“ameliyat değil insanın kendisi bir mucize” radikal gazetesi,mutlu

Transkript

“ameliyat değil insanın kendisi bir mucize” radikal gazetesi,mutlu
“AMELİYAT
DEĞİL
İNSANIN
KENDİSİ BİR MUCİZE” RADİKAL
GAZETESİ
Doç. Dr. Halil Coşkun, obezite ameliyatları yapan bir genel
cerrah. Tüp mide ameliyatı olarak bilinen “obezite
cerrahisi”nin bir mucize olmadığını söyleyen Coşkun, işin
ameliyat olmakla bitmediğini belirtiyor. Coşkun “Ameliyatla
hastalarımıza 0 kilometre araç veriyoruz, doğru yolu
gösteriyoruz. Ama o doğru yoldan gitmek kişinin elinde” diyor.
Tüp mide ameliyatı nedir?
Midemizin yaklaşık kapasitesi 1 buçuk-2 litre. Bu ameliyatla
yemek borusu, mide, 12 parmak bağırsağı ve ince bağırsağa
müdahale ediliyor. Midenin aşağı bölgesinden başlayıp, yemek
borusunun kenarına gelecek şekilde, midenin içine kalibrasyon
tüpü koyuyoruz ki herkeste eşit hacim olsun. Sonra da kesip
dikerek dış parçayı çıkartıyoruz. Midenin görüntüsü tüpe
benzediği için, ismi “tüp mide ameliyatı” olarak biliniyor.
Yoksa ortada bir tüp yok.
Yani 1500-2000 ml büyüklüğündeki bir alan 150-200’e iniyor.
Evet, ciddi anlamda azalıyor. Bununla birlikte yemek yiyiş ve
vücuda giren kalori de azalıyor. Ameliyatın önemli bir etkisi
daha var. Mideden çıkarılan parça, açlık hissini veren
hormonun salgılanmasını sağlıyor. Midenin yüzde 80-85’i devre
dışı kalınca, hormon seviyesinde ciddi bir azalma meydana
geliyor ve ameliyattan sonra hastamız kendini tok hissediyor.
Eskiden çok acıkma, “sürekli yemek yeme hissi” varken, şimdi
“az acıkma hissi” var. Bu yüzden hacimsel küçültmenin
haricinde, hormonlar üzerinde de değişiklik oluyor. Bu da
diyabet gibi yandaş hastalıkların azalmasını sağlıyor.
Mide küçültme operasyonları nasıl hayatımıza girdi?
Genel adıyla “Obezite cerrahisi”nden 5 yıl önce de kelepçe
vardı ve aslında hepsi bir bütün. Mide küçültme, kelepçe ve
adını son zamanlarda pek anmasak da fazlaca yapılmış olan
“gastrik by pass”, yani mideyi küçültüp bir de ince bağırsağı
yukarı çekmekle oluşan bir sistem. 5-6 farklı ameliyat var.
Ama şu an en fazla bilineni mide küçültme. Sadece bizim
ülkemizde değil, dünyada en fazla yapılan ameliyat bu. Yapılan
ameliyatların yüzde 60’ı tüp mide ameliyatı.
Bu ameliyatlar niye bu kadar görünür oldu?
Eskiden de çok yapılırdı. Ben 10 yıl önce Amerika’da
çalışırken pek çok kişiye ameliyat yapılıyordu. Amerika ile
Türkiye arasında çok fark yok. Herkes Amerikan tarzı yaşıyor.
Fast food zincirleri, AVM’ler, hareketsizlik… Geçen sene
Dünyada yaklaşık 400 bin ameliyat yapıldı. Türkiye’de bu sayı
5-6 binde.
Hangi tipteki hastalar ameliyat edilebilir?
Eğer hasta “morbit obezse” ve en az 3 yıldır obezitesi varsa,
hastanın kronik bağımlılığı yoksa, anestezi açısından da bir
sorun yoksa, ameliyat edilebilir. Aynı zamanda vücut kitle
indeksi 35’in üzerinde olan hastalara da bu ameliyatları
öneriyoruz. Vücut kitle endeksi 40’ın üzerindeyse direkt
ameliyat… Ama obezitenin 1. aşaması olan 30-35 aralığında
vücut kitle endeksine sahip kişilerde diyabetin durumuna
bakmak gerekiyor. Kaç yıldır diyabeti var, şekeri son üç aydır
ne düzeyde gibi sorular soruyoruz. Bununla ilgili çalışmalar
devam ediyor, ama ben kendi hastalarımda da 35’in
altındakilerde ameliyat önermiyorum.
YANDAŞ HASTALIKLARI ENGELLİYOR!
Türkiye’de obezite tehlikeli bir noktada mı?
Çok!
Birçok
Avrupa
ülkesinden
daha
obez
bir
ülkeyiz.
Toplumumuzun 3’te 2’si fazla kilolu, 3’te 1’i normal. Fazla
kilolular normal, normaller zayıf, obezitenin başındakiler
“fazla kilolu ama bir şey olmaz” şeklinde algılanıyor. Ama tıp
diyor ki, fazla kiloluysan yandaş hastalığın artıyor. Obez
isen ciddi problemler seni bekliyor.
Zayıflama sektörü
diyebilir miyiz?
bize
“obezite
cerrahisini”
dayatıyor
Diyelim ki yılda 10 bin ameliyat yapıyoruz. Türkiye’nin 3’te
1’i obez, 3’te 1’i de fazla kilolu… Ülke 70 milyon dersek,
sektörde 40 milyon gibi bir alan var. Dünya ortalamasına
