SAKARYA BÖLGESİNDE YEREL ZEMİN ÖZELLİKLERİNİN HASAR

Transkript

SAKARYA BÖLGESİNDE YEREL ZEMİN ÖZELLİKLERİNİN HASAR
SAKARYA BÖLGESİNDE YEREL ZEMİN ÖZELLİKLERİNİN HASAR BÜYÜKLÜĞÜNE ETKİSİ,
ARİFİYE-GEYVE-GÜNEŞLER ÖRNEĞİ
Sedat SERT1, Aşkın ÖZOCAK1, Ersin AREL1, Ertan BOL1
[email protected], [email protected], [email protected], [email protected]
Öz: Deprem Sakarya’nın en önemli problemi ve kaçınılmaz gerçeğidir. Kuzey Anadolu
Fayı bölgenin içinden geçmekte ve 10-30 yıl aralıklarla meydana gelen büyük depremler
zemin koşullarına bağlı olarak farklı sonuçlar doğurmaktadır. Bu çalışmada, 1999
depreminden sonra Sakarya Üniversitesi Geoteknik Laboratuvarı tarafından Sakarya iline
bağlı farklı zemin özellikleri gösteren üç bölgede (Arifiye, Geyve, Güneşler) yürütülen
arazi ve laboratuvar çalışmalarından elde edilen verilerin Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS)
yardımıyla jeolojik ve geoteknik açıdan değerlendirilmesi yapılmış, deprem sonu beliren
hasar ve yıkımın sebeplerinin ortaya konmasına çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Arifiye, Coğrafi Bilgi Sistemi, Depremsellik, Geyve, Güneşler, Hasar, Sıvılaşma
Giriş
Araştırma için Kuzey Anadolu Fayı’nın tam ortasından geçtiği Arifiye ile kuzeyinde yer alan Güneşler beldesi ve
güneyinde yer alan Geyve ilçesi seçilmiştir (Şekil 1). Arifiye’deki jeolojik birimler bir anlamda Kuzey Anadolu Fayı ile
ikiye ayrılmıştır. Bölgede fayın kuzeyi Kuvaterner yaşlı alüvyonlarla, güneyi ise Miyosen-Piliyosen yaşlı çakıltaşı,
kumtaşı, çamurtaşı ve kiltaşından oluşan Örencik Formasyonu (Tör) ile temsil edilmektedir (Şekil 2.a). Bölgede
alüvyon günümüzde beldenin doğusundan geçen ancak geçmişte beldenin büyük bir bölümünde etkin olan Sakarya
Nehri’nin taşımış olduğu çökeller ile oluşmuştur (Özocak ve diğ., 2004).
Şekil 1. Çalışma bölgelerini içeren neo-tektonik harita (Koçyiğit ve diğ.’den, 1999)
1
Sakarya Üniversitesi, Müh. Fak., İnşaat Müh. Böl., Geoteknik Ana Bilim Dalı, Esentepe, 54187, Sakarya
1214
a) Arifiye
b) Geyve
Şekil 2. Arifiye beldesi ve Geyve ilçesi yerel jeoloji haritaları
İmar alanı 1/1000 ölçekli 19 adet imar paftasından oluşan Geyve ilçesi Kuzey Anadolu Fayı’nın güneyinde yer
almaktadır. Arifiye ile aralarında Sakarya Nehri’nin yardığı Geyve Boğazı bulunmaktadır. Arifiye ve Güneşler’de
olduğu gibi incelenen bu bölgede de temeli oluşturan zeminler Kuvaterner yaşta alüvyonlardır. Önalp ve diğ. (2000a) ve
Bol ve diğ. (2004) sondaj verilerine dayanarak sözü geçen alüvyonu jeolojik (litolojik) olarak farklı bölgelere
ayırmışlardır (Şekil 2.b). Araştırmacılar bölgede hakim olan litolojik katmanların bir arada bulunduğu bölgeleri; siltli
kum (Qsk), killi kum (Qklk), kumlu kil (Qkkl), kumlu çakıl (Qkç), killi çakıl (Qklç) olarak isimlendirmişlerdir.
