türkiye`nin genel ekonomik yapısı ve dünya ekonomisindeki yeri

Transkript

türkiye`nin genel ekonomik yapısı ve dünya ekonomisindeki yeri
TÜRKİYE’NİN GENEL EKONOMİK YAPISI VE
DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ YERİ
1. TÜRK EKONOMİSİNİN GENEL GÖRÜNÜMÜ
Türkiye, rekabet kurallarının işlediği, özel sektörün ekonomide öncü, kamunun
ise düzenleyici rol oynadığı, liberal dış ticaret politikasının uygulandığı, mal ve
hizmetlerin bireyler ve kurumlar arasında engelsiz olarak el değiştirebildiği bir serbest
piyasa ekonomisidir.
Türkiye’de son yıllarda ekonomideki yapısal reformlara büyük önem
verilmektedir. Geçtiğimiz dönemde özelleştirme süreci hızlandırılmış, kamu maliyesine
düzen getirilmiş, ayrıca mali piyasalardan başlamak üzere tarım, sosyal güvenlik, enerji
ve iletişim sektörlerinde önemli reformlar gerçekleştirilmiştir.
Reformlar sayesinde ekonomik kurumların altyapısı güçlendirilmiş, özerk
kurumlar oluşturulması suretiyle uluslararası piyasalarda meydana gelebilecek
dalgalanmalara karşı ekonomi daha dayanıklı hale getirilmiştir. Sermaye piyasaları
modern çağın anlayışına uygun şekilde yeniden düzenlenmiş, çoğu bürokratik engel ya
kaldırılmış, ya da asgarî ölçülere getirilmiştir.
Son 10 yılda Türkiye ekonomisi, Avrupa Birliğine üyelik sürecinin de etkisiyle
büyük bir dönüşüm gerçekleştirmiş ve pek çok alanda yapısal reformlar hayata
geçirilmiştir.
1.1
Ekonomik Büyüme
Dünyanın 16. ve Avrupa’nın 6. büyük ekonomisi olan Türkiye, en güçlü
ekonomilerin temsil edildiği G-20’nin faal bir üyesidir. Küresel malî kriz nedeniyle
birçok dünya ekonomisinin daralma gösterdiği bir dönemde Türk ekonomisi 2008
yılındaki ekonomik yavaşlamanın ve 2009 yılındaki küçülmenin ardından 2010 ve 2011
yıllarında sırasıyla % 9,2 ve % 8,5 oranında büyüme hızını yakalayarak ÇHC’nin
ardından büyüme hızı en yüksek ikinci ülke, Avrupa’nın ise en hızlı büyüyen ekonomisi
durumundadır. 2002-2011 döneminde ortalama büyüme oranı % 6 olmuştur. 2012
yılında ilk dokuz aylık dönemde % 2,6 oranında büyüme oranı gerçekleşmiştir. 2002
yılında 3.492 Dolar olan kişi başına düşen GSYH, 2011 sonunda 10.469 Dolara
yükselmiş olup, henüz kesinleşmemiş 2012 verileri için tahminler yaklaşık 800 milyar
Dolarlık GSYH ve yaklaşık 10.700 Dolarlık kişi başına düşen GSYH’ya işaret
etmektedir. Türkiye’nin, 2013 yılında % 3,5-4,1 ve 2014 yılında % 5,0-5,4 oranlarıyla
OECD ülkeleri içinde en yüksek büyüme hızını yakalaması beklenmektedir.
1.2
Dış Ticaret
Ekonomik reformlar ve son yıllarda uygulanan komşu ülkeler başta olmak üzere
Orta Doğu, Afrika, Uzakdoğu ve Latin Amerika’ya yönelik bölgesel ticareti geliştirme
stratejileri sayesinde dış ticaretin hacmi, yapısı ve yönelimi değişmiştir.
2012 yılında Türkiye 200’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştirmiş ve ticaret
hacmi 390 milyar Dolara yaklaşmış, ihracat ise rekor bir düzeye erişerek 152,6 milyar
1
Dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun yüzüncü yılı olan
2023 yılı için ana hedef ihracatı 500 milyar Dolara, toplam ticaret hacmini ise 1 trilyon
Dolara çıkarmaktır.
