileler (özellikle babaları terk etmiş veya vefat etmiş
çocuklar), hiç ayakkabısı olmamış çocuklar var. Hayırseverler
mağazamıza gelip bu çocukları giydirdiklerinde çocukların
tepkilerini görmeniz gerek, duygu yoğunluğunu ve yaşanan
güzellikleri anlatmam mümkün değil. Bu arada bizde müessese
olarak üstümüze düşen bir şey olursa geri kalmıyoruz.
Şimdiki çocuklar ile kendi çocukluğunuz arasında sizce ne
gibi farklar var?
Çok fark var tabii ki. Şimdi ki çocuklar her türlü imkâna sahip,
çok seçenekleri var ve her istedikleri gerçekleşiyor. Bu da
çocukları tatminsiz ve mutsuz yapıyor diye düşünüyorum. Biz
oyuncaksız ama mutlu çocuklardık. Tablet bağımlığı, bunun
getirdiği sorunlar ve obezite diğer sıkıntılar.
Bundan sonrası için hedefiniz?
Bundan sonraki hedefim çizgiyi bozmadan şubeleşebilmek.
Eklemek istedikleriniz…
Gelen çoğu müşterimiz mağazamızı çok başarılı buluyor ve
inşallah kapanmazsınız diyor. Göktürk’lü olarak daha çok
mağazanın açılmasını ve hayatta kalmasını istiyorsak daha
çok destek olmalı, mümkün olabildiğince Göktürk’ten alışveriş
yapmalıyız. Bu arada şunu da eklemek isterim ki başka çocuk
mağazalarının da açılmasını ve başarılı olmalarını istiyoruz.
Çünkü insanlar ihtiyaçlarını Göktürk’te halledebildikçe dışarıya
daha az gidecektir ve yerel ekonomi daha da gelişecektir.
intown 101
Bu bir advertorialdır.
“GÖKTÜRK’ÜN EN BÜYÜK,
INCITY
EN ÇOK YAKIŞAN
MEKANLAR
Hazırlayan: Leyla Asena Arıca
HEPİMİZİ ETKİLEYEN BU ZORLAYICI GÜNLERDE NEREDE, NE
YENMELİ, NE İÇİLMELİ DERDİNDE OLMAKTAN DEĞİL, EN AZINDAN
İŞ VEYA ARKADAŞ TOPLANTILARI YAPMANIZ GEREKTİĞİNDE
AKLINIZDA BULUNSUN DİYE ÇAY SOHBETİ İÇİN AVRUPA
YAKASI’NDAKİ EN İYİ MEKANLARINI PAYLAŞALIM İSTEDİK…
İlk başta biraz çaydan söz etmek istiyorum. Çayın geçmişi çok çok eskilere dayanıyor.
Kaynaklara göre ilk çay, MÖ 2737 yılında Çin İmparatorluğu döneminde içilmiş. Çay bitkisinin
yapraklarını yanlışlıkla suya düşüren imparator Shen Yung, çayın tadına bayılır ve keşfettiği bu
lezzeti sürekli içerken bulur kendini… Fakat çayın dünyaya yayılması biraz daha geç tarihlerde
olur. Avrupa’yla ilk 1606 yılında tanışır, daha sonraki yıllarda da hikaye aynı, Amerika ile
tanışma ve sanayileşmeden payını alma...
Bana kalırsa kahve gibi çay da bir kültür meselesi; hangi medeniyetin toprakları daha
elverişliyse, nerede daha çok yağmur yağıyorsa, kim daha çok tiryakisi olmuşsa çay içmenin,
orada gelişmiş çay kültürü. Uzakdoğu ve İngiltere’den sonra en çok çay içenler arasında Türkler
de var tabii ki. 1900’lü yıllara kadar kahve tutkunu olan ülkemizde son asırda durum değişmiş
ve şimdilerde sudan sonraki ilk tercih çay içmekmiş. Biz de İstanbul’daki en çeşitli, en aromatik
çayları servis eden mekanları size sunuyor ve yolunuz düşerse uğramanızı tavsiye ediyoruz.
102 intown
Yıllardır hayatımızda olan bu kafeyi gerçekten çok seviyoruz.
2002 yılından beri hizmet veren ve giderek büyüyen The
House Cafè, her şeyiyle kusursuz bir yer. Bunda mimari alanda
Autoban’la çalışmalarının da sebebi büyük tabii ki. The House
Café’nin yemekleri şahane ama çay konusunda çok iyi olduklarını
da söylemeden geçemem. Yıllar önce ilk kış çayını burada
içmiştim ve sevenler iyi bilir, karabiberli bitki çayı diye bir gerçek
var. Bitki çayına ayrıca limon, portakal, bal ve elma dilimleri
koyarak içiyorsunuz, tam bir hastalıksavar. Ayrıca mevsimine
göre taze zencefilli ıhlamur çayı da çok iyi. Acımsı aromaları
ve güzel kokulu çaylarıyla The House Café, her noktada
bulabileceğiniz bir mekan ama ben en eskisi olan Atiye’dekini
seviyorum. Teşvikiye Mah. Atiye Sokak No:10-1 Nişantaşı
LADURÉE
ÇAY FİSKOSUNA
THE HOUSE CAFÉ
Ladurée, İstanbullular’ı 2010 yılında Bebek’te makaronla tanıştırdı. İnanılmaz bir
tadı olan bu Fransız kurabiyesi sayesinde Ladurée hayatımıza girdi ve bugün,
2013 yılında açılan İstinye Park şubesi ile yola devam ediyor. Burası, anavatanı
Fransa olan makaronun yanı sıra çay salonu kültürüyle bilinen bir kuruluş aynı
zamanda. Üstelik makarondan ziyade çay çeşidi konusunda daha zengin
bir menüye sahipler. Ancak buradaki durum biraz farklı. Ladurée’de çayları
bitki yağları, meyve özleri ve gül yapraklarıyla tatlandırılmış çay miksajlarıyla
sunuyorlar. Karışım konusunda ise oldukça uzmanlar. Mesela Marie Antoinette
diye bir çayları var; içeriğinde tatlı turunçgiller, gül ve yasemin çiçeği yağı özleri
olan, ara ara kuru meyve ve balla tatlandırılmış bir Çin çayı. Yani burası çay
gurmesi bir yer! Ayrıca çayınızın yanına sıcak veya soğuk süt isteyebiliyorsunuz.
Parizyen bir çay-makaron seansı için Ladurée, kusursuz bir seçim. İstinye Bayırı
Cad. İstinyepark Alışveriş Merkezi No:11 D:L435, Sarıyer
intown 103
INCITY
MUMS CAFE
YENİ
İstanbul Caddesi,
Larus Palas
No: 2D-2E
Göktürk/İstanbul
444 76 39
[email protected]
Fransız Geçidi’nin tam ihtiyacı olan şeydi Mums Cafe ve Paps (Paps, mekanın karşısındaki kardeş işletmesi olan İtalyan restoranı).
Açıldıkları günden beri severek gidiyorum. Dinlendirici ve yeşil bir yer Mums Cafe. Güzel dekorasyonundan sonra en çok dikkat
çekici özelliği ise çay menüsü benim için. Aromatik çaylarda zirve yapmış bir menüleri var. Roybos Bourbon Vanilya çaylarını
kesinlikle öneriyorum. Vanilya çaya en çok yakışan aromalardan biri. Ayrıca menülerinde Pu’erh adında yıllanmış çayları bile var ve
adı bile çok merak uyandırıcı. Ben tam bir soğuk çaycı olduğum için ev yapımı soğuk çaylarından şeftalili olanını çok seviyorum,
sıcak havalarda çok iyi gidiyor, aklınızda olsun. Bu arada hatırlatmadan geçmeyelim, “Mums” İsveç dilinde “lezzet” demek; biz de
öyle tahmin etmiştik! Kemankeş Mah. Fransız Geçidi Sok. No:1/16 Karaköy
Çay mekanlarından söz ettiğimizde
Dem’den bahsetmemek olamazdı
herhalde. Karaköy’de sıcacık ve
samimi bir mekana sahipler. Genellikle
yer bulabilmek için sıra beklemeniz
gerekiyor. 2013’te bizi çayın en
değişikleriyle tanıştıran Dem’in
diğerlerinden farkı, uzmanlık alanının
yalnızca çay olması. 60 tane çay
seçeneği var. Yanında ise küçük tatlılar,
kahvaltı ve atıştırmalıklardan ibaret
bir menüye sahipler. Çay seçenekleri
çok fazla olduğu için burada biraz
damak zevkleri konuşuyor. Ben en
çok Get the Power ve Lemon Twist
ile portakallı vanilyalı çayı beğendim.
Ayrıca meraklısıysanız çay gruplarının
ortaya çıkış hikayeleri hakkında bilgi
edinmeden gitmeyin, daha çok zevk
alırsınız. Salt çaycı bir yer ve başka bir
şey aramıyorsanız, Dem diyorum.
Kemankeş Karamustafa Paşa Mah.
Hoca Tahsin Sok. No:17, Karaköy
104 intown
DEM KARAKÖY
GEZİ İSTANBUL
“Eskiden buralar dutluktu” demiyorum belki ama şunu rahatlıkla
söyleyebilirim, eskiden Göktürk’te sosyalleşelim dediğimizde
gidebileceğimiz birkaç mekandan biriydi Gezi İstanbul. Sonra kalabalıklaştık
ancak ilk dostluklar hiç unutulmaz ya hani, onun gibi Gezi İstanbul
müdavimliğim devam etti. Gezi İstanbul’u, yenilenen konsept-dekorasyon
çalışmasının ardından yeni evi Larus Palas’ta ziyaret ettik. Mekanın 12 yıldır
işletmeciliğini yürüten Aynur Kıran, yeni konseptle hedeflenenin günün her
saatinde lezzetli ürün gamı ve en iyi servisle müşteri memnuniyetini yüzde
100 artırmak olduğunu söylüyor. Yemeklerin lezzeti düşünüldüğünde
bunun zor olmayacağını söyleyebiliriz. Mutlaka bir sabahınızı Gezi
İstanbul’da mükellef bir kahvaltıya ayırın ama lütfen aceleniz olmasın, tadını
çıkarmanız gerekiyor. Fırından seçme lezzetlerle sunulan kahvaltı mönüsü
muazzam! Çünkü tüm malzemeler Türkiye’nin çeşitli yerlerinden getiriliyor,
ekmeklerde katkı maddesi kullanılmıyor ve sebzeler dahi kendi bahçelerinde
yetiştiriliyor. Bunun yanı sıra benim gibi İtalyan mutfağı tutkunuysanız, taş
fırın pizzaları ve makarnaları, bir de atom karidesini mutlaka denemelisiniz.
Pazartesi günün hariç hafta içi 10:00-23:00, hafta sonu ise 09:00-23:00
arası Gezi İstanbul’un kapısı herkese açık!
NEDEN
GITMELI?
Kahvaltıya henüz
gitmediyseniz, mutlaka
denemelisiniz. Kısa
süreli uğrayacaklara
ise baristaların özenle
hazırladığı özel harman
kahveleri denemelerini
öneririz.
Z KUŞAĞI
SOĞUKTA
HAREKET ŞART!
KICKBOX
Vücut kondisyonunu artıran ve nefes kapasitesini
geliştiren kickbox, kasları güçlendirmek için idealdir.
Ayrıca çevikliliği artırır. Tabii bu arada çocukları, bir
dövüş sporu olan kickbox’ın saldırı değil savunma
amacıyla kullanılması konusunda teşvik etmek de çok
önemli. Fitbox 212 322 90 89 - 322 23 71
AIKIDO
Kickbox’un aksine, aikido agresif olmayan bir spordur.
Çocuklara sakin olmayı öğretir. Sakinliği öğrenerek,
odaklanma konusunda kendilerini eğitebilirler.
Aikidonun amacı saldırmak değil kendini korumaktır.
Kişiye pozitif bir bakış açısı kazandırır. Atletik bir beden
gerektirmeyen aikidoyu herkes yapabilir.
Fitbox 212 322 90 89 - 322 23 71
BALE
Her nedense çoğunlukla kız çocukları için düşünülse
de, erkek çocuklar arasından da son derece yetenekli
baletler çıkmaktadır. Bale eğitimine genellikle 4
yaşından itibaren başlanır. Kas gelişimi küçük yaşlarda
başladığı için 10 yaş ve sonrasında başlamak daha zor
olacaktır. Çocukların kendilerini ifade etme becerilerini
geliştiren ve özgüvenlerini artıran bale, çalışkan ve
disiplinli bireylerin yetişmesinde de önemli bir rol oynar.
Tan Sağtürk Akademi 0212 322 03 22
YAZ BITTI DIYE ÇOCUKLARIN HAYATINDA
AKTIVITE DE BITTİ SANILMASIN. YETER KI
ONLARIN ILGI VE IHTİYAÇLARINA UYGUN
SEÇIMLER YAPILSIN. ÇOCUKLARIN EN
SEVDIĞI AKTIVITELERDEN BAZILARINI
VE GÖKTÜRK’TE BU AKTIVITELERI
PROGRAMLARINA ALAN BAZI MEKANLARI
SIZIN IÇIN DERLEDIK. MADEM ÖYLE, BU
KIŞ HERKES IÇIN GÜZEL GEÇSIN.
106 intown
intown 107
Z KUŞAĞI
DANS
İşte stres atmanın en güzel yollarından biri. Hem eğlenip
hem vücudu zinde tutmak gibisi yok. Büyüme çağındaki
çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimlerini doğrudan
etkileyen dans, düzenli yapıldığında kişiyi esnek, sağlıklı,
zarif bir bedene kavuşturur. Çocukların beden dili
değişir; özgüvenleri, yaratıcılıkları artar. Müzik kulağı
ve zevki gelişir. Ve en güzeli; dans ederken çok mutlu
olurlar! Tan Sağtürk Akademi 0212 322 03 22 Ragıp
Savaş Sanat Akademisi 0212 322 80 80
YOGA
Sadece büyüklerin değil, çocukların da rahatlamaya
ihtiyacı var. Hele de bu kadar yoğun okul temposunda…
Günümüzde stres yaşı oldukça düşmüşken, yogaya
sığınmak faydalı olabilir. Evde aileleriyle, okulda
öğretmenleri ve arkadaşlarıyla sorunlar yaşayan
çocukların özellikle sınav kaygıları ve rekabet ortamı
nedeniyle gerginleştikleri biliniyor. Hiperaktif çocuklar
için ise farklı yoga programları uygulanıyor.
