Köpek ve Kedilerde Femur`un Parçalı Diyafizer Kırıklarının

Transkript

Köpek ve Kedilerde Femur`un Parçalı Diyafizer Kırıklarının
VETERİNER CERRAHİ DERGİSİ 27
Köpek ve Kedilerde
Femur’un Parçalı
Diyafizer Kırıklarının
Sağaltımında Ucu Vidalı
Çiviler ile Dinamik
İnternal Fiksasyon
Oluşturma Tekniği
(A Technique to form Dynamic Internal Fixation
Using Threaded pins in the Treatment of
Comminuted Diaphyseal Femoral Fractures in
Dogs and Cats)
YANIK, K.1, GÜL, N.Y.2, ÇEÇEN, G.2
1 Prof. Dr.; U.Ü. Veteriner Fakültesi, Cerrahi ABD,
Bursa
2 Araş. Gör.; U.Ü. Veteriner Fakültesi, Cerrahi ABD,
Bursa
Veteriner Cerrahi Dergisi (2002), 8 (3-4), 27-34
ÖZET
Bu çalışmada, köpek ve kedilerde femur’un diyafizer
parçalı kırıklarının sağaltımında, bir ucu vidalı çivilerin
(Schanz vidası veya ucu vidalı Steinmann çivisi) vidalı
uçlarını, retrograd intramedüller çivileme tekniği ile
trochanter major’a bir vida gibi tesbit ederek, kırık
hattına etki eden aksiyal kompressif kuvvetleri nötralize
edebilen daha dinamik bir internal fiksasyon oluşturma
tekniği anlatıldı. Çalışmamızın materyalini, kliniğimize
topallık şikayeti ile getirilen ve femur diyafizinde parçalı
kırık saptanan beş köpek ve üç kedi oluşturdu. Elde
ettiğimiz sonuçlardan bu modifiye tekniğimizin, amaçladığımız gibi hem aksiyal kompressiv kuvvetleri
nötralize ederek çivinin kaymasını ve dolayısıyla
oluşacak kısalığı önleyebilen, hem de kırıkta yeterli
iyileşme oluşuncaya kadar redüksiyon ve stabilitenin
devamlılığını sağlayabilen bir teknik olabileceği sonucuna varıldı.
Anahtar Kelimeler: Köpek, kedi, parçalı diyafizer
femur kırığı, sağaltım, bir ucu vidalı çiviler, dinamik
internal fiksasyon.
SUMMARY
In this study, a more dynamic fixation forming technique
is described, by which technique axial compresive forces,
affecting fracture line, can be neutralized by fixing
threaded tip of end threaded pins (Shanz screw or
threaded Steinmann pin) to trochanter major as a screw
using retrograde intramedullary technique for the
treatement of comminuted diaphyseal femoral fractures
in dogs and cats. Material of this study consisted of five
dogs and three cats brought to our clinics with lameness
complaint and diagnosed comminuted diaphyseal
femoral fracture. Based on obtained result, it was
concluded that this modified technique can both prevent
sliding of pin and consequently shortness by neutralizing
the axial compressive forces and also provide continuity
of the reduction and stability till healing of fracture
satisfactorily.
Key Words: Dog, cat, comminuted diaphyseal femoral
fracture, treatment, end-threaded pins, dynamic internal
fixation.
GİRİŞ
Günümüzde uzun kemiklerin transversal, oblik, spiral ve
hatta bazı parçalı kırıklarının sağaltımında intramedüller
çiviler ile internal fiksasyon rutin bir uygulama haline
gelmiştir. Uygulamada yeni teknikler ve değişik amaçlar
için kullanılabilen çeşitli intramedüller çiviler yapılmıştır
(1, 8, 11, 14). İntramedüller çiviler kırık bölgesine etki
eden sadece bükücü kuvvetlerin nötralize edilmesinde
güven vericidirler (8, 9, 10, 14). Fakat intramedüller
çivilerin rotasyonel ve kompressiv kuvvetlere yeterince
engel olamamaları, oblik, spiral ve parçalı kırıklarda tek
başlarına stabilite sağlayamamaları gibi önemli
dezavantajları vardır (1, 2, 8-11, 13-19). Kırık bölgesine
etkili olan rotasyon kuvvetini önlemek için tek çivi
yerine iki çivi uygulayarak daha stabil bir internal
fiksasyon gerçekleştirilmektedir (3, 8, 10, 14). Uzun
kemiklerin parçalı kırklarında veya kemik doku kaybının
olduğu açık kırıklarda intramedüller çivileme ile sağaltım
gerçekleştirildiğinde, internal fiksasyonu daha dinamik
kılmak ve çivinin medüller kanalda kaymasını önlemek
amacıyla plak veya eksternal fiksatör ilave edilmektedir
(1, 2, 3, 13, 14, 15).
