AİLE HEKİMLERİNİN SESİ GAZETESİ Şubat 2015 Sayısı

Transkript

AİLE HEKİMLERİNİN SESİ GAZETESİ Şubat 2015 Sayısı
ŞUBAT 2015 / Sayı: 6
İstanbul Aile Hekimliği Derneği Resmi Yayın Organı
Aile Hekimlerinin Sesi
GAZETESİ
İnat Nöbetleri’ne
İstanbul’un cevabı:
Angaryaya HAYIR!
İnat nöbetlerine İstanbul’un
cevabı bir kez daha
“Angaryaya HAYIR” oldu.
15 milyon insanın yükünün
yaklaşık 3800 aile hekimi
ile yürüten İstanbul’da Aile
hekimliği çalışanları
popülist nöbete karşı
dik duruşlarını
sürdürdüler. Sayfa 2.
Bir aile hekimine
düşen muayene sayısı
10 bini aştı
Aile Hekimlerinin iş yükü
artmaya devam ediyor. Bir
aile hekimine düşen muayene
sayısının yılda 10 bini aştığı
belirtiliyor. Sağlık Bakanlığı
verilerine göre, aile hekimliği
merkezlerine 2013 yılında
212 milyon başvuru yapıldı.
Doktorlar, hastalara yeterli
vakit ayıramamaktan
şikayetçi. Sayfa 4.
‘Nöbet krizi’ devam ediyor, nöbetlere katılım çok düşük oranlarda kaldı
Nöbetlerin nereden çıktığı konusunda
‘mantık ve matematik’ aciz kaldı!
Uzun süredir ülke gündemini meşgul eden ve aile
hekimliği çalışanlarının sert tepkisine neden olan
‘zorunlu nöbet uygulaması’na aile hekimlerinin
%80’i katılmadı. Uygulamanın Birinci Basamak
sağlık hizmetlerine ve aile hekimliği sistemine
zarar vereceğini söyleyen İSTAHED Yönetim
Kurulu Üyesi Dr. Gürsel ÖZER, “Nöbet
uygulamasının gerçek hayatta hiç bir karşılığı yok.
Bu uygulama sağlık sistemine zarar veriyor” dedi.
Sağlık Bakanlığı ile aile hekimleri
arasında yaşanan
nöbet krizinin
devam ettiğini
belirten Dr. Özer,
şu değerlendirmede
bulundu: “İhtiyaca
bakılmaksızın
getirilen bu
uygulamanın
gerçek hayatta bir karşılığı yok.
Aile hekimlerinin motivasyona zarar
vermekten başka bir işe yaramıyor.
Acil nöbetinin nereden çıktığı
konusunda mantık ve matematik aciz
kalmıştır. Bu uygulamayı şiddetle
savunanlar dahi her seferinde farklı bir
argümanla neden nöbet koyduklarını
bilmediklerini itiraf ettiler.”
Uygumla ile aile hekimlerinin
çalışma şevkinin kırıldığını belirten
Dr. Özer, “Herhangi bir hizmetin
kalitesini hizmet sunanlar ile alanların
Nöbetlere katılım çok
düşük oranlarda kaldı!
Aile hekimleri
ağır iş yükü altında
eziliyor!
Son yıllarda sağlık
çalışanlarının artan iş yükü
sık sık gündeme geldi. Ancak
sorunun ciddiyeti Sağlık
Bakanlığı, Sağlık Araştırmaları
Genel Müdürlüğü tarafından
hazırlanan yeni bir raporda
daha net şekilde ortaya
çıktı. Sayfa 6.
Kira bedeli
davasında aile
hekimleri kazandı
İstanbul Sağlık Müdürlüğü’nün
kira bedelleri konusunda
bir aile hekiminin dosyasını
mahkemeye taşımasıyla
başlayan davada, mahkeme
aile hekiminin lehine
sonuçlandı. Karar emsal
niteliğinde... Sayfa 14.
memnuniyeti ve motivasyonu
belirler. Geleceği belirsiz ve her gün
angaryayla uyanan aile hekimleri ile
bu uygulamasının kalitesi ve devamı
düşünülemez. Zorunluluk ihtiyaçtan
doğmalıdır. An itibarıyla sağlık
sunumundaki zorunluluk popülist
yaklaşımlardan kaynaklanmaktadır.
70 milyonluk ülkede 90 milyon acil
başvurusu var ise sağlık sunumunda
hoyratlık var demektir” dedi. Sayfa: 7.
Sağlık Bakanlığı ile aile
hekimi arasında yaşanılan
‘Cumartesi krizi’ devam ediyor.
Uygulamanın ilk günü olan 3
Ocak tarihinde ülke genelindeki
aile hekimlerinin %80’inin
mesaiye gitmediği belirtilirken Bursa’da bu oranın
%87.24 olarak kayıtlara geçtiği açıklandı.
Sayfa 2.
Aile hekimlerinin nabzı İKON2015’te atacak
Anayasa Mahkemesi’nden kritik karar!
İlki geçtiğimiz yıl düzenlenen İKON, yoğun ilgi görmüştü.
İSTAHED tarafından bu yıl ikincisi düzenlenecek olan
kongre aile hekimleri için mesleki sorunların ve bilimsel
gelişmelerin tartışıldığı bir AKADEMİ atmosferinde
Sayfa 9.
gerçekleşecek.
Anayasa Mahkemesi’nin iş bırakma eylemi yapan
sendikalı kamu görevlileri için verdiği yeni bir karar
aile hekimleri içinde emsal olma niteliği taşıyor.
Mahkemenin kararı nöbete gitmeyen aile
Sayfa 6.
hekimlerinin ceza almasını engelleyebilir.
GÜNDEM
Şubat 2015 / Sayı: 6
2
‘Cumartesi krizi’ devam ediyor:
Nöbetlere katılım çok düşük oranlarda kaldı
Sağlık Bakanlığı ile ülke genelinde hizmet veren 21 bin 352 aile hekimi
arasında yaşanılan ‘Cumartesi krizi’ devam ediyor. Uygulamanın ilk günü
olan 3 Ocak tarihinde ülke genelindeki aile hekimlerinin %80’inin mesaiye
gitmediği belirtilirken Bursa’da bu oranın %87.24 olarak kayıtlara geçtiği
açıklandı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Aile Hekimleri Dernekleri
Federasyonu (AHEF) Başkanı Dr. Murat Girginer, “Cumartesi günü nöbeti
uygulaması aslında aldatmacadır. Sağlık Bakanı göreve geldiğinden bu
yana aile hekimliği uygulamasının kalitesinin artırılması noktasında hiç bir
şey yapmamıştır. Defalarca söyledik, aile sağlığı merkezlerinde röntgen de
çekilsin’ diye ama duyan olmadı” dedi.
Sağlık Bakanlığı’nın,
hastanelerin acil
servislerindeki yoğunluğu
azaltmak adına ‘aile sağlığı
merkezlerinde cumartesi
günleri de bir aile hekimi ve
hemşirenin nöbet tutması’
genelgesine karşı çıkan
aile hekimleri, bugün de
göreve gitmedi. Bursa’da
da onlarca aile sağlığı
merkezinin kapısı bugünde
kapalı kaldı. Cumartesi günü
mesaisine gitmeyen yağışlı
havaya rağmen Halk Sağlığı
Müdürlüğü önünde eylem
yaptı. Eylemde konuşan
Türk Sağlık-Sen Bursa Şube
Başkanı Mustafa Köse, “2013
yılında aile hekimliklerinde
yapılan muayene sayısı
210 milyon. Yani bir
hekim bir yılda ortalama
10 bin muayene yapıyor.
Dikkatinizi çekerim; bu
sadece muayene sayısı, diğer
görevleri değerlendirmeye
bile almıyoruz. Çalışanları
zorlayan, yetersiz istihdam ve
ağır iş yükü yetmezmiş gibi
bunun üstüne bir de nöbet
eklemek isteyenlerin gözleri
var görmüyorlar” diye konuştu.
Aile hekimlerinin %90’ının
mesaiye gitmeyeceğini
tahmin ediyoruz
Aile hekimlerinin nöbetlere
gitmeme hakkında bilgi
veren AHEF Başkanı Dr.
Murat Girginer, şunları
kaydetti: “Daha kaliteli
hale getirmek için Sağlık
Bakanlığı bir şey yapmıyor.
Bu nöbet uygulaması da
halktı aldatmaktan başka
bir şey değildir. Aile sağlığı
merkezlerimizi cumartesi günü
sendikaların çağrısına uyarak
kapatarak, vatandaşın sağlık
ocağı sistemine geri dönmesini
istemiyoruz. Vatandaşların
cumartesi mesai talebi de
yok. Hekimler bilgilendirdi.
Halkımız da bize destek
çıkıyor. Ülke genelinde 3
Ocak için yüzde 80 oranında
aile hekimleri göreve gitmedi.
Bursa için geçen hafta göreve
gitmeme yüzde 87.24’tü.
Bu hafta yüzde yüze yakın
olmasını bekliyoruz. Bu haklı
tepkimize de katılmasını
bekliyoruz. Bakanlık doğru
verileri yayınlasın, insanları
kandırmasın. 10 ocak için
İnat Nöbetleri’ne İstanbul’un cevabı:
Angaryaya HAYIR!
İnat nöbetlerine İstanbul’un cevabı bir kez daha “Angaryaya HAYIR”
olmuştur. 15 milyon insanı yaklaşık 3800 Aile hekimi ve bir o kadar
ASE’nin Aile hekimliği uygulamasını yürüttüğü İstanbul’da aile
hekimliği çalışanları popülist nöbete karşı dik duruşlarını devam
ettirmişlerdir. Sayıları 50 civarında olan gönüllü aktivistimizin
bildirimine göre, sonuçlar şöyledir:
• 1118 Aile hekiminden 1107
si nöbete iştirak etmemiş,
popülist nöbete katılmama
oranı % 90,1 olarak
gerçekleşmiştir.
• 1098 Aile sağlığı
çalışanından 990 ı nöbete
iştirak etmemiş, popülist
nöbete katılmama oranı %
90.2 olarak gerçekleşmiştir.
• 275 Aile sağlığı
merkezinden 212 si hiç
açılmamış ve% 77.1 oranında
kapalı kalmıştır.
• Zor şehrin Mücadele
şehrinin sağlık çalışanları
angarya nöbetine gerekli
yanıtı vermişlerdir.
Her geçen gün aramıza yeni
katılan aktivistlerimizin de
çabalarıyla nöbet sonuçları her
hafta mümkün olan en detaylı
şekilde ilçeler bazında da web
sitemizde yayınlanacaktır.
Üzerimize yüklenmeye
çalışılan bu angaryadan da dik
duruşumuzdan taviz vermeden
kurtulacağımıza inancımız
sonsuzdur.
HER BİRİMİZ VE
HEPİMİZ BİRLİKTE
DAHA DA GÜÇLÜYÜZ...
beklentimiz yüzde 90 oranını
üzerindedir. Ülkemiz genelinde
21 bin 352 aile hekimi var.”
Aile hekimlerine getirilen
Cumartesi Mesaisi bir
aldatmacadır
Cumartesi günleri nöbet
tutturulmasının aslında
aldatmaca olduğuna dikkat
çeken Dr. Girginer, konuyla
ilgili şu bilgileri verdi:
“Bakan göreve geldiğinden
iki senedir aile hekimliğinde
sunulan hizmet kalitesinin
artırılması noktasında hiç
birşey yapmamıştır. Kaliteyi
artırmaya yetmediği gibi
nisanları kandırmaktan
başka bir şey değildir. Sağlık
sistemine dönmek istemiyoruz.
Eski sağlık ocağı sistemine
dönmeyi kabul etmiyoruz.
İtirazımız; bunun için.
Gelen vatandaşların diyabet
tahlillerini yapalım, tansiyon
hastalarımızı kontrol edelim.
2010’dan beri aile hekimlerine
zaten kronik hastalığı olanlar
gitmiyor. Sağlık Bakanlığı
öncelikle bu insanların
aile sağlığı merkezlerinde
hizmet almalarını sağlamalı.
Biz defalarca söyledik,
Aile sağlı merkezlerinde
röntgen çekilsin. Sağlık
Bakanlığı bürokratlarından
birisinin İstanbul’da
vatandaşların yüzde 60’ının
aile hekimliğine gitmediğini,
bu sebeple sistemin artık
yürümesinin imkansız
olduğunu söylediğini duyduk.
Buna çok üzüldük.”
GÜNDEM
Şubat 2015 / Sayı: 6
3
Zorunlu nöbet uygulamasının gerçek hayatta karşılığı yok
Aile hekimleri Türkiye genelinde ‘İnat
Nöbetleri’ni %80 oranında RED’ ettiler!
