NİN SESİ
Transkript
NİN SESİ
’NİN SESİ ARALIK 2012 SAYI: 365 Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı “Devletin lojistik sektörüne bakış açısı değişiyor” “Teşvikler ve sanayi politikaları lojistik sektörüyle entegre olmalı” Emin Dindar: Koska Yönetim Kurulu Üyesi “Gıda taşımacılığı ciddiyet ve profesyonellik gerektiriyor” RÖPORTAJ Süleyman Onatça: Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu Başkanı İŞ DÜNYASI AYIN KONUĞU Türkiye’nin lojistik üs olma konusunda bölgeye hâkim olması için ciddi mesafe katedildiğini söyleyen UND Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Engin Özmen, devletin lojistik sektörüne bakış açısının değişmeye başladığını belirtiyor. Özmen’e göre altyapı eksikliklerinin giderildiği sektörde iyileştirme süreci önümüzdeki yıllarda da devam edecek. Uğurhan Acar : Sigortalılar Risk Yönetim Derneği Başkanı “Lojirisk projesi ile sektör bilinçleniyor” 6 lilik BES fırsatı Bireysel Emek ılık’tan Ergo Sigortacılık avantajlarıyla ac cek. le rt bi go na Si za ka m rim Evri lışanları, Ev lilik hakkı da ek malar ve ça en, ikinci em UND üyesi fir rikim yapark ) katılarak bi ES Sistemi’ne (B du emi” kurul i amera sist m k te ik sis nl ik nl ve ve da “IP gü kameralı gü nır Kapısı’n rbulak’ta, yeni teknoloji IP sayesinde ar al er m ka Gü Gürbulak Sı sı an 11 pı ol ratejik sınır ka çözünürlükte IP ve full HD Türkiye’nin st teknoloji olan n So u. ld ru oluştu kta kalmadı. sında kör no gümrük saha ı binası açıld anı yeni hizmet açılışı gerçekleşti. BTSO Başk in sı da O yi na sı rin Sa na le ik bi ve et ird nd zm et hi çle ar ) yeni esini gü Bolu Tic msal kapasit Odası’nın (BTO 14 Sanayi arının kuru Bolu ticaret ve yatırımla odal u, yaptıkları ğl cio er m Se Emin altını çizdi esi ğlık” güvenc iyat İdari “Seyahat Sa Tur Transit Uluslararası Nakl rt na rı la an lış n yu te Ça k, lir ra it be ıra ns nu pt sı” ya olduğu Tur Tra sağlık Sigorta çok fazla risk 23 ünde uyor. “Seyahat ve Nakliye sektör ıklarını vurgul çalışanlarına vence sağlad Erkan Konur, ü gü ı ür rş üd ka M e er er İşl k riskl na gelebilece dışında meyda 28 36 ğişiyor” kış açısı de bölge hâkimi olması yle ilgili ba a nd rü ğı tö ılı k ac se şım k jisti it eşya ta Ruhi Engin “Devletin lo nusunda trans rulu Başkanı ko tim Ku jistik üs olma en UND Yöne rguluyor. Türkiye’nin lo iğini dile getir ild değiştiğini vu ed n t nı ka ısı e aç af ş kı ba ili ilg le için ciddi mes üy ktör etin lojistik se Özmen, devl gre olmalı” törü ile ente artacağını k se k ti jis arak litikaları lo ine paralel ol ve sanayi po lojistik sektörünün gelişmes celikle lojistik ön “Teşvikler ın da rın nu la ko ak tiyor. olan ça, bu lir tırım an Onat gerektiğini be Türkiye’de ya şkanı Süleym tegre olması RKONFED Ba litikaları ile en po yi vurgulayan TÜ na sa vlet teşviki ve sektörünün de 44 “Lojirisk Projesi ile sektör bilinçleniyor” e sektöründe n Acar, nakliy şkanı Uğurha Ba isk projesi ile ) jir OD Lo İY n İR le (S tü i netim Derneğ a yönelik yürü ın Yö as sk Ri ılm tır ar ar lıl Sigorta or. farkındalığın klerini söylüy i konusunda ini hedefledi risk yönetim yönetebilmes ni ki ris i nd sektörün ke k 46 “Gıda taşımacılığı ciddiyet ve profesyonelli r” gerektiriyo i ağırlık vermey ğu pazarına asiyeti ki yıl Uzak Do ss de ha üz rli üm te ye ön ska, lerine ılığının cat yapan Ko alarında ürün , gıda taşımac 64 ülkeye ihra ihracat taşım i Emin Dindar firmalarının es e iy Üy kl lu Na ru . or Ku planlıy a Yönetim söyleyen Kosk iyor. gösterdiğini iğini ifade ed ird kt re ge k profesyonelli 2 2 1 0 2 k ı l a Ar ’NİN SESİ 20 Uluslararası Nakliyeciler Derneği Taşımacılık Organizasyonu İktisadi İşletmesi Adına Sahibi Ruhi Engin Özmen Yazı İşleri Müdürü Melike Tümen Yazı işleri Sorumlusu Hatice Hacısalihoğlu 28 46 Yayın Kurulu Fevzi Çakmak, Şerafettin Aras Yazı Kurulu Alper Özel, Evren Bingöl Muammer Ünlü, Elif Sevim Haber Merkezi Nazlı Karpat, Alpdoğan Kahraman Berkalp Kaya, Erman Ereke Meriç Katman, Cansu Baki İbrahim Çolak, Burak Çığa Mali İşler Müdürü Salih Koca Reklam Sorumlusu Hatice Hacısalihoğlu 0212 359 26 00 / 208 Yayına Hazırlık Genel Yönetmen Gürhan Demirbaş 40 Görsel Yönetmen Yavuz Karakaş Editör Nihan Çetin 11 Grafik Tasarım Şahin Bingöl Düzeltmen Editör Ersel Ergüz Fotoğraflar Damla Salor, Murat Güney 44 İletişim Yazı işleri: (0212) 440 27 83 Pazarlama: (0212) 440 27 65 [email protected] Baskı Dünya Yayıncılık A.Ş. Globus Dünya Basınevi 100. Yıl Mahallesi 34440 Bağcılar/İstanbul Tel: 0212 440 24 24 3 BAfiYAZI 2013 yılı beklentileri Yeni yıla temiz bir sayfa açmaya hazırlanırken; küresel ekonominin geleceğinde söz sahibi olan lojistik sektörü adına değişime hazırlıklı olmak için plan ve öngörülerimizi sıralıyoruz. 2013 yılı, “otomobillerin uçtuğu, uzay lojistiğine giriş yaptığımız” bir yıl olmayacak belki ama teknolojideki hızlı gelişmeler ve dünya çapında inovasyona verilen önem paralelinde, hızlı ve önemli değişimlerin sektörümüzü de yakından etkileyeceğini söyleyebiliriz. 50 yıl önce, konteynerin icadı sektörümüzü nasıl etkilediyse, 2013’ün de güneş enerjisiyle işleyen araçlardan uzaydan dünyaya güneş enerjisi gönderen uydu istasyonlarına, doğal gazla çalışan kamyonlardan karbondioksit emen maddelere ya da dev yük araçlarına kadar bir dizi değişim bizleri bekliyor. 10-20 yıl sonrasında bugünün kaynaklarının ancak yüzde 70’ine sahip olabileceğimiz hesaplanıyor. Ancak küresel enerji tüketiminin, 2035’e kadar yüzde 47 artacağı öngörülüyor. Bu da, küresel ekonominin paydaşları için kaynakları mümkün olduğunca ortak kullanmayı ve enerji kullanımında tasarrufa yönelmeyi zorunlu kılıyor. 2008 başlangıçlı küresel mali krizden itibaren giderek yoğunlaşan bir şekilde, “verimliliklerin artırılması ve maliyetlerin azaltılması” konusu gündemin üst sıralarında yer alıyor. Daha fazla hacimde yükün, daha düşük maliyetlerle daha kısa sürelerde nasıl taşınacağı konusu ulaştırma ve lojistik sektörünün temel kaygısı. Tüm bu endişeler küresel ölçekte iş birliklerini, bunun güncel bir alt başlığı olarak ise, “kümelenme faaliyetlerini” popüler kılıyor. UND olarak, 2000’li yılların başından bu yana sektörün gündemine taşıdığımız “lojistik köyler” konusu artık daha geniş ölçekte düşünülüyor. Lojistikle ilgili tüm faaliyetler, lojistik süreçlerde rol alan tüm aktörlerin bir araya gelerek ölçek ekonomisi yarattığı ve kaynakları ortaklaşa kullandığı “kümelenme” bölgelerinde ifade bulmaya başladı. Lojistik kümelenmeler dünya çapında ekonomilerin rekabet gücünü artırma stratejilerinin bir parçası haline geldi. Bu konuda derneğimizin TİM, TOBB gibi özel sektör oluşumları ve ilgili bakanlıklar nezdinde yıl boyu girişimleri sürerken, ülkemiz adına görev aldığımız AB projelerinde de lojistik alanında çalışan tüm paydaşları yerel ve uluslararası düzeyde bir araya getirmenin yollarını arıyoruz. Enerji gündemi, ekonomik sorunlarla daralan ticaret karşısında sektörümüz adına küresel ölçekte “talep yaratma” açısından da önemli çıkış yolları sunuyor. Örneğin; Fransa’da ufak bir liman olan ve işlem hacmi açısından Normandiya bölgesinin kalkınma hamlesine beklenen desteği sunamayan Le Havre, bölgesel refah amaçlı gelişim arayışlarında enerji projeleri ve enerji lojistiği yatırımlarına bel bağlıyor. Ülkede üretilen “yükü”, artan ve haksız unsurlarla desteklenen yıkıcı rekabet nedeniyle “yabancı nakliyeci” ile paylaşmak zorunda kalan sektör firmalarımız için bu alan, verimli bir iş potansiyeli sunuyor. Enerjinin ihracatımızın da önemli bir maliyet kalemi olduğundan hareketle, 2013 ve sonrası için “enerji” meselesine sektör olarak daha geniş ve yakın bir mercekten bakmamız gerekiyor. 2013’te beklediğimiz değişimin önemli bir parçası da “mevzuat” alanında. Uzun süredir taslakları TBMM’de görüşülen “Demiryolu Çerçeve Kanunu” ve “TCDD Kanunu” bunlardan bazıları. Yine uzun süredir beklediğimiz bir diğer konu “Lojistik Merkezler” ile ilgili mevzuat. Ayrıca 2013’ün, “Türkiye Lojistik Master Planı” çalışmasının sağlıklı bir plan dâhilinde başlatılacağı bir yıl olmasını istiyoruz. Diğer taraftan, tüm üyelerimizi 18-19 Ocak 2013 tarihlerinde gerçekleştireceğimiz Genel Kurul etkinliklerimize bekliyoruz. Sektörümüze yakışır, tüm üyelerimizin katılacağı bir genel kurul ve sağlıklı, bol kazançlı bir yeni yıl diliyorum. 5 Aralık 2012 UND’DEN UBAK Çalışma Grubu sefer sayılarını görüştü UND’de yapılan UBAK Çalışma Grubu toplantısında 2012 yılı UBAK belgesi ile yapılan sefer sayıları görüşüldü. Evrim Sigortacılık’tan Ergo BES fırsatı UND üyesi firmalar ve çalışanları, Evrim Sigortacılık avantajlarıyla Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (BES) katılarak birikim yaparken, ikinci emeklilik hakkı da kazanabilecek. NAKLİYE sektörünün ihtiyaçlarına, özel ürün ve geniş teminatlarıyla cevap veren Evrim Sigortacılık Hizmetleri, 15-17 Kasım tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen Logitrans Fuarı’na katıldı. Fuarda, Evrim Sigortacılık Hizmetleri, UND ve Ergo Emeklilik ve Hayat arasında, UND üyesi firma ve çalışanlarını çok uygun avantajlarla Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (BES) dâhil edecek bir protokol imzalandı. UND markalı ürünlerinin tanıtımına da yer veren Evrim Sigortacılık Hizmetleri’nin standında gerçekleşen protokol töreninde, Evrim Sigortacılık Hizmetleri Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Hakkı Çelebi, Uluslararası Nakliyeciler Derneği Başkanı Ruhi Engin Özmen ve ERGO Emeklilik ve Hayat Genel Müdür Yardımcısı Başak Bilan Ülker tarafından sözleşme imzalandı. Yapılan protokol töreninde, Ekonomi Bakan Yardımcısı Mustafa Sever de bulundu. UND üyesi firma ve çalışanlarına avantajlar sunan Bireysel Emeklilik Projesi ile UND üyesi firma ve çalışanlar, hem emeklilik için birikim yapabilecek hem de birikimlerini fonlarda değerlendirebilecek. Bu projeye, firma çalışanlarının eşleri ve çocukları da dâhil olabilecek. UND üyesi firma ve çalışanları, 1 Ocak 2013’ten itibaren devletin katılımcıların hesaplarına ödeyeceği yüzde 25’lik devlet katkısına ek olarak, sadece UND üyesi firma çalışanlarına özel imtiyazlardan da yararlanabilecek. Ayrıca giriş aidatı ödenmeyecek ve kesintiler sektör ortalamalarının altında uygulanacağı için katılımcılar bütçelerini sarsmadan emekli olabilecek. 6 UBAK Belgesi Değerlendirme Listesi 15 Kasım’da yayımlandı. Buna göre firmalar listede yer alan bilgilerde bir hata olması durumunda 30 Kasım’a kadar Bankalığa başvuruda bulunabildi. Söz konusu listenin değerlendirilmesi amacıyla 22 Kasım’da UND’de UBAK Çalışma Grubu Toplantısı düzenlendi. İlk gündem maddesi Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından yayımlanan liste ve 2012 yılı UBAK belgesi ile yapılan sefer sayılarının gözden geçirilmesi oldu. UBAK İzin Belgesi Dağıtım Esasları Yönergesi’nin 7’nci maddesinin c bendi uyarınca, 2013 yılı UBAK belgesi değerlendirmelerinde UBAK belgesi ile yapılan taşımalar da dikkate alındı. 2013 yılı UBAK belgesi değerlendirmelerinde UBAK belgesi ile yapılan taşımaların da dikkate alınmasına yönelik olarak 2 Ocak 2012 tarihinden itibaren bu belge ile yapılan taşımaların U-Net otomasyon sistemine işletilmesi gerektiği belirtildi. 15 Kasım 2012 tarihinde yayımlanan UBAK İzin Belgesi Değerlendirme Listesinde 2011 yılı toplam sefer sayısı, transit beyannameli sefer sayısı, üçüncü ülke sefer sayısı ve 2012 yılının 10 aylık dönemine ait UBAK Belgesi ile yapılan sefer sayıları dikkate alındı. UBAK belgesi ile yapılan seferler bakanlıklar tarafından U-Net sisteminden çekilerek elde ediliyor. Ancak üyelerden alınan geri bildirimlerde listede belirtilen sefer sayıları ile firmaların aynı dönem içinde kullandıkları karayolu karne sayıları arasında büyük farklar olduğu vurgulandı. Bu çerçevede, Çalışma Grubu’nda görüşüldüğü üzere 2012 yılı 10 aylık dönemine ait olan UBAK belgesi ile yapılan sefer sayılarının bu sene yapılan değerlendirmeye alınmamasına karar verildi. Bununla birlikte önümüzdeki yıl bu uygulamadaki bazı hususların revize edilmesinin firmaların bireysel başvurularının yanı sıra UND’nin görüşü olarak Bakanlığa iletilmesi kararı alındı. Toplantıya UND’den Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zahit Sağlık, Genel Sekreter Fevzi Çakmak, İcra Kurulu Başkan Vekili Melike Tümen, Operasyon Uzmanı Meriç Katman katıldı. Diğer katılımcılar arasında Cumhur Erzurumluoğlu (Çobantur), Bülent Kutgün (Sıttnak), Caner Tan (Tan Lojistik), İbrahim Küçükçakır (Hilaltrans), Mehmet Cem Dönmez ve Ömer Faruk Demircioğlu (UNO), Çağdaş Ağca ve Yavuz Gök (Intercombi) yer aldı. Aralık 2012 UND’DEN Almanya Ulaştırma Bakanlığı ve Logistics Alliance Germany UND’yi ziyaret etti 8 UND, sektörün sigorta maliyetlerine yönelik çalışmalarını sürdürüyor Alman Ulaştırma Bakanlığı Genel Müdür Vekili Birgitta Worringen ve Logistics Alliance Germany Genel Müdürü Stefan Schröder’in 14 Kasım’daki UND ziyaretinde, iki ülke arasındaki lojistik iş birliklerinin canlandırılması görüşüldü. Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği (TSRŞB) ve UND’nin 15 Kasım’da yaptığı toplantıda, Türk taşımacılık sektörünün en önemli maliyet kalemlerinden biri olan sigorta konularında yaşanan sorunlar ele alındı. ALMAN Ulaştırma Bakanlığı Genel Müdür Vekili Birgitta Worringen ile Logistics Alliance Germany Genel Müdürü Stefan Schröder ve Temsilcisi Andreas Weber, 14 Kasım’da UND’yi ziyaret etti. İki ülke arasında lojistik iş birliklerinin canlandırılması amacıyla gerçekleştirilen toplantıda, sektör temsilcisi kuruluş ve derneklerin bir araya gelerek Almanya ve Türkiye’de bulunan ihracatçı ve taşımacı ilişkilerini güçlendirmek adına ortak projeler geliştirilmesi için kısa ve orta vadeli planlar görüşüldü. Toplantıda, UND adına Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zahit Sağlık, İcra Kurulu Başkan Vekili Melike Tümen ve Operasyon Uzmanı Meriç Katman yer aldı. Almanya’nın lojistik üsler konusunda çok önemli bir seviyede olduğunu belirten UND Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zahit Sağlık, Türkiye’nin de konumu gereği doğal bir lojistik üs olduğunu, ancak tesisleri daha da geliştirilerek özellikle limanların Avrupa ile Orta Doğu ve hatta Orta Asya arasında önemli birer lojistik merkez haline getirilmesi gerektiğini vurguladı. UND’nin, sektörün önde gelen temsilci kuruluşu olarak üzerine düşen görevleri yerine getirdiğini belirten Sağlık, door to door hizmet sağlayan karayolu nakliyesinin diğer taşımacılık modları ile kombine edilerek intermodal taşımacılığın geliştirilmesi hususunda UND’nin görüş ve katkılarını paylaştı. Sağlık, Türk nakliyecisine getirilen direkt ve dolaylı bariyerle kotalar neticesinde Ro-Ro ve Ro-La gibi intermodal taşımacılık unsurlarının Türkiye taşımalarında önemli bir paya sahip olduğunu da sözlerine ekledi. Bu konuda öncelikle Türkiye’nin ve sektörün temsilcisi konumunda olan UND’nin desteklerini takdir ettiklerini söyleyen Almanya Ulaştırma Bakanlığı Genel Müdür Vekili Birgitta Worringen ise, iki ülke derneklerinin birbirleriyle bilgi alışverişinde bulunarak Avrupa, Orta Doğu ve Orta Asya arasındaki ticari bağlarda yönlendirici rol üstlenebileceklerini ifade etti. Her iki heyet başkanı da Almanya ile Türkiye dernek temsilcilerinin ortak bir çalışma grubu oluşturarak teknik konular üzerinde çalışmaya başlamalarının büyük fayda sağlayacağını belirtti. UND, Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği (TSRŞB) Yönetim Kurulu ile 15 Kasım’da bir araya gelerek, yabancı taşımacılar ile rekabet şansını gün geçtikçe kaybeden Türk taşımacılık sektörünün en önemli maliyet kalemlerinden biri haline gelen sigorta konularında yaşanan sorunları paylaştı. TSRŞB Yönetim Kurulu ile yapılan görüşmede özellikle zorunlu mali sorumluluk (trafik) sigortaları, Yeşil Kart ve Kasko sigortalarında yeni bir düzenlemenin yapılması gerektiği aktarıldı. Bu konuda UND tarafından yapılan çalışmalara destek verilmesinin önemi ifade edildi. TSRŞB yönetimi, trafik sigortası yapan şirketlerin hasar prim dengelerine bakıldığında büyük zararlar olduğunu ancak bu konuda sektöre destek olunması yönünde gereken adımların atılabileceğini ifade etti. Toplantıda alınan kararlar çerçevesinde, UND ve TSRŞB üzerine düşen çalışmaları başlatacak ve sonuçları hakkında karşılıklı bilgilendirmede bulunacak. TSRŞB Yönetim Kurulu üyeleri ile yapılan toplantıya, UND adına Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zahit Sağlık, İcra Kurulu Başkan Vekili Melike Tümen, İcra Kurulu Üyesi Elif Sevim ve Evrim Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Hakkı Çelebi katıldı. Aralık 2012 UND’DEN İran’la Sınır İlleri Ekonomik İşbirliği Mutabakat Zaptı imzalandı TÜRK‹YE Cumhuriyeti ile İran İslam Cumhuriyeti arasındaki Sınır İlleri Ekonomik İşbirliği 4’üncü Dönem Toplantısı, 17-18 Kasım 2012 tarihlerinde Ağrı’da düzenlendi. Toplantı Türkiye Cumhuriyeti Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ve İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ali Saidlou başkanlığında gerçekleştirildi. Ulaştırma alanında taraflar, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile İran İslam Cumhuriyeti Yollar ve Şehirsel Kalkınma Bakanlığı arasında 4-5 Ekim 2012 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilen 7’nci Kara Ulaştırması Komisyonu Toplantısı’nda imzalanan mutabakat zaptında alınan kararlar üzerinde çalışmak için anlaşmaya vardı. Türk tarafı Borualan-Maku bölgesinde yeni bir kara sınır kapısı açılmasına yönelik çalışmalar yapılmasını teklif etti. İran tarafı konuyu ilgili kurumlar ile birlikte değerlendireceklerini ifade etti. Toplantıda UND’yi Yönetim Kurulu Üyesi Tahir Aydoğan ve Mersin Bölge Çalışma Grubu Başkanı Ercan Arslan temsil etti. 10 IRU Genel Kurulu Cenevre’de gerçekleştirildi Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği IRU Genel Kurulu Cenevre’de yapıldı. Toplantının bir gün öncesinde IRU Karayolu Çalışma Grubu bir araya geldi. ULUSLARARASI karayolu taşımacılığı sektörünün çıkarlarını koruyan ve beş kıtada 74 ülkeden 179 meslek örgütünü çatısı altında toplayan Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği (IRU) Genel Kurulu, 9 Kasım’da Cenevre’de yapıldı. Genel Kurul’da UND’yi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zahit Sağlık ve Uzman Meriç Katman ile IRU Yönetim Kurulu Üyesi İzzet Salah temsil etti. Genel Kurul’dan bir gün önce de IRU Karayolu Ulaştırma Çalışma Grubu toplandı ve sektörün küresel önceliklerini görüştü. Çalışma Grubu’nda öncelikle, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin ve Az Gelişmiş Ülkeler, Karayla Çevrili Gelişmekte Olan Ülkeler ve Küçük Adalar Gelişmekte Olan Bölgeler Yüksek Temsilcisi konuşması sunuldu. Ayrıca Avrupa, Avrasya, Orta Doğu ve Bölgesi ile Afrika üzerine gelişme raporları sunularak üyelerin görüşleri ve IRU’nun bölgelerdeki çalışmaları lanse edildi. Gerek Karayolu Çalışma Grubu gerekse Genel Kurul’da görüşülen konular arasında güvenli park alanlarının oluşturulma projesi Transpark öncelikli sırada yer aldı. IRU’nun başlattığı ve tamamen ücretsiz faydalanılan bu hizmet sayesinde güzergâh ülkelerinde bulunan ve daha önce başka firma ve sürücüler tarafından ziyaret edilmiş park noktalarına ulaşılıyor. Parkın ne tür özellikleri olduğu (restoran, güvenlik, kamera, duş) görülebildiği gibi güvenlik konusunda da puanlamalar yapılıyor. Bu şekilde sürücüler ve firmalar araçlarının güzergâh üzerinde hangi park alanlarında durabileceklerini önceden planlıyor. Görüşülen konulardan bir diğeri ise Ukrayna Derneği tarafından gündeme alınan X-ray kontrollerinin uyumlaştırılmasıydı. Varış ülkesine kadar birden fazla X-ray kontrolünden geçen sürücülerin sağlık durumları hakkındaki endişelerini dile getiren Ukraynalı yetkililer, IRU ülkeleri arasındaki taşımalarda, araçların X-ray cihazına bir kere sokulup sertifikalandırılmasını ve bir daha aynı kontrole tabii tutulmamasını talep etti. X-ray kontrollerinin uyumlaştırılması ve tek sertifikaya düşürülmesi konusu taşıma güvenliği açısından değerlendirilmek üzere üyelerin dikkatine sunuldu. IRU Genel Kurulu’nda ayrıca GATT Anlaşması’nın 5. Maddesi uyarınca transit geçiş yapılan ülke topraklarında araçların geçiş belgesi ibraz etmeden seferlerine devam edebilmeleri ile ilgili girişimlerde bulunulması ve konuya ilişkin pozisyon oluşturulması talep edildi. UND’DEN Gürbulak Sınır Kapısı’nda “IP güvenlik kamera sistemi” kuruldu Türkiye’nin stratejik sınır kapısı Gürbulak’ta, yeni teknoloji IP kameralı güvenlik sistemi oluşturuldu. Son teknoloji olan IP ve full HD çözünürlükte olan kameralar sayesinde gümrük sahasında kör nokta kalmadı. ULUSLARARASI Nakliyeciler Derneği ile Gümrük Müsteşarlığı arasında 26 Kasım 2001 yılında imzalanan Uygulama Sözleşmesi kapsamında UND Gürbulak Gümrük İşletmeleri ve Yatırım AŞ kuruldu. Ardından İran sınırında bulunan Ağrı Doğubayazıt Gürbulak Gümrük Tesisleri yapıldı ve 30 Mayıs 2003 tarihinde açılışı gerçekleşti. 2 Ağustos 2011 tarihinde Ek Uygulama Sözleşmesi imzalanarak ilave inşaat işleri ile birlikte 75 adet yeni teknoloji IP kameradan oluşan güvenlik çözümü, Türkiye’nin önemli güvenlik tedarikçilerinden Biges Güvenlik’in danışmanlığı ve bölge çözüm ortağı Bekiroğluları’nın uygulamasıyla projelendirildi. Güvenlik sistemlerinde en son teknoloji olan IP ve full HD çözünürlükte olan kameralar sayesinde gümrük sahasında kör nokta kalmadı. Kamera sistemi ile ayrıca gümrük sahasında hizmet veren ve alan kamunun güvenliği, kanıt sunabilecek yeterlilikte kayıt altına alınarak canlı izlenmesi sağlanacak. Güvenlik sistemini devreye alan ve teslim eden Biges Güvenlik Proje Direktörü Kadir Gül ve bölge çözüm ortağı Bekiroğulları’nın yöneticileri, kamera sisteminin kurulumu ve özellikleri hakkında, Gümrük Muhafaza Teknik Sorumlusu Süleyman Ablak ve UND yönetimine sistem hakkında gerekli bilgileri aktardı. Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı IP güvenlik kamera sistemleri teknik şartnamesi çerçevesinde yapılan projelendirme sonucunda sistem tamamlanarak 17 Kasım 2012 tarihinde Gürbulak Kaçak İstihbarat ve Gümrük Muhafaza Müdürlüğü’ne teslim edildi. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğünden CCTV Sistemleri Teknik Sorumlusu Süleyman Ablak tarafından sistem tüm detaylarıyla incelendi. Gümrük kapıları ve limanlarda yasal ticaretin kolaylaştırılmasında ve yasadışı ticaretin önlenmesinde kullanılan insan kaynakları kadar teknolojik altyapının da önemli olduğunu vurgulayan Ablak, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak özellikle son 10 yıldır yaptıkları teknolojik atılımlarla Bakanlığın kaçakçılıkla mücadele kapasitesini artırdıklarını ifade etti. Kaçakçılıkla etkin bir şekilde mücadele etmeyi, kamu düzeni ve asayişin bozulmasını önlemeye yardımcı olmayı, gümrük iş süreçlerini takip ederek sorunları zamanında tespit etmeyi ve suç unsuru taşıyan olaylara adli delil sağlamayı amaçladıklarını söyleyen Ablak, “Bakanlığımız kara, deniz ve hava gümrük kapılarında 24 saat çalışma esasına göre tasarlanmış Kapalı Devre Televizyon Sistemleri (CCTV) bulunuyor. Bu sistemler kapsamında kurulan sabit ve hareketli kameralardan alınan görüntüler, gerek gümrük kapılarında yer alan CCTV izleme merkezlerinden, gerekse Bakanlığımız Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü Komuta Kontrol Merkezi’nden 24 saat takip ediliyor” dedi. Güvenlik hizmeti sunan birimlerin alanlarındaki yeni teknolojileri ve uygulamaları yakından takip ederek, suçla daha etkin bir şekilde mücadele edebileceklerine dikkat çeken Süleyman Ablak, 2011 yılı içinde bazı sınır kapılarında IP güvenlik kapalı devre televizyon sistemi ile mevcut analog sistemlerin yerini, IP tabanlı ve yüksek çözünürlüklü kameralar ile hareket algılama ve analiz kabiliyeti olan akıllı yönetim teknolojisinin aldığını kaydetti. Bu projeden olumlu sonuç aldıklarını söyleyen Ablak, “Bu çerçevede 2012 yılında çalışmalarına başlanılan Gürbulak Gümrük Kapısı’nda bölge şartlarına en iyi altyapıda hizmet verecek şekilde fizibilitesi yapılmış, toplam 75 adet kameradan oluşan IP tabanlı ve yüksek çözünürlüklü akıllı video analitik düzlemde kurgulanan, yeni bir CCTV sistemi kuruldu. Yeni proje ile gümrük sahasında asayişin ve kamu düzeninin bozulmasını tehdit eden unsurlar ve kaçakçılık girişimleri adli delil sağlayacak nitelikte takip ve kontrol edilecek. Bu projenin hizmete alınmasında Bakanlık ile iş birliği içinde çalışmaları destekleyen UND yönetimine teşekkür ediyoruz” diye konuştu. 11 Aralık 2012 UND’DEN “Karadeniz, Orta Asya ve Orta Doğu Bölgelerinde Ulaştırma ve Transit Taşımacılığın Geleceği” konferansı ‹zmir’de yap›ld› TÜRKİYE’nin Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİ) Dönem Başkanlığı çerçevesinde, Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği (IRU) iş birliğiyle, 28 Kasım’da İzmir’de KEİ Ulaştırma Bakanları Zirvesi yapıldı. Zirveye paralel olarak “Karadeniz, Orta Asya ve Orta Doğu Bölgelerinde Ulaştırma ve Transit Taşımacılığın Geleceği” konulu uluslararası bir konferans gerçekleştirildi. Konferansa Türkiye adına Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, İzmir Valisi Cahit Kıraç, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı KEİ Ulaştırma Müsteşar Yardımcısı Talat Aydın, UND Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Engin Özmen katıldı. Azerbaycan, Gürcistan, Bakanları Zirvesi 28 Moldova, Romanya, Afganistan, Bulgaristan, İran, Kasım’da İzmir’de Kazakistan, Rusya, Ukrayna, Yunanistan, Ermenistan gerçekleşti. Zirve ile ve Sırbistan’ın ulaştırma bakanları ile üst düzey birlikte düzenlenen bürokratlarının katıldığı konferans, bölge ekonomisi “Karadeniz, Orta açısından önemli iş birliklerine ev sahipliği yaptı. Asya ve Orta Doğu Bölgelerinde Konferans açılışında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Ulaştırma ve Transit Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye’nin, 2015 yılında Taşımacılığın Geleceği” Karadeniz sınırları içinde bulunan bütün sahil yollarını konferansında bölge otoyol kalitesinde bölünmüş yollara dönüştüreceğini ifade ekonomisi için önemli etti. Karadeniz’in, dostluk denizi olarak bölgeye daha iş birliklerine imza fazla hizmet etmesini sağlamak istediklerini vurgulayan atıldı. Yıldırım, gerçekleştirilen bu toplantının bölge coğrafyası açısından büyük önem taşıdığının altını çizdi. Katılımcı ülkelerin bakanlarıyla bir araya gelerek değerlendirme ve teknik düzeyde çalışmalar yapacaklarını söyleyen Yıldırım, “Bölgenin bir bütün olarak ulaşım konusundaki güçlü yanlarını, sorunlarını ve çözümlerini ortaya koyacak verilere ulaşacağız” dedi. UND Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Engin Özmen, açılış konuşmasında, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de özellikle 2000’lerin başından itibaren hızla gelişen ve 21. 12 yüzyılın “yıldızlaşan” sektörlerinden biri olarak kabul edilen ulaştırma ve lojistik sektörünün, küreselleşmenin beraberinde getirdiği yoğun rekabet ortamında en temel rekabet araçlarından biri haline geldiğini belirtti. Özmen, Türkiye’nin bölgesinde ulaştırma ve lojistik anlamında ana aktör olduğunu dile getirdi. Konferansın ardından Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan ve Kazakistan arasında “Avrupa-Kafkasya-Orta Asya Ulaşım Koridoru (TRACECA) Ulaşım Ağları ve Eşya Taşımacılığının Geliştirilmesi İçin Ortak Eylem Prensipleri” anlaşması imzalandı. Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan arasında ise “BaküBatum-Trabzon Otoyolu’nun Uluslararası Model Otoyol Prensiplerine Göre İyileştirilmesine İlişkin İşbirliği” anlaşmasına imza atıldı. IRU’dan anlamlı ödül IRU’nun en üstün onur ödülü olan “Order of Merit” Liyakat Nişanı’na son 10 yıldaki başarılı çalışmaları nedeniyle Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım layık görüldü. Liyakat Nişanı Yıldırım’a, 28 Kasım’da İzmir’de gerçekleştirilen “Karadeniz, Orta Asya ve Orta Doğu Bölgelerinde Ticaret ve Taşımacılığın Kolaylaştırılması Konferansı” ve KEİ Bakanlar Toplantısı’nda IRU Genel Sekreteri Martin Marmy ve IRU Yönetim Kurulu Üyesi İzzet Salah tarafından takdim edildi. Aralık 2012 UND’DEN Türkiye-Moldova KUKK Toplantısı Kişinev’de gerçekleştirildi Moldova’nın başkenti Kişinev’de 8-9 Kasım tarihlerinde yapılan TürkiyeMoldova KUKK Toplantısı’nda, 2013 yılı geçiş belgesi kotaları ile ilgili kararlar alındı. TÜRK‹YE Moldova Kara Ulaştırması Karma Komisyonu toplantısı, 8-9 Kasım 2012 tarihlerinde, Moldova’nın başkenti Kişinev’de düzenlendi. Toplantıda, 2013 yılı için geçiş belgesi kotaları belirlendi. Buna göre, Türkiye’ye verilen geçiş belgesi kotası; 825 adet üçüncü ülkeye/ülkeden izin ve 375 adet boş giriş izni olarak belirlendi. Moldova tarafı için ise 500 adet üçüncü ülke izni ve 525 adet boş giriş izni verildi. Toplantıda Türk heyeti, ticari araçların ağırlık, boyut ölçümlemelerini ve gerekli evrakı kontrol edebilmek amacıyla yeni kontrol istasyonlarının kurulduğunu ve bu konuda Moldovalı taşıyıcıların kurallara uygun taşıma yapmaları konusunda bilgilendirilmesini gündeme getirdi. Her iki heyet de UBAK ve diğer geçiş belgelerinin doğru kullanılması gerekliliğini protokolle belirtti. Heyetler, Türkiye ve Moldova arasında yakında yürürlüğe girecek olan vize muafiyeti anlaşmasının iki ülke arasındaki taşımacılığın gelişmesine vesile olacağını vurguladı. Türk heyeti, 2013’te gerçekleşecek KUKK toplantısı için Moldova heyetini Türkiye’ye davet etti. Türkiye heyetine Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü Daire Başkanı M. Celal Tümer’in başkanlık ettiği toplantıda, Moldova heyeti başkanlığını ise Moldova Ulaştırma ve Karayolu Genel Müdürü Tudor Calugareanu yürüttü. Toplantıda UND’yi Uzman Alpdoğan Kahraman temsil etti. 14 Bolu Ticaret ve Sanayi Odası yeni hizmet binası açıldı Bolu Ticaret ve Sanayi Odası’nın (BTSO) yeni hizmet binası açılışı gerçekleşti. BTSO Başkanı Emin Semercioğlu, yaptıkları yatırımla odalarının kurumsal kapasitesini güçlendirdiklerinin altını çizdi. BOLU Ticaret ve Sanayi Odası’nın (BTSO) yeni hizmet binası törenle hizmete açıldı. Açılış törenine TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Bolu milletvekilleri Ali Ercoşkun, Fehmi Küpçüve Tanju Özcan, Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, Bolu Valisi İbrahim Özçimen, Düzce Valisi Adnan Yılmaz, BTSO Başkanı Emin Semercioğlu ve BTSO üyeleri katıldı. 2009 yılının Şubat ayında göreve gelen yönetim kurulunun, BTSO’nun kurumsal kapasitesini güçlendirebilmek adına iki önemli önceliği olduğunu belirten BTSO Başkanı Emin Semercioğlu, bunlardan birinin yeni hizmet binalarını tamamlayıp Bolu’ya ve üyelerine kazandırmak olduğunu dile getirdi. Diğer önceliklerinin ise BTSO’nun TOBB akreditasyonunu gerçekleştirmek olduğuna dikkat çeken Semercioğlu, geçtiğimiz günlerde düzenlenen bir törenle, Oda akreditasyon belgelerini aldıklarını ifade etti. BTSO’nun, akredite edilen 129 odadan biri olmasından dolayı gurur duyduklarını aktaran Semercioğlu, “Odamız, üyelerine zorunluluk değil gönüllülük prensibiyle hizmet vermeyi amaç edindi. Hizmet kalitesi belgelendi ve başkanımızın ifadesiyle beş yıldızlı hizmet veren odalar arasına katıldı” diye konuştu. Van’da yaptırdıkları ilköğretim okulunun kundaklanmasından dolayı çok üzüldüklerini belirterek, saldırıyı gerçekleştirenleri kınayan TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, eğitime katkılarının devam edeceğini, Van’da ve Bolu’da okul yaptıracaklarını ifade etti.TOBB olarak üniversiteler haricinde eğitime 75 milyon TL civarında katkı sağladıklarına dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, en doğru yatırımın, eğitime yapılan yatırım olduğunun altını çizdi. Türkiye’de nüfusun yarısından fazlasını kadınların oluşturduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, 1 milyon 500 milyon işletmedeki kadın girişimci sayısının yüzde 6 olduğunu ancak bu oranın yüzde 50 olması gerektiğini kaydetti. Çalışma ve Sosyal Güvelik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, İŞKUR, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) işbirliğiyle ‘’Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri (UMEM) Beceri 10’’ projesini başlattıklarını anımsatan Hisarcıklıoğlu, Türkiye’deki işsizlik sorununa çözüm getirmek için çalıştıklarını söyledi. Rifat Hisarcıklıoğlu, konuşmasının ardından iş adamlarına plaket takdim törenine katıldı. UND’DEN Türkiye-Kazakistan KUKK Toplantısı TÜRK‹YE-Kazakistan KUKK toplantısı, 1-2 Kasım 2012 tarihlerinde Ankara’da yapıldı. Türk heyetine Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Talat Aydın, Kazak tarafına Ulaştırma Bakan Yardımcısı Kairat Absattarov başkanlık etti. Uzun müzakereler sonucunda heyetler, 2013 yılı için 6 bin 500 adet tek tip ve 1000 adet üçüncü ülke geçiş belgesi verilmesini kararlaştırdı. Geçiş belgeleri iki parti halinde (3250 + 3250) teati edilecek. Yılın ikinci yarısındaki 3 bin 250 adet geçiş belgesi, yılın ilk yarısında Türkiye’den Kazakistan’a 750 adet Kazak taşıtının yüklenmesi şartı gerçekleştirildikten sonra verilecek. Yılın tamamında 1500 adet Kazak taşıtı yüklenecek. Toplantıya UND adına Genel Sekreter Fevzi Çakmak ve Uzman Alpdoğan Kahraman katıldı. Szeged-Wels Ro-La hattı görüşmesi ÖKOMBİ ve Hungarokombi’den alınan bilgiye göre Rail Cargo Austra’nın kararı doğrultusunda Szeged-Wels Ro-La treninin son seferi 9 Aralık 2012 tarihinde gerçekleştirildi. UND’nin Ökombi ve Hungarokombi ile yaptığı yazışmalar ve görüşmeler sonucunda; gerekçenin hattın kâr etmemesi ve gerekli sübvansiyonların sağlanamayacağından kaynaklandığı vurgulandı. UND, bu konuda kararın tekrar değerlendirmesi yönünde talepte bulundu. Gelen cevapta bilet fiyatlarına en az 150 euroluk bir zam yapılması gerektiği ve böyle bir zammı hiçbir müşterilerine kabul ettirmelerinin mümkün olamayacağı ifade edildi. Ökombi ve Adriakombi ile yapılan görüşmelerin devamında, 9 Aralık’tan sonra Maribor-Wels hattındaki tren sayılarının artırılacağı ve bu hattın Szeged- Wels hattındaki mevcut kapasiteyi karşılayabilecek seviyede olduğu dile getirildi. Macaristan ve Avusturya güzergâhı üzerinde taşımacılık yapan Türk firmaları için gerek kotanın yetersizliği gerekse transit maliyetlerin yüksek olması nedeniyle Szeged-Wels Ro-La Hattı, önemli güzergâhlardan biri konumunda bulunuyor. 2000’li yılların başında yıllık toplam 18 bin civarında sefer Ökombi ve gerçekleştirilirken bu rakamın 2008’de 30 binlere Hungarokombi ile kadar çıktığı görülüyor. 2011 yılı sonu itibarıyla gerçekleştirilen tren seferleri ile toplam 28 bin 314 (13 bin 920 görüşmelerde Wels-Szeged/14 bin 394 Szeged-Wels) araç Szeged-Wels Ro-La taşındı. 2012 yılı Ocak-Eylül döneminde ise bu rakam 18 bin 653 (8 bin 849 Wels-Szeged/9 bin hattının kâr etmediği 804 Szeged-Wels) olarak belirtiliyor. bu nedenle alternatif Kullanılan tren seferleri ve karşılığında hak olarak Mariboredilen bonus belgeleri hesaplandığında ise 2012 Wels hattına ağırlık yılında Türk nakliyecisi Avusturya’da toplam 19 verileceği belirtildi. bin 130 adet transit geçiş, Macaristan’da ise 14 bin 467 adet transit geçiş tasarrufunda bulundu. Eğer bu taşımalar geçiş belgesi ile yapılmış olsaydı, yıllık 15 bin transit geçiş belgesi kotası olan Avusturya’da belgeler altıncı ayın sonunda tükenecekti. Macaristan’da ise 18 bin 639 transit geçiş belgesi ücreti olarak sektöre 6 milyon 307 bin 612 euro ek maliyet sağlanmış olacaktı. Maliyetlerin yanı sıra yıllık geçiş belgesi kotasının da değerlendirilmesi gerekiyor. Ro-La hattının kaldırılması ve trafiğin Maribor-Wels ile Trieste Salzburg hatlarına kaydırılacak olması durumunda ise Sırbistan, Hırvatistan, Macaristan, Avusturya, Slovenya gibi ülkelerin transit geçiş belge kotasının en kısa sürede yeniden değerlendirilmeli. Diğer taraftan, Ökombi firması tarafından iletilen yazılı bilgilendirmede, pazartesi ile cuma günleri arasında 08.00-18.00 saatleri arasında, cumartesi günü 07.00-14.00 saatleri arasında ve pazar günleri 14.00-18.00 saatleri arasında hizmet verecek. Diğer taraftan, 9 Aralık 2012 tarihinden itibaren Trieste’den kalkmakta olan Salzburg Ro-La hattı Fernetti’den başlatılacak. Tren biletinin ibrazı karşılığı araçlar herhangi bir geçiş belgesine gereksinim duymaksızın Trieste Limanı ile Fernetti arasında seyahat edebilecek. 15 Aralık 2012 UND’DEN Kış lastiği uygulaması ve araç yükseklikleri İNSAN ve eşya taşımak amacıyla Türk karayollarında seyreden ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından tescil edilmiş olan motorlu ve motorsuz araçlar ile yabancı plakalı araçların yüklenmesine ilişkin ölçü ve usuller ile tartı ve boyut ölçüm toleranslarına ilişkin usul ve esasları kapsayan “Araçların Yüklenmesine İlişkin Ölçü ve Usuller ile Tartı ve Boyut Ölçüm Toleransları Hakkında Yönetmelik” 12 Kasım’da yürürlüğe girdi. Yönetmelik uyarınca, yolcu ve eşya taşımalarında kullanılan araçların her yıl 1 Aralık-1 Nisan tarihleri arasında kış lastiği kullanmaları zorunluluğu getirildi. Kış lastiği tanımının yapılması, süre ve geçerli olacağı bölgeler hakkında bir çerçeve oluşturulması amacıyla yayımlanacak genelge çalışması kapsamında 14 Kasım 2012 tarihinde Ankara’da bir çalışma grubu toplantısı gerçekleştirildi. Araçların Yüklenmesine İlişkin Ölçü ve Usuller ile Tartı ve Boyut Ölçüm Toleransları Hakkında Yönetmelik toplantısına Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Yılmaz Kılavuz başkanlık etti. Toplantıda Ekonomi Bakanlığı, Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu (TŞOF), Lastik Sanayicileri Derneği (LASDER) gibi kurumların yanı sıra önde gelen lastik firmalarının üst düzey yöneticileri yer aldı. UND’yi toplantıda Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Erdal İlhan ve Operasyon Uzmanı Meriç Katman temsil etti. UND tarafından Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na sunulan dosyada Avrupa’daki kış lastiği uygulamalarına yer verilmiş ve kış koşullarının çok ağır şartlar ile 18 Araçların Yüklenmesine İlişkin Ölçü ve Usuller ile Tartı ve Boyut Ölçüm Toleransları Hakkında Yönetmelik kapsamında, yolcu ve eşya taşıyan araçların 1 Aralık-1 Nisan günleri arasında kış lastiği kullanmaları zorunlu hale getirildi. UND’DEN yaşandığı Avusturya, Almanya gibi ülkelerde dahi 3,5 tonun üzerinde eşya taşıyan araçlarda en azından iki tahrikli dingildeki lastiklerin kış lastiği olması (M+S) zorunluluğu bulunduğu, yarı römork ve römorklar için ise M+S tipi lastik zorunluluğu uygulanmadığı belirtildi. Araçların kış koşullarında da seyrettiği söz konusu ülkelerde yük taşıyan araçların ve bunlara bağlı yarı römork ve römorkların sadece lastiklerinin diş derinliğinin ölçümü yönünde bir uygulama bulunduğu belirtildi. Bakanlık tarafından, yurt içinde ya da hava koşullarının sert geçmediği güzergâh ülkelerine taşımacılık yapan araçlara ve 3,5 ton altı araçlara söz konusu uygulamanın daha detaylı çalışılarak ve deneme süreci geçildikten sonra bir çerçeve yaratılması öngörülüyor. Yönetmelik uyarınca UND’nin uzun zamandır talep ettiği araç boyutlarının tamamına yüzde 2 toleransı kabul edildi. Böylece sadece araç yüksekliğinde tanınan yüzde 2 tolerans araç genişlik ve uzunluğunda da geçerli oldu. UND’nin yaptığı başvurularda altını çizdiği sorun araçların muayenede yüzde 2 yükseklik toleransı olmasına rağmen, Türkiye’nin denetleme noktalarında cezalara maruz kalmaları oldu. Yeni yönetmelik kapsamında uygulamada yaşanan bu sorun giderildi. Ayrıca, tartı toleransı en çok (aracın azami ağırlığının yüzde 3,75’i) 500 kilogram olacak şekilde kabul edildi. Yönetmelik uyarınca belirtilen yeni hesaplamada 40 ton araçların ağırlık toleransı yine 2 ton olarak kaldı. Ancak, mevcut yükseklik toleransı sebebiyle Türk limanlarındaki trafiğin önemli bir kısmını oluşturan high cube konteynerlerin taşımasında büyük sorunlar yaşandı. 2,90 yüksekliğe sahip bu konteynerler normal römorklar ile taşındığında aracın yüklü yüksekliği 4,30’lara varıyor. Mersin ve İskenderun limanlarının yanı sıra Ambarlı Limanı’nda bir anda bu konteynerlerin taşıması durma noktasına geldi ve kontrollerde ceza almak istemeyen nakliyeci yükleme yapmadı. Karayolu Trafik Kanunu 128’inci maddesinde herhangi bir tolerans olmadan azami yükseklik 4 metre olarak belirtilmiş olmasına rağmen günümüze kadar bir kontrol ve ceza mekanizmasının işlemiyor olması nedeniyle bu tip konteynerler özel taşıyıcılar yerine normal römorklar ile taşınıyordu. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın denetim noktalarının daha etkin faaliyet göstermesi ve İçişleri Bakanlığı’nın denetlemelerinin artırılması neticesinde ilgili kanun ve yönetmeliklerde belirtilen boyut ve ağırlıklara uymayan araçlara cezalar kesilmeye başlandı. Ekonomi Bakan Yardımcısı Mustafa Sever’in Logitrans Fuarı’nda yaptığı konuşmasında söz konusu yönetmelik uyarınca araçların boyutlarına ilişkin kontrollerin devam edeceğini söyledi. Sever, bu konuda 31 Mart 2013 tarihine kadar cezai bir işlem uygulanmayacağının altını çizdi. 19 Aralık 2012 UND’DEN Türkiye ve Modern İpek Yolları Semineri “Türkiye ve Modern İpek Yolları” semineri 4 Aralık’ta Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu Kavacık Yerleşkesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. BEYKOZ Lojistik Meslek Yüksekokulu Kavacık Yerleşkesi Konferans Salonu’nda 4 Aralık’ta “Türkiye ve Modern İpek Yolları” konulu seminer yapıldı. Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği (IRU) Bölge ve Ortadoğu Daimi Temsilcisi Haydar Özkan’ın konuşma yaptığı seminerde davetliler, öğrenciler, Yüksekokul akademik ve idari personeli ile bir araya geldi. Seminerde IRU “CPC Manager” diplomasını almaya hak kazanmış Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu mezunlarına diplomaları törenle verildi. Seminerin açılış konuşmasını yapan Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Ahmet Yüksel, İpek Yolu’nun tarihsel, ekonomik ve kültürel bir ticaret yolu olduğunu söyledi ve küreselleşen dünyanın ve teknolojinin gelişimiyle, ham maddenin bilinir hale gelmesi, ulaşım teknolojilerinin artmasıyla İpek Yolu’nun tarihsel önemini kaybettiğini dile getirdi. Seminerdeki konuşmasında IRU’nun 73 dünya ülkesinde 170 üyesinin bulunduğunu belirten IRU Bölge ve Orta Doğu Daimi Temsilcisi Haydar Özkan, otobüs, taksi ve kamyon sektörlerinde yolcu ve eşya taşımacılığı gerçekleştiren üyeleri oluştuğunu dile getirdi. Sosyal, ekonomik, gümrük, hukuk, karayolu, tehlikeli eşyalar, çok modlu taşımacılık, taksi ve kiralık araç gibi konularla ilgilendiklerini vurgulayan Özkan, IRU’nun temel misyonun dünyada karayolu taşımacılığının toplumun menfaatine olacak şekilde kesintisiz ve etkin biçimde çalışmasını sağlamak olduğunu kaydetti. IRU’nun karayolu 20 taşımacılığının geliştirilmesi için çalışmalar gerçekleştirdiğini anlatan Özkan, Türkiye’de karayolu taşımacılığının geliştirilebilmesi için hükümetlerin, sektör temsilcilerinin ve sektör paydaşlarının birlikte hareket ederek sürdürülebilirliği gerçekleştirmesi gerektiğini ifade etti. Bu noktada hükümet teşviklerinin ve altyapı çalışmalarının önemine dikkat çeken Özkan, “Karayolu taşımacılığında sorunlar en çok sınırlarda yaşanıyor. Bu nedenle sınırlara odaklanarak ticarette ve turizmde karayolu taşımacılığının kolaylaştırılması gerektiği kanaatindeyim” dedi. Türkiye’nin jeopolitik konumunun çok önemli olduğunu vurgulayan Haydar Özkan, ancak bunun küreselleşen dünyada yeterli olmayacağını kaydetti. “Küresel dünyada dünyanın merkezinde olup olmayacağımıza uluslararası ticaret erbabı, yükleyiciler ve taşımacılar karar veriyor” diyen Özkan, dünyanın bir döneminde en büyük ticaret güzergâhı olan İpek Yolu’nun yeniden canlanması halinde Doğu ile Batı arasındaki temel ticaret hareketlerinde Türkiye’nin aldığı payın artacağının altını çizdi. Türkiye’nin ekonomik çölleşmeden uzaklaşması için belli başlı limanlara alternatif limanlar eklemenin önemli olduğunu söyleyen Özkan, ekonomik çölleşmeyi engelleyerek, küresel ticaret akışlarını Türkiye’nin lehine çevirebilmenin modern İpek Yolu’nu ortaya çıkarabileceğini dile getirdi. Modern İpek Yolları’nın uluslararası, aynı lisanı konuşan ve siyasi iradeye sahip etkin sektörlerin faaliyet gösterdiği bir coğrafyanın sağlanmasıyla ortaya çıkacağını belirten Haydar Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Modern İpek Yolu; Çin, Kazakistan ve Rusya arasında kurulmuş durumda. Öncelikli İpek Yolu ülkesi olmayan Türkiye, modern İpek Yolları’nın alternatif yollarından biri olabilir.” UND’DEN UND Kapıkule’yi yakından takip ediyor Kaptan Andrevo’da başlayan modernizasyon çalışmaları nedeniyle oluşan araç kuyruklarına çözüm için UND, Kapıkule ve Hamzabeyli’deydi. KAPIKULE Sınır Kapısı’nın karşısında yer alan Kapitan Andreevo Sınır Kapısı’nın 7 Kasım’dan başlayarak yaklaşık iki yıl sürecek bir modernizasyon çalışmasına girmesi ile sınır kapılarında yeniden araç kuyrukları oluşmaya başladı. Özellikle son 10 gündür tek kantar ile hizmet vermeye çalışan Kapitan Andreevo Gümrük İdaresi’nde araç alımı yapılsa da Kapıkule Sınır Kapısı’nda yaşanan bu durum nedeniyle Hamzabeyli Sınır Kapısı’nda da araç kuyruğu oluştu. UND Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Engin Özmen, İkinci Başkan Bahaddin Karakuş, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zahit Sağlık ve İcra Kurulu Başkan Vekili Melike Tümen’den oluşan heyet, konuyu yerinde incelemek amacıyla 26 Kasım’da Kapıkule ve Hamzabeyli sınır kapılarını ziyaret etti. Heyet öncelikle Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın ve Edirne Borsa Başkanı Mustafa Yardımcı ile Edirne Valisi Hasan Duruer’i makamlarında ziyaret etti. Duruer, taşımaların aksamaması için Valilik olarak çalıştıklarını ifade etti. Kapıkule’de tır parkının önemli bir ihtiyaç olduğunu söyleyen Duruer, özellikle inşaat süresince tır parkının önemli bir ihtiyaç olacağını, sürücülerin araç kuyruklarında değil dinlenerek ve ihtiyaçlarını karşılayarak varsa bir bekleme süreci geçirmelerini temenni ettiklerini ve bunun için her türlü desteği göstereceklerini ifade etti. UND’nin talebi üzerine, Kapıkule ve Hamzabeyli sınır kapılarındaki yoğunluğu gösterecek bir kamera sistemi kurulmasına da sıcak baktıklarını belirten Vali Duruer, bu konuda da gereken desteği göstereceklerini dile getirdi. Valilik ziyaretinin ardından Kapıkule’ye giden heyet, Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın ile birlikte durum değerlendirmesi yaptı. Kapıkule’de, karşı tarafın kapasitesine bağlı olarak, günde 700 araçlık işlem yapılabileceğini belirten Yalçın, özellikle hafta sonlarında bu sayının aşılması sebebiyle araç kuyruklarının oluştuğunu belirtti. Araçların saha içinde gerçekleştirdiği işlem sayısının azaltılması ve bazı işlemlerin birleştirilmesi için görüşlerin paylaşıldığı toplantının ardından heyet birlikte Bulgaristan tarafına geçerek Kapitan Andreevo Sınır Kapısı’nda incelemelerde bulundu. Kapitan Andreevo Gümrük Müdürü Bay Goçev ile görüşen heyet araç kuyruklarının yarattığı sorunlar konusunda Bulgar yetkililere bilgi verdi. Goçev, Bulgaristan Gümrük İdaresi olarak devam eden inşaat sebebi ile herhangi bir şikâyet oluşmaması adına ellerinden geleni yaptıklarını belirterek işlem gören araç sayısının 700’ün altına inmemesi için çalıştıklarını söyledi. Şu anda yılbaşı öncesi Türk tarafının araç yoğunluğu sebebiyle 700 araç seviyesini korumaya çalıştıklarını vurgulayan Goçev, “Ama taşımacıların Hamzabeyli ya da İpsala sınır kapılarını buradaki araç sayısını koruyacak düzeyde kullanmaları önemli. Kapıdaki modernizasyon çalışmasının tamamlanması ile birlikte Bulgar tarafı, sekiz peronda sekiz kantar ile hizmet verecek. Böylece Türkiye’den günde 2 bin adet araç alabilme kapasitesine erişeceğiz” dedi. Hamzabeyli günde 550 araç kapasitesine ulaştı Bulgar tarafının ardından Hamzabeyli’ye geçen heyet, yol boyunca 4 kilometre araç kuyruğu ile karşılaştı. 24 saatte yaptıkları 550 araç işlemi ile Hamzabeyli’nin tam kapasite hizmet vermeye ve Kapıkule’nin yükünü hafifletmeye çalıştıklarını belirten Hamzabeyli Gümrük Müdürü Şerafettin Bezci, sınır kapısının fiziki sorunlarına rağmen kapasiteyi zorladıklarını ve bu konuda personelin özveri ile çalıştığını dile getirdi. 21 Aralık 2012 UND’DEN FT Türkiye Zirvesi’nde “Bir Lojistik ve Üretim Üssü olarak Türkiye” paneli yapıldı UND ve Aon iş birliği ile “CMR Sigortası”nda yeni dönem bafllad› UND’nin Aon Sigorta Brokerlik ile gerçekleştirdiği anlaşma kapsamında dernek üyeleri çok özel avantajlarla CMR sigorta poliçesi satın alma fırsatı yakalayacak. UND, sektör maliyetlerini düşürmek ve üyelerine çeşitli avantajlar sunmak amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Dernek bu çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek sigorta brokeri ve risk yönetimi danışmanı Aon ile CMR (yurt dışı taşıyıcının sorumluluğu) sigortası hizmetini kapsayacak bir işbirliği protokolü imzaladı. Anlaşma kapsamında sadece dernek üyelerine özel geliştirilen “UND Aon CMR+” ile dernek üyeleri, birçok avantaja sahip olarak CMR sigorta poliçesi satın alma imkânı elde edecek. Bu iş birliği kapsamında bugüne kadar yapılan uzun soluklu çalışmalarla, daha iyi oranlarda ve en geniş koşulları sunan bir CMR sigortasının sağlanması hedefleniyor. Dünyanın birçok ülkesine kara nakliyesi yapan taşımacıların operasyonları için gerekli olan CMR sigortası, Aon işbirliği ile sadece UND üyesi firmalar için en geniş teminat ve araç başı 34 eurodan başlayan fiyat avantajları ile sunulacak. Böylece sektörün en önemli maliyet kalemlerinden biri haline gelen sigorta primlerinin mümkün olduğunca düşürülmesi sağlanabilecek. Bu doğrultuda CMR sigortalarına ilişkin yapılan iş birliği ile Aon, hızlı teklif/poliçe alma ve hasar operasyonu yönetimi ile UND üyelerinin operasyonel iş yükünü de azaltmayı amaçlıyor. Ayrıca Aon tarafından yönetilecek olan sigorta programı, aylık araç bildirimi esaslı olması ve ihtiyaca göre seçilebilen muafiyet tutarı ile esnek bir yapıya sahip olacak. 22 FINANCIAL Times Türkiye Zirvesi Four Seasons Hotel’de 22 Kasım Perşembe günü gerçekleşti. Zirvede “Bir Lojistik ve Üretim Üssü olarak Türkiye” paneli düzenlendi. UTİKAD Başkanı&Genel Transport CEO’su Turgut Erkeskin’in moderatörlüğünde yapılan panelde, İzzet Karaca, Unilever CEO’su &YASED Başkanı İzzet Karaca, Ekol Lojistik Genel Sanayiler Sektör Yöneticisi Mehmet Şahintürk ve UND Başkanı Ruhi Engin Özmen konuşma yaptı. Özmen, paneldeki konuşmasında rekabetin üretim düzeyinden çok lojistik hizmetlerde ve tedarik zinciri üzerinde kendini gösterdiğini dile getirdi. Bir malın zamanında, doğru yere teslim edilmesi için lojistik hizmetlerin büyük önem taşıdığını vurgulayan Özmen, Türkiye’nin lojistik hizmetler açısından gelişmeye en müsait bölgelerden biri olduğunun altını çizdi. İthalat ve ihracat taşımalarının transit olarak Türkiye üzerinden yapıldığını aktaran Özmen, Türkiye’deki üretilen bir malın dünyanın birçok yerine çok kısa zamanda sevk edilebildiğini ifade etti. Ancak maliyetlerin düşürülmesi ve dengelenmesi gerektiğini söyleyen Özmen, bunun için öncelikle altyapı eksikliklerinin giderilmesinin büyük önem taşıdığını belirtti. Özmen, ekonomiye katkı sağlayacak organizasyonlarla taşıma alanlarının, antrepoların, depoların ve lojistik hizmetlerin daha iyi organize edilmesi gerektiğini kaydetti. Konuşmasında önümüzdeki süreç için lojistik master planlarının yapılmaya başlandığına değinen Ruhi Engin Özmen, biraz geç kalınmış olsa da 2023 vizyonunda hayata geçirilmesi için gerekli sürenin mevcut olduğunu aktardı. İhracatın yarısının döndüğü İstanbul’un lojistik üs olarak konumlandırılması gereken yerlerden biri olduğunu vurgulayan Özmen, “İstanbul Anadolu ve Avrupa yakasında konumlandırılacak lojistik bölgelerle hem maliyet artışı hem verimliliği sağlanabilir. Almanya bunu yıllar önce yaptı. Türkiye biraz geç kaldı. Ama lojistik üsler konusunda merkezi hükümetin aldığı kararlar sevindirici. Türkiye lojistik üs olma konusundaki tüm avantajlarını en iyi şekilde sunmak için altyapı eksikliklerini bir an önce tamamlamalı” dedi. UND’DEN Tur Transit çalışanlarına “Seyahat Sağlık” güvencesi Nakliye sektöründe çok fazla risk olduğunu belirten Tur Transit Uluslararası Nakliyat İdari İşler Müdürü Erkan Konur, çalışanlarına ‘Seyahat ve Sağlık Sigortası’ yaptırarak, yurt dışında meydana gelebilecek risklere karşı güvence sağladıklarını vurguluyor. TUR Transit Uluslararası Nakliyat, araçlarının ve sürücülerinin sigortalarını aksatmadan çalışmalarını sürdürüyor. Şirket bünyesinde, ikisi İstanbul’da ve biri Bursa’da olmak üzere üç firma faaliyet gösteriyor. Bursa ve Gemlik’te bulunan ve Gölcük’te inşaatı devam eden üç antreposuyla hizmet veren firma, dünyaca ünlü markaların ürünlerinin taşımacılığını da yapıyor. Bu ünlü markalar arasında, otomotiv sektörünün liderlerinden Renault, otomotiv lastiği üreticisi Michelin, İngiliz moda firması Marks&Spencer bulunuyor. Şirket, 260 adet römork ve 120 adet çekici ile hizmet veriyor. Nakliye sektörünün risklerle dolu olduğunu söyleyen Tur Transit Uluslararası Nakliyat İdari İşler Müdürü Erkan Konur, firma olarak birçok riskle karşı karşıya kaldıklarının altını çiziyor. Bu nedenle sigortayı bir masraf olarak görmediklerine dikkat çeken Konur, Evrim Sigortacılık’tan yaptırdıkları ‘Seyahat ve Sağlık Sigortası’ ile çalışanlarının yurt dışında güvencede olduğunu ifade ediyor. Özellikle nakliye sektöründe sigortanın gerekli olduğunu vurgulayan Erkan Konur, Zorunlu Trafik Sigortası dışında, özel araçlarının da istisnasız kaskolarının yapıldığını, sürücülerinin ise Seyahat ve Sağlık Sigortaları’nın olduğunu söylüyor. İş yerleri ve antrepolarını da sigortaladıklarını aktaran Konur, gümrük tarafından zorunlu tutulan sigortaların da bulunduğunu kaydediyor. Konur, özellikle de antrepolara sigorta yapılmasının gerekli olduğunu belirterek, “Antrepolara mal alıyoruz. Eğer bu mallara bir şey olsa kimse bunun altından kalkamaz. Gümrük zorunlu tutmasa ya da firma sigorta istemese bile yangın, su basması, hırsızlık olayı gibi meydana gelebilecek riskler var. Bu gibi risklerden dolayı sigortanın bir masraf olduğunu düşünmüyorum” diyor. Şoförlerine Evrim Sigorta’dan Seyahat ve Sağlık Sigortası yaptırdıklarını anlatan Konur, Almanya’daki bir sürücülerinin rahatsızlandığını ve bu süreçte Evrim Sigorta’nın vakit kaybetmeden devreye girdiğinin altını çiziyor. Konur konuyla ilgili şunları söylüyor: “Almanya’da bir sürücü arkadaşımız rahatsızlandı ve tehlikeli bir hastalığı olduğunu öğrendik. Sürücümüz aort damarında bir incelme olduğu için hemen hastaneye kaldırılıp, yoğun bakıma alındı. Önce ameliyat olması söylendi fakat iyileşme görülünce kendi ülkesinde ameliyat olmasını uygun gördüler. Hastane raporlarının gelmesinin ardından hemen Evrim Sigorta ile iletişime geçtim. Kendilerine şoförün adını, soyadını ve poliçe numarasını gönderdim. Şoförün Almanya’dan doktor gözetiminde uçakla getirilmesi gerekiyordu. Uçak bileti alındı ve arkadaşımız buraya getirildi.” Evrim Sigorta’nın bu süreçte her şeyi hızlı bir şekilde hallettiğini ve verilen bu hizmetten memnun kaldıklarını dile getiren Konur, sözlerine şöyle devam ediyor: “Kendilerinden ayrıca asistans hizmeti de aldık. Ben olay yerinden uzaktaydım ve sürücümün hastalığını doktorla teknik olarak konuşmak gerekiyordu. Bu noktada Evrim Sigorta ile iletişim sağlayarak hastaneyle irtibata geçmek için gerekli bilgileri aldık.” 23 Aralık 2012 Logitrans Fuarı’na bu yıl 53 ülkeden 12 bin kişi katıldı Logitrans Transport Lojistik Fuarı, İstanbul Fuar Merkezi’nde 15–17 Kasım 2012 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Bu yıl altıncısı düzenlenen fuarı, 53 ülkeden 12 bin 600’den fazla kişi ziyaret etti. İSTANBUL Fuar Merkezi’nde 15-17 Kasım 2012 tarihleri arasında düzenlenen 6. Logitrans Transport Lojistik Fuarı, üç gün boyunca 53 ülkeden 12 bin 600’den fazla kişiyi ağırladı. Fuar, kara taşımacılığının yanı sıra intermodal taşımacılar, lojistik hizmet sağlayıcıları, liman operatörleri, serbest bölge yatırımcıları, denizcilik şirketleri, Ro-Ro operatörleri, liman temsilcileri, demiryolu hat işletmecileriyle, BDT ve Orta Doğu ve Orta Asya’nın yükselen lojistik operatörlerini ağırladı. 16 ülkeden 194 şirket, lojistik, tematik ve taşımacılığın tüm katma değer zincirinin içindeki ürün ve hizmetlerini 11 bin 500 metrekarelik alanda sergiledi. 94 uluslararası şirket ile yabancı katılımcı şirket sayısı yüzde 50’ye yaklaştı. Hindistan, Ürdün, Yeni Zelanda, İsveç ve Slovenya ilk kez katılım sağlayan ülkeler olurken; en yüksek katılım Türkiye, Almanya, İtalya, Avusturya ve Letonya’dan gerçekleşti. Salon 10’daki 412 no’lu UND standı dernek üyelerinin buluşma noktası oldu. UND standı protokol ve üyelerinin yanı sıra çeşitli hizmet grupları ve üniversite öğrencilerini misafir etti. Fuarda UND eğitim merkezi yetkilileri, sektöre yeni girecek olan üniversite öğrencilerinin sorularını cevapladı. UND Uluslararası taşımacılık firmalarını bir araya getiren Logitrans Transport Lojistik Fuarı’nda, 16 24 LOJİSTİK Attica Group, Logitrans Transport Lojistik Fuarı’nda Attica Group, 15-17 Kasım 2012’de İstanbul’da gerçekleştirilen 6. Logitrans Transport Lojistik Fuarı katılımcıları arasında yer aldı. Attica Group temsilcileri, fuar esnasında Adriyatik deniz koridorunu etkin bir şekilde kullanan Türk taşımacılık ve lojistik şirketleriyle görüşme, fikirlerini paylaşma ve iş anlaşmaları yapma fırsatı buldu. Bunun yanı sıra, şirketin 2013 yılına yönelik Yunanistan-İtalya ve iç deniz rotalarına ilişkin bilgileri içeren yeni Cargo broşürü de dağıtıldı. Attica Group, Adriyatik denizinde ve Yunanistan iç hatlarında (Kiklad Adaları, On İki Adalar, Kuzey Doğu Ege Adaları, Girit) yolcu taşımacılığı faaliyetleri gerçekleştiriyor. Attica Group filosu, yolculara, kamyonlara ve özel araçlara taşımacılık hizmeti veren, modern ve ileri teknolojiyle donatılmış 14 adet gemiden oluşuyor. 2012 Lojistik Ödülleri Lojistik proje ödülleri: GullsEye Liman Otomasyon Projesi, SoftTechOtomatik Palet İstifleme Robotu ‘Paşa’, Üçge Depo Raf Sistemleri Meslek örgütü üyeliklerine göre Uluslararası hava taşıma firmaları: THY Cargo Demiryolu taşıması firmaları: Kale Nakliyat Uluslararası deniz taşıması: Batı Nakliyat Liman işletmecileri: Kasım’da düzenlenen törenle lojistik ödülleri de sahiplerini buldu. Ekonomi Bakan Yardımcısı Mustafa Sever’in de katıldığı törende, jüri özel ödülleri dâhil olmak üzere 10 firma ödül aldı. Ödüle layık görülen firmalar, sektörel dernekler ve yayınların temsilcilerinden oluşan 13 kişilik bir jüri tarafından belirlendi. Ödüller, firmaların sektördeki büyüklükleri ve iş geliştirmedeki başarılarına bağlı olarak verildi. Ekonomi Bakan Yardımcısı Mustafa Sever törende yaptığı konuşmada, son 10 yılda büyük gelişme gösteren lojistik sektörüne 2023 hedeflerine ulaşmada büyük görevler düştüğünü söyledi. Törende konuşma yapan UND Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Engin Özmen de sürdürülebilir ve ölçülür olmanın başarının en temel göstergesi olduğunu ifade ederek lojistik sektörü büyüdükçe daha fazla firmanın ödül almaya hak kazanacağının altını çizdi. Mersin Liman İşletmeciliği Ulaştırma Bakanlığı belgelerine göre Saras Taşımacılık Uluslararası ticari eşya taşımacıları (C2): Netlog Lojistik Yurtiçi lojistik işletmecileri (L1): Omsan Lojistik Uluslararası taşıma işleri organizatörleri (R2): Ekol Lojistik Uluslararası lojistik işletmecileri (L2): 25 Aralık 2012 UND üyeleri, ile 7/24 konuşuyor Vodafone ile UND arasında gerçekleştirilen iş birliği kapsamında, “İş Ortağım’da Herkes Ortak” kampanyası ile dernek üyeleri arasında hiçbir taahhüt olmadan 7 gün 24 saat konuşma yapılabildiğini söyleyen Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy, sektörler arasındaki diyaloğu ve iş birliğini teşvik ederek, iş dünyasının gelişimine katkı sağladıklarını belirtti. U ND’nin Vodafone ile yaptığı iş birliği kapsamında hayata geçirilen “İş Ortağım’da Herkes Ortak” kampanyası ile aralarında bir taahhüt olmadan birbirleriyle sınırsız konuşma imkanına kavuştu. Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy, günümüzde işini büyütmek isteyen firmalar için en temel ihtiyacın iletişim olduğunu, bu doğrultuda, farklı ölçeklerdeki kurumların iletişim ihtiyaçlarını en uygun koşullarla karşılayarak faaliyetlerine değer katmaya odaklandıklarını ifade etti. Nisan ayında hizmete sundukları “İş Ortağım’da Herkes Ortak” kampanyası ile Vodafone İş Ortağım müşterilerinin hiçbir ek ücret ödemeden, kendi aralarında 7 gün 24 saat limitsiz konuşma hakkı elde ettiğini vurgulayan Aksoy, “Bu kampanya ile Vodafone’lu iş ortakları, başvuru veya taahhüt olmaksızın sınırsız iletişim sağlayabiliyor. Ayrıca şirketler ve sektörler arasındaki diyaloğu ve iş birliğini teşvik ederek, iş dünyasının gelişimine katkı sağlıyoruz. Vodafone İş Ortağım olarak, Türkiye kara nakliye sektörünün önemli temsilcilerinden olan UND ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği kapsamında, dernek üyelerinin “İş Ortağım’da Herkes Ortak” kampanyası dâhilinde birbirleri ile taahhütsüz ve sınırsız bir şekilde bağlantı kurmasını sağlayacağız” dedi. Vodafone İş Ortağım çatısı altında, her ölçekten firmanın dünyaya açılmasına, böylece Türkiye’nin küresel ölçekte rekabet gücünün artmasına katkı sağlamayı hedeflediklerini söyleyen Engin Aksoy, Türkiye ekonomisinin üzerinde yükseldiği en önemli güç unsurunun dışa açık ve ihracatla rekabet eden büyüme modeli olduğunu dile getirdi. Bu modeli mobil iletişim teknolojilerinin entegrasyonuyla daha da ileri noktalara taşımayı amaçladıklarını belirten Aksoy, bu nedenle, dış ticarette kilit sektörler arasında yer alan lojistiği ve Türkiye’nin bu alanda sağlayacağı gelişimi önemsediklerinin altını çizdi. Sektörler arası diyaloğun ve ticaretin küresel bir boyut kazandığı günümüzde şirketler arası rekabetin giderek büyüdüğünü aktaran Aksoy, bu anlamda verimliliği 26 Engin Aksoy Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı En son, “Vodafone İş Ortağım Dış Ticaret Destek Paketi”ni kurumsal müşterilerinin hizmetine sunduklarını belirten Engin Aksoy, “Bu kapsamda yurt dışı ile iş yapan firmaların iletişimini kolaylaştırmak için mobil telefondan yurt dışını arama, sabit telefondan yurt dışını arama ve yurt dışında mobil telefonla görüşme olarak üç temel alanda avantajlar sunuyoruz. Bu paketler sayesinde kurumsal müşterilerimiz, hem mobil telefonlarından hem de sabit hatlarından dünyanın birçok ülkesini rahatlıkla arayıp konuşabiliyor. Böylece işletmelerin yüksek fatura kaygısı nedeniyle özellikle yurt dışı ile iletişimde kısıtlamalara gitmelerini önleyerek, yabancı pazarlara açılmalarına destek oluyoruz” dedi. LOJİSTİK artırmak ve tasarruf avantajı elde etmek isteyen her kurumun lojistik yönetimini etkili bir şekilde gerçekleştirmesi gerektiğini ifade etti. Araştırmalara göre küresel piyasalarda yaşanan daralmanın lojistik sektörü üzerindeki olumsuz etkisine rağmen, Türkiye’de bu alanda hızlı bir gelişme yaşandığını vurgulayan Aksoy, “Örneğin İstanbul Gayrimenkul Değerleme’nin hazırladığı Lojistik Raporu’nda, 2014’e kadar Türkiye’de lojistik sektörünün ortalama yüzde 8’lik bir büyüme göstereceği belirtiliyor. Bu ortamda coğrafi konum avantajları ve artan dış ticaret hacmi ile Türkiye, global bir lojistik üs olma yolunda ilerliyor. Diğer yandan, Türkiye’nin önümüzdeki 10 yıl içinde ulaşmayı hedeflediği dış ticaret hacmini yakalaması için, lojistik sektörünün bu büyüklükte bir hacmin yaratacağı ihtiyaçlara cevap verecek şekilde yeniden yapılandırılması büyük önem taşıyor” diye konuştu. Vodafone İş Ortağım olarak, mobil iletişim teknolojilerinin gücüyle tüm sektörlerde artı bir ekonomik değer yaratılacağı bilinciyle faaliyetlerini şekillendirdiklerini belirten Engin Aksoy, bu doğrultuda farklı endüstri kollarıyla temas ederek, yeni ve akıllı iş yapma modelleri sunabilecekleri iş birlikleri kurmaya özen gösterdiklerini dile getirdi. DHL Express iş birliğiyle geliştirdikleri m-Takip uygulaması ile müşteri gönderilerinin akıllı telefon aracılığıyla takibine olanak sağladıklarını söyleyen Aksoy, internet üzerinden yapılan gönderi takip işlemlerinin yüzde 40’ını mobil platforma taşıyarak firmanın verimliliğini yüzde 10 artırmayı planladıkları bu proje kapsamında, DHL Express müşterilerinin tüm dünyadaki gönderilerini cepten takip edebildiklerini kaydetti. Türkiye ekonomisine ve dış ticarete rekabet avantajı kazandıracak sektörlerden biri olan lojistik sektörüne, destek sunmaya devam edeceklerine dikkat çeken Aksoy, “Vodafone’un global gücünü ve 30’un üzerindeki ülkede, 30 milyonun üzerinde kurumsal müşterisinden elde ettiği bilgi birikimini Türkiye’deki firmaların hizmetine Vodafone İş Ortağım çatısı altında sunuyoruz. Özellikle yurt dışı ile iş yapan firmalarımızın farklılaşan ihtiyaçlarına yönelik ürünler geliştirerek, dünya pazarında rekabet güçlerini artırmalarına destek olmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu. “Müşterilerimizin yurt dışı iletişim maliyetlerini düşürüyoruz” Müşterilerinin yurt dışı iletişim maliyetlerini düşürerek, uluslararası pazarlara açılmalarına ve Türkiye ekonomisinin büyümesine destek olmak hedefiyle bugüne kadar birçok çalışma yaptıklarını vurgulayan Engin Aksoy, bu kapsamda Vodafone tarifeleri dâhilindeki her yöne dakikaların yurt dışı aramalarda da kullanılmasını sağlayarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiklerinin altını çizdi. Vodafone’lu şirketlerin, “İş Ortağım Her Şey Dâhil Paketler” kapsamındaki dakikalarını yalnızca Türkiye’de değil 21 Vodafone ülkesindeki tüm mobil ve sabit operatörleri ararken de kullanabildiklerini anlatan Aksoy şöyle devam etti: “Bununla birlikte müşterilerimiz, Her Şey Dâhil Global Paket ile yurt dışındayken dünyanın herhangi bir yerindeki iş ortaklarına paketleri dâhilindeki 60 dakika ve 25 MB internet ile rahatça ulaşabiliyor. Her Şey Dâhil Vodafone Pasaport’tan yararlanan abonelerimiz, yurt dışında günlük yalnızca 9.90 TL’ye, Türkiye tarifelerindeki her yöne dakikaların ve SMS’lerin tamamını ve günlük 25 MB’a kadar mobil Edip Bak›mc› BKM Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Mobil iletişim sağlamak için 4-5 aydır Vodafone kullandıklarını söyleyen BKM Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Edip Bakımcı, Vodafone kullanmaya başladıktan sonra yurt dışı aramalarını daha rahat yapmaya başladıklarını kaydetti. Yurt dışına gittikleri zaman da telefonlarını rahatça kullanabildiklerini vurgulayan Bakımcı, bu konuda dolaşımdan kaynaklı yüksek fatura ödeme korkusu yaşamadıklarını dile getirdi. Böylece yurt dışında istedikleri yeri arayabildiklerini ve aranabildiklerini belirten Bakımcı, “Vodafone’nin yurt dışı kullanım olanakları sayesinde tarifede anlaştığımız bedelden daha fazlasını ödemiyoruz. Bütün bu avantajlar sayesinde önceki Telekom giderlerinin yarısını ödüyoruz” diye konuştu. interneti kullanabiliyor. Tarifelerinin üstüne çıkan dakika, SMS ve data kullanımında ise yurt içi fiyatları üzerinden ücretlendirilme yapılıyor.” Akıllı Ücretlendirme Sistemi’nin, abonelerin yurt dışında kullanım yaptıklarını otomatik olarak algılayarak, günlük ücretlendirme yapmaya başladığını söyleyen Engin Aksoy, böylece abonelerin yurt dışında çıkmadıkları aylarda ya da yurt dışında kullanım yapmadıkları durumlarda ücretlendirilmediğini ifade etti. 27 28 Aralık 2012 GÜNDEM “Devletin lojistik sektörüne bakış açısı değişiyor” Türkiye’nin lojistik üs olma hedefi kapsamında transit eşya taşımacılığında bölgeye hâkim olması için ciddi mesafe katedildiğini dile getiren Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Engin Özmen, devletin lojistik sektörüne bakış açısının değişmeye başladığını vurguluyor. Özmen’e göre altyapı eksikliklerinin giderildiği sektörde iyileştirme süreci önümüzdeki yıllarda da devam edecek. RUHİ ENGİN ÖZMEN UND Yönetim Kurulu Başkanı L ojistik sektörü, zor bir yılı geride bıraktı. Özellikle Suriye’de yaşanan olaylar, Rusya taşımalarındaki belge sorunu, Habur Sınır Kapısı’nda yaşanan yoğunluk ve Avrupa’daki kriz nedeniyle sektör, sıkıntılı günler geçirdi. Büyümenin yavaşlamasına neden olan bu sorunlara bir de gümrüklerde bekleme süreleri nedeniyle yaşanan zaman kaybı eklenince sektör umudunu bir anlamda 2013 yılına bıraktı. Türkiye lojistik sektöründe son dönemde altyapı açısından yaşanan birçok eksikliğin giderildiğini ve devletin iyileştirme çalışmalarını hayata geçirdiğini söyleyen Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Engin Özmen, tüm bunların neticesinde Türkiye’nin lojistik üs olma yolunda transit eşya taşımacılığında bölgeye hâkim olması için ciddi mesafe katedildiğini aktarıyor. Bunu önümüzdeki yıllarda devam edecek bir süreç olarak değerlendiren Özmen, “Devletin lojistik sektörüne bakış açısı değişmeye başladı. Sadece karayolu değil denizyolu, havayolu ve demiryolunun önünü açacak yasal düzenlemeler yapılıyor. Türkiye lojistik üs olma konusunda stratejik hedeflerini belirledi. Bununla ilgili Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı TİM, TOBB ve Devlet Demiryolları dâhil herkes çalışma yapıyor. UND olarak bizde 2013 yılında Türkiye’de lojistik üsler konusunda bir master çalışma yaparak önceliklerimizi belirleyeceğiz. Nerede kurulması gerektiğini raporlar halinde sunacağız. Sektörün 2013 ve sonrasında önünün çok açık olduğunu düşünüyorum” görüşünü dile getiriyor. Özellikle vize probleminin çözülmesiyle Avrupa ile olan haksız rekabetin ortadan kalkacağına ve avantajlı konuma gelineceğine inanan UND Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Engin Özmen ile sektörün gelişimi ve 2012 yılındaki gelişmelerin yanı sıra gelecek döneme ilişkin öngörülerini konuştuk. 2012, lojistik sektörü açısından zor bir yıl oldu. Bölgesel olarak ne gibi sıkıntılar yaşandı? Özellikle Suriye’de yaşanan olaylar güneydeki nakliyecilerimizi son derece yaraladı. Rusya’ya yaptığımız taşımalarda belge problemimiz aşılamadığı için bu ülke taşımaları piyasayı zorladı. Öte yandan Habur’da inanılmaz bir yoğunluk yaşandı. Habur’da 2 bin aracın giriş çıkışı düşünülürse alternatif bir köprü yapılamadığı için sıkıntı sürdü. Küresel krizden etkilenen Avrupa’da ise mal alımı azaldığı için sektörde daralma yaşandı. Bu krizler, gelir kaybına sebep oldu ve sektörün büyümesini engelledi. Sorunları teşhis ederek çözüm üretmemiz lazım. Bu kapsamda önümüzdeki dönem için ne yapmamız gerektiğini belirlemeliyiz. Körfez ülkelerine yapılan taşımalardaki daralma ne boyutta? Körfez ülkelerine yapılan taşımalardaki daralmanın rakamsal boyutlarını bir yıl boyunca anlattık. Pazarda yüzde 89’a yaklaşan bir oranda küçülme yaşandı. Suriye bizim için önemli. Suriye üzerinden Körfez’e, 14 ülkeye taşıma yapılıyor. Suriye güzergâhını iyileştirmek amacıyla Ro-Ro seferleri konuldu. Fakat bu seferler, Körfez ülkelerindeki tüm taşımaları karşılayamadı. Bu sürecin ne zaman biteceğinin belli olmaması Ro-Ro hatlarının bir an önce faaliyete geçmesi konusunda bir olumsuzluk olarak önümüzde duruyor. Ama son dönemlerde görüyoruz ki artık Suriye olmasa da Türk nakliyecisi Ro-Ro ile Körfez ülkelerine taşıma yapabiliyor. Bu ülkelerde Türk taşımacılarının pazar payları yavaş yavaş yükselmeye başladı. Haftada üç dört kez Ro-Ro gemisi ile sefer yapıyoruz. Her biri 100-150 araçla kalkıyor. Bu seferler önceleri Mersin’den yapılırken şimdi İskenderun Limanı’ndan gerçekleşiyor. Bunun için iki Ro-Ro şirketi çalışıyor. Öte yandan İsrail’e gemi hattı kuruldu. İsrail üzerinden Ürdün’e taşıma yapabiliyoruz. Tüm bunlar Türk nakliyecisi ile UND’nin çaba sarf ettiği projeler. Bunlar ekonominin canlanması, nakliyecin iniş kollarının açılması için çok önemli. Irak’a ihracatımız cumhuriyet tarihinde olmadığı kadar gelişerek yüzde 30’luk bir atış gösterdi. 29 Aralık 2012 En fazla taşıma yaptığımız bölge olan Kuzey Irak’a günlük 2 bin araçlık giriş çıkış oluyor. Kuzey Irak ticarette Avrupa’dan sonra en çok iş yaptığımız bölge. Taşımacılıkta da durum aynı. Kuzey Irak taşımalarındaki sorunların çözümü için biraz geç kaldığımızı düşünüyorum. Yani tek Habur kapısı ile bu kadar büyük bir potansiyeli idare etmek mümkün değil. Tek bir köprüden bağlantı sağlanıyor ve o tek köprü hâlâ iki ya da daha geniş köprüye kavuşamadı. İkinci, üçüncü kapı henüz açılmadı. İran’a uygulanan ambargo Türk nakliyecilerini nasıl etkiledi? İran’ın ambargo ile karşı karşıya kalması sebebiyle yalnızca Türkiye’den kara bağlantısı sağlanabiliyor. Türkiye’den İran’a, İran’dan Türkiye’ye gidiş geliş ticaret anlamında transit taşımacılıkta son derece yoğunluk gösteriyor. İran plakalı araçlar Türkiye’ye yaklaşık 25-30 bin sefer taşıma yapıyor. Bir o kadar da Türk araçları ile İran’a seferlerimiz var. İran’a uygulanan ambargo, uluslararası taşıma sektörünü de çok etkiledi. Ambargo nedeniyle Avrupa’dan mal alınamadığı için transit taşımalar azaldı. Biliyorsunuz, toplam taşımalar içinde yabancı plakaların pazar payı son 5 yılda 2 puan arttı. Bu artış içinde 1 puanlık kısım Doğu taşımalarına ait. İran bunun için önemli diyoruz. İranlı araç sayısı 30 bine yaklaştı. Bu bölgede haksız rekabete neden olan bir yapılanma oldu. Bu konunun çözümüne yönelik önerilerimizi yetkililerle görüşüyoruz. Gelecek yıldan umutlu musunuz? 2013’te sektörü yeni fırsatlar bekliyor mu? Suriye’de savaş biter iç barış sağlanırsa, o bölgenin imarı, ticareti ve ekonomisinin canlanması için Türkiye’ye ihtiyacı olacağını düşünüyorum. Türkiye için iyi ve büyük bir pazar olacak. O bölgedeki insanların daha fazla ticaret yapması, Türkiye ticaretinin önünü açacak. Bu durum, bizim için bir fırsat. Rusya ile yaptığımız anlaşma gereği belge problemimizi ortadan kaldırdık, ticaretimiz artıyor. Dolayısıyla ticaretten nakliye sektörü olarak ciddi pay alacağımızı düşünüyorum. 2013 yılında Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olan Kuzey Irak’ın dışında merkezi iktidarla Bağdat’ta olan sorunlar çözüldüğünde biz o bölgede hâkim konumda olacak bir pozisyona geleceğiz. Bu ülkeye taşımalarımız ikiye katlanabilir. Avrupa’da sürekli alternatifler arıyoruz. Maliyetleri düşürecek bir sürü girişim içindeyiz. Yani taşıma modlarını değiştiriyoruz. Ro-Ro ile mallarımızı karayolunda daha az teslim edip rekabet şansını yakalamaya çalışıyoruz. 2013 yılında Avrupa’daki bu intermodal taşıma modlarının daha da gelişeceğini öngörüyorum. 30 Rusya taşımalarında yaşanan belge sorunu aşılabilecek mi? Rusya üzerinden Türk Cumhuriyetleri’ne taşımalar ve proje taşımaları yapıyoruz. Bu perspektifte Rusya’nın özellikle transit belge ve ikili taşımalardaki belgeleri zamanında teslim etmemesi sektörümüzü ciddi anlamda etkiliyor. En son geçen yılın başında bir belge sorunu yaşadık, onu aşmakta çok zorlandık. O belgeleri aldıktan sonra biraz önümüz açıldı, ama yıl sonuna geldiğimizde bu sefer de Kazakistan problemi ortaya çıktı. Şu anda Kazak belgesi yok. Bu ülkelerle yapılan ikili görüşmelerde Avrupa’daki gibi masaya oturduğunuzda hemen kalkıp çözüm bulamıyorsunuz. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın bu konuda çok titiz davranmasına rağmen birtakım konuları aşamıyoruz. Bu yıl Kazak belgesi yok, Rus belgesi var. Ama Kazakistan’a ve Kazakistan üzerinden Türk Cumhuriyetleri’ne gidemiyoruz. Bu sorunlar birazda ülke ekonomisi ve dünya konjonktürü ile ilgili konular. Rusya KUKK toplantısı, Putin Türkiye’ye geldikten bir hafta sonra yapıldı ve belge sayısı 9 bine çıktı. Transit belgede de artış oldu. Bir denge politikası izleniyor. Dış ticarete baktığınızda en çok ticaret yaptığımız ülkelerin başında Rusya geliyor. Çünkü enerji alışverişimiz var. Enerjide bağımlı olduğumuz için bunun bir parçası olan taşımacılık da gelişiyor. Karadeniz ve çevresinde taşımacılık ne durumda? Karadeniz’deki taşımacılık sektörüne baktığımızda o bölgenin kendine münhasır birtakım özellikleri var. Özellikle Gürcistan’ın AB normlarına kendini uydurması, o bölgeye yapılan taşımalarda kalite ve disiplin getirdi. Gürcistan üzerinden kuzeye açılarak diğer ülkelere taşıma yapıyoruz. Bu bölgede taşıma yaptığımız ülkelerin başında Ermenistan geliyor. Ermenistan ile hukuki olarak iş birliği içinde olmamamıza rağmen Türk taşımacıları Gürcistan üzerinden mallarını Ermenistan tarafına aktarıyorlar. Bölge ticaretinde ciddi bir gelişme var. Rusya’ya direkt çalışabilen Gürcistan ve Türk Cumhuriyetleri’ne giden bir bölge GÜNDEM olduğu için potansiyeli her gün artıyor. Özelikle Karadeniz Otoyolu faaliyete geçtikten sonra Karadeniz Bölgesi’nde nakliye konusunda ciddi bir gelişme oldu. Bu bölgede diğer pazarlara kıyasla daha az sıkıntı yaşandı. Bölgedeki nakliyeciler sistemi oturttukları için sıkıntıların çoğu aşıldı. Nakliye sektörü açısından en avantajlı konu Gürcistan’ın çok kısa zamanda kendini toplaması ve sistemi sağlaması oldu. Türkiye’de yabancı plakalı araçların pazar payındaki artışın sebepleri nedir? Avrupa taşımalarında sorunların başında, yabancı araçların Türkiye taşımalarındaki artışı geliyor. Avrupa’da daralan ticaret ve ekonomik krizin etkileri hizmet sektörünü vurduğu gibi mal alım satımını da azalttı. Dolayısıyla talepler de düştü. Avrupa krizi yabancı araçların Türkiye’ye daha çok girmesine neden oldu. Bize karşı uygulanan vizeler ve kotalarla ilgili kısıtlamaların Avrupalılara uygulanmaması haksız rekabet doğurdu. Bu durum 2012 yılında tepe noktasına geldi. Türkiye’nin tüm sınır kapılarından toplam ihracat taşımalarında, 2011 yılı ile karşılaştırdığımızda bu yıl yabancıların pazar payı 1 puan daha arttı. Yani yabancı araçların pazar payları yüzde 18 iken yüzde 19’a çıktı. 2007 yılından bu yana ise artış yüzde 2 oldu. Sadece Batı sınır Kapılarımızdan gerçekleşen ihracat taşımalarında, yabancı plakalı araçların pazar payı yüzde 35, Türk plakalı araçların payı ise yüzde 65 oldu. Durum, hiç bugüne kadar yaşanmamış bir oranda yabancı araçların lehine gelişti. Bunun altındaki nedenleri bilmek ve anlamak lazım. Yabancıların pazar payı yüzde 35’e çıktı ama bu payın içinde yurt dışına yatırım yapan Türk şirketlerinin kullandığı yabancı araçlar da giriyor. Bunun ne kadarı Türk şirketi ne kadarı yabancı şirketlerle yapılıyor diye bakarsak; yüzde 15’inin Türk araçlarının, yüzde 20’sinin ise gerçekten yabancı araçların pazar payı olduğunu düşünüyorum. Yabancı araçların Türkiye’ye giriş yaptığı noktalara Hamzabeyli, Kapıkule, İpsala ve Ro-Ro çıkışlarından bakılıyor. Yabancı araçların yüzde 53’ü Kapıkule’den, yüzde 32’si Hamzabeyli’den geçiyor. Kalan kısım, İpsala ve Ro-Ro kapılarından giden araçlardan oluşuyor. Yabancı araçlar niye daha çok Hamzabeyli kapısından giriş yapmayı tercih ediyor? Yabancı araçların neden son yıllarda artan bir Hamzabeyli kapısını kullandıklarını ya da Hamzabeyli kapısından bu kadar yol geldiklerini değerlendirmek için UND heyeti olarak bölgeye gittik ve bu durumu yerinde inceledik. Bulgaristan’ın kuzeye bakan kapısı olan Hamzabeyli; Moldova, Ukrayna, Romanya, Polonya gibi direkt Bulgaristan’ın içine girmeden daha kolay geçilecek bir kapı. Bu güzergâh yabancı plakalı nakliyecilerin yoğun olduğu bir bölge. Romanya, Bulgaristan, Macaristan, Polonya ve Moldova’da Türk şirketleri var. Dolayısıyla yabancıların pazar payı yüzde 35’e çıktı diye şikâyet etmek Türk nakliyecilerin yerli sermayenin yurt dışında yaptığı yatırımları küçümsemek gibi oluyor. Doğrusu böyle değil. Biz 2010yılına göre bu yıl yurt dışında daha çok yapılandık. Vize ve kotalarda bize uygulanan kısıtlamaları kaldırmak için yaptığımız organizasyonla 2010 yılına göre Batı taşımalarında gözle görülür bir azalma oldu. Yabancı araçların pazar payının yükselmesinden çok toplamda bir azalma var. Bu durumun küresel krizle birlikte yaşanan ekonomik daralma ile ilgisi olduğunu düşünüyoruz. Türk taşımacılık sektörünü zorlayan konulardan biri de gümrüklerde yaşanan zaman kayıpları. Bu sorunun çözümüne yönelik önerileriniz nedir? Türkiye’de taşımacılık sektöründeki temel problemin gümrüklerdeki zaman kayıpları olduğunu düşünüyorum. 2010 yılına göre bu yıl da gümrüklerde bekleme sürelerimizi indiremedik. Hâlâ gümrüklerde bir hafta dokuz gün gibi ciddi sürelerde kayıplarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu durumun en kısa sürede önlenmesi gerekiyor. Araçlarımızın giriş ya da çıkışında gümrüklerde çok az süre beklemeleri gerekiyor. Artık yurt içi gümrüklerin kalkması lazım. İstanbul’a baktığımız zaman biri Halkalı, biri Erenköy’de olmak üzere iki gümrük şehrin tam ortasında bulunuyor. Dolayısıyla araçların giriş ve çıkışları ciddi problem oluyor. Zaman kaybı ve trafik cezaları çok fazla. Bu nedenle kamudaki imajınızda kötü oluyor. “Tırlar yüzünden trafik yaşanıyor” deniyor. Ancak trafiğin yoğun olduğu saatte UND açısından 2012 yılını değerlendirir misiniz? Yeni atılımlar yaptığımız 2012, bizim için önemli bir yıl oldu. Orta Doğu’da yaşanan krizler ve ekonomik çöküntüler nedeniyle olumsuz bir havaya bürünmedik. Özellikle Arap Birliği’ndeki nakliyeciler ile iş birliği yaptık. Bu birlik, 16 ülkeden 70 derneği temsil ediyor. Dubai, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Tunus, Cezayir, Libya ve Mısır, o bölgenin tamamına hükmeden bir örgüt içinde yer alıyor. Arap Birliği nakliyecileri İstanbul’da konuğumuz oldu ve periyodik olarak görüşeceğimiz bir takvim hazırladık. Avrupa’daki krizin ne kadar süreceği belli değil. Rusya ve Suriye’deki sıkıntılar nedeniyle yeni pazarlara ihtiyacımız var. Bu yeni pazarlara taşıma yapabilmemiz için kontaklarımızı iyi kurmamız gerekiyor. Bu doğrultuda atılım yaptık. Mısır bizim kara komşumuz değilken Ro-Ro seferleri ile kara komşumuz oldu. Böylece Mısır’ı Rusya’ya bağladık. Türkiye üzerinden Mısır’a gidecek bir güzergâh oluşturduk. Mısır üzerinden Afrika’da hâkimiyet sağladık. Oradaki altyapı iyileştirme çalışmalarına katkı sağlıyoruz. Bitince, Türk nakliyecileri o bölgelere taşıma yapabilecek. 31 Aralık 2012 bizi trafikten men ediyorlar ve bu da zaman kaybına neden oluyor. Bu kısır döngüden kurtulmak için İstanbul’daki iki gümrüğün bir an önce şehir dışına çıkması ve hatta kapıların artık çıkış gümrüğü gibi işlem yapması gerektiğini düşünüyorum. Elektronik beyan sistemine geçtik. Buna göre gümrüklenmiş malların artık çıkış kapısında son kontrolü yapılabilir. Bununla ilgili ciddi çaba sarf ediyoruz. Bunların başında Kapıkule’ye büyük bir tır parkı organize edilmesi geliyor. Bu tır parkında yeşil hattaki araçlar hiç durmadan transit geçirilecek, diğer araçların kontrolü için sıraya girmeleri sağlanacak. Böylece gümrük kapısında beklemediğimiz gibi Bulgaristan’daki yürüme yasağına da yakalanmadan araçlarımız Kapıkule’yi terk eder etmez sekiz saatlik çalışma zamanına kavuşacak. Avrupa taşımaları için önemli olan bu projeyi 2012’de sonlandırabildik. Önümüzdeki yıl da projeyi hayata geçirmeyi planlıyoruz. Böylece sektör rahat bir nefes alabilecek. Bu yeni hatların açılmasına rağmen birtakım kolaylıkların sağlanamadığı organizasyonlar da var. Kapıkule’den Avrupa’ya yaptığımız seferler için 550 TL ÖTV’siz akaryakıt alınıyor. Ro-Ro’ya binerken alıyoruz. Mersin, Çeşme ve İstanbul’dan alıyoruz. İskenderun’dan seferlerimiz başladı. 2013 yılında ÖTV’siz akaryakıt almayı sağlayarak oradaki rekabeti güçlendireceğiz. Türkiye’de lojistik sektörünün gelişimini hızlandırmak için sizce gerekli çalışmalar yapılıyor mu? Türkiye lojistik üs olma konusunda transit eşya taşımacılığında bölgeye hâkim olma yolunda ciddi mesafe katediyor. Altyapı eksiklikleri gideriliyor. Devlet birçok konuda iyileştirmede bulunuyor. Bu önümüzdeki yıllarda devam edecek bir süreç. Devletin lojistik sektörüne bakış açısı değişmeye başladı. Sadece karayolu değil denizyolu, havayolu ve demiryolunun önünü açacak yasal düzenlemeler yapılıyor. Türkiye lojistik üs olma konusunda stratejik hedeflerini belirledi. Bununla ilgili TİM, TOBB, Ulaştırma Bakanlığı ve Devlet Demiryolları dâhil herkes çalışma yapıyor. UND olarak bizde 2013 Türkiye’de lojistik üsler konusunda bir master çalışması yaparak önceliklerimizi belirleyeceğiz. Nerede kurulması gerektiğini raporlar halinde sunacağız. Sektörün 2013 ve sonrasında önünün çok açık olduğunu düşünüyorum. Özellikle Avrupa ile olan haksız rekabetin ortadan kalkması ile avantajlı konuma geleceğiz. Bunun için vize probleminin en kısa sürede çözülmesi gerekiyor. Çözüldüğü gün rekabette büyük avantaj sağlayacağız. Bir yıllık vize aldığımız şoföre 90 ya da 180 gün orada ikamet etme hakkı veriyorlar. Şoförlerimiz orada çok az kalabiliyor. Sonra tekrar 10 gün bekliyor vize alıyor. Bunun bir maliyeti var. Bunları aşarsak Türkiye’de taşıma sektörü daha da gelişip büyüyecek. 2023 vizyonuna baktığımızda 500 milyar dolar ihracat hedefleyen bir ülkenin taşıma sektörüne daha fazla önem vermesi gerekiyor. Bunun için en kısa sürede altyapılar güçlendirilmeli. 32 Aralık 2012 SÜLEYMAN ONATÇA Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı 36 AYIN KONUĞU “Teşvikler ve sanayi politikaları lojistik sektörü ile entegre olmalı” Türkiye’de yatırım olanaklarının lojistik sektörünün gelişmesine paralel olarak artacağını vurgulayan TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça, bu konuda öncelikle lojistik sektörünün devlet teşviki ve sanayi politikaları ile entegre olması gerektiğini belirtiyor. SÜLEYMAN ONATÇA Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı T ürk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), 17 federasyon ile 134 derneği temsil ediyor. Gündemdeki konularla ilgili bilimsel çalışmalar gerçekleştirerek ülke kalkınmasına katkı sağlayacak raporlara imza atan TÜRKONFED, “Yeni Dönem Yeni Hedefler” ve “Türkiye’de Bölgesel Kalkınma: Farklılıklar, Bağıntılar ve Yeni Bir Mekanizma Tasarımı” raporlarının ardından “Orta Gelir Tuzağından Çıkış” raporunu sunmaya hazırlanıyor. Dernek faaliyetlerinin yanı sıra, Türkiye ekonomisi ve lojistik sektörü ile ilgili görüş aldığımız TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Onatça, lojistik ve ulaştırmanın iyileştirilmesi ile yatırım imkânlarının artırılabileceğini ve daha nitelikli iş gücü elde edilebileceğini söylüyor. Onatça, bu konuda özellikle lojistik sektörünün devlet teşviki ve sanayi politikaları ile entegre olmasının büyük önem taşıdığını ifade ediyor. TÜRKONFED olarak faaliyetlerinizden bahseder misiniz? TÜRKONFED, Türkiye’nin en önemli bağımsız, gönüllü ve sivil iş örgütlerinden biri. Konfederasyonumuz 17 federasyon ile sanayici ve iş adamlarının ülkenin dört bir yanında kurduğu 134 derneği ve 11 binden fazla iş insanını çatısı altında topluyor. 208 milyar dolarlık iş hacmine sahip, 1 milyonu aşkın kişiye istihdam sağlayan ve 65 milyar dolardan fazla ihracat yapan şirketleri temsil ediyoruz. Konfederasyon olarak, iş dünyasının sorunlarına çok sesli, tarafsız ve yapıcı bir bakış açısıyla sahip çıkarak çözüm önerileri getiriyoruz. Hükümet yetkilileri ve bürokratlar olmak üzere karar mercilerine, ekonominin bölgesel ve sektörel perspektiflerini aktarmaya çalışıyoruz. Bölgesel kalkınma, sanayi stratejisinin etkin biçimde uygulanması, başta KOBİ’ler olmak üzere şirketlerimize rekabet gücü kazandırılması gibi konular, önem ve öncelik verdiğimiz alanlar. İş dünyası açısından lojistiğin önemini nasıl yorumlarsınız? Bu konuda yaptığınız çalışmalardan edindiğiniz izlenimler neler? TÜRKONFED olarak, bölgesel gelişmenin sağlanabilmesi için ilk adım olarak illerin temel sorunlarının tespit edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. 