PDF SAYI 2 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 2 - Hayat Online
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 1
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
HESSEN
YENİ HİCRİ YILINIZI
EN İÇTEN DİLEKLERİMİZLE
TEBRİK EDİYORUZ
Sayı/Nr. 2 Yıl/Jahr 1
Şubat/Februar 2004
Zilhicce-Muharrem 1424-1425
Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung
Politik hırs ve hesaplar yüzünden
Bu tabloya
zarar
vermeyin!
Rüstem ALTINKÜPE
Köfle Yaz›s›
Sayfa 34`de
Sosyaldemokratların makus
talihi ya da
önlenemeyen çöküfl...
Başörtüsü bütün memurlara yasaklanacak
CDU'lu Jung:
Hakk›m›z› almak
için mücadele
flart
essen eyaletinde iktidardaki
hıristiyan demokrat CDU partisinin
Eyalet Meclis Grubu
baflörtüsünün Hessen
eyaletinde sadece ö¤retmenlere de¤il bütün
H
memurlara yasaklanmasını istedi. Yasakla
ilgili yasa tasarısını basına tanıtan CDU'nun
Eyalet Meclis Grubu
Baflkanı Dr. Franz Josef
Jung, "‹slami baflörtüsü
politik bir gösteri, bas-
kının ve özgürlük karflıtlı¤ının sembolüdür.
Hükümet olarak anayasaya aykırı olan baflörtüsüne daha fazla
sabır gösteremeyece¤iz." diye konufltu.
Devam› Sayfa 12`de
A. Furkan ERDEM
Bizim Pencereden Sayfa 23-24`de
ENTEGRASYON ve
BAfiÖRTÜSÜ TARTIfiMASI
Dosya
Bir dönüm noktası Hicret
Saim AYAS
Sayfa 14`de
Dosya
Serbest Kürsü
“BAfiÖRTÜSÜNÜ
YASAKLAMAK...
Dosya
Ar-ak-la-ma
s›ra, onlar asl›nda hicrete al›flmak için hicret ettiler,
gitmeye al›flmak için gittiler. Çünkü Medine’ye
yapt›klar› bu hicret bir ilk olsa da son olmayacakt›.
CUMHURBAŞKANI
RAU’DAN UYARI
lmanya Cumhurbaflkan› Johannes Rau, Al-
As›m TOZO⁄LU
Mehmet ATEfi
‹nceleme
Adnan KARAO⁄LU
yasaklay›p, di¤er sembollere izin vermek do¤ru ol-
‹hsan GÜLER
Sayfa 12`de
maz” diye konufltu. Rau, yasa¤›n tam tersi etki ya-
Uzman›ndan Bilgiler
hannes Rau, ”Baflörtüsü dini bir semboldür, onu
Hayata Bak›fl
Sayfa 10`da
Ergenlik Ça¤›
ve Getirdi¤i
Problemler
Ehliyet
De¤ifltirme
manya’n›n çeflitli eyaletlerinde baflörtüsü-
Sayfa 5`de
2004 Ne Getirdi
Ne Götürdü
Bilgilendirme
nün yasaklanmas› planlar›n› elefltirdi. Jo-
Dosya
Sayfa 15`de
Bu Ne Yaman
Çeliflki
A
Avrupa’da inanç özgürlü¤ü?...
Sayfa 9`da
Ayd›n ERSOY
Sayfa 17`de
Ve Yine Gündem Baflörtüsü
Dr. Yusuf IfiIK
Ali BOZKURT
21 fiubat 2004 / 1 Muharrem 1425. Yeni bir hicrî
y›l›n ilk günlerini yafl›yoruz. Efendimiz’in (sas)
Ramazan KURUYÜZ hicretinden alaca¤›m›z çok say›da ibretler var. Sahabelerdeki, ayn› duygu ve düflünce bir yönüyle
Sayfa 13-14`de
günümüzde de yaflan›yor ve yaflat›l›yor. EfendiBAfiÖRTÜSÜ VE miz (sas) ve sahabe-i kiram, Mekke’de dini hayatBAfiÖRTÜLÜLER lar›n› yaflama imkan› ve ölümüne deyip girdikleri
o kudsi hakikatleri muhtaç gönüllere duyurma zemini bulamad›klar› için hicret ettiler. Bunun yan››
Mahmut AfiKAR
Dosya
Entegrasyon
ve Biz
Sayfa 11`de
Sayfa 7`de
pabilece¤ine dikkat çekerek politikac›lar› uyard›.
Almanya Protestan Kilisesi piskoposlar›ndan Wolf-
Arzuhal
gang Huber de Cumhurbaflkan›`n›n aç›klamas›n›
‹brahim
GÜMÜfiO⁄LU
Gerekli Bilgiler
Sayfa 18`de
destekleyerek, yasa¤›n din özgürlü¤ünü k›s›tlama
anlam›na gelece¤ini söyledi.
Yalç›n YILMAZ
Serbest Kürsü
Sayfa 6`da
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 2
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 3
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
‹Ç‹NDEK‹LER
HESSEN
3
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
ÖZEL KÖfiE
Ar-ak-la-ma
Ayd›n Ersoy...................................... 5
SERBEST KÜRSÜ
Arzuhal
Yalç›n Y›lmaz................................... 6
UZMANINDAN B‹LG‹LER
Ehliyet De¤ifltirme
‹hsan Güler....................................... 7
SERBEST KÜRSÜ
Entegrasyon ve Biz
Dr. Yusuf Ifl›k.................................... 9
B‹LG‹LEND‹RME
2004 Ne Getirdi Ne Götürdü
As›m Tozo¤lu...................................10
‹NCELEME
Ergenlik Ça¤› ve
Getirdi¤i Problemler
Mehmet Atefl .................................. 11
DOSYA
Avrupa’da ‹nanç Özgürlü¤ü?
Adnan Karao¤lu ..............................12
DOSYA
Entegrasyon ve
Baflörtüsü Tart›flmas›
Ramazan Kuruyüz ....................13-14
DOSYA
Ve Yine Gündem Baflörtüsü
Saim Ayas ........................................14
DOSYA
Baflörtüsünü Yasaklamak ‹nanç
Özgürlü¤ünü K›s›tlamakla
Eflanlaml›d›r
Ali Bozkurt ......................................15
DOSYA
Gençli¤i Kazanmak
Muhammet Nebi Çelik ..................15
MAHKEME KARARLARI
Güncel Mahkeme Kararlar› .......... 16
DOSYA
Baflörtüsü ve Baflörtülüler
Mahmut Aflkar ................................17
HAYATA BAKIfi
‹brahim Gümüflo¤lu ......................18
Ç‹ZG‹N‹N D‹L‹ ............................19
‹SLAM TAR‹H‹NDEN
Bir Dönüm Noktas›
Hicret .................................... 20-21-22
B‹Z‹M PENCEREDEN
Sosyaldemokratların makus
talihi ya da önlenemeyen çöküfl
A. Furkan Erdem ........................23-24
KOMED‹-M‹ZAH SAYFASI ......25
KOMED‹-FIKRA SAYFASI ....... 26
SEÇME YAZILAR ........................ 27
B‹L‹fi‹M
Windows`ta “Kritik” Aç›k.......... 28
SA⁄LIK
A¤›ziçi Yaralar› .............................. 29
ED‹TÖR`DEN
Teflekkürler...
Sevgili dostlar!
‹lk olarak hepinize tesekkürlerimizi sunarak bafllamak istiyoruz. Gazetemizin ilk
say›s›na göstermifl oldu¤unuz teveccüh
bizleri ziyadesiyle sevindirdi.
Amatör bir ruhla haz›rlam›fl oldu¤umuz gazetemize okuyucular›m›z›n bu kadar ilgisini gerçegi söylemek gerekirse
beklemiyorduk.
Gazetemizi ilk olarak okuyup bizlere
telefon, SMS ve bizzat gelerek tebriklerini
sunan tüm okuyucular›m›za candan teflekkürlerimizi sunuyoruz.
‹lk yaz›m›zda da belirtti¤imiz gibi Hessen`de ayl›k gazete baz›nda bir boflluk
mevcuttu. Okuyucular›m›zdan gelen tepkiler bu bofllu¤un gazetemiz taraf›ndan doldurulmaya namzet
oldu¤unu gösterir mahiyettedir.
Okuyucular›m›zdan baz›lar› sa¤olsunlar üflenmeyerek gazetemiz hakk›nda fliir bile yazma nezaketini göstermifller.
Bu girizgahtan sonra as›l konumuza geçelim.
Sevgili dostlar!
Her say›m›zda elimizden geldi¤ince bizleri ilgilendiren konular› irdelemeye ve Hessen`de bulunan sivil toplum örgütlerinin yani sizlerin bu konulardaki fikirlerini sayfalar›m›zda aksettirmeye çal›flaca¤›z. Bu ayki konumuz da “Baflörtüsü Eksenli Entegrasyon”.
Özellikle Fransa`da yaflanan geliflmelerden sonra, baflörtüsü
ile ilgili Almanya`da son dönemdeki baz› uygulama ve aç›klamalar dikkate de¤erdi. Senelerdir herhangi bir sorun olmadan
sosyal hayat›n her kesiminde insanlar›n birbirlerine sayg›lar›n›n
en güzel örne¤ini gösterdikleri görülüyordu. Hiç kimse kimsenin k›yafetine kar›flm›yordu. Herkes inanc›n›n gere¤i, gelene¤inin gere¤i vs. istedi¤i gibi k›yafetini giyiyor ve istedi¤i ortamda
bulunabiliyordu.
Sonra birden ne olduysa bu uygulama; Afgan as›ll› Alman
vatandafl› bir han›mefendinin hakk›n› savunmas› bahane edilerek toplum sanki bilerek gerilmeye baflland›.
Sanki Almanya`da baflka mesele kalmad› da özellikle siyasetçiler bu meselenin üzerine düflmeye bafllad›lar. Özellikle bulundu¤umuz Hessen Eyaletinde baz› politikac›lar bu meseleyi
çok büyük bir sorunmufl gibi kafl›maya bafllad›lar.
Meseleyi takip etti¤inizde; bu iflin arkas›nda as›l politik rantlar›n yatt›¤› görülmektedir. Senelerdir huzur ve karfl›l›kl› sayg›
ortam› içerisinde yaflayan insanlar bu tav›rdan rahats›z olmaya
bafllad›lar.
Bizce; politik h›rs ve hesaplar toplumun huzur ve sayg› ortam›n› bozmak için kullan›lmamal›.
Zaten Almanya Cumhurbaflkan› Say›n Johannes Rau; bir
devlet büyü¤üne yak›flan aç›klamayi televizyon ve yaz›l› bas›ndan yapm›fl bulunuyor.
Alman Anayasa Mahkemesinin karar› da bu meselenin çözümünde net olarak ortadad›r.
Biz Hessen Hayat olarak bu say›m›zda konu hakk›nda de¤iflik sivil toplum örgütlerinin fikirlerini sayfalar›m›za tafl›d›k. Bu
vesile ile flunu da belirtmek isteriz. Baz› sivil toplum örgütlerine
ulaflt›k ama yaz›lar› elimize ulaflamad›, baz› kurumlar ise önümüzdeki say›da yaz›lar›n› göndereceklerini belirttiler.
Gazetemizin sayfalar› bu ay biraz daha
fazlalaflt›. Bu ay 40 sayfa olarak sizlerin
karfl›s›nday›z. Yeni bölümlerimizi zevkle
okuyaca¤›n›z› san›yoruz.
Yine bu say›m›zda yeni yetenek olarak
tan›mlad›¤›m›z kardefllerimizin yaz›lar›n›
bulacaks›n›z.
21 fiubat 2004 itibariyle yeni bir Hicri
Y›la giriyoruz. Bu vesile ile genifl bir yaz›y› sayfalar›m›zda bulacaks›n›z.
‹lk yaz›s› ilgiyle okunan sevgili ‹hsan
Güler`in “Ehliyet Degifltirme” yaz›s›n›
okuman›z› tavsiye ediyoruz.
Sevgili Dr. Yusuf Ifl›k Bey`in “Entegrasyon ve Biz” bafll›kl›
nefis yaz›s›n› özellikle okuman›z› sal›k veririz.
Yine sevgili As›m Tozo¤lu Bey`in kendi alan› ile ilgili bilgilendirmeleri sizlere yol gösterecektir.
Mehmet Atefl Bey`in “Ergenlik Ça¤› ve Getirdi¤i Problemler” yaz›s›n› özellikle anne-babalar›n okumas›n› tavsiye ediyoruz.
Bu ay ilk olarak sundu¤umuz “Güncel Mahkeme Kararlar›”
belki de baz›lar›m›z›n sorular›na yan›t olacak nitelikte.
Yine bu say›m›zdan itibaren pratik bilgiler verece¤imiz bir
sayfam›z olacak. ‹lgiyle okuyaca¤›n›z› san›yoruz.
Büyük u¤rafllar sonucu gazetemizde yaz› yazmaya raz› etti¤imiz A.Furkan Erdem Bey`in “Alman Sosyal Demokratlar›” ile
ilgili yaz›s›n› okuman›z› tavsiye ediyoruz.
‹lk say›m›zda ilgiyle karfl›lanan “Komedi-Mizah” sayfam›z›
art›rd›k. Bir sayfa komik resimler, bir sayfa f›kra olarak bu say›m›zda bulabilirsiniz.
“Biliflim” sayfam›z geçen say›m›zda oldu¤u gibi bu say›da
da oldukça yo¤un ve bilgisayar kullan›c›lar› için önemli uyar›lar
var.
“Sa¤l›k” sayfam›zda bu ay “A¤›ziçi yaralar›” ve “Grip” ile
alakal› bilgileri bulacaks›n›z.
“Lezzet Köflesi” sayfam›z› bu ay çeflit olarak yo¤un bulacaks›n›z. Bu vesile ile flunu da belirtmek istiyoruz. Geçen say›m›zda
sehven bir hata olarak tariflerimizin içeri¤inde baz› tekrarlamalar olmufltur. Bu konuda okuyucular›m›zdan özür diliyoruz.
‹nsallah her say›m›zda bir otomobilin tan›t›m›n› yapaca¤›z.
Bu say›m›zda Ford Focus C-Max`›n tan›t›m›n› bulacaks›n›z.
Spor sayfam›zda; fiampiyonlar Ligi 2005 Finali ve Uefa Kupas›ndaki Türk tak›mlar›n›n karfl›laflmalar› hakk›nda bilgileri
bulacaks›n›z.
Bu ayki bulmaca sayfam›zda de¤iflik bir dizayn ve içerik sizleri bekliyor.
Gazetemiz hakk›nda içerik ve yaz› noktas›ndaki tüm öneri
ve elefltirilerinizi bekliyoruz.
Bu duygu ve düflüncelerle sizlerin yeni Hicri y›l›n› ve tebrik
ediyorum. Cenab-› Allah çal›flmalar›m›z› bereketlendirsin, fluurland›rs›n. Çal›flmak bizden, baflar› Allah`tand›r. Allah`a emanet
olun.
LEZZET KÖfiES‹......................... 30
OTOMOT‹V
Frod Focus C-Max ........................ 32
SPOR
fiampiyonlar Ligi 2005 Finali,
Atatürk Olimpiyat Stad›’nda........ 33
YAZI
Hakk›m›z› Almak ‹çin
Mücadele fiart
Rüstem Alt›nküpe.......................... 34
BULMACA..................................... 37
Hessen Hayat Ayl›k Ücretsiz Gazete
fiubat-Februar 2004 Zilhicce-Muharrem 1424-1425
Sahibi ve Genel Yay›n Yönetmeni: Sinan AKTÜRK
Yay›n Kurulu: ‹brahim Gümüflo¤lu, Sinan Aktürk, Ayd›n Ersoy,
‹hsan Güler, Rüstem Alt›nküpe, Saim Ayas
Merkez: Königsbergerstr. 16 · D-61169 Friedberg · Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644
Bas›ld›¤› Yer: SM Druckhaus Otto-Hahn Str. 44 a · D-63303 Dreieich Tel: 06103-93 61 38
Gezetemizde ç›kan yaz›lar›n ve reklamlar›n içeri¤inden sorumlu de¤iliz.
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 4
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 5
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
ÖZEL KÖfiE
HESSEN
5
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
ar-ak-la-ma
AYDIN ERSOY
[email protected]
e-mail adresiniz var mı? e-mail adresiniz...
ylardır ifl arayan bir adam, temizlik iflleri için Microsoft'un
eleman alaca¤ını duyar ve baflvurur. ‹nsan Kaynakları görevlisi, bir öngörüflmenin ardından yerleri temizlemek konusunda ne kadar güvenilir oldu¤unu anlamak için küçük de bir
test yapar. Sonra da, "bu ifl senin dostum, e-mail adresini ver de,
sana baflvuru formunu gönderip, ifle bafllamak için gelece¤in günü
bildirelim." der.
Adam üzülerek, bilgisayarının, ve dolayısı ile e-mail adresinin
olmadı¤ını söyler. Görevli ona;
"Bak dostum bu zamanda e-mail adresi olmayan biri Microsoft
için yok demektir. Senin e-mail adresin yok. Dolayısıyla sen bizim
için yoksun. Üzgünüm" der.
Adam umutsuzca, ne yapaca¤ını bilmeden, cebindeki son parası olan 10 dolar ile oradan ayrılır.
Elleri cebinde yürürken, yol üzerinde bir market görür ve aklına hiç de fena sayılamayacak bir fikir gelir. Markete girer ve 10 kiloluk bir kasa domates alır. Kapı kapı dolaflarak, 2 saat içerisinde
hepsini satarak sermayesini ikiye katlar. Bu ifli birkaç kez daha devam ettirir. Akflam eve döndü¤ünde cebinde tam 60 doları vardır.
Bu flekilde yaflayabilece¤ini anlar, her sabah erkenden kalkar ve akflam geç saatlere kadar çalıflır, parası hergün artmaktadır. Az bir
zaman sonra, bir el arabası alır, derken bunu bir kamyonla de¤ifltirir ve bir süre sonra, onlarca araçtan oluflan bir nakliye flirketi sahibidir.
Aradan 5 sene geçer, adamımız Birleflik Devletlerin en büyük
gıda nakliye flirketlerinden bir tanesinin sahibidir artık. Günün birinde hayat sigortası yaptırmaya karar verir.
Bir sigorta flirketini arar, sigortacı, teklifi gönderebilmek için email adresini ister. Adam e-mail adresinin olmadı¤ını söyler "flaflırtıcı, der sigortacı, e-mail'iniz yok ve bu flirketi kurabildiniz, düflünün, ya bir de e-mail adresiniz olsaydı.."
Adam düflünür ve flu cevabı verir:
– Microsoft'ta temizlikçi olurdum!!
A
Hidayet Parkı
EHR‹N en güzel semtlerinden birinde, iki büyük alıflverifl merkezi ile deniz arasında bir parktı. fiehrin en büyük
çocuk parkıydı. Birbirinden güzel oyuncakları ile çocukların ilgisini çekti¤i kadar, denize nazır banklarıyla büyükleri
de cezbediyordu kendisine. Özellikle hafta sonları, aileler,
alıflverifl sonrası bir buraya u¤ramadan edemezlerdi.
Park, oyuncak bakımından zengindi, ama aynı çeflitlili¤in
ziyaretçiler için de geçerli oldu¤u söylenemezdi. Parkın geleni gideni çoktu, ama bunlar neredeyse bir örnek insanlardı.
Parkta yarım saat oturan biri, jestleri, mimikleri, hatta çocuklarına seslenme biçimi farksız onlarca aile görebilirdi.
Bir tek, bu zengin semtin yüksek ve lüks apartmanlarının
bodrum katında yaflamaya mahkum kapıcı aileler bunun bir
istisnasıydı. Hepsi de cesaret edemezdi buraya gelmeye; zira,
kat kat üstlerinde yaflayan insanların duygusal a¤ırlı¤ını da
taflıyan bu ezik insanların bu parkta varlı¤ına, yasak de¤ilse
de, pek hofl bakılmazdı.
