sunuş - Deniz Demirci

Transkript

sunuş - Deniz Demirci
SUNUŞ
Nisan, 2012
Değerli Okurlarımız,
Nihayet bahar geldi ve Ankara’da müzikli günler başlıyor. Bu ay Ankara daha önceki
sayımızda da belirttiğimiz gibi yurtiçi ve yurtdışından birçok sanatçıyı konuk ediyor.
Festival hakkında bilgi edinmek için bu sayımıza göz atabilir, 05-28 Nisan arasında
gerçekleşecek olan Festival biletlerineyse biletix’den ulaşabilirsiniz.
Bu sayımızda, Koray Ilgar ve Cenk Güray’ın makalelerini okuyabilirsiniz. Konser
salonlarında buluşmak dileğiyle,
Saygılarımla,
Bahar Gökçeli
Editör
SCA
MÜZİK VAKFI
04/01
DUYURULAR
D 04/01
ÖNEMLİ DUYURU
MÜZİK DOSYASI ELEKTRONİK ORTAMDA
DEĞERLİ MÜZİK DOSYASI OKURLARI
Daha önce de ilan edildiği üzere, Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’nın
aylık Müzik Dosyası’na, Ocak 2011 tarihinden bu yana elektronik
ortamda, Vakfımızın web sitesinden de (www.andmuzikvakfi.com)
ulaşılabilmektedir.
Bunun yanı sıra, Müzik Dosyası, basılı olarak çok sayıda adrese
gönderilmekteydi.
Bundan sonra da bu dosyayı, hem elektronik ortamda hem de basılı
olarak yayımlanmayı sürdüreceğiz. Ancak çevresel endişelerle kâğıt
kullanımı ve posta giderlerini sınırlandırmak için,
ÖNÜMÜZDEKİ AYLARDAN BAŞLAMAK ÜZERE, BASILI YAYINIMIZ,
SADECE, BU YÖNDEKİ TALEBİNİ VAKFIMIZA İLETENLERE
POSTAYLA GÖNDERİLECEKTİR.
Müzik Dosyası’nın basılı olarak adreslerine gönderilmesini isteyenlerin,
Nisan ayı sonuna kadar,
Gerekli durumlarda adreslerini de güncelleyerek, telefon, mektup, e-posta
ya da fax ile SCAMV sekreteryasına bilgi vermelerini özellikle rica ederiz.
Telefon 0312 427 08 55 / 11-12
Fax
0312 467 31 59
E-Mail [email protected]
04/02
D 04/02
Ankara’da Bize Duyurulan Konserler ve Müzik Etkinlikleri
Tarih
Saat
Yer
Etkinlik
03 Salı
20.00
Bilkent
Üniversitesi
Konser
Salonu
Bilkent Senfoni Orkestrası
Prof. Dr İhsan Doğramacı Anısına
05 Perşembe
20.30
MEB Şura
Salonu
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası
Marek Pijarowski, şef
Suna Kan, keman
Sihirli Flüt Üvertürü
W.A Mozart
Sol Majör Keman Konçertosu No:3 W.A Mozart
Senfoni No.1 Do Minör Op.68
J. Brahms
06-Cuma
20.00
CSO
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası
Şef: Marek Pijarowski
Solist: Damıan Ganclarsky -Kontra Tenor
Program: G.F.Haendel-Concerto Grosso,
Re majör Op.6 No.5 W.Mozart-Sihirli Flüt Üvertürü
G.F.Haendel-Aryalar
W.Mozart- Aryalar
J.Brahms-Senfoni No.1 Do minör Op.68
06-Cuma
20.30
MEB Şura
Salonu
Camerata Salzburg
Gottlieb Wallisch, piyano Ricercare from “Musikalische Opfer” Mi Bemol Majör Piyano Konçertosu,
KV271
Adagio & Fuga KV546 Mi Bemol Majör Senfoni Hob.I.43
J.S. Bach
W.A. Mozart
W.A. Mozart
J.Haydn
07-Cumartesi
20.30
MEB Şura
Salonu
Rojas ve Rodrıguez Flamenko Topluluğu
Rojas ve Rodrıguez, sanat yönetmeni ve koreograf
Müzisyenler
Daniel Jurado-gitar
Gaspar Rodriguez- gitar
Thomas Potiron-keman
Enrique Terron-perküsyon
Davinia Jaen- vokal
Sandra Rincon- vokal
08 Pazar
18.00
MEB Şura
Salonu
Nederlands Blazers Ensemble
K.İnce - G.Klucevsek - W.A.Mozart - A.Vivaldi S.Martland - E.Demirel - R.Veno
04/03
D 04/03
09 Pazartesi
20.30
Resim
Heykel
Müzesi
Music Masters On Air
Knots for piano
Waterscapew in Motion
Sub-deep of The Night
Postman Cheval
Piyano için müzik
Concert Etudes ‘La Legierezza
Concert Etudes’ Waldesrauchen
Chacconne
Six Moment Musicaux Op. 16 10 Salı
20.30
MEB Şura
Salonu
Fazıl Say Piyano Resitali
Ay ışığı Sonatı L.V.Beethoven
Seçme Eserleri
F.Chopin
Piano Sonatı K.331 in La Majör W.A.Mozart
“Alla Turca’’
İstanbul Albümü
F.Say
Nostalji
Hoş Giyimli Kızlar Adalar Vapuru’nda
Galata Kulesi
Katibim
İstanbul’da Bir Kış Sabahıİstanbul Nocturne
11 Çarşamba
20.30
MEB Şura
Salonu
Grneta Ensemble
İsmail Lumanovski-klarinet
Vasko Dukovski- klarinet
Alexandra Joan-piyano
Concert Piece No. 2 Op. 114
Grneta Variations* Il Convegno Romanian Dances Düz.Grneta Ensemble
Ivino * Hebrew Songs * Hameum Suite 11 Çarşamba
12-13
PerşembeCuma
20.30
20.30
Vit Zouhar
Andrea Padova
Mateusz Ryczek
Bozidar Obradinovic
Orhun Orhon
F.Liszt
F.Liszt
J. S. Bach- F. Busoni
S.Rachmaninoff
Hacettepe M Cappella Amsterdam
Salonu
Şef: Daniel Reuss
Le vrai visage de la paix
Car nos vignes sont en fleur
Del iubilo del core che esce in voce
Songs of Love and Eternity
Three poems by W.H.Auden
CSO
Felix Mendelssohn
Gerald Cohen
Amilcare Poncielli