Son yıllarda, veteriner ortopedi ve travmatolojide kırık
sağaltımında stabilite sağlayan ve rotasyona engel olan
yine intramedüller çivileme tekniğinde uygulanan
“Interlocking Nail” veya “Steinmann’ın Interlocking
Nail” fiksasyon teknikleri en çok tercih edilen intramedüller fiksasyon teknikleri olmuştur (4, 5, 7, 14).
Femur diyafizinin parçalı kırıklarında, kırık hattına,
rotasyon kuvvetler kadar kasların oluşturduğu aksiyal
kompressif kuvvetlerin de etkileri çok büyük ve önemlidir. Çünkü bu kompresyon, uzun kemiklerin uçlarına
etkiyerek, statik konumda uygulanmış çivi/çivilerin
medüller kanalda kaymasına, fragmentlerin dislokasyonlarına ve kemik boyunun kısalmasına neden olmaktadır (2).
Yine ucu vidalı çivilerin intramedüller kullanılmasının,
düz çivilere oranla komplikasyonları büyük oranda
azalttığı bildirilmektedir. Eksternal fiksasyon apereylerinde kullanılan ucu vidalı çivilerin (Schanz vidası)
kedi ve köpeklerin ekstremite kemiklerinin kırıklarında
intramedüller çivileme yönteminde internal fiksasyon
için güvenle kullanılabilen bir implant olabileceği vurgulanmıştır (11).
28 VETERİNER CERRAHİ DERGİSİ
Bu araştırmamızda, köpek ve kedilerde femur’un
diyafizer parçalı kırıklarının intramedüller çivileme
tekniği ile gerçekleştirilen sağaltımlarında, bir ucu vidalı
çivilerin (Schanz vidası veya ucu vidalı Steinmann çivisi)
vidalı uçlarını, retrograd intramedüller çivileme tekniği
ile trochanter major düzeyinde kemiğe bir vida gibi tesbit
ederek çiviye bir dinamiklik kazandırmak ve böylece
hem kırık bölgesine etki eden aksiyal kompressif kuvvetleri nötralize ederek çivinin kaymasını ve dolayısıyla
kemik boyunda oluşacak kısalmayı önleyebilen, hem de
yeterli iyileşme oluşuncaya kadar redüksiyon ve
stabilitenin devamlılığını sağlayabilen daha dinamik bir
internal fiksasyon tekniğinin oluşturulması amaçlanmıştır.
MATERYAL ve METOT
Çalışmamızın materyalini, 01 Ocak 2001’den 01 Ocak
2002’ye kadar olan bir yıllık sürede, travmatik nedenli
topallık şikayeti ile kliniğimize getirilen ve parçalı femur
kırığı saptadığımız beş köpek ve üç kedi oluşturdu (Şekil
3-6). Bu kırıkların internal fiksasyon ile sağaltımında
Schanz vidası veya bir ucu vidalı Steinmann çivisi
kullanıldı (Şekil 1). Kemik parçaların tespiti için 0,5-0,7
mm çapında serklaj teli kullanıldı. Çivinin yiv derinliğinin, kemik ile sıkı bir bağlantı oluşturması için
kansellöz özellikte olması tercih edildi.
a
b
c
Şekil 1. Uygulamalarımızda kullandığımız bir ucu vidalı çiviler. a, c. Schanz vidaları. b. Bir ucu vidalı Steinmann çivisi.
Figure 1. End threaded pins which were used in practice by us. a, c. Schanz screws. b. Steinmann pin.
Femur’un radyografisi alınarak kırığın yeri, tipi,
parçaların yerleri, büyüklükleri ve sayıları saptandı. Bu
radyografiden yararlanarak, uygulanılacak çivinin çapı,
tam çivi uzunluğu ve vidalı kısmın uzunluğu saptandı.
Vida uzunluğunun saptanmasında vidalı ucun tespit
edileceği proksimal fragmentin uzunluğu baz alındı.
Uygulama kolaylığı sağlar düşüncesi ile, eğer vidalı ucun
tesbit edileceği fragment kısa ise, tam çivi uzunluğunun
1/2’si, fragment uzun ise, 1/3’ü kadar bir uzunlukta
olması planlandı. Operasyondan önce çivinin düz
kısmının ne kadar uzunlukta olacağı saptandı ve fazlası
kesilerek ucu kütleştirildi. Vidalı ucun fazlalığı, T-handle
veya pens ile tesbit edilerek, retrograd yerleştirilmesinde
kolaylık sağlayabilir düşüncesi ile internal fiksasyon
tamamlandıktan sonra kesilerek uzaklaştırıldı.
Operasyonun evreleri şekil 2a-g’de şematik olarak
açıklandı. Kırık bölgesi, bilinen lateral yaklaşım yolu ile
açığa çıkartıldı (12). Femur’un proksimal ve distal ana
fragmentleri, medüller kanallarında yapılacak işlemler ve
takiben çivinin yerleştirilmesi için uygun konuma
getirildiler (Şekil 2a). Önce distal fragmentin medüller
kanalı, kullanılacak çivinin düz kısmının çapındaki bir
dril yardımıyla çiviye göre hazırlandı. Sonra, çivinin
vidalı ucunun çapından biraz dar çaplı bir dril, proksimal
fragmentin medüller kanalından sokularak kemik delindi
ve ilerletilerek deriden dışarı çıkartıldı. Delme işleminde
kullanılan dril medüller kanaldan uzaklaştırıldı (Şekil
2b). Sonra kullanılacak çivinin vidalı ucu, proksimal
fragmentin medüller kanalına yerleştirildi. Çivi T-handle
ile tesbit edildikten sonra bir vida gibi döndürülerek
ilerletildi ve deriden dışarıya çıkartıldı. Çivinin bu
kısmında, distal fragmente kolayca yerleştirilecek bir
uzunluk kalıncaya kadar çivi ilerletildi (Şekil 2c). Sonra,
vidalı uca T-handle yerleştirildi (Şekil 2d). Takiben distal
fragment, çivinin distal ucu hizasına getirildi. Çivi Thandle yardımıyla yine bir vida gibi döndürülerek
medüller kanala iyice yerleştirildi. Çivi döndürülerek ana
fragmentler arasında diğer fragmentlerin yerleşeceği
kadar bir aralık oluşturuldu (Şekil 2e). Bunu takiben
fragmentler, yumuşak doku bağlantısı olanların bu
bağlantıları mümkün olduğu kadar korunarak, çivinin
üzerinden uygun yerlerine yerleştirilip serklaj ile ana
fragmentlere ve birbirlerine tesbit edildiler (Şekil 2f-g,
3b, 4b, 5bc, 6b). Fragmentlerin redüksiyonu sırasında ana
fragmentler arasındaki aralık kısa ise, çivi distale
ilerletilerek uzatıldı. Eğer aralık uzun ise, çivi ters yönde
döndürülerek kısaltıldı. Redüksiyon ve serklaj işlemi
tamamlandıktan sonra çivinin fazlası daha önce
belirlenen yerden veya uygun yerinden kesilerek
uzaklaştırıldı. Bölge uygun dikişlerle kapatıldı. Tüm
olgularda klinik iyileşme sağlanıncaya kadar ilgili
ekstremite köpeklerde Polivinyl chlorid (PVC) atelli (6),
kedilerde karton atelli basit bandaj ile fleksiyon konumunda tespit edildi. Operasyondan sonra olgularımızın 3
ay kadar klinik ve radyografik kontrollerinin yapılması
planlandı.
BULGULAR
Operasyon evresinde çivinin T-handle veya bir el
matkabı yardımı ile kemiğe yerleştirilmesi çok kolay
oldu. Yine çivi döndürülerek, ana fragmentler arasında
VETERİNER CERRAHİ DERGİSİ 29
diğer küçük fragmentlerin yerleştirilmesi için gerekli
olan aralığın oluşturulması kolay oldu. Bu aralığı
oluşturmak için ayrıca kemik forsepslerine gereksinim
olmadı. Bölgede fazla gereçlerin bulunmaması da rahat
bir çalışma ortamı sağladı. Oluşturulan bu aralık, tüm
a
b
c
manipülasyonlar süresince bozulmadan kaldı. Böylece
hem diğer küçük fragmentlerin kassal bağlantıları korunabildi, hem de redüksiyonları daha kolay yapılabildi
(Şekil 2e).
d
e
Şekil 2 a-g. Parçalı femur kırığında vidalı çivi uygulamasının şematik görünümü. a.
Parçalı diyafizer kırık. b. Proksimal ve distal ana fragmentlerde hazırlanmış çivi
yuvalarının görünümü. Proksimal fragmentte çivi yuvası yivli açılmıştır. c-d. Çivinin
proksimal ve distal fragmentlere oklar yönünde döndürülerek ve ilerletilerek
yerleştirilmesi. e. Çivinin dinamik konumda tesbit edilmiş görünümü. Bu konumda
küçük fragmentlerin redüksiyonu gerçekleştirilir. f. Fragmentlerin redüksiyonu ve
metalik serklaj ile tesbiti. g. Redüksiyon ve internal fiksasyonun tamamlanmış
görünümü.
Figure 2 a-g. A diagram that shows application of end-threaded pin in a
communitive femoral fracture. a. The communitive diaphyseal fracture. b. The view
of pin hollows which were readied in main proximal and distal fragments. The pin
hollow in proximal fragment is prepared with thread. c-d. The placement of pin by
rotating and moving it forward to proximal and distal fragments in direction of
arrows. e. The view of pin which is fixed in dynamic location. The reduction of small
fragments is performed in this location. f. The reduction of fragments and fixation
with cerclage wire. g. The view of reduction and internal fixation which is totally
completed.
f
g
30 VETERİNER CERRAHİ DERGİSİ
a
b
Şekil 3 a. Terrier ırkı bir köpekte (Olgu no: 1) parçalı femur kırığının radyografik görünümü. b. Bir ucu vidalı Steinmann çivisi ile gerçekleştirilen
internal fiksasyonun birinci gündeki radyografik görünümü
Figure 3 a. The radiographic appearance of communitive femoral fracture in a terrier (case no: 1). b. The radiographic appearance of internal fixation
which is perfomed with end-threaded Steinmann pin in the first day
Operasyondan sonra 7-10. günlerde deri dikişleri uzaklaştırıldı. Tüm olgularda klinik iyileşme sağlanıncaya
kadar ilgili ekstremiteye bandaj uygulamaya devam
edildi. Bu süre yaklaşık 3-4 hafta oldu. Bu süreler
sonunda bandaj açıldı ve hayvanların ekstremitelerini
nasıl kullandıkları izlendi. Tüm olgularda ekstremite
fonksiyonlarının iyi olduğu görüldü. Ekstremite
fonksiyonları iyi olan ve sağlıklı bir klinik iyileşme
saptanan hayvanlara takiben bandaj uygulanmadı. Ancak,
kontrollü ve sınırlı hareketlere izin verildi. Bununla
birlikte 4-6 hafta daha ilgili bacakta aşırı yük oluşturacak
hareketleri yaptırmamaları için hayvan sahipleri uyarıldı.
Postoperatif evrede, tüm olguları ancak 1.5-2 ay kadar
klinik ve radyolojik (Şekil 3-6) olarak izleme olanağı
bulduk. Çünkü hasta sahipleri uzaklığı veya sorunlarının
olmadığını bahane ederek, istediğimiz zaman hayvanlarını getirmediler ve bu nedenle hiçbir olguyu, klinik ve
radyolojik kontrolleri bakımından, planladığımız şekilde
3 ay süre ile izleyemedik. İzlediğimiz süreler dışında
sadece telefon ile ulaşabildiğimiz bazı hasta sahiplerine
hayvanlarının durumlarını sorduk ve iyi oldukları
yönünde aldığımız fiziki bilgilerle yetindik.
Bandaj uzaklaştırıldıktan sonra 1.5-2 aya kadar olan
postoperatif dönemde tüm olguların fiziki muayenelerinde ilgili ekstremitelerini çok iyi kullandıkları
görüldü. Bölgenin palpasyonunda ağrının ve anormal bir
hareketin olmadığı saptandı. Çivinin gevşemesine ve
buna bağlı yer değiştirmesi gibi komplikasyonlarla karşılaşılmadı.
Radyografik olarak izlendikleri sürelerde çivilerin,
proksimal fragment ile olan kenetlenmelerinin çok iyi
olduğu, çivilerin yer değiştirmediği, redüksiyon ve
stabilitenin bozulmadığı, çivinin döndürülmesi ile yeniden kazandırılan kemik konumunun korunduğu, bir
kısalığın oluşmadığı (Şekil 3-6) ve üçüncü haftada alınan
radyografilerde ossöz kallusun başlamış olduğu saptandı
(Şekil 4b, 5b, 6b).
TARTIŞMA ve SONUÇ
Parçalı kırıklarda Steinmann, Küntscher, Kirschner ve
Rush çivileri ile yapılan intramedüller çivileme tekniği
ile her zaman arzu edilen dinamik bir stabilizasyon
sağlanamamaktadır. Özellikle kırık hattına etki eden
aksiyal kompressif kuvvetler redüksiyonu bozarak
çivinin medüller kanalda kaymasına, fragmentlerin
dislokasyonlarına ve sonuçta kemik boyunun kısalmasıyla önemli bir fonksiyonel bozukluğa neden
olmaktadırlar. Bu durumların, çivilerin intramedüller
uygulanmasından sonra karşılaşılan dezavantajlar olduğu
bildirilmektedir (1-3, 8-11, 13-19). Bu araştırmamızda,
VETERİNER CERRAHİ DERGİSİ 31
köpek ve kedilerde femur’un diyafizer parçalı
kırıklarının sağaltımlarında kullandığımız bir ucu vidalı
çivileri (Schanz vidası veya ucu vidalı Steinmann çivisi)
anlattığımız teknikte uygulayarak çiviye bir dinamiklik
kazandırmayı ve kırık hattına etki eden aksiyal
kompressif kuvvetleri nötralize etmeyi amaçladık. Tüm
klinik olgu uygulamalarımızda yaptığımız fizik ve
radyografik incelemelerimizde çivilerin tespit edildikleri
yere sıkı bir halde kenetlendiklerini, medüller kanalda
kaymadıklarını ve kemik anatomik bütünlüğünün
korunduğunu gözledik. Bu bulgularımız ışığında tekniğimizin, kompressiv kuvveleri yeterince nötralize
edebilecek nitelikte olduğunu söyleyebiliriz.
Özellikle parçalı kırıkların internal fiksasyonlarında
Steinmann veya Kirschner çivisi gibi düz ve yuvarlak
gövdeli çiviler kullanıldığında bunların bazen medüller
kanalda kaydığı, redüksiyonun bozulduğu dolayısıyla
kırık iyileşmesinin geciktiği belirtilmektedir (1, 2, 11,
16). Biz çalışmalarımızda, intramedüller kullanılan
çivilerin kemikten dışarıya çıkartılan uçlarını kemiğe
tesbit ederek medüller kanalda kaymalarını önlemeyi
düşündük. Bu amaçla bir ucu yivli Steinmann çivisini
veya Schanz vidasını kullandık. Uygulamalarımızda ful
dişli çivileri tercih etmedik. Çünkü çivi ful dişli olursa,
distal fragmentin medüller kanalına döndürülerek
sokulan uç da, bir vida gibi ilerleyerek medüller kanalı
takiben kansellöz kemiğe girecek ve ana fragmentler
arasında küçük fragmentleri kolayca yerleştirebilmemiz
için gerekli aralık oluşturulamayacaktır. Halbuki çivinin
distal fragmente sokulan kısmı yivsiz ve ucu küt olursa,
çivi, proksimal fragmentte bir vida gibi döndürülerek
ilerletilirken, distal fragmentteki küt ucu medüller
kanalda dönecek, kemiğe girmeden onu distale doğru
itecektir. Böylece çivinin dönme hareketi itme kuvvetine
a
dönüştürülmüş olacağından distal fragmenti iterek iki ana
fragment arasında, küçük fragmentleri yerlerine
yerleştirmemiz için gerekli olan aralık oluşturulacaktır.
Çivi medüller kanalda kaymadığı için de, küçük fragmentlere kompressiv kuvvetler etkimeyecektir. Fragmentler bölgede çivi üzerine metalik serklaj ile tesbit
edildikleri için kasların çekme kuvvetleri de kolay
önlenebilecektir. Uygulamalarımızda çivinin çapı
medüller kanalın çapına uygun olmasına özen gösterdik.
Bu özellik, hem stabilitenin daha iyi olmasını
sağlamakta, hem de fragmentlerin medüller kanala
düşmelerini önlemektedir. Biz uygulamalarımızda
çivinin kaymasına ve bunun neden olduğu fena kırık
iyileşmesine ilişkin bir komplikasyonla karşılaşmadık.
Tüm olgularımızda sağlıklı bir iyileşme elde ettik.
Bulgularımız ışığında yöntemimizin redüksiyonu
koruyan ve fizyolojik bir iyileşmenin oluşmasını
sağlayan dinamik bir yöntem olduğunu vurgulayabiliriz.
Son yıllarda instabil kırıkların sağaltımında daha stabil,
fizyolojik kuvvetlere direnç gösteren, osteogenezisi ve
çabuk iyileşmeyi stimüle eden yöntem olarak tanımlanan
“Interlocking Nail” fiksasyon teknnikleri uygulanmaktadır (4, 5, 7, 14). Bilindiği gibi “Interlocking Nail”
fiksasyonda hem kompressiv kuvvetler, hem de
rotasyonel kuvvetler en iyi bir şekilde önlenebilmektedir.
Bizim uyguladığımız teknikte ise, çivinin yivli ucunun
kemiğe tesbit edilmesi ile sadece kompressiv kuvvetlerin
önlenmesi mümkündür. Oysa distal fragmentte oluşacak
bir rotasyonunun önlenmesi söz konusu değildir. Ancak,
çivinin proksimal fragmente bir vida gibi kenetlenmesiyle çiviye kazandırılan dinamikliliğin, kırık
iyileşmesini stimüle etme yönünde bir yararının olduğu
kanısındayız.
b
Şekil 4 a. Bir kedide (Olgu no:2) parçalı femur kırığının radyografik görünümü. b. Bir ucu vidalı Steinmann çivisi ile gerçekleştirilen dinamik
internal fiksasyonun 20. gündeki radyografik görünümü
Figure 4 a. The radiographic appearance of communitive femoral fracture in a cat (Case no.2). b. The radiographic appearance of dynamic internal
fixation which is performed with end-threaded Steinmann pin in the twentieth day
32 VETERİNER CERRAHİ DERGİSİ
R
a
R
b
c
Şekil 5 a. Yerli ırk bir köpekte (Olgu no:7) sağda segmental, solda paçalı femur kırığı olgusunun radyografik görünümü. b. Vidalı ucu gövdesine göre
daha ince olan Schanz vidası ile gerçekleştirilen dinamik internal fiksasyonun 45. gündeki, c. 67. gündeki radyografik görünümleri
Figure 5 a. The radiographic appearance of segmental fracture in right femur and communitive fracture in left femur in a crossbred dog (Case no:7).
b. The radiographic views of dynamic internal fixation which is performed with end-threaded Schanz screw that is thicker than body in the forty-fifth
day. c. The radiographic view in the sixty-seventeeth day
İnceleme olanağı bulduğumuz kaynaklarda (1-19),
kırıkların internal fiksasyonunda, bir ucu vidalı çivilerin
tanımladığımız teknikte uygulandığına rastlamadık.
Yapılmış çalışmalarda da (1, 11, 19) çivilerin vidalı
uçlarının distal fragmente dönük olarak medüller kanalda
kemiğe dayandırıldığı, dışarıya çıkartılmadığı belirtilmektedir. Bu nedenle yeterli stabiliteyi oluşturabilen
dinamik bir teknik olarak tanımladığımız bu tekniğin,
femur’un diyafizer parçalı kırık olgularının sağaltımında
ilk kez tarafımızdan uygulandığı kanısındayız. Biz
kliniğimizde, femur diyafizinin parçalı kırıklarına daha
çok rastladık ve bu nedenle femur kırıklarında uygulama
olanağı bulduk. Ancak, pratikte intramedüller çivileme
tekniği ile çivilerin uygulanabildiği birçok kemiğin
parçalı kırıklarında veya basit kırıklarında da rahatlıkla
uygulanabileceği kanısındayız.
Sonuç olarak, köpek ve kedilerde femur diyafizinin
parçalı kırıklarının sağaltımında, ucu vidalı çivilerin
VETERİNER CERRAHİ DERGİSİ 33
(Schanz vidası veya ucu vidalı Steinmann çivisi) vidalı
uçlarını, trochanter major’a bir vida gibi tesbit ederek
hem kırık bölgesine etki eden aksiyal kompressif
kuvvetleri nötralize edebilen, hem de yeterli iyileşme
oluşuncaya kadar redüksiyon ve stabilitenin devamlılığını sağlayabilen, çok özel gereçlere gereksinim
a
duyulmadan kolay uygulanabilen, düz ve yuvarlak
gövdeli çivilere göre daha dinamik bir internal fiksasyon
oluşturabilir kanısı ve pratikte yararlı olabilir düşüncesi
ile teknik bilgileri ve çalışmamızın sonuçlarını sunmayı
uygun bulduk.
b
c
Şekil 6 a. Bir köpekte (Olgu no: 8) parçalı femur kırığının radyografik görünümü. b. Vidalı ucu gövdesine göre daha ince olan Schanz vidası ile
gerçekleştirilen dinamik internal fiksasyonun 18. gündeki, c. 45. gündeki radyografik görünümleri
Figure 6 a. The radiographic appearance of communitive femoral fracture in a dog (Case no:8). b. The radiographic view of dynamic internal fixation
which is perfomed with end-threaded Schanz screw that is thicker than the body in the eighteenth day. c. The radiographic view in the forty-fifth day
KAYNAKLAR
1. Aslanbey, D. (1996): Veteriner Ortopedi ve Travmatoloji. Medisan. Yayınevi-Ankara.
2. Birinker, W. O., Hohn, R. B., Prieur, W. D., editors
(1984): Manuel of Internal Fixation in Small Animals.
171-174, Berlin.
3. Denny, H.R. (1991): Fracture fixation in small animal
practice. In practice, 13: 137-143.
4. Duhautois, B. (1995): Interlocking pin fixation in
veterinary surgery. Retrospective clinical study on 45
cases. Pratique Médicale & Chirurgicale de l’animal de
Compagnie. 30 (5) 613-630.
5. Durall, I., Diaz, M.C., Morales, I. (1993): An
Experimental Study of Compression of Femoral
Fractures by an Interlocking Intramedullary Pin.
V.C.O.T. 6:93-99.
6. Görgül, O. S., Yanık, K. (1982): Koaptasyon ve
Destek Materyali Olarak P.V.C. (Polyvınyl chlorid) Atellerin Kullanımı Üzerine Klinik Çalışmalar. A.Ü. Vet.
Fak. Derg. , 29 (3-4), 41-405, Ankara.
7. Hauschild, G., Fehr, M. (1999): Biological
Osteosynthesis by Interlocking Nailing in Dogs.
Tierarztliche Praxis. 27(6), 356-363.
8. Howard, P.E. (1991): Principles of intramedullary pin
and wire fixation. Semin. Vet. Med. Surg. (Small Anim)
6(1), 52-67.
9. Howard, P.E., Brusewıtz, G.H. (1993): An in vitro
comparison of the holding streng of partially threaded vs
nonthreaded intramedullary pins. Vet. Surg. 12(3), 119122.
10. Hulse, D., Hyman, W., Norı, M., Slater, M. (1997):
Reduction in plate strain by addition of an intramedullary
pin. Vet. Surg. 26:451-459.
34 VETERİNER CERRAHİ DERGİSİ
11. Kaya, A., Olcay, B., Bilgili, H. (1995): Kedi ve
Köpeklerin Ekstremite Kemiklerindeki Kırıkların İntramedüller Fiksasyon ile Sağaltımında Ucu Vidalı Pinlerin
(Schanz Vidası) Kullanımı Üzerine Araştırmalar. Y.Y.Ü.
Sağlık Bilimleri Dergisi. Cilt: 1, Sayı: 2, 67-80.
12. Leonard, D. P. (1971): Orthopedic Surgery of The
Dog and Cat. Chapter Four. Methods and Materials. 5559. ISBN: 0-7216-5721-4. W.B. Saunders Company,
Philadelphia.
13. Mc Pherron M. A., Schwarz P. D., Histan, M. B
(1992): Mechanical evaluation of half-pın (tip I) external
skeletal fixation in combination with a single intramedullary pin, Vet Surg 21: 178.
14. McLaughlin, R. (1999): Internal fixation: Intramedullary pins, cerclage wires, and interlocking nails.
Vet. Clin. of North. Am. Small Anim. Prac. 29(5), 10971116.
15. Morgan, J. P., Robert L. Leigghton (1995):
Radiology of Small Animal Fracture Management. W. B.
Saunders Company. 191-255.
16. Schrader, S.C. (1991): Complications associated
with the use of Steinmann intramedullary pins and
cerclage wires for fixation of long-bone fractures.
Veterinary Clinics of North America: Small Animal
Practice. 21 (4):687-705.
17. Whitney, W. O., Schrader, S. C (1987): Dynamic
intramedullary crosspinning tecnique for repair of distal
femoral fractures in dogs and cats: 71 cases (1981-1985).
JAVMA., 191(9):1133-1138.
18. Yanık, K. (1985): Köpeklerde Konservatif Allojenik
Kortikal Kemik Greflerinin Kullanımı ve KlinikRadyolojik Evolusyonların İncelenmesi Bakımından
Deneysel Uygulamalar. U.Ü. Vet. Fak. Derg., Sayı:1-2-3,
Cilt:4, Yıl:5, 43-52, Bursa.
19. Yücel, R. Finci, A., Büyükönder, H. Arıkan, N.
(1982): Kedi ve köpeklerdeki femur kırıkları ve
tedavileri üzerinde araştırmalar. İ.Ü. Vet. Fak. Derg., 8
(1): 15-38.
ARAŞTIRMA ÖZETİ
Köpeklerde Ortopedik
Hastalıkların
Gelişmesinde Irk
Duyarlılığı
(Breed susceptibility for developmental
orthopedic diseases in dogs)
LaFOND E., BREUR G.J., AUSTIN C.C.
J Am Anim Hosp Assoc, 2002, 38(5): 467-77
Köpek ırklarının gelişen ortopedik hastalıklarla ilişkisi
geniş bir perspektifte epidemiyolojik olarak değerlendirilmiş ve 12 gelişen ortopedik hastalıkta (DODs) ırk
faktörünün risk oluşturduğu saptanmıştır. DODs hastalıkları araştırıldıklarında bunların; kanin kalça displazisi
(CHD), kraniomandibular osteopati (CMO), fragmenter
coronoid process (FCP), hipertrofik osteodistrofi (HO),
Legg-Calve-Perthes Hastalığı (LCPH), osteochondritis
(Medial humerus condylus’unda, caudal femur başında,
femoral condylus’ta ve talar trochlear kenarda), panosteitis, patella luksasyonu ve ununited anconeal process
oldukları belirlenmiştir. Bu olgular köpeklerin muayene
ve tanılarının yapıldıkları 10 Veteriner Eğitim Hastahanesinin 1986-1995 yılı Veteriner Medikal Veri Tabanları incelenerek saptanmıştır. Risk faktörü belirlemesi
% 95 oranında duyarlı olarak hesaplanmıştır. Yapılan
çalışmada 10 yıllık periyotta en sık rastlanan olgular 35
CMO olgusu, 10,637 CHD olmuştur. Bu olguların ırk
risk faktörü CMO da bir, CHD ise 35 ırk olarak belirlenmiştir. Irk yönünden DODs hastalıklarında hastalık
etiyolojisinde bir genetik komponentin rolü olduğu desteklenmektedir. Bu çalışmada elde edilen sonuçlar
veteriner hekimlikte DODs hastalıklarının kontrolü için
yetiştirme programlarında bu ırkların gözetilmesi ve
etkili olabilecek beslenme rejimlerinin değiştirilmesinin
önemsenmesini vurgulamaktadır.
ARAŞTIRMA ÖZETİ
Montofon Bir Buzağıda
Aplazya Penis, Anorşidizm ve
Uretral Dilatasyon Olgusu
(A case of a aplasia penis, anorchidism and
uretral dilatation in a Montaphon Calf)
Savaş ÖZTÜRK*, Engin KILIÇ*,
Adem ARANCI*, Asuman UYGUNTÜRK*
Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi
Anabilim Dalı
Kafkas Üniv. Vet. Fak. Derg. 2002, 8(1), 63-65
Aplazya penis, anorşidism ve uretral dilatasyon tanısı
konulan montofon ırkı 3 günlük bir buzağıda saptanan
bulgular ve sağaltım sonuçları değerlendirilmiştir.
Klinik muayenede hayvanda penis ve testislerin şekillenmediği belirlenmiş ve perineum bölgesinde içeriği
idrar olan bir şişkinlik tespit edilmiştir. Pozitif kontrast
radyografik muayene, urethra’nın ischial bölgede sonlandığı ve kısa olan urethra bölümünde dilatasyon şekillendiği belirlenmiştir.
Sedasyon ve lokal anestezi eşliğinde şişkinlik üzerine bir
cm uzunluğunda bir ensizyon yapılarak urethra’ya
ulaşılmıştır. İdrarın boşaltılması sonrasında urethra
sirküler olarak deriye tespit edilmiştir. Postoperatif
olarak 5 gün süreyle antibiyotik uygulanmıştır. Operasyondan bir hafta sonra yapılan kontrolde hayvanın
üretrostomal bölgeden idrarını normal olarak yaptığı
gözlenmiştir. Bir ay sonra hayvan sahibi ile yapılan
görüşmede hayvanın sağlıklı olduğu öğrenilmiştir.

Benzer belgeler

FEB-Tez2001 - Doç. Dr. F. Erkal Bilen

FEB-Tez2001 - Doç. Dr. F. Erkal Bilen GİRİŞ Günümüzde uzun kemiklerin transversal, oblik, spiral ve hatta bazı parçalı kırıklarının sağaltımında intramedüller çiviler ile internal fiksasyon rutin bir uygulama haline gelmiştir. Uygulama...

Detaylı