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu’nun (AHEF) en son yayınlanan genelge
ile Aile Hekimliği için getirilmek istenen ve aile hekimliği sisteminin temelinde
yer alan kişilerin kendi Aile Hekiminden sağlık hizmeti alması ilkesini yerle bir
eden nöbetçi aile hekimi uygulamasına Aile hekimleri ve Aile sağlığı çalışanları
nezdinde karşılık bulmamıştır. Eski Sağlık Ocağı sistemine dönüş anlamında
gelen bu inat ve popülizm nöbetine karşı dernekler sendikalar, AHEF ve TTB
Nöbetlere katılmayacaklarını kararlılıkla beyan etmişlerdir.
STK’lar aldıkları iş bırakma
kararlarıyla ile vatandaşların
alıştıkları ve benimsedikleri
aile hekimliği uygulamasından
asla taviz vermeyecekleri
kararlılıklarını en net haliyle
ifade etmişlerdir. İdare
tarafından yapılan her
türlü baskıya rağmen Tüm
Türkiye’de %80’ler oranında
Cumartesi nöbeti ret edilmiştir.
3 Ocak ASM inat ve popülizm
nöbetleri iller bazında
aşağıdaki oranlarda kabul
görmemiştir.
Medyada yer alan haberlerin
gerçekle ilgisi yok
Bir kısım medyada yer
alan Aile hekimleri acil
nöbetlerini çok sevdi gibi algı
yönetimine ve idarenin mevcut
mevzuatlara rağmen ağır cezai
yaptırım uygularız gerçekçi
olmayan tehditlerine rağmen
10 Ocak Cumartesi bir çok
ilimizde ve Türkiye genelinde
inat ve populizm nöbeti
tutmamıştır. Aile hekimleri
ve Aile sağlığı çalışanları
emeklerinin değersizleştirme
ve köleleştirme provalarına
gerekli yanıtı vermişleridir.
Nöbete giden olmadı
Nöbet Görevlendirmesi
Yapılan Asil Aile Hekimi
Sayısı: 3132’dir. Nöbete İcap
Etmeyen Asil Aile Hekimi
Sayısı: 2322’dir. Asil Aile
Hekimi Bazında ‘İNAT
NÖBETİ’ne katılmama oranı
%74 olmuştur. Yine 10 Ocak
Cumartesi günü Aile Sağlığı
AHEF, 19 Ocak Başkanlar
Toplantısı açıklaması
Değerli Aile Sağlığı Çalışanları;
AHEF olarak 16-17-18 Ocak 2015 tarihinde
Antalya’da yapmış olduğumuz AHEF-Başkanlar
toplantısı sonucunda, il başkanlarımızdan ve
sahadan gelen geri bildirimlerin değerlendirilmesi
sonucu aşağıdaki kararlar alınmıştır.
1. Aile hekimlerine
yazılacak olan ASM-TSM
nöbetlerine gidilmemesine,
katılacağı basın açıklaması
yapılmasına,
2. Hukuksal mücadeleye
devam edilmesine,
5. AHEF tarafından
belirlenecek formatta el
broşürü hazırlanmasına,
3. Aile Hekimliği
Uygulamasında kabul
etmediğimiz nöbetler
ile ilgili bir çalıştay
yapılmasına,
6. Avrupa Sağlık
Bakanlarından
randevu alınmasına ve
görüşülmesine karar
verilmiştir.
4. AHEF’ in belirleyeceği
plan çerçevesinde, tüm
il derneklerinin illerinde
Kamuoyuna Saygıyla
Duyurulur
AHEF
Merkezleri %70 oranında
kapalı kalmıştır.
3 Ocak 2014 tarihinde
yazılan Cumartesi nöbetlerine
İstanbul’un cevabı da “İnat
ve Angarya nöbetlerine
HAYIR” olmuştur. İstanbul
genelinde nöbet yazılan
ASM’lerin %86.2 si kapalı
kalmış, asil nöbetçi olan ve
asilleri tutmadığı için çağrılan
988 Aile hekiminin %92 si
963 Aile Sağlığı Çalışanının
%94,3 ü nöbete gitmeyerek
bu nöbetin de tutmayacağını
haykırmıştır.
Aile hekimleri nöbetler
konusunda kesin kararlı
İstanbul Aile hekimleri ve
Aile Sağlığı çalışanları
meslek onuru ve köleleştiren
çalışma koşulları provasına
gerekli tepkiyi vermişlerdir.
İSTAHED organizasyonu ile
bir araya gelen Aile hekimliği
çalışanlarına bilgilendirme
toplantısı yapılmıştır. İlçe
Toplantılarına İSTAHED
Yönetim Kurulu Üyeleri
ve Hukuk Komisyonumuz
katılmış, kısa süre içerisinde
yaptığımız 40’dan fazla ilçe
toplantımızda Aile hekimliği
çalışanları arasındaki iletişim
artmış birliğimizin gücü
bilincimiz perçinleşmiştir.
Tüm bu çalışmalar neticesinde
10 Ocak 2015 nöbetlerinde
tüm ilçelerimizden net
veriler alınmış İstanbul’un
duruşu net bir şekilde ortaya
konulmuştur. İstanbul
genelinde nöbet yazılan
ASM’lerin %76.1’si kapalı
kalmış, asil nöbetçi olan ve
asilleri tutmadığı için çağrılan
1074 Aile hekiminin %89.4 ü
963 Aile Sağlığı Çalışanının
%89,3 ü nöbete gitmeyerek bu
nöbetin de tutmayacağını bir
kez daha haykırmıştır.
İller
Katılmama Oranı
• Giresun
100%
• Kayseri
62%
• Ordu 52%
80%
• İstanbul
• Antalya
80%
• Nevşehir
Nöbet yok
• Konya 52%
• Kocaeli
80%
96%
• Urfa • Burdur
50%
• Çanakkale
81%
• Muş 77%
• Aydın
87%
40%
• Yalova
• İzmir 50%
• Edirne
55%
• Gaziantep
92%
6%
• Rize • Tekirdağ
49%
97%
• Çorum
• Bursa
74%
• Sivas 95%
• Adıyaman
97%
• Sakarya
51%
96%
• Adana
• Aksaray
76%
• Amasya
28%
• Ankara
34%
• Artvin
88%
Nöbet yok
• Balıkesir
• Bartın
10%
33%
• Batman
• Bitlis 48%
• Bolu 50%
• Diyarbakır 74%
43%
• Denizli
• Elazığ
Nöbet yok
• Eskişehir 10%
• Gümüşhane
87%
• Hatay
80%
75%
• Isparta
• Karabük
23%
• Kars 50%
• Kastamonu
7%
• Kırıkkale 14%
50%
• Kilis • Malatya
29%
Nöbet yok
• Manisa
• Mardin
80%
• Muğla
43%
• Osmaniye
7%
• Samsun
60%
• Sinop
77%
• Şırnak
92%
• Tokat 15%
• Trabzon
30%
• Uşak 0%
• Van 90%
• Yozgat
4%
63%
• Zonguldak
• Ardahan
50%
• Kahramanmaraş
75%
• Düzce
67%
GÜNDEM
Şubat 2015 / Sayı: 6
4
Bir aile hekimine düşen muayene sayısı 10 bini aştı
Aile Hekimlerinin iş yükü artmaya devam ediyor.
Bir aile hekimine düşen muayene sayısının yılda 10
bini aştığı belirtiliyor. Sağlık Bakanlığı verilerine
göre, aile hekimliği merkezlerine 2013 yılında 212
milyon 318 bin 24 başvuru yapıldı. Doktorlar,
Toplum Sağlığı Merkezleri’nden hasta atamalarının
durmamasından ve kendi hastalarına yeterli vakit
ayıramamaktan şikayetçi.
Aile Hekimliği Sistemi, sağlık
hizmetlerine erişimde önemli
bir adım. Özellikle bebek, çocuk
ve yaşlıların yüksek oranda
yararlandığı önemli bir kapı
olarak görülüyor. Al Jazeera
Türk’ün konuyla ilgili yaptığı
haberde Sağlık Bakanlığı
verilerine yer verdi. Buna göre,
Türkiye’de 21 bin 175 aile
hekimi var. Hekimlerin bir yıl
içinde gerçekleştirdiği muayene
sayısı ise 212 milyon kişi. Yani
bir aile hekimi, 2013’te 10 bin
kişiyi muayene ettmiş.
4 bin 500 hekime ihtiyaç var
Türk Sağlık-Sen’in yayımladığı
rapora göre, Türkiye’de 4 bin
500 aile hekimi ve 7 bin 300
aile sağlığı çalışanına ihtiyacı
var. Sendikaya göre bu rapor,
aile hekimliğinde personel
azlığı ve iş yükü fazlalığını
ispat etmeye yeterli. İstanbul’un
sosyo-ekonomik düzeyi düşük
ilçelerinden Esenyurt’tayız.
Mehterçeşme Mahallesi 36 nolu
ASM’si hınca hınç dolu.
Yılbaşı tatilinden sonraki ilk
iş günü. Daha çok bebekli
kadınlar, çocuklar ve yaşlılar
sırada bekliyor. Muayene
odalarının önünde zaman zaman
ses yükseliyor. Kimi randevulu
hasta kimi de randevusuz. Kim
kimin önünde, kapı açıldıktan
sonra içeri kim girecek kavgası
var. Aslında Mehterçeşme ASM
için olağan bir gün.
fazla zaman ayırmak istiyor.
Özellikle de gebe hastalarına.
Dr. Alyaprak, “Genelgeye
göre, benim gebelere 20 dakika
ayırmam gerekiyor. Lohusalara
da aynı süreyi ayırmam lazım.
Ama dışarıda 15 hasta beklerken
bu mümkün değil” diyor.
Burası İstanbul’un en yoğun
ASM’sin. Son 4 yıl içinde 15
bin olan mahalle nüfusu 65
bine dayanmış. Hemen yanı
başlarındaki 30 bin nüfuslu
Yeşilkent Mahallesi’nde ASM
olmadığı için oradaki hastalar
da buraya geliyor. Muayene
odalarından birinin kapısına
asılan bir yazı dikkatimizi
çekiyor. “Sağlık Bakanlığı’nın
her hasta için belirlediği
muayene süresi 10 dakikadır.”
Dr. Alyaprak’ın 4 bin 812
hastası var. Hasta sayısının
aslında 2 bin 500-3 bin hasta
civarında olması gerektiğini
ama bunun Esenyurt gibi bir
bölgede mümkün olmadığını
söylüyor. Alyaprak, Toplum
Sağlığı Merkezleri’nde sürekli
olarak kendilerine hasta
atandığına dikkat çekiyor.
Bu ifade, ideal muayene
süresini ifade ediyor ancak
pratikte işlemiyor. Bizim
bulunduğumuz bir saatlik
süre içinde aile hekimleri, 22
hastaya baktı. Bu da hasta
başına 3 dakikadan bile az
bir süreye denk geliyor. Aile
hekimlerinden Dr. Emine
Alyaprak, hastalarına daha
Niteliğin düşmesinden şikayet
eden bir diğer Aile Hekimi olan
Dr. Uğur Uçar’ın da 4 bin 900
hastası var. ASM’lerde niteliğin
çok düştüğünü, hastalara yeteri
kadar vakit ayıramadıklarını
söylüyor. Muayene sürelerinin
3-5 dakikayı geçmediğini ifade
ediyor. Dr. Uçar, bir saat içinde
18 hasta, 5 bebek, 2’de gebe
takibi yaptı. Dr. Uçar’a göre,
aile hekimleri asli görevini
yapmakta zorlanıyor. Kendisine
kayıtlı kişileri bir bütün
olarak ele alıp kişiye yönelik
koruyucu, tedavi ve rehabilite
edici sağlık hizmetlerini
vermekte sıkıntı yaşıyor.
Dr. Uçar, “Görev tanımımızda ve
koruyucu sağlık hizmetlerinde
yeri olmayan işlerle uğraşıyoruz.
Reçete yazımı ve mevzuatı
olmayan raporlarla mesaimiz
bitiyor. Kendi işlerimize vakit
harcadığımızda ise angarya
işlere vakit kalmıyor. 4 bin hasta
ile uğraşırken angaryalar nedeni
ile koruyucu sağlık hizmetine
zaman kalmıyor” diyor.
Sağlık Bakanlığı, acil
servislerin yoğunluğunu
azaltmak için aile sağlık
merkezlerindeki doktorlara
cumartesi günleri nöbet
tutmasını istemiş ve bunun
için genelge yayımlamıştı.
Genelgeyle, aile sağlık
merkezlerinin 3 Ocak’tan
itibaren her cumartesi açık
tutulacağı duyurulmuştu.
Ancak uygulamaya karşı çıkan
hekimler göreve gitmedi.
ASM’lerde görevli hekimler,
yeterince yoğun mesai
yaptıklarını ve cumartesi
nöbetiyle yüklerinin daha da
artacağını söylüyor.