Arifiye’nin kuzeyinde, Adapazarı kentinin kuzeybatısında yer alan Güneşler beldesi ise doğu sınırını oluşturan Sakarya
Nehri’nin her iki yakasına yapılmış olan taşkın seddelerinin dışında düz bir topoğrafyaya sahiptir. Bölge tamamen
gevşek alüvyonlardan (Qal) oluşmuştur. Alüvyonların kökeni Sakarya Nehri’dir. Beldenin tamamını kapsayan bu birim;
tutturulmamış çakıl, kum, silt, ve kilden oluşmuştur (Arel ve diğ., 2004).
Kullanılan Yöntem
Arifiye beldesinde derinliği 15-20 m arasında değişen 38 (640 m) sondaj ve 15 m’yi bulan 4 SCPTU, Geyve ilçesinde
bir kısmı 40 m’ye ulaşan 29 sondaj (590 m) ve 15 m derinliğinde 1 SCPTU , Güneşler beldesinde ise 15’er metrelik 10
sondaj (150 m) ve 14 m’lik bir SCPTU deneyi değerlendirilmiştir. Araziden gelen; Arifiye’de 46’sı örselenmemiş
toplam 121, Geyve’de 51’i örselenmemiş toplam 117, Güneşler’de 13’ü örselenmemiş 42 numune laboratuvarda TS
1900/1987 uyarınca deneye tabi tutulmuş ve zeminler TS 1500/2000’e göre sınıflandırılmıştır. Sondaj çalışmalarında
her 1.5 m derinlikte standard penetrasyon deneyi uygulanmış, SCPTU deneylerinde ise her 2 cm’de bir okuma
alınmıştır. Ayrıca çalışılan bölgelerde kuyu içi sismik yöntemi kullanılarak çeşitli derinliklerde kayma dalgası hızları
ölçülmüştür.
Laboratuvar deneylerinden ve arazi ölçümlerinden derlenen tüm veriler bilgisayar ortamında oluşturulan bir veri
tabanına aktarılmıştır. Daha sonra incelenen bölgelerin genel anlamda birer sayısal haritası oluşturulmuştur. Tüm sondaj
ve SCPTU noktaları da koordinatlandırılarak sayısal haritalara eklenmiştir. Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) tabanlı bir
bilgisayar yazılımı ile veri tabanındaki tüm veriler ile sayısal harita ve sondaj noktaları ilişkilendirilerek çeşitli
sorgulamalar yapılmış, çalışılan bölgelerin jeolojik ve geoteknik özelliklerini ortaya koyan tematik haritalar
oluşturulmuştur. Şekil 3’te Arifiye, Güneşler ve Geyve beldelerinde gerçekleştirilen sondaj ve SCPTU çalışmalarının
yerleri gösterilmektedir.
1215
Şekil 3. Arifiye ve Güneşler beldeleri ile Geyve ilçesi sondaj ve SCPTU yerleri (ölçeksiz)
Zemin Türleri
80
45
70
40
60
35
Deney Say ıs ı
Deney Say ıs ı
Şekil 4’te sunulan inceleme alanlarına ait üst 15 metrede yer alan ana zemin guruplarının dağılımına bakıldığında
incelenen tüm bölgelerde killerin egemen olduğu anlaşılmaktadır.
50
40
30
20
30
25
20
15
10
10
5
0
0
Çakıl
Kum
Silt
Kil
G
S
ML
MI
MH
CL
CI
CH
G
S
ML
MI
MH
CL
CI
CH
G
S
ML
MI
MH
CL
CI
CH
80
45
70
40
35
60
Deney Say ıs ı
Denay Say ıs ı
a) Arifiye
50
40
30
20
30
25
20
15
10
10
5
0
0
Çakıl
Kum
Silt
Kil
b) Geyve
18
25
16
14
Deney Say ıs ı
Deney Say ıs ı
20
15
10
12
10
8
6
4
5
2
0
0
Çakıl
Kum
Silt
Kil
c) Güneşler
Şekil 4. Arifiye-Geyve-Güneşler zeminlerinde üst 15 metrede ana zemin gruplarının dağılımı
1216
Arifiye beldesinde incelenmiş 122 örnekten 76’sının C-kil simgesi taşıdığı, bunlardan 41’inin de CH-yağlı kil simgesi
taşıdığı görülmüştür. Zemin cinsleri derinliğe göre incelendiğinde üst 0.0-9.0 m arasında genel olarak tüm zemin türleri
ile karşılaşılmaktadır. Çakıllar birçok kuyuda 3-4 m ve 7-10 m derinliklerde kesilmekte, buna karşın 9-15 m aralığında
çakıla rastlanmamakta, yer yer kumların gözükmesiyle beraber hakim zemin olarak tekrar killer öne çıkmaktadır.
