Bu bir istiklal ve istikbal savaşıdır!

Transkript

Bu bir istiklal ve istikbal savaşıdır!
15-31 TEMMUZ 2016
\\ www.212haber.com //
Yıl: 6
Sayı: 105
Fiyatı: 1
Bu bir
istiklal ve
istikbal
savaşıdır!
Türkiye’ye savaş açtılar!
Halka kurşun sıktılar!
Halk 15 Temmuz gecesi,
darbecilere darbe yaptı, tarih
yazdı. Adını tarihe, darbecilere
darbe yapan asil bir halk olarak
kazıdı.
Meclis’e kurşun sıktılar!
Bir dönem kapandı.
Şimdi toparlanma,
kenetlenme, yekvücut olma,
yaraları sarma zamanı.
Şimdi insanlığın önünü açacak,
insanlığa yeniden adalet,
hakkaniyet ve kardeşlik
sunacak uzun ve zorlu
bir hakikat medeniyeti
yolculuğuna soyunma zamanı.
2
GÜNDEM
15-31 TEMMUZ 2016
www.212haber.com
Pensilvanya’da darbecilere
Daha önce
planlanmış iş
seyahati sebebiyle
Amerika’ya doğru
giden uçakta Milli
iradeye darbe
girişimini öğrenen
Zeytinburnu
Belediye Başkanı
Murat Aydın, SMS
atarak "Canım
pahasına da olsa
bu darbecilere
direneceğim." dedi.
karşı eylem yaptı
Z
eytinburnu Meydanı’nda sabahlayarak
demokrasiye sahip çıkan vatandaşlara
ilk destek Zeytinburnu Belediye Başkanı
Murat Aydın’dan geldi. Darbe girişimini
daha önce planlanmış iş seyahati sebebiyle Amerika’ya doğru giden uçakta
öğrenen Zeytinburnu Belediye Başkanı
Murat Aydın, SMS ile “Canım pahasına
da olsa bu darbecilere direneceğim.
Zeytinburnu halkını sokağa, milli iradeye sahip çıkmaya çağıyorum.” dedi.
MİLLİ İRADEYE ABD’DEN
DESTEK VERDİ
İlk geceden tüm vatandaşlara “Sokağa inin ve cuntacılara karşı tepkinizi
koyun!” paylaşımlarını yapan Başkan
Aydın, darbe girişimini duyar duymaz
tepkisini sosyal ağlardan duyurdu.
Uçaktan iner inmez Amerika’daki
milli irade mitinglerine katılan Başkan
Aydın, vatandaşlarla birlikte darbecileri
protesto etti.
FETÖ Lideri’nin kapısına kadar
dayanan vatandaşları Pensilvanya’da
yalnız bırakmayan Aydın, elindeki Türk
bayrağıyla terör örgütünü burada bir
kez daha lanetledi. Aydın, televizyon
ekranlarından da canlı yayın yaparak
tüm Türkiye’ye ve belediye personeline
görevleri başında bulunmaları çağrısını
tekrarladı. Aydın aynı zamanda SMS ile
şu çağrıyı yaptı:
“Sivil iradeyi korumak için darbecilere
karşı canım pahasına direneceğim. Milli
iradeye sahip çıkmak için bu darbeci
alçakların ve hainlerin amacına ulaşmaması için sokağa çıkıyoruz. Demokratik
irademize sahip çıkmak için herkes bu
alçak ve hainlerin karşısına çıkmalıdır.
Halkımızı meydanlara bekliyoruz, hep
beraber demokrasi nöbeti tutacağız.”
ONU BİZE TESLİM EDİN!
Darbe girişimini protesto etmek üzere
Fethullah Gülen’in Pensilvanya’daki
malikanesinin önünde bekleyen Başkan
Aydın, protesto için gelen vatandaşlarla
birlikte sloganlar attı. Bu sırada Türkiye’deki darbe girişimine karşı tepkisini
koymak için Amerika’nın farklı eyaletlerinden gelen yüzlerce kişi de FETÖ
lideri Gülen’in Saylorsburg bölgesindeki
büyük çiftliğinin önünde bir araya gelip
Aydın ve beraberindeki vatandaşlara
destek verdi.
“YÜREĞİN YETİYORSA
TÜRKİYE’YE GEL!”
Olay sırasında Amerika’da yer alan
basın mensuplarına konuşan Aydın şu
açıklamalarda bulundu: “Dün İstanbul
New York uçuşunun son 3 saatinde Türkiye’deki gelişmelerden haberdar oldum.
Hemen uçaktan Türkiye ile haberleşmeye
başladım. Amerika’dan Türk halkına sesleniyorum. Türk halkı iktidar partisiyle,
ana muhalefet partisiyle ve diğer muhalefet partileriyle onların sempatizanları
ve seçmenleriyle hep birlikte darbeye
“Dur!”dedi. Milli iradeye, demokrasiye
ve insan haklarına ise “Evet”dedi. Aynı
duyguyu Amerika’da yaşayan ve tepkisini burada benimle birlikte koyan
bütün kardeşlerimizi kutluyorum, tebrik
ediyorum. Buradaki atmosfer bilin ki
Türkiye’de de var. Buradan Amerikan
halkına ve yöneticilerine de seslenmek
istiyorum. Şu içerideki zat bir teröristtir,
şu içerideki zat milli irade ve demokrasi
düşmanıdır, katildir. Şimdi diyor ki;
“Benim onlarla ilgim yok.” Biz buradayız,
Türkiye’den geldik. Farklı bölgelerden
geldik. Yüreğin yetiyorsa Türkiye’ye gel!
80 milyon seni bekliyor, seni adalete
teslim edeceğiz. Amerika halkına ve
yöneticilerine sesleniyorum. Bu katili
burada barındırmamalarını istiyoruz.
Demokrasiye sahip çıkan, teröriste tavır
koyan tüm kardeşlerimize buradan bir
kez daha çok teşekkür ediyorum. Ve son
olarak diyorum ki: Yaşasın demokrasi,
yaşasın Türkiye!” //
4
GÜNDEM
15-31 TEMMUZ 2016
www.212haber.com
‘Asıl nefret
Bazı polisler
askerlerle
beraber
hareket etti
kalplerindeymiş’
Darbe girişiminde
bulunan komutanın
kendilerine döndüğünü
ve "Siz devletinizi sattınız,
hepiniz aptallarsınız ama
devlet size 60'ta yaptığını, 71'de yaptığını, 80'de
yaptığını bu sefer yapmayacak. Bu sefer hiçbirinize
acımayacak." dediğini anlatan Dede, bazı polislerin
darbeci askerlerle beraber
hareket ettiğini söyledi. //
Darbeci askerler tarafından 6 saat rehin tutulan Dede, "Komutan bir
kişinin kafasını arabanın camına onlarca kez vurdu. O an anladım
ki dillerindeki nefret bir şey değil, asıl nefret kalplerindeymiş." dedi.
M
illi iradeye darbe girişimi sırasında
Çengelköy Karakolu'nda 6 saat rehin
alınan Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Tarih Bölümü'nden yeni mezun
olan Hasan Dede, Ümraniye'de ikamet
ettiğini, 15 Temmuz akşamı gerçekleştirilen darbe girişimini haber aldıktan
sonra babasıyla Çengelköy'e gittiğini
söyledi.
Darbe girişimini Çengelköy'de protesto ettiklerini kaydeden Dede, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Aracımızla
Çengelköy'e geldiğimizde askerler bir
anda önümüze çıktı ve silahlarını bizlere doğrultarak, ellerimiz ensede araçtan
inmemizi istedi. Babamın, 'Biz vatan
haini miyiz, bize neden böyle davranıyorsunuz, neden esir alıyorsunuz?'
demesi üzerine askerler, yönetime el
koyduklarını söyledi. Babam arabayı
kilitlemek istedi ama askerler engel
olurken, babam, 'Beni mi vuracaksınız?' dedi. Asker ise silahı doğrultarak,
'Komutanım emrinizi bekliyorum,
'vur' derseniz vuracağım' dedi. Komutan, sopasıyla bizlere vurmaya başladı.
Değneğin ucuyla babamın gırtlağına
bastırmaya çalıştı ama babam eliyle
engelledi. Babama vura vura elindeki
sopayı yamulttu. Hızını alamadı postalıyla kafasına tekme attı."
Menzilde kim varsa
hepsini vuracaksınız,
acımayacaksınız
Çengelköy'deki askerlerden sorumlu
komutanın, Boğaziçi Köprüsü'ndeki
darbe girişimcileriyle sürekli telefonla
iletişim halinde olduğunu belirten
Hasan Dede, şöyle konuştu: "Komutan,
'Mezilde kim varsa hepsini vuracaksınız, acımayacaksınız. Dostmuş,
düşmanmış demeyeceksiniz, ivedi bir
şekilde menzile girmişse vuracaksınız
hatta tankla üzerlerinden geçin. Nepal
bombalarını iki köprüye dökün, ge-
rekirse köprüleri yıkın, artık yönetim
askerde.' diye konuştu. O sırada üstü
başı kan içerisinde bir adam yolda
göründü. Bu kişi askerlerin saldırısı
sırasında yaralanan sivil bir vatandaşın hastaneye kaldırılmasına yardımcı
olmuş. Asker bunu duyunca, 'Sen
askeriyenin öldürdüğü leşi kurtarmaya
utanmıyor musun.' dedi ve şahsı darbetmeye başladı. Bir insan, bir insana
böyle vurmazdı. Adamın kafasını
arabanın camına onlarca kez vurdu.
Yüreğim paramparça oldu. Böyle bir
vahşet olamazdı. O an anladım ki
dillerindeki nefret bir şey değil, asıl
nefret kalplerindeymiş."
Çadırda ‘milli irade nöbeti’
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın darbe girişiminin ardından "meydanlara çıkın" çağrısına
uyarak Atatürk Havalimanına yürüyen 61 yaşındaki Muzaffer Yenici, burada kurduğu
çadırdı "demokrasi nöbeti" tutuyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın, darbe girişiminin
ardından "meydanlara çıkın" çağrısına uyan Kilisli Muzaffer Yenici,
"demokrasi nöbeti"ne Atatürk
Havalimanının ana giriş kapısındaki yeşil alanda kurduğu çadırda
devam ediyor.
Yenici, askeri kalkışmanın hemen
ardından geldiği Atatürk Havalimanının ana giriş kapısında bir
süre bekledi. Giriş kapısının yan
tarafındaki yeşil alana çadır kuran
Yenici, demokrasi nöbeti tutmaya
başladı. Muzaffer Yenici, basın
mensuplarına yaptığı açıklamada,
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısıyla sokağa çıktığını belirterek,
İstanbul'a çocuklarının yanına
geldiğini, televizyonda bu olayları duyduktan sonra Avcılar'dan
havalimanına kadar yürüdüklerini
söyledi.
Yollar kapalı olduğu için yürüyüşlerinin yaklaşık 4 saat sürdüğünü
ifade eden Yenici, "O günden
beri de burada çadırımızı kurduk
nöbet bekliyoruz. Cumhurbaşka-
nımız ne zaman 'terk edin' derse
o zaman terk edeceğiz." diye konuştu. Yenici, darbe girişiminden
sonra havalimanından hiç ayrılmadığını vurgulayarak, "Üç günden
beri burada bekliyorum. Vatanı
bekliyoruz. Buraları çapulculara
bırakacak halimiz yok. 3-5 çapulcu
yüzünden Türkiye'yi bu duruma mı
getireceğiz? Sonuna kadar, ölene
kadar buradayız. Cumhurbaşkanımız ne zaman 'gidin' diyecekse
o zaman gideceğiz. Bunun başka
yolu yok. Ölmek var, dönmek yok."
ifadelerini kullandı. //
6
GÜNDEM
15-31 TEMMUZ 2016
www.212haber.com
‘Bu olaylar başlamışken
beni evde tutamazsın’
Milli iradeye darbe
girişimi sırasında
Çengelköy'de hayatını kaybeden Yeni Şafak
gazetesi çalışanı Mustafa Cambaz'ın eşi Semra
Cambaz, "Eşime, 'gitme'
dedim ama bu olaylar başlamışken evde tutamayacağını söylediğini kaydetti.
M
illi iradeye darbe girişimi sırasında Çengelköy'de hayatını kaybeden
Yeni Şafak gazetesi çalışanı Mustafa
Cambaz'ın eşi Semra Cambaz, "Eşime, 'gitme' dedim ama 'Bu olaylar
başlamışken beni evde tutamazsın'
dedi. Ölüme, uçar gibi, koşar gibi
gitti." dedi.
lerin darbe girişiminde bulunduğunu duydu. O sırada çatışmalar
başlamıştı. Patlama sesleri, tarama
sesleri geliyordu. Eşime, 'gitme'
dedim ama 'Bu olaylar başlamışken beni evde tutamazsın' dedi.
Ölüme, uçar gibi, koşar gibi gitti."
ifadelerini kullandı.
Mustafa Cambaz'ın eşi Semra
Cambaz, eşinin darbe girişimini duyar duymaz Çengelköy'e
gittiğini söyledi. Semra Cambaz,
"Olay günü eşim evdeydi. Asker-
Eşinin darbeci askerlerden hesap
sormaya gittiğini vurgulayan Cambaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Onlarla bir kavga halindeydi. Darbeci
askerlere hesap sorar durumdaydı
Başakşehir
Belediye Meclisi,
milli iradeye
kastedilen darbe
girişimi ile alakalı
olağanüstü gündem
ile toplandı.
ama karşısına kanlı katillerin çıkabileceğini tahmin edemedi. Çatışmalar devam ederken telefonda
oğluma, Çengelköy Karakolu'nun
kurşunlandığını ve kendisinin
köşeye sıkıştığını söylemiş. Ben o
anda oğluma 'baban gitti' dedim.
Ben o an eşimin öleceğini hissettim. O telefon konuşması aslında
bir veda konuşmasıydı. O anda
gerçekten eşim vurulmuş, hastaneye kaldırmışlar ama kurtarılamadı.
Çengelköy Mezarlığı'nda toprağa
verdik.” //
MİLLİ İRADEYE EBEDİYYEN
SAHİP ÇIKACAĞIZ
Başakşehir Belediye Meclisi, milli
iradeye kastedilen darbe girişimi ile
alakalı olağanüstü gündem ile toplandı.
Belediye Başkanı Mevlüt Uysal’ın yönettiği meclis toplantısında, darbe girişiminde
hayatını kaybeden vatandaşlarımız için
saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı okundu. Daha sonra
Başakşehir Belediye Meclisi AK Parti ve
CHP gruplarının darbe girişimine karşı
ortak deklarasyonu Başakşehir Belediye
Başkanı Mevlüt Uysal tarafından okundu. AK Parti ve CHP gruplarının onayı
ile kabul edilen deklarasyon her iki grup
tarafından da kabul edildi.
Belediye meclisi
olağanüstü toplandı
Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal,
deklarasyonun kabulünden sonra, 15 Temmuz gecesinden itibaren Başakşehir’de
yaşanan gelişmeler hakkında AK Parti ve
CHP’li meclis üyelerini bilgilendirdi. Diğer
belediye meclis üyelerinin görüşlerini bildirmesinden sonra toplantı sona erdi.
Deklarasyonda şu ifadelere yer verildi:
“Bizler Başakşehir Belediyesi Meclisi çatısı
altındaki AK Parti ve CHP grupları ve tüm
Meclis Üyeleri olarak aziz milletimizin kendisine, milli iradeye, devletimize ve Türkiye
Büyük Millet Meclisine yönelik 15 Temmuz
gecesi başlatılan darbe girişimini şiddetle
kınıyoruz. Ülekmizin birliği, beraberliği ve
bütünlüğünü hedef alan bu darbe girişimi
Türk demokrasi tarihine bir kara leke
olarak girmiştir.
Aziz Milletimiz darbenin karşısında durmuş
ve bu kanlı darbe girişimini engellemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti ve kurumlarını canı
pahasına koruyan bu aziz millet her türlü
övgü ve takdiri ziyadesiyle hak etmektedir.
O gece Türk Milletinin devletine ve milli
iradeye verdiği destek tarih boyunca unutulmayacaktır. Dünya demokrasi tarihinin
şanlı bir tablosu olarak kaydedilmiştir.
Herkes bilmelidir ki bugün olduğu gibi
gelecekte de milletimize, milli aredeye
ve devletimize karşı her türlü girişim,
karşısında milletimizin çelikten iradesini
bulacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisimizdeki tüm
siyasi partilerimiz ve Milletimiz gibi Başakşehir Belediye Meclisi de, darbe girişimine ortak bir tavır ve ortak bir dille karşı
durmaktadır.
