Türkiye - Tüdöksad

Transkript

Türkiye - Tüdöksad
başkandan...
MALİ POZİSYONLARIMIZA DİKKAT EDELİM
Değerli Meslektaşlarım,
Geçen dergimizden bu güne, yaz dönemi, mübarek ramazan ayı ve şeker bayramı derken
yaklaşık 3 ay geçti. Zaman çok hızlı akıyor. Türkdöküm dergimizin bu sayısında sizlere bir kere
daha seslenebilmenin mutluluğunu yaşıyorum ama bu sefer biraz buruk bir mutluluk. Geçtiğimiz aylarda hepimizi üzüntüye boğan bir kaybımız oldu. Kıymetli meslektaşım, arkadaşım,
Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği’nin yönetim kurulunda bir dönem beraber görev yaptığım, Türk Sanayisine önemli katkılar vermiş olan dostum Kemal Çambol’u zamansız kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine, yakınlarına ve Hisar Çelik çalışanlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun.
Bu dönemin diğer bir üzücü olayı da geçtiğimiz günlerde sevgili kardeşimiz Ömer Albayrak’ın,
döküm kimyasalları ve reçine üretmek üzere yabancı ortakları ile beraber kurduğu tesiste
meydana gelen patlama ve yangın oldu. Tek tesellimiz daha fazla can kaybının olmamasıydı. Hayatını kaybeden çalışanlara Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, LMA Şirketine ve Ömer
Albayrak’a bu kazadan dolayı geçmiş olsun dileklerimi sunuyor, maddi ve manevi kayıplarının en kısa sürede sarılabilmesini temenni ediyorum.
Bir önceki dergimizde sizlerle genel seçim öncesinde beraber olmuştuk. Seçimden çıkan tablo milli iradenin siyasi ve ekonomik istikrardan yana olduğunu bir kere daha gösterdi. 2011
Genel Seçimlerinde meslektaşımız Adana Sanayi Odası ve Özgümüş Döküm Şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ümit Özgümüş Adana’dan, geçmiş dönemlerde komite ve dernek
çalışmalarında daha sık yer alan Kutes Döküm’ün yöneticilerinden Sayın Gülay Dalyan ise
İstanbul’dan milletvekili seçilerek parlamentoda yerlerini almışlardır. 24. Dönem parlamentomuza, 61. Hükümetimize ve her iki meslektaşımıza da milleti temsil görevlerinde başlarılar dilerim.
Türkiye, 2008’in sonbaharında başlayan ve 2009 yılında etkisini şiddetle gösteren küresel
ekonomik krizi takiben 2010 yılında gerçekleşen 8.9, genel seçimlere rağmen 2011 yılının
ilk yarısında ise gerçekleşen 10.2 büyüme oranları ile küresel krizinin etkilerini en kısa sürede
atlatan ülkelerden biri olmuştur. Bu yüksek büyüme oranlarının nedeni sanayi sektöründeki büyümedir. Bir tarafta bu güzel tablo diğer tarafta da dış ticaret açığından kaynaklanan ve
çığ gibi büyüyen bir cari işlemler açığı. Kritik bir döngünün içinde çabalıyoruz. Ekonomistlerin koyduğu teşhisde tanımlandığı gibi, değerli TL nedeni ile enflasyon ve faizler düşük seyrediyor, kredi kullanımı ve harcamalar artıyor. İç taleplerdeki bu artış ithalatı körüklüyor ve dış
ticaret makası açılıyor, cari açık artıyor. İthalat artışı dolaylı vergi gelirlerini arttırıyor. Bu gelir
artışı nedeni ile bütçe açığı kapanıyor, ekonomi büyüyor. Ekonomik istikrar sıcak parayı çekiyor ve de sıcak para TL’yi değerli kılıyor. Bu döngünün kırılma zamanının geldiği bütün ekonomi kurmaylarınca kabul ediliyor. Böyle bir büyüme yapısı içinde olan ekonomi ne kadar
sürdürülebilir. Ekonomimizdeki bu yapısal sorun acilen çözülmelidir. Ancak paniklemeye de
gerek yoktur, dış borç toplamımız 300 milyar dolardır ama bu borcun yaklaşık 80 milyar doları kısa vadeli borçtur. Türkiye ekonomisi bu borcu çevirecek, cari açığımızın da altından kalkacak güçtedir. Zaman geçirmeden yapısal tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu arada Sayın Başbakanımızın cari açığı düşürmek için yerli ürünlerin kullanılmasını tavsiye etmesi bana
eskiden hep bir ağızdan söylediğimiz bir sloganı hatırlatıyor “yerli malı yurdun malı herkes
onu kullanmalı”, bu tavsiyeyi Türk Sanayisinin korunması açısından çok olumlu buluyorum.
Ekonomimizde bu değerlendirmeler yapılırken 2011’in 3. çeyreğinde hissedilen Avrupa’daki
mali kriz ekonomiye yeni bir boyut getirmiştir. Bu mali
kriz küresel ekonomide bir daralma ihtimalini ortaya çıkarmıştır. TCMB da cari açığı düşürücü tedbirler almakla
uğraşırken bu sefer iç piyasada meydana gelebilecek bir
durgunluğu önleyici ekonomik önlemler almaya başlamıştır. Bu değişim de döviz kurlarının yukarı çekilmesine
neden olmuştur. İhracatımız için olumlu olan bu durum
ithalatı da frenleyecektir. Bu artış olumlu görülmekle birlikte, devam etmesi halinde ekonomik dengelerin bozulacağı gerçeğini de göz ardı etmemek gerekir. TCMB Para
Politikası Kurulunun 20.09.2011 tarihli kararında “Küresel ekonomiye dair belirsizlikler dikkate alındığında, gelişmelerin yakından izlenmesinin ve gerekli politika tedbirlerinin gecikmeksizin alınmasının önemi artmıştır. Bu
çerçevede Kurul, önümüzdeki dönemde küresel ekonomideki sorunların daha da derinleşmesi ve yurt içi iktisadi faaliyetteki yavaşlamanın belirginleşmesi halinde bütün politika araçlarının genişletici yönde kullanılmasının
söz konusu olabileceğini tekrar vurgulamıştır. Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin, Kurul’un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulanmalıdır.” denmektedir. Merkez
Bankamızın ve Ekonomi kurmaylarımızın bu kararlılıkları memnuniyet vericidir. Pek çok kriz deneyimi olan ülke
ekonomimizin bu karışık ortamdan da fazla yara almadan çıkacağına inanıyorum.
Tüm bu değerlendirmeler sonucu meslektaşlarıma dış
siparişlerde olabilecek azalma ve iptallere karşı tedbirli olmalarını, döviz cinsinden borçlanmanın riskli olduğunu ve mali pozisyonlarında çok dikkatli davranmaları gerektiğini tavsiye etmek istiyorum. Nitekim S&P kredi
değerlendirme kuruluşunun ülkemiz için yaptığı derecelendirmede, yerel para cinsinden kredi notunu BBB’ye
yükseltirken yabancı para cinsinden kredi notunda her
hangi bir değişikliğe gitmemiştir. Bu da yabancı para
cinsinden notumuzun hala yatırım yapılabilirlik seviyesinin altında olduğunu göstermektedir. Bu arada meslektaşlarımız, 2009 yılındaki üretim kayıplarını bu yıl telafi edebildiklerini ve 2007 üretim rakamlarına yaklaştıklarını belirtmekteler, bu durumu mutlulukla izlemekteyim. Bu dönemde Avrupalı üreticilerin de Uzakdoğu tedarikçilerinden vazgeçerek bölgenin döküm yıldızı olan
Türkiye’ye doğru yönelmeleri, kapasitelerimizi arttırma yönünde bizi zorlamaktadır. Geçtiğimiz aylarda ka-
tıldığımız GİFA fuarı tüm dünya dökümcüleri için olduğu kadar, Türk meslektaşlarımız için de oldukça önemli idi. Türk dökümhanelerinden gelen yetkililerin gelişen teknolojiler, verimlilik ve kapasite artışı ile ilgili yatırım yapma eğiliminde olduklarını gördük. Fuar sonrası
bana ulaşan değerlendirmeler birçok yeni makine ve tesis sözleşmesinin imzalandığı doğrultusundadır. Bu yatırımların, 2023 ihracat hedeflerini yakalamamıza katkı
sağlayacağına inanıyor, memleketimize ve sektörümüze
hayırlı olmasını diliyorum.
GIFA fuarı ile birlikte yapılan Dünya Dökümcüler Birliği
WFO’nun Genel Kuruluna, yönetim kurulumuzdan Sayın Umur Denizci WFO yönetim kurulu üyesi olarak, Yönetim Kurulu Başkan Vekilimiz Sayın Uğur Kocaoğlu ve
Yönetim Kurulu Üyemiz Sayın Adnan Aytekin de Derneğimizi temsilen delege olarak katılmışlardır. Kendilerine
teşekkür ediyorum.
Ukrayna gezisi ile ilgili olarak Ukrayna Dökümcüler Derneği ile temaslarımız devam ediyor. Sizlere söz verdiğimiz gibi bu geziyi gerçekleştirebilmek için çalışmalar yapıyoruz. Ekim ayının ortalarında İstanbul Fuar Merkezinde 2. Aluexpo fuarı gerçekleştirilecektir. Alüminyum endüstrisinin sergilendiği bu fuarda TÜDÖKSAD olarak yer
alıp sizler adına sektördeki gelişimi yakından izleyeceğiz ve sizleri bilgilendireceğiz. Bu fuarda TÜDÖKSAD tarafından yayına hazırlanan ve sektördeki ilk yayın olan
“Alüminyum Döküm Teknolojisi” adlı kitabın dağıtımına başlayacağız. Çalışanlara yol gösterici mahiyette teorik ve pratik bilgiler içeren bu kitabı sektörümüze kazandıran meslektaşımız Sayın Naci Onat’a, içeriğinin düzenlenmesindeki katkılarından ötürü Prof. Dr. Cahit Ensari ve Yönetim Kurulu Üyemiz Sayın Aynur Ayhan’a, kitabı yayına hazırlayan derneğimiz Genel Sekreteri Kubilay Dal’a ve arkadaşlarına teşekkürlerimi baskı işleri için
maddi destek sağlayan kuruluşlara minnetlerimi sunuyorum.
Sağlık, mutluluk ve işlerinizde başarılar diliyorum.
M. Niyazi Akdaş
Yönetim Kurulu Başkanı
Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği
SUNUŞ
ÜSTATLARA SAYGI
“1966 yılında İstanbul’da bir döküm fabrikasının modelhanesinde çırak olarak işe
başladım. Çekirdekten yetişme biriyim. Modelciliğe başladığım yerde çok özel
bir çıraklık eğitimi aldım. 1972 yılında ise kendi modelhanemi kurup serbest çalışmaya başladım. 1975 yılında ise dökümhanemi kurdum. Kupol ocağıyla dökmeye başladım. Kupol ocağı yeterli gelmeyince, endüksiyon ocağı almaya karar
verdim. Ancak o dönemler elektrik kısıtlaması vardı. Elektik olmayınca devvar dediğimiz döner ocakla bu durumu aşmaya karar verdim. Bu ocaklar mazotla çalışıyordu. Ama mazot bulmak da kolay değildi. Döner ocakla 8 yıl sfero döktüm. Geldiğimiz nokta, çok büyük mücadelelerin sonucudur.”
Kubilay Dal
TÜDÖKSAD Genel Sekreteri
“1974 Kıbrıs Barış Harekatı yapılmıştı. Harekattan bir zaman sonra o zamanki sanayi bakanı Oğuzhan Asiltürk Trabzon’da bir toplantı yapmıştı. Ben de katılmıştım. Bakan, toplantıda Kıbrıs Harekatı’nda yaşanan sıkıntıları anlattı. “Ülkemizde,
bir şey yapılmıyor, lütfen bir şeyler üretin” dedi. Kıbrıs’ta yaşanan sıkıntılar herkesi derinden etkilemişti. Toplantıdan sonra düşünmeye başladım ne yapabilirim diye. Dedim ki, biz bu porya’yı tamir ediyoruz, niye bunun yenisini yapmıyoruz? Bakan’ın konuşması da milli hislerimize hitap etmişti. Onun tesiriyle mutlaka bir şeyler üretmem gerektiğini düşündüm ve porya’yı üreteceğim dedim. Burada dökümhane yoktu ve ben dökümle ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Sordum
soruşturdum. Aldım elime bir tane porya Makine Kimya’ya gittim bin bir zorlukla bir poryayı döktürdüm. Daha sonra kendi dökümhanemi kurmaya karar verdim. Metalurji ve Kimya mühendislerini istihdam etmeye başladık. O mühendislerin yanında talebe gibi çalıştım, hiç sakınmadan tüm dökümü öğrenmeye çalıştım. Bu benim için yeni bir çıraklık dönemiydi. Ama ben kendimi onlardan 5
kat daha geliştirdim. Çalışarak, çabalayarak dökümü öğrendim. Çok emek verdim. Çünkü döküm başka bir şeye benzemez, bilmeden yapılacak bir iş değil, bunun farkındaydım.”
Yukarıda iki alıntı yaptık. Bunlardan ilki Ardöksan kurucusu ve Karalar A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı Sayın Sebahattin Karalar’dan. Diğer alıntı ise Hekimoğlu
Döküm’ün kurucusu Sayın Celal Hekimoğlu’ndan. Bugünü anlamlı kılmak için sanırım geçmişte yokluklar içinde verilen mücadeleleri hatırlamak gerekir. Sanayimizin, mesleğimizin bugününü yoktan var eden bu değerli üstatlarımıza borçluyuz. Türkdöküm dergisi, yıllarını mücadele ile geçirmiş bu üstatların başarı hikayelerine yer vererek burada önemli bir görevi üstleniyor. Türkdöküm’ün ilerleyen
sayfalarında bu değerli iki sanayicimizle yapılmış söyleşileri bulabilirsiniz.
Keyifli okumalar…
İÇİNDEKİLER
EYLÜL / 2011
4
BAŞKANDAN
6
SUNUŞ
10
DERNEKTEN HABERLER
• Yeni Çevre Mevzuatı Mercek Altında
• Avrupa Kalite Teşkilatı Yeni Başkanını Seçti
•TÜDÖKSAD Üyeleri Boğaz Gezisinde Buluştu
• Ahde Vefa: Kemal Çambol’ü Kaybettik
18
18
EZBERDIŞI
• Sebahattin Karalar ile Ezber Dışı
SEBAHATTİN KARALAR İLE
EZBERDIŞI
28
Sebahattin Karalar ile “Metal Şehri”
idealini, Ardöksan’ı, Arkumsan’ı ve döküm
dışı yatırımı Istıranca markasını konuştuk.
DÖKÜM VE SANAT
• Döküm Çapaklarından Sanatsal Ürünler Çıktı
• 2.Ankiros Dökümün Fotoğrafları Sergisi
30
ÜYELERDEN HABERLER
• Akdaş’tan Yeni Bir Yatırım Daha
• Foseco’nun GIFA Rekoru
• Ay Döküm Inductotherm’i Tercih Etti
• Bosch’dan Çelikel’e Ödül
36
DOSYA
•
10
YENİ ÇEVRE MEVZUATI
MERCEK ALTINDA
42
Yanardağ Küllerinden Denizde Doğan Mineral: Bentonit
GÜNCEL
• Türkiye’nin Birinci ve İkinci Sanayi Ligi
• İhracat Arttı, Karlılık Azaldı
• Fortune 500’de TÜDÖKSAD Üyeleri
• Elektrik Kaç Lira?
KÜNYE
TÜRKDÖKÜM / TURKCAST DERGİSİ İMTİYAZ SAHİBİ: Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı M. NİYAZİ AKDAŞ
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ: KUBİLAY DAL (Genel Sekreter) YAYIN KURULU: UMUR DENİZCİ - MEHMET ATİK - UĞUR KOCAOĞLU - UĞUR DEMİRCİ - SEYFİ DEĞİRMENCİ
DR. CAN AKBAŞOĞLU - PROF. DR. E. SABRİ KAYALI - M. ERHAN İŞKOL - CAN DEMİR - TEVFİK GÜNHAN
YÖNETİM YERİ: Yasemin Sok. Birlik Apt. No: 7 / 3 34349 Gayrettepe - İSTANBUL Tel: 0212 267 13 98 Faks: 0212 213 06 31 www.tudoksad.org.tr
YAYINA HAZIRLAYAN: TEMATİK MEDYA Yayıncılık ve Ajans Hiz. Ltd. Şti. BASKI: Promat Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş Tel: 0212 622 63 63
YAYIN TÜRÜ: Yerel - Süreli / TÜRKDÖKÜM - TURKCAST dergisi 3 ayda bir yayınlanır. Dergimizdeki yazılar kaynak gösterilerek kısmen veya tamamen yayınlanabilir.
KAPAK FOTOĞRAFI: Nürnberg Messe - Euroguss Fuarı’ndan alınmıştır.
36
54
DOSYA:
BENTONİT
KONGRE/FUAR
• GIFA 12’den Vurdu
• Alüminyum Dünyasının Beklediği Fuar:
Aluexpo 2011
• Euroguss
63
NEDEN DÖKÜM?
• Neden Dökümü Tercih Etmeliyiz?
64
ENERJİ
• Döküm Fabrikalarına Özel Enerji Verimliliği
Çözümü Geliyor
68
76
İÇİMİZDEN BİRİ
• Celal Hekimoğlu
HAMMADDE PİYASALARI
• TÜDÖKSAD Hammadde Fiyat Endeksi
72
42
İSO İLK VE İKİNCİ 500
AÇIKLANDI
KİTAP
• Alüminyum Döküm Teknolojisi
80
ÜYE REHBERİ
82
FUAR AJANDASI
İNDEKS
Türkiye sanayisinin birinci ve ikinci ligi
olarak tabir edilen ilk 500 ve ikinci 500
büyük sanayi kuruluşu 2010 yılı çalışması
tamamlandı. İstanbul Sanayi Odası, 28
Temmuz’da ilk 500’ü, 24 Ağustos’ta ise
ikinci 500’ü açıkladı.
AMCOL MİNERAL.......................................25
EGES.........................................................30-31
HERAUS............................................................3
ANKİROS........................................................61
EVREN.............................................................17
INDUCTOTHERM.........................................21
ATEM (EURO CNC)..................................... 45
FERRO TRADE...............................................53
MARMARA METAL.....................arka kapak
AVEKS.......................................arka kapak içi
FOSECO..........................................................17
TOSÇELİK....................................ön kapak içi
BES MÜHENDİSLİK........................................7
DERNEKTEN
Yeni Çevre Mevzuatı
Mercek Altında
Döküm sanayisini yakından ilgilendiren ve büyük yükümlülükler getiren Yeni Çevre Mevzuatı,
Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDÖKSAD) tarafından düzenlenen iki günlük “Döküm
Sektörü Perspektifinden Çevre Mevzuatı” başlıklı seminer programıyla mercek altına alındı.
Dökümhanelerden ilgili kişilerinin katılım sağladığı eğitim semineri 2-3 Haziran tarihlerinde
İstanbul Elite World Prestige Hotel’de yapıldı.
D
iğer bir çok sanayi sektöründe olduğu gibi
döküm sektörünü de yakından ilgilendiren
Yeni Çevre Yönetmeliği’nin yürürlülüğe girmesi bir çok tartışmayı da beraberinde getirdi. Özellikle dökümhane atıkları konusunda sektöre yükümlülükler getiren yeni mevzuatın altyapısının
iyi hazırlanmadan çıkması, çevreye duyarlı sanayicileri
bile zor durumda bırakıyor. Dökümhane atıklarını tespit eden yeni mevzuata göre, bu atıkların lisansı olan firmalara verilmesini zorunlu, ancak bu atıkları alabilecek
lisanslı bir firmanın olmayışı, mevzuat çıkarılırken ‘ilgili sanayi dallarının ne kadar çok araştırıldığı’ konusunu
gündeme getiriyor. Bu durum dökümhaneleri yada ilgili sanayileri kendi başının çaresine bakmaya zorluyor.
Kısacası şunu söylüyor “senin atığını ben tespit ederim,
senin atık sorunun var ama sorununu da kendin çözeceksin.”
Kuzey Çevre Teknolojileri Sanayi ve Danışmanlık firmasından, TÜDÖKSAD tarafından düzenlenen “Döküm Sektörü Perspektifinden Çevre Mevzuatı” seminerine eğitimci olarak katılan Çevre Mühendisi Songül Öztürk, yeni mevzuatın döküm sektöründe olduğu gibi diğer benzer sektörlerde de sanayicileri aynı sorunlarla
baş başa bıraktığını söylüyor. En büyük problemin atıklarla ilgili olduğuna dikkat çekiyor. “Sadece döküm sektöründe değil diğer sektörlerde de geçerli bir mevzuat.
10
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
Ama diğer sektörlerde en azından atıkların bertarafı konusunda çözüm üreten firmalar var. Döküm sektöründe ise bu firmalar yok. Bu yönetmeliğin en büyük handikabı zaten altyapısı iyi hazırlanmadan çıkmış olması.
Özellikle döküm sektörü için şunu söylüyor; senin atıkların çıkabilir. Bunlar; cüruf, tozlar, ocak tozları, filtre tozları olabilir. Yani bunlar çıkabilir ama senin bu atıkları da
lisansı olan bir firmaya vermen gerekiyor diyor. Ancak
bu atıkları verebilecek lisanlı firma yok. En büyük problem de zaten burada.”
Bakanlığın aslında mevzuata uygun olarak, sektörlerden kaynaklanan atıkların tespitini doğru yaptığını söyleyen Songül Öztürk, uygulamada ise çok önemli, hayati eksiklik olduğunu belirtiyor. “Yönetmeliği çıkarıyorsun, atıkları belirliyorsun, lisanlı firma şartı koyuyorsun
ama uygulamada lisanslı bir firma bulamıyorsun. Yönetmelik doğru ama alt yapısı hazırlanmadan yürürlüğe
girdi” diyor Songül Öztürk.
Bakanlığın yönetmeliği uygulamaya koymadan önce,
atıkları alacak olan firmalara lisans vermesi gerektiğini belirten Songül Öztürk, firmalar buna teşvik edilmeliydi. Devlet, belediyelerle iş birliği yaparak atık alanları tespit etmeliydi. Ama şuanda sanayiciyi sorunlarıyla baş başa bıraktı. Çünkü sanayiciye diyor ki ‘senin atığın bu, ama sorununu da kendin çöz.’ Devlet bunu yapamaz, en azından bu konuda yol gösterir. Aslında be-
DERNEKTEN
lediyelerle birlikte çözebileceği bir sorun. Belediyelerle
bunu daha kolay çözer. Ama sanayicinin bu sorunu çözmesi daha zordur.
Sanayici sorunu kendisi çözüyor
Sanayicilerimizin mevzuatın getirdiği bu sorunu aşmak için kendilerince çözüm üretmeye çalıştığını belirten Songül Öztürk, bazı üretim atıklarının yan ürünlerinin başka sektörlerde alternatif olabileceğinin farkında olan Sanayiciler bunun hammadde olarak kullanılması için çaba gösterdiğini söylüyor. “Belki bununla ilgili geri kazanım tesisi kuruyor. Ama bunların hepsi sanayicinin kendi çabasıyla oluyor. Kendi atığının bertarafına kendisi çözüm bulmaya çalışıyor. Buda çok kolay bir
şey değil. Hem zahmetli hem de ekonomik güç gerektiren bir durum.”
Tüm sektörlerde olduğu gibi döküm sektörünün de aslında kendi atığını tanıdığını ve bu atıkların bertarafının
da nasıl olması gerektiğinin bilincinde olduğunu vurgulayan Songül Öztürk, “sanayici atıklarının içinde ne tür
tehlikeli yada tehlikesiz maddelerin olduğunu herkesten daha iyi biliyordur, ama herkes duymak istediği şeyi
karşı taraftan söylenilmesini ister” diyor. Burada sanayicinin yatırım maliyetlerini yada hesaplamalarını yaparken çevre maliyetini, örneğin atık bertarafı gibi kalemleri bütçesine koyması gerektiğini belirtiyor Songül Öztürk “Bunu kendisine ekstra bir maliyet olarak görmemeli, Devlet ise sadece bir yönetmelik çıkararak işi halledemeyeceğini bilmeli. Sanayiciye çözüm yolları sunmalı ve bu yollara teşvik etmeli. Çözüm üretmeden sadece
ceza vermesi her iki taraf için de büyük çıkmaz. Para cezaları gerçekten çok ağır. Örneğin bir tehlikeli atığın cezası 300 bin Türk Lirası’na kadar çıkabiliyor. Sanayici de
buna çözüm bulmak zorunda olduğunu düşünüyor ve
yasalar dışına çıkabiliyor. Eskiden yasaların açıklarından
yararlanarak çözüm bulabiliyordu ama artık İl Çevre Kurulları, Belediyeler, Bakanlık çalışanları bu konuda yeni
yeni bilgili olmaya başladılar. Dolayısıyla denetimde de
bu yönetmelikleri uygulamaya çalışıyorlar. Yani kamunun sıkıştırması ve para cezalarından dolayı sanayici de
artık bu soruna yasal çözüm bulmaya çalışıyor” diyor.
Döküm sanayisindeki atıklar gerçekten tehlikeli mi?
Döküm sektöründen çıkan atıkların geri dönüşümle birlikte başka yerlerde ana ürün olarak kullanılabildiğini
belirten Songül Öztürk, “Bazı atıkları gerçekten tehlikeli
olduğuna dikkat çekiyor. Örneğin, sektör “atık kum” diyor. Dökümhaneler, kumu kullanabildikleri kadar, geri
kazanımla tekrar tekrar üretimde kullanıyorlar. Ama kumun son olarak kullanılamaz hale gelen miktarı var. Bu
da az bir miktar değil. Çünkü her seferinde sisteme en
az yüzde 20-30 taze kum ilave etmesi gerekiyor. Bunların tehlikeli olup olmadığı tamamen içeriklerine bağlı. İçinde kullandığı reçine ve bağlayıcıların yani kimyasal maddelerin tehlikeli kimyasallar yönetmeliğine tabi
olup olmadığı önemlidir. Eğer kullandığı kimyasallar
tehlikeli kapsamında değilse zaten bir problem yok” diyor.
Ne yapmalı?
Döküm sektöründe tehlikeli atık sorununa çözüm yöntemi olarak, bertaraf tesislerinden çok çevre dostu kimyasalların kullanımının artmasından geçtiğini söyleyen
Songül Öztürk bunu şöyle açıklıyor: “ Bekli de döküm
sektörü çalışanları bir süre sonra çevre dostu reçineler
kullanmaya başlayacaklardır. Bu istekleri kimya sektörünü tetikleyecektir.
Böylece kimya sektörü de bu sektörde kullanılan çevre dostu kimyasallar üretecektir. Bu bir zincir gibidir. Bu
ürünler belki daha maliyetli olacak ama döküm sektörü sorun yaşamamak için onu tercih edecektir. Bazı sektörler bunu yapıyor. Örneğin tekstil sektörü çevre dostu
kimyasal kullanmaya başladığını duyurdu. Aynı şey döküm sektöründe neden olmasın.”
Türkdöküm
11
DERNEKTEN
Avrupa Kalite Teşkilatı
Yeni Başkanını Seçti
Kalite gelişimi ve yönetimi yönleriyle aynı zamanda kalite eğitimleriyle kilit etkiye sahip olan ve
dünya çapında liderlik eden Avrupa Kalite Teşkilatı’nın (EOQ) yeni yönetim kurulu başkanlığına
TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Akdaş seçildi.
M
erkezi Brüksel’de olan, özerk, kar amacı
gütmeyen, 32 Avrupa ülkesinin üye olduğu ve 1956 yılında kurulmuş olan Avrupa Kalite Teşkilatı’nın (EOQ) 116. Genel Kurulu 20 Haziran 2011 tarihinde Macaristan’ın Budapeşte kentinde gerçekleştirildi. Bu toplantıda başkanlık görevi, Avusturya temsilcisi Viktor Seitcek’ten
EOQ’da, 2002 -2008 yılları arasında icra komitesi üyeliği, 2008- 2011 yılları arasında da 1. Başkan vekilliği görevlerini yapan Niyazi Akdaş’a devredildi.
Kalite ve değişim yönetimi kavramlarının ve tekniklerinin en geniş anlamda uygulanmasıyla Avrupa’da
bireylerin gelişimine, dolayısıyla işletmelere ve kuruluşlara katkıda bulunan EOQ tam üye kuruluşları ile
Avrupa’da kalite yönetimi konusunun gelişimi için
çaba sarf eden en önde gelen bir kuruluşların başında
sayılıyor. Türkiye ise bu kuruluşa 1974 yılından buyana Türk Standartlar Enstitüsü tarafından tam üye olarak temsil ediliyor. EOQ Yeni yönetim kurulu başkanı
Niyazi Akdaş’ın teşkilattaki çalışmaları uzun yıllar öncesine dayanıyor. 1999-2002 yılları arasında TOBB’u
temsilen TSE’de yönetim kurulu başkan vekilliği yaptığı dönemde EOQ’nun icra komitesi üyeliğine seçilmişti. Niyazi Akdaş ayrıca, 2006 yılında teşkilata ve teşkilatın misyonuna yaptığı katkılardan dolayı George Borel madalyası ile ödüllendirilmişti.
Başkanlık sürecinde, EOQ’nun kalitenin en geniş anlamda yayılması konusunda çalışmaların durmadan
devam edeceğini belirten Niyazi Akdaş, kalite konusunda Avrupalı bireylerin ve Avrupa toplumunun
gelişimi ve ilerlemesi amacı doğrultusunda teşkilatın Avrupa’da tanınırlığının arttırılması, yaygınlaşmış
olan kalite bilincinin daha da geliştirilmesi, AB komisyonu ile işbirliği kurularak kalite odaklı projeleri geliştirilmesi, Avrupa’da ve dünyadaki diğer kalite organizasyonları ile iyi ilişkiler içinde bulunarak EOQ’yu
Avrupa’nın kalite konusunda lider kuruluşu haline gelmesi vizyonunu gerçekleştirme çabası içinde olacağını söyledi. Niyazi Akdaş, bunlarla birlikte, TSE’de kurulacak bir EOQ Başkanlık Ofisi vasıtasıyla, Türkiye’nin
kalite alanında Avrupa’daki imajını güçlendirecek yeni
projelere imza atılmasını hedefliyor. Bu ofis Niyazi
Akdaş’a başkanlık sürecinde teknik destek de verecek.
12
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
Kendisi gibi kar amacı gütmeyen ve önemli bir kısım
faaliyetlerini milli, Avrupa ve uluslararası alanda kalitenin ilerlemesi için çaba sarf eden üyeleri ile kalite kuruluşları arasındaki bir ağın gelişmesine de katkı sağlayan EOQ, bugün 40 ülkeden 500 bin şirket ve
70 binin üzerinde sertifikalı uzmanı kapsayan bir
ağa sahip. Değişik kültürlerin ve ekonomik geçmişlerin bütün Avrupalıların başarısı için bir fırsat olduğu
inancıyla hareket eden EOQ, Avrupa’da ekonomik durumunun daha iyi olmasının eğitimli bireylerle sağlanabilineceğine ve mükemmelliğe giden yolun personel yeterliliğinden geçtiğine inanıyor.
Kuruluşundan bugüne kadar teşkilatın tam üyeleri 55
adet kalite kongresi ve 17 yaz kampı düzenledi. Bu
kongrelerin 3’ü 2001, 2005 ve 2010 yıllarında ülkemizde sırasıyla İstanbul, Antalya ve İzmir şehirlerinde gerçekleştirilmişti. 2012 yılında Frankfurt’ta, 2013 yılında
Talin’de, 2014 yılında ise Atina’da yapılması planlanan
EOQ kongreleri de Niyazi Akdaş’ın başkanlığında gerçekleştirilmiş olacak. Bu kongrelerin, ülkemizin ve ülkemizdeki kalite bilincinin tanıtımında çok etkili olacağı düşünülüyor.
DERNEKTEN
TÜDÖKSAD Üyeleri
Boğaz Gezisinde Buluştu
Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği üyeleri Nisan ayında buluştukları bahar yemeğinden sonra
Haziran ayında tekne gezisinde bir araya geldiler. Boğaz’dan İstanbul’un muhteşem görüntüsü
eşliğinde yenilen akşam yemeği ve organizasyon üyelerden tam not aldı.
T
ÜDÖKSAD’ın geleneksel olarak organize ettiği bahar yemekleri geçen yıl olduğu gibi 2011 yılında da yine tekne gezisiyle taçlandırıldı. Genel seçimlerden önce 10
Haziran’da bir araya gelen TÜDÖKSAD üyeleri İstanbul
14
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
Boğazı’nda güzel bir geceye tanıklık etti. İş yoğunluğundan biraz olsun uzaklaşmaya çalışan sektör üyeleri, TÜDÖKSAD’ın yapmış olduğu yemekli toplantılarda bir araya gelerek stres atıyor. 2011 boğaz gezisi de
stresli günlük iş yoğunluğunda üyelere nefes aldırdı.
DERNEKTEN
Türkdöküm
15
AHDE VEFA
Kemal Çambol’u Kaybettik
TÜDÖKSAD üyesi, Hisar Çelik Döküm ve Peri Yacht Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Çambol
hayatını kaybetti.
B
aşta döküm ve denizcilik sektörleri olmak
üzere çevresinde çok sevilen, Hisar Çelik
Döküm ve Peri Yacht Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Kemal Çambol 20 Temmuz 2011
tarihinde hayata veda etti.
Çalışma hayatında hep çok yoğun olarak tanıdığımız
derneğimizin 173 nolu üyesi Kemal Çambol, 15. dönem (2006-2008) yönetim kurulumuzda da görev almıştı.
