haberi okumak için tıklayınız
Transkript
haberi okumak için tıklayınız
78-87 e Özge K›l›nç ‹srail, ‹ran’› vurm Bafll›ktan da anlafl›laca¤› gibi Türkiye’nin bulundu¤u kritik bölge yeni ve ciddi krizlere gebedir. Komplike bir konu olmas›ndan dolay› bu hususu bir kaç ana bafll›k alt›nda irdeleyerek, dü¤ümleri makalenin sonuna do¤ru çözmeye çal›flmak daha do¤ru olacakt›r. ‹ran’›n nükleer santral projeleri ABD’nin her f›rsatta dile getirdi¤i “fler ekseni” ülkeleri aras›nda ‹ran sürekli telaffuz edilmektedir. Dile getirilen endifleler aras›nda, komflumuz ‹ran’›n nükleer silah ve tafl›y›c› balistik füze gelifltirme iste¤inin somut kan›tlar›n›n bulunmas› yer almaktad›r. ‹ran Hükümeti ise, Bush’un iddialar›n› geri çevirerek, söz konusu nükleer program›n sadece sivil amaçlar için yürürlükte oldu¤unu öne sürmektedir. Bilindi¤i gibi ‹ran, geçti¤imiz aylarda kamuoyuna, inflaat› brüt 30 y›ld›r süren ve devreye girme aflamas›nda olan Bushehr Nükleer Santrali’ndeki ikinci reaktörün de tamamlanmak üzere oldu¤unu resmen do¤rulam›flt›r. Bu nükleer santralin yap›lmas›nda, en az›ndan 80’li y›llarda yeniden hayata geçirilmesinde rol oynayan Çin yan›nda Rusya’n›n da, ‹ran’› sadece silah sat›fllar›yla de¤il, sivil amaçl› kullan›laca¤› iddia edilen nükleer teknoloji transferi ile de destekledi¤i öteden beri bilinmektedir. Her ne kadar ‹ran yönetimi, bu santrallerden sadece sivil amaçl›, enerji elde edilerek kullan›lmas›n›n planland›¤›n› ve nükleer silah gelifltirme motifinin söz konusu olmad›¤›n› sürekli dile getirse de, 21 Ekim 2003 tarihinde ‹ran’a giden Avrupa’n›n önde gelen ülkelerinden Fransa, Almanya ve ‹ngiltere’nin d›fliflleri bakanlar›, konuyla ilgili önemli temaslarda bulunmufllard›r. Ziyaret s›ras›nda yap›lan müzakerelerin mutabakat›, dünya kamuoyunda o zaman bir baflar› olarak nitelendirilmifltir. Zira ‹ran, hem Nükleer Yay›lman›n Önlenmesi Sözleflmesi’ni, hem de gerekti¤inde Viyana’daki Uluslararas› Atom Enerjisi Kurumu’nun (IAEA) gerekti¤inde her an habersiz gelebilerek tesisleri denetleme yetkisini de kapsayan bir tak›m anlaflmalar imzalayarak yaz›l› güvence vermifltir. Bushehr Nükleer Santrali’nin inflaat›na 1974 y›l›nda, fiah Pehlevi döneminde, Alman Siemens-KWU firmas› önderli¤inde bafllan›lm›flt›r. 1979 y›l›na gelindi¤inde, santralin her biri 1300 MW gücünde enerji üretebilen iki reaktöründen birincisi tamamlanm›flt›. fiah Pehlevi zaman›nda ‹ran’a nükleer teknoloji satan ülkeler aras›nda Almanya ile birlikte Fransa da yer al›- 78 yordu. Nitekim ‹ran’›n, ‹sfahan kentinde yerin alt›na infla ettirdi¤i nükleer araflt›rma tesisinin ana yüklenicili¤ini Frans›z firmalar› yapm›flt›r. 1979 y›l›nda Humeyni önderli¤inde gerçekleflen ihtilalden sonra santralin yap›m›, dönemin Alman Schmitt Hükümeti taraf›ndan durdurulmufl, ayr›ca santral 1980-1988 y›llar›nda ‹ran-Irak aras›nda cereyan eden ilk Körfez Savafl› s›ras›nda alt› defa bombalanarak hasar görmüfltü. 80’li y›llarda Ayettullah Humeyni önderli¤indeki Tahran rejimi, nükleer güç ve araflt›rma programlar›n› yeniden hayata geçirmek için, baflta Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupa ülkelerine konuyla ilgili bir çok “ricada” bulunmufltur. ‹ran, bu nükleer santralin yar›m kalan inflaat›n› baflta orijinal üretici Almanya olmak üzere, baz› Avrupa ülkelerinin deste¤i ile yeniden hayata geçirmek istediyse de, özellikle ABD’nin söz konusu Avrupa ülkelerine bask›s›yla amac›na ulaflamam›flt›r. ABD, ‹ran’›n sözde enerji üretmek ve sivil amaçlar için nükleer program giriflimlerinde bulunmak istemesinin ard›nda nükleer silahlanma gayesinin yatt›¤›n› öne sürerek, ‹ran’a nükleer teknolojilerle ilgili ambargo uygulanmas›n› baflta Almanya ve Fransa olmak üzere bat› Avrupa ülkelerine kabul ettirdi. Bu geliflmeler üzerine ‹ran, nükleer teknoloji transferinde bulunabilmek için Rusya ve Çin’e yöneldi ve bu ülkelerin yard›mlar›yla 90’l› y›llarda Bushehr Santrali onar›larak, santralin inflaat›na devam edildi. Ruslar a¤›rl›kl› olarak santralin inflaat›n›n tamamlanmas›nda görev al›rken, Çin ise reaktörlerin yap›m›nda rol oynad›. Çin’den temin edilen reaktörlerin ikincisi halen tamamlanma aflamas›ndad›r ve planlara göre bu y›l içerisinde devreye girmesi beklenmektedir. ‹ran’›n iddia etti¤i gibi nükleer teknolojiye ilgisinin sadece sivil amaçlar için enerji üretmekle s›n›rl› oldu¤u son derece flüphelidir. ‹ran, Bushehr Santrali d›fl›nda daha önce Frans›zlar›n inflaas›n› bafllatt›¤› ‹sfahan tesislerini de tamamlam›fl ve Kashan’da da benzer bir flekilde Natanz Nükleer Tesisi’ni yerin alt›na infla ettirmifltir. Bafllang›çta ‹sfahan tesisinin varl›¤›n› kabul etmeyen ‹ran, ABD’nin 2000 y›l› sonunda en az iki tesisin daha yer üstü görüntülerini kamuoyuna s›zd›rmas›yla ‹sfahan, Natanz ve Arak tesislerinin varl›¤›n› resmen do¤rulamak zorunda kalm›fl; fakat buradaki gayenin sadece sivil amaçlar için enerji elde etmek oldu¤unu öne sürmüfltür. ‹ran’›n iddias›na göre tesislerde uranyum madeni ifllenip yo¤unlaflt›r›larak, zengin- lefltirilmifl uranyum örne¤in Bushehr Nükleer Santrali’ne yak›t olacakt›r. K›smen yerin alt›na inflaa edilen s›¤›nak karekterli bu nükleer tesislerin fonksiyonlar›na göz att›¤›m›zda birbirlerini sistematik olarak tamamlad›klar› anlafl›lmaktad›r. Buna göre plutonyum üretimi için gerekli, do¤al uranyum ile çal›flan reaktörlerde a¤›r hidrojenli su prodüksiyonu ve çok say›da santrifüjlerle uranyum gaz› üretimi gibi faaliyetler tesislerin bafll›ca görevleri aras›nda yer almaktad›r. ‹ran’›n söz konusu nükleer silah kabiliyeti için uygun santrifüjlerin tamam›na yak›n› Pakistan’dan sat›n al›nm›fl olup, Pakistan k›sa bir süre önce, santrifüjleri satmas›n›n yan›nda, ‹ran’a nükleer uzmanlar göndererek destekledi¤ini de do¤rulamak zorunda kalm›flt›r. Hatta Pakistan’›n atom bombas›n›n babas› ve bir ulusal kahraman› say›lan, eski nükleer silah proje sorumlusu 68 yafl›ndaki Abdul Kader Han, geçti¤imiz aylarda resmen birinci a¤›zdan bir itirafta bulunmufltur. Buna göre Abdul Kader Han, Kuzey Kore ve Libya yan›nda, ‹ran’a nükleer silah yap›m› için gerekli teknoloji transferinde bulunuldu¤u ve dan›flmanl›k yap›ld›¤›n› do¤rulamak zorunda kalm›flt›r. Geliflmeler üzerine, 31 Ocak 2004 günü devlet dan›flmanl›¤› görevinden al›nan Abdul Kader Han’a efl zamanl› olarak, en az alt› Pakistanl› nükleer fizikçi ve bilimadam› tutuklanm›flt›r. Pakistan’›n ‹ran’a satt›¤› söz konusu santrifüjlerde, plutonyum ve yo¤unlaflt›r›lm›fl uranyumunun bafll›ca hammadde kayna¤› uranyum cevheri ifllenip, buradan kazan›lan UF6 tipindeki uranyum heksaflorit gazlar› süratle döndürülerek, zenginlefltirilmifl uranyum elde edilebilmektedir. Bu do¤rultuda teorik olarak ‹ran’›n atom bombas› üretmesine azami bir kaç sene vard›r. ‹ran’›n ezeli düflman› ‹srail bu silahlara sahipken, ‹ran’›n böyle bir kabiliyeti de¤erlendirmeyece¤ini düflünmek, en iyimser strateji uzman›n›n bile öne süremeyece¤i bir tez olacakt›r. ‹srail, Bushehr Santrali’nin imhas›n› öngören nokta at›fl› operasyon haz›rl›klar›na bafllad› Kuflkusuz ‹ran’›n nükleer teknoloji program›ndan en çok endiflelenen ülke ‹srail’dir. ‹srail daha flimdiden, Bushehr Nükleer Santrali ile birlikte di¤er