SÜS BİTKİLERİNDE GÖRÜLEN BAŞLICA HASTALIK

Transkript

SÜS BİTKİLERİNDE GÖRÜLEN BAŞLICA HASTALIK
SÜS BİTKİLERİNDE GÖRÜLEN BAŞLICA HASTALIK VE ZARARLILAR
Gül Küllemesi Hastalığı
( Sphaerotheca pannosa var. rosae (Walt.)Lev. )
Tanımı ve Yaşayışı
Hastalığı meydana getiren fungus kışı dal, bitki artıkları ve tomurcuklarda misel ve
klaystotesyum halinde geçirir.
Belirtileri, Ekonomik Önemi ve Yaşayışı
Hastalık, bitkinin yaprak, sürgün, tomurcukları, çanak yaprakları ve saplarında
görülür.
Hastalıklı yapraklar kıvrılır, oluklaşır, sertleşir, hafifçe kızarır, beyaz bir misel ve
konidiospor örtüsü ile kaplanır. Hastalıklı goncalar açılmaz ve şekilleri bozulduğundan pazar
değerleri düşer.
Hastalık gül yetişen her yerde görülebilir. Özellikle yağmurlama sulamanın yapıldığı
üretim alanlarında daha yaygındır.
Konukçuları
Gülün dışında şeftali ve badem başlıca konukçularıdır.
Mücadelesi
Kültürel Önlemler
-Hastalıksız bitkilerden çelik alınmalıdır.
-Aşırı sulamadan, özellikle yağmurlama ve sisleme şeklindeki sulamadan
kaçınılmalıdır.
-Aşırı azotlu gübrelemeden kaçınılmalı, özellikle toprak analizi sonucuna göre
gübreleme yapılmalıdır.
-Budama makasları işlem sonrasında % 10’luk sodyum hipokloritte 5 dk
bekletilmelidir.
-Budanan bitki artıkları toplanıp yakılmalıdır.
Kimyasal Mücadele
İlaçlama Zamanı
Yaprak ve tomurcuk oluşumu başladığında ilk ilaçlama yapılmalıdır.
İstanbul ilinde çok yıllık süs bitkilerinden Oya ağacı (Lagestromia indica), Taflan
(Prunus laurocerasus), Akçaağaç (Acer spp.) başta olmak üzere çok yılık ve tek yıllık süs
bitkileri evlerin, apartman ve yalıların bahçelerinde yetiştirilmektedir. Bu ağaçların hastalık
olarak en önemli problemlerinden biri de Külleme Hastalığıdır. Bu hastalığın bu süs bitkileri
türlerine özel olarak Erysiphe spp., Podosphaera spp., Phyllactinia spp., Microsphaera spp.
gibi pek çok etmeni bulunmaktadır.
Begonya Küllemesi Hastalığı
( Microsphaera begoniae Sivan. )
Tanımı ve Yaşayışı
Hastalık etmeninin bir bitkiden diğerine yayılmasında konidiosporlar önemlidir
patojen, bitki artıklarında klaystotesyum şeklinde kışlar.
Belirtileri, Ekonomik Önemi ve Yaşayışı
Bitkinin tüm toprak üstü aksamı kirli beyaz bir misel tabakasıyla kaplanır, sonra
yaprak kahverengileşerek kurur.
Üretimin ticari olarak yapıldığı yerlerde ekonomik kayıplara neden olmaktadır.
Hastalığı begonyanın yetiştiği her yerde görmek olasıdır.
Konukçuları
Patojenin konukçusu yalnızca begonyadır.
Mücadelesi
Kültürel Önlemler
-Sağlıklı bitkilerden çelik alınmalıdır.
-Aşırı sulamadan kaçınılmalı, özellikle üstten sulama yapılmamalıdır.
-Bitkilerde hastalıklı dallar budanmalı ve budanan bitki artıkları toplanıp yakılmalıdır.
-Budama makasları her uygulama için ayrı ayrı dezenfekte (% 10’luk sodyum
hipokloritte 5 dakika bekletilmelidir) edilmelidir.
Kimyasal Mücadele
İlaçlama Zamanı
Yapraklar üzerinde hastalığın belirtileri görüldüğünde ilaçlamalara başlanır ve ilacın
etki süresine göre ilaçlamalara devam edilir. Yaprağın her iki tarafı da ilaçlanmalıdır.
Gül Pası Hastalığı
( Phragmidium mucronatum (Pers.) Schltdl.)
Tanımı ve Yaşayışı
İlkbaharda dal, yaprak, tomurcuk sapı ve çanak yapraklarda portakal kırmızısı
esyumları, yaz aylarında yaprakların alt yüzeylerinde sarı renkli ürediyosporları ve
sonbaharda da koyu kahveden siyaha kadar değişen renkte teliosporları gül üzerinde
oluşturur.
Genç dallar üzerinde bu teliosporlar üç yıl boyunca canlı kalabilirler. İlkbaharda ilk
bulaşmalar, teliosporların çimlenmesi ile oluşan basidiyosporların genç gül sürgünlerini
enfekte etmesiyle başlar.
Belirtileri, Ekonomik Önemi ve Yaşayışı
Hastalık, bitkinin yaprak, dal ve tomurcuk saplarında oluşturduğu sarımsı lekelerle
başlar, daha sonra bu lekeler kırmızıya dönüşür.
Patojenin, doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki şekilde zararı vardır. İlkbaharda çiçek
tomurcuklarının sap ve çanak yapraklarında meydana getirdiği bulaşmalardan dolayı
tomurcukların açılmaması, etmenin doğrudan zararıdır. Dolaylı zararı ise asıl zararıdır.
Yapraklardaki lekelenmeler dolayısıyla fotosentezin engellenmesi, bitki gelişimini
yavaşlatmaktadır. Bu gelişme geriliği bitkilerden elde edilecek çiçek ve yağ miktarını da çok
düşürmektedir.
Hastalık gül üretiminin yapıldığı her yerde görülmektedir. Özellikle Isparta , Burdur
gibi yağlık gül üretimi yapılan yerlerde önemli ekonomik kayıplara neden olmaktadır.
Konukçuları
Patojenin konukçusu sadece güldür.
Mücadelesi
Kültürel Önlemler
-Aşırı sulamadan, özellikle yağmurlama sulamadan kaçınılmalıdır. Damlama sulama
kullanılmalıdır.
-Toprak analizi sonucuna göre gübreleme yapılmalıdır.
-Budama makasları işlem sonrasında % 10’luk sodyum hipokloritte 5 dk
bekletilmelidir.
Kimyasal Mücadele
İlaçlama Zamanı
İlimizde en çok süs gülleri yetiştiği için süs güllerinde ilk pas püstülleri görülür
görülmez ilaçlamalara başlanmalı, hastalığın seyrine göre vegetasyon süresince devam
edilmelidir. İlaçlamalar konusunda reçeteyle ilaç satın alabilme söz konusu olduğundan,
uzman kişilerin önerileri ve ilaç kutusu üzerinde yazan ilaçlama aralıkları dikkate alınmalıdır.
Karanfilde Kurşuni Küf Hastalığı
(Botrytis cinerea Pers.)
Tanımı ve Yaşayışı
Botrytis cinerea kesme çiçek yetiştiriciliğinde karşılaşılan en önemli fungal hastalık
etmenlerinden biri olup, genellikle zayıflık parazitidir. Hastalık etmeni, örtüaltı
yetiştiriciliğinin yapıldığı alanlarda ve havalandırması iyi olmayan seralarda görülür. Etmen
hava ve toprak kökenlidir. Fungus kışı sklerot halinde hasta bitki artıkları üzerinde ve toprakta
geçirirken, ilkbaharda bu sklerotlar çimlenerek, miselyum ve konidi oluşturur. Fungus uygun
koşullarda kışı miselyum olarak da geçirebilir. B. cinerea çevreye atılmış bitkisel materyal
üzerinde gelişerek, yağmur, rüzgar ve örtüaltında hava akımıyla etrafa yayılarak, gelişmekte
olan zayıf bitkilere özellikle yaralardan girerek enfeksiyonu oluşturur. Konukçu bulamayan
sporlar ise kurak şartlarda en fazla 2 saat yaşar.
Belirtileri, Ekonomik Önemi ve Yayılışı
Hastalık daha çok karanfilin çiçeklerinde görülmekle birlikte yaprak ve saplarda da
belirti oluşturabilir. Çiçeklerde ilk belirtiler, dış (petal) yapraklarda kahverengileşme ve
yumuşama şeklinde görülürken, uygun koşullarda (%90-95 nem ve 20-25 °C sıcaklık)
fungusun sporları bu lekeler üzerinde gri-kahverengi bir küf tabakası oluşturur ve sporlar
bitkinin diğer organlarına yayılır. Kurak şartlarda bu gri küf tabakası ortadan kalkarak,
kahverengi buruşuk alanlar şeklinde bir görünüm kazanır. Hastalık çiçek kalitesini düşürdüğü
için ekonomik olarak büyük kayıplara neden olmaktadır. Etmen ülkemizde havalandırması
uygun olmayan ve özellikle yüksek nemin uzun süre hakim olduğu seralarda daha çok
görülmektedir.
Konukçuları
Fungusun çok geniş bir konukçu dizisi bulunmaktadır. Karanfilin yanı sıra diğer süs
bitkileri, asma, çilek başta olmak üzere diğer meyveler, sebzeler, endüstri bitkileri, orman
ağaçları, makiler ve çalılar konukçuları arasındadır.
Mücadelesi
-Seralarda iyi havalandırma yapılarak sıcaklık ve orantılı nemin yükselmesi önlenmeli,
özellikle geceleri nemin yoğunlaşarak bitkiler üzerine damla düşmesinin önüne geçilmeli,
- Bitkiler arasında hava akımının olabilmesi için sık dikimden kaçınılmalı,
- Dengeli gübreleme ve iyi bakım yapılarak bitkilerin sağlıklı gelişmeleri sağlanmalı,
- Hasta bitkiler toplanarak uzaklaştırılmalı, hasattan sonra sklerotların toprağa
karışmasını önlemek için bitki artıkları yakılarak imha edilmelidir.
İlaçlamaya hastalığın ilk belirtileri görülür görülmez başlanmalıdır.
Güllerde Bakteriyel Gal Hastalığı
(Kök ve Gövde Kanseri)
(Agrobacterium tumefaciens)
Agrobacterium tumefaciens (Bakteriyel Gal), dikotiledon bitkilerde, özellikle elma,
şeftali, armut, kiraz, bağ ve güllerde gal oluşumuna neden olmaktadır. Hastalık bitkilerin
toprak üstü aksamlarında (kök boğazına yakın yerlerde) tipik olarak ortaya çıkan büyük bir
tümör benzeri şişkinliklerden (gal) ismini almıştır. Fidanların pazar değerini azaltmasına
rağmen yaşlı olan ağaçlarda ciddi problemlere neden olmaktadır.
Agrobacterium rhizogenes, benzer şekilde bitkilerde hastalık yapar, fakat bitkilerde
hem oksin hem de sitokinin salgılanmasına sebep olmakta ve bundan dolayı da köklerde aşırı
saçaklanmalara neden olmaktadır.
Belirtileri
Güllerde kansere ve geriye doğru ölüme neden olmaktadır. Hastalık belirtileri yuvarlak
galler ya da şişkinlikler şeklindedir ve kök boğazı bölgesinde toprak üstünde ortaya
çıkmaktadır. Galler başlangıçta açık yeşil ya da beyaz renktedir. Bunlar büyürken koyu ve
odunsu olurlar ve büyüklükleri birkaç cm (çapı) kadar genişleyebilir. Oluşan bu galler
bitkilerde köklerden gövdeye ya da tersi durumlarda su ve besin alışverişini engellemektedir.
Sonuçta ise bitkilerin zayıflamasına ve bodur kalmasına neden olur.
Mücadelesi
- Dayanıklı çeşitlerin kullanımı
- Hastalıktan ari, sertifikalı fide ve fidanların kullanımı
- Bitkilerde yara açılmamasına dikkat edilmesi
- Budama aletleri ve diğer aletlerin dezenfekte edilmesi
-Hastalanan bitkiler varsa hemen sökülmesi ve imha edilmesi gerekir. Ayrıca hastalıklı
gülün bulunduğu alandaki toprak mümkünse uzaklaştırılmalıdır.
Hastalık etmeni bitkilere bulaştıktan sonra kimyasal mücadelesi hemen hemen yoktur
denebilir. Bahçe tesis edilmeden önce toprak fumigasyonu yapılabilir.
Güllerde Black Spot Hastalığı (Marssonia rosacae)
Güllerde siyah noktalar oluşur ve genişleyerek yaprakları kuruturlar. Bulaşmadan önce
bazı preparatlarla hastalığı önlemek mümkündür. Ama hastalık bulaşmışsa hastalıklı dallar ve
yapraklar budanarak ilaçlama yapılabilir.
Gül Mozaik Virüsü
Gül Mozaik Virüsü (Rose Mosaic Virus=RMV) benzer hastalık belirtilerine neden
olan virüslerin genel ismidir. Bu komplekste bulunan virüsler Prunus Necrotic Ringspot virüs
(PNRSV), Apple Mosaic virus (ApMV) dir. Her üç virüs de doğal olarak kiraz, şeftali veya
elma gibi meyve ağaçların hastalık etmeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Her üç viral etmen
de güllerde görmek mümkündür.
Zarar Şekli
Hastalık bulaşan bitkiler daha az canlılık göstermektedirler. Yaprakların üzerinde
mozaik şeklinde sarı ve yeşil lekeler oluşur. Fazla enfeksiyonlarda yapraklarda kıvrılmalar ve
büzüşmeler meydana gelir. Yapraklar ilkbaharda burkularak gelişir ve büyür. Genelde
hastalanan bitkiler zayıf bir performans verir. Enfekte olmuş daha duyarlı türler kışın ölebilir.
Mücadelesi
Viral etmen genelde aşı materyalleri ile taşınmaktadır. Hastalık etmeni böcekler ve
budama aletleri ile taşınmadığından çok fazla önemi bulunmamaktadır.
- Hastalık etmeninden ari aşı materyallerinin kullanılması gerekir.
- Isı uygulaması ile anaçlardan viral etmeni temizlemek mümkün, fakat uzman kişilerce
yapılabilir.
Kimyasal Mücadele
Viral hastalık etmenlerine kimyasal mücadele önerilmez.
Süs Bitkilerinde Yaprak Bitleri (Homoptera : Aphididae)
Tanımı ve Yaşayışı
Hem döllemli hem de döllemsiz çoğalırlar. İlkbahar başlarında açılan yumurtalardan
döllerin anası denilen fundatriksler meydana gelir. Bunlar taze sürgünlere ve yapraklara
hücum ederek 10-15 günde ergin olurlar ve kanatsız, canlı doğuran dişileri meydana getirirler.
Daha sonra kanatlı dişiler görülür. Yaz boyunca döllenmeden parthenogenetik olarak
çoğalırlar ve sürekli olarak konukçu değiştirirler. Sonbaharda havalar soğuyunca erkek ve
dişiler çiftleşerek, kış yumurtalarını kış konukçusuna bırakırlar. Yılda 10-16 döl verirler.
Ekonomik Önemi ve Yaşayışı
Koloniler halinde sürgün, tomurcuk ve yapraklarda yaşadıkları için, populasyonun
yoğun olduğu durumlarda taze tomurcukların normal gelişiminde duraklamalara, şekil
bozukluklarına sebep olur. Mücadele yapılmadığı takdirde zararı büyük olur.
Konukçuları
Zararlı olmadığı hemen hemen hiçbir kültür bitkisi yoktur. Birçok bitkide değişik
yaprakbiti türleri özsuyunu emmek suretiyle yoğun zarara sebep olur.
Mücadelesi
Kültürel Önlemler
- Süs bitkilerinin yetiştirilme alanlarının içi ve etrafı yabancı otlardan temizlenmelidir.
- Toprak işlemesi, sulama ve gübreleme zamanında ve gerekli olduğunda yapılmalıdır.
Kimyasal Mücadele
İlaçlama Zamanı
Yapılan sayımlarda 100 sürgünün 20’sinde, sürgün ve taze yaprakların alt yüzünde
yaprakbiti kolonileri görülmeye başladığı zaman ilaçlamaya geçilmelidir. Bitkinin sürgün,
yaprak ve tomurcukları ilaçlı su ile kaplanacak şekilde ilaçlama yapılmalıdır. İlaçlamadan
hemen sonra yağmur yağacak olursa tekrarlanmalıdır. İlaçlama günün serin saatlerinde
yapılmalıdır.
Süs Bitkilerinde İki Noktalı Kırmızıörümcek
( Tetranychus urticae Koch. )
( Acarina :Tetranychidae )
Tanımı ve Yaşayışı
İki noktalı kırmızı örümceği diğer kırmızı örümceklerden ayıran en tipik özelliği,
vücut ortasına yakın mesafede iki tarafta bir çift siyah leke bulunur.Yumurtadan çıkan bireye
larva denir. Larvalar 3 çift bacaklıdır, daha sonra 4 çift bacaklı olan protonimf ve deutonimf
dönemlerini geçirerek ergin olurlar. Dişiler ergin olunca hemen çiftleşirler. Yumurtalarını
yaprakların alt yüzeyine tek tek damarlar boyunca bırakırlar. Ağların çokluğu populasyonun
yoğunluğunu gösterir. Bir dişi ömrü boyunca 100-150 yumurta bırakabilir. İklime göre bir
dölünü 10-20 günde tamamlar. Yılda 8-10 döl verebilir.
Kışı ergin olarak seralarda iklimin yumuşak geçtiği yerlerde ise bahçe ve tarla
kenarlarındaki yabancı otlarda ve çalılarda üremesine devam ederek geçirirler.
Zarar Şekli, Ekonomik Önemi ve Yayılışı
Yaprakların özsuyunu emerek zarar yapar. İlk beslenmeyle beraber yapraklarda emgi
lekeleri görülmeye başlar. Populasyonun artmasına paralel olarak emgi lekeleri çoğalır ve
yapraklar önce sararır daha sonra kızararak dökülür. Zararlı yoğunluğu yüksek olduğunda
yaprakların ve çiçeklerin normale göre daha küçük kalmasına, renk değişikliğine ve bitkilerde
bodurlaşmaya neden olur.
Konukçuları
Polifag bir zararlı olup pek çok kültür bitkisi, süs bitkisi ve yabancı otlarda bulunur.
Süs bitkilerinden karanfil, gül, gerbera, kasımpatı, gala , camgüzeli, ortanca, hanımeli ve
yaseminde saptanmıştır.
Mücadelesi
- Süs bitkilerinin yetiştirildiği alanlar mevsim başından itibaren gözlem altında
tutularak bitkilerin özellikle dip yaprakları incelenerek, kırmızıörümceğin yoğun olarak
görüldüğü karanfil gibi bitkilerde yaprak ve yaprakçıklar toplanarak yok edilir.
- Bahçe ve sera temizliğine önem verilmeli, yabancı otlar temizlenmeli ve bulaşık bitki
artıkları imha edilmelidir.
Süs bitkisi ekim alanları sık sık kontrol edilerek özellikle yaprakların altında
kırmızıörümcek aranır. Lokal bulaşma tespit edildiğinde ilaçlı mücadele sadece buralarda,
sera veya açık alanlarda genelde yaygın bir bulaşmaya rastlandığında tamamı ilaçlanır.
Gerberada Tütün Beyaz Sineği
Tanımı ve Yaşayışı
Tütün beyaz sineği (Bemisia tabaci), erginlerinin boyu 1 mm kadardır. Vücut rengi
sarı olmasına rağmen karşıdan vücut üzeri beyaz tozlu görünüşte bir mum tabakasıyla kaplı
olduğundan genel görünüşleri beyazdır. Yumurta sapı ile yaprağa tutunur ve gerektiğinde su
ihtiyacını yapraktan karşılar. Larvaları 4 dönem geçirdikten sonra pupa dönemine girer. Bu
dönemde rengi yeşil sarı olup koyulaşır. Pupa gelişimini tamamlayınca sırt kısmından T
şekilde yırtılarak ergin çıkar. Birkaç gün sonra çiftleşip taze yaprakların alt yüzeylerine tek
tek yumurta bırakmaya başlarlar. Yumurtadan çıkan larvalar bir süre gezindikten sonra
kendilerini bitki dokusuna sabitleyip bitki özsuyu emmeye başlarlar. Bir dişi 300 kadar
yumurta bırakır. Sıcaklıklar 14 °C’nin altına düştüğünde yumurtlama olmaz. Düşük nem de
yumurtlamanın olmaması ve erginlerin ölmeye başlaması için iyi bir nedendir. Kışı yumurta,
larva ve pupa halinde genellikle yabancı otlar üzerinde geçirebilir. Sıcak bölgelerde değişmek
üzere yılda 9-10 döl verebilir.
Ekonomik Önemi, Yaşayışı ve Konukçuları
Ergin ve larva bitki özsuyunu emerek, zayıflamasına neden olurlar, zararlı yoğun
olursa gelişme tamamen durur. Ergin ve larvaların salgıladığı balımsı, tatlı madde bitkilerin
yapraklarını kaplar, üzerinde saprofit mantarlar gelişerek fumajine neden olur. Bitkinin
stomalarını kapatır. Bitki solunum ve fotosentez yapamaz hale gelir, verim ve kalite düşer. Bu
sürecin sonunda bitki ölebilir.
Beyaz sinek ayrıca virüs hastalıklarının taşınmasında önemli rol oynar. Özellikle sebze
ve pamukta oluşturduğu zarar çok önemlidir.
Polifag bir zararlı olup, kasımpatı, gerbera, aster, solidago, gysophila, lisianthus,
helianthus, Atatürk çiçeği, begonya, impatiens ve difenbahya gibi süs bitkilerinin yanında
pamuk, bamya, domates, patlıcan, biber, fasulye hıyar, kabak, lahana gibi pek çok bitkide
zararlı olmaktadır.
Mücadelesi
-Beyaz sinek kışı yabancı otlarda geçirdiği için çevredeki yabancı otlarla mücadele
edilmelidir.
-Beyaz sinek popülasyonu nemli ortamlarda artış gösterdiğinden fazla sulamadan
kaçınılmalıdır.
- Seralarda havalandırma yapılmalıdır.
- Fazla azotlu gübre kullanımından kaçınılmalıdır.
- Seraların havalandırma açıklıkları ve girişleri tülle kapatılmalıdır.
Süs Bitkilerinde Nematodlar
Tanımı ve Yaşayışı
Nematodlar, dişileri genellikle armut, limon veya küre şeklinde, erkekleri ince uzun,
tatlı ve tuzlu sularda, nemli toprakta, canlı-ölü bitki ve hayvan dokuları üzerinde yaşayan
canlılardır.
Çıplak gözle görülemezler. Vücut genellikle şeffaftır. Bazen beslendikleri bitkilere
göre değişebilir. Vücutları dış etkilere karşı dayanıklı bir deri tabaka ile kaplıdır. Bacak ve
gözleri yoktur; su damlacıkları içerisinde yer değiştirebilirler. Ağızlarında sokucu bir iğne
(sytlet) vardır. Bununla bitki dokularını delmek suretiyle beslenirler.
Genellikle ayrı eşeylidirler. Bitkilerde yaşayan nematodlar, yumurtalarını toprak veya
bitki dokusu içine serbest olarak bırakırlar. Yumurtadan çıkan larva ergine benzer.
Zarar Şekilleri
Nematodlar bitkilerin kök, soğan, yumru, gövde, yaprak, filiz bazen de çiçek meyve ve
tohumlarına sytletlerini sokup, önce bu bitkilere bazı sıvılar salgılarlar. Daha sonra da bitkinin
özsuyun emerler. Bu salgıya bitkinin gösterdiği reaksiyon sonucu urlar ve anormal oluşumlar
meydana gelir. Styletin sokulmasıyla bitki hücreleri yırtılır, dokular bozulur ve iletim
demetleri görevlerini yapamazlar.
Bunun sonucunda bitkide solma, sararma, bodurlaşma, renk değişiklikleri, kıvrılma,
aşırı derecede dalların oluşması, yumru ve köklerde saçaklanma, yumuşama ve çürümeler
olur.
Ayrıca beslenme sırasında viral hastalık etmenlerini hasta bitkiden sağlam bitkiye
taşıyarak direkt zararlı olurlar. Beslenme sırasında açtıkları yaralardan bazı fungal ve
bakteriyel hastalıklara kapı açarak dolaylı olarak zarar verirler.
Süs Bitkilerinde zararlı başlıca Nematod türleri ve konukçuları
Çilek Nematodu ( Aphelenchoides fragariae Ritzema Bos )
( Aphelencida:Aphelenchoididae )
Polifag bir nematoddur. En önemli konukçusu çilektir. Süs bitkilerinden zambak,
begonya, Afrika menekşesi, krizantem ve çuha çiçeği konukçuları arasındadır.
İğne Nematodları ( Longidorus spp. )
( Dorylaimida: Longidoridae )
Longidorus attenuatus, ülkemizde tespit edilmiş, iç karantinaya tabi, süs bitkilerinde
de zararlı olabilen bir türdür.
Kamalı Nematodlar ( Xiphinema spp. )
( Dorylaimida: Longidoridae )
Kamalı nematodlar polifagdır. Kısa boğum virüsünün taşıyıcısı olan Xiphinema
index’in en önemli konukçusu bağ olup, incir, dut ve gül diğer konukçularıdır.
Kök Ur Nematodları ( Meloidogyne spp. )
( Tylenchida: Meloidogynidae )
Polifag zararlılardır. Kök-ur nematodlarının aralarında sebze, süs bitkileri ve
meyveleri kapsayan 2000’den fazla konukçusu vardır.
Soğan –Sak Nematodu ( Ditylenchus dipsaci (Kühn))
( Tylenchida :Anguinidae )
Soğan-sak nematodu 44 familyaya bağlı 450’den fazla bitki türünde zarar yapabilir.
Konukçu bitkileri arasında önemli familyalar Liliaceae, Iridaceae, Gramineae,
Amaryllidaceae, Polygonaceae, Caryophyllaceae, Ranunculaceae, Cruciferae, Solanaceae,
Rosaceae, Leguminosae, Compositae, Cannabinaceae olarak sayılabilir.
Turunçgil Nematodu ( Tylenchulus semipenetrans Cobb )
( Tylenchida : Tylenchulidae )
Bütün turunçgil çeşitleri asma, zeytin, incir, trabzon hurması ve leylak, turunçgil
nematodunun konukçularıdır.
Mücadelesi
Nematodların topraktaki varlıkları nematolojik toprak analiziyle veya bitki köklerinde
makroskobik yoldan ur aramayla olur.
Nematodlar tespit edildikten ve ne kadar yoğunlukta olduğu saptandıktan sonra
mücadele yöntemlerine geçilir. Nematodlarla kültürel, biyolojik, fiziksel ve kimyasal yollarla
mücadele edilir.
Kültürel Mücadele
- Ekim nöbeti
- Toprağı nadasa bırakma
- Yabancı otların yok edilmesi
- Dayanıklı çeşitlerin seçimi
- Nematodla bulaşık bitkilerin yok edilmesi
- İyi bakım ve toprağın verim özelliğinin artırılması
Biyolojik Mücadele
Bitki paraziti nematodlarının biyolojik olarak kontrol eden doğal düşmanları kök-ur
nematodları için de geçerlidir. Bunlara örnek olarak, bazı predatör nematodlar; nematod avcısı
toprak fungusları, parazit ve predatör diğer bazı toprak altı canlıları ve bakteri türleri
söylenebilir. Toprağın yaprak çürüntüsü, ahır gübresi ile gübrelenerek toprağın fiziksel
özeliklerini geliştirdiği, besin maddelerince zengin hâle getirilerek biyolojik mücadeleyi de
hızlandırdığı ve nematod zararını büyük ölçüde azalttığı saptanmıştır.
Fiziksel mücadele
Genel nematod savaşı yöntemlerinden biri olan su buharı veya sıcak su ile toprakta
veya bitki üreme materyalinde nematodların öldürülmesi, çok masraflı olmalarından dolayı
kullanılamazlar.
Kimyasal mücadele
Kök-ur nematodlarına karşı kimyasal savaş en fazla başvurulan yöntemdir. Kimyasal
savaşta kullanılan ilaçlar, ekim dikim öncesi boş araziye uygulanmalıdır. 20 cm derinliğinde
ve toprak sıcaklığının 15–20 ºC olduğu ilkbahar, yaz veya erken sonbahar aylarında ilaçlama
yapılır.
İlaçlama öncesinde toprak; derince işlenmiş, ufalanmış ve bir önceki mahsulden
kalmış bitki artıklarından temizlenmiş olmalıdır. Bunun için de toprağın, ilaçlamadan birkaç
hafta evvel sürülmüş olması gerekir. İlaçlamanın uygulanacağı toprak ne çok kuru ne de
çamur olmalı, en iyi tohum ekme tavında olmalıdır. Kimyasal mücadelede nematisitlerden
faydalanılır.
Süs Bitkilerinde Dut Kabuklu Biti
( Pseudaulacaspis pentagona (Targ.-Tozz.))
( Homoptera :Diaspididae )
Tanımı ve Yaşayışı
Birinci ve ikinci dönem larva halinde genellikle kabuk altında bulunur. Dişi armut
biçiminde turuncu sarı renklidir. Dişi kabuğu altında görülen yumurtalardan pembemsituruncu olanlardan dişi bireyler, sarımsı beyaz olanlardan ise erkek bireyler oluşur. Erkekler
çiftleştikten hemen sonra ölürler. Kışı geçiren döllenmiş dişi, sıcaklığın artışıyla birlikte
irileşir, ilk larvalar Nisandan Hazirana kadar görülür, ikinci döl Temmuz ayında görülür,
Eylül ayında ise ikinci dölün dişi bireylerinin bir kısmı döllenmiş dişi olarak kışlamaya
çekilirken, büyük bir bölümü de üçüncü dölü verir.
Ekonomik Önemi , Yaşayışı ve Konukçuları
Zararlı, sıvama halde bulunduğu dalların, daha sonra da tüm ağacın kurumasına yol
açar. Süs bitkilerinden söğüt, gül, şimşir, leylak, sardunya, böğürtlen, top akasya ve
atkestanesinde zararlıdır.
Mücadelesi
Dut Kabuklu Biti kışın ağaçlar üzerinde kolayca seçilebildiğinden budama sırasında
sert fırçalar kullanılarak sıkı bir temizleme yapılabilir, ancak gözlerin zarar görmemesine
dikkat edilmelidir. Mekanik mücadele küçük bahçelerde daha kolay uygulanabilir.
Kimyasal mücadele yapmak gerekiyorsa doğal düşmanlara etkisi en az bitki koruma
ürünleri tercih edilmelidir.
Büyük bahçelerde, kışı sert geçen yıllarda zararlı kalın bir kabuk oluşturduğundan kış
mücadelesi populasyonu % 50-70 oranında azaltır. Ilık geçen kışlarda % 90’ın üzerinde etki
sağlanır.
Yaz mücadelesine ilk larva çıkışında başlanır ve ilacın etki süresi dikkate alınarak
ikinci ilaçlama yapılır. Ağaçların kalın dalları ve gövdesi varsa, kaplama ilaçlama
yapılmalıdır.
Süs Bitkilerinde Unlu Bitler
( Planococcus citri Risso, P. ficus (Signoret))
( Homoptera :Diaspididae )
Tanımı ve Yaşayışı
Ergin dişi uzunca oval biçimli olup vücut rengi sarı-turuncu olmasına rağmen üzeri
beyaz mumsu tabakayla kaplı olduğundan beyaz görünür, erkek birey sarı veya kırmızımsı
kahverengidir. Yumurta uzunca oval ve sarıdır. Çıkan larvalar açık sarı renklidir ve mumsu
örtüleri yoktur.
Kışı ergin, yumurta ve larva dönemlerinde yarık ve çatlaklar ile kabuk altında
geçirebilirler. Havalar sıcak ve nemli olduğunda, ilkbahar yaz mevsiminde populasyonları
yüksek olur. Yılda 2-6 döl verir.
Ekonomik Önemi, Yaşayışı ve Konukçuları
Bitkilerin yaprak, sürgün, salkımlarında ve gövdesinde bitki özsuyunu emmek
suretiyle zarar yapar. Sonuçta bitki zayıflar ve verimden düşer.
Unlu bitler salgıladıkları tatlımsı maddeler ile saprofit mantarların gelişmesi için bir
ortam yaratır. Meydana gelen fumajin denilen pekmeze benzer yapı sonucu ürün azalır, kalite
düşer ve sonunda bitki tamamen kurur.
Unlu bit polifag bir zararlı olduğundan süs bitkilerinde zarar yapar.
Mücadelesi
Bulaşık görülen dallar ve yapraklar temizlenmeli, bitkinin hava alması sağlanmalıdır.
Doğal düşman etkinliğinin arttırılması için doğal düşmanlara yan etkisi en az olan ilaçlar
tercih edilmelidir.
İlaçlama zamanı, unlu bite karşı mücadele iki devrede yapılır:
Birinci devre, ağacın gövdesinde, kabuklarda ıslaklık görülmeye başladığı ve unlu
bitin yeşil aksama doğru yürümeye başladığı devredir.
İkinci devre, unlu bitin yaprak ve uç noktalara geçtiği devredir. İlk devrede
populasyon seyrekse sadece ikinci devrede de ilaçlama yapılabilir.
Süs bitkilerinde Koşniller
(Gül Koşnili : Parthenolecanium spp., Yıldız Koşnili: Ceroplastes floridensis)
Gül Koşnili
Yıldız Koşnili
Tanımı ve Yaşam Döngüsü
Gül koşnilinde ergin dişi yarım küre şeklinde sarımsı kahverengi olup, üzeri kırmızı
çizgilidir. Erkek koyu kahverengi ve oldukça hareketlidir. Kışı 2. dönem larva halinde dal ve
sürgünler üzerinde geçirir. İlkbaharda havaların ısınmasıyla (gül fidanlarına su yürümeye
başlayınca) kabarmaya başlayarak renk değiştirirler. Erkek ve dişi bireyler kendi şekillerini
alırlar. Nisanın ilk haftasından itibaren çiftleşmeye başlarlar. Çiftleşen dişiler hızla gelişerek,
fazla miktarda tatlı madde salgılar ve yumurtladıktan sonra ölür. Yılda bir döl verir.
Yıldız koşnilinde, ergin kirli beyaz renkte, bir balmumu tabakası altındadır. Larva
döneminde belirgin olan bölme ve beyaz çıkıntıları vardır. Ergin dişinin altındaki yumurtalar
ilk zamanlarda krem veya açık sarıdır. Bunlar zamanla sarı olur. Kışı, ince dal ve sürgünler
üzerinde 1. ve 2. dönem nimf veya ergin halde geçirir. Dişi ilkbaharda 400-700 adet
yumurtayı kabuğunun altına bırakır. Mayısın son haftasından itibaren hareketli nimfler
görülmeye başlar. Nimfler kendilerini bir yere tespit ederler ve mumsu madde salgılayarak
ergin hale gelirler. Yılda 2 döl verir.
Yaşayış ve Zarar Şekilleri ve Ekonomik Önemi
Gül koşnili güllüklerde iki şekilde zarar yapar. Bitki özsuyunu emerek doğrudan,
salgıladıkları tatlımsı madde ile fumajine neden olurlar. Zarar gören güllükler 3-4 yıl içinde
kurur. İlk yıl durgunluk gösteren gül fidanları, ikinci yıl bodurlaşır, yapraklar küçülür,
sürgünlerde tomurcuk miktarı azalır ve kalite bozulur. Üçüncü yıl yer yer kurumalar, sarılık
ve çalılaşma görülür.
Yıldız koşnili, bitki özsuyunu emerek ağaçların zayıf düşmesine ve kalitesiz görünüme
sebep olur. Ayrıca çıkardıkları tatlı madde ile fumajin meydana gelir ve bu da solunumu ve
fotosentezi engeller.
Konukçuları
Yağ, süs ve yabani güller gül koşnilinin konukçularıdır. Yıldız koşnili, bir çok yabani
ve kültür bitkisinin (Japon ayvası, malta eriği, taflan, küçük yapraklı kauçuk, defne, mersin,
zakkum, sakız ağacı, palmiye vb.) konukçusudur. Narenciyedeki zararları da oldukça
önemlidir.
Mücadelesi
- Kurumuş dallar ortamdan uzaklaştırılmalıdır.
- Gençleştirme için kesilen dallar başka amaçla kullanılmamalıdır. Uzaklaştırılmalıdır.
- Yeni kurulacak güllüklerde koşnilli dallar kullanılmamalı, imha edilmelidir.
Gül koşnilinde, ilkbaharda koşnilin beslenmeye başlamasından itibaren ancak
yumurtlama dönemine girmeden önce (Nisan ortası-Mayısın ilk haftası) veya koşnilin
yumurta açılımının en yüksek olduğu dönemde, birinci dönem larvalara karşı ilaçlama
yapılmalıdır.
Yıldız koşnilinde, ağaç başına ortalama 1 zararlı düşüyorsa ilaçlama yapılır.
İlaçlamalar sıcak havalarda yazlık yağlar tercih edilerek yapılabilir.
Çam Kese Tırtılı
( Thaumetopoea pityocampa Schiff. )
( Lepidoptera: Bombycideae )
Tanımı ve Yaşayışı
35-40 mm. kanat açıklığında olup erkekleri kahverengimsi gri, dişileri daha açık gri
renkte olan bir kelebektir. Üzerinde enlemesine zigzaglı üç çizgi bulunur. Arka kanatları her
ikisinde de beyaz renkte ve üzerinde birer adet gri renkte leke mevcuttur. Erkek dişiden daha
küçük ve aynı zamanda daha hareketlidir. Dişiler genellikle iki ibreyi (Çam yaprağı)
birleştirerek üzerine mısır koçanı şeklinde sıralar halinde 1 mm. çapındaki yumurtalarını
bırakır. Yumurtadan çıkan ilk larvalar 1,5 mm. boyundadır. Tırtılların üzeri bol kıllı olup bu
kıllar sırtta kahverengi, yanlarda ise beyaza yakın sarı renktedir.
Konukçuları
Ülkemizdeki hemen hemen bütün çam türlerinde zarar yapmaktadır. Çam türlerini
bulamadığında çeşitli makilerin yapraklarını da yer.
Yaşayış ve Zarar Şekilleri ve Ekonomik Önemi
İstanbul şartlarında Temmuz sonu ile Ağustos ayı içerisinde yumurta bırakır. Bu
yumurtalardan Ağustos sonu ile Nisan sonuna kadar tırtıllar çıkarak beslenir ve Nisan ortası
ile Temmuz ortasına kadar pupa dönemine girer. Pupa döneminden sonra ergin kelebekler
çıkar ki bu dönem Temmuz ortası ile Eylül ortasına denk gelir ve bu şekilde hayat döngüsünü
tamamlar. Her yaştaki çamlarda zararı görülebilir. Zararı tırtıllar yapar ve genellikle akşam
saatlerinde beslenirler. Yoğunluğu az olduğu zaman genellikle orman açıklıklarının kenar
şeridinde veya münferit ağaçlarda rastlanır. Fakat yoğunluk arttıkça zararlı olduğu ağaç adedi
çoğaldığı gibi her ağaçta görülen kese adedi de çoğalır. Öyle ki bu miktar her ağaçta 1-2
keseden, 20-25 keseye kadar çıkmaktadır. Yoğunluk az olduğu takdirde zarar sadece keselerin
civarında olur. Yoğunluğu fazla olup kitle halinde görüldüğü takdirde ibrelerin tamamı yok
edilerek ağaç çıplak bir hale gelebilir. Bu durum tırtılların iyice büyüyüp olgunlaştığı
ilkbaharda daha bariz olarak görülür. Zararın seyri şu şekilde olur; Tırtıllar ilk yumurtadan
çıktığında sadece yumurta civarındaki ibreleri yanlarından kemirirler. Daha sonra başka bir
sürgüne atlayıp biraz daha kuvvetlice kemirmeye devam eder ve buralardan kızarıklıklar
meydana gelir ki bunu uzaktan fark etmek mümkündür. Zarar tırtıllar büyüdükçe artar.
Zararını keselerden çıkıp dolaşarak yapar ve aynı keseye döner. Bu şekilde yoğun zarar gören
ağaçlarda gelişme geriliği ve kuruma görülür.
Mücadelesi
Çam kese tırtılı ile mücadele yöntemleri biyolojik, mekanik, kimyasal ve bu ikisinin
beraber uygulandığı entegre mücadele olarak yapılır.
Mekanik Mücadele
Küçük alanlarda uygulanabilir. Örneğin keseleri toplayarak yakma, yumurtaları imha
etme, tırtılların yapışıp kalmasını sağlamak için ağaç gövde ve dallarına yapışkan maddeler
sürme
ve
keseler
içine
petrol
döküp
öldürmek
suretiyle
yapılır.
Kimyasal Mücadele
Çam kese tırtılı ile Mart-Nisan aylarında keseyi terk etmeye başladığında ve EylülEkim aylarında kese örmeye başladığı zaman kimyasal mücadeleye başlanır.
Armut Kaplanı
( Stephanitis pyri (Fabr.))
( Hemiptera: Tingidae )
Tanımı ve Yaşayışı
Erginler 3-4 mm uzunluğunda, 2 mm genişliğinde olup, vücudu yassı ve geniş ve çok
süslü bir böcektir. Yumurtaları parlak siyah renkli ve 2 mm uzunluğundadır. Nimfler,
erginden farklı görünüşte, renkleri siyah ve abdomenin iki yanında 12 adet çıkıntı
bulunmaktadır. Kışı ergin halde ağaç kabukları altında, taşlar arasındaki oyuklar içinde ve
kurumuş yapraklar arasında geçirir.
Nisan ayından itibaren kışlakları terk edip meyve ağaçlarına geçerek, 9-10 gün
yaprakların özsuyu ile beslenir ve çiftleşirler. Mayıs başından itibaren dişiler yumurtalarını
teker teker yaprağın alt epidermisine, doku içine koyarlar ve üzerini zift gibi yapışkan bir sıvı
ile örterler. Yumurtalar 20-25 gün sonra, yaklaşık Haziran başından itibaren açılmaya başlar.
Çıkan nimfler önceleri siyahtır, gömlek değiştirdikçe renkleri açılır. Ergin oluncaya kadar beş
gömlek değiştirir ve ortalama 22 günde ergin olur. Ekim ayından sonra kışlağa çekilmeye
başlarlar. Yılda 2-3 döl verir.
Konukçuları
Polifag bir zararlı olduğu için elma, armut, ayva başta olmak üzere pek çok meyve
ağacında zarar yapmasına rağmen gül, kavak, söğüt, karaağaç, çeşitli süs bitkileri ve çınar
ağaçlarında da zarar yapar.
Mücadelesi
İlk ilaçlama Nisan ayında, erginlerin kışlaklardan çıkıp yapraklara geçtiği, fakat henüz
yumurta bırakmadığı dönemde yapılır. Bahçenin değişik yönlerinde bulunana 10 adet ağacın
her birinin dört yönünden bir dal ve her daldan üçer yaprak toplanır. Ortalama yaprak başına
0,5-1 adet ergin düşerse mücadeleye karar verilir.
İkinci ilaçlamaya karar vermek için ise Haziranda yine bu yöntemle ergin ve nimf
sayılır. Bir yaprağa 2-4 adet ergin ve nimf düşerse ilaçlama yapılır.
Üçüncü ilaçlamaya gerek duyulursa Temmuz sonu veya Ağustosun ilk haftasında
ilaçlama yapılabilir.
Zararlı yaprakların alt yüzeyinde yaşadığı için ilaçlama sırasında, alt yüzeylerin
ilaçlanmasına dikkat edilmelidir.
Süs Bitkilerinde Tripsler
Gerberada Çiçek Tripsi
(Frankliniella occidentalis Pergande)
(Thysanoptera :Thripidae)
Tanımı ve Yaşayışı
Çiçektripsi erginlerinin vücut uzunlukları 1,3-1,9 mm arasındadır. Erkekler dişilere
göre daha küçüktür ve narin yapıdadır. Erkekler nadiren görülürler.
Yumurtaları fasulye biçimli, saydam olmayan bir görünümde, 0,2 mm
uzunluğundadır.
Nimf ve erginler şekil olarak birbirine benzer, nimfler 0,4 mm uzunluğunda ve
kanatsızdır. Pupa rengi beyazdır. Aktif olarak beslendiği iki nimf dönemi geçirir, birinci
dönem nimf yumurtadan çıkar çıkmaz bitki dokusunda beslenmeye başlar. İkinci nimf dönemi
çok aktiftir. Beslenmek için kapalı yerler ararlar. Nimfler 10-14 günde iki kez gömlek
değiştirip prepupa olurlar ve hareketsiz, beslenmedikleri bir döneme girerler. Prepupa
döneminden 2 gün sonra pupa, 4-11 gün sonra da ergin olurlar. Genellikle toprakta, bazen de
çiçekte pupa olurlar. Erginler bu pupalardan havanın sıcaklığına bağlı olarak 2-9 gün içinde
çıkarlar. Ergin dişiler hareketsiz geçen ilk 24 saatin ardından 48 saat sonra yumurta
bırakmaya başlarlar. Yumurtalarını çiçek ve yaprakların parankima dokusuna bırakan dişiler
yaşamları boyunca 30-150 yumurta bırakabilirler. Yumurtalar genellikle bir hafta içinde
açılır. Bir dölünü 30 ˚C’ de 15 günde tamamlar. Sera koşullarında 12-15 döl verebilirler.
Zarar Şekli, Ekonomik Önemi ve Yayılışı
Törpüleyici- emici ağız yapısına sahip olan tripslerin larva ve erginleri açığa
çıkardıkları bitki özsuyunu emerek zararlı olurlar. Beslendikleri dokularda gümüşi lekeler
oluşur ve bunlar çok karakteristiktir. Zamanla yaprak solar ve dökülür. F. occidentalis hem
yaprakta hem de çiçekte beslenerek zararlı olur. Bu emgiler sonucu bitkiler tamamen
kuruyabilir. Özellikle çiçeklerin taç yapraklarında oluşan hasar sonucu pazar değerleri düşer.
Zararlının nimf ve erginleri bakteri, mantar ve virüs (TSWV-Domates Lekeli
Solgunluk Virüsü ve TSV- Tütün Çizgi Virüsü) gibi hastalıkların vektörü olarak da zararlı
olmaktadır.
Konukçuları
Polifag bir zararlıdır. Karanfil, gül, kasımpatı, gerbera, aster, solidago ve gysophila
gibi süs bitkilerinin yanı sıra pamuk, domates, patlıcan, biber, fasulye, hıyar, kabak, kavun,
karpuz ve ıspanak önemli konukçularıdır.
Mücadelesi
- Seralarda yabancı ot mücadelesi yapılmalı ve artıklar hemen yok edilmelidir.
- Toprak 10 cm derinliğinde sürülerek pupalar yok edilmelidir.
- Havalandırma açıklıkları en az 462 μm’lik tel ile kaplanmalıdır.
-Seraların içerisinde zararlının diğer konukçularının bulundurulmamasına özen
gösterilmelidir.
Diğer zararlılarla mücadele edilirken çiçek tripsinin de kontrol altında bulundurulması
yeterli olacaktır. Kimyasallara karşı giderek artan direnç sebebiyle yoğun ve bilinçsiz ilaç
kullanımından kaçınılmalıdır.
Serayı temsil edecek şekilde tesadüfen seçilen erken dönemde 50 yaprak, çiçek
döneminde 50 çiçekte yapılan sayımda ortalama 5 larva+ergin tespit edilirse ilaçlamaya karar
verilir.
Süs Bitkilerinden Karanfilde Çiçek Tripsi de aynı etmendir. Heliothrips
haemorrhoidalis türü de süs bitkilerinde ciddi zararlanmalara yol açan bir zararlı olarak
bilinmektedir.

Benzer belgeler

süs bitkileri hastalıklarıyla mücadele

süs bitkileri hastalıklarıyla mücadele Daha sonra kanatlı dişiler görülür. Yaz boyunca döllenmeden parthenogenetik olarak çoğalırlar ve sürekli olarak konukçu değiştirirler. Sonbaharda havalar soğuyunca erkek ve dişiler çiftleşerek, kış...

Detaylı

süs bitkileri hastalık ve zararlıları

süs bitkileri hastalık ve zararlıları özellikle geceleri nemin yoğunlaşarak bitkiler üzerine damla düşmesinin önüne geçilmeli, - Bitkiler arasında hava akımının olabilmesi için sık dikimden kaçınılmalı, - Dengeli gübreleme ve iyi bakım...

Detaylı

Ürün Kataloğu

Ürün Kataloğu Tütün beyaz sineği (Bemisia tabaci), erginlerinin boyu 1 mm kadardır. Vücut rengi sarı olmasına rağmen karşıdan vücut üzeri beyaz tozlu görünüşte bir mum tabakasıyla kaplı olduğundan genel görünüşl...

Detaylı

Süs Bitkileri Hastalık ve Zararlıları

Süs Bitkileri Hastalık ve Zararlıları bozukluklarına sebep olur. Mücadele yapılmadığı takdirde zararı büyük olur. Konukçuları Zararlı olmadığı hemen hemen hiçbir kültür bitkisi yoktur. Birçok bitkide değişik yaprakbiti türleri özsuyunu...

Detaylı