1964 yılında babası merhum Şevket Çambol tarafından kurulan, o dönemin en önemli sanayi yatırımları arasında kabul edilen Hisar Çelik Döküm Sanayi’nin
Yönetim Kurulu Başkanı olarak Türk sanayine hizmet
ederken, çelik döküm ve hadde merdaneleri konusunda dünyanın tanınan kuruluşları arasına yerleştirdiği firmasının başarısının Kemal Çambol’e yetmediğini hepimiz izliyorduk.
2004 yılında önce hobi olarak başladığı yat tasarımı ve üretimine gönül veren Kemal Çambol, Hisar
Çelik’e yerleştirdiği kurumsal yönetim düzeni ile ayırdığı zamanı yat üretimine de yönlendirmişti. Bizler de
bu tutkusuna yakinen şahit olduk.
Döküm ve gemicilik sektöründe sayısız başarılara
imza atan Kemal Çambol, denizcilik hobisini üretime dönüştürerek kısa süre içinde Peri Yacht’ı bir marka haline getirdi. Dünya yatçılık sektöründe ödüllü
bir Türk olarak hafızalarda yer edinen Kemal Çambol
16
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
41 metrelik bir rüya yarattı. Antalya’daki tersanesinde
29 metreden 41 metreye kadar yat üretimi yapan Peri
Yatchs, 2008 yılında Uluslararası Cannes Yat Fuarı’nda
‘en iyi iç dizayn’ ödülü almıştı.
Yakalandığı amansız hastalık bile Kemal Çambol’u
deniz ve yat merakından vazgeçirememişti. Dünyanın sayılı yat devleriyle Türk yatlarını yan yana görme
gururunu yaşatan Kemal Çambol’un üretimdeki titizliği, işçilikteki mükemmeliyetçiliği, Türkiye’yi Yat üretiminde Doğu Akdeniz’in bir numarası yapmıştı. Kemal Çambol, bir gazeteciye verdiği demeçte “Yakında
bütün Akdeniz’de üretim Türkiye’ye gelecek” diyordu. Kemal Çambol’un amacı yat turizminde Türkiye’yi
öne çıkararak İtalyanlarla bu alanda kıyasıya rekabet
edebilecek noktaya gelmekti. Bunu da Türkiye yat
sektörüne kazandırdığı eserlerle başarmıştı. Mütevazi yaşam tarzıyla çevresine her zaman örnek olan Kemal Çambol üretim aşığıydı.
Türk mühendisliğini, Türk girişimciliğini, yat işçiliğini gurur verici bir noktaya getiren ve sayısız başarılar bırakarak aramızdan ayrılan Kemal Çambol, son
nefesine kadar hep bir şeyler üretmeye çalıştı. Kemal
Çambol’un Türkiye döküm ve yat sektörlerine kazandırdıkları hiçbir zaman unutulmayacak. Onu meslektaşlarımız adına rahmetle ve şükranla anıyor, kederli ailesi, sevenleri ve sektörümüze başsağlığı ve sabır
diliyoruz.
BOYALAR
FİLTRASYON
BESLEYİCİ SİSTEMLERİ
OCAK VE POTA
ASTARLARI
METAL TRETMANLARI
REÇİNELER
POTALAR
THE POWER OF 2
Hayatın her alanında güzel bir ahenk vardır. Örneğin, yüksek kaliteli döküm
parçalar elde edebilmeniz için bizim teknolojimiz ve sizin dökümhaneniz.
Veya günlük hayatta kullandığımız mükemmel teknolojileri üreten
mühendislerin elllerinde sizin döküm parçalarınız.
Dökümhane uzmanlarımız dökümhane ihtiyaçlarınıza uygun yenilikçi
çözümler geliştirmenize yardımcı olmak için her zaman hazırlar.
Bizim ürünlerimiz, hizmetlerimiz ve uzmanlığımız ve sizin becerileriniz
ve proses bilginizle dökümhane operasyonlarınızın gerçek potansiyelini
ortaya çıkaralım.
Sakat oranını azaltmak, döküm kalitesini yükseltmek, verimliliği artırmak
veya maliyetlerinizi düşürmek isterseniz, Foseco’ya güvenebilirsiniz.
Her türlü dökümhane ihtiyaçlarınız için, bizimle irtibata geçin
Sizin dökümhaneniz ve Foseco. Çözüm üreten ortaklık.
ŞİMDİ YERLİ
Telefon: 0262 677 1050
Faks:
0262 677 1060
[email protected]
www.foseco.com.tr
SEBAHATTİN
KARALAR
18
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
“Projenin adı “Metal Şehri” idi. İdealimiz Türkiye’de
bir metal şehri yapmaktı. Hem yurtdışında hem
de ülkede metal denilince akıllara o bölgenin
gelmesini istiyorduk. Metal şehriyle ilgili büyük
hayallerimiz vardı.” 1990’lı yıllarda TÜDÖKSAD
tüm dökümhaneleri ve yan sanayilerini bir yerde
toplamayı hedefliyordu. Yukarıdaki sözlerin
sahibi Sebahattin Karalar, Metal Şehri projesinin
gerçekleşmesi için çok çaba harcadı. Ancak proje
gerçekleşmedi. 1972 yılında modelhane kurarak iş
hayatına başladı. 1975 Ardöksan’ı kurdu, yatırımlara
devam etti. Arkumsan markası ile yapı kimyasalları,
Istranca markası ile de süt ürünleri üretiyor. Bu
sayımızın Ezber Dışı konuğu Sebahattin Karalar ile
40 yıllık iş hayatını konuştuk
EZBER DIŞI
Sebahattin Bey öncelikle sizi tanıyalım. Dökümcülüğe nasıl başladınız?
İş hayatına makine modelciliğiyle başladım. 1966 yılında İstanbul’da bir döküm fabrikasının modelhanesinde çırak olarak başladım. Çekirdekten yetişme biriyim. Modelciliğe başladığım yerde çok özel bir çıraklık eğitimi aldım. Çalıştığım dökümhanenin sahibi meslek lisesi sanat okulunda model hocasıydı. Dolayısıyla modelhaneye çok önem verirdi. Zaten bir
dökümhane için model çok önemlidir. Modelhanesi
güçlü olan dökümhane her zaman başarılı olur. Veya
iyi modelcilerle çalışıyorsa da başarılıdır.
Kaç yıl bu dökümhanede çalıştınız?
4 yıl çalıştım. Farkında değildik belki ama baktık ki iyi
yetişmişiz. Türkiye’de aranan modelciler arasına girmişiz. Yeni kurulan dökümhanelerden bir tanesi olan
Emaş’a bizi transfer ettiler. Bir süre burada modelciliğe devam ettim. 1972 yılında ise kendi modelhenemi kurup serbest çalışmaya başladım. 1975 yılında ise
dökümhaneyi yani Ardöksan’ı Habibler’de kurdum.
Siz de kupol ocağıyla mı başladınız?
Ardöksan, kupol ocağıyla dökmeye başladı. O zamanlar endüksiyon ocağı almak yada alabilmek oldukça
zordu. Ocağı alsanız bile onu çalıştıracak olan enerji
bulunmuyordu. Türkiye’de 1975-1980 yılları arasında
günde 4 saat elektrik kısıtlaması vardı. Elektrikle kesintisiz çalışmak mümkün değildi. Dolayısıyla biz de
1980 yılına kadar kupol ocağıyla döktük. 1980 yılında
ise artık kupol ocağıyla dökmeye devam edilemezdi.
Çünkü kupol ocağıyla para kazanılmayacak duruma
gelinmişti. 1980 yılında endüksiyon ocağı almaya karar verdim. Ocağı alacak para var ama bulunduğum
yerde ocağı çalıştıracak elektrik yoktu.
Bu durumu nasıl aştınız?
Elektik olmayınca devvar dediğimiz döner ocakla bu
durumu aşmaya karar verdik. Bu ocaklar mazotla çalışıyordu. Fakat o dönemde mazot bulmak da kolay
değildi. Tabi 1980’li yıllarda mazot konusunda belirli rahatlamalar başlamıştı. Biz de mazotla çalışan döner ocak kurduk.
Bu yöntem dökümde kullanılıyor muydu?
Bu konuda ilklerdeniz. Dökyol diye bir firma vardı, onlar elektrik kısıtlama döneminde metali sıcak tutabilmek için bir ocak yapmışlardı. Fakat bunu kullanamadılar. Bizim ise o zaman başka çaremiz yoktu mutlaka
yapıp başarılı olmamız gerekiyordu. İmkanlarımız çok
kısıtlıydı. Biz bunu başardık.
Kaç yıl döner ocakla çalıştınız?
Döner ocakla 8 yıl sfero döktüm. Kupol ocakla ancak
pik dökebiliyordunuz, sfero dökme imkanı yoktu. O
yıllarda sfero döküm de Türkiye’de yeniydi. Hammadde bulmak kolay değildi. Hammaddeyi temin edebi-
O zamanlar endüksiyon
ocağı almak ya da alabilmek
oldukça zordu. Ocağı
alsanız bile onu çalıştıracak
olan enerji bulunmuyordu.
Türkiye’de 1975-1980 yılları
arasında günde 4 saat
elektrik kısıtlaması vardı
leceğiniz tek yer o zaman Sorel Metal’in temsilcisi Sayın Yılmaz Turhan’ın firması Döküm İzabe’ydi. O da isteyenlerin pikini ithal ederek bir araya getiriyordu.
Yani depolarda sfero piki yoktu. Tüccarlardan alamıyordunuz, bizim ise ithal etme durumumuz yoktu. İlk
sfero pikini İzmir’de Ak Döküm’den istedim, o zaman
bir kamyon yani 20 ton sfero pik gönderdiler. Sektörde talep fazlalaşınca Döküm İzabe de piki depoya koyarak bizlere dağıtmaya başladı. Bu durum 8 yıl devam etti. Her şey kısıtlıydı. Döner ocağın başında alevin rengine bakarak içindeki metalin sıcaklığını tahmin ederek üretim yapıyordum.
Şimdi beklentiler çok değişti, artık böyle bir şey
mümkün değil. Ama o dönemin özelliği de kısıtlı
olanaklarla başarı yakalamak değil miydi?
Geldiğimiz nokta, çok büyük mücadelelerin sonucudur. Habibler’deki yerimizi büyüttük, endüksiyon
ocakları aldık. Ama o farikadaki olanaklar oldukça kısıtlıydı. Büyüme olanağı yoktu. Yönetimler de sanayinin oradan çıkması için her türlü şartları zorluyordu.
Bu sadece bizim için geçerli bir durum değildi, tüm
sanayi dalları ve sektörümüz için geçerliydi.
Yer konusuna değinmişken sizin geçmişte bir kooperatif kurduğunuzu biliyoruz. Dökümhaneleri
bir yerde toplama gibi düşünceniz vardı. Nasıl gelişti ve neden olmadı bu proje?
O dönemde de TÜDÖKSAD yönetim kurulundaydım.
Bu durumdan nasıl çıkarız diye dernekte de konuşuyorduk. O dönem şöyle bir fikir ortaklığı doğdu: “Madem ki bir araya gelebiliyoruz, hem mevcut dökümhanesi olan hem de yeni yatırım yapmak isteyenleri
aynı bölge ve yerde toplamaya çalışalım” dedik. Bunun için de girişim başlatmaya karar verdik. Yatırım
yapmak isteyen dökümcüleri, dökümcülerin yan sanayilerini ve makinecilerini bir araya getirerek bir anket yaptık. Yatırım yapacak olan toplam 252 adet firma ortaya çıktı. Bu sayı için en az 4 bin 500 dönüm bir
alana ihtiyacımız olduğuna karar verdik. Altyapı için
Türkdöküm
19
EZBER DIŞI
tüm fizibiliteyi yaptık. Neye ihtiyacımız olacağını belirledik ve yer arayışına başladık. Sanayi Bakanlığı’na
başvurduk. Bakanlık, projemizi çok iyi karşıladı. Bakanlık zaten sanayicileri bir araya getirmeye çalışıyordu. Bir araya gelip başvuran bize her türlü kolaylığı
sağlayacağını bildirdi. Bakanlık yer olarak bize Kastamonu, Gerede ve Kırklareli bölgelerini önerdi. Bunlardan birini seçmemizi söyledi. Ben de bakanlığa giden
komisyonun başkanıydım ve aynı zamanda Kırklareliliyim. Herkes Kırklareli dedi. Zaten herkes bu üç yer
içinde Trakya’yı tercih etti. Çünkü lojistik olarak Kırklareli, Kastamonu ve Gerede’den daha avantajlıydı.
Kırklareli’nde şuan Ardöksan’ın bulunduğu yerde bin
dönümlük bir arazi sanayi bölgesi olarak kağıt üzerinde ayrılmış ama başka bir şey yapılmamıştı. Yeri incelediğimizde bizim ihtiyacımız olan 4 bin 500 dönüm
için de genişlemeye müsaitti. Devlet Planlama Teşkilatı da bu büyümeye onay verdi. Bölgedeki ilgili tüm yönetimlerle görüşmeler yaptık, kendi aramızda görüşmeler yaptık. Her şey yolundaydı, bir sıkıntı görülmüyordu. Fakat bir yanlış yaptığımızı sonradan anladım.
Biz bu yeri yaparken bakanlıktan herhangi bir yardım
talebinde bulunmadık, her şeyi kendi paramızla yapacaktık, hatta gösterilen yerin parasını bile vermeye
razıydık. Sanayi Bakanlığı’ndaki müsteşar arkadaşlar
bize siz her şeyi kendiniz yapacağınız için kurulacak
olan sanayi bölgesinde yönetimde de çoğunlukta olmamızın faydalı olacağını söylediler. Burada ise yönetimde en büyük mülki amirlik olarak Valilik, Belediye,
İl Özel İdaresi ve Sanayi odası vardı. Bizim girişimimizi
çok olumlu buldular, her türlü desteği sağlayacaklarını belirttiler. Biz de yönetimde söz sahibi olacağımızı bildirince her şey tersine döndü. Halbuki biz haklıyız, mademki bu kadar yatırım yapacağız, yönetimde
söz sahibi olmak isteğimiz de çok doğal. Fakat karşı
taraf da kendisinin bir organize sanayisinin olduğunu
ve yönetimi verdiklerinde kontrollerini kaybedeceklerini düşündü. Dolayısıyla birileri olsun birileri ise olmasın demeye başlandı, bu süreç bir buçuk yıl sürdü,
12 resmi toplantı yaptık. O dönem DYP-SHP koalisyonunun sanayi bakanı sayın Mehmet Dönen bu projenin olmasını istiyor ama bazı bürokratlar Kırklareli Organize Sanayi Yönetim Kurulunun isteksiz oluşundan
etkilendi ve olmaması için bakanı etki altına aldılar.
Sonunda sanayi bakanı da olmamasına kanaat getirdi ve böylece proje rafa kalktı. Kırklareli projesi olmayınca şimdiki TOKİ’nin yerinde o zaman Arsa Ofisi vardı, oraya başvurduk. İşleri o zaman kurduğumuz kooperatif çatısı altında yürütüyorduk.
Kırklareli olmayınca pes etmediniz yani, sektörü
bir araya toplayacak olan projeye yer bulmaya
devam ettiniz. Niye önemliydi bu proje?
Projenin adı “Metal Şehri” idi. İdealimiz Türkiye’de
bir metal şehri yapmaktı. Hem yurtdışında hem
de ülkede metal denilince akıllara o bölgenin
gelmesini istiyorduk. Metal şehriyle ilgili büyük
hayallerimiz vardı. Örneğin İstanbul’dan müşterimizi helikopterle Metal Şehri’ne getirip işlerini bitirdikten sonra tekrar uçağına götürmeyi planlıyorduk. Yani tüm her şeyi detaylandırmıştık. Dolayısıyla bu projeyi hayata geçirmek için uğraş verdik. Aslında projeyi anlattığımız herkes ilgi gösterdi. Arsa
Ofisi’ne Trakya bölgesinde yer istediğimizi
söyledik. En uygun yerin Çerkezköy olduğunu söylediler. Gösterdikleri yer hazine
arazisiydi. Bölge müdürlüğü ve diğer ilgili birimler her türlü kolaylığı sağlayacaklarını söylediler. Her şey olumluydu,
biz de projeyi hayata geçirmek için
canla başla çalışıyorduk. O dönem
Arsa Ofisi talepler doğrultusunda hazineden yeri alıyor arsa durumuna
getiriyor ve ihale usulüyle veriyor.
Görüşmeler sonucu bize gösterilen
yeri ihaleye hazırladılar. Söylediklerine göre yer bizim için hazırlanSebahattin Karalar, 13 yaşında modelciliğe
başladı.
EZBER DIŞI
mıştı. Bizim yönetim kurulumuz da bana ve rahmetli Okay Hekimoğlu’na ihale için yetki verdi. İhaleye çıkılırken bize bu araziyi yekpare değil de şaibe olmasın diye 5-6 parçaya bölerek ihale edeceklerini söylediler. İhaleye gittiğimizde başkalarının da olduğunu gördük. Dolayısıyla biz sadece 3 parçayı alabildik.
Böyle olunca ihalede kazandığımız yerlerin bize yetmeyeceğini de anladık. Yani projenin bütünlüğü bozulmuş oldu. Projede yer alan 252 firmadan ancak 32
firmaya yer verebilecek konuma geldik. Biz de bizim
projeye göre ilk başvuranları sıraya koyarak ilk 32 firmaya yer verdik.
Yeri aldıktan sonra diğer parçaları alanlarla birlikte ortak projelendirdik. Tam fabrikaları yapmaya başlayacaktık ki Çerkezköy Belediyesi’nden bir belde belediyesi ayrıldı, bizim arazi de bu belde belediyesi sınırlarında kaldı. Bu belediye aslında köydü, küçük bir yerdi. Belediyenin çok beklentisi var tabi gözleri de bizim yapacağımız yatırımlarda. Çünkü en büyük arazi,
en büyük sanayiciler biziz, dolayısıyla başka dikkatlerini çekecek bir şey yok. Ben 12 yıl kooperatifin başkanlığını sürdürdüm. Bu belediye bir çevre planlaması yaptı ve bizim arazinin tam ortasından bir yol ve
yeşil alan geçirdiler. Halbuki biz tüm altyapıyı daha
önce Çerkezköy belediyesine onaylatmışız ama belediyelerin değiştirme yetkileri de var. Böylece hiçbirimizin burada fabrika yapabilme imkanı kalmadı. Yaptığımız hiçbir görüşmeden sonuç alamadık. Nitekim
biz buraya fabrika yapamayacağımızı anladık. Arazi
de aslında değer kazandı, aldığımız fiyatları üçe katladı. Bizim yatırımcılarımızdan bazıları krizler yaşadı, el
değiştirmeler oldu, bir çok tartışmanın sonunda burayı satmaya karar verdik. İyi bir zamanda iyi bir rakama sattık. Burada kimsenin bir ekonomik kaybı olmadı ama maalesef herkesi heyecanlandıran Metal Şehri
projesi gerçekleşmemiş oldu.
22
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
Proje gerçekleşseydi ne değişecekti?
Çok şey değişecekti. Bildiğiniz gibi dökümcülük hem
kirli bir iş hem de ağır sanayi olması nedeniyle zor bir
sanayi dalıdır. Kirlilik derken yanlış anlaşılmasın, kömür tozuyla çalışıldığı için kirli görünümlü bir sanayi olarak biliniyor. Yoksa döküm çevre kirliliği yaratan bir sanayi değildir. Dökümde kullandığınız hammadde kumdur. O da doğadan çıkıyor. İçinde hiçbir
yabancı madde yok. Bentonit kullanılıyor oda doğadan çıkan bir kil minerali, keza kömür tozu da öyledir. Bu üç hammaddeyi karıştırıp kalıp yaptığınızda ve
dökümü döktüğünüzde bunun bir kısmı yanıp, incelip toz haline geldiğinde ve de kömür tozuyla birlikte
siyaha dönüşünce kirli bir sanayiymiş gibi görülüyor.
Ama siz fabrikanızın filtrelerini kontrol altına almışsanız, havalandırmanızda sorun yok ise, çevreye bir atık
da bırakmıyorsanız sorun yok. Atık da zaten kumdur,
bu da dolgu malzemesi ve çimento fabrikalarının silis ihtiyacı için Avrupa’da kullanılıyor. Türkiye’de şuan
dolgu malzemesi bol olduğu için döküm kumu kullanılmıyor. Dolayısıyla döküm kirli bir iş değildir.
Diğer avantajı yan sanayisi yanına gelecekti, işlemeci firmalar da içinde bulunacaktı, böylece şuan birçok dökümhane işleme yatırımlarını yapmak zorunda kalmayacaktı. Artık dökümhanelerde işleme tezgahları da olmak zorunda çünkü dışarıdan işleri kontrol etmek zorlaştı. Döküm alıcıları artık parçayı işlenmiş istiyor. Eğer proje gerçekleşseydi içinde işlemeciler de olacağı için dökümhaneler bunları rahatlıkla
kontrol edebilecek işleme işlerini burada yaptırabileceklerdi. Dökümhaneler işleme atölyesi kurma ihtiyacı duymayacaklardı. Hem iletişim, hem stok hem de
navlundan dolayı çıkan maliyetlerden kurtulmuş olacaklardı. Bizim projemiz ihtisas, entegre bir organize sanayiyi hedefliyordu. Örnek bir proje olacaktı ama
maalesef bürokrasiyi aşamadık.
Siz yine de Trakya’yı tercih ettiniz!...
Aslında burada yatırım yapmayı tercih etmiyordum
bu babamın tavsiyesiydi. Ait olduğun bölgeye fabrika
kurma diyordu. Uzun süre bu tavsiyeyi anlayamamıştım. İlerleyen zamanlarda yaşadıklarım babamın haklı
olduğunu bana gösterdi. Bölgenizde yatırım yapıyorsanız sizin geçmişinizi bilen insanlar sizi kabullenemiyor. Elinden geldiğince zorluk çıkarıyor. Çünkü çekemiyor sizi. Habibler’de yer olarak fabrikayı büyütemediğimiz için burayı tercih ettik. Habiblerde başka sıkıntılarda vardı. Dönemin Belediye başkanı Bedrettin Dalan Haliç’in etrafını temizleyeceğim diye çevredeki sanayicilere baskı uyguluyordu, biz de bu yıldırma politikasından nasibimizi aldık. Ardöksan, o dönem artık ihracata başlamış, Avrupa’ya çalışıyor, otomotiv sanayisi için önemli parçalar döküyordu. Yaptığımız önemli projeleri riske etmek de istemiyorduk.
Dolayısıyla Habibler’den çıkmak istedik. Metal Şehri
projesinde sonradan zorluk çıkaran Kırklareli valisi de
o dönem değişmişti. Sayın Kemal Önal Kırklareli’ne
EZBER DIŞI
atanmıştı. Projeden haberdar olmuş, beni çağırdı ve
yaşadığımız sorunlardan dolayı Kırklarelili olduğum
için de buradan bir yer almamı istedi. Ben de istekli olmamama rağmen kırmamak için tamam dedim.
Yeri görmeye bile gitmedim. Aynı dönemde belediyenin Habibler’deki baskıları da devam ediyordu. Biz de
kendimize sağlam bir alan yaratmak için şimdiki yere
fabrika kurmaya karar verdik.
Ardöksan bugün neler yapıyor? Daha doğrusu
geçmişten bugüne ne değişti? Ne oldu da bu başarı sağlandı?
Ardöksan, tüm imkansızlıklar ve sıfır sermayeden bugüne gelmesinin püf notası zor işleri yapmasıdır. Zor
işleri tercih ettik, diğerlerinin yapmak istemediği işleri yaptık. Örneğin bu bizim hat’ta uymaz, bunun sakatı çok olur, maçası çok olur, bu uğraştırır deyip birilerinin yapmak istemedikleri işleri Ardöksan tercih
etti. Biz bunlara çözüm bulduk. Ardöksan, problemli işlerin getirildiği yer olarak anılmaya başlandı. Çünkü Ardöksan işi geri çevirmez. Adet olarak da biri de
yapar, bini de yapar. Adöksan, markasını zor işleri
yapmış olmasından dolayı
oluşturmuştur. Bir de modelciliğin verdiği avantajı
unutmamak lazım. Çünkü
bahsettiğimiz bu zor işler
modelcilik bilgisi ve becerisin avantajıyla başarıldı.
Dışarıda model yaptırdığınızda modelci, dökümcünün yaşadıkları veya yaşayacaklarını bilemeyebilir.
Hem modelci hem de dökümcü olmanın avantajı
dökümde yaşayacağın sorunları modelde gideriyor
olmaktır. Modelde halledildiği için dökümde bir başkasının yaşadığı problemler Ardöksan’da yaşanmıyor.
Modelcilik dökümde çok önemlidir.
Modelciliğimizin vermiş olduğu avantajla müşterilerimizin Ar- Ge çalışmalarını da yürütüyoruz. Müşterilerimiz prototip yaptıklarında ilk çalışmasını bizimle
yürütüyor. Hatta seri dökümü başkasına da döktürecek olsa bile o Ar-Ge çalışmasını bizimle yapıyor. Biz
datayla başlıyoruz. Örneğin uluslar arası bir firmanın
dizayn departmanı bize bir data çizip gönderiyor, biz
bunu döküm yönünden nasıl kolaylaştırırız diye bakıyoruz. Datanın üstünde tadilat yapıyoruz, karşılıklı görüş alışverişinden sonra en son ahşap bir model
yapıyoruz. Ahşap modelle el kalıplamada parça elde
ediyoruz, parça işleniyor, montaj hattında deneniyor
eğer uygunsa seri modeli yapılıyor. Ahşap model olduğu için değişiklikleri de kolaylıkla yapabiliyoruz.
Dökümcülük devam ederken başka sektörlerde
de yatırım yaptınız. Neden böyle bir tercihte bulundunuz?
Döküm dışındaki yatırımlar biraz geçmişe dayanarak
gelişti. Dedem Selanik’ten buraya göç etmiş. Ailemiz
orada hayvancılık yapıyormuş. Gelmiş burada gösterdikleri yeri beğenmemiş,
burada hayvancılık yapamam demiş ve Dereköy’e
yerleştirmişler.
Orada
hayvancılık yapmaya devam etmiş. Babam ve amcalarım da burada büyümüşler. Ben de 13 yaşına
kadar Dereköy’deydim.
Hatırlıyorum ben de o
yaşta eşek üzerinde mandıraya süt taşırdım. Dolayısıyla hayvancılık ve süt
ile bir tanışıklık vardı. Ardöksan olarak bu bölgeye geldiğimizde baktım
ki burada sanayiciler var
ama bir araya gelip organize olamıyorlar. Ben burada Sanayi ve İş Adamları Derneği’nin kurulmasına öncülük ettim. Faaliyetlerini anlamak için sık sık bu iş
adamlarıyla bir araya geliyordum. Bir gün de süt işletmecileriyle bir toplantı yaptım. Dedim ki burada çok
güzel beyaz peynir üretiyorsunuz ama örneğin bir tatil yöresine gittiğimizde yediğimiz beyaz peynir sıkıştırılmış lor oluyor. Buradaki Beyaz peyniri siz niye oralara satamıyorsunuz, diye sordum. Bizim peynirimiz
kültürlü değil, klasik peynir olduğu için pahalı kalıyor ve satılamıyor cevabını aldım. Ancak bir yandan
da hammadde kaynağında sıkıntılar olduğunu duyuyordum. Sütün hijyen kalitesinin de iyi olmadığı,
inekten sağılırken mikrop ürettiğini söylediler. Bu sıkıntıları nasıl gideririz diye konuşmaya başladığımızda, zaten dedelerimizden kalan hayvancılığa yatkın
bir genimiz var, madem ki bu bölgedeyiz hayvancılık yapmayı da düşünmeye başladık. Hobi de olsa bir
taraftan hayvancılık da mı yapsak diye içimizde bir kı-
Projenin adı “Metal Şehri”
idi. İdealimiz Türkiye’de bir
metal şehri yapmaktı. Hem
yurtdışında hem de ülkede
metal denilince akıllara o
bölgenin gelmesini istiyorduk.
Metal şehriyle ilgili büyük
hayallerimiz vardı
Bugün yine aynı zor işleri mi yapıyorsunuz?
Özel işleri yapmaya özen gösteriyoruz ama günümüzde artık herkes her şeyi yapabiliyor. Eskisi gibi yapılamayan daha doğrusu becerilemeyen işlerin sayısı azaldı. Eğer sadece bunları yapacağız dersek butik, küçük bir dökümhane olarak kalırdık. Sürüm yapamazdık. Dolayısıyla biz hep büyümeye çalıştık.
1975’lerde 300 tonlarla başlayıp bugün 8 bin tona
ulaştık. Zaten artık müşteri seni teşvik ediyor, seri ve
ekonomik üretimle, maliyet analizleriyle devam etmek durumundasın. Biz de artık tüm ince hesapları
yapıyoruz. Kulvarımızı belirledik, otomatik kalıplama
hatlarımızın yanında elle kalıplamayı da sürdürüyoruz. Müşteriden gelen 1 veya 10 parçayı da döküyoruz, 100 bin adet parçayı da döküyoruz.
Türkdöküm
23
EZBER DIŞI
Karalar A.Ş.’nin Istranca
markasıyla Trakya’nın
her noktasında ürünleri
bulunuyor. Türkiye genelinde
Kipa marketler zincirinde
bizim ürünlerimiz satılıyor.
Fabrika satış mağazamız
mevcut, İstanbul’da 3 adet
şarküteri mağazamız var
pırtı oluştu. Buralarda da köy kooperatifleri oluşmuş.
Köy-Kop diye bir üst kuruluş var, burada da üye kooperatiflerinin sütünü işlemek için kredi ile bir süt işletme tesisi kurmuşlar. Krediyi ödeme günü geldiğinde ödemeyeceklerini anlıyorlar ve burayı elden çıkarmak istiyorlar. Bu tesisi buradaki işletmeler alsın diye
girişimde bulundum. Kurulmuş bir tesisi ortaklaşa almalarını tavsiye ettim. Fakat bu girişimde de başarılı olamadık, bir araya getirip o tesisi aldıramadık. Bu
tesis icra yoluyla satılacaktı ve parçalanacaktı. Bizim
düşüncemizde ise hayvancılıkla başlayıp daha sonra da süt işleme tesisi , et işleme tesisi ve yem üretme tesisi kurmak vardı. Bahsettiğim hazır süt işleme
tesisini kimse almayınca biz almaya karar verdik. Aslında ilk önce havyacılık yaparak başlamak istiyorduk.
Ama icra yoluyla parçalanmasın diye Istıranca markasıyla üretim yapan tesisi aldık. Bölgede böyle bir tesisin heba olmasını istemedik, hem de bölgede bu tür
durumlar için öncülük yapmak istedik. Böylece hayvancılığa daha doğrusu süt işleme işine girmiş olduk.
Türkiye’de kaliteli süt sorunu hala devam ediyor. Son
zamanlarda kurulan modern çiftlikler belki bu kaliteyi
yakalıyor ama henüz genele yayılmış bir durum yok.
Niye iyi süt yok?
Çünkü süt sağımı çok ilkel şartlarda gerçekleşiyor.
Halbuki bu sağımın çok modern ve hijyen şartlarda
olması gerekir. Elinde beş on hayvanı olan köylü böyle bir tesis kuramaz, yatırımı ağır, dolayısıyla bu kalitenin modern çiftliklerde olması lazım. Hayvanlar süt
sağma merkezinde sağılmalı ve süt hava ile temas etmeden memeden soğutucu tanka kadar gitmesi, buradan da yine havayla temas etmeden süt işletmesine gitmesi lazım. Bu zinciri koparmazsanız hijyenik iyi
bir süt elde edersiniz.
Kalite ve iyi derken yanlış anlaşılma olmasın. Çünkü
Trakya’nın sütü Türkiye’de en iyisidir. Ama kalite tamamen bakteri ile alakalıdır. Aroma olarak sütün içindeki yoğunluk bitki örtüsünden dolayı Türkiye’nin en
24
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
iyi sütü Trakya’dadır. Bakteri sorunu ise tamamen ilkel
şartlardaki sağımla ilgilidir. Bizde süt işleme tesisimize kaliteli süt sağlamak için hayvan besiciliği yatırımımızı da yaptık.
Nedir bu yatırımlar biraz daha açarsak? Süt işleme
tesisinizin kapasitesi ne kadardır? Ne kadar hayvanınız var? Çünkü yaptığınız iş hobiden çıktı, artık bir sanayi yatırımı durumunda.
Biz Köy-Kop’tan tesisi aldığımızda 20 ton kapasitesi
vardı ama sadece 2 ton süt işlenebiliyordu. Bu kapasiteler bizim için yeterli değildi biz de 50 ton kapasiteye çıkardık. Burada kapasite süt ile ilgilidir. Yani sütünüz yoksa kapasitenin olması çok önemli değil. Dökümde de durum böyledir eğer pikiniz yoksa kapasitenizin fazla olması bir şeyi değiştirmez. Hammaddeyi bulmak önemlidir. Konu süt olunca da hijyen hammadde bulmak önemlidir. Yani kapasiteyi süt tayin
ediyor.
Aldığımızda sadece yoğurt üreten bir tesis durumundaydı. Kapasiteyi de artırdıktan sonra bildiğiniz sütten elde edilen tüm ürünleri üretmeye başladık. Bugün Karalar A.Ş.’nin Istranca markasıyla Trakya’nın her
noktasında ürünleri bulunuyor. Türkiye genelinde
Kipa marketler zincirinde bizim ürünlerimiz satılıyor.