Aile Sağlığı Merkezine gelen
hastalar da kendilerine yeteri
kadar vakit ayrılmamasından
dert yanıyor. İkiz torunuyla
birlikte gelen hastalardan
biri “Bir saat bekliyoruz ama
muayene süresi 5 dakikayı bile
bulmuyor” diyor.
Muayene olmaya gelenlerden
biri de mahalle muhtarı Mehmet
Saçan. Saçan, zaman zaman
yoğunluktan dolayı hasta-hekim
tartışmasının yaşandığına dikkat
çekerek; “Böyle giderse şiddet
ortaya çıkacak” diyor.
Al Jazeera Türk’e açıklama
yapan Sağlık Bakanlığı
yetkilileri, “Aile hekimlerimiz,
bebek, gebe ve lohusa izlemleri,
bağışıklama hizmetleri ülkemiz
açısından çok önemli olan
koruyucu sağlık hizmetlerini
büyük bir özveri ile sürdürüyor.
Aile hekimlerimiz asli
görevleri olan koruyucu sağlık
hizmetlerini eksiksiz vermeye
devam etmektedir” diyor.
Diyabet gözün neresinde?
İSTAHED Akademi 2015 açılışını yaptık!
İSTAHED Akademi
çalışmalarına 17 Ocak 2015
Cumartesi itibariyle başlamış
bulunuyoruz. Geçtiğimiz yıl
olduğu gibi eğitimlerimiz yine
cumartesi günleri olacak.
Gelenekselleşen İKON
hediyelerimiz de bu yıl yine
İSTAHED Akademi kapsamında
devam edecek ve sponsor
destekli olarak 40 İSTAHED
üyesi Aile Hekimi arkadaşımızı
İKON’a götüreceğiz.
Akademi programlarımız
3-4 hafta aralıklarla devam
edecek.Sahadan gelen talepler
üzerine bu yıl akademilerimizi
dijital kayıt altına almaya
başladık. Bu kapsamda yakın
zaman içinde eğitimlerimizin
tamamını İSTAHED Online üye
panelinden izlenebilecek.
Bu yıl 17 Ocak tarihinde
başlayan programımızın ilk
adımında bize Prof. Dr. Ayşegül
Ketenci ve Doç. Dr. Ümit Dinçer
eşlik ettiler. Akademi’nin ikinci
programı ise 31 Ocak 2015’te
oldu ve Gastroözafajial Reflü
olgu sunumlarıyla Dr. Serhat
Bor hocamızın bize eşlik etti.
Aile hekimleri tarafından
yoğun ilgiyle karşılanan
bu etkinliklerimizi ‘2015
Akademi’ programı kapsamında
yakın zaman içinde İSTAHED
web sayfamızdan ilan etmiş
olacağız.
Dr. Gökhan Kara
İstanbul Aile Hekimliği Derneği, kuruluşundan
itibaren eğitime verdiği değerden ötürü, her yıl
düzenlediği, İSTAHED AKADEMİ programına
2015 yılı içinde 17 Ocak 2015 Cumartesi
büyük bir ilgiyle başladı. Bu yıl amacımız daha
farklı ve akademide ele alınmamış konular ile
hekimlerimizin karşısına çıkmak, programımızı bu
çerçevede geliştirmeye gayret ediyoruz.
Eğitim komisyonumuz 2014 yılının son programını 17
Aralık 2014 Cumartesi “Diyabet gözün neresinde”
isimli bir eğitim programı ile diyabet ve göz arasındaki
ilişkiyi irdeledi, eğitime katılan üyelerimize Dr. Nilüfer
KÖYLÜOĞLU diyabetin göz üzerindeki etkilerini ve
birinci basamakta önerilerini anlattı. Yine aynı eğitim
programı içinde Diyabette beslenmenin önemi, beslenme
ile diyabet hastalığında meydana getirilecek düzenleme ve
faydaları ile yine uzman diyetisyenimizin önerdiği besinler
ve faydaları tartışıldı.
Dr. Engin ÇAPAR
GÜNDEM
Şubat 2015 / Sayı: 6
5
Aile hekimlerinin %60’ı, aile sağlığı elemanlarının
ise %77’si ağır iş yükü altında eziliyor!
Son yıllarda sağlık çalışanlarının artan iş yükü çeşitli kereler gündeme
geldi. Ancak sorunun ciddiyeti Sağlık Bakanlığı, Sağlık Araştırmaları Genel
Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Birinci Basamak Sağlık Kurumlarında
Dünya Sağlık Örgütü Standartlarına Göre İş Yüküne Dayalı Personel İhtiyaç
Raporu”nda bir kez daha ortaya çıkmış oldu.
Rapora göre;
1. Aile Sağlığı Elemanı
Sayısının Yetersiz Olduğu
Tespit Edildi: Sağlık
Bakanlığı’nın Aile Hekimi
atamalarında mevcut öngördüğü
norm 3000 nüfusa 1 Aile
Hekimi ve 1 Aile Hekimine
1 Aile Sağlığı Elemanı
şeklindedir. Çalışma sonuçları
1 Aile Hekimine 1 Aile Sağlığı
Elemanı uygulamasının
yetersiz kaldığını ve mevcut
iş yükleri dikkate alındığında
Aile Sağlığı Elemanı sayısının
Aile Hekimi sayısından %12
daha fazla olması gerektiğini
göstermektedir. Yani 8 Aile
Hekiminin çalıştığı bir
ASM’de 9 ASE bulunması
gerekmektedir.
2. Aile Hekimliği
Uygulamasında, iş yükü
analizine göre, %16 Aile
Hekimi Açığı ve %25
oranında Aile Sağlığı
Elemanı açığı tespit edildi:
Türkiye genelini kapsayan
hesaplamalarda ASM’ de
sunulan hizmetlerin mevcut
kullanım oranları dikkate
alındığında Aile Hekimine iş
yükü oranı 0,84, Aile Sağlığı
Elemanı iş yükü oranı ise
0,75 olarak saptanmıştır. Bu
sonuçlar Aile Hekimleri için
%16, Aile Sağlığı Elemanları
için %25’lik personel açığı
olduğunu ve belirlenen
Aile Hekimi standartlarının
ancak %84’üne, Aile Sağlığı
Elemanı standartlarının ise
ancak %75’ine ulaşılabildiğini
göstermektedir.
3. Yapılan iş Yükü analizinde
iş yükü en fazla olan il
Yalova, en az olan il ise
Hakkari olduğu tespit edildi:
Örneğin Aile Hekimleri için
hesaplanan iş yükü oranları
incelendiğinde 0,6’lık iş
yükü oranı ile Yalova en fazla
iş yüküne maruz kalan il,
Hakkari ise 3,9’luk iş yükü
oranı ile en az iş yüküne maruz
kalan, ildir.
4. Hâlihazırda aile sağlığı
merkezlerinde görevli aile
hekimlerinin %5,2’si aile
hekimi uzmanlarından %0,3’ü
diğer uzmanlıklardan ve
kalan % 94,5’i de pratisyen
hekimlerden oluştuğu görüldü
(SB, 2013).
5. Aile Hekimlerinin
%60’nın, Aile Sağlığı
Elemanlarının ise %77’nin
iş yükü altında ezildiği tespit
edilmiştir:
Hâlihazırda illerin yaklaşık
%40’ı 1 ve 1’in üstünde,
kalan%60’ı ise 1’in altında
iş yükü oranına sahiptir. Yani
Aile Hekiminin %60’ı fazla iş
yüküne maruz kalmaktadır. İş
yükü oranındaki dengesizlik
sürdükçe personel verimliği,
memnuniyeti ve hizmet kalitesi
olumsuz etkilenecektir. İllerin
yaklaşık %23’ünde Aile
Sağlığı Elemanlarının işyükü
oranlarının 1 ve 1’in üstünde
olduğu kalan %77’sinde işyükü
oranlarının 1’in altında olduğu
gözlenmektedir. Ayrıca ülke
genelinde yapılan hesaplamalar
ASE’lerin Aile Hekimlerinden
daha fazla iş yüküne maruz
kaldığını göstermektedir.
6. 3 000 aile hekimine,
6393 aile sağlığı elemanına
ihtiyaç olduğu tespit edildi:
Aktif çalışma süresi ve bir
önceki yıla ait iş yükü verileri
ile Dünya Sağlık Örgütü
İş yüküne Dayalı Personel
İhtiyacı Belirleme Yazılımı
kullanılarak il bazında ve ülke
genelinde ihtiyaç duyulan aile
hekimi ve aile sağlığı elemanı
sayısı hesaplandı. Çalışma
sonucunda iş yüküne dayalı
olarak hesaplanan aile hekimi
ihtiyacı 23 bin 83 olarak
belirlendi ve ülkemizde 3 bin
Aile Hekimi açığı bulunduğu
saptandı. Türkiye genelindeki
hesaplamalarda mevcut ASE
sayısının 19 bin 527, iş yüküne
dayalı ihtiyacın 25 bin 920
olduğu belirlendi. En fazla aile
hekimi ihtiyacı 654’le İstanbul
ve 418 açıkla İzmir’de, aile
sağlığı elemanı ihtiyacında bin
329’la eksikle İstanbul yine ilk
sırada yer almaktadır.
Kaynak: Sağlık Bakanlığı Araştırma
Genel Müdürlüğü tarafından
yayınlanan “ Dünya Sağlık Örgütü
İş Yüküne Dayalı Personel İhtiyacı
Belirleme Yöntemi Birinci Basamak
Sağlık Kurumları Uygulama Raporu”
SAĞLIK HUKUKU
Şubat 2015 / Sayı: 6
6
Anayasa Mahkemesi’nin yeni kararı aile hekimlerini nasıl etkileyecek?
Aile hekimleri isterse zorunlu nöbetler fiilen
geçersiz hale gelebilir!
Anayasa Mahkemesi’nin iş bırakma eylemi yapan kamu görevlileri için
verdiği yeni bir karar aile hekimleri içinde emsal olma niteliği taşıyor.
Yüksek Mahkeme’nin yeni kararı sendikalı olarak nöbete gitmeyen aile
hekimlerinin ceza almasını engelleyecek nitelikler taşıyor. Uzun süredir Sağlık
Bakanlığı’nın dayattığı zorunlu nöbetlere karşı direnen aile hekimlerinin
önemli bir bölümü bu nöbetlere gitmiyordu. Ancak mevcut yasal durum ve
oluşacak cezai sorumluluk nedeniyle aile hekimler tedirgindi. Çünkü Sağlık
Bakanlığı istediği anda nöbet tutmayan aile hekimleri aleyhine soruşturma
açarak görevlerine hukuki olarak son verme hakkına sahipti.
Aile hekimlerini rahatlatan
karar birkaç gün önce Anayasa
Mahkemesi’nden geldi.
Anayasa Mahkemesi’nin
27 Ocak 2015 tarihli Resmi
Gazete’de yayımlanan E.
2013/8517 sayılı kararı
aile hekimleri ve aile
sağlığı çalışanlarının nöbet
uygulaması bakımından da
emsal nitelik taşıyor.
Yüksek Mahkeme bu
kararında, Sendikanın işe
gelmeme kararına katılan kamu
görevlisi öğretmene disiplin
cezası verilmesini Anayasaya
aykırı gördü. Anayasa
Mahkemesi, kararında kamu
görevlisinin işe gelmemesini
Anayasanın 51. Maddesinde
yer alan sendika hakkı
kapsamında değerlendirdi.
Karar emsal niteliği taşıyor
ve aile hekimlerini yakından
ilgilendiriyor!
Yüksek mahkemenin son
kararını aile hekimleri için
yorumlayan Sağlık Hukuku
Uzmanı ve Tıp Doktoru
Dr. Erkin Göçmen, yüksek
mahkemenin
grev yapan
sendikalı
öğretmenler
için verdiği
kararın
doğrudan aile
hekimlerinin
mevcut durumuna
uyarlanabileceğini dolayısı
ile eylem yaparak nöbetlere
gitmeyen aile hekimlerinin
sendika üyesi olmaları
halinde cezai sorumluluktan
kurtulabileceğini belirtti.
Anayasa Mahkemesi’nin
yeni kararının aile hekimleri
tarafından doğru şekilde
uygulanması durumunda
oluşacak yasal haklar
nedeniyle zorunlu nöbet
uygulamasının önemli oranda
esneyebileceğini dile getiren
Dr. Erkin Göçmen, “Anayasa
Mahkemesi kararında
idari yargının yerleşmiş
içtihatlarında, sendikal
faaliyet çerçevesinde işe
gelinmemesinin mazereti
izninin kullanılması şeklinde
kabul edilmesi gerektiğinin altı
çizilmiştir” dedi.
