PDF SAYI 79 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 79 - Hayat Online
IGMG Hessen’de
Önden Gidenler Anıldı
Sayfa: 15
“Oyunu Kullanmayan Toplum
ATİB Yeni Genel Merkez Binasında DKMS Alman İlik Bankası DİTİB
Gazetecileri Ağırladı
Sayfa: 12 İşbirliğiyle Basın Toplantısı Sayfa: 16 Dilsiz Dev Gibi Kalacaktır” Sayfa: 7
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın Ýçinde Gizlidir
Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung • S a yı / N r. : 79 • Yıl/Jahre: 10 • Nisan / April 2013 / Cemaziye'l Evvel 1434
İnsanlık
Nereye
Gidiyor?
Ingolstadt’ta Alemlere Rahmet Somali’de Meslek Eğitim Merkezi’nin
Hz. Muhammed Programı Sayfa: 14 Temeli Dualarla Atıldı
Sayfa: 18
Mukaddes
Dava
Müslüman
ve Dava
Adamları
Dr. Yusuf IŞIK
05 Hatice SEVER
Kadının
Fıtratı
Serseri
Kurnazlar,
Kurnaz
Serseriler
19 Mahmut AŞKAR
“Orta Kesimin
Aşırılığı”
Neden
Güvenlik
Tedbirleri
Kapsamına
Alınmıyor?
Hacarabın
Serüvenleri
66
11 Mustafa YENEROĞLU 21 M. Salih AYDIN
29
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
İnsanlık Nereye
Gidiyor?
[email protected]
Impressum / Künye
S
Sinan AKTÜRK
dünya üzerindeki insanlığı sömürü aracı olan
petrol adına.
Bu girişi niye yaptık. İnsanlık tarihinde zaman zaman bu tür zulüm ortamları hat safhaya gelmiş ve bunun bedelini yine insanlık hep
birlikte ödemiştir. Genellikle Batı toplumlarında yaşanan bu tür zulüm ortamları kendilerine zarar verdiği gibi diğer ülke toplumlarına da zarar vermiştir.
Peki bu zulüm ortamları neden oluşmaktadır:
-İnsanlık tarihinin genelinde görüldüğü
gibi zulüm ile elde edilmek istenen menfaatler
yüzünden
-Paylaşmak yerine, her şey benim olsun
düşüncesi yüzünden
-Tüm olanaklar benim olsun. İstediğim gibi israf edeyim. Ama başkalarına asla vermeyeyim. İşte sözde gelişmiş toplumlardaki sadece
ekmek israfı bunun bariz örneğidir. Ama
üçüncü dünya ülkelerinde açlık hat safhadadır.
Üçüncü dünya ülkeleri dediğimiz ülkelerde insanlar açlık ve susuzlukla uğraşırken,
kendi dertlerine çare arayacaklarına, birbirleri
ile en şiddetli, en kanlı savaşlara devam etmekteler. Bu savaşların sebeblerinin arka planını araştırdığınızda bakıyorsunuz ki bu ülkelerin yeraltı ve yerüstü zenginlikleri göz kamaştırmaktadır. Kendi aralarında birbirlerine
düştükleri için birileri tabiri caiz ise malı götürmektedir. İşte bunun son somut örneği Sudan`da yaşandı. Ülkenin petrol zenginliği batılılarca istendiği gibi sömürülemeyince ülke
ikiye bölündü. Petrol güneyde ama petrol tesisleri kuzeyde olduğu için ülke insanı bu imkanlarını çok az kullanabilmektedir. Tabi buradan gelecek maddi imkanları da kullanamamaktadır.
Yine iki yüzlü bir tavır ile sözde dünya kamuoyunun dikkati buraya çekilmek için
Hollywood sanatçılarından bazıları burada artistiklerini de göstermiştir.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Bir de bu örneklerin küçültülmüş halini
yaşadığımız ülkelerde görmekteyiz. İşte Almanya gözönünde bulunmaktadır. Ne zaman
ki Almanya vahşi kapitalizmin pençesine tes-
Sözde bu ülkenin gerçek sahibi olduğunu söyleyerek ortaya çıkan zavallılar artık şunu bilmelilerdir ki; bu yaptıkları aptalca propagandalarla ve işledikleri hunharca cinayetlerle bu toplumun gerçek sahibi olamazlar. Tam tersine hem
kendilerine ve hem de sahip olduklarını söyledikleri bu ülkeye en büyük zararı verirler.
lim oldu, buralarda tüm insanların çektikleri
sıkıntılar hat sayhaya gelmiş durumdadır. Mali sıkıntılardan tutun da pekçok sıkıntı buna
örnek verilebilir.
Ne hikmetse bu dönemde NSU gibi örgütlerin sözde gizli faaliyetleri insanların canını yakmaya başlamış ve kamuoyuna bu şekilde değişik mesajlar verilmiştir.
Almanya gibi ekonomik bir devin yaşadığı
bize göre nedeni belirsiz bu ekonomik sıkıntıların arkasında başka sorunlar aranması gerekirken özellikle de Almanydaki bazı medya
organlarının topluma pompaladığı yabancı
düşmanlığı toplumun huzurunu bozmaktadır.
Ne adına? Sözde buranın gerçek sahibi olduklarını söyleyen bir kısım geri zekalı mutlu
azınlık istiyor diye.
Artık bu ülkede bulunan göçmenler 60 yıla yakındır burada yaşıyorlar ve bu ülkenin asli unsuru olmaya çoktan hak kazanmış bulunmaktadırlar. İnsani hasletler gereği pekçok Alman ve göçmen kökenli insan evlilikler yapmış ve aileler kurarak bu topluma katkı sağlamaya devam etmektedirler. Sözde bu ülkenin
gerçek sahibi olduğunu söyleyerek ortaya çıkan zavallılar artık şunu bilmelilerdir ki; bu
yaptıkları aptalca propagandalarla ve işledikleri hunharca cinayetlerle bu toplumun gerçek
sahibi olamazlar. Tam tersine hem kendilerine
ve hem de sahip olduklarını söyledikleri bu ülkeye en büyük zararı verirler.
Bu ortamın oluşmasına çanak tutan bazı
siyasilere de buradan seslenmek istiyoruz; artık siyasi geleceğinizi garanti altına almak adına seçim zamanları verdiğiniz sözleri seçimlerden sonra rafa kaldırmayı bırakın ve bu toplumun huzuru için gerekirse bu menfaatlerinizden feragat edin. Belki bunu yapmak sizin kısa vadeli menfaatlerinize zarar verebilir ama
hem sizin ve hem de toplumdaki diğer insanların uzun vadeli huzuruna katkı sağlayabilir
diye düşünüyoruz.
Unutmamak lazımdır ki göçmenler de artık bu ülkenin gerçek sahipleridir.
Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı
bereketlendirsin, şuurlandırsın.
Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.
Allah`a emanet olun.
HAYAT
Yayın Kurulu
Aylık Ücretsiz Gazete
Nisan - April 2013
Cemaziye’l Evvel 1434
Dr. Yusuf Işık, Mehmet Ateş, Bilal Demiroğlu, Fikret Ekin,
Selma Öztürk, Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz,
M. Salih Aydın, Habib Yazıcı, Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk,
İskender Güngör
Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
editör
Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz.
hasbihalhasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal
evgili dostlar!
Yepyeni bir sayıyla yepyeni bir
dizaynla sizlere tekrar merhaba demek istiyoruz.
Malumunuz gazetemizin 10. senesi içerisindeyiz. Biraz gecikmeli de olsa yeni bir logo,
yeni bir iç sayfa dizaynı ile sizlerin karşısındayız. Zaman zaman yenilikler insan hayatında
güzel oluyor. Dikkat ederseniz yenilik diyoruz. Değişiklik demiyoruz.
İlk sayımızdan beri çizgimizden herhangi
bir sapmamız olmadı elhamdülillah. İlk yazımızda yazdığımız ilkelere aynen sadık kalarak
yayın hayatımıza devam ediyoruz ve edeceğiz
Allah`ın izni ile.
Sevgili dostlar!
Yazı başlığımızda da belirttiğimiz gibi insanlık nereye gidiyor? Nerede ise dünyanın
her tarafında savaş, zulüm, adaletsizlik, açlık,
kuraklık devam etmektedir. Elinde gücü bulunduran dünyanın süper gücü dediğimiz ülkeler çeşitli bahanelerle kendi cografyalarından binlerce kilometre uzaklıktaki yerlere müdahale etmekte, sözde özgürlük getirme adı altında oralardaki insanlara -ki bırakın insanları
her türlü canlı varlığa ve bitki örtüsü de dahilher türlü zararı vermektedir. İşte bunun son
örneği Fransa’nın önderliğinde bazı batı ülkelerinin Afrika`da Mali`ye yaptıkları askeri
müdahale gözler önündedir.
Sözde demokrasi ve özgürlük getirme adına, sözde terör örgütlerini kovalama adına yapılan bu müdahale her türlü canlıya zarar veriyor.
Artık bu ülkelerin kamuoyları da yapılan
sözde özgürlük müdahalelerinin gerçekliğine
inanmaz oldular. Sözde kendi ülkelerinin
menfaatleri olan bu yerlerde yapılan müdahaleler inandırıcılığı yitirmiş bulunuyor. Artık
herkes net olarak görmektedirki bu müdahalelerin sebebi bir kısım grupların menfaatlerine hizmet etmektedir. İşte Irak, işte Arap ülkelerinde yaşanan gelişmeler bunun en somut
örnekleridir.
Sözde demokrasi ve özgürlük getirme adı
altında Irak`ta yaşananlar ortadadır. Milyondan fazla masum insanın kanına girilmiştir.
Ne adına? Tabiki bir kısım mutlu azınlığın
❬
❬ 03 ❭ Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
Merkez
Königsbergerstr. 16
61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.eu
Baskı: Sunprint GmbH Offenbach
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Irkçılığa Karşı
Uluslararası Haftalar:
Şatafatlı Demeçler
Vermek Yerine
Tedbir Almak
‘Irkçılık bugünlerde
birçok farklı kılıfa
bürünerek karşımıza çıkabilmektedir ve
bundan dolayı hemen
hemen tanınamaz bir
hâle bürünmüştür.
Bunu bir ölçüde konuya geçmiş yıllardaki
yaklaşıma ve sürdürülmüş olan tartışmalara borçluyuz.’’ açıklamasında bulunan İslam
Toplumu Millî Görüş Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, Irkçılığa Karşı Uluslararası Haftalar münasebetiyle yaptığı açıklamada ayrıca şu ifadelerde bulundu:
‘‘Irkçılığa Karşı Uluslararası Haftalar münasebetiyle yapılan etkinliklerde var olan sorunlar bu yıl da somut olarak ele alınmayacaktır. Bunun yerine, her zaman olduğu gibi, başta siyasetçiler tarafından yapılacak olan şatafatlı ve basmakalıp demeçler dinleyeceğiz. Bugüne kadarki tecrübeler maalesef bunu gösteriyor. Bir tarafta söz konusu hafta dolayısıyla çeşitli açıklamalar yapılırken diğer tarafta, güya
Doğu Avrupa´dan ülkeye göç eden yoksullara
karşı aşağılayıcı sözler sarf edilmektedir. Benzer
durum, birçok insanın ölümüne sebep olan,
yabancı düşmanı kundaklamalarla sonuçlanan
80´li yıllarda da yaşanmıştı.
Bu yüzden sivil toplumun açık ve net bir
şekilde bu tür politikalara daha fazla müsamaha göstermeyeceğini ifade etmesi artık kaçınılmaz olmuştur. Bu sebeple, Almanya Kültürlerarası Konseyi´nin yönetimi altında Uluslararası Irkçılığa Karşı Mücadele Haftası´nda gerçekleştirilen girişimleri tamamıyla destekliyoruz.
IGMG cemiyetleri de bu noktada desteklerini ortaya koyacaklardır. Tüm birimlerimiz,
Irkçılığa Karşı Uluslararası Haftalar’da gerçekleştirilecek aktiviteleri desteklemeye ve ‘‘Müsamahasızlık, ırkçılık, antisemitizm ve İslam düşmanlığına karşı çeşitlilik kültürünün geliştirilmesi” başlıklı pankart yarışmasında dereceye
giren üç pankartla mekanlarını süslemeye çağırılmışlardır. Ayrıca 52.000 tirajlı Camia bülteninde de bu konu işlenecektir.
Özellikle NSU cinayetlerinden sonra siyasi
kesimin hoş sözler sarfetmekten ziyade açık ve
net bir duruş ortaya koymasının ve ırkçılığa
karşı inisiyatiflere çok daha fazla destek vermesinin zamanı gelmiştir. Siyasiler mücadeleye,
ayrımcılık karşıtı kurumsal çabaları ve ayrımcılığa karşı danışmanlıkların finansal altyapılarını güçlendirmek ve aralarındaki bağları arttırmalarını teşvik etmekle başlayabilirler. Böylece
mağdurlara ülke çapında profesyonel bir danışmanlık hizmeti sunulmuş olur. Bununla birlikte, başta İçişleri Bakanları olmak üzere, sorumluluk taşıyan tüm siyasetçiler, kendi inandırıcılıkları açısından güvenlik kurumlarının Müslümanlara karşı uyguladıkları tedbir konseptlerini kaldırmalarını sağlamalı ve insanlarda
Müslümanlara karşı önyargıları besleyen ve kin
uyandıran bir dil kullanmayı bir an evvel terk
etmelidirler.”
‘
❬ 04 ❭ Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
haber
ATİB Genel Başkanı İhsan Öner
“Türk Basını Tarihi Duruşmada Yerini Almalıdır”
7 Nisan 2013 tarihinde Münih’te
başlayacak olan NSU (Neonazi
Yeraltı Örgütü)’nun ilk mahkeme duruşmasında Türk basın mensuplarına yer verilmemesi üzerine ATİB
Genel Başkanı İhsan Öner, aşağıdaki
basın açıklamasını yapmıştır:
Alman Neonazi Yeraltı Örgütü
NSU’nun sekizi Türk, on kişiyi öldürdüğü seri cinayetlerin bir tesadüf eseri
ortaya çıkmasından sonra, özellikle biz
Türkleri dehşete düşüren bir Almanya
gerçeğiyle karşılaştık: Yıllarca güvenliğimizden sorumlu yetkili mercilerin,
katilleri hep mağdur durumda olan ailelerin çevresinde ararken, Alman güvenlik birimlerinin bazen göz yummasıyla, bazen de himayesinde işlenen cinayetler, bizi derinden sarstığı gibi, gü-
1
venliğimizden sorumlu kurumlara
olan itimadımızı da zedeledi.
Şimdi böylesi tarihi bir davaya
Türk basın mensuplarının, şu veya bu
gerekçenin arkasına sığınarak davet
edilmemesi veya onlara mahkeme salonunda yer tahsis edilmemesini kabullenmemiz asla mümkün olamaz.
Türk Basını, bu tarihi duruşmada
Neonazi canilerinin katlettikleri Türklerin tarafı, olarak mutlaka yerini almalıdır. Türk basınıyla dayanışma gösteren Alman medya kuruluşlarına da,
temsil ettiğim ATİB adına teşekkür
ediyorum.
Buradaki STK temsilcileri olarak
biz de mahkemenin başladığı gün orada olacak ve gelişmeleri yakından takip
edeceğiz.
Temennimiz, davanın başlayacağı
Münih Eyalet Mahkemesi’nin, bu akıl
almaz tutumundan vazgeçerek Türk
basın mensuplarına da yer tahsis etmesidir.
Bir Yıl Geçmesine Rağmen Hâlâ Cevaplanmamış Sorular Var
iyanet İşleri Türk-İslam Birliği (DİTİB), kamuoyuna yansıyan bilgilerden, bakanlıkların veya sorumluların NSU Araştırma
Komisyonu ile yeterince işbirliğine yanaşmayarak, aydınlatma çalışmalarını
imkansız hale getirdiğini veya engellediğini tespit etmektedir.
Geniş kapsamlı, hızlı ve kalıcı aydınlatma sözü verildiği halde kaybedilen dosyaların, imha edilerek ortadan
kaldırılan klasörleri, Araştırma Komisyonu‘nda ortaya çıkan sorgulama,
açıklama ve skandallar hakkında çok
sayıdaki raporlar, ümitlerin yitirilmesine sebep olmaktadır. Ortaya çıkan
karışıklıklar ve belirsizlikler giderek
artmakta , daha karanlık ve karmaşık
bir hale gelmektedir. Olayların ortaya
çıkarılmasındaki ihmaller, hatalar ve
savsaklamalar nasıl daha önce açıklanamıyordu ise, süregelen ve ifşa edilen
gelişmeler de aynı şekilde anlaşılamaz
ve sorunludur. “Sağ gözdeki körlüğü”,
güvenlik birimlerinin, federal ve eyalet
dairelerindeki ve bakanlıklardaki sorumluların anlaşılamaz girişimleri ve
savunmacı davranışları takip etmiştir.
DİTİB Genel Sekreter Yardımcısı
ve Sözcüsü Bekir Alboğa, konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: “Söz
konusu aşırı sağ terörün kurbanlarına
ve yakınlarına yönelik bu alçaklığın telafisi mümkün değildir. Yine de bu terörist ve insanlık dışı saldırılardan, günümüz ve gelecek için dersler çıkarılabilir ve bazı şeyler değiştirilebilir. Bu
cinayetler serisi bağlamında NSU
Araştırma Komisyonu‘nda hangi ihmallerle karşılaşıldığı ve aydınlatma
çabalarında neler yaşandığı ve yaşanacağı Almanya açısından bir ölçü olacaktır.
NSU-Araştırma Komisyonu’nun
görev ve sorumluluğunun önemi,
özellikle bu yıl, 1933’den beri demokratik mekanizmaları ve kurumları
aşındırarak güven sarsan ve engellenmeksizin ilerleyebilen sağ terörün 80.
yılında, iyice ortaya çıkmıştır. Hem
D
devlet anma töreni hem de NSU Araştırma Komisyonu’nun çalışması, kurbanlar, mağdurlar ve kurumlar arasında kalıcı ve genel barışı hedeflemişti.
Bu vesileyle sayın Başbakanın anma
gününde verdiği sözü hatırlatmak isteriz.”
Bundan yaklaşık bir yıl önce, 23
Şubat 2012 tarihinde, aşırı sağ şiddetin kurbanlarını resmi anma töreni
düzenlenmişti. Anma töreni saat
12.00‘de Almanya çapında bir dakikalık saygı duruşu ile başlamıştı. Bu durum, birçok yerde pek çok kişi ve kuruluş tarafından derinden paylaşılan
üzüntü ve yaşananlar hakkında şaşkınlığın ifadesiydi.
Başbakan Bayan Merkel bu anma
gününde şöyle demişti: “Federal Almanya’nın Başbakanı olarak size söz
veriyorum: Cinayetleri aydınlatmak,
yardakçıları ve arkasındaki karanlık
güçleri ortaya çıkarmak ve herkesin
hak ettiği cezayı almasını sağlamak
için her şeyi yapacağız. Federal ve eyalet düzeyindeki ilgili bütün daireler
bunun için çalışıyorlar.”
Hatırlanacağı gibi, sözkonusu anma töreninden bir gün sonra 24 Şubat
2012’de toplanan Federal Meclis, 26
Şubat 2012 tarihinde, Federal Milletvekili Sebastian Edathy başkanlığında
Neonazi seri cinayetlerini aydınlatmak
üzere bir Araştırma Komisyonu kurulmasına karar vermişti.
Görev tanımına göre Araştırma
Komisyonu, olayların ve NSU terör
hücresinin ayrıntılı ve hızlı aydınlatılmasına katkı sağlayacaktı. Ayrıca güvenlik ve soruşturma dairelerinin yapısı, işbirliği, yetki ve uzmanlaştırılması
ve aşırı sağa karşı etkili mücadele vermesi üzerinde çalışacak, tekliflerde bulunacaktı.
Son güncel olay nedeniyle aşırı sağ
düşüncenin gökten inmediğini, aksine
sosyopolitik atmosfer ile ilintili ve sıkı
bir ilişki içinde olduğunu bir kez daha
hatırlatmak istiyoruz. Bu konuda yapılan bütün araştırmalar aşırı sağ düşüncelerin, çoktan toplumun merkezine ulaştığını kanıtlamaktadır.
NSU terör hücresinin kurbanlarının kelime oyunlarıyla adeta insan konumundan çıkarılması süreci, 2011
yılının sevimsiz sözcüğü seçilen “Döner Cinayetleri” (Dönermorde) ifadesinde de kendini göstermiştir. Bireylerin sürekli olarak insan konumundan
çıkarılması, olağanüstü kuşku uyandıran ifade, başlık veya aşağılayıcı yazılar
bunun göstergesidir.
Eğer, kısa bir süre önce TV programcısı papaz Jürgen Fliege tarafından
“Türklerden arındırılmış” çocuk yuvaları veya “Türksüz ve Türklere kapalı
bölge” düşüncesi dile getiriliyorsa
(ARD, 12.02.2013, saat: 22.45), bu
durum bize insan konumundan çıkarılma yönteminin ne kadar hızlı işlediğini, bu sürecin ne kadar çabuk ilerlediğini, eğitim düzeyi ve ait olduğu sosyal çevreden bağımsız, topluma ne kadar derin etki ettiğini göstermektedir.
Her türlü ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı her zamankinden daha fazla güçlü ittifaklara ihtiyaç duyuyoruz. Bunun için geniş katılımlı yerel
inisiyatifler, halkın ve mümkün olduğu kadar sivil toplum kuruluşlarının,
farklı grupların, derneklerin, okulların
ve dini cemaatlerin de dahil edildiği
ortak girişimlerle buna karşı durmamız gerekmektedir. Gelişmeler çoğu
zaman ilk etapta eğitim ve sosyal gruba aidiyet sorunları olarak karşımıza
çıkar gibi görünse de, tehlikelere karşı
sürekli uyanık ve bu konulara duyarlı
olmalı, birbirimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Mukaddes Dava
ve Dava Adamları
[email protected]
-“Mü’minlerden Allah’a verdikleri söze sadâkat gösteren
erler vardır. Onlardan kimi
adağını yerine getirdi (şehid oldu), onlardan kimi de beklemektedir. Onlar
kesinlikle (sözlerini) değiştirmediler.“
(Ahzab: 23)
Ayet-i Kerîme, Mü’minlerin, İslâm toplumunun/cemaatinin karakteristik özelliğini ortaya koymaktadır.
Mü’minler arasında hayırda ve hizmette bir rekabetin olduğu ve birbirleriyle yarıştıklarının manzarası görülmektedir. Bu yarış, Allah kelâmının
yüceltilmesi ve yeryüzünün tek hakim
gücü olması, müslümanlara hizmet
için verilen yarıştır.
Allah’ın dînine, dâvâsına ve müslümanlara hizmetteki yarış; teslimiyyetin, itaatın zirvesi olan Allah yolunda can verinceye kadar yapılan bir yarıştır. Onun için bu rekabet ve yarış,
her ortamda ve her alanda müslümanlar arasında tarih boyunca hep
olagelmiş, oluyor ve de olmaya devam
edecektir.
Mensubu olmakla iftihar ettiğimiz
dînimiz ve dâvâmız tarihinde de, Allah’a verdikleri sözlere sadâkat göstermiş, fedakârlıkta, hayırda, müslümanlara hizmette olması gerekenin en
güzel örneğini yerine getirerek her
şeylerini ortaya koymuş nice kardeşlerimiz olmuştur. Onlar, dâvâmızın bereketi ve yollarımızı aydınlatıp bizlere
örnek olan insanlardır. Bu aziz dâvânın sarsılmaz ve muhkem oluşunun
sırlarından biri, bu insanların fedakârlıklarının bereketinde saklıdır.
Mücadele ve mücahede yolunda bir
miktar başarı elde edilmişse, bu başarının önemli ayaklarından birinin,
dünyalık ve nefsî hesaplar içine girmeyen kardeşlerimizin olduğu muhakkaktır.
Yine bu mukaddes dâvânın bu güne gelmesinde en büyük payın; hayırda yarışan ve birbirlerinin eksiklerini
tamamlamaya çalışan, İslâm dâiresi
içinde birbirlerine saygılı olan, İslâm
ve Müslümanların aziz olması için
dünyalıklarını terkeden kardeşlerimize ait olduğu şübhesizdir.
Gelecek olan bir sıkıntının ve zararın kardeşinden önce kendisine gel-
M
❬
❬ 05 ❭ Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
Dr. Yusuf IŞIK
mesi için öne atılan örnek şahsiyetli
cefakâr kardeşlerimizin katkısıdır.
Aynı çatı altında beraber omuz
omuza veren müslümanların yaptıkları her hayırlı işe her kardeşin ortak
olduğu anlayış ve inancı ile birbirinin
işlerine katkı sağlayan kardeşlerimizin
payı asla inkâr edilemez bir gerçektir.
Ashab-ı Kiram, Selef-i Sâlihîn, asrımızda hizmet eden önden gidenlerin ve seleflerimizin bu örnek şahsiyetlerini hatırımızdan çıkarmamalı ve
onları örnek almalıyız.
Yöneten İslâm’a talip olan ve gereklerini yerine getirmeye çalışan aktif
müslümanlar olarak hayırda ve dâvânın yücelmesi için uğraşalım. En güzelini yapmaya ve herkesten daha çok
katkı sağlamaya ve fedakâr olmaya çalışalım. Bunun yanında bir bütün
olarak başarı ve hayırlı sonuç elde
edebilmek için birbirimize destek olalım, katkı sağlayalım ve birbirimizin
eksikliklerini tamamlayalım.
Zira hepimiz, küçük büyük, yapılan her hayırlı işe ortağız. Ayrı ortam
ve mekânlarda olsak bile birbirimizin
hayırlarına ve sevaplarına ortağız.
Hatta bir zamanlar bu mukaddes dâvâya gönül vermiş ve bu yolda hizmet
etmiş, bedel ödemiş, fedakârlıkta bulunmuş ve bir dönem gevşemiş ancak
akîdesini muhafaza etmiş, her kardeşimiz, elde edilen bütün sevaplarda
pay sahibidirler.
Bir diğer güzellik ise, beraber ve
uyumlu bir şekilde aynı hedef ve gaye
için çalıştıkça Allah’ın rahmet elinin
üzerimizde ve yardımının bizimle beraber olmasıdır. Böylece işlerimiz bereketlenecek ve hayırlı neticeler verecektir. Muvaffakiyet oradadır, galibiyyet, izzet ve başarı oradadır. Allah ve
Resûlünün va’di vardır ve tarih buna
şahittir.
Bir Hadîs-i Şerîfte Resûlüllah
(s.a.v) şöyle buyurmuştur;
-“Allah katındaki kıymetleri büyük
olan nice insanlar vardır ki, bir konuda yemin etseler Allah onların yeminlerini boşa çıkarmaz.”
Kardeşlerimiz içinde de Allah’ın
yeminini boşa çıkarmıyacağı nice takvâ sahibi kardeşlerimizin var olduğunu biliyoruz. Gösterişe kapılmadan
dosya
-Bu dâvâda, dünya menfaati elde etmek değil, sahip olunan bütün bir dünyasını bu mukaddes dâvâya feda etmek vardır. Faaliyetlerimizi yürütürken
-insan olmamız hasabiyle- mutlaka eksiklerimiz ve