Fabrika satış mağazamız mevcut, ayrıca İstanbul’da 3
adet şarküteri mağazamız var.
Bu sayıyı çoğaltmayı düşünüyor musunuz?
İleriye dönük İstanbul’da bu sayıyı 20’ye çıkarıp üretimimizin yüzde 50’sini kendi satış mağazalarımızda satmayı hedefliyoruz. Hayvancılık yatırımında da
günlük 6 ton sütü kendi hayvanlarımızdan temin etmeyi planlıyoruz. Bu duruma da geldik aslında şuanda hayvanlarımızı da çoğaltıyoruz.
Hayvan konusu da çok hassas bir nokta. Bizim 1500
hayvanımız olacak, burada önemli olan hayvan satın
almak değil, sağlıklı hayvan almaktır. Hayvanlar çok
hassastır, ithal ediyorsunuz belki ama geldiklerinde
EZBER DIŞI
uyum sorunu yaşıyorlar. Gemiyle getirildiğinde hava
değişiminden dolayı hastalanabiliyorlar. İnsan gibidir, geldiği yere adapte olmayabiliyor. Bizim hedefimiz bölgeden genç ve sağlıklı hayvanlar toplayarak
sürüyü oluşturmak. Projemiz de bu şekilde ilerliyor.
Hayvancılık ve süt sektöründe karşılaştığınız sıkıntılar nedir?
Sektörde çok büyük haksız rekabet var. Anormal derecede hileli üretim mevcut. Biz bu işe girdikten sonra
anladık bu hileli üretimi. Tereyağı yapıyoruz örneğin
9 liraya mal ediyoruz ama diğeri 8 liraya satıyor. Düşünüyorsunuz bunu bu fiyata satması mümkün değil
ama içinde margarin olunca mümkün olabiliyor. Tüketicinin bu hileleri görmesinin mümkünü yok. Dolayısıyla en büyük handikap rekabet. Tüketici alışkanlıklarını değiştirmek de zordur. Markette en ucuzu,
yada promosyonu olan ürünü tercih ediyor. Veya alışmış olduğu markayı alıyor. Ama o markayı alırken de
çok iyi düşünmesi gerekiyor. Tabi bunu tüm markalar
için söylemiyoruz. Biz Istranca markası olarak butik
üretim yapıyoruz. Köy lezzeti ve kalitesini sunuyoruz.
Neden kendi şarküterilerinizi kurdunuz?
Tüketicinin bilinçli olarak gelip ürünlerimizi almasını istiyoruz. Ürünlerimizin marketlerde diğer ürünler
arasında kaybolmasını istemiyoruz. Marketler tamamen kargaşa ortamı. Biz butik bir üretim yaptığımızdan ürünlerimizin tamamı doğal ve çok kaliteli. Markamızı ayırmak istiyoruz.
Tüketiciler eğer eski doğal kaliteli köy ürünlerinin tadını biliyorsa Istranca’yı aldıklarında aynı tadı fark
edebiliyorlar. Bir de biz doğal ürettiğimiz için maliyetlerimiz yüksek. Marketlere verdiğinizde bu farkımız anlaşılmıyor, ayrıca doğal ürünler olduğundan
raf ömürleri de diğerleri gibi değil, daha kısadır. Çünkü biz koruyucu hiçbir katkı malzemesi kullanmıyoruz. Tüm bu sebeplerden dolayı kendi mağazalarımızla ürünlerimizi tüketicilere ulaştırmak istiyoruz. Bir de
bu alanda çok büyüyüp örneğin ülkemizde bilinen
büyük markalar gibi olmak hedeflerimiz arasında yok.
Biz bu doğallığı koruyarak bu sektörde fark yaratmak
ve butik kalmak istiyoruz.
Biz şuan Istranca markasıyla, peynir çeşitlerini, tereyağı, yoğurt, ayran gibi ürünleri üretip pazarlıyoruz.
Şarküterilerde bulunan tüm peynir çeşitlerini yapıyoruz.
Döküm ile hayvancılık veya peynircilik farklıdır.
Belki ikisi de yatırım olarak değerlendirilebilir, sonuçta hepsini iş mantığıyla yürütüyorsunuz ama
farklı iki alan. Karşılaştırır mısınız?
Proses olarak ikisi de aynıdır. Dökümhane ile süt işletmesi çok farklı değil. Birinde metali belli bir sıcaklık
derecesine getiriyorsun, bu metali kalıpların içine döküyorsun, çeşitli kontrollerden geçerek bir ürün ortaya çıkıyor. Diğer tarafta da sütü kaynatıyorsun, çeşitli
26
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
aşamalardan geçirerek, kaplara dökerek, şekillendirerek, dondurarak veya mayalayarak, baskılayarak ürünü çıkarıyorsunuz. Proses ve kalite anlayışı değişmiyor. Temel zihniyet önemlidir, sizin anlayışınız o işin
şeklini belirliyor. İster döküm parçası olsun ister yoğurt olsun siz neyseniz ürün odur.
13 yaşından beridir döküm sektörünün içindesiniz, hayvancılık ise ata mesleği diyelim, karşılaştırmak durumunda kalırsanız hangisini kendinize
daha yakın görüyorsunuz?
Sevmek yada sevmemek veya yakın hissetmeyi, ayırt
etmek biraz zor. Örneğin döküm oturmuş bir sektör.
Hayvancılık veya süt işleme oturmamış bir sektör. Aslında gıda sektörünün tümü için geçerli. Çok dağınık
ve büyük bir sektör. Yasalar da kafa karışıklığına yol
açıyor. Türkiye’de döküm sektörünün başlangıcına da
şahit olmuş biri olarak söylüyorum zamanında bu da
oturmamıştı. Ama gelişimini tamamlayıp belirli bir
standarda geldi. Gıda sektörü hala böyle değil.
Bizim Istranca işletmemize girdiğinizde tüm hijyen
koşullarının olduğunu görürsünüz. Hijyen koridorundan geçeceksiniz, bone, maske, galoş takacaksınız,
üzerine elbiseleri giyeceksiniz, sadece ziyaret etmek
istediğiniz de bile tüm bunlar yapılıyor. 12 sorudan
oluşan ankete de cevap verme durumundasınız. Bu
bir sağlık anketi. Tesise girebilmek için bunları yerine getirme durumundasınız. Ama diğer tarafta işletmenin içinde güvercin yuva yapıyor ve bundan rahatsızlık duyulmuyor, hiçbir hijyen koşuluna uyulmuyor.
İşte hijyen koşullarına uymayan bu kişilerle aynı pazardasınız, dolayısıyla oturmuş bir sektör değil.
Dökümden en büyük farkı, örneğin dökümde siparişler durdu mu frene basıp hammadde de almam, her
şeyi durdurabilirim. Ama gıda sektörü böyle değil, süt
her gün geliyor, ineklerin tatili yok, cumartesi-pazar
da süt veriyor, bayramda da süt veriyor. Dolayısıyla
bu yönden birbirlerinden biraz farklı sektörler.
Döküm ve peynir dışında kum tesisi yatırımınız da
var. Bu tesisten de bahseder misiniz?
Bunlar dökümcülüğe bağlı olarak yapılan yatırım-
EZBER DIŞI
lardır. Biz dökümcüleri Kırklareli Organize Sanayi
Bölgesi’ne toplayacağız demiştik böyle bir projemiz
vardı, az önce de bahsetmiştim zaten. Buraya gelecek
olan dökümhaneler nihayetinde kumla çalışacaklardı. Girişim aşamasında burada bir kum sahası ruhsatı almıştık.
O ruhsat sahası içerisinde 100 dönüm yerinde tapusunu alarak kum tesisi kurduk. Burada dökümhane
yokken kum tesisi faaliyete başlamıştı. Üretip kum
olarak satmaya başlamıştık. Burada dökümhaneler
olursa onların kumunu temin edeceğimizi düşünmüştük. Dökümhaneler kurulmayınca orada çıkardığımız kumu yapı kimyasalı sektörüne vermeye başladık. Kendi dökümhanemizin kumunu da oradan temin ediyoruz.
Önce Özer Karalar aramıza katıldı. Zaten çocuk yaştan
beridir dökümhaneyle iç içeydi. Kızım da eğitim görürken bizimle çalışmaya başladı. Eğitimini tamamladıktan sonra tamamen aramıza katıldı. En sonda da
küçük oğlum Sezer Karalar eğitimini tamamlayıp bizimle çalışmaya başladı. Zaten günümüzde eğitim almadan bu işleri yürütmek mümkün değil. Benim bu
aşamada tek başıma işleri yürütebilme imkanım zaten yoktu, onlar katıldığı için daha güçlüyüz. İş hayatı ve teknoloji benim başladığım zamanki gibi değil.
Bundan sonra biz artık onlara başarılar dileyerek ufak
ufak nasıl gidiyor diye çay kahve içmeye gelme zamanındayız.
Nedir bu yapı kimyasalları?
Seramik yapıştırıcıları, hazır sıvalar, tamir harçları,
mantolama yapıştırıcı sıvası gibi ürünler. Burada da
günlük 300 ton kapasitemiz var.
Aile şirketlerinin bazı sıkıntıları ve zorlukları vardır? Siz yaşıyor musunuz?
Doğrudur aile şirketleri bazı durumlarda tıkanma yaşayabilir. Biz de bunların farkındayız. Dolayısıyla bu
tıkanıklığı yaşamamak için belirli adımlar atmayı düşünüyoruz. Bu konuda danışmanlık hizmeti alacağız.
Aile anayasasını yazmamız gerekiyor. Bunu oluşturduğumuz noktada kurumsallığımız devam edecek.
Yani kurumsal bir durum yaratmazsak, aile anayasasını yazmazsak, buranın Yönetim Kurulu Başkanı kim
olacak diye konuşursak olmaz. Çünkü ileri de torunlar da katılacak bu şirkete. Burada kimin hangi görevi üstleneceğini sistemin ve aile anayasasının belirlemesi lazım.
Bunları tanımlayıp adını koyduğumuzda bir sorun yaşayacağımızı düşünmüyorum. Şuan için sorun yok,
ileride de sorun yaşamamak için gerekli önlemleri
alacağız. Başarılı olmanın yolu da buradan geçiyor. Kişiler her zaman geçicidir, önemli olan kurumların devamlılığıdır.
Sabahattin Bey, işinizi siz başlattınız sonra çocuklarınız da size katıldı. Bu durum size nasıl bir güç
ve avantaj sağladı?
Çocuklarım arkadan gelmemiş olsa zaten bu noktada olmazdık. Onlar var diye bu noktalara geldik. Ben
de bu mücadeleyi zaten onlar için verdim. Onlar da
iş konusunda çok istekli, bu işi yapmak istiyorlar. İlk
Ardöksan’ı nasıl tanımlarsınız diye sorsak, cevabınız ne olur?
Geldiğimiz noktayı hiçbir zaman unutmayız. Geçmişimizi unutmayız. Sıfırdan başladık, hiçbir zaman çalışmaktan bıkmadık ve en önemlisi de hiç pes etmedik.
Bugüne kadar hep mücadele verdik, bundan sonrada
bu mücadeleye devam edeceğiz.
Başka dökümhanelere veriyor musunuz?
Başka dökümhanelere satmıyoruz, yapı kimyasalı üretiyoruz. Dökümhane kumu ile yapı kimyasalı
kumu birbirinden çok farklı. Dökümhaneler, tek boy,
tek tip kumları tercih eder, gaz geçirgenliğini sağlamak için tek boy kuma ihtiyaç vardır. Yapı kimyasalında ise bunun tam tersidir. Bağlayıcı olabilmesi için
tüm boyların karışımı isteniyor. Dolayısıyla ikisini bir
arada sürdürmeniz çok mümkün değil. Dökümhanemiz için özel üretiyoruz, geri kalanını yapı kimyasalı sektörüne veriyoruz. Kumda Arkumsan markasıyla, Yapı Kimyasallarında da Bertoni Arkim markasıyla hizmet veriyoruz.
Türkdöküm
27
SERGİ
Döküm Çapaklarından
Sanatsal Ürünler Çıktı
Türkiye Döküm sektörü bir ilke tanıklık etti. Naciye Özdemir ve Hatice Korkmaz kardeşler
seramikten yaptıkları çalışmalar ve döküm çapaklarından yaptıkları dokuma tablo ile heykeller
sergisi büyük beğeni topladı.
T
ürkiye’de bir ilke imza atan Naciye Özdemir,
dökümcü eşi Nizamettin Özdemir’in eve getirdiği döküm çapaklarıyla yaptığı eserleri İstanbul’da Yıldız Sarayı’nda, Kocaeli’de ise
tarihi tren garı içinde bulunan Devlet Sergi ve Sanat
Galerisi’nde ziyaretçilerin beğenisine sundu.
Hatice Korkmaz’ın seramikten yaptığı çalışmalar ile
Naciye Özdemir’in oluşturduğu dokuma ve döküm
çapaklarıyla tablo ile heykeller sergisi büyük beğeni
topladı. Sergide en büyük ilgiyi Naciye Korkmaz’ın dökümhanede çalışan eşi Nizamettin Özdemir’in eve getirdiği çapaklardan yaptığı eserler gördü.
Türkiye’de ilk kez böyle bir çalışma yapıldığını söyleyen Naciye Özdemir “Dökümhanede çalışan eşim bir
gün eve çalışması esnasında atık haline gelen bir çapak getirdi. Çapağın şekli beni büyüledi. Daha fazla getirmesini istedim. Sonrasında döküm çapaklarına hayat verdim. Yaptığım eserleri şekillendirmedim.
Çünkü insanların kendi hayallerindeki şekilleri oluşturmasını istiyorum. Sanayi atıklarını sanatsal olarak
28
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
değerlendirmek bana haz veriyor” dedi. Döküm çapaklarının bu şekilde değerlendirilmesi sayesinde doğaya da büyük bir katkıda bulunduğunu belirten Naciye Özdemir bu çalışmaları sürdüreceğini söyledi.
DÖKÜMÜN FOTOĞRAFLARI
2. Ankiros Dökümün Fotoğrafları Sergisi
13 – 16 Eylül 2012 tarihleri arasında yapılacak olan Ankiros/Annofer /Turkcast fuarları ve 6. Ankiros
Döküm Kongresi’ne paralel olarak, TÜDÖKSAD tarafından gelenekselleştirilen Dökümün Fotoğrafları Sergisi’nin
ikincisi de yapılıyor. İlki Ankiros 2010 fuarında yapılan ve büyük ilgi gören “Döküm”ü konu alan fotoğraf sergisi
için süreç yeniden başlıyor. Fotoğraf sergisi, yine fuar alanı içinde açık mekanda yapılacak ve seçilen fotoğraflar
sergide 4 gün boyunca görülebilecek.
İlki geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen dökümün fotoğrafları sergisine gösterilen ilginin ikincisinde de artarak devam edeceği ve serginin gelenekselleşmesine katkıda bulunacağı bekleniyor. Sergi 13 Eylül 2012 tarihinde saat
13:00’da Tüyap İstanbul adresindeki sergi alanında tören ile açılacak, fuara ve kongreye katılanların ziyaretine
açık olacak.
KATILIMCILAR
GÖNDERME ADRESİ
Döküm sektörü ile ilişkisi olan tüm amatör ve profesyonel fotoğrafçılar, çektikleri siyah beyaz veya renkli fotoğrafları sergide değerlendirmek üzere gönderebilirler.
Ana tema: “Döküm ve Dökümcüler” olarak belirlendi.
Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDÖKSAD)
2. Dökümün Fotoğrafları Sergisi
Yasemin Sokak Birlik Sitesi No:1/3
Gayrettepe / İSTANBUL
Tel: 0212 267 13 98
e-mail: [email protected]
FOTOĞRAF KONULARI;
SON KATILIM TARİHİ
KONULAR
• Döküm süreçlerinin görüntüleri,
• Döküm çalışanları (portre veya grup),
• Döküm parçaları (güncel, tarihi, arkeolojik),
• Döküm makineleri, techizatı, tesisleri,
• Takım çalışmaları,
• Dökümde yeni teknolojiler,
• Mikroskopik yapılar.
FOTOĞRAFLARIN ÖZELLİKLERİ
• Karta basılmış eserlerin kısa kenarı 18 cm’den küçük, uzun
kenarı 45 cm’den büyük olmayacaktır.
• Eserlerin sergileme aşamasında istenilen boyutta
•
•
•
•
basılabilmesi için gönderilen baskı kadrajlarında,
En az 300 dpi çözünürlükte,
JPEG, TIFF, RAW, gibi standart dijital formatlarda,
Kırpma, renk, kontrast ayarına izin
verilmekte, montaja izin verilmemektedir.
Çekim tarihi; En fazla 5 yıl önce
olmalıdır.
• 15 Haziran 2012
• Gelen fotoğraflar, seçici kurul tarafından değerlendirildikten
•
•
•
•
sonra baskıları yapılıp, sergi için hazırlanacaktır. Bu sergi için
birincilik, ikincilik değerlendirmesi ve ödüllendirmesi
yapılmayacaktır.
Gönderilen fotoğraflar iade edilmeyecektir.
Sergilenen resimler için bir fotoğraf kitabı hazırlanacaktır.
Her katılımcıya 10 adet katalog gönderilecektir.
Gönderilen fotoğraflar, Tüdöksad tarafından, Türkdöküm
Dergisinde, internet sitesinde ve Tüdöksad’ca organize
edilecek kongrelerde bedelsiz olarak kullanılabilecektir.
Sergilenen fotoğraflar için bir bedel ödenmeyecektir.
KATILIM ŞEKLİ VE SÜRESİ
• Her katılımcı en fazla 10 fotoğrafla
katılabilir.
• Fotoğraflar, internet yoluyla, bir cd veya
•
•
•
•
USB-stick üzerine kayıt edilip hasar görmeye
cek paketler ile gönderilecek veya elden
teslim edilecektir.
Fotoğraflarla beraber her foto için dijital
ortamda gönderilecekler;
Katılımcının adı soyadı, döküm sektörü ile ilişkisi,
adresi, temas edilecek telefon numarası,
Katılımcının sivil fotoğrafı ile birlikte fotoğraf sanatına
ilgisini anlatan kısa bilgi,
Fotoğrafın; • İsmi veya rumuzu, Çekildiği yer, Tarih,
Hikayesi (En fazla 50 kelime)
Türkdöküm
29
EGES MÜŞTERİLERİ DÜNYA ÇAPINDA ARTIYOR
EGES, 42 ÜLKEDE
PROFESYONELLERİN TERCİHİ
İR
L
İ
B
E
L
İ
R
İ
T
Ş
İ
Ğ
E
D
N
A
K
I
L
S
FT
İ
Ç
E
M
İT
İ
R
E
E
T
S
Sİ
L
M
G
R
E
E
R
F
EGES ELEKTRİK VE ELEKTRONİK SAN.
TİC. A.Ş.
Adres: Taşocağı Yolu Yelken Sok.
No:10/3 Bağcılar-İSTANBUL / TURKEY
Tel:+90 212 446 4121
Fax:+90 212 446 4127
e-mail: [email protected]
www.eges.com.tr
EGES INTERNATIONAL (UK) LTD.
UKREST LTD. UKRAYNA
EGES RUSYA
Adres:166 Upper Richmond Road
LONDON, SW15 2SH
Tel:+44 20 8789 4150
Fax:+44 20 8785 4016
e-mail: [email protected] www.
eges.com.tr
Adres: Yuzhnoukrainskaya
Street 5/1 Zaparozhye, UKRAINE
Tel:+38 (061) 213 41 56
Fax:+38 (061) 213 41 57
e-mail: [email protected]
www.eges.com.tr
Adres: 43A Leningradskoye Shosse,
Office 303,125212 Moscow-RUSSIA
Tel & Fax:+7 499 159 75 49
Mobile:+7 926 467 5775
e-mail: [email protected]
www.eges.com.tr
1975’ten beri
DIN EN ISO 9001 :2000
EGES DEĞİŞTİRİLEBİLİR ÇİFT FREKANS ERGİTME SİSTEMLERİ
Döküm sanayinde endüksiyon ocağı alımı yapılırken cihaz frekansı tamamen dökülecek ağırlıklı işe göre seçilirdi.
EGES’in yeni üretimi değiştirilebilir çift frekans ergitme sistemleri ile artık döküm sanayi sabit frekanslı ergitme sistemlerinin
döküm çeşitleri üzerindeki sınırlamasını kaldırmaktadır.
EGES’in bu değişken frekans teknolojisi ile artık hem dökme demirler hem de tüm çelik grubu kusursuz bir şekilde
dökülebilmektedir.
Dökme demir ergitme işleminde döküm kalitesinin yüksek olması için ocak frekansının mümkün mertebe düşük
seçilmesi önerilir. Frekansın düşük olması, ergitme boyunca sıvı metaldeki karışımın yüksek olması, karbon
çözülümünün düzgün olması anlamına gelir. Ayrıca özellikle talaş ergitimi sırasında arzu edilen kalitede karıştırma
yine mümkün mertebe düşük frekansla sağlanır.
Çelik döküm ergitme işleminde döküm kalitesinin yüksek olması için ocak frekansının mümkün mertebe yüksek
seçilmesi önerilir.
Frekansın yüksek olması, ergitme boyunca
sıvı metaldeki karışımın düşük olması ve
yüzeyden emilecek istenmeyen çeşitli
gazların banyo içine minimum oranda
nüfuz etmesini sağlayacaktır.
EGES’in değiştirilebilir çift frekanslı ergitme
sistemleri ile aynı ünitede uygun astar
kullanarak en iyi kalitede dökme demir
veya çelik ergitme işlemi yapılabilmektedir.
EGES Değiştirilebilir Çift Frekans
Ergitme Sistemleri Şematik Diyagram
1000 Hz / 500 Hz
‌~
=
GÜÇ ÜNİTESİ
Frekans
seçme
işlemi,
operatör
tarafından basit bir şekilde yapılmaktadır.
Mevcut ünitede ister tek ocakta ister
çift ocakta da değiştirilebilir çift frekans
uygulanabilmektedir .
EGES’in değiştirilebilir çift frekans sisteminin
tüm özellikleri demir dışı metal ergitiminde
de geçerli olup, istenen kapasitede
uygulanabilmektedir.
EGES’in IGBT kontrollü ergitme sistemlerinin
üstün özellikleri, değiştirilebilir çift frekansın
avantajı ile birleştiğinde ortaya EN HIZLI,
EN EKONOMİK ve EN GÜVENLİ endüksiyon
ocağı çıkmaktadır.
KONDANSATÖR
PANELİ
OCAK
1000 Hz / 500 Hz
‌~
OCAK 1
=
GÜÇ ÜNİTESİ
KONDANSATÖR
PANELİ
OCAK 2
ÜYELERDEN
Akdaş’tan Büyük Bir
Yatırım Daha
Yıllık üretim kapasitesi ve yüksek ihracat oranlarıyla Türkiye’nin büyük dökümhanelerinden
Akdaş, yeni bir yatırıma gitti. Ankara Organize Sanayi Bölgesi’nde yeni dökümhanenin temel
atma töreni yapılarak yatırıma start verildi.
İ
32
ki dökümhane ve talaşlı imalat fabrikası ile üç
ayrı tesiste toplam 34 bin 200 metrekare kapalı
ve 52 bin metrekare açık alanda üretim faaliyetlerini sürdüren Akdaş, 32.000 metrekare üzerine
yeni bir dökümhane daha kuruyor. 28 Temmuz 2011
tarihinde temel atma töreni yapılan yeni tesisin devreye girmesiyle birlikte, halihazırda 44 ton sıvı maden
kapasitesi ile Türkiye'nin en büyük döküm fabrikalarından olan Akdaş’ın bu kapasitesi 240 tona çıkacak.
Yıllık 25 bin ton üretim kapasitesi ise yeni dökümhane
ile birlikte 35 bin tona çıkmış olacak.
Otomotiv, çimento, inşaat, enerji, gıda, makine imalatı, madencilik ve taş kırma, denizcilik ve demir-çelik
gibi sektörlere ürünler üreten ve üretiminin yüzde
75’ini ihraç eden Akdaş, yeni yatırımın tamamını 2013
yılına kadar bitirmeyi hedefliyor.
Yeni dökümhanede öne çıkanlar;
-İzabe 80 ton kapasiteli VD/VOD (Vakum, Vakum Oksijen Konverteri) (Haziran 2012)
-80 ton kapasiteli LF (Pota fırını) (Mart 2012)
Ergitme ve izabe tesisi
-Ergitme -2x30 ton İndüksiyon Ocakları (Mart 2012)
Serbest Dövme tesisi
Açık kalıp dövme (Haziran 2013)
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
Kalıplama ve döküm
-60 ton/saat hareketli, 2 adet 35 ton/saat sabit reçine mikserleri,
-50 ton/saat mekanik, 10 ton/saat termal reklamasyon,
- 5 ton/saat kromit ayırma tesisi,
-10X80X3m ve 8X100X3m döküm çukurları
Ağır İşleme tesisi
8.3m + 5.1m + 5m dik işlemeye ilave olarak
13m (Haziran 2013)
8.3m (Haziran 2012)
ÜYELERDEN
Foseco’nun GIFA rekoru
Foseco, standına gelen rekor sayıda ziyaretçi ile Düsseldorf’daki 12. GIFA Uluslararası Döküm
Fuarının kendileri açısından en verimli GIFA fuarı olduğunu söyledi. 2007 yılındaki son GIFA
fuarına kıyasla, 77 farklı ülkeden gelen müşterilerin spesifik bilgi talepleri yüzde 80 oranında
arttı.
Y
aklaşık 1000 metrekare stand alanı ile GIFA
fuarında en büyük stand alanına sahip katılımcılardan biri olan Foseco, dünyanın her
yerinden gelen tüm firmalarının temsilcileriyle birlikte fuarda yerini aldı. Bu durum, bir çok müşteriye, Foseco’nun global dökümhane uzmanları ile
kapsamlı deneyim alışverişinde bulunma fırsatını beraberinde getirdi. Sfero dökümün metalurjik özelliklerini geliştiren, Mg ilavesini önemli oranda azaltan,
ocak ve döküm sıcaklıklarını ciddi ölçüde düşüren sfero üretimine yönelik yeni bir yaklaşım olan INITEK işlemi gibi Foseco standında sergilenen yeni teknolojiler
müşterilerin özellikle ilgisini çekti.
Foseco müşterileri ayrıca HOLLOTEX serisi gibi yenilikçi yolluk sistemi, alüminyumda metal tretmanı teknolojilerinde FDU, MTS ve ALSPEK H kullanımı ile alüminyum sektöründeki metal tretmanı teknolojilerindeki en yeni gelişmeler, alüminyum ergitmede enerji tasarrufu sağlayan yeni nesil ENERTEK potaları, ITA-
CA termal analiz cihazı ve refrakter boya uygulamalarının optimizasyonuna yönelik Boya Hazırlama Ünitesine büyük ilgi gösterdi.
GIFA fuarıyla eş zamanlı yapılan Dünya Teknik
Forumu’nun ana sponsoru olan Foseco, forumda “Alüminyum dökümhanelerindeki gaz giderme işleminin
deney ve modellenmesi” ile “Sfero dökümhaneleri için yeni bir proses” başlıklı iki teknik sunum yaptı.
Foseco ayrıca “Foundry Practice” isimli dergisinde ise
toplam 13 yeni teknik makale yayınladı.
GIFA fuar standında rekor sayılabilecek sayıda ziyaretçi ağırlayan Foseco’nun Almanya CEO’su Heinz Nelissen, bu durumu şöyle açıklıyor: " Foseco fuar standında ziyaretçi sayısının artması istikrarlı ciro yükselişi
ve müşterilerimize yönelik üretim artışından kaynaklanan olumlu trendin devam ettiğini gösteriyor. GIFA
doğru zamanda gerçekleşti. Satın alım isteklerini ifade eden pek çok uluslararası müşterimiz oldu. Atmosfer harikaydı."
Türkdöküm
33
ÜYELERDEN
Aydöküm,
Inductotherm’i
Tercih Etti
Dünyanın önde gelen indüksiyon sistemleri üreticilerinden İnductotherm, kriz dönemlerinde
geliştirdiği yeni teknoloji ve atılımların meyvesini almaya devam ediyor.
A
nkara’nın ve ülkemizin büyük dökümhanelerinden biri olan Ay Döküm, mevcut sistemlerine ek olarak yeni yatırımları için Inductotherm İndüksiyon Sistemleri’ne Kasım 2010’da sipariş verdiği indüksiyon ocağını Mayıs 2011’de devreye aldı. Aydöküm’de devreye alınan ocakla ilgili bilgi veren Inductotherm İndüksiyon Sistemleri Genel Müdürü Levend Otsukarcı, ihracattaki atılımlarına devam eden Ay Döküm, 2,500
34
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
KW Power Trak 1 x 4 ton çelik gövdeli ocağını yine
Inductotherm’e sipariş ederek İnductotherm markasına olan güvenini gösterdiğini söyledi. İnductotherm
İndüksiyon Sistemleri’nin 1990 yılında açtığı Türkiye
tesisiyle bugün hem iç pazarda hem de bölge ülkelerinde birçok sektörün ergitme ve ısıtma sistemleri gereksinimlerini karşıladığını belirten Levend Otsukarcı, yeni aldığı siparişlerle birlikte 2011 yılında kapasite
kullanımını maksimum seviyeye çıkardıklarını belirtti.
ÜYELERDEN
Bosch’dan
Çelikel’e Ödül
Alüminyum enjeksiyon yöntemi ile döküm ve sonrasında hassas CNC işleme yapan TÜDÖKSAD
üyesi Çelikel, 2009-2010 dönemini kapsayan iki yıllık periyotta, “The best of the Best” olarak
tanımlanan ve farklı segmentlerde üretim yapan dünya genelindeki ilk 60 firma arasına
girmeyi başardı. Çelikel Proje ve Satış Koordinatörü İlhan Aydıner Bosch Groupe tarafından
verilen ödülle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
A
lmanya Stuttgart ‘ta, Bosch Groupe tarafından 19 Temmuz 2011 tarihinde, organize edilen ödül töreninde, dövme, progresif
kesme, sıvama, CNC işleme, plastik enjeksiyon, metal gurubu, döküm, elektronik, elektromekanik gibi pek çok farklı sektörlerden Bosh Group için
global parça tedariği sağlayan firmalardan fiyat, kalite ve lojistik performanslarına göre yapılan değerlendirme sonucunda, dünya genelinde en iyi ilk 60
firmaya ödülleri Bosch Groupe tepe yönetimi tarafından verildi. Beyaz eşya ve otomotiv sektörlerine yönelik üretim yapan Çelikel, 2009 yılında B/S/H tarafından yine dünya genelindeki yaklaşık 750 Firma arasından en iyi 36 firma arasına girerek, beyaz eşya sektöründe en iyi döküm tedarikçisi ödülünü almıştı. Konuyla ilgili olarak değerlendirmelerde bulunan Çelikel Proje ve Satış Koordinatörü İlhan Aydıner, 2009 yılında B/S/H tarafından laik görüldükleri en iyi döküm
tedarikçisi ödülünün hemen akabinde, otomotiv sektöründe de Çelikel için son derece önemli bir müşteri olan Bosch Group’tan böyle bir ödülü almış olmanın
gururu ve mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
Aldıkları bu ödülle tüm Avrupalı OEM ve Tier 1 te-
darikçilerinin, Türk yan sanayilerine bakış açılarının
olumlu bir yönde etkileneceğini ümit ettiğini belirten İlhan Aydıner, “Bosch otomotiv elektrik sistemleri için, Macaristan, İspanya, Güney Afrika, Meksika,
Brezilya‘da faaliyet gösteren Alternatör fabrikalarına,
yıllık toplam 5.000.000 adet alternatör gövdesi imalatımız mevcuttur. Müşterilerimizin tedarikçilerinden
bekledikleri minimum PPM seviyesi, maksimum 10
PPM olup biz bu hedefin çok daha altında kalmayı başarabildik” diyor.
Önümüzdeki 10 yıllık dönemde, otomotiv sektöründe yaşanmasını bekledikleri değişiklikler çerçevesinde 2020 yılında dünyada üretilmesi beklenen araç sayısının yaklaşık 200 milyon adet olacağına dikkat çeken İlhan Aydıner, “Avrupa’da üretilecek araç sayısı ise
yaklaşık 40 milyon adede çıkacak. Avrupa’da üretilecek olan araçların ve araçlarda kullanılacak komponentlerin büyük bir kısmının, Doğu Avrupa, Rusya ve
Türkiye’den tedarik edilecek. Bu kapsamda uzun dönem iş geliştirme, yatırım ve strateji planlarımızı oluşturuyoruz. Fiyat, kalite ve lojistik anlamında teknik ve
ticari productuvitelerimiz, önümüzdeki dönemde de
aynen devam edecek.
Mevcut müşterilerimizin memnuniyetleri ve bu memnuniyetlerin uzun dönem sürekliliklerini sağlamaya
yönelik gerekli geliştirme çalışmalarımız, öncelikli hedeflerimizdir.”
İlhan Aydıner
Türkdöküm
35
DOSYA
Yanardağ Küllerinden
Denizde Doğan Mineral
Kuma döküm yapan
dökümhanelerin kum sistemi
içindeki hammaddelerin başında
“Döküm Bentoniti”nin geldiğini
söylemek yanlış olmasa gerek.
Döküm sanayisi dışında bir çok
sektörde bentonit kullanımı söz
konusu. Yaygın olarak kullanılan
bu mineral nedir, nasıl kullanılır,
beklentiler nelerdir, en çok
nereden çıkarılıyor? Türkiye
bentonit yatakları bakımından
zengin bir ülke midir?