nükleer tesislerin gerekirse imha edilebilece¤ini aç›kça dile getirmektedir. ‹srail, 1948 y›l›nda kuruldu¤u tarihten beri ülke için en büyük tehlikenin ‹ran’›n baflta Bushehr Nükleer Santrali olmak üzere söz ko- Analiz maya haz›rlan›yor nusu nükleer tesisleri oldu¤unu ve bu hedefleri vurma haklar›n›n sakl› tutuldu¤unu resmen kamuoyuna aç›klayarak, 1981 y›l›nda Saddam’›n Osirak Nükleer Santraline karfl› yap›ld›¤› gibi bir imha aksiyonunun gerçeklefltirilebilece¤ini belirtmifltir. Bu aç›klamalar, krizin perde arkas›nda ne kadar ciddi bir hal ald›¤› ve hangi aflamada oldu¤unun da ciddi bir endikatörüdür. Ayr›ca geçti¤imiz y›l›n sonlar›na do¤ru ‹srail gizli servisi MOSSAD’a, bu hedeflerin vurulmas› ve operasyon planlar› için istihbarat çal›flmas› yapmas› emri verilmifltir. Görünüfle bak›l›rsa uzun süredir kat› ve ciddi bir stratejiyi seçen ve blöfü tercih etmeyen fiaron Hükümeti, Tahran’›n nükleer planlar›n› estetik operasyonlar ile vurma haz›rl›klar› içerisindedir. Hat›rlanaca¤› gibi ‹srail, geçti¤imiz y›llarda da bir çok defa, örne¤in Filistin Kurtulufl Örgütü’nün lideri Yaser Arafat’› vurmak gibi çeflitli opsiyonlar›n planlar›n› da haz›rlatm›fl; fakat dünya kamuoyunun tepkisinden çekindi¤inden bunu uygulamaktan bir kaç defa son anda vazgeçmiflti. Ancak bu defa durum çok daha ciddidir ve konuyla ilgili bas›na s›zan aç›klamalar buzda¤›n›n ucu niteli¤indedir. Nükleer silah tutkunu komflumuz Nükleer santral çözümü, genelde yeralt› do¤al kaynaklar› hiç olmayan ya da fakir olan ülkeler için söz konusudur. Gerek petrol, gerekse do¤algaz bak›m›ndan müthifl bir zenginli¤e sahip olan do¤u/güneydo¤u komflumuz ‹ran’›n, Rusya, Çin ve Pakistan’dan son derece pahal› ve zahmetli nükleer teknoloji ithal etmesi dikkat çekicidir. Ayr›ca devreye girme aflamas›nda olan santralin Bushehr 1 ve 2 adl› iki reaktörünün azami 2111 MW gücündeki enerji potansiyelinin çok düflük oldu¤u göz önünde bulundurulursa, balistik füze kabiliyeti geliflmifl olan ve Lübnan’daki Hizbullah’› destekledi¤i bilinen ‹ran’›n niyetinin çok da sivil amaçl› olmad›¤› daha iyi tahmin edilebilecektir. Unutulmamal›d›r ki yap›m› halen devam eden ya da hayata geçirilecek olan sadece Artvin ilimizdeki yedi baraj›m›zdan elde edilecek olan toplam enerji, 2084 MW ile yaklafl›k ayn› miktardad›r. Kald› ki ‹ran isterse çok daha ucuza, daha rantabl olarak enerji elde edebilir. ‹ran’›n büyük oranda yeralt›na inflaa edilen ‹sfahan, Natanz ve Arak nükleer tesislerini yak›n tarihe kadar Uluslararas› Atom Enerjisi Kurumu’ndan saklamaya çal›flmas› bu flüpheleri daha da artt›rmaktad›r. Sonuç itibariyle ‹ran’›n nükleer santral ve tesisler üzerinde ›srar etmesi, ‹srail’in bu tesisleri gerekirse bir özel askeri operasyonla tahrip edilebilece¤ini aç›klamas›, ayr›ca bunun 1981 Osirak örne¤iyle de görüldü¤ü gibi blöf olmad›¤› gerçekleri yan›nda, fiaron Hükümeti’nin kararl› ve kat› tutumu do¤rultusunda, e¤er mevcut konjonktür yumuflamazsa bunlar›n birer abart› olmad›¤›n› ve durumun ciddiyetini önümüzdeki süreç kan›tlayacakt›r. ‹srail’in Doplhin s›n›f› esrarengiz Alman denizalt›lar› Konuyla ilgili ‹srail’in Almanya’dan temin etti¤i nükleer vurufl kabiliyetli denizalt›dan bahsetmekte yarar vard›r. Almanya’n›n ‹srail’e 1999-2000 y›llar›nda teslim etti¤i 3 adet Dolphin s›n›f› denizalt›, teorik olarak nükleer harp bafll›kl› füze atabilecek donan›ma sahiptir. Gerçi ‹srail, ‹ran’›n nükleer santralini bu denizalt›lardan ateflleyece¤i füzelerle vurmayacakt›r; fakat olas› bir hava operasyonunda bu denizalt›lar, ‹ran’›n karfl›l›k vermemesi için “ikinci vurufl” maksatl› nükleer cayd›r›c›l›¤›ndan dolay› kilit rol oynayacakt›r. Peki nedir bu esrarengiz denizalt›lar›n hikaye- Dolphin s›n›f› denizalt› Almanya'da denenirken. (Foto¤raf: HDW) 79 ‹srail için Almanya'da üretilen ayn› adl› ilk Dolphin (Yunus) s›n›f› denizalt›. (Foto¤raf: HDW) si ve tart›flmal› özellikleri? Asl›nda her fley, ‹srail’in donanmas›nda eskiyen denizalt›lar›n› yenilemek iste¤iyle, dünyan›n önde gelen konvansiyonel denizalt› üreticilerinden Alman Howaldswerke Deutsche Werft (HDW) tersanesine 1991 y›l›nda verdi¤i, ilk aflamada iki adet özel denizalt› siparifliyle bafllad›. Almanya konufllu HDW firmas›n›n önderli¤indeki bir konsorsiyum taraf›ndan infla edilen Dolphin s›n›f› denizalt›lardan ilkinin yap›m›na 1992 y›l›nda baflland›. Asl›nda her biri 440 milyon DM de¤erinde olan bu iki gemi için ‹srail’in Almanya’ya yaklafl›k 880 milyon DM ödemesi gerekiyordu. Fakat gerek ‹srail’in 1991 y›l›nda Irak’tan Saddam’›n SCUD füzelerine maruz kald›¤› halde ‹kinci Körfez Savafl›’na do¤rudan girmemesi, gerekse Almanya’n›n 19331945 y›llar›nda gerçeklefltirdi¤i musevi soyk›r›m› ile ba¤lant›l› ‹srail’e geleneksel sorumluluk borcu yüzünden, iki denizalt›n›n finansman›n› Almanya kendi bütçesinden sa¤lama karar› ald›. Ayr›ca 80’li y›llarda Saddam’›n kimyasal silah program› için Irak’a tesis ve malzeme satt›klar› ortaya ç›kanlar aras›nda ABD yan›nda bir çok Avrupa ülkesi firmas›n›n yer almas› ve bunlardan baz› Alman firmalar›n›n bafl› çekerek Almanya’n›n da ad›n›n olaya kar›flmas›, dönemin Alman hükümetinin bu denizalt›lar› finanse etme karar›n› kolaylaflt›rd›¤› söylenebilir. K›saca bu geliflmifl iki yeni denizalt› ‹srail’e Almanya taraf›ndan hibe edilecekti. Bu geliflme üzerine ‹srail, bu mevcut iki denizalt›ya ek olarak, 1994 y›l›nda ayn› s›n›f denizalt›dan bir tane daha siparifl etti. Almanya bu geminin de maliyetinin yar›s›n›, 220 milyon Alman Mark›’n› finanse edece¤ini aç›klad›. Böylelikle ‹srail, bugünün Euro baz›nda, yak- 80 lafl›k 600 milyon Euro de¤erindeki üç adet geliflmifl Dolphin s›n›f› denizalt›y›, yar›m denizalt› fiyat›na, 110 milyon Euro gibi bir paraya temin ediyordu. Bu yeni s›n›f özel kabiliyetli denizalt›lar›n yap›mlar›na s›ras›yla 1994, 95 ve 96 y›llar›nda baflland›. ‹lk gemi Dolphin’in teslimat›n› (Temmuz 1999) takiben, s›ras›yla Leviathan (Kas›m 1999) ve Tekuma (Ekim 2000) ‹srail’e transfer edildiler. Dolphin s›n›f› denizalt›lar, her ne kadar Tip 209 serisinin birikimi baz al›nan ve Tip 2091300/1400 ve Tip 214 aras› özel bir s›n›f olsa da, k›smen baz› kaynaklar da yer ald›¤› gibi, ne do¤rudan bir Tip 209 modifikasyonudur ne de havadan ba¤›ms›z itifl gücü sistemi (AIP) vard›r. Üç denizalt›n›n infla, donan›m ve test faaliyetleri, Kuzey Almanya’daki Kiel tersanesinde tamamland›ktan sonra, s›¤ ve k›y›ya yak›n sular için gelifltirilen; fakat gerekti¤inde 350 m derinli¤e kadar dalabilen 15.000 km menzilli Dolphin s›n›f› denizalt›lar, ‹srail’in istekleri do¤rultusunda yeni, hidrojenle çal›flan havadan ba¤›ms›z itici gücü sistemi (AIP) yerine, daha klasik, fakat son derece sessiz dizel elektrik motorlar› ile donat›ld›. Burada dikkat çeken, Dolphin s›n›f› denizalt›lar için öngörülen ve Almanya’n›n flimdiye dek üretti¤i hiçbir denizalt› için söz konusu olmayan dört adet 650 mm çapl› torpido kovanlar›d›r. O kadar ki, Türkiye’nin de alt› adet Ay (Tip 209/1200), dört adet Preveze (Tip 209/1400) ve dört adet Gür (Tip 209/1400+) s›n›f› olmak üzere sahip oldu¤u toplam 14 adet denizalt›m›z›n ana yüklenicilerinden Alman HDW firmas›n›n önderli¤inde, 60’l› y›llardan bu yana 17 