Türkiye’nin son altı yıllık dış ticaret istatistikleri aşağıda sunulmuştur.
Türkiye’nin Dış Ticareti (milyar $)
2007
2008
2009
2010
2011
2012
İhracat
107,3
132
102,1
113,9
134,9
152,6
İthalat
170,1
202
140,9
185,5
240,8
236,5
Hacim
Kaynak: TÜİK
277,4
334
243,1
299,4
375,7
389,1
1.3.
Yabancı yatırımlar
Türkiye, dinamik ekonomisi, geniş iç pazarı, güçlü sanayisi ve yetişmiş iş
gücüyle yabancı yatırımcılara önemli fırsatlar sunmaktadır.
Ayrıca Türkiye, son on yılda hayata geçirilen köklü ekonomik reformlar
sayesinde avantajlı bir konuma gelmiştir. Yabancı yatırımcıların tereddüt etmeksizin
Türkiye’de yatırım yapması için uygun yasal altyapı tesis edilmiştir.
Türkiye’de yabancı yatırımcılara yerel yatırımcılarla aynı haklar ve
yükümlülükler veren yasal düzenlemeler yabancı yatırımlar için güvenli bir ortam
sağlamaktadır.
Ticaret ve doğrudan yabancı yatırımlar bakımından Türkiye’yi benzersiz kılan
özellik, Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya’ya açılan bir kapı özelliği
taşımasıdır. Nitekim İstanbul’dan 4 saatlik uçuşla 50’den fazla ülkeye ve dünya
ekonomisinin dörtte birini oluşturan geniş bir pazara erişim sağlanabilmektedir.
Türkiye bürokratik engellerin büyük ölçüde kaldırılması, vergi sisteminde
iyileştirmelerin sağlanması, kar transferlerinin desteklenmesi ve başarılı özelleştirme
programları sayesinde dünyanın önde gelen yatırım merkezlerinden biri haline gelmiştir.
2012 Nisan ayında yeni teşvik sisteminin yürürlüğe girmesiyle daha fazla
yabancı yatırım çekilmesi amaçlanmıştır.
31 Aralık 2012 tarihi itibariyle 32.146 adet yabancı sermayeli firma Türkiye’de
faaliyette bulunmaktadır. 881 adet yabancı firmanın da ülkemizde irtibat bürosu
mevcuttur.
2012 yılı sonu itibariyle ülkemizdeki toplam doğrudan yabancı yatırım miktarı
130 milyar Doları aşmıştır.
2
1.4.
Özelleştirme
Gerçek anlamda rekabetçi bir piyasa ekonomisi oluşturma çalışmaları
çerçevesinde Türkiye, özelleştirme sürecine son zamanlarda hız vermiştir. Özelleştirme
sürecinin altındaki temel felsefe, devletin rolünün sağlık, temel eğitim, sosyal güvenlik,
millî savunma ve geniş çaplı altyapı yatırımlarıyla sınırlamaktır. Yoğun özelleştirme
programına, uluslararası yatırımcıların da geniş şekilde katılımları teşvik edilmektedir.
OECD ülkeleri arasında özelleştirme sürecini hızla tamamlayan ve yüksek getiri elde
eden ülkeler arasında ön sıralarda yer alan Türkiye’de, 1986-2003 yılları arasında
yaklaşık 8 milyar Dolar, 2003-2012 yılları arasında 36,2 Milyar Dolar olmak üzere 44
milyar Dolar civarında özelleştirme uygulaması gerçekleştirilmiştir.
1.5.
Müteahhitlik hizmetleri
Türk müteahhitlik sektörü, yurt dışına yatırımlarımızda öncü bir rol
oynamaktadır. 2012 yılı sonuna kadar Türk müteahhitlik sektörü Balkanlardan Orta
Asya’ya, Rusya’dan Ortadoğu ve Afrika’ya kadar 5 kıtada, 100 ülkede toplam tutarı
242 milyar Dolara ulaşan yaklaşık 7.000 proje üstlenmiştir. 2012 yılı itibariyle Türkiye,
dünyanın en büyük 225 müteahhitlik şirketi içinde 33 firmasıyla Çin’in ardından 2.
sırada bulunmaktadır.