36
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
B
entonit, bir diğer adıyla alüminyum silikat, alüminyum ve
magnezyumca zengin volkanik kül, tüf ve lavların kimyasal
ayrışması ile veya bozulmasıyla oluşmuş çok küçük kristallere sahip kil minerallerinden oluşan ve ağırlıklı olarak kolloidal silis yapıda, yumuşak, gözenekli ve kolayca şekil verilebilir açık
bir kayadır. Döküm sanayinin vazgeçilmezi bentonit, ilk kez 1898-99
yılında Knight tarafından, ABD Wyoming’de Fort Benton yakınındaki killer için kullanıldı. Bentonit, bugün endüstride en fazla kullanım
alanına sahip mineral gruplarından biri konumunda. Yağ sektöründen boyaya, sondajdan hayvan altlıklarına, kozmetikten hayvan altlıklarına kadar bir çok alanda farklı amaçlarla kullanılabiliyor. Plastik
özelliği olan ve su ile temasa geçince şişebilen bu killer Döküm’ün de
vazgeçilmezleri arasında.
Aslında Bentonit’in ne olduğunu anlatmak çok fazla ilgi çekmeyebilir. Çünkü dökümhaneler, yıllardır bentonit kullanıyor ve nasıl olması konusunda da kimse farklı düşünmüyor. Ancak iyi bir bentonitten
beklentiler de sadece değinerek geçilecek bir durum değil. Döküm-
DOSYA
hanelerin bu konudaki beklentileri oldukça fazla. Uzun
yıllar maden yatağından alınıp direkt dökümhaneye
gönderilen bentonitten beklentiler yükselince bunu işleyip, zenginleştirerek gönderme daha cazip hale geliyor. Bu da beklentileri daha da yükseltiyor. Böylece Türkiye’deki bentonitin iyileştirilmesi tartışmaları
ve çalışmaları da hız kazanıyor. Özellikle 2000’li yıllarda uluslararası maden firmalarının Türkiye’de bentonit
alanında milyon dolarları bulan yatırımlara imza atmaları iyileştirme faaliyetlerini de beraberinde getiriyor.
2000’li yıllardan önce de döküm bentonitinin iyileştirilmesi konusunda çalışmalar yapılmıştı. Özellikle akademi çevreleri makaleler yayınladı. Çeşitli sempozyum
ve kongrelerde bildiriler yayınlandı. Döküm sektörü de
bu çalışmalarda yer alıp, nasıl bir bentonit istediğini
çeşitli platformlarda gündeme getirdi. Kapsamlı çalışmalardan birini de “Türkiye’de Döküm Bentonitlerinin
2000’lerde İyileştirilmesi” başlıklı araştırma ile Döktaş
yayınladı. Bu araştırmanın en önemli tarafı Türkiye’deki
bentonit yataklarının fiziksel açıdan incelenmesiydi.
2007 yılında Bensan A.Ş.’nin tüm hisselerini satın alarak
Türkiye pazarına giren uluslar arası maden firması Amcol, Edirne – Enez’de bentonit çıkarıp işliyor. Fabrikasında sadece döküm bentoniti değil, yağ sanayi, deterjan, boya sanayi gibi bir çok sanayiye de bentonit bazlı hammadde üreten Amcol’ün Doğu Avrupa – Ortadoğu – Kuzey Afrika Bölge Ticaret Müdürü Emrah Ertürk,
bentonitin en önemli fonksiyonel özelliğinin apsiyorson, su tutma, plastize olmasıdır diyor. Bentonitin esnek, şişen, büzüşebilen plastik bir yapı sağlıyor olmasının, bu yapıya bağlı olarak bağlayıcı fonksiyonlarının
gelişebilmesi gibi fonksiyonel özellikleri kazanan bir
kil minerali olmasına bağlıyor Emrah Ertürk. Bentonitin, bugün endüstride en fazla kullanım alanına sahip
mineral grubu olduğunu kaydeden Emrah Ertürk: “Yağ
sektöründe ağartma toprağı olarak kullanılır, bitkisel
yağların rafinesi renklerinin açılmasında kullanılır. De-
Emrah Ertürk
terjan sektöründe yumuşatma efekti vermek için kullanılır. Boya sektöründe kalınlaştırıcı, sondaj sektöründe
sondaj bentoniti, dökümde döküm bentoniti, hayvan
yem katkı malzemesinde toksin baklayıcı, inşaat sektöründe sızdırmazlığı sağlayıcı olarak kullanılıyor. Yine
inşaat yalıtımında kullanılabiliyor. Bentonit, kedi kumu
olarak, hayvan altlıklarında, endüstride, çiftliklerde ve
evlerde kullanılmakta. Kozmetik sektöründe ise yoğun
bir kullanımı söz konusu” diyor.
Görüldüğü gibi bentonit döküm sektörü dışında birçok sanayide yaygın olarak kullanılıyor. Kullanım oranı olarak bu sanayi dalları içinde döküm sektörü önemli bir yer kaplıyor. Çıkan bentonitin ne kadarının döküm
sektöründe kullanıldığını sorduğumuzda Emrah Ertürk
TÜRKİYE’NİN BAŞLICA BENTONİT YATAKLARI
•Enez (Edirne) Bentonit Yatağı
•Kütahya ve Eskişehir Bentonit Yatakları
•Kalecik (Ankara) Bentonit Yatağı
•Çankırı Bentonitleri
-Eldivan İlçesi Bentonit Yatakları
-Kurşunlu İlçesi Bentonit Yatakları
-Ilgaz İlçesi Bentonit Yatakları
•Reşadiye (Tokat) Bentonit Yatağı
•Ünye-Fatsa (Ordu) Bentonit Yatağı
Bilinen yukarıdaki bentonit yataklarına ilaveten; Malatya- Elazığ yöresi bentonit yatakları, Trabzon, Giresun ve Konya
bölgelerinde de bentonit yatakları bulunmakta.
Kaynak: Türkiye’de Döküm Bentonitlerinin 2000’lerde İyileştirilmesi (Yaylalı GÜNAY, Seyfi DEĞİRMENCİ, Bülent ŞİRİN, Nusret AKARLAR)
Türkdöküm
37
DOSYA
Faik Üner
şöyle cevaplıyor: Aslında miktar yükseldikçe katma değeri düşüyor. Çünkü bentonit üzerinde yapılan işlem
azalıyor. Fakat öyle sektörler var ki, kozmetik, plastik,
nano teknoloji gibi belki miktarlar çok daha düşük ama
bentonitin üstünde yapılan kimyasal işlemler çok daha
fazla olduğundan çok daha büyük katma değerli ürün
elde ediliyor. Birimde 100 dolara sattığınız ürünü, bentonitle 2 bin veya 5 bin dolara satabiliyorsunuz. Burada
aslında tamamen katma değer oranlarına odaklanmak
lazım. Ama tonaj olarak baktığınızda dünyada en yüksek bentonit tüketimi sağlanan alan demir çelik sektöründe pelet bentoniti olarak kullanılandır. Bugün milyon tonlar kullanılır, ama bentonitin en ucuz seviyesidir. Demir- Çelik’in ardından yüksek tonaj olarak Döküm ve Sondaj gelir. Boya ve plastik sektörlerinde tonajlar düşer ama burada da değerler çok artar. Çok ciddi katma değerli ürünler elde edilir.”
Türkiye’de önemli bentonit yataklarının olması, bentonit kullanan sanayiler için önemli bir avantaj sağlıyor.
Ancak her endüstrinin ise bentonitten beklediği farklılaşıyor. Örneğin boya sanayinde özellikle organik modifikasyon yapıldığı için bu kimyasal reaksiyona daha
uygun jelleşme seviyesi daha yüksek bentonit ihtiyacı varken, sondajda daha farklıdır bu beklenti. Ağartma
toprağında kullanılan bentonitte örneğin hiç şişme istemezsiniz, tamamen farklı bir asit aktivasyonu yapacağınız için ona uygun bazı tuz değerlerinin minimize olmasını istersiniz. Dökümde de kullanım amacına
göre istekler var. Emrah Ertürk bu istekleri şöyle belirtiyor: Döküm bentonitinin bağlayıcılığının olması, yüksek termal dayanıma sahip olması, aktivasyona yeterli cevap vermesi, yüksek şişme değerine sahip olması
gerekir.”
Amcol Mineral A.Ş. Teknik Müdürü Faik Üner ise Döküm bentonitinin diğer bentonitlerden en büyük far-
38
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
kının yüksek bir metal sıcaklığıyla karşı karşıya kalması olarak açıklıyor. “Bundan dolayı farklı özellikler gerekiyor. Burada termal durabilite çok önemli. Dökümcüler, farklı aşamalarda farklı özellikler beklemekte. Bütün bunları optimize eden bentonite döküm bentoniti diyoruz. Bir de benim döküm ürünüm iyi diyorsanız, bu bentonit özelliklerinin daha iyi seviyede olması gerekir” diyor Faik Üner. Bentonit yataklarına bakıldığında Türkiye’de hangi bölgenin döküm bentonitine uygun olduğunu sorduğumuzda ise Faik Üner şöyle cevaplıyor: “Döküm şartlarının gerektirdiği özellikleri hangi bentonit sağlıyorsa o bentonit iyidir.” Buradan
da şu sonuç çıkıyor; Bentonitin doğadan alınan haliyle
kullanılması artık günümüzde yeterli değil. Bentonitin
iyileştirilmesi önemli bir hal alıyor. Yakın döneme kadar
Türkiye’de fazla üzerinde durulmayan işleme teknolojisinin çok önem kazandığının altını çizen Emrah Ertürk,
“İşleme teknolojisi bilinmeyen bir özellikti. Aslında hiçbir zaman doğada mükemmel bentonite ulaşamazsınız. Çünkü her bölgenin bentoniti oluşum itibariyle
farklı şekilde biçimlenir. En uygun bentoniti dahi aldığınızda eğer üç özelliğinden faydalanabiliyorsanız, diğer iki özelliği sizin işinize yaramayan özellik olacaktır.
Bir bentoniti yüzde yüz uygun hale getirebilmek için
mutlaka ciddi bir işleme teknolojisinden geçirip, onu
artık farklı bir hammadde sınıfında konumlandırıp tüm
değerleriyle oynayabiliyor olmanız lazım. Artık günümüzde işleme teknolojilerine sahipseniz, bentonitleri
kullanım amacınıza uyarlayabiliyorsunuzdur. Aksi taktirde hiçbir şekilde şuradan çıkan doğal bentonit benim işimi görür diyebileceğiniz bir bentonit yok” diyor.
Günümüzde dökümhanelerin bentonitten beklenti-
DOSYA
Aslında hiçbir
zaman doğada mükemmel
bentonite ulaşamazsınız.
Çünkü her bölgenin bentoniti
oluşum itibariyle
farklı şekilde biçimlenir
lerinin artığını belirten Faik Üner, bu beklentiler artınca örneğin ıslak kumun artık kullanılmadığını söylüyor. Dökümhanelerin atıklarını azaltma gibi bir sorun ile uğraştığının altını çizen Faik Üner, “Dökümhaneler, daha yüksek kalitede ürün kullanmak zorunda. Belki bundan 10 yıl önce sorun yaşanmıyordu. Ama artık
yaşıyor. Çünkü global düzeyde rekabet ediyorlar. Önceleri yüzde 15 sakatla para kazanılabiliyordu ama bugün mümkün değil. Artık yüzde 5 sakat oranı bile maliyetler ve kazançlar için çok yüksek bir oran. Bu oranı yüzde 2-3’e indirmenin koşulları tartışılırken halen
yüzde 15 sakatla döktüğünüz koşullarla devam etmeniz mümkün değil. Burada hammaddenizi iyileştirmek
zorundasınız, prosesinizi modernize etmek zorundasınız. Bu hammaddelerin arasında en önemlilerden biri
de bentonittir. Dolayısıyla bu yeni dönemde diğer tüm
hammaddelerde olduğu gibi bentonitten beklentiler
de çok yükseldi. Bu yüksek beklentileri karşılayabilmenin tek yolu bunu teknolojik olarak işleyebilmeniz. İstenen seviyelere ancak böyle gelinebilir. Türkiye döküm-
hanelerinin bu konuda ne tür çalışmalar yaptığını sorduğumuzda ise Faik Üner kum sisteminin bütünlüğünü işaret ediyor: “Döküm uzmanları bir çalışma yapmışlar. ‘İyi bir döküm parça alabilmek için kaç faktör etkilidir?’ Yaylalı Günay Bey 2 bin faktör saymış. Bu 2 bin
faktörün yüzde 50’si kum ve kum sistemleriyle ilgilidir.
Kumun da ana maddesi bentonittir. Bugün Türkiye’de
kum için yapılan çalışmalara bakıldığında aslında pek
bir şey yapılmıyor. En fazla yıkama sistemleri değiştiriliyor. Kumun graniti, elek analizi değiştirilmiyor. Çıktığı gibi kullanılıyor, değiştirme şansları da aslında pek
yok. Ama bentonit üzerine şuan oynanıyor. Oynanması da gerekiyor. Çünkü kum sistemlerinde asıl performans artırıcı bentonit ve kömür tozudur. Bentonit ana
hammaddeden bir tanesidir. Bugün dökümcülerin yakaladığı başarının nedenleri arasında belki de başında
kullandıkları iyi bentonit vardır.”
Dökümhanelerin bir çoğunun aslında yıllardır iyi bentonitin öneminin farkında olduğunu belirten Emrah Ertürk, ancak iyi bentonite ulaşabilmenin sıkıntılarını yaşadıklarını kaydediyor. Ama artık olanakların farklılaştığını ve iyi bentonite kolay ulaşıldığını buna ulaştıklarında ise daha iyisini talep ettiklerini söylüyor Emrah
Ertürk.
Önceleri dökümhanelere gittiğimizde ‘bentoniti kaça
veriyorsun’ diye soruyorlardı diyor Faik Üner, bu aşamadan, toplam maliyet kavramına geçtiklerini, artık fiyatı nedir diye sorulmuyor, bize ne kazandırabilirsin deniliyor. Faik Üner: “Döküm baştan sona kadar bir zincirdir. Bu zincirde bir zayıf halka olursa oradan kopar. Bu
ergitme olabilir, kötü hammadde olabilir veya kötü bir
fetting olabilir. Hizmetin toplamda verilmesi lazım. Sa-
Türkdöküm
39
DOSYA
dece bu iyi bentonittir alın kullanın demiyoruz. Şartları hazırlamak gerekir. Eğer o dökümcünün bentonit konusunu etkileyen başka bir sorunu varsa onu çözmek
gerekiyor. Dökümcülerimiz artık iyi malzeme kullanırsam maliyetim artıyor demiyor, tam tersine düşünüyor.”
Dökümhaneler nasıl bir bentonit istiyor?
Her ne kadar dökümhanelerin bentonitten beklentileri bir birine yakın ise de bentonitten istenen özellikler
farklı olabilir. “Bazı dökümhaneler için yeterli olarak görülen bentonit özellikleri, diğer bir dökümhane için yeterli görülmeyebilir. Örneğin pnömatik yolla hammaddesini sevk edebilen bir dökümhane yüzde 10 maksimum nem miktarında ısrar ederken, diğer bir dökümhane eğer bu yöntemi kullanmıyor ise daha yüksek
neme sahip bir bentoniti kullanabilir” diyor Yaylalı Günay.
Faik Üner ise bentonitten beklentileri şöyle sıralıyor:
“Yüksek şişmesi, yaş basma mukavemeti olacak. Çok az
su ile gereken mukavemeti sağlayabilecek dolayısıy-
Fotoğraf, Amcol Mineral Madencilik A.Ş.’ye aittir.
40
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
Her ne kadar dökümhanelerin
bentonitten beklentileri
bir birine yakın ise de
bentonitten istenen özellikler
farklı olabilir. “Bazı
dökümhaneler için yeterli
olarak görülen
bentonit özellikleri, diğer bir
dökümhane için yeterli
görülmeyebilir
la kumun akışkanlığı etkilenmeyecek. Çünkü dünyada
bugün dökümcülerin yaşadığı en büyük problem yüksek nemdir. Yüksek nemden kaçmak ister. Yüksek nem,
kumun akışkanlığını bozar, model üzerinde kumun yoğuşmasını önler, gaz sakatı yaratır. Nemi düşürmek için
bentonitin çok az katkı yapması lazım. Dökümhaneler
model kalıplarken, model koparmasın diye bunları ister. Çok az suyla şişmiş bentonit, çok az ilaveyle gereken mukavemeti sağlamak ister. O kalıplandı, model
çıktı, döküme gitti, dökülen metalin sıcaklığı 1400 derece, bu sıcaklıkla karşı karşıya kaldıkça da bentonitin
bozulmamasını ister. Çok az yanmasını ister ki o kum
tekrar dönüp miksere gittiği zaman az bir ilaveyle kum
eski özelliğini kazanabilsin. Bentonit çok yanarsa mikserde çok daha fazla miktarda ekleme yapmak zorunda
kalacak. Çünkü her yanmada, o yanma kaybını karşılamak için ilave yapmak durumunda kalacak.”
Yanan parçalar kumun içinde kalacağından bu da nemi
yükseltir. Burada yüksek termal dayanımı gerektirir.
Önemli olan bentonitin o sıcaklıkta ölmeden dayanabilmesi. Bentonitin ilk kalıplama aşamasında çok az
suyla iyi mukavemet vermesi, çabuk şişmesi kalsiyum
iyonunu gerektiren özelliklerdir. Burada tipik olarak
kalsiyum iyonu gerekir. Ama kalsiyum iyonu döküme
girdiği zaman çok çabuk eriyor dolayısıyla orada sodyum iyonu gerekiyor. Ne kadar olması gerekiyor? Diye
sorduğumuzda Faik Üner şöyle cevaplıyor: “Bu bir optimizasyon problemi. Dolayısıyla bentonitimiz döküm
safhasında bozulmasın, istenen özellikleri sağlayabilsin
diye Türkiye bentonitleri bir aktivasyona tabi tutuluyor,
bir miktar kalsiyum bentonit iyonu sodyumla yer değiştiriyor. Biz bunlara aktivasyon diyoruz. Bu aktivasyon
bentonit kalitesini etkileyen ana faktörlerden bir tanesi. Bugüne kadar benim gördüğüm, duyduğum, bildiğim Avrupa piyasasında bentoniti çıkarıyorlar, toprağa
seriyorlar, o topraktaki bentonitler bazen küçük bazen
büyük kitleler halinde oluyordu, üzerlerine soda atılı-
DOSYA
yordu, zaman zaman kepçelerle karıştırılıyordu. Dolayısıyla böyle bir aktivasyon sistemine tabi tutuluyordu.
Bu aktivasyon sistemlerinde homojenlik biraz zor yakalanıyordu. Burada homojenlik önemli. Dökümcülerin
en büyük sıkıntılarından biri de istikrarsız üründü. Bu
yeni homojenliği sağlayan sistemler bunu önlemiş durumda. Belli bir kalitede hep aynı ürünü vermeyi taahhüt ediyor. Kaliteyi standart haline getiriliyor.”
Bentonit yatakları
Dökümhanelerin nasıl bir bentonit istedikleri aslın-
da belli. Kendi prosesi veya kum sisteminin özelliklerine göre istekler çeşitleniyor. Dökümhanelerdeki
kum sisteminin önemli parçası olan bentonit yatakları nerededir. Herkesin en başta bildiği Çankırı bentonitidir. Çankırı dışında bentonit yatakları yok mu? Yada
Türkiye’deki bentonit yatakları büyük müdür? Bentonit yataklarının büyüklüklerinden ziyade kullanılabilir
nitelikte olan bentonitin daha önemli olduğuna dikkat
çeken Emrah Ertürk, bentonitin başlıca iki çeşit oluştuğunu söylüyor. “Bünyesinde bulunan katyon cinsine göre sodyum betonit veya kalsiyum bentonit olarak adlandırılır.
Dünyada genel olarak bakıldığında Amerika ve Avustralya bölgelerinde sodyum ağırlıklı yataklar oluşumu
söz konusu iken, Avrupa ve Türkiye’de daha çok kalsiyum bentoniti oluşumuna rastlanmaktadır. Lokal olarak çok küçük cep oluşumlar her bölgede gözlemlenmekte, yani bu bölgelerde kalsiyum ve sodyum bentoniti görebilirsiniz ama genel yataklanma olarak bakıldığında, bizim bölgemiz kalsiyum bentonit ağırlıktadır. Türkiye bentonit rezervi konusunda bu bölgede
çok önemli bir yere sahiptir” diyor Emrah Ertürk.
Türkiye’de her bölgenin bentonitinin kendine özgü olduğunu söyleyen Emrah Ertürk, “Her bentonit aynı değildir. Her bölgenin kendi karakteristik özellikleri vardır.
Dolayısıyla Çankırı ve Karadeniz bölgelerinde önemli
oluşumlar vardır, Kütahya, Denizli, Balıkesir bölgelerinde de yine önemli yataklar vardır. Edirne bölgesinde de
hem oluşumlar hem üretimler vardır. Bizim Balıkesir’de
bulunan ocaklarımızda daha çok deterjan ve kağıda
uygun çok yüksek kalitede bentonit üretilirken, bunu
dökümde kullanmanız yine imkansızdır. Karadeniz’de
çıkarılan bentonit farklı alanlarda kullanılabilirken, dökümde farklı sonuçlar verebiliyor. Belki dökümde kullanılmaz ama Karadeniz Bölgesi’nde çok yüksek kalitede
bentonitler vardır. Edirne-Enez’de farklı tip bentonitlerimiz mevcut” diyor.
DÖKÜM BENTONİTİNİN ÖZELLİKLERİ:
TSE 1987’ye göre bir döküm bentonitinin sahip olması gereken özellikler:
a-) Kimyasal Analiz
SiO²
Al²O³
Fe²O³+FeO
MgO
TiO²
Na²+K²O/CaO
% (Ağırlık Olarak)
58-68
18-25
0-6
0-4.5
0.2-0.8
1 veya 1’den büyük.
b-) pH değeri: 8-10.5
c-) Seri kireç miktarı kaynama olmamalıdır.
d-) Montmorillonit miktarı en az % 75 olmalıdır.
e-) Kızdırma kaybı en çok % 6.5 olmalıdır.
Türkdöküm
41
ANALİZ
Türkiyenin
Birinci ve
İkinci
Sanayi Ligi
Türkiye sanayisinin birinci ve ikinci ligi olarak
tabir edilen ilk 500 ve ikinci 500 büyük sanayi
kuruluşu 2010 yılı çalışması tamamlandı.
İstanbul Sanayi Odası, 28 Temmuz’da ilk
500’ü, 24 Ağustos’ta ise ikinci 500’ü açıkladı.
Döküm sektöründe TÜDÖKSAD üyelerinden
8 firma ilk 500’de 9 firma ise ikinci 500 büyük
sanayi kuruluşu arasında yer aldı.
İ
stanbul Sanayi Odasının (İSO) hazırladığı “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu
Araştırması”na göre 2010 yılında satış vergileri
hariç net üretimden satışlara göre TÜPRAŞ, 2005
yılından bu yana olduğu gibi yine ilk sırada yer aldı.
Üretimden satışlara göre, 20 milyar 819 milyon 67 bin
10 lira ile Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu olan
TÜPRAŞ’ı 9 milyar 740 milyon 496 bin 745 lira ile Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ), 6 milyar 4 milyon 819 bin 331
lira ile de Ford Otomotiv izledi. 2010 yılında İkinci 500
Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde ise 2009 yılında sıralamada yer almayan 125 yeni kuruluş katıldı. Listede
2009 yılında 6’ncı olan Erbosan Erciyas Boru, 123 milyon 797 liralık gelirle 2010 listesinde birinci sırada yer
aldı. İmalat sanayimizin olmazlarından Türkiye döküm
sanayi kuruluşları da 2009 yılına oranla sıralamalardaki yerlerini yükselterek ilk ve ikinci 500 büyük sanayi
kuruluşları arasında göz doldurdu.
Türkiye’de sanayi sektöründe kuruluş bazında bilgiler ve aynı zamanda bilimsel ağırlıklı değerlendirmeler içeren tek çalışma niteliğindeki ilk 500 ve ikinci 500
büyük sanayi kuruluşu 2010 listesini araştırmanın sahibi İstanbul Sanayi Odası (İSO), sanayi sektöründe faaliyet gösteren kuruluşları, üretimden satışlar kriteri
çerçevesinde değerlendirmeye tabii tutarak yapıyor.
Araştırmayı basın toplantılarıyla kamuoyuna sunan
İSO Başkanı Tanıl Küçük, araştırmaya konu olan 2010
42
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
ANALİZ
BİRİNCİ 500 KURULUŞ ARASINDA TÜDÖKSAD ÜYELERİ - 2010
2010 2009
145
158
314
393
405
429
480
485
220
209
444
514
406
360
463
439
Kuruluş
Componenta Dökümcülük Tic. ve San. A.Ş.
CMS Jant ve Makina Sanayii A.Ş.
Hayes Lemmerz İnci Jant Sanayi A.Ş.
Trakya Döküm San. ve Tic. A.Ş.
Elba Basınçlı Döküm San. A.Ş. + Odöksan
Samsun Makina San. A.Ş.
Cevher Döküm San. A.Ş.
Demisaş Döküm Emaye Mamulleri San. A.Ş.
yılının, kriz yılı 2009’un ardından tüm dünya ekonomisinde toparlanma emarelerinin görüldüğü bir yıl olduğunu hatırlatarak 2009 yılında yüzde 3,4 küçülen gelişmiş ülke ekonomileri 2010’da yüzde 3 büyüyerek
kriz öncesi düzeylerine yaklaştığını söyledi.
Gelişen ve yükselen ekonomiler grubunda 2009’da sadece yüzde 2,7 düzeyinde kalan büyümenin, 2010’da
güçlü bir artışla yüzde 7,3’e ulaştığını belirten Tanıl
Küçük, 2009’da yüzde 0,5 küçülen küresel ekonominin, 2010’da yüzde 5 oranında büyüdüğünü kaydetti.
üTürkiye’nin krizden çıkışta ortaya koyduğu başarı ile
2010’un en dikkat çeken ülkelerinden biri olduğunun
altını çizen Tanıl Küçük, 2009 yılında yüzde 4,8 oranında küçülen Türkiye ekonomisinin 2010 yılında yüzde
8,9’luk büyüme oranı ile dünyanın en hızlı büyüyen
ekonomileri arasında yer aldığını söyledi. Tanıl Küçük,
Türkiye’nin 2010 yılında elde ettiği büyümede sanayimizin ortaya koyduğu performans belirleyici olmuştur. Ekonominin ana sektörü olan imalat sanayi sektörü katma değeri 2010 yılının ilk çeyreğinde yüzde
21,4, ikinci çeyreğinde yüzde 15,7, üçüncü çeyreğinde
de yüzde 7,6 oranında artış göstermiştir. Son çeyrekte
ise baz etkisinin zayıflamasına rağmen yüzde 11,3 ile
beklentilerin üzerinde bir artış elde edilmiş ve sektörde yıllık katma değer büyüme oranı yüzde 13,6 olarak
gerçekleşmiştir” dedi.
ü2010 yılında ekonomideki toparlanmada iç pazardaki canlanma etkili olduğunu kaydeden Tanıl Küçük, ihracatın etkisi sınırlı kaldığını, ithalatımızın ihracatımızdan daha yüksek oranda arttığını ve bu durumun büyüme verilerinde de açıkça karşılarına çıktığını söyledi.
Türkiye’nin ikinci 500 sanayi kuruluşu, 2010 ciro artış
oranında ilk 500 büyük kuruluşu geride bıraktı. Vergi
öncesi karda ise büyükler küçükleri geçti. İkinci 500
sanayi kuruluşunun 2010 üretimden satışları 23.1 artarak 41 milyar 449 milyon liraya, brüt katma değeri
de yüzde 16.7 artarak 9 milyar 471 milyon liraya yükseldi. Bu dönemde ikinci 500’ün kârı da yüzde 16.1’lik
artışla 2 milyar 377 milyon liraya yükseldi.
Türkiye’nin en büyük ilk 500 kuruluşun satışları yüzde
21.1, brüt katma değeri yüzde 11.6 artırdı. İlk 500 kârı
Üretimden Satışlar Net (TL)
2010
386.945.817
354.265.610
187.399.480
153.814.066
150.929.846
143.228.384
129.136.996
128.207.303
2009
229.491.207
242.046.420
112.005.359
96.036.260
120.967.608
138.315.667
107.909.776
112.810.725
2008
452.684.024
288.948.025
130.660.623
128.074.025
127.009.175
117.480.130
149.818.138
ise yüzde 54.8’lik oranında yükseldi. İkinci 500 sanayi kuruluşu 2010’da ihracatını yüzde 12.9 yükselterek
8 milyar 194 milyon liraya, çalışan sayısını da istihdam
sayısı da yüzde 6.19’luk artışla 195 bin 240’a çıkardı.
üİkinci 500 içinde yabancı sermaye paylı şirket sayısı
1 azalarak 67’ye düştü. 2010’da birinci 500’den farklı
olarak ikinci 500 kapsamındaki özel sanayi kuruluşlarının kaynak yapısında çok küçük de olsa iyileşme görüldü. 2009’da yüzde 54.4 olan toplam borçların toplam varlıklara oranı 2010’da yüzde 54.21’d geriledi.
2010’da özkaynak payı yüzde 45.6’dan yüzde 45.8’e
çıktı. 2010’da ikinci 500 özellerde satış karlılık oranı satış hasılatının yüzde 25.4, dönem kar ve zarar toplamının yüzde 19.2 oranında artması sonucu yüzde 5.1’e
indi. Kredi faiz oranlarındaki gerileme sonucu özel kuruluşlarda ödenen faizler yüzde 19 düştü.
“Performans olumlu bunu taçlandıralım”
İSO Başkanı Tanıl Küçük, 2009’da üretim, satış, istih-
İstanbul Sanayi
Odası Başkanı
Tanıl Küçük
Türkdöküm
43
ANALİZ
İKİNCİ 500 KURULUŞ ARASINDA TÜDÖKSAD ÜYELERİ - 2010
2010 2009
523
577
624
685
705
755
810
834
840
385
391
186
327
427
286
397
533
Erkunt Traktör San. A.Ş.
Erkunt Sanayi A.Ş
Ferro Döküm San. ve Dış Tic. A.Ş.
Cevher Jant San. A.Ş.
Yılmaz Redüktör San. ve Tic. A.Ş.
Çukurova İnşaat Mak. San. ve Tic. A.Ş.
Akdaş Döküm San. ve Tic. A.Ş.
Çelikel Alüminyum Döküm İmalat San. ve Tic. A.Ş.
Hisar Çelik Döküm San. ve Tic. A.Ş.
dam bağlamında olumsuz kâr ve kârlılıkta ise görece
olumlu bir tablonun ortaya çıktığını belirterek, 2010 verilerinin ise hemen tüm göstergelerde olumlu performansa işaret ettiğini kaydetti. Tanıl Küçük, “2010 yılı sonuçları genel tablo itibariyle olumlu olmasına rağmen,
kriz öncesiyle, 2007 ile karşılaştırıldığında, özel kuruluşlarda üretimden satışlar ve toplam satış hasılatındaki
kayıplar telafi edilirken, dönem kar ve zarar toplamında
2007’ye göre sabit fiyatlarla sadece yüzde 1,2 oranında
artış elde edilebildiği görülmektedir” dedi.
44
Üretimden Satışlar Net (TL)
Kuruluş
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
2010
2009
119.401.152
109.052.664
98.185.060
87.251.907
85.226.303
79.313.511
73.266.206
70.293.858
69.661.311
52.689.592
52.059.082
72.503.512
57.340.405
49.585.921
61.459.962
51.650.575
93.661.378
2008
111.564.786
104.000.000
93.701.078
65.157.483
108.035.558
91.907.764
52.523.813
117.212.808
Döküm sanayinin performansı
2008 yılının ikinci yarısında başlayan global ekonomik
kriz, döküm sanayinde 2009 yılında kapasitelerin hızla düşmesine neden olmuştu.
2009 yılının ikinci yarısından sonra toparlanmaya başlayan döküm sanayisinin 2010 yılının sonunda eski
kapasitelerine yeniden geldiğini görmek mümkün.
2010 yılındaki toparlanma ilk 500 ve ikinci 500 arasında yer alan döküm sanayisi kuruluşlarının sıralamalarına da yansıdı.
HABER
İhracat Arttı
Karlılık Azaldı
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), 2010 yılında en fazla ihracat yapan ilk 1.000 firmayı açıkladı.
2009 yılında az ciroya rağmen karlılık yüksekken, 2010 yılında daha fazla ciro olmasına rağmen
ihracatta karlılık azaldı. İmalat sanayimizin gözbebeği döküm sektöründen TÜDÖKSAD üyeleri
de ilk 500 ve ikinci 500 ihracatçı listesinde yerlerini aldı.
T
ürkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), 2010 yılında en fazla ihracat yapan ilk bin firmayı açıkladı. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi tarafından düzenlenen basın toplantısında açıklanan listeye göre geçen yılın ihracat şampiyonu 3 milyar 236 milyon dolar ile Oyak Renault olurken, bu şirketi 2 milyar 875 milyon dolar ile TÜPRAŞ, 2 milyar 643
milyon dolar ile Ford Otosan takip etti. Tofaş, Vestel
Dış Ticaret, Arçelik, Toyota, İçdaş, Habaş, Diler Dış Ticaret ise ilk on içinde yer alan firmalar oldu. Türkiye’nin
ihracatının son yıllarda 100 milyar doların üzerinde bir
seyir gösterdiğini belirten Mehmet Büyükekşi, bu yılın
sonunda ihracatın 135 milyar doların üzerine çıkaca-
46
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
ğını öngördüklerini söyledi.