yanlışlarımız olmuştur ve olacaktır. Bilerek yapmadığımız bu eksikliklerimizin ve yanlışlarımızın da
ilâhî rahmet sayesinde bize kazanç olarak döneceğini umuyor ve Allah’tan niyaz ediyoruz.
bu mukaddes dâvâ uğruna gece gündüz çalışıyor, çırpınıyor ve her türlü
fedakârlığı göstermekten geri durmuyorlar. Her kardeşimizin, her bacımızın ve tüm çocuklarımızın öyle olmasını arzu ediyoruz.
Bu yüce dâvâda, İslâma, müslümanlara ve hatta tüm insanlığa yönelik hizmetlerde hayır vardır. Bunun
içindir ki, her bir kardeşimizin hedefinde, sadece Allah’ın rızası ve onun
aziz dînine yardım etmek vardır. Hiç
bir kardeşimiz, bu hizmet ve mücadele ortamında dünyevî kazanç elde etme gayesini gütmemiştir. En azından
bizler buna şahit olmamışızdır.
Bu dâvâda, dünya menfaati elde
etmek değil, sahip olunan bütün bir
dünyasını bu mukaddes dâvâya feda
etmek vardır. Faaliyetlerimizi yürütürken -insan olmamız hasabiylemutlaka eksiklerimiz ve yanlışlarımız
olmuştur ve olacaktır. Bilerek yapmadığımız bu eksikliklerimizin ve yanlışlarımızın da ilâhî rahmet sayesinde
bize kazanç olarak döneceğini umuyor ve Allah’tan niyaz ediyoruz.
Burada önemli bir başka konuya
dikkatleri çekmek gerekir ki, o da; Erkek, kadın, genç, yaşlı her kardeşimizin, İslâmî istikametini korumada ve
bütün alanlardaki çalışmaların meşrû
ölçüler içinde yürütülmesinden sorumlu olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır. İslâm’a uygun olmayan bir yönelişe karşı, yüzlerce hatta binlerce
elin uzanıp onu tutması, İslâmî istikamete yöneltmesi ve böylece de İslâmî
sınırların titizlikle muhafaza edilmesi
gerekir.
Resûlüllah’ın şu müjdeci haberi,
gerçekten sürur vericidir;
-“Ümmetimden Allah’ın emri ile
hükmeden bir topluluk / cemaat var
olacaktır. Onlardan ayrılıp onları terkedenler veya onlara muhalefet edenler
onlara zarar veremiyecektir. Kıyamet
kopuncaya kadar onlar hep insanlar
üzerinde üstün/hâkim güç olacaklardır.
(Buhârî, Müslim)
Burada müjdelenen topluluktan /
cemaattan olduğumuzu umuyor ve
Rabbimizin, bu istikamet üzere ayaklarımızı ve gönüllerimizi sabit tutmasını diliyoruz.
Örnek Bir Çalışma
Kardeş Şubeler
Biraraya Geldi
üminler ancak kardeştir
Ayeti ışığında bir araya
gelmek için teşkilat çalışmaları yapan IGMG Pleidelsheim
şubesi ve IGMG Aalen Fatih şubesi
ve Pleidelsheim şubesi tüm birimlerle beraber Bölgede kardeş Camii
Projesi kapsamında 50 kişilik bir
grup Aalen Fatih camisine ziyaret
gerçekleştirdi.
IGMG Aalen Fatih Camii şube
başkanı Mustafa Demirtaş ve ekibi
sıcak bir karşılamanın ardından Aalen Fatih Camisinin detaylı tanıtımını yaptıktan sonra iki şube başkanlarının başkanlığında şube yönetim kurullarında görev yapanların
tanışmalarına fırsat verildi. Daha
sonra sinevizyon eşliğinde Aalen Fatihteki şube çalışmaları gösterilerek
çalışmalar hakkında bilgiler verildi.
Aalen şube Başkanı Mustafa Demirtaş tüm teşkilat çalışmaları sosyal ve kurumsal alanlarda ve özellikle eğitim alanında verdikleri başarılı
çalışmayı ve onurlu mücadeleyi espirili uslübü ile anlatarak tüm çalışmaları yerinde görme fırsatı verdi.
Kadınlar Teşkilatının misafirlere
ikram sunumunun ardından dostane geçen bir havada kardeşlik duygularının pekiştiği ve tavan yaptığı
günde Pleidelsheim şube yönetim
kurulları da en kısa zamanda Aalen
Fatih Camii şube yönetim kurullarını beklediklerini ileterek gösterilen
ilgiye teşekkürlerini ilettiler.
Kardeş şube ziyareti her iki şube
yönetimi tarafından memnuniyetle
karşılandı. Güleryüzle karşılanan
Pleidelsheim şube yönetim kurulları
yine güleryüzle uğurlandılar.
M
HAYAT
GMG Kuzey Ruhr Bölgesinde “Şubelerarası Hutbe’’ yarışmasını Paderborn Hicret Cami’inde gerçekleştirildi.
Pograma Hafız Sefa Çiğdem`in açılış
Kur`an-ı Kerimi ve Şube adına misafirleri
Şube İmam Hatibi M. Emin Albayrak`ın se-
I
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 06 ❭ Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
haber
IGMG Kuzey Ruhr Hutbe Yarışması Paderborn’da Yapıldı
lamlama konusmasıyla başladı.
Akabinde IGMG Kuzey Ruhr Bölge adına açılış ve selamlama konuşması yapmak
üzere mikafona davet edilen IGMG Kuzey
nı bir kez daha hatırlattı ve jüriyi takdim etti.
Jüri başkanı olarak Hafız Zekeriyya Keleş
yardımcıları Hafız Sefa Çiğdem ve Detmold
imam hatibi Şakir Karatosun görev aldı.
Jüri başkanın kuralları takdim ettikten sonra adaylar sıralarını çektikleri kuralarla belirleyerek tek tek Hutbeye çıktılar.
Heyecanın dorukta olduğu yarışmanın birinciliğini Jollenbek Şubesinden
Furkan Yüksel alırken, ikinciliği Lohne
Vechta Şubesinden Kadir Cankatar,
üçüncülüğü Steinhagen Şubesinden
Ömer Faruk Arslantürk aldı.
Başta dereceye giren öğrenciler olmak üzere tüm yarışmacılar Bölge tarafından ödüllendirildi. Ayrıca bütün öğrencilere İlahiyatçı Eğitimci Osman Arslantürk’ün yazdığı Avrupa’da Müslüman Aile ve Çocuk Eğitimi kitabı yazarı
tarafından imzalanarak hediye edildi.
Jüri ve bütün öğrencileri çiçeklerle
tebrik eden Şube Başkanı Nurettin Canaslan’ın ardında kapanış Kur`an-ı Kerimi ve Şube İrşad Başkanı Ruhu Gürkendine has hitabetiyle açıkladı.
büz`ün tüm katılımcı ve misafirler için
özenle hazırladığı ikram ile program so5. oturumun gerçekleştiği Offenna erdi.
bach camii’sinde 2013 Ostern Umresi
Ruhr Bölgesi İrşad Başkanı ilahiyatçı-Eğitimci Osman Arslantürk hocaefendi IGMG
hizmetlerinden bir demet sunarak başladığı
konuşmasında hutbe yarışmasının kuralları-
IGMG Hessen Güney KGT’den ADIM ADIM UMRE’ye Projesi
slam Toplumu Milli Görüş Hessen
Güney KGT Eğitim Biriminin düzenlediği “Umre Projesi” yani Umre’ye hazırlık kursu bölge çapında ilk
defa gerçekleştirildi. Katılımcıların
Umre’ye gidecek olan gençlerden oluşması hem heyecana hem de projenin feyiz ve bereket içerisinde geçmesine sebep oldu.
02.03-17.03.2013 tarihleri arasında
toplam altı oturumla gerçekleşen Umre
Projesi, IGMG Hessen Bölge Başkanı
Bilal Kaçmaz, IGMG Hessen Umre
Kafile Başkanı Celil Yıldız, Hessen Güney KT Başkanı Saime Tekdemir, Offenbach Cemiyeti imamı Mehmet Ergün ve bir çok değerli hoca ve hocahanımların seminerleriyle gerçekleşti.
Projeye 34 genç umreci katılım sağladı.
Bu kapsamlı kursun amacı Umreye
giden genç kızların daha bilinçli gitmeleri, ibadetlerini kurallara uygun yapmaları ve Proje Sorumlusu Yasemin Erdem’in tabiriyle “dönüşlerinin muhteşem” olmasıdır. IGMG Hessen Bölge
Başkanı Bilal Kaçmaz projemizin amacını tek bir cümle ile açıkladı: “Umreye
gittiğiniz gibi dönerseniz, bilin ki Umreniz kabul olmamıştır. Pozitif bir değişime uğramamışsanız boşuna para harcadınız” diyerek Projenin asıl gayesini
Umre’yi Almanya’ya taşımak, Musab
olarak geri dönmektir.
İlk seminer Umrenin hükmü, vakti,
İ
farzları ve sünnetleri gibi teorik yönlerini ele alan Offenbach şubesinin hocahanımı Sultan Ergün`ün semineri ile
başladı.
Hanau İslam Cemiyetinde gerçekleşen ikinci seminerin hocaları Abdurrahman Polat ve Mehmet Ergün; makbul Umrenin nasıl olması gerektiğini
anlatırken güzel nasihatlarini eksik etmediler.
IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal
Kaçmaz`ın üçüncü seminerde ele aldığı
konu Mekke oldu. Mekke’nin simgelerini ve bu simgelerin hayata nasıl yön
vermesi gerektiğini etkileyici hitabetiyle anlatan Kaçmaz Mekke’nin ruhunu
idrak edilmesini sağladı.
10.03.2013 tarihinde Rodgau cemiyeti gençlik lokalinde gerçekleşen dördüncü oturumun hatibelerinden olan
Sena Kaytan; Medine’nin ziyaret edilecek yerlerin manevi boyutunu anlattıktan sonra Havva Uyan oturumun 2.
bölümünde “azınlık Şehri Mekke, iktidar şehri Medine” konulu semineri ile
Mekke-Medine döneminde genel anlamda neler öğrenilmesi gerektiğini
Kafile Başkanı Celil Yıldız Hocaefendi;
Umrede daha çok ibadet yapmaya ve
ibadetleri büyük bir titizlikle yapmaya
teşvik eden sohbet verdi.
Oturumun 2. bölümünde “Umreyi
buraya taşımak” adlı bir workshop yapıldı. Bu Workshop’ta Okul, Teşkilat,
Sosyal Hayat ve Kimlik inşaası olmak
üzere 4 gruba ayrılan proje katılımcıları, Umrenin bu alanda bize öğrettiği ve
insanı değiştirmesi gereken ahlaki yönlerini keşf ettiler.
Son oturumun gerçekleştiği Alzenau Yavuz Sultan Selim Han Camisinde ise Saime Tekdemir; Umrede kıyafet,
sağlık ve maddi hazırlık gibi dikkat
edilmesi gereken hususlarda bilgilendirmeler yaptı.
Sonra IGMG Genel Merkezin uygulamaya geçirdiği Abla-Kardeş projesi
tanıtıldı ve ablalar tayin edildi. IGMG
Hessen Güney KGT Başkanı Ayşe Akgün`ün katılım belgelerini takdimi ile
Proje son buldu.
KRV’DE GENÇLER
JUGENTTAG’DA
MİLLETVEKİLİ OLACAK
uzey Ren Vestfalya (KRV) Düsseldorf ’taki parlamentosu 18 ile
20 Temmuz 2013 tarihleri arasında gençlere yönelik olarak beşinci kez
“Jugend-Landtag” programı düzenleyecek.
Palitikaya ilgi duyan 16 ile 20 yaş
arası gençler için düzenlenecek olan
program da bir dizi etkinlik düzenlenecek.
Meclisteki Türkiye kökenli politikacılardan Yeşiller Partisi Milletvekili Arif
Ünal, tüm gençlere yönelik olan söz konusu etkinliğe göçmen kökenli gençlerin
de ilgi göstermesini arzu ettiklerini bildirdi. Milletvekili Arif Ünal’ın yardımcısı Ahmet Edis, gençlerin politikaya ilgilerini arttırmayı amaçlayan bu programa
yabancı kökenli gençlerin de ilgi göstermesini dilediklerini, bu konuda gençlere
yardımcı olacaklarını bildirdi. Edis,
“KRV’de yaşayan ve programa ilgi duyan gençler 31 Mayıs 2013’e kadar bize
başvurabilirler.
Ahmet Edis’e A hmet.Edis@landtag. nrw.de şeklindeki e-mail adresi,
0211-884 2872 numaralı telefon ve
0211-8843513 numaralı faks yoluyla
ulaşılabiliyor.
Konuyla ilgili Almanca bir basın
açıklaması yapan milletvekili Arif Ünal
ise “Jugend-Landtag milletvekili olmak
için başvurun” çağrısı yaptı.
K
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 07 ❭ Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
haber
Avrupa Parlamentosu (SPD) Milletvekili İsmail Ertuğrul
“Oyunu Kullanmayan Toplum Dilsiz Dev Gibi Kalacaktır”
P Milletvekili Ertuğ, Sinerji Köln İşadamları ve Girişimciler Derneği’nin
(SYNKO) düzenlediği, “Seçimlere neden
katılmalıyız, Avrupa Parlamentosu (AP) nasıl çalışır ve Almanya için önemi” konulu toplantıda
AB kurumları ve seçimlerle ilgili kapsamlı bir sunum yaptı. Etkinliğin sonunda SYNKO Başkanı
Haşim Akman Milletvekili Ertuğ’a, SYNKO’ nun yürüttüğü “Başarılı göçmenleri tanıtma” AB
projesi çerçevesinde “Başarılı göçmen” ödülünü
takdim etti.
Köln’deki bir otelde düzenlenen etkinlikte
soruları da cevaplandıran Ertuğ, 22 Eylül genel
seçimlerinin Almanya’daki Türk toplumu açısından çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Seçmeni oyunu kullanmayan toplum dikkate alınmaz. Ne kadar sesiniz çıkarsa size o kadar önem
verirler. Oyunuzu kullanmazsanız, büyük bir
topluluk da olsanız dili olmayan bir dev olursunuz, hiç farketmez. 10 milyon bile olsanız, eğer
diliniz, görüşünüz yoksa, sesiniz yoksa sizi yok
sayarlar. Demokrasilerde her zaman böyledir.
Ama 100 bin kişi olursunuz, son derece sesli, organize olursunuz. Ve 100 bin oy diye siyasetçilere istediğiniz şeyleri yaptırırsınız” dedi.
Siyasetçilerin her saniye hesap yaptığını hatırlatan AP Milletvekili, “Nerden oy kazanırım,
nerden kaybederim hesabı yapar siyasetçi. Biz
yabancı uyruklular şimdiye kadar fazla oy kullanmamışız ki; bize çok bakmamışlar. Seçimlere
katılmamız, rakamların yükselmesiyle beraber
göçmenler göz ardı edilmeyecektir” dedi.
Almanya’da siyasi partilerin çifte vatandaşlığı
gündemine aldığını hatırlatan Ertuğ, “Çifte vatandaşlığın bu derece partilerin, SPD, Yeşiller,
FDP’nin gündemine gelmesini öncelikle yabancı kökenli vekillere borçluyuz. Çifte vatandaşlık
konusunda bir uzlaşı var ve CDU hariç tüm partiler parti programlarına koymuş durumda. Ben
Sayın Sigmar Gabriel’ (SPD Genel Başkanı) çifte vatandaşlık ve Buschkowsky’nin saçmalıklarıyla ilgili bir mektup yazdım. Bana verdiği yazılı cevapta, net şekilde çifte vatandaşlığın hükümet programımızda olduğunu ve SPD’nin kesinlikle bunu yürürlüğe koyacağını bildirdi, internet siteme de koyacağım” dedi.
Sadece genel seçimler değil, bu yıl yapılacak
olan eyalet seçimleri ve 25 Mayıs 2014 yapılacak
olan AP seçimlerinin de önemli olduğunu vurgulayan Ertuğ, “Örneğin 15 Eylül’de Bavyera
eyalet seçimleri var. Orada 60 yıllık CSU hegemonyası biter yönetim SPD’ye geçerse, bir hafta
sonraki seçimlere müthiş bir etki yapacaktır. Federal seçimler burda yaşayan insanların haklarıyla ilgili, çifte vatandaşlıktan vizeye, çalışma politikalarına kadar karar alabilecek olan kurum federal politikadır. Toplumumuzda seçimlere katılmayanların oranı malesef çok yüksek. Aslında
genel toplumun katılımı da düştüğü için, göçmen toplumu konsantre bir şekilde seçimlere
yüksek şekilde katılabilse pastadan çok büyük
pay alacak. Ama pikniğe gitmeyi sandığa gitmeyi tercih edenler var. İnsanımız demokrasinin
kendisi ve çocuklarına hangi imkanları açabileceğini bilmiyor. Çifte vatandaşlık, vize, aile birleşimi sorunlarının çözümü hep buradan geçiyor” dedi Ertuğ ayrıca AB kurumları, işleyiş ve
çalışmaları hakkında geniş bir sunum yaptı.
A
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 08 ❭ Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
haber
AiHM’den Almanya Jugendamt’a (Gençlik Dairesi) Uyarı
eşitli gerekçelerle yılda 4-5 bin Türk çocuğuna el koyan ve Almanya’daki Türk ailelerin
korkulu rüyası haline dönüşen Gençlik Daireleri’ne (Jugendamt) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM) uyarı geldi. Haklılığı sonradan
ortaya çıkan bir Türk ailenin başvurusu üzerine
önemli bir karar veren AİHM, ‘çocuk istismarı’ gerekçesiyle anne babadan velayetin alınması konusunda Gençlik Daireleri’ne çocuğun kendi beyanı da yeterli görmeyip konuyu derinlemesine araştırma şartı
koştu.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM),
Almanya’da çok sayıda Türk ailenin kabusu haline ge-
Ç
len Gençlik Daireleri’ne (Jugendamt) uyarı geldi.
AİHM, yılda 4-5 bin Türk çocuğuna el koyan Alman
Gençlik Daireleri’nin uygulamalarında önemli değişikliklere yol açacak bir karara imza atarak, çocuğun
velayetinin anne babadan alınmasının zorlaştırılmasını istedi. Mahkeme, ‘çocuk istismarı’ gerekçesiyle velayetin anne babadan alınması konusunda, çocuğun
kendi beyanı da o yönde olsa bile bunun yeterli görülmemesini ve aileye yapılan suçlamaların derinlemesine araştırılmasını talep etti.
Duisburg’da yaşayan Türk bir ailenin başvurusu
üzerine Alman Gençlik Dairesi ve Krefeld Aile Mahkemesi’nin uygulamasını mercek altına alan mahke-
TALEP SİZDEN, PARA BİZDEN, EV BİZDEN
DEWA
PR
MA
GMBH
İcradaki evinizi kurtarıyoruz.
Schufa’nız olsa bile destek imkanı sağlıyoruz
∂ Annelere Özel İmkanlar
∂ “Vadesi Dolmuş Ev
www.dewaeg.de
Ödemelerinizi Günün
En Cazip İmkanları
İle Yeniliyoruz”
Çalışsanız ya da çalışmasanız, yardım dahi alsanız,
hayal kurduğunuz, bize gösterdiğiniz evi alıyoruz.
Hiç kredi kullanmadan sizi ev sahibi yapıyoruz.
Köln
0221-78804100
Stuttgart
0711-99764300
Mannheim
0621-8624070
G-MEDIA UG c
BANKAS IZ SCH UFASIZ
HERKESE EV ALMA İMKANI
wohnungsbau eG
me önemli bir karara imza attı. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi (AİHM) AZ.:18734/09
ve 9424/11 sayılı kararlarla Gençlik Dairelerinin uygulamalarına adeta şerh koymuş oldu.
Duisburg’da yaşayan davacı Türk ailenin
iki çocuğu üzerindeki velayet hakkı Krefeld Aile Mahkemesi tarafından 2008 yılında ellerinden alınmıştı. Daya konu olan çocuklardan 12
yaşındaki kız çocuğu gittiği okulda, kendisi ve
sekiz yaşındaki erkek kardeşinin, okulda iyi
not getirmedikleri zaman babaları tarafından
sürekli dövüldüğünü anlatmıştı. Çocuk, babasının kendilerini demir bir çubukla dövdüğünü savunmuş, bu cezanın izleri kalmasın diye
de ayaklarını soğuk suya tutturduğunu savunmuş, sekiz yaşındaki kardeşleri de dövüldüklerini doğrulamıştı. Öğretmeni ise kız çocuğun
cep teleonununun anne babası tarafından
kontrol edildiğini, cinsel bilgiler dersine katılmadığını, sınıf gezisinde ise hasta raporu aldığını farkettiğini aktarmıştı. Gençlik Dairesi ve
Aile Mahkemesi tüm bunlara dayanarak söz
konusu çocukları aileden alarak çocuk yurduna yerleştirmişti. Anne babalarıyla hiç bir temas ve görüşmeleri olmadan bir yıl boyunca
burada kalan çocuklardan kız çocuğu 2009 yılında önceki tüm beyanlarının “yalan” olduğunu itiraf etti. Bunun üzerine çocuklar tekrar
anne babaya dönebildi. Anne baba ise; kendi
insan haklarının, özel ve aile hayatlarının çocukların alınması ve görüştürülmemeleri yoluyla yara aldığına dikkat çekerek tazminat talebinde bulundu. Yargı yoluna başvuran aile,
gerek Gençlik Dairesi’nin, gerekse ilgili mahkemenin sadece çocuğukların beyanlarına dayanarak işlem yapmamaları gerektiği üzerinde
durdu. Kızlarının barındırıldığı yurtta cinsel
istismara maruz kaldığını bildiren aile, tüm bu
yaşadıkları süreçte babanın da işini kaybedip
işsiz kaldığını aktardı.
Konuyla ilgili davayı görüşen Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi (AİHM), mağdur Türk ailesi için 25 bin Euro tazminat ve ek olarak gördükleri mali zarardan dolayı 1.834,93 Euro
tazminata karar verdi. AİHM kararında Gençlik Dairesi ve Krefeld Aile Mahkemesi’nin sadece çocukların beyanına dayanarak karar verip işlem yapmaması gerektiğinin altını çizdi.
Bu arada bu çocuklarda bir çocuk istismarının
söz konusu olmadığı yönünde çok sayıda delil
bulunduğuna dikkat çeken AİHM, bunların
arasında sadece çocuk doktorunun düzenli
muayeneleri bulunmadığını, aynı zamanda çocukları uzun süredir tanıyan okul psikoğunun
da çocuklarda bir istismara dönük bir delil veya bilgi bulamadığını bildirdiğine dikkat çekti.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 09 ❭ Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
haber
Ekonomik Forum Wuppertal Üniversitesinde Yapıldı
lmanya'nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletinin
Wuppertal kentindeki 'Wuppertal Türk Öğrenciler Derneği ve kısa adı TSVW e.V' ilk defa
Türkiye'nin Ege Bölgesi ve Kütahya şehrinin küresel gelişimde ağırlıklı olarak 'Sanayi ve İnsan Kaynakları Politikası' başlıklı konferans ve ekonomik panel düzenledi.
Panele T.C. Düsseldorf Konsolosu Emrah Kurt,
Türkiye'den T.B.M.M AK Parti Milletvekili Prof. Dr.
İdris Bal, T.B.M.M MHP Milletvekili Prof. Dr. Alim
Işık, Bursa-Eskişehir-Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) ve Bilecik Belediye Başkan Vekili Osman Gezgin,
Kütahya Gediz Belediye Başkanı Mehmet Ali Saraoğlu,
Kütahya-Simav İlçesi Belediye Başkanı Kasım Karahan,
Bursa'dan işadamları Sadık Şenkaya ve Ümit Karaefe,
Avrupalı Türk İşadamları Derneği ATİAD Genel Sekreteri Ömer Sağlam, 'Bildung! Eğitim!' vakfı sözcüsü Engin Olguner ve Dortmund'dan işadamı All-İnfra
GmbH sahibi Mehmet Kaçan katıldılar.
ÖLEN TÜRKLER İÇİN SAYGI DURUŞU
10 Mart'da Almanya'nın Backnang kasabasında
yangın faciasında yedisi çocuk toplam sekiz kişinin ha-
A
yatını kaybeden Soykan ailesi anısına bir dakikalık saygı duruşuyla başlayan panelde açılış konuşması yaparak
bütün katılımcı ve misafirleri selamlayan Wuppertal
Türk Öğrenciler Derneği TSVW e.V. Başkanı Deniz
Doğan, özellikle Kütahyalılar Derneği başkanı İsmail
Taşcıoğlu'na organizasyonda kendilerine vermiş olduğu
destekten ötürü teşekkür etti. Doğan daha sonra şöyle
konuştu: “Öğrenci derneğimiz 2005 yılında Wuppertal
üniversitesi bünyesinde kurulmuş bir dernek olarak sosyal, kültürel ve bilimsel faaliyetleri kesintisiz yürütmektedir.
Bu sene ise yine bir ilkeye imza atarak Kütahya ve
Ege bölgesine yönelik bu forumda akademisyen, öğrenci, siyasetçi ve işadamlarını biraraya getirerek Türk Alman ilişkililerini güçlendirmek istiyoruz.”
EGE BÖLGESİNDE SANAYİDE
STRATEJIK 2023'E DOĞRU
Daha sonra panelde soruları yanıtlayan T.B.M.M
Sanayi, Ticaret, Teknoloji ve Tabi Kaynaklar Üyesi ve
Kütahya Milletvekili Prof. Dr. Alim Işık, Kütahya ve
Ege bölgesindeki ekonomik gelişmelere değindi. Prof.
Dr. Işık, Kütahya'da yeni kurulan havalimanın bölge-
nin sanayi ve gelişimi için önemli olduğunun altını çizerek, bunun turizme de olumlu yankıları olduğunu belirtti. Turizmde özellikle termal otellerin sayısında
önemli artış kaydettiklerini ifade eden Prof. Dr. Işık, sanayide 2023 hedefleri ve vizyonları için çalışmalarının
hızla devam ettiğini vurguladı.
BÖLGEYE YURTDIŞINDA
YATIRIM İÇİN ÇAĞRI
T.B.M.M. Kütahya Miiletvekili Prof. Dr. İdris Bal
ise ülke olarak Macaristan, Bosna ve diğer ülkeler ile
ikili anlaşmalarının olduğunu ve bu ikili anlaşmaların
Türkiye ve Ege bölgesi için Almanya ve diğer Avrupa ülkeleri ile yapılması ile bölgeye yatırımın çekilmesi açısında önemli olduğunu söyleyerek, Alman işadamlarına
Ege bölgesine yatırım yapmaları için çağrı yaptı.
Panelin bitiminde Wuppertal Türk Öğrenci Derneği Başkanı Deniz Doğan elde edilen görüş ve bilgilerin
Almanya'da akademisyen ve işadamlarına ulaşması için
çalışma grubunun kurulup sesli ve görüntülü kayıtları
ve akabinde Kütahya ve Ege Bölgesi hakkında Türkçe
ve Almanca tez çalışması yapılıp kitap haline gelmesi
için karar aldıklarını vurguladı.
Aytaç Avrupa Großmarkt
Marktstr. 10 . 50968 Köln
Tel.: 0221-3797985
Fax: 0221-3797986
Mobil: 0177-6529370
Depo Market Et Reyonu
Vogesenstr. 1 . 50739 Köln
Depo Market Et Reyonu
Markenstr. 7 . 40227 Düsseldorf
Depo Market Et Reyonu
Marktstr. 247 . 47798 Krefeld
Depo Market Et Reyonu
Münsterstr. 154 . 44145 Dortmund
Mobil: 0177-6529370
YENi YENi YENi YENi
Depo Market Et Reyonu
Friedrich-Ebertstr. 79 . 47119 Duisburg (LAAR)
Mobil: 0177-6529370
HAYAT
❬ 10 ❭
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
haber
Yeni Yasanın 1 Mayıs 2013 Tarihinden İtibaren
Yürürlüğe Girmesinin Önünde Anayasal Engel Kalmadı
igara içme yasağını engellemek için Ruhr bölgesinde
esnaflar anayasa mahkemesine başvurup, yürütmeyi
durdurmak istediler.
