MTA Dergisi 110, 143-164, 1990 DOĞU VE GÜNEYDOĞU

Transkript

MTA Dergisi 110, 143-164, 1990 DOĞU VE GÜNEYDOĞU
MTA Dergisi 110, 143-164, 1990
DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU NEOJEN-KUVATERNER VOLKANİTLERİNE İLİŞKİN YENİ
JEOKİMYASAL, RADYOMETRİK VE İZOTOPİK VERİLERİN YORUMU
Tuncay ERCAN*;Tatsuya FUJİTANİ**;Jun-Ichi MATSUDA***; Kenji NOTSU****; Selçuk TOKEL***** ve Tadahide Uİ***
ÖZ.— Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Orta Miyosenden itibaren etkin olmaya başlayan çarpışma zonu volkanizması incelenmiş
ve çeşitli yörelerdeki değişik yüzleklerinden örnekler alınarak majör, iz ve nadir toprak element (REE) kimyasal analizleri, stronsiyum izotop (87 Sr/86 Sr) ölçümleri ve K/Ar yöntemi ile radyometrik yaş belirlemeleri yapılmıştır. Volkanik kayaçların, majör
element kapsamlarına, göre yapılan diyagramlarda genellikle kalkalkalin ve alkalin, kısmen de toleyitik nitelikler taşıdıkları gözlenmiş, petrografik adlamaların yanı sıra, kimyasal bileşimlerine göre de adlandırmaları yapılmıştır. Volkanitlerin iz element kapsamları genellikle üst kıtasal kabuk, kısmen alt kabuk ve ender olarak da manto ortalama değerlerine uymaktadır. Örneklerde ölçülen
stronsiyum izotop oranları 0.70350—0.70640 arasında geniş bir aralıkta olup, bölgede Anadolu ve Arap plakalarının birbirleriyle
çarpışmalarından önce alta dalan Arap plakasına ilişkin kabuk parçasının volkanitleri oluşturan magmaya bulaştığının işareti olarak yorumlanmıştır. K/Ar yöntemine göre yapılan radyometrik yaş belirlemelerinde, ölçülen en eski yaş, Eleşkirt Kösedağ'a ait
olup, 11.4 ± 0.9 my, en genç yaşlar ise 30 000 yıl ile Nemrut dağı kalderası içindeki obsidiyenlere ve Tendürek dağının trakiandezitik lavlarına aittir. Makalede ayrıca tüm Doğu ve Güneydoğu Anadolu volkanitlerinin dağılımları ile volkanolojik, jeokimyasal,
petrografik, radyometrik ve izotopik özellikleri irdelenmiştir.
GİRİŞ
Son yularda, volkanolojik, jeokimyasal, jeokronolojik ve izotopik çalışmalar yardımıyla volkanizmaların kökenleri, oluşum koşullan ve tektonik yerleşimlerinin açıklanmalarında büyük aşamalar kaydedilmiştir. Doğu ve
Güneydoğu Anadolu'nun yaklaşık olarak yarısını kaplayan genç volkanizma, Orta Miyosenden itibaren yoğunlaşmaya başlamış ve bu etkinlik tarihsel zamanlara, hatta günümüze değin süregelmiştir. Volkanik kayaçlar üzerinde
bugüne kadar yapılan çalışmalar yersel ve dar alanlarda olmalarının yanı sıra, özellikle petrokimyasal yönden de
sınırlı kalmışlardır. Örneğin, çok sayıda volkanik kayaçta ana element kimyasal analizleri yapılmalarına karşın,
iz ve nadir toprak element (REE) ile stronsiyum izotop kapsamları yönünden yeterli inceleme yapılmamıştır.
Bu çalışmanın amacı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaygın yüzlekler veren Neojen ve Kuvaterner yaşlı volkanitlerde yapılan tüm eski çalışmaları irdelemek, elde edilen verilere daha ayrıntılı veriler ekleyerek değerlendirmek, volkanizmanın bölgesel olarak dağılımını, jeokimyasal ve petrografik özelliklerini, yaş sorunlarını göz önüne
alarak plaka tektoniği açısından kökensel yorumlarını yapmaktır. Bu nedenle, 1:500 000 ölçekli Trabzon, Kars,
Erzurum, Van, Diyarbakır ve Cizre paftalarının oluşturduğu, tüm Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu kapsayan inceleme alanında (Şek.l), seçilen değişik bölgelerden 71 adet temsilci örnek alınmış, bunların tümünün majör element kimyasal analizleri, 11 tanesinde iz ve nadir toprak element (REE) analizleri 14 tanesinde K/Ar yöntemi ile
radyometrik yaş belirlemeleri, 8 örnekte ise stronsiyum izotop ölçümleri (87 Sr/86 Sr) yapılmıştır.
Tüm örneklerin major element kimyasal analizleri Japonya'da Tokyo Üniversitesi Kimya Laboratuvarlarında
X-ray flüoresans spektrometresi ile; 22 farklı iz element ile 9 tür nadir toprak elementin analizleri ise Kyoto Üniversitesi Araştırma Reaktör Enstitüsü Laboratuvarlarında, nötron aktivasyon analiz yöntemi ile gama ışınları spek*
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Jeoloji Etütleri Dairesi, Ankara.
**
Marine.Technical College Department of Physics, Ashiya, Hyogo, 659, Japonya.
*** Department of Earth Sciences Faculty of Science Kobe Üniversity, Nada Kobe 657, Japonya.
**** Laboratory for Earthquake Chemistry Faculty of Science University of Tokyo, Hongo, Bunkyo-Ku, Tokyo 11 3, Japonya.
***** Karadeniz Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Trabzon.
144
Tuncay ERCAN; Tatsuya FUJİTANİ; Jun-Ichi MATSUDA; Kenji NOTSU; Selçuk TOKEL ve Tadahide Uİ
trometresinde 4096 kanallı titreşim ağırlık analizcisi ile birlikte, saf germanyumlu yarı iletken dedektör (ORTEC,
GEM—20180) kullanılarak yapılmıştır. Özellikle 9 tür nadir toprak elementin ölçümleri çok hassas olup, Tb ve
Ho haricinde hata payı % 3 ün altındadır. İz elementlerden Sr, Sb ve Cs ölçümlerinde hata payı % 5 dolayında
olup, diğerlerinde % 10 dan daha azdır. 8 örnekte yapılan stronsiyum izotop oranları (87 Sr/ 86 Sr) ölçümleri
ise Tsukuba üniversitesi Kimya Laboratuvarlarında çift kollfektörlü tipte bir kütle spektrometresi ile yapılmıştır. 14 farklı örnekte yapılan radyometrik yaş belirlemeleri ise K/Ar yöntemi ile Kobe Üniversitesi Jeokronoloji Laboratuvarlarında gerçekleştirilmiş, K ölçümleri atomik absorbsiyon spektrometresinde, Ar miktarları ise
kütle spektrometresi kullanılarak yapılmıştır.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaygın yüzlekler veren Miyosen, Pliyosen ve Kuvaterner yaşlı volkanik kayaç yüzleklerinin dokanakları ile, gerek bu çalışmada, gerekse tüm eski araştırıcılar tarafından yapılan eski çalışmalarda volkanitlerde ölçülen radyometrik yaş belirlemeleri ve Sr izotop oranlan Şekil l de sunulmuşlardır. Bu çalışma ile yapılan ölçümler yıldız işaretli olarak belirtilmişlerdir. Ayrıca daha önceki araştırıcılar tarafından 254 örnekte yapılan ana element kimyasal analiz sonuçları ile birlikte bu çalışma ile 71 örnekte yapılan analiz sonuçlarından alkali (Na20+K 2 O) ve SiO2 kapsamları çeşitli diyagramlara taşınmış (Şek.2,3,4) ve yoruma gidilmiştir.
NEOJEN VE KUVATERNER VOLKANİZMASININ BÖLGESEL YAYILIMI VE JEOKİMYASAL
ÖZELLİKLERİ
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da genç volkanizma, Orta Miyosenden itibaren neotektonik dönem ile başlamıştır. Bölgede neotektonik dönem,olasılıkla Orta Miyosende Bitlis kenet kuşağındaki okyanus kapanması sonunda Arap plakası ile Anadolu plakası arasındaki kıta-kıta çarpışması ile başlamaktadır( Şengör ve Kidd;1979; Şengör,
1979 ve 1980; Şengör ve Yılmaz, 1981). Neotektonik dönemde, çarpışma sonucu sıkışma tektonik rejimine bağlı olarak D-B doğrultulu kıvrımlar, D-B doğrultulu ve kuzey ya da güneye eğimli yüksek açılı bindirmeler, KD-GB
doğrultulu sol yönlü doğrultu atımlı faylar, KB-GD doğrultulu sağ yönlü doğrultu atımlı faylar, K-G doğrultulu
açılma çatlakları ve bu çatlaklardan çıkan yaygın volkanitler oluşmuştur (Şaroğlu ve Güner, 1981; Şaroğlu ve
Yılmaz, 1984, 1986 ve 1987; Yılmaz ve diğerleri, 1987). Tüm bu yapısal şekillerin gösterdiği gibi Doğu Anadolu
K-G yönde kısalmakta ve kabuğu kalınlaşmaktadır (Şengör ve Kidd, 1979; Savcı, 1980). örneğin, Canıtez ve
Toksöz (1980), Doğu Anadolu'da yaklaşık 45 km lik bir kabuk kalınlığının varlığını belirtirler. Böylece kalınlaşan kabukta oluşan çatlaklardan, kabuğun altta kısmî ergimesi ve daha alttaki üst manto malzemesi ile karışması
sonucunda oluşan genç volkanik kayaçlar çıkarak bölgeye yayılmış ve kıtasal kabuğun evrimine koşut olarak değişiklikler göstermişlerdir (Şengör ve diğerleri, 1979; Şengör ve Kidd, 1979; Yılmaz, 1984). Volkanizmanın, kıtaların çarpışması ile meydana gelen bir sıkışma ortamında oluştukları yeni çalışmalarla belirginleşmekte ve son yıllarda literatürde, çarpışma volkanitleri (collision volcanics) olarak tanımlanan (Savcı, 1980; Tokel, 1985;
Gülen, 1988) grup içinde yer aldıkları ortaya çıkmaktadır. Yörede paleotektonik döneme ilişkin volkanizma
Orta Miyosene değin etkin olabilmiştir, Şengör ve Yılmaz (1981) tarafından ada yayı volkanitleri grubu içinde
yer alabilecekleri belirtilmektedir. Şaroğlu ve Yılmaz (1987), bölgede paleotektonik dönemin en genç çökellerinin Alt Miyosen yaşlı ve sığ denizel ortam ürünü olduklarını, Orta Miyosenden itibaren neotektonik dönemin
başladığını ve Orta Miyosenin, alt düzeyleri sığ denizel, üste doğru ise karasal ortam ürünü çökel kayalarla temsil edildiğini gözlemişlerdir. Bu çalışmanın amacının, salt neotektonik dönemde oluşan çarpışma zonu volkanitlerini incelemek olması nedeniyle, Doğu Anadolu'da Alt ve Orta Miyosen yaşh sığ denizel çökellerle yer yer ardalanmalı olarak gözlenen paleotektonik döneme ilişkin volkanik kayaçlar, örneğin Erzurum güneydoğusunda
Hınıs-Tekman-Karayazı dolaylarındaki Mesçitli formasyonu (Yılmaz ve diğerleri, 1988) çalışma kapsamı dışında
bırakılmıştır.
