Bu bir istiklal ve istikbal savaşıdır!
Transkript
Bu bir istiklal ve istikbal savaşıdır!
15-31 TEMMUZ 2016 \\ www.212haber.com // Yıl: 6 Sayı: 105 Fiyatı: 1 Bu bir istiklal ve istikbal savaşıdır! Türkiye’ye savaş açtılar! Halka kurşun sıktılar! Halk 15 Temmuz gecesi, darbecilere darbe yaptı, tarih yazdı. Adını tarihe, darbecilere darbe yapan asil bir halk olarak kazıdı. Meclis’e kurşun sıktılar! Bir dönem kapandı. Şimdi toparlanma, kenetlenme, yekvücut olma, yaraları sarma zamanı. Şimdi insanlığın önünü açacak, insanlığa yeniden adalet, hakkaniyet ve kardeşlik sunacak uzun ve zorlu bir hakikat medeniyeti yolculuğuna soyunma zamanı. 2 GÜNDEM 15-31 TEMMUZ 2016 www.212haber.com Pensilvanya’da darbecilere Daha önce planlanmış iş seyahati sebebiyle Amerika’ya doğru giden uçakta Milli iradeye darbe girişimini öğrenen Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, SMS atarak "Canım pahasına da olsa bu darbecilere direneceğim." dedi. karşı eylem yaptı Z eytinburnu Meydanı’nda sabahlayarak demokrasiye sahip çıkan vatandaşlara ilk destek Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın’dan geldi. Darbe girişimini daha önce planlanmış iş seyahati sebebiyle Amerika’ya doğru giden uçakta öğrenen Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, SMS ile “Canım pahasına da olsa bu darbecilere direneceğim. Zeytinburnu halkını sokağa, milli iradeye sahip çıkmaya çağıyorum.” dedi. MİLLİ İRADEYE ABD’DEN DESTEK VERDİ İlk geceden tüm vatandaşlara “Sokağa inin ve cuntacılara karşı tepkinizi koyun!” paylaşımlarını yapan Başkan Aydın, darbe girişimini duyar duymaz tepkisini sosyal ağlardan duyurdu. Uçaktan iner inmez Amerika’daki milli irade mitinglerine katılan Başkan Aydın, vatandaşlarla birlikte darbecileri protesto etti. FETÖ Lideri’nin kapısına kadar dayanan vatandaşları Pensilvanya’da yalnız bırakmayan Aydın, elindeki Türk bayrağıyla terör örgütünü burada bir kez daha lanetledi. Aydın, televizyon ekranlarından da canlı yayın yaparak tüm Türkiye’ye ve belediye personeline görevleri başında bulunmaları çağrısını tekrarladı. Aydın aynı zamanda SMS ile şu çağrıyı yaptı: “Sivil iradeyi korumak için darbecilere karşı canım pahasına direneceğim. Milli iradeye sahip çıkmak için bu darbeci alçakların ve hainlerin amacına ulaşmaması için sokağa çıkıyoruz. Demokratik irademize sahip çıkmak için herkes bu alçak ve hainlerin karşısına çıkmalıdır. Halkımızı meydanlara bekliyoruz, hep beraber demokrasi nöbeti tutacağız.” ONU BİZE TESLİM EDİN! Darbe girişimini protesto etmek üzere Fethullah Gülen’in Pensilvanya’daki malikanesinin önünde bekleyen Başkan Aydın, protesto için gelen vatandaşlarla birlikte sloganlar attı. Bu sırada Türkiye’deki darbe girişimine karşı tepkisini koymak için Amerika’nın farklı eyaletlerinden gelen yüzlerce kişi de FETÖ lideri Gülen’in Saylorsburg bölgesindeki büyük çiftliğinin önünde bir araya gelip Aydın ve beraberindeki vatandaşlara destek verdi. “YÜREĞİN YETİYORSA TÜRKİYE’YE GEL!” Olay sırasında Amerika’da yer alan basın mensuplarına konuşan Aydın şu açıklamalarda bulundu: “Dün İstanbul New York uçuşunun son 3 saatinde Türkiye’deki gelişmelerden haberdar oldum. Hemen uçaktan Türkiye ile haberleşmeye başladım. Amerika’dan Türk halkına sesleniyorum. Türk halkı iktidar partisiyle, ana muhalefet partisiyle ve diğer muhalefet partileriyle onların sempatizanları ve seçmenleriyle hep birlikte darbeye “Dur!”dedi. Milli iradeye, demokrasiye ve insan haklarına ise “Evet”dedi. Aynı duyguyu Amerika’da yaşayan ve tepkisini burada benimle birlikte koyan bütün kardeşlerimizi kutluyorum, tebrik ediyorum. Buradaki atmosfer bilin ki Türkiye’de de var. Buradan Amerikan halkına ve yöneticilerine de seslenmek istiyorum. Şu içerideki zat bir teröristtir, şu içerideki zat milli irade ve demokrasi düşmanıdır, katildir. Şimdi diyor ki; “Benim onlarla ilgim yok.” Biz buradayız, Türkiye’den geldik. Farklı bölgelerden geldik. Yüreğin yetiyorsa Türkiye’ye gel! 80 milyon seni bekliyor, seni adalete teslim edeceğiz. Amerika halkına ve yöneticilerine sesleniyorum. Bu katili burada barındırmamalarını istiyoruz. Demokrasiye sahip çıkan, teröriste tavır koyan tüm kardeşlerimize buradan bir kez daha çok teşekkür ediyorum. Ve son olarak diyorum ki: Yaşasın demokrasi, yaşasın Türkiye!” // 4 GÜNDEM 15-31 TEMMUZ 2016 www.212haber.com ‘Asıl nefret Bazı polisler askerlerle beraber hareket etti kalplerindeymiş’ Darbe girişiminde bulunan komutanın kendilerine döndüğünü ve "Siz devletinizi sattınız, hepiniz aptallarsınız ama devlet size 60'ta yaptığını, 71'de yaptığını, 80'de yaptığını bu sefer yapmayacak. Bu sefer hiçbirinize acımayacak." dediğini anlatan Dede, bazı polislerin darbeci askerlerle beraber hareket ettiğini söyledi. // Darbeci askerler tarafından 6 saat rehin tutulan Dede, "Komutan bir kişinin kafasını arabanın camına onlarca kez vurdu. O an anladım ki dillerindeki nefret bir şey değil, asıl nefret kalplerindeymiş." dedi. M illi iradeye darbe girişimi sırasında Çengelköy Karakolu'nda 6 saat rehin alınan Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Tarih Bölümü'nden yeni mezun olan Hasan Dede, Ümraniye'de ikamet ettiğini, 15 Temmuz akşamı gerçekleştirilen darbe girişimini haber aldıktan sonra babasıyla Çengelköy'e gittiğini söyledi. Darbe girişimini Çengelköy'de protesto ettiklerini kaydeden Dede, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Aracımızla Çengelköy'e geldiğimizde askerler bir anda önümüze çıktı ve silahlarını bizlere doğrultarak, ellerimiz ensede araçtan inmemizi istedi. Babamın, 'Biz vatan haini miyiz, bize neden böyle davranıyorsunuz, neden esir alıyorsunuz?' demesi üzerine askerler, yönetime el koyduklarını söyledi. Babam arabayı kilitlemek istedi ama askerler engel olurken, babam, 'Beni mi vuracaksınız?' dedi. Asker ise silahı doğrultarak, 'Komutanım emrinizi bekliyorum, 'vur' derseniz vuracağım' dedi. Komutan, sopasıyla bizlere vurmaya başladı. Değneğin ucuyla babamın gırtlağına bastırmaya çalıştı ama babam eliyle engelledi. Babama vura vura elindeki sopayı yamulttu. Hızını alamadı postalıyla kafasına tekme attı." Menzilde kim varsa hepsini vuracaksınız, acımayacaksınız Çengelköy'deki askerlerden sorumlu komutanın, Boğaziçi Köprüsü'ndeki darbe girişimcileriyle sürekli telefonla iletişim halinde olduğunu belirten Hasan Dede, şöyle konuştu: "Komutan, 'Mezilde kim varsa hepsini vuracaksınız, acımayacaksınız. Dostmuş, düşmanmış demeyeceksiniz, ivedi bir şekilde menzile girmişse vuracaksınız hatta tankla üzerlerinden geçin. Nepal bombalarını iki köprüye dökün, ge- rekirse köprüleri yıkın, artık yönetim askerde.' diye konuştu. O sırada üstü başı kan içerisinde bir adam yolda göründü. Bu kişi askerlerin saldırısı sırasında yaralanan sivil bir vatandaşın hastaneye kaldırılmasına yardımcı olmuş. Asker bunu duyunca, 'Sen askeriyenin öldürdüğü leşi kurtarmaya utanmıyor musun.' dedi ve şahsı darbetmeye başladı. Bir insan, bir insana böyle vurmazdı. Adamın kafasını arabanın camına onlarca kez vurdu. Yüreğim paramparça oldu. Böyle bir vahşet olamazdı. O an anladım ki dillerindeki nefret bir şey değil, asıl nefret kalplerindeymiş." Çadırda ‘milli irade nöbeti’ Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın darbe girişiminin ardından "meydanlara çıkın" çağrısına uyarak Atatürk Havalimanına yürüyen 61 yaşındaki Muzaffer Yenici, burada kurduğu çadırdı "demokrasi nöbeti" tutuyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, darbe girişiminin ardından "meydanlara çıkın" çağrısına uyan Kilisli Muzaffer Yenici, "demokrasi nöbeti"ne Atatürk Havalimanının ana giriş kapısındaki yeşil alanda kurduğu çadırda devam ediyor. Yenici, askeri kalkışmanın hemen ardından geldiği Atatürk Havalimanının ana giriş kapısında bir süre bekledi. Giriş kapısının yan tarafındaki yeşil alana çadır kuran Yenici, demokrasi nöbeti tutmaya başladı. Muzaffer Yenici, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısıyla sokağa çıktığını belirterek, İstanbul'a çocuklarının yanına geldiğini, televizyonda bu olayları duyduktan sonra Avcılar'dan havalimanına kadar yürüdüklerini söyledi. Yollar kapalı olduğu için yürüyüşlerinin yaklaşık 4 saat sürdüğünü ifade eden Yenici, "O günden beri de burada çadırımızı kurduk nöbet bekliyoruz. Cumhurbaşka- nımız ne zaman 'terk edin' derse o zaman terk edeceğiz." diye konuştu. Yenici, darbe girişiminden sonra havalimanından hiç ayrılmadığını vurgulayarak, "Üç günden beri burada bekliyorum. Vatanı bekliyoruz. Buraları çapulculara bırakacak halimiz yok. 3-5 çapulcu yüzünden Türkiye'yi bu duruma mı getireceğiz? Sonuna kadar, ölene kadar buradayız. Cumhurbaşkanımız ne zaman 'gidin' diyecekse o zaman gideceğiz. Bunun başka yolu yok. Ölmek var, dönmek yok." ifadelerini kullandı. // 6 GÜNDEM 15-31 TEMMUZ 2016 www.212haber.com ‘Bu olaylar başlamışken beni evde tutamazsın’ Milli iradeye darbe girişimi sırasında Çengelköy'de hayatını kaybeden Yeni Şafak gazetesi çalışanı Mustafa Cambaz'ın eşi Semra Cambaz, "Eşime, 'gitme' dedim ama bu olaylar başlamışken evde tutamayacağını söylediğini kaydetti. M illi iradeye darbe girişimi sırasında Çengelköy'de hayatını kaybeden Yeni Şafak gazetesi çalışanı Mustafa Cambaz'ın eşi Semra Cambaz, "Eşime, 'gitme' dedim ama 'Bu olaylar başlamışken beni evde tutamazsın' dedi. Ölüme, uçar gibi, koşar gibi gitti." dedi. lerin darbe girişiminde bulunduğunu duydu. O sırada çatışmalar başlamıştı. Patlama sesleri, tarama sesleri geliyordu. Eşime, 'gitme' dedim ama 'Bu olaylar başlamışken beni evde tutamazsın' dedi. Ölüme, uçar gibi, koşar gibi gitti." ifadelerini kullandı. Mustafa Cambaz'ın eşi Semra Cambaz, eşinin darbe girişimini duyar duymaz Çengelköy'e gittiğini söyledi. Semra Cambaz, "Olay günü eşim evdeydi. Asker- Eşinin darbeci askerlerden hesap sormaya gittiğini vurgulayan Cambaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Onlarla bir kavga halindeydi. Darbeci askerlere hesap sorar durumdaydı Başakşehir Belediye Meclisi, milli iradeye kastedilen darbe girişimi ile alakalı olağanüstü gündem ile toplandı. ama karşısına kanlı katillerin çıkabileceğini tahmin edemedi. Çatışmalar devam ederken telefonda oğluma, Çengelköy Karakolu'nun kurşunlandığını ve kendisinin köşeye sıkıştığını söylemiş. Ben o anda oğluma 'baban gitti' dedim. Ben o an eşimin öleceğini hissettim. O telefon konuşması aslında bir veda konuşmasıydı. O anda gerçekten eşim vurulmuş, hastaneye kaldırmışlar ama kurtarılamadı. Çengelköy Mezarlığı'nda toprağa verdik.” // MİLLİ İRADEYE EBEDİYYEN SAHİP ÇIKACAĞIZ Başakşehir Belediye Meclisi, milli iradeye kastedilen darbe girişimi ile alakalı olağanüstü gündem ile toplandı. Belediye Başkanı Mevlüt Uysal’ın yönettiği meclis toplantısında, darbe girişiminde hayatını kaybeden vatandaşlarımız için saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı okundu. Daha sonra Başakşehir Belediye Meclisi AK Parti ve CHP gruplarının darbe girişimine karşı ortak deklarasyonu Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal tarafından okundu. AK Parti ve CHP gruplarının onayı ile kabul edilen deklarasyon her iki grup tarafından da kabul edildi. Belediye meclisi olağanüstü toplandı Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, deklarasyonun kabulünden sonra, 15 Temmuz gecesinden itibaren Başakşehir’de yaşanan gelişmeler hakkında AK Parti ve CHP’li meclis üyelerini bilgilendirdi. Diğer belediye meclis üyelerinin görüşlerini bildirmesinden sonra toplantı sona erdi. Deklarasyonda şu ifadelere yer verildi: “Bizler Başakşehir Belediyesi Meclisi çatısı altındaki AK Parti ve CHP grupları ve tüm Meclis Üyeleri olarak aziz milletimizin kendisine, milli iradeye, devletimize ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yönelik 15 Temmuz gecesi başlatılan darbe girişimini şiddetle kınıyoruz. Ülekmizin birliği, beraberliği ve bütünlüğünü hedef alan bu darbe girişimi Türk demokrasi tarihine bir kara leke olarak girmiştir. Aziz Milletimiz darbenin karşısında durmuş ve bu kanlı darbe girişimini engellemiştir. Türkiye Cumhuriyeti ve kurumlarını canı pahasına koruyan bu aziz millet her türlü övgü ve takdiri ziyadesiyle hak etmektedir. O gece Türk Milletinin devletine ve milli iradeye verdiği destek tarih boyunca unutulmayacaktır. Dünya demokrasi tarihinin şanlı bir tablosu olarak kaydedilmiştir. Herkes bilmelidir ki bugün olduğu gibi gelecekte de milletimize, milli aredeye ve devletimize karşı her türlü girişim, karşısında milletimizin çelikten iradesini bulacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisimizdeki tüm siyasi partilerimiz ve Milletimiz gibi Başakşehir Belediye Meclisi de, darbe girişimine ortak bir tavır ve ortak bir dille karşı durmaktadır. Bu ortak tavır milli irade ve milletimizi daha da güçlendirmiştir. Başakşehir halkının temsilcisi olan bizler, tüm halkımız ve kurumlarımızla milli iradenin ve demokrasinin yanındayız. Milli iradeye hep birlikte sahip çıkıyoruz ve ebediyen de sahip çıkacağız. Türkiye'de hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının somut delili bu ortak bildiridir. Milletimiz müsterih olsun. Bu şanlı direniş sırasında milletimizin aziz fertlerinden pek çok vatandaşımız şehit olmuştur. Darbeye direnirken şehit olan tüm vatandaşlarımızı rahmetle anıyoruz. Yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz, milletimizin başı sağolsun.” // Darbe girişiminin yaşandığı gece oğullarıyla kışlaya koştu İstanbul'da darbecilere karşı oğullarıyla sokağa çıkan Emekli Kıdemli Albay Hacımustafaoğulları "Kışlaya yaklaştığımızda kışla içindeki tankların ışıklarını ve dışarıya doğru seyir halinde olduklarını gördük. Aracımızı park ederek oradaki askerlere milletin tanklarının, silahının millete doğrultulamayacağını söyledim" dedi. Emekli Kıdemli Hava Albay Mustafa Hacımustafaoğulları, darbe girişiminin yaşandığı gece çocuklarıyla Cevizli'deki General Nurettin Baransel Kışlası'na gittiklerini belirterek, "Kışlaya yaklaştığımızda kışla içindeki tankların ışıklarını ve dışarıya doğru seyir halinde olduklarını gördük. Balıkesir Caddesi'nin 3 tank ile kapatıldığını ve silahlı askerlerin vaziyet aldığını gördük. Aracımızı park ederek oradaki askerlere yaptıklarının yanlış olduğunu, milletin tanklarının, silahının millete doğrultulamayacağını söyledim." dedi. ancak duruma şüpheyle yaklaştığını aktaran Hacımustafaoğulları, "Çocuklarımın Ankara'da uçakların alçak uçuş yaptığını söylemesi üzerine ben de Ankara'daki arkadaşlarımı aradım. Arkadaşımın da aynı şeyi söylemesi üzerine bunun bir darbe girişimi olabileceğini düşündüm." diye konuştu. Hacımustafaoğulları, başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz gecesi yaşadıklarına ilişkin yaptığı açıklamada, saat 21.30'da televizyonlarda Bogaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinde Anadolu Yakası'ndan Avrupa Yakası'na geçişin jandarma tarafından kapatıldığını izlediğini söyledi. İlk anda bunun bir terör saldırısını akla getirdiğini Olayın ne olduğunu sorduklarını ancak onların da bir şey bilmediklerini ifade ettiğini belirten Hacımustafaoğulları, şunları anlattı: "Ben de onlara bu bir darbe girişimidir. Paralel ihanet çetesi şu anda vatana ihanet içerisindedir. Millet sizden bu gece görev bekliyor. Bunlara karşı en acımasız şekilde görevinizi yerine getirmeniz gerekir. Bu konuda aman gevşeklik göstermeyin. Hacımustafaoğulları, evden oğullarıyla çıkarak önce mahallelerindeki polis karakolu ve daha sonra Kurtköy Jandarma Komutanlığına gittiklerini dile getirdi. Karşı koymazsanız sizde suç işlemiş sayılırsınız dedim. Daha sonra çocuklarımla birlikte Cevizli'deki General Nurettin Baransel Kışlası'na doğru hareket ettik. Kışlaya yaklaştığımızda kışla içindeki tankların ışıklarını ve dışarıya doğru seyir halinde olduklarını gördük. Balıkesir Caddesi'nin 3 tank ile kapatıldığını ve silahlı askerlerin vaziyet aldığını gördük. Aracımızı park ederek oradaki askerlere yaptıklarının yanlış olduğunu, milletin tanklarının, silahının millete doğrultulamayacağını, bu emri verenlerin vatan haini olduğunu, hatta onların morallerini bozmak için Ankara'da bu darbe emrini verenlerin öldürüldüğünü, bu darbe girişimine katılanların da hesap vereceğini ve tankların kışlaya dönmesi gerektiğini söyledim. Ben kendimi emekli albay olarak tanıtmama rağmen bir astsubay namluya mermi sürerek önce oğluma sonra bana silah doğrulttu. Ben de 'vur' dedim ancak vurmaya cesaret edemedi." // www.212haber.com GÜNDEM 15-31 TEMMUZ 2016 7 Başakşehir İslam Akademisi uzman kadrosuyla eğitime başladı L isans düzeyinde Arapça-İlahiyat eğitimi veren Başakşehir İslam Akademisi, 2016 yılının başında, alanında uzman kadrosu ile yurt dışındaki eğitim imkânlarını aratmayacak donanımlarla 2016-2017 eğitim ve öğretim dönemine kapılarını açtı. İslam Akademisi Mütevelli Heyeti Başkanı Yusuf Öztürk, Başakşehir İslam Akademisi’nin yurtdışına çıkmadan yurtdışı eğitim imkanlarını sunduğunu, Arap Baharı ile birlikte kapanan eğitim kapılarına alternatif oluşturduklarını ifade ediyor. İslam akademisi 14 eğitmen ve 8 derslik ile Başakşehir 1. Etap’da hizmet veriyor. İslam Akademisi Mütevelli Heyeti Başkanı Yusuf Öztürk İslam Akademisi’nin kuruluş amacını şu sözlerle açıklıyor; “ Başakşehir İslam Akademisi, 2016 yılının başında eğitime başlamış bir eğitim müessesesi. Eğitimimiz 4 yıllık lisans programına uyumlu ve yüzde yüz Arapça. İlahiyat ile ilgili eğitim almak den Değerler n kopmada yurtdışı eğitimi için Türkiye’den yurtdışına giden insan sayısı 2011 den önce 30 binin üzerindeydi. ‘Arap Baharı’ olarak isimlendirilen olaylarla birlikte Suriye, Lübnan, Yemen kapandı. Yine Mısır yabancılar için tehlike arz ettiğinden kapalı. Kapanmış olan bu kapıların yerine başka bir seçenek daha var demek için, Türkiye’de yaşayan, Arapça ve ilahiyat ilimlerini öğrenmek isteyen insanlara başka bir seçeneğinizde var diyebilmek için bir araya geldik. Aslında yurt dışına gitmenize gerek yok o ortamın aynısını biz Türkiye’de oluşturduk. Yurt dışına gidip mevcut ilimleri alıyoruz ama aynı zamanda Türkiye’nin örfünden âdetinden kopup geliyoruz. Farkımız şu, bu bilgiyi deneyimli hocalarımız sayesinde burada alacaksınız ve Türkiye’nin örfünden, âdetinden, yaşam şartlarından kopmayacaksınız. Ayrıca aldığınız eğitimi, öğrendiğiniz her şeyi kendi toplumumuza aktarma imkanınız olacak. Mehmet Bayraktutar Büyük beyinleri İslam Akademisi çatısında topladık 25 Temmuz-3 Eylül tarihleri arasında kayıt alan İslam Akademisi eğitim kadrosunda 9 profesör 5 doktor barındırıyor. İslam coğrafyasında kendisini kanıtlamış eğitmenler ile yüzde yüz Arapça eğitim veren Akademi büyük beyinleri bir araya getiriyor. İslam Akademisi Mütevelli Heyeti Başkanı Yusuf Öztürk, “Ben 2001 yılında ilk defa Suriye’ye gittim ve 2011 yılında Türkiye’ye döndüm. Döndükten sonra nasıl Türkiye’de böyle bir eğitim ortamı oluşturulabilir diye düşündük. Bu ortamı oluşturmak için tanıdıklarımız vasıtası ile yurt dışından Türkiye’ye gelen ve İslam coğrafyasında kendi alanında ismi olan eğitmenleri bu oluşumun altında toplamaya çalıştık. Başakşehir İslam Akademisi yaşadığı sıkıntılardan dolayı ülkesinden göç etmek zorunda kalan İlahiyat bölümündeki büyük beyinleri bir araya topladı. Şam İlahiyat gibi köklü bir kuruluşun eski dekanı şuanda bizim akademimizin başında eğitmen ve müdürümüz olarak görev yapıyor. İşte Böyle bir kurum İslam akademisi. Daha fazla bilgiye www.bia-edu.com adresinden (0535 642 50 93) ulaşabilirler.”dedi. Yusuf Öztürk ve İlahiyatçı Mustafa İnal Kaç öncülüğünde kurulan Akademide haftanın 6 günü ders var. Dünyanın ilahiyat ve ilahiyatla ilgili ilimlerin okutulduğu ilmi merkezi olmak gayesinde olan Akademi vatandaşların yurtdışına gidiş sebeplerini ortadan kaldıracak adımlar atıyor. // 8 GÜNDEM 15-31 TEMMUZ 2016 www.212haber.com BÜYÜK HAMLE İ İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın 2019’da tüm ulaşım unsurları ile entegre 400 kilometreden fazla raylı sistem hedefi doğrultusunda Haliç Tüp Geçiş Tüneli, Boğaz Yaya Geçişi, Kabataş Transfer Merkezi ve 6 yeni metro hattı için yapım aşaması başlıyor. stanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Kadir Topbaş’ın "ustalık eserim" diye nitelendirdiği Haliç-Unkapanı Karayolu Tüneli Tüp Geçit Projesi hayata geçiriliyor.Yer tesliminden sonra 700 günde tamamlanması planlanan Haliç-Unkapanı Karayolu Tüneli yapım işinin ihale süreci Temmuz ayı içinde başlatılıyor. Proje ile 1836 yıllında inşa edilen Unkapanı Köprüsü’nün de kaldırılması planlanıyor. Unkapanı karayolu tünel geçiş projesi ile tarihi yarımada Unkapanı üzerinden Şişhane, Kasımpaşa, Karaköy güzergâhına bağlanarak kara ulaşımı tamamen su altında kurulacak bir tünel köprü ile sağlanacak. Haliç’in çevre temizliğine büyük katkı Deniz tabanına çakılan kazıklar üzerine kurulacak olan sualtı köprüsü deniz seviyesinin 8,5 metre altına inşa edilecek. Mevcut köprünün engellemiş olduğu su akıntısı, ulaşımın suyun altına alınmasıyla tekrar sağlanarak Haliç’in temizlenmesine önemli ölçüde katkı sağlayacak. Üç şerit geliş, üç şerit gidiş olmak üzere köprü toplam 900 metre uzunluğunda olacak Yeşil Alanlar ve Parklar Proje ile birlikte Haliç kıyısındaki tarihi yapıların ön plana çıkarılması öncelikli hedef olacak ve Haliç kenarları yeniden tanzim edilerek yeni rekreasyon ve yeşil alanlar kazandırılacak. Proje yapım sürecinde çevreye ve gündelik yaşama olumsuz etkiler en aza indirgenecek. Köprü çıkış noktaları belirli mesafelerde kapalı tutulurken çevre düzenlemeleri ve peyzaj çalışmaları yapılacak. Karaköy çıkışında bulunan Perşembe Pazarı bölgesi yeniden düzenlemeye tabi tutulacak. Tarihi doku korunarak parklar, oyun ve spor alanları, yürüyüş yolları, etkinlik alanları yer alacak ve bölge sosyal yaşama açılacak. Tarih yeniden canlanıyor Mimar Sinan’ın inşa ettiği Haliç’in incilerinden Sokullu Mehmet Paşa Camii ve çevresi yeniden düzenlemeye tabi olacak. Ayrıca camii çevresinden bulunan Saliha Sultan Çeşmesi ve çevresi düzenlenip canlandırılacak. Altyapı çalışmaları devam eden Alibeyköy - Eminönü tramvay hattı projesi çevre düzenlemesi tamamlandığında Haliç’te sosyal yaşam daha da keyifli olacak. Unkapanı karayolu tünel geçiş projesi tamamlandığında mevcut köprü kaldırılarak yaya ulaşımı Karaköy’den Kasımpaşa’ya oradan da Hasköy’e kadar deklerle sağlanacak. Yer yer yüzer iskeleler olacak. Yüzer iskeleler gemi ulaşımına uygun halde açılır kapanır biçimde inşa edilerek tersaneye deniz ulaşımı devam edecek. 6 yeni metro hattı geliyor Yatırımların büyük bir bölümünü ulaşıma ayıran İBB metro çalışmalarına hız verdi. İstanbul’a 12 yılda 98 milyar liralık yatırım yapan İBB’nin 2016 yılında da 16,3 milyar liralık yatırım bütçesi bulunuyor. İBB, Temmuz ve Ağustos’ta 6 metro hattına ilişkin ihale yapacak. Kirazlı-Halkalı metrosu inşaat ve elektromekanik işleri, otopark ve depo alanı inşası ihalesi Ağustos ayında düzenlenecek. 9,7 kilometre uzunluğa sahip olacak olan metro hattında 9 istasyon bulunacak. Küçükçekmece, Bahçelievler ve Bağcılar ilçelerinden geçecek hatla trafik yoğunluğunun da azalması öngörülüyor. Sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 15 gün içinde yer teslimi yapılarak işe başlanacak. İşin süresi, yer tesliminden itibaren bin 20 gün olarak belirlendi.Başakşehir-Kayaşehir metro hattı da Ağustos’ta ihaleye çıkıyor. 6 kilometre hat üzerinde 4 istasyondan oluşan Başakşehir-Kayaşehir metro hattının sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 15 gün içinde yer teslimi yapılarak başlaması ve 900 günde tamamlanması hedefleniyor. Çekmeköy-Sancaktepe-Sultanbeyli Metrosu ile Sarıgazi (Hastane)Taşdelen-Yenidoğan Metrosu İnşaat ve Elektromekanik Sistemler Temin, Montaj ve İşletmeye Alma İşleri yapım işi yine Ağustos’ta ihaleye çıkıyor. 17,8 kilometrelik hatta 14 istasyon bulunacak, Üsküdar’dan Sultanbeyli’ye kesintisiz ulaşım sağlanacak. Esenyurt’a metro geliyor Ümraniye-Ataşehir-Göztepe metrosuna ilişkin ihale Ağustos’ta gerçekleştirilecek. Yaklaşık 13 kilometre uzunluğundaki hatta, 11 istasyon bulunacak. İşin yapım süresi ise yer tesliminden itibaren bin 20 takvim günü olarak belirlendi. Mahmutbey-Bahçeşehir-Esenyurt metro hattına ilişkin ihalenin de detayları belli oldu. İstanbul’un Bağcılar, Küçükçekmece, Avcılar, Başakşehir ve Esenyurt ilçelerini etkileyecek olan hattın ihalesi Ağustos’ta yapılacak. 18,5 kilometre hat üzerinde 11 istasyondan oluşan Mahmutbey-BahçeşehirEsenyurt metro hattının iş süresi, yer tesliminden itibaren bin 80 gün olarak açıklandı. Kaynarca-Pendik-Tuzla metro hattına ilişkin ihale Ağustos’ta gerçekleştirilecek. Yaklaşık 12 kilometrelik hatta 8 istasyon olacak. Bu ihalede iş süresi bin 20 gün olarak belirlendi. En büyük transfer merkezi : KABATAŞ “Kabataş Meydan Düzenlemesi Transfer Merkezi ile İskelelerin Yenilenmesi İnşaatı” 28 Temmuz’da başlıyor. Kabataş Meydanı’nda raylı sistem, deniz ve karayolu ulaşımı bütünleşiyor. Proje çerçevesinde; 83 bin metrekarelik bir alanda yayalaştırılmış yeni bir meydan düzenlemesi yapılıyor. Vapur, deniz otobüsü ve motor iskeleleri yenileniyor. Dolmabahçe-Fındıklı arasındaki trafiği yeraltına alınıyor. Meydan altında müze, sergi salonları ve otopark inşa ediliyor. Deniz ulaşımı başka iskelelerden sağlanacak Kabataş Transfer Merkezi inşaatı tüm anıt eserler ve ağaçlar korunarak, Arkeoloji müzesi denetiminde gerçekleştirilecek. İstanbul ulaşımının düğümünü çözecek en önemli projelerden biri olan Kabataş Transfer Merkezi’nin geniş kapsamlı inşaat çalışması nedeniyle, 28 Temmuz 2016 Perşembe gününden itibaren Kabataş’taki vapur, motor ve deniz otobüsü iskeleleri bir süre başka iskelelerden hizmet verecek.Kabataş İskelesi’nden yapılan seferler 28 Temmuz 2016 itibariyle aşağıdaki iskelelerden gerçekleştirilecek: ŞEHİR HATLARI Kadıköy-Kabataş, Kabataş-Adalar ve uğramalı Boğaz seferleri Beşiktaş ile Eminönü (Katip Çelebi) İskelesi’nden, İDO Kadıköy-Kabataş, KabataşAdalar seferleri Beşiktaş ve Yenikapı İskelesi’nden, DENTUR Kabataş-Üsküdar seferleri Karaköy İskelesi’nden, BUDO Kabataş-Bursa seferleri Karaköy Eski İDO İskelesi’nden sağlanacak. ÜSKÜDAR-KABATAŞ YAYA TÜNELİ DE ENTEGRE OLACAK İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın “Ustalık döneminin en önemli eserlerinden biri” olarak açıkladığı Üsküdar ile Kabataş’ı denizin altından bağlayacak yaya tüneli projesi de yeni meydanda diğer ulaşım sistemlerine entegre olacak. OR UY OL E GR TE EN A ’T AŞ AT AB K R LE EM ST Sİ RAYLI Öte yandan; Kabataş’tan başlayan Beşiktaş, Mecidiyeköy, Kağıthane ve Alibeyköy üzerinden Mahmutbey’e oradan da İkitelli, Bahçeşehir, Esenyurt’a kadar uzanacak metro hatları Kabataş’ta entegre olacak. Mahmutbey Metrosu Kabataş’tan Karaköy ve Unkapanı Köprüsü’ne kadar uzatılacak.Proje ihalesi yapılan 18 kilometrelik Beykoz-Üsküdar Metrosu Üsküdar’da Marmaray ile Kabataş’a entegre olacak. Proje ihalesi yapılan 18,4 kilometrelik Sarıyer-Beşiktaş Metrosu Kabataş’a uzanacak. Darüşşafaka-Yenikapı Hattı’nın Taksim-Kabataş Füniküleri ile Kabataş’a entegrasyonu da devam edecek. İstanbullular; yayalaştırılmış yeni Kabataş Meydanı sayesinde İstanbul’un her noktasına raylı sistem ve deniz ulaşımıyla hızlı ve konforlu bir şekilde seyahat edebilecek. // YAPIMI DEVAM EDEN RAYLI SİSTEMLER Kartal-Kaynarca hattı: 5 KM Üsküdar-Ümraniye-ÇekmeköySancaktepe Hattı 20 KM Kabataş-Beşiktaş-MecidiyeköyKağıthane-Mahmutbey Hattı 25 KM Ataköy-Basın Ekspres-İkitelli Hattı 13 KM Dudullu-Bostancı Hattı 15 KM Bakırköy İDO-Bağcılar 9 KM Sabiha Gökçen Havalimanı-Kaynarca Hattı 8 KM Halkalı-Gebze Marmaray Hattı 64 KM www.212haber.com İMTİYAZ SAHİBİ Erne Gazetecilik ve Matbaacılık Ltd. Şti. GENEL MÜDÜR Halil Gölve GENEL KOORDİNATÖR Erol Çakır YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Abidin Koçoğlu YAYIN DANIŞMANI Necmettin Çakmak Emre Ustaosmanoğlu Metin Öztürk HUKUK DANIŞMANLARI Av. Adem Yıldırım Av. Ömer Geyik KREATİF DİREKTÖR Enis AK BÖLGESEL SÜRELİ YAYIN Adres: Deposite AVM A-1 Blok Kat: 3 No: 304 Başakşehir/İstanbul • Telefon: (0 212) 486 39 36 Web: www.212haber.com • e-mail: [email protected] Baskı: İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cd. İhlas Plaza No: 11/A41 Yenibosna-Bahçelievler/İSTANBUL Tel: (212) 454 30 00 Gazetemiz basın ve meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir. Yayınlanan köşe yazılarından yazarları sorumludur. Reklamların sorumluluğu reklam verene aittir. GAZETEMİZ ÜCRETSİZ OLARAK DAĞITILMAKTADIR www.212haber.com GÜNDEM 10 yıl sürecek, 200 milyon lira harcanacak Y ılda 92 milyon kişinin ziyaret ettiği 554 yıllık Tarihi Kapalıçarşı’nın restorasyon çalışmaları çatıdan başladı. 2009 yılında başlatılan restorasyon projesi çalışmalarının tamamlaması sonrasında Kapalıçarşı’nın çatısına ilk kiremit Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ile Tarihi Kapalı Çarşı Esnafları Derneği Başkanı Ahmet Kökler tarafından konuldu. 10 yıl sürmesi beklenen restorasyon çalışmalarında 200 milyon lira harcanılması öngörülüyor. 2017 yılının aralık ayında bitirilmesi ön görülen çatı restorasyonunda alaturka kiremit kullanılacak. Kapalıçarşı’nın alt yapısı için ise İSKİ 35 milyon liralık bir çalışma yapacak. Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, başlatılan restorasyon çalışmaları hakkında açıklamalarda bulundu. İstanbul açısından önemli bir anı yaşadıklarını söyleyen Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, “ Bizim açımızdan İstanbul açısından çok önemli bir anı yaşadığımı ifade edebilirim. 2009 yılında başladığımız bir çalışmaydı. Hakikaten bir rüyaydı. Bu anki durumu hayal ederek başladığımız bir rüyaydı. 2009 yılında Kapalıçarşı’nın hem kendisini hem de etrafında 21 tane hanıyla birlikte yaklaşık 110 bin metre karelik bir alanı röleve restorasyon proje çalışmalarını başlattık. Tabi yenileme kurulları ilk defa böyle büyük bir projeyle karşı karşıya kaldılar. Hakikaten zaman zaman sıkıntılarla karşılaştığımız bir süreçti. Kapalıçarşı’nın restorasyonunu biz 3 ana bölüme ayırdık. Bunlardan bir tanesi şu anda gördüğümüz çatı, ikincisi alt yapı ve üçüncüsü ise güçlendirme çalışmaları. Kapalıçarşı’nın çatıyla ilgili projesi kurul tarafından onaylanmıştı. 2016’nın şubat ayında ihaleye çıktık. Nisan ayı itibariyle ihale neticelendirildi ve yer teminini gerçekleştirdik. Bugün itibariyle de çalışmalarımızı başlatıyoruz. Hedef 2017 yılının Aralık ayında çatının bütün problemleri bitmiş olacak. Bu süreçte büyükşehir belediyemizle yaptığımız görüşmelerde onlarda şu anda alt yapıyla ilgili bir çalışma yapıyor. İSKİ’nin alt yapıyla ilgili yapacağı çalışma Anıtlar Kurulu’ndan onaylandı. Bütün Kapalıçarşı kapanmayacak onu söyleyeyim. Kapalıçarşı’daki çalışmalar akamete uğratılmayacak. Kapalıçarşı’nın her tarafı restorasyona alınmayacak. Acil müdahale edilmesi gereken yerlere müdahale edilecek. Daha sonra diğer yerlere yavaş yavaş girilecek.”dedi. Kapalıçarşı hakkında teknik bilgiler de veren Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, “Çatı 39 bin metre karelik bir alan. Kapalıçarşı’nın hanlarıyla birlikte alanı 110 bin metre karelik bir alan. 39 bin metre kareyi inşallah bu gördüğünüz kablolardan, klimalardan, televizyon antenlerinden dışarıdaki bütün şeylerden arındıracağız. Bunlar bir düzen içinde olacak” diye konuştu. // Şahintepe spor parkı hizmete açıldı Başakşehir Belediyesi’nin her mahalleye bir spor parkı projesi kapsamında hayata geçirdiği tesislerden biri olan Şahintepe Spor Parkı hizmete açıldı. Şahintepe Spor Parkı’nda 7-18 yaş arası çocuklar ve gençler futbol branşında eğitim alabilirken, yetişkinler için de halı saha hizmete sunuldu. Futbol branşında eğitim görmek isteyen öğrencilerin uygun yaş aralığında bulunmaları şartıyla, veli izin belgesi ve içinde sağlık raporu bölümü bulunan kayıt formunu eksiksiz doldurmaları gerekiyor. Belgelerini hazırlayan çocuklar 1 adet fotoğraf ve kimlik fotokopisi ile kayıt olarak futbol okulundan ücretsiz şekilde yararlanabiliyorlar. Futbol eğitimleri hafta içi ve hafta sonu olmak üzere, haftada 2 gün 1 saat, 2 grup şeklinde veriliyor. Şahintepe Spor Parkı’ndan halı saha randevusu almak isteyen vatandaşlarımız ise tesise giderek kimlik bilgileri ve imzasıyla randevu alabilecekler. // 15-31 TEMMUZ 2016 9 Dünyanın ilk alışveriş merkezi olan, 554 yıllık geçmişe sahip tarihi Kapalıçarşı’da restorasyon çalışması çarşının çatısından başladı. Kapalıçarşı’nın çatısına ilk kiremit Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ile Tarihi Kapalı Çarşı Esnafları Derneği Başkanı Ahmet Kökler tarafından konuldu. 10 GÜNDEM 15-31 TEMMUZ 2016 www.212haber.com İÇİMİZDEKİ CERAHATİ KUSUYORUZ! MUSTAFA SABRİ BEŞER dık zira bu vatan bizim ve bölünemez olduğunu göstermeliydik. Çok fazla şey yaşadım o gece! Çok fazla şeye tanık oldum maalesef! [email protected] facebook.com/msbeser twitter.com/msbeser 1 5 Temmuz gecesi ülkemiz üzerinde oynan oyunların en net ve en büyük hamlelerinden biri gerçekleştirildi. Bu bir darbe girişimiydi! Kendisine “yurtta sulh konseyi” adını vermiş bir avuç çapulcunun son çırpınışından öteye gidemezdi, gidemedi de… Ülkemizin başında zalim bir diktatör yok ama içimizde alçak ruhlu zalim çok! Başkomutanımız Sayın Erdoğan’ı diktatör ve zalim olarak niteleyen hain oğlu hainler ne kadar alçak ve zalim olduklarını ispat ettiler 15 Temmuz akşamı Üsküdar’da görev aldığım bir STK kuruluşunda toplantı halindeydik. Gelen mesajlar, tweetler ve haberler ile beraber hızlıca meseleden haberdar olmaya çalıştığımızda darbe girişimi olduğu kesindi. Öncelikle Kısıklı’ya Tayyip Erdoğan’ın evinin bulunduğu mahalleye ardından da Boğaz Köprüsü’ne koştuk. Vurulanı gördüğüm gibi hemen hasta haneye yetiştirmek için uzun koşular yapmak zorunda kaldım! Hasta hanede hainlerin kontrolündeki F-16’ların alçak uçuşları ile korkan, koşuşan, birbirini ezenler arasında kaldım. Ayrıntılara girerek dramatize edecek değilim. 15 Temmuz akşamı ile beraber necip milletimizin başlattığı, darbeye karşı onurlu duruşu devam ediyor biiznillah. Bu millet bir defa daha kahpe bir oyun ile sadakat sınavından geçirildi. Bu sınav ile Türk milleti toprağına ve kendi iradesi ile seçtiklerine nasıl sahip çıkabileceğini tüm dünyanın gözleri önünde sergiledi. Ve sadece kendi vatanına değil bir ümmete sahip çıktığını fiilen göstermiş oldu. Bizler yüreğimizden kopan ses ile bir daha haykırıyoruz; Madem siz bize güvendiniz ve umut bağladınız ve gönlünüzün yüzünü bize çevirdiniz bu bizler için başımız üzerinde taşıyacağımız bir değil binlerce canımız olsa feda edeceğimiz bir görevdir. Bu meşum planları kurgulayan ve buna TSK’mızı alet edenlere sesleniyoruz. Orası peygamber ocağıdır ve sinesinde saklanıp kendine ihanet edeni böyle kusar ve milletin önüne salar. Devletin uçağı, tankı ve silahlarıyla hukuksuz ve vicdansız bir şekilde sivil halk üzerine kötü amaçlı bu darbe girişimi Türkiye’nin geçmişinde yaşanmış darbelerden referans ile yapıldığı aşikardır. Darbe girişiminin belki de bir faydası mı oldu acaba? Türkiye bünyesindeki cerahat temizleniyor Hainler bir bir ve toplu olarak temizleniyor. Köprü girişi asker ile kesilmiş, henüz toplanmaya başlayan sivil halk ile laf dalaşında! Türkiye insanı bütün dünya ya kocaman bir millet olduğunu gösterdi. Darbe yapmaya çalışıyorlar lakin amatör ve organize olamamış tavırları aşikar. Dirilişimiz 15 Temmuz gecesi itibariyle kahraman Türkiye halkı birlikteliğinde başlamıştır “Asker kışlaya” sloganları ile biz de hemen topluluğun ardında yerimizi al- Gecede olsa Türk Milleti, Adnan Menderes'in idam edilmesindeki hatayı tekrarlamadı, vatanına sahip çıktı bütün bedeniyle. Ülkemiz için tek ses tek yürek oldu. asılı tutması gerekir. Başta dedik ya; içimizde alçak ruhlu hain ve zalim çok! Ralph Peters, yorumculuk yaptığı Fox News'ta; "Eğer darbe başarılı olsaydı, İslamcılar kaybedecek, biz kazanacaktık" dedi. Ebu Cehiller'in ve Velid Bin Muğire'nin askerleri ile savaş halindeyiz. Türkiye 1908-2002 yılları arasındaki Türkiye değildir artık.. Medya ve basın organlarında söylenen ve yazılanlar bu necip milletin büyüklüğünün ispatı. Bazılarını buraya almaya çalıştım. Bu necip millete darbe yapılamaz biiznillah... Lübnan basını; "Neden Türkler yüzyıllarca bizi yönetmiş dün gece anladık. Biz darbeciden kaçtık. Onlarsa ölüm pahasına üstlerine yürüdü." "Türk milleti bütün dünyanın kanını donduracak cesarette, vallahi bu ülkenin düşmesi imkansız" Çeçen komutan: Hz. Ali’nin "Her şeyi affedin, yalnız vatanınıza ihanet edenleri asla affetmeyin." Türkiye meydanlarda batıya ve cuntacılara kendisini izlettirip özgüven, cesaret ile merkez-lider ülke olarak dünya tarihini yeniden yazıyor. sözünü herkes zihnine ve eyleminde Arap kardeşlerimizin mesajı: "Erdoğan'ın neden bu kadar cesur olduğunu, Türk milletini görünce anladık" Al-jazeera televizyonu: "Türkler Vatan ne demek tüm dünyaya bir gecede gösterdi" İçimizdeki cerahati kusuyoruz biiznillah. GÜNDEM www.212haber.com 15-31 TEMMUZ 2016 Halk, darbecilere darbe yaptı, destan yazdı... YUSUF KAPLAN/YENİ ŞAFAK Türkiye'ye savaş açtılar! Halka kurşun sıktılar! Meclis'e kurşun sıktılar! Halk 15 Temmuz gecesi, darbecilere darbe yaptı, tarih yazdı. Adını tarihe, darbecilere darbe yapan asil bir halk olarak kazıdı. Bir dönem kapandı. Şimdi toparlanma, kenetlenme, yekvücut olma, yaraları sarma zamanı. Şimdi insanlığın önünü açacak, insanlığa yeniden adalet, hakkaniyet ve kardeşlik sunacak uzun ve zorlu bir hakikat medeniyeti yolculuğuna soyunma zamanı. Bu bir istiklal ve istikbal savaşıdır! TARİH, ZOR ZAMANLARIN ÇOCUĞU, BU TOPLUM DA ZOR ZAMANLARIN TOPLUMUDUR! Tarih, zor zamanların çocuğudur. Bu toplum da zor zamanların toplumudur: Haçlıların ve Moğolların İslâm dünyasını kasıp kavuran, yangın yerine çeviren saldırılarını Türk'üyle Kürd'üyle omuz omuza vererek püskürtmüş bir halktan sözediyoruz. Dün, birbirimize omuz verdiğimiz için, bin yıllık insanlık tarihini üç kıtada biz yazdık, beraber yaptık. Şer güçler, bu gerçeği çok iyi bildikleri için aramıza fitne-fesat tohumları ektiler, bizi birbirimize düşürmeye yeltendiler; çok acılar çektik ama emperyalistlerin bizi birbirimizin boğazına çökertme oyunlarına gelmedik. Yarın, dün olduğu gibi yine İslâm kardeşliği ve Müslüman ümmet üst kimliğiyle birbirimize omuz verirsek, bizi kimse durduramaz. Dünyanın büyük bir küresel kriz yaşadığı tarihin gündönümü vaktinde tarihi biz yazarız yine, yeniden. Yeter ki, birbirimize omuz vurmayalım, omuz verelim. Yanlışlarımızı görerek ders almasını bilelim. 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilen darbeterör saldırısını bu toplum, bütün kesimleriyle, bütün partileriyle, bütün medyasıyla tek yürek tek bilek olmasını bildiği için püskürttü. Son yılların, son onyılların en uzun gecesinde, en zorlu gecesinde, birbiri- ne omuz verdi ve o korkunç darbe girişimini püskürttü! Böylelikle, bu toplum, Türkiye üzerinde oyun oynayanların oyunlarını başına yıkacağını haykırdı! Türkiye düşmanlarının yüreğine korku saldı! Aslâ zaaf gösterilmemeli! Hainlerin hepsinin kökü kazınmalı! KRİTİK EŞİK AŞILDI, ASIL İŞ ŞİMDİ BAŞLIYOR... Kritik eşik aşıldı! Asıl iş şimdi başlıyor: Türkiye tetikte olmalı, hainlerin gözünün yaşına bakmamalı! Urları temizlemeli! Türkiye, urlarını temizleyecek... Türkiye'ye tezgâh kurmaya kalkışanlar artık kara kara düşünecek... İslâm ülkenin bütün kurumlarından ve yapılarından uzaklaştırılınca,toplum da uzaklaştırıldı. Seküler, Batılıların ürettiklerini tepe tepe tüketen, kendi kendini zihnen sömürgeleştiren yapay bir toplum icat edilmeye çalışıldı. Bu halkın iradesini temsil eden meşrû temsilcileri birer birer yok edildi: Menderes idam edildi. Özal öldürüldü. Erbakan'a 28 Şubat darbesi yapıldı, sonra da rahmetli Hoca, yaşarken ademe mahkûm edildi ve nihayet Erdoğan'a iki darbe yapıldı. 15 Temmuz darbesi, Erdoğan'ın kararlı duruşu, “ölmek var, dönmek yok!” tavrı ile püskürtüldü. ŞİMDİ TARİHÎ YÜRÜYÜŞE HAZIRLANMA SÜRECİ... Evet, toplumun önünü tıkayan, topluma tepeden dayatılan zorba kurumlarla örülen, dışardan da desteklenen duvarlar yıkıldı. Toplum, ilk defa, ipleri eline aldı; darbelere karşı dimdik duracak kadar hem de. Evet, bu halk, 15 Temmuz gecesi destan yazdı: Bundan sonraki süreç, bütünleşme, kenetlenme, tarihî yürüyüşe topyekûn hazırlanma sürecidir. Hiç bir silah gücünün yürek gücünü yenemeyeceğini dünya âleme ispatladı! Bu süreç, zorlu ve uzun bir süreçtir. Bu halkı kimse durduramaz artık! Bu halkın önünde kimse duramaz artık! BİR “DEVRİM”E DÖNÜŞEBİLİR BU YOLCULUK... Bu, şer güçlerin ve şebek-e-lerinin bütün oyunlarını bozan bir bütünleşme, kardeşlik devrimine dönüşebilir! Unutmayalım: Bu toplum, bir asırlık tarihi boyunca hiç bir zaman özne olamadı. Tepeden adam edilmeye, tarih yapan medeniyet dinamikleri dinamitlenmeye çalışıldı. Sömürgeci emperyalistlerin dışarıdan fiilen yapamadıkları ve aslâ yapamayacakları cinayetler, sömürgeleşmiş kafalar ve kadrolar tarafından içeriden işlendi: Bu toplumun varlık nedenini oluşturan, tarih yapmasını mümkün kılan ana kaynağı İslâm, ülkenin bütün kurumlarından ve yapılarından uzaklaştırıldı. Eğitimden medyaya, kültürden fikir ve sanat hayatına, gençlikten hâriciyeye ve iktisadiyata kadar her alanda bu toplumun medeniyet dinamiklerinin hayata ve harekete geçirilmesi sürecidir. Her alanda topyekûn bir diriliş seferberliğine çıkılması sürecidir. Her zaman söylediğim gibi: 10 yılda 100 yılın tohumlarını ekme sürecidir. Çakıl taşlarını temizleyeye temizleye zamanla geleceğimizi kuracak yapı taşlarını döşeme sürecidir. Dalga kıra kıra, insanlığın önünü açacak büyük dalgalar kurmaya hazırlanma sürecidir. Türkiye, son kaledir. Her yeri düşürdüler, Türkiye'yi düşüremediler! Bu toplum, dik değil dimdik durduğu, kenetlenerek geleceğe yürüdüğü sürece bizi kimse durduramaz; bizim önümüzde kimse duramaz! Vesselâm. Başakşehirli milli iradeye sahip çıktı Milli iradeye kastedilerek gerçekleştirilmeye çalışılan demokrasi dışı kalkışmaya Başakşehir tek ses tek yürek oldu ve dur dedi. On binlerce Başakşehirli vatandaşlar sokaklara döküldü. Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, darbe girişiminin ilk anından beri halkın içinde oldu ve gelişmeleri takip etti. Demokrasi dışı girişimlere millet olarak izin verilmediğini ve halkın sokaklara dökülerek iradesine ve geleceğine sahip çıktığını kaydeden Uysal, Başakşehirlilere teşekkür etti. Başakşehirli vatandaşlar, gelişmelerin ilk anından itibaren caddelerde gerek araçlarıyla gerek toplanarak darbeye karşı tek ses ve tek yürek olup bir arada durdular. // 11 12 GÜNDEM 15-31 TEMMUZ 2016 Diyanet İşleri Başkanlığı’nın öncülüğünde camilerde düzenlenen Kur’an kursları ile çocuklar ‘Kainat Kitabı Kuran’ı okumayı öğreniyor. 20 Haziran-26 Ağustos tarihleri arasında eğitime devam edecek olan kurslarda çocuklar hem öğreniyor hem de eğleniyor. MERVE KALAYCI Camiler çocuklarla buluşuyor D iyanet İşleri Başkanlığı’nın desteklediği Camilerde Kuran eğitimi, yaz tatilinde de devam ediyor. Camilerle buluşan çocuklar hem Kuran’ı öğreniyor hem de piknik, futbol, masa tenisi gibi aktiviteler ile eğleniyor. Bu yıl 20 Haziran’da başlayan Kur’an Kursları 26 Ağustos’ta sona erecek. Bu tarihler arasında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın uzun zamandır 3 kur şeklinde yürütmüş olduğu kurslar devam ediyor. Öğrencinin seviyesine göre kategorize edildiği sistem, verimi artırmayı hedefliyor. Kursun bitiminde başarılı olan çocuklara belge veriliyor. Tüm kurlarda başarılı olan öğrenci yaz tatili sonunda 3 adet belge sahibi oluyor. Kurların kayıt tarihleri dışında başvuru yapan öğrencilerde geri çevrilmiyor ve belletmenler eşliğinde uyum sağlayarak farkı kapatması destekleniyor. Tüm camilerde Kuran eğitimi alan öğrenciler Aynı zamanda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi sitesine de kaydediliyor. Bu sistem ile tek merkezden kontrol sağlanabiliyor. Yaz kursları günde 3 saat olmak üzere hafta içi 5 gün devam ediyor. Başakşehir’de bulunan Haseyad Camii İmam Hatibi Ali Şahinoğlu, görev yaptığı camiye özgü farklılıklar olmakla birlikte diyanet işlerine bağlı tüm camilerde çocukları önceleyen Kuran eğitiminin büyük bir özveri ile sürdürüldüğünü ifade ediyor. Şahinoğlu, “9’dan 12’ye kadar erkek öğrencilere, 1’den 4 e kadar kız öğrencilere eğitim veriyoruz camimizde. Öğrenciler yaşına ve seviyesine göre gruplandırılıyor. Eğitim ve öğrenme sürecini kolaylaştırıyor. Bu sistemi 5 senedir uyguluyoruz Haseyad Cami’de ve yüzde 98 başarı elde ettik. Cami olarak hedefimiz 2 haftada Kuran-ı Kerime geçme. Bunda da kız öğrencilerimizde yüzde 98, erkek öğrencilerimizde de yüzde 95 başarı sağlamış durumdayız. Tatil olduğu bilincinde olduğumuz için çocukları sıkmadan, onlara piknikler, futbol turnuvaları, geziler düzenle- Binlerce yıllık tarihi, efsanelere konu olan anıları, doğal güzelliği ve yüzleri güldüren sokak isimleri. İstanbul, sokak sokak gezmekle biter mi? Bitmez tabi ki. Taktaki Sokak www.212haber.com yerek eğlence imkanı da sunuyoruz. ”diye konuştu. Erken eğitim uygulamayı kolaylaştırıyor ‘Ağaç yaş iken eğilir’ atasözünü hatırlatan Ali Şahinoğlu, “Allah bizden 3 önemli şey istiyor. Birincisi Kuran-ı Kerimi okumak, ikincisi anlamak, üçüncüsü anladığını hayatına tatbik edip, başkalarına da anlatmak. Bu üç taneden birincisi olan Kuran’ı okumak olmadığı zaman diğer seçenekler doğal olarak ortadan kalkıyor. İnsanın önce Kuran’ı okuması gerekiyor. Biz burada birinci ayağını icra ediyoruz. Ağaç yaş iken eğilir. Çocuk küçük yaşta dini eğitim aldığı zaman, hayatına tatbik etmesi ve hayatına yön vermesi daha kolay oluyor. ”dedi. Kur’ansız yaşadığımız için işimiz yoluna girmiyor Ümmetin yaşadığı sıkıntıların sebebinin Kur’ansız yaşamak olduğuna değinen Şahinoğlu, sözlerine şunları ekledi; “İnsanlar arasında hayırlı olmanın ölçütleri farklıdır. Siz kimi hayırlı görürsünüz? Cami yaptıranı en hayırlı işi yapan olarak görebilirsiniz. Ama Peygamberimiz (Sav), ‘Sizin en hayırlınız Kuran’ı öğrenen ve öğreteninizdir.’ diyor. Başka bir hadiste Efendimiz (Sav), ‘ Ümmetimin en faziletli ibadeti, Kuran okumaktır.’ diyor. Kuran dinimizin temelidir. İslam’ı nereden öğreneceğiz? Kuran’dan öğreneceğiz. Kuran bir hayat kitabıdır. Hayatımıza yön vermek içinde Kuran’ın kılavuzluğuna ihtiyacımız. Hayatımıza yön verebilmemiz için Kuran’ı bilmemiz lazım. Toplum olarak Kur’ansız bir Müslümanlığı yaşadığımız için diğer İslam toplumları da Kur’ansız bir Müslümanlığı tercih ettikleri için bugün İslam ümmetinin ayağı taştan kurtulmuyor. Kur’ansız bir Müslümanlığı tercih ettiğimizden dolayı bizim işlerimiz hiç yoluna girmiyor.” Mağdur edenler tökezlemiştir Şuanda var olan özgürlük alanının değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Şahinoğlu, geçmişte yaşanan olumsuzlukları hatırlatarak, “Kuran Allah’ın kelamıdır. Allah’ın kitabıdır ve yıllarca bu ülkede Kuran okutmak isteyen insanlar mağdur olmuştur. Mağdur edenlerin de ayağı taştan kurtarmamıştır, hep tökezlemişlerdir. Bugün biz bunu bir fırsat bilerek derslere devam ediyoruz. İsteyen istediği zaman, istediği eğitimi veriyor. Yaşları ne olursa olsun istedikleri saatte gelip kuran öğrenebiliyor bugün herkes. Kur’an’sız insanlığımız harap olur Matematik dersine verilen değer Kuran öğrenmeye verilmedikçe islam’ın layıkıyla yaşanamayacağını söyleyen Ali Şahinoğlu sözlerine şöyle devam etti; “Peygamberimiz (Sav) içinde Kuran’dan bir şey bulunmayan harabe bir evdir’ buyuruyor. Müslüman olarak içimizde Kur’an’dan bir şeylerin olması gerekiyor. Yoksa harabe bir ev değil, harabe bir insan olmuş oluruz. İnsanlığımız harap olur. İnsan Kuran ile yaşar, Kuran ile Müslüman- lık olur. Elbette kavramamız için hadislere ihtiyacımız var. Dinimizi, kitaptan, sünnetten ve alimlerden değil de geleneksel olarak, atamızdan, dedemizden bir din anlayışı ile yaşamaya çalıştığımız için bize fayda vermiyor. Ne zaman ki bizler Kuran’a yönelirsek, Kuran’ı matematik dersinden daha fazla önemsersek o zaman İslam’ı yaşamaya başlarız. Matematiği iyi bilen öğrencinin dünyası mamur olabiliyor ama Kuran ile hayat bulan bir kişinin hem dünyası hem ahireti mamur olur. Kursumuza katılan çocuklarımıza sevgi ile kırılgan oldukları bilinci ile muamele ediyoruz. Çocuklarımız çiçeklerimizdir onlara hassas davranıyoruz. İncitmeden, hediyeler vererek fazla hediyeye boğmadan bu işi yürütmeye çalışıyoruz.” // Bu sokak isimleri çok komik Bir sokağın adı o sokakla ilgili çok şey söyler aslında. Bazen tarihinden bir kesit sunar, bazen de orada yaşayan kişi ya da kişiler hakkında bilgi verir. Pek çok konuda olduğu gibi İstanbul bu anlamda özel bir yere sahip. Sokaklarında gezerken bir anda “Ahım Şahım Sokak” tabelasıyla karşılaşabilir, kendinizi “Bayıldım” yokuşunda bulabilirsiniz. Biz de sizleri kısa bir İstanbul turuna çıkaralım, ilginç isimlere sahip İstanbul sokaklarında şöyle bir gezelim istedik. Sokak adlarının hikâyelerine uzanıp, ‘gezelim, öğrenelim’ tadında bir tur yapalım. İstanbul Ajansı’nda yer alan haber şöyle: Çukurcuma’da bu sokak “Tak Tak” olarak da bilinir. Kimilerine göre eskiden burada bir ayakkabıcı yaşıyormuş. Ayakkabıcının çıkardığı gürültü sokağa adını vermiş. Ama bir başka söylentiye göre de burada toplandığı iddia edilen “Taktaki” tarikatından almış sokak adını. Merkep Bağırtan Sokağı Cihangir’de bulunan bu sokak, uzun yıllar önce Beyoğlu’ndan Boğaz’daki yalılarına taşınan zengin ailelerin kullandığı bir yolmuş. Bu aileler eşyalarını buradan merkeplere (eşek) yükler ve dönüşte yine aynı yolu kullanırmış. Bu merkepler, şu anki Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin tam karşısındaki sokaktan Cihangir’e tırmanırmış. Merkepleri bile yorgunluktan inleten bu yokuşa, “Merkep Bağırtan Yokuşu” denirmiş. Sokak, günümüzde kullanılan bu adını bu yokuştan almış. Resmi olarak Diyanet işleri Başkanlığı Kuran öğrenmek isteyenler için kurs açıyor ve öğreticisine de kurs ücretini veriyor. Günümüzde bu güzel bir fırsattır.” şeklinde konuşu. Otello Kamil Sokak Sokak adını bir tiyatro oyuncusundan alıyor. 1889 yılında doğan ve asıl adı Kâmil Rıza Bey olan oyuncu, zamanında oynadığı Othello rolü nedeniyle halk arasında “Otello Kâmil” olarak anılmaya başlamış. Oyuncunun adı daha sonra Mecidiyeköy’deki bu sokağa verilmiş. Ahım Şahım Sokağı Şişhane’de bulunan bu sokağın vaktiyle mezarlık olan alanının mükemmel bir İstanbul ve Haliç manzarası varmış. Bu manzaradan dolayı sokağa “Ahım Şahım” dendiği tahmin ediliyor. Atgeçmez Sokak Bu sokak, Balat’ta bulunur. Kesin olmamakla birlikte sokağın fazlaca dar olmasından dolayı bu adı aldığı sanılıyor. GÜNDEM www.212haber.com 15-31 TEMMUZ 2016 13 ‘Şimdi toptan inlerine gireceğiz’ C Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk milletinin darbe girişimine karşı tarihi bir duruş sergilediğini belirterek, 'Milletimizin dik duruşunun nesiller boyunca takdirle anılacağına inanıyorum." dedi. Erdoğan, “Hani hep bir sözüm var ya 'İnlerine gireceğiz' diye. Şimdi toptan inlerine gireceğiz” dedi. umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimiyle ilgili olarak yayımladığı video mesajla millete hitabında, Türkiye'nin 15 Temmuz 2016 tarihinde saat 22.00 civarında başlayan ve ertesi gün öğle saatlerine kadar devam eden bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kaldığını hatırlattı. Türkiye'nin yaklaşık 3 yıldır millete ve milli iradeye rağmen devleti ve hükümeti ele geçirmeye yönelik farklı biçimlerdeki teşebbüslerle karşı karşıya bulunduğunu aktaran Erdoğan, "15 Temmuz'da bu teşebbüsler, silahlı darbe girişimi halini alarak, hiçbir şüpheye yer bırakmaksızın, Türkiye'nin farklı mahiyette bir terör saldırısıyla karşı karşıya olduğunu ortaya koymuştur." ifadesini kullandı. Gece boyunca yaşanan gelişmeler karşısında derhal harekete geçerek darbe girişimini durdurmak için gereken adımları attıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: "Milletimizi, ülkesini, vatanını, milletini seven herkesi meydanlara çıkmaya, devletini ve demokrasisini sahiplenmeye davet ettik. Hemen ardından da tüm tehditlere ve tehlikelere rağmen İstanbul'a hareket ederek, milletimle birlikte darbecilere karşı kararlı duruşumuzu ortaya koyduk. Milletimizin ülkesine ve iradesine kararlı bir şekilde sahip çıkması karşısında darbecilerin ne silahları ne tankları ne helikopterleri ne uçakları işe yaramamıştır. Onların tankları, topları, uçakları varsa ben şuna inanıyordum sokaklardaki o milyonlarca vatandaşımın imanı vardı. Şer çetesi mensuplarının teşebbüsleri, milletin iradesi, tüm kurumlarıyla devletin kararlılığı karşısında başarısız olmuştur." Gece boyunca sayısız kahramanlık destanları yazılmıştır Halkın asla geri adım atmadığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Gözlerini kırpmadan milletin üzerine ateş edenler sandılar ki bu millet korkacak, meydanları, sokakları kendilerine bırakacak, evlerine çekilecek ama milletimiz üzerine açılan ateşlere, atılan bombalara, yöneltilen tehditlere, gözlerinin önünde vurulan insanlara rağmen asla geri adım atmamış, meydanı darbecilere bırakmamıştır. Milletimiz, Emniyet Teşkilatımızın mensuplarıyla ve darbecilere karşı harekete geçen Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarıyla el ele vererek, bu darbe girişimine karşı tarihi bir duruş sergilemiştir. Tankların etkisiz hale getirilmesi başta olmak üzere asker görünümlü teröristler karşısındaki dik duruşlarıyla memleketine ve geleceğine sahip çıkan milletimiz, gece boyunca sayısız kahramanlık destanları yazmıştır." Erdoğan, darbe girişimi nedeniyle 208 kişinin şehit olduğunu, bin 500'e yakın kişinin yaralandığına işaret eden Erdoğan, "15 Temmuz darbe girişimi tüm milletimizle birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerimize karşı da yapılmış bir ihanettir." diye konuştu. Bu kanser hücreleri süratle temizlenecektir Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, pek çok subayı silah zoruyla rehin alan ve görev yapamaz hale getiren örgüt mensuplarının, üzerlerindeki üniformanın şerefine ve izzetine gölge düşüren teröristler olduğunu anlatan Erdoğan, üzerlerinde üniforma olmasının, bu teröristlerin bir ihanet çetesi mensubu olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğini kaydetti. Üzerlerindeki üniformaya ve cübbeye rağmen, aynı ihanet çetesine hizmet eden, hakim, savcı, emniyet mensupları ve diğer kurumlardaki gibi ordu içinden de hainlerin çıkabildiğini anımsatan Erdoğan, "Türk Silahlı Kuvvetleri ve Mehmetçiklerimiz, bizim göz bebeğimizdir. Bu darbe girişimi vesilesiyle ülkemizin her kurumu gibi, Türk Silahlı Kuvvetlerimize de sirayet etmiş olan bu kanser hücreleri, süratle temizlenecektir. Esasen bu temizliğin çalışmaları zaten başlatılmıştı. Bugüne kadar haksız yere kimseyi mağdur etmeme anlayışıyla hukuk devleti titizliğiyle yürütülen çalışmaları zafiyet sanan terör örgütü üyeleri, bu girişimle kendilerini alenen ortaya çıkarmışlar ve bir anlamda işimizi kolaylaştırmışlardır." diye konuştu. Terör örgütünün gizlenecek hali kalmadı Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargı ve emniyet teşkilatı başta olmak üzere diğer kurumlarda yürütülmek üzere olan çalışmaların bu gelişmenin ardından hızlandırıldığını vurgulayarak, bir örümcek ağı gibi hepsi aynı merkeze bağlı pek çok kanaldan oluşan terör örgütünün, artık gizlenecek, takiyye yapacak durumu kalmadığını dile getirdi. Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminden hareketle, Mehmetçiği zan altında bırakacak, ona zarar verecek hiçbir hareketi, ithamı asla kabul etmeyeceklerini belirterek, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin emir komuta zinciri, bu darbe girişimine karşı çıkarak, demokrasi ve hukuk devletine olan bağlılığını ispat etmiştir. Çoğu da yalan yanlış olan birtakım görüntülerden hareketle, bu darbe girişimini meşrulaştırmaya, üniformalı teröristleri ve onların arkalarındaki güçleri mağdur göstermeye çalışanlar, sadece ve sadece darbe destekçileridir." ifadelerini kullandı. Terör örgütü mensupları, cezasını çekecek Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 15 Temmuz’da, hiçbir istisnası, izahı, farkı veya farklı açıklaması olmayan bir yol ayrımıyla karşı karşıya kaldığına dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Bir tarafta Fethullahçı Terör Örgütü mensupları ve onları destekleyenlerin ülkemizi, milletimizi, geleceğimizi teslim almaya yönelik girişimi vardır, diğer tarafta ise iradesine, demokrasisine, istiklaline ve istikbaline canı pahasına sahip çıkan bir millet vardır. Darbe teşebbüsçüleriyle millet arasında gri bir alan oluşturmaya çalışanlar ise hükmen terör örgütü mensubudur. Çünkü ortada böyle bir tereddütlü alan yoktur. Yapılan teşebbüsün adı, vatana ihanettir. Dünyanın her yerinde vatana ihanetin cezası neyse, bu terör örgütü mensupları da aynı cezaya maruz kalacaklardır. Böyle günler parti taassubu yapılacak, ideolojik saplantılarla hareket edilecek, meşrep ve görüş farklılıkları ön plana çıkartılacak, kişisel husumet- lerle gözler karartılacak günler değildir. 15 Temmuz'dan itibaren Türkiye'nin tüm şehirlerinde, meydanlarında, sokaklarında her partiden, görüşten, hayat biçiminden vatandaşlarımız, iradesine, demokrasisine, geleceğine sahip çıkmak için aynı duyguyla, heyecanla, kararlılıkla bir araya gelmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, tüm siyasi partilerin, ortak imzası ile tek yürek, vücut olarak, darbe teşebbüsüne karşı milli iradeye sahip çıkılmıştır. Kendisini bu ülkenin bir ferdi, bu milletin bir evladı olarak hisseden herkes, bu darbe girişiminin karşısında yer almıştır. 1960 darbesinde, Menderes ve arkadaşlarına, 1980 darbesinde, bir sağdan bir soldan anlayışıyla dar ağaçlarına gönderilen gençlerine sahip çıkamamanın yıllardır acısını yaşayan milletimiz, 15 Temmuz 2016’da bu gidişe 'dur' demiştir. Ülkemiz tarihinde ilk defa bu çapta bir silahlı darbe teşebbüsü, bizzat millet tarafından engellenmiştir. Türkiye demokrasi ve hukuk devletine olan bağlılığın, sadece yazıda, sözde kalmayan, gerektiğinde vatandaşlarının canı pahasına bu değerlerin hayata geçirildiği bir ülke olduğunu, tüm dünyaya göstermiştir." Bu darbe girişimi sonrasında yaşananların, ülke demokrasisinin bir zaafı olmadığını aktaran Erdoğan, tersine, bunun, demokrasinin ne kadar güçlü olduğunun bir ispatı olduğunun altını çizdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, içeride veya dışarıda Türkiye'yi eleştirmeye kalkanların, sadece gerçek anlamda demokrat olmadıklarını, başka hesaplarla hareket ettiklerini göstermiş olacaklarını anlattı. Emniyet, medya ve vatandaşlara teşekkür Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihlerinin, dışarıdan gelen saldırılara ve içeride yapılan ihanetlere rağmen milletin vatanına ve devletine sahip çıkmasının örnekleriyle dolu olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "15 Temmuz şanlı direnişi, bu muhteşem tarihin en başında yerini alacaktır. Milletimizin, bu üniformalı teröristlerin elindeki silah ve tank namlularının, uçak ve helikopter bombalarının karşısında gösterdiği dik duruşun, nesiller boyunca takdirle anlatılacağına inanıyorum. Darbe teşebbüsünün ortaya çıkışı ve yaptığım çağrıyla birlikte meydanlar, sokaklara çıkan milyonlarca vatandaşımın hepsine şükranlarımı sunuyorum. Tankların önüne kendini siper edip, hedeflerine ulaşmalarını engelleyen bunun için hayatını riske atan, yaralanan, şehit olan her bir vatandaşımız için ne desek minnettarlığımızı ifade edemeyiz. Sokağa çıkma imkanı bulamayıp da sabaha kadar evinde duasıyla, yüreğiyle, gözyaşıyla, darbe teşebbüsçülerine buğz eden vatandaşlarıma da teşekkür ediyorum. Geçmişteki darbelerin ve darbe teşebbüslerinin aksine, 15 Temmuz darbe girişimine karşı tepkisini süratle ortaya koyan, yayınladıkları bildiriyle temsil ettikleri milletin şerefine, haysiyetine sahip çıkan milletvekillerimizi tebrik ediyorum. Siyasi partilerimizin genel başkanlarına, olması gerektiği gibi demokrasinin, milli iradenin safında güçlü bir duruş sergiledikleri için şükranlarımı sunuyorum. Siyaset kurumu, 15 Temmuz'daki duruşuyla onuruna sahip çıkmıştır. İş makinelerini, otobüslerini, ellerindeki tüm araç ve gereci darbe girişimini engellemek için sahaya süren belediyelerimize, kurumlarımıza, şahsi araçlarını aynı amaçla kullanan vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum." şarısızlığa Darbe girişiminin ba katkı uğramasında en çok Emniyet Teşkilatı'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe girişiminin başarısızlığa uğramasında en çok katkısı olanların başında emniyet teşkilatı ve polislerin geldiğini vurgulayarak, darbe teşebbüsünde bulunanların ilk hedefinin kendilerine müdahale etme potansiyeli gördükleri Emniyet Teşkilatı'nın kritik birimleri olduğunu hatırlattı. Gölbaşı’ndaki Özel Harekât Daire Başkanlığı'nın uçakla bombalanıp, kahraman polislerin şehit edildiğini anımsatan Erdoğan, "Ankara Emniyet Müdürlüğü binasını, aynı şekilde bombaladılar. İstanbul Emniyet Müdürlüğümüze saldırmaya çalıştılar. Buna rağmen polislerimiz, büyük bir fedakarlıkla, Türkiye'nin her bir yerinde görevlerinin başından bir an olsun ayrılmadılar. Ellerindeki tüm imkanları kullanarak, milletimizle birlikte ihanet çetesi mensuplarının girişimini boşa çıkarmak için çalıştılar. Bu darbe girişiminin başarısızlığa uğramasında büyük katkısı olan emniyet teşkilatımızın her bir mensubuna, en kalbi şükranlarımı sunuyorum." ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, medyaya da teşekkür ederek, "Medyamızın neredeyse tamamı, darbecilerin karşısında yer almış, demokrasinin ve milli iradenin safında net bir tavır sergilemiştir. Silah tehdidine rağmen darbe teşebbüsünde bulunan terör örgütü mensupları karşısında son derece net ve sağlam bir duruş sergileyen medya mensuplarının her birini, şahsım ve milletim adına tebrik ediyorum." şeklinde konuştu. Milletin ordusuna teşekkür Milletin ordusunun mensubu olduğunu gösteren tüm subay ve askerlere şükranlarını sunan Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu süreçte gerek bizzat arayarak gerek mesaj göndererek gerekse medyaya açıklama yaparak Türkiye'deki meşru yönetime destek veren ülkelere, devlet ve hükümet başkanlarına, dost ve kardeş toplumlara da teşekkürlerimi ifade ediyorum. Her gecenin nihayetinde bir sabahı, her zorluğun sonunda bir kolaylık olduğu gibi, bu tür acı hadiselerin ardından yeni imkanlar ortaya çıkar. Milet olarak Anadolu coğrafyasındaki bin yıllık varlığımız boyunca bu tür sayısız tehditle, saldırıyla, teşebbüsle karşı karşıya kaldık. Yüz yıl önce 'Artık ayağa kalkamaz' dedikleri milletimizin Çanakkale'deki, Kut'ül Amare'deki şahlanışından aldığımız güçle İstiklal Harbimizi verdik ve başarıya ulaştırdık." Erdoğan, cumhuriyet tarihi boyunca ülke ve millete yönelik saldırıların, tuzakların ve ihanetlerin durmadığını ifade ederek, Türkiye'nin, hamle yapacağı dönemlerde darbe, cunta ve siyasi krizlerle önünün kesildiğini söyledi. Beyinleri iğfal edilmiş mankurtlardır Bu örgütlerin belli amaçlarla milletin üstüne salındığına dikkati çeken Erdoğan, şunları belirtti: "Bu topraklarda kendi milletinin üzerine tankla, uçakla ve helikopterle saldıracak alçaklar asla yetişmez. Bunların hepsi uzun yıllar boyunca sinsi bir planın parçası olarak, özel olarak yetiştirilmiş, eğitilmiş ve beyinleri iğfal edilmiş mankurtlardır. Gözleri olup görmeyen, kulakları olup duymayan, dilleri olup konuşmayan bu insanlara ne anlatsanız boş. Biz, 3 yıldır bu kesime gittikleri yolun yanlışlığı, arkalarına takıldıkları elebaşlarının ihanetlerini izah etmeye çalışıyoruz. Tıpkı diğer terör örgütlerine sempati duyan vatandaşlarımız gibi, bunların da gözlerini açıp gerçekleri görmeleri, kulaklarını açıp hakikatleri duymaları, dillerini çözüp doğruyu ikrar etmeleri için sabırlı ve sağduyulu bir çaba içinde olduk." Erdoğan, FETÖ ve diğer terör örgütlerini destekleyenlere bundan sonra en küçük müsamaha ve merhamet gösterilmeyeceğini vurguladı. Hep birlikte Türkiye olacağız Silahlı Kuvvetler, emniyet teşkilatı, Milli İstihbarat ve bütün bakanlıkların FETÖ üyelerinden temizleneceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: "Çünkü bu ilkeler etrafında bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, her birlikte Türkiye olacağız. Önümüzde başka bir yol, başka bir alternatif, başka bir seçenek yok. Türkiye'nin demokrasiden, hukuk devletinden, temel hak ve özgürlüklerin güvence altında olduğu bir sistemden başka alternatifi yoktur, gidecek başka yolu yoktur. Açık konuşuyorum, birliğini, beraberliğini, kardeşliğini güçlü tutan bir Türkiye'de huzurun, istikrarın, kalkınmanın önünde hiçbir engel olamaz. Geçmişte millete rağmen milleti idare etme anlayışının bedelini çok ağır şekilde ödedik. Artık kimsenin hangi söylemle, hangi amaçla olursa olsun, milletimize bedel ödetmeye hakkı yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin doğrudan milletin oyuyla iş başına gelmiş ilk cumhurbaşkanı olarak tek amacının istenen Türkiye'yi inşa etmek olduğunu kaydeden Erdoğan, Meclisle, hükümetle, siyasi partilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla ve Türkiye'ye destek olan herkesle ülkeyi 2023 hedeflerine yaklaştırma kararlılığıyla yola devam edeceklerini anlattı. Erdoğan, "Ekonomide tüm göstergeler bir süredir yaşanan durgunluğun geride kalmaya başladığını gösteriyor." diyerek, şöyle konuştu: "Büyük projelerimizi birer birer tamamlıyor, yenileri için adımlarımızı atmaya başlıyoruz. İşte önümüzde 26 Ağustos'ta Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün açılışını yapacağız ve ardından 26 Aralık'ta Avrasya Tüneli'nin, boğazın altından otomobillerin gidip geldiği o tünelin açılışını yapacağız. Bu arada, bir taraftan Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ndeki inşallah hızlı trenimizin ihalesi, diğer taraftan hamdolsun, Çanakkale geçiş köprüsünün ihale hazırlıkları, diğer taraftan da Kanal İstanbul Projemizin ihale hazırlıkları... Bunlar da hızla devam edecek." // 14 GÜNDEM 15-31 TEMMUZ 2016 www.212haber.com EMİN BATUR [email protected] Başta geniş bir kitleye vatandaşlık verileceği izlenimi almıştım ki, doğrusu budur... Sonra gelen tepkiler üzerine az bir kısmına yani %10 una verileceği söylenmeye başlandı. Bana göre suça teröre vs. bulaşmamış Suriyelilere vatandaşlık verilmeli. Bu ülkemize zenginlik katacaktır. Yarın bu Suriyeli vatandaşlarımızın çoğu ülkelerine döndüklerinde ülkemiz için, ümmet için büyük bir kazanım olacak. Bu kardeşlerimiz kurda kuşa (Avrupa, Kanada, Avustralya vs.) yem etmemeliyiz. Baksanıza! Bir sürü ülke nitelikli Suriyelileri kapmak için pusuya yatmış bekliyor. Çeşitli Kesimlerden gelen tepkilere kulak asmamalı. Bunlar tamamen hamasi, akıl ve mantıktan uzak, vicdan ve merhamet ülkesine uğramamış tepkilerdir. İlk tepkiyi ülkücü kökenlilerin verdiğini gördük. Normaldir. Nede olsa serde Türkçülük var. İstedikleri kadar lafı büküp eğsinler bu böyle... Sonra Ultra Laik-Kemalistler bu işe karşı çıktı. Bu da normaldir. ‘’Türkiye Türklerindir’’ logosu altında yıllarca övünüp durursan neticesi budur! Bunlar bu ülkede Türk’ten başka kimsenin yaşama hakkının olmadığını, hatta gerekirse farklı enstitilere mensup vatandaşların münasip bir şekilde dışarı çıkarılmasından memnun olurlar. Buraya kadar anlaşılmayacak bir şey yok. Ancak Yıllarca Sosyalizm, Enternasyonalizm türküleri söyleyenlerin bu koroya katılması bana ilginç geldi. Hani insan savrulur savrulur da bu kadar değil. ALMAN İNGİLİZ VATANDAŞLIĞI Bu karşı çıkanların nedense Türklere, Alman İngiliz Amerikan vatandaşlığı verildiğinde hiç sesleri çıkmaz. Bırakın ses çıkarmayı fırsat bulsalar bir İngiliz vatandaşlığı için 5 takla atarlar. Peki, Bir Alman çıksa da ‘’Kardeşim sizin ülkenizde savaş var mı ki, Alman vatandaşlığına geçiyorsun? Geldin çalıştın tamam .. ülkene dönsene’’ dese ne diyebiliriz. Adamlar haklı deriz. Ama Tepelerine düşen tonlarca bombadan kaçan Suriyelilere vatandaşlık verme durumu ortaya çıkınca aynı vatandaşlar iğne batmış gibi yerlerinden fırlayarak ‘’Olmaaz! Olamaz’’ diyebilmektedirler. Hâlbuki Bu Suriyeliler buraya keyiften gelmedi. Bugüne kadar 600.000 kişi öldürüldü. Yaralıların yekününü bilmiyoruz. Suriye’nin neredeyse yarısı boşaldı. Kalanın da önemli bir kısmı da kendi ülkesinde muhacir… Böyle büyük bir trajedi karşısında vicdanı kurumuşların verdiği tepkiyi anlamak mümkün değil. SURİYELİLERE VATANDAŞLIK… Suriye’de zor şartlar altında ameliyat ettiler. Ancak olmadı. Bir yaşında çocuğumuz vardı. Yaşlı Anne ve Babamla bir arada kalıyorduk. Bu şartlarda benim ve ailemin hayatını devam ettiremezdim. Türkiye’ye gelmek zorunda kaldım. Burada kolumu tekrar ameliyat ettiler. Ancak doktor 2 yıl bu kolumla hiçbir şey kaldırmamamı söyledi. Şimdi iyiyim. Teşekkürler Türkiye’’ "VATAN HAİNLERİ GİDİP SAVAŞSALAR YA!" Diyorlar. Kime ihanet etmişler? 50 yıldır kendilerine zulmeden bir çeteye ‘’Yeter artık.. haklarımızı ver!’’ demek ihanet midir? Bu çetenin nüfusu, Suriye’nin %10 u bile değil ama gücü eline geçirmiş her türlü zulmü yapıyor. Bu sefer de aynısı oldu. Masum bir gösteriden öteye gitmeyen bu hak talebini hükumet (su sıkarak değil) kurşun sıkarak reddetti. Mesele budur. Yoksa İsrail’le savaş vardı da Suriyeliler ülkelerini bırakıp kaçmış değil. Neden? Çünkü burada kırılan insan, ilerde İsrail’e karşı potansiyel bir güç olacak Müslümanlardır da ondan. İktidarda Beşşar Esad’ın olması ABD Almanya İngiltere ve İran için daha uygundur da ondan. Eğer muhalifler Suriye’de iktidara gelirse İsrail’e kök söktürür de ondan. Ve bunun gibi bir sürü neden var. Bundan dolayı ABD başta tarafsız gibi dursa da sonradan işin vahametini görüp hemen Beşşar’ın yanında pozisyon aldı. Yoksa İran falan olmazsa Beşşar’ın dayanacak gücü mü var? 5 TANE EV DEĞİŞTİRDİM ‘’Sonra beşinci ev de bombalandı. Bu sırada koluma şarapnel isabet etti. Bu delikanlı henüz Üniversiteyi bitirmemiş. Hastaneye gittiğinde Prof. Larla İngilizce konuşarak anlaşırdı. İki yıldır ülkemizde 3-4 yaşındaki çocuğu, hasta hanımı, yaşlı Anne ve Babasına bakma mücadelesi veriyor. 'Yüreği acıyla ve kucağında vatansız çocuğuyla…’ Şimdi buna ‘’Niye Suriye’ye gidip savaşmıyorsun!’’ denir mi? BALKANLI KAFKASYALI MUHACİRDİR DE SURİYELİ DEĞİL Mİ? Biz bir ümmetiz. Bizim için Balkan, Kafkas, Kerkük, Suriye muhacirleri arasında fark yoktur. Düşene el vermek inancımızın gereğidir. Ve bu asil millet muhacirlere karşı bu asaletini her zaman göstermiştir. Şimdi Suriyelilere karşı farklı davranamayız. BÖLGENİN EN EĞİTİMLİ VE MEDENİ İNSANLARI SURİYELİLERDİR Suriyelilerin çoğu nitelikli insanlardır. Aynı zamanda çok iyi tüccardırlar. Peygamber Efendimiz sav zamanında ticari güzergâhın Mekke-Şam arasında olduğu ve buraya yapılan ticari seferlerin birinde Peygamber Efendimizin de bulunduğunu hatırlayalım. Bu kervan Şam’a 100 km kala Busra mevkiinde verdiği molada, rahip Bahira’nın tavsiyesi üzerine, Şam Yahudileri Peygamberimizi tanıyıp ona zarar vermemesi için amcası ile birlikte Mekke’ye geri dönmüşlerdir. Atadan Babadan ticarete meyyal oldukları için geçen yıl Türkiye’de kurulan şirketlerin çoğu Suriyeli müteşebbislere aittir. ADABI MUAŞERET ÜLKEMİZDE 5 YIL İKAMET EDEN HERKESE TC VATANDAŞLIĞI VERİLMİYOR MU? Bugün Suriyelilere vatandaşlık verilmesini istemeyenler, Kobani (Ayn-el Arab) tan kaçan Suriyeliler kafileler halinde ülkemize iltica ettiklerinde neden sesiniz çıkmadı? Tam aksine bu mazlumlar Türkiye’ye giriş yapsın diye el birliği ile hükumete baskı yaptınız. Neden? Çünkü o günlerde HDP ile kanka olmuştunuz. Habire S. Demirtaş’ı parlatıyor ondan bir Çipras çıkarmaya çalışıyordunuz. Ayrıca ABD ve Avrupa ülkeleri hükü- Suriye’de saflar hala net değil. Maalesef muhalifler tek çatı altında birleşemedi. Kimin kiminle savaştığı, bombanın nereden geleceği belli değil. Bu durumda Cihad niyetiyle yola çıkıp IŞİD’in eline düşmek de var. Bizden çok iyi eğitim almışlardır. Hem dini hem de mesleki olarak… Mesela Üniversite bitirmiş bir Suriyeli ile konuştuğunuz zaman eğer Arapça bilmiyorsanız sizinle hemen İngilizce konuşmaya başlar. Ama maalesef biz ne Arapçayı ne de İngilizceyi bilmeyiz. Hatta İngilizceyi iyi konuşsunlar diye etek dolusu para ödeyip özel okula gönderdiğimiz çocuklarımız bile ıkına sıkına konuşmaktadırlar. Ona da konuşma denirse. Suriye’de savaş yok.. katliam var. Uçaklar geliyor ve yukardan varil bombası vakum bombası kimyasal falan ne varsa atıp gidiyor. Bu kadar katliama rağmen, siviller kadın çoluk-çocuk yaşlı demeden öldürüldüğü halde BM bölgeyi uçuşa yasak bölge ilan etmiyor. KOBANİ’DEN SURİYELİLER KAÇINCA… KİMİN SAFINDA SAVAŞALIM? EĞİTİM SİZ SURİYE’DE SAVAŞ OLDUĞUNU MU ZANNEDİYORSUNUZ? Amerika, Almanya, İngiltere vs. ülkelerde de uygulama böyle değil mi? Tabi her ülkenin kendi şartları var. Dünyanın neresinden gelirse gelsin ülkemizde 5 yıl ikamet eden herkese şartları uyuyorsa vatandaşlık veriyoruz da, Suriyeliler olunca neden farklı muamele olsun? Kaldı ki onlar buraya keyiften gelmediler. Başta Kanada Birçok ülke bizim aradığımız şartlarda Suriyelilere vatandaşlık veriyor. Peki Bizdeki bu yaygara neden? Bazıları meseleyi hala kavramamış olsa da bu böyle… mete baskı yapıyor ‘’Ayıptır yahu!.. Alın garibanları içeri’’ dediklerinde sizden çıt çıkmıyordu. Çünkü HDP ile arayı bozmak istemiyordunuz. Çünkü AK partinin tek başına hükumet kurmaması için tek umudunuz HDP idi. Kürtlerin Kobani’den ülkemize girişine karşı çıkıp bu planı berbat etmek istemiyordunuz. Alman Yeşiller Partisi Başkanı Cloudia Roth ile el ele vermiş habire gaz verip duruyordunuz. Hâlbuki O günlerde masum birçok insanla birlikte iş aceleye getirilerek, kargaşadan istifade teröristlerin ülkemize sızmasına sebep oldunuz. Bugün o teröristlerin yaptığı eylemler, hepimizin yüreğini yakıyor. İMKÂN OLSA SUÇA BULAŞMAMIŞ TÜM SURİYELİLERE… Vatandaşlık verebilsek. Sonra ne olur biliyor musunuz? Bu böyle devam etmeyecek.. savaş bitecek. Ve Suriyeliler bir gün ülkelerine geri dönecek. Neden? Çünkü vatan sevgisi bam başkadır. Bundan dolayı döneceklerdir. Başka? Suriye’de yaşadıkları evler çarşı-Pazar günlük yaşama şartları Türkiye’ye göre çok daha rahat. Eğer Baas rejiminin insanlar üzerindeki baskı ve kör düğüm bürokrasisi olmasa.. Suriyelilerin hayatı bizden daha rahat... Bundan dolayı da dönen çok olur. Başka? Ailelerin parçalanmaması için dönenler olacaktır. Başka? Orada çifti-çubuğu ticareti gayrimenkulü olanlar da geri dönecek. Bu kadar malı mülkü kime teslim edecekler. Yani sokağa bakıp ‘’Bunlar dilenci..’’ diye dudak bükmeyin. Oradaki hayatını dünyaya değişmeyecek Suriyeli sayısı az değildir. Peki, Cebinde Türk pasaportuyla TC vatandaşı olmuş bu kadar Suriyeli ülkelerine dönse ne olur? Suriye’de yaşayan ciddi sayıda Türk vatandaşı olur ki, buna paha biçilmez. Faydaları kitaplar doldurur. Karşı çıkanlar bir daha düşünsün derim. Medeni insanlardır. Bizim Başakşehir’ de külliyetli miktarda Suriyeli aileden en ufak bir sorun çıkmazken, maalesef bizim doğu taraflarından gelen hemşehrilerimiz devamlı sorun çıkarmakta, apartman hayatına bir türlü alışamamaktadırlar. Suriyelileri ikaz ettiğinizde hemen uyum sağlarken bizim hemşehrileri 100 kere ikaz etseniz faydası yok. % 1 HER MİLLETTE VAR Peki, aralarında sorun çıkaran yok mu? Elbette var. Her milletin içinde maraza çıkaracaklar vardır. Her milletin içinde teröristi çingenesi, dilencisi vardır. Ancak istatistiki bir bilgiye gidilse bu oranın en azı Suriyelilerde olduğu görülecektir. YEZİDİLERE VATANDAŞLIK VERİLSEYDİ… Yine aynı tepki verilir miydi? Tam aksine bir an önce vatandaşlık verilsin diye aynı kesimler hükumete baskı yapardı. Nitekim Ezidiler Şengal’dan ülkemize giriş yaptıklarında bu kesimlerin onlara gösterdiği hoş görü hatırımızdadır. O günlerde Yezidilere (Ezidi) nasıl destek verdiğinizi biliyoruz. Ki, böyle olmalı. Bizim inancımıza gör mazlum hangi millet ve dinden olursa fark etmez yardımcı oluruz. Ancak Batı mantığı olaylara bizim gibi bakmıyor. Müslüman kesime ters bakmak batının genetiğinde var. Batı kaynaklarından beslenen kesimler bundan dolayı düşünmeden Suriyelilere karşı tepkisini hemen koyuyor. www.212haber.com İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın’ın fotoğrafçılıkla ilgilenen kızı Fatma Nur Aydın, İAÜ bünyesinde Suriyeli ev hanımlarının Türkçe dil becerilerini geliştirmek ve onları desteklemek amacıyla ücretsiz Türkçe kursları alması için çalışma başlattı. F GÜNDEM 15-31 TEMMUZ 2016 Suriyeli ev hanımları Türkçe öğreniyor atma Nur Aydın’ın fotoğraf çekmek için gittiği ve yoğunluklu olarak Suriyeli çocukların eğitim gördüğü okul ziyaretinden, Suriyeli kadın sığınmacılar ile ilgili çok önemli bir proje ortaya çıktı. Suriye’deki savaşın en büyük mağduru olan kadınlar, sığınmacı olarak yaşadıkları Türkiye’de birçok zorlukla karşılaşıyor. Bu zorlukların en başında ise günlük yaşam, eğitim ve sosyalleşme alanlarında engel oluşturan dil sorunu geliyor. Üsküdar Amerikan Lisesi’nde öğrenimine devam eden Fatma Nur Aydın, babasının Mütevelli Heyet Başkanı olduğu İstanbul Aydın Üniversitesi’nin UNESCO Kültürel Diplomasi Kürsüsü’nün projesi olan Suriyeli çocukların yoğunlukla eğitim aldığı bir ilkokul ziyaretinden çok etkilendi. Aydın, İstanbul’daki Şu anda 50 ev hanımının Türkçe eğitimi aldığı projenin, Suriyeli kadınların sosyal hayata dahil olması açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Fatma Nur Aydın, “Fotoğrafçılık benim en büyük hobim. Birkaç sergim var. O okula da fotoğraf çekmek için gitmiştim ancak o çocukları görünce bambaşka dünyalara gittik. Oradaki çocuklar beni derinden etkiledi. Oturduk oyunlar oynadık ve dertleştik. Sohbetimiz sırasında birçoğu annelerinin Türkçe bilmemesi sebebiyle çalışamadıklarını, kimseyle iletişim kuramadıklarını anlattılar. Öğretmenleriyle görüştüğümüzde anladık ki bu küçücük yürekler ailelerinin direği, dış dünya ile tek bağlantıları olmuş. Acılarla dolu hayatlarına bir yük daha binmiş. Geziden döndüğümüzde bir blog açıp deneyimlerimi yazdım. Bu blogda ayrıca İstanbul’daki tüm TÖMER öğretmenlerini gönüllü Türkçe dersi vermeye davet ettim. Tanıdığım öğretmenler vasıtasıyla da birçok hocaya ulaştım. Nasıl olduğunu anlamadan bir grup hocamız ve bir grup ders alacak annemiz hazırdı. O günden beri de eğitimlerimiz sürüyor. Çok mutluyum. Umarım benden sonra arkadaşlarım da bu projeyi devam ettirebilirler” dedi. // 3 ayda 100 bin kişi tarafından kullanıldı İSPARK’tan yapılan açıklamaya göre, ilk olarak Kadıköy–Kartal arasında kurulan ve bu yıl Florya–Yeşilköy hattının da eklenmesi ile Anadolu ve Avrupa yakası sahillerinde vatandaşların hizmetine sunulan akıllı bisiklet kiralama sisteminin yoğun ilgi görmesi üzerine yeni hatlar için kollar sıvandı. Vatandaşlar tarafından eğlence, tur ve spor etkinliği olarak kullanılan bisikletlerde yaz döneminde özellikle hafta sonları yoğunluk yaşanıyor. Kadıköy–Kartal arasında 14 istasyonda 140, Florya–Yeşilköy arasında 5 istasyonda 60 bisiklet ile hizmet veren akıllı bisiklet kiralama sistemi yeni açılacak hatlar ile kent genelinde yaygınlaştırılacak. İstanbulluların vazgeçilmezi haline gelen ve vatandaşlar tarafından sayısının artırılması yönünde yoğun talep gelen akıllı bisiklet projesi için yeni hatlar oluşturulacak. Öncelikli olarak mevcut Kadıköy–Kartal ve Florya–Yeşilköy arasındaki hatlarda durak ve bisiklet sayısını artırmayı hedefleyen İSPARK aynı zamanda yeni güzergâhlar için çalışmalarına hız verdi. // tüm Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER) öğretmenlerine çağrıda bulunarak İstanbul Aydın Üniversitesi bünyesinde Suriyeli ev hanımlarının Türkiye’ye adaptasyonunu sağlamak, günlük hayatta ihtiyaç duyulan Türkçe dil becerilerini geliştirmek ve onları desteklemek amacıyla A1 ve A2 seviyesinde ücretsiz Türkçe kursları alması için çalışma başlattı. 15 16 GÜNDEM 15-31 TEMMUZ 2016 www.212haber.com ı t k ı ç n da n ı r ı Ç ığ Toplumun temel değerlerini dinamitleyen ve her geçen gün çığırından çıkan evlilik programları verilen cezalara rağmen gündüz kuşağını işgal etmeye devam ediyor. B MERVE KALAYCI ir yılda 10 bin 691 şikâyet alan evlilik programları, RTÜK ( Radyo ve Televizyon Üst Kurulu) tarafından verilen cezalara rağmen gündüz kuşağını işgal etmeye devam ediyor. Her geçen gün yeni bir skandal haber ile gündeme gelen evlilik programları aynı zamanda reyting rekorları kırmaya da devam ediyor. Sosyolog Doç. Dr Fatma Zehra Fidan ve Uzman Psikolojik Danışman Bayram Ayaz, toplum değerlerini dinamitleyen ve çığırından çıkan izdivaç programlarını değerlendirdi. Bayram Ayaz RTÜK Başkanı Prof. Dr. İlhan Yerlikaya yaptığı açıklamada,” Özellikle evlilik programları çığırından çıktı. Buralarda çok kötü şeyler oluyor. Ağzımıza alamayacağımız şeyler söyleniyor. Evlilik programlarındaki o sözlerin bazılarını burada ben söylesem ve bunlar televizyonda yayınlansa RTÜK olarak o kanala kapatma cezası vermemiz gerekir" demişti. Bu açıklamadan sonra harekete geçen RTÜK, Haziran 2016 verilerine göre; Evleneceksen Gel programına 486 bin 701-280 bin 177 lira, Kısmetse Olur programına, 837 bin 387-289 bin 946 lira, Zuhal Topal’ın programına, 381 bin 633 lira, Songül Karlı ile Evlilik Yolunda programına, Fatma Zehra Fidan 195 bin 847 lira, Esra Erol’un programına, 528 bin 128 lira, 211 bin 906 lira ceza verdi. Verilen cezalara rağmen toplumun değer yargılarını, örf ve âdetini hiçe sayan programlar çocuklarında ekran başında olduğu gündüz saatlerinde yayınlanmaya devam ediyor. Değerler bu deformasyona ne kadar dayanabilir? Türk aile yapısının ve değerlerinin, hala batı dünyasının imrendiği yapıda olduğunu söyleyen Doç. Dr Fatma Zehra Fidan, televizyonun sebep olduğu deformasyonun her geçen gün etkisini artırdığının altını çiziyor. Bu deformasyon karşısındaki durumunun şüpheli olduğu konusuna dikkat çeken Fidan,“ Farklı TV kanallarında yayınlanan ve çok rağbet gören evlilik programları, evlenmek isteyip de uygun eş bulamayan kişilerin ihtiyaçlarına karşılık verme bakımından işlevsel görünse de bugünkü haliyle toplumsal bir yaraya işaret etmekte. Reyting uğruna her şeyin mubah kılındığı bir yayıncılık anlayışında, evlilik programlarının gördüğü ilgiyi sürdürmek için başvurulan yollar konunun vahametini açıkça ortaya koyuyor. Yapımcıların reyting kaygısıyla düzenledikleri senaryolar programları asıl amacından saptırdığı gibi, meşhur olmak, renkli dünyalarda yer edinmek amacında olan bireylerin heveslerini kamçılıyor. Programlarda farklı tavırlarıyla dikkat çeken figürlerin ekranlarda daha fazla görünür olmasının sağlanması, konuya daha tehlikeli boyutlar kazandırıyor. Nihai anlamda toplumsal kurumların en önemlilerinden olan evlilik kurumuna önemli katkılar sağlayabilecek bu programlar, televizyon kanalları ve seyircilerin ortak çıkarlarına hizmet eden bir aracı haline gelmiş durumda. Bu tür programlarla toplumda kabul görmeyen, hedef ve ideallerine ulaşamayan, belki hayatı boyunca bir hedef bile tayin edememiş bireylerin kabul görmek, saygınlık kazanmak, paraya ve şöhrete kavuşmak gibi hayallerle çirkin tuzaklara düşmesi mümkün hale gelmiştir. Mahremiyetin bütün dokunulmazlıklarına sahip olan evlilik gibi bir başlangıç, duygusal ve düşünsel süreçlerde verilen bir karar temelinde değil, herkesin üstüne fikir yürütebildiği bir arenada gerçekleşmesi bakımından da çok tartışmalı bir hale bürünmektedir. Türkiye toplumu sahip olduğu ailesel değerler bakımından hala batı dünyasının imrendiği bir yapıya sahiptir. Ancak bu yapının bu kadar deformasyona ne kadar dayanabileceği şüphelidir.”diyor. Evlendirme mi, eğlendirme mi? Evlilik programlarının eğlence formatında olmasının konuyu ciddiyetten uzaklaştırdığını ifade eden Uzman Psikolojik Danışman Bayram Ayaz, evliliğin sunulanın aksine çok ciddi bir iş olduğunun altını çiziyor. Bayram Ayaz, “ Hâlbuki evlilik çok anlamlı karşılığı olan aile kurumunun tesisi demektir. Evlenen insanlar çocukların da var olduğu bir hayat planlarlar. İzdivaç programlarına baktığınızda, kişisel çıkarları karşılayan bir anlamın yüklendiğini görmek mümkün. Evliliği bir deneme, yeni bir macera olarak görme algısı oluşturuluyor. Evlendirme programı eğlendirme üzerinden kurgulanıyor. Reyting kaygısıyla programı daha izlenir kılmak için olmadık trajediler ekrana taşınıyor. Bu nedenle mahrem sırlara girmek yapımcı için kaçınılmaz. İzdivaç programları mahrem alana girmekle kalmıyor, insanların umutlarını kışkırtarak perdeyi sonuna kadar aralamaya çalışıyorlar. İnsanların bir aradayken paylaşmaları mümkün olmayan mahremiyetlerini milyonların gözü önünde paylaştığına şahit oluyoruz. Programa katılan gerçek kişilerin psikolojisi üzerinde olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Ailesi, yakınları ve çevrelerinde paylaşılan sırlar nedeniyle birbirinin yüzüne bakamayacak duruma gelmektedirler. Yalnızlaşma ve aile tarafından dışlanma gibi sonuçlara neden olabilmektedir. Aile kurumu, bu programların etkisiyle üyeleri üzerinde koruma sağlamayan, itibarsız bir kuruma dönüşebilmektedir. ”şeklinde konuştu. Mahrem alan deşifre ediliyor Toplumun değerleri itibarsızlaştırılıyor 170 şikâyetten 140’ı izdivaç programları hakkında Mahrem alanın ihlal ve deşifre edildiği İzdivaç programlarında popüler ilgiyi gizemle buluşturma çabasının var olduğunu belirten Ayaz, sözlerine şunları ekledi; “ Maalesef bu gizemin karşılığı, kişinin özel hayatından başkası değil. Mahrem konuların paylaşılması halk kültüründe ilgi uyandırıyor. Bu merak kitleyi ekran başına topluyor. Kişilerin TV’ye çıkma heyecanı ve şaşkınlığı arasında program reytinge taşıyan her şey ortaya saçılıyor. Profesyonel programcıların konuşturma yöntemleri ile mahrem alan deşifre ediliyor. Kişisel sırları merakla izleyen kitlenin bu programlara bağımlılıkları reyting grafiğine yansıyor. Bu programlar geleneksel kültürümüzde alışılagelen sorunları paylaşma biçimini değişikliğe uğratmaktadır. Programda vurgulanan hayal kırıklıkları en absürt şekilde umut tacirliği ile çözüm aranmaktadır. Bir değere bağlanmak, aidiyet hissiyle aileye dayanmak bu popülizm karşısında sıradanlaşıyor.” İzdivaç programlarının bir kısmının oyunculardan olmasının programların olumsuz etkilerinin ortadan kaldırmadığını söyleyen Ayaz; “Programın kurgu da olması, şahısların oyuncu olması paylaşılan içeriklerinin izleyici üzerindeki algısını değiştirmiyor. Önemli olan izleyici üzerinde oluşan algıdır. Elbette oyuncuya karşılık gerçek şahısların mahrem paylaşımları onların psikolojilerini de olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Ancak aile sırlarının, mahrem olanın ortaya saçılıyor olması toplumun değerlerinin itibarsız kılmaktadır. Her şeyden önce insana özgü duygular derin anlamlarını televizyonda yitiriliyor. Örneğin anne evlat arasındaki ayrılık sahnesinde, duygular, ağlamalar TV’da pazarlanabilir metaya dönüşebiliyor. İzleyici programı film gibi izlediği için acıya drama ve trajedi karşı daha duyarsız hale gelebilmektedir. Başkasının acısı ve sorunları, programcının sunuş biçimiyle izleyicinin hoşça vakit geçirilen bir etkinliğe dönüşüyor. ”diye konuştu. 170 şikâyetten 140 tanesinin izdivaç programları hakkında olduğu bilgisini veren Bayram Ayaz sözlerine şöyle devam etti: “Konu üzerinde durulması gereken önemli bir yönü de bu sektörün reytingi amaç haline getirmesidir. Sorun maalesef sektörel yönü ağır basmaktadır. TV, bir sektör olarak kendi işine bakmaktadır yani kar amaçlı bir yapımın adı ‘izdivaç programı’ olabilmektedir. Bu programların aile yapısına verdiği zarar kısa vadede gözlenebilir olmadığından konu yeterince önemsenmektedir. Programın yapımcıları konuya farklı bakıyorlar: ‘Çok izlenen programların şikâyet almaları normaldir, izlenmeyen program şikâyet almaz’. Bu yorum geçerli bir gerekçe olamaz, baktığımızda yarışma programları da çok izlendiği halde şikâyet almadığını görüyoruz. Televizyoncuların konuyu farklı bir mecraya çekmeleri çözümün uzakta olduğunu gösteriyor. Bu arada Başbakanlık İzleme Merkezi’ne gelen her 170 şikâyetten 140’ı izdivaç programları hakkında olduğu bilgisi önümüzde duruyor. Tabi bu kadar şikâyetin olması da önemli ve umut verici bir bakıma. Tepkisiz bir toplum olmadığımızı gösteriyor bu durum.” // www.212haber.com GÜNDEM Bilgievleri yaz 15-31 TEMMUZ 2016 17 okulu devam ediyor B aşakşehir Belediyesi Bilgievleri yıl boyunca düzenlediği eğitim programlarına yaz sezonunda da devam ediyor. Yaz okulunun 2.dönemi 25 Temmuz’da Kur’an-ı Kerim, İlmihal ve Siyer dersleriyle başlayacak. Manevi eğitimler, akıl oyunları, sinema seansları, çeşitli yarışma ve turnuvalardan oluşan yaz okulu programları, 7 Bilgievi’nde 2500 öğrenci ile yaz boyunca devam edecek. Bisiklet sürücüsüne 92 lira trafik cezası Bilgievleri yaz okulları kapsamında ilk dönemi tamamlanan Kur’an-ı Kerim eğitimleri büyük ilgi gördü. Kurs sonunda yapılan etkinliklerle öğrencilere başarı belgeleri ile birlikte Kuran-ı Kerim hediye edildi. Kur’an-ı Kerim eğitiminde iki saat temel Kur’an-ı Kerim, 1 saat dersleri pekiştirici etkinlikler yapıldı. Profesyonel eğitmenler tarafından verilen derslerde sabah ve öğlen olmak üzere iki grup halinde gerçekleştirildi. Dersler Kur’an-ı Kerim bilgilerine göre, aynı seviyede kız ve erkek öğrencilerden oluşturulan 15 kişilik sınıflarda verildi. Geçtiğimiz hafta meydana gelen olayda Triatlon yarışçısı olan ve antrenman için tura çıkan S.A, Arnavutköy Durusu Mahallesinde bisiklet kullanırken çöp kamyonunu aşırı kokmasından dolayı aynı şerit içinde solundan geçerek yoluna devam etti. Bu sırada Jandarmanın trafik kontrolü takılan S.A.’nın bisikleti durdurarak “Trafik işaret levhaları, cihazları ve yer işaretlemeleri ile belirtilen veya gösterilen hususlara uymamak, sebebiyle ceza uygulayacaklarını" söyledi. Kısa bir süre şaşkınlık yaşayan bisiklet sürücüsü S.A’nın, tüm itirazlarına rağmen 92 TL ceza kesildi. Bunun yanı sıra bisiklet sürücüsün ehliyetinden bisikletli olmasına rağmen 20 ceza puanı düşürüldü. // Yaz okulu programlarında ayrıca çocukların hızlı düşünebilme ve düzgün ifadeler kurabilmesine katkı sağlayacak kelime oyunları ve bilgi yarışmaları da düzenlendi. Bilgievleri Yaz Okulu, 25 Temmuz-26 Ağustos tarihleri arasında devam edecek. // Beylikdüzü’nde rüzgar sörfü heyecanı Türkiye Windsurf Freestyle ve Slalom Şampiyonası bu yıl Beylikdüzü Belediyesi tarafından düzenlenecek. 19-24 Temmuz tarihleri arasında Gürpınar Sahili’nde yapılacak olan şampiyonada onlarca sporcu yarışacak. Vatandaşların da seyirci olabileceği yarışlarda görsel şölen yaşanacak. Sörfçüler yelkenlerini rüzgara karşı bu kez Beylikdüzü’nde açacak. Beylikdüzü Belediyesi Spor İşleri Müdürlüğü’nün organize ettiği “Türkiye Windsurf Freestyle ve Slalom Şampiyonası” bu yıl Beylikdüzü’nde yapılacak. Marmara Denizi’ne kıyısı olan ve sahil şeridiyle cazibe merkezi haline gelen Beylikdüzü, rüzgarın sörfle dansına sahne olacak. 19 Temmuz Salı günü yetişkin sporcuların yaptıracağı kayıtlarla başlayacak şampiyonada kıyasıya rekabetler sergilenecek. 20 Temmuz saat 11.30’da Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açılış konuşmasıyla start verecek yarışlar ise 24 Temmuz Pazar günü ödüllerin verilmesiyle son bulacak. // 18 E Ğİ T İ M 15-31 TEMMUZ 2016 www.212haber.com Eğitimin Yükselen Yıldızı Merkezefendi Anadolu İmam Hatip Lisesi Daha üçüncü yılını geride bırakmasına rağmen eğitim-öğretim alanında ve sosyal ve kültürel faaliyetler noktasında yaptıklarıyla adını duyuran Zeytinburnu Merkezefendi Anadolu İmam Hatip Lisesi, yeni yılda da belirlediği büyük hedeflerle TEOG’da başarılı olmuş hedefleri büyük öğrencilerin okulu tercih etmesini bekliyor. Kaliteli Eğitimin Merkezi ÖMER ÇAKMAK [email protected] M Okulu Tercih Edenlere Önemli İmkânlar Sunuluyor erkezefendi Anadolu İmam Hatip Lisesi’ni tercih eden öğrencilere okul da kayıtsız kalmamış. Hazırlanan afişte yapılan duyuruya göre 400-450 arası puanı olup okulu tercih eden öğrencilere 100TL; 450 ve üstü puanı olup okulu tercih eden öğrencilere ise 150TL burs imkânı sağlanacağı belirtilmiş. Ayrıca yüksek puanla giren ilk üç öğrenciye de dizüstü bilgisayar sözü var. Bunların dışında açılacak kurslarla da öğrenciler, üniversiteye hazırlanma imkânına sahip olacaklar. Verimli ders çalışma noktasında da yurt imkânı sunuluyor olması, bu işin ne kadar ciddiye alındığını gösteren bir başka boyut. Sosyal ve kültürel faaliyetlerde ulusal ve uluslararası dereceler elde edecek öğrencilerin umre ödülü ile ödüllendirilecek olması okulu tercih etmede cazibe merkezi haline getiriyor. Merkezefendi Anadolu İmam Hatip Lisesi, genç ve dinamik eğitimci kadrosuyla ‘gökteki yıldızlara’ ulaşmayı; ihlâs ve samimiyet, aşk ve heyecan ile sahabe ruhlu bir nesil yetiştirmeyi kendisine hedef belirlemiş bir okul. Öğrencilerini çok yönlü yetiştirmeyi hedefleyen Zeytinburnu Merkezefendi Anadolu İmam Hatip Lisesi, yeni bir okul olmasına rağmen kökü mazide, geleceğin öncü nesillerini yetiştirmeyi ilke edinmiş lider olma yoluna namzet bir okul. Öğrenciler, bir yandan interaktif eğitim ve modern donanımlı sınıflarıyla, eğitimde YGS ve LYS’ye yönelik açtığı kurslarla akademik olarak yetiştirilirken diğer yandan da okulda değerlerin buluştuğu, geleneksel sanatların yaşatıldığı sanat atölyesi ve alanında uzman öğretmenlerin eşliğinde güzel sanatlar eğitimi alıyorlar. Eğitim-öğretim dışında öğrencilere yönelik olarak çeşitli sivil toplum örgütleri ve halk eğitim merkezi ile iş birliği içinde, “Musiki, Ebru, Hat, Osmanlıca, Güreş, Masa tenisi, Halk oyunları ve Satranç” kursları düzenlenerek öğrencilerin çok yönlü olarak yetiştirilmesi hedefleniyor. Başarılarla Dolu Bir Okul Merkezefendi Anadolu İmam Hatip Lisesi; 2015-2016 Eğitim öğretim yılında ezan okuma yarışmasında Türkiye 4.’lüğü, hafızlık yarışmasında İstanbul bölge birinciliği, Türkiye boks finallerinde 48 kiloda Türkiye 1.’liği, İmam Hatip Liseleri arası güreş yarışmasında takım halinde İstanbul 1.’liği, Futsal takımı İstanbul 3.’lüğü, Zeytinburnu futbol müsabakalarında ilçe 2.’liği, sorumluluk alanında kısa filim yarışmasında ilçe 1.’liği, Siyer-i Nebi kitap okuma yarışmasında ilçe 2.’liği ve birçok sosyal kültürel yarışmalarda çeşitli dereceler yaparak başarıya odaklanmış bir okul olma yolunda ilerliyor. Farklılıkların Farklılaştığı Bir Kurum Okulda kitap okumanın, eğitimin en önemli unsuru olduğu bilinciyle sınıflarda tüm personel ve öğretmenlerle birlikte okuma saati oluşturulmuş. “Okumak Ailede Başlar” projesiyle öğrenci-veli ziyaretleri yapılarak evde aile ile birlikte okuma saatleri oluşturulması çalışmalarıyla okuma seferberliği başlatılmış. Okumayla başlayan çalışmaların ardından; öğrencilerin kişisel ve sosyal gelişimini desteklemek, potansiyellerini tam anlamıyla ortaya çıkarabilecekleri imkânları hazırlamak ve öykücülüğün genç kuşaklarca da sürdürülmesini teşvik etmek için “Yazan Hatipler” öykü yazma projesi hayata geçirilmiş. Okuyan ve yazan imam hatip neslinin, kendini en güzel şekilde ifade edebilmesi için okul içi münazara, hutbe ve bilgi yarışmaları düzenleyerek öğrencileri bu alanlarda da yetiştirme hedeflenmiş. Değerlerle İnsan Olmak Okul Müdürü Ahmet Çoşkun, ‘Değerlerimiz ile insanız’ anlayışıyla; terkedilmiş hayatlarda huzur evlerinde huzursuz kalan yaşlıları ve sevgiden yoksun kimsesiz ‘Sevgi Evi’ çocuklarının birkaç gün de olsa yalnızlıklarını gidermek için sosyal sorumluluk bilinciyle ziyaretlerde bulunduklarını ifade etti. Ayrıca, öğrencilerin milli birlik ve beraberlik duygularının geliştirilmesi, vatan uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizin miraslarına sahip çıkmak için öğrencilerimiz ile birlikte her perşembe Edirnekapı şehitliğinde medfun olan ülkemizin genç neferlerini tüm öğrencilerimizle ziyaret ederek dualar eşliğinde yâd ettik, diyerek “Şüheda ile Buluşanlar” projesini gerçekleştirdiklerini; bunun yanında İstanbul’un manevi değerleriyle öğrencileri buluşturmaya yönelik birçok geziler de düzenlediklerini söyledi. Okul müdürü Ahmet Çoşkun, okulun misyonunu da şöyle özetliyor: “Şubat soğuklarını ardımızda bırakarak baharla birlikte yeniden hayat bulan dünyanın, geçici rehavetine kapılmadan karınca gibi çalışıp, dirilişin amentüsünü yazmak, yaşamak ve yaşatmak okulumuzun en önemli misyonudur. Genç ve dinamik eğitim kadrosuyla Erdem Beyazıt’ın; “Büyüyen elimin üstüne koy elini / Gelen zamanı haber veriyorum” dizelerinde olduğu gibi geleceğin kapılarının ardına kadar açık olduğunu ve bunun bizim seçimlerimize bağlı olacağını, bu gerçeğin de hepimize büyük bir sorumluluk yüklediğini biliyoruz. Gelecek nesil bizim ve diğer birçok insanın bugün, yarın ve ertesi gün neler yapacağımıza bağlı olduğu bilinciyle ‘Gelecek aydın nesli kim yetiştirecek?’ sorusuna, sağımıza solumuza bakmadan, “Biz, demeli ve demeyi de daha güçlü biçimde sürdürmeliyiz.’’ // GÜNDEM www.212haber.com Avrupa’daki rakipleri belli oldu Avrupa arenasına çıkıyor. Türkiye’yi Avrupa’da temsil edecek olan Zeytinburnu Belediyesi’nin IIHF Continental Cup’da mücadele edeceği rakipleri belli oldu. S on iki senedir Türkiye Buz Hokeyi Süper Lig Şampiyonluğu’nu kimseye kaptırmayan Zeytinburnu Belediyesi SK Buz Hokeyi Takımı, Avrupa Buz Hokeyi Şampiyonlar Ligi macerasına başlıyor. Gözünü Avrupa Şampiyonluğu’na diken Zeytinburnu Belediyesi, Internatıonal Ice Hockey Federatıon’un (IIHF) düzenleyeceği 2015-2016 IIHF Continental Cup’da karşılaşacağı rakiplerle Macaristan’ın Budapeşte şehrinde eşleşti. olursa olsun sahada performansımızın en iyisini sergileyip, ilk gruptan çıkmak ve Zeytinburnu’nu Avrupa’da en iyi şekilde temsil etmek olacak" dedi. Sokaklardan şampiyonluğa Farklı ülkelerden 17 takımın mücadele edeceği IIHF Continental Cup’ın (Avrupa Şampiyonlar Ligi Kupası) ilk grup maçları 30 Eylül’de başlayacak. Türkiye’yi A Grubu’nda temsil edecek olan Zeytinburnu Belediyesi’nin Avrupa Şampiyonlar Ligi Kupası’ndaki rakipleri Bulgaristan’dan Irbis-Skate Sofia, Sırbistan’dan Partizan Belgrade ve İsrail’den HC Bat Yam oldu. // 6 yıl önce "Doğaya Destek Sizden Buz Pateni Biletiniz Bizden" sloganıyla hikayesi başlayan Zeytinburnu Belediyesi SK Buz Hokeyi Takımı, geri dönüştürülebilir atıkları getiren vatandaşlara buz pistinde kayma fırsatının tanındığı sosyal sorumluk projesinde hayat buldu. Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın’ın, "Sorunlu çocuklar için buz hokeyi takımı kuralım" fikriyle temelleri atılan takım, geçen sene başarılı bir performans sergileyerek, rakiplerini ardında bırakıp Türkiye Buz Hokeyi Süper Lig şampiyonu oldu. Hedef altın madalya Zorlu rakiplerle karşılaşacaklarını belirten Kulüp Başkanı Halit Albayrak, "Kolay maç yok, mücadelelerin hepsi zorlu geçecek. Al bayrağımızı Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde dalgalandırmak istiyoruz. Bu bizim Avrupa’daki ikinci maceramız, rakiplerimiz tecrübeli ama bizim de geçen seneden deneyimiz var. Takım halinde hazırız. Hedefimiz, ne Geçen sene grup ’ikincisi’ olmayı başardığı Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda bu kez liderliği göğüslemek isteyen Zeytinburnu Belediyesi, kupayı evine götürdüğü takdirde Türkiye Buz Hokeyi tarihinde bir ilki gerçekleştirecek. 15-31 TEMMUZ 2016 19