Tan Sağtürk Akademi 0212 322 03 22
JUDO
Konsantrasyonu artırmak ve vücut koordinasyonunu
geliştirmek için ideal sporlardan biri de judo. Hem
fiziksel hem ruhsal anlamda destekleyici bir egzersiz
olan judo sayesinde çocuklar vücutlarını ve güçlerini
keşfederler. Gözle görülür şekilde refleksleri gelişir,
dengeleri ve metabolizmaları güçlenir. Uyum ve saygı
kavramlarını öğrenirler, mücadele yeteneği kazanırlar.
V3 0212 363 04 80
BASKETBOL
Bir takım sporu olan ve bu sebeple sosyalleşmeye büyük
katkı sağlayan basketbol, özellikle ergenlik çağında enerji
akışını doğru yönlendirmek için idealdir. Basketbola
yeni başlayacak çocukları doğru yönlendirmek ve doğru
çalışma programlarıyla çalışmak, onları basketbola
kazandırmak için şarttır. Aksi takdirde; aşırı zorlayıcı ve
yaşına uygun olmayan bir çalışma temposu çocuğu hem
basketboldan hem genel olarak spordan soğutabilir.
Kemer Country Club 0212 239 86 14
HISAR AKADEMI
Hisar Akademi’de dört yaş üstü her çocuğun katılabileceği spor,
müzik, performans sanatları, görsel sanatlar ve çeşitli atölye
çalışmaları yer alıyor. Bu yıl yedinci kez açılan akademideki 25 farklı
program, hafta sonları uygulanıyor. Ekim’in ilk haftası başlayan
akademide bu sezonunun yenilikleri ise bisiklet atölyesi, çocuklar
için dans ve programı değişen jimnastik atölyesi. Bunların yanı sıra
basketbol, voleybol, bale, aikido, sanat ve seramik atölyeleri, yaratıcı
drama dersleri programları da devam ediyor. www.hisarakademi.com
108 intown
TENIS
Aletli spor dalları içinde en revaçta olanı tenistir.
Bireysel bir spor olan tenis, çocuklara hırsını kontrol
etmeyi öğretir. Çocuğun tenise yeteneği olup olmadığını
anlamak için, rakete ve toplara ne kadar ilgi duyduğu
gözlemlenmelidir. Uzun ve zor bir eğitim isteyen bu
spor, çok fazla efor harcamayı gerektirir. Aşırı hareketli
ve sabırsız çocukların konsantrasyon sağlaması zor
olabilir ama başarırlarsa sonuç son derece verimli olur.
Kemer Country Club 0212 239 86 14
OKULA DÖNÜŞ
ÇOCUKLAR NEDEN
SİHİRLİ SÖZ: “YAPABİLECEĞİNİ BİLİYORUM”.
Hazırlayan: Işıl Tabağ
ÖDEV SAATİ GELDİ. AMA TELEVİZYON HALA AÇIK. SİZ EN AZ ÜÇ KEZ SAKİN SAKİN
ÖDEV ZAMANININ GELDİĞİNİ HATIRLATTINIZ. ANCAK SÜREKLİ “TAMAM BİRAZDAN
BAŞLIYORUM” YANITINI ALIYORSUNUZ. ÖDEV YETİŞMEYECEĞİ İÇİN TELAŞLISINIZ AMA
NE YAZIK Kİ SADECE SİZ TELAŞLISINIZ. HATTA ÇOCUĞUNUZ BU TELAŞIN SEBEBİNİ
BİLE ANLAMIYOR. SONUÇTA BİRAZ KIZGINLIK BİRAZ OTORİTE (HALA KALDIYSA)
KULLANARAK ÖDEVE OTURUYORSUNUZ. SİZ ZAMAN KALMADIĞI İÇİN YARDIM ETME
GEREĞİ HİSSEDİYORSUNUZ. AMA SİZ SÖYLÜYORSUNUZ O YAZIYOR. HATTA “BİR
DAKİKA KELİME, KELİME SÖYLE” DİYOR. ÖDEV KAVGA DÖVÜŞ BİTİYOR ÇANTAYA
KONUYOR. YARIN TEKRAR ÖDEV SAATİNE KADAR RAHATSINIZ. PEKİ, YA SONRA?
Çocuklarımız bu ödev olayının neyini anlamıyor? Daha doğrusu biz anne baba olarak
hala bu ödevin bize ait olmadığının neresini anlamıyoruz? Konuşmalar bile takım
çalışması niteliğinde: “Babası ödevimiz bitti. Çarşamba sınavımız var. Yarın biraz da ek
kitaptan soru çözeceğiz”.
Oxford University’den Ros Clubb ve Georgia Mason’un bir araştırmasından
bahsedeceğim. Clubb ve Mason’un araştırması fillerin yaşamına dayanıyor. Bu filler de
nereden çıktı demeyin lütfen. Aslında pek çok noktayı birleştirecek. Uzun yıllar filleri
doğal ortamında ve hayvanat bahçesinde gözlemliyorlar. Hayvanat bahçesi gayet
konforlu, gerekli yiyecekler, gerekli, şartlar sağlanmış. Uygun saatlerde yiyecekler
fillerin önlerine geliyor. Yorulmuyorlar. Vitamin takviyeleri, yıkanmaları vb. Fakat
ne yazık ki, hayvanat bahçesinde bu kadar iyi bakılan fillerin ömrü doğal hayatta
yaşayanlara göre yaklaşık 40 yıl daha az. Sizce neden?
Tamamıyla kendi kontrollerini ellerinde tutamadıkları için. Yaşayan her varlık hayatının
kontrolünü elinde tuttuğunda daha başarılı, daha mutlu. Bizse çocuklarımızın
kontrolünü elimize almış şekilde onları başarıya ve mutluluğa sevk etmeye çalışıyoruz.
Kendi başına çözdüğü bir problem, kendi başına odasını toplaması, kendi başına
ayakkabısını bağlaması tahminimizden çok daha önemli. Küçük başarılar büyük
başarıları ve BEN YAPABİLİRİM’i oluşturuyor.
110 intown
Bir kısmımız bu konuda bilinçlendik. Çocuğumuzun
hata yapmasına izin vermeye çalışıyoruz. Ama
kaşımız, gözümüz, vücudumuz “Dur bakalım
yapabilecek mi?” diyor. Halbuki sözümüz, sazımız
şunu demeli “Yapabileceğini biliyorum”.
Öğrenmeden keyif almak da büyük ölçüde buna
bağlı. İç ve dış motivasyondan bahsederler. Bizi
ilgilendirecek olan “İç motivasyon”. Oysaki biz annebabalar dış motivasyonu her zaman doldurmaya
çalışırız: “Dersini yaparsan TV izleyebilirsin, ödevini
bitir sana şeker vereceğim, sınavdan yüksek not
alırsan bisiklet…”
İç motivasyonu anne baba olarak arttırmaya yardımcı
olabiliyoruz. Ünlü psikolog Edward Deci ve Richard
Ryan iki tane yöntem söylüyor:
1- Okulda öğrendiklerini size anlatması için fırsat
verin (Anlatırken hem daha iyi öğreniyor hem
de “Yapabilirim” duygusu gelişiyor). Yapmanız
gereken vazgeçmeden size anlatmasının sizin
için ne kadar önemli olduğunu vurgulamak.
Bravo, aferin yerine gerekiyorsa bir
öncekinden daha iyi olduğunu söylemek.
2- Ödev kontrolünün onda olduğunu
hissettirmeye çalışın (Küçük sınıflarda
yani henüz ödev nasıl yapılır bilmedikleri
dönemlerde masa düzeni, çalışma sistemi
beraberce kurulmalı).
İlköğretim yıllarında ödev konusunun tüm kontrolünü
çocuğumuza bırakmaktan bahsetmiyorum. Hangi
saat ödev yapacağına karar vermek, ne kadar
dinlenme süresi ayıracağını belirlemek bile çocukta
kontrolün kendinde olduğunu hissettiriyor.
Okul bitirileli hepimiz için yıllar oldu. Şimdi karar
vermemiz gereken hala ödev yapıp sınava mı
hazırlanacağız, yoksa çocuklarımızın otokontrolü
benimsemelerini mi sağlayacağız? Ben otokontrolü
seçtim. Ya siz?
intown 111
TAVAN ARASI
Yazı:
Doç. Dr. İhsan Hanson
7
İSTANBUL ŞEHRI
ÜZERINDE
SAYISIZ KURULUŞ
EFSANESI YAZILMIŞ
SÖYLENMIŞ VE
ANLATILMIŞTIR.
İŞTE SIZE BELKI DE
BU GÜNE KADAR
DUYMADIĞINIZ
DINLEMEDIĞINIZ BIR
ÖYKÜNÜN ÖYKÜSÜ
DAHA…
TEPELİ ŞEHRİN
EFSANELERİ
Hani şu altı yüz yıl yaşamış olduğu söylenen
Davut oğlu İbrahim canının sıkıldığı
günlerden birinde cinlerini, perilerini,
kurtlarını, kuşlarını, veziri ukalasını çağırıp
sorar: Bu dünyada bana biat etmeyen kaldı
mı? Bir bakın…
İzin isteyen yaratıklar hemen dört bir yana
dağılıp araştırmalarına başlar. Bir zaman
sonra bakarlar ki, Ancor Adaları’nın Kralı,
Ancor Süleyman’ı tanımadığı gibi ona biat
etmeyi de hiç aklından geçirmez.
Bunun üzerine Süleyman tüm ordusu ile
Ancor Adası’na çıkartma yapar. Savaşın
ardından Kral Ancor yenilir ve esir alındıktan sonra herkesin gözü
önünde kafası kızgın bir kılıç darbesi ile gövdesinden ayrılır. Her
öyküde olduğu gibi burada da kralın dünyalar güzeli bir kızı vardır:
Şemsiye…
Süleyman, Şemsiye’yi yanına alıp geri döner. Bir müddet sonra da
kendisine eş yapar. Ama Şemsiye bir türlü mutlu olmaz, olamaz.
Süleyman’ın kendisini mutlu etmek için ne yapması gerektiğini
sorduğunda ise kendisine üç tarafı sularla çevrili bir yerde saray
yaptırmasını ve o sarayda mutlu olabileceğini söyler.
Bunun üzerine Süleyman yine cinleri perileri kurtları kuşları
görevlendirerek dünya üzerinde üç tarafı sularla kaplı yeşillikler
arasında bir yer bulmalarını ister.
Uzun araştırmalardan sonra cinler ve periler geri dönerek, böyle
bir yer bulduklarını ve buraya sarayı inşa edebileceklerini söylerler.
Bulunan yer bu gün Sarayburnu olarak adlandırdığımız İstanbul’un
tarihi tepelerinden birinden başkası değildir.
Süleyman buraya hemen bir saray inşa eder ve Şemsiye ile birlikte
buraya yerleşip yaşamaya başlarlar. Gel zaman, git zaman Şemsiye
burada da yaşamaktan mutlu olamaz. Nasıl olsun ki, babasının katili
kocası… Bir zamanlar mutlu ve bahtiyar ailesiyle birlikte yaşadığı
yerleri ve babasını hayal edip ondan kalan eşyalara bakarak sürekli
ağlama nöbetleri geçirir. Geçen zaman içinde Süleyman zaten Saba
Melikesi Belkıs’a aşık olmuştur. Bir gece Şemsiye’yi Süleyman’ın
emriyle putlara tapıp ağladığını gerekçe göstererek uykusunda
boğarlar.
Sarayburnu’nda yapılmış olan sarayın bahçesine gömülüverir
Şemsiye…
Başına da mezarı kaybolmasın diye bir servi ağacı dikerler. İşte
İstanbul mezarlıklarında salınıp duran serviler de buradan gelmektedir.
Aradan uzun ama çok uzun yıllar geçer. Süleyman’ın dördüncü kuşak
torunu Yanko bin Madyan büyük dedesinin cinlerle, perilerle, kurtlarla,
kuşlarla konuştuğu asasının peşine düşer. Niyeti büyük dedesi gibi
112 intown
intown 113
TAVAN ARASI
olmaktır. Yanına veziri Kanzuk ve müneccimlerini de
alarak gemileri ile birlikte düşer yola.
Müslüman inancına göre bir leylek, Hıristiyan inancına göre ise
bir kartal görünür; ağzında bir yılan taşıyarak…
Maceralı bir yolculuktan sonra yolları Sarayburnu’na
varır. Sarayın kalıntılarını bulur ve emir vererek
buraya bir kent inşa etmelerini ister. Aylar boyunca
gemiler başka diyarlardan buraya keresteler taşlar
ve inşaat malzemeleri taşır.
Yanko bin Madyan şehrin temellerinin ne zaman
atılmasının uygun olacağını yanına çağırttığı
Müneccimbaşı’na sorar.
İplerin üzerine doğru süzülür ve tam iplerin üzerine yılanı bırakır.
Yılanın üzerine düştüğü ipler gerilir direkler devrilmeye çanlar
çalmaya başlayınca, ustalar da vaktin geldiğini zannederek harçları
karıştırarak temel atmaya başlarlar. “Durun durun, vakit daha
gelmedi” diye bağırmalar o gürültü esnasında duyulmaz bile…
Müneccimbaşı usturlap adı verilen aletle gökyüzünü
tarar hesaplamalar yapar. Ve sonunda şehrin yedinci
ayının yedinci gününde temelinin atılmasının uygun
olacağını söyler.
Bunun üzerine sur temellerin aynı anda atılabilmesi
için belirli aralıklarla direkler dikilir aralarına ipler
bağlanır ve iplerin ortasına birer çan asarlar. Emir
geldiğinde direklerden bir tanesini devirecekler
iplerle bağlı direkler domino taşları gibi birbirlerini
çekerek devrilecekler ve çanlar çalmaya başlayınca
da ustalar temel atmaya başlayacaklardır.
Ama bu yaradanın hoşuna gitmez, kendi izni olmadan
yapılmasına izin vermez.