Parkın yeflillenmifl çimenleri, çimenler arasından boy vermifl sarıçiçekleri, beyazlara bürünmüfl a¤açları ile denizin mavisinin doyumsuz bir renk cümbüflü sundu¤u o bahar günü
parkta görülen aile ise, parkın her iki ziyaretçi profiline de
uymuyordu esasında. Ne görünümleri bir zenginlik ça¤rıflımı
uyandırıyor, ne de hal ve hareketleri ‘canım flu kapıcılardan
biri olmalı’ deyip geçmeye imkân sa¤lıyordu. Tesettürlü anne
bir banka oturmufl, befl yafllarında gözüken kızlarını uzaktan
izliyor; baba ise üç yaflını ancak geçmifl olması gereken o¤ullarıyla parkın kumlarında kaleler ve kuleler yapıyordu. Çocuklu aileler bilir, handiyse çocukların sevgilisiyli kum. Hele
onu biçimlendirmelerini sa¤layan oyuncaklarla ve kum kamyonlarıyla kumda oynayan birilerini gördükten sonra, baflka
çocuklar da toplanmıfltı oraya. Adam, bafllarına toplanan bu
çocukları ele almayı bilmifl, az zamanda parkta bir ‘inflaat takımı’ toplamıfltı. Saçı ve sakalıyla ilk anda onun o parkta ne
ifli oldu¤unu akıllarına getiren, hele çocuklarının onun yanına
fi
Bu sayfaya dair...
‹lk önce flunu belirtmeliyimki, amatör bir ruhla çıkan bir aylık gazetenin,
amatör bir sayfasını okumaktasınız... Bu sayfanın hazırlanmasında yardımcı
olan arkadafllar ve benim; biz, flöyle güzel yazı yazarız, böyle güzel yorum
yaparız diye bir iddiamız yok, olmayacakta... Bu iflin profosyonel manada
e¤itimini almıfl arkadafllar, bu densizli¤imizden dolayı bizlere kızmasınlar...
‹lk sayımızda gazetemizi okuyan ve sayfamıza e-mail gönderen tüm arkadafllarımıza buradan teflekkürlerimizi sunuyorum, sa¤olun varolun... Dilek,
temenni, elifltiri, yazı, fliir, denemeleriniz ve istekleriniz kesinlikle de¤erlendirmeye alınacaktır...
Bu ne yaman çeliflki!
ir zamanlar ‹ran'da bilginler ve flairler, 'suskunlar
meclisi' adıyla bir topluluk oluflturmufllardı. Üye
sayısı otuz kifliydi ve bunu arttırmıyorlardı. Üyeli¤in ilk flartı çok düflünmek, az yazmak ve çok az konuflmaktı. O zamanlar meflhur flair ve bilgin Molla Camî, bu
meclisin aflkındaydı. Günün birinde suskunlar meclisinin bir üyesinin öldü¤ünü duyunca, onun yerine aday
olmak için bilginlerin bulundu¤u köflke geldi. Kendisini
karflılayan kapıcıya bir fley söylemeden, ismini bir ka¤ıda yazarak o sırada toplantı halinde bulunan suskunlar
meclisine gönderdi. Meclis üyeleri bu teklifi görünce biraz üzüldüler. Molla Camî oraya layık bir bilgindi ama
ölen üyenin yerine baflka birini almıfllardı. Yeni bir üye
için yer yoktu. Meclisin baflkanı, bir barda¤ı tamamen
suyla doldurduktan sonra Molla Camî'ye gönderdi. Zeki
B
DERS: FEN B‹LG‹S‹
KONU: Yakıflıklı ve
Karizmatik Kurba¤a
Deneyi
akıflıklı ve karizmatik bir kurba¤ayı alıp kaynar suyun içine
koyarsanız, kendisini hemen
dıfları atmaya çalıflır. Fakat yakıflıklı
ve karizmatik kurba¤a oda sıcaklı¤ındaki suyun içine korkutmadan, usulca konuldu¤unda, öylece kımıldamadan durur. Bu arada suyun sıcaklı¤ı
yavafl yavafl arttırıldı¤ında, çok ilgi
Y
bilgin durumu kavramıfltı. Bir damla daha olsa bardak
taflacaktı. Bunun üzerine o da hemen oracıktaki bir gül
dalından küçük bir yaprak koparıp, nazikçe suyun üstüne koyuverdi. Bardak taflmamıfltı. Bunu içeri gönderdi.
Meclistekiler bu kibar cevabın manasını anlamıfllardı:
Zarif insanların yeri baflkaydı. Üyeler, bu de¤erli bilgini
de aralarına almaya karar verdiler. Baflkan listeye Molla
Camî'nin adını ekledi. Otuz sayısının sonuna bir sıfır koyarak, 300 yazdı. Bununla Molla Camî sayesinde, meclisin de¤erinin on misli arttı¤ını belirtiyordu. Listenin son
flekli Molla Camî'ye gelince, meseleyi anladı. Ancak sayının büyük gösterilmesinden hofllanmadı. Sa¤daki bir sıfırı silerek, otuz sayısının soluna koydu. Yani 030 yazdı.
Alçak gönüllü Molla Camî, böylece kendisini solda sıfır
sayıyor, barda¤ı taflırmadı¤ı gibi, o meclisin yapısını da
etkilemeyece¤ini söylemek istiyordu. Di¤er üyeler bunu
görünce, saygı ve hayranlıkları bir kat daha artmıfl olarak suskunlar meclisinin yeni üyesini selamladılar.
çekici bir fley olur. Sıcaklık yükselirken yakıflıklı ve karizmatik kurba¤a
hiçbir fley yapmaz. Tersine, halinden
keyfi çok yerinde imifl gibi görünür.
Sıcaklık yavafl yavafl arttıkça yakıflıklı
ve karizmatik kurba¤a daha çok sersemler, ta ki deneykabından dıfları çıkacak hali kalmayıncaya kadar. Onu
dıfları fırlamaktan alıkoyacak hiçbirfley olmamasına ra¤men, yakıflıklı ve
karizmatik kurba¤a orada oturup hafllanmayı beklemektedir. Niçin? Çünkü; yakıflıklı ve karizmatik kurba¤anın hayatına yönelen tehditleri algılayan dahilî cihazı onun çevresindeki
gitmesinden huylanan birkaç aile, oturdukları banklarda
onun çocuklarla ne kadar sıcak ve dengeli bir iliflki kurdu¤unu izliyorlardı flimdi. "Tamam, flimdi kamyon sırası sende.
Tamam, flimdi kuleyi bu kardeflle yapaca¤ız. Sonra da sıra
sende..." derken, di¤er çocuklar kadar, aralarına karıflan bir
spastik çocu¤u dahi, üzmeden kırmadan idare etmeyi baflarmıfltı adam. Bankta oturan hanımıyla diyalog biçimi de sıcak
ve sevecendi.
Bu karı-kocanın hali, hafta sonları evlerinden sahile, sahilden bir baflka yol ile evlerine gitmeyi, bu arada bu parkta
oturup nefeslenmeyi âdet edinen bir çifti hayli flaflırtmıfltı. Kadının da, adamın da ‘dinci’ olduklarına kuflku yoktu. Görünüflleri ve kıyafetleri herfleyi söylüyordu zaten. Konuflmalarının arasına sinmifl bolca ‘maflaallah,’ ‘inflaallah,’ ‘elhamdülillah’lar da aynı fleyi söylüyordu. Ama, flehrin bu tarafında do¤up büyümüfl, kolejden sonra yurtdıflında okumufl insanlar
olarak, ilk kez bir ‘dinci aile’yi bu kadar yakından ve çıplak
gözle izliyorlardı. Hayır, davranıfllarındaki incelik, sözlerindeki sıcaklık, iliflkilerindeki nezaket, hele kendi aralarında
sa¤ladıkları âhenk, köfle yazılarında ve televizyon ekranlarında göregeldikleri ‘dinci’ portresine hiç mi hiç uymuyordu.
Bu aileyi biraz daha izleme pahasına eve dönüfllerini gecikteren karı-koca, bir ara "Çocuklara bu flekilde davranmayı
nasıl baflarıyorsunuz?" diye bir söz atıp daha uzunca konuflmaya da niyet etmifller, ama nedense cesaret edememifllerdi.
O akflam ‘dinci’leri karalayıcı yeni haberlerle dolu haber
bültenini izler halde akflam yeme¤ini yerlerken, akıllarında ve
dillerinde yine bu aile vardı. Televizyonda gördükleri ile
parkta gördükleri arasındaki müthifl fark, kocaman bir soru
iflareti olarak düflecekti bu akflam sofrasına.
O günden sonra bu genç çift, aile ve ifl çevresinde ‘dinci’lerin elbette olumsuz flekilde lâfının edildi¤i ortamlarda,
"Ama hepsi de bir de¤il" demeye bafllamıfllardı artık. Bir yıla
varmadan ‹slâm’a dair bazı kitapları ilk defa evlerine alıp az
zaman sonra namaza da bafllamıfllarsa, bunda o bahar günü o
parkta gördükleri insan manzarasının kesinlikle rolü vardı.
ani de¤iflmelere programlanmıfltır,
yavafl, tedrici de¤iflmelere de¤il.
Elin Amerikalısı deniyor, siz denemeyin, kurba¤aya yazıktır günahtır…
Zaten o yüzden, bebekleri do¤duktan sonra hafta arasında da gitmeye baflladıkları parka kendi aralarında ‘Hidayet
Parkı’ adını koymufllardı.
Hidayet Parkı Bölüm 2
ZAMAN içinde en azından bir aile için Hidayet Parkı’na
dönüflen parkta, onun ‘Hidayet Parkı’na dönüflmesinde rolü
olan ailenin orada oldu¤u günün ertesiydi. Parkın yanıbaflındaki alıflverifl merkezinde daha çeflitli ve kaliteli mallar bulundu¤unu ö¤renen bir aile, yeni aldıkları son model arabaya
atlayıp alıflverifle gelmifller; aldıkları eflyaları bagaja yerlefltirdikten sonra da, çocukların ısrarı üzerine, istemeye istemeye
parka yönelmifllerdi.
Parkın mutad ziyaretçileri, banka oturmufl, bir yandan
çocuklarının oyununu izliyor, bir yandan lâflıyorlardı. ‹çlerinden herhangi biri, görünümüyle dindar biri oldu¤u izlenimi
bırakan babanın gerginli¤ini, ikide bir çocuklarına "Hadi hadi, biraz oynayın çabuk da gidelim" demesinden anlayabilirlerdi. Bu gerginlik çocukları etkilemifl olmalı ki, her yeni
oyunca¤a yönelmeden önce annelerine gidip izin istiyorlardı.
Bu sıkı kontrole ra¤men, bir ara, ailenin kız çocu¤u gözden kaybolup ileride kumla oynayan çocuklar arasına karıflmıfl, onu gözden kaybeden mesture anne de, koflup hıflımla
çocu¤u di¤er çocukların arasından çekip aldı¤ında gördü¤ü
manzara karflısında çocu¤u bir güzel pataklamaya bafllamıfltı.
Orada bulunanların, annenin a¤zından çıkan sözlerden anladı¤ına göre, mesele, kumların arasına karıflmıfl bir kömür parçasının her nasılsa kızın yeni giydi¤i elbisenin kolunda siyah
bir iz bırakmasıydı. Aile, alıflveriflten sonra, bir tanıdıklarını
ziyarete gitmeyi planlamıfltı. Anne, "Bu rezil kıyafetle mi gidece¤iz flimdi?" diye kızına vurmayı sürdürüyordu. Baba ise,
bu durumu zaten zoraki durdu¤u parkı terketmek için uygun
bir gerekçe saymıfl ve o da, bu terke direnin o¤lunu poposuna
vura vura otoparka do¤ru sürüklemeye bafllamıfltı.
O gün o saatte o parkta bulunanların neredeyse hiçbiri, o
gün gördükleri bu manzarayı unutmadılar.
Ve ne zaman ‹slâm’ın güleryüzünden bahseden biriyle
karflılaflsalar, ona gördükleri bu manzarayı anlattılar.
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 6
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
SERBEST KÜRSÜ
6
HESSEN
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
arzuhal
Yalç›n Y›lmaz
Bafllarken
izi kuflatan toplumu tan›mak için
ilmihal okumak uygunsuzdur. Esasen, baba evlerimizde kitapl›klar›
süsleyen bu eserler, içinde bulundu¤umuz ça¤›n bilgisini sunmak iddias›nda.
‹lmihalin namaz ve abdest bölümlerinin
ötesinde arka sayfalar›n› kurcalayanlar
bilir; burada ekonomik flirketlerin flekillerinden, al›flveriflte veresiye ve selem senedi gibisine kadar çeflitli konular irdelenir. Bize sunulan sahte "güncel bilgi k›lavuzlar›" bugünün dünyas› için çok
önemli konulara hiç de¤inmez bile. Borsa, de¤erli ka¤›tlar, kredi sektörü, flirket
B
ortakl›klar›n›n flekilleri, politika gibi konular ilmihallerde bulunmaz. Nitekim
yeflil sermayeciler bu bilgi yoksunlu¤undan yararland›; Almanya ve Avrupa
Türklerinden al›nan paralarla, hissedarl›k için Frankfurt’ta bulunan Alman Borsa Denetleme Kurulu’nan onay almam›fl
kifli ve kurulufllar›n para toplama yetkisi
olmad›¤› gerçe¤i gizlenerek cepler fliflirildi. Bu itibarla eldeki ilmihallerde sunulan bilgiler yetersiz kalmaktad›r.
Toplumu tan›mak için çevreye bakmak, hatta bakmakla yetinmemek, görmek gerek. En yak›n›ndaki halkadan
bafllayarak aç›klara geniflleyen bir görüfl
gücü toplumun temeli say›lan ailenin y›k›lmaya yüz tutan bir kurum oldu¤unu
fark eder. ‹statistiklere bakmaya gerek
bile yok, tahminler yeter. Almanya’da
yaflayan yabanc›lar, en baflta biz Türkler,
bir boflanma ak›m›na kap›lm›fl›z. Aileye
verdi¤i geleneksel dini önemle tan›nan
Bavyera Eyaletindeki bir Aile Mahkemesinin bayan yarg›c› bir söyleflide flu ifadeleri kullan›yor: "Türklere ne oluyor anlam›yorum. Benim elimdeki 100 boflanma
davas›n›n 90‘› Türklere ait. San›ld›¤›n›n
aksine müslüman Türkler Almanlardan
çok daha fazla boflan›yor. Bunun sebebi
ne olabilir? Cevab› galiba biliyorum.
Türklerin bu boflanma davalar›nda biriki istisna hariç, hep ya o¤lan›n ya da
k›z›n anne-babas› evlili¤i bitiriyor. Kar›flmadan duram›yorlar. Bu bence eski
de¤erlerin dejenerasyonuyla paralel giden bir durum. Yafll›lar gözlemledikleri
de¤er yozlaflmas›na hep ayn› flekilde cevap veriyor: o güne kadar kutsal sayd›klar› yuvalar›, evlatlar›n›n yuvalar›n›
y›kmak."
Yargݍlar ve gazeteciler toplumun
nabz›n› tutar deniyor. Toplumun kalbini
ise bu gençler ve aileleri oluflturuyor. Almanya’da ve Avrupa’da yaflayan az›nl›klar kompleksine kap›lmadan, nesnel bak›flla göçmen Türklerin (Almanlaflm›fl
olanlar› da buna dahil) kendilerini her
an, her yönüyle az›nl›k gibi gördüklerini
saptamak gerek. Bir genç erkek efliyle
özel iliflkisinde her an mukayese gözlü¤ünü takar, hatta hiç ç›karmaz. Genç bayan ya da genç erkekler karfl› cinslerinin
"yerli" Alman olmas› halinde neler olabilece¤ini düflünür ve hayallere kap›l›r. Bu
gibi özel iliflki sorunlar› olmayanlar, baflka türlü psikolojik sorunlarla bo¤uflur,
meslek gibi, Alman komflularla bozuk
iliflkiler gibi. Burada, aile kurumunun
neden yozlaflt›¤›n›n sebeplerini aramaya
gerek duymuyoruz, ancak baz› saptamalar›n yap›lmas› semptomlar›n daha do¤ru de¤erlendirilmesini sa¤lar.
Genç erkekler yabanc› statüsündeki
han›mlar›nca Türkiye’den getirildikten
sonra üç y›l›n dolmas›n›, oturma izni alma haklar›n›n gelmesini bekler. O gün
özgürlefleceklerini san›p, boflanma haz›rl›klar›na kalk›fl›r. Han›m k›zlar Alman
vatandafl›ysa, bu süre iki y›la düfler. Bu
durumu sezinleyen genç han›mlar iki ya
da üç y›l boyunca, kocalar›n›n yakas›na
yap›fl›p, onlar› duvara dikip: "Seni buraya ben getirdim, aç herif. Bana tamamen
muhtaçs›n!" fleklinde hayk›r›rlar. Yumurta m› tavuktan, tavuk mu yumurtadan
ç›kar tart›flmas›na girmemek için bu toplumsal saptamay› de¤erlendirmeden öylece b›rakal›m.
Almanya’da yaflayan Türk toplumu-
nun en derin yaralar›ndan biri ithal damat-ithal gelin meseleleridir. ‹ki milyondan fazla insan›m›z içinde bu konularla
ilgisi olmayan yoktur herhalde.
Aile yap›lar›n› korumay› bilen büyükler gençlerin aptall›klar›na ald›rmadan, yuvalar›n y›k›lmamas› için ellerinden geleni yapar. Aile yap›s›n› korumak
de¤er yozlaflmas› yafland›¤›n›n bilincinde olmay› gerektirir. Oysa, günümüz
toplumunun, içinde yaflad›¤›m›z hiperaktif toplumun fark›na bile varamayanlar, içinde yaflad›klar› kendi gettolar›n›n
d›fl›na ç›kamayanlar, bir banka genel
merkezinde baflka ülkelerde nas›l savafl
ç›kar›laca¤›n›n kararlar›n›n al›nd›¤›n› anlamaz, bir eyalet maliye bakan›n›n yeflil
sermaye toplay›c›lar›n›n ensesine çöreklenmek amac›yla yasalar ç›kartt›rd›¤›n›
anlamaz, bir Alman bakan›n Almanya’da yaflayan Türk iflçilerin paralar›n›n
çar çur olmamas› u¤runa niçin gayret etti¤ini anlamaz.
Sahici ilmihalleri aramak gerek. Galiba, Alman yasalar› ve ekonomik mevzuat›yla ilgilenen ilmihaller, müslüman
Türklerin en sahici sorunlar›n› ele alan
kitaplar yaz›lmad›kça, cahillerin rejimi
sürecektir. Bak›n›z derneklere ve cemiyetlere, camilere ve cemaatlara, her yerde kendinden ve çevresinden bihaber insanlar sözsahibi. Bu cühela hükümranl›¤›
sona ermelidir. Arzuhal›m›z budur: gelin
çevremizi tan›yal›m, kendimizi bilelim.
Bu köfleyi açan Sinan Aktürk kardeflime teflekkürlerimi bildiririm. Siz say›n
okurlar›mdan her türlü temenni ve flikayetlerinizi içeren mektuplar›n›z› beklerim. (gazetenin adresine, ya da e-posta:
[email protected])
Büyükelçi ‹rtemçelik Hessen’deydi
Hessen Eyaleti'nde temaslarda bulunan Berlin Büyükelçimiz Mehmet Ali ‹rtemçelik, Frankfurt
Baflkonsoloslu¤unda Türk medya mensuplar›n›n üst düzey yöneticileri ile kahvalt›da bir araya geldi.
essen Eyaleti'nde temaslarda bulunan Berlin Büyükelçimiz Mehmet Ali ‹rtemçelik, Frankfurt
Baflkonsoloslu¤unda Türk medya mensuplar›n›n üst düzey yöneticileri ile kahvalt›da bir araya geldi. Büyükelçi ‹rtemçelik Hessen'de yapt›¤› çal›flmalardan oldukça memnun oldu¤unu belitti. Üst düzey medya mensuplar› ile yap›lan kahvalt›l› toplant›n›n ana konusunu da Türkiye'nin AB üyeli¤i oluflturdu. Aral›k
ay›na kadar yap›lacak olan çal›flmalar›
seferberlik olarak de¤erlendiren ‹rtemçelik, her vatandafl›n yapaca¤› çal›flmalar
oldu¤una de¤indi.