NEOJEN-KUVATERNER VOLKANİTLERİ
145
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da çok geniş bir alanda yer alan neotektonik dönem volkanizmasına ilişkin
volkanik kayaçların, ayrıntılı olarak betimlenebilmeleri için, yaygın ve yoğun yüzlekler verdikleri bölgelere göre
adlandırılmaları uygun bulunmuş ve gerek diyagramlarda, gerekse metin içinde bu adlandırmalar kullanılmışlardır.
Bingöl (Solhan) volkanitleri
Bölgede neotektonik döneme ilişkin ilk volkanizma, kabaca Bingöl - Erzurum il merkezleri arasında yaygın yüzlekler veren, Yılmaz ve diğerleri (1987) tarafından "Solhan volkanitleri" olarak adlanan volkanizmadır.Yaklaşık 1000 m kalınlığa erişen volkanitler başlangıçta trakibazalt türde bazik lav ve aglomeralarla, daha sonra ise
trakiandezitik ve andezitik lav,tüf ve aglomeralarla temsil edilirler. Yılmaz ve diğerleri (1987), Solhan volkanitlerinin üç dönemde oluşumlarını tamamladıklarını, ilk dönemde (Üst Miyosen) zayıf alkalin nitelikli trakibazaltik lavlarla volkanik etkinliğin başladığını belirtiler. Bu araştırıcılar tarafından 9 örnekte yapılan majör element kimyasal
analiz sonuçlan, alkali-silika diyagramına taşındığında (Şek.2), Irvine ve Baragar (1971), MacDonald ve Katsura
(1964) ve Kuno (1968) ayrım trentleri göz önüne alındığında, bunlann genellikle alkalin nitelik taşıdıkları görülür. Aynı örnekler Le Bass ve diğerleri (1986) tarafından önerilen adlama diyagramında (Şek.3) bazalt, bazaltik
trakiandezit, trakiandezit ve andezit alanlarına düşerler. Bu örneklerin K2O ve SiO2 (Banaliz sonuçlarını Peccerillo ve
Taylor (1976). Barberi ve diğerleri (1974) ve Di Girolamo (1984) tarafından geliştirilen diyagrama yerleştirdiğimizde (Şek.4), yüksek potasyumlu kalkalkalin ve alkalin özellikler taşıdıkları ve yüksek alüminyumlu bazalt, şoşonitik bazalt, düşük silisyumla andezit, latit (trakiandezit), yüksek potasyumlu andezit ve andezit alanlarında yer
aldıkları ortaya çıkmaktadır. Yılmaz (1984) ile Yılmaz ve diğerleri (1987) bu volkanitlerin ilk ürünlerinin, Doğu
Anadolu'nun maksimum kabuk kalınlığına henüz erişemediği dönemlerde üst mantodan, sığ derinliklerde kısmi
ergime ile oluştuklarını, daha sonraki evrelerde oluşan volkanik ürünlerin ise kabuksal kökenli olduklarını belirtirler.
Aynı bölgenin kuzeyinde çalışan Yılmaz ve diğerleri (1988), Solhan volkanitlerinin ilk evresine karşılık gelen volkanitleri "Bingöl dağı volkanitleri" olarak adlamış ve ana çıkış merkezlerinin Bingöl dağı kalderası olduğunu belirtmişlerdir. Aynı volkanizma Muş dolaylarında da yüzlekler vermekte olup, Üst Miyosen yaşlı andezit ve
bazalt türde lavlarla ve bunların üzerinde yer alan Pleyistosen yaşlı daha asidik ürünlerle temsil edilirler (Şaroğlu
ve Güner, 1981). Bingöl volkanitlerinde çalışan Buket (1988), bu volkanitleri, Üst Miyosen-Alt Pliyosen yaşlı
"Hamurpet volkanitleri" ile Pliyo-Kuvaterner yaşlı "Keleştepe volkanitleri" olarak adlamıştır.
Erzurum volkanitleri
Erzurum-Çat-İspir-Aşkale arasında üst Miyosen yaşlı, genellikle kalkalkalin, kısmen de toleyitik ve alkalin
nitelikte ve bazalttan-riyolite değin uzanan geniş bir aralıkta bileşim gösteren, yer yer de piroklastiklerin egemen
olduğu bir volkanizma yer alır ve en çok 800 m kalınlığa erişir (İnnocenti ve diğerleri, 1982). Dumanlıdağ dolaylarında, volkanik etkinlik andezitik-bazaltik fissür tipte strato volkanizma ile başlar, riyodasit ve dasitik domlar ve
bazaltik fissür lavlarla sona erer (Pasquare, 1970). Gavurdağları dolaylarında bazalt, andezit, dasit ve riyolit türde
lav ve piroklastikler yer alırlar (Bilgin, 1984 ve 1987). Kargapazarı dağı dolaylarında çoğunlukla olivin bazalt, toleyitik piroksen bazalt, andezit, mujearit, trakit türde lavlar ve yer yer de ignimbritler etkindir (Tokel, 1965 ve
1979). Tekman dolaylarında ise üst Miyosen volkanizmasından daha sonra, olasılıkla Pliyosende yem bazaltik lavlar oluşmuştur (Bayraktutan, 1987).
Erzurum volkanitlerinden Bilgin'in (1987) 30 örnekte, Innocenti ve diğerlerinin (1982) 4 örnekte yaptıkları
majör element kimyasal analiz sonuçlan ile bu çalışmada 4 örnekte yapılan kimyasal analiz sonuçlan, alkali-silika
diyagramına taşındığında, volkanitlerin esas olarak kalkalkalin, bir-iki örneğin de toleyitik ve alkalin nitelikte oldukları ortaya çıkar (Şek.2). Aynı analiz sonuçlan Şekil 3 ve Şekil 4 teki diyagramlara da yerleştirilmiş ve kimyasal yoldan adlamaları yapılmıştır.
Erzurum volkanitlerinin daha kuzeyinde Rize-İspir arasında, yerleşme yaşı Üst Kretase-Paleosen olan Rize
plutonu yer almakta (Taner,1977 ve 1979) olup, yer yer bu plutonu kesen ve henüz çalışılmayan küçük genç volkanik yüzlekler de bulunmaktadır. Örneğin, bir obsidiyen örneğinde Taner (1977) radyometrik yaş belirlemesi
yaparak 2.1+0.3 my lık bir yaş saptamıştır (Şek.l).
NEOJEN-KUVATERNER VOLKANİTLERİ
147
Kars-Sarıkamış volkanitleri
Kars-Sarıkamış dolaylarında, çok geniş bir alanda Erzurum volkanitleri genel olarak aynı özellikleri taşıyarak devam eder. Bölgede incelemeler yapan Tokel (1979) volkanitleri Üst Miyosen yaşlı alkali olivin bazaltlar, mujearitik-trakitik lav ve kül akıntılarının oluşturdukları kalkan şeklinde volkanlar ve Pliyosen yaşlı toleyitik bazalt
ve andezitler olmak üzere üç gruba ayırmıştır. Bölgede yer yer de dasitik ve riyolitik lavlarla, tüfler, ignimbritler,
obsidiyen ve perlit gibi volkanik ürünler bulunmaktadır. Özellikle Sarıkamış güneyinde obsidiyen ve perlit oluşukları yaygın yüzlekler vermekte olup, yörede yaklaşık 2 milyar tonluk çok büyük bir perlit rezervi bulunmaktadır
(Kamanlı, 1975 ve 1977). Volkanik birimler Kars platosunda 500-1000 m arasında değişen kalınlıklar sunarlar ve
kimi yerlerde gölsel çökel kayalarla ardalanmalı olarak gözlenirler (Innocenti ve diğerleri, 1981 ve 1982). Lavlarda petrokimyasal çalışmalar yapan Tokel (1980a ve ö; 1981), volkanitlerin Zr, Y, Nb, Rb içerikleri ve K/Rb ile
Rb/Sr oransallıkları bakımından kıta ortası volkanik dizilere benzerlik gösterdiklerini, volkanitlerin kökenlerini
açıklamada plaka ortası manto yükselimi hipotezinin uygun düşeceğini belirtmiştir.
Kars-Sarıkamış volkanitleri daha doğuda Rusya'da Kafkaslar'da asidik ve bazik türde çeşitli ürünlerle yaygın
yüzlekler vermiştir ve üç evrede etkin oldukları saptanmıştır (Adamiya ve diğerleri, 1977; Shirinyan ve Karapetyan, 1984; Aslanyan ve diğerleri, 1985).
Kars-Sarıkamış volkanitlerinden Tokel'in (1979) 23, Innocenti ve diğerlerinin (1982) 12 örnekte ve bu çalışma ile l örnekte yapılan analiz sonuçlan Şekil 2,3,4 teki diyagramlara yerleştirilmiş, örneklerin çoğun kalkalkalin,
çok az da toleyitik ve alkali özellikler taşıdıkları belirlenerek kimyasal kapsamlarına göre adlamaları da yapılmış-
148
Tuncay ERCAN; Tatsuya FUJİTANİ; Jun-İchi MATSUDA; Kenji NOTSU; Selçuk TOKEL ve Tadahide Uİ
tır. Volkanik kayaçlarda 10 örnekte, Innocenti ve diğerleri (1982) tarafından yapılan ve 6.9 ± 0.9 my ile 1.3 ± 0.2
my arasında sonuçlar elde edilen radyometrik yaş belirlemelerinin yanı sıra (Şek.l), bu çalışma ile Horasan ilçe
merkezinin 17 km doğusunda Aras vadisinde bazaltik bir lavdan alınan örnekte yapılan yaş belirlemesi ile 4.61 ±
0.71 my lık bir değer ölçülmüştür. Alınan örneğin ana, iz ve nadir toprak element kapsamı (Ho-1), Çizelge l de
sunulmuştur.
