3. Oturum

Transkript

3. Oturum
III. OTURUM
Oturum Başkanı:
Prof. Dr. Güler ARAS, Yıldız Teknik Üniversitesi
Konuşmacılar:
Yrd. Doç. Dr. Pınar BÜYÜKBALCI, Dr. Yasemin BAL, Dr. Esin ERTEMSİR, Yıldız
Teknik Üniversitesi
Entelektüel Sermaye İçin Katma Değer Yaratmada İşgücü Çeşitliliğinin ve İnsan
Kaynakları Yönetiminin Rolü
Prof. Dr. Ahmet İNCEKARA, Yusuf KAYA, İstanbul Üniversitesi
Entelektüel Sermayenin Ölçülmesine Yönelik Yöntemler ve İşlevsel Bir Sınıflandırma.
Dr. Nalan ECE, İstanbul Üniversitesi
Entelektüel Sermayenin Ölçülmesi: İMKB’de İşlem Gören Sigorta Şirketleri Arasında
Karşılaştırmalı Bir Uygulama Örneği.
Doç. Dr. Serhat Yanık, Yrd. Doç. Dr. Başak TURAN İÇKE, Yusuf AYTÜRK, İstanbul
Üniversitesi
Intellectual Capital: Can it Be An Alternative İnvestment Strategy in Capital Markets?
Entelektüel Sermayenin Ölçülmesi
Prof. Dr. Güler ARAS
Yıldız Teknik Üniversitesi
ENTELEKTÜEL SERMAYE TEMELLİ KATMA DEĞER YARATMADA İNSAN UNSURUNUN VE İNSAN
KAYNAKLARI YÖNETİMİNİN ROLÜ
Pınar BÜYÜKBALCI, Yasemin BAL, Esin ERTEMSIR
Yıldız Teknik Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü
ÖZET
Entelektüel Sermaye (ES) bileşenleri arasında insan boyutuna ilişkin bileşenlere yazında sıklıkla atıfta
bulunulmaktadır. Bu durum, insanın, günümüzde, işletmelerin en önemli ve stratejik kaynağı olarak
önem kazanmasına bağlanabilir. İşletmenin en önemli fonksiyonlarından olan İnsan Kaynakları Yönetimi
(İKY) kapsamındaki uygulamalar da işletmeye özgü bu varlığın etkin kullanılması ve geliştirilmesi için en
önemli araçlardır. Bu noktadan hareketle bu çalışma, hangi İKY uygulamalarının, insan sermayesinin
etkin kullanılmasında ve insan sermayesi aracılığıyla organizasyonun performansının arttırılmasında rol
oynadığına odaklanmıştır. Bu doğrultuda öncelikle, temel ES boyutlarının İKY uygulamaları ile nasıl
desteklendiklerine yönelik genel bir çerçeve çizilmiş, ardından, “insan sermayesi”nin belirli bileşenleri
temelinde hangi İKY uygulamalarının destek yer verdiği tartışılmıştır.
ABSTRACT
Among Intellectual Capital (IC) components, human capital components are the ones that are highly
referred to in related literature. This is mainly due to the increasing importance of “human” as an
important and strategic asset for today’s organizations. Human Resource Management (HRM), which is
among the most important business functions, and related practices emerge as very important tools to
use and improve this asset, which is unique to the organization. Moving from this point on, this study
focuses on the question of which HRM practices are effective at exploiting organization’s human capital
and thus used for improving organizational performance. Accordingly, the study first draws a general
perspective on how IC dimensions are supported by HRM practices; and following this, it discusses how
specific HRM practices are supportive in terms of the use and improvement of certain human capital
components.
I. GİRİŞ
Günümüzde işletmeler, iş modellerini ve yönetim perspektiflerini sürekli değiştirmelerini gerektiren
oldukça rekabetçi bir çevrede faaliyet göstermektedirler. Entelektüel sermaye (ES), işletmeler için bu
çevrede önemli rekabet araçlarından biri olarak önem kazanmıştır. Entelektüel sermaye, son yıllarda
gerek akademik yazında gerekse iş uygulamalarında gözlendiği gibi, defter değerinin 3-4 katına
ulaşabilmekte ve bu nedenle giderek daha fazla önem verilen etkili bir rekabet aracı olarak
değerlendirilmektedir.
Entelektüel sermayenin en önemli boyutlarından biri, “insan” unsurudur. İnsan unsuruna verilen önem,
bu bileşenin, entelektüel sermaye ölçüm metotlarının hemen hepsinde yer bulmasına yol açmıştır. Bu
metotların her birinde insan unsuru farklı başlıklar altında ele alınarak vurgulanmıştır. Kısaca örneklemek
gerekirse, insan kaynağının entelektüel sermayeye katkısı; teknolojik borsa simsarı modelinde “insan
merkezli varlıklar” başlığıyla ele alınırken, maddi olmayan varlıklar cetvelinde “bireylerin yetkinliği”,
maddi olmayan varlıkların ölçülmesinin finansal yönteminde “insan sermayesi”, skor-kart modelinde
“öğrenme ve gelişme” boyutları ve Skandia Kılavuzu’nda “insan odağı” başlığı çerçevesinde
incelenmiştir.
İnsan unsurunun, günümüz işletmeleri için kritik öneme sahip bir kaynak haline gelmesinin kuşkusuz en
önemli nedenlerinden biri giderek artan işgücü çeşitliliğidir. İşgücündeki bu çeşitlilik, farklı kültürlerden
gelen ve birbirinden farklı özellikler taşıyan bireylerin etkili bir biçimde yönetilmesini gerektirir (Carrell ve
diğerleri, 2000:55). Birbirinden farklı bu özellikler; ırk, cinsiyet, ulusal köken, yaş, din, fiziksel yetenekler
ve bölgesel köken gibi çok çeşitli boyutlarda gözlenebilir (Carrell ve Mann, 1993). Bu bakımdan, işgücü
çeşitliliğini yönetmek, tüm çalışanlar için olumlu bir iş ortamı yaratmayı amaçlayan kapsamlı bir yönetsel
süreç olarak görülmelidir (Thomas, 1991:10). İşgücü çeşitliliğini yönetmek için kullanılan tekniklerin
önemli bir kısmını, insan kaynakları yönetimi (İKY) teknikleri oluşturmaktadır.
İnsan unsurunun ES içindeki giderek artan ağırlığı ve bu unsurun yönetim sürecinini stratejik bir nitelik
kazanması düşüncesinden hareketle, bu çalışmada, “insan” unsuru ve ilgili bileşenlere odaklanılacaktır.
İnsan boyutuna ilişkin çerçevenin belirlenmesi için, öncelikle, entelektüel sermayenin ölçümünde
kullanılan yöntemlerde insan boyutunun hangi bileşenler çerçevesinde ele alındığı incelenecektir.
Çalışma, öncelikle bu yöntemlerde insan kaynağının değerlendirilmesini karşılaştırmalı bir biçimde
tartışacak, ardından konuya, insan kaynakları yönetimi teknikleri çerçevesinde yönetsel bir boyut
katarak, bir rekabet unsuru olarak insan sermayesinin önemini vurgulayacaktır. Bu doğrultuda, çalışma,
entelektüel sermaye ölçüm yöntemlerinde ele alınan boyutların, hangi insan kaynakları yönetim
teknikleri kullanılarak geliştirilebileceğine ve değerlendirilebileceğine yönelik, yazındaki ilgili çalışmaların
sınıflandırıldığı bir yazın taraması ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışma ile işletmelerin en önemli
entelektüel sermaye unsurlarından biri olarak değerlendirilen insan kaynağının, rekabet aracı haline
dönüştürülmesinde etkili olan yönetsel tekniklere ilişkin bütüncül bir yaklaşım oluşturulması ve yazına bu
yönde katkı sağlanması hedeflenmektedir. Bu bağlamda çalışmanın temel sorusu, “hangi İKY
uygulamalarının, insan sermayesinin etkin kullanılmasında ve insan sermayesi aracılığıyla
organizasyonun performansının arttırılmasında etkin rol oynar” olarak kurgulanmıştır.
II. YAZIN TARAMASI VE BULGULAR
2.1. “Entelektüel Sermaye” Kavramı ve “İnsan” Boyutunun Artan Önemi
Muhasebe ve finans bilim dalına göre , “işletmenin varlıkları”, işletme için gelecekte çeşitli hizmet ve
getiriler yaratması beklenen unsurlar olarak tanımlanır. Sermaye ise, daha spesifik bir kavramdır ve
işletmenin amaçlarına ve üretim çabalarına uygun olarak toplanmış maddi ve maddi olmayan varlıkları
ifade eder (Çetin ve Mutlu, 2011). Bu durumda, işletmenin entelektüel sermayesini oluşturan bilgi
temelli varlıklar, “baştan getirisinin öngörülmesi oldukça zor olan ama işletmenin uzun vadede getiri ve
kazanç elde etmeyi umduğu, bilgi birikimi yaratan varlıkları” olarak tanımlanabilir (Boisot, 1998:3). Yine
bu noktadan hareketle, entelektüel sermaye, kısaca, “organizasyon tarafından kısmen ya da tamamen
kontrol edilen ve organizasyonun değer yaratma sürecine katkıda bulunan, parasal olmayan soyut
varlıklar” şeklinde tanımlanmaktadır (Roos ve diğerleri, 2005:19).
OECD’nin (1999) tanımına göre, entelektüel sermaye, “insan sermayesi” ve “yapısal sermaye” olmak
üzere iki alt boyuttan oluşur. Yapısal sermaye, yazılım sistemleri, dağıtım ağı ve tedarik zinciri gibi
bileşenleri içerirken, insan sermayesi; organizasyonun içindeki ve dışındaki insan varlığına (çalışanlar,
müşteriler, ortaklar, tedarikçiler) dayanarak oluşturduğu sermayedir. Entelektüel sermaye ile ilişkili
teorilerin evriminde ele alınan tüm alt boyutlar bu iki temel boyut ile ilişkilendirilebilecek bir çerçeveye
sahiptir (Tan ve diğerleri,2008). ES konusundaki çalışmaların yoğunlaşmasıyla birlikte bu iki boyuta çok
sayıda yeni boyut eklenmiştir. Bunların içinde en dikkat çekeni Skandia Modeli’nde de ele alınan
“ilişkisel- sosyal sermaye”dir. İlişkisel sermaye; işletmenin sahip olduğu ün, müşteri sadakati ve
paydaşlarıyla ilişkileri sonucu yarattığı değeri ifade eder (Haanes ve Lowendahl, 1997).
ES kavramının akademik yazında yer bulması kuşkusuz, kavramsal boyutları ilgili teorilerle
ilişkilendirilmesi ve desteklenmesi ile mümkün olmuştur. Malhotra’ya (2003) göre, bilgi temelli varlıkların
etkisini daha iyi anlamlandırabilmek için, disiplinler arası bir çerçevenin benimsenmesi gerekir. Malhotra
(2003), bu çerçeve içinde, insan sermayesi ve sosyal sermayeyi, iki önemli yapı taşı olarak tanımlamıştır.
Bu yapıtaşlarından biri olarak insan sermayesi, “insan kaynakları teorileri” ile, sosyal sermaye ise “sosyal
ağ teorileri” aracılığıyla, entelektüel sermaye teorilerinin gelişimine katkı sağlarlar. Bir diğer önemli ES
boyutu olan organizasyonel – yapısal sermaye ise akademik yazında organizasyon yapısına ilişkin çeşitli
teoriler ile desteklenmiştir.
Bir işletmeyi başarıya taşıyan insanların ve süreçlerin değerini ölçmek oldukça zordur. Bontis (1998)
entelektüel sermayenin değerini belirleyecek bir formülün hiçbir zaman bulunamayacağını belirtmiştir.
Ancak kesin bir formülle saptanamayacak olsa da entelektüel sermayenin alt bileşenlerini açıklamak,
onları geliştirmek için bir ön koşuldur (Massingham, Nhuyen ve Massingham, 2011: 45).
Defter değerinin ölçümüne göre oldukça karmaşık bir süreç olan ES’nin ölçülmesi; “işletme” veya “unsur”
bazında gerçekleştirilir. İşletme bazında yapılan ölçümler genellikle finansal analizlere dayalı olarak
gerçekleştirilen yöntemlerdir. Bu yaklaşımlar (“piyasa değeri/defter değeri” yöntemi, Tobin’in Q oranı,
hesaplanmış maddi olmayan değer yöntemi, vb.), işletme performansı bazında ES’nin payını ortaya koyar
ancak ES unsurlarını ve bu unsurlarda meydana gelen gelişmeleri ayrıntılı biçimde göstermez (Demirkol,
2006: 99). ES’nin ölçülmesi konusunda unsur bazında yapılan ölçümler ise, ES’yi oluşturan bileşenlere
daha nitel bir perspektiften yaklaşırlar. Böylece, bu bileşenlerde meydana gelen yaklaşımların sadece
sayısal olarak ifade edilmesi değil, işletmeler arası karşılaştırmalar yapılması da öngörülmektedir
(Demirkol, 2006:104). Daha kapsamlı bir bakış sunan bu perspektifte yer alan başlıca yöntemler
arasında; Kurum Karnesi Yöntemi, Skandia Pusulası, Entelektüel Sermaye Endeksi, Teknoloji Brokerı,
Maddi Olmayan Varlıklar Cetveli, Sullivan’ın Entellektüel Sermaye Ölçüm Yönetimi, Göran Roos’un
Bütünsel Katma Deger Yöntemi ve Ante Pulic’in Entellektüel Katma Deger Katsayısı Yöntemi sayılabilir.
Bu yöntemler arasında en yaygın biçimde kullanılan ölçüm tekniklerinde bir entelektüel sermaye bileşeni
olarak “insan sermayesi”ne sıklıkla yer verildiği görülmektedir. Tablo 1’de, bu yöntemlerin öne
çıkanlarının insan sermayesine bakışı özetlenmiştir.
Tablo 1. ES Ölçüm Yöntemlerinde “İnsan” Boyutunun Ele Alınışı
Önceki bölümde de vurgulandığı şekilde, günümüzde faaliyet alanı sınırlar ötesine geçmiş işletmeler için
yüksek öneme sahip olan işgücünün yönetilmesi ve böylece işletmelerde insan varlığının etkin
kullanımının sağlanması rekabet avantajı yaratmak için en önemli araçlardan biri haline gelmiştir.
İşgücünün etkin, yani işletmenin stratejik amaçlarıyla uyumlu, bir biçimde kullanılması için başvurulan
yöntemler arasında ilk sırada İKY uygulama ve teknikleri gelir. Bu tekniklerin etkili kullanımı ile işgücünde
yer alan bireylerin sahip oldukları birbirinden çok farklı özelliklerin, işletme için dezavantaj yaratmasının
önüne geçilmeye çalışılır. Diğer bir deyişle, insan kaynakları yönetim tekniklerinin yardımıyla,
işgücündeki farklılıkların, birbirlerini tamamlayan yönleri ortaya çıkarılmakta ve böylece, birçok boyutta
farklılık gösteren işgücünün uyumlaştırılması sağlanmaktadır. İşletmelerdeki insan kaynağının
değerlendirilmesi, ancak böyle bir uyumlaştırmayla mümkün olabilecektir. Burada, özellikle, Robbins ve
Judge (2011) tarafından, “derin seviyedeki farklılıklar” olarak nitelenen kişilik ve değerlerdeki
farklılıkların yönetilmesi, uyumlaştırma sürecinde önem taşır. Derin seviyedeki bu farklıların yanısıra;
deneyim, eğitim ve yetkinler temelindeki farklılıkların da yönetilmesi, işletmenin sahip olduğu
entelektüel sermayenin tüm potansiyelinin değerlendirilmesi için gerekli bir ön şarttır. Cox ve Blake
(1991)’in vurguladığı gibi, çeşitlilik, işletmenin genel amaç ve stratejileri doğrultusunda yönetilir ve
değerlendirilirse, maliyet avantajı, kaynaklara ulaşım avantajı, etkin pazarlama yönetimi, yaratıcılık,
yüksek düzeyde problem çözme yetkinliği ve sistem esnekliği yoluyla rekabet üstünlüğü getirecektir.
Tüm bu noktalar göz önünde bulundurulduğunda, işletme varlıkları arasında “insan”ın, işletmenin
entelektüel kapasitesini değerlendirmede dikkate alınması gereken en önemli unsurlardan biri olarak ön
plana çıktığını düşünmek yanlış olmayacaktır. Bu doğrultuda, Özevren ve Yıldız (2010) tarafından,
entelektüel sermayeyi unsur bazında ölçen 30 makale üzerinde gerçekleştirilen çalışmada; “insan”
sermayesi, “yapısal” sermaye ve “müşteri” sermayesi boyutları karşılaştırılmış ve yapılan içerik analizi
sonuçlarına göre, bu üç boyut arasında en çok insan sermayesine yönelik kriterlere ağırlık verildiği
saptanmıştır. Spesifik olarak bu kriterler arasında; yetenek, eğitim, yeni fikirler üretilmesi, çalışanlar arası
ilişkiler ve takım çalışması gibi başlıkların ele alındığı görülmüştür. Takım çalışmasını teşvik ve personelin
gelişimi, eğitime ve çalışana yapılan yatırım, çalışanların risk almasını ve inovasyonunu teşvik, çalışanların
tatmini, çalışanların genel yeteneklerini en ideal seviyeye taşımak, ücret sisteminin etkinliği gibi başlıklar,
insan sermayesini güçlendiren unsurlar arasında yer alır. Bu ve benzeri başlıklar aynı zamanda İnsan
Kaynakları Yönetimi’nin çeşitli fonksiyonları ile de yakın ilişki içindedirler (Bozbura, 2004: 415).
Bu noktadan hareketle, bu çalışma, günümüzde stratejik bir varlık olarak ön plana çıkan “insan”ın
değerlendirilmesinde hangi insan kaynakları uygulamalarının ön plana çıktığının ele alınmasını
amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, izleyen başlıklarda, öncelikle, temel ES boyutlarının İKY uygulamaları ile
nasıl desteklendiklerine yönelik genel çerçeve çizilecek; ardından, bu boyutlardan olan “insan
sermayesi”nin potansiyelinin değerlendirilmesi için, bu ES boyutuna ilişkin belirli alt bileşenler temelinde
hangi İKY uygulamalarının destek yer verdiği tartışılmıştır.
2.2. Entelektüel Sermaye Boyutlarının İnsan Kaynakları Yönetimi Uygulamalarıyla İlişkisi
Entelektüel sermayenin üç temel boyutu; insan sermayesi, sosyal - ilişkisel sermaye ve organizasyonelyapısal sermayedir. Yapılan çalışmalarda vurgulandığı gibi, İKY uygulamalarının her üç boyuttaki
varlıkların etkin kullanımı üzerinde güçlü bir etkisi söz konusudur. İK faaliyetleri organizasyonel düzeyde
performansı direkt olarak arttırmamaktadır. İK uygulamaları, çalışanların bilgi ve becerilerini arttırarak
insan sermayesini, grup etkileşimini ve bilgi paylaşımını kolaylaştırarak sosyal sermayeyi ve işletmelerin
sistemler, süreçler ve örgüt kültürlerini bütünleştirip bilginin muhafaza edilmesine imkan sağlayarak
yapısal sermayeyi iyileştirmede etkili olmaktadır (Youndt ve Snell, 2004). Diğer bir deyişle, İK
uygulamaları, ES boyutlarının iyileştirilmesi yoluyla performansın arttırılması ilişkisinde güçlendirici
değişken olarak rol oynar. Bu yönde, çalışma kapsamında gerçekleştirilen ve ES boyutları ile İnsan
Kaynakları Yönetimi Uygulamaları arasındaki ilişkiyi konu alan yazın özeti Tablo 2’de görülmektedir.
Tablo 2. Entelektüel Sermaye Boyutları ve İKY Uygulamaları Arasındaki İlişkiyi Konu Alan Çalışmalar
2
Tablo 2’de de görüldüğü gibi insan sermayesi, çalışanların bireysel bilgi, beceri ve deneyimlerini ifade
etmekte ve bu yönüyle entelektüel sermaye konusundaki tartışmalar arasında önemli bir ağırlığa sahip
olmaktadır. İnsan sermayesi ve ilgili İKY uygulamaları bu çalışmanın da ana temasını oluşturmakta ve
insan sermayesini geliştirmek ve en iyi şekilde değerlendirmek için kullanılan İKY uygulamaları, izleyen
başlıkta ayrıntılı biçimde ele alınmaktadır.
Entelektüel sermayenin ikinci bileşeni olan “ilişkisel - sosyal sermaye”yi etkileyen İKY uygulamaları
arasında ücret skalalarını basıklaştırma, personeli güçlendirme, iş gruplarını azaltma, statü sembollerini
kaldırma ve yeniden yapılanma faaliyetleri bulunmaktadır (Youndt ve Snell, 2004). Sosyal sermaye,
insanlar arasında bilginin değiş tokuşu için ortak bir kültür yaratılarak geliştirilebilir. İşletme ortamında
çalışanların sadece kendi aralarında değil, tüm paydaşlarla ortak bir bilgi paylaşımına girmesi
beklenmektedir. Bu bağlamda İKY uygulamalarının da “iş tasarımı” başlığı altında toplanabilecek;
organizasyonel yapıda sadeleşme, kademe azaltma, bu yolla “ilişkisel – sosyal” sermaye önündeki yatay
bariyerleri ortadan kaldırarak iletişimi ve bilgi akışını arttırma faaliyetlerine yoğunlaştığı görülmektedir.
Tüm bu uygulamalar çalışanların bilgi paylaşımı kapasitesini ve fırsatını arttırmaya yönelik olsa da
çalışanların paylaşma motivasyonunu garantilememektedir. Bu noktada İKY’nin “ücret yönetimi”
fonksiyonu devreye girmekte ve sosyal sermayeyi yükseltmede dolaylı bir görev üstlenmektedir. Halen
birçok kurumda bilgiyi paylaşmanın kişinin gücünü azalttığı düşünüldüğünden, kurumsal bilgi paylaşımını
yaratmak için güçlü teşvikler kullanmak gerekebilmektedir. Çalışanların, kendilerine sunulacak bonus, kar
paylaşımı ve kazanç paylaşımı gibi birtakım grup teşvikleri sayesinde birbirleri ile etkileşim kurmaları ve
fikirlerini paylaşmaları teşvik edilebilir. Ücret yönetimi aracılığıyla gerçekleştirilecek bu gibi
düzenlemelerle, çalışanlarda farklı bir bakış açısı oluşacaktır ve kazancının diğer çalışma arkadaşlarının
performansına bağlı olması onları bilgilerini paylaşmaya yönlendirecektir.
Organizasyonel sermaye, entelektüel sermayenin üçüncü bileşenidir ve aslında organizasyonun gerçek
anlamda sahip olduğu tek sermaye türüdür. Diğer bir deyişle, diğer sermaye türlerinde, personel işten
ayrıldığında sermaye de kaybedilmiş olur. Ancak organizasyonel sermaye, personel işten ayrılsa dahi
işletme bünyesinde kaldığı için büyük önem taşımaktadır. Organizasyonel sermayeyi kurumsallaştırmak
amacıyla IKY uygulamalarında, özlük işleri, özlük bilgilerinin güncel ve düzenli tutulması, işin yeniden
tasarımı, çalışan öneri sistemleri ve tüm bu verileri saklayan, gruplayan, anlamlı raporlara dönüştüren,
işleyen IK Bilgi Sistemleri kullanılmaktadır (Youndt ve Snell, 2004).
2.3. Entelektüel Sermaye Uygulamalarında “İnsan” Faktörü ve İnsan Kaynakları Yönetimi Tekniklerinin
Yeri
“İnsan sermayesi”, entelektüel sermayenin en dinamik yönünü temsil eder (Edvinsson ve Malone, 1997).
Bu dinamizm, temelde, insanın kendisinin de sürekli değişim ve evrim geçiren bir yapıda olmasından
kaynaklanmaktadır. Diğer bir deyişle, bir entelektüel sermaye unsuru olarak insan, iç ve dış çevreden
gelen güçlerle doğrudan ilişki içindedir ve bu nedenle bu güçlerden yüksek düzeyde etkilenir.
3
İnsan sermayesi çalışanların bireysel bilgi, beceri ve deneyimlerini ifade etmekte ve bu yönüyle
entelektüel sermaye alanındaki tüm tartışmaların başlıca konusunu oluşturmaktadır. İnsan sermayesi,
ancak, organizasyonun kimliğini oluşturan temel unsurlardan olan değerler ve inançlar esas alınarak
yapılandırılır ve işletmenin vizyon ve amaçları doğrultusunda yönlendirilebilirse uzun vadede değer
yaratacak bir işletme varlığı haline gelecektir (Rylander ve Peppard, 2003). İşte bu noktada, insan
kaynağını yönetmede stratejik bir araç olan İnsan Kaynakları Yönetimi (İKY) uygulamaları, entelektüel
sermaye yönetimi metotları çerçevesindeki en kritik araçlar olarak ortaya çıkar.
Etkin İKY uygulamaları, örgütsel düzeydeki entelektüel sermaye gelişimini kolaylaştırmaktadır. Örgütlerin
sürekliliğinin sağlanmasında ve başarılı olmasında önemli rol oynayan entelektüel sermaye hem tepe
yönetimin odaklandığı temel konulardan biridir hem de çalışan performansının geliştirilmesinden
sorumlu olan İK yöneticilerinin ilgi alanları arasındadır. Pfeffer’ın (1994) çalışmasında belirtildiği gibi İKY,
yetenekli ve nitelikli iş görenlerin işe alınması ve yönetilmesinde kilit öneme sahip olmakla beraber,
günümüzde İK yöneticileri aynı zamanda işletmelerin en önemli rekabet avantajı kaynağı olan “insan
sermayesi”nin yöneticileri olarak da görülmektedir (Wright ve Snell 1991; Schuler ve Jackson, 2005).
Entelektüel sermaye, işletmelerin rutin İKY uygulamalarının etkisi ile zaman içinde oluşan bir değeri
yansıtmakta ve stratejik İKY uygulamalarına da temel sağlamaktadır. Bu nedenle, işletmenin en değerli
varlığı olan insan kaynağını işletmeye çekme, işe alma, elde tutma ve onların yeteneklerini geliştirme gibi
süreçlerden oluşan İKY uygulamaları, entelektüel sermayenin oluşturulması ve geliştirilmesi için büyük
önem taşımaktadır (Yang ve Lin, 2009).
İKY uygulamaları, insan sermayesine yapılan önemli bir yatırımdır ve bu yatırım nihai olarak örgütsel
performansa da yansımaktadır (Snell ve Dean, 1992). İnsan sermayesine yapılan yatırımlar sadece
çalışanlara direkt olarak ödenen ücretleri değil, aynı zamanda onlar adına ve onlar için yapılan tüm
yatırımları içermektedir (Weiss, 1999). Bu doğrultuda, örneğin, personel seçme ve yerleştirme, eğitim ve
geliştirme, performans değerleme ve ücret yönetimi gibi temel İKY uygulamaları, örgütün sahip olduğu
insan kaynağını stratejik bir yönetim anlayışı ile insan sermayesine dönüştürme konusunda önemli
araçlar sunmaktadır (Schuler ve Jackson, 2005)
İKY uygulamaları ve entelektüel sermaye ilişkisine yönelik olarak akademik yazında yer alan çalışmalar
arasında, Snell ve Dean (1992), Minbaeva (2005) ve Davis (2006) başarılı İKY uygulamalarının yüksek
düzeyde entelektüel sermaye oluşumunu da beraberinde getirdiğini ileri sürmektedirler. Hangi İKY
uygulamalarının, entelektüel sermaye oluşumunu en iyi açıkladığı ise cevap aranması gereken temel
sorudur (Yang ve Lin, 2009: 1969). Nitelikli ve kalifiye işgörenleri bulma ve seçme sürecini oluşturan
“personel seçme ve yerleştirme” fonksiyonu insan sermayesi oluşuma etki eden en önemli İKY
fonksiyonlarından biri olarak görülmektedir. Seçme ve yerleştirme uygulamaları kapsamında, insan
kaynağını satın almaya/edinmeye odaklanan bir İK stratejisinin temel alınır. Bu süreç, personel seçiminde
dış kaynakların ve iç kaynakların araştırıldığı ikili bir süreç işlemektedir. İKY bu süreçte örgütün
4
hedeflerine uygun belirli özelliklere sahip kişileri bulma ve bu kişilere yatırım yaparak, onları “insan
sermayesi” haline getirerek, örgütün rekabetçi pozisyon elde etmesini sağlama açısından kritik bir role
sahiptir. İKY departmanı ve yöneticilerinin insan sermayesini geliştirecek “en uygun” işgöreni
seçebilmeleri için örgütün strateji ve gelecek hedeflerini çok iyi bilmeleri gerekmektedir (Weiss, 1999).
İKY’nin “eğitim ve geliştirme” fonksiyonu ise, insan kaynağı edinme uygulamaları ile birlikte veya onlara
bir alternatif olarak yürütülmekte ve örgütlerin insan sermayelerinin gelişiminde son derece etkili olan
bir İKY fonksiyonu olarak değerlendirilmektedir (Bontis ve Fitz-enz, 2002). İşletmeler, insan sermayesi
havuzlarını eğitim ve geliştirme faaliyetleri sayesinde zenginleştirirler. “Eğitim ve geliştirme” fonksiyonu
uzun süredir insan sermayesi teorisinin birincil odağını oluşturmaktadır. Daha güncel bir bakış açısı ise,
işletmelerde hizmet içi eğitimin rolünün değiştiğine, bilek gücüne dayalı işgücünün beyin gücüne dayalı
işgücüne dönüştürme girişimlerine dikkat çekmektedir (Youndt ve Snell, 2004). Beyin gücünün öncelik
kazanması ile birlikte çalışanların işletme stratejilerini anlaması, günlük faaliyetleri ile işletmenin
hedefleri arasında başarılı bağlantılar kurması da eğitim faaliyetlerinin amaçları arasına girmiştir.
Çalışanların işletme stratejileri ile aynı doğrultuda düşünmesini ve çalışmasını sağlamak, bilgi ve
enformasyonun özgürce paylaşıldığı işbirliğine dayalı bir örgüt ortamı yaratacak, çalışanları
güçlendirecek ve böylece insan sermayesinin gelişimine katkıda bulunacaktır (Longo ve Mura, 2011:280).
İnsan sermayesi alanında yapılan çalışmalara göre, çalışanların örgüt hedef ve stratejileri doğrultusunda
gerekli yetkinlik ve becerilerinin geliştirilmesi, yoğun eğitim programlarının düzenlenmesi vb. süreçleri
içeren eğitim ve geliştirme faaliyetleri, örgütün insan sermayesini oluşturmada en etkili araçlardan biri
olarak kabul edilmektedir. Kaynak temelli yaklaşım açısından da ele alındığında, örgütlerin en değerli
varlıkları olarak kabul edilen insan sermayesi ile temel yetkinlik geliştirme sürecinde, eğitim ve geliştirme
faaliyetleri tartışmasız en önemli İKY fonksiyonlarından biri olarak görülmektedir (Prahalad ve Hamel,
1990). Eğitim ve geliştirme faaliyetleri sadece işgörenlerin beceri ve yetkinliklerini geliştirmekle kalmaz
aynı zamanda işgörenlerin kendi aralarındaki iletişimi ve bilgi transferini de güçlendirerek, sosyal
sermayeyi de artırır. Bunun sonucunda ise örgütün insan sermayesinin gelişimi ile beraber örgütsel
öğrenme ile bilgi birikimi de artar ve organizasyonel sermaye de gelişir (Ruta, 2009).
Son derece önemli bir başka İKY fonksiyonu olan “performans değerleme” ise yine insan sermayesini
oluşturma ve geliştirmede etkili bir yöntem olarak ele alınmaktadır. Performans değerleme sonucunda
işgörenlere sağlanan geribildirim ile işgörenlerin eksik yönlerini ve özelliklerini tespit etme ve bu
yönlerini örgüt ihtiyaçları ile beklentileri doğrultusunda geliştirme imkanı sağlanmaktadır. Gelişime
odaklanan performans değerleme uygulamaları, örgütün insan sermayesine yapılan en önemli
yatırımlardan biridir (Snell ve Dean, 1992; Lado ve Wilson 1994).
5
Örgütün insan sermayesini etkin bir biçimde geliştirme ve motive etmede etkili olan diğer bir İKY
uygulaması ise iyi tasarlanmış bir “ücret yönetimi” sistemidir. İşgörenler için cazip olan bir ücret paketi,
hem örgüt içinde içsel adaleti sağlayacak hem de dışsal koşullarda örgütün rekabetçi gücünü
etkileyecektir. Diğer bir deyişle; adil ve rekabetçi bir ücret sistemi, işgörenler ile uzun dönemli ilişkiler
geliştirmede ve insan sermayesini yaratmada önemli bir güce sahiptir (Yang ve Lin, 2009).
Bunlara ek olarak, iş dizaynı yöntemleri, iş gereksinimleri oluşturma, iş rotasyonu gibi uygulamalar da
işgörenlere farklı beceri ve yetkinlik kazanma imkanı vermesinden dolayı etkili insan sermayesi geliştirme
araçları arasında sayılmaktadırlar (Kang ve Snell, 2009).
Rutin İK faaliyetleri ve fonksiyonlarının dışında, stratejik insan kaynakları yönetimi uygulamaları da
örgütlerde entelektüel sermayenin gelişiminde kritik rol oynamaktadır. Örgütlerin İK alanına yapmış
oldukları yatırımlar ile insan sermayesi arasındaki ilişkiyi inceleyen literatürde çeşitli çalışmalar
bulunmaktadır. Özellikle Kaynak Temelli Yaklaşım, insan sermayesine yapılan yatırımlar ile potansiyel
rekabet avantajı kaynakları yaratmaya yönelik bir çerçeve sunmaktadır. Bu yaklaşıma göre, örgütün içsel
kaynakları, taklit edilemez, nadir ve değerli olmasından dolayı önemli bir rekabet avantajı kaynağıdır.
İnsan sermayesi ile onu oluşturan İK sistem, politika, süreç ve uygulamaları da bu özelliklere sahip
olmalarından dolayı örgütlerin rekabet avantajı kaynağını oluşturmaktadır (Huselid ve Barnes, 2003).
Kaynak Temelli Yaklaşım’da İKY sadece belirli bir rekabetçi senaryonun uygulanması anlamında değil
ayrıca stratejik yetenek ve insan sermayesi yaratmadaki rolü anlamında da değerlidir. İKY bu doğrultuda
yetenekli kişileri işe alıp, geliştirerek ve bu kişilerin katkılarını örgütün kaynakları ile bütünleştirip bir
sinerji yaratarak sürdürülebilir rekabet avantajı kaynağı için bir temel sağlamaktadır (Boxall, 1996).
Yöneticiler bu amaçla seçme-yerleştirme, eğitim-geliştirme, ücret yönetimi gibi İKY faaliyetlerini yüksek
nitelikli ve kalifiye kişileri cezbetmek ve elde tutmak için bir araç olarak kullanmaktadır. Böylece geçerli
bir personel seçim sistemi kuran ve yüksek ücret politikaları oluşturmaya, gelişim fırsatları yaratmaya
yönelik uygulamalar ile cazip İK programları geliştiren örgütler nitelikli işgücü havuzu oluşturabilmekte
ve insan sermayesi yaratabilmektedir (Perez ve Falcon, 2002).
III. SONUÇ VE ÖNERİLER
Örgütlerde İKY departmanının önemi ve yeri arttıkça, İK yöneticileri, hat yöneticilerin aldıkları kararların
ve yönetim süreçlerinin, insan sermayesini ne yönde ve nasıl etkileyeceğine dair önerilerde
bulunabilecek konuma gelmişlerdir. Böylece hat yöneticileri, İK yöneticilerini insan sermayesinin
gelişimine yönelik analitik bilgi ve öneri kaynağı olarak görmeye başlamışlardır ve İK departmanları
yönetsel kararlara katılan ve kaynak dağılımını etkileyebilen daha stratejik bir role sahip olmuştur. Bu
anlamda İK yöneticilerinin etkin olarak faaliyetlerini sürdürebilmeleri için örgütün finansal performansı
ve maliyetlerine ilişkin bilgi sahibi olmaları ve bu rakamların insan sermayesine yapılan yatırım ile
ilişkisini çok iyi bir biçimde kurabilmeleri gerekmektedir (Weiss, 1999).
6
İnsan sermayesinin değerlendirilmesi ve geliştirilmesine yönelik uygulamaların işletme amaçları
doğrultusunda kullanılması, kuşkusuz, bu yöntemleri işletme ihtiyaçlarına göre tasarlayan, analiz eden ve
uygulanmalarına öncülük eden İK yöneticilerinin süreç içinde aktif rol almasıyla mümkün olacaktır. Bu
nedenle, bu çalışmada esas alınan çerçeve gibi, konunun teori ve uygulamaya dönük yönlerinin
ilişkilendirildiği bütünleştirici yaklaşımlar önem taşımaktadır.
Bu çalışmadaki yaklaşımdan hareketle, ES yöntemleri temelinde insan unsurunun hangi boyutlarının
vurgulandığı göz önünde bulundurularak, her yöntemin öncelik verdiği İKY yönetimi uygulamalarına
dönük bir fikir edinilmesi mümkün olacaktır. Bu doğrultuda, işletmenin, başarılı olduğu İKY uygulamaları
ile kullanılacak ES değerlendirme yönteminin birbirini destekler nitelikte olması sağlanabilir.
Son olarak, aynı zamanda geleceğe dönük çalışmalara da ışık tutması bakımından önem taşıyan ve dikkat
edilmesi gereken bazı noktalar vurgulanmalıdır. Örneğin; çalışmada incelenen İK uygulamalarının
kullanım yoğunluğu ve insan sermayesi üzerindeki etki derecesi, yalnızca kullanılan ES değerleme
yöntemi bazında değil, aynı zamanda sektörel uygulamalar temelinde de farklılıklar gösterebilir. Bu
doğrultuda, konuya ilişkin daha ayrıntılı bir teorik çerçeve oluşturmak, ancak, sektörel farklılıkları ele
alan bir araştırma yapılması ile mümkün olacaktır. Ayrıca, organizasyonun yaşı ve büyüklüğü gibi etkenler
de yine İK fonksiyonları ile insan sermayesinin kullanımı arasındaki ilişkiyi etkileyecektir. Örnek vermek
gerekirse, daha büyük ve yaşlı organizasyonlarda, esneklik nispeten daha az olacağı için, insan
sermayesinin temin ve seçim sürecine odaklanan İK fonksiyonları, insan sermayesinin yönetilmesi için
tercih edilebilir. Diğer yandan, daha genç ve az sayıda çalışanın bulunduğu organizasyonlarda ise, işe
alım aşamasından sonra, organizasyon üyeleri arasında doğrudan iletişim kanalları daha yoğun bir
biçimde işletilebileceği için, İK uygulamalarının daha esnek kullanıldığını görmek mümkün olacaktır.
7
Kaynaklar:
Boisot, M.H. (1998). Knowledge Assets. New York, NY: Oxford University Press.
Bontis, N. ve Fitz-enz, J. (2002). “Intellectual Capital ROI: A Causal Map of Human Capital Antecedents
and Consequents”, Journal of Intelelectual Capital, 3, 223-247.
Boxall, P. (1996). “The Strategic HRM Debate and The Resource-Based View of The Firm”, Human
Resource Management Journal, 6, 3, 59-75.
Bozbura, T. (2004). “Measurement and Application of Intellectual Capital in Turkey”, The Learning
Organization, 11, 4/5, 357-367.
Carrell, M.N., ve Mann, E.E. (1993). “Defining Workforce Diversity Programs and Practices in
Organizations: A Longitudinal Study”, Labor Law Journal. 57, 1, 5-12.
Carrell, M.R., Elbert, N.F. ve Hatfield, R.D. (2000). Human resource management: strategies for
managing a diverse and global workforce, Orlando: Dryden Press.
Cox, T.H., ve Blake, S. (1991). “Managing cultural diversity: implications for organizational
competitiveness”, Academy of Management Executive, 5,3, 45-56.
Çetin, C. ve Mutlu E. (2011). Temel İşletmeciliğe Giriş, İstanbul: Beta Yayınları.
Davis, P. (2006). “Beyond Human Resource Management in Co-operative”, Cross Cultural Management,
13, 1, 69-95.
Demirkol, İ. (2006). “Entelektüel Sermaye’nin Firma Değerine Etkisi ve İMKB’de Sektörel Uygulamalar”,
Gazi Üniversitesi SBE İşletme Anabilim Dalı, Muhasebe – Finansman Bilim Dalı, Doktora Tezi.
Haanes, K. ve Lowendahl, B. (1997) içinde Thomas, H. (Ed.), The Unit of Activity: towards an Alternative
to the Theories of the Firm, Strategy, Structure and Style, Wiley, Copenhagen.
Huselid, M. A. ve Barnes, J. E. (2003). “Human Capital Measurement Systems as a Source of Competitive
Advantage”, www.markhuselid.com.
Kang, Sung-Choon ve Snell, Scott A. (2009). “Intellectual Capital Architectures and Ambidextrous
Learning: A Framework for Human Resource Management”, Journal of Management Studies,
46, 1, 65-92.
Lado, A.A. ve Wilson, M.C. (1994). “Human Resource Systems and Sustained Competitive Advantage: A
Competency Based Perspective”, Academy of Management Review, 19, 4, 699-727.
Longo ve Mura (2011) “The Effect of Intellectual Capital on Employees’ Satisfaction and Retention”
Information&Management, 48, 278-287.
8
Malhotra Y. (2003). “Knowledge Assets and Intellectual Capital Measurement Models:A Review and
Comparison”, Working Paper, Syracuse University School of Management.
Massingham,P. Nhuyen,T.N.Q. ve Massingham, R. (2011). “Using 360 Degree Peer Review to Validate
Self-reporting in Human Capital Measurement”, Journal of Intellectual Capital, 12, 1, 43-74.
Minbaeva, D. (2005). “HRM Practices and MNC Knowledge Transfer”, Personnel Review, 34, 1, 125-144.
OECD (1999), “Guidelines and Instructions for OECD Symposium”, paper presented at International
Symposium on Measuring Reporting Intellectual Capital: Experiences, Issues, and Prospects,
OECD, Amsterdam, June.
Özeveren, M. ve Yıldız, S. (2010). “Entelektüel Sermayenin Ölçüm Yöntemleri ve Kriterlerinin Belirlenmesi
Üzerine Bir Araştırma”, Marmara Üniversitesi İİBF Dergisi, 29, 2, 275-289.
Perez, P. D. ve Falcon, J. M. (2002). “A Resource-Based View of Human Resource Management and
Organizational Capabilities Development”, International Journal of Human Resource
Management, 13, 1, 123-140.
Pfeffer, Jeffrey. (1994). Competitive Advantage Through People: Unleashing the Power of Workforce,
Boston, MA: Harvard Business School Press.
Prahalad, C.K. ve Hamel, G. (1990). “The Core Competence of the Corporation”, Harvard Business
Review, 68, 79-91.
Robbins, S.P, ve Judge, T.A. (2011). Organizational behaviour. New Jersey: Pearson.
Roos, G., Pike, S. ve Fernström, L. (2005). Managing intellectual capital in practice, Oxford: ButterworthHenemann.
Ruta, Cataldo Dino. (2009). “HR Portal Alignment for the Creation and Development of Intelectual
Capital”, The International Journal of Human Resource Management, 20, 3, 562-577.
Rylander, A. ve Peppard, J. (2003), “From implementing strategy to embodying strategy:linking strategy,
identity and intellectual capital”, Journal of Intellectual Capital, 4, 3, 316-332.
Schuler, R.S. ve Jackson, S.E. (2005). “A Quarter-Century Review of Human Resource Management in the
US: The Growth in Importance of the International Perspective”, Management Revue, 16, 1, 125.
Snell, S.A. ve Dean, J.W. (1992). “Integrated Manufacturing and Human Resource Management: A
Human Capital Perspective”, Academy of Management Journal, 35, 467-504.
Tan, H.P., Plowman, D. ve Hancock, P. (2008). “The Evolving Nature of Intellectual Capital”, Journal of
Intellectual Capital, 9, 4, 585-608.
Thomas, R.R. (1991). Beyond Race and Gender. New York: AMACOM.
9
Weiss, D. S. (1999). High-Impact HR: Transforming Human Resources for Competitive Advantage, John
Wiley&Sons, Canada.
Wright, P. ve Snell, S.A. (1991). “Toward an Integrative View of Strategic Human Resource
Management”, Human Resource Management Review, 1,3, 203-225.
Yang, Chien-Chang ve Lin, Carol Yeh-Yun. (2009). “Does Intelectual Capital Mediate the Relationship
Between HRM and Organizational Performance? Perspective of a Healthcare Industry in
Taiwan”, The International Journal of Human Resource Management, 20, 9, 1965-1984.
Youndt, M.A. ve Snell, S.A. (2004) “Human Resource Configurations, Intellectual Capital and
Organizational Performance”, Journal of Managerial Issues; 16, 3, 337-360.
10
ENTELEKTÜEL SERMAYENİN ÖLÇÜLMESİNE YÖNELİK YÖNTEMLER VE İŞLEVSEL BİR SINIFLANDIRMA
Prof. Dr. Ahmet İncekara (İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi)
Yusuf Kaya (Başuzman-Sermaye Piyasası Kurulu, Doktora Öğrencisi-İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi)
Bildiri Özeti:
Son yıllarda entelektüel sermayenin artan önemine bağlı olarak, entelektüel sermayenin ölçümü
konusunda birçok çalışma yapılmış, bu çalışmalar sonunda çok değişik model ve yaklaşımlar ortaya
konmuştur. Ancak bu çalışmalar, ortak bir terminoloji ve herkes tarafından kabul edilmiş yöntemler
ortaya çıkaramamıştır. Geliştirilen modeller arasında, entelektüel sermayenin nasıl tanımlanacağı gibi
temel hususlarda dahi ciddi ayrılıklar bulunabilmektedir.
Entelektüel sermayenin bir bütün veya entelektüel sermaye varlıklarının ayrı ayrı
ölçümü/değerlemesi, entelektüel sermayenin soyut yapısı gereği oldukça güç bir uygulamadır. İyi
tasarlanmamış bir ölçüm çalışması şirketler açısından vakit ve kaynak kaybı, ayrıca yanlış hedeflere
yönelme gibi olumsuz sonuçlar doğurabilecektir. Yöntemlerin çokluğu ve aralarındaki farklılıklar
kullanıcılar arasında kafa karışıklığı yaratabilecek ve hatta bu önemli konudan uzak tutabilecek
düzeydedir.
Bu bildiride, öncelikle entelektüel sermayenin ölçümüne/değerlemesine ihtiyaç duyulabilecek
durumlar ortaya konacaktır. Ölçüm/değerleme modelleri kendi aralarında sınıflandırılarak hangi
ihtiyaçlara yönelik olarak kullanılabilecekleri belirtilecektir. Yapılan bu sınıflandırma kapsamında bazı
modeller ayrıntılı olarak açıklanacaktır.
Entelektüel sermayenin ölçümü/değerlemesi sürecinde, uygulamacıların niçin değerleme
yapıldığı ve değerlemenin hedefinin ne olduğu konusuna önem vermeleri gerekmektedir. Değerleme
çalışması ve kullanılacak yöntem, değerlemenin amacına ve kullanıcıların ihtiyaçlarına göre
tasarlanmalıdır. Ancak bu durumun bu konuyla ilgili yapılan birçok çalışmada gözden kaçırıldığı
görülmektedir. Ölçüm/değerleme modellerini, doğabilecek farklı ihtiyaçlara göre sınıflandıran bu çalışma
uygulayıcılar açısından yol gösterici olabilecektir.
Abstract:
Many studies focusing on measurement of intellectual capital have been conducted in recent
years, in parallel to increasing importance of the topic; and they gave rise to many different models and
11
approaches. However, these efforts failed to develop a common terminology and universally accepted
methods. The models developed may even have substantial differences on the basics of the subject,
such as the definition of intellectual capital.
Measurement of intellectual capital is a notably complicated task due to intangible nature of
intellectual capital. An ill-designed measurement model can cause waste of time and resources for
companies, along with the risk of heading for wrong goals. Multitude of models, as well as the
differences between them, goes to the extent that they may confuse users or keep them away.
In this presentation, cases where need for measurement of intellectual capital may arise will be
studied. Then, measurement models will be categorized among themselves and the potential needs
they may meet will be discussed. Some of these models will be explained in detail based on the
mentioned categorization.
In the process of measurement and valuation of intellectual capital, implementers of the models
should attach importance to the reasons that lead to valuation and the associated goals. Valuation work
and the method to be used should be designed to meet the objective of the valuation and the needs of
the users. However, it is observed that this issue goes unaddressed in many of the studies. This study,
which categorizes measurement models according to different needs that may possibly arise, might
guide the implementers.
12
Giriş
Bilgi ekonomisi olarak adlandırılan, teknolojik gelişmelerin baş döndürücü biz hıza ulaştığı, hızlı
bir şekilde değişen, çok yoğun rekabetin yaşandığı, teknoloji ve hizmet sektörlerinin öne çıktığı,
şirketlerin faaliyet ve fonksiyonlarını küresel ölçekte kolaylıkla dağıtılabildikleri yeni ekonomik yapıda
şirketlerin başarılı olabilmeleri, geleneksel sermaye unsurlarına sahip olmaktan öte bir yapılanma
ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Küreselleşme sürecinin sonucu olarak yoğunlaşan rekabetle birlikte
şirketlerin geçmiş dönemlerdeki gibi belli maddi varlıklara yatırım yapmaları ve bunları ellerinde
tutmaları suretiyle rekabet avantajı elde etme imkânları gittikçe kısıtlanmaktadır. Rekabet, bilgiye
ulaşılmasına ve bu bilginin elde tutularak ekonomik getiri ve avantajlara dönüştürülmesine kaymıştır.
Böyle bir iş ortamında, rakiplerden daha üstün bir teknoloji, üstün nitelikli ve eğitimli personel ve
güçlü bir marka gibi gayri maddi varlıklara sahip olan şirketler rakiplerine üstünlük sağlayabilmekte
ve/veya bu üstünlüklerini sürdürebilmektedirler. Bu süreci doğrular şekilde, şirketlerin, maddi duran
varlıklara dayalı geleneksel ölçek bazlı üretimden, Ar-Ge çalışmaları, patentler, yazılımlar, kaliteli insan
kaynağı gibi maddi olmayan unsurlara dayalı inovasyon-yoğun üretime yöneldikleri gözlemlenmektedir.
Çok farklı formlarda ortaya çıkabilmekle birlikte, işletmelerin maddi bir varlığa sahip olmayan
tüm zenginlikleri genel olarak entelektüel sermaye olarak adlandırılmaktadır. Entelektüel sermayenin
tanımlanmasına ve kapsamının belirlenmesine çok farklı görüşler olmakla birlikte, bu durum entelektüel
sermayenin önemini azaltmamakta, aksine konunun önem ve genişliğine işaret etmektedir.
Entelektüel sermayenin artan önemini doğrular nitelikte, şirketlerin defter değerleri ile piyasa
değerleri arasındaki fark giderek artmaktadır. Bu durum, şirketlerin sahip oldukları gayri maddi varlıklara
ve geleneksel muhasebe kurallarının bu varlıkların büyük kısmının mali tablolara yansıtılmasına izin
vermemesine bağlanmaktadır. Geleneksel muhasebe kurallarının işletmelerin görünmeyen varlıklarını
yansıtmada yetersiz kaldığı yönündeki inanç, entelektüel sermayenin tanımlanması, ölçülmesi ve
raporlanmasına ilişkin talep ve arayışları ciddi bir biçimde artırmıştır.
İşletmelerin sahip oldukları gayri maddi varlıkların değerlenmesine ilişkin çabalar 1960’lara kadar
dayanmaktadır. Daha çok işletmelerin çalışanlarına odaklanan bu çalışmalarda, “insan kaynakları
muhasebesi” gibi kavramlar ortaya atılarak, çalışanlardan kaynaklanan entelektüel sermayenin
değerlenmesine çalışılmıştır. Ancak bu çalışmalarda uygun bir değerleme modeli ortaya konamamıştır.
Entelektüel sermayenin ölçülmesi konusunda dönüm noktası sayılan gelişmeler İsveç finansal
hizmetler şirketi Skandia AFS kaynaklıdır. Skandia, 1991 yılı Eylül ayında tarihinde Leif Edvinsson’u
entelektüel sermaye direktörü olarak atamış olup, bu atama halka açık şirketler açısından dünyadaki ilk
uygulamadır. Leif Edvinsson’ın başkanlığında, Skandia’nın sahip olduğu entelektüel sermaye ile ilgili
olarak bir ölçüm çalışması başlatılmış olup, 1994 yılında bir iç rapor olarak yayınlanmıştır. 1995 yılı Mayıs
ayında da bu çalışmanın sonuçları Skandia’nın halka açıklanan yıllık raporlarında yayımlamıştır.
Skandia’nın bu çalışması diğer firmaları da benzer şekilde entelektüel sermayelerini ölçerek yayınlama
13
konusunda teşvik etmiştir. Örneğin, Dow Chemical, sahip olduğu Ar&Ge ve patent süreçlerinin
değerlerini Skandia modelinden yararlanarak ölçmüştür.
Edvinsson tarafından uygulanan modele Karl-Erik Sveiby tarafından yapılmış olan çalışmalar
öncülük etmiştir. Edvinsson ve Sveiby tarafından geliştirilen söz konusu modellerin dışında birçok
entelektüel sermaye ölçüm yöntemi geliştirilmiştir. Bu yöntemler arasında entelektüel sermaye
varlıklarının tanımlanması, sınıflandırılması ve ölçüm kıstaslarının belirlenmesi konusunda çeşitli
farklılıklar bulunmaktadır.
Bu çalışmada, öncelikle entelektüel sermayenin ölçümüne/değerlemesine ihtiyaç duyulabilecek
durumlar ortaya konacaktır. Ölçüm/değerleme modelleri kendi aralarında sınıflandırılarak hangi
ihtiyaçlara yönelik olarak kullanılabilecekleri belirtilecektir. Yapılan bu sınıflandırma kapsamında bazı
modeller ayrıntılı olarak açıklanacaktır.
1. Entelektüel Sermayenin Ölçümü İhtiyacı ve Kullanım Alanları
Entelektüel sermayenin ölçümü konusunda çok sayıda model ortaya temel nedenlerinden biri
işletmelerin entelektüel sermayelerini ölçmeye çok değişik nedenlerle ihtiyaç duymalarıdır. Entelektüel
sermayenin ölçümü başlığı ise hem entelektüel sermayenin değerini parasal olarak değerleyen modelleri
hem de parasal ölçüm yerine entelektüel sermayeyi oluşturan unsurların tanımlanması, ayrıştırılması ve
etkilerinin ortaya konmasına yoğunlaşan niteliksel ölçüm yöntemlerini kapsamaktadır.
Bir işletmenin entelektüel sermayesini ölçülmeye ihtiyaç duymasının nedenleri genel anlamda
içsel ve dışsal sebepler olmak üzere ikiye ayrılabilir. Entelektüel sermayenin değerlenmesi konusundaki
içsel amaçlar; şirket kaynaklarının daha iyi tanınması ve yönetilmesi, bu yolla maliyetlerin düşürülmesi,
şirketin stratejisinin belirlenmesi, şirket stratejisinin ve yöneticilerin performanslarının değerlendirilmesi
gibi hususları kapsamaktadır(George, 2010). Dışsal amaçlar ise şirketin potansiyel ve performansının
şirket paydaşlarına daha iyi aktarılması, daha iyi bir şirket imajı, pazar payının artırılması gibi hususları
içermektedir.
Şirketlerin entelektüel sermayelerini değerlemelerinin nedenlerine ilişkin olarak yapılan en
kapsamlı çalışmalardan biri Marr, Gray ve Neely (2003) tarafından gerçekleştirilmiş olup, 700’den fazla
kaynağın gözden geçirildiği söz konusu çalışmada; şirketlerin temel olarak 5 sebeple entelektüel
sermayelerini değerledikleri ifade edilmektedir.
 İşletme stratejisini formülüze etmeye yardımcı olması için,
 İşletme stratejisinin nasıl uygulandığını değerlendirmek için,
 Şirketin coğrafi olarak yayılma ve faaliyet konularını zenginleştirme kararlarında
yardımcı olması için,
 Ücretlerin belirlenmesinde esas almak için,
 Şirket paydaşlarına bilgi sunmak için.
14
Bu çerçevede, işletmelerin entelektüel sermayelerini ölçmeye ihtiyaç duydukları durumlara ve
entelektüel sermayenin ölçülmesinin muhtemel yararlarına ilişkin açıklamalar aşağıda verilmiştir.
 Şirketler stratejilerini belirlerken, içinde bulundukları ya da hedefledikleri
sektörlerdeki rekabet durumu, fırsatlar ve tehditler kadar şirket olarak sahip oldukları kaynakları
ve yetkinlikleri de değerlendirmelidirler. Fırsatların araştırılıp ortaya çıkarılmasının yanı sıra
şirketin bu fırsatı değerlendirebilecek kaynak ve imkânlara sahip olup olmadığını da göz önünde
bulundurulmalıdır. Aksi takdirde şirket kaynakları yanlış hedefler için kullanılıp, şirket zarara
sokulmuş olacaktır. Bu noktada şirketin kaynakları ve imkânları değerlendirilirken entelektüel
sermayenin de dikkate alınması gerekmektedir. Entelektüel sermayenin dikkate alınmaması
durumunda şirket kaynakları eksik değerlendirilmiş olacak, şirketin rekabetteki konumu tam
olarak ortaya konulamayacaktır Bu sebeple, entelektüel sermaye ile rekabet avantajları ve
kârlılık arasındaki ilişkinin doğru bir şekilde anlaşılarak ortaya konması kritik önem
taşımaktadır.
Bir şirket stratejisini belirlerken; faaliyet gösterdiği sektör, ölçeği ve kaynakları, coğrafi konumu,
finansal durumu, teknolojik imkânları gibi hususlara göre değişiklik gösterebilmekle birlikte aşağıdakilere
benzer sorulara cevap vermelidir (Berg, 2011): Ar&Ge çalışmalarının getirisi yeterli midir? Patentleri
yenilemek kârlı mıdır? Ar&Ge çalışmaları yerine lisans almak daha mı kârlıdır? Uzun vadede hangisi
şirketin yararınadır? Şirketin sahip olduğu markaların şirkete getirisi nedir? Bunlara yapılan yatırımlar
şirkete geri dönmekte midir? Şirket çalışanlarının bilgi seviyeleri ve becerileri şirketi hedeflerine
ulaştıracak düzeyde midir? Değilse ne tür önlemler alınmalıdır?
 Şirketler belli stratejik kaynaklara sahip olmadıkları durumlarda çeşitli yöntemlerle bu
kaynaklara erişim sağlamaya çalışmaktadırlar. Bu yöntemler arasında stratejik ortaklıklar, ortak
girişimler (joint ventures), birleşme ve devralmalar yer almaktadır. Ar&Ge, patentler ve markalar
gibi gayri maddi varlıklar stratejik işbirliği veya birleşme/devralma kararlarında önemli bir etken
olup, birçok birleşme/devralma işleminde entelektüel sermaye için önemli miktarlarda tutarlar
ödendiği, hatta bu işlemlerin hedef şirketteki entelektüel sermayeye sahip olmak için yapıldığı
görülmektedir(Marr vd., 2003). Bu kapsamda, birleşme/devralma işlemlerinde değer
yaratılabilmesi, devralan şirketin devraldığı entelektüel sermayeden iyi bir şekilde
yararlanabilmesine bağlıdır. Devralan şirketin kendi entelektüel sermayesi ile devraldığı şirketin
entelektüel sermayesini birleştirmesi gerekmektedir. Bu ise her iki şirketteki entelektüel
sermayenin doğru bir şekilde anlaşılmasını, potansiyellerinin ve değer yaratma kapasitelerinin
doğru bir şekilde ölçülmesini gerekmektedir.
 Yenilenmekte olan muhasebe ilkeleri, özellikle birleşme/devralma işlemleri sonucu,
şirket dışından şirket bünyesine geçen gayri maddi varlıkların markaların belli esaslar ve ilkeler
çerçevesinde mali tablolara alınmasına izin vermektedir. Bu işlemlerde gayri maddi varlıkların
değeri hem ilk defa mali tablolara alınma aşamasında hesaplanmakta hem de daha sonraki
dönemlerde düzenli olarak gözden geçirilmektedir (Kaya, 2005).
 Şirket yöneticilerinin davranışları üzerine yapılan araştırmalar, şirket yöneticilerinin
entelektüel sermayeye yapılan yatırımlara maddi duran varlıklara yapılan yatırımlar kadar önem
vermediğini göstermektedir (Frederick, 2009). Bunun temel nedeni ise maddi varlıklara yapılan
yatırımların ve sonuçlarının görünür olması, yani mali tablolarda yer almasıdır. Gayri maddi
varlıklara yapılan yatırımların sonuçları ise ancak dolaylı olarak ortaya çıkmakta, şirket içinden
veya dışından kolaylıkla takip edilememektedir. “Ölçemezsen yönetemezsin” ilkesine uygun
olarak yöneticiler entelektüel sermayeyi ve entelektüel sermaye varlıklarına yapılan yatırımları
15
iyi yönetememekte ve gereken önemi vermemektedir. Entelektüel sermayeye ilişkin kaliteli bir
ölçüm yapılması ve bu ölçümlerin sonuçlarının şirket içinde ve/veya dışında paylaşılması
bahsedilen sorunları azaltıcı etki yapacaktır.
 Yukarıda anlatılan hususa benzer bir sorun da yöneticilerin genellikle kısa dönem
kârlara yoğunlaşmış olmasından dolayı ortaya çıkmaktadır. Kısa dönem kârlara odaklanmış ve
performansı bu kârlara bağlanmış olan şirket yöneticileri uzun vadede kârlı olacak iyi yatırım
fırsatlarını geri çevirebilmektedirler. Bu durum hem maddi varlıklar hem de gayri maddi
varlıklar için geçerli olmakla birlikte, gayri maddi varlıkların ihmal edilmesi daha yüksek bir
ihtimaldir. Zira gayri maddi varlıklara yapılan yatırımlar geleneksel olarak, yatırımdan ziyade
maliyet olarak algılanmakta ve muhasebe sistemleri tarafından da genellikle maliyet olarak
kaydedilmektedir. Bu durum entelektüel sermayeyi oluşturan gayri maddi varlıkların makul bir
şekilde ölçülmesinin ve değerlerinde meydana gelen değişiklikleri takip etmenin önemini
göstermektedir(Frederick, 2009).
 Şirket yöneticilerine yapılan ödemelerin etkinliği ve kullanılan performans kıstasların
etkileri de tartışma konusudur. Uygulamada genellikle, kârlılık ve hisse senedi fiyatı gibi finansal
kıstaslar kullanılmakta olup, bunların şirket yöneticilerini kısa vadede kar getirecek hedeflere
yönelttiği eleştirisi yapılmaktadır. Bunun yerine finansal olmayan ve entelektüel sermaye
varlıklarının değerini esas alan kıstasların kullanılabileceği ifade edilmektedir. Bazı firmalar
tarafından bu tür kıstaslar kullanılmaktadır. Örneğin; Chrysler tepe yöneticilerine yaptığı
ikramiye ödemelerini kârlılığın yanı sıra, araç kalitesi ve müşteri memnuniyeti hedeflerine
ulaşılıp ulaşılmadığına bağlamıştır (Marr, 2003).
 Şirketlerin mali durumları hakkında daha gerçekçi ve kaliteli bilgi sahibi olunması
sermaye piyasalarının şirketleri daha makul değerlemesine yardımcı olacaktır. Bilgi eksikliği ve
saydamlığın az olması yatırımcılardaki risk algısını artıracak ve daha yüksek bir risk primi talep
etmelerine neden olacaktır. Bu da şirketler için sermaye maliyetinin artmasına ve şirketlerin hak
ettikleri oranların üstünde bir maliyetle finansman bulmalarına neden olacak, genel olarak
yatırımlara ve ekonomik aktiviteye olumsuz etkisi olacaktır(Frederick, 2009). Tersinden
değerlendirildiğinde ise entelektüel sermayeye ilişkin makul ölçüm ve değerlerin piyasaya
sunulması şirketlerin sermaye maliyetlerine olumlu etki yapacaktır.
Yapılan çalışmalarda, entelektüel sermaye konusunda eksik bilgilendirme yapılmasının,
şirket içinden bilgi temin etme imkânı olan eden kişilere haksız kazanç sağlayabildiği, fiyat
belirsizliğini artırdığı, finansal bilgilerin manipüle edilmesine yol açabildiği ifade edilmektedir
(Frederick, 2009). Singh ve Zahn (2008) tarafından Singapur Borsası’nda 1997-2006 yılların
arasında gerçekleştirilen halka arzlar üzerine yapılan araştırmada, yatırımcıların, gayri maddi
varlıklar hakkında yeterli derecede bilgi sahibi olmadan yatırım yapmaları durumunda spekülatif
bir yatırım ortamı oluşabileceği uyarısı yapılmaktadır. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası
hakkında yapılan bir çalışmada ise, entelektüel sermayenin alt unsurları olan insan sermayesi ve
ilişki sermayesi ile işletmenin pazar/defter değeri oranı arasında pozitif bir ilişkinin var olduğu
ortaya konmuştur(Bozbura ve Toraman, 2004).
 Entelektüel sermayenin ölçümüne ilişkin olarak ilginç bir neden de Danimarka
Teknoloji ve İnovasyon Bakanlığı tarafından yapılan anket sonucunda ortaya konmuştur. Söz
konusu anket sonucuna göre, şirketlerin entelektüel sermayelerini ölçmelerinin en temel dışsal
sebebi, şirketin inovasyon kapasitesini ve kaliteli gayri maddi kaynaklarını göstermek suretiyle
şirketin pazarlamasını yapmaktır. Bu yolla müşteriler ve tedarikçiler ile sürdürülebilir ilişkiler
kurmak ve sermaye maliyetini azaltmak amaçlanmaktadır(Hunter vd., 2005).
16
 Gayri maddi varlıklardan elde edilecek gelirler, çıkarılacak menkul kıymetlere veya
alınacak kredilere dayanak teşkil edebilmekte, bu varlıklar alınacak borçların karşılığında
teminat olarak gösterilebilmektedir(Rodríguez-Castellanos vd., 2007). 1993 yılında Calvin Klein
şirketi markalarını 58 milyon dolar tutarındaki 7 yıllık borçlanma araçlarının ihracı için
kullanmıştır. Söz konusu ihraçta anapara ve faiz ödemeleri Calvin Klein’a ait parfüm
markalarından doğacak isim hakkı gelirlerine bağlanmıştır(Gream, 2004). Benzer şekilde,
Disney şirketi, 1988 yılında bir Japon şirketi tarafından sahip olunan ve yönetilen Tokyo
Disneyland’dan gelecek 20 yılda elde edeceği isim hakkı gelirlerini borçlanmak için
kullanmıştır. Bu işlem sonucunda çıkarılan tahvillerden toplam 725 milyon ABD Doları
toplamıştır(Kaya, 2005).
 Entelektüel sermaye varlıklarının kullanım hakkını başka işletmelere kiralayacak olan
bir şirketin alacağı ücreti ilgili varlığın değerine göre belirlemesi doğaldır. Kaya (2005)
tarafından aktarılana göre, 1998 yılında hazırlanan bir raporda gerçekçi lisans veya isim hakkı
bedellerinin ancak yapılacak düzgün bir değerleme ile belirleneceği ifade edilmektedir. Söz
konusu rapora göre Imperial Chemical Industries (ICI) 1995 yılından beri dünya çapındaki grup
şirketleri ile olan ilişkilerini düzenlemek amacıyla entelektüel sermaye değerlemesini
kullanmaktadır.
 Çeşitli nedenlerle açılan davalarda tarafların iddialarını desteklemek amacıyla
entelektüel sermaye varlıklarının değerlenmesi gündeme gelebilmektedir. 2002 yılında ABD
Vergi İdaresi ile DHL şirketi arasındaki uyuşmazlık mahkemeye taşınmış olup, davanın konusu
DHL’nin sahip olduğu markasını yurtdışındaki iştirakine 100 Milyon $ bedelle satmasıdır. ABD
Vergi İdaresi bu tutarı kabul etmemiş ve markanın değerinin 600 Milyon $ olması gerektiği
sonucuna ulaşarak, 270 Milyon $ vergi cezası kesmiştir. Mahkemeye taşınan olayda, ilgili ABD
mahkemesi kararında, DHL’nin marka değerlemesinde eksiklikler bulunduğunu ifade etmiş
ancak DHL tarafından kullanılan yöntemde çok belirgin ve açık bir hatanın bulunduğunun ABD
Vergi idaresi ispat edilemediği gerekçesiyle vergi idaresini haksız bulmuştur(Gream, 2004).
 Özellikle uluslararası ölçekte faaliyet gösteren şirketlerde entelektüel sermaye
varlıkları vergi yönetimi amacıyla kullanılabilmektedir. Bu tür işlemlerde çok değişik bölgelerde
ya da ülkelerde faaliyet gösteren bir şirketin gayri maddi varlıkları vergi avantajı olan bir
bölgede ya da kaynak ülkede kurulmuş olan bir iştirake devredilmektedir. Diğer
bölgelerdeki/ülkelerdeki şirketler bu iştirake, ilgili gayri maddi varlıkları kullanma karşılığın
isim hakkı bedeli ödeyerek yerel vergilerden belli ölçülerde kurtulmaktadırlar (Kaya, 2005).
2. Ölçüm Yöntemlerinin Sınıflandırılması
Çok çeşitli sebeplerle ortaya çıkan entelektüel sermayeyi ölçme ihtiyacı nedeniyle,
akademisyenler, şirketler ve profesyoneller tarafından çok sayıda ölçüm modeli geliştirilmiştir.
Entelektüel sermayenin ölçülmesine ilişkin yaklaşımlar incelendiğinde, Anglo-Amerikan araştırmacıların
daha çok finansal değerleme ve analizlere odaklandığı görülmektedir(George, 2010). Bu çalışmalara
örnek olarak Tobin’in Q Modeli (Tobin's Q), pazar değeri/defter değeri oranı yaklaşımı, yatırımların
verimliliği (ROI) yaklaşımları sayılabilir. Avrupalı araştırmacılar ise daha çok, entelektüel sermayenin
unsurlarının tanımlanmasına, nicel ve nitel göstergeler kullanarak sınıflandırılmalarına yönelik modeller
ortaya koymuşlardır. Bunlara Skandia şirketi için Leif Edvinsson tarafından geliştirilen "Skandia
17
Navigator” Modeli ve Sveiby tarafından geliştirilen "Gayri Maddi Varlık İzleme (Intangible Asset
Monitor)" modelleri bunlara örnek olarak verilebilir.
Sveiby (2010) tarafından entelektüel sermayenin ölçümüne ilişkin yöntemler 4’e ayrılmaktadır:
1. Direkt Entelektüel Sermaye Yöntemleri: Bu yöntemler, entelektüel sermayeyi çeşitli
unsurlarına ayırarak ve bunların her birini ayrı ayrı tanımlayarak parasal bir değere ulaşmaktadırlar.
Maddi olmayan bir varlık ayrı olarak tanımlanabildiği zaman kendi başına değerlendirmeye tabi
tutulabilmektedir.
2. Piyasa Değeri Yöntemleri: Bu yöntemler entelektüel sermaye değerini hesaplamada şirketin
piyasa değeri ile özsermayesi arasındaki farkı esas almaktadırlar.
3. Aktif Verimliliği (Return On Assets) Yöntemleri: Şirketin belli bir dönem için vergi öncesi
gelirleri aynı dönemdeki ortalama maddi varlıklarına bölünmekte, bu şekilde hesaplanan varlık getirisi
endüstri ortalaması ile karşılaştırılmaktadır. Aradaki fark şirketin ortalama maddi varlıkları ile çarpılarak
fikri varlıklardan yılda ortalama olarak elde edilen kazanç hesaplanmaktadır. Bu değer şirketin sermaye
maliyeti veya uygun bir faiz oranı ile ıskonto edilerek parasal bir değere ulaşılmaktadır.
4. Değerlendirme Tablosu (Scorecard) Yöntemleri: Maddi olmayan varlıkların çeşitli bileşenleri
tanımlanmakta, çeşitli gösterge (indicator) ve endeksler üretilmekte, bunlar da grafik veya
değerlendirme tablosu (score card) olarak raporlanmaktadır. Bu yöntemlerin amacı parasal bir değer
elde etmek değil, şirkete avantaj sağlayan gayri maddi varlıkları doğru bir şekilde tespit edebilmektedir.
İlk defa Art Schneiderman tarafından ortaya atılan bu terim, Robert S. Kaplan ve David P. Norton’un
çalışmaları sonucu popüler hale gelmiş ve geniş bir şekilde kullanılmaya başlamışlartır.
Veltri (2009) tarafından yapılan benzer bir sınıflandırmada yukarıdaki 4 sınıf korunmuş, 5 sınıf
olarak da Entelektüel Katma Değer Katsayısı (VAIC - Value Added Intellectual Coefficient) modeli
eklenmiştir. Tóth ve Kövesi (2008) tarafından yapılan bir sınıflandırmada da entelektüel sermaye ölçüm
yöntemleri 4’e ayrılmaktadır.
1. Entelektüel sermayeyi tek bir finansal gösterge yoluyla anlamayı ve ölçmeyi
hedefleyen yöntemler ilk sınıfı oluşturmaktadır. Bunlar kendi aralarında aktif kârlılığı yöntemleri
ve piyasa değeri yöntemleri olarak 2’ye ayrılmaktadır. Bu yöntemlerin en önemli avantajı,
kullanıcılar tarafından kolayca anlaşılabilmesi ve karşılaştırma yapma imkânı vermesidir.
2. İkinci grubu entelektüel sermayeyi unsurlarına ayıran ve her birine finansal bir değer
belirleyen direkt entelektüel sermaye yöntemleri oluşturmaktadır. Entelektüel sermaye
unsurlarına ayırarak değerleyen bu yöntemler, entelektüel sermayenin unsurlarıyla birlikte daha
iyi anlaşılmasına yardımcı olacağından, yatırım ve yönetim kararları açısından dahi iyi bir
altyapı sağlamaktadır. Ancak, bu yöntemlerin sonuçlarının güvenilirliği tatmin edici düzeyde
değildir.
3. Üçüncü grubu entelektüel sermayeyi işletme bazında tek bir finansal olmayan (nonfinancial) gösterge yoluyla ölçen yöntemler oluşturmaktadır.
18
4. Entelektüel sermayeyi unsurlarına ayırarak ve bu unsurlara ilişkin olarak finansal
olmayan göstergeler belirleyerek ölçen değerlendirme tablosu yöntemleri ise 4’üncü sınıfı
oluşturmaktadır. Bu yöntemler kapsamlı bir analiz içermeleri nedeniyle entelektüel sermayenin
ve unsurlarının daha derin bir şekilde anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Diğer taraftan, finansal
göstergeler içermedikleri için kullanıcılar tarafından anlaşılmaları daha zor olacak, kıyaslama
imkânı kısıtlı olacaktır.
Entelektüel sermayenin ölçülmesi/değerlenmesi zor bir uygulama olup iyi tasarlanmamış bir
ölçüm çalışması şirketler açısından vakit ve kaynak kaybı, ayrıca yanlış hedeflere yönelme gibi olumsuz
sonuçlar doğurabilecektir. Bu olumsuzlukları önlemek amacıyla ölçüm/değerleme süreci çok iyi
planlanmalı ve tasarlanmalıdır. Ölçüm/değerleme çalışmasının amacı net bir şekilde ortaya konulmalı, bu
amaca en uygun olan değerleme yöntemi seçilmelidir. Entelektüel sermaye ölçüm/değerleme
yöntemleri, metodolojileri, kullandıkları veriler ve çıktıları bakımından büyük farklılıklar göstermektedir.
Herhangi bir yöntemin tüm durumlar için kullanılması mümkün olmayıp, ölçüm amacına uygun bir
yönteminin seçilmesi kullanıcılar açısından daha makul ve etkin sonuçlar üretecektir.
Yukarıda yer verilen sınıflandırmalar kullanıcılara bu konuda yol gösterecek şekilde
üretilmemişlerdir. Bu çalışmada, entelektüel sermaye ölçüm/değerleme yöntemlerinin kullanıcılarına yol
gösterici olması amacıyla, çeşitli durumlarda başvurulabilecek yöntemleri gösteren işlevsel bir
sınıflandırma yapılmıştır.
Aşağıdaki tabloda ayrıntılı olarak yer verilen bu sınıflandırma hazırlanırken öncelikle entelektüel
sermayenin parasal değerlemesine ihtiyaç duyulan durumlar belirlenmiş, buna uygun olarak parasal bir
değer üreten yöntemler belirlenmiştir. Söz konusu yöntemlerin ortak özelliği, göreceli olarak pratik bir
şekilde hesaplanabilmeleri ve entelektüel sermaye değerini (ayrı ayrı entelektüel sermaye varlıklarının
değerini hesaplamak yerine) genel olarak ölçmeleridir.
Entelektüel sermayenin mali performansa katkısının analiz edilmesi için kullanılabilecek
yöntemler de ayrıştırılmış olup, önerilen yöntemler şirketlerin piyasa değerinin nasıl şekillendiğine ve
benzer şirketleri ile kıyaslamaya dayanmaktadır.
Şirketler için strateji belirlenmesi ve şirket stratejilerinin nasıl uygulandığının gözden geçirilmesi
durumları için ise entelektüel sermayeyi alt unsurlarına ayırarak ayrıntılı bir biçimde analiz eden
yöntemler seçilmiştir. Mali tablolara ek olarak veya yıllık raporlar yoluyla şirket paydaşlarına bilgi
sağlamak için de benzer yöntemlerin kullanılabileceği değerlendirilmiştir.
Yönetici performanslarının değerlendirilmesi ve ücretlerin belirlenmesi sürecinde de entelektüel
sermaye yöntemlerinin kullanılması mümkün olup, entelektüel sermayedeki değişimi dinamik bir şekilde
ölçebilecek yöntemler tercih edilmiştir.
Muhtemel İhtiyaçlar
Kullanılabilecek Yöntemler
Entelektüel sermayenin parasal değerlemesine
 Piyasa Değeri/Defter Değeri Yöntemi
 Hesaplanmış Gayri Maddi Değer
19
ihtiyaç duyulan durumlar:
 Entelektüel sermaye varlıklarının alım satıma
konu edilmesi.
 Şirket ele geçirme/birleşme işlemleri.
 Entelektüel sermaye varlıklarının çeşitli
nedenlerle mali tablolara alınması.
 Entelektüel sermaye varlıklarının lisanslama
işlemlerine konu edilmesi.
 Entelektüel sermaye varlıklarının vergi
işlemlerinde kullanılması.
 Entelektüel sermaye varlıklarının finansman
sağlama amacıyla teminat gösterilmesi.
(Calculated Intangible Value) Yöntemi
 Ekonomik Katma Değer (EVA) Yöntemi
 Piyasa Katma Değeri (MVA) Yöntemi
 Entelektüel Katma Değer Katsayısı (VAIC)
Yöntemi
 Reel Opsiyon Teorisi (Real Option Theory)
Entelektüel sermayenin mali performansa katkısının
analiz edilmesi




Şirketler için strateji belirlenmesi
 “Skandia Navigator” Yöntemi
 Gayri Maddi Varlık İzleme (Intangible Asset
Monitor) Yöntemi
 Entelektüel Sermaye Endeksi (IC Index)
Yöntemi
 “Technology Broker” Yöntemi
Şirketler stratejisinin nasıl uygulandığının gözden
geçirilmesi
 Performans Değerlendirme Tablosu
(Balanced Score Card) Yöntemi
 Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı (EFQM)
Modeli
 Patent Atıfları (Citation Weighted Patents)
Yöntemi
 “Technology Broker” Yöntemi
Şirket paydaşlarına bilgi sağlamak amacıyla (mali
tablolara ek olarak)
 “Skandia Navigator” Yöntemi
 Performans Değerlendirme Tablosu
(Balanced Score Card) Yöntemi
 Gayri Maddi Varlık İzleme (Intangible Asset
Monitor) Yöntemi
 Entelektüel Sermaye Endeksi (IC Index)
Yöntemi
 “Technology Broker” Yöntemi
Piyasa Değeri/Defter Değeri Yöntemi
Tobin’in Q Yöntemi (Tobin’s Q)
Aktif Verimliliği (Return on Assets) Yöntemi
Entelektüel Katma Değer Katsayısı (VAIC)
Yöntemi
 Ekonomik Katma Değer (EVA) Yöntemi
20
Yönetici performanslarının değerlendirilmesi ve
ücretlerin belirlenmesi
 Entelektüel Sermaye Endeksi (IC Index)
Yöntemi
 Ekonomik Katma Değer (EVA) Yöntemi
 Piyasa Katma Değeri (MVA) Yöntemi
 Entelektüel Katma Değer Katsayısı (VAIC)
Yöntemi
Ar&Ge Faaliyetlerinin etkinliğinin ölçümü
 Patent Atıfları (Citation Weighted Patents)
Yöntemi
3. Ölçüm Yöntemleri
Entelektüel sermaye ölçüm/değerleme yöntemleri arasında en çok başvurulan ve en dikkat
çekici analizlere sahip olan, Ekonomik Katma Değer (EVA), Piyasa Katma Değeri (MVA), Entelektüel
Katma Değer Katsayısı (VAIC - Value Added Intellectual Coefficient) Yöntemi, Performans Değerlendirme
Tablosu (Balanced Score Card) Yöntemi, Skandia Navigator Yöntemi, Entelektüel Sermaye Endeksi (IC
Index) Yöntemi, “Technology Broker” Yöntemi ve Patent Atıfları (Citation Weighted Patents) Yöntemi
ayrıntılı olarak incelenmiştir.
Ekonomik Katma Değer (EVATM) ve Piyasa Katma Değeri (MVATM)
Şirketlerin performansını ve ekonomik kârlılığını ölçmek için yaygın olarak kullanılan bir ölçüt
olan Ekonomik Katma Değer (EVA) 1980’lerin sonunda Stern Stewart & Co şirketi tarafından
geliştirilmiştir. EVA, bir firmanın vergi sonrası net faaliyet gelirinden (NOPAT) firmaya yatırılan
kaynakların fırsat maliyetinin çıkarılması ile hesaplanmaktadır. Fırsat maliyeti ise firmanın ağırlıklı
ortalama maliyeti (WACC) ile firmaya yatırılan kaynakların çarpılması ile hesaplanmaktadır.
Bir şirketin aktif verimliliğinin (ROA) ağırlıklı ortalama sermaye maliyetinden (WACC) yüksek
olması ilgili şirketin EVA değerini artırmaktadır. EVA değeri, elde edilen kârın, yatırımcıların
karsılaştırılabilir risk düzeyindeki başka yatırımlardan elde etmek isteyecekleri minimum getiri oranından
ne kadar az veya çok olduğunu göstermektedir(Topal, 2008). EVA, bütçeleme, finansal planlama, hedef
21
koyma, bunların uygulamaya geçirilmesi, performans ölçümü ve yatırımcılarla ilişkiler gibi tüm yönetim
faaliyetlerinin, kısacası şirketin değer yaratabileceği veya değer kaybedebileceği tüm süreçlerin
sonucunu ve performansını gösteren bir araçtır.
EVA’nın yaygın bir şekilde kullanılıyor olması ve şirkete aktarılan kaynaklara kıyasla şirketin
yarattığı katma değeri ölçüyor olması nedenleriyle, şirketin yarattığı entelektüel sermayenin göstergesi
olarak kullanılabileceği ve yüksek EVA değerlerinin şirketin entelektüel sermayesinin iyi yönetildiğini
gösterdiği ifade edilmektedir. Bontis (2001) tarafından aktarıldığına göre, Strasman, bir sistemin
çıktılarının girdilerinden fazla olamayacağını, pozitif EVA oluşmasının şirketin kullanımında olan
entelektüel sermayeden kaynaklandığını, EVA’nın şirketin yıllar içinde biriktirdiği bilgiden elde ettiği rant
(faiz) olduğunu belirtmektedir.
Finansal kesim tarafından yaygın bir şekilde kabul görüp kullanılması, finansal ortak dilin bir
parçası haline gelmiş olması ve ifade ettiği değerin kullanıcılar tarafından kolaylıkla anlaşılabilir olması bu
yöntemin en önemli avantajlarıdır(Bontis, 2001). Ancak bu yöntemin çeşitli dezavantajları
bulunmaktadır.
 Entelektüel sermayeyi oluşturan unsurların ayrı ayrı tanımlanarak değerlendirilmesi
yerine tek bir entelektüel sermaye değeri üretmektedir. Yöntem entelektüel sermayenin unsurları
ile birlikte tanımlanmasına, değer yaratma süreçlerinin anlaşılmasına imkân vermemektedir.
 Stern Stewart & Co tarafından ortaya konan EVA modeli, uzun vadeli yatırımlar gibi
belirsizlik barındıran konularda yapılan çok çeşitli düzeltme ve düzenlemeler içermektedir. Bu
düzenlemeler şirket yönetimleri tarafından yapılan sübjektif değerlendirmelere dayandığından,
değişik şirketler tarafından hesaplanan EVA değerlerinin anlamlı bir şekilde kıyaslanmasını
zorlaştırmaktadır(Bontis, 2001).
 Hesaplamalar tarihi maliyetle kaydedilmiş defter değerlerine dayanarak yapılmakta,
bunlar ilgili aktiflerin yerine koyma ve piyasa değerlerini yansıtmamaktadır.
Piyasa Katma Değeri (MVA) ise bir şirketin piyasa değeri ile şirkete yatırılan sermaye arasındaki
farktır. Yatırılan sermaye ile sadece özsermaye kastedilmemekte, şirket tarafından alınan borçlar da
hesaba katılmaktadır.
MVA değeri aynı zamanda gelecekte elde edilecek EVA değerlerinin ağırlıklı ortalama sermaye
maliyeti ile ıskonto edilmiş hali, başka bir ifade ile net bugünkü değeridir. Eğer MVA değeri pozitif ise
şirketin katma değer yarattığı, negatif ise değer kaybettirdiği yorumu yapılmaktadır. Yaratılan değerin,
yatırımcıların piyasa portföyüne yatırım yapmaları durumunda elde edecekleri değerden yüksek olması
beklenmektedir.
22
MVA değerinin şirketin sahip olduğu entelektüel sermaye seviyesini gösterdiği ifade edilmekte
olup, entelektüel sermayenin değerinin şirketin piyasa değerine bağlanması yanıltıcı sonuçlar
verebilecektir.
Entelektüel Katma Değer Katsayısı (VAICTM - Value Added Intellectual Coefficient) Yöntemi
Entelektüel sermayenin parasal değerlemesi ve/veya finansal analize konu edilmesi
durumlarında kullanılabilecek yöntemlerden birisi de Ante Pulic tarafından geliştirilen Entelektüel Katma
Değer Katsayısı (VAIC - Value Added Intellectual Coefficient) yöntemidir. Pulic, VAIC yöntemini 1995
yılında geliştirmiş, 1998 yılında da ilk defa resmi olarak sunmuştur(Titova, 2010). Bu tarihten itibaren
VAIC modeli yoğun ilgi görmüş, birçok akademik ve pratik uygulamaya konu olmuştur.
Entelektüel sermayenin, insan sermayesi ve yapısal sermaye olmak üzere 2 kısımdan oluştuğunu
varsayan VAIC modeli 3 ana parçadan oluşmaktadır.
 Kullanılan Sermayenin Etkinliği (CEE) = Şirkete yatırılan sermayenin katma değer
yaratma kapasitesinin göstergesidir.
 İnsan Sermayesi Etkinliği (HCE) = Şirketin insan sermayesinin katma değer yaratma
kapasitesinin göstergesidir.
 Yapısal Sermaye Etkinliği (SCE) = Şirketin yapısal sermayesinin katma değer yaratma
kapasitesinin göstergesidir.
VAIC modelinin 3 bileşeni de şirketin yarattığı katma değere göre hesaplanmakta olup,
katma değer (VA), Pulic tarafından çıktı ile girdi arasındaki fark olarak tanımlanmaktadır. Çıktı
(OUT) şirketin tüm gelirlerini, girdi (IN) ise tüm giderlerini ifade etmektedir. Pulic (1998), bu
maliyetler hesaplanırken, personel giderlerinin çıktılar arasında değerlendirilmemesi gerektiğini,
bunun modelinin anahtar noktası olduğunu ifade etmektedir.
Şirketlerin mali tablolarında yer alan kalemlere göre katma değer hesaplanması
konusunda literatürde çeşitli yaklaşımlara rastlanmaktadır. Nazari ve Herremans (2007)
tarafından katma değerin (VA), faaliyet karına (OP), personel giderlerinin (EC) ve amortisman
giderlerinin eklenmesiyle hesaplanabileceğini ifade edilmektedir.
Başka kaynaklarda (Titova, 2010) ise katma değerin (VA), faiz giderleri (I), amortisman
giderleri (DP), temettü ödemeleri (D), kurumlar vergisi (T), azınlık payları (M), dağıtılmayan
kârların (R) toplamından oluştuğu ifade edilmektedir.
23
Kullanılan sermayenin etkinliği katsayısı (CEE), şirketin katma değerinin (VA)
kullanılan sermayeye (CE) bölünmesiyle hesaplanmaktadır. Kullanılan sermaye ise şirketin aktif
toplamından kısa vadeli yükümlülüklerinden çıkarılması ile hesaplanmaktadır.
İnsan sermayesi etkinliği katsayısı (HCE) şirketin katma değerinin (VA) insan sermayesine (HC)
bölünmesiyle hesaplanmaktadır. İnsan sermayesi toplam personel giderlerini ifade etmektedir. Daha
önce ifade edildiği üzere VAIC modeli personel harcamalarını gider olarak görmemekte, sermaye
harcaması olarak dikkate almaktadır. Pulic (1998), emek piyasasının etkin olduğunu ve çalışanlara kendi
insan sermayelerine dayalı olarak ödeme yapıldığını varsaymaktadır.
VAIC modelinin 3’üncü parçası olan yapısal sermaye etkinliği katsayısı (SCE) diğer 2 unsurdan
farklı olarak, yapısal sermayenin (SC) şirketin katma değerine (VA) bölünmesi ile hesaplanmaktadır.
Yapısal sermaye ise şirketin katma değerinden insan sermayesi değerinin çıkarılması ile
hesaplanmaktadır. Bu yüzden yapısal sermayenin değeri insan sermayesine bağlıdır ve insan
sermayesine yapılan yatırımın şirketin katma değerinden az olması durumunda yapısal sermayenin
değeri sıfırdır.
Bu çerçevede oluşan VAIC formülü aşağıdaki gibidir. VAIC değerinin yüksekliği şirketin bu 3 tür
kaynaktan ne kadar etkinlikle faydalandığı göstermektedir. Böylelikle model hem fiziksel ve parasal
sermayenin etkinliğini hem de entelektüel sermayenin etkinliğini aynı zamanda ölçmektedir.
Genel kabul görmüş olmasına ve bilgiye dayalı günümüz ekonomilerinde şirketlerin kaynaklarının
kullanımının etkinliğini bütüncül bir yaklaşımla gösteriyor olmakla birlikte modele çeşitli eleştiriler
yöneltilmektedir.
24
 VAIC modeli varlıklarla giderleri ayırmamakta, stoklarla akımları (stocks and flows)
birbirine karıştırmaktadır(Andriessen, 2010).
 Emek piyasasının etkin olduğu ve tüm personel harcamalarının sermaye yatırımı
olduğu varsayımı yanıltıcı ve abartılı sonuçlara neden olabilecektir.
 VAIC modeli entelektüel sermayenin ana unsurlarının etkinliğini ölçmekte, bireysel
entelektüel sermaye varlıklarının değerini ölçmemektedir.
Skandia Navigator Yöntemi
Şirketlerin entelektüel sermayesi konusunda şirket paydaşlarına bilgi vermek ve entelektüel
sermayeyi ayrıntılı bir şekilde değerlendirerek strateji kararlarında kullanmak amacıyla kullanılabilecek
önemli bir yöntem İsveç finansal hizmetler şirketi Skandia AFS tarafından geliştirilmiştir. Skandia
entelektüel sermayenin ölçümü ve yönetilmesi konusunda birçok öncü çalışmaya imza atmıştır. Skandia,
1991 yılı Eylül ayında Leif Edvinsson’u entelektüel sermaye direktörü olarak atamış olup, bu atama halka
açık şirketler açısından dünyadaki ilk uygulamadır(Salzer-Mörling ve Yakhlef, 1999). Leif Edvinsson’ın
başkanlığında, Skandia’nın sahip olduğu entelektüel sermaye ile ilgili olarak bir ölçüm çalışması
başlatılmış olup, çalışma sonuçları 1994 yılında bir iç rapor olarak yayınlanmıştır. 1995 yılı Mayıs ayında
da bu çalışmanın sonuçları Skandia’nın hakla açıklanan yıllık raporlarında yayımlamıştır. Edvinsson’ın
çalışmalarına dayanan Skandia Modeli, Edvinsson ve Malone tarafından yapılan geliştirilerek 1997 yılında
yayınlanmıştır.
Skandia modeli sadece entelektüel sermayeyi ölçmeyi amaçlamamakta, ayrıca kullanıcılarının,
entelektüel sermayenin unsurlarını araştırarak anlamalarını sağlamaya çalışmaktadır (Commission of the
European Communities Enterprise Directorate General, 2003:167). Skandia modeli 5 alana
yoğunlaşmakta olup, bunlar finansal, müşteri, süreç, yenileme ve gelişim ile insan sermayesi alanlarıdır.
Skandia modeli, bir şirketin piyasa değerinin finansal sermaye ve entelektüel sermayenin
toplamından oluştuğunu, entelektüel sermayenin de insan sermayesi ve yapısal sermayeden oluştuğu
varsaymaktadır. Yapısal sermaye ise müşteri sermayesi ve organizasyonel sermayeden oluşmaktadır
(Petty, 2009).
Grafik - 1: Skandia Modeli – Entelektüel Sermayenin Unsurları
25
Piyasa Değeri
Finansal
Sermaye
Entelektüel
Sermaye
İnsan
Yapısal
Sermayesi
Sermaye
Müşteri
Sermayesi
Organizasyon
el Sermaye
İnovasyon
Sermayesi
Süreç
Sermayesi
Entelektüel sermayeyi oluşturan ana unsurlardan olan insan sermayesi, çalışanların müşterek
bilgi, beceri ve yenilikçilikleri olarak tanımlanmıştır. Ayrıca, şirketin değerleri, kültürü ve felsefesi de
insan sermayesine dâhil edilmiştir. Yapısal sermaye ise şirketin kontrolünde olan her türlü, yazılım,
veritabanı, patent, marka gibi varlıklarla çalışanların verimliliğini destekleyen her türlü organizasyonel
yetkinlik olarak tanımlanmıştır(Bontis, 2001).
Herhangi bir işletmenin değerini hiyerarşik olarak yukarıdaki gibi tanımlayan Skandia modeli,
entelektüel sermaye varlıklarının değerini ayrı ayrı ölçmemektedir. Bunun yerine bir işletmenin
entelektüel sermayesini, finansal değerlendirmeleri de içerecek şekilde 5 alana yoğunlaşarak
değerlendirmektedir. Bu alanlar, yukarıda bahsedildiği üzere finansal, müşteri, süreç, yenileme ve
gelişim ile insan sermayesi alanlarıdır. Her alana ilişkin olarak yapılan analizlerde çeşitli göstergeler
kullanılmakta olup, Edvinsson ve Malone toplamda 112 gösterge önermektedirler (Bontis, 2001).
Skandia modelinin analiz şekli aşağıdaki görselde yer almaktadır.
26
Grafik - 2: Skandia Modeli Analiz Sistemi
Kaynak: Edvinsson ve Malone, 1997.
Skandia modeli tarafından yapılan analizin çatısını finansal hususlar oluşturmakta, müşteri,
süreç, insan alanları yapının gövdesini ve sütunlarını, yenileme ve gelişim alanı ise yapının temelini
oluşturmaktadır.
 Finansal hususlara ilişkin olarak, Edvinsson ve Malone tarafından, toplam aktifler,
toplam aktifler/çalışan sayısı, yeni iş birimleri tarafından üretilen gelir, müşteri başına harcanan
saat/toplam çalışma saati, yeni müşterilerden elde edilen gelirler/toplam gelirler gibi göstergeler
önerilmiştir.
 Skandia modeli son yıllarda müşteri şirket ilişkilerinin ciddi bir değişikliğe uğradığını,
bu ilişkinin niteliğinin müşteri sermayesinin değerini belirlediğini varsaymaktadır. Bu alana
ilişkin olarak kullanılması önerilen göstergelere örnek olarak, pazar payı, müşteri sayısı, yıllık
satışlar/müşteri sayısı, müşteri kayıp oranı, müşteri sayısı/çalışan sayısı, müşteri memnuniyet
endeksi gibi ölçütler verilebilir (Commission of the European Communities Enterprise
Directorate General, 2003:169).
 Süreç alanı, şirketin kontrol ve kullanımında olan ve şirketin değer yaratmasına destek
olan bilgi işlem sistemleri, arşivler ve çalışma prosedürleri gibi hususları kapsamaktadır.
Önerilen göstergeler arasında, genel yönetim giderleri/işletme varlıkları, kişisel bilgisayar/çalışan
sayısı, genel yönetim giderleri/çalışan sayısı, bilgi işlem personeli/toplam personel göstergeleri
bulunmaktadır.
 İnsan kaynakları alanı Skandia modelinin en önemli unsuru olup, modelin merkezinde
yer almaktadır. Modelde yer alan tüm alanlar, insan kaynakları alanı ile etkileşim halindendir ve
insan kaynaklarından doğrudan etkilenmektedir. Edvinsson ve Malone bu alan için liderlik
27
endeksi, motivasyon endeksi, çalışan kaybı oranı, kadın yönetici sayısı gibi göstergeler
önermişlerdir.
 Yenileme ve gelişim alanı, şirketin gelecekteki performansına bakmakta ve şirket için
gelecekte büyüme ve genişleme imkânı yaratacak olan faaliyetleri tanımlamaya çalışmaktadır.
Önerilen göstergelerden bazıları; Ar&Ge harcamaları/genel yönetim giderleri, eğitim
harcamaları/çalışan sayısı, 40 yaşından genç çalışan sayısı ve patent sayısıdır.
Edvinsson ve Malone (1997), parasal bir değerleme hedeflemeyen Skandia modelini temel alarak
bir parasal değerleme sistemi önermişlerdir. Buna göre, organizayonel entelektüel sermaye değeri
aşağıdaki formülle hesaplanmakta olup, formülde yer alan (C) entelektüel sermayenin optimal parasal
değerini, (i) ise organizasyonun entelektüel sermayeden yararlanma etkinliğini göstermektedir. (i) değeri
1 ise organizasyon entelektüel sermayesinden en optimal şekilde yararlanıyor demektir. Başka bir ifade
ile (C) değeri şirketin gelecekteki hedeflerini, imkânlarını ve kaynaklarını gösterirken, (i) değeri mevcut
durumdaki performansını göstermektedir (Bontis, 2001).
(C) değerini hesaplamak amacıyla Edvinsson ve Malone (1997), Skandia modelinde yer alan
parasal göstergelerden 21 tanesini seçmişlerdir. Bunlar arasında; yeni iş alanlarından elde edilen gelirler,
yeni pazar geliştirmeye yapılan yatırımlar, müşteri hizmetlerine yapılan yatırımlar, çalışan eğitimi
amacıyla yapılan yatırımlar, marka için yapılan yatırımlar ve yeni patentler için yapılan yatırımlar
bulunmaktadır. (i) değerini hesaplamak içinse yazalar tarafından 9 adet, oransal (yüzdesel) sonuç veren
gösterge seçilmiştir. Bunlar, pazar payı, müşteri memnuniyet endeksi, liderlik endeksi, insan kaynakları
motivasyon endeksi, eğitim saatleri/çalışma saatleri, performans/kalite hedefleri, yönetim
etkinliği/gelirler ve çalışan kaybıdır. (i) değeri söz konusu oranların basit ortalamasıdır.
Skandia şirketinin entelektüel sermaye konusundaki işlemleri ve Skandia tarafından ortaya
konan ölçüm modeli, entelektüel sermaye konusuna farklı bir açıdan bakılmasını sağlamış ve nelerin
değer yaratma sürecine katkı sağladığı konusundaki geleneksel varsayımların ötesine bakmaları
konusunda diğer şirketleri teşvik etmiştir (Berg, 2002). Entelektüel sermayeyi bilanço yaklaşımıyla
değerlendirdiğinden, sadece ölçümün yapıldığı andaki fotoğrafı verdiği, işletmenin dinamik akımlarını ve
süreçlerini değerlendiremediği hususu yönteme yapılan en önemli eleştiridir(Bontis, 2001).
Performans Değerlendirme Tablosu (Balanced Score Card) Yöntemi
Şirket stratejilerinin nasıl uygulandığının değerlendirilmesi konusundaki en önemli yöntemlerden
biri olan Performans Değerlendirme Tablosu (Balanced Scorecard) Yöntemi 1992 yılında Kaplan ve
Norton tarafından geleneksel performans değerlendirme sistemlerine alternatif olarak ortaya atılmıştır.
28
Bu yöntemin temel mantığı, geleneksel finansal göstergelerin yanı sıra, işletmelerin gelecekteki
performanslarına doğrudan etkisi olan finansal olmayan göstergelerin de eklenmesidir. Geleneksel
finansal göstergeler işletmenin geçmiş performansını gösterirken, finansal olmayan göstergeler, müşteri
memnuniyeti, inovasyon faaliyetleri, iç süreçler gibi konuları ölçmektedir. Bu iki tip göstergelerin bir
arada kullanılması şirket yöneticileri açısından şirket hakkında daha dengeli (balanced) bir bakış açısının
oluşmasını sağlamaktır. Yazarlar tarafından bu husus şu şekilde ifade edilmiştir.
“Yatırım verimliliği ve hisse başına kazanç gibi geleneksel muhasebe ölçütleri, günümüzün
rekabetçi ortamında, sürekli iyileştirme ve inovasyon faaliyetleri açısından yanıltıcı sinyaller
verebilmektedir. Geleneksel finansal ölçütler sanayi çağında iyi çalışmışlardır, ancak günümüzdeki
firmaların ölçmeye çalıştıkları beceri ve yetkinlikler konusunda işe yaramamaktadırlar.” (Kaplan ve
Norton, 1992:71)
Performans Değerlendirme Tablosu Yöntemi, işletmelerin performanslarını 4 perspektifi göz
önüne alarak değerlendirmektedir. Bunlar, finansal perspektif, müşteri perspektifi, iç süreçler perspektifi
ve öğrenme ve büyüme perspektifidir. Böylelikle, geleneksel olarak sadece maddi varlıkları dikkate alan
finansal ölçütler, gayri maddi kaynakları dikkate alan ölçütlerle genişletilmiştir. Temel olarak bir strateji
aracı olan Performans Değerlendirme Tablosu, işletmenin stratejik amaçlarını ve bu amaçların
gerçekleştirilme durumlarını bütüncül bir yaklaşımla ortaya koymaya çalışmaktadır (Zadjabbari ve
Wongthongtham, 2009). Finansal sonuçları takip etmenin yanı sıra, işletmelerin yetkinliklerinin inşası ve
gayri maddi kaynakların elde edilmesi süreçlerini gözetim altında tutmaktadır(Berg, 2002).
Grafik - 3: Performans Değerlendirme Tablosu
Kaynak: Kaplan ve Norton, 2002.
29
Bu genel yapı çerçevesinde, işletmeler, her bir perspektif için hedefleri tanımlayacak, belli sayıda
ve birbiriyle tutarlı ölçütler belirleyecektir. Bu ölçütler, şirketin belirlenen hedeflere ne ölçüde ulaştığı
makul bir şekilde ölçebilmelidir. Salzer-Mörling ve Yakhlef (1999) entelektüel sermayeyi sayıya dökmek
amacıyla gösterge (indicator) adıyla yeni ölçütlerin tanımlandığını, bunların kendi başlarına bir değer
ifade etmekten çok değişimi ölçtüklerini ifade etmektedirler.
Performans Değerlendirme Tablosu Yöntemi tarafından kullanılan perspektiflere ilişkin bilgiler
aşağıda verilmiştir.
 Müşteri perspektifi, “Müşteriler bizi nasıl görüyorlar?” sorusunun cevabını vermeye
yönelmiştir. Müşteri perspektifinin hedefleri özet olarak, yeni ürünler çıkarma, kalite,
performans ve müşteri hizmetleri ile ürün fiyatıdır. Bu hedefler belirlenen spesifik ölçütlerle
değerlendirilmektedir. Örneğin, yeni ürünler çıkarma hedefi yeni ürünleri müşteriye ulaştırma
süresi, kalite hedefi bozuk ürünlerin oranı gibi ölçütlerle değerlendirilmektedir.
 İç süreçler perspektifi, “Hangi alanda kendimizi geliştirmeliyiz?” sorusunun cevabını
vermektedir. Müşterilerin şirketten beklentilerini karşılamak için şirketin kullanması gereken
süreçlerin tümünü kapsamaktadır. Süreçlerin sonuçları çalışanların eylemlerine ciddi bir biçimde
bağlı olduğu için, hangi iş süreci hedeflerinin karşılandığını ölçmek için kullanılan göstergeler,
işletmenin en alt seviyelerine kadar olan eylemleri ölçmelidir. Bu çerçevede, alt düzey personelin
eylemleri, üst yönetimin koyduğu stratejik hedeflere uygun olmalıdır.
 Öğrenme ve büyüme perspektifi, “Gelişmeye ve değer yaratmaya devam edebilir
miyiz” sorusuna cevap aramaktadır.
 Finansal perspektif de, “Yatırımcılar tarafından nasıl algılanıyoruz?” sorusuna cevap
vermektedir. Finansal performans ölçütleri şirketin stratejisinin ve uygulanışının şirket kârına
etkisini ölçmektedir. Finansal perspektif hedefleri, kâr, büyüme ve hisse senedi değeridir.
Kaplan ve Norton tarafından ilk olarak 1992 yılında ortaya atılan model, daha sonraki yıllarda
yapılan değişikliklerle stratejik değerlendirme yönü ağır basar hale getirilmiş, “strateji odaklı bir
organizasyon” yaratma amacına yönelmiş bir araç haline gelmiştir(Commission of the European
Communities Enterprise Directorate General, 2003:178). Modelin çeşitli özellikleri ve avantajları aşağıda
verilmiştir.
 Birbiriyle alakasız görünen ancak hepsi birden şirketin değer yaratma ve stratejik
hedeflerine ulaşma sürecinin parçaları olan hususları tek bir analizde bir araya getirmektedir.
Kaplan ve Norton (1992), şirket yönetmeyi uçak kullanmaya benzetmekte, pilotların birçok
gösterge tarafından iletilen bilgileri kullanarak uçuş koordinatlarını takip etmeleri gibi şirket
yöneticilerinin stratejik hedeflere ulaşmak için birçok bilgiyi ayna anda takip etmeleri
gerekeceğini ifade etmektedirler.
 Yöneticilere, şirketin kullanımındaki kaynakları ve bunlara ilişkin göstergeleri beraber
takip etme imkânı verdiğinden, verimsiz alanları belirleme ve şirket genelinde verimliliği ve
performansı artırma imkânı sunmaktadır(Tóth ve Kövesi, 2008).
30
 Yöneticileri, kısa vadeli kâr hedeflerinin ötesinde değerlendirme yapmaya, şirketin
değer yaratma sürecinde çok önemli olan entelektüel sermaye kaynaklarını anlamaya teşvik
etmektedir(Petty vd., 2009).
Entelektüel Sermaye Endeksi (IC Index) Yöntemi
Entelektüel sermayedeki değişime odaklanması nedeniyle yönetici performanslarının
değerlendirilmesinde uygun bir araç göre üstlenebilecek olan Entelektüel Sermaye Endeksi Yöntemi,
Londra merkezli danışmanlık şirketi Intelectual Capital Services kurucuları Göran and Johan Roos
tarafından geliştirilmiştir. Söz konusu model Bontis (2001) tarafından, entelektüel sermaye ile alakalı çok
sayıda göstergeyi tek bir endeks rakamında toplayan, entelektüel sermayedeki değişim ile piyasadaki
değişimin bağlantısını kuran “2. nesil” bir ölçüm yöntemi olarak nitelendirilmiştir. Bu yöntemde de
entelektüel sermaye 3 ana sınıfa ayrılmakta olup, bunlar, insan sermayesi, altyapı sermayesi ve
müşteri/ilişki sermayesidir. Altyapı sermayesi ise yenilenme ve geliştirme sermayesi ve iş süreçleri
sermayesi olmak üzere 2’ye ayrılmaktadır(Berg, 2002).
Grafik - 1: IC Index Modeli Modeli – Entelektüel Sermayenin Unsurları
Kaynak: Berg, 2002.
Benzer nitelikteki Skandia Navigator ve Performans Değerlendirme Tablosu yöntemlerinde
olduğu gibi bu ana başlıkların altında çeşitli göstergeler tanımlanmıştır. Seçilen bu göstergeler konsolide
31
edilerek genel bir entelektüel sermaye endeksi (IC Index) rakamına ulaşılmaktadır. Roos&Roos her sınıf
için çeşitli göstergeler önermekle birlikte, bu göstergelerin ve model içinde ağırlıklarının her şirket için
farklı olması gerektiğini ifade etmektedirler. Göstergelerin seçimi ve ağırlıklarının belirlenmesi için,
şirketin stratejisinin ne olduğu, hangi gayri maddi kaynakların şirket hedeflerine ulaşmak için gerekli
olduğu, şirketin içinde bulunduğu sektörün hangi kaynakları daha elzem hale getirdiği ve şirketin
gündelik işlemlerinin özellikleri bilgilerine sahip olunması gerekmektedir(Bontis, 2001). Modelin zayıf ve
kuvvetli yönleri aşağıdaki gibidir.
 Model ile hesaplanan endeks değeri mutlak bir entelektüel sermaye değeri
vermemekle birlikte endeks değerindeki değişim şirketin entelektüel sermaye potansiyelindeki
değişimi göstermektedir. Böylelikle şirketin gelecekteki gelirlerini etkileyecek unsurlardaki
değişimi takip etme imkânı elde edilmektedir.
 Modelin entelektüel sermayedeki değişimi göstermeye odaklanmış olması, modele
dinamik bir özellik katmaktadır.
 Entelektüel sermaye endeksinin hesaplanmasında kullanılan göstergelerin ve bunların
ağırlıklarının her şirket için farklılık gösteriyor olması nedeniyle, başka şirketlerle kıyaslama
yapmak açısından elverişli değildir.
 Benzer nitelikteki birçok yöntem gibi, ölçümü yapacak olanların sübjektif
değerlendirmeleri yöntemin sonuçlarına ciddi şekilde etki etmektedir.
“Technology Broker” Yöntemi
“Technology Broker” Yöntemi, Anne Brooking tarafından geliştirilmiş olup, temel olarak
entelektüel sermayenin nitel (qualitative) olarak değerlendirilmesine dayanmaktadır. Bu yönüyle gayri
maddi varlık izleme, performans değerlendirme tablosu ve Skandia yöntemlerine benzerlik
göstermektedir. Brooking, entelektüel sermayeyi 4 sınıfa ayırmaktadır. Bunlar; bir işletmenin pazarla
ilişkili gayri maddi potansiyeli olan pazar varlıkları, patent, ticari sır gibi unsurları içeren fikri mülkiyet
varlıkları, çalışanların becerileri, yaratıcılıkları gibi hususları içeren insan merkezli varlıklar ve işletmenin
faaliyetlerini sürdürmesini sağlayan süreçler, yöntemler ve teknolojileri kapsayan altyapı varlıklarıdır.
Yukarıdaki ana başlıklar altında sınıflandırılan entelektüel sermaye varlıklarının analizine 20
sorunun cevaplanması ile başlanmaktadır. Söz konusu sorulara olumlu cevap verilmesi durumunda
şirketin entelektüel sermayeye başarılı bir şekilde odaklandığı, olumsuz cevap verilmesi durumunda
şirketin entelektüel sermaye üzerine daha fazla odaklanması gerektiği yorumu yapılır (Berg, 2002). Söz
konusu sorulara örnek olarak 5 soru aşağıda verilmektedir.
 Benim şirketimde her çalışan yaptığı işi ve bu işin şirket hedeflerine nasıl katkı
yaptığını bilir.
 Benim şirketimde Ar&Ge harcamalarının yatırım verimliliği (ROI) değerlendirilir.
 Benim şirketimde sahip olduğumuz markaların değerinin ne olduğu bilinir.
 Benim şirketimde çalışanların herhangi bir konuyu geliştirmek üzere geliştirdikleri
önerileri iletecek mekanizmalar bulunmaktadır.
32
 Benim şirketimde inovasyon süreçleri herkes tarafından anlaşılmakta ve tüm çalışanlar
katılıma teşvik edilmektedir.
Bu ilk değerlendirmenin ardından, tanımlanmış olan 4 entelektüel sermaye sınıfının her biri için
çeşitli sorulara cevap verilmektedir. Pazar varlıkları için toplam 47, fikri mülkiyet varlıkları için toplam 22,
insan merkezli varlıklar için toplam 51 ve altyapı varlıkları için toplam 58 soru olmak üzere toplamda 178
sorunun cevaplanması gerekmektedir(Bontis, 2001). Bu sorulara örnek olarak 10 tanesi aşağıda
verilmiştir.
 Markalarınızı korumanın senelik maliyeti nedir?
 Şirketinizin ismi finansal piyasalar ve yatırımcılar açısından ne anlam ifade
etmektedir?
 Şirketinizin için en ideal bekleyen sipariş sayısı nedir?
 Şirketiniz sahip olduğu patentlerin ekonomik olarak ne kadar faydalanabilmektedir?
 Sahip olduğunuz telif hakları (veya benzeri haklar) şirketinize herhangi bir alanda
rekabet avantajı sağlamakta mıdır?
 Şirketiniz çalışanlar eğitim konusunda tavsiye ve danışmanlık sağlamakta mıdır?
 Çalışanların kişilik testlerinden elde edilen veriler şirketiniz tarafından nasıl
kullanılmaktadır?
 Şirketinizin yönetim felsefesini bir varlık mı yoksa yükümlülük mü olarak
algılıyorsunuz?
 Şirketinizdeki e-posta ve internet kullanım miktarı nedir?
 Şirket kültürünüz şirket hedeflerine ulaşılmasına yardımcı olmakta mıdır?
Bu sorulara verilen cevaplanmasının ardından entelektüel sermayeye ilişkin nitel ölçüm
tamamlanmış olmaktadır. Brooking, bu aşamaların tamamlanmasından sonra 3 farklı yolla entelektüel
sermayenin parasal değerinin ölçülebileceğini ifade etmektedir(Luthy, 1998). Bunlar, varlıkların yerine
koyma maliyetini esas alan maliyet yaklaşımı, benzer nitelikteki varlıkların piyasa değerlerini esas alan
piyasa yaklaşımı ve varlıkların gelir yaratma kapasitesini esas alan gelir yaklaşımıdır. Ancak, yapılmış olan
nitel analizin nasıl parasal değere dönüştürüleceği konusunda modelde net bir metodoloji
bulunmamaktadır. Bu durum yönteme yöneltilen en önemli eleştiridir(Bontis, 2001).
Brooking tarafından önerilen 3 parasal değerleme yaklaşımının da önemli zayıflıkları
bulunmaktadır. Maliyet yaklaşımında varlıkların yerine koyma maliyeti esas alınmakta olup, bu
maliyetlerin belirlenmesi entelektüel sermaye varlıkları açısından oldukça zordur. Piyasa yaklaşımı ise
değerlemesi yapılan varlık için etkin bir piyasa olduğunu ve işlemlerin gerçekleştiğini varsaymaktadır.
Entelektüel sermaye varlıkları için bu varsayım anlamlı olmayacaktır. Gelir yaklaşımı ise çok fazla
sübjektif değerlendirme ve entelektüel sermayenin gelirlere olan katkısının tespit edilmesi konusunda
belirsizlikler içermektedir.
Patent Atıfları (Citation Weighted Patents) Yöntemi
33
Şirketlerin Ar&Ge performanslarını değerlendirilmesi bakımından alternatif bir yöntem de Patent
Atıfları (Citation Weighted Patents) Yöntemidir. Patentler, belgelenmiş olmaları ve hukuki koruma
sağlamaları nedeniyle entelektüel sermaye varlıklarının en görünür olanlarındandır. Patentin süresi
boyunca şirketlere sağladıkları görece tekel gücü ve rekabet avantajı nedeniyle şirketlerin gelir ve
karlarına doğrudan katkıda bulunmaktadırlar. Bu nedenle diğer entelektüel sermaye varlıklarına gereken
önemi versin ya da vermesin, patentler, birçok şirketin rekabet stratejilerinin önemli bir parçasıdır.
Bünyesinde birçok patent bulunduran kimya şirketi Dow Chemical, patentlerin değerlendirilmesi
ve yönetimi, patentler özelinde entelektüel sermayenin yatırımcılara yıllık raporlar aracılığıyla aktarılması
konusunda öncü uygulamalara sahiptir. Dow tarafından geliştirilen patent değerlendirme sistemi,
şirketin sahip olduğu patentlerin, Ar&Ge ve pazarlama başta olma üzere çeşitli birimlerden oluşan
çalışanlar tarafından düzenli olarak değerlendirmeye tabi tutulmasına dayanır. Bu analiz sonucunda ilgili
patentler için elde tutma, satma, geliştirme çalışmalarına devam etme veya ortadan kaldırma kararı
verilmektedir. Bu çalışmalar sonucunda elde edilen sonuçlar çerçevesinde, şirketin entelektüel
sermayesine ilişkin bilgiler mali tablolara ek olarak hazırlanan raporlarla yatırımcılara duyurulmaktadır.
Bu süreç, entelektüel öneminin şirket bünyesinde daha iyi anlaşılmasına ve öneminin algılanmasına
yardımcı olmuştur(Bontis, 2001).
Entelektüel sermayenin ölçümüne ilişkin olarak geliştirilen birçok modelde sahip olunan patent
sayısının önemli bir gösterge olarak dikkate alındığı görülmektedir. Ancak salt sayının esas alınması
yoluyla yapılacak ölçüm ve değerlemeler yanlış sonuçlara götürebilecektir. Zira patentlerin önemli bir
kısmının gelir yaratma etkisi ve değerleri düşük, az sayıda patentin ise oldukça yüksektir(Berg, 2002).
Bunun yerine, patentlere yapılan atıfların patentlerin değeri konusunda daha iyi bir gösterge olduğu
yapılan akademik çalışmalarda ifade edilmektedir. Bontis (2001) tarafından aktarılan Hall, Jaffe and
Tratzenberg’e ait çalışmada, fazla atıf alan patentlere sahip şirketlerin daha yüksek piyasa değerine sahip
oldukları, patent atıflarının değer ölçümünde patent sayısına göre daha iyi ölçü olduğu sonucuna
ulaşılmıştır.
Patent atıflarına göre entelektüel sermaye ölçümü yapılması 2 önemli varsayıma dayanmaktadır.
Bunlardan birincisi, yatırımcıların, şirketin gelecekteki karlarının bugünkü değerinin şirketin sahip olduğu
bilgi stokuna göre değiştiği beklentisine sahip oldukları varsayımıdır. İkincisi ise değerli teknolojik
bilginin, atıfa konu olan patentler üreteceği varsayımıdır(Berg, 2002). Böylelikle patent atıfları,
inovasyon faaliyetlerinin başarısının göstergesi olarak tanımlanmakta, yatırımcıların bu durumun farkında
oldukları ve hisse senedi fiyatlarına yansıttıkları sonucuna varılmaktadır.
Sonuç
Şirketlerin günümüz rekabet ortamında ayakta kalabilmeleri ve değer üretebilmeleri konusunda
en önemli silahı haline gelen entelektüel sermayenin şirket yöneticileri ve paydaşları tarafından ihmal
edilmesi mümkün değildir. Entelektüel sermayenin artan önemine binaen kaçınılmaz olarak, entelektüel
34
sermayenin tanımlanması, değerlendirilmesi, ölçülmesi ve değerlemesi konuları gündeme gelmiştir. Bu
konuda çok sayıda çalışma yapılmış, bir çok ölçüm/değerleme yöntemi geliştirilmiştir.
Entelektüel sermaye ölçüm/değerleme yöntemleri çok çeşitli varsayımlar ve metodolojiler
kullanarak birbirinden farklı çıktılar üretmektedir. Şirketler, entelektüel sermaye ölçüm/değerleme
uygulamalarına, şirket stratejisini belirlemekten entelektüel sermaye varlıklarını alım satıma konu
etmeye kadar çok çeşitli nedenlerle ihtiyaç duyabilmektedirler. Ortaya çıkan tüm farklı ihtiyaçlar için tek
bir yöntemin kullanılmasının makul sonuçlar üretmesi mümkün değildir. Aksine, bu çok önemli kaynaklar
konusunda şirketlerin yanlış kararlar almasına neden olabilecektir.
Bu tür olumsuz sonuçların engellenmesine yardımcı olmak amacıyla, bu çalışmada, doğabilecek
farklı ihtiyaçlara göre ölçüm/değerleme modelleri işlevsel bir şekilde sınıflandırılmıştır. Bu
sınıflandırmanın uygulayıcılar açısından yol gösterici olabileceği ve ölçüm/değerleme çalışmalarının da
doğru bir şekilde dizayn edilmesine yardımcı olabileceği düşünülmektedir.
Diğer taraftan, geliştirilmiş olan her yöntemin kullanıcılara sağladığı önemli bilgiler olmakla
birlikte çeşitli eksiklikleri de bulunmaktadır. Herhangi bir yöntemi uygulamanın, kullanıcılara, şirketinin
sahip olduğu entelektüel sermaye konusunda her türlü bilgiyi sağlaması mümkün değildir. Burada önemli
olan husus şirketlerin bunu sadece bir kere yapılacak bir zorunluluk olarak görmemeleri ve sahip
oldukları entelektüel sermayeyi sürekli olarak dinamik bir şekilde gözden geçirme ve gerekli yatırımlarla
destekleme çalışmalarına devam etmeleridir. Bu yolla şirketler sahip oldukları gayri maddi kaynakları
temsil eden entelektüel sermayelerinden gereken faydayı sağlayabileceklerdir.
35
Kaynakça:
Andriessen, Daniel, 2004, Making sense of Intellectual Capital – Designing a method for the valuation of
intangibles, Elsevier Butterworth-Heinemann, MA, ABD.
Bontis, Nick, 2001, “Assessing Knowledge Assets: A Review of the Models Used to Measure Intellectual
Capital”, International Journal of Management Reviews, Cilt:3, Sayı:1, ss.41-60.
Berg, Herman A. van den, 2002, “Models of Intellectual Capital Valuation: A Comparative Evaluation”,
(çevrimiçi) http://wedb.net/download/valoracao/aula_4/capital_intelectual_modelsoficvaluation.pdf
(13.10.2011).
Bozbura, F. Tunç ve Toraman, Ayhan, 2004, “Türkiye’de entelektüel sermayenin ölçülmesi ile ilgili
model çalışması ve bir uygulama”, itüdergisi/d mühendislik, Cilt:3, Sayı:1, ss.55-66, Şubat 2004.
Cañibano, Leandro; Covarsí, Manuel García-Ayuso ve Sánchez, M. Paloma, 1999, “The Value Relevance
and Managerial Implications of Intangibles: A Literature Review”, MERITUM Projesi, Mart 1999,
(çevrimiçi) http://www.oecd.org/dataoecd/17/4/1947974.pdf (07.11.2010)
Commission of the European Communities Enterprise Directorate, 2003, “General Study on the
Measurement of Intangible Assets and Associated Reporting Practices”, (çevrimiçi)
http://ec.europa.eu/internal_market/services/docs/brs/competitiveness/2003-study-intangassetsfull_en.pdf, (17.10.2011)
Corrado, Carol A., Hulten, Charles R. ve Daniel E. Sichel, 2006, “The Contribution of Intangible
Investments to US Economic Growth: A Sources-of-growth Analysis”, NBER Working Paper 11948, Ocak
2006, (çevrimiçi) http://www.nber.org/papers/w11948 ( 22.11.2011)
Edvinsson, Leif ve Malone, Michael S., 1997, Intellectual Capital: Realizing your Company’s True Value by
Finding Its Hidden Brainpower, Harper Business, New York.
36
Frederick, W. Richard, 2009, “Recent Developments In Intellectual Capital Reporting and Their Policy
Implications”, Education Working Paper, No:17, OECD, (çevrimiçi) http://www.oecdilibrary.org/education/recent-developments-in-intellectual-capital-reporting-and-their-policyimplications_227362757626 (21.10.2011)
George, Bocean Claudiu, 2010, “Intellectual Capital Measuring - A Comparative Approach”, The Young
Economists Journal, Cilt:1, Sayı:14S, ss. 55-60
Gream, Matthew, 2004, “Trademark Valuation: Review in January 2004”, (çevrimiçi)
http://matthewgream.net/Professional/IntellectualProperty/review_trademark-valuation-01-2004.pdf
(22.09.2011)
Hunter, Laurie; Webster, Elizabeth ve Wyatt, Anne, 2005, “Measuring Intangible Capital: A
Review of Current Practice”, Australian Accounting Review, Cilt:15, No:2, Temmuz 2005, ss.421
Intellectual Capital Center-Croatia, 2007, “Intellectual Capital Handbook of IC Management in
Companies”, Zagrep, (çevrimiçi) http://www2.hgk.hr/en/hrdc/IC_Management-Handbook.pdf
(17.10.2011)
Kamiyama, Shigeki; Sheehan, Jerry ve Martinez, Catalina, 2006, “Valuation and Exploitation of
Intellectual Property”, STI Working Paper, 2006/5, OECD, Temmuz 2006.
Kaya, Yusuf, 2005, “Marka Değerleme Yöntemleri ve Markaların Mali Tablolara Alınmalarının Etkileri”,
Marmara Üniversitesi, Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü, (Yüksek Lisans Tezi).
Kaya, Yusuf, 2006, “Gayri Maddi Varlıkların Tanımlanmalarına ve Sınıflandırılmalarına İlişkin Tartışmalar”
Active Bankacılık ve Finans Dergisi, Cilt:8, Sayı:46, Ocak-Şubat 2006.
Kaya, Yusuf, 2006, Gayri Maddi Varlıkların İşletmelerin Mali Tablolarına Alınmalarının Yaratacağı
Riskler, Vergi Dünyası, Sayı: 301, 2006, ss.113-120.
37
Koole, Mark and Roos Eric de, 2010, “Strategic Asset-Base Valuation and Evaluation Framework with an
Intellectual Capital Perspective”, The 2nd European Conference on Intellectual Capital, ISCTE - Lisbon
University Institute, Lisbon, 29-30 Mart 2010.
Luthy, David H., 1998, “Intellectual Capital and its Measurement”, (çevrimiçi) http://www3.bus.osakacu.ac.jp/apira98/archives/pdfs/25.pdf (13.10.2011).
Marr, Bernard; Gray, Dina ve Neely, Andy, 2003, “Why do firms measure their intellectual capital?”,
Journal of Intellectual Capital, Cilt: 4, Sayı: 4, ss. 441-464.
Nazari, Jamal A. ve Herremans, Irene M., 2007, “Extended VAIC model: measuring intellectual capital
components”, Journal of Intellectual Capital, Cilt:8, Sayı:4, ss.595-609.
OECD, 2006, “Intellectual Assets and Value Creation: Implications for Corporate Reporting”, Final
Report, OECD, (çevrimiçi) http://www.oecd.org/dataoecd/2/40/37811196.pdf (04.11.2011)
OECD, 2008, “Intellectual Assets And Value Creation”, Synthesis Report, (çevrimiçi)
http://www.oecd.org/dataoecd/36/35/40637101.pdf (28.09.2011)
Ortiz, Miguel Angel Axtle, 2006, Intellectual Capital (Intangible Assets) Valuation Considering The
Context, Journal of Business & Economics Research, Cilt:4, Sayı:9, ss.35-42, Eylül 2006.
Petty, Richard M.; Cuganesan, Suresh; Finch, Nigel ve Ford Guy, 2009, “Intellectual Capital and
Valuation: Challenges in the Voluntary Disclosure of Value Drivers”, Journal of Finance and
Accountancy Working Paper Series, 17 Ekim 2009, (çevrimiçi) http://ssrn.com/abstract=1490208,
(12.10.2011)
Salzer-Mörling, Miriam ve Yakhlef, Ali, 1999, “The Intellectual Capital: Managing by Measure”, Critical
Perspective on Accounting Conference, 22-24 Nisan 1999, City University of New York, s25, (çevrimiçi)
http://www.exinfm.com/pdffiles/morling.pdf (17.10.2011)
Singh, Inderpal ve Van der Zahn, J-L. W. Mitchell, 2008, “Determinants of intellectual capital disclosure
in prospectuses of initial public offerings”, Accounting and Business Research, Cilt:38, Sayı:5, ss.409431.
38
Sveiby, Karl Erik, 1997, The New Organizational Wealth: Managing and Measuring Knowledge Based
Assets, Berrett Koehler, San Francisco.
Sveiby, Karl-Erik, 2010, “Methods for Measuring Intangible Assets”, (27 Temmuz 2010’da güncellenmiş
haliyle), (çevrimiçi) http://www.sveiby.com/articles/IntangibleMethods.htm (25.02.2011)
Titova, Nellija, 2010, “Summary on Intellectual Capital Value Added (VAIC) and Calculated Intangible
Value (CIV) all Over the World: Lessons to be Learnt”, The 2nd European Conference on Intellectual
Capital, ISCTE - Lisbon University Institute, Lisbon, 29-30 Mart 2010, ss.723-733.
Tóth, Zsuzsanna Eszter ve Kövesi, János, 2008, “Supporting efforts to measure intellectual capital
through the EFQM Model with the example of Hungarian National Quality Award winners”, Social and
Management Sciences, Periodica Polytechnica, Cilt:16, Sayı:1, ss.3-12.
Uziene, Lina, 2010, “Model of Organization's Intellectual Capital Measurement”, Engineering
Economics, Cilt:21, Sayı:2, ss 151-159.
Walpole, Michael, 2001, “Currentt Issues in the Taxation of Intangibles: An Attempt to Tax Scotch
Mist”, ATAX Discussion Paper Series, No: 7, Kasım 2001.
Wilson, Richard M S; Stenson, Joan ve Oppenheim, Charles, 2000, “Valuation of Information Assets”,
Research Series Paper 2000:2, Loughborough University Business School, (çevrimiçi)
https://dspace.lboro.ac.uk/dspace-jspui/bitstream/2134/2018/3/2000-2.pdf (28.01.2011)
Wiśniewski, Piotr, 2010, “The Global Economic Crisis of 2007-2009: its Relationship to Intellectual Capital
Creation”, The 2nd European Conference on Intellectual Capital, ISCTE, Lisbon University Institute,
Lizbon, Portekiz, 29-30 Mart 2010, ss.641-ss.655.
Yıldız, Birol ve Tenekecioğlu, Berrin, 2004, “Entelektüel Sermayenin İşletmelerin Piyasa Değeri
Üzerindeki Etkisi ve İMKB 100 İşletmelerinde Görgül Bir Çalışma”, 3.Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim
Kongresi, 25-26.11.2004, Eskişehir, Osmangazi Üniversitesi.
39
Zadjabbari, Behrang ve Wongthongtham, Pronpit, 2009, “Knowledge and Trust Issues for Intellectual
Capital Measurement”, European Conference on Intellectual Capital (ECIC 2009), Mayıs 26 2009, ss.
570-580, Haarlem, Hollanda.
40
ENTELEKTÜEL SERMAYENİN ÖLÇÜLMESİ:İMKB'DE İŞLEM GÖREN SİGORTA ŞİRKETLERİ ARASINDA
KARŞILAŞTIRMALI BİR UYGULAMA ÖRNEĞİ
Mearurement of Intelelecutal Capital: A Compara Application Example Between Insurance Companies
That Have Transaction In Istanbul Stock Excange Market
Dr.Nalân ECE
İstanbul Üniversitesi
ÖZET
Son dönemlerde iletişim ve işbirliğini oldukça kolaylaştıran teknolojilerin gelişmesi ile bilgi çağına
hızlı bir giriş yapılmıştır. Bunun bir sonucu olarak, bilgiyi yönetmek (entelektüel sermayeyi bulmak,
geliştirmek, saklamak, satmak) işletmelerin ve ülkelerin en önemli ekonomik görevi haline gelmiştir. Bu
çalışmada Türkiye'de sigortacılık sektöründe faaliyet gösteren ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda
işlem gören yedi büyük ölçekli sigorta şirketlerin 2007-2009 yılları finansal tablo verileri kullanılarak
''Hesaplanmış Maddi Olmayan Değer Yöntemi'' ne göre hesaplanmıştır. Elde edilen sonuçlar birbirleriyle
karşılaştırılmış, entelektüel sermayeleri ile şirketlerin defter değerleri ve net aktif toplamları arasındaki
ilişki oranlarla belirlenmiştir. Hesaplamalara dâhil edilen sigorta şirketlerinden ikisinde maddi varlık
kazanç oranları sektör ortalamasının altında kalmıştır. Bunun yanısıra bir şirket 2007-2009 dönemlerin
ortalamasında kâra geçememiştir. Kullanılan yöntem gereği bu üç şirketin entelektüel sermayeleri
hesaplanmamıştır. Geriye kalan dört sigorta şirketinin entelektüel sermayeleri hesaplanarak şirketler
arasında kıyaslama yapılmıştır. Çalışmanın sonucunda analiz edilen sigorta şirketlerinde entelektüel
sermayenin yetersiz olduğu görülmektedir. Dikkate alınan sigorta şirketlerinde entelektüel sermayenin
güçlendirilmesi için çalışmaların yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Globalleşme, Entelektüel Sermaye, Sigortacılık Sektörü
ABSTRACT:
Along with the recent development of technologies that notably facilitate communication and
cooperation, a quick entrance was made into the information age. Consequently, managing information,
(finding, developing, storing and selling intellectual capital) has become the most important economic
task for enterprises and countries. In this study, “Calculated Intangible Value Method” is calculated
using financial statement data of seven large scaled insurance companies in the years 2007-2009, which
operate in insurance sector in Turkey and have transaction in Istanbul Stock Exchange Market. The
results obtained here are compared with each other and the relationship between the intellectual
capitals and companies’ book value and net asset sums is determined with ratios. Out of other insurance
companies included in the calculations, financial asset earning ratios of two insurance companies
remained below the industry rate. Additionally, a company could not profit in the average of 2007-2009
periods. The intellectual capitals of those three companies were not calculated because of the method
used. A comparison was made between the companies by calculating the intellectual capitals’ of the
remaining four insurance companies. As a result of the study, it is seen that intellectual capital is
insufficient in the insurance companies analyzed. It is concluded that some works are to be done in
order to strengthen the intellectual capital in the insurance companies that are taken into account here.
41
Key Words: Globalization, Intellectual Capital, Insurance Sector
GİRİŞ
Dünyada yaşanan hızlı değişim, sigortacılık alanında pek çok yeniliklere neden olmuştur. Bu
gelişmelerin başında bilginin ön plana çıkmasıyla birlikte daha önce dikkat çekmeyen entelektüel
sermaye kavramı gelmektedir. Bilgi Çağı olarak adlandırılan bu yüzyılda, bilgi bir meta gibi alınıp satılarak
katma değer ve zenginlik oluşturmanın başlıca etkeni haline gelmiştir. Globalleşme sonucunda, iletişim
hızla artmakta ve her gün yeni bilgilerle karşılaşılmaktadır. Yaşadığımız bilgi çağında insanlar bilgi işçisi
olarak görülmektedir. Böyle bir dönemde ise neredeyse işletme yönetimi eşittir bilgi yönetimi olmaktadır
(Ertuğrul, 2000:2).
Bir işletmenin entelektüel sermaye düzeyi ne kadar yüksek ise o işletmenin piyasa değeri de o
kadar yüksek olmaktadır (Joia, 2000). Bir işletme için piyasa değeri önemlidir, çünkü piyasa değerinin
yüksek olması o işletmeye rekabet avantajı sağlamaktadır (Brooking, 1998:19). Örneğin ABD’nin en
büyük piyasa değerine sahip firması Microsoft’un piyasa değeri 418,5 milyar dolardır. Microsoft'un net
sabit varlıkları ise toplam olarak sadece 930 milyon doları bulmaktadır (Stewart, 1997:184).
Entelektüel sermayenin; sunulan ürünler ve hizmetler içerisindeki ağırlığı artmıştır (İşevi ve
Çelme, 2005:258). Türk sigorta sektörü diğer ülkelerde olduğu gibi kriz ortamından nasibini almıştır.
Sigorta şirketlerinin büyük bir kısmı 2007 yılından sonra girdikleri süreç içerisinde maddi varlıklarındaki
azalmanın yanı sıra entelektüel sermayelerinde de azalma meydana gelmiştir. Türk sigorta sektörü
finansal krizden sonra büyüme anlamında sıkıntılar çekmiştir. Mali ve teknik kârlılıkta önemli sıkıntıların
devam edeceği düşünülmektedir. Bu da entelektüel sermayenin önemini artırıcı bir unsur olduğunu
ortaya koymaktadır. Sigortacılık sektöründe en ileri ve özgün bilgiye sahip olan sigorta şirketleri
müşterinin gözünde güvenilir ve piyasaya en uygun çözümler bulan şirketlerdir. Burada yapılan
çalışmanın amacı, bilgi ekonomisinde önemli değer oluşturan ve unsur haline gelen entelektüel
sermayenin, İMKB'da kayıtlı sigorta şirketleri içerisindeki payını ortaya koymaktır.
Başlangıçta entelektüel sermaye kavramı, tanımı, sermaye unsurları ele alınarak konunun daha
iyi anlaşılması amaçlanmaktadır. İkinci kısımda araştırmanın yöntemi ve veri kaynakları belirlenmiştir.
Analizde kullanılan yöntem gereği şirketlerin sadece üç yıllık finansal verileri kullanılmıştır Üçüncü
bölümde İMKB'ye kayıtlı yedi sigorta şirketlerinin 2007-2009 yıllarına ait verileri dikkate alınarak maddi
olmayan varlıkların ''Hesaplanmış Maddi Olmayan Değer Yöntemi'' kullanılarak ölçülmesi ve şirketler
bazında karşılaştırılması tablolar aracılığıyla sunulmuştur.
1. Entelektüel Sermaye
Entelektüel sermaye kavramı ilk kez 1969’da J. Kenneth Galbraith tarafından kullanılarak
literatüre girmiştir (Bontis, 1998:68). Galbraith, entelektüel sermayenin hareket anlamına geldiğine
inanmaktadır. Bu bakımdan entelektüel sermaye sadece statik soyut bir mal değil, aynı zamanda hem bir
düşünce işlemidir ve hem de sona giden bir araçtır (Bontis, 1999:72). Galbraith ‘bireysel entelektüel
birikim’den söz ederek bunu bireysel performansla ilişkilendirirken, günümüze gelindiğinde konunun,
organizasyonların sahip olduğu entelektüel sermaye ve organizasyonel performans bağlamında ele
alınması şeklinde bir değişim gösterdiği görülmektedir (www.sveiby.com).
42
Günümüzde gelişen bilgi ekonomisi trendi ile yeniden tartışılan entellektüel sermaye kavramı; ilk
olarak Thomas Stewart tarafından Haziran 1991 tarihinde kaleme alınan “Brainpower (Beyin Gücü)”
makalesi ile gündeme geldiği kabul edilmektedir. Stewart makalesinde entellektüel sermayeyi;
“işletmeye piyasada rekabet avantajı sağlayan, işletme çalışanlarının bildiği herşeyin toplamı” olarak
tanımlamıştır. (Stewart, 1991:42). Stewart, 1997 yılında yayınlanan ''Entelektüel Sermaye: Örgütlerin
Yeni Zenginliği'' adlı kıtabında ise entelektüel semayeyi, ''elde edilmiş kullanışlı bilgi'' olarak en genel
şekilde tanımlamakta ve bunun örgütün süreçlerini, teknolojilerini, patentlerini, işgörenlerinin
becerilerini ve müşteriler, tedarikçiler ve diğer ilişkili taraflar hakkındaki bilgileri içerdiğini belirtmektedir
(Stewart, 1997:67).
Geleneksel anlayışa göre entelektüel sermayenin karşılığı şerefiye olarak düşünülmektedir.
Ancak entelektüel sermaye sadece defter değeri ile piyasa değeri arasındaki fark değildir. Entelektüel
sermaye görünmeyen değerlerden oluşmaktadır (Şamiloğlu, 2002:65).
Bu güne kadar bu konu ile ilgili yazılmış olan araştırmalar, işletmelerin stratejik amaçlarına
ulaşabilmesi için önemli bir unsur olan bilgi ve bilgiyi de kapsayan entelektüel sermayenin nasıl daha iyi
oluşabileceği ve kullanılabileceği konusunda yoğunlaşmaktadır.
Bir sigorta şirketini geleceğe taşıyacak olan unsur, bünyesinde çalışan insanların yarattığı
değerlerin, şirket stratejilerinin, yapısının, sistem ve süreçleri ile şirketin müşterileri ve toplumla kurduğu
ilişkilerin toplamından oluşan entelektüel sermaye olacaktır. Şirkete asıl rekabet avantajı sağlayan,
müşteri için değer yaratan, rakiplerin sahip olmadığı, taklit edilemeyen ve alternatifi olmayan
entelektüel sermayedir (Acuner ve Şahin, 2002:40).
1.1. Entelekktüel Sermaye Kavramı ve Tanımı
Entelektüel kelimesi, kaynağı batı dilerine dayanan ve bilim, sanat ve kültür alanlarında yüksek
derecede eğitim görmüş kimse, ya da aydın kesimini ifade etmede kullanılan bir kavramdır (Seyidoğlu,
1992:230).
Sermaye kelimesi ise, bakış açısına göre farklılık göstermektedir. Örneğin işletmecilik açısından,
''işletmenin amaçlarına ve üretim çabalarına uygun olarak sahip olduğu tüm maddi ve maddi olmayan
varlıkların toplamı'' (Yazıcı, 2001:176), iktisat bilimine göre, ''mal ya da hizmet üretiminde kullanılan
üretilmiş üretim araçları'' (Yazıcı, 1990:18), veya muhasebe açısından ''işletmenin sahip olduğu her türlü
iktisadi kıymetlerin kaynağı'' (Sürmen, 2000:24) olarak tanımlanmaktadır.
Konuyla yakından ilgilenen Thomas A.Stewart kaleme aldığı ''Entelektüel Sermaye Örgütlerinin
Yeni Zenginliği'' adlı eserinde 'zenginlik yaratmak üzere kullanıma sokulabilen entelektüel malzemedir'
şeklinde bir ifade kullanmıştır (Stewart, 1997:12)
Bütün bu açıklamalar dikkate alınarak entellektüel sermaye; mayasını bilgi, beceri, deneyim ve
enformasyonun oluşturduğu, işletmenin mevcut ve gelecekteki başarısını doğrudan etkileyen ve rakip
firmalarla kıyaslamada konumunu ortaya koyan sahip olduğu bilgi, bilgi sistemleri, patent, telif hakları ve
lisans anlaşmaları gibi maddi olmayan -soyut- varlıkların bütünü şeklinde tanımlanabilir (Çıkrıkçı ve
Daştan, 2002:20).
43
Entelektüel sermaye kavramı farklı şekillerde tanımlanmasına rağmen, tanımlamaların çoğunda
benzer özelliklere rastlanmaktadır. Entelektüel sermaye içerisinde veri, enformasyon, bilgi, şerefiye,
beşeri sermaye, entelektüel mülkiyet ve entelektüel varlık kavramları vardır.
Entelektüel sermaye konusunun giderek her yönüyle ele alınarak tartışılmakta olduğu ve
konunun her türlü organizasyonel işleyişler bağlamında giderek popüler hale geldiği görülmektedir. Bu
çerçevede, işletmelerin maddi olmayan, görünmeyen varlıkların da maddi varlıklar kadar, hatta zaman
zaman onların da ötesinde, örgütsel işleyişler ve sonuçlar üzerinde çok belirgin farklılaşmalar
oluşturduğu vurgulanmaktadır (Bontis, 1999:62).
Edvinsson, Stewart ve Sveiby entelektüel sermaye kavramını popüler hale getirmiş ve işletilmesi
ve yönetilmesi için yöntemler tanımlamışlardır. Bu üç yazar ve alandaki diğer teorisyenler, entelektüel
sermayenin ve onun yöntetilmesinin bu kadar önemli hale gelmesinin başta sebeplerinden birisi son 2530 yılda yaşanan bilgi ekonomisi süreci olduğu hemfikirdirler (Stewart, 2000). Örgütler bilginin kendileri
için hayatı olduğunu farketmişler ve stratejik odaklarını maddi varlıkların yönetiminden, genellikle gizli
olan maddi olmayan entelektüel varlıkların yönetimine çevirmişleridir (Lynn, 1998).
1.2. Entelektüel Semaye Unsurları
Entelektüel sermayenin bileşenleri konusunda kesin bir görüşbirliği olduğu söylenemez. Dünyada
ilk kez entelektüel sermaye raporu yayımlayan İsveç şirketi Skandia'nın temel aldığı insan ve yapısal
sermaye olmak üzere temel iki bileşende herkes aynı fikirdedir. N.Bontis entelektüel sermaye konsunda
çalışmalar yaparak akademik ünvan alan ilk akademisyendir. Bontis'in entelektüel sermayeyi insan
sermayesi, yapısal sermaye ve ilişkisel sermaye olmak üzere üçe ayırmaktadır (Arıkboğa, 2003:76).
Entelektüel sermaye temel bileşenleri aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
1.2.1. İnsan Sermayesi: İnsan sermayesi, entelektüel sermaye modellerinin temel bileşeni olarak
kabul edilmektedir. En basit haliyle bir işletmenin çalışanlarına ait bireysel bilgi stoku olarak
tanımlanabilir (Bontis ve diğerleri, 2001) ve çalışanın bilgi, beceri, motivasyon ve iş yapma düzeylerine
bağlıdır. İşletmenin amaçları doğrultusunda ve yenilikçi yapısı içinde gelişmekte olan çalışanların sahip
olduğu bilgi, yetenek, tecrübe ve yaratıcılığın bütünüdür. İnsan sermayesinin entelektüel sermayenin can
damarları olarak nitelendirilmesinin nedeni bilgidir. Bir bireyin bilgisi, örgütsel bir değer yaratmak
amacıyla kullanılıp paylaşıldığında entelektüel sermayenin parçası haline gelecektir (Lynn, 1998:11).
İşletmeler insan sermayesini ancak kiralayabildikleri için çalışanlar işletmeden ayrıldıklarında insan
sermayesinin de önemli bir bölümü kaybedilmiş olmaktadır (Keskin, 2005).
1.2.2. Organizasyonel Sermaye: Organizasyonel sermaye, akşamları işten ayrılırken çalışanların
evlerine götürmedikleri sermaye olarak tanımlanabilir. Teknolojiler, icatlar, yayınlar ve süreçler yasalarla
koruma altına alınan organizasyonel sermaye türlerini oluştururken, diğer taraftan da şirket stratejisi ve
kültürü gibi organizasyonel sermaye türleri bulunmaktadır. Organizasyonel sermaye iki ana bölüm altında
incelenebilmektedir: Şirketin şu anki durumunun incelenmesine yarayan organizasyonel sermaye, ‘iş
süreçleri sermayesi’ ve şirketin gelecekteki durumuna yönelik organizasyonel sermaye başka bir ifade ile
‘yenilik ve geliştirme sermayesi’ dir. Organizasyonel sermaye aynı zamanda yapısal sermaye olarak da
adlandırılabilir. Yapısal sermayenin en önemli görevlerinden biri, yöneticiler ve işgörenlerin de içinde
bulunduğu insan sermayesine, işletme amaçlarının gerçekleştirilmesi yönünde maksimum faydayı
sağlayacak şekilde işlerlik kazandırmaktır (Edvinsson ve Malone, 2001)
1.2.3. İlişkisel Sermaye: Şirketler, rakipleri ile en iyi şekilde rekabet edebilmek için ilişkilerle
elde edilen bilgileri çok iyi kullanmalıdırlar. Çevrenin en önemli elemanlarından biri ise, müşteridir.
44
Müşterisi olan bir işletmenin müşteri sermayesi vardır. Müşteri sermayesinin değeri pazar payı, yeni
müşteri elde etme oranı, müşteri başına kârlılık ve müşteri tutma gibi göstergelerle bakılarak anlaşılabilir
(Stewart, 1997:185). Sveiby, müşteri sermayesini ‘dışsal yapı’ (external structure) olarak tanımlamaktadır
(ww.sveiby.com.au.). Dağıtım kanalları ve müşteri ilişkileri bilgisi, müşteri sermayesinin ana konusudur
(Bontis, 1999:68). Günümüzde Pazar müşterilerin aktif bir rol oynadıkları ve değerler için rekabet
ettikleri bir forum haline gelmiştir (Gibbert, Leibold ve Voelpel, 2001:109).
Entelektüel sermaye unsurlarının bu şekilde gruplandırılmasından kaynaklanan asıl sorun entelektüel
sermaye kavramının ne şekilde ölçüleceği konusunda olup, entelektüel sermaye unsurlarına ait göstergeler
genelde sübjektif olmaktadır (Pulic, 2003:5).
2. Entelektüel Sermayenin Ölçülmesinin Önemi ve Yöntemleri
Günümüzde sigortacılık sektöründe rekabetin giderek yoğunlaşması organizasyonel anlamda
daha ciddi adımlar atılmasını kaçınılmaz kılmıştır. Sigorta şirketlerinin piyasadaki varlıklarını ve paylarını
artırabilmek için kendilerini sürekli yenileme ve performans artırıcı etkenleri değerlendirmektedirler.
Entelektüel sermaye sigortacılıkta bilginin ve diğer maddi olmayan varlıkların nasıl daha iyi geliştireceği
ve ölçüleceği ile ilgilidir. Tam anlamıyla entelektüel sermaye, bütün şirketlerin geleceği demektir
(Edvinsson ve Malone, 2001:21).
Entelektüel sermaye ölçümünün faydaları en geniş kapsamlı olarak aşağıdaki şekilde
sıralanabilir (Kanan ve Aulbur, 2004:390):

1998:130),
Maddi olmayan varlıkların tanımlanması,
dosyalanması ve saklanması (Brooking,

İsletme içindeki bilgi akış rotasının belirlenmesi,

Önemli bilgi varlıklarının ölçeklendirilmesi,

İşletme içindeki öğrenme yöntemlerinin hızlandırılması,

Varlıkların değerlerinin görülmesi (bu, söz konusu değerin artırılması için kesin bir

Bilginin yarattığı iç ilişkilerin anlaşılmasının artması,

Yeniliklerin artması,

Bilgi yönetiminin faydaları ile işbirliği çalışmalarının ve bilgi paylaşım kültürünün artması,

Çalışanın kendi kendine anlama yeteneğinin ve motivasyonunun artması,
araçtır),
 Performans odaklı kültür oluşturması.
Entelektüel sermayenin ölçülmesi, işletmeye gerekli alarmı zamanında vererek, onun güçlü ve
başarılı olmasına yardımcı olmaktadır (Brooking, 1997:83). Entelektüel sermaye ölçümünde birçok
yöntem geliştirilmiş olup bunlardan bazıları entelektüel sermayeyi bir bütün olarak değerlendirmektedir
(Akbay, 2007:54). Entelektüel sermayenin ölçülmesi ve değerlendirilmesinde kullanılan yöntemler
şunlardır (Yörük ve Erdem, 2008):
1. Piyasa Değeri - Defter Değeri Yöntemi
2. Piyasa Değeri / Defter Değeri Yöntemi
3. Tobin’in Q Oranı
45
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
Hesaplanmış Maddi Olmayan Değer Yöntemi
Balanced Scorecard
Skandia Kılavuzu
Entelektüel Sermaye Endeksi
Teknoloji Brokeri
Maddi Olmayan Varlıklar Cetveli
Maddi Olmayan Varlıkların Ölçülmesinin Finansal Yöntemi
Sullivan’nın Entelektüel Sermaye Ölçüm Yöntemi
Ante Pulic’in Entelektüel Katma Değer Katsayısı
Entelektüel sermayenin ölçülmesine yönelik geliştirilen ve en çok karşılaşılan yöntemler
arasında, Stewart (1997), Edvinson (2001) ve Sveiby (2003) ön plana çıkmaktadır. Bu yöntemlerde,
entelektüel sermaye üç temel unsurdan (insan, yapısal ve müşteri sermayesi) oluşan bir kavram olarak
ele alınmıştır. Stewart (1997), entelektüel sermayenin ölçülmesinde belli bir kavram kullanmaktan
kaçınmış, Edvinson (2001), organizasyonel entelektüel sermaye kavramı ile ölçüm yapmaya çalışmış ve
Sveiby (2003) ise; entelektüel sermayeyi üst düzey personel basına düsen kâr miktarı olarak
ölçmüşlerdir. Literatürde Balanced ScoreCard (Kaplan ve Norton–1992), Skandia Kılavuzu (Edvinson ve
Malone, 2001) ve Teknoloji Brokeri (Brooking, 1998) gibi entelektüel sermayeyi ölçmek için geliştirilmiş
modeller yer almaktadır. Ante Pulic (2003)’in geliştirmiş olduğu Entelektüel Katma Değer Yöntemi (VAIC)
ise, isletmenin sahip olduğu maddi ve maddi olmayan varlıkların değer yaratma etkinliğini ölçmede
kullanılmaktadır. Entelektüel sermaye unsurlarının bu şekilde gruplandırılmasından kaynaklanan asıl
sorun entelektüel sermaye kavramının ne şekilde ölçüleceği konusunda olup, entelektüel sermaye
unsurlarına ait göstergeler genelde sübjektif olmaktadır (Pulic, 2003:5).
Entelektüel sermayenin işletme düzeyinde ölçülmesinde kullanılan ‘Piyasa değer / Defter değeri
oranı’, ‘Tobin’in Q oranı’ ve ‘Hesaplanmış Maddi Olmayan Varlıkların Değerinin Hesaplanması’ şeklindeki
başlıca üç ölçme yöntemine “Ön Değerleme Yöntemleri” adı da verilmektedir. Bu yöntemlerin özelliği
işletmeye entelektüel sermayenin yönetimi olduğunu bildirmeden önce entelektüel sermayenin
gerçekten var olup olmadığını saptarlar. Entelektüel sermayenin bileşenlerini ölçen ikinci kısım
yöntemler ise; Sürekli Değerlendirme Yöntemleri olarak adlandırılmakta olup, bu yöntemler; bir
işletmenin birikim varlıklarının saptanması, bunların değerlendirilmesi ve performans artırma amacı ile
kullanılmasını hedefler. Sürekli Değerlendirme Yöntemleri; denge skorkartları, soyut varlıkları izleme ve
entelektüel sermayedir (İşeri ve Kayakutlu, 2003).
Çalışmamızda entelektüel sermayenin hesaplanması amaçlandığı için Ön Değerlendirme
Yöntemleri kullanılmıştır. Yöntemlerin özetleri aşağıda açıklanmaktadır.
2.1. Piyasa Değeri / Defter Değeri Oranı Yöntemi
Bir işletmenin defter değeri finansal sermaye ile fiziksel sermayesinin toplamına eşittir (Joia,
2000). Piyasa değeri ise piyasanın işletmeye uygun gördüğü değerdir. Başka bir ifade ile;
Piyasa Değeri= Maddi Varlıklar + Entelektüel Sermayedir.
Bu aynı zamanda entelektüel sermayenin de basit bir formülüdür (Mayo, 2004).
46
Firma düzeyinde entelektüel sermayenin ölçümünde kullanılan yöntemlerden biri, Piyasa değeri
/ Defter değeri oranı yöntemidir. Yöntem, bir firmanın piyasa değerinin defter değerini aşan kısmının
entelektüel sermayenin değeri olduğu düşüncesine dayanmaktadır. Bir firmanın piyasa değeri, hisse
senetlerinin birim fiyatı ile hisse sayısının çarpımı ile bulunan değerdir. Defter ya da kayıtlı değer ise, net
aktif toplamından tüm borçlar çıkarıldıktan sonra kalan değerdir. Bu yöntemde bir firmanın entelektüel
sermayesi, tutar olarak aşağıdaki (1) numaralı formülle, oran olarak ise, (2) numaralı formülle
hesaplanmaktadır. Oran olarak hesaplanan entelektüel sermayeden, gerek firmanın geçmiş yıl verileri
gerekse sektör ortalamaları ile karşılaştırmak suretiyle, daha anlamlı bilgiler elde edilebilmektedir.
Entelektüel Sermaye= Piyasa Değeri – Defter Değeri (1)
Entelektüel Sermaye = Piyasa Değeri / Defter Değeri (2)
Hisse senetlerinin borsadaki fiyatının değişkenliği ve çoğunlukla bu değişkenliğin firma dışı
faktörler tarafından belirlenmesi, amortisman uygulamalarındaki yasal esnekliklerden dolayı defter
değerinin gerektiğinden daha az gösterilme eğilimi, bu yöntemin en önemli sakıncalarını
oluşturmaktadır.
2.2. Tobin’in Q Oranı Yöntemi
Yöntem, yatırım projelerinin değerlendirilmesine yönelik olarak ünlü iktisatçı James Tobin
tarafından ortaya atılmıştır. Ancak entelektüel sermaye ölçümlerinde de yoğun olarak kullanılmaktadır
(Stewart, 1997: 300-301). Yöntemin esası, bir varlığın piyasa değeri ile bu varlığın yerine koyma
maliyetinin karşılaştırılmasına dayanmakta, yöntemde varlığın piyasa değerinin, yerine koyma maliyetini
aşan kısmı entelektüel sermaye olarak kabul edilmektedir. Yerine koyma maliyeti, halen kullanılmakta
olan bir fiziksel varlığın şimdi satın alınması durumunda ödenmesi gereken bedel olarak
tanımlanmaktadır.
Tobin’in Q oranı yöntemi, entelektüel sermayenin ölçümüne yönelik olarak, hem tüm firma için,
hem de her bir firma varlığı için kullanılabilmekte ve aşağıdaki şekilde hesaplanmaktadır.
Entelektüel Sermaye= Piyasa Değeri / Varlığın Yerine Koyma Maliyeti (3)
Q değeri 1’e eşit, 1’den küçük veya 1’den büyük çıkabilir. Oranın 1’den küçük olması entelektüel
sermaye adına olumsuzluğa (işletmenin varlık bazında entelektüel sermayeye sahip olmadığını ve
varlıkların getiri düzeylerinin yerine koyma değerini karşılayamadığını); 1’den büyük olması ise
olumluluğa yani, işletmenin yüksek değerde entelektüel varlıklara sahip olduğunu ve bu varlıklardan
yüksek getiriler elde ettiği anlamına gelmektedir (Çıkrıkcı ve Daştan, 2002:251). Kısmen de olsa piyasa
değerinin değişkenliği konusunda piyasa değeri-defter değeri oranına yöneltilen eleştiriler bu yöntem
için de geçerlidir. Ancak bu yöntemin, varlıkların yerine koyma maliyetlerini dikkate alarak, amortisman
uygulamalarının sebep olduğu olumsuzlukları giderdiği görülmektedir.
2.3. Hesaplanmış Maddi Olmayan Değer Yöntemi
Hesaplanmış maddi olmayan değer yöntemi (Calculated Intangible Value Method), bilgiye dayalı
işletmelerde, bankalara teminat olarak gösterilecek bir değer bulma ihtiyacından doğmuştur. Fiziksel
47
varlıkları yetersiz olan bilgi yoğun işletmeler için, bankalara teminat olarak gösterilecek varlıkların temini
ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Amerika’daki NIC şirketinde geliştirilen ve ilk olarak bu şirkette
uygulanan söz konusu yöntemin bir diğer adı, NIC yöntemidir. Yöntemde, firmanın piyasa değeri ile
defter değeri arasındaki fark “ek değer” olarak tanımlanmakta ve piyasa değerinin yalnızca fiziksel
varlıkları değil, maddi olmayan firma varlıklarına da mal edilebilecek bir bileşeni yansıttığı
varsayılmaktadır (Stewart, 1997:302). Yöntem çerçevesinde yapılan esas iş, ek değeri yaratan maddi
olmayan firma varlıklarının değerini hesaplamaktan ibarettir. Maddi olmayan varlıkların değeri, bir
şirketin benzer maddi varlıklara sahip ortalama bir rakipten toplam kârlılık anlamında daha iyi
performans gösterme gücü olarak tanımlanmaktadır (Stewart, 1997:302). NIC yöntemine göre, bir
firmanın entelektüel varlıklarının değeri 7 basamaklı bir hesaplama işlemi sonucunda belirlenmektedir.
Söz konusu aşamalar aşağıda özet olarak belirtilmiştir.
Birinci aşamada, firmanın üç yıl için vergiden önceki ortalama kazancı (Dönem Kârı)
hesaplanmaktadır. Söz konusu üç yıl için firmanın ortalama maddi varlık tutarının (Net Aktif) belirlenmesi
ikinci aşamada gerçekleştirilmektedir. Üçüncü aşamada, firmanın ortalama kazanç tutarı ortalama
maddi varlık tutarına bölünmek suretiyle, maddi varlıklarından elde ettiği kazanç oranı (Maddi Varlıkların
Kârlılık Oranı) hesaplanmaktadır. Firmanın faaliyet gösterdiği sektör için ortalama maddi varlık kârlılık
oranının belirlenmesi, dördüncü aşamada gerçekleştirilmektedir. Beşinci aşamada, “ek kazanç”
hesaplanmaktadır. Ek kazanç, sektördeki ortalama maddi varlık kârlılık oranı ile firmanın ortalama maddi
varlık tutarının çarpılmasından elde edilen tutarın, firmanın ortalama dönem kârı tutarından çıkarılması
suretiyle hesaplanmaktadır. Ortalama maddi varlık kârlılık oranı sektör ortalamasının altında kalan
firmalar için bu yönteme göre entelektüel sermaye hesaplaması mümkün olamamaktadır (Rodov ve
Leliaert, 2002: 328). Söz konusu ek kazanca ilişkin olarak kurumlar ya da gelir vergisinin hesaplanması
altıncı aşamada gerçekleştirilmektedir. Bunun için ek kazanç miktarını vergi oranı ile çarpmak yeterli
olmaktadır. Ek kazanç tutarından hesaplanan gelir ya da kurumlar vergisi çıkarılmak suretiyle “net ek
kazanç” tutarına ulaşılmaktadır. Yedinci ve son aşamada, net ek kazanç tutarı firmanın ortalama ağırlıklı
sermaye maliyetine bölünmek suretiyle firmanın maddi olmayan varlıklarının yani entelektüel
sermayesinin değeri hesaplanmış olmaktadır.
3. Sigorta Sektöründe Karşılaştırmalı Uygulama Örneği
Sigorta şirketleri 2009 yılında rekabetçi bir tutum göstermiştir. Sektörün önde gelen ilk 10 şirketi
pazarın % 65’lik kısmına hakim olup bir önceki yıla göre prim büyüme oranı ortalama %13 olarak
gerçekleşmiştir (www.dtm.gov.tr). Gerek operasyonel gerek yönetsel anlamda gelişimlerini devam
ettiren Türk sigorta şirketlerinin 2011 yılında da canlı ve dinamik yapılarını korumaya devam edip sektör
büyümesine katkıda bulunacakları görülmektedir.
Sigorta şirketlerinin entelektüel sermayelerini ölçmek üzere İMKB'da kayıtlı, 2007-2009 yılları
arasında mali tabloların kesintisiz ulaşılabilen yedi sigorta şirketi belirlenmiştir. İMKB’nın en büyük pazarı
olan Ulusal Pazar’da işlem gören şirketler (kotta bulunan şirketler) Aksigorta, Anadolu Hayat Emeklilik,
Anadolu Anonim Türk Sigorta, Aviva Sigorta, Güneş Sigorta, Ray Sigorta ve Yapı Kredi Sigorta
Şirketleridir.
48
Araştırma kapsamındaki şirketlerin entelektüel sermayeleri “Hesaplanmış Maddi Olmayan Değer
Yöntemi” kullanılarak belirlenmiştir. Bu yöntemin diğer iki yönteme göre avantajı, firmaların piyasa
değerlerinin hesaplanmasına ihtiyaç duyulmamasıdır. Özellikle menkul kıymet borsası aracılığı ile halka
açılmanın çok yaygın olmadığı ülkemizde bu yöntemi kullanmak daha anlamlı gözükmektedir. Yukarıda
kısaca açıklandığı gibi bu yönteme göre, maddi varlıkların getirisinin fazla kısmı hesaplanmakta ve bu
tutar, maddi olmayan varlıkların getiri payını belirlemede kullanılmaktadır.
Hesaplanmış Maddi Olmayan Değer Yöntemi gereği şirketlerin sadece üç yıllık finansal verileri
kullanılmıştır. Çalışmada yer alan firmaların maddi varlıklarına ve vergi öncesi kârlarına ilişkin verilerinin
kaynağı, ilgili firmaların 2007–2008 ve 2009 yıllarına ait faaliyet raporlarında yer alan bilanço ve gelir
tablolarıdır. Geniş bir bakış açısı kazandırmak amacıyla değerler hem Türk Lirası hem de ABD doları
olarak verilmiştir. Türk lirası cinsinden belirlenen tutarların ABD dolarına çevrilmesinde T.C. Merkez
Bankası’nın ilgili yılın yılsonu döviz alış kurları esas alınmıştır.
3.1. Şirketlerin Dönem Kârları ve Ortalama Kazançları
Araştırma kapsamındaki sigorta şirketlerinin 2007-2008-2009 yıllarına ilişkin vergiden önceki
kazançları (dönem kârı) ve aynı yıllara ait hesaplan kazanç tutarları TL ve ABD $ cinsinden Tablo 1’de
verilmiştir.
Tablo 1
Seçilmiş Olan Şirketlerin Vergi Öncesi Kazançları (TL ve $) (+000)
Firmalar
2007
2008
2009
Ortalama Kazanç
Aksigorta
127.004
$ 107.448
55.468
$42.687
35.951
$23,999
72.807
$58.044
Anadolu
Hayat
Emeklilik
57.091
$48.300
67.350
$52.047
97.993
$65.415
74.144
$55.254
Anadolu
Anonim Türk
Sigorta
77.225
$65.334
140.723
$108.298
59.217
$39.530
92.388
$71.054
Aviva Sigorta
20.100
$17.005
25.652
$19.741
(2.125)
($1.418)
21.814
$14.561
Güneş
Sigorta
10.432
$8.826
15.745
$12.117
(16.810)
($11.221)
4.683
$4.861
Ray Sigorta
(2.670)
($2.259)
0,645
$503
(42.555)
($28.408)
(14.059)
($9.385)
Yapı Kredi
Sigorta
35.948
$30.412
66.862
$51.456
9.905
$6.612
37.572
$29.493
Not: 1) Küsuratlar dikkate alınmamıştır. 2) Şirketlere ait ortalama kazançlar ilgili yıllara ait faaliyet raporlarından
alınmıştır. 3) Yıl sonu dolar kuru 2007 yılı için 1,1820 TL, 2008 yılı için 1,2994 TL, 2009 yılı için 1,498 TL’dir.
49
Tablo 1’de hesaplanan 2007–2009 yılları arasındaki ortalama kazançlar önemli farklılıklar
göstermektedir. TL bazında en yüksek ortalamaya sahip olan Anadolu Anonim Türk Sigorta şirketini
Anadolu Hayat Emeklilik ve Aksigorta takip etmektedir. Belirlenen şirketler içerisinde Ray Sigorta tek
zarar eden ve kazanç ortalaması (-14.059 TL) ile en düşük kazanç ortalamasında sahip şirket olması
dikkat çeken bir unsurdur.
3.2. Şirketlerin Maddi Varlık Tutarları
Araştırma kapsamındaki sigorta şirketlerinin 2007–2008–2009 yıllarında sahip oldukları maddi
varlık tutarlarına ilişkin veriler Tablo 2’de verilmiştir.
Tablo 2
Seçilmiş Olan Şirketlerin Maddi Varlık Tutarları TL ve $
Firmalar
2007
2008
2009
Ortalama MV
Aksigorta
49.972.000
$42.277.495
7.533.000
$5.797.291
7.542.000
$5.034.712
21.682.000
$17.703.166
Anadolu
Hayat
Emeklilik
23.012.000
$19.468.697
25.873.000
$19.911.497
22.053.000
$14.721.628
23.646.000
$18.033.940
Anadolu
Anonim Türk
Sigorta
20.423.000
$17.278.341
6.831.000
$5.257.041
6.982.000
$4.660.881
11.412.000
$9.065.421
Aviva Sigorta
1.206.000
$1.020.304
1.307.000
$1.005.848
1.154.000
$963.272
1.222.000
$996.474
Güneş Sigorta
65.797.000
$55.666.197
23.365.000
$17.981.998
18.687.000
$12.474.632
35.950.000
$28.707.609
Ray Sigorta
16.344.000
$13.827.411
26.818.000
$20.689.756
25.949.000
$17.322.429
23.037.000
$17.279.865
Yapı
Kredi
Sigorta
30.715.000
$25.986.617
17.553.000
$13.506.854
6.938.000
$4.631.508
18.402.000
$14.708.659
Not: 1) Küsuratlar dikkate alınmamıştır. 2) Şirketlere ait ortalama kazançlar ilgili yıllara ait faaliyet raporlarından
alınmıştır. 3) Yıl sonu dolar kuru 2007 yılı için 1,1820 TL, 2008 yılı için 1,2994 TL, 2009 yılı için 1,498 TL’dir.
Tablo 2’de ortalama maddi varlıklar sıralamasında en yüksek paya sahip olan Güneş Sigorta
35.950.000 TL ile birinci sırada. Bunu takiben Anadolu Hayat Emeklilik gelmektedir. En alt sıralamada
Aviva Sigorta yer almaktadır.
Tablo 1 ve 2’nin birlikte değerlendirmesini yapacak olursak yatırım büyüklüğü ve şirket kârlılığı
arasında paralel bir bağlantı olduğu söylenebilir. Şirketlerin maddi varlıkları artıkça kazançta artmaktadır.
Analizin sapması olarak en yüksek yatırım ortalamasına (Tablo 1) sahip olan Güneş Sigortanın kazanç
ortalamasında en alt sırada (Tablo 2) yer alması gösterilebilir. Ray Sigorta faaliyet dönemini zararla
kapattığı için analiz dışında tutulmuştur.
50
3.3.Ortalama Maddi Varlık Kazanç Oranları
Tablo 3’de verileri dikkate alınan şirketlerin 2007–2008–2009 yıllarına ait ortalama maddi varlık
kazanç oranları sunulmuştur. Maddi varlıkların ortalama kârlılık oranları; vergiden önceki ortalama firma
dönem kârının, firmanın ortalama maddi varlık tutarına bölünmesi yoluyla hesaplanmıştır.
Tablo 3
Maddi Varlık Kazanç Oranları ($)
Ortalama Dönem Kârı
Firmalar
(1)
Ortalama Maddi Varlık
Tutarı
(2)
Ortalama Maddi Varlık
Kârlılığı (%)
(1/2)
Aksigorta
58.044.000
17.703.166
% 3,27
Anadolu Hayat
Emeklilik
55.254.000
18.033.940
% 3,06
Anadolu
Anonim
Sigorta
71.054.000
9.065.421
% 7,84
Aviva Sigorta
14.561.000
996.474
% 14,61
Güneş Sigorta
4.861.000
28.707.609
%0,169
Ray Sigorta
(9.385.000)
17.279.865
(%0,543)
Yapı
Sigorta
29.493.000
14.708.659
%2,01
242.652.000
106.495.134
Toplam
Türk
Kredi
Not: 1) Küsuratlar dikkate alınmamıştır. 2) Şirketlere ait ortalama kazançlar ilgili yıllara ait faaliyet raporlarından
alınmıştır. 3) Yıl sonu dolar kuru 2007 yılı için 1,1820 TL, 2008 yılı için 1,2994 TL, 2009 yılı için 1,498 TL’dir.
Tablo 3’de ortalama maddi varlık kârlılığı %14,61 ile Aviva Sigorta ilk sırada yer almaktadır.
Şirketler sırasıyla Anadolu Anonim Türk, Aksigorta, Anadolu Hayat Emeklilik, Yapı Kredi Sigorta ve
Güneş Sigorta’dır.
Tablo 2 ve Tablo 3 birlikte incelediğinde yatırım büyüklüğü ile yatırım kârlılığı arasında bir
bağlantı olmadığı rakamlarla anlaşılmaktadır. En belirgin örnek Aviva Sigorta’nın maddi varlığı en alt
seviyede olmasına rağmen maddi varlılık kârlılık sıralamasında en üst seviyede yer alması. Güneş Sigorta
ise maddi varlığı en yüksek olmasına karşın maddi varlık kazanç oranı yönünden en az seviyede olması
analizi desteklemektedir.
3.4. Sektörde Ortalama Maddi Varlık Kârlılık Oranı
Sektöre ait ortalama maddi varlık kârlılık oranını hesaplamak için Tablo 3’deki veriler kullanılır.
Bu hesaplamalar aşağıdaki gibidir:
Şirketlere Ait Dönem Kârı Toplamı= 242.652.000 $
Şirketlere Ait Maddi Duran Varlık Toplamı= 106.495.134 $
Sektörde Maddi Varlık Kârlılık Oranı: 242.652.000 / 106.495.134= %2,279
51
3.5. Şirketlerin Ek Kazanç Tutarları
Hesaplanmış maddi olmayan değer yönteminde, firmanın maddi varlıklarından sektör
ortalamasının üzerinde elde ettiği kazançlar “ek kazanç” olarak tanımlanmaktadır. Ek kazanç; firmanın
ortalama maddi varlık tutarının sektördeki ortalama maddi varlık kârlılık oranı ile çarpılmasından
bulunan tutarın, firmanın ortalama dönem kârından çıkarılması suretiyle bulunmaktadır. Firma
entelektüel varlıklarının yarattığı finansal sonuçlar olması bakımından, ek kazanç tutarı çok önemlidir.
Söz konusu dönem itibarıyla araştırma kapsamındaki firmaların elde ettiği ek kazançlara ilişkin
hesaplamalar ve ek kazanç tutarları Tablo 4’te sunulmaktadır.
Tablo 4
Şirketlerin Ek Kazanç Tutarları ($)
Firmalar
Ortalama
Maddi
Varlık
Tutarı
(1)
Sektörde
Ort.Maddi
Varlık Kârlılığı
(2)
Normal
Kazanç (1*2)
Ortalama
Dönem Kârı
Ek Kazanç (4-3)
(3)
(4)
(5)
Aksigorta
17.703.166
%2,279
403.455
58.044.000
57.640.545
Anadolu
Hayat
Emeklilik
8.033.940
%2,279
410.993
55.254.000
54.843.007
Anadolu
Anonim
Türk Sigorta
9.065.421
%2,279
206.601
71.054.000
70.847.399
Aviva
Sigorta
996.474
%2,279
22.709
14.561.000
14.438.291
Güneş
Sigorta
28.707.609
%2,279
-
4.861.000
-
Ray Sigorta
17.279.865
%2,279
-
(9.385.000)
-
Yapı Kredi
Sigorta
14.708.659
%2,279
-
29.493.000
-
Not: 1) Küsuratlar dikkate alınmamıştır.
Tablo 4’te, firma maddi varlıklarının ortalama tutarı ile sektördeki ortalama maddi varlık
kârlılık oranının çarpılmasından elde edilen tutar normal kazanç olarak tanımlanmıştır. Her bir firmaya
ilişkin ek kazanç, firmanın ortalama dönem kârından normal kazancının çıkartılması suretiyle
bulunmuştur.
Tablo 4’de ek kazanç sıralamasında en üst seviyede Anadolu Anonim Türk Sigorta yer almaktadır.
Bunu takiben Anadolu Hayat Emeklilik ve Aksigorta gelmektedir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer unsur
ise Güneş Sigorta ve Yapı Kredi Sigorta şirketlerinde getiri oranı sektör ortalamasının altında kalmaktadır
(Tablo 3). İşletmenin getiri oranı sektör ortalamasının altında ise hesaplanmış maddi değer yöntemi
uygulanmamaktadır, bu nedenle Güneş Sigorta ve Yapı Kredi Sigorta hesaplamalara dâhil edilmeyecektir.
52
Ray Sigorta ise 2007–2009 dönemlerinin ortalamasında kâra geçememiştir. Bu nedenlerden dolayı
Güneş Sigorta, Yapı Kredi Sigorta ve Ray Sigorta entelektüel sermaye hesaplamalarından çıkartılacaktır.
4. Entelektüel Sermaye Hesaplamaları ve Finansal Oranlar Arasındaki İlişkiler
4.1. Entelektüel Sermayenin Hesaplanması
Firmanın entelektüel sermayesinin değeri; ek kazanç tutarından bu kazanca ilişkin vergi
çıkarıldıktan sonra bulunan tutarın, firmanın ortalama ağırlıklı sermaye maliyetine bölünmesi suretiyle
hesaplanmaktadır (Stewart, 1997:304). Söz konusu hesaplamalar ve araştırma kapsamındaki her bir
firmaya ilişkin entelektüel sermayenin değeri Tablo 5’de sunulmaktadır.
Tablo 5
Şirketlerin Entelektüel Sermaye Tutarları ($)
Firmalar
Brüt Ek
Kazanç
Ek Kazancın
Vergisi
Net Ek
Kazanç(1-2)
(1)
(2)
(3)
Ortalama
Ağırlıklı
Sermaye
Maliyeti
(4)
Entelektüel Sermaye
Tutarı (3/4)
(5)
Aksigorta
57.640.545 17.292.163,5
40.348.382
%25
161.939.528
Anadolu
Hayat
Emeklilik
54.843.007 16.452.902,1
38.390.011
%25
153.560.044
Anadolu
Anonim
Türk
Sigorta
70.847.399 21.254.219,7
49.593.179
%25
198.372.716
Aviva
Sigorta
14.438.291 4.331.487,3
10.106.804
%25
40.427.216
Not: 1) Küsuratlar dikkate alınmamıştır. 2) Tüm şirketlerde Kurumlar Vergisi oranı %30, 3) Ağırlıklı Ortalama Sermaye
Maliyeti %25 olarak hesaplamalara dahil edilmiştir.
Tablo 4 bulgularından olan ek kazanç, Tablo 5’de brüt kazanç olarak tanımlanmış ve
uyguladığımız yöntem gereği brüt kazanç üzerinden vergi hesaplanmıştır. Araştırma kapsamındaki
firmalar tüzel kişilikleri nedeniyle kurumlar vergisi mükellefleridir. Bu itibarla kurum kazancı üzerinden
kurumlar vergisi ve istisna ve muafiyet kapsamında yer almayan bazı kazançları nedeniyle de gelir vergisi
stopajı yapmak zorundadırlar. Kurumlar ve gelir vergisi mevzuatında yer alan istisna ve muafiyetler
nedeniyle, her kurumun vergi yükü firmaya özgü bir nitelik taşımaktadır. Bu nedenle araştırma
kapsamındaki her bir firmaya ilişkin vergi yükünün ve dolayısıyla da çalışmamız çerçevesinde dikkate
alacağımız vergi oranının belirlenmesi veri temin edilememesi nedeniyle mümkün olamamıştır. Bu
zorunluluk nedeniyle, tüm firmalar için vergi oranını % 30 olarak kabul edilmiştir. Bir diğer zorunluluk
ortalama ağırlıklı sermaye maliyeti ile ilişkilidir.
53
Vergi yükü gibi ortalama ağırlıklı sermaye maliyeti de firmaya özgü koşullar tarafından
belirlenmektedir. Bu koşulların en önemlileri, firmanın sermaye yapısı (Borç ve Öz kaynak dağılımı), kâr
dağıtım politikası ve faiz oranıdır. Her bir firmaya ait ortalama ağırlıklı sermaye maliyetinin hesaplanması
da veri temin edilememesi nedeniyle mümkün olamamıştır. Dolayısıyla analizlerimiz çerçevesinde tüm
firmalara ilişkin ortalama ağırlıklı sermaye maliyeti % 25 olarak kabul edilmiştir. Söz konusu kabullerin
firmalara ilişkin entelektüel sermaye tutarlarında değişiklik oluşturacağı şüphesizdir. Ancak genel eğilim
üzerinde herhangi bir etki oluşturmayacağını düşünüyoruz. Brüt ek kazanç üzerinden % 30 oranında
kurumlar vergisi hesaplanarak, brüt ek kazanç tutarından çıkartılmış ve net ek kazanç tutarına
ulaşılmıştır. Ek kazanç tutarının ortalama ağırlıklı sermaye maliyetine bölünmesi, tutar olarak firmanın
entelektüel sermayesinin değerini vermektedir (Stewart, 1997:304).
4.2. Entelektüel Sermaye Tutarları ve Finansal Oranlar Arasındaki Bağlantılar
Çalışmanın bu kısmında, hesaplanan entelektüel sermaye değerleri ile söz konusu firmaların bazı
finansal göstergeleri arasındaki ilişkiler oran yöntemi ile analiz edilecektir. Bu analizin amacı, tutar olarak
hesaplanan entelektüel sermaye değerlerini daha anlamlı hale getirmektir. Bu amaçla, öncelikle
araştırma kapsamındaki firmaların ortalama defter değerleri hesaplanmıştır. Sonuçlar Tablo 6’da
sunulmaktadır.
Tablo 6
Firmaların Defter Değerleri ($)
Firmalar
Dış Borç
Ort.Borç
Tutarı
Ort.Net
Aktif Tutarı
Defter Değeri
2007
2008
2009
Aksigorta
349.236
296.693
407.907
351.279
17.703.166
17.351.887
Anadolu
Hayat
Emeklilik
2.098.819
2.347.216
2.675.674
2.373.903
18.033.940
15.660.037
Anadolu
Anonim
Türk
Sigorta
640.819
712.933
622.518
658.757
9.065.421
8.406.664
Aviva
Sigorta
126.350
165.357
166.551
152.752
996.474
843.722
Not: 1) Küsuratlar dikkate alınmamıştır. 2) Şirketlere ait ortalama kazançlar ilgili yıllara ait faaliyet raporlarından
alınmıştır. 3) Bilançolarda TL olarak gösterilen borç rakamları AB dolarına çevrilmiştir. Yıl sonu dolar kuru 2007 yılı için 1,1820
TL, 2008 yılı için 1,2994 TL, 2009 yılı için 1,498 TL’dir.
Tablo 6’da defter değeri, firmanın net aktif toplamından tüm borçları çıkarıldıktan sonra kalan
pozitif farktır. Öncelikle analiz dönemine ilişkin borç tutarları belirlenmiş ve yıl sonu ABD $ döviz alış kuru
üzerinden ABD $ çevrilmiştir. Sonra, analiz dönemine ilişkin ortalama borç tutarı belirlenmiş ve ortalama
54
net aktif tutarından çıkarılmak suretiyle her bir firmaya ilişkin defter değerleri bulunmuştur. Tablo 6’da
sigorta şirketlerinin defter değerinde Aksigorta, Anadolu Hayat Emeklilik, Anadolu Anonim Türk Sigorta
ve Aviva Sigorta sıralaması ortaya çıkmaktadır.
Tablo 7
Entelektüel Sermaye, Defter Değeri ve Ortalama Net Aktif Toplamı İlişkileri
Firmalar
Entelektüel
Sermaye
Tutarı($)
Defter Değeri
($)
Ortalama Net
Aktif
Toplamı($)
Ent. Ser. Defter
Değeri Oranı
Ent. Ser.Net Aktif
Oranı
Aksigorta
161.939.528
17.351.887
17.703.166
%9,33
%9,15
Anadolu
Hayat
Emeklilik
153.560.044
15.660.037
18.033.940
%9,81
%8,52
Anadolu
Anonim
Türk Sigorta
198.372.716
8.406.664
9.065.421
%22,60
%21,88
Aviva
Sigorta
40.427.216
843.722
996.474
%47,92
%40,57
Tablo 7’de, araştırma kapsamındaki firmaların ortalama defter değerleri ve ortalama net aktif
tutarları ile döneme ilişkin entelektüel sermaye tutarları arasındaki oransal ilişkileri göstermektedir.
Tablo 7’nin incelenmesinden aşağıdaki sonuçlara ulaşmak mümkündür. Bunlar; (2007–2008–2009
dönemi):
— Birinci sırada yer alan Aviva Anonim Şirketinin entelektüel sermaye tutarı 40.427.216 $, ortalama
defter değerinin %47,92’ü ortalama net aktif tutarının %40,57’sini oluşturmaktadır. Aviva Anonim
Şirketi inceleme yapılan şirketler içerisinde en yüksek değere sahip olan şirkettir.
— İkinci sırada Anadolu Anonim Türk Sigorta entelektüel sermaye tutarı 198.372.716 $, ortalama
defter değerinin %22,60’ı ortalama net aktif tutarının %21,88’sini oluşturmaktadır.
— Üçüncü sırada ise Aksigorta Anonim Şirketi entelektüel sermaye tutarı 161.939.528 $, ortalama
defter değerinin %9,33’ü ortalama net aktif tutarının %9,15’ini oluşturmaktadır.
— Araştırma kapsamındaki şirketler içerisinde son sırada yer alan Anadolu Hayat Emeklilik Anonim
Şirketi olmuştur. Şirketin entelektüel sermaye tutarı 153.560.044 $, ortalama defter değerinin %9,81’i
ortalama net aktif tutarının %8,52’sini oluşturmaktadır.
-- Entelektüel sermaye sıralamasını yapacak olursak: Aviva Sigorta, Anadolu Anonim Türk Sigorta,
Aksigorta ve Anadolu Hayat Sigorta Şirketi şeklinde sıralanmaktadır.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Entelektüel sermaye görünmeyen değerlerden oluşmaktadır. Bir sigorta şirketini geleceğe
taşıyacak olan unsur, bünyesinde çalışan insanların yarattığı değerlerin, şirket stratejilerinin, yapısının,
sistem ve süreçleri ile şirketin müşterileri ve toplumla kurduğu ilişkilerin toplamından oluşan entelektüel
55
sermaye olacaktır. Şirkete asıl rekabet avantajı sağlayan, müşteri için değer yaratan, rakiplerin sahip
olmadığı, taklit edilemeyen ve alternatifi olmayan entelektüel sermayedir.
Entelektüel sermaye ile bilgi toplumundaki gelişmeler, insanın verimliliğinin artmasına,
ekonomik gelişme düzeyinin artmasına, ayrıca bilimde ve teknolojide yeni gelişmelerin ortaya çıkmasına
yol açmaktadır. Daha çok gelişmiş ülkelerin ulaşmış olduğu bir aşama olan bilgi toplumu, gelişmekte olan
ülkelerin de kalkınmaları ve globalleşme sürecine entegrasyonu açısından süratle ulaşmak için çaba
içerisinde olmaları gereken bir aşamadır.
Çalışmada İMKB'da kayıtlı sigorta şirketlerinin 2007-2008-2009 yılllarına ait bilanço ve gelir
tablosu verileri kullanılarak entelektüel sermayeleri hesaplanmıştır. Bunların defter değeri ile net aktif
tutarları arasındaki oranlar bulunmuştur. Çalışmada Hesaplanmmış Maddi Olmayan Değer Yönetmi
kullanılmıştır. Analiz yöntemi gereği sadece üç yıllık finansal veriler kullanılmıştır. Başlangıçta yedi sigorta
şirketi verileri ile başlanmıştır. Ancak üç sigorta şirketinin performansı sektör ortalamasının altında
kaldığı için kullanılan yöntem gereği elenmiştir. Geriye kalan sigorta şirketlerinde ise sonuçlar ve ortaya
çıkan sıralama aşağıdaki gibi özetlenebilir:
1. Aviva Anonim Şirketinde entelektüel sermaye tutarı 40.427.216 $, ortalama defter değerinin
%47,92’ü ortalama net aktif tutarının %40,57’sini oluşturmaktadır.
2. Anadolu Anonim Türk Sigorta entelektüel sermaye tutarı 198.372.716 $, ortalama defter
değerinin %22,60’ı ortalama net aktif tutarının %21,88’sini oluşturmaktadır.
3. Aksigorta Anonim Şirketi entelektüel sermaye tutarı 161.939.528 $, ortalama defter değerinin
%9,33’ü ortalama net aktif tutarının %9,15’ini oluşturmaktadır.
3. Entelektüel sermaye sıralamasında en son sırayı Anadolu Hayat Emeklilik Anonim Şirketi yer
almıştır. Şirketin entelektüel sermaye tutarı 153.560.044 $, ortalama defter değerinin %9,81’i
ortalama net aktif tutarının %8,52’sini oluşturmaktadır.
Entelektüel sermayelerini incelemek üzere İMKB'da kayıtlı 2007-2009 yılları arasında finansal
tablolara kesintisiz ulaşılabilen yedi sigorta şirketi belirlenmiştir. Bunların dışındaki sigorta şirketleri
İMKB'da kote dışı kaldıklarından analize dâhil edilmemişlerdir. Ancak tablonun bütününe baktığımızda
analize dahil edilen sigorta şirketlerinde entelektüel sermayenin yetersiz olduğu görülmektedir. Sigorta
şirketlerinde entelektüel sermayenin güçlendirilmesi için çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Günümüzde şirketlere rekabet gücü sağlayan unsurlar değişmektedir. Entelektüel sermaye bir
şirketin en önemli rekabet gücünün optimizasyonunu ve katma değerini sağlayan önemli bir kaynağıdır.
Küreselleşmeye uyum sağlayabilmesi, finansal krizler karşısında daha dayanıklı olabilmesi için piyasa
payının artırılmasını hedefleyen şirketler bu konuda daha çok gayret sarfetmeli. Bir şirketin sahip olduğu
başarı entelektüel sermayesi ve bunun yönetimi ile doğru ortantılıdır. Entelektüel sermayenin belirli
aralıklarla ölçülmesi, sigorta şirketlerine gerekli ikazları zamanında vererek, güçlü ve başarılı olmasına
destek sağlayacaktır. Bunun için düzenli olarak analiz edilmesi, ölçülmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir.
Şirketlerin sigorta şirketlerinin stratejilerini uygulayabilmeleri için gerekli bilgi birikimine ve ilişki ağına
sahip olmaları önemlidir. Ar-Ge yatırımlarına öncelik vermeleri ve yeniden yapılanma projelerinde risk
alanlarına dikkat etmeleri gerekmektedir. Bunun yanısıra insan kaynaklarını geliştirme programlarını
oluşturmak ve öncelikler belirlemek şirketin organizasyonel hafızasını ve yapısal sermayesini geliştirme
56
açsısından önemli bir unsurdur. Şirketin entelektüel sermayesini ortak standartlara göre yapılması
kıyaslama ve geliştirme potansiyellerinin belirlenmesinde yardımcı olacaktır.
KAYNAKÇA
Acuner T., Şahin K.,2002. ''Entellektüel Semayenin Ölçülebilirliği Üzerine Heuristik (Sezgizel) Bir
Araştırma'. Akdeniz Üniversitesi İİBF 10. Ulusal Yönetim Organizasyon Kongresi Bildirileri Kitabı.
Akbay G.,2007. ''Entellektüel Sermaye ve Bankacılık Sektörü Üzerinde bir Uygulama'', Uludağ
Üniversitesi . Yüksek Lisans Tezi.Bursa.
Arıkboğa F.Ş.,2003. Entellektüel Sermaye, Derin Yayınları. İstanbul.
Bontis N.,1999. “Managing Organizational Knowledge
Capital”,International Journal of Technology Management’. v.18.
by
Diagnosing
Intellectual
Bontis N. ve C.W. Choo (Ed.),2001. ''The strategic management of intellectual capital and
organizational knowledge''. Oxford University Press.a. New York.
Brooking, A.,1997. “Intellectual Capital I”. International Thomson Business Press
London.
Brooking, A.,2002.
Press.1998.London.
“Intellectual
Capital
II.,
International
Thomson
Business
Çıkrıkçı Mustafa ve Daştan Ahmet, ''Entelektüel Sermayenin Temel Finans Tablolar Aracılığıyla
Sunulması''. Bankacılar Dergisi. Sayı:43.
Edvinsson, L., Malone S.,2001 “Intellectual Capital., London, Piatkus.
Ertuğrul M.,2000. ''Bilgi Çağında İşletmelerin Yeni Kaynağı Entellektüel Sermaye'', Active
Bankacılık ve Finans Dergisi, Ekim-Kasım.Sayı.15.
Gibbert, M., Leipolt S., Voelpel F.,2001. “Rejuvenating Corporate Intellectual Capital By CoOpting Customer Competence”. Journal Of Intellectual Capital. Vol.2. No:2.
İşevi A., Çelme B.,2005. ''Bilgi Çağında Yeni Hazine:Entellektüel Sermaye ile Rekabeti
Yakalamak'', Bilgi Dünyası Dergisi. Sayı: 6 (2). 257-267.
İşeri A., Kayakutlu G.,2003. “Yeni Ekonominin Performans Ölçüm Aracı: Entelektüel Sermaye”,
III. Ulusal Üretim Araştırmaları Sempozyumu, 19-20 Nisan.
Joia, Luiz A.,2000. “Measuring Intangible Corporate Assets – Linking Business Strategy with
Intellectual Capital”, Journal Of Intellectual Capital, Vol. 1, No. 1.
Kannan, Gearld, Aulbur, Wilfried.,2004.“Intellectual Capital: Mesurement
Journal of Intellectual Capital, 5 (3): 389-413.
Effectiveness”,
Kaplan, R., Norton, D.,1992 . “The Balanced Scorecard: Measures that Drive Performance”,
Harward Business Review, January-February.
Lynn, B.,1998. “Intellectual Capital”, The Managment Accounting Magazine, Cilt:72 Sayı:1.
57
Mayo, A.,2004. “Making metrics relevant”, Strategic HR Review,
November/December 2004: 7.
Volume 4 Issue 1,
Pulic, A., 2003, “An Accounting Tool for IC Management”, www.measuring- ip.at
Rodov, I., Leliaert, P.,2003 .“FIMIAM: financial method of intangible assets measurement,
Journal of Intellectual Capital, Vol.3, No.3, s.323.336.
Stewart A. T., 1991. ''Brainpower'', Fortune, Vol.123., NO.11, 42-60, 3 Haziran.
Stewart A. T.,1997. ''Entelektüel Sermaye Kuruluşlarının Yeni Zenginliğ''i; İstanbul. MESS Yayın
No:258, (Çev.Nurettin Elhüseyni).
Stewart A. T.,2000. ''Entelektüel Sermaye'', Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı,
Kasım 2000 tarihli) Sunum.
Sürmen, Y.2000.Muhasebe I. , Akademi Ltd. Şti Yayınları, No:15.Trabzon.
Sveiby, K.,2003. “Methods for Measuring Intangible Assests”. ww.sveiby.com.au.
Şamiloğlu F., 2002. Entelektüel Sermaye, Gazi Kitapevi.Ankara.
Yazıcı K.,2001. İşletme Bilimine Giriş. Trabzon.
Yazıcı M.,1990. Muhasebe Tümlemeleri ve Örgütlenmesi, Marmara Üniversitesi İİBF Nihad
Sayar ve Yardım Vakfı, İstanbul, No: 439/672. İstanbul.
Yörük, N., Erdem M. S.,2008. “Entelektüel Sermayenin Unsurlarının, İMKB’de İşlem Gören
Otomotiv
Sektörü
Firmalarının
Finansal
Performansı
Üzerine
Etkileri”.
http://edergi.atauni.edu.tr/index.php/IIBD/article/viewFile/3802/3630
DİGER KAYNAKLAR
Aşağıda belirtilen şirketlere ait Faaliyet Raporları, Bilanço ve Gelir Tabloları (2007-2008-2009)
kullanılmıştır.
Aksigorta Anonim Şirketi
Anadolu Hayat Emeklilik Sigorta Şirketi
Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi
Aviva Sigorta Anonim Şirketi
Güneş Sigorta Anonim Şirketi
Ray Sigorta Anonim Şirketi
Yapı Kredi Sigorta Anonim Şirketi
http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/index.cfm?action=detay&yayinID=2324&icerikID=2493&dil=T
R (erişim tarihi: 19.06.2010)
www.imkb.gov.tr,
http://www.imkb.gov.tr/initialpublicoffering/Listing/ListingStocks/Listing_StockMarket/ListingatNati
onalMarket.aspx
58
www.sveiby.com.au/IntellectualCapital.html, (erişim tarihi: 21.08.2010).
www.tcmb.gov.tr,
http://www.tcmb.gov.tr/yeni/kurlar/kurlar_tr.php
59
INTELLECTUAL CAPITAL:CAN IT BE AN
ALTERNATIVEINVESTMENT STRATEGY IN CAPITAL
MARKETS?
Associate Professor SerhatYANIK
Istanbul University, Faculty of Political Sciences
[email protected]
Assistant Professor Basak TURAN ICKE
Istanbul University, Faculty of Political Sciences
[email protected]
Research Assistant Yusuf AYTURK
Istanbul University, Faculty of Political Sciences
[email protected]
Abstract:In this study, we examine the relationship between stock returns and intellectual capital levels
of Turkish publicly held companies for the period 2006 – 2011. Following a portfolio formation
methodology, we construct two equity portfolios depending on the Value Added Intellectual Capital
(VAIC) metrics of each company listed in ISE 30 Index to analyze whether high VAIC portfolio
outperforms the market index and/or low VAIC portfolio. Our results indicate that a strategy investing in
Turkish blue chip firms with high intellectual capital does not make any abnormal return. We also found
that high VAIC portfolio obviously outperforms low VAIC portfolio. Our findings are consistent with
efficient markets hypothesis and value relevance of intellectual capital.
Keywords: Intellectual Capital, VAIC, Market Efficiency, Asset Pricing, ISE 30 Index.
60
I. INTRODUCTION
In today’s business environment, the main aim of any company is to maximize the shareholders’
value.In value creation, firms use cash generating assets. These are tangible and intangible assets.In
the knowledge age, intangible assets are more important than the tangibles for the value creation in
firms.
Intellectualcapital is a special kind of intangible asset. According to the widely accepted definition of
intellectual capital, it refers to the sources of non-physical (added) value for a company or
organization:human capital (e.g. skills, experience, training etc.), relational capital (e.g. customer and
stakeholder relations, brands, agreements) and structural capital (e.g. company culture, working
environment, systems, immaterial rights)(Stahle et al., 2011, p.532).
Human capital as what a single employee brings into the value adding processes, consisting of
professional competence, social competence, employee motivation, and leadership ability. Structural
capital as competitive intelligence, formulas, information systems, patents, policies, etc., resulted from
the products or systems the firm has created over time. Relational capital as an invisible asset based on
developing, maintaining and nurturing high- quality relationships with any organization, individuals or
group that influences business performance.Relational and human capitals are intrinsically linked
because it is people within the firm that create, maintain and nurture the relationship that contribute to
firm performance every day. (Kamukama et al.2010, p.556, 558)
A detailed listof intellectual capital components is shown in Table 1 below,
Table 1: The components of intellectual capital
Human capital
Knowledge
Skills (e.g. problem solving)
Competences
Expertise
Motivation
Innovation
Entrepreneurial spirit
Leadership qualities
Adaptability
Intellectual agility
Values
Employee satisfaction
Employee turnover
Vocational qualifications
Education
Training
Source:
Customer capital
Customer relationships
Customer retention
Customer satisfaction
Favorable contracts
Reputation
Brand image
Sales channels
Distribution channels
Supplier relationships
Business collaborations
Franchising agreements
Market intelligence
Structural/organizational capital
Information
R&D
Patents
Copyrights
Trademarks
Licenses
Processes
BPR
Manual of SOPs
Best practices
Databases
IT systems
Networking systems
MIS
Management philosophy
Corporate culture
Anthony Wall, Robert Kirk, Gary Martin, Intellectual Capital Measuring the Immeasurable?, CIMA
Publishing, 2004, p.16.
Mouritsen (1998, p.462) points out that intellectual capital is broad organizational knowledge unique
to a firm, which allows the firm constantly to adapt to changing conditions. Intellectual capital can be
accepted as a competitive advantage for the company and it is a key factor in value creation and
increases free cash flows in any firm.
Clarke et al. (2011, p.525) state that“firm value is based on intangible assets rather than physical
capital. Intangible assets such as intellectual capital have always existed, however it is only recently
that the accounting profession has seriouslyattempted to define, disclose, and measure
them.”However,intellectual capital is not directly reported in balance sheets and annual reports of
companies.
Ghosh and Wu (2007, p.216-217) emphasize that “traditionally, firms relied on their tangible assets to
drive their performance. However, in today’s business environment, firms invest inintellectual capital
61
to sustain their competitive advantage. Especially, intellectual capital is very critical for long-term
success of knowledge-intensive firms.” Although invest in intellectual capital is crucial in knowledgeintensive industries, intellectual capital has become important for all the firms.
As we mention the importance of intellectual capital in value creation, theoretically there must be a
positive relation between the degrees of intellectual capital and stock prices of firms.In the literature,
value relevancy of intellectual capital has beenanalyzed in numerous studies by using different
intellectual capital metric. Chen et al. (2005) found a positive relationship between market value and
intellectual capital by using Taiwanese data set.Kamath (2008) analyzed value relevance of intellectual
capital for Indian pharmaceutical firms and found that intellectual capital does not explain market
valuations of firms.Vafaei et al. (2011) also examined the value relevance of intellectual capital
disclosures by using data set covered the listed companies in Britain, Australia, Hong Kong and
Singapore. Their results revealed that intellectual capital disclosure is positively associated with
market prices of limited number of companies in the study. Wang (2008) examined the relationship
between intellectual capital and market value in US for listed electronic companies in Standard &
Poor’s 500 Index. Calisir et al. (2010) found no significant relationship between market valuation (P/B
Ratio) and intellectual capital for Turkish ITC firms.Yalama and Coskun (2007) investigated
intellectual capital performance of banks listed in Istanbul Stock Exchange by using data envelopment
analysis and found that the portfolio constructed based on IC has the highest return.
Intellectual capital is the most important asset in any firm in cash flow generating process. In an
efficient stock market, this information must be evaluated and reflected into market prices of listed
companies.Otherwise, a profit opportunity not priced in the market appears and investors can gain
excess returns. In this respect, some studies investigatedthe relationship between intellectual capital
and stock returns.Pantzalis and Par (2009) measure human capital intangibles (EVHC) of firms and
construct portfolios of low EVHC firms and portfolios of high EVHC firms. They found that
portfolios of low EVHC firms systematically outperform portfolios of high EVHC firms. They
explained the reason for this excess return as a small firm effect.When they investigated only large
firms, their findings imply that there is no difference between performance of low EVHC stocks and
high EVHC stocks. Hurwitz et al. (2002) investigated the relationship between intangibles
performance and stock returns. They found that value stream based on intangibles performance is the
most significant driver of stock returns.
In the literature, value relevance of intellectual capital has been investigatedwith numerous studies and
generally the results prove a positive relationship between intellectual capital metric and market value
of firms.However, the number of studies investigating the relationship between stock returns and
intellectual capital is limited. Degree of intellectual capital is an important indicator of subsequent
financial performance of companies. Investing in intellectual capital affects the long-term cash
generating capability of companies. Intellectual capital information is not reported directly by Turkish
publicly held companies. However, analysts can easily access such information by interviewing with
company managers or calculating widely used VAIC metric from annual reports. Intellectual capital
information is required to be reflected in market prices in an efficient market (even in low market
efficiency condition). Efficient markets hypothesis states that all publicly available information on
common stocks is already reflected in current prices and any strategy cannot beat the market
(generating abnormal returns above the market index).
In this study, we examine the relationship between stock returns and intellectual capital levels of
Turkish publicly held companies. Following a portfolio formation methodology, we construct two
equity portfolios depending on the VAIC metrics of each company listed in ISE 30 Index to analyze
whether high VAIC portfolio outperforms the market index and/or low VAIC portfolio.
II. RESEARCH METHODOLOGY AND DATA DESCRIPTION
In this paper, we investigate whethercommon stocks with higher intellectual capital can beat the
market and whether common stocks with higher intellectual capital outperform lower intellectual
capital.We test our hypothesesby using a portfolio formation and performance evaluation research
62
methodology.Each April, following the announcement of last year financial statements of the listed
firms in Istanbul Stock Exchange (ISE), we form two different investment portfolios based on VAIC
metrics of blue chip firms listed in ISE 30 Index. One of the portfolios includes common stocks with
highest VAIC metric;another includes the lowest VAIC metric. We restrict our sample to only blue
chip firmsrather than including all the firms in ISE because of the data limitation.We test our
hypothesis especially for institutional investors.In Turkey, institutional investors (mutual funds,
pension funds and banks)primarily invest in blue chip firms as equity investing.Real estate investment
trusts and holding companies are excluded. After the formulation of investment portfolios with the
lowest and highest intellectual capital, we calculate equally weighted monthly returns of these
portfolios during the following year.This investment strategy is followed for the period 2006 – 2010
by using preceding year financial statements of the firms listed in ISE 30 Index.The number of firms
included inour study is reported in table 1 below.
Table 2: Number of firms included in this study
Reporting Period
2005
2006
2007
2008
2009
Performance Evaluation Period
April 2006 – March 2007
April 2007 – March 2008
April 2008 – March 2009
April 2009 – March 2010
April 2010 – March 2011
Sample Size
22
23
21
25
24
Measuring intellectual capital of firms is a controversial topic in the literature. One of the most
popular intellectual capital metrics is Value Added Intellectual Capital (VAIC)developed by Pulic
(1998, 2000, and 2004). This metric can be practically applied by using only financial reports of a
business which makesVAIC metric widely used in the literature.
To calculate VAIC, we firstly measure value added (VA) levels created by firms. Value added can be
defined in a simple manner asthe difference between output and input.For firms, output is the total net
sales revenues, while input is all the expenses incurred in making sales revenues. However, VAIC
metric subtract labor costs from output and consider them as a human capital (investment). In
accounting terms VA is formulated as below:
VA = OP + EC + D + A
Where
OP
EC
D
A
: Operating profit
: Employee costs
: Depreciation expenses on tangible assets
: Amortization expenses on intangible assets
Human Capital (HC) represents intellectual power (skills, experience, knowledge and productivity) of
employees in a company. Human Capital (HC)is measured by salaries and wagesincurred during a
reporting period.In the VAIC model, Human Capital Efficiency (HCE) is calculated as below:
The second component of intellectual capital is Structural Capital and it includes the items such as
patents, brand names and corporate culture. In the VAIC model Structural Capital (SC) depends on the
degree of Human Capital and it is calculated as follows:
In the VAIC model, Structural Capital Efficiency is calculated as below:
63
Pulic (1998) stated that in calculating a reliable metric on efficiency of value creating resources,
bothphysical and financial capital must be considered.Capital Employed (CE) is book value of net
assets. The last efficiency measure in VAIC model, Capital Employed Efficiency (CEE), is calculated
as below:
Value Added Intellectual Capital (VAIC) includes the three efficiency measures mentioned above and
VAIC combines them into one metric as follow:
VAIC = HCE + SCE + CEE
Monthlystock returns are calculated as
Where
rt : Return for the month “t”
pt : The closing price the stock on the last trading day of the month “t”
d : The number of rights issues received during the month
c : The number of bonus issues received during the month
s
: The price for exercising rights (i.e. subscription price)
D : The amount of net dividends received during the month for a stock with a nominal value of
1lira.
Pt-1 : The closing price of a stock on the last trading day of the month “t-1”
Monthly returns of market index are calculated as
rmt = [(pt – pt-1) / pt-1]
Where rmt is the monthly return of market index at month t, pt is the value of market index (adjusted to
dividend payments) at the end of month t and pt-1 is the value of market index at the end of month t-1.
We test the long-run stock performance of the two different investment portfolios. These portfolios are
held until the next year, at which point the portfolios are reformulated to reflect the newly financial
information. The samemethodology is used for subsequent holding periods, from 2006 to 2011.The
monthly returns of portfolios are calculated equally weighted.
We compared the performance of equally weighted portfolios to the performance of a benchmark
portfolio (ISE 100 Index and ISE 100 Index-based mutual fund). ISE 100 Index (ISE 100) is the
representative index for Turkish equity markets. ISE 100 Index-based mutual fund(ISE100MF)
follows a strategy of tracking ISE 100 Index.
We adjust the monthly returns of portfolios according to the market model.Market model was
developed by Black, Jensen and Scholes (1972) and has been using widely both in literature and
practice for performance measurement. The regression equation used in the market model is stated
below;
ri,t – rf,t = αi + βi (rm,t – rf,t) + εi,t
[rm,t – rf,t] is the market’s excess return over the risk-free rate of return. We calculate the market returns
(rm,t) as the monthly returns of a benchmark portfolio. The risk-free rate of return (rf,t) is the rate of
GDS Repo Index’s monthly return. The difference [r m,t – rf,t] measures the return on a zero-investment
portfolio financed at the risk-free rate and fully invested in the market portfolio which is also called
market excess return. [ri,t – rf,t] is portfolio’s excess return over the risk-free rate of return. The
64
intercept term αiis supposed to capture the abnormal return unexplained by exposure to market risk
factor. The slope βi is the only systematic risk factor beta coefficient. εi,t stands for residuals.
In an efficient market, there must not be any positive αi generating portfolio or investing strategy.
Generating positive αi means beating the market. In this respect, we test whether higher VAIC
portfolio beats the market. Our mainhypothesis is stated below;
H0: Higher VAIC portfoliodoes not beat the market; αHVAICP= 0.
H1: Higher VAIC portfoliobeats the market; αHVAICP ≠ 0.
After testing our main hypothesis, we also compare the portfolio performance measures of high and
low VAIC portfolios.
III. RESULTS OF THE ANALYSIS AND CONCLUSION
Descriptive statistics for our data set are presented in Table3 and Table 4.
Table 3: Average VAIC values for portfolios
Period Lower VAIC Portfolio Higher VAIC Portfolio
2005
2.21
6.13
2006
2.80
5.69
2007
3.12
6.18
2008
2.80
5.23
2009
2.74
4.94
Table 4: Summary Statistics
Variable
Number of Observation Mean (%) Standart Deviation (%) Minimum (%) Maximum (%)
HVAICP
60
1.91
10.82
- 24.88
31.37
LVAICP
60
1.11
09.50
- 24.17
24.47
RF
60
0.92
0.39
0.38
02.35
ISE100MF
60
0.71
08.56
- 22.33
22.48
ISE100
60
0.12
09.17
- 23.12
23.77
Raw returns of four different investment portfolios are reported in Table 4 and depicted in Graph 1.
The portfolio with highVAIC metrics outperformsISE 100 index, ISE 100 index-based mutual fund
and low VAIC portfolio.However, it does not mean that high VAIC portfolio can beat the market and
there is a positive relationship between VAIC metric and stock returns of companies.
65
Raw returns are not used in performance evaluation of portfolios since raw returns ignore the risk
characteristics of the portfolios. For a better performance evaluation of high and low VAIC portfolios
we also estimate widely used market model and calculate Jensen’s Alpha, Sharpe, Treynor and
Information ratio ratios.
Table 5: Risk Adjusted Performance Evaluation Results
Panel A: Market Model Estimation with ISE 100 Index
HVAICPortfolio
α (Jensen’s Alpha)
0.01
[1.63]
β
1.13
[19.08]
Sharpe Ratio
0.0918
Treynor Ratio
0.0088
Information Ratio
0.2123
LVAIC Portfolio
0.00
[-0.55]
1.01
[30.90]
0.0198
0.0019
-0.0723
Panel B: Market Model Estimation with ISE 100 Index-Based Mutual Fund
HVAIC Portfolio
LVAIC Portfolio
α (Jensen’s Alpha)
0.01
0.00
[1.51]
[1.06]
β
1.17
1.06
[19.08]
[22.39]
Sharpe Ratio
0.0918
0.0198
Treynor Ratio
0.0085
0.0018
Information Ratio
0.3031
0.1384
Table 5 indicates performance evaluation results of our portfolios (HVAIC and LVAIC). Jensen’s
alpha coefficients of high VAIC portfolio against ISE 100 index and ISE 100 index-based mutual
fundbenchmarks are positive, but they are statistically insignificant indicating that high VAIC
portfolio does not outperform market index.Jensen’s alpha coefficients of low VAIC portfolio are
almost zero and statistically insignificant. The results prove that intellectual capital efficiency as the
main cash generating source in a company is reflected intomarket prices of Turkish blue chip firms
during the period 2006 – 2011. Astrategy investing in Turkish blue chip firms with high intellectual
capital does not make any abnormal return. Our findings are consistent with efficient markets
hypothesis.
When we compare the performance results of two different portfolios (high and low VAIC portfolios),
high VAIC portfolio obviously outperforms low VAIC portfolio. Sharpe, Treynor and Information
66
ratios of high VAIC portfolio is higher than low VAIC portfolio’s. This finding is also consistent with
value relevance of intellectual capital.
REFERENCES
Calisir F., Gumussoy CA., Bayraktaroglu A.E. and Deniz E., 2010, Intellectual Capital in the Quoted
Turkish ITC Sector, Journal of Intellectual Capital, Vol. 11, No.4, pp. 537-553.
Chen MC., Cheng SJ. and Hwang Y., 2005, An Empirical Investigation of the Relationship between
Intellectual Capital and Firms' Market Value and Financial Performance, Journal of Intellectual
Capital, Vol. 6 No. 2, pp. 159-176.
Clarke, M. Seng D., and Whiting R.H., 2011, Intellectual Capital and Firm Performance in Australia,
Journal of Intellectual Capital, Vol. 12, No.4, pp. 505- 530.
Ghosh D., Wu A., 2007, Intellectual Capital and Capital Markets: Additional Evidence, Journal of
Intellectual Capital, Vol. 8 No. 2, pp. 216-235.
Hurwitz J., Lines S., Montgomery B. And Schmidt J., 2002, The Linkage between Management
Pratices, Intangibles Performance and Stock Returns, Journal of Intellectual Capital, Vol. 3 No.
1, pp. 51-61.
Jensen M.C., Black F. and Scholes M.S. The Capital Asset Pricing Model: Some Emprical Tests, in
Studies in The Theory of Capital Markets. Praeger Publishers Inc., 1972.
Kamath G.B., 2005, Intellectual Capital and Corporate Performance in Indian Pharmaceutical
Industry, Journal of Intellectual Capital, Vol. 9 No. 4, pp. 684-704.
Kamukama N., Ahiauzu A., Ntayi J.M., 2010, Intellectual Capital and Performance: Testing
Interaction Effects, Journal of Intellectual Capital, Vol. 11, No.4, pp. 554-574.
Mouritsen J., 1998, Driving Growth: Economic Value Added versus Intellectual Capital, Management
Accounting Research, Vol. 9, pp. 461-482.
Pantzalis C. and Park J.C., 2009, Equity Market Valuation of Human Capital and Stock Returns,
Journal of Banking & Finance, 33, pp. 1610 - 1623.
Pulic A., 1998, Measuring the Performance of Intellectual Potential in Knowledge Economy, paper
presented at the 2nd World Congress on Measuring and Managing Intellectual Capital,
McMaster University, Hamilton.
Pulic A., 2000, VAICTM – An Accounting Tool for IC Management, International Journal of
Technology Management, Vol. 20, No. 5-8, pp. 702-714.
Pulic A., 2004, Intellectual Capital – Does It Create or Destroy Value?, Measuring Business
Excellence, Vol. 8, No. 1, pp. 62-68.
Stahle P., Stahle S., Aho S., 2011, Value Added Intellectual Coefficient (VAIC): A Critical Analysis,
Journal of Intellectual Capital Vol. 12 No. 4, pp. 531-551.
Vafaei A., Taylor D. and Ahmed K., 2011, The Value Relevance of Intellectual Capital Disclosures,
Journal of Intellectual Capital, Vol. 12 No. 3, pp. 407-429.
Wall A., Kirk R., Martin, G., 2004, Intellectual Capital Measuring the Immeasurable?, CIMA
Publishing.
Wang JC., 2008, Investigating Market Value and Intellectual Capital for S&P500, Journal of
Intellectual Capital, Vol. 9 No. 4, pp. 546-563.
Yalama A., Coskun M., 2007, Intellectual Capital Performance of Quoted Banks on the Istanbul Stock
Exchange Market, Journal of Intellectual Capital, Vol. 8 No. 2, pp. 256-271.
67

Benzer belgeler

5. Oturum - ESGP

5. Oturum - ESGP Tüm bu noktalar göz önünde bulundurulduğunda, işletme varlıkları arasında “insan”ın, işletmenin entelektüel kapasitesini değerlendirmede dikkate alınması gereken en önemli unsurlardan biri olarak ö...

Detaylı