AB ortak hedefimiz
Türkiye'nin AB adayl›¤› için 2004 y›l›n›n çok önemli oldu¤unu belirten büyükelçi Mehmet Ali ‹rtemçelik, Aral›k ay›nda Türkiye'ye verilecek cevab›n çok
önemli oldu¤unu belirterek, “Üç ayl›k
görev süresi içerisinde yapt›¤›m çal›flmalarda edindi¤im intiba oldukça iyimser.
Fakat bu iyimserlik çal›flmamay› gerektirmiyor. Aksine çok daha çal›flmam›z
gerekti¤ine inan›yor ve her f›rsatta söyledi¤im gibi her Türk bir Türkiye'dir. Her
H
Türkün Türkiye'nin AB'ye girmesi konusunda yapmas› gereken çal›flmalar› vard›r. Bunun için önümüzdeki zaman› iyi
bir f›rsat bilerek kendimizi kendimizin
anlatmas›nda büyük yarar görüyorum.
Bu görev hem kendimiz için hem de
mensubu oldu¤umuz Türkiye için önemli bir görevdir” dedi
Sorunlar daha kolay çözülecek
Aral›k ay›nda Türkiye'ye verilecek
hay›r cevab›n›n derin yaralara sebebiyet
verece¤ine dikkati çeken Büyükelçi ‹rtemçelik, “Türkiye'ye hay›r demenin telafisi mümkün olmayabilir. Bunun için
bugünkü konum dikkate al›narak hay›r
demek gelece¤i bu günden yarg›lamak
anlam›n› tafl›r. Bu tutum Türkiye ile Avrupa Birli¤i aras›ndaki duvarlar› kald›rmayaca¤› gibi Bat› ile ‹slam dünyas› aras›ndaki önyarg›lar› daha da artt›racakt›r.
Türkiye gibi demokratik laik bir ülkeyi
AB'ye kabul etmemek gibi bir durum or-
taya ç›karsa bat› ile do¤u aras›ndaki münasebetleri de etkiler. Türkiye'nin d›fllanmas› ‹slam dünyas›n›n d›fllanmas› anlam›n› da tafl›yacakt›r” fleklinde konufltu.
“Evet” uyum getirecek
Türkiye'nin Aral›k ay›nda alaca¤›
evet sözü Avrupa ülkelerinde yaflayan
vatandafllar›m›z›n uyuma bak›fllar›n› da
olumlu yönde etkileyece¤ini belirten Büyükelçi ‹rtemçelik, “Avrupa taraf›ndan
d›fllanmayan ve kabul gören Türkiye'nin
Avrupa ülkelerinde yaflayan vatandafllar› taraf›ndan da olumlu etkileri olaca¤›
kesindir. Aksi takdirde hay›r denmesi ile
Avrupa ülkelerindeki vatandafllar›m›zda
ülkeleri ile birlikte kendileri d›fllanm›fl
hissedecekler ve yaflad›klar› ülkelerde
göstermeleri gereken uyumda s›k›nt›lar
meydana getirecektir. Aral›k ay›ndaki
Avrupa'n›n verece¤i karar di¤er yandan
vatandafllar›m›z aç›s›nda y›llar y›l› bekleyen bir çok sorununa da çözümleri de
beraberinde getirecektir. Bizlerde di¤er
AB ülkeleri vatandafllar› gibi bir çok hakka kavuflacak ve yabanc›lar kanunu ile
de¤il Avrupa birli¤i kanunlar›yla muamele görece¤iz” fleklinde konufltu.
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 7
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
UZMANINDAN B‹LG‹LER
HESSEN
7
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
ki kap›l› bir handay›z birinden
girdik di¤erinden ç›k›yoruz
demifl atalar›m›z. Çok önemli
ve anlaml› bir söz.
Do¤um kap›s›ndan dünyaya
geliyoruz ancak dünyan›n neresinde, hangi ana babadan, hangi
flartlarda, hangi renkte, hangi ›rkta, zengin mi fakir mi gibi bir seçene¤imiz yoktur bunu ancak bizi
Yaratan Rabbimiz takdir eder biz
de bulundu¤umuz flartlarda akl›m›z›n vas›tas› ve irademizle bize
gelen elçiler ve ilim ile do¤ruyu
bulmaya çal›fl›r›z. Bizler dünyan›n
baz› ülkelerine baz› insanlar›n
inand›klar›na baz› insanlar›n yaflad›klar› flartlara bakt›¤›m›z zaman ne kadar teflekkür etsek azd›r.
Sevgili okuyucular›m›z geçen
yaz›m›zda sizlere ehliyetin tan›m›
hakk›nda bilgi vermifltik . Bu yaz›m›zda ise sizlere flahs›m› tan›t›p
ve ehliyet de¤ifltirme hakk›nda
‹
‹hsan GÜLER
Sürücü Kursu Ö¤retmeni
[email protected]
bilgi verece¤imizi bildirmifltik.
Sivas’›n Yass›cabel köyünde
01.08.1964 tarihinde dünyaya gelmiflim.
‹lkokul e¤itimimi bu köyde
bitirdim.
1970’de Almanya’ya gelen babam bizleri 1976’da getirdi.
1979’da Hauptschule’yi bitirdim.
1983’de (Zimmermann) Dülger Mesle¤ini bitirdim.
1983’de 3. s›n›f ehliyetimi,
1987’de 2. s›n›f ehliyetimi 1991’de
1. s›n›f ehliyetimi ald›m (ehliyet
s›n›flar› önceden 1, 1a, 2, 3, 4, 5,
idi) 1.6.1999’dan itibaren A, B, BE,
C1, C1E, C, CE, D1, D1E, D, DE,
M, L, T oldu.
1984’den 1989’a kadar baz›
transport firmalar›nda çal›flt›m.
Akflamlar› da baz› floför okullar›nda büroda yard›mc› olmaya çal›flt›m.
1990’da fioför Okulu Ö¤ret-
meni Diplomam› ald›m ve ayn›
fioför Okulunda Ö¤retmen olarak
çal›flmaya bafllad›m.
1992’den itibaren de kendi fiöför Okulumuzda insanlara hizmet
etmekteyiz yard›mc› olmaktay›z.
Bu güne kadar bir çok kiflinin
ehliyet almas›na yard›mc› olduk.
Ve bir çok kiflinin ö¤retmen
olmas›na ve ifl sahibi olmas›na
vesile olduk inflaallah bundan
sonra da elimizden geldi¤i kadar
yard›mc› olaca¤›z.
‹nsanlar›m›z›n deste¤i ile Allah’›n yard›m› ile bizim de gayret
ve azmimiz ile çok ve dürüst çal›flarak.
Bugün insanlar›m›za 2 Okul
ve 6 Ö¤retmen 4 büro eleman›m›z
ile insanlara hizmet etmekteyiz.
Özellikle de vatandafllar›m›za
hizmet etmek onlar›n mutlu olmas›na vesile olabilmek bize mutluluk veriyor. Bu mutlulu¤u bize
yaflatan tüm insanlara teflekkür
ediyoruz. Allah’a da hamd ediyoruz.
Oyalanarak yolculuk yapmakta oldu¤umuz dünyada bir
gün mutlaka ç›k›fl kap›s›na gelip
ölüm vas›tas› ile ahiret yolculu¤umuza devam edece¤iz.
fiunu da unutmayal›m ki bu
oyaland›¤›m›z fleyler bizim ahiretdeki yolculu¤umuzu belirleyecektir.
Geçen say›dak› yaz›m›zdan
dolay› çok kardefllerimizden email ald›k menmuniyetlerini ve
tavsiyelerini bize yazd›lar.
Tüm arkadafllara yaz›m›za
olan ilgilerinden ve tavsiyelerinden dolay› teflekkür ediyorum.
Bundan sonra da bu köflede
buluflarak e-maillerinizi bekliyorum. Bir dahaki yaz›m›zda ise
"Führerschein mit 17" yani 17 yafl›nda Ehliyet hakk›nda sizlere bilgi verecegiz.
Sevgi ve sayg›lar›mla hepinize huzur dolu günler diliyorum.
“Ehliyet” De¤ifltirme
Sevgili Okuyucular!
Önceki yaz›m›zda 1. “Führerschein Umtausch” eski Alman Ehliyetlerini yeni flekliyle de¤ifltirme veya EG ülkelerinden ve fioför E¤itimi ve Trafik sistemi Alman Egitim ve
Trafik sistemine uyar diye kabul edilen ülkelerden al›nan
ehliyetleri Alman Ehliyetine imtihans›z de¤ifltirmeye denir.
2. “Führerschein Umschreibung” yani yabanc› ülkeden
al›nm›fl olan Ehliyetlerin fioför E¤itimi ve Trafik sistemi Alman E¤itim ve Trafik sistemine uyar diye kabul edilmemifl
veya k›smen kabul edilmifl ülkelerden al›nan ehliyetleri Alman Ehliyetine Yaz›l› ve Direksiyon ‹mtihan›na tabii tutularak veya tabii tutulmayarak de¤ifltirmeye denir.
Biz flimdi "Führerschein Umschreibung" yani Almanlar›n deyimi ile 3. ülkelerden al›nan ehliyetlerin de¤iflmesi
hakk›nda sizleri bilgilendirmeye çal›flal›m.
Daha aç›kças› Türkiye’den ehliyet alan ve Almanya’da
de¤ifltirmek isteyen vatandafllar›m›z› ilgilendiren durumlara bakal›m.
Bir flah›s Almanya’ya girifl tarihinden itibaren 6 aydan
fazla Almanya’da kalacak ise yabanc› ülkeden ald›¤› ehliyeti ile Almanya’da 6 ay araç kullanabilir.
Almanya’da 6 aydan fazla oturma müsadesi ald›ktan
sonra yabanc› ülkeden ald›¤› ehliyet ile 6 aydan sonra araç
kullanamaz.
fiayet Almanya’ya girifl tarihinden 6 ay sonra tafl›t kullan›rsa "ehliyetsiz tafl›t kulland› anlam›na gelir" ki
1.Para cezas› al›r
2. Ehliyeti elinden al›n›r
3. Ehliyet almas› için yasak süre konur.
4. Duruma göre MPU psikolojik terapiye tabii tutulur.
5. Araç sigortas› herhangi bir kazada zarar› ödemez.
Ancak ehliyetini 3 sene içerisinde Alman Ehliyetine çevirebilir. fiayet 3 sene içerisinde yabanc› ülkeden ald›¤› ehliyetini Alman Ehliyetine çevirttirmedi ise o ehliyet Almanya’da tamamen geçersizdir‚ de¤ifltiremez de.
Almanya’da Oturumu olan bir flah›s yurt d›fl›ndan ald›¤› (mesela izinde) ehliyeti Almanya’da geçerli de¤ildir ve
de¤ifltiremez.
Almanya’ya yeni gelen veya akrabas› gelecek olan vatandafllara tavsiyemiz:
- Almanya’ya geldikten sonra en k›sa zamanda araç
kullanmadan önce
1. fioför Okulu ile görüflüp bir kaç direksion dersi al›p
sonra sürüflünü Almanya flartlar›na göre müsaade edilen 6
ay süre içinde gelifltirsin ki sonra imtihana girece¤i zaman
fazla direksion dersi almak mecburiyetinde kalmas›n.
2. Almanya’da Oturum Müsadesi ald›ktan hemen sonra
ehliyetini de¤ifltirmek için Ehliyet Dairesine dilekçe versin
ki 6 ay dolmadan ehliyetini alabilir dolay›s› ile 6 ay sonra
ehliyetsiz kalmaz; sizin de bildi¤iniz gibi hangi iflyerine
gitseniz sizden ehliyet sorarlar.
3. Türkiyeden a¤›r vas›ta ehliyeti alanlar B s›n›f›n› de¤ifltirdikten sonra A¤›r vas›tay› da uygun fiyata de¤ifltirebilirler. Yaz›l› imtihanlar›na da Türkçe girebilirler.
4. Yaz›l› Derslere (14 defa) kat›lmak mecburiyeti yok
ama Alman Trafik kanun ve kurallar›n› tan›mak için kat›lmalar›n› tavsiye ederiz.
fiahs›n Almanya’ya girifl tarihinden itibaren 3 sene içerisinde ehliyetini de¤ifltirmesi için gerekli ifllemler ve gerekli
evraklar flöyledir:
1. Geçerli bir Nüfuz Cüzdan› veya Pasaport.
2. Ehliyet De¤ifltirmek için baflvuru dilekçesi (floför
okulundan veya ehliyet dairesinden al›n›r)
Bu dilekçe doldurulduktan sonra Muhtarl›kta mühürlenip di¤er evraklarla birlikde ehliyet dairesine verilir.
3. 1 x Adet Vesikal›k Resim
(Bayanlar Pasaportunda aç›k resim kullanm›fl ise ehliyete de aç›k resim vermek zorundad›r.)
4. ‹lkyard›m belgesi
5. Göz testi belgesi
6. A¤›r vas›ta için sa¤l›k raporu
7. Ehliyetin tercümesi. ❏
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 8
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
YAZI DOSYA
8
HESSEN
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
‹nsanlar sizin evlili¤inize bak›p
illallah m› diyorlar?
Evlilik nedir?
Siz birliktelik için do¤muflsunuz. Ölüm mele¤inin
beyaz kanatlar› sizi ay›rana kadar ayr›lmayacaks›n›z. Allah`›n sessiz tan›kl›¤›nda bile beraber olacaks›n›z. Ama birlikteli¤inizde mesafeler b›rak›n; b›rak›n ki, cennetin rüzgarlar› aran›zda dans edebilsin...
Birbirinizi sevin ama, aflk tutsakl›¤› istemeyin... B›rak›n, aflk, ruhunuzun k›y›lar›na vuran dalgalar gibi
olsun... Birbirinizin barda¤›n› doldurun ama ayn›
bardaktan içmeyin; ekme¤inizden verin birbirinize
ama ayn› somundan ›s›rmay›n...
Birlikte flark› söyleyin; lakin birbirinizi yaln›z b›rakmay› da bilin.
Saz›n telleri de yaln›zd›r ve armoni içinde ayn› melodiyi seslendirir...
Birbirinize kalbinizi verin ama karfl›l›kl› kilitleyip
saklamak için de¤il! Sadece hayat›n eli o kalbi saklar! Birlikte durun, ama yap›flmay›n; tap›naklar›n
sütunlar› da bitiflik de¤ildir!.. Ve mefle ile ç›nar birbirlerinin gölgesinde büyümezler...
Zaman Gazetesinin eki
Ailem Dergisinden al›nm›flt›r
Evlilik için önce kendimizi ve sorumluluklar›m›z› düflünüp, hayattan
beklentilerimizi “cennet” merkezine ve “r›za” eksenine oturtmam›z gerekiyor.
on y›llarda boflanma konusunda iyice dizginleri elden kaç›rd›k. Evlenenlerin say›s›n›n çoklu¤u iyi;
ama maalesef son y›llarda boflanma oranlar› evliliklerin üstünde yer al›yor. fiöyle ki; bir yuva kurulurken
bir baflka yuvan›n y›k›lmakta oldu¤u yap›lan araflt›rmalarla ortaya ç›k›yor. Bu tüm dünyada böyle; ancak bizi
toplum olarak di¤er milletlerden ay›ran çok önemli bir
özelli¤imiz yok muydu? Her konuda bize örnek olan
Efendimiz’in (sas) evlilik konusundaki fiilleri ve sözleri
art›k bizi teskin etmiyor mu? Çünkü o yapt›¤› evliliklerle de, aile hayat›n›n nas›l olaca¤›n› aleni bir flekilde ortaya koymufl durumda. Yap›lan araflt›rmalar boflanmalar›n art›k “dindar” olarak tan›mlanabilecek insanlar aras›nda da artt›¤›n› ortaya koyuyor. Öyle ki güzel dinimiz
S
‹slamiyet’i yaflama ve yaflatma gayreti içinde olan birçok
kiflinin yuvas›nda cennet nümunesi bir hayat› yakalayamad›klar› ortaya ç›k›yor. Peki neden böyle oluyor? Biz o
âlemlere rahmet olarak gönderilen Resule (sas) ümmet
olmak için gerekli gayreti sadece namaz k›larak, oruç
tutarak m› gösterece¤iz? Hakiki Müslüman olma vas›flar›n› sadece bunlar› yapmakla yetinerek mi elde edebiliriz?
Yuvas›nda fliddet, öfke ve huzursuzluk olanlara sormak istiyorum; her f›rsatta ‘ümmetim’ diyerek inleyen
Peygamber Efendimiz’i evimizde a¤›rlayacak flekilde bir
yaflant›m›z var m›? Yuvan›zdan yay›lan mutluluk kokular› çevrenizdekileri de özendirip teflvik edecek kadar
yo¤un mu? Yoksa insanlar sizin evinizin önünden ge-
çerken “illallah” diyerek yüzlerini ekfliterek mi geçiyorlar?
Evlilik konusunda onlarca kitap var. Bu konuda neden bu kadar çok araflt›rma yap›l›p kitaplar yaz›l›yor,
seminerler düzenleniyor, çeflitli iletiflim merkezleri kuruluyor acaba? Birtak›m yanl›fll›klar› ac›larla beraber yaflayan insanlar, di¤er insanlar›n ayn› hataya düflmemesi
için tecrübelerini, bildiklerini, ö¤rendiklerini duyurmaya, ça¤›, nesili uyand›r›p t›kan›kl›klar› gidermeye çal›fl›yorlar. Acaba kaç›m›z bugüne kadar yay›mlanan bu
eserlerden birini okuma ve araflt›rma e¤ilimi içinde bulunduk? Önce kendimizi ve sorumluluklar›m›z› düflünüp, hayattan beklentilerimizi “cennet” merkezine ve
“r›za” eksenine oturtmam›z gerekiyor. ❏
Duan›n gücü
ouise Redden isimli çok fakir giyimli
bir kad›n yüzünde derin bir hüzünle
manava girer. Dükkan sahibine mahçup bir flekilde yaklafl›r. Kocas›n›n çok hasta oldu¤unu, çal›flamad›¤›n›, yedi çocu¤u
ile birlikte aç kald›klar›n› ve yiyece¤e ihtiyaçlar› oldu¤unu söyler. John Longhouse
isimli manav ona ters bir flekilde bakarak
derhal dükkan›n› terk etmesini ister. Kad›n
ailesinin ihtiyaçlar›n› düflünerek, “lütfen
efendim” der, “param›z olur olmaz getirip
borcumu ödeyece¤im.”
John veresiye mal veremeyece¤ini, çünkü eski bir müflterisi olmad›¤›n› ve kendisinde bir hesab›n›n bulunmad›¤›n› söyler.
O s›rada dükkandaki bir müflteri ikisinin
aras›ndaki bu konuflmay› dinlemektedir.
Kad›n›n anlatt›klar›ndan etkilenen adam
L
John’a yaklafl›r ve ben o kad›n›n almak istediklerine kefilim der. Ailesinin ihtiyac› olan
fleyleri ona ver. Bunun üzerine manav çok
isteksiz bir flekilde kad›na döner ve “Bir
al›flverifl listen var m›yd›?” diye sorar. Louise “Evet efendim” der. “Tamam” der manav. “fiimdi onu terazinin flu kefesine koy,
onun a¤›rl›¤›nca di¤er kefeye istediklerinden koyaca¤›m!” diye de ekler alayc› bir tav›rla. Louise bir an duraksar, sonra bafl›n›
önüne e¤er ve çantas›n› açarak üzerine bir
fleyler karalanm›fl bir ka¤›t parças›n› ç›kart›r ve manav›n gösterdi¤i kefeye b›rak›rken
bafl› hâlâ öne e¤iktir. Manav terazinin di¤er
kefesini doldurmaya bafllar. Ancak olanlar
karfl›s›nda gözleri hayretle büyümüfltür.
Manav müflteriye dönerek, k›s›k bir sesle,
“inanam›yorum” der. Gerçekten de inan›la-
cak gibi de¤ildir. Manav kefeye birçok fley
doldurmufltur; ama nafile, di¤er kefeyi yerinden bile k›p›rdatamamaktad›r. Terazinin
kefesi art›k üzerindekileri almayacak kadar
doldu¤unda çaresiz hepsini bir torbaya
doldurarak kad›na verir.
fiaflk›nl›kla üzerinde bir fleyler çiziktirilmifl ka¤›d› eline al›r ve okur. Bir de bakar ki
ka¤›t, al›flverifl listesi de¤ildir, sadece bir
dua yaz›l›d›r üzerinde:
“Allah’›m! Neye ihtiyac›m oldu¤unu
Sen biliyorsun, kendimi senin ellerine teslim ediyorum.”