2007 yılında 44 bin 700, 2008’de 46 bin, 2009’da 48
bin 500 ve 2010 yılında 50 bin 350 firmanın fiilen ihracat yaptığını bildiren Mehmet Büyükekşi, yıllar içinde
ilk bin firmanın toplam ihracat içindeki payının istikrarlı bir dağılım gösterdiğini açıkladı. Bu oran, 2006’da
yüzde 70,6, 2007’de yüzde 68,3, 2008’de yüzde 70,8,
2009’da yüzde 62,2, geçen yıl ise yüzde 64,7 olarak
gerçekleşti.
İlk bin ihracatçı kendi içinde incelediğinde, ilk 500 ile
ikinci 500 arasında ciddi bir fark olduğunun görüldüğünü dile getiren Mehmet Büyükekşi, "İlk 500 ihracatçı firma, ilk bin firmanın yaptığı ihracatın yüzde
HABER
İLK BİNDE TÜDÖKSAD ÜYELERİ
2010
52
69
157
276
303
369
438
471
479
528
542
706
2009
74
114
199
255
204
740
430
733
908
754
858
802
709
777
TOPLAM
FİRMA ÜNVANI
İhracat 2010 $
CMS JANT VE MAKİNA SAN. A.Ş.
200.891.510
COMPONENTA DÖKÜMCÜLÜK TİC. VE SAN. A.Ş.
167.024.430
CEVHER DÖKÜM SAN. A.Ş.
78.721.886
DEMİSAŞ DÖKÜM EMAYE MAMUL SAN. A.Ş.
49.324.179
HİSAR ÇELİK DÖKÜM SAN. VE TİC. A.Ş.
45.558.343
ERKUNT SANAYİ A.Ş.
37.352.217
AKDAŞ DÖKÜM SAN. VE TİC. A.Ş.
33.065.120
TRAKYA DÖKÜM-ERKU DIŞ TİC. VE PAZARLAMA A.Ş
30.648.174
SAMSUN MAKİNA SANAYİ A.Ş.
30.044.887
ÇELİKEL ALÜM. DÖKÜM İMALAT SAN. TİC. A.Ş.
28.102.070
ÇUKUROVA İNŞAAT MAKİNALARI SAN. VE TİC. A.Ş.
27.527.147
AKDÖKÜM-AKD DÖKÜM TİCARET A.Ş.
22.115.670
AS ÇELİK DÖKÜM İŞLEME SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
FERRO DÖKÜM SAN. VE DIŞ TİC. A.Ş .
750.375.633
85,4’ünü gerçekleştirirken, ikinci 500 firma geri kalan
yüzde 14,6’sını yapmaktadır" dedi.
Türkiye ihracatının yüzde 55,4’ünü ilk 500 firmanın
yaptığını ifade eden Mehmet Büyükekşi, "İkinci 500
yüzde 9,4’ünü, geri kalan 49 bini aşkın firma da ihracatın yüzde 35,2’ini yapıyor. Geçen seneye oranla hem
ilk 500 hem de ikinci 500’ün payında bir artış var. İlk
500’ün payı 2 puan, ikinci 500’ün payı 0,5 puan art-
İhracat 2009 $ Değişim %
129.354.718
88.394.492
56.045.680
46.712.904
54.928.939
18.192.668
29.039.271
18.326.981
15.154.714
17.951.405
15.988.766
16.972.878
18.874.946
17.416.769
543.355.131
55,3
89,0
40,5
5,6
-17,1
105,3
13,9
67,2
98,3
56,5
72,2
30,3
-
mış" dedi. Mehmet Büyükekşi, ilk bin ihracatçı firmanın yapısına bakıldığında ise yüzde 73,6’sının üretici
ihracatçı olduğunu söyledi.
Bin şirketin yüzde 20,5’inin grup dış ticaret şirketi,
yüzde 6’sının da dış ticaret şirketi olduğunun görüldüğünü belirten Mehmet Büyükekşi, "Üretici ihracatçı firma sayısının bu düzeyde yüksek olmasının sağlıklı bir durum olduğunu düşünüyoruz" dedi.
2010 yılında üretici ihracatçı firma sıralamasının Oyak
Renault, Tüpraş, Ford, Tofaş, Arçelik, Toyota, İçdaş, Habaş ve Bosch şeklinde oldu. Otomotiv, enerji, çelik ve
beyaz eşya sektörünün ilk onda ağırlıkta bulunduğunu belirten Mehmet Büyükekşi, ilk on grup dış ticaret
firmaları sıralamasına bakıldığında ise, Vestel Dış Ticaret, Diler Dış Ticaret, Kaptan Metal, Yücel Boru, Ekom
Eczacıbaşı, Başak Metal Ticaret, Ram Dış Ticaret, Zorlu
Dış Ticaret, Altunkaya İnşaat şeklinde bir sıralama ortaya çıktığını kaydetti.
Büyükekşi, sektörel dış ticaret şirketleri sıralamasına
bakıldığında ise GSD, Kibar Dış Ticaret, Şişecam Dış Ticaret, Trakya Tekstil, Pergamon, Ak-Pa Tekstil, Sarkuysan, GAAT Dış Ticaret, Birgi Birleşik Giyim şirketlerinin
ilk onda yer aldığını söyledi.
Karlılık Geriledi
Mehmet Büyükekşi, 2009 ile karşılaştırıldığında ilk
500’ün karlılığının yüzde 8,08’den yüzde 7,48’e, ikinci
500’ün karlılığının ise yüzde 6,93’ten yüzde 4,9’a gerilediğini bildirdi.
2009 yılında daha az ciro ancak daha iyi karlılık olduğunu, geçen yıl ise ciroların artmasına rağmen karlılığın düştüğüne işaret eden Mehmet Büyükekşi, ilk bin
ihracatçı firma içerisindeki yabancı sermayeli şirketlerin karlılığının ise yüzde 6,55’ten yüzde 5,51’e gerilediğini söyledi.
Türkdöküm
47
HABER
Fortune 500’de
TÜDÖKSAD
Üyeleri
Türkiye'nin en büyük şirketlerinin
belirlendiği "Fortune 500
Türkiye" listesine göre, Fortune
500 şirketleri 2010 yılında net
satışlarını yüzde 28, ihracatını
yüzde 24.2, net kârını ise yüzde
22.2 artırdı. Sektörel bazda, metal
döküm ve işleme sektörü listede
petrol ve türevleri üretim ve
dağıtımı ile enerji sektörlerinden
sonra geldi.
Net Satış
2010 2009
Değişim
Aktif Toplam
(TL)
%
(TL)
1.008.861.255
27,1
1.403.660.608
58,4
339.322.194
79
68
KARDEMİR KARABÜK DEMİR ÇELİK SAN. VE TİC. A.Ş.
191
223
COMPONENTA DÖKÜMCÜLÜK TİC. VE SAN. A.Ş.
411.700.540
CEMAŞ DÖKÜM SANAYİ A.Ş.
375.231.527
210
48
Şirket Adı
NetSatışlar
462.693.921
213
227
CMS JANT VE MAKİNA SANAYİ A.Ş.
367.692.342
46,6
199.546.870
439
462
TRAKYA DÖKÜM SAN. VE TİC. A.Ş.
153.814.064
58,1
124.386.246
447
389
ELBA BASINÇLI DÖKÜM SANAYİİ A.Ş.
150.929.845
24,8
108.281.438
494
411
DEMİSAŞ DÖKÜM EMAYE MAMÜLLERİ SANAYİ A.Ş.
128.779.977
15 ,0
117.800.851
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
HABER
T
Karlar arttı
Ekonomideki toparlanma ve satışlardaki artışa paralel, kârların da yükseldiği belirtilen raporda, petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki artışın ise
kâr marjları üzerinde baskı yarattığı belirtildi. Rapora göre, Fortune 500 listesinde yer alan şirketlerden
433’ü kâr, 67’si ise zarar açıkladı. 2009'da yılında yaklaşık 21 milyar lira olan Fortune 500 şirketlerinin net
kârları 2010'da ise yüzde 22.2 artarak 25.67 milyar liraya yükseldi.
Ancak, büyük çoğunluğu petrol, enerji ve elektrik sektöründe faaliyette bulunan ilk 10 şirketin net kârında
2010'da bir önceki yıla göre yüzde 4.6 düşüş gözlendi. İlk 50 şirketin net kârı bir önceki yıla göre yüzde 11
civarında artarken ilk 100 şirketin net kârı ise yüzde
16.6 yükseldi. Türkiye Elektrik Dağıtım, 2007'den beri
olduğu gibi 2010'da da en fazla zarar eden şirket oldu.
Rapora göre, 1 milyar liranın üzerinde satış geliri elde
eden şirket sayısı önceki yılki 50'den 80'e yükselirken,
10 milyar liranın üzerinde geliri olan şirket sayısı da
5'ten 7'ye çıktı. Fortune 500 şirketlerinin çalışan sayısı
da 117,232 kişi artarak 843,823'e yükseldi.
Fortune-500 listesine göre, net satışlarda Tüpraş, Türkiye Elektrik Dağıtım, Botaş ve PO'yu EÜAŞ Elektrik
Üretim 12.4 milyar, Türk Telekom 10.85 milyar, Opet
10.57 milyar, Shell&Turcas 9.4 milyar, Turkcell 9 milyar
ve Türkiye Elektrik İletim 8.48 milyar lira ile izledi. Sektör bazında bakıldığında ise, petrol ve türevleri üretim ve dağıtımı ilk sırada yer alırken, bunu enerji, metal döküm ve işleme ile taşıt araçları ve ekipmanları
sektörleri izledi.
ürkiye'de imalat, ticaret, hizmet ile inşaat sektörlerini kapsayan ve ilk yılında referans bir çalışma haline gelen "Fortune Türkiye 500" çalışması 2010, Fortune Türkiye tarafından açıklandı. Açıklanan sonuçlara göre, net satışlar bazında Tüpraş 26.22 milyar lirayla ilk sırada yer
alırken,Türkiye Elektrik Dağıtım 18.06 milyar lirayla
ikinci, Botaş 17 milyar lirayla üçüncü, Petrol Ofisi de
16.14 milyar lirayla dördüncü sırada yer aldı. Böylece
listedeki ilk dört şirket 2009'a göre değişiklik göstermedi. Metal ve döküm işleme sektörünün önemli bir
yere sahip olduğu Fartune 500 listesinde Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği üyelerinden, Kardemir, Componenta, Cemaş, CMS Jant, Trakya Döküm, Elba ve Demisaş yer aldı. Türkiye'nin hızlı büyüme sürecinin şirket bilançolarına da yansıdığına dikkat çekilen raporda, 2009'da yüzde 10 civarında düşerek 353.5 milyar
liraya gerileyen Fortune 500 şirketlerinin net satışlarının 2010'da yüzde 28 artarak 452.8 milyar liraya yükseldiği açıklandı. Raporla ilgili yapılan değerlendirmede, Fortune 500 net satışlarının yükselmesinde gönüllülük kriterine bağlı olarak geçen yıl listeye girmeyen,
ancak bu yıl şeffaflık politikalarını önde tutarak listeye giren birtakım büyük şirketlerin de etkisi olduğunun altı çizildi. Fortune 500’de yer alan şirketlerin net
satışlarının yüzde 73.5’ini iç satışlar oluştururken, ihracatın payı 2009’a göre 4.5 puana yakın yükselerek
yüzde 26.5’e çıktı. Kriz döneminde Avrupa’ya olan
coğrafi yakınlığın yarattığı fırsatın da etkisiyle Fortune 500 şirketlerinin yaptığı toplam ihracat bir önceki
yıla göre yüzde 24.2 artarak 95.77 milyar liraya ulaştı.
Net Kar /
Net Kar
Aktif
Özkaynak
Öz
Toplam
(TL)
kaynak
Net Satış
/ Net
(Sıra)
(Değişim %)
Satış(Sıra)
(Sıra)
İhracat
(TL)
İhracat
İhracat
Çalışan
(Sıra)
Değişim
Sayısı
%
55
810.440.627
49
2,2
297
117.439.263
150
86
4.249
198
189.767.065
172
4, 8
201
262.898.135
84
69
2.070
163
48.793.696
359
439
7.318.189
350
28,4
277
303
74.016.184
289
7, 9
149
309.332.247
69
47 ,0
1.366
388
71.918.731
296
18 ,0
41
47.825.638
240
66,3
760
406
50.810.432
350
0 ,6
385
72.555.783
207
6,6
318
396
73.043.685
293
3 ,9
233
79.377.412
193
1 ,0
531
Türkdöküm
49
HABER
Elektrik Kaç Lira?
Türk’üm, doğruyum, çalışkanım bir yılda 13 ay elektrik faturası öderim! Yıllardır tartışma
konusu olan kayıp kaçak elektrik bedelinin faturasını ödeyen abonelerden alınmasının artık
yasallaşması ve ayrı bir kalem olarak faturalarda belirtilmesi, yapılan haksızlığı su yüzüne
çıkardı. Komuoyunda büyük tepkilere neden olan uygulamayı basından derlediklerimizle
birlikte sunuyoruz.
E
nerji kullanımı imalat sanayisi için hayati bir
konu. Kullanılan bu enerjinin büyük bir kısmının elektrik olduğu aşikar. Sanayide enerjiyi verimli kullanmanın önemli bir gündem
olduğu günümüzde, sanayiciden veya diğer elektrik
kullanıcılarından tüketmedikleri enerjinin ücretinin
talep edilmesi, daha doğru bir deyimle alınması tüm
kullanıcıların tepkisini çekiyor. Yıllardır tartışma konusu olan kaçak elektrik kullanım bedelinin, faturasını ödeyen abonelere tükettiği elektrik oranınca yansıtılması kuşkusuz büyük bir haksızlık olarak karşımıza
çıkıyordu. Kayıp kaçak elektriğin faturalara nasıl yansıdığı konusu aslında büyük bir muammaydı. Devlet
eliyle dağıtım hizmeti verilen elektriğin özelleştirmelerle özel şirketlere devredilmesinden sonra, kayıp kaçak elektrik bedeli abonelerin faturalarında ayrı bir kalem olarak belirtilmesi tepkiden de öte aboneleri çile-
50
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
den çıkarıyor.
Son dönemde basında şu tür haber girişlerine sıkça rastlanır oldu, “ Elektrik faturalarında uzun yıllardır
abonelerden tahsil edilen fakat elektrik kullanım bedeli içerisinde hesaplanan kayıp kaçak bedeli faturalarda ayrıca belirtilince aboneler isyan etti.”
Özelleştirmeler sonrası bu paraların şirketlere gideceğini savunan tüketici dernekleri ise konuyu yargı yoluna taşımaya çalışırken, uygulamayı ‘kümesteki kazı
yolma politikası’ olarak değerlendiriyorlar. EPDK yetkilileri ise abonelerden alınan bu paraların özelleştirme sonrası şirketler tarafından kayıp ve kaçakla mücadele için kullanılacağını belirtiyorlar.
Tüketici dernekleri, uygulama ile kanunlara uymayanların cezasının kanunlara uyanlara ödetildiğini savunurken, uygulamayı ‘hatta ne kadar çok elektrik tüketir, faturanızı öderseniz o oranda daha çok cezalandı-
HABER
rıyorsunuz’ şeklinde yorumluyorlar. Uygulamaya bakıldığında bu tepkinin ne kadar haklı olduğu ortaya çıkıyor. Basit bir hesapla ayda 100 lira elektrik tüketen bir abonenin faturasına o ay yaklaşık 10 lira kayıp kaçak yani kullanmadığı elektriğin bedeli yansıyor. Yani yıllık olarak bu bedeller alt alta yazıldığında
Türkiye’de elektrik abonesi olan her vatandaş bir yılda
13 ay elektrik faturası ödüyor.
Tüketici dernekleri: Hukuksuz bir uygulama
Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Başkan Yardımcısı Ali Çetin, kayıp ve kaçak tüketim bedeli ile ilgili basına yaptığı açıklamada, bu bedellerin vatandaşa
yüklenmesinin haksız olduğu kadar hukuksuz bir uygulama olduğunu da belirtiyor.
Konuyu uzun zamandan beridir takip ettiklerini ve tüketici hakem heyetlerinden bir karar çıkmasını beklediklerini söyleyen Çetin, “Tüketici dernekleri olarak davayı ilerletebilmek için tüketici heyetlerinin vereceği bir karara ihtiyacımız var. Başvurular olmasına
karşın 3 ayda cevap vermesi gereken tüketici heyetleri 7-8 aydır cevap vermiyorlar. Bizim de bu sebeple elimiz kolumuz bağlı kalıyor. Bir karar çıktığı takdirde bunu derhal tüketici mahkemelerine taşıyacağız”
diyor. Çetin, şöyle devam ediyor: “Özelleştirme öncesi vatandaşın devlete ödediği kayıp ve kaçak bedelleri
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya verilen sübvansiyon
olarak algılanıyordu. Artık elektrik özelleştirme sürecinde kayıp kaçak tutarları belirli bir oranda bu şirketlere gidiyor. Elektrik dağıtım şirketleri de kayıp ve
kaçağın önüne geçebilmek için yatırım yapmak yerine bu bedelleri vatandaştan almaya devam ediyorlar.
Devlet de buna seyirci kalıyor. Hatta vatandaşın kullanmadığı halde ödediği paralar üzerinden bir de KDV
alınıyor. Bir anlamda devlet soyguna seyirci kalmıyor
teşvik ediyor. Tam anlamıyla kümesteki kazı yolma politikası devam ediyor.”
Devletin kayıp ve kaçak ile mücadele eli zayıfladı
Konuya farklı bir açıdan bakan Elektrik Mühendisleri Odası, elektrik tarife bileşenlerinin EPDK tarafından
Üretimdeki enerji tüketim
noktaları, bu noktalardaki
ortalama enerji gereksinimleri
biçimleri aslında geri kazanım
ve enerji tüketiminde verim
artışı için büyük fırsatları
beraberinde taşımakta
düzenlendiğine dikkat çekiyor. İzmir Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Sedat Gülşen, 2011 yılında yapılan değişiklik ile 4 olan bileşen sayısına, kayıp kaçak bedeli ve sayaç okuma bedelinin de eklendiğini
belirtiyor. Tarife bileşenlerindeki durum enerji bakımından Türkiye’deki sistemin ne kadar parçalandığının bir göstergesi olduğunu söyleyen Gülşen, “İletim
A.Ş., Üretim A.Ş. gibi Türkiye’deki elektriğin üzerinde
birçok şirket varken maliyetlerin düşürülmesini beklemek, kayıp kaçakla mücadele etmek mümkün değil.
Sistemin bozukluğundan, dağıtım şirketlerinin hatalarından dolayı oluşan bedellerin de faturasını ödeyen
aboneler yüklenmesi çok büyük bir haksızlık. Özel şirketlerin hatalarını işlerini yapmamalarının bedelini biz
ödemek zorunda değiliz. Bu şirketlerin teknik eleman
yetersizliği, zamanında yapılmamış bakım, elektromekanik techizattaki değişikliğin zamanında yapılmaması gibi eksikliklerden doğan maliyetler ve kayıplar şirketlerin sorumluluğunda olmalı.” diyor.
Devletin kaçak ile mücadelede en etkin denetimi sayaç okurken gerçekleştirdiğini hatırlatan Gülşen,
“Daha önceden sayaç okuma işini devletin kendi ekibi gerçekleştiriyordu. Fakat bunun da taşeron şirketleri devredilmesi ile kaçak elektrik kullanımı daha da
arttı. Çünkü devlet en etkin silahı olan denetimi taşeronlara devretmiş oldu ve olası bir kaçak teşhisi tamamen bu şirketlerin insafına bırakılmış durumda” diyor.
Türkdöküm
51
HABER
EPDK: Şirketler Kayıp ve Kaçağın Önlenmesi İçin Yatırım Yapacak!
Tartışmanın taraflarından EPDK yetkilileri ise uygulamanın yeni olmadığını bu bedelin sadece faturalarda ayrı bir kalem olarak gösterilmeye başlandığı için sanki yeniymiş gibi algılandığını belirtiyorlar. Özelleştirme
sürecinde şeffaflaşma adına bu gibi gider kalemlerinin faturalarda ayrıca belirtilmesi için Müşteri
Hizmetleri Yönetmeliği’ni güncelleme ihtiyacı duyduklarını söyleyen yetkililer, “2015 yılına kadar bütün kayıp kaçaklar ulusal olarak tüm kullanıcılar tarafından karşılanacak. 2015 yılından sonra ise bölgesel sisteme geçilerek her kullanıcı kendi bölgesindeki kayıp kaçağın bedelini ödeyecek. Yönetmeliklerde
böyle öngörülmesinin nedeni bölgesel olarak çok büyük farklılıklar olduğu içindir. Zaten tüketicilerin itirazı buradan kaynaklanıyor. Herkes başkasının kayıp ve
kaçak kullanımını ödemek istemiyor. Ama bunu ödememenin tek yolu kayıp kaçağın azaltılmasıdır ve bunun için gereken bütün çalışmaları yapıyoruz” şeklinde konuşuyorlar.
Özelleştirme sonrası kayıp kaçak bedellerinin özel şirketlere gideceği ve onların da kayıp kaçağın önlenmesi için bir yatırım yapmayacağı yönündeki iddialara da değinen EPDK yetkilileri, “Elektrik dağıtımı özelleştirmelerini kazanan şirketlerin kayıp kaçak oranları
ile ilgili ne kadar yatırım yapacağı ve bu oranların ne
zaman hangi seviyelere düşürmesi gerektiği belirlenmiş durumda. Biz bütün yaptırımları dağıtım şirketlerine uygulayarak gereken denetimleri sağlayacağız”
diyorlar.
Kızılot: Kaçak Kullanmayanlara Haksızlık Yapılıyor
Kayıp ve Kaçak kullanım bedeli üzerine tüketici derneklerinin yürüttüğü çalışmaları doğru bulduğunu
52
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
belirten Hürriyet Gazetesi Ekonomi Yazarı Şükrü Kızılot ise, “Kaçak kullananlar yasadışı bir işi yapıyorlar. Bu kaçak kullanım
bedeli yasalara uyan vatandaşlara yansıtılıyor. Bence tamamen hukuka aykırı bir
durum. Dürüst mükellefleri resmen cezalandırıyorlar” diyor.
Daha çok tüketen daha çok cezalandırılıyor
Kızılot, bu ve benzeri uygulamaların yatırım yapmak isteyen, işini büyütmek isteyenleri de alıkoyduğunu da belirtti.
Mevcut uygulamayla, yasalara uyarak
aboneliğini yaptıran kaçak kullanmadan
ödemesini yapan iyi niyetli kişilere, ‘Yasaya uymayan kaçak kullananların parasını
da sen öde’ deniyor diyen Kızılot, “Haliyle
vatandaş doğal olarak ‘benim suçum ne’
diyor. Hatta kurallara uyarak elektrik tüketen aboneler ne kadar çok elektrik tüketiyorsa o kadar çok kaçak bedeli ödeyerek
daha fazla cezalandırılıyor. Tıpkı apartman aidatı ödemeyen bir malikin bu
borcunun diğer apartman sakinlerinden talep edilmesi gibi bir durum.
Oysaki böyle bir olay olduğunda aidatını ödemeyen tespit edilip hukuki yollarla kendisinden tahsil
ediliyor. Elektrik kayıp ve kaçaklarında da böyle yapılmalı. Yapılamıyorsa da kaçak kullanmayanlardan tahsil edilemez” diyor.
Sayaç Okuma Bedeli
de Artık Abonelerden
Alınıyor
Tüketicinin faturasını kabartan kayıpkaçak bedelinin yanı sıra sayaç okuma bedeli de ayrı bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Abone başına alınan 50 kuruşluk bedel ayda 8.5 milyon liraya
ulaşıyor.2010‘a göre 2015‘e kadar daha yüksek hedef oranlar üzerinden kayıp-kaçak parası alan şirketler, ayrıca sayaçları okumanın bedelini de tüketiciden
alıyor. Tüketilen elektrik üzerinden hesaplanan “perakende satış hizmetleri-sayaç okuma” aynı binada oturan iki abonenin iki farklı “sayaç okuma hizmeti” bedeli ödemesi sonucunu doğuruyor. Faturalara eklenen
kuruşlar, Türkiye‘de milyonlarca abone olduğu dikkate alındığında trilyonlarca lirayı buluyor.
Bu örnek faturadaki gibi Türkiye‘deki 16.8 milyon konut olduğunu düşünürsek (2008 EPDK verilerine göre)
her abone ayda 50 kuruş sayaç okuma bedeli öderse
bu tutarlar ayda yaklaşık 8 buçuk milyon liraya (eski
parayla 8 buçuk trilyon lira) tekabül ediyor. Kısacası
yılda sayaç okuma bedeline Türkiye‘nin ödediği tutar
100 milyon lirayı aşıyor.
FUAR
GIFA, 12’den vurdu
Katılımcı ve ziyaretçi rekoru kıran Metalurji dünyasının uluslar arası fuar dörtlüsü Gifa, Metec,
Thermprocess ve Newcast katılımcıları, 28 Haziran – 2 Temmuz 2011 tarihleri arasında
Düsseldorf’da ziyaretçilerini ağırladı. Döküm teknolojisi, metalürji, ısıl işlem tekniği ve döküm
ürünlerinin sergilendiği fuarlara Türkiye’den de yüksek katılım vardı. Türkiye Döküm Sanayicileri
Derneği TÜDÖKSAD üyeleri her zaman olduğu gibi bu yıl da fuarlarda yine göz doldurdu.
D
üsseldorf’ta 4 yılda bir yapılan GIFA, METEC, THERMPROCESS ve NEWCAST fuarlarında bu yıl katılımcı ve ziyaretçi sayılarında yeni rekorlar kaydedildi. Dünya genelinden 1,958 katılımcı 83 ülkeden toplam 79,000 ziyaretçi ile buluştu. Bu sonuçlar ile birlikte ticari fuarlar,
sektörlerindeki lider konumlarını etkileyici rakamlarla bir kez daha kanıtladı. Uluslararası katılım ve ziyaretin yüksek olması Türkiye’den fuara katılan yan sanayiciler için önemli bir etkinlik anlamına geliyordu.
54
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
Türkiye’den 55 firmanın yer aldığı fuara TÜDÖKSAD ve
IMMIB de katıldı. Türkiye Döküm Sanayiciler Derneği üyelerinden NEWCAST fuarında Akdöküm, AS Çelik Döküm, Dirinler Döküm, Ergenekon Döküm, Gedik
Döküm, Kızılırmak Döküm, Körfez Döküm, Pınar Döküm, Poly Metal, Medaş Döküm, Ruba Pres, Şenkaya Döküm, Silvan Sanayi, Toprak Demirdöküm, GIFA
fuarında 5M Elektromekanik, AMCOL International,
Aveks, Eges Elektrik ve Elektronik, Foseco Döküm,
Hannover-Messe Ankiros Fuarcılık, Heraeus Electro –
FUAR
“Uluslararası katılımcı ve
ziyaretçi sayılarındaki
yüksek oran, bu fuarların
global olarak ne kadar
popüler olduklarını
gösteriyor” Ziyaretçi sayısı
bir önceki fuara göre artış
gösteriyor
Nite, Inductotherm Group, Magma, Metko Hüttenes
Albertus, Tosçelik Granül, Yılkan Maça, METEC fuarında ise Anadolu Döküm ve Hisar Çelik Döküm yer aldı.
Özellikle uluslararası katılımcı ve ziyaretçi sayılarındaki yüksek oran, bu 4 fuarların global olarak ne kadar
popüler olduklarını gösteriyor. Uluslararası ziyaretçilerin sayısı her 4 yılda bir yapılan fuarlarda bir öncekine oranla artışı 2011 yılında da değişmedi. Önceki yıllarda gerçekleştirilen etkinliklere oranla bu yıl katılımcı ve ziyaretçi yine daha fazla oldu. Ziyaretçilerin yüzde 54’ten fazlası Düsseldorf’a yurt dışından, özellikle
Hindistan, İtalya, Fransa, Avusturya ve ABD’den geldi.
Neredeyse tüm ziyaretçiler fuarlardan büyük memnuniyetle ve ziyaretlerinin hedefine ulaştığı kanısıyla
ayrıldıkları için bu uzun yolculukların sonuçta elde edilenlerle kıyaslandığında ziyaretçiler açısından sorun teşkil etmediğini
söylenebilir. Üst düzey yönetim seviyesinden katılım gösteren uzmanların sayısı da öne çıkan bir detay
oldu. Messe Düsseldorf’un yaptırdığı anketlerde, ziyaretçilerin
yaklaşık yüzde 80’i önümüzdeki bir iki yıl içerisinde yatırım
yapmayı planlıyor ve bunların
büyük çoğunluğu bu yatırım
için GIFA, METEC, THERMPROCESS ve NEWCAST fuarlarında hazırlık yaptığını söylüyor.
Bunun yanında dört ticari fuar
içerisinde çoğu zaman, “Metallerin Parlak Dünyası” sloganı altında somut iş anlaşmaları da tamamlandı. Örneğin fuar esnasında bir Alman döküm makineleri
üreticisi ile Uzbek demir yolu şirketi arasında 54 milyon dolarlık bir
anlaşma onaylandı. Bunun
yanında Dortmund mer-
kezli bir endüksiyon fırını üreticisi, dünyanın en güçlü
ergitme fırınlarından birinin Hindistanlı çelik üreticisine satıldığını duyurdu.
Uluslararası anlamda verilen genel tepki ve karar veren mercilerde yer alan kimselerin fikirlerinin ticari fuarların başarısı için belirleyici göstergeler olduğunu
düşünen Messe Düsseldorf Yönetim Müdürü Joachim
Schäfer, “Fuarlar doğru zamanda hedefi tam on ikiden
vurdu. Beş gün süresince fuar salonlarına şöyle bir göz
attığınızda tüm uluslararası misafirlere ev sahipliği konusunda elimizden gelenin en iyisini yaptığımızı görebilirsiniz.” şeklinde belirtiyor.
Bu durum aynı zamanda lider kuruluşların sözcüleri
ve döküm teknolojileri, metalurji, termoproses teknolojisi ve döküm sanayii katılımcıları şirketleri tarafından da onaylandı. Özellikle ziyaretçilerin profesyonellik seviyesinin yüksek olması büyük övgü aldı. Oskar
Frech GmbH yönetim kurulu sözcüsü ve GIFA Başkanı Dr. Loannis Loannidis, “Satın alma niyetlerini somut
bir şekilde dile getiren çok önemli sayıda uluslararası ziyaretçi tarafından ziyaret edildik. Atmosfer gerçekten fantastikti.” şeklindeki ifadeleri ile birlikte GIFA
2011’in pozitif bir ekonomik ortamda gerçekleştirildiğini dile getirdi. SMS Siemag yönetim kurulu üyesi ve METEC Başkanı Dieter Rosenthal’a göre ise fuar
tam anlamıyla başarıya ulaştı ve ayrıca kendi şirketinin beklentilerinin çok üzerine çıktı. Rosenthal, “Özel-
Türkdöküm
55
FUAR
likle dünyanın dört bir yanından katılım gösteren ilgili kimseler ve iş ortakları ile gerçekleştirilen diyalogların yüksek kalitesinden son derece etkilendik. Bu durum bize bu bağlantıları geliştirmek, diyaloglarımızı kuvvetlendirmek ve iş ilişkilerimizi yoğunlaştırmak
adına önemli bir temel sağlıyor.” şeklinde ifade ediyor.
Rosenthal aynı zamanda SMS grubundan bir şirketin,
Rus bir üreticiden sipariş aldığını da belirtti. LOI Italimpianti Group, LOI Thermprocess GmbH ve THERMPROCESS başkanı Dr. Hermann Stumpp fuarın endüstrinin tüm yeterliliğini nasıl ortak bir paydada topladığının altını çiziyor: “THERMPROCESS uluslararası termal proses mühendisliği için dünya çapında eşsiz bir
merkez! Standımızda özellikle Hindistan’dan çok sayıda uzmanı ağırlayarak yeni bağlantılar kurma konusunda önemli yol kat ettik. THERMPROCESS 2011 bir
kez daha üst seviyede bir etkinlik olduğunu kanıtladı
ve biz bundan son derece memnunuz” Etkinliğe destek veren kuruluşlardan VDMA ve bdgus, üyelerinden
inovatif şirketlerin makine pazarının geniş kapsamlı olarak temsil edilmesi ve uluslararası ziyaretçilerin
üst seviyede olmalarından dolayı büyük memnuniyet duyduklarını dile getirdi. Temsil edilen şirketlerin
görüşlerini özetleyen VDMA Genel Müdürü Dr. Gutmann Habig, “Ekonomik krizlerin üstesinden gelindikten sonra metalurji sektörünün 2011 yılında global olarak bir araya gelmesi bu etkinliklerin yeni bağlantılar elde etme konusunda verimli araçlar olduğunu bir kez daha kanıtladı. Mevcut trendler son derece
üst düzeyde tartışıldı ve aynı zamanda ticari fuarlar iş
anlaşmaların hazırlık ve sonuçlandırma aşamaları için
aracı görev yaptı. Fuarlar zamanlama olarak mükemmeldi. En son çıkan teknolojiler üzerinde şirketlerimizin yatırım yapması an meselesi.” şeklinde belirtiyor.
KÖRFEZ DÖKÜM- ÇAĞDAŞ ALAN
“Her şeyden önce GİFA bu kadar piyasa çalkantısına rağmen beklenin üzerinde bir performans sergiledi. İlgi yoğundu. Körfez Döküm olarak diğer fuarlara olduğu gibi buraya da eksiksiz katıldık.