Temel atma zamanına bir gün kala, gökyüzünde
114 intown
Böylece zamanından önce inşa edilen kentten hayır gelmez.
Yakılıp yıkılır. İşgallere uğrar. Taş üstünde taş kalmamacasına…
Nice ejderhalar, akrepler, yılanlar sokaklarında dolaşır. Nice
prenslerin gözlerine miller çekilir. Nice prensesler karnında
bebeleriyle çuval içinde Marmara’nın serin sularında can verir.
Nice hükümdarlar zehirlenip öldürülür. Depremler, yangınlar
eksik olmaz. Yedi kez batıp, yedi kez Anka Kuşu gibi küllerinden
tekrar doğar. Yedi tepeli şehir…
Merak edenler için…
Yanko bin Madyan büyük dedesinin asasını bulur. Süleyman
gibi o da cinlere perilere kurtlara kuşlara hükmetmeye başlar.
Dedesinin sarayı üzerine yaptırdığı muazzam sarayında üç yüzyıl
yaşar. (Yıllar sonra aynı soydan gelen Parga’lı İbrahim’in yine
temelleri üzerine yaptırdığı günümüze kadar ulaşan ve halen
Türk İslam Eserleri Müzesi’ne ait yerdir burası.)
Sonrası… Sonrası da başka bir yazımıza konu olsun…
KEŞİF
Yazı: Başak Duru
PAZAR GÜNLERİ GÜZELDİR. İSTANBUL’UN TRAFİĞİNDEN KAÇIP
KENDİNİZİ BİR BALIKÇI SIĞINAĞINA ATABİLİYORSANIZ DAHA DA
GÜZELDİR DİYEREK, BİR PAZAR GÜNÜ KARŞI YAKANIN GÜZELİ
ANADOLU KAVAĞI’NDA ALIN SOLUĞU… MİDYE VE WAFFLE
KOKULARIYLA DENİZ KENARINA SIRA SIRA DİZİLİ ESKİ EVLER
KARŞILASIN SİZİ. HAFTANIN TÜM YORGUNLUĞUNU VAPURDA BIRAKIP,
ANADOLU KAVAĞI’NIN ARA SOKAKLARINDA KAYBOLUN, GİTSİN…
Sarıyer’den ver elini Anadolu
Kavağı! Üstelik sadece 10
dakikalık, tadı damağınızda kalan
masmavi bir yolculukla… Yerliyabancı turistlerinin hafta sonu
adreslerinden biri olan Anadolu
Kavağı benim için çocukluğumun
pazar günlerine karşılık gelir.
Akraba ziyaretleri listemde ilk
sıradaydı. Yokuşlarında kızakla
kaydığımız, kaplumbağa ailelerinin
gezdiği bahçelerinde tüm gün
oynadığımız, günde iki dondurma
yememe izin verilen, ekmek
arası midye tavayı ilk keşfettiğim
zamanlar… Henüz araç trafiğine
kapalı olduğu zamanlardan
bahsediyorum aslında. Ulaşım
sadece deniz yoluyla sağlanırdı.
Hem araç trafiğine açılması hem
de İstanbul nüfusunun artması,
Anadolu Kavağı’nın ziyaretçi
sayısını en az beşle çarptı. Neyse
ki hala tarihi dokusunu koruyabilen
İstanbul yerleşimlerinden biri…
Bu yüzden ne zaman gelsem
çocukluğuma dönerim.
Daha vapur yanaşmadan waffle
ve midye tava kokuları sayesinde
“Önce bir yemek mi yesek?” dedirtir
Anadolu Kavağı. Meydandaki
KARŞI YAKANIN GÖZCÜSÜ
ANADOLU KAVAĞI
116 intown
intown 117
KEŞİF
NASIL GIDILIR?
Sarıyer’e kadar özel aracınızla gelip buradan kalkan
vapurlarla Anadolu Kavağı’na ulaşabilirsiniz. Sefer saatlerine
gitmeden önce bakmayı unutmayın. www.sehirhatlari.com.tr
si
le
Yoros Ka
118 intown
balık lokantaları doludur, tezgahların
önünde ise hızlı ilerleyen küçük sıralar
görürsünüz. Tezgah sahipleri her zaman
çok neşelidir. Sizi yolunuzdan çevirmenin
illa bir yolunu bulurlar. Hani oldu da,
“Dönüşte uğrayacağım” dediniz birine; bu
sözü yazarlar bir yere ve dönüşte misafir
etmeden şuradan şuraya bırakmazlar. İyi de
yaparlar. Çünkü burada deniz mahsullerinin
tadı bir başkadır.
Balık-ekmek ya da midye tavanın tadına
baktıktan sonra denizden gördüğünüz
Yoros Kalesi’ne doğru tırmanmaya
başlayabilirsiniz. Kavak’ın dar sokaklarındaki
kısa evler, eski İstanbul fotoğraflarını
anımsatır. Tepeye yaklaştıkça her adımda
manzaranın daha da muhteşemleştiğini
görürsünüz. Bu yüzden adım atarken arada
sırada arkaya dönüp bu manzaranın keyfini
çıkarmayı ve fotoğraf çekmeyi unutmayın.
Dilerseniz yol boyu sizi takip eden restoran
ve çay bahçelerinde dinlenebilirsiniz.
Bu keyifli bir yolculuk sonrası kaleye
ulaştığınızda gördüğünüz manzara, tabiri
caizse az öncekileri solda sıfır bırakır.
Kale denildiğinde Cenevizliler akla gelir.
Yoros Kalesi de tahmin ettiğiniz üzere
Ceneviz yapımı… Geçmişte pek çok
saldırıya maruz kalan Anadolu Kavağı’na
Cenevizliler tarafından 1190 yılında inşa
ettirilen kaledeki armalar dikkat çeker.
Bizans ve ardından 14. yüzyılda Osmanlı
İmparatorluğu hakimiyetine geçen kalenin
içinde bir Türk mahallesinin bulunduğu
anlatılır. Çevreye hakim bir tepede yer
alan Yoros Kalesi’nden İstanbul’a giriş
yapan gemileri izlemek çok keyiflidir.
Buraya gelenlerin kimi surlarda kimi de
yeşil alanlarda oturmayı tercih eder. Hatta
kalenin arka tarafında piknikçileri görmeniz
işten bile değildir.
Anadolu Kavağı’nın en güzel armağanı
Boğaz manzarasını geride bırakıp meydana
döndüğünüzde tatlı saati gelmiş demektir.
Dilerseniz dondurma ya da waffle dilerseniz
lokma, sıkı bir tatlıcıysanız ise ortaya
karışık. Anadolu Kavağı’nı tatlı sonla
bitirmek adettendir. Kalabalık da yavaş
yavaş vapurlara doluşmaya başlamıştır bu
saatlerde. Martı sesleri eşliğinde Kavak’a
veda edersiniz, deniz kokusunu içinize
çekerek…
intown 119
YOLLARDA
GÖZE ÇARPAN BİR TASARIM:
YENİ RENAULT MEGANE
DÜNYADA 6,5 MİLYON ADETTEN
FAZLA SATILAN RENAULT
MEGANE’IN LANSMANINDAN
20 YIL SONRA RENAULT, ÜRÜN
GAMININ KALBİNİ YENİLİYOR VE
4. NESİL YENİ MEGANE’I GÜN
YÜZÜNE ÇIKARIYOR
120 intown
Yeni Megane, kaslı yapısı ve büyük dikey logo ile vurgulanan ön yüzü sayesinde markanın tasarım genlerini alıyor. Arka kısımda, gece ve gündüz
görülebilen ışıklı imza, aracın genişlik algısını artırıyor. Megane 3’e göre
25 mm daha alçak, önde 47 mm, arkada 39 daha fazla genişlik ile Yeni
Megane yola mükemmel oturuyor. 28 mm daha uzun dingil mesafesi ve
daha kısa arka dingil çıkıntısı ile sportif bir siluet çiziyor. Ön yüzünde sportifliği yansıtan Yeni Megane GT’de, geniş hava giriş
kanalı ve ızgaralar arı kovanı şeklinde yer alıyor. F1 dünyasından alınan,
arkada krom iki egzoz çıkışı ise tasarımını güçlendiriyor. Bu sportif versiyona özel “Iron Mavi” renk seçeneği önde ve yan aynalarda “Dark Metal”
dokunuşu Yeni Megane’ın GT dünyasına aidiyetini güçlendiriyor ve Renault Sport tarafından özel olarak geliştirilmiş 18 elmas kesimli alüminyum
jantlar ile sunuluyor.
MİNİK DOSTLAR
EN BÜYÜK DİLEĞİMİZ,
DESTEKÇİLERİMİZİN
SAYISININ ARTMASI
MİNİK DOSTLARIMIZ
İÇİN KURULAN
DERNEĞİN
FAALİYETLERİNİ
GÖKTÜRK HAYVAN
SEVENLER DERNEĞİ
KURUCU ÜYESİ
VE GEÇİCİ GENEL
BAŞKANI GÖZDE
ÇAĞLAR’DAN DİNLEDİK
Sizi tanıyabilir miyiz?
Göktürk Hayvan Sevenler Derneği
Kurucu Üyesi ve Geçici Genel
Başkanıyım. Bundan 3,5 yıl
evvel ailemle birlikte Dubai’den
Türkiye’ye gelip Göktürk’e
yerleştik. Bir kız çocuğu, iki
köpek ve bir kedi annesiyim.
Doğuştan bir hayvan sever olarak
Göktürk’te dikkatimi ilk çeken
şey buradaki sokak köpeklerinin
fazlalılığı ve yeni revize edilen
Hasdal yolundaki köpek ölümleri
oldu. Hemen bu konuda ne
yapabilirim diye araştırdım. İlk
olarak en yakınımdaki barınak
gönüllüleri iletişime geçtim ve
sonradan dernek adı olarak da
kullanacağımız Göktürk Hayvan
Sevenler Facebook sayfasına üye
oldum. Ve akabinde bu grubun
kurucularından sevgili Nilgül
Sayar ile aktif bir şekilde sokak
hayvanları ile ilgilenmeye başladık.
Derneğin kuruluş amacı nedir?
Ülkemizde doğa ve hayvanlar
ile ilgili büyük problemler
olduğu su götürmez bir gerçek.
Betonlaşma uğruna yapılan doğa
katliamları, ağaçların ve yeşilin
şehirlerde kapladığı alanların
giderek daralması, ne insanların
ne de hayvanların artık nefes
alacak bir parça doğal alanının
kalmamış olması… Petshop’larda
oyuncak gibi satılan ve hiç bir
denetime tabii olmayan hayvanlar,
bilinçsizce hayvan satın alan
sonra bakamayıp sokağa atan
insanlar, barınaklara yeterli
bütçe ve personel sağlayamayan
belediyeler, hayvan dövüştürenler
ve eziyet edenler karşısında
Bizi takip etmek isteyenler en güncel
bilgileri Göktürk Hayvan Sevenler Facebook
sayfasında ve www.gokturkhaysev.org
adresinden alabilir.
122 intown
neler yapabilirdik? Öncesinde kendi imkanlarımız,
gönüllülerin ve İBB’nin desteği ile yaptığımız kısırlaştırma
operasyonları, orman beslemeleri, klinik tedavileri, geçici
yuvalık ve sahiplendirmelerimizi daha geniş kitleye ulaşarak
yasal yollardan ve resmi bir şekilde yürütmek amacı ile
geçtiğimiz Haziran ayında derneğimizi kurduk. Üstelik
bu dokunuşlarımızın denizde bir damla kadar az etkisi
olduğunu bildiğimizden, 5199 Hayvan Hakları Kanun
hükmünü uygulama ve uygulatmada problem yaşayan
herkese yardımcı olmak, bu kanuna yapılacak eklemeler
gündeme geldiğinde fikirlerimizle orada bulunmak istedik.
Derneğimizin en büyük amacı insanları aydınlatarak
birliğimizi güçlendirmektir.
İlgi nasıl? Neler yapıyorsunuz? Derneğimizin resmileşmesi ile üye kabulüne başladık.
Şu anda 40 üyemiz var. Bir o kadar da destekçimiz.
Grup sayfamızda ise 1500 takipçimiz var. Yaz aylarının
rehavetinin bitmesi ile kısa sürede bu sayının çok daha
fazlasına çıkacağımızı düşünüyoruz. Önümüzdeki günlerde
birçok etkinlik ile karşınızda olacağız. Bu etkinliklerin
sonunda elde edeceğimiz gelirin büyük bir bölümü
kliniklereldeki tedavi masraflarına ve orman beslemelerine
gidecek. Ancak hedef projemiz Eyüp ilçesinin eksiklerinden
biri olan “geçici hayvan bakımevi” için gerekli girişimleri
sağlamaktır.
Sorunlarınız ve ihtiyaçlarınız neler?
Sorun Göktürk’ümüzün sorunu gibi görünsede sorun
Türkiye’nin sorunudur ve büyüktür. Birçok konuları içinde
barındırır. Biz dernek olarak piramidin altından başlayarak
üstlere doğru tırmanmak istiyoruz. Sokaklarımızda küpesiz
hayvan kalmasın diyoruz, aç hayvan kalmasın diyoruz.
Aç olmayan bir köpek daha sakin olur, bölgesinden
ayrılmaz, daha az havlar ve şikayetlerde azalma olur.
Mahallenizin köpeğine sahip çıkarsanız o sizi, siz onu
tanırsınız ve çok daha sağlıklı bir birliktelik olur. Ancak
onu bilinmeyene gönderirseniz, yerine hiç tanımadığınız
yeni köpek ve köpekler gelecektir. Bu siteler de kendine
yaşam alanı sağlamaya çalışan kediler için de geçerlidir.
Her site bünyesindeki 3-4 kediyi sahiplenip, kısırlaştırıp,
aşılatsa,mini de bir barınak yapsa kısa sürede sorun ortadan
kalkacaktır. Bir başka açıklığa kavuşturmak istediğimiz
konu ise ülkemizdeki “BARINAK” algısıdır. Bunun tamamıyla
yanlış anlaşıldığını ve birçok sorunun kaynağının bu algı
olduğunu görüyoruz. Eğitim programları ile bunu bir an
önce duyurmayı istiyoruz. Dernek olarak en büyük dileğimiz,
destekçilerimizin sayısının artması ve bu uzun, zorlu yolda
birlikte olmaktır. Bizi takip etmek isteyenler en güncel
bilgileri Göktürk Hayvan Sevenler Facebook sayfasında ve
www.gokturkhaysev.org adresinden alabilir.
DEĞİŞİM
DEPRESYON TESTİ
Bahadır Geliş,
Psikolog
Aşağıdaki kısa depresyon testini depresyon semptomlarınız olup olmadığını ve profesyonel destek almaya ihtiyacınız
olup olmadığını görmek için yapın. Aşağıdaki testi saklayabilir, duygudurumunuzu takip etmek için haftalık olarak
yenileyebilirsiniz. Hatta doktorunuza seanslar arasında depresif semptomların nasıl değiştiğini de göstermenize
yardımcı olur. Toplamda beş ve daha fazla puanlık değişikliklerin hatırı sayılır bir etkisi vardır. Bu test depresyon
tanısı koymak ya da bir profesyonel teşhiş yerine geçmek için düzenlenmemiştir. Depresif hissediyorsanız lütfen bir
an önce profesyonel bir destek alın. Aşağıdaki 18 soruyu; son bir haftada nasıl hissettiğinizi ve nasıl davrandığınızı
dikkate alarak cevaplandırın. Her soru için size en uygun dereceyi yansıtan 0 ve 5 arası şıkkı işaretleyin. Her soru için
işaretlediğiniz seçeneğe karşılık gelen sayıları toplayın ve depresyon değerinizi bulun.
1- Her şeyi daha yavaş
6- Benim için önemli olan yaşam
11- Ceza görmeyi hak eden suçlu
15- Kendimi nasıl öldürmeliyim
yapıyorum.
olaylarına ilgimi kaybettim.
biri olduğumu hissediyorum.
diye düşünürken kendimi
0 q Asla 1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
0 q Asla 1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
0 q Asla 1 q Çok az
buluyorum.
2 q Biraz
3 q Orta
2- Geleceğim ümitsiz görünüyor
7- Üzgün, karamsar ve mutsuzum.
0 q Asla 1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
0 q Asla 1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
3- Okurken konsantre olmak
8- Endişeli hissediyorum ve
benim için zor.
ortada gezinip duruyorum.
0 q Asla 1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
0 q Asla 1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
4- Keyif ve neşe hayatımdan
çekip gitti.
0 q Asla 1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
12- Kaybeden biri (başarısız biri)
olduğumu düşünüyorum.
0 q Asla 1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
0 q Asla 1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
16- Kapana kıstırılmış
hissediyorum.
0 q Asla 1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
13- Kendimi cansız hissediyorum.
17- Herhangi bir diyet
Canlıdan ziyade ölü gibi...
denemeden, kilo kaybettim ya da
0 q Asla 1 q Çok az
kilo aldım.
9- Yorgun hissediyorum.
2 q Biraz
3 q Orta
0 q Asla 1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
10- Basit şeyleri bile yapabilmek
5- Karar vermekte zorlanıyorum
için çok fazla efor harcar oldum.
0 q Asla 1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
0 q Asla 1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
14- Uykum düzensizleşti... (Çok
az uyuyorum ya da çok fazla uyku
ya da bölünen uyku)
0 q Asla 1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
0 q Asla 1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
18- İyi şeyler başıma
geldiğinde bile kendimi depresif
hissediyorum.
0 q Asla 1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
Değerlendirme
54 ve üstü ağır depresyon için yüksek eğilim
36-53 orta dereceli ve ağır depresyon arası
22-35 hafif ve orta arası depresyon
18-21 depresyon eşiğinde
10-17 hafif depresyon ihtimali
0-9 depresyon yok
124 intown
Yandaki depresyon skorunuz, major depresyon ve bipolar bozukluğu içeren
değişik depresyon türlerinden biriyle ilgili depresyon semptomları gösterip
göstermediğinize işaret eder. Bu semptomlar günlük hayatta değişik
problemlere sebep olur.
Depresyon için terapi ve ilaç desteği almak mümkündür. Lütfen semptomların
şiddetine göre bir profesyonele başvurun.
BRİÇ
OYUN 5 KARO
Atak As ve Dam Pik
K54
KJ109
J4
J652
AQJ83
8652
73
K9
10972
K
B
G
A74
D
982
873
6
Q3
AKQ1065
AQ104
GEÇEN SAYIDAKI PROBLEMIN CEVABI:
İkinci turda batının dörtlüğü dam pike rua koymak gereksiz çünkü elden ne atacağımızı bilmiyoruz
(kör mü veya trefli mi?). Kozları çektikten sonra dam körü oynayıp yerden ruayı koyuyoruz. Doğu
alırsa yerdeki 2 büyük körle ve rua pike elden 3 trefl kaçıyoruz. Eğer batı veya doğu as körü alamazsa rua pike kör atıp, trefl empası yapıyoruz; bir as pik ve rua trefl vererek kontratı yapıyoruz.
KUZEY – GÜNEY ZONDA
AJ104
Dağıtan Batı
A
K764
10652
KQ983
7
A103
Q984
K
B
G
7652
D
1054
J95
KJ3
KQJ98632
Q82
A7
Turnuvaya katılmak, briç öğrenmek
ya da briçlerini geliştirmek için ders
almak isteyenler Mehmet Sırıklıoğlu
ile iletişime geçebilir.
(0535) 431 05 82
126 intown
Pik Rua atağından sonra güneyden 6 kör oyununu planlayın.
TOPRAK KOKUSU
ŞİMDİ FİLİZLENME!
zamanı
MARKANIN SLOGANI, ADINI ÇAĞRIŞTIRIYOR: “İÇİNDEN GELDİĞİ GİBİ…”
DOĞAÇLAMA MARKASI ÇATISI ALTINDA SAĞLIKLI BESLENMENİN
ALTINI ÇİZEN GÖKÇE AYÇA GÜNDÜZ’ÜN “MİKRO HERKÜLLER”İNİN,
YANİ ORGANİK BAKLİYAT VE TAHIL FİLİZLERİNİN BESİN DEĞERLERİ,
KURU BAKLİYAT VE TAHIL HALLERİNE ORANLA %800 DAHA
YÜKSEK! “İÇİNDEN SAĞLIK FIŞKIRAN BU FİLİZLER ÇILDIRMIŞ OLMALI”
DİYEREK, BİZ DE GÜNDÜZ’DEN MARKANIN HİKAYESİNİ VE MİKRO
HERKÜLLER’İN FAYDALARINI DİNLEYELİM İSTEDİK
Sizi tanıyabilir miyiz?
Sahip olduğum birçok farklı yön var ama beni en iyi tanımlayan
kelime sanırım “meraklı” olmam. Bu sayede hayatta kendimle,
hayatla, insanlarla ilgili birçok şey öğrendim, öğrenmeye de
devam ediyorum. Bunun dışında ikinci kelimem de “fikir bulma
aşığı” olmam. Bu herhalde eski mesleğimden kaynaklanıyor.
Uzun yıllar reklam sektöründe reklam yazarı olarak çalıştım, bir
dönem dizilerde senaristlik yaptım. Sonrasında reklam ajansım
Kafadengi’ni kurdum. 16 yıl boyunca paramı sadece kafamın
içindeki fikirlerden kazandım. Türkiye’deki birçok ulusal ve
uluslararası markanın büyümesinde, değer kazanmasında benim
bulduğum konseptlerin de katkısı olduğunu bilmek beni mutlu
ediyor. Şimdilerde ise tüm reklamcılık birikimimi ve fikirlerimi
kendi markam Doğaçlama için üretiyorum ve bu beni çok
heyecanlandırıyor. Eşim Şafak ve ailem en büyük destekçilerim,
onlara da teşekkür ediyorum.
Doğaçlama ismi nereden geliyor?
Markamın isminin Türkçe olması birinci önceliğimdi. Bu
ismi hem doğanın sunduğu sağlıklı besinlerden bambaşka
lezzetler ve şifalar yaratmak istediğim hem de içimden gelene
kucak açarak yaşamayı seçtiğim için koydum. Katı kurallara
göre yaşamak yerine spontane yaşamayı, esnek olmayı;
ne yapıyorsak zorunluluktan değil sezgimize güvenerek, iç
sesimize kulak vererek yapmayı kıymetli buluyorum. Sloganım
da bu nedenle “İçinden geldiği gibi…” Doğaçlama’nın her iki
anlamda da “doğamıza” uygun yaşamamıza katkıda bulunan;
yükümüzü, ağırlıklarımızı bıraktırıp hayatımıza spontanlık, oyun
ve sürpriz katan bir marka olması en büyük niyetim…
Yaptığınız işi anlatır mısınız?
Doğaçlama’nın ilk ürünleri Mikro Herküller, organik bakliyat
ve tahıl filizleri… Filizleri üretip Göktürk ve Kemerburgaz
ağırlıklı olmak üzere İstanbul çapında evlere ve iş yerlerine
gönderiyorum. Şu anda yedi ürünüm var: Organik nohut, yeşil
mercimek, karabuğday, buğday, maş fasulyesi, bezelye ve
barbunya filizi. İşe bu filizlerle başladım. Hem araştırdıkça hem
de yetiştirmeye başlayınca filizlere olan sevgim ve hayranlığım
daha da arttı. Onlara “Mikro Herküller” diyorum, çünkü
gerçekten ufacıklar ve çok güçlüler. Çok kısa bahsetmem
gerekirse filizler, yüksek alkali besinlerden. Canlı olduklarından
besin, vitamin, antioksidan ve enzim değerleri, kuru bakliyat
ve tahıl hallerine göre %800’e kadar artıyor. Kendi kendilerini
sindiren enzimlere sahip olduklarından kolay hazmediliyorlar,
tabir-i caizse gaz yapmıyorlar, çünkü tohumdan filize
dönüştüklerinde aslında sebzeye dönüşmüş oluyorlar. Ete
yakın miktarda yüksek protein içeriyorlar. Mesela spor
yapıyorsanız beslenmenize mutlaka ekleyin, farkı göreceksiniz.
Lif içerikleri de yoğun. Uzun süre tok tutuyorlar. Glisemik
indeksleri ve kalorileri çok düşük. Dolayısıyla diyet yapanlar,
kilosuna dikkat edenler için de ideal. Tabii şifalı olmalarının
yanında çok da lezzetliler.
“SENI SEVIYORUM. SANA
TEŞEKKÜR EDERIM!”
“Kelimelerin üzerimizdeki gücüne inanıyorum. Mikro Herkülleri
yetiştirirken Dr. Masaru Emoto’nun pirinçlerle yaptığı deneyden
de ilham aldım. Çalışmanın videosunu www.dogaclama.com’da
izleyebilirsiniz. Her bir tohumun şifasını daha da arttırması için
filizlendirme yaptığım her kabın üzerine ‘Seni seviyorum. Sana
teşekkür ederim!’ yazdım. Günde iki kere sularını değiştirirken de bu
sözleri tekrarlıyoruz. Filizlerin bu şekilde vücudumuza ekstra pozitif
etki kazandıracağına güveniyorum hem de filizlere şükranlarımı
sunmuş oluyorum. Paketlerin üzerindeki kalp içindeki ‘Seni
seviyorum. Sana teşekkür ederim!’ yazısı da bu anlama geliyor.”
128 intown
Neden böyle bir işe girdiniz?
16 senelik çalışma hayatımın sonunda
sabahları şevkle kalkmak yerine karnımda
bir ağrı ile uyanmaya başlamıştım. İşin
içinde bir akış, kendiliğindenlik yok,
hep bir şeyleri zorluyordum. Ben de
kendime “ne yapmak istiyorum, neye
ihtiyacım var?” diye sordum. Aldığım
cevap, “insanların hayatına değer katan
markalar için çalışmak zevkli evet ama
insanların yaşamına değen ben olmak
istiyorum! İnsanlara faydalı olacak, güzel
ürünler üretmek istiyorum” oldu. Bu bilgi ile
düşünmeye başladım. Gıda markaları için
çalışmayı her zaman çok sevmiştim. Bu
yoldan gitmeye karar verdim. Zaten sağlıklı
yaşamaya ve beslenmeye “doğal” bir
merakım da vardı. Seyrettiğim programlar,
okuduğum kitaplar, takip ettiğim bloglar,
denediğim tariflerle yıllar içinde fark
etmeden bu konuda kendimi geliştirmiştim.
Gıda endüstrisini de yakından bildiğimden
mümkün olduğunca işlenmemiş, katkısız,
organik yiyecekler yiyordum. Faydalı
olduğunu düşündüğüm ne varsa almış,
pişirmiş, tatmıştım. Spor yapmayı
sevdiğim için düzgün beslenmek benim
için önemliydi. Protein, karbonhidrat, yağ
dengesi; Omega 3, D vitamini, probiyotik
takviyeleri... Tabii bir de babam Hataylı,
annem de Yugoslav göçmeni, evde iki farklı
mutfaktan değişik lezzetlere aşinayım.
Ve ailemizde yemeğe bir düşkünlüğün de
olduğunu yadsıyamam çünkü ne zaman
bir araya gelsek yemekte de sonrasında
da sürekli yemek konuşuyoruz. Dolayısıyla
yapacağım işte lezzet de önemli bir
faktör olacaktı. Durum böyleyken ben
de insanlara kendilerini iyi hissettirecek,
sağlıklarına katkı sağlayacak, gönül
rahatlığı ile yiyebilecekleri, tadı da şahane
olacak ne sunabilirim diye araştırmaya
başladım ve karşıma “filizlendirme” çıktı. Ve
tamam dedim işte bu!
İlgi nasıl?
Doğaçlama çok yeni bir marka olmasına
rağmen hızla duyuluyor ve talep görüyor.
Bunun altında insanların artık daha
bilinçli bir tüketici haline gelmelerinin
ve daha yüksek bir farkındalığa sahip
olmalarının yattığını düşünüyorum. Hem
kendilerinin hem de ailelerinin sağlığına
özen gösteriyorlar, ne yediklerine önem
veriyorlar. Bir de filizler çok lezzetliler!
ÜCRETSİZ
MERHABA PAKETİ
“Mikro Herküller’in tadına bakmak,
onlarla tanışmak isteyenler için
‘Ücretsiz Merhaba Paketi’ de hazırladım.
Denemek istediğiniz 5 filizi seçip
[email protected]’a adresinizi
ve telefon numaranızı belirterek
gönderirseniz paketinizi evinize
gönderiyorum.”
Mikro Herkülleri, çiğ olarak salatalarına
katmayı sevenler var; buharda haşlayıp
biraz zeytinyağı ve limonla ara öğün gibi
yiyen de; et, sebze yemeklerine ya da
smoothie’lerinin içine katan da. Ben de
zaman buldukça sitede değişik tariflerimi
paylaşıyorum.
Bundan sonrası için hedefleriniz?
Doğal ve sağlıklı beslenmek isteyen birçok
insan var, hatta bu insanlar çoğunlukla
benim gibi kadınlar. Onların da hayatlarında
üstlendikleri birçok sorumluluk var, çocuk,
eş, iş, ev gibi. Zamanları çok kıymetli. O
nedenle istedikleri besleyici, lezzetli ve
doğal gıdaları hazırlamak için emek ve
zaman harcamaya gönüllü oldum. Mikro
Herküller dışında sunmak istediğim
daha birçok ürün ve güzel projelerim var.
Biraz da bu yolculuk insanlarla birlikte
yoğrulacak diye düşünüyorum, o yüzden
herkesten gelecek her türlü geri bildirim,
destek ve öneri benim için çok kıymetli...
İlk etapta şu andaki mevcut 7 ürün dışında
3 yeni Mikro Herkül’ün hazırlığı içindeyim.
Bunlar organik kinoa, börülce ve kırmızı
mercimek filizleri olacak. Filizlerden
çok şaşırtıcı ve lezzetli başka ürünler
de yapacağım bunlar şimdilik sürpriz
olsun. Ama dayanamayıp küçük bir bilgi
verebilirim çok yakında filizlerin dışında
suçluluk duymadan yiyebileceğimiz,
şekersiz, unsuz, son derece lezzetli
ve sağlıklı tatlılar da yapacağız. Tüm
bunların yanı sıra filizler hem tat hem de
görsel olarak da şık ve etkileyici oldukları
için yenilikçi ve farklı yemekler sunan
restoranlarla da görüşme halindeyiz.
Yakında Mikro Herkülleri menülerde daha
sık göreceksiniz…
Ürünleri almak isteyenler size nasıl
ulaşabilir?
Mikro Herküllerinizin taze taze kapınıza
kadar gelmesi için gokce@dogaclama.
com adresine e-posta göndermeniz
yeterli. Ben size güncel listemi
iletiyorum. Sonra siz bana hangi filizden
ne kadar istediğinizi, adresinizi ve telefon
numaranızı da ekleyip gönderiyorsunuz.
Paketleriniz sipariş verdiğiniz tarihe göre
Pazartesi ya da Perşembe günleri evinize
teslim ediliyor. Göktürk ve Kemerburgaz
için ücretsiz gönderim yapıyoruz.
İÇIMDEN GELDIĞI GIBI SALATASI
Malzemeler:
Organik buğday filizi,
Semizotu, Roka, Nane
Fesleğen, Deniz tuzu
Zeytinyağı, Limon
Hazırlanışı:
Bu tarifte bıçak kullanmıyorum ki salata malzemelerinin vitaminleri ve antioksidan
özellikleri azalmasın. Roka, semizotu, nane ve fesleğeni elinizle koparıp yiyebileceğiniz
boyuta getirebilirsiniz. Hepsini karıştırıp üstüne bir tutam organik buğday filizi ya
da istediğiniz filizden ekleyin. En son zeytinyağı, deniz tuzu ve limon koyun. Limon
yerine nar ekşisi ya da balzamik sos da çok yakışır. Bu salatayı evinizde hangi salata
malzemeleri varsa yaratıcılığınızı kullanarak yapabilirsiniz. Filiz olarak da salataya
organik maş fasulyesi, mercimek, buğday ya da karabuğday filizini ekleyebilirsiniz.
GENÇ KALEM
KAPLUMBAĞA TERBİYECİLERİ
Yazı: Zeynep Şen
NEREDEYSE İKİ YÜZ YIL ÖNCE HAYATA GELEN OSMAN HAMDİ BEY, TAM ANLAMIYLA BİR
AYDINDI. HEM DE OSMANLI’NIN EN ÇAĞDAŞ AYDINLARINDAN BİRİ. YALNIZCA BİR RESSAM
DEĞİLDİ O. AYNI ZAMANDA ÖNEMLİ BİR DEVLET ADAMIYDI…
“Modern Sanat” dendiğinde pek çok farklı imge canlanır
akıllarda. Bir tarafta performans sanatçıları ve modern
dansçılar çıkar, diğer tarafta bir tabloda birbirine geçmiş
çizgi ve renk cümbüşü içinde bir şekil bulmaya çalıştığımız
zamanlar canlanır. Ancak bu iki kelime ortaya atıldığında
hiç kimsenin aklına Türkiye’nin geleceğini zannetmem.
Kabul edelim ki modern sanat günümüz Türkiye’sinde
yeni yeni anlam kazanan, köklenen bir oluşumdur.
Beni yanlış anlamayın. Ülkemizde pek çok yetenekli
sanatçı olmuştur. Hâlâ da vardır ve olmaya devam
edecektir. Lakin sanatçılarımız, diğer milletlerinkilerle
karşılaştırıldığında iç burkucu bir azınlıktadır. Bu
üzücü görüntünün sebebi sanatın, tüm dallarıyla toplumun
içine işlemesinin gereğinden uzun bir zaman almış
olmasıdır. Osmanlı Devleti’ne baktığımızda, hat sanatı gibi
dallar son derece gelişmişken resim ve heykelcilik gibi dallar
değil dallanıp budaklanmak, toplumun içine neredeyse
sızamamıştır. Neden mi? Çünkü o zamanlar bir kişinin
portresini ya da büstünü yapmak, yani suretini sanatta
yakalamak günah kabul ediliyordu. Bu düşünce sistemi
nedeniyle hiç kimse sanatın gizemli dünyasını tam olarak
keşfetmeye cesaret edemiyordu. Belki de hiçbir zaman
keşfedemeyeceklerdi... Tabii biri kalabalığın arasından
sıyrılıp, isyanını haykırmasaydı. Kim bilir, Osman Hamdi Bey
olmasaydı, tek bildiğimiz sanat hat sanatı olacaktı!
PEKİ, KİMDİ OSMAN HAMDİ BEY?
Bu soruyu bana iki hafta kadar önce sorsaydınız size
düzgün cevap veremezdim. “Bir ressamdı, işte” der,
geçerdim. Osman Hamdi Bey hakkındaki bilgisizliğimden
kurtuluşumu bir rastlantı eseri bulduğum ve okuduğum
bir kitaba, yani Emre Caner’in “Kaplumbağa Terbiyecisi”ne
borçluyum. Kitap bu önemli zatın biyografik romanıydı.
Romanın o kadar sürükleyiciydi ki, kitabı bir günde bitirmem
işten bile değildi. Elbette bu sürükleyicilikte Osman Hamdi
Bey’in savaşımlarla dolu, çalkantılı bir hayat sürdürmüş
olması çok etkiliydi. Zaten hangi aydın vardı ki deli dolu bir
hayat yaşamamış olsun?
1842’de, yani neredeyse iki yüz yıl önce hayata gelen
Osman Hamdi Bey, tam anlamıyla bir aydındı. Hem
130 intown
de Osmanlı’nın en çağdaş aydınlarından biri… Yalnızca
bir ressam değildi o. Aynı zamanda önemli bir devlet
adamıydı. Osmanlı’nın ilk arkeoloğuydu. Değerli bir
müzeciydi. Ne ilginçti ki Osman Hamdi Bey’in kariyeri bir
sanatçı olarak değil de, vali olarak başlamıştı. Babasını
zoruyla olan bu gelişmeyi Osman Hamdi Bey tam bir facia
olarak görmüştü. Onun tek istediği resim yapmak, eserlerini
sergilemek, fırçasıyla nam salmaktı. Ama Osmanlı’da bunu
başarmak? Osman Hamdi Bey, eğitim gördüğü Paris’te
kız öğrencilerle yan yana çalışmaya, insan modeller, hatta
nü figürler çizmeye alışmıştı. O, insan bedeninin ve suretinin
güzelliğini tuvale aktarmakta yanlış bir şey görmüyordu.
Bunda ne gibi bir günah olabilirdi ki?
İhtimal, Bağdat’a gönderilmiş olması, Osman Hamdi’ye
kara baht gibi görünmüştü. Ama bana sorarsanız, bu
yolculuk onun başına gelen en iyi şeydi. Zira Osman
Hamdi Bey, Bağdat’a düşmeseydi onun için önemli akıl
hocası ve bulunmaz bir dost haline gelecek olan Midhat
Paşa ile tanışamazdı. Osmanlı’nın yüz yıllar boyu pek çok
sadrazamı olmuştur. Belki de hiçbirinin tarihte edindiği
yer, Midhat Paşa’nınki kadar büyük olamaz. Dilerim
diğer sadrazam beylere haksızlık etmiyorumdur. Ama
aralarından kaç tanesi Osmanlı’nın ilk ve tek anayasası
olan Kanun-i Esasi’yi hazırlamıştır? Bu anayasanın yürürlüğe
girip, padişahı dahi bağlaması için kim çabalamıştır?
Bundan sonra sadrazamlığa getirilip, anayasaya uyulup
uyulmadığını kim tetkik etmiştir? Tabii Osman Hamdi Bey
ve Midhat Paşa tanıştıklarında bu olayların hiçbiri henüz
gerçekleşmemişti. O zamanlar, Midhat Paşa yalnızca
Bağdat’ta valiliğe atanmış bir devlet adamıydı. İşte bu devlet
adamı, Bağdat günlerinde Osman Hamdi’nin en candan
dostlarından biri haline geldi. Midhat Paşa, onu yalnızca
resme devam etmeye teşvik etmekle kalmadı. Ayrıca, her
akşam masa başında fikir yarıştırdığı bir bilgi pınarı oldu.
ÖNCE AKADEMİ, ARDINDAN MÜZE
Osman Hamdi Bey’in kariyeri Bağdat’ta sonlanmadı. Burada
edindiği deneyim ve teşvikle İstanbul’a döndüğünde,
Osmanlı’nın ilk Güzel Sanatlar Akademisi’ni açmaya baş
koydu. Gerçi bu akademi, Paris’te gördüğü örneklerle
karşılaştırıldığında çok zayıf kalıyordu. Ama bu yine de
bir başlangıçtı. Bundan sonra Osman Hamdi, Osmanlı’nın
ilk sanat ve tarih müzesini de kurmuştu. Gerçi bu müzeyi
dolduracak eser neredeyse hiç yoktu elinde. Zira Osmanlı
Devleti, tarihi eserlerin kıymetini henüz anlayamamıştı.
Bu sebeple de topraklarımızda yatan eserler devamlı
yabancı arkeologlar tarafından kazılıyor ve yurt dışına
kaçırılıyordu. Aslında buna “kaçırılmak” bile denemezdi.
Osmanlı’nın bu eserlerle ilgili kanunları o kadar gevşekti ki
yabancılar, koltuklarının altında heykeller ve levhalarla,
ellerini kollarını sallaya sallaya sınır dışına çıkabiliyorlardı.
Tarihi eserlerin değerini o dönemde anlayan Osman
Hamdi, müzesinin başına geçtiğinde ilk iş olarak bu
yasalara el attı. Ve onları öyle bir düzenledi ki değil bir
heykeli, tarihi bir çakıl taşını bile yurt dışına çıkarmak
imkânsız hale geldi. Yabancı devletler bu yeni düzenlemeye
öfke püskürdüler. Ama yapabilecekleri bir şey yoktu.
Şimdi, eserlerin, topraklarımızda kalması sağlanmasına
sağlanmıştı. Ama onları gömüldükleri derinliklerden,
zedelemeden çıkartacak adam yoktu. Gene iş başa
düşmüştü. Osman Hamdi kollarını sıvadı ve bürokrasinin
içine daldı. Kazı izinlerini kopardığında kendini doğruca
Anadolu’ya attı. Yıllarca devam etti bu. Osman Bey bir
yandan akademisinin müdürlüğünü yapıyordu, bir yandan
müzesini çekip çeviriyordu, bir yandan da kazılara
koşuyordu. Müze koleksiyonu da bu sayede büyüdükçe
büyüyordu. Bu arada da resim yapmayı ihmal etmiyordu.
İşte, meşhur “Kaplumbağa Terbiyecisi” tablosunu bu yoğun
atmosferde yaptı.
1907’de tamamladığı tablo Osman Hamdi’nin başyapıtı
olarak reva görmektedir. Eserde kırmızı kaftanlı, sakallı bir
adam görülmektedir. Yüzünde bitkin ama kararlı, huzurlu
bir ifade vardır. Gözleri kapalıdır. Sırtını bize yarı dönmüş,
arasında bir ney tuttuğu ellerini arkasında kavuşturmuştur.
Ayaklarının dibindeyse beş kaplumbağa vardır. Bu
hayvancıklardan ikisi ondan uzaklaşırken, kalan ikisi
beklenti yahut alayla ona bakmaktadırlar. Ulvi görünümlü
bu bey bir kaplumbağa terbiyecisidir ve neyini bu emel
için kullanmaktadır. Resim, günümüzde bile tartışmalara
yol açmaktadır. Kimdi bu kaplumbağa terbiyecisi? Amacı
neydi? Neden eğitmek istiyordu bu hantal varlıkları? Bence
Osman Hamdi’nin kendisiydi kaplumbağa terbiyecisi. O
sabırlı, savaşımcı ve artık yaşlanmış adam... Kaplumbağalar
ise karşısına aldığı, etrafını saran herkes. Dinlemek
istemeyen padişahlar, önüne engel üstüne engel koyan
bürokratlar, palalarla bir okula saldıran vahşiler, bir tabloda
insan yüzü görünce utanarak, hatta öfkelenerek başını
çevirenler... Bazısı öğrenmeye aç, bazısıysa bütünüyle karşı
tüm bireyler... Bir toplum…
Emre Caner’in anlamı günümüze kadar işlemiş bu tablo
ve onun yaratıcısı hakkında yazdıklarını okuduğumda,
sanatla ilgilenen biri olarak Osman Hamdi Bey
hakkındaki bilgisizliğim, “kaplumbağalığım” yüzünden
kendime kızıyordum. Ancak bu kızgınlığım uzun sürmedi.
Zira bir öğretmenimin bana küçükken söylediği gibi
bilmemek değil, öğrenmemek ayıptı. Aynı zamanda
garip bir helecana kapılmıştım. Osman Bey’in tablolarını,
bilhassa Kaplumbağa Terbiyecisi’ni görmeli, renklerine,
fırça darbelerine gözlerimle dokunmalıydım. Hemen
araştırmaya koyuldum. Şans benim yanımdaydı. Osman
Hamdi Bey’in tabloları Pera Müzesi’nin ikinci katında
sergileniyordu. Ve Kaplumbağa Terbiyecisi sergilenen
parçaların arasındaydı. Osman Hamdi 1910’da hayata gözlerini yumdu. Hayatı
boyunca o zamanlar kimsenin hayal bile edemeyeceği
şeyler başarmış, ancak ölümünde istediklerinin yarısını
bile gerçekleştiremediğini hissetmişti. Lakin ardında
onun izinden devam edecek, mirasını devam ettirecek
gençler ve kabuklarından çıkıp, kendilerini eğitecek,
geliştirecek kaplumbağalar bırakmıştı. Okulu, müzesi,
ailesi, öğrencileri... Hepsi bu gerçeğin birer kanıtıydı.
Osman Hamdi Bey’in vefatının üzerinden bir yüzyıldan fazla
zaman geçti. Ve mirası hâlâ ayakta. Artık öğrencilerinin
hayatta olmadıklarını farz edersek, zira olsalardı Guinness
Rekorlar Kitabı’na girerlerdi, bu mirası sürdürmek yeni nesle,
yani biz gençlere düşüyor diye düşünüyorum. Hem geçmişin
hem de geleceğin birer parçası olan bizler kaplumbağa
olduğumuz yerlerde kendimizi eğitmeli, kaplumbağa
gördüğümüz yerlerde de neyimizi elimize almalıyız. Sizce
kabuklarımızdan çıkmaya hazır mıyız? intown 131
BEYAZPERDE
THE MARTIAN
Mars’ta hayat var mı? Keşke olsa diyen bilim kurgu tutkunları buraya! Yönetmen
koltuğunda Ridley Scott, başrollerde ise Matt Damon, Sean Bean, Kate Mara, Sebastian
Stan ile Jeff Daniels’i izliyoruz The Martian’da. Bir görev sırasında Mars’ta çıkan bir fırtına
sebebiyle ekipten ayrı kalan ve geride kalanlar tarafından bulunamayınca da ölmüş olarak
kabul edilen bir astronotun hikayesini anlatan film, özetle bir hayatta kalma mücadelesi...
ALİ BABA VE
7 CÜCELER
Cem Yılmaz ne yapsa izlerim diyenler Kasım ayı için şimdiden
heyecanlanabilir. Cem Yılmaz’ın hem senaristliğini yaptığı hem
de yönettiği “Ali Baba ve 7 Cüceler”in başrolünde de yine Yılmaz’ı
izliyoruz. Oyuncu kadrosundaki diğer isimler ise şöyle: Zafer
Algöz, Çetin Altay, Bahtiyar Engin ve Yosi Mizrahi. Bulgaristan’da
başlayan çekimlerde 140 kişilik bir kadronun olduğu dışında
filmin konusu sır gibi saklanıyor. esi...
GÖKTÜRK CINEPORT SINEMASI
İstanbul Cad. Telekom Sok. Sinasos İş Merkezi No:2/1 Göktürk
(0212) 322 3104
HOTEL
TRANSILVANYA 2
İlki 2012 yılında vizyona giren bu keyifli
animasyonun senaryosu Adam Sandler
ve Robert Smigel’e ait. Eskiden yalnızca
canavar misafirleri kabul eden Otel
Transilvanya yeni gelişmelerin ardından
kapılarını insanlara da açar. Ancak
Drakula’nın büyük bir sorunu vardır. Yarı
vampir yarı insan olan sevgili torunu Dennis
vampir özellikleri göstermiyordur. Çare
olarak Dennis, eğitim kampına alınır. Bu
eğitim sırasında Drakula’nın eski kafalı
babası Vlad otele gelir. Ancak Vlad’in küçük
torununun saf kan vampir olmadığı ve otele
insanların da kabul edildiği gerçekleriyle
yüzleşmesi işleri içinden çıkılmaz bir
noktaya sürükler.
132 intown
THE
LAST
WITCH
HUNTER
Yönetmen koltuğunda “The Brood” filminden
hatırlayabileceğiniz Breck Eisner, oyuncu
kadrosunda ise Vin Diesel, Elijah Wood,
Michael Caine, Rose Leslie, Dawn Olivieri.
Fantastik aksiyon türü sevenlerin ilgisini
çekecek olan film, insanlığı yok oluştan
kurtarış hikayesini anlatıyor. Ölümsüz bir cadı
avcısı, aynı zamanda düşmanı olan dişi bir cadı
ile güç birliğine giriyor insanlığı kurtarabilmek
için… O halde cadı avı başlasın!
KISA KISA
CASA INTERNATIONAL’IN İLK KOLEKSİYONU
ITALIA, NEW YORK’TA
Casa Mobilya, İtalyan mimar MauroLipparini tarafından tasarlanan,
Casa International–Italia koleksiyonunun ön gösterim buluşmasını
özel davetlilerin de katılımıyla geçtiğimiz haftalarda New York Design
Center’daki mağazasında gerçekleştirdi. Yalın hatları ve zengin
detayları, modern modüler sistemleri, ergonomik tasarımı, ayırt edici
formları ile davetlilerin büyük beğenisini toplayan Casa International,
Italia koleksiyonuyla New York’ta tasarım profesyonellerinin uğrak
noktası olacak.
www.casaintl.com
AYDINLATMADA PROFESYONELLİĞİN
ADRESİ HIGHLIGHT
Dünyanın önde gelen kristal markası SCHONBEK’in en yeni koleksiyonu
ile dekorasyon severleri buluşturan Highlight; Voltolina, ArteDiMurano,
AnticaMurrina, Artemide,AxoLight, De Majo, Lampadari, Metallux,
MintalluxIcone, Slamp,Zava. Swarovski, Panzeri, MKIlumination, Carlesso,
RobertoCavalli, Philips, Schonbek gibi markaların da Türkiye temsilcisi…
Kişiye özel tasarımları da bulunan markanın ürünlerini İstanbul’da
Bahçeşehir, Etiler Nispetiye ve Büyükçekmece’deki showroom’larında
görebilirsiniz.
www.highlight.com.tr
AVRUPA BİRLİĞİ NORMLARINA UYGUN BİR DİL
EĞİTİMİ İÇİN
CROCS , GÖKTÜRK’TE AÇILDI!
Türkiye’nin eğitim sektöründeki en büyük ve en yaygın kuruluşlarından
biri olan Amerikan Kültür Okul Öncesi Eğitim Kurumları, Göktürk’te
hizmet veriyor. 2011 Yılı Avrupa Birliği Kalite Ödülü’nün yanı sıra, 20102011-2012 yıllarında üç yıl üst üste, Tüketici Kalite Ödülleri’ni almaya
hak kazanmış ilk ve tek okul öncesi eğitim kurumu olma özelliğini
taşıyan anaokulunda, Avrupa Birliği normlarına uygun İngilizce dil eğitimi
veriyor. Okulda ayrıca drama, satranç, mental aritmetik, binicilik, yüzme
gibi çocukların gelişimini destekleyen aktivitelere yer veriliyor.
www.amerikankulturkidsgokturk.com(0212) 322 60 05
ORTAK KULLANILAN BANYOLAR İÇİN
MÜKEMMEL FİKİRLER
BODRUM MANTI’NIN
MÖNÜSÜNE DİKKAT!
Alışılagelmiş lezzetleri kendine
özgü yeniliklerle sofrasına
taşıyan Bodrum Mantı, Göktürk
şubesini açtı. 20 kadının elinden
çıkan ürünler Bodrum Mantı’nın
mönülerinde müşterilerin
beğenisine sunuluyor. Yeni
mantı çeşidiyle “Aşk-ı Memnu”
dizisindeki Bihter karakterinin
adını da mönüsüne taşıyan
Bodrum Mantı, başta Arap
turistler olmak üzere yerli ve
yabancı misafirlerinin ilgisini
üzerine toplamayı da başardı.
(0212) 322 61 39 - (0212) 322 17 46
134 intown
Yediden yetmişe herkes tarafından tercih edilen CROCS, Göktürk
mağazasını hizmete açtı. CROCS, onu benzersiz kılan tasarımının ve
renk seçeneklerinin yanında sağlıklı ayaklar için harika bir alt yapı
hazırlayan onlarca özelliğe sahip. CROCS’un üzerindeki özel delikler,
rahatlatıcı bir hava akımı sağlıyor. Böylece ayakkabı hiç bir zaman nem
yapmıyor; ayaklar asla terlemiyor. “Ortopedik” olması ise CROCS’u
benzersiz yapan bir diğer özelliği…
(0212) 322 66 84
Sade ve işlevsel bir banyo, aynı ortak yaşam alanını paylaşanlar tarafından
oldukça önemlidir. Buradan yola çıkan Duravit, sadece genç tasarımıyla
etkilemekle kalmıyor, DuraStyle ve Darling New serilerindeki fiyatlarıyla da
şaşırtıyor. Duravit’in kapsamlı banyo serisi DuraStyle, meşe veya Amerikan
ceviz ağacı ve uyumlu seramiklerden oluşan mobilya aksesuarlarıyla akıllı
bir dolap kombinasyonu sunuyor. Duravit’in Darling New serisi, yaratıcı
olasılıklarla dolu…
www.duravit.com.tr
intown 135
KISA KISA
“OTURUP BİR
ÇAY İÇELİM”
KARAFIRIN’DA...
Birbirinden lezzetli tatlıları,
nefis turtaları, tadına
doyulmaz kurabiyeleri
ve çeşit çeşit ürünleriyle
Göktürklüler’in uğrak yeri
olan Karafırın, yenilen
konsepti ile misafirlerini daha
şık ve daha sıcak bir ortamda
ağırlıyor. Kahvaltıdan akşama
dek günün her saati için
özenle hazırlanan lezzetli ve
özgün yemekleri , tatlıları,
kurabiyeleri, börekleri ve
bir dolu lezzeti ile Karafırın
misafirlerini bekliyor. (0212)
322 43 34 – 42
TASARIM PERDE’NİN
YENİ KOLEKSİYONUYLA TANIŞIN
Tasarım Perde; Fabricut, Vervain, Trend, Nobilis, S.Harris, Stroheim,
Guell Lamadrid, Misha Handmade wallpaper, Duralee, Missoni Home,
Highland Court, VeraSeta, Kanchi ve Christian Fischbacher gibi seçkin
markalarının yanında perdelik ve döşemelik kumaştan duvar kağıdına ve
her türlü ev/bahçe aksesuarlarına kadar dekorasyonla ilgili tüm detayları
bulabileceğiniz bir adres… Dünyaca ünlü bu kumaş üreticileri ile buluşmak
ve sezonun en yeni ürünlerini görmek istiyorsanız Tasarım Perde’nin
Levent ve Kemerburgaz mağazalarına uğrayabilirsiniz.
www.tasarimperde.com
ÇOCUKLARIN FAVORİ MEKANI:
WESTSIDE GÖKTÜRK
Westside Göktürk, Göktürk’ün eski markalarından biri olarak
gastronomi deneyimi yaşatmaya devam ederken özellikle çocukların
favori mekanı olmayı sürdürüyor. Kaliforniya mutfağı ile Türk damak
tadını birleştiren mekanın gurme burgerleri ve özel soslu pizzaları
denemeye değer…
(0545) 328 93 78
GELENEKSEL TATLAR KAŞIBEYAZ
FOOD POINT’TE
Geleneksel lezzetleri, sağlıklı fast-food anlayışıyla misafirlerinin
beğenisine sunan Göktürk’teki Kaşıbeyaz Food Point’te; çiğ köfte, içli
köfte, lahmacun, baklava, künefe, katmer, döner ve kebap dürüm
çeşitleri gibi Güneydoğu mutfağının en önemli lezzetleri fast-food
olarak sunuluyor. Günün her saatinde misafirlerine adeta bir yemek
şöleni sunan Kaşıbeyaz Food Point, vakit kaybetmeden yemek yemek
isteyenleri, sağlıklı ve geleneksel fast-food anlayışına davet ediyor.
“BARIŞ VE HÜZÜN”,
POPPY GALLERY’DE
BEBEKLER İÇİN EN İYİ HEDİYELER CARTER’S
MAĞAZALARINDA
Carter’s, hazırladığı çok şık hediye kutuları ile özellikle Baby Shower
ve doğum günü partilerinin vazgeçilmezi olmaya aday. Bu çok özel
projede Gift For You firmasıyla birlikte çalışan Carter’s, annelere en
iyisini sunmak için birbirinden şık hediye kutuları hazırladı. Kız bebekler
için toz pembe renginde, erkek bebekler için ise dışı bej içi mavi renkte
hazırlanan kutular, özenle süslenerek istenilen adrese özel koliler içinde
gönderiliyor.
www.carters.com.tr
136 intown
“BARYA AKADEMİ” Yakup
Öztürk Sinema Kulübü’nün
kültür ve sanat etkinlikleri
kapsamında gerçekleştirdiği
“BARIŞ VE HÜZÜN” konulu
karma resim sergisi 10
Ekim 2015 tarihinde Poppy
Gallery’de. Küratörlüğünü
ressam Sedat ÖZER’in yaptığı
sergi, çağdaş Türk resim
sanatının öncüleri; Alp BARTU,
Basri ERDEM, Bahattin
ODABAŞI, Selahattin GANİZ ile
günümüz genç sanatçılarından
Ressam Ayşe TUNCAY ÖZER’in
eserlerinden oluşuyor. Sergi,
20 gün boyunca Poppy Gallery
Göktürk şubesinde sanat
severleri bekliyor.
HAYAL ÜRÜNLERİ’NİN SONBAHAR
ŞENLİĞİNE DAVETLİSİNİZ!
Hayal Ürünleri-Kişiye Özel Doğum Günü Süsleri, Birberber
Çocuk’ta hizmet vermeye başladı. Açılışa özel yapılacak sonbahar
şenliğinde Göktürk’ün alanında öncü markaları da halihazırda
çocuklarla olacak. Muzipo Craft Aktivitesi, Torte kurabiye aktivitesi
ve Birberber Çocuk’tan saç maşa aktivitesi de bu şenlikte! 25 Ekim
Pazar, saat 14:00-17:00 arasında Birberber Çocuk’ta gerçekleşecek
etkinlik, 50 kişiyle sınırlı…
intown 137
KISA KISA
MONDOCONCEPT GÖKTÜRK’TE HİZMETE GİRDİ
2005 yılından bu yana sektörde var olan MondoConcept, ithal ettiği
ürünleri toptan ve perakende olarak müşterileriyle buluşturuyor. Mutfak
ürünleri, bambu ürünler, ev dekorasyon, ev düzenleme ve hediyelik
ürünlerin yanı sıra yerli markaların ürünlerini de MondoConcept çatısı
altında uygun fiyatla bulabilirsiniz.
Göktürk Cad.No:52/B
www.drozyesil.com
ZONE’DAN TÜRKİYE’DE BİR İLK: HYBRID
TRAINING CLUB
TEMPUR YATAKLARINI HAYATINIZA SOKMANIN
TAM VAKTI!
TEMPUR yatağınızın sert ya da yumuşak olması gerekmediğini ve her
ikisinin de aynı anda olabileceğini kanıtladı. TEMPUR, ağrılı basınç
noktalarını ortadan kaldırıp, vücudun ihtiyacı olan rahat ve ağrısız uyku
pozisyonu arayışını sona erdiriyor. Tempur Original’in 21 yatağında kısa
süreli indirim kampanyası başladı, kaçırmayın…
www.yatsan.com www.tempur.com.tr
“Hybrid Training Club” daha fit ve sağlıklı bir yaşam arayışında olup,
başarı için yeterli desteği klasik fitness merkezlerinden alamayan kişiler
için özel olarak oluşturulmuş ve henüz Türkiye’de uygulanmamış bir
sistem. ZONE CLUB’daki her şey üyelerin sonuç alması üzerine kurgulu.
Kulüp kültürü, fiyatlandırma, üyelik yapısı ve antrenman programı hep
bu amaca hizmet ediyor. “Hybrid Training Club” konsepti, sporseverlerin
ihtiyaçlarına cevap veren doğru ve yenilikçi bir sistem olarak ilgi
görmeye başladı bile!
(0212) 777 66 00
Diş Hekimi
Doç.Dr. Atilla Gökhan Özyeşil
Protetik Diş Tedavisi Uzmanı
Tel: 0 212 322 2400 Gsm: 0 532 251 0508
PENTİ SOKAKLARI RENKLENDİRİYOR
Bu sezon ‘dış giyim’ kategorisiyle de karşımıza çıkan Penti, sonbahar-kış
ruhuyla buluşan tasarımlarla sokaklara sesleniyor. Sadece bacak ve iç
giyimle sınırlı kalmayan marka, baştan aşağı şıklık sunuyor. Sabahın ilk
ışıklarında sporcu ruhlara aktif serisiyle eşlik eden marka, günün diğer
yarısında rahat şıklık sunan tasarımlar sunuyor. Birbirinden farklı ve rahat
pantolon seçenekleri, tunikler, bluzlar, sweatshirt’ler, taytlar ile dikkat
çeken Penti, aksesuarları da unutmuyor. Rahatlığından ödün vermeyenlere
sırt çantası seçenekleri sunan marka, simli tozluklarıyla göz kamaştırıyor.
www.penti.com
FORMENTI’DEN ŞIK VE YENİLİKÇİ
SONBAHAR-KIŞ KOLEKSİYONU
Her sezonda mevsimin renklerini moda ile buluşturan Formenti, 2015–
2016 Sonbahar/Kış Koleksiyonu’nda sonbaharı yaşatan neftiler, tabalar,
kızıllar, kahveler, bordo ve vişne tonları ile doğanın tüm renklerini
modaya taşıyor, şehrin gri tonlarının ortaya koyduğu gölge oyunlarından
da yararlanıyor. Sadece kıyafetleri ile değil, yaşam tarzıyla da fark
yaratan Formenti erkeğinin dünyasında kendinize yer açın.
FITBOX’TA YENİ DÖNEM 5 EKİM’DE BAŞLIYOR!
Çocuklara ve yetişkinlere yönelik grup dersleri (kick box, tae bo, zumba)
ile bireysel derslerin (kick box, aikido, aletli pilates, personel trainer,
poweplate) yoğun ilgi gördüğü Fitbox’ta yeni dönem, 5 Ekim’de başlıyor.
Yeni dönemde Nü Happy ile işbirliği yapan Fitbox’ta, beslenme uzmanı
ve eve teslim diyet yemekleri ile birlikte fitness koçluğu ile kısa zamanda
forma girmeniz de mümkün. Kayıt için vakit kaybetmeyin…
(0541) 360 33 24
138 intown
[email protected]
Adres: Göktürk Merkez mah. Göktürk Cd
Su.Venue Sitesi No:2 A Blok D: 16 34077
Göktürk / Eyüp / İstanbul
GÖKTÜRK REHBERİ
Göktürk’e dair her şey
GÖKTÜRK POLİS KARAKOLU
VETERİNER
Yogaia Tel:212 3222242
Küçük Şeyler Anaokulu Tel:212 3600204
Boutique74 Tel:2122627147
Göktürk Dekorasyon Tel:2123228594
Tel:212 3603075-212 3603636
Animal Life Tel:212 322 68 81
Zone Tel:212 7776600
Mavi Göktürk Tel:212 3226687
Carnevale Tel:212 3226017
Karaca Home Tel:2123228729
Berilyum Tel:212 3222093
Mutlu Adımlar Anaokulu Tel:212 3600066
Carter’s OshKosh Tel: 212 3222969
Levent Antik Mobilya 0212 3228705
JANDARMA KEMERBURGAZ
Countryvet Tel:212 3224888
PERSONEL TRAINING
Nobel Bridges School Tel:212 2895005
Çiğdem Genç GSM:5325949611
MDA Art Tel:2123 221220
Tel:212 3601303
Çizmeli Kedi Veteriner Kliniği Tel:212 3223627
Ersoy Doğru Tel:2123222371
Okyanus Koleji Tel:4441098
Famili collection Tel:212 3226793
Mukaza (timeless home) Tel:212 3222740
Dingo Tel:212 2396019
Kemal Uysal Tel:212 6277044
Sınav Lisesi Tel:212 3227474
Gen by Figen Özdenak Tel:212 3228955
Starkuş Otomatik Panjur ve Kepenk Sistemleri
Uçan Balon Anaokulu Tel:05306010005
İpekyol Tel:212 3680101/1122
Tel:212 3221322
Katia Tel:212 3221504
Ufuk Perde Tel:212 3226030
İTFAİYE Tel:212 3221800
Göktürk Veteriner Kliniği Tel:212 3227822
Luna Veteriner Kliniği Tel: 0212 3225808
GÖKTÜRK BELEDİYESİ Tel:212 322112
GELİŞİM&HOBİ&DANS& OYUN ATÖLYELERİ
Bahadır Geliş GSM: 531 257 38 76
OKUL SONRASI &DİL &MÜZİK OKULLARI
Kedico Tel:212 3228070
HAYVAN BARINAKLARI
Dimensional Danışmanlık Tel:212 3224742
Amerikan Kültür Dil Okulu Tel:212 3228283
Kikimomo Tel:212 3223870
ÇİÇEK-PEYZAJ
Hasdal Rehabilitasyon Merkezi
Esen Fakıoglu GSM:533 2840205
Beatnik Müzik Akademisi GSM:05335644452
Koton Tel:212 3228855
Arelia by Hüseyin Avni Özkan
Tel:212 3602919
Flow Training Studio GSM:5327742310
Jüpiter Eğitim Tel:212 3222009
Mini Midi Moda Tel:0850 677 84 71
Flowers &Events Tel: 0 212 322 1880
Gymboree Tel:212 3224459
Figür Akıl Akademisi Tel:212 2941662
Mavi Jeans Tel:212 3227670
Gsm: 0532 215 48 39
PET OTEL
İsmek Göktürk Tel:212 3221222
Mega Aritmetik Tel:212 3220657
HUKUK BÜROSU
Nar Shop Tel:212 3226089
Belgras Çiçek Evi Tel:212 3600891
Duygu Pet Otel Tel:212 3222311
Just Kidding Tel: 212 322 69 70
Sonay Akçen GSM:5416502195
Av. Savaş Yener & Av. Battal Yörük
NG Style Tel:212 3228772
Çiçekçe Tel: 212 3228515
Pet Otel Tel.212322 8011
Kidsville Tel:2122397010
Utku Ünal Müzik Atölyesi GSM:532 6447337
Peros Tel:212 3225321
Esosh Butik Çiçek Tel:212 3220200
Rose Tel:212 3222881
Piante Peyzaj Mimarlık
GÖKTÜRK ZABITA Tel:212 3221113
GÖKTÜRK NOTER Tel:212 3222356
Tel:212 2782444
GÖKTÜRK MUHTARLIĞI
Tel:212 3223350
KEMERBURGAZ MUHTARLIĞI
Tel:212 3600333-212 3601330
HASTANE-POLİKLİNİK &LABORATUAR
Acıbadem Göktürk Tıp Merkezi Tel:212 3225660
Biruni Laboratuarı Tel:212 3226822
Florence Nightingale Tıp Merkezi Tel:212 3226322
Kemerburgaz Sağlık Ocağı Tel:212 3601311
İntermed Tel:444 1 633
Göktürk Sağlık Ocağı Tel:212 3220016
Özel Begüm Sağlık Kabini Tel:212 3224825
AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI
Acıbadem Göktürk Tıp Merkezi Dr.Avi Karako Tel:212
3225660
Krem Karamel Tel:212 3224434
PET MARKET
Rapıp Savaş Sanat Akademisi Tel:212 3228080
ORGANİK MARKET
Stylish Tel:212 3226111
Tel:212 3693656
PetZone Tel:212 3227080
Muzipo Tel: 212 322 8281
City Farm Tel:212 3224122
Tchibo Tel:212 3222524
Woods Tel:212 3220055
My Gym Tel:212 3229024
Organicasa Tel:212 3228228
Verde Bordo:Gsm:5322478153
ECZANELER
Small Foot Tel:212 4380727
Arcadium Eczanesi Tel:212 3220087
Yedi Kültür Sanat
SÜT ÜRÜNLERİ
Banu Eczanesi Tel:212 3227952
Gsm:5324635987-532 4118689
Sütçü Tel: 4445788
Çamlık Eczanesi Tel:212 3227211
Sütist Tel:212 4943141
Yest Tel:2123224859
HAVUZ SİSTEMLERİ
Zeyyn Gsm: 0532 2821483
World havuz Tel:212 3227991
Çağdaş Havuzculuk
SPOR GİYİM
Tel: 212 322 75 45
Dinç Eczanesi Tel:212 3225651
PARTİ& OZALİT&OYUNCAK
Deniz Eczanesi Tel:212 3225651
Alex Tel:212 3222579
KUAFÖRLER
Golf store Tel:212 3226320
RESTAURANT-BAR&CAFE
Derya Eczanesi Tel:212 3223223
Balon evi Tel:212 3228864
Bayan
Run Up Tel:212 3222013
Balıkçı Tel:212 3224909
Flora Eczanesi Tel:212 3222276
Joker Tel:0850 2001297
Before&After Tel:212 7777000
Meltem Eczanesi Tel:212 3220489
Nanu Bed GSM:5324789748
Ebil Saç Tasarım Tel:212 3223722
TAKI&GÖZLÜK-KOZMETİK
Tel:0212 3226744
Müge Eczanesi Tel:212 3227740
Parti Dünyası Tel: 212 3222623
Ekip by Erdem Kıramer Tel:212 3225596-212 2397144
Altuğ Optik Tel:212 3225630
Big Chefs Tel:212 3226800
Narçiçeği Eczanesi Tel:212 3228668
Parti Sanatı Tel:2123228449
Kaizen Tel:212 3226201
Atasay Tel: 212 3226296
Biz Pub Tel:212 3224822
Sedef Eczanesi Tel:212 3225922
Tellioğlu Ozalit Tel:212 3223702
Makas Tel:212 3228074
Simurg Gümüş Tel:212 3223576
Cundalı Cemil Tel:212 3220462
Sibel Eczanesi Tel:212 3221159
Toyland Tel:212 3228547
Murat Güldemir Tel:212 3222455
Takıntı Gümüş Tel:212 3224616
Carré Tel:2122396309
Şifa Eczanesi Tel:212 3222100
Adidas Tel:212 3227670
Benzin Big Yellow Taxi&Gasoline
Pretty Women Tel:212 3223665
Cool Bar Tel:212 3227535
GÖKTÜRK VE KEMERBURGAZ
Toni&Guy Tel:212 3222902
FOTOĞRAF STÜDYOSU
Dardenia Tel:2125001438
Doç .Dr.Atilla Gökhan Özyeşil Tel:212 3222400
SPA VE ESTETİK MERKEZİ
OKULLARI
Saloon Reti Mari Tel: 212 3226755
Deniz Soydemir Tel:212 3225746
Eaters İstanbul Tel:212 3224244
Cosmodent Tel:212 3224004
Nü Day Spa Gsm: 541 360 33 24
Açı Tel:212 3494550
Erkek
İnci Fotoğrafçılık Tel:212 3221886
Gezi İstanbul Tel:212 3224540
Dr Ercüment Sucu Gsm:539 9561010
Tel: 212 322 23 71 - 322 63 76
Ada Ana Okulu Tel:212 3226342
Adres Mümin Aşık Tel:212 3221845
Photoxi Hüseyin Kerem Yılmaz Tel:212 3223600
K-Brasserie Tel:212 3226900
Amerikan Kültür Kids Tel:212 3226005
Bir Berber Tel:212 3225048
SPOR
Ark Ana Okulu Tel:212 3602643
İbrahim Acunman Tel:212 3227495
SİNEMA
Lokanta 18 Tel:2123228041
Fitbox Dövüş Sporları Merkezi
Bilgi Kozası Anaokulu Tel:212 3601538
Ekip by Erdem Kıramer
Cineport Tel:212 3223104
Mado Tel: 212 3228880
DOKTORLAR
Tel:212 3229089-3222371
Doğa Koleji Tel:212 3221500
Tel:212 3225596-212 2397144
Uzm. Dr.A Müge Kardaş Tel:212 3222921
Fit in Time Tel:212 3221002
Düşler Şatosu Tel:212 2026550
Çocuk
DEKORASYON
Meydan Restaurant Tel:212 2397010
Uzm. Dr.Demet Elvan Tel:212 3229178
Kemer Golf&Country Club Tel:212 2397010
Evin Oyun Evi Tel:212 3226342
Bir Berber Tel:212 3223313
Başboğa Çadır & Branda Tel:4442642
Motto Tel: 212 3225052
Uzm. Dr.Mürsel İnanç Tel:212 3227983
Pilates with Gerda Tel:212 3227493
Eyüboğlu Kemerburgaz Tel:216 5221278
Bretz Tel.212 3602131
Pizzaria Tel:212 3221220
Uzm. Dr.Tülay Çağlar Tel:212 3221808
Private Powerplate Studio
Helen Doron Tel:212 3600878
GİYİM
Butik Art Tel:212 3220888
Olivo Ristorante Tel:212 3223212
Dr. Faid Hasan Tel:212 3600312
Tel:212 3229089-212322371
Hisar Okulları Tel:212 3640000
Alp Kids GSM:5336611879
City Döşeme Tel:212 3227112
Onur Et Tel:212 3224001
Superslowe Zone Tel:212 3227301
Joyfull House-Kemerburgaz
BG Store:Tel:2123224017
Çağdaş Yapı Tel: 2123226290
Pierre Antakya Cuisine Tel:212 322 3433
DİYETİSYEN
Unique Tel:212 3222325
Neşe Erberk Anaokulu Tel:212 3602472
Beyliss Tel:212 3227134
Designof Tel:212 2027557
Saludos Tel: 08507338238
Göknel Dumanlı Tel:212 3222371
Xbody Tel:212 3226008
Karma Çocuk Gsm:530 1161141
Burgundy Tel:212 3225820
Elba İnşaat Dekorasyon Tel:212 3221068
Suda Kebap Tel:212 3221733
Sezen Çetinkaya Tel: 2123226376
V3 Fitness Tel:212 3630480
Kids Country Tel:212 2276425
Bob Tel:212 3227599
Elite Mobilya Tel:212 3223978
Sushico Tel:212 3223181
Prodent Tel:212 3226999
Dr.Tolga Karaköse Tel:212 3223828
140 intown
Kaşıbeyaz Tel: 4441040
Meat inn Tel:212 3228917
Bafra KRFRN
Tel:212 3224242
Benzin Big Yellow Taxi&Gasoline
Tel:0212 3226744
Meşhur Çiğköfteci
Tel:212 3225617
Big Chefs
Tel:212 3226800
Veranda cafe Tel:212 3227373
Kemer Gurme Kasap Tel: 2123220091-92
Titiz Kuru Temizleme Tel:212 3223345
OTO YIKAMA
Vincotto La Cucina Tel:212 3222762
İskender et&tavuk Tel:212 3220950
White Center Tel:212 3220834
Kışlalı oto yıkama Tel:536 3540509
Burger house
WagamamaTel:212
3221587
Tel:212 3223442
Zinde Cafe Tel:212 3226650
DİYETCarluccio’s
YEMEKLERİ
Tel:2123221192
Nü happy mutfak Tel:212 3222371
Mc donald’s
Tel:4446262
Oto dünyası Tel:212 3222523
Mahallenin
Kasabı Tel:2123220741-42
Padok
Migros Tel:212
3228427
Tel:538
5019372
İLAÇLAMA
Makro Tel:212 3229127
Mega İlaçlama 0212 3227414
Papa Johns pizza
Tel:212 3222258
Zen Cars Oto Yıkama Tel:212 3222546
SU İSTASYONLARI
Night day 7/24 Tel:212 3226655
Gourmet Garage Tel:212 3223100
TEMİZLİK HİZMETLERİ
Başpınar su Tel:212 2397879
Pınarbaşı kebap lahmacun
Tel:212 3220125
AKTAR-KURUYEMİŞ
Zela Temizlik Tel:212 3695650
Buzdağı Tel:2123228058
Boğaziçi Kuruyemiş Tel:212 3228197
BEYAZ EŞYA&KLİMA &ELEKTRONİK
Erikli Tel:212 322 3674
Delicious Tel:212 3226901
Güven Kuruyemiş Tel:212 3221217
Kabiller Tel:212 3228620
Güvenpınar Tel:212 3220565
KemerDardenia
Catering Tel:212 2906250
Salkım Söğüt Tel:212 3220337
Oktay DTM - Hotpoint Tel:212 3220083
Saka su Tel:212 3221662
Subway
Tel:212
3226660
ORGANİK
MARKET
Teknosa Tel:212 3225760
Sırma su Tel:212 322 5756
City Farm Tel:212 3224122
ELEKTRİK
Cool Bar
CATERING
Tet:212 3227535
Alkanat Tel:212 3603056
Cundalı
Cemil
Chez Bruno
Tel: 212
3228023
Tel:212 3220462
Salt&Pepper
Tel:212 3228060
Tel:2125001438
Tezgah Tel:212 9249985
Dükkan
Steak
house
Westside
Cafe&Bistro
Gsm:
0545 3289378
Tel:212 3228917
FASTGezi
FOODİstanbul
Bizim Tel:212
Lahmacun3224540
Tel:212 322 8400
Burger King Tel:212 322 4823
K-Brasserie
Cafe Elera
Tel:212 322 8994-95
Tel:212 3226900
Domino’s Pizza Tel:212 322 2535
S ampi Pide
Tel:212 3227787
Sultanahmet köftecisi
Organicasa Tel:212 3228228
Tel:212 3223424
Çobanpınar: Tel:2123222151
Tas testi Tel: 212 3221052
Dağdelen Tel:212 3224523
As elektrik Tel:212 3229161
Değişim elektrik Tel:212 3222244
BANKALAR
Göknur elektrik Tel:212 3225247
Akbank Tel:212 3223692
3227575
Tel:212
Sütçü Tel:
4445788
Göl elektrik Tel:212 3222545
Denizbank Tel:212 3484030
Sütist Tel:212 4943141
Kanaat elektronik Tel:212 3222864
Finansbank Tel:212 3223191
Özcan elektromarket Tel:212 3223430
Garanti bankası Tel:212 3223172
Eti elektromarket Tel:212 322 8031
HSBC bankası Tel:212 3227295
SÜT ÜRÜNLERİ
Şampiyon kokoreç
Tike
Tel:212 3223244
Dürümlife
Tel:212 322 5334
Lavazza
BUTİK PASTA
Etiler Marmaris büfe Tel:212 322 1798
Tel:212
3220463
La bakery
Tel:212 3225516
BEYAZ EŞYA KLİMA KOMBİ SERVİSİ
Teb 212 7774000
Le fırın Tel:212 3223080
Servis point Tel:212 3228999
Türkiye iş bankası Tel:212 3223258
Egg&burger
Tel:212
322 2200
Tel:212
3225030
Le Köfte
Select
Hamaset
Salonu Tel:212 322 4507
Tel:212 3222744
Wrapper
Tel:212 3227020
Mulino bakery Tel:212 3224136
İşkembahçe:Tel:212
3601209
Mado
Torte Tel:0850 6445498
Konyalım Etli Ekmek Tel:212 3223477
Abant Çiftliği
PASTANE-DONDURMA
Meydan
Köefteque
Tel:212Restaurant
3224048
Tel:212 2397010
Köfteci Şaban Usta Tel:212 322 1611
Ing bank Tel:212 3222710
Annas bakery
Tel:212
3227832
Uzunlar
Kebap
Heybe Tel:212 2945056
İzmir Pide
Lahmacun
Tel:212 3224049
Tel:212
3228880
MARKET&ŞARKÜTERİ&KASAP
Tel:212
3224848
Aslı Börek
Tel:212 3220202
Vakıfbank Tel:212 3225283
BİLGİSAYAR
Yapı kredi bankası Tel:212 3222396
Çözüm bilgisayar Tel:212 3220404
Ziraat Bankası Tel:212 3224756
Göktürk bilgisayar Tel:212 3225555
Netem bilgisayar Tel:212 3226690
DÖVİZ BÜROSU
Bolulu Hasan usta Tel:212 3222288
Reinabi Apple Servis Tel:212 322 5951
Döviz Bürosu Tel:212 3228242
KARGO
Mado Tel:2123225272
Pizzaria
Beeftek Kasap
Ceviz Tel:212
3222664
Tel:2123970476
Dondurmaccı Tel.212 3228180
ÇİLİNGİR
Meşhur Çiğköfteci Tel:212 3225617
Carrefoursa
Fırın İstanbul
Tel:212 3225405
By demir GSM:536 6352800
Padok Tel:538 5019372
Girendola Tel: 0212 322 4774
LOSTRA
Papa Johns
Tel:212 3222258
Sudapizza
Kebap
Jean Pierre
Patisserie
Tel:212 3221363
Tel:212
3225071
Kemer lostra Tel:212 3224102
Sampi Pide Tel:212 3227787
DryTel:850
Steak2003059
Komşufırın
TESİSAT
Marmaris
büfe Tel:212
3227411-25-32
Tel:212
3221220
OlivoTel:4446262
Ristorante
Mc donald’s
Tel:212 3223212
Pınarbaşı
kebap lahmacun
Tel:212
3221733Tel:212 3220125
Sushico
Tel:212 3223181
Tel:212
Gezi İstanbul
Tel:2123223207
3224540
Çamlık Market
Karafırın Tel:212 3224334
Tel:212
2999952
Özsüt Tel:212
3227343
Sultanahmet Köftecisi Tel:212 3223424
Pelit pastanesi Tel:212 322 5610
Şampiyon
kokoreç Tel:212 3227575
Tamirane
Venüs pastanesi
3220555
Tel:212Tel:212
3220950
TERZİ
Yasemin Tuncel Tel:2123224264
Değişim terzi Tel:212 3224344
Mahallenin
Beylerbeyi
Profiterol Tel:Kasabı
212 3221918
İmaj terzi Tel:212 3224070
Uzunlar Kebap Tel:212 3220463
Tiba Cafe
Wrapper Tel:212 3227020
Tel:212 3228826
İskender et&tavuk
Tel:2123220741-42
HALI YIKAMA
Aras Tel:212 3223349
MNG Tel:212 3226675
Sürat Tel:212 3601033
Yurtiçi Kargo Tel:212 3226675
SÜRÜCÜ KURSU
Subway Tel:212 3226660
Tike Tel:212
3223244
Tel:212
3224812
Göktürk Sürücü kursu Tel:212 3226244
Mete Tesisat Tel:212 3227008
SERVİS
Terzi Hikmet Tel:212 3225848
Aktaş Turizm GSM:5072422475-5357761035
TAKSİ
Göktürk Merkez Taxi: 212 3221007 GSM:532
7998249
Migros
Kernek Tel:212
3603844
Tel:212
3228427
Terzi Hilal Tel:212 3220217
Makro
Ma
KURU TEMİZLEME
Berklass Lastik Tel:212 3601695
MARKET-ŞARKÜTERİ&KASAP
Değişim Kuru Temizleme Tel:212 3225210
OTOMOBİL GALERİSİ
TURİZM ACENTA
Abant Çiftliği Tel:212 3224848
Dry Center Tel:212 7777464
Diomonds Motors
Aida Turizm Tel: 212 3224390
Carrefoursa
3223207
DİYETTel:212
YEMEKLERİ
Lavita Tel:212
3220035
Tel:212
3226655
GSM:0544 547 69 43 0544 298 36 70
B2B Travel Tel:2123229211
SPORCU
GIDALARI
Vincotto
La Cucina
Tel:212Tel:212
3222762
Besin Takviyem
3228402
Zinde Cafe
Tel:212 3226650
142 intown
FASTFOOD
Hamaset Köfte
Tel:212 3224507
lightTel:212
menü
ÇamlıkNü
Market
3225071
Tel:212 3222371
Tel:212 3229127
Night day 7/24
Mevsim Kuru Temizleme Tel:212 3225812
Onur Et Galerisi
Tel:212 3222790
LASTİK HİZMETLERİ
VİP TAKSİ
Tuaş Tel.:212 2128827
MOBİLYA CİLA VE
LAKE BOYA İŞLERİ
1950'li yıllarda mobilya'nın Cila-lake boya
işinde Babam Zanaatkar Ermeni ustalarla
birlikte çalıştı. Biz iki kardeş babamızla 15
sene birlikte çalıştığımızda, babamız her
zaman işimizin hakkını vererek,titiz çalışarak
işleri zamanında gününde teslim etmemizi
öğretmiştir. Dekorasyon işleri yapıyoruz.
Siz değerli müşterilerimize bir telefon kadar
yakınız. Mobilyalarınızın fotoğrafını çekip
whatsapptan 0539-508-89-93 no'lu telefona
gönderirseniz, bizde değerlendirip size dönüş
yaparız.
Saygılarımla Ali KIZILKAYA
Not: Arkalıkların arkası,çekmecelerin altı ve
arkası,masa tablasının altı,dolap üstü ve
altları, kısaca görünmeyen yerlerde dolap içi
gibi temiz boyuyoruz.
EVDEN ALI
EVİNİZE, İŞYERİNİZE TESLİM
ile bir adım
önde...
%10
O RG
0
ANİ
K
LA VITA KURU TEMİZLEME
Göktürk Merkez Mahalesi Belediye Caddesi No:16/A
Tel - 0212 322 00 35 / 0212 322 00 36 www.lavitakurutemizleme.com
EDİYORUZ
Teknoloji
P