1.6.
Turizm
Türkiye sahip olduğu zengin coğrafya ve tarihsel zenginlikleri nedeniyle sadece
kıyı turizminde değil, sağlık, kültür, inanç, spor mağara, avcılık, yayla ve kongre
turizmi gibi alanlarda da güçlü bir altyapıya sahiptir.
Dünyanın ilk 10 turizm ülkesi arasında yer alan Türkiye’ye 2012 yılında 31,8
milyon yabancı ziyaretçi giriş yapmış, turizm geliri 2011’e göre %1,8 artarak 23,4
milyar Doları aşmıştır.
1.7.
Sanayi
Ülke ekonomisinin en dinamik ve üretken kesimi sanayidir. İhracatımızın % 90′ı
sanayi ürünlerinden gerçekleşir. Sanayileşme ile birlikte daha önce dışardan ithal edilen
mallar kendi ülkemizde üretilmeye başlanmış ve birçok insana iş alanı açılmıştır. Ayrıca
dış ülkelere ihraç edilen ürünlerle ekonomiye büyük katkılar sağlanmaktadır.
Sanayileşmeyle ülkemizdeki zengin hammadde kaynakları değer kazanmıştır.
Ülkemizde sanayi daha çok tarıma bağlı olarak gelişmiştir. Son yıllarda Türkiye sanayi
ülkesi olma durumuna geçmiştir.
Ülkemizdeki sanayi tesisleri dengesiz bir dağılım göstermektedir. Sanayi
tesislerinin büyük çoğunluğu Marmara Bölgesi’nde toplanmıştır. Ülkemizde sanayi
kolları içinde ilk sıraları dokuma, tekstil, makina ve gıda sektörü alır.
3
2. TÜRKİYE’DEKİ BAŞLICA SANAYİ KOLLARI
Endüstri kollarının dağılışında hammaddeye, enerji kaynağına, pazarlara ve ana
ulaşım yollarına yakınlık önemli rol oynar.
2.1.
Besin Sanayisi
Türkiye, bol miktarda ve çok çeşitli tarım ürünleri ürettiği için, besin sanayi de
gelişmiş ve çeşitlenmiştir. Besin sanayisi Türkiye’de en yaygın sanayi kollarından
biridir.
2.2. Un ve Un Sanayisi Ürünleri
Buğday, Türkiye’de üretimi yaygın temel besin maddesidir. Bu nedenle un
ürünlerine dayalı sanayi kuruluşları çok fazladır ve yaygındır. Bununla birlikte, un,
makarna, irmik, bisküvi gibi hammaddesi tahıla dayalı fabrikalar en çok İç Anadolu
Bölgesi’nde ve büyük kentlerde yer almaktadır.
2.3.
Süt ve Süt Ürünleri Sanayisi
Bu sanayi alanının başlıca ürünleri; Pastörize süt, süt tozu, peynir, tereyağı ve
yoğurttur. Süt ürünleri işletmeleri süt üretiminin fazla olduğu ve mandıracılığın yaygın
olduğu Trabzon, Edirne, Tekirdağ, Erzurum, Erzincan, Kars gibi hayvancılığın geliştiği
yerlerde ve İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Bursa gibi büyük kentlerin çevresinde
bulunmaktadır.
2.4.
Yağ Sanayisi
Ayçiçeği, zeytin, mısır, susam, haşhaş, soya fasulyesi, fındık, keten-kenevir ve
pamuktan bitkisel yağ elde edilir. En çok üretilen yağ ayçiçek yağı ve zeytinyağıdır.
Zeytinyağı üretiminde Türkiye, Dünya’da ilk sıralarda gelir. Ege Bölgesi’nin kıyı
kesimi zeytinyağı sanayisinin en yoğun olduğu alanlardır. Çanakkale, Balıkesir, İzmir
ve Gaziantep zeytinyağı üretim merkezleridir. Ayçiçek yağının üretimi en fazla
Marmara Bölgesi’nde özellikle Trakya’da yaygın olarak yapılmaktadır.
2.5.
Konserve Sanayisi
Meyve suyu, konserve, salça fabrikaları daha çok Marmara, Ege ve Akdeniz
bölgelerinde yoğunlaşmıştır. Türkiye’de sebze ve meyve konserveciliği ileri bir düzeye
geldiği halde, konserve tüketimi beklendiği kadar artmamıştır.
Bunun başlıca nedenleri;
- Halkımızın meyve ve sebzeleri daha çok yaş olarak tüketmesi
- Türkiye’de hemen her mevsimde taze sebze ve meyve bulunması
- Halkımızın önemli bir bölümünün konserve ihtiyacını kendi üretimleriyle (salça
yapma, sebze kurutma vb.) karşılamasıdır.
4
2.6.
Şeker Sanayisi
Şeker pancarından, küp veya toz şeker elde etmeye dayanan şeker sanayisi,
Cumhuriyetin ilk yıllarından beri gelişme göstermiştir. İlk şeker fabrikası 1926′da
Uşak’ta kurulmuştur. Şekerpancarı ekim alanları genelde fabrikalar çevresinde
yoğunlaşmıştır. Türkiye’nin iklim koşulları şekerpancarı tarımına elverişli olduğu için
şeker fabrikaları Türkiye’nin (kıyı kesimleri hariç) hemen her tarafına dağılmıştır. Ağrı,
Kırklareli, Burdur, Muş, Afyon gibi yurdun dört bir tarafına yayılmış 30 civarında şeker
fabrikası vardır.
2.7.
Çay Endüstrisi
Türkiye çay işleme tesisleri, Doğu Karadeniz Bölümü’nün kıyı kesimlerinde
yoğunlaşmıştır. Fabrikaların büyük çoğunluğu Rize Hindedir. Artvin, Trabzon ve
Giresun illerinin kıyı kesimlerinde çay fabrikalarına rastlanır. Diğer tarımsal endüstri
kuruluşlarına göre yayılış alanı en dar olanıdır.
2.8.
Tütün ve İspirtolu İçkiler Sanayisi
Türkiye’de üretilen tütünün bir bölümü ihraç edilirken, bir bölümü de sigara
fabrikalarında işlenmektedir. Samsun, Tokat, Adana, İzmir, Malatya ve İstanbul’da
sigara fabrikaları vardır. Arpa, mısır, çavdar ve üzüm gibi bitkilerden ispirtolu(alkollü)
içki imal eden küçük imalathanelerin yanısıra, İstanbul, İzmir, Ankara, Yozgat ve
Tekirdağ’da rakı ve şarap fabrikaları vardır.
2.9.
Dokuma, Deri ve Giyim Sanayisi
Türkiye’de işyeri ve çalışan işçi sayısı bakımından dokuma, deri ve giyim sanayi
ilk sırada yer almaktadır.
Dokumacılık sanayisinin ülkemizde en gelişmiş kolu pamuklu dokumadır. İç
pazar, ihtiyacını karşıladığı gibi ihracata da yönelmiştir. Pamuklu dokuma üreten büyük
fabrikalar İstanbul, Adana, Antalya, Tarsus, İzmir, Nazilli, Aydın, Manisa, Kayseri,
Karaman, Konya Ereğlisi, Malatya, Erzincan ve Adıyaman’da bulunmaktadır.
Yünlü dokumacılık; Daha çok iç pazar için üretim yapmaktadır ve fazla gelişmemiştir.
Bu alanda üretim yapan büyük fabrikalar İstanbul, Hereke, Bursa, İzmir, Uşak ve
Kayseri’dedir.
Örme işleri (trikotaj); Başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerdeki atölyeler de
yapılmaktadır. Kazak, çorap, iç çamaşırı başlıca trikotaj ürünleridir.
İpek dokumacılığı; Gemlik, Bursa ve İstanbul’da toplanmıştır. Suni ipek
kullanımının giderek yaygınlaşması üzerine ipek dokumacılığı gerilemektedir. Ancak
son zamanlarda ipek halı ticareti ipek dokumacılığını biraz da olsa hareketlendirmiştir.
Hazır giyim sanayisi (konfeksiyonculuk); Son yıllarda büyük gelişme
göstermiştir. Başta İstanbul olmak üzere, Bursa, İzmir, Ankara ve Adana’da büyük
fabrikalar vardır.
5
Ülkemizde dokumacılığın önemli üretim, alanlarından biri de halıcılıktır. Gerek
el yapımı, gerekse makina üretimi halılarımız çok ünlüdür. Kula, Uşak, Gördes, İsparta,
Bünyan, Konya, Sivas, Hereke başlıca halı üretim merkezleridir. El halıları daha çok
Avrupa ve A.B.D’ye, makina halıları ise Orta Doğu ülkelerine ihraç edilmektedir.
Deri ürünleri sanayi; istanbul’da yoğunlaşmıştır. Deri sanayi tesisleri İstanbul, İzmir,
Kayseri, Erzincan ve Erzurum’da toplanmıştır.
2.10. Maden Sanayi
Madenlerin yer altından çıkarılması ve onların mamul veya yarı mamul hale
getirilmesi faaliyetleridir. Maden sanayisinde, ilk akla gelen demir-çelik fabrikalarıdır.
Türkiye’de kurulan ilk demir-çelik tesisi Kırıkkale’de hizmete girmiştir. Bu tesis daha
sonra Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu’na devredilmiştir. Kırıkkale’deki fabrikada
silah, çelik, pirinç, elektrik makinaları ve barut üretilmektedir.
Türkiye’de bu alanda kurulan ikinci önemli tesis Karabük Demir-Çelik
Fabrikası’dır. Daha sonra Ereğli Demir-Çelik Fabrikası ile İskenderun Demir-Çelik
Fabrikası işletmeye açılmıştır. Batı Karadeniz Bölümü’ndeki Karabük ve Ereğli DemirÇelik fabrikalarının yanında demir madeni çıkarılmadığı halde demirin işlenmesinde
enerji kaynağı olarak kullanılan taşkömürünün burada olmasından dolayı fabrikalar bu
bölüme kurulmuştur.
Demir-çelik fabrikalarının dışında Seydişehir’deki alüminyum, Elazığ ve
Antalya’daki ferro-krom, Ergani, Murgul ve Samsun’daki bakır tesisleri önemli maden
sanayi tesislerimizdir.
2.11. Makine Sanayi
Savunma sanayine ait araçlar, elektrikli makineler, kara, demir, deniz ve hava
yolu ulaşım araçları makine sanayinin başlıca kollarını oluşturur. Türkiye’de makine
sanayinin en gelişmiş kolu otomotiv sanayidir. Bu sanayide traktör, kamyon, kamyonet,
minibüs, |N otomobil gibi ulaşım araçlarının üretimi gerçekleştirilir. 1950′lerden sonra
montajla başlayan otomotiv sanayisinde 1970′lerden sonra yerli üretim artmıştır.
Otomotiv sanayisi Bursa, İstanbul, İzmit, Adapazarı, Adana, İzmir ve Gaziantep
illerinde yoğunlaşmıştır. Ülkemizde demiryolu araçları üretimi Eskişehir, Adapazarı ve
Ankara illerinde yapılmaktadır. Ülkemizde gelişme gösteren sanayi kollarından biri de
gemi yapımıdır. Bu sektöre ait tersaneler İstanbul, İzmit ve İzmir’de yoğunlaşmıştır.
2.12. Kimya Sanayi
Üretim alanlarının çok çeşitli oluşu nedeniyle kimya sanayi ilaç, suni gübre ve
petro-kimya sanayi gibi bölümlere ayrılarak incelenebilir. İlaç sanayi İstanbul, İzmir ve
Ankara’da faaliyet göstermektedir. Suni gübre sanayi, Kütahya, İskenderun, İzmit,
Elazığ, Gemlik, Samsun, Karabük, Bandırma, Mardin (Mazı dağı) ve Mersin’de
gelişmiştir.
Petrol rafinelerinin yakınlarında kurulan ve hammaddesi petrole dayalı ürünler
imal eden petro-kimya endüstrisi kuruluşları da Batman, Mersin, İzmir, İzmit ve
Kırıkkale çevresinde yoğunlaşmıştır. Batman Rafineri’sinin kurulmasında hammaddeye
6
yakınlık etkili olurken diğerlerinin kuruluş yerlerinin belirlenmesinde ulaşım ve pazar
şartları etkili olmuştur.
2.13.
Orman Endüstrisi
Odunun hammadde olduğu en önemli üretim alanı kağıt endüstrisidir.
Türkiye’de kâğıt üretimi tüketimi karşılamadığı için kağıt ihtiyacının bir kısmını ithalat
yoluyla karşılar. Sanayileşmiş ülkelerin çoğunda, hammadde kaynaklarının önemli bir
bölümünü kullanılmış kâğıt oluşturmaktadır. Böylece, orman kaynakları korunduğu gibi,
çevre kirlenmesine de daha az meydan verilmiş olmaktadır. Ülkemizde bir yıllık
bitkilerden kâğıt üretilebilecek tesislerin kurulması ve kâğıt üretiminde kullanılmış kâğıt
kullanım oranının arttırılması yolunda çalışmalar sürdürülmektedir.
Batı Karadeniz Bölümü’nde Bolu, Kastamonu ve Sinop çevresinde orman
sanayisi oldukça gelişmiştir. Bu durum hammaddeye yakınlıkla ilgilidir.
Başlıca kâğıt fabrikaları:
- Giresun-Aksu
- Zonguldak-Çaycuma
- Muğla-Dalaman
- Afyon-Çay
- Kastamonu-Taşköprü
- Silifke-Taşucu
- Balıkesir’de bulunmaktadır.
2.14. Çimento, Cam, Seramik Endüstrisi
İnşaat sektörünün gelişmesi ile çimento endüstrisi hızlı bir gelişme göstererek
tüm yurda dağılmıştır. Çimentonun ham maddesi her yerde bulunduğundan ve tüketimi
fazla olduğundan fabrikaları ülkemizin her bölgesinde mevcuttur. Üretilen çimento ülke
ihtiyacını karşıladıktan sonra bir kısmı da ihraç edilmektedir. Çimento ihracatı en çok
Orta Doğu ve Afrika ülkelerine yapılmaktadır.
Çimentonun yanısıra tuğla ve kiremit üreten fabrikalar da kurulmuştur. Kaliteli
tuğla ve kiremit üreten fabrikalar Samsun, Eskişehir, Adapazarı, İzmir, Manisa, İstanbul,
Tekirdağ, Konya’da kurulmuştur. İnşaat sektörünün gelişmesi sonucu ortaya çıkan bir
diğer endüstri kolu da seramik endüstrisldir. Çanakkale (Çan), Bilecik (Bozüyük),
Kütahya, Tekirdağ, Bursa(İznik) seramik endüstrisinin yoğun olduğu yerlerdir. Cam
sanayi tesisleri ise daha çok İstanbul, Gebze, Mersin, Kırklareli, Denizli’de toplanmıştır.
Cam ürünlerinin bir kısmı ihraç edilir.
7
3.
TÜRKİYE’NİN EKONOMİK GÖSTERGELERİ
8
4. TÜRKİYE’NİN DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ YERİ
Türkiye Dünya Bankası Grubu’nun (WBG) en büyük orta gelirli
ortaklarından birisidir. 735 milyar ABD$ büyüklüğündeki gayrisafi yurt içi hasılası
(GSYH) ile Türkiye dünyanın 18. büyük ekonomisidir. On yıldan kısa bir süre
içerisinde, ülkede kişi başına düşen gelir neredeyse üç kat artarak 10.000 ABD$’nı
aşmıştır. 2008 yılında başlayan küresel ekonomik kriz ekonomik büyümeyi yavaşlatsa
da, ekonomi direncini korumuş ve Türkiye’yi bölgedeki diğer ülkelerin dersler
çıkarabilecekleri bir örnek haline getirmiştir. Kriz sonrasında işgücü piyasaları hızla
toparlanmış ve mevsimsel olarak düzeltilmiş işsizlik ve istihdam oranları kriz öncesi
düzeylere gelmiştir.