Eleşkirt-Tutak volkanitleri
Eleşkirt-Tutak dolaylarında da üst Miyosen yaşlı, ortaç-asidik bir volkanizma yüzlekler verir ve Doğu Anadolu'da yer alan, neotektonik döneme ait en yaşlı volkanitleri temsil eder. Bölgede en önemli çıkış merkezi, Eleşkirt ilçe merkezi kuzeyindeki, 3500 m yüksekliğe erişen büyük Kösedağ volkan konisi olup, tamamen açık renkli
andezitik ve dasitik nitelikli, tüf, aglomera ve lavlardan meydana gelmiştir. Aynca ikincil çıkış merkezlerinden
koyu renkli, bazalt görünümlü andezitik tüf, aglomera ve lavlarla, riyolitik lavlar da çıkmış ve geniş alanlara yayılmışlardır. Kösedağ'dan alınan dasitik bir örnekte yaptığımız radyometrik yaş belirlemesi ile 11.4—0.9 my lık bir
sonuç, aynca Kösedağ-Horasan yolu üzerinde Karatepe adlı çıkış merkezinden aldığımız örnekte ise 11.2—1.5
my lık bir sonuç elde edilmiştir. Daha güneyde, Van iline bağlı Muradiye ilçe merkezi doğusunda yer alan Alikelle dağının dasitik lavlarında Innocenti ve diğerlerinin (1976) ölçtükleri 13.1 my lık yaşın haricinde, Doğu
Anadolu'da K/Ar yöntemi ile saptanan en eski yaşlar bunlardır. Bu iki örnekten, Karatepe'den alınan andezitik
örneğin majör, iz ve nadir toprak element kapsamı Çizelge l de, her iki örneğin radyometrik yaş ölçüm değerleri
ise Çizelge 2 de sunulmuşlardır. Aynca, Doğu Anadolu'da en az çalışılan alan olan bu yörede petrokimyasal çalışmalara ağırlık verilmiş ve 34 örnek daha alınarak major element kimyasal analizleri yapılmıştır. Örneklerin,
alkali-silika diyagramında kalkalkalin ve toleyitik nitelikte oldukları (Şek.2) ortaya çıkar. Bölgede toleyitik nite-
NEOJEN-KUVATERNER VOLKANİTLERİ
149
150
Tuncay ERCAN; Tatsuya FUJİTANİ; Jun-İchi MATSUDA; Kenji NOTSU; Selçuk TOKEL ve Tadahide Uİ
likli lavların en yoğun oldukları alan, Eleşkirt-Tutak ilçe merkezleri arasında yer almaktadır. Toleyitik andezit ve
dasitik lavlar genellikle biyotit ve hornblend fenokristalleri içermez, ojit ve hipersten fenokristalleri boldur ve koyu gri, siyahımsı renklidir. Kalkalkalin nitelikli andezitik ve dasitik lavlarda ise durum tersine olup, bunlar biyotit
ve hornblendce zengin ve açık pembe renklidirler ve bu özellikleri ile petrografik gözlemlerle de ayırtlanabilirler.
örnekler, Le Bass ve diğerlerinin (1986) önerdiği adlandırma diyagramında trakiandezit, andezit, dasit ve riyolit
alanlarına düşerler (Şek.3). Aynı örnekler K 2 0 ve SiO2 diyagramında ise andezit, yüksek potasyumlu andezit, dasit ve riyolit alanlarında (Şek.4) yer almaktadırlar.
Hamur volkanitleri
Hamur ilçe merkezi yakınlarında bazaltik türde lavlar, daha alttaki Eleşkirt-Tutak volkanitleri üzerinde yer
aldıklarından yaşlan Pliyo-Kuvaterner olmalıdır. Lavlar fissür orijinli, koyu renkli ve yatay akıntılar şeklinde gözlenirler. Alınan iki örnekte yapılan petrokimyasal çalışmalarla, bunların tamamen alkali nitelikte oldukları, tefrit ve
trakibazalt olarak adlanabilecekleri belirlenmiştir (Şek.2,3,4). Hamur volkanitleri daha ileriki bölümlerde betimlenecek olan Özalp (Van), Muradiye (Van) ve Bitlis volkanitleri ile benzeşmektedir. Pliyo-Kuvaternerde Doğu
Anadolu'da daha pek çok yerde alkali bazaltik lavlar fissür tüpte küçük yüzlekler vermektedirler.
Taşlıçay-Cumaçay volkanitleri
Ağrı il merkezi doğusunda Taşlıçay-Cumaçay arasında yüzlekler veren volkanitler Pliyo-Kuvaterner yaşlı
olup (Kıral ve Çağlayan, 1980), esas olarak bazaltik, kısmen de andezitik ve trakitik lav tüf ve aglomeralardan
meydana gelirler. Taşlıçay-Cumaçay volkanitlerinden bu çalışma sırasında 9 örnek alınarak majör element kimyasal analizleri yapılmış olup, alkali-silika diyagramında (Şek .2) örneklerin kalkalkalin, kısmen de alkalin nitelikte oldukları ve adlandırma diyagramında (Şek.3) bazalt, bazaltik andezit, andezit, trakiandezit ve trakit olarak adlanabilecekleri saptanmış, petrografik incelemelerle bu veriler desteklenmiştir.
Ağrı dağı volkanitleri
ülkemizin, Sovyetler Birliği ve İran ile olan sınır bölgesinde yer alan ve 5137 metrelik yüksekliğiyle Türkiyenin en yüksek dağı olan Büyük Ağrı dağı ve 3896 m lik Küçük Ağrı dağı, birer volkan konisi olup, yaklaşık 17
NEOJEN-KUVATERNER VOLKANİTLERİ
151
km lik yarıçaplı dairesel bir taban üzerine oturmuşlardır. Büyük ve Küçük Ağrı dağları konileri esas olarak ortaç
ve asidik lav akıntıları, aglomeralar ve tüflerden meydana gelmişlerdir. Kuvaterner yaşlı olan volkanizmanın et12
kinliği sonucunda yaklaşık 3X10
ton volkanik ürün yeryüzüne püskürmüştür (Türkünal, 1980). Konilerin taban
kısımlarında aglomeralar, volkan breşleri, obsidiyenler ve volkanik küller yaygındır. En son çıkan bazaltik tüfler, Doğubeyazıt ilçe merkezi kuzeyinde görülür. Koniler olasılıkla iki evrede gelişmiştir. Alt Kuvaternerde her iki
koninin esas olarak andezitik stratovolkanik yapısı oluşmuş, ikinci evrede (üst Kuvaternerde) ise günümüzdeki
morfolojiyi oluşturan en genç ve yeni lav akıntıları ve parazit yan koniler meydana gelmişlerdir (Blumenthal,
1958). Güner ve Şaroğlu (1987), Ağrı dağının oluşumunu 11 evrede tamamladığını belirtmişlerdir. Ağrı dağı volkanitlerinde ilk kez Lambert ve diğerleri (1974) jeokimyasal çalışmalar yaparak ender olarak bulunan bazik lavların dışındaki andezit, dasit ve riyolit türde lavları, kalkalkalin nitelikli "yüksek Y" ve kalkalkalin+toleyitik nitelikli
"düşük Y" olmak üzere iki gruba ayırmışlardır. Ağrı dağı volkanitlerinden Lambert ve diğerlerinin (1974) aldığı 28
örnek ile bu çalışma sırasında alınan üç örneğin kimyasal analizleri alkali-silika diyagramına yerleştirilmiş (Şek.2)
ve çoğun kalkalkalin, kısmen de toleyitik nitelikte oldukları saptanmış; adlandırma diyagramında (Şek.3) lavların
trakibazalt, trakiandezit, andezit, dasit ve riyolit türde oldukları;K2O-SİO2 diyagramında ise tipik düşük potasyumlu kalkalkalin bir seri oluşturduktan belirlenmiştir. Bu çalışma sırasında ahnan üç örneğin ikisi Büyük Ağrı, biri de
Küçük Ağrı dağından alınmış andezitik türde örnekler olup, bunların majör, iz ve nadir toprak element analiz sonuçlan Çizelge l de sunulmuşlardır. Bu örneklerde K/Ar yöntemi ile radyometrik yaş tayini de yapılmış olup, Küçük Ağrı dağında 270 000 yıl, Büyük Ağrı dağında ise 450 000 ve 490 000 yıllık yaşlar saptanmıştır. Büyük Ağrı
dağında Sanver (1968) daha önce radyometrik yaş belirlemeleri yaparak 500 000 ± 330 000; 680 000 ± 240 000 ve
l 070 000 ± 120 000 yıllık sonuçlar elde etmiştir. Bu çalışma ile alınan örneklerde stronsiyum izotop oranı ölçümleri de yapılmış ve 0.70443 ile 0.70411 sonuçlan elde edilmiştir. Lambert ve diğerleri (1974) 0.70420 - 0.70550
arasında; Gülen (1980 ve 1982) ise 0.70364 - 070386 arasın da ölçümler yapmışlardır. Gülen (1980), bu sonuçların,
Ağrı dağı volkanitlerini oluşturan magmanın, homojen bir manto kaynağından periyodik olarak gelip magma
odasını doldurduğunu işaret ettiğini ve lavlarda kabuksal kirlenme olmadığını gösterdiğini belirtmiş; Gülen
(1988), fraksiyonal kristalleşme ile farklı iki tür manto magmasından türeyebileceklerini öne sürmüştür.
Tendürek dağı volkanitleri
Tendürek dağı, 3533 nı yüksekliğe erişen Büyük Tendürek dağı ve 3291 m lik Küçük Tendürek dağından
oluşan ikiz koni ve krateri ile belirgin, aynca çok sayıda koni ve kraterin de yer aldığı, Kuvaterner yaşlı bir stratovolkandır. Küçük Tendürek kraterinde 400 m büyüklükte bir göl vardır ve bu kraterin kenarında 1-2 m büyüklükteki çeşitli çukurlardan yaklaşık 50° sıcaklıkta su buharı çıkmaktadır. Büyük Tendürek kraterinde ise 200 m derenlikte büyük bir krater çukuru bulunmasına karşın, su birikintisi yoktur. Burada sürekli olarak sıcak su buharı
ve çeşitli gazlar çıkmakta ve gazların içindeki H2S ayrışarak bol miktarda kükürt birikimi meydana gelmektedir
(Pamir, 1951, Ercan, 1986). Tarihsel çağlarda da lav püskürten bu genç yanardağ günümüzde etkinliğini solfatar
evrede sürdürmekte olup, ülkemizde en genç aktif yanardağ olarak tanınmaktadır.