Bu ortak tavır milli irade ve milletimizi
daha da güçlendirmiştir. Başakşehir halkının temsilcisi olan bizler, tüm halkımız ve
kurumlarımızla milli iradenin ve demokrasinin yanındayız. Milli iradeye hep birlikte
sahip çıkıyoruz ve ebediyen de sahip
çıkacağız. Türkiye'de hiçbir şeyin eskisi
gibi olmayacağının somut delili bu ortak
bildiridir. Milletimiz müsterih olsun.
Bu şanlı direniş sırasında milletimizin aziz
fertlerinden pek çok vatandaşımız şehit
olmuştur.
Darbeye direnirken şehit olan tüm vatandaşlarımızı rahmetle anıyoruz. Yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz, milletimizin başı
sağolsun.” //
Darbe girişiminin yaşandığı gece oğullarıyla kışlaya koştu
İstanbul'da darbecilere karşı oğullarıyla sokağa çıkan Emekli Kıdemli Albay Hacımustafaoğulları "Kışlaya yaklaştığımızda kışla
içindeki tankların ışıklarını ve dışarıya doğru seyir halinde olduklarını gördük. Aracımızı park ederek oradaki askerlere milletin
tanklarının, silahının millete doğrultulamayacağını söyledim" dedi.
Emekli Kıdemli Hava Albay Mustafa
Hacımustafaoğulları, darbe girişiminin
yaşandığı gece çocuklarıyla Cevizli'deki General Nurettin Baransel Kışlası'na
gittiklerini belirterek, "Kışlaya yaklaştığımızda kışla içindeki tankların ışıklarını ve
dışarıya doğru seyir halinde olduklarını
gördük. Balıkesir Caddesi'nin 3 tank ile
kapatıldığını ve silahlı askerlerin vaziyet
aldığını gördük. Aracımızı park ederek
oradaki askerlere yaptıklarının yanlış olduğunu, milletin tanklarının, silahının millete
doğrultulamayacağını söyledim." dedi.
ancak duruma şüpheyle yaklaştığını aktaran Hacımustafaoğulları, "Çocuklarımın
Ankara'da uçakların alçak uçuş yaptığını
söylemesi üzerine ben de Ankara'daki arkadaşlarımı aradım. Arkadaşımın da aynı
şeyi söylemesi üzerine bunun bir darbe
girişimi olabileceğini düşündüm." diye
konuştu.
Hacımustafaoğulları, başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişiminin yaşandığı 15
Temmuz gecesi yaşadıklarına ilişkin yaptığı
açıklamada, saat 21.30'da televizyonlarda
Bogaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinde Anadolu Yakası'ndan Avrupa
Yakası'na geçişin jandarma tarafından
kapatıldığını izlediğini söyledi. İlk anda
bunun bir terör saldırısını akla getirdiğini
Olayın ne olduğunu sorduklarını ancak onların da bir şey bilmediklerini ifade ettiğini
belirten Hacımustafaoğulları, şunları anlattı: "Ben de onlara bu bir darbe girişimidir.
Paralel ihanet çetesi şu anda vatana ihanet
içerisindedir. Millet sizden bu gece görev
bekliyor. Bunlara karşı en acımasız şekilde
görevinizi yerine getirmeniz gerekir. Bu
konuda aman gevşeklik göstermeyin.
Hacımustafaoğulları, evden oğullarıyla çıkarak önce mahallelerindeki polis karakolu
ve daha sonra Kurtköy Jandarma Komutanlığına gittiklerini dile getirdi.
Karşı koymazsanız sizde suç işlemiş sayılırsınız dedim. Daha sonra çocuklarımla
birlikte Cevizli'deki General Nurettin
Baransel Kışlası'na doğru hareket ettik.
Kışlaya yaklaştığımızda kışla içindeki
tankların ışıklarını ve dışarıya doğru seyir
halinde olduklarını gördük. Balıkesir
Caddesi'nin 3 tank ile kapatıldığını ve
silahlı askerlerin vaziyet aldığını gördük.
Aracımızı park ederek oradaki askerlere
yaptıklarının yanlış olduğunu, milletin
tanklarının, silahının millete doğrultulamayacağını, bu emri verenlerin vatan
haini olduğunu, hatta onların morallerini
bozmak için Ankara'da bu darbe emrini
verenlerin öldürüldüğünü, bu darbe girişimine katılanların da hesap vereceğini ve
tankların kışlaya dönmesi gerektiğini söyledim. Ben kendimi emekli albay olarak
tanıtmama rağmen bir astsubay namluya
mermi sürerek önce oğluma sonra bana
silah doğrulttu. Ben de 'vur' dedim ancak
vurmaya cesaret edemedi." //
www.212haber.com
GÜNDEM
15-31 TEMMUZ 2016
7
Başakşehir İslam Akademisi
uzman kadrosuyla
eğitime başladı
L
isans düzeyinde Arapça-İlahiyat eğitimi
veren Başakşehir İslam Akademisi, 2016
yılının başında, alanında uzman kadrosu
ile yurt dışındaki eğitim imkânlarını aratmayacak donanımlarla 2016-2017 eğitim
ve öğretim dönemine kapılarını açtı.
İslam Akademisi Mütevelli Heyeti
Başkanı Yusuf Öztürk, Başakşehir İslam
Akademisi’nin yurtdışına çıkmadan
yurtdışı eğitim imkanlarını sunduğunu,
Arap Baharı ile birlikte kapanan eğitim
kapılarına alternatif oluşturduklarını
ifade ediyor. İslam akademisi 14 eğitmen ve 8 derslik ile Başakşehir 1. Etap’da
hizmet veriyor. İslam Akademisi Mütevelli Heyeti Başkanı Yusuf Öztürk İslam
Akademisi’nin kuruluş amacını şu sözlerle açıklıyor; “ Başakşehir İslam Akademisi, 2016 yılının başında eğitime başlamış
bir eğitim müessesesi. Eğitimimiz 4 yıllık
lisans programına uyumlu ve yüzde yüz
Arapça. İlahiyat ile ilgili eğitim almak
den
Değerler
n
kopmada
yurtdışı
eğitimi
için Türkiye’den yurtdışına giden insan
sayısı 2011 den önce 30 binin üzerindeydi. ‘Arap Baharı’ olarak isimlendirilen
olaylarla birlikte Suriye, Lübnan, Yemen
kapandı. Yine Mısır yabancılar için tehlike arz ettiğinden kapalı. Kapanmış olan
bu kapıların yerine başka bir seçenek
daha var demek için, Türkiye’de yaşayan,
Arapça ve ilahiyat ilimlerini öğrenmek
isteyen insanlara başka bir seçeneğinizde var diyebilmek için bir araya geldik.
Aslında yurt dışına gitmenize gerek yok
o ortamın aynısını biz Türkiye’de oluşturduk. Yurt dışına gidip mevcut ilimleri
alıyoruz ama aynı zamanda Türkiye’nin
örfünden âdetinden kopup geliyoruz.
Farkımız şu, bu bilgiyi deneyimli hocalarımız sayesinde burada alacaksınız ve
Türkiye’nin örfünden, âdetinden, yaşam
şartlarından kopmayacaksınız. Ayrıca
aldığınız eğitimi, öğrendiğiniz her şeyi
kendi toplumumuza aktarma imkanınız
olacak.
Mehmet Bayraktutar
Büyük beyinleri İslam Akademisi çatısında topladık
25 Temmuz-3 Eylül tarihleri arasında
kayıt alan İslam Akademisi eğitim kadrosunda 9 profesör 5 doktor barındırıyor.
İslam coğrafyasında kendisini kanıtlamış
eğitmenler ile yüzde yüz Arapça eğitim
veren Akademi büyük beyinleri bir araya
getiriyor. İslam Akademisi Mütevelli
Heyeti Başkanı Yusuf Öztürk, “Ben 2001
yılında ilk defa Suriye’ye gittim ve 2011
yılında Türkiye’ye döndüm. Döndükten
sonra nasıl Türkiye’de böyle bir eğitim
ortamı oluşturulabilir diye düşündük. Bu
ortamı oluşturmak için tanıdıklarımız
vasıtası ile yurt dışından Türkiye’ye gelen
ve İslam coğrafyasında kendi alanında
ismi olan eğitmenleri bu oluşumun altında toplamaya çalıştık. Başakşehir İslam
Akademisi yaşadığı sıkıntılardan dolayı
ülkesinden göç etmek zorunda kalan
İlahiyat bölümündeki büyük beyinleri
bir araya topladı. Şam İlahiyat gibi köklü
bir kuruluşun eski dekanı şuanda bizim
akademimizin başında eğitmen ve müdürümüz olarak görev yapıyor. İşte Böyle bir
kurum İslam akademisi. Daha fazla bilgiye
www.bia-edu.com adresinden (0535 642
50 93) ulaşabilirler.”dedi. Yusuf Öztürk ve
İlahiyatçı Mustafa İnal Kaç öncülüğünde
kurulan Akademide haftanın 6 günü ders
var. Dünyanın ilahiyat ve ilahiyatla ilgili
ilimlerin okutulduğu ilmi merkezi olmak
gayesinde olan Akademi vatandaşların
yurtdışına gidiş sebeplerini ortadan kaldıracak adımlar atıyor. //
8
GÜNDEM
15-31 TEMMUZ 2016
www.212haber.com
BÜYÜK HAMLE
İ
İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı
Kadir Topbaş’ın
2019’da tüm ulaşım
unsurları ile entegre
400 kilometreden fazla
raylı sistem hedefi
doğrultusunda Haliç
Tüp Geçiş Tüneli,
Boğaz Yaya Geçişi,
Kabataş Transfer
Merkezi ve 6 yeni
metro hattı için yapım
aşaması başlıyor.
stanbul Büyükşehir Belediye (İBB)
Kadir Topbaş’ın "ustalık eserim" diye
nitelendirdiği Haliç-Unkapanı Karayolu Tüneli Tüp Geçit Projesi hayata
geçiriliyor.Yer tesliminden sonra 700
günde tamamlanması planlanan Haliç-Unkapanı Karayolu Tüneli yapım
işinin ihale süreci Temmuz ayı içinde
başlatılıyor. Proje ile 1836 yıllında
inşa edilen Unkapanı Köprüsü’nün de
kaldırılması planlanıyor. Unkapanı
karayolu tünel geçiş projesi ile tarihi
yarımada Unkapanı üzerinden Şişhane, Kasımpaşa, Karaköy güzergâhına
bağlanarak kara ulaşımı tamamen su
altında kurulacak bir tünel köprü ile
sağlanacak.
Haliç’in çevre temizliğine büyük katkı
Deniz tabanına çakılan kazıklar üzerine kurulacak olan sualtı köprüsü deniz
seviyesinin 8,5 metre altına inşa edilecek. Mevcut köprünün engellemiş olduğu su akıntısı, ulaşımın suyun altına
alınmasıyla tekrar sağlanarak Haliç’in
temizlenmesine önemli ölçüde katkı
sağlayacak. Üç şerit geliş, üç şerit gidiş
olmak üzere köprü toplam 900 metre
uzunluğunda olacak
Yeşil Alanlar ve
Parklar
Proje ile birlikte Haliç kıyısındaki
tarihi yapıların ön plana çıkarılması öncelikli hedef olacak ve Haliç
kenarları yeniden tanzim edilerek yeni
rekreasyon ve yeşil alanlar kazandırılacak. Proje yapım sürecinde çevreye
ve gündelik yaşama olumsuz etkiler en
aza indirgenecek. Köprü çıkış noktaları belirli mesafelerde kapalı tutulurken
çevre düzenlemeleri ve peyzaj çalışmaları yapılacak. Karaköy çıkışında
bulunan Perşembe Pazarı bölgesi
yeniden düzenlemeye tabi tutulacak.
Tarihi doku korunarak parklar, oyun
ve spor alanları, yürüyüş yolları, etkinlik alanları yer alacak ve bölge sosyal
yaşama açılacak.
Tarih yeniden
canlanıyor
Mimar Sinan’ın inşa ettiği Haliç’in
incilerinden Sokullu Mehmet Paşa
Camii ve çevresi yeniden düzenlemeye
tabi olacak. Ayrıca camii çevresinden bulunan Saliha Sultan Çeşmesi
ve çevresi düzenlenip canlandırılacak. Altyapı çalışmaları devam eden
Alibeyköy - Eminönü tramvay hattı
projesi çevre düzenlemesi tamamlandığında Haliç’te sosyal yaşam daha da
keyifli olacak.
Unkapanı karayolu tünel geçiş projesi tamamlandığında mevcut köprü
kaldırılarak yaya ulaşımı Karaköy’den
Kasımpaşa’ya oradan da Hasköy’e kadar deklerle sağlanacak. Yer yer yüzer
iskeleler olacak. Yüzer iskeleler gemi
ulaşımına uygun halde açılır kapanır
biçimde inşa edilerek tersaneye deniz
ulaşımı devam edecek.
6 yeni metro hattı
geliyor
Yatırımların büyük bir bölümünü ulaşıma ayıran İBB metro çalışmalarına
hız verdi. İstanbul’a 12 yılda 98 milyar
liralık yatırım yapan İBB’nin 2016
yılında da 16,3 milyar liralık yatırım
bütçesi bulunuyor. İBB, Temmuz ve
Ağustos’ta 6 metro hattına ilişkin
ihale yapacak. Kirazlı-Halkalı metrosu inşaat ve elektromekanik işleri,
otopark ve depo alanı inşası ihalesi
Ağustos ayında düzenlenecek. 9,7
kilometre uzunluğa sahip olacak olan
metro hattında 9 istasyon bulunacak.
Küçükçekmece, Bahçelievler ve Bağcılar ilçelerinden geçecek hatla trafik
yoğunluğunun da azalması öngörülüyor. Sözleşmenin imzalandığı tarihten
itibaren 15 gün içinde yer teslimi yapılarak işe başlanacak. İşin süresi, yer
tesliminden itibaren bin 20 gün olarak
belirlendi.Başakşehir-Kayaşehir metro
hattı da Ağustos’ta ihaleye çıkıyor. 6
kilometre hat üzerinde 4 istasyondan
oluşan Başakşehir-Kayaşehir metro
hattının sözleşmenin imzalandığı
tarihten itibaren 15 gün içinde yer teslimi yapılarak başlaması ve 900 günde
tamamlanması hedefleniyor.
Çekmeköy-Sancaktepe-Sultanbeyli
Metrosu ile Sarıgazi (Hastane)Taşdelen-Yenidoğan Metrosu İnşaat
ve Elektromekanik Sistemler Temin,
Montaj ve İşletmeye Alma İşleri yapım
işi yine Ağustos’ta ihaleye çıkıyor.
17,8 kilometrelik hatta 14 istasyon
bulunacak, Üsküdar’dan Sultanbeyli’ye
kesintisiz ulaşım sağlanacak.
Esenyurt’a metro
geliyor
Ümraniye-Ataşehir-Göztepe metrosuna ilişkin ihale Ağustos’ta gerçekleştirilecek. Yaklaşık 13 kilometre uzunluğundaki hatta, 11 istasyon bulunacak.
İşin yapım süresi ise yer tesliminden
itibaren bin 20 takvim günü olarak
belirlendi.
Mahmutbey-Bahçeşehir-Esenyurt
metro hattına ilişkin ihalenin de detayları belli oldu. İstanbul’un Bağcılar,
Küçükçekmece, Avcılar, Başakşehir
ve Esenyurt ilçelerini etkileyecek olan
hattın ihalesi Ağustos’ta yapılacak. 18,5
kilometre hat üzerinde 11 istasyondan oluşan Mahmutbey-BahçeşehirEsenyurt metro hattının iş süresi, yer
tesliminden itibaren bin 80 gün olarak
açıklandı. Kaynarca-Pendik-Tuzla
metro hattına ilişkin ihale Ağustos’ta
gerçekleştirilecek. Yaklaşık 12 kilometrelik hatta 8 istasyon olacak. Bu ihalede
iş süresi bin 20 gün olarak belirlendi.
En büyük transfer
merkezi : KABATAŞ
“Kabataş Meydan Düzenlemesi Transfer Merkezi ile İskelelerin Yenilenmesi
İnşaatı” 28 Temmuz’da başlıyor. Kabataş Meydanı’nda raylı sistem, deniz ve
karayolu ulaşımı bütünleşiyor. Proje
çerçevesinde; 83 bin metrekarelik bir
alanda yayalaştırılmış yeni bir meydan
düzenlemesi yapılıyor. Vapur, deniz
otobüsü ve motor iskeleleri yenileniyor. Dolmabahçe-Fındıklı arasındaki
trafiği yeraltına alınıyor. Meydan altında müze, sergi salonları ve otopark
inşa ediliyor.