Anayasa Mahkemesi, 18 mart 2013 tarihinde – 1 BVR
730/13 – verdiği kararla bu şikayeti reddederek, yasanın
anayasaya uygun olduğunu onaylamış oldu.
Yoğun çalışmalardan sonra KRV´de Yeşiller ve SPD
grupları yeni Sigara İçmeyenleri Koruma Yasası ile ilgili
uzlaşmaya vardı. Yasa Yeşiller ve SPDnin oyları ile kabul
edilerek, 29.11.2012 tarihinde meclisten geçti.
KRV Yeşiller Eyalet Milletvekili ve Uyum Komisyonu
S
ŪSTANBUL
Başkanı ve Sağlık politika sözcüsü Arif Ünal: “1 Mayıs
2013 tarihinden itibaren Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde
yeni bir “Sigara İçmeyenleri Koruma Yasası” yürürlüğe geçecek. Böylece Bavyera ve Saarland eyaletlerden sonra
KRV eyaletindede tutarlı ve adına layık bir yasa gerçekleşecek.
Sağlık politikası açısından bakıldığında, çok önemli bir
adım atılmaktadır. 2007 senesinde CDU ve FDP tarafından yürülüğe geçirilen kanun, çok noksandı ve bir çok istisnayı içerdiğinden kontrolü imkansız hale getiriyordu.
KRVdaki içecek satan işletmelerin %80inde sigara içil-
RA
A
K
N
A
ŪZMŪR
*
203 €*
203 €
TRABZON
163 €
ANTALYA
*
203 €*
SAMSUN
233 €
*
233 € *
HATA
Y
273 € *
ADANA
233 €*
ERCAN
292 €*
*Kampanya fiyatları 31 Mart tarihine kadar başlayacak seyahatlerde,
sınırlı sayıda koltuk için geçerlidir. Uçuşlar, günde iki kere 11:30 ve 18:40
saatlerinde gerçekleşecek olup, biletleme uçuştan 14 gün öncesine kadar
yapılmış olmalıdır. Parkur, tarih değişikliğine ve iadeye izin vermemektedir.
Tüm vergiler dahil, gidiş dönüş web sitesi başlangıç ücretidir.
turkishairlines.de
mekteydi. Bundan da en fazla,
sigara içmeyi yasaklayan işletmeler zarar görmekte, istisnalardan istifade edenle haksız bir rekabet dezavantajı yaşamaktaydılar. Yeni çıkan yasayla, sadece,
özel kutlanan doğum günleri
haricinde, kapalı ve kamuya
açık işletmelerde sigara içmek
tamamen yasaklanmaktadır.
Yeni de “Sigara İçmeyenleri
Koruma Yasası”na göre
sigara içme yasağı sadece restoran, kahve ve benzeri kapalı mekanlarda uygulanmayacak, tüm Eyalete bağlı olan kurumlarda, örnegin Eyalet meclisi
veya Üniversitelerizde de sigara içilen odaların yasaklanmasını da kapsayacak”, diye konuştu. Yasanin kapsamına, E-sigarası, nargile ve çeşitleri de
girmektedir.
Müsiad Stuttgart Bilgilendirmeye Devam Ediyor
üsiad Stuttgart Şubesi Merkur Otelde
işadamları için kahvaltılı bilgilendirme
programı gerçekleştirdi.
Programa konuşmacı olarak EDAAF şirketinin genel müdürü Ali Erol AYDIN ve Raritas
Derneği danışmanı Ertuğrul Uysal SOYLU katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Müsiad
Stuttgart Başkanı Mehmet Ali BULUT: “Öncelikle programa göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı
teşekkür ediyorum. Müsiad Stuttgart olarak yoğun
çalışmalarımızı sürdürüyoruz, bugün de işadamlarımıza Bilişim teknolojilerinin iş hayatımızdaki yerinin ne kadar önemli olduğunu hatırlatan bir sunum dinleyeceğiz. Bir de işadamlarımızın devlet
teşviği ve mikro kredi hakkında bilgi edineceğiz”
dedi. Başkan BULUT ayrıca yeni üye olan işadamlarına da rozetlerini kendisi taktı.
Birinci bölümde EDAAF Genel Müdürü Ali
Erol AYDIN teknolojinin kullanımı hakkındaki
konuşmasında; “Orta ve küçük işletmelerimiz teknolojiyi yeterince kullansalar rakiplerine nazaran
daha kısa zamanda daha fazla kazanç yapabilecekler” dedi. Aydın teknolojinin eskisi gibi çok pahalı olmadığı bilakis çok az bir meblağa yeni programları kullanarak teknolojiden yararlanmanın
mümkün olduğunu belirtti.
İkinci bölümde ise Raritas Derneği danışmanı
Ertuğrul Uysal SOYLU konuşmasında; “Devlet
teşviklerinden yeterince insanımızın haberi yok.
Yeni işyeri kurmak isteyenler, ya da kurulu bir iş
yerini satın almak isteyenler, ya da bir şirkete ortak
olmak isteyen insanlar devletin teşvik sisteminden
yararlanabilirler. Micro kredi işsiz insanlarımızın
devlet tarafından iş kurabilmeleri için verilen bir
kredi. Nobel ödülü alan bu sistemi ilk defa Bangladeşte Muhammed YUNUS isminde biri uyguladı” dedi.
M
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 11 ❭
Serseri Kurnazlar,
Kurnaz Serseriler
[email protected]
turduğum semtin tren istasyonuna geldiğimde, iki elinde birkaç
tane tıka basa dolu plastik torbalarla ve pantolonun kemerine taktığı bir tomar anahtarla oralarda dolaşan bir
“serseri” adam vardı. Önce torbaların ikisini
birkaç adım ileriye götürdükten sonra yolun
üzerine bırakır ve geri dönerek diğerlerini de
aynı noktaya taşırdı. Daha sonra yük taşımaktan veya çalışmaktan yorulmuş bir insan
edasıyla hafiften belini doğrultarak etrafına
göz atardı.
Tramvaya bineceğim metro durağına indiğimde ise, hep aynı saatlerde, aynı oturakta
bira şişesi yanında, elinde gazete “okuyan” bir
başka “serseri” son günlerde dikkatimi çeker
oldu. Hemen hemen her gün aynı manzarayla karşılaşmaya başladığımdan, adamı göz
ucuyla takip ettim: Gazeteyi okumuyor, dakikalarca aynı yere baktıktan sonra, hafiften
başını kaldırıp etrafındakilere bir göz atıyor
ve tekrar okurmuş gibi yapmaya devam ediyordu.
Ivır zıvır dolu torbaları ıklaya zıklaya taşırken etrafına; sadece sizin torbalarınız dolu
değil, bakın ben de dopdolu torbalarımı zoraki taşıyorum, intibasını uyandırmaya çalıştığını tahmin ettiğim “serseri”, belindeki
anahtarlarıyla da; her ne kadar sokaklarda günümü geçirsem de, benim de birçok kapıları
olan mekânım, başımı sokacak yuvam var ve
bu anahtarlar da işte bunun ispatıdır, demeğe
getirdiğine dair bende kanaat oluştu.
Gazeteyi okuyormuş gibi yapan “serseri”
yi daha çok sevdim. Okumasa da, okumuş
bir toplumda okuyan insan intibasını uyandırmaya gayret etmesini veya; bakmayın buralara takıldığıma, zannettiğiniz gibi ben cahilin birisi değilim, türünden bir havaya kendisini sokmuş olmasını; bu yönde etrafındakilerini, serserice değil akıllıca, ikna gayretleri olarak yorumladım.
Kalkınmışlık göstergesi
Yirmibirinci Yüzyıl’da ileri sanayi toplumlarının kalkınmışlık emarelerinden birisi
de, üretilen çöptür: Ne kadar çöp, o kadar
kalkınmışlık! İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanya’nın önemli yazarlarından birisi olan
Heinrich Böll’ün; “Bir ülkenin hümanistliği,
günlük hayatta kullanılabilir nelerin çöpe
atıldığına göre ölçülür” sözüne atfen, sokaklarda, köprü altlarında yaşayan insanlar için
J. Vogt da, bu kavramın birden çok anlam taşıdığına dikkat çekerek; “Çöp, kullanılmayan
malzemedir ki, buna insan malzemesi de dahildir” diyor. (1)
İktisadî gelişmişlik insanın refah düzeyini
de artıyor, fakat sonsuza kadar değil... Son
yıllarda Almanya’da refah seviyesinden daha
hızlı olarak yükselen bitkinliktir. Suda bile
yorgunluğun izlerini görmek mümkün.
Akarsular ve göllerde, iş dünyasının baskılarına dayanamayanlara yazılan anti deprosyan
ilaçlar birikmeğe başladı.(2)
Sanayileşmiş toplumlarda görülen bu karakteristik özelliği; (Batı tipi) kalkınmışlığın
O
❬
dosya
Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
Mahmut AŞKAR
yan tesirleri diye izah etmek de mümkün.
Belki de, “İşçi sınıfını oluşturan sanayileşmenin, bugün işçi sınıfını gereksiz kılması(3)”
neticesinde, “kullanılmayan insan malzemesi”nin sokağa, köprü altlarına, metrolara atılmasıdır.
Her adem bir alemdir
Her adem bir alemdir. Her sokağa atılan
adem, bir alemin yörüngesinden kopuşudur.
İşe yaramaz, çöplük olarak değersizleştirilen
bu ademlerde nice cevherlerin gizli olduğunu
ancak onları deşelerseniz anlarsınız. Ülkemizde zaman zaman gazetelere yansıyan dürüstlük örneği davranışların bir benzerini, bu sefer ABD’nin Kansas City şehrinden gelen haberde okuyoruz: Sokakta yaşayan bir insana
birkaç kuruş yardımda bulunurken, pırlanta
evlilik yüzüğünü de yanlışlıkla adamın uzattığı yardım kabının içine atan genç kadın, daha sonra bunun farkına varır. Kendisi için
büyük bir değeri olan yüzüğün peşine düşen
kadın, nihayetinde yardımda bulunduğu
adamı köprü altında bulur ve kendisine daha
durumu izah ederken, Afro-Amerikalı, o
günden beri muhafaza ettiği yüzüğü kadına
takdim eder. Sokakta yaşayan bu adamın dürüstlüğü karşısında, kadın kocasıyla birlikte,
dünyaya hükmeden “Süper Güç”ün sokağa
terk ettiği, yatacak yer, yiyecek ekmek veremediği Billy Ray Harris için ülke çapında bağış kampanyası başlatırlar ve kısa sürede 140
bin dolardan fazla para toplanır. Bağışta bulunanlardan birisi; bu adam holding menecerlerine, banka ve borsa sektörü çalışanlarına dürüstlük seminerleri vermelidir, demesinin yanısıra, haberi veren gazetenin, bazen
dürüstlük de karşılık buluyor (4), şeklinde
not düşmesi; insanlığın ahlâkî çöküşüne işarettir: Bir yanda deveyi hamuduyla yutarken,
kamu malını, devlet kasasını yağmalayanlar,
diğer yanda çöplükten geçinirken, dürüstlüğü elden bırakmayanlar...
Yaşadığımız çağın dünya hâkimiyetini
elinde tutan ülkelerde, yurtsuz-yuvasız, alkol
veya uyuşturucu müptelası, psikolojisi bozulmuş, sokakta yaşamaya mahkûm edilmiş insan sayısının hızla artması, bir zaafiyet göstergesidir. İnsanı eşya gibi, malzeme niyetine
kullanan ve işi bitince de, “işe yaramaz bir
malzeme” gibi kaldırıp atan bir sistemin “insan artıkları”dır bunlar... Başka ülkeleri güç
kullanarak işgal edenlerin, korumasız ve yardıma muhtaç kendi insanlarına sahip çıkmaması, insanî taraflarının zayıflığına delalettir.
Çünkü güçlü, zayıfın yanında yer alandır.
...mış gibi yapmak
Olmayanı olmuş gibi, yapılmayanı yapılmış gibi vermeğe, göstermeğe çalışmak; çok
kurnazca düşünülmüş bir eylem biçimi olsa
da, nihayetinde takke düşüp kel görüneceğinden, serserice bir girişimdir. Heybesi dolu
olanlara özenenler, çer-çöple doldurulmuş
heybeyi taşımanın, boşuna hamallıktan öte
bir getirisi olmadığını, okumuşa özenenler
de, yazıya bakmakla yazılanı okumanın aynı
olmadığını zaten anlamazlar...
Kendi meziyetlerini başkalarına anlatma
Bizim kültürümüzde aslolan insandır, taşıdığı etiket değil! Fakat öyle bir zamanede yaşıyoruz ki, genelleme yapmamakla beraber, büyüklüğü mütevazilikte, alçakgönüllülükte gören
bizim medeniyet anlayışımızla adeta örtüşür
bir vakur duruş sergileyen Batılı alimlerdeki bu
özelliği maalesef bizimkilerde göremiyoruz.
ihtiyacı hisseden fertler kadar toplumların
tam da propagandasını yaptıkları o konuda
mutlaka bir eksikliği vardır. Z. Bauman’ın;
“Bir topluluk kendi değerlerini metheder,
kendine hayranlığını afişlere taşır, yaptıkları
işleri taraftarlarının övmeleri için baskı uygularsa, böylesi bir topluluğun artık varlığından
söz edilemez (5)” babında sözleri bana, propagandayla ayakta kalmaya çalışan totaliter
rejimleri hatırlattı. Sadece onunla da kalmayıp; “yanlış yolda olanları” hidayet çizgisine
çekmekten acizleri, mensubu oldukları topluma karşı sorumluluklarını bihakkın yerine
getiremeyenleri ve kendilerine yöneltilen
mesnetsiz eleştirilere cevap veremedikleri hâlde, kurtarıcı rolüne soyunanları da hatırlattı...
İşe yaramaz eşyaları torbalara doldurup
taşıyanlar ve elindeki gazeteyi okuyormuş havası vererek bakıp duranlarla, bunların takip
ettikleri yol ne kadar da birbirine paralellik
arz ediyor...
Yemin etmek; umumiyetle bir yalanı örtbas etmede, olmayanı olmuş gibi göstermede
devreye sokulan bir (yanlış) yöntemdir. Dinî
kavramları diline pelesenk edenlerin dindarlığı, hitabetinde (retorik) Batılı sözcükler ve
kavramları özellikle kullananların entelektüelliği, samimiyetten ve inandırıcılıktan uzaktır. Bizim kültürümüzde aslolan insandır, taşıdığı etiket değil! Fakat öyle bir zamanede
yaşıyoruz ki, genelleme yapmamakla beraber,
büyüklüğü mütevazilikte, alçakgönüllülükte
gören bizim medeniyet anlayışımızla adeta
örtüşür bir vakur duruş sergileyen Batılı
alimlerdeki bu özelliği maalesef bizimkilerde
göremiyoruz. İçini dolduramadıkları akademik ünvanlarını önplana çıkararak toplumda
kendilerine yer edinmeye tenezzül edenler
münevver olamazlar!
Muhteva ve seviye bakımından bir futbol
maçı üzerine yapılan gereksiz tartışmalar seviyesinde tv kanallarında sürdürülen proğramlarda arz-ı endam edenlerin çoğunluğu; münevver, aydın, entelektüel donanımdan yoksun, fakat etrafına öyleymiş gibi görüntü vermeğe çalışan (kurnaz) insanlardır.
Metroda elindeki gazeteye bakıp duran
serseri de, çevresine benzeri bir kurnazlıkla
“okuyan adam” görüntüsü vermeğe çalışıyordu.
Heybeniz çer-çöple doluysa, tükettiğiniz
enerji ve zaman, çer-çöp uğruna hamallıktan
başka ne olabilir... Bakıyor da görmüyorsanız, görüp de okumuyor, okuduğunuzu da
anlamıyorsanız; elinizde gazete tutmanız, kitaplar önünde resim çektirmeniz ve ehl-i kitap bir medeniyete mensubiyeti dilinize dolamanız, sadece sizin kitapsızlığınıza delalet
eder.
1: H. Jürgenbehring, Ethische und Religiöse Themen bei Henrich Böll
2: Wolfgang Uchatius, Jan Müller hat genug, Die Zeit, 28.02.2013
3: Jonh Gray, Von Menschen und anderen
Tieren, Abschied von Humanismus
4: Suedeutsche.de, 24. 02. 2013
5: Gemeinschaften
Bavyera Hükümeti Entegrasyon Sorumlusu
Martin Neumeyer IGMG
Güney Bavyera Bölge
Merkezini Ziyaret Etti
GMG Güney Bavyera Bölgesi, geçtiğimiz günlerde önemli bir misafir
kabul etti. Bavyera Eyaletinde
Uyum Sorumlusu olan Neumeyer,
Bölge Başkanlığında 1 saatlik bir görüşmede bulundu.
Görüşmeye IGMG Genel Merkezden Genel Sekreter Yardımcısı Abdülgani Karahan, IGMG Güney Bavyera
Bölge Başkanı Muhammed Tayyip Sayan, BYK üyeleri Ahmet Kalyon, Abdullah Seydaoğlu, Adil Ergan ve Fatih
Camii Başkanı Mehmet Ünlü katıldılar.
Görüşmede çeşitli güncel konulara
değinildi ve karşılıklı fikir alış verişinde
bulunuldu.
Milli Görüş olarak Avrupada yıllardır yaşadığımız topluma katkıda bulunduklarını belirten Milli Görüş yetkilileri, toplumu ilgilendiren bazı konuları da görüşmede dile getirdi. Özellikle Nazi Cinayetlerinde yaşanan hukuksuzlukların toplumu endişeye sevk
ettiğini belirten Abdulgani Karahan,
bu konunun üzerine gidilmesi gerektiğini bildirdi.
Neumeyer, yaşanan cinayetlerin
çok üzücü olduğunu, bu cinayetlere
“Döner Cinayetleri” demenin insanlık
ayıbı olduğunu ve Bavyera Eyaleti olarak üzerlerine düşeni sorumluluk çevresinde yapacaklarını bildirdi.
Bölge Başkanı Muhammed Tayyip
Sayan, Güney Bavyera Bölgesinde yaptıkları çalışmalar hakkında kısa bilgi
verdikten sonra, bölgelerine gelen Neumeyer`e teşriflerinden dolayı tesekkür
etti.
Neumeyer, Türkiye´yi ve Türkleri
çok sevdiğini, Milli Görüş´ü memnuniyetle ziyaret ettiğini ve en son 3 yıl
önce de Milli Görüş´ün düzenlediği
Ramazan Resepsiyonu´na günün konuşmacısı olarak katılıp, topluma entegrasyonun ve okuldaki başarıların
öneminin altını çizdiğini belirtti.
Sıcak ortamda geçen görüşme, ziyaretin anısına Bölge Başkanı Muhammed Tayyip Sayan misafirlerine bir hediye takdim ederek, bu tür ziyaretlerin
tekrarlanması dileğinde bulundu.
I
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 12 ❭
Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
haber
ATİB Yeni Genel Merkez Binasında Gazetecileri Ağırladı
TİB Genel Başkanı İhsan Öner restarasyon çalışması devam eden yeni Genel Merkez binasında Türk basın temsilcileriyle kahvaltıda bir araya geldi.
Kahvaltıya Avrupa`da yayın yapan medyanın yaklaşık tamamının katıldığı toplantıda İhsan Öner, Çalışma arkadaşlarını takdim ettikten sonra “bu gün sizleri basın toplantısı için çağırmadık. Yeni binamızı tanıtalım” diyerek başladığı sözlerini şöyle sürdürdü;
“Bir taraftan inşaat çalışmalarımız devam ediyor, aşagıda 400 kişilik bir konferans salonumuzun da yenileme
çalışması yapılıyor. Mescidimiz, hanımlar bölümümüz, Çocuklara yönelik derslik, gençlere yönelik seminer çalışmalarımız devam ediyor. 12 -13 yaş gurubu
gençlerimize anadil Türkçe kurslarını başlattık” dedi.
Sohbetin ilerleyen bölümlerde Öner; “Almanya’da
bu yıl seçim yılı Nieder Sachsandaki en son seçimdeki
oy sayısının ne kadar uçuca gittiğini gözlemledik. Belli bölgelerde 36, oyla 149 oyla seçmenler temsilcilerini
belirlediler. Dolayısyla milletvekilliği el değiştirdi. Bizim burada Alman vatandaşlığına geçmiş olan insanlarımızın seçime teşvik edilmesi çok önemli.
Bizim bu konuyla ilgili insiyatif gurubumuz var.
Aşağı yukarı iki üç aydır belli aralıklarla toplanıyoruz.
Burada hemen hemen bütün kuruluşlarımız var. Önce
Zaman sonra üç dönemdirde Türkiye Gazetesinin bürosunda toplanıyoruz. Burada bütün kuruluş temsilcileri var. ATİB, DİTİB, MiLLİ GÖRÜŞ, İSLAM
KÜLTÜR MERKEZİ, Türk Alman Sağlık Vakfı var.
Burada bizim hedefimiz şu seçmenleri siyasi parti ismi
vermeden mutlaka sandığa gitmelerini sağlamak. Adını da zaten “seçim insiyatifi’’ koyduk.
Bizim siyasi partilerden taleplerimiz nedir. Talep
paketi de ortaya konmalı. Vatandaşlar parti tercihi yaparken “A ”B partisi değil bizim göçmenlerin hangi
talepleri gündemine taşımıştır. Onları dikkate alarak
oylarını kullanmaları için böyle bir teşviğimiz olacak.
Şu an eylem planı hazırlanıyor, kurumlarımız ne yapacak basınımız ne yapacak, hangi farklı çalışmadan, slogan tespit çalışmasına kadar bir yığın çalışmalarımız
devam ediyor. Opsiyonlu vatandaşlık biliyorsunuz şu
an başlatıldı. Gençlerimiz tercih konusunda bir zorlamayla karşı karşıya. Güçlü bir devlete böyle bir yaklaşımı gerçekten yakıştıramıyoruz. Bunun bir an evvel
ele alınıp çözüme kavuşturulması gerektiğine inanıyoruz. Çifte vatandaşlığı genele yaymak lazım. Bunun
örneği bu ülkede yok değil. Aksi takdirde ayrımcılık
yapmış olursunuz. Bu konuyla ilgili bizim çalışmalarımızda devam ediyor.
Diğer bir problemimiz kaybolan Türkçemiz. Belli
yaşa gelmiş arkadaşlarımızda da zaman zaman görüyo-
A
ATİB Genel Başkanı İhsan Öner: Biliyorsunuz belli eyaletlerde
sözleşmeler ilan ediliyor. Berlin’de Hamburg’da imzalandı. Ben hiç
yoktan atılmış bir adımdır diye değerlendirsem bile, gerçek kanaatim şudur; “bu oyalama takdiğidir”.
ruz. İşte “devam oku diyor’’. Devam git konuştuğu
Türkçe’yi de düzgün ifade edemeyen bir kitle ile karşı
karşıyayız. Hele üçüncü dördüncü nesilde Türkçemizi
hiç bilmeyen bir kitlemiz var. Dolayısıyla anadil meselesini mutlaka ele almamız gerekmektedir. Ana dil meselesi sivil toplum kuruluşlarının altından kalkabileceği bir iş olmadığı kanaatindeyiz. Mutlaka devlet desteği olmak zorunda. Siz dininizi kaybederseniz diliniz sayesinde dine dönersiniz. Dilinizi kaybederseniz dininizi de kaybedersiniz. O yüzden Türkçemiz mutlaka burada yaşatılmalıdır. Biz asimile olmayalım entegre olalım diyoruz. Ama dilinizi kaybederseniz asimilenin ilk
adımını atmış olursunuz.
Biliyorsunuz belli eyaletlerde sözleşmeler ilan ediliyor. Berlin’de, Hamburg’da imzalandı. Ben hiç yoktan
atılmış bir adımdır diye değerlendirsem bile, gerçek
kanaatim şudur bu oyalama takdiğidir.
Avrupa Birliği her konuda birbirlerini örnek alırlar
biliyorsunuz. Belçika, Hollanda, Danimarka gibi ülkeler resmi din olarak İslam’ı kabul etmiş olmasına rağmen Almanya, Fransa gibi ülkeler tanımıyorlar. Bence
İslamiyet 1500 yıldır dünyada var. Avrupa’da 20 milyona yakın müslüman yaşıyor. Bizim de bunu resmen
tanınmasını beklemek hakkımızdır.
Seçme seçilme hakkı büyük ölçüde çifte vatandaşlığın çözümüne bağlı. Mahalli seçimlere de en azından
Avrupa Birliği vatandaşlarına tanınan en az 3 ay ikamet edene Avrupa parlementosuda dahil bu seç imlerde oy kullanma bize de tanınmalı diyerek düşünüyorum.
Yine aile birleşimi vize konusu, 21 y.y. Avrupasında bunu anlamak hala mümkün değildir. Bu ciddi manada ayrımcılıktır. Bununda ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Öner Pasaport harçları, bedelli askerlik konularındaki harçların yüksekliği ATİB Genel Başkanının ele
aldığı diğer konular oldu.
Yurtdışı Türkler Akraba Topluluklar Başkanlığının
bir bakanlığının olmaması yine Öner’in eleştirdiği bir
başka konu oldu.
Öner konuşmasını şöyle sürdürdü; “Bütün bu anlattığımız meselelerimiz bir başkanlıkla çözülemez. Bu
millet bir başkanlığa mahkum edilemez. Devletimiz
dik durur bu meselelerimizi bir bakanlık aracılığıyla
götürebilseydik çözüm belki biraz daha kolay olurdu
diye düşünüyorum” dedi.
ATİB Genel Başkanı toplantının ilerleyen bölümlerinde gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
ATİB Kadın Kollarında Görev Dağılımı Yapıldı
vrupa Türk İslam Birliği Kadın Kolları, ilk
yönetim kurulu toplantısını genel merkezde
gerçekleştirdi.
Bir yıllık faaliyet programı ve görev dağılımı gibi önemli konuların konuşulduğu toplantının açış
konuşmasını Kadın Kolları Genel Başkanı Hatice
Sever yaptı.
Kadınların cemiyet hayatındaki yerine ve önemine dikkat çekerek konuşmasına başlayan Sever,
“tüm dernek ve cemiyetlerin gelecekte varlıklarını
sürdürebilmeleri, kadınlara yönelik faaliyet ve çalışmaların yapılmasıyla mümkündür. Bizler kadın kolları genel yönetimi olarak derneklerimizde bu konuyla ilgili çalışmalarımıza ağırlık vermeliyiz” dedi.
A
Daha sonra ATİB 26. Dönem Kadın Kolları Genel
Yönetimini tanıtan Sever, yapılan görev dağılımını şu
şekilde açıkladı:
Kadın Kolları Genel Başkanı: Hatice Sever
Kadın Kolları Genel Sekreteri: Ayşe Zeynep
Erkmen,
Halkla İlişkiler Sorumluları: Hanife Kıran,
Hayriye Dönmez ve Gülten Yıldırım
Dış İlişkiler Sorumluları: Nurcan Taşkın ve
Yıldız Yanıkkaya
Eğitim Sorumluları: Meral Yüksel, Bülbül Aydık, Emine Demir ve Hatice Gökdağ
Bir yıllık faaliyet taslağının da konuşulduğu
toplantıda, Kültür ve eğitim kamplarının, seminerler ve panellerin, dernek ziyaretlerinin, sanat ve spor
içerikli kursların, kültürel gezi organizeleri ve salon
programlarının yapılması planlandı.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Vergi Tasarrufunda
Çok Önemli
Bazı Hususlar
[email protected]
kuyucularımız, sık sık telefon ederek gazetenizde yayımlanan yazılar sayesinde
bilgi sahibi olduklarını dile
getiriyorlar ve hem gazeteye hem de
bana teşekkür etmektedirler.
Her zaman olduğu gibi bu yazımızda da siz sevgili okuyucularımıza