Özellikle paslanmaz savurma borularımıza ilgi çok fazlaydı. Burada yapılan görüşmeler kısa sürede siparişe dönüşerek teslim edilenler dahi oldu. Savurma dökümde gelecekte Avrupa’nın ilk akla gelen tedarikçilerinden biri durumuna gelmek ilk hedefimizdir.
Ana ürün gurubumuz olan çimento sanayi, ısıl işlem sanayi ve endüstriyel fırın yedek parçalarında halen devam eden
yeni Pazar arayışlarında GIFA bize önemli katkı sağladı. Hem mevcut müşterilerimizle hem de hedef müşterilerle rahat görüşme olanağı bulduk.”
56
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
FUAR
Alman Dökümhaneler Birliği katılımcı ve ziyaretçilerden gelen tepkilerin ardından son derece keyifliydi.
Bdguss Genel Müdürü Dr. Gotthard Wolf bu konudaki
görüşlerini, “Uluslararası döküm endüstrisi, alternatif üretim prosesleri karşısındaki rekabet üstünlüğünü kabul ediyor. Fuarlar çok önemli bir başarıydı.” şeklinde belirtiyor ve çok sayıda teknik inovasyonun ve
dökümhaneler arasında uluslararası yatırım yapma
arzusunun yüksek olma durumlarının GIFA ve NEWCAST gibi fuarların yardımlarıyla ortaya çıktığını ekliyor.
Fuarlar esnasında ticari ziyaretçiler arasında özel ilgi
alanına hitap eden bir toplantı da düzenlendi. “ecoMetals” adı verilen, enerji verimliliği ve kaynak koru-
ması konuları üzerine odaklanan kampanyaya 28 üst
düzey uluslararası katılımcı dahil oldu. Bu durum fuarların aynı zamanda orta ve uzun vadeli stratejiler
ve bunun yanında geleceğin metalurji teknolojilerinin geliştirilmesi konularında forum görevini üstlendiğini de söylememiz yanlış olmayacaktır. Fuar kapsamı dışındaki programlar ve yan etkinlikler de ziyaretçilere çok şey kattı. Dört fuarın her birinde kongreler, seminerler, tartışma forumları ya da arzulara yanıt veren yarışmalar düzenlendi ve tamamı büyük beğeni gördü.
Bir sonraki GIFA, METEC, THERMPROCESS ve NEWCAST dörtlü fuar organizasyonu 2015 yılının yaz aylarında gerçekleştirilecek.
SİLVAN SANAYİ –BURAK GOSGUN
“Uluslar arası zeminde tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinin en yoğun biçimde sürdürülmesine olanak tanıyan en uygun organizasyonlardan olan 2011 GIFA Fuarı uzun bir aradan sonra katıldığımız uluslararası en önemli etkinlik diyebiliriz. Fuar süresince standımızda haddehane merdaneleri ve ringleri, iş ve maden makineleri ile çimento döküm
parçalardan oluşan geniş bir ürün yelpazesini sergiledik. Fuarda, yeni teknolojiler kullanarak ürettiğimiz küre parçaları da sergileme imkanı bulduk. Fuar boyunca bir çok yeni firma ile tanışma imkanı bulurken, bu sayede eski müşterilerimizle de görüşerek ilişkilerimizi tazeledik. Son derece iyi hazırlandığımız bu fuardan kısa sürede iyi geri dönüşler aldık. Bundan dolayı dünyanın bir çok yerinden bir çok firma ile temas kurmuş olmak Silvan Sanayi A.Ş adına ayrıca mutluluk verici.”
Türkdöküm
57
FUAR
Alüminyum Dünyası’nın
Beklediği Buluşma:
Aluexpo 2011
Dünyada kullanım alanı her geçen gün artan alüminyum, Türkiye’de de 4 milyar doları aşan
iş hacmiyle geleceğe umutla bakan bir sektör halini alıyor. Türkiye’de büyüyen alüminyum
sektörünün tek fuarı ALUEXPO, 2009 yılındaki başarısına 2011 yılında da devam ediyor.
A
lüminyum sektöründe son yıllarda yapılan
yeni yatırımlarla, dünyanın en önemli üretim
merkezlerinden biri konumundaki Türkiye,
ikinci tekrarında dünyanın önde gelen alüminyum fuarlarından biri haline gelen ALUEXPO fuarına 2. Kez ev sahipliği yapıyor. Birincisi 2009 yılında büyük bir başarı ile organize edilen ve sektörün beğenisini kazanan Alüminyum Teknolojileri, Makine ve Ürünleri İhtisas Fuarı ALUEXPO, Metalurji sektöründe dünyaca
ünlü ANKIROS/ANNOFER/TURKCAST fuarlarının organizatörü Hannover Messe Ankiros Fuarcılık A.Ş. organizasyonu ile 2. kez Türkiye ve Avrasya bölgesinin Alüminyum sektörü ile buluşuyor.
2009 yılında kullanılan 9. ve 10. Hollere ek olarak 11. Holün de fuar kapsamına alındığı ALUEXPO 2011 fuarı 1316 Ekim tarihlerinde 300 e yakın yerli ve yabancı firmanın katılımı ile Atatürk Havalimanı karşısındaki “İstanbul
Fuar Merkezi’’nde 5. Alüminyum Sempozyumu ile eş zamanlı olarak gerçekleştiriliyor.
İlki 2009 yılında yapılan ALUEXPO fuarı, yerli ve yabancı sektörün büyük ilgisiyle karşılaşmış, 21 ülkeden toplam 201 katılımcı ve 51 ülkeden toplam 9.229 sektör ziyaretçisi fuarda yerini almıştı. ALUEXPO Fuarının, global
alüminyum dünyasının tamamlayıcı bir platformu olma
noktasına gelerek, hedeflenilen ziyaretçi profiline ve geniş bir coğrafi alana ulaştığı görülmüştü.
ALUEXPO 2011 fuarında kullanılan hollerin birinde, alüminyum levhadan profile, folyo, biyet ve külçeden her
türlü döküm ürününe kadar üretim yapan ülkemizin
önde gelen alüminyum sanayicileri yer alırken diğer
hollerde ise ağırlıklı olarak, sektörün yurt içi ve yurt dışından çok sayıdaki tedarikçi firması, en son teknoloji ile
ürettikleri her türlü makina, teçhizat, kalıp, fırın, ergitme
ocağı, yüzey işlem sistem ve malzemeleri, hammadde,
refrakter ve sarf malzemesi gibi ürünlerini sergileyecek,
servis ve hizmetlerini tanıtacaklar.
ALUEXPO Fuarı’nı 10,000’i aşkın sektör profesyonelinin
ziyaret etmesi bekleniyor. Daha ilk organize edildiği yıl
olan 2009 yılında Avrasya aluminyum endüstrisinin ilgi-
58
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
FUAR
sini çekmiş olan ALUEXPO, ülkemizin yanı sıra özellikle
çevre ülkelerden gelecek çok sayıda sektörel ziyaretçi ile
katılımcı firmalara önemli fırsatlar yaratacak.
Dünyada özellikle son yıllarda Alüminyum, teknik özelliklerinin üstünlügü sayesinde giderek daha çok kullanım alanında ve artan miktarda tüketiliyor. Demirçelikten sonra en çok kullanılan metal haline geldi. Artan kullanıma ve sektörün önem kazanmasına paralel olarak ALUEXPO, ülkemizde şimdiden 4 milyar doları aşan iş hacmi ve planlanan yatırımları ile parlak bir
geleceğe sahip olan aluminyum sektörünün uluslararası boyutta bir ihtisas fuarı ihtiyacını karşılamak için tasarlandı.
ALUEXPO, Türkiye alüminyum sektörünün en önde gelen kuruluşu TALSAD-Türkiye Alüminyum Sanayicileri
Derneği tarafından destekleniyor. ALUEXPO 2011, katılımcılarına yeni pazarlar, yeni müşteriler kazandırmak;
işlerini büyütmek ve uluslararası ilişkilerini geliştirmek;
ürünlerini ülkemizin yanısıra komşu coğrafyadaki hedef kitleye tanıtmak; mevcut satışlarını ve iş bağlantılarını koruyup güçlendirmek ve Türk pazarına yatırım yapmak isteyen uluslararası firmalara sektörü tanıtmak açısından yine çok önemli bir platform hazırlayacak.
Uluslararası alüminyum sektörünün önde gelen firmalarının fuarda buluşması ile başta üreticiler, ithalatçılar
ve ihracatçılar ve karar vericiler olmak üzere tüm sektör paydaşları, gerçek bir uluslararası iş platformundan
faydalanmak amacıyla İstanbul’da ALUEXPO 2011’de bir
araya gelecek.
ALUEXPO 2011 Fuarı ile eş zaman ve mekanda TALSADTürkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği, TMMOB – Metalurji Mühendisleri Odası ve TÜBİTAK – Marmara Araştırma Merkezi işbirliği ile gerçekleştirilecek olan 5.Alüminyum Sempozyumunda yeniden bir araya gelecek
Türkdöküm
59
FUAR
olan sektör profesyonelleri ve akademisyenler, alüminyum sektöründeki yenilikleri, teknolojik gelişmeleri her
boyutuyla değerlendirecekler ve sektördeki darboğaz
ve sorunlara çözüm bulmaya çalışacaklar.
ALUEXPO 2011, alüminyum, inşaat, otomotiv ve beyaz
eşya, elektronik, havacılık ve savunma, gıda ve ilaç ambalajı sektörlerinden gelecek olan ziyaretçilerine kapılarını açacak ve akademik, ticari toplantılarla desteklediği
alüminyum sektörüne katkı sağlamaya devam edecek.
Bünyesinde sergilenen ürünleri yurtiçi ve yurtdışından
gelecek sektör ilgililerinin ve alıcılarının beğenisine sunacak olan ALUEXPO 2011 fuarı, katılımcıları ve ziyaretçileri tarafından sabırsızlıkla bekleniyor. ALUEXPO 2009
fuarı sektör tarafından son derece başarılı bulunmuştu.
TALSAD, TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası, KOSGEB
ve T.C Ekonomi Bakanlığı tarafından da desteklenen;
dünyanın önde gelen firmalarının yanı sıra Türk alüminyum sektörünün önde gelen firmalarının büyük bir kısmının katılarak sahiplendiği ALUEXPO, beraberinde yapılan 5. Alüminyum Sempozyumu etkinliğiyle, yurt içi
ve yurt dışından beklenen çok sayıda ziyaretçisiyle sektörün en önemli iş ve tanıtım platformu olacak.
YANGIN
ÇIKII/FIRE
EXIT
ARSER
A15A A15B A15
NOKTA
A16
METAL,
METAL
BULL GÖKALP BWF
ALTEK
EUROPE
B4A
EGES
OKYANUS
ALÜM.
A9
ASB
A8 SERPA
A7
SRS
M
B2 B1
B4 B3
A19
SAG
SALZBURGER
D4 D3
D5A
EGELI
POLISAJ
MĐK. AJANS
TEK. MIKEDIMET
F15B F15A F14A
SERAP
YAAR
F13
NOKTA
METAL
F12
F11
MEDYA
ANALĐZ
ADASUF10
KUHM
ICHEL
F9
E2 E1
SKC ALUM ÇUKUROVA ADM
KARBON INT
KĐMYA ARIKAN
F5
F7
F8
F6
CARGO
ENTRY/
YÜK GĐRĐĐ
E2
HALL 10
HALL 9
SALON TAVAN
YÜKSEKLĐĞĐ
7.00 METRE
SALON TAVAN
YÜKSEKLĐĞĐ
7.00 METRE
ALUEXPO
ORGANĐZASYON OFĐSĐ
H: 4.00 METRE
H: 4.00 METRE
F4
ALFA
METAL
ZAHĐT
ALÜMĐNYUM
ALÜMĐNYUM
D3
F15
D4
CANSAN
FENĐ
ALÜMĐNYUM
AHĐNLER
METAL
ALÜMĐNYUM
A13
C1
ÇUHADAR
OĞLU
ALÜMĐNYUM
B1 B2
C3
C2
ERDOĞANLAR
ALÜMĐNYUM
C4
B3
A12
AK
ALÜMĐNYUM
B4
B5
PRESTĐJ
A11
AYID
A11A
A10
A3
TRAKYA
SANAYĐ
ATLAS
A4
ALÜMĐNYUM
CARGO
ENTRY/
YÜK GĐRĐĐ
A5
MERTCAN
ALÜMĐNYUM
MSN
A7
ALÜMĐNYUM
WHITE
GOLDEN
GALMAK
ALÜMĐNYUMA8
A9
PAMUKKALE
ALÜMĐNYUM
A
KÜBĐK
A14A
ĐMSA
A13
CHE
METAL
.
D6
EKSTRA
KÖPRÜ
METAL
MÜH.
MM
YILDIZ
A10AA10
C5
TREKS
MÜH.
A8
ALTEK
MET.
ART
MET
NEWS
C7
C6
A9
RES.
B10 B9
B7 B8
FEMATEC
RESERVED
KIM
A7B
PENC
ERE
A7A
BĐLE
ĐM
A7
N. YEIJING
MERDĐVEN
STAIRS
D6A
A11
RESERVED
C5A
D7
D8
E6
DÖRT EL E5
ART YÜZ.Đ
A9A
ALPER ISIL
KUMLAMA
MEDYA ARUNMETALSMARK
PUB.
EURO A12 ĐLEMA12/A
A6
D5
EKSTEK
XP
E3
E4
F6
BEFAY
TEKNO
THERM
FATA
HUNTER
ANADOLU SIMGE
ĐZOREF
DÖKÜM
F7
ALUMAT /ATIE
UNIFORMATICA
D4 D3
BVA MÜM. KURAY
MAKINA
C4A
C4
ATILIM C3
TEKNĐK
MAKĐNA
NET
KIMYA
LAC
SRO
B6 B5
B3 B4
CRS END.
BUIL
DEC
A5A
AJANS
ORG
A5
OYAL
METAL
A4
PETROFERTECHNO
D2/A
E2
HPA
MÜH..
ANKA
TEKNIK.
D2/B
ERSA
ALÜMĐNYUM
F4A
RESERVED
F4
F3
KAR-
F2TES F1
D2
D1
KARMA KĐMYA
ALU FINISH
E1
BULUT MIN
PEN HONG
FORM
ALKALSAN
LOWER FLOOR
HALL 11
AKKURT C2
MAKĐNA
KĐLTA
REFRAKTER
C1
PROFEKS
DEDE KĐMYA
F5
F4B
A12B A12A
FAS.
ENTIL
ASĐLLER
E7
KALIP
HALL 9 - 10
SALON TAVAN
YÜKSEKLĐĞĐ
4.30 METRE
PMS
METAL
D2
ASSAN
ALÜMĐNYUM
CATERING
ALUEXPO 2011
13-16 OCTOBER 2011
ISTANBUL EXPO CENTER
F13
E4
A14
A1
A2
F3
QUALI
MEDIA
VĐZYON
TAN.
F14
DILERS
ALUM
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
F12
F12A
E3
TEKNĐK
ALÜMĐNYUM
TEKBAER
ASA
ALÜMĐNYUM
A14
60
F11 F11A
ĐSTAL
ALÜMĐNYUM
ALÜMĐNYUM
MESAN
E5 E3
E1
ALTEK
TMS
SOĞUTMA
ENEL
SAN
F15
TALSAD
TÜRKĐYE ALÜMĐNYUM
SANAYĐCĐLERĐ
DERNEĞĐ
PANDA ALÜM.
E4
METALURJĐ MÜH.
ODASI
F16A
A1
F2
EKSAL
KALIP
AKM / KA
METALURJĐ
E6
F1
F1
D1
F10
MIM TÜDOKSAD REED FOR
ART
EXB. EKS
AKPA
ASTA
ALÜMĐNYUM
D1
D2
ALUMINIUM
BAHREIN
ALBA
QATALUM
QATAR
ALUMINIUM
ARSLAN
ALÜMĐNYUM
C1
DUBAI
ALUMINIUM
DUBAL/EMAL
F9
GÜRSAN F8
ALÜMĐNYUM
F7
BOR
BILLET
ASET
ALÜMĐNYUM
REPAMET
JÜTESAN F5
PAKMETSAN
ALÜM.
DÖERTEL
ALÜMĐNYUM
D6/4 D6/5
D5
F6
F4
F12B
ASAD
AL
ALÜMĐNYUM
PFERD
ALMESAN
F3
ABACILAR
F2
A2
EKSEN
INDUC
TOTHERM KALIP
INSER
TECH
C2
FETA
ABB
F16
TEC
D6/3
KIND ÇELĐK
RESERVE
INSTRON
D
F17
LOUNGE
POLĐ
TEKNĐK
MUNK
ITC
F18-1
HEN
GIA
CLECIM CON
D6/1
D6/2
ALU
PYROTEK
REFSAN
CTI
F18
AYDINLAR
REFRAKTER
A21
C3
C5
MARMARA
METAL
H: 4.00 METRE
GALSĐD
VvĐG
MAKĐNA
C6
META-MAK
BILGINOGLU
H: 4.00 METRE
YANGIN
ÇIKII/FIRE
EXIT
UPPER FLOOR HALL 9
VĐG
METAL
KÖRFEZ
DÖK.
C6A
A4
MİM
MEDYA
A3
SĐSTEM
TEKNĐK
ÇAKMAK
VĐNÇ
SĐSTEM
ALÜMĐNYUM
BES
MÜH.
A20
09:00-19:00 arasında
20 dakika ara ile ring seferi düzenlenecek.
A6 A5
BANO XINSH
BURAK
ALÜMĐNYUM
10:30
18:30
Dünya Ticaret Merkezi Metro
Durağı
ETĐ
ALÜMĐNYUM
B5
A10
ÖZDEMİ
KEÇE
Kalkış: 09:30
Dönüş: 17:30
YANGIN
ÇIKII/FIRE
EXIT
INTEG
ROL
ĐFPA
A18
A11
ALUM
ELKEM TIMES
09:30
18:30
Bakırköy Deniz Otobüsü İskelesi
BARANSAN
ALÜM.
A18/A
A13
A12
FUNDI
Kalkış: 08:30
Dönüş: 17:30
EGE
END.
MRS
BASE METAL
VIOHALCO
GROUP
ĐNTEKNO
REGAL
ALÜMĐNYUM
A18/B
A14
Taksim Atatürk Kültür Merkezi
YANGIN
ÇIKII/FIRE
EXIT
UPPER FLOOR HALL 10
A17
FUARA ÜCRETSİZ SERVİSLER
COMETAL
ENG.
. B2
ALTEK
MET.
A3A
A3
B1
ÇALIKAN
PRES
WUHAN
DÖKÜM
MAK. A1 A2
GĐRĐ
ENTRANCE
CARGO
ENTRY/
YÜK GĐRĐĐ
ALTEK
MET.
ART
KIM
A7B
PENC
ERE
A7A
BĐLE
ĐM
A7
N. YEIJING
A6
BUIL
DEC
A5A
AJANS
ORG
A5
OYAL
METAL
A4
ALTEK
MET.
A3A
A3
ÇALIKAN
PRES
O
/
ĐĐ
FUAR
Basınçlı Döküm
Sektörü EUROGUSS’da
Buluşuyor
9.Uluslararası Yüksek Basınçlı Döküm İhtisas Fuarı Euroguss’un 9.’su 17-19 Ocak
2012 tarihleri arasında Nürnberg – Almanya’da yapılıyor. Fuarda yüksek basınçlı
döküm konusunda teknik, süreç ve ürünler sergileniyor.
B
asınçlı döküm sektörünün yıllardır vazgeçemediği ve konusunda dünyanın önde gelen
özel fuarlarından Euroguss, 17 - 19 Ocak 2012
tarihleri arasında Nürnberg’de kapılarını açıyor. Avrupa basınçlı döküm sektörü, Euroguss ihtisas
fuarında 9. kez buluşuyor. 400 katılımcının ürünlerini
ve teknolojilerini sergilediği fuarı tamamı uzman ziyaretçilerden oluşan yaklaşık 7 bin kişinin ziyaret etmesi
bekleniyor. Ziyaretçiler fuarda son teknoloji, proses ve
ürünler hakkında önemli bilgiler edinebilecek.
İleri teknoloji ürünü makine, yeni malzeme ve verimli hizmetlerle tüm döküm süreçleri zincirini kapsayan
fuar özelliği taşıyan Euroguss’a Türkiye’den de sektörel
ilgi oldukça yoğun. Sektörün katılım ve ziyarete önem
verdiği Euroguss fuarının Türkiye organizasyonunu Feustel Fairs yapıyor. Yıllardır fuarın tanıtımı ve katılımı
için hizmet veren fuar temsilcisi M.Atila Özal, Almanya
ve yurtdışındaki uzmanların, Euroguss’ta, gelecek yatırımlar için hazırlık yaparak teknik gereksinimler için
çözümleri aradığını söylüyor. Euroguss’un konusunda
çok özel bir fuar niteliğinde olduğunu belirten Özal,
2012 yılı organizasyonunda Türkiye’den katılımın ve ziyaretin şuandaki durumuyla memnuniyet verici olduğunu söylüyor.
62
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
NEDEN DÖKÜM
Neden Dökümü
Tercih Etmeliyiz?
Messerscheibe Für Maishäcksler
Mısır Hasat Makinesinin Çap Diski
Üretim Verilerinin Karşılaştırılması
Eskiden
Günümüzde
26 adet sac ve işlenmiş
parçanın kaynaklı
birleştirilmesi
Tek parça döküm
S235JRG
(USt 37-2)
GJS-400-15
(GGG-40)
44,6 kg
34,3 kg
*
100 %
Malzeme ve/veya hamdöküm maliyeti
65,9 %
100 %
Üretim maliyeti
100 %
20,6 %
Sanayi maliyeti
100 %
55,8 %
Üretim Yöntemi
Malzeme
Ağırlık
Parça ve/veya model maliyeti
*) Maliyet tablosunda düşüldüğünden burada sıfır alındı.
Kaynak: DGV
Türkdöküm
63
ENERJİ VERİMLİLİĞİ
Döküm Fabrikalarına Özel Enerji
Verimliliği Çözümü Geliyor
B
ilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın (eski
adıyla Sanayi ve Ticaret Bakanlığı) ulusal sınai değerler yaratmak ve bu kapsamdaki
yeni girişimleri desteklemek amacı ile oluşturduğu programa bu sene yapılan başvurular arasında döküm fabrikalarında enerji verimliliğini hedefleyen özel bir proje de yer aldı. Amacı, yeni, yerli ve
özgün ürün çözümlerinin hayat bulmasına ve dünya
çapında tanıtılmasına destek vermek olan programı
farklı kılan en önemli unsurlardan biri de başvuru değerlendirmelerinde akademisyen uzmanların görüşlerine başvurulması. Böylece akademik ve teorik açıdan sağlamaları yapılan projelerin ileride değer yaratma potansiyelleri de konu uzmanları tarafından belirlenmiş oluyor. Bu sistematikle oluşturulan farklı eleme turlarından ve değerlendirmelerden geçen projeler taşıdığı fırsatlara göre puanlanıyor. Bu sene için yapılan yaklaşık 1000 başvuru arasında, GreenBusiness
tarafından sunulan dökümhanelere özgü enerji verimliliği ürün geliştirme çalışması ilk 75 arasına girmeyi başardı. Akdaş Döküm San. Ve Tic. A.Ş.’nin fabrikalarında yapılan örnek çalışmalar sonucunda ortaya çıka-
64
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
rılan proje modeli, değerlendirmede yer alan akademisyenler tarafından özel ilgiye mazhar olmasıyla birlikte üniversite çevrelerinde de özel olarak takibe alınmaya başlandı. Bu şevk ve enerji ile basamakları hayata geçirilmeye başlanan proje bugün geldiği noktada
döküm fabrikalarında enerji verimliliğini önemli derecede ve katlanarak artıracak, yeni ve yenilikçi bir ilk
ürünü işaret ediyor.
Proje çıktılarının detaylarını belirlemek için yapılan
araştırmalar, ulusal ve uluslararası çapta bu düzeyde bir çalışmanın ilk olduğunu gösteriyor. Araştırmaların ortaya koyduğu raporlar, bugüne kadar yapılan
genel geçer temiz ve tasarruflu enerji girişimlerinin,
döküm üretiminin süreç akışına tam entegre edilebilir olmadığını belirtmekte. Döküm üretiminin kendine
has hassasiyetleri ve üretkenliğini etkileyen farklı faktörleri bulunduğundan piyasadaki yeni verim teknolojilerinin hiçbirinin tam uyumlu adaptasyonu mümkün gözükmemekte. Örneğin, geri kazanım sistemleri döküm üretimini metalürjik olarak negatif yönde etkileyebilme riskine sahip. Proje kapsamında yapılan araştırmalar bir başka önemli gerçeği daha or-
ENERJİ VERİMLİLİĞİ
Üretimdeki enerji tüketim
noktaları, bu noktalardaki
ortalama enerji gereksinimleri
ve bu gereksinimlerin
konvansiyonel karşılanma
biçimleri aslında geri kazanım
ve enerji tüketiminde verim
artışı için büyük fırsatları
beraberinde taşımakta
taya koyuyor. Döküm üretimindeki ocak, fırın ve makinelerin dağılımlarının ve üretim akışının kendine
özgü güzergahı, tasarruf sağlayıcı belli piyasa eklentilerinin montajının iş verimini düşürebileceğini gösteriyor. Özetle, tüm bu tablo, döküm üretimini özümseyen ve önemseyen özel bir enerji verimliliği entegrasyonu çözümünün henüz Türkiye’de de Dünya genelinde de mevcut olmadığını işaret etmekte.
Araştırmalar, ayrıca direkt olarak döküm üretimindeki detayları keşfeden ve bu şekilde programlanmış bir
ürünün eksikliğini de ortaya çıkarmış durumda. Üretimdeki enerji tüketim noktaları, bu noktalardaki ortalama enerji gereksinimleri ve bu gereksinimlerin
konvansiyonel karşılanma biçimleri aslında geri kazanım ve enerji tüketiminde verim artışı için büyük fırsatları beraberinde taşımakta. Ancak, yakından bakıldığında ve analitik olarak incelendiğinde büyük kazanım potansiyellerinin keşfedildiği döküm üretimi için
bu durumu gerçeğe çevirmenin mevcut geliştirilmiş
mühendislik çıktıları ile mümkün olmayacağı da araştırmalarda farkına varılan bir başka gerçek. Bir başka
deyişle, esasında, döküm üretiminin kendi dinamikleri ve üretim şeklinin karakteristikleri göz önüne alındığında kazanım sağlayacak büyük potansiyellerin varlığı, ancak bunu değerlendirebilecek marifette herhangi bir ürünün yoksunluğu dikkat çekiyor. Proje için
yapılan araştırmalarda ortaya çıkarılan tüm bu bulgular geliştirilecek ürünü daha anlamlı ve özel kılmakta. Çünkü ancak bu sayede dünyadaki birçok önemli sanayi dalının tedarikçisi ve olmazsa olmaz besleyicisi konumunda olan döküm sanayi için özel bir enerji
verimliliği çözümünü ortaya çıkarmak ihtimal dahilinde olacak. Ve böylece otomotiv, maden, inşaat, enerji, ulaştırma gibi birçok sektörün başlangıç noktası
olarak kabul edilebilecek olan döküm sanayinde kalıcı enerji tasarrufu ve bu sayede daha temiz bir dünya
geleceği yaratmak mümkün olacak. Dünya geneline
yayılması ve döküm üretiminde yeni bir kültür oluşturması beklenen proje ürünleri, artık çok daha az tü-
keterek daha fazla üretmenin bir yolunun olduğunun
gerçekçi kanıtı niteliğini taşımakta.
Bilimsel Temelli Yeni Vizyon
Başkent Üniversitesi Enerji Mühendisliği Anabilim
Dalı Başkanı Prof. Dr. Birol Kılkış’ın modellenmesine
özel olarak katkıda bulunması da projeyi farklı ve değerli kılan bir başka önemli unsur. Dr. Kılkış ABD’de
ASHRAE’de (Amerikan Isıtma Soğutma ve İklimlendirme Mühendisleri Birliği’nde) uzun yıllar direktörlük
yaptıktan sonra ülkesine dönünce çeşitli sektör projelerine imza atmaya başladı ve önemli ödüllerin de sahibi oldu. 2003 yılında uluslararası başarılarından dolayı ASHRAE Fellow üyeliğine yükseltilen, ardından da
“Distinguished Lecturer” seçilen Dr. Kılkış, bu projenin
taşıdığı teknik yaratıcılığa ve sağlayacağı potansiyel
değerlere ayrı önem verdiğini vurguluyor. Sanayide,
özellikle döküm gibi enerji tüketiminin yoğun olduğu
sektörlerde, ekonomi, çevre, sağlık ve enerji dörtleminin birbiri ile yeterince ilişkilendirilememekte olduğunu söyleyen değerli akademisyen, yenilikçi çözümlerde bu dört faktörün bir arada gözetilmesinin gerekliliğini belirtiyor. Projenin taşıdığı bu ayrıcalıklı yönü ile
alanında yeni bir kapı açacağını belirten Dr. Kılkış bu
sayede, çembersel ekonomi akımının ilk somut ürünlerinden birinin ortaya çıkarılacağına işaret ediyor. Artık tüm dünyada çembersel bir ilişki ile tanımlanmaya başlanan ekonomi ve enerji kavramlarının bütünleşik olarak işlevselleştirilmesi, Dr. Kılkış gibi birçok
konu otoritesinin de kabul ettiği bir yeniden yapılanma yöntemi. Çünkü ancak bu şekilde daha evvelki sayılarda da ifade edilen “sürdürülebilir bir ekonominin
sürdürülebilir bir dünyaya bağlı olduğunu kabul eden
felsefe”yi hayata taşımak mümkün olabilecek. Daha
da açıkçası ancak bu sayede kaynak yönetimi konu-
BUĞRA PEKUSLU
Akdaş Döküm A.Ş.
Enerji Verimliliği Proje
Koordinatörü GreenBusiness
Genel Editörü
Enerji Verimliliği Uzmanı
Endüstri ve Enerji Mühendisi
Türkdöküm
65
ENERJİ VERİMLİLİĞİ
Döküm üretimini aylardır
detaylı bir şekilde enerji
mühendisliği esaslarıyla
analiz ederek ortaya
konan çözüm bileşenleri
bir araya geldiğinde yeni
nesil bir entegrasyonu
işaret ediyor.
sunda derin açmazlar yaşayan sektör öncüleri birer çıkış yolu bulabilecek. Bu da insan eli ile tıkanan sınai
akışların yeniden açılmasını sağlayacak yegane yöntem olarak kendini gösteriyor.
Projede geliştirilecek çıktıların taşıdığı ayrı özel bir değer daha bulunmakta. Dünyanın enerji verimliliği ile
ilgili gerçek çıkış noktası olan ekserji kavramı projenin tüm tasarım detaylarına itina ile işlenmekte. Enerji değerinin taşıdığı iş yapabilme kapasitesini ifade
eden ekserji kavramını gerçek uygulamalara yansıtarak ancak, verim artışında aslan payını yakalamak
mümkün. Bu projede ortaya çıkarılacak her ürün bileşeninin teknik tasarım detayları da ekserji verimliliğini maksimize etmek üzere modellenmekte. Yani proje çıktıları sayesinde fabrikada kullanılan her enerji,
taşıdığı iş yapabilme kapasitesinin mümkün mertebe maksimum düzeyde kullanılabileceği şekilde servis edilebilecek. Dr. Kılkış’ın geliştirdiği özel denklemler ve metodoloji ile bu iletimi üretim alanına birebir
yansıtılabilmek mümkün olacak. Bu da, ekonomik anlamda şimdiki yapıya kıyasla çok büyük avantajların
elde edilmesi anlamına geliyor. Bedel ödenen enerjiyi verimli kullanmaya çalışırken taşıdığı potansiyel değeri en iyi şekilde değerlendirerek kullanmayı sağlayan bu mühendislik yaklaşımı ile dökümhaneler, enerjiyi “tam” anlamı ile verimli tüketen müesseseler haline gelebilecek. Bir başka deyişle, proje çıktıları sayesinde döküm fabrikalarında kullanılan enerjiden maksimum iş hacmi elde etmek, enerjiyi en yüksek katma
değer sağlayacak şekilde kullanmak ihtimal dahilinde olacak. Dökümcüler ellerinde enerji ile en yüksek
iş hacmini gerçekleştirme imkanını bulabilecek. Üstelik proje çıktıları sayesinde bunu yapmak için eks-
66
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
tra hesap ya da plan yapmalarına bile gerek kalmayacak. Kendileri için özel olarak modellenmiş algoritmaya sahip uygulamaları kullanmaları bu maksimum düzey kazanım için yeterli olacak.
Yüzde Yüz Yerli, Yüzde Yüz Türk Girişimi
Projede çıkarılacak ürün bileşenlerini, anlamlı ve yerli oyuncuları güçlendirmek açısından etkili kılan çok
önemli bir başka unsur daha mevcut: Bugüne kadar
konu ile ilgili kullanılan hemen her know-how, yurt dışından entegre edilmeye çalışılırken, bu sefer tamamen yerli bir girişim dökümcülere özel olarak ortaya
konmakta. Döküm sanayi için özel hazırlanmış ve tamamen üretimin hassasiyetlerini gözeten başka bir
bütünleşik ürün örneği uluslar arası arenada da bulunmamakta. Ancak projenin beslendiği çembersel
ekonomi kavramı ABD, Almanya, İngiltere, Rusya ve
Çin gibi birçok dünya devletinin üzerinde çalıştığı ve
pratik uygulamalar geliştirmek için birbirleriyle gizliden rekabet içinde olduğu bir olgu.