Bela Bartok
Marko Videnovic
Gerald Cohen
Ante Grgin
Rudolf Escher
Ton de Leeuw
Robert Heppener
Rudolf Escher
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası
Şef: Stefan Asbury
Solist: Elçim Özdemir- Viyola
A.A.Saygun- Viyola Konçertosu Op.59
S.Prokofief-5.Senfoni Op.100
04/04
D 04/04
13Cuma
20.30
MEB Şura
Salonu
Augsburg Ballet Theatre
Robert Conn, bale direktörü
Something I had in Mind
Things I told Nobody Lickety Split Hermann-Schmerman 14 Cumartesi
20.30
MEB Şura
Salonu
BUIKA
Buika, vokal
Ivan Gonzalez Lewis, piyano
Ramon Suarez Escobar, perküsyon
15 Pazar
18.00
Bilkent
Konser
Salonu
Hollanda Gençlik Korosu
Wilma ten Wolde, şef
Hemlig stod jag
Kyrie
Im Himmelreich ein I himmelen
Tota pulchra es Maria
Regina angelorum
Shen Veni Khar Venakhi
Dostyno yest
Regina coeli
Halk Şarkıları:
Ce moys de May
Blomstertid
Melodijas
On suuri sun rantas
Little doggie
Mauro de Candia
Itzik Galili
Alejandro Cerrudo
William Forsythe
arr. Susanne Rosenberg
Henk Badings
Max Reger
Karin Rehnqvist
Maurice Durufle
Pekka Kostiainen
Traditional Georgie
Pyotr Ilyich Tchaikovsky
Johannes Brahms
Clement Jannequin
Arr. Wijnand van Klaveren
Peteris Barisons
Matti Hyokki
Hanns Eisler
16 Pazartesi
20.30
Resim
Heykel
Müzesi
Elisso Bolkvadze Piyano Resitali
Sonata No.17 Tempest
J. V. Beethoven
Ballade No.4 F.Chopin
Scerzo No.4
F.Chopin
Debussy-L’Isle Joyeuse
C. Debussy
Edude No.11”Pour les Arpeges composes”
Sonata No.2 op.14
S. Prokofiev
17 Salı
20.30
MEB Şura
Salonu
Amos Hoffman Quartet
Amos Hoffman, ud, gitar
Ilan Salem, flüt Gilad Abro, kontrabas
Aviv Cohen, davul
18 Çarşamba
20.30
Resim
Heykel
Müzesi
Amman Arap Dörtlüsü
Human Eid, ud
Issam Elayyan, keman
Abedalhaleem Alkhatib, kanun
Mohammad Taha, tef
04/05
D 04/05
19 Perşembe
20.30
MEB Şura
Salonu
20 Cuma
20.30
MEB Şura
Salonu
21 Cumartesi
20.30
ATO
Congresium
22 Pazar
18.00
RHM
25 Çarşamba
20.30
MEB Şura
Salonu
26 Perşembe
20.30
MEB Şura
Salonu
27 Cuma
20.30
MEB Şura
Salonu
28 Cumartesi
20.30
MEB Şura
Salonu
Berlin Virtüozları
Björn Lehmann, piyano
Stephan Picard, keman
Eren Kuştan, keman
Tatjana Masurenko, viyola
Piyanolu Beşli op. 44 Mi bemol Majör R. Schumann
Piyanolu Beşli op. 81 La Majör
A.Dvorak
Komodo
Per Svenner
Sebastian Ring
Isak Widmark
Peter Lönnqvist
Petri Heikura
Buzda Senfoni
Bilkent Senfoni Orkestrası ve Averbukin Buz Balesi
Dünya Artistik Patinaj Şampiyonları
Film Müzikleri
Işın Metin , şef
Eren Süalp Klasik Gitar Resitali
Prelude, Fuga, Allegro (BWV 998) J. S. Bach
Partita No.1
S. Dodgson
5 Parça
E. Süalp
Milonga del Angel
A. Piazzola
Muerte del Angel
Taquito Militar
M. Mores
Orkestra Akademik Başkent
Ertuğ Korkmaz,şef
Rocco Filippini, çello
Benyamin Sönmez Asınısa
Elegy for Strings P.I. Tchaikovsky
Re Majör Viyolonsel Konçertosu
F. J. Haydn
Sinfonietta U. C. Erkin
Simple Symphony B. Britten
Pagagnini
Ara Malikian, keman
Eduardo Ortega, keman
Fernando Clemente , keman
Gartxot Ortiz, çello
St. Petersburg Akademik Senfoni Orkestrası
Alexander Dmitriev, şef
Miroslav Kultishev, piyano
Ruslan and Ludmilla.Overture M. Glinka
Piano concerto No.3 op.30 D minor S. Rachmaninov
Symphony No.4 op.36 F minor
P.I Tchaikovsky
St. Petersburg Akademik Senfoni Orkestrası
Erol Erdinç, şef
Cihat Aşkın, keman
Re Majör Keman konçertosu Op.35 P.I . Çaykovsky
Karadeniz’den tablolar
Erol Erdinç
04/06
VAKIFTAN HABERLER
VH 04/01
ÖZEL
SEVDA-CENAP AND MÜZİK KURSU
ÖĞRENCİLERİ
17 MART 2012 CUMARTESİ
SAAT 19:00
Katılımcı Öğrenciler:
Burak Karamürsel, Alp Demirel, Cem Özbağ, Koralp
Kabal, Alp Orhon, Eren Karahüseyinoğlu, Denizcan
Şeref, Furkan Aykaç, Gökhan İrtem,
Ziya İmamoğlu, Defne Yaz Kılıç, Tan Çağtay,
Gökçe Deniz Ardor, Tolga Ardor,
Deniz Yutek, Erk Ergül, Çağrı Bayar,
Barış Akan, Su Ülkenli, Tolga Yılmaz
Yer : Özel SCA Müzik Kursu
Tunalı Hilmi Caddesi 114 / 48
04/07
VH 04/02
Teşekkür
Vakıf olarak her zaman evinizde atıl durumda olan
müzik enstrümanları, band makineleri, pikap, daktilo
gibi müzelik parçaların alımına devam ediyoruz.
Festival takipçimiz ve Vakfın Kadınlar Korosu üyesi olan
Füsun Ayman 1 adet Teyp, Küçük radyo, Pikap, Printer
ve 2 adet Daktilo’yu Vakfımıza bağışladı. Bugüne dek
bize güvenerek piyanosunu, elektronik piyanosunu,
dairesini, devre mülkünü, notalarını, plaklarını, band
makinesini, daktilosunu ve akordeonunu bağışlayan
tüm hayırseverlere teşekkür ederiz..