Yüksek Mahkeme’nin diğer
kamu çalışanları için verdiği
bu kararın kesin olarak emsal
nitelik taşıdığını hatırlatan
Dr. Erkin Göçmen, şu
değerlendirmeyi yaptı: “Karar,
Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu’nun nöbet
dayatmasına karşı direnen
aile hekimleri ve aile sağlığı
çalışanları için de emsal teşkil
edecek niteliktedir. Anayasa
Mahkemesi işe gelmeme
eyleminin sendikal faaliyet
çerçevesinde olması koşuluyla
eylemi meşru görmekte ve
sendika hakkının bir parçası
olarak değerlendirmektedir.”
Anayasa Mahkemesi’nin bu
kararının ardından şimdi gözler
aile hekimlerinin nöbetler
konusundaki tutumlarına ve
Sağlık Bakanlığı’nın bu yeni
gelişmenin ardından alacağı
karara çevrilmiş durumda. Yeni
karar fiilen aile hekimlerinin
elini oldukça güçlendirmiş
durumda. Bu durumda Sağlık
Bakanlığı’nın nöbetler
konusunda yeni düzenlemelere
gitmesi ve uygulamayı
daha esnek hale getirmesini
beklemek gerçekçi olacaktır.
Zorunlu nöbet uygulamasının sağlık
hizmetlerine hiçbir olumlu etkisi yok!
>>> sayfa 7’den devam
12 Aralıkta yine çok büyük
bir oranda ASM kapatma,
iş bırakma şeklinde eylem
gerçekleşti. Bu eyleme
%90’lar civarında katılım
oldu. Aynı günün son
saatlerinde eyleme katılan aile
hekimlerinden ve aile sağlığı
çalışanlarından bir kısmı
Ankara’ya kolej meydanındaki
miting alanına gitmek için
yola çıktı. 6 bin civarındaki
Aile Hekimliği çalışanı
yine bir ilki gerçekleştirdi.
Sağlık Bakanlığı’nın tepkisi
kalabalığı inkar etmek gibi
yansıtılsa bile, tüm Türkiye
haklı talepleri olmayanların
böylesine büyük bir kalabalıkla
toplanamayacağını görmüş
oldu. Gösterilen bu kararlılık
nöbete katılmama eylemine
katılımın güç vereni oldu.
Hemen tüm sendikalar,
dernekler ve TTB eyleme destek
vererek özlenen birlikteliği
gösterdi. Bu birliktelik ve yoğun
katılım muhataplarında gerekli
etkiyi yaptı.
• Sorunlarınız aynı şekilde
devam ederse yakın
gelecekte ne tür çalışmalar
yapmayı planlıyorsunuz?
Aile hekimliği camiası daha
da hareketlenecek mi?
Zorunlu nöbetlere gitmeme
konusunda kararlı mısınız?
Dr. Gürsel ÖZER: Her
zaman yaptığımızı yapacağız
elbette. Aile hekimliği
uygulamasını geliştirilmesi ve
geleceğini kurgulamak üzere
bilimsel, hukuksal çalışmalar
yapmaya devam ederek
çalışmalarımızı tüm kamuoyu
ile paylaşacağız. Popülist
Angaryalarla mücadelemiz
aynı kararlıkla devam edecek.
Mesleki mücadele ilkemizden
asla ödün vermeyeceğiz. Bu
ülkenin insanlarının sağlık
yaşam sürecekleri ve sağlığın
garantörü olan aile hekimi ve
Aile Hekimliği çalışanlarının
yüksek memnuniyetle
sürdürecekleri Aile Hekimliği
uygulaması inadımız asla
bitmeyecek.
GÜNDEM
Şubat 2015 / Sayı: 6
7
Zorunlu nöbet uygulamasının sağlık hizmetlerine hiçbir olumlu etkisi yok!
Acil nöbetlerinin nereden çıktığı konusunda
‘mantık ve matematik’ aciz kalıyor!
Uzun süredir ülke gündemini meşgul eden ve aile hekimlerinin sert tepkisine
neden olan ‘nöbet uygulaması’ gündemdeki yerini koruyor. Sağlık Bakanlığı,
uygulamaya gerekçe olarak ‘aile hekimlerinin eğitimine katkı’, ‘hasta
yoğunluğu’ ve ‘nöbetsiz hekimlik olmaz’ gibi pek çok gerekçe sundu. Ancak
sorunun birincil muhatabı olan aile hekimleri uygulamanın Birinci Basamak
sağlık hizmetlerine ve aile hekimliği sistemine zarar vereceğini belirtiyorlar.
Şiddetli tartışmalara neden olan ‘acil nöbetleri’ ve ‘Cumartesi mesaisi’ ile
ilgili bu konuda yoğun mesai harcayan İSTAHED Örgütlenme Sorumlusu ve
Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Gürsel ÖZER ile özel bir söyleşi gerçekleştirdik.
• Yaklaşık bir yıldır
Türkiye genelinde binlerce
aile hekimi ek görevler ve
zorunlu nöbetlerle yatıp
kalkıyor. Bu uygulama
nereden çıktı, aile
hekimlerini nasıl etkiliyor?
Dr. Gürsel ÖZER: Zorunlu
acil nöbeti uygulaması
aslında çok daha uzun
zamandır gündemde. Eski
nöbet genelgesinde aynen
son çıkan genelge gibi PDC
oranlarına göre Acilde nöbet
görevlendirilmesi yapılıyordu.
İstanbul’da hiçbir hastanenin
PDC doluluk oranları acil
hizmetleri için aile hekimlerini
ve aile sağlığı çalışanlarını
görevlendirmeye yetmiyordu.
İhtiyaca bakılmaksızın her
aile hekimi ve aile sağlığı
elamanının en az 8 saat hastane
acillerinde görevlendirilmesini
içeren kanun değişikliğinden
sonra ilgili genelge hükmünü
kaybetti ve acil nöbetleri
İstanbul’un da gündemine
oturdu. Acil nöbetinin nereden
çıktığı konusunda mantık
ve matematik aciz kalmıştır.
Zorunlu en az 8 saat ile ilgili
kanun yapıcılar ve bu nöbeti
şiddetle savunanlar dahi her
seferinde farklı argüman
kullanarak nöbeti neden
koyduklarını kendilerinin
de bilmediklerini bir nevi
itiraf etmişlerdir. Zorunlu
nöbet uygulaması; yolunda
giden atılım yapan koruyucu
sağlık hizmetlerinde Avrupa
şampiyonlukları yaşatan
aile hekimliği çalışanlarının
motivasyonunu kıran ve sağlık
sunumunu zaafa uğrattıran
bir uygulama olmanın ötesine
gidememiştir.
• Sağlık Bakanlığı’nın
zorunlu nöbetlerde ısrar
etmesi durumunda bunun
sağlık sistemine ve aile
hekimliği uygulamasına
etkileri ne olacaktır?
Dr. Gürsel ÖZER: Herhangi
bir hizmet sunumunun
kalitesini hizmet sunanlar
ve alanların memnuniyeti ve
motivasyonu belirler. Geleceği
belirsiz ve her gelen güne
angaryayla uyanan sağlık
sunucuları ile aile hekimliği
uygulamasının kalitesi ve
devamı düşünülemez. Amaç
Aile Hekimliği uygulamasının
sadece sözde kalması ve
tüketilmesi ise nöbet ısrarında
elbette mantık vardır. Ve ısrara
devam edilmelidir.
• Aile hekimlerinin zorunlu
nöbetler konusunda esas
itiraz ettiği noktalar
nelerdir? Bu uygulamanın
yerine siz ne öneriyorsunuz?
Sağlık Bakanlığı bu
uygulamayı hastaların
mağduriyetini engellemek
için getirdiğini söylüyor.
Gerçekten böyle bir amaca
hizmet ediyor mu?
Dr. Gürsel ÖZER:
Zorunluluk ihtiyaçtan
doğmalıdır. An itibarıyla sağlık
sunumundaki zorunluluk
popülist yaklaşımlardan
kaynaklanmaktadır.
“70 milyonluk
ülkede 90 milyon acil
başvurusu var ise
sağlık sunumunda
hoyratlık var demektir.
Bu savurganlık
ve hoyratlıktan
nemalanmak yerine,
toplumda sağlık bilinci
oluşturan uygulamalara
basit düzenlemelerle
geçmek gereklidir.”
Ve çağdaş toplumlardaki gibi
bireylere sağlık hizmetinden
yararlanmaları için sorumluluk
verilmesi yeterlidir.
• Son yıllarda Aile hekimleri
en çok artan iş yükünden
şikayet eder oldu. Bugün
bir aile hekiminin ne kadar
iş yükü var? Bu durum
mesleğinizi ve sağlık hizmet
kalitesini nasıl etkiliyor,
asli görevleriniz için zaman
bulabiliyor musunuz?
Dr. Gürsel ÖZER: Bu
sorunun yanıtı aslında başlı
başına profesyonel çalışma
gerektiren bir olgudur. Bu
sorunun yanıtı ciltlerden
oluşan kitap gerektirir. En
yalın haliyle yanıtlamaya
çalışalım. Çağdaş ülkelerde
bir aile hekimine kayıtlı
nüfus 1000 ile 1500 arasında
değişmektedir. Sağlık
Bakanlığı’nın hedefi aile hekim
ve aile hekimliği çalışanları
için kayıtlı kişi hedef nüfusu
2500’dür. Aile Hekimliği
Kanunu’nun 5. Maddesi’nde
aile hekimine kayıtlı kişi
sayısı azami 4000 olmalı
denmektedir. Gerçek hayatta
ise örneğin Esenyurt’a bir aile
hekimine en az kayıtlı kişi
sayısı 4500’ler civarındadır.
AHBS programları en fazla
5000 kişi kayıt edebilmekte
olup bu sınırı zorlayan Aile
Hekimliği birimleri vardır. Bu
durum hem kanuna rağmen,
hem de bakanlığın kayıtlı
kişi sayısı 3750 üzerine
çıktığında birim açılması
yönündeki yazılı emirlerine
rağmen yaşanmaktadır.
Bu matematiğin sorunuza
yorumsuz yanıt olduğunu
düşünüyorum.
• Türkiye’de son yıllarda
kronik hastalık yükünde
ciddi bir artış olduğu
biliniyor (TURDEP ve
CREDİT Çalışmaları).
Türkiye’de kronik hastalığı
bulunanlar gerektiği şekilde
takip ve tedavi edilebiliyor
mu? Bu sorunun çözümünde
esas görev kime düşüyor?
Aile hekimlerine getirilen
ek görevler kronik hastalık
sorununu nasıl etkiliyor?
Dr. Gürsel ÖZER: Kronik
hastalıklarının seyrini yaşam
kalitesi lehine çevirebilmek
elbette ki koruyucu hekimliğin
gereğidir. Ayrıca hastalıkların
erken yakalanması sağaltımda
en önemli kriterlerdendir.
Ve birinci basamak, kronik
hastalıkların takibinin
yapılacağı ve hastalarla
işbirliğinin yakalanabileceği,
sürekli eğitimin verilebileceği
en önemli kurumlardır. Ancak
bir önceki soruya verdiğimiz
yanıttan anlaşılacağı üzere aile
hekimleri maalesef koruyucu
sağlık hizmetlerinden ödün
vermek zorunda kalıyor.
• Son bir yıl içinde aile
hekimleri pek çok kez
dertlerini dile getirmek
için sokaklara döküldü. Bu
süreci biraz anlatır mısınız?
Talepleriniz neydi, eylemlere
katılım nasıldı?
Dr. Gürsel ÖZER: En
önemli talebimiz; ‘Bırakında
işimizi yapalım’dı. Aile
Hekimliği uygulamasının
devamlılığı için her türlü
mücadeleyi yapma kararlığıydı
sokaklara dökülmek. Diyalog
ve hukuk sürecinin sonuna
kadar zorlanmasına rağmen
başka çarenin kalmamasının
sonucuydu. Bu eylemler ülke
tarihimizde katılım yoğunluğu
bazında yaşanmamış ilklerdi.
Mesleki onur mücadelesinin
%90’lar oranında eylemlilikle
ifade edilmesiydi. Bu sürecin
yaşanmasının tek nedeni
ise taşıyabileceğimizin çok
üstünde angaryanın aile
hekimlerine yüklenmesidir.
• Geçtiğimiz ay Ankara’da
bir miting düzenlediniz;
eyleme katılım nasıldı?
Hangi kurumlar
destek verdi, Sağlık
Bakanlığı’nın tepkisi ne
oldu? Taleplerinize cevap
alabildiniz mi?
Dr. Gürsel ÖZER: Ankara
eylemini iki ayaklı tek bileşen
olarak değerlendirmek
gereklidir.
>>> devamı sayfa 6’da >>>
KONGRE ÖZEL
8
2014’te aile hekimlerini buluşturan unutulmaz etkinlik!
