NİN SESİ

Transkript

NİN SESİ
’NİN SESİ
ARALIK 2012 SAYI: 365
Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı
“Devletin lojistik sektörüne
bakış açısı değişiyor”
“Teşvikler ve sanayi politikaları
lojistik sektörüyle entegre olmalı”
Emin Dindar:
Koska Yönetim Kurulu Üyesi
“Gıda taşımacılığı
ciddiyet ve profesyonellik
gerektiriyor”
RÖPORTAJ
Süleyman Onatça:
Türk Girişim ve İş Dünyası
Konfederasyonu Başkanı
İŞ DÜNYASI
AYIN KONUĞU
Türkiye’nin lojistik üs olma konusunda
bölgeye hâkim olması için ciddi mesafe
katedildiğini söyleyen UND Yönetim
Kurulu Başkanı Ruhi Engin Özmen,
devletin lojistik sektörüne bakış açısının
değişmeye başladığını belirtiyor.
Özmen’e göre altyapı eksikliklerinin
giderildiği sektörde iyileştirme süreci
önümüzdeki yıllarda da devam edecek.
Uğurhan Acar :
Sigortalılar Risk Yönetim
Derneği Başkanı
“Lojirisk projesi ile sektör
bilinçleniyor”
6
lilik
BES fırsatı
Bireysel Emek
ılık’tan Ergo Sigortacılık avantajlarıyla
ac
cek.
le
rt
bi
go
na
Si
za
ka
m
rim
Evri
lışanları, Ev
lilik hakkı da
ek
malar ve ça
en, ikinci em
UND üyesi fir
rikim yapark
) katılarak bi
ES
Sistemi’ne (B
du
emi” kurul i
amera sist
m
k
te
ik
sis
nl
ik
nl
ve
ve
da “IP gü
kameralı gü
nır Kapısı’n rbulak’ta, yeni teknoloji IP
sayesinde
ar
al
er
m
ka
Gü
Gürbulak Sı
sı
an
11
pı
ol
ratejik sınır ka
çözünürlükte
IP ve full HD
Türkiye’nin st
teknoloji olan
n
So
u.
ld
ru
oluştu
kta kalmadı.
sında kör no
gümrük saha
ı
binası açıld
anı
yeni hizmet açılışı gerçekleşti. BTSO Başk in
sı
da
O
yi
na
sı
rin
Sa
na
le
ik
bi
ve
et
ird
nd
zm
et
hi
çle
ar
) yeni
esini gü
Bolu Tic
msal kapasit
Odası’nın (BTO
14
Sanayi
arının kuru
Bolu ticaret ve
yatırımla odal
u, yaptıkları
ğl
cio
er
m
Se
Emin
altını çizdi
esi
ğlık” güvenc
iyat İdari
“Seyahat Sa Tur Transit Uluslararası Nakl rt
na
rı
la
an
lış
n
yu
te
Ça
k,
lir
ra
it
be
ıra
ns
nu
pt
sı” ya
olduğu
Tur Tra
sağlık Sigorta
çok fazla risk
23
ünde
uyor.
“Seyahat ve
Nakliye sektör
ıklarını vurgul
çalışanlarına
vence sağlad
Erkan Konur,
ü
gü
ı
ür
rş
üd
ka
M
e
er
er
İşl
k riskl
na gelebilece
dışında meyda
28
36
ğişiyor”
kış açısı de bölge hâkimi olması
yle ilgili ba
a
nd
rü
ğı
tö
ılı
k
ac
se
şım
k
jisti
it eşya ta
Ruhi Engin
“Devletin lo
nusunda trans
rulu Başkanı
ko
tim Ku
jistik üs olma
en UND Yöne
rguluyor.
Türkiye’nin lo
iğini dile getir
ild
değiştiğini vu
ed
n
t
nı
ka
ısı
e
aç
af
ş
kı
ba
ili
ilg
le
için ciddi mes
üy
ktör
etin lojistik se
Özmen, devl
gre olmalı”
törü ile ente artacağını
k
se
k
ti
jis
arak
litikaları lo
ine paralel ol
ve sanayi po lojistik sektörünün gelişmes
celikle lojistik
ön
“Teşvikler
ın
da
rın
nu
la
ko
ak
tiyor.
olan
ça, bu
lir
tırım
an Onat
gerektiğini be
Türkiye’de ya
şkanı Süleym
tegre olması
RKONFED Ba
litikaları ile en
po
yi
vurgulayan TÜ
na
sa
vlet teşviki ve
sektörünün de
44 “Lojirisk Projesi ile sektör bilinçleniyor”
e sektöründe
n Acar, nakliy
şkanı Uğurha
Ba
isk projesi ile
)
jir
OD
Lo
İY
n
İR
le
(S
tü
i
netim Derneğ
a yönelik yürü
ın
Yö
as
sk
Ri
ılm
tır
ar
ar
lıl
Sigorta
or.
farkındalığın
klerini söylüy
i konusunda
ini hedefledi
risk yönetim
yönetebilmes
ni
ki
ris
i
nd
sektörün ke
k
46 “Gıda taşımacılığı ciddiyet ve profesyonelli
r”
gerektiriyo
i
ağırlık vermey
ğu pazarına
asiyeti
ki yıl Uzak Do
ss
de
ha
üz
rli
üm
te
ye
ön
ska,
lerine
ılığının
cat yapan Ko
alarında ürün
, gıda taşımac
64 ülkeye ihra
ihracat taşım
i Emin Dindar
firmalarının
es
e
iy
Üy
kl
lu
Na
ru
.
or
Ku
planlıy
a Yönetim
söyleyen Kosk
iyor.
gösterdiğini
iğini ifade ed
ird
kt
re
ge
k
profesyonelli
2
2
1
0
2
k
ı
l
a
Ar
’NİN SESİ
20
Uluslararası Nakliyeciler Derneği Taşımacılık
Organizasyonu İktisadi İşletmesi Adına Sahibi
Ruhi Engin Özmen
Yazı İşleri Müdürü
Melike Tümen
Yazı işleri Sorumlusu
Hatice Hacısalihoğlu
28
46
Yayın Kurulu
Fevzi Çakmak, Şerafettin Aras
Yazı Kurulu
Alper Özel, Evren Bingöl
Muammer Ünlü, Elif Sevim
Haber Merkezi
Nazlı Karpat, Alpdoğan Kahraman
Berkalp Kaya, Erman Ereke
Meriç Katman, Cansu Baki
İbrahim Çolak, Burak Çığa
Mali İşler Müdürü
Salih Koca
Reklam Sorumlusu
Hatice Hacısalihoğlu
0212 359 26 00 / 208
Yayına Hazırlık
Genel Yönetmen
Gürhan Demirbaş
40
Görsel Yönetmen
Yavuz Karakaş
Editör
Nihan Çetin
11
Grafik Tasarım
Şahin Bingöl
Düzeltmen Editör
Ersel Ergüz
Fotoğraflar
Damla Salor, Murat Güney
44
İletişim
Yazı işleri: (0212) 440 27 83
Pazarlama: (0212) 440 27 65
[email protected]
Baskı
Dünya Yayıncılık A.Ş.
Globus Dünya Basınevi
100. Yıl Mahallesi 34440 Bağcılar/İstanbul
Tel: 0212 440 24 24
3
BAfiYAZI
2013 yılı beklentileri
Yeni yıla temiz bir sayfa açmaya hazırlanırken; küresel
ekonominin geleceğinde söz sahibi olan lojistik sektörü
adına değişime hazırlıklı olmak için plan ve öngörülerimizi
sıralıyoruz. 2013 yılı, “otomobillerin uçtuğu, uzay lojistiğine
giriş yaptığımız” bir yıl olmayacak belki ama teknolojideki
hızlı gelişmeler ve dünya çapında inovasyona verilen önem
paralelinde, hızlı ve önemli değişimlerin sektörümüzü
de yakından etkileyeceğini söyleyebiliriz. 50 yıl önce,
konteynerin icadı sektörümüzü nasıl etkilediyse, 2013’ün de
güneş enerjisiyle işleyen araçlardan uzaydan dünyaya güneş
enerjisi gönderen uydu istasyonlarına, doğal gazla çalışan
kamyonlardan karbondioksit emen maddelere ya da dev yük
araçlarına kadar bir dizi değişim bizleri bekliyor. 10-20 yıl
sonrasında bugünün kaynaklarının ancak yüzde 70’ine sahip
olabileceğimiz hesaplanıyor. Ancak küresel enerji tüketiminin,
2035’e kadar yüzde 47 artacağı öngörülüyor. Bu da, küresel
ekonominin paydaşları için kaynakları mümkün olduğunca
ortak kullanmayı ve enerji kullanımında tasarrufa yönelmeyi
zorunlu kılıyor. 2008 başlangıçlı küresel mali krizden itibaren
giderek yoğunlaşan bir şekilde, “verimliliklerin artırılması ve
maliyetlerin azaltılması” konusu gündemin üst sıralarında yer
alıyor. Daha fazla hacimde yükün, daha düşük maliyetlerle daha
kısa sürelerde nasıl taşınacağı konusu ulaştırma ve lojistik
sektörünün temel kaygısı. Tüm bu endişeler küresel ölçekte iş
birliklerini, bunun güncel bir alt başlığı olarak ise, “kümelenme
faaliyetlerini” popüler kılıyor. UND olarak, 2000’li yılların
başından bu yana sektörün gündemine taşıdığımız “lojistik
köyler” konusu artık daha geniş ölçekte düşünülüyor. Lojistikle
ilgili tüm faaliyetler, lojistik süreçlerde rol alan tüm aktörlerin
bir araya gelerek ölçek ekonomisi yarattığı ve kaynakları
ortaklaşa kullandığı “kümelenme” bölgelerinde ifade bulmaya
başladı. Lojistik kümelenmeler dünya çapında ekonomilerin
rekabet gücünü artırma stratejilerinin bir parçası haline geldi.
Bu konuda derneğimizin TİM, TOBB gibi özel sektör oluşumları
ve ilgili bakanlıklar nezdinde yıl boyu girişimleri sürerken,
ülkemiz adına görev aldığımız AB projelerinde de lojistik
alanında çalışan tüm paydaşları yerel ve uluslararası düzeyde
bir araya getirmenin yollarını arıyoruz.
Enerji gündemi, ekonomik sorunlarla daralan ticaret karşısında
sektörümüz adına küresel ölçekte “talep yaratma” açısından
da önemli çıkış yolları sunuyor. Örneğin; Fransa’da ufak bir
liman olan ve işlem hacmi açısından Normandiya bölgesinin
kalkınma hamlesine beklenen desteği sunamayan Le Havre,
bölgesel refah amaçlı gelişim arayışlarında enerji projeleri
ve enerji lojistiği yatırımlarına bel bağlıyor. Ülkede üretilen
“yükü”, artan ve haksız unsurlarla desteklenen yıkıcı rekabet
nedeniyle “yabancı nakliyeci” ile paylaşmak zorunda kalan
sektör firmalarımız için bu alan, verimli bir iş potansiyeli
sunuyor. Enerjinin ihracatımızın da önemli bir maliyet kalemi
olduğundan hareketle, 2013 ve sonrası için “enerji” meselesine
sektör olarak daha geniş ve yakın bir mercekten bakmamız
gerekiyor. 2013’te beklediğimiz değişimin önemli bir parçası
da “mevzuat” alanında. Uzun süredir taslakları TBMM’de
görüşülen “Demiryolu Çerçeve Kanunu” ve “TCDD Kanunu”
bunlardan bazıları. Yine uzun süredir beklediğimiz bir diğer
konu “Lojistik Merkezler” ile ilgili mevzuat. Ayrıca 2013’ün,
“Türkiye Lojistik Master Planı” çalışmasının sağlıklı bir plan
dâhilinde başlatılacağı bir yıl olmasını istiyoruz.
Diğer taraftan, tüm üyelerimizi 18-19 Ocak 2013 tarihlerinde
gerçekleştireceğimiz Genel Kurul etkinliklerimize bekliyoruz.
Sektörümüze yakışır, tüm üyelerimizin katılacağı bir genel
kurul ve sağlıklı, bol kazançlı bir yeni yıl diliyorum.
5
Aralık 2012
UND’DEN
UBAK Çalışma Grubu
sefer sayılarını görüştü
UND’de yapılan UBAK Çalışma Grubu
toplantısında 2012 yılı UBAK belgesi ile yapılan
sefer sayıları görüşüldü.
Evrim Sigortacılık’tan
Ergo BES fırsatı
UND üyesi firmalar ve çalışanları, Evrim Sigortacılık
avantajlarıyla Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (BES)
katılarak birikim yaparken, ikinci emeklilik hakkı da
kazanabilecek.
NAKLİYE sektörünün ihtiyaçlarına, özel ürün ve geniş
teminatlarıyla cevap veren Evrim Sigortacılık Hizmetleri, 15-17
Kasım tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen
Logitrans Fuarı’na katıldı. Fuarda, Evrim Sigortacılık Hizmetleri,
UND ve Ergo Emeklilik ve Hayat arasında, UND üyesi firma
ve çalışanlarını çok uygun avantajlarla Bireysel Emeklilik
Sistemi’ne (BES) dâhil edecek bir protokol imzalandı. UND
markalı ürünlerinin tanıtımına da yer veren Evrim Sigortacılık
Hizmetleri’nin standında gerçekleşen protokol töreninde, Evrim
Sigortacılık Hizmetleri Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Hakkı
Çelebi, Uluslararası Nakliyeciler Derneği Başkanı Ruhi Engin
Özmen ve ERGO Emeklilik ve Hayat Genel Müdür Yardımcısı
Başak Bilan Ülker tarafından sözleşme imzalandı. Yapılan protokol
töreninde, Ekonomi Bakan Yardımcısı Mustafa Sever de bulundu.
UND üyesi firma ve çalışanlarına avantajlar sunan Bireysel
Emeklilik Projesi ile UND üyesi firma ve çalışanlar, hem
emeklilik için birikim yapabilecek hem de birikimlerini fonlarda
değerlendirebilecek. Bu projeye, firma çalışanlarının eşleri ve
çocukları da dâhil olabilecek. UND üyesi firma ve çalışanları,
1 Ocak 2013’ten itibaren devletin katılımcıların hesaplarına
ödeyeceği yüzde 25’lik devlet katkısına ek olarak, sadece UND
üyesi firma çalışanlarına özel imtiyazlardan da yararlanabilecek.
Ayrıca giriş aidatı ödenmeyecek ve kesintiler sektör ortalamalarının
altında uygulanacağı için katılımcılar bütçelerini sarsmadan emekli
olabilecek.
6
UBAK Belgesi Değerlendirme Listesi 15 Kasım’da
yayımlandı. Buna göre firmalar listede yer alan bilgilerde bir
hata olması durumunda 30 Kasım’a kadar Bankalığa başvuruda
bulunabildi. Söz konusu listenin değerlendirilmesi amacıyla 22
Kasım’da UND’de UBAK Çalışma Grubu Toplantısı düzenlendi. İlk
gündem maddesi Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
tarafından yayımlanan liste ve 2012 yılı UBAK belgesi ile yapılan
sefer sayılarının gözden geçirilmesi oldu.
UBAK İzin Belgesi Dağıtım Esasları Yönergesi’nin
7’nci maddesinin c bendi uyarınca, 2013 yılı UBAK belgesi
değerlendirmelerinde UBAK belgesi ile yapılan taşımalar da
dikkate alındı. 2013 yılı UBAK belgesi değerlendirmelerinde
UBAK belgesi ile yapılan taşımaların da dikkate alınmasına yönelik
olarak 2 Ocak 2012 tarihinden itibaren bu belge ile yapılan
taşımaların U-Net otomasyon sistemine işletilmesi gerektiği
belirtildi. 15 Kasım 2012 tarihinde yayımlanan UBAK İzin Belgesi
Değerlendirme Listesinde 2011 yılı toplam sefer sayısı, transit
beyannameli sefer sayısı, üçüncü ülke sefer sayısı ve 2012 yılının
10 aylık dönemine ait UBAK Belgesi ile yapılan sefer sayıları
dikkate alındı. UBAK belgesi ile yapılan seferler bakanlıklar
tarafından U-Net sisteminden çekilerek elde ediliyor. Ancak
üyelerden alınan geri bildirimlerde listede belirtilen sefer sayıları
ile firmaların aynı dönem içinde kullandıkları karayolu karne
sayıları arasında büyük farklar olduğu vurgulandı.
Bu çerçevede, Çalışma Grubu’nda görüşüldüğü üzere 2012
yılı 10 aylık dönemine ait olan UBAK belgesi ile yapılan sefer
sayılarının bu sene yapılan değerlendirmeye alınmamasına karar
verildi. Bununla birlikte önümüzdeki yıl bu uygulamadaki bazı
hususların revize edilmesinin firmaların bireysel başvurularının
yanı sıra UND’nin görüşü olarak Bakanlığa iletilmesi kararı alındı.
Toplantıya UND’den Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zahit
Sağlık, Genel Sekreter Fevzi Çakmak, İcra Kurulu Başkan Vekili
Melike Tümen, Operasyon Uzmanı Meriç Katman katıldı. Diğer
katılımcılar arasında Cumhur Erzurumluoğlu (Çobantur), Bülent
Kutgün (Sıttnak), Caner Tan (Tan Lojistik), İbrahim Küçükçakır
(Hilaltrans), Mehmet Cem Dönmez ve Ömer Faruk Demircioğlu
(UNO), Çağdaş Ağca ve Yavuz Gök (Intercombi) yer aldı.
Aralık 2012
UND’DEN
Almanya Ulaştırma
Bakanlığı ve Logistics
Alliance Germany
UND’yi ziyaret etti
8
UND, sektörün
sigorta
maliyetlerine
yönelik
çalışmalarını
sürdürüyor
Alman Ulaştırma Bakanlığı Genel Müdür Vekili Birgitta
Worringen ve Logistics Alliance Germany Genel Müdürü Stefan
Schröder’in 14 Kasım’daki UND ziyaretinde, iki ülke arasındaki
lojistik iş birliklerinin canlandırılması görüşüldü.
Türkiye Sigorta, Reasürans ve
Emeklilik Şirketleri Birliği (TSRŞB)
ve UND’nin 15 Kasım’da yaptığı
toplantıda, Türk taşımacılık
sektörünün en önemli maliyet
kalemlerinden biri olan sigorta
konularında yaşanan sorunlar ele
alındı.
ALMAN Ulaştırma Bakanlığı Genel Müdür Vekili Birgitta Worringen ile
Logistics Alliance Germany Genel Müdürü Stefan Schröder ve Temsilcisi Andreas
Weber, 14 Kasım’da UND’yi ziyaret etti. İki ülke arasında lojistik iş birliklerinin
canlandırılması amacıyla gerçekleştirilen toplantıda, sektör temsilcisi kuruluş ve
derneklerin bir araya gelerek Almanya ve Türkiye’de bulunan ihracatçı ve taşımacı
ilişkilerini güçlendirmek adına ortak projeler geliştirilmesi için kısa ve orta vadeli
planlar görüşüldü. Toplantıda, UND adına Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zahit
Sağlık, İcra Kurulu Başkan Vekili Melike Tümen ve Operasyon Uzmanı Meriç Katman
yer aldı.
Almanya’nın lojistik üsler konusunda çok önemli bir seviyede olduğunu belirten
UND Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zahit Sağlık, Türkiye’nin de konumu
gereği doğal bir lojistik üs olduğunu, ancak tesisleri daha da geliştirilerek özellikle
limanların Avrupa ile Orta Doğu ve hatta Orta Asya arasında önemli birer lojistik
merkez haline getirilmesi gerektiğini vurguladı. UND’nin, sektörün önde gelen
temsilci kuruluşu olarak üzerine düşen görevleri yerine getirdiğini belirten Sağlık,
door to door hizmet sağlayan karayolu nakliyesinin diğer taşımacılık modları ile
kombine edilerek intermodal taşımacılığın geliştirilmesi hususunda UND’nin görüş
ve katkılarını paylaştı. Sağlık, Türk nakliyecisine getirilen direkt ve dolaylı bariyerle
kotalar neticesinde Ro-Ro ve Ro-La gibi intermodal taşımacılık unsurlarının Türkiye
taşımalarında önemli bir paya sahip olduğunu da sözlerine ekledi.
Bu konuda öncelikle Türkiye’nin ve sektörün temsilcisi konumunda olan
UND’nin desteklerini takdir ettiklerini söyleyen Almanya Ulaştırma Bakanlığı
Genel Müdür Vekili Birgitta Worringen ise, iki ülke derneklerinin birbirleriyle bilgi
alışverişinde bulunarak Avrupa, Orta Doğu ve Orta Asya arasındaki ticari bağlarda
yönlendirici rol üstlenebileceklerini ifade etti. Her iki heyet başkanı da Almanya ile
Türkiye dernek temsilcilerinin ortak bir çalışma grubu oluşturarak teknik konular
üzerinde çalışmaya başlamalarının büyük fayda sağlayacağını belirtti.
UND, Türkiye Sigorta, Reasürans ve
Emeklilik Şirketleri Birliği (TSRŞB) Yönetim
Kurulu ile 15 Kasım’da bir araya gelerek,
yabancı taşımacılar ile rekabet şansını gün
geçtikçe kaybeden Türk taşımacılık sektörünün
en önemli maliyet kalemlerinden biri haline
gelen sigorta konularında yaşanan sorunları
paylaştı. TSRŞB Yönetim Kurulu ile yapılan
görüşmede özellikle zorunlu mali sorumluluk
(trafik) sigortaları, Yeşil Kart ve Kasko
sigortalarında yeni bir düzenlemenin yapılması
gerektiği aktarıldı. Bu konuda UND tarafından
yapılan çalışmalara destek verilmesinin önemi
ifade edildi. TSRŞB yönetimi, trafik sigortası
yapan şirketlerin hasar prim dengelerine
bakıldığında büyük zararlar olduğunu ancak
bu konuda sektöre destek olunması yönünde
gereken adımların atılabileceğini ifade etti.
Toplantıda alınan kararlar çerçevesinde, UND
ve TSRŞB üzerine düşen çalışmaları başlatacak
ve sonuçları hakkında karşılıklı bilgilendirmede
bulunacak. TSRŞB Yönetim Kurulu üyeleri ile
yapılan toplantıya, UND adına Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Zahit Sağlık, İcra Kurulu
Başkan Vekili Melike Tümen, İcra Kurulu Üyesi
Elif Sevim ve Evrim Sigorta Yönetim Kurulu
Başkanı İsmail Hakkı Çelebi katıldı.
Aralık 2012
UND’DEN
İran’la Sınır
İlleri Ekonomik
İşbirliği
Mutabakat
Zaptı imzalandı
TÜRK‹YE Cumhuriyeti ile İran İslam
Cumhuriyeti arasındaki Sınır İlleri Ekonomik
İşbirliği 4’üncü Dönem Toplantısı, 17-18
Kasım 2012 tarihlerinde Ağrı’da düzenlendi.
Toplantı Türkiye Cumhuriyeti Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmaz ve İran İslam Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ali Saidlou
başkanlığında gerçekleştirildi. Ulaştırma
alanında taraflar, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile İran
İslam Cumhuriyeti Yollar ve Şehirsel Kalkınma
Bakanlığı arasında 4-5 Ekim 2012 tarihlerinde
Ankara’da gerçekleştirilen 7’nci Kara Ulaştırması
Komisyonu Toplantısı’nda imzalanan mutabakat
zaptında alınan kararlar üzerinde çalışmak için
anlaşmaya vardı. Türk tarafı Borualan-Maku
bölgesinde yeni bir kara sınır kapısı açılmasına
yönelik çalışmalar yapılmasını teklif etti.
İran tarafı konuyu ilgili kurumlar ile birlikte
değerlendireceklerini ifade etti. Toplantıda
UND’yi Yönetim Kurulu Üyesi Tahir Aydoğan
ve Mersin Bölge Çalışma Grubu Başkanı Ercan
Arslan temsil etti.
10
IRU Genel Kurulu
Cenevre’de gerçekleştirildi
Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği IRU Genel Kurulu
Cenevre’de yapıldı. Toplantının bir gün öncesinde IRU Karayolu
Çalışma Grubu bir araya geldi.
ULUSLARARASI karayolu taşımacılığı sektörünün çıkarlarını koruyan
ve beş kıtada 74 ülkeden 179 meslek örgütünü çatısı altında toplayan Uluslararası
Karayolu Taşımacılığı Birliği (IRU) Genel Kurulu, 9 Kasım’da Cenevre’de yapıldı.
Genel Kurul’da UND’yi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zahit Sağlık ve Uzman
Meriç Katman ile IRU Yönetim Kurulu Üyesi İzzet Salah temsil etti. Genel Kurul’dan
bir gün önce de IRU Karayolu Ulaştırma Çalışma Grubu toplandı ve sektörün küresel
önceliklerini görüştü.
Çalışma Grubu’nda öncelikle, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin ve
Az Gelişmiş Ülkeler, Karayla Çevrili Gelişmekte Olan Ülkeler ve Küçük Adalar
Gelişmekte Olan Bölgeler Yüksek Temsilcisi konuşması sunuldu. Ayrıca Avrupa,
Avrasya, Orta Doğu ve Bölgesi ile Afrika üzerine gelişme raporları sunularak üyelerin
görüşleri ve IRU’nun bölgelerdeki çalışmaları lanse edildi. Gerek Karayolu Çalışma
Grubu gerekse Genel Kurul’da görüşülen konular arasında güvenli park alanlarının
oluşturulma projesi Transpark öncelikli sırada yer aldı. IRU’nun başlattığı ve
tamamen ücretsiz faydalanılan bu hizmet sayesinde güzergâh ülkelerinde bulunan
ve daha önce başka firma ve sürücüler tarafından ziyaret edilmiş park noktalarına
ulaşılıyor. Parkın ne tür özellikleri olduğu (restoran, güvenlik, kamera, duş)
görülebildiği gibi güvenlik konusunda da puanlamalar yapılıyor. Bu şekilde sürücüler
ve firmalar araçlarının güzergâh üzerinde hangi park alanlarında durabileceklerini
önceden planlıyor.
Görüşülen konulardan bir diğeri ise Ukrayna Derneği tarafından gündeme alınan
X-ray kontrollerinin uyumlaştırılmasıydı. Varış ülkesine kadar birden fazla X-ray
kontrolünden geçen sürücülerin sağlık durumları hakkındaki endişelerini dile getiren
Ukraynalı yetkililer, IRU ülkeleri arasındaki taşımalarda, araçların X-ray cihazına bir
kere sokulup sertifikalandırılmasını ve bir daha aynı kontrole tabii tutulmamasını
talep etti. X-ray kontrollerinin uyumlaştırılması ve tek sertifikaya düşürülmesi konusu
taşıma güvenliği açısından değerlendirilmek üzere üyelerin dikkatine sunuldu.