vergi denkleştirme konusunda tasarruf sağlayacak bazı konulara değineceğiz. Bunlardan bazı önemlilerini
sizlerle paylaşmak istedim:
1. ELTERNGELD
TASARRUFU:
Elterngeld diye adlandırılan ‘ebeveyn parası’ herkesçe bilindiği gibi
vergiye tabi tutulmaktadır. Anayasa
mahkemesine kadar başvurulmasına
rağmen maalesef başarı sağlanamamıştır. Vergi kanunu tabiriyle
‘progressıon vorbehalt’ yani indirekt
vergilendirme yolu, alınan ebeveyn
paralarını vergilendiriyor ve birçok
ebeveyn ‘devlet hem çocuk sayısının
artmasını istiyor hem de çocuk için
ödediği paranın vergisini alıyır. Bu
nasıl iş?’ demekle yetinmektedir.
Çalışan bir anne, çocuk eğitim
iznine ayrıldığı zaman net maaşının
yüzde altmışdördünü çocuk bakım
parası olarak almaktadır. Vergilendirilmeden dolayı bir çok aile çocu-
O
❬
❬ 13 ❭ Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
Asım TOZOĞLU
ğun olduğu yıl ve ertesi yıl maliyeye
borçlu olmak zorundalar.
Çalışmayan annelerde de bir yıl
boyunca ayda üçyüz euro olarak yılda 3600 euro vergilendirilmektedir.
Bu paradan yıllık bin euro ‘pauschal’ yani götürü olarak masraf
düşülmaktedir. Kalan 2600 euro
vergiye tabi tutulmaktadır.
Bizim teklifimiz ise şudur:
Elterngeld 24 ay süreyle alınacak
şekilde dilekçe verilsin. O zaman,
3600 euro 24 aya yayılacağından,
iki yılda 2000 euro masrafa tabi
olacağından, birinci yıl 1800 eurodan sadece 800 euro, ikinci yılda da
yine 800 euro vergiye tabi olacaktır
ve böylece aile vergi tasarrufuna gidecektir.
Çalışmayan bayanlarda hastalık
kasasının 90 gün için 13 eurodan
1170 euro annelik yardımını da
unutmamak lazımdır.
Çalışan bayanlarda işverenin
ödediği annelk parası da aynen ebeveyn parası gibi vergiye tabi tutulmaktadır.
Bu konuda daha geniş bilgi için
okuyucularımız şahsen tavsiye alabilirler.
2. FARKLI MESLEK
GURUPLARI.
Vergi kanunu, bazı meslek grupları için yapılan işin güçlüğünden
dolayı bazı ayrıcalıklar tanımaktadır. Ne yazık ki, 2014 yılında değişikliğe uğrayacak bu kanundan, çok
sayıda vergi mükellefinin yararlanmadığı anlaşılmaktadır.
Konunun detayına girmeden,
aşağıda sıralanan meslek sahiplerinin haklarını tam almalarını salık
veririz:
Eleman kiralayan firmalar sayesinde iş bulanlar ve onların kontrolü alında çalışanlar
Her türlü inşaat işinde çalışanlar
Otobüs şoförleri, tramvay ve
metro şoförleri,
3. ÇOCUĞU MESLEK
ÖĞRENEN AİLELER
Vergi denkleştirme işlemlerinizi
yaptırırken, ‘Ausbildung’ yapan çocuklarınızın vergi belgesini de kullanarak daha çok vergi iadesi alabilirsiniz.
4. MİNİ JOB YAPANLAR
DİKKAT
Bu yılın başından beri 450 euroya çıkan minijob konusunda da
önemli gelişmeler var.
Vergi konusunda uzmana danışmadan imza atmayınız...
ATİB Frankfurt/Höchst Türk Kültür Merkezinde İbrahim Yılmaz Başkan
aptığı çalışmalarla adından sıkça
söz
ettiren
ATİB
Frankfurt/Höchst Türk Kültür
Merkezi gerçekleştirdiği yıllık olağan
kongre sonucunda İbrahim Yılmaz’ ı
başkan olarak belirledi.
Başta ATİB Genel Başkanı İhsan
Öner ve dernek üyelerinin tamamının
katıldığı kongrenin divan heyeti İlhami
Ertürk, Osman Aytekin ve Aybüke Akçay’dan oluştu.
Okunan Kur-an-ı Kerim ve İstiklâl Marşı’nın ardından kongrenin açış konuşmasını
derneğin kesintisiz altı yıl başkanlığında bulunan Şaban Duran yaptı.
Sözlerine 6 yıllık görevi boyunca gerçekleştirdiği faaliyet ve çalışmaların derneğe kazandırdığı artıları anlatarak başlayan Duran, kendisini
yalnız bırakmayan ekip arkadaşlarına teşekkür
etti.
Faaliyet ve mali raporların okunarak ibrasından sonra derneğin yeni dönemde görev yapacak ekibi belirlendi. İbrahim Yılmaz’ın baş-
Y
kan olarak seçildiği kongrede Mehmet Önlü,
Ömer Aybulut, Metin Gültekin, Mikail Çandır,
Reyhan Engin, Fazilet Vırıt, Sükrü Engin, Necip Danlı, Osman Danlı, Sümen Virit, Ersan
Kontaş, Orhan Ercan, Reyhan Engin, Fikret Turan, Fazilet Vırıt, Hacı Deniz, Garip Yılmaz ve
İbrahim Özyiğit yönetim kuruluna seçildi.
Dernek üyelerinin dilek ve temennilerinin
ardından konuşma yapmak üzere kürsüye gelen
ATİB Genel Başkanı İhsan Öner, yeni yönetime
başarılar diledi. Konuşmasına burada yaşadığımız sorunlara değinerek devam eden Öner,
“Anadilin öğretilmesi, her devletin yerine getirmesi gereken bir insan hakkıdır. Bazı okulların bahçelerinde Almanca dilinin dışında diğer dillerin konuşulmasının yasaklanmaya kalkışılması, insan haklarının gasp edilmesinden de öte, çok ayıpça bir tavırdır, bunu kabullenmek mümkün değildir”
dedi. Türkiye’nin de artık samimi
adımlar atması gerektiğini de vurgulayan Öner; “Biz, bizi ilgilendiren bir
çok konunun takibi ve çözümü için yıllardır bir
Yurtdışı Türkler Bakanlığı kurulmalıdır diye her
vesile ile yazıyor, çiziyor ve konuşuyoruz. Bu konuyu bütün sivil kitle kuruluşları yıllardır dile
getiriyorlar. Netice itibariyle bu konunun,
“Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’’ diye bir merci tarafından ele alınacağı
söylendi. Biz bir bakanlık beklerken, bir başkanlığa havale edildi” dedi.
ATİB Frankfurt/ Höchst derneğinin yıllık
olağan kongresi yapılan duaların ardından sona
erdi.
dosya
IGMG Rhein Neckar
Saar Bölgesi Gençlik
Teşkilatı Viernheim’da Gönül Sohbeti
Düzenledi
slam Toplumu Milli Görüş Rhein
Neckar Saar Bölgesi Gençlik Teşkilatı gönül sohbetleri serisini Viernheim Sultan Ahmet Camiinde geniş bir
katılımla düzenledi.
Gençlerin yoğun ilgi gösterdiği
programın açılışını ve sunumunu İsmail Melih Tuzlacı yaptı.
Açılış Kur`an-ı Kerimini RNS kücüklerdeTilavet yarışmasında birinci
olan Hüseyin Ferhat Yazır yaptı. Ardından Gençlik Teşkilatlanma başkanı İbrahim Köroğlu cemiyetlerin katılım yoklamasını yaparak, selamlama konuşması yapmak üzere sözü Eski
Bölge Başkanı Yaşar
Cimşit`e verdi. Cimşit
katılımlarından dolayı
gençlere teşekkür ederek hayatın her alanında aktif olmak için
tavsiyelerde bulundu.
Programın anlamlı
konuşmasını yapmak
üzere Viernheim Cemiyet İmam Hatibi
Abdülmecid Meral
kürsüye davet edildi.
Konuya Allah`a kul
olmakla başlayan hocaefendi, sırasıyla Allahın emirlerine göre yaşamak, imtihanda olduğunun farkında olmak, Allah için iyiliklerin ve güzelliklerin
hakim olması için cihad etmek gibi güzel
başlıklarla gençleri aydınlattı.
Kapanış Kur`an-ı
Kerimini ise Malik Yalınkılıç okudu. Programın sonunda hediyeleri Gençlik Teşkilatı
Eğitim Başkanı Ersun
Emekçi vererek cemiyetin ikramlarıyla da
program son buldu.
I
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 14 ❭
Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
haber
Ingolstadt’ta Alemlere Rahmet Hz. Muhammed Programı
slam Toplumu Milli Görüş Teskilatlari Güney
Bavyera Bölgesi Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’in doğumunun sene-i
devriyesini 10 Mart 2013’te Ingolstadt Saturn
Alemlere Rahmet Hz. Muhammed’
Arena’da ‘A
adlı güzel bir proğram ile gerçekleştirdi.
Proğrama konuşmacı olarak İslam Toplumu Milli
Görüş Teşkilatları Genel Başkanı Kemal ERGÜN,
IGMG Güney Bavyera Bölge Başkanı M. Tayyip SAYAN, T.C. Münih Başkonolosluğu Din Hizmetleri
Ataşesi Dr. Ali ÜNAL, Ingolstadt 3. Belediye Başkanı
Sepp MİßLBECK katıldılar.
Günün Hatibi olan televizyonlardan tanınılan İlahiyatçı/Yazar Prof. Dr. Nihat HATİPOĞLU’nun yanı
sıra sanatçı olarak Mustafa CİHAT katıldı. Maide-i
Kur’an yapmak üzere Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma
birincileri İshak DANIŞ (Türkiye), Muhammed BUHAYRİ (Mısır), Abdurrahman SADİEN (Güney Afrika) programa renk kattılar.
Proğram Türkiye’den gelen Hafız İshak DANIŞ’ın
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Dinleyicileri yorumuyla etkileyen Hafız DANIŞ’ın ardından sahneye gelen IGMG Güney Bavyera Bölge Başkanı Muhammed
Tayyip SAYAN konuşmasında Peygamber Efendimizi
şu ifadeleri kullanarak anlattı: „Onun ahlakı Kur’andı,
yaşayan bir Kur’andı. Allahu Teala bi zatihi Kur’an-ı
Kerim’de ‘Yemin ederim ki ey habibim Muhammed,
Sen yüce bir ahlak üzeresin, senin ahlakın senin meziyetin yücedir mükemmeldir“ buyurur. Hz. Muhammed (s.a.v) alemlere rahmet olarak gönderilmiştir.
Onun ahlakında, yaşam tarzında şiddet
görülmemiştir, kibir görülmemiştir intikamcı hiç değildi, nefret etmezdi herkese karşı itina ile davranır, önem verir
ehemmiyet verirdi. Hayatı boyunca hiç
bir insanı dövmedi, sövmedi, azarlamadı, şiddet kullanmadı hakaret etmedi.’
Özellikle asrımızda yaşayan insanların
ve özellikle de gençlerin onun ahlakına
onun göstermiş olduğu nasihatlara ihtiyaclarının olduğunun altını çizen SAYAN, proğramın gerçekleşmesinde emeği geçen tüm birimlere, komisyon ekip-
İ
lerine ve katılımlarından dolayı herkese teşekkür ederek sözlerini bitirdi.
Daha sonra kısa bir selamlama konuşması yapmak
üzere sahne alan T.C. Münih Başkonsolosluğu Din
Hizmetleri Ataşesi Dr. Ali ÜNAL; „bu proğramlar Hz.
Peygamberimizi anmaktan anlamaya taklit etmekten
örnek almaya vesile olan proğramlardır“ dedi. Kimlik
oluşumunda Hz. Peygamberimizi anlamak temel taşlardandır diyen Ataşe ÜNAL davetlerinden dolayı ve
böyle güzel bir programı gerçekleştirdiklerinden ötürü
IGMG Güney Bavyera Bölgesine teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı.
Bir selamlama konuşması da Ingolstadt Üçüncü
Belediye Başkanı Sepp MİßLBECK tarafından yapıldı.
Davete icabet etmekten mutluluk duyduğunu ifade
eden MİßLBECK beraber yaşanılan bu ortamda entegre konusunda ve dini konularda beraber gidilmesi
gerekilen yolların böyle proğramlarla güzel bir karşılaşmayla yol aldığını gördüklerini belirtti. Ancak beraber
problemlerin çözülebileceğini, sadece beraber herşeyin
aşılabileceğini dinleyicilere aktaran Belediye Başkanı
MİßLBECK herkese teşekkür ederek sözlerini tamamladı.
Programın önemli konuşmacılarından biri olan İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Genel Başkanı
Kemal ERGÜN mikrofona davet edildiğinde: „Bizler
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)i sadece anlatmakla değil, Onun gibi yürüyen bir Kur’an olmak durumundayız. Onu anlatabilmek için, Onu yaşamak
için, Onu yaşatabilmek için Kur’an-ı öğrenip yürüyen
bir Kur’an olmamız gerekiyor“ dedi. IGMG Genel
Başkanı ERGÜN: „Biz Onun yolunda yürüyen Onu
seven yeryüzünde hak, adalet, sevgi, barış olsun diye
gayret eden İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları’nın fertleriyiz. Biz Kur’an-ı ve Onun Rasulu Hz.
Muhamme d Mustafa (s.a.v)’i, öncü kabul eden,
Kur’an ve Sünneti rehber kabul eden, Ehl-i Sünnet vel
Cemaat akidesini öncü kabul eden bir hareketin müntesipleriyiz“ diyerek sözlerini tamamladı.
Daha sonra salondakilere muhteşem bir konser niteliğinde ezgilerini okuyup Alemlere Rahmet olan Hz.
Muhammed Mustafa’yı gönüllerde coşturan sanatçı
Mustafa CİHAT sahne aldı.
Ardından Mısır’dan gelen Kari Muhammed BUHAYRİ kendine has güzel yorumuyla Kur’an-ı Kerim
tilavetiyle gelenleri büyüledi.
Günün Hatibi olan İlahiyatçı/Yazar Prof. Dr. Nihat HATİPOĞLU ise tıklım tıklım dolu olan salonu
vecih konuşmasıyla Sevgili’nin zamanına götürdü.
Peygamber Efendimizin hayatından esintileri kendine
özel sunumuyla gerçekleştiren HATİPOĞLU’nun sunumu esnasında dinleyicilerin gözyaşları sel olduğu
dikkatleri çekti.
Her sene olduğu gibi bu sene de Umre çekilişi
kalplerin hızlı atmasına yol açtıktan sonra kuvvetli sesiyle senelerden beri herkesin sevdiği bir kişilik olan
Güney Afrika’lı Kari Abdurrahman SADİEN sahne aldı ve salondakilerin Kur’an’a olan aşklarını bir kez daha hissetmeye vesile oldu.
Proğramın manevi değerini proğramın gerçekleşmesinden üç ay öncesi ‘Manevi Kampanya’ adı altında
göstermeye çalışan IGMG Güney Bavyera Bölge Başkanlığı bu esnada hedef
olarak 1434 Hatm-i Şerif, 2013 Yasin-i
Şerif ve 10 milyon Salavat-ı Şerif olarak
belirlemişti. Her üç kategoride de hedefler 3.233 Hatm-i Şerif, 34.513 Yasin-i
Şerif ve 97.898.552 Salavat-ı Şerif olarak aşılmıştı. Bu vesileyle Toplu Dua’yı
yapması için mikrofona gelen IGMG
Kuzey Bavyera Bölge Başkanı Orhan
SARI günün anlam ve değerini ortaya
koyan nezih bir dua ile programı sonlandırdı.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 15 ❭
Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
haber
IGMG Hessen Bölgesinde Önden Gidenler Programı
GMG Hessen Bölgesi Hanau Şubesinde gerçekleştirilen programa pekçok cemiyetten
katılım oldu. Akşam namazına müteakip gerçekleştirilen program açılış Kur`an-ı Kerimi ile başladı. Hanau
cemiyetinden Muhammed Taşçı`nın okuduğu açılış
Kur`an-ı Keriminden sonra yine Hanau Cemiyeti Başkanı Yılmaz Yavuz bir selamlama konuşması yaptı.
Program sunucusu IGMG Hessen Bölge Teşkilatlanma Başkanı Hikmet Atak selamlama ve günün konuşmasını yapmak üzere mikrofonu IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz`a verdi. Bilal Kaçmaz İslam Davası
için ömürlerini vakfeden önden gidenler için tertip edilen programın önemini günümüzden ve İslam tarihinden
örneklerle nefis bir içerikle kendine has uslubuyla dinleyicilere anlattı.
Bilal Kaçmaz`ın konuşmasından sonra hazırlanan video katılımcılara sunuldu. Duygu yüklü geçen gösterim
sırasından pek çok kişi gözyaşlarını tutamadı.
Yine IGMG Hessen Bölge İrşad Başkan Vekili Cengiz Pekdemir bölgede Önden Gidenler programına katkı
sağlayanların okudukları hatimler, yasinler, salavatlar
hakkında bilgiler verdi.
I
Sırasıyla Elsenfeldden Enes Yılmaz, Wetzlardan Emre
Değer ve son olarak da Dünya Kur`an okuma birincisi
Hasan Sadigi okudukları Kur`an tilavetleri ile programa
ayrı bir renk kattılar.
Yine son olarak Hanau Camii İmam Hatibi Celil Yıldız hocaefendinin yaptığı güzel dua ile program sona erdi.
IGMG Pfungstadt’ta
Nöbet Değişimleri
GMG Hessen Bölgesine bağlı olarak faaliyetlerini
sürdüren Pfungstadt cemiyetinde Büyükler ve Gençlik Başkanlıklarında nöbet değişimi yapıldı.
Bu nöbet değişimleri Pfungstadt`ta yapılan Aile Eğitim Semineri programında gerçekleştirildi.
Program açılış Kur`an-ı Kerimi ile başladı. Daha sonra program sunucusu programın içeriği hakkında kısa bir
bilgilendirme yaptı.
I
Programın hatibi IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal
Kaçmaz sahneye gelerek günün önemine ait kendine has
üslubuyla güzel bir konuşma yaptı.
Bilal Kaçmaz`ın konuşmasından sonra Cemiyet idaresinde yapılacak olan nöbet değişimlerinin ilki gerçekleştirildi. Yaklaşık 5 senedir IGMG Pfungstadt Cemiyeti
Gençlik Başkanlığını yürüten Adem Kıran yapılan istişareler sonucundan görevi Erdal Dişli`ye devretti. Devir
teslim merasiminde IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Teşkilatı Başkanı Ahmet Sertkaya hazır bulunarak salonda
bulunanların huzurunda görevlendirmeyi yaptı. Yapılan
kısa konuşmalardan sonra hediye takdimi yapıldı.
Yine Pfungstadt cemiyetinin yaklaşık 13 senedir başkanlığını yürüten Ömer Gündüz görevini yapılan istişareler sonucunda Hilmi Başekin`e devretti. Nöbet devri
için sahneye IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz
ve IGMG Hessen Bölge Teşkilatlanma Başkanı Hikmet
Atak gelerek açıklama yaptılar. Açıklamadan sonra yine
hediye takdimi ve beraberce çektirilen birlik fotoğrafı ve
kapanış Kur`an-ı Kerimi ile program sona erdi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 16 ❭
Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
haber
DKMS Alman İlik Bankası DİTİB İşbirliğiyle Basın Toplantısı
ısa adı DKMS olan Alman İlik Bankası DİTİB ile
yaptığı işbirliği neticesinde Camilerde kan bağışı
kampanyaları düzenliyor. 2012 yılının sonlarında
yapılan anlaşmayla sadece Ehrenfeld merkez camiinde 144
Mors şubesinde 107 kişi 2013 Şubat ayında ise ve Köln
Chorweiler camisinde ise 237 Siegen ded ise 300 kan bağışı yapıldı.
K
Önümüzdeki Nisan ayında Duisburg Lünen, ve Niderkasselde, Mayısta Werdohl, Bergheim, Meschende şehirlerinde Haziran ayında da Hückelhovende kampanyalar devam edecek.
Köln Holiday otelde NRW Eyalet sağlık Bakanı Köln
Başkonsolosu Mustafa Kemal Basa DİTİB Yönetiminden
Dr. Emine Seçmez ve İlik Bankası Müdürü Stephan Schu-
macherin katılımıyla bir basın toplantısı düzenlendi. Schumacher insanların başta kök hücre nakli ve diğer tedavilerinin yapılabilmesi için bu bağış kampanyasının önemi üzerine yaptığı konuşmasının ardından Türkiye Cumhuriyeti
Köln Başkonsolosu Almanca olarak yaptığı sunumda kısaca
şunları aktardı.
‘’Tek Türkiye`de değil bütün dünyada bu hastalık aileleri parçalıyor. Lösemi ülke sınırları tanımaz. Ama bu
tedavi edilebilen bir hastalıktır. Kök hücre tedavisiyle durudurulabilir. Sınır tanımayan Lösemi hastalığının tedavisi uluslararasıdır. Bu açıdan baktığımız vakit Almanya`da yaşayan Türk kökenli insanlar kan
vermeye katılmalıdırlar. Köln’deki Düseldotf ’taki
Berlin’deki diplomatlarımız bununla ilgili çok çaba
sarf ediyorlar. Köln Başkonsolosluğu DKMS ile bir
çok organizasyona imza attı. Karım ve ben de bu
kampanyaya katıldık. Burada yaşayan lösemi hastaları ve çocuklarımız için tedavi imkanı vardır. Öncelikle buradaki topluluğumuzun bağışcı olmasıyla
gerçekleşecek bir olaydır. Ben kendi görev bölgem
içerisinde ve de Almanya`da yaşayan bütün vatandaşlarımızı bizlerle saf tutmaya davet ediyorum. Biz
yardımcı olmazsak çocuklarımız ölmeye devam edecek. Ben üzerime düşen görevi yalnız bir bürokrat
olarak değil bir insan olarak da, çok yakın bir çevremden yakınını lösemiye kurban vermiş biri olarak
herkesi bu kampanyaya davet ediyorum” dedi.
(NRW) Kuzey Ren Westfalya Eyaleti Sağlık
Bakanı Barbara Stefens; “Bu birlikteliğin altında ben
de seve seve oturuyorum’’ diğerek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü; “Bu hastalığa yakalanan insanlar hangi konumda olurlarsa olsunlar bunları tedavi etme imkanlarımız var. Farklı yönetemlerle
Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz
bunlara ulaşabiliyoruz. Şimdiye kadarki sistemle 95
bin göçmen kökenli insana ulaşabildik. Tabi bu yeterli değildir. Bu yüzden daha çok insanın kök hücre tedavisinde yardımcı olacak kan vermeye ihtiyaç
vardır. Yabancı kökenli insanlar bu tip bilgilere ulaşamıyorlar. Bizim yardımcı olmamız lazım. Çoğu zaman okullarda bir çocuk rahatsız olur bu vesileyle bu
tip kampanyalar aksiyonlar olur. Öbür türlü yabancılara ulaşmamız çok zor. Ne kadar çok insana ulaşır- HAC'DA YÜK
sak okadar tedaviyi çok yapabileceğiz’’ dedi.
DİTİB adına Dr. Emine Seçmez söz aldığı topPROBLEMİNE SON
lantıda
şunları söyledi; “Bu organizeleri beraber yap- KALİTE GARANTİSİ
mamız insani doğal olarak, beraber yaşamamızın ge- İADE GARANTİSİ
reğinden dolayıdır. Ben kanserle ilgili 4 yıl bu konu
üzerine çalışıp tecrübe yaptım. Hücre naklinin ne ol- LÜX HEDİYELİK PAKET
duğuna birebir tanık oldum. Hangi kültür renkten
- 20 SET VE ÜZERİ
gelirse gelsin insanlar, bağışın umud etmek olduğuSİPARİŞLERDE POSTA
nu bilirler. Psikolog olarak 4 yıl çalışan biri olarak
bağış tedaviye cevap versin yada vermesin, kök hücÜCRETİ BİZDEN
re nakli bekleyen insanlar hayata daha umutla bakıHEDİY
yorlar” diyerek sözlerini sürdürdü.
E
L
İK
HAC S
ETLER
İMİZ
DKM Genel adına proğramı sunan genel sorumlu Şirket yöneticisi Stephan Schumacher proğramın sonunda, Basın mensublarından bize destek
vermelerini ön yargıların ortadan kalkması açısından
HEDİYELİK SETİMİZDE
çok önemli olduğunu, iki dilli informasyon bilgileri
BULUNAN MALZEMELER
hazırlayarak insanlar ne yapıldığını bilmelerine yarseccade - takke - kina - tesbih - esans
dımcı olduklarını, bu bağışa önceden katılanların
- misvak - sürme - namaz başörtüsü
ancak, iki sene sonra gelip tekrar bağış kampanyasına yazılabildiklerinin bilgisini aktardı. Schumacher
Bonner Straße 40 . 65428 Rüsselsheim Tel: 06142-2309224
daha sonra basın mensublarının sorularını cevaplanWeb: www.hacdunyasi.de . E-Mail: [email protected]
dırdı.
İBADETE DAHA FAZLA
ZAMAN AYIRIN DİYE...
HACI ADAYLARININ DİKKATİNE
HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ
HİZMETİNİZE SUNUYORUZ
Daha Pek
www.hacdunyasi.de
iTiBAR
EN
euro'dan
11.90
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 17 ❭
Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
haber
Köln Başkonsolosluğunda Uyuşturucu ve Bağımlılık Konulu Seminer
öln Konsolosluğu Psikolog Dr Alaaddin
Erden’in verdiği kötü alışkanlıklar konulu
bir seminere ev sahibliği yaptı. Konunun
uzmanı olan Dr. Erden cezaevleri, hastane ve rehabilite merkezlerinde görev yapan işinin ehli bir
isim. Çok önemli bilgileri ve tecrübelerini dinleyicilerle paylaşan Erden kısaca şunları söyledi:
“Köln`de 10 bin uyuşturucu bağımlısı var.
Bunların % 10`unu yabancı kökenliler oluşturmakta.13 yaşında da uyuşturucuya başlanıldığı gibi 65 yaşında da insan başlayabilir”. Erden çocuklarla ailelerin empati kurarak aile bağlarının güçlendirilmesini istediği konuşmasında devamla şunları söyledi. “Evinizde iki kefeli bir teraziniz olsun,
bir kefeye sevgi diğer kefeye kuralları koyunki, teraziyi dengede tutabilesiniz. Tutamazsanız aradaki
boşluğu başkaları doldurur. Çocuklar dünyaya geldiklerinde hayatlarında hiç olmadığı kadar psikolojik olarak çok güçlü gelirler. Büyüdükçe bedensel
olarak güçlenir psikolojik olarak da zayıflarlar. Eğitimsiz ve sosyal yönü gelişmemiş çocuklar bağımlı
olmaya daha yatkındırlar. Bizim devamlı yaptığımız hatamız başkalarının çocuklarına gıbta ile bakarız, kendi çocuklarımızı eleştiririz. Çocuklarınızla konuşurken aynı göz seviyesinde ve tek dille konuşun. Eğer eşlerden birisi ben her şeyi biliyorum
doğru karar veriyorum derse; o ailelerde bir problem vardır demektir. Çocuklarla ilgili sorunları ko-
K
nuşmadan evvel eşler kendi aralarında konuşup
problem paylaşımı yapmaları gerekir. Önce kendinize zaman ayırın. Kendinize güvenin çocuğunuza
güven aşılayın. Çocuklarınıza hayır demeyi öğretin. Bir dinleyici çocuğumuzun bağımlı olduğunu
nasıl anlayabiliriz diğerek yönettiği soruyu Dr Erden şöyle yanıyladı: “Okulda başarısızlıklar başlar
aileden uzaklaşır arkadaş çevresi değişir, gözleri kızarır, vücutta yaralar oluşabilir’’ dedi.