Ayrıca sondaj loglarından zeminde 15 m’ye kadar derinliklerde gri/siyah renklerle de tanınan organik mercekler
bulunduğu anlaşılmaktadır. Birkaç gri ve karışık renk dışında numunelerin hemen tümü yüzeyde kahverengi, bunun
altında yeşil egemenliğindedir. Yeşil rengin, çökelmenin Holosen’de metamorfik kayaçların etkisini yansıtmakta olduğu
(Önalp ve diğ., 2000b), kahverenginin daha yakın jeolojik geçmişte üstteki kil tabakalarının oksidasyonu sonucu
geliştiği (Bol, 2003) söylenmektedir.
Geyve ilçesinden gelen numunelerden zeminlerin çok fazla tür göstermediği ve çakıl içeriğinin yer yer yükseldiği, kimi
yerlerde demir oksit tutturması ve kaliş oluşumları içerdiği izlenebilmektedir. Yapılan sınıflama deneylerinden
numunelerin 3/4’e yakınının kil simgesi aldığı, siltlerin varlığının ise azlığı dikkat çekmektedir.
Güneşler beldesinden gelen numuneler sınıflandırıldığında yağlı killerin ağırlık taşıdığı, sınıflanan örneklerin
2/3’ünden fazlasının kil simgesi aldığı görülmektedir. Numunelerde doğal su muhtevası ML-MI ve CL-CI guruplarında
likit limite, CH örneklerde ise plastik limite yakındır. Bu, CH killerin aşırı konsolide özelliğini yansıtan bir bulgudur.
SCPTU deneylerinden elde edilen veriler Şekil 5’te her üç bölge için tipik olarak sunulduğunda, zeminlerin Robertson
(1990) sınıflandırma grafiğindeki dağılımının laboratuvar sonuçlarını destekler şekilde yoğun olarak 3 (kil-siltli kil)
nolu bölgede toplandığı görülmektedir.
SPT Sonuçlarının Değerlendirilmesi
Şekil 6’da inceleme alanlarının üst derinliklerini temsil eden SPT-N tematik haritaları sunulmuştur. Sondajların sadece
birkaçında ana kayaya benzer bir formasyona ulaşılan Arifiye beldesinde, SPT-N değerlerinin 2 ile refü arasında
değiştiği görülmüş, Örencik Formasyonu’nda refüye varan SPT-N değerlerine karşın alüvyon ortamda bir sondajda 10
m derinlikte ölçülmüş SPTN=2 değeri bataklık ortamının Arifiye’de rastlanabilen bir oluşum olduğunu ortaya
koymuştur. Bunlar yörede KAF’na en yakın yerleşim olan Arifiye’de zeminin ne denli karmaşık bir yapıya sahip
olduğunu kanıtlama açısından önem taşımaktadır.