ülkenin donanmas›na bugün itibariyle 110 denizalt› teslim edilmifl ya da halen üretilmektedir. Fakat bugüne dek 650 mm çapl› kovanlar ‹srail’in bu üç denizalt› istisnas› d›fl›nda söz konusu olmam›flt›r. Dolphin s›n›f› denizalt›lar›n standart çapl› alt› adet 533 mm torpido kovanlar› yan›nda dört adet ek 650 mm kovanlar›, her ne kadar 90’l› y›llarda Alman kamuoyunun gündemini meflgul ettiyse de, aktüalitesini k›sa bir süre sonra yitirmifl ve konunun üzerinde sivil medya çok fazla durmam›flt›r. Halbuki uzman çevreler y›llard›r, söz konusu 650 mm kovanlar›n, 60’l› y›llardan beri nükleer bir güç olan ‹srail’in özel istekleri do¤rultusunda, ileride uzun menzilli füze atabilmek için entegre edilmifl olabildi¤ine dikkat çekmeye çal›flmaktad›r. NATO ülkeleri taraf›ndan denizalt›larda kullan›lan torpido tüplerinin çaplar› 21 inç, yani 533 mm'dir. Bu kalibre torpido tüpleri, bu kovanlardan atefllenen silahlar için bir standartt›r. Dolay›s›yla, ‹srail denizalt›lar› için öngörülen 650 mm kovanlar, eskiden SSCB menfleli baz› türler d›fl›nda, hiç bir bat› ülkesinde bulunmayan bir özelliktir. ABD Donanmas›, USN bünyesindeki Sea Wolf s›n›f› denizlat›lar›n›n 760 mm çapl› kovanlar› istisnas› d›fl›nda söz konusu donanmalar›n denizalt›lar›nda hep 533 mm kullan›l›r. Pratikte bu kovanlardan geliflmifl DM2A3 “Seehecht” (Turna Bal›¤›) torpidolar›, SubHarpoon ve hatta teorik olarak Tomahawk füzeleri at›lmas› yan›nda, ayn› kovanlardan antigemi may›n› dökme ve hatta özel sualt› komandolar›n› cephe gerisi operasyonlar› için sevk etme/suya b›rakmaya kadar varan görevlerde de yararlan›labilmektedir. Bu torpido kovanlar›n›n denizalt›lara entegrasyonlar›, Alman Hükümeti’nin bilgisi dahilinde gerçekleflti¤i halde, geçmiflte konuyla ilgili ya yeterli cevap al›namam›fl ya da bu 650 mm kovanlar›n hangi amaç için öngörüldüklerinin bilinmedi¤i söylenmifltir. Ancak konuyla ilgili askeri bilgilerinin yeterli olmad›¤›n› ima eden ayn› sivil çevrelerin, yine ayn› dönemde baflka askeri konularda daha detayl› askeri teknik bilgiye sahip olduklar› da gözlerden kaçmam›flt›r. Örne¤in 90’l› y›llar›n bafl›nda, Türk Hava Kuvvetleri’ne Almanya’dan hibe yard›mlar› kapsam›nda transfer edilen brüt 46 adet RF-4E Fantom tipi taktik keflif uçaklar›n›n, Almanya’da adapte edilen klasik bombard›man amaçlar› için de kullabilme özellikleri, zaman›nda Alman kamuoyunda, o zamanlar muhalefette olan bugünün Sosyal Demokrat/Yefliller hükümeti önderli¤inde b›kt›r›ncaya kadar dile getirilmifl ve yine zaman›n iktidar› Hristiyan/Hür Demokrat sentezli Kohl Hükümeti’ni bu yüzden topa tutmufltu. Yine 2000 y›l›nda Türkiye’nin ana muharebe tank› ihalesi için numune olarak ülkemizdeki testlere gönderilen bir Leopard 2 tank›n›n - askeri aç›dan öncel amac› bu olmad›¤› halde - görev yelpazesinde Türkiye'deki “iç savaflta” kul- Analiz lan›lma riskinin kamuoyunda uzun zaman ifllenmesi de hala belleklerdedir. Öte yandan yukar›da da bahsedildi¤i gibi, Alman “Kohl” Hükümeti, ‹srail için üretilen Dolphin s›n›f› denizalt›lar›n standart olmayan 650 mm kovanlar› ile ilgili yöneltilen elefltiri ve sorular› cevaps›z b›rakm›fl, en az›ndan tatmin edici cevap verememifltir. Burada konuyla ilgili resmen “650 mm kovanlardan hükümetimizin haberi vard›r. Bu kovanlar›n ne için öngörüldü¤ü ve hangi amaçlar için kullan›labilece¤ini bilememekteyiz. Gemilerin detay konstrüksiyon çal›flmalar› ile alakam›z ve ‹srail’in bu denizalt›lara yeni kabiliyetler kazand›rmamas›n›n hükümetimizce garantisi söz konusu olamaz” demeci verilmifltir. Fakat ‹srail’e ilk denizalt›n›n teslimat›, 1998 sonbahar›nda Alman iktidar›na gelen, k›smen pasifist sentezli bugünün sol koalisyon hükümeti (Sosyal demokrat/Yefliller) taraf›ndan, 1999 y›l›nda yap›lm›flt›r. Dolphin denizalt›lar›n›n perde arkas› Dolphin s›n›f› denizalt›lar›n Almanya’dan siparifl edilmeden hemen önceki aflamada, 1 Aral›k 1990 y›l›nda, zaman›n ‹srail Donanmas›’ndan sorumlu komutan› Tümgeneral Avraham Botzer, ‹srail’in 1. TV kanal›ndaki “A New Evening” program›nda flunlar› söylemifltir: “Bu denizalt›lar (Dolphin s›n›f›) ‹srail’in stratejik araçlar› olmal›. Baz› denizalt›lar dünyan›n bir çok yerinde, gayri-konvansiyonel (nükleer) savafllar›n cayd›r›c›l›¤› için kullan›l›yorlar. Bu konvansiyonel amaçl› olmayan (nükleer) denizalt›lar, düflman› NBC türü silahlarla sald›rmaktan cayd›r›r; aksi taktirde düflman vahim sonuçlara katlanmas› gerekti¤ini bilir” Peki ‹srail Donanmas› için Almanya’dan temin edilen bu üç esrarengiz denizalt›yla neler yap›labilir? ‹srail’in, elindeki Sub-Harpoon füzelerini modifiye ederek sahip oldu¤u nükleer harp bafll›klar›n› bu füzelere monte etti¤i, dolay›s›yla ‹srail silah sanayisinin, ad› geçen füzeleri nükleer harp bafll›¤› sevk edebilecek flekilde modifiye ve ayr›ca füzenin güdüm sistemini kara hedeflerine karfl› optimize etti¤i muhtemeldir. Fakat bu füzeler standart 533 mm’lik kovanlardan da at›labilir. Oysa bu üç Dolphin s›n›f› denizalt›n›n her birinde dörder adet özel 650 mm çapl› kovanlar da bulunmaktad›r. Dolay›s›yla burada Dolphin s›n›f› denizalt›lar›n nükleer cayd›r›c›l›k kozunu kullanabilmesi için, nükleer vurufl kabiliyetinin menzil sorunu ile ba¤lant›l› olarak Sub-Harpoon füzeleri ile s›n›rl› kalmas› mant›kl› de¤ildir. Zira menzil ve tafl›ma performans› aç›s›ndan durumu ele ald›¤›m›zda, bu durum operasyonel aç›dan bir tak›m çeliflkiler içermektedir ve Sub-Harpoon opsiyonunun ancak geçici bir ara çözüm oldu¤u üzerinde durulmal›d›r. Nitekim Sub-Harpoon füzesinin klasik versiyonuna bakt›¤›m›zda, füzenin 227 kg a¤›rl›¤›ndaki bir konvansiyonel harp bafll›¤›n›, azami 130 km menzile tafl›yabildi¤i görülecektir. Nükleer harp bafll›klar›n›n konvansiyonel bafll›klardan daha da a¤›r olduklar› düflünülürse, burada ciddi bir menzil çeliflkisi söz konusudur. ‹srail’in bu amaçla daha küçük ebatl› ve daha hafif bir nükleer harp bafll›¤› gelifltirdi¤i varsay›lsa bile, bu alternatifin sundu¤u stratejik cayd›r›c›l›k çözümünün yetersiz oldu¤u ve bu tür bir ArGe’nin maliyetiyle oranl› olmad›¤› görülecektir. ‹srail bu tür bir modifikasyonla 200-250 km menzilli bir Sub-Harpoon türevi gelifltirmifl olsa dahi, olas› bir çat›flmada bu denizalt›lardan ataca¤› füzelerin, etraf›ndaki tüm özgün tehlikeleri menzil bak›m›ndan karfl›layamayaca¤› aflikard›r. Zira ‹ran, bu menzille oranland›¤›nda oldukça uzakta bulunan, yüz ölçümü aç›s›ndan Türkiye’den daha büyük bir ülkedir. Nitekim ‹srail’in muhtemel kara hedefleri ‹ran’›n derinliklerindedir ve ‹srail’in menzili yetersiz kalan bu füzeler- ‹srail'in 1981'de bombalad›¤› Osirak (Temmuz) santrali inflaa edilirken. (Foto¤raf: Tom Cooper & Farzad Bishop) le teorik olarak azami Suudi Arabistan’›n baz› bölgelerine ulaflabilece¤i tahmin edilmektedir. Buna göre ‹srail’in, ‹ran’› denizalt›lar›ndan ataca¤› nükleer harp bafll›kl› Sub-Harpoon füzeleri ile vurmak için, Süveyfl Kanal› ve K›z›l Deniz’den geçerek Basra Körfezi’ne gitmesi ve ‹ran k›y›lar›na yaklaflmas› kaç›n›lmazd›r. Zira Do¤u Akdeniz’den de ‹srail denizalt›lar›n bu k›sa menzilli füzelerle stratejik kabiliyetlerinin yetersiz kalaca¤› aflikard›r. Sub-Harpoon d›fl›nda ‹srail’in ayn› amaç için yeni