Bir dinleyicicnin “Çocuğumuz uyuşturucu kullanır da bunu polise, doktor psikoloğa söylersek
kanunen suçlu duruma düşer miyiz sorusuna Dr.
Erden; “suçlu olmazsınız. Zira bizler savcılıkta dahil hiç kimseye bilgi veremeyiz” dedi.
Yine başından geçen bir olayı anlatan Pisikolog
Dr. Aladdin Erden şunları söyledi: “görev gereği
zaman zaman hastalarla muhatab oluyoruz. Bir
genç vardı bağımlılıktan kurtulması gerekirdi. Tedavi olmak istemedi. Ben de kendisine seninle bir
yerde mutlaka karşılaşacağız dedim. Biliyor musunuz aynen de öyle oldu. Çocukla görev gereği gittiğimiz bir ceza evinde karşı karşıya geldik. Bağımlılık onu suça itmiş suç da onu çekeceği yere yollamış’’ dedi.
Dr Erden konuşmasını şu sözlerle bağladı. Son
olarak size bir şey söyleyeceğim. Çocuklarınız bu
ülkenin bir parçası başka şansları yok. Bizim bu ülkede hakkımızı aramamız gerekiyor. Ön yargılar
olduğu takdirde başarısızlığa mahkum oluyorlar“
dedi.
Proğramın ilerleyen bölümünde Dr. Erden,
Köln Başkonsolosunun eşi Vildan Basa’yı sahneye
alarak yaptığı bir küçük gösteriyle alışkanlıkların
nasıl geliştiği üzerine kısa bir empati yaptı.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 18 ❭
Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
haber
Somali’de Meslek Eğitim Merkezi’nin Temeli Dualarla Atıldı
011 yılında Somali’de yaşanan kuraklık, kıtlık, açlık ve susuzluk ülkede toplu ölümlere
neden olmuş ve tüm dünyanın ilgisi bölgeye
çevrilmişti. 2011 yılından itibaren yardım kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları bölgede acil yardım çalışmaları yürütmüş ve ülkede kalıcı projelerin startını vermişti.
Bu kalıcı projelerden bir tanesi de IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene’nin bölgede kalıcı proje olarak yürüttüğü Meslek Eğitim Merkezi. 5 bin
m²’lik bir arsa üzerinde iki katlı bir yapıda inşa
edilecek olan Meslek Eğitim Merkezi’nde 400 öğrenci eğitim görecek.
IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene Başkanı Mesud Gülbahar, T.C. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, T.C. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz,
Türkiye Somali Büyükelçisi Cemalettin Kani Torun, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Başkan Yardımcısı Süreyya Polat,
Somali Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı
Fevziye Yusuf H. Adam ve Somali Maliye Bakanı
Mohamud Hassan Suleiman Awil’in katıldığı ve
basın mensuplarının da hazır bulunduğu bir programla eğitim merkezinin temeli atıldı.
Balık yemeyi değil, balık tutmayı
öğretecek bir proje
Törende ilk konuşmayı yapan Hasene Başkanı
Mesud Gülbahar programa iştiraklerinden dolayı
Türkiye’den gelen ve Somali’den katılan resmi heyeti selamladı. Hasene derneğinin dünyanın 64 ülkesinde değişik çalışmalar yürüttüğüne değinen
Gülbahar sözlerini şöyle sürdürdü: “Yetim projesinden, su kuyusu projesine, acil yardımlara; Ramazan kampanyasından Kurban kampanasına değişik alanlarda hizmet yürütüyoruz. Bugün burada
temelini atacağımız Meslek Eğitim Merkezi gibi
kalıcı ve ülke insanına katkısı olacak projelerin
bizdeki heyecanı daha farklı. Diğer yardım çalışmalarından farklı olarak, bu proje ülke insanın
kalkınmasına sağlayacak bir çalışma. Meşhur ifadesi ile bu tür projeler ülke insanına balık yemeyi
değil, balık tutmayı öğretecek olan bir proje. Burada okuyan öğrenciler Somali’nin kalkınmasında,
tekrar ayağa kalkmasında ciddi bir potansiyel teşkil edecektir.”
Türkiye olarak Somali halkının
yanında yer aldık
Törende kısa bir konuşma yapan T.C. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Somali’nin kalkınmasında Türkiye’nin etkin rolüne temas etti ve
“Türkiye olarak maddi ve manevi Somali halkının
yanında yer aldık ve almaya devam edeceğiz.“ dedi. Hasene derneğini böyle güzel bir projeyi hayata geçirmesinden dolayı tebrik eden Bozdağ şunları söyledi: “Somali’de kuraklığın yaşandığı tarihten
bu yana yapılan çalışmaların sonuçlarını yavaş yavaş görüyoruz. Burada açılışını yaptığımız Meslek
Eğitim Merkezi de bunlardan bir tanesi. Gerçekten güzel bir yere inşasının gerçekleşeceği bu okul,
bölge insanına balık yemeyi değil, balık tutmayı
öğretecek.“
Bize yapılan iyilikleri asla unutmayacağız
Somali Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fevziye Yusuf H. Adam ise yaptığı konuşmada
Türkiye’nin ülkesinde yaptığı desteklerden dolayı
memnuniyetini ve teşekkürünü dile getirdi ve “Ülkemizde yaşanan sıkıntılara birçok ülke sessiz kalırken Türkiye sessiz kalmadı. Yapılan çalışmalar
ülke insanları arasında bir sevgi bağı kurdu. Bu yapılanlar iyilikleri asla unutmaycağız” dedi.
Yapılan konuşmaların ardından inşaatın yapılacağa alana geçildi ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ ve Hasene Başkanı Mesud Gülbahar inşaatın temeline kürekle harç attılar.
2
Ramazan Gelmeden
Hurmalarınızı Getirdik
100% Suudi Arabistan Medine Hurması
Direkt Olarak Suudi Arabistan'dan Getiriyoruz
TiBA Group
Rampen Straße 14 . 55252 Mainz-Kastel
Tel: 0172-2155014 . E-mail: [email protected]
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Müslüman
Kadının Fıtratı
Hatice SEVER
[email protected]
slâmi toplumların çekirdeği
mesabesinde olan Müslüman aile modelinin eksenini
kadınların oluşturduğu inkar edilemez bir gerçek. Müslüman
toplumlarda en çok ihmal edilenler
listesinin başında Müslüman kadının
geldiği de...
Bu neden böyledir? Bunun tarihi
eski ve nedenleri çok çeşitli. Peki kadının ihmal edilmesine elverişli bir takım hükümler mi içermektedir
Kur’an? İşte bunu kimse iddia edemez. Aksine Kur’an Müslüman kadına İslâm toplumunda müstesnâ bir
yer seçmiş ve ona lâyık olduğu konuma, yani “sevgili” ve “ana” olmak gibi
yüce bir konuma, oturtmuştur.
Eğer kadın bir takım dış etkilerle
bu yüce konumundan uzaklaştırılıyor
ya da uzaklaşıyorsa, fıtratından ve asli
görevinden yani Allah’ın kendisini
yerleştirdiği cepheden kaçıyor, savunması için kendisine verilen siperi terk
ediyor demektir. Herkesin bildiği bir
gerçek: Üstüne vazife olmayan işlerle
uğraşanlar üstüne vazife olan işleri aksatırlar.
İlâhî nizamın en büyük özelliği
atın önüne etin, itin önüne otun konulmadığı bir nizamdır. Beşeri sis-
İ
❬
❬ 19 ❭ Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
temler gelmişler, her bir şeyin tabiatına ve fıtratına aykırı davranarak eşyanın tabiatına müdahale etmek gibi bir
cür’ete yeltenmişlerdir. İslâm, eşyanın
tabiatını korumanın öbür adıdır.
Çağdaş zülmün pençesine düşmekten şimdilerde Müslüman aileler
dahi korunamaz oldu. Bunun böyle
olmasında Müslüman erkeğin, vazifesini yapmayan Müslüman erkeğin,
hiç mi rolü yok? Velayet görevini yerine getirmekten aciz erkekler diyarında herkesin başının telaşına düşmesinden, eylemleri bilgi ve basiretin
değil his ve heyecanların yönlendirmesinden daha doğal ne olabilir ki?
İslâmî toplumun oluşturulmasında en büyük rol hiç şüphesiz Müslüman kadınındır. Hele basın-yayın ve
iletişim organlarının çocuklarımızı
manevi bir katliama tabi tuttuğu bir
dönemde Müslüman kadın onları nasıl bir dakika boş bırakabilir?
Eğer Müslüman bir ailede kadın,
“Eşime ve çocuğuma karşı görevimi
tam yapayım” derse 24 saat ona ancak
yeter. Sorun kadının çalışıp çalışamayacağı sorunu değildir. Sorunun adı
yanlış konuyor. Hem müslüman kadın “aylak” mıymış boş mu kalmış ki
birileri onun çalışıp çalışmayacağını
dosya
Kur’an'ın müslüman kadına sunduğu program
sadece bu kadarcık değildir. Her adem gibi kadın da sosyal bir varlıktır. Sağlıklı bir toplumun ancak eğitilmiş kadınlarla mümkün olduğu gerçeğinden hareketle önce kendinden sonra ailesinden daha sonra da bulunduğu cemiyetten sorumlu olduğu unutulmamalıdır.
kendilerine dert ediniyorlar? Onun işi
başından aşkındır, eğer kaytarmıyorsa. Hem, Müslüman aile yemeklerin
lokantadan yendiği, çocukların kreşlerde büyütüldüğü, evin çift kişilik bir
otel gibi kullanıldığı bir -sözümonaaile değildir ki…
Yukarda resmettiğimiz tipte bir
“aile” herşey olabilir fakat İslâmi toplumun çekirdeği olamaz ve o aileden
yetişen evlattan da hayır gelmez.
Çünkü Kur’an‘ın teklif ettiği model
es geçilmiş ve çiğnenmiştir.
Kur’an'ın müslüman kadına sunduğu program sadece bu kadarcık değildir. Her adem gibi kadın da sosyal
bir varlıktır. Sağlıklı bir toplumun ancak eğitilmiş kadınlarla mümkün olduğu gerçeğinden hareketle önce kendinden sonra ailesinden daha sonra
da bulunduğu cemiyetten sorumlu
olduğu unutulmamalıdır.
Hanne, Eyşa ve Meryem gibi kadın kahramanlar bir imkândır kulluğun bilincindeki Müslüman kadın
için; hem de bulunmaz bir imkân!..
Eğer değerlendirebilirse bu imkânı, hem kendisinin, hem ailesinin,
hem de toplumunun kurtuluşuna vesile olacak muazzam bir süreci başlatabilir.
IGMG Hessen Bölgesi
Gençlik Teşkilatı GIES’i
Hanau’da Yapıldı
GMG Hessen Bölgesi şubelerinde görev
yapan genç idarecilerin eğitilmeleri ve vasıflandırılmaları için belli aralıklarla Hessen Bölge Gençliği tarafından düzenlenen
GIES (genç idareci eğitim semineri) programlarının bir tanesi daha Hanau şubesinde
gerçekleşti.
IGMG Hessen bölgesinin güneyinde
bulunan şubelere yönelik yapılan GIES´e hatip olarak Hanau Cemiyet imam hatibi Abdulcelil Yıldız hocaefendi, IGMG Hessen
Bölge Gençlik Başkanı Ahmet Sertkaya ve
IGMG Hessen Bölge Sekreteri Nihat Cesur
katıldı.
1. derste Abdulcelil Yıldızçhoca İslamdaki fedakarlık anlayışını sahabelerden ve peygamberlerden örnekler vererek anlattı.
IGMG Hessen Bölge Gençlik Başkanı
Ahmet Sertkaya katılan gençleri tebrik ettikten sonra bölge gençliğinin yapmış olduğu ve
yapacakları önemli faaliyetler hakkında bilgi
verdi ve artık gençlerin bilinçli şuurlu ve
maneviyat dolu bir İslami hayat sürmeleri ve
ahlak sahibi olmaları gerektiğine vurgu yaptı.
2. dersi Bölge sekreteri Nihat Cesur verdi. Öğle namazından önce birinci bölüm namazdan sonra da ikinci bölüm olarak sunduğu derste Milli görüş teşkilatı hakkında
önemli bilgiler yer almaktaydı.
Kapanış Kur`an-ı Kerim okunduktan
sonra Hanau şubesinin vermiş olduğu ikram
ile program son buldu.
I
Göppingen Türk Kültür Merkezi Başkanlığına Yeniden Doğan Tufan Seçildi
öppingen ve Çevresi ATİB üyesi Türk Kültür Merkezi delegelerinin yanısıra ATB
Genel Başkanı Erol Yazıcıoğlu, ATİB
Gençlik Kolları Genel Başkanı Süleyman Yıldırım,
ATİB BW Bölge Başkanı Abdülcelil Akyüz, ATİB
GYK üyelerinden Davut Özyurt ve Ünal Göktaş,
ATİB Gençlik Kolları Eğitim Sorumlusu Uğur
Göktaş, çevre dernek başkanlarından Plochingen
Türk Kültür Merkezi Başkanı Ahmet Dilsizoğlu,
Araştırmacı-yazar Hidayet Kayaalp, Göppingen
Türk Dernekleri Birliği Başkan yardımcısı Yüksel
Özel ve bölge iş adamlarımızla birlikte çok sayıda
üye iştirak etti.
Genel kurula davetli olup katılamayanlardan ATİB
Kurucu Genel Başkanı Musa Serdar Çelebi, Doç. Dr.
Ahmet Tevfik Ozan, Vehbi Okur, Mehmet Yalburdak,
Hasan Kalimci, Nevzat Laleli, Prof. Dr. Ahmet Ayar,
Oğuz Çetinoglu, Prof. Dr. Turan Güven, Doç Dr. Mehmet Güçlü, Zülfü Canpolat, Dr. Bahattin Ergezer, Şener
Mete, Sivas Belediye Başkanı Doğan Ürgüp, Maraş Milletvekili Nevzat Pakdil ve ATİB eski genel başkan yardımcılarından Cengiz Özdemir, Türk Kültür Merkezine
gönderdikleri mesajla genel kurulu ve yeni seçilen başkanı ve yönetim kurulunu tebrik ettiler.
G
Mahmut Yılmazel`in açış konuşmasıyla başlayan genel kurulda önce divan başkanı seçimi yapıldı. Tek aday
olarak Abdülcelil Akyüz, yardımcılıklarına İlyas Çimen,
Şeref Salgın aday oy birliği ile seçildiler.
Divan başkanı seçilen Abdülcelil Akyüz, gündem
maddelerini okuyarak delegelerin oyuna sundu. Oy birliği ile kabul edildi. Gündem gereği genel kurulun açılışı Muhammed Durak’ın okuduğu Kur’ân-ı Kerîm’le bir
başladı ve ardından toplu halde İstiklal Marşı söylendi.
Başkan Doğan Tufan, yaptığı konuşmasında “Göppingen ve çevresinde 15 bin Türk vatandaşımız yaşamaktadır. Sadece içinde yaşadığımız Göppingen merkezinde
5 bin Türk ikamet etmektedir. Üç bin gencimiz orta öğretimde eğitim görmektedir. Şehrimizde 11
Türk derneği 3 de cami bulunmaktadır. Derneklerimizin toplam üyesi 1000’i geçmemektedir” dedi ve
şöyle devam etti:
“ATİB Türk Kültür Merkezi Hacı Bayram Veli
Derneğimiz, 52 yıl önce bu ülkeye göç etmiş, bu
şehre yerleşmiş yarım asrı geride bırakmış olan
Müslüman Türklerin, milli kimliklerini koruma ve
yaşatma, haklarına sahib çıkma, burada güçlü toplum haline gelme calışmaları gayesiyle kurulmuştur.
Camilerimiz, derneklerimiz burada bizlerin varlığının ve birliğinin sağlanmasında en önemli adreslerimizdir”.
Sekreter Ali Ihsan Duran Yılık faaliyet raporunu, Yakup Türkmen muhasebe raporunu okuyarak ibra edildi.
Seçimler bölümünde Doğan Tufan tekrar tek aday olarak
teklif edildi. Oy birliği yeniden seçildi.
Yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: Şeref Salgın,
Yakup Türkmen, Caner Yavuz, Soner Temur, Ali İhsan
Duran, İsmail Doğru, Birol Ayhan, Haydar Örsel, Adıgüzel Özgül, Murat Ak, Nuri Güçlü, Yahya Polat.
Dilek ve temenilerden söz alan üyeler, yeni yönetim
kuruluna başarı dileklerinde bulundular.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 20 ❭ Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
biyografi
Hayatı hep bir arayış ile, hakikat arayışı ile geçmiş bir sufinin portresi...
Şizofreniden Sufiliğe: Ayşe Şasa
AYŞE MİMAROĞLU • [email protected]
yşe Şasa gerek sanatçı kişiliği gerekse benzerine
az rastlanır hayat hikayesiyle tanınmaya değer
güzide bir şahsiyet. 1941 yılında İstanbul’da
dünyaya gelen Türk sinemasının tanınmış senaristlerinden, yazar Ayşe Şasa, içinde doğduğu ayrıcalıklı
dünyanın ve geniş imkanların keyfini sürmek yerine
daha altı-yedi yaşından itibaren çevresini gözlemlemeye ve varlık hakkında sorular sormaya başlayan, ömrünü kendi deyimiyle ‘‘truth’’, yani hakikat arayışına vakfetmiş bir insandır. Henüz on altı yaşında Şişli La Paix
Hastanesi’nin önünden geçerken “Hakikate vasıl olmama vesile olacaksa, yolumun bu hastaneden geçmesine razıyım” diye geçirir içinden. Gerçekten de sonu
‘‘hakikat’’e varan kutsal yolculuğunda Ayşe Şasa’nın
yolu bir hastane odasından geçecektir.
İçerisinde dünyaya geldiği elit zümrenin Tanzimat
döneminden kalan yabancı bakıcı çalıştırma geleneğinin bir neticesi olarak ebeveynleri tarafından II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa’dan göçmek zorunda kalmış
Yahudi, Katolik, Protestan ve Gregoryan dadılara emanet edilir. Ailesinin sırf Avrupalı oldukları için idealize
ettiği, fakat kaçıp geldikleri savaşın travmatize etmiş
olduğu bu mürebbiyelerden hem ruhi hem de fiziksel
anlamda şiddet görerek büyür Şasa. “Çocuklarınızı bize teslim edecek ve hiçbir şeye karışmayacaksınız” diyerek kendilerini ağırdan satan mürebbiyeler eğitimlerini üstlendikleri Türk çocuklarını Noel ve Paskalya gibi Hristiyan bayramlarında kiliseye götürerek kendi
geleneklerine uygun yetiştirmeye çalışırlar. Kızlarının
‘‘iyi bir Batılı’’ olarak yetişmesini arzu eden ebeveynleri tarafından teslim edildiği bu ecnebi dadıların Hristiyan ve Yahudi etkilerine maruz kalan Ayşe Şasa hayatının ileriki dönemlerinde ciddi bir kimlik bunalımı
yaşar. Yalnız ve iletişimsiz geçen bir çocukluk ve ilk
gençliğin ruhunda açtığı derin yaralar onun yakasını
uzun süre bırakmayacak ve Şasa tam on sekiz sene devam edecek olan ağır bir psikolojik bunalım yaşayacaktır.
On iki yaşına geldiğinde mürebbiyelerden kurtulmuş fakat bu defa da kendini bir Amerikan okulu olan
Arnavutköy Kız Koleji’nde bulmuştur. Amerikalı hocalarının talebiyle Kafka, Camus ve Sartre’nin eserlerini okumaya başlayan Şasa, bu yıllarda Avrupalı yazarların kalemlerinden dökülen nihilizm ve karamsarlıkla
tanışır. Daha önceki tecrübelerinin de etkisiyle, ailesinin onlardan biri gibi yetişmesini arzu ettiği Batılıların
temelde mutsuz insanlar olduğuna kanaat getirir.
Onu baleye, resme ve müziğe yöneltmek isteyen ailesine karşın onların hor gördüğü Türk sinemasına
atılmaya karar verir. Onsekiz yaşında sinemaya atıldığında, doğup büyümüş olduğu “elit” zümreyi filmlerinde işlemek ve büyük öfke duyduğu bu çevreyle hesaplaşmak ister, senelerce maruz bırakıldığı iletişimsizliğin acısını da beyazperde aracılığıyla dindirmeyi
umar. Bu vesileyle yavaş yavaş sinemacıların ve solcu
aydınların çevresine adım atan Ayşe Şasa’nın yolu meslek hayatı boyunca Kemal Tahir, Yılmaz Güney, Aziy
Nesin, Atıf Yılmaz, Atilla Dorsay, Yaşar Kemal gibi
Türk kültür hayatının tanınmış simalarıyla kesişir ve
içlerinde Son Kuşlar, Ah Güzel İstanbul, Hacı Arif Bey
ve Gramofon Avrat gibi filmlerin de bulunduğu birçok
senaryoya imza atar.
Oldukça geniş yelpazeli fakat köksüz bir eğitime
tabi tutulduğunu belirten Ayşe Şasa görünüşte çok
A
parlak bu eğitim sisteminin manevi bir temelden yoksun olduğunu ve bunun da onu metafizik ve ahlaki her
türlü değeri yok sayan nihilizme sürüklediğini söyler.
Ailesinin de dahil olduğu Batı taklitçisi burjuva sınıfına ve Batı kültürüne olan tepkisiyle Sol ideolojiye yönelmişse de bir süre sonra solculuğun da bir çeşit Batıcılık olduğunu anlamasıyla yaşadığı buhran derinleşir.
Daha sonra Kemal Tahir’in etkisiyle yerli ve köklü gelenekle ilgilenmeye başlar, fakat o dönem sahip olduğu
materyalist ve marksist dünya görüşüyle geleneğe bakmanın kendisini daha çok açmaza ve bunalıma sürüklediğini anlar. Ve nihayet bir gün şiddetli bir kriz geçirerek hastaneye kaldırılır ve kendisine dünyaca ünlü
bir uzman tarafından atipik şizofren tanısı konur.
Doktorları kendisine bundan sonra hayatını eskisi gibi
sürdüremeyeceğini, hatta yazıp çizemeyeceğini söyler.
Bir gün eline Thomas Kuhn’un “Bilimsel Devrimlerin Yapısı” adlı kitabı geçen Şasa, bu kitap vesilesiyle
Batı biliminin ideolojik bir kurgudan ibaret olduğuna
ikna olur. Bilimin kendi kurallarına ve kalıplarına uy-
mayan her şeyi reddeden tavrının ve bilimsellik adına
sergilenen bu taassubun bütün manevi değerleri yok
saydığını ve böylelikle insanın mutluluğuna engel olduğunu anlar.
Bu yeni bakış açısı Şasa için farklı bir düşünce iklimine açılan ilk kapıdır, fakat hayatının asıl dönüm
noktasını İbnü’l Arabi’nin “Füsusü’l-Hikem” adlı kitabıyla tanıştığı 1981 yılı teşkil eder. Şifayı modern tıpta değil İslamiyet’te bulduğunu söyleyen Şasa tasavvufla tanıştıktan sonra Batı dünyasının böylesi bir manevi
tecrübeden yoksun olduğu için insanın ruhunu da anlayamadığına kanaat getirir. Kendisinin de anlam vermediği büyük bir istekle yurt dışından ingilizce tercümesini sipariş ettiği ve onun İslam tasavvufuna yönelmesinde muazzam bir rol oynayan Füsusü’l-Hikem adlı eser aynı zamanda 30 yaşından 48 yaşına varıncaya
dek pençesinde kıvrandığı ağır sinirsel rahatsızlığa da
şifa olur.
Onun hayatı, kendisinin de ifade ettiği gibi “hep
bir arayışın, hakikat arayışının özeti”dir.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 21 ❭
“Orta Kesimin Aşırılığı”
Neden Güvenlik
Tedbirleri Kapsamına
Alınmıyor?
[email protected]
üslümanları topyekün güvenlik konusu, hatta sorunu
yapma çabalarında herhangi
bir de işme görülmüyor. Ne İslami cemaatlerin “Güvenlik Ortaklığı İnisiyatifinden” ayrılmaları, ne de siyasi
partilerden gelen eleştiriler Almanya’nın İslam politikasının, devlet güvenlik politikasının bir alt kategorisi
olarak görülmesi ve yürütülmesinde
herhangi bir değişiklik getirmiştir. Bu
tutum, sadece belli bir siyasi kanadı
temsil eden kişilere mahsus değildir.
Muhalefet partileri de, seçimleri kazanıp hükümet olduklarında, seçim öncesi yaptıkları eleştirileri seçim sonrası
unutmakta ya da hatırlamak istememektedir. Muhalefet partilerinin federal hükümete karşı sergiledikleri eleştirel tutumlarının, kendilerinin hükümet olduğu eyaletlerde bu tutumlarına aykırı bir şekilde statükoya uygun
davranmaları gerçeği muhalefetin sergilediği bu tezata örnek gösterilebilir.
Netice itibariyle, İslam ve entegrasyon
politikasını yine Anayasayı Koruma
Daireleri belirlemektedir.
Almanya’nın tüm eyalatlerindeki
güvenlik kurumlarınca, Müslümanların kendisine uymaları beklenen tedbir çalışmaları uygulanmaktadır. Burada takip edilen strateji ise Anayasayı
Koruma Dairesi tarafından belirlenmekte olup kurumun benimsediği
“aşırılığa karşı tedbir olarak entegrasyon” anlayışı çerçevesinde
yürütülmektedir. Güvenlik kurumlarının kendi ifadelerine göre, üzerilerinde odaklandıkları
Müslümanlar “grubunda” genel
olarak aşırılık ve terör tehlikesi
bulunmaktadır. Böylece, “Müslüman olmak”, prensip olarak
radikalleşme ve hatta teröre kaymaya sebep olabilecek belirtiler
içermektedir. Homojen bir grup
olarak gösterilmek istenen Müslümanlar, bu anlayışa göre, doğalarında olan bir aşırılığa meyletme niteliğine ve tehlikesine (!)
sahiptirler.
Bu bağlamda, son on yıldır
Almanya’nın İslam politikasını
belirleyen radikalleşme senaryosu şu şekilde özetlenebilir: Modernleşmemiş dindarlık> entegrasyon eksikliği> paralel toplum
M
❬
dosya
Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
Mustafa YENEROĞLU
oluşumu> aşırılığa> “islamizme” meyletmek> terörizme kaymak. Bu bakımdan, Brandenburg Eyaleti Anayasayı Koruma Dairesi’nin yayınının kapağında, güvenlik kurumlarının benimsediği mantıkla uyumlu olarak,
Cami Sokağı’nın (Moscheestrasse’nin) entegrasyona mani olduğu,
aşırı tutumlar ve terörizm meydana
getirebileceği, bu yüzden Müslümanların, entegrasyonu sağlamak için Ana
Cadde’ye (“Hauptallee’ye) yönelmeleri gerektiği gibi ifadelerin bulunması
ve böyle bir fotomontajın kullanılması kimseyi şaşırtmamalıdır. Zira burada bilinçli olarak “Moscheestrasse” ve
“Hauptstrasse” sokak isimleri/ tabelaları arasında bir tezat kurgulanmaktadır.
(http://www.verfassungsschutz.bra
ndenburg.de/cms/detail.php/bb1.c.1
91882.de).
Dahası, Müslümanları da bizzat
bu “tedbir çalışmaları” için kazanmak
