Ozel Sayi

Transkript

Ozel Sayi
İŞ DÜNYASI
Haber Bülteni
Qafqaz Üniversitesi
Sürekli Gelişim Merkezi
T.C. CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL'ÜN
AZERBAYCAN'I ZİYARETİNİN ÖNEMİ VE
YENİ DÖNEME İLİŞKİN BEKLENTİLER
Cumhurbaşkanı
Sayın Abdullah Gül,
6-8 Kasım tarihlerinde üst düzey bürokratlar ve özel sektör
temsilcilerinden oluşan geniş katılımlı bir
heyet ile Azerbaycan'a Cumhurbaşkanı sıfatı ile ilk resmi
ziyaretini gerçekleştirecektir. Bu ziyaret
aynı zamanda Sayın
Gül'ün, Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti ve
Strasbourg'da Avrupa Konseyi'ne yaptığı ziyaretler dikkate
alınmazsa, Cumhurbaşkanı sıfatı ile ilk yurtdışı ziyaretidir. Öte yandan
bu ziyaret Kafkasya ve Orta Asya ülkeleri ile Merhum Turgut Özal'ın başlattığı ve Sayın Süleyman
Demirel ile devam eden sıcak ilişkilerin yeniden,
kaldığı yerden ve ivme kazanarak devam ettirilmesi, dolayısıyla Kafkasya ve Orta Asya ülkeleri
ile ilişkilerde “Özal Ruhu”nun yeniden canlanması
anlamına gelmektedir. Zira Ahmet Necdet Sezer'in
döneminde Türkiye'nin Kafkasya ve Orta Asya
ülkeleri ile ilişkisi daha çok soğuk bir çehreye dönüşmüştü. Sezer döneminde Kafkasya ve Orta
Asya ülkelerinin Türkiye ile olan ilişkileri ve ülkelerindeki Türk müteşebbislerine karşı tutumları
ya mesafeli yada olması gereken seviyenin bir hayli altında
olmuştur. Sayın Gül'ün yapacağı ziyaretin
Azerbaycan'a olması
ise sözkonusu coğrafyada yer alan ülkeler
arasında Azerbaycan
ve Azerbaycan'daki
Türk müteşebbisleri
bakımından iki kat
daha anlamlıdır.
Aşağıda iki ülke arasındaki ilişkiler ele
alınarak, Sayın Gül ile
başlayan yeni döneme ilişkin beklentiler
incelenecektir.
Bağımsızlık Sonrası İlişkilerin Temelleri
Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından 18
Ekim 1991'de bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan'ı ilk olarak tanıyan ülke Türkiye olmuştur.
Hem bağımsızlığını kazanma sürecinde hem de
bağımsızlığından itibaren Azerbaycan'ın yanında
devamlı olarak yer alan, en fazla destek ve yardımda bulunan ülke Türkiye olmuştur. Kafkasya'da
önemli bir güç merkezi ve Orta Asya Cumhuriyetleri için köprü konumunda olduğu da dikkate
alındığında, Türkiye bakımından Azerbaycan'ın
önemi bir kat daha artmaktadır. Azerbaycan'ın
D A İ M İ İ N K2İ Ş A F Y O L U
siyasi bağımsızlığının güçlenerek kalıcı kılınmasının ve toprak bütünlüğünün yeniden sağlanmasının Hazar Denizi'ndeki zengin petrol ve doğal gaz
kaynaklarının ekonomik kalkınmayı gerçekleştirerek ekonomik bağımsızlığını gerçek anlamda
elde etmesi ile mümkün olacağını göz önünde bulunduran Türkiye, sahip olduğu ekonomik imkan,
birikim ve deneyimleri, devlet ve özel teşebbüs
olarak, Azerbaycan'ın bağımsızlığının kazandığı
ilk günden itibaren paylaşmaya başlamıştır.
Tarihi sorumluluk anlayışı ile kardeşlerinin yanına
koşan Türk insanı, bir taraftan küçüklü büyüklü
işyerleriyle Azerbaycan ekonomisine nefes aldırmaya çalışırken, diğer taraftan sponsorluk ettikleri
eğitim kurumları ile de Azerbaycan eğitim sistemine katkıda bulunmaya başladı. Elbette ekonomik açıdan serbest piyasaya geçiş sürecinde sermayeye ve müteşebbis güce ihtiyaç
vardı. Bununla birlikte daha da önemli
olan, yarınlara ümitle
bakabilme adına, genç
neslin yetişmesi için
gereken eğitim ortamının sağlanmasıydı.
Zira bir milletin geleceğinden ümitvar
olunması, o milletin
gençliğinin ilim ve irfanla techiz edilmesine bağlıydı.
Ortak dil, tarih, coğrafya ve kültürel değerler ile
birbirine bağlı olan iki ülke arasında, Azerbaycan'ın bağımsızlığından itibaren ekonomik, siyasi
ve kültürel bakımdan çeşitli alanları kapsayan ve
aynı zamanda iki ülke arasındaki ilişkilerin hukuki
altyapısını oluşturan 200 civarında anlaşma ve
protokol imzalanmıştır. Başlangıçta duygu, ideoloji ve bireysel ilişki yoğunluklu bir dönem geçiren
Türkiye-Azerbaycan ilişkiler sonuçta egemenliğe
ve eşitliğe karşılıklı saygı temeline oturtularak devam ettirilmektedir. Türkiye-Azerbaycan ilişkileri
sadece siyasi alanda değil askeri, ekonomi, ticaret,
eğitim, ulaştırma, telekomünikasyon, tarım, sosyal
güvenlik, sağlık, kültür, bilim, turizm gibi her alanda sürmektedir.
Enerji kaynakları başta olmak üzere zengin tabii
kaynakları ve coğrafi konumu ile Güney Kafkasya'nın en stratejik ve kalkınma perspektiflerine sahip
ülkesi olan Azerbaycan, bağımsızlığının ilk yıllarında, Ermenistan'ın Karabağ ve civarındaki bölgeleri işgalinin de etkisiyle yaşadığı siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlar nedeniyle, uluslararası ortamdaki konumu pek parlak olmamakla beraber,
zengin enerji kaynakları sebebiyle ekonomik açıdan gelecek vadeden bir ülke olarak algılanmış ve
böylece dünyanın önde gelen ülkelerinin dikkat
merkezine yerleşmiştir.
Azerbaycan'ın jeopolitik konumu, Hazar enerji
kaynaklarına ilişkin Amerika ve Avrupa ülkelerinin hesapları, Rusya, İran ve Ermenistan gibi ülkelerin Azerbaycan üzerinde çeşitli çıkarlarının bulunması, Azerbaycan
ve Türkiye arasındaki
ilişkilerinin dış faktörler olmaksızın gelişim göstermesini engellemiştir. Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişki düzeyinde özellikle bölgedeki nüfuzunu kaybetmek istemeyen
Rusya ve bölgede etkin olmayı düşünen
İran önemli etkiye sahip olmuştur.
İki Ülkenin Ortak Problemi
Türkiye ile Azerbaycan'ın ortak sorunlarının başında Ermenistan ile ilişkileri gelmektedir. 19891993 yılları arasında Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ
ve çevresindeki bölgeler Ermeniler tarafından işgal edilmiştir. Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarının %20'sini işgal etmesi, bölgeden bir milyondan çok insanı göçe mecbur etmiştir.
Karabağ Savaşı'nda Türkiye Azerbaycan'a büyük
destek vermiştir. Türkiye ile Ermenistan arasında
diplomatik ve ekonomik ilişkilerin kurulmasının
önündeki temel engellerden biri Karabağ'ın işgalidir. Ermenistan'ın Rusya'nın desteğiyle sınırları silah zoruyla değiştirmeye çalışması sadece
3
Azerbaycan'ı değil, Türkiye'yi de tehdit etmiştir.
Karabağ sorununda Azerbaycan'ın açık müttefiki
sadece Türkiye'dir. Azerbaycan topraklarının Ermeni güçleri taraından bir çok katliam eşliğinde
işgal edilince Türkiye Ermenistan ile olan ilişkilerini kesmiştir ve kara sınırlarını belirli ilkeler
doğrultusunda kapatmıştır.
Azerbaycan'ın en büyük sorunu olan Yukarı Karabağ'daki Ermeni işgali bölgede siyasi, ekonomik ve
kültürel işbirliğine en büyük engel olmaya devam
ederken, Türkiye, Ermenistan'ı işgalci tutumundan
vazgeçirmek amacıyla bu
ülkeyle sınırlarını kapalı
tutmayı sürdürmektedir.
Karabağ sorunu siyasi ve
ekonomik nedenlerden dolayı işgal sonrasında geçen
süre içerisinde, her ne kadar devamlı gündemde olmasına karşın, henüz çözüme kavuşturulamamıştır.
Türkiye, soruna kabul edilebilir çözüm için gerekli
unsurların Azerbaycan'ın
toprak bütünlüğünün korunması, Ermeni birliklerinin işgal altında tuttuğu
Azeri topraklarından geri
çekilmesi ve mültecilerin
yurtlarına dönmeleri görüşünde bugüne kadar hep kararlı olmuştur.
Türkiye ile Ermenistan arasında diplomatik ve
ekonomik ilişkilerin kurulmasının önündeki temel
engellerden diğerleri ise Ermenistan yönetiminin
sözde soykırım iddialarının uluslararası alanda tanınması için gösterdiği çabalar, Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesinde ifadesini bulan ve bir kısım
Türkiye topraklarını Batı Ermenistan olarak gösteren Türkiye'nin toprak bütünlüğünün ve TürkiyeErmenistan sınırının Ermenistan tarafından tanınmaması anlamını taşıyan ifadelerdir. Azerbaycan
ise Türkiye'ye karşı iddia edilen sözde Ermeni Soykırımı konusunda daima Türkiye'ye destek vermektedir.
Stratejik ve Ekonomik
Önem Taşıyan İşbirlikleri
İki ülke arasındaki hem stratejik hem de ekonomik
açıdan dikkat çeken en önemli işbirliği enerji sektöründedir. Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı
ve Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı ise
ekonomik ve stratejik önem arz eden enerji sektöründeki en önemli iki projedir. Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin önemli bir boyutu haline
gelen enerji konusunda, petrol ve doğalgaz boru
hatlarının hayatiyet kazanması faaliyete başlaması
çerçevesinde kayda değer
mesafe kaydedilmiştir.
Şüphesiz ki Azerbaycan'ın
enerji kaynağı ihraç potansiyeli, enerji kaynakları açısından büyük oranda dışa
bağımlı olan Türkiye'nin bu
handikaptan kurtulması
için firsat olmuştur. Azerbaycan ile ekonomik, siyasi
ve kültürel alanda sağlıklı
ilişkilerini geliştirmesinin
de etkisiyle, petrol ve doğal
gazın, Türkiye üzerinden
geçirilerek batı piyasalarına
ulaştırılması ve bu aktarımdan pay alması, Türkiye'nin
hem enerji maliyetini büyük
oranda düşürmesi, hem de
önemli bir gelir kaynağı olması anlamına gelmektedir. Enerji kaynağı naklinin Türkiye üzerinden gerçeklestirilmesi, elbette
Türkiye'nin kıtalar arası jeopolitik önemini de artırmıştır.
Ekonomik ve stratejik açıdan büyük önem arzeden
bir başka işbirliğine ise Bakü-Tiflis-Kars demiryolu
projesi ile ulaştırma sektöründe imza atılmıştır.
2005 yılında Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan
cumhurbaşkanları arasında Kars-AhalkalakiTiflis-Bakü Demiryolu Hattı'na ilişkin protokol de
imzalandı. Türkiye ile Kafkasya ve Orta Asya arasında kesintisiz demiryolu bağlantısının sağlanarak tarihi İpek Yolu'nun canlandırılmasını amaçlayan bir projedir.
4
Kars-Ahalkalaki-Tiflis-Bakü demir yolu, Azerbaycan'ı Avrupa'ya doğrudan bağlayacak olan bir
hattır. Projenin tamamlanarak hattın faaliyete başlaması durumunda ilk yıl yük taşıma hacmi 2-3
milyon ton arasında olacaktır. Daha sonra ise bu
rakam 5-8 milyon tona yükselecektir. Sözkonusu
demir yolu hattının faaliyete başlaması ve bu hattın
Avrupa ve BDT ülkelerinden gelen yükleri İran
üzerinden Hindistan'a taşıyan “Kuzey-Güney”
ulaşım koridoru ile birleştirilmesi durumunda,
demir yolu ile yük taşıma hacmi 15-20 milyon tona
varacaktır. Neticede demir yolu hattı, en az petrol
boru hattı kadar stratejik öneme de sahip olacaktır.
Bakü-Tiflis Ceyhan
Petrol Boru hattının ardından Bakü-TiflisErzurum Doğal Gaz
Boru Hattının faaliyete
başlaması ve BaküTiflis-Kars demir yolu
projesinin hayatiyet
kazanması ile iki ülke
arasındaki ekonomik
ve ticari ilişkilerin gelişmesi için çok önemli
adımlar atılmış olacaktır.
Son olarak Petkim'in
Azerbaycan Petrol Şirketi'nin içinde bulunduğu konsorsiyuma verilmesinin gerçekleşmesi ise iki ülke arasındaki işbirliğinde yeni bir adım olacaktır.
Ticari İlişkiler
Azerbaycan ve Türkiye ekonomileri yapı ve coğrafi
devamlılık itibariyle birbirlerini tamamlar niteliktedir. Türkiye ekonomisi dışa dönük ve imalat sanayii ağırlıklı bir yapılanma görüntüsü çizerken
Azerbaycan ekonomisi daha çok hammadde ağırlıklıdır.
Dünya ekonomisine entegrasyon sürecinde önemli
bir mesafe alan Azerbaycan'ın dış ticaret hacminde
Türkiye önemli bir yere sahiptir. 2006 yılında
Azerbaycan'ın toplam dış ticaret hacminde Türkiye
% 6,6'lık oran ile üçüncü sırada yer alabilmiştir.
2006 yılında Azerbaycan'ın toplam ihracatı içinde
%6,1 lik pay ile Türkiye 3.cü sırada yer alımıştır.
Türkiye'den yapılan ihracatın, toplam ihracat içindeki payı ise 1998'de %22.4 iken, 2000'de %6.0,
2006'da ise %6.1'-e gerilemiştir. 2006 yılı Azerbaycan'ın toplam ithalatında Türkiye %7,3'lük bir
pay ile ancak 4.cü sırada yer alabilmiştir. Türkiye'den yapılan ithalatın, toplam ithalat içindeki
payı 1998 yılındaki %20.4'lük değerden 2000 yılında %11'e, 2006 yılında ise %7.3'e düşmüştür.
Türkiye'nin bağımsızlığın ilk yıllarında Azerbaycan ile ekonomik ve ticari ilişkilerinde olan üstünlüğü zaman içerisinde hem diğer ülkelerin bu pazara girmesi ve hem de yerel müteşebbislerin artık
kendi ayakları üzerinde durmaya başlaması ile gerilemeye başlamıştır.
Türkiye'nin Azerbaycan'a olan ihracatındaki azalmanın başlıca
sebeplerinden biri de
Türk müteahhit firmalarının üstlenmiş oldukları inşaat işlerinin
büyük ölçüde tamamlanmış olması ve yeni
projelerde yer almamalarıdır.
Azerbaycan ve Türkiye
arasında direkt karayolu bağlantısının olmaması iki ülke arasındaki ilişkilerin özelliklede
ekonomik ve ticari ilişkilerin zaman zaman zora
girmesine ve diğer ülkelere (Rusya ve İran) göre
Türkiye'nin dezavantajlı duruma düşmesine neden olmaktadır. Zira Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde bu durum ekonomik ve politik ilişkilerin
üzerinde üçüncü ülkelerin ipoteğini her zaman
olası hale getirmektedir. Karayolu bağlantısının
sağlandığı Gürcistan'ın koyduğu yüksek vergiler
ve İran'ın getirdiği tonaj sınırlamaları, Azerbaycan'ın aynı zamanda BDT üyesi olması ve BDT ülkeleri ile sağladığı gümrük anlaşmaları Azerbaycan ile Türkiye'nin ekonomik ve ticari ilişkilerini
zora sokmuştur. Türk taşıtlarına uygulanan yüksek
orandaki yol vergileri, gümrükleme sıkıntıları, bürokratik işlemlerin çokluğu, mevzuat eksikliği, kayıt dışı ekonominin getirdiği haksız rekabet ortamı,
gizli tekelleşme ve pazar ekonomisinin mantığıyla
5
çelişen bazı kanunlar ve uygulamalar Azerbaycan'da Türkiyeli iş adamlarının rekabet şartlarını
zorlaştırmaktadır.
Resmi istatistiklere göre 2006'da, Azerbaycan ve
Türkiye arasında yıllık ticaret hacmi yaklaşık 775
milyon dolar hacminde gerçekleşmiştir. Ancak
başta bavul ticareti olmak üzere, kayıt dışı ticaret
işlemleri göz önüne alındığında iki ülke arasındaki
dış ticaret hacmi resmi verilerden daha fazladır.
Gayri resmi hesaplamalara göre, bu rakam 1.5 milyar dolardan çoktur. Azerbaycan'ın toplam ticaret
hacmi dikkate alındığında, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ticari ilişkilerin hacmi düşük seviyededir.
Elbette ki iki ülke arasındaki ticaret hacmini
daha da arttırmak
mümkündür. 2003 yılı
başında Recep Tayyip
Erdoğan büyük bir iş
adamı topluluğu ile
birlikte Azerbaycan'ı
ziyaret etmiştir. Ziyarette, Türkiye'den gelen iş adamlarına birçok önemli ve büyük
proje takdim edilmiştir. Haziran-2005'de de
Erdoğan'ın Azerbaycan'a ilk resmi ziyaretinde yine iki ülke arasında
ticari ilişkilerin artırılmasına ilişkin görüşmeler
gerçekleştirilmiş ve iki ülke arasındaki ticaret hacminin artırılması hedefi vurgulanmıştır. 2007 yılına kadar iki ülke arasındaki ticaret hacminin 3 milyar dolara yükseltilmesi hedeflenmmiştir. Ülkeler
arası bazı problemlerin çözüme kavuşturulması
durumunda ise iki ülke arasındaki ticaret hacminin
6-7 milyar dolara ulaşabileceği hesaplanmaktadır.
Türk Sermayesinin
Azerbaycan'daki Etkinliği
Azerbaycan'ın yabancı sermayeye açılan petrol ve
doğal gaz sahasında yapılan uluslararası konsorsiyumların dördünde Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı (TPAO) yer almaktadır. TPAO, Azerbay-
can'ın petrol ve doğal gaz rezervlerinin işletilmesi
için hazırlanan ve toplam yatırım hacmi 11 milyar
dolar olan (Azeri, Çırak ve Güneşli) projede %6.5;
4.1 milyar dolar olan Şah Deniz projesinde %9.0; 2.5
milyar dolar olan Kürdaşı sahasında %5; 10 milyar
dolar olan Araz-Alev-Şark sahasında ise %10 oranında pay almıştır.
Türk müteşebbisleri daha çok petrol sektörü dışındaki alanlara yaptıkları yatırımlarla dikkat çekmektedirler. Azerbaycan'daki Türk yatırımları ülkedeki petrol dışı yabancı yatırımlar içinde ilk sırada yer almaktadır. Azerbaycan'da faaliyet gösteren
Türk firmalarının büyük bir kısmı ticaret yapmakta
veya küçük ve orta ölçekli yatırımı tercih etmektedir. Bu firmaların
faaliyet alanları; petrol, telekomünikasyon, bankacılık ve sigortacılık, gıda malları
imalatı, eğitim, basınyayın, tekstil ve konfeksiyon, ulaşım, haberleşme, otomotiv, orman ürünleri, demirçelik, demir dışı metaller, inşaat, inşaat
malzemeleri ve müteahhitlik hizmetleri gibi
sektörlerdedir.
Türk iş adamları modern oteller, bankalar, sigorta şirketleri, üretim ve
eğitim kurumlarını Azerbaycan'a kazandırmada
ilke imza atmışlardır. Türkiye sermayedarları tarafından Azerbaycan'da açılan işletmelerde 40-45
bin civarında Azerbaycan, 5 bin civarında ise
Türkiye vatandaşı istihdam edilmektedir.
Ancak son yıllarda bir yandan Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ticaret hacminde azalma yaşanırken, diğer yandan da Azerbaycan'a Türkiye'nin
yaptığı yatırımların hacminde çeşitli problemler
nedeniyle gerileme ve Türk sermayeli işletmelerin
sayısında azalma görülmektedir. Bununla birlikte
Türk iş adamları uzun vadeli düşünerek, sabırla
gelişmekte olan Azerbaycan ekonomisinin birçok
sektöründe faaliyetlerini devam ettirmektedirler.
6
Yeni Dönem ve
Yeni Döneme İlişkin Beklentiler
Türkiye'de 2002 yılına kadar yaşanan ekonomik
krizler ve 11.ci Cumhurbaşkanı seçimine kadar
devam eden siyasi istikrarsızlık ya da dalgalanmalar, Türkiye'nin bölgede ekonomik ve stratejik açıdan kendine sunulan fırsatları gerektiği gibi değerlendirerek hem Kafkasya ve Orta Asya'da hem de
dünyada yaşanan yeni süreçte kayda değer bir etkinliğe sahip olmasını engellemiştir.
İkinci defa iktidara gelen AK Parti ile ekonomide
istikrarı sağlama ve devam ettirme bakımından
önemli mesafe alan Türkiye için, Sayın Abdullah
Gül'ün 11.ci Cumhurbaşkanı seçilmesi, siyasi istikrar ve uyum adına
önemli bir aşamadır.
Ekonomi ve siyasette
geldiği bu nokta, Türkiye'nin başta Azerbaycan olmak üzere
K a f k a s ya ve O r t a
Asya'ya ilişkin politikası bakımından yeni
bir dönem olarak değerlendirilebilir. Bu
güne kadar Türkiye'de
yaşanan ekonomik ve/
veya siyasi krizler, bölgede bağımsızlıklarını
kazanan kardeş cumhuriyetlerin Türkiye'ye bakışlarında, ümitlerinde
ve Türkiye'den beklentilerinde hep ikilemler yaşanmasına sebep olmuştur. Öte yandan bağımsızlığını kazandıkları günlerden itibaren, farklı
sektörlerde hizmet sunmak, üretim veya ticaret
yapmak amacıyla başta Azerbaycan olmak üzere
bağımsızlığını kazanan ülkelerdeki kardeşlerinin
yanına koşan Türk insanı da Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nden ülkede yaşanan iki başlılık nedeniyle
bugüne kadar gereken desteği bulamamıştır. Özellikle geçen son 7 yıl Türkiye adına kazanma kuşağında adeta kaybedilen yıllar olmuştur.
Dolayısıyla hem bölgede bağımsızlığını kazanan
kardeş cumhuriyetler ve vatandaşları için hem de
bu ülkelerdeki Türk işletmeleri ve vatandaşları için
Sayın Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesi
yeni bir dönemdir ve büyük öneme sahiptir. Bu dönemin yeniliği ve önemi Azerbaycan ve Azerbaycan'daki Türk işletmemeleri ve vatandaşları için
ise iki kat daha büyüktür. Zira farklı anlam taşıyan
yavru vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve
Strasbourg'da Avrupa Konseyi'ni ziyaretleri dikkate alınmazsa, Sayın Abdullah Gül Cumhurbaşkanı sıfatı ile ilk yurtdışı ziyaretini Azerbaycan'a
yapmaktadır.
Bu ziyaret Türkiye'nin Azerbaycan'a bakışını da bir
daha teyit etmektedir: Türkiye'de yapılan milletvekili seçimlerinin ardından kurulan yeni hükümetin Azerbaycan'a bakışındaki hassasiyet ve kararlılığın yanısıra yeni meclis tarafından yapılan
cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkiye Cumhuriyeti 11.ci Cumhurbaşkanı olan Sayın
Abdullah Gül'ün Azerbaycan'a 6-8 Kasım
2007 tarihleri arasında
gerçekleştireceği ziyarette önemli sayıda üst
düzey bürokrat ve işadamı grubunun da yer
alması ve iki ülke iş
çevreleri arasındaki
yatırım ve işbirliği imkânlarının arttırılabilmesi amacıyla, özel
sektöre yönelik geniş
k a t ı l ı m l ı T ü r k i ye Azerbaycan İş Forumu ile Türkiyeli ve Azerbaycanlı işadamları arasında ikili iş görüşmelerinin
yapılacak olması Türkiye'nin Azerbaycan'a olan
ilgisini ifade bakımından çok büyük işaret ve önem
taşımaktadır. Yine Sayın Gül'ün ziyarette Bakü'nün yanısıra Azerbaycan'ın ikinci önemli şehri olan
Gence'yi ve Gence'de büyük tarihi şahsiyet Nizami
Gencevi'nin anıtını ziyaret edecek olması, ayrıca
Bakü'de Türk müteşebbisleri tarafından açılan
Qafqaz Üniversitesinin eğitim binalarının açılış ve
yeni binalarının temel atılış törenlerine katılacak
olması hem Azerbaycan ve Türkiye arasında ülke
düzeyindeki ilişkilerde hem de Azerbaycan'da
sermayeleri ve yürekleri ile bulunan Türk müteşebbisleri adına gerçektende “Özal Ruhu”nun yeniden canlanması adına heyecan ve ümit vericidir.
7
Türkiye ekonomisinde gözlenen istikrar ve gelişme
süreci ile birlikte siyasi hayatına gelen istikrar ve
uyumun, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ticari
ilişkilere ve Türkiye sermayesinin Azerbaycan'a
akımına olumlu etki edeceği beklenmektedir.
Azerbaycan Tarım Bakanlığı 2015 yılından sonra
yurt dışından gıda ürünlerinin ithalini sona
erdirmek istemektedir. Türkiye'nin Azerbaycan'a
ihraç ettiği ürünlerin büyük bir kısmı ise gıda
ürünleridir. Bu durum, iki ülke arasındaki dış ticaret hacminin zamanla daha da azalacağı sonucunu doğuracaktır. İki ülke arasında ticaret hacminin azalmaması, daha da önemlisi arttırılabilmesi için, ekonomik ilişkilerde daha çok diğer sektörlere ilişkin ürünlerin ticaretine yönelik işbirliğine gidilmesi gerekmektedir.
Türk müteşebbisleri için, ülkede piyasa mekanizmasına yönelik hukuki altyapı yetersizliği ve ülkenin bürokratik yapısından kaynaklanan ciddi politik risk sorunları da bulunmaktadır. Ancak Türk iş
adamlarının ve diğer yabancı ülke iş adamlarının
Azerbaycan'da yatırım yapabilmeleri için gerekli
yatırım iklimi son zamanlarda yapılan düzenlemelerle her geçen gün daha da olumlu bir atmosfere bürünmektedir.
Başta tarım, turizm, sanayi, finans, ulaşım, haberleşme, inşaat olmak üzere çeşitli sektörlerin Azerbaycan'da gelişmesi ve iki ülke arasındaki ticaret
hacminin artması için Türk iş adamlarını büyük
görevler beklemektedir.
Azerbaycan'ın coğrafi konumu, dikkate alındığında, bölge ülkeleri ile birlikte önemli bir pazar potansiyeline sahip olduğu görülmektedir. Azerbaycan Kafkasya ve Orta Asya'nın “ekonomik nefes
borusu”dur. Böyle bir öneme sahip olduğu BaküTiflis-Ceyhan petrol boru hattı ile açıkça görülmeye
başlamıştır. Bu önem Bakü-Tiflis-Erzurum doğal
gaz boru hattının ve Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun faaliyete geçmesi ile daha da netleşmiş olacaktır. Dolayısıyla Azerbaycan'da yatırım yapılmasına ilişkin planlamada, sadece ülkenin pazar potansiyelinin dikkate alınması doğru olmayacaktır.
Yani Azerbaycan'a yatırım yapılırken, Azerbaycan
pazar potansiyelinden çok bölgenin pazar potansiyelinin, bölgenin de bugünden daha çok gelecek
potansiyelinin dikkate alınması gerekmektedir.
Ülkeye ilişkin yatırım kararında bölge pazar potansiyeli dikkate alınacağına göre, Azerbaycan'da
ihracata yönelik, dünya fiyatları ile rekabet edebilecek şekilde malın maliyetini ve fiyatını düşük seviyelerde tutabilen ölçekte ve büyüklükte yapmak
şartıyla birçok alanda yatırım yapılması mümkündür. İklim şartları ve toprağının verimli olması,
tarım ve tarım sanayiine yatırım yapılmasını mümkün kılmaktadır. Petrol sektöründeki yatırımların
da etkisi ile bankacılık ve finans sektörü ve diğer
hizmetler sektöründeki yatırımlar da daha cazip
hale gelecektir. Azerbaycan'ın ekonomik kalkınmasını kalıcı kılma amacıyla orta ve uzun vadede
bilgi ve teknoloji ağırlıklı alanlara yönelmeyi planladığını da yapılacak yatırımlarda dikkate almak
gerekir.
Küreselleşmenin finansal sacayağı ile birlikte,
sermayenin sınır tanımadığı günümüz dünyasında, Almanya, Fransa, İngiltere, Japonya, Güney
Kore gibi bölgeye daha uzak ülkelerden gelen
müteşebbisler, Azerbaycan'a yatırım yapmakta ve
Azerbaycan'da gerçekleştirilecek olan büyük ölçekli işletmelerin özelleştirilmesine ilgili duymakta
iken, Türkiyeli işadamlarının devlet desteğini de
alarak, Azerbaycan'daki özelleştirmeye ilgi göstermeleri ve farklı sektörlere yatırım yapmaları hem
müteşebbisler, hem de Türkiye ve Azerbaycan başta olmak üzere bölge ülkelerinin ekonomisi açısından ilişkileri kalıcı kılma adına faydalı olacaktır.
Kısaca hem Türkiye'nin, hem Azerbaycan'ın jeopolitik durum göz önünde alındığında iki ülke
arasında karşılıklı yakınlaşmada atılması gereken
daha çok adım bulunmaktadır. Ümit dolu yeni
dönemde siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda
atılacak bu adımların dinamik bir anlayışla, daha
kapsamlı projelerle, karşılıklı çıkar ve ortak menfaatler çerçevesinde geliştirilmesi sağlanmalıdır.
İki ülke arasındaki ilişkilerin “bir millet, iki devlet”,
“dostluk, kardeşlik ve vazgeçilmezlik” ilkelerine
esaslanan, bununla birlikte egemenliğe ve eşitliğe
karşılıklı saygı ilkelerinin ve bölgede çıkarları olan
diğer devletlerin stratejik karar ve eylemlerinin de
dikkate alındığı bir süreçte devam ettirilmesi gerekmektedir.
Sürekli Gelişim Merkezi
SÜREKLİ GELİŞİM MERKEZİMİZİN
TÜRKİYE'DE YERLEŞEN FİRMALAR İÇİN
SUNDUĞU HİZMETLER
Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de eğitim faaliyeti
göstermekte olan Qafqaz Üniversitesi bünyesinde
işdünyasına yönelik hizmet sunan birimlerimizden biri de Sürekli Gelişim Merkezi (SMG)'dir.
Azerbaycan'da faaliyet gösteren yerli ve yabancı
işletmelere eğitim seminerleri, kurslar, insan kaynağı ihtiyaçlarının karşılanması v.b. alanlarda hizmet veren Sürekli Gelişim Merkezi'miz, Türkiye'de
faaliyet gösteren bununla birlikte Bakü-TiflisCeyhan petrol boru hattının faaliyete geçmesinin
ardından dünyanın en yüksek ekonomik büyüme
hızılarından birine sahip olan Azerbaycan'da hemen her sektörde ortaya çıkan yeni fırsatları dikkate alarak faaliyet göstermeyi veya Azerbaycan'a
ihracat ya da Azerbaycan'dan ithalat yapmayı düşünen Türk şirketleri için de aşağıda yer alan bazı
hizmetler sunmaya başlamıştır.
Türk şirketleri Qafqaz Üniversitesi güvencesiyle
Merkezimizin Türk iş dünyası için sunduğu hizmetlerden yararlanarak ekonomide bölgenin yük-
Qafqaz Üniversitesi
Sürekli Gelişim Merkezi
İŞ DÜNYASI
Ha b e r bül t eni
selen yıldızı olan Azerbaycan'da ekonomik faaliyette bulunabilir veya Azerbaycan'daki şirketlerle
ticari ilişkiye girebilirler.
Sürekli Gelişim Merkezimizin Türkiye'de Yerleşen
Firmalar İçin Sunduğu Hizmetler:
1. Azerbaycan'da Şirket Kuruluş Hizmetleri
2. Azerbaycan'da Şube Açma Hizmetleri
3. Hukuki Danışmanlık Hizmetleri
4. Mali Danışmanlık Hizmetleri
5. Ülke Ekonomisi, Sektör ve Ürün Hakkında
Danışmanlık Hizmetleri
6. Azerbaycan'daki Şirketler İle Ticari İlişki Kurulmasına Yönelik Hizmetler
7. Kurulan Şirkete Personel Alımına İlişkin Hizmetler
8. Vize ve Oturum Hizmetleri
9. Azerbaycan'a Ticari Amaçlı Yapılacak Ziyaretlerin Organizasyonuna İlişkin Hizmetler
Sahibi
Baş Editör
Editör
Dizayn
Rektör
Prof.Dr. Ahmet Saniç
Rektör Yardımcısı
Dr. Osman Nuri Aras
SGM Müdürü
Tayyar Mustafayev
Sahib Kazımov
AZ0101, Bakü-Sumgayýt Yolu, 16. km; Hýrdalan / Bakü;
Tel: (+994 12) 448 28 62/66; Faks: (+994 12) 448 28 61/67
Mobil: (+994 50) 357 54 35; e-mail: [email protected]