Türkiye geçtiğimiz on yıl içerisinde rekabetçilik anlamında önemli
ilerlemeler kaydetmiş ve örneğin Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Rekabetçilik
Endeksinde 16 sıra yükselerek 43. sıraya yerleşmiştir. Aynı dönemde, 1 milyar
ABD$’nın biraz üzerinde olan Yabancı Doğrudan Yatırım (YDY) son beş yılda
ortalama 13 milyar ABD$’na ulaşmıştır.
Ayrıca, 2001 sonrasında gerçekleştirilen temel reformlar Türkiye’nin finansal
sektörünün küresel ekonomik krize rağmen nispeten güçlü kalmasına olanak tanımıştır.
Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma teşkilatı (OECD) ülkeleri arasında kriz
sonrasında bankacılık sektörüne kamu desteği sağlamayan tek ülke olmuştur.
Türkiye’nin ekonomik görünümü diğer Avrupa ülkelerine ve MENA
(Orta Doğu ve Kuzey Afrika) bölgesine göre olumlu olmakla birlikte, ülkenin önündeki
en önemli orta vadeli zorluk, bir yandan büyümeyi ülke çapında daha az volatil ve daha
sürdürülebilir hale getirmek için dış tasarruflara olan bağımlılığı azaltırken, aynı
zamanda üretkenliği ve rekabet gücünü arttırmaktır.
Türkiye OECD ve G20 üyesidir ve ikili Resmi Kalkınma Yardımlarının
(ODA) giderek daha fazla önem kazanan bir donörüdür.
Dünya Ekonomik Forumu 2012-2013 Küresel Rekabet Raporu’na göre
ise, Türkiye’nin 2011 itibariyle satın alma gücü paritesine göre 778.1 milyar ABD
dolarlık bir GSYİH büyüklüğüne, kişi başına düşen 10.522 ABD dolarlık bir gelire,
Türkiye’nin GSYİH’sinin dünya toplamında %1.36’lık bir paya sahip olduğu
hatırlatılmaktadır.
2012-2013 dönemi Küresel Rekabetçilik Endeksi hesaplamalarına göre
Türkiye 144 ülke arasında 43. sıradadır. Türkiye bir önceki yıl 142 ülke arasında 59.,
ondan önceki yılda ise 139 ülke arasında ise 61. sırada konumlanmıştır. Küresel
Rekabetçilik Endeksi’nin içinde bulunan bileşenler arasında en iyi performans pazar
büyüklüğü kaleminde gösterilmektedir. Pazar büyüklüğünde en rekabetçi 15. ekonomi
olurken, en kötü performans 124. sıra ile işgücü piyasasının etkinliği kaleminde
görülmektedir.
Aşağıdaki tablo, Küresel Rekabetçilik Endeksi’nin hesaplanmasında
kullanılan bileşenlerin bir bölümünde Türkiye’nin yeri hakkında bilgi vermektedir.
Tabloda da görüldüğü üzere; bir önceki yıla göre en önemli iyileşmeler kurumsal
9
yapılanma, sağlık ve ilköğretim, emtia-mal piyasalarının etkinliği, mali piyasaların
gelişmişliği, makroekonomik ortam, işgücü piyasaları endekslerinde görülmektedir.
10
KAYNAKÇA
http://www.mfa.gov.tr/turk-ekonomisindeki-son-gelismeler.tr.mfa
http://www.bilgiustam.com/sanayinin-endustrinin-turkiye-ekonomisindeki-yeri/
http://www.worldbank.org/tr/country/turkey/overview
http://ref.sabanciuniv.edu/tr/content/d%C3%BCnya-ekonomik-forumuk%C3%BCresel-rekabet-raporu-2012
11

Benzer belgeler