Geyve ilçesinde standard penetrasyon deneyinde okumaların yüksek çıkmasının zeminlerin her zaman çok iyi
olmasından değil bunların çakıl içeriğinin yüksek ya da çimentolanma etkisi sonucu belirdiği düşünülmektedir. Üst 7.5
m derinliğe kadar alınan SPTN okumaları analiz edildiğinde SPTN = 35 ±12 ortalama ve standart sapma değerleri
bulunmaktadır. Bu değer aluviyal birikimler için dikkati çekecek kadar yüksektir (Önalp ve diğ., 2000a). SPT-N
değerleri genelde 20’den büyük olup, en yüksek değerlerini kuzeyde ve güneydoğuda almaktadır. Diğer yandan,
özellikle temiz kumlar için geliştirilen standart penetrasyon deney sonuçlarının ilçede yaygın olarak gözlenen killerde
yorumlanmasının yanıltıcı sonuçlar verebileceğini göz ardı etmek yanlış olacaktır. İlçe merkezi civarında siltli kum
(Qsk) ve kil (Qkl) olarak ayırtlanan birimlerde bu derinlikler için darbe sayılarının ortalama 20 civarında olduğu
görülmektedir. İlçenin güneydoğusunda görünen kumlu çakıl (Qkç) ve killi çakıl (Qklç) birimlerinde ise SPTN
sayılarının ortalama 70 olan yüksek değerlere ulaştığı görülmüştür. Bununla birlikte ilçenin hemen tüm çevresinde
beliren ve kil (Qkl) olarak ayırtlanan birimindeki SPTN değerlerinin dağılımına bakılacak olursa birbirlerinden
farklılıklar sunduğu görülmektedir. Bu verilere dayanarak güney, kuzey ve batı olmak üzere üç farklı yerde yüzeylenen
kil (Qkl) birimlerinin geoteknik açıdan farklı karakter taşıdığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Güneşler’de yapılan sondajlarda anakayaya rastlanmamıştır. 8-15 arasında değişen SPTN değerleri killerin orta katı
veya katı kıvamda olduğunu göstermekte ise de mekanik deneylerin daha gerçekçi sonuçları yansıtacağı açıktır.
1217
7
8
9
6
5
4
3
1
2
a) Arifiye
7
8
9
6
5
4
3
1
2
b) Geyve
YASS:1.32m
7
8
9
6
5
4
1
3
2
1- Hassas, ince daneli
2- Organik zemin - turba
3- Killer, siltli kil - kil
4- Silt karışımları, killi silt - siltli kil
5- Kum karışımları, siltli kum - kumlu silt
c) Güneşler
6- Kumlar, temiz kum - siltli kum
7- Çakıllı kum - sıkı kum
8- Çok sıkı kum - killi kum
9- Çok katı, ince daneli
Şekil 5. Robertson(1990)’a göre SCPTU zemin sınıfı dağılımı ve derinlik-Ic grafikleri
1218
a) Arifiye (0-3 m)
b) Geyve (0-4 m)
c) Güneşler (4-5.5 m)
Şekil 6. Arifiye-Geyve-Güneşler zeminleri SPTN haritaları (ölçeksiz)
Yer Altı Suyu Durumu ve Sıvılaşma Potansiyeli
Deprem bölgesinde en çok ilgi çeken konulardan biri 1999’da birçok yerde beliren sıvılaşma olayı olmuştur. Adapazarı
merkezinde sıvılaşma genellikle yüzeye yakın düşük plastisiteli siltlerde ve ince kumlarda belirmiştir (Bol, 2003). Bu
bölgede siltlerde meydana gelen sıvılaşmanın oluşabilmesi için Adapazarı kriteri geliştirilmiştir (Önalp ve Arel 2002).
Bu kritere göre sıvılaşmanın belirebilmesi için siltlerin ML (NP) sınıfında olması, doğal su muhtevasının likit limite eşit
veya büyük olması (IL≥1), likit limitin 30’dan küçük olması ve içerdiği kil boyutu (D≤0.002mm) danelerin %15’den az
olması gerekmektedir. Temiz ve siltli kumlarda ise çevrimsel kayma gerilmesi yöntemini kullanan yöntemlerden (Seed
ve diğ., 2003, Youd ve diğ., 2001) yararlanılmaktadır. SCPTU deneyinden elde edilen verilere göre sıvılaşmanın
gerçekleşebilmesi için derinlik boyunca hesaplanan, örtü yüküne göre normalleştirilmiş uç direncinin (Qc) ve sürtünme
oranının (Fs) fonksiyonu olan, “zemin davranış indeksi” değerlerinin (Ic) Robertson ve Wride (1998)’e göre 1.7’den
büyük veya 2.6’dan küçük olması gerekmektedir.