Deniz ulaşımı başka
iskelelerden sağlanacak
Kabataş Transfer Merkezi inşaatı
tüm anıt eserler ve ağaçlar korunarak, Arkeoloji müzesi denetiminde
gerçekleştirilecek. İstanbul ulaşımının düğümünü çözecek en önemli
projelerden biri olan Kabataş Transfer
Merkezi’nin geniş kapsamlı inşaat
çalışması nedeniyle, 28 Temmuz 2016
Perşembe gününden itibaren Kabataş’taki vapur, motor ve deniz otobüsü
iskeleleri bir süre başka iskelelerden
hizmet verecek.Kabataş İskelesi’nden
yapılan seferler 28 Temmuz 2016 itibariyle aşağıdaki iskelelerden gerçekleştirilecek:
ŞEHİR HATLARI Kadıköy-Kabataş,
Kabataş-Adalar ve uğramalı Boğaz
seferleri Beşiktaş ile Eminönü (Katip
Çelebi) İskelesi’nden,
İDO Kadıköy-Kabataş, KabataşAdalar seferleri Beşiktaş ve Yenikapı
İskelesi’nden,
DENTUR Kabataş-Üsküdar seferleri
Karaköy İskelesi’nden,
BUDO Kabataş-Bursa seferleri Karaköy Eski İDO İskelesi’nden sağlanacak.
ÜSKÜDAR-KABATAŞ YAYA
TÜNELİ DE ENTEGRE
OLACAK
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş’ın “Ustalık döneminin
en önemli eserlerinden biri” olarak
açıkladığı Üsküdar ile Kabataş’ı denizin altından bağlayacak yaya tüneli
projesi de yeni meydanda diğer ulaşım
sistemlerine entegre olacak.
OR
UY
OL
E
GR
TE
EN
A
’T
AŞ
AT
AB
K
R
LE
EM
ST
Sİ
RAYLI
Öte yandan; Kabataş’tan başlayan Beşiktaş, Mecidiyeköy, Kağıthane ve Alibeyköy üzerinden Mahmutbey’e oradan da
İkitelli, Bahçeşehir, Esenyurt’a kadar
uzanacak metro hatları Kabataş’ta entegre olacak.
Mahmutbey Metrosu Kabataş’tan
Karaköy ve Unkapanı Köprüsü’ne kadar
uzatılacak.Proje ihalesi yapılan 18
kilometrelik Beykoz-Üsküdar Metrosu
Üsküdar’da Marmaray ile Kabataş’a entegre olacak. Proje ihalesi yapılan 18,4
kilometrelik Sarıyer-Beşiktaş Metrosu
Kabataş’a uzanacak. Darüşşafaka-Yenikapı Hattı’nın Taksim-Kabataş Füniküleri ile Kabataş’a entegrasyonu da
devam edecek. İstanbullular; yayalaştırılmış yeni Kabataş Meydanı sayesinde
İstanbul’un her noktasına raylı sistem
ve deniz ulaşımıyla hızlı ve konforlu
bir şekilde seyahat edebilecek. //
YAPIMI DEVAM EDEN
RAYLI SİSTEMLER
Kartal-Kaynarca hattı:
5 KM
Üsküdar-Ümraniye-ÇekmeköySancaktepe Hattı
20 KM
Kabataş-Beşiktaş-MecidiyeköyKağıthane-Mahmutbey Hattı
25 KM
Ataköy-Basın Ekspres-İkitelli
Hattı
13 KM
Dudullu-Bostancı Hattı
15 KM
Bakırköy İDO-Bağcılar
9 KM
Sabiha Gökçen Havalimanı-Kaynarca Hattı
8 KM
Halkalı-Gebze Marmaray Hattı
64 KM
www.212haber.com
İMTİYAZ SAHİBİ
Erne Gazetecilik ve Matbaacılık Ltd. Şti.
GENEL MÜDÜR
Halil Gölve
GENEL KOORDİNATÖR
Erol Çakır
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Abidin Koçoğlu
YAYIN DANIŞMANI
Necmettin Çakmak
Emre Ustaosmanoğlu
Metin Öztürk
HUKUK DANIŞMANLARI
Av. Adem Yıldırım
Av. Ömer Geyik
KREATİF DİREKTÖR
Enis AK
BÖLGESEL SÜRELİ YAYIN
Adres: Deposite AVM A-1 Blok Kat: 3 No: 304
Başakşehir/İstanbul • Telefon: (0 212) 486 39 36
Web: www.212haber.com • e-mail: [email protected]
Baskı: İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah.
29 Ekim Cd. İhlas Plaza No: 11/A41
Yenibosna-Bahçelievler/İSTANBUL Tel: (212) 454 30 00
Gazetemiz basın ve meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yayınlanan köşe yazılarından yazarları sorumludur.
Reklamların sorumluluğu reklam verene aittir.
GAZETEMİZ ÜCRETSİZ OLARAK DAĞITILMAKTADIR
www.212haber.com
GÜNDEM
10 yıl sürecek, 200
milyon lira harcanacak
Y
ılda 92 milyon kişinin ziyaret ettiği
554 yıllık Tarihi Kapalıçarşı’nın restorasyon çalışmaları çatıdan başladı.
2009 yılında başlatılan restorasyon
projesi çalışmalarının tamamlaması
sonrasında Kapalıçarşı’nın çatısına ilk
kiremit Fatih Belediye Başkanı Mustafa
Demir ile Tarihi Kapalı Çarşı Esnafları Derneği Başkanı Ahmet Kökler
tarafından konuldu. 10 yıl sürmesi
beklenen restorasyon çalışmalarında
200 milyon lira harcanılması öngörülüyor. 2017 yılının aralık ayında
bitirilmesi ön görülen çatı restorasyonunda alaturka kiremit kullanılacak.
Kapalıçarşı’nın alt yapısı için ise İSKİ
35 milyon liralık bir çalışma yapacak.
Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir,
başlatılan restorasyon çalışmaları hakkında açıklamalarda bulundu. İstanbul
açısından önemli bir anı yaşadıklarını
söyleyen Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, “ Bizim açımızdan İstanbul
açısından çok önemli bir anı yaşadığımı ifade edebilirim. 2009 yılında başladığımız bir çalışmaydı. Hakikaten bir
rüyaydı. Bu anki durumu hayal ederek
başladığımız bir rüyaydı. 2009 yılında
Kapalıçarşı’nın hem kendisini hem
de etrafında 21 tane hanıyla birlikte
yaklaşık 110 bin metre karelik bir alanı
röleve restorasyon proje çalışmalarını
başlattık. Tabi yenileme kurulları ilk
defa böyle büyük bir projeyle karşı karşıya kaldılar. Hakikaten zaman zaman
sıkıntılarla karşılaştığımız bir süreçti.
Kapalıçarşı’nın restorasyonunu biz 3
ana bölüme ayırdık. Bunlardan bir tanesi şu anda gördüğümüz çatı, ikincisi
alt yapı ve üçüncüsü ise güçlendirme
çalışmaları. Kapalıçarşı’nın çatıyla ilgili
projesi kurul tarafından onaylanmıştı.
2016’nın şubat ayında ihaleye çıktık.
Nisan ayı itibariyle ihale neticelendirildi ve yer teminini gerçekleştirdik.
Bugün itibariyle de çalışmalarımızı
başlatıyoruz. Hedef 2017 yılının Aralık
ayında çatının bütün problemleri
bitmiş olacak. Bu süreçte büyükşehir
belediyemizle yaptığımız görüşmelerde onlarda şu anda alt yapıyla
ilgili bir çalışma yapıyor. İSKİ’nin alt
yapıyla ilgili yapacağı çalışma Anıtlar
Kurulu’ndan onaylandı. Bütün Kapalıçarşı kapanmayacak onu söyleyeyim.
Kapalıçarşı’daki çalışmalar akamete
uğratılmayacak. Kapalıçarşı’nın her
tarafı restorasyona alınmayacak. Acil
müdahale edilmesi gereken yerlere
müdahale edilecek. Daha sonra diğer
yerlere yavaş yavaş girilecek.”dedi.
Kapalıçarşı hakkında teknik bilgiler de
veren Fatih Belediye Başkanı Mustafa
Demir, “Çatı 39 bin metre karelik bir
alan. Kapalıçarşı’nın hanlarıyla birlikte
alanı 110 bin metre karelik bir alan. 39
bin metre kareyi inşallah bu gördüğünüz kablolardan, klimalardan, televizyon antenlerinden dışarıdaki bütün
şeylerden arındıracağız. Bunlar bir
düzen içinde olacak” diye konuştu. //
Şahintepe
spor parkı
hizmete açıldı
Başakşehir Belediyesi’nin her mahalleye bir
spor parkı projesi kapsamında hayata geçirdiği
tesislerden biri olan Şahintepe Spor Parkı
hizmete açıldı. Şahintepe Spor Parkı’nda 7-18
yaş arası çocuklar ve gençler futbol branşında
eğitim alabilirken, yetişkinler için de halı saha
hizmete sunuldu.
Futbol branşında eğitim görmek isteyen
öğrencilerin uygun yaş aralığında bulunmaları
şartıyla, veli izin belgesi ve içinde sağlık raporu bölümü bulunan kayıt formunu eksiksiz
doldurmaları gerekiyor. Belgelerini hazırlayan
çocuklar 1 adet fotoğraf ve kimlik fotokopisi
ile kayıt olarak futbol okulundan ücretsiz
şekilde yararlanabiliyorlar. Futbol eğitimleri
hafta içi ve hafta sonu olmak üzere, haftada 2
gün 1 saat, 2 grup şeklinde veriliyor.
Şahintepe Spor Parkı’ndan halı saha randevusu almak isteyen vatandaşlarımız ise tesise
giderek kimlik bilgileri ve imzasıyla randevu
alabilecekler. //
15-31 TEMMUZ 2016
9
Dünyanın ilk alışveriş
merkezi olan, 554 yıllık
geçmişe sahip tarihi
Kapalıçarşı’da restorasyon
çalışması çarşının
çatısından başladı.
Kapalıçarşı’nın çatısına
ilk kiremit Fatih
Belediye Başkanı
Mustafa Demir ile
Tarihi Kapalı Çarşı
Esnafları Derneği
Başkanı
Ahmet Kökler
tarafından
konuldu.
10
GÜNDEM
15-31 TEMMUZ 2016
www.212haber.com
İÇİMİZDEKİ CERAHATİ KUSUYORUZ!
MUSTAFA
SABRİ BEŞER
dık zira bu vatan bizim ve bölünemez
olduğunu göstermeliydik.
Çok fazla şey yaşadım o gece!
Çok fazla şeye tanık oldum maalesef!
[email protected]
facebook.com/msbeser
twitter.com/msbeser
1
5 Temmuz gecesi ülkemiz üzerinde
oynan oyunların en net ve en büyük
hamlelerinden biri gerçekleştirildi.
Bu bir darbe girişimiydi!
Kendisine “yurtta sulh konseyi” adını
vermiş bir avuç çapulcunun son çırpınışından öteye gidemezdi, gidemedi
de…
Ülkemizin başında zalim bir diktatör
yok ama içimizde alçak ruhlu zalim
çok!
Başkomutanımız Sayın Erdoğan’ı
diktatör ve zalim olarak niteleyen hain
oğlu hainler ne kadar alçak ve zalim
olduklarını ispat ettiler
15 Temmuz akşamı Üsküdar’da görev
aldığım bir STK kuruluşunda toplantı
halindeydik.
Gelen mesajlar, tweetler ve haberler
ile beraber hızlıca meseleden haberdar olmaya çalıştığımızda darbe
girişimi olduğu kesindi.
Öncelikle Kısıklı’ya Tayyip Erdoğan’ın
evinin bulunduğu mahalleye ardından
da Boğaz Köprüsü’ne koştuk.
Vurulanı gördüğüm gibi hemen hasta
haneye yetiştirmek için uzun koşular
yapmak zorunda kaldım!
Hasta hanede hainlerin kontrolündeki
F-16’ların alçak uçuşları ile korkan,
koşuşan, birbirini ezenler arasında
kaldım.
Ayrıntılara girerek dramatize edecek
değilim.
15 Temmuz akşamı ile beraber necip
milletimizin başlattığı, darbeye karşı
onurlu duruşu devam ediyor biiznillah.
Bu millet bir defa daha kahpe bir oyun
ile sadakat sınavından geçirildi.
Bu sınav ile Türk milleti toprağına
ve kendi iradesi ile seçtiklerine nasıl
sahip çıkabileceğini tüm dünyanın
gözleri önünde sergiledi.
Ve sadece kendi vatanına değil bir
ümmete sahip çıktığını fiilen göstermiş oldu.
Bizler yüreğimizden kopan ses ile bir
daha haykırıyoruz; Madem siz bize
güvendiniz ve umut bağladınız ve
gönlünüzün yüzünü bize çevirdiniz bu
bizler için başımız üzerinde taşıyacağımız bir değil binlerce canımız olsa
feda edeceğimiz bir görevdir.
Bu meşum planları kurgulayan ve
buna TSK’mızı alet edenlere sesleniyoruz.
Orası peygamber ocağıdır ve sinesinde
saklanıp kendine ihanet edeni böyle
kusar ve milletin önüne salar.
Devletin uçağı, tankı ve silahlarıyla
hukuksuz ve vicdansız bir şekilde sivil
halk üzerine kötü amaçlı bu darbe
girişimi Türkiye’nin geçmişinde yaşanmış darbelerden referans ile yapıldığı
aşikardır.
Darbe girişiminin belki de bir faydası
mı oldu acaba?
Türkiye bünyesindeki cerahat temizleniyor
Hainler bir bir ve toplu olarak temizleniyor.
Köprü girişi asker ile kesilmiş, henüz
toplanmaya başlayan sivil halk ile laf
dalaşında!
Türkiye insanı bütün dünya ya kocaman bir millet olduğunu gösterdi.
Darbe yapmaya çalışıyorlar lakin
amatör ve organize olamamış tavırları
aşikar.
Dirilişimiz 15 Temmuz gecesi itibariyle
kahraman Türkiye halkı birlikteliğinde
başlamıştır
“Asker kışlaya” sloganları ile biz de
hemen topluluğun ardında yerimizi al-
Gecede olsa Türk Milleti, Adnan
Menderes'in idam edilmesindeki hatayı tekrarlamadı, vatanına sahip çıktı
bütün bedeniyle.
Ülkemiz için tek ses tek yürek oldu.
asılı tutması gerekir.
Başta dedik ya; içimizde alçak ruhlu
hain ve zalim çok!
Ralph Peters, yorumculuk yaptığı Fox
News'ta;
"Eğer darbe başarılı olsaydı, İslamcılar
kaybedecek, biz kazanacaktık" dedi.
Ebu Cehiller'in ve Velid Bin Muğire'nin
askerleri ile savaş halindeyiz.
Türkiye 1908-2002 yılları arasındaki
Türkiye değildir artık..
Medya ve basın organlarında söylenen ve yazılanlar bu necip milletin
büyüklüğünün ispatı. Bazılarını buraya
almaya çalıştım.
Bu necip millete darbe yapılamaz
biiznillah...
Lübnan basını; "Neden Türkler yüzyıllarca bizi yönetmiş dün gece anladık.
Biz darbeciden kaçtık. Onlarsa ölüm
pahasına üstlerine yürüdü."
"Türk milleti bütün dünyanın kanını
donduracak cesarette, vallahi bu ülkenin düşmesi imkansız"
Çeçen komutan:
Hz. Ali’nin "Her şeyi affedin, yalnız
vatanınıza ihanet edenleri asla affetmeyin." Türkiye meydanlarda batıya ve cuntacılara kendisini izlettirip özgüven,
cesaret ile merkez-lider ülke olarak
dünya tarihini yeniden yazıyor.
sözünü herkes zihnine ve eyleminde
Arap kardeşlerimizin mesajı:
"Erdoğan'ın neden bu kadar cesur
olduğunu, Türk milletini görünce
anladık"
Al-jazeera televizyonu:
"Türkler Vatan ne demek tüm dünyaya bir gecede gösterdi"
İçimizdeki cerahati kusuyoruz biiznillah.
GÜNDEM
www.212haber.com
15-31 TEMMUZ 2016
Halk, darbecilere darbe
yaptı, destan yazdı...