gelifltirdi¤i “Popeye Turbo” füzelerini de modifiye etmeye çal›flt›¤› düflünülse bile, 200350 km menzillik bir potansiyel sunan bu füzelerin, Sub-Harpoon modifikasyonu örne¤inde oldu¤u gibi stratejik maksatl› ne kadar rantabl olacaklar› flüphelidir. Zira ‹srail’in daha uzaktaki düflmanlar› bir yana, kendi att›¤› nükleer harp bafll›kl› füzelerin yol açaca¤› s›n›r tan›mayan tahribattan zarar görmemesi için füzelerin asgari 500 km uza¤a at›labilmesi kaç›n›lmazd›r. Hat›rlanaca¤› gibi ‹srail, bu amaç için uygun olan, halihaz›rdaki Tomahawk seyir füzesinin nükleer harp bafll›¤› tafl›yabilen 2500 km menzilli versiyonundan en az 50 adedini ABD’den istemifl; fakat zaten bir barut f›ç›s› olan bölgede ‹srail’in en yak›n müttefi¤i ABD bile buna yanaflmaya cesaret edememifltir. Bunun üzerine ‹srail, kendi kabiliyetleri dahilinde çeflitli füzeleri gelifltirmekte veya gelifltirilmifl füzeleri nükleer harp bafll›¤› tafl›yabilecek flekilde modifiye ederek optimize etmeye çal›flmaktad›r. Bu ba¤lamda ‹srail Donanmas›’n›n 2000 y›l›n›n May›s ay›nda Hint Okyanusu’nda, Sri Lanka aç›klar›nda yapm›fl oldu¤u 1500 km’lik füze denemeleri dikkat çekmifltir. Söz konusu 1500 km test at›fl›nda, 7 kg plutonyumu da içeren 200 kg a¤›rl›¤›nda bir harp bafll›¤› simule edilmifl, ‹srail’in stratejik menzilli bu füzeyi nükleer vurufl opsiyonlu gelifltirmek istedi¤i anlafl›lm›flt›r. Konuyla ilgili bir soru üzerine ‹srail’li bir yetkili “Komflular›m›z›n kim oldu¤unu biliyorsunuz. Sizce uzun menzilli füze at›fl denemeleri mi yapmal›y›z?” demecinde bulunsa da, böyle bir niyetin oldu¤unu do¤rudan yalanlamam›flt›r. Sonuç itibariyle ‹srail’in orta ve uzun vadeli amac›n›n Dolphin s›n›f› denizalt›lar› Sub-Harpoon de¤il, kendi imkanlar› dahilinde gelifltirdi¤i 1500 km menzilli Popeye Turbo III füzeleriyle donatmak istedi¤i varsay›labilir. ‹srail’in bu amaçla Hindistan ile iflbirli¤i içinde oldu¤u haberleri de bir baflka gerçektir. Dikkat edilirse ‹srail ile Hindistan, flu günlerde tarihlerinin en büyük askeri anlaflmas›n› yapm›fllard›r. Buna göre IAI (Israel Aircraft Industries) flirketi, Hindistan’›n Rus menfleli nakliye uçaklar›n› modifiye ederek bunlara Phalcon tipi havadan erken uyar› ve komuta/kontrol sistemlerini entegre edecektir. Projenin mali hacmi 1.1 milyar $’d›r. ‹ki ülkenin bu askeri iliflkileri kuflkusuz sadece ekonomik motifli de¤ildir. Hindistan’›n mevcut 81 14 Ekim 2003 tarihinde ‹srail Savunma Bakan› Shjaul Mofaz ilk F-16I uça¤›n› törenle ülkesi ad›na teslim ald›. (Foto¤raf: Lockheed Martin) uzun menzilli balistik füze kabiliyetlerinden geçen say›m›zda da bahsetmifltik. ‹flte halen ArGe aflamas›nda olan söz konusu 1500 km menzilli Popeye Turbo III füzeleri için burada 650 mm çapl› kovanlar›n fonksiyonu devreye girmektedir. ‹srail’in Almanya’dan temin etti¤i denizalt›lara 650 mm çapl› kovanlar›n ilerisi için bu tür amaçlar do¤rultusunda entegre edildi¤i muhtemeldir. Bir füzenin çap› ne kadar büyük olursa, o füzenin dahili tank›na ayn› oranda daha fazla yak›t s›¤d›r›labilir, dolay›s›yla bu sayede füzenin menzili daha da artt›r›labilir. Zira torpido kovan›n›n derinli¤i s›n›rl› oldu¤undan, bir füzenin yak›t tank› kapasitesi ancak çap› artt›r›larak yükseltilebilir. Popeye Turbo III füzesi, modifiye edilerek gerek ebat, gerekse menzil aç›s›ndan bu kriterlere uymaktad›r. Konunun bir baflka ilginç yan›ysa, ‹srail’in flu günlerde, elindeki üç Dolphin denizalt›s›na ek olarak, Almanya’dan yine ayn› s›n›f iki denizalt›n›n daha siparifli için giriflimlere haz›rland›¤›d›r. Almanya’n›n fiilen olmasa da, resmen bu ülkeye silah ambargosu uygulad›¤› göz önünde bulundurulursa, pasifist Yefliller sentezli mevcut Alman koalisyon hükümetinin, geçmiflte bir çok defa oldu¤u gibi, yeniden silah sat›fllar› yüzünden hararetli zamanlar geçirebilece¤i olas›d›r. Buna ra¤men Almanya’n›n ön flartl› da olsa ‹srail’e yeniden denizalt› satmas› mümkündür. Zira Almanya ‹srail’e karfl› hemen her konuda -yaklafl›k 12 y›l süren feci bir tarih faz›ndan (1933-45) gelen sorumluluk ve borç hissetmektedir. ‹srail’in en az›ndan flimdilik Sub-Harpoon ve 82 pek yak›nda Popeye Turbo III füzeleri ile elde edece¤i nükleer vurufl kabiliyeti “ikinci vurufl hakk›” olarak da nitelenebilir. Peki bu “ikinci vurufl hakk›” ne olabilir? Tümgeneral (E) Avraham Botzer’in sözlerini hat›rlayal›m: “...Konvansiyonel amaçl› olmayan denizalt›lar, düflman›n cesaretlenerek sald›r› konumuna geçmemesini garanti eder, aksi taktirde düflman vahim sonuçlara katlanmas› gerekti¤ini bilir”. Basitlefltirerek özetlersek, ‹srail’in, nükleer bafll›kl› füzeleri gerekti¤inde Dolphin s›n›f› denizalt›lar›ndan ateflleyebilece¤ini ve bir anlamda ‹ran’a karfl› “E¤er NBC silah› kullan›rsan nükleer vurufl hakk›m sakl›d›r” stratejisini güttü¤ünü söylememiz mümkündür. 1981 Osirak örne¤i ve ‹ran’›n aktüel tehditlere tepkisi ‹srail, 7 Haziran 1981 tarihinde, Saddam’›n 70’li y›llarda Frans›z firmalar›na Ba¤dat’›n güneyine infla ettirdi¤i Osirak Nükleer Santrali devreye girmeden k›sa bir süre önce, 8 adet taarruz donan›ml› F-16A (Block 5) uça¤›na yaklafl›k 2400 km yol katettirerek tesisi hassas bir baflar›yla bombalam›flt›. ‹srail, Saddam’›n bu santral sayesinde nükleer silah yap›m› için gerekli hammeddelerden plutonyum elde etmesinden endifleleniyordu. ‹srail pilotlar›n›n uluslararas› askeri uzmanlar› hayrete düflüren bir titizlikle gerçeklefltirdikleri “Opera” kod adl› operasyonda, yar›s› 117. “Bunch” filosu ve di¤er yar›s› 110. “Giselle” filolar›ndan olmak üzere, toplam 8 adet F-16A ‘Netz’ (Block 5) uça¤›na hava korumas› sa¤lan- mas› için, AIM-7 Sparrow ve AIM-9 Sidewinder yüklü, av-önleme konfigürasyonlu 6 adet F15A “Baz” jetleri uzun süre efllik etmiflti. Bombalama esnas›nda, F-16A uçaklar›nca kullan›lan mühimmatlar›n son derece isabetli nokta vurufllar›ndan dolay›, baz› kaynaklar kullan›lan silahlar›n -o zaman için al›fl›lagelmemifl- hassas lazer güdümlü mühimmatlar olabilece¤ini iddia etseler de, asl›nda bu misyon için her biri iki adet Mk.84 tipi (2000 libre ya da 907 kg) olmak üzere 16 adet klasik serbest düflüfl bombas› kullan›lm›fl ve bunlar›n ço¤u hedefine tam isabet etmifltir. Ayr›ca ayn› F-16A uçaklar›n›n, yak›n koruma amaçl› ikifler adet AIM-9 Sidewinder hava-hava füzeleri de tafl›d›klar› da bilinmektedir. Yine bugün bile taktik aç›dan muazzam bir operasyon çap menzili olan 2400 km için, her F16’n›n kanatlar ve gövde alt›nda olmak üzere üç adet harici yak›t tank› da bu operasyonda kullan›lan taktik yük aras›nda yer al›yordu. Lazer güdümlü mühimmat iddalar›na geri dönecek olursak zaten operasyonda kullan›lan F16 uçaklar›n›n aviyonik ve radarlar›, lazer güdümlü mühimmat için gerekli hava-yer konfigürasyonu donan›m›na sahip de¤ildi. Ayr›ca bu kabiliyet için gerekli lazer iflaretleme podlar› da yoktu. Kald› ki zaman›n hafif ve her yönden daha düflük performansl› F-16A uçaklar›n›n hem kanatlar ve gövde alt›ndaki üç adet harici yak›t tank›, , hem iki adet Mk.84 mühimmat› ve iki adet Sidewinder füzesi, hem de ayr›ca iddia edilen lazer iflaretleme podu tafl›yarak yaklafl›k 2400 km uçmas› mümkün olamazd›. Üstelik la- Analiz zer iflaretleme poduna ek olarak