Geçtiğimiz yıl düzenlenen 1. Uluslararası Katılımlı
İstanbul Aile Hekimliği Derneği Kongresi, 08-11
Mayıs 2014, tarihleri arasında Antalya’da yoğun
katılımı ile yapılmıştı. İSTAHED tarafından
organize edilen ilk ulusal kongre olmasına
rağmen İKON nitelikli bilimsel program ile
aile hekimlerinin büyük beğenisini ve takdirini
kazandı. Kendi alanında otör çok sayıda bilim
insanının konuşmacı olarak katıldığı kongrede
aile hekimlerinin gündemininde olan tüm önemli
konular ele alınırken kongrenin bazı bölümleri
online olarak yayımlandı ve binlerce hekim
tarafından ilgiyle izlendi.
İKON 2014’ten bazı unutulmaz anılar...
Belek Pine Beach Resort Hotel’de düzenlenen
İKON 2014 birinci basamağı ilgilendiren farklı
disiplinlerden pek çok uzmanı aile hekimleriyle
buluşturdu. Kongrede sunum yapan akademisyenler
arasında şu isimler dikkat çekti. Metabolik sendrom
ve hipertansiyon ile ilgili Prof. Dr. Aytekin Oğuz,
önemli bir sunum gerçekleştirirken, psikiyatri
konularında Prof. Dr. Yankı Yazgan, Prof. Dr. Doğan
Şahin; Prof. Dr. Kerem Doksat aile hekimlerinin bu
alanla ilgili merak ettiklerine yanıt verdi.
Dr. Esin Şener:
İKON 2014, İSTAHED’in ilk kongresi
olmasına rağmen hem bilimsel programı ile
hem de sosyal programı ile adından çok söz
ettirdi. Geri bildirimlerini çok iyi aldığımız
IKON 2014 İSTAHED’in başarılarına
bir yenisini daha ekledi.
Kongrede Doç. Dr. Oluş Api riskli gebelikler
hakkında bilgi verirken; son yılların ilgi görmeye
başlayan konularından birisi olan metabolik
cerrahi hakkında dünyada 8 önemli uzmandan birisi
sayılan Doç. Dr. Alper Çelik, bilgi verdi. Endokrin
konularında Prof. Dr. Oğuzhan Deyneli ile Prof. Dr.
Mehmet Sargın merak edilen soruları yanıtladı.
Prof. Dr. Özcan Öztürk ve Prof. Dr. Nazım Korkut
ise KBB konusunda bilgi verdiler. Pediatri alanında
Prof. Dr. Zafer Kurugöl ve Prof. Dr. Merih Çetinkaya,
dikkat çeken sunumlar yaptılar. Göz sağlığı ve
hastalıkları konusunda Prof. Dr. Elvan Yalçın ve
Nilüfer Köylüoğlu, aile hekimlerinin bu alanda en
çok merak ettiği soruları yanıtladı.
İKON 2014’te dikat çeken oturumlarda önemli
bilgiler veren diğer isimler ise şunlardı:
Prof. Dr. Yılmaz Çakaloğlu, Prof. Dr. Oğuz
Kılınç ve Prof. Dr. Hilmi Apak.
İKON 2014’te malpraktis panelinde ise Kutbettin
Demir moderatörlüğünde Şevki Sözen ve Halide
Savaş aile hekimlerinin merak ettiği
sorulara yanıt verdiler.
KONGRE ÖZEL
Şubat 2015 / Sayı: 6
9
İKON2015: Uluslararası Katılımlı 2. İstanbul Aile Hekimliği Derneği Kongresi
İKON bir kez daha Aile Hekimliğinin
nabzının attığı ana platform olacak!
İlki geçtiğimiz yıl düzenlenen İKON, yoğun ilgi görmüştü. İSTAHED
tarafından bu yıl ikincisi düzenlenecek olan kongre aile hekimleri için mesleki
sorunlarının tartışıldığı ve başta koruyucu sağlık hizmetleri olmak üzere aile
hekimlerini ilgilendiren bilimsel gelişmelerin alanında isim yapmış uzmanlar
tarafından ele alınacağı bir AKADEMİ atmosferinde gerçekleşecek. Aile
hekimlerine yönelik etkinlikler içinde hızla zirveye doğru yükselen İKON,
bu yılda zengin bir içerikle gerçekleştirilecek. Kongrenin detayları ile ilgili
olarak İSTAHED Başkanı Dr. Esin Şener ve İKON2015 Genel Sekreteri Dr.
Gökhan KARA sorularımızı yanıtladı.
• İSTAHED bu yıl 2. İKON
kongresini düzenleyecek?
Kongrenin amacı ve hedefleri
hakkında bilgi verebilir
misiniz?
Dr. Esin Şener: Derneğin
olmazsa olmaz sac ayaklarından
birisi bilimselliktir. Evet,
İSTAHED olarak mevzuat
ve özlük konularında çokça
ön plandayız ama bilimsel
toplantılar konusunda da
hep takip edilen bir dernek
olduk. Bunu aylık yaptığımız
İSTAHED AKADEMİ’leri
de İKON kongreleri ile
taçlandırmak istedik. Bilimsel
bir içerik ile aile hekimlerini
bir araya getirirken sürekli
çalıştıkları ortamdan biraz daha
uzak bir yerlerde olmalarını,
trafik ve hasta kaygısı olmadan
vakit geçirmelerini ve sosyal
programlarla da dinlenmelerini
amaçladık. İKON kongrelerinin
Aile Hekimliği için adı
duyulmuş, kaliteli bir kongre
olmasını da hedefliyoruz.
• Kongrenin bilimsel
programı aile hekimleri
ve birinci basamak sağlık
hizmetleri açısından ne tür
etkinlikler içeriyor?
Dr. Gökhan Kara: AKADEMİ
eğitimlerimizi yaparken küçük
anketler yapıyoruz. Bu anketler
sonucunda aile hekimlerinin,
birinci basamakta en çok
ihtiyaç duyduğu, kafa karıştıran
hastalıkları, tanı ve tedavi
yöntemlerini, danışmanlık
verilecek konuları dinlemek
istediklerini gördük. Bu anket
sonuçları ile bir bilimsel
program hazırlıyoruz. Bu
eğitimler ışığında polikliniğine
dönen aile hekimlerinin
daha etkin hizmet vereceğini
düşünüyoruz.
• Aile hekimleri açısından
sürekli tıp eğitimi
kapsamında İKON nasıl
bir işlev üstleniyor? Aile
hekimlerinin mesleki olarak
en çok ihtiyaç duyduğu
konular nelerdir?
Dr. Esin Şener: Ülkemizde
Aile Hekimliği adına
düzenlenen sayılı kongre var.
İKON’da önde gidenlerden
olsun istiyoruz. En çok
ihtiyaç duyulan konuları geri
bildirimlerle ve anketlerle
belirliyoruz. Hipertansiyon
Diyabet, Guatr gibi kronik
hastalıkların yanında gebe
ve bebeğe yaklaşım gibi
koruyucu sağlık hizmetlerinin
merak edilenlerini de bilimsel
programa alıyoruz. Doğru
beslenme, sigara gibi konularda
merak edilenler arasında. Fakat
İKON’u ön planda tutacak olan
şey koruyucu sağlık kursları ve
okulları olacak.
•
Kongrenin uluslar arası
bölüm de olacak mı? İleriki
dönemlerde kongrenin
uluslar arası niteliğini
güçlendirmeyi amaçlıyor
musunuz?
Dr. Gökhan Kara:
Elbette bunu hedefliyoruz.
Hem uzun süredir Aile
Hekimliğine geçmiş Avrupa
ülkelerinin sistemini tanımak
istediğimizden, hem de tanıtedavi protokollerini bilmek
istediğimiz için uluslar arası
bir nitelik hedefliyoruz.
Kongremize yabancı
misafirlerimizi bekliyoruz.
• Bu yılki kongrede
geçen yıldan farklı olarak
ek çalışmalar olacak
mı? Ne tür yenilikler
yapmayı planlıyorsunuz?
Konuşmacılar arasında
kimler bulunuyor?
Dr. Esin Şener:
Konuşmacılarımızı
konularında otör olan
isimlerden belirlemeye
çalışıyoruz. Şu an
diyaloglarımız devam
ediyor. Fakat çok
sürpriz isimlerle
karşılaşabileceğimiz
müjdesini şimdiden
verebilirim.
Yakın bir zamanda İKON
2015 web sayfasında bilimsel
programı, okul ve kurslarla
birlikte hocalarımızın ismiyle
birlikte ilan edeceğiz. İKON
özellikle okulları ve kursları
ile birlikte ön planda olacaktır.
Bildiğiniz gibi geçmiş
yıllarda yapmış olduğumuz ve
halen devam eden Akademi
programlarımız İSTAHED
Online’da yayınlanmaya
başlayacak. İKON okullarını
da bu dijital platform da
yayınlamayı planlıyoruz.
• İlkini geçen yıl yaptığınız
İKON için katılımcılar ne
tür değerlendirmeler yaptı?
Katılımcı sayısı ve sunulan
bilimsel içerikle ilgili aile
hekimleri size ne tür geri
bildirimlerde bulundu?
Dr. Gökhan Kara:
Hem derneğimin hem
kongrenin övülmüş olması
gurur vericiydi. Bilimsel
programdan memnundu
katılımcılar. İKON 2015’i de
bu geri bildirimler sayesinde
merakla bekleyen aile
hekimleri var. Özetle birçoğu
olumlu olmakla birlikte
bu sene tüm geri dönüşleri
değerlendiriyoruz. Özellikle
İKON 2014 de canlı yayın
panellerimiz konusunda çok
olumlu istekler aldık. İzlenme
oranları zaman zaman binlerin
üstüne çıktı. Bu sene bunu
tekrarlamayı planlıyoruz.
• Hekimlerin kongrelerde en
çok aradığı şeylerden biriside
sosyal programın zenginliği
ve sorunları ile ilgili
konuşabilecekleri tartışma
oturumlar. Kongrenin sosyal
programını ele aldığınızda
ne tür çalışmalar var? Aile
hekimlerinin sorunlarına
yönelik ek tartışma
oturumları olacak mı?
Dr. Esin Şener: En önemli
sosyal etkinlik, çalışma
ortamından uzak ve aile
hekimleri ile bir arada olmak
olacak elbette. Ama bunun
yanı sıra, müzikli, eğlenceli
gecelerde Acupulco’da bizi
bekliyor.
Ara gecelerimizde sürpriz
isimler ile birlikte olmayı
planlıyoruz. İçlerinde
meslektaşımız olan farklı
alanlarda faaliyetlerine
devam eden gruplarla iletişim
halindeyiz. Çok yakında bunu
kongre resmi web sayfasından
ilan etmeye hazırlanıyoruz.
Bunun dışında alışılmış
konsept dışında farklı bir
GALA bizleri bekliyor.
İlginiz için teşekkür ederiz.
GÜNDEM
Şubat 2015 / Sayı: 6
10
Aile Sağlığı Merkezlerinde nöbet kabul edilemez!
Bu Aile Sağlığı Merkezlerinde nöbet değil, 40 saat üzeri zorla çalıştırmadır,
fazla mesaidir. Hastane Acillerin rahatlamasına yararı ve etkisi olmayacağı
gibi, ilaç tüketimini de artıran bir uygulama olacaktır. Kayıtlı olduğu aile
hekimine söz geçiremeyenler ilaç ve rapor konularında nöbetçi ASM’lerde
şanslarını deneyeceklerdir.
Hafta sonları muayene,
enjeksiyon, pansuman için
gelenler, hafta içi de aynı
şekilde gelmeye devam etmek
isteyecek, kayıtlı ve misafir
Dr. Recep
Koç
İSTAHED
Hukuk
Komisyonu
Üyesi
hasta kavramları karışacak,
ASM’lerde şiddet artacak,
Sağlık Çalışanlarını korumak
mümkün olmayacaktır.
ASM’lerde nöbet günlerinde
hizmetli, sekreter ve hemşire
çalıştırmamızda İş Kanunundaki
haftalık çalışma saatleri
açısından sorunlar çıkacaktır.
Esnek mesai çalışan A ve B
grubu ASM’lerde cumartesi
çakışmaları neticesinde esnek
mesai tam uygulanamayacak,
az hekimli ASM’lerde ise
hafta içi esnek mesai tutulması
zorlaşacaktır.
Nöbetçi ASM’lere basit
semptomlar için bile, bazen de
ziyarete gider gibi uğrayanlar
çoğalacak, Hekim ve sağlık
çalışanları rahatsız edilecek,
halk nazarında itibarsız ve
değersizleştirilecektir.
Ülkemizde ev hizmetlerinde
çalışanların bile günlük 120130 TL aldığı bir zamanda
hemşireye 40 TL, hekime
80 TL’ye sekiz saat nöbet
tutturmak emek ve işgücünün
ucuzlatılması, sağlık
çalışanlarının sömürülmesidir.