IRU Genel Kurulu’nda ayrıca GATT Anlaşması’nın 5. Maddesi uyarınca transit
geçiş yapılan ülke topraklarında araçların geçiş belgesi ibraz etmeden seferlerine
devam edebilmeleri ile ilgili girişimlerde bulunulması ve konuya ilişkin pozisyon
oluşturulması talep edildi.
UND’DEN
Gürbulak Sınır Kapısı’nda “IP
güvenlik kamera sistemi” kuruldu
Türkiye’nin stratejik sınır kapısı Gürbulak’ta, yeni teknoloji IP kameralı
güvenlik sistemi oluşturuldu. Son teknoloji olan IP ve full HD çözünürlükte
olan kameralar sayesinde gümrük sahasında kör nokta kalmadı.
ULUSLARARASI Nakliyeciler Derneği ile Gümrük Müsteşarlığı
arasında 26 Kasım 2001 yılında imzalanan Uygulama Sözleşmesi kapsamında
UND Gürbulak Gümrük İşletmeleri ve Yatırım AŞ kuruldu. Ardından İran sınırında
bulunan Ağrı Doğubayazıt Gürbulak Gümrük Tesisleri yapıldı ve 30 Mayıs 2003
tarihinde açılışı gerçekleşti. 2 Ağustos 2011 tarihinde Ek Uygulama Sözleşmesi
imzalanarak ilave inşaat işleri ile birlikte 75 adet yeni teknoloji IP kameradan
oluşan güvenlik çözümü, Türkiye’nin önemli güvenlik tedarikçilerinden Biges
Güvenlik’in danışmanlığı ve bölge çözüm ortağı Bekiroğluları’nın uygulamasıyla
projelendirildi.
Güvenlik sistemlerinde en son teknoloji olan IP ve full HD çözünürlükte olan
kameralar sayesinde gümrük sahasında kör nokta kalmadı. Kamera sistemi
ile ayrıca gümrük sahasında hizmet veren ve alan kamunun güvenliği, kanıt
sunabilecek yeterlilikte kayıt altına alınarak canlı izlenmesi sağlanacak. Güvenlik
sistemini devreye alan ve teslim eden Biges Güvenlik Proje Direktörü Kadir Gül
ve bölge çözüm ortağı Bekiroğulları’nın yöneticileri, kamera sisteminin kurulumu
ve özellikleri hakkında, Gümrük Muhafaza Teknik Sorumlusu Süleyman Ablak ve
UND yönetimine sistem hakkında gerekli bilgileri aktardı. Başbakanlık Gümrük
Müsteşarlığı IP güvenlik kamera sistemleri teknik şartnamesi çerçevesinde yapılan
projelendirme sonucunda sistem tamamlanarak 17 Kasım 2012 tarihinde Gürbulak
Kaçak İstihbarat ve Gümrük Muhafaza Müdürlüğü’ne teslim edildi.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğünden
CCTV Sistemleri Teknik Sorumlusu Süleyman Ablak tarafından sistem
tüm detaylarıyla incelendi. Gümrük kapıları ve limanlarda yasal ticaretin
kolaylaştırılmasında ve yasadışı ticaretin önlenmesinde kullanılan insan kaynakları
kadar teknolojik altyapının da önemli olduğunu
vurgulayan Ablak, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
olarak özellikle son 10 yıldır yaptıkları
teknolojik atılımlarla Bakanlığın kaçakçılıkla
mücadele kapasitesini artırdıklarını ifade etti.
Kaçakçılıkla etkin bir şekilde mücadele etmeyi,
kamu düzeni ve asayişin bozulmasını önlemeye
yardımcı olmayı, gümrük iş süreçlerini takip
ederek sorunları zamanında tespit etmeyi ve
suç unsuru taşıyan olaylara adli delil sağlamayı
amaçladıklarını söyleyen Ablak, “Bakanlığımız
kara, deniz ve hava gümrük kapılarında 24
saat çalışma esasına göre tasarlanmış Kapalı
Devre Televizyon Sistemleri (CCTV) bulunuyor.
Bu sistemler kapsamında kurulan sabit ve
hareketli kameralardan alınan görüntüler,
gerek gümrük kapılarında yer alan CCTV
izleme merkezlerinden, gerekse Bakanlığımız
Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü Komuta
Kontrol Merkezi’nden 24 saat takip ediliyor”
dedi.
Güvenlik hizmeti sunan birimlerin
alanlarındaki yeni teknolojileri ve uygulamaları
yakından takip ederek, suçla daha etkin bir
şekilde mücadele edebileceklerine dikkat çeken
Süleyman Ablak, 2011 yılı içinde bazı sınır
kapılarında IP güvenlik kapalı devre televizyon
sistemi ile mevcut analog sistemlerin yerini,
IP tabanlı ve yüksek çözünürlüklü kameralar
ile hareket algılama ve analiz kabiliyeti
olan akıllı yönetim teknolojisinin aldığını
kaydetti. Bu projeden olumlu sonuç aldıklarını
söyleyen Ablak, “Bu çerçevede 2012 yılında
çalışmalarına başlanılan Gürbulak Gümrük
Kapısı’nda bölge şartlarına en iyi altyapıda
hizmet verecek şekilde fizibilitesi yapılmış,
toplam 75 adet kameradan oluşan IP tabanlı
ve yüksek çözünürlüklü akıllı video analitik
düzlemde kurgulanan, yeni bir CCTV sistemi
kuruldu. Yeni proje ile gümrük sahasında
asayişin ve kamu düzeninin bozulmasını tehdit
eden unsurlar ve kaçakçılık girişimleri adli delil
sağlayacak nitelikte takip ve kontrol edilecek.
Bu projenin hizmete alınmasında Bakanlık ile
iş birliği içinde çalışmaları destekleyen UND
yönetimine teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
11
Aralık 2012
UND’DEN
“Karadeniz, Orta Asya ve Orta Doğu
Bölgelerinde Ulaştırma ve Transit Taşımacılığın
Geleceği” konferansı ‹zmir’de yap›ld›
TÜRKİYE’nin Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİ) Dönem Başkanlığı
çerçevesinde, Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği (IRU) iş birliğiyle, 28
Kasım’da İzmir’de KEİ Ulaştırma Bakanları Zirvesi yapıldı. Zirveye paralel olarak
“Karadeniz, Orta Asya ve Orta Doğu Bölgelerinde Ulaştırma ve Transit Taşımacılığın
Geleceği” konulu uluslararası bir konferans gerçekleştirildi. Konferansa Türkiye
adına Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, İzmir Valisi Cahit
Kıraç, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
KEİ Ulaştırma
Müsteşar Yardımcısı Talat Aydın, UND Yönetim Kurulu
Başkanı Ruhi Engin Özmen katıldı. Azerbaycan, Gürcistan,
Bakanları Zirvesi 28
Moldova, Romanya, Afganistan, Bulgaristan, İran,
Kasım’da İzmir’de
Kazakistan, Rusya, Ukrayna, Yunanistan, Ermenistan
gerçekleşti. Zirve ile
ve Sırbistan’ın ulaştırma bakanları ile üst düzey
birlikte düzenlenen
bürokratlarının katıldığı konferans, bölge ekonomisi
“Karadeniz, Orta
açısından önemli iş birliklerine ev sahipliği yaptı.
Asya ve Orta
Doğu Bölgelerinde
Konferans açılışında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Ulaştırma ve Transit
Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye’nin, 2015 yılında
Taşımacılığın Geleceği”
Karadeniz sınırları içinde bulunan bütün sahil yollarını
konferansında bölge
otoyol kalitesinde bölünmüş yollara dönüştüreceğini ifade
ekonomisi için önemli
etti. Karadeniz’in, dostluk denizi olarak bölgeye daha
iş birliklerine imza
fazla hizmet etmesini sağlamak istediklerini vurgulayan
atıldı.
Yıldırım, gerçekleştirilen bu toplantının bölge coğrafyası
açısından büyük önem taşıdığının altını çizdi. Katılımcı
ülkelerin bakanlarıyla bir araya gelerek değerlendirme ve teknik düzeyde çalışmalar
yapacaklarını söyleyen Yıldırım, “Bölgenin bir bütün olarak ulaşım konusundaki
güçlü yanlarını, sorunlarını ve çözümlerini ortaya koyacak verilere ulaşacağız” dedi.
UND Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Engin Özmen, açılış konuşmasında, tüm dünyada
olduğu gibi Türkiye’de de özellikle 2000’lerin başından itibaren hızla gelişen ve 21.
12
yüzyılın “yıldızlaşan” sektörlerinden biri olarak
kabul edilen ulaştırma ve lojistik sektörünün,
küreselleşmenin beraberinde getirdiği yoğun
rekabet ortamında en temel rekabet araçlarından
biri haline geldiğini belirtti. Özmen, Türkiye’nin
bölgesinde ulaştırma ve lojistik anlamında ana
aktör olduğunu dile getirdi. Konferansın ardından
Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan ve Kazakistan
arasında “Avrupa-Kafkasya-Orta Asya Ulaşım
Koridoru (TRACECA) Ulaşım Ağları ve Eşya
Taşımacılığının Geliştirilmesi İçin Ortak Eylem
Prensipleri” anlaşması imzalandı. Türkiye,
Azerbaycan ve Gürcistan arasında ise “BaküBatum-Trabzon Otoyolu’nun Uluslararası Model
Otoyol Prensiplerine Göre İyileştirilmesine İlişkin
İşbirliği” anlaşmasına imza atıldı.
IRU’dan anlamlı ödül
IRU’nun en üstün onur ödülü olan
“Order of Merit” Liyakat Nişanı’na son
10 yıldaki başarılı çalışmaları nedeniyle
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
Binali Yıldırım layık görüldü. Liyakat
Nişanı Yıldırım’a, 28 Kasım’da İzmir’de
gerçekleştirilen “Karadeniz, Orta Asya
ve Orta Doğu Bölgelerinde Ticaret ve
Taşımacılığın Kolaylaştırılması Konferansı”
ve KEİ Bakanlar Toplantısı’nda IRU Genel
Sekreteri Martin Marmy ve IRU Yönetim
Kurulu Üyesi İzzet Salah tarafından takdim
edildi.
Aralık 2012
UND’DEN
Türkiye-Moldova
KUKK Toplantısı
Kişinev’de
gerçekleştirildi
Moldova’nın başkenti Kişinev’de 8-9
Kasım tarihlerinde yapılan TürkiyeMoldova KUKK Toplantısı’nda, 2013
yılı geçiş belgesi kotaları ile ilgili
kararlar alındı.
TÜRK‹YE Moldova Kara Ulaştırması
Karma Komisyonu toplantısı, 8-9 Kasım 2012
tarihlerinde, Moldova’nın başkenti Kişinev’de
düzenlendi. Toplantıda, 2013 yılı için geçiş
belgesi kotaları belirlendi. Buna göre, Türkiye’ye
verilen geçiş belgesi kotası; 825 adet üçüncü
ülkeye/ülkeden izin ve 375 adet boş giriş
izni olarak belirlendi. Moldova tarafı için ise
500 adet üçüncü ülke izni ve 525 adet boş
giriş izni verildi. Toplantıda Türk heyeti, ticari
araçların ağırlık, boyut ölçümlemelerini ve
gerekli evrakı kontrol edebilmek amacıyla
yeni kontrol istasyonlarının kurulduğunu ve bu
konuda Moldovalı taşıyıcıların kurallara uygun
taşıma yapmaları konusunda bilgilendirilmesini
gündeme getirdi.
Her iki heyet de UBAK ve diğer geçiş
belgelerinin doğru kullanılması gerekliliğini
protokolle belirtti. Heyetler, Türkiye ve Moldova
arasında yakında yürürlüğe girecek olan vize
muafiyeti anlaşmasının iki ülke arasındaki
taşımacılığın gelişmesine vesile olacağını
vurguladı. Türk heyeti, 2013’te gerçekleşecek
KUKK toplantısı için Moldova heyetini Türkiye’ye
davet etti. Türkiye heyetine Karayolu Düzenleme
Genel Müdürlüğü Daire Başkanı M. Celal
Tümer’in başkanlık ettiği toplantıda, Moldova
heyeti başkanlığını ise Moldova Ulaştırma ve
Karayolu Genel Müdürü Tudor Calugareanu
yürüttü. Toplantıda UND’yi Uzman Alpdoğan
Kahraman temsil etti.
14
Bolu Ticaret ve Sanayi Odası
yeni hizmet binası açıldı
Bolu Ticaret ve Sanayi Odası’nın (BTSO) yeni hizmet binası açılışı
gerçekleşti. BTSO Başkanı Emin Semercioğlu, yaptıkları yatırımla
odalarının kurumsal kapasitesini güçlendirdiklerinin altını çizdi.
BOLU Ticaret ve Sanayi Odası’nın (BTSO) yeni hizmet binası törenle hizmete
açıldı. Açılış törenine TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Bolu milletvekilleri Ali
Ercoşkun, Fehmi Küpçüve Tanju Özcan, Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz,
Bolu Valisi İbrahim Özçimen, Düzce Valisi Adnan Yılmaz, BTSO Başkanı Emin
Semercioğlu ve BTSO üyeleri katıldı.
2009 yılının Şubat ayında göreve gelen yönetim kurulunun, BTSO’nun kurumsal
kapasitesini güçlendirebilmek adına iki önemli önceliği olduğunu belirten BTSO
Başkanı Emin Semercioğlu, bunlardan birinin yeni hizmet binalarını tamamlayıp
Bolu’ya ve üyelerine kazandırmak olduğunu dile getirdi. Diğer önceliklerinin
ise BTSO’nun TOBB akreditasyonunu gerçekleştirmek olduğuna dikkat çeken
Semercioğlu, geçtiğimiz günlerde düzenlenen bir törenle, Oda akreditasyon
belgelerini aldıklarını ifade etti. BTSO’nun, akredite edilen 129 odadan biri
olmasından dolayı gurur duyduklarını aktaran Semercioğlu, “Odamız, üyelerine
zorunluluk değil gönüllülük prensibiyle hizmet vermeyi amaç edindi. Hizmet kalitesi
belgelendi ve başkanımızın ifadesiyle beş yıldızlı hizmet veren odalar arasına katıldı”
diye konuştu.
Van’da yaptırdıkları ilköğretim okulunun kundaklanmasından dolayı çok
üzüldüklerini belirterek, saldırıyı gerçekleştirenleri kınayan TOBB Başkanı Rıfat
Hisarcıklıoğlu, eğitime katkılarının devam edeceğini, Van’da ve Bolu’da okul
yaptıracaklarını ifade etti.TOBB olarak üniversiteler haricinde eğitime 75 milyon
TL civarında katkı sağladıklarına dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, en doğru yatırımın,
eğitime yapılan yatırım olduğunun altını çizdi. Türkiye’de nüfusun yarısından
fazlasını kadınların oluşturduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, 1 milyon 500 milyon
işletmedeki kadın girişimci sayısının yüzde 6 olduğunu ancak bu oranın yüzde
50 olması gerektiğini kaydetti. Çalışma ve Sosyal Güvelik Bakanlığı, Milli Eğitim
Bakanlığı, İŞKUR, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi ve Türkiye Ekonomi
Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) işbirliğiyle ‘’Uzmanlaşmış Meslek Edindirme
Merkezleri (UMEM) Beceri 10’’ projesini başlattıklarını anımsatan Hisarcıklıoğlu,
Türkiye’deki işsizlik sorununa çözüm getirmek için çalıştıklarını söyledi. Rifat
Hisarcıklıoğlu, konuşmasının ardından iş adamlarına plaket takdim törenine katıldı.
UND’DEN
Türkiye-Kazakistan KUKK Toplantısı
TÜRK‹YE-Kazakistan KUKK toplantısı,
1-2 Kasım 2012 tarihlerinde Ankara’da yapıldı.
Türk heyetine Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Talat Aydın,
Kazak tarafına Ulaştırma Bakan Yardımcısı Kairat
Absattarov başkanlık etti. Uzun müzakereler
sonucunda heyetler, 2013 yılı için 6 bin 500 adet
tek tip ve 1000 adet üçüncü ülke geçiş belgesi
verilmesini kararlaştırdı. Geçiş belgeleri iki parti
halinde (3250 + 3250) teati edilecek. Yılın ikinci
yarısındaki 3 bin 250 adet geçiş belgesi, yılın ilk
yarısında Türkiye’den Kazakistan’a 750 adet Kazak
taşıtının yüklenmesi şartı gerçekleştirildikten sonra
verilecek. Yılın tamamında 1500 adet Kazak taşıtı
yüklenecek. Toplantıya UND adına Genel Sekreter
Fevzi Çakmak ve Uzman Alpdoğan Kahraman katıldı.
Szeged-Wels Ro-La hattı görüşmesi
ÖKOMBİ ve Hungarokombi’den alınan bilgiye göre Rail Cargo Austra’nın
kararı doğrultusunda Szeged-Wels Ro-La treninin son seferi 9 Aralık 2012 tarihinde
gerçekleştirildi. UND’nin Ökombi ve Hungarokombi ile yaptığı yazışmalar ve
görüşmeler sonucunda; gerekçenin hattın kâr etmemesi ve gerekli sübvansiyonların
sağlanamayacağından kaynaklandığı vurgulandı. UND, bu konuda kararın tekrar
değerlendirmesi yönünde talepte bulundu. Gelen cevapta bilet fiyatlarına en az 150
euroluk bir zam yapılması gerektiği ve böyle bir zammı hiçbir müşterilerine kabul
ettirmelerinin mümkün olamayacağı ifade edildi.
Ökombi ve Adriakombi ile yapılan görüşmelerin devamında, 9 Aralık’tan sonra
Maribor-Wels hattındaki tren sayılarının artırılacağı ve bu hattın Szeged- Wels
hattındaki mevcut kapasiteyi karşılayabilecek seviyede olduğu dile getirildi.
Macaristan ve Avusturya güzergâhı üzerinde taşımacılık yapan Türk firmaları için
gerek kotanın yetersizliği gerekse transit maliyetlerin yüksek olması nedeniyle
Szeged-Wels Ro-La Hattı, önemli güzergâhlardan biri konumunda bulunuyor. 2000’li
yılların başında yıllık toplam 18 bin civarında sefer
Ökombi ve
gerçekleştirilirken bu rakamın 2008’de 30 binlere
Hungarokombi
ile
kadar çıktığı görülüyor. 2011 yılı sonu itibarıyla
gerçekleştirilen
tren seferleri ile toplam 28 bin 314 (13 bin 920
görüşmelerde
Wels-Szeged/14 bin 394 Szeged-Wels) araç
Szeged-Wels Ro-La
taşındı. 2012 yılı Ocak-Eylül döneminde ise bu
rakam 18 bin 653 (8 bin 849 Wels-Szeged/9 bin
hattının kâr etmediği
804 Szeged-Wels) olarak belirtiliyor.
bu nedenle alternatif
Kullanılan tren seferleri ve karşılığında hak
olarak Mariboredilen bonus belgeleri hesaplandığında ise 2012
Wels hattına ağırlık
yılında Türk nakliyecisi Avusturya’da toplam 19
verileceği belirtildi.
bin 130 adet transit geçiş, Macaristan’da ise 14
bin 467 adet transit geçiş tasarrufunda bulundu.
Eğer bu taşımalar geçiş belgesi ile yapılmış olsaydı, yıllık 15 bin transit geçiş belgesi
kotası olan Avusturya’da belgeler altıncı ayın sonunda tükenecekti. Macaristan’da ise
18 bin 639 transit geçiş belgesi ücreti olarak sektöre 6
milyon 307 bin 612 euro ek maliyet sağlanmış olacaktı.
Maliyetlerin yanı sıra yıllık geçiş belgesi kotasının da
değerlendirilmesi gerekiyor. Ro-La hattının kaldırılması
ve trafiğin Maribor-Wels ile Trieste Salzburg hatlarına
kaydırılacak olması durumunda ise Sırbistan,
Hırvatistan, Macaristan, Avusturya, Slovenya gibi
ülkelerin transit geçiş belge kotasının en kısa sürede
yeniden değerlendirilmeli. Diğer taraftan, Ökombi
firması tarafından iletilen yazılı bilgilendirmede,
pazartesi ile cuma günleri arasında 08.00-18.00
saatleri arasında, cumartesi günü 07.00-14.00 saatleri
arasında ve pazar günleri 14.00-18.00 saatleri arasında
hizmet verecek. Diğer taraftan, 9 Aralık 2012 tarihinden
itibaren Trieste’den kalkmakta olan Salzburg Ro-La hattı
Fernetti’den başlatılacak. Tren biletinin ibrazı karşılığı
araçlar herhangi bir geçiş belgesine gereksinim
duymaksızın Trieste Limanı ile Fernetti arasında seyahat
edebilecek.
15
Aralık 2012
UND’DEN
Kış lastiği
uygulaması
ve araç
yükseklikleri
İNSAN ve eşya taşımak amacıyla Türk karayollarında seyreden ve Emniyet Genel
Müdürlüğü tarafından tescil edilmiş olan motorlu ve motorsuz araçlar ile yabancı plakalı
araçların yüklenmesine ilişkin ölçü ve usuller ile tartı ve boyut ölçüm toleranslarına
ilişkin usul ve esasları kapsayan “Araçların Yüklenmesine İlişkin Ölçü ve Usuller ile
Tartı ve Boyut Ölçüm Toleransları Hakkında Yönetmelik” 12 Kasım’da yürürlüğe girdi.
Yönetmelik uyarınca, yolcu ve eşya taşımalarında kullanılan araçların her yıl 1 Aralık-1
Nisan tarihleri arasında kış lastiği kullanmaları zorunluluğu getirildi. Kış lastiği tanımının
yapılması, süre ve geçerli olacağı bölgeler hakkında bir çerçeve oluşturulması amacıyla
yayımlanacak genelge çalışması kapsamında 14 Kasım 2012 tarihinde Ankara’da bir
çalışma grubu toplantısı gerçekleştirildi.
Araçların Yüklenmesine İlişkin Ölçü ve Usuller ile Tartı ve Boyut Ölçüm Toleransları
Hakkında Yönetmelik toplantısına Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü Daire
Başkanı Yılmaz Kılavuz başkanlık etti. Toplantıda Ekonomi Bakanlığı, Türkiye Şoförler
ve Otomobilciler Federasyonu (TŞOF), Lastik Sanayicileri Derneği (LASDER) gibi
kurumların yanı sıra önde gelen lastik firmalarının üst düzey yöneticileri yer aldı. UND’yi
toplantıda Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Erdal İlhan ve Operasyon Uzmanı Meriç
Katman temsil etti.
UND tarafından Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na sunulan dosyada
Avrupa’daki kış lastiği uygulamalarına yer verilmiş ve kış koşullarının çok ağır şartlar ile
18
Araçların Yüklenmesine
İlişkin Ölçü ve Usuller
ile Tartı ve Boyut
Ölçüm Toleransları
Hakkında Yönetmelik
kapsamında, yolcu ve
eşya taşıyan araçların 1
Aralık-1 Nisan günleri
arasında kış lastiği
kullanmaları zorunlu
hale getirildi.
UND’DEN
yaşandığı Avusturya, Almanya gibi ülkelerde dahi 3,5 tonun üzerinde
eşya taşıyan araçlarda en azından iki tahrikli dingildeki lastiklerin kış
lastiği olması (M+S) zorunluluğu bulunduğu, yarı römork ve römorklar
için ise M+S tipi lastik zorunluluğu uygulanmadığı belirtildi. Araçların
kış koşullarında da seyrettiği söz konusu ülkelerde yük taşıyan araçların
ve bunlara bağlı yarı römork ve römorkların sadece lastiklerinin diş
derinliğinin ölçümü yönünde bir uygulama bulunduğu belirtildi.
Bakanlık tarafından, yurt içinde ya da hava koşullarının sert geçmediği
güzergâh ülkelerine taşımacılık yapan araçlara ve 3,5 ton altı araçlara
söz konusu uygulamanın daha detaylı çalışılarak ve deneme süreci
geçildikten sonra bir çerçeve yaratılması öngörülüyor.
Yönetmelik uyarınca UND’nin uzun zamandır talep ettiği araç
boyutlarının tamamına yüzde 2 toleransı kabul edildi. Böylece
sadece araç yüksekliğinde tanınan yüzde 2 tolerans araç genişlik
ve uzunluğunda da geçerli oldu. UND’nin yaptığı başvurularda
altını çizdiği sorun araçların muayenede yüzde 2 yükseklik toleransı
olmasına rağmen, Türkiye’nin denetleme noktalarında cezalara maruz
kalmaları oldu. Yeni yönetmelik kapsamında uygulamada yaşanan bu
sorun giderildi. Ayrıca, tartı toleransı en çok (aracın azami ağırlığının
yüzde 3,75’i) 500 kilogram olacak şekilde kabul edildi. Yönetmelik
uyarınca belirtilen yeni hesaplamada 40 ton araçların ağırlık toleransı
yine 2 ton olarak kaldı.
Ancak, mevcut yükseklik toleransı sebebiyle Türk limanlarındaki
trafiğin önemli bir kısmını oluşturan high cube konteynerlerin
taşımasında büyük sorunlar yaşandı. 2,90 yüksekliğe sahip bu
konteynerler normal römorklar ile taşındığında aracın yüklü yüksekliği
4,30’lara varıyor. Mersin ve İskenderun limanlarının yanı sıra Ambarlı
Limanı’nda bir anda bu konteynerlerin taşıması durma noktasına
geldi ve kontrollerde ceza almak istemeyen nakliyeci yükleme
yapmadı. Karayolu Trafik Kanunu 128’inci maddesinde herhangi
bir tolerans olmadan azami yükseklik 4 metre olarak belirtilmiş
olmasına rağmen günümüze kadar
bir kontrol ve ceza mekanizmasının
işlemiyor olması nedeniyle bu tip
konteynerler özel taşıyıcılar yerine
normal römorklar ile taşınıyordu.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı’nın denetim noktalarının
daha etkin faaliyet göstermesi ve
İçişleri Bakanlığı’nın denetlemelerinin
artırılması neticesinde ilgili kanun ve
yönetmeliklerde belirtilen boyut ve
ağırlıklara uymayan araçlara cezalar
kesilmeye başlandı. Ekonomi Bakan
Yardımcısı Mustafa Sever’in Logitrans
Fuarı’nda yaptığı konuşmasında söz
konusu yönetmelik uyarınca araçların
boyutlarına ilişkin kontrollerin devam
edeceğini söyledi. Sever, bu konuda 31
Mart 2013 tarihine kadar cezai bir işlem
uygulanmayacağının altını çizdi.