amacıyla, bu çalışmaların onların da
güvenliğini sağlamak için yapıldığı
öne sürülmektedir. Nitekim uygulama çerçevesinde kullanılan ifadelere
göre; ancak Müslümanlar da bu uygulamalara katılırlarsa “Almanya’daki
büyük çoğunluğu barışsever olan
Müslümanların da çıkar ve itibarları”
korunabilirmiş ve bu bakımdan Müslümanlar, özellikle dinî cemaatler
temsilciliğinde, söz konusu tedbir ça-
Güvenlik kurumları, Müslümanların kendi kendilerine nasıl yardım edebileceklerine ve her türlü sorunu
çözebileceklerine dair bir reçeteye sahipken, iş aşırı
sağcılığa ve kültürel ırkçılığa geldiğinde bu sözde mükemmel çözümleri toplumun çoğunluğuna uygulamak nedense hiç kimsenin aklına gelmemektedir.
Hâlbuki çok sayıda araştırma göstermektedir ki, toplumun orta kesiminde aşırı tutumlar giderek artmakta
ve kökleşmeye doğru ilerlemektedir.
lışmaların yapılabilmesi için iç yapılarını güvenlik kurumlarına açmayı
kendilerinin bir mükellefiyeti olarak
görmelilermiş(!).
Ancak, güvenlik kurumları, Müslümanların kendi kendilerine nasıl
yardım edebileceklerine ve her türlü
sorunu çözebileceklerine dair böyle
bir reçeteye sahipken, iş, aşırı sağcılığa
ve kültürel ırkçılığa gelince bu sözde
mükemmel çözümlerini toplumun
çoğunluğuna uygulamak nedense hiç
akıllarına gelmemektedir. Hâlbuki
çok sayıda araştırma göstermektedir
ki, toplumun orta kesiminde aşırı tutumlar giderek artmakta ve kökleşmeye doğru ilerlemektedir ve Federal İçişleri Bakanı ve güvenlik kurumlarının haricinde, Breivik veya neonazilerde bulunan ırkçı stereotiplerin endişe verici bir seviyede nüfusun güya
ılımlı kesimlerinde yerleşik olduğunu
hiç kimse inkar etmemektedir.
Bu noktada sorulması gereken soru ise şudur: Neden böyle bir hâl alan
kamu, tedbir uygulamalarına dahil
edilmemekte ve temsilcileri güvenlik
ortaklığı kurmak için “davet” almamaktadır? Onlar da kendi itibar ve
güvenliklerinin korunması için tedbir
programlarına katılabilirler, içişleri
bakanlıklarıyla birlikte güvenlik inisiyatifleri başlatabilirler ve bu çerçevede
kendi iç yapılarını bu tür uygulamalar
için açabilirler. Örneğin kiliseler
polis teşkilatı bünyesindeki devlet güvenlik birimine (Polizeilicher Staatsschutz) cami cemiyetlerinden talep edildiği gibi‚ güven oluşturacak kişiler (Vertrauensleute) gösterseler, nizamı
koruma partnerlikleri (Ordnungspartnerschaften) gibi faaliyetlere katılıp bazı cami cemiyetlerinin gururla taşıdıkları gibi
ödüller alsalar iyi olmaz mı?
Madem ki Müslümanlar için
hazırlanan bütün bu tedbirler
toplumun çoğunluğu nezdinde
stereotipler üretmiyor, ırkçılık
etkisi yaratmıyor ve dost-düşman ayırımı yapmaktan kaçındırıyor, öyleyse neden bu tedbirler
toplumun merkezindeki sağcı ve
ırkçı aşırı eğilimler bağlamında
kamunun çoğunluğuna da uygulanmıyor?
Ortaklık Hukuku:
Federal Hükümet
Ücret Düzenbazlığını
Durdurmalı
‘Türk işçilerin haklarını düzenleyen Ortaklık Hukuku nihayet Almanya’ya da ulaşmış bulunuyor.’’
açıklamasında bulunan İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu,
bu karara göre, yabancılar dairesinin
Türk vatandaşlarına oturum müsaadesi verirken diğer AB yurttaşlarından aldığı ücretten daha fazla ücret
almasının bir ayrımcılık ve AB hukukuyla uyuşmaz olduğunu tespit eden
Federal
İdare
Mahkemesi’nin
19.03.2013 tarihli kararı ile ilgili ayrıca şu ifadelerde bulundu:
‘‘Türkiye ile Avrupa Ekonomik
Topluluğu arasında yapılan Ortaklık
Antlaşması’nın üzerinden 50 yıl geçti. Antlaşmanın hedefi, Türkiye’yi
adım adım Avrupa’ya yakınlaştırmak
ve dolayısıyla Türk vatandaşlarının iş
pazarına entegrasyonunu teşvik etmekti. Bu bağlamda 1980 yılında
Aleyhe Bozma Yasağı ile antlaşmaya
eklenen düzenleme önemlidir. Buna
göre sözleşme taraflarının Türk işçilerinin haklarını kısıtlaması yasaklanmıştır.
Ancak bu kısıtlama, son yıllarda
birçok kez yapılmıştır ve Ortaklık
Antlaşması özellikle Almanya tarafından tamamıyla gözardı edilmiştir. Almanya’nın bu tutumu, Avrupa Adalet Divanı’nın Türk vatandaşları lehine olan, sayısız kararları için de geçerlidir. Federal Anayasa Mahkemesi’nin Türk işçilerine ayrımcılık uygulandığını tespit etmesi ve yasaya
aykırı olan bir uygulamaya son vermek için devreye girmek zorunda
kalması bu haksızlığı bir kez daha
gösterdiği gibi, Federal Hükümet´in
bugüne dek sürdürdüğü politika
hakkında da her şeyi açık kılmaktadır. Federal Hükümet’ten bu kararı
baz alarak, bundan sonra Türk vatandaşların haklarına saygı göstermesi
beklenmektedir.
Mağdurların ise, aşırı ücret talepleriyle karşılaştıklarında kendilerini
savunmaları gerekmektedir. Bunun
için kendilerine tanınmış itiraz hakları vardır. Ne yazık ki Ortaklık Antlaşması’nın uzun tarihi bize şunu
göstermektedir: Bir hakkı elde etmek
için hukuk mücadelesi verilmediği
sürece herhangi bir hak sahibi olmak
mümkün değildir.”
‘
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 22 ❭
Tamam; Gitti
Benim Deve Sevabı
Gitmesine de...
[email protected]
erhaba Sevgili Dostlar.
Hepinize kucak dolusu
sevgiler ve selamlar. Sizlere
her merhaba dediğimde hem seviniyorum hem de üzülüyorum. Seviniyorum yine sizlerin karşına çıktığım
için. Üzülüyorum zira çok değerli
olan insan ömründen bir ay gibi zamanı sür´atle tükettiğim için. Mamafih yapacak birşey yok. Zaman
durmaz ve akar. Zaten bir insan için
zaman durdu mu, malum geride kalanları gereğini yapar. Bize de Allah
taksiratını affetsin demek düşer. Sistem bu işinize gelsin gelmesin. Allah
zamanını güzel geçiren etrafına pozitif enerji veren insanlardan eylesin.
-Fırsat buldukça, Cuma namazlarını etrafımda bana yakın olan şehirlerdeki camilerde eda etmeye
gayret ederim. Amacım kısa bir seyahet aynı zamanda bazı dost ve arkadaşlarla görüşüp hasbihal etmek.
Daha ziyade huzur iklimi içinde
olabilmem beni mutlu ediyor. Tabii olarak yaşamış olduğum Gelnhausen’de az görünür olmamdan dolayı,
bazı arkadaşlarım tarafından özlendiğim söyleniyor. Allah hakkımda
iyi düşünüp dua edenlerle beni beraber eylesin. Aksini düşünenleri de
Rabbime havale ediyorum.
Karar verdim bu hafta Cumayı
Alzenau Yavuz Sultan Selim Camisinde eda edeceğim. Alzenau Bayern
eyaletine bağlı etrafı üzüm bağları
ile çevrili tepelerin ortasında görkemli şatosu ile otantik bir dokuya
sahip. Tarihçesi çok eskiye dayalı şirin bir ilçe.
Alzenau’ya oldum olası kara yo-
M
Mustafa KASALAK
lundan küçük köylerin içinden gezerek ve görerek gitmeyi severim.
Evden vakitli çıkar yamaçlardaki koyun, inek sürüleri zaman zaman karaca ve ceylanları görmem beni taa
çocukluğumdaki köyüme alıp götürüyor. Özellikle bahar mevsiminde,
ayrı bir romantik olup benim fantazi dünyamı geliştiriyor. Alzenau ile
yaklaşık 40 yıllık bağlarım var. Hemen hemen rahmetli olanlar dahil
cemiyetin tüm başkanları ile bizzatihi tanışır, bilumuma yakın cemaati
tanırım. Takriben 30 yil önce, üç
beş ay hafta sonları ilk camileri olan
merkezdeki yere çocuk okutmaya da
gitmiştim. Şimdi oralar müthiş modern yapılarla donatıldı. O zamanki
çocuklar şimdi evli barklı çoluk çocuk sahibi koskocaman adam oldular.
Arabamı caminin marketinin giriş kapısının karşısına park edip indim. Yanımda aniden bir motorsikletli durdu. Epeydir görmediğim bizim Veli. Selam kelamdan sonra
motorundan indi. Beraberce camiye
doğru hem yürüyor hem de muhabbet ediyoruz. Bizim Veli oldukça kilolu idi epeydir görmeyeli daha çok
kilo almış. Takriben 130-140 kiloya
çıkmış. Bir ara araban nerede? Nedir
bu motorsiklet diye sordum. Doktoru illa da arabadan inmesini söylemiş. O da arabadan inip motora
binmiş. Kendisine iyi amma Veliciğim, ha motora binmişsin ha Caprio (üstü açık) arabaya binmişsin ne
farkeder ki dediğim an, Caminin çekim alanına çoktan girdiğimizden
dolayı konuşmayı bırakıp vaaza baş-
❬
dosya
Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
lamış olan hocayı dinlemeye konsantre olmaya koyuldum. Amma
olamadım. Nafile aklım Veli´de.
Namaz aralarında hep onu gözledim
ve akabinde Veli’yi dışarıda yakalayıp kendisine doktorunun arabadan
inmesi için ısrar etmesinin bol yürümesi, bisiklete binmesi ile ilgili egzersiz amaçlı olduğunu izah ettim.
Aksi takdirde fazla kilolarından kurtulamayacağını uzun uzun anlattim.
Veli yüzüme bakarak gülümsedi. Yahu Mustafa abi gerçekten çok safsin.
Ben de biliyorum doktorum hatta
bana arabadan inmem için yemin
dahi ettirdi. Mecburen arabadan
inip motorsiklete bindim ve ilave etti. Taa Gelnhausen´den emek çekip
Cuma namazı için buraya gelip deve sevabı alayım demişsin. Zira tüm
namaz boyu benim motora kafayı
takmışsın. Artık sevap mı aldın,
yoksa havanı mı aldın artık orasını
sen düşün deyip bir de alay etmez
mi.
VELİ’YE CEVAP VERMEM
BANA GÖRE FARZ-I AYIN OLDU:
-Haklısın..! Veliciğim bu hafta
benim Cuma namazının deve sevabını senin kilo ve motor aldı götürdü. Ben kısmet ise haftaya Cuma
günü bu açığı telafi ederim, etmesini de, sen bu kilolarını nasıl telafi
edeceksin merak ediyorum. Tamam:
Doktorunla beni aklınca salladın.
GERÇEK ise sen kendini SALLADIN. Görüşmek üzere. VELİCİĞİM..!!!!
Selam ve dua ile ...
Recklinghausen Protestan Akademisinden Bir
Grup İstanbul İl Müftülüğünü Ziyaret Etti
ecklinghausen Protestan Akademisinden bir grup İstanbul İl Müftüsü Doç.
Dr. Rahmi YARAN’ı makamında ziyaret ettiler. İl Müftüsü Yaran, kabulde Diyanet İşleri Başkanlığı ve İstanbul Müftülüğünün din hizmetleri ve İslam hakkında bilgi
verdi.
İl Müftü yardımcısı Sabri DEMİR’in de
eşlik ettiği ziyaretin sonunda konuk heyete İl
Müftüsü tarafından hediye takdim edildi.
İstanbul İl Müftüsü Doç. Dr. Rahmi YARAN Diyanet İşleri Başkanlığının Türkiye’deki konumunu hakkında bilgi verdikten sonra
İstanbul Müftülüğünce yürütülen din hizmetlerini anlattı. Bir buçuk saat süren görüşmede İl Müftüsü, İslam Dini ahlak, inanç
esasları ve ibadet, insan-Allah ilişkisi hakkında açıklama yaptıktan sonra ziyaretçilerin İslam dini ile ilgili sorularını cevaplandırdı.
R
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 23 ❭
Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
haber
SYNKO İşadamlarına Meslek Edindirme Belgesi Kazandıracak
lmanya’nın Köln kenti ve çevresindeki işadamlarına ve gençlere verdiği başarılı hizmetlerle tanınam
Sinerji Köln İşadamları ve Girişimciler Derneği
SYNKO önemli bir proje daha gerçekleştirecek. İşadamlarının yanı sıra meslek eğitim yeri bulamayan gençlere
de umut olan SYNKO şimdi de işadamlarını meslek eğitimi verebilme yetkisi kazandıracak eğitime tabi tutacak.
Çalışmayı bir basın toplantısında tanıtan SYNKO
Müdürü Tekin Ataç, Avrupa Birliği (AB) kurumlarına
sundukları projelerden ikisinin kabul edildiğini bildirdi.
Ataç, “Projelerden biri, aralarında Bochum Üniversitesi’nin de olduğu beş partnerli bir konsorsiyum olarak gerçekleştireceğimiz proje. Bu proje sadece Türk değil, yabancı kökenli başarılı insanların tanıtımıyla ilgili. Biz
A
göçmen kökenli işadamlarının kurduğu bir derneğiz ve Almanya’ya ciddi katkıları olan göçmen insanları tanıtmak, ön plana çıkarmak istiyoruz.
Göçmen kökenli sanatçılar, başarılı bürokratlar,
işadamlarının herkese tanıtılması. Bunları tespit
edip ödüllendiriyor, kamuoyuna tanıtıyoruz. Şimdiye kadar dört kişiyi seçerek ödülünü verdik.
Köln Üniversitesi’nden Doç. Dr. Muhammed Altuntaş, Köln Emniyet Müdürlüğü komiresi Emine Tayfur’u davet edip basına tanıttık. Sonra göz
doktoru Harun Akgül, son olarak; 300’den fazla
insan çalıştıran Yunan vatandaşı bir başarılı işadamını ödüllendirdik” dedi.
Projeyi reklamlarla da tanıtacaklarını bildiren
Ataç, basın yayın kuruluşlarından ne kadar insana
ulaştıklarıyla ilgili bilgilerle birlikte reklam tekliflerini alarak Federal İdare Dairesi’ne onaylatmak
için aktaracaklarını bildirdi.
İkinci projenin ise meslek yerlerinin oluşturulması ve meslek yeri taleplerinin karşılanması
olduğnu bildiren Ataç, “Meslek eğitim yeri bulamayan gençlerimize, üyelerimiz gibi sözümüzün
geçtiği işadamlarının yanında meslek eğitim yeri
buluyoruz. Uzaktan teklif etmekle olmuyor. Bunlar ihtiyaç, gençlerin önünün açılması lazım. Gencin iş disiplini yoksa, bunlarla ilgili “Bewerbungstraining” dediğimiz eğitimi de veriyoruz, bu projemiz kapsamında” dedi. Meslek eğitiminde en
önemli eksiklerden birinin de göçmen işadamlarının meslek edindirme belgesine sahip olmaması
olduğuna dikkat çeken Tekin Ataç,”AdA Schein
denilen meslek edindirme belgesi eğitimine başlıyoruz. Meslek eğitimi belgesi almak isteyenlerin
başvuru yapması gerek. Bu kendileri için de faydalı bir şey. Kurslar organize edildi. İşadamı beş
Pazar buraya gelecek. Beş Pazar sonucunda bu
belgesini alarak ömür boyunca meslek edindirme
belgesine sahip olacak. Sadece SYNKO’ya başvurması gerekiyor. Kurs ücretinin çoğunluğunu zaten
AB fonlarından aldığımız kaynakla biz ödüyoruz.
Bulunmaz bir fırsat” dedi.
SYNKO hukukçusu Ramazan Sevinç ise “Bu
sınavları IHK yapıyor ama önce kurslara gitmeleri gerekiyor ve bunun için işadamları masraf etmeleri gerekiyor. Biz bu kursları burada yapıp o
sınava hazırlıyoruz. Maddi yükümlülüğü biz almış oluyoruz” dedi.
Sınavın Almanca olmasının bazı işadamları
için engel göründüğünü hatırlattığımız Ataç,
“Evet ama eğer biz çok iyi bir başvuru alır, başarılı olursak belki Türkçe sınavlar mümkün olur.
Meslek edindirme belgesi almak isteyenler bize
başvursun” dedi.
Sevinç ise, bu çalışmayla göçmen işadamlarını
meslek eğitimi verme konusunda kalifiye hale getirmiş olacaklarını, bu yolla gençlerin de daha çok
meslek eğitim yeri bulma imkanına kavuşacağını
hatırlattı, diğer yandan örneğin iş kurmak isteyen
gençlere de danışmanlık gibi hizmetler sunduklarını kaydetti.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 24 ❭ Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
haber
Federal Hükümet NPD’yi Kapatma
Davasından Vazgeçmekle
Güvenirliliğini Kaybetmektedir
Federal Hükümet’in NPD’ye karşı kapatma davasından vazgeçmesi aylarca devam
eden tereddütlü bir tavrın üzerine ve NSU
davasının başlamasından dört hafta önce şu anlama gelmektedir: Federal Hükümet için
NPD’nin yönetim kadrosunda istihbaratçı bulundurmak neonazi partiye karşı kararlı bir
hamlede bulunmaktan daha önemlidir. Ancak
Federal Hükümet bu şekilde güvenirliliğini büyük ölçüde yitirmektedir.” açıklamasında bulunan İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Federal Hükümet’in, güya meseleyi etraflıca düşündükten sonra, Federal Anayasa Mahkemesi’nde NPD’ye karşı kapatma davası açmaktan vazgeçmeye karar verdiği söylenmekte-
“
Adresse:
Automarkt Werdorf
Hauptstr. 41
35614 Aßlar-Werdorf
E-Mail: [email protected]
Kontakt:
Telefon: 06443-811889
TeleFax: 06443-811890
Mobil: 0172-6944532
Web: www.amw-mobile.de
dir. Gerekçe olarak ise Federal Anayasa Mahkemesi’nin 18 Mart 2003 yılında verdiği kararıyla bu konuda yüksek hukuki engellerin bulunduğu öne sürülmektedir. Bilindiği gibi,
mahkeme, Anayasayı Koruma Dairesi’nin istihbaratçılarının NPD’nin yönetim kadrosunda da faaliyette bulunmasından dolayı davayı
durdurmuştu. NPD’nin her yedi yöneticisinden biri Anayasayı Koruma Dairesi için çalışıyordu.
Anlaşıldığı kadarıyla Federal Hükümet yine istihbaratçı meselesine takılacağından çekinmektedir. Zira, deliller incelendiğinde, kapatma davasıyla ilgili malzemeleri istihbaratçıların verdiği ve deliller arasında istihbaratçıların parti faaliyetlerini belirleyici aktivitelere
karıştıklarına ilişkin bilgiler de bulunuyor.
Dolayısıyla Federal Anayasa Mahkemesi
önünde ikinci bir yenilgi yaşanmak istenmemektedir.
Bu durum ise eşi benzeri görülmemiş bir
skandaldır. NSU terörünün gösterdiği gibi, istihbaratçılardan gelen bilgilerle Federal Almanya tarihinin en büyük cinayetler serisi durdurulamamıştır. Olaylarda en başta Thüringen
NPD’sinin genel başkan yardımcısı olmak üzere NPD üyelerinin teröristlerle bağlantısı olduğu açığa çıkmıştır. Böylesine büyük çaplı bir
cürüm bile önlenemiyorsa, istihbaratçıların ne
işe yaradığı sorusu akıllara gelmektedir. Üstelik
bu kişilerle aşırı sağcı yapıların desteklendiği
bilindiği halde, maaşları vatandaşların vergileriyle karşılanmaktadır.
Neticede, Eyalet İçişleri Bakanları, Eyalet
Başbakanları Konferansı ve Eyalet Temsilciler
Meclisi’nin ortak kararlarına rağmen Federal
Hükümet’in aldığı bu karar, birçok insanın hükümete karşı güvenini büyük ölçüde yitirmesine yol açacaktır. İçişleri Bakanlığı’nın açıkça
demokrasi düşmanı ve ırkçı bir partiyi yasaklamak yerine istihbarat sistemini sürdürmeyi tercih etmesi anlaşılması çok zor bir durumdur.
Bu noktada, aşırı sağcılığa karşı mücadele edileceğine dair boş lafların da faydası yoktur.”
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 25 ❭
haber
Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
Kemal ERGÜN
IGMG Genel Başkanı
Hasan SADIGİ
İranlı Hafız
Siparişlerinizi bir telefonla kapınıza teslim ediyoruz
Hanau
Edisonstr. 6 . 63457 Hanau
Tel: 06181-9456821
Bilal KAÇMAZ
IGMG Hessen Bölge Başkanı
İsmail TUZEN
Sanatçı / İlahi ve Ezgileriyle
Frankfurt (Frischezentrum)
Josef-Eicher-Str. 10 . 60437 Frankfurt
Tel: 0163-2022024
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 26 ❭ Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
haber
Duisburg’un En Nezih Mekanlarından SARAYKAPI Restaurant
uisburg-Türk yatırımcıların zenginleştirdiği
Duisburg’un Marxloh semti resmi olarak belediyece şehrin ikinci merkezi kabul ediliyor.
Şehir merkezinden sonra kiraların en yüksek olduğu
Marxloh’ta işyeri açan Türklerin büyük bir bölümü
başka bir şehirden gelerek burayı tercih ediyor.
Saraykapı Restaurant`ı nasıl bir yer imiş, gidip de
görelim dedik. Kıymetli kardeşim Turgut Kantaroğluyla beraber telefon ile yer ayırttık. Kapıdan girdik.
Karşıda rezervasyon masasında genç bir bey vardı. İsmimizi söyledik. “Yemekten önce Saraykapı Restaurant`ı gezebilir miyiz?” diye sorduk. İsminin Ahmet
Günay olduğunu öğrendiğimiz genç bir adam önümüze düştü. Saraykapı Restaurant`ı bize gezdirdi, Elazıglı oldugunu Restaurant sahiplerinden Servet beyin kardeşi oldugunu ögrendik.
Servis sorumlusu Kayserili Murat, Mardinli Yılmaz, Konyalı Hüseyin de servis görevlisi olarak müşterilere hizmet veriyor, bilgili ve ilgili idiler. Meğer servis
personelinin çoğu deneyimli, yabancı dil bilen kişiler.
Yemek listesi kalabalık değil. Bu çok iyi. kebab çeşitleri, Adana kuzu pirzola, tavuk pirzola, kuzu kavurma,
gruplara özel kuzu tandır dolma, ızgara çeşitleri odun
ateşinde yapılıyormuş, pide çeşitleri, künefe, vs
Yemekten, servisten çok memnun kaldık. Aşçıbaşı’yı kutladık.
D
Yeni olmasına rağmen her şey düzgün işliyor, restaurant sahiplerini kutlamak gerekiyor. Evet bu arada
restaurant sahipleriyle görüşme imkanımız da oldu.
Kendilerini tanıdıktan sonra, girişimciler olan Servet Günay, Volkan Dikmen beylere neler söylemek istersiniz diye sorduk? Her gün restaurantımızda açık
büfe kahvaltı veriyoruz. İstediğiniz kadar yiyebilirsiniz,
ayrıca nişan, düğün, kına özel günler için 140 kişilik
yerimiz mevcut istedikleri şekilde kullanmalarınıda temin edebiliriz diye konuştular.
Dikmen konuşmasına şöyle devam etti; “Marxloh
semtinde yüzlerce Türk yatırımcı görüyoruz. Gelinlik
sektöründe Türkiye bile Marxloh’tan haberdar. Çok
büyük ölçekli Türk firmaları da var. Türkler iki vatanlı durumda Almanya’da. Türk girişimciler çok atılgan
güzel işler yapıyorlar. Vergilerini veriyorlar, piyasadaki
ürün çeşitliliğini artırıyorlar, çalıştırdıkları işçilere ödedikleri maaşlarla piyasada para sirkülasyonu oluyor”
dedi.
Volkan Dikmen, işyeri kuracaklara şu tavsiyelerde
bulundu: “Yeni işyeri açacaklar, sektörü iyi belirlemeliler, ihtiyaç duyulan sektörde başlamak önemli. Ürün
tedariki ve işyeri muhiti iyi düşünülmeli. İşyeri açmadan vergi sistemi ve muhasebe hususunda temel bilgiler bilinmeli. İşyerini açtıktan sonra muhasebe öğrenilmez. Türk girişimcilerin en çok hata yaptıkları yer burası”. Bizim işletmede bir çok kişi çalışıyor. Her çalışa-
Y. Seracettin BAYTAR
T.C. Frankfurt Başkonsolosluğu
Din Ataşesi
Hasan SADIGİ
İranlı Hafız
nın ev halkıyla beraber hesaplarsak bu işyeri, bayağı
kişiye ekmek kapısı durumunda.
Saraykapı Restaurant’tan sonra Marxloh semtine
Saraykapı Simit Sarayını kazandıran, Servet Günay ve
Volkan Dikmen, “Yeni işyerimiz restaurantımızın fırın
ve pastane ek şubesi gibi çalışıyor. Ekmek çeşitleri, simit, açma, poğça, tatlı, kurabiye, özel günler için pasta çeşitleri, her an taze gözleme taze halde müşterilerimize servis ediliyor. Düğün, sünnet, mevlit, hemşeri ve
iş toplantılarında özel servisler yapıyoruz. Marxloh’a
uğrayanları işyerimize bekliyoruz” şeklinde konuştular.
Türk yatırımcıların günden güne daha da zenginleştirdiği Duisburg’un Marxloh semti şehir dışından
müşteri ve yatırımcı çekmeye devam ediyor. Gelinlik,
damatlık ve kuyumcularıyla Avrupa’da adından söz ettiren Küçük İstanbul lokanta ve kahve hizmetleriyle de
beğeni topluyor. Müşterilerinin yüzde yetmişinin şehir
dışından geldiği semtteki yatırımcıların yaklaşık yüzde
30’u da başka şehirlerden gelmiş durumda. Yıllardır
açık olan işyerlerinden biri de Saraykapı Restaurantı 3
yıldır hizmet veriyor. Duisburg’un Marxloh semtinde.
Salonun köşesinde, camın önünde şark köşesi dikkatimizi çekti. Yemeğimiz sona erdiğinde masa boştu.
Çayımızı o masada içmek istedik. “O masa müşterilerilerimizin en sevdiği masadır, buyurun oturun” dediler. Çayımızı içtik. hesabımızı ödedik ve teşekkür ederek Restauranttan ayrıldık.
Ömer DÖNGELOĞLU
İlahiyatçı-Eğitimci-Yazar
İsmail TUZEN
Sanatçı / İlahi ve Ezgileriyle
Sinevizyon
Gösterimi
Zeynep AYDIN
40 Yaşındasın Şiiri
10 Yaşından Küçük
Çocukların Programa
Getirilmemesi Rica Olunur
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 27 ❭
Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
röportaj
IGMG Gençlik Teşkilatı Başkanı İsmail Karadöl