Çembersel ekonomi yöntembilimini somutlaştırarak
enerji verimini artırmayı ve atık yönetimini düzenlileştirmeyi amaçlayan ülkeler, sektörlere yönelik özel çözüm paketlerinin arayışı içine girmiş durumda. Ancak
bu sayede kaynak bulma sıkıntısının ve yaklaşık 3.5
senedir içinden tam olarak bir türlü çıkılamayan global kriz ortamının elimine edilebileceğine inanılıyor.
İşte bu konjonktür de Türkiye menşeli olarak geliştirilecek, döküm fabrikalarına özgü bir çembersel ekonomi çözümünün önemini daha da artırmakta. Önce
ulusal alanda sunulması amaçlanan proje ürünleri
böylece yerli oyuncuların da global döküm pazarlarında daha rekabetçi hale gelmesini sağlamayı amaç-
ENERJİ VERİMLİLİĞİ
lamakta. Proje çıktıları sayesinde enerjilerini daha verimli kullanan ve üretim maliyetlerini daha çok azaltan Türk dökümcüleri, global yarışta çok daha güçlü
konumlara yerleşebilecekler. Öte yandan bu sayede
enerji ile alakalı milli ekonomi göstergelerinde pozitif
değişimler elde etmek de mümkün. Sanayi bazlı enerji tüketimlerinin üretim hacimleriyle ilişkilendirildiği istatistikler, proje bileşenlerinin uygulanmaya başlanmasıyla birlikte artı değişimler sergileyebilecek. Birim enerji tüketimi başına daha fazla üretimi mümkün
kılma esası ile modellenen proje ürünleri, çalıştırıldığı her noktada artı değişim yaratabilecek potansiyele sahip. Böylece toplam sanayi göstergelerine döküm
sektörü kanalından devamlı olarak daha iyi sonuçlar
gidebilecek. Bunun da, toplam değerlerin iyileşmesine katkı sağlayan bir unsur haline gelmesi beklenmekte. Özetle üretkenliğin enerji odağında her geçen gün giderek daha çok artırıldığı bir ülkeyi yakalamak zor değil.
Termomekanik Yeni Nesil Entegrasyon
Döküm üretimini aylardır detaylı bir şekilde enerji
mühendisliği esaslarıyla analiz ederek ortaya konan
çözüm bileşenleri bir araya geldiğinde yeni nesil bir
entegrasyonu işaret ediyor.
Bu sonucu ortaya çıkarmak için yapılan çalışmalar, 9
temel basamaktan oluşan metodolojik bir mühendislik yaklaşımından oluşuyor. Üretim akışının süreç analizi, enerji tüketimi odaklı özel analitik süreç modelleme, doğrusal akıştan çembersel ekonomik akışa
geçme amacı güden yeniden modelleme, enerji trafiği odaklı üretim hattı modelleme, modellere bağlı
olarak mekanik yaklaşımın detaylarını belirleme, mo-
del çıktılarına göre üretim karakteristiklerini belirleme, bunların matematiksel değişken karşılıklarını tespit etme, ürünün en yüksek getiri ile çalışmasını sağlayacak özel optimizasyon modellemeleri geliştirme ve
modelleme ve tespitlere bağlı olarak finansal fizibilite analizi oluşturma gibi adımlardan oluşan bu sistematik sonucunda gerçek kazanımı sağlatacak bütünleşik çözüm ortaya çıkartılmış durumda. Özetle, döküm üretiminin klasik doğrusal akışını özel bir analitik çözümleme ile çembersel hale getiren proje çözümü, enerjinin defalarca ve maksimum iş verimi alacak şekilde kullanımını esas alıyor. Geri kazanımları
en doğru ve maksimum dönüş alacak şekilde koordine eden ürün bileşenleri kullanıldığı fabrikada, enerji adına israfı olabilecek en az seviyeye indirgeme iddiasında. Fabrika içinden, tekrar kullanılmak üzere kazanılan enerjiyi, en doğru (verimli) şekilde üretim hattına servis etmeyi mümkün kılan özgün algoritma ise
yine akademik köklerine bağlı olarak ürünün sahip olduğu bir başka ayrıcalık. Enerjinin üretimdeki anlık ihtiyaca göre en yüksek verimi sağlayacak noktaya ulaştırılmasını sağlayacak özgün iş zekası uygulaması yine
alanında ilk defa geliştirilen ve üniversite çevrelerince
ilgi gören bir başka proje çıktısı.
Konu uzmanları ve sektör temsilcileri ile yapılan görüşmeler sonucunda, büyük bir titizlik ve özenle detayları belirlenen proje ürünlerinin Türk dökümcüsünün vazgeçilmez birer çözüm ortağı haline geleceği
tahmin edilmekte. Her şeyden önce de, maddi ya da
zihinsel anlamda dış desteğe ihtiyaç duymadan geliştirilerek Türkiye’ye ulusal bir yeni değer kazandırmak, hiç şüphesiz, projenin en anlamlı katma değeri olacak.
Türkdöküm
67
Celal
Hekimoğlu
68
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
Trabzon, Değirmendere’de Ağustos ayının
ortasında, dağların doruklarında sis ve
pus görmek sizi şaşırtabilir aslında. Yazın
ortasında sis kaplı dağlardan aşağıya
baktığınızda vadinin içinden geçen
Değirmendere’nin iki yakasında birer
dökümhane görürsünüz. İki dağın arasına
sıkışmış, yeşillikler içindeki Hekimoğlu
dökümhanelerin birincisi 1976’larda,
diğeri de 2000’li yıllarda kurulmuş. Bu
sayımızda “İçimizden Biri”nin konuğu, bu iki
dökümhanenin kurucusu Celal Hekimoğlu.
İÇİMİZDEN BİRİ
Şimdiye kadar sizinle ilgili basında veya başka bir
yerde çok fazla bilgiye rastlamak mümkün olmadı.
Bu söyleşiyle sizi sektörümüze tanıtmak istiyoruz.
En baştan başlarsak, iş hayatına nasıl başladınız?
Bu biraz uzun bir hikaye. Belki herkes böyle başlar
ama gerçekten çok uzun hikaye. Ben aslında kamyon
tamircisiydim. Çıraklık, kalfalık, ustalık derken uzun
bir zaman motor tamiri yaptım. Benim işe başladığımda Trabzon büyük bir yer değildi, sanayi siteleri yoktu. Mekaniğe çok meraklıydım. Bir gün bijon civatası
lazım oldu. civatayı bulamadık. Gidip hurdalıklardan
malzeme aldık, müşterinin ihtiyacını ancak öyle giderebildik. Bu olaydan 3-5 sene sonra bijon satan parçacı bir amcamız vardı ama bijonu İngiltere’den getirtiyordu. Bahsettiğim 1960’lı yıllar. Bir gün gidip bu bijoncu amcanın yanında oturdum. Çok iyi niyetli biriydi ama aynı derecede de sert mizaçlı biriydi. O esnada
tanıdığım bir arkadaş girdi içeri ve bijon somunu istedi. Amca, sonra deyip gönderdi arkadaşı. Ben de sorma gereği duydum ‘niye vermedin bir bijon somunu’
diye. Dedi ki ‘sen hayatında bijon yada somun yaptın
mı? Hep böyle sanatkarız diye de geçinirsiniz.’ Ben de
tamirciyim benim bijonla ne işim var diye cevap verdim. O da ‘o zaman konuşma’ dedi. Tabi o zamanlarda
Türkiye’de bijon yapılmıyor. O gün bijon yapmaya karar verdim. Hayatımın özetlerinden, dönüm noktalarından bir tanesi bu hikayedir.
Bijon üretme fikri böyle mi doğdu?
Kafaya takıldı bir kere, ben bunu üreteceğim dedim.
Dükkandan çıkarken ‘bu bijonu üreteceğim’ dedim. O
da ‘üretirsen tamamını da ben alacağım’ dedi. Tamirciliği bırakıp bijon üretmek için çalışmalara başladım.
Tabi bu süreç öyle anlattığım an kadar kısa olmadı.
Peki bir sermaye birikiminiz var mıydı?
Hep çalışarak kazandım. Bu restleştiğim Memiş
Usta’nın Ali Usta adında bir kardeşi vardı İstanbul’da.
Parça işiyle uğraşıyordu. Onun yanına gittim. Bijon üretebilmek için o zamanlar başka imkan da yoktu. Ancak
torna tezgahıyla bir şeyler yapılabilirdi. Ali amca, torna tezgahı almam için beni Karaköy’de bulunan Akgünler Makina’ya gönderdi, gidip torna, matkap gibi
bir iki parça alıp Trabzon’a döndüm. Tornanın ucuyla
bijon yapacağız! Tornanın taretenini söktüm, ona bir
mekanizma yaptım ve bijon üretimine başladım. İlk
bijonu yapmış olduk, çok da güzel oldu, müthiş de bir
isim yaptık. Hekimoğlu Bijon, herkes tarafından tanınmaya başladı, çevre illerden hatta İstanbul’dan siparişler alıyorduk. Porya tamir etmeye başladık. Çok iş
aldık. Kadromuzu kurduk, işleri genişlettik ancak bijon somununda çok büyük zorluklar çekiyorduk. Somun yapacak bir makine aramaya başladım, fakat bulamıyordum. Bir gün İstanbul’da gezerken bir tezgah
gördüm, içeri girip sordum nedir bu makine diye. Yeni
geldiğini henüz toplanmadığını söylediler. Demonte
durumundaydı. Müdüre çıkardılar ona sordum, bu-
Türkiye’de bijon yapılmıyordu.
O gün bijon yapmaya karar
verdim. Hayatımın
özetlerinden, dönüm
noktalarından
bir tanesidir bu hikayedir
nun somun tezgahı olduğunu söylediler. Şansım varmış aradığımı tesadüfen buldum. Makinenin fiyatı
çok yüksekti. Bir sürü maceradan sonra tezgahı oradan satın alabildim. Taksitle makineyi almıştım. Aldığım yer Perşembe pazarıydı. Firmanın en yetkililerinden biri almama yardımcı oldu, güvendi bana. Tezgahtarla olan mücadelemi görmüş, dışarıda kar vardı,
elektrikler yoktu, tezgahtar Zeki bey paltoya sarılmış,
ben ise terden paltomu çıkarmıştım. O makineyi mutlaka almam gerekiyordu. Benim tezgaha olan ihtiyacımı anlamıştı ve taksitle verdi bana. O zaman 118 bin
TL idi. Ayda 7 bin 500 taksitle tezgahı aldım. Tezgahı
aldığımda oradan 5 ton da 6 köşe malzeme de aldım.
Tezgahı getirip kurdum. Zaten bijon stoğum vardı, ihtiyacım olan bijon somunuydu. Somunları yapıp bijonun üzerine taktık. Bir Artvin’e bir de Samsun’a kadar
gittiğimde 3-4 aylık malzememi sattım.
O zaman İstanbul’a açılmadınız mı?
Tüm ürünleri Trabzon çevresinde sattım. Cebim para
ve senetlerle doldu. Hemen yine İstanbul’a somun
tezgahını aldığım yere gittim. O zamana kadar sadece
ilk taksiti ödemiştim, bir aylık kazançla geri kalan tüm
borcumu ödedim. Bahsettiğim şirket yetkilisi 118 bin
TL borcumun 18 bin lirasını da iskonto yaptı. Yetkilinin adını unuttum bu benim için büyük vefasızlık. Senin gibi girişimci gençlerin önünü açmak gerekir dedi.
Bu firma Transtürk firmasıydı. O zamanlar adı Metal
Ticaret’ti. Çok tanınan bir firmaydı, onlarda ter türlü
makine bulunurdu. Türkiye’de geleceği gören genç girişimcileri destekleyen kişiler bir hayli fazlaydı. Bu tür
firmaların çok hizmeti olmuştur ülkeye. Oradan birçok
arkadaşa tezgah aldık. O tezgahlarla bir çok kişi iş yaptı, değer yarattı.
Somun ve bijon üretme işi ne zamana kadar devam etti?
1975 yıllarına kadar devam etti. Türkiye’de 1 numara olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. Porya tamiri yapıyorduk, Porya’ya bijon bağlayıp müşteriye veriyorduk. Bijonları Makina Kimya Endüstrisi’nin C-1000
70 malzemesiyle yapıyorduk ve çok iyi sonuçlar alıyorduk. Yani levyenin üzerine 3 kişi çıksa bijona bir şey olmuyordu. Ömürlük bijonlar üretiyorduk.
Türkdöküm
69
İÇİMİZDEN BİRİ
Neden bıraktınız bijon üretimini?
Çok fazla rakip çıkmıştı. Rekabet fiyatları düşürmüştü. Zarar eden fiyatlardı. Bu tür rekabetlerde hiçbir zaman olmadık. Biz çelik bijon üretiyorduk, bizden 3 kat
düşük fiyatla piyasaya bijon veriliyordu. Bu rekabete dayanamadık. Biz sağlam bijon üretiyorduk. Hiç unutmam
bijon üretimini bıraktıktan 10 yıl sonra Rize’den bir vatandaş geldi, bijonunun yanlış diş kaptığını söyledi. O
güne kadar bizden aldıkları bijonu kullanıyormuş ve hiç
bir tanesi sıkıntı çıkarmış, bijon istediğini söyledi. Biz de
bırakalı 10 yıl olmuş. Adam ısrarla istedi. Arkadaşlarıma tornada hemen bir bijon yapmalarını söyledim, aynı
malzemeden yapıp bijonu verdik. İyi bir ismimiz vardı,
hep bozulan poryaları tamir ediyorduk. Bijon hikayemiz
de budur.
Döküm işine nasıl başladınız?
1974 Kıbrıs Barış Harekatı yapılmıştı. Hareketten bir zaman sonra o zamanki sanayi bakanı Oğuzhan Asiltürk
Trabzon’da bir toplantı yapmıştı. Ben de katılmıştım. Bakan, toplantıda Kıbrıs Harekatı’nda yaşanan sıkıntıları anlattı. “Ülkemizde, bir şey yapılmıyor, lütfen bir şeyler üretin” dedi. Sanırım birileri Bakan’a bir şeyler söylemişti, benimle bilhassa ilgilendi. Toplantıya katılanların
hepsi duygulandı, çok samimi bir toplantıydı. Kıbrıs’ta
yaşanan sıkıntılar herkesi derinden etkilemişti. Toplantıdan sonra düşünmeye başladım ne yapabilirim diye.
Dedim ki, biz bu Porya’yı tamir ediyoruz, niye bunun yenisini yapmıyoruz? Bakan’ın konuşması da milli hislerimize hitap etmişti. Onun tesiriyle mutlaka bir şeyler
üretmem gerektiğini düşündüm ve bu Porya’yı üreteceğim dedim. Tabi başımıza büyük bir iş daha almış olduk.
70
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
Burada o yıllarda Dökümhane var mıydı?
Burada dökümhane yoktu ve ben dökümle ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Sordum soruşturdum. Bursa’da
Burçelik vardı bildiğim, Makine Kimya’nın büyük sanayi de dökümhanesinin olduğunu öğrendim. Aldım
elime bir tane porya Makine Kimya’ya gittim. Sonradan oraya genel müdür de olan Sinan Bey vardı, ona
porya’yı döktürmek istediğimi söyledim. Porya dediğin hemen dökülecek bir şey değil dedi. Yol gösterin dedim. O da zor iş bulaşmasan daha iyi olur dedi.
Ben çok nettim bunu yapacağım dedikten sonra yakınlarındaki modelci Ali ustaya, bana model yapmasını söyledi. Çelik döküm yapacak, o zaman sfero yoktu. Modeli yaptırdım, heyecanla gidip Porya’yı döktürdüm. Baktım görüntü çok güzel, tornaya bağladık
cam gibi! Düzelttiler hemen, ısıl işlem yaptılar, zaten
numune bir poryaydı. 100 adet porya siparişi verdim.
Sonra döktüler, ısıl işlemini yaptılar ve kullandık. Daha
sonra Makine Kimya bizim siparişlerimize cevap veremedi, Ankara Çelik Döküm’de yapmaya başladık. Porya konusunda da büyük bir isim olduk. Yapan yoktu.
Belki yapan vardı ama ben bilmiyordum.
Makine Kimya’nın ocakları 150 kiloluktu. Biz yetiştiremiyoruz dediler. Ankara Çelik Döküm’e yönlendirdiler. Ankara Çelik Döküm’ün de 2 adet 150’şer kiloluk
ocağı vardı. Hem Makine Kimya hem de Ankara Çelik
Döküm’de dökmeye başladık.
Dökümhaneyi nasıl kurdunuz?
Bende de dökümhane hevesi başlamıştı, zaten bu süreçte dökümün tüm süreçlerini de öğrenmiştim. Her
şey kafamda şekillenmişti ama ne tür bir maceraya gireceğimizi de düşünemiyorduk. O zaman kadar bijon,
somun yapmıştım ama döküm farklıydı, içine girdikten sonra anlaşılan bir şeydi. Oranın müdürlüğünü yapan arkadaş “gel seninle dökümhane kuralım” dedi.
Nasıl olacağına dair araştırmalar yaptık. Hatta Porya
işi arttığı için Burçelik’e gitmiştim, o zaman Özer Bey
oranın genel müdürüydü. Özer Bey, kapasitelerinin
dolu olduğunu Porya dökemeyeceğini söyledi. Dolayısıyla araştırmaya devam ettim ve dökümhane kurmam gerektiğini artık anladım. Neticede şirket kurduk
fikri veren arkadaşla birlikte dökümhaneyi 1976 yılında kurduk. Inductotherm’den birer tonluk 4 adet ocak
aldık. O zaman için büyük tonajlıydı. İngiltere’ye gittik, zaten ocakları da oradan aldık ve fabrikayı kurduk.
İlk döküm nasıl oldu?
Fabrikayı kurduk, eksikleri tamamladık. Amerikalı geldi, ilk dökümü dökeceğiz. Fabrikadakiler bilmiyor tabi,
bir kargaşa doğdu, Amerikalı da şaşırdı, orada dedim
ki tamam iş başa düştü. İşte ondan sonra hayat hikayemiz değişti. Buradan teşekkür etmem gerekiyor, o
süreçte Özer Bey’den çok destek gördüm. Metalurji ve Kimya mühendislerini istihdam etmeye başladık.
O mühendislerin yanında talebe gibi çalıştım, hiç sakınmadan tüm dökümü öğrenmeye çalıştım. Bu be-
İÇİMİZDEN BİRİ
nim için yeni bir çıraklık dönemiydi. Ama ben kendimi onlardan 5 kat daha geliştirdim. Bu konuda da mütevazi olmama sanırım gerek yok. Çalışarak, çabalayarak dökümü öğrendim. Çok emek verdim. Çünkü döküm başka bir şeye benzemez, bilmeden yapılacak bir
iş değil, bunun farkındaydım. Dökümde poryaya yine
devam ettik zaten bizim ana konumuz bu. Kum kalıbı,
reçine kalıbı derken o zamanda Türkiye’de dingil furyası vardı. İlave dingil. Örneğin Trabzon’da ilave dingil
yapan en az 7-8 yer var, hepsinin de Poryaya ihtiyacı
var. Bu ilave dingil furyasıyla paralel bütün Türkiye’ye
yayıldık. Takalama presleri aldık. Reçine sistemiyle kurulmuştuk, reçine fiyatları çok arttı. Dedim ki bunu demir kalıba döksek ne olur? Yuvarlak şekilli poyraları kokil yaptık ama o kokile öyle bir hat yaptık ki çok seriydi.
Bir günde o kokilde yüzlerce porya döküyordum, pırıl
pırıl çıkıyordu.
Çelikçiler, kokile biyet, külçe döküyorlar. Aslında
parça işi çok bilinen bir iş değil. Nereden aklınıza
geldi?
O zamana kadar ne öyle bir fikrim vardı nede duymuştum. Ama birden aklıma geldi. İlk döküm de Ford’un
arka poryasıydı. Kokile döktüğüm ilk poryayı aldığımda hiç unutmam sevinçten çığlık attım.
Bu dökümhaneyi kurmanız, hat yapmanız, ocak almanız v.s. üretimden parça almaya başlamanız ne kadar
sürdü? Gerçi bijon yapmıştınız ama dökümhaneyi kurmak daha sıkıntılıdır.
Dökümhaneyi kurarken işin açık tarafı çok zorlanmadık, acı çekmedik. Asıl acıyı şimdi çekiyoruz. Dökümhaneyi 6 ay gibi bir zamanda faaliyete geçirdik. Perakende işler aslında bize yetiyordu ama niye montaj fabrikalarına parça vermiyorum diye de düşünmüyor değil-
Mühendislerin yanında talebe
gibi çalıştım, hiç sakınmadan
tüm dökümü öğrenmeye
çalıştım. Bu benim için yeni bir
çıraklık dönemiydi. Ama ben
kendimi onlardan 5 kat daha
geliştirdim
dim. İlk defa MAN’a porya vermeye başladık. Bu 25 yıl
devam etti. Daha sonra Ford’un poryasını verdik. Sonra
da Chrysler’e porya verdik. Aslında başta Chrysler bize
çok sıcak bakmadı. Onlar 5 kolluk porya yapıyorlardı.
Şöför Jantı ayarlamak için uğraşıyordu ve lastik yolda
yuvarlanır gibi gidiyordu. Bunu önlemek için ne yapabilirim dedim. Bende o zaman 5 kolluk porya yapıyordum. Sonra düşündüm bunu 6 kollu yaparsak sorun
çözülebilir. Yine Ankara’da Ali ustayı buldum, modeli 6
kollu yapmasını rica ettim, yapıp verdi. 6 kollu poryayı da ben icat etmiş oldum. İnanın adam Chrysler’den
kamyonu alıyor, gelip Değirmendere’de benim kapımın önüne çekiyordu, arka poryaları değiştirip öyle
devam ediyordu. Sonra Chrysler’e de porya vermeye
başladık. Böylece 6 kollu poryayı biz Türkiye’ye yaydık.
Sonradan da işimizi biraz daha geliştirelim dedik. Şuan
çelik döktüğümüz ilk fabrikamız küçüktü, şimdiki yeri
kurduk. İşler büyüdükçe Avrupa’ya açıldık. Avrupa’da
şuan biz en iyi poryacılar arasında sayılıyoruz.
Türkdöküm
71
İÇİMİZDEN BİRİ
Chrysler kapandı. Biz tamamen işlenmiş parça veriyoruz.
Biraz da güncel bilgiler alırsak, 2010 yılında kaç
ton üretim yaptınız?
26 bin ton civarında üretimimiz oldu. Tabi bu sfero döküm. 15 bin ton da çelik döküm yaptık.
Aslında 125 dönüm yeni bir arazi aldık. Burada çok
modern ve büyük bir dökümhane kurmak istiyorduk.
Sonradan vazgeçtik. Kullandığımız elektriği bile kendimiz çekiyoruz. Devlet elektrik hattını bile bize çektirdi. Elektrik almak da ayrı bir dert. Dolayısıyla yeni
fabrika kurmaktan vazgeçtik.
Bahsettiğiniz 60-70’li yıllarda İstanbul size göre
daha mı avantajlıydı?
Tabi avantajlıydı hala daha avantajlı.
Nasıl bir dezavantajınız var?
Burada işçilik maliyetleri daha yüksek. Hammaddeyi
oradan temin etmek zorundasın, yani lojistik olarak
uzağız.
Buradaki ilk dökümhane siz misiniz?
Bizdik ve hala da biziz. Pik dökümhaneleri var ama çok
küçük ve ilkel yöntemlerle döküyorlar.
Başka neler yaptınız?
Bimetali Türkiye’de ilk biz yaptık. Tabi bu aklıma geldi
de yaptım değil, duymuştum. Bu konu için çok emek
ve para harcadık. Önce yaptık olmadı, çok uğraş verdik. Ama sonunda yaptık. Bu konuda Türkiye’nin bir
numarasıyız.
Nerede kullanıyorsunuz?
Konkoser tesislerine veriyoruz. Burada palet ve kırıcılarda kullanılıyor. Bizim 6 adet ısıl işlem ocağımız var.
Avrupa’ya ilk porya ihracatıyla mı başladınız?
Tabi bizim şuan işimizin yüzde 85-90’ı porya. Ürün çeşitliliğine çok girmedik. Kendi modellerimizi de yapabiliyoruz artık. Mükemmel bir işleme atölyemiz var. İlk
porya üretimine başladığımızdan beri iyi bir işleme
atölyemiz var. O zaman klasik tornalarla yapıyorduk,
şimdi CNC tezgahlarla yapıyoruz.
İhracatınız ne durumda?
Şuan işimizin yüzde 90’ını Avrupa’ya ihraç ediyoruz. İç
piyasaya pek çalışmıyoruz. Zaten Türkiye’deki MAN ve
72
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
Tesisinize bu yıl herhangi bir yatırım yapabildiniz
mi?
Kum tesisimiz yapılırken ben Amerika’da ameliyat olmuştum. Sağlık sorunlarından dolayı burada bulunamamıştım. Kum tesisimiz iyi değildi, daha doğrusu
yanlıştı. Bu sene tüm kum tesisimizi yeniden yaptık.
Her şeyi değiştirdik. Dökümhanede toz, toprak yoktur. Burası entegre bir tesis. Döküm dökülür, temizlenmiş parça olarak da buradan çıkar. Modern bir dökümhanemiz var. Zaten Türkiye dökümhaneleri çok güzel.
Avrupa’da çok büyük firmalarla çalışıyoruz, fiyat baskısı mutlaka yapılıyor ama biz ölü diye tabir edilen fiyatlarla hiçbir zaman çalışmadık, bundan sonra da çalışmayı düşünmüyoruz. Biz hakkımızdan fazlasını da
almıyoruz çünkü onun da hayırlı olmadığını düşünüyoruz. İşimizin karşılığı ne ise onu talep ediyoruz. Biz
döküm teknolojisi olarak iyi durumdayız. Bunu Türkiye döküm sanayisi için söylüyorum. Döküm sektörümüz çok iyi aşamalar kaydetti. Gerçi prensip olarak
Türkiye’de hiçbir dökümhaneye gitmiyorum. Şimdiye
kadar sadece Döktaş’a gittim. Ve şuanda da aslında ziyaret etmek istediğim, görmek istediğim İzmir’deki
Atik Metal’dir(Akdöküm). İyi bir yatırım yaptıklarını biliyorum. Bazen telefonlaşıyoruz ama görmek kısmet
olmadı. Sağlık durumum aslında biraz seyahat etmemi engelliyor. Ama bulduğum ilk fırsatta İzmir’e Atiklere gideceğim.
Dünü ve bugünü karşılaştırdığımızda döküm sanayimizde neler değişti?
Eskiden dökümcülük çok
küçük çapta yapılan veyahut
sürünerek yapılan bir işti.
Teknoloji yoktu. Şimdi her türlü
teknolojiye ulaşabiliyorsunuz.
Fakat dökümcülerin zihniyeti
değişmedi
İÇİMİZDEN BİRİ
Celal Hekimoğlu, Kubilay Dal’a fabrikayı gezdirdi
Eskiden dökümcülük çok küçük çapta yapılan veyahut sürünerek yapılan bir işti. Teknoloji yoktu. Şimdi her türlü teknolojiye ulaşabiliyorsunuz. Fakat dökümcülerimizin zihniyetinin çok değiştiğini söyleyemem. Burada kimseyi tenkit etmediğimi belirtmek isterim, kendimi de bunlardan ayırmadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Zihniyetimiz değişmedi. Türkiye,
döküm konusunda ciddi aşamalar kaydetti ve dünya
pazarında iyi bir yer edindi. Ama bu her an kaybedilebilir. Çünkü en büyük sorunumuz “rekabet”. Bizim en
büyük düşmanımız yine biziz. Rekabet edelim derken sadece fiyat düşürüyoruz. Halbuki işimizle, teknolojimizle, başarımızla ortaya çıkmalıyız. Ama biz fiyat kırıp rekabet ediyoruz. Bu sektörümüzde çok ciddi bir sorun. Fiyatın burada etken olmadığını söylemek istemiyorum, fiyat önemlidir ama bir şeyler yaratmadan sadece rakip gördüğün firmanın işini elinden almak için fiyat düşürmenin döküm alıcısından
başka kimseye faydası olmaz. Aslında döküm alıcıları
için de faydalı değil.
Ben Almanya’da bir firmayı ziyaret etmiştim, firma
bize döküm işi vermek istiyordu. Gittim görüştüm,
bana numune resimleri getirdiler yaklaşık 22 adet resim uzattılar. Ben hepsini değil sadece 2 adet resim
almak istedim. Adamlar şaşırdı daha önce de böyle
yapmışlar resimleri uzattıkları bir firma hepsini almış.
Beni tebrik ettiler, dedim ki ancak iki tane alırım numuneyi yaparım siz de tamam derseniz üretime geçerim. Sonra istediğimiz zaman tekrar bu 2 resmi
4-5 yaparız. Ama ben hepsini alsam ve sonra da başaramazsam imajımız bozulacak. Sadece benim değil, ülkemizin de imajı bozulacak. Ama bazı döküm-
cü arkadaşlarımız buna dikkat etmiyor. Benim gördüğüm yanlışlardan biri budur. Benim prensibim; gider bir tane alır getirir üretirsin, ürününü kabul ettirirsin sonra başka resimleri de alıp artırırsın. Zaten bu
tür büyük firmalara bağlanmanın da lüzumu yok. Riski dağıtmak gerekiyor. Kapasitenin tümünü bir yere
bağlamamak lazım.
Şuanda Türkiye’de çok güzel tesisler, dökümhaneler var. Hepsi gerçekten çok güzel. Örneğin ziyaret etmek istediğimi söylediğim Atiklerin firmaları.
Türkiye’de gerçekten döküme gönül vermiş insanlar
var. Çok güzel iş yapan dökümhanelerimiz mevcut.
Bizi arayan dökümhaneler var, örneğin bu işi nasıl
yapıyorsun diye soruyorlar, ben açıklıyorum. Bunda
saklanacak bir şey yok. Bilgiyi paylaşmak ve birilerine aktarmak gerekiyor. Hem dökümhane içinde hem
de genel olarak sektör içinde. Özellikle yurtdışına gidip diğer firmaların işine musallat olanlar doğru yapmıyor. Avrupa, döküm alımında bir deryadır. Çünkü kendileri döküm gibi zahmetli işleri artık yapmıyorlar. Dolayısıyla bizim döküm satacağımız çok fazla yer var. Başkasının işini alacağımıza kendimiz yeni
yer bulalım. Hem biz büyüyelim hem de ülkemiz kazansın.
Döküm sanayimizin size saygı duyduğunu söyleyebiliriz. Burada önemli bir iş yapıyorsunuz.
Saygı duyanlara öncelikle teşekkür ederim. Biz burada Karadeniz’in bir ucundayız. Burada, bu işi yapıyoruz. İyi de yaptığımızı düşünüyoruz. Bizim uzun süre
uğraş vererek ortaya çıkardığımız bir prosesimiz var.
Avrupa da dahil hiçbir yerde bu kadar güzel bir proses yok.
Burada Karadeniz dağlarının eteklerinde bir mücade-
Türkiye’de ilk poryayı yapan Hekimoğlu Döküm, porya konusunda
oldukça iddalı.
Türkdöküm
73
İÇİMİZDEN BİRİ
Hepimiz hata yapmışızdır
ama aynaya baktığında
kendinden utanmamalısın.
Belki en çok hatayı ben
yapmışımdır ama insanların
hatalarından ders çıkarıp,
aynı hatayı bir daha
yapmaması lazım
le veriyorsak ülkemiz, bayrağımız için veriyoruz. Burada Trabzon’a, Türkiye’ye bir katma değer yaratmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla burada rekabet edeceksek
hakkıyla yapmalıyız. Yoksa birbirimizden müşteri çalarak hiçbir zaman muvaffak olamayız. Yurt dışından
bize de teklifler geliyor. Ama biz kabul etmiyoruz. Bizim hiçbir zaman meslektaşlarımızın işinde gözümüz
yoktur, gelen teklifleri de bu doğrultuda sürekli reddettik. Benim kişisel olarak dikkat ettiğim en önemli husustur.
Ben burada geçmişte yaşadığım bir olayı anlatayım.
Eku Fren’in kampana yaptığı bir otomotiv firması,
bana gelip kampana yapmamızı istedi. Ben de dedim
ki ‘biz kampana yapmıyoruz. Kampanayı Eku yapıyor,
Döktaş döküyor sizin kampananızı’ Allah rahmet eylesin Eku Fren’den Rahmi ağabeyi herkes tanır, çok
sevdiğimiz ve saygı duyduğumuz biriydi. O otomotiv firmasına dedim ki ‘ben Rahmi ağabeyin işini nasıl alırım, her gün yüz yüze bakıyoruz, telefonlaşıyoruz. Ben para için böyle bir şey yapamam.’ O zaman
dediler ki eğer bunu yapmasan biz de sana porya işi
yaptırmayız. Ben de bu sizin taktirinizdir yaptırmayabilirsiniz dedim. Ve gerçekten bizden ürün almadılar.
Bu meslektaş dayanışmasının her koşulda, her devirde devam etmeli.
Unutamadığınız bir anınız var mıdır?
Benim ilk ihracatım şöyle olmuştu. Elime bir adres
geçti. Aks yapan bir firma, Porya da kullanıyorlar. Atladım arabama karayoluyla doğru Almanya’ya gittim.