19
Aralık 2012
UND’DEN
Türkiye ve Modern İpek
Yolları Semineri
“Türkiye ve Modern İpek Yolları” semineri 4 Aralık’ta Beykoz
Lojistik Meslek Yüksekokulu Kavacık Yerleşkesi Konferans
Salonu’nda gerçekleştirildi.
BEYKOZ Lojistik Meslek Yüksekokulu Kavacık Yerleşkesi Konferans
Salonu’nda 4 Aralık’ta “Türkiye ve Modern İpek Yolları” konulu seminer yapıldı.
Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği (IRU) Bölge ve Ortadoğu Daimi Temsilcisi
Haydar Özkan’ın konuşma yaptığı seminerde davetliler, öğrenciler, Yüksekokul
akademik ve idari personeli ile bir araya geldi. Seminerde IRU “CPC Manager”
diplomasını almaya hak kazanmış Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu mezunlarına
diplomaları törenle verildi. Seminerin açılış konuşmasını yapan Beykoz Lojistik
Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Ahmet Yüksel, İpek Yolu’nun tarihsel,
ekonomik ve kültürel bir ticaret yolu olduğunu söyledi ve küreselleşen dünyanın ve
teknolojinin gelişimiyle, ham maddenin bilinir hale gelmesi, ulaşım teknolojilerinin
artmasıyla İpek Yolu’nun tarihsel önemini kaybettiğini dile getirdi.
Seminerdeki konuşmasında IRU’nun 73 dünya ülkesinde 170 üyesinin
bulunduğunu belirten IRU Bölge ve Orta Doğu Daimi Temsilcisi Haydar
Özkan, otobüs, taksi ve kamyon sektörlerinde yolcu ve eşya taşımacılığı
gerçekleştiren üyeleri oluştuğunu dile getirdi. Sosyal, ekonomik, gümrük,
hukuk, karayolu, tehlikeli eşyalar, çok modlu taşımacılık, taksi ve kiralık araç
gibi konularla ilgilendiklerini vurgulayan Özkan, IRU’nun temel misyonun
dünyada karayolu taşımacılığının toplumun menfaatine olacak şekilde kesintisiz
ve etkin biçimde çalışmasını sağlamak olduğunu kaydetti. IRU’nun karayolu
20
taşımacılığının geliştirilmesi için çalışmalar
gerçekleştirdiğini anlatan Özkan, Türkiye’de
karayolu taşımacılığının geliştirilebilmesi
için hükümetlerin, sektör temsilcilerinin ve
sektör paydaşlarının birlikte hareket ederek
sürdürülebilirliği gerçekleştirmesi gerektiğini
ifade etti. Bu noktada hükümet teşviklerinin ve
altyapı çalışmalarının önemine dikkat çeken
Özkan, “Karayolu taşımacılığında sorunlar en
çok sınırlarda yaşanıyor. Bu nedenle sınırlara
odaklanarak ticarette ve turizmde karayolu
taşımacılığının kolaylaştırılması gerektiği
kanaatindeyim” dedi.
Türkiye’nin jeopolitik konumunun çok
önemli olduğunu vurgulayan Haydar Özkan,
ancak bunun küreselleşen dünyada yeterli
olmayacağını kaydetti. “Küresel dünyada
dünyanın merkezinde olup olmayacağımıza
uluslararası ticaret erbabı, yükleyiciler ve
taşımacılar karar veriyor” diyen Özkan, dünyanın
bir döneminde en büyük ticaret güzergâhı olan
İpek Yolu’nun yeniden canlanması halinde Doğu
ile Batı arasındaki temel ticaret hareketlerinde
Türkiye’nin aldığı payın artacağının altını
çizdi. Türkiye’nin ekonomik çölleşmeden
uzaklaşması için belli başlı limanlara alternatif
limanlar eklemenin önemli olduğunu söyleyen
Özkan, ekonomik çölleşmeyi engelleyerek,
küresel ticaret akışlarını Türkiye’nin lehine
çevirebilmenin modern İpek Yolu’nu ortaya
çıkarabileceğini dile getirdi. Modern İpek
Yolları’nın uluslararası, aynı lisanı konuşan ve
siyasi iradeye sahip etkin sektörlerin faaliyet
gösterdiği bir coğrafyanın sağlanmasıyla
ortaya çıkacağını belirten Haydar Özkan,
sözlerini şöyle sürdürdü: “Modern İpek Yolu;
Çin, Kazakistan ve Rusya arasında kurulmuş
durumda. Öncelikli İpek Yolu ülkesi olmayan
Türkiye, modern İpek Yolları’nın alternatif
yollarından biri olabilir.”
UND’DEN
UND
Kapıkule’yi
yakından takip
ediyor
Kaptan Andrevo’da başlayan
modernizasyon çalışmaları nedeniyle
oluşan araç kuyruklarına çözüm için
UND, Kapıkule ve Hamzabeyli’deydi.
KAPIKULE Sınır Kapısı’nın karşısında yer alan Kapitan Andreevo Sınır
Kapısı’nın 7 Kasım’dan başlayarak yaklaşık iki yıl sürecek bir modernizasyon
çalışmasına girmesi ile sınır kapılarında yeniden araç kuyrukları oluşmaya başladı.
Özellikle son 10 gündür tek kantar ile hizmet vermeye çalışan Kapitan Andreevo
Gümrük İdaresi’nde araç alımı yapılsa da Kapıkule Sınır Kapısı’nda yaşanan bu
durum nedeniyle Hamzabeyli Sınır Kapısı’nda da araç kuyruğu oluştu. UND Yönetim
Kurulu Başkanı Ruhi Engin Özmen, İkinci Başkan Bahaddin Karakuş, Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Zahit Sağlık ve İcra Kurulu Başkan Vekili Melike Tümen’den
oluşan heyet, konuyu yerinde incelemek amacıyla 26 Kasım’da Kapıkule ve
Hamzabeyli sınır kapılarını ziyaret etti.
Heyet öncelikle Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın
ve Edirne Borsa Başkanı Mustafa Yardımcı ile Edirne Valisi Hasan Duruer’i
makamlarında ziyaret etti. Duruer, taşımaların aksamaması için Valilik olarak
çalıştıklarını ifade etti. Kapıkule’de tır parkının önemli bir ihtiyaç olduğunu
söyleyen Duruer, özellikle inşaat süresince tır parkının önemli bir ihtiyaç olacağını,
sürücülerin araç kuyruklarında değil dinlenerek ve ihtiyaçlarını karşılayarak varsa
bir bekleme süreci geçirmelerini temenni ettiklerini ve bunun için her türlü desteği
göstereceklerini ifade etti. UND’nin talebi üzerine, Kapıkule ve Hamzabeyli sınır
kapılarındaki yoğunluğu gösterecek bir kamera sistemi kurulmasına da sıcak
baktıklarını belirten Vali Duruer, bu konuda da gereken desteği göstereceklerini dile
getirdi.
Valilik ziyaretinin ardından Kapıkule’ye giden heyet, Trakya Gümrük ve Ticaret
Bölge Müdürü Müslüm Yalçın ile birlikte durum değerlendirmesi yaptı. Kapıkule’de,
karşı tarafın kapasitesine bağlı olarak, günde
700 araçlık işlem yapılabileceğini belirten
Yalçın, özellikle hafta sonlarında bu sayının
aşılması sebebiyle araç kuyruklarının oluştuğunu
belirtti. Araçların saha içinde gerçekleştirdiği
işlem sayısının azaltılması ve bazı işlemlerin
birleştirilmesi için görüşlerin paylaşıldığı
toplantının ardından heyet birlikte Bulgaristan
tarafına geçerek Kapitan Andreevo Sınır
Kapısı’nda incelemelerde bulundu. Kapitan
Andreevo Gümrük Müdürü Bay Goçev ile
görüşen heyet araç kuyruklarının yarattığı
sorunlar konusunda Bulgar yetkililere bilgi
verdi. Goçev, Bulgaristan Gümrük İdaresi olarak
devam eden inşaat sebebi ile herhangi bir
şikâyet oluşmaması adına ellerinden geleni
yaptıklarını belirterek işlem gören araç sayısının
700’ün altına inmemesi için çalıştıklarını
söyledi. Şu anda yılbaşı öncesi Türk tarafının
araç yoğunluğu sebebiyle 700 araç seviyesini
korumaya çalıştıklarını vurgulayan Goçev,
“Ama taşımacıların Hamzabeyli ya da İpsala
sınır kapılarını buradaki araç sayısını koruyacak
düzeyde kullanmaları önemli. Kapıdaki
modernizasyon çalışmasının tamamlanması ile
birlikte Bulgar tarafı, sekiz peronda sekiz kantar ile
hizmet verecek. Böylece Türkiye’den günde 2 bin
adet araç alabilme kapasitesine erişeceğiz” dedi.
Hamzabeyli günde 550 araç
kapasitesine ulaştı
Bulgar tarafının ardından Hamzabeyli’ye geçen
heyet, yol boyunca 4 kilometre araç kuyruğu ile
karşılaştı. 24 saatte yaptıkları 550 araç işlemi ile
Hamzabeyli’nin tam kapasite hizmet vermeye ve
Kapıkule’nin yükünü hafifletmeye çalıştıklarını
belirten Hamzabeyli Gümrük Müdürü Şerafettin
Bezci, sınır kapısının fiziki sorunlarına rağmen
kapasiteyi zorladıklarını ve bu konuda personelin
özveri ile çalıştığını dile getirdi.
21
Aralık 2012
UND’DEN
FT Türkiye
Zirvesi’nde “Bir
Lojistik ve Üretim
Üssü olarak Türkiye”
paneli yapıldı
UND ve Aon iş
birliği ile “CMR
Sigortası”nda yeni
dönem bafllad›
UND’nin Aon Sigorta Brokerlik ile gerçekleştirdiği
anlaşma kapsamında dernek üyeleri çok özel
avantajlarla CMR sigorta poliçesi satın alma
fırsatı yakalayacak.
UND, sektör maliyetlerini düşürmek ve üyelerine çeşitli
avantajlar sunmak amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Dernek
bu çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek sigorta brokeri
ve risk yönetimi danışmanı Aon ile CMR (yurt dışı taşıyıcının
sorumluluğu) sigortası hizmetini kapsayacak bir işbirliği protokolü
imzaladı. Anlaşma kapsamında sadece dernek üyelerine özel
geliştirilen “UND Aon CMR+” ile dernek üyeleri, birçok avantaja
sahip olarak CMR sigorta poliçesi satın alma imkânı elde edecek.
Bu iş birliği kapsamında bugüne kadar yapılan uzun soluklu
çalışmalarla, daha iyi oranlarda ve en geniş koşulları sunan bir
CMR sigortasının sağlanması hedefleniyor. Dünyanın birçok
ülkesine kara nakliyesi yapan taşımacıların operasyonları için
gerekli olan CMR sigortası, Aon işbirliği ile sadece UND üyesi
firmalar için en geniş teminat ve araç başı 34 eurodan başlayan
fiyat avantajları ile sunulacak. Böylece sektörün en önemli maliyet
kalemlerinden biri haline gelen sigorta primlerinin mümkün
olduğunca düşürülmesi sağlanabilecek. Bu doğrultuda CMR
sigortalarına ilişkin yapılan iş birliği ile Aon, hızlı teklif/poliçe alma
ve hasar operasyonu yönetimi ile UND üyelerinin operasyonel iş
yükünü de azaltmayı amaçlıyor. Ayrıca Aon tarafından yönetilecek
olan sigorta programı, aylık araç bildirimi esaslı olması ve ihtiyaca
göre seçilebilen muafiyet tutarı ile esnek bir yapıya sahip olacak.
22
FINANCIAL Times Türkiye Zirvesi Four Seasons
Hotel’de 22 Kasım Perşembe günü gerçekleşti. Zirvede “Bir
Lojistik ve Üretim Üssü olarak Türkiye” paneli düzenlendi.
UTİKAD Başkanı&Genel Transport CEO’su Turgut Erkeskin’in
moderatörlüğünde yapılan panelde, İzzet Karaca, Unilever CEO’su
&YASED Başkanı İzzet Karaca, Ekol Lojistik Genel Sanayiler Sektör
Yöneticisi Mehmet Şahintürk ve UND Başkanı Ruhi Engin Özmen
konuşma yaptı. Özmen, paneldeki konuşmasında rekabetin üretim
düzeyinden çok lojistik hizmetlerde ve tedarik zinciri üzerinde
kendini gösterdiğini dile getirdi. Bir malın zamanında, doğru yere
teslim edilmesi için lojistik hizmetlerin büyük önem taşıdığını
vurgulayan Özmen, Türkiye’nin lojistik hizmetler açısından
gelişmeye en müsait bölgelerden biri olduğunun altını çizdi.
İthalat ve ihracat taşımalarının transit olarak Türkiye üzerinden
yapıldığını aktaran Özmen, Türkiye’deki üretilen bir malın dünyanın
birçok yerine çok kısa zamanda sevk edilebildiğini ifade etti. Ancak
maliyetlerin düşürülmesi ve dengelenmesi gerektiğini söyleyen
Özmen, bunun için öncelikle altyapı eksikliklerinin giderilmesinin
büyük önem taşıdığını belirtti. Özmen, ekonomiye katkı sağlayacak
organizasyonlarla taşıma alanlarının, antrepoların, depoların ve
lojistik hizmetlerin daha iyi organize edilmesi gerektiğini kaydetti.
Konuşmasında önümüzdeki süreç için lojistik master
planlarının yapılmaya başlandığına değinen Ruhi Engin Özmen,
biraz geç kalınmış olsa da 2023 vizyonunda hayata geçirilmesi
için gerekli sürenin mevcut olduğunu aktardı. İhracatın yarısının
döndüğü İstanbul’un lojistik üs olarak konumlandırılması gereken
yerlerden biri olduğunu vurgulayan Özmen, “İstanbul Anadolu
ve Avrupa yakasında konumlandırılacak lojistik bölgelerle hem
maliyet artışı hem verimliliği sağlanabilir. Almanya bunu yıllar
önce yaptı. Türkiye biraz geç kaldı. Ama lojistik üsler konusunda
merkezi hükümetin aldığı kararlar sevindirici. Türkiye lojistik üs
olma konusundaki tüm avantajlarını en iyi şekilde sunmak için
altyapı eksikliklerini bir an önce tamamlamalı” dedi.
UND’DEN
Tur Transit çalışanlarına
“Seyahat Sağlık” güvencesi
Nakliye sektöründe
çok fazla risk
olduğunu belirten Tur
Transit Uluslararası
Nakliyat İdari İşler
Müdürü Erkan Konur,
çalışanlarına ‘Seyahat
ve Sağlık Sigortası’
yaptırarak, yurt dışında
meydana gelebilecek
risklere karşı güvence
sağladıklarını
vurguluyor.
TUR Transit Uluslararası Nakliyat, araçlarının ve sürücülerinin sigortalarını aksatmadan çalışmalarını sürdürüyor.
Şirket bünyesinde, ikisi İstanbul’da ve biri Bursa’da olmak üzere üç firma faaliyet gösteriyor. Bursa ve Gemlik’te bulunan
ve Gölcük’te inşaatı devam eden üç antreposuyla hizmet veren firma, dünyaca ünlü markaların ürünlerinin taşımacılığını
da yapıyor. Bu ünlü markalar arasında, otomotiv sektörünün liderlerinden Renault, otomotiv lastiği üreticisi Michelin,
İngiliz moda firması Marks&Spencer bulunuyor.
Şirket, 260 adet römork ve 120 adet çekici ile hizmet veriyor. Nakliye sektörünün risklerle dolu olduğunu söyleyen
Tur Transit Uluslararası Nakliyat İdari İşler Müdürü Erkan Konur, firma olarak birçok riskle karşı karşıya kaldıklarının altını
çiziyor. Bu nedenle sigortayı bir masraf olarak görmediklerine dikkat çeken Konur, Evrim Sigortacılık’tan yaptırdıkları
‘Seyahat ve Sağlık Sigortası’ ile çalışanlarının yurt dışında güvencede olduğunu ifade ediyor.
Özellikle nakliye sektöründe sigortanın gerekli olduğunu vurgulayan Erkan Konur, Zorunlu Trafik Sigortası dışında,
özel araçlarının da istisnasız kaskolarının yapıldığını, sürücülerinin ise Seyahat ve Sağlık Sigortaları’nın olduğunu
söylüyor. İş yerleri ve antrepolarını da sigortaladıklarını aktaran Konur, gümrük tarafından zorunlu tutulan sigortaların da
bulunduğunu kaydediyor. Konur, özellikle de antrepolara sigorta yapılmasının gerekli olduğunu belirterek, “Antrepolara
mal alıyoruz. Eğer bu mallara bir şey olsa kimse bunun altından kalkamaz. Gümrük zorunlu tutmasa ya da firma sigorta
istemese bile yangın, su basması, hırsızlık olayı gibi meydana gelebilecek riskler var. Bu gibi risklerden dolayı sigortanın
bir masraf olduğunu düşünmüyorum” diyor.
Şoförlerine Evrim Sigorta’dan Seyahat ve Sağlık Sigortası yaptırdıklarını anlatan Konur, Almanya’daki bir
sürücülerinin rahatsızlandığını ve bu süreçte Evrim Sigorta’nın vakit kaybetmeden devreye girdiğinin altını çiziyor. Konur
konuyla ilgili şunları söylüyor: “Almanya’da bir sürücü arkadaşımız rahatsızlandı ve tehlikeli bir hastalığı olduğunu
öğrendik. Sürücümüz aort damarında bir incelme olduğu için hemen hastaneye kaldırılıp, yoğun bakıma alındı.
Önce ameliyat olması söylendi fakat iyileşme görülünce kendi ülkesinde ameliyat olmasını uygun gördüler. Hastane
raporlarının gelmesinin ardından hemen Evrim Sigorta ile iletişime geçtim. Kendilerine şoförün adını, soyadını ve poliçe
numarasını gönderdim. Şoförün Almanya’dan doktor gözetiminde uçakla getirilmesi gerekiyordu. Uçak bileti alındı ve
arkadaşımız buraya getirildi.”
Evrim Sigorta’nın bu süreçte her şeyi hızlı bir şekilde hallettiğini ve verilen bu hizmetten memnun kaldıklarını
dile getiren Konur, sözlerine şöyle devam ediyor: “Kendilerinden ayrıca asistans hizmeti de aldık. Ben olay yerinden
uzaktaydım ve sürücümün hastalığını doktorla teknik olarak konuşmak gerekiyordu. Bu noktada Evrim Sigorta ile iletişim
sağlayarak hastaneyle irtibata geçmek için gerekli bilgileri aldık.”
23
Aralık 2012
Logitrans Fuarı’na bu yıl
53 ülkeden 12 bin kişi katıldı
Logitrans Transport Lojistik Fuarı, İstanbul Fuar Merkezi’nde 15–17 Kasım 2012
tarihleri arasında gerçekleştirildi. Bu yıl altıncısı düzenlenen fuarı, 53 ülkeden 12 bin
600’den fazla kişi ziyaret etti.
İSTANBUL Fuar Merkezi’nde 15-17 Kasım 2012 tarihleri arasında düzenlenen 6. Logitrans Transport Lojistik
Fuarı, üç gün boyunca 53 ülkeden 12 bin 600’den fazla kişiyi ağırladı. Fuar, kara taşımacılığının yanı sıra intermodal
taşımacılar, lojistik hizmet sağlayıcıları, liman operatörleri, serbest bölge yatırımcıları, denizcilik şirketleri, Ro-Ro
operatörleri, liman temsilcileri, demiryolu hat işletmecileriyle, BDT ve Orta Doğu ve Orta Asya’nın yükselen lojistik
operatörlerini ağırladı. 16 ülkeden 194 şirket, lojistik, tematik ve taşımacılığın tüm katma değer zincirinin içindeki
ürün ve hizmetlerini 11 bin 500 metrekarelik alanda sergiledi. 94 uluslararası şirket ile yabancı katılımcı şirket sayısı
yüzde 50’ye yaklaştı. Hindistan, Ürdün, Yeni Zelanda, İsveç ve Slovenya ilk kez katılım sağlayan ülkeler olurken; en
yüksek katılım Türkiye, Almanya, İtalya, Avusturya ve Letonya’dan gerçekleşti. Salon 10’daki 412 no’lu UND standı
dernek üyelerinin buluşma noktası oldu. UND standı protokol ve üyelerinin yanı sıra çeşitli hizmet grupları ve üniversite
öğrencilerini misafir etti. Fuarda UND eğitim merkezi yetkilileri, sektöre yeni girecek olan üniversite öğrencilerinin
sorularını cevapladı. UND Uluslararası taşımacılık firmalarını bir araya getiren Logitrans Transport Lojistik Fuarı’nda, 16
24
LOJİSTİK
Attica Group, Logitrans Transport Lojistik Fuarı’nda
Attica Group, 15-17 Kasım 2012’de İstanbul’da gerçekleştirilen 6. Logitrans
Transport Lojistik Fuarı katılımcıları arasında yer aldı. Attica Group temsilcileri, fuar
esnasında Adriyatik deniz koridorunu etkin bir şekilde kullanan Türk taşımacılık
ve lojistik şirketleriyle görüşme, fikirlerini paylaşma ve iş anlaşmaları yapma fırsatı
buldu. Bunun yanı sıra, şirketin 2013 yılına yönelik Yunanistan-İtalya ve iç deniz
rotalarına ilişkin bilgileri içeren yeni Cargo broşürü de dağıtıldı. Attica Group,
Adriyatik denizinde ve Yunanistan iç hatlarında (Kiklad Adaları, On İki Adalar,
Kuzey Doğu Ege Adaları, Girit) yolcu taşımacılığı faaliyetleri gerçekleştiriyor. Attica
Group filosu, yolculara, kamyonlara ve özel araçlara taşımacılık hizmeti veren,
modern ve ileri teknolojiyle donatılmış 14 adet gemiden oluşuyor.
2012 Lojistik Ödülleri
Lojistik proje ödülleri:
GullsEye Liman Otomasyon
Projesi, SoftTechOtomatik
Palet İstifleme Robotu ‘Paşa’,
Üçge Depo Raf Sistemleri
Meslek örgütü
üyeliklerine göre
Uluslararası hava
taşıma firmaları:
THY Cargo
Demiryolu taşıması firmaları:
Kale Nakliyat
Uluslararası deniz taşıması:
Batı Nakliyat
Liman işletmecileri:
Kasım’da düzenlenen törenle lojistik ödülleri de sahiplerini buldu. Ekonomi Bakan
Yardımcısı Mustafa Sever’in de katıldığı törende, jüri özel ödülleri dâhil olmak üzere
10 firma ödül aldı. Ödüle layık görülen firmalar, sektörel dernekler ve yayınların
temsilcilerinden oluşan 13 kişilik bir jüri tarafından belirlendi. Ödüller, firmaların
sektördeki büyüklükleri ve iş geliştirmedeki başarılarına bağlı olarak verildi. Ekonomi
Bakan Yardımcısı Mustafa Sever törende yaptığı konuşmada, son 10 yılda büyük
gelişme gösteren lojistik sektörüne 2023 hedeflerine ulaşmada büyük görevler
düştüğünü söyledi. Törende konuşma yapan UND Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi
Engin Özmen de sürdürülebilir ve ölçülür olmanın başarının en temel göstergesi
olduğunu ifade ederek lojistik sektörü büyüdükçe daha fazla firmanın ödül almaya
hak kazanacağının altını çizdi.
Mersin Liman
İşletmeciliği
Ulaştırma Bakanlığı
belgelerine göre
Saras Taşımacılık
Uluslararası ticari
eşya taşımacıları (C2):
Netlog Lojistik
Yurtiçi lojistik
işletmecileri (L1):
Omsan Lojistik
Uluslararası taşıma işleri
organizatörleri (R2):
Ekol Lojistik
Uluslararası lojistik
işletmecileri (L2):
25
Aralık 2012
UND üyeleri,
ile 7/24 konuşuyor
Vodafone ile UND arasında gerçekleştirilen iş birliği kapsamında, “İş Ortağım’da Herkes Ortak”
kampanyası ile dernek üyeleri arasında hiçbir taahhüt olmadan 7 gün 24 saat konuşma yapılabildiğini
söyleyen Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy, sektörler arasındaki diyaloğu ve
iş birliğini teşvik ederek, iş dünyasının gelişimine katkı sağladıklarını belirtti.
U
ND’nin Vodafone ile yaptığı iş birliği kapsamında
hayata geçirilen “İş Ortağım’da Herkes Ortak”
kampanyası ile aralarında bir taahhüt olmadan
birbirleriyle sınırsız konuşma imkanına kavuştu. Vodafone
Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy, günümüzde
işini büyütmek isteyen firmalar için en temel ihtiyacın iletişim
olduğunu, bu doğrultuda, farklı ölçeklerdeki kurumların iletişim
ihtiyaçlarını en uygun koşullarla karşılayarak faaliyetlerine
değer katmaya odaklandıklarını ifade etti. Nisan ayında hizmete
sundukları “İş Ortağım’da Herkes Ortak” kampanyası ile Vodafone
İş Ortağım müşterilerinin hiçbir ek ücret ödemeden, kendi
aralarında 7 gün 24 saat limitsiz konuşma hakkı elde ettiğini
vurgulayan Aksoy, “Bu kampanya ile Vodafone’lu iş ortakları,
başvuru veya taahhüt olmaksızın sınırsız iletişim sağlayabiliyor.
Ayrıca şirketler ve sektörler arasındaki diyaloğu ve iş birliğini
teşvik ederek, iş dünyasının gelişimine katkı sağlıyoruz. Vodafone
İş Ortağım olarak, Türkiye kara nakliye sektörünün önemli
temsilcilerinden olan UND ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği
kapsamında, dernek üyelerinin “İş Ortağım’da Herkes Ortak”
kampanyası dâhilinde birbirleri ile taahhütsüz ve sınırsız bir
şekilde bağlantı kurmasını sağlayacağız” dedi.