Arifiye, Geyve ve Güneşler’e ait YASS haritaları Şekil 7’de sunulmaktadır. Arifiye beldesinde alüvyonda yapılmış
sondajlarda YASS’nin -0.10 m derinliğe kadar yükseldiği gözlenirken Örencik Formasyonu’nda adece kısıtlı sayıda
sondajlarda yer altı su seviyesiyle karşılaşılmıştır. Arifiye’de yapılan gözlemler ve zemin özellikleri burada sıvılaşma
potansiyeli bulunmadığını göstermektedir. Beldenin zemin cinsleri incelendiğinde Arifiye’de gerek siltler, gerekse
kumların azınlıkta olduğu, buna karşın killerle hemen her düzeyde karşılaşıldığı görülmektedir. Killerin böylesine
çoğunlukta olduğu ortamlarda YASS’nin yüksekliğine karşın sıvılaşmanın çok kısıtlı alanlarda belirebileceğini, örneğin
Adapazarı merkezine oranla sıvılaşma etkilerinin bulunmadığını söylemek mümkündür.
Geyve ilçesinin düzlük yerlerinde yer altı su seviyesinin -0.5 m ile -7.0 m arasında bulunduğu görülmüştür. Eğimlerin
arttığı, bir başka deyişle Pliyosene giriş alanlarında YASS kaybolmaktadır. 1999 depreminden sonra Geyve’de yapılan
yüzey incelemeleri hiçbir yerde sıvılaşma olayının gerçekleştiğine dair veriler saptayamamıştır. Bunun nedeni
sıvılaşmanın etkin olarak geliştiği üniform kumlar ve siltlerin yok denecek kadar az sayıda belirmiş olmasıdır. Killer ve
çakıllı killerde sıvılaşmanın çok özel koşullarda oluşacağı ancak çoğunlukla belirmediği hatırlanmalıdır.
Güneşler’de YASS’nin -0.25 m ile -1.70 m arasında değiştiği bulunmuştur (Önalp ve diğ., 2000c). Adapazarı içinde
değişik kalınlıklarda tabaka şeklinde bulunan kumlar Güneşler bölgesinde daha az ve killerin içinde kama biçiminde
belirmektedir. Güneşler’de karşılaşılan siltlerin çoğu orta plastisiteli (MI) çıkmakta, ML simgesi alan düşük plastisiteli
siltler kısıtlı miktar ve kalınlıklarda bulunmaktadır. Yer altı su seviyesinin yüksek olmasına karşın sıvılaşabilir
zeminlerin azlığı sayesinde Güneşler’de sıvılaşma olayının çok sınırlı olduğu söylenebilir.
Şekil 5’te yer alan, her üç bölgede yapılmış tipik SCPTU deney sonuçlarından elde edilen derinlik-IC grafiklerine
bakıldığında da, Ic değişiminin yukarıda yazılanları destekler şekilde değerler aldığı görülmektedir. Her üç bölgede de
killerin eğemenliği dikkat çekmekte, sıvılaşabilir zeminler kısıtlı miktar ve derinliklerde bulunmaktadır.
1219
a) Arifiye
b) Geyve
c) Güneşler
Şekil 7. Arifiye-Geyve-Güneşler YASS haritaları (ölçeksiz)
Taşıma Gücü
Her üç bölgede sondaj logları ve deney sonuçlarının bir arada değerlendirilmesi ile her bir araştırma noktasının güvenli
taşıma gücü hesaplanmış ve sonuçları Coğrafi Bilgi Sistemine (CBS) aktarılarak taşıma gücü dağılım haritaları
yapılmıştır (Şekil 8).
Nüfus yapısı itibarıyla yüksek yapılar içermeyen Arifiye’de günümüze değin de bu tür yapılaşma oluşmamıştır. Belki
bu nedenle 1999 depreminde beldede ağır yıkım belirmemiştir. Deney sonuçlarından kayma direnci parametresinin
alüvyonda cu>30 kPa olduğu, Örencik Formasyonu’nda yer alan bölgede ise cu’nun 200 kPa’ı aşan değerler aldığı
görülmektedir. Yüzeysel temel kullanılması durumunda zemine en az 1.50 m gömülecek temellerin güvenli taşıma
gücünün olağan koşullarda alüvyonda σem≈60-100 kPa, Örencik Formasyonu’na giren alanlarda σem≈90-200 kPa
dolayında olacağı söylenebilir. Buradan Arifiye güneyinin kuzeye nazaran taşıma gücü açısından daha iyi zeminlere
sahip olduğu ortaya çıkmaktadır.