Tendürek dağının güneyinde yer alan Çaldıran ilçe merkezinde yer yer zeminden CO2 gazı çıkmaktadır. Nagao ve diğerleri (1989), bu gazlardan aldıkları örneklerde yapmış oldukları He izotop çalışmaları (3He/4 He) ile
bunların bir magma rezervuarından türeyen volkanik kökenli gazla olduklarını belirtmişlerdir. Çaldıran'a en yakın genç volkanik dağ 25 km kuzeydeki Tendürek dağı olduğundan, bu gazların Tendürek sistemine ilişkin oldukları düşünülmektedir. Tendürek dağının çevresindeki soğuk su kaynaklarında yapılan kimyasal çalışmalarda yüksek miktarda F içeriği saptanmıştır (Oruç ve diğerleri, 1976). Bunlar fümerollerle taşınan ve soğuyan lavlardan
kaçan flüorun, yeraltı sularına göçü sonucunda zenginleşmişlerdir.
Tendürek dağından bu çalışma ile alınan altı örnek ile Ota ve Dinçel'in (1975) aldığı üç örnek ve Innocenti
ve diğerlerinin (1976) aldığı bir örnekte yapılan majör element kimyasal analizleri alkali-silika diyagramına taşın-
152
Tuncay ERCAN; Tatsuya FUJİTANİ; Jun-İchi MATSUDA; Kenji NOTSU; Selçuk TOKEL ve Tadahide Uİ
dığında (Şek.2), bunlann tamamen alkalin nitelikte oldukları görülür. Le Bass ve diğerleri (1986) adlandırma diyagramında lavlar tefrit, trakibazalt ve trakiandezit alanlarına düşmektedirler (Şek.3).Bu çalışma ile alınan üç
örnekte K/Ar yöntemi ile radyometrik yaş belirlemesi de yapılmış olup, en yeni olan trakiandezit türde lavların
30 000 ve 70 000 yıldan daha genç oldukları daha eski trakibazaltik lavın ise 560 000 ± 160 000 yıllık olduğu saptanmıştır. Tendürek'e ilişkin en genç lavlar, Çaldıran ovasının alüvyonları üzerinde akmış olup, aktüel lav görünümündedirler. Ancak, Çaldıran ilçe merkezinde MTA Genel Müdürlüğü tarafından sondaj çalışması yapılmış ve 103 m
derinlikten trakibazaltik karot örneği alınmıştır. Bu örnekte de K/Ar yaş tayini yapılarak 140 000- 490 000 yıl
arasında yaşlar saptanmış ve Tendürek lavlarının, Çaldıran ovasının altında da bulundukları kanıtlanmıştır.
Tendürek lavlarından alman iki örnekte ise Sr izotop oranları ölçülmüş ve 0.70535 ile 0.70574 değerleri elde edilerek alkali volkanizmayı oluşturan magmanın salt manto kökenli olmayıp, kabuksal kirlenme özellikleri
taşıdığı belirlenmiştir.
Muradiye volkanitleri
Muradiye-Çaldıran arasında alkali nitelikte fissür tipte bazik lavlar yaygın yüzlekler verirler ve platolar oluştururlar. Bu çalışma için alınan iki örnek ile Innocenti ve diğerleri (1976) tarafından alınan bir örneğin analiz sonuçları değerlendirildiğinde, lavların aşırı alkali nitelikte oldukları, tefrit ve bazanit olarak adlanabilecekleri belirginleşir (Şek.2 ve 3). Aynca 2 örnekte Innocenti ve diğerleri (1976) tarafından radyometrik yaş belirlemesi yapılmış ve 3.9 ± 0.1 ve 2.5 ± 0.5 my hk (Pliyosen) sonuçlar elde edilmiştir.
Alikalle dağı volkanitleri
Muradiye doğusunda, İran sının yakınlarında dasitik türde lavlar domsal yapılarıyla izlenirler. Kalkalkalin
nitelikteki lavlarda Innocenti ve diğerleri (1976) K/Ar yöntemi ile radyometrik yaş belirlemesi yapmış ve 13.1 ±
0.3 my lık bir sonuç elde etmişlerdir. Bu yaş, Doğu ve Güneydoğu Anadolu neotektonik dönem volkanitlerine
ilişkin ölçülen en eski yaştır.
Özalp volkanitleri
Özalp ilçe merkezi dolaylarında ve daha doğuda İran, sının yakınlarında olasılıkla Pliyosen yaşlı ve alkali
bazalt nitelikli fissür tipte volkanitler yersel küçük yüzlekler verirler. Koyu gri-siyahımsı renkli çok sert, kompakt
lavlardan bu çalışma için bir örnek alınmış ve kimyasal -petrografik incelemelerle alkali nitelikte ve trakibazaltik
türde olduğu belirlenmiştir.
Albayrak (Haravil) volkanitleri
Türk-İran sınırında, Albayrak kuzeyinde izlenen ve en büyük çıkış merkezi Haravil dağı olan volkanizma Pliyosende etkinliğe başlamış olup(Türkecan, 1986), ilk evrede karasal çökellerle arakatkılı tüfler oluşmuştur. Volkanizma asidikten baziğe doğru geçiş gösterir. Başlangıçta dasitik, hatta riyolitik ürünler veren volkanizma, daha
sonra andezit ve trakiandezit türde lavlar püskürtmüştür. Kuvaternerde ise bazaltik lavlar oluşmuş ve bunlar yer
yer domsal, yer yer de platobazaltlar şeklinde, daha eski volkanik kayaçlar üzerinde yer almışlardır (Şenel ve diğerleri, 1984).
Meydan dağı—Aladağ volkanitleri
Van gölü kuzeyinde geniş bir alanda, esas çıkış merkezleri Meydan dağı, Aladağ, Etrüsk dağı ve Girokol dağı olan, pek çok ikincil çıkış merkezleri gözlenen volkanizma yaygın yüzlekler oluşturmuştur. Volkanizma üst
153
NEOJEN-KUVATERNER VOLKANİTLERİ
Miyosende başlamış ve Kuvaterner sonlarına kadar etkin olmuştur. Bölgede bazalttan riyolite kadar tüm bazik,
ortaç ve asidik lavlarla, tüfler, ignimbritler ve obsidiyen akıntılar bir arada bulunmaktadırlar. Innocenti ve diğerleri (1980), çok sayıda lavda K/Ar yöntemi ile radyometrik yaş belirlemesi yapmışlar ve 6.2 ±0.2 my ile
430 000 ± 150 000 yıl arasında sonuçlar elde etmişlerdir (Şek.l). Bu çalışma ile de alman dört örnekte yaş tayini
yapılmış, Etrüsk dağının dasitik lavlarında 3.91 ±0.55 my, Meydan dağının riyolitik lavlarında 5.75 ±0.46 my;
Meydan dağının obsidiyenlerinde ise 450 000 yıl ile 990 000 yıllık sonuçlar elde edilmiştir. Akdoğan ve Kılıç
(1987), Meydan dağı kraterinin oluşumundan sonra çökerek bir kaldera meydana geldiğini belirtmişlerdir.
Malazgirt volkanitleri
Meydan dağı-Aladağ volkanitleri aynı özelliklerde ve eş zamanlı olarak Malazgirt çevresinde de yüzlekler
vermektedirler. İlk evre ile oluşan kalkalkalin nitelikli lavlarda Innocenti ve diğerleri (1976 ve 1980) tarafından
radyometrik yaş belirlemeleri yapılarak Pliyosen yaşlı oldukları saptanmıştır (Şek.l). ikinci evre ile oluşan bazik
lavlarda bu çalışmada alınan bir örnek ile Innocenti ve diğerleri (1980) tarafından alınan bir örneğin analiz sonuçları incelendiğinde, bunların alkali nitelikte oldukları ve bazaltik trakiandezit ve trakiandezit olarak adlanabilecekleri belirlenmiştir (Şek.2 ve 3).
Süphan dağı volkanitleri
4150 m yüksekliğe erişen Süphan dağı konisini ve çevresindeki volkanitleri oluşturan volkanizma, Meydan
dağı-Aladağ volkanizmasının daha batıya doğru devamıdır. Süphan dağı, stratovolkan yapısı göstermekte olup,
krateri tabla şeklinde bir tapa ile tıkalıdır ve içinde daimî karların erimesi ile beslenen küçük bir göl vardır (Güner
ve Şaroğlu, 1987). Tepe kısmında daha sonra küçük bir kaldera oluşmuştur (Ketin, 1983). Süphan dağı konisi
oluşturmak için yeryüzüne 1.2 x 10 12 ton ağırlığında volkanik gereç çıkmıştır (Türkünal, 1980). Yanardağın güney eteğinde bir maar meydana gelmiş olup, Doğu Anadolu'da bilinen tek maardır (Ercan ve Yıldırım, 1988).
Süphan dağının Pliyo-Kuvaterner yaşlı lavlarından Innocenti ve diğerleri (1976) tarafından alman altı örnek, Innocenti ve diğerleri (1980) tarafından alınan üç örnek ve bu çalışma ile alınan iki örneğin kimyasal analiz sonuçları
değerlendirildiğinde, bazik olan lavların alkalin, diğer ortaç ve asidik örneklerin kalkalkalin nitelikte oldukları,
trakibazalt, bazaltik trakiandezit, trakiandezit, trakidasit, dasit ve riyolit olarak adlanabilecekleri ortaya çıkmıştır (Şek.2 ve 3). Süphan dağı volkanitlerinde Sanver (1968) ile Innocenti ve diğerlerinin (1976 ve 1980) yaptıkları
radyometrik yaş tayinlerinin yanı sıra (Şek.l), bu çalışma ile andezitik bir lavda radyometrik yaş tayini yapılmış
ve örneğin 280 000 yıldan daha genç olduğu saptanmıştır. Aynca iki örnekte de Sr izotop oranı ölçümleri yapılmış (Çizelge 1) ve 0.70479 ve 0.70640 değerleri elde edilmiştir. Süphan dağı volkanitlerinde, Gülen (1980) Sr
izotop oranı ölçümleri yapmış ve 0.70453-0.70651 arasında benzer değerleri elde etmiştir. Bu ölçümler, kabuk bileşimindeki değişikliklerin, yani kabuksal kirlenmelerin etkin olduğunu göstermektedir.
Nemrut dağı volkanitleri
o
Nemrut dağı, Doğu Anadolu'da Kuvaterner yaşlı yanardağların en büyüklerinden biri olup, 35 km büyüklükteki kalderası, kaldera içindeki irili ufaklı gölleri, sıcak su ve gaz çıkışları ile karakteristik bir stratovolkandır.