Vodafone İş Ortağım çatısı altında, her ölçekten firmanın
dünyaya açılmasına, böylece Türkiye’nin küresel ölçekte rekabet
gücünün artmasına katkı sağlamayı hedeflediklerini söyleyen
Engin Aksoy, Türkiye ekonomisinin üzerinde yükseldiği en önemli
güç unsurunun dışa açık ve ihracatla rekabet eden büyüme modeli
olduğunu dile getirdi. Bu modeli mobil iletişim teknolojilerinin
entegrasyonuyla daha da ileri noktalara taşımayı amaçladıklarını
belirten Aksoy, bu nedenle, dış ticarette kilit sektörler arasında
yer alan lojistiği ve Türkiye’nin bu alanda sağlayacağı gelişimi
önemsediklerinin altını çizdi. Sektörler arası diyaloğun ve ticaretin
küresel bir boyut kazandığı günümüzde şirketler arası rekabetin
giderek büyüdüğünü aktaran Aksoy, bu anlamda verimliliği
26
Engin Aksoy
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı
En son, “Vodafone İş Ortağım Dış Ticaret Destek Paketi”ni
kurumsal müşterilerinin hizmetine sunduklarını belirten Engin
Aksoy, “Bu kapsamda yurt dışı ile iş yapan firmaların iletişimini
kolaylaştırmak için mobil telefondan yurt dışını arama, sabit
telefondan yurt dışını arama ve yurt dışında mobil telefonla
görüşme olarak üç temel alanda avantajlar sunuyoruz. Bu
paketler sayesinde kurumsal müşterilerimiz, hem mobil
telefonlarından hem de sabit hatlarından dünyanın birçok
ülkesini rahatlıkla arayıp konuşabiliyor. Böylece işletmelerin
yüksek fatura kaygısı nedeniyle özellikle yurt dışı ile iletişimde
kısıtlamalara gitmelerini önleyerek, yabancı pazarlara
açılmalarına destek oluyoruz” dedi.
LOJİSTİK
artırmak ve tasarruf avantajı elde etmek isteyen her kurumun
lojistik yönetimini etkili bir şekilde gerçekleştirmesi gerektiğini
ifade etti. Araştırmalara göre küresel piyasalarda yaşanan
daralmanın lojistik sektörü üzerindeki olumsuz etkisine rağmen,
Türkiye’de bu alanda hızlı bir gelişme yaşandığını vurgulayan
Aksoy, “Örneğin İstanbul Gayrimenkul Değerleme’nin hazırladığı
Lojistik Raporu’nda, 2014’e kadar Türkiye’de lojistik sektörünün
ortalama yüzde 8’lik bir büyüme göstereceği belirtiliyor. Bu
ortamda coğrafi konum avantajları ve artan dış ticaret hacmi ile
Türkiye, global bir lojistik üs olma yolunda ilerliyor. Diğer yandan,
Türkiye’nin önümüzdeki 10 yıl içinde ulaşmayı hedeflediği dış
ticaret hacmini yakalaması için, lojistik sektörünün bu büyüklükte
bir hacmin yaratacağı ihtiyaçlara cevap verecek şekilde yeniden
yapılandırılması büyük önem taşıyor” diye konuştu.
Vodafone İş Ortağım olarak, mobil iletişim teknolojilerinin
gücüyle tüm sektörlerde artı bir ekonomik değer yaratılacağı
bilinciyle faaliyetlerini şekillendirdiklerini belirten Engin Aksoy,
bu doğrultuda farklı endüstri kollarıyla temas ederek, yeni ve akıllı
iş yapma modelleri sunabilecekleri iş birlikleri kurmaya özen
gösterdiklerini dile getirdi. DHL Express iş birliğiyle geliştirdikleri
m-Takip uygulaması ile müşteri gönderilerinin akıllı telefon
aracılığıyla takibine olanak sağladıklarını söyleyen Aksoy, internet
üzerinden yapılan gönderi takip işlemlerinin yüzde 40’ını mobil
platforma taşıyarak firmanın verimliliğini yüzde 10 artırmayı
planladıkları bu proje kapsamında, DHL Express müşterilerinin
tüm dünyadaki gönderilerini cepten takip edebildiklerini kaydetti.
Türkiye ekonomisine ve dış ticarete rekabet avantajı kazandıracak
sektörlerden biri olan lojistik sektörüne, destek sunmaya devam
edeceklerine dikkat çeken Aksoy, “Vodafone’un global gücünü
ve 30’un üzerindeki ülkede, 30 milyonun üzerinde kurumsal
müşterisinden elde ettiği bilgi birikimini Türkiye’deki firmaların
hizmetine Vodafone İş Ortağım çatısı altında sunuyoruz. Özellikle
yurt dışı ile iş yapan firmalarımızın farklılaşan ihtiyaçlarına yönelik
ürünler geliştirerek, dünya pazarında rekabet güçlerini artırmalarına
destek olmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
“Müşterilerimizin yurt dışı iletişim maliyetlerini
düşürüyoruz”
Müşterilerinin yurt dışı iletişim maliyetlerini düşürerek,
uluslararası pazarlara açılmalarına ve Türkiye ekonomisinin
büyümesine destek olmak hedefiyle bugüne kadar birçok çalışma
yaptıklarını vurgulayan Engin Aksoy, bu kapsamda Vodafone
tarifeleri dâhilindeki her yöne dakikaların yurt dışı aramalarda da
kullanılmasını sağlayarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiklerinin
altını çizdi. Vodafone’lu şirketlerin, “İş Ortağım Her Şey Dâhil
Paketler” kapsamındaki dakikalarını yalnızca Türkiye’de değil
21 Vodafone ülkesindeki tüm mobil ve sabit operatörleri ararken
de kullanabildiklerini anlatan Aksoy şöyle devam etti: “Bununla
birlikte müşterilerimiz, Her Şey Dâhil Global Paket ile yurt
dışındayken dünyanın herhangi bir yerindeki iş ortaklarına paketleri
dâhilindeki 60 dakika ve 25 MB internet ile rahatça ulaşabiliyor.
Her Şey Dâhil Vodafone Pasaport’tan yararlanan abonelerimiz, yurt
dışında günlük yalnızca 9.90 TL’ye, Türkiye tarifelerindeki her yöne
dakikaların ve SMS’lerin tamamını ve günlük 25 MB’a kadar mobil
Edip Bak›mc›
BKM Lojistik Yönetim
Kurulu Başkanı
Mobil iletişim sağlamak için 4-5 aydır Vodafone kullandıklarını
söyleyen BKM Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Edip Bakımcı,
Vodafone kullanmaya başladıktan sonra yurt dışı aramalarını
daha rahat yapmaya başladıklarını kaydetti. Yurt dışına gittikleri
zaman da telefonlarını rahatça kullanabildiklerini vurgulayan
Bakımcı, bu konuda dolaşımdan kaynaklı yüksek fatura ödeme
korkusu yaşamadıklarını dile getirdi. Böylece yurt dışında
istedikleri yeri arayabildiklerini ve aranabildiklerini belirten
Bakımcı, “Vodafone’nin yurt dışı kullanım olanakları sayesinde
tarifede anlaştığımız bedelden daha fazlasını ödemiyoruz. Bütün
bu avantajlar sayesinde önceki Telekom giderlerinin yarısını
ödüyoruz” diye konuştu.
interneti kullanabiliyor. Tarifelerinin üstüne çıkan dakika, SMS ve
data kullanımında ise yurt içi fiyatları üzerinden ücretlendirilme
yapılıyor.”
Akıllı Ücretlendirme Sistemi’nin, abonelerin yurt dışında
kullanım yaptıklarını otomatik olarak algılayarak, günlük
ücretlendirme yapmaya başladığını söyleyen Engin Aksoy, böylece
abonelerin yurt dışında çıkmadıkları aylarda ya da yurt dışında
kullanım yapmadıkları durumlarda ücretlendirilmediğini ifade etti.
27
28
Aralık 2012
GÜNDEM
“Devletin lojistik sektörüne
bakış açısı değişiyor”
Türkiye’nin lojistik üs olma hedefi kapsamında transit eşya taşımacılığında bölgeye hâkim
olması için ciddi mesafe katedildiğini dile getiren Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND)
Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Engin Özmen, devletin lojistik sektörüne bakış açısının
değişmeye başladığını vurguluyor. Özmen’e göre altyapı eksikliklerinin giderildiği sektörde
iyileştirme süreci önümüzdeki yıllarda da devam edecek.
RUHİ ENGİN ÖZMEN
UND Yönetim Kurulu Başkanı
L
ojistik sektörü, zor bir yılı geride bıraktı. Özellikle Suriye’de
yaşanan olaylar, Rusya taşımalarındaki belge sorunu, Habur
Sınır Kapısı’nda yaşanan yoğunluk ve Avrupa’daki kriz
nedeniyle sektör, sıkıntılı günler geçirdi. Büyümenin yavaşlamasına
neden olan bu sorunlara bir de gümrüklerde bekleme süreleri
nedeniyle yaşanan zaman kaybı eklenince sektör umudunu bir
anlamda 2013 yılına bıraktı. Türkiye lojistik sektöründe son dönemde
altyapı açısından yaşanan birçok eksikliğin giderildiğini ve devletin
iyileştirme çalışmalarını hayata geçirdiğini söyleyen Uluslararası
Nakliyeciler Derneği (UND) Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Engin
Özmen, tüm bunların neticesinde Türkiye’nin lojistik üs olma yolunda
transit eşya taşımacılığında bölgeye hâkim olması için ciddi mesafe
katedildiğini aktarıyor. Bunu önümüzdeki yıllarda devam edecek bir
süreç olarak değerlendiren Özmen, “Devletin lojistik sektörüne bakış
açısı değişmeye başladı. Sadece karayolu değil denizyolu, havayolu
ve demiryolunun önünü açacak yasal düzenlemeler yapılıyor. Türkiye
lojistik üs olma konusunda stratejik hedeflerini belirledi. Bununla ilgili
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı TİM, TOBB ve Devlet
Demiryolları dâhil herkes çalışma yapıyor. UND olarak bizde 2013
yılında Türkiye’de lojistik üsler konusunda bir master çalışma yaparak
önceliklerimizi belirleyeceğiz. Nerede kurulması gerektiğini raporlar
halinde sunacağız. Sektörün 2013 ve sonrasında önünün çok açık
olduğunu düşünüyorum” görüşünü dile getiriyor.
Özellikle vize probleminin çözülmesiyle Avrupa ile olan haksız
rekabetin ortadan kalkacağına ve avantajlı konuma gelineceğine
inanan UND Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Engin Özmen ile sektörün
gelişimi ve 2012 yılındaki gelişmelerin yanı sıra gelecek döneme
ilişkin öngörülerini konuştuk.
2012, lojistik sektörü açısından zor bir yıl oldu. Bölgesel
olarak ne gibi sıkıntılar yaşandı?
Özellikle Suriye’de yaşanan olaylar güneydeki nakliyecilerimizi
son derece yaraladı. Rusya’ya yaptığımız taşımalarda belge
problemimiz aşılamadığı için bu ülke taşımaları piyasayı zorladı.
Öte yandan Habur’da inanılmaz bir yoğunluk yaşandı. Habur’da 2
bin aracın giriş çıkışı düşünülürse alternatif bir köprü yapılamadığı
için sıkıntı sürdü. Küresel krizden etkilenen Avrupa’da ise mal
alımı azaldığı için sektörde daralma yaşandı. Bu krizler, gelir
kaybına sebep oldu ve sektörün büyümesini engelledi. Sorunları
teşhis ederek çözüm üretmemiz lazım. Bu kapsamda önümüzdeki
dönem için ne yapmamız gerektiğini belirlemeliyiz.
Körfez ülkelerine yapılan taşımalardaki daralma ne
boyutta?
Körfez ülkelerine yapılan taşımalardaki daralmanın rakamsal
boyutlarını bir yıl boyunca anlattık. Pazarda yüzde 89’a yaklaşan
bir oranda küçülme yaşandı. Suriye bizim için önemli. Suriye
üzerinden Körfez’e, 14 ülkeye taşıma yapılıyor. Suriye güzergâhını
iyileştirmek amacıyla Ro-Ro seferleri konuldu. Fakat bu seferler,
Körfez ülkelerindeki tüm taşımaları karşılayamadı. Bu sürecin ne
zaman biteceğinin belli olmaması Ro-Ro hatlarının bir an önce
faaliyete geçmesi konusunda bir olumsuzluk olarak önümüzde
duruyor. Ama son dönemlerde görüyoruz ki artık Suriye olmasa
da Türk nakliyecisi Ro-Ro ile Körfez ülkelerine taşıma yapabiliyor.
Bu ülkelerde Türk taşımacılarının pazar payları yavaş yavaş
yükselmeye başladı. Haftada üç dört kez Ro-Ro gemisi ile
sefer yapıyoruz. Her biri 100-150 araçla kalkıyor. Bu seferler
önceleri Mersin’den yapılırken şimdi İskenderun Limanı’ndan
gerçekleşiyor. Bunun için iki Ro-Ro şirketi çalışıyor. Öte yandan
İsrail’e gemi hattı kuruldu. İsrail üzerinden Ürdün’e taşıma
yapabiliyoruz. Tüm bunlar Türk nakliyecisi ile UND’nin çaba sarf
ettiği projeler. Bunlar ekonominin canlanması, nakliyecin iniş
kollarının açılması için çok önemli. Irak’a ihracatımız cumhuriyet
tarihinde olmadığı kadar gelişerek yüzde 30’luk bir atış gösterdi.
29
Aralık 2012
En fazla taşıma yaptığımız bölge olan Kuzey Irak’a günlük 2 bin araçlık giriş
çıkış oluyor. Kuzey Irak ticarette Avrupa’dan sonra en çok iş yaptığımız bölge.
Taşımacılıkta da durum aynı. Kuzey Irak taşımalarındaki sorunların çözümü için
biraz geç kaldığımızı düşünüyorum. Yani tek Habur kapısı ile bu kadar büyük bir
potansiyeli idare etmek mümkün değil. Tek bir köprüden bağlantı sağlanıyor ve
o tek köprü hâlâ iki ya da daha geniş köprüye kavuşamadı. İkinci, üçüncü kapı
henüz açılmadı.
İran’a uygulanan ambargo Türk nakliyecilerini nasıl etkiledi?
İran’ın ambargo ile karşı karşıya kalması sebebiyle yalnızca Türkiye’den
kara bağlantısı sağlanabiliyor. Türkiye’den İran’a, İran’dan Türkiye’ye gidiş geliş
ticaret anlamında transit taşımacılıkta son derece yoğunluk gösteriyor. İran
plakalı araçlar Türkiye’ye yaklaşık 25-30 bin sefer taşıma yapıyor. Bir o kadar da
Türk araçları ile İran’a seferlerimiz var. İran’a uygulanan ambargo, uluslararası
taşıma sektörünü de çok etkiledi. Ambargo nedeniyle Avrupa’dan mal
alınamadığı için transit taşımalar azaldı. Biliyorsunuz, toplam taşımalar içinde
yabancı plakaların pazar payı son 5 yılda 2 puan arttı. Bu artış içinde 1 puanlık
kısım Doğu taşımalarına ait. İran bunun için önemli diyoruz. İranlı araç sayısı
30 bine yaklaştı. Bu bölgede haksız rekabete neden olan bir yapılanma oldu. Bu
konunun çözümüne yönelik önerilerimizi yetkililerle görüşüyoruz.
Gelecek yıldan umutlu
musunuz? 2013’te sektörü yeni
fırsatlar bekliyor mu?
Suriye’de savaş biter iç barış
sağlanırsa, o bölgenin imarı,
ticareti ve ekonomisinin
canlanması için Türkiye’ye ihtiyacı
olacağını düşünüyorum. Türkiye
için iyi ve büyük bir pazar olacak.
O bölgedeki insanların daha fazla
ticaret yapması, Türkiye ticaretinin
önünü açacak. Bu durum,
bizim için bir fırsat. Rusya ile
yaptığımız anlaşma gereği belge
problemimizi ortadan kaldırdık,
ticaretimiz artıyor. Dolayısıyla
ticaretten nakliye sektörü
olarak ciddi pay alacağımızı
düşünüyorum. 2013 yılında
Türkiye’nin en büyük ticaret
ortağı olan Kuzey Irak’ın dışında
merkezi iktidarla Bağdat’ta olan
sorunlar çözüldüğünde biz o
bölgede hâkim konumda olacak
bir pozisyona geleceğiz. Bu ülkeye
taşımalarımız ikiye katlanabilir.
Avrupa’da sürekli alternatifler
arıyoruz. Maliyetleri düşürecek bir
sürü girişim içindeyiz. Yani taşıma
modlarını değiştiriyoruz. Ro-Ro
ile mallarımızı karayolunda daha
az teslim edip rekabet şansını
yakalamaya çalışıyoruz. 2013
yılında Avrupa’daki bu intermodal
taşıma modlarının daha da
gelişeceğini öngörüyorum.
30
Rusya taşımalarında yaşanan belge sorunu aşılabilecek mi?
Rusya üzerinden Türk Cumhuriyetleri’ne taşımalar ve proje taşımaları
yapıyoruz. Bu perspektifte Rusya’nın özellikle transit belge ve ikili taşımalardaki
belgeleri zamanında teslim etmemesi sektörümüzü ciddi anlamda etkiliyor. En
son geçen yılın başında bir belge sorunu yaşadık, onu aşmakta çok zorlandık.
O belgeleri aldıktan sonra biraz önümüz açıldı, ama yıl sonuna geldiğimizde
bu sefer de Kazakistan problemi ortaya çıktı. Şu anda Kazak belgesi yok. Bu
ülkelerle yapılan ikili görüşmelerde Avrupa’daki gibi masaya oturduğunuzda
hemen kalkıp çözüm bulamıyorsunuz. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı’nın bu konuda çok titiz davranmasına rağmen birtakım konuları
aşamıyoruz. Bu yıl Kazak belgesi yok, Rus belgesi var. Ama Kazakistan’a ve
Kazakistan üzerinden Türk Cumhuriyetleri’ne gidemiyoruz. Bu sorunlar birazda
ülke ekonomisi ve dünya konjonktürü ile ilgili konular. Rusya KUKK toplantısı,
Putin Türkiye’ye geldikten bir hafta sonra yapıldı ve belge sayısı 9 bine
çıktı. Transit belgede de artış oldu. Bir denge politikası izleniyor. Dış ticarete
baktığınızda en çok ticaret yaptığımız ülkelerin başında Rusya geliyor. Çünkü
enerji alışverişimiz var. Enerjide bağımlı olduğumuz için bunun bir parçası olan
taşımacılık da gelişiyor.
Karadeniz ve çevresinde taşımacılık ne durumda?
Karadeniz’deki taşımacılık sektörüne baktığımızda o bölgenin kendine
münhasır birtakım özellikleri var. Özellikle Gürcistan’ın AB normlarına kendini
uydurması, o bölgeye yapılan taşımalarda kalite ve disiplin getirdi. Gürcistan
üzerinden kuzeye açılarak diğer ülkelere taşıma yapıyoruz. Bu bölgede taşıma
yaptığımız ülkelerin başında Ermenistan geliyor. Ermenistan ile hukuki olarak
iş birliği içinde olmamamıza rağmen Türk taşımacıları Gürcistan üzerinden
mallarını Ermenistan tarafına aktarıyorlar. Bölge ticaretinde ciddi bir gelişme var.
Rusya’ya direkt çalışabilen Gürcistan ve Türk Cumhuriyetleri’ne giden bir bölge
GÜNDEM
olduğu için potansiyeli her gün artıyor. Özelikle Karadeniz Otoyolu faaliyete geçtikten sonra Karadeniz
Bölgesi’nde nakliye konusunda ciddi bir gelişme oldu. Bu bölgede diğer pazarlara kıyasla daha az
sıkıntı yaşandı. Bölgedeki nakliyeciler sistemi oturttukları için sıkıntıların çoğu aşıldı. Nakliye sektörü
açısından en avantajlı konu Gürcistan’ın çok kısa zamanda kendini toplaması ve sistemi sağlaması
oldu.
Türkiye’de yabancı plakalı araçların pazar payındaki artışın sebepleri nedir?
Avrupa taşımalarında sorunların başında, yabancı araçların Türkiye taşımalarındaki artışı
geliyor. Avrupa’da daralan ticaret ve ekonomik krizin etkileri hizmet sektörünü vurduğu gibi mal
alım satımını da azalttı. Dolayısıyla talepler de düştü. Avrupa krizi yabancı araçların Türkiye’ye daha
çok girmesine neden oldu. Bize karşı uygulanan vizeler ve kotalarla ilgili kısıtlamaların Avrupalılara
uygulanmaması haksız rekabet doğurdu. Bu durum 2012 yılında tepe noktasına geldi. Türkiye’nin tüm
sınır kapılarından toplam ihracat taşımalarında, 2011 yılı ile karşılaştırdığımızda bu yıl yabancıların
pazar payı 1 puan daha arttı. Yani yabancı araçların pazar payları yüzde 18 iken yüzde 19’a çıktı.
2007 yılından bu yana ise artış yüzde 2 oldu. Sadece Batı sınır Kapılarımızdan gerçekleşen ihracat
taşımalarında, yabancı plakalı araçların pazar payı yüzde 35, Türk plakalı araçların payı ise yüzde
65 oldu. Durum, hiç bugüne kadar yaşanmamış bir oranda yabancı araçların lehine gelişti. Bunun
altındaki nedenleri bilmek ve anlamak lazım. Yabancıların pazar payı yüzde 35’e çıktı ama bu payın
içinde yurt dışına yatırım yapan Türk şirketlerinin kullandığı yabancı araçlar da giriyor. Bunun ne
kadarı Türk şirketi ne kadarı yabancı şirketlerle yapılıyor diye bakarsak; yüzde 15’inin Türk araçlarının,
yüzde 20’sinin ise gerçekten yabancı araçların pazar payı olduğunu düşünüyorum. Yabancı araçların
Türkiye’ye giriş yaptığı noktalara Hamzabeyli, Kapıkule, İpsala ve Ro-Ro çıkışlarından bakılıyor.
Yabancı araçların yüzde 53’ü Kapıkule’den, yüzde 32’si Hamzabeyli’den geçiyor. Kalan kısım, İpsala
ve Ro-Ro kapılarından giden araçlardan oluşuyor.
Yabancı araçlar niye daha çok Hamzabeyli kapısından giriş yapmayı tercih ediyor?
Yabancı araçların neden son yıllarda artan bir Hamzabeyli kapısını kullandıklarını ya da
Hamzabeyli kapısından bu kadar yol geldiklerini değerlendirmek için UND heyeti olarak bölgeye
gittik ve bu durumu yerinde inceledik. Bulgaristan’ın kuzeye bakan kapısı olan Hamzabeyli; Moldova,
Ukrayna, Romanya, Polonya gibi direkt Bulgaristan’ın içine girmeden daha kolay geçilecek bir kapı.
Bu güzergâh yabancı plakalı nakliyecilerin yoğun olduğu bir bölge. Romanya, Bulgaristan, Macaristan,
Polonya ve Moldova’da Türk şirketleri var. Dolayısıyla yabancıların pazar payı yüzde 35’e çıktı diye
şikâyet etmek Türk nakliyecilerin yerli sermayenin yurt dışında yaptığı yatırımları küçümsemek gibi
oluyor. Doğrusu böyle değil. Biz 2010yılına göre bu yıl yurt dışında daha çok yapılandık. Vize ve
kotalarda bize uygulanan kısıtlamaları kaldırmak için yaptığımız organizasyonla 2010 yılına göre
Batı taşımalarında gözle görülür bir azalma oldu. Yabancı araçların pazar payının yükselmesinden
çok toplamda bir azalma var. Bu durumun küresel krizle birlikte yaşanan ekonomik daralma ile ilgisi
olduğunu düşünüyoruz.
Türk taşımacılık sektörünü zorlayan konulardan biri de gümrüklerde yaşanan zaman
kayıpları. Bu sorunun çözümüne yönelik önerileriniz nedir?
Türkiye’de taşımacılık sektöründeki temel problemin gümrüklerdeki zaman kayıpları olduğunu
düşünüyorum. 2010 yılına göre bu yıl da gümrüklerde bekleme sürelerimizi indiremedik. Hâlâ
gümrüklerde bir hafta dokuz gün gibi ciddi sürelerde kayıplarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu durumun
en kısa sürede önlenmesi gerekiyor. Araçlarımızın giriş ya da çıkışında gümrüklerde çok az süre
beklemeleri gerekiyor. Artık yurt içi gümrüklerin kalkması lazım. İstanbul’a baktığımız zaman biri
Halkalı, biri Erenköy’de olmak üzere iki gümrük şehrin tam ortasında bulunuyor. Dolayısıyla araçların
giriş ve çıkışları ciddi problem oluyor. Zaman kaybı ve trafik cezaları çok fazla. Bu nedenle kamudaki
imajınızda kötü oluyor. “Tırlar yüzünden trafik yaşanıyor” deniyor. Ancak trafiğin yoğun olduğu saatte
UND açısından 2012 yılını
değerlendirir misiniz?
Yeni atılımlar yaptığımız 2012,
bizim için önemli bir yıl oldu.
Orta Doğu’da yaşanan krizler ve
ekonomik çöküntüler nedeniyle
olumsuz bir havaya bürünmedik.
Özellikle Arap Birliği’ndeki
nakliyeciler ile iş birliği yaptık.
Bu birlik, 16 ülkeden 70 derneği
temsil ediyor. Dubai, Kuveyt,
Birleşik Arap Emirlikleri, Tunus,
Cezayir, Libya ve Mısır, o
bölgenin tamamına hükmeden
bir örgüt içinde yer alıyor. Arap
Birliği nakliyecileri İstanbul’da
konuğumuz oldu ve periyodik
olarak görüşeceğimiz bir takvim
hazırladık. Avrupa’daki krizin ne
kadar süreceği belli değil. Rusya
ve Suriye’deki sıkıntılar nedeniyle
yeni pazarlara ihtiyacımız
var. Bu yeni pazarlara taşıma
yapabilmemiz için kontaklarımızı
iyi kurmamız gerekiyor. Bu
doğrultuda atılım yaptık. Mısır
bizim kara komşumuz değilken
Ro-Ro seferleri ile kara komşumuz
oldu. Böylece Mısır’ı Rusya’ya
bağladık. Türkiye üzerinden
Mısır’a gidecek bir güzergâh
oluşturduk. Mısır üzerinden
Afrika’da hâkimiyet sağladık.
Oradaki altyapı iyileştirme
çalışmalarına katkı sağlıyoruz.
Bitince, Türk nakliyecileri o
bölgelere taşıma yapabilecek.
31
Aralık 2012
bizi trafikten men ediyorlar ve bu da zaman kaybına neden oluyor.