Manav tafl gibi bir sessizli¤e bürünmüfltür. Louise kendisine teflekkür ederek dükkandan ayr›l›r. Müflteri John’un eline bir elli dolarl›k tutufltururken, “Her kurufluna
de¤di.” der. Daha sonra John Longhouse
terazisinin kefelerinin k›r›lm›fl oldu¤unu
görür. Bu nedenle duan›n ne kadar a¤›r
çekti¤ini Allah’tan baflka kimse bilemez.
DUA B‹Z‹M ‹Ç‹N H‹ÇB‹R MAL‹YET‹
OLMAYAN BEDAVA B‹R HED‹YED‹R.
2. sayi sayfalar
28.04.2009
Hayat
13:55 Uhr
Seite 9
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
HESSEN
SERBEST KÜRSÜ
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
Entegrasyon ve Biz
renk ve köken fark› gözetmeksienab-› Allah, yaratm›fl olzin flu prensipleri öne ç›kararak
du¤u varl›klar içerisinde
ideal entegrasyonu gerçeklefltireen mükemmel olarak insabilirler:
n› yaratm›fl ve di¤er yarat›lanlar›
. “Can emniyeti” (yaflama
ise insanl›¤›n hizmetine sunmuflhakk›”
tur.
- “Ak›l emniyeti” (serbest dü‹nsanlar, hayvanlardan ve bitflünce ve düflündü¤ünü aç›klama
kilerden ayr› olarak çok bariz
hakk›)
özelliklerle donat›lm›flt›r. Do¤ru- “Din emniyeti” (Din seçme
yanl›fl, iyi-kötü, güzel-çirkin, zuve dini inançlar›na göre yaflama
lüm-adalet ve Hak-Bat›l ayr›m›nhakk›)
da belirleyici özelliklere sahiptir.
- “Nesil emniyeti” ( Aile kurBu ba¤lamda insanlar di¤er yarama ve toplu olarak yaflam hakk›)
t›lm›fllardan üstündür ve farkl›- “Mal emniyeti” (Mal-mülk
d›r.
edinme ve bunlar› harcama hakKur`an-› Kerim`in ‹sra suresik›)
nin yetmiflinci ayetinde:
Bütün bu haklar zinciri öne 盓Biz gerçekten de insano¤lunu
kar›lmal› ve bu çerçeveden entegflerefli k›ld›k ve onu karada ve derasyona bak›lmal› ve öyle de denizde çeflitli vas›talarla tafl›d›k.
¤erlendirilmelidir.
‹nsano¤luna en güzel r›z›klar verdik. ‹nsano¤lunu
Entegrasyonun gerçekleflebilmesinin olmazsa oldi¤er yaratt›klar›m›zdan cidden üstün k›ld›k” buyumaz flartlar›n›n birincisi “diyalog”tur.
ran Allah (c.c.), insan›n önemine iflaret etmifl ve inDiyalog, kelime olarak iki kiflinin karfl›l›kl› konuflsanla birlikte insan›n ihtiyaçlar›n›n da önemli oldumas› demektir. Bu konuflman›n uyum içinde, birbiri¤una dikkat çekmifltir.
ne sayg›l›, ama kendi kültür ve düflüncelerini koru‹nsan ayn› zamanda topluluk halinde; farkl› milyarak yap›lmas› gerekir. Zaman zaman da kendi göletler, inançlar ve toplumlar halinde yaflamaya yatk›n
rüfl ve düflüncelerinden fedakarl›kta bulunmak diyaolarak yarat›lm›flt›r. Bütün bu farkl›l›klara karfl›n Allog için gereklidir.
lah insana, yaratan›n› tan›mak ve ona ibadet etmek
Buradan hareketle, farkl› kültür ve inançlara sagörevi yüklemifltir. Bu görev, önemli bir görevdir.
hip topluluklar›n bar›fl içinde yaflayabilmelerinin teYeryüzünde huzur ve bar›fl›n temin edilmesinde, inmelinde diyalog yatmaktad›r.
sanlar›n farkl›l›klar›n›n hofl görülDiyalog, entegrasyonu germesinde Allah için yap›lacak olan “Entegrasyon” (uyum
çeklefltirdi¤i gibi ayn› zamanda
kulluk etkin rol oynamaktad›r.
Bununla birlikte insan, pekçok sa¤lamak) ön plana ç›k- toplumsal dayan›flmay›, uyuflmafleye ihtiyaç duyacak flekilde ya- maktad›r. ‹çinde yaflad›¤›- y› ve iflbirli¤ini gerektirir. ‹nsanlar›n kendi düflüncelerini, dini
rat›lm›flt›r. En az›ndan, hayat›n›
m›z
toplumun
her
bir
ferinançlar›n› ve dini inançlar›ndan
devam ettirecek yeme-içme ihtiyaçlar› en önemli ihtiyac›d›r. Bu di, bu prensipler zinciri- kaynaklanan davran›fl biçimlerini
baflka insanlara anlatmas› veya
ihtiyaçlar›n giderilmesi s›ras›nda
nin çerçevesi içerisinde, aktarabilmesi için diyalog yolunu
karfl›lafl›lan zorluklar›n ortadan
kald›r›lmas›nda uygulayaca¤› karfl›l›kl› sayg› ve hoflgörü seçmeleri gerekmektedir.
‹nançlar, kültürler ve milletmetodlar/usüller, baflkalar›n›n
ortam› meydana getirir ve
leraras› çat›flmalar ve hatta sahaklar›n› ortadan kald›racak mebirlikte uyum içinde yafla- vafllar hep diyalog eksikli¤inden
tod ve usüller olmamal›d›r.
‹nsanlar ço¤al›p baflkalar›n›n ma bilincine eriflirse, mut- kaynaklanmaktad›r. ‹nsanlar›n
farkl› ülkelerde do¤up büyümelehaklar›na tecavüz etmeye bafllay›nca yeryüzünde huzursuzluk luluk yolunu yakalam›fl rini, onlar›n inançlar›nda da
bafllad›. Bu huzursuzluklar›n gi- olur. Ve böylece arzu edi- farkl›l›klar›n olmas›n› çok
do¤al/normal kabul etmek gerederilebilmesi için Peygamberler,
len
entegrasyon
gerçekleflkir. Bu farkl›l›klar›n çat›flmaya
Allah`›n nas›l bir dünya istedi¤idönmesini önleyebilmenin yolu
ne ve insanlar›n bunlara nas›l uy- mifl olur.
diyalogdur. Bu aç›dan, bak›lmas› gerekti¤ine dair mesajlar ged›¤›nda, insanlar›n birbirleriyle anlaflmalar›n›n ve
tirdi. Bu mesajlar›n en önemli ve dikkat çekici yani,
birlikte uyum içinde yaflamalar›n›n metoduna da diHak-Hukuk anlay›fl›n› oturtmak olmufltur.
yalog denir.
Hemen hemen bütün dinlerde insana sayg›,
Ancak ve ancak; aile, okul ve toplumla sa¤lanaönemli bir yer tutar. ‹slam Dini gibi Allah taraf›ndan
cak
ciddi diyaloglar ideal entegrasyona zemin haz›rgönderilen di¤er semavi dinlerde ise, dini emirler ilalar.
hi oldu¤undan, insan haklar›na sayg› göstermek de
Bunun ötesi asimilasyondur ki, bizler kesinlikle
ilahi bir emirdir.
buna karfl›y›z.
‹flte bu ba¤lamda “Entegrasyon” (uyum sa¤laYabanc› bir toplumun kültürünün içinde erimek
mak) ön plana ç›kmaktad›r. ‹çinde yaflad›¤›m›z topve yokolmak fleklinde de tarif edilen asimilasyon zalumun her bir ferdi, bu prensipler zincirinin çerçeverarl›d›r ve bunun da ötesinde kiflinin veya toplumun
si içerisinde, karfl›l›kl› sayg› ve hoflgörü ortam› meykendisini inkard›r.
dana getirir ve birlikte uyum içinde yaflama bilincine
Sonuç olarak; “Entegrasyona evet” ama “asimieriflirse, mutluluk yolunu yakalam›fl olur. Ve böylece
lasyona hay›r” diyoruz.
arzu edilen entegrasyon gerçekleflmifl olur.
Toplumun bilgilerine arzolunur.
‹çinde yaflad›¤›m›z toplumun her ferdi din, dil,
C
Dr. Yusuf IfiIK
‹lahiyatç›-E¤itimci
9
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 10
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
10
B‹LG‹LEND‹RME
HESSEN
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
2004 ne getirdi, ne götürdü?
ASIM
TOZO⁄LU
Çift ev müjdesi
Federal Almanya vergi yasasında
sık sık yapılan de¤iflikliklerden dolayı
en çok etkilenen vergi mükelleflerinden
bir gurup, hiç flüphesiz mesle¤inden dolayı çift evde yaflayan kiflilerdir.
Bu gurubun tipik örne¤ini
de Almanya’ya gelen birinci
nesil insanlar teflkil ediyordu.
Bu kifliler. bir yandan Almanya’da çalıflırken, di¤er taraftan
Türkiye’deki (veya mesela Yunanistan’daki) eflininin ve çocuklarının bulundu¤u evi geçindirmekle yükümlü olduklarından, buradaki masraflarının büyük bir kısmı vergiden
muaf tutuluyordu. fiüphesiz
Almanya’da bir flehirde oturdu¤u halde, mesle¤inden dolayı baflka bir flehirde oturan
kifliler de çift ev masraflarını
vergiden düflebiliyorlardı.
Peki neydi bu masraflar?
1) Almanya’daki evinin kira elektrik ve ısınma masraflar›,
2) Türkiye’ye gidifl gelifl
uçak biletleri
3) Almanya’da kaldı¤ı sürece belirli bir miktarda yemek
masrafları
4) Türkiye’ye yapılan telefon masrafları.... vb. masraflar
1996 yılında getirilen bir
de¤iflikle, bu masrafların sadece iki yılla sınırlandırılması,
o zaman büyük bir flok etkisi
yaratmıfltı.
Efli ve çocukları Türkiye
veya baflka bir ülkede olanlar
için yapılan itirazlar netice
vermeyince, bazı kiflilerin davayı Federal Anayasa mahkemesine götürmesi sonucu,
yüksek mahkeme, davacıya
hak vermifl ve o günden bu
yana açık olan davalara maliyelerin ödeme yapmasını karara ba¤lamıfltır.
Zamanında, ‘’bir mahkeme
kararı çıkana kadar dosyam
bekletilsin’’ fleklinde maliyeye müracaat
edenlerin dosyaları flimdi yeniden ifllem
görüyor ve hak ettikleri paralarını faizleriyle birlikte alacaklar.
fiimdi ne olacak ?
Efli Türkiye’de olanlar veya bekar
olup da belirli bir süre için Almanya’ya
çalıflmaya gelen ‘Greencard’ sahibi vatandafllarımızın mutlaka ‘Çift ev masrafları’nı maliyeye bildirmelerini tavsiye ederiz.
Çift evin önemli flartı, Türkiye’deki
evin kirasının devam etmesi ve efli Türkiye’de olanlar için en az bir defa eflini
ziyaret etmesi gereklidir.
Federal Almanya’da, mesela Frankfurtta efli ve çocukları ile oturan ve ifli
icabı uzak flehirlerde çalıflan kimseler,
evlerine gelemedikleri sürece, mesela
Münih’teki odasının kirasını, hafta içi
telefon görüflmelerini, oradaki yemek
masraflarını ve hafta sonları evine gidifl
gelifl masraflarını vergiden düflebilirler.
2004 Ne getirdi, ne götürdü?
Federal Alman vergi yasasında yapılan önemli de¤ifliklikleri, daha önce
ne idi, flimdi ne oldu fleklinde siz de¤erli okurlarımıza sunmak istiyoruz.
Bunlar:
1) Temel vergi muafiyeti 7235
¢’dan, 7664 ¢ ’ya yükseltildi,
2) Çift ev masrafları iki yılla sınırlandırılmıfltı, 2003’den geçerli olmak
kaydıyla yeniden vergiden düflülebilecek,
3) Eigenheimzulage yeni evlerde
2556 ¢ ve eski evlerde 1267 ¢idi,
fiimdi eski veya yeni ev farketmeksizin 1250 ¢ oldu,
4) Kinderzulage çocuk baflına 767 ¢
dan 800 ¢ yükseltildi,
5) Abfindung (Çıkıfl parası) alanlarda
birinci basamak 8181 ¢ yerine 7200¢
vergiden muaf, ikincisi 10226 ¢ yerine,
9000 ¢, üçüncü basamak vergi muafiyeti
ise, 12271 ¢’dan 11000 ¢’ya düflürüldü,
6) Wohnungsbaupraemie kaldırılmadı ve yüzde 10 yerine yüzde 8,8’e
düflürüldü,
7) Sparfreibetrag, yani vergiden muaf olan faiz gelirleri evlilerde 3100
¢’dan 2740 ¢’ya, bekarlarda ise 1550
¢’dan 1370¢’ya indirildi,
8) ‹fl yeri çok yakın olanlarda 1044 ¢
yerine 920 ¢ yol muafiyeti tanınacak,
9) ‹fl yeri uzak olanlarda ise, ‘Entfernungspauschale’ km baflına sadece 30
cent hesaplanacak,
10) Vergiden muaf olan ‘Jobtickets’
kaldırıldı ve vergiye tabi olacak ( Pauschal yol parası verilebilir),
11) Haushaltsfreibetrag olarak adlandırılan ve çocuklarıyla yanlız yaflayan kimselere tanınan 2300 ¢ yıllık
1308 ¢ ya düflürüldü
Yukarda de¤inilen her konuda, okuyucularımıza ayrıntılı bilgi, gelecek sayılarımızda verilecektir.
Türkiye Sınıf Atladı
Federal Almanyada yaflayan vergi mükelleflerinin Türkiye’de yaflayan akrabalarına
yaptıkları bakım miktarları
yükseltildi.
1996 Yılında Afrika ülkeleri sınıfına indirilen Türkiye, 1
ocak 2004’tan itibaren geçerli
olmak flartıyla bir üst sınıfa çıkarıldı. Bu de¤ifliklikle gurbetçilerimize daha iyi bir maddi
menfaat sa¤lanmıfl olacak.
Dünya ülkelerini flimdiye
kadar üç kategoride ele alan
Alman maliyesi, yeni düzenlemeyle dört kategoride de¤erlendiriyor ve;
Türkiye flimdiye kadar
olan üçte bir yerine, artık yüzde elli oranında Almanya’ya
oranla de¤erlendirilecek.
Kısacası, flimdiye kadar
yılda 2400 ¢ kifli baflına bakım
yapılırken, bundan böyle 3822
¢ kifli baflına bakım yapılacak.
Almanya’da yaflayan iflsiz
veya emekli olan akrabalara
bakım miktarı 2004 yılında
7644 ¢ (birinci sınıf ülkeler:
Almanya, ‹talya, Belçika vb.),
ikinci sınıf ülkeler olarak (örne¤in Yunanistan, Kıbrıs, Slovenya, Kore cumh.) dörtte üç
miktarında, yani 5733 ¢ bakım kabul edilecek, üçüncü sırada yer alan ülkeler (Türkiye,
Polonya, Brezilya vb.) 3822 ¢,
dörtte bir bakım kabul edilecek ülkeler (örne¤in Afganistan, Fas, Eritre vb.) 1911 ¢ bakım olarak belirlendi.
Havalelerin ocak ayında
bafllatılarak, muntazam aralıklarla yıl sonuna kadar yapılması ve Türkiye’den gelen
alındı belgelerinin de mutlaka
saklanması salık verilir.
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Hayat
Seite 11
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
HESSEN
‹NCELEME
11
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
Ergenlik Ça¤› ve Getirdi¤i Problemler
Mehmet ATEfi
uhtemelen hepimizin malumu
olan, ancak günlük yaflamda s›kça
ihmal edilen bir soruna dikkat çekerek konu hakk›ndaki hassasiyetimizi tazelemek niyetindeyiz. ‹nsanl›k tarihi boyunca genç nesillerin, mahiyeti gere¤i, eski nesillere karfl› bir muhalefet içinde kendi do¤rular›n›, kendi yanl›fllar›n›, kendi estetik anlay›fllar›n›, usul ve üsluplerini ve
nihayet hayat içerisinde üstlenilecek olan
kendi rollerini tesbit etme gayretinde olduklar›n› görmekteyiz. Ancak yine görmekte, ürpermekte ve korkmaktay›z ki,
günümüz ça¤›nda gözlemlenen ´kuflak çat›flmas›´ mazideki örneklerden çok daha
farkl› boyutlarda gerçekleflmekte, ictimai
dengelerin bozulmas›na seyirci kalan günümüz insan›n› çok daha çetin sorunlara
karfl› karfl›ya getirmektedir.
Yozlaflman›n, kemmiyetlesmenin, toplumsal ve ahlaki çöküntünün neticesi olarak karfl›m›za dikilen gençlik (maalesef ço¤unlu¤u itibariyle), öz de¤erlerinden mah-
M
rum, ruhi köklerinden bihaber, hayat içerisinde baflar›s›z, flaflk›n ve sapk›n bir insan
tiplemesinin toplosunu çizmektedir. Ne
yaz›k ki, sorunun fark›nda, hatta belki de
problemin varl›¤›ndan son derece rahats›z
olunca da, sorunun gederilmesine yönelik
çal›flmalar yeterince gerçeklefltirilememektedir.
Bizler sivil toplum kurulufllar› olarak,
cemiyetlerde, teflkilatlarda, gençlik lokallerinde, problemlerin tahlili, teflhisi ve tedavi imkanlar› mevzuunda somut çal›flmalar
ortaya koymaktay›z. Bu amaç ve hedefle
teflkilat içerisinde ve çevresinde sürdürülen toplu ve bütüncül faaliyetlerin bir parças› olarak, araflt›rma ve inceleme çal›flmalar›yla sorumlu ehil katrolar oluflturulmufltur. Afla¤›da yer alan gözlem, tesbit ve
yorumlar, bu ekiplerin çal›flmalar›ndan
neflet eden verilerden derlenmifltir.
Bireylerin hayata gözlerini açt›¤›
önemli ve zaruri yap›, taktir edilir ki ailedir. Gelecek hayat süreci içerisinde karfl›laflaca¤› her türlü olaya yaklafl›m bilincini
bu yap›dan almaktad›r. Bu yap›n›n ehemmiyeti, de¤iflmeyen de¤erler olan nasslarda as›rlar öncesinden haber verilmifltir.
Gençlerin aile ile olan ba¤lar› flahsiyetlerinin geliflimi ve iç oluflumlar› aç›s›ndan büyük bir etken olarak gözükmektedir. Temel problemlerin hemen hepsinin kaynaklar› aile ortam›nda aranmal›d›r.
Her ne kadar çocu¤un e¤itimi, ana
rahminde bafllasa ve gözlerini dünyaya açmas›yla devam etse de, zahir planda çocu¤un (çocukluktan ç›k›p) biyolojik, f›tri,
duygusal ve zihinsel aç›dan dönüm noktas›, k›r›lma an›, ergenlik ça¤› olarak görülmektedir. Ergenlik yafl›nda olan genç, oldukça s›k›nt›l›, heyecanl› ve kaprislidir. Bu
hal anne ve babay› da etkiler ve bütün aile
yap›s›na etki eder. Kendi alanlar›na yap›lan her müdahaleyi hürriyetine uygulanan
bir k›s›tlama olarak alg›layan genç, bir an
önce kendi ba¤›ms›z hayat›n› oluflturma
hevesindedir.
S›k›nt›lar burada bafllar ve zaman geciktirmeden, gençteki buhran ak›lc›l metotlarla kanalize edilmesse kal›c› huzursuzluk ve dengesizliklere yol açar. Gençlerin ergenlik ça¤› s›ras›nda, velilerin flikayetleri afla¤›daki hususlar üzerinde yo¤unlaflmaktad›r.