uça¤›n radar› da bu tür bir hassas bombard›man kabiliyetine sahip de¤ildi. Dolay›s›yla santral tamamen klasik bir taktikle, pilotlar›n hedefine çok yaklaflmalar›yla ve alçaktan uçmalar›yla bombaland›. Net bir buçuk dakika süren bombard›man›n estetik baflar›s›, pilotlar›n genel ve misyon e¤itimlerinin çok yüksek olmas› ve uçaklar›n çok alçaktan, k›smen ortalama 30 ila 60 feet (9-18 m), fakat tüm uçufl boyunca azami 200 feet (61 m) irtifas›nda uçarak Osirak Nükleer Santrali’ne yaklaflmalar›yla ba¤lant›l›d›r. Uçufl rotas› olarak do¤rudan en yak›n güzergah› takip etmek Arap hava savunma radarlar› riskinden dolay› (Ürdün, Suudi Arabistan gibi) mümkün de¤ildi. Bu yüzden uçaklar havaland›klar› Etzion Hava Üssü’nden, Ürdün’deki Aquaba hatt›n› takip ettiler. Buradan da yine çok alçaktan uçup radarlar›n aras›ndan s›yr›larak Ba¤dat istikametine do¤ru uçtular. Operasyondan sonra yine Ürdün üzerinden, Etzion Üssü’ne kay›p vermeden geri dönmeyi baflard›lar. Böylelikle 8 F-16A (Block 5) uça¤› da havada yak›t ikmalinde bulunmadan, uçaklar›n tüm performanslar›n› zorlayarak toplam 2400 km yol katetmifl oldular. ‹lginç bir durum da, uçaklar tespit edildikleri halde neden tek bir Irak hava savunma bataryas›n›n dahi atefl açmad›¤› ve suskun kald›¤›d›r. Bugün itibariyle bilinen fludur ki, Irak hava savunmas›ndan sorumlu yüksek rütbeli subay, olay s›ras›nda görevinin bafl›nda olmak yerine bir kahvede özel amaçl› bulundu¤undan, flaflk›na dönen ve neye u¤rad›klar›na flafl›ran hiçbir Irak hava savunma bataryas› ya da uça¤›n›n, emir almadan bu sürpriz ‹srail sald›r›s› karfl›s›nda atefl etme cesaretinde bulunamam›fl olmas›d›r. Söz konusu bölgeden sorumlu Irak subay› Albay Fahri Hüseyin Cabbar ile, rütbeleri en az binbafl› olmak üzere tüm kurmay tak›m› olaydan bir gün sonra Irak ahalisinin önünde Saddam Hüseyin taraf›ndan ibret amaçl› idam ettirilmifltir. Osirak Nükleer Santrali ile ilgili bir baflka ilginç durum ise, 7 Haziran 1981 y›l›ndaki bu havadan bombard›man operasyonuna kat›lan 8 adet F-16 uça¤› pilotlar›n›n aras›nda 1954 do¤umlu ‹lan Ramon’un da bulunmas›d›r. Ad› geçen pilot, ‹srail’in ayn› zamanda ilk astronotu olarak 16 Ocak 2003 tarihinde gerçekleflen Columbia uzay meki¤i kazas›nda yaflam›n› yitirenler aras›ndayd›. Osirak operasyonu, modern zamanlarda uygulanan ilk “cayd›r›c› erken vurufl” örneklerindendir ve uluslararas› hukuka göre son derece tart›flmal›d›r. Yani pratikte bu düflman›n kesin olarak vurufla geçece¤i varsay›larak onu vurmak anlam›na gelir. Son Irak Savafl› da nitelik olarak “cayd›r›c› erken vurufl” kapsam›na girmekte olup, savafl öncesi öne sürülen Irak’›n “kitle imha silahlar›” ve “El-Kaide’nin diktatör Saddam Hüseyin ile iliflkisi” gibi iddialar›n do¤ru olmad›¤› flüphesi günden güne kuvvet- lendi¤inden ve savafl öncesi de bu durumun hukuka ayk›r› oldu¤u baz› ülkelerce dile getirildi¤inden, Irak’a taarruz ile ilgili tart›flmalar gündemden düflmemektedir. 1981 Osirak (Temmuz) Nükleer Santrali’ne hava operasyonu sonras› ‹srail, hemen tüm dünyan›n protesto ve tepkilerine maruz kalm›fl olsa da, zaten ‹ran’la meflgul olan Irak ya da baflka bir komflusu taraf›ndan karfl› sald›r› görmemifltir. Fakat bugün için benzer bir operasyon karfl›s›nda ‹ran’›n ne yapaca¤› meçhuldür. Zira bu ülkenin askeri gücünün en dikkat çeken yan›, balistik füze kabiliyetlerine a¤›rl›k vermifl olmas›d›r. ‹ran’›n baflta Kuzey Kore, Rusya ve Çin’den ald›¤› teknolojik destek ile Shahab serisi, 1-4 füzelerini üretti¤i ve gelifltirdi¤i malumdur. 30 y›ld›r yap›m›n›n tamamlanmas›na çal›fl›lan Bushehr nükleer santrali ve di¤er tesisler ‹srail taraf›ndan bombalan›rsa, ‹ran’›n verece¤i bir tepki son derece risklidir. fiaron Hükümeti, gizli istihbarat servisi MOSSAD’›, tüm sabotaj opsiyonlar› dahil olmak üzere nükleer santralin devre d›fl› b›rak›lmas› için görevlendirmifl olsa da, her fleye ra¤men en uygun çözümün iyi planlanm›fl bir taktik hava operasyonu oldu¤u görülmektedir. Bugün için oldukça zor ve tehlikeli bir askeri müdahale olacak olsa da, baflta Bushehr Santrali olmak üzere, di¤er nükleer tesisler ve duruma göre, belirlenen baz› terörist kamplar› baflta, en az alt› yer hedefinin en az bir kaç filo F-16I uçaklar› ile efl zamanl› vurulmas› teorik olarak mümkündür. Peki tüm bu uyar›lara karfl› ‹ran sessiz mi kalmaktad›r? ‹flin tehlikeli yan› da budur, zira ‹ran da bu at›flara karfl›l›k vererek resmi a¤z- dan söz düellosuyla gerginli¤i t›rmand›rmaktad›r. Nitekim baz› geliflmeler üzerine ‹ran Savunma Bakan› Ali Samhani “E¤er Bushehr Nükleer Santrali’ni ‹srail bombalamaya yeltenirse hiçbir yahudinin hayal edemeyece¤i derecede bir cevap al›r. ABD’nin de ‹ran’a sald›rmaya yeltenece¤ini sanm›yorum” tehdit içerikli demecinde bulunmufltur. Görünüfle bak›l›rsa ‹ran, ABD’nin, Kuzey Kore’nin nükleer cayd›r›c›l›¤›ndan dolay› bu ülkeye –Irak’›n aksine- daha diplomatik davranmas›ndan da etkilenerek, nükleer maceras› ile ilgili sevdas›n› ve motivasyonun› art›m›flt›r. Dünyan›n ABD’den sonra en büyük F-16 kullan›c›s›, ‹srail Bilindi¤i gibi ‹srail, son siparifli ile ABD’den sonra en önemli F-16 kullan›c›s› ülke konumundaki fark›n› daha da artt›rm›flt›r. fiimdiye dek ‹srail taraf›ndan çeflitli projeler kapsam›nda, de¤iflik konfigürasyonlu toplam 362 adet F-16 uça¤›n›n siparifli verilmifltir. 1980 y›l›ndan bu yana, dört Peace Marble program› dahilinde (I-IV), alt› konfigürasyonda (Block 1, 5, 10, 15, 30, 40) 260 adet F-16A/B ve F-16C/D uça¤›, ‹srail Hava Kuvvetleri (Tsvah Haganah le Israel-Heyl Ha'Avir) envanterine girmifltir. Bugün itibariyle 8 filoda net 203 adet F-16 (102 adet F-16A/B ve 101 adet F-16C/D) kullanan ‹srail için, son Peace Marble V program› kapsam›nda, Block 52+ konfigürasyonu seviyesinde, geliflmifl 102 adet F-16I “Sufa” (F›rt›na) uça¤›n›n daha siparifli verilmifltir. ‹srail, 2009 y›l›nda tamamlanmas› gereken proje bitince, 1980-2009 y›llar› itibariyle 19 y›lda toplam 362 Popeye füzesi ve data link podu yüklü bir ‹srail F-15D uça¤›. (Foto¤raf: TD Arfliv) 83 ‹ran’›n Balistik Füze Menzilleri Tafl›y›c› Füze Sistemi Menzil (km) Kaynak Ülke No Dong Taepo Dong 1 Taepo Dong 2 1.000 1.500’den fazla 4.000 - 6.000 Kuzey Kore Kuzey Kore Kuzey Kore ‹RAN F-16 uça¤›n› hava kuvvetleri envanterine dahil etmifl olacakt›r. ‹srail’in 102 adet son model F16I (‹srail) uçaklar›n›n maliyeti 4.5 milyar $ olup, her bir uça¤›n birim fiyat› yaklafl›k 45 milyon $ dolay›ndad›r. ‹srail sadece askeri yard›m baz›nda ABD’den y›lda 2.2 milyar $ sa¤lamaktad›r, dolay›s›yla bu uçaklar›n finasman›n› büyük oranda ABD askeri yard›mlar›ndan karfl›lanaca¤›ndan, ‹srail aç›s›ndan bu maliyetin finansman›yla ilgili bir sorun söz konusu de¤ildir. Üretilen güncel konfigürasyonlu ilk F-16I uça¤›, geçti¤imiz 14 Kas›m 2003 tarihinde, Lockheed Martin firmas›na ait Forth Worth’daki F-16 üretim tesislerinde törenle ‹srail Savunma Bakan› Shjaul Mofaz’a teslim edilmifltir. Geçti¤imiz fiubat ay›nda ise ilk 5 uçak ‹srail Hava Kuvvetleri’ne teslim edilmifltir. F-16I çift koltuklu olup F-16D Block 52+ seviyesindedir ve çok maksatl› bu av-bombard›man uça¤›n›n öncel görevi taktik bombard›mand›r. F-15I “Thunder” altenatifi ve F-16I “Sufa” ‹srail Hava Kuvvetleri, av/önleme görevlerini öncel olarak halen envanterindeki çeflitli konfigürasyonlu 62 adet aktif F-15A/B ve C/D Eagle 84 tipi uçaklar›yla sa¤lamaktad›r (27 x F-15A, 7 x F-15B, 17 x F-15C, 11 x F-15D). ‹srail’in ayr›ca, yer hedeflerinin taktik bombard›man› için alternatif yelpazesinde bir F-15E “Strike Eagle” türevi olan F-15I “Thunder” uçaklar›ndan 25 uçakl›k en az bir filo mevcuttur. Bilindi¤i gibi 80’li y›llarda gelifltirilen F-15E Strike Eagle, F-15C/D av-önleme uça¤›n›n avbombard›man için optimize edilmifl uzun menzilli bir türevidir ve öncel görevi düflman derinliklerindeki yer hedeflerine taarruzdur. Dolay›s›yla F-15E “Strike Eagle” ya da ‹srail’deki versiyonuyla F-15I “Thunder” uça¤›n›n öncel görevi hava savunmas›ndan çok, düflmana derin darbe amaçl›, cerrahi taktik bombard›man misyonlar›d›r. Öncel olarak hava-yer taarruzu için optimize edilmifl bu av/bombard›man uça¤›, Boeing (eskiden McDonnel Douglas) firmas› taraf›ndan sunulmaktad›r. F-15I “Thunder”, toplam 34 ‹srail firmas› taraf›ndan, ço¤u aviyonik ve donan›mla ilgili olmak üzere irili ufakl› bir çok özelliklerin kazand›r›ld›¤›, ‹srail için özgünlefltirilmifl ve gelifltirilmifl modern bir konfigürasyondur. Ayn› uça¤›n aviyonik ve donan›m aç›s›ndan zay›flat›lm›fl bir versiyonu olan F-15S, Suudi Arabis- tan taraf›ndan kullan›lmaktad›r ve en son gelifltirilen daha yüksek performansl› derin darbe versiyonu F-15K ise, Güney Kore taraf›ndan yak›n tarihte seçilmiflti. Her ne kadar ‹srail, teorik olarak ‹ran’›n Bushehr Nükleer Santrali öncel olmak üzere, belirlenen muhtemel alt› yer hedefini F-15I uçaklar› ile vurabilme kabiliyetine sahip olsa da, gerek F16 uçaklar› ile gerçeklefltirdi¤i taarruz görevlerinden elde etti¤i uzun vadeli birikim, gerekse son model F-16I uçaklar›n›n sunaca¤› önemli operasyon kabiliyetlerinden dolay› olas› bir operasyonda F-16I uçaklar›n›n kullan›laca¤›na kesin gözüyle bak›lmal›d›r. F-16I “Sufa”, her ne kadar Lockheed Martin’in sundu¤u Block 52+ konfigürasyonu seviyesinde olsa da, uça¤›n ‹srail firmalar› taraf›ndan F-15I örne¤inde oldu¤u gibi gelifltirildi¤i tabiidir. Burada ‹srail firmalar›n›n özgün ihtiyaçlar do¤rultusunda özellikle aviyonik, yaz›l›m ve donan›m aç›s›ndan uça¤a ek kabiliyetler kazand›racaklar› bilinmektedir. F-16I’n›n, geçmiflteki F-16 konfigürasyonlar›na göre say›labilecek en önemli temel özellikleri aras›nda: - Çok rollü, “Active-Array” gibi elektronik dalgaland›rma prensipli, Northrop Grumman yap›m› geliflmifl modern APG-68(V)9 tarama radar›, - Pratt & Whitney yap›m›, 8075 kp (79.2 kN) itifl gücündeki F100-PW-229 IPE turbofan motoru (artyan›c›s› ile 13150 kp [129.4 kN]), - Dahili yak›t kapasitesini tamamlayan ve uça¤›n harekat menzilini büyük oranda artt›ran gövde üstü konformal yak›t tanklar›, - Geliflmifl yeni bilgisayarlar› ve ‹srail’e özgü gizli tutulan at›fl kontrol sistemi, - ‹ki mürettebat içinde kaska monteli niflangah sistemi gibi özellikler ilk akla gelenler aras›nda say›labilir. ‹srail, yeni F-16I uçaklar› ile tarihinde ilk defa, havada yak›t ikmalinde bulunmadan ‹ran’a do¤rudan sald›rma kabiliyetini de yakalamaktad›r. Zira ‹srail Hava Kuvvetleri, yeni çift koltuklu av-bombard›man görevli F-16I “Sufa” uçaklar› ile, harici yak›t tanklar› yüklenmeden ve havadan yak›t ikmali yap›lmadan dahi, uça¤›n gövde üstü konformal yak›t tanklar› sayesinde yaklafl›k 800 mil (1500 km) uza¤a taarruz edebilecektir. Bu operasyon yar›çap› da zaten kaç›n›lmazd›r, çünkü ‹ran’da belirlenen yer hedeflerinin en yak›n›, ‹srail’e 1300 km uzakl›ktad›r, di¤erleri ise ‹ran’›n çeflitli yerlerinde, bu ülkenin derinliklerinde, k›smen yerin alt›ndad›r. Ayr›ca F-16I uçaklar›n›n operasyonel a¤›rl›¤› 24 ton s›n›r›na yaklaflsa da, gövde üstü konformal yak›t tanklar›yla dahi radar ekosu, dolay›s›yla RCS (Radar Cross Section) kesiti F-15I’ya oranla çok daha düflüktür. Hatta burada yeni F16I’lar›n elektromanyetik ekosu, yani radar kesiti aç›s›ndan, harici yak›t tank› kullan›lmayaca- Analiz ¤›, en az›ndan kullan›lsa bile operasyon bölgesine yaklafl›lmadan at›laca¤› için, uça¤›n RCS de¤erinin F-15I’ya oranla çok daha düflük oldu¤u rahatl›kla söylenebilir. Ayr›ca yeni F-16I uça¤›n›n radar, motor, uçufl ve menzil performans› yan›nda, donan›m aç›s›ndan da F 15I’dan geri kalmad›¤› gibi, bir çok alanda daha üstün ve güncel bir çözüm oldu¤u da aflikard›r. Unutulmamal›d›r ki ‹srail, F-16 uçaklar› için Popeye füzesini baz alarak harp bafll›¤›n› de¤ifltirmeden, biraz daha hafif, fakat 150 km menzilli, “stand off” maksatl›, Türkiye’nin de F-16 uçaklar› için alaca¤› Popeye Lite füzesini gelifltirmifltir. Söz konusu olas› bir operasyonda bu füzenin kullan›lma ihtimali kuvvetlidir. Uça¤›n hava-hava savunma amac›yla ‹srail çözümü geliflmifl Python 5 füze konfigürasyonlu olmas› beklenmektedir. Her ne kadar yeni F-16I uçaklar›n›n Northrop yap›m› APG-68 (V)9 radar›, ilk uçaklar teslim edildikten ve denendikten sonra ‹srail Hava Kuvvetleri’nce yap›lan ilk testler sonras› ‹srail’in kendi Elta yap›m› EL/M-2032 radar› lehine elefltirildiyse de, söz konusu durumun biraz da kamuoyuna kontrollü olarak s›zd›r›lan, taktik ve reklam sentezli dezenformasyon takti¤i olmas› kuvvetlidir. F-16I herfleye ra¤men ‹srail’in bugüne dek sahip oldu¤u en modern F-16 serisi sofistike muharip jet uça¤› platformdur. Hatta radar›, donan›m›, motoru, performans› ve tafl›d›¤› silahlar bak›m›ndan ‹srail’in en modern av/bombard›man uça¤› oldu¤u söylenebilir. Nükleer Santrali’ne düzenlenen hava sald›r› operasyonunda oldu¤u gibi, rotalar›n›n ÜrdünSuudi Arabistan s›n›r›/Suudi Arabistan-Irak güzergah›na benzer bir flekilde olmas› opsiyonlar› üzerinde halen durulsa da, henüz rota kesinleflmemifl olup, üzerinde durulan rota planlar› bir kaç alternatifi içermektedir. ‹srail’le iliflki konjonktürü 90’l› y›llar›n en az ikinci yar›s›ndan beri göreceli olarak olumlu olan Türkiye’nin, güzergah ve/veya üs olarak gündeme gelmesi gizli olarak dahi zay›ft›r. Ayr›ca unutulmamal›d›r ki, e¤er Irak hava sahanl›¤›n› da k›smen içine alan bir rota alternatifi söz konusu olursa, Irak hava sahas› art›k ‹srail aç›s›ndan nötrdür ve geçen y›l›n Nisan/Mart öncesi gibi bir risk teflkil etmemektedir. Dolay›s›yla ‹srail’in, Irak hava sahanl›¤›n› da göz önünde bulundurmas› mümkündür. ABD‘nin böyle bir hava operasyonuna do¤rudan resmen destek vermesi beklenmemekle birlikte, ortak ç›kar söz konusu oldu¤u için bu eyleme göz yumabilece¤i ABD aç›s›ndan mant›kl›d›r. Söz konusu ‹ran nükleer tesislerinin etkisiz hale getirilmesi, ABD’nin stratejik ç›karlar› ile kuvvetlice ba¤daflmaktad›r ve ‹srail burada “h›z›r” gibi yetiflmektedir. Olas› bir hava operasyonunda Ürdün veya Suudi Arabistan güzergah›nda uçaklar›n birbirlerine çok yak›n ve alçaktan uçacaklar› muhtemel olsa da, e¤er bu alternatif ve güzergah seçilirse Irak üzerinde yüksek irtifada bir tehlikenin olmamas› ve uçaklar›n ‹ran s›n›r›na yaklaflmadan önceki fazda bu bölgede yükselmeleri de teorik olarak mümkündür. Buna göre ‘lo-hi-lo’ fleklindeki gibi klasik bir misyon, taktik yelpazenin genifl oldu¤u alternatiflerden sadece birisidir. Böyle bir operasyonun haz›rl›klar›n›n ‹srail taraf›ndan resmen yalanlanmamas›, sadece cayd›r›c›l›k unsuru ile ba¤lant›l› bir blöf de¤ildir ve daha çok 1981 Osirak örne¤indeki gibi somut bir tak›m faaliyetlerin söz konusu oldu¤u tezini kuvvetlendirmektedir. Buradaki en büyük çeliflkiyse siyasi de¤il askeridir ve yukar›da da bah- sedilen operasyonun riskiyle ba¤lant›l›d›r. Söz konusu tehlike, k›sa, orta ve uzun vadeli olup, k›sa vadeli risk, ‹srail’in F-16I uçaklar› ile ‹ran’a kadar uçmas›ndan ziyade, bu ülke üzerinde belirledi¤i azami alt› hedefi vurmas›nda, dolay›s›yla ‹ran hava savunmas›n› aflabilmesindedir. Sonuç itibariyle bu durum ‹srail F-16‘lar› ve pilotlar›n› ilgilendiren k›sa vadeli bir tehlikedir. Esas risk potansiyeli, ‹ran’›n böyle bir giriflime cevaps›z kalmama ihtimalidir. ‹srail ile ‹ran’›n s›n›rdafl olmamalar›ndan dolay›, bir balistik füze düellosunun en az›ndan ikinci fazda rol oynayaca¤› bir muharebede, konvansiyonel yan›nda, nükleer (N) ve kimyasal (C) bafll›kl› silahlar›n da kullan›lma tehlikesi söz konusudur. Bu ateflin bölgedeki di¤er ülkelere s›çramas› ve ayr›ca bunun zaten gündemde olan mevcut terör olaylar›n› besleyerek daha da körüklemesi riski de cabas›d›r. Her ne kadar ‹srail’in F16I uçaklar› ile baflta ‹ran nükleer tesislerine sald›rmas›na -askeri aç›dan oldukça zor oldu¤u için- bir çok uzman çevreler taraf›ndan ihtimal verilmese de, benzer bir durum yukar›da de¤inilen 1981 y›l›ndaki Ba¤dat’taki Osirak Nükleer Santrali için de söz konusu olmufl ve buna ihtimal verilmemifl, ‹srail tüm dünyay› bu riskli cüretiyle flafl›rtm›flt›. Aradan geçen neredeyse çeyrek as›rdan bu yana, bugünün güdümlü hava savunma ve radar teknolojileri oldukça geliflmifl ve ‹ran’›n yer konufllu mobil hava savunma a¤› dahilinde, Rus menfleli S-300 ya da TOR-M1 gibi etkili hava savunma bataryalar› bulunsa da, ‹srail’in elindeki F-16’lar da neredeyse çeyrek as›r önce kullan›lan Block 5 serisi F-16A’lar de¤il, geliflmifl, özellik ve donan›m›yla F-15I’dan bile üstün, ‹srail’in tipik bombard›man misyonlar› için özgün özellikler adapte etti¤i, çift koltuklu F-16I uçaklar›d›r. ‹srail pilotlar›n›n F-16’lar ile hava-yer taarruzlar›ndaki birikimleri ise malumdur. Ayr›ca ‹srail’in Popeye füzesini baz alarak, prensipte F-16 uçaklar› için gelifltirdi¤i Popeye Lite (“Popeye II”) füzesinin en az 150 km menzilli oldu¤unu da unutmamak gerekir. Sonuç ‹srail’in, en erken 2004 sonbahar›ndaki ABD Baflkanl›k seçimlerinden sonra olmak üzere, muhtemelen en geç 2005 y›l›na kadar, öncel hedef ‹ran’›n Bushehr Nükleer Santrali, ayr›ca ‹sfahan, Natanz ve Arak nükleer tesisleri, yine duruma göre zay›f bir ihtimalle de olsa baz› terörist/askeri e¤itim kamplar› olmak üzere, azami alt› yer hedefine nokta at›fl nitelikli hava sald›r›s› düzenlemesi ve burada en az bir ya da iki filo F-16I uça¤› kullanma tehlikesi, mevcut konjonktür de¤iflmezse halen aktüeldir. MOSSAD’a verilen araflt›rma talimat›yla ba¤lant›l› olarak, operasyona haz›rl›k giriflimleri bu tezi kuvvetle desteklemektedir. Bu uçaklar›n, 1981 y›l›nda Ba¤dat’›n güneyindeki Resimdeki Shahab-3 füzesi, geçen y›l ‹ran'da bir resmi geçit töreninde gizlice çekilmifl olup, kamuoyuna ilk defa Osirak (Temmuz) bu yaz›yla sunulmaktad›r. (Foto¤raf: Tom Cooper & Farzad Bishop) 85 ‹srail Hava Kuvvetleri'nin teslim ald›¤›, özel çöl kamuflaj boyal› ilk F-16I uça¤› uçufl denemeleri s›ras›nda. (Foto¤raf: Lockheed Martin) ‹srail’in ‹ran’›n nükleer tesislerine havadan sald›rma ihtimali kesin midir? Ne kadar sa¤l›kl› bir analiz olursa olsun, gelece¤e dönük her kehanetin gerçekleflece¤inin % 100 garantisi elbette yoktur, olamaz da. Bundan 2-3 sene kadar evvel, ABD’nin top yekün Irak’a sald›raca¤› yaz›lsayd›, belirtileri aflikar oldu¤u halde biraz fazla abart›l› bulunabilirdi. Yine Irak’a yap›lan sald›r›ya yak›n, geçen y›l›n bafl›nda, sald›r›n›n kaç›n›lmaz ve kesin oldu¤u belirtileri söz konusu oldu¤u halde: “ABD Irak’a kesin sald›racakt›r” denilseydi, sald›r› tarihinin yak›n olmas›na ra¤men bu da cüretli bir kehanet olurdu. Zira hiç bir tezin garantisi yoktur ve tüm geliflmeler her an de¤iflebilecek niteliktedir. Kesin planlanan ve kaç›n›lmaz olarak görünen planlar dahi son anda de¤ifltirilebilir ya da uygulanmayabilir. ‹srail’in ‹ran’a sald›r› planlar› bir paranoya, spekülasyon ya da komplo de¤il, somuttur. Uygulanmas› ise mevcut konjonktür do¤rultusunda mümkün olabilecekse de, her plan için geçerli oldu¤u gibi yüzde yüz kesin de¤ildir. Yukar›da da de¤inilmeye çal›fl›ld›¤› gibi, ‹srail’in bu tür bir sald›r›da bulunmas›, siyasi aç›dan dünya genelinde büyük oranda bir tepkiye yol açabilecektir. Ayr›ca böyle bir giriflim sadece ‹ran’daki mollalar› de¤il, dünya genelindeki global -sözde ‹slam motifli- irticai terörü körükleyebilecek niteliktedir. Her ne kadar ABD böyle bir operasyona baflka çare kalmazsa muhtemelen göz yumabilecek olsa da, bir seçim y›l›nda oldu¤undan, dolay›s›yla 2004 sonbahar›ndan önce böyle bir ope- 86 rasyona gayr› resmi onay veremeyece¤i muhtemeldir. Fakat burada ‹srail’in güvenli¤i her zaman oldu¤u gibi dünya kamuoyunun tepkisinden daha önemli bir rol oynayabilece¤inden, böyle bir imha icras› gerçeklefltirilecek olsa bile, durum 1981 y›l›nda Irak’a gerçeklefltitilen s›n›rl› operasyondan daha komplikedir. Zira ‹ran’›n nükleer tesisleri, topraklar›n›n dört bir yan›na da¤›t›lm›fl koordinatlardad›r. Ayr›ca tesislerin bir k›sm› yerin alt›na infla edilmifl ve ‹ran’›n hava savunmas› 1981 Irak’›na oranla daha da geliflmifltir. Ayr›ca az bilinen bir gerçek de fludur ki ‹ran, zaman›nda ‹srail’den daha önce, 1981 y›l›n›n Nisan ay›nda, Osirak 1 reaktörünün ön bombalamas›n› baflar›yla gerçeklefltirmifltir. ‹ran-Irak ya da bir di¤er ad›yla 1. Körfez Savafl›’n› çok iyi kullanan ‹srail, ‹ran'›n RF-4E keflif uçaklar› ile elde etti¤i bilgileri temin etmifl ve hatta iki ülke aras›nda: "Düflman›m›n düflman› dostumdur" misali müflterek bir iflbirli¤i söz konusu olmufltur. ‹ran k›smen, da¤l›k bölgedeki Türk hava sahanl›¤›n› ihlal ederek Irak’›n 600 km derinliklerindeki nükleer santral hedefine F-4 Fantom filolar› ile F-14 Tom Cat uçaklar› eflli¤inde uçmufl ve tüm uçaklar yerde konufllu 20 Irak uça¤› dahil olmak üzere nükleer santralin reaktörünü tahrip ettikten sonra kay›p vermeden üslerine dönmeyi baflarm›fllard›r. Daha sonras› malumdur. ‹srail yukar›da da bahsedildi¤i gibi ‹ran’›n bafllad›¤› operasyonu ayn› y›l›n yaz›nda tamamlayarak Osirak nükleer tesisini tahrip etmeyi baflarm›flt›r. Dolay›s›yla ‹ran, ‹srail’in taktik ve stratejisini burada birinci elden ö¤renebilmifltir. ‹srail’in tek hedefi Busher Nükleer Santrali olsayd›, söz konusu hava operasyonunun baflar›s› daha da efektif olabilirdi. Fakat burada ‹srail, ‹ran’›n nükleer program›n› kapsaml›ca sabote etmek istiyorsa, ‹ran’daki en az 10 yer hedefini birden tahrip etmek mecburiyetindedir. Bunun baflar›s› da ‹ran’›n bir çok derinlik bölgesine bir kaç filo bombard›man uça¤› ile uçmak ve yer alt›ndaki s›¤›nak nitelikli baz› tesisleri gerekirse taktik nükleer silahlarla vurmaktan geçmektedir. Her ne kadar havadan bombard›man, zor olan›n kolay alternatifi niteli¤inde olsa da, di¤er tip sabotaj opsiyonlar›n›n da üzerinde