Bu kısır döngüden kurtulmak için İstanbul’daki iki gümrüğün bir an
önce şehir dışına çıkması ve hatta kapıların artık çıkış gümrüğü gibi
işlem yapması gerektiğini düşünüyorum. Elektronik beyan sistemine
geçtik. Buna göre gümrüklenmiş malların artık çıkış kapısında son
kontrolü yapılabilir. Bununla ilgili ciddi çaba sarf ediyoruz. Bunların
başında Kapıkule’ye büyük bir tır parkı organize edilmesi geliyor. Bu
tır parkında yeşil hattaki araçlar hiç durmadan transit geçirilecek, diğer
araçların kontrolü için sıraya girmeleri sağlanacak. Böylece gümrük
kapısında beklemediğimiz gibi Bulgaristan’daki yürüme yasağına da
yakalanmadan araçlarımız Kapıkule’yi terk eder etmez sekiz saatlik
çalışma zamanına kavuşacak. Avrupa taşımaları için önemli olan bu
projeyi 2012’de sonlandırabildik. Önümüzdeki yıl da projeyi hayata
geçirmeyi planlıyoruz. Böylece sektör rahat bir nefes alabilecek. Bu
yeni hatların açılmasına rağmen birtakım kolaylıkların sağlanamadığı
organizasyonlar da var. Kapıkule’den Avrupa’ya yaptığımız seferler için
550 TL ÖTV’siz akaryakıt alınıyor. Ro-Ro’ya binerken alıyoruz. Mersin,
Çeşme ve İstanbul’dan alıyoruz. İskenderun’dan seferlerimiz başladı.
2013 yılında ÖTV’siz akaryakıt almayı sağlayarak oradaki rekabeti
güçlendireceğiz.
Türkiye’de lojistik sektörünün gelişimini hızlandırmak için sizce
gerekli çalışmalar yapılıyor mu?
Türkiye lojistik üs olma konusunda transit eşya taşımacılığında
bölgeye hâkim olma yolunda ciddi mesafe katediyor. Altyapı eksiklikleri
gideriliyor. Devlet birçok konuda iyileştirmede bulunuyor. Bu
önümüzdeki yıllarda devam edecek bir süreç. Devletin lojistik sektörüne
bakış açısı değişmeye başladı. Sadece karayolu değil denizyolu,
havayolu ve demiryolunun önünü açacak yasal düzenlemeler yapılıyor.
Türkiye lojistik üs olma konusunda stratejik hedeflerini belirledi.
Bununla ilgili TİM, TOBB, Ulaştırma Bakanlığı ve Devlet Demiryolları
dâhil herkes çalışma yapıyor. UND olarak bizde 2013 Türkiye’de
lojistik üsler konusunda bir master çalışması yaparak önceliklerimizi
belirleyeceğiz. Nerede kurulması gerektiğini raporlar halinde sunacağız.
Sektörün 2013 ve sonrasında önünün çok açık olduğunu düşünüyorum.
Özellikle Avrupa ile olan haksız rekabetin ortadan kalkması ile
avantajlı konuma geleceğiz. Bunun için vize probleminin en kısa
sürede çözülmesi gerekiyor. Çözüldüğü gün rekabette büyük avantaj
sağlayacağız. Bir yıllık vize aldığımız şoföre 90 ya da 180 gün orada
ikamet etme hakkı veriyorlar. Şoförlerimiz orada çok az kalabiliyor.
Sonra tekrar 10 gün bekliyor vize alıyor. Bunun bir maliyeti var. Bunları
aşarsak Türkiye’de taşıma sektörü daha da gelişip büyüyecek. 2023
vizyonuna baktığımızda 500 milyar dolar ihracat hedefleyen bir ülkenin
taşıma sektörüne daha fazla önem vermesi gerekiyor. Bunun için en kısa
sürede altyapılar güçlendirilmeli.
32
Aralık 2012
SÜLEYMAN ONATÇA
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı
36
AYIN KONUĞU
“Teşvikler ve sanayi politikaları
lojistik sektörü ile entegre olmalı”
Türkiye’de yatırım olanaklarının lojistik sektörünün gelişmesine paralel olarak artacağını
vurgulayan TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça, bu konuda öncelikle lojistik
sektörünün devlet teşviki ve sanayi politikaları ile entegre olması gerektiğini belirtiyor.
SÜLEYMAN ONATÇA
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı
T
ürk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu
(TÜRKONFED), 17 federasyon ile 134 derneği temsil
ediyor. Gündemdeki konularla ilgili bilimsel çalışmalar
gerçekleştirerek ülke kalkınmasına katkı sağlayacak raporlara imza
atan TÜRKONFED, “Yeni Dönem Yeni Hedefler” ve “Türkiye’de
Bölgesel Kalkınma: Farklılıklar, Bağıntılar ve Yeni Bir Mekanizma
Tasarımı” raporlarının ardından “Orta Gelir Tuzağından Çıkış”
raporunu sunmaya hazırlanıyor. Dernek faaliyetlerinin yanı sıra,
Türkiye ekonomisi ve lojistik sektörü ile ilgili görüş aldığımız
TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Onatça,
lojistik ve ulaştırmanın iyileştirilmesi ile yatırım imkânlarının
artırılabileceğini ve daha nitelikli iş gücü elde edilebileceğini
söylüyor. Onatça, bu konuda özellikle lojistik sektörünün devlet
teşviki ve sanayi politikaları ile entegre olmasının büyük önem
taşıdığını ifade ediyor.
TÜRKONFED olarak faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
TÜRKONFED, Türkiye’nin en önemli bağımsız, gönüllü ve sivil
iş örgütlerinden biri. Konfederasyonumuz 17 federasyon ile
sanayici ve iş adamlarının ülkenin dört bir yanında kurduğu 134
derneği ve 11 binden fazla iş insanını çatısı altında topluyor. 208
milyar dolarlık iş hacmine sahip, 1 milyonu aşkın kişiye istihdam
sağlayan ve 65 milyar dolardan fazla ihracat yapan şirketleri temsil
ediyoruz. Konfederasyon olarak, iş dünyasının sorunlarına çok
sesli, tarafsız ve yapıcı bir bakış açısıyla sahip çıkarak çözüm
önerileri getiriyoruz. Hükümet yetkilileri ve bürokratlar olmak üzere
karar mercilerine, ekonominin bölgesel ve sektörel perspektiflerini
aktarmaya çalışıyoruz. Bölgesel kalkınma, sanayi stratejisinin etkin
biçimde uygulanması, başta KOBİ’ler olmak üzere şirketlerimize
rekabet gücü kazandırılması gibi konular, önem ve öncelik
verdiğimiz alanlar.
İş dünyası açısından lojistiğin önemini nasıl yorumlarsınız?
Bu konuda yaptığınız çalışmalardan edindiğiniz izlenimler
neler?
TÜRKONFED olarak, bölgesel gelişmenin sağlanabilmesi için ilk
adım olarak illerin temel sorunlarının tespit edilmesi gerektiğini
düşünüyoruz. 2011 yılında yaptırdığımız “Yeni Dönem Yeni
Hedefler” raporumuzdaki, bölgesel dernek ve federasyonlarımıza
bağlı iş adamlarımıza yönelik araştırmamızda da illerin kalkınması
için yapılması gerekenleri sorguladık. Gördük ki, iş dünyasının, ilin
gelişmesi ve bölgesel gelişmenin sağlanması için önemli gördüğü
alanlardan biri lojistik. Araştırmamıza katılan iş adamları, illerin
rekabet gücünü artırabilmek için altyapı ve kentleşme sorunlarının
da çözülmesi ve lojistik imkânlarının geliştirilmesi gerektiğine
dikkat çekti. Lojistik, bir ilin rekabet gücünü belirleyen, dışarıdan
yatırım çekmesini sağlayan faktörler arasında yer alıyor. Lojistiğin
önemi aynı zamanda, tüm sanayi sektörlerini etkileyen bir alan
olmasından kaynaklanıyor. Bu doğrultuda Türkiye’de izlenecek
sanayi stratejisinin, tüm sektörleri etkileyen ulaştırma ve lojistik
imkânlarının, teknoloji ve ARGE politikaları gibi sorun alanlarının
üzerine yoğunlaşması gerektiğini düşünüyoruz.
Türkiye’de lojistiğin artı ve eksi yönlerini değerlendirir
misiniz? Sizce sektörün geliştirilmesi açısından neler
yapılmalı?
Lojistik sektörü ülkenin jeostratejik konumunu ve önemini de
ele aldığımızda Türkiye’nin en önemli sektörlerinden biri olarak
karşımıza çıkıyor. Ayrıca bu jeostratejik konumda üretimin de
ülke içinde yığılmış olması sektörü daha da önemli kılıyor. Ancak
lojistikte gereken gelişim henüz sağlanabilmiş değil. Tüm bu
durumlar göz önüne alındığında sektörün gelişme potansiyeli
olduğunu görüyoruz. Bu diğer sektörler ve ülkenin ihracatı üzerinde
37
Aralık 2012
SÜLEYMAN ONATÇA
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı
de bir etki yaratacak. Lojistik ve ulaştırma imkânlarının iyileştirilmesi gibi önlemlerle,
yatırımlar için daha rahat ortam sağlayabilir ve iş gücü niteliğini yükseltebiliriz. Aynı zamanda
farklı sektörlere yatırım çekebilir ve sektörel çeşitliliği artırabiliriz. Türkiye’de uygulanan
teşvik ve sanayi politikalarının da lojistik sektörü ile entegre edilmesi gerekiyor.
Suriye ile yaşanan olumsuz gelişmelerin, Hatay’a ve Türkiye ekonomisine olan
etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Suriye ile ilişkilerimiz vahim bir hal aldı. Sınır illerimizdeki halkımızın ekonomik
sıkıntılarının yanında can güvenliklerinden de endişe etmeye başladık. Hükümetimizin
halkımızın güvenliği konusunda gerekeni yapacağını düşünüyoruz. Suriye ile yaşadığımız
gerginliğin Hatay başta olmak üzere sınıra yakın illerimizin ekonomilerine olumsuz etkileri
oldu. Ocak-Ağustos 2011 döneminde 1,2 milyar dolar olan ihracat rakamları 2012 yılının
aynı döneminde 360 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Özellikle Şanlıurfa, Osmaniye
ve Konya’nın Suriye’ye olan ihracatının geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre hızlı bir düşüş
içinde olduğunu, hatta durma noktasına geldiğini görüyoruz. Öte yandan yakın bölgelerle
ticaretimiz sekteye uğradı. Suriye’yi çıkış noktası olarak kullanarak Orta Doğu ülkeleriyle
ticaret yapan sanayici, nakliyeci, ithalatçı ve ihracatçılarımızın ticari ilişkileri durma
noktasına geldi. Dolayısıyla Suriye’den transit geçiş imkânı kalmadı. Suriye ve Orta Doğu’ya
karayolu ile ihracat amaçlı gerçekleştirilen ulaşım ve taşımacılık faaliyetleri büyük oranda
yavaşladı. Bu da ulaşım sürelerinin uzaması sebebiyle nakliye maliyetlerinin artmasına
yol açtı. Bu durum, bölge illerindeki karayolu ulaştırma ve lojistik firmalarının finansal bir
darboğaza girmelerine neden olabilir.
Firmalarımız sadece Suriye pazarında değil, geniş bir coğrafyada rekabet gücünü
kaybetti. Geçmişte gelişen iyi ilişkilere dayanan güvenle Suriye’ye yatırım yapan
girişimcilerimiz büyük bir kayba uğradı. Öte yandan Suriye krizinin etkisi, sadece dış
ticarette değil, turizm sektöründe de kendisini gösterdi. Hatay’a yılda 2,5 milyon turist
girerken bugün giriş ve çıkışlar sıfırlandı. Hatay, Mardin ve Gaziantep’e alışveriş için
düzenlenen günübirlik gezilerin sayısında ciddi bir düşüş var. Dolayısıyla bu illerde ticaret
yapan esnafımız, girişimcimiz ciddi bir zarara uğradı. Bu nedenle istihdam da sekteye
uğruyor ve kentlerde ciddi bir durgunluk havası esiyor. Tüm bu ekonomik sonuçlar,
firmalarımızı iflasa sürükleyebilir ve bölgemizde işsizlik, istemediğimiz boyutlara ulaşabilir.
Zararın azaltılması için çözüm önerileriniz neler?
Bu krizden kurtulmak için TÜRKONFED olarak birtakım önerilerimiz var. Bunlardan biri,
olayların yarattığı krizden doğrudan etkilenen firmaların vergi borçlarının ve sigorta
prim ödemelerinin ertelenmesi. Ayrıca bir yıl ödemesiz ve uzun vadeye yayılmış düşük
faizli kredi olanağı sağlanması, Suriye’de alacakları bulunan firmaların alacaklarına
karşılık faizsiz kredi olanağı sağlanması gerekiyor. Bunların yanı sıra turizmin yeniden
canlandırılması için bölge illerinin tanıtılması lazım. Muhalif silahlı grupların, özellikle
Hatay ilini ve Türkiye’yi bir üs gibi gösteren söylemlerine ve tutumlarına da izin
verilmemeli.
Türkiye ekonomisinin 2012 yılındaki performansını nasıl yorumluyorsunuz?
2012 yılında Türkiye, küresel ekonomideki gelişmelerden etkilendi. Bu nedenle büyüme
oranında ciddi bir düşüş yaşandı. Geçtiğimiz yıl yakaladığımız yüzde 10’luk büyüme
oranı, bu yıl yüzde 3’lere kadar düştü. Tüm dünyadaki ekonomik daralma ve Orta Doğu’da
yaşanan gelişmeler ihracatçımızı olumsuz yönde etkiledi. En önemli ticari ortağımız olan
Avrupa’ya yaptığımız ihracat, Avrupa pazarlarındaki daralmaya paralel olarak geriledi. Yılın
ilk sekiz ayında sanayi üretimindeki azalmanın boyutları dikkat çekici. İmalat sanayinde
yılın ilk sekiz ayındaki artış geçen senenin sadece yüzde 2,4 üzerinde. Eylül ayında ise
yüzde 6 gibi güçlü bir artış oldu.
38
Lojistik sektörünün
gelişimini hızlandırması
için sizce neler yapılmalı?
Türkiye’nin gündemindeki
konularla ilgili bilimsel
çalışmalar yapıyoruz ve
ülkemizin kalkınmasına
katkı sağlayacak raporlar
hazırlıyoruz. Geçtiğimiz yıl
yayımladığımız “Yeni Dönem
Yeni Hedefler” raporumuzda,
ülkemizin sosyal ve ekonomik
kalkınmasına katkıda
bulunacak tespit ve öneri
sunduk. Bölgesel ve sektörel
kalkınma konusu da uzun
bir süredir çalışmalarımızın
merkezinde yer alıyor. 2011
yılında, “Türkiye’de Bölgesel
Kalkınma: Farklılıklar,
Bağıntılar ve Yeni Bir
Mekanizma Tasarımı”
raporumuzu yayımladık.
Geçtiğimiz yıl “Kalkınmada
Bölgesel Dinamikler
Sempozyumu”nun ilkini, bu
yıl ise ikincisini düzenledik. Bu
çalışmayla akademisyenlerin
ilgisini bölgesel kalkınmaya
çekmeyi ve bu konuda
akademik çalışmaları
çoğaltmayı amaçladık. Yakın
dönemde ise, yine bölgesel
kalkınma konusuna odaklı
“Orta Gelir Tuzağından Çıkış”
başlıklı raporumuzu kamuoyu
ile paylaşacağız.
Aralık 2012
Büyükşehir
hayali
gerçekleşen
Trabzon
gelecekten
umutlu
Doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi geçmişi,
mimari yapıları ve turizm potansiyeliyle
Karadeniz’in önemli merkezlerinden Trabzon,
geçtiğimiz günlerde büyükşehir statüsüne
kavuşan 13 ilden biri oldu. Önümüzdeki
dönemde belediye hizmetlerinin artacağı
şehirde, buna bağlı olarak ekonomik ve sosyal
anlamda önemli değişimlerin yaşanması
bekleniyor.
TRABZON şehir merkezi kuzeyde denizden, güneyde
Boztepe’nin üzerine kadar düzgün olmayan teraslar halinde
yükselir. Değirmendere, Kuzgundere ve Zağnos dereleri, yerleşimi
güneyden kuzeye derin boğazlarla böler. Kentin bilinen en eski
yerleşim kalıntılarına, Tabakhane ve Zağnos dereleri arasında kalan
ve düzgün olmayan yüksek bir masa formundaki alan üzerinde
rastlanması, Trabzon isminin nereden geldiğinin de ipuçlarını
veriyor. Trabzon adının Grekçe’de masa ya da trapez/yamuk
sözcükleri karşılığı olarak ‘trapezos’ kelimesinden geldiği tahmin
edilirken, bu isme ilk kez Yunanlı komutan Ksenophon tarafından
kaleme alınan, “Anabasis” adlı kitapta rastlanıyor.
40
fiEH‹R VE EKONOM‹
İyon kökenli Miletoslular MÖ 7. yüzyılda Batı Anadolu Karadeniz’e gelerek
kıyılarda koloni kentleri kurar. Aynı yüzyılda bölge, Kafkasya’dan gelen Kimmerler,
onların ardından İskitlerin akınlarına uğrar. MÖ 6. yüzyılda ise kent Perslerin
egemenliğine girer. Ardından Pontus Devleti’nin sınırları içinde kalan Trabzon, MÖ
66 yılında ise Roma yönetimine girer. Roma İmparatorluğu 395 yılında ikiye ayrılınca
Trabzon, merkezi İstanbul olan Doğu Roma Bizans İmparatorluğu’nun sınırları içinde
kalır.
Osmanlı’nın Trabzon’u fethi ise 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet döneminde
gerçekleşir. Trabzon, Osmanlı döneminde önce eyalet ve sancak olarak şehzade
ve mutasarrıflar tarafından idare edilir. 16. yüzyılda, merkezi Batum olan Lazistan
Sancağı ile birleştirilerek eyalete dönüştürülen Trabzon, bu yeni idari birimin merkezi
olur. 1868 yılında vilayet olan şehre, merkez sancağı dışında Lazistan, Gümüşhane,
Canik sancakları da bağlanır.
Birinci Dünya Savaşı’nda kente bu kez Ruslar göz diker. Osmanlı birlikleri uzun
süre direnir ancak Rusya’nın 14 Nisan 1916 yılında Trabzon’a girmesine engel
olunmaz. 1917’de Rusya’da Bolşevik Devrimi olur, Çarlık yönetimi yıkılır. Bunun
üzerine Rus ordusunda büyük bir panik başlar. Bu, Rusların Trabzon’dan çekilmesine
yol açar. Öte yandan, batıdan doğuya doğru kayan ve Karadağ’da toplanan Osmanlı
Birlikleri, 24 Şubat 1918 tarihinde Trabzon’a girer. 24 Şubat her yıl Trabzon’un
düşman işgalinden kurtuluşu olarak kutlanırken, ulu önder Atatürk’ün şehre ilk kez
geldiği 15 Eylül 1924 günü Trabzonlularca “Atatürk Günü” olarak kabul edilir.
Büyükşehir olmak Trabzon’a yarayacak
Doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi geçmişi, mimari ve sanatsal yapıları ile
Karadeniz’in önemli merkezlerinden biri olan Trabzon, Anadolu’nun kuzeydoğusunda
yer alan önemli bir liman şehri. Liman şehri olması özelliğiyle ticaretin yoğun olarak
yapıldığı şehrin fındık ve çay üretimi sayesinde canlı bir tarım ekonomisi de mevcut.
Doğa, trekking ve kültür turizmiyle de son yıllarda ilgi odağı haline gelen Trabzon,
en büyük değişimi büyükşehir olma hayalinin gerçekleşmesi ile yaşayacak. TBMM
Genel Kurulu’nda, 13 ilde büyükşehir belediyesi kurulmasına ilişkin tasarının 1.
bölümünün kabul edilmesiyle bu statüye kavuşan şehrin sosyoekonomik durumunda
belediye hizmetlerinin artmasıyla pozitif değişikliklerin olması bekleniyor. Yatırım
ve stratejilerini bu değişime göre revize eden Trabzon Belediyesi, yeni dönemde
birçok icraatı hayata geçirmeye hazırlanıyor. Gerek çarpık yapılaşmanın durdurulması,
gerekse imar bütünlüğünün yanında altyapı hizmetlerinin daha organize, verimli
ve ekonomik olarak sunulabilmesi bakımından büyükşehir olmak Trabzon için çok
önemli. Bu konuyla ilgili olarak çevre düzeni planlamasını gündemine almaya
hazırlanan Trabzon Belediyesi, aynı zamanda ulaşım sistemini, altyapı hizmetlerini ve
su şebekelerini yenilemeyi amaçlıyor.
Trabzon ekonomisinde sektörlerin payı incelendiğinde yüzde 17’sini ticaret,
yüzde 16’sını tarım, yüzde 13’ünü sanayi ve yüzde 54’ünü hizmet sektörünün
oluşturduğu görülüyor. Kentten 113 ülkeye 1 milyar doları aşan ihracat yapılıyor.
İhracatın yanı sıra kentte sanayide de önemli yatırımlar yapılıyor. Düz alanların
kısıtlı olması sebebiyle şehirde ağır sanayi olmamasına rağmen organize sanayi
bölgelerine (OSB) yeni yatırımlar yapılmaya devam ediyor. Şehirdeki dört OSB’de
yaklaşık 1400 firma faaliyet gösterirken 15 bin kişiye istihdam sağlanıyor. OSB’leriyle
büyüyen Trabzon’da Beşikdüzü OSB’nin parsel tahsisi tamamlanmış durumda.
Yaklaşık 20 fabrikanın 600 kişiye istihdam sağladığı bu sanayi bölgesinde Türkiye’nin
ilk defa diş implantı üretimi yapılıyor. Kentte ayrıca faal durumdaki Arsin OSB ve
yapım aşamasında olan Şinik OSB ile Vakfıkebir OSB’leri de bulunuyor.
Sanayinin yanı sıra tarım da şehirde önemli bir geçim kaynağı. Trabzon tarımında
fındık ve çay ön plana çıkıyor. Şehirde tamamı ihracata yönelik olan fındığın
işlenmesi için son teknoloji ile kurulmuş fabrikaları faaliyet gösteriyor. Bunun yanı
sıra Türkiye çay üretiminin neredeyse tamamı bu bölgede gerçekleştiriliyor. Organik
41
Aralık 2012
tarım alanında yüksek bir potansiyele sahip olan bir havzanın merkezinde bulunan
Trabzon, sektörden gerekli payı alabilmek için de önemli adımlar atıyor.
Doğal güzellikleriyle turizm alanında büyük bir avantaja sahip Trabzon, Doğu
Karadeniz Master Planı kanalıyla bu sektörden aldığı payı artırma çabasında. Bu
kapsamda şehirdeki birçok kurumun katılımıyla Trabzon Ticaret Odası önderliğinde
bir strateji planı hazırlanıyor. Sekiz ili kapsayan Doğu Karadeniz Master Planı ile
Samsun’dan giriş yapacak turistlerin sahil yoluna inmeden yaylalardan Batum’a
ulaşabilmesi hedefleniyor. Plan kapsamında güzergâh üzerindeki yol standartlarının
yükseltilmesi ve turizm tesislerinin sayısının artırılması da hedefler arasında yer alıyor.
Salim Uzun
Uzunoğlu Nakliyat
Yönetim Kurulu Başkanı
“Teşvik yasasının
uzatılmasını bekliyoruz”
Firma olarak ağırlıklı Gürcistan ve
Azerbaycan’a taşıma yapıyoruz. Genellikle
ihracat yükleri ve transit yüklemeleri
gerçekleştiriyoruz. Trabzon’da şu an en
büyük beklenti teşvik yasasından 31.12.2012
tarihine kadar yararlanılacağı için teşvik
yasasının uzatılması konusu. Bunun için sivil
kuruluşlar gerekli çalışmaları yapıyorlar.
Trabzon bölgesinde faaliyet gösteren nakliye
firmalarına baktığımız zaman ise iç piyasada
daha çok fındık ve çay taşıması yapıldığını
söyleyebilirim. Bölgede ağırlıklı olarak inşaat
malzemeleri, mobilya, makine ve yedek
parça malzemeleri ihracatı gerçekleştiriliyor.
Trabzon’da sektörümüz açısından özellikle
mevsim koşulları nedeniyle Gürcistan’da kış
şartlarında yolların kapanmadan ulaşıma açık
tutulmasını talep ediyoruz. Bunun yanı sıra
Suriye’deki iç karışıklık nedeniyle bu hattın
bulunduğu bölgeye çok sayıda araç giriyor. Bu
durum, navlun fiyatlarının gerilemesine sebep
olduğu için sıkıntı yaratıyor.
42
Doğası gibi tarihi yapıları da ilgi çekiyor
Trabzon’da Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescillenmiş ve koruma altına
alınmış 550 tarihi tescilli kültür varlığı bulunuyor. İl merkezi ve ilçelerde sayısız tarihi
esere rastlamak mümkün. Bunların başlıcalarını Trabzon Kalesi, Yenicuma Camii,
Cephanelik, Su Kemerleri, Akçakale, Ayasofya, Küçük Ayvasıl, Ortahisar Camii, Kızlar
Manastırı, Kaymaklı Manastırı, Sümela Manastırı, Santa Maria Kilisesi, İskenderpaşa
Camii, Tophane Hamamı, Atatürk Köşkü, Memişağa Konağı, Saraçzade Medresesi
ile Gülbahar Hatun Camii ve türbesi oluşturuyor. Akçaabat Orta Mahalle, Sürmene
evleri, Ortahisar mahallesindeki eski Türk evleri ve konaklar ise yerli yabancı turistler
tarafından ilgi gören mekanlar arasında.
Büyük kısmı ayakta kalan surlarının en eski bölümü Roma devrine, MS 5. yüzyıla
ait olduğu tahmin edilen Trabzon Kalesi, şehrin en önemli tarihi yapılarından biri.
1297-1330 yılları arasında İmparator Aleksios11 tarafından Selçuklular’dan korunmak
amacıyla yaptırıldığı sanılan, Trabzon’un 18 kilometre batısındaki ilçeye ismini
veren Akçakale ise, önemli bir askeri üs olma özelliğini bu yüzyılın başlarına kadar
korudu. Moloz ve kesme taştan yapılan kale, bugün birçok bölümü yıkılmış olmasına
rağmen orijinal görünümünü koruyor. Trabzon birçok müze ve köşke de ev sahipliği
yapıyor. 1. Manuel Komnenos zamanında inşa edilen Ayasofya Kilisesi, 1958-1962
yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Edinburgh Üniversitesi’nin iş birliği ile
restore edildi ve 1964 yılından bu yana müze olarak hizmet veriyor. Şehirdeki diğer
önemli müzeler arasında ise Atatürk Köşkü, Cevdet Sunay Müzesi, Trabzon Müzesi ve
Trabzonspor Müzesi yer alıyor.