ÖZEL
SEVDA-CENAP AND MÜZİK KURSU
YIL SONU KONSERİ
Vakfımızda bünyesinde kursa devam eden
öğrenciler Yıl Sonu Konseri’ni 3 Haziran 2012 Pazar
günü CSO Konser Salonunda verecekler...
04/08
JMI HABERLERİ
JH 04/01
CZERNY YARIŞMASI YAPILDI
Özel Sevda-Cenap And Müzik Kursunun her yıl geleneksel olarak düzenlediği Czerny
Yarışması, 04 Mart 2012, Pazar günü saat 11:00 de gerçekleştirilmiştir. Gazi Üniversitesi
Gaz Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevhiz
Ercan, Başkent Üniversitesi Devlet Konservatuarı Öğretim Görevlisi Sibel Sarıcan ve
Ankara Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Piyano Öğretmeni Serpil Özyüksel’den oluşan
Değerlendirme Jürisi yarışmaya katılan 27 öğrenciyi dinledikten sonra değerlendirmiştir.
Jürinin değerlendirme sonucuna göre:
1.cilik ödülünü Efe Yalçın
2.cilik ödülünü Nisan Demiray
3.cülük ödülünü Sıla Ufuk Karakaya ve Gülce Erdoğan
04/09
MÜZİKSEVERİN KÖŞESİ
MK 04/01
BAROK DÖNEM MÜZİĞİ IŞIĞINDA BİR İTALYAN
BESTECİSİ OLARAK ANTONIO VIVALDI VE
ESERLERİNİN MÜZİKSEL NİTELİKLERİ
Koray ILGAR
Operanın doğuşuyla müzikte dev bir dalga yaratan, sonra da Barok dönemin gelişi­
mini derinden gelen dalganın köpükleriyle ince ince işleyen İtalyan müziğinin yanı sıra,
18. yüzyılın ilk yarısında olayı kavrayarak öncülüğe aday olan Almanya ve Fransa vardı.
Müzik artık uluslararası bir nitelik kazanıyor, daha doğru bir de­yişle evrenselleşiyordu.
Bu noktada, Barok dönem müziğinde görülen şu gelişmeler ilginçtir: Alman Händel,
İngiliz‘ler için İtalyan operaları yazıyordu. Bu durum garip olmakla birlikte, o çağ için
olağan bir şeydi. İtalyan müziğinin büyük ustası Gluck, gençlik yıllarında Londra‘da, Ko­
penhag‘da ve Viyana‘da aynı şeyi yapmıştı. İtalyanların Il Caro Sassone (Sevgili Saksonyalı)
dedikleri, Napoli operası deyişinde yüzden fazla opera yazmış olan Jo­hann Adolf Hasse
de (1699-1783) buna dâhil edildiğinde, sahne kurallarıyla pek ilişkisi olmayan bu müzikli
dramın uluslararası yaygınlığının artık son aşamasına gelmiş olduğu açıkça anlaşılabilir.
Bu çağda, Almanların Bach, Händel ve Telemann‘ı, Fransızların Couperin ve Rameau‘su
gibi, İtalyanların da Albinoni, Vivaldi ve Domenico Scarlatti‘si vardı. İtalya, Avrupa‘da
müziğin odağı olma konumunu sürdürüyordu. Fransızlar ve Almanlar, müziksel gelişimi
İtalyanlardan öğreniyorlardı. Avrupa‘nın çeşitli ülkelerinden yüzlerce müzikçi, bilgisini
arttırmak amacıyla İtalya‘ya geliyor ve bu ülkede bestecilik eğitimi alıyordu. Üstelik
Fransızlar ve Almanlar, müzikteki gelişmeleri izleyebilmek için İtalyan bestecilerini, en
çok da Vivaldi’yi inceliyorlardı.
Avrupa boyunca müziğin İtalya’dan en çabuk kazandığı şey, en çok Corelli’de beğenilen
tatlı akıcılık ve dengelilikti. Düzgün, açık seçik formlardaki düzenli ritim ve tümce
yapısıyla sarmaş dolaş olan majör-minör armoni sistemine tam olarak ulaşıldı ve onunla
birlikte en azından bu müziği yaratan bir kültürde, şaşılacak bi­çimde düzgün ses veren
bir müzik ortaya çıktı. Notalar yollarını kolaylıkla izler görünüyordu. Büyük bir dönem
başlamaktaydı. 1700’ün hemen ardından -Corelli, Couperin ve Alessandro Scarlatti’ye
katılan, 18. yüzyılın ilk üçte biri boyunca yeni armoni say­damlık ve eriminin zaferini güven
altına alacak- yeni bir parlak besteci kuşağı ortaya çıktı. Johann Sebastian Bach (16851750), George Frideric Handel (1685-1759) ve Alessandro’nun oğlu Do­menico Scarlatti
(1685-1757) yaşıttılar ve yaşamları Antonio Vi­
valdi (1678-1741) ve Jean Philippe
Rameau’nunki (1683-1764) ile iyice çakışıyordu. Bu bestecilerden ve bu dönemden,
temel kla­sik repertuarın en erken yapıtlarından bazıları: Bach’ın her biri başka bir orkestra
topluluğu için olan ve 1721’de hükümdara (Brandenburg Dükü Christian Ludwig’e)
adayarak adını ebedileş­tirdiği altı Brandenburg Konçertosu seti; Handel’in Londra’daki
Thames Irmağı üzerindeki bir kayık partisine eşlik olarak yazdığı, yine orkestra için Water
Music’i (Su Müziği, 1717); Vivaldi’nin Dört Mevsim (1725) başlıklı keman konçertoları
geldi.Bu sırada insanlar bir değişikliğin gelip çattığını fark ettiler. 1726’da, Londra’daki
04���
/��
10
MK 04/02
bir centilmen amatörler grubu, müzik yaşa­mını 20. yüzyıl ortalarına kadar etkisi altına
alan geçmiş bir zev­kin ilk kanıtını sağlayan 16. ve 17. yüzyılların repertuarını canlı tutmak
amacıyla Londra’da bir Eski Müzik Akademisi (Academy of Ancient Music) kurdu. Ama
değişikliğin kapsamı -Yüksek Barok’un tam zenginliği- ancak üç yüzyıl gerilere göz atarak
görüle­bilir. Bach, Vivaldi’nin konçertoları çok moda olduğundan, kaçı­nılmaz olarak
Vivaldi’nin müziğini biliyordu, ama bunları geliş­menin konu malzemesi olarak aldı.
18. yüzyılın ilk yarısı (1720-1750) müzikte üslupların çoğal­
dığı ve bu anlamda
karışıklıların yaşandığı bir dönem olmuş­tur. Genellikle galant üslup olarak tanımlanan
bu dönemde Barok kontrpuanının dönüşümü gerçekleşti. Galant stil esas olarak Klasik
dönemin başlangıcını nitelendirmekteydi an­cak 18. yüzyılın başında Vivaldi, Rameau,
Bach ve Handel gibi bestecilerin yapıtlarıyla önemli bir geçiş dönemi yaşandı. Bu dört
önemli besteci Barok müziğin İtalya, Fransa, Alman­ya ve İngiltere’deki gelişimini de
yansıtıyorlardı. Geç Barok dönemde Antonio Vivaldi, çalgısal müzik ala­nında, JeanPhilippe Rameau (1683-1764) opera ve çalgısal müzik yapıtları dışında, tonalite ve
armoni konulu kuramsal çalışmalarıyla ayrıcalıklı bir yere sahipti. Johann Sebastian Bach
(1685-1750) Avrupa’daki kültür merkezlerinden uzakta, Almanya’da opera dışında, Geç
Barok dönemin bütün türle­rinde eserler veriyordu. George Frideric Handel (1685-1759)
ise İtalyan operaları ve İngiltere’deki toplumsal değişimin ürünü olan oratoryolarıyla ayrı
bir öneme sahipti.
18. yüzyılın başlarında Venedik siyasi ve iktisadi gücünü artır­mış, Avrupa’nın önemli
bir merkezi olmuştu. Halka açık festi­vallerin rağbet görüşü her türlü müzik etkinliğini
doğrudan ve olumlu yönde etkilemişti. Müzik eserlerinin basımında kilise müziği, çalgısal
müzik ve opera alanında önemli gelişmeler olu­yordu, ayrıca pek çok müzik kurumu
açılmıştı. Antonio Vivaldi dönemin belli başlı müzik kurumlarından olan San Marco Ki­
lisesi’nde çalışan bir kemancı olan Giovanni Battista Vivaldi’nin oğluydu. Hem müzik,
hem de din eğitimi almıştı. Müzik ve din eğitiminin birlikte alınması, bu dönemde sıkça
görülen bir öğretim şekliydi. Venedik’te zor durumda ve kimsesiz çocuklara yönelik
müzik eğitimi veren gönüllü kurumlar kurulmuştu. Vi­valdi bu kurumlardan biri olan
Pio Ospedale Della Pieta’da ça­lışmaktaydı. Bu okul kimsesiz kız çocuklarına yönelik bir
konservatuardı ve besteci için çeşitli müzik denemeleri yapabildiği önemli bir müzik
laboratuarı konumundaydı. Eğitimin ka­litesi son derece yüksekti, hatta eğitim bütün
İtalya’da etkileri­ni gösteriyordu. Düzenlenen konserler başka şehirlerden gelen izleyicilerin
de dikkatini çekmekteydi. Vivaldi, Venedik’te Kı­zıl Saçlı Rahip takma adıyla anılıyordu.
1703’ten 1740’a kadar Pieta’da şef, besteci, eğitmen ve genel yönetici olarak görev aldı. Bu
görevi sırasında İtalya ve Avrupa’da birçok şehre opera şefi olarak davet edildi.
18. yüzyılın müzik dinleyicisi yeniliklerle ve deneysel çalışma­larla yakından ilgiliydi.
Bazı yapıtlar ancak birkaç sezon dinleyi­ci tarafından ilgi görmekteydi. Barok çağında
“Klasik” diye bir kavram henüz gelişmemiş olduğundan, daha eski dönemlere ait yapıtlar
dinleyicilerin ilgisini çekmiyordu. Bu nedenle 18. yüzyılın bestecileri de yapıtlarını çok hızlı
bir şekilde üreti­yorlardı. Vivaldi de aynı şekilde Pieta’daki çeşitli etkinlikler için çok sayıda
konçerto ve oratoryo besteledi. Venedik, Floransa, Ferrara, Verona ve Viyana operaları için
49 opera yazdı. Opera­larına ek olarak 500 civarında konçertosu ve sinfoniası vardı.
04���
/��
11
MK 04/03
17. yüzyılın sonlarıyla 18. yüzyıl başlarında bir İtalyan halk dansı; ağır, oynak 6/8’lik
ölçüsü ve tatlı, dokunaklı ezgi yinelemeleriyle hemen tanınabilen Siciliana, olağanüstü
bir sürüm kazanır. Örneğin Arcangelo Corelli (1653-1713), Op.6 Sekizinci Noel
Konçertosu’nun güzel son bölümünde, İsa’nın Doğumu öyküsünün çobanlarını çağrış­tıran
pastoral bir bölüm olarak bu dansı kullanır. Johann Sebastian Bach, Siciliana’yı, örneğin
Noel Oratoryosu’nun Çobanla­rın Noel Müziği’nde ya da Aziz Matta Pasyonu’ndaki etkili
al­to aryası, “Erbarmedich, mein Gott”ta olduğu gibi, birkaç kez kullanır. Handel, hem
ses hem de çalgılar için, Op. 6 Sekizinci Concerto Grosso’sundaki gibi, etkileyici birçok
Siciliana’lar ya­zar. Antonio Vivaldi’nin, örneğin en ünlülerinden biri olan Op.3 No.11
Concerto Grosso’sunda olduğu gibi, konçertolarında Siciliana’ları bol bol kullanır.
Sinfonia ya da vokal bir yapıtın çalgısal bölümü, küçük çalgı toplulukları için sonat ve
bir orkestra ile karşılıklı ve dönü­şümlü olarak çalan bir solocular grubu için konçerto gibi
çalgı müziği formlarını o denli yaratıcı bir biçimde geliştiren İtalyan bestecileri arasında
yer alan Antonio Vivaldi (1678- 1741), halk tarzı motiflerden özellikle keyifli ve verimli
bir biçimde yararlanma becerisini gösterir. Örneğin, Vivaldi’nin Op.10 Beşinci ve Altıncı
Flüt Konçertoları’nı halk şarkısının kıvrak sevimliliği ile dolup taşan “dans şiirleri” olarak
nitelemek yerinde olur. Vival­di, örneğin Op.8 Beşinci Konçerto, “Denizde Fırtına,” Op.8
Onuncu Konçerto “Av,” Op.8 “Dört Mevsim” adlarını verdiği dört kon­çertosunda olduğu
gibi, konçertolarını birer “doğa tablosu”na dönüştürmekten hoşlanır. Köylülerin danslarına
kuş sesleri, av boruları, fırtına, yağmur tıpırtıları gibi doğayı çağrıştıran daha başka öğeler
de karışır. Böyle olmakla birlikte, Vivaldi’nin ya­rattığı resimsel olmaktan çok, gerçekten
insanca olan bir doğa görüntüsüdür. “Denizde Fırtına,” insan yüreğindeki bir fırtına haline
gelir; kuş ötüşleri, doğadan duyulan zevkin şarkısına dö­nüşür; köylü dansları, köylülerin
taşkın canlılıklarından kaynak­lanan derin haz ile dolup taşan halk müziği örüntüleriyle
beste­lenir. Vivaldi, 19. yüzyılda belirgin bir duruma gelecek bir ilke­yi sergiler. Bu ilke,
halk müziğinin kolayca yoğrulabilir özüne ilgi duyan bestecilerde, özgün melodinin
taşıdığı kendine özgü tazelik ve verimliliktir.Bu melodi, bu bestecilerin elinde tıpkı halk
müziğindeki gibi, ama daha hızlı bir biçimde çiçeklenir.
Vivaldi’nin basılmış ilk konçertoları biçime yönelik yeniliklere son derece açıktı.
Bu konçertolar özellikle Arcangelo Corelli ve Giuseppe Torelli’nin konçertolarıyla
benzerlik gösteriyordu. Vivaldi aynı biçimsel kurulu­şu diğer yapıtlarında da kullanmıştır.
Orkestrada, solo çalgı ya da solo çalgı grubu olarak flüt, obua, fagot ve kornoları sıklıkla
kullanıyordu. Çalgıların gruplandırılması, Vivaldi’nin kendine özgü üslubunun oluşması
ve çeşitli tınıların yaratılması bağla­mında oldukça önemliydi.
Vivaldi’nin konçertoları biçimsel kuruluşları bakımından üç bölümlü yapılanma
içindeydi. Böylece Vivaldi operadaki ritornello yazısını konçertolarına uyarlamıştı.
Önceki füg üslubun­dan büyük oranda uzaklaşmıştı, bu anlamda kontrpuantal do­kudan
çok, homofonik bir doku anlayışına sahipti, diğer bir de­yişle yatay çokseslilikten düşey
anlatıma doğru yönelmişti. Ya­pıtlarında bas ve soprano partisi iki dış parti olarak önem
kazan­mıştı. Biçimsel yapı ve armoni kuruluş çok net anlaşılan yalın bir anlatıma sahipti.
Solo ve tutti arasındaki dramatik gerilim sade­ce karşıtlık amaçlı kullanılmıyor, aynı
zamanda virtüoziteyi ön plana çıkaran bir uygulama olarak değerlendiriliyordu. Böylece
solistin ön plana çıktığı bir yaklaşım söz konusuydu.
04���
/��
12
MK 04/04
18. yüzyılın ilk yarısında görülen üslup değişiklikleriyle Vivaldi’nin müziği aynı paralelde
yer almıştı ve yüzyılın önemli değişimleri Vivaldi’nin üretiminde aynen karşılığını
buluyordu. Besteci solo konçerto finalleri ve orkestra konçertolarında, Corelli mo­delini
izlemişti. Vivaldi, İtalyan Barok müziğine bulunduğu katkılarla klasik senfoni biçiminin
ön­cüsü olarak değerlendirilmiştir.
Antonio Vivaldi, Barok çağının en önemli bestecilerindendir. Yapıtlarına yüklediği anlam
ve anlatım olanaklarıyla 20. yüzyılda yeniden değerlendirilmiş büyük bir yaratıcıdır.
İçinde yaşadığı Barok çağının kendine özgü atmosferini, görkemini, zarafet ve asaletini
bestelediği birçok unutulmaz başyapıtında büyük bir ustalık ve başarıyla yansıtmış değerli
bir sanatçıdır. Özellikle de çalgı müziği alanında bestelediği yapıtlarının anlatımcı ve
dışavurumcu niteliği oldukça dikkat çekicidir. Vivaldi, çalgı ve ses müziği için yazdığı
eserlerinde, doğaya ve insana özgü duygu, düşünce ve olguların tasvirini, kendine
özgü anlatım olanaklarını da kullanarak son derece etkileyici ve çarpıcı bir şekilde dile
getirmiştir. Geliştirdiği birçok teknik ve stilistik unsurlar ile donattığı sonat, konçerto ve
sinfonia türündeki eserleri sayesinde çalgı müziğinin ilerlemesine yol açması, salt müziğin
gelişimini de hızlandırmıştır. Bir zamanlar, daha çok keman konçertolarıyla ve bu arada
Mevsimler adını taşıyan ve her biri bir mevsimi anlatan dört tane keman konçertosundan
kurulmuş dizisiyle tanınan Vivaldi’nin başka biçimlerde yazdığı eserleri, operaları,
oratoryoları, senfonileri bugün gittikçe tanınmaktadır.
Vivaldi’nin 40 operası, 2 oratoryosu, 24 dindışı kantatı, serenatları, aryaları, kilise müziği
parçaları ve 500’ü aşkın çalgı müziği eseri bulunmaktadır. Bunlardan az sayıda bir kısmı,
besteci hayattayken opus sayısı almış defterler biçiminde yayınlanmış, birçok el yazması
eseri kitaplıklarda korunmuştur. Marc Pincherle’nin kütüğüne göre 454 konçertosu, 23
senfonisi, 75 sonat ve triosu, 2 org parçası olmak üzere 554 eseri bugüne kadar gelebilmiştir.
Çağında yayınlanmış olan eserleri 14 defterden oluşmaktadır.
Vivaldi’nin konçertoları, bestecinin müzik tarihindeki önemli yerini belirlemiştir. J.
S. Bach, bu eserleri örnek alarak klavsen için konçertolar yazmış, bazılarını da klavsene
uyarlamıştır. Vivaldi’nin keman için (bir ya da daha fazla sayıda solo keman ve yaylılar
orkestrası için) bestelediği konçertoların sayısı 238’dir. Viyolonsel için 27, flüt için 16,
obua için 17, fagot için 38, viola da gamba için 6, korno için 2, mandolin için 2, trompet
için de 1 konçerto yazmıştır.
04���
/��
13
MK 04/05
YARARLANILAN KAYNAKLAR
BORAN, İlke; ŞENÜRKMEZ, Kıvılcım Yıldız; Kültürel Tarih Işığında Çoksesli Batı Müziği,
Yapı Kredi Yayınları, İstanbul-2010
FİNKELSTEİN, Sidney. Besteci ve Ulus, (Çev. M. Halim Spatar),Pencere Yayınları,
İstanbul-1995
GRİFFİTHS, Paul. Batı Müziğinin Kısa Tarihi, (Çev. M. Halim Spatar), Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları, İstanbul-2010
SAY, Ahmet. Müzik Tarihi, Müzik Ansiklopedisi Yayınları, Ankara-1995
04���
/��
14
MK 04/06
ESKİ MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARININ
İNANÇ VE MÜZİK İLİŞKİSİNE DAİR
DÜŞÜNCE VE UYGULAMALARI1
Cenk GÜRAY2
Mezopotamya, Mısır, Anadolu ve Ege coğrafyalarını kapsayan bölge, antik dünyanın
önemli kültür odaklarından birini oluşturur3. Bu topraklarda M.Ö. 35004 yılından
itibaren hüküm sürmeye başlayan uygarlıklar, birbirlerini etkileyerek ve dönüştürerek
özgün kültürel değerlerin oluşmasını sağladılar5. Söz konusu ortak kültürel birikim, bu
coğrafyaya ait bazı ortak müzikal özelliklerden bahsetmeyi mümkün kılar.
Ural-Altay dillerine benzer bir dile sahip Sümerler, bu kültüre dâhil olan Akkad Hanedanı
ve onun uzantıları Asur ve Babilliler, Mezopotamya’da yaklaşık M.Ö. 30006 yılından
itibaren hüküm sürmeye başlamışlar ve kendinden sonraki uygarlıklara7, öncelikle yazılı
kültür olmak üzere, sayısız miras bırakmışlardır. Eski Mezopotamya’da müzik gezegen
sistemi, mevsimsel ve astronomik değişimlerle ilişki halinde ifade edilmiştir8. Bilinen
en eski yazılı müzik kuramı olan9 Eski Mezopotamya müzik kuramı ise bu doğrultuda;
kullanılan çalgı tiplerinden, tel boyu oranlarına ve bu kapsamdaki matematiksel ifadelerden
evreni algılayışa, dine ve felsefeye kadar bir dizi ilginç bilgi ve bağlantı içerir. Bu bağlantılar
Mezopotamya müzik kuramının zaman içinde farklı uygarlıklar ile etkileşimini ileten
ipuçları olarak da önem taşır.
Eski Mezopotamya müzik kültürü ve kuramı, geçtiğimiz yüzyılda araştırmacıların
ilgisini çekmeye başladı. 1936 yılında Francis W. Galpin10 ile başlayan, Polin gibi diğer
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Bu metnin ortaya çıkmasında yazarın 2012 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk Din
Musikisi Anabilim Dalı’nda tamamladığı “Anadolu’daki İnanç ve Müzik İlişkisinin Semah ve Sema
Kavramları Çerçevesinden İncelemesi” başlıklı basılmamış doktora tezi esas alınmıştır.
Atılım Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü/Türkiye Tarihi Araştırmaları Merkezi
Ekrem Akurgal, Anadolu Kültür Tarihi, Tübitak Yayınları, Ankara, 1997.
“Mezopotamya’da M.Ö. 3000’li yıllara dayanan Sümer uygarlığından önceki dönemde de yaklaşık M.Ö.
3500’lü yıllara kadar kültürel izler sürülebilmektedir.”(Marcelle Duchesne-Guillemin, Music in Ancient
Mesopotamia and Egypt Author(s): Source: World Archaeology, Vol. 12, No. 3, Archaeology and Musical
Instruments (Feb., 1981), pp. 287-297 Published by: Taylor & Francis, Ltd., 1981)
Bu bağlantılarla ilgili ayrıntılı bilgi için Ekrem Akurgal’ın Anadolu Uygarlıkları(1988) ve Anadolu Kültür
Tarihi (1997) adlı kitaplarına başvurulabilir.
“Duchesne-Guillemin, a.g.e”, Cenk Güray, “Bin Yılın Mirası-Makamı Var Eden Döngü-Edvar Geleneği”,
Pan Yayıncılık, İstanbul, 2012.
Bu akış kendi coğrafyasında yer alan Med, Akamenid ve Part Handeanları ile Anadolu Uygarlıklarını da
yoğunlukla etkilemiştir.
Clarie.C.J. Polin, Music of the Ancient Near East, Vantage Pres Inc, New York, 1954.
“Cihat Can, XV. Yüzyıl Türk Musikisi Nazariyatı-Ses Sistemi, Basılmamış Doktora Tezi, Marmara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı, İstanbul, 2001”, Güray,
a.g.e.,2012.
W. Galpin, The Music of the Sumerians and Their Immediate Successors The Babylonians and Assyrians,
Strasbourg University Pres, France, 1955.
04���
/��
15
MK 04/07
araştırmacıların katkıları ile yoğunlaşan çalışmalar, günümüze kadar başkaları tarafından
da takip edildi11. Eski Mezopotamya müziği, epik şiirin12 ritmik ve simetri içeren yapısından
etkilenmiştir. Hatta kimilerine göre müzik öncelikle şiiri desteklemek için kullanılıyordu.
Örneğin Polin, şiirin her bölümünde kendini düzenli tekrar eden son satırların, eşlik eden
melodik yapının bitişi için de bir zemin hazırladığını söyler13.
Eski Mezopotamya’da lir ve arp müzik kuramının aktarımı için kullanılan çalgılar
olarak önemlidir 14. Liri arptan ayıran temel fark, tellerin ses tahtası üzerine doğrudan
bağlanmayıp, ses tahtası üzerine yerleştirilmiş bir köprü üzerine iliştirilmesidir. Aynı
kökten oluştuğu muhtemel olan lirlerin ve arpların ne zaman ayrıştığı sorusunun cevabı
ise açık değildir15.
En eski kalıntılarına Mezopotamya’da M.Ö. III. binyılın başlarından itibaren şu anki
Irak sınırları içinde yer alan Ur’daki kral mezarlarında rastlanan arp16, dönemin Sümer
mitolojisi ve inanç sistemi açısından önemli bir çalgıdır17. Eğitimi ve taşınması ile ilgili
yönlendirmelerin büyük tanrı Enlil tarafından yapıldığına inanılan arp, aynı zamanda
Enlil’in kadere dair kararlarını seslendirmek için de kullanılırdı.18 Sümer mitolojisine göre
çalgıyı Enlil için tanrı Ninarusha, tanrıça Nisaba’nın tavsiyeleri ve müzik tanrısı Enki’nin
duaları ile yapmıştır19. Sümer’in bu kutsal çalgısına, değişik formlardaki türevleriyle
birlikte, kendisiyle eş zamanlı ve sonraki doğu uygarlıklarında, Hindistan’dan Mısır’a
kadar rastlanır20.
Eski Mezopotamya’da müzik ve çalgılar evreni anlamak için kılavuzluk etmenin yanında,
doğayı anlatmakta da kullanılıyordu. Örneğin Akkad dilinde bir cırcır böceği türü,
“çayırın arpı” anlamına gelen şarşaru adıyla anılıyordu21. Bır başka örnek, Lagash hanedanı
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
Örneğin “Ernest G. Mc.Clain, "Musical Theory and Ancient Cosmology," The World and I, February 1994.
Ellenberger, 1994; R. J. Dumbrill, The Musicology and Organology of the Ancient Near East, Tadema
Pres, 1998; Anne D. Kilmer, “Modal Music, Tonality and Genre in Mesopotamian Musical Performance”,
“Hickmann, Ellen, Kilmer, Anne D. Und Eichmanni Ricardo (Hrsg.), Studien Zur Musikarchalogie
III: Archalogie früher Klangerzeugung und Tonordnung; Musicarchalogie in der Agais und AnatolienOrient Archaologie Band 10, s. 481-486; Almanya: Verlag Marie Leidorf GmbH, 2002; Dahlia Sheata,
“Contributions to the Music Theory System of Mesopotamia”, “Hickmann, Ellen, Kilmer, Anne D. Und
Eichmanni Ricardo (Hrsg.), Studien Zur Musikarchalogie III: Archalogie früher Klangerzeugung und
Tonordnung; Musicarchalogie in der Agais und Anatolien- Orient Archaologie Band 10, s. 487-493;
Almanya: Verlag Marie Leidorf GmbH, 2002.
Özellikle destan anlatımı üzerinde yoğunlaşan şiir türü.
“ Polin, a.g.e.
Bu arada bağlama tipli, uzun saplı telli çalgılar da M.Ö. 2000’li yıllardan itibaren Mezopotamya’da
görülebilmektedir (Polin, a.g.e.).
Zeynep Helvacı, Lirin tarihi: Eski ön Asya ve Yunan uygarlıklarında kullanılan lirlerin karşılaştırılması,
Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Müzik Bilimi Anabilim Dalı, basılmamış yüksek lisans tezi,
Ankara, 2007.
Akurgal, a.g.e., Güray, a.g.e.
Duchesne-Guillemin, a.g.e., Güray, a.g.e.,2012.
Galpin, a.g.e.
Galpin, a.g.e.
Galpin, a.g.e.
Kilmer, a.g.e.
04���
/��
16
MK 04/08
hükümdarlarından Gunea dönemine (M.Ö. 2144-2124) ait bir yazıtta karşımıza çıkar22.
Yazıtta, Gunea’nın bir tapınağa sunduğu boğa figürü ile süslenmiş arpın sesinin boğa
böğürtüsüne benzediği anlatılır.
Dönemin kültüründe arp kutsal bir çalgı olarak değerlendirilmiş, aralarında boğatanrı Nanaar’ın da bulunduğu pek çok tanrının hizmetine sunulmuştur23. Anadolu’nun
kültür tarihinde fazlaca rastlanmayan arpın bu işlevini, muhtemeldir ki, bölgemizde lir
üstlenmiştir.
Eski Mezopotamya müzik kuramcıları, uzunca bir dönem evreni anlamanın bir yolu
olarak algılanacak olan matematik-müzik ilişkisiyle ilgili öncü değer taşıyan çalışmalar
da yürütmüşlerdir. Sümer ve Babil matematikçileri iki sayı arasındaki oranı iki arp telinin
uzunluklarının birbirine oranı gibi belirli ve somut bir mevcudiyet olarak görerek bu oranlar
ile evreni şekillendirdiklerine inandıkları tanrılar arasında ilişki kurarlar24. Tanrıların
babası ve panteonun25 en eski başı olan Anu/an’ın oran değeri 1’dir. Bu oran müzikte
sesteş aralık, yani aynı ses anlamına gelir ve ses sistemi içinde başlangıç sesi, temel ses ya
da temel aralık olarak görülür. Bu oranın kısmi parçaları, diğer müzikal oranları verir26.
Örneğin Mezopotamya müzik kuramı, bir telin yarı uzunluğundan bir oktav tizindeki
sesi, 3/2 oranından tam beşli aralığı ve 3/4 oranından da tam dörtlü aralığı bulmakta ve
bu oranlar ile tanrılar ve kontrol ettikleri evren arasında ilişkiler kurabilmektedir27. Bu
ilişkiler, metinlerde geçen çalgılar, doğa ve tanrılar arasındaki ilişkilerle de örtüşür. Teller,
çemberler ve devirler ile başlayan bu ilişkiler ağı, bu kültürlerden etkilenerek evrilen
müzik kültürlerinin ortak özelliklerinden olan bir felsefi yaklaşımın, yani müziği evreni
anlamanın en önemli yollarından biri olarak kabul eden anlayışın da bilinen ilk halkasını
oluşturur.
22
23
24
25
26
27
Polin, a.g.e.
Polin, a.g.e.
Can, a.g.e.
Bir mitoloji ya da dine ait tüm tanrılar, tanrılar meclisi.
Dünyadaki yaratılışın bütün halindeki bir boşluktan (abis) kaynaklandığını öngören Eski Mısır sistemi de
bu boşluğu yaratım sürecinin arketipi olan bir çember olarak görmüş ve 1 sayısını bu çemberle, en büyük
tanrı olan Ra’yı da sembolize edecek şekilde özdeşleştirmiştir. Aynı şekilde onlar da bu çemberi bölerek
değişik müzikal oranlarını bulmuşlardır (Moustafa Gadalla, Egyptian Music: The Visual Harmony,
Egypt:Tehuti Research Foundation, 2001”, Güray, a.g.e., 2012).
Can, a.g.e.
04���
/��
17
MK 04/09
ÜÇ PORTAKAL AŞK
Deniz DEMİRCİ
Sevgi Verin…
Kralın oğlu çok hastadır ve çaresi olmayan bir hüznün acısını çekmektedir. Prens, ilgisizlik,
hayatı reddetme, derin melankoli ve depresyonun içindedir. Kralın kız yeğeni Clarice kötü
ve onursuz bir karakterdir. Prensi öldürmeyi planlamaktadır. Kralın yardımcısı başbakan
Leander Clarice’ye yardım etmektedir. Clarice Leander’e prensin ölümü halinde, onunla
evlenip kraliyeti paylaşmayı vaat etmiştir. Leander her gün Prensin damlasına eski ve kötü
şiirlerin küflü sözcüklerini katar. Oğlunun şifasız hastalığı karşısında çaresiz kalan Kral,
oğlunun gülerse iyileşebileceğini hatırlamıştır. Truffaldino Kralın palyaçosudur v eğlenceli
bir yaratıktır. Kral Truffaldino’dan oğlunun gülmesi için bir şenlik düzenlemesini ister.
Çelio tiyatrodan gelen bir sihirbazdır. Fata Morgana da büyücü bir cadıdır. Aralarında
iyi ve kötü arasındakine benzer bir çekişme vardır. Kart oynamaya başlarlar fakat Çelio
kaybeder ve biraz onuru kırılır.
“Gülerse kesin düzelecektir.“ diyen Clarice afyon veya kurşunla prensi acilen öldürmeyi
planlamaktadır. Clarice’nin Leander ile olan konuşmalarını dinleyen Fata Morgana’nın
casusu Smeraldine’yi görmüştür. Smeraldine ölüm korkusuyla Fata Morgana’nın habercisi
olduğunu söyleyip şenlik günü Fata Mogana’nın da orada olacağını haber vermiştir. Birden
sahne ışıklarının yandığı salonda, şenliğin bir parçası olan operanın yaşadığını anlamamak
kaçınılmazdı. Şenliğe gelen Hüzün Kraliçesi yüzünden Prens, “Kaspar ve Timsah”ın
arasındaki komik esprili oyuna da asla gülemedi. Fakat kötü ve yaşlı cadı Fata Morgana’nın
şapkası düşüp de keli gözükünce Prens gülme krizine girer.
Fata Morgana’nın intikam sözleri şunlardır: “Üç portakala aşık ol! Git bu halde üç
portakalı bul! Hasretten geber!”
Bu üç portakalı bulmaya Prens, Truffaldino’yla beraber gider. Bu üç portakal, Kreanto
adındaki büyücü aşçının yanındadır. Prensin kılıç kuşanıp oraya gitmesi aile için büyük bir
talihsizlik; devlet içinse büyük bir felakettir.
İkinci yarı da; Farferello’nun üflemesi ile Prens ve Truffaldino kendilerini Kreonta’nın
mutfağında bulurlar. Çelio onlara yardım amaçlı sihirli mor bir kurdele verir. Ve onları,
portakalları yalnızca su kenarında açması için ciddi bir şekilde uyarır. Dehşet verici
kaşıktan korkmayan Prens ve Truffaldino Kreonta’yı bu sihirli kurdele ile kandırırlar.
Bu şekilde üç portakalı kolayca elde ederler. Fakat portakallar çok büyük ve ağırdırlar.
Çölün ortasında, prens uyurken susuzluğa dayanamayan Truffaldino portakallardan birini
kesip yemeye karar verir. Kesince içinden güzel bir prenses çıkar ve birkaç dakika içinde
susuzluktan ölür, ikinci portakalın sonu da aynıdır. Uyandığında şaşkına dönen prens
üçüncü portakalı tüm gücüyle taşır ve sonunda keser. İçinden hep özlediği ve sevdiği o
güzel prenses Ninetta çıkar. Güzel Ninetta’da susuzluktan ölmek üzeredir. Prens ona su
vererek hayat vermiş olur. Prens Ninetta’yı vatanına götürmek ister. Fakat güzel Ninetta
kendisini kıyafetleriyle prensin yanına layık görmez. Prense kendisini burada sadık bir
şekilde bekleyeceğini ve çabuk gelmesini söyler.
04���
/��
18
MK 04/10
Truffaldino’nun susuzluğa dayanamayıp portakalları açarkenki sahnesinden
Kötü cadı Fata Morgana prensesi görür ve fareye çevirir. Hizmetçisi Smeraldine’ye
de prensesin yerinde beklemesi için emreder. Prens onu görünce şaşkına döner, fakat
olaylardan habersiz olan Kral ona verdiği evlilik sözünü tutmasını ister. Sihirbaz Çelio,
Fata Morgana’nın sihirli iğneyle fareye çevirdiği prensesi tekrar eski haline getirir…
Kübizm, empresyonizmin sadece du­yumları tasvir etmesini tenkit etmiş, konuyu içi ve
dışıyla bir­likte bir bütün halinde işlemeye çalışmıştır. Müzikte ise Kübizm genel müzik
kurallarına ve kalıplara uymayan, değişik işaretlemelerin olduğu, ritm kalıplarının
değiştiği bir akım olarak yorumlanabilir. Sergej S. Prokofiev’in 1919 yılında bestelediği,
librettosununda kendisine ait olduğu “Üç Portakala Aşk” operası buna güzel bir örnektir.
Carlo Gozzi’nin bir masalından esinlenmiştir. Prokofiev’in tarz olarak 18. yüzyılı
anımsatan, deyim yerindeyse utangaç “Klasik” Senfonisi ile bu eserin çok yakından bir
ilgisi yoktur. Aynı dönemde yazılmış başka bir eser olan lirik Keman Konçertosu’ndan da
epey bir uzaktır…
Prokofiev’in müziği genellikle güçlü ve sarsıcı olmakla birlikte çoğu zaman çok duyguludur.
Eserde pikolo solosu oldukça zordur. Opera’da orkestra ile sahne arasındaki uyum oldukça
başarılıydı. Aslında komedi ve trajedi arasındaki kavganın anlatıldığı bir operadır.
Berlin Komische (Komik) izlediğim bu Opera’da Almanca, İngilizce librettoların yanında
Türkçe ve Fransızca librettolara da artık yer verilmektedir. Geçtiğimiz Ocak ayında Berlin
Komische Opera’da Türkçe librettoları projesini duymuştum. Mart ayında operayı böyle
izlemek oldukça keyifliydi. Opera bunu başarır!
04���
/��
19
04���
/��
20

Benzer belgeler