2011 yılında yaptırdığımız “Yeni Dönem Yeni Hedefler” raporumuzdaki, bölgesel dernek ve federasyonlarımıza bağlı iş adamlarımıza yönelik araştırmamızda da illerin kalkınması için yapılması gerekenleri sorguladık. Gördük ki, iş dünyasının, ilin gelişmesi ve bölgesel gelişmenin sağlanması için önemli gördüğü alanlardan biri lojistik. Araştırmamıza katılan iş adamları, illerin rekabet gücünü artırabilmek için altyapı ve kentleşme sorunlarının da çözülmesi ve lojistik imkânlarının geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Lojistik, bir ilin rekabet gücünü belirleyen, dışarıdan yatırım çekmesini sağlayan faktörler arasında yer alıyor. Lojistiğin önemi aynı zamanda, tüm sanayi sektörlerini etkileyen bir alan olmasından kaynaklanıyor. Bu doğrultuda Türkiye’de izlenecek sanayi stratejisinin, tüm sektörleri etkileyen ulaştırma ve lojistik imkânlarının, teknoloji ve ARGE politikaları gibi sorun alanlarının üzerine yoğunlaşması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye’de lojistiğin artı ve eksi yönlerini değerlendirir misiniz? Sizce sektörün geliştirilmesi açısından neler yapılmalı? Lojistik sektörü ülkenin jeostratejik konumunu ve önemini de ele aldığımızda Türkiye’nin en önemli sektörlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca bu jeostratejik konumda üretimin de ülke içinde yığılmış olması sektörü daha da önemli kılıyor. Ancak lojistikte gereken gelişim henüz sağlanabilmiş değil. Tüm bu durumlar göz önüne alındığında sektörün gelişme potansiyeli olduğunu görüyoruz. Bu diğer sektörler ve ülkenin ihracatı üzerinde 37 Aralık 2012 SÜLEYMAN ONATÇA Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı de bir etki yaratacak. Lojistik ve ulaştırma imkânlarının iyileştirilmesi gibi önlemlerle, yatırımlar için daha rahat ortam sağlayabilir ve iş gücü niteliğini yükseltebiliriz. Aynı zamanda farklı sektörlere yatırım çekebilir ve sektörel çeşitliliği artırabiliriz. Türkiye’de uygulanan teşvik ve sanayi politikalarının da lojistik sektörü ile entegre edilmesi gerekiyor. Suriye ile yaşanan olumsuz gelişmelerin, Hatay’a ve Türkiye ekonomisine olan etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Suriye ile ilişkilerimiz vahim bir hal aldı. Sınır illerimizdeki halkımızın ekonomik sıkıntılarının yanında can güvenliklerinden de endişe etmeye başladık. Hükümetimizin halkımızın güvenliği konusunda gerekeni yapacağını düşünüyoruz. Suriye ile yaşadığımız gerginliğin Hatay başta olmak üzere sınıra yakın illerimizin ekonomilerine olumsuz etkileri oldu. Ocak-Ağustos 2011 döneminde 1,2 milyar dolar olan ihracat rakamları 2012 yılının aynı döneminde 360 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Özellikle Şanlıurfa, Osmaniye ve Konya’nın Suriye’ye olan ihracatının geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre hızlı bir düşüş içinde olduğunu, hatta durma noktasına geldiğini görüyoruz. Öte yandan yakın bölgelerle ticaretimiz sekteye uğradı. Suriye’yi çıkış noktası olarak kullanarak Orta Doğu ülkeleriyle ticaret yapan sanayici, nakliyeci, ithalatçı ve ihracatçılarımızın ticari ilişkileri durma noktasına geldi. Dolayısıyla Suriye’den transit geçiş imkânı kalmadı. Suriye ve Orta Doğu’ya karayolu ile ihracat amaçlı gerçekleştirilen ulaşım ve taşımacılık faaliyetleri büyük oranda yavaşladı. Bu da ulaşım sürelerinin uzaması sebebiyle nakliye maliyetlerinin artmasına yol açtı. Bu durum, bölge illerindeki karayolu ulaştırma ve lojistik firmalarının finansal bir darboğaza girmelerine neden olabilir. Firmalarımız sadece Suriye pazarında değil, geniş bir coğrafyada rekabet gücünü kaybetti. Geçmişte gelişen iyi ilişkilere dayanan güvenle Suriye’ye yatırım yapan girişimcilerimiz büyük bir kayba uğradı. Öte yandan Suriye krizinin etkisi, sadece dış ticarette değil, turizm sektöründe de kendisini gösterdi. Hatay’a yılda 2,5 milyon turist girerken bugün giriş ve çıkışlar sıfırlandı. Hatay, Mardin ve Gaziantep’e alışveriş için düzenlenen günübirlik gezilerin sayısında ciddi bir düşüş var. Dolayısıyla bu illerde ticaret yapan esnafımız, girişimcimiz ciddi bir zarara uğradı. Bu nedenle istihdam da sekteye uğruyor ve kentlerde ciddi bir durgunluk havası esiyor. Tüm bu ekonomik sonuçlar, firmalarımızı iflasa sürükleyebilir ve bölgemizde işsizlik, istemediğimiz boyutlara ulaşabilir. Zararın azaltılması için çözüm önerileriniz neler? Bu krizden kurtulmak için TÜRKONFED olarak birtakım önerilerimiz var. Bunlardan biri, olayların yarattığı krizden doğrudan etkilenen firmaların vergi borçlarının ve sigorta prim ödemelerinin ertelenmesi. Ayrıca bir yıl ödemesiz ve uzun vadeye yayılmış düşük faizli kredi olanağı sağlanması, Suriye’de alacakları bulunan firmaların alacaklarına karşılık faizsiz kredi olanağı sağlanması gerekiyor. Bunların yanı sıra turizmin yeniden canlandırılması için bölge illerinin tanıtılması lazım. Muhalif silahlı grupların, özellikle Hatay ilini ve Türkiye’yi bir üs gibi gösteren söylemlerine ve tutumlarına da izin verilmemeli. Türkiye ekonomisinin 2012 yılındaki performansını nasıl yorumluyorsunuz? 2012 yılında Türkiye, küresel ekonomideki gelişmelerden etkilendi. Bu nedenle büyüme oranında ciddi bir düşüş yaşandı. Geçtiğimiz yıl yakaladığımız yüzde 10’luk büyüme oranı, bu yıl yüzde 3’lere kadar düştü. Tüm dünyadaki ekonomik daralma ve Orta Doğu’da yaşanan gelişmeler ihracatçımızı olumsuz yönde etkiledi. En önemli ticari ortağımız olan Avrupa’ya yaptığımız ihracat, Avrupa pazarlarındaki daralmaya paralel olarak geriledi. Yılın ilk sekiz ayında sanayi üretimindeki azalmanın boyutları dikkat çekici. İmalat sanayinde yılın ilk sekiz ayındaki artış geçen senenin sadece yüzde 2,4 üzerinde. Eylül ayında ise yüzde 6 gibi güçlü bir artış oldu. 38 Lojistik sektörünün gelişimini hızlandırması için sizce neler yapılmalı? Türkiye’nin gündemindeki konularla ilgili bilimsel çalışmalar yapıyoruz ve ülkemizin kalkınmasına katkı sağlayacak raporlar hazırlıyoruz. Geçtiğimiz yıl yayımladığımız “Yeni Dönem Yeni Hedefler” raporumuzda, ülkemizin sosyal ve ekonomik kalkınmasına katkıda bulunacak tespit ve öneri sunduk. Bölgesel ve sektörel kalkınma konusu da uzun bir süredir çalışmalarımızın merkezinde yer alıyor. 2011 yılında, “Türkiye’de Bölgesel Kalkınma: Farklılıklar, Bağıntılar ve Yeni Bir Mekanizma Tasarımı” raporumuzu yayımladık. Geçtiğimiz yıl “Kalkınmada Bölgesel Dinamikler Sempozyumu”nun ilkini, bu yıl ise ikincisini düzenledik. Bu çalışmayla akademisyenlerin ilgisini bölgesel kalkınmaya çekmeyi ve bu konuda akademik çalışmaları çoğaltmayı amaçladık. Yakın dönemde ise, yine bölgesel kalkınma konusuna odaklı “Orta Gelir Tuzağından Çıkış” başlıklı raporumuzu kamuoyu ile paylaşacağız. Aralık 2012 Büyükşehir hayali gerçekleşen Trabzon gelecekten umutlu Doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi geçmişi, mimari yapıları ve turizm potansiyeliyle Karadeniz’in önemli merkezlerinden Trabzon, geçtiğimiz günlerde büyükşehir statüsüne kavuşan 13 ilden biri oldu. Önümüzdeki dönemde belediye hizmetlerinin artacağı şehirde, buna bağlı olarak ekonomik ve sosyal anlamda önemli değişimlerin yaşanması bekleniyor. TRABZON şehir merkezi kuzeyde denizden, güneyde Boztepe’nin üzerine kadar düzgün olmayan teraslar halinde yükselir. Değirmendere, Kuzgundere ve Zağnos dereleri, yerleşimi güneyden kuzeye derin boğazlarla böler. Kentin bilinen en eski yerleşim kalıntılarına, Tabakhane ve Zağnos dereleri arasında kalan ve düzgün olmayan yüksek bir masa formundaki alan üzerinde rastlanması, Trabzon isminin nereden geldiğinin de ipuçlarını veriyor. Trabzon adının Grekçe’de masa ya da trapez/yamuk sözcükleri karşılığı olarak ‘trapezos’ kelimesinden geldiği tahmin edilirken, bu isme ilk kez Yunanlı komutan Ksenophon tarafından kaleme alınan, “Anabasis” adlı kitapta rastlanıyor. 40 fiEH‹R VE EKONOM‹ İyon kökenli Miletoslular MÖ 7. yüzyılda Batı Anadolu Karadeniz’e gelerek kıyılarda koloni kentleri kurar. Aynı yüzyılda bölge, Kafkasya’dan gelen Kimmerler, onların ardından İskitlerin akınlarına uğrar. MÖ 6. yüzyılda ise kent Perslerin egemenliğine girer. Ardından Pontus Devleti’nin sınırları içinde kalan Trabzon, MÖ 66 yılında ise Roma yönetimine girer. Roma İmparatorluğu 395 yılında ikiye ayrılınca Trabzon, merkezi İstanbul olan Doğu Roma Bizans İmparatorluğu’nun sınırları içinde kalır. Osmanlı’nın Trabzon’u fethi ise 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet döneminde gerçekleşir. Trabzon, Osmanlı döneminde önce eyalet ve sancak olarak şehzade ve mutasarrıflar tarafından idare edilir. 16. yüzyılda, merkezi Batum olan Lazistan Sancağı ile birleştirilerek eyalete dönüştürülen Trabzon, bu yeni idari birimin merkezi olur. 1868 yılında vilayet olan şehre, merkez sancağı dışında Lazistan, Gümüşhane, Canik sancakları da bağlanır. Birinci Dünya Savaşı’nda kente bu kez Ruslar göz diker. Osmanlı birlikleri uzun süre direnir ancak Rusya’nın 14 Nisan 1916 yılında Trabzon’a girmesine engel olunmaz. 1917’de Rusya’da Bolşevik Devrimi olur, Çarlık yönetimi yıkılır. Bunun üzerine Rus ordusunda büyük bir panik başlar. Bu, Rusların Trabzon’dan çekilmesine yol açar. Öte yandan, batıdan doğuya doğru kayan ve Karadağ’da toplanan Osmanlı Birlikleri, 24 Şubat 1918 tarihinde Trabzon’a girer. 24 Şubat her yıl Trabzon’un düşman işgalinden kurtuluşu olarak kutlanırken, ulu önder Atatürk’ün şehre ilk kez geldiği 15 Eylül 1924 günü Trabzonlularca “Atatürk Günü” olarak kabul edilir. Büyükşehir olmak Trabzon’a yarayacak Doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi geçmişi, mimari ve sanatsal yapıları ile Karadeniz’in önemli merkezlerinden biri olan Trabzon, Anadolu’nun kuzeydoğusunda yer alan önemli bir liman şehri. Liman şehri olması özelliğiyle ticaretin yoğun olarak yapıldığı şehrin fındık ve çay üretimi sayesinde canlı bir tarım ekonomisi de mevcut. Doğa, trekking ve kültür turizmiyle de son yıllarda ilgi odağı haline gelen Trabzon, en büyük değişimi büyükşehir olma hayalinin gerçekleşmesi ile yaşayacak. TBMM Genel Kurulu’nda, 13 ilde büyükşehir belediyesi kurulmasına ilişkin tasarının 1. bölümünün kabul edilmesiyle bu statüye kavuşan şehrin sosyoekonomik durumunda belediye hizmetlerinin artmasıyla pozitif değişikliklerin olması bekleniyor. Yatırım ve stratejilerini bu değişime göre revize eden Trabzon Belediyesi, yeni dönemde birçok icraatı hayata geçirmeye hazırlanıyor. Gerek çarpık yapılaşmanın durdurulması, gerekse imar bütünlüğünün yanında altyapı hizmetlerinin daha organize, verimli ve ekonomik olarak sunulabilmesi bakımından büyükşehir olmak Trabzon için çok önemli. Bu konuyla ilgili olarak çevre düzeni planlamasını gündemine almaya hazırlanan Trabzon Belediyesi, aynı zamanda ulaşım sistemini, altyapı hizmetlerini ve su şebekelerini yenilemeyi amaçlıyor. Trabzon ekonomisinde sektörlerin payı incelendiğinde yüzde 17’sini ticaret, yüzde 16’sını tarım, yüzde 13’ünü sanayi ve yüzde 54’ünü hizmet sektörünün oluşturduğu görülüyor. Kentten 113 ülkeye 1 milyar doları aşan ihracat yapılıyor. İhracatın yanı sıra kentte sanayide de önemli yatırımlar yapılıyor. Düz alanların kısıtlı olması sebebiyle şehirde ağır sanayi olmamasına rağmen organize sanayi bölgelerine (OSB) yeni yatırımlar yapılmaya devam ediyor. Şehirdeki dört OSB’de yaklaşık 1400 firma faaliyet gösterirken 15 bin kişiye istihdam sağlanıyor. OSB’leriyle büyüyen Trabzon’da Beşikdüzü OSB’nin parsel tahsisi tamamlanmış durumda. Yaklaşık 20 fabrikanın 600 kişiye istihdam sağladığı bu sanayi bölgesinde Türkiye’nin ilk defa diş implantı üretimi yapılıyor. Kentte ayrıca faal durumdaki Arsin OSB ve yapım aşamasında olan Şinik OSB ile Vakfıkebir OSB’leri de bulunuyor. Sanayinin yanı sıra tarım da şehirde önemli bir geçim kaynağı. Trabzon tarımında fındık ve çay ön plana çıkıyor. Şehirde tamamı ihracata yönelik olan fındığın işlenmesi için son teknoloji ile kurulmuş fabrikaları faaliyet gösteriyor. Bunun yanı sıra Türkiye çay üretiminin neredeyse tamamı bu bölgede gerçekleştiriliyor. Organik 41 Aralık 2012 tarım alanında yüksek bir potansiyele sahip olan bir havzanın merkezinde bulunan Trabzon, sektörden gerekli payı alabilmek için de önemli adımlar atıyor. Doğal güzellikleriyle turizm alanında büyük bir avantaja sahip Trabzon, Doğu Karadeniz Master Planı kanalıyla bu sektörden aldığı payı artırma çabasında. Bu kapsamda şehirdeki birçok kurumun katılımıyla Trabzon Ticaret Odası önderliğinde bir strateji planı hazırlanıyor. Sekiz ili kapsayan Doğu Karadeniz Master Planı ile Samsun’dan giriş yapacak turistlerin sahil yoluna inmeden yaylalardan Batum’a ulaşabilmesi hedefleniyor. Plan kapsamında güzergâh üzerindeki yol standartlarının yükseltilmesi ve turizm tesislerinin sayısının artırılması da hedefler arasında yer alıyor. Salim Uzun Uzunoğlu Nakliyat Yönetim Kurulu Başkanı “Teşvik yasasının uzatılmasını bekliyoruz” Firma olarak ağırlıklı Gürcistan ve Azerbaycan’a taşıma yapıyoruz. Genellikle ihracat yükleri ve transit yüklemeleri gerçekleştiriyoruz. Trabzon’da şu an en büyük beklenti teşvik yasasından 31.12.2012 tarihine kadar yararlanılacağı için teşvik yasasının uzatılması konusu. Bunun için sivil kuruluşlar gerekli çalışmaları yapıyorlar. Trabzon bölgesinde faaliyet gösteren nakliye firmalarına baktığımız zaman ise iç piyasada daha çok fındık ve çay taşıması yapıldığını söyleyebilirim. Bölgede ağırlıklı olarak inşaat malzemeleri, mobilya, makine ve yedek parça malzemeleri ihracatı gerçekleştiriliyor. Trabzon’da sektörümüz açısından özellikle mevsim koşulları nedeniyle Gürcistan’da kış şartlarında yolların kapanmadan ulaşıma açık tutulmasını talep ediyoruz. Bunun yanı sıra Suriye’deki iç karışıklık nedeniyle bu hattın bulunduğu bölgeye çok sayıda araç giriyor. Bu durum, navlun fiyatlarının gerilemesine sebep olduğu için sıkıntı yaratıyor. 42 Doğası gibi tarihi yapıları da ilgi çekiyor Trabzon’da Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescillenmiş ve koruma altına alınmış 550 tarihi tescilli kültür varlığı bulunuyor. İl merkezi ve ilçelerde sayısız tarihi esere rastlamak mümkün. Bunların başlıcalarını Trabzon Kalesi, Yenicuma Camii, Cephanelik, Su Kemerleri, Akçakale, Ayasofya, Küçük Ayvasıl, Ortahisar Camii, Kızlar Manastırı, Kaymaklı Manastırı, Sümela Manastırı, Santa Maria Kilisesi, İskenderpaşa Camii, Tophane Hamamı, Atatürk Köşkü, Memişağa Konağı, Saraçzade Medresesi ile Gülbahar Hatun Camii ve türbesi oluşturuyor. Akçaabat Orta Mahalle, Sürmene evleri, Ortahisar mahallesindeki eski Türk evleri ve konaklar ise yerli yabancı turistler tarafından ilgi gören mekanlar arasında. Büyük kısmı ayakta kalan surlarının en eski bölümü Roma devrine, MS 5. yüzyıla ait olduğu tahmin edilen Trabzon Kalesi, şehrin en önemli tarihi yapılarından biri. 1297-1330 yılları arasında İmparator Aleksios11 tarafından Selçuklular’dan korunmak amacıyla yaptırıldığı sanılan, Trabzon’un 18 kilometre batısındaki ilçeye ismini veren Akçakale ise, önemli bir askeri üs olma özelliğini bu yüzyılın başlarına kadar korudu. Moloz ve kesme taştan yapılan kale, bugün birçok bölümü yıkılmış olmasına rağmen orijinal görünümünü koruyor. Trabzon birçok müze ve köşke de ev sahipliği yapıyor. 1. Manuel Komnenos zamanında inşa edilen Ayasofya Kilisesi, 1958-1962 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Edinburgh Üniversitesi’nin iş birliği ile restore edildi ve 1964 yılından bu yana müze olarak hizmet veriyor. Şehirdeki diğer önemli müzeler arasında ise Atatürk Köşkü, Cevdet Sunay Müzesi, Trabzon Müzesi ve Trabzonspor Müzesi yer alıyor. Vakıf Han, Taş Han, Meydan Hamamı, Paşa Hamamı gibi Osmanlı döneminde inşa edilen birçok han ve hamamın hâlâ ayakta olduğu Trabzon’da, kilise ve manastırların sayısı da oldukça fazla. Yüzyıllara meydan okuyan Kaymaklı, Kızlar, Kuştul, Vazelon manastırları, duvarlarındaki fresk ve resimlerle turistlerin ilgisini çekiyor. Trabzon’daki en tanınmış manastır olan Sümela ise, her yıl yerli ve yabancı çok sayıda turistin akınına uğruyor. Trabzon’un Maçka ilçesinin Altındere köyü sınırları içinde, Altındere Vadisi’ne hakim Karadağ’ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerine kurulmuş olan Sümela Manastırı, halk arasında “Meryem Ana” adı ile anılıyor. Vadiden yaklaşık 300 metre yükseklikte bulunan manastırın “Sümela” adını siyah anlamına gelen “melas” sözcüğünden aldığı söyleniyor. Yeşilin her çeşidinin bulunduğu yaylalarıyla ünlü şehirde, son yıllarda önemli bir turizm hareketi göze çarpıyor. Çakırgöl, Harmantepe, Lapazan, Sazalan, Sisdağı, Sultanmurat yaylalarında her yıl daha çok turisti ağırlayan Trabzon, gölleriyle de önemli turizm merkezleri arasında yer alıyor. Vadinin ortasında bulunan ve yamaçlardan düşen kayaların Haldizen deresinin önünü kapatmasıyla oluşan ve şehrin simgelerinden biri haline gelen Uzungöl, gezi turlarının listesinde ilk sıralarda bulunuyor. Trekking, kuş gözlemciliği ve botanik amaçlı turların düzenlendiği Trabzon’da, Çalköy Mağarası, Balıklı Göl, Çakır Göl, Sera Gölü de görülmeye değer doğal güzellikler arasında sıralanabilir. fiEH‹R VE EKONOM‹ Hüseyin Sandıkçı Karadeniz Nakliyat Firma Sahibi “Şehrimizde lojistik köy görmek istiyoruz” Ekrem Kayıkçıoğlu Klt Lojistik Taşımacılık, Kaytrans Uluslararası Nakliyat Yönetim Kurulu Başkanı “BDT’ye ihracat taşımaları ağırlıklı olarak Trabzonlu nakliyeciler tarafından yapılıyor” Trabzon ekonomisi, üretim olarak fındık, çay, su ürünleri ve sayıları artması arzulanan organize sanayiler ile ifade ediliyor. Ayrıca üniversite şehri olması, sağlık yatırımları, liman, havaalanı, yayla turizmi, spor aşkı ve coğrafi konumu ile ticari hareketliliği yüksek bir ekonomi. Trabzon ekonomisinin bu sinerjiyi devam ettirebilmesi için hükümetin istihdama yönelik teşviklerin devam yönünde karar alması lazım. Coğrafi konumu ve sahip olduğu turistik güzellikler açısından, konferans ve toplantıların yapılabildiği olimpiyat şehri Trabzon’un lojistik merkezinin kurulması kaçınılmaz. Trabzon nakliyecileri ağırlıklı olarak Rusya hattına sebze ve meyve taşımacılığı yapıyor. Ancak son dönemde Samsun Limanı ön plana çıktı. Avrupa hattında daha çok fındık ve türevleri, metal döküm malzemeler ve az miktarda sanayi ürünleri taşınıyor. Avrupa ve Türkiye’nin diğer ülkelerden BDT ülkelerine gerçekleştirilen ihracat taşımaları ağırlıklı olarak Trabzonlu nakliyeciler tarafından yapılıyor. Trabzon Limanı’ndan Doğu Anadolu illerine kömür nakliyesi yapılıyor. Dönüşlerinde maden yükü yükleyip nihai adres için, Trabzon Limanına ulaştırılıyor. Trabzon, tarihi İpek Yolu üzerinde olması sebebiyle limanı ile Karadeniz Limanlarına, boğazlardan farklı hatlara, batıdan gelen karayolu ile Gürcistan kapıları vesilesiyle Asya’ya açılır. Doğu’dan Erzurum üzeri İran’a bağlanan ve yeni yapılan geçitlerle güneye açılan hatlarda lojistik merkez özelliği taşıyor. Uluslararası nakliye firmaları özellikle mazot fiyatlarının yüksekliği ve üç kat artan kasko ve trafik sigortaları nedeniyle sıkıntı yaşıyor. Türkiye içinde hâlâ çözülmeyen büyük tır parkları ve sosyal dinlenme yerleri sorunu da var. Devletin, bakanlık nezdinde bu sorunlarla ilgilenecek özel birim kurması gerektiği kanaatindeyim. Genel olarak üretime dayalı olmayan ekonomi nedeniyle hizmet sektörü olan taşımacılık, Trabzon ekonomisine sınırlı olarak hizmet ediyor. Daha çok diğer bölgelerdeki üretim alanlarından tüketim bölgelerine ihraç kayıtlı eşya taşımaları yapılıyor. Trabzon’un, jeopolitik konumunun verdiği avantajı ticarete entegre ederek, Doğu- Batı eksenindeki eşya hareketliliğinin üssü olabileceğini düşünüyorum. Hatta bu konu hakkında çalışmalarımız da oldu. IRU’nun önderliğinde başlatılan ve İpek Yolu’nun canlandırılmasına ilişkin çalışılan Nelti projesinde ülkemizi temsilen katılım gerçekleştirdik. Bütün araçlarımızda Nelti armasını taşıyoruz, tanıtıyoruz. Ayrıca Trabzon şehrinin bu avantajlarını düşünerek 2023’e kadar planlanan lojistik köy projeleri arasında şehrimizi de görmek istiyoruz. Bu konu hakkında daha çok çalışılması ve zaten doğal bir lojistik üs olan kentimize lojistik köy kurulması gerekiyor. Taşıma yapılan ülkelerde vize, geçiş belgeleri ve geçiş ücretlerinin yüksekliği gibi engeller karşımıza çıkıyor. Bunun yanında yabancı araçların güzergâhlarımıza girmesi sebebiyle yıllık sefer sayılarımızda düşüş yaşanıyor. Bakanlık tarafından bize uygulanan kontrollerin istisnasız yabancı araçlara da uygulanması gerektiğini de ayrıca belirtmeliyim. Belli bir süredir Rusya geçiş belgeleri hakkında büyük sıkıntılar yaşadık. Belge sayısı yetmediğinden sene içinde en az iki defa bu krizler yaşandı ve bundan biz nakliyeciler büyük ölçüde etkilendik. Şu anda Kazakistan’la da aynı sorunu yaşıyoruz. Belge olmadığından taşımalarımızı farklı hatlara kaydırmak zorunda kalıyoruz. Bu nedenle maliyetimiz artıyor ve pazardaki gücümüzü kaybediyoruz. Çözüm olarak bakanlığın ve nakliyecilerin bu konuda birlik halinde çalışması gerekiyor. Eğer bu sorunları aşabilirsek BDT ülkeleri taşımalarından çok daha fazla pay elde etmiş oluruz. Doğu Karadeniz bölgesinin ham madde ve enerji kaynaklarına uzak oluşu, fabrika kurmaya müsait arazi fiyatları açısından makul olmayışı, ithalat ve ihracat hareketliliğinin merkezinde olmamasını da beraberinde getirdi. İlimizden ihraç edilen ürünlerin başında fındık geliyor. Bunun yanında otomotiv sektörüne yönelik yedek parça ihracatı da var. Bölge nakliyecilerinin ağırlıklı olarak taşıma yaptıkları ülkeler BDT topluluğundan Gürcistan ve Azerbaycan’dır. Bu ülkelere ihracatı yapılan eşya çeşitliliğine bakıldığında gıda maddeleri, inşaat malzemeleri ve temizlik ürünleri ilk sırada yer alıyor. Taşınan eşyanın hareket noktası üretim merkezlerinin içinde yer aldığı Marmara, İç Anadolu ve Ege bölgeleridir. 