- Yersiz huzursuzluklar
- Tedirginlik ve sebepsiz öfkeler
- Faydas›na söylenenlere sert tepki
- Eve geç gelme
- Aldatma ve yalan konuflma
- Kardeflleriyle uyumsuzluk
- Söz dinlememek
- Veliler taraf›ndan zararl› olarak telakki edilen arkadafllar edinmek
Bu olumsuzluklar›n istenmeyen vak›alarla sonuçlanmas›, anne ve babalar›n
maalesef hadiselere yaklafl›m tarzlar›ndaki
bilinçsizli¤inden, gençteki de¤iflimin sebeblerini sezemediklerinden, bunun bask›yla ortadan kalkaca¤›n› zannetmelerindendir.
Bu zor ve s›k›nt›l› dönemde aileler, çok
dikkatli ve temkinli olmakla mükelleftir.
Gençlerin hayat›n ak›fl› içerisindeki s›k›nt›lar›yla duyarl›l›k ve hassasiyetle muhatab olunmal›d›r. Bahsetti¤imiz araflt›rmalar›n neticesinde, ergenlik yafllar›ndaki
gençlerin velileri hakk›ndaki flikayetlerinin afla¤›daki maddeler alt›nda toplanabilece¤i anlafl›lmaktad›r.
- Evde al›nan ve kendilerini de ilgilendiren kararlarda fikirlerinin sorulmamas›
- Kendilerine hala çocuk muamelesi
uygulanmas›
- Arkadafl çevrelerinin be¤enilmemesi
- Yapt›klar› her iflin elefltirilmesi
- Anne ve baba aras›nda s›kça cerayan
eden tart›flma ve kavgalar
- Yeterli harçl›k verilmemesi
- Okul durumlar›n›n be¤enilmemesi
Bilhassa yurtd›fl›nda yaflayan toplumumuzda bu problemlerin daha ciddi boyutlara taflt›¤› izlenmektedir. Burada hayatlar›n› sürdüren nesillerde yukarda say›lan meselelerin daha yüksek oranlarda belirmesinin yan›nda, kendi toplum yap›lar›na has yeni ve farkl› sorunlar›n da türedi¤i
bir gerçektir.
- Dil problemi
- Asimilasyon
- Kültür erozyonu
- Günlük hayatta farkl› oranlarda kendini gösteren yapanc› düflmanl›¤›
- Gettolaflma ve çeteleflme zihniyeti
- Okul e¤itiminde beliren problemler
- ‹flsizlik
- Az ve yetersiz gelir
- Afl›r› serbest ve esnek hayat›n getirdi¤i menfi sonuçlar
- Zararl› tv programlar›
- Velilerin ikisinin de çal›flma zorumlulu¤u
- Çarp›k dini ak›mlar
- Dar ve küçük dairelerde yaflama
mecburiyeti
- Kendisi için de¤erli olan hassasiyetlere ön yarg›
Sonuç olarak, inisiyatif alan›m›z›n d›fl›nda gerçekleflen bir çok hadiselerin getirdi¤i imkan ve flartlar, gerçekten de bugün
insan›m›z› son derece a¤›r bir imtihana tabi tutmaktad›r. Fakat o a¤›r imtihan, belki
de daha büyük bir fliddetle, gençlerimizin
de s›rt›na yüklenmektedir.
Sadece ana hatlar›yla çerçevelendirmeye çal›flt›¤›m›z, çözüm yollar›ndan ziyade
sebeblerini sorgulamaya gayret etti¤imiz
mesele, bugün hepimizin karfl›s›nda, içleri
kemiren bir hastal›k boyutunu almaktad›r.
Bu boyutu iyi alg›lay›p, gelece¤imizi,
toplumumuza faydal› hale çevirme gayretinde olmam›z gerekmektedir.
Gayret bizlerden olmal›, sonuç Rabbimize tevdi edilmelidir.
MEMLEKET HAVASI TENEFFÜS ETMEK ‹STEYENLERE
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 12
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
DOSYA
12
HESSEN
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
Avrupa`da inanç özgürlü¤ü?...
‹
Bu sebeble hiç bir kimsenin inanc› gere¤i k›nanmamas›, inanc›
gere¤i toplumdan d›fllanmamas›n› arzuluyoruz. Hiç kimseye
zorla baflörtüsü örttürmenin mümkün olmad›¤›n› anlat›rken,
hiçkimsenin baflörtüsünün de zorla al›nmas›na tahammülümüzün olmad›¤›n›n da alt›n› çizerek vurgulamak istiyoruz.
Meseleyi asl›nda bugün Avrupa`da
önemli bir gündem haline getirilen Baflörtüsü problemine getirmek istiyoruz.
Bundan 1400 y›l› geçen bir zaman
içerisinde son din ve hatta Kur`an-›
Kerimin tabiri ile kemale erdirilmifl bir
din olan ‹slam dini Yüce Allah (C.C)
taraf›ndan insanl›¤a kurtulufl recetesi
olarak sunulmufltur. ‹nan›p inanmama
özgürlü¤ü herkesi kendi inisiyatifi dahilindedir. Ama varolan flu gerçe¤in
asla gözard› edilmemesi gerekmektedir. ‹slam, ilahi bir dindir ve bu yüce
dinin de mensubiyeti alt›nda olan insanlara bir hayat biçimi ortaya koymaktad›r. ‹nsanl›¤›n mutlak manada
huzurunu temin edecek kural ve kaideleri ortaya koymufltur.
Baflörtüsü de müslüman han›mlar
için mutlak manada bir kurald›r. Zira
Kur`an-› Kerim`de buna dalaleten ayeti kerimeler mevcuttur.
Bir müslüman han›mefendi; benim
dinim bana bunu emrediyor, ben dinimi yaflamak istiyorum düflüncesi ile
inanc›n›n gereklerini yaflamas› onun
hakk›d›r.
Bugün baz› Avrupa ülkeleri ve hatta Almanya`da Türklerin oylar› ile
Meclise girme hakk›n› elde etmifl Türk
as›ll› milltvekili taraf›ndan, baflörtüsü-
Başörtüsü bütün
memurlara yasaklanacak
essen eyaletinde
H
"Hoflgörüsüzlük baflör-
iktidardaki hı-
tüsü gibi agresif sembol-
ristiyan demok-
lerle bafllıyor ve uyuma
rat CDU partisinin Eya-
büyük zarar veriyor." di-
let Meclis Grubu baflör-
ye konufltu. Allensbach
tüsünün Hessen eyale-
Ensititüsü'nün yaptı¤ı
tinde sadece ö¤retmenle-
anketlerde halkın yüzde
re de¤il bütün memurla-
50'sinden
ra yasaklanmasını istedi.
CDU'nun yaklaflımını
Yasakla ilgili yasa tasarı-
benimsedi¤ini belirten
sını
CDU Eyalet Meclis Gru-
basına
tanıtan
fazlasının
CDU'nun Eyalet Meclis Grubu Baflkanı
bu Baflkanı, Hessen E¤itim Bakanlı-
Dr. Franz Josef Jung, "‹slami baflörtüsü
¤ı'nın yaptı¤ı sanal bir ankette ise yüz-
politik bir gösteri, baskının ve özgür-
de 98'lik bir kesimin baflörtüsüne karflı
lük karflıtlı¤ının sembolüdür. Hükü-
çıktı¤ını dile getirdi. Jung yasak tasarı-
met olarak anayasaya aykırı olan ba-
sını Eyalet Meclisi'ne sunacaklarını be-
flörtüsüne daha fazla sabır göstereme-
lirterek, "Almanya hıristiyan de¤erle-
yece¤iz." diye konufltu.
rinden beslenen bir ülkedir. Temel de-
Hem ö¤retmenlerin hem de di¤er
¤erlerimizi ve toplumdaki birlikte ya-
memurların Anayasa'ya ba¤lılıklarını
flama fleklimizi hıristiyanlı¤a dayandı-
ve örnek olma fonksiyonlarını yerine
rıyoruz. Bunun böyle de kalmasını isti-
getirmesi gerekti¤ini belirten Jung,
yoruz." dedi.
ne neden bu kadar karfl› tutum sergilendi¤ini anlayabilmifl de¤iliz.
Türk seçmenlerin oylar› ile meclise
girmeye hak kazanan bu milletvekillerine yine bu seçmenler taraf›ndan gerekli cevab›n verilece¤ine inan›yoruz.
Ayr›ca kendisini medeniyetin befli¤i olarak iddia eden Fransa`n›n, baflörtüsü konusunda neden bu kadar gereksiz f›rt›nalar kopar›p, ‹slam alemini
rencide etmeyi hangi flekilde izah edece¤ini anlamakta güçlük çekiyoruz.
Avrupa ülkelerine bu tutumu asla
yak›flt›ram›yoruz. Çünkü Avrupa ülkeleri demokrasi alan›nda dünyaya örnek olmufl bir medeniyetin temelini
oluflturmaktad›r.
Bu sebeble hiç bir kimsenin inanc›
gere¤i k›nanmamas›, inanc› gere¤i toplumdan d›fllanmamas›n› arzuluyoruz.
Hiç kimseye zorla baflörtüsü örttürmenin mümkün olmad›¤›n› anlat›rken,
hiçkimsenin baflörtüsünün de zorla
al›nmas›na tahammülümüzün olmad›¤›n›n da alt›n› çizerek vurgulamak istiyoruz.
Düflünebiliyor musunuz 39 numara ayakkab› giyen bir insana 45 numara ayakkab› giydireceksiniz! 45 numara ayakkab› giyen bir insana da 39 numara ayakkab› giydireceksiniz! Bu
mümkün olmayan bir zorbal›¤›n ifade-
Geçen Say›daki Bulmacan›n Cevaplar›
nsanl›k tarihi araflt›r›ld›¤›nda, insano¤lu daima bir varl›¤a inanm›flt›r.
‹nand›¤› bu varl›k kendisine birtak›m yükümlülükler yüklemifl ve bu
yükümlülükleri birtak›m kural ve kaideler ile simgelefltirmifl, idealize etmifl
ve bu flekli ile de kendisine bir hayat
biçimi seçmifltir. Seçilen hayat biçimleri; inanç sistemi haline getirilen din ismi ile telaffuz edilmifltir.
Dinler; bilindi¤i gibi ilahi ve bat›l
dinler olarak de¤iflik kategorilere ayr›lm›fl ve her din de kendi varl›¤› içerisinde kural ve kaidelerini ortaya koymufltur. Her kim hangi inanç sistemine
inan›yor ise o kifli o dinin mensubu
olarak telakki edilir.
‹flte insanl›k tarihi ile birlikte ortaya ç›kan dinler bugünkü dünya insanl›¤›n›n da hayat biçimi olmas›na vesile
olmufl ve idari kavramda bile inanç
sistemlerinden istifade edilmifltir. Bunun en bariz örne¤i hemen her ülkenin
anayasas›nda varolan din ve vicdan
özgürlü¤üdür. Bu kanun maddesi, yukar›da izah›na çal›flt›¤›m›z insan›n f›trat›nda varolan inanç ihtiyac›n›n kaç›n›lmazl›¤›n› da ortaya koymaktad›r.
Yukar›da dinler taraf›ndan simgelefltirilen kural ve kaidelerden söz etmifltik. Bence bu günümüz dünyas›
için önemli bir konu olma hassasiyetini ortaya koymaktad›r. Çünkü insan›n,
inand›¤› dinin kural ve kaidelerini asgari ölçüde olsa dahi yerine getirme
mecburiyeti vard›r. Aksi halde kendisini o dinin mensubu olarak göstermesi kendi varl›¤› alan›nda bir tezat› ortaya koyar.
sidir. ‹nsan f›trat›na tamamen ters düflen tek tip k›yafet, tek tip boy, tek tip
renk, tek tip flekil, tek tip düflünce tarz›
acaba hangi zihniyete s›¤abilir? Tabiki
hiçbir mant›¤›n kabul edemeyece¤i bir
saçmal›ktan baflka bir izah› olamaz.
Zira bu, insana verilen de¤eri ifade
eder.
Medeniyet ölçüsünü ifade eder.
Demokrasi ölçüsünü ifade eder.
‹nsana ve insanl›¤a sayg›y› ifade
eder.
Din ve vicdan özgürlü¤üne gösterdi¤i hassasiyeti ifade eder.
Ve flunu da vurgulamak istiyoruz
ki; ‹slam dini hoflgörü ve sevgi dinidir.
‹nsana sayg› ve de¤eri en çok savundu¤unu iddia eden bir dindir. Bu sebeble müslümanlardan hiç kimsenin
endifle etmemesini ›srarla vurguluyoruz.
‹slam ad›na bir tak›m insanlar yanl›fll›k yapabilirler ama bu yanl›fll›klar
dünya müslümanl›¤›na kin ve nefret
besleyecek bir bahane olmamal›, müslüman insanlara hor bakacak bir bahane olmamal›d›r. Kendi çirkin karakterini d›fl›na vuran bir insan asla ‹slama
ölçü olmamal›, ‹slam›; kendi özünde
varolan güzellikleri ile anlamaya çal›flmal›d›r.
Baflörtüsü konusunda Avrupa`da
faaliyet gösteren bütün sivil toplum
örgütlerinin birlikte hareket etmesinin
önemini vurguluyor, bu ve benzeri konularda her sivil toplum örgütünün
hukuki yollarla üzerine düflen vazifeyi
yerine getirmesini ›srarla savunuyoruz.
Adnan Karao¤lu
Avrupa Türk Kültür
Dernekleri Birli¤i
Genel Sekreteri
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Hayat
Seite 13
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
HESSEN
DOSYA
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
13
ENTEGRASYON ve BAfiÖRTÜSÜ TARTIfiMASI
›rk y›l› aflk›n zamandan beri Federal Almanya’da yaflayan
Müslümanlar, bu ülkede Hristiyanlar’dan sonra ikinci büyük dini toplumu temsil etmektedirler. Almanya’da yaflayan 3,2 milyon Müslüman’›n
yaklafl›k 500.000 kadar› Alman vatandafl›d›r. Müslümanlar, bu ülkenin gözard› edilemeyecek bir gerçe¤i haline
gelmifllerdir. Bu ülke topraklar›n›n neredeyse her parças›nda Müslümanlar
da yaflamakta ve onlar›n yaflam tarzlar›
ve kültürel de¤erleri görülmektedir.
Müslümanlar, kendi vatanlar› olarak
özümsedikleri bu ülkenin son k›rk y›ll›k ekonomik ve sosyal refah düzeyinin
gelifliminde ve sosyal bar›fl›n korunmas›nda en az bu ülkenin ço¤unluk toplumu kadar pay sahibidirler. Birinci nesil
Müslümanlar, büyük bir ço¤unlukla
Almanca’y› yeterince bilmeyen iflçi kesiminden oluflmaktad›r. Onlar›n çocuklar› ve torunlar› olan ikinci, üçüncü ve
dördüncü nesil Müslümanlar, –baz› dil
ve e¤itim s›k›nt›lar›na ra¤men- yaflad›klar› toplumun dilini birinci dil olarak ö¤renmekte, bu ülkenin e¤itim ve
ö¤retim kurumlar›nda yetiflmekte ve
her tür ifl alan›nda rekabet etmektedirler. Farkl› kültürlerin yaflad›¤› Almanya’da karfl›l›kl› güzel deneyimlerin yan›s›ra, baz› problemlerin ve s›k›nt›lar›n
da yaflanmas› do¤ald›r.
Bir ülkede yaflayan tüm vatandafllar›n, devlete ve yaflad›klar› topluma
karfl› görev ve sorumluluklar› oldu¤u
gibi, ayn› flekilde devletin ve toplumun
da vatandafl ve bireylere karfl› görev ve
sorumluluklar› vard›r. Görev ve haklar
karfl›l›kl›d›r ve kanunlarla düzenlenmifltir. Federal Almanya Cumhuriyeti,
demokratik ve seküler bir hukuk devletidir. Din ve devlet iliflkisi, federal ve
eyalet anayasalar›yla net bir flekilde
düzenlenmifltir. Buna göre, devlet ve
dini kurumlar›n görev alanlar›, birbirinden ba¤›ms›z ve karfl›l›kl› sayg› çerçevesindedir. Devlet, dini kurumlar›n
içifllerine, dini anlay›fl ve yorumlar›na
kar›flamaz ve müdahale edemez. Dini
kurumlar ise, kendilerini ilgilendiren,
devletin her tür tasarruflar›na ve ç›kard›¤› kanunlara yönelik görüfl bildirme
ve etki etme hakk›na sahiptirler. Devlet, hiçbir dinle kendini özdefllefltiremez, taraf olamaz, dinlerden birini di¤erine karfl› tercih edemez ve dinlerden hiçbirini d›fllayamaz. Bu anlay›fl,
Federal Alman Anayasas›’nda yer alan
seküler devlet anlay›fl›n› yans›tmaktad›r.
Federal Alman Anayasas› ve eyalet
anayasalar›n›n bu aç›k hükümlerine
ra¤men, Federal Almanya’da yaflayan
Müslümanlar, devlet taraf›ndan birçok
konuda ayr›mc›l›¤a tabi tutulmaktad›rlar. Alman devlet kurumlar›, ço¤u siyasi partiler ve Alman ço¤unluk toplumu, maalesef Alman Anayasas›‘n›n ve
hukuk devleti anlay›fl›n›n gerisinde
kalmaktad›rlar. Y›llardan beri, Müslü-
K
Ramazan Kuruyüz
IRH Hessen ‹slam Toplumu Baflkan›
manlar’›n entegrasyonunu temel politika olarak sunmaya çal›flan Alman siyasi partileri, ya entegrasyon kavram›ndan ne anlad›klar›n› net olarak ortaya
koyamamakta ya da uygulamada kendi entegrasyon tan›mlar›yla çeliflmektedirler. Entegrasyon kavram›, genellikle yanl›fl tan›mlanmaktad›r. Entegrasyon, iddia edildi¤i gibi, yaflad›¤›
topluma uyum sa¤lamak de¤ildir.
Uyum sa¤lamak, kendi kimli¤ini, inanc›n› ve kültürünü b›rakarak, ço¤unluk
toplumunun kimli¤ine, inanc›na ve
kültürüne bürünmektir. Bu ise, entegrasyon de¤il, asimile olmakt›r. Gerçek
entegrasyon, kiflinin ve az›nl›k toplumunun kendi kimli¤ini ve de¤erlerini
koruyarak, birlikte yaflad›¤› ço¤unluk
toplumuyla bar›fl içinde bütünleflmesidir. Bu bütünleflme, karfl›l›kl› sayg›, de¤erlerin karfl›l›kl› olarak tan›nmas›, kabullenilmesi ve etkileflimi anlay›fl›na
dayanmal›d›r. Bu bütünleflmede, taraflardan birinin kendi de¤erlerini di¤erine dayatma hakk› olamaz. Devlet ise,
taraflara karfl› “eflit yak›nl›k ve eflit
uzakl›k” anayasa kural›na uygun davranmak durumundad›r.
Müslümanlar’›n entegrasyonu ba¤lam›nda, Alman siyasi partilerinin ve
Alman ço¤unluk toplumunun Müslümanlar’dan beklentileri içinde yer alan
en önemli iki konu ise, Müslümanlar‘›n
Almanca’y› iyi ö¤renmeleri ve Alman
Anayasasi ve kanunlar›na uygun hareket etmeleridir. Bu beklentiler, elbetteki bizler taraf›ndan da benimsenmekte
ve desteklenmektedir. Yaflad›¤›m›z bu
ülkenin ortak anlaflma dili, Almanca’d›r. Çocuklar›m›z›n e¤itim-ö¤retim
ve meslek hayatlar›nda baflar›l› olabilmelerinin en önemli flart›, Almanca’y›
iyi flekilde ö¤renmeleridir. Müslüman
veliler, bu konuda –tüm olumsuz flartlara ra¤men- gereken duyarl›l›¤› gösterme gayreti içindedirler. K›z ve erkek
çocu¤u ayr›m› yapmadan, çocuklar›n›n
e¤itimini ellerinden geldi¤i kadar desteklemektedirler. Yüksek ö¤renim gören Müslüman gençlerin say›s›n›n -henüz beklenilen düzeyde olmasa da- sürekli art›fl göstermesi, bunun en güzel
göstergesidir. Müslüman aileler ve onlar›n çocuklar›, e¤itim ve ö¤retimin
önemi konusunda her geçen gün daha
bilinçli hale gelmektedirler.