bakıldığında, ameliyat edilebilecek kişilerin yaklaşık yüzde
1-yüzde 2’sini ameliyat edebiliyoruz. Türkiye’de ise bu oran
çok düşük… O kadar kötü durumda olan hastalar var ki… Bu
hastalar bize daha güzel olmak için gelmiyorlar. Uyku
apnesinden, hiper tansiyondan, diyabete kadar pek çok sağlık
problemleri olduğu için geliyorlar. Bir de işi magazinleştiren
ve suistimal eden bir grup var ama, bu zaten hayatın her
alanında var.
5 YIL SONRA ÖLÜM VAKASI KALMAYACAK
Bu ameliyatlarda ölüm riski var mı?
Her ameliyatta olduğu gibi, bunlarda da var. Türkiye’deki ölüm
oranları dünyadakilere oranla bir parça daha yüksek
gözükebilir. Bazı hekimlerin başarı oranları yüksek olabilir
ama, yeni başlayan hekimler var. Adını duymadığınız x
hastanesinde de bu ameliyat yapılıyor ve doktorun bir pratik
kazanması lazım. Yani bu bir süreç. Eminim ki bundan 5 yıl
sonra ölüm vakalarını duymazsınız.
Ameliyatlar pahalı mı?
Evet. Eskiden obezite ameliyatları devlet hastanelerinde
ücretsiz yapılabiliyordu. Ameliyat yaptıranların sayısı
artınca, Sağlık Bakanlığı ve SGK Ocak ayında bu ameliyatları
“zorunlu sağlık hizmetinden” çıkardı ve hastanelerin
ameliyatlardan 3 kata kadar ücret alabilmesi kuralını getirdi.
Şimdi ameliyat fiyatları 10 bin liradan 50 bin liraya kadar
değişiyor. Bu biraz hangi hastanede ve hangi doktorda ameliyat
olduğunuza da bağlı.
Türkiye’de sağlık problemleri olmayan insanlar da ameliyat
ediliyor mu?
Olabilir, ama bu sayı çok düşüktür. Bu ameliyatla ilgili
haberleri ya insanlar çok kilo verirse, ya da ölürse okuyoruz.
Mesela safra kesesinden, bademcik ameliyatından ölenleri hiç
görmüyoruz. Bu daha çok görsel bir sektör olduğu için bunların
haberleri yapılıyor.
MİDE ESKİ HALİNE DÖNEMEZ!
Küçültülmüş midenin eski haline gelme şansı var mı?
Tüp mide ameliyatı için mümkün değil. Ameliyattan bir süre
sonra mide biraz büyüyebilir ama hiçbir zaman eski büyüklüğüne
gelmez.
Kilo alınabilir mi peki?
Evet, belli olanlarda kilo alımı oluyor. Hastaları, özellikle
ameliyatın 2. yılında dikkat etmeleri ve kilo almamaları için
uyarıyoruz. O yüzden beslenme uzmanının temel görevi ona yeni
beslenme düzenini öğretmektir. Hastaların ameliyattan önce
eğitim alması gerekiyor. Biz de ameliyattan sonraki ilk 1 ayda
hastalarımızı sık sık kontrol ediyoruz ve gerekirse
psikiyatristimize gösteriyoruz.
“PSİKİYATRİK SORUNLARA YOL AÇABİLİR”
Ameliyat olduktan sonra rahata eriyor mu insan?
‘By pass’ ameliyatı olunca her şey bitmiyor. Alkol
tüketmeyeceksin, sigara içmeyeceksin, yağlı yemeyeceksin.
Hayatta her şeye sahip olamıyoruz. Hem çok zayıf olacağız, hem
çok yemek yiyeceğiz, hem mutlu olacağız, hem de istediğimizi
giyeceğiz… Böyle bir dünya yok.
Obez konumuna gelmiş hasta artık tedavi görmek zorundadır.
Kilo almaya başlayan bir insanı eski haline getirmek de bir
koruma yöntemidir. Sağlık Bakanlığı’nın aslında bugün yapmaya
çalıştığı korumadır. Bakanlık yürünmesi için tavsiyede
bulunuyor. Obezseniz yürüyerek kilo veremezsiniz, ama yeni
doğan nesli kilo almamak için koruyabilirsiniz. Morbit obez
olan insanın tabii ki diyet yapması lazım. Ama doktora
gözüküp, altta yatan hastalıklara bakıp, doktorunun
kontrolünde bir program ile diyet yapılmalı.
Ameliyat olduktan sonra o yemek yeme isteğini giderememesi,
ileride hastada psikiyatrik sorunlara yol açabilir mi?
Ameliyat olan kişide yemek yeme bağımlılığı varsa, ameliyattan
sonra bunun yerine başka bağımlılıklar gelebilir. Bunun oranı
yüzde 30-40. Ben ameliyatla kilo kaybettirebilirim ama kişinin
aile ya da iş hayatına karışamam. Eğer siz daha önce stresten
yemek yemişseniz, bu yine olabilir. Örneğin alkol almayan ya
da az alan kişinin alkol düzeyi, ameliyat sonrasında
artabilir. Ya da alışveriş bağımlılığı artabilir.
Yüksek kilolu insanlar yandaş hastalıklarından kurtulup
sağlıklı yaşasın diye ameliyat ediyoruz. Ameliyat olan
hastaların yaşam süresi, ameliyattan sonra uzuyor. Bu yüzden
herkese ameliyat yapmıyorum.
“AMELİYAT DEĞİL İNSANIN KENDİSİ BİR MUCİZE”
Mide küçültme ameliyatları bu yıl bir anda popüler oldu sanki…
Bir akademisyen olarak artık obez cerrahisinin azalmasının
mümkün olmadığını düşünüyorum. Belki bir düzenleme
yapılabilir, ya da başka bir ameliyat yapılmaya başlanacaktır.
Ama şunu biliyoruz ki biz diyet, egzersiz ve ilaç
tedavileriyle elde edilen başarı düşük. Obezite cerrahisiyle
sağlanan başarı yüzde 100 değil ama, daha etkili kilo
kaybettirip, daha etkili koruma sağlıyor.
Hasta yakınları çoğu zaman bu ameliyata karşı. Ama hastalar
öyle bir noktadalar ki, artık hızlıca kilo vermek istiyorlar.
İnsanoğlu hep bir medet umuyor ve beklentiye giriyor. Halbuki
mucize diyetisyende değil, aslında insanın kendisinde. Bu
ameliyat da bir sihirli değnek değil, bir araç. Biz bu
ameliyatla hastalarımıza 0 kilometre araç veriyoruz, doğru
yolu gösteriyoruz. Ama o doğru yoldan gitmek kişinin elinde.
OBEZİTENİN ÇARESİ: FAST FOOD’U YASAKLAYIN, AVM’LERİ YAPMAYIN!
Ünlülerin tüp mide ameliyatı olması Türkiye’de talebi arttırdı
mı?
Medyada bilinirliği arttırıyor ama genelde başarılı vakaları
görenler geliyor ameliyat yaptırmaya. Ameliyat sayısıyla
beraber başarı da yükseldi. Herhalde 5 yıl içinde ameliyat
yaptıranların sayısı yılda 10 bin-15 bin olabilir. Bu yine de
çok yüksek bir sayı değil.
Obezitenin artma sebebi ne?
Geçen gün bir makale okudum; İngiltere obezite konusunda
1980’lere geri dönmek istiyormuş. Bunun sağlanabilmesi, Sağlık
Bakanlığı’nın değil siyasi otoritenin ciddi anlamda kararlar
almasıyla olur. Fast food zincirlerini yasaklayın, AVM’leri
yapmayın.
AVM ile şişmanlık arasındaki ilişki nedir?
Çünkü her işimizi AVM’lerde görüyoruz ve yeterince
yürümüyoruz. Artık çok az yerde Pazar kuruluyor. AVM’ler
eskiden daha lüks semtlerdeydi. Şimdi her yerde…
Televizyonda bazı insanlar diyetle ilgili konuşmalar
yapıyorlar, ancak diyetisyen değiller. Bunlara Sağlık
Bakanlığı’nın bir şey demesi gerekmiyor mu?
Bence demesi gerekiyor. O kişiler yaşam koçluğunu danışmanlık
olarak ele alıyorlar. Bu iş birileri şikâyet etmeden olmuyor.
Kilo vermenin matematiksel bir işlemi var. Aldığınız
kaloriden, harcadığınız kaloriyi çıkarırsınız, sonuç negatifse
kilo verirsiniz. Diyetisyen burada onları uygulatmaya
çalışıyor, organize ediyor. Ama danışman adı altında ortalığa
çıkan insanların hiçbir işlevi yok.
AMELİYATTAN ÖNCE TAHLİLLER GEREKİYOR!
Tüp mide ameliyatı yaptırmak
aşamalardan geçiyor?
isteyen
hastalar
hangi
İndeksiniz 40’ın üzerindeyse, ameliyata tamam diyorum. Kan ve
vitamin tahlillerinizi istiyoruz. Çünkü ameliyat sonrası
midenin büyük kısmı alındığı için ya da emilimle ilgili
sıkıntılar yaşandığı için, bazı vitamin emilimleri azalıyor.
Ameliyat sonrası bazı vitaminleri takviyeleri etmek gerekiyor.
O yüzden önceden bilmek gerek. Bunların dışında karaciğer
enzimleriniz, kolesterolünüze, kan şekerinize bakıyoruz.
Mutlaka endoskopi yaptırıyoruz. Çünkü midenin içini görmemiz
lazım. Karaciğerinizin yağlanmasına ve safra kesenize
bakıyoruz. Sigara kullanıyorsanız solunum fonksiyon testi
yapıyoruz. Apneniz varsa, gece nefesiniz kesiliyor veya makine
kullanma durumunuz varsa uyku testi yaptırıyoruz. Apnesi olan
hastalar gece oksijen alamıyor. Sabahları yorgun kalkıyor, işe
gittiğinde yorgun oluyor, gündüz uyukluyor… O yüzden önce bu
hastanın oksijenlenmesi lazım. Gerekli olan hastalarda
kardiyoloji istiyoruz. Mutlaka göğüs hastalıklarına
gösteriyoruz. Bunlar artık çok hızlı yapılabiliyor. En fazla 1
buçuk haftada tüm sonuçlar hazır olabilir. Tüm bu tahlillerden
sonra ameliyata alabiliyoruz. Ama hastayı gördükten sonraki
hazırlık sürecim 3-4 haftayı buluyor.
14/04/2015 Radikal Gazetesi, Armağan Çağlayan röportajıdır.
MUTLU YILLAR!
Yine yeni bir yıl var kapımızda. 2015 yılına gireceğimiz şu
günlerde istediğiniz her şeyin gerçekleşmesi dileğiyle.
Geleceğinizi oluşturacak her yeni gün, bir önceki günden daha
güzel, isteklerinize uygun ve sizi mutlu edecek şekilde olsun.
Yeni yılın size ve sevdiklerinize sağlık, mutluluk, esenlik ve
nice güzellikleri getirmesini dilerim.
Daha iyi yıllara, hep birlikte, daima bir adım önde…
MUTLU YILLAR !
Doç. Dr. Halil Coşkun
BARİATRİK
CERRAHİDE
EKİP
ÇALIŞMASI NEDEN ÖNEMLİDİR?
Obez/morbid
obez
kişilerin
kilo
(anatomik/psikolojik) çok fazla ve
alma
sebepleri
farklı sebeplere
dayanabileceği için sadece ameliyat değil, ameliyat öncesi
tetkiklerin değerlendirilmesi, ameliyat sonrası sağlıklı
beslenme sisteminin oturtulması, psikolojik destek ve
gerekiyorsa tedavi, moral ve motivasyon desteği de aynı oranda
önemlidir.
Ameliyatın başarılı
sağlıklı hayatına
hedefidir. Bu hedef
ve spesifik eğitim
geçmesi kadar, hastanın ameliyat sonrası
adapte olabilmesi bizlerin en büyük
doğrultusunda da her biri alanında uzman
almış, deneyimli kadromuzla hayatınızda
yeni bir sayfa açmanız için elinizden tutuyor olacağız.
Bizlerle yola çıktığınızda tıbbi tedavinizin yanında her zaman
size uzanan bir uzman eli olduğunu göreceksiniz…
Neden sadece spesifik olarak Obezite ve Metabolik Cerrahi
uygulayan bir hekime ihtiyacınız var?
Obezite ve Metabolizma cerrahisi her ne kadar genel cerrahi
alanında yer alsa da spesifik bir eğitim, tecrübe ve ekip
gerektirir. Bu nedenle eğitim ve çalışma hayatını sadece
obezite ve metabolizma cerrahisi üzerine kuran hekimler hem
alanında gün be gün daha tecrübeli, hem ameliyatın her
noktasına hakim, hem de spesifik alanları olduğu için
araştırma ve eğitim konusunda daha fazla zaman harcamaya
yatkındırlar.
Doç. Dr. Halil Coşkun’un 16 yıllık spesifik obezite ve
metabolik cerrahisi deneyimiyle geçen yılın rakamlarına göre
1000’den fazla laparoskopik cerrahi vakası ve 500’den fazla
endoskopik uygulaması bulunmaktadır. Toplamda 1500’ü aşkın
başarılı obezite/diyabet cerrahisi ve endoskopik uygulamaya
imza atmıştır.
Hekiminizin güncellenmiş bilgiler yayımlaması ve destek grubu
olması neden önemlidir?
Hekiminizin obezite cerrahisi ve yandaş konularda sıklıkla
makale yayımlaması, web sitesinde içerik oluşturması ve
ekibine ulaşabileceğiniz bir destek grubu olması ameliyat
öncesi ve sonrasında kafanıza takılan hür türlü soruyu
paylaşabilmeniz ve aydınlatılabilmeniz açısından fevkalade
önem taşır. Aynı zamanda gerek hekiminizin eski hastalarına
ulaşıp referans alabilmeniz açısından, gerekse moral ve
motivasyon anlamında destek grupları son derece yararlı
olmaktadır.
Hastaları için daima en iyi ve en güncel bilgilerle yola çıkan
Doç. Dr. Halil Coşkun içeriklerini kendi hazırlamış olduğu web
sitesi www.halilcoskun.com ‘da sürekli yenilenen içeriğiyle
hastalarına bilgi sunmakta, Doç. Dr. Halil Coşkun akıllı
telefonlar için hazırlanmış olan uygulaması ile cep
telefonlarınızda en hızlı ve en pratik şekilde içerik ve bilgi
paylaşmakta, aynı zamanda Türkiye’nin en büyük obezite
cerrahisi facebook grubunun “Obezite ve Metabolizma Cerrahisi
Paylaşım Grubu” kurucusu ve yöneticisi olarak hastalarıyla
aktif bilgi paylaşımında bulunmaktadır.
Neden bir Bariatrik Diyetisyen takibine ihtiyacınız var?
Gerek ameliyatınıza hazırlık sürecinde (ön diyetlerin
verilmesi, hasta eğitimi ve hazırlığı), gerekse ameliyatınız
sonrasında mideniz yeni boyutu ve ameliyatınızın getirileri
gereği uzman bir bariatrik diyetisyen desteğiyle yürümek, size
beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmek konusunda en büyük
desteklerden birini sağlayacaktır.
Ameliyatla hacmi küçültülen midenizle uzun dönemde sağlıklı
beslenme sistemini
nasıl oturtacağınızdan tutun,
önleyeceğiniz kas kaybı, yağ kaybı üzerine çalışmak,
ameliyatlıların beslenme piramidi gibi sadece spesifik olarak
bariatrik diyetisyenin bilip yönlendireceği konularda da
güvenilir ellerde olduğunuzu hissedeceksiniz.
Uzm.Bariatrik Diyetisyen Nazlı Acar, Doç.
Dr. Halil Coşkun
ile Obezite ve Metabolizma Cerrahisi Hasta Takibine 2011
yılından itibaren Üniversite bünyesinde ve serbest olarak Doç.
Dr. Halil Coşkun ile birlikte 750’nin üzerinde obezite
cerrahisi hastalarının takibini sürdürmektedir.
Neden bariatrik cerrahi ve yeme bozuklukları konusunda
özellikle tecrübeli bir Psikiyatri Uzmanına ihtiyacınız var?
Obezite; bir çok sebep ve bir çok yandaş hastalıkla birlikte
ilerleyen ve çoğunlukla içinden çıkılamaz diye düşündüğümüz
yeme bozukluklarıyla yaşamaya bizi mecbur kılan kompleks bir
hastalıktır. Hiçbir zaman çözümü tek taraflı ele alınmamalı ve
çözümü için kökene inilmelidir.
Cerrahi tedavi hiçbir zaman tek başına mucize değildir. Bu
nedenle özellikle uzun dönem sağlıklı bir beden imajı için
cerrahi tedavi mutlaka uygun bariatrik diyet ve
psikilojik/psikiyatrik takip ile desteklenmeli, yeni ve
sağlıklı bir yıl değil, bir ömür için düzenli takip ve
kontrollerle obeziteyle dört bir yandan destekle
savaşılmalıdır.
Bu nedenle ameliyattan sonra küçülen yeme hacminiz ve değişen
yaşantınızda hangi duygularla karşılaşacağınızı bilen, yeme
bozukluğu ile sizinle el ele savaşabilecek bir uzman; daha
güvenli adımlarla yeni sayfanızı açmanıza yardımcı olacaktır.
Ana çalışma konuları; Yeme Bozuklukları, Obezite, Bariatrik
Cerrahi öncesi ve sonrası psikiyatrik problemler olan Yrd.
Doç. Dr. Güzin M. Sevinçer hem serbest olarak, hem Doç. Dr.
Halil Coşkun ile koordine biçimde hasta takip ve tedavisi
yapmaktadır.
Neden bariatrik cerrahi geçirmiş bir Medikal Koordinatöre
ihtiyacınız var?
Medikal ya da Bariatrik koordinatörünüzün cerrahi tedavi ile
zayıflamış olması sizinle daha rahat empati kurması açısından
son derece önemli ve yararınıza olacaktır. Cerrahi tedavi ve
ameliyat sonrası takip sürecinde sizin yaşadıklarınızı
yaşamış, atlatmış ve başarmış biriyle iletişim içinde olmanız
size güç verecek ve birçok şeyi daha rahat danışmanızı
sağlayacaktır.
2012 tarihinden itibaren Doç. Dr. Halil Coşkun’un Medikal
Koordinatörü olarak görev yapmakta olan Başak Şekerpare,
20.04.2011 yılında 132 kg + Tip 2 Diyabet + 110 Ünite İnsülin
kullanımı + Necrobiosis Lipoidica ile girdiği, Doç. Dr. Halil
Coşkun tarafından gerçekleştirilen diyabet cerrahisi sayeside
Tip 2 Diyabette tam iyileşme sağlamış
ve fazla kilosunun
%85′ini kaybetmiştir.
Mutlu sonlara inanın…
Her zaman hatırlamanız gereken ameliyatınızın sihirli bir
değnek değil, muhteşem bir araç olduğu. Bu aracı kullanmak
için de bizler, olabildiğince destekle, tecrübeyle ve
uzmanlıkla sizlerin yanınızdayız…
Obezite Kaderiniz Değil!
BAŞAK ÜSTÜNDAĞ ŞEKERPARE:
BARİATRİK KOORDİNATÖR
Bariatrik Koordinatör- Başak Şekerpare
1980 Ankara’da doğdu. 1998 yılında Ankara – Özel Atılım Lisesi
/Yabancı dil bölümünü 2.likle bitirdi. (İngilizce). 1999
yılında İstanbul Üniversitesi – Yabancı Diller – Doğu Dilleri.
bölümünde öğretim gördü. 2001 yılında Çanakkkale Onsekiz Mart
Ünversitesi Desen-Tasarım Teknolojleri bölümünde öğrenim
hayatına devam etti.
Koza Tiyatrosu’nda 2 sezon sürdürdüğü Çocuk Tiyatrosu
oyunculuğu kariyerini, 3 sezon M.B.M, 12 Sezon Tiyatro Çağ,
“Sözün Bittiği Yer” Uzun Metraj – İsmail Güneş – Uzun Metraj,
“Memlekette Demokrasi Var “ – Süleyman Nebioğlu – Uzun Metraj
ile devam ettirdi.
20.04.2011 yılında 132 kg + Tip 2 Diyabet + 110 Ünite İnsülin
kullanımı + Necrobiosis Lipoidica ile girdiği, Doç. Dr. Halil
Coşkun tarafından gerçekleştirilen Laparoskopik Mini Gastrik
Bypass ameliyatı sayeside Tip 2 Diyabette tam remisyon, -70 kg
ile yandaş hastalıklarından kurtlulup, yaşam kalitesine
kavuşmuştur.
2012 tarihinden itibaren Doç. Dr. Halil Coşkun’un Bariatrik
Koordinatörü olarak görev yapmaktadır.
DOÇ.DR.HALİL COŞKUN – SHOW TV
ANA HABER / BAŞAK ŞEKERPARE
66 KİLO VERDİM, 31 YAŞIMDA
YENİDEN
DOĞDUM!
BAŞAK
ÜSTÜNDAĞ
Geçirdiği mide operasyonu ile bir yılda 66 kilo veren Başak
Üstündağ için hayat yeni başlıyor. Üstündağ artık doğum
günlerini ameliyat tarihi olan 20 Nisan’da kutluyor!
Pelin Çini/pelin.cini @ milliyet.com.tr
Başak Üstündağ’ın yaşam öyküsü “Hadi canım! Bu kadar da olmaz”
dedirten cinsten. Zaten o da anlatırken arada “Türk filmi gibi
değil mi?” diyor. Siz de dinleyici olarak muhtemelen
gözyaşları içinde (En azından benim için öyle oldu) “Bırak
filmi milmi, devam
et sen. Eee sonra ne oldu?” diyorsunuz. Ben de 100 küsur
kilodan 60’lara düştüğüm için zayıflama hikayeleri daha
doğrusu insanların hayatlarını değiştirmeyi becerdikleri ve
‘mutlu son’la biten gerçek öyküleri seviyorum. Başak’ınki de
öyle.
66 kilo verdiniz. Ortalama bir insanın ağırlığı kadar kilo
kaybettiniz…
İnanılmaz tabii ki. Kilodan dolayı dört sene bağdaş kurup
oturamadığımı hatırlarım. Şimdi eski pantolonlarımın tek
bacağına giriyorum ve bol geliyor. Kimse yolda tanımıyor
tabii. Ben bile aynada tanımakta zorlanıyorum kendimi. Bir de
şu an hedefimi geçmiş durumdayım. Aklımda maksimum 65 kilo
vermek vardı ama baktım ki kilolar gitmeye devam ediyor.
Doktorum da bunun bir sorun olmadığını söyledi. Şu an 66 kilo
ağırlığındayım, 38 beden giyiyorum. 60 olsam yeter.
* Hep kilolu muydunuz? Şişman bir bebek miydiniz?
Hep tombiktim. Toplumumuzda ‘Şişman bebek sağlıklı bebektir’
diye büyük bir yanılgı var. Anne ve babalar çocuklarına zorla
yemek yediriyorlar. Oysa bilmiyorlar ki diyabet, kalp ve damar
hastalıklarının birçoğunun temeli o yaşlarda atılıyor. Benim
hikayem de böyle başladı. Annem ve babam çalıştıkları için
beni babaanneme bırakırlardı. Kadın da emanetim diye yediriyor
da yediriyor. Hiç unutmam sobada bir tam ekmeği ısıtır,
üzerine yağ ve bal sürer zorla yedirirdi. Hâlâ tereyağından
baldan nefret ederim. İlkokulda da, ortaokulda da okulun en
şişman çocuğuydum, hep “Ergenliğe girince atar” derlerdi.
Derken lise başladı, ben kiloları atmadım üzerine kilo
eklemeye başladım.
Kimileri canı sıkkın olduğunda hiçbir şey yiyemez, kimi
insansa her şeye saldırır. Siz ikinci gruptansınız sanırım…
Aynen öyle. Duygusal yiyiciyim. Üzüntü, sıkıntı, hasret
herhangi bir duygu beni tetiklerdi ve yerdim. Tatlıya karşı da
aşırı düşkünlüğüm vardı. Ne zaman canım yansa, kendimi yalnız,
mutsuz hissetsem pastaneye giderdim.
* Peki, ne oldu da canınıza tak etti?
Klasik senaryo yani bir erkeğe âşık olursun o da seni
şişmansın diye istemez durumu benim başıma gelmedi.
Erkeklerden yana şanslıydım. Ne zaman “Ben bu çocuğu
tavlayacağım” dediysem tavladım. İçine kapanık, asosyal
şişmanlardan değildim.
Çok arkadaşım vardı, çok dışarı çıkardım. Kilolarımın
yaşantımı kısıtlamasına izin vermezdim. Benim canıma tak eden
nokta vücudumda ‘necrobiosis lipoidica’ isimli hastalığın
belirmesiyle başladı. Bu bir çeşit hücre kanseri, çok yeni bir
rahatsızlık ve nedeni de tedavisi de bilinmiyor. Hastalığın
birebir kilo ile ilgili yok ancak vücudunda açık yaralar
çıkıyor. Suya değmen yasak, hep bandajlı geziyorsun. Ağrı ise
felaket. Türkiye’de ne kadar hastane varsa gezdim. Günlerce
yattığım oldu, geçmedi. Teşhis konulduktan sonra “Bir çıkış
yolu bulmalıyım” dedim. Madem bu hastalık var, belki bu
dünyadaki zaman kısıtlı. Bu süreyi zayıf geçirmek istedim.
* Neden herhangi bir diyet programı ve spor değil de ameliyat?
Her şeyi denedim. Akupunkturlar, bitkisel çaylar, zayıflama
hapları, tek gıda rejimleri, doktorların özel diyetleri…
Hiçbiri işe yaramadı. Maksimum 10 kilo verip geri alıyordum.
İçimdeki duygusal açlık zayıflamamı engelliyordu. “Ancak midem
küçülürse yapabilirim” dedim. Bu arada yapı itibariyle çok
garantici biriyim. Öyle maceraya atılmam. Doktorumu bulmam iki
yılımı aldı. Araştırdım. Bu ameliyatı kimler yapıyor?
Hangisinin hasta kaybı daha düşük, hangisinin ameliyatlarından
sonra hastaları daha hızlı toparlanıyor diye.
* Ne kadar zamanda kaç kilo verdiniz?
İlk ay 22 kilo verdim. Dördüncü ayda 44 kilo gitmişti. Bu
arada bir mucize oldu ve yaralarım da iyileşmeye başladı. Bir
ay sonra kontrole gittiğimde doktorum bacağımdaki bandajlardan
birini açtı. Bir baktım, yara yok. Görüyorum ama inanamıyorum.
Üç ay sonra da tüm yaralar kapandı. Son bandajın çıktığı günü
unutamam. Tüm gün ağlaya ağlaya banyo yaptım.
* Eşinizle ne zaman tanıştınız? O nasıl girdi bu hikâyeye?
Daha önce kötü bir tecrübe yaşamıştım. Sırf kiloluyum diye
birlikte olduğum adamın ailesi evime gelmiş ve bana hakaretler
etmişti. O adam da ailesini dinleyip beni ertesi gün terk
etmişti. Oysa evlilik tarihi belirleyecektik, her şey hazırdı!
Eşimle de tanıştığımda aklımda aşk yoktu. Zaten biz şişmanlar
ne kadar kilo versek de duruma alışamayız. Bir adam bizimle
flört edince “Aman canım, bana mı bakacak?” deriz. Yine öyle
oldu ama bu defa karşımdaki kişi kararlı ve dürüst çıktı. Hani
“Beni her halimle kabul etsin” deriz ya. Erdem işte o adam.
Onu karşıma alıp
“Bak ben kilo veriyorum. Bu bir süreç. Sonunda güzelleşsem de
kollarım, bacaklarım sarkacak. Sonra bir de bacaklarımda eski
yara izlerim var. Bunları sorun yapacaksan hemen şimdi git”
dedim. Yaralarımı görmek istedi ve sonra eğilip bacağımdakini
öptü.
“Risk, kale ameliyatlarından çok daha düşük”
Üstündağ’ın doktoru Halil Coşkun Bezmialem Üniversitesi Tıp
Fakültesi’nde genel cerrahi ana bilim dalında öğretim üyesi.
Coşkun “Başak daha önce tüm diyet programlarını denediği için
bu, onun için ideal yöntemdi” diyor
* Başak hanımın ameliyatının ismi laparoskopik mini gastrik
baypas ameliyatı. Bu yöntem ile kilo verme mekanizması iki
şekilde işler. Oluşturulan yani küçültülen mide ile fazla gıda
alımı engellenerek yemek yeme miktarı azaltılıyor ve bu yeni
mide ile ince bağırsak arasında yapılan özel bağlantı
sayesinde alınan gıdalar direkt olarak ince bağırsağa geçiyor.
Bu da emilim oranını düşürüyor.
* Obezite cerrahisinde sadece bu ameliyat yok, en az onun
kadar sık uygulanan mide bandı (kelepçe) ve tüp mide
operasyonları da bulunmakta. Ayrıca bir de ameliyatsız bir
yöntem olan mide balonu uygulaması var. Hepsini
gerçekleştiriyorum. Uygulamalarım haftada 12-15 vaka arasında
değişmekte, şu ana kadar 750’den fazla ameliyat
gerçekleştirdim. Hastaların yüzde 90’ı memnun.
* Hasta seçerken American Society for Metabolic and Bariatric
Surgery’nin kriterlerine uyulmakta. Bunları kısaca sayayım:
Hastanın vücut kitle indeksinin 35-40 arasında olması, en az
üç yıldır obez olması, hormonal hiçbir problem
taşımaması ve alkol-ilaç bağımlısı olmaması gerekli.
* Bu ameliyatlardaki ölüm riski yüzde 0,5’in altında. Bu oran
kalp ameliyatındaki riskten (yüzde 3,5) düşüktür. Toplumdaki
algı bence medyaya yansıyan negatif olgulardan kaynaklanıyor,
oysa genele bakmak gerek. Ameliyat sayısı tüm dünyada hızla
artmakta. 2008 yılında tüm dünyada 350 bin operasyon yapıldı.
* Başak hanımı ilk gördüğümde ileri derecede obezdi, ayrıca
Tip 2 diyabeti vardı. İnsülin kullanımı çok yüksek
ve hayat kalitesi son derece düşüktü. Bu ameliyatın aynı
zamanda anti-diyabetik etkisi de var. Nitekim ameliyattan 24
saat sonra Başak hanımın kan şekeri de normale döndü ve
insülinden kurtulmuş oldu. Kilo kaybının getirdiği etki ile
ayaklarındaki yaralar düzeldi. Riskli bir karardı ama bunu
birlikte verdik.
* Ameliyat sonrasında beslenme çok önemli. İlk iki hafta sıvı
diyet, sonraki iki hafta püreli diyet ve sonrasında dengeli
bir şekilde normal gıdalara geçiş sağlıyoruz. Beslenme şekli
genel hatlarıyla düşük kalorili gıdalardan oluşmalı, bununla
birlikte yüksek protein oranına sahip olmalıdır. Ayrıca en
önemli şeylerden biri de vitamin ve mineral takviyelerinin
düzenli olarak alınması.
* Gastrik baypas ameliyatı son derece etkili bir operasyon, 18
aylık bir dönem içerisinde fazla kilonuzun yüzde 80’ini
kaybedebilirsiniz.
Dördüncü
yıldan
sonra
beslenme
alışkanlıklarınız değişmemiş ise bir kısım hastada da
görüldüğü gibi yüzde 25‘lik oran geri alınabilir.

Benzer belgeler

Obezite Ameliyatı Sonrasında Endokrin ve Besin Yönetimi

Obezite Ameliyatı Sonrasında Endokrin ve Besin Yönetimi Medikal ya da Bariatrik koordinatörünüzün cerrahi tedavi ile zayıflamış olması sizinle daha rahat empati kurması açısından son derece önemli ve yararınıza olacaktır. Cerrahi tedavi ve ameliyat sonr...

Detaylı

obezite cerrahisi sonrası reaktif hipoglisemi ve alınması gereken

obezite cerrahisi sonrası reaktif hipoglisemi ve alınması gereken görmüyoruz. Bu daha çok görsel bir sektör olduğu için bunların haberleri yapılıyor. MİDE ESKİ HALİNE DÖNEMEZ! Küçültülmüş midenin eski haline gelme şansı var mı? Tüp mide ameliyatı için mümkün deği...

Detaylı

kimlere mide balonu uy - Prof. Dr. Halil Coşkun

kimlere mide balonu uy - Prof. Dr. Halil Coşkun Cerrahi tedavi hiçbir zaman tek başına mucize değildir. Bu nedenle özellikle uzun dönem sağlıklı bir beden imajı için cerrahi tedavi mutlaka uygun bariatrik diyet ve psikilojik/psikiyatrik takip i...

Detaylı

obezite cerrahisi, beslenme ve saç dökülmesi,çocukluk obezitesi

obezite cerrahisi, beslenme ve saç dökülmesi,çocukluk obezitesi hastanın kronik bağımlılığı yoksa, anestezi açısından da bir sorun yoksa, ameliyat edilebilir. Aynı zamanda vücut kitle indeksi 35’in üzerinde olan hastalara da bu ameliyatları öneriyoruz. Vücut ki...

Detaylı

Liposuction (yağ alma ameliyatı) hakkında en fazla yanlış bilginin

Liposuction (yağ alma ameliyatı) hakkında en fazla yanlış bilginin görmüyoruz. Bu daha çok görsel bir sektör olduğu için bunların haberleri yapılıyor. MİDE ESKİ HALİNE DÖNEMEZ! Küçültülmüş midenin eski haline gelme şansı var mı? Tüp mide ameliyatı için mümkün deği...

Detaylı

mucizevi bir kahraman! - Prof. Dr. Halil Coşkun

mucizevi bir kahraman! - Prof. Dr. Halil Coşkun aile ya da iş hayatına karışamam. Eğer siz daha önce stresten yemek yemişseniz, bu yine olabilir. Örneğin alkol almayan ya da az alan kişinin alkol düzeyi, ameliyat sonrasında artabilir. Ya da alış...

Detaylı