43 Aralık 2012 UĞURHAN ACAR Sigortalılar Risk Yönetim Derneği (SİRİYOD) Başkanı Lojirisk projesi ile sektör bilinçleniyor Sigortalılar Risk Yönetim Derneği (SİRİYOD) Başkanı Uğurhan Acar, nakliye sektöründe risk yönetimi konusundaki farkındalığın artırılmasına yönelik yürütülen Lojirisk projesi ile sektörün kendi riskini yönetebilmesini hedeflediklerini söylüyor. K amuoyunun risk ve risk yönetimi konularında doğru bir şekilde bilgilendirilmesi amacıyla 2011 yılında kurulan Sigortalılar Risk Yönetim Derneği (SİRİYOD), lojistik sektörüne özel kurgulanmış bir risk yönetim projesi olan Lojirisk ile risk yönetim bilincinin gelişmesine katkıda bulunuyor. Risk yönetimi konusunda bilincin artırılması için gerçekleştirilen bu proje ile sektörün kendi riskini yönetebilecek seviyeye ulaşmasını hedeflediklerini vurgulayan SİRİYOD Başkanı Uğurhan Acar, riskini yönetebilen nakliyecilerin rekabette bir adım öne geçeceğine dikkat çekiyor. “Riskini yöneten bir lojistik servis sağlayıcı belirsizlikleri, olasılıkları ve etkileri; çok yönlü öngörülebilir, ölçülebilir ve aksiyon alınabilir bir uygulama alanına taşır” diyen Acar, bu nedenle dernek olarak riski yüksek lojistik sektörü ile iş birliğini sürdüreceklerini ifade ediyor. Birçok sektör için yeni ama önemli bir kavram olan “risk yönetimi”ni nasıl tanımlıyorsunuz? Yaşam, sürekli ve sistemli bir risk değerlendirme alanıdır diyebiliriz. Risk yönetiminin, her canlının yaşamını sürdürebilmesinin temel dinamiklerinden olduğunu düşünüyorum. Bu dinamizm, risk algısının yükselmesi gereğini ve risk yönetimini de kaçınılmaz kılar. Risk yönetimi disiplini, ekonomi dünyasını da doğrudan etkiliyor. Günümüz risk yönetimi anlayışı operasyonel risklere yönelik bir uygulamayı işaret ediyor. Lojistik hizmet sağlayanlar özelinden, finansal ve stratejik riskler hariç kalıyor gibi bir algı oluşmasın. Ancak strateji ve hedeflerin operasyonel risklerle öncelikli olarak ilişkilendirmesi gerekliliğini belirtmeliyim. Risk ve risk yönetimi disiplini sadece zararla, olumsuzlukla ilgili algılanıyor ancak farklı amaçlarla da bu disiplini uygulayabilirsiniz. Hedeflerinizden sapmayı önlemek adına veya bir projenin sürdürülebilirliği, başarısı adına da risk yönetim disiplini uygulama alanı bulabilir. 44 RÖPORTAJ Türkiye’deki risk yönetimi uygulamalarını dünyadaki örnekleriyle kıyaslar mısınız? Gelişmiş birçok ülke çok uzun yıllardır ulusal düzeyde risk yönetim standartlarını geliştirdi. Bu ülkelerde özellikle kamu sektöründe uygulanma sağlanmış durumda. Uluslararası standartlar da geliştiriliyor, güncelleniyor. Bu düzenlemeler ağırlıklı olarak kamu yönetimi, doğal afetler alanı ve finans sektöründe öne çıkıyor. Ülkemizde de son 10 yılda daha da yoğunlaşarak gerçekleştirilen düzenlemelerle kamu kurumlarında, finans sektöründe risk yönetim uygulamaları etkisini artırıyor. 1 Temmuz 2012’de yürürlüğe giren yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 378’inci maddesine göre, doğrudan reel sektörü de etkileyecek bir düzenleme ile risk yönetimi halka açık şirketlerde zorunlu hâle getirildi. Reel sektörde bu uygulamalara yönelik aksiyonların hızla alındığını biliyorum. Kamuoyu da umarım doğru bir risk algısı geliştirilir. Bu noktada sektörleri ve kamuoyunu bilinçlendirmek için dernek olarak ne gibi çalışmalarınız var? SİRİYOD olarak kamuoyunun risk ve risk yönetimi konularında doğru bir şekilde bilgilendirilmesi amaçlıyoruz. Diğer taraftan “potansiyel sigortalının amacı sigorta yaptırmak değil riskini yönetmektir” anlayışıyla potansiyel sigorta tüketicisinin haklarını korumak, bu yönde menfaatlerini temsil etmek amacıyla da faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Broker’ından acentesine, sigorta şirketinden reasürörüne kadar üst düzeyde örgütlenmiş bir sigorta sektörü, karmaşık yüzlerce yasal düzenleme ve poliçeler karşısında birilerinin sigortalıların örgütlenmesini sağlaması gerekiyordu. Derneğimizin, üyelerini ve özgün projelerini desteklemek gibi bir misyonu var. Örneğin Lojirisk projemiz doğrudan lojistik sektörü ile ilgili bir bilgilendirme, bilinçlendirme projesi. Bilgisi Bilinçli Sigortalı İnisiyatifi (BİBİSİ) doğrudan sigortalıların bilinçlenmesine yönelik kurgulanmış bir proje. Bu projelerle amacımız her bir bireyin, kurumun, sektörün kendi riskini yönetebilecek etkinliğe ve yetkinliğe ulaşması sürecini desteklemek. Bu amaç doğrultusunda UND yönetimi, risk yönetimi konusunda dönem dönem bilgilendiriliyor. Bu bilgilendirmeleri sektörün diğer derneklerine de yapıyoruz. Lojirisk projesiyle hedeflenen nedir? Lojirisk, “riske dair her şey” sloganıyla, lojistik sektörüne özel kurgulanmış bir risk yönetim projesi. Sektörün bütün bileşenleri potansiyel sigortalı olmaları nedeniyle de projenin odağında yer alıyor. Proje yaklaşık 10 yıldan bu yana başarıyla yürütülüyor. Amaç risk ve risk yönetim bilincinin geliştirilmesi ve sigorta tüketicileri olarak risklerini farklı aksiyonlarla da (sigorta yaptırmak yerine fonlama ve transfer) yönetebilecekleri yönünde algı yaratmak. Tabii ki eğitim, bilgilendirme, bağımsız danışmanlık gibi somut uygulamalarla destek olunuyor. Sektör üyelerinin hizmet ve ürün sağlanan bütün taraflar nezdinde hakların korunması refleksiyle hareket etmeleri önemseniyor. Bu bağlamda risk bazlı yaklaşımla olası zararların önlenmesine, fırsatlara odaklı bir anlayışla da operasyonların yönetilmesine katkı sağlanıyor. Sigorta, reasürans, sigortalı/sigortasız hasarlar, tazminat gibi süreçlerin de doğrudan etkin olarak yönetilmesi için kurumsal veya bireysel destek programları var. Lojirisk projesi kapsamında lojistik operasyonlarda etken olan; hizmet, taraf, yasa ve sözleşme gibi bileşenlerin risk yönetimi esaslarında entegrasyonuna odaklı özgün bir uygulama da başlatıldı. Lojistik firmaları açısından risk yönetimi kurallarının uygulamasının önemini açıklar mısınız? Risk yönetimi bir yandan lojistik servis sağlayıcılarının kendi risklerini yönetmelerinde, diğer yandan müşterileri veya çevrenin bütün bileşenleri bağlamında örneğin yasal gereklere uyum, kamu kurumları veya sigortacılarla ilişkilerde önemli bir etki yaratır. Doğal olarak risklerini yöneten nakliyeci tercih edilir. Riskini kendi dinamikleri çerçevesinde yöneten; kaçınma, kontrol etme, azaltma gibi aksiyonları almış bir kurum daha az operasyonel zararla karşılaşır. Bütün bunlar daha uygun şartlarda sigorta çözümlerinin bulunmasını sağlar. Tabii ki aynı kurum sigortacıların, acente veya brokerların bir risk unsuru da olduğunu öngörerek kendi haklarını koruyucu önlemlerle hareket etme özelliğini de kazanmış olur. Kısaca, riskini yöneten bir lojistik servis sağlayıcı belirsizlikleri, olasılıkları ve etkileri, çok yönlü öngörülebilir, ölçülebilir ve aksiyon alınabilir bir uygulama alanına taşır. 45 2 lık Ara 201 “Gıda taşımacılığı ciddiyet ve profesyonellik gerektiriyor” 64 ülkeye ihracat yapan Koska, önümüzdeki yıl Uzak Doğu pazarına ağırlık vermeyi planlıyor. Nakliye firmalarının ihracat taşımalarında ürünlerine gerekli hassasiyeti gösterdiğini söyleyen Koska Yönetim Kurulu Üyesi Emin Dindar, gıda taşımacılığının profesyonellik gerektirdiğini ifade ediyor. ‹ lk fabrikasını 1974 yılında İstanbul Topkapı’da faaliyete geçiren Koska, helva, lokum, reçel ve koz helva üretimi ile gıda sektörüne adım attı ve kısa sürede büyük gelişme gösterdi. 1998 yılında, üretimin tam otomatik olarak yapıldığı Ambarlı Kavşağı’ndaki yeni tesisinde, ürün gamını çeşitlendiren firma, helva, tahin, pekmez, reçel, bal, lokum, kâğıt helva, krokan, pişmaniye, kakaolu fındık kreması üretimi ile gıda sektöründe iddiasını artırdı. Ürünleri Türkiye’de birçok marketin raflarında yer alan Koska; Ambarlı, Avcılar, Bakırköy, Otogar, Beykent, Torium ve Suudi Arabistan’da Cidde olmak üzere toplam yedi perakende mağazasında hizmet veriyor. Yurt dışında ise Avrupa, ABD, Balkanlar, Rusya, Türk Cumhuriyetleri ve Orta Doğu’da yaklaşık 64 ülkede 70 bayilerinin olduğunu söyleyen Koska Yönetim Kurulu Üyesi Emin Dindar, 2013 yılında hedeflerinin özellikle Uzak Doğu’da güçlenmek olduğunu belirtiyor. Nakliye firmalarının, ihracat taşımalarında ürünlerine yeterli hassasiyeti gösterdiğini ve nakliye açısından sıkıntı yaşamadıklarını vurgulayan Dindar, gıda taşımacılığının profesyonelce yapılmasının önemine dikkat çekiyor. Koska’nın üretim tesisleri ve ürünlerinden bahseder misiniz? 1974 yılında Topkapı’da kurulan fabrikamızda ilk olarak helva, lokum, reçel ve koz helva üretimine başlandı. Talepler üretim kapasitesini aşınca, Merter’de daha modern üretim tesislerimiz inşa edildi. Ancak gelişen teknolojiler ve ihracat yapma isteğimiz, bizi yeni hamleler yapmaya itti. Bu doğrultuda, 1998 yılında tamamıyla otomasyona dönük makinelerle çalışılan, 11 dönüm arazi üzerine kurulu 18 bin metrekare kapalı alana sahip, Ambarlı Kavşağı’ndaki yeni tesislerimize 46 İŞ DÜNYASI taşındık. Türkiye’nin tüm marketlerinde ürünlerimiz satılıyor. Helva, tahin, pekmez, reçel, bal, lokum, kâğıt helva, krokan, pişmaniye, kakaolu fındık kreması gibi çok geniş bir yelpazede üretim gerçekleştiriyoruz. Günde 50 ton helva, 40 ton tahin, 20 ton reçel üretim kapasitemiz var. Türk gıda sanayinde bir ilke imza atarak, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın izniyle tamamen doğal tatlandırıcılar kullanarak şekersiz helva, lokum, badem ezmesi ve reçel üretimi de yapmaya başladık. İhracat yaptığımız ülkelerin damak kültürüne göre ürünlerin tadında, kokusunda veya kıvamında ufak değişiklikler yaparak markaya bağlılık oluşturuyoruz. Türkiye’deki yapılanmanız hakkında bilgi verir misiniz? Şu an tüketicinizle kaç noktada buluşuyorsunuz? Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Samsun ve Erzurum illerindeki bölge müdürlüklerimiz ve depolarımızın yanı sıra, tüm Türkiye’yi kapsayan 115 bayimiz ile yaygın bir satış ağına sahibiz. Distribütörlerimiz aracılığıyla, 700 araçlık filomuzla tüm ülke genelinde geniş bir dağıtım ağı oluşturduk. Tüm perakendeci satış kanallarımız vasıtasıyla tüketicinin beğenisine sunduğumuz ürünlerimiz Migros, DiaSa, Kipa, Metro, Macro Center, Real, Tansaş ve Carrefour gibi hipermarket, süpermarket ve yerel zincir marketlerle geniş bir kitleye ulaşıyor. Perakende sektöründe de iddialıyız. Ambarlı, Avcılar, Bakırköy, Otogar, Beykent, Torium ve Cidde olmak üzere toplam yedi perakende mağazamız var. Üretim ve satış teşkilatımızda yaklaşık 700 çalışanımız bulunuyor. Türkiye’de ve ihracat gerçekleştirdiğimiz 64 ülkede en beğenilen lezzetler arasında yer alıyoruz. Bunun için ürünlerimizi, lezzet ve kalitesinden ödün vermeden yenilemeye devam ediyoruz. Yurt dışında geniş bir pazara sahip olan Koska, 2013 yılında ihracatta rota değişikliği düşünüyor mu? 1992 yılında ABD’de pazarlama eğitimimi tamamlayıp yurt dışı pazarlamadan sorumlu yönetici olarak iş hayatıma başladım. Özellikle yurt dışında daha güçlü olabilmek amacıyla çalışmalar yürüttüm. O dönemde ihracat çalışmalarına başladığımızda sadece üç bayimiz vardı. Bugün ise Avrupa, Balkanlar, Rusya, Türk Cumhuriyetleri ve Orta Doğu’da, 64 ülkede 70 bayimiz var. 2013 yılında Uzak Doğu hedefimizi daha da güçlendireceğiz. İlk girişi Güney Kore ile yaptık. Tesco gibi birçok ülkede şubeleri olan zincir marketlerin raflarında yerimizi aldık ve çok güzel bir ivme yakaladık. Bunun yanı sıra Macaristan, Malta, İspanya, Lübnan, Ürdün, Portekiz, Tataristan ve Tacikistan gibi ülkelerde de ürünlerimizin satışına başlamayı hedefliyoruz. Önümüzdeki dönem hedefleriniz ne yönde? Geçen yıl yaklaşık 7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik. 2011’de bir önceki yıla göre ihracatta sağladığımız yüzde 29’luk artışı, aynı istikrarla devam ettirmeyi amaçlıyoruz. Yaptığımız titiz ve kaliteli üretimle yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da tanınan bir marka olma yolunda önemli adımlar atıyoruz. Koska olarak, geçmişte olduğu gibi gelecekte de tüketicimize en yüksek kalitede ve güvenilirlikte ürünler sunarak tatlı bir lezzet geleneği olma konusundaki çalışmalarımıza ara vermeyeceğiz. Artık şubeleşme çalışmalarına ağırlık vermeyi planlıyoruz. Aralık 2011’de Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde bir şube açtık. Ürünlerinizin nakliyesini nasıl bir sistemle yapıyorsunuz? Satış sistemimiz Free On Board (FOB) olduğu için açıkçası çok problem yaşamıyoruz. Nakliye, müşterilerimiz tarafından organize ediliyor. Müşterilerimizin genelde nakliye firmaları ile yıllık anlaşmaları oluyor. Biz de buna uygun olarak Türkiye ayağını organize ediyoruz. Nakliyelerimiz kara ve deniz nakliyesi olmak üzere ikiye ayrılıyor. Sevkiyatlarımızın durumuna göre havayolunu da kullanıyoruz. Ancak maliyeti yüksek olduğu için müşterilerimiz bunu pek tercih etmiyor. Türkiye’de nakliye sektörünün ulaştığı düzeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Nakliye sektörünün son yıllarda gösterdiği gelişimi gayet iyi buluyorum. Sektördeki firmalar artık profesyonel anlamda daha bilinçli iş yapıyor ve ürünlerimize en az bizim kadar hassasiyet gösteriyor. Talimatlarımıza harfiyen uyuyorlar. Çünkü gıda ürünleri dikkat edilmediği takdirde daha yoldayken bozulabilir. Bunun için gıda taşımacılığı ciddiyet ve profesyonellik gerektiriyor. Nakliye konusunda çok problem yaşamıyoruz. Yalnız şu an 40 HC’lik (highcube) konteynerler kaldırıldı. Bu konteynerler sevkiyatlarımız için çok faydalı oluyordu. Ayrıca yurt dışından gelen araçların şoförlerinin İngilizce bilmemesi de bizim açımızdan sorun yaratıyor. Şoförler farklı ülkelerden oldukları için maalesef ortak bir dilde anlaşamıyoruz. 47 Aralık 2012 H‹ZMET SEKTÖRÜ Ford Cargo 1. Ulusal Fotoğraf Yarışması ödülleri sahiplerini buldu Ford Cargo Sanat Atölyesi’nin düzenlediği “Kamyoncunun Hayatı/Yollar Sizin Gözünüzle Daha Çekilir Olsun” fotoğraf yarışmasında dereceye giren eserler 3-9 Aralık 2012 tarihleri arasında, VKV Ford Otosan Gölcük Sosyal Yaşam ve Kültür Merkezi’nde sergilendi. Ford Otosan’ın Cargo markası çatısı altında oluşturduğu Ford Cargo Sanat Atölyesi’nin düzenlediği “Kamyoncunun Hayatı/Yollar Sizin Gözünüzle Daha Çekilir Olsun” temalı 1. Ulusal Fotoğraf Yarışması’nda dereceye girenler ödüllerini törenle aldı. Foto muhabiribelgesel yapımcısı Coşkun Aral’ın danışmanlığında, profesyonel fotoğrafçı ve akademisyenlerden oluşan jüri üyelerinin değerlendirmeleri sonucunda yarışmaya Adapazarı’ndan katılan İhsan Korkut birinciliğe layık görüldü. Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün törende yaptığı konuşmada, yarışmanın çok ilgi gördüğünü ve 1231 eserin değerlendirmeye alındığını ifade etti. KSM Group’tan Türkiye’de yeni yatırım İran merkezli, inşaat firması Kara Sazeh Matin (KSM Group), Türkiye’de uluslararası taşımacılık sektörüne yatırım yaparak tüm altyapı çalışmalarını tamamlıyor. Firma bu çalışmaların en önemli ayağı olan araç seçiminde ise tercihini Volvo Kamyon’dan yana kullandı. KSM Group, Volvo Kamyon’dan teslim aldığı 15 adet Volvo FH ile uzun yolların ağır yükünü Volvo kalitesinde taşımaya hazırlanıyor. 2000 yılında Tahran’da, inşaat sektöründe dünya çapında faaliyet göstermek amacıyla kurulan KSM Holding, 2011 yılı itibarıyla Türkiye’deki yatırımlarına başladı. Uluslararası taşımacılık alanında yatırımlarını yapan KSM Group, ilk adımlarını atarak Volvo Kamyon’dan teslim aldığı 15 adet Volvo FH 4x2 540 HP, Euro 5 çekici ile filosunu kurdu. Filosunun tüm altyapısını hem Türkiye’de hem de İran’da tamamlayan KSM, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin yanı sıra İran ve Türk Cumhuriyetleri’ne hizmet taşıyacak. Serbest depolama, gümrüklü depolama ve iç dağıtım hizmetleri için yapılanmasını sürdüren KSM Group, ilerleyen dönemlerde transit yük taşımacılığı, deniz ve demiryolu taşımacılığı alanlarında da faaliyet göstermeye hazırlanıyor. 48 H‹ZMET SEKTÖRÜ Merbil Lojistik, ilk sac tankerlerini Tırsan’dan teslim aldı Tırsan Treyler, Türkiye’nin önde gelen lojistik firmalarından Kılıç Grup bünyesindeki Merbil Lojistik Tırsan’dan yeni geliştirilen sac tanker siparişinden 20 adet teslim aldı. Bu teslimatın üretilen yeni bir ürün olmasından dolayı karşılıklı geliştirilen iş birliği adına ayrı bir önemi bulunuyor. Tırsan Treyler’in Adapazarı Fabrikası’nda yapılan teslimat töreninde Merbil Lojistik’in tanker siparişinin ilk 20 adedi firma sahibi Nejdet Kılıç’a teslim edildi. Teslimatı yapılan sac tanker, Tırsan tarafından müşterilerden gelen ihtiyaç doğrultusunda geliştirilerek üretilen yeni bir ürün olma özelliğini taşıyor. Kılıç Grup Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Kılıç, Merbil Lojistik için sipariş ettiği araçları teslim alırken “Bugün ilk defa sac tanker alıyoruz. Bu tankerler tamamen Irak hattında çalışacak. Irak’tan ham madde ve ham petrol getirirken, Türkiye’de işlenmiş benzin ve mazotu Irak’a taşıyacak. Bu konudaki bilgimiz, deneyimimiz ve sağlam ilişkimiz ile verimlilik sağlayacağımıza ve daha nice yeni projeler geliştireceğimize inanıyorum” dedi. Taşımacılıkta akaryakıt maliyetleri ücretsiz hesaplanabilecek DKV, taşımacılık yapan şirketler için yol güzergâhına göre maliyetlerini öngörebilmelerini sağlayan “maliyet hesaplama aracı” geliştirdi. Mart 2013’e kadar ücretsiz yararlanılabilecek rota planlayıcısına www.dkv-euroservice.com/routenplaner adresinden erişilebiliyor. Türkiye’de lojistik şirketlerinin maliyetlerini yüzde 35’e varan oranda hafifleten DKV, kullanıcılarına yeni bir kolaylık sundu. İnternet üzerinden erişilebilen maliyet hesaplama aracı ile kullanıcılar başlangıç, üç alternatif varış güzergâhı, mesafe ve tahmini seyahat süre bilgilerini sisteme girerek yolculuğun akaryakıt maliyetini öğrenebilecek. Aynı zamanda bu hizmet ile sürücüler için sisteme birden fazla dağıtım noktası da girebilecek. Maliyet hesaplama aracı ile kullanıcıların kilometre hızı, zaman, yakıt fiyatı ve yakıt ekonomisi gibi firma için önemli olan faktörleri öğreneceklerini söyleyen DKV Ürün Müdürü Julia Azfar, “Güncel trafik bilgilerinin de bulunduğu sistemde şoförler yoldaki kaza ve trafik durumunu da görerek alternatif yolları tercih edebilecek. Sunduğumuz bu sistem ile kullanıcılarımız Avrupa’daki yolculuk maliyetlerini daha kolay ve net bir şekilde belirleyebilecek” diye konuştu. 49 diary Aralık 2012 KÜÇÜK ORTA ÖLÇEKLİ SANAYİCİLER FUARI Tarih: 3-7 Nisan 2013 Yer: Tepekule Kongre Ve Sergi Merkezi-İzmir Düzenleyen: Ontesa Fuarcılık Messeturkey Kapsam: Sanayicinin büyük pazarlardan pay alabilmesi, mevcut paylarının artırılması ve global pazarlarda yeni müşteriler kazanabilmesi amacıyla organize ediliyor. Nakliye ve ulaşım sektörü İzmir’de KOBİ’ler için buluşuyor. İrtibat: Faruk KOKSAL 0541 547 61 00 [email protected] [email protected] 50 12. ULUSLARARASI DENİZCİLİK FUARI Tarih: 20-23 Mart 2013 Yer: İstanbul Fuar Merkezi Düzenleyen: İMEAK Deniz Ticaret Odası UND 37. OLAĞAN GENEL KURULU Tarih: 18 -19 Ocak 2013 Yer: Wow Otel istanbul Düzenleyen: UND Kapsam: 37. Olağan Genel Kurul, ülke ekonomisini taşıyan uluslararası nakliye sektörünün tüm paydaşlarının bir araya geleceği, geçmiş yılın değerlendirileceği, önümüzdeki yılın planlanacağı ve yeni yönetiminin belirleneceği bir buluşma platformu olacak. İrtibat: [email protected] AVRUPA BİRLİĞİ- TÜRKİYE KÜRESEL İŞ KÖPRÜLERİ GİRİŞİM Tarih: 20-23 Şubat 2013 Yer: Antalya Kapsam: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nden alınan yazıda, Türk ve AB üyesi ülke firmalarının Mısır, Tunus ve Filistin’de birlikte iş yapma imkânını sağlamayı amaçlayan “Avrupa Birliği-Türkiye Küresel İş Köprüleri Girişimi” TOBB, Ekonomi Bakanlığı ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu tarafından geliştirildi. Bu girişime yön vermek üzere, üçlü iş birliğine konu olacak sektörlerin belirlenmesine dönük bir fizibilite çalışması yapıldı. 20-23 Şubat 2013 tarihlerinde Antalya’da Türk ve AB firmalarını bir araya getirecek bir eşleştirme faaliyeti gerçekleştirilecek. Antalya’daki etkinlikte ayrıca, Mısır, Tunus ve Filistin’de yatırım ve iş yapma ortamı konularını içeren “Atölye Çalışmaları” yapılacak. İrtibat : http://businessbridges. tobb.org.tr TÜRKİYE FAIR OF SMALL AND MEDIUM ENTERPRISES Date: April 3-7, 2013 Venue: Tepekule Congress and Exhibition Center, İzmir Organized by: Ontesa Fuarcılık Messe Turkey Scope: Organized to enable industrialists to claim their shares from large markets, increase their current share rates and acquire new customers in global markets. The transport sector is meeting up in İzmir for SME’s. İrtibat: Faruk KOKSAL 0541 547 61 00 [email protected] [email protected] 12TH INTERNATIONAL MARITIME FAIR Date: March 20-23, 2013 Venue: İstanbul Fair Center Organized by: IMEAK Chamber of Maritime Trade 37TH ORDINARY UND GENERAL BOARD MEETING Date: January 18 -19, 2013 Venue: Wow Hotel İstanbul Organized by: UND Scope: The 37th Ordinary UND General Board Meeting will be a platform on which all stakeholders of the international transport sector -which drives the national economy- gather together, the previous year is evaluated, actions for the next year are planned and the new management is elected. Contact: [email protected] EUROPEAN UNION-TURKEY GLOBAL BUSINESS BRIDGES INITIATIVE Date: February 20-23, 2013 Venue: Antalya Scope: As is described in the text published by the Turkish Union of Chambers and Commodity Exchanges, the ‘European UnionTurkey Global Business Bridges Initiative’, which is aimed at enabling Turkish and EU firms to seize business opportunities with Egypt, Tunisia and Palestine, was developed by TUCCE, Ministry of Economy and the Turkish Delegation to the European Union. A feasibility study has been conducted in order to determine the direction of this initiative as well as the sectors which may be subject to cooperation among the three sides. A matchmaking event will take place in Antalya on February 20-23, 2013, to gather together Turkish and EU firms. Additionally, ‘Workshops’ about investment opportunities and the business environment in Egypt, Tunisia and Palestine will be carried out during the event in Antalya. Contact: http://businessbridges. tobb.org.tr 51 t e l o r v e h C uze r C Aralık 201 2012 Teknik özellikler Tekn Uzunluk: Yükseklik: Maksimum hız: Silindir sayısı: Motor hacmi: Bagaj hacmi (koltuklarr dik): Yakıt tipi: Tork: Maksimum Güç: 52 4681 mm 1521 mm 200 km/s 4 1364 cc 50 litre 500 Benzin 200.0 Nm@1850 rpm (PS) 140 PS/103.0 kW@6000 rpm Geniş aileler için Chevrolet Cruze Station Wagon CHEVROLET, özellikle ailelere ve aktif yaşam tarzına sahip bireylere hitap eden Cruze Station Wagon’u kasım ayı başında satışa sundu. 