Geyve deney sonuçları incelendiğinde alınabilen örselenmemiş numunelerde kayma direnci parametresi üst 5m’de tüm
numuneler için cu=112.3 ± 61 kPa gibi oldukça yüksek bir düzeyde çıkmaktadır. Konsolidasyon deneyleri numunelerin
içerdiği çakıllar nedeniyle her yerde yapılamamıştır. Ancak aşırı konsolidasyon oranı 2-7 arasında değişen killerde
yüksek çıkan sıkışma indisleri Cc’ye karşın yeniden yüklenme indislerinin Cr=0.02-0.05 arasında çıkması bu zeminlerin
büyük bir bölümünde bina temel basıncının 100 kPa altında olması durumunda killerde önemsenecek bir sıkışma ve
konsolidasyon belirmeyeceği anlamında algılanabilir. Şehir merkezinde yer yer beliren sıkı kum ve çakıllarda kesme
kutusu deneylerinden kayma direnci açısının φ≥35° gibi yüksek değerler aldığı görülmektedir. Bu arada kil-çakıl
karışımlarında kohezyon değerinin de c=7-57 kPa arasında değiştiğini belirtmek gerekir. Tüm bu bulgular Batı Anadolu
Deprem Kuşağı’nda rastlanan genç çökellerde gözlemlenen düşük kayma direnci parametrelerinin birkaç istisna dışında
Geyve’de bulunmadığını göstermektedir (Önalp ve diğ., 2000a). Bu parametreler gözönüne alındığında, temellerin
zemine en az 1 metre gömüleceği varsayımı ile Geyve merkezinde temel güvenli gerilmelerinin σem≥100 kPa olarak
alınabileceği görülecektir.
1220
a) Arifiye
b) Geyve
c) Güneşler
Şekil 8. Arifiye-Geyve-Güneşler zeminleri üst 1.5 metrede taşıma gücü haritaları (ölçeksiz)
Güneşler beldesinin küçük yüzölçümü zemin olarak tekdüze bir zemin sistemi sağlamaktadır. Bu da profilin yüzeyde
oksidasyon sonucu (Bol, 2003) açık kahverengi olan 1-5 m kalınlıkta kil, bunun altında yeşil/kahve kil ve en altta da
yukarıda sözü edilen yeşil/gri killer biçiminde özetlenebilir. Kum ve silt tabakaları yer yer bu profile değişik
kalınlıklarda sokulmaktadır. Aşırı konsolide killerde makul yükseklikte yapılarda taşıma gücü genellikle bir sorun
yaratmamakta ancak toplam ve farklı oturmalar uzun vadede problemler getirebilmektedir. Bu sorunlardan kaçınmak
için bina temellerini uygun bir derinliğe indirerek temelde kısmi yüzdürme özelliğinden yararlanmak uygun bir
geoteknik çözüm olarak görünmektedir. cu=50-55 kPa aralığında dizilmiş drenajsız kayma direnci parametresi ile 1.5
m’ye gömülmüş 2 m genişlikte sürekli temel için güvenli taşıma gücü σem=100 kPa dolayında bulunmaktadır.