Tabi hiç yabancı lisan bilmiyorum. Ancak gidip firmayı buldum. Zile bastım adam kapıyı açtı, elimde bir
katalog resimlerde bijon ve porya var. Katalogu adama uzattım, bunları yapıyorum dedim. Adam bana
çok kızdı tabi. El kol hareketi, tarifle felan burada bir
Türk çalışan yok mu diye sordum. Var dediler, çağırdılar orada mühendis olarak kalite kontrolde çalışıyordu. Türk arkadaş bana tercümanlık yaptı, anlattım
üretimimizi. Adamın ilgisini çekti, gidip iki adet porya
resmi getirdi, numuneni yapıp gönder dedi. Ben gelip modeli yaptırdım, döktüm, işledim, güzel bir şekil-
74
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
de paket yapıp arabanın arkasına koyup yola çıktım.
Götürüp teslim ettim, kontrol ettiler ve böylece ilk ihracat da başlamış oldu.
Kaç yılıydı?
1985 yılıydı. Döküm zahmetli bir iştir, emek ister.
Onun için de değerlidir. Değerini kaybettirmememiz
lazım.
Porya para kazandırır mı?
Porya işi çok zor bir iş, para kazandırmayan bir iş.
Kapasite doldurma parçası olduğu için, Avrupalı da
o gözle bakıyor. Dökümcülere de cazip geliyor. Ben
Türkiye’de ilk çelik poryayı döktüm. Eğer başkası da
var ise en azından ben bilmiyordum. Gerçi ilk poryayı
da Türkiye’de biz yapmıştık. Porya konusunda iddialıyızdır. Bildiğimiz en iyi iş.
Çocuklarınız da döküm ile mi uğraşıyor? Oğlunuzu elim bir kazada kaybettiğinizi biliyoruz. Allah
rahmet eylesin. Diğer çocuklarınız neler yapıyor?
Rahmetli oğlumun büyüğü ve küçüğü burada bizimle birlikte. Bir de Boğaziçi Üniversitesi Makine
Mühendisliği’nden mezun olan oğlum var. O da yakında aramıza katılacak.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Hepimiz hata yapmışızdır ama aynaya baktığında
kendinden utanmamalısın. Belki en çok hatayı ben
yapmışımdır ama insanların hatalarından ders çıkarıp, aynı hatayı bir daha yapmaması lazım.
“Bir insanda güzel olan yüzdür, yüzde güzel olan gözdür, ama en önemlisi insanların verdiği sözdür.”
April 25 – 27, 2012 Monterrey, Nuevo Léon, México
Call for Papers
The WFC2012 organizers invite you to send your paper abstracts according the Symposiums and schedule.
WFC2012 Symposiums
General Chairman: Dr. Felipe Arturo Reyes Valdés
Symposium
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
Chairing by (proposed):
Environmental protection
Energy saving
Cast Irons
Steel Castings
Cast Composites
Heat Treatment Casting
Casting Simulation of casting processes
Application of computers, robotics and
automation in the Foundry Industry
Inorganic chemical binders
Evaporative patterns casting, Lost foam
Rapid prototyping
Austempered ductile iron
Light alloy castings
Innovations and education in foundry
New refractory developments
Mats Holmgren
Vijay Prakash Saha
Chair vacant, Inform. Gotthard Wolf
Reinhold Hanus
Natalia Sobczak
Emilio Ramous
Vinod Kapur
Tony Lowe or Oliver Johnson
Adel Nofal
Salvador Valtierra
Lee Styger
Call for papers schedule
Event
Dead line to received abstracts
Review of abstracts
Accepted author will notify to prepare final papers.
Deadline to receive final papers
Send comments and corrections of papers to the authors
Deadline to receive the final corrected papers
Date
January-June 2011
January-June 2011
July 2011
October 2011
October-December
January 2012
Text Format
Abstract.- At least 75 words are required and not to exceed 150 words.
Text.- Use Microsoft XP or lower version of word or Rich Text Format (RTF). Published
papers will be fully formatted by WFO editors after peer review approval. Papers
should be submitted using plain text in a full column format, with minimal formatting
such as bold type columns, etc.
Key Words. - For purposes of citation and search, a list of key words should be
included at the top of each paper just prior to the abstract. Example:
 Keywords: magnesium, nanocomposites, ultrasonic cavitations, dispersion
Contacts to Information:
Andrew Turner
[email protected]
WFO General Secretary
J. Antonio Lazcano P.
[email protected]
COMIMSA General Director
The abstracts should be sending to: [email protected]
www.wfc2012.com
Arturo Reyes
[email protected]
WFC2012 General Chair
HAMMADDE PİYASALARI
TÜDÖKSAD Hammadde Fiyat Endeksi
İ
lk defa Nisan 2008’de uygulanmaya başlayan, ‘Metalik Malzeme Fiyat Farkı Endeksi’ dökümhaneler ve döküm alıcıları arasında doğan sıkıntıları ortadan kaldırarak, Avrupa’da olduğu gibi, değişen hammadde fiyatları konusunda tüm taraflara temel bilgi sağlıyor.
TÜDÖKSAD tarafından, üye firmalardan toplanan güncel
bilgiler doğrultusunda oluşturulan
hammadde fiyat endeksi tablo ve grafiklerle birlikte dergimizde yayınlanıyor.
Sözkonusu tablo, her ayın ilk haftası güncellenmekte ve
TÜDÖKSAD’ın web sitesi www.tudoksad.org.tr ‘den yayınlanmaktadır.
Bu sayımızda Mayıs - Ağustos 2011 dönemini kapsayan
en güncel verileri aşağıdaki tablo ve grafiklerde veriyoruz.
Hammadde fiyatları TL / ton
Dönem
2004 Ortalama
2005 Ortalama
2006 Ortalama
2006 Aralık
2007 Ocak
2007 Ortalama
2007 Aralık
2008 Ocak
2008 Ortalama
2008 Aralık
2009 Ocak
2009 Şubat
2009 Mart
2009 Nisan
2009 Mayıs
2009 Haziran
2009 Temmuz
2009 Ağustos
2009 Eylül
2009 Ekim
2009 Kasım
2009 Aralık
2010 Ocak
2010 Şubat
2010 Mart
2010 Nisan
2010 Mayıs
2010 Haziran
2010 Temmuz
2010 Ağustos
2010 Eylül
2010 Ekim
2010 Kasım
2010 Aralık
2011 Ocak
2011 Şubat
2011 Mart
2011 Nisan
2011 Mayıs
2011 Haziran
2011 Temmuz
2011 Ağustos
76
Hurda (1)
SferoPiki (2) Hematit Pik (3) Çelik Piki (4)
Ort
Ort
373
407
453
471
487
487
492
612
460
497
491
470
465
468
457
517
553
542
519
515
524
545
593
672
731
671
624
633
687
669
632
615
715
818
806
800
771
817
810
798
852
Max
490
495
560
510
526
910
510
543
525
519
470
590
510
600
639
610
577
590
550
565
640
747
765
745
710
718
710
750
690
680
770
845
900
820
792
830
840
845
880
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
472
515
541
558
589
622
671
978
960
880
869
810
696
645
604
633
734
656
660
587
607
700
680
857
1048
856
827
831
897
840
850
796
924
962
980
1008
996
1058
1059
1072
1203
Max
650
652
717
717
757
1605
1605
1340
1350
1070
900
850
831
745
780
750
780
690
680
780
750
1040
1225
925
843
865
935
912
955
900
1016
1030
1152
1065
1065
1090
1130
1182
1275
Ort
558
571
594
584
659
982
975
822
723
657
655
610
569
640
687
659
659
585
617
692
717
851
1047
874
845
824
843
812
782
812
906
1002
980
966
972
999
1042
1127
1102
Max
Ort
620
628
641
614
705
1416
1010
992
756
710
670
700
635
640
770
725
660
620
660
725
740
950
1180
925
850
864
860
840
800
857
939
1030
1040
1014
1014
1028
1053
1190
1190
471
428
462
479
494
521
507
596
859
765
678
664
568
543
504
505
540
568
567
546
513
572
675
663
823
914
838
766
779
812
765
721
745
848
875
898
901
893
912
962
984
1059
Max
541
550
592
530
623
1227
840
840
707
650
600
563
537
563
600
605
600
560
656
747
665
900
1150
950
795
824
830
800
780
820
905
960
970
970
973
942
1020
1055
1102
Sfero
Pik
Çelik
Döküm Döküm Döküm
(7)
(8)
(9)
423
461
497
515
535
555
582
795
710
689
680
640
581
557
531
575
644
599
590
551
566
623
637
765
890
764
726
732
792
755
741
716
820
890
893
904
884
938
935
935
1028
486
502
515
516
560
766
665
624
592
541
532
513
497
554
590
578
558
532
559
614
642
755
856
764
715
717
757
729
692
707
796
878
873
867
852
886
906
927
966
373
407
453
471
483
487
492
612
460
497
491
470
465
468
457
517
553
542
519
515
524
545
593
672
731
671
624
633
687
669
632
635
715
818
806
800
771
817
810
798
852
HAMMADDE PİYASALARI
Hurda Fiyatı (1)
Çolakoğlu Metalurji A kalite fiyatı ve Türkiye genelindeki dökümhanelerce satın alınan paketli veya dökme, kaplamasız, DKP sac hurdalarının maliyet fiyatlarının günlük hesap edilmiş, ağırlıklı aylık ortalaması
Sfero Piki (2)
İthal kaynaklardan temin edilen Sfero pikinin güncel
fiyatlar ve bağlanan sözleşmeler ile dökümhanelere
maliyet fiyatlarının ortalaması
Hematit Piki (3)
İsdemir, Kardemir ve ithal kaynaklı pikin güncel fiyatlar ile dökümhanelere maliyet fiyatlarının ortalaması
Çelik Piki (4)
İsdemir, Kardemir ve ithal kaynaklı pikin güncel fiyatlar ile dökümhanelere maliyet fiyatlarının ortalaması
Sfero Döküm Hammadde Maliyeti (7)
Ortalama yüzde 50 sfero piki ile yüzde 50 hurda ile hesaplanan malzeme maliyeti
Pik Döküm Hammadde Maliyeti (8)
Ortalama yüzde 50 hurda ile yüzde 25 hematit ve yüzde 25 çelik piki ile hesaplanan malzeme maliyeti
Çelik Döküm Hammadde Maliyeti (9)
Yüzde 100 hurda ile hesaplanan malzeme maliyeti
ÇOLAKOĞLU METALURJİ A.Ş. TARAFINDAN BELİRLENEN METALİK HURDA PİYASASI FİYAT DEĞİŞİMLERİ
Çolakoğlu Hurda Fiyatları TL/Kg Aylık Ortalama - A Kalite
Çolakoğlu Hurda Fiyatları Değişimi Aylık %
CAEF Avrupa Metalik Malzeme Fiyat Endeksi
Türkdöküm
77
İKİNCİ EL
Satılık Dökümhane Ekipmanları
Satılık Yarı Otomatik Yaş Kum Kalıplama Hattı
Kullanım dışı kalan saatte 16/20 tam kalıp yapan yarı
otomatik yaş kum kalıplama hattı satılıktır.
1 adet ÇMS-KM16 Kum mikseri (15ton/saat, tartım üniteli),
1 adet kum mikseri konveyör bantlar ve silo PLC kontrol sistemi,
1 adet vibro sarsak elek (ÇMS-VSE 4300x900 çift vibro motorlu elek)
1 adet Poligon elek (ÇMS-PE 2 tip döner tamburlu, elek 3mm çelik tel 7x14
mm örgülü)
1 adet Otomatik derece bozma ve ayırma robotu
75 takım 800x600x180 mm döküm derece taşıma ve transfer arabaları
(komple işlemeli takviyeli tip çift burçlu)
2 adet derece çevirici
3 adet (2 adet hatta kullanılmak üzere +1 yedek) K&W marka 1100x900 mm
ölçülerine kadar kalıplama yapabilen sarsma basma tip kalıplama makinası
Muhtelif miktarda pnömatik sıyırıcılar, pnömatik kurtağızları, K&W makinaları makaralı transfer hatları, toplam 150metre, 60mm eninde muhtelif uzunlukta konveyör bantları, kum mikseri helezonları, hat için kullanılan muhtelif ekipmanları içermekte.
İrtibat: B.Mustafa KURDAK
Şenkaya Çelik Döküm Tel :+90 232 877 04 24 e-mail : [email protected]
78
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2011
HABER
TÜDÖKSAD’dan
Yeni Bir Kitap
T
ürkiye Döküm Sanayicileri Derneği tarafından yayınlanan ve sektörde ilk Türkçe Kaynak yayın olan “Alüminyum Döküm Teknolojisi” adlı kitap Naci Onat tarafından derlenerek dernekte yayına hazır hale getirildi.
320 sayfalık eser sektör için önemli bir kaynak olarak
hizmet edecek.
Kitabın içeriğinden bazı başlıklar:
I.
Alüminyum, Üretimi ve Kullanım Trendleri;
Alüminyum Dökümün Artış Nedenleri, Otomobillerde Kullanılan Alüminyum Miktarları, Türkiye’de
Alüminyum Üretim ve Tüketimi, Alüminyum Nasıl Elde Edilir? Alüminyum Neden Önemli Bir Malzemedir? Metallerin Karakteristik Özellikleri, Alüminyum ve Alüminyum Döküm Alaşımları, Kaliteli Döküm Yapmanın Zorlukları, Alüminyum Döküm
Alaşım Standartları, Alüminyum Alaşımları, Alaşım
Elementlerinin Döküme Etkileri
II. Vazgeçilmez Döküm Kuralları;
III. Metal Ergitme ve Sıvı Alüminyum Özellikleri
Ergitme Fırınları, Ergitme İşleminde Kimyasal
Aktiviteler, Yanma ve Yanma Prensipleri, Refrakter
Malzemeler ve Uygulaması, Flakslar, Flaks Çeşitleri ve Bileşimleri, Sıvı Alüminyum Temizlik Ölçme
Metotları, Gazlılık Nedenleri ve Gaz Alma Teknikleri, Gaz Miktarının Ölçülmesi, Akışkanlık, Modifikasyon, Modifikasyon Master Alaşımları, Tane İnceltme - (Grain Refinement)
IV. Metallerin Atomik Yapısı - Alaşımların Katılaşma
Mekanizması, Metallerin Katılaşması ve Denge
Diyagramları
V. Dökümhane Süreç Akışı ve Kalıplama Metotları
Kalıplama metotlarına göre süreçler, Alüminyum
Döküm Kalıplama Metotları
VI. Yatay Yolluk Sisteminde Önemli Terimler ve
Pratik Bilgiler,Döküm Havuzu, Açılı Dikey Yolluk,
Yolluk Tabanı, Yatay Yolluk, Yatay Yolluk Yeri,
Besleyici, Yolluk Hesapları
VII. Alçak Basınçlı Döküm Sızdırmazlık, Metal
besleme tüpü, Basınç Teorisi, Basınç ve Sürenin
Hesaplanması
VIII. Yüksek Basınçlı Döküm – (Die Casting)
IX. Geliştirilmiş Entegre Sistemler, Sıkıştırmalı
Döküm - (Squeeze Casting)
X. Alüminyumun Isıl İşlemi
Türkdöküm
79
TÜRKİYE DÖKÜM SANAYİCİLERİ DERNEĞİ ÜYE FİRMALARI
FİRMA ADI
ŞEHİR
ADARAD DÖKÜM ÜRÜNLERİ SAN. TİC. A.Ş.
BURSA
0224 714 82 00 Fax:022471487 49
www.adarad.com.tr
AKDÖKÜM SANAYİ A.Ş.
İZMİR
0232 478 18 20 0232 478 18 96
www.akdokum.com.tr
AKDAŞ DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
ANKARA
0312 267 18 80 0312 267 18 88
www.akdas.com.tr
AKMAN DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 689 04 33 0212 689 01 57
www.akmandokum.com
AKMETAL METALURJİ ENDÜSTRİSİ A.Ş.
İSTANBUL
0216 593 03 80 0216 593 03 82
www.akmetal.com
ALBAKSAN ALAŞIMLI BAKIR SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 875 11 43 0212 875 11 42
www.albaksan.com
ANADOLU DÖKÜM SANAYİ A.Ş.
KOCAELİ
0262 527 23 51 0262 527 28 76
www.anadoludokum.com.tr
ARAL DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0212 567 51 66 0212 612 90 33
www.araldokum.com.tr
ARDEMİR ÇELİK DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
KONYA
0332 248 25 00 0332 249 40 40
www.ardemir.com
ARDÖKSAN SFERO KAL. PİK DÖK. SAN. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
www.ardoksan.com
ARPEK ARKAN PARÇA ALUMİNYUM ENJEKSİYON KALIP SAN. TİC. A.Ş.
KOCAELİ
0212 595 10 08 0212 595 16 49
0262 658 97 44 0262 658 97 49
AS ÇELİK DÖKÜM İŞLEME SAN. TİC. LTD. ŞTİ
SAMSUN
0362 266 88 47 0362 266 67 46
www.ascelikltd.com
AY DÖKÜM MAKİNA SAN. TIC. A.Ş.
ANKARA
0312 267 04 57 0312 267 04 56
www.aydokum.com
AYHAN METAL PRES DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
KOCAELİ
0262 751 21 94 0262 751 21 98
www.ayhanmetal.com.tr
BİLGE DÖKÜM MAKİNA SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 565 60 65 0212 565 61 70
www.bilgedokum.com
BMC SANAYİ TİCARET A.Ş.
İZMİR
0232 477 18 00 0232 477 18 77
www.bmc.com.tr
BORAN ÇELİK DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
ANKARA
0312 640 11 66 0312 640 11 77
www.borancelik.com
BURÇELİK BURSA ÇELİK DÖKÜM SAN. A.Ş.
BURSA
0224 243 11 07 0224 243 21 82
www.burcelik.com.tr
BURDÖKSAN DÖKÜM MAD. NAK. TİC. SAN. LTD. ŞTİ.
BURSA
0224 493 26 06 0224 493 26 09
www.burdoksan.com
CEVHER DÖKÜM SANAYİ A.Ş.
İZMİR
0232 478 10 00 0232 478 10 10
www.cevherdokum.com
İZMİR
0232 399 10 00 0232 399 10 10
www.cms.com.tr
COMPONENTA DÖKÜMCÜLÜK TİC SAN. A.Ş.
BURSA
0224 573 42 63 0224 573 42 73
www.componenta.com
ÇELİK GRANÜL SANAYİ A.Ş.
İSTANBUL
0212 771 45 55 0212 771 20 57
www.celikgranul.com
ÇELİKEL ALÜMİNYUM DÖKÜM İMALAT SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 311 14 42 0216 311 10 67
www.celikel.com
ÇEMAŞ DÖKÜM SANAYİ A.Ş.
KIRŞEHİR
0386 234 80 80 0386 234 83 49
www.cemas.com.tr
ÇUKUROVA-İNŞAAT MAK. SAN. TİC. A.Ş.
MERSİN
0324 221 84 00 0324 221 50 20
www.cimsatas.com
DALOĞLU DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
ADAPAZARI
0264 275 48 07 0264 275 14 11
www.daloglu.com
DEMİSAŞ DÖKÜM EMAYE MAM. SAN. A.Ş.
KOCAELİ
0262 677 46 00 0262 677 46 99
www.demisas.com.tr
DENİZCİLER DÖKÜMCÜLÜK SAN. TİC. A.Ş.
CMS JANT ve MAKİNA SAN. A.Ş.
www.arpek.com.tr
İZMİR
0232 376 72 80 0232 376 72 83
www.denizcast.com
DİRİNLER DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
İZMİR
0232 376 87 87 0232 376 85 67
www.dirinlerdokum.com
DOĞRU DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
BURSA
0224 482 29 35 0224 482 29 39
www.dogrudokum.com
DOĞU DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
ELAZIĞ
0424 255 50 77 0424 255 56 56
www.dogudokum.com.tr
DÖKSAN BASINÇLI DÖK. MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ
KOCAELİ
0262 658 29 10 0262 658 26 69
www.doksandokum.com
DUDUOĞLU ÇELİK DÖK SAN. TİC. A.Ş.
ÇORUM
0364 254 90 01 0364 254 90 04
www.duduoglu.com.tr
DUYAR VANA MAKİNA SANAYİ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 668 18 06 0212 594 73 42
www.duyarvalve.com
ANKARA
0312 267 05 56 0312 267 05 59
www.ekstrametal.com.tr
EKU FREN KAMPANA DÖKÜM SAN. A.Ş.
KOCAELİ
0262 658 10 01 0262 658 10 00
www.eku.com.tr
ELBA BASINÇLI DÖKÜM SAN. A.Ş. ODÖKSAN OSMANELİ ŞB.
EKSTRA METAL DÖKÜM İZABE MAK. SAN. İTH. İHR. LTD. ŞTİ.
BİLECİK
0228 461 58 30 0228 461 58 36
www.odoksan.com.tr
ENTİL END. YAT. TICARET A.Ş.
ESKISEHIR
0222 237 57 46 0222 237 26 79
www.entil.com
ER DÖKÜM MAK. SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 377 01 42 0216 377 01 47
www.erdokum.com
ERGENEKON ÇELİK SAN. TİC. A.Ş.
ANKARA
0312 280 86 97 0312 280 86 99
www.ergenekon.com.tr
ERKUNT SANAYİ A.Ş.
ANKARA
0312 397 25 00 0312 397 25 07
www.erkunt.com.tr
KOCAELİ
0262 653 42 60 0262 653 41 60
www.ferrodokum.com.tr
İSTANBUL
0216 307 12 62 0216 307 28 68
www.gedikdokum.com.tr
www.gurmetal.com.tr
FERRO DÖKÜM SANAYİ DIŞ TİC. A.Ş.
GEDİK DÖK. VANA SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 394 33 31 0216 394 32 88
GÜVEN PRES DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 365 94 34 0216 365 29 82
www.gpdpress.com
HAYTAŞ DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 365 10 56 0216 314 19 80
www.haytas.com.tr
www.hekimogludokum.com
GÜR METAL HASSAS DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
TRABZON
0462 325 50 42 0462 325 50 44
HEMA OTOMOTİV SİSTEMLERİ A.Ş.
TEKİRDAĞ
0282 758 10 40 0282 758 10 90
www.hattatholding.com
HİSAR ÇELİK DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 464 70 00 0216 464 70 20
www.hisarcelik.com
İĞREK MAKİNA SAN. TİC. A.Ş.
BURSA
0224 243 16 06 0224 243 13 20
www.igrek.com.tr
İSTANBUL DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
KOCAELİ
0262 728 13 00 0262 728 13 08
www.istanbuldokum.com
KARAMAN DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
DÜZCE
0380 537 52 67 0380 537 52 68
www.karamandokum.com
KARDÖKMAK – KARDEMİR DÖKÜM MAKİNA A.Ş.
KARABÜK
0370 418 22 34 0370 424 36 81
www.kardokmak.com.tr
HEKİMOĞLU DÖKÜM SAN. NAK. TİC. A.Ş.
TÜRKİYE DÖKÜM SANAYİCİLERİ DERNEĞİ ÜYE FİRMALARI
FİRMA ADI
ŞEHİR
KAYDÖKSAN – KAYSERİ DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
KAYSERİ
0352 321 12 57
0352 321 11 94
www.kaydoksan.com.tr
KIZILIRMAK DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.
ÇORUM
0364 235 03 16
0364 235 03 20
www.kizilirmakdokum.com
KÖRFEZ DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.
KOCAELİ
0262 754 51 77
0262 754 51 80
www.korfezdokum.com
MENSAN OTOMOTİV MAK. ASK. SAN. TİC. A.Ş.
MANİSA
0236 213 02 30
0236 213 02 29
www.mensanotomotiv.com.tr
MERT DÖKÜM MAKİNA İNŞ. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 364 32 12
0216 415 74 51
www.mertdokum.com.tr
MES DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0212 886 90 00
0212 886 54 57
www.mesdokum.com.tr
NORMSAN TİCARET METAL İML. SAN. LTD. ŞTİ.,
İSTANBUL
0216 593 11 61
0216 593 05 15
www.normsan.com
ÖNMETAL DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0212 485 48 74
0212 485 48 73
www.onmetal.com.tr
ÖZGÜMÜŞ DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.
ADANA
0322 441 07 07
0322 441 14 14
www.ozgumus.com.tr
PINAR DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.
İZMİR
0232 479 03 53
0232 479 05 16
www.pinardokum.com.tr
RUBA PRES DÖKÜM SAN. A.Ş.
MANİSA
0236 213 08 86
0236 213 08 08
www.rubapresdokum.com
SAMSUN MAKİNA SANAYİ A.Ş.
SAMSUN
0362 266 51 60
0362 266 51 62
www.samsunmakina.com.tr
SERPA HASSAS DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 394 23 52
0216 394 23 55
www.serpahassasdokum.com
SİLVAN SANAYİ A.Ş.
İSTANBUL
0216 399 15 55
0216 383 31 38
www.silvansanayi.com
SÜPERPAR OTOMOTİV SAN. TİC. A.Ş.
İZMİR
0232 877 02 12
0232 877 02 17
www.superpar.com
ŞAHİN DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İZMİR
0232 437 01 83
0232 437 01 85
www.sahindokum.com
ŞENKAYA ÇELİK DÖKÜM VE YEDEK PARCA FABR.
İZMİR
0232 877 21 23
0232 877 21 24
www.senkaya.com
TAN ÇELİK DÖKÜM MAK. SAN. TİC. A.Ş.
ELAZIĞ
0424 255 55 60
0424 255 55 63
www.tancelik.com
TOSÇELİK GRANÜL SAN. A.Ş.
İSTANBUL
0216 544 36 00
0216 544 36 06
www.toscelikgranul.com.tr
TRAKYA DÖKÜM SANAYİ TIC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 315 52 40
0212 274 01 12
www.trakyadokum.com.tr
ÜMİT DÖKÜM TİCARET SANAYİ LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 499 46 46
0216 499 46 50
www.umitdokum.com.tr
ÜNİMETAL HASSAS DÖKÜM MAK. YED. PAR. A.Ş.
İSTANBUL
0216 394 03 90
0216 591 08 79
www.unimetal.com.tr
YAZKAN MÜH. DÖKÜM MAK. SAN. LTD. ŞTİ.
ANKARA
0312 641 31 83
0312 641 31 82
www.yazkan.com.tr
ANKARA MADENİ DÖKÜMCÜLER ODASI
ANKARA
0312 267 13 93
0312 267 04 97
www.ankara-dokumoda.org.tr
İZMİR BİLUMUM DÖKÜMCÜ KÜÇÜK ESNAF VE SANATKARLAR ODASI
İZMİR
0232 437 02 43
0232 437 01 46
-
SİNAN DÖKÜMCÜLER TEMİN TEVZİ KOOPERATİFİ
KAYSERİ
0352 326 80 00
0352 326 89 69
-
5M ELEKTROMEKANİK İML. İNŞ. TUR. DAH. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 527 83 54
0216 527 85 24
www.5mtr.com
ACARER METAL SANAYİ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 296 46 07
0212 230 24 64
www.acarermetal.com
AMCOL MİNERAL MADENCİLİK SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 414 96 16
0216 414 96 20
www.amcol.com.tr
AVEKS İÇ VE DIŞ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 410 00 60
0216 410 00 90
www.aveks.com.tr
www.bilginoglu-endustri.com.tr
BÖLGESEL KURULUŞLAR
KATILIMCI ÜYELER
BİLGİNOĞLU ENDÜSTRİ MALZ. SAN. VE TİC. A.Ş.
İZMİR
0232 433 72 30
0232 457 37 69
ÇELİKTAŞ SINAİ KUMU MADEN SAN. NAK TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 275 57 13
0212 347 87 07
www.celiktassilis.com
ÇUKUROVA KİMYA END. A.Ş.
MANİSA
0236 233 23 20
0236 233 23 23
www.cukurovakimya.com.tr
EGES ELEKTRİK & ELEKTRONİK GER SAN TİC. A.Ş
İSTANBUL
0212 446 41 21
0212 447 36 00
www.eges.com.tr
EVREN İTH. İHR. PAZ. A.Ş.
İSTANBUL
0212 325 96 60
0212 283 77 78
[email protected]
EXPERT MÜMESSİLLİK TURİZM TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 573 38 88
0216 573 06 28
www.expert.com.tr
FERROMET MÜMESSİLLİK TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0212 275 33 00
0212 275 11 42
www.dokumizabe.com
FOSECO DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
KOCAELİ
0262 677 10 50
0262 677 10 60
www.foseco.com.tr
HANNOVER-MESSE ANKİROS FUARCILIK A.Ş.
ANKARA
0312 439 67 92
0312 439 67 66
www.ankiros.com
HERAEUS ELECTRO-NİTE TERMO TEKNİK SAN. TİC. A.Ş.
ANKARA
0312 267 08 88
0312 267 08 87
www.electro-nite.com
www.inductotherm.com.tr
INDUCTOTHERM İNDÜKSİYON SİST. SAN. A.Ş.
KOCAELİ
0262 646 34 24
0262 646 29 62
INTERIMPEKS DIŞ TİCARET LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 688 44 10
0216 688 44 09
[email protected]
KADIOĞLU MADENCİLİK SAN. TİC. A.Ş.
KARABÜK
0370 424 10 50
0370 415 66 50
www.kadioglumaden.com.tr
KUMSAN DÖKÜM MALZEMELERİ SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 593 09 57
0216 593 09 59
www.kumsandokum.com.tr
LMA MOTİF ALÜM. DÖKÜM SAN. MÜM. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 593 13 61
0216 593 13 62
www.lma.com.tr
MAGMA BİLİŞİM TEKN. HİZM. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 557 64 00
0216 557 64 00
www.magmasoft.com.tr
MARMARA METAL MAM. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 447 29 55
0216 447 29 69
www.marmarametal.com
META-MAK METALURJİ MAK. MÜM. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0212 270 07 08
0212 270 08 88
www.metamak.com.tr
METKO HÜTTENES ALB. KİMYA SAN. TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 411 69 16
0216 363 60 73
www.metkoha.com
NUROL TEKNOLOJİ SAN. MAD. TİC. A.Ş. (POTERN)
ANKARA
0312 278 02 78
0312 278 02 76
www.nurol.com.tr
SİLVAN DIŞ VE İÇ TİC. A.Ş.
İSTANBUL
0216 380 36 18
0216 416 91 59
www.silvanticaret.com
UNİKON METALURJİ VE KİMYA SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
İSTANBUL
0216 399 98 68
0216 442 11 90
www.unikon.com.tr
YILKAN MAÇA SUP. ÜRETİM PAZ. SAN. TİC. A.Ş.
BURSA
0224 573 88 72
0224 573 74 93
www.yilkanchaplet.com
FUAR AJANDASI
METEF – FOU
NDEQ 2012
Tarih : 18. –
21.
Yer : Bres 04.2012
cia - italya
Web : www.m
etef.com
HANN
OVER
MESS
E2
012
Tarih:
23,-27
,04.20
Yer: H
a
1
web: w nnover - Alm 2
ww.ha
anya
nnover
messe
.com
2.ALUEXPO ALUMINIUM TECH. MACH. & PRODUCTS TRADE FAIR : Tarih: 13 – 16.10.2011 Yer: İstanbul Fuar Merkezi - İstanbul web: www.aluexpo.com
AFRIMOLD – FOUNDRIES CONFERENCE
: Tarih: 27 – 29.10.2011 Yer: Johannesburg, Güney Africa web: www.afrimold.co.ca
ALUMINIUM INDIA
: Tarih: 10 – 12.11.2011 Yer: Mumbai - Hindistan web: www.aluminium-india.com
MIDEST
: Tarih: 15 – 18.11.2011 Yer: Paris - Fransa web: www.midest.com
EUROPEAN ALUMINIUM CONGRESS 1
: Tarih: 22 – 23.11.2011 Yer: Düsseldorf - Almanya web: www.aluminium-congress.com
EUROGUSS
: Tarih: 17. -19.01.2012 Yer: Nürnberg- Almanya web: www.euroguss.de
METEF – FOUNDEQ 2012
: Tarih: 18. – 21.04.2012 Yer: Brescia - İtalya web: www.metef.com
70. WFC DÜNYA DÖKÜM KONGRESİ
: Tarih: 25.-27.04.2012 Yer: Monterrey - Meksika web: www.wfc2012.com
HANNOVER MESSE 2012
: Tarih: 23,-27,04.2012 Yer: Hannover - Almanya web: www.hannovermesse.com
AUTOMECHANIKA 2012
: Tarih: 11. –16.09.2012 Yer: Frankfurt - Almanya web: www.messefrankfurt.com
SMM HAMBURG
: Tarih: 4. – 7.09.2012 Yer: Hamburg - Almanya web: www.smm-hamburg.de
INNOTRANS 2012
: Tarih: 18. – 21.09.2012 Yer: Berlin - Almanya web: www.innotrans.com
ALUMINIUM 2012
: Tarih: 9. – 11.10.2012 Yer: Düsseldorf - Almanya web: www.aluminium-messe.com
ANKIROS 2012
: Tarih: 13. – 16.09.2012 Yer: Tüyap - İstanbul web: www.ankiros.com
ANNOFER 2012
: Tarih: 13. – 16.09.2012 Yer: Tüyap - İstanbul web: www.ankiros.com
TURKCAST 2012
: Tarih: 13. – 16.09.2012 Yer: Tüyap - İstanbul web: www.ankiros.com
İmes Sanayi Sitesi C Blok
306 Sk. No. 4 Yukarı Dudullu, Ümraniye,
İstanbul, 34775
T. +90 (216) 540 00 60
F. +90 (216) 540 00 61
Aveks2010.indd A
www.aveks.com • [email protected]
Eski Yapanlar Plaza No. 1/1 K. 6
S.M. Fatih Öngül Sk. Kozyatağı
İstanbul, 34742
T. +90 (216) 410 00 60
F. +90 (216) 410 00 90
12/19/2009 15:54:58

Benzer belgeler