Müslümanlar’›n Alman Anayasas›
ve kanunlar›na uygun hareket etmeleri
yönündeki beklentilere verilecek en
güzel cevap, onlar›n bu ülkedeki k›rk
y›l› aflk›n bar›flç› yaflamlar›d›r. Sosyal
bar›fl›n korunmas›nda, özellikle Müslüman cemaatlerin ve teflkilatlar›n önemli rolü inkar edilemez. Bireysel anlamda, kanunlara ayk›r› davran›fllar, toplumun her bireyi için geçerlidir ve hukuk devleti anlay›fl› içinde de¤erlendi-
rilir ve gere¤i yap›l›r. Ancak, anayasa
ve kanunlara uyma gere¤i, sadece
az›nl›k toplumu olan Müslümanlar’a
yönelik bir beklenti olamaz. Bu prensip, devleti ve devletin tüm kurumlar›n› ve ço¤unluk toplumunu da ba¤lar.
Yukar›da dile getirilen görüfller çerçevesinde, baflörtüsü tart›flmalar›n› de¤erlendirelim. Bu tart›flmalar›n hukuki
ve entegrasyonla ilgili boyutunu anlayabilmek için, tart›flman›n kayna¤›n›
oluflturan Federal Alman Anayasa
Mahkemesi karar›n› k›saca ele almak
gerekir.
Afgan kökenli, Alman vatandafl›,
Müslüman bayan ö¤retmen Fereshta
Ludin, ö¤retmenlik için gerekli tüm
flartlar› yerine getirmesine ra¤men, Baden-Württemberg Eyaleti E¤itim Bakanl›¤› karar›yla, baflörtüsü gerekçe
gösterilerek göreve atanmam›flt›r. Bunun üzerine, Fereshta Ludin, yarg› yoluna baflvurmufltur. Son yarg› mercii
olan Federal Alman Anayasa Mahkemesi, 24. Eylül 2003 tarihli karar›yla,
yap›lan idari uygulaman›n yanl›fl oldu¤una hükmetmifltir. Bu karara göre,
baflörtülü Müslüman bir bayan ö¤retmenin devlet okullar›nda görev yapmas›na hiçbir yasal engel bulunmamaktad›r. Müslüman bir bayan ö¤retmenin dini inanc›n›n gere¤i olarak takt›¤› baflörtüsü, anayasan›n “dini inanc›
yaflama özgürlü¤ü” maddesi kapsam›nda de¤erlendirilmifltir. Federal Alman Anayasa Mahkemesi, ö¤retmenlere yönelik baflörtüsü yasa¤›n›n ancak
eyalet parlamentolar›n›n yapacaklar›
kanun de¤iflikli¤i ile düzenlenebilece¤ini belirtmifltir. Böyle bir kanun de¤iflikli¤inin, tüm dinlere yönelik anayasal eflitlik prensibi gözetilerek mümkün olabilece¤i kararda vurgulanm›flt›r.
Anayasa Mahkemesi’nin bu aç›k
hükmüne ra¤men, Almanya’n›n yedi
eyalet hükümeti, eyalet parlamentolar›nda, Müslüman bayan ö¤retmenlere
yönelik baflörtüsü yasa¤› kanunu ç›kartma giriflimlerine bafllam›fllard›r.
Roland Koch’un Baflbakanl›¤›ndaki
Hessen Eyaleti Hristiyan-Demokrat
Partisi (CDU) Hükümeti, bir ad›m daha ileri giderek, sadece bayan ö¤retmenlere yönelik de¤il, ayn› zamanda
kamuda çal›flan tüm Müslüman bayan
memurlar› da hedef alan baflörtüsü yasa¤› kanun tasar›s› haz›rlam›flt›r. Hessen Eyalet Parlamentosu Hristiyan-Demokrat Parti Grubu, 10 fiubat 2004 tarihinde konuyla ilgili yasa tasar›s›n› bas›n toplant›s›yla aç›klam›flt›r. Yasa tasar›s›, 17 fiubat’tan itibaren Hessen Parlamentosu’nda görüflülmeye bafllanacakt›r. Tasar›n›n parlamento ço¤unlu¤unun oylar›yla yasalaflmas› beklenmek-
tedir. Tasar›n›n yasalaflmas›, meclis tüzü¤üne göre yap›lacak birkaç oturum
sonucunda en az bir ay sürebilecektir.
Ancak her halukarda, flu andaki yasa
tasar›s›, Federal Alman ve Hessen Eyaleti Anayasalar›’na ayk›r› görünmektedir. Ç›kar›lacak yasan›n, yarg› süreci
y›llarca zaman alsa da, Federal Anayasa Mahkemesi taraf›ndan iptal edilmesi
beklenmektedir.
IRH-Hessen ‹slam Toplumu olarak,
aylardan beri Hessen Eyalet Hükümeti, Hessen Eyalet Parlamentosu’nda bulunan tüm siyasi parti grup baflkanlar›,
kilise ve önemli kurulufllar›n temsilcileriyle konuyla ilgili yapt›¤›m›z görüflmeler sürmektedir. Baflörtüsünü yasaklayacak bir yasan›n ç›kar›lmas›n›
önlemek için, tüm platformlarda Müslümanlar’›n endifle ve beklentilerini dile getirme gayreti içindeyiz. Bu ülkedeki demokratik zeminde varolan güç
dengelerini ve az›nl›k konumundaki
Müslümanlar’›n say›ca temsil yetersizli¤ini gözard› etmemiz mümkün de¤ildir. Tasar›n›n yasalaflmas›na engel olamasak da, hukuki zeminde mücadelemizi sonuna kadar sürdürmeye kararl›y›z.
Yasa tasar›s›nda ileri sürülen temel görüfller ve bu görüfllere yönelik de¤erlendirmelerimiz flu flekilde özetlenebilir:
1. Baflörtüsü, kad›n›n erkekler taraf›ndan ezilmesinin ve bask› alt›nda tutulmas›n›n sembolüdür. Baflörtüsü, kad›n›n kendi
yaflam tarz›n› özgürce belirlemesi ve erkeklerle eflit olma prensibine ayk›r›d›r.
Cevap: Baflörtüsü ve ‹slami giyim tarz›, Müslüman kad›n›n kendi inanc› do¤rultusunda özgür iradesinin yans›mas›d›r.
Özellikle e¤itim ve kültür düzeyi yüksek
Müslüman genç bayanlar aras›nda baflörtüsü kullananlar›n say›s›n›n giderek artmas›, yukar›da ileri sürülen görüflün geçersizli¤ini ortaya koymaktad›r. Devletin,
Müslüman bayanlar›n kendi özgür iradeleriyle belirledikleri yaflam ve giyim tarzlar›na yasaklama getirmek istemesi, bask› ve
d›fllaman›n devlet eliyle yap›lmas›n›n en
somut örne¤idir ve kendi iddias›yla çeliflmesidir. Devlet, belirli bir yaflam ve giyim
tarz›n› vatandafllar›na dayatmak suretiyle,
vatandafllar› aras›ndaki eflitlik ilkesini ihlal
etmektedir.
2. Baflörtüsü, siyasi ve dini bir semboldür. Hristiyanl›¤›n dini bir sembolü olan
haç›n okullarda s›n›flara as›lmas› mahkeme
karar›yla yasaklanmas›na ra¤men, Müslüman bayan ö¤retmenlerin siyasi ve dini bir
sembol olan baflörtüsünü takmalar›na göz
yumulamaz.
Cevap: Baflörtüsü, Kur’an-› Kerim’in
bir buyru¤udur. Müslüman bir bayan›n
inanc›n›n gere¤i olan dini ve ahlaki bir içerikten öte anlam› yoktur. Baflörtüsü, Müslüman bayan›n kiflili¤inin ve etik anlay›fl›n›n bir parças›d›r. Baflörtüsünün haçla
karfl›laflt›r›lmas› ve kar›flt›r›lmas›, Federal
Anayasa Mahkemesi’nin görüflüne göre de
yanl›flt›r.
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 14
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
DOSYA
14
3. Devlet memurlar›n›n ve özellikle ö¤retmenlerin devlet kurumlar›nda baflörtüsü
takmalar›, devletin tarafs›zl›k ilkesine ayk›r›d›r. Baflörtülü bayan ö¤retmenlerin, baflörtüsü takmayan Müslüman k›z ö¤renciler üzerinde manevi bask› oluflturmas› söz
konusudur. Devlet, buna göz yumamaz.
Cevap: Devlet, Müslüman bayan memur ve ö¤retmenlerin kendi iradesiyle benimsedi¤i giyim tarz›na yasaklama getirmek suretiyle taraf olmaktad›r ve böylece
tarafs›zl›k ilkesini kendisi ihlal etmektedir.
Devlet, bir dini toplum üzerinde dayatmada bulunarak, yine kendisi manevi bask›
uygulamaktad›r.
4. Baflörtüsü, toplumdaki hoflgörü anlay›fl›na karfl› bir baflkald›r›d›r ve farkl› yaflam tarzlar›na karfl› hoflgörüsüzlü¤ün ifadesidir.
Cevap: Devletin ve ço¤unluk toplumunun baflörtülü Müslüman bayanlara karfl›
tutumu, hoflgörüsüzlü¤ün en aç›k örne¤idir. Kendi yaflam ve giyim anlay›fl›n› bafl-
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
kalar›na dayatan, baflörtülü Müslüman bayanlar de¤ildir. Tam aksine, onlar ma¤dur
konumundad›rlar.
5. Müslümanlar aras›nda, baflörtüsü
konusunda farkl› görüfller bulunmaktad›r.
Müslümanlar›n büyük bir ço¤unlu¤u, baflörtüsünün dini bir emir olmad›¤› düflüncesindedir ve baflörtüsü takmamaktad›rlar.
Baflörtüsünün dini bir emir olarak alg›lanmas› ve kullan›m›, sadece marjinal ve radikal bir az›nl›¤›n görüflüdür.
Cevap: Bir dine mensup insanlar›n
kendi dinleriyle ilgili yaklafl›mlar›n›n farkl›
olmas›, sadece Müslüman toplumu için geçerli de¤ildir. Girifl bölümünde aç›klad›¤›m›z gibi, Federal Almanya’da din-devlet
iliflkisi, anayasa ile net bir flekilde düzenlenmifltir. Buna göre, kendi cemaati ve üyelerine yönelik, dini konularda hüküm verme ve kendi görüflünü belirleme hakk› ve
yetkisi, sadece kilise ve dini cemaatlere aittir. Devletin buna kar›flma hakk› ve yetkisi
yoktur. Kilise ve cemaatlerin üyelerinin d›-
fl›ndakilerin görüfl ve yorumlar›, kendilerini ba¤lar. Almanya’da teflkilatlanm›fl Müslüman cemaatlerin baflörtüsü konusundaki
ortak görüflü, baflörtüsünün ‹slam’›n net
bir hükmü oldu¤u yönündedir.
6. Baflörtüsü, entegrasyonun önündeki
en önemli engellerden birisidir.
Cevap: Entegrasyonun önündeki engel,
baflörtüsü ve onu takan Müslüman bayanlar de¤il, baflörtülü Müslüman bayanlar›n
e¤itim ve meslek alanlar›nda gösterdikleri
gayret ve performans› bloke etmek ve engellemek isteyen devlet ve ço¤unluk toplumunun temsilcilerinin bu hoflgörüsüz ve dayatmac› tutumlar›d›r. Bu tutum, baflörtülü
Müslüman bayanlar›n içinde yaflad›klar›
toplumla bütünleflme ve yaflad›klar› bu ülkenin her alan›nda aktif olma istek ve çabalar›na vurulmufl bir darbedir.
7. Alman Toplumu’nun büyük ço¤unlu¤u, devlet memurlar›n›n ve ö¤retmenlerin baflörtüsü takmas›na karfl›d›r. Siyaset
kurumunun ço¤unlu¤un talebine uygun
Ve Yine Gündem Baflörtüsü
llah (c.c.)’ye hamd ve Resulü Ekreme âli
ve Ashab›na Salatü selam olsun. Güncel
olmas› ve kafalar›n bihayli kar›flmas› sebebiyle dilimizin döndü¤ü kadar biz de bu konuda birkaç kelam edelim istedik.
24. Sure 31. ayeti kerimede Allah (c.c.) mealen flöyle buyuruyor “‹nanan kad›nlara söyle,
onlarda gözlerini bak›lmas› yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar, görünmesinde
sak›nca olmayan yerleri d›fl›nda cazibe ve güzelliklerini a盤a vurmas›nlar, ve bunun için baflörtülerini yakalar›n›n üzerine sals›nlar...”
Ayetin tahlili: “Görünmesinde sak›nca olmayan yerleri d›fl›nda” olarak ayette zikri geçen
yerlerin ne oldu¤u hususunda ulema aç›klama
yapm›fllar ve bunlar›n el, yüz, ve ayaklar oldu¤unu belirtmifllerdir.
“Baflörtülerini yakalar›n›n üzerine sals›nlar.”
“Sals›nlar” ifadesine gelince. Bu bir emirdir.
Ey peygamber, inanan kad›nlara söyle bunu öyle yaps›nlar.
Emir dedik tabiki Allah (c.c.) yüce yarat›c› rica etmez, lütfen ey kullar›m yap›n›z, yapar m›s›n›z gibi ifade kullan›lmam›fl emir sigas›nda kullan›lm›fl. Kur’an literatüründe ve usulü f›k›h kaidesince emirler farziyyet ifade eder, yani bafl
örtmek farzd›r.
“Baflörtüsü” kelimesine gelince. Ayette geçen “Himar”, ço¤ulu “Humur” hem ‹slam’dan
önce hem de ‹slamdan sonra Arap kad›nlar›n›n
kulland›klar› geleneksel baflörtüsüdür.
Yine ayette geçen “yakalar›n›n üzerine” ifadesi ise: ‹slam öncesi dönemde “himar” baflörtüsü uçlar›, örtünen kad›n›n s›rt›na serbestçe b›rak›l›rd›. O günün modas›na göre, kad›nlar›n giydi¤i gömle¤in ya da bluzun önünde geniflçe bir
aç›kl›k bulunur ve böylece gögüs k›sm› tamamen örtülmezdi. Ayette geçen mana ifade bak›m›ndan fludur: “Bafl›n›z› örtmekle beraber baflörtünüzü oraya da sark›tarak, o gögüste aç›k
kalan k›sm›n› da kapat›n” demektir.
Kur’an’da baflörtüsü yok diyenlerin bu ayette geçen “Himar-Humur” kelimesini incemelerini tavsiye ederim. Himar-Humur kelimesi arapça bir kelimedir. Bir dilden baflka bir dile tercüme yap›l›rken, yüzde yüz veya bire bir tercüme
olmaz, bazen kelimeler ifade ettikleri anlam ve-
A
HESSEN
ya delalet ettikleri mana yönünden tercüme edilirler. Himar bafla örtülen bir örtü, yani türkçesi
baflörtüsü. fiöyle de bir karmaflaya girmemek
gerek, himar ne renk olmal›, himar m› olmal›
baflka bir örtü mü olmal›, kaç metrekare olmal›,
bunlar gereksizdir. Nas›l ve ne flekilde olaca¤›n›
örf ve adet tayin eder, o toplumda insanlar nas›l
baflörtüsü örtüyorsa o odur. Örfe ve adete ba¤l›d›r. Do¤udaki baflka türlü, bat›daki baflka türlü
M›s›r’daki baflka türlü Malezya’daki baflka türlü
örtebilir.
Ve yine 33. Sure 59. ayette genel olarak yine
bir örtünme ayeti vard›r.
Mealen: “Ey peygamber! Han›mlar›na, k›zlar›na ve müminlerin kad›nlar›na (bir ihtiyaç
için d›flar› ç›kt›klar›nda) d›fl örtülerini üstlerine
almalar›n› söyle. Onlar›n tan›nmas› ve incitilmemesi için en elveriflli olan budur. Allah (c.c.)
ba¤›fllayand›r, esirgeyendir.”
Son olarak, baflörtüsü siyasi bir simgedir, yasaklanmal› m›d›r, yasaklanmamal› m›d›r gibi
tart›flmalar yine gündeme tafl›nd›.
Siyaset nedir? Siyaset: bütün meslek grublar›n›n üzerinde bir koordinasyon, ülke içi ve ülkeler aras› alakalar› tüm (idari, yasal, hukuksal)
olarak idare etme sanat›d›r.
Bu siyaset sanat›n› elinde bulunduran baz›lar› yalanc›, doland›r›c› ve yobaz insanlar bu sanat› da yozlaflt›rm›fllar ve adeta kendi heva heves ve ç›karlar› için kullanmaya bafllam›fllard›r.
Ve kendileri gibi olmayan flahsiyetli dürüst insanlar› olabildi¤ince bu kurumdan çeflitli bahanelerle uzak tutma gayreti içerisine girmifllerdir.
Biz Avrupa’daki insanlar tabiri caiz ise iki
atefl aras›nda kalm›fl›z. Fransa baflörtüsüne yasak getiriyor, Almanya’da bu yönde tav›rlar var.
Bir flahs›n ülkesi d›flar›da yaflayan vatandafllar›n›n kisisel hak ve hürriyetinin takipçisi olmal›d›r. Ama maalesef bizim ülkede zaten baflörtüsü yasak.
Fransa, Almanya belki ileriki günlerde bu
yasaklama iflini daha da geniflletebilir. Ama, kiflisel hak ve hürriyetler aç›s›ndan örnek gösterilen bu ülkeler, savunduklar› demokrasi, hak ve
hürriyetler ad›na eksi not alacaklard›r.
Saim AYAS
olarak, baflörtüsünü devlet kurumlar›nda
yasaklama yönünde kanun ç›karmas› do¤ald›r.
Cevap: Demokrasi, ço¤unlu¤un az›nl›k
toplumunun anayasal ve evrensel hak ve
hürriyetlerini keyfi bir flekilde k›s›tlad›¤› ve
ortadan kald›rd›¤› bir rejimin ad› olamaz.
8. Devlet memurlar›n›n ve ö¤retmenlerin devlet kurumlar›nda baflörtüsü takmas›, Federal Alman Anayasas›’na ayk›r›d›r.
Cevap: Federal Anayasa Mahkemesi,
24. Eylül 2003 tarihli karar›yla, baflörtüsünün anayasal teminat ve koruma alt›nda
oldu¤unu vurgulam›flt›r. Bu iddia, böylece
en yüksek yarg› mercii karar›yla çürütülmüfltür. Baflörtüsünü yasaklama yönündeki kanun, anayasaya ayk›r›d›r.
Özet olarak denilebilir ki, baflörtüsünü yasaklama giriflimi, hukuka, entegrasyona ve sosyal bar›fla vurulan bir
darbedir.
❏
ALMANYA
Umuda sarılıp, yola çıkmıfltık,
Dost düflman tanımaz, sevgisiz nesil
Ne hayaller vardı, bilsen Almanya
Faydasız nasihat, etmiyor tesir
Sefaletten biz de, inan bıkmıfltık
Gençli¤im diskoya, barlara esir
Dönecektik geriye, salsan Almanya
Bizi kendin gibi, yapan Almanya.
Gururluydu Mehmed, ondan geçildi
Be¤endin sadece, Döner Kebabı
Sa¤lık kontrolünde, sa¤lam seçildi
Sormaz olduk artık, Haram-Sevabı
Zaman zanman, bizle alay edildi
Helal mi, Haram mı, bofl ver cevabı
Hakareti bize, kalan Almanya.
Dana diye Domuz, satan Almanya.
‹fl sahibi olduk, çalıfltık gayrı
‹nsan sevgisi der, önde gidersin
Düflünemedik önce, düzü bayırı
Kul Haklar›n›, kendin silersin
Göremedik senden, umulan hayrı
Gast Arbeiter deyip, diflin bilersin
Bizi dertten derde, salan Almanya
Beyninde flüpheler, yatan Almanya.
Bindi Mersedese, flafltı Mehmed’im
‹badetmifl ifl, Cumayı terkettim
‹zine gidince, seni methettim
Aflımıza zehir, katan Almanya
Unutturdun bize, so¤an tadını
Hatırlamaz olduk, dostlar adını
Anmıyor kimse, hayırla yadını
Aflımıza zehir katan Almanya
Yıllarca çalıfltık, seni yücelttik
Solingen’de sana, ne canlar verdik
Yakıldık, ezildik, sabır gösterdik
Bulafltırdın bize, bir çok huyunu
Sevince anladık, asıl oyunu
Eymedim namerde, asla boynumu
Sevdamı narlarda, yakan Almanya.