Gerçek acil hastaların Aile
Sağlığı Merkezine getirilmesi
zaman kaybına ve müdahale
gecikmelerine yol açacak,
ASM’ler zamanla RPT yeri
ve 112 transfer merkezlerine
döneceklerdir.
Bu uygulama seçime
yatırımdır. Aile Hekimleri
üzerinden popülist bir
yaklaşımla seçim kazanma
girişimidir.
Sonuç olarak acil hastane
nöbetleri tutmamış,
ASM nöbetleri de
TUTMAYACAKTIR !
Sosyalizasyon mu? Aile hekimliği mi?
Neden kısır bir döngü içine
giriyoruz. Sistemin ismi bu
kadar önemli mi veya nasıl
ve kimin başlattığı? Bizler
tartışan ve düşünen kesimler
bu sistemin içinde, daha iyiyi,
güzeli, doğruyu bulamaz
mıyız, yönlendiremez miyiz?
Eleştirilerimizi, yanlışları,
hataları ortaya koyup,
haklarımızı savunamaz mıyız?
Ben ne akademik yönde, ne
muhalefet ne de geçmişte
kalacağım. Basit ve kısa olarak
30 yıl içersinde 1. Basamakta
neler yaşadım, gördüm onu
anlatmaya çalışacağım.
1983 yılında Konya’da mecburi
hizmete gittiğim köy sağlık
ocağında aynı aile hekimliğinde
olduğu gibi ekibimle beraber
koruyucu sağlık hizmetlerini
ve polikliniğimi yapıyordum.
Kartlarımızı kullanıyor, köy
köy gezip, aşı ve izlemlerimizi
yerine getiriyor, aylık
istatistik bilgileri Müdürlüğe
bildiriyorduk. Ev Tespit
Fişlerini dolduruyor, nüfus
tespitleri yapıyor, doğanlara kart
çıkartıyor, ölenleri siliyorduk.
Tam olarak sosyalizasyonu
uyguluyorduk. Aile
Hekimliğinden farkı teknoloji,
bilişim ve bölge bazlı olmasıydı.
Ülkemizin birçok yerinde de
1. Basamakta sağlık ocakları,
verem savaş, AÇSAP aynı
şekilde hizmet veriyordu.
Böyle olmasına rağmen
İstanbul, Ankara, İzmir gibi
büyükşehirlerde bu sistem
kanundan 20 yıl sonra
uygulanmaya başlamıştır.
Şehir merkezleri ve ilçelerdeki
Hükümet Tabiplikleri poliklinik
ve tedavi hizmetleri vermeden
bürokratik işleri ve koruyucu
sağlık hizmetlerini yapıyordu. 1.
Basamak poliklinik hizmetleri ise
semt poliklinikleri, dispanserler,
özel muayenehaneler ve
hastaneler tarafından yerine
getirilmekteydi.
İstanbul’da 1983 den itibaren
sağlık ocakları kuruldu ve
sosyalizasyona geçildi. Yine bu
tarihlerde SSK’lı hastalar kendi
dispanser ve polikliniklerinde,
muayene olduklarından sağlık
ocaklarında yoğunluk yoktu.
Geldiklerinde hem muayene
ücreti, hem de reçeteleri ücretli
almak zorundaydılar. Bağ-Kur
ve Emekli Sandığı hastalarına
ücretsiz hizmet veriliyordu.
Laboratuar ve tetkikler
yapılamıyordu. Bir ara günlük
30 hastaya 13 hekim ve 10
hemşire-ebe ile hizmet verir
hale gelmiştik.
Büyükşehirlerimizin sağlık
ocakları depo tayin merkezleri
haline gelmiş ve tayinler
Bakan seviyesi torpil ile
yapılabiliyordu. Bu şartlarda en
düzgün ve istekli yaptığımız aşı
kampanyaları olmuştur. 9 yıl
boyunca yılda ikişer defa polio,
bir yılda kızamık kampanyasını
sokak sokak gezerek, birçok
eksikliğe ve yokluğa rağmen
başarmıştık. Yine de gerçek
nüfuslar yerine hedef nüfuslar
ile çalışıyorduk. Yakaladığımıza,
gördüğümüze, bildiğimize aşı
yaparak, salgınları engellemiş
ve polio eradikasyonunu
sağlamıştık.
Sağlık Memurlarımız değişik
yerlerden ve okullardan
su numunelerini alarak
Hıfzısıhhaya gönderiyor, klor
oranlarını kontrol ediyorduk.
Filiasyon görevimizi
aksatmıyorduk. Koruyucu
Sağlık Hizmetlerini ve
ÇÜNKÜ..!
Çünkü, sağlıkta eşitlik istiyoruz,
Çünkü, toplu sözleşme hakkımız, iş güvencemiz olsun istiyoruz,
Çünkü, sağlık personeline şiddetin yaşanmadığı daha güvenli bir
ortam istiyoruz! Kişilere bağlı değil, Kanun ve mevzuatlara bağlı
çalışmak istiyoruz,
Çünkü, kamusal hizmetimizi kamu binasında vermek istiyoruz,
Çünkü, angarya işlerle uğraşmak değil koruyucu sağlık hizmetleri ile
ilgilenmek istiyoruz,
Çünkü, negatif performansla değil, pozitif motivasyonla çalışmak
istiyoruz,
Çünkü, rapor, izin ve emeklilik,askerlik, hamilelik gibi durumlarda
hak kaybına uğramak istemiyoruz,
Çünkü, esnek mesai ile esnetilmek, haftada 40 saatten fazla çalışmak
istemiyoruz,
Çünkü, Aile Hekimliği Merkezlerimizin ticarethanelere dönüşmesini
istemiyoruz,
Çünkü, bize önerilen ve ideal olan Aile Hekimliğini yapmak istiyoruz,
Çünkü, biliyoruz ki ancak hekim mutlu ise hasta da mutlu olur.
muayenelerimizi bölge bazlı
olarak yerine getiriyorduk.
SSK’nın birleştirilmesi
ve hastanelerinin Sağlık
Bakanlığı’na geçmesinden sonra
poliklinik hizmetlerinin artması
ile döner sermaye uygulaması
başladı. Sağlık Ocaklarımıza
yazar kasalar girdi. Performans
denen sistem az zamanda bol
reçete ve poliklinik sayısına yol
açtı. RPT yapanlar çok, tetkik
ve tedavi ile uğraşanlar az ücret
alır hale geldiler. Bunu Bakanlık
ve Müdürlükler teşvik etti.
Amaç vatandaş memnuniyeti
idi. Eczanelerden de ilaçlar
kolaylıkla alınmaya başlayınca
hekime ve ilaca ulaşım böylece
kolaylaştı.
Pazara bakkala giden, gezmeden
gelen bir, iki ilaç yazdırmaya
uğradı. Ülkedeki enflasyon
oranına göre ücretler döner
sermayede olsa düşük kalmaya
başlamıştı. Bu da performans
adı altında fazla ismin poliklinik
defterlerine yazımı idi. Gittikçe
sağlık ocakları ilaç yazım
merkezi haline döndü. Raporlar
ve RPT’ler, bir de dışarıdan
istenen tahliller günümüzü
dolduruyordu. Sistem çökmeye,
çökertilmeye başlamıştı.
İşte bu ortamda Dünya
Bankası’nın teşvikleri, AB ve
siyasi otoritenin isteği ile Aile
Hekimliği yürürlüğe kondu.
Ve 2005 yılından itibaren pilot
uygulaması, 2010 yılında ülke
çapında yaygınlaştırıldı.
Tamgün kanunu ile zaten
muayenehane ve ikinci bir iş
yapma şansımız elimizden
alınmışken, ya TSM’ye, ya da
Aile Hekimliğine geçecektik.
Zorunlu ve isteksiz bir geçişin
ardından acaba bu sistemde
iş güvencemizi, özlük hak ve
çalışma şartlarımızı istediğimiz
seviyeye getirebilir miyiz diye
kurduğumuz mail grubundaki
arkadaşlarımızla İSTAHED’i
kurduk ve çalışmaya başladık.
İyisi ve kötüsü ile bugüne geldik.
Ben ve benim gibi düşünenler
ülkemizde uygulanan ve
uygulanmak istenen bugünkü
haliyle bu aile hekimliğini hiçbir
zaman savunmadık. Avrupa
ülkelerini örnek alarak, daha
iyi olabilir miyiz? Ülkemizde
nasıl uygulayabiliriz? Özlük
haklarımızı ve iş güvencemizi,
gelirlerimizi, çalışma
şartlarımızı, iş barışını nasıl
sağlayabiliriz diye düşündük.
Mücadelemizi hep bu yönde
verdik ve vermeye de devam
ediyoruz.
GÜNDEM
Şubat 2015 / Sayı: 6
12
Aile Hekimliği sistemi neden nöbet girdabında boğuluyor
Aile hekimliği camiası 2015 yılına ASM-TSM nöbetleri ile girdi. Son 2 yıldır
Aile Hekimliği hop oturup hop kalkan bir yapıya dönüştü. Ne zaman ne gibi
bir iş ve işlem ile karşılaşacağımızı artık hiç birimiz tasavvur edemiyoruz...
2010 yılı İstanbul ve diğer
illerin aile hekimliğine geçiş
süreci sonrasında, giderek daha
olumlu, kalitesi yükselmiş,
hizmet yapısı birinci basmağa
özgü ve koruyucu hekimliğe
yönlenmiş, çağdaş ülke
modellerine yakınlaşmış
bir aile hekimliği Türkiye
modeli yerine, tüm ülkenin
geçmesinin ardından özellikle
mevzuat çerçevesinde
belirsizliklerin hakim olduğu
ve sahanın kendisinin sürekli
diken üzerinde oturuyormuş
gibi hissetmesine neden olan
bir yapı ve ortam içerisine
girdi. Son 2 yıldır yeni Sağlık
Bakanımızın göreve başlaması
ile birlikte buda belirginleşti.
Aile hekimleri sadece kendi
sahalarında değil medya
gündeminde de sayın
bakanımızın açıklamaları
nedeni ile bolca yer buldu.
Özellikle bire bir görüşme
metotları yerine medya
üzerinden karşılıklı mesajların
verildiği bir döneme girdik.
Uzlaşma yerine yer yer sert
mesajlar medya üzerinden
verilmeye devam edildi.
Gelinen noktada, 2010 yılında
aile hekimliğinin başladığı
umutların, uygulamanın
vatandaş dışındaki ayaklarında
bir huzursuzluk, beğenmeme,
durumdan rahatsızlık
boyutlarına değişmiş olduğu
görülmektedir. 2010 yılında
aile hekimliğine başlayanlarda
bulunan hisler; yeni bir yapı,
yeni bir sağlık sistemi, yeni
çalışma anlayışı, uygulamaya
başlayan hekimlerde olumlu
olmuş iken, bugün özellikle
bakanlığımız uygulamaları
ile huzursuzluk, mutsuzluk
ve iş tatmininde düşüş,
gelecek kaygısı, yeniden
farklı bir sistemin uygulamaya
geçileceği, sözleşme fesihleri,
yeni yüklerin yüklenmeye
devam edeceği endişesi
hekimlere hakim olmuştur.
2010 yılında bakanlık
yetkilileri sistemin oturması
için 10 yıllık bir sürecin
gerektiğini ifade etmekte idiler.
Geldiğimiz noktada ise bu
sürenin beklenmeyeceğinin
görüldüğünü ifade edebiliriz.
Mevcut yaklaşım aile
hekimliğinden başka sağlık
sisteminin bir sorunu yokmuş
gibi, aile hekimleri içinde hata
barındıran bir eksik sistem,
eksik doğum gibi, etrafını
düzeltilmeye çalışan ve
düzeltme yolunun da üzerine
yük yükleme olarak görüldüğü
bir yapı halinde sanki.
sağlıkçıların haklarını korumak
içinde mücadele ediyorlar.
Eğitim adı altında
başlayan, hekimliğin
olmazsa olması olarak
kabul edilen acil
nöbetlerinden, fazla
çalışma sayılmayan
ve ilk adım olan
cumartesi nöbetlerine
geldik. Bakanımızın
açıklamalarına bakılırsa,
önümüzdeki 2-3 yıl içinde
Pazar ve hafta içi 24
saatin de eklenmesiyle
yine fazla mesai değil
nöbet kabul edilen
bir yapılanma ile hiç
durmadan gece-gündüz
çalışacağız.
Sahada ise aile hekimliğine en
çok sahip çıkanlar aile hekimi
ve aile hekimi dernekleri, bu
konuda hayatlarında eylem
yapmamış, devlete karşı
durmamış hekimler oluşturmuş
oldukları grupları, sosyal
medya kanalları aracılığı ile
bakanlığımızın yapmış olduğu
düzeltme çalışmalarının,
eksiltme ya da şeklini bozma
olduğunu yüksek sesle ifade
ediyorlar, acil nöbetleri
yazıldığında icabet etmedikleri
gibi, cumartesi nöbetleri
yazıldığında da gitmiyorlar.