Müslüman Gençler Hayatlarıyla Örnek Model Teşkil Etmeliler
GMG Gençlik Teşkilatı Başkanı İsmail Karadöl ile Gençlik Teşkilatı tarafından yapılan çalışmaları ve gençlerimizi konuştuk.
İsmail bey, 2012 Ağustos ayından itibaren
Gençlik Teşkilatı Başkanlığı görevine getirildiniz. Öncelikle bu yeni görevinizden dolayı sizi tebrik ediyor, başarılar diliyoruz. Başkanlık değişiminin yanı sıra kadroda
da değişiklikler yaşandı mı ya da yaşanacak mı? Yeni bir
Gençlik Teşkilatı kadrosu oluşturacak mısınız?
Yeni oluşumdan sonra 1 Ağustos itibariyle birimlerimizde ciddi anlamda değişiklikler oldu. Gençlik
Teşkilatı aynı zamanda bir teşkilat okulu fonksiyonu
da görmektedir. Yani çekirdekten gelen genç kardeşlerimiz, Gençlik Teşkilatının değişik birimlerinde görev
yaptıktan sonra teşkilatımızın yine önemli kademelerinde başka büyük sorumluluklar da üstlenirler. Önceki dönemlerde Gençlik Teşkilatında görev üstlenmiş
ağabey ve kardeşlerime de bu vesile ile tekrar teşekkür
ediyorum. Biz de bu yeni dönem itibariyle Genel
Merkez düzeyinde birçok birimimizde yeni kardeşlerimizle hizmetlerimizi devam ettirmekteyiz.
Bize yeni projelerinizden bahseder misiniz? Hassasiyetle üzerinde duracağınız alanlar hangileri olacak?
Önceki yıllarda başlatılan gençlik çalışmalarının
tüm bölgelerimizde süreklilik kazanıp daha kaliteli bir
hal almasını arzuluyoruz. Mesela Yıldız Çalışması önceki dönemlerde başlamış bir çalışma; 5. senesindeyiz.
Hamdolsun ciddi bir verim oluştu. Bunun istikrarlı
bir şekilde devam ettirilmesi, kurumsal hale gelmesi
hedeflerimiz arasında. Yine gençlerimizi üniversiteye
teşvik maksadıyla, onlara yön gösterecek çalışmalarımız var; örneğin “Meslek ve Eğitim Fuarları”. Diğer
sürekli aktivitelerden birisi Yatılı Eğitim Seminerleri.
Bunlar, bir gencin dünyasını geliştirebilen, ona İslami
kimlik ve aidiyetini öğreten çalışmalar. Ben bunların
daha aktif ve daha dinamik bir hale getirilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Ben onlarca yatılı eğitim seminerine katılmışımdır, hepsinin üzerimde müthiş etkileri vardır; gördüğümüz eğitimleri, manevi atmosferi,
yaptığımız şakaları, o güzel kardeşliğimizi hep hatırlarım. Oralarda benim gibi düşünen, benim sahip olduğum değerlere sahip olan kardeşlerimin olduğunu
görmek öz güvenime önemli bir katkı sağlamıştır. Bütün bu olumlu etkileri oluşturan Yatılı Eğitim Seminerlerinin bundan sonra tema ağırlıklı olmasını planlıyoruz. Mesela bir haftasonu “Namaz Kampı” temalı
Yatılı Eğitim Seminerleri yapılacak bölgelerimizde.
Mevcut olan projelere baktığımızda aslında çalışmalarımız üç ayaklı; biri şube ayağı. Şubelerdeki gençlik lokalleri, gençlerle irtibata geçebileceğimiz, onları
kazanabileceğimiz öncelikli ve etkin mekanlar. Projelerimiz arasında bu sebeple şubeleri hareketlendirmek
var. Bunun için şubelerde düzenli olarak haftalık ev ve
lokal sohbetleri olmalı, ilaveten de gençleri cezbeden
sosyal aktiviteler düzenlenilmeli. Ufak ama etkili çalışmalar sürekli yapıldığında çok büyük sonuçlar doğuyor. Biz şubelerin altından kalkamayacakları büyük
sorumluluklarının altına girmelerini istemiyoruz. Küçük gibi görünse de öncelikli olan, süreklilik arz eden
çalışmaları yürütmelerini bekliyoruz.
Bunun dışında 34 bölgemizde kendi birimleriyle
birlikte bölge gençlik teşkilatları var. Bölgelerimizin
hedefi, şubelerdeki bu elzem çalışmaların yapılmasını
sağlamak. İlaveten bölgenin üstlendiği çalışmalar da
vardır. Yıldız Çalışması, üniversitelerde aylık seminerler düzenlenmesi, meslek ve eğitim fuarları buna ör-
I
nektir. Yatılı eğitim seminerlerini de bölge düzenler.
Genel Merkez ise tüm bu yapılan çalışmaların genel çerçevesini belirler, koordinasyonu sağlar. Tüm çalışmaların konseptlerini bölge ve şubedeki ilgililer ile
birlikte şekillendirir ve aksiyona dönüşmesinin takibatını sağlar. Genel Merkezin de yaptığı eğitim çalışmaları vardır. Örneğin üniversitelilere yönelik Yatılı ve
Özel Eğitim Çalışmaları, kültür gezileri, mevcut idarecilerimize yönelik eğitim seminerleri ve değişik türde yarışmalar bunlara örnektir.
Şu anda “Namaz: En önemli randevum” başlığı altında bir kısa film yarışmamız var, bunun için başvurular 15 Şubat-15 Nisan arasında alınacak. Amaç,
gençlerimize namazın günlük hayatımızdaki önemini
ve önceliğini hatırlatmak. Aynı zamanda önümüzdeki
haftalarda yine tüm gençlerin katılabileceği “Avrupa’da
Müslüman Genç Olmak” konulu bir makale yarışmamız olacak. Sezon bitimine kadar ise Avrupa çapında
“Bilgi Yarışması” ve “Yıldız Hitabet Yarışması” gerçekleştirilecek inşaallah.
Gençlerin okul ve iş hayatındaki başarıları ile de yakından ilgileniyorsunuz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Biz elbette gençlerimizin okul ve iş hayatında başarılı olmalarını istiyor, bu konuda onları destekliyoruz. Araştırmalara göre akademisyen bir ailenin çocuğu, akademisyen olurken; işçi bir ailenin çocuğu ise
büyük ölçüde işçi oluyor. Bu da Avrupa’da genelde işçi ailelerin çocukları olan bizleri daha çok düşündürüyor. Hamdolsun bugün baktığımızda üniversiteli arkadaşlarımızın sayısı artmış durumda. Bu nedenle biz
gençlerimizin bu başarılarında öncelikle fedakâr ailelerinin, sonrasında da Gençlik Teşkilatındaki ağabeylerinden aldıkları motivasyonun etkili olduğunu düşünüyoruz. Ağabey-kardeş ilişkisi bu anlamda çok etkili. Bugün bir çok gencimiz ya üniversite öğrencisi,
ya da üniversiteyi bitirmiş durumda. Bu çerçeve içine
girdiklerinde ve örnek aldıkları üniversiteli ağabeyleri
ile iletişim kurup ağabey-kardeş ilişkisi oluştuğunda
gençler daha başarılı oluyorlar.
“Yıldız Genç”, “Meslek ve Eğitim Fuarları” gibi pek
çok başarılı hizmetleri gençlere sunmaktasınız. Bu çalışmaların içeriğinden kısaca bahseder misiniz?
Bölge Gençliklerimizin “Meslek ve Eğitim Fuarları” gibi bilinçlendirici çalışmaları var. Mevcut üniversite öğrencileri bu fuarda, kendi okuduğu alana ilgi
duyan gençlerle bir araya gelerek onlara danışmanlık
yapıyor. Örneğin Stuttgart, Hamburg ve Köln’de son
yıllarda verimli fuarlar yapıldı. Biz bu fuarların tüm
bölgelerimizde yapılıp, böylece yüksek öğrenim gören
gençlerimizin sayısının artmasını hedefliyoruz. “Yıldız
Genç” projesine katılan gençler ise, okul hayatında
başarılı olan ve düzenli olarak var olan gençlik eğitimlerine katılanlar arasından seçilmiş gençlerdir.
Genel olarak çalışmalarınızı göz önünde bulundurursak, gençlerin gösterdiği ilgiyi nasıl buluyorsunuz?
Başladığımız çalışmalarda şimdiye kadar olumsuz
bir sonuçla karşılaşmadım. Genelde çalışmalarımız
düzenli ve istikrarlı yapıldığında iyi bir ilgi ve katılımda artış görüyoruz. Mesela, Yıldız Gençlik çalışması 5
senedir var. İlk senesinde bir bölgeyle başladı, her başlayan bölge bir sınıfla başlarken şu an üç sınıfla devam
etmekte. Amacımız yeni grupların oluşmasını tetiklemek. Ev ve lokal sohbetlerinde ciddi bir hareketlilik
var hamdolsun. Biz düzenli çalışıp, doğru hizmetleri
sunduğumuzda gençlerin ilgisi çok yoğun oluyor.
Daha çok gencimize ulaşmak için neler yapılmalı
sizce?
Gençleri nasıl kazanacağımız, hangi metotları kullanmamız gerektiği önemli bir husus. Bunun için
gençlerin çok aktif olduğu sosyal medyayı iyi ve sürekli kullanmamız gerekiyor. Yaptığımız tüm programları, ev ve lokal sohbetlerini, sosyal faaliyetleri, toplu sabah namazı programlarını, Yatılı Eğitim Seminerlerini
sosyal medya aracılığıyla gençlere duyurmamız gerekiyor.
İkinci olarak, şubedeki gençlerin kazanılması adına, cuma günleri gençlik çalışmaları ile ilgili bilgilendirme yapılması önemli. Yapılan sosyal faaliyetler, bu
gençlerin ailelerine de gösterilmeli; cumaya gelen
gençler yapılan aktiviteler hakkında bilgi sahibi olmalı. Cuma namazlarına gelen o genç kitleyi kazanmalıyız, bunun için de her hafta cuma çıkışı şubedeki
gençlik idarecisi yeni bir gençle tanışmalı. Her idareci, her hafta, bir genç. Bu zor mu? Hayır, gayet kolay.
Bunun yanında saydığımız ev sohbetlerinin, lokal
sohbetlerinin ve sosyal faaliyetlerin olması önemli.
Ben bu yoldan geçen bir insan olduğum için bu yolun
kolaylığını ve bir o kadar da etkili olduğunu biliyorum. Gençleri kazanmak kolay ama istikrar gerekiyor.
Sabit olan çalışmalarımızı sürekli şekilde devam ettireceğiz ve zaten camilerimize gelen genç kardeşlerimizi
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
kazanmak için gayret edeceğiz.
Üçüncü olarak değişik platformlarda aktif olmak
etkili olacaktır. Yapılan gençlik çalışmaları ile bölge
gençlik teşkilatlarımız, bulundukları beldelerin kamuoyunda kendilerinden olumlu biçimde bahsettirmeli.
Gençlik Teşkilatınız, gençlerin kimliklerini kazanmaları ve korumaları konusuna özel önem veriyor. Kimi
gençlerimizin yaşadığı kimlik bunalımının altında yatan nedenler sizce nelerdir?
Kimlik bunalımı sadece Avrupa’da yaşayan çift
kültürlü Müslüman gençlerde olmuyor. Diğer gençlerde de olabiliyor. Toplumun bugün örnek diye gösterdiği bir gence baktığımızda, kendisi iyi okullarda
okumuş, kariyer sahibi, pahalı evlerde oturup pahalı
arabalara binen ve sürekli daha fazla maddiyat için
mücadele eden, yani aslında tüketim dünyasının esiri
haline gelmiş bir insan modeli görüyoruz. Bence gençlerimiz Gençlik Teşkilatı ile tanışmazlarsa, en iyi ihtimalle belki böyle bir kimliğe sahip olur. Bizim idealimiz ise, kendi manevi değerlerine sahip olan, bunları
yaşarken topluma da faydalı olan, kariyere ve maddi
olanaklara belki sahip, ama bunları amaç olarak görmeyen genç modelidir: Sahip olduğu maddi ve manevi birikimini insanların faydası ve selameti için kullanan ve bu davranışından dolayı Allah’ın rızasını uman
bir insan modeli. “İnsanların en hayırlısı, insanlara
faydalı olandır.” hadîs-i şerifinden hareketle, hem
dünyada hem de ahirette mutlu olmayı hedefleyen
❬ 28 ❭ Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
gençler yetiştirmek bizim idealimiz.
Biz kimlik konusunda belli öncelikleri, sabiteleri
olan bir teşkilatız; yaşamış olduğumuz bu toplumda
dilimiz, dinimiz, zengin kültürümüz bizim önceliğimiz olmalı. Bunlardan ödün vermeyip, bunlarla yoğrulup pişmemiz gerekir. Bunların yanı sıra bu kimlik
bunalımından çıkarken bir algılayış tespit etmemiz lazım. Bizim kimliğimiz bu, biz zengin geçmişimizle
onur duyar, Kur’an ve Sünnete göre hareket ederiz.
Böyle bir kimlik oluşturup buna göre yaşarken, yaşadığımız toplumun merkezinde de yer almalıyız aynı
zamanda. Bilinçli ve etkin gençlerimiz sadece göç ve
entegrasyon konularında değil, finans krizi, çevrecilik,
işsizlik gibi güncel konularda da etkin aktörler haline
gelmeli, içerisinde yaşadığı topluma bu alanlarla ilgili
de çözüm önerileri sunabilmeli. Nitekim az önce de
ifade ettiğim gibi tüm insanlara faydalı olmalı.
Yapılan araştırmalar Avrupa’da son yıllarda özellikle
Müslümanlara karşı ayrımcılık, ırkçılık ve İslamofobinin yükselişe geçtiğini teyit ediyor. Sizce gençlerin ayrımcılık ve İslamofobi ile mücadelede rolü nedir?
Müslüman gençler “örnek model” teşkil etmeli. İslam’ı sokaktaki insanlara sorsanız, kimse kitaplardan
değil, tanıdığı üç beş Müslüman üzerinden tarif etmeye çalışır. Dolayısıyla içinde yaşadığımız toplumdaki
insanların da karşılaştığı insanlar üzerinden İslam’ı tarif etme gibi bir durumu bulunuyor. Bu bağlamda
medyanın etkisi de büyük. Medya negatif yansıtmış
olsa bile, biz günlük hayatımızda bu insanlarla bir ara-
Çanakkale Şehitleri Köln Başkonsolosluğunda Anıldı
.C. Köln Başkonsolosluğu Çanakkale sevaşı yıl dönümü vesilesiyle şehitleri anma proğramı düzenledi.
Baskonsolos Mustafa Kemal Basa burada yaptığı
konuşmada: ‘‘vatan uğruna canlarını feda eden aziz şehidlerimizi bir kez daha minnetle anıyoruz. diyerek sözlerini
sürdürdü.
Proğramın bir diğer hatibi Cengiz İyilik yaptığı konuşmada dinleyenleri adeta savaşın içine götürdü. ‘‘Yıl
T
1915. Anadolu’nun dört bir yanından gelmiş yurtseverler,
Çanakkale’de ateş içindeler.
Düşman kalabalık, silah yönünden güçlü, orduları techizatlı, eşi görülmemiş bir savaş veriliyor. Korkunç bir saldırı ve yığılma ile karşı karşıya Türk ordusu. Hem karadan
hem denizden cepheleri hallaç gibi atan bir düşmanla
karşı karşıyalar. Sömürgelerinden getirdiği her renkte,
röportaj
da yaşıyoruz. Bu insanlar medyanın yalanlarına inanmasın diyorsak eğer, onlarla bir arada yaşarken onlara
örnek teşkil etmeliyiz. Biz aslında olduğumuz/olmamız gerektiği gibi davranacağız ve onlar Müslümanlara neden böyle davranıldığını kendileri sorgulamaya
başlayacaklar. Bizler içinde bulunduğumuz her ortamda, okulumuzda, işyerimizde ve spor sahasında, dürüstlüğümüzü ve güler yüzlülüğümüzü muhafaza ederek İslam’ı temsil ettiğimizi unutmadan hareket edeceğiz.
Gençlerin ana dildeki hakimiyetini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda projeleriniz var mı?
Ana dil aslında bizim kanayan yaramız. Benim
üzerimde konuyla ilgili olarak Gençlik Teşkilatının
payı çok büyük. Biz ağabeylerimizle sohbetlerimizi
hep Türkçe yapardık. Şimdi o çevreden arkadaşlarla
hâlâ Türkçe konuşuruz. Şube çalışmalarında ve gezilerde o kültür oluşturulduğu zaman gençlerin dimağlarında da Türkçe bilgisi sağlam bir şekilde yerleşiyor.
Ana dilin bugün gençler arasında güzel konuşulmaması maalesef bir sorun. Ama Teşkilat olarak tek
başımıza nasıl çözebiliriz, bu tartışılır bir konu. Türkçe dersleri okullarda da daha aktif hale gelmeli. Biz
Teşkilat olarak yaptığımız hemen hemen bütün çalışmalarımızı Türkçe olarak yapıyoruz. Neticede bizim
toplantı ve çalışmalarımız uluslararası boyutta, farklı
ülkelerden katılımlarla yapılıyor ve ortak dilimiz
Türkçe. Bununla birlikte elbette yerel dilleri çok iyi
konuşmalıyız ve yerel dillerde de faaliyetler yapmalıyız; ama Türkçe kimlik oluşumunu sağlamak da bizim
için çok önemli.
Avrupa’da yetişmiş bir genç olarak, gençlerimize buradan neler söylemek istersiniz?
Ben 11 yaşımdan beri Gençlik Teşkilatı çalışmaları içinde bulundum, kişisel gelişimime bunun faydası
çok büyük. Ben tüm gençlere Gençlik Teşkilatının çalışmalarına katılmalarını tavsiye ediyorum. Bununla
kalmayıp, Avrupa toplumu içinde İslami değerlerin
geleceğe ve yeni nesillere aktarılması için var olan
Gençlik Teşkilatında aktif hizmet etmelerini öneriyorum gençlere. Bu onlara kolay kolay elde edemeyecekleri tecrübeler ve de manevi hazlar yaşatacaktır. Manevi olarak kendilerini iyi yetiştirmeli gençler, namazlarını eksiksiz kılmalı ve dünyada niçin yaşadıkları sorusuna makul cevaplar verebilmeli. Dünyanın bir imtihan yeri olduğu bilinciyle hayatını şekillendirmeli,
bunun yanında Müslümanların sıkıntılarına çözümler
geliştirip, onlar için gayret etme hassasiyeti oluşturmalı. Eminim o zaman Rabbinin rızasına nail olup, hem
dünyada hem de ahirette mesut olacaklardır. Bunun
haricinde mutlaka üniversite eğitimi almak için gayret
etmeli genç kardeşlerim.
dinde ve ırkta insanları silahlandırıp üstümüze salmışlar.
Bir mahşer, cehennemi bir kalabalık...
İşte böyle düşman karşısında vatan müdafasında canını feda etmişlere verilmiş şan ve şeref ifadesidir şehitlik.
Hak yolunda dinini, vatanını, bayrağını, namusunu müdafa ederken ölen yiğidin namıdır. Bu başka milletlerde
de böyle anlaşılır ve ifade edilir. Almanca’da ‘Märtyrer’
olarak söylenir. Savaş meydanlarında düşman tarafından
öldürülen kimseye şehit dendiğine göre, şehit olma noktasına gelmiş olanların üstünde ölüm alametleri bulunduğuna ve cennete gideceğine inanılır. Şehitlik, inancımıza
göre Allah katında peygamberlikten sonra gelen en yüksek
makamdır. Ülkemiz insanlarında bu inanış ve manevi
duygular hala yaşamakta ve yaşatılmaktadır. Bunun için
Mehmet Akif merhum Çanakkale Savaşı’nı anlattığı şiirinde ‘Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber, sana
Aguşunu açmış duruyor Peygamber’ diye sesleniyor” dedi.
Proğram koronun seslendirdiği başta Çanakkale marşı
ve diğer eserlerle son buldu.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Hacarabın
Serüvenleri 66
[email protected]
eleceğe aktarılanlar.
İnsanoğlu kendini anlatabilmek için çeşitli şekilde usüller oluşturmuş.
Kimi kalemini silah edinmiş kimi kelimelerini.
Kimi çizmiş kimi yazmış edebi
şekilde olayları durumu karakterize
etmiş.
Bu uslüpleri çizgileri kullananlar
başarılı da olmuşlardır.
Bu başarılarının karşılığını bazıları canları ile vermiş olanlar da olmuştur.
Geleceğe ve nesillere nasıl hareket edilmesi konusunda öncü olmuşlardır.
Kısa bir mesaj sahifeler dolu makalelere bedel olmuştur.
Küçük bir kareye çizilen resim
herşeyi anlatır olmuştur.
Bu durum kıvrak beyinlerin
oluşmasına neden olmuştur.
İnsanların bönlükten çıkmalarına faydalı olmuştur.
Tabii bön kalmak isteyenlere engel olunamayacağı aşikardır.
Kapı kullarına hele hiç sözümüz
yoktur.
Hakikatin hakkın takipçileri hariç olmak üzere.
Bakıyorsun öyle yol gösterici kısa sözler söylenmişki hattı yok.
Fakat insanlar ne yapıyor, hatalarla dolu bir hayat yaşıyor.
Yaşlılık kapıyı çaldığı zaman,
keşke şunu yapmasa idim.
Veya büyük bir yanlışın ardından, ben bunu nasıl yaptım.
Bütün bunların engellenmesi ve
insanın akledebilmesi için neler yapılmış.
Dediğim gibi kıvrak zekalılar bu
hazır bilgilerden istifade etmesini
bilmişler.
Fakat diğerleri yaşadığı ile tecrübe ederek hayatı anlamışlar.
Sonuç: Başkalarının hatalarını
tecrübe ederek hayatınızı felç etmeyin.
Yanlışlar tecrübe etmek için tekrarlanmaz, ders alınır...
........
Hiç kimsenin hatasını yüzüne
vurmayınız. O hatayı işleyene hatası-
G
❬
❬ 29 ❭ Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
M. Salih AYDIN
nı, başka birini misal göstererek anlatınız.
Hz. Ali r.a.
.........
Bana hatalarımı gösterenden Allah razı olsun.
Hz. Ömer.r.a
Arabanın Koltuğu
Hacarabın doktorda randevusu
var.
Oğluna telofon açar:
- Oğlum doktora gideceğim beni
götürür müsün. Öbür kardeşlerinin
zamanı yok.
Oğlu:
- Tamam baba götüreyim, tek
sen hazır ol. Ben biraz sonra gelirim.
Oğlu dışarı bir çıkarki ne görsün
çok soğuk.
Babam üşümesin diye arabayı
ısıtır.
Daha yetmez koltuğun ısıtıcısını
açar.
Hacarabı gider evinden alır.
Hacarap arabaya biner, biraz gittikten sonra:
- Oğlum bu ne altımdan bir ateş
yükseldi, arabamı yanıyor yoksa benim ateşim mi yükseldi?
Oğlu:
- Yok baba koltuğun ısıtıcısını
açtım.
Hacarap:
- Ne yani koltukta mı ısınıyor.
Oğlu:
- Evet baba.
Hacarap:
- ALLAH, ALLAH ne günlere
geldik.
Oğlu:
- Baba bu araba çok eski olduğu
halde koltuk ısıtıcısı var. Sen çok geride kalmışsın.
Hacarap:
- Doğru valla şimdi bir yaşıma
daha girdim. Kapat şu kaloriferi ben
üşümedim daha 15 yaşındayım. Senin gibi yaşlı mıyım.
Oğlu:
- Haklısın baba haklısın. Ne de
olsa yaşlı olan benim.
Hacarap:
- Hah işte yola gel der.
‘Gülüşürler.’
Sen de ölmek mi istersin.
Zamanın birinde Hacarap hastalanır, birçok kişi Hacarabın durumunu görünce Hacarap gidici derler.
Hacarabın uzak bir şehirden
hemşehrisi hem de tanıdığı, Hacarabı bir daha göremem diye, ziyarete
gelir.
Helalleşirler, adam evine giderken üzüntü duyar.
Aradan 1 hafta geçer, adam felç
geçirir, sonra Hacarap ziyaret eder.
Bir müddet sonra adam iyileşmeye başlar, fakat aniden ikinci bir
felç gelir ve adam vefat eder.
Bu olaydan sonra aradan epey
bir müddet geçer.
Hacarap hanımı ile izine gider.
Vefat eden adamın hanımı Hacarabın izine geldiğini duyunca, yine izinde olan oğluna:
- Oğlum Hacarap amcangiller
izine gelmişler. Beni götür de hanımını bir ziyaret edeyim der.
Oğlu annesine:
- Anne sen ne diyorsun? Babamı
Hacarap amca hasta diye götürdüm,
babam vefat etti. Şimdi de sen de mi
ölmek istiyorsun?
Orijinali burada
Hacarabın oğlu Wetzlar`da yapılacak olan Aile Semineri ve Maide-i
Kur’an programı için iki piyes hazırlar ve torunu arkadaşları ile sahneler.
Programda Hacarap orada duruma bakar bakar arkada oturan oğluna dönerek:
- Orijinali burada taklitlerinden
sakının der.
Oğlu:
- Haklısın ama karşındaki Hacarabın gençliği.
Hacarap:
- Beni yine yeme.
Oğlu:
- Yok insan babasını yer mi?
Hacarap:
- Eh.
Bugünlük de bu kadar güzel
dostlar. Sizi emanetin sahibine emanet ediyorum. Fi emanullah.
Selam ve dua ile inşaALLAH.
özel köşe
Wetzlar’da Aile Eğitim
Semineri ve Maide-i
Kur’an Programı
GMG Hessen Bölgesi
Wetzlar Şubesi için 10
Mart özel bir gündü. Aile
Eğitim Semineri ve Maide-i
Kur’an Tilaveti programı gerçekleştirildi. Ayrıca gençlik teşkilatı iki ayrı kısa piyes sahneledi. Hacarabın İlkokul Diploması ve Hacarabın Çocuk Parası Serüveni.
Sunuculuğunu
IGMG
Wetzlar Fatih Camii İmam
Hatibi Hacı Doğanay`ın yaptığı program Ahmet Kaya`nın
okuduğu Kur’an-ı Kerimden
bir aşır ile başladı.
Ardından IGMG Wetzlar
Fatih Camii Başkanı Kadir
Terzi kısa bir selamlama konuşması yaptı.
Salonun tıklım tıklım bütün Hessen`den gelen misafirlerle dolduğu programda IGMG Hessen Bölge
Başkanı Bilal Kaçmaz selamlama konuşmasını
yaptıktan sonra gençler devreye girdi ve ilk piyesleri olan Hacarabın Çocuk Parası piyesini oynadılar.
Ardından Behzad Aydın bir ilahi okudu daha sonra Hacarabın İlkokul Diploması adlı piyesini oynadılar.
Sunucu Hacı Doğanay mikrofonu günün
hatibi IGMG Genel Başkan Baş Danışmanı
Mustafa Mullaoğlu’na verdi. Konuşma sessiz ve
ilgiyle takip edildi. Namaz ve istirahat için mola
verildi. Mola ardından Kur’an-ı Kerim tilavetine
başlandı ve mikrofonu sırayla Muhammed Taşçı
Hanau, Enes Yılmaz Elsenfeld, Emre Değer
Wetzlar ve Dünya birincisi Hasan Sadeghi okuduğu Kur’an-ı Kerimle gönülleri irşad ettiler.
Ardından Kız gençlik teşkilatının hazırladığı
anlamlı hediyeler takdim edildi.
IGMG Limburg İmam hatibi kapanış
Kur’an-ı Kerimini okuduktan sonra IGMG
Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz`ın duası ile
program sona erdi.
I
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 30 ❭ Nisan · April 2013 · Cemaziye’l Evvel 1434
bulmaca