Bilir misin söyle, kara sevdayı
Anlarmısın desem, Mecnun Leyla’yı
Sı¤ınıp anar mı, dilin Mevla’yı
Hakk’ı hakikatı, yutan Almanya.
Yaflarken sürdürdün, markınla sefa
Ruhlar ölüyor, manada tüm cefa
Parandan baflka, göremedik vefa
Ruhumu bedenden, çalan Almanya
Saplandı ba¤rıma, okun Almanya.
Modernleflmifl sende asıl kölelik
Ahlakı bozdu, açık filmlerin
Ba¤lanmıflız bir kez, bizde delilik
Kalsa yer, kısalacak minilerin
Kalmamıza bin kez, piflman edildik
Uyuttu bizi, sahte ninnilerin
Gençli¤i topra¤a, koyan Almanya.
Fuhflun bata¤ına, dalan Almanya.
Umudum yok, dönmek için geriye
Unutturdu Heike’n, Kara Fatma’yı
Çan sesi yükselir, Ezan yerine
Ö¤rendik sokakta, flört atmayı
Çürüdü madende, beden toz ile
Dualı dil ile, bira tatmayı
Sa¤lı¤ımı benden, alan Almanya.
Alkol deryasında, kalan Almanya
Dikenliyse sözüm, gülüm de vardır
Namus timsaliydi, kara yi¤itler
Yanlıflın yanında, do¤runda vardır
Rızkım gelsin diye, diskoyu bekler
Be¤endi¤im inan, çok yönün vardır
Sarıflın, kumral, esmer bir de dilber
Güzeli çirkine, salan Almanya.
Hayayı miniye, satan Almanya.
SEVG‹’yim söylenecek çok sözüm var
O¤ullar büyüdü, hovarda oldu
Yazmakla bitmiyor, derin sızım var
Kızlar kendine, Alman dost buldu
Elimde kalan, tek bir sazım var
Aile periflan, yuvalar söndü
Popunla Türkümü, bozan Almanya
Ahvale gülerek, bakan Almanya,
Adem Sevgi - Bremen
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 15
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
DOSYA
HESSEN
15
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
“BAfiÖRTÜSÜNÜ YASAKLAMAK,
‹NANÇ ÖZGÜRLÜ⁄ÜNÜ
KISITLAMAKLA EfiANLAMLIDIR”
Bizler, baflörtüsünü vesile ederek müslümanlara
karflı ayırımcılı¤ı yasal hale getirme çabalarının,
müslümanlara karflı ön yargıları ve düflmanlı¤ı
teflvik etmifl olaca¤ını düflünüyoruz. Biz, IGMG olarak bu tür sorunların, diyalog zemininde çözümlenmesi gerekti¤ine inanıyoruz.
Ali BOZKURT
IGMG ‹slam Toplumu Milli Görüfl
‹RfiAD ve TANITMA BAfiKANI
ilindi¤i gibi geçti¤imiz yıl, Alman Anayasa Mahkemesi, Alman Anayasasına göre, eyaletler düzeyinde yasaklayıcı bir kanun
olmadı¤ı müddetçe baflörtüsünün
yasaklanamayaca¤ına dair karar verdi. Almanya Anayasa Mahkemesinin
bu kararından sonra, Fransa baflta olmak üzere Belçika, Almanya ve Danimarka’da baflörtüsü tartıflmaları
yaygınlık kazandı. Fransa, baflörtüsünü yasaklayıcı kanun çıkarmak
için dü¤meye bastı. Belçika’da bazı
siyasiler yasaktan yana tavır aldılar.
Baden-Würtemberg eyaleti, yasa¤ı
kanunlaflma sürecine girdi. Bayern
ve Afla¤ı Saksonya eyaletleri de yasaklama çalıflmalarını bafllattı.
Bu niyet ve çabaları üç ana temelde incelenebilir.
B
1) Baflörtüsünü de içine alan tesettürün, ‹slami emirler içerisindeki
yeri
2) Yasaklamanın, mevcut hukuk
ve anayasaya aykırılı¤ı
Yine, Ahzab suresi'nin 60. ayetinde de: "Ey Peygamber! Efllerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına
söyle: (Evden çıkarlarken) üstlerine
vücutlarını iyice örten dıfl elbiselerini giysinler. Bu, onların iffetli bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sa¤lar" buyrulmaktadır.
Bu ayetler ve Hz. Aifle’nin rivayetlerinden hareketle, günümüze kadar, müslümanlar arasında uygulanan tesettürün, bir ‹slami emir ve görev oldu¤u bir gerçektir. Buna ra¤men, müslüman kadınların bir kısmının tesettüre riayet etmemeleri, sadece onların kendi flahsi tercihleridir.
Yani, bu durum, tesettüre riayet
eden müslüman kadınlar için bir ölçü olarak kabul edilemez. Buna ek
olarak, müslüman kadınların tesettüre riayet etmelerinin bazı çevreler tarafından, kadınlara baskı olarak nitelendirilmesinin izah edilecek hiç bir
tarafı yoktur. Gerek yasama organları ve gerekse hükümetler, bu iddiadan hareketle ‹slamı yeniden flekillendirme gayretine giremezler.
Avrupa’da, anayasalar, hangi dine mensup olurlarsa olsunlar insanlara, bir dine inanma, o dini, hem
flahsen, hem de cemaat olarak yaflama, ö¤renme, ö¤retme ve baflkalarına anlatma hakkı ve özgürlü¤ü vermifllerdir. Bu hak ve özgürlük, hiç bir
flekilde kısıtlanamaz veya ortadan
kaldırılamaz.
3) Müslümanların entegrasyonu-
Bundan dolayı, bu yasaklamanın,
nun engellenerek, yasal ayrımcılı¤ın
insan-hak ve özgürlüklerini garanti-
meflrulafltırılması.
ye alan Avrupa anayasalarına aykırı
Nur Suresi'nin 31. ayetinde kadınlarla
ilgili
olarak
mealen:
ve hukuk temelinden yoksun oldu¤u
açıktır.
"Mü'min kadınlara da söyle: Gözle-
‹nsanlar, gerek dini emirler ve ge-
rini (bakmaları haram olan fleyler-
rekse kiflisel giyim tercihlerinden do-
den) çevirsinler, edep yerlerini koru-
layı ayırımcılı¤a ve hak mahrumiye-
sunlar -kendili¤inden görünen müs-
tine maruz bırakılmamalıdır. Mes-
tesna- zinetlerini açmasınlar, baflör-
leklerini inancının gere¤i olarak baflı-
tülerini yakalarının üzerine salsın-
nı örterek icra etmek isteyen bir insa-
lar" buyurulmaktadır.
Mü’minlerin annesi büyük hukukçu Hz. Aifle validemiz (RA): "Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eyleye, Yüce Allah: "Mü'min kadınlar
baflörtülerini yakalarının üzerine
salsınlar" ayetini indirince, onlar,
eteklerinden bir parça keserek, onunla bafllarını örttüler" demifltir.
na ancak saygı duyulmalıdır.
Bazılarının dedi¤i gibi, baflörtüsü,
ne siyasi, ne de dini bir semboldür.
Sadece Müslüman bir bayanın, bir
dini vecibeyi yerine getirmesidir. Bu
da saygı duyulması gereken ve anayasaların garantiye aldı¤ı bir dini yaflama hakkının kullanılmasıdır.
Kamu alanları, çok kültürlülü¤ü
ve çok dinlili¤i esas alan Avrupa’da,
bu ço¤ulculu¤un, hiç bir kimseye ayrımcılık yapmama ilkesinden hareketle, pek çok farklılıklara ra¤men,
uygulanabildi¤i yerler olmalıdır.
Baflta ‹slam, Hıristiyanlık ve Yahudilik olmak üzere farklı dinlere mensup insanlar, mensubiyetlerini saklama gere¤i duymamalıdır. E¤er duyarsa, bu, onların baskı altında olduklarının göstergesidir. Dolayısıyla
gelece¤in Avrupa’sı bu tür korku ve
evhamların üzerine infla edilemez.
fiu gerçek hiçbir zaman göz
önünden uzak tutulmamalıdır;
inançların serbestçe yaflanamadı¤ı ve
düflüncelerin özgürce ifade edilemedi¤i Almanya, Fransa, Belçika ve yasaktan yana di¤er Avrupa Birli¤i ülkeleri, dini farklılıklara tahammül
edemeyen ve farklı unsurları huzur
ve barıfl içinde yaflatamayan ülkeler
sınıfına dahil olacak, ayrıca Avrupa’da müslüman düflmanlı¤ı körüklenecek ve bu düflmanlık yasal hale
gelecektir.
Zaten fiili bir ayrımcılık ve yok
sayılma durumuyla karflılaflan Avrupa müslümanlarının, yerleflik toplumlara entegre olma gayretleri de,
çok kültürlü anlayıflın ortadan kalkmasıyla, bofla çıkacaktır.
Uzun süre din ve mezhep savafllarının yaflandı¤ı Avrupa’da, hukukun temeli, din ve vicdan özgürlü¤ü
üzerine kuruludur. Müslümanlar,
yasal ve anayasal haklarını elde etmek ve korumak için anayasal haklarını kullanacaklardır. Bunun için,
Avrupa devletlerinin, bütün dinlere
eflit davranmalarını bekliyor, özellikle ‹slama ve müslümanlara karflı yasaklayıcı ve ayırımcı bir tavır sergilemelerini kabullenmiyoruz.
Bizler, baflörtüsünü vesile ederek
müslümanlara karflı ayırımcılı¤ı yasal hale getirme çabalarının, müslümanlara karflı ön yargıları ve düflmanlı¤ı teflvik etmifl olaca¤ını düflünüyoruz. Biz, IGMG olarak bu tür sorunların, diyalog zemininde çözümlenmesi gerekti¤ine inanıyoruz.
‹nsanlık de¤erlerinin barıfl içinde yaflandı¤ı ve korundu¤u bir dünya dileklerimizi ifade ediyor, baflörtüsüne
karflı yasakçı bir anlayıfl ile hareket
edenlerin, hiç bir sorunu çözemeyece¤i gerçe¤inden hareketle, bu hususta, aklı selim ile hareket etmelerini bekliyoruz. ❏
GENÇL‹⁄‹ KAZANMAK
Muhammet Nebi Çelik
E¤itimci-Psk. Dan›flman
[email protected]
oplumu meydana getiren en önemli organlardan biri, belki de en
önemlisi gençliktir. Gençlik,
yar›nlar›m›z› teslim edece¤imiz en önemli varl›¤›m›zd›r. Yar›nlar›m›za onlar karar verecekler;
ya ma¤rur yap›p yüzümüzü güldürecekler, ya
da bizleri yeni bir kabusa iteceklerdir.
Gençli¤imize sahip ç›kabildi¤imiz ölçüde
yar›nlar›m›z› teminat alt›na alm›fl oluruz. Çünkü onlar istikbal hazinelerinin birer alt›n anahtar› konumundad›rlar.
Toplum bir tarla ise, genç kuflaklar o topra¤a at›lm›fl birer tohum niteli¤indedir. Bu tohumun toprakta canlanabilmesi, yeflerip dallanabilmesi ve meyve verebilmesi toplumun durum, tutum ve davran›fllar›yla flüphesiz yak›ndan iliflkilidir.Toplum bu gençli¤e yön verecek
flekilde, onu gerçek hayata haz›rlayacak yolu
mutlaka çizmelidir.
Öyleyse onlara el uzatmak, bilgi donan›ml›,
mant›¤›n›n yan›nda yüre¤inin sesini ihmal etmeyen gençli¤i yetifltirmek, refah seviyesi yüksek toplum olabilmenin en önemli flartlar›ndan
birisidir.
Bir binay› oluflturan tafl, tu¤la ve di¤er yap›
malzemeleri ne derece sa¤lam ise binan›n sa¤laml›¤›ndan o ölçüde bahsedilebilir. Keza toplumumuzun binas›n› oluflturan birer tafl, birer
tu¤la mahiyetindeki gençli¤imize ciddi bir mesuliyet hissi kazand›rabilmifl, sevgiyi yüreklerine yerlefltirebilmifl, sevmeyi ö¤retebilmiflsek
kendimizi bahtiyar kabul edebiliriz.
Gençli¤e b›rak›labilecek en de¤erli miras;
onlar›n ebedi hayat› kazand›racak yolda ellerinden tutmak, insan›n et ve kemik olman›n ötesinde gerçek mahiyetini göstermek, ciddi bir
terbiye anlay›fl›yla onlara yaklaflabilmek, ça¤›n
gerektirdi¤i bilgi ve becerileri kazanabilmeleri
için azami derecede gayret sarf etmektir.
Bütün bunlar onun ilgi ve kabiliyetlerini
dikkate alarak ö¤renci, veli, okul iflbirli¤i içinde
iyi bir rehberlikle mümkün olacakt›r.
Gençli¤in sadece maddi ihtiyaçlar›na cevap
verme, cismaniyetine hitap etme onlar› madde
plan›nda tatmin edebilir. Ancak manen tatmin
olamayan gençlerin yepyeni kaoslar içinde ç›rp›naca¤› kaç›n›lmaz bir sondur.
Bunu engellemek, aileden bafllayarak her
türlü sosyal iliflkide onlar›n ruh dünyalar›nda
sars›nt›lar yaratacak, nefsanili¤ini dar kal›plar
içine itecek ortamlar›n ›slah edilmesi ile mümkündür.
Ciddi bir tarih bilincine kavuflturulmufl, aile
terbiye süzgecinden geçirilmifl, kendi öz kültürü, gelenek ve görenekleriyle donat›lm›fl,yüksek ahlak ve faziletle ufuklar› geniflletilmifl olan
gençler, istikbalde gö¤üslerimizi kabartacak baflar›lara imza atacaklard›r.
Vakit çok geç olmadan adeta ifllenmeye haz›r bir cevher niteli¤indeki gençli¤e hiç bir flart
koflmadan sevgi ile yaklaflal›m. Önyarg›lardan
kurtularak sinemizi açabildi¤imiz kadar aç›p,
ummanlar gibi olal›m. Cehalet ve kötülü¤e karfl› mücadele eden, hisleriyle de¤il ulvi duygular›n ›fl›¤›yla yönünü tayin eden gençlerin yetiflmesinde, ebeveynlere büyük sorumluluklar
düflmektedir. Ne mutlu istikbal gençli¤i için
gayret gösterenlere…….
T
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 16
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
MAHKEME KARARLARI
16
HESSEN
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
Güncel mahkeme kararlar›
Yar› mesai çal›flma hakk›
Büyük ma¤azada çal›flan bir bayan›n yar› mesai çal›flma hakk›na dair
mahkeme karar›
Yar› Mesai ve K›s›tlama Yasas›’na
göre bir çal›flan›n, iflletmeyle ilgili sebepler aksini gerektirmedikçe k›smi zamanl›
çal›flma hakk›na sahiptir. Bu gibi sebepler, yar› mesai çal›flma talebi iflverenin ifl
organizasyonuyla ilgili kararlar›yla örtüflmedi¤inde geçerlidir. Bundan öte bu
talep, ifl organizasyonu konseptini ve
bunun arkas›nda yatan iflletme anlay›fl›na önemli ölçüde zarar vermektedir.
Federal Çal›flma Mahkemesinde
(BAG) görülen davada bu konu bir hal›
sat›fl ma¤azas›nda çal›flan bir bayan haftal›k çal›flma saatini 37,5tan 25e indirmek istiyordu. ‹flverense bu talebi reddetmiflti, gerekçe bu çal›flma anlay›fl›n›n
kendi ifl ve hizmet konseptine uymamas›.
BAG ald›¤› kararla iflvereni yar› mesai talebini kabul etmeye mecbur etti.
Karar›n gerekçeler bölümünde, bayan
eleman›n daha az süre çal›flmas›yla kimi
müflterilerin müflteri iliflkisi kurmak istemesi durumunda bayana raslayamama
ihtimali yükseldi¤i, ancak iflverenin
müflteri hizmet anlay›fl› vurgulayan bir
konseptte ›srar etmesi halinde uygun oldu¤u söyleniyor. Ancak, yeni elemanlar›n al›nmas›yla ayn› konseptin gerçeklefltirilmesi mümkünse, bayan›n daha az
çal›flmas› zararl› de¤ildir. Hal› sat›fl ma¤azas›n›n haftada 60 saat aç›k olmas› gözönünde bulunduruldu¤unda durum
bunu gerektirmektedir. Bu ma¤azada iflveren sat›fl eleman› arayan bir müflterinin eleman bulmas› için zaten tedbirler
almak zorundad›r. Bu nedenle bayan›n
daha az çal›flma iste¤i iflletmenin organizasyon konseptini ihlal etmiyor.
Karar no: BAG, 9 AZR 665/02.
‹nflaat hukukunda sözleflme
Sözleflmesiz yap›lan iflin ücreti talep
edilemez
Ola¤an bir inflaat sözleflmesinde flu
madde yer al›r: "Görevini ifa eden inflaatç›n›n müteahhidin yaz›l› emri olmaks›z›n ya da kendi kendine sözleflmeden saparak yapt›¤› ifller ücrete tabi de¤ildir."
Bu madde, acilen al›nmas› gereken tedbirler sonucunda yap›lmas› talimat› verilen iflleri kapsamaz.
Frankfurt Eyalet Yüksek Mahkemesi
(OLG) bu do¤rultuda ç›kard›¤› karar›nda bir müteahhidi yap›lan ek ifllerin ücretini ödemeye mahkum etti. Apart›man›n inflaat›n›n çabuk bitmesi gerekti¤i
için müteahhidin mimar› ondan izin almadan inflaatç› flirkete belirli do¤al gaz
ve içme suyu ba¤lant›lar›n› kurma talimat› verdi. Müteahhit ise sonradan bu
ifller için ödeme yapmay› reddetti, gerekçe kendisinin önceden yaz›l› olarak
onay vermemifl olmas›. Müteahhit yukar›da an›lan sözleflme maddesine göndermede bulundu.
Ancak, OLG yarg›çlar›na göre bu
sözleflme maddesi dava konusu olayda
uygulanmamal›d›r. Bu maddenin amac›,
müteahhidin ek masraflar hakk›nda önceden bilgilendirilmesidir. Ancak, yaflanan olayda müteahhidin masraflar kalemini denetleyebilmesi hedefi uygulama
bulmamaktad›r. Acil durum nedeniyle
müteahhidin kendisine zaten en bafl›ndan zaman kalmam›flt›. Zaman olsayd›,
müteahhit sakin sakin baflka çözümleri
arard› ve yollar› tart›p biçerdi. Öte yandan, inflaatç› flirket acil durumlardaç
müteahhidin ek ifli yaz›l› onayla vermesini bekleyemez. Hatta, yaflanan olayda
dava konusu edilen ek ifllerin alternatifi
de yoktu. Nitekim, apart›man dairelerinin do¤al gaz ve su ba¤lant›s› olmadan
kiraya verilmesi imkans›z olurdu.
Karar no: OLG Frankfurt, 24 U
188/00.
Çocuklar›n ebeveynlerine
bakma yükümlülü¤ü
Anne ya da baban›n çocuklar› kendi
aile kasalar›nda harcad›klar› paradan
artmas› durumunda, bu paray› ebeveynlerinin geçimlerinde kullanmak durumundad›rlar.
Federal Adalet Divan› (BGH) bu karar›, ebeveynlerine bak›m paras› ödemek zorunda b›rak›lan itiraz baflvurusu
davas›nda ald›. Sosyal Yard›m Dairesi
bu kad›n›n yafll›lar yurdunda yaflayan
annesine yurt masraflar›n› ödemek
maksad›yla yard›m vermeyi kabul etmiflti. Sosyal Yard›m Dairesi bu yard›mlar› yafll› kad›n›n k›z›ndan iade istedi,
ancak kad›n›n k›z› önceleri iflsizdi ve iflsizlik yard›m› al›yordu. Çflsizlik yard›m›n›n ödenmesinin bitiminden sonra
kendi geliri kalmad›. Kad›n›n damad›
ayda 6.000 Euro net maafla sahipti. Bu
evli çiftin çocu¤u yok ve yar› yar›ya
paylaflt›klar› bir evde oturuyorlar.