140 beygir gücündeki 1.4L turbo benzinli motor ve standart donanım olarak sunulan yeni Chevrolet Cruze Station Wagon, bütün ihtiyaçlar ve müşterilerin farklı yaşam tarzları göz önünde bulundurularak tasarlandı. Sahip olduğu özellikler, aile taşıtı, günübirlik geziler ve uzun tatil yolculukları için ideal olmasını sağlıyor. Chevrolet doğa tutkunları için de bir dizi kullanışlı aksesuar sunuyor. Station Wagon, Chevrolet Cruze sedan ve hatchback’in somutlaştırdığı spor tasarım dilini daha da ileri götürüyor. “Tekerlekler dışarı, gövde içeri” duruşunun vurguladığı güvenli görünüm, güçlü bir içbükey omuz hattı ve D sütununa doğru giderek alçalan tek kemerli bir tavan. Bu aracın güvenli görünümünü sağlamlaştıran bir özellik. Çiftli ızgara ve ortada bulunan altın papyon station wagonun bir Chevrolet olduğu mesajını anında iletiyor. Güçlendirilmiş ön tampon ve üzerindeki sis lambaları ve yeni tasarlanan yuvaları otomobilin spor görüntüsünü daha da vurguluyor. Yeni Chevrolet Cruze Station Wagon’un arka kısımda ise, bagaj kapağının eğimli açısı, yine eğimli olan ön kısmın dinamik görünümünü tamamlıyor. Tüm yeni Chevrolet Cruze Station Wagon’lar yeni beş kollu 16 inç alüminyum alaşımlı çelik jant tasarımıyla birlikte sunulacak. Chevrolet MyLink özellikli müzik sistemi içeren yeni Chevrolet Cruze’larda, gösterge panelinin ve radyo biriminin yanındaki havalandırma çıkışlarının yerleşimi yeniden tasarlandı. Üst gösterge tablosunun içindeki küçük bölüm müzik sistemine yaklaştırıldı, USB ve aux-in girişleri eklendi. OTOMOTİV CLS Shooting Brake ile beş koltuklu spor otomobil keyfi MERCEDES-BENZ, yaratıcı tasarım konseptinin bir ürünü olan Yeni CLS Shooting Brake ile yine farkını konuşturdu. Boyutları ve tarzıyla bir coupé otomobilin özelliklerini yansıtan yeni CLS, beş kapısı ve arka uca kadar uzanan tavanı ile kullanıcısına çok farklı bir deneyim sunuyor. Türkiye’de ilk kez ‘AutoShow 2012’ fuarında sergilenen Yeni CLS-Shooting Brake, yepyeni görünümü ile 2004 yılında ilk CLS’de başarıyla kullanılan, çok sayıda tasarıma örnek model oluşturan dört kapılı coupé konseptinin yenilikçi gelişimini ortaya koyuyor. CLS Shooting Brake, beş koltuklu ve geniş bagaj kapasitesi ile bir spor otomobil keyfi sunuyor. Klasik seçimlerin dışına çıkmak isteyen, yolculuklarında spor kullanımdan ve bagaj hacminden taviz vermek istemeyen kişiler için istedikleri potansiyele sahip olan CLS Shooting Brake, 590-1550 litre arasında değişen yükleme hacmi ile bagaj bölmesi, standart otomatik açılır bagaj kapağı sayesinde kolay kullanım sunuyor. Mercedes-Benz mühendisleri CLS Shooting Brake’de verimliliği artırmak için sportif ayarlara ve diğer serilerden bilinen direct-steer teknolojisine sahip elektro-mekanik destekli direksiyon sistemini kullandı. Bu sistem yakıt ekonomisine ek olarak, yol tutuşunda ve çeviklikte de önemli avantaj sağlıyor. Ayrıca aktif park yardımcısını da barındıran bu sistem sayesinde CLS Shooting Brake sadece park alanlarını belirlemekle kalmayıp, otomatik olarak park da edebiliyor. Yeni CLS Shooting Brake modelinde sunulan bir düzineyi aşkın sürücü destek sistemi, trafik kazalarını önlemeye ve kazanın şiddetini azaltmaya yardımcı oluyor. 53 Aralık 2012 Tablete yakın akıllı telefon Samsung Galaxy Note II SAMSUNG’UN tablete yakın akıllı telefonu Galaxy Note II gerek kasası ve donanımı, gerekse süper amoled ekranı ve HD görüntü kalitesi ile dikkat çekiyor. Galaxy Note II, Wacom firmasından lisanslı dokunmatik kalemi Samsung, S Pen olarak isimlendiriyor. Note II, sizin kalemle yapabileceğiniz hareketlere göre ekranda ekranın alt tarafına bir bar yerleştiriyor. Böylece işlemlerinizi daha hızlı gerçekleştirebiliyorsunuz. Galaxy Note II’de sanal klavye kullanılarak kalemle de yazılabiliyor. Ayrıca telefonun çoklu ekran özelliği sayesinde iki uygulama aynı anda çalıştırılabiliyor. Note II’nin işçilik kalitesi en üst düzeyde. 5,5 inç büyüklüğünde ekrana sahip olan Galaxy Note II’de, Samsung Exynos 4 çekirdekli ARM işlemci bulunuyor. 3D TV keyfini gözlüksüz yaşayın TOSHIBA, 55 inç boyutundaki yeni televizyonu 55ZL2 ile gözlük kullanmadan üç boyut deneyimi sunuyor. Dünyanın ilk gözlüksüz 3D televizyonu olan 55ZL2 modeli 139 cm (55 inç) boyutunda. Quad Full HD özelliği sayesinde çok sayıda kişi aynı anda 3D görüntüyü izleyebiliyor. Modelde aynı ekrandan dokuz görüntü elde etmek için 3840 x 2160 piksel gömülü panel, yani Quad Full HD çözünürlüğüne eş değer bir panel de bulunuyor. 2D içerikleri Quad Full HD çözünürlüğünde görüntüleme özelliğine sahip olan 55ZL2, 8 MP kamera ile çekilmiş görüntüleri kaliteden ödün vermeden gösterebilmesiyle de dikkat çekiyor. Kingston’dan yeni SSDNow V serisi sabit disk sürücüleri BA⁄IMSIZ, bellek üreticisi Kingston Technology Company’nin flash bellek teknolojisi alanında uzman şirketi Kingston Digital Inc., maliyet avantajlı yeni nesil SSDNow V serisi sabit disk sürücülerini pazara sundu. Kingston® SSDNow V300, mevcut masaüstü ve taşınabilir PC’lerini hesaplı çözümlerle güncellemek isteyen tüketicilere son derece uygun bir seçenek sunuyor. Yeni SSDNow V300, dakikada 7200 devir yapan herhangi bir sabit disk sürücüden 10 kat daha hızlı çalışıyor. Kingston için geliştirilmiş bir LSI® SandForce® Flash Veri Depolama İşlemcisi (Flash Storage Processor – FSP) çözümüyle güçlendirilen ve endüstri lideri 19 nm NAND Flash bellekle optimize edilen SSDNow V300, saniyede 450 MB’ye kadar çıkabilen bir hızda, ardı ardına veri yazma ve okuma performansı gösteriyor. SSDNow V300, kullanıcılarına kalite, performans ve hesaplı çözüm imkânı sunuyor. 54 TEKNOLOJ‹ Dell süper-ince ultrabook segmentine XPS 13’le girdi DELL, XPS 13 modeli ile süper-ince ultrabook segmentinde yerini aldı. Dizaynı ve performansıyla segmentinin en önemli modellerinden biri olmaya aday olan XPS13, karbonfiber yapısı, magnezyum alaşımlı siyah klavyesi ve alüminyumun sağlamlaştırdığı kasasıyla güçlü bir performans sağlıyor. Hafif ve ince olan XPS 13’ün, toplam ağırlığı ise sadece 1.3 kilogram. Cihazda hiç takılmadan pencereleri arka arkaya açıp, işlemleri arka planda yürütebiliyorsunuz. Windows 8’le tam entegre olarak çalışabilen XPS 13, kusursuz görüntüsünü Windows’un arayüzüyle zenginleştiriyor. Masaüstünde devrim: Fujitsu X Serisi FUJITSU’NUN, yeni masaüstü ürün ailesi olan Fujitsu X serisi PC’leri, ince monitörleri ile masaüstünü tekrar ön plana çıkarıyor. Yenilikçi teknolojilerle donatılmış, zarif ve çok şık seçeneklere sahip Fujitsu X Serisi, değişimi hızlandırıyor ve yarının ofisinin vazgeçilmezleri arasına girecek olan interaktif dokunmatik ekranlar, sezgisel uyum desteği, çoklu platformlar ve cihazlar ile kullanım imkanı sağlıyor. Standa entegre edilmiş bilgisayar ünitelerinin yer aldığı üç ayrı ürün serisi için hazırlanan “hepsi bir arada tasarımı” ile Fujitsu X Serisi ailesi, kullanıcıların istedikleri şekilde çalışmalarına imkan tanıyan cazip bir arayüz sunuyor. Fujitsu X Serisi cihazları arasında Microsoft Windows 8 ile birlikte piyasaya sunulan Esprimo PC modeli de bulunuyor ve tüm bunları kullanıcı deneyimine entegre ediyor. Fujitsu X Line Esprimo PC’nin ve Futro ince istemci standart özellikleri arasında, yüksekliği ayarlanabilir, çerçevesiz, 23 inçlik (58,4 cm), yüksek çözünürlüklü dokunmatik ekran yer alıyor. İsteğe bağlı olarak, yalnızca 12 mm kalınlığa sahip süper ince ekranı da içerebilen X Line PC’nin ekranı ve ince istemcisi her açıya dönüyor ve bükülüyor. RIM’in yeni telefonu BlackBerry 10 KANADALI Research In Motion’ın (RIM) yeni ürünü BlackBerry 10, görsel klavyesi ve akıllı kamera yazılımıyla dikkat çekiyor. Görsel klavyeye sahip, tamamen yeni bir platform kullanan BlackBerry 10, fiziksel klavye kullanan BlackBerry 7’den farklı bir görünüm sergiliyor. BlackBerry 10 sahip olduğu yeni arayüz, belgeler, uygulamalar ve farklı ekranlar arasında çok kolay geçiş yapılmasını sağlıyor. Bir dokunuşla en son kullanılan üç ekran yan yana dizilmiş kartlar gibi gösteriliyor. Kısa yol tuşlarıyla da istenilen ekrana anında geçiş yapma imkânı sunuluyor. BlackBerry® 10 global lansman etkinliği, 30 Ocak 2013 tarihinde gerçekleşecek. Dünyanın birçok ülkesinde eş zamanlı yapılacak lansman etkinliklerinde BlackBerry® 10 platformunun yanı sıra BlackBerry® 10 işletim sistemine sahip ilk iki akıllı telefon modeli de resmi olarak görücüye çıkacak. Bu modeller ve satış tarihleri konusuyla ilgili detaylar ise bu etkinliklerde paylaşılacak. 55 Aralık 2012 Siemens Sanat’tan “Deniz Artık Uyanıyor” Sergisi SIEMENS Sanat’ta 4 Aralık’ta başlayan “Now Wakes the Sea/Deniz Artık Uyanıyor” sergisi, kıyı bölgeleri tüketim, turizm, ekonomik, politik, çevresel, kent planlaması, küresel politikalara bağlı olarak geliştirilen dış stratejiler için bir oyun alanı olarak kullanılırken, kıyı-kentsel yaşamın sürdürülebilirliğine yönelik gözlem ve beklentileri tartışma alanına taşıyor. Hollanda merkezli Satellietgroep’ın liderliğinde gerçekleştirilen bu proje, Karadeniz ve Kuzey Denizi’ne kıyısı olan ülkelerde sanatçıların, sinemacıların yeni yapıtlar geliştirebilmesi, var olan çalışmalarını değerlendirebilmeleri ve ortaya çıkan yapıtları sergilemelerine yönelik, araştırmaya dayalı programlar geliştirmeyi amaçlıyor. Projenin yapıtları, 25 Ocak 2013 tarihine kadar, haftanın her günü 10.00 -19.00 saatleri arasında Siemens Sanat’ta izlenebilir. Terra Cotta askerleri Topkapı Sarayı’nda ÇİN’İN yeraltı heykel ordusu Terra Cotta askerleri ve Çin’in muhteşem hazineleri İstanbul’da görücüye çıktı. UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınan, Çin’in gizemli yeraltı ordusunun toprak askerleri Topkapı Sarayı’nda sergileniyor. Sergide, bugüne kadar Çin dışına çıkarılmayan Terra Cotta atı da yer alıyor. “Çin Hazineleri” sergisi; Yasak Şehir, Şanghay, Qin Shihuang başta olmak üzere Çin’in 11 önemli müzesinden getirilen 101 eseri içeriyor. Sergi, 23 Şubat 2013’e kadar ziyaret edilebilir. Sıla, yılbaşında Lütfi Kırdar’da YAPTIĞI besteler ve yazdığı sözlerle Türk müziğine damga vuran güçlü yorumcu Sıla, yeni yıla İstanbul Lütfi Kırdar sahnesinde sevdikleriyle girecek. Misafirler, yılbaşına özel hazırlanacak dekor, stant ve loca düzeni ile Lütfi Kırdar Kongre Merkezi Rumeli Salonu Hall 1’de sahne alacak olan Sıla’nın yeni şarkılarını da ilk kez dinleme fırsatı bulacak. Lila Organizasyon tarafından düzenlenecek gecede, kurulacak sekiz adet büyük bar ve içki ünitesi, limitsiz, sorunsuz ve kuyruksuz bir içki keyfi vadediliyor. Müzik ve eğlencenin tadına varmak için siz de geç olmadan biletlerinizi ayırın. 56 Pi’nin Yaşamı Vizyon Tarihi: 28 Aralık 2012 Yönetmen: Ang Lee Oyuncular: Toby Maguire, Gerard Depardieu, Ang Lee, Tabu, Mychael Danna İZLEYİCİYİ genç bir çocuğun inanılmaz macerasına sürükleyen “Pi’nin Yaşamı”, heyecan verici, esprili ve aynı zamanda trajik bir hikâye. Filmde Pi Patel’in Hindistan’daki egzotik bir hayvanat bahçesinden Pasifik’e uzanan yolculuğunda yaşadığı gemi kazası sonucu bir sandalda bir sırtlan, kırık bacaklı bir zebra, bir orangutan ve üç yüz kiloluk bir Bengal kaplanı ile hayatta kalan tek insan olarak yaşadığı akıl almaz hikâyesi anlatılıyor. Benden Çok Uzakta Yaşar Beçene Zambak Yayınları ŞAİR Yaşar Beçene’nin ilk şiir kitabı “Benden Çok Uzakta”, Zambak Yayınları tarafından yayımlandı. Dört bölümden ve elli altı şiirden oluşan kitapta, özellikle belli bir kompozisyonda düşünülerek tahkiyeli bir üslupla yazılması dikkat çekiyor. Tenkit yemeden meydana çıkan şiirlerin yarım kalabileceğini düşünen şairin kitabındaki şiirlerin diğer şiir kitaplarından önemli bir farkı da tamamının eleştirisinin yapılmış olması. Ses, ritim ve kafiyenin doyumsuzluğuyla bir musiki tadındaki şiirlerden oluşan “Benden Çok Uzakta”yı kendinize çok yakın bulacakcaksınız. Taşlar Yerinden Oynarken Dijital Pazarlamanın Kuralları Muhteşem Osmanlı Fatoş Karahasan Doğan Kitap FATOŞ Karahasan’ın kaleme aldığı “Taşlar Yerinden Oynarken -Dijital Pazarlamanın Kuralları”, Doğan Kitap tarafından yayımlandı. Okuyucuların, önümüzdeki dönemde şirketleri, bireyleri, markaları ve toplumları nelerin beklediğini bulabileceği kitapta, sektörün ve iş dünyasının pek çok tanınmış isminin de yazıları yer alıyor. Bu kitap, internette kendine yer açmak ve gelişmek isteyenlere, sunduğu formüllerle, soru-cevaplarla ve kurallarla ilham veren bir kılavuz niteliğinde. Doğu’dan Uzakta Amin Maalouf Yapı Kredi Yayınları ROMANLARI ve incelemeleri tüm dünyada milyonlarca satan Amin Maalouf’un yeni kitabı “Doğu’dan Uzakta”, Ali Berktay’ın çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. Kitapta, gençliklerinin en güzel dönemlerini bir arada geçiren, hayalleri ve umutları olan bir grup insanın, ülkelerinde patlak veren iç savaştan sonra farklı yerlere dağılmasının ve yıllar sonra, eski arkadaşlarından birinin cenazesi dolayısıyla tekrar ülkelerine dönmesinin hikâyesi anlatılıyor. Ayrıca, Lübnan iç savaşının getirdiği yıkımlara ve Orta Doğu coğrafyasının yaşadığı kültürel, tarihsel ve toplumsal sorunlara dair çok çarpıcı gözlemler yer alıyor. Johann Wilhelm Zinkeisen Koçak Yayıncılık BATI kütüphane ve arşivlerinde 20 yıl süren çalışmalar sonucunda ortaya çıkan Johann Wilhelm Zinkeisen’in başyapıtı “Muhteşem Osmanlı-Osmanlı İmparatorluğu”, Koçak Yayıncılık tarafından ilk defa Türkçe ve koleksiyoner baskı olarak yayımlandı. Editörlüğünü tarihçi-yazar Erhan Afyoncu’nun yaptığı eser, Prof. Dr. Halil İnalcık ve Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın sunumlarıyla hazırlandı. Osmanlı hakkında şimdiye kadar hazırlanmış en detaylı kaynaklardan biri olarak nitelendirilen ve yedi ciltten oluşan koleksiyon İspanyolca, Yunanca, İngilizce, Latince ve Fransızca dillerinden çeviriler yapılarak altı yılda tamamlandı. 5022 sayfa, altın varaklı, deri ciltli ve özel olarak hazırlanan eser, deri kutusunda isme özel numaralandırılmış sertifikasıyla sunuluyor. Ayrıca her ciltte, döneme damgasını vuran padişahlar tuğralarıyla birlikte resmediliyor. 57 58 Aralık 2012 December 2012 leading article RUHİ ENGİN ÖZMEN, CHAIRMAN OF THE UND BOARD OF DIRECTORS EXPECTATIONS FOR 2013 agenda RUHİ ENGİN ÖZMEN, CHAIRMAN OF THE UND BOARD OF DIRECTORS “THE GOVERNMENT’S VIEW OF THE LOGISTICS SECTOR IS SHIFTING” guest of the month SÜLEYMAN ONATÇA, CHAIRMAN OF THE BOARD OF DIRECTORS OF TURKISH ENTERPRISE AND BUSINESS CONFEDERATION (TURKONFED) “INCENTIVES AND INDUSTRIAL POLICIES NEED TO BE INTEGRATED TO THE LOGISTICS SECTOR” city and economy WITH THE DREAM OF BECOMING A METROPOLITAN CITY TRABZON IS MORE HOPEFUL ABOUT THE FUTURE NOW Leading article Expectations for 2013 As we are preparing to start a new on a brand new page in the new year, we are listing our plans and projections for the sake of being ready for change in the name of the logistics sector, the sector that has a say in the future of global economy. 2013 will probably not be a year when ‘cars fly and we step into aerospace logistics’ but it is safe to say that rapid and substantial changes will closely impact our sector in line with the frequent advancements in technology and the importance invested in innovation around the world. Just as how the invention of containers influenced the sector 50 years ago, a series of changes awaits us in 2013 from vehicles running on solar energy to satellite stations transmitting solar power to the earth from the space and from trucks running on natural gas to carbon-dioxide suction equipment or gigantic freight carriers. Estimations are that 10 to 20 years later, we will be in possession of only 70% of the resources we have today. However, it is also projected that the global consumption of energy will go up by 47% by 2035. This makes it strictly necessary to share resources as much as possible among stakeholders of global economy and promote energy savings. Since the global financial recession that broke out in 2008, the issue of ‘improving efficiency and reducing costs’ has been one of the top items of the agenda. Transporting higher volumes of freight at lower costs and in a shorter period of time is now the most basic concern of the transport and logistics sector. All of these concerns render collaboration on a global scale and ‘clustering activities’ -as a subtitle of the former- popular. The topic of ‘logistics villages’ which we, as UND, have been discussing as a part of the sectoral agenda since the early 2000’s is now being considered within a larger scope. All logistics-related operations are being defined within ‘clustering’ zones in which all actors involved in logistics processes gather around and create a scale economy, commonly utilizing resources. As a matter of fact, logistics clustering has become a part of competitive power boosting strategies in economies around the world. For this purpose, while our association keeps on taking initiatives before private sector associations like TEC and TUCCE and the relevant ministries on one hand, we seek ways of unite all stakeholders operating in the field of logistics on a national and international level through the means of the EU projects that we take up on behalf of our national on the other. The agenda of energy presents us with new ways of motivation in terms of ‘raising demand’ for our sector on global scale in the face of the trade environment that keeps shrinking because of economic issues. For example, unable to offer the expected support for the development initiative of the Normandy region -a small harbor in France- in terms of transaction volume, Le Havre now depends on energy projects and investments in energy logistics to meet the pursuit for development aimed at regional welfare. This area promises strong potential of business for our sectoral firms, which have to share the ‘freight’ produced within the country with ‘foreign transporters’ because of the destructive competition that is backed up by increasingly unjust elements. Considering the fact that energy is quite a large cost item in our exports, we are required to take the issue of ‘energy’ into consideration more closely and within a broader scope in 2013 and the years to come. Some of the changes we expect to welcome in 2013 will be in ‘legislation’. The ‘Railway Framework Law’ and the ‘TSR Law’, which have been discussed at the TGNA in draft form for a while now, are examples to these. The legislation on ‘Logistics Centers’ is another expectation we have been holding for long. We would also like the year 2013 to be a time when the studies on the ‘Turkish Logistics Master Plan’ are launched within the framework of a sound plan. We would like to wish all our stakeholders a very gainful new year crowned with good health. 