Hasar Değerlendirmesi
Kuzey Anadolu Fayı’nın içinden geçtiği Arifiye’de kısa aralıklarla tekrarlanan depremlerin yenilerinin belirmesi de
kaçınılmazdır. Eldeki bilgiler depremde yıkım ve hasarın faya olan yakınlıkla lineer olarak arttığını söylemektedir. Bu
durumda Arifiye depremden en çok etkilenmesi gereken yerleşim merkezlerinden biri olmaktadır. Şekil 9.a’da 1999
depreminde Arifiye’de beliren hasar ve yıkım haritası verilmiştir. Bu depremde ölüm olmayıp, az sayıda yaralanma
kaydedilmiştir. Buradan hasarın çok büyük olmadığı gibi bir izlenim edinilebilirse de bu nüfus, dolayısı ile bina
yoğunluğunun düşük olmasından kaynaklanmaktadır. Ancak göz ardı edilemeyecek bir gerçek Arifiye’de 4 katın
üstünde bina sayısının çok az olmasıdır. Hasar haritasına bakılacak olursa, hasarların 4 ayrı bölgede guruplandığı
söylenebilir. Her bölge içindeki yıkım sebeplerinin farklı olduğu düşünülmektedir. Birinci bölge için, ortamın
alüvyonlardan oluştuğu ve taşıma gücü haritası da göz önüne alınırsa düşük dirençli zeminlerin hakimiyetinin hasara
katkıda bulunan bir etken olduğu söylenebilir. İkinci ve üçüncü bölgelerdeki hasarın ise binaların faya olan yakınlığı
sebebiyle oluştuğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Dördüncü bölgede sağlam zemin koşulları ve faya yeterince
uzaklık göz önüne alındığında oluşan hasarların sadece düşük yapı kalitesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Geyve’de yapılmış özensiz yerleşim ve yetersiz projelendirilmiş yapılar yıkımın ana nedenidir. Bundan sonraki
depremlerde hasar ve yıkımın en aza indirilmesi için gerekli önlemler ödünsüz alınmalıdır. Deprem bölgeleri
sınırlanırken genel olarak aktif fayların durumlarından etkilenmektedir. Bunun sonucu olarak Sakarya ilinin çok büyük
bir kısmı 1. derece deprem bölgesi sınırlarına girmektedir. Şekil 9.b’de 17/08/1999 depreminde ilçe merkezinde oluşan
hasar haritası verilmektedir. Buradan hasar ve yıkımın fay ve zayıf bölgelerin yokluğunda herhangi bir modele
uymadığı, sonucun daha ziyade yetersiz projelendirilmiş ve taşıyıcı sistemi iyi durumda olmayan binalardan
kaynaklandığını göstermektedir. Bunun kanıtı ölü sayısının 15, yıkılan bina sayısının ise 24’te kalmasıdır.
1999 Marmara depremi ve bunu izleyen olaylar Adapazarı ve çevresinde ağır yıkım getirmesine karşın Güneşler beldesi
incelendiğinde hasar ve yıkımın dikkat çekecek kadar az olduğu görülmüştür. Oysa önemli bir bölümü ruhsatsız, 1-3
katlı konutlarda ciddi proje ve imalat hataları bulunmaktadır. Buna karşın resmi rakamlarla ölü sayısı 24’te kalmıştır.
Diğer belediyelerle karşılaştırıldığında bu sayılar çok düşük kalmaktadır. Diğer verilerden soyutlandığında yıkımın az
olması gerçeği binaların az katlı olması (en fazla 4 kat) yanında, zemin özelliklerine yorumlanabilir: Güneşler’de 1999
1221
depreminde sıvılaşma ve zemin büyütmesi olayları gelişmemiştir. Bunun en açık kanıtı ise Adapazarı’nda çok görülen
bina yatmalarının Güneşler’de hemen hiç belirmemesidir.
a)Arifiye
b)Geyve
Şekil 9. Arifiye ve Geyve hasar dağılım haritaları (ölçeksiz)
Teşekkür
Bu çalışma sırasında deneyimlerinden yararlandığımız hocamız Prof.Dr. Akın ÖNALP’e teşekkürler ederiz.
KAYNAKLAR
1. Arel, E., Bol, E., Özocak, A., Sert, S., (2004), “Güneşler Beldesi (Adapazarı/SAKARYA) Zemin İnceleme
Raporu”, Sakarya Üniversitesi, Bilimsel Araştırma Rapor No: 2004.İNŞ.002, Temmuz 2004, SAÜ Rektörlük Basımevi,
, ISBN 975-7988-23-5, Sakarya.
2. Bol, E., (2003), “Adapazarı Zeminlerinin Geoteknik Özellikleri”, Doktora Tezi, Sakarya Üniversitesi, FBE,
Esentepe.
3. Bol, E., Özocak, A., Sert, S., Arel, E., (2004), “Geyve İlçesi (SAKARYA) Zemin İnceleme Raporu”, Sakarya
Üniversitesi, Bilimsel Araştırma Rapor No: 2004.İNŞ.001, Temmuz 2004, SAÜ Rektörlük Basımevi, , ISBN 975-798824-3, Sakarya.