Kalderanın boyutları yaklaşık olarak 7.5 x 6.5 km olup, dik duvarları 2900 m ye kadar yükselir. Nemrut yanardağı Alt Kuvaternerden itibaren volkanik ürün çıkarmaya başlamış olup, ilk volkanik etkinlik ile bir yarık erüpsiyonu vasıtasıyla geniş alanlara yayılan çeşitli piroklastikler oluşmuştur. Özpeker (1973), bu evrede yaklaşık 100 km
hacimde piroklastik gereç çıktığını öne sürmektedir. Bunlar yer yer ignimbritler şeklinde izlenirler. Daha sonra
bazik lavlar çıkarak çevreye yayılmışlardır. Bu evreden sonra ortaç ve asidik lavlar meydana gelerek trakiandezit,
trakit, riyolit ve yeşil renkli obsidiyenler oluşmuştur. Daha sonra Nemrut kalderası oluşmuş, bunu takiben gerek
154
Tuncay ERCAN; Tatsuya FUJİTANİ; Jun-İchi MATSUDA; Kenji NOTSU; Selçuk TOKEL ve Tadahide Uİ
kaldera içinde, gerekse kaldera çevresinde tüf, ignimbrit, trakit ve trakiandezitik lavlar ve gri-siyah renkli obsidiyenler meydana gelmişlerdir. Son olarak, kaldera dışında bir kırık hattı boyunca trakibazaltik ve trakiandezitik
lavlar çıkmış ve Nemrut konisi eteklerine doğru akmışlardır. En son lav akıntısı MS 1441 yılında çıkmış olup,
ülkemizde bilinen en geç oluşuktur (Güner, 1984). Kaldera içinde sıcak su ve çoğunlukla CO2 bileşimde gaz çıkışları izlenmektedir. En yüksek ısılı sıcak su kaynağı 58°C sıcaklıkta olup, yapılan jeokimyasal çalışmalarla
170°C lik ve 253°C lik rezervuar sıcaklıkları saptanmıştır (Ünlü ve Can, 1983).
Nemrut volkanitlerinden Özpeker'in (1973) aldığı 12 örnek, Özpeker'in (1975) aldığı dört örnek, Toprak'ın
(1988) aldığı 37 örnek, Innocenti ve diğerlerinin (1976) aldıkları iki örnek ve bu çalışma ile alman iki örneğin
kimyasal analiz sonuçları diyagramlara taşındığında, tüm örneklerin alkalin nitelikte oldukları ve kimyasal olarak
tefrit, bazalt, trakibazalt, trakiandezit, trakidasit, trakit ve riyolit (obsidiyen) şeklinde adlanabilecekleri ortaya
çıkmıştır (Şek. 2 ve 3). Bu çalışma ile alınan bir obsidiyen örneğinde radyometrik yaş belirlemesi yapılmış ve
30 000 yıldan daha genç olduğu saptanmıştır.
Bitlis volkanitleri
Bitlis vadisi boyunca ve Reşadiye dolaylarında bazaltik lavlar yüzeylenmektedir. Bazı eski araştırıcılar Bitlis
vadisi boyunca yaklaşık 40 km devam eden bu bazaltik lavların ana çıkış merkezlerinin Nemrut yanardağı olduğunu ve vadi boyunca aktıklarını öne sürmelerine karşın (Özpeker, 1973; Güner, 1984) bu araştırma sonucu bazaltların Nemrut çıkışlı olmayıp, fıssür tipte ayrı bir bazik volkanizma oldukları sonucuna varılmıştır. Alınan iki
örneğin, yapılan jeokimyasal incelemelerle alkali nitelikte oldukları ve trakibazalt olarak adlanabilecekleri ortaya
çıkmıştır (Şek.2 ve 3). Aynca bir örnekte radyometrik yaş belirlemesi de yapılmış ve 2.5 my dan daha az bir zaman önce meydana geldikleri belirlenmiştir. Çizelge l de, yaş tayini yapılan örneğin (NE—1) majör element kimyasal analizi incelendiğinde. P2O5 kapsamının % 1.68 gibi çok yüksek miktarda olduğu görülmektedir. Bu durum,
Bitlis vadisi dolaylarında Paleozoyik yaşlı metamorfik kayaçlar içinde yer alan manyetitli apatit yataklanmalarının etkisini, bir başka deyişle bazaltları oluşturan magma odasında apatitli metamorfitlerin de ergiyerek magmaya
katılmış olabileceklerini işaret etmektedir. Bitlis il merkezinin 9 km güneyinden alman bir örnekte Sr izotop oranı
ölçümü de yapılmış ve 0.70628 gibi bir sonuç elde edilerek kabuksal bulaşmanın bir hayli etkin olduğu ortaya
çıkmıştır. Aynı volkanitlerde çalışan Genç (1987) ise, bu lavların okyanus adası bazaltları ile eş kimyada olduklarını ve bu devirde bölgenin kısmen de olsa, bir okyanus adası durumunda olduğunu savlamaktadır.
Bitlis volkanitleri, Malazgirt, Hamur, Özalp, Muradiye ve Tendürek dağı bazik lavları ile eş zamanlı ve eş kökenli olarak meydana gelmişlerdir.
Erzincan volkanitleri
Erzincan-Pülümür arasında yüzlekler veren volkanitler çoğunlukla riyolit ve dasit türde lavlar olup, aralarında yer yer tüf, cüruf ve pomza şeklinde ürünler yer almaktadır. Volkanitlerde incelemeler yapan Baş (1979 ve
1981) bunların Pliyo-Kuvaterner yaşlı kalkalkalin nitelikli, kıtasal kabuk ve üst manto kökenli olduklarını; Kuzey
Anadolu Fay zonu yardımıyla yeryüzüne çıktıklarını belirtmiştir.
Erzincan volkanitlerinin daha güneyinde yaygın yüzlekler veren Elazığ-Tunceli volkanitlerinde ise henüz ayrıntılı çalışma yapılmamıştır.
Karacadağ volkanitleri
Karacadağ volkanizması üst Miyosende başlayarak (Haksal, 1981) tarihsel zamanlara değin etkin olmuştur.
Genellikle bazik lavlarla temsil edilen tipik kalkan şeklinde bir volkandır. Karacadağ volkanizmasında üç ana pus-
NEOJEN-KUVATERNER VOLKANİTLERİ
155
kürme dönemi saptanmıştır (Şaroğlu ve Emre, 1987). Çok geniş bir alana yayılan volkanizma en çok ilk evre ile
oazaltik lavlar çıkarmış olup, eski vadi içlerinde 5-10 m kalınlıkta olan lav akıntıları, çıkış merkezlerine yaklaşıldığı zaman 100 m, en kalın oldukları Siverek ilçe merkezi doğusunda ise 250 m kalınlığa erişmektedirler. İkinci
evre ile Karacadağ'ın esas kütlesi oluşmuş ve ilk evreye ilişkin plato bazaltlar üzerinde bazaltik lav akıntıları yer
almışlardır. Üçüncü evre bazik lavları ise, daha az yer kaplamakta olup, dağınık, birbirleriyle ilişkisi olmayan lav
akıntıları şeklindedir.
Karacadağ volkanitlerinde Haksal (1981) tarafından 41 örnekte yapılan kimyasal analiz ile bu çalışmada
bir örnekte yapılan analiz sonucu diyagramlara taşındığında, bunların genellikle alkalin nitelikte oldukları, tefrit, bazanit, fonotefrit, bazalt ve trakibazalt olarak adlanabilecekleri belirlenmiştir (Şek.2 ve 3). Bu çalışma
ile alınan örnekte iz ve nadir toprak element analizleri de yapılmış (Çizelge 1) ve petrografik gözlemlerle pikrit bazalt olarak adlandırılmıştır. Örnekte Sr izotop oranı olarak 0.70350 değeri elde edilmiş olup, Doğu ve Güneydoğu Anadolu neotektonik dönem volkanitlerinde saptanan en düşük değerlerden biridir. Bu sonuç, Karacadağ volkanitlerinin manto kökene en yakın volkanizma ürünü olduklarını gösterir ve kabuksal bulaşmanın diğerlerine
oranla daha az olduğu ortaya çıkar.
SONUÇLAR VE TARTIŞMA
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaygın yüzlekler veren, neotektonik dönemde kıtaların çarpışması sonrası
oluşan volkanik kayaçlarda yapılan arazi gözlemlerinin yanı sıra, seçilen değişik yörelerden 71 adet temsilci örnek
alınmış, bunlann tümünün majör element kimyasal analizleri, 11 tanesinde iz ve nadir toprak element (REE) analizleri, 14 tanesinde K/Ar yöntemi ile radyometrik yaş belirlemeleri, 8 örnekte ise Sr izotop oranı ölçümleri (87
Sr/86 Sr) yapılmıştır.
Erzurum, Kars-Sarıkamış, Eleşkirt-Tütak, Hamur,Taşlıçay-Cumaçay, Ağrı dağı, Tendürek dağı, Muradiye,
Malazgirt, Süphan dağı, Nemrut dağı, Bitlis, Özalp ve Karacadağ volkanitlerinden alınan 71 örneğin majör element kimyasal analiz sonuçları, Şek 2,3,4 teki diyagramlarda kullanılmış ve volkanitler bölgesel yayılımlarına göre daha önceki bölümlerde betimlendikleri zaman, bu sonuçların yorumlamaları yapılmıştır.
11 örnekte ise, 22 tür iz element ve 9 tür nadir toprak element (REE) olmak üzere 31 tür farklı elementin
kimyasal analizleri Japonya'da yapılmış ve sonuçlar Çizelge l de sunulmuştur. İlk bakışta görülebileceği gibi,
Karacadağ'a ilişkin örneğin (KR-1) element kapsamı, diğer örneklerden tamamen farklıdır. Bu olgu, Karacadağ
volkanizmasının, diğerlerinin aksine Arap plakası üzerinde yer almış olmasına bağlanabilir. Zira, Yılmaz'a (1981)
göre, Karacadağ volkanizması, Güneydoğu Anadolu'da Alt-Miyosendeki en son kıta-kıta çarpışmasını izleyen
kuvvet dengelenimine bağlı olarak Arap plakası üzerinde gelişen impaktojen türde riftleşme ürünü olarak meydana
gelmiştir. Karacadağ bazaltları K-G yönlü kırık sistemlerinden manto yükselimi ile oluşmuş tipik bir platobazalt
örneğidir. Bu nedenle Karacadağ volkanizmasından alınan örneğin iz ve nadir toprak element kapsamı mantoya
daha yakındır. Diğer volkanitler ise Türkiye plakası üzerinde yer alırlar ve bu plakada kabuk, Arap plakasından daha kalın olduğundan volkanitlerin element kapsamları kıtasal kabuğa uyarlar.
İnceleme alanındaki örneklerin iz ve nadir toprak element kapsamları, Wedepohl (1975) ile Taylor ve McLennan'ın (1981) dünyadaki üst ve alt kıtasal kabuk, ilksel manto ve kondritler için belirledikleri ortalama değerler ile
karşılaştırılmış ve çeşitli veriler elde edilmiştir. Örneğin, Karacadağ'dan alınan örneğin, iz ve nadir toprak element kapsamları genellikle manto, kısmen de alt kabuğun bileşimine uymaktadır. Diğer tüm örneklerde Li, V, Sc,
' Co, Ni, Ba, Ga, Y, Rb, Zr, Hf, Ta, Pb kapsamları genellikle üst kıtasal kabuğun bileşimine uyar. Sr, Nb, Cs, Th ve
U kapsamları ise değişken olup, bazı örneklerde üst, bazılarında ise alt kıtasal kabuk değerlerine uymaktadır. Nariir toprak element kapsamları ise alt ve üst kabuk ortalama değerleri arasındadır.
156
Tuncay ERCAN; Tatsuya FUJİTANİ; Jun-Ichi MATSUDA; Kenji NOTSU; Selçuk TOKEL ve Tadahide Uİ
İnceleme alanındaki 11 örneğin nadir toprak element kapsamlarının ilksel kondritlere göre normalize edilmiş durumları Şekil 5a ve 5b de; bazı iz element kapsamlarının N-tipi okyanus ortası sırtı bazaltlarına göre normalize edilmiş durumları da Şekil 6a ve 6b de sunulmuşlardır. Şekil 5a ve 5b de görülebileceği gibi, örneklerin nadir
toprak element (REE) kapsamları ilksel kondritlerden (leedey chondrites) yaklaşık 3-150 kat arasında fazla olup,
trendlerin gidişi normal sınırlar içindedir. Şekil 6a ve 6b de ise, örneklerin çoğun iz element kapsamlarının N-tipi
okyanus ortası sırtı bazaltlardan, yaklaşık 3-90 kat daha zengin oldukları, Sc, Cr, Co bakımından daha fakir
oldukları, Tb,Fe,Zn kapsamlarının ise bazı örneklerde daha zengin, bazılarında ise daha fakir oldukları görülmektedir. Ayrıca örnekler içinde en fazla Karacadağ bazaltının N-tipi okyanus ortası sırtı bazaltları ile benzeşme gösterdiği, bir başka deyişle diğer örneklerden daha farklı olup, genelde manto kökenli olduğu ortaya çıkmaktadır.
inceleme alanındaki Volkanitlere ilişkin sekiz örnekte Sr izotop oranları (87Sr/86Sr) ölçülmüştür (Çizelgel).
Bu değerlerin içinde en düşük olanı 0.70350 ile Karacadağ bazaltına ait olup, manto kökene en yakın volkanizma-
yı işaret etmektedir. Büyük ve Küçük Ağrı dağı, Tendürek dağı, Süphan dağı ve Bitlis volkanitlerinden alınan diğer yedi örneğin Sr izotop oranlarının ise 0.70411-0.70640 arasında değişmekte olmaları da, volkanitlerin çoğun
kabuk, kısmen de manto kökenli olduklarım ve bölgede kıtaların birbirleriyle çarpışmasından önce alta dalan
Arap plakasına ilişkin kabuk parçasının volkanitleri oluşturan magmaya bulaştığının belirtecidir. Bu nedenle,
farklı bölgelerdeki örneklere ilişkin ölçümler homojen değillerdir. Hatta aynı volkana ait değişik lavlar bile farklı
izotopsal değerlerde olabilmektedir. Örneğin, Süphan yanardağına ilişkin andezitik lavın Sr izotop oranının
NEOJEN-KUVATERNER VOLKANİTLERİ
157
0.70479 olmasına karşın, dasitik lavınki 0.70640 tir. Ölçülen bu değerlerle birlikte diğer araştırıcılar tarafından
(Buket,1988; Gülen,1980 ve 1988; Lambert ve diğerleri,1974) ölçülen değerler de göz önüne alındığında; inceleme alanındaki volkanitleri oluşturan magmanın hem kabuk hem de manto köken özellikleri taşıdıklarını göstermektedir. Örneğin, Bingöl volkanitlerinde çalışan Buket (1988), çeşitli örneklerde yaptığı Sr izotop ölçüm değerlerinin 0.70333-0.70508 arasında olduğunu ve bu volkanizmanın Bitlis-Zağros okyanus kabuğu dalımı ile ilişkili olduğunu öne sürerek, Güney doğu Anadolu kenet kuşağı boyunca kıta-kıta çarpışmasından sonra kopan ve dibe dalan bir okyanus kabuğu parçasının, kıtasal kabuk tarafından yaygın bir kalkalkalin volkanizmanın ve tektonik deformasyonları izleyerek derinden yüzeye doğru yükselen bir alkalin volkanizmanın gelişmesine olanak sağladığını
belirtmiştir. Ağrı dağında bu çalışma ile ölçülen 0.70443 ve 0.70441 değerlerinin yanı sıra, Lambert ve diğerleri
(1974)0.70420-0.7055 arasında; Gülen (1980 ve 1982)ise 0.70364-0.70386 arasında Sr izotop oranı ölçümleri yapmışlar, böylece Ağrı dağı volkanitlerini oluşturan magmanın kökensel açıdan,zaman içinde değişiklikler gösterdiği
ortaya çıkmıştır. Aynca bu çalışma ile Tendürek dağında ölçülen 0.70535 ve 0.70574 değerleri de alkali nitelikli
158
Tuncay ERCAN; Tatsuya FUJİTANİ; Jun-İchi MATSUDA; Kenji NOTSU; Selçuk TOKEL ve Tadahide Uİ
İnceleme alanındaki volkanitlerden 14 örnekte K/Ar yöntemi ile radyometrik yaş belirlemeleri yapılmıştır
(Çizelge 2). ölçülen en eski yaş, Kösedağ'dan(Eleşkirt-Tutak volkanitleri) ahnan örnekte yapılmış olup(li.4 ± 0.9
my), Innocenti ve diğerleri (1976) tarafından Muradiye (Van) doğusundaki Alikelle dağı volkanitlerinde yapılan
13.1 my lık yaştan sonra ölçülen en eski yaştır. Bu çalışma ile saptanan en yeni yaşlar ise Nemrut yanardağı kalderası içinden alınan bir obsidiyen örneğinde ve Tendürek dağından alınan örnekte olup, bunlar 30 000 yıldan daha gençtirler ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu çarpışma zonu volkanitlerinde bulunan en yeni yaşları temsil etmektedirler.
İnceleme alanında Orta Miyosenden sonra etkin olmaya başlayan ve günümüze değin devam eden volkanizmanın kökeni ile, oluşum ortam ve koşullarına ilişkin çeşitli görüşler öne sürülmüştür. Örneğin, volkanitlerde ilk
ayrıntılı jeokimyasal çalışmayı gerçekleştiren Lambert ve diğerleri (1974) Ağrı dağı volkanitlerinin kökeninin bir
yitim zonu ile ilgili olmayıp, kabuksal makaslama sonucuyla meydana gelmiş olabileceklerini öne sürmüşlerdir.
Innocenti ve diğerleri (1975,1976 ve 1980), Van gölü çevresindeki ve onun doğuya doğru devamı olan İran'daki
Şek.6 a- Süphan dağı Bitlis, Horasan ve Eleşkirt volkanitlerinin N-tipi okyanus ortası sırtı bazaltlarına göre normalize edilmiş iz
element kapsamları.
volkanitlerin, Neojen boyunca Araoistan plakasının, Anadolu-İran plakası altında yitilmesi ile ilgili olarak meydana geldiklerini belirtmişlerdir. Baş (1979 ve 1981), Erzincan çevresindeki genç volkanitlerin dalma-batma ile ilgili
olmayıp, kalınlaşan kıta kabuğunun kısmî ergimesi ile ilgili olduklarını öne sürmüştür.
Tokel (1979, 1980 a ve 6, 1984) Kars ve Erzurum dolaylarındaki Neojen volkanitlerinin yitim kökenli olamayacaklarını, riftleşme ve buna bağlı olarak manto yükselimi sonucu oluştuklarını belirtmiştir. Şengör ve Kidd
(1979), Şaroğlu ve diğerleri (1980. Savcı (1980), Yılmaz (1984),Şaroğlu ve Yılmaz (1984) gibi araştırıcılar ise,
volkanizmayı, Orta Miyosenden beri süregelen sıkışma rejimi ve buna bağlı olarak kalınlaşan kıta kabuğunun kıs-
NEOJEN-KUVATERNER VOLKANİTLERİ
159
mî ergimesiyle oluşup, açılma çatlakları boyunca yeryüzüne çıkmasına bağlamışlardır.Yılmaz (1984), Doğu Anadolu 'nun genç volkanizmasında üç dönemin ayırtlanabileceğini, ilk dönemde mantonun sığ sayılabilecek derinliklerde ergimesiyle oluşan zayıf alkalin volkanizmanın, ikinci dönemde alt kıtasal kabuk gerecinden oluşan magma
ürünü olan kalkalkalin volkanizmanın, üçüncü dönemde ise, Tibet tipi bir volkanizmanın etkin olup kıta kabuğunun ergimesinden oluşan alkalin bir volkanizmanın meydana geldiğini öne sürmüştür. Ancak, bu araştırma ile varlıkları belirginleşen, Ağrı dağı, Eleşkirt-Tütak, Kars-Sarıkamış ve Erzurum volkanitlerinin toleyitik nitelikli olan
lavlarının, betimlenen bu volkanik süreç ve evrim içinde nasıl oluştukları ve kıtasal kabuk gerecinden nasıl türeyebildikleri sorunu da gözden uzak tutulmamalıdır. Zira, Tokel'e (1984) göre bu toleyitik nitelikli lavlar, tüketilmiş
mantodan türeyen toleyitlere kimyasal olarak yakın benzerlikler göstermektedirler. Kuvaterner yaşlı toleyitik
lavların kıtasal kabuktan oluşmaları olasılığı zayıf görünmektedir.
Böylece, inceleme alanında tüketilmiş mantodan türemiş toleyitlere özdeş toleyitik nitelikli lavlar ile daha
az tüketilmiş-kıta altı litosferden türemiş hafif alkalin lavlar ve bunlarla birlikte olasılıkla kıta altı mantonun bölümsel ergimesi ve kalın kıta kabuğu içinde yeryüzüne yükselirken kabuktan özümleme ve kristallenmeyle ayrım-
lılaştırmasının oluşturduğunu düşündüğümüz kalkalkalin lavlar bir arada geniş yüzlekler vermektedirler. Bu volkanitlerin plakalar arasındaki çarpışma zonunda kabuk kalınlaşması, ancak buna koşut olarak litosfer incelmesinin
yarattığı genleşme kuvvetlerinin etkileriyle basınç ferahlaması ve sığ mantoda bölümsel ergilemelerin oluşmalarıyla meydana gelmiş olabilecekleri varsayımı gözden uzak tutulmamalıdır. Zira diğer araştırıcılarca öne sürülen, kıtaların çarpışması sonrasında kalınlaşan kıta kabuğunun kısmî ergimesi, Doğu Anadolu'nun tüm volkanitlerini oluşturmak için kanımızca yeterli değildir. Örneğin bazik volkanitler üst mantonun ergimesi ile türemiş olmalıdırlar.
Kıtasal kabuk kalınlaşmasının meydana getirdiği stres koşullan Artyushkov (1973 ve 1981), Turcotte ve Emer-
160
Tuncay ERCAN; Tatsuya FUJİTANİ; Jun-İchi MATSUDA; Kenji NOTSU; Selçuk TOKEL ve Tadahide Uİ
man (1983) ile Turcotte (1983) vb. araştırıcılar tarafından incelenmiş ve bu araştırıcılar kabuk kalınlaşmasının,
kabuk altındaki manto litosferini incelteceğini ve bunun sonucu olarak izostazi dengesinin bozularak yükselimin
başlayacağını ve bunun da yatay gerilim kuvvetleri yaratacağını belirtmişlerdir. Sonuçta bu büyük yatay gerilim
kuvvetleri bölgesel sıkışma kuvvetlerine üstün gelebilmektedir. Ancak çarpışma sonrası kalınlaşan Anadolu plakası üzerinde yer alan bu volkanitlerden farklı özellikler gösteren ve daha ince olan Arap plakası üzerinde yer alan alkali nitelikli Karacadağ volkanitleri-kıta-kıta çarpışmasını izleyen kuvvet dengelenimine bağlı olarak Arap plakasında gelişen impaktojen türde bir riftleşme ürünü olarak meydana gelmiş olmalıdırlar. Bu nedenle kimyasal özellikleri, diğer volkanitlerden farklıdır ve manto kökene daha yakın olup, kabuksal bulaşma daha azdır.
Böylece, Üst Miyosenden itibaren Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da etkin olmaya başlayan ve bu etkinlikleri
Nemrut ve Tendürek dağlan gibi halen solfatar evredeki yanardağlarla günümüzde de süregelen volkanizmanın
oluşturduğu ürünlerde yapılan çalışmalar arttıkça, elde edilecek verilere yeni veriler eklenecek ve konuya daha
fazla açıklık gelecektir. Kıtaların çarpışması sonucu kabuk kalınlaşması ile oluşan bu volkanitlerin daha doğuya
doğru İran, Afganistan, Pakistan ve Hindistan'da yaygın olan özdeş yüzleklerinde de bu makalenin Japon araştırıcıları tarafından halen bazı çalışmalara başlanmış olup, ileride bölgesel korelasyon yapılacak ve daha sağlıklı yorumlara gidilecektir.
KATKI BELİRTME
Bu makale, Japonya'nın Tokyo ve Kobe Üniversiteleri ile MTA Genel Müdürlüğünün ortak olarak oluşturdukları "Türkiye'nin plaka sınırlarındaki çarpışma zonu volkanitlerinin jeokimyasal incelemesi" projesinin araştırma sonuçlarının bir bölümünü kapsamaktadır. Yazarlar çalışmaları sırasında yardımcı olan o zamanki MTA Genel
Müdürü Sıtkı Sancar'a, MTA Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanı ibrahim Turan Çakmak ile koordinatörler Cengiz
Karaköse ve Halit Sav'a teşekkür eder, arazi çalışmalarının bir bölümüne katılan MTA Doğu Anadolu Bölge Müdürü merhum Erdoğdu Günay'ın hatırasını saygıyla anarlar.
Yayına verildiği tarih, 25 Ocak 1989
DEĞİNİLEN BELGELER
Adamiya, S.A.; Zakariadze, G.S. ve Lordkipanidze, M.B., 1977, Evolution of the ancient active Continental margin as Ulustrated
by Alpine history of the Caucasus: Geotectonics, 11/4, 299-309.
Akdoğan, N. ve Kılıç, H., 1987, Nemrut ve Meydan kalderalarının gravite araştırmaları: Hidrojeoloji Simpozyumu 1987 Bildiri
Özetleri Kitabı, 23, Ankara.
Artyuskhov, E.V., 1973, Stress in the Lithosphere Caused by Crustal thickness inhomogenities: Jour.Geophys.Res., 78, 76757708.
—
, 1981, Mechanism of Continental riftogenesis: Tectonophysics, 73,9-14.
Aslanian, A.T.; Karapetyan, S.G. ve Shirinyan, K.G., 1985, The late orogenic rhyolitic volcanism of Armenia: IAVCEI 1985 İlmi
Toplantısı Bildiriler Kitabı, Sicilya, İtalya.
Barberi, F.; Innocenti, F.; Ferrara,G.; Keller,J. ve Villari, L., 1974, Evolution of the Aeolian arc volcanism (Southern Tyrrhenian
Sea): Earth Planet.Sci.Lett., 21, 269-276.
Baş, H., 1979, Petrologische und geochemısche Untersuchungen an subrezenten volkaniten der nordanatolischen Störungszone
(Abschnitt: Erzincan-Niksar), Türkei: Doktora tezi, Hamburg Üniv., 116 s (yayımlanmamış), Batı Almanya.
NEOJEN-KUVATERNER VOLKANİTLERİ
161
Baş, H., 1981, Erzincan ve Reşadiye-Niksar yörelerindeki genç volkanitlerin jeokimyası ve petrolojisi : Türkiye Jeol.Kur. 35.Bilimsel ve Teknik Kurultayı Bildiri Özetleri Kitabı, 27.
Bayraktutan, S., 1987, Tekman havzasının sedimanter litofasiyesleri ve çökelme tarihçesi: Türkiye Jeoloji Kurultayı 1987 Bildiri
Özleri Kitabı, 69-70.
ve Villa, I.M., 1986, Geochronology and geochemistry of Paleogene volcanic basement of the Narman, basin, Eastern
Turkey: Terra Cognita, 6/2, 168.
Bilgin, A., 1984, Serçeme (Erzurum) deresi ve dolayındaki volkanitlerin jeokimyası: Türkiye Jeoloji Kurultayı Bülteni, 5, 41-50.
—
1987, Serçeme (Erzurum) volkanitlerinin mineralojisi ve petrografisi: AÜ Isparta Müh.Fak.Derg., Jeol,, 3,47-59.
Blumenthal, B., 1958, Der volkan Ararat und die Berge Seiner sedimentumrandung: İstanbul Univ. Fen Fak.Mecm., B, 23/3-4,
177-327.
Buket, E.., 1988, Doğu Anadolu volkanik provensinin jeokimyası: Varto (Doğu Anadolu) yöresindeki Tersiyer ve Kuvaterner
yaşh volkaniklerin ana, iz, nadir toprak element içerikleri ve Sr, Nd izotop jeokimyası: Hacettepe Üniversitesinde Yerbilimlerinin 20.Yılı Sempozyumu Bildiri Özleri Kitabı, 54.
Canıtez, N. ve Toksöz, M.N., 1980, Crustal structure beneath Turkey: EOS, 61, 17.
Di Girolamo, P., 1984, Magmatic character and geotectonic setting of some Tertiary-Uuaternary Italian volcanic rocks; Orogenic
onorogenic and transitional association A review: Bull.Volcan., 47/3, 421-432.
Ercan, T., 1986, Anadolu'nun sönmüş volkanları yeniden püskürecekler mi?: Tübitak Bilim ve Teknik Derg., 222, 17-19.
—
ve Yıldırım, T., 1988, Maarlar, oluşumları ve Anadolu'daki dağılımlan: Akdeniz Üniv. Isparta Müh.Fak. Yerbilimleri Derg.,
4,36-52.
Genç, S., 1987, Küçüksu-Reşadiye (Tatvan-Bitlis) yöresi bazaltlarının petrografisi, petrojenezi ve jeotektonik önemi: Melih Tokay
Jeoloji Simpozyumu 87 Bildiri Özleri Kitabı, 88-90.
Gülen, L., 1980, Strontium isotope geochemistry of mount Ararat, and Süphan volcanics, Eastern Turkey: EOS, Transactions
American Geophysical Union, 61, 17.
, 1982, Sr, Nd and Pb isotope systematics of Ararat and Süphan volcanoes, Eastern Turkey: EOS, Transactions American
Geophysical Union 63, 27-52, 1145.
, 1988, Van gölü civarı çarpışma zonu volkanizması; bir izotop jeokimya çalışması: Hacettepe Üniversitesinde Yerbilimlerinin 20.Yılı Sempozyumu Bildiri Özleri Kitabı, 53.
Güner, L., 1984, Nemrut yanardağının jeolojisi, jeomorfolojisi ve volkanizmasının evrimi: Jeomorfoloji Derg., 12, 23-65.
Güner, Y. ve Şaroğlu, F., 1987, Doğu Anadolu'da Kuvaterner volkanizması ve jeotermal enerji acısından-önemi: Türkiye 7.Petrol
Kongresi Bildiriler Kitabı, 371-383.
Haksul, A., 1981, Petrographie und Geochemie des Schildvulkans Karacadağ: Doktora tezi, Hamburg Üniv. (yayımlanmamış),
Batı Almanya.
Irvine, T.N. ve Baragar, W.R.A., 1971, A guide to the chemical dassification of the common volcanic rocks: Can.Jour.Earth.
Scien., 8, 523-548.
Innocenti, F.; Mazzuoli, R.; Pasquare, G.; Radicati, F. ve Villari, L,, 1975, Neogene and (Quaternary volcanism along the Taurus
Belt: inferences for a geodynamic model: Rapp.Comm.Int.Mer.Medit., 23, 205-206.
; --- ; — ; — ve — , 1976, Evolution of the volcanism in the area of interaction between the Arabian, Anatolian and
Iranian plates (Lake Van, Eastern Turkey): Journal of Volcanology and Geoth.Res., l, 103-112.
162
Tuncay ERCAN; Tatsuya FUJİTANİ; Jun-İchi MATSUDA; Kenji NOTSU; Selçuk TOKEL ve Tadahide Uİ
Innocenti, F.; Mazzuoli, R.; Pasquare, G.; Serri, G. ve Villari, L., 1980, Geology of the volcanic are north of Lake Van (Turkey):
Geol.Rdsch., 69/1, 292-323.
—
; Manetti, P.; Mazzuoli, R.; Pasquare, G. ve Villari, L., 1981, Anatolia and northwestern Iran: R.S. Thorpe ed., Andesites:
Orogenic andesites and related rocks'da., Wiley, Nevv York, N.Y., 327-349.
; Mazzuoli, R.; Pasquare, G.; Radicati, F. ve Villari, L., 1982, Tertiary and Quaternary volcanism of the Erzurum-Kars
area (Eastern Turkey), Geochronological data and geodynamic evolution: Journal of Volcanology and Geoth.Res., 13,
223-240.
Kamanlı, A., 1975, Sarıkamış-Pasinler civarında perlit imkânları hakkında rapor. MTA Rap., 5369 (yayımlanmamış), Ankara.
—
, 1977, Sarıkamış perlitlerinin jeolojisi ve jenezi: I.Ulusal Perlit Kon.Bildiriler Kitabı, 148-152.
Ketin, İ., 1983, Türkiye jeolojisine genel bir bakış: İstanbul, 595s.
Kıral, K. ve Çağlayan, A., 1980, Kağızman (Kars)-Ağrı-Taşlıçay (Ağrı) dolayının jeolojisi: MTA Rap. (yayımlanmamış), Ankara.
Kuno, H., 1968, Differentiation of basalt magmas:H.H. Hess and A.Poldervaart ed., Basalts 2 da..(Intersdence,NevvYork), 623-688.
Lambert, J.; Holland, J.G. ve Ovven, P.F., 1974,
Journal of Geology, 82, 419-438.
Chemical petrology of a süite of calc-alkaline lavaş from mount Ararat, Turkey:
Le Bass, MJ.; Le Maitre, R.W; Streckeisen, A. ve Zanettin, B., 1986, A Chemical dassification of volcanic rocks based on the
total alkali-silica diagram: Journal of Petrology, 27/3, 745-750.
MacDonald, G.A. ve Katsura, T., 1964, Chemical Composition of Hawaiian lavaş: Journal of Petrology, 5, 82-133.
Nagao, K.; Matsuda, J.; Kita, İ. ve Ercan, T., 1989, Noble gas and carbon isotopic Composition in Quaternary volcanic area in
Turkey: Bull.Soc.Geol.Japan (baskıda).
Oruç, N.; Alpman, N. ve Karamanderesi, H., 1976, Tendürek volkanı çevresindeki yüksek flüorür içerikli kaynak sularının hidrojeolojisi: Türkiye Jeol.Kur.Bült., 19, 1-8.
Ota, R. ve Dinçel, A., 1975, Volcanic rocks of Turkey: Bull.Geol.Soc.Japan, 26, 393-419.
Özpeker, L, 1973, Nemrut yanardağının volkanolojik incelenmesi: Tübitak 4.Bilim Kongresi, Yerbilimleri Seksiyonu Tebliğler Kitabı, 1-17.
—
, 1975, Nemrut yanardağı kazanında gözlenen ışınsal daykların petrokimyası: Tübitak 5.Bilim Kongresi Yerbilimleri Seksiyonu Tebliğler Kitabı, 251-259.
Pamir, H.N., 1951, Tendürek dağı: İstanbul Üniv.Fen Fak.Mecm., B, 16, 83-88.
Pasquare, G., 1970, Cenozoic volcanics of the Erzurum area: Geol.Rdsch., 60, 900-912.
Peccerillo, A. ve Taylor, S.R., 1976, Geochemistry of Eocene calc-alkaline volcanic rocks from the Kastamonu area, Northern
Turkey: Contrib.Mineral.Petrol., 58, 63-81.
Sanver, M., 1968, A palaeomagnetic study of Quaternary volcanic rocks from Turkey: Phys.Earth Planet.Interiors, 1,403-421.
Savcı, G., 1980, Doğu Anadolu volkanizmasının neotektonik önemi: Yeryuvarı ve İnsan, 5/3-4, 46-49.
Shirinyan, K.G., ve Karapetyan, S.G., 1984, Regularities of late orogenic volcanism of Armenian highland in connection vvith
features of magmatic Chamber formation and evolution: 1984 Dünya Jeoloji Kongresi Bildiri özetleri Kitabı, 195-196,
Moskova.
Şaroğlu, F.;Güner, Y.;Kidd,W.S.F.ve Şengör, A.M.C., 1980, Neotectonics of Eastern Turkey:New evidence for Crustal shortening
and thickening in a collision zon; EOS, Transactions American Geophysical union, 61, 17, 360.
NEOJEN-KUVATERNER
VOLKANİTLERİ
163
Şaroğlu, F. ve Güner, Y., 1981, Doğu Anadolu'nun jeomorfolojik gelişimine etki eden öğeler; jeomorfoloji, tektonik, volkanizma ilişkileri: Türkiye Jeol.Kur.Bült., 24/2, 39-50.
ve Yılmaz, Y., 1984, Doğu Anadolu'nun neotektoniği ve ilgili magmatizması: Türkiye Jeol.Kur.Ketin Simpozyumu Bildiriler Kitabı, 149-162.
ve Yılmaz, Y., 1986, Doğu Anadolu'da neotektoniğin jeolojik gelişime başlıca etkileri: Türkiye Jeoloji Kurultayı 1986 Bildiri Özleri Kitabı, 5.
—
ve Emre, Ü., 1987, Karacadağ volkanitlerinin genel özellikleri ve Güneydoğu Anadolu otoktonundaki yeri: Türkiye 7.Petrol Kongresi Bildiriler Kitabı, 384-391.
—
ve Yılmaz, Y., 1987, Doğu Anadolu'da neotektonik dönemdeki jeolojik evrim ve havza modelleri: MTA Derg., 107, 73-94,
Ankara.
Şenel, M.; Acarlar, M.; Çakmakoğlu, A.; Erkanol, D.;Taşkıran, A.;Ulu, Ü.Ünal, M.F.;Örçen, S.Yıldırım, H. ve Dağer, Z., 1984,
Özalp (Van)-İran sınırı arasındaki alanın jeolojisi: MTA Rap., 7623 (yayımlanmamış), Ankara.
Şengör, A.M.C., 1979, The north Anatolian transform f a u l t ; its age, offset and tectonic significance: Jour.Geol.Soc.London, 136,
269-282.
—
,1980, Türkiye'nin neotektoniğinin esasları: Türkiye Jeoloji Kur.Yayını, 42 s.
; White, G.W. ve Dewey, J.F., 1979, Tectonic evolution of the Bitlis suture, Southeastern Turkey; implications for the
tectonics of Eastem Mediterranean: Rapp.Comm.Int.Mer Medit., 25/26, 95-97.
—
ve Kidd, W.S.F., 1979, Post-collisional tectonics of the Turkish-lranian plateau and a comparison with Tibet: Tectonophysics, 55, 361-376.
—
ve Yılmaz, Y., 1981, Tethyan evolution of Turkey; A plate tectonic approach: Tectonophysics, 75, 181-241.
Taylor,S.R. ve Mc Lennan, M.S., 1981, The Composition and evolution of the Continental crust; rare earth element evidence from
Sedimentary rocks: Phil.Trans.Roy.Soc.London, A 301, 388-399.
Taner, M.F., 1977, Etude geologique et petrographique de la region de Güneyce-İkizdere, situee au sud de Rize (Pontides Orientales, Turquie): Doktora tezi, Cenevre Üniv., 180 s (yayımlanmamış), İsviçre.
—
, 1979, Doğu Karadeniz Bölgesi magmatizması ve Rize plutonuna bağlı bazı cevherleşme örnekleri: 33.Türkiye Jeoloji Bilimsel ve Teknik Kurultayı Bildiri Özetleri Kitabı, 60-61.
Tokel, S., 1965, Erzurum I 16-b2 ve Tonum H 46-c3 paftalarına ait jeolojik rapor: MTA Rap., 4118 (yayımlanmamış), Ankara.
, 1979, Erzurum-Kars yöresinde Neojen çöküntüsüyle ilgili volkanizmanın incelenmesi: Doçentlik tezi, KTÜ, 106 s (yayımlanmamış), Trabzon.
1980 a, Doğu Anadolu'da Neojen volkanizmasının jeokimyası: Türkiye Jeol.Kur. 34.Türkiye Jeoloji Bilimsel ve Teknik
Kurultayı Bildiri Özetleri Kitabı, 33.
, 1980 b. İz ve ana element ayırtman diyagramlarıyla Anadolu'da Neojen volkanizmasının tektonik yerleşiminin incelenmesi: Tübitak 7.Bilim Kong. Matematik, Fiziki ve Biyoloji Bilimler Araştırma Grubu Tebliğleri (Yerbilimleri Seksiyonu)
Bildiriler Kitabı, 1-10.
, 1981, Plaka tektoniğinde magmatik yerleşimler ve jeokimya; Türkiye'den örnekler: Yeryuvarı ve İnsan, 6, 3-4, 53-65.
, 1984, Doğu Anadolu'da kabuk deformasyon mekanizması ve genç volkanitlerin petrojenezi: Türkiye Jeoloji Kur. Ketin
Simpozyumu Bildiriler Kitabı, 121.130.
164
Tuncay ERCAN; Tatsuya FUJİTANİ; Jun-Ichi MATSUDA; Kenji NOTSU; Selçuk TOKEL ve Tadahide Uİ
Tokel, S.,
1985,
Post-Collision Neogene volcanism in Eastem Anatolia; implications for their petrogenetic mechanism: IAVCEI
1985 İlmi Toplantısı Bildiri Özetleri Kitabı, Giardini-Naxos, İtalya.
Toprak, B., 1988,
Nemrut volkanitlerinin petrojenezi ve yorumu: Master tezi, İstanbul Teknik Üniv. Maden Fak. (yayımlanma-
mış),.
.
Turcotte, D.L., 1983, Mechanism of Crustal deformation: J.Geol.Soc.London, 140,701-724.
—
ve Emerman, S.H., 1983, Mechanism of active and passive rifting: Tectonophysics, 79, 39-50.
Türkecan, A., 1986, Albayrak (Van) yöresinin jeolojisi ve volkanitlerin petrolojisi: MTA Rap., 7903 (yayımlanmamış), Ankara.
Türkünal, S., 1980, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun jeolojisi: TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayını 8,60 s., Ankara.
Ünlü, M.R. ve Can, A.R., 1983, Nemrut kalderası (Bitlis) ve çevresinin jeolojisi, jeotermal enerji olanakları: Jeoloji Mühendisleri
Odası Türkiye Jeoloji Kongresi Bülteni, 4, 141-146.
Wedepohl, K.H., 1975, The contribution of chemical data to assumptions about the origin of magmas from the mantle: Fortschr.
Miner. 52/2, 141-172.
Yılmaz, Y., 1981, Rift, Alakojen, impaktojen ve Türkiye'den örnekler: Türkiye Jeoloji Kur. Konferans Dizisi, 17, 52 s, Ankara.
, 1984, Türkiye'nin jeolojik tarihinde magmatik etkinlik ve tektonik evrimle ilişkisi: Türkiye Jeoloji Kur. Ketin Simpozyumu Bildiriler Kitabı, 63-81.
; Şaroğlu, F. ve Güner, Y., 1987, Initiation of the neomagmatism in East Anatolia: Tectonophysics, 134, 177-199.
Yılmaz, A.; Terlemez, İ. ve Uysal, Ş., 1988, Hınıs (Erzurum güneydoğusu) dolaylarının bazı stratigrafik ve tektonik özellikleri :
MTA Derg., 108, 38-56, Ankara.