Ocak - Şubat 2012 Sayı:28

Transkript

Ocak - Şubat 2012 Sayı:28
MAKRO VİZYON l OCAK-ŞUBAT 2012 SAYI 28
MAKRO SUNUȘ
Değerli Makro Vizyon okurları,
Şeref SONGÖR
Makro Market Yönetim Kurulu Başkanı
Hepimiz yeni bir yıla girmiş olmanın
mutluluğunu yaşıyoruz. Çünkü yeni
bir yıl yeni umutlar demektir. Bu
bakımdan, hepimizin geçmiş yılın
muhasebesini yapıp önümüzdeki
uzun yılla ilgili hedeflerimizi ve
isteklerimizi belirlediğimiz
günlerdeyiz. Biz de Makro olarak, her
yıl kendimize bir rota çiziyoruz ve
hedeflerimizi belirliyoruz.
2011 yılı bizler için hedeflerimizi
gerçekleştirdiğimiz ve büyüdüğümüz
bir yıl olarak geçti. Mağaza sayımızı
ve daha da önemlisi istihdam
ettiğimiz personel sayımızı arttırdık.
İstanbul ve Yozgat’ı da Makrolu
şehirler arasına kattık. Ulusal bazda
yaşadığımız bu büyümenin 2012
yılında da artarak devam etmesini
umuyoruz. Böylece ülkemizin en
önemli perakende kuruluşu olmak
hedefiyle ilerliyoruz.
Makro’nun şu andaki durumu sevgi
ve inançla meydana gelmiş bir başarı
hikayesidir. Haftanın 7 günü,
Anadolu’nun 13 şehrinde, 156
mağazamız ve 4900 çalışanımızla
gerçek anlamda yaşayan bir
organizasyon olan Makro’nun
başarısı, el ele veren tüm
çalışanlarımızın ve bize güvenmeyi
sürdüren müşterilerimizin ürünüdür.
İnançla ve güvenle beslenmeyen
hiçbir başarının kalıcı olacağını
düşünmüyorum. Bu sebeple,
sürdürülebilir başarımızın sırrı,
inançla çalışan Makro personeli ve
bize güven duyan Makro
müşterileridir.
MAKRO VİZYON
02
OCAK-ȘUBAT 2012
2011’den 2012’ye
Dergimizin bu sayısında sizler için,
2011 yılının önemli olaylarını
derledik ve 2012 yılını daha iyi
geçirmeniz için hayatınızda
yapacağınız ufak değişikliklerin ne
kadar önemli olduğunu göstermek
istedik.
2011’in özellikle dünya için zorlu bir
yıl olduğunu söyleyebiliriz. 2011
yılının en önemli olayı, tabi ki
Avrupa’daki kriz oldu. Bu kriz 2012
yılında da kendini hissettirecek gibi
görünüyor. Ancak Türkiye, 2011
yılını çok sağlam bir ekonomiyle
noktaladı. Büyüme rakamlarının
yükselmesi, işsizlik oranlarının
beklenenden çok daha düşük olması,
Türkiye’nin doğru yolda olduğunu
işaret ediyor.
Dünyayı etkileyen bu krizin yanı sıra,
Japonya’daki deprem ve tsunami
felaketi, Bin Ladin’in yakalanması,
Arap Baharı ve Kaddafi’nin ölümü,
en öne çıkan noktalar oldu.
Ülkemizde ise milletvekili seçimleri
ve ardından yaşanan yemin krizi, şike
operasyonu, Çukurca baskını ve Van
depremi yıl boyunca yaşadığımız
olaylardı. Daha fazlasını ise
dergimizin sayfalarında bulabilirsiniz.
2012’nin size, ailenize ve tüm
sevdiklerinize sağlık, mutluluk
ve huzur; ülkemize ve dünyaya
ise barış ve esenlik getirmesini
dilerim.
Saygılarımla…
MAKRO İÇİNDEKİLER
28
K A PA K 2 8
GÖRÜŞ 20
Yeni bir yıl, yeni umutlar
2011 yılı değerlendirmesi ve
2012 yılı hedeflerimiz
Yeni bir yıl, insan hayatı için yepyeni umutlar barındırır her zaman. Romalı
şair Ovidius “Umutlarım asla gerçekleşmiyor ama daima umut ediyorum”
demiş. Çünkü umut bizi hayata bağlayan en önemli duygulardan biridir.
Hayatınızla ilgili önemli kararlar almak ve gerçekleştirmek için yeni bir yılın
başlangıcından daha iyi bir zaman olabilir mi?
HABERLER 06
Mehmet SONGÖR MAKRO Genel Müdürü
KISA KISA 22
Beslenme
Güzellik
Sağlık
• Makro’dan 6 yeni mağaza
195 kişiye istihdam imkanı
• 100 bin Makro müşterisine Aşure
• Engelli istihdamında da Makro başı çekiyor
• Doğrudan Pazarlama Ödülleri’nde
Makro-Knorr ortaklığı birincilik kazandı
• TTKD’den Makro’ya “Altın Adam” ödülü
• Makro kazandırmaya devam ediyor
• Makro’dan inanılmaz yılbaşı kazançları
GÜNCEL 30
Yeni yılda daha
iyi bir yaşam için 22 iyi öneri
GÜNCEL 36
Aşkın doğum günü
14 Şubat
MAKRO VİZYON
04
OCAK-ȘUBAT 2012
GÜNDEM 40
2011’de neler oldu?
GÜNCEL 46
Yarıyıl tatili geliyor!
R Ö P O R TA J 4 8
Yeni nesil Makro
Yüksek İç Mimar Umut Kemal Arıcan
YA Ş A M 5 2
Organ bağışı hayat kurtarır
PSİKOLOJİ 54
Ağlamak rahatlatır mı?
GÜZELLİK 58
Cildinizi kıştan koruyun
G I D A K Ü LT Ü R Ü 6 2
Sağlık için her gün bir kase yoğurt
74
MAKRO VİZYON
OCAK-ŞUBAT 2012
SAYI: 28
YA Ş A M 7 4
Sigarayı bırakma zamanı
BEBEĞİM 78
Makro Market Adına Sahibi
Mustafa Songör
Bebeğiniz diş çıkarırken...
Genel Yayın Yönetmeni
Nuray Erdoğan
GEZİ 80
Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu)
Hünkar Sibel Görel
İçinizi ısıtacak sıcacık rotalar
ÇOCUK 86
Dino’nun eğlence sayfaları
[email protected]
Yazı İşleri
Bikem Öğünç
Çiğdem Görel
[email protected]
KONUK 66
Orhan Gencebay
SAĞLIK 70
Antibiyotik dost mu,
düşman mı?
TA R İ F 9 0
Elmalı Pay, Yoğurt Çorbası
Ayva Reçeli, Fırında Tavuk
BULMACA 94
Grafik Tasarım
Mehmet Emin Öztürk
Reklam-PR
Nilgün Tüfekçioğlu
[email protected]
Reklam Tasarım
Zafer Mert
Coşkun Işıkgül
Mücahit Aktaş
Hüseyin Dalkılıç
Fotoğraf
Cenk Atarer
Yayına Hazırlık
52
62
Tel: (0212) 503 88 08
[email protected]
Renkayrım/Baskı ve Cilt
Arkadaş Basım San. Ltd. Şti.
Basım Tarihi: Ocak 2011
Yayın Türü: Yerel Süreli
54
Yönetim Yeri
Makro Market A.Ş.
Saray Mah. Gıdacılar Cad. No: 11
06980 Sarayköy - Kazan / Ankara
T: (0312) 815 47 05
www.makromarket.com.tr
80
MAKRO VİZYON
05
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO HABER
Makro’dan 6 yeni mağaza
195 kişiye istihdam imkanı
2011 yılını İstanbul ve Yozgat illerinde açtığı yeni mağazalarıyla Anadolu’da
yayılarak geçiren Makro, yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Makro,
Aralık ayı içerisinde açtığı 6 yeni mağazayla hizmet verdiği mağaza sayısını
arttırdı ve yeni istihdam fırsatları oluşturdu. 55 bini aşkın ürün çeşidiyle
alışverişte yeni bir tarz ve alışkanlık oluşturmayı amaçlayan Makro, 2012
yılında da Türkiye’ye yayılma sürecini tüm hızıyla devam ettirmeyi amaçlıyor.
Anadolu’da başlayan
perakende yoluculuğunu
bugün ulusal marka olarak
sürdüren Makro, 2011
yılına ardı ardına açtığı
mağazalarla veda ediyor.
Makro, Aralık ayında,
Konya Bosna’da, Yozgat
Merkez’de ve İstanbul
Yeşilpınar, Küçükköy,
Pendik ve Bayrampaşa’da
açtığı 6 mağazasıyla
yayılma hedeflerini
Bayrampașa
Bosna
gerçekleştiriyor.
Yeni açılan 6 mağazayla
beraber Makro, 13 ilde 156
mağazaya ulaştı. 2012
yılında da Türkiye
genelinde farklı şehirlerde
büyümeyi hedefleyen
Makro’nun 2023 hedefi,
Türkiye’nin en önemli
perakende markası olmak.
Açılan yeni mağazalarla
istihdama da büyük katkı
sağlayan ve uygun fiyata
kaliteli hizmet sunan
Makro, bu hizmeti sayıları
her geçen gün artan
müşterileriyle
buluşturmanın gururunu
yaşıyor.
Yeșilpınar
Küçükköy
Pendik
Yozgat
MAKRO VİZYON
06
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO HABER
Makro’da
‘Aşure’nin
bereketi bir başka
yaşanır!
Makro, Aşure geleneğini yaşatmaya devam ediyor!
100 bin Makro müşterisine Aşure
bağlarımızı ve toplumsal
ilişkilerimizi yeniden
yeşertebilmek ve geleceğe
taşımak adına her türlü
faaliyette ve etkinlikte
bulunan Makro
mağazalarında büyük bir
coşkuyla kutlandı. Makro,
müşterilerine, Aşure Günü
hakkında tarihi bilgilerin,
aşurenin tarifi ve kullanılan
malzemelerin bulunduğu
broşürler de dağıtıldı.
Aşure Günü’nün başlangıcı
olan 5 Aralık gününü
kapsayan hafta içerisinde
de müşterilerin aşure
malzemelerini en uygun
fiyata alabilmesi için
Makro bünyesinde
bakliyat, baharat,
İnsanlığın en eski lezzetlerinden biri olan aşure, her yıl
Muharrem ayının 10. günü mutfaklarımızda ve
Makro’da pişiyor. Toplumsal ilişkilerin tatlı ve anlamlı
bir yansıması olan bu lezzet, geleneksel olarak büyük
bir coşkuyla, Makro’da yaşatılmaya devam ediyor.
Her yıl Muharrem ayının
10. günü kutlanan,
bereketin ve feyzin
coşkulandığı Aşure günü,
Makro’nun hizmet verdiği
13 ilde, tüm Makro
mağazalarında, birlik ve
beraberlik içerisinde
kutlandı.
Aşure ayının bereketinin
paylaşmaktan geldiğine
inanan Makro, Aşure
geleneğini müşterileriyle
birlikte yaşamak ve bu
geleneği yaşatmak için 5-8
Aralık tarihleri arasında
Ankara, Antalya, Konya,
Karaman, Kayseri,
Kırıkkale, Malatya, Mersin,
Bolu, İstanbul, Yozgat,
Amasya Merzifon ve
Samsun illerindeki birçok
mağazasında, toplam 100
bin kişiye aşure dağıttı.
Günümüz koşullarının
getirdiği hızlı yaşam
standartları içerisinde
yitirmeye başladığımız bu
önemli geleneğimiz, örf ve
adetlerimizi, manevi
MAKRO VİZYON
08
OCAK-ȘUBAT 2012
kuruyemiş, meyve ve şeker
çeşitlerinde çok özel
indirimler yapıldı.
Aşurelerimizi hep birlikte
yemek ve paylaşmanın
mutluluğunu yaşamak için
Makro, her yıl bu geleneği
yaşatmaya devam edecek.
MAKRO HABER
Engelli istihdamında da
Makro başı çekiyor
Doğrudan Pazarlama
Ödülleri’nde
Makro-Knorr ortaklığı
birincilik kazandı
Makro, engelli istihdamına verdiği önemden dolayı, 3 Aralık Dünya
Engelliler Günü kapsamında, Keçiören Belediyesi’nden bir ödül aldı.
Günümüz Türkiye’sinde
engellilerin toplumla
bütünleşme yönünde
yoğun sorunlar içinde
yaşadıklarını hepimiz
biliyoruz. Sorunu
adlandırma aşamasında
başlayan ve yaşamın pek
çok alanına yayılan bu
sorunlar, engelli
bireylerin içinde
bulundukları toplumla işlevsel bir
bütünlük içinde yaşamalarını
güçleştiriyor. Bu sorunların çözümü
üzerine düşünmek ve çalışmak için
her yıl 3 Aralık günü Dünya
Engelliler Günü olarak kutlanıyor ve
çeşitli kurum ve kuruluşlar pek çok
etkinlik düzenliyor.
Bu yıl Keçiören Belediyesi tarafından
düzenlenen Dünya Engelliler Günü
etkinliklerinde, Makro, engelli
istihdamına gösterdiği önemden ve
katkılarından dolayı ödül aldı.
Engelli istihdamı konusunda başı
çeken perakendecilerden biri olan
Makro, engelli vatandaşlarımızın
yaşamındaki en önemli engel olan
işsizliği ortadan
kaldırarak onların hem
sosyalleşmelerine hem de
kendi ayakları üzerinde
durmalarına olanak
sağlıyor.
Keçiören Belediyesi Sosyal
Yardım İşleri
Müdürlüğü’nün
hazırladığı Engelliler
Günü programına da
katkıda bulunan Makro, bu
kapsamda engelli çocuğu olan 5
aileye Makro Alışveriş Çeki hediye
etti. Ayrıca Makro tarafından 200
engelli çocuk da sürpriz hediye
paketleriyle sevindirildi.
MAKRO VİZYON
10
OCAK-ȘUBAT 2012
Doğrudan Pazarlama
İletişimcileri Derneği’nin
(DPİD) her yıl büyük heyecanla
beklenen Doğrudan Pazarlama
Ödülleri, 26 Ekim 2011
tarihinde düzenlenen bir törenle
sahiplerini buldu. Törende,
Makro da Knorr Tavuk Suyu
Pirinç Adam aktivitesiyle
birincilik ödülüne layık görüldü.
Doğrudan Pazarlama
İletişimcileri Derneği tarafından
bu yıl 4.’sü düzenlenen
Doğrudan Pazarlama
Ödülleri’ne 20 kategoriden 77
farklı ajans ve toplam 250 proje
başvurdu. Doğrudan Pazarlama
Ödülleri; İnteraktif Pazarlama,
Veri Tabanına Dayalı Pazarlama,
Satış Noktasında ve Sahada
Pazarlama ile Etkinlik
Pazarlaması ana kategorilerinde
5 disiplin altında toplam 19
başlıkta dağıtıldı. 250 proje
arasından ödüle hak
kazananların belli olduğu ödül
töreninde “Yerel Odaklı Satış
Noktası İçi Promosyonel
Aktiviteler Kategorisi”nde
Makro, Knorr Tavuk Suyu
Lansman Aktivitesiyle 1.’lik
ödülüne layık görüldü.
MAKRO HABER
TTKD’den Makro’ya
“Altın Adam” ödülü
Makro’ya müşterisinden
en anlamlı hediye
Tüm Tüketicileri Koruma
Derneği (TTKD) tarafından her
yıl geleneksel olarak düzenlenen
Altın Marka Ödülleri’nde Makro
Genel Müdürü Mehmet Songör
Altın Adam ödülüyle
ödüllendirildi.
Bir Makro müşterisi olan Nebi Türker’in, geçtiğimiz
aylarda çıkardığı şiir kitabında, “Makro Market” isimli
bir şiir var. Türker’in Makro hakkındaki en samimi
duygularını yazdığı bu şiirini sizlerle paylaşmak ve
buradan kendisine teşekkür etmek istiyoruz.
Tüm Tüketicileri Koruma Derneği,
Makro’yu “Altın Adam” ödülüyle
onurlandırdı. TTKD’nin verdiği
“Tüm Tüketicilere Tavsiye
Ediyoruz” ve “Altın Adam”
ödülleri, tüketiciye saygılı olan ve
marka güvenirliği yükselen
firmalara, uzun araştırmalardan ve
genel değerlendirmelerden sonra
jüri kararı ile veriliyor. Ödülü alan
üreticiler, bunu ürünlerinin
etiketlerinde kullanabiliyor. Altın
Adam ödülleri ise bu markaları
hayal eden, hayata geçiren kişilere
takdim ediliyor. Bir bakıma
tüketicinin sağlık ve
güvenliğini düşünen, bunu
ön plana alan marka
temsilcilerine “teşvik”
anlamında
sunuluyor.
Tüm Tüketicileri Koruma
Derneği, 11 Temmuz
1986 tarihinde kuruldu.
5 bin civarında üyesi olan
dernek, Türkiye’nin ilk
tüketici örgütü olma
özelliğini taşıyor. TTKD,
Türk Patent Enstitüsü’nce
tescilli “Altın Marka” ve
“Tüm
Tüketicilere
Tavsiye
Ediyoruz”
ödüllerini
veriyor.
Makro Market
Çok iyi bir yerde ne güzel market
Kimin nesisin ki sen Makro Market
Çıksam caddelere yaptırsam anket
Herhal önde olun sen Makro Market
Fişlerinde rastlıyorum adına
Doyulmuyor hizmetiyin tadına
Kasadaki güler yüzlü kadına
Evladım olur mu sor Makro Market
Gelip gitmek için kolay yolların
Tezgahlarda pırıl pırıl malların
O mal senin değil sanki onların
Çok titiz personelin bil Makro Market
Girdim içeriye hep güler yüzlü
Kimi ela kimi mavi kimi goğ gözlü
Ruhumu okşayan o tatlı sözlü
Seçtin mi onları sen Makro Market
Benim adım Nebi geldim Ürgüp’ten
Ayırt edemedim onları gülden
Ayrılmak kolay mı o tatlı dilden
Seçtin mi onları sen Makro Market
Bazen sizi telefonla arayım
Kimin nesisiniz kimden sorayım
Böyle personele kurban olayım
Kardeşim olsunlar hep Makro Market
Bu yörenin insanını bilirim
Çok severim ara sıra gelirim
Yaşım yetmiş iki belki ölürüm
Hakkını helal et sen Makro Market
MAKRO VİZYON
12
OCAK-ȘUBAT 2012
Nebi Türker hakkında
Nebi Türker, 1936 yılında
Nevşehir ili Ürgüp
ilçesine bağlı Akköy’de
dünyaya geldi.
İlköğretimini yine
Akköy’de tamamladı.
Askerliğini Lüleburgaz’da
yaptıktan sonra 1963
yılında Almanya’ya işçi
olarak çalışmaya gitti. 3
yıl çalıştıktan sonra 1967
yılında Ankara’ya geldi ve
ticaret hayatına atıldı.
Ticaret hayatında
çalışkanlığı, dürüstlüğü,
disiplinli çalışması,
sözüne güvenirliliği
yönünden çocuklarına,
çevresine, dostlarına
örnek oldu. Maddi ve
manevi kazanımlarıyla
çocuklarının rahat ve
huzurlu bir hayat
sürmelerine katkıda
bulundu.
MAKRO HABER
MAKRO
KAZANDIRMAYA
DEVAM EDİYOR
Doğuş’tan Malatyalı
Makro müşterilerine
50 süper hediye
Ülker’den Kırıkkaleli Makro müşterilerine
Makro ve Doğuş Çay,
Makro müşterilerine
kazandırmaya devam
ediyor. 15 Ekim-15
Kasım tarihleri arasında,
Makrokart Gold ile
Doğuş ürünlerinden en
çok alışveriş yapan
Malatya Makro
müşterileri birbirinden
güzel 50 hediyenin
sahibi oldu. Kampanya
dahilinde en çok alışveriş
yapan ilk 5 kişiye
Samsung 40” LED
TV, sonraki 20 kişiye
Luxell Fırın, sonraki
25 kişiye ise Tefal Çay
Seti hediye edildi.
Kampanyanın
ödüllerinin teslim
töreni, 26 Kasım 2011
tarihinde, Malatya
Makro mağazasında
gerçekleştirildi.
birbirinden değerli hediyeler
Makro ve Ülker, Makro’nun
Kırıkkale’de bulunan 2 mağazasına
özel bir kampanyaya imza attı. 15
Ekim-15 Kasım tarihleri arasında,
Makrokart Gold ile Ülker
ürünlerinden en çok alışveriş yapan
Kırıkkale 1 ve Kırıkkale 2 Makro
müşterileri, birbirinden güzel 50
hediyenin sahibi oldu. Kampanya
dahilinde en çok alışveriş yapan ilk 5
kişiye Samsung 40” LED TV, sonraki 20 kişiye Luxell Fırın,
sonraki 25 kişiye ise Tefal Çay Seti hediye edildi.
Bingo’dan müthiş
deneme fırsatı
Makrokart Gold ile 15 Aralık 20115 Ocak 2012 tarihleri arasında Makro’dan
yapacağınız 45’li Bingo Dynamic, 66’lı ve
Express 50’li tabletlerden herhangi birini
alan Makro müşterilerine, 750 ml Bingo
Dynamic bulaşık sıvısı hediye ediliyor.
Bingo’yu deneyince
siz de “İşte budur” diyeceksiniz.
Omo Matik’ten
çamaşır sepeti
Makro mağazalarından 28
Ekim’den itibaren 6 kilogramlık
Omo Matik deterjan alan Makro
müşterilerine çamaşır sepeti hediye
ediliyor. Unutmayın! Kampanya,
stoklarla sınırlı.
MAKRO VİZYON
14
OCAK-ȘUBAT 2012
Makro hediyeli
bayramlar
Makro’da
Makro Kurban Bayramı’na
özel birbirinden avantajlı
kampanyalara imza attı.
Makrokart Gold ile bayramlık
alışverişini 29 Ekim-9 Kasım
tarihleri arasında Makro
mağazalarından yapan Makro
müşterileri, birbirinden güzel
4 kampanyadan yararlanma
fırsatı buldu:
1. Ülker bayramlık çikolata ve
şeker grubu ürünlerinden tek
seferde 20 TL ve katları
alışveriş yapan Makro
müşterilerine, Cola Turka 2.5
litre, Sunny 2.5 litre veya
Çamlıca Gazoz 2.5 litre
ürünlerden biri anında hediye
edildi.
2. Kent bayramlık çikolata ve
şeker grubu
ürünlerinden tek
seferde 20 TL ve
katları alışveriş
yapan Makro
müşterilerine, 1
adet 312 gramlık
Samba ya da 250
gramlık Perla
çikolata hediye
edildi.
3. Şölen bayramlık çikolata
ürünlerinden tek seferde 10
TL’lik alışverişe 100 gramlık
Nurettin Kocatepe Türk
Kahvesi hediye
edildi.
4. 252 gramlık
Nestle Damak
çikolata alan
Makro
müşterilerine,
Nescafe 3’ü 1
arada 7’li paket
hediye edildi.
MAKRO HABER
Cook ürünlerinde
%50 indirim
Makro ve Cook
Kurban
Bayramı’na özel
mutfaklarınızı
rahatlatacak bir
kampanyaya
imza attı. 5-14
Kasım tarihleri
arasında Makro
mağazalarındaki buzdolabı
poşeti, alüminyum folyo, streç
film gibi tüm Cook ürünleri
%50 indirimle satıldı.
Haftanın
fırsatlarında
süper seçenekler
Makro, 19-28 Aralık
tarihlerinde müşterilerine
birbirinden avantajlı 2 tane
fırsat sundu. Bunlardan
birincisinde, 1 kilogramlık
Doğuş Rize Çay ve 1000
gramlık Eti Petit Beurre
beraber 10.90 TL’ye satıldı.
İkinci fırsatta ise, 1.5
kilogramlık Ariel Matik ve
75 ml’lik İpana Clinic Line
diş macunu 11.90’ye satıldı.
Makro ile
gülümseyin
Makro mağazalarından
Makrokart Gold ile 25 TL’lik
alışverişe OnStudio’nun
Abidinpaşa,
Kolej ve
Kocatepe
şubelerinde
18x24 cm
ebatında 1 adet
fotoğraf hediye
edildi.
Mezuniyet,
öğrenci ve
çocuk
fotoğraflarında
geçerli olan
kampanya, 2011 yılı sonuna
kadar devam etti.
MAKRO
KAZANDIRMAYA
DEVAM EDİYOR
Fairy’den salata kasesi
22 Kasım-11 Aralık
tarihleri arasında, Makro
mağazalarından 60’lı Fairy
bulaşık makinesi kapsülü
ve 1500 ml’lik Fairy sıvı
bulaşık deterjanı alanlara
Kütahya Porselen’den salata
kasesi hediye edildi.
Makro’da
Lipton alanlar
Borcam kazandı
Biribirinden güzel makyaj çantaları
Makrokart Gold ile, 22 Kasım’dan yılsonuna kadar 2
adet 720 ml’lik Yumoş Extra veya 1 adet 1500 ml’lik
Yumoş Extra alan tüm Makro müşterilerine peluş
makyaj çantası hediye edildi. 22 Kasım-11 Aralık
tarihleri arasında ise, Makro mağazalarından Makrokart
Gold ile 1 adet Rexona ürünü alan tüm Makro
müşterilerine şık bir makyaj çantası hediye edildi.
10 Aralık’tan yıl
sonuna kadar,
Makro’dan
Makrokart
Gold ile Lipton
demlik poşet
çaylarından 15
liralık alışveriş
yapanlar
Borcam sahibi
oldu.
Makro’dan öğretmenlere özel
Finish tablet alana
2’li saklama kabı
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Makro öğretmenlerimizi
unutmadı ve 24 Kasım Öğretmenler
Günü’nü fırsat bilerek öğretmenlerimize
güzel fırsatlar sundu. Makrokart Gold ile,
23-27 Kasım tarihleri arasında, 50 TL ve
üzeri alışveriş yapan tüm öğretmenlere
anında %10 indirim yapıldı. Ayrıca,
22 Kasım-11 Aralık tarihleri arasında,
Makrokart Gold ile Cif ürünlerinden
alan tüm öğretmenlerimize peluş terlik
hediye edildi.
Saklama kabı, tüm evlerin
1 numaralı ihtiyacı.
25 Ekim tarihinden
itibaren Makrokart Gold
ile Finish tablet alan
Makro müşterilerine
anında 2’li saklama kabı
hediye ediliyor.
Kampanya, hediye
stokları ile sınırlı olduğu
için acele etmelisiniz.
MAKRO VİZYON
16
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO HABER
Yılbaşının vazgeçilmezi,
elbette hindi. Makro da bu
gerçeği unutmadı ve ilk
yılbaşı fırsatı olarak
Makro’dan bütün hindi
alan tüm Makro
müşterilerine, 2 adet
1 kilogramlık Duru Başbaşı
Bulgur hediye etti.
Yılbaşı gecelerinin bir diğer
vazgeçilmezi ise cipslerdir.
Makro mağazalarında
parti boyu Lays, Doritos
veya Ruffles ile beraber 2
litrelik Pepsi 2.95 TL’ye
satıldı.
En taze ve lezzetli pastaları
yıl boyunca müşterilerine
sunan Makro, yılbaşında
da pastalarını avantajlı hale
getirdi. 1 numaralı yaş
pasta alan tüm Makro
müşterilerine, 48’li Doğuş
Royal demlik poşeti hediye
edildi.
Makro’nun bir diğer yılbaşı
fırsatı ise, Makro
müşterilerinin gecelerini
daha eğlenceli
geçirmelerini sağlamak
içindi. Makro
Makro’nun
inanılmaz
yılbaşı
kazançları
Tüm özel günlerinde müşterilerinin yanında
olmayı kendine ilke edinen Makro,
yılbaşında da onları unutmadı ve birbirinden
avantajlı kazanç seçenekleri sundu.
mağazalarından 1 kilogram
lux kokteyl kuruyemiş alan
Makro müşterilerine
2,5 litre Coca-Cola hediye
edildi.
Yeni yıla çok daha güzel
girin diye, Makro, yılbaşına
özel olarak 30 ve 31 Aralık
tarihlerinde kozmetik
reyonlarında bulunan
yüzlerce üründe ise,
%50’ye varan indirim
fırsatı sundu.
Makro’nun
yılbaşı paketinde bulunan
ürünler: 100 gramlık Eko
Nescafe Classic, 100
gramlık Nescafe Coffemate, 7’li paket 3’ü 1
Makro’dan süper
yılbaşı paketi,
inanılmaz fiyata
Yılbaşı gecelerinde pek
çoğumuz ya evimizde ya da
bir yakınımızın evinde
ailemizle ve sevdiklerimizle
bir araya geliriz. Bu
ortamları daha lezzetli bir
hale getirmenin en kolay
yolu da elbette yılbaşı
paketleridir. Makro’nun bu
yıl hazırladığı yılbaşı
paketinde de pek çok ürün
masalarınızı şenlendirdi.
Üstelik inanılmaz bir
fiyata!
MAKRO VİZYON
18
OCAK-ȘUBAT 2012
arada, Nestle Salep, Nestle
Sıcak Çikolata (5 al 4 öde),
Nestle gofret, 80 gramlık
Nestle sütlü tablet çikolata,
3’lü Toto, 90 gramlık
Damak Tablet çikolata,
200 gramlık Haribo, 1
litrelik Cola-Cola. Toplam
31.70 TL olan bu paket,
sadece 19.90 TL’ye Makro
müşterilerine sunuldu.
Samsunlu 285
Makro müşterisine
tam 285 hediye
Makrokart Gold ile
19 Aralık 2011-22 Ocak
2012 tarihleri arasında,
Samsun’da bulunan
Makro mağazalarından
belli markalarda en çok
alışveriş yapan 285
Makro müşterisi, 285
muhteşem hediyenin sahibi
olacak. İşte o markalar:
Bafira, Bağdat Baharat,
Coca-Cola, Filiz, Otat,
Sinbo, VIP Kuruyemiş,
Çamlıdağ, Çataltepe,
Köytür, Keskinoğlu,
Sihirli Sıvı, Özbeyoğlu,
Tadal ve Seyhanlar.
MAKRO GÖRÜȘ
öğrenecek kişilere hizmet
verecek. Makro Akademi
ile birlikte sanal eğitim
sistemine de geçmiş
olacağız. Makro
Akademi’de ağırlıklı olarak
pratik dersler verilecek.
Bazı mağazaları okul
mağaza olarak
sınıflandırdık.
2011 yılı değerlendirmesi
ve 2012 yılı hedeflerimiz
1 MİLYAR TL
CİRO HEDEFİNE ULAŞTIK
2011, her ne kadar
istihdam artışı ve sektörde
büyüme ortaya koysa da,
verimlilik açısından aynı
şeyi söylemek zor. İlk 6
ayda perakende verileri
oldukça iyi çıktı, son
çeyrekte ise bir durağanlık
hissedildi. Bu duruma
rağmen sektör büyüdü.
MAKRO ise sektörün
oldukça üstünde bir
büyüme ile, cirosunu yüzde
29 arttırmayı başardı. Bu
büyümenin önemli bir
başarı olduğunu
söyleyebiliriz. 2011’de
mağaza sayımızı, 124’ten
156’ya çıkardık. Personel
sayımızı ise, 3800’den
4900’e ulaştırdık. 2011’de
müşteri alanımızı da
geliştirdik. Toplumun her
kesimine hizmet verebilir
hale geldik. Hizmetimizi
ulaştırdığımız il sayısı 13’e
çıktı. Bolu, Yozgat ve
İstanbul illerinde de
mağazalar açtık, hizmet
kalitemizi ve verimliliği de
arttırdık. 2011,
hedeflerimize ulaştığımız,
başarılı bir yıl oldu. Ulusal
bazda en çok büyüyen tek
market MAKRO oldu,
diyebiliriz. 2011 yılı sonu
itibariyle en önemli
hedefimiz olan 1 milyar
TL’lik ciro hedefimize de
ulaştık.
2011’de üst yönetimde
profesyonelleşme
çalışmaları da
gerçekleştirdik. Sektörde
ulusal ve uluslararası
boyutta çalışmış, tecrübeli,
önemli isimleri bünyemize
kattık. Gücümüze güç
katan yeni
arkadaşlarımızla, üst
yönetimin daha büyük
hedeflere koşacağını ve çok
daha kurumsal bir marka
olacağımızı söylemek
isterim.
Mehmet SONGÖR
MAKRO Genel Müdürü
gelişmemiz, 2012’de de
devam edecek.
Önümüzdeki yıl, mağaza
sayımızı 200’e ulaştırmayı
hedefliyoruz. Ulusal bir
zincir olan Makro’nun
Türkiye’de daha çok ile
yayılması hedeflerimiz
arasında. Hedeflediğimiz
mağaza sayısını dikkate
alırsak, çalışan sayımızın,
yılsonunda 6500’ü
bulacağını söyleyebilirim.
Gelecek 5 yıllık
hedeflerimizden bahsetmek
gerekirse, 5 yılın sonunda
450 mağazaya ulaşmayı ve
15 bin çalışan istihdam
etmeyi planlıyoruz.
2023 yılında, yani
Cumhuriyet’in 100.
yılında, Türkiye’nin en
önemli perakendecisi
olmayı hedefliyoruz.
Sektörümüzün en önemli
sorunlarından biri olan
eğitimle ilgili
çalışmalarımızı da
geliştiriyoruz. 2012 yılı
içerisinde Makro
Akademi’yi kurmayı
planlıyoruz. Alt yapı
çalışmalarını tamamladık.
Bu akademi,
perakendeciliği yeni
YATIRIM VE İSTİHDAMDAN
VAZGEÇMEYECEĞİZ
Dünya çapında yaşanan
krizi dikkate alarak 2012
yılına biraz temkinli
bakmak gerekiyor. Ancak
bu sıkıntıların 2012 yılının
ortalarında sona ereceğini
umuyorum. Bu süreçte
yeni bölgelere ve yeni
şehirlere gireceğiz.
Marmara, Akdeniz ve Ege
Bölgelerinde büyümemiz
gerekiyor. Bu bölgeleri
Makro için fırsat olarak
görüyoruz. Organik ya da
inorganik olarak büyümek
mümkün.
Makro’nun, Türkiye’nin en
büyük perakendecisi olmak
gibi bir vizyonu var. Bu
doğrultuda, her açıdan
MAKRO VİZYON
20
OCAK-ȘUBAT 2012
YEREL MARKALAR AKILLICA
YATIRIM YAPMALI
2011’de dünyada
ekonomik veriler kötüye
giderken Türkiye büyüme
rekorları kırdı, işsizlik
rakamları geriledi. Bu
olumlu tablonun
yansımalarını, tüm reel
sektör hissetti. Bu
durumun 2012’de de
devam edeceğini
düşünüyorum. Perakende
sektöründeki büyüme
devam edecek, uluslararası
büyük mağazaların
Türkiye’ye yatırımları da
sürecektir. Bu süreçte
sektörde dengeyi
sağlayacak, sektörü düzenli
bir şekilde denetleyecek
yasal düzenlemelerin
yapılması zarurettir.
Perakendede en az 10 yıl
daha devam edecek olan
büyüme, yerel markaları
tehdit etmektedir. Bu
nedenle yerel
perakendecilerin çok
akıllıca yatırım yapması
gerekiyor. Yeni dönemde,
belki de Ortadoğu pazarı
Türkiye için büyük bir
fırsat olacak. Arap
pazarının 2012’de Türkiye
için büyük bir pazar
olacağı kanaatindeyim.
2012’nin tüm dünyaya
mutluluk, huzur ve bereket
getirmesini diliyorum.n
MAKRO KISA KISA
Yanlış tanınan besin:Makarna
Ülkemiz makarna üretiminde ilk sıralarda yer alır fakat biz makarna tüketimine
karşı ön yargılıyız ve makarnayı bekarların, hızlı ve pratik şekilde yemek
hazırlamak isteyenlerin yemeği olarak görüyoruz. Ayrıca makarnanın kilo yaptığı
kanısı da oldukça yaygın. Oysa kilo aldıran makarna değil porsiyon
büyüklüğüdür. Özellikle büyüme ve gelişme çağındaki çocuklar açısından son
derece yararlı bir besin olan makarna, porsiyon ölçülerine dikkat edildiği ve
uygun soslarla hazırlandığı takdirde kilo problemini ortadan kaldırmaya bile
yardımcı olabilir. Az yağ kullanarak ve lezzetini baharatlarla verdiğiniz,
brokoli ve havuç gibi lifli ve sindirimi kolay besinlerle
hazırladığınız soslarla makarnanızı sadelikten kurtarabilir ve
çok besleyici bir gıda haline getirebilirsiniz. Bu şekilde,
soslarla zenginleştirdiğiniz makarnanızı, hem görünüş
hem de lezzet bakımından tembel yemeği olmaktan
çıkarıp ana yemek olarak sunabilirsiniz.
Beslenme
KISACA
Neden Akdeniz diyeti?
Kilo vermek için çok çaba harcanan bir
çağda yaşıyoruz. Genç-yaşlı, kadın-erkek,
herkes mutlaka hayatının bir döneminde
diyet yapıyor. Kimisi başarılı oluyor,
kimiyse başladığı gün bırakıyor. Bu
sebeple pek çok diyet ismi duyuyoruz.
Bunlardan belki de en çok duyduğumuz,
Akdeniz diyeti.
Akdeniz ülkelerinde, diğer ülkelere göre
özellikle kalp-damar hastalıklarına daha
az rastlanıyor. Bunun sebebi olarak da bu
bölgede yaşayan insanların beslenme
tarzı gösteriliyor. Akdeniz diyeti denince,
daha sağlıklı, daha az işlenmiş ve daha
doğal gıdaların tüketilmesini
anlayabiliriz. Tahıl, mevsiminde taze
sebze ve meyve, beyaz et, özellikle balık
ve zeytinyağı ağırlıklı beslenme, Akdeniz
diyetinin temelini oluşturuyor. Bu tip
gıdaları beslenmesinin temeline koyan
insanlarda da kalp-damar hastalıkları
başta olmak üzere pek çok sağlık
problemi daha az görülüyor.
Çorbanız tuzlu olduysa…
Enfes bir çorba pişirdiniz, ancak
tadınca tuzunun fazla geldiğini
anladınız. Sakın telaşa kapılmayın
çünkü yapmanız gereken çok basit.
Kabuğu soyulmuş bir patatesi, bütün
olarak çorbanın içine koyun ve çorbayı
bir süre kaynatın. Tuzunun azaldığını
göreceksiniz. Aynı yöntemi sulu
yemeklerde de uygulayabilirsiniz.
Doğanın
armağanı: Maya
Biz, hamur işini seven bir
toplumuz. Bu sebeple de
mayayı mutfaklarımızdan
eksik etmeyiz. Yüzde 50
oranında protein, B grubu
vitaminleri, demir,
magnezyum, çinko ve
selenyum minerallerini
içeren maya, çok önemli
bir gıda maddesi. Maya ile
mutfakta harika
poğaçalar, kek ve tatlılar
yapabilirsiniz.
Çıplak gözle
görülemeyecek küçük ve
yuvarlak hücrelerden
meydana gelen maya,
sıcak suyla temas edince
çoğalıyor ve başta ekmek
olmak üzere pek çok unlu
mamulün üretiminde
kullanılıyor. Toz ya da yaş
halde bulabileceğiniz
maya, undaki nişastayla
etkileşime giriyor ve onu
bir tür şeker olan glikoza
dönüştürüyor. Sonra da
glikozdan karbondioksit
ayrışıyor. Oluşan
karbondioksit gazı
mayalanan hamur içinde
baloncuklar halinde
dağılarak hamurun
kabarmasını sağlıyor.
Mayanın kabartma
tozundan farkı, doğal
olması. Kabartma tozu,
mayanın kimyevi
versiyonu ve aynı besin
değerine sahip değil.
%23
Acı biber içerisinde
bulunan kapsaisin adlı
madde, metabolizmayı
%23 hızlandırır.
MAKRO VİZYON
22
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO KISA KISA
Diş bakımında asit engeli
Araştırmalara göre, biriyle ilk tanıştığınızda öncelikle gözlerine bakıyorsunuz.
Fakat bakma süreniz 2-3 saniyeden fazla değil. Bakışlar hemen gözlerden ağza
kayıyor. Bunun için düzgün ve sağlıklı dişlerin özgüvene katkısı
büyük. Birçok insan dişlerini sabah-akşam
fırçaladıklarını ve böylece bakteri plağı denilen
oluşumu, dişleri üzerinden uzaklaştırabildiklerini
düşünür fakat günlük yaşantı içerisinde herhangi
bir saat içinde aldıkları asitli yiyecek ve içecekler,
bu sert dokularda aşınmalara yol açar. Bunun
yanında günde iki bardaktan fazla meyve suyu ve
asitli içecek tüketenlerde, tüketmeyenlere göre,
asit erozyonu riski daha fazla. Bu tür içecekleri
tükettikten hemen sonra diş fırçalamak ise bu
aşınmayı daha da arttırıyor. Bu sebeple asitli
içecekten sonra bir yudum su ile ağzınızı asitten
arındıktan sonra dişlerinizi fırçalamalısınız.
Güzellik
KISACA
Psikolojinin
cilde etkisi
Mutlu ve dah
a az stres
yaşayan insanların daha
pürüzsüz ve aydınlık bir cildi
olduğunu artık hepimiz
biliyoruz. Yani
psikolojimizin güzelliğimize
yoğun bir etkisi var.
Öncelikle stres, göz altı
halkalarını ve kırışıklarını
arttırıyor. Stres, yaşlanmaya
neden olan kortizol
hormonunun üretimini de
tetikliyor. Stres ve
yorgunluğun sonucu olarak
cilt, eski gücünü kaybedip
olumsuzluklara açık hale
geliyor. Stresi azaltmanın en
basit yolları ise şöyle:
l Su içmek
l Nefes egzersizleri yapmak
l Düzenli spor yapmak
l Pozitif düşünmek
l Düzenli uyku
Mineral makyaj nedir?
Doğada saf halde bulunan minerallerin karışımıyla
elde edilen mineral makyaj malzemelerinin en faydalı
tarafı, cildi yıpratmadan koruyucu bir makyaj
sağlaması. Bildiğimiz makyaj malzemelerinin pek çok
ciltte neden olduğu, yağlanma, akne ve tahriş gibi
sorunlar mineral makyajla çözülüyor. Genellikle toz
halde bulunan mineral makyaj malzemeleri, doğal
içeriğe sahip olduğu için cilt gözeneklerinin hava
almasını sağlıyor. Tamamen doğal minerallerden elde
edilen bu ürünler, özellikle hassas ciltler için birebir. Cilde zarar vermemeyi
amaçlayan ve cildi dış etkilerden koruyan mineral makyaj malzemelerinin içeriğinde
yağ olmadığı için parlama yapmıyor ve makyajda daha kalıcı sonuçlar sağlıyor.
Mucizevi bitki: Aloe vera
Aloe vera içerdiği vitaminler, minareller, amino asitler ve enzimlerle besleyici özelliği güçlü
olan bir bitkidir. Uzun yıllar yanıkların tedavisinde ve yaraları iyileştirme de kullanılan
aloe veranın iç yapraklarının orta kısmından elde edilen jel, deri ülserleri ve egzama gibi
cilt hastalıklarında bitkisel tedavi amacıyla kullanılıyor, acıyı ve şişmeyi azaltmada etkili
oluyor. Sağlık açısından yararları olduğu kadar güzellik ve bakım için de etkili bir bitki
olan aloe vera, kozmetik ürünlerinde de çok sık kullanılıyor. Koparıldıktan sonra 1 hafta
saklanabilen bitkinin yapraklarındaki jel, nemlendirici krem olarak yüz dahil tüm vücutta
kullanılabiliyor. Cildin esnekliğini ve tazeliğini korumaya, akne ve egzamayı kontrol altına
almaya da yardımcı olan aloe vera, cilt yaşlanmasına karşı da etkili.
MAKRO VİZYON
24
OCAK-ȘUBAT 2012
8cesinde cilt
2
n
ö
ş ve
35 ya 28 günde bir
kendini rken, 35
yenile nra bu
yaşından soşlamaya
süreç yavaar.
başl
MAKRO KISA KISA
Ağız kuruluğuna çözüm
Sistemik hastalıklar, şeker hastalığı gibi
hormonal hastalıklar, daha çok sıvı ve
yumuşak besinlerle beslenmeye bağlı çiğneme
yeteneğinin azalması, ağız kuruluğunun
nedenleri arasında sayılıyor. Bununla
birlikte, gelişen tükürük miktarının az
olması ise ciddi sağlık sorunlarına ve ağız
kokusuna neden olabiliyor. Ağız kuruluğunu
kontrol altına almak için su tüketiminizi
arttırmanız gerekli. Sık sık ve yudum
yudum su içmeli ve uyurken başucunuzda
mutlaka su bulundurmalısınız. Ayrıca
sigara ve alkol tüketimi de pek çok sorunun
yanı sıra ağzınızın doğal dengesini bozar ve
ağız kuruluğuna neden olur.
Sağlık
11
Yemek yemeden zor da ols
a,
haftalarca yaşamımızı
sürdürebiliriz ancak
vücudumuz uykusuzluğa
fazla 11 gün dayanabilir. en Şu soğuk kış günlerinde soğuk
Ya
“uykusuzluktan ölüyorum”ni algınlıklarından korunmak ya da
derken aslında bir gerçeğ
i kurtulmak için en fazla tükettiğimiz
ifade ediyoruz.
besinlerden biri, kuşkusuz limon.
Çoğunlukla C vitamini zenginliğiyle bilinen
bu “sarı şifa”nın faydaları bununla da bitmiyor.
İçeriğinde ki D-limonene maddesi tümör gelişimini
engelleyerek cilt kanseri riskini azaltırken,
kabuğunda bulunan polifenoller kadınlarda
yumurtalık kanserine karşı koruma sağlıyor. Bunun
yanında kendinizi yorgun ve sürekli uyku halinde
hissettiğinizde bir bardak limonatayla enerji dolu bir
hale gelebilirsiniz. Vücudu toksinlerden temizleyen
limon, böbreklerinizi düzenli çalıştırarak böbrek
taşlarını ve kumlarını acısız, ağrısız dökmenize
yardımcı olur. Suyundan olduğu kadar kabuğundan
da yararlanmak için, rendelediğiniz limon
kabuklarını kek, kurabiye ve çayınıza ekleyerek
hem lezzetini arttırabilir hem de daha sağlıklı bir
n
arı
gal
dal
ik
ız elektromanyet
Gün içinde maruz kaldığım
cilde kavuşabilirsiniz.
r
neden olduğunu biliyo
strese ve kronik yorgunluğa
hayatında, bu elektrik
muydunuz? Özellikle şehir
her gün toprağa basmak
yükünden kurtulmak için
su
utmayın da bir iletken olan
imkansız olabilir ancak un
en
am duş almak sizi strest
da aynı görevi görür. Her akş
ylece
gece geçirmenizi sağlar. Bö
arındırır ve daha sakin bir
ve
kaynaklanan stres
elektromanyetik kirlilikten
niz. Gün içinde ellerinizi sık
yorgunluğunuzu giderebilirsi
nü hafifletir.
sık yıkamak da elektrik yükü
Sarı şifa, limon
KISACA
Her gün duş alın
MAKRO VİZYON
26
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO KAPAK
Yaşamlarımızın ev ile iş
arasında geçtiği bir
zamanda yaşıyoruz.
Günlük yaşamın içine pek
çok şeyi sığdırmak zorunda
kalıyoruz. Geçim derdi,
yaşam kargaşası, çevre
kirliliği, savaşlar, isyanlar,
ekonomik krizler ve doğal
felaketler, gündemimizin
baş sıralarında yer alıyor.
Bu hengame içerisinde
yılların nasıl geçtiğini
anlamıyoruz bile. İşte
2011’in de göz açıp
kapayıncaya kadar sonuna
geldik. Yeni umutlar, yeni
başlangıçlarla yepyeni bir
yıla başlıyoruz. Hayata
bakış açınız nasıl olursa
olsun, bu güzel başlangıcı
kendinize fırsat bilin ve
hayatınızla ilgili yapmak
istediğiniz değişikliklerin
kararlarını alıp yeni bir yıla
yeni umutlarla başlayın.
Hayaller ve yeni
başlangıçlar
Yeni başlangıçların kapısını
hayaller açar. İnsanoğlu
hayal kurabildiği ölçüde
gelişir ve başarır. Ancak
unutmayın ki, kurduğunuz
hayallerin ulaşılabilir
hayaller olması gerekiyor.
Aksi takdirde yaşayacağınız
hayal kırıklığı sizi bunalıma
sürükleyebilir ve mutsuz
bir insan haline
gelebilirsiniz. Bu nedenle,
2012’de kuracağınız
da dışarıda olması çok
önemli değildir.
Günümüzde artık evde
eğlenceli vakit geçirmenin
pek çok yolu var. Bunların
başını kutu ve konsol
oyunları çekiyor. Tek
başınıza ya da kalabalık bir
şekilde oynayabileceğiniz
bu oyunlar evde vakit
geçirmeyi eğlenceli bir hale
getiriyor.
Yaşadığınız
toprakların
kıymetini bilin
Yeni bir yıl
yeni umutlar
Yeni bir yıl, insan hayatı için yepyeni umutlar
barındırır her zaman. Romalı şair Ovidius “Umutlarım
asla gerçekleşmiyor ama daima umut ediyorum” demiş.
Çünkü umut bizi hayata bağlayan en önemli
duygulardan biridir. Hayatınızla ilgili önemli kararlar
almak ve gerçekleştirmek için yeni bir yılın
başlangıcından daha iyi bir zaman olabilir mi?
hayallerin kısa sürede
ulaşabileceğiniz ya da
olmazsa çok büyük hayal
kırıklıklarına yol
açmayacak isteklerden
oluşmasına dikkat edin.
rol almak ve hatta
sevdiğimiz pek çok şeye
sahip olmak adına para
olmazsa olmaz bir faktör.
Ancak unutmayın ki,
mutlu olabileceğiniz anları
çok küçük rakamlarla da
çoğaltabilmeniz mümkün.
Dışarı çıkmak yerine
arkadaşlarınızla evde
toplanmayı tercih
edebilirsiniz.
Sevdiklerinizle geçirdiğiniz
mutlu birkaç saatin evde ya
Para ne kadar
önemli?
Paranın hayatımızdaki yeri
elbette çok büyük.
İsteklerimizi
gerçekleştirmek, sosyal
hayatın içinde aktif olarak
MAKRO VİZYON
28
OCAK-ȘUBAT 2012
Dört mevsimi de
yaşayabildiğimiz Anadolu
toprakları bile, mutlu
olmamız ve umudumuzu
yitirmememiz için yeterli
aslında. Her mevsimin
kendine özgü farklılıkları
olduğu için, yaşanan anlar
da mevsimsel değişiklikler
gösterebiliyor. Kışın yağan
ilk karda kendinizi dışarı
atın, kardan adam yapın,
kartopu oynayın… Soğuğu
hissetmeyecek ve ne kadar
eğlendiğinizi fark
edeceksiniz. İlkbahardaysa
renkli çiçeklerle süslenen
ağaçları görmezden
gelmeyin. Pırıl pırıl güneşli
havalarda yürüyüşler yapın.
Yazın içinizi ısıtan güneşin
MAKRO KAPAK
sizi gülümsetmesine izin
verin. Bol bol dondurma
yiyin, bisiklete binin,
yüzün… Sonbaharın ilk
yağmurunda ıslanmayı
ihmal etmeyin. Ve yılın bu
son üç ayında, koca bir yılı
nasıl da mutlu geçirdiğinizi
düşünerek bir sonraki yıl
için mutlu hayaller
kurmaya başlayın.
2012’de, stresi
hayatınızdan
çıkarın
2012’de alacağınız
kararların başında bu
olmalı: Daha stressiz
günler. Stresin azı faydalı
olduğu gibi, boyutu
büyüdükçe çok ciddi
sorunlara yol açabiliyor.
Kişiyi, umutsuz,
hoşgörüsüz ve sinirli bir
insan haline getiriyor ve ne
olumsuz haberlerden
etkilenmiyoruz elbette.
Gördüğümüz bir reklam
panosu, okuduğumuz
güncel bir kitap ya da
haftalık bir dergi de
moralimizi alt üst
edebiliyor. Bu nedenle
olumsuzluk içeren kitap,
gazete ve dergilerden,
televizyonda yayınlanan
dramatik programlardan bir
süre için uzaklaşın. Onun
yerine hoş vakit geçirmenizi
sağlayacak, yüzünüzü
gülümsetecek anı ve gezi
kitapları ve hoşlandığınız
konularla ilgili dergiler
okumaya özen gösterin.
Televizyonda eğlenceli
hiçbir şey bulamıyorum
diye düşünüyorsanız,
komedi film DVD’leri bu
sorununuzu çözmek için
birebir.n
yazık ki giderek
mutsuzlaşan insanların
ortaya çıkmasına neden
oluyor. Her şeye çabuk
sinirlenen, tahammülsüz ve
güvensiz yaşayan insanlar
durumuna geliyoruz yavaş
yavaş. Öte yandan stres,
pek çok hastalığı tetiklediği
için sağlığımızı da ciddi
anlamda tehdit ediyor. Bu
nedenle 2012 yılının kötü
söylentilerinden
etkilenmemek ve güzel bir
yıl geçirmek için kesinlikle
stresli ortamlardan uzak
durun.
Olumsuz
yayınlardan
uzak durun
Günlük yaşamda, yalnızca
etrafımızdan
duyduklarımızdan ve ana
haber bültenlerindeki
MAKRO VİZYON
29
OCAK-ȘUBAT 2012
Bu yıl için
duyduğunuz
kaygıları bir kenara
bırakın. Etrafınıza
negatif bir elektrik
saçmak yerine
olumlu düşünmeye
ve bunu
çevrenizdekilere de
yansıtmaya
çalışın.
MAKRO GÜNCEL
YENİ YILDA
DAHA İYİ BİR
YAŞAM İÇİN
22 İYİ ÖNERİ
Daha kaliteli ve
sağlıklı bir yaşam
hepimizin isteği.
Yeni yılsa bu istek
için muhteşem bir
bahane. Siz de
2012’nin daha
sağlıklı, düzenli,
mutlu ve kaliteli
geçmesi için küçük
önerilerimizi
dikkate alın ve yeni
bir yılla beraber,
daha iyi bir yaşamın
kapılarını açın.
Bedensel ve zihinsel
olarak daha iyi
hissedebilmek için
bir şeyler yapmaya
hemen başlayın.
1. Süt için
2. Kısa gezintiler yapın
Hepimiz sütün bebeklik
çağından itibaren her yaşta
çok faydalı bir gıda
olduğunu biliriz ancak
çocukken belki
ebeveynlerimizin
zorlamasıyla içtiğimiz sütü
büyüdükçe hayatımızdan
çıkarabiliyoruz. Ancak
unutmayın ki, süt her yaşta
faydalı ve gerekli. Yeterli
oranda kalsiyum alabilmek
için, süt ve süt ürünlerini
beslenme rutininizde
mutlaka bulundurun.
Hepimiz hayatın
yoğunluğu içinde bütün
gün evde ya da işte
bulunuyoruz, özellikle de
kış aylarında. Ancak bu
durumun sizi zamanla
depresif bir hale sokacağını
unutmayın. Yapılan
araştırmalar, gün ışığında
yapılan kısa gezintilerin
mutlu olmamızı sağladığını
gösteriyor. Bu sebeple,
vakit bulduğunuz an dışarı
çıkın ve yakın çevrede kısa
yürüyüşler yapın.
3. D vitamini
takviyesi yapın
Yeterli miktarda D
vitamini, daha sağlıklı
kemiklere sahip olmanızı
sağlar. Vücuda besinler
yoluyla Provitamin-D
şeklinde alınır ve güneş
ışınlarının da etkisiyle
deride D vitaminine
dönüşür. Bu vitamin,
MAKRO VİZYON
30
OCAK-ȘUBAT 2012
kalsiyum
ve fosforun bağırsakta
emilimi ve vücutta
kullanımı için gereklidir.
Kuvvetli kemik ve dişler,
kalsiyum ve D vitamini
sayesinde oluşur.
4. Temiz uyku
Uyuduğunuz çarşafların
temizliğine ne kadar dikkat
ediyorsunuz? Unutmayın
ki, yatağımızdaki çarşaf,
yastık ve yorgan kılıflarında
binlerce toz akarı
9. Yüksek topuklara
veda edin
bulunuyor ve bu akarlar
sağlığımızı tehdit ediyor.
Alerjik reaksiyonlarla karşı
karşıya kalmamak için
uyku setinizi 60 derece
sıcaklıkta yıkayın ve
olabildiğince sık değiştirin.
5. Her gün elma yiyin
Bu öneri de bildiğimiz ama
genellikle kulak arkası
ettiğimiz gerçeklerden biri.
Her gün 1 elma yemek,
Amerikan Kalp Vakfı
tarafından yapılan
araştırmaya göre, dünya
genelinde en sık rastlanan
ölüm sebeplerinden biri
olan kalp-damar
hastalıklarına karşı etkin
bir koruma sağlıyor.
6. Yemek yerken
oturun
Fast-food beslenme tarzı
artık hayatımıza girdi ve
çıkması da pek kolay
görünmüyor. Çünkü her
işimiz acil ve çabuk yemek
Yüksek topuklu
ayakkabı giydiğiniz
zaman kendinizi
daha güzel
hissediyor
olabilirsiniz
ancak bilek,
diz ve
kalçalarınız
bu durumda
daha çok
bakıma ihtiyaç
duyar çünkü topuklular
bilek eklemlerini zorlar ve
dengede durma çabası da
kıkırdaklarınızın
yıpranmasına neden olur.
Bu sebeple, daha düşük
topuklu (5 santim ve altı)
ayakkabıları tercih
edebilirsiniz. Ayrıca dolgu
topuklar da hasarın
şiddetini azaltır.
yemeliyiz. Ancak bu
durum sindirim sistemi
için hiç iyi değil. Yemek
yemek en önemli
ihtiyaçlarımızdan biri ve
doğru şekilde
yapmadığımız takdirde
ciddi sorunlara yol açabilir.
Bunların başında da yemek
borusunda spazmlar ve
mide ekşimesi geliyor. Bu
dertlerle karşılaşmamak
için oturarak yemek yiyin
ve lokmaları hızlıca yutmak
yerine iyice çiğneyin.
7. Genetik
mirasınızı araştırın
Pek çok hastalığın kökeni
genetik bilgilerimizde
yatıyor. Bu sebeple
ebeveynlerinizin ve yakın
akrabalarınızın sağlıkla
ilgili sorunlarını bir köşeye
not edin. Yapılan
araştırmalar, kanser
vakalarının %10’unun
genetik mirastan
kaynaklandığını gösteriyor.
Göğüs, yumurtalık ve
kolon kanserinin güçlü
genetik bağları olduğu
düşünülüyor.
10. Büyük çanta
büyük dert
Özellikle kadınlar,
omuzlarında kocaman
çantalarla geziyorlar.
Ama bu durum
boyun ve omuz
sağlığı için son
derece zararlı.
Çünkü
boynunuzla
omzunuzu
birleştiren kas
ve kürek
kemiğinizi
kaldıran
kas
çanta
8. Terleyin
Sporun özellikle kaslarımız
ve vücut yapımız için ne
kadar faydalı olduğunu
hepimiz biliyoruz. Ancak
MAKRO VİZYON
31
OCAK-ȘUBAT 2012
taşımaktan yorgun düşüyor
ve zamanla birbirinden
ayrılmaya başlıyor. Sıkışmış
sinirler nedeniyle, omuz
uyuşukluğu ve yanması,
sırt ağrısı ve hatta baş ağrısı
ortaya çıkıyor. Bu sorunları
bertaraf etmek için
öncelikle, çantanızı
hafifletmelisiniz. Ayrıca
çantayı, her 10
dakikada bir diğer
kolunuza takabilirsiniz.
11. Suya dikkat!
İçtiğimiz suyun pH
değeri vücudumuzun
asit-baz dengesini
düzenler. Eğer içtiğiniz
suyun pH değeri izin
verilen değerlerin çok
üstünde ya da altındaysa,
suyun aşındırıcı etkisi artar
ve bu durum ağır
metallerin
çözülmesini
de arttırır.
İçtiğiniz
suyun pH
değeri
düşükse, bir
dilim limonla
bu değeri
arttırabilirsiniz.
Suyunuzun pH’ının en az
8 olmasına dikkat edin.
Ayrıca içeceğiniz suyu
muhafaza için cam şişe
kullanmayı tercih edin.
12. Bakterilere
savaş açın
Ofis masanızın
üzerinde 200’den
fazla bakteri
bulunabileceğini
söylesek ne
yapardınız? Bir
ofis masasının
üzerinde,
streptokok
basilinden,D
MAKRO GÜNCEL
spor yapmanın bir faydası
daha var: Terlemek.
Düzenli olarak terlemek,
bağışıklık sistemini
güçlendiriyor ve bu da
mikropların yok edilmesini
kolaylaştırıyor.
MAKRO GÜNCEL
uyku uyumanızı engelliyor.
Bu sebeple, uyuduğunuz
ortamın olabildiğince sessiz
olmasına dikkat edin.
Örneğin, cadde kenarında
bir evde oturuyorsanız,
caddeye en uzak olan odayı
yatak odası yapabilir ve
pencerelerinizi ses
geçirmeyen pencerelerle
değiştirebilirsiniz. Ayrıca
sizin ya da eşinizin horlama
problemi varsa, mutlaka bir
doktora danışıp tedavi
olun.
16. Her şey
vaktinde güzel
antibiyotiğe dayanıklı
bakterilere kadar pek çok
çeşit bakteri bulunabilir.
Aynı durum telefonunuz
için de geçerli. Çalışma
masanızı, telefon ahizenizi
ve cep telefonunuzu
düzenli olarak güvenilir bir
dezenfektanla temizleyin.
13. Tatil yapın
Çalışma hayatı ve ev işleri
bazen hepimizin üzerine
geliyor ve bu durum da
ciddi sorunlara yol
açabiliyor. Depresif,
yorgun ve gergin olmamak
için mutlaka tatil
yapmalısınız. İstatistiklere
göre, tatil yapan insanlar,
tatil yapmayanlara göre
daha mutlu bir evliliğe
sahipler.
Artık her çeşit sebze ve
meyveyi, her mevsimde
bulabiliyoruz ancak bu hiç
sağlıklı değil. Çünkü bu
gıdalar genetiğiyle
oynanmış ve hormonlu
olarak elde ediliyor. Bu da
sağlık açısından uzun
vadede kötü sonuçlar
doğuruyor. Sebze ve
meyveleri zamanında
yemeye ve hatta
mümkünse organik gıdalar
tüketmeye özen gösterin.
14. Su bazlı boyaları
tercih edin
İçeriğinde VOC (uçucu
organik bileşik) bulunan
boyaların etrafa toksik
maddeler yaydığını biliyor
musunuz? Boya satın
alırken VOC değerleri
düşük veya sıfır olan su
bazlı boyaları tercih etmeye
çalışın. Böylece hem
çevrenizi korumuş hem de
astım ve alerji gibi
hastalıklara karşı korunmuş
olacaksınız.
17. Her mevsim
meyve şöleni
Sebze ve meyvelerin
zamanında yenmesi
gerektiğini söyledik.
Dalından yeni koparılmış,
taze bir meyvenin tadını
15. Uyuduğunuz
ortamın sessiz
olmasına dikkat edin
Uyurken 35 desibellik bir
ses bile, kan basıncını
yükseltiyor ve kaliteli bir
MAKRO VİZYON
32
OCAK-ȘUBAT 2012
başka bir şeyde bulmak zor
olabilir ancak kış günü
incir yemek de pek
mümkün değil maalesef.
Bu noktada kuru meyveleri
bir seçenek olarak
görebilirsiniz. Hem lezzetli
hem de yüksek oranda
antioksidan içeren kuru
meyveler, açlığınızı
yatıştırmanız için de
birebir.
18 Hobiniz olsun
Yeni yılla ilgili her zaman
söylenen konulardan biri
de budur: Hobi edinmek.
Ancak pek çok kişi bunu
gerçekleştiremez. Bu yıl
sizin hobi yılınız D
MAKRO GÜNCEL
kişiler, diğer kişilere göre 3
kilo daha hafif. Daha fazla
diyet lifi içeren bakliyatlar,
daha az yağ ve daha az
doymuş yağ anlamına
geliyor.
22. Siyah çay yerine
bitki çayları
Ülkemizde sudan sonra en
çok tüketilen ikinci içecek
olan çay adeta milli
içeceğimiz. Ancak gün
içerisinde aşırı tüketilen
çay, kabızlık, sinir
bozukluğu, baş ağrısı ve
uykusuzluk gibi sorunlara
yol açabiliyor. Bu sebeple
günlük çay tüketiminizi 4
çay bardağı/2 fincanla
olsun. Çünkü insanın işi ya
da evi dışında
ilgilenebileceği bir hobisi
olması, kendini çok daha
mutlu ve rahat hissetmesini
sağlar. Hobi demek,
kendinize ayıracağınız
zaman demektir. İlginizi
çeken bir hobi sayesinde,
boş zamanlarınızı daha
kaliteli geçirirsiniz; boş
zamanınız olmadığını
düşünüyorsanız, sevdiğiniz
bir işi yaparak kendinize
vakit ayırmış olursunuz.
Hobi saatlerinizin kafanızı
boşaltmak ve dinlenmek
için ne kadar faydalı
olduğunu siz de
göreceksiniz.
19. Soğuk su sizi
korkutmasın
Banyo yaptıktan sonra 2-3
dakika soğuk suyun altında
kalarak zıpkın gibi
olabilirsiniz. Bu sizin için
en başta kolay olmayabilir
ancak soğuk su, beynin
bazı hormonlar
bir tabloyla karşı karşıya
kalabileceğinizi unutmayın.
İlaçları doktor önerisi
doğrultusunda, doğru
dozda ve belirtilen süre
boyunca almak hayati
önem taşıyor.
21. Bakliyat tüketin
Obezite günümüzde büyük
bir sorun olmaya devam
ediyor ve bu sorun her
geçen gün büyüyor.
Yapılan araştırmalar
bakliyatın obeziteden
koruduğunu gösteriyor:
Düzenli bakliyat tüketen
salgılamasını sağlayarak
ruh durumunuzu
düzeltiyor. Ayrıca kan
dolaşımını hızlandırıyor ve
cildin tazelenmesini
sağlıyor.
20. Gelişigüzel ilaç
kullanmayı bırakın
Pek çoğumuz,
yakınlarımıza iyi gelen bir
ilacı sorgusuz sualsiz
kullanıyoruz, hem de bir
doktora danışma ihtiyacı
bile duymadan. Ancak
bunun sonucunda,
zehirlenmelerden mide
hastalıklarına ve ruhsal
sorunlara kadar çok ciddi
MAKRO VİZYON
34
OCAK-ȘUBAT 2012
sınırlamanızı öneriyoruz.
Siyah çay yerine ıhlamur,
yeşil çay, rezene, melisa gibi
bitki çaylarını tüketerek bu
bitkilerin gücünden
yararlanabilirsiniz.n
MAKRO GÜNCEL
Louis Aragon, bütün o eski zaman
masallarına, yaşayanların muradına erdikleri,
dinleyenlerin kerevetine çıktıkları masallara
inat haykırıyordu şiirinde: “Mutlu aşk
yoktur.” Aragon’un kalbi acıyordu ve acısının
şiddetinden bilincini yitirdiği bir anda
söylemiş olmalı bu sözleri. Çünkü biliyoruz ki
aşk, modern zamanın bütün o anlamları
yerinden oynatan yıkıcı depremlerine karşın
hala en insani ve hayati duygulardan biri.
Elbette bütün aşkların sonu ebedi bir
mutlulukla bitmiyor ancak bize yaşadığımızı
hissettiren ve tüm değerlerini günden güne
yitiren dünyaya karşı,
en saf duygu da hala
aşk. Aşkı hatırlamamız
ve hissettirmemiz için
en önemli günlerden
biri olan Sevgililer
Günü her yıl sevginin
ve aşkın farklı
sunumlarıyla tüm
dünyada kutlanıyor.
Mutlu aşk, bir şans
değildir. Tam tersi, aşkın
büyük ölçüde gerçeğidir.
İnsanlık tarihi, Leyla’yla
karşılaştığında onu
tanımayan ve kendisine
“Ben Leyla’yım” diyen
Leyla’ya cevap olarak
“Leyla sensen, Leyla kim?”
diye cevap veren
Mecnun’un simgesel
aşkının yanında, yüreğini
kanatırcasına sevgisini
haykıran ve onunla birlikte
olabilmek için her şeyi göze
alan insanların
hikayeleriyle dolu ve bu
hikayeler, aşka inanmamız
için yeterince ikna edici
sonlara sahip. Aşka dair
göğün altında söylenecek
söz kalmadı diyenlere inat,
hala söylenecek, yazılacak
şeyler olduğunu hepimiz
görebiliriz. Aşka olan
inancımızla…
AŞKIN
DOĞUM
GÜNÜ
MAKRO VİZYON
36
OCAK-ȘUBAT 2012
Masallarla başlayan
sevgiye yolculuk
Aşkı ve sevgiyi tanımamız,
çok küçük yaşlarda
başlıyor. Küçük birer
çocukken dinlediğimiz
masallar, bize gerçek aşkı
anlatıyor: Pamuk Prenses,
Külkedisi, Uyuyan Güzel,
Güzel ve Çirkin ve hatta
Keloğlan masalları. Yaşımız
büyüdükçe dinlediğimiz
şarkılarda, okuduğumuz
şiirlerde, aşkın birbirinden
farklı ve güzel
ilk insandan
beri olan bir duygu.
Şekli her dönemde
değişmiş olsa da
yaşamın
en mucizevi
duygusu.
tasavvurlarını görüyoruz.
Sevgiye giden
yolculuğumuzda,
okuduğumuz kitaplardan,
izlediğimiz filmlerden hep
bir şeyler öğreniyoruz.
Çünkü hepsinin sonu, aşka
ve sevgiye çıkıyor. Aynı
kendi hayatlarımızda
yaşadığımız gibi. Belki
hiçbirimiz gerçek aşkın
tanımını yapamayız ama
nasıl bir his olduğunu
yüreğimizin derinliklerinde
hissederiz. Ne de olsa,
parmak izi gibi birbirinden
farklıdır her insanın
aşkı da.
Duyguların
en yücesi
Tarihe baktığımızda da aşk
en büyük kanıtı.
Her yanımız savaş, kavga,
çatışma doluyken ve
insanoğlu pek çok güzel
özelliğini kaybetmeye yüz
tutmuşken, böyle günler,
yaşamdaki değerleri
hatırlamamız için önemli
bir vesile. Hala aşka sahip
çıkan ve değerini bilen
insanları görmemizi
sağlıyor, 14 Şubatlar.
için yaşanan savaşlara tanık
oluyoruz. Aşıkların
destansı hikayeleri ise
bugün bile hala içimizi
titretiyor. Yaşadığımız
çağda artık böyle aşkların
olmadığını söylemek kolay
ama hangimiz onlar kadar
aşka baş
koyuyoruz.
Sevgimiz için
vazgeçebildiklerimiz neler?
Unutmayalım ki, her
ne kadar biçim
değiştirmiş olsa da aşk,
hala duyguların en
yücesi ve yaşantımızın
önemli bir parçası
olmaya devam ediyor. Her
yıl 14 Şubat’ta kutlanan
Sevgililer Günü de bunun
14 Şubat’ın
hüzünlü
hikayesi
“Güzel aşkım tatlı aşkım kanayan yaram benim
İçimde taşırım seni yaralı bir kuş gibi
Ve onlar bilmeden izler geçiyorken bizleri
Ardımdan tekrarlayıp ördüğüm sözcükleri
Ve hemen can verdiler iri gözlerin için
Mutlu aşk yoktur”
Louis Aragon – Mutlu Aşk Yoktur şiirinden
MAKRO VİZYON
37
OCAK-ȘUBAT 2012
M.S. 270 yılında
Romalı imparator
Claudius için tüm dünyayı
ele geçirmek o kadar
önemli hale gelir ki tek
tutkusu savaşmak olur.
Ordusundaki askerlerin
başka hiçbir şeyle
ilgilenmemeleri için
imparator tüm ülkede
evlenmeyi yasaklar.
Sevenler birbirine
kavuşamaz ve üstüne bir de
uzakta, savaşta ölen
askerlerin ardından gözü D
MAKRO GÜNCEL
Aşk,
MAKRO GÜNCEL
yaşlı kadınlar artar. Bütün
bunların yanı sıra bir de
imparatorun aldığı bir
kararla Romalıların,
Hıristiyanlarla görüşmeleri
de yasaklanır.
İşte bütün bu yasaklara
karşı gelen Valentinus
adındaki aziz, seven
gençleri gizlice evlendirir
ve sonunda yakalanarak
hapse atılır. Hapishane
gardiyanının kör kardeşi
Julia, Aziz Valentinus’un
insanlara anlattığı Hz. İsa
ile ilgili hikayelerin
birinde, inançları sayesinde
körlerin gözlerinin
açılabileceğinden
bahsettiğini duyar ve
bunun üstüne
Valentinus’un yanına gider.
Ertesi gün Valentinus’un
ölüm emri gelir. Valentinus
Julia’ya son bir not yazarak
altına ‘Senin
Valentine’inden’ diye imza
atar. Mektup Julia’ya
ulaştığında tarih 14 Şubat
270’dir.
Günümüzde de Sevgililer
Günü, Aziz Valentinus’un
yolladığı son kart gibi
sevgililerin birbirine verdiği
romantik kartlar, sürpriz
hediyelerle kutlanıyor. Her
yıl Şubat ayının 14.
gününde kutlanan
Sevgililer Günü, bütün bir
Yalnızlara tavsiyeler
yıl içinde belki
çalışmaktan, belki başka
sebepten birbirlerine
yeterince zaman
ayıramayanlar için
kaçırılmaz bir fırsat oluyor.
Koca bir yılda en azından
bir günü daha özel
geçirebilmek adına
birbirinden güzel planlar
yapılır ve en güzel
sürprizler hep bu güne
saklanır.
MAKRO VİZYON
Dünyada
yaşayan
ne kadar insan
varsa, aşka
bulduğu tarif de
o kadar çeşitli.
38
OCAK-ȘUBAT 2012
14 Şubat herhangi bir
beraberliği olmayan
insanların kendini kötü
hissettiği günlerden biri.
Çünkü pek çok kişi, bu
özel günün yalnızlığını
yüzüne çarptığını
düşünüyor. Ancak bu
doğru bir düşünce değil.
Gelin siz de, 14 Şubat’ta
sevginin ve aşkın varlığını
kutlayın. Kimse için değil,
kendiniz için güzel bir
kutlama yapın. İster en
sevdiğiniz kafede güzel bir
kahve için, deniz kenarında
yürüyün, isterseniz uzun
zamandır almayı
planladığınız bir bluzu alın
kendinize ve hala sevgiye
olan inancınızı kutlayın.
Bu yolla, sevgiye ve aşka
sahip çıkanlara ve
inananlara teşekkür edin.n
MAKRO GÜNDEM
Ocak 2011
Ankara’da eğitim uçuşu
yapan Kara Kuvvetleri
Komutanlığı’na ait UH-1
Tipi helikopterin Tülüntaş
Koyu civarında düşmesi
sonucu, 1’i Üsteğmen, 4’ü
Teğmen 5 pilot şehit oldu.
Kıvırcık Ali
“Kıvırcık Ali” olarak
tanınan sanatçı Ali
Özütemiz, Çatalca’da
geçirdiği trafik kazasında
hayatını kaybetti.
Zonguldak’ta, Türkiye
Taşkömürü Kurumu
(TTK) Karadon Müessese
Müdürlüğü Maden
Ocağı’nda, 17 Mayıs
2010’daki patlamanın
ardından Engin Düzcük ve
Dursun Kartal’ın cesedi,
düştükleri kuyunun 720
metre derinliğinden 8 ay
sonra yer üstüne çıkartıldı.
2011’de
neler
oldu?
Acı-tatlı pek çok olay yaşadığımız
2011 yılını da geride bıraktık. Hem dünya
hem de Türkiye için oldukça çalkantılı
geçen 2011 yılında yaşanan en önemli
olayları sizler için kısa kısa derledik. Bin
Ladin’in öldürülmesi, Japonya’daki deprem
ve tsunami felaketi, Arap baharı,
Muammer Kaddafi’nin ölümü ve Wall
Street protestoları, dünya çapında 2011’e
damgasını vuran en önemli olaylardı.
Ülkemizde de, gündeme oturan pek çok
olay yaşandı: Milletvekili seçimleri, YGS’de
yaşanan şifre iddiaları, yemin krizi,
Çukurca baskını, Van depremi, şike
soruşturması ve diğerleri… Gelin, 2011’in
gazete manşetlerinde bir yolculuğa çıkalım
ve gündemimizi meşgul eden olayları
hatırlayalım.
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, “Hayalet
Sürücü 2” filminin
Pamukkale’deki çekimleri
için Denizli’de bulunan
Oscar ödüllü aktör
Nicolas Cage ile görüştü.
Tahrir Meydanı
MAKRO VİZYON
40
OCAK-ȘUBAT 2012
Şubat 2011
Mısır’da Cumhurbaşkanı
Hüsnü Mübarek’in
istifasını isteyen muhalifler
Kahire’deki Tahrir
Meydanı’nı mesken
tutmuşlardı. Mübarek de
bu protestolar karşısında
istifa etmek zorunda kaldı.
Ankara, Ostim
Ankara’nın Organize
Sanayi Bölgesi OSTİM ve
İvedik’teki iki ayrı iş
yerinde LPG tüplerinden
çıkan gazın ortamı
kaplaması ve alev alması
sonucu patlamalar
meydana geldi.
Patlamalarda 17 kişi
hayatını kaybetti.
Kahramanmaraş’ta Çöllolar
Açık İşletme Kömür
Sahası’nda 6 Şubat’ta bir
göçük olayı yaşandı.
Olayın ardından üretimin
durduğu bölgede, göçük
altındaki iş makinelerini
çıkarmak için çalışma
yapıldığı sırada yeniden
göçük meydana geldi.
Göçükler esnasında 10 işçi
hayatını kaybetti.
Eski Başbakanlardan ve
Saadet Partisi Genel
Başkanı Necmettin
Erbakan, uzun suredir
tedavi gördüğü Özel
Güven Hastanesi’nde kalp
yetmezliği nedeniyle
yaşamını yitirdi.
Mart 2011
Japonya’da merkez üssü
Sendai olan 8.9
büyüklüğünde bir deprem
meydana geldi. Deprem ve
neden olduğu tsunami
felaketinde 13 bin 400 kişi
öldü, 14 binden fazla kişi
de kayboldu.
Sanatçı İbrahim Tatlıses,
İstanbul’da uğradığı
silahlı saldırıda ağır
yaralandı. Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan,
İbrahim Tatlıses’i
hastanede ziyaret etti.
YGS’de basına dağıtılan
kitapçıktaki cevap
şıklarının “şifreli” olduğu
iddiaları ortaya atıldı.
ÖSYM Başkanı Prof. Dr.
Ali Demir, iddialara ilişkin
basın toplantısı düzenledi.
Festivali’nde, ”Bir
Zamanlar Anadolu”da adlı
filmiyle “Büyük Ödül”ü
kazandı.
TBMM’nin 23. dönemi
8 Nisan günü sona erdi.
Milletvekilleri foto
muhabirlerinin isteği
üzerine hatıra fotoğrafı
çektirdi. 24. dönem
çalışmaları, 12 Haziran
milletvekili seçimi kesin
sonuçlarının YSK
tarafından ilanından
sonra başladı.
Usame Bin Ladin
El Kaide lideri Usame Bin
Ladin’in Pakistan’da
düzenlenen bir kara
operasyonu sonucunda
öldürüldüğü bildirildi.
Amerikan sinemasının iki
Oscar ödüllü oyuncusu
Elizabeth Taylor 79
yaşında hayatını kaybetti.
Haziran 2011
Nisan 2011
Recep Tayyip Erdoğan
ODTÜ’DE bir grup genç
bilim adamı, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı’ndan
kazandıkları 100 bin liralık
“Tekno Girişim Desteği”
ile Türkiye’nin ilk,
dünyanın da sayılı sentetik
biyoloji şirketini kurarak
“yapay gen” üretmeyi
başardı. Yapay gen
sayesinde kanser
tedavisinden, aşı üretimine,
endüstriyel atıkların
Başbakan Erdoğan,
İstanbul Kongre
Merkezi’nde, kamuoyunda
“Çılgın Proje” olarak
adlandırılan “Kanal
İstanbul” projesini tanıttı.
Erdoğan, bu projeyle,
İstanbul’un, içinden iki
deniz geçen bir şehre
dönüşeceğini söyledi.
İngiltere Kraliyet tahtının
ikinci sıradaki varisi
Prens William, Kate
Middleton ile evlendi.
Londra’daki bin yıllık
tarihi Westminster
Kilisesi’ndeki düğün
törenine yaklaşık 2 bin
kişi katıldı.
Mayıs 2011
Yönetmen Nuri Bilge
Ceylan, 64. Cannes Film
İbrahim Tatlıses
MAKRO VİZYON
41
OCAK-ȘUBAT 2012
BM Bilim, Eğitim ve
Kültür Teşkilatı
(UNESCO), Selimiye
Camii ve Külliyesi’ni,
“Dünya Mirası Listesi”ne
dahil etti.
Türkiye, Milletvekili
Genel Seçimi için sandık
başına gitti. YSK kesin
sonuçlarına göre, AK
Parti %49.80, CHP
%25.98, MHP %13.02,
Bağımsızlar ise %6.59 oy
aldı.D
MAKRO GÜNDEM
Necmettin Erbakan
temizlenmesinden, enerji
üretimine kadar birçok
alanda yenilikler meydana
gelebilecek.
MAKRO GÜNDEM
TBMM’nin 24. dönem
birinci yasama yılı, gergin
bir yemin töreni ile başladı.
Toplantıya CHP İstanbul
Milletvekili Oktay Ekşi
başkanlık yaptı. AK Parti
ve MHP milletvekilleri and
içerken, Genel Kurula
giren CHP milletvekilleri
ise and içmedi.
Somali
Temmuz 2011
Diyarbakır’ın Silvan
İlçesi Bayrambaşı Beldesi
Dolapdere Köyü Kırsal
kesiminde arazi aramatarama faaliyetleri
yürüten güvenlik güçleri
ile bir grup terörist
arasında çatışma çıktı.
Çatışmada 13 asker şehit
oldu, 7 asker yaralandı.
eşi Emine Erdoğan ve
Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım da Konya’ya gitti.
Norveç’in başkenti Oslo’da
hükümet binalarının
bulunduğu bölgeye
düzenlenen bombalı saldırı
ile birkaç saat sonra İşçi
Partisi’nin gençlik kampına
Behring Breivik isimli aşırı
sağcı bir kişi tarafından
düzenlenen iki saldırıda 77
kişi öldü.
Ağustos 2011
Emekli su altı timi (sat)
komandosu, judo, su altı,
paraşüt, jimnastik, halter
ve yüzme şampiyonu
Namık Ekin, su altında 24
saatte 34 bin 800 metreden
fazla yüzerek, Guiness
Dünya rekorunu kırdı.
Futbolda
başlatılan şike
soruşturması, 2011 yılına
damgasını vurdu.
Onlarca kişinin gözaltına
alındığı soruşturmada
özellikle Fenerbahçe
Başkanı Aziz Yıldırım’ın
durumu hala
konuşuluyor.
Ankara-Konya hızlı tren
hattı, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın da
katıldığı törenle açıldı.
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, Ankara-Konya
arasında ilk seferini
gerçekleştiren yüksek hızlı
tren (YHT) ile Konya’ya
gitti. Erdoğan ile birlikte
Türkiye’de tasarlanıp
üretilen ilk yer gözlem
uydusu RASAT,
Kazakistan sınırındaki
Orenburg bölgesinde
bulunan Yasny Fırlatma
Üssü’nden uzaya
gönderildi.
Türkiye
Somali için yardım
çalışmaları başlattı.
Başbakan Erdoğan, eşi
Emine Erdoğan ve
beraberindekiler
Somali’nin başkenti
Mogadişu’da Cezire
bölgesindeki Kızılay
kampını gezdi.
Aziz Yıldırım
MAKRO VİZYON
42
OCAK-ȘUBAT 2012
Eylül 2011
Ankara’da, Kumrular
Caddesi’ndeki Çankaya
Kaymakamlığı önünde
meydana gelen patlamada,
3 kişi hayatını kaybetti, 34
kişi yaralandı.
New York’ta
Wall Street’i, ülkedeki
gelir dağılımı
eşitsizliğini,
ekonomik krizi,
bankaları ve işsizliği
protesto eden ve ‘’Wall
Street’i İşgal Et’’ adı
altında örgütlenen sivil
girişim büyük
ilgi gördü.
Ekim 2011
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın
annesi Tenzile Erdoğan,
88 yaşında yaşamını yitirdi.
Tenzile Erdoğan’ın
cenazesi,
İstanbul’da Fatih
Camisi’ndeki cenaze
töreninin ardından
Karacaahmet Mezarlığı’nda
toprağa verildi.D
MAKRO GÜNDEM
Van Depremi
Sebahattin Yılmaz ve Cem
Emir de can verdi.
İzmit-Gölcük seferini
yapan “Kartepe” adlı
deniz otobüsü, Mensur
Güzel adlı terörist
tarafından kaçırıldı.
Terörist Mensur Güzel,
düzenlenen operasyonla
etkisiz hale getirildi.
Ünlü yönetmen Ömer
Lütfi Akad, 95 yaşında
yaşamını yitirdi.
Antalya Büyükşehir
Belediyesi ve Antalya
Kültür Sanat Vakfı
işbirliğiyle düzenlenen
48. Uluslararası Antalya
Altın Portakal Film
Festivali gerçekleştirildi.
Festivalde “En İyi Film”,
Hasan Tolga Pulat’ın
“Güzel Günler
Göreceğiz” adlı filmi
oldu.
Hakkari’de gerçekleşen
hain saldırı sonucu 24 şehit
verdik. Hakkari’nin
Çukurca İlçesi
merkezindeki güvenlik
birimleriyle sınırdaki askeri
birliğe PKK’lı teröristler
ağır silahlarla eş zamanlı
saldırı düzenledi. Çıkan
çatışmada 24 asker şehit
oldu, 22 asker yaralandı.
Terörist saldırıya yurdun
dört bir yanından tepki
yağdı.
Türkiye Van’da meydana
gelen 7,2 büyüklüğündeki
depremle sarsıldı. Pek çok
can ve mal kaybına neden
olan deprem, Erzurum,
Batman, Bitlis, Şanlıurfa,
Muş, Bingöl, Siirt, Iğdır
ve Hakkari ile Irak’ın
kuzeyindeki Duhok
bölgesinde de hissedildi.
halk ayaklanmasına
dönüştü ve muhalifler
yönetimi ele geçirdi.
Libya lideri Muammer
Kaddafi ise Sirte
yakınlarında yakalanarak
öldürüldü.
Teknoloji dünyasının en
önemli isimlerinden
Apple’ın eski patronu Steve
Jobs hayatını kaybetti.
Van, merkez üssü Edremit
olan 5,6 büyüklüğünde
ikinci depremle sarsıldı. 39
kişinin hayatını kaybettiği
depremde, Bayram
Oteli’nin enkazı altında
kalan DHA muhabirleri
Kasım 2011
Libya’da başlayan
hükümet karşıtı gösteriler
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, AK Parti
genişletilmiş İl Başkanları
Toplantısı’nda yaptığı
konuşmada, Dersim
olaylarıyla ilgili “Eğer
devlet adına özür dilemek
gerekiyorsa ve böyle bir
literatür varsa ben özür
dilerim ve diliyorum”
dedi.
Aralık 2011
‘Soykırım’ tasarısı Fransa
meclisinden geçti.
Kamuoyunda “soykırımı
inkar yasası” olarak bilinen
ve 1915 olaylarıyla ilgili
Ermeni iddialarının
reddedilmesini suç sayan
yasa teklifi, Fransız Ulusal
Meclisi’nde kabul edildi.n
Libya Devrimcileri
Steve Jobs
MAKRO VİZYON
44
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO GÜNCEL
Öğrenciler için en keyifli mola
olan yarıyıl tatili yaklaştı.
Çocuklar için tatil
zili çalacak ve
çocuklarımız 15
günlük kısa bir ara
verecek. Unutmayın ki,
anne-babalara, bu tatilde de
önemli sorumluluklar düşüyor.
dışında bir dünya
olduğunun farkına varmalı.
Bir yarıyıl boyunca, dersler,
sınavlar, ödevler ve
dershane arasında kalmış
ve yorulmuş olan
çocuğunuzun dinlenmesi
ve eğlenmesi için yarıyıl
tatili çok faydalı bir
dönem. Hem ailesiyle hem
de arkadaşlarıyla kaliteli ve
keyifli zaman geçirmesi
için çocuğunuzun yarıyıl
tatilini planlamaya
şimdiden başlamalısınız.
Çünkü bu dönemde
çocuğunuz hem
derslerinden
uzaklaşmamalı
hem de
derslerin
ve çalışma temposu gitgide
düşmüş olan çocuğunuzu
bu tatilde de derslere
boğarsanız, yanlış yapmış
olursunuz. Elbette
öğretmeninin verdiği
ödevleri yapmalı ve
unutmamak için geçmiş
dönemin konularına göz
atmalı ancak bu bir tatil. O
yüzden çocuğunuzun
isteklerini göz önünde
bulundurarak ona bir tatil
programı yapabilirsiniz.
Eğer bunu ciddiye
almazsanız, çocuğunuz
bütün bir tatil boyunca
televizyon ve bilgisayarın
kölesi haline gelebilir.
Bunun yerine, sinema,
ders, oyun, arkadaşlarıyla
buluşma, müze gezme gibi
aktivitelerle dolu bir
program yapıp tatilden
keyif almasını
sağlamalısınız.
Doğru programı
beraber yapın
Çocuğunuzun yarıyıl
tatilini planlarken
unutmamanız gereken en
önemli nokta, bunun bir
tatil olduğu. Bütün bir
yarıyıl boyunca yorulmuş
birlikte karar verdiğiniz
oyunları oynamasına izin
verin. Günümüzde
bilgisayar oyunlarının
büyük kısmı ciddi şiddet
içerikli olduğu için
çocuğunuzun hangi
oyunları oynayacağına
doğru karar vermeniz çok
önemli.
Ayrıca, uzun süre
Yarıyıl tatili geliyor!
Bilgisayar ve
televizyonu
sınırlayın
Çocuklar yasaklanan şeyleri
yapmak konusunda çok
istekli olurlar ve olumsuz
tepkiler verirler. Bu
nedenle yasaklamak yerine
sınırlandırın ve sadece
MAKRO VİZYON
46
OCAK-ȘUBAT 2012
televizyon ya da bilgisayar
karşısında oturmanın, hem
fiziksel hem de psikolojik
olarak kötü etkileri
olduğunu anlatın ve
örnekler verin. Çocuğunuz
her gün bilgisayar oyunu
oynamak istiyorsa, buna
bir sınır getirin. Örneğin,
1 saat. Televizyon için de
aynı kuralları
Çocuğunuza
karşı baskıdan
kesinlikle uzak
durmalısınız. Tatilde
eğlenmesine izin
verin. Yapması
gereken ödevler
varsa, bunlar için
beraber bir program
oluşturun.
l Çocuğunuzu, yoğun
okul programı nedeniyle
çok zaman ayıramadığı
sinema, tiyatro, konser
ve sirk gibi çeşitli
sanatsal etkinliklere
götürebilirsiniz. Böylece
hem çocuğunuz bu tip
aktivitelerden keyif
almayı öğrenir hem de
beraber vakit geçirmiş
olursunuz.
Yeteneklerini açığa
çıkarma zamanı
Yarıyıl tatili çocuğunuzun
resim ya da müziğe olan
yeteneğinin üzerine gitmek
için iyi bir fırsattır. Var
olan çalışmalarını
destekleyebilir ya da kendi
keşfini yapması için
onu yüreklendirip,
başlangıç için bir
kursa katılmasını
sağlayabilirsiniz. Ayrıca
sporla ilgili bir etkinliğe de
katılabilir. Sporla artan
metabolizma hızı,
çocuğunuzun hem iştahı
hem kilosu üzerinde
olumlu etkiler gösterir.
Vücudun kendi salgıladığı,
mutluluk verici ve ağrı
kesici özelliği olan
endorfinler, düzenli spor
yapıldığında artar. Spor ile
oluşan terleme sonucunda
da, metabolizmasındaki
l Çocuklar oyun
oynamayı çok sever ve
oyun, onlar için sadece
bir eğlence değil, aynı
zamanda ihtiyaçtır. Siz
de çocuğunuza hem
zihnini çalıştıracak, hem
de zevk alacağı yeni bir
oyun alıp, kendi başına
ya da arkadaşlarıyla
güzel zaman geçirmesini
sağlayabilirsiniz. Yarıyıl tatili,
l Kitap okumak, iyi bir
tatil programının olmazsa
olmazlarındandır.
Çocuğunuzla birlikte
kitapçıları dolaşıp, keyif
alacağı konularla ilgili
kitaplar seçmek, okuma
alışkanlığını destekler.
Ayrıca o kitap okurken
sizin de kitap okumanız
ya da o yüksek sesle
kitap okurken onu
dinlemeniz, kitap okuma
isteğini arttırır.
çocuğunuzla beraber
vakit geçirmeniz için
mükemmel bir fırsat.
Çocuğunuzla
beraber eğlenmenin
tadını çıkarın.
l Eğer çocuğunuz ilk
yarıyıl boyunca yeterince
çalışmış ve iyi bir
karneyle gelmişse, onu
motive etmek için hediye
almayı ihmal
etmemelisiniz. Beraber
alışverişe çıkın ve uzun
süredir istediği bir şeyi
alın. Böylece hem ikinci
dönem için motive
olacak hem de tatil
dönemini mutlu
geçirecek.
MAKRO VİZYON
47
OCAK-ȘUBAT 2012
değişiklik beyni olumlu
yönde etkiler. Takım
halinde ya da bireysel
yapılan spor, çocuğunuzun
yaratıcılığını ve sorumluluk
duygusunu da arttıracaktır.
Karnesinde zayıf
notlar varsa, tatil
dönemi nasıl
değerlendirilmeli?
l Çocuğunuz hangi
konuda kendini eksik
hissediyorsa o konuda ona
yardımcı olacağınızı
hissettirin. Tatil
çocuğunuzun size
güvenmesi ve eksiklerini
tamamlaması için
bulunmaz bir fırsat.
l Çocuğunuz yeterli
gayret gösterirken başarısız
oluyorsa, çocuğunuzda bazı
psikiyatrik sorunlar olabilir
(öğrenme güçlüğü,
hiperaktivite, anksiyete
gibi). Tatil döneminde
sorunun kaynağını
bulmanız için bir fırsatınız
var. Bunu iyi değerlendirin.
l Dikkatini toplayamayan
bir çocuk ya da ergenin,
yeni bilgileri öğrenmesi
zorlaşır. Depresyonun
belirtilerinden biri olan
dikkat ve konsantrasyonda
azalma, günlük yaşamını
olumsuz yönde
etkileyebilir.
l Çocuğunuzla birlikte
oturup bir ders programı
hazırlayın. Hangi derse ne
kadar zaman ayırması
gerektiğine beraber karar
verin. Böylece çocuğunuz
kendini önemli hissedecek
ve bu kararda payı olduğu
için daha sıkı çalışacaktır.
Çocuğunuzun programa
uyup uymadığını ona
hissettirmeden kontrol
etmelisiniz.n
MAKRO GÜNCEL
Tatili zenginleştirecek
öneriler
uygulayabilirsiniz.
Ayrıca çocuğunuzu
zararlı internet
sitelerinden
koruyan
programları da
araştırmalı ve
internet üzerinde
yaptıklarını
kontrol altında
tutmalısınız.
MAKRO RÖPORTAJ
2011 yılını yaptığı
büyük yatırımlarla
hedeflerinin üzerinde
rakamlarla bitiren
Makro, 2012 yılında da
yatırımlarına hız
kesmeden devam
ediyor. Türkiye’nin en
çok tercih edilen
marketleri arasında ilk
sırada yer almayı
kendine amaç edinen
Makro, bu hedef
doğrultusunda yepyeni
konsepte sahip
mağazalar açıyor. İlk
mağazalar Ankara
Nata Vega Alışveriş
Merkezi ve Kızılay
Alışveriş Merkezi
Makro müşterileriyle
buluştu. Makro İnşaat
Yatırım
Departmanı’ndan
Yüksek İç Mimar Umut
Kemal Arıcan yeni nesil
Makro mağazalarının
tüm tasarım konseptini
belirliyor.
1980 Ankara doğumlu
olan Umut Kemal
Arıcan, üniversite
eğitimini Türkiye’de
tamamladıktan sonra
eğitimine Amerika’da
devam etti. Amerika,
Ukrayna ve Rusya’da
çalışıp sektörde
uzmanlaştıktan sonra
ülkesine dönen Arıcan,
şimdi Makro Market
A.Ş. çatısı altında
bulunan İnşaat Yatırım
Departmanında yeni
nesil Makro Konsept
Projelerine imzasını
atıyor. Biz de yeni nesil
Makro’yu iç
mimarından dinlemek
için kendisiyle kısa bir
röportaj
gerçekleştirdik.
Yüksek İç Mimar Umut Kemal Arıcan
Yeni nesil Makro
Kızılay Alışveriş Merkezi
ve Nata Vega Alışveriş
Merkezi’ndeki Makro
mağazalarında
uyguladığınız yeni
konsept ve bu
konseptteki amacınız
nedir?
Makro, yaptığı tüm işleri
sosyal sorumluluk
bilinciyle üretiyor. Bu
yüzden hizmet kalitesi ve
anlayışı tartışılmaz. 21
senelik geçmişimizden
alınan bilgi ve deneyimi,
güçlü iş birlikleri, nitelikli
insan kaynağı, yenilikçi
yaklaşımla birleştirdik ve
Makro’nun Türkiye’nin en
çok tercih edilen marketleri
arasında ilk sırada yerini
alması amacıyla insan
ergonomisine uygun,
sirkülasyonu rahat, tasarımı
özgün, dinamik bir
MAKRO VİZYON
konsept oluşturduk.
Kızılay ve Nata Vega
AVM’lerdeki
marketlerimiz, yeni nesil
Makro’nun ilk iki
ürünüdür. Nata Vega
AVM’de “Market” ve
“Pazar Alanı” olarak iki
ayrı konsept oluşturduk.
Pazar alanında
müşterilerimiz modern bir
halde alışverişlerini
yapabilecekler, balık
reyonunda dilerlerse balığı
çiğ, dilerlerse ızgara,
kızartma ve buğulaması
yapılmış; pişirilmiş bir
şekilde satın alabilecekler.
Unlu mamuller reyonunda
günlük imal edilen ekmek,
börek, pasta gibi ürünleri
alabilecek, kafesinde
dinlenebilecek ya da
Meşhur Lale Mutfağında
mangal sefası
48
OCAK-ȘUBAT 2012
sürebilecekleri klasik AVM
anlayışından uzak Nata’nın
ezber bozan politikasıyla
özdeş bir tasarım ürünü
sergiledik.
Hedef ve amacımız,
belirlediğimiz en üst
seviyedeki hedefe
yürürken; kurum
değerimizi, müşteri
memnuniyetini arttırmak,
çalışan personelimizin
motivasyonunu arttırmak,
şirket vizyonumuzu zirveye
taşımak, daha da
güçlenerek bayrağımızı
zirveye dikmek ve bütün
bilgi ve becerilerimizi
kullanarak zirveyi kimseye
bırakmamaktır.
Kaç kişilik bir ekiple
çalışmalarınızı
yürütüyorsunuz?
Net bir sayı veremeyeceğim D
MAKRO RÖPORTAJ
ve kontrolünün yapılması,
ihtiyaç tespiti, konseptin
belirlenmesi, tasarımının
yapılması ve sahaya
yansıtılması gibi bir sürçten
geçiyor. Yeni nesil
Makro’larda iyi bir taktik
ve takım çalışmasıyla
analitik sonuca ulaşmaya
çalıştık. Görsel sunum çok
önemli… Bir örnekle ifade
edecek olursak;
tabağımızdaki yemek çok
lezzetli olabilir ama
gözümüze hoş gelmiyorsa,
ister istemez bir ön yargı
oluşturur. Biz bu iki
projemizle hem bu ön
yargıyı ortadan kaldırdık,
hem de lezzetimize lezzet
kattık.
Yüksek İç Mimar Umut Kemal Arıcan ve
Makro İnșaat ve Yatırım Müdürü Halil İbrahim Türkoğlu
ama kalabalık, güçlü ve
takım ruhunu benimsemiş
bir ekibiz.
Makro’nun yeni mağaza
konseptini hangi
unsurları göz önünde
bulundurarak
oluşturdunuz?
Taktik ve takım
çalışmasıyla analitik olarak
hedefe ilerlerken yenilikçi
ve rekabetçi ortamda en
iyisi olduğumuzu
göstermeye çalıştık. Öz
disiplinin özgüveni
getireceğini de unutmadık.
Esas olan, müşteri
hizmetini ön plana
çıkarmak olduğundan
müşteri odaklı olmaya
çalıştık ve bunun
sorumluluğunun bilincinde
davrandık. Rekabetçi
ortamda sürekli gelişimin
önemini ve şirketimizin en
önemli prensiplerinden
olan güvenilirlik ilkesini
göz önünde bulundurduk.
Ürünü iyi sunmak,
kaliteli görünmek,
“21 senelik
geçmişimizden alınan
bilgi ve deneyimi,
güçlü iş birlikleri,
nitelikli insan kaynağı,
yenilikçi yaklaşımla
birleştirdik ve
Makro’nun Türkiye’nin
en çok tercih edilen
marketleri arasında ilk
sırada yerini alması
amacıyla insan
ergonomisine uygun,
sirkülasyonu rahat,
tasarımı özgün,
dinamik bir konsept
oluşturduk.”
Mağazaları
yapılandırırken
birbirinden farklı pek çok
malzemeyi uyum içinde
bir araya getirdiğinizi ve
sonuç olarak mekana bir
ruh kattığınızı görüyoruz.
Malzeme seçiminde ve bu
malzemelerin bir araya
getirilmesinde nelere
dikkat ediyorsunuz?
Yeni ürün ve üretim
markayı doğru
yansıtmak, müşterilerin
konforunu düşünmek ve
müşterileri mağazanın
içine çekecek interaktif
uygulamalar, bu
mağazaların başlıca
özellikleri olarak göze
çarpıyor. Bu özellikleri
bir araya getirmek için
nasıl bir yol izlendi?
Her proje, yerleşimin etüt
MAKRO VİZYON
50
OCAK-ȘUBAT 2012
teknolojilerini yakından
takip etmek gerekiyor.
Eskiden lüks olarak
isimlendirilen pek çok
şeyin artık insanların temel
ihtiyacı haline geldiğini
görüyoruz. Zaten
insanların yaşamlarına ve
mekanlarına özen gösterme
çabası, en iyi ve en
konforluyu yakalama
çabasının birleşimi
sonucunda iç mimarlık
mesleği bir gereklilik olarak
ortaya çıkmıştır. İç
mimarlık her türlü kapalı
ya da yarı açık mekanı, o
mekanın işlevine uygun bir
biçimde, estetik değerleri
göz önünde bulundurarak
düzenlemektir. Mekana bir
kimlik kazandırmaktır. İç
mimar olmak farklı görüş
açısına sahip olmak,
herkesin göremediği
ayrıntıları görmek,
gerektiğinde olumsuz
durumlara acil çözüm
üretebilmektir. Bunu
başarabilmek için bu ruh
halini içinde
barındırabilmek gerekir ve
başarının birinci basamağı
buradan geçer.n
MAKRO YAȘAM
Organ bağışı
hayat
kurtarır
Beyin ölümü
gerçekleşen bir kişinin
böbrek, kalp, akciğer,
karaciğer, pankreas ve
kornea gibi organ ve
dokuları, organ
bekleyen hastalara çare
olabiliyor. Eğer hayatını
kaybeden kişi,
öncesinde organ
bağışında bulunmuşsa
en az sekiz hastaya
yeni bir hayat armağan
edebiliyor. Ülkemizde
ise organ bekleyen
hastaların sayısı her
geçen gün artıyor
ancak buna paralel
olarak gerçekleşen
operasyon sayısında da
son on yıl içinde ciddi
bir artış söz konusu.
Size çok klişe gelebilir, her
gün, her yerde aynı cümleyi
duyuyor da olabilirsiniz
ancak yine de
tekrarlamakta fayda var:
“Organ nakli hayat
kurtarıyor.” Türk Nefroloji
Derneği’nin verdiği
rakamlara göre Türkiye’de
yalnızca böbrek bekleyen
hastaların sayısı 50 bin
civarında. Bu verilerin
2008 yılına ait olduğu göz
önüne alındığında, bu
rakamın her geçen gün
arttığı da söylenebilir.
Bugüne kadar çok sayıda
hasta, organ vericisi
bulunamaması nedeniyle
hayatını kaybetti ve
kaybetmeye de devam
ediyor.
Kalp nakliyle birkaç ay
içerisinde kaybedilmesi
öngörülen bir hasta yaşama
MAKRO VİZYON
imkanı bulabiliyor, bir
böbrek nakliyle haftanın üç
günü hemodiyaliz
makinesine bağlı olarak
yaşamak zorunda olan hasta
normal hayatına
dönebiliyor ve bu hastanın
yaşam süresi en az üç kat
uzayabiliyor. Yani yapılacak
organ bağışlarıyla organ
bekleyen binlerce hasta,
hayata yeniden ‘merhaba’
diyebiliyor. Uzmanlar,
Türkiye’de organ nakli
konusunda en önemli
sorunun organ bağışı
sayısındaki yetersizlik
olduğunu söylüyorlar. Bu
sorunun temelindeyse
ailelerin sosyal, kültürel,
dini ve psikolojik nedenlerle
gösterdiği direnç ve organ
bağışının öneminin tam
olarak anlaşılamamış olması
yatıyor.
52
OCAK-ȘUBAT 2012
Organ bağışı
konusunda dünya
çapında bir yetersizlik
var. Bu sebeple
bekleme listeleri
uzadıkça uzuyor.
Organ bağışı için
bilinmesi gerekenler
Sağlık Bakanlığı’nın böbrek
bekleme listesinde yaklaşık
20 bin hasta kayıtlı. Yine
yaklaşık 2 bin hastanın
karaciğer, bin hastanınsa
kalp beklediği veriler
arasında yer alıyor. En az 10
bin hasta ise kornea nakli
için beklemekte. Sağlık
Bakanlığı bu konuda
bilgilendirme çalışmaları
yapıyor, bağış kampanyaları
da düzenliyor ve herkesi
sadece kendi ya da
yakınlarının organa ihtiyacı
olduğunda değil, yaşamın
kıyısında olan ve organ
nakli ile yaşama dönebilecek
tüm hastalar için duyarlı
olmaya çağırıyor. Üstelik
herkesin, bir gün organa
ihtiyaç duyabileceğini göz
ardı etmemesi gerektiğine
de vurgu yapılıyor.
Sağlıklı olan herkes organ
bağışında bulunabiliyor.
Türkiye’de kalp, akciğer,
böbrek, karaciğer ve
pankreas gibi organlar; kalp
kapağı, gözün kornea
tabakası, kas ve kemik iliği
gibi dokular
nakledilebiliyor. Bir kişi
isterse organlarını
bağışlayarak birçok insan
için hayat öpücüğü
olabiliyor. Organ bağışı için
sağlık müdürlüklerine,
hastanelere, emniyet
müdürlüklerine, organ
nakli yapan merkezlere,
vakıf, dernek ve bu konuda
hizmet veren kuruluşlara
başvuruda bulunabilirsiniz.
Organ bağışında bulunmak
oldukça kolay ve
meşakkatsiz bir işlem…
Organ bağışı kartını iki
tanık huzurunda doldurup
imzalamanız yeterli oluyor.
Ancak organ bağışı
yaptıysanız ailenizi ve
yakınlarınızı da bu konuda
mutlaka
bilgilendirmelisiniz.n
Organ naklinde
büyük ilerleme var
Son 10 yılda, sayısal olarak
organ naklinde büyük
aşama kaydedildi. 2002
yılında Türkiye’de 189’u
kadavradan 550 olan
böbrek nakli sayısı, 2011
bitmeden 2 bin 373’e, 438
olan canlıdan nakil sayısı 2
bin 345’e ulaşmıştı. Son 10
yılda 14 bin 2 böbrek, 4
bin 241 karaciğer, 490
kalp, 335 kalp kapakçığı,
151 pankreas, 18 akciğer,
14 ince bağırsak nakli
yapıldı. Nakillerin büyük
bölümünü böbrek nakilleri
oluşturdu. Türkiye’de 2002
yılında 159 olan karaciğer
nakli sayısı 2011’de 656’ya,
20 olan kalp nakli sayısı
81’e ulaştı. 2011’de ayrıca 4
akciğer ve 19 pankreas
nakli de gerçekleştirildi.
Diyanet İşleri
Başkanlığı’ndan destek
Organ nakli konusunda dini bakımdan
aklında soru işareti bulunanlar
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi sitesinden
(www.diyanet.gov.tr) bu konudaki
açıklamaları okuyabilir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sitesinde organ
nakli ve bağışına ilişkin şu veriler yer alıyor:
l Zaruret halinin bulunması, yani hastanın
hayatını veya hayati bir uzvunu kurtarmak
için, bundan başka çaresi olmadığının, mesleki
ehliyet ve dürüstlüğüne güvenilen bir tabip
tarafından tespit edilmesi,
l Hastalığın bu yoldan tedavi edileceğine
tabibin karar vermesi,
l Organ ve dokusu alınan kişinin, ölmüş
olması,
l Toplumun huzur ve düzeninin
bozulmaması bakımından organ veya dokusu
alınacak kişinin sağlığında (ölmeden önce)
buna izin vermiş olması veya hayatta iken
aksine bir beyanı olmamak şartıyla,
yakınlarının rızasının sağlanması,
l Alınacak organ veya doku karşılığında
hiçbir şekilde ücret alınmaması,
l Tedavisi yapılacak hastanın da kendisine
yapılacak bu nakle razı olması gerekir.
Türkiye’de kalp, akciğer,
böbrek, karaciğer ve pankreas
gibi organlar; kalp kapağı,
gözün kornea tabakası, kas ve
kemik iliği gibi dokular
nakledilebiliyor.
MAKRO VİZYON
53
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO YAȘAM
Herkes duyarlı
olmalı
MAKRO PSİKOLOJİ
Bebekler isteklerini
tek bir şekilde
anlatırlar; ağlayarak.
Açlıktan
uykusuzluğa, ilgi
çekmekten
yorgunluğa kadar her
derdini bu şekilde
anlatmaya çalışan
bebeğinizi anlamak
size kalır. Peki ya
yetişkinler neden
ağlar?
Ağlamak rahatlatır mı?
Sezen Aksu’nun “Ağlamak
Güzeldir” adlı şarkısını
hepimiz biliriz: “Ağlamak
güzeldir/Süzülürken yaşlar
gözünden/Sakın utanma...”
Ve devam eder:
“Ağlamak
Şu gelip geçici dünyada
Her şeye rağmen var olmak
demek
Günümüzde, özellikle
kadınlar, zayıf görünme
korkusuyla gözyaşlarını
tutmayı tercih ediyor. Ne
yazık ki ağlamak, çevre
tarafından kınanıyor ve
ağlayan bir kadınsa,
hassaslığı nedeniyle önemli
işler konusunda yetersiz
olduğu sonucuna
İnsanlar
bir günde
ortalama
2-3 mililitre
gözyaşı
üretir.
Ağlamak
Yaşayan binlerce duygu
İnsanca ve coşkulu
Güzel bir şeydir
Ağlamak senin kara
dünyada
Hâlâ sevdiğin ve hissettiğin
Tüm güzelliğin ve
çirkinliğinle
Var olduğundur, var
olduğundur”
MAKRO VİZYON
54
OCAK-ȘUBAT 2012
varılabiliyor. Ancak
çalışmalar gösteriyor ki,
erkekler ağladığında çevre
onları sempatiyle karşılıyor.
2008 yılında Hillary
Clinton başkanlık
kampanyası sırasında, bir
konuşması esnasında
ağlamaklı oldu ve bunun
sonucunda halk ikiye
bölündü. Bazıları Clinton’ı
kırılganlığını gösterdiği için
alkışlarken diğer kesim,
yüksek bir mevkide olmak
için fazla duygusal
olduğunu düşündü.
Günümüzde kadınlar, çok
önemli mevkilerde, çok
önemli görevlerde
bulunabiliyor ancak
ağlamaları hala hoş
karşılanmıyor. Peki,
kadından beklenen ne?
Duygusuz ve erkeksi olması D
MAKRO PSİKOLOJİ
mı? Tabi ki durup
dururken ağlamak hiçbir
koşulda mantıklı bir
durum değil ancak
unutmamak gerekir ki
ağlamak insanı insan ve
gerçek yapan en önemli
özelliklerinden biridir.
Ağlamanın
bilimsel yönü
Rahatça ağlamak, insanı
taşıdığı zihinsel yüklerden
kurtardığı gibi, kendini
başka insanların yerine
koymasını da kolaylaştırır.
Pek çok zihinsel ve fiziksel
faydası olan ağlama eylemi,
insanı rahatlatır ve daha
sakin düşünmeyi sağlar.
Ayrıca gözyaşlarının stresli
olduğumuzda salgılanan
kortizol ve benzeri
toksinleri
vücudumuzdan
uzaklaştırdığı da bilimsel
bir gerçek. Yani ağlamak,
vücudun doğal iyileşme
sistemi olarak görev
yapıyor ve zararlı maddeler
gözyaşları aracılığıyla dışarı
atılıyor, stres ve gerginlik
azalıyor.
Ağlamanın tarihi
Ağlamanın bilinen
tarihinin 4000 yıl öncesine
dayandığını söyleyebiliriz.
Bu konudaki en eski
bulguya Sümerlerin
yaklaşık 4000 yıl önce
yazdığı, insanlık tarihinin
en eski destanı olan
‘Gılgamış Destanı’nda
rastlanıyor. Destanda
Gılgamış’ın karamsarlığa
kapılıp gözyaşı döküşü
tasvir ediliyor. Yani
ağlamak, insanlık tarihi
kadar eski, evrensel
bir olgu.
İnsanoğlu,
MAKRO VİZYON
Kadınlar
yılda 30-64 defa
arasında
ağlarken,
erkeklerde bu
sayı 6 ile 17
arasında.
56
OCAK-ȘUBAT 2012
akraba ya da arkadaşlarının
ölümü, aşk acısı, kavga,
gibi acı deneyimler ya da
evlenme, terfi, bebek sahibi
olma gibi mutluluk verici
deneyimler sonucu
yüzyıllardır ağlıyor ve
ağlayarak rahatlıyor.
Ağlama konusuna eski
çağda yaşayan bilgeler de
açıklık getirmeye
çalışmışlardı. Yunanlı
Hekim Hipokrat, M.Ö. 5.
yüzyılda, ağlamayla ilgili
şöyle bir tahmin
yürütmüştü: “Ağlamanın
merkezi beyinde gizli.
Gözyaşı dışarı akarken
beyindeki fazla sümüksü
sıvıyı da birlikte atıyor ve
beyni hasta olmaktan
koruyor.” Fransız filozof
Descartes ise, ağlayabilen
insanın sevme ve
merhamet etme becerisine
sahip olduğunu
düşünüyordu.n
MAKRO GÜZELLİK
Güzelliğinizi
kıştan
koruyun
Soğuğun cildinize vereceği
ilk ve en önemli zararlar,
kuruluk ve çatlaklar.
Zararın ilk belirtisi
kızarıklık oluyor ve
soğuğun derecesine göre
cilt çatlaklarından
egzamaya kadar diğer
problemler de baş
gösterebiliyor. Problemler
ilk olarak burunda,
kulaklarda ve ellerde ortaya
çıkıyor. Kızarıklık, kuruma
ve yanmaya, ilerleyen
süreçte kaşıntı da ekleniyor.
Sonuç olarak da ciltte
küçük çatlaklar oluşuyor.
Cilt kuruyor, kaşınıyor ve
sertleşiyor. Zamanla pul
pul dökülmeye başlayan
deri yüzeyinde kanama bile
görülebiliyor. Soğuğun
etkilerinden kaçınmanın
başlıca yolu, tabi ki
soğuktan korunmaktan
geçiyor. Ayrıca kuru ve
soğuk havanın etkisini
azaltmak için nemlendirici
kullanmak ve su
kullanımını en aza
indirmek gerekiyor.
Hava sıcaklığı sıfırın altına düşünce su zerrecikleri buz
haline geliyor. Soğuk havanın su üzerindeki etkisi cilt
üzerinde de benzer oluyor ve kış bedenimizde bazı
hasarlar oluşturuyor. Güzelliğinizi soğuktan korumak
ve bahar günlerindeki gibi taze görünmek için
önleminizi almalısınız. Nasıl ki yazın güneş cildimizin
en büyük düşmanıysa, kışın da soğuklardan
korunmamız gerekiyor.
MAKRO VİZYON
58
OCAK-ȘUBAT 2012
Cildi korumak
için…
l Ellerinizi, yüzünüzü
yıkadıktan ve duş aldıktan
sonra bolca nemlendirici
sürün.
l Evinizin ya da
çalıştığınız ortamın aşırı
sıcak olmamasına özen
gösterin. Çünkü dışarı
çıktığınız zaman soğuğun
etkisi daha çok artar.
Ayrıca bulunduğunuz
ortamın havası çok
kuruysa, nem dengeleyici
cihazlardan kullanın.
l Tahriş edici temizleyici
maddeler (sabun, peeling)
yerine, nemlendirici krem
içeren sabun ve
temizleyicileri kullanın.
l Kullandığınız
nemlendiricilerin yanı sıra
bol su tüketmek de azalan
nem oranını arttırmada
önemli rol oynar.
l Kışın daha çok kapalı
alanlarda bulunmamız
gerekir. Ancak unutmayın
ki, kapalı mekanlardaki
kirli hava, ciltteki
gözenekleri kapatarak
cildin nefes almasını
engeller. Sonuç olarak cilt
matlaşır ve siyah nokta
oluşumu artar. Bu sebeple
bulunduğunuz ortamı
zaman zaman
havalandırmanızda fayda
var.
oluşabiliyor. Kullandığınız
ruj, ağzınıza götürdüğünüz
kalem ya da diğer metaller,
alerjik reaksiyona yol
açabiliyor. Bu sebeple, eğer
dudaklarınız sık sık
çatlıyorsa mutlaka bir
doktora başvurun.
Dudak çatlaması, kışın en
çok yaşanan cilt
problemlerinden biri. Aşırı
hassas bir yapıya sahip olan
dudaklar, kuru ve soğuk
havanın etkisiyle çatlıyor ve
acı verici bir durum ortaya
çıkıyor. Eğer önlem
alınmazsa, bütün kış
boyunca devam edecek
hale geliyor. Kozmetik
ürün olarak satılan dudak
koruyucular, hafif
durumlar için yeterince
etkili ancak durum
ağırlaşırsa, geç kalmadan
bir doktora başvurulmalı
ve önereceği ilaç ve
tedaviler uygulanmalı.
Ayrıca dudak çatlakları,
alerjik reaksiyon sonucu da
Cildinizin
doğal nem seviyesini
korumak için her
zaman kısa duşlar alın
ve çok sıcak suyla
yıkanmayın. Çok sıcak
su, cildinizin nem
dengesini bozar.
Soğuk ve saçlar
Kış aylarında, saçlar mat ve
donuk bir görünüm alıp
normalden daha fazla
elektrikleniyor. Hatta bazı
kişilerde kafa derisinde
kuruma ve kaşıntı
oluşabiliyor. Bu durumda
soğuk havanın etkisi kadar
iç mekanlarda kullanılan
ısıtma sistemlerinin de
etkisi var.
Saçlarınızı soğuktan
korumak için kış aylarına
özel olarak üretilen saç
şampuanı, kremi ve bakım
kürlerini kullanabilirsiniz.
Saçlarınızı düzenli olarak
uçlarından kestirmeniz
soğuk havadan daha fazla
zarar görmesini engeller.
Ayrıca dışarı çıkarken
saçlarınızı şapka ya da
bereyle koruyabilirsiniz.
Soğuk ve eller
Vücudumuzda dış etkilere
en fazla maruz kalan D
MAKRO VİZYON
59
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO GÜZELLİK
Soğuk ve dudaklar
MAKRO GÜZELLİK
Yüz için
nemlendirici
maske
uyguladığınızda, cildinizin
nem oranının arttığını ve
parlak bir hal aldığını
göreceksiniz.
l 1 tatlı kaşığı bal
l 1 tatlı kaşığı
avakado yağı
l 1 tatlı kaşığı ceviz yağı
l 1 çay kaşığı limon
Bütün malzemeleri
karıştırıp önceden
temizlediğiniz cildinize
uygulayın. 20 dakika kadar
bekletip ılık suyla
durulayın. Düzenli olarak
noktalardan biri de
ellerimiz. Soğuk havalarda
eldivensiz dışarıya
çıkmamaya özen gösterin.
Böylece ellerinizi dış
etkenlerden bir nebze de
olsa korumuş olacaksınız.
Ayrıca ellerinizi yıkadıktan
sonra kurulamaya dikkat
edin. Elinizin üzerinde
kalan su damlacıkları
kristalize olacağından
çatlamalara neden olabilir.
Evde veya bahçede
çalışırken lastik eldiven
giymeyi de unutmayın.
Ellerinizi çatlamaya ve
yaşlanmaya karşı korumak
için düzenli olarak el kremi
sürmeyi ihmal etmeyin.
Cildimizin soğuk hava
nedeniyle nemsiz kalmasını
ve kurumasını önlemek
için nemlendirici kremler
kullanmak çok önemli.
Ancak kremlerin yanı sıra,
evinizde hazırlayacağınız,
doğal nemlendirici
maskelerle de cildinize
destek olabilirsiniz.
Vücut için
nemlendirici
maske
l 1 yemek kaşığı
badem yağı
l 1 yemek kaşığı vazelin
l 2 yemek kaşığı
fındık yağı
l 1 tatlı kaşığı kayısı yağı
Cilt bakımının
temel kuralı olan,
temizlenmesi ve
nemlendirilmesi,
kış aylarında
cildin kurumasını ve
tahriş olmasını
engellemede de
en gerekli
ilk adımdır.
MAKRO VİZYON
60
OCAK-ȘUBAT 2012
l 1 çay kaşığı ceviz yağı
Yağların hepsini iyice
karıştırın. Son olarak
vazelini ekleyip
pürüzsüz bir hale
gelene kadar
çırpın. Dizler,
dirsekler ve
ayaklar başta
olmak üzere tüm
vücudunuza
uygulayın. Bu
maske sadece nem
oranını arttırmakla
kalmayacak, aynı zamanda
içeriğindeki doğal
bileşenler sayesinde
cildinizi besleyecek.n
MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ
Sütün, yoğurt
bakterileriyle
mayalanması sonucu
ortaya çıkan yoğurt,
yapısı ve içerdiği
besin değerleri
nedeniyle, sağlık
açısından sütten
bile daha faydalı.
Yoğurt her şeyden
önce sağlıklı bir
protein kaynağı.
Kolaylıkla sindirilen
kaliteli yoğurt
proteinleri, doku ve
organların yenilenmesi
ve çocukların
büyümesinde önemli rol
oynuyor. İçindeki
kalsiyum ve protein
sebebiyle, kemiklerin
gelişimi açısından çok
etkili olduğu, uzmanlar
tarafından belirtilen
yoğurdu yemek için pek
çok sebep var. Zengin besin
değeriyle bağışıklık
sistemini güçlendirmede
birebir etkili olan yoğurt,
mide, kolon ve ince
bağırsak kanserlerine kadar
birçok
ebeveynleri çocuklarına
öğünlerde yoğurt
yedirmeye
yönlendiriyor.
Vücudumuz,
yoğurdun içindeki
kalsiyum ve
proteini süte göre
daha çabuk emiyor.
Bu nedenle de
yoğurt, kemiklerin
gelişimi açısından süte
göre daha etkili oluyor.
İyi bakterilerden
faydalanın
Sağlık için
her gün bir kase
Son zamanlarda yapılan
araştırmalara göre,
yoğurdun en önemli
faydalarından biri, içerdiği
iyi bakteriler. Probiyotik
yoğurt
Yoğurdun vücudumuz için mucizevi bir
besin kaynağı olduğunun farkında mısınız?
Her gün bir kase yoğurt yiyerek pek çok
hastalığın önüne geçebilirsiniz.
Uzmanların sütten bile değerli olarak
nitelendirdikleri yoğurt, özellikle
çocukların her gün tüketmesi gereken
önemli bir besin kaynağı…
Bağışıklık sistemi
güçleniyor
hastalığa karşı
vücudumuzu
koruyabiliyor.
Yoğurdun içeriğinde
protein ve
kalsiyumun yanı sıra,
magnezyum,
potasyum, çinko gibi
mineraller ve B6 ve
B12 vitaminleri de
bulunuyor.
MAKRO VİZYON
Özellikle çocukların kemik
gelişiminde büyük rol
oynayan yoğurt, bağışıklık
sistemini de oldukça
güçlendiriyor. Çocukların
pek çoğunun belli bir
yaştan sonra süt içmek
istememesi durumuna
karşılık uzmanlar
62
OCAK-ȘUBAT 2012
bakteriler olarak
adlandırılan bu
organizmalar, bağışıklık
sistemini güçlendiriyor,
sindirim sistemindeki
sorunlara karşı da doğal bir
tedavi sağlıyor. Ayrıca iyi
bakteriler, kötülerin
çoğalmasına engel olarak
gastrit, reflü ve ishal gibi
birçok sorunda işe yarıyor. D
MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ
MAKRO VİZYON
36
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ
önce yiyeceğiniz bir kase
yağsız ya da az yağlı yoğurt,
siz mışıl mışıl uyurken
yağlarınızı yakmaya
başlıyor. Kilo vermek ve
özellikle karın bölgesindeki
fazla kilolardan kurtulmak
isteyenler için yoğurt son
derece ideal bir besin
kaynağı. Ayrıca yoğurt kas
yapısının kaybolmasını da
engelliyor.
Neden yoğurt
yemeliyiz?
Geleneksel
lezzetimiz
Yoğurt Türk kültürüyle
özdeşleşmiş bir besin.
Nefesiniz
Başka dillere de “yoğurt”
kokmuyor
kelimesi Türkçeden geçmiş.
Üretim ve tüketim
Geleneksel besin
rakam
larına bakıldığında da
kaynağımız olan yoğurdun
yoğu
rdun
mutfağımızdaki
faydaları pek çok dünya
yerin
i
ve
önem
ini rahatlıkla
ülkesi tarafından da
görebiliriz. Ürettiğimiz sütün
onaylanıyor. Öyle ki
üçte birini yoğurt olarak
Japonya ve ABD gibi
tüketiyoruz ve ülkemizde
ülkeler, bu mucize besine
yılda ortalama 2.2 milyon ton
ilişkin yaptıkları
yoğurt üretiliyor. Kişi başı 30
araştırmalarda ilginç
kilo yoğurt tüketimiyle,
bulgular da elde etmiş.
dünyada kişi başına yoğurt
tüketiminin en yüksek
Japonya’da yapılan ve
olduğu ülke konumundayız.
sonuçları İngiltere’de
Geleneksel yoğurdun en
yayımlanan araştırma,
önem
li özelliği, tadının
şekersiz yoğurdun nefes
ekşim
si olması. Ancak Türk
kokusunu giderdiğini
mutfağında tatlısından
ortaya koyuyor.
tuzlusuna pek çok çeşitte
Araştırma sonuçları
yoğurt kullanılıyor. Ayrıca
yoğurdun diş taşı ve diş
mutfaklarımızda pişen
eti iltihaplarını da doğal
yemeklerin içinde veya
yollardan önlediğini
yanında yoğurt
işaret ediyor. Araştırma
vazgeçilmezimiz
durumunda. Yoğurt çorbası,
kapsamında, 6 hafta
cacık
ve yoğurt tatlısı bunun
boyunca günde bir
en
güze
l örnekleri.
porsiyon yoğurt
Ame
rika
ve Avrupa
yiyenlerin yüzde 80’inde
ülkele
rinde
ise yoğurt daha
nefes kokusuna yol açan
çok meyveli çeşitleriyle
hidrojen sülfit düzeyinin
bulunuyor ve atıştırmalık
düştüğü gözlendi.
olarak tüketiliyor.
MAKRO VİZYON
64
Güzellik için de
bir kase…
Güzellik için salondan
salona koşanlara da bir
müjde verelim. Doğal bir
besin olan yoğurt, doğal
güzelliği de beraberinde
getiriyor. Yoğurt cilde
parlaklık
kazandırmasının yanında
yüzde 61 oranında yağ
yakıcı özelliğe sahip.
Özellikle gece yatmadan
OCAK-ȘUBAT 2012
l Kolesterol emilimini
azaltıyor.
l Probiyotik aktiviteye
sahip olan bu besin,
çocukların bulaşıcı
karaciğer iltihabı (hepatit)
hastalıklarının tedavisinde
kullanılıyor.
l Bağırsaklarda bulunan
tehlikeli ve zararlı
mikropların yaşamasını
engelliyor.
l Yoğurt, vücutta kendi
kendine sindirilen tek gıda
olduğundan sindirimi de
kolaylaştırıyor.
l Kişiye sakinlik veren
yoğurt hem rahat bir uyku
uyumanıza yardımcı oluyor
hem de stresi azaltıyor.n
MAKRO GEZİ
MAKRO VİZYON
36
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO KONUK
Yaşayan efsane
ORHAN GENCEBAY
Ömrünü sanata vermiş
bir müzisyen Orhan
Gencebay. Müziği,
hepimizin kendinden bir
şeyler bulabileceği tüm
değerleri ve kültürleri
içerisinde barındırıyor.
Hangimiz zaman zaman
“batsın bu dünya”
diyecek noktaya
gelmiyoruz ki?
60’lı yıllarda başlayan
Orhan Gencebay gerçeği,
günümüzde hala ve aynı
sevgi seliyle devam
ediyorsa, bu durum
Orhan Gencebay’ın
müzikte yaptığı büyük
devrimin ve sentezin bir
sonucu.
Orhan Gencebay, 1944
yılında Samsun’da
doğmuş. Henüz oyun
çağındayken bir batı
enstrümanı olan
mandolin çalmaya
başlamış ve eski bir opera
sanatçısından klasik batı
müziği eğitimi almış.
Henüz çocuk yaştayken
Batı armonisini,
notasyonunu ve tekniğini
öğrenmiş, notaları deşifre
edebilecek konuma
ulaşmış. Yedi yaşında ise,
bugün en ustalarından
sayıldığı bağlama ile
tanışmış, ve aşık olduğu
enstrümanına derinden
bağlanmış. 10’lu
yaşlarındayken tambur
ile tanışıp Türk Sanat
Müziği ile ilgilenmeye
başlamış. Yine aynı
yıllarda Jazz müziğine
büyük ilgi duymuş ve batı
nefesli sazlardan olan
tenor saksafon çalışmaya
başlamış.
Orhan Gencebay,
çocukluğundan itibaren
bir müzik dehası ortaya
koyan ve bugün 1000’in
üzerinde bestesi, ilahileri,
senfonik formda eserleri,
bağlama soloları ve film
müzikleri bulunan,
Türkiye’nin yetiştirdiği en
önemli müzik
adamlarından biridir.
Batsın Bu Dünya, Bir
Teselli Ver, Dertler Benim
Olsun ve daha nicelerini
nesiller boyu dinlemeye
devam edeceğiz.
Sevenlerinin tabiriyle
“Orhan Baba”
sayfalarımızda…
MAKRO VİZYON
Günümüzde “arabesk
müzik” tartışmaları çokça
yapılıyor. Siz bu konuda
ne düşünüyorsunuz.
Öncelikle benim yaptığım
müziğe Arabesk demek
yanlış. Tanım bu değil
çünkü. Arabesk, Arap
etkinliği demek. Müzik
evrenseldir aslında.
İtalyanlar Doğu müziğine
“Allaturca”, Batı müziğine
“Allafrank” dedi. Batının
temelinde müziğin yanında
din vardır. Adama sorarsın
İtalyan’ım ve Hristiyanım
der. İngiliz de öyle. Bizde
de Müslümanlık var. Arap
Arap’ım der ama
Müslüman. Türk de öyle.
Hepimizin ırkı farklı olsa
da türküsü aynı.
O zaman müziğin
birleştirici olduğunu
söyleyebiliriz…
Tabi ki. Kimliklerimiz
farklı olsa bile insanların
hisleri aynı. Birisi aşık olur
bunu Arapça ifade eder,
biri Kürtçe, biri İngilizce.
Kalpte hissedilen duygu
aynıdır. Arabesk tanımı
sosyologların tanımıdır.
Halbuki bu tanımı
müzikologlar yapmalıdır.
Müzik dediğimiz, 7 tane
notadır sonuçta. Bu
notaları alırsın, bir
sistematik içinde sese
çevirirsin.
66
OCAK-ȘUBAT 2012
Her sene Eurovision Şarkı
Yarışması yapılacağı
zaman Türkçe mi
söyleyelim İngilizce mi
diye tartışmalar çıkıyor.
Siz bu konuda ne
düşünüyorsunuz?
Eurovision bir şov yeri.
Sanatçını seçtin mi, artık
ona karışmayacaksın.
“Şunu şöyle yap, bunu
böyle yap” diye… Çünkü
o, ne yapacağını bilir.
İlk profesyonel besteniz
‘Ruhumda Titreyen
Sonsuz Bir Alevsin’. Bu
besteyi yaptığınızda 14
yaşındaymışsınız. Bize o
yaşlarınızı anlatabilir
misiniz?
“Ruhumda titreyen sonsuz
bir alevsin / Adımı zikreyle
bu alev sönmesin / Ruhun
ayrılsa bile o pak teninden
/ Dilerim adımı anmadan
Hakka eremeyesin.” Rast
makamında, Türk Sanat
Müziği klasik
formasyonunda bir beste.
13-14 yaşında bir çocuğun
söyleyeceğini
düşünemeyeceğimiz bir
yapıdaydı. Yine o yaşlarda D
MAKRO GEZİ
MAKRO VİZYON
51
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO KONUK
yaptığım bir beste vardı ki;
o da şuydu: “Bir huzur var
ki şu alem-i fani içinde /
Yaşadım da o alemi bu
karar içinde / Gördüm ki
doğan bir pişman
doğmayan ise iki...”
6 yaşında müziğe başladım.
10 yaşında beste yapmaya
başladım. 13-14 yaşında bu
ciddi cümleleri sarf
ediyordum. Notayı 6
yaşında öğrenmiştim. 7
yaşında sazı kucakladım.
Jazz ve rock’la da
ilgilendim. Ayrıca 8-9
yaşında dahi Aşık Veysel
babamızı gözlerim kapalı
son derece büyük bir hazla
dinlerdim. O yaşta ben
onu anlardım.
Orhan Baba sizin
lakabınız.
Çevrenizdekilerin dile
getirdiği başka
lakaplarınız var mı?
‘Koca yürek” lakabımı
severim; sevgili Volkan
Konak takmıştı. Çok
sevdiğim bir kardeşimdir;
bir gün “Hocam bütün
insanlara sizin gönlünüzde
yer var” dedi. “Evet, benim
gönlüm o kadar kocaman
ki herkes sığar” dedim. “O
zaman senin adın ‘Koca
yürek’ olmalı” dedi.
güzellikleri senin üzerinde
olsun.” Ne zaman
“Berhudar ol” desem
dedemi hatırlıyorum; onun
bana hatırasıdır. 15
yaşımdan beri “Berhudar
ol” derim, son 20-30 yıldır
çok kullanıyorum.
Kimliklerimiz
“Berhudar ol” çok sık
kullandığınız bir söz.
Hikayesi nedir?
Ben dedemi 15-16
yaşımdayken kaybettim.
14.5 yıl savaşmış,
vücudunda iki mermiyle
dolaşıyordu. Bana
kahramanlık türküleri
çaldırırdı. O hep
“Berhudar ol evladım”
derdi. Bu çocukluğumdan
itibaren beni çok
etkilemişti. Sonra bu sözün
anlamının güzelliğini
öğrendim. Anlamı, “Allah’a
emanet ol”, “Allah’ın bütün
MAKRO VİZYON
68
Çok insan şarkılarınızı
dinleyerek ağladı. Kendi
şarkılarınız sizi ağlatır
mı?
Şarkılarımın bazı olayları
hatırlatanları beni de
etkiliyor. Yalnız
kendiminki değil, her güzel
eser beni duygulandırır.
farklı olsa bile insanların
Hayat arkadaşınız Sevim
Emre’ye çok şarkı
yaptınız mı?
Sevim Hanım’a çok beste
yaptım. Bizim duygu
hallerimizi anlatan;
mutluluğumu,
kırgınlığımı, hüznümü
anlattığım çok beste var.n
aynıdır.
OCAK-ȘUBAT 2012
hisleri aynı. Birisi aşık
olur bunu Arapça ifade
eder, biri Kürtçe, biri
İngilizce. Kalpte
hissedilen duygu
MAKRO SAĞLIK
Günümüzde
pek çok hastalığın
tedavisinde
antibiyotikler,
bilinçli ya da
bilinçsiz olarak
kapısı ilk çalınan
ilaçlar arasında yer
alıyor. Ancak dost
gibi görünen
bu ilaçlar
sağ gösterip sol
vurabiliyor. Bu
konuda bilinçlenmek
ve antibiyotikleri
kesinlikle doktor
tavsiyesiyle ve
kontrolünde
kullanmak büyük
önem taşıyor.
Penisilinle
başlayan yolculuk
Frengi, tüberküloz, difteri,
çiçek ve veba gibi
hastalıklar yakın bir tarihe
kadar pek çok toplumun
korkulu rüyasıydı, hatta bu
hastalıklar toplu ölümlere
bile yol açıyordu. Ta ki
antibiyotiklerin keşfine
kadar. Antibiyotiklerin
bulunmasıyla bu
hastalıkların önüne
geçildiği su götürmez bir
gerçek. Geçmişten bugüne
ateşli hastalıklar ve bulaşıcı
hastalıklar her yaştan insanı
hala etkiliyor. Peki, her
hastalıkta bir doktor
önerisi olmadan
antibiyotiğe başvurmak ne
kadar doğru? Bilinçsiz
antibiyotik kullanımı sizi
tedavi etmekten çok hasta
edebilir. İşte antibiyotikle
ilgili doğru ve yanlışlar…
Sir Alexander Fleming,
laboratuvarında bakterilerle
çalışırken tesadüf eseri küf
mantarlarının bakterileri
öldürdüğünü görüyor ve
bunun sebebinin de küf
mantarlarının ürettiği bir
madde olduğunu tespit
ediyor. İşte bu madde
hepimizin çok
yakından
tanıdığı
penisilinin ta
kendisi.
Penisilinin
bulunmasının
ardından
değişik gruplarda
pek çok antibiyotik
geliştiriliyor. Genel
anlamıyla
mikroorganizmaların sebep
olduğu enfeksiyonların
tedavisinde kullanılan
antibiyotikler, günümüzde
en çok başvurulan ilaçlar
arasında yer alıyor.
Bilinçsiz antibiyotik
kullanımı direnci
düşürüyor
Antibiyotikler sayesinde
günümüzde birçok
hastalığı tedavi
edebiliyoruz. Ancak,
mikropların antibiyotiklere
karşı direnç
geliştirmeleri
yüzünden,
normalde etkili
olmasını
beklediğimiz bir
antibiyotik, tedavi
sürecinde etkisiz
kalabiliyor. Öyle D
Antibiyotik dost mu,
düşman mı?
MAKRO VİZYON
70
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO SAĞLIK
Antibiyotikler
sayesinde
günümüzde birçok
hastalığı tedavi
edebiliyoruz. Ancak,
mikropların
antibiyotiklere karşı
direnç geliştirmeleri
yüzünden, normalde
etkili olmasını
beklediğimiz bir
antibiyotik, tedavi
sürecinde etkisiz
kalabiliyor.
ki bir yandan yeni
antibiyotikler
geliştirilirken, bakteriler de
boş durmuyor ve
antibiyotikleri etkisiz hale
getiren direnç
mekanizmaları geliştiriyor.
Bilinçsiz antibiyotik
kullanımı da ne yazık ki
antibiyotiklere karşı
bakterilerin direnç
geliştirmesini
kolaylaştırıyor. Ciddi bir
sorun haline dönüşen bu
durum nedeniyle,
günümüzde bilinçli ve
uygun antibiyotik
kullanımı oldukça önemli.
Uygun antibiyotik seçimi
hastada tespit edilen
enfeksiyon hastalığına
sebep olan bakteriyel
etkene yönelik en dar
kapsamlı ve etkin
antibiyotiğin seçilmesi
anlamına geliyor. Bu
noktada doktorlar
açısından iki durum söz
konusu; birinci durumda
hastada mevcut
enfeksiyona etken olan
bakteri tespit ediliyor ve bu
bakteriye yönelik en dar
kapsamlı, etkin ve hasta
açısından yan etkileri en az
olan antibiyotiğin
kullanımına başlanıyor.
İkinci durumda hastalığa
sebep olan bakteriyel etken
tespit edilemiyor, örneğin
zatürreye sebep olan
bakteri tespit edilemiyor ve
bu hastalığa sebep
olabilecek bakterilere
yönelik etkin bir
antibiyotik, doktor
tarafından belirlenerek
uygulanıyor. Bakteriyel
sebebi tespit edilmiş bir
hastada en dar kapsamlı
etkin bir antibiyotik
kullanımı yerine, daha
geniş kapsamlı bir
antibiyotik kullanımında
ise, antibiyotiğe karşı
direnç gelişimi, tedavi
masraflarında artış ve
gereksiz yere toksik etkiye
maruz kalma gibi önemli
sorunlar ortaya çıkabiliyor.
MAKRO VİZYON
Yan etkilere dikkat!
Gerek olmayan
durumlarda antibiyotik
kullanımı, farklı sorunlara
da davetiye çıkarabiliyor.
Bunların başında da yan
etkiler geliyor. Üstelik, bu
yan etkiler, ciddi hayati
tehlikelere bile yol
açabiliyor. Öte yandan
hastaların doktor önerisi
dışında antibiyotik
kullanması, mevcut
hastalığın iyileşmemesine
hatta daha kötüye
gitmesine de sebep
olabiliyor. Bakterilerin
antibiyotiklere karşı direnç
geliştirmesi, çevredeki ve
sağlık kurumlarındaki
bakteri popülasyonlarını da
etkileyeceğinden,
toplumsal bir sorun da
yaratıyor. En sık görülen
yan etkiler arasında
bulantı, kusma, ishal, ciltte
kızarıklık ve kaşıntılı alerjik
döküntüler var. Bu tür yan
etkiler ilaç kesildiğinde
ortadan kalkıyor. Ancak
anafilaktik reaksiyon,
diyalize girmeye götürecek
kadar ciddi böbrek
hastalıkları gibi hayati
tehlikelere yol açan yan
etkiler de söz konusu. Bu
sebeplerle antibiyotik
kullanırken herhangi bir
yan etki fark ederseniz,
durumu hemen
doktorunuza
bildirmelisiniz.n
Bilinçsiz antibiyotik
kullanımı çok büyük
zararlara neden
olabilir. Bu sebeple
antibiyotikler kesinlikle
doktor önerisiyle
alınmalı ve doktorun
önerdiği dozda ve
zaman aralığında
kullanılmalı.
72
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO YAȘAM
Sigarayı
bırakma
zamanı
Günümüzde sigaranın zararları herkes tarafından
biliniyor ve Dünya Sağlık Örgütü’nün
istatistiklerine göre “sigara içmek” dünya çapında
bir problem olmakla birlikte tahmini 3 yetişkinden
biri sigara kullanıyor. Ancak sigara içenlerin
unutmaması gereken bir nokta var; birçok
hastalığın sebebi olarak gösterilen sigara sadece size
değil, çevrenizdekilere de ciddi zararlar veriyor.
MAKRO VİZYON
74
Günümüzde
gerçekleştirilen
bilinçlendirme
çalışmalarıyla hepimiz
sigaranın zararlarını az ya
da çok biliyoruz. Ancak
hepimiz daha çok akciğer
kanseri konusunda bilgi
sahibiyiz. Peki ya sigaranın
diğer zararları?
Sigaranın zararları
l Sigaradan en büyük
zararı görenler, anne
karnındaki bebeklerdir.
Gebelik esnasında sigara
içen bir annenin
bebeğinde, %10-15 kilo
eksikliği ve zeka geriliği
görülüyor.
l Tütünün içinde bulunan
karbonmonoksit, nikotin,
OCAK-ȘUBAT 2012
katran gibi zararlı
maddeler, akciğer kanseri
başta olmak üzere,
solunum sistemi
hastalıklarından olan
bronşit ve amfizeme gibi
hastalıklara neden olur.
İçilen her sigara, içen kişiyi
kansere bir adım daha
yaklaştırır. Sigara içenlerde
akciğerlerin doğal savunma
sistemi bozulur.
l Sigarada bulunan
karbonmonoksit, kandaki
oksijeni yok ettiği için
damarlarda kolestrol
depolanması kolaylaşır ve
bunun neticesinde kalp
krizi riski artar.
l Yemek borusu ve
midede ülser, kanama ve
kanser oluşumu ihtimali
artar. Pankreas kanseri riski
de fazlalaşır.
l Sigara içenlerde iç
hastalıkların yanı sıra,
ellerde ve parmaklarda
sararma, tırnaklarda
kırılma ve ciddi cilt
sorunları ortaya çıkar.
Ciltte kırışıklık oluşumu
hızlanır.
l Sigaranın neden olduğu
hastalıklardan en önemlisi
de “burger hastalığı”.
Burger hastalığı, özellikle
genç ve orta yaş erkeklerde
daha sık görülen, tedavi D
MAKRO YAȘAM
edilmemesi halinde
ilerleyici bir tıkanma
şeklinde seyreden bir
damar hastalığıdır.
Önlemlerin alınmaması ve
tedavinin yapılmaması
sonucu, kol ve bacak gibi
çeşitli uzuvların
kesilmesine neden olur.
l Ağız kokusu, diş ve
diş eti hastalıkları,
diş kaybı ve tat ve
koku alma
duyusunda
bozulmalar
görülür.
l Beyin
hücrelerinin
ölümüne ve
hafıza
zayıflığına
(Alzheimer) sebep olur.
l Sigara içen kadınlarda,
rahim ve yumurtalık
kısırlığı, erken menopoz ve
rahim kanseri gibi
hastalıkların oluşum riski
artar.
l Vücutta yorgunluk,
ruhsal gerilim, aşırı stres ve
uykusuzluk görülür.
l Sigara, vücuttaki insülin
salgılama yeteneğini
azaltarak şeker hastalığına
sebep olur.
l Sigara bağımlılarında
kronik baş ağrılarına
rastlanır.
Tek bir sigara
vücudunuza neler
yapar?
Sigarayı çok ender
içenlerdenseniz, size bir
zararı olmadığını
düşünebilirsiniz. Ancak tek
bir sigara yakmanın bile
vücuda çok ciddi etkileri
oluyor. Bir sigara ortalama
olarak 10 nefeste
tükeniyor. Ancak bu 5
dakika süren, sözde zevk
anlarında 4000’e yakın
zararlı kimyasal madde iç
organlarımıza doğru
süzülür. İlk nefesle birlikte
sigara dumanı ağızdan
geçer ve bu geçiş esnasında
dişleriniz üzerinde
kahverengi bir tabaka
bırakır. Duman yoluna
devam ederken soluk
borusuna ulaşır ve
solunum sistemindeki
zararlarını vermeye başlar.
Mukusu ve işgalci
partikülleri temizleyen ufak
tüycüklerin çalışmasını
geçici olarak yavaşlatır.
Aynı esnada nikotin
akciğerlerdeki kılcal
damarlar vasıtasıyla anında
kana karışır. Kan
aracılığıyla böbreküstü
bezlerine ulaşan nikotin
anında bir enerji şokuna
neden olur. Bu da kan
basıncını ve kalp ritmini
hızlandıran adrenalin
salgısını tetikler. Kalp bu
ritimde atarken dinlenemez
ve felç riski artar.
İlk nefesle beraber sigara
dumanındaki
karbonmonoksit kana
karışmaya başlar. Bu da
yaşamsal organlarda oksijen
tutulmasını engeller. Kan
dolaşımı nedeniyle beyne
ulaşan nikotin buradaki
sinir hücrelerini uyarır. 5
dakikalık tek bir sigaranın
sonucu olarak
akciğerlerinizde ciddi
sorunlar yaşanır. Uzun
vadeli sigara içiminin son
ve en önemli hediyesi,
katranla kaplanmış
kahverengi akciğerlerdir.
Bunlar sadece tek bir
sigaranın vücudunuza
yaptığı etkiler. Sigara sayısı
MAKRO VİZYON
temizlemekle uğraşır.
Kararlı mısınız?
Vücuttaki nikotinin
bir kısmı ilk 24 saat
içinde atılır. Bazı
sigara bağımlılarında
sigarayı bıraktıktan
sonra öksürük ve
balgamın arttığı
görülür ve bu durum
birkaç ay sürebilir.
Ancak bunun kötü
bir durum olduğunu
düşünmemelisiniz.
Aksine, bu iyiye
işaret çünkü
akciğerlerin
temizlendiğini
gösteriyor.
arttıkça hasar çok daha
büyümeye ve bağımlılık
artmaya başlar. Ayrıca
unutmayın ki, sigara
dumanının bir kısmı da o
anda havaya karışıp gider
ve ortamdaki havayı
soludukça etkileri de
devam eder. Bedeniniz, tek
bir sigarayı içtikten sonra,
6-8 saat boyunca, geride
kalan toksik maddeleri
76
OCAK-ȘUBAT 2012
Sigarayı bırakmak
istiyorsanız, ilk adım
kararlı olmak. Her hafta
sigarayı bırakmaya
niyetleniyor ancak bu
kararınızı erteliyorsanız, bu
konuda başarısız olmanız
olası. Eğer sigarayı kendi
iradenizle bırakmakta
zorlanıyorsanız, bir
uzmandan yardım almanız
faydalı olacaktır.
Sigarayı bırakmada en
etkili olan yöntemlerden
biri nikotini yerine koyma
tedavisi. Çünkü sigarayı
bırakan insanlarda yaşanan
en büyük sorun, nikotin
eksikliğinden kaynaklanan
sıkıntı ve stres. Kişiye
nikotin verildiğinde ise
geriye sadece sigarayı
bırakmanın psikolojik
tarafı kalıyor.
Cilt bantları ve nikotin
sakızları, tedavi sürecinde
en etkili olan alternatifler.
Tedavi genellikle 2-3 ay
sürüyor. Sigarasız geçen ilk
48 saati atlattıktan sonra
sigarayı bırakmak çok daha
kolay bir hale geliyor. Bir
sigara bağımlısının sigarayı
bıraktığını söyleyebilmek
içinse 1 senenin sigarasız
geçmesi gerekiyor.n
MAKRO BEBEĞİM
Süt dişi çıkarma zamanları
bebekten bebeğe
değişebiliyor. Bazı bebekler
3. ayda diş çıkarmaya
başlarken bazılarının da ilk
dişi çıkarması 12. aya
sarkabiliyor. Ancak bir
yaşını geçmiş bir bebek
hala diş çıkarmadıysa bir
diş hekimine danışmanızda
fayda var.
Diş çıkarma
belirtileri
Bebeğinizin diş
çıkaracağınızı gösteren
belirtiler, dişler çıkmaya
başlamadan 2-3 ay önce
başlıyor. Bebekten bebeğe
değişiklik gösteren bu
belirtileri gözden geçirelim:
• Huzursuzluk:
Bebeğinizin dişleri diş etine
yaklaştıkça ağrısı artar ve
bu da bebeğinizde haftalar
boyu sürebilecek bir
huzursuzluğa neden olur.
• Ağrı: Bazı bebekler diş
çıkarırken şiddetli ağrılar
çeker. Bu sebeple de
ellerine geçen her şeyi,
ağızlarına götürerek diş
etlerini rahatlatmaya çalışır.
• Ateş: Bebeklerin diş
etlerindeki inflamasyon
nedeniyle diş çıkarma
döneminde bebeğin ateşi
38 dereceye kadar çıkabilir.
Ateş 38 derecenin üzerine
çıkarsa bebeğinizi mutlaka
doktora götürün.
• İştahsızlık: Diş
çıkarırken huzursuz günler
yaşayan bebekler, bu
dönemde beslenmeyi
reddedebiliyor. Bu durum
geçici olarak görülüyor ve
bebek dişlerini
çıkardıktan sonra iştahı
da normale dönüyor.
• Salya akması:
Bebekler 3. aydan
Bebeğiniz diş
çıkarırken...
Uykusuz geceler, hafif ateş ve huzursuz
günler… Bu sorunların sebebi, bebeğinizin
gülüşünü çok daha sevimli yapacak olan
dişlerinin çıkması olabilir. Bebeklerde ilk diş
ortalama yedinci ayda çıkmaya başlıyor ve
çoğu zaman kolay geçmiyor. Bu zorlu
dönemlerinde size de büyük görev düşüyor.
itibaren salya akıtmaya
başlıyor ve bu durum diş
çıkarma döneminde daha
da artıyor.
tülbent yardımıyla
bebeğinizin diş etlerini ve
ağız çevresini temizleyin.
Aksi takdirde bebeğinizin
ağzında pamukçuk
çıkabilir. İlk süt dişinin
çıkmasından 1 yaşına
kadarki dönemde tülbenti,
yine dişlerini temizlemek
için kullanabilirsiniz. 1
yaşını geçtikten
Bakım şart!
Bebeğinizin ağız bakımına
diş çıkarmaya başlamadan
önce başlamanızda fayda
var. Her emzirmeden sonra
temiz
bir
sonra artık diş fırçası
kullanma zamanı gelmiş
demektir. 1 yaşından
2 yaşına kadarki dönemde,
bebeğinizin dişlerini diş
macunu kullanmadan
fırçalayabilirsiniz.
2 yaşından itibaren az
miktarda diş macunu
kullanabilirsiniz.
3 yaşından itibaren
çocuğunuz dişlerini kendi
fırçalamaya başlayabilir.
Ancak dişlerini düzenli
olarak, günde iki defa
fırçaladığından emin
olmalısınız.
Süt dişleri ne
zaman çıkar?
6-9 aylık
Alt ve üst ön kesici
dişler
9-12 aylık
Üst ve alt yan kesici
dişler
15-18 aylık
Birinci azılar
18-21 aylık
Köpek dişleri
30 aylık
İkinci azılar
Ne yapılabilir?
Bebekler diş çıkarma
döneminde daha fazla
şefkat ve sevgiye ihtiyaç
duyuyor. Bebeğinize daha
fazla sevgi ve ilgi göstererek
huzursuzluğunu
azaltabilirsiniz. Ayrıca diş
kaşıyıcılarla oynaması, diş
kaşıntısını hafifletebilir.
Plastik yerine kauçuk diş
kaşıyıcıları tercih edin.
Yumuşak ve temiz bir
tülbentle diş etlerine masaj
yapmanız da işe
yarayabilir.n
MAKRO VİZYON
78
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO GEZİ
k
a
c
a
t
ı
s
ı
i
z
i
n
İçi
Soğuk kış
günlerinde hepimiz
bahar ve yaz
aylarının gelmesini
dört gözle bekleriz.
Bu kez
beklemektense
gitmeye ne dersiniz?
Bali, Cape Town,
Kenya, Barbados ve
Küba’yı bu
sayımızda
sayfalarımıza
taşıdık. Soğuk kış
günlerinde içinizi
ısıtacak bu rotalara
doğru yol almak
istemez misiniz?
sıcacık
rotalar
Volkanik yapısı ve el
değmemiş tropik
ormanlarıyla muhteşem bir
güzelliğe sahip olan Bali’de
dans, heykelcilik ve resim
gibi sanat dallarının çok
gelişmiş olduğunu da
söyleyebiliriz. Bin bir çeşit
el sanatları ve her damağa
uygun yemek olanakları ile
Bali adasını asıl meşhur
edense, bembeyaz kumları
Bali - Endonezya
230 milyon civarındaki
nüfusuyla dünyanın en
kalabalık dördüncü ülkesi
olan Endonezya, irili ufaklı
17.508 adadan oluşan bir
ülke. Bali ise bu adalardan
sadece biri ancak özünü
kaybetmediği için bugün
dünyanın dört bir
tarafından turist akınına
uğruyor.
MAKRO VİZYON
80
OCAK-ȘUBAT 2012
ve masmavi denizi.
Sıcaklığın her mevsim 2530 derece civarında olduğu
adada, pek çok Hindu
tapınağı ve heykel atölyesi
bulunuyor. Pura Besakih
Tapınağı ise mutlaka
görülmesi gereken bir
nokta, çünkü 11. yüzyılda
inşa edilmiş. Eğer rotanızı
Kuta’ya çevirirseniz,
eğlence için pek çok
seçenek sizi bekliyor
olacak. Rafting, trekking ve
Bali
bisikletle çevre gezisi
bunlardan sadece bazıları.
Bali’de kendinizi
şımartmanız için en güzel
seçeneklerden biri olan
Bali masajını da
yaptırabilirsiniz.
Endonezya’da çok yaygın
olan ‘spa’ merkezlerinde
Uzakdoğu kültürünün
ayrılmaz bir parçası olan
geleneksel masajlar ve
aromaterapi seansları
yapılıyor.
Yeşil örtüsü ve mercan
milyon. Alabildiğine uzun
kumsallar, altın madenleri,
binlerce kuş ve bitki çeşidi
ve Masa Dağı’nın eşsiz
manzarası, Cape Town’u
her yıl ziyaret eden
milyonlarca turistin
sebepleri arasında
sayılabilir.
Masa Dağı, sadece Cape
Town için değil, tüm
Afrika için, gerek turistik
gerekse doğal güzellik
olarak çok farklı bir yerde.
1038 metre
kayalıklarıyla ünlü Bali,
ayrıca dalış tutkunları için
de çok iyi bir rota.
Cape Town Güney Afrika
Cumhuriyeti
Güney Afrika
Cumhuriyeti’nin üç
başkentinden biri olan
Cape Town aynı zamanda
da en büyük şehridir.
Güney Afrika’nın
güneybatı ucunda yer alan
şehrin nüfusu yaklaşık 2
Cape Town
yüksek tepelerden paraşütle
atlayabilir ya da sörf
yapabilirsiniz. Ancak
Afrika’ya gitmişken safari
yapmadan dönmek olmaz.
Deve sırtında safari
yapmak isterseniz Cape
Town doğru yer.
Ayrıca bu liman şehrinden
deniz mahsullerini
tatmadan dönmemenizi
öneririz.
Cape Town
Nairobi - Kenya
Kenya’nın başkenti olan
Nairobi, Nairobi Nehri
üzerine kurulmuş ve
denizden 1661 metre D
MAKRO VİZYON
81
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO GEZİ
Bali
yüksekliğindeki dağ, bir
masa şeklinde dümdüz
olduğu için bu adı almış.
Şehirden teleferikle
çıkabileceğiniz dağı ve
buradaki manzarayı
gördükten sonra Cape
Town’a hayran
kalacaksınız.
Hepimizin adına aşina
olduğu Ümit Burnu da
Cape Town’da mutlaka
ziyaret edilmesi gereken bir
nokta. Cape Town’a
1 saatlik mesafede olan
Ümit Burnu’na
vardığınızda dev dalgalar
sizi bekliyor olacak çünkü
Hint Okyanusu ile Atlas
Okyanusu’nun birleştiği
noktadasınız.
Her zevke hitap eden
şehirde, denize girebilir,
penguenleri ziyaret edebilir,
MAKRO GEZİ
yükseklikte bir şehir. Safari
denince akla gelen ilk
ülkelerden biri olan Kenya,
bu konuda birbirinden
farklı seçenekler sunuyor.
İlk seçenek, basit kamp
malzemeleri ile yapılan,
profesyonel kampçılara
yönelik safariler. İkinci
seçenek, biraz daha konfor
arayanlar için; orman
kulübelerinde
konaklayacağınız bu turları
da seçebilirsiniz. Son
seçenek ise lüks çadırlı
safari turları. Nairobi’de
safarinin yanı sıra, Nairobi
Ulusal Parkı ve Müzesi’ni
ve zürafa merkezini
mutlaka görmelisiniz.
Nairobi Ulusal Parkı,
şehirden ayrılmadan safari
yapabilmenize olanak
tanıyan dünyadaki belki de
tek park. Aslan, çita,
leopar, zebra, zürafa,
hipopotam ve ceylanlar,
görebileceğiniz hayvanlar
arasında. Eğer şanslıysanız,
hayvan bakıcılarını, yetim
gergedan ya da fillere
çamur banyosu yaptırırken
seyredebilirsiniz.
Yerel kültürü tanıtıcı pek
çok aktivitenin yapıldığı
şehirde, yerel müzikler
eşliğinde yerel yemekler
sunuluyor. Kenya’ya
gitmişken kahve içmeden
dönmemelisiniz. Nairobi
Java House kıtanın en iyi
kahve zinciri ve Kenya’ya
özgü kahveleri denemek
için mükemmel bir mekan.
Ayrıca arkadaşlarınıza
hediye götürmek için
buradan kahve çekirdeği
almak en iyi fikir.
Nairobi-Kenya
Barbados Adası
Bağımsız bir ada ülkesi
olan Barbados, Güney
Karayipler bölgesine uzanır
ve Güney Amerika kıtasına
bitişiktir. Atlas
Okyanusu’ndan sürekli
esen alize rüzgarlarının
devamlı etkisiyle sıcaklığın
Nairobi-Kenya
MAKRO VİZYON
82
OCAK-ȘUBAT 2012
ılıman olduğu ada, tropikal
bir iklime sahiptir.
Mükemmel kumsalları,
deniz kenarındaki ilginç
mağaraları ve göz
alabildiğinde uzanan şeker
kamışı tarlalarıyla
Barbados, turistlerin yoğun
olarak ziyaret ettiği bir D
MAKRO GEZİ
güzellikleriyle tam bir
çekim noktası. Koloni
döneminden kalma
ihtişamlı binalar, geniş
tahta çerçeveli pencereler,
1950’li yılların Amerikan
arabaları, gün boyu
sokaklarda süren yaşam,
domino veya dama
oynayanlarla Havana, tam
bir nostalji şehri.
Havana’nın tarih kokan
sokaklarında dolaşıp
puronun hikayesini
dinleyebilir ya da kendinizi
Karayipler’in masmavi
denizine bırakabilirsiniz.
Havana’da her türlü tatil
alternatifi sizi bekliyor
olacak.
En eski İspanyol kolonyal
yerleşimlerinden biri olan
Havana’da barok ve
neoklasik anıtlar en dikkat
çekici olanları.
UNESCO’nun kültürel
miras listesine alınan
kentte tek bir çivi bile
çakılamayan binalar sizi
yüzyıllar öncesine
götürecek.
Havana’da, Malekon adı
verilen sahil şeridi şehrin
kalbinin attığı yer. Denize
Barbados
nokta. Her sezon belli
sayıda ziyaretçinin kabul
edildiği adaya canınız
istediğiniz zaman
gidebilmeniz mümkün
değil.
Adanın West Coast adlı
bölgesi, milyarderlerin
diyarı olarak biliniyor.
Pahalı ve lüks oteller bu
kısımda yer alıyor.
1966’da bağımsızlığını ilan
edene kadar İngiliz
sömürgesi altında yaşayan
Barbados, takma adı
“Küçük İngiltere”yi de bu
dönemde almış.
Güneşlenme, su sporları ve
voleybol oynamak için
ideal olan Barbados’un
güney ve batı sahilleri
sakin, açık mavi denizi ve
beyaz, pembemsi
kumsalıyla ünlü. Bunun
yanı sıra macera severler,
Atlantik Okyanusu’nun
dalgalı sularında sörf
yapabilirler. Bu tropik ada,
doğal güzellikleri ve
yumuşak kumlu plajlarıyla
özellikle balayı çiftleri için
ideal bir tatil imkanı
sunuyor.
Havana - Küba
Küba’nın başkenti olan
Havana, hem tarihi, hem
kültürel hem de doğal
Havana-Küba
MAKRO VİZYON
84
OCAK-ȘUBAT 2012
giren çocuklar,
güneşlenenler ve yerli halk
Havana’nın tüm ruh halini
yansıtıyor. Bu bölgede,
evlerin salonlarında
işletilen Paladorlar isimli
lokantalarda yemek
yiyebilir, Kübalılarla kendi
evlerinde sohbet
edebilirsiniz. Dans ve
müzik Küba’da olmazsa
olmazların başında geliyor.
Bu bakımdan Havana’ya
Havana-Küba
da, müzik cenneti
diyebiliriz. Hemen hemen
her yerde, kafelerde,
sokaklarda, barlarda,
otellerde, restoranlarda ve
kumsalda, latin müzik
yapan gruplara rastlayabilir
ve müziğin bu ülke için
anlamını kendi gözlerinizle
görebilirsiniz.n
MAKRO ÇOCUK
MAKRO VİZYON
86
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO ÇOCUK
MAKRO VİZYON
88
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO TARİF
Yoğurt
Çorbası
Malzemeler:
Yarım su bardağı pirinç,
5 su bardağı su, 2 çorba
kaşığı tereyağı, tuz ve kuru
nane.
Terbiyesi için: 1 adet
yumurta, 1 su bardağı
yoğurt, 3 yemek kaşığı un.
Hazırlanışı:
Pirinci 1,5 su bardağı
suyun tamamını çekene
kadar haşlayın.
Haşladığınız pirinçlere 3,5
su bardağı soğuk su
ekleyerek kaynatın.
Kaynayan suya tereyağını
ilave edin. Diğer tarafta bir
kabın içinde yoğurt,
yumurta ve unu iyice
çırpın. Kaynayan
pirinçlerin suyundan iki
kepçe alıp yoğurtlu
karışıma ekleyerek
pürüzsüz bir hale gelene
kadar karıştırın.
Hazırladığınız bu terbiyeyi
kaynamakta olan pirinçlere
yavaşça ilave edin. İyice
karıştırarak bir taşım daha
kaynatın. Son olarak nane
ve tuzu ekleyip ocaktan
alın. Servis ederken üzerine
erittiğiniz tereyağını
koyabilirsiniz.
Fırında Tavuk
Malzemeler: 1 adet tavuk, 1 adet limon, 2 diş sarımsak,
3-4 dal taze biberiye, 1 yemek kaşığı toz kırmızı biber,
1 çay bardağı zeytinyağı ve tuz.
Hazırlanışı:
Tavuğu iyice yıkayıp kurulayın. Limonu da iyice
yıkadıktan sonra bıçak saplayarak üzerinde 4-5 adet delik
açın. Sarımsakları soyun ve limon ile sarımsağı tavuğun
içine bütün olarak yerleştirin. Temiz ve ince bir iple
tavuğun ayaklarını bağlayıp sırt üstü, içine tabak
konulmuş bir tencereye alın. Biberiye dallarını tencerenin
içine atın. Tencereye, tabağın yüksekliğini geçmeyecek
kadar su koyun. Tavuğu, kısık ateşte, 45 dakika kadar,
kapağı kapalı şekilde buharda pişirin. Bu arada tuz, toz
kırmızı biber ve zeytinyağını karıştırın. Tavuğu ocaktan
aldıktan sonra bir tepsiye koyun ve hazırladığınız karışımı,
her yerine gelecek şekilde sürün. Sosladığınız tavuğu 200
dereceye getirilmiş fırında, üzeri kızarana kadar yaklaşık
30 dakika daha pişirin. Tavuğunuz pişerken, yanında
ikram etmek için arpacık soğan, havuç, kabak gibi çeşitli
sebzeler soteleyebilirsiniz.
MAKRO VİZYON
90
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO TARİF
Elmalı Pay
Malzemeler: 1 paket margarin, 1 su bardağı pudra şekeri,
yarım paket kabartma tozu, yarım su bardağı sıvıyağ, 1 su
bardağı yoğurt, yeteri kadar un.
İç harcı için: 4 yemek kaşığı şeker, 3 adet elma, 1 tatlı
kaşığı tarçın.
Hazırlanışı:
Oda sıcaklığındaki margarini derin bir kaba alın. Üzerine
pudra şekerini, sıvıyağı, yoğurdu, kabartma tozunu ve bir
miktar unu ekleyip yoğurmaya başlayın. Hamur ele
yapışmayacak bir hale gelene kadar un ekleyip yoğurmaya
devam edin. Hamuru bir kenarda dinlenmeye bırakın. Bu
arada elmaların kabuklarını soyup küçük küçük dilimleyin
ve bir tavaya alın. Üzerine şeker, tarçın ve çok az su
ekleyerek pişirmeye başlayın. Elmalar suyunu çektikten
sonra ocaktan alın ve soğuması için bir kenarda bekletin.
Hamuru iki parçaya bölün. Bir parçayı alıp merdane
yardımıyla düzgün bir yuvarlak haline gelene kadar açın.
Yeterli büyüklüğe geldikten sonra tart tepsisine koyun.
Daha sonra diğer parçayı da aynı şekilde açın ve bir
kenarda bekletin. Tart tepsisindeki hamurun üzerine
elmalı harcınızı koyun. Onun üzerine de ikinci parça
hamurun serin. Kenarlarını yapıştırdıktan sonra fırına
verebilirsiniz. 180 dereceye ayarlı fırında üzeri kızarıncaya
kadar pişirin. Dondurma ya da pudra şekeri ile servis
edebilirsiniz.
Ayva Reçeli
Malzemeler:
2 adet ayva, 3 su bardağı
şeker, 1 yemek kaşığı limon
suyu, 1 su bardağı su.
Hazırlanışı:
Ayvanın kabuklarını soyup
çekirdeklerini ayıklayın.
Dilimlediğiniz ayvaları ve
çekirdekleri, şekerle birlikte
tencereye alın. Yarım saat
kadar, ara sıra karıştırarak
suyunu saldırdığınız
ayvaya, su ilave edilip
pişirmeye devam edin.
Kapağı kapalı tencerede 30
dakika kadar pişirdiğiniz
ayvaların üzerine limon
suyu gezdirip altını
kapatın. Sıcakken temiz bir
kavanoza doldurup,
kavanozun ağzını sıkıca
kapatın.
Ayvanızın sululuk
durumuna göre zamanı
arttırıp azaltabilirsiniz.
Ayrıca ayvanız çok suluysa,
tencerenin kapağı açık
şekilde pişirmeniz
gerekebilir. Ayva
çekirdeklerinin reçele kıvam
verdiğini unutmayın. Kışın
biriktirdiğiniz ayva
çekirdeklerini yazın
yapacağınız çilek, kayısı gibi
reçellerde de
kullanabilirsiniz.
MAKRO VİZYON
92
OCAK-ȘUBAT 2012
MAKRO BULMACA
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
SOLDAN SAĞA
1) Düzmece - Batmıș gemi Yetișkin. 2) Ağabey - Fin hamamı
- Deseni ve atkısı bozuk halı.
3) Izgarada pișirilen kemiksiz et Kül rengi, boz - Tulyum’un
simgesi. 4) Pulluğun bir parçası (Farsça) Patırtı, gürültü, kavga.
5) Bakı - Her yiyeceği canı çeken
- Alınmıș bir șeyi geri verme.
6) Kısaca, ordu - Çağrı - Organ Sarhoș bağırması. 7) Bir
mikroskop camı - Tavuk etinden
yapılan bir tür yemek.
8) Eskrimde bir kılıç - İri gövdeli
bir hayvan - Kumașta kıvrım Hitit. 9) Anavatan - Kudret,
iktidar - Kırmızı. 10) Makro’nun
hizmet verdiği il sayısı - Çok kalın
ip - Amele.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1) Erkek ceketi - İspanyolca,
yașa. 2) Kısaca akümülatör Göz alıcı, göze çarpıcı, alımlı.
3) Metal veya tahta çember Yemek listesi. 4) İki kaș arası Yemek yemesi gereken.
5) Bașlıca, asal - Herhangi bir
törende yer alan topluluk.
6) Orduda görevli herkes Hoșnutsuzluk ve öfke anlatır.
7) Giyim satılan dükkân - Meyve
özü. 8) Belleğin sakladığı her
türlü iz, hatıra - Gün doğmadan
önceki alaca karanlık - Talyum’un
simgesi. 9) Tantal’ın simgesi - Bir
topluluk, bir örgüt içinde inanç ve
düșünce bakımından ayrılık
gösteren yan tutmaya yönelik
küçük topluluk, klik.
10) Germanyum’un simgesi Kolsuz fanila. 11) Bir tür
laboratuvar kabı - Alt, așağı.
12) İlgisiz - İlgi eki. 13) Rütbesiz
asker - Kas.
14) Sacda pișirilen bir tür börek Gelinlerin bașlarına takılan süs.
15) Toprağı biraz kazma iși Cakalı, gösterișli.
MAKRO VİZYON
94
OCAK-ȘUBAT 2012
Bulmacayı
doğru çözüp
gönderen ilk
30
okuyucumuza,
Wella’den
Pro Series
Şampuan ve
Saç Kremi
armağan
ediyoruz.
Ad, Soyad
: ........................................
Doğum Tarihi : ........................................
Meslek
: ........................................
Adres
: ........................................
.........................................
Telefon (cep) : ........................................
(iş) : ........................................
(ev) : ........................................
E-mail
: ........................................
POSTA ADRESİ:
Makro Market A.Ş.
Saray Mah. Gıdacılar Cad. No:11 PK: 06980
Kazan-Ankara / Tel: (0312) 815 47 05
MAKRO VİZYON l OCAK-ŞUBAT 2012 SAYI 28

Benzer belgeler

Kasım - Aralık 2011 Sayı:27

Kasım - Aralık 2011 Sayı:27 Ayva Reçeli, Fırında Tavuk BULMACA 94

Detaylı

Mayıs - Haziran 2011 Sayı:24

Mayıs - Haziran 2011 Sayı:24 Makro Market A.Ş. Saray Mah. Gıdacılar Cad. No: 11 06980 Sarayköy - Kazan / Ankara T: (0312) 815 47 05 www.makromarket.net

Detaylı