4. Koçyiğit, A., Bozkurt, E., Cihan, M., Özacar, A. ve Teksöz, B., “17 Ağustos Gölcük-Arifiye (KD Marmara)
Depremi Jeolojik Ön Raporu”, ODTÜ, Jeol. Müh. Böl., 26 sayfa, 1999.
5. Önalp, A., Arman, H., Karavul, C., Arel, E., Ramazanoğlu, Ş., Sert, S., Özocak, A., Bol, E., (2000a), “Sakarya İli
Adapazarı Geyve İlçesi İmar Planı Revizyonuna Yönelik Jeolojik Geoteknik Araştırma Raporu”, (Verildiği Kurum:
Geyve Belediyesi), SAÜ, Adapazarı.
6. Önalp, A., Arman, H., Karavul, C., Arel, E., Ramazanoğlu, Ş., Sert, S., Özocak, A., Bol, E., (2000b), “Sakarya İli
Adapazarı Arifiye Beldesi İmar Planı Revizyonuna Yönelik Jeolojik Geoteknik Araştırma Raporu”, (Verildiği Kurum:
Arifiye Belediyesi), SAÜ, Adapazarı.
7. Önalp, A., Arman, H., Karavul, C., Arel, E., Ramazanoğlu, Ş., Sert, S., Özocak, A., Bol, E., (2000c), “Sakarya İli
Adapazarı Güneşler Beldesi İmar Planı Revizyonuna Yönelik Jeolojik Geoteknik Araştırma Raporu”, (Verildiği Kurum:
Güneşler Belediyesi), SAÜ, Adapazarı
8. Önalp, A., ve Arel, E., (2002), “Siltlerin Sıvılaşma Yeteneği: Adapazarı Kriteri”, Zemin Mekaniği ve Temel
Mühendisliği Dokuzuncu Ulusal Kongresi”, 1:363-372, Anadolu Üniversitesi, Eskişehir.
1222
9. Özocak, A., Sert, S., Bol, E., Arel, E., (2004), “Arifiye Beldesi (Adapazarı/SAKARYA) Zemin İnceleme Raporu”,
Sakarya Üniversitesi, Bilimsel Araştırma Rapor No: 2004.İNŞ.003, Temmuz 2004, SAÜ Rektörlük Basımevi, , ISBN
975-7988-21-9, Sakarya.
10. Robertson, P.K., (1990), “Soil Classification Using the Cone Penetration Test”, Canadian Geotechnical Journal,
27:1:151-158.
11. Robertson, P.K., and Wride, C.E., (1998), “Evaluating Cyclic Liquefaction Potential Using the Cone Penetration
Test”, Canadian Geotechnical Journal, 35:3:442-459.
12. Seed, R.B., Çetin, K.O., Moss, R.E.S., Kammerer, A.M., Wu, J., Pestana, J.M., Riemer, M.F., Sancio, R.B., Bray,
J.D., Kayen, R.E., Faris, A., (2003), “Recent Advances in Soil Liquefaction Engineering: A Unified and Consistent
Framework”, 26th Annual ASCE Los Angeles Geotechnical Spring Seminar, Keynote Presentation, H.M.S., Queen
Mary, Long Beach, California.
13. Youd, T.L., Idriss, I. M., Andrus, R.D., Arango, I., Castro, G., Christian, J.T., Dobry, R., Finn, W.D.L., Harder,
L.F., Hynes, M.E., Ishihara, K., Koester, J.P., Liao, S.S.C., Marcuson, W.F., Martin, G.R., Mitchell, J.K., Moriwaki, Y.,
Power, M.S., Robertson, P.K., Seed, R.B., Stokoe, K.H., (2001), “Liquefaction Resistance of Soils: Summary Report
From The 1996 NCEER and 1998 NCEER/NSF Workshops on Evaluation of Liquefaction Resistance of Soils”, ASCE
Journal of Geotechnical and Geoenvironmental Engineering, 127:10:817-833.
1223

Benzer belgeler