Vakıf Han, Taş Han, Meydan Hamamı, Paşa Hamamı gibi Osmanlı döneminde inşa
edilen birçok han ve hamamın hâlâ ayakta olduğu Trabzon’da, kilise ve manastırların
sayısı da oldukça fazla. Yüzyıllara meydan okuyan Kaymaklı, Kızlar, Kuştul, Vazelon
manastırları, duvarlarındaki fresk ve resimlerle turistlerin ilgisini çekiyor. Trabzon’daki
en tanınmış manastır olan Sümela ise, her yıl yerli ve yabancı çok sayıda turistin
akınına uğruyor. Trabzon’un Maçka ilçesinin Altındere köyü sınırları içinde, Altındere
Vadisi’ne hakim Karadağ’ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerine kurulmuş olan Sümela
Manastırı, halk arasında “Meryem Ana” adı ile anılıyor. Vadiden yaklaşık 300 metre
yükseklikte bulunan manastırın “Sümela” adını siyah anlamına gelen “melas”
sözcüğünden aldığı söyleniyor.
Yeşilin her çeşidinin bulunduğu yaylalarıyla ünlü şehirde, son yıllarda önemli
bir turizm hareketi göze çarpıyor. Çakırgöl, Harmantepe, Lapazan, Sazalan, Sisdağı,
Sultanmurat yaylalarında her yıl daha çok turisti ağırlayan Trabzon, gölleriyle de önemli
turizm merkezleri arasında yer alıyor. Vadinin ortasında bulunan ve yamaçlardan düşen
kayaların Haldizen deresinin önünü kapatmasıyla oluşan ve şehrin simgelerinden biri
haline gelen Uzungöl, gezi turlarının listesinde ilk sıralarda bulunuyor. Trekking, kuş
gözlemciliği ve botanik amaçlı turların düzenlendiği Trabzon’da, Çalköy Mağarası,
Balıklı Göl, Çakır Göl, Sera Gölü de görülmeye değer doğal güzellikler arasında
sıralanabilir.
fiEH‹R VE EKONOM‹
Hüseyin Sandıkçı
Karadeniz Nakliyat
Firma Sahibi
“Şehrimizde lojistik köy görmek istiyoruz”
Ekrem Kayıkçıoğlu
Klt Lojistik Taşımacılık, Kaytrans Uluslararası
Nakliyat Yönetim Kurulu Başkanı
“BDT’ye ihracat taşımaları ağırlıklı olarak
Trabzonlu nakliyeciler tarafından yapılıyor”
Trabzon ekonomisi, üretim olarak fındık, çay, su ürünleri ve
sayıları artması arzulanan organize sanayiler ile ifade ediliyor.
Ayrıca üniversite şehri olması, sağlık yatırımları, liman,
havaalanı, yayla turizmi, spor aşkı ve coğrafi konumu ile ticari
hareketliliği yüksek bir ekonomi. Trabzon ekonomisinin bu
sinerjiyi devam ettirebilmesi için hükümetin istihdama yönelik
teşviklerin devam yönünde karar alması lazım. Coğrafi konumu
ve sahip olduğu turistik güzellikler açısından, konferans ve
toplantıların yapılabildiği olimpiyat şehri Trabzon’un lojistik
merkezinin kurulması kaçınılmaz. Trabzon nakliyecileri ağırlıklı
olarak Rusya hattına sebze ve meyve taşımacılığı yapıyor. Ancak
son dönemde Samsun Limanı ön plana çıktı. Avrupa hattında
daha çok fındık ve türevleri, metal döküm malzemeler ve az
miktarda sanayi ürünleri taşınıyor. Avrupa ve Türkiye’nin diğer
ülkelerden BDT ülkelerine gerçekleştirilen ihracat taşımaları
ağırlıklı olarak Trabzonlu nakliyeciler tarafından yapılıyor.
Trabzon Limanı’ndan Doğu Anadolu illerine kömür nakliyesi
yapılıyor. Dönüşlerinde maden yükü yükleyip nihai adres için,
Trabzon Limanına ulaştırılıyor. Trabzon, tarihi İpek Yolu üzerinde
olması sebebiyle limanı ile Karadeniz Limanlarına, boğazlardan
farklı hatlara, batıdan gelen karayolu ile Gürcistan kapıları
vesilesiyle Asya’ya açılır. Doğu’dan
Erzurum üzeri İran’a bağlanan ve
yeni yapılan geçitlerle güneye açılan
hatlarda lojistik merkez özelliği
taşıyor. Uluslararası nakliye firmaları
özellikle mazot fiyatlarının yüksekliği
ve üç kat artan kasko ve trafik
sigortaları nedeniyle sıkıntı yaşıyor.
Türkiye içinde hâlâ çözülmeyen
büyük tır parkları ve sosyal dinlenme
yerleri sorunu da var. Devletin,
bakanlık nezdinde bu sorunlarla
ilgilenecek özel birim kurması
gerektiği kanaatindeyim.
Genel olarak üretime dayalı olmayan ekonomi nedeniyle hizmet
sektörü olan taşımacılık, Trabzon ekonomisine sınırlı olarak
hizmet ediyor. Daha çok diğer bölgelerdeki üretim alanlarından
tüketim bölgelerine ihraç kayıtlı eşya taşımaları yapılıyor.
Trabzon’un, jeopolitik konumunun verdiği avantajı ticarete
entegre ederek, Doğu- Batı eksenindeki eşya hareketliliğinin
üssü olabileceğini düşünüyorum. Hatta bu konu hakkında
çalışmalarımız da oldu. IRU’nun önderliğinde başlatılan ve İpek
Yolu’nun canlandırılmasına ilişkin çalışılan Nelti projesinde
ülkemizi temsilen katılım gerçekleştirdik. Bütün araçlarımızda
Nelti armasını taşıyoruz, tanıtıyoruz. Ayrıca Trabzon şehrinin
bu avantajlarını düşünerek 2023’e kadar planlanan lojistik
köy projeleri arasında şehrimizi de görmek istiyoruz. Bu konu
hakkında daha çok çalışılması ve zaten doğal bir lojistik üs olan
kentimize lojistik köy kurulması gerekiyor.
Taşıma yapılan ülkelerde vize, geçiş belgeleri ve geçiş
ücretlerinin yüksekliği gibi engeller karşımıza çıkıyor. Bunun
yanında yabancı araçların güzergâhlarımıza girmesi sebebiyle
yıllık sefer sayılarımızda düşüş yaşanıyor. Bakanlık tarafından
bize uygulanan kontrollerin istisnasız yabancı araçlara da
uygulanması gerektiğini de ayrıca belirtmeliyim. Belli bir
süredir Rusya geçiş belgeleri hakkında büyük sıkıntılar
yaşadık. Belge sayısı yetmediğinden sene içinde en az iki defa
bu krizler yaşandı ve bundan biz nakliyeciler büyük ölçüde
etkilendik. Şu anda Kazakistan’la da aynı sorunu yaşıyoruz.
Belge olmadığından taşımalarımızı farklı hatlara kaydırmak
zorunda kalıyoruz. Bu nedenle maliyetimiz artıyor ve pazardaki
gücümüzü kaybediyoruz. Çözüm olarak bakanlığın ve
nakliyecilerin bu konuda birlik halinde çalışması gerekiyor. Eğer
bu sorunları aşabilirsek BDT ülkeleri taşımalarından çok daha
fazla pay elde etmiş oluruz.
Doğu Karadeniz bölgesinin ham madde ve enerji kaynaklarına
uzak oluşu, fabrika kurmaya müsait arazi fiyatları açısından
makul olmayışı, ithalat ve ihracat hareketliliğinin merkezinde
olmamasını da beraberinde getirdi. İlimizden ihraç edilen
ürünlerin başında fındık geliyor. Bunun yanında otomotiv
sektörüne yönelik yedek parça ihracatı da var. Bölge
nakliyecilerinin ağırlıklı olarak taşıma yaptıkları ülkeler BDT
topluluğundan Gürcistan ve Azerbaycan’dır. Bu ülkelere ihracatı
yapılan eşya çeşitliliğine bakıldığında gıda maddeleri, inşaat
malzemeleri ve temizlik ürünleri ilk sırada yer alıyor. Taşınan
eşyanın hareket noktası üretim merkezlerinin içinde yer aldığı
Marmara, İç Anadolu ve Ege bölgeleridir.
43
Aralık 2012
UĞURHAN ACAR
Sigortalılar Risk Yönetim Derneği (SİRİYOD) Başkanı
Lojirisk
projesi ile sektör bilinçleniyor
Sigortalılar Risk Yönetim Derneği (SİRİYOD)
Başkanı Uğurhan Acar, nakliye sektöründe risk
yönetimi konusundaki farkındalığın artırılmasına
yönelik yürütülen Lojirisk projesi ile sektörün
kendi riskini yönetebilmesini hedeflediklerini
söylüyor.
K
amuoyunun risk ve risk yönetimi konularında doğru
bir şekilde bilgilendirilmesi amacıyla 2011 yılında
kurulan Sigortalılar Risk Yönetim Derneği (SİRİYOD),
lojistik sektörüne özel kurgulanmış bir risk yönetim projesi
olan Lojirisk ile risk yönetim bilincinin gelişmesine katkıda
bulunuyor. Risk yönetimi konusunda bilincin artırılması için
gerçekleştirilen bu proje ile sektörün kendi riskini yönetebilecek
seviyeye ulaşmasını hedeflediklerini vurgulayan SİRİYOD Başkanı
Uğurhan Acar, riskini yönetebilen nakliyecilerin rekabette bir
adım öne geçeceğine dikkat çekiyor. “Riskini yöneten bir lojistik
servis sağlayıcı belirsizlikleri, olasılıkları ve etkileri; çok yönlü
öngörülebilir, ölçülebilir ve aksiyon alınabilir bir uygulama alanına
taşır” diyen Acar, bu nedenle dernek olarak riski yüksek lojistik
sektörü ile iş birliğini sürdüreceklerini ifade ediyor.
Birçok sektör için yeni ama önemli bir kavram olan “risk
yönetimi”ni nasıl tanımlıyorsunuz?
Yaşam, sürekli ve sistemli bir risk değerlendirme
alanıdır diyebiliriz. Risk yönetiminin, her canlının yaşamını
sürdürebilmesinin temel dinamiklerinden olduğunu düşünüyorum.
Bu dinamizm, risk algısının yükselmesi gereğini ve risk yönetimini
de kaçınılmaz kılar. Risk yönetimi disiplini, ekonomi dünyasını da
doğrudan etkiliyor. Günümüz risk yönetimi anlayışı operasyonel
risklere yönelik bir uygulamayı işaret ediyor. Lojistik hizmet
sağlayanlar özelinden, finansal ve stratejik riskler hariç kalıyor
gibi bir algı oluşmasın. Ancak strateji ve hedeflerin operasyonel
risklerle öncelikli olarak ilişkilendirmesi gerekliliğini belirtmeliyim.
Risk ve risk yönetimi disiplini sadece zararla, olumsuzlukla ilgili
algılanıyor ancak farklı amaçlarla da bu disiplini uygulayabilirsiniz.
Hedeflerinizden sapmayı önlemek adına veya bir projenin
sürdürülebilirliği, başarısı adına da risk yönetim disiplini
uygulama alanı bulabilir.
44
RÖPORTAJ
Türkiye’deki risk yönetimi uygulamalarını
dünyadaki örnekleriyle kıyaslar mısınız?
Gelişmiş birçok ülke çok uzun yıllardır ulusal düzeyde risk
yönetim standartlarını geliştirdi. Bu ülkelerde özellikle kamu
sektöründe uygulanma sağlanmış durumda. Uluslararası
standartlar da geliştiriliyor, güncelleniyor. Bu düzenlemeler
ağırlıklı olarak kamu yönetimi, doğal afetler alanı ve finans
sektöründe öne çıkıyor. Ülkemizde de son 10 yılda daha
da yoğunlaşarak gerçekleştirilen düzenlemelerle kamu
kurumlarında, finans sektöründe risk yönetim uygulamaları
etkisini artırıyor. 1 Temmuz 2012’de yürürlüğe giren yeni
Türk Ticaret Kanunu’nun 378’inci maddesine göre, doğrudan
reel sektörü de etkileyecek bir düzenleme ile risk yönetimi
halka açık şirketlerde zorunlu hâle getirildi. Reel sektörde
bu uygulamalara yönelik aksiyonların hızla alındığını
biliyorum. Kamuoyu da umarım doğru bir risk algısı
geliştirilir.
Bu noktada sektörleri ve kamuoyunu bilinçlendirmek için dernek olarak ne
gibi çalışmalarınız var?
SİRİYOD olarak kamuoyunun risk ve risk yönetimi konularında doğru bir şekilde
bilgilendirilmesi amaçlıyoruz. Diğer taraftan “potansiyel sigortalının amacı sigorta
yaptırmak değil riskini yönetmektir” anlayışıyla potansiyel sigorta tüketicisinin
haklarını korumak, bu yönde menfaatlerini temsil etmek amacıyla da faaliyetlerimizi
sürdürüyoruz. Broker’ından acentesine, sigorta şirketinden reasürörüne kadar üst
düzeyde örgütlenmiş bir sigorta sektörü, karmaşık yüzlerce yasal düzenleme ve
poliçeler karşısında birilerinin sigortalıların örgütlenmesini sağlaması gerekiyordu.
Derneğimizin, üyelerini ve özgün projelerini desteklemek gibi bir misyonu var.
Örneğin Lojirisk projemiz doğrudan lojistik sektörü ile ilgili bir bilgilendirme,
bilinçlendirme projesi. Bilgisi Bilinçli Sigortalı İnisiyatifi (BİBİSİ) doğrudan
sigortalıların bilinçlenmesine yönelik kurgulanmış bir proje. Bu projelerle amacımız
her bir bireyin, kurumun, sektörün kendi riskini yönetebilecek etkinliğe ve yetkinliğe
ulaşması sürecini desteklemek. Bu amaç doğrultusunda UND yönetimi, risk
yönetimi konusunda dönem dönem bilgilendiriliyor. Bu bilgilendirmeleri sektörün
diğer derneklerine de yapıyoruz.
Lojirisk projesiyle hedeflenen nedir?
Lojirisk, “riske dair her şey” sloganıyla,
lojistik sektörüne özel kurgulanmış bir risk
yönetim projesi. Sektörün bütün bileşenleri
potansiyel sigortalı olmaları nedeniyle de
projenin odağında yer alıyor. Proje yaklaşık
10 yıldan bu yana başarıyla yürütülüyor. Amaç
risk ve risk yönetim bilincinin geliştirilmesi
ve sigorta tüketicileri olarak risklerini farklı
aksiyonlarla da (sigorta yaptırmak yerine
fonlama ve transfer) yönetebilecekleri yönünde
algı yaratmak. Tabii ki eğitim, bilgilendirme,
bağımsız danışmanlık gibi somut uygulamalarla
destek olunuyor. Sektör üyelerinin hizmet
ve ürün sağlanan bütün taraflar nezdinde
hakların korunması refleksiyle hareket etmeleri
önemseniyor. Bu bağlamda risk bazlı yaklaşımla
olası zararların önlenmesine, fırsatlara odaklı bir
anlayışla da operasyonların yönetilmesine katkı
sağlanıyor. Sigorta, reasürans, sigortalı/sigortasız
hasarlar, tazminat gibi süreçlerin de doğrudan
etkin olarak yönetilmesi için kurumsal veya
bireysel destek programları var. Lojirisk projesi
kapsamında lojistik operasyonlarda etken olan;
hizmet, taraf, yasa ve sözleşme gibi bileşenlerin
risk yönetimi esaslarında entegrasyonuna odaklı
özgün bir uygulama da başlatıldı.
Lojistik firmaları açısından risk yönetimi
kurallarının uygulamasının önemini açıklar
mısınız?
Risk yönetimi bir yandan lojistik servis
sağlayıcılarının kendi risklerini yönetmelerinde,
diğer yandan müşterileri veya çevrenin bütün
bileşenleri bağlamında örneğin yasal gereklere
uyum, kamu kurumları veya sigortacılarla
ilişkilerde önemli bir etki yaratır. Doğal olarak
risklerini yöneten nakliyeci tercih edilir. Riskini
kendi dinamikleri çerçevesinde yöneten;
kaçınma, kontrol etme, azaltma gibi aksiyonları
almış bir kurum daha az operasyonel zararla
karşılaşır. Bütün bunlar daha uygun şartlarda
sigorta çözümlerinin bulunmasını sağlar.
Tabii ki aynı kurum sigortacıların, acente
veya brokerların bir risk unsuru da olduğunu
öngörerek kendi haklarını koruyucu önlemlerle
hareket etme özelliğini de kazanmış olur. Kısaca,
riskini yöneten bir lojistik servis sağlayıcı
belirsizlikleri, olasılıkları ve etkileri, çok yönlü
öngörülebilir, ölçülebilir ve aksiyon alınabilir bir
uygulama alanına taşır.
45
2
lık
Ara
201
“Gıda taşımacılığı ciddiyet ve
profesyonellik gerektiriyor”
64 ülkeye ihracat yapan Koska, önümüzdeki yıl Uzak Doğu pazarına ağırlık vermeyi planlıyor. Nakliye
firmalarının ihracat taşımalarında ürünlerine gerekli hassasiyeti gösterdiğini söyleyen Koska Yönetim
Kurulu Üyesi Emin Dindar, gıda taşımacılığının profesyonellik gerektirdiğini ifade ediyor.
‹
lk fabrikasını 1974 yılında İstanbul Topkapı’da faaliyete
geçiren Koska, helva, lokum, reçel ve koz helva üretimi
ile gıda sektörüne adım attı ve kısa sürede büyük
gelişme gösterdi. 1998 yılında, üretimin tam otomatik olarak
yapıldığı Ambarlı Kavşağı’ndaki yeni tesisinde, ürün gamını
çeşitlendiren firma, helva, tahin, pekmez, reçel, bal, lokum,
kâğıt helva, krokan, pişmaniye, kakaolu fındık kreması üretimi
ile gıda sektöründe iddiasını artırdı. Ürünleri Türkiye’de birçok
marketin raflarında yer alan Koska; Ambarlı, Avcılar, Bakırköy,
Otogar, Beykent, Torium ve Suudi Arabistan’da Cidde olmak
üzere toplam yedi perakende mağazasında hizmet veriyor. Yurt
dışında ise Avrupa, ABD, Balkanlar, Rusya, Türk Cumhuriyetleri
ve Orta Doğu’da yaklaşık 64 ülkede 70 bayilerinin olduğunu
söyleyen Koska Yönetim Kurulu Üyesi Emin Dindar, 2013
yılında hedeflerinin özellikle Uzak Doğu’da güçlenmek
olduğunu belirtiyor. Nakliye firmalarının, ihracat taşımalarında
ürünlerine yeterli hassasiyeti gösterdiğini ve nakliye açısından
sıkıntı yaşamadıklarını vurgulayan Dindar, gıda taşımacılığının
profesyonelce yapılmasının önemine dikkat çekiyor.
Koska’nın üretim tesisleri ve ürünlerinden bahseder
misiniz?
1974 yılında Topkapı’da kurulan fabrikamızda ilk olarak
helva, lokum, reçel ve koz helva üretimine başlandı. Talepler
üretim kapasitesini aşınca, Merter’de daha modern üretim
tesislerimiz inşa edildi. Ancak gelişen teknolojiler ve ihracat
yapma isteğimiz, bizi yeni hamleler yapmaya itti. Bu doğrultuda,
1998 yılında tamamıyla otomasyona dönük makinelerle
çalışılan, 11 dönüm arazi üzerine kurulu 18 bin metrekare
kapalı alana sahip, Ambarlı Kavşağı’ndaki yeni tesislerimize
46
İŞ DÜNYASI
taşındık. Türkiye’nin tüm marketlerinde ürünlerimiz satılıyor.
Helva, tahin, pekmez, reçel, bal, lokum, kâğıt helva, krokan,
pişmaniye, kakaolu fındık kreması gibi çok geniş bir yelpazede
üretim gerçekleştiriyoruz. Günde 50 ton helva, 40 ton tahin, 20
ton reçel üretim kapasitemiz var. Türk gıda sanayinde bir ilke
imza atarak, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın izniyle tamamen
doğal tatlandırıcılar kullanarak şekersiz helva, lokum, badem
ezmesi ve reçel üretimi de yapmaya başladık. İhracat yaptığımız
ülkelerin damak kültürüne göre ürünlerin tadında, kokusunda
veya kıvamında ufak değişiklikler yaparak markaya bağlılık
oluşturuyoruz.
Türkiye’deki yapılanmanız hakkında bilgi verir misiniz? Şu
an tüketicinizle kaç noktada buluşuyorsunuz?
Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Samsun ve Erzurum
illerindeki bölge müdürlüklerimiz ve depolarımızın yanı sıra,
tüm Türkiye’yi kapsayan 115 bayimiz ile yaygın bir satış ağına
sahibiz. Distribütörlerimiz aracılığıyla, 700 araçlık filomuzla
tüm ülke genelinde geniş bir dağıtım ağı oluşturduk. Tüm
perakendeci satış kanallarımız vasıtasıyla tüketicinin beğenisine
sunduğumuz ürünlerimiz Migros, DiaSa, Kipa, Metro, Macro
Center, Real, Tansaş ve Carrefour gibi hipermarket, süpermarket
ve yerel zincir marketlerle geniş bir kitleye ulaşıyor. Perakende
sektöründe de iddialıyız. Ambarlı, Avcılar, Bakırköy, Otogar,
Beykent, Torium ve Cidde olmak üzere toplam yedi perakende
mağazamız var. Üretim ve satış teşkilatımızda yaklaşık 700
çalışanımız bulunuyor. Türkiye’de ve ihracat gerçekleştirdiğimiz
64 ülkede en beğenilen lezzetler arasında yer alıyoruz. Bunun
için ürünlerimizi, lezzet ve kalitesinden ödün vermeden
yenilemeye devam ediyoruz.
Yurt dışında geniş bir pazara sahip olan
Koska, 2013 yılında ihracatta rota değişikliği
düşünüyor mu?
1992 yılında ABD’de pazarlama eğitimimi
tamamlayıp yurt dışı pazarlamadan sorumlu yönetici
olarak iş hayatıma başladım. Özellikle yurt dışında
daha güçlü olabilmek amacıyla çalışmalar yürüttüm. O
dönemde ihracat çalışmalarına başladığımızda sadece
üç bayimiz vardı. Bugün ise Avrupa, Balkanlar,
Rusya, Türk Cumhuriyetleri ve Orta
Doğu’da, 64 ülkede 70
bayimiz var. 2013 yılında
Uzak Doğu hedefimizi daha
da güçlendireceğiz. İlk girişi
Güney Kore ile yaptık. Tesco
gibi birçok ülkede şubeleri
olan zincir marketlerin
raflarında yerimizi aldık ve
çok güzel bir ivme yakaladık.
Bunun yanı sıra Macaristan, Malta,
İspanya, Lübnan, Ürdün, Portekiz, Tataristan
ve Tacikistan gibi ülkelerde de ürünlerimizin
satışına başlamayı hedefliyoruz.
Önümüzdeki dönem hedefleriniz ne yönde?
Geçen yıl yaklaşık 7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik.
2011’de bir önceki yıla göre ihracatta sağladığımız yüzde 29’luk
artışı, aynı istikrarla devam ettirmeyi amaçlıyoruz. Yaptığımız
titiz ve kaliteli üretimle yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da
tanınan bir marka olma yolunda önemli adımlar atıyoruz. Koska
olarak, geçmişte olduğu gibi gelecekte de tüketicimize en
yüksek kalitede ve güvenilirlikte ürünler sunarak tatlı bir lezzet
geleneği olma konusundaki çalışmalarımıza ara vermeyeceğiz.
Artık şubeleşme çalışmalarına ağırlık vermeyi planlıyoruz. Aralık
2011’de Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde bir şube açtık.
Ürünlerinizin nakliyesini nasıl bir sistemle yapıyorsunuz?
Satış sistemimiz Free On Board (FOB) olduğu için açıkçası
çok problem yaşamıyoruz. Nakliye, müşterilerimiz tarafından
organize ediliyor. Müşterilerimizin genelde nakliye firmaları ile
yıllık anlaşmaları oluyor. Biz de buna uygun olarak Türkiye ayağını
organize ediyoruz. Nakliyelerimiz kara ve deniz nakliyesi olmak
üzere ikiye ayrılıyor. Sevkiyatlarımızın durumuna göre havayolunu
da kullanıyoruz. Ancak maliyeti yüksek olduğu için müşterilerimiz
bunu pek tercih etmiyor.
Türkiye’de nakliye sektörünün ulaştığı düzeyi nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Nakliye sektörünün son yıllarda gösterdiği gelişimi gayet iyi
buluyorum. Sektördeki firmalar artık profesyonel anlamda daha
bilinçli iş yapıyor ve ürünlerimize en az bizim kadar hassasiyet
gösteriyor. Talimatlarımıza harfiyen uyuyorlar. Çünkü gıda ürünleri
dikkat edilmediği takdirde daha yoldayken bozulabilir. Bunun
için gıda taşımacılığı ciddiyet ve profesyonellik gerektiriyor.
Nakliye konusunda çok problem yaşamıyoruz. Yalnız şu
an 40 HC’lik (highcube) konteynerler kaldırıldı.
Bu konteynerler sevkiyatlarımız için çok faydalı
oluyordu. Ayrıca yurt dışından gelen araçların
şoförlerinin İngilizce bilmemesi de bizim
açımızdan sorun yaratıyor. Şoförler farklı ülkelerden
oldukları için maalesef ortak bir dilde anlaşamıyoruz.