durulmaktad›r. Burada söylenmek istenen, hiç bir somut plan›n kesinlik kazanmamas› yan›nda, durumun yo¤un ciddiyetidir. Etik de¤erlendirme Askeri konularla dolayl› olarak ba¤lant›s› olsa da, olas› bir ‹srail hava operasyonun siyasi ve etik de¤erlendirmesinin detaylar›na girmek ayr› bir konudur. Dolay›s›yla objektif ele al›nmas›na çal›fl›lan bu k›sa de¤erlendirme askeri aç›dan ele al›nmakta, tart›flmal› bir strateji izleyen fiaron Hükümeti’ne dolayl› destek niteli¤inde alg›lanmamas› gerekmektedir Her ne kadar ‹srail’in ‹ran’› vurmas› askeri, bölge istikrar› ve stratejisi aç›dan kesinlikle son derece riskli olsa da, unutulmamal›d›r ki ‹srail’in etraf›ndaki tehlike potansiyeli bir paranoya de¤il, objektif bir realitedir. ‹ran’›n nükleer santral ve balistik füze merak› da malumdur. ‹srail’in her ülke gibi geçmiflte ve halen yapmakta oldu¤u baz› yanl›fllar ve fiaron rejiminin Filistin sorununda sergiledi¤i tart›flmal› ve çelifl- Analiz kili baz› tutumlar› bir yana,benzer bir sebepten dolay› SSCB’nin Küba provokasyonu yüzünden, dünya bundan yaklafl›k 42 sene önce bir nükleer savafl›n efli¤ine gelmiflti. Nitekim 1962 y›l›nda Küba’ya yerlefltirilen, sat›htan sat›ha at›labilen Nato kodlar›yla orta menzilli SS-4 (R12) ve uzun menzilli SS-5 (R-14) balistik füzeleri ABD aç›s›ndan objektif bir tehlike içeriyordu. Hat›rlanaca¤› gibi ülkemizde de benzer bir durum söz konusu olmufl, 1997 y›l›nda Türkiye, K›br›s Rum Kesimine yerlefltirilen uzun menzilli S-300 “hava savunma” bataryalar›n› vurma planlar›n› somutlaflt›rmaya bafllam›flt›. Zira stratejik karakteristi¤e sahip S-300 füze bataryalar›n›n hem radar, hem füze menzili, hem de tespit, teflhis, takip, tahrip performans›, Türkiye’nin güney ve güneybat›s›, somut olarak Akdeniz ve k›smen Ege hava semalar›nda uçan uçaklar›m›z için ciddi bir tehlike içeriyordu. Küçücük bir ülke olan Güney K›br›s Rum Cumhuriyeti’nin bu sözde savunma füzelerini Rusya’dan almas› jeostratejik aç›dan son derece orans›zd›. Sonuç itibariyle S-300 bataryalar› Türkiye’nin bask›s›yla Yunanistan’›n Girit adas›na hapsedilmifl ve S-300’lerin saçt›klar› tehlike potansiyeli, bugünkü co¤rafi konumlar›ndan dolay› k›s›tlanarak S-300 tehlikesi, stratejik boyuttan taktik seviyeye düflürülmüfltür. Ayr›ca 1998 y›l›nda yine Türkiye, kanl› terör örgütün bafl› Abdullah Öcalan’a y›llard›r lojistik destek sa¤lad›¤› bilinen Suriye ile bir savafl›n efli¤ine gelmiflti. Savafl rüzgarlar›n›n blöf olmad›¤›n› anlayan güney komflumuz Suriye, özellikle baflkent fiam’da gözda¤› amaçl› patlat›lan baz› “maytaplar›n” da etkisiyle “bugün ‹mral› Adas›’nda, muhtemelen kanl› geçmiflinin nostaljisini yapan terörist bafl›n›” konuk etmekten vazgeçerek yurt d›fl›na ihraç etmek zorunda kalm›flt›. Suriye-Rusya-‹talya-Kenya-‹mral› maceras›n›n bafllang›ç ve en önemli faz› olan TürkiyeSuriye gerginli¤i, ‹srail’in ‹ran’› ve ABD’nin Küba’y› vurma tehditine –bizim Suriye gerekçemiz daha somut ve hakl› olsa da- benzemektedir. Dolay›s›yla burada ön yarg›l› ve Filistin sorunundaki baz› çeliflkilerden dolay› ‹srail’i konuyla ilgili tek tarafl› olarak suçlamak yerine, olaya objektif bir pencereden bak›lmas› askeri aç›dan daha sa¤l›kl› olacakt›r. Bu ba¤lamda, mevcut ‹srail hükümetinin kat› tutumunun da etkisiyle, k›sa vadeli tarih do¤rultusunda ‹srail’in bölgedeki reel anlamda tek geleneksel demokratik ülke oldu¤u ve etraf›ndaki reel tehlike potansiyeli göz ard› edilmemelidir. Netice itibariyle ‹ran’›n nükleer santral ve benzeri tesislerinin vurulmas›, elbette bölge ve dünya bar›fl› aç›s›ndan son derece vahim sonuçlar do¤urabilecektir. Böyle bir eylem ‹srail aç›s›ndan ilk aflamada baflar›l› olsa bile, en az›ndan zaten pamuk ipli¤ine ba¤l› bölge bar›fl› aç›s›ndan son derece tehlikelidir. Y›l 1981 de¤ildir, bugünün ‹ran’› da 1981’in Irak’› de¤ildir. Bugünkü ‹ran 1992 y›l›ndan beri Rusya’dan ald›¤› SCUD-B füzelerini baz alan ve K. Kore’nin No Dong 1 balistik füzesine benzeyen 1300-1500 km menzilli SHAHAB-3 (ZELZAL-3) füzesini gelifltirmektedir ve füze 1998 y›l›nda k›smen, 2000 y›l›nda tam baflar›yla denenmifltir. ‹ran ayr›ca, 2000 km menzilli SHAHAB-4 füzesini de gelifltirmektedir. Bu füze daha uzun menzilli olup, eski SSCB’nin yukar›da da de¤inilen ve Küba’ya yerlefltirdi¤i SS-4 “Sandal“ füzesini baz alan gelifltirilmifl bir versiyonudur. Fakat SHAHAB-4, henüz SHAHAB-3 kadar somutlaflmam›flt›r ve -en az›ndan bugün itibariyle- henüz seri üretim aflamas›nda de¤ildir. ‹ran’›n ayr›ca 3500-5000 km menzilli SHAHAB-5 ve 10.000 km menzilli SHAHAB-6 projeleri de vard›r. Fakat somut olarak ‹ran, Çin’den sat›n ald›¤› 400 km menzilli M-11 ve 800 km menzilli M-9 yan›nda, eski SSCB’den temin etti¤i çok say›da SCUD-B füzesini baz alan 325 km menzilli SHAHAB-1 ve SCUD-C füzesini baz alan, K Kore’den temin etti¤i 550 km menzilli SHAHAB-2 füzelerini 80’li y›llardan beri baflar›yla üretmektedir. ‹srail’in burada, özellikle 13001500 km menzilli SHAHAB-3 füzelerini Arrow ve Patriot (PAC-2/-3) ile yeterli derece de karfl›layamamas› söz konusudur. ‹ran’›n olas› bir ‹srail hava operasyonuna karfl›, ad› geçen füzelerle en az›ndan kimyasal ve/veya biyolojik silahlarla karfl›l›k vermesi muhtemeldir. Kald› ki ‹ran’›n elindeki daha düflük menzilli çok say›da füzeyi, Lübnan’›n güneyini kontrol eden Hizbullahç› milislere tahsis edebilece¤i ve buradan ‹srail’in en az›ndan kuzey bölgesinin de ek olarak vurulabile- ce¤i de malumdur. ‹ran’dan at›lacak olan balistik füzeler konvansiyonel harp bafll›kl› olsalar dahi, nükleer cayd›r›c›l›¤›n› sakl› tutan ‹srail’in nas›l bir ikinci reaksiyon müdahalesinde bulunaca¤› tam olarak bilinmemektedir. Elinde tahminen 200 ila 300 nükleer silah› ve 1 ton a¤›rl›¤a kadar harp bafll›klar›n› sat›htan sat›ha sevk edebilme kabiliyetli, en az 1500 km menzilli Jericho 2 tipi gibi çok say›da balistik füzeleri olan ‹srail gibi bir ülke, bu flartlar alt›nda ‹ran için son derece tehlikelidir ve zaten bar›fl›k olmayan bölgedeki bu kar›fl›kl›¤›n, Türkiye dahil tüm çevreleri olumsuz yönde etkileyece¤i tabiidir. Her halükarda Türkiye’nin ne kadar gergin ve tehlikeli bir bölgede oldu¤u tekrar gözler önüne serilmekte ve savunmam›za ayr›lacak olan bütçe pay›n›n sadece k›sa vadeli faz göz önünde bulundurularak de¤il, tüm ekonomik sorunlar›m›za ra¤men orta ve uzun vadeli strateji analizleri do¤rultusunda de¤erlendirilmesi gerekmektedir. Askeri aç›dan özetleyecek olursak, ‹srail’in “ikinci nükleer vurufl cayd›r›c›l›¤›” denklemi flimdi daha iyi anlafl›lacakt›r. ‹srail, ‹ran’›n tamamlanma aflamas›na gelen Bushehr Nükleer Santrali baflta olmak üzere, muhtemelen bir kaç yer hedefini, bir ihtimal F-16I uçaklar› ile, en erken bu y›l›n sonuna do¤ru mevcut konjonktür de¤iflmezse vurabilir. E¤er ‹ran buna karfl›l›k verirse -ki bu çok yüksek bir ihtimaldir- ‹srail, karadan nükleer harp bafll›kl› Jericho 2, denizden Dolphin s›n›f› denizalt›lardan Sub-Harpoon ile Popeye Turbo füzeleri ve havadan nükleer mühimmat tafl›ma ve atma kabiliyetli F-16I ve F-15I kullanma hakk›n› sakl› tutmaktad›r. Tüm planlar›n hiçbir zaman gerçekleflmesine gerek kalmamas› dile¤iyle. F-16I uça¤›n›n kokpit görüntüsü. (Foto¤raf: TD Arfliv) 87