Benzer belgeler

PDF SAYI 65 - Hayat Online

PDF SAYI 65 - Hayat Online durum bize insan konumundan çıkarılma yönteminin ne kadar hızlı işlediğini, bu sürecin ne kadar çabuk ilerlediğini, eğitim düzeyi ve ait olduğu sosyal çevreden bağımsız, topluma ne kadar derin etki...

Detaylı

PDF SAYI 76 - Hayat Online

PDF SAYI 76 - Hayat Online Artık bu ülkede bulunan göçmenler 60 yıla yakındır burada yaşıyorlar ve bu ülkenin asli unsuru olmaya çoktan hak kazanmış bulunmaktadırlar. İnsani hasletler gereği pekçok Alman ve göçmen kökenli in...

Detaylı

Gerçekler “Hayat”ın Ýçinde Gizlidir

Gerçekler “Hayat”ın Ýçinde Gizlidir Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun.

Detaylı

PDF SAYI 82 - Hayat Online

PDF SAYI 82 - Hayat Online mazlum, mağdur ve ihtiyaç sahibi bir ailenin bir aylık gıda ihtiyacına destek olarak ibadetimize ayrı bir bereket katalım. Biz böyle yapacağız size de tavsiye ediyoruz. Bu vesile ile Cenab-ı Allah ...

Detaylı

PDF SAYI 54 - Hayat Online

PDF SAYI 54 - Hayat Online üçüncü dünya ülkelerinde açlık hat safhadadır. Üçüncü dünya ülkeleri dediğimiz ülkelerde insanlar açlık ve susuzlukla uğraşırken, kendi dertlerine çare arayacaklarına, birbirleri ile en şiddetli, e...

Detaylı