47
Aralık 2012
H‹ZMET SEKTÖRÜ
Ford Cargo 1. Ulusal Fotoğraf Yarışması
ödülleri sahiplerini buldu
Ford Cargo Sanat Atölyesi’nin düzenlediği “Kamyoncunun
Hayatı/Yollar Sizin Gözünüzle Daha Çekilir Olsun” fotoğraf
yarışmasında dereceye giren eserler 3-9 Aralık 2012 tarihleri
arasında, VKV Ford Otosan Gölcük Sosyal Yaşam ve Kültür
Merkezi’nde sergilendi. Ford Otosan’ın Cargo markası
çatısı altında oluşturduğu Ford Cargo Sanat Atölyesi’nin
düzenlediği “Kamyoncunun Hayatı/Yollar Sizin Gözünüzle
Daha Çekilir Olsun” temalı 1. Ulusal Fotoğraf Yarışması’nda
dereceye girenler ödüllerini törenle aldı. Foto muhabiribelgesel yapımcısı Coşkun Aral’ın danışmanlığında,
profesyonel fotoğrafçı ve akademisyenlerden oluşan
jüri üyelerinin değerlendirmeleri sonucunda yarışmaya
Adapazarı’ndan katılan İhsan Korkut birinciliğe layık görüldü.
Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün törende yaptığı
konuşmada, yarışmanın çok ilgi gördüğünü ve 1231 eserin
değerlendirmeye alındığını ifade etti.
KSM Group’tan Türkiye’de yeni yatırım
İran merkezli, inşaat firması Kara Sazeh Matin (KSM
Group), Türkiye’de uluslararası taşımacılık sektörüne
yatırım yaparak tüm altyapı çalışmalarını tamamlıyor. Firma
bu çalışmaların en önemli ayağı olan araç seçiminde ise
tercihini Volvo Kamyon’dan yana kullandı. KSM Group, Volvo
Kamyon’dan teslim aldığı 15 adet Volvo FH ile uzun yolların
ağır yükünü Volvo kalitesinde taşımaya hazırlanıyor. 2000
yılında Tahran’da, inşaat sektöründe dünya çapında faaliyet
göstermek amacıyla kurulan KSM Holding, 2011 yılı itibarıyla
Türkiye’deki yatırımlarına başladı. Uluslararası taşımacılık
alanında yatırımlarını yapan KSM Group, ilk adımlarını atarak
Volvo Kamyon’dan teslim aldığı 15 adet Volvo FH 4x2 540
HP, Euro 5 çekici ile filosunu kurdu. Filosunun tüm altyapısını
hem Türkiye’de hem de İran’da tamamlayan KSM, Avrupa
Birliği üyesi ülkelerin yanı sıra İran ve Türk Cumhuriyetleri’ne
hizmet taşıyacak. Serbest depolama, gümrüklü depolama
ve iç dağıtım hizmetleri için yapılanmasını sürdüren KSM
Group, ilerleyen dönemlerde transit yük taşımacılığı, deniz
ve demiryolu taşımacılığı alanlarında da faaliyet göstermeye
hazırlanıyor.
48
H‹ZMET SEKTÖRÜ
Merbil Lojistik, ilk sac tankerlerini
Tırsan’dan teslim aldı
Tırsan Treyler, Türkiye’nin önde gelen lojistik firmalarından
Kılıç Grup bünyesindeki Merbil Lojistik Tırsan’dan yeni
geliştirilen sac tanker siparişinden 20 adet teslim aldı. Bu
teslimatın üretilen yeni bir ürün olmasından dolayı karşılıklı
geliştirilen iş birliği adına ayrı bir önemi bulunuyor. Tırsan
Treyler’in Adapazarı Fabrikası’nda yapılan teslimat töreninde
Merbil Lojistik’in tanker siparişinin ilk 20 adedi firma sahibi
Nejdet Kılıç’a teslim edildi. Teslimatı yapılan sac tanker,
Tırsan tarafından müşterilerden gelen ihtiyaç doğrultusunda
geliştirilerek üretilen yeni bir ürün olma özelliğini taşıyor. Kılıç
Grup Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Kılıç, Merbil Lojistik için
sipariş ettiği araçları teslim alırken “Bugün ilk defa sac tanker
alıyoruz. Bu tankerler tamamen Irak hattında çalışacak. Irak’tan
ham madde ve ham petrol getirirken, Türkiye’de işlenmiş
benzin ve mazotu Irak’a taşıyacak. Bu konudaki bilgimiz,
deneyimimiz ve sağlam ilişkimiz ile verimlilik sağlayacağımıza
ve daha nice yeni projeler geliştireceğimize inanıyorum” dedi.
Taşımacılıkta akaryakıt maliyetleri
ücretsiz hesaplanabilecek
DKV, taşımacılık yapan şirketler için yol güzergâhına göre maliyetlerini
öngörebilmelerini sağlayan “maliyet hesaplama aracı” geliştirdi.
Mart 2013’e kadar ücretsiz yararlanılabilecek rota planlayıcısına
www.dkv-euroservice.com/routenplaner adresinden erişilebiliyor.
Türkiye’de lojistik şirketlerinin maliyetlerini yüzde 35’e varan oranda
hafifleten DKV, kullanıcılarına yeni bir kolaylık sundu. İnternet üzerinden
erişilebilen maliyet hesaplama aracı ile kullanıcılar başlangıç, üç
alternatif varış güzergâhı, mesafe ve tahmini seyahat süre bilgilerini
sisteme girerek yolculuğun akaryakıt maliyetini öğrenebilecek. Aynı
zamanda bu hizmet ile sürücüler için sisteme birden fazla dağıtım
noktası da girebilecek. Maliyet hesaplama aracı ile kullanıcıların
kilometre hızı, zaman, yakıt
fiyatı ve yakıt ekonomisi gibi
firma için önemli olan faktörleri
öğreneceklerini söyleyen
DKV Ürün Müdürü Julia Azfar,
“Güncel trafik bilgilerinin de
bulunduğu sistemde şoförler
yoldaki kaza ve trafik durumunu
da görerek alternatif yolları tercih edebilecek. Sunduğumuz bu
sistem ile kullanıcılarımız Avrupa’daki yolculuk maliyetlerini
daha kolay ve net bir şekilde belirleyebilecek” diye konuştu.
49
diary
Aralık 2012
KÜÇÜK ORTA ÖLÇEKLİ
SANAYİCİLER FUARI
Tarih: 3-7 Nisan 2013
Yer: Tepekule Kongre Ve Sergi
Merkezi-İzmir
Düzenleyen: Ontesa Fuarcılık
Messeturkey
Kapsam: Sanayicinin büyük
pazarlardan pay alabilmesi,
mevcut paylarının artırılması ve
global pazarlarda yeni müşteriler
kazanabilmesi amacıyla organize
ediliyor. Nakliye ve ulaşım sektörü
İzmir’de KOBİ’ler için buluşuyor.
İrtibat: Faruk KOKSAL
0541 547 61 00
[email protected]
[email protected]
50
12. ULUSLARARASI
DENİZCİLİK FUARI
Tarih: 20-23 Mart 2013
Yer: İstanbul Fuar Merkezi
Düzenleyen: İMEAK Deniz Ticaret
Odası
UND 37. OLAĞAN
GENEL KURULU
Tarih: 18 -19 Ocak 2013
Yer: Wow Otel istanbul
Düzenleyen: UND
Kapsam: 37. Olağan Genel
Kurul, ülke ekonomisini taşıyan
uluslararası nakliye sektörünün tüm
paydaşlarının bir araya geleceği,
geçmiş yılın değerlendirileceği,
önümüzdeki yılın planlanacağı ve
yeni yönetiminin belirleneceği bir
buluşma platformu olacak.
İrtibat: [email protected]
AVRUPA BİRLİĞİ- TÜRKİYE
KÜRESEL İŞ KÖPRÜLERİ
GİRİŞİM
Tarih: 20-23 Şubat 2013
Yer: Antalya
Kapsam: Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği’nden alınan yazıda,
Türk ve AB üyesi ülke firmalarının
Mısır, Tunus ve Filistin’de birlikte
iş yapma imkânını sağlamayı
amaçlayan “Avrupa Birliği-Türkiye
Küresel İş Köprüleri Girişimi”
TOBB, Ekonomi Bakanlığı ve
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu
tarafından geliştirildi. Bu girişime
yön vermek üzere, üçlü iş
birliğine konu olacak sektörlerin
belirlenmesine dönük bir fizibilite
çalışması yapıldı. 20-23 Şubat
2013 tarihlerinde Antalya’da
Türk ve AB firmalarını bir araya
getirecek bir eşleştirme faaliyeti
gerçekleştirilecek. Antalya’daki
etkinlikte ayrıca, Mısır, Tunus ve
Filistin’de yatırım ve iş yapma
ortamı konularını içeren “Atölye
Çalışmaları” yapılacak.
İrtibat : http://businessbridges.
tobb.org.tr
TÜRKİYE
FAIR OF SMALL AND MEDIUM
ENTERPRISES
Date: April 3-7, 2013
Venue: Tepekule Congress and
Exhibition Center, İzmir
Organized by: Ontesa Fuarcılık
Messe Turkey
Scope: Organized to enable
industrialists to claim their shares
from large markets, increase their
current share rates and acquire
new customers in global markets.
The transport sector is meeting up
in İzmir for SME’s.
İrtibat: Faruk KOKSAL
0541 547 61 00
[email protected]
[email protected]
12TH INTERNATIONAL
MARITIME FAIR
Date: March 20-23, 2013
Venue: İstanbul Fair Center
Organized by: IMEAK Chamber of
Maritime Trade
37TH ORDINARY UND
GENERAL BOARD MEETING
Date: January 18 -19, 2013
Venue: Wow Hotel İstanbul
Organized by: UND
Scope: The 37th Ordinary UND
General Board Meeting will be a
platform on which all stakeholders
of the international transport
sector -which drives the national
economy- gather together, the
previous year is evaluated, actions
for the next year are planned and
the new management is elected.
Contact: [email protected]
EUROPEAN UNION-TURKEY
GLOBAL BUSINESS BRIDGES
INITIATIVE
Date: February 20-23, 2013
Venue: Antalya
Scope: As is described in the text
published by the Turkish Union
of Chambers and Commodity
Exchanges, the ‘European UnionTurkey Global Business Bridges
Initiative’, which is aimed at
enabling Turkish and EU firms to
seize business opportunities with
Egypt, Tunisia and Palestine, was
developed by TUCCE, Ministry
of Economy and the Turkish
Delegation to the European Union.
A feasibility study has been
conducted in order to determine
the direction of this initiative as
well as the sectors which may
be subject to cooperation among
the three sides. A matchmaking
event will take place in Antalya
on February 20-23, 2013, to
gather together Turkish and EU
firms. Additionally, ‘Workshops’
about investment opportunities
and the business environment in
Egypt, Tunisia and Palestine will
be carried out during the event in
Antalya.
Contact: http://businessbridges.
tobb.org.tr
51
t
e
l
o
r
v
e
h
C uze
r
C
Aralık 201
2012
Teknik özellikler
Tekn
Uzunluk:
Yükseklik:
Maksimum hız:
Silindir sayısı:
Motor hacmi:
Bagaj hacmi (koltuklarr dik):
Yakıt tipi:
Tork:
Maksimum Güç:
52
4681 mm
1521 mm
200 km/s
4
1364 cc
50 litre
500
Benzin
200.0 Nm@1850 rpm
(PS) 140 PS/103.0 kW@6000 rpm
Geniş aileler
için Chevrolet
Cruze Station
Wagon
CHEVROLET, özellikle ailelere ve aktif yaşam tarzına sahip
bireylere hitap eden Cruze Station Wagon’u kasım ayı başında
satışa sundu. 140 beygir gücündeki 1.4L turbo benzinli motor
ve standart donanım olarak sunulan yeni Chevrolet Cruze Station
Wagon, bütün ihtiyaçlar ve müşterilerin farklı yaşam tarzları
göz önünde bulundurularak tasarlandı. Sahip olduğu özellikler,
aile taşıtı, günübirlik geziler ve uzun tatil yolculukları için ideal
olmasını sağlıyor. Chevrolet doğa tutkunları için de bir dizi
kullanışlı aksesuar sunuyor.
Station Wagon, Chevrolet Cruze sedan ve hatchback’in
somutlaştırdığı spor tasarım dilini daha da ileri götürüyor.
“Tekerlekler dışarı, gövde içeri” duruşunun vurguladığı
güvenli görünüm, güçlü bir içbükey omuz hattı ve D sütununa
doğru giderek alçalan tek kemerli bir tavan. Bu aracın güvenli
görünümünü sağlamlaştıran bir özellik.
Çiftli ızgara ve ortada bulunan altın papyon station wagonun bir
Chevrolet olduğu mesajını anında iletiyor. Güçlendirilmiş ön
tampon ve üzerindeki sis lambaları ve yeni tasarlanan yuvaları
otomobilin spor görüntüsünü daha da vurguluyor. Yeni Chevrolet
Cruze Station Wagon’un arka kısımda ise, bagaj kapağının eğimli
açısı, yine eğimli olan ön kısmın dinamik görünümünü tamamlıyor.
Tüm yeni Chevrolet Cruze Station Wagon’lar yeni beş kollu 16 inç
alüminyum alaşımlı çelik jant tasarımıyla birlikte sunulacak.
Chevrolet MyLink özellikli müzik sistemi içeren yeni Chevrolet
Cruze’larda, gösterge panelinin ve radyo biriminin yanındaki
havalandırma çıkışlarının yerleşimi yeniden tasarlandı. Üst
gösterge tablosunun içindeki küçük bölüm müzik sistemine
yaklaştırıldı, USB ve aux-in girişleri eklendi.
OTOMOTİV
CLS Shooting Brake
ile
beş koltuklu spor otomobil keyfi
MERCEDES-BENZ, yaratıcı tasarım konseptinin bir ürünü olan Yeni CLS Shooting Brake
ile yine farkını konuşturdu. Boyutları ve tarzıyla bir coupé otomobilin özelliklerini yansıtan yeni CLS,
beş kapısı ve arka uca kadar uzanan tavanı ile kullanıcısına çok farklı bir deneyim sunuyor. Türkiye’de
ilk kez ‘AutoShow 2012’ fuarında sergilenen Yeni CLS-Shooting Brake, yepyeni görünümü ile 2004
yılında ilk CLS’de başarıyla kullanılan, çok sayıda tasarıma örnek model oluşturan dört kapılı coupé
konseptinin yenilikçi gelişimini ortaya koyuyor.
CLS Shooting Brake, beş koltuklu ve geniş bagaj kapasitesi ile bir spor otomobil keyfi sunuyor.
Klasik seçimlerin dışına çıkmak isteyen, yolculuklarında spor kullanımdan ve bagaj hacminden taviz
vermek istemeyen kişiler için istedikleri potansiyele sahip olan CLS Shooting Brake, 590-1550 litre
arasında değişen yükleme hacmi ile bagaj bölmesi, standart otomatik açılır bagaj kapağı sayesinde
kolay kullanım sunuyor.
Mercedes-Benz mühendisleri CLS Shooting Brake’de verimliliği artırmak için sportif ayarlara ve
diğer serilerden bilinen direct-steer teknolojisine sahip elektro-mekanik destekli direksiyon sistemini
kullandı. Bu sistem yakıt ekonomisine ek olarak, yol tutuşunda ve çeviklikte de önemli avantaj
sağlıyor. Ayrıca aktif park yardımcısını da barındıran bu sistem sayesinde CLS Shooting Brake sadece
park alanlarını belirlemekle kalmayıp, otomatik olarak park da edebiliyor. Yeni CLS Shooting Brake
modelinde sunulan bir düzineyi aşkın sürücü destek sistemi, trafik kazalarını önlemeye ve kazanın
şiddetini azaltmaya yardımcı oluyor.
53
Aralık 2012
Tablete yakın akıllı telefon
Samsung Galaxy Note II
SAMSUNG’UN tablete yakın akıllı telefonu Galaxy
Note II gerek kasası ve donanımı, gerekse süper amoled ekranı
ve HD görüntü kalitesi ile dikkat çekiyor. Galaxy Note II, Wacom
firmasından lisanslı dokunmatik kalemi Samsung, S Pen olarak
isimlendiriyor. Note II, sizin kalemle yapabileceğiniz hareketlere
göre ekranda ekranın alt tarafına bir bar yerleştiriyor. Böylece
işlemlerinizi daha hızlı gerçekleştirebiliyorsunuz. Galaxy Note
II’de sanal klavye kullanılarak kalemle de yazılabiliyor. Ayrıca
telefonun çoklu ekran özelliği sayesinde iki uygulama aynı anda
çalıştırılabiliyor. Note II’nin işçilik kalitesi en üst düzeyde. 5,5
inç büyüklüğünde ekrana sahip olan Galaxy Note II’de, Samsung
Exynos 4 çekirdekli ARM işlemci bulunuyor.
3D TV keyfini gözlüksüz yaşayın
TOSHIBA, 55 inç boyutundaki yeni televizyonu 55ZL2 ile gözlük
kullanmadan üç boyut deneyimi sunuyor. Dünyanın ilk gözlüksüz
3D televizyonu olan 55ZL2 modeli 139 cm (55 inç) boyutunda.
Quad Full HD özelliği sayesinde çok sayıda kişi aynı anda 3D
görüntüyü izleyebiliyor. Modelde aynı ekrandan dokuz görüntü elde
etmek için 3840 x 2160 piksel gömülü panel, yani Quad Full HD
çözünürlüğüne eş değer bir panel de bulunuyor. 2D içerikleri Quad
Full HD çözünürlüğünde görüntüleme özelliğine sahip olan 55ZL2,
8 MP kamera ile çekilmiş görüntüleri kaliteden ödün vermeden
gösterebilmesiyle de dikkat çekiyor.
Kingston’dan yeni SSDNow V serisi
sabit disk sürücüleri
BA⁄IMSIZ, bellek üreticisi Kingston Technology Company’nin flash bellek
teknolojisi alanında uzman şirketi Kingston Digital Inc., maliyet avantajlı yeni nesil
SSDNow V serisi sabit disk sürücülerini pazara sundu. Kingston® SSDNow V300,
mevcut masaüstü ve taşınabilir PC’lerini hesaplı çözümlerle güncellemek isteyen
tüketicilere son derece uygun bir seçenek sunuyor. Yeni SSDNow V300, dakikada 7200
devir yapan herhangi bir sabit disk sürücüden 10 kat daha hızlı çalışıyor. Kingston
için geliştirilmiş bir LSI® SandForce® Flash Veri Depolama İşlemcisi (Flash Storage
Processor – FSP) çözümüyle güçlendirilen ve endüstri lideri 19 nm NAND Flash
bellekle optimize edilen SSDNow V300, saniyede 450 MB’ye kadar çıkabilen bir hızda,
ardı ardına veri yazma ve okuma performansı gösteriyor. SSDNow V300, kullanıcılarına
kalite, performans ve hesaplı çözüm imkânı sunuyor.
54
TEKNOLOJ‹
Dell süper-ince ultrabook
segmentine XPS 13’le girdi
DELL, XPS 13 modeli ile süper-ince ultrabook segmentinde
yerini aldı. Dizaynı ve performansıyla segmentinin en önemli
modellerinden biri olmaya aday olan XPS13, karbonfiber yapısı,
magnezyum alaşımlı siyah klavyesi ve alüminyumun sağlamlaştırdığı
kasasıyla güçlü bir performans sağlıyor. Hafif ve ince olan XPS 13’ün,
toplam ağırlığı ise sadece 1.3 kilogram. Cihazda hiç takılmadan
pencereleri arka arkaya açıp, işlemleri arka planda yürütebiliyorsunuz.
Windows 8’le tam entegre olarak çalışabilen XPS 13, kusursuz
görüntüsünü Windows’un arayüzüyle zenginleştiriyor.
Masaüstünde devrim: Fujitsu X Serisi
FUJITSU’NUN, yeni masaüstü ürün ailesi olan Fujitsu X serisi PC’leri, ince monitörleri ile
masaüstünü tekrar ön plana çıkarıyor. Yenilikçi teknolojilerle donatılmış, zarif ve çok şık seçeneklere
sahip Fujitsu X Serisi, değişimi hızlandırıyor ve yarının ofisinin vazgeçilmezleri arasına girecek olan
interaktif dokunmatik ekranlar, sezgisel uyum desteği, çoklu platformlar ve cihazlar ile kullanım imkanı
sağlıyor. Standa entegre edilmiş bilgisayar ünitelerinin yer aldığı üç ayrı ürün serisi için hazırlanan
“hepsi bir arada tasarımı” ile Fujitsu X Serisi ailesi, kullanıcıların istedikleri şekilde çalışmalarına
imkan tanıyan cazip bir arayüz sunuyor. Fujitsu X Serisi cihazları arasında Microsoft Windows 8 ile
birlikte piyasaya sunulan Esprimo PC modeli de bulunuyor ve tüm bunları kullanıcı deneyimine
entegre ediyor. Fujitsu X Line Esprimo PC’nin ve Futro ince istemci standart özellikleri arasında,
yüksekliği ayarlanabilir, çerçevesiz, 23 inçlik (58,4 cm), yüksek çözünürlüklü dokunmatik ekran yer
alıyor. İsteğe bağlı olarak, yalnızca 12 mm kalınlığa sahip süper ince ekranı da içerebilen X Line
PC’nin ekranı ve ince istemcisi her açıya dönüyor ve bükülüyor.
RIM’in yeni telefonu BlackBerry 10
KANADALI Research In Motion’ın (RIM) yeni ürünü BlackBerry 10, görsel
klavyesi ve akıllı kamera yazılımıyla dikkat çekiyor. Görsel klavyeye sahip, tamamen yeni
bir platform kullanan BlackBerry 10, fiziksel klavye kullanan BlackBerry 7’den farklı bir
görünüm sergiliyor. BlackBerry 10 sahip olduğu yeni arayüz, belgeler, uygulamalar ve farklı
ekranlar arasında çok kolay geçiş yapılmasını sağlıyor. Bir dokunuşla en son kullanılan
üç ekran yan yana dizilmiş kartlar gibi gösteriliyor. Kısa yol tuşlarıyla da istenilen ekrana
anında geçiş yapma imkânı sunuluyor. BlackBerry® 10 global lansman etkinliği, 30 Ocak
2013 tarihinde gerçekleşecek. Dünyanın birçok ülkesinde eş zamanlı yapılacak lansman
etkinliklerinde BlackBerry® 10 platformunun yanı sıra BlackBerry® 10 işletim sistemine
sahip ilk iki akıllı telefon modeli de resmi olarak görücüye çıkacak. Bu modeller ve satış
tarihleri konusuyla ilgili detaylar ise bu etkinliklerde paylaşılacak.
55
Aralık 2012
Siemens Sanat’tan
“Deniz Artık Uyanıyor” Sergisi
SIEMENS Sanat’ta 4 Aralık’ta başlayan “Now Wakes the Sea/Deniz Artık
Uyanıyor” sergisi, kıyı bölgeleri tüketim, turizm, ekonomik, politik, çevresel, kent
planlaması, küresel politikalara bağlı olarak geliştirilen dış stratejiler için bir oyun
alanı olarak kullanılırken, kıyı-kentsel yaşamın sürdürülebilirliğine yönelik gözlem ve
beklentileri tartışma alanına taşıyor. Hollanda merkezli Satellietgroep’ın liderliğinde
gerçekleştirilen bu proje, Karadeniz ve Kuzey Denizi’ne kıyısı olan ülkelerde
sanatçıların, sinemacıların yeni yapıtlar geliştirebilmesi, var olan çalışmalarını
değerlendirebilmeleri ve ortaya çıkan yapıtları sergilemelerine yönelik, araştırmaya
dayalı programlar geliştirmeyi amaçlıyor. Projenin yapıtları,
25 Ocak 2013 tarihine kadar, haftanın her günü 10.00 -19.00 saatleri arasında
Siemens Sanat’ta izlenebilir.
Terra Cotta askerleri
Topkapı Sarayı’nda
ÇİN’İN yeraltı heykel ordusu Terra
Cotta askerleri ve Çin’in muhteşem hazineleri
İstanbul’da görücüye çıktı. UNESCO tarafından
Dünya Kültür Mirası listesine alınan, Çin’in
gizemli yeraltı ordusunun toprak askerleri
Topkapı Sarayı’nda sergileniyor. Sergide, bugüne
kadar Çin dışına çıkarılmayan Terra Cotta atı
da yer alıyor. “Çin Hazineleri” sergisi; Yasak
Şehir, Şanghay, Qin Shihuang başta olmak üzere
Çin’in 11 önemli müzesinden getirilen 101 eseri
içeriyor. Sergi, 23 Şubat 2013’e kadar ziyaret
edilebilir.
Sıla, yılbaşında Lütfi Kırdar’da
YAPTIĞI besteler ve yazdığı sözlerle Türk müziğine damga vuran güçlü
yorumcu Sıla, yeni yıla İstanbul Lütfi Kırdar sahnesinde sevdikleriyle girecek.
Misafirler, yılbaşına özel hazırlanacak dekor, stant ve loca düzeni ile Lütfi Kırdar
Kongre Merkezi Rumeli Salonu Hall 1’de sahne alacak olan Sıla’nın yeni şarkılarını
da ilk kez dinleme fırsatı bulacak. Lila Organizasyon tarafından düzenlenecek
gecede, kurulacak sekiz adet büyük bar ve içki ünitesi, limitsiz, sorunsuz ve
kuyruksuz bir içki keyfi vadediliyor. Müzik ve eğlencenin tadına varmak için siz de
geç olmadan biletlerinizi ayırın.
56
Pi’nin Yaşamı
Vizyon Tarihi: 28 Aralık 2012
Yönetmen: Ang Lee
Oyuncular: Toby Maguire,
Gerard Depardieu, Ang Lee,
Tabu, Mychael Danna
İZLEYİCİYİ genç
bir çocuğun inanılmaz
macerasına sürükleyen
“Pi’nin Yaşamı”, heyecan
verici, esprili ve aynı zamanda
trajik bir hikâye. Filmde Pi
Patel’in Hindistan’daki egzotik
bir hayvanat bahçesinden
Pasifik’e uzanan yolculuğunda
yaşadığı gemi kazası sonucu
bir sandalda bir sırtlan, kırık
bacaklı bir zebra, bir orangutan
ve üç yüz kiloluk bir Bengal
kaplanı ile hayatta kalan tek
insan olarak yaşadığı akıl
almaz hikâyesi anlatılıyor.
Benden Çok Uzakta
Yaşar Beçene
Zambak Yayınları
ŞAİR Yaşar Beçene’nin ilk şiir kitabı “Benden Çok Uzakta”, Zambak Yayınları
tarafından yayımlandı. Dört bölümden ve elli altı şiirden oluşan kitapta, özellikle belli
bir kompozisyonda düşünülerek tahkiyeli bir üslupla yazılması dikkat çekiyor. Tenkit
yemeden meydana çıkan şiirlerin yarım kalabileceğini düşünen şairin kitabındaki
şiirlerin diğer şiir kitaplarından önemli bir farkı da tamamının eleştirisinin yapılmış
olması. Ses, ritim ve kafiyenin doyumsuzluğuyla bir musiki tadındaki şiirlerden
oluşan “Benden Çok Uzakta”yı kendinize çok yakın bulacakcaksınız.