Bu duruşları ile aslında günü
güvence altına almak değil,
geleceği güvence altına almaya
çalıştıklarını ifade ediyorlar.
Evet dedim ya sağlık
sisteminin hatalı olan kısmı
aile hekimliği, hastanelerde
herhangi bir sorun yok,
özellikle 2013 yılı için
90 milyon acil başvurusu
irdelenmiyor. Acil başvurunsun
yoğunluğu her ne kadar sayın
bakanımız bunu kabul etmese
de, aile hekimlerine gelen
iş yükünün, acilde yazılan
nöbetin ve daha sonrasında
24 saat çalışmanın altında
yatan ana sebeptir. Evet neden
irdelenmemekte, bu kadar
başvuru sayısının altında yatan
sebep ne? Biz aile hekimlerine
gelemeyen hastalar mı? Oysa
08:00-17:00 arasında poliklinik
yapmaktayız ve bize gelen tüm
hastalara hizmet vermekteyiz.
Bize gelen hasta en fazla bir
saat beklemekte, ortalama
ise 15-30 dakika içinde
işlemlerini bitirip yanımızdan
ayrılmaktadır.
Sayın bakanımızın
açıklamalarına bakıldığında
aile hekimliği camiası
gelecekleri hakkında korkuya
kapılmaktan kendilerini
alamıyorlar. Özellikle son bir
iki yılda 7x24 saat çalışma
şeklinin kabul edilemez
olduğunu ifade ettikleri
gibi, gelecekte çalışacak
Yine aile sağlığı merkezleri
mahalle içinde, kişilerin
evlerine yürüme mesafesinde
olup, gayet kolay bir
şekilde, hastanelere nazaran
hızlı ve kolay ulaşılabilir
uzaklıklardadır. Üstelik
hizmet veren aile hekimleri
kendilerine gelmekte olan
bu kişilerin büyü kısmını
bilmekte ve neye ihtiyaçları
olduğunu kolayca tespit
edebilmektedir. Her branştan
yazılan farklı reçeteler ile
hastaların yanlış ve gereksiz
ilaç kullanımının önüne
geçebilmekte, bir nevi sağlık
avukatlığı yapılmaktadır. Bu
hali ile kişiler için büyük bir
kolaylık olan aile hekimliği
merkezlerine kişi neden
başvurmaz? Neden gecenin
bir vakti tüm poliklinikler
kapandıktan sonra yüzlerce
kişilik sırayı bekleyerek bir
grip ilacı alınır? Yada hafif
ateşe veya myaljiye müdahale
edilmesini bekler? Bunu
neden göze alır? Bu soruları
bizim gibi bakanlığımızın da
sormasını isterim? Gündüz
vaktinde dahi bu kadar kolay
ulaşılabilir olan aile hekimliği
merkezleri, gece açık olduğu
takdirde, daha mı rahat
gelebilecekler?
Biz birçok hastamızdan
duymuşuzdur, ”randevu
alamıyoruz, acile gittiğimizde
zaten her türlü tetkiklerimiz
yapılıyor, beklesek
de işlerimizi yaptırıp,
muayenemizi olup, ilacımızı
yazdırıp dönüyoruz” Yaklaşım
bu şekilde. Acile milyonların
neden başvurulduğu
irdelenmeli, akademik olarak
araştırılmalı? Buna göre
soruna bilimsel çözümler
üretilmelidir. Aksi ise yeni
filizlenen aile hekimliği
modelinin, yanlış adımlar ile
çökmesi, yıkılması ve giderek
yozlaşmadır.
Planlama yapılmadan, bilimsel
olmadan, gerçekten var
olan sorunu görüp, sorunun
çaresi budur demeden,
aile hekimlerini 24 saat de
çalıştırsak, ortada durmakta
olan soruna çare olmayacaktır.
Hizmet sunucularının da
uygulamaya inancı kırılarak
tamamen çökmesine, bu
olmadı başka bir şey yapalım
artık yaklaşımına sebep
olacaktır.
Olayın aile hekimliği ve
hekimlik adına olan diğer
yönleri, eleştiri getirilmekte
olan ve getirilebilecek açılarını
irdelemiyorum. Bu zaten
sürekli söylene gelmekte,
olayın ana fikri doğru soruna,
doğru çözümün üretilmesidir.
Sorunun tespit edilmesidir.
Sonrasında ise olayın diğer
tarafındakiler ile birlikte
nasıl çözüm üretebilirizi
konuşmaktadır. Zorla, zorlama
ile, dayatma ile başarı değil
sadece yıkım gelir!
Sağlık sistemimizin optimum
başarılı olması ve ailemizin de
dahil olduğu vatandaşlarımıza
iyi bir sağlık hizmeti
sunabilmek dileklerimle…
Dr. Engin Çapar
GÜNDEM
Şubat 2015 / Sayı: 6
13
İSTAHED ikinci kez Avrasya Maratonu’na katıldı
İSTAHED bu yıl ikinci kez kurumsal olarak Avrasya Maratonu’na katıldı.
Geçen yıl sağlık ve hareket temasını seçen İSTAHED, bu yıl Kadın Kalbine
Hanımeli Platformu ile birlikte kadın kalp sağlığına dikkat çekmek için
maratona kalabalık bir aile hekimi ve hemşire grubu ile birlikte kıtalar arası
yürüyüşünü gerçekleştirdi. İSTAHED Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Gökhan
Kara, sonraki Avrasya Maratonlarına da sosyal konuları ele alarak kurumsal
olarak katılmaya devam edeceklerini belirtti.
ediyor. Her 30 kadından 1’i
meme kanserinden ölürken
buna karşın her 3 kadından 1’i
kalp hastalıklarından hayatını
kaybediyor.
36. Kıtalararası İstanbul
Avrasya Maratonu’nda Kadın
Kalbine Hanımeli Platformu,
İSTAHED ve KASFAD
ile birlikte kadınlar için
yürüdü. Son yıllarda yapılan
araştırmalar gösteriyor ki
kadınların korkulu rüyası
kanser değil. Hipertansiyon ve
hipertansiyon sonucu gelişen
kalp ve damar hastalıkları
kadınların sağlığını tehdit
Avrupa Kardiyoloji
Derneği’nin son araştırması
gösteriyor ki kalp ve damar
hastalıklarından ölüm
oranı; kadınlarda erkeklere
oranla çok daha yüksek.
Hipertansiyon ülkemizde
en sık görülen kalp damar
hastalığı nedeni. Hipertansiyon
başta kalp ve damarlar olmak
üzere böbreklere, beyne ve
gözlere zarar veren yaygın bir
sağlık sorunu.
2013 Yılından beri faaliyet
gösteren Kadın Kalbine
Hanımeli Platformu 36.
Kıtalararası İstanbul Avrasya
Maratonu’nda Kadınlar için
Spor ve Fiziksel Aktivite
Derneği (KASFAD) ve
İstanbul Aile Hekimliği
Derneği (İSTAHED) ile
birlikte 700 kişilik bir üye
ve gönüllü grubu ile birlikte
halk yürüyüşüne katıldı. Kalp
sağlığına ve fiziksel aktiviteye
dikkat çekmek için yapılan
bu organizasyonun sonunda
Beşiktaş Zafer Anıtı’nda Brain
Break denilen fiziksel aktivite
gerçekleştirildi.
Aynı gün saat 10.00-16.00
saatleri arasında ise, Zafer
Anıtı’nda uzman iki doktor
tarafından tansiyon ölçümü
ve hipertansiyon ile ilgili
bilgilendirme yapıldı.
Kadın Kalbine Hanımeli
Platformu, internet ve sosyal
medya aracılığı ile sık sık
bilgilendirme yaparak kadınlara
sağlık yaşam için uygulanabilir
yöntemler öneriyor.
SAĞLIK HUKUKU
Şubat 2015 / Sayı: 6
14
Hukuk, kira bedeli tartışmasında
aile hekimlerini haklı buldu!
Bilindiği gibi İstanbul’da 2010 yılında aile hekimliği uygulaması başlatılmadan
önce, yerleştirme işlemi gerçekleştirilmiş ve hizmet puanına göre Aile Hekimleri
bizzat İl Sağlık Müdürlüğünce Aile Sağlığı Merkezleri’ne yerleştirilmişlerdi. Bu
süreçte Kamuya ait Aile Sağlığı Merkezleri için herhangi bir kira belirlenmemiş
ve bizimle sözel veya yazılı bir kira akdi gerçekleştirilmemişti. Bu durum 2012
yılının sonlarına kadar bu şekilde devam etmiş, bu tarihten sonra kira tespit
komisyonu görevini yerine getirip kira tespitinde bulunmuş, pek de yasaya
uygun olmasa da ihale süreciyle bireysel birim kiraları belirlenmiştir.
Ne yazık ki bütün bu sürecin
sonunda, söz konusu dönemle
ilgili bir
kamu zararı
oluştuğu
iddiasıyla,
kendileriyle
hiçbir ilgileri
yokken
yüzlerce aile
hekimine
oluştuğu iddia edilen kamu
zararı hem de faiziyle
ödettirilmek istenmiştir. İyi
niyetle, kanuni bir hak olmasına
rağmen indirimli ödemek
isteyenlerin talepleri bile kabul
edilmemiştir. Müdürlüğümüzün
avukatları ortada bir işgal
olmadığı ve bizzat Müdürlük
tarafından yerleştirme işlemleri
yapıldığı için Ecrimisil talep
edilemeyeceğini belirtmişler
ve olayı belirlenmiş kiranın
ödenmemesi olarak varsayıp
alacak takip dosyaları
açtırmışlardır.
1 yılın sonunda İstanbul
Sağlık Müdürlüğü bir hekim
arkadaşımızın dosyasını
mahkemeye taşımıştı. Davaya
avukatımız aracılığıyla müdahil
olduk. Mahkeme lehimize
sonuçlandı. Mahkeme, İdarenin
bütün iddialarını reddetti.
Ortada belirlenmiş bir kira
sözleşmesi yoktur, dolayısıyla
arkadaşlarımız adına açılan
bütün alacak takip dosyaları
hukuksuzdur. Müdürlük
süreci Ecrimisile çevirmek
isteyecektir ama ortada bir
işgal olmadığından bu iddiadan
da kendi adlarına olumlu
bir sonuç elde edebilmeleri
mümkün değildir. Karar benzer
durumda bulunan bütün aile
hekimlerimize hayırlı olsun.
Saygılarımızla...
Dr. Kutbettin Demir
İSTAHED Hukuk ve Mevzuattan
Sorumlu YK Üyesi
Damga vergisinde %40 ile yetinmedik!
İSTAHED olarak Damga Vergileri konusunda,
İdarenin yanlış uygulamasına karşı verdiğimiz
mücadele sürüyor. Vergi hatası iddiasıyla açtığımız
450 davadan 98’ini kazanmıştık, diğer davalarımız
ise devam etmekte. Bunun yanında Maliye Bakanlığı
yazısı sonrası dilekçe vererek kesilen ücretin yaklaşık
%40’ını alan arkadaşlarımız için de 1 aylık süre
içinde davalarımızı açtık.
Bu davalardan ilk sonuçlar alınmaya başlandı. Bir hekim
arkadaşımız adına kalan %60’lık kısmın da ödenmesiyle
ilgili açtığımız davada İstanbul 10. Vergi Mahkemesi bizi
haklı buldu. Bu dava İstanbul’da kısmi ödeme alanlar
açısından bir ilk özelliği taşımaktadır. Bu durumda
bulunan yüzlerce arkadaşımızın da davalarının olumlu
sonuçlanacağına inanıyoruz.
Saygılarımızla...
Dr. Kutbettin Demir
İSTAHED ONLİNE, Artık Bir Tık Uzağınızda
Değerli üyelerimiz, Üye sayısı hızla artan, büyüyen ve üyelerine belirli hizmetleri
sunmakla yükümlü olan her STK nın sahip olması gereken bir sistemi İSTAHED
Yönetim Kurulu olarak devreye almış bulunuyoruz.
İSTAHED Online hizmete girdi.
Uzun süren testlerin ve uykusuz
günlerin ardından üyelerimiz artık
İSTAHED Yönetim Kuruluna
ve ilgili birimlerine tek tıkla
ulaşabileceğiz.
www.istahed.org.tr/online
bilgilerini kontrol edebileceği,
aidat borçlarını görebilecekleri,
ödeme bildirimlerini yapabileceği
bir sistem olarak geliştirilmişti.
İlk prototipte hazırlanan bu
fonksiyonlar aile hekimlerinin
birlik olma ihtiyacı arttıkça
yetersiz kalmaya başladı.
Bunun üzerine İSTAHED Online
sistemine hukuki destek sistemi,
kalibrasyon talep sistemi, kendi
ilçelerindeki İSTAHED Üyesi aile
hekimlerinin listesine ulaşabilme
ve tüm Aile Hekimleri listesine
ulaşabilme imkanı eklendi.
adresinde ulaşılabilen İSTAHED
Online’a ilk kez giriş yapacak
üyelerimiz “Şifremi Unuttum”
linkinden şifrelerini cep
telefonlarına alabilmektedirler.
İSTAHED Online, üyelerin
Dernek içinde aktif görev alan
İlçe Başkanlarımız için de
İSTAHED Online ilçelerinde
üye olmayan aile hekimlerini
tespit etme, üyelere toplu mail
gönderebilme ve ilçe bazında
İSTAHED GAZETESİ / KÜNYE:
İstanbul Aile Hekimliği Derneği
(İSTAHED) yayınıdır. Süreli yayın
İSTAHED adına sahibi: Dr. H. Esin ŞENER
Yayın Koordinatörü: Dr. Gökhan KARA
üyelik istatistiki grafiklerine
ulaşma imkanını sunmaktadır.
Sürekli geliştirilmekte olan
İSTAHED Online sisteminde
üyelerimizin taleplerini sisteme
eklemeye çalışıyoruz. Üyelerimiz
“İSTAHED ‘e Ulaşın” menüsü
altından Yönetim Kuruluna,
Dernek Asistanımıza ve Web
Yönetim Birimimize doğrudan
ulaşabilmekte taleplerini
iletebilmektedirler.
Kısa bir süre sonra panel
üzerinden üyelerimiz birbirleriyle
iletişim kurabilecek, İSTAHED
Akademi Eğitimlerine online
kayıt olabileceklerdir.
İSTAHED Online herkesi
bekliyor!
Birliğimiz Gücümüzdür!
Dr. Can Akduman
ADRES:
Büyükşehir Mah. Cumhuriyet Caddesi
Ekinoks Rezidans E1 Blok. D.140
Beylikdüzü / İstanbul
TEL: 0212 909 2010
Web: http://www.istahed.org.tr
Medikal Akademi Yayıncılık ve Prodüksiyon
Tic. Ltd. Şti. tarafından hazırlanmıştır.
www.medikalakademi.com.tr
Adres : Halaskargazi Cd. No: 172 / 134
Şişli / İstanbul - Tel: 0549 360 67 67
Baskı: Promat Basım Yayın San. ve Tic. AŞ.
Sanayi Mah. 1673 sok. No: 34 Esenyurt / İstanbul
GÜNDEM
Şubat 2015 / Sayı: 6
15
Beyin devrelerini yakacak bir konu ve mavi ekran
hatası verdirecek sorular...
Bir kaç gündür yeni çıkacak ödeme yönetmeliğinde nöbete gitmeme ceza puanının 20
olacağı söylentisi var... Acaba gerçekten böyle bir ceza verebilirler mi? 5 kere nöbet
gitmeyene 100 ceza puanı verip nöbete gitmeyenin sözleşmesini fesih edebilirler mi?
Öncelikle 1 Ocak 2015’ten
itibaren geçerli olmak üzere
hepimiz yeni sözleşmelerimizi
imzaladık.... Bu sözleşmenin 3.
Maddesi’ndeki ifadeye bakalım;
“3- İlgili, Kurumca belirlenen aile
hekimliği çalışma bölgelerinden
Uygulama Yönetmeliğine uygun
olarak tercih ettiği ............
nolu aile hekimliği biriminde,
YÜRÜRLÜKTEKİ kanun,
yönetmelik, genelge ve verilecek
talimatlara, hasta haklarına,
mesleki ve genel etik kurallarına
uygun olarak aile sağlığı elemanı
görevini ifa etmeyi sözleşme
süresince kabul eder.”
1 Ocak 2015’te bu sözleşmeyi
imzaladığımızda yürürlükte
bir Kanun ve iki Yönetmelik
mevcuttu. 5258 Kanun
Numaralı 9 Aralık 2004 tarihli
ve 25665 Sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan Aile Hekimliği
Kanunu.
1. Yönetmelik 25 Ocak 2013
Cuma tarihli ve 28539 sayılı
Resmi Gazetede yayımlanan
Aile Hekimliği Uygulama
Yönetmeliği.
2. Yönetmelik ise 30 Aralık
2010 Perşembe tarihli ve
27801 Resmi Gazetede
yayımlanan Aile Hekimliği
Uygulaması Kapsamında
Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan
Personele Yapılacak Ödemeler
ile Sözleşme Usul ve Esasları
Hakkında Yönetmelik.
Bizler bu sözleşmeleri
imzaladığımızda halihazırda
mevcut kanun ve yönetmelikleri
okuyarak imzaladık ve
kabul ettik... Yani kanunda
nöbetlerin olduğunu ve bu
nöbetlere gitmeme eyleminin
ödeme yönetmeliğinde yer
alan “Mevzuatla verilen diğer
görevleri yapmamak” suçunun
karşılığı olarak 5 ceza puanı
olduğunu bilerek imzaladık....
Şimdi sıra 3 farklı konuda
beyin devrelerini yakacak ve
mavi ekran hatası verdirecek
sorularda... 31 Ocak’ta Yeni
Ödeme Yönetmeliği çıktı ve
Nöbete Gitmeme suçunun
karşılığı olarak 20 ceza puanı
yazıldı,
a. 5 kere nöbete gitmedik ve
sözleşmemiz fesh edildi... Biz
bu sözleşme feshini yargıya
taşısak ve desek ki “ben
sözleşmeyi imzaladığımda
yürürlükte olan yönetmeliğe
göre ceza puanı 5 idi sonradan
20 oldu. 20 olduğunu bilsem
imzalamazdım... Mağdurum da
mağdurum...” ve bunun üzerine
maddi manevi tazminat talep
etsek kazanır mıyız?
31 Ocak’ta Yeni Ödeme
Yönetmeliği çıktı ve Entegre
ile Nüfus bakımından zorunlu
düşük yerlerde çalışan aile
hekimlerinin hak ediş kaybı
oldu (Önceki paylaşımlarımda
bununla ilgili bir taslak
oluşturmuştum. Ne kadar kayıp
olacağı mevcut).
b. Bu yönetmelik yayımlanır
yayımlanmaz yargıya taşısak
ve desek ki “ben sözleşmeyi
imzaladığımda yürürlükte olan
yönetmeliğe göre maaş hesabım
bu şekilde olmalı fakat ben
imzaladıktan
sonra daha
da azaldı...
Kazanılmış
hakkım var hak
kaybı olamaz. Mağdurum da
mağdurum” ve bunun üzerine
maddi manevi tazminat talep
etsek kazanır mıyız?
31 Ocak’ta Yeni Ödeme
Yönetmeliği çıktı ve kısa
mesafe gezici hizmeti olanların
hak ediş kaybı oluştu.
c. Bu yönetmelik yayımlanır
yayımlanmaz yargıya taşısak
ve desek ki “ben sözleşmeyi
imzaladığımda yürürlükte olan
yönetmeliğe göre gezici hizmet
hesabım bu şekilde olmalı fakat
ben imzaladıktan sonra daha da
azaldı... Kazanılmış hakkım var
hak kaybı olamaz… Mağdurum
da mağdurum” ve bunun üzerine
maddi manevi tazminat talep
etsek kazanır mıyız?
Bana göre, her üç sorunun
yanıtı da “Evet kazanırız hatta
kuruşu kuruşuna alırız paraları...
Aldığımız paralarla Maldiv’lerde
2 kişilik tatil bile yaparız...”
Bunu niye mi sizinle
paylaştım.... Yok Nöbete
gitmeme cezası 20 puan
olacakmış, yok nöbete
gitmeyenleri Flash Te ve’de
halay başı yapacaklarmış…
Yok nöbete gitmeyenleri,
millete ibret-i alem olsun
diye taksimin orta yerinde
asıp sallandıracakmış
cekcakcakcakmışmışmışşş...
Eğer yaptığınız mesleği
Hekimlik olarak görüyorsanız
HEKİMLİK Onuru adına,
kendi Onurunuz adına Nöbete
gitmeyin... Birliği bozmayın....
Yok eğer gölgenizden bile
korkuyorsanız, tırsıyorum
diyorsanız buyurun gidin
nöbete...
Saygılarımla…
Dr. Ali Erbaş
Nemrut: Gündoğumun Dünyada en güzel göründüğü tılsımlı doruk
Nemrut dağı, dünya da güneşin
doğuşu ve batışının en güzel
izlenebildiği ve UNESCO dünya
kültür mirası listesinde olan
tanrıların dağı… 2206 metre
yüksekliği ile dünyanın en
yüksek açık hava müzesi... Benim
Nemrut’a ikinci gitme girişimim.
İlkinde şubat ayı olduğundan,
zirveye 4 km kala, kar yolları
kapatmıştı ve bizim zirveye
çıkmamıza izin vermemişti.
Bundan da anlaşılacağı üzere, eğer
Nemrut’a gitme planı yapacaksanız,
yaz aylarını tercih etmelisiniz.
Nemrut’a Adıyaman Kahta
ilçesinden yola çıktık. KahtaNemrut arası 65 km ve yaklaşık
2 saat sürüyor. Dar, virajlı, dik
yollardan tırmanarak zirveye 500
metre kala, son noktada, arabayı
park ettik. 500 metre yol ne ki
demeyin, o kadar dik ki, birazda
soğuk ve yüksek rakım nedeniyle
yaklaşık 30 dakika yürüyorsunuz.
Yolda taksi de var, binmek
isterseniz ama bildiğiniz taksilerden
değil. Yerel vatandaşlar eşeklerini,
‘taksi taksi’ diye bağırarak, sizi eşek
sırtında zirveye taşıyorlar.
Ve zirveye çıktığımız da
karşılaştığımız ilk manzara.
Kommagene Krallığının, Kral 1.
Antiochus’un dev tanrı heykelleri.
Güneş batmak üzere ve biz
hızlıca bu doğu terasından batı
terasına geçiyoruz. Dillere destan,
Nemrut’tan güneşin batışını
izliyoruz. Hava biraz sisli gibi ve
istediğim netlikte fotoğraflar çekme
şansım olmasa da, orada olmanın,
bu dünyanın 8. harikası sayılan
yerde olmanın garip bir huzurunu
içimizde hissediyoruz.
Her zamanki gibi kızımın
fotoğraflarını çekerek, artık
biralarımızı içmenin vakti geldi
diyerek, buz gibi havada, korunaklı
yer bakmaya başlıyoruz. Soğuktan
titremeye başlayınca, aşağıya
inmeye başlıyoruz. Bu bölgede
birçok tarihi yapı, anıt, görülesi
yerler var. Bunlardan birisi de
Karakuş Tümülüsü. Kommagene
kraliyet ailesine ait olan bu anıt
mezar, adını güneydeki sütun
üzerinde duran kartal heykelinden
almaktadır. Anadolu’nun bilinen
en büyük Grekçe kitabesinin
bulunduğu Arsameia bu bölgede
bulunuyor. Kral Antiochos’un
tebessüm ederek Herakles’le
tokalaştığı rölyefte burada.
Dünyanın halen kullanılmakta
olan en eski köprülerinden birisi,
Cendere Köprüsü; 120 metre
uzunluğunda,7 metre genişliğinde;
yapımında, her biri 10 ton
ağırlığında 92 kaya kullanılmıştır.
Adıyaman’a gelip te Atatürk
Barajını görmemek olmaz. Fırat
nehri üzerindeki Türkiye’nin
en büyük, Dünyanın 6. büyük
barajı olan, devasa barajın
seyir cafesinde olmazsa olmaz
pozlarımızı veriyoruz... Uzun
yıllar işyeri hekimliği de yapmış
olan beni, baraj alanındaki,
baraj inşaatında ölen işçiler için
yapılan anıt, gezimin en hüzünlü
görüntüsü olarak, zihnimde yerini
alıyor...
Dr. Bülent Erata

Benzer belgeler

Aile Hekimliği Uygulamasında Güncel Problemler ve Çözüm Yolları

Aile Hekimliği Uygulamasında Güncel Problemler ve Çözüm Yolları ŞUBAT 2015 / Sayı: 6 İstanbul Aile Hekimliği Derneği Resmi Yayın Organı

Detaylı

AİLE HEKİMLİĞİ UYGULAMA YÖNETMELİĞİ HAKKINDA

AİLE HEKİMLİĞİ UYGULAMA YÖNETMELİĞİ HAKKINDA pratikte işlemiyor. Bizim bulunduğumuz bir saatlik süre içinde aile hekimleri, 22 hastaya baktı. Bu da hasta başına 3 dakikadan bile az bir süreye denk geliyor. Aile hekimlerinden Dr. Emine Alyapra...

Detaylı