BGH yarg›çlar› kararda bak›m paras› ödeme yükümlülü¤ü olanlar›n, kendi
hayat›n› idame etmek için kullanmad›¤›
parasal kaynaklar› sosyal yard›m dairesine sunmas› gerekti¤ini aç›klad›. Bu
durum, bu paralar›n miktar› kendi özlük hakk›n›n alt›nda kalsa dahi böyledir. Dava konusu olayda durum budur,
çünkü kocan›n maafl› kad›n›n k›z›na
ödemesi gereen aile bak›m›na fazlas›yla
yetmektedir. Bir kocan›n kar›s›na ödemesi gerkeen bak›m paras›n›n miktar›
her iki eflin net gelirine göre belirlenmektedir. Kad›n›n k›z› evli olmas› itibar›yla annesinin geçimine az bir katk›
sa¤lamakla yükümlüdür, bu itibarla iflsizlik paras›n›n bitimine kadar annesine
bakmakla yükümlüdür.
Kad›n›n k›z› iflsizlik paras› ödemelerinin bitiminden sonra, kocas›na karfl›
olan cep harçl›¤› hakk›ndan annesinni
geçimine katk› sa¤lamal›d›r. Cep harçl›¤› kendi ihtiyac›nda kullan›lmamak
kayd›yla bak›m ödemesi alan›nda gelirden say›l›r. Kocan›n yafll› kad›na dolayl›
yoldan da olsa bak›m ödemesi yapma
yükümlülü¤ü önceden de sonradan
yoktur. Bir koca kar›s›na ödedi¤i cep
harçl›¤›n›n nereye ve nas›l harcanaca¤›na kar›flamaz.
Karar no: BGH, IÎÎ ZR 122/00.
Velayet hakk›
Okul e¤itimi hakk›nda bilgilendirme
zorunlulu¤u
15 yafl›nda bir k›z çocu¤u babas›yla
görüflmeyi tamamen reddedirse, baban›n çocu¤un e¤itim durumu hakk›nda
anneden her türlü bilgiyi alma hakk›
sakl›d›r. Hatta, annenin karnelerin kopisini babaya ulaflt›rma zorunlulu¤u dahi
vard›r.
Hamm Yüksek Eyalet Mahkemesi
(OLG) baban›n bu yöndeki bir dava dilekçesini hakl› buldu. OLG karar›n gerekçesinde çocu¤un bunu reddetme yönündeki bir talebinin önemsiz oldu¤unu
vurgulad›. Baban›n talebi ancak, çocu¤un huzuru ve rahat›na ayk›r› düflmesi
gerekçesiyle geri çevrilebilir. Çocu¤un
huzuru ve rahat› objektif yönlerden de¤erlendirilmelidir. Objektif kriterler,
keyfi olmayan ak›lc› dayanaklara dayan›r. 15 yafl›ndaki k›z çocu¤u bak›m paras› ödeyen bir baban›n kendisiyle ilgili
haklar› oldu¤unu bilmelidir. Nafaka
hakk›n›n karfl›l›kl› görev ve yükümlülükler getirdi¤i k›z çocu¤una anlat›ld›¤›nda bu durum çocu¤un huzur ve rahatn›a ters düflmez. Dahas›, okul karneleri sakl› tutulmamalar› hakl› bulunabilecek günlük kay›tlar› gibi de¤ildir.
Karar no: OLG Hamm, 7 UF 98/03.
Otomobil al›m›
Bir yeni araç üretildi¤i günden 12 ay
sonra sat›l›rsa art›k yeni araç olarak sat›lamaz. Federal Adalet Divan› (BGH) bir
otomobil sat›c›s›yla al›c› aras›nda yaflanan davada bunu karara ba¤lad›. Al›c›
2000 Haziran ay›nda s›f›r kilometre bir
araç ›smarlam›flt›. Sat›fl sözleflmesinde flu
ifade kullan›l›yor: "Yeni Otomobil Kesin
Siparifli." 2000 y›l› A¤ustos ay›nda al›c›ya Kas›m 1998’de üretilen bir otomobil
verilir. Ayn› model araç 1998’den 2000’e
de¤iflikl¤e u¤ramadan üretildi. Al›c› bu
durum karfl›s›nda sat›fl sözleflmesinin
kat edilmesini ve al›m sat›m iflleminin
geri döndürülmesini istedi, çünkü verilen araç sözleflmedekinin aksine fabrika
ç›k›fll› yeni de¤il.
BGH yarg›çlar› karar›n gerekçeler
bölümünde yeni otomobil tan›mlamas›n› tarif etti. Buna göre bir araç, ayn› arac›n bu modeli kesintiye u¤ramadan üretilmeye devam ediliyorsa, araç uzun süredir ayn› yerde durmaktan dolay› bozulma göstermiyorsa ve üreimiyle sat›fl
günü aras›nda 12 ay geçmememiflse yenidir.
BGH yarg›çlar› bundan öte arac›n
depolanma süresinin otomobilin de¤erinin biçilmesinde önemli bir faktör oldu¤u belirtti. Yeni araç al›c›s›n›n gözünde
arac›n uzun süredir depoda durmas›
otomobilin de¤erini düflüren bir durumdur. Araç üretim fabrikas›ndan ç›kt›¤›
na eskimeye bafllar. Arac›n durumu zaman içerisinde malzemenin yorulmas›,
oksidasyon ve di¤er fiziksel de¤ifliklikle
nedeniyle kötüleflir. Hatta, optimal koflullar alt›nda korunmas› durumunda bile arac›n eskimesi süreci yavafllar, ama
durdurulamaz.
Karar no: BGH, VIII ZR 227/02.
Afl›r› h›zl› seyirde telefon
görüflmesi özür olamaz
Bir otomobil sürücüsü seyir halindeyken, h›z› tahdit eden bir trafik iflaretini telefonuyla görüflme yapt›¤› için
fark etmediyse, bir anl›k gaflet gibi bir
gerekçeye baflvurup kendini hakl› ç›karamaz.
Hamm Yüksek Eyalet Mahkemesi
(OLG) bir otomobil sürücüsünün itiraz
baflvurusunu geri çevirdi. Sürücü bir önceki mahkemede kendisini para cezas›na
çarpt›ran ve bir ayl›k sürüfl yasa¤› getiren karar›na itiraz baflvurusu yapm›flt›.
OLG yarg›çlar› seyir halindeyken telefon görüflmesi yapan bir sürücünün,
kendisinin bu itibarla dikkatinin da¤›labilece¤ini ve bu nedenle arac›n kontrolünü kaybedebilece¤ini bilmesi gerekti¤ini
belirttiler. Bir sürücünün sahip olmas›
gereken afl›r› dikkat bu durumda sergilenmedi¤i için itiraz baflvurusu yapan
sürücü anl›k gaflet gibi bir gerekçeye
baflvuramaz. Bundan öte, seyir halindeyken sürücünün araç içinde serbest
görüflme cihaz› olmaks›z›n telefon görüflmesi yapmas› yasaya ayk›r›d›r ve para cezas› gerektirebilir.
Karar no: OLG Hamm, 2 Ss O¤Î
474/03.
Sosyal sigorta hukuku
Çal›flan ortak için prim ödemeleri
Bir iflverenin çal›flanlar›n›n emeklilik prim ödemeleri ba¤›ml› bir ifl iliflkisi
sözkonusuysa (Gelir Vergisi Yasas›
3.Madde Nr.62) vergiden muaft›r. Bu
itibarla bir limited flirket (GmbH) flirkette çal›flan bir ortak için ödedi¤i sosyal sigorta ödemeleri için gelir vergisi
ödeme mükellefi de¤ildir. Bu durum,
çal›flan ortak flirketin sermayesine % 50
oran›nda ortak olsa dahi de¤iflmez. Niedersachsen Eyaleti Maliye Mahkemesi
bu do¤rultuda karar ald›.
Gerekçe: çal›flan ortak ayn› zamanda flirketin Genel Müdürü olsayd›, ba¤›ml› bir ifli iliflkisi sözkonusu olmazd›.
Böyle olsayd›, Genel Müdür kendi ba¤›ml› iflçi statüsünü ilga edebilir, ya da
zay›flatabilirdi.
Bu karara temyiz baflvurusu yap›ld›.
Federal Maliye Mahkemesinde davan›n
numaras› VI R 16/03.
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 17
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
DOSYA
HESSEN
17
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
TBMM Meclis
Tutanaklar›ndan
14 y›l önce...
Tarih 2 May›s 1985.
Tek bafl›na ANAP iktidar› dönemi. Meclis'te
bir yasa tasar›s› görüflülüyor:
‹mar Yasas›.
Halkç› Parti Kayseri Milletvekili (1948 do¤umlu, inflaat mühendisi) Mehmet Uner ve arkadafllar›
taraf›ndan verilen önerge: 'Yap› ruhsat› almak için
dilekçeye zemin etüdü projesi (arazinin depreme
uygun oldu¤una iliflkin bilimsel rapor) eklenmesi
zorunludur.'
fiimdi tutanaklar› okuyal›m:
Baflkan: Komisyon üyeleri ve hükümet bu
önergeye kat›l›yor mu efendim?
Bay›nd›rl›k, ‹mar, Ulaflt›rma ve Turizm Komisyonu Baflkan› ‹brahim Özdemir ‹stanbul: Kat›lm›yoruz efendim.
Devlet Bakan› Kaz›m Oksay (Bolu): Kat›lm›yoruz efendim.
Bunun üzerine önerge sahibi Mehmet Uner
söz al›yor. Yine tutanaklardan: Her yerleflim yeri
do¤al çevrenin bir parças›d›r. Düzenli, dengeli ve
sa¤l›kl› yerleflimin bafl koflulu, yer seçiminin uygun yap›lmas›na ba¤l›d›r. Yasa tasar›s›nda jeolojik
özelliklerin gözönüne al›nmad›¤› görülmektedir.
Oysa ülkemiz do¤al afetler aç›s›ndan böylesine
bir ihmalin sonuçlar›na katlan›r gibi olmad›¤›n›
yaflayarak ö¤renen ve bunu en iyi bilen ülkelerden biridir. Ülkemiz do¤al afetler ve jeolojik nedenlerden kaynaklanan ve yaratt›¤› sonuçlar aç›s›ndan da do¤al afetlerin en ac›mas›z› olan depremlerin yo¤un olarak yafland›¤› ülkelerden biridir. Yüzde 92'si deprem bölgesi içinde olan ülkemizde nüfusun yüzde 95'i deprem tehlikesi alt›nda yaflamaktad›r. Sanayimizin yo¤un oldu¤u
kentlerimizin yüzde 75'i, barajlar›m›z›n yüzde 4l'i,
birinci ve ikinci derecede tehlikeli deprem bölgelerinde yer almaktad›r. Bu verilere ülkemizde bir
y›lda 1.1 y›k›c› deprem oldu¤unu da eklersek, bu
konuda ciddi kurallar›n konulmas›n›n ne kadar
zorunlu oldu¤u kendili¤inden anlafl›l›r. Ülkemizde sadece son 45 y›lda depremlerden 60 bin kifli
hayat›n› kaybetmifl, 400 bin konut y›k›lm›flt›r.
Yaln›zca depremlerin yol açt›¤› ekonomik de¤er
kayb›n›n en az 15 Atatürk Baraj›'n› yapabilecek
boyutta oldu¤u anlafl›l›r.
Depremin ülkemizde yol açt›¤› zararlar Japonya'ya oranla 30 kat daha fazlad›r. Bu bize cevre planlamas›nda jeolojik bilgilerden yararland›¤›m›z takdirde zarar›m›z›n 30 kat azalt›labilece¤ini gösteren somut bir örnektir... Bu durumu yaratan en önemli neden, jeolojik incelemeler sonucu
sak›ncal› görülen yerlerin yerleflime aç›lmas›yla,
jeolojik inceleme yap›lmaks›z›n iskana (yerleflime)
izin verilmesi olgular›d›r.
BAfiKAN: Say›n Uner toparlay›n›z lütfen.
Mehmet Uner (devamla): ‹l ve ilçe imar iflleri
kurullar›nda jeoloji mühendisli¤i disiplininin temsil edilmesi yan›nda, belediyelerde jeoloji mühendislerinin istihdam›na geçilmesi sa¤lanmal›d›r.
.. Bu hizmetlerin imar yasas› kapsam›na al›nmas› önemlidir.
BAfiKAN: Say›n Uner lütfen tamamlay›n›z.
Zaman›n›z üç dakika geçiyor. Müsamaham›z› kötüye kullanmay›n.
Mehmet Uner (devamla): Beni dinledi¤iniz
için teflekkür ederim.
BAfiKAN: Teflekkür ederim. Önergeyi oylar›n›za sunuyorum.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemifltir.
BAfiÖRTÜSÜ VE BAfiÖRTÜLÜLER
aflörtüsünden dolayı Türkiye’de olNAMUS Efi‹TT‹R
du¤u gibi, Almanya’da da baflörtüBAfiÖRTÜSÜ MÜ?...
lülerin baflı a¤rımaya devam ediMilli sınırlarımız dıflında, bizimle ilyor. Bir metre kumafl yüzünden koparıgili geliflmelerin en büyük sevabı, günahı
lan fırtınanın sebebini anlamakta artık
ve sorumlulu¤u yine bize aittir. Kendi
zorlanmıyoruz, çünkü; baflörtü karflıtları,
insanımızdan esirgedi¤imizi, ona, hakkı
bazen dolaylı, bazen satır aralarında, baoldu¤u halde, çok gördü¤ümüzü, baflkazen de açıkça, gerekçeli tavırlarını ortaya
larından istemekte epey zorlanıyoruz.
koyuyorlar.
Bunlar, insan hak ve hürriyetinden
Federal Almanya Anayasa Mahkedüflünce hürriyetine, hatta din hürriyetimesi, Fereshta Ludin’in baflörtülü oluflu
ne kadar bilinen meselelerdir.
yüzünden u¤radı¤ı ma¤duriyeti, "kararAlmanya’da baflörtüsüyle ilgili, günsız bir karar"la siyasilere havale etti¤i
lerce kamuoyunda fırtınalar koparılırgünden beri Alman Kamuoyu’nda
ken, Türkiye’deki baflörtüsü yasa¤ı/bas"Baflörtüsü" hararetle tartıflılmaktadır.
kısı/zulmü de karflıtların tezlerini kuvDemokrasi, insan hak ve hukuku,
vetlendirici referanslar olarak gösterildüflünce ve inanç özgürlü¤ü ve azınlık AT‹B Genel Sekreteri mekten geri kalmadı. Özet olarak: Müshakları gibi birçok konuda Türkiye’ye
lüman bir ülke olan Türkiye, baflörtülüledersler veren, örnek olma iddiasında
re karflı malum politikasına devam ederolan Almanya, "Baflörtüsü" konusunda:
ken, biz, hristiyan bir Batı ülkesi olarak, niçin daha fazla
1- Peflin hükümlü
tolerans gösterelim, fleklindeydi.
2- Yeterli bilgiden yoksun
“Baflörtüsü” ile ilgili yazımızda sözkonusu olan Al3- "Müslümanlar geliyor!" korkusuna hakim
man Anayasa Mahkemesi kararında da, baflörtüsü; “dini
4- Kendisi gibi olmayanlara karflı tahammülsüz
sembol” olarak zikredilmifl. Baden-Würtemmberg FDP’li
5- Belli siyasi partiler tarafından istismara müsait
Eyalet Adalet Bakanı Corinna Wervigk-Hertneck,
Bütün bunlara ra¤men, sadece inançtan kaynaklanan
“Baflörtüsü gibi di¤er dinlere ait sembolleri de ya okul
baflörtüsü ba¤lama meselesinde, bazı eyaletler ve siyasi
sınıflarından kaldıraca¤ız, veya hepsine müsade edepartilerin tutumları da taktire flayandır.
ce¤iz.” (Der Spiegel, 43/2003)
Bir metre bez üzerine koparılan fırtına:
Bir dine bu kadar peflin hükümlü, cahilane, hatta
Köy kadını, fabrika iflçisi, temizlikçi veya ev kadıdüflmanca bakıflı/de¤erlendirmeyi dünyanın neresinde
nın›n baflörtüsü dikkat çekmez, kimseyi rahatsız etmezgörebilirsiniz?.. Kim demifl, ‹slam’ın sembolü baflörtüsüken, yeni neslin baflörtüsünden niçin ürkülüyor, bu bir
dür?.. Müslümanlar sadece kadınlardan mı ibarettir?
metre bez yüzünden fırtınalar
De¤ilse, erkek müslümanın semBaflörtüsünün altında saklı olan, ka- bolu nedir acaba? Baflörtüsü
koparılıyor?
Almanya’nın haftalık gaze- fadır, beyindir. Bu kafalar; okuyan, ba¤lamadı¤ı halde, -belki- birtesi "Die Zeit" 25.9.03 tarihli
ço¤undan daha fluurlu müslünüshasında: "Baflörtüsü eflittir düflünen, ilim ve meslek sahibi, top- man olan kadınları hangi katekadına baskı eflittir ‹slamcılık lumda flahsiyeti ve fikriyatıyla ken- goriye dahil edeceksiniz?
eflittir özgürlük ve demokrasi
Yanılgı, eksik ve yanlıfl
dine yer edinme, kabul görme hede- de¤erlendirme,
tehdidi" bu düz formülle geçerlisadece hristiyanli¤ini kaybetmifltir artık. Mesele, fi olan hanımefendilere aittir. Bu ör- larda de¤il, müslümanlarda da
örtüyle ilgili olmaktan ziyade, tü; birçok art niyetli, önyargılı ve aynı orandadır. Dini, flekilde göörtünün altında saklı olanla ilren, görmek isteyen dindarla, lakonunun cahili olanların iddia etti¤i ikli¤i veya modernli¤i flekilde
gilidir."
Baflörtüsünün altında saklı gibi, "‹slam’ın sembolü" de¤ildir. Bu gören, görmek isteyen arasında
olan, kafadır, beyindir. Bu kafaaçısından hiçbir fark
örtü; kadınlı¤ı fleheni arzularının zihniyet
lar; okuyan, düflünen, ilim ve
yoktur. Hiç flüpheniz olmasın;
meslek sahibi, toplumda flahsiye- tatmininde kullanan ahlaksızlı¤ın, dindarı, baflörtü eflittir namusluti ve fikriyatıyla kendine yer tüketim sisteminin mal alımı ve satı- luk eflittir dindarlık, entel-laik’i,
edinme, kabul görme hedefi olan
açıklık eflittir ilericilik eflittir kehanımefendilere aittir. Bu örtü; mında reklam aracı olarak istismar malizm eflittir batıcılık, olarak
birçok art niyetli, önyargılı ve etti¤i, pazara döktürdü¤ü, deflifre kadınımızla beraber de¤erlerimikonunun cahili olanların iddia
ettirdi¤i kadınlık hazinesinin üzeri- zi, toplum barıflımızı, herc-ü
etti¤i gibi, "‹slam’ın sembolü"
merc etmeseydiler, sinsi planlara
de¤ildir. Bu örtü; kadınlı¤ı flehe- ne çekilen ar perdesidir.
(bilerek veya bilmeyerek) çanak
ni arzularının tatmininde kulla- Bu örtünün öncekilerden baflka bir tutmasaydılar, Almanya gibi bir
nan ahlaksızlı¤ın, tüketim sisteülkede de böyle bir karar çıkminin mal alımı ve satımında tarafı daha var: Bu örtüde bir zera- mazdı. Konuya bu açıdan bakılreklam aracı olarak istismar et- fet, asalet, estetizm ve flahsiyete bü- dı¤ında, Batı’lı siyasilerin, devlet
ti¤i, pazara döktürdü¤ü, deflifre
rünmüfl kapasite vardır. Bir ‘öz’e adamlarının, bizimkilerden pek
ettirdi¤i kadınlık hazinesinin
merhametsiz olduklarını söyledönüfl, bir fluurlanma, kendini yeni- memek de, baflka türlü bir merüzerine çekilen ar perdesidir.
Bu örtünün öncekilerden den keflfