PDF SAYI 39 Hessen

Transkript

PDF SAYI 39 Hessen
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
15:38 Uhr
Prof. Dr. Ýskender Pala Offenbach`ta
Üniversitelilere konferans verdi
Sayfa: 28`de
Seite 1
Rabia Kadir IGMG Genel Merkezini Ziyaret Etti
Sayfa: 17`de
Sayfa: 4`te
Sayfa15`te
Avrupa`daki Kitapçýnýz
K & A Estrich
OKUSAN
Schnellestrich - Schwimmender Estrich
Verbundestrich - Trennestrich
Heizestrich - Leichtestrich
Hartstoffestrich
Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD
Hac Malzemeleri ve Hediyelik Eþyalar
Tel: 0180-3002250
Birkenweg 39 . 35586 Wetzlar
Tel: 06441-309 70 41 . Fax: 06441-309 89 60
GSM: 0175-245 33 25
Dr. Yusuf IÞIK
Hessen`de Türkçe Seferberliði
www.okusan.eu
Bulunduðumuz Toplumda Karþýlýklý Ýnanç ve Kültür Deðerlerimizi Birer Zenginlik Kabul Edip
Sayfa 5`te
Allah`ýn
Sevdiði
Kullar
Birbirimize Kapýlarýmýzý ve Gönüllerimizi Açmak
Sayfa 7`de
Mahmut AÞKAR
Eðrisine
Doðrusuna
Sarrazin
Sayfa 25`te
A. Engin KARAHAN
SPD`nin
Esas
Problemi:
Ýnandýrýcýlýk
Avukat Nalan SÖNMEZ
Sayfa 19`da
Ev
Sahibinizle
Sorununuz
mu Var?
Sayfa 27`de
Murat ÝLERÝ
Aile
Hayatý
Sayfa 11`de
Selahattin SAYGIN
ATÝB`in
Varlýk
Gayesi
Ýstanbul`daki Sel Maðdurlarýna Acil Yardým Daðýtýmý
Sayfa 21`de
Selma ÖZTÜRK
Taharet;
Peygamber
Sünneti ve
Doktorlarýn
Tavsiyesi
M. Salih AYDIN
Sayfa 29`da
Hacarabýn
Serüvenleri
26
Sayfa 9`da
Þinasi ÞÝMÞEK
Hayatýn
Anlamý:
Varoluþ
ve
Mücadele
Sayfa: 16`da
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
15:38 Uhr
Seite 2
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
15:38 Uhr
editörden
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
3
Sinan AKTÜRK
hasbihal
Sevgili dostlar!
Geçtiðimiz ay Almanya için
genel seçim ayý idi. Yapýlan genel
seçimlerde iktidardaki CDU yerini korudu ama; koalisyonun diðer
ortaðý SPD tabiri caiz ise bir hezimet yaþadý. Normal þartlarda iktidar alternatifi olan partiler oylarýný artýrmasý gerekirken ve hem de
dünyadaki ekonomik kriz gündemde iken beklenen bu idi. Ama
Alman seçmeni kendisini bir türlü
geliþtiremeyen ve sürekli lider deðiþtiren bir partiye tabiri caiz ise
ceza verdi. Kendisinden beklenen
performansý gösteremeyen SPD
bu þekilde cezalandýrýlmýþ oldu.
Diðer partilere ise bir fýrsat veren
seçmen; ekonomik ve sosyal geliþmelerdeki yaþanan sýkýntýlara
çare olmalarýný istedi. Biz yazýmýzý yazarken hala koalisyon görüþmeleri devam ediyordu. CDUFDP koalisyonuna kesin gözü ile
bakýlýyor. Bu kýsa bilgilendirmeden sonra asýl meseleye gelmek
istiyoruz.
Her seçim döneminde siyasi
parti temsilcileri göçmenleri yani
yabancýlarý siyasi malzeme yapýyor ve onlar üzerinden oy almaya
çalýþýyorlardý. Bunu yaparken de
toplumda olabilecek sýkýntýlarý
gözardý ediyorlardý.
Ama bu seçim kampanyasýnda
bu tür bir yol izlenmedi. Belki de
Almanya tarihinde ilk olarak bu
seçimde oy potansiyeli olan göçmenler yani yabancýlarýn daha bir
önem kazandýðýný gördük. Siyasi
parti yetkilileri daha yumuþak ve
itidalli açýklamalar yaparken ayný
Impresium
Künye
Seite 3
Özeleþtiri Yapabilmek
zamanda göçmenlerin her türlü etkinliklerine bizzat kendi mekanlarýna giderek katýlým saðladýlar.
Özellikle Türk kökenli göçmenlerin her türlü programlarýna katýlým
saðlamaya özen gösterdiler.
Tabii Almanya genelinde yaklaþýk 900 bin Türkün oy kullanma
hakkýna sahip olduðunu unutmamak lazým. Belki bunu bir seçim
hassasiyeti olarak düþünebiliriz.
Ama seçim zamanýnda bile olsa
bu tür bir geliþme normal zamandaki yaþanan bazý sýkýntýlarý da ortadan kaldýrýr diye düþünüyoruz.
Özellikle koalisyon görüþmelerinde her iki tarafýn da Türkiye`nin AB üyeliði hakkýndaki
açýklamalarý ve Almanya`daki
Türkler hakkýndaki deðerlendirmeleri oldukça sevindirici açýklamalardýr.
Seçime katýlan ve oy oranlarýný
bir önceki seçime göre arttýran diðer partiler ise göçmenler ile alakalý söylemleri ile bu oylarýnýn
artmasýna katký saðladýlar kanaatindeyiz.
Bu çalýþmalar ve yapýlan tüm
çaðrýlara raðmen göçmenler ve
özellikle Türk göçmenler seçime
gerekli katýlýmý saðlamadýlar. Yapýlan araþtýrmalarda bu oranýn çok
düþük olduðu ortaya çýkýyordu.
Belki de biz göçmenlerin en
büyük eksikliklerinin baþýnda
kendi haklarý ile alakalý meselelere yeterince ilgi göstermemeleri
hayat
Aylýk Ücretsiz Gazete
15 Ekim/15 Kasým
15 Oktober/15 November 2009
Zi`l Kade 1430
Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
gelmektedir. Hem bazý siyasilerin
açýklamalarýna tepki gösteriyor,
göçmenlerle ilgili bazý kanunlara
itiraz ediyor ve hem de bunlarý
düzeltilebilmesi için fýrsat olan
demokratik hakkýmýzý kullanma
noktasýnda ihmalkar davranýyoruz. O zaman bizler ile alakalý yapýlan olumsuz deðerlendirmelere
karþý söylenecek fazla söz kalmýyor.
Yine üzüldüðümüz bir nokta;
seçimde Türk kökenli milletvekili
sayýsýnýn bir önceki döneme göre
düþmesi idi. Belki bunda seçime
katýlan adaylarýn bulunduklarý sýralar ve seçim çevrelerinin de önemi büyüktü. Ama bunda bir önceki dönemde milletvekili olan bazý
kiþilerin olumsuz tavýrlarýnýn etkisi de yatsýnamaz. Özellikle SPD`li
Lale Akgün`ün milletvekilliði döneminde müslümanlar ve Türkler
hakkýndaki zaman zaman yaptýðý
çýkýþlar bu kesimler tarafýndan
tepki ile karþýlandý. Bu tepkileri
dikkate almayan Lale Akgün ve
partisi SPD; kýsmi olarak bunun
bedelini bu seçimlerde ödedi.
Ýki Almanya`nýn birleþme günü münasebetiyle her sene Ekim
ayýnýn 3`ü bilindiði gibi tatil olmaktadýr. Yine Almanya`da bulunan Ýslami Sivil Teþkilatlarýn ortak kararlarý sonucu bu gün tüm
ülkede bulunan camilerde “Açýk
Cami Günü” olarak organizasyonlar yapýlmaktadýr. Her Ýslami Sivil
Teþkilat bu konuda kendi camile-
Yayýn Kurulu
Cengiz Þahbaz,
Dr. Yusuf Iþýk,
Sinan Aktürk,
Bilal Demiroðlu,
Aydýn Ersoy,
Fikret Ekin, Murat Ýleri,
M. Salih Aydýn
Mahmut Aþkar,
Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz.
rinde özel hazýrlýklar yapmakta ve
gelen misafirlere Ýslamý nasýl daha
iyi anlatabilirimin gayreti içerisine girmektedir.
Burada bir eleþtiri getirmek istiyoruz. Bu tür programlarda yaptýðýmýz bazý hatalar var gibi. Yapýlan hazýrlýklar gelen misafirlerin
genellikle midesine hitap eden hazýrlýklardýr. Tamam bu da olacak
elbet ama; gelen misafirler Ýslam
hakkýnda bilgi edinmeye ve müslümanlarýn ibadet ettikleri mekanlarýn özeliklerini öðrenmeye geliyorlar. Maalesef bazý camiler bu
tür programlarý yaprken kaþ yapayým derken göz çýkarýyorlar.
Programýn yapýldýðý mekanýn fiziki þartlarýný özenle hazýrlamadýklarý için gelen misafirleri olumsuz
olarak etkilemektedirler. Mesele
camilerin temizliði, tuvaletlerin
durumu, lokallerin durumu vs.
Bunun yanýnda gelen misafirlere
Ýslamý anlatan bilgilendirici materyaller ya yok ya da çok yetersiz
kalmaktadýr. Burada bu sene hazýrlanan TOM isimli dergiyi hazýrlayanlara teþekkür etmek istiyoruz. Hem teknik açýdan ve hem
de içerik açýsýndan gerçekten güzel bir çalýþma olmuþ. Hazýrlayanlardan ve katkýda bulunanlardan
Allah razý olsun. Bu tür çalýþmalarýn artmasý lazým.
Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý
bereketlendirsin, þuurlandýrsýn.
Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr.
Allah`a emanet olun.
Merkez
Königsbergerstr. 16 . 61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.eu
Basýldýðý Yer: Sunprint GmbH Offenbach
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
4
15:38 Uhr
Seite 4
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
A
vrupa Türk Ýslam
Birliði, Köln ve
Darmstadt’da
“Göçün 50. Yýlýnda Türk
Dili Paneli” düzenledi.
Avrupa Türk Ýslam Birliði Anadil’in önemine dikkat çekmek ve Batý Avrupa
Türklerinin bu konu daha
bir hassas olmalarý gerektiðine vurgu yapmak için
Köln ve
Darmstadt’da
“Göçün 50. Yýlýnda Türk
Dili Paneli” baþlýklý iki panel gerçekleþtirdi.
Konularýnda
uzman
akademisyen ve yazarlarýn
katýldýðý panellere ilgi yoðun oldu.
Panelist olarak; Türkiye`den Bilecik Üniversitesi
Öðretim Üyesi Doç.Dr. Abdulkadir Ýlgen, Yazar Mahmut Aþkar ve Yazar Orhan
Aras katýldýlar.
ATÝB Genel Sekreter
Yardýmcýsý Harun Kýlýç’ýn
yönettiði Panelde, konuþmacýlar yoðun olarak
“Anadil” üzerinde durdular.
ATÝB Genel Sekreteri
Yardýmcýsý Harun Kýlýç Panel’de ilk sözü Yazar Orhan
Aras’a verdi. Aras özetle
þunlarý söyledi “Türkçe’miz þiirsel, zengin ve
güzel bir dildir. Türkçe çeþitli dillerden etkilenen deðil aksine, Türkçemiz bir
çok dili etkilemiþtir. Çocuklarýmýza Türkçeyi okutarak Türkçe’mizi öðretmeliyiz. Avrupa`da, çocuklarýmýzýn doðduklarý ülkelerin
dillerinde eðitim aldýklarý
için, Anadilimiz olan Türkçe baþarýlarý için çok daha
H
ristiyan Ýslam Toplumu (CIG) 14
Kasým günü düzenlenecek olan “Müslüman ve Hristiyan diyalogunda maneviyat” konulu
programa ilgi duyan herkesi davet ediyor. DITIB’in Duisburg-Marxloh’daki yeni eðitim merkezinde düzenlenecek olan
programda dinlerarasý diyalog konusunda önemli
sorunlarýn aydýnlatýlmasý
hedefleniyor.
Hristiyan Ýslam Toplumu (CIG) 14 Kasým günü
düzenleyeceði programý
Göçün 50. Yýlýnda Türk Dili Paneli
önemlidir. Yabancý dilde
küçük yaþtan itibaren eðitim alan bir çocuk, yabancý
mantýðý ile düþünmeye baþlar. Bunun için ilk önce çocuklarýmýza kendi dilimizi
öðretmeliyiz. Son olarak
belirtmek isterim ki, bir
ulusun baðýmsýzlýðýnda ve
kültürünün korunmasýnda
dil çok önemlidir. Bu nedenle Türkçe’mizi yabancý
dillerin baskýsýndan kurtarmak için, daha çok çaba
harcamalýyýz ve mutlaka
Türkçeyi çok iyi öðrenmeliyiz.” dedi.
Daha sonra söz alan Yazar Mahmut Aþkar da
‘’Batý Avrupa Türklerinin
dil yarasý ise iki taraflý, çift
boyutludur: Ýlk gelenler
göç ettikleri ülkenin diline
diline uzak dururken, sonraki nesiller anadil Türkçe’ye uzak kaldýlar.
Anavatan Türklerinin en
temel ve öncelikli hedefi;
yabancý, baskýn diller karþýsýnda millî varlýðýný muhafaza edebilmesi için anadil
Türkçe’yi canlý tutmak ol-
malýdýr. Yurdýþýndaki Türkler ise; hem anadil Türkçe’yi hem de yerleþtikleri,
göç ettikleri ülkenin resmî
dilini öðrenmek ve sahiplenmek mecburiyetindeler.
Asimile olmanýn en kestirme yolu, anadili unutulmaya terk etmekten veya
önemsememekten geçer.
Asimile olmamanýn da en
kestirme yolu, anadili unutmamak ve önemsemekten
geçer. Dil (lisan) þefkat, ilgi, sevgi bekleyen nazlý dilber gibidir. Onun ihanete,
unutulmuþluða asla tahammülü yoktur! Saksýda kendi
hâline býrakýlmýþ çiçek gibi,
bir de bakarsýnýz soluvermiþ.
Batý Avrupa’nýn yerli
toplumlarýyla birlikte yaþamaktan yana tercihini kullanmýþ Türkler, ilk baþlarda
(1. Nesil) þartlarýn gereði,
bulunduklarý ülkelerin dillerini öðrenmekte pek baþarýlý olamadýklarýnýn aðýr bedelini hem kendileri ödediler hem de bir sonraki nesillere ödettiler.” dedi.
Panelde enson söz alan,
Bilecik Üniversitesi Öðretim Üyesi Doç. Dr. Abdulkadir Ýlgen þöyle dedi “Bir
vesileyle Almanya’ya geldim. Birinci, ikinci, üçüncü
derken nihayet dördüncü
neslin problemlerinden bazýlarýný doðrudan görme
imkaným oldu. Burada en
temel problemlerden biri,
kentli Alman dili ve kültürünün karþýsýnda, Türkçe’nin yerel lehçelerle mukabele etmeye çalýþmasý.
Benzer problemin bazý
unsurlarý Türkiye’de zaten
yaþanýyor. Türkiye’de de
zorunlu eðitim dili Türkçe
olmasýna raðmen, hala Ýstanbul Türkçesi yegane geçerli dil deðil. Doksanlý yýllarda doðan nesillerin
önemli bir bölümü Türkçe
okuma ve yazmayý bilmiyor. Bildikleri Türkçe,
Türkçe’nin bazý mahalli aksanlarýnýn karýþýmýndan
meydana gelen yoz bir
Türkçe.
Bunlarýn önemli bir bölümü, sadece Türkçe’yi de-
CIG’den “Müslüman ve Hristiyan diyalogunda maneviyat” konulu program
Ýslam Toplumu Milli Görüþ, Dinlerarasý Pedagoji
Enstitüsü ve Rheinland
Protestan Kilisesi’nin de
aralarýnda bulunduðu 17
Müslüman ve Hristiyan
kuruluþ ile ortak olarak düzenliyor. Programda dinlerarasý diyalog konusunun
þu sorular üzerinden aydýnlatýlacaðý belirtiliyor;
“Dinlerarasý diyalogun temeli neye dayanýyor? Ýnsanlarý farklý inançlara sa-
hip olan kimseler ile diyalog içerisine girmeye iten
neden ne? Diðer dinlerle
yüzleþmek insanýn kendi
dini açýsýndan ne manaya
geliyor? Komþumuzun di-
ni yaþantýsý bizi etkiliyor
mu? Hristiyan ve Ýslam diyalogunda bir maneviyat
söz konusu mu?”
Program çerçevesinde
gerçekleþecek olan farklý
sunum ve tartýþmalarýn ardýndan katýlýmcýlarýn çeþitli çalýþma gruplarý halinde
tecrübelerini paylaþabileceði belirtildi. Programda
sunulacak müzik etkinliðinin DITIB DuisburgMarxloh Eðitim Merkezi
haber
ðil, ayný zamanda Almanca
ve Ýngilizce’yi de sonradan
öðrendikleri için, kitabi ve
yüksek Almanca ve Ýngilizceden ziyade, avami bir yabancý dil konuþuyorlar. Çoðu eðitimlerini normal ya
da birinci sýnýf okullarda tamamlayamadýklarý için,
üçüncü ya da dördüncü sýnýf iþlerde düþük ücretlerle
çalýþýyorlar.
Türkiye’den giden gönüllü kuruluþlar ile devletin
bazý teþekkülleri, bu tür
meselelere çözüm bulmak
için el yordamýyla bazý faaliyetler yapýyorlar. Türkiye’nin devlet olarak, diðer
meselelerde olduðu gibi bu
meselede de tutarlý ve hazýrlýklý olmadýðý anlaþýlýyor. Buna dair ne bir doküman, ne de resmi yoldan
kaðýda dökülmüþ bir irade
beyaný bulunmuyor. Bu da
þunu açýk bir þekilde gösteriyor ki, bu konunun uzmanlarý tarafýndan masaya
yatýrýlarak çok ciddi bir
plan hazýrlanmak zorundadýr. Bu konu, sivil toplum
kuruluþlarýnýn tek baþýna
çözebilecekleri bir konu olmaktan çýkmýþtýr. Avrupa
Türk Ýslam Birliði’nin bu
önemli meseleyi gündeme
taþýmasý ayrýca takdire þayan bir giriþimdir. Önemli
olan bunu canlý tutmaktýr.”
dedi.
Panel; dinleyicilerin panelistlere yönelttikleri sorularýn panelistler tarafýndan
cevaplandýrýlmasýnýn ardýndan sona erdi.
ve Meschede Kilise Korosu tarafýndan tertip edildiði
kaydedildi.
Hristiyan Ýslam Toplumu (CIG) 1982 yýlýnda kuruldu ve 2007 yýlýnda 25.
yýldönümünü kutladý. Kuruluþ amacý dinlerarasý diyalogu teþvik olan en eski
diyalog
organizasyonu
olarak kabul ediliyor. Dinler arasýndaki ortak yönleri
vurgulayýp farklýlýklarý
izah etmek ve bu sayede
insanlarýn bu konulara yabancý kalmamalarýný saðlamak, kuruluþun asýl hedefleri arasýnda bulunuyor.
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
dosya
Seite 5
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Dr. Yusuf IÞIK
Ý
nsanlar arasýnda Allah`ýn sevdiklerinin ve
sevmediklerinin bulunduðu bir gerçektir. Bu gerçek Allah ve Resulünün ortaya koyduðu normlara
uyup uymamakla belirginleþir.
Ýyi bir mü`minin ideali,
Allah`ýn sevdiði kullarý
arasýna girebilmek ve bu
özelliðiyle Allah katýnda
makbul olan bir dereceye
ulaþmaktýr. Bundan dolayý
Allah`ýn kimleri, hangi
özelliklerinden dolayý sevdiðini bilip tanýmak gerekecektir. Bu bilginin neticesinde kiþi, kendi hayatýný
disipline etmeye yönelmenin yanýnda, yakýn çevresi,
içinde yaþadýðý toplum ve
tüm insanlara karþý bir sorumluluk duygusu içinde
olacaktýr. Çünkü; büyük
çoðunluk sevme meselesini, sevmekten, kiþinin kendi sevme kabiliyetinden
çok, sevilme meselesi olarak görür. Bu yüzden onlar
için önemli olan nasýl sevilebilecekleri, nasýl sevimli
olabilecekleridir.
Ýnsandaki sevgi baðý, en
yakýn çevreden, anneden
baþlayarak geniþleyip tabiata, güzelliklere, hayata ve
bütün canlýlara ulaþýyor.
Sonra da en üstün tepeye,
zirveye çýkýyor ve Allah`a
ulaþýyor. Allah`a ulaþmýþ
olan sevgi baðý, ýþýklarýný
bütün sevgi çeþitleri üzerine serpiyor.
Allah`ýn sevdiði kimseleri temel özellikleriyle tanýmamýz, teori ve pratik,
eðitim ve öðretim, fert ve
toplum hayatý gibi alanlarda fayda saðlayacaktýr.
Çünkü ahlaklý insan ve ahlaklý toplumun teþekkülünde, bu yöndeki bilgilenmenin önemli olduðu kaçýnýlmaz bir gerçektir.
Allah`ýn sevdigi kiþilerin temel özelliklerinin baþýnda “muhsin” gelir. Muhsin olan kiþiye, ihsan sahibi
kiþi denir. Ýhsan, Kur`an-ý
Kerim`de çok kullanýlan
tabirlerden biridir.
Kulun, Allah`a yöneliþinde ulaþacaðý derecelerin
en üstünü, ihsan derecesidir. “Bizim yolumuzda
mücahede edenleri þüphe-
15:38 Uhr
siz ki, doðru yollarýmýza
iletiriz. Þüphesiz ki Allah
iyi iþler iþleyenler (muhsinler)le beraberdir” (Ankebut Suresi; 69. Ayet)
ayeti buna delil teþkil etmektedir. Ayrýca;
-”Ýman edip doðru dürüst iþler iþleyenler yok
mu? (iyi bilsinler ki) biz iyi
iþler iþleyen kimsenin mükafatýný zayi etmeyiz” (Kehf: 30)
ayetinde ihsanla
iman birleþtirilmiþtir.
Kur`an-ý Kerim`in bir kýsým
ayetlerinde de ihsan`ýn Ýslam`a bitiþik olarak geldiðini görüyoruz.
-”Hayýr, kendini, (bütün varlýðýyla) Allah`a teslim ederek iyi iþler iþleyen insan,
Rabbinin nezdinde
mükafata
erer…” (Bakara:
112).
Çünkü biricik
kurtuluþ
çaresi
tertemiz bir özle
Allah`a teslim olmak ve insanlara
iyilik etmektir.
Yani Ýslam olmaktýr. Ýslam`ýn anlamý; Allah`a teslim
olmaktýr. Çünkü
Allah þöyle buyurur:
“Kim
iyilik
ederek varlýðýný
Allah`a
teslim
ederse, bir insanýn sarýlabileceðý
en saðlam kulpa
sarýlmýþ olur. Ýþlerin sonu Allah`ýndýr” (Lokman: 22)
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
Allah`ýn
Sevdiði
Kullar
Ýhsan`ýn takva ile beraber zikredildiðini de görüyoruz.
-“Ýyilik edenlere, yaptýklarý iyiliðin karþýlýðýyla
ve daha fazlasýyla mükafat
vardýr. Onlarýn yüzü kararmaz, yüzlerini zillet
kaplamaz, bunlar cennetlikler ve orada ebedi kalacaklardýr.” (Yunus: 26)
ayeti bunun misalidir.
Ayetteki “daha fazlasýyla”
sözü, “cennetteki en yüksek derece, takva ve Allah`ý görme” olarak bir
çok sahabeden rivayet edilmiþtir.
Bütün bunlara göre ihsan kelimesiyle murad edilen anlam; imaný, islamý,
amelleri, ahlaki ve davranýþlarý içine almaktýr.
Kur`an-ý Kerim`in “muhsinler” olarak isimlendirdikleri arasýnda þu özellikleri taþýyanlarý görüyoruz; iyilik edenler, takva sahibi
olup bollukta ve
darlýkta Allah için
harcayan, öfkelerini yutan ve insanlarý affedenler.
Bolluk ve darlýkla
kastedilen mana,
sevinç ve sýkýntý
halini, kolaylýk ve
zorluk anýný, zenginlik ve fakirlik
zamanýný kapsamaktadýr.
Ana hatlarýyla
ortaya koyduðumuz muhsin (ihsan sahibi) kiþilerin özelliklerinden
biri de “kötülük
edenlere karþý afv
ile muamele etmek” olduðudur.
Öfkeyi yenmek ve
insanlarý
affetmek, insanlar arasýndaki dayanýþmayý kuvvetlendirir, bu da hayatta
baþarýlý olmayý
kolaylaþtýrýr.
Hz.Muhammed (s.a.v) þöyle
5
buyurur:
-“Kuvvetli kimse, rakibini yenen pehlivan deðildir. Gerçek kuvvet sahibi
kimse, kýzgýnlýk halinde
nefsine hakim olandýr.”
Ýhsan; kiþinin hem kendi nefsi için yaptýðý iyiliði,
hem de baþkalarýna yapacaðý iyilikleri içine almaktadýr. Bununla beraber ihsan; hem birþeyi güzel yapmayý, hem de iyilik yapmayý içine almaktadýr. Hadisi Þerifte tarif edildiði üzere;
“Sanki Allah`ý görüyormuþ gibi kulluk etmek” güzel yapmanýn, Allah`ýn herþeyde ihsan`ý farz kýlmasý,
iyi yapmanýn delilidir.
Kiþinin kendi nefsi için
arzu ettiði þeyi, müslüman
kardeþi için de arzu etmedikçe iyi bir mümin olamýyacaðýný ifade eden Hadis,
ihsan`ýn iyilik yapmakla ilgili olan mahiyetini en güzel þekilde açýklamýþ olmaktadýr.
Allah`ýn emrettiði ihsan
bütün farzlarý yerine getirmeyi mümin ise imanýn
artmasýný istemeyi, münkir
ise müslüman olmasýný ve
din kardeþleri arasýna girmesini arz etmeyi söylediði
her sözün iyilik olmasýna
özen göstermeyi de kapsamaktadýr. Ýhsan kelimesini
bir de geçmiþ alimlerimizin
sözleriyle tarif edelim;
Ýhsan; “Et-Tazim li-emrillah ve`s þefka li`halkillah=Allah`ýn emirlerini
büyük bilip gereðini yapma, yaratýklarýna karþý þefkatli olma”
Kur`an-ý Kerim, ihsanda bulunulacaklarýn baþýna
anne-babayý zikretmektedir.
Adalet, ihsan, akrabadan muhtaçlara verme emredilirken, kötülük ve zulüm yasaklanmaktadýr. Allah, muhsinlerin mükafatýný zayi etmeyeceðini, muhsinlerle beraber olduðunu,
muhsinlerin mükafatýnýn
Rableri nezdinde diledikleri herþey olduðunu ve Allah`ýn rahmetinin muhsinlere yakýn olduðunu haber
vermektedir.
Allah cümlemizi muhsinlerle beraber eylesin…
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
6
T
A
lmanya’da
CDU/CSU
ile
FDP
arasýnda
koalisyon görüþmeleri
tüm hýzýyla sürüyor. Baþbakan Angela Merkel,
“Çalýþanlara brüt maaþtan
daha fazla net kalacak”
sözünü unutarak, artan
sosyal giderleri kýsýtlamak için Bakým Sigortasý’nýn tamamýnýn çalýþanlarýn maaþlarýndan kesilmesini istedi.
Almanya’da Kasým
ayýnda göreve baþlayacak
merkez sað hükümeti Bakým Sigortasý’nýn çalýþanlar tarafýndan ödenmesini
istiyor. Hýristiyan Demokrat Parti’nin (CDU)
gündeme getirdiði teklife
göre Bakým Sigortasý’nýn
tamamýnýn çalýþanýn maaþýndan kesilmesi öngörü-
Seite 6
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Asým TOZOÐLU
ÜRKÝYE EMEKLÝLÝÐÝ KONUSUNU
BÝLMEYEN MALÝYELER VE MESLEKTAÞLARIMIZ VAR!!!!
Önemine binaen bu konuyu tekrar gündeme taþýmak istiyorum.
2005 veya 2006 yýlýna
ait vergi iþlemlerini yaptýrmayanlar bilhassa 2006 yýlýnýn aktüel konusu olan
Türkiye Sosyal Sigortalar
Kurumuna, Baðkura veya
Emekli Sandýðýna emeklilik için para yatýrmýþlarsa,
mutlaka bu masraflarýný
bildirsinler. Çünkü hem
maliyeden oldukça yüklü
bir miktarda para almaktadýrlar, hem de maliyeye
bilgi verme zorunluluðunu
yerine getirmiþ olmaktadýrlar.
Bazý okuyucularýmýz,
2005 veya 2006 yýlýna ait
vergi denkleþtirme iþlemlerini yaptýrdýklarý halde,
Türkiye emekliliði için yatýrýlan paranýn Alman vergisinden muaf olduðunu
bilmediklerinden dolayý,
bu haklarýnýn yanmasýna
üzülmektedirler.
Önce,
2007 ve 2008 yýlýnda bu iþlemleri yaptýranlarýn mutlaka SSK`nýn yazýsýný ve
ödeme makbuzunu tercüme ettirerek maliyeye bildirmelerini tavsiye ederim.
15:38 Uhr
hayat
[email protected]
Geçmiþ yýllarda haklarý
yananlarýn da bir dilekçe
ile maliyeye baþvurmalarýný bu baþvuru dilekçesini
uzman kiþilere yazdýrmalarýný salýk veririm. Eðer
2005, 2006, 2007 ve 2008
yýllarýna ait vergi denkleþtirme iþleminde herhangi
bir nedenle itiraz söz konusu ise, o itiraza ilaveten
emeklilik konusu da deðerlendirilebilinir.
Bize gelen telefon ve
mektuplardan anlaþýlmaktadýr ki, Almanya`da birçok maliye dairesi Türkiye
emekliliðini bilmemektedir. Bu arada birçok vergi
uzmaný meslektaþlarýmýz
da konuya vakýf deðildir.
PARAYI
GÖNDERMEDEN
DANIÞIN!
Türkiye emekliliðinde
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
PARALI ÇIKIÞTA
OLDUÐU GÝBÝ
SGK KONUSUNDA
DA UZMANA
DANIÞMADAN
PARA
GÖNDERMEYÝNÝZ
çok önemli bir husus da
paranýn bölünmesi olayýdýr.
Erlenbach`tan arayan okuyucumuz, aileden her ikisi
için SGK`ya 36 bin euro
yatýrabilir miyim diye çok
mantýklý bir soru yöneltti.
Bu sorunun cevabý kiþinin
gelirine baðlý olarak belirlenir. Eðer kiþi çýkýþ parasý
(Abfindung) almýþsa, yani
vergi dairesinden alýnacak
çok vergi varsa, borçlanma
parasýnýn hepsini bu yýl yatýrsýn diyoruz. Fakat, ailenin gelirlerinin hesaplanmasýnda anlaþýlacaðý gibi,
Türkiye`ye gönderilen paranýn belirli bir barajý geçtikten sonra faydasý azalýyor veya hiç kalmamýþsa,
paranýn iki yýla bölünmesinde yarar vardýr. O halde,
her zaman vurguladýðýmýz
gibi, uzmana danýþmadan
SGK`ya para göndermeyiniz.
KISA VE ÖNEMLÝ
HATIRLATMALAR!
Maliyeden herkese gelen ‘Ýdentifikationsnummer’ bundan böyle birçok
yerde sorulmaktadýr. Pasaportunuzun arkasýnda bir
yerde not etmenizi tavsiye
ederiz.
Saðlýk masraflarýndan
bilhassa diþ taktýrma masraflarýný yýllara böldürmeyiniz.
Almanya`da yaþayan
emekli veya iþsiz anne veya
babalara yapýlan bakýmlarda, ayný evde oturmayanlar, bakým yapýlan kiþilerin
hesap numarasýna para havale etmek zorundalar.
Türkiye`ye gönderilen
havalelerin, ordaki banka
þubesinden çekildiðine dair
Bakým Sigortasý çalýþanlara
yüklenmek isteniyor
lüyor. CDU’nun Federal
Parlamento Grubu’nda
konuþan Baþbakan Angela Merkel, sigortanýn kademeli olarak çalýþanlarýn
maaþlarýna eklenmesinin
düþünüldüðünü söyledi.
Berliner Gazetesi’nin haberine göre koalisyon sözleþmesinde yer alacak
maddeye göre, resmi bakým sigortasýn yanýnda
özel mecburi sigortada
eklenecek.
Baþbakan
Merkel, milletvekillerine
yaptýðý konuþmada seçim
kampanyasý döneminde
çalýþanlara “Brüt maaþtan
daha fazla net kalacak”
sözlerinin gerçekleþtirmelerinin zor olduðunu söy-
lediði ileri sürüldü. Merkel, bakým sigortasýnýn
çalýþanlara yüklenmesinin
nedenini, nüfusun yaþlanmasýndan dolayý bakým
giderlerinde meydana gelecek artýþýn etkili oldu-
ðunu ifade etti. 2005 yýlýnda SPD ile yapýlan
koalisyon görüþmelerinde
de bakým sigortasýný gündeme getiren CDU’nun
amacýnýn artan sosyal giderleri kýsmak olduðu
açýklandý. 2027 yýlýndan
itibaren ise bakým masraflarýnda nüfusun aþýrý yaþlanmasýndan dolayý ciddi
bir artýþ olmasý bekleniyor. CDU’nun Bakým Sigortasý’nda deðiþiklik yapýlmasý teklifi CDU- FDP
arasýnda yapýlan koalisyon görüþmesinde karara
baðlanacak.
CDU’LU EYALET
BAÞBAKANLARI
VERGÝ
bilgilendirme
‘havale alýndýsý’ belgelerini
mutlaka saklayýnýz.
Aile bireylerinden herhangi birinde, 30 veya daha
yüksek oranda özürlülük
belgesi varsa, mutlaka vergi denkleþtirmede bildirin.
Eðer bu belgelerde yüzde
50 ve yukarda ve G harfi
varsa, iþ yolu iki katý km.
hesaplanýr, ihmal etmeyin.
Bu belgelerde H harfi varsa, yýllýk vergi muafiyeti
3700 euro, ayrýca 900 euro
yol masrafý ve yine 924 euro bakým masrafý vergiden
düþülür.
Ev tamiratý için yapýlan
masraflarda, tamircilere
ödenen ücretler vergiden
düþülür (Handwerkerrechnung).
Bausparkasse prim dilekçelerini ihmal etmeyin.
(Antrag auf Wohnungsbauprämie). Bunlar 2005,
2006 ve 2007 yýllarý için
doldurulur.
Vergi uzmanýna verilecek ücretten kaçarak bu
iþin ehli olmayan kiþi veya
kuruluþlara iþlemlerinizi
yaptýrmayýn. Hem kanunen
yasaktýr hem de maddi zarara uðrarsýnýz.
Daha geniþ bilgi için:
069/731919
Veya
[email protected]
ÝNDÝRÝMÝNE
KARÞI
Merkez sað hükümetinin ortaðý FDP’nin ýsrar
ettiði vergi indirimlerine
CDU’nun eyalet teþkilatlarýndan tepkiler gelmeye
devam ediyor. Hessen
Eyaleti Baþbakaný Roland
Koch, vergi indirimlerinin bütçede büyük açýklara neden olacaðýný belirtti.
Aþaðý Saksonya Eyaleti
Baþbakaný
Christian
Wulff ve Baden- Württembeg Eyaleti Baþbakaný
Günther Oettinger’de vergi indirimi taleplerini ciddiyetsizlik olarak nitelendirdiler. CDU’dan gelen
tepkileri eleþtiren FDP
ise, Koch ve Wullf’da
FDP sayesinde baþbakan
olduklarý hatýrlatýldý.
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
dosya
Thilo Sarrazin hep
baþkalarýnýn ifade etmeðe cesaret edemedikleri þeyleri söyleyebiliyor.” (Constanze von Buulion, SZ)
Siz, bir yanlýþý, hatayý
veya eksikliði nezaketen
veya siyaseten açýkça söylemiyor, veyahutta söyleyecek medenî cesareti kendinizde göremiyorsanýz; bu
suskunluk, o durumun yokluðuna delâlet sayýlmaz.
Noksanlýðý, çirkinliði veya
doðru olmayaný dile getirmek, hem dostça hem de
düþmanca bir niyet veya
üslûpla söylenmiþ olsa dahi; neticede bir hakikata
parmak basýlmýþ olur.
Bazen insanlar bazen de
toplumlararasý münasebetlerde bu tür yanlýþlýklar
umumiyetle dolaylý ifadelerle, ima yoluyla telafuz
edilir. Çevresindeki olup bitenleri gözetleyebilen herkes bilir ki, âlenen söylenmese de, Almanya’daki
Türk azýnlýða yerli (Alman)
halkýn bakýþý hiç de içaçýcý
deðil! Alman halkýnýn önyargýlarla dolu bu dýþlayýcý
tavrý, zaten zaman zaman
yapýlan kamuoyu araþtýrmalarýna da yansýmaktadýr.
SPD’nin Berlin Eski
Maliye Senatörü, Alman
Merkez Bankasý’nýn Yönetim Kurulu Üyesi, Türk ve
Arap kökenli azýnlýðý aþaðýlayan Thilo Sarrazin’i, aslýnda açýkyürekliliðinden
ve cesaretinden dolayý tebrik etmek lazým. Onun düþüncelerini abartýlý, ifadelerini keskin, aþaðýlayýcý veya
hakaret düzeyinde bulabilirsiniz; ki zaten öyledir!
Fakat Alman vatandaþý
Türklerin çokça raðbet ettikleri bir siyasî partiden de
olsa, Thilo Sarrazin yaptýðý
açýklamayla, yerli-çoðulcu
toplumun; genelde müslüman, özelde Türk azýnlýða
bakýþýný yansýtmaktadýr. Bizim tabirle; adam baklayý
aðzýndan çýkarmýþtýr. Zaten
bir gazetenin yaptýðý kamuoyu araþtýrmasýnýn neticesine bakýlýrsa; Almanlarýn
%84’ü T. Sarrazin’e, Türkleri ve Araplarý aþaðýlayan
ifadesine raðmen destek veriyorlar. Yine ayný gazete-
15:38 Uhr
Seite 7
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Mahmut AÞKAR
“
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
Eðrisine
Doðrusuna
[email protected]
nin (Bild) internet sayfasýndaki Almanya’nýn elit kesimiyle yapýlan görüntülü
söyleþiler de ayný doðrultudaydý.
Sarrazin susturuldu ama
görevinden alýnmadý. Sarrazin kýnanýrken, dünya kamuoyu baskýsý, kendi içinde
yaptýrým gücü olmayan
Türk azýnlýðýn baðýrýp çaðýrmasýndan daha etkin oldu.
Günlerce yazýlý ve sözlü
medyada Almanlarýn ve
Türk azýnlýðýn konuyla ilgili görüþlerini toparlayýp ortalamasýný aldýðýmýzda, Almanlar;
-Thilo Sarrazin’in Türkler ve Araplarla ilgili söyledikleri doðrudur, fakat biraz
yumuþak bir tonla söyeyebilirdi,
Türkler ise;
-Bu adam Türk düþmanýdýr, derhal özür dilemeli
ve görevinden istifa etmelidir, gibisinden tepkilerini
ortaya koydular.
Bardaðýn yarýsý da
dolu...
Alman halkýnýn %80’ler
civarýnda Sarrazin’e destek
vermesi kadar vahim önyargýlý kanaatin, ayný derecede
vahim ve yanlýþ olan diðer
versiyonu ise; Türk kamuoyu, böylesi yüksek oranlara varan yerli-çoðulcu toplumun, Türk/Müslüman
azýnlýða karþý bu menfî tav-
Sarrazin
rýný geçmiþte olduðu gibi,
bugün de iyi okuyamamasýdýr: Almanya kendi Türk
azýnlýðýna bakarken; bardaðýn yarýsýný hep boþ görmüþtür. Doðrudur; bardaðýn
yarýsý boþtur ama yarýsý da
dolu... Türkler de bardaða
bakarken yarýsýný hep dolu
görmüþ, boþ olan yarýsýný
da görmemezlikten gelmiþ
veya görmek istemememiþler.
Sarrazin gibiler, kaldýrýmlarda sadece baþörtülülere baktýklarýndan, bütün
Türk veya müslüman kadýnlarý baþörtülü zanneder,
kabul eder ve diðerlerini
görmezler! O diðerleri ki,
iþsiz kalmamak, devletin
muhtaçlar kapýsýný çalmamak için binbir meþakkatle
kendi iþyerlerini kuruyor ve
devlete vergilerini ödüyorlar. O diðerleri ki, doðru dürüst okur-yazar bile olmayan babalarýna, “Ýþçisin sen
iþçi kal!” diyenlere inat, çýð
gibi bir akademisyen ordusuyla arkadan geliyorlar.
Almanya`yý
fethedecek Türkler
Demek ki Almanya, biz
Türk azýnlýk hakkýnda Sarrazin gibi düþünüyor fakat
açýða vuramýyordu. Bu adamýn dedikleri üzerine çok
þey yazýldýðý ve söylendiðinden dolayý bilinenleri
tekrarlamak istemiyorum.
Beceriksiz, tembel, üretgen
olamayan, kafasý da çalýþmaz, topluma da karýþmaz
bu Türk’ten nasýl olur da
Sarrazin bey, “Kosovolalýlarýn Kosovo’yu fethettikleri gibi...” Almanya’yý fethedecek fatihler çýkarabiliyor, diye sormaya hazýrlanýrken; demecinin devamýnda kafama takýlan sorunun cevabý kendiliðinden
verilmiþ: Üremeyle!
Türkler çok çocuk yaparak Almanya’yý fethedeceklermiþ.... Nerdesin ey
akýl? Hesap, kitap, istatistikler ülkesi, feylezoflar diyarý Almanya ayaða kalk!
Almanya Merkez Bankasý
Yönetim Kurulu Üyesi,
SPD’li Berlin Eski Maliye
Senatörü sýfatlarýna sahip
birisi, “Türkler üreyerek
Almanya’yý fethedecekler”
diyor ve kimse de ses çýkarmýyorsa... Evet, þayet ne
Türkünden ne de Almanýndan ses çýkmýyorsa.... Hem
Alman, hem Türk otursunlar Almanya’nýn gelmiþ olduðu bu haline aðlasýnlar!
Bari burada, yani aðlaþýrken belki birlik saðlanýr,
koro halinde aðlaþýrsak þayet, uyumu da böylece gerçekleþtirmiþ oluruz.
Bu, ‘Türklerin Almanya’yý Fethi” meselesi, bana
tarihin derinliklerinden gelen, daha doðrusu diriltilen,
hortlatýlan bir sloganý hatýrlatýyor: Die Türken kom-
7
men! (Türkler Geliyor!)
Sigaya çekilen, sorgulanan hep Türklerdir. Bir de
Alman vatandaþlara sorsalar; evinize Türk bir damat
veya gelin ister misiniz, diye... Almanya menþeli ve
milletlerarasý
kamuoyu
araþtýrmalarýnda, yapýlan istatistiklerde, Almanya’daki
yabancýlarýn,
özellikle
Türk/Müslüman göçmenlerin dýþlandýklarý, ayýrýmcýlýða tabi tutulduklarý, yerlilerle, hatta Avrupa’nýn baþka ülkelerinden gelen hýristiyan yabancýlarla, ayný
(meslekî) özelliklere sahip
olsalar da, eþit muamele
görmedikleri ve ayný haklara sahip olamadýklarý belgelerle ortadayken, Türkler
arasýndaki iþsizliðin ve eðitim düþüklüðünün vebali
(sadece) Türklere mi ait?
Bugün, “Devletin sýrtýndan geçiniyor, üretgen deðiller” denilen Türkler, bu
ülkenin en aðýr, en pis iþlerinde en az ücretle çalýþtýrýldýlar. Gösterilen iþi, verilen
görevi harfiyyen yerine getirirken itiraz haklarýný kullanamadýklarý gibi, verilen
ücretin azlýðýna da itiraz
edemediler. Bu ülkenin yeniden imarýna yüzbinlerce
Türk emek harcadý, alýnteri
akýttý ve nihayetinde bir
ömrü tüketti. Þimdi onlarýn
burada yetiþen evlatlarýnýn
bir kýsmý baþýboþ geziyorsa,
bunun vebali, kime aittir?
Türkler elbetteki sütten
çýkmýþ ak kaþýk deðiller...
Türkler arasýndaki eðitim
düzeyinin düþüklüðü, vasýfsýz iþçi oranýnýn yüksekliði
ve ailelerin okul çocuklarýna gereði kadar ihtimam
göstermemelerinden kaynaklanan olumsuzluklar buradaki Türklerin görüntüsünü daha da kötüleþtirmektedir.
Alman halkýna
tercüman Sarrazin
Bu kötü durumu etkileyen, ona zemin hazýrlayan
sebepler ve çareleri herkesten önce Alman devletinin
ele almasý elzem bir meseledir. Siyasî, dinî, meslekî
ve sosyal yelpazenin neresinde olursa olsunlar, bütün
Türk kuruluþlarýnýn en öncelikli görevlerinden birisi,
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
8
mevcut durumun analizini
yaparak çözüm yollarý aramak ve özellikle Alman
yetkili mercilerinin kapýsýný
çalmak olmalýdýr.
Her türünden dernek
yetkilileri önce kendi üyelerinin meslek, iþ ve diplomalý oranýný yükseltmekden
baþlayarak bunu Türk azýnlýðýn geneline yaymayý hedeflemelidirler. Önce mesuliyetini yerine getirmeyenlerimizin yakasýna yapýþ-
A
TiB Darmstadt
Türk Ýslam Kültür
Derneði
Emir
Sultan Külliyesi 35. Dönem Yöneticilerini yapmýþ
olduðu kongre ile seçti.
ATiB Darmstadt Türk
Ýslam Kültür Derneði
Konferans Salonunda baþlayan kongrede üyelerin
tamamýna yakýný hazýr bulundu. ATiB Darmstadt
Türk Ýslam Kültür Derneði
Din Görevlisi Celalettin
KANDEMiR‘in okuduðu
açýlýþ Kur‘an-ý Kerim’in
ardýndan, hep beraber Ýstiklal Marþý söylendi.
Üyelerin teklifi ile seçilen
ATiB Genel Baþkan Yardýmcýsý Yakup TUFAN,
Mehmet ALAN ve Ragýp
YAZICI baþkanlýnda oluþturulan Divan’ýn ardýndan,
selamlama
konuþmasý
yapmak üzere, ATiB
Darmstadt Türk Ýslam
Kültür Derneði Baþkaný Ýlhami ERTüRK mikrofona
davet edildi. Konuþmasýnda ‘‘Mensubu olmakla þeref duyduðum ATÝB camiasýnda siz deðerli kardeþlerime hizmet etmek benim için bir onur olmuþtur.
Bu görevler bir hizmet yarýþýdýr ve nöbet deðiþimidir. Mensublarýmýz ve
üyelerimiz olarak görevim
boyunca bana verdiðiniz
15:38 Uhr
Seite 8
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
malý, onu silkelemeliyiz ki,
sonra da bizi adam yerine
koymayan, hakkýmýzý gasp
eden, dýþlayanlarýn yakasýna bilâhare yapýþabilme
hakkýmýz olsun. Sarrazin,
Almanya’da Türklere karþý
yerli toplumun beyninde içten içe fokurdayan ithamlarý, töhmetleri, önyargýlarý,
bazen de objektif deðerlendirmeleri açýða çýkardý, dýþa
vurulmasýna vesile oldu.
Göçmen Türk kuruluþla-
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
rýnýn þimdi kabiliyetlerini,
kapasitelerini ve samimiyetlerini ispat etme, önceliklerini sýralama zamanýdýr! Bu son durum rapor
edilmeli ve gereði yapýlmalýdýr. Türk kuruluþlarýnýn
varlýk sebebi olan unsurlar
günün birinde bitim noktasýna gelmesi; kendilerinin
de bitiþi demektir.
Slogan; “Kendisine Hayrý olmayandan Topluma
Hayr Gelmez!” olmalýdýr.
Sarrazin gibileri, dünyaya gözünü burada açýp, bu
ülkenin eðitim ve öðretim
çarklarýndan geçen, meslekli, eðitimli, üniversite
diplomalý gençlerin; aþaðýlanan, hor görülen babalarýndan daha mesafeli yerli
halka duruþlarýný asýl onlar
izah etmeli, görmelidirler!
Sarrazin gibilerine, Türk
kökenli Alman vatandaþý
genç akademisyenlerin Almanya’yý niçin terk ettikle-
ATiB Darmstadt Türk Ýslam
Kültür Derneði 35. Dönem
Yönetim Kurulunu Seçti
destekten dolayý hepinize
teþekkür ediyorum. Ayrýca
bugün görevi vereceðiniz
kardeþlerimize de sonsuz
baþarýlar diliyorum” dedi.
Daha sonra ATiB
Darmstadt Türk Ýslam
Kültür Derneði 34. Dönem Faaliyet Raporu ve
Muhasebe Raporu Slayt
gösterisi eþliðinde dernek
muhasibi Raþit Özer tarafýndan üyelere sunuldu.
Divanýn üyelere sunduðu
34. Dönem Faaliyet Raporu ve Muhasebe Raporu
üyelerin bütününün oy
birliði ile ibra edildi.
Ardýndan, ATiB Darmstadt Türk Ýslam Kültür
Derneði 35. Dönem Yönetim Kurulu için seçime geçildi. Osman AYTEKÝN’in tek liste halinde
girdiði seçimde oy birliði
ile ATiB Darmstadt Türk
Ýslam Kültür Derneði 35.
Dönem yeni Yönetim Kurulu seçildi.
Baþkan Osman AYTEKÝN teþekkür konuþmasý
için geldiði mikrofonda
“Bana ve ekibimize gösterdiðiniz güvenden dolayý, öncelikle hepinize teþekkür ediyorum. Görev
süremiz boyunca sizlere
hizmet etmek bizim için
bir þeref olacaktýr. Bugüne
kadar ATiB Darmstadt
Türk Ýslam Kültür Derneðinde, bir mensubiyet
duygusuyla görev yapan
bütün baþkanlarýmýza ve
Ýlhami Ertürk baþkanýmýza
sonsuz þükranlarýmý sunuyorum. Gayemiz onlarýn
yaptýðý güzel hizmetlerin
devamýný birlik, beraberlik ve kardeþlik duygusu
içinde sürdürmek olacaktýr.” dedi.
Dilek ve temenni bölümünde eski Baþkanlardan
dosya
rini sen göstermeli, sen anlatmalý, sen sormalý ve sen
sorgulamalýsýn! Uzatýlan
mikrofun karþýsýnda kekelemene, binbir dereden su
getirmene, acýyý bal gibi yutar görünmene, kameralar
karþýsýnda ezilip büzülmene
ne hacet!... Eðrine eðri, doðruna doðru de! Eðrisine eðri, doðrusuna doðru söyle
adamýn gözünün içine bakarak!
Lütfü Öztürk, Mustafa
Çaðlar, ve üyelerden Metin Evranos ve bazý üyeler
tebrik, kutlama ve eski yönetime teþekkür ve vefa
konuþmasý yaptýlar.
Son olarak Din Görevlimiz Celalettin KANDEMiR, eski baþkan Ýlhami
ERTÜRK ve diðer Yönetim Kurulu Üyelerine
uyumlu fedakar ve baþarýlý çalýþmalarýndan dolayý
teþekkür ederek yeni yönetime de baþarýlar diledi.
ATiB Darmstadt Türk
Ýslam Kültür Derneði kongresi çektirilen hatýra fotoðrafýnýn ardýndan, misafirlere yemek ikram edilerek son buldu.
ATiB Darmstadt Türk
Ýslam Kültür Derneði
35.Dönem Yönetim Kurulu üyeleri ve Baþkan
1- BAÞKAN
Osman AYTEKiN
2-Raþit ÖZER
3-Kerim AKTAÞ
4-Fedayi KOÇ
5-Seyfettin YAZICI
6-Ertan DOÐAN
7-Yusuf ÞAHÝN
8-Þenay ALTINTAÞ
9-Özden KAYNAK
10- Alperen AYTEKiN
11-Mehmet GÜR
12-Ömer ÞAHiN
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
dosya
15:38 Uhr
Seite 9
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Þinasi ÞÝMÞEK
H
ayat insanlarýn ilk
nefesten son nefese
kadar süren sürecin
adýdýr. Bu süreçte kendi varlýðýný, kiþiliðini, kimliðini
kabul ettirdiði kadar deðeri
kýymeti vardýr. Kendi varlýðýný kabul ettirebilmek için
de belli bir varoluþ mücadelesi vermek zorundadýr. Bu
varoluþ mücadelesini verebilmek için de sistematik
olarak belli evrelerden, süreçlerden geçmek zorundadýr. Bu süreçler kýsaca þunlardýr:
ARAYIÞ: Ýnsanýn kendisinin ben de varým demesidir. Farkýna varýlma, sýnýrlarýn ve sorumluluklarýn bilinmesi. Kabul edilme, doðal bulunma, sevilme, özlenme, deðerli olma isteðidir. (Ailesinin, bulunduðu
toplumun, cemiyetin nazarýnda) Güçlü olma, istersem
yapabilirim duygusu içinde
olmasýdýr. Bu arayýþ isteði
doðduðu günden itibaren
baþlar. Arayýþýný istediði aile cemiyet toplumda bulamayan kiþide yabancýlaþma
baþlar.
YA B A N C I L A Þ M A :
Parçasý olduðu bütünü göremeyecek hale gelmesi, bütünle iliþkisini koparma
kendini uzak hissetme, kendini yalniz hissetme duygusudur. Toplumdan kaçan,
nefret eden sevmeyen tipler,
arayýþýný yapamayanlardýr.
Arayýþý olumlu geçen bireyde uyanma baþlar.
UYANIÞ: Kiþinin ihtiyaclarýnýn farkýna varmasý,
bu ihtiyaçlarý giderebilme
yolunda adým atmaya hazýrlanmasýdýr. Kiþinin huzursuzluðu, mutsuzluðu, gerginliði, sýkýntýsý, depresyonu onu uyandýrmaya çalýþan
dostlarýdýr. Dýþýmýzda bizi
kuþatmaya çalýsan çok boyutlu ve karmaþýk bir dünya
var. Bu dünyayý olduðu gibi
görebilmek için ona uyum
saðlamamýz önemli. Yaþam
enerjimizin kaynaðý bizim
en önemli özümüzdür. Özümüzden koptuðumuz zaman
þevkimizde kalmaz. Kaygýlar içinde geçen bir yaþam`MIÞ` gibi yaþamdan
öteye geçemez. Her insanýn, her þeyin doðuþtan getirdiði tek bir amacý vardýr:
“Kendini gerçekleþtirmek“.
Ýnsaný insan yapan onun
kendine, topluma, yaþama
bakýþ tarzýdýr ve yaptýðý eylem ve hareketleridir. Yavas
yavas çocukluk devresinden
çýkan insanoðlu ne yapabilirim diyerek bir þeylere niyet
beslemeye baþlar.
NiYET: Kiþinin içindeki
amaça yönelme isteði ve düþüncesidir. Niyetiniz size
rengininizi verir. Niyetiniz
sizi insan yapar. Niyetiniz
doðru ise hayatýnýz da doðrudur. Doðru olan hayatta
her söz canlýdýr. Bir insaný
sýradan insanlardan ayýran
en önemli öðe onun kendine
özgü niyetidir. Bir insanýn
niyeti o kiþinin içinde bulunduðu ortamý nasýl algýlýyacaðýný, o ortamda bilincini nasýl organize edeceðini
belirleyen en önemli etkendir. Gerçek müslüman
içinde yaþadýðý dünyadan
sorumlu insandýr. Kiþinin
niyeti gerçek olmalý ve içten
olmalýdýr. Bir kiþinin gerçek
gücü onun niyetinin saflýðýndandýr. Hayýr demesini
bilmeyen kiþi güçsüzdür,
hayýr demesini bilmeyen kiþinin evetinin de bir anlamý
yoktur.
Ýnsan kendisini var
edene yakýnlýk üzerine
kurmalýdýr hayatýný. Ne
kendi içine kapanmak insanýn sorunlarýný çözer, ne de
toplum içinde kaybolmak,
ne de alýp baþýný gitmek. Ýn-
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
Hayatýn
Anlamý:
Varoluþ ve
Mücadele
san nere giderse gitsin
kalbini de yanýnda götürür.
Kalbin aradýðý ise yakýnlýktýr.
Bugün karþýmýzda gözüken insanlar yarýn yanýmýzda görmenin yolu,
bizim saf veya þerit deðiþtirmemizden deðil, doðru
yolda doðru biçimde yürümemizden geçer.
Niyeti halis olan kiþi bu
niyetini gerçekleþtirebilmek
için plan yapmak zorundadýr. Gelecekte nerde nasýl
olacaðýnýn derdine düþer.
Özellikle bunu gençlik çaðýnda yaparsa geleceðini de
planlamýþ olur.
GELECEÐÝ
PLANLAMAK:
Baþarýlý olacaðý bir hayatýn, bir yolun oturup plan
programýný yapmak. Plan
yaparken önce içinde bulunduðumuz gerçeðe saygý
duymaktýr. Bütün kötülüklerin anasý, bütün yanlýþlýklarýn anasý gerçeðe saygýsýzlýktýr. Toplumun gelecekteki
saðlýðý, çocuklarýn zihinlerini ve gönüllerini geliþtirmede yatar. Nerede sen ben bilinci hakim ise orada insanlar birbirlerinin korkularýný
konuþurlar. Gerçeðe saygýsý
olmayan insan kiþisel bütünlük içinde olamaz.
Plan yapan kiþinin
ÖZÜ, SÖZÜ ve EYLEMÝ
doðru olmalýdýr. Ýnsanýn
kaçamayacaðý en büyük
otorite vicdanýdýr. Gerçek
plan yapan kiþinin bir duruþu vardýr. Bu duruþ içinde
hangi davaya kendini adadýðýný anlatýr. Ne zaman nerede nasýl hesap vereceðini bilir. Kiþi kendisiyle tutarlý olmalýdýr. En önemlisi sözünde durmalýdýr. Söz vermenin önemlisi önemsizi yoktur. Haklý nedenler olmadan
tutulamayan her söz sizi yaralar. Geleceði planlamak
muhteþem bir iþtir. Sýradan
insanýn ha deyince baþaracaðý bir iþ deðildir. Planý olmayan kiþi hep saðý solu
suçlar. Kiþisel bütünlük
içinde olmayan kiþi kendini
zehirliyor demektir. Plan ve
programýný doðru yapan kiþi bunu baþarmak için harekete geçer ve kendisinde bir
kuvvet güç hisseder.
GÜÇ: Kendini, baþkalarýný veya dünyayý etkileme
yeteneðidir. Ben güçlü bir
insaným, benim gücüm var
diyen insan yaþamýn direksiyonunu elinde tutan insandýr. Düþünürüm, isterim, yaparým duygusu içindedir.
Biz insanlara her gün bir
çok inançlar, varsayýmlar,
mesajlar verilir. Güçlü olan
insan bütün bunlarýn içinde
kendi inancýný yaþayan ve
söyleyendir. Hayatlarýný
trübünlerden seyreden insanlarýn güçlü olmalarý
çok zordur. Deðerlerden
kaynaklanan güç, insaný ezmeyen, insan onurunu küçültmeyen aksine insan onu-
9
runu yücelten bir güçtür.
Korkudan kaynaklanarak
gelen güç, hem kendine hem
karþý tarafa zarar verir. Güçlü kiþi disiplinli kiþidir. Kiþisel bütünlüðü yüksek olan
insanýn; bakýþý, oturuþu, duruþu kendine özgü bir gücü
ifade eder. En önemli mesaj
insanýn kendisidir. Bilinçlenmiþ þuurlanmýþ bireyler
sayýsý çoðaldýkça toplumda
da iyiye doðru davranýþlar
deðiþir. Ortada bir yanlýþ
varsa, buna çoðunluðun
doðru demesi o yanlýþý düzeltmez. Ýnsanlarýn bibirine
güvenmediði yerde olumlu
sonuç alýnamaz. Kiþilerin
niyetinin saflýðý içinde verdiði kararlar insanýn en
önemli güç kaynaðýdýr. Güç
elinde olan kiþi; þahsiyetli,
çalýþkan, özgün davranmak,
deðiþik açýlar yakalamak,
dýþa dönük olmak, deðer
yargýlarýný bilen, idare edici,
hatadan dönebilen, sonucu
hesap edebilen olmalýdýr.
Bir seyler yapmaya baþlayan kiþi yaptýðý iþlerden de
hesap vermek zorundadýr.
Hesabýný doðru verdiði
müddetçe varoluþ mücadelesini de doðru devam ettirir. Bu hesabý doðru vermenin yolu sorumluk almaktan
ibarettir.
SORUMLULUK: Hesap vermeye hazýr olmaktýr.
Ýnsan bir iþi yapmaya karar
verdimi sonuna kadar gitmeli, ama yaptýðý iþten de
hesap vermeli. Bunun adý
sorumluluktur. Ölümün avcýlýk yaptýðý bir dünyada,
kuþku ve piþmanlýk için zaman yok. Ancak kararlar
için zaman var. Bir insanýn
kararlarýnýn sorumluluðunu
kabul etmesi demek, o kararlar uðruna ölmeye hazýr
olmasý demektir. Bir insanýn, sorumlu olmasý için,
sorumlu tutulacaðý konuda
bir farkýndalýðý, bir bilinci
olmasý gerekir. Ýnsanýn yetiþtiði ortamda seçim yapma ve yaptýðý seçimin sonuçlarýndan sorunlu olma
fýrsatý verilmemiþse, sorumluluk duygusu geliþemez. Özgürlük ancak sorumluluk temeli üzerinde
yaþayabilir. Sorumluluk olmadan, özgürlük olmaz.
Hayatta en özgür insanlar
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
10
Allah`a karþý kendini sorumlu hissedenlerdir. Hayatýmýzý yaþarken nasýlki doðduk bir gün öleceðimizi de
hep aklýmýzda tutarsak iþler
hep kývamýnda gider. Hep
yarýna rahat ve huzurlu kalkarýz. Bunun adý ölüm bilincidir. Modern hayat insanlara bu duyguyu unutturmuþ
olduðundan her ölüm vakasý karþýsýnda sendeleme geçiriyoruz.
ÖLÜM BÝLÝNCÝ:
Yaþamýn mutlaka sona
ereceðini ve bunun her an
olacaðýný
düþünmektir.
Dünyanýn huzuru imanlý olmak, ahiretin huzuru imanlý
ölmektir. Mücadele eden insaný, sýradan insanlardan
ayýran en önemli adým,
ölüm bilincidir. Ölüm düþüncesi insanoðluna çekidüzen veren tek þeydir. Sýradan insan, sonsuz yaþamý
zemin kabul ederek, günlük
yaþamýný düþünürken, mücadele eden insan her an
ölebilirimi zemin kabul
ederek günlük yaþamýný düþünüyor. Ýnsan yaptýðý iþi
dikkatle inceler çünkü o iþ
onun bu dünyadaki son iþi
olabilir. Kazasý olmayan
tek ibadet yaþamaktýr. Hayat ne geleceðe ertelenecek
sýradan bir hayal, ne de geçmiþte þýkýþmýþ bir hatýradýr.
Hayat þimdi boynumuza sarýlmýþ bir defterdir. Müsveddesiz yazýlýr, düzeltme
imkaný yoktur. Çünkü þimdi
yaptýðýmýz her þey gerçektir. Bugün hayattýr, yarýn
ölümdür.
Sonuca eriþmek insanýn
elinde deðildir. Ýnsanýn yapacaðý en iyi þey sonuca gö-
P
egasus Havayollarý 23
Kasým'dan itibaren
Almanya'nýn Frankfurt kentinden de Sabiha
Gökçen Havalimaný'na uçacak. Pegasus 2008 yýlýnda
Almanya'nýn Münih, Stuttgart, Berlin, Düsseldorf ve
Köln þehirlerinden 400 bin
yolcu taþýdý.
Türkiye'de havayolu taþýmacýlýðýna yeni bir soluk
getiren Pegasus Havayollarý
daha önce beþ ayrý noktadan
uçtuðu Almanya'ya bir yeni
havalimaný daha ekledi. Pegasus Havayollarý 23 Ka-
15:38 Uhr
Seite 10
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
türen sebebleri bir araya getirmektir. Sonuçlar insan
için hiç eriþemeyeceði yarýnlar gibidir. Sonucu elde
etmede eli kýsadýr, kudreti
yoktur, iþini yapýp sonucu
Allah´tan beklemek en iyisidir ve hüsrana da uðramaz.
DEÐÝÞÝM: Kiþinin davranýþ biçiminde meydana
gelen farklýktýr. Bu farklýlýk
dünyaya bakýþýnda da varsa
buna DÖNÜÞÜM denir.
Her þeyin gerçekleþmek istediði bir varoluþ biçimi
vardýr ve deðiþim, bu amacýn gerçeklesmesi için doðal olarak ortaya çýkar. Deðiþim hayatýn içinde potansiyel olarak vardýr. Tüm
dünya birbirleriyle iliþkisi
olan parçalardan oluþur ve
her bir parçanýn kendine özgü bir amacý hedefi vardýr.
Allah (c.c.) her þeyi zýddý ile
yaratmýþtýr. Her þey kendi
zýddýndan bir parçayý özünde taþýr.
Ait olma yaþamýn vazgeçilmez zorunlu bir parçasýdýr. Kendimizi hangi sýnýrlar
içinde tanýmlayacaðmýz nelere dost nelere düþman gözüyle bakacaðýmýzý belirler.
Deðiþimi bilinçli olarak
yapmayý göze almak gayret
ve cesaret ister. Baþkalarýnýn yaþam tarzýna bakarak
kendini baþkalarý ile kýyaslayan insan yabancýlaþma
duygusu içine girer. Ait olacak saðlam bir yer bulamaz.
Kendini önemsemek insaný aðýrlaþtýrýr, hantal ve
maðrur yapar. Bu dünyada
en önemli þeyin sen olduðunu düþündüðün sürece, çevrende seni kuþatmýþ olan
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
dünyanýn farkýna varamazsýn. Kýzmak hakkým dediðin
sürece insan olmaya hazýr
deðilsin ve her kýzgýnlýk nöbetinin altýnda kendini
önemseme yatar. Ýnsan kendini bilmeli, bilge birisi olmak için hafif ve akýcý olmalý, öðrenmek istiyorsa
kendini önemsemekten vazgeçmeli alçak gönüllü olmalýdýr. Sürekli deðiþen ve
geliþen ve de farklýlaþan
dünyada ayakta kalabilmek
için hayat standartlarýmýz
ölçülerimiz olmak zorundadýr.
ÖLÇÜ: Ýyice düþünme,
tasarlama dengeleme, mukayese etme ve en uygun
olaný yapmadýr. Ölçüsü olan
geliþir, olmayan deðiþir.
Ölçü FÝKÝR: Kitap ve
sünnettir.
Ölçü ÝNSAN: Peygamberlerdir. Hatadan korunmak için hatasýz olaný takip
edelim.
Ölçü HAREKET: Peygamberlerin hareketleridir.
Ölçü TOPLUM: Sahabelerdir. Eðer ölcülerimiz yukarýdakileri örnek alarak yaparsak baþýmýz aðrýmaz.
Ayrýca sadece onlarý ölçü
almak yetmez sevmek de
gerekir.
SEVGÝ: Yüreðin ölümsüz meyvesidir. Sevgi, insanýn harcadýkça çoðalan
tek sermayesidir. Sevmek;
her durumda kendi varlýðýna nasýl sahip çýkýyorsan,
öylece, bütün durumlarda
kardeþlerinin varlýðýna sahip çýkmaktýr. Sevmek;
mutluluðu ve mutsuzluðu
birlikte yaþamaktýr. Sevmek; ölçüye ve tartýya vur-
madan devamlý vermektir.
Bir karþýlýk beklememektir.
Sevmek; tehditler altýnda
tutulan, baský altýnda bir
kapýnýn önünde dostunu
bir yiðitlik ve þecaat anýtý
gibi beklemektir. Öldürüleceðini bildiði dostunu
hem de O`nun yataðýnda
beklemektir. Sevmek; kardeþlik binasýnýn, cemaat binasýnýn harcýdýr. Ýncinmemek ve incitmemektir. Güvenmek ve güvenilir olmaktýr. Sevmek; dost olmaktýr.
Gerçek dost, sevinçleri
çarpan, üzüntüleri bölen,
geçmiþi çýkaran, geleceði
toplayandýr. Dostu olmayan insan en yoksul insandýr. Ayýpsýz dost arayan
dostsuz kalýr. Bal yiyen arýsýndan gocunmaz. Tatlý dili
olanlarýn dostlarý her gün
biraz daha artar. CEHENNEM, insan yüreðinde sevginin tükendiði yerdir. Vücutta bir et parçasý vardýr o
bozulursa bütün vücut bozulur, o kalptir, yürektir.
SEVGÝNÝN KAYNAKLARI; Emek vermek, ilgi
göstermek, tanýmak, sorumluluk ve saygýdýr.
ÝÞ TAKÝBÝ ve HAREKET: Her an ve her zaman
kendini kontrol edip yaptýðý
mücadelenin farkýnda olmasýdýr. Bitmemiþ iþler insan
hayatýnda sürekli engel teþkil eder. Mücadele eden insan bitmemiþ iþler taþýmaz.
Sürekli iþlerini bitirerek yaþamýna devam eder. Mücadele eden insanýn belli bir
kurallarý sýnýrlarý vardýr. Kiþinin sýnýrlarýný korumasý,
bu sýnýrlarýn diðerleri tarafýndan tanýnmasý önemli bir
gereksinimdir. Ýþ yaparken
Pegasus Frankfurt'tan da uçmaya baþlýyor
sým'dan itibaren Frankfurt
kentinden de Ýstanbul Sabiha Gökçen Havalimaný'na
uçacak. Þirket daha önce
Almanya'nýn Münih, Stuttgart, Berlin, Düsseldorf ve
Köln kentlerinden Ýstanbul'a
uçuyordu.
Pegasus Havayollarý'nýn
Frankfurt-Ýstanbul seferlerinin baþlayacak olmasý nedeniyle Frankfurt The Westin
Grand Otel'de düzenlenen
tanýtým toplantýsýnda Pegasus Yönetim Kurulu Baþka-
ný Ali Sabancý konuþtu.
2004 yýlý Mart ayýnda Sabancý Holding'ten ayrýlarak
Esas Holding'e geçen Ali
Sabancý, Pegasus Havayollarý'nýn son yýllardaki atýlýmlarýný rakamlar vererek anlattý. Pegasus'un tanýtýmý ve
Frankfurt uçuþlarý ile ilgili
bilgilendirme toplantýsýnda
Türkiye'nin Frankfurt Baþkonsolosu Ýlhan Saygýlý yanýnda çok sayýda acenta
temsilcisi de katýldý.
Ali Sabancý, Pegasus'un
baþarýsýnda müþteri memnuniyeti ve zamanýnda uçma
ile ucuz bilet unsurlarýnýn
etkili olduðunu kaydetti.
2008 yýlýnda Almanya'nýn
beþ ayrý kentinden Türkiye'ye 400 bin yolcu taþýyan
Pegasus
Havayollarý'nýn
Frankfurt-Ýstanbul uçuþlarýnda da ucuz bilet ve kaliteli hizmete dikkat edileceði
kaydedildi. Ali Sabancý tanýtýmdaki ustalýðý ve alçak
gönüllü tavýrlarý ile dinlemeye gelenlerin takdirini
dosya
insanýn en önemli davranacaðý özellik doðal olmasýdýr.
Mücadele eden insan kendi
bulunduðu yere ait olmaya
önem verir. Ama ait olduðu
yer tarafýndan kullanýlmaya
izin vermez. Ýnsan yürekten
affetmeyi öðrenmeden iþlerini düzenli takip edemez.
Ýnanan ve mücadele eden
insan baðlanmýþtýr. Saðlam
bir yere baðlanmýþtýr, fýrtýnalar da kopsa o aðacý yerinden kimseler sökemez.
SÜREKLI MÜCADELE: Ýnsan karar vermeden
önce düþünür, inceler gözden geçirir, acele etmez, her
þeyi hesaba katar. Kararýný
verirken kendi iradesi içinde seçim yapar. Mücadele
eden insan, ölümün bilincinde ama ayný zamanda
bunu umursamaz bir tavýr
içerisinde olmalýdýr. Bir
neslin geleceðini bir önceki
nesil belirler bilinci taþýmalýdýr. Ýnsan hiç bir þeyin
müptalasý olmamalýdýr, her
þeye saygýlý devamlý görev
bilincinde olmalýdýr. Yolu
gönül yoludur, gönlünün sesini dinler. Dinlemek en
önemli iletiþim eylemidir.
Diðer insanlarýn yaptýðý iþlerden etkilenmez. Onlarýn
duygularýna kapýlýp tavýr almaz. Alçak gönüllüdür, herkesle dosluk iliþkileri kurar,
öðrenme fýrsatýndan kendini
mahrum etmez, saðlýðýna
özen gösterir. Yiðit yere düþen deðildir, düþtükten sonra kalkýp yola devam edendir. Engeller gözünüzü hayattan ayýrdýðýnýz zaman,
karþýnýza çýkan korkunç
þeylerdir.
kazandý. Sunum sonunda
bazý acenta temsilcilerinin
teknik sorularýný Pegasus
Havayollarý Rezervasyon ve
Ücret Müdiresi Asuman
Kocaer cevapladý.
Pegasus'un tanýtým programýnda þirketin genç, dinamik, modern ve güvenilir
yapýya önem verdiði vurgulandý. Þirketin Sabiha Gökçen Havalimaný'ný ana üs
olarak seçtiði ve TürkiyeAlmanya uçuþlarýnda büyümeyi sürdürdüðü kaydedildi.
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
dosya
“
Seite 11
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Selahattin SAYGIN
Ýçinizde insanlarý
hayra çaðýran, kötülüklerden alý koyan
bir topluluk bulunsun, ancak onlar kurtuluþa ereceklerdir.” (Al-i Ýmran S.
104)
ATÝB-Avrupa
Türk
Ýslâm Birliði bu Ayet-i Kerimenin ýþýðý çerçevesinde
kuruldu. Bu ayet ATÝB’in
ufkunu, dünyasýný aydýnlattý. Ýstikametini tayýn etti,
çerçevesini belirledi.
Avrupa Türk Ýslam Birliði kurulmadan önce ATÝB
mensuplarý olarak baþka
bir kuruluþun etkin, saygýn,
üst düzey idarecileri idik.
O gün içinde bulunduðumuz Türk Federasyonun
kurucusu ve baþkanlarýydýk. O ekip çok sevilen, sayýlan, güçlü bir ekipti.
Ýçinde bulunduðumuz
teþkilat, Türkiye’deki bir
siyasi Partinin Avrupa’daki
uzantýsýydý ve Teþkilatýn iþleyiþine her zaman müdahale mümkündü. Yine haksýz ve zamansýz, demokrat
olmayan bir müdahale yapýldý. Bu müdahale neticesinde buna direnen büyük
bir kitle ortaya çýktý ve iki
seneyi aþkýn bir süre mücadele edildi. Ama bu yanlýþlar bir türlü düzelmedi. O
seçkin ekip bu anlayýþla olmayacaðýný anladý ve kendi
istikametini Hakk ölçüsüne
uygun bir þekilde oluþturma yoluna gitti.
ATÝB-Avrupa Türk Ýslam Birliði dünyanýn birçok bölgesinde yoksula,
maðdura, çaresize, yetime
uzanan el olmuþtu.
O gün kurucular kurulu
nasýl bir teþkilat anlayýþý,
kiminle beraber hareket
edilmeli, nerede bulunmalý
sorularýna: “Kimin nerede
olduðuna deðil, hakkýn nerede olduðuna bakýlmalý”
“Hak nerede ise biz oradayýz” fikri esas alýnmýþtýr.
Hakka inanan, hakký savunan ve halkla beraber olma
ölçüsünü þiar edinmiþtir.
Ýnanan, iman eden, meþvereti esas alan, hak, hukuk
gözeten, birbirine saygý
gösteren, milletin meselelerine sahip çýkan, milli
kültürü genç nesillere taþýyan anlayýþ, kurucular tara-
15:38 Uhr
fýndan kabul edildi.
Avrupa Türk Ýslam Birliði bu aþamalardan sonra
doðmuþ oldu. Kararlý,
inançlý bir tavýrla Mainz
Nieder-Olm`da 550 seçkin
kiþinin katýlýmýyla resmen
kurulmuþ oldu.
ATÝB’in kurucu merkez
heyeti þu isimlerden oluþtu:
Musa Serdar Çelebi Genel
Baþkan, Selahattin Saygýn
Genel Baþkan Yardýmcýsý,
Ali Kýlýçaslan Genel Sekreter, Abbas Bozyel Genel
Muhasip.
Kuruluþ aþamasýnda çok
sayýda arkadaþ inançla,
imanla destek verdi. Bu sayý oldukça kabarýktýr, saymakla bitirmek zordur.
Bunlardan bir kýsmýný saymadan geçemeyeceðim.
Ali Batman, Ramiz Ongun, Ýhsan Öner, Cevat Saraç, Mustafa Karahan, Ali
Çillioðlu, Lütfü Öztürk,
Mehmet Aksoy, Mehmet
Atayýk, Mehmet Akbul,
Mehmet Çubukçu, Yakup
Tufan, Emin Kazancý, Sitem Bölükbaþý, Kâmuran
Dönmez, Ramazan Eryýlmaz, Nurdoðan Aktaþ,
Ömer Uluç, Musa Türk,
Celal Mermertaþ, Zeki
Ünal, Hayrullah Can, Ýsa
Eligür, Abbas Yücel, Salih
Öztürk, Þevket Turgut, Recep Karagöz, Köksal Akçay, Mehmet Sever, Ziya
Çalýþkan, Süleyman Taner,
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
ATÝB`in
Varlýk
Gayesi
Kemal Oruç, Ali Kemal
Akýl, Ömer Demiral, Kazým Atik, Kadir Hamurcu,
Ali Paþa Akbaþ, Mustafa
Banaz, Muhsin Ceylan,
Mahmut Aþkar, Abdurahman Kol, Cengiz Özdemir,
Ahmet Evsen, Ali Ýhsan
Ünal, Ýsmail Yavuz, Ýmdat
Baþöz, Beysefa Çetinkaya,
Osman Hamurcu, Akif
Þen, Ýbrahim Tüfekçi. Bu
liste uzayýp gidiyor. Ýsimlere son noktayý koyduðum
an aklýma çok sayýda arkadaþýmýn, Ülküdaþýmýn ismi
geliyor. Hangisini yazacaðýmý þaþýrýyorum. Ýsmi yazýlmaya layýk o kadar çok
gönül eri var ki. Gerçi yüzlerce gönüldaþ gönüllere
çoktan yazýldý bile.
ATÝB’in uzun yýllar Genel Baþkanlýðýný yapmýþ
olan Fikret Ekin’i ayrýca
zikretmem bir vefa örneðidir.
Çok sýnýrlý ve zor þartlarda ATÝB kurulmuþtu.
Faaliyetlerimizi bir büro da
yürütüyorduk. Bir daktilomuz bile yoktu, imkânsýzlýklar elimizi, kolumuzu
baðlýyordu, ama inancýmýz,
azmimiz, dostluðumuz, arkadaþlýðýmýz saðlam ve kaviydi. Kendimize olan güvenimiz tamdý. Zorluklarla
mücadele apayrý zevk veriyordu. Ýnanmýþ insanýn yenemeyeceði zorluk yoktur
düþüncesi her arkadaþýmý-
zýn gönlünde derin bir yer
tutmuþtu.
Her arkadaþýmýz ciddi
bir muhasebenin içine girmiþti. Bu yaptýðým iþler bana ötelerde ne kazandýrýr,
milletime, aileme, neslime
faydalarý nelerdir? Yaptýðým iþler Allah indinde bana fayda getirir mi? Allah’a yakýn bir kul olmak
ana hedefti.
ATÝB’i kuran ekip, hizmeti Allah rýzasý için yapmanýn þuuruyla doluydu.
ATÝB çok farklý duygu ve
saðlam fikirlerle ortaya
çýkmýþtý. Taþradaki mensuplarýmýzda heyecan daha
üst seviyedeydi. Derneklerimiz bu yeni oluþumla ilgili sohbetler, toplantýlar
yapýyor ve inancýný daha
saðlýklý ortaya koyuyordu.
Genel tablo haksýzlýk karþýsýnda susulmayacak, adaletten ayrýlma olmayacak,
hür düþünce geliþtirilecek,
Avrupa Türklüðünün maddi ve manevi varlýðý korunacak, meþveret esas olacak, deðerlere baðlý nesiller
yetiþtirilecek.
Avrupa Türk Ýslam Birliði Kurucu Genel Baþkaný
Musa Serdar Çelebi hedefi
þu cümlelerle anlatýyor:
“ATÝB bu ülkü ile, hem
toplumumuzun tüm fertlerine, hem de özellikle bu
topluma öncülük etmek isteyenlere, Avrupa`daki ge-
11
leceðimizi kurarken daima
göz önünde bulundurulmasý gereken üç ana esasý iþaret etmiþtir.
Bunlardan birincisi; daðýnýk, birbirinden habersiz
ve içinde yaþadýðý toplumdan kopuk fertler olmak
yerine, her alanda ve her
yaþ gurubunda örgütlenmiþ, bu örgütler yoluyla
birbirleriyle ve içinde yaþadýðý toplumla saðlýklý ve
sürekli iliþkiler kurarak entegre olmuþ bir Türk Toplumu‘na ulaþmak arzusudur.
Ýkincisi, iþsiz güçsüz,
üretime katýlmayan, iþsizlik parasýyla adeta tufeyli
bir hayat yaþayan insanlardan oluþmuþ bir toplum yerine; çok çalýþan çok kazanan, çocuklarýna iyi eðitim
aldýran, israfa kaçmadan
iyi evlerde oturan, iyi giyinen ve iyi arabalara binen
bir toplum olmak dileðidir.
ATÝB, kýsacasý kendi varlýðý ve geleceði için gereken
iþleri yapan ve yaptýrabilen, etkili, zengin, yani iþli
ve güçlü bir toplum olmak
hedefini göstermiþtir.
Üçüncüsü de, örgütlenen ve zenginleþen insanýmýzýn, içinde yaþadýðý ülkenin siyasi hayatýna katýlmasýdýr. Herkesçe bilinen
bir hakikat vardýr. Siyasi
haklar tamamýyla elde edilmeden ve kullanýlmadan
sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlarýn köklü çözüme kavuþturulmasý mümkün deðildir. ATÝB bu gerçekten hareket ederek, Avrupa`da yaþayan tüm Türklere, “yaþadýðýnýz ülkelerdeki derneklerin yönetimine, belediye meclislerine,
eyalet ve federal parlamentolara girin; böylece yönetime, dolayýsýyla kendi geleceðinizle ilgili kararlara
katýlýn!” çaðrýsý yapmýþtýr.
ATÝB yöneticileri, bu ülküyü bu hedefleri çeyrek
asýrdan beri býkmadan
usanmadan hem hendi
mensuplarýna
anlatmýþ,
hem de derin bir samimiyet
ve alçak gönüllülük içinde
diðer kardeþ kuruluþlarýn
yöneticileriyle paylaþmýþtýr.
Bugün dönüp geriye
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
12
baktýðýmýzda,
sevinçle
emeklerin boþa gitmediðini
görüyoruz.”
Ölçüler saðlam konmuþtu, teþkilatta konuþulmayacak, tartýþýlmayacak
hiçbir mesele ve kiþi olmamasý esas alýnmýþtý. Ýstiþare edilerek doðrular ortaya
çýkarýlacak. Kiþilerin deðil, doðrunun, fikrin, inancýn, imanýn, deðerlerin et-
üsseldorf- Avrupa’nýn
farklý
kentlerindeki
farklý kulüplerde forma
giyen 18 genç oyuncu,
gelecekte Türkiye’nin
genç milli takýmlarýna
kazandýrýlmak üzere üç
günlüðüne Ýstanbul Riva
Kampý’na davet edildi.
1995 doðumlu olan ve
çoðunluðu Almanya’dan
olmak üzere Ýsveç, Hollanda, Belçika ve Ýsviçre’deki farklý kulüplerden
seçilen genç oyuncularý,
Türkiye Futbol Federasyonu Avrupa Sorumlularýndan Erdal Keser Düsseldorf Havalimaný’ndan
Ýstanbul’a uðurladý.
Yaþlarý gereði U-15
Milli Takým için düþünülen oyuncular arasýnda,
Schalke 04, Borussia
D
Ý
slam Araþtýrmalarýný
Teþvik Topluluðu (GEFIS) ve Frankfurt Üniversitesi Ýslam Din ve Kültür Araþtýrmalarý Enstitüsü
Ýslam’ýn manevi mirasý konulu uluslararasý sempozyum serisinin üçüncüsünü
düzenliyor.
5–7 Kasým günlerinde
gerçekleþecek olan bu yýlki
sempozyumun konusunun
“Ýslam’ýn ilk dönemlerinde
tarih yazýcýlýðý” olduðu
bildirildi. Alanýnda uzman
kýrk kadar bilim adamý
sempozyumda sorunlara
yönelik farklý bakýþ açýlarý
ve özellikle Ýslam’ýn tarihi
mirasýnýn sahihliðini ele
almasý bekleniyor.
Uluslararasý Sempozyum serisi: Ýslam’ýn Manevi Mirasý
GEFIS e.V. (Ýslam
15:38 Uhr
Seite 12
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
rafýnda toplanýlacak ve
Avrupa’daki varlýðýmýzý
korumak esas olacak.
Bir teþkilatýn gücü mensuplarýnýn yeteneði, kabiliyeti, gayretiyle ortaya çýkar. ATÝB’in gücü mensuplarýnýn deðerinden geliyor.
ATÝB-Avrupa Türk Ýslam Birliði herhangi bir
þahsýn, þefin, liderin, kuru-
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
mun, partinin yurt dýþýndaki uzantýsý olmayacak ve
iþlerini kendi hür iradesiyle
götürecek, Hak yolda doðrularla beraber olacaktýr.
Dünyamýzda milyonlarca, belki de milyarlarca insan sorumsuzca yaþarken,
bir kýsým idealist insanýn
dünyayý düzeltme, insanlýða faydalý olma, tabiatý ko-
ruma, üretme, hakký gözetme, hak ve hukuku geliþtirmeyi kendine vazife edinmesi güzel bir haldir.
ATÝB güzelin, doðrunun
yanýndadýr.
ATÝB’in kurulduðu günden beri ölçüsü hep bu olmuþtur ve bundan sonra da
bu olacaktýr.
ATÝB maðdurun, maz-
AVRUPALI GURBETÇÝ GENÇLER
TÜRKÝYE`DE ELÜSTÜNDE TUTULUYOR
MönchenGladbach, Borussia Dortmund gibi kulüplerin genç takýmlarýnda
forma giyen oyuncular
bulunuyor. Genç oyuncularýn takibi ve seçimi ile
ilgili bilgi veren Erdal Keser, “Sadece Almanya deðil, 25 gözlemci antrenörümüzle tüm Avrupa’yý
tarýyoruz. Her hafta sonu
görevli antrenörlerimiz,
farklý kentlerde genç
oyuncularýn maçlarýný takip ediyor. Ýzlenen yetenekli oyuncular not edilerek takibe alýnýyor. Gençlerin maçlarýna ben de gidiyorum. Bu çalýþmalarýn
ardýndan bu oyuncularý Ýstanbul kampý için davet
ettik ve Türkiye’ye uður-
Sempozyum: Ýslam`da tarih yazýmý
Araþtýrmalarýný Teþvik
Topluluðu) ve Frankfurt
Üniversitesi Ýslam Din ve
Kültür
Araþtýrmalarý
Enstitüsü 2007 yýlýndan
bu yana uluslararasý alanda “Ýslam’ýn manevi mirasý” baþlýklý bir sempozyum serisi düzenliyorlar.
Sempozyum serisinin Almanca konuþulan ülkelerde Müslüman ve Hristiyan teologlar ve din bilimcilerin Ýslam dini hakkýnda bilimsel bir dille
görüþlerini dile getirebilecekleri Ýslam üzerine
bir tartýþma kültürü oluþturma hedefinde olduðu
bildirildi. Sempozyumun
Teologlar, Din ve Ýslam
bilimcileri, üniversiteli-
ler ve konuyla ilgili tüm
entelektüellere Ýslam Bilimi disiplinlerinin þu an
bulunduðu duruma bir
bakýþ açýsý sunmasý ve
üniversite bazýnda araþtýrmalarýn hangi aþamada
olduðu konusunda bir
bilgi vermesi bekleniyor.
Ýslam’ýn Manevi Mirasý baþlýklý sempozyum
serisinin ilk ikisi 2007 yýlýnda “Günümüzde Ýslam
Teolojisi” ve 2008 yýlýnda “Günümüzde Kur'an
Bilimleri” adý altýnda
gerçekleþmiþti. Serinin
üçüncüsü 5–7 Kasým
günlerinde Frankfurt Goethe
Üniversitesi’nde
gerçekleþecek.
dosya
lumun yanýnda olmaya devam edecektir.
ATÝB kimliðin, kiþiliðin, þahsiyetin, inancýn, ahlakýn, kültürün, neslin ve
insanýn korunmasý için çabasýný sürdürecektir.
ATÝB’in varlýk gayesi
insaný korumak, deðerlere
sahip çýkmak ve hizmete
devam etmektir.
ladýk. Ýstanbul Riva’da üç
günlük kampa katýlacak
gençlere þans tanýmýþ oluyoruz. Artýk herþey kendi
ellerinde” dedi.
Ýstanbul kampý için
Düsseldorf
Havalimaný’nda toplanan genç
oyuncularýn oldukça heyecanlý olduklarý gözlenirken, genç oyunculardan Göksen Çakýr (Schalke 04), Ali Çelik
(B.MönchenGladbach),
Necmi Gül (FSV Mainz
05) ve Onur Yýldýrým
(B.Dortmund) Türkiye
Futbol Federasyonu tarafindan kampa davet edildikleri için çok sevinçli
olduklarýný ve U-15 Milli
Takýmý’na girebilmek için
gayret göstereceklerini
belirttiler.
Sempozyum programý
ve program ile ilgili detaylý bilgiye ekteki bilgi metninden ulaþabilirsiniz.
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
dosya
15:38 Uhr
Seite 13
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Sadi ARSLAN
Ý
çerisinde yaþadýðýmýz
asýrda, gerek teknolojinin geliþmesi, gerekse ülkelerin birbirleriyle
yaptýklarý ticaretin çeþitliliði neticesinde, dünyamýz
daha da küçülmüþ, buna
baðlý olarak da milletlerarasý temaslar çok artmýþtýr. Bu durum, zaten gerekli olan yabancý dilleri
öðrenme ihtiyacýný daha
çok önemli hale getirmiþtir. Bilhassa ticari, iktisadi
ve siyasi hayatta yabancý
bir dil bilmek, artýk tam
bir zaruret haline gelmiþtir. Bir kiþinin iþ bulmasý,
bulduðu iþte yükselmesi,
okuduðu okullardaki yabancý dilini iyi bilmesi ve
geliþtirmesine baðlýdýr.
Hatta günümüzde, bir yabancý dili iyi bilen deðil,
birkaç yabancý dili çok iyi
derecede konuþabilen insanlar iþ bulabilmektedir.
Ülkemizde ve dünyanýn
diðer üniversiteleri de, bir
yabancý dilin yanýnda,
ikinci hatta üçüncü bir dili programlarýna almaktadýrlar.
Toplumlar, birbirlerinin tecrübelerinden, geliþmiþliklerinden, kültürlerinden ve yayýnlarýndan
istifade edebilmeleri için,
yine o ülkenin dilini bilmek zorundadýrlar. Bir
milletin geliþmiþlik düzeyinde olabilmesi için, çaða öncülük eden milletlerin dillerini öðrenmesi artýk kaçýnýlmazdýr.
Ýçinde bulunduðumuz
çað bilgi çaðýdýr. Bireyler
ve toplumlar bilgiye ulaþmak için ellerinden geleni
yapmaktadýrlar. Küreselleþme anlamýnda giderek
küçülen
dünyamýzda,
farklý toplumlar arasýnda
iletiþim çok önemlidir.
Günümüzde iletiþim hem
görsel ve yazýlý basýn,
hem de internet yardýmýyla gerçekleþtirilmektedir.
Bu araçlarýn dilini bilmek
de ayrý bir önem arzetmektedir.
Bizim medeniyetimizde de, yabancý dil öðretimine tarih içinde önemli
bir yer verilmiþtir. Asýrlar
boyunca, o zamanýn üniversitesi
hükmündeki
medreselerimizde, o günün dünyasýnýn en önemli
dilleri kabul edilen Arapça ve Farsça gibi diller baþarýlý bir þekilde okutulmuþtur. Ýslam ülkelerinde,
miladi 9. ve 10. asýrlarda
bile Arapça ve Farsça’nýn
yanýnda, Grek ve Latin
dillerinin öðretimine de
yer verilmiþtir. Ýbn-i Sina,
Ýbn-i Rüþd ve Farabi gibi
filozoflar, bundan aþaðýyukarý bin yýl önce Grek
ve Latin dillerini Avrupalýlar’dan daha iyi konuþup
yazabiliyorlardý. Hatta bu
dillere o kadar hakim
olunmuþtu ki, Sokrates,
Platon ve Aristo gibi,
ilimde yükselmiþ en meþhur filozoflarý, batýlýlar
Müslümanlardan öðrenmeye baþlamýþlar, onlarýn
kitaplarýný, Arapça’dan
kendi dillerine çevirmek
durumunda kalmýþlardý.
Farklý millet ve dillerin
oluþunda, Kur’an-ý Kerim’in ifadesinde yer alan
(Tearuf) tanýþma, görüþme ve buluþma söz konusudur. Bunlarýn olabilmesi için farklý milletlerin
dillerini bilmek gerekir.
Peygamberimiz (s.a.v.)
bizzat hayatýnda, Müslümanlarý yabancý dil öðrenmeye teþvik etmiþlerdi.
“Kiþi, bildiði lisan sayýsýnca insandýr!” diye buyuran O’dur. Nitekim, bir
çok Ashab-ý Kiram, bizzat
Sevgili Peygamberimiz’in
emirleri ile o zaman,
önemli gözüken dilleri öðrenmiþ ve böylece Ýslam’a
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
Dil Öðrenmenin
Önemi ve
Dinimizdeki Yeri
Die Bedeutung des
Spracherwerbs und
sein Stellenwert im
Islam
yardýmcý olmuþlardýr. Hz.
Zeyd bin. Sabit bunlardandýr. Bir gün Peygamberimize Süryanice bir
mektup gelmiþti. Resulullah (s.a.v.) Zeyd bin
Sâbit'e, “Bana Süryanice
yazýlar geliyor. Sen Süryani lisanýný güzelce yazabilir misin?” buyurmuþtu. Zeyd, “Hayýr, bilmiyorum” deyince, Peygamberimiz, “Öyleyse, bu
dili öðrenmeye çalýþ” emrini vermiþ, Hz. Zeyd de
Süryaniceyi 17 gün içinde
öðrenmiþ ve gelen mektuplarý tercüme ederek,
Allah’ýn Rasülüne yardýmcý olmuþlardý.(Ebû
Dâvud ve Müsned)
Bugün Müslümanlar
olarak, medeniyet yarýþýnda biz de varýz demek istiyorsak, herkese çok büyük sorumluluklar düþmektedir. Bu sorumluluklarýn en büyüðü ebeveynlerdedir. Çünkü onlar, mahiyetlerinde bulunan evlatlarýnýn hem geleceklerinden mesuldürler, hem
de ülkelerine ve insanlýða
karþý sorumludurlar. Çocuklarýna çok iyi okullarda okutmalarý, onlarý çaðýn en geliþmiþ bilgileriyle donatmalarý gerekir.
Okullarýmýza büyük
görevler düþmektedir. Öðretmenlerimizin kendilerini çok iyi yetiþtirmeleri,
yavrularýmýzý, baþta dil
eðitimi olmak üzere, yararlý bilgilerle donatmalýdýrlar. 2009 yýlý üniversite
seçmelerinde 30.000’in
üzerindeki öðrencinin sýfýr çekmesi, bu anlamda
çok düþündürücüdür.
Kiþi, kurum ve kuruluþlara da büyük görevler
düþmektedir. Onlar da,
maddi anlamda yetersiz
olan evlatlarýmýzýn ellerinden tutmasý ve onlara
destek olmalarý gerekir.
Diyanet Ýþleri Türk Ýslam
birliði (DÝTÝB) olarak,
2009 yýlýnda 2500’ün üzerinde öðrenciye eðitim
yardýmý yaparak, kendilerine destek vermiþ bulunmaktayýz. Ýnþallah bu sayýyý, yardýmsever insanlarýmýzýn katkýlarýyla daha
da yukarýlara çekmek en
büyük arzumuzdur.
Die Bedeutung des
Spracherwerbs und sein
Stellenwert im Islam
Durch den technologischen Fortschritt sowie
durch vielfältige Handelsbeziehungen ist unsere
Welt kleiner geworden
und in demselben Maße
haben sich internationale
Kontakte intensiviert. War
es auch so schon notwendig, Fremdsprachen zu erlernen, so macht dies diese Notwendigkeit umso
dringender. Besonders in
Handel, Wirtschaft und
Politik sind Fremdsprachen unabdingbar. Nur wer
Fremdsprachen lernt und
diese gut beherrscht, hat
später Erfolg im Berufsleben und kann hier aufsteigen. Heutzutage finden
diejenigen besser Arbeit,
die nicht nur eine, sondern
mehrere Fremdsprachen
gut beherrschen. So nehmen Universitäten in der
Türkei, aber auch weltweit, nicht nur eine, sondern
zwei, oder sogar drei
13
Fremdsprachen in ihr
Programm.
Um von den Erfahrungen, den Entwicklungen,
der Kultur und den Publikationen anderer Gesellschaften profitieren zu
können, muss man ihre
Sprachen beherrschen.
Und eine Gesellschaft
kommt nur dann voran,
wenn es die Sprache der
Gesellschaft beherrscht,
die einer Ära ihren Stempel aufsetzt und hier federführend ist.
Wir leben im Informationszeitalter. Die Gesellschaft, aber auch der
einzelne Mensch, tun ihr
Möglichstes, um Wissen
zu erlangen. In einer Welt,
die im Globalisierungszeitalter immer kleiner wird,
spielt Kommunikation eine bedeutende Rolle. So
kommunizieren wir heutzutage sowohl über visuelle, als auch über PrintMedien sowie über das
Internet. Und daher ist es
wichtig, auch die Sprache
dieser Kommunikationsmittel zu beherrschen.
Auch in unserer Geschichte und damit in unserer Zivilisation spielt der
Fremdsprachenerwerb eine bedeutende Rolle. So
wurden an den Medressen, den Vorläufern der
heutigen Universitäten,
über Jahrhunderte hinweg
Arabisch und Persisch gelehrt. In den islamischen
Ländern wurden selbst im
9. und 10. Jahrhundert neben Arabisch und Persisch auch Griechisch und
Latein unterrichtet. Philosophen wie Ibn-i Sina,
Ibn-i Rüþd oder Farabi im Westen besser bekannt
als Avicenna, Averroes
und Alpharabius – beherrschten Griechisch und
Latein in Wort und Schrift
besser als die Europäer.
Sie hatten sogar eine solche Gewandtheit hier drin,
dass die Europäer sogar
berühmte Philosophen
wie Sokrates, Platon und
Aristoteles von den Mus-
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
14
limen lernten und ihre
Bücher aus dem Arabischen in ihre jeweiligen
Sprachen
übersetzen
mussten.
Die Menschen sind
nach dem Koran nur deshalb in Völkern und
Sprachen erschaffen, damit sie sich kennen lernen
und verständigen. Und
dafür ist es wiederum notwendig die Sprache des
jeweils Anderen zu beherrschen. Auch der Gottesgesandte forderte die
Muslime auf, Fremdsprachen zu lernen, als er
dereinst sagte: „So viele
Sprachen ein Mensch be-
A
çýlýþ
Kur’an-ý
Kerim-i ile baþlayan Þube Baþkanlarý toplantýsý Offenbach`ta yapýldý.
Teþkilatlanma Baþkanýnýn yaptýðý yoklama ve
bilgilendirme ile devam
etti. Akabinde IGMG
Hessen Bölgesi Gençlik
Teþkilatý Baþkaný konuþmasýnda 2009/2010 yýlý
çalýþmalara hakkýnda bilgi verirken, sorumluluklarý hatýrlattý.
Bu konuþmanýn ardýndan sýrayla Birim Baþkanlarýna söz verildi:
Teþkilatlanma Baþkaný:
- Haftalýk ÞYKlarýn
pazar sabahlarý yapýlmasýný tavsiye etti.
Üniversiteliler Baþkaný:
- Hessen Bölgesinde
Üniversitelier
Birimi;
Teþkilatlanmaya aðýrlýk
vererek, bu dönem 6 Üni-
15:38 Uhr
Seite 14
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
herrscht, so viele Personen zählt er.“ So lernten
auf Geheiß des Propheten
auch
viele
seiner
Gefährten die bedeutenden Sprachen jener Zeit
und dienten auf diese Weise dem Islam. Einer von
diesen war Zeyd bin Sabit. Eines Tages erhielt der
Prophet einen Brief, der in
Assyrisch verfasst war,
woraufhin er sich an Zeyd
bin Sabit wandte und sagte: „Ich erhalte Briefe in
Assyrisch. Kannst du diese Sprache?“ Als Zeyd
dies verneinte, befahl ihm
der Prophet, zu versuchen
diese Sprache zu lernen.
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
Und Zeyd erlernte diese
Sprache in 17 Tagen und
war fortan in der Lage, diese Briefe zu übersetzen
und somit dem Propheten
zu helfen [Ebu Davud,
Musnad].
Wenn wir heutzutage
als Muslime uns im Wettlauf der Zivilisationen behaupten und hier mitmischen wollen, obliegen uns
so einige Pflichten. Der
Löwenanteil
dieser
Pflichten fällt dabei auf
die Eltern. Denn sie sind
nicht nur verantwortlich
für die Zukunft ihrer Kinder, die ihrer Obhut und
Sorgepflicht unterliegen,
sondern auch für das
Land, in dem sie leben
und für die Menschheit.
So müssen sie ihre Kinder
auf die besten Schulen
schicken und sie mit dem
bestmöglichen Wissen
ausstatten. Auch den
Schulen obliegen hier
nicht wenige Pflichten.
Hier müssen Lehrer ans
Werk, die auch selbst die
beste Ausbildung haben
und dadurch unseren Kindern das bestmögliche
Wissen und hier insbesondere Sprachen, bzw.
Fremdsprachen vermitteln
können.
Auch Anderen und hier
IGMG Hessen Bölgesi Gençlik
Teþkilatý Þube Baþkanlarý Toplantýsý
versiteliler Þubesi açma
hedefi doðrultusunda çalýþacaklarýný söyledi.
- Bu yýl 2.cisi düzenlenen Üniversiteliler Konferanslarýnýn periyodik
olarak devam edeceði bildirildi.
Orta Öðretim Baþkaný
Abi - Kardeþ ve Yýldýz
Projesi hakkýnda bilgi
verdi.
Eðitim Baþkaný
- Ev Sohbetleri ve EvSo 2000 programlarýnýn
ve Gençlik Umresi 20092010 Þube hedeflerini
paylaþtý.
- Bilgi Yarýþmalarý
hakkýnda bilgi verdi.
- Bu çalýþmalarýn yapýlabilmesi için bütün Þubelerde Eðitim Komisyonu kurulmasý gerektiðini
söyledi.
Tanýtma Baþkaný
- 2009 Ramazan programlarýnýn deðerlendirmesini yaptý.
- Rahmetle Diriliþ
Programlarýnýn (Sabah
Namazý Programlarý) her
ayýn ilk pazarý bütün þubelerde düzenleneceðini
açýkladý.
- Gönül Sohbetleri
gruplar halinde yapýlacak
- Sevgi ve Kardeslik
Gecesi için gerekli anlaþ-
dosya
insbesondere den Einrichtungen und Zivilorganisationen obliegen Aufgaben.
Sie sollten die Schüler
und Studenten, die finanziell weniger gut situiert
sind, unter die Arme greifen und sie unterstützen.
Die Türkisch Islamische
Union (DITIB) hat im
Jahre 2009 über 2.500
Studenten ein Stipendium
gewährt und sie somit unterstützt. Wir hoffen, und
dies wäre unser größter
Wunsch, dass wir diese
Zahl mit der Unterstützung unserer wohltätigen
Mitmenschen noch weiter
ausbauen können.
malarýn yapýldýðýný açýkladý.
Spor-Gezi-GOB Baþkaný
Þubelerarasý ziyaret ve
gezi programlarý, bu yýl
düzenlenecek olan Futbol
Turnuvalarýn gruplarýný
açýkladý.
Bölge GOB Elemanlarý Eðitim Toplantýsý (GOBET) yapýlacaðý yer ve
tarihleri Þube Gençlik
Baþkanlarýna iletti.
Muhasip / Sosyal Hizmetler Baþkaný
- Þube Kurban hedeflerini açýkladý.
Bilgilendirmenin ardýndan IGMG Gençlik
Teþkilatý Sosyal Hizmetler Baþkaný Gençlik Teþkilatlarýnýn bu dönem çalýþmalarý ve hedefleri
hakkýnda katýlýmcýlarý
bilgilendirdi.
Program
kapanýþ
Kur´an-ý Kerimi ile nihayete erdi.
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
haber
15:38 Uhr
Seite 15
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
H
essen Eyaleti Eðitim Bakaný Henzler'in göçmenlerin
anadillerini öðrenmeleri
için hükümetin 1 Cent bile
harcanmayacaðýný açýklamasý Türkleri harekete geçirdi. Frankfurt Baþkonsolosluðu Türkçe kurslarý baþlatýyor. Sivil toplum örgütleri de Türkçe için seferber
oldu.
Almanya'nýn
Hessen
Eyaleti'nde Eðitim Bakaný
Dorothea Henzler'in, "Eyaletin bütün imkanlarý Almanca öðrenimi için kullanýlacak. Göçmen çocuklarýn
anadil eðitimine 1 Cent bile
harcanmayacak." açýklamasý eyalette yaþayan Türkleri
harekete geçirdi. Wiesbaden kentinde ilk defa yapýlan uyum zirvesinde bu acý
gerçeði aðzýndan kaçýran
Hessen Eyaleti Henzler'in
açýklamalarýndan
sonra
Türkiye
Cumhuriyeti
essen Eyalet Hükümeti tarafýndan
dört þehir ve iki
eyalet bölgesi “Entegrasyon için model bölgeler”
olarak ilan edildi. Model
bölgelerin
önümüzdeki
dört yýllýk süreçte göçmenlerin entegrasyonuna yönelik projeler geliþtirmeleri
hedefleniyor. Eyaletin projeyi teþvik için 1,2 milyon
euro bütçe ayýrdýðý belirtildi.
Hessen Eyaleti Adalet
ve Entegrasyon Bakaný
Jörg-Uwe Hahn, projenin
tanýtýmýnda “Göç olgusu
toplumumuz ve ekonomimiz açýsýndan bir fýrsat olarak görülmeli ve entegrasyon politikalarý göçmenlerin potansiyellerine göre
oluþturulmalý” dedi. Hahn
göçmen asýllý insanlarýn
toplumsal, ekonomik ve
kültürel yaþamda eþit konumda olmalarý amacýný
taþýyan
entegrasyonun,
toplum olarak gelecekteki
H
Hessen’de Türkçe seferberliði
Frankfurt Baþkonsolosluðu
Türkçe kurslarý baþlatma
kararý aldý. Baþkonsolosluða baðlý çalýþmalarýný sürdüren Frankfurt Türk Kültür Merkezi'nin Türkçe
kurslarý 3 Kasým'da baþlayacak.
Frankfurt Türk Kültür
Merkezi Türkler ve yabancýlar için ayrý ayrý Türkçe
kurslarý
düzenleyecek.
Türkçesini ilerletmek isteyen Türkler için kurslar Salý ve Perþembe günleri saat
16.00 ila 17.45 arasýnda
haftada dört saat verilecek.
Türkçe öðrenmek isteyen
yabancýlar için de Çarþamba ve Cuma günleri saat
18.00 ila 19.45 arasýnda
haftada dört saat kurslar düzenlenecek. Kurslarýn aylýk
ücreti 25 Euro olacak.
Öte yandan Almanya'daki 20 yaþ altýndaki gençlerin
Türkçeyi düzgün konuþup
yazamamalarý sivil toplum
örgütlerini de harekete geçirdi. Almanya'nýn Frank-
furt kenti yakýnlarýnda bulunan Dietzenbach'ta Türk
Veliler Birliði Türkçe kurslarý baþlatacak. Birlik Baþkaný Ramazan Oluk bu yönde giriþimlerde bulunduklarýný ve þehir okullarýndaki
Türk öðrencilere anadillerini daha iyi öðretmeyi amaçladýklarýný kaydetti.
Hessen Eyaleti'nde örnek
çalýþmalara imza atan Rodgau Türk Veliler Birliði de
Türkçe'nin daha iyi öðretilmesi için yeni çalýþmalar
Hessen’de entegrasyon
için model bölgeler
en önemli vazifelerimiz
arasýnda yer alacaðýný açýkladý.
Model bölgeler olmalarýna karar verilen Offenbach, Wetzlar, Hochtaunuskreis,
Wiesbaden,
Kassel ve Hanau da dâhil
Main-Kinzig-Kreis bölgelerine büyük sorumluluk
düþtüðünü vurgulayan Bakan Hahn, “Biz bu bölgeleri proje koordinatörleri aracýlýðýyla destekleyeceðiz.
Tüm proje süresince görev
yapacak bu kimseler eyalet
tarafýndan finanse edilecek” dedi.
Önümüzdeki aylarda
model bölgelere ziyaretlerde bulunacaðýný da açýklayan Bakan Hahn, “Geliþmeleri kiþisel olarak yerinde müþahede etmek ve bölge yetkilileriyle görüþmelerde bulunmak için her bir
bölgeye ziyarette bulunmayý planlýyorum. Zira bugün
geleceði inþa etmek üzere
birlik ve hoþgörü kültürü
oluþturma hedefini taþýyan
yeni bir pilot projenin startýný veriyoruz” dedi.
“Doðru yönde
önemli bir adým”
CDU Grubu Hukuk ve
Entegrasyon Sözcüsü Hartmut Honka, Hessen Eyalet
Hükümeti tarafýndan hayata geçirilen “Entegrasyon
için Model Bölgeler” projesini “Doðru yönde önem-
15
baþlatacak. Birlik tarafýndan
yapýlan açýklamada öðrencilere anadilin öneminin daha yoðun olarak anlatýlacaðý
ve yeni Türkçe kurslarý açýlacaðý kaydedildi.
Kýsa süre önceki uyum
zirvesinde konuþan Hessen
Eyalet Eðitim Bakaný Dorothea Henzler (FDP), göçmen ailelerden gelen çocuklarýn Almancayý çok iyi öðrenmeleri için dört yaþýndan
itibaren Almanca destek
programlarý verildiðini ve
bu çalýþmalarýn arttýrýlacaðýný söylemiþti. Bakan
uyum zirvesi sonrasý süreçte göçmen çocuklarýn anadillerini öðrenme konusunda bir çalýþma yapýlmayacaðýný kaydetmiþti. Dorothea
Henzler, “Göçmen ailelerin
geldikleri ülkeler bu zamana kadar vatandaþlarýn ana
dillerini öðrenmeleri konusunda nasýl çalýþýyorlarsa
öyle devam edecekler. Bizim bir yardýmda bulunmamýz söz konusu deðil. Eyalet olarak borç yükümüz
fazla ve bakanlýk bütçemiz
az. Bütün imkanlarýmýzý Almanca dilini öðrenmeleri
için kullanacaðýz.“demiþti.
li bir adým” olarak deðerlendirdi. Honka, “Hessen
Eyalet Hükümeti toplumumuz için önemli bir görev
alaný olan entegrasyon konusunda önemli ve doðru
bir adým atmýþtýr” dedi.
Yeþiller Entegrasyon
Politikalarý Sözcüsü Mürvet Öztürk de ayný þekilde
Hessen Eyalet Hükümeti`nin projesini olumlu bir
adým olarak deðerlendirdi.
“Hessen’de artýk birlik olmalýyýz. Maalesef geçtiðimiz senelerde eyalet hükümeti bu yönde bir çaba sarf
etmedi. Bakan Hahn tarafýndan tanýtýmý yapýlan model bölgeler projesi en
azýndan doðru yönde atýlmýþ bir adým gibi görünüyor” þeklinde konuþan Öztürk diðer yandan, “Bakan
Hahn’ýn dört yýllýk proje
döneminde hedeflerine ulaþýp ulaþamayacaklarýnýn
beklenip görüleceðini” belirtti.
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
16
15:38 Uhr
Seite 16
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
haber
Sel Maðdurlarýna Acil Yardým Daðýtýmý
Ýslam Toplumu Milli Görüþ, Avrupa IHH Ortak Organizesi Ýle Ýstanbuldaki Selzedelere Yardým Daðýtýldý
E
ylül ayý içerisinde Ýstanbul`da
yaþanan sel felaketinde pek
çok vatandaþýmýz maðdur olmuþtu. Ýstanbul`un çeþitli semtlerinde yaþanan sel felaketinde pek çok
ev kullanýlamaz hale gelmiþ ve insanlar tanýdýklarýnýn yanýna sýðýnmak zorunda kalmýþtý.
Medyada yansýtýlan görüntülerin
haricinde daha farklý manzaralarla
da karþýlaþýlýyordu.
Ýslam Toplumu Milli Görüþ ve
Avrupa IHH; sel felaketinin hemen
sonrasýnda burada bulunan insanýmýza yardým elini ortaklaþa uzattý.
Türkiye`de bulunan partner kuruluþ Cansuyu Yardým Derneði ile
ortaklaþa bir yardým organizasyonu
düzenlendi. 100.000 Euro tutarýndaki yardým organizesinde sel maðdurlarýna ev eþyasý ve gýda yardýmý yapýldý.
Ev eþyasý olarak; buzdolabý,
çekyat, yatak, somya, battaniye, halý, fýrýn üstü, yorgan takýmý gibi temel ihtiyaçlar daðýtýldý. Ev eþyalarýnýn yanýsýra bir evin yaklaþýk bir haftalýk gýda ihtiyacýný karþýlayacak gýda kartonu da daðýtýldý.
Ýstanbul Çatalca, Silivri, Baþak-
þehir, Küçükçekmece Kaymakamlýklarý ile koordineli olarak tesbit
edilen yaklaþýk 180 sel maðduru aileye yukarýda belirtilen yardým malzemelerinden tutanak karþýlýðý daðýtým yapýldý.
Bizler Ýstanbuldaki Cansuyu
Derneðinin merkez büro ve deposuna ulaþtýðýmýzda kardeþlerimiz gerekli hazýrlýklarý tamamlamakta idiler. Sel sonrasýnda daha çok lazým
olan malzemeler tesbit edilmiþ ve bu
doðrultuda malzemelerin sipariþi verilmiþti. Gelen malzemeler itina ile
depoya indirilimiþti. Kýsmen biz de
bu malzemelerin depoya indirilmesinde yardýmcý olduk.
Daha sonra Cansuyu Derneðinin
kamyonlarýna yüklenen malzemelerle ilk gün Çatalca ve çevresinde belirlenen yerlerdeki sel maðdurlarýna
yardýmlarý ulaþtýrmak için yola çýktýk.
Ýlk gördüðümüz manzaralar bizi
oldukça etkiledi. Normal düz bir arazide bulunan evleri bile ilk katlarýna
kadar sel sularý basmýþ ve evlerin içi
çamurla dolmuþtu. Bizim uðradýðýmýz bazý evler yeni yeni temizlik
yapmaya baþlamýþlar ama öyle kolay
kolay izleri silmeleri mümkün gö-
rünmüyordu. Bazý evlerde temizlik
yapmak mümkün deðil gibi idi.
Yerel makamlarla koordineli
olarak tesbit edilen yerlere yardýmlarý teslim ederken partner kuruluþ görevlisi arkadaþlar bu yerleri tekrar
kontrol ederek gerçek ihtiyaç sahibi
olup olmadýklarýný gördükten sonra
yardýmlarý bir tutanakla imza karþýlýðýnda teslim ediyorlardý. Maalesef
bu tür yardýmlarý bile istismar etmek
isteyenler çýkabiliyor.
Ýnsanlar yardýmlarý getiren kamyonlarý gördüklerinde biraz çekingen davranýyorlardý. Çünkü devlet
kýsmi olarak sel maðdurlarý ile ilgilenmiþ, ama hala maðdur olanlar var
idi. Kaymakamlýklara yapýlan baþvurular sonucu bazý maðdurlar yardým alabilmiþ, bazýlarý da alamamýþtý.
Yardýmlarýn Almanya`dan Milli
Görüþ ve Avrupa IHH`dan gönderildiði söylendiðinde insanýmýzýn gösterdiði duygusal tepki görülmeye deðerdi. Bazý medya organlarýnda gösterilmeye çalýþýlan yanlýþ yönlendirmelerin aksine Avrupa`daki insanýmýzýn anavatandaki bu tür felaketlerde hemen desteðini göstermekte olduðunu belirttiler. Türk insanýnýn
dünyanýn neresinde olursa olsun ne
kadar kadirþinas ve ne kadar yardýmsever olduðunu bir kere daha görme
fýrsatý bulduklarýný söylediler.
Akþam saat 9 gibi ilk günkü çalýþmamýzý tamamladýk.
Ýkinci gün Silivri`ye baðlý Selimpaþa, Ortaköy ve deðiþik köylere
yardým daðýtýmý için tekrar merkez
depodan yola çýktýk. Yardým kamyonlarýna gerekli malzemeleri fazlasý ile yüklenmiþti. Olaki tesbit edilenlerin haricinde gidilen yerlerde
baþka maðdurlar da olabilirdi. Ki öylelerini de tesbit ettik. Ve bunlara da
elden geldiðince yardým yapýldý.
Ýkinci günkü yardým daðýtýmýna
Cansuyu Derneði Ýstanbul Ýl Baþkaný
Lütfi Kibiroðlu Bey ve Ýslam Toplumu Milli Görüþ Genel Merkezinden
Ahmet Altuntaþ Bey de katýldýlar.
Ýlk olarak Silivri Selimpaþa`ya
gidildi. Burada Toki`nin yaptýðý konutlarýn olduðu bölgeye gittik. Televizyonlarda basbas baðýran idareciler; evlerin dere yataðýna yapýlmasýnýn neticesi bu felaketin olduðunu
söylüyorlardý. Ama yine ayný idareciler Toki`nin konutlarýnýn dere yataðý bölgelerine yapýlmasýna niye
müsaade ediyorlardý. Çünkü gittiðimiz yerdeki Toki konutlarýnýn bir
kýsmýný ve camisinin alt katlarýný da
su basmýþtý.
Selimpaþa`dan sonra Ortaköy ve
çevresindeki köylerde bulunan yerlerde tesbit edilen sel maðdurlarýna
yardýmlarý daðýtmaya devam ettik.
Ýlk günkü yardým daðýtýlýrken
gösterilen hassasiyet ayný þekilde
gösterilmiþ ve tesbit edilen yerler
tekrar kontrol edilerek imza karþýlýðý
tutanakla teslim edildi.
Bizler yapýlan bu daðýtýmlarda
bulunurken kardeþlik baðlarýnýn ne
kadar önemli olduðunu bir kere daha
yaþamýþ olduk. Dünyanýn neresinde
olursa olsun insanýmýzýn ne kadar
yardýmsever olduðunu ve zor durumda kalan herkese yardým elini
uzatmaya gayret ettiðini bir kere daha yaþamýþ olduk.
Bu vesile ile Ýslam Toplumu
Milli Görüþ ve Avrupa IHH yetkililerine, bu yardýmlarýn ulaþmasýndaki
gayretlerinden dolayý Cansuyu Derneði çalýþanlarýna ve tabiki yardýmsever insanýmýza bir kere daha teþekkür etmek istiyoruz. Cenab-ý Allah
yardýmlarýnýzý kabul eylesin.
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
haber
D
oðu Türkistan’ýn
yýlmaz insan haklarý savunucusu ve
Dünya Uygur Kurultay’ý
Genel Baþkaný Rabia Kadir, IGMG Genel Merkezi’ni ziyaret etti. Genel
Merkezi gezen ve Genel
Sekreter Oðuz Üçüncü ile
görüþerek bölgedeki son
geliþmeler hakkýnda bilgi
veren
Rabia
Kadir,
IGMG'ye Doðu Türkistan’a verdiði destek sebebiyle Uygur halkýnýn minnettarlýðýný sundu. Rabia
Kadir, ''Biz Doðu Türkistan'da özerklik statüsü içinde insanca yaþamak istiyoruz'' dedi.
Rabia Kadir, Doðu Türkistan meselesinde en çok
üzüldüðü konunun, zulme
uðrayan bir halkýn terörist
muamelesi görmesi olduðunu söyledi. “Benimle görüþme yapanlar, Doðu Türkistan’daki þartlarý bilmedikleri gibi, üstelik, içinizde kaç terörist var diye soruyorlar. Bizim içimizde
bir tane bile terörist yok”
diyen Rabia Kadir, bölgede
5 Temmuz’da meydana gelen olaylar üzerine dünyada
bir tartýþma baþladý ise de,
resmen önemli bir tepki
gelmediðini, ancak, Türkiye’nin haklý tepkisini ise
takdir ettiklerini bildirdi.
Türkiye’nin tepkisinin devam ederek, diðer ülkelerin
de buna katýlmasýný isteyen
Rabia Kadir, Türkiye’nin
kendisine vize vermediði
ile ilgili bilgiler hakkýnda
da açýklama yaptý. “Ben vize isteseydim bana vereceklerdi. Ancak, tam o sýrada Çin-Türkiye görüþmeleri vardý. Çin yönetiminin
Doðu Türkistan meselesinin de konuþulabileceðini,
ancak, Rabia Kadir meselesinin gündeme getirilmemesini istemesi üzerine
Türkiye, benden dolaylý
olarak, vize müracaatýmý
ertelememi istedi,” þeklinde bilgi veren Kadir, meselenin þahsî deðil, Doðu
Türkistan meselesi olduðunu söyledi. Ýstanbul Çaðlayan’daki miting ile de Türk
halkýnýn Çin zulmüne gösterdiði tepkiyi takdirle karþýlayan Rabia Kadir, ayný
15:38 Uhr
Seite 17
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
Rabia Kadir IGMG Genel
Merkezini ziyaret etti
þekilde IGMG'nin Avrupa’daki desteklerini de övdü.
“Biz, en azýndan, Çin
anayasasýnda bize tanýnan
özerklik ilkelerine uyularak, insanî haklarýmýzý, dilimizi, kültürümüzü istiyoruz. Self-determinasyon
hakkýmýz saklý kalmak üzere, öncelikle baskýlarýn
kalkmasýný, dil ve kültürel
haklarýmýzýn iadesini, tarlalarýmýza el konulmasýndan vazgeçilmesini ve bölgeye Çinlilerin yerleþtirilmesinin durdurulmasýný istiyoruz,” diyen Rabia Kadir þöyle devam etti: “Ýnsanlar, 2006 yýlýndan beri
300 bin genç kýzýmýzýn Doðu Türkistan’dan zorla çýkartýlýp Çin’in diðer bölgelerine, bazen ahlaksýz iþlerde çalýþtýrýlmak üzere zorla
götürüldüðünü bilmiyor.
Çin’in diðer yerlerinde dahi siyasal mahkumlar idam
edilmezken, Doðu Türkistan’da idam ediliyorlar ve
en çok siyasal idam da burada oluyor. Temmuz’dan
beri 39 bin insan tutuklandý. Bu rakamlar yüksek olsa da gerçek rakamlar ve
dünya bunlardan habersiz.”
Dünya Uygur Kurultayý
Genel Baþkaný Rabia Kadir, Doðu Türkistan davasýnda görev alan herkesle
iþbirliði içerisinde olmak
istediklerini, ancak, bu davaya hakkýyla hizmet edebilmenin makul söylem ve
eylemlerden geçtiðini söyledi.
Rabia Kadir Kimdir?
1995 yýlýnda Çin’in baþkenti Pekin’de düzenlenen
Birleþmiþ Milletler Kadýn
Konferansý’nda, Çin resmî
delegasyonunun, en sevilen ve sürekli mütebessim
bir çehresi ile dikkatleri çeken birisiydi Rabia Kadir.
Öyle ki, bir zamanlar Çin
yönetimi, onu, yaptýðý baþarýlý çalýþmalar sebebiyle
ödüllendirmiþ ve Çin Halk
Meclisi (Parlamento) ile
Siyasî Ýstiþare Konseyi
Üyeliðine kadar getirmiþti.
Hatta, Çin’i, dýþ dünyaya
karþý da temsil etmek üzere
görevlendirilen Rabia Kadir þimdi bir numaralý devlet düþmaný ilan edilmiþ
bulunuyor.
Rabia Kadir, Doðu Türkistan için iki yönden
önemli birisiydi. Birincisi,
Uygur kadýnlarýnýn toplumsal konumlarýný yükseltmek amacýyla baþlattýðý
“Bin Ana” adlý proje çalýþmasýydý. Kendisi kurduðu
þirketler sayesinde, 1999
yýlýnda tutuklandýðýnda kiþisel olarak Çin’in 7. zengin kiþisi haline gelmiþ,
Bin Ana projesiyle de yüzlerce Uygur kadýnýnýn iþ
hayatýna atýlmasýna yardýmcý olmuþtu. Doðu Türkistan’ýn Altay kasabasýnda doðan ve fakir bir aileden gelen Rabia Kadir, ayrýca, fakir Uygur çocuklarýnýn ücretsiz eðitimi amacýyla kurduðu özel okullar
ile de uygurlarýn “Rabia
Ana”sý olarak anýlmaya
baþlandý.
Çin yönetimi Rabia Kadir’in yürüttüðü bu baþarýlý
çalýþmalarý sebebiyle kendisini hem Pekin’deki Parlamento, hem de Siyasî Ýstiþare Konseyi üyeliðine
getirdiðinde Kadir, Pekin’deki siyasette yerini aldý. Urumçi’lilerin yakýndan
tanýdýðý bu 11 çocuk anasý,
o zamanlar davasýný 1.5
milyarlýk bir ülkeyi idare
eden Pekin’de sürdürüyordu. Komunist Partisi’nin
önde gelenleri ile Cumhurbaþkaný da dahil herkese
Doðu Türkistan ve Tibet’te
yapýlan haksýzlýklarý dile
17
getiriyor, verilen özerkliðin
tam olarak verilmesini istiyordu. Bu konuþmalarý ile
pek çok Çin’li siyasetçiden
destek görse de, Çin Komünist Partisi’nin Doðu
Türkistan politikasýnda giderek artan bir sertleþme
görüldü.
Nihayet, Mart 1997’de,
Pekin’de 5 bine yakýn parlamento üyesi önünde, Çin
yönetiminin Gülce kentindeki öðrenci gösterileri sebebiyle baþlattýðý yoðun tutuklama kampanyasýný eleþtiren
ve özerklik yasalarýna tam
uyulmasýný isteyen Rabia
Kadir, Çin yönetimini en
çok kýzdýran muhalifler arasýna girdi. Zaten eþi Sýddýk
Ruzi 1996 yýlýnda ABD’ye
kaçmak zorunda kaldýðýnda,
kendisinden boþanmasý istenmiþ, boþanmayýnca da
Komunist Partisi’ne sadakatsýzlýk suçlamasý ile karþýlaþmýþtý. Bu konuþma ile,
sadakatsýzlýðýný pekiþtiren
Rabia Kadir bir þekliyle cezalandýrýlacaktý. Parlamento
ve istiþare konseyi üyeliklerinden atýlarak, Çin dýþýna
çýkýþý da yasaklanýnca, eþine
gönderdiði bir gazete sebebiyle “Devlet sýrlarýný yabancýlara vermek” suçlamasýyla 8 yýla mahkum edildi.
Ancak, 2005 yýlýnda zamanýn ABD Dýþiþleri Bakaný
Condoleezza Rice'ýn Pekin
ziyareti öncesinde serbest
býrakýldý. Rabia Kadir bunun üzerine ABD'ye yerleþti.
“Ejdarha Savaþçýsý” adý
ile özgürlük ve hak mücadelesini anlatan kitabýnýn
Türkçe’si de yayýnlanan Rabia Kadir’in 3 oðlu hapiste,
bir oðlu ve kýzý ise ev hapsinde tutuluyor.
Rabia Kadir’in baþkanlýðýný yaptýðý Dünya Uygur
Kurultayý, öncelikli olarak
Þincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygurlarýn hak va
çýkarlarýný savunmayý amaçlayan, bölgeden kaçmak zorunda kalan Uygurlar tarafýndan Çin Halk Cumhuriyeti dýþýnda faaliyet gösteriyor. 2004 yýlýnda farklý Uygur kuruluþlarýnýn bir araya
gelerek oluþturduklarý Kurultay’ýn baþýna serbest býrakýlýp dýþarýya çýkýþýna izin
verilmesi sonrasýnda Rabia
Kebir baþkan olarak seçildi.
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
15:38 Uhr
Seite 18
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
özel köþe
Seite 19
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Avukat Nalan SÖNMEZ
Y
aþadýðýnýz ortamda
genelde apartman
sakinleriyle isteyip
istemeden de olsa sorunlar
oluþabiliyor. Bazýlarýný kapýnýn giriþinde veya önünde duran bebek arabasý, bazýlarýný da müziðin ses seviyesi veya apartmanda yaþayan köpeðin havlamasý
rahatsýz ediyor.
Rutubet ve benzeri nedenler çoðunlukla ev sahibiyle tartýþma aþamasýna
gelinen noktalar tabiki ev
sahibi zararý üstelenmeyi
reddederse.
Size ev sahibi ve kiracý
arasýnda oluþan sýradan
problemleri sýralamak istiyorum.
1.Evde sorun varsa
ne yapmalý?
Sorun derken evinizdeki
yaþamýnýzý
engelliyen
problemlerden bahsetiyoruz. Eðerki evdeki zarar
veya sorun sizin tarafýnýzdan yapýlmadýysa tabiki
bunun ev sahibi tarafýndan
karþýlanmasý ve yapýlmadýðý halde kiranýzý azaltmaya
hakkýnýz var. Bu konuda size tavsiyem zaman kaybetmeden bir avukata baþvurmanýz. O size nerde ve nasýl hakkýnýzýn olup olmadýðýný söyleyecektir. Önemli
olan evdeki sorunun zaman
kaybetmeden ev sahibine
iletilmesi, çünkü bunu yapmadýðýnýz an hakkýnýzý
kaybetmiþ olup belki daha
sonra evdeki masrafý bile
karþýlamak durmunda kalabilirsiniz.
2.Kiracý olarak ne
kadar gürültüye
katlanmak
zorundasýnýz?
Apartmanda yaþayan kiracýlarýn hepsi birbirlerine
her konuda saygý göstermeleri gerekiyor. Bu da tabiki ses seviyesinin ölçülü
bir þekilde olmasýný gerektirir. Eðerki çocuklarýnýz
varsa bu hiç de mümkün
olmayabilir. Evdeki tamir
iþlerini yapmak ve senede
bir kere yýlbaþý kutlamasý
yapmak istiyorsunuz. Ne
kadar gürültü yapmaya
hakkýnýz var? Ne kadar gürültüye ve sese katlanmanýz gerek?
Ýþte bu sorularýn cevabý
için size gürültü konusunda
15:38 Uhr
bir kaç mahkeme kararýný
ve alman kiracý derneðinin
bir kaç tavsiyesini sýralamak istiyorum.
Ev içerisindeki
istirahüt ve sessizlik
zamanlarý
Herkes için geçerli olan
istirahat ve sessizlik zamanlarý: 22´den 7/8´e ve
12/13´den 15´e kadardýr.
Eðerki kira sözlemenizde baþka zaman sýnýrý konulmuþsa, o takdirde tabiki de sözleþmedeki karar
geçerlidir. Bunlar yukarýda
belirtmiþ olduðum saat sýnýrýndan farklý olabilir.
Ýnþaat ve tamir iþçileri
Saat 7´den itibaren saat
22´ye kadar musluk tamircisi, elektrikçi ve benzeri
çalýþanlar sorunsuz çalýþabilirler.
Saat 22´den itibaren gece sakinliði yani ses ve gürültü yaratýlmamasý gerek.
Bu geniþ çalýþma alaný
içerisinde kiracýlar gürültü
ve ses nedeniyle kirayý gürültünün þiddetine göre
azaltabilir.
Bir ay boyunca bütün
gün gürültü ve sese katlanmak zorunda kaldýysanýz,
kirayý bu nedenle yüzde 50
azaltabilirsiniz.
Bir hafta boyunca ses ve
gürültü taþýmak zorunda
kaldýysanýz yüzde 12,5
azaltmanýz mümkün.
Ses sizin rahatýnýzý bo-
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
Ev
sahibinizle
sorununuz
mu
var?
zuyorsa bunun nerden kaynakladýðýnýn bir önemi yok,
çünkü bu sizin için sonuçta
yine de bir eksiklik olarak
geçmektedir.
Çamaþýr, bulaþýk
yýkama ve süpürme
Çamaþýr ve bulaþýk makinasýna herkesin ihtiyacý
olduðu için bu neden komþularýn birbirlerine hoþgörü
göstermelerini gerektirir.
Köln´de komþusunun
pazar günü temizliðinden
rahatsýz olan bir apartman
sakini mahkemeye dava
açmýþ.
Bu Köln´de gerçekleþen
mahkeme sonucu davalý
olan komþunun pazar günü
temizliðini yapabilme hakkýna karar verilmiþ.
Elektrikli süpürge yapýlmasý gürültü ve sessizlik
zamanýný aþmamalýdýr.
Duvara delik açma
Sessizlik zamanlarý dýþýnda da komþularýn delme
çalýþmalarýnýn sesine tolerans gösterip izin vermeliler.
Duþ ve banyo
Apartman kurallarý gece
su sesinin yapýlmamasýný
uygun görse bile, gece yarýsýndan sonra (12:00) duþ
ve banyo yapma hakkýna
sahipsiniz.
Müzik, television
ve radyo
Tabiki herkes evinde istediðine bakýp, istediðini
dinliyebilir ama herþeyin
de bir takým dikkat edilmesi gereken zamaný ve düzeni vardýr.
Kutlama
Saat 22´den sonra kutlamayý veren kiþi dahil olmak üzere bütün misafirlerin gece sakinliðine yani
sese ve gürültüye dikkat etmeleri gerekir, çünkü aþýrý
gürültü yapan kiracý apartman kurallarýný ve kira sözleþmesini uymayýp ev sahibinden uyarý alabilir. Davranýþ tekrarýnda ev sahibi
süre sýnýrý tanýmadan kiracýyý evinden çýkarabilir.
Televizyon ve radyo
Ýkisi de hiç bir kiracýnýn
rahatsýz olmayacaðý yani
onlarýn duymayacaðý bir
þekilde kullanýlmalýdýr.
Çocuk gürültüsü
Çocuk sesinden ve gürültüsünden rahatsýz olan
bir kiracý komþusuna bu nedenle dava açmýþ.
Mahkemede bir sebep
bulunamadýðý için, ailenin
evlerinde devam kalabilmelerine karar verilmiþ.
Savcý bu konuyu büyük
bir sorun olarak görmüyor,
çünkü o yaþdaki bebeklerin
baðýrmalarý veya küçük çocuklarýn evde hoplamalarý,
atlamalarý engelenemediði
için komþularýn asýl bu konuya daha büyük bir hoþgörüyle yaklaþmalarý gerekir.
19
Ama tabiki anne ve babanýn da çocuklarýnýn sýnýrý
aþan davranýýþlarýna dikkat
etmeleri gerek, mesela mobilyalarýn duvara atýlmasý
gibi benzeri þeyleri engelliyerek.
Mangal
Yaz aylarýnda baþlayan
mangal sezonu bazý komþularýn rahatsýzlýðýna yol
açýyor. En çok sorun olan
konu balkonda yapýlan
mangal ve oluþan duman
oluyor. Mahkeme tarafýndan verilen mangal yasaðý
diye birþey yoktur. Bu sadece çok az durumlarda
devreye geçiyor. Aslýnda
yaz aylarýnda mangal yapýlmasý normal birþey ve
bu konuya komþularýn da
hoþgörüyle bakmasý gerekir. Gerçekten duman, ýsý
ve kül aracýðýyla zarar oluþuyorsa, o zaman yasak konulabilir. Mangal yaparken
dikkat etmemiz gereken bir
kural listesi yoktur. Mahkemede mangal konusu davadan davaya farklý sonuçlanýyor. Bonn´daki mahkemede ise nisan ve eylül ayý
içerisinde ayda bir kere ve
komþuya 48 saat önce haber verildikten sonra mangal yapýlabilir. Stuttgartaki
savcýlýk bu konuda daha sýký; senede sadece 6 saat ya
da senede 3 kere mangal
yapmaya izin var. Onlar
bunu bu durumda komþulara haber vermeye gerek
duymuyorlar. Bayern´daki
yüksek eyalet mahkemesinin görüþüne göre senede 5
seferden sonra mangal sezonun kapatýlmasý.
Aslýnda komþularý rahatsýz eden sadece duman
deðil çoðunlukla mangal
kokusu oluyor. Açýk camda
nasýl yemek kokusunun dýþarý veya komþunun tarafýna gitmesini engelliyemiyorsak bu mangal kokusunda da aynýdýr. Tabiki
koku yoðunlukla komþunun tarafýna gitmemesini
saðlamalýsýnýz.
Ama bazý ev kurallarýnda odun kömür mangalýna
yasak konulmuþtur. Bu kurallarý aþmamak için böyle
bir durumda elektrikli
mangal kullanmanýzý tavsiye ederim.
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
15:38 Uhr
Seite 20
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
özel köþe
D
iyanet Ýþleri Türk
Ýslam Birliði (DÝTÝB) tarafýndan,
Köln’de inþaa edilecek
olan Merkez Camii’ne,
Siegen DÝTÝB Selimiye
Camii cemaatinden Reþat
Çatalýrmak, 5000 Euro baðýþta bulundu.
Baðýþ miktarýný teslim
etmek etmek üzere, Din
Görevlisi Necmi Açýkgöz
ve Dernek Baþkaný Mustafa Koyuncu ile birlikte DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi
Arslan’ý makamýnda ziyaret eden baðýþ sahibi Reþat
Seite 21
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Selma ÖZTÜRK
T
emizliðin insanlar
için her açýdan ne
kadar önemli olduðunu, hem toplum için,
hem de birey için zaruri bir
þey olduðunu burada ifade
etmemize gerek yok. Hijyen diyerek de tanýdýðýmýz
temizlik ayný zamanda insanýn saðlýðý ve huzuru için
de vazgeçilmez bir faktördür. Bundan dolayýdýr ki,
dinimiz temizliðe her þeyden çok ve fazlasýyla önem
vermiþtir.
Günümüzün
müslümaný buna maalesef
pek önem vermese de...
Saðlýklý bir ibadet için de,
hiç kuþkusuz temizlik vazgeçilmez bir unsurdur. Necaseti kabul etmeyen dinimiz bu hususta çok incelik
ve itina göstermektedir.
Bazý diðer konularda dini
açýdan kolaylýklar tanýnabilse de, temizlik konusunda dini kurallar pek sýký ve
bellidir.
Ýslam dininde temizlik
iki bölüme ayrýlmaktadýr.
Bunun biri zahiri, diðeri
ise batýnidir. Zahiri temizliðin bir parçasý da vücut
temizliðidir. Vücut temizliðinin bir parçasý ise malum
taharettir. Taharat etmek
bir müslümanýn üzerine
düþen dini bir vecibedir.
Terkedilmeye gelemez, yani insanýn kendi kararýna
býrakýlamaz. Bugün bazý
müslüman hanelerin tuvaletlerinde taharet kabý bulamýyorsunuz. Bazýlarýnda
taharet kabý yerine ýslak
bezler görüyorsunuz, bazýlarýnda o bile yok. Bu tür
durumlarla karþýlaþtýðým
15:38 Uhr
hayat
[email protected]
anlar, kendi kendime soruyorum “Aceba bu insanlar
(müslümanlar) nasýl temizleniyorlar diye.” Ve ister
istemez –su-i zanda bulunmak haddim deðil ise de–
bu insanlarýn taharet etmediklerini tahmin etmek
mecburiyetinde kalýyorum.
Eyvah, vahim bir durum!
Bundan ziyade yine bazý “Taharet Ehli” annelerin
çocuklarýný bu önemli hususta oldukça ihmal ettiklerini gözlemlemekteyim.
Camilerde olsun, misafirliklerde olsun, küçük çocuk annesine tuvaletinin
geldiðini söylediði an, anne çocuðu tuvalete götüreceðine, “Haydi git, tuvalet
orasý.” deyip önemsememeksizin baþtan savmaktadýr. Çocuðuna tuvalete kadar refakat edip, ona yardým etmemektedir. Halbuki o çocuk ardýndan ne yapýyor? Nasýl temizlenip,
kýyafetini tekrar giyiniyor,
necaset mi bulaþýyor ve
sýçrýyor, umrunda bile deðil. Her iþimizde olduðu
gibi, bu iþimizi de ciddiye
almýyoruz ve evlatlarýmýzý
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
Taharet;
Peygamber
Sünneti ve
Doktorlarýn
Tavsiyesi
böyle önemli konularda aydýnlatmakta ihmalkar davranýyoruz. Taharetin ne kadar önemli olduðunu, necasetin ise þeytani olduðunu,
bundan dolayý necis insandan meleklerin uzak durduðunu ve bereketin kayýp
olduðunu tekrar tekrar hatýrlamamamýz gerekir. Zira
maddi pislikten, manevi
pislik doðar.
Yine bir taife vardýr ki
tahareti hiç “beðenmiyor”,
onu demode (eskimiþ) olarak görüyor ve taharete tenezzül etmiyor, onu adeta
küçümsüyor (Hani, dini bir
dayanaðý olduðu için). Ve
gelelim böylece bugünkü
yazýmýzýn ana konusuna.
Biz müslümanlar tahareti
bir Peygamber sünneti olarak biliriz ve bu yüzden de
uygularýz. Ayný zamanda
da biliriz ve inanýrýz ki, Allah Rasulu bunu bize tavsiye ettiðine göre, bunda da
bir hikmet, bir gerekçe vardýr diye. Su ile temizlenmek neden bu kadar önemli? Tuvalet kaðýdý veya ýslak kokulu bez de ayný iþi
görmez mi? Görmez efen-
dim, göremez! Bu benim
cevabým. Ama isterseniz,
bu sorunun cevabýný bir de
bugünkü Almanya’da yaþayan gayrí-müslim uzman
doktorlardan alalým. Onlar
bu tür temizlik hakkýnda
neler düþünüyorlar, daha
doðrusu ne tür tavsiye ve
önerilerde bulunuyorlar.
“Analhygiene” konusunda
Mannheim’lý baðýrsak uzmaný (proktolog) profesör
Alexander Herold þu tavsiyede bulunmaktadýr: “Sýrf
kuru tuvalet kaðýdý hijenik
açýdan tamamen temizlenebilmek için kesinlikle yeterli deðildir. Vücudun bu
bölümlerini ancak ve ancak su ile temizlemek
mümkündür. Tamamen temizlenmediði takdirde de,
bu hal mikroplarýn saçýlmasýna ve iltihaplara yol
açabilir.” Bu yüzden bu
týpçýnýn önerisi önce kaba
temizlik için tuvalet kaðýdýnýn kullanýmý, ardýndan
ise sade su ile yýkanýp, kurulanmaktýr. Buyurun efendim! Bu durum biz müslümanlara hiç de yabancý
gelmemektedir.
DÝTÝB Merkez Camii’ne Yardýmlar Devam Ediyor
Çatalýrmak, konuþmasýnda, Köln DÝTÝB Merkez
Camii’nin, Almanya’daki
bütün müslümanlarý temsil
edecek güzel bir eser olacaðýný belirterek, birlik ve
beraberlik içerisinde
bunun baþarýlacaðýndan emin olduklarýný
ifade etti.
Genel Baþkaný Sadi
Arslan da konuþmasýnda, baþta DÝTÝB dernekleri olmak üzere,
her kesimden kiþi, ku-
rum ve kuruluþlarýndan
yardým beklediklerini belirterek, “Dinler ve Kültürlerarasý
faaliyetlerden,
Kur’an-ý Kerim ve temel
bilgiler kurslarýna, eðitim
ve kültür etkinliklerinden,
sportif aktivitelere, ibadet
bölümlerinden, her türlü
ihtiyacýn karþýlanacaðý çarþýlarýna kadar, çok yönlü
hizmet birimlerini bünyesinde
barýndýracak
olan bu eseri, iki sene
gibi kýsa bir zaman diliminde bitirmeyi arzu
ediyoruz. Bunu birlikte baþaracaðýz. Þu ana
kadar yapýlan baðýþlara baktýðýmýzda, bu
ümidimizin gerçekle-
21
Yine Freiburg’dan Axel
Furtwängler adlý diðer bir
baðýrsak uzmaný ise ýslak
ve kokulu bezlerin kesinlikle su temizliði gibi verimli olmadýðýný vurgulamaktadýr. Hatta ve hatta bu
bezlerin vücudun bu hassas bölgeleri için tehlikeli
olabileceðini, kaþýntý ve
alerjilere yol açabileceðini,
bu yüzden de tavsiye edilmediðini anlatmaktadýr. Bu
sebepten dolayýdýr ki, bu
uzman doktor da sýrf sade
su ile vücudun bu azalarýnýn yýkanmasýný tavsiye etmektedir. Yani ayný, ve biz
inanan müslümanlarýn zaten uygulamýþ olduðu gibi...
Subhanallah! Söyleyecek sözüm kalmadý efendim! Benim peygamberimin 1400 sene önce Arap
Yarýmadasý’nýn çöllerinde
uygulamýþ olduðu taharet
yöntemi, bugün 21. yüzyýlýn modern týpçýlarý tarafýndan tekrar ihya edilip, týp
önerileri ve yardýmlarý olarak gayri-müslimlere tavsiye edilmektedir. Netice itibariyle burada Nebi’nin
tavsiyeleri tavsiye ediliyor.
Ve bunlarý ise bizler zaten
uyguluyoruz.
Keþke þu yüce, güzel ve
çaðdaþ dinimizin kýymetini
biraz daha bilebilsek. Allah-u Teala’nýn koymuþ olduðu her kuralýnda –biz
aciz kullarý bunlarý bazen
idrak edemesek bile– derin
bir sebebin olduðuna tamamen inansak ve uygulasak...
þeceðine olan inancým tamdýr. Ýnsanlarýmýzýn bu anlamda teveccühleri çok iyi
durumdadýr. Bunun daha
da artmasýný arzu ediyorum.
Siegen DÝTÝB Selimiye
Camii cemaatimize, sizlerin aracýlýðý ile teþekkür etmek istiyorum. Çok büyük
duyarlýlýk örneði göstermiþlerdir. Ýnþallah diðer
derneklerimiz de bu yardým yarýþýna, þimdiye kadar olduðu gibi, bundan
sonra da aktif olarak katýlacaklardýr” dedi.
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
22
Z
amana benzetiyorum kendimi, hayat
aynasýna baktýðým
anlarda. Sanki günlerin
kopyasýyým. Ýnsan ve zaman soy kütüðünde birleþiyor adeta. Ben günler
içinde, zaman asýrlar içinde yol alýyor.
Güneþ her sabah týpký
benim gibi gözlerini açar
hayata. Havanýn dinçliði
bana da yansýr o sýralar.
Güneþ yorulup kovuðuna
çekilirken tüm renkler soluverir. Yorulan güneþe
“gitme!” demek gelmiyor
dilimden, kendi yorgunluðumdan. Tüm renklerin
solduðu gecede, gözlerimin feri de söner artýk.
Gece ve ben birlikte yumarýz gözlerimizi. Her gece
lmanya’da 1997
yýlýnda 3 Ekim,
“Açýk Cami Günü”
(Tag der offenen Moschee)
olarak ilan edildiðinden
beri, her yýl 3 Ekim günü,
camilerde “herkes için açýk
kapý” proðramlarý yapýlýyor. Almanya’da bulunan
yüzlerce cami, kapýsýný
herkese açýyor ve her dinden insanlar, grup grup, ziyaret için camilere akýn
ediyorlar. Bu mübarek mekanlarda, Ýslam ve Müslümanlar hakkýnda, bilgiler
alýyorlar. Bununla birlikte;
ikram edilen lezziz Türk
yemekleri sayesinde, Türk
mutfaðýný ve Türk misafirperverliðini tanýma fýrsatý
buluyorlar. Tanýþmanýn, dialoðun en güzeli bugün yaþanýr denilse, mübalaða yapýlmýþ olmaz.
Müslümanlar 1997 yýlýnda, ATÝB’in de kurucu
üyesi olduðu Almanya
Müslümanlarý
Merkez
Konseyi (ZMD- Zentralrat
A
15:38 Uhr
Seite 22
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
Kainatýn Sesi
dimdik durmayý baþaran
ay, kýyam komutunu veriyor sanki. Soðuðun þerrinden korunmak isteyen
yapraklar sokuluverir birbirleri içine analarý aðacýn
kucaðýnda. Sabah olup da
güneþ sevecen yüzünü
gösterince yemyeþil yapraklar duâ kýlýðýnda açýlýr
göklere. Duâ’nýn kýblesi
olan gök semasý, kasýla
kasýla gösterir artýk en mavisini.
Yukarýda yaþanan muhabbeti görmek için sýraya
dizilen kýr çiçekleri, zevkten dört köþe salýnýr. Her
birisi kendi tarzýnda gülümser. Pembesi pembece,
sarýsý sarýca, moru morca.
Yeþilin tonu tonlarca. Güleryüzü kanun bilen güneþ
yüzünü bir asýverse, bu
muhabbet duraklayacak
korkusu gelir kokularýndan.
Ya bu kandil gibi yanan
güneþi söndürüverse Yaradan gündüzün bir vaktinde. Ya da nereye asýlý olduðunu bilmediðimiz yýldýzlar tek tek dökülse üzerimize. Kudreti ile tüm
renkleri baþtan baþa siler
de renksiz kalýrsa tabiat.
Yaðmur ve kar tane tane
deðil de, toptan düþse üzerimize. Güneþ kendi yerini
bilmeseydi, herþey yanmaz
mýydý dünyada?
Yeri göðün altýnda, göðü yerin üstünde yaratan
Allah, mevsimleri ardardýna sýraya dizen Râb, kupkuru topraktan envâi çeþit
yemiþ veren Rezzâk, daðýn, taþýn, otun, aðacýn ve
tüm canlýlarýn her an selamladýðý Selâm, selam
sana. Her zorlukta merha-
“AÇIK CAMÝ GÜNÜ” DOLU DOLU GEÇTÝ
der Muslime in Deutschland) öncülüðünde, “3
Ekim” gününü “Açýk Cami
Günü” ilan etmiþlerdi.
Maksat, hem Almanya’yý
hem Müslümanlarýn varlýklarýndan haberdar etmek, hem de toplumun birliðinin saðlanmasýna katkýda bulunmaktý.
O gün bugün, 3 Ekim
“Açýk Cami Günü”, on
binlerce Alman, Hristiyan
veya baþka inanç mensubu
olan insan camilere akýn
ediyor. Camilerde Ýslam ve
Müslümanlar hakkýnda bilgi edinme imkaný buluyor-
lar. Böylece Almanya’da
yaþayan Hristiyan veya diðer inanç gruplarý ile Müslümanlar arasýnda, tabii bir
dialog da gerçekleþmiþ
oluyor.
ATÝB, her yýl olduðu gibi bu yýl da “Açýk Cami
Günü” proðramlarýna çok
önem verdi. ATÝB’e baðlý
çamiler kapýlarýný sonuna
kadar bütün ziyaretçilere
açtýlar.
-Açýk Cami Günü- konusunda çalýþma yapmak
maksadýyla, “KRM-Almanya Müslümanlarý Koordinasyon Konseyi” (Ko-
ordinatýonsrat der Muslime) bünyesinde “TOM”
adý altýnda bir çalýþma grubu oluþturuldu.
Konuyla ilgili bir bilgi
veren ATÝB Genel Baþkan
Yardýmcýsý ve KRM üyesi
Yakup Tufan: “TOM çalýþma grubu, -Açýk Cami Günü- proðramlarýnýn düzenli
ve baþarýlý olmasý yolunda
çeþitli çalýþmalar yapýyor.
Her yýl yeni bir konuyu parola-slogan (motto) olarak
öne çýkarýyor. Bu yýl hazýrladýðý “Açýk Cami Günü”
ile ilgili kýlavuzda; “Cami
Toplumun Sabit (önemli)
haber
met eden Rahmân, Râhim
sýfatýnla Cennetinin güzelliklerini de göster bize.
Dünyada tefekkür etmeye
yetmeyen beynimize Cennetinde tefekkür etmeyi
nasib eyle. Ezelden ebede
kadar lütfetmeyi seven
Latîf, cemalini görmeyi de
lütfediver bize.
Topraktan gelen ve bu
arzuyla topraða damlamayý dileyen âciz bir kul.
Þengül Uslu
Bir Parçasýdýr”- “60 Yýl
Fereral Almanya ve Onun
Müslümanlarý” (Moscheen- Ein fester Teil der Gesellschaft- 60 Jahre Bundesrepublik und seine
Muslime) sloganýný öne çýkarttý. Biz -Açýk Çami Günü- proðramlarýna büyük
önem vermekteyiz. Zira,
kendimizi kendi dilimizle
ve kendi mekanýmýzda anlatma fýrsatý bulduðumuz
en önemli günlerler biri bugündür,” dedi.
Bu yýl yine Almanya’da
bulunan 2500`den fazla cami ve mescit kapýsý herkese sonuna kadar açtý ve 100
bin civarýnda insan, Müslümanlarýn mübarek mekanlarýný ziyaret etti.
Almanya’da yaþayan ve
bugün nüfusu 5 milyona
yaklaþan
müslümanlar;
kendilerini bir kez daha ilk
elden tanýtma imkaný buldular.
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
dosya
15:38 Uhr
Seite 23
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Zeki ÞEKER
Ç
ocuklar Allah`ýn
en büyük nimeti
ve
emanetidir.
‘Çocuk dünyada nur ahirette sürurdur.’ Allah`ýn
nimet ve emanet olarak
takdim ettiði bu kýymetli
varlýðý iyi yetiþtirmek ve
eðitmek her anne-babanýn
baþta gelen görevleridir.
Hz.
Peygamber
(s.a.v): “Çocuklara öðretilen þeyler taþa kazýlan
yazýlar gibidir” buyurarak, çocuklarýn dimalarýna neyi verirseniz onu bulursunuz. Bu bakýmdan
anne-baba çocuk yetiþtirmeyi dünyanýn en çok sorumluluk isteyen görevi
olarak görmelidir. Ýyi bilinmelidir ki çocuk yetiþtirmek ne çiçek yetiþtirmeye ne de aðaç yetiþtirmeye benzer. Çok daha
güç ve güçlüðü oranýnda
da ulvi bir görevdir. Çocuk terbiyesi çocuða duyulan saygýnýn, ehemmiyetin bir gereðidir. Bu da
kendinize duyduðunuz
saygýdan
kaynaklanýr.
Kendilerine saygý duymayanlar çocuklarýna saygý
duymazlar.
Her çocuðun þahsiyeti
yedi yaþýna kadar oluþur.
Oysa iþi bilmeyen annebabalar her þeyin yedi yaþýndan sonra baþladýðýný
zannederler. Bu yaþ her
þeyin baþladýðý deðil, neredeyse kiþilik oluþumunun tamamlandýðý yaþtýr.
Bu demek deðil ki geri
kalan yýllarda yapýlacak
bir þey yoktur anlamýna
gelmez. Elbette yedi yaþýndan sonra da yapýlacak
çok þey vardýr. Fakat çocuðun þahsiyet iskeleti ilk
yedi yýl içerisinde kurulur. Daha sonra yapýlanlar
bu iskeletin ete büründürülmesi ve süslenmesidir.
Chicago Üniversitesi
hocalarýndan Dr. Benjamin Bloom`un yaptýðý çeþitli araþtýrmalar sonucunda ilk yedi yýlda çocuðun
zekasýnýn %70`inin oluþtuðu görülmüþtür. Burada
bilgi ve tecrübe ile zeka
altyapýsýný birbirine karýþ-
týrmamak gerekir.
Zeka çocuðun aldýðý
bilgileri muhakeme etme,
sentez, analiz ve soyutlama yapabilme ve bunlarý
kullanabilme potansiyelidir.
Her çocuk ilk yedi yýl
içerisinde insan þahsiyetinin omurgasý olan þu beþ
özelliði beþ aþamada kazanýr.
Bunlar:
1-Emniyet ve güven
duygusu.
2-Kimlik duygusu.
3-Yeterlilik duygusu.
4-Güç duygusu.
5-Özdenetim duygusu.
Birinci duygu olan emniyeti 0-1,5 yaþ arasý,
ikinci duygu olan kimliði
1,5-3 yaþ
Yeterlilik duygusunu
3-4 yaþ arasý, güç duygusunu 4-6 yaþ arasý, öz denetim duygusunu 5-7 yaþ
arasýnda kazanýr.
Bu beþ duygunun kazanýldýðý ilk yedi yýllýk
dönemde çocuðun annebabasýna büyük görev ve
sorumluluk düþer. Çocuðun eðitiminde birinci aktör annedir. Analýk dünyanýn en soylu ve en kutsal
iþidir. Bu da dört sütün
üzerinde yükselir.
Bunlar:
1-Þefkat.
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
Çocuk
Eðitiminde
Ailenin
Rolü
2-Sevgi.
3-Ýlgi.
4-Bilgi.
Bu dört unsuru kendisinde bulunduran anneler
‘Kamil Anne‘ olma özelliðini kazanýrlar. Kamil
anne kamil insan yetiþtirirler.
Bir anneye ne iþ yapýyorsun diye sormak, sorulabilecek en anlamsýz sorudur. Çünkü analýk bir
annenin hayatýný dolduracak en anlamlý bir iþtir.
Bir anneyi bu vazifeden
ayrý düþürmek, hem çocuða ve hem de topluma yapýlacak en büyük zulumdür. Annenin bu görevi
engellenirse ailenin çimentosu dolayýsýyla toplumun çimentosu çözülür.
Saðlam aile saðlam toplum, saðlam toplum ise
saðlam millet demektir.
Analýðýn en büyük
okulu ‘iyi anneler elinde
yetiþmek’ en güzel kitabý
da ‘iyi yetiþmiþ’ çocuklardýr. Deneme yanýlma
yoluyla bir çok iþi öðrenebilirsiniz ve fakat bu
metodu annelikte denemeye kalkarsanýz ebediyen
piþman olabilirsiniz. Çünkü elinizdeki sermayenin
yeri doldurulabilir ve geriye kazanabilirsiniz, çocuk ise bir eþya ya da ser-
vet deðil, bir insandýr. Ýnsan israfý ise israflarýn en
korkuncudur.
Çocuk eðitiminin ilk
okulu anne eðitimdir. Ýyi
nesiller iyi annelerin elleriyle yetiþirler. Bu nedenle her anne aslýnda ‘çocuðu deðil toplumu doðurur.’ Bir toplumun kalitesi
annelerin kalitesinin göstergesidir. Bu nedenle
saðlýklý bir çocuktan söz
edebilmek için, saðlýklý
bir anne ilk þarttýr. Bir kadýnýn iyi bir annelik yapabilmesi için iyi bir yardýmcýya yani iyi bir babaya ihtiyacý vardýr. Eðer
baba çocuk eðitiminin tamamýný kadýna yüklerse,
eþine yardým etmek yerine
onu çocuktan dolayý suçlamak gibi çok kötü bir
tavra girerse, kadýn bu durumda çocuða içerleyecektir. Mutluluðunun kaynaðý olan çocuðunu giderek mutluluðunun engeli
gibi görmeye baþlayacaktýr. Anneyi çocuða içerletmemek iyi bir babanýn
görevi olmalýdýr. Çocuklarýn eðitiminde baba üzerine düþeni yapmalýdýr.
Annenin en büyük destekçisi olmalýdýr. Neticeden
her ikisi ayný oranda etkilenirler.
Anne-babalar çocuk
23
eðitiminde çok dikkatli ve
hassas olmak, eðitim pisikolojisi ve pedagojisine
göre hareket etmelidirler.
Bu konuda gerekirse uzmanlardan destek almalýdýrlar. Onlara aile ocaðý
en güzel model ve örnek
olmalýdýr.
Çocuk nasýl muamele
görmüþse baþkalarýna onu
uygular. Evcilik oyunlarýnda
Anne-babalarýný
taklit ederler. Çocuk neyi
yaþarsa onu öðrenir. Kavgalý bir ai-lede büyüyen
çocuk, çevresiyle ve kendisiyle barýþýk yaþayamaz. Hoþgörüyle yetiþen
bir çocuk, sabrý ve tahammülü öðrenir. Desteklenen bir çocuk, kendine güveni öðrenir. Takdir edilen bir çocuk, takdir etmeyi ve kadirþinaslýðý öðrenir. Sevgiyle büyütülmüþ bir çocuk, sevmeyi
ve sevilmeyi öðrenir. Sevindirilerek terbiye edilmiþ bir çocuk, baþkalarýyla dostluk kurmayý öðrenir.
Sürekli eleþtirilerek
yetiþtirilen çocuklar, içine
kapanýk, pýsýrýk, özgüveni
olmayan, sorunlu bireyler
olurlar. Bu tür çocuklar
büyüdüklerinde her yaptýklarýný doðru-yanlýþ ölçüsüne göre deðil, ‘el ne
der’ ölçüsüne göre yaparlar. Bir türlü kendileri olamazlar. Çünkü hep baþkalarýna yaranma kaygýsý taþýrlar. Elbette baþkalarýna
yaranmak isteyen, hiçbir
zaman herkese kendisini
beðendiremiyecektir.
Kendisine güven duymayan bir çocuk, büyüdüðünde maskeli bir çocuk
olacaktýr. Çünkü ona bir
þey söylenirken ‘doðru
yürü seni ayýplarlar’ ‘yaramazlýk yapma amca sana kötü çocuk der’, ‘elini
yüzünü yýka sonra görenler pis çocuk der’ þeklindeki ifadeler çocuðun
kendi kendini gerçekleþtirmesinin önündeki en
büyük engeldir. Ýleride
yarým insan olmaya mahkum olacaktýr.
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
24
Dýþa dönük ya da içe
kapanýk bir birey çocukluðunda dengesiz bir muamele görmüþtür.
Sürekli eleþtirilen ve
her yaptýðýnda kabahat
bulunan çocuk savunmacý
biri olur.
O artýk her eleþtirmeye
kalkaný gücünün yettiði
ölçüde susturmaya çalýþýr.
Ailede mutsuz olan çocuklar, aileden her fýrsatta
kaçmayý, uzaklaþmayý düþünecektir. Aile onun için
bir sýðýnak deðil, kaçýlmasý gereken bir hapishanedir.
Sürekli yargýlanan çocuk ona ‘aptal, geri zekalý, sersem, serseri’ gibi
ifadeler kullanmak, çocuðu öyle olduðuna inandýrmaya sevk eder ki ileride
aptal, iþe yaramaz adam
N
15:38 Uhr
Seite 24
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
olduðuna inanýr. Her aptalca yaptýðý iþi olaðan
kabul eder.
Akýl balið oluncaya kadar her çocuk anne-babasýnýn terbiyesine muhtaçtýr.
Anne-baba bu süre içerisinde çocuðun ihtiyaç
duyduðu kalbi, zihni, fiziki, her tür ihtiyacý gidermek zorundadýr. Bu annelik babalýk görevidir. Bu
görevden hiçbir anne-baba kaçamaz. Onlarýn temel ihtiyaçlarý olan:
1-Duygusal ihtiyaçlarýný.
2-Düþünsel ihtiyaçlarýný.
3-Fiziksel ihtiyaçlarýný
karþýlamak zorundadýr.
Öðrenmenin yaþý yoktur. Ancak her þey her
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
yaþta öðretilmez ve öðrenilmez. Herþeyi çocuðun
öðrenebileceði yaþta öðretmek ‘Demiri tavýnda
dövmek’ demektir. Yaþlarýna uygun zaman ve zeminde muhtaç olduklarý
bilgi ve terbiyeyi vermekten kaçýnmayalým.
Onlarýn manevi alandaki ihtiyaçlarýný dikkate almalýyýz. Ýbadet çocuðun
bozulmamýþ doðasý ve bakir ruhuyla birebir örtüþür. Her çocuk iki ayaklý
bir duadýr.
Çocuðun ibadet ve duasý duanýn duaya durmasýdýr. Çocuða Allah`la diyaloða girmek anlamýna gelen ibadetin hazzýný tattýrmalýyýz. Bu da zorla deðil
sevdirerek olmalýdýr. Çocuklarýn ibadet eðitiminde
þu sýralamaya dikkat edilmelidir:
1-Bilgilendirme.
2-Sevdirme-Ýnandýrma
3-Þuurlandýrma
4-Uygulama
Bu sýralamayý tersine
çevirip de çocuðu sevdirmeden, bilgilendirmeden
hepsinden önemlisi þuurlandýrmadan namaz kýlmaya zorlarsanýz akýl-balið oluncaya kadar kýldýrabilirsiniz. Oysa ki namaz
akýl balið olunca farzdýr.
Ýbadet eðitiminde aþýrý
aceleci ve erkenci davranmak çocuðun tepkisine
hatta tiksinti ve nefret
duymasýna yol açabilir.
Bunun yaþýný ve yöntemini sürecini tespit etmek
anne-babaya düþen bir görevdir. Bu süreci doðru
ürnberg`de düzenlenen IGMG
Kuzey Bavyera
Bölgesi Geniþletilmiþ idareciler Toplantýsýna Þube
bazýnda katýlým % 100 oldu.
Program açýlýþ Kur`aný Kerimi ile baþladý.
Proðramda bir açýlýþ
konuþmasý yapan IGMG
Kuzey Bavyera Bölge
Baþkaný Bilal Demiroðlu, “bu her ne kadar sezon
sezonun baþlangýç toplantýsý da olsa bizim sezon
hiç kapanmadý. Birilerinin
tatil yaptýðý yaz tatili ve
izin dönemi biz çalýþmalarýmýzý ikiye katlayarak
hizmet verdik. Elhamdülillah bütün þubelerimizde
gündüzlü kurslarýn yanýnda yatýlý tatil deðerlendirme kurslarýmýzla izine gitmeyen çocuklarýmýzý, tatil
havasýnda, kültürel etkinliklerle zenginleþtirilmiþ,
gezi ve piknik havasýnda
muazzam kurslar yaptýk.
Bölgemizin Ýzin sezonunun geç girmesi sebebiyle Ramazan izin sezonuna rastladý ve izine gitmeyen insanýmýzýn ramazanlarýný en güzel bir þe- leri için tam kapasite çalý- hizmete dönüþtü dedi. Bü- bir fedakarlýktan geri kalkilde deðerlendirebilme- þýldý. Yani Tatil; iki kat tün bu çalýþmalarda, hiç mayan ve muazzam bir
IGMG Kuzey Bavyera Bölgesi
izin sonrasý Geniþletilmiþ Bölge
ve Þube Ýdarecileri Toplantýsý
dosya
tespit için de anne-babanýn çok iyi bir gözlemci
olmalarý þarttýr.
Hülasa çocuklarýmýzý
sevgiyle büyütelim, eðitelim, öðretelim insan ekmekle doyar, ekmekle büyür, sevgiyle yaþar. Sevgiyle büyütülen bir çocuk
sevgi, umut ve hayat dolu
bir insan olur. Sevgisiz
yetiþtirilen bir çocuk ise
nefret ve intikam hisleriyle dolu olur. Aile çocuða
verdiði sevgiyi bir sadaka,
hem de sadakalarýn en güzeli bilmek zorundadýr.
Sevgi ile terbiye terbiyelerin en güzelidir. Sevgi
ruhu besleyen bitimsiz bir
besindir. Cennet meyvesi
olan çocuklarýmýzý sevgi
besini ile yetiþtirmeniz temennisiyle...
dayanýþma ile hizmet veren Bölge ve Þube idarecilerimize yürekten teþekkür ediyorum” dedi.
Konuþmalarýna yeni
çalýþma sezonuna deðinerek devam eden Baþkan,
“Bu toplantý yeni sezonun
bir yerde stardý anlayýþýyla yapýldýðý hepinizin malumudur. Hepimiz iyi biliriz ki, Dünya Mazlum ve
Maðdurlarýna Uzanan Tek
Dost Eli, Milli Görüþ yani
sizlerin elidir. Dünyanýn
her yerinde insan hakký
ihlalleri, malesef her zamankiden daha fazla durumda. Dolayýsýyla iþimiz
çok. Daha çok mazlum ve
maðdur sizin þefkatli ellerinizi ve gayretli çalýþmalarýnýzý bekliyor. Çalýþma
ve gayretlerimizi ikiye
katlayacaðýz. Bunu yapacaðýnýzdan eminim dedi.
IGMG Genel Merkezden Ýbrahim Kaygýsýz da
bir selamlama konuþmasý
yaparak, önümüzde yapacak daha çok iþ var dedi.
Birimlerin bilgilendirmeleriyle toplantý devam
etti.
Yine program kapanýþ
Kur`an-ý Kerimi ile sona
erdi.
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
dosya
Seite 25
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Abdülgani Engin KARAHAN
S
PD’nin en güvendiði seçmenlerinden dahi aldýðý oylarý kaybetmesi herkesin
þahit olduðu bir gerçek.
Oran olarak hesaplandýðýnda oylarýný kaybettiði
en büyük seçmen kitlesini Müslüman ve göçmen
vatandaþlarý oluþturuyor.
Bu trend esasen uzun süredir SPD dýþýndan gözlemleniyordu. Daha önce
bazý zamanlar vardý ki,
CDU Türk asýllý vatandaþlarýn oylarýný çifte vatandaþlýk
vaatleriyle
SPD’ye kaptýracaðýndan
dahi korkuyordu.
Daha 2005 ve 2006
yýllarýndaki anketlere göre Kuzey Ren Vestfalya
Eyaleti’nde
(NRW)
SPD’nin Türk asýllý göçmenler arasýndaki oyu
yüzde 70 civarýndaydý.
(2005–2006 ZfT Anketi)
Ýki yýl sonra 2008 yýlýnda
Türkiye Araþtýrmalarý
Merkezi’nin yaptýðý araþtýrma bu oraný yüzde 65
olarak tespit etti. Güncel
yapýlmýþ olan araþtýrma
kurumu Data 4 U anketi,
Türk asýllý göçmenlerin
en fazla yüzde 55’inin
SPD’ye oy verdiðini gösteriyor.
SPD’nin Türk asýllý
göçmenlerden aldýðý oy
oranýndaki bu yüzde
20’lik düþüþ esasen diðer
partilerin programlarýnýn
daha iyi olmasýndan kaynaklanmýyordu. SPD’deki bu düþüþe neden olan
asýl sebep kendi gösterdiði, daha doðrusu gösteremediði performanstý. Ayrýca bu düþüþte eskiden
beri genel kanaat olan ancak artýk eskimiþ olan
göçmen oylarýnýn yalnýzca SPD’ye gideceði düþüncesi de etkili olabilir.
Ancak göçmenlerin bilinç kazanmalarýyla bu
kanaatin artýk eskide kaldýðýný söyleyebiliriz. Oylardaki düþüþün en büyük
nedeninin ise SPD’nin
inandýrýcýlýðýndaki eksiklik olduðunu söylemek
15:38 Uhr
sanýrým yanlýþ olmaz.
SPD’nin oylarýndaki
düþüþün büyük koalisyon
dönemine denk gelmesi
boþuna deðil. Büyük bir
koalisyon içerisinde çalýþmak elbette kolay deðil, zira iki partide sürekli olarak geri adým atmak
durumunda kalabilir. Ancak burada hoþ olmayan
durum bir partinin bir konu üzerinde sürekli ön
plana çýkmasý ve diðer
partinin ise devamlý olarak taviz vermesidir.
Geçtiðimiz yasama döneminde bu durumu neredeyse istisnasýz olarak
entegrasyon konusunda
gözlemledik. Göçmen
asýllý seçmenler için son
derece önemli olan konularý koalisyon zoruyla sürekli olarak kolayca bir
kenara atan SPD’yi gördük. SPD bu dönemde
göçmen asýllý seçmenlerinin büyük çoðunluðunda,
ilgili meseleler üzerine
mücadele verebileceði
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
SPD’nin
esas
problemi:
Ýnandýrýcýlýk
hissini uyandýramadý. Taviz verilen konular hep
göçmenlerle ilgili konulardý.
Çifte vatandaþlýk sorunu, AB vatandaþý olmayanlar için yerel seçim
hakký, aile birleþimi ile ilgili sorunlar veya yabancýlar seçimi hukukunda
sertleþtirmeler gibi konular SPD’nin parlamentoda devamlý olarak göçmen asýllý seçmenlerinin
isteklerinin dýþýnda bir
posizyon aldýklarý konulardý.
Trajikomik olan ise
SPD’nin yerel ve genel
seçimlerde yürüttükleri
kampanyalarda, geçtiðimiz yasama döneminde
kendi oylarýyla uzun süre
deðiþtirmeyi imkânsýz
kýldýklarý konularda göçmenlerin lehine vaatlerde
bulunmalarýydý. Bu tutarsýzlýk baþta Almanya’da
Türkçe yayýn yapan gazeteler olmak üzere çeþitli gazetelerde yer aldý.
Gazetelerde yer alan neredeyse tüm haberlerde
SPD’nin seçim vaatleri,
geçtiðimiz yasama döneminde SPD milletvekillerinin verdikleri oylarla
karþýlaþtýrýlýyordu.
Þu durumda SPD’nin
vaatlerine
güvenmek
mümkün deðil. Özelliklede SPD büyük bir koalisyonun içerisinde yer alacaksa. Entegrasyon politikacýlarý sürekli olarak
bilinçli bir þekilde yerine
getiremeyecekleri vaatlerde bulundular. Emin
olunan bir þey vardý tabi:
Göçmenler söz konusu
olduðunda SPD’nin yapamayacaðý þey yoktur.
SPD bu tavrýyla geçmiþte yaptýðý hatalarý devam ettirmiþ oldu. Yapýlan hatalardan biri de kesinlikle “Entegrasyon politikacýsý” Lale Akgün’ün
SPD’nin Ýslam Sorumlusu olarak atanmasýydý.
Bu seçimin, SPD ve Ýslami cemaatler arasýndaki
25
diyaloga hiçbir olumlu
etkisi olmadý. Aksine yýllardýr var olan diyalog
Bayan Akgün sayesinde
zedelendi. Saldýrgan çýkýþlarý, yersiz genellemeleri ve aðýr ithamlarý ile
Müslüman kurumlarla
olan iliþkileri zehirledi.
Kendisinin
Ramazan
Ayý'nda dini cemaatlerin
resmi iftar programlarýna
davet edilmeyen nadir
politikacýlardan olmasý
dikkat çekici bir husustu.
Sadece bu durum bile gelecek seçimlerde olumsuz bir sonucun alýnmasýna iþaret sayýlabilirdi.
Kendisi de bu iftarlardan
birine davetsiz olarak katýlma cesaretini gösteremedi.
Bu arada diðer partiler
göçmen asýllý Müslümanlarla olan iliþkilerinde daha olumlu geliþmeler
kaydettiler. CDU dahi
Türk asýllý göçmenlere
yönelik kiþisel olmasa bile parti politikasý çerçevesinde samimi bir ortam
oluþturma gayretindeydi.
CDU, yerel dernekleri ile
birlikte Müslümanlarýn
organize ettikleri iftar
programlarýna katýlmaya
özen gösterdiler. Yeþiller
de Müslüman dini cemaatlerle eleþtirel ancak samimi bir iliþki içerisinde
bulunmaya itina gösterdi.
Sonuç olarak SPD`de
vaatler ve gerçeklik ayrý
düþüyor. SPD aþýlmasý
zor engellerin önünde bulunuyor. Bir yandan parti
programý çerçevesinde
kaybetmiþ olduðu inandýrýcýlýðýna ve diðer yandan
da Müslümanlarla iliþkileri yürütmek için seçtikleri isimlere yanýyor. Partiden yükselen her türlü
deðiþim ve yenilenme
çaðrýlarýnda eski ve eskimiþ kanaatlerin tekrar düþünülmesi gerektiði muhakkak – özellikle de senelerdir bir deðiþim içerisinde bulunan göçmenlerle ilgili konularda.
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
26
I
GMG Gençlik Teþkilatý Rhein Neckar Saar
Bölgesi’nde
2009/
2010 çalýþma yýlýndaki ilk
futbol turnuvasý yapýldý.
Mannheim Brühl þehrinde yapýlan futbol turnuvasýna 8 þubeden 13 takým
katýldý. Rhein Neckar Saar
Bölgesi Spor Gezi Baþkaný Bekir Kaçan ve komisyon üyeleri katýlýmdan çok
memnun kaldýklarýný açýkladýlar.
15:38 Uhr
Seite 26
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
Rhein Neckar Saar
Bölgesi’nde futbol turnuvasý
Turnuva boyunca hakem ve juri üyeleri günün
en iyi kalecisi olarak, Ümmeti Muhammed Camiisi’nden Üstünkaya Can’ý
seçtiler. Yine günün en iyi
oyuncusu (Torschützenkönig) Worms Fatih Camiisi’nden Hasan Atacan se-
çildi. Günün en centilmen
takýmý Germersheim Selimiye Camiisi seçilerek Fair Play ödülüne layýk görüldü.
Hem ev sahipliðini yapan hem organizede emeði
geçen Mannheim Gençlik
Baþkaný Serkan Kaya tur-
Çocuklar kadar Babalar da
yarýþ heyecaný yaþadýlar
I
GMG Kuzey Bavyera
Bölgesinin Þubelerinden Hersbruck, Ramazan Bayramýnin ardýndan
çocuklarýn bir arada kaynasmasý için, güzel bir þenlikte Çocuklarla-Babalarýný
bir arada yarýþtýrdý.
Camiide
düzenlenen
proðramda, çocuklararasý
bilgi yarýþmasý katýlýmcýlarý
coþturdu. Mendil kapma yarýþmasý olunca büyüklerde
yarýþmaya dahil oldu. Bu
vesileyle cemiyet idarecileri
katýlýmcýlara bol bol hediye
daðýttý.
Proðramda, IGMG Kuzey Bavyera Bölgesi Hersbruck Cemiyet Baþkaný Vedat Arýk Bey, bir selamlama
konuþmasý yaparak, “çocuklarýmýzý geleceðe kendi
deðerleriyle taþýyabilmemiz
için bu tür proðramlarý yapýyoruz ve devam edece-
ðiz” dedi.
Proðrama IGMG Kuzey
Bavyera Bölge Baþkaný Bilal Demiroðlu da davetli
olarak, katýlýmcýlarý ve çocuklarý motive edecek bir
konuþma yaptý.
Hediyeler ve katýlýmcýlara izzet-i ikramýnda yapýldýðý proðram, çocuklarýn
ayrýlmak istemediði bir coþkuyla devam etti.
nuvada üçüncü olan
Worms Fatih Camiisi’ne
kupayý takdim etti. Rhein
Neckar Saar Bölgesi
Gençlik Teþkilatý Tanýtma
Baþkaný Ali Yorulmaz
ikinciliði elde eden Mannheim Fatih Camiisi’nin
derecesini açýklayarak,
haber
kupalarýný takdim etti.
Son olarak Bölge Baþkaný Yaþar Cimþit turnuvanýn birinci gelen takýmý
Walldorf Mevlana Camiisi’ni birer birer kutladý
madalyalarýný takdim etti.
Turnuvanýn süpriz misafiri
IGMG Teþkilatlanma Baþkan Yardýmcýsý Ýbrahim
Kaygýsýz da, katýlan tüm
gençleri tebrik ederek, birinci gelen takýma “Wanderpokal”ý takdim etti.
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
dosya
15:38 Uhr
Seite 27
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
A
lmanya Temmuz
ayýnda, 28 yaþýndaki Merve El Þerbini’nin Ýslam düþmanlýðý
motifli bir saldýrý ile mahkeme salonunda býçaklanarak
öldürülmesi ile sarsýlmýþtý.
Ceza davasýnýn baþlamasýna
bir hafta kala cinayeti iþleyen kiþinin Rusya’da psikolojik hastalýklarý nedeniyle
askerlik hizmeti için elveriþsiz bulunduðu ortaya çýktý. Bu durum ise suçlunun
cezai ehliyeti konusunda
spekülasyonlara neden oldu.
Focus dergisinde yer
Murat ÝLERÝ
A
ile kurumunun tarihi insanlýðýn baþlangýç tarihiyle eþ
güdümlüdür. Kainatýn sahibi Hz. Allah ilk insan
Adem (a.s)ý Cennet gibi bir
mekanda yarattýktan sonra
Havva validemizi yaný baþýna dikmiþtir. Böylelikle
ilk aile oluþmuþ, halka halka geniþleyerek nesiller,
milletler meydana gelmiþtir.
Kainatta her þey çift
çift yaratýlmýþtýr
Yaz-kýþ, soðuk-sýcak,
gece-gündüz, madde-mana,
dünya-ahiret, yer-gök, acýtatlý.....
“Nitekim, Biz herþeyden iki çift yarattýk. Umulur ki, iyice düþünürsünüz.” (Ez- Zariyat 49)
ayeti buna iþaret etmektedir.
Ýþte kadýn ve erkek de
bir elma`nýn yarýsý gibi birbirini tamamlayan, eksiðini
gideren, açýðýný kapatan
unsurlardýr.
Aile yuvasýnýn temeli
kadýn, çatýsý ise erkektir.
Temel ile çatý saðlam olursa en olumsuz koþullara,
saldýrýlara karþý ayakta kalmayý baþarýrlar.
Peygamber Efendimiz
bir Hadisinde bunu bize þu
þekilde bildirmiþtir. Kadýnlar erkeklerin tamamlayýcý
parçalarýdýr. (10 kerre Kýrk
Hadis C 3 S 71 hadis no 14)
Aþýklarýmýzda bunu;
Deselerki; aha cennet
yarsýz girmem haram olsun; mýsralarýyla dile getirmiþler.
Ýlahi vahyin hikmeti, insanlýðý hidayete erdirmenin
yaný sýra beþeriyyeti dünya
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
Aile
Hayatý
[email protected]
ve ahiret saadet ve mutluluðuna erdirmektir. Bu da ancak fertlerin ýslahý ile beraber huzurlu yuvalar, huzurlu yuvalarýn artmasýyla saðlýklý milletler, nihayetinde
de barýþ ve anlayýþýn hakim
olduðu bir dünya gerçekleþir.
Çinlilerin bir atasözünde dedikleri gibi;
Eðer ruh aydýnlanmýþsa,
insanda güzellik vardýr.
Eðer insanda güzellik
varsa evde uyum vardýr.
Eðer evde uyum varsa,
ülke de düzen vardýr.
Eðer ülke de düzen varsa, dünya da barýþ ve huzur
vardýr.
Dolayýsýyla eðer malzemeniz saðlam ve kaliteli olsa bunlardan muhkem binalar, sarsýlmaz eserler doðar.
Esen þiddetli rüzgarlara,
fýrtýnalara hatta depremlere
karþý bile dimdik ayakta kalýrlar. Aksi takdirde akþam
büyük uðraþý ile dikersiniz,
sabah bir de bakarsýnýzki
yerinde yeller esiyor.
AÝLE KURMANIN
ÖNEMÝ
Aile kurmak Allah`ýn
emri, tüm peygamberlerin
sünneti, aklýn yolu, vucüdun ihtiyacý, insanlarýn hayal ve özlemi, tabii varlýðýdýr.
Hz. Aiþe radýyallahu anha anlatýyor: Resulullah
(s.a.v) buyurdular ki:
“Nikah benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimle amel etmezse benden
deðildir. Evleniniz! Zira
ben, diðer ümmetlere karþý
siz(in çokluðunuz) ile iftihar edeceðim. Kimin maddi
imkaný varsa hemen evlensin. Kim maddi imkan bulamazsa (nafile) oruç tutsun.
Çünkü oruç, onun için þehveti kýrýcýdýr.” (K .Sitte
6527)
Hz. Ebu Bekir: “Her
þehvet kalbi karartýr, ancak, ailesi ile olan beraberlik kalbi safileþtirir”, buyurmuþtur.
Büyük Sahabelerden
Hz.
Abdullah
Ýbn
Mes’ud: “Ömrümden on
gün kalsa bile, Cenab-ý
Hakk’ýn huzuruna bekar
çýkmamak için yeniden evlenmek isterdim”, demiþtir.
Beþir Ýbn Haris, “Evlenmek sünnettir, bu sünneti niçin terkettin?” denilin-
ce, “Farz ile meþgul olduðum için” diye cevap vermiþti. Öldükten sonra dostlarýndan biri onu rüyada
gördü ve “Rabbin sana nasýl muamele etti?” diye sordu. “Rabbim beni Cennet’ine soktu. Fakat, evli
olan ulular derecesine yükselemedim”, dedi.
Aile kurumuyla milletler geleceklerini kurur. Nesillerini idame ettirir. Çalýþan bireyler arasýnda iþçi,
emekli dengesini saðlar.
Yalnýzlýk Allah`a mahsustur, sözünden hareketle münasip eþ, uygun ortam bulunduðunda evlilik müessesesinin temeli atýlmalý,
genç nesiller teþvik edilmeli, yeni çiftler takatin üstünde maddi külfetlere maruz
kalmamalýdýr. Maddi þart
ve talepler evliliðin en
önemli gündem maddeleri
olmaktan çýkarýlmalý ki bu
kutsal yolculuða çýkarken
tüm konsantre ve dikkatler
iþin manevi boyutu ve mesuliyyet duygusu noktasýnda yoðunlaþmalýdýr.
Hani derler ya;
Parayla saadet olmaz,
gerçek hayatta her gün ge-
Merve El Þerbini
cinayetinde yeni geliþme
alan haberde suçlunun askerlik kaðýdýnda, sözkonusu
þahsýn þizofreni, kronik çýldýrma olaylarý nedeniyle
1999 yýlýnda Rus Asker Alma Komisyonu’nca askerliðe elveriþsiz olduðu kararý
verildiði yer aldý.
Savcýlýk ise asker komisyonunun bu kararýnýn gerekçesine iliþkin bilgi taleplerine Rusya’dan henüz bir
cevap gelmediðini belirtti.
Haber Ajansý ddp’ye yaptýðý
açýklamada “Rusya’nýn bu
þahsý niçin askerliðe elveriþli bulmadýðýna iliþkin cevap
gelmedi” diyen Yüksek
Savcý Avenarius, þimdiye
kadar cezai ehliyetin ortadan kalkmasý için tutamak
noktasý olmadýðýný, suçlunun olay esnasýndaki durumunun geçerli olduðunu,
27
rek medyada gerekse çevremizde bunu ispatlayan,
mutluluðun para pulla deðil, gönül birlikteliðinde,
ruhlarýn uyuþmasýnda ve tabiki bu duygularýn meyvesi
niteliðindeki aþk ve sevgi
yumaðýnda olduðunu gösteren onlarca örneklere
rastlayabiliyoruz.
Günümüz insanlarý saðlýksýz aile yapýlarý, sorumsuz genç nesiller, materyalist yaklaþýmlar sayesinde
sosyal bir çýkmaza, karanlýk bir geleceðe doðru hýzla
ilerlemektedir. Yardýmlaþma ve yakýnlýk baðý çözülmekte, nüfus süratle yaþlanmakta, genç nesil ruhi
bunalým, piskolojik buhranlar içinde kývranmakta,
yaþlý kesim ise bir yandan
bakým kaygýsý öte yandan
yalnýzlýk acýsý ve ýzdýrabý
çekmektedir. Sanayi devrimi yapan çaðýmýzýn insaný
maddi alemde zirve yapmýþ, her türlü þehevi ve nefsani lezzetlere eriþmiþ, bu
manada hiç bir kayýt ve engel tanýmaz noktaya gelmiþ, ancak manevi boþluðun, ruhi darlýðýn, toplumsal çözülmenin faturasýný
aðýr bir þekilde ödemeye
baþlamýþtýr bile.
Evlenen çiftlere yapýlan
yardýmlar, özel kampanya
ve teþvik fonlarý, çocuk ve
bakým paralarý, medyanýn
bu konudaki planlý yönlendirmesi bile beklenen etkiyi
göstermemiþ, yýkýlan aile
yuvasý sayýsý gün be gün
artmakta, psikolojik, sosjolojik etkisi her alanda kendisini iyice hissettirmektedir.
bunu tespit görevinin de
mahkemede olduðunu ifade
etti.
28 yaþýndaki zanlý Mýsýrlý Merve El Þerbini’yi duruþma esnasýnda mahkeme
salonunda býçaklayarak öldürmüþ, eþini ise ölümcül
bir þekilde yaralamýþtý. Olay
öncesinde Merve El Þerbini’yi “Ýslamist” ve “terörist”
sözleriyle küfreden zanlý,
cinayet sonrasýnda ise “Avrupalý olmayanlara ve Müslümanlara nefretinden” yaptýðýný açýklamýþtý.
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
28
I
GMG Hessen Genclik
Teskilati Üniversite
Komisyonu "Üniversiteliler Konferansý 2" Offenbach’da gerçekleþtirdi...
Ýslamische Gemeinschaft Milli Görüþ Hessen
Bölgesi Gençlik Teþkilatý
Üniversite Komisyonu
düzenli olarak "Üniversiteliler Konferanslarý"düzenlemekete. Bu konferanslarýn ikincisi Offenbach`ta düzenlendi. Bu
konferansa konuþmacý
olarak Türkiye`den Prof.
Dr. Ýskender Pala katýldý.
Proðram açýlýþ Kur’aný Kerim ile baþladý.
IGMG Hessen Gençlik
Teþkilatý Üniversite Komisyonu Baþkaný Ö.ATSIZ`ýn kýsa býr selamlama
konuþmasý yaptý.
Ardýndan selamlama
konuþmasý için IGMG
E
konomik Kalkýnma
ve Ýþbirliði Teþkilatý’nýn (OECD) araþtýrmasý göçmen kökenli
akademisyenlere benzer
kariyere raðmen yerli akademisyenlere göre az fýrsat
tanýndýðýný ortaya koydu.
Vasýfsýz kesimde ise göçmen ve yerliler arasýnda
fark azalýrken, uzmanlar
bu sonuçlarý göçmenlere
yönelik önyargýlara baðlýyorlar.
Araþtýrmanýn sonuçlarýna göre 20-29 yaþ arasýndaki kariyer sahibi göçmen
kökenlinin yüzde 81’i iþ
sahibi iken, ayný yaþtaki
Almanlarýn yüzde 90’ýnýn
bir iþi var. OECD Göç Uzmaný Thomas Liebig bu
sonucu, “Almanya ve
Avusturya iþ piyasasýnda
göçmenlerin ve onlarýn çocuklarýnýn kalifiyelerinin
15:38 Uhr
Seite 28
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
Prof. Dr. Ýskender Pala
Offenbach`ta Üniversitelilere
konferans verdi
Hessen Bölgesi Gençlik
Teþkilatý Baþkaný A. Polat
mikrofona davet edildi.
Polat IGMG Hessen
Gençlik Teþkilatý olarak
üniversiteli gençlere çok
önem verdiklerini ve bu
önemin bir göstergesi olarak da bu tür konferanslar
düzenlediklerini söyledi.
Polat bu ve benzeri programlarýn önümpüzdeki
aylarda da düzenleneceðini belirtti.
Daha sonra günün hati-
Kariyer sahibi göçmene de iþ yok
düþük olduðu beklentisi bir
açýklama olabilir. Göçmenler ve onlarýn çocuklarýnýn kariyer baþarýlarý gerektiði þekilde karþýlýk görmüyor” sözleriyle yorumluyor.
Diðer taraftan düþük
vasýflý ve ayný yaþ grubunda ise göçmen kökenli olan
ve olmayanlar arasýndaki
iþ oraný neredeyse eþit. Yal-
nýz bu grupta iþsizlik oraný
akademisyenlere oranla
daha fazla; sadece yüzde
56’sý bir iþ sahibi.
OECD’nin araþtýrmasýndan çýkan diðer bir sonuç ise göçmen çocuklarýnýn eðitim durumlarýnda
gözle görülür bir iyileþmenin olmamasý. 20-29 yaþ
arasý göçmen kökenli
gençlerde okul bitirmemiþ
veya meslek eðitimi almýþ
vasýfsýz elemanýn oraný
yerlilerden çok daha fazla.
Araþtýrma ayrýca kamu
dairelerinde çalýþan göçmen kökenlilerin çok az
olduðunu da gözler önüne
seriyor. Göçmen kökenli
gençlerin çoðunluðu ticaret ve endüstri sektöründe
çalýþýyor.
Araþtýrma için aralarýn-
haber
bi olarak davet edilen
Prof. Dr. Ýskender Pala
söz aldý ve kendine has bir
üslupla konferans sundu.
Prof. Dr. Ýskender Pala
kendine has üslupla sunduðu konferansýnda gençlere altýn deðerinde ögütlerde bulundu. Gençlere
ideallerini yüksek tutmalarýný ve kendilerine inandýklarý deðerlerin doðrultusunda bir yol çizmeleri
tavsiyesinde bulundu.
IGMG Hessen Bölge
Eðitim Baþkaný Ali Çiçek
de bir konuþma yaparak
programa katký saðladý.
Çiçek Prof. Dr. Ýskender
Pala`yý da tebrik ederek
bir çiçek takdiminde bulundu.
Program
kapanýþ
Kur`an-ý Kerimi ile sona
erdi.
da Almanya, Ýsviçe, Belçika, Lüksemburg, Avusturya, Hollanda, Fransa, Ýngiltere, Amerika, Norveç
ve Kanada’nýn bulunduðu
16 OECD ülkesinde bilgiler toplanýp karþýlaþtýrýlmýþ.
Kariyer sahibi olanlar
konusunda Belçika ve
Avusturya’da da Almanya
ile benzer sonuçlar ortaya
çýkarken, Ýsviçre’de ise
eþit kariyere sahip akademisyenler ayný oranda iþ
sahibi.
OECD uzmanlarý Avrupa ülkelerine, ABD, Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya gibi ülkelerle, zikredilen gruplar arasýnda mesleki alanda çok az farklar
olmasý nedeniyle, tecrübe
ve metod konusunda fikir
alýþveriþinde bulunmalarýný öneriyorlar.
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
özel köþe
Seite 29
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
M. Salih AYDIN
ÞÝKÂYETÝM VAR
YA RASULALLAH…
ALLAH’IM; Resulüme
þikayetim var ümmetten!
Dünya yeniden Ebu Cehil devrini yaþýyor. Ýnsanlarýn çeþit çeþit putlarý oluþtu.
Ýnsanlar sadece bu dünyayý
düþünür oldu. Kumar, zina,
içki, ahlaksýzlýk yeryüzünü
sardý. Fitne diz boyu alabildiðine çoðalýyor. Ahlaklý,
hakký üstün tutanlar yerilirken kötü iþleri yapan insanlar el üstünde tutulur oldu.
Gidecek ne bir yerimiz ne de
ALLAH’tan (c.c.) baþka sýðýnacak baþka dostumuz kaldý. Ýslam`ý ýlýmlaþtýracaðýz
diye nasýlda uðraþýyorlar. Ýslam`a göre yaþam deðil de
kendilerine göre Ýslam oluþturma peþindeler. Çocuklarýmýzý istemesek de Ebu Cehil
zihniyetinde yetiþtiriyorlar.
Aileleri küçülttüler. Dedeleri, nineleri huzur evine týktýlar. Kendi baþlarýna da geleceðini bilerek. Moda adýna
kadýnlarýmýzý tesettürden
uzaklaþtýrdýlar. Evde ne huzur kaldý ne de yaþam. Kadýn
haklarý dediler Ýslam`a zýd
kadýnlar oluþturdular. Erkekler kahvehanelerde, kadýnlar
televizyon karþýsýnda konuþmayan bir millet olduk. Ne
kadýn kocasýndan anlar ne erkek karýsýndan anlar oldu.
Boþanmalar gýrla gidiyor.
Saygý ve sevgi lafta kaldý.
Erkekler kadýn gibi kadýnlar
erkek gibi giyinir oldu. Yetiþtirdikleri çocuklar da yaþadýklarý memleketlere yararlý olacaðýna zararlý oldu.
Ya Rasulullah!
Nereye gidelim nerede
yaþayalým? Bizim hicret
edecek ne bir Habeþistanýmýz
nede bir Necaþimiz yok. Zulüm her yeri kapladý. Artýk
müslümaný terörle birlikte
anar oldular. Topraklarýmýz,
zenginliklerimiz, iþgal edildi. Namusumuz haysiyetimiz yerle bir oldu. Ýslam`ýn
sancaðý sahibsiz kaldý. Erkeklerimiz korkak oldular.
Biz hala günlük iþlerle uðraþýyoruz. Kimin eli kimin cebinde belli deðil. Haram helal birbine karýþtý. Yediklerimiz haram da helal de birbirine karýþtý. Yediklerimizde
az da olsa haram var. Biz ne
soruyoruz ne helalini arýyoruz sadece mideyi dolduruyoruz. Onun için de evlerimizde bereket kalmadý. Bizi
ilgilendirmiyor mazlumlarýn
15:38 Uhr
hayat
15 Ekim/15 Kasým - 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
Hacarabýn
Serüvenleri
[email protected]
kaný. Bizi ilgilendirmiyor Ýslam topraklarýnýn iþgali. Bizi
ilgilendirmiyor komþu Müslüman ülkelerin durumu.
Habire dünyaya daha sýk sarýlýyoruz. Kendimizi bir þey
olduðumuzu sanýyoruz. Mezara en sevdiklerimizi defnettiðimiz halde ondan da
ders almýyoruz ya Rasullallah. Þikâyetim budur ya Rasulullah… YA RABBÝM
þikâyetimi ilet veya bizleri
ýslah et. Sen her þeyi en iyi
bilensin. Âmin.
Dedikten sonra gelelim
bugünkü hikâyelerimize.
Çumra’da Takla
Güvercinler.
Hacarap bildiðiniz gibi
güvercin hastasý bir adam.
Yani onun ilgi alanýndaki en
çok sevdiði iþlerden birisi.
Güvercin beslemek tabiî ki
en iyisine de sahip olmak.
Ne kadar yükselir ve fiþek
gibi çýkarak takla atarsa o
makbul. Bu kadar bilgi verdikten sonra gelelim olaya.
Hacarap bir gün kuþçular
kahvesine gider milletin aðzýnda bir çift güvercin var.
Övdükçe övüyorlar Hacarapta bu neyin necisi diye kulak kabartýr. Kuþlarýn Çumra’da bir çiftlikte olduðunu
öðrenir ve hemen bu iþin peþine düþer. Elde yok avuçta
yok en züðürt zamaný. Bir
kamyoncu arkadaþý Karaman’dan Konya’ya gitmekte. Arkadaþýna beni de Çumra’ya atýver der. Dýþarý Çumra’da kamyondan iner daha
on onbeþ kilometre yol var.
Bir taraftan yaðmur ama Hacarap bu, iþten yýlmadan yürür. Ama yaðmurdan da sucuk gibi sýrýlsýklam ýslanýr.
Sora sora adamýn çiftliðine
varýr. Kapýyý çalar adam
açar. Babam hem aðlar hem
yalvarýr. Adam vermek taraftarý deðil. Üstelik Hacarabýn cebinde beþ kuruþ bile
yok. Ne yapar ne eder adamý
26
ikna eder ve kuþlarý alýr Karaman’a zor þartlarda gelir.
Bir hafta sonra kuþlarý kümese alýþtýrmýþ olarak arkadaþlarýný ve kuþçularý davet
eder. Onlara kuþlarý uçuracak. Herkes gelir evin hayatýna otururlar, dört gözle
kuþlarý beklerler. Bu ara çaylar gelir, Hacarap da kuþlarý
salar ama millet çaylarý unutup kuþlara dalarlar. Çaylar
soður ama millet bakmaktan
býkmaz. Ertesi gün kendi
aralarýnda toplanýrlar ve Hacaraba bir iyilik düþünürler.
Hacarap gibi bir züðürt nasýl
olur da böyle bir kuþa sahip
olur. Baldaný görevlendirirler.
Baldan Kuþlarý
Nasýl Aþýrdý
Baldan, Hacarap iþte olduðu bir vakit sadece o kuþlarý deðil bütün kümesi götürür. Hacarap iþten dönünce
bir de bakarki kümeste bir
tane bile kuþ yok. En sevdiði
arkadaþý Kara Muammer
abiye gider, derdini anlatýr
oda:
-Oðlum ben sana demedim mi bu kuþlarý kimseye
gösterme sana yar etmezler.
Al dediðim çýktý diye sitem
eder. Hacarap da þuçunu bildiði için bir þey demez. Baldan ise köyüne götürdüðü
kuþlarý kümesine alýþtýrýr ve
arkadaþlarý ile gizli gizli
uçururlar ama sýr vermezler.
Fakat Baldan`ýn bir köylüsü
durumu fark eder. Babam da
Kýzýlay’da þoför olduðundan
köylüler tanýmakta. Dolayýsýyla bu köylü de Hacarabý
ve kuþlarýnýn çalýndýðýný bilmekte. Hemen ertesi gün
kamyona atlar gelir Hacaraba durumu bildirir. Hacarap
durur mu hemen köye gider
daha köye girmeden bir bakar ki kuþlarý uçuyor. Kuþçular kuþlarýný çocuklarý gibi
bilirler hatta biraz da öte.
Doðruca muhtarý ve köyün
ileri gelenlerini bulur olayý
anlatýr ve muhtar ve heyetiyle beraber giderler Baldandan kuþlarýný alýrlar. Ertesi
gün gider Kuþçular kahvesinde ver yansýn eder. Kuþçular da piþkin piþkin þaka
yapmýþtýk derler.
Bizim Tarlaya
Karaman`da zamanýn birinde adamýn birinin tarlasý
varmýþ. Uzun zamandan beri
yaðmur yaðmamýþ. Bir gün
bakmýþ ki yaðmur bulutlarý
toplanýyor. Adam ümitlenmiþ ve ellerini açmýþ:
-Ya Rabbi bizim tarlaya
bizim tarlaya diye dua ediyormuþ. Nihayet yaðmur öyle bir yaðmýþ ki tarlayý sel
götürmüþ. Adam kafasýný iki
elinin arasýna almýþ ve:
-Behey gafil adam yaðmurun hepsini kendi tarlana
ister bencillik yaparsan iþte
böyle olur. Ettiðini buldun
niye hep kendini düþünürsün. Rabbim taksimatýný
yapmýþ niye acizliðini bilmezsin de kýt aklýnla karýþýrsýn. Tövbe bir daha karýþmam sen ne verirsen razýyým
diye söylenmeye baþlamýþ.
Maþallah Þirketi.
(Gmbh)
Alman`ýn biri bir Türk arkadaþý ile Türkiye’ye izine
gider ve kamyonlarýn üzerindeki Maþallah yazýsý ilgisini
çeker ve bu yazýnýn büyük
bir þirketin ismi olduðunu
zanneder. Almanya’ya geri
dönünce de Alman arkadaþlarý sorar:
-Türkiye’yi nasýl buldun?
Ýzinden dönen Almanda:
-Türkiye’de öyle büyük
bir þirket var ki Almanya’da
görmedim Maþallah Gmbh.
Was, Nicht Verstehen.
Bu da üstteki olayýn
Türkçesi. Yine bir Almanla
Almanya’ya yeni gelmiþ bir
Türk arkadaþ oluyor. Bir gün
ikisi beraber gezerken Almanca bilmeyen bizim va-
29
tandaþ Türkçe:
-Bu fabrika kimin, bu
fabrika kimin diye soruyor.
Alman da:
-Was Nicht Verstehen deyip duruyormuþ. Türk’de
Alman`a dönmüþ:
-Was Nicht Verstehen
amca çok zenginmiþ banada
bir iþ versin.
Ben de Ýsterim
Dedem Halil Efendi
bekâr kalýyor. Mahalle sakinleri ve dostlarý onu bir hatunla evlendiriyorlar. (Bizim
orada halk tabiriyle baþ-göz
ediyorlar) Bunu olayý bilmeyen çarþý esnafýndan Fýrýncý
Sami Çelebi ayrýca dedemin
dostlarýndan biri ALLAH
(c.c.) her ikisine de rahmet
etsin, dedemi gözetliyormuþ.
Dedemin yeni hatun geliyor
ayakkabýsýný dedeme boyanmasý için býrakýyor gidiyor.
Dedem de ayakkabýyý boyadýktan sonra ayakkabýnýn içine 10 lira býrakýyor. Biraz
sonra dedemin yeni hanýmý
gelip ayakkabýlarý alýp gidiyor. Olayý yanlýþ anlayan Sami Efendi hemen dedemin
yanýna geliyor ayaðýný boya
sandýðýnýn üzerine koyuyor
ve:
-Boyar mýsýn Halil aða
diyor. Dedem de ayakkabýlarý boyadýktan sonra bakýyor
Sami Efendi ayaðýný sandýktan çekmiyor. Kafasýný kaldýrýp Sami efendiye:
-Sami Efendi ayakkabýlarýnýz ayna gibi oldu efendim
ayaðýný indirebilirsiniz daha
arkada velinimetlerim bekliyor bir senle akþamlayacak
deðilim diyor.
Sami efendi de:
-Halil aða demin hatunun
birinin ayakkabýsýna bir þey
koydun ondan ben de isterim
deyince.
Dedem fena kýzýyor:
-Bre Sami Efendi yoksa
benden baþka birþey mi bekliyorsun, bilmiyorsan bil, o
benim yeni hatun. Hatunumun gönlünü almak mecburiyetindeyim. Ama senin
gönlünü almak bana düþmez. Benim husisi iþlerime
ne karýþýp maydanoz oluyorsun deyince bizim Sami
Efendi kötü bozuluyor ve bir
þey demeden çekip gidiyor.
Biraz sonra etli ekmek getirip dedemin gönlünü alýyor
da barýþýyorlar…
Dostlar bugünde burada
yazýmýzý noktalarken Saðlýk
ve mutluluk ve esenlikler dilerim. ALLAH’A (c.c.) emanet olun.
Selam ve dua ile.
39. sayi sayfalar hessen
30
26.10.2009
15:38 Uhr
Seite 30
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Ekim/15 Kasým . 15 Oktober/15 November 2009 . Zi`l Kade 1430
bulmaca
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
15:38 Uhr
Seite 31
39. sayi sayfalar hessen
26.10.2009
15:38 Uhr
Seite 32

Benzer belgeler