60 Guest of the month Süleyman Onatça, Chairman of the Board of Directors of Turkish Enterprise and Business Confederation (TURKONFED) “Incentives and industrial policies need to be integrated to the logistics sector” The Turkish Enterprise and Business Confederation (TURKONFED) represents 134 associations together with 17 member federations. Issuing reports to contribute to national development as a result of scientific studies on agenda items, TURKONFED is preparing to present the report titled ‘Escaping the Medium Income Trap’ in the wake of its previous reports, ‘New Era and New Goals’ and ‘Regional Development in Turkey: Differences, Correlations and Designing a New Mechanism’. Süleyman Onatça, Chairman of the TURKONFED Board of Directors, who we interviewed with regards to the confederations activities, Turkish economy and the logistics sector, records that improving logistics and transportation could give rise to investment opportunities and better qualified manpower. Onatça notes that for this purpose, it is of essence to integrate the logistics sector to governmental incentives and industrial policies in particular. Could you please inform us about TURKONFED’s activities? TURKONFED is one of the most outstanding independent and voluntary non-governmental business organizations of Turkey. Our confederation gathers under its roof 134 associations established by industrialists and businessmen under 17 federations in all four corners of Turkey, corresponding to a total of more than 11 thousand businessmen. We represent a collective of companies with a business volume of 208 billion Dollars which provide employment opportunities to over 1 million people and conduct exports worth over 65 billion Dollars. As a confederation, we present proposed solutions to the issues faced in the business world from a polyphonic, impartial and constructive point of view. We strive to inform all competent authorities including governmental officers and bureaucrats about regional and sectoral perspectives of economy. Topics like regional development, efficient implementation of the industrial strategy and enhancing the competitive capacity of our companies -mainly SME’s- are our areas of priority and importance. What do you think about the performance displayed in Turkish economy and industry in 2012? What do you think should be done to improve industry further in Turkey? Turkey has been impacted by the outbreaks in global economy in 2012. Therefore, a noticeable decline in growth rates was experienced. The 10% growth rate that we achieved last year has dropped down to around 3% this year. The financial shrinkage that reigns over the entire globe and the events that took place in the Middle East took their toll on our exports. Our exports to Europe -our biggest commercial partner- diminished in line with the constriction in European markets. Actually, the level of reduction in industrial production has been immense within the first eight months of the year. Within the first eight months of the year, the increase in the manufacturing sector has turned out to be only 2,4% above that of the last year. And such a strong increase as 6% was experienced in September. However, we do observe that manufacture has still not gained any acceleration whatsoever in some sectors. The future of manufacturing will depend on what will happen in foreign demands. In order for the Turkish industry to improve further, our economy is required to grow by 5-7%. To achieve this, competitive power should be boosted in exports. We believe that SME’s bear key significance in this regard. By enhancing the competitive capacity of SME’s, we can render economic growth sustainable. On the other hand, it is equally necessary and important for the improvement of Turkish industry to realize micro and macro reforms aimed at increasing efficiency in labor markets, decreasing costs in energy markets and improving the competitiveness of our Stressing that further investment opportunities are bound to emerge in line with the improvement of logistics in Turkey, Süleyman Onatça notes that the logistics sector needs to be integrated to governmental incentives and industrial policies as a first step in this regard. economy and industry respectively. What is the significance of logistics from the business world’s perspective? As TURKONFED, we believe that the basic problems faced in provinces should be uncovered as a first stop so as to insure regional development. We questioned what should be done for provincial development in our report titled ‘New Era and New Goals’, which we issued last year and consulted the businessmen associated to regional associations and our federations. We found out that logistics was one of the areas the business world considered to be important in order to ensure provincial and regional development. The businessmen who took part in our research put emphasis on the fact that in addition to resolving infrastructural and urban developmental issues, logistics facilities has to be broadened in order to boost the competitiveness of provinces. As a matter of fact, logistics is among the factors which determine a province’s competitive capacity and enable it to attract investments from outside. The significance of logistics also stems from it being an area that has its influence spread all over the entire industrial sectors. We believe that the industrial strategy to be followed in Turkey should accordingly focus on problematic areas like transports, logistics facilities, technology and Re-De policies, which influence practically all sectors. Could you please evaluate the pros and cons of logistics in Turkey? What do you think should be done to improve the sector? Considering our country’s geostrategic location and prominence, logistics emerges as one of the most notable sectors of Turkey. Additionally, the fact that manufacturing activities are all conducted within the national borders of such geostrategic significance renders the sector even more notable. Still, the necessary level of improvement has not yet been put in place in the field of logistics to match its vital importance. With all these factors mentioned, we believe that there is a potential of improvement in the sector. Such improvement is bound to impact positively not only other sectors but also our exports. A better environment could be erected for investments and the level of qualification among our human resources could be elevated by ameliorating logistics and transport facilities. 61 Agenda “The government’s view of the logistics sector is shifting” Highlighting the fact that serious progress has been made in order to render Turkey the regional leader of transit transport of goods in terms of becoming a logistics hub, Engin Özmen, Chairman to the Board of Directors of the International Transporters’ Association (UND), stresses that the government’s view of the logistics sector is shifting. According to Özmen, the sector’s process of improvement -in which infrastructural deficiencies have been compensated for- is bound to be sustained the coming years as well Times due to the events that broke out in Syria in particular, issues regarding Russian transport permits, the busy traffic of the Khabur Border Gate and the recession in Europe. With the addition of prolonged waiting times at borders on the waste of time induced by these particular growth-hindering issues, the sector’s hopes are, in a way, channeled into the year 2013. Noting that many deficiencies have been eliminated in the Turkish logistics sector and the government has realized some improvement work thanks to the recent infrastructural efforts, Ruhi Engin Özmen, Chairman to the Board of Directors of the International Transporters’ Association (UND), tells us that a lot of distance has been covered to turn Turkey into the regional leader of transit transport of goods in terms of becoming a logistics hub as a result of all this work. Considering this to be a process that is expected to continue in the next years, Özmen has the following opinion: “The government’s view of the logistics sector has started to shift. New regulations are being introduced to clear the path before not only the road but also maritime, airway and railway transports too. Turkey has already set its strategic goals on the path to becoming a logistics base. TEC, TUCCE, the Ministry of Transport and the State Railways Administration have all been working towards this purpose. As UND, we will be issuing a draft master plan about logistics bases in Turkey in 2013 and set our own priorities. We will be submitting reports as to what should be done at what point. I do believe that the sector’s view forward shall be clear in 2013 and in the following years.” We talked about the sector’s progress and the events of 2012 as well as future prospects for the upcoming term with Ruhi Engin Özmen, Chairman of the Board of Directors, who is optimistic that the unjust competition with Europe will finally be eliminated particularly owing to the resolution of the visa problems. How has the year 2012 been for the logistics sector? It was a very tough year for the sector. Especially the turn of events in Syria has been quite hard on our transporters. As we could not overcome transport permit issues with Russia, transports to Russia have put a strain on the market. On the other hand, the incredible piling-up at Khabur went on. Considering the fact that 2 thousand vehicles enter and exit Khabur, the problem at hand still remains that as we an alternative bridge could not have been built yet. Goods purchases in the recession-stricken Europe have been dwindling, causing shrinkage in the sector. The recession led to a loss of income and prevented the sector from growing. We have to diagnose the problems and come up with solutions. Accordingly, we are required to find out what should be done in the next term. 62 What is the scale of the shrinkage in transports to the Gulf countries? The statistical expression of the shrinkage in transports to the Gulf countries has been discussed throughout the entire year. Actually, the magnitude of contraction in the market is close to 89 percent. Syria matters to us, because we conduct transports to 14 Gulf countries over Syria. In order to improve the Syrian route, Ro-Ro services have been put in place. However, these services have not sufficed for all of our transports to the Gulf region. The uncertainty as to when the entire process will finally come to an end stands as a negativity before us in terms of employing Ro-Ro lines as soon as possible. Nevertheless, we have seen recently that Turkish transporters are actually able to reach out to the Gulf countries through Ro-Ro even if Syria is not an option anymore. The shares claimed by Turkish transporters in the respective countries have started to climb up steadily. We take three to four runs on Ro-Ro vessels every week. While these services were previously offered in Mersin, we now use İskenderun Harbor. There are two Ro-Ro firms involved. What are the reasons why foreign vehicles have increased their market shares in Turkey? The increased shares of foreign vehicles in transports to and from Turkey are among the primary issues with transports with the West. The fallout from the restraining financial recession in the West both hit the service sector and reduced goods transactions. The European recession has led to more foreign vehicles entering Turkey. Unjust competition has been at hand due to the visas and quotas imposed on us not being imposed on the Europeans too. The situation peaked in 2012. In comparison to 2010, the market share of foreign vehicles has gone up by two points. This means that the market share of foreign vehicles was 16 percent and it increased to 18. Currently the market share of vehicles with foreign license plates is 35 percent and that of Turkish vehicles is 65. The change of events has been for the benefit of foreign vehicles like never before. It is necessary to find out and understand the underlying reasons. The market share of foreign vehicles has increased by 35% but this includes the foreign vehicles utilized by Turkish firms with investments abroad too. If we have to analyze how much of it belongs to Turkish firms and how much to foreign firms, I deduce that 15% is claimed by Turkish vehicles and the remaining 20 percent of market share is actually claimed by foreign vehicles. Time wasted at customs points are a source of trouble for Turkish transporters as well. What are your suggestions to solve this problem? I actually think that the time wasted at customs is the main problem of the Turkish transport sector. When compared to 2010, we have been unable to reduce the waiting times at customs points this year too. Waiting intervals at customs are still as seriously long as one week or nine days in some cases. This issue has to be put an end to as soon as possible. Our vehicles are supposed to wait only a bit when entering or exiting customs. Domestic customs have to be abolished now. In the case of İstanbul, two customs points, one in Halkalı and one in Erenköy, are located right in the middle of the city. This causes grave problems for vehicles when entering or exiting. The deal time wasted and traffic fines are significantly high. This also induces a negative public image. It is safe to say that the traffic is intensified by trucks. However, we are prohibited from engaging in the traffic at rush hours and this does nothing but result in further waste of time. In my opinion, in order to break this vicious cycle, the two customs points in İstanbul have to be moved out of the city as soon as possible and even start functioning as exit customs only. We have adopted the electronic declaration system. Final inspections of goods in bond can now be carried out at exit gates. We are investing serious efforts in connection to this. To list a primary projection, a large truck park has to be established in Kapıkule. Green vehicles may transit through the truck park without having to stop and other vehicles may enter the line for inspections, thus ridding us of the tedious waiting at the customs gate and enabling our vehicles to fully utilize an operational period of eight hours as soon as they leave Kapıkule without getting caught in the traffic prohibition in Bulgaria. Do you believe that the necessary efforts are in place to accelerate the development of the logistics sector in Turkey? On the path to becoming a logistics base, a lot of progress has been made in order to render turkey the regional leader in the transit transport of goods. Infrastructural deficiencies are being eliminated. The government is coming up with improvements in various areas. This is a process which will continue in the upcoming years. The government’s view of the logistics sector has started to change. New legal regulations are being introduced to clear the path before not only the road but also maritime, airway and railway transports too. Turkey has already set its strategic goals on the path to becoming a logistics base. As UND, we will be issuing a draft master plan about logistics bases in Turkey in 2013 and set our own priorities. We will be submitting reports as to what should be done at what point. I do believe that the sector’s view forward shall be quite clear in 2013 and in the following years. We will emerge advantageous especially when the unjust competition with Europe has been overcome. The visa issue has to be resolved as soon as possible for this purpose. Its solution will surely give us the upper hand in competition. Our drivers can stay for only such a short period of time and then they have to wait for 10 days again to obtain another visa. This comes with a specific cost. If we can leave this behind, the Turkish transport sector will flourish and grow. A country which aims to achieve an export figure of 500 billion Dollars as part of its vision for 2023 is supposed put more importance in the transport sector. The infrastructure has to be consolidated soon enough for this purpose. Although this year has been troublesome, do you have hopes for the next year? Are there any new opportunities awaiting the sector in 2013? If the war in Syria comes to an end and internal peace is established, I am of the opinion that Turkey will be needed in the region for its development and revitalization of trade and economy. It will be a large and fine market for Turkey. As the people in the region become more and more involved in trade, Turkey’s trade relation will be given a rise to. This situation at hand is an opportunity to us. We have overcome the permit issues with Russia with the agreement concluded and our trade is back on track. Therefore, I believe we, as the transport sector, will be taking a nice share from trade. When the issues with the central Iraqi government in Baghdad -which is separate from North Iraq, the biggest trade partner of Turkey- have been resolved in 2013, we will be occupying a dominant position in this country. In fact, our transports to the country might even double. We keep look for alternatives in Europe and are taking up a lot of initiatives to reduce costs. This is to say that we are changing transport modes. We are trying to deliver our goods through the means of Ro-Ro -making up for our dependence on the road- and strive to seize opportunities of competition. I estimate that such intermodal transport formats will improve further in Europe in 2013. 63 city and economy With the dream of becoming a metropolitan city Trabzon is more hopeful about the future now The city center of Trabzon extends from the sea in the north over to Boztepe in the south, in the form of rough terraces. The streams of Değirmendere, Kuzgundere and Zağnos divide the settlements with far-reaching channels from the south to the north. As the oldest known settlement grounds in the city are located on an area that resembles a high and rippled table in between the streams of Tabakhane and Zağnos, one gets hints of the origins of the name Trabzon. While it is estimated that the name of Trabzon evolved from the Greek word of ‘trapezos’ which is used to described a table or a trapezium, the name was first mentioned in the reference work ‘Anabasis’ by Greek Commander Xenophon. Being one of the most significant hubs of the Black Sea with its natural riches and architectural and artistic heritage, Trabzon is a prominent harbor city located in the northeast of Anatolia. Due to its nature of being a harbor city, commercial activity in the city is intensive and a vibrant agricultural economy is sustained thanks to the production of hazelnuts and tea. Having become a focus of attention also in terms of natural, trekking and cultural tourism in recent years, Trabzon will undergo the biggest change now that its dreams of becoming a metropolitan city have come true. As the city has already gained this status after approval of the first part of the proposal on establishing metropolitan municipalities in 13 provinces by the TGNA General Assembly, positive changes are now expected to be observed in the socioeconomic status of the city in line with the increments in the level of municipal services. The Municipality of Trabzon has revised its investment plans and strategies accordingly in preparation for a number of initiatives to be realized in the upcoming period. Agriculture as well as industry is a considerable source of income in the city. Hazelnut and tea production stand out among agricultural activities in Trabzon. Plants equipped with cutting edge technology are run in the city to process hazelnuts, the entire amount of which is allocated to exports. Additionally, almost the entire tea production needs of Turkey are met in this region. Located in the center of a catchment area with a high potential of organic agriculture, Trabzon is taking important steps in order to grab a hold of its essential share from the sector. Quite advantages in the field of tourism thanks to its natural riches, Trabzon is striving to boost the share it gets from this sector through the East Black Sea Master Plan. Within this scope, a strategy plan is being drafted under leadership of Trabzon Chamber of Commerce and with participation of various institutions from the city. The aim with the East Black Sea Master Plan that covers eight provinces is to enable tourists who enter the region through Samsun to go as far as Batumi along the plateaus without having to follow the coastal road. Enhancing the road standards along the route and increasing the number of tourism facilities are among the other goals of the plan. 64 Historical structures draw as much attention as its nature There are 550 cultural assets in Trabzon which have been registered and placed under protection by the Ministry of Culture. It is possible to stumble upon countless historical works in the city center and districts alike. The primary one to be listed would be the Trabzon Castle, Yenicuma Mosque, Cephanelik (Ammunition Dump), water arches, Akçakale, Hagia Sophia, Küçük Ayvasıl, Ortahisar Mosque, Kızlar Monastery, Kaymaklı Monastery, Sümela Monastery, Santa Maria Church, İskenderpaşa Mosque, Tophane Bathhouse, Atatürk Manor, Memişağa Mansion, Saraçzade Madrasah and Gülbahar Hatun Mosque and mausoleum. The historical Turkish houses and mansions found in Orta Mahalle district of Akçaabat, Sürmene and Ortahisar neighborhood are locations which attract attention of domestic and foreign tourists too. Trabzon Castle, the oldest portion of whose mainly surviving walls date back the Roman era in 5th century, stands as one of the major historical structures of the city. The stronghold of Akçakale, which is thought to have been built by order of Emperor Alexius XI in 12971330 as a defense against the Seljuk, gave its name to the district it is located in and has maintained its characteristic of being a significant military base until the beginning of this century. Made of rubble and face stones, although numerous parts of the castle are in ruins now, it still retains its original appearance. There are also many museums and manors in Trabzon. Trabzon Hagia Sophia Church that was built during the rule of Manuel Comnenus is one of them. The structure was restored by the Directorate General of Foundations in cooperation with Edinburgh University in 19581962 and has been in service as a museum since 1964. Other outstanding museums in the city include Atatürk Manor, Cevdet Sunay Museum, Trabzon Museum and Trabzonspor Museum. Various public houses and bathhouses such as Vakıf Public House, Taş Public House, Meydan Bathhouse, Pasha Public House were constructed during the Ottoman Era in Trabzon, where there are a considerable number of churches and monasteries too. Despite the fact that the monasteries of Kaymaklı, Kızlar, Kuştul and Vazelon suffered damages and had to undergo restoration throughout the years, they are still a matter of interest for an influx of tourists with the frescos and pictures they contain. The best-known monastery in Trabzon, Sümela Monastery receives a lot of domestic and foreign tourists every year. Located within the borders of Village Altındere in the district of Maçka, Trabzon, and situated on a mass of steep rocks on the foothills of Karadağ, Sümela Monastery is known as ‘Mother Mary’ among the people. It is said that the monastery, which stands at a height of 300 meters from the valley, got the name ‘Sümela’ from the word of ‘melas’ which means ‘black’.