Taşlar Yerinden Oynarken
Dijital Pazarlamanın Kuralları
Muhteşem Osmanlı
Fatoş Karahasan
Doğan Kitap
FATOŞ Karahasan’ın kaleme aldığı
“Taşlar Yerinden Oynarken -Dijital
Pazarlamanın Kuralları”, Doğan Kitap
tarafından yayımlandı. Okuyucuların,
önümüzdeki dönemde şirketleri, bireyleri,
markaları ve toplumları nelerin beklediğini
bulabileceği kitapta, sektörün ve iş
dünyasının pek çok tanınmış isminin de
yazıları yer alıyor. Bu kitap, internette kendine
yer açmak ve gelişmek isteyenlere, sunduğu
formüllerle, soru-cevaplarla ve kurallarla
ilham veren bir kılavuz niteliğinde.
Doğu’dan Uzakta
Amin Maalouf
Yapı Kredi Yayınları
ROMANLARI ve incelemeleri tüm dünyada
milyonlarca satan Amin Maalouf’un yeni kitabı
“Doğu’dan Uzakta”, Ali Berktay’ın çevirisiyle Yapı
Kredi Yayınları’ndan çıktı. Kitapta, gençliklerinin en
güzel dönemlerini bir arada geçiren, hayalleri ve
umutları olan bir grup insanın, ülkelerinde patlak
veren iç savaştan sonra farklı yerlere dağılmasının
ve yıllar sonra, eski arkadaşlarından birinin cenazesi
dolayısıyla tekrar ülkelerine dönmesinin hikâyesi
anlatılıyor. Ayrıca, Lübnan iç savaşının getirdiği
yıkımlara ve Orta Doğu coğrafyasının yaşadığı kültürel,
tarihsel ve toplumsal sorunlara dair çok çarpıcı
gözlemler yer alıyor.
Johann Wilhelm Zinkeisen
Koçak Yayıncılık
BATI kütüphane ve arşivlerinde 20 yıl
süren çalışmalar sonucunda ortaya çıkan
Johann Wilhelm Zinkeisen’in başyapıtı
“Muhteşem Osmanlı-Osmanlı İmparatorluğu”,
Koçak Yayıncılık tarafından ilk defa Türkçe
ve koleksiyoner baskı olarak yayımlandı.
Editörlüğünü tarihçi-yazar Erhan Afyoncu’nun
yaptığı eser, Prof. Dr. Halil İnalcık ve Prof.
Dr. İlber Ortaylı’nın sunumlarıyla hazırlandı.
Osmanlı hakkında şimdiye kadar hazırlanmış en
detaylı kaynaklardan biri olarak nitelendirilen
ve yedi ciltten oluşan koleksiyon İspanyolca,
Yunanca, İngilizce, Latince ve Fransızca
dillerinden çeviriler yapılarak altı yılda
tamamlandı. 5022 sayfa, altın varaklı, deri ciltli
ve özel olarak hazırlanan eser, deri kutusunda
isme özel numaralandırılmış sertifikasıyla
sunuluyor. Ayrıca her ciltte, döneme
damgasını vuran padişahlar tuğralarıyla birlikte
resmediliyor.
57
58
Aralık 2012
December 2012
leading article
RUHİ ENGİN ÖZMEN,
CHAIRMAN OF THE UND BOARD OF DIRECTORS
EXPECTATIONS FOR 2013
agenda
RUHİ ENGİN ÖZMEN,
CHAIRMAN OF THE UND BOARD OF DIRECTORS
“THE GOVERNMENT’S VIEW OF
THE LOGISTICS SECTOR IS SHIFTING”
guest of the month
SÜLEYMAN ONATÇA, CHAIRMAN OF THE BOARD OF DIRECTORS
OF TURKISH ENTERPRISE AND BUSINESS CONFEDERATION (TURKONFED)
“INCENTIVES AND INDUSTRIAL POLICIES NEED
TO BE INTEGRATED TO THE LOGISTICS SECTOR”
city and economy
WITH THE DREAM OF BECOMING A
METROPOLITAN CITY TRABZON IS MORE
HOPEFUL ABOUT THE FUTURE NOW
Leading article
Expectations for 2013
As we are preparing to start a new on a brand new page in the
new year, we are listing our plans and projections for the sake
of being ready for change in the name of the logistics sector, the
sector that has a say in the future of global economy. 2013 will
probably not be a year when ‘cars fly and we step into aerospace
logistics’ but it is safe to say that rapid and substantial changes will
closely impact our sector in line with the frequent advancements
in technology and the importance invested in innovation around
the world. Just as how the invention of containers influenced the
sector 50 years ago, a series of changes awaits us in 2013 from
vehicles running on solar energy to satellite stations transmitting
solar power to the earth from the space and from trucks running
on natural gas to carbon-dioxide suction equipment or gigantic
freight carriers. Estimations are that 10 to 20 years later, we will
be in possession of only 70% of the resources we have today.
However, it is also projected that the global consumption of
energy will go up by 47% by 2035. This makes it strictly necessary
to share resources as much as possible among stakeholders of
global economy and promote energy savings. Since the global
financial recession that broke out in 2008, the issue of ‘improving
efficiency and reducing costs’ has been one of the top items of
the agenda. Transporting higher volumes of freight at lower costs
and in a shorter period of time is now the most basic concern
of the transport and logistics sector. All of these concerns render
collaboration on a global scale and ‘clustering activities’ -as a
subtitle of the former- popular. The topic of ‘logistics villages’
which we, as UND, have been discussing as a part of the sectoral
agenda since the early 2000’s is now being considered within
a larger scope. All logistics-related operations are being defined
within ‘clustering’ zones in which all actors involved in logistics
processes gather around and create a scale economy, commonly
utilizing resources. As a matter of fact, logistics clustering
has become a part of competitive power boosting strategies
in economies around the world. For this purpose, while our
association keeps on taking initiatives before private sector
associations like TEC and TUCCE and the relevant ministries on
one hand, we seek ways of unite all stakeholders operating in
the field of logistics on a national and international level through
the means of the EU projects that we take up on behalf of our
national on the other.
The agenda of energy presents us with new ways of motivation
in terms of ‘raising demand’ for our sector on global scale in
the face of the trade environment that keeps shrinking because
of economic issues. For example, unable to offer the expected
support for the development initiative of the Normandy region
-a small harbor in France- in terms of transaction volume, Le
Havre now depends on energy projects and investments in
energy logistics to meet the pursuit for development aimed at
regional welfare. This area promises strong potential of business
for our sectoral firms, which have to share the ‘freight’ produced
within the country with ‘foreign transporters’ because of the
destructive competition that is backed up by increasingly unjust
elements. Considering the fact that energy is quite a large cost
item in our exports, we are required to take the issue of ‘energy’
into consideration more closely and within a broader scope in
2013 and the years to come. Some of the changes we expect to
welcome in 2013 will be in ‘legislation’. The ‘Railway Framework
Law’ and the ‘TSR Law’, which have been discussed at the
TGNA in draft form for a while now, are examples to these. The
legislation on ‘Logistics Centers’ is another expectation we have
been holding for long. We would also like the year 2013 to be a
time when the studies on the ‘Turkish Logistics Master Plan’ are
launched within the framework of a sound plan. We would like
to wish all our stakeholders a very gainful new year crowned with
good health.
60
Guest of the month
Süleyman Onatça, Chairman of the Board of Directors of Turkish Enterprise and
Business Confederation (TURKONFED)
“Incentives and industrial policies need to
be integrated to the logistics sector”
The Turkish Enterprise and Business Confederation (TURKONFED)
represents 134 associations together with 17 member federations.
Issuing reports to contribute to national development as a result
of scientific studies on agenda items, TURKONFED is preparing to
present the report titled ‘Escaping the Medium Income Trap’ in
the wake of its previous reports, ‘New Era and New Goals’ and
‘Regional Development in Turkey: Differences, Correlations and
Designing a New Mechanism’. Süleyman Onatça, Chairman of
the TURKONFED Board of Directors, who we interviewed with
regards to the confederations activities, Turkish economy and the
logistics sector, records that improving logistics and transportation
could give rise to investment opportunities and better qualified
manpower. Onatça notes that for this purpose, it is of essence
to integrate the logistics sector to governmental incentives and
industrial policies in particular.
Could you please inform us about TURKONFED’s activities?
TURKONFED is one of the most outstanding independent and
voluntary non-governmental business organizations of Turkey. Our
confederation gathers under its roof 134 associations established
by industrialists and businessmen under 17 federations in all
four corners of Turkey, corresponding to a total of more than 11
thousand businessmen. We represent a collective of companies
with a business volume of 208 billion Dollars which provide
employment opportunities to over 1 million people and conduct
exports worth over 65 billion Dollars. As a confederation, we
present proposed solutions to the issues faced in the business
world from a polyphonic, impartial and constructive point of
view. We strive to inform all competent authorities including
governmental officers and bureaucrats about regional and sectoral
perspectives of economy. Topics like regional development,
efficient implementation of the industrial strategy and enhancing
the competitive capacity of our companies -mainly SME’s- are our
areas of priority and importance.
What do you think about the performance displayed in
Turkish economy and industry in 2012? What do you think
should be done to improve industry further in Turkey?
Turkey has been impacted by the outbreaks in global economy
in 2012. Therefore, a noticeable decline in growth rates was
experienced. The 10% growth rate that we achieved last year has
dropped down to around 3% this year. The financial shrinkage
that reigns over the entire globe and the events that took place
in the Middle East took their toll on our exports. Our exports
to Europe -our biggest commercial partner- diminished in line
with the constriction in European markets. Actually, the level of
reduction in industrial production has been immense within the
first eight months of the year. Within the first eight months of the
year, the increase in the manufacturing sector has turned out to be
only 2,4% above that of the last year. And such a strong increase
as 6% was experienced in September. However, we do observe
that manufacture has still not gained any acceleration whatsoever
in some sectors. The future of manufacturing will depend on what
will happen in foreign demands.
In order for the Turkish industry to improve further, our economy
is required to grow by 5-7%. To achieve this, competitive power
should be boosted in exports. We believe that SME’s bear
key significance in this regard. By enhancing the competitive
capacity of SME’s, we can render economic growth sustainable.
On the other hand, it is equally necessary and important for
the improvement of Turkish industry to realize micro and macro
reforms aimed at increasing efficiency in labor markets, decreasing
costs in energy markets and improving the competitiveness of our
Stressing that
further investment
opportunities are
bound to emerge
in line with the
improvement of
logistics in Turkey,
Süleyman Onatça
notes that the
logistics sector needs
to be integrated
to governmental
incentives and
industrial policies as a
first step in this regard.
economy and industry respectively.
What is the significance of logistics from the
business world’s perspective?
As TURKONFED, we believe that the basic
problems faced in provinces should be
uncovered as a first stop so as to insure regional
development. We questioned what should be
done for provincial development in our report
titled ‘New Era and New Goals’, which we
issued last year and consulted the businessmen
associated to regional associations and our
federations. We found out that logistics was one
of the areas the business world considered to
be important in order to ensure provincial and
regional development. The businessmen who
took part in our research put emphasis on the
fact that in addition to resolving infrastructural
and urban developmental issues, logistics
facilities has to be broadened in order to boost
the competitiveness of provinces. As a matter
of fact, logistics is among the factors which
determine a province’s competitive capacity and
enable it to attract investments from outside.
The significance of logistics also stems from it
being an area that has its influence spread all
over the entire industrial sectors. We believe that
the industrial strategy to be followed in Turkey
should accordingly focus on problematic areas
like transports, logistics facilities, technology and
Re-De policies, which influence practically all
sectors.
Could you please evaluate the pros and
cons of logistics in Turkey? What do you
think should be done to improve the sector?
Considering our country’s geostrategic location
and prominence, logistics emerges as one of
the most notable sectors of Turkey. Additionally,
the fact that manufacturing activities are all
conducted within the national borders of such
geostrategic significance renders the sector
even more notable. Still, the necessary level of
improvement has not yet been put in place in
the field of logistics to match its vital importance.
With all these factors mentioned, we believe
that there is a potential of improvement in the
sector. Such improvement is bound to impact
positively not only other sectors but also our
exports. A better environment could be erected
for investments and the level of qualification
among our human resources could be elevated
by ameliorating logistics and transport facilities.
61
Agenda
“The government’s view of the
logistics sector is shifting”
Highlighting the fact that serious progress has been made in
order to render Turkey the regional leader of transit transport
of goods in terms of becoming a logistics hub, Engin Özmen,
Chairman to the Board of Directors of the International
Transporters’ Association (UND), stresses that the government’s
view of the logistics sector is shifting. According to Özmen,
the sector’s process of improvement -in which infrastructural
deficiencies have been compensated for- is bound to be
sustained the coming years as well
Times due to the events that broke out in Syria in particular, issues regarding
Russian transport permits, the busy traffic of the Khabur Border Gate and the
recession in Europe. With the addition of prolonged waiting times at borders
on the waste of time induced by these particular growth-hindering issues,
the sector’s hopes are, in a way, channeled into the year 2013. Noting that
many deficiencies have been eliminated in the Turkish logistics sector and
the government has realized some improvement work thanks to the recent
infrastructural efforts, Ruhi Engin Özmen, Chairman to the Board of Directors of
the International Transporters’ Association (UND), tells us that a lot of distance has
been covered to turn Turkey into the regional leader of transit transport of goods
in terms of becoming a logistics hub as a result of all this work. Considering this
to be a process that is expected to continue in the next years, Özmen has the
following opinion: “The government’s view of the logistics sector has started
to shift. New regulations are being introduced to clear the path before not only
the road but also maritime, airway and railway transports too. Turkey has already
set its strategic goals on the path to becoming a logistics base. TEC, TUCCE, the
Ministry of Transport and the State Railways Administration have all been working
towards this purpose. As UND, we will be issuing a draft master plan about
logistics bases in Turkey in 2013 and set our own priorities. We will be submitting
reports as to what should be done at what point. I do believe that the sector’s
view forward shall be clear in 2013 and in the following years.”
We talked about the sector’s progress and the events of 2012 as well as future
prospects for the upcoming term with Ruhi Engin Özmen, Chairman of the Board
of Directors, who is optimistic that the unjust competition with Europe will finally
be eliminated particularly owing to the resolution of the visa problems.
How has the year 2012 been for the logistics sector?
It was a very tough year for the sector. Especially the turn of events in Syria has
been quite hard on our transporters. As we could not overcome transport permit
issues with Russia, transports to Russia have put a strain on the market. On the
other hand, the incredible piling-up at Khabur went on. Considering the fact that
2 thousand vehicles enter and exit Khabur, the problem at hand still remains that
as we an alternative bridge could not have been built yet. Goods purchases in the
recession-stricken Europe have been dwindling, causing shrinkage in the sector.
The recession led to a loss of income and prevented the sector from growing. We
have to diagnose the problems and come up with solutions. Accordingly, we are
required to find out what should be done in the next term.
62
What is the scale of the shrinkage in
transports to the Gulf countries?
The statistical expression of the shrinkage
in transports to the Gulf countries has been
discussed throughout the entire year. Actually,
the magnitude of contraction in the market
is close to 89 percent. Syria matters to us,
because we conduct transports to 14 Gulf
countries over Syria. In order to improve the
Syrian route, Ro-Ro services have been put in
place. However, these services have not sufficed
for all of our transports to the Gulf region. The
uncertainty as to when the entire process will
finally come to an end stands as a negativity
before us in terms of employing Ro-Ro lines as
soon as possible. Nevertheless, we have seen
recently that Turkish transporters are actually
able to reach out to the Gulf countries through
Ro-Ro even if Syria is not an option anymore.
The shares claimed by Turkish transporters in
the respective countries have started to climb
up steadily. We take three to four runs on
Ro-Ro vessels every week. While these services
were previously offered in Mersin, we now use
İskenderun Harbor. There are two Ro-Ro firms
involved.
What are the reasons why foreign vehicles have increased their market
shares in Turkey?
The increased shares of foreign vehicles in transports to and from Turkey are among
the primary issues with transports with the West. The fallout from the restraining
financial recession in the West both hit the service sector and reduced goods
transactions. The European recession has led to more foreign vehicles entering
Turkey. Unjust competition has been at hand due to the visas and quotas imposed
on us not being imposed on the Europeans too. The situation peaked in 2012.
In comparison to 2010, the market share of foreign vehicles has gone up by two
points. This means that the market share of foreign vehicles was 16 percent and
it increased to 18. Currently the market share of vehicles with foreign license
plates is 35 percent and that of Turkish vehicles is 65. The change of events has
been for the benefit of foreign vehicles like never before. It is necessary to find out
and understand the underlying reasons. The market share of foreign vehicles has
increased by 35% but this includes the foreign vehicles utilized by Turkish firms with
investments abroad too. If we have to analyze how much of it belongs to Turkish
firms and how much to foreign firms, I deduce that 15% is claimed by Turkish
vehicles and the remaining 20 percent of market share is actually claimed by foreign
vehicles.
Time wasted at customs points are a source of trouble for Turkish
transporters as well. What are your suggestions to solve this problem?
I actually think that the time wasted at customs is the main problem of the Turkish
transport sector. When compared to 2010, we have been unable to reduce the
waiting times at customs points this year too. Waiting intervals at customs are still
as seriously long as one week or nine days in some cases. This issue has to be put
an end to as soon as possible. Our vehicles are supposed to wait only a bit when
entering or exiting customs. Domestic customs have to be abolished now. In the
case of İstanbul, two customs points, one in Halkalı and one in Erenköy, are located
right in the middle of the city. This causes grave problems for vehicles when entering
or exiting. The deal time wasted and traffic fines are significantly high. This also
induces a negative public image. It is safe to say that the traffic is intensified by
trucks. However, we are prohibited from engaging in the traffic at rush hours and
this does nothing but result in further waste of time. In my opinion, in order to
break this vicious cycle, the two customs points in İstanbul have to be moved out of
the city as soon as possible and even start functioning as exit customs only. We have
adopted the electronic declaration system. Final inspections of goods in bond can
now be carried out at exit gates. We are investing serious efforts in connection to
this. To list a primary projection, a large truck park has to be established in Kapıkule.
Green vehicles may transit through the truck park without having to stop and other
vehicles may enter the line for inspections, thus ridding us of the tedious waiting
at the customs gate and enabling our vehicles to fully utilize an operational period
of eight hours as soon as they leave Kapıkule without getting caught in the traffic
prohibition in Bulgaria.
Do you believe that the necessary efforts are in place to accelerate the
development of the logistics sector in Turkey?
On the path to becoming a logistics base, a lot of progress has been made in order
to render turkey the regional leader in the transit transport of goods. Infrastructural
deficiencies are being eliminated. The government is coming up with improvements
in various areas. This is a process which will continue in the upcoming years.
The government’s view of the logistics sector has started to change. New legal
regulations are being introduced to clear the path before not only the road but also
maritime, airway and railway transports too. Turkey has already set its strategic goals
on the path to becoming a logistics base. As UND, we will be issuing a draft master
plan about logistics bases in Turkey in 2013 and set our own priorities. We will be
submitting reports as to what should be done at what point. I do believe that the
sector’s view forward shall be quite clear in 2013 and in the following years. We will
emerge advantageous especially when the unjust competition with Europe has been
overcome. The visa issue has to be resolved as soon as possible for this purpose.
Its solution will surely give us the upper hand in competition. Our drivers can stay
for only such a short period of time and then they have to wait for 10 days again
to obtain another visa. This comes with a specific cost. If we can leave this behind,
the Turkish transport sector will flourish and grow. A country which aims to achieve
an export figure of 500 billion Dollars as part of its vision for 2023 is supposed put
more importance in the transport sector. The infrastructure has to be consolidated
soon enough for this purpose.
Although this year has been
troublesome, do you have hopes
for the next year? Are there any
new opportunities awaiting the
sector in 2013?
If the war in Syria comes to an end and
internal peace is established, I am of
the opinion that Turkey will be needed
in the region for its development and
revitalization of trade and economy. It will
be a large and fine market for Turkey. As
the people in the region become more
and more involved in trade, Turkey’s
trade relation will be given a rise to. This
situation at hand is an opportunity to us.
We have overcome the permit issues with
Russia with the agreement concluded and
our trade is back on track. Therefore, I
believe we, as the transport sector, will be
taking a nice share from trade. When the
issues with the central Iraqi government
in Baghdad -which is separate from
North Iraq, the biggest trade partner of
Turkey- have been resolved in 2013, we
will be occupying a dominant position
in this country. In fact, our transports to
the country might even double. We keep
look for alternatives in Europe and are
taking up a lot of initiatives to reduce
costs. This is to say that we are changing
transport modes. We are trying to deliver
our goods through the means of Ro-Ro
-making up for our dependence on the
road- and strive to seize opportunities
of competition. I estimate that such
intermodal transport formats will improve
further in Europe in 2013.
63
city and economy
With the dream of becoming a
metropolitan city Trabzon is more
hopeful about the future now
The city center of Trabzon extends from the sea in the north over to Boztepe
in the south, in the form of rough terraces. The streams of Değirmendere,
Kuzgundere and Zağnos divide the settlements with far-reaching channels from
the south to the north. As the oldest known settlement grounds in the city are
located on an area that resembles a high and rippled table in between the streams
of Tabakhane and Zağnos, one gets hints of the origins of the name Trabzon.
While it is estimated that the name of Trabzon evolved from the Greek word of
‘trapezos’ which is used to described a table or a trapezium, the name was first
mentioned in the reference work ‘Anabasis’ by Greek Commander Xenophon.
Being one of the most significant hubs of the Black Sea with its natural riches
and architectural and artistic heritage, Trabzon is a prominent harbor city located
in the northeast of Anatolia. Due to its nature of being a harbor city, commercial
activity in the city is intensive and a vibrant agricultural economy is sustained
thanks to the production of hazelnuts and tea. Having become a focus of
attention also in terms of natural, trekking and cultural tourism in recent years,
Trabzon will undergo the biggest change now that its dreams of becoming a
metropolitan city have come true. As the city has already gained this status
after approval of the first part of the proposal on establishing metropolitan
municipalities in 13 provinces by the TGNA General Assembly, positive changes
are now expected to be observed in the socioeconomic status of the city in line
with the increments in the level of municipal services. The Municipality of Trabzon
has revised its investment plans and strategies accordingly in preparation for a
number of initiatives to be realized in the upcoming period.
Agriculture as well as industry is a considerable source of income in the city.
Hazelnut and tea production stand out among agricultural activities in Trabzon.
Plants equipped with cutting edge technology are run in the city to process
hazelnuts, the entire amount of which is allocated to exports. Additionally, almost
the entire tea production needs of Turkey are met in this region. Located in the
center of a catchment area with a high potential of organic agriculture, Trabzon
is taking important steps in order to grab a hold of its essential share from the
sector.
Quite advantages in the field of tourism thanks to its natural riches, Trabzon is
striving to boost the share it gets from this sector through the East Black Sea
Master Plan. Within this scope, a strategy plan is being drafted under leadership
of Trabzon Chamber of Commerce and with participation of various institutions
from the city. The aim with the East Black Sea Master Plan that covers eight
provinces is to enable tourists who enter the region through Samsun to go as
far as Batumi along the plateaus without having to follow the coastal road.
Enhancing the road standards along the route and increasing the number of
tourism facilities are among the other goals of the plan.
64
Historical structures draw as much
attention as its nature
There are 550 cultural assets in Trabzon
which have been registered and placed under
protection by the Ministry of Culture. It is
possible to stumble upon countless historical
works in the city center and districts alike.
The primary one to be listed would be the
Trabzon Castle, Yenicuma Mosque, Cephanelik
(Ammunition Dump), water arches, Akçakale,
Hagia Sophia, Küçük Ayvasıl, Ortahisar Mosque,
Kızlar Monastery, Kaymaklı Monastery, Sümela
Monastery, Santa Maria Church, İskenderpaşa
Mosque, Tophane Bathhouse, Atatürk Manor,
Memişağa Mansion, Saraçzade Madrasah and
Gülbahar Hatun Mosque and mausoleum. The
historical Turkish houses and mansions found
in Orta Mahalle district of Akçaabat, Sürmene
and Ortahisar neighborhood are locations
which attract attention of domestic and foreign
tourists too.
Trabzon Castle, the oldest portion of whose
mainly surviving walls date back the Roman
era in 5th century, stands as one of the major
historical structures of the city. The stronghold
of Akçakale, which is thought to have been
built by order of Emperor Alexius XI in 12971330 as a defense against the Seljuk, gave
its name to the district it is located in and
has maintained its characteristic of being a
significant military base until the beginning of
this century. Made of rubble and face stones,
although numerous parts of the castle are in
ruins now, it still retains its original appearance.
There are also many museums and manors in
Trabzon. Trabzon Hagia Sophia Church that
was built during the rule of Manuel Comnenus
is one of them. The structure was restored
by the Directorate General of Foundations in
cooperation with Edinburgh University in 19581962 and has been in service as a museum
since 1964. Other outstanding museums in
the city include Atatürk Manor, Cevdet Sunay
Museum, Trabzon Museum and Trabzonspor
Museum.
Various public houses and bathhouses such
as Vakıf Public House, Taş Public House,
Meydan Bathhouse, Pasha Public House
were constructed during the Ottoman Era
in Trabzon, where there are a considerable
number of churches and monasteries too.
Despite the fact that the monasteries of
Kaymaklı, Kızlar, Kuştul and Vazelon suffered
damages and had to undergo restoration
throughout the years, they are still a matter of
interest for an influx of tourists with the frescos
and pictures they contain. The best-known
monastery in Trabzon, Sümela Monastery
receives a lot of domestic and foreign tourists
every year. Located within the borders of
Village Altındere in the district of Maçka,
Trabzon, and situated on a mass of steep rocks
on the foothills of Karadağ, Sümela Monastery
is known as ‘Mother Mary’ among the people.
It is said that the monastery, which stands at a
height of 300 meters from the valley, got the
name ‘Sümela’ from the word of ‘melas’ which
means ‘black’.

Benzer belgeler

NİN SESİ

NİN SESİ Yayın Kurulu Fevzi Çakmak, Şerafettin Aras Yazı Kurulu Alper Özel, Evren Bingöl Muammer Ünlü, Elif Sevim Haber Merkezi Nazlı Karpat, Alpdoğan Kahraman Berkalp Kaya, Erman Ereke Meriç Katman, Cansu ...

Detaylı