YUSUF KAPLAN/YENİ ŞAFAK
Türkiye'ye savaş açtılar!
Halka kurşun sıktılar!
Meclis'e kurşun sıktılar!
Halk 15 Temmuz gecesi, darbecilere darbe
yaptı, tarih yazdı. Adını tarihe, darbecilere
darbe yapan asil bir halk olarak kazıdı.
Bir dönem kapandı.
Şimdi toparlanma, kenetlenme, yekvücut
olma, yaraları sarma zamanı.
Şimdi insanlığın önünü açacak, insanlığa
yeniden adalet, hakkaniyet ve kardeşlik sunacak uzun ve zorlu bir hakikat medeniyeti
yolculuğuna soyunma zamanı.
Bu bir istiklal ve istikbal savaşıdır!
TARİH, ZOR ZAMANLARIN
ÇOCUĞU, BU TOPLUM DA ZOR
ZAMANLARIN TOPLUMUDUR!
Tarih, zor zamanların çocuğudur. Bu toplum
da zor zamanların toplumudur: Haçlıların ve Moğolların İslâm dünyasını kasıp
kavuran, yangın yerine çeviren saldırılarını
Türk'üyle Kürd'üyle omuz omuza vererek
püskürtmüş bir halktan sözediyoruz.
Dün, birbirimize omuz verdiğimiz için, bin
yıllık insanlık tarihini üç kıtada biz yazdık,
beraber yaptık. Şer güçler, bu gerçeği çok
iyi bildikleri için aramıza fitne-fesat tohumları ektiler, bizi birbirimize düşürmeye
yeltendiler; çok acılar çektik ama emperyalistlerin bizi birbirimizin boğazına çökertme
oyunlarına gelmedik.
Yarın, dün olduğu gibi yine İslâm kardeşliği
ve Müslüman ümmet üst kimliğiyle birbirimize omuz verirsek, bizi kimse durduramaz.
Dünyanın büyük bir küresel kriz yaşadığı tarihin gündönümü vaktinde tarihi biz yazarız
yine, yeniden.
Yeter ki, birbirimize omuz vurmayalım,
omuz verelim. Yanlışlarımızı görerek ders
almasını bilelim.
15 Temmuz gecesi gerçekleştirilen darbeterör saldırısını bu toplum, bütün kesimleriyle, bütün partileriyle, bütün medyasıyla
tek yürek tek bilek olmasını bildiği için
püskürttü. Son yılların, son onyılların en
uzun gecesinde, en zorlu gecesinde, birbiri-
ne omuz verdi ve o korkunç darbe girişimini
püskürttü!
Böylelikle, bu toplum, Türkiye üzerinde
oyun oynayanların oyunlarını başına yıkacağını haykırdı!
Türkiye düşmanlarının yüreğine korku saldı!
Aslâ zaaf gösterilmemeli!
Hainlerin hepsinin kökü kazınmalı!
KRİTİK EŞİK AŞILDI, ASIL İŞ
ŞİMDİ BAŞLIYOR...
Kritik eşik aşıldı!
Asıl iş şimdi başlıyor:
Türkiye tetikte olmalı, hainlerin gözünün
yaşına bakmamalı! Urları temizlemeli!
Türkiye, urlarını temizleyecek...
Türkiye'ye tezgâh kurmaya kalkışanlar artık
kara kara düşünecek...
İslâm ülkenin bütün kurumlarından ve yapılarından uzaklaştırılınca,toplum da uzaklaştırıldı. Seküler, Batılıların ürettiklerini tepe
tepe tüketen, kendi kendini zihnen sömürgeleştiren yapay bir toplum icat edilmeye
çalışıldı.
Bu halkın iradesini temsil eden meşrû
temsilcileri birer birer yok edildi: Menderes
idam edildi. Özal öldürüldü. Erbakan'a 28
Şubat darbesi yapıldı, sonra da rahmetli
Hoca, yaşarken ademe mahkûm edildi ve
nihayet Erdoğan'a iki darbe yapıldı.
15 Temmuz darbesi, Erdoğan'ın kararlı
duruşu, “ölmek var, dönmek yok!” tavrı ile
püskürtüldü.
ŞİMDİ TARİHÎ YÜRÜYÜŞE
HAZIRLANMA SÜRECİ...
Evet, toplumun önünü tıkayan, topluma
tepeden dayatılan zorba kurumlarla örülen,
dışardan da desteklenen duvarlar yıkıldı.
Toplum, ilk defa, ipleri eline aldı; darbelere
karşı dimdik duracak kadar hem de.
Evet, bu halk, 15 Temmuz gecesi destan
yazdı:
Bundan sonraki süreç, bütünleşme, kenetlenme, tarihî yürüyüşe topyekûn hazırlanma sürecidir.
Hiç bir silah gücünün yürek gücünü yenemeyeceğini dünya âleme ispatladı!
Bu süreç, zorlu ve uzun bir süreçtir.
Bu halkı kimse durduramaz artık!
Bu halkın önünde kimse duramaz artık!
BİR “DEVRİM”E DÖNÜŞEBİLİR
BU YOLCULUK...
Bu, şer güçlerin ve şebek-e-lerinin bütün
oyunlarını bozan bir bütünleşme, kardeşlik
devrimine dönüşebilir!
Unutmayalım: Bu toplum, bir asırlık tarihi
boyunca hiç bir zaman özne olamadı. Tepeden adam edilmeye, tarih yapan medeniyet dinamikleri dinamitlenmeye çalışıldı.
Sömürgeci emperyalistlerin dışarıdan fiilen
yapamadıkları ve aslâ yapamayacakları cinayetler, sömürgeleşmiş kafalar ve kadrolar
tarafından içeriden işlendi: Bu toplumun
varlık nedenini oluşturan, tarih yapmasını
mümkün kılan ana kaynağı İslâm, ülkenin
bütün kurumlarından ve yapılarından uzaklaştırıldı.
Eğitimden medyaya, kültürden fikir ve sanat
hayatına, gençlikten hâriciyeye ve iktisadiyata kadar her alanda bu toplumun medeniyet
dinamiklerinin hayata ve harekete geçirilmesi sürecidir.
Her alanda topyekûn bir diriliş seferberliğine çıkılması sürecidir.
Her zaman söylediğim gibi: 10 yılda 100
yılın tohumlarını ekme sürecidir.
Çakıl taşlarını temizleyeye temizleye zamanla geleceğimizi kuracak yapı taşlarını
döşeme sürecidir. Dalga kıra kıra, insanlığın önünü açacak büyük dalgalar kurmaya
hazırlanma sürecidir.
Türkiye, son kaledir. Her yeri düşürdüler,
Türkiye'yi düşüremediler!
Bu toplum, dik değil dimdik durduğu,
kenetlenerek geleceğe yürüdüğü sürece bizi
kimse durduramaz; bizim önümüzde kimse
duramaz! Vesselâm.
Başakşehirli milli
iradeye sahip çıktı
Milli iradeye kastedilerek gerçekleştirilmeye çalışılan demokrasi dışı kalkışmaya Başakşehir tek ses tek yürek oldu ve
dur dedi. On binlerce Başakşehirli vatandaşlar sokaklara döküldü. Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, darbe girişiminin
ilk anından beri halkın içinde oldu ve gelişmeleri takip etti.
Demokrasi dışı girişimlere millet olarak izin verilmediğini ve halkın sokaklara dökülerek iradesine ve geleceğine sahip çıktığını
kaydeden Uysal, Başakşehirlilere teşekkür etti.
Başakşehirli vatandaşlar, gelişmelerin ilk anından itibaren caddelerde gerek araçlarıyla gerek toplanarak darbeye karşı tek ses ve
tek yürek olup bir arada durdular. //
11
12
GÜNDEM
15-31 TEMMUZ 2016
Diyanet İşleri
Başkanlığı’nın öncülüğünde camilerde düzenlenen
Kur’an kursları
ile çocuklar ‘Kainat Kitabı Kuran’ı
okumayı öğreniyor. 20 Haziran-26
Ağustos tarihleri
arasında eğitime
devam edecek olan
kurslarda çocuklar hem öğreniyor
hem de eğleniyor.
MERVE KALAYCI
Camiler çocuklarla
buluşuyor
D
iyanet İşleri Başkanlığı’nın desteklediği Camilerde Kuran eğitimi, yaz
tatilinde de devam ediyor. Camilerle buluşan çocuklar hem Kuran’ı
öğreniyor hem de piknik, futbol,
masa tenisi gibi aktiviteler ile eğleniyor. Bu yıl 20 Haziran’da başlayan
Kur’an Kursları 26 Ağustos’ta sona
erecek. Bu tarihler arasında Diyanet
İşleri Başkanlığı’nın uzun zamandır
3 kur şeklinde yürütmüş olduğu
kurslar devam ediyor. Öğrencinin
seviyesine göre kategorize edildiği
sistem, verimi artırmayı hedefliyor.
Kursun bitiminde başarılı olan
çocuklara belge veriliyor. Tüm kurlarda başarılı olan öğrenci yaz tatili
sonunda 3 adet belge sahibi oluyor.
Kurların kayıt tarihleri dışında
başvuru yapan öğrencilerde geri
çevrilmiyor ve belletmenler eşliğinde uyum sağlayarak farkı kapatması
destekleniyor. Tüm camilerde Kuran eğitimi alan öğrenciler Aynı zamanda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın
resmi sitesine de kaydediliyor. Bu
sistem ile tek merkezden kontrol
sağlanabiliyor. Yaz kursları günde
3 saat olmak üzere hafta içi 5 gün
devam ediyor. Başakşehir’de bulunan Haseyad Camii İmam Hatibi
Ali Şahinoğlu, görev yaptığı camiye
özgü farklılıklar olmakla birlikte
diyanet işlerine bağlı tüm camilerde
çocukları önceleyen Kuran eğitiminin büyük bir özveri ile sürdürüldüğünü ifade ediyor. Şahinoğlu, “9’dan
12’ye kadar erkek öğrencilere, 1’den
4 e kadar kız öğrencilere eğitim
veriyoruz camimizde. Öğrenciler
yaşına ve seviyesine göre gruplandırılıyor. Eğitim ve öğrenme sürecini
kolaylaştırıyor. Bu sistemi 5 senedir
uyguluyoruz Haseyad Cami’de ve
yüzde 98 başarı elde ettik. Cami
olarak hedefimiz 2 haftada Kuran-ı
Kerime geçme. Bunda da kız
öğrencilerimizde yüzde 98, erkek
öğrencilerimizde de yüzde 95 başarı
sağlamış durumdayız. Tatil olduğu
bilincinde olduğumuz için çocukları sıkmadan, onlara piknikler,
futbol turnuvaları, geziler düzenle-
Binlerce yıllık tarihi,
efsanelere konu olan
anıları, doğal güzelliği ve
yüzleri güldüren sokak
isimleri. İstanbul, sokak
sokak gezmekle biter mi?
Bitmez tabi ki.
Taktaki Sokak
www.212haber.com
yerek eğlence imkanı da sunuyoruz.
”diye konuştu.
Erken eğitim uygulamayı kolaylaştırıyor
‘Ağaç yaş iken eğilir’ atasözünü
hatırlatan Ali Şahinoğlu, “Allah
bizden 3 önemli şey istiyor. Birincisi
Kuran-ı Kerimi okumak, ikincisi
anlamak, üçüncüsü anladığını
hayatına tatbik edip, başkalarına da
anlatmak. Bu üç taneden birincisi
olan Kuran’ı okumak olmadığı zaman diğer seçenekler doğal olarak
ortadan kalkıyor. İnsanın önce
Kuran’ı okuması gerekiyor. Biz burada birinci ayağını icra ediyoruz.
Ağaç yaş iken eğilir. Çocuk küçük
yaşta dini eğitim aldığı zaman, hayatına tatbik etmesi ve hayatına yön
vermesi daha kolay oluyor. ”dedi.
Kur’ansız yaşadığımız
için işimiz yoluna
girmiyor
Ümmetin yaşadığı sıkıntıların sebebinin Kur’ansız yaşamak olduğuna
değinen Şahinoğlu, sözlerine şunları ekledi; “İnsanlar arasında hayırlı
olmanın ölçütleri farklıdır. Siz kimi
hayırlı görürsünüz? Cami yaptıranı
en hayırlı işi yapan olarak görebilirsiniz. Ama Peygamberimiz (Sav),
‘Sizin en hayırlınız Kuran’ı öğrenen
ve öğreteninizdir.’ diyor. Başka bir
hadiste Efendimiz (Sav), ‘ Ümmetimin en faziletli ibadeti, Kuran
okumaktır.’ diyor. Kuran dinimizin
temelidir. İslam’ı nereden öğreneceğiz? Kuran’dan öğreneceğiz. Kuran
bir hayat kitabıdır. Hayatımıza yön
vermek içinde Kuran’ın kılavuzluğuna ihtiyacımız. Hayatımıza yön
verebilmemiz için Kuran’ı bilmemiz
lazım. Toplum olarak Kur’ansız
bir Müslümanlığı yaşadığımız için
diğer İslam toplumları da Kur’ansız
bir Müslümanlığı tercih ettikleri
için bugün İslam ümmetinin ayağı
taştan kurtulmuyor. Kur’ansız bir
Müslümanlığı tercih ettiğimizden dolayı bizim işlerimiz hiç
yoluna girmiyor.”
Mağdur edenler
tökezlemiştir
Şuanda var olan özgürlük
alanının değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan
Şahinoğlu, geçmişte yaşanan
olumsuzlukları hatırlatarak,
“Kuran Allah’ın kelamıdır.
Allah’ın kitabıdır ve yıllarca bu
ülkede Kuran okutmak isteyen
insanlar mağdur olmuştur.
Mağdur edenlerin de ayağı
taştan kurtarmamıştır, hep
tökezlemişlerdir. Bugün biz
bunu bir fırsat bilerek derslere devam ediyoruz. İsteyen
istediği zaman, istediği eğitimi
veriyor. Yaşları ne olursa olsun
istedikleri saatte gelip kuran
öğrenebiliyor bugün herkes.
Kur’an’sız insanlığımız harap olur
Matematik dersine verilen
değer Kuran öğrenmeye
verilmedikçe islam’ın layıkıyla
yaşanamayacağını söyleyen
Ali Şahinoğlu sözlerine şöyle
devam etti; “Peygamberimiz
(Sav) içinde Kuran’dan bir şey
bulunmayan harabe bir evdir’
buyuruyor. Müslüman olarak
içimizde Kur’an’dan bir şeylerin olması gerekiyor. Yoksa
harabe bir ev değil, harabe bir
insan olmuş oluruz. İnsanlığımız harap olur. İnsan Kuran
ile yaşar, Kuran ile Müslüman-
lık olur. Elbette kavramamız
için hadislere ihtiyacımız var.
Dinimizi, kitaptan, sünnetten ve alimlerden değil de
geleneksel olarak, atamızdan,
dedemizden bir din anlayışı
ile yaşamaya çalıştığımız için
bize fayda vermiyor. Ne zaman
ki bizler Kuran’a yönelirsek,
Kuran’ı matematik dersinden daha fazla önemsersek
o zaman İslam’ı yaşamaya
başlarız. Matematiği iyi bilen
öğrencinin dünyası mamur
olabiliyor ama Kuran ile hayat
bulan bir kişinin hem dünyası
hem ahireti mamur olur. Kursumuza katılan çocuklarımıza
sevgi ile kırılgan oldukları
bilinci ile muamele ediyoruz.
Çocuklarımız çiçeklerimizdir
onlara hassas davranıyoruz.
İncitmeden, hediyeler vererek
fazla hediyeye boğmadan bu
işi yürütmeye çalışıyoruz.” //
Bu sokak isimleri
çok komik
Bir sokağın adı o sokakla ilgili çok şey söyler aslında. Bazen tarihinden bir kesit sunar,
bazen de orada yaşayan kişi ya da kişiler hakkında bilgi verir. Pek çok konuda olduğu
gibi İstanbul bu anlamda özel bir yere sahip. Sokaklarında gezerken bir anda “Ahım Şahım
Sokak” tabelasıyla karşılaşabilir, kendinizi “Bayıldım” yokuşunda bulabilirsiniz. Biz de
sizleri kısa bir İstanbul turuna çıkaralım, ilginç isimlere sahip İstanbul sokaklarında şöyle
bir gezelim istedik. Sokak adlarının hikâyelerine uzanıp, ‘gezelim, öğrenelim’ tadında bir tur
yapalım. İstanbul Ajansı’nda yer alan haber şöyle:
Çukurcuma’da bu sokak “Tak
Tak” olarak da bilinir. Kimilerine göre eskiden burada bir
ayakkabıcı yaşıyormuş. Ayakkabıcının çıkardığı gürültü sokağa
adını vermiş. Ama bir başka
söylentiye göre de burada toplandığı iddia edilen “Taktaki”
tarikatından almış sokak adını.
Merkep Bağırtan
Sokağı
Cihangir’de bulunan bu sokak,
uzun yıllar önce Beyoğlu’ndan
Boğaz’daki yalılarına taşınan
zengin ailelerin kullandığı bir
yolmuş. Bu aileler eşyalarını
buradan merkeplere (eşek)
yükler ve dönüşte yine aynı
yolu kullanırmış. Bu merkepler, şu anki Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi’nin tam
karşısındaki sokaktan Cihangir’e
tırmanırmış. Merkepleri bile
yorgunluktan inleten bu yokuşa,
“Merkep Bağırtan Yokuşu”
denirmiş. Sokak, günümüzde
kullanılan bu adını bu yokuştan
almış.
Resmi olarak Diyanet işleri
Başkanlığı Kuran öğrenmek
isteyenler için kurs açıyor ve
öğreticisine de kurs ücretini
veriyor. Günümüzde bu güzel
bir fırsattır.” şeklinde konuşu.
Otello Kamil Sokak
Sokak adını bir tiyatro oyuncusundan alıyor. 1889 yılında
doğan ve asıl adı Kâmil Rıza Bey
olan oyuncu, zamanında oynadığı Othello rolü nedeniyle halk
arasında “Otello Kâmil” olarak
anılmaya başlamış. Oyuncunun
adı daha sonra Mecidiyeköy’deki bu sokağa verilmiş.
Ahım Şahım Sokağı
Şişhane’de bulunan bu sokağın
vaktiyle mezarlık olan alanının
mükemmel bir İstanbul ve Haliç
manzarası varmış. Bu manzaradan dolayı sokağa “Ahım
Şahım” dendiği tahmin ediliyor.
Atgeçmez Sokak
Bu sokak, Balat’ta bulunur. Kesin olmamakla
birlikte sokağın fazlaca dar
olmasından dolayı bu adı
aldığı sanılıyor.
GÜNDEM
www.212haber.com
15-31 TEMMUZ 2016
13
‘Şimdi toptan
inlerine gireceğiz’
C
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk milletinin darbe
girişimine karşı tarihi bir duruş sergilediğini belirterek,
'Milletimizin dik duruşunun nesiller boyunca takdirle anılacağına
inanıyorum." dedi. Erdoğan, “Hani hep bir sözüm var ya 'İnlerine
gireceğiz' diye. Şimdi toptan inlerine gireceğiz” dedi.
umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ)
darbe girişimiyle ilgili olarak yayımladığı video mesajla millete hitabında,
Türkiye'nin 15 Temmuz 2016 tarihinde
saat 22.00 civarında başlayan ve ertesi
gün öğle saatlerine kadar devam eden
bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya
kaldığını hatırlattı.
Türkiye'nin yaklaşık 3 yıldır millete
ve milli iradeye rağmen devleti ve
hükümeti ele geçirmeye yönelik farklı
biçimlerdeki teşebbüslerle karşı karşıya
bulunduğunu aktaran Erdoğan, "15
Temmuz'da bu teşebbüsler, silahlı darbe
girişimi halini alarak, hiçbir şüpheye
yer bırakmaksızın, Türkiye'nin farklı
mahiyette bir terör saldırısıyla karşı
karşıya olduğunu ortaya koymuştur."
ifadesini kullandı.
Gece boyunca yaşanan gelişmeler karşısında derhal harekete geçerek darbe
girişimini durdurmak için gereken
adımları attıklarını ifade eden Erdoğan,
şöyle konuştu:
"Milletimizi, ülkesini, vatanını, milletini seven herkesi meydanlara çıkmaya,
devletini ve demokrasisini sahiplenmeye davet ettik. Hemen ardından da
tüm tehditlere ve tehlikelere rağmen
İstanbul'a hareket ederek, milletimle
birlikte darbecilere karşı kararlı duruşumuzu ortaya koyduk. Milletimizin
ülkesine ve iradesine kararlı bir şekilde
sahip çıkması karşısında darbecilerin
ne silahları ne tankları ne helikopterleri
ne uçakları işe yaramamıştır. Onların
tankları, topları, uçakları varsa ben
şuna inanıyordum sokaklardaki o
milyonlarca vatandaşımın imanı vardı.
Şer çetesi mensuplarının teşebbüsleri, milletin iradesi, tüm kurumlarıyla
devletin kararlılığı karşısında başarısız
olmuştur."
Gece boyunca sayısız
kahramanlık
destanları yazılmıştır
Halkın asla geri adım atmadığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Gözlerini kırpmadan milletin üzerine
ateş edenler sandılar ki bu millet korkacak, meydanları, sokakları kendilerine bırakacak, evlerine çekilecek ama
milletimiz üzerine açılan ateşlere, atılan
bombalara, yöneltilen tehditlere, gözlerinin önünde vurulan insanlara rağmen
asla geri adım atmamış, meydanı
darbecilere bırakmamıştır. Milletimiz,
Emniyet Teşkilatımızın mensuplarıyla
ve darbecilere karşı harekete geçen Türk
Silahlı Kuvvetleri unsurlarıyla el ele
vererek, bu darbe girişimine karşı tarihi
bir duruş sergilemiştir. Tankların etkisiz
hale getirilmesi başta olmak üzere asker
görünümlü teröristler karşısındaki dik
duruşlarıyla memleketine ve geleceğine
sahip çıkan milletimiz, gece boyunca
sayısız kahramanlık destanları yazmıştır."
Erdoğan, darbe girişimi nedeniyle
208 kişinin şehit olduğunu, bin 500'e
yakın kişinin yaralandığına işaret eden
Erdoğan, "15 Temmuz darbe girişimi
tüm milletimizle birlikte Türk Silahlı
Kuvvetlerimize karşı da yapılmış bir
ihanettir." diye konuştu.
Bu kanser hücreleri
süratle temizlenecektir
Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, pek çok subayı silah zoruyla
rehin alan ve görev yapamaz hale getiren örgüt mensuplarının, üzerlerindeki
üniformanın şerefine ve izzetine gölge
düşüren teröristler olduğunu anlatan
Erdoğan, üzerlerinde üniforma olmasının, bu teröristlerin bir ihanet çetesi
mensubu olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğini kaydetti. Üzerlerindeki üniformaya ve cübbeye
rağmen, aynı ihanet çetesine hizmet
eden, hakim, savcı, emniyet mensupları
ve diğer kurumlardaki gibi ordu içinden
de hainlerin çıkabildiğini anımsatan
Erdoğan, "Türk Silahlı Kuvvetleri ve
Mehmetçiklerimiz, bizim göz bebeğimizdir. Bu darbe girişimi vesilesiyle
ülkemizin her kurumu gibi, Türk Silahlı
Kuvvetlerimize de sirayet etmiş olan
bu kanser hücreleri, süratle temizlenecektir. Esasen bu temizliğin çalışmaları
zaten başlatılmıştı. Bugüne kadar haksız
yere kimseyi mağdur etmeme anlayışıyla hukuk devleti titizliğiyle yürütülen
çalışmaları zafiyet sanan terör örgütü
üyeleri, bu girişimle kendilerini alenen
ortaya çıkarmışlar ve bir anlamda işimizi kolaylaştırmışlardır." diye konuştu. Terör örgütünün
gizlenecek hali kalmadı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargı ve emniyet teşkilatı başta olmak üzere diğer
kurumlarda yürütülmek üzere olan
çalışmaların bu gelişmenin ardından
hızlandırıldığını vurgulayarak, bir
örümcek ağı gibi hepsi aynı merkeze
bağlı pek çok kanaldan oluşan terör
örgütünün, artık gizlenecek, takiyye yapacak durumu kalmadığını dile getirdi. Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminden hareketle, Mehmetçiği zan altında
bırakacak, ona zarar verecek hiçbir
hareketi, ithamı asla kabul etmeyeceklerini belirterek, "Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin emir komuta zinciri, bu
darbe girişimine karşı çıkarak, demokrasi ve hukuk devletine olan bağlılığını
ispat etmiştir. Çoğu da yalan yanlış
olan birtakım görüntülerden hareketle,
bu darbe girişimini meşrulaştırmaya, üniformalı teröristleri ve onların
arkalarındaki güçleri mağdur göstermeye çalışanlar, sadece ve sadece darbe
destekçileridir." ifadelerini kullandı. Terör örgütü mensupları, cezasını çekecek
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin
15 Temmuz’da, hiçbir istisnası, izahı,
farkı veya farklı açıklaması olmayan bir
yol ayrımıyla karşı karşıya kaldığına
dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Bir tarafta Fethullahçı Terör Örgütü
mensupları ve onları destekleyenlerin
ülkemizi, milletimizi, geleceğimizi
teslim almaya yönelik girişimi vardır,
diğer tarafta ise iradesine, demokrasisine, istiklaline ve istikbaline canı
pahasına sahip çıkan bir millet vardır.
Darbe teşebbüsçüleriyle millet arasında gri bir alan oluşturmaya çalışanlar
ise hükmen terör örgütü mensubudur.
Çünkü ortada böyle bir tereddütlü alan
yoktur. Yapılan teşebbüsün adı, vatana
ihanettir. Dünyanın her yerinde vatana
ihanetin cezası neyse, bu terör örgütü
mensupları da aynı cezaya maruz kalacaklardır. Böyle günler parti taassubu
yapılacak, ideolojik saplantılarla hareket
edilecek, meşrep ve görüş farklılıkları
ön plana çıkartılacak, kişisel husumet-
lerle gözler karartılacak günler değildir.
15 Temmuz'dan itibaren Türkiye'nin
tüm şehirlerinde, meydanlarında,
sokaklarında her partiden, görüşten,
hayat biçiminden vatandaşlarımız, iradesine, demokrasisine, geleceğine sahip
çıkmak için aynı duyguyla, heyecanla,
kararlılıkla bir araya gelmiştir. Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nde, tüm siyasi
partilerin, ortak imzası ile tek yürek,
vücut olarak, darbe teşebbüsüne karşı
milli iradeye sahip çıkılmıştır. Kendisini bu ülkenin bir ferdi, bu milletin bir
evladı olarak hisseden herkes, bu darbe
girişiminin karşısında yer almıştır. 1960
darbesinde, Menderes ve arkadaşlarına,
1980 darbesinde, bir sağdan bir soldan
anlayışıyla dar ağaçlarına gönderilen
gençlerine sahip çıkamamanın yıllardır
acısını yaşayan milletimiz, 15 Temmuz 2016’da bu gidişe 'dur' demiştir.
Ülkemiz tarihinde ilk defa bu çapta bir
silahlı darbe teşebbüsü, bizzat millet
tarafından engellenmiştir. Türkiye
demokrasi ve hukuk devletine olan
bağlılığın, sadece yazıda, sözde kalmayan, gerektiğinde vatandaşlarının canı
pahasına bu değerlerin hayata geçirildiği bir ülke olduğunu, tüm dünyaya
göstermiştir." Bu darbe girişimi sonrasında yaşananların, ülke demokrasisinin bir zaafı
olmadığını aktaran Erdoğan, tersine,
bunun, demokrasinin ne kadar güçlü
olduğunun bir ispatı olduğunun altını
çizdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, içeride veya
dışarıda Türkiye'yi eleştirmeye kalkanların, sadece gerçek anlamda demokrat
olmadıklarını, başka hesaplarla hareket
ettiklerini göstermiş olacaklarını anlattı. Emniyet, medya ve
vatandaşlara teşekkür
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihlerinin,
dışarıdan gelen saldırılara ve içeride
yapılan ihanetlere rağmen milletin
vatanına ve devletine sahip çıkmasının
örnekleriyle dolu olduğunu belirterek,
sözlerini şöyle sürdürdü: "15 Temmuz şanlı direnişi, bu muhteşem tarihin en başında yerini alacaktır.
Milletimizin, bu üniformalı teröristlerin elindeki silah ve tank namlularının, uçak ve helikopter bombalarının
karşısında gösterdiği dik duruşun,
nesiller boyunca takdirle anlatılacağına
inanıyorum. Darbe teşebbüsünün ortaya çıkışı ve yaptığım çağrıyla birlikte
meydanlar, sokaklara çıkan milyonlarca
vatandaşımın hepsine şükranlarımı
sunuyorum. Tankların önüne kendini
siper edip, hedeflerine ulaşmalarını engelleyen bunun için hayatını riske atan,
yaralanan, şehit olan her bir vatandaşımız için ne desek minnettarlığımızı
ifade edemeyiz. Sokağa çıkma imkanı
bulamayıp da sabaha kadar evinde
duasıyla, yüreğiyle, gözyaşıyla, darbe
teşebbüsçülerine buğz eden vatandaşlarıma da teşekkür ediyorum. Geçmişteki
darbelerin ve darbe teşebbüslerinin
aksine, 15 Temmuz darbe girişimine
karşı tepkisini süratle ortaya koyan,
yayınladıkları bildiriyle temsil ettikleri
milletin şerefine, haysiyetine sahip çıkan milletvekillerimizi tebrik ediyorum.
Siyasi partilerimizin genel başkanlarına,
olması gerektiği gibi demokrasinin,
milli iradenin safında güçlü bir duruş
sergiledikleri için şükranlarımı sunuyorum. Siyaset kurumu, 15 Temmuz'daki
duruşuyla onuruna sahip çıkmıştır. İş
makinelerini, otobüslerini, ellerindeki
tüm araç ve gereci darbe girişimini engellemek için sahaya süren belediyelerimize, kurumlarımıza, şahsi araçlarını
aynı amaçla kullanan vatandaşlarımıza
teşekkür ediyorum." şarısızlığa
Darbe girişiminin ba
katkı
uğramasında en çok
Emniyet Teşkilatı'nın
Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe girişiminin başarısızlığa uğramasında en
çok katkısı olanların başında emniyet
teşkilatı ve polislerin geldiğini vurgulayarak, darbe teşebbüsünde bulunanların ilk hedefinin kendilerine müdahale
etme potansiyeli gördükleri Emniyet
Teşkilatı'nın kritik birimleri olduğunu
hatırlattı. Gölbaşı’ndaki Özel Harekât Daire
Başkanlığı'nın uçakla bombalanıp,
kahraman polislerin şehit edildiğini
anımsatan Erdoğan, "Ankara Emniyet Müdürlüğü binasını, aynı şekilde
bombaladılar. İstanbul Emniyet Müdürlüğümüze saldırmaya çalıştılar. Buna
rağmen polislerimiz, büyük bir fedakarlıkla, Türkiye'nin her bir yerinde
görevlerinin başından bir an olsun
ayrılmadılar. Ellerindeki tüm imkanları
kullanarak, milletimizle birlikte ihanet
çetesi mensuplarının girişimini boşa
çıkarmak için çalıştılar. Bu darbe girişiminin başarısızlığa uğramasında büyük
katkısı olan emniyet teşkilatımızın her
bir mensubuna, en kalbi şükranlarımı
sunuyorum." ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, medyaya
da teşekkür ederek, "Medyamızın
neredeyse tamamı, darbecilerin karşısında yer almış, demokrasinin ve milli
iradenin safında net bir tavır sergilemiştir. Silah tehdidine rağmen darbe
teşebbüsünde bulunan terör örgütü
mensupları karşısında son derece net
ve sağlam bir duruş sergileyen medya
mensuplarının her birini, şahsım ve
milletim adına tebrik ediyorum." şeklinde konuştu. Milletin ordusuna
teşekkür
Milletin ordusunun mensubu olduğunu gösteren tüm subay ve askerlere
şükranlarını sunan Erdoğan, şunları
kaydetti:
"Bu süreçte gerek bizzat arayarak gerek
mesaj göndererek gerekse medyaya
açıklama yaparak Türkiye'deki meşru
yönetime destek veren ülkelere, devlet
ve hükümet başkanlarına, dost ve kardeş toplumlara da teşekkürlerimi ifade
ediyorum. Her gecenin nihayetinde bir
sabahı, her zorluğun sonunda bir kolaylık olduğu gibi, bu tür acı hadiselerin
ardından yeni imkanlar ortaya çıkar.
Milet olarak Anadolu coğrafyasındaki
bin yıllık varlığımız boyunca bu tür
sayısız tehditle, saldırıyla, teşebbüsle
karşı karşıya kaldık. Yüz yıl önce 'Artık
ayağa kalkamaz' dedikleri milletimizin
Çanakkale'deki, Kut'ül Amare'deki şahlanışından aldığımız güçle İstiklal Harbimizi verdik ve başarıya ulaştırdık." Erdoğan, cumhuriyet tarihi boyunca
ülke ve millete yönelik saldırıların,
tuzakların ve ihanetlerin durmadığını
ifade ederek, Türkiye'nin, hamle yapacağı dönemlerde darbe, cunta ve siyasi
krizlerle önünün kesildiğini söyledi.
Beyinleri iğfal edilmiş
mankurtlardır
Bu örgütlerin belli amaçlarla milletin
üstüne salındığına dikkati çeken Erdoğan, şunları belirtti:
"Bu topraklarda kendi milletinin üzerine tankla, uçakla ve helikopterle saldıracak alçaklar asla yetişmez. Bunların
hepsi uzun yıllar boyunca sinsi bir planın parçası olarak, özel olarak yetiştirilmiş, eğitilmiş ve beyinleri iğfal edilmiş
mankurtlardır. Gözleri olup görmeyen,
kulakları olup duymayan, dilleri olup
konuşmayan bu insanlara ne anlatsanız
boş. Biz, 3 yıldır bu kesime gittikleri
yolun yanlışlığı, arkalarına takıldıkları
elebaşlarının ihanetlerini izah etmeye
çalışıyoruz. Tıpkı diğer terör örgütlerine
sempati duyan vatandaşlarımız gibi,
bunların da gözlerini açıp gerçekleri
görmeleri, kulaklarını açıp hakikatleri
duymaları, dillerini çözüp doğruyu
ikrar etmeleri için sabırlı ve sağduyulu
bir çaba içinde olduk."
Erdoğan, FETÖ ve diğer terör örgütlerini destekleyenlere bundan sonra en
küçük müsamaha ve merhamet gösterilmeyeceğini vurguladı.
Hep birlikte Türkiye
olacağız
Silahlı Kuvvetler, emniyet teşkilatı,
Milli İstihbarat ve bütün bakanlıkların
FETÖ üyelerinden temizleneceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları
ifade etti:
"Çünkü bu ilkeler etrafında bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş
olacağız, her birlikte Türkiye olacağız. Önümüzde başka bir yol, başka
bir alternatif, başka bir seçenek yok.
Türkiye'nin demokrasiden, hukuk devletinden, temel hak ve özgürlüklerin
güvence altında olduğu bir sistemden
başka alternatifi yoktur, gidecek başka
yolu yoktur. Açık konuşuyorum, birliğini, beraberliğini, kardeşliğini güçlü
tutan bir Türkiye'de huzurun, istikrarın,
kalkınmanın önünde hiçbir engel olamaz. Geçmişte millete rağmen milleti
idare etme anlayışının bedelini çok ağır
şekilde ödedik. Artık kimsenin hangi
söylemle, hangi amaçla olursa olsun,
milletimize bedel ödetmeye hakkı
yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin doğrudan milletin oyuyla iş başına gelmiş
ilk cumhurbaşkanı olarak tek amacının
istenen Türkiye'yi inşa etmek olduğunu
kaydeden Erdoğan, Meclisle, hükümetle, siyasi partilerle, sivil toplum
kuruluşlarıyla ve Türkiye'ye destek
olan herkesle ülkeyi 2023 hedeflerine
yaklaştırma kararlılığıyla yola devam
edeceklerini anlattı.
Erdoğan, "Ekonomide tüm göstergeler bir süredir yaşanan durgunluğun
geride kalmaya başladığını gösteriyor."
diyerek, şöyle konuştu:
"Büyük projelerimizi birer birer
tamamlıyor, yenileri için adımlarımızı
atmaya başlıyoruz. İşte önümüzde
26 Ağustos'ta Yavuz Sultan Selim
Köprüsü'nün açılışını yapacağız ve ardından 26 Aralık'ta Avrasya Tüneli'nin,
boğazın altından otomobillerin gidip
geldiği o tünelin açılışını yapacağız. Bu
arada, bir taraftan Yavuz Sultan Selim
Köprüsü'ndeki inşallah hızlı trenimizin
ihalesi, diğer taraftan hamdolsun, Çanakkale geçiş köprüsünün ihale hazırlıkları, diğer taraftan da Kanal İstanbul
Projemizin ihale hazırlıkları... Bunlar da
hızla devam edecek." //
14
GÜNDEM
15-31 TEMMUZ 2016
www.212haber.com
EMİN BATUR
[email protected]
Başta geniş bir kitleye vatandaşlık verileceği izlenimi almıştım ki, doğrusu budur...
Sonra gelen tepkiler üzerine az bir kısmına yani %10 una verileceği söylenmeye
başlandı.
Bana göre suça teröre vs. bulaşmamış
Suriyelilere vatandaşlık verilmeli.
Bu ülkemize zenginlik katacaktır.
Yarın bu Suriyeli vatandaşlarımızın çoğu
ülkelerine döndüklerinde ülkemiz için,
ümmet için büyük bir kazanım olacak.
Bu kardeşlerimiz kurda kuşa (Avrupa,
Kanada, Avustralya vs.) yem etmemeliyiz.
Baksanıza!
Bir sürü ülke nitelikli Suriyelileri kapmak
için pusuya yatmış bekliyor.
Çeşitli
Kesimlerden gelen tepkilere kulak
asmamalı. Bunlar tamamen hamasi, akıl
ve mantıktan uzak, vicdan ve merhamet
ülkesine uğramamış tepkilerdir.
İlk tepkiyi ülkücü kökenlilerin verdiğini
gördük. Normaldir. Nede olsa serde
Türkçülük var.
İstedikleri kadar lafı büküp eğsinler bu
böyle...
Sonra
Ultra Laik-Kemalistler bu işe karşı çıktı.
Bu da normaldir. ‘’Türkiye Türklerindir’’
logosu altında yıllarca övünüp durursan
neticesi budur!
Bunlar bu ülkede Türk’ten başka
kimsenin yaşama hakkının olmadığını,
hatta gerekirse farklı enstitilere mensup
vatandaşların münasip bir şekilde dışarı
çıkarılmasından memnun olurlar.
Buraya kadar anlaşılmayacak bir şey yok.
Ancak
Yıllarca Sosyalizm, Enternasyonalizm türküleri söyleyenlerin bu koroya katılması
bana ilginç geldi. Hani insan savrulur
savrulur da bu kadar değil.
ALMAN İNGİLİZ
VATANDAŞLIĞI
Bu karşı çıkanların nedense Türklere,
Alman İngiliz Amerikan vatandaşlığı
verildiğinde hiç sesleri çıkmaz. Bırakın
ses çıkarmayı fırsat bulsalar bir İngiliz
vatandaşlığı için 5 takla atarlar.
Peki,
Bir Alman çıksa da ‘’Kardeşim sizin ülkenizde savaş var mı ki, Alman vatandaşlığına geçiyorsun? Geldin çalıştın tamam
.. ülkene dönsene’’ dese ne diyebiliriz.
Adamlar haklı deriz.
Ama
Tepelerine düşen tonlarca bombadan
kaçan Suriyelilere vatandaşlık verme
durumu ortaya çıkınca aynı vatandaşlar
iğne batmış gibi yerlerinden fırlayarak
‘’Olmaaz! Olamaz’’ diyebilmektedirler.
Hâlbuki
Bu Suriyeliler buraya keyiften gelmedi.
Bugüne kadar 600.000 kişi öldürüldü. Yaralıların yekününü bilmiyoruz.
Suriye’nin neredeyse yarısı boşaldı.
Kalanın da önemli bir kısmı da kendi
ülkesinde muhacir… Böyle büyük bir
trajedi karşısında vicdanı kurumuşların
verdiği tepkiyi anlamak mümkün değil.
SURİYELİLERE VATANDAŞLIK…
Suriye’de zor şartlar altında ameliyat ettiler. Ancak olmadı. Bir yaşında çocuğumuz
vardı. Yaşlı Anne ve Babamla bir arada
kalıyorduk. Bu şartlarda benim ve ailemin
hayatını devam ettiremezdim.
Türkiye’ye gelmek zorunda kaldım. Burada
kolumu tekrar ameliyat ettiler. Ancak
doktor 2 yıl bu kolumla hiçbir şey kaldırmamamı söyledi. Şimdi iyiyim. Teşekkürler
Türkiye’’
"VATAN HAİNLERİ GİDİP
SAVAŞSALAR YA!"
Diyorlar.
Kime ihanet etmişler?
50 yıldır kendilerine zulmeden bir çeteye
‘’Yeter artık.. haklarımızı ver!’’ demek
ihanet midir?
Bu çetenin nüfusu,
Suriye’nin %10 u bile değil ama gücü
eline geçirmiş her türlü zulmü yapıyor.
Bu sefer de aynısı oldu.
Masum bir gösteriden öteye gitmeyen bu
hak talebini hükumet (su sıkarak değil)
kurşun sıkarak reddetti.
Mesele budur.
Yoksa
İsrail’le savaş vardı da Suriyeliler ülkelerini bırakıp kaçmış değil.
Neden?
Çünkü burada kırılan insan, ilerde İsrail’e
karşı potansiyel bir güç olacak Müslümanlardır da ondan.
İktidarda Beşşar Esad’ın olması ABD
Almanya İngiltere ve İran için daha
uygundur da ondan.
Eğer muhalifler Suriye’de iktidara gelirse
İsrail’e kök söktürür de ondan.
Ve bunun gibi bir sürü neden var.
Bundan dolayı ABD başta tarafsız gibi
dursa da sonradan işin vahametini görüp
hemen Beşşar’ın yanında pozisyon aldı.
Yoksa İran falan olmazsa Beşşar’ın dayanacak gücü mü var?
5 TANE EV DEĞİŞTİRDİM
‘’Sonra beşinci ev de bombalandı. Bu
sırada koluma şarapnel isabet etti.
Bu delikanlı henüz Üniversiteyi bitirmemiş.
Hastaneye gittiğinde Prof. Larla İngilizce
konuşarak anlaşırdı.
İki yıldır ülkemizde
3-4 yaşındaki çocuğu, hasta hanımı, yaşlı
Anne ve Babasına bakma mücadelesi
veriyor.
'Yüreği acıyla ve kucağında vatansız
çocuğuyla…’
Şimdi buna ‘’Niye Suriye’ye gidip savaşmıyorsun!’’ denir mi?
BALKANLI KAFKASYALI
MUHACİRDİR DE
SURİYELİ DEĞİL Mİ?
Biz bir ümmetiz.
Bizim için Balkan, Kafkas, Kerkük, Suriye
muhacirleri arasında fark yoktur.
Düşene el vermek inancımızın gereğidir.
Ve bu asil millet muhacirlere karşı bu
asaletini her zaman göstermiştir.
Şimdi Suriyelilere karşı farklı davranamayız.
BÖLGENİN EN EĞİTİMLİ
VE MEDENİ İNSANLARI
SURİYELİLERDİR
Suriyelilerin çoğu nitelikli insanlardır.
Aynı zamanda çok iyi tüccardırlar.
Peygamber Efendimiz sav zamanında
ticari güzergâhın Mekke-Şam arasında
olduğu ve buraya yapılan ticari seferlerin
birinde Peygamber Efendimizin de bulunduğunu hatırlayalım.
Bu kervan
Şam’a 100 km kala Busra mevkiinde
verdiği molada, rahip Bahira’nın tavsiyesi
üzerine, Şam Yahudileri Peygamberimizi
tanıyıp ona zarar vermemesi için amcası
ile birlikte Mekke’ye geri dönmüşlerdir.
Atadan Babadan ticarete meyyal oldukları
için geçen yıl Türkiye’de kurulan şirketlerin çoğu Suriyeli müteşebbislere aittir.
ADABI MUAŞERET
ÜLKEMİZDE 5 YIL İKAMET EDEN HERKESE
TC VATANDAŞLIĞI VERİLMİYOR MU?
Bugün Suriyelilere vatandaşlık verilmesini istemeyenler, Kobani (Ayn-el
Arab) tan kaçan Suriyeliler kafileler
halinde ülkemize iltica ettiklerinde
neden sesiniz çıkmadı?
Tam aksine bu mazlumlar Türkiye’ye
giriş yapsın diye el birliği ile hükumete baskı yaptınız.
Neden?
Çünkü o günlerde HDP ile kanka
olmuştunuz.
Habire S. Demirtaş’ı parlatıyor ondan bir Çipras çıkarmaya çalışıyordunuz.
Ayrıca ABD ve Avrupa ülkeleri hükü-
Suriye’de saflar hala net değil.
Maalesef muhalifler tek çatı altında
birleşemedi.
Kimin kiminle savaştığı, bombanın nereden geleceği belli değil.
Bu durumda
Cihad niyetiyle yola çıkıp IŞİD’in eline
düşmek de var.
Bizden çok iyi eğitim almışlardır.
Hem dini hem de mesleki olarak…
Mesela Üniversite bitirmiş bir Suriyeli
ile konuştuğunuz zaman eğer Arapça
bilmiyorsanız sizinle hemen İngilizce
konuşmaya başlar.
Ama maalesef biz ne Arapçayı ne de
İngilizceyi bilmeyiz.
Hatta İngilizceyi iyi konuşsunlar diye etek
dolusu para ödeyip özel okula gönderdiğimiz çocuklarımız bile ıkına sıkına konuşmaktadırlar. Ona da konuşma denirse.
Suriye’de savaş yok.. katliam var.
Uçaklar geliyor ve yukardan varil bombası
vakum bombası kimyasal falan ne varsa
atıp gidiyor.
Bu kadar katliama rağmen, siviller kadın
çoluk-çocuk yaşlı demeden öldürüldüğü
halde BM bölgeyi uçuşa yasak bölge ilan
etmiyor.
KOBANİ’DEN
SURİYELİLER KAÇINCA…
KİMİN SAFINDA
SAVAŞALIM?
EĞİTİM
SİZ SURİYE’DE SAVAŞ
OLDUĞUNU MU
ZANNEDİYORSUNUZ?
Amerika, Almanya, İngiltere vs. ülkelerde de uygulama böyle değil mi?
Tabi her ülkenin kendi şartları var.
Dünyanın neresinden gelirse gelsin
ülkemizde 5 yıl ikamet eden herkese
şartları uyuyorsa vatandaşlık veriyoruz da, Suriyeliler olunca neden
farklı muamele olsun?
Kaldı ki onlar buraya keyiften gelmediler.
Başta Kanada
Birçok ülke bizim aradığımız şartlarda Suriyelilere vatandaşlık veriyor.
Peki
Bizdeki bu yaygara neden?
Bazıları meseleyi hala kavramamış olsa
da bu böyle…
mete baskı yapıyor ‘’Ayıptır yahu!..
Alın garibanları içeri’’ dediklerinde
sizden çıt çıkmıyordu.
Çünkü
HDP ile arayı bozmak istemiyordunuz.
Çünkü
AK partinin tek başına hükumet kurmaması için tek umudunuz HDP idi.
Kürtlerin Kobani’den ülkemize girişine karşı çıkıp bu planı berbat etmek
istemiyordunuz.
Alman Yeşiller Partisi Başkanı Cloudia Roth ile el ele vermiş habire gaz
verip duruyordunuz.
Hâlbuki
O günlerde masum birçok insanla
birlikte iş aceleye getirilerek, kargaşadan istifade teröristlerin ülkemize
sızmasına sebep oldunuz.
Bugün o teröristlerin yaptığı eylemler, hepimizin yüreğini yakıyor.
İMKÂN OLSA SUÇA
BULAŞMAMIŞ TÜM
SURİYELİLERE…
Vatandaşlık verebilsek.
Sonra ne olur biliyor musunuz?
Bu böyle devam etmeyecek.. savaş
bitecek.
Ve Suriyeliler bir gün ülkelerine geri
dönecek.
Neden?
Çünkü vatan sevgisi bam başkadır.
Bundan dolayı döneceklerdir.
Başka?
Suriye’de yaşadıkları evler çarşı-Pazar günlük yaşama şartları
Türkiye’ye göre çok daha rahat.
Eğer
Baas rejiminin insanlar üzerindeki
baskı ve kör düğüm bürokrasisi
olmasa.. Suriyelilerin hayatı bizden
daha rahat... Bundan dolayı da
dönen çok olur.
Başka?
Ailelerin parçalanmaması için dönenler olacaktır.
Başka?
Orada çifti-çubuğu ticareti gayrimenkulü olanlar da geri dönecek.
Bu kadar malı mülkü kime teslim
edecekler.
Yani sokağa bakıp ‘’Bunlar dilenci..’’
diye dudak bükmeyin.
Oradaki hayatını dünyaya değişmeyecek Suriyeli sayısı az değildir.
Peki,
Cebinde Türk pasaportuyla TC
vatandaşı olmuş bu kadar Suriyeli
ülkelerine dönse ne olur?
Suriye’de yaşayan ciddi sayıda
Türk vatandaşı olur ki, buna paha
biçilmez.
Faydaları kitaplar doldurur.
Karşı çıkanlar bir daha düşünsün
derim.
Medeni insanlardır. Bizim Başakşehir’
de külliyetli miktarda Suriyeli aileden en
ufak bir sorun çıkmazken, maalesef bizim
doğu taraflarından gelen hemşehrilerimiz
devamlı sorun çıkarmakta, apartman
hayatına bir türlü alışamamaktadırlar.
Suriyelileri ikaz ettiğinizde hemen uyum
sağlarken bizim hemşehrileri 100 kere
ikaz etseniz faydası yok.
% 1 HER MİLLETTE VAR
Peki, aralarında sorun çıkaran yok mu?
Elbette var. Her milletin içinde maraza
çıkaracaklar vardır. Her milletin içinde
teröristi çingenesi, dilencisi vardır.
Ancak istatistiki bir bilgiye gidilse bu
oranın en azı Suriyelilerde olduğu görülecektir.
YEZİDİLERE VATANDAŞLIK
VERİLSEYDİ…
Yine aynı tepki verilir miydi?
Tam aksine bir an önce vatandaşlık
verilsin diye aynı kesimler hükumete
baskı yapardı.
Nitekim Ezidiler Şengal’dan ülkemize
giriş yaptıklarında bu kesimlerin onlara
gösterdiği hoş görü hatırımızdadır. O
günlerde Yezidilere (Ezidi) nasıl destek
verdiğinizi biliyoruz.
Ki, böyle olmalı.
Bizim inancımıza gör mazlum hangi millet ve dinden olursa fark etmez yardımcı
oluruz.
Ancak Batı mantığı olaylara bizim gibi
bakmıyor.
Müslüman kesime ters bakmak batının
genetiğinde var.
Batı kaynaklarından beslenen kesimler
bundan dolayı düşünmeden Suriyelilere
karşı tepkisini hemen koyuyor.
www.212haber.com
İstanbul Aydın Üniversitesi
(İAÜ) Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın’ın
fotoğrafçılıkla ilgilenen
kızı Fatma Nur Aydın,
İAÜ bünyesinde Suriyeli
ev hanımlarının Türkçe dil
becerilerini geliştirmek ve
onları desteklemek amacıyla ücretsiz Türkçe kursları
alması için çalışma başlattı.
F
GÜNDEM
15-31 TEMMUZ 2016
Suriyeli ev hanımları
Türkçe öğreniyor
atma Nur Aydın’ın fotoğraf
çekmek için gittiği ve yoğunluklu
olarak Suriyeli çocukların eğitim
gördüğü okul ziyaretinden, Suriyeli kadın sığınmacılar ile ilgili
çok önemli bir proje ortaya çıktı.
Suriye’deki savaşın en büyük
mağduru olan kadınlar, sığınmacı olarak yaşadıkları Türkiye’de
birçok zorlukla karşılaşıyor. Bu
zorlukların en başında ise günlük
yaşam, eğitim ve sosyalleşme
alanlarında engel oluşturan dil
sorunu geliyor. Üsküdar Amerikan Lisesi’nde öğrenimine devam
eden Fatma Nur Aydın, babasının
Mütevelli Heyet Başkanı olduğu
İstanbul Aydın Üniversitesi’nin
UNESCO Kültürel Diplomasi
Kürsüsü’nün projesi olan Suriyeli
çocukların yoğunlukla eğitim aldığı bir ilkokul ziyaretinden çok
etkilendi. Aydın, İstanbul’daki
Şu anda 50 ev hanımının Türkçe eğitimi aldığı
projenin, Suriyeli kadınların sosyal hayata dahil
olması açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Fatma Nur Aydın, “Fotoğrafçılık benim
en büyük hobim. Birkaç sergim var. O okula da
fotoğraf çekmek için gitmiştim ancak o çocukları
görünce bambaşka dünyalara gittik. Oradaki
çocuklar beni derinden etkiledi. Oturduk oyunlar oynadık ve dertleştik. Sohbetimiz sırasında
birçoğu annelerinin Türkçe bilmemesi sebebiyle
çalışamadıklarını, kimseyle iletişim kuramadıklarını anlattılar. Öğretmenleriyle görüştüğümüzde
anladık ki bu küçücük yürekler ailelerinin direği,
dış dünya ile tek bağlantıları olmuş. Acılarla dolu
hayatlarına bir yük daha binmiş. Geziden döndüğümüzde bir blog açıp deneyimlerimi yazdım.
Bu blogda ayrıca İstanbul’daki tüm TÖMER
öğretmenlerini gönüllü Türkçe dersi vermeye
davet ettim. Tanıdığım öğretmenler vasıtasıyla da
birçok hocaya ulaştım. Nasıl olduğunu anlamadan bir grup hocamız ve bir grup ders alacak
annemiz hazırdı. O günden beri de eğitimlerimiz
sürüyor. Çok mutluyum. Umarım benden sonra
arkadaşlarım da bu projeyi devam ettirebilirler”
dedi. //
3 ayda 100 bin kişi
tarafından kullanıldı
İSPARK’tan yapılan açıklamaya göre, ilk
olarak Kadıköy–Kartal arasında kurulan ve
bu yıl Florya–Yeşilköy hattının da eklenmesi
ile Anadolu ve Avrupa yakası sahillerinde
vatandaşların hizmetine sunulan akıllı bisiklet kiralama sisteminin yoğun ilgi görmesi
üzerine yeni hatlar için kollar sıvandı.
Vatandaşlar tarafından eğlence, tur ve spor
etkinliği olarak kullanılan bisikletlerde yaz
döneminde özellikle hafta sonları yoğunluk yaşanıyor. Kadıköy–Kartal arasında 14
istasyonda 140, Florya–Yeşilköy arasında 5
istasyonda 60 bisiklet ile hizmet veren akıllı
bisiklet kiralama sistemi yeni açılacak hatlar
ile kent genelinde yaygınlaştırılacak.
İstanbulluların vazgeçilmezi haline gelen ve
vatandaşlar tarafından sayısının artırılması
yönünde yoğun talep gelen akıllı bisiklet projesi için yeni hatlar oluşturulacak. Öncelikli
olarak mevcut Kadıköy–Kartal ve Florya–Yeşilköy arasındaki hatlarda durak ve bisiklet
sayısını artırmayı hedefleyen İSPARK aynı
zamanda yeni güzergâhlar için çalışmalarına
hız verdi. //
tüm Türkçe Öğretimi Uygulama
ve Araştırma Merkezi (TÖMER)
öğretmenlerine çağrıda bulunarak İstanbul Aydın Üniversitesi
bünyesinde Suriyeli ev hanımlarının Türkiye’ye adaptasyonunu
sağlamak, günlük hayatta ihtiyaç
duyulan Türkçe dil becerilerini
geliştirmek ve onları desteklemek
amacıyla A1 ve A2 seviyesinde
ücretsiz Türkçe kursları alması
için çalışma başlattı.
15
16
GÜNDEM
15-31 TEMMUZ 2016
www.212haber.com
ı
t
k
ı
ç
n
da
n
ı
r
ı
Ç ığ
Toplumun temel değerlerini
dinamitleyen ve her geçen gün
çığırından çıkan evlilik programları
verilen cezalara rağmen gündüz
kuşağını işgal etmeye devam ediyor.
B
MERVE KALAYCI
ir yılda 10 bin 691 şikâyet alan evlilik
programları, RTÜK ( Radyo ve Televizyon Üst Kurulu) tarafından verilen
cezalara rağmen gündüz kuşağını işgal
etmeye devam ediyor. Her geçen gün
yeni bir skandal haber ile gündeme
gelen evlilik programları aynı zamanda
reyting rekorları kırmaya da devam
ediyor. Sosyolog Doç. Dr Fatma Zehra
Fidan ve Uzman Psikolojik Danışman
Bayram Ayaz, toplum değerlerini
dinamitleyen ve çığırından çıkan
izdivaç programlarını değerlendirdi.
Bayram Ayaz
RTÜK Başkanı Prof. Dr. İlhan Yerlikaya yaptığı açıklamada,” Özellikle evlilik
programları çığırından çıktı. Buralarda
çok kötü şeyler oluyor. Ağzımıza alamayacağımız şeyler söyleniyor. Evlilik
programlarındaki o sözlerin bazılarını burada ben söylesem ve bunlar
televizyonda yayınlansa RTÜK olarak
o kanala kapatma cezası vermemiz gerekir" demişti. Bu açıklamadan sonra
harekete geçen RTÜK, Haziran 2016
verilerine göre; Evleneceksen Gel programına 486 bin 701-280 bin 177 lira,
Kısmetse Olur programına, 837 bin
387-289 bin 946 lira, Zuhal Topal’ın
programına, 381 bin 633 lira, Songül
Karlı ile Evlilik Yolunda programına,
Fatma Zehra Fidan
195 bin 847 lira, Esra Erol’un programına, 528 bin 128 lira, 211 bin 906 lira ceza
verdi. Verilen cezalara rağmen toplumun
değer yargılarını, örf ve âdetini hiçe sayan
programlar çocuklarında ekran başında
olduğu gündüz saatlerinde yayınlanmaya
devam ediyor.
Değerler bu
deformasyona ne
kadar dayanabilir?
Türk aile yapısının ve değerlerinin, hala
batı dünyasının imrendiği yapıda olduğunu söyleyen Doç. Dr Fatma Zehra Fidan,
televizyonun sebep olduğu deformasyonun her geçen gün etkisini artırdığının
altını çiziyor. Bu deformasyon karşısındaki durumunun şüpheli olduğu konusuna
dikkat çeken Fidan,“ Farklı TV kanallarında yayınlanan ve çok rağbet gören
evlilik programları, evlenmek isteyip de
uygun eş bulamayan kişilerin ihtiyaçlarına karşılık verme bakımından işlevsel
görünse de bugünkü haliyle toplumsal
bir yaraya işaret etmekte. Reyting uğruna
her şeyin mubah kılındığı bir yayıncılık anlayışında, evlilik programlarının
gördüğü ilgiyi sürdürmek için başvurulan
yollar konunun vahametini açıkça ortaya
koyuyor. Yapımcıların reyting kaygısıyla
düzenledikleri senaryolar programları
asıl amacından saptırdığı gibi, meşhur
olmak, renkli dünyalarda yer edinmek
amacında olan bireylerin heveslerini
kamçılıyor. Programlarda farklı tavırlarıyla dikkat çeken figürlerin ekranlarda
daha fazla görünür olmasının sağlanması,
konuya daha tehlikeli boyutlar kazandırıyor. Nihai anlamda toplumsal kurumların
en önemlilerinden olan evlilik kurumuna
önemli katkılar sağlayabilecek bu programlar, televizyon kanalları ve seyircilerin
ortak çıkarlarına hizmet eden bir aracı
haline gelmiş durumda. Bu tür programlarla toplumda kabul görmeyen, hedef
ve ideallerine ulaşamayan, belki hayatı
boyunca bir hedef bile tayin edememiş
bireylerin kabul görmek, saygınlık kazanmak, paraya ve şöhrete kavuşmak gibi
hayallerle çirkin tuzaklara düşmesi mümkün hale gelmiştir. Mahremiyetin bütün
dokunulmazlıklarına sahip olan evlilik
gibi bir başlangıç, duygusal ve düşünsel
süreçlerde verilen bir karar temelinde
değil, herkesin üstüne fikir yürütebildiği
bir arenada gerçekleşmesi bakımından
da çok tartışmalı bir hale bürünmektedir.
Türkiye toplumu sahip olduğu ailesel
değerler bakımından hala batı dünyasının
imrendiği bir yapıya sahiptir. Ancak bu
yapının bu kadar deformasyona ne kadar
dayanabileceği şüphelidir.”diyor.
Evlendirme mi, eğlendirme mi?
Evlilik programlarının eğlence formatında olmasının konuyu ciddiyetten
uzaklaştırdığını ifade eden Uzman
Psikolojik Danışman Bayram Ayaz,
evliliğin sunulanın aksine çok ciddi
bir iş olduğunun altını çiziyor. Bayram
Ayaz, “ Hâlbuki evlilik çok anlamlı
karşılığı olan aile kurumunun tesisi
demektir. Evlenen insanlar çocukların da var olduğu bir hayat planlarlar.
İzdivaç programlarına baktığınızda,
kişisel çıkarları karşılayan bir anlamın
yüklendiğini görmek mümkün. Evliliği
bir deneme, yeni bir macera olarak
görme algısı oluşturuluyor. Evlendirme programı eğlendirme üzerinden
kurgulanıyor. Reyting kaygısıyla programı daha izlenir kılmak için olmadık
trajediler ekrana taşınıyor. Bu nedenle
mahrem sırlara girmek yapımcı için kaçınılmaz. İzdivaç programları mahrem
alana girmekle kalmıyor, insanların
umutlarını kışkırtarak perdeyi sonuna
kadar aralamaya çalışıyorlar. İnsanların
bir aradayken paylaşmaları mümkün
olmayan mahremiyetlerini milyonların
gözü önünde paylaştığına şahit oluyoruz. Programa katılan gerçek kişilerin
psikolojisi üzerinde olumsuz etkiler
oluşturmaktadır. Ailesi, yakınları ve
çevrelerinde paylaşılan sırlar nedeniyle birbirinin yüzüne bakamayacak
duruma gelmektedirler. Yalnızlaşma ve
aile tarafından dışlanma gibi sonuçlara
neden olabilmektedir. Aile kurumu, bu
programların etkisiyle üyeleri üzerinde koruma sağlamayan, itibarsız bir
kuruma dönüşebilmektedir. ”şeklinde
konuştu.
Mahrem alan
deşifre ediliyor
Toplumun değerleri
itibarsızlaştırılıyor
170 şikâyetten 140’ı
izdivaç programları
hakkında
Mahrem alanın ihlal ve deşifre
edildiği İzdivaç programlarında
popüler ilgiyi gizemle buluşturma
çabasının var olduğunu belirten
Ayaz, sözlerine şunları ekledi; “
Maalesef bu gizemin karşılığı, kişinin özel hayatından başkası değil.
Mahrem konuların paylaşılması
halk kültüründe ilgi uyandırıyor.
Bu merak kitleyi ekran başına topluyor. Kişilerin TV’ye çıkma heyecanı ve şaşkınlığı arasında program
reytinge taşıyan her şey ortaya saçılıyor. Profesyonel programcıların
konuşturma yöntemleri ile mahrem alan deşifre ediliyor. Kişisel
sırları merakla izleyen kitlenin bu
programlara bağımlılıkları reyting
grafiğine yansıyor. Bu programlar
geleneksel kültürümüzde alışılagelen sorunları paylaşma biçimini
değişikliğe uğratmaktadır. Programda vurgulanan hayal kırıklıkları
en absürt şekilde umut tacirliği ile
çözüm aranmaktadır. Bir değere
bağlanmak, aidiyet hissiyle aileye
dayanmak bu popülizm karşısında
sıradanlaşıyor.”
İzdivaç programlarının bir kısmının
oyunculardan olmasının programların olumsuz etkilerinin ortadan
kaldırmadığını söyleyen Ayaz;
“Programın kurgu da olması, şahısların oyuncu olması paylaşılan içeriklerinin izleyici üzerindeki algısını
değiştirmiyor. Önemli olan izleyici
üzerinde oluşan algıdır. Elbette
oyuncuya karşılık gerçek şahısların
mahrem paylaşımları onların psikolojilerini de olumsuz sonuçlara
yol açmaktadır. Ancak aile sırlarının, mahrem olanın ortaya saçılıyor olması toplumun değerlerinin
itibarsız kılmaktadır. Her şeyden
önce insana özgü duygular derin
anlamlarını televizyonda yitiriliyor.
Örneğin anne evlat arasındaki
ayrılık sahnesinde, duygular, ağlamalar TV’da pazarlanabilir metaya
dönüşebiliyor. İzleyici programı
film gibi izlediği için acıya drama
ve trajedi karşı daha duyarsız hale
gelebilmektedir. Başkasının acısı
ve sorunları, programcının sunuş
biçimiyle izleyicinin hoşça vakit
geçirilen bir etkinliğe dönüşüyor.
”diye konuştu.
170 şikâyetten 140 tanesinin izdivaç
programları hakkında olduğu bilgisini veren Bayram Ayaz sözlerine şöyle devam
etti: “Konu üzerinde durulması gereken
önemli bir yönü de bu sektörün reytingi
amaç haline getirmesidir. Sorun maalesef
sektörel yönü ağır basmaktadır. TV, bir
sektör olarak kendi işine bakmaktadır
yani kar amaçlı bir yapımın adı ‘izdivaç
programı’ olabilmektedir. Bu programların aile yapısına verdiği zarar kısa vadede
gözlenebilir olmadığından konu yeterince
önemsenmektedir. Programın yapımcıları
konuya farklı bakıyorlar: ‘Çok izlenen
programların şikâyet almaları normaldir,
izlenmeyen program şikâyet almaz’. Bu
yorum geçerli bir gerekçe olamaz, baktığımızda yarışma programları da çok izlendiği halde şikâyet almadığını görüyoruz.
Televizyoncuların konuyu farklı bir mecraya çekmeleri çözümün uzakta olduğunu
gösteriyor. Bu arada Başbakanlık İzleme
Merkezi’ne gelen her 170 şikâyetten
140’ı izdivaç programları hakkında olduğu
bilgisi önümüzde duruyor. Tabi bu kadar
şikâyetin olması da önemli ve umut verici
bir bakıma. Tepkisiz bir toplum olmadığımızı gösteriyor bu durum.” //
www.212haber.com
GÜNDEM
Bilgievleri yaz
15-31 TEMMUZ 2016
17
okulu devam ediyor
B
aşakşehir Belediyesi Bilgievleri yıl
boyunca düzenlediği eğitim programlarına yaz sezonunda da devam ediyor.
Yaz okulunun 2.dönemi 25 Temmuz’da
Kur’an-ı Kerim, İlmihal ve Siyer dersleriyle başlayacak. Manevi eğitimler, akıl
oyunları, sinema seansları, çeşitli yarışma ve turnuvalardan oluşan yaz okulu
programları, 7 Bilgievi’nde 2500 öğrenci
ile yaz boyunca devam edecek.
Bisiklet
sürücüsüne
92 lira trafik
cezası
Bilgievleri yaz okulları kapsamında ilk
dönemi tamamlanan Kur’an-ı Kerim
eğitimleri büyük ilgi gördü. Kurs sonunda yapılan etkinliklerle öğrencilere başarı
belgeleri ile birlikte Kuran-ı Kerim hediye
edildi. Kur’an-ı Kerim eğitiminde iki
saat temel Kur’an-ı Kerim, 1 saat dersleri
pekiştirici etkinlikler yapıldı. Profesyonel
eğitmenler tarafından verilen derslerde
sabah ve öğlen olmak üzere iki grup
halinde gerçekleştirildi. Dersler Kur’an-ı
Kerim bilgilerine göre, aynı seviyede kız
ve erkek öğrencilerden oluşturulan 15
kişilik sınıflarda verildi.
Geçtiğimiz hafta meydana gelen
olayda Triatlon yarışçısı olan ve
antrenman için tura çıkan S.A, Arnavutköy Durusu Mahallesinde bisiklet
kullanırken çöp kamyonunu aşırı
kokmasından dolayı aynı şerit içinde
solundan geçerek yoluna devam etti.
Bu sırada Jandarmanın trafik kontrolü
takılan S.A.’nın bisikleti durdurarak
“Trafik işaret levhaları, cihazları ve
yer işaretlemeleri ile belirtilen veya
gösterilen hususlara uymamak, sebebiyle ceza uygulayacaklarını" söyledi.
Kısa bir süre şaşkınlık yaşayan bisiklet
sürücüsü S.A’nın, tüm itirazlarına
rağmen 92 TL ceza kesildi. Bunun yanı
sıra bisiklet sürücüsün ehliyetinden
bisikletli olmasına rağmen 20 ceza
puanı düşürüldü. //
Yaz okulu programlarında ayrıca çocukların hızlı düşünebilme ve düzgün
ifadeler kurabilmesine katkı sağlayacak
kelime oyunları ve bilgi yarışmaları da
düzenlendi. Bilgievleri Yaz Okulu, 25
Temmuz-26 Ağustos tarihleri arasında
devam edecek. //
Beylikdüzü’nde rüzgar sörfü heyecanı
Türkiye Windsurf Freestyle ve Slalom Şampiyonası
bu yıl Beylikdüzü Belediyesi
tarafından düzenlenecek. 19-24
Temmuz tarihleri arasında
Gürpınar Sahili’nde yapılacak
olan şampiyonada onlarca
sporcu yarışacak. Vatandaşların
da seyirci olabileceği yarışlarda
görsel şölen yaşanacak. Sörfçüler yelkenlerini rüzgara karşı
bu kez Beylikdüzü’nde açacak.
Beylikdüzü Belediyesi Spor
İşleri Müdürlüğü’nün organize
ettiği “Türkiye Windsurf Freestyle ve Slalom Şampiyonası” bu
yıl Beylikdüzü’nde yapılacak.
Marmara Denizi’ne kıyısı olan
ve sahil şeridiyle cazibe merkezi haline gelen Beylikdüzü,
rüzgarın sörfle dansına sahne
olacak. 19 Temmuz Salı günü
yetişkin sporcuların yaptıracağı
kayıtlarla başlayacak şampiyonada kıyasıya rekabetler sergilenecek. 20 Temmuz saat 11.30’da
Beylikdüzü Belediye Başkanı
Ekrem İmamoğlu’nun açılış
konuşmasıyla start verecek
yarışlar ise 24 Temmuz Pazar
günü ödüllerin verilmesiyle son
bulacak. //
18
E Ğİ T İ M
15-31 TEMMUZ 2016
www.212haber.com
Eğitimin Yükselen Yıldızı
Merkezefendi Anadolu
İmam Hatip Lisesi
Daha üçüncü yılını geride bırakmasına rağmen eğitim-öğretim alanında ve sosyal
ve kültürel faaliyetler noktasında yaptıklarıyla adını duyuran Zeytinburnu Merkezefendi Anadolu İmam Hatip Lisesi, yeni yılda da belirlediği büyük hedeflerle
TEOG’da başarılı olmuş hedefleri büyük öğrencilerin okulu tercih etmesini bekliyor.
Kaliteli Eğitimin Merkezi
ÖMER ÇAKMAK
[email protected]
M
Okulu Tercih Edenlere
Önemli İmkânlar
Sunuluyor
erkezefendi Anadolu İmam Hatip
Lisesi’ni tercih eden öğrencilere okul
da kayıtsız kalmamış. Hazırlanan afişte
yapılan duyuruya göre 400-450 arası
puanı olup okulu tercih eden öğrencilere
100TL; 450 ve üstü puanı olup okulu
tercih eden öğrencilere ise 150TL burs
imkânı sağlanacağı belirtilmiş. Ayrıca
yüksek puanla giren ilk üç öğrenciye
de dizüstü bilgisayar sözü var. Bunların
dışında açılacak kurslarla da öğrenciler,
üniversiteye hazırlanma imkânına sahip
olacaklar. Verimli ders çalışma noktasında da yurt imkânı sunuluyor olması, bu
işin ne kadar ciddiye alındığını gösteren
bir başka boyut.
Sosyal ve kültürel faaliyetlerde ulusal
ve uluslararası dereceler elde edecek
öğrencilerin umre ödülü ile ödüllendirilecek olması okulu tercih etmede cazibe
merkezi haline getiriyor.
Merkezefendi Anadolu İmam Hatip
Lisesi, genç ve dinamik eğitimci kadrosuyla ‘gökteki yıldızlara’ ulaşmayı; ihlâs
ve samimiyet, aşk ve heyecan ile sahabe
ruhlu bir nesil yetiştirmeyi kendisine
hedef belirlemiş bir okul. Öğrencilerini çok yönlü yetiştirmeyi hedefleyen
Zeytinburnu Merkezefendi Anadolu
İmam Hatip Lisesi, yeni bir okul olmasına rağmen kökü mazide, geleceğin öncü
nesillerini yetiştirmeyi ilke edinmiş lider
olma yoluna namzet bir okul. Öğrenciler,
bir yandan interaktif eğitim ve modern
donanımlı sınıflarıyla, eğitimde YGS ve
LYS’ye yönelik açtığı kurslarla akademik
olarak yetiştirilirken diğer yandan da
okulda değerlerin buluştuğu, geleneksel
sanatların yaşatıldığı sanat atölyesi ve
alanında uzman öğretmenlerin eşliğinde
güzel sanatlar eğitimi alıyorlar.
Eğitim-öğretim dışında öğrencilere
yönelik olarak çeşitli sivil toplum örgütleri ve halk eğitim merkezi ile iş birliği
içinde, “Musiki, Ebru, Hat, Osmanlıca,
Güreş, Masa tenisi, Halk oyunları ve
Satranç” kursları düzenlenerek öğrencilerin çok yönlü olarak yetiştirilmesi
hedefleniyor.
Başarılarla Dolu
Bir Okul
Merkezefendi Anadolu İmam Hatip
Lisesi; 2015-2016 Eğitim öğretim yılında
ezan okuma yarışmasında Türkiye
4.’lüğü, hafızlık yarışmasında İstanbul
bölge birinciliği, Türkiye boks finallerinde 48 kiloda Türkiye 1.’liği, İmam Hatip
Liseleri arası güreş yarışmasında takım
halinde İstanbul 1.’liği, Futsal takımı
İstanbul 3.’lüğü, Zeytinburnu futbol
müsabakalarında ilçe 2.’liği, sorumluluk
alanında kısa filim yarışmasında ilçe
1.’liği, Siyer-i Nebi kitap okuma yarışmasında ilçe 2.’liği ve birçok sosyal kültürel
yarışmalarda çeşitli dereceler yaparak başarıya odaklanmış bir okul olma yolunda
ilerliyor.
Farklılıkların
Farklılaştığı Bir Kurum
Okulda kitap okumanın, eğitimin en
önemli unsuru olduğu bilinciyle sınıflarda tüm personel ve öğretmenlerle
birlikte okuma saati oluşturulmuş.
“Okumak Ailede Başlar” projesiyle öğrenci-veli ziyaretleri yapılarak evde aile
ile birlikte okuma saatleri oluşturulması
çalışmalarıyla okuma seferberliği başlatılmış. Okumayla başlayan çalışmaların
ardından; öğrencilerin kişisel ve sosyal
gelişimini desteklemek, potansiyellerini
tam anlamıyla ortaya çıkarabilecekleri
imkânları hazırlamak ve öykücülüğün
genç kuşaklarca da sürdürülmesini teşvik
etmek için “Yazan Hatipler” öykü yazma
projesi hayata geçirilmiş. Okuyan ve
yazan imam hatip neslinin, kendini en
güzel şekilde ifade edebilmesi için okul
içi münazara, hutbe ve bilgi yarışmaları
düzenleyerek öğrencileri bu alanlarda da
yetiştirme hedeflenmiş.
Değerlerle İnsan Olmak
Okul Müdürü Ahmet Çoşkun, ‘Değerlerimiz ile insanız’ anlayışıyla; terkedilmiş
hayatlarda huzur evlerinde huzursuz
kalan yaşlıları ve sevgiden yoksun
kimsesiz ‘Sevgi Evi’ çocuklarının birkaç
gün de olsa yalnızlıklarını gidermek için
sosyal sorumluluk bilinciyle ziyaretlerde
bulunduklarını ifade etti.
Ayrıca, öğrencilerin milli birlik ve beraberlik duygularının geliştirilmesi, vatan
uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizin miraslarına sahip çıkmak için
öğrencilerimiz ile birlikte her perşembe
Edirnekapı şehitliğinde medfun olan
ülkemizin genç neferlerini tüm öğrencilerimizle ziyaret ederek dualar eşliğinde
yâd ettik, diyerek “Şüheda ile Buluşanlar”
projesini gerçekleştirdiklerini; bunun
yanında İstanbul’un manevi değerleriyle
öğrencileri buluşturmaya yönelik birçok
geziler de düzenlediklerini söyledi. Okul
müdürü Ahmet Çoşkun, okulun misyonunu da şöyle özetliyor: “Şubat soğuklarını ardımızda bırakarak baharla birlikte
yeniden hayat bulan dünyanın, geçici rehavetine kapılmadan karınca gibi çalışıp,
dirilişin amentüsünü yazmak, yaşamak
ve yaşatmak okulumuzun en önemli
misyonudur. Genç ve dinamik eğitim
kadrosuyla Erdem Beyazıt’ın; “Büyüyen
elimin üstüne koy elini / Gelen zamanı
haber veriyorum” dizelerinde olduğu gibi
geleceğin kapılarının ardına kadar açık
olduğunu ve bunun bizim seçimlerimize
bağlı olacağını, bu gerçeğin de hepimize büyük bir sorumluluk yüklediğini
biliyoruz. Gelecek nesil bizim ve diğer
birçok insanın bugün, yarın ve ertesi gün
neler yapacağımıza bağlı olduğu bilinciyle ‘Gelecek aydın nesli kim yetiştirecek?’
sorusuna, sağımıza solumuza bakmadan,
“Biz, demeli ve demeyi de daha güçlü
biçimde sürdürmeliyiz.’’ //
GÜNDEM
www.212haber.com
Avrupa’daki rakipleri
belli oldu
Avrupa arenasına çıkıyor. Türkiye’yi Avrupa’da temsil edecek
olan Zeytinburnu Belediyesi’nin IIHF Continental Cup’da
mücadele edeceği rakipleri belli oldu.
S
on iki senedir Türkiye Buz Hokeyi
Süper Lig Şampiyonluğu’nu kimseye
kaptırmayan Zeytinburnu Belediyesi SK Buz Hokeyi Takımı, Avrupa
Buz Hokeyi Şampiyonlar Ligi macerasına başlıyor. Gözünü Avrupa
Şampiyonluğu’na diken Zeytinburnu
Belediyesi, Internatıonal Ice Hockey
Federatıon’un (IIHF) düzenleyeceği
2015-2016 IIHF Continental Cup’da
karşılaşacağı rakiplerle Macaristan’ın
Budapeşte şehrinde eşleşti.
olursa olsun sahada performansımızın
en iyisini sergileyip, ilk gruptan çıkmak ve Zeytinburnu’nu Avrupa’da en
iyi şekilde temsil etmek olacak" dedi.
Sokaklardan
şampiyonluğa
Farklı ülkelerden 17 takımın mücadele edeceği IIHF Continental Cup’ın
(Avrupa Şampiyonlar Ligi Kupası) ilk
grup maçları 30 Eylül’de başlayacak.
Türkiye’yi A Grubu’nda temsil edecek olan Zeytinburnu Belediyesi’nin
Avrupa Şampiyonlar Ligi Kupası’ndaki
rakipleri Bulgaristan’dan Irbis-Skate
Sofia, Sırbistan’dan Partizan Belgrade
ve İsrail’den HC Bat Yam oldu. //
6 yıl önce "Doğaya Destek Sizden Buz
Pateni Biletiniz Bizden" sloganıyla hikayesi başlayan Zeytinburnu Belediyesi
SK Buz Hokeyi Takımı, geri dönüştürülebilir atıkları getiren vatandaşlara
buz pistinde kayma fırsatının tanındığı
sosyal sorumluk projesinde hayat
buldu. Zeytinburnu Belediye Başkanı
Murat Aydın’ın, "Sorunlu çocuklar için
buz hokeyi takımı kuralım" fikriyle
temelleri atılan takım, geçen sene
başarılı bir performans sergileyerek,
rakiplerini ardında bırakıp Türkiye
Buz Hokeyi Süper Lig şampiyonu oldu.
Hedef altın madalya
Zorlu rakiplerle karşılaşacaklarını
belirten Kulüp Başkanı Halit Albayrak,
"Kolay maç yok, mücadelelerin hepsi
zorlu geçecek. Al bayrağımızı Avrupa
Şampiyonlar Ligi’nde dalgalandırmak
istiyoruz. Bu bizim Avrupa’daki ikinci
maceramız, rakiplerimiz tecrübeli ama
bizim de geçen seneden deneyimiz var.
Takım halinde hazırız. Hedefimiz, ne
Geçen sene grup ’ikincisi’ olmayı
başardığı Avrupa Şampiyon Kulüpler
Kupası’nda bu kez liderliği göğüslemek
isteyen Zeytinburnu Belediyesi, kupayı
evine götürdüğü takdirde Türkiye Buz
Hokeyi tarihinde bir ilki gerçekleştirecek.
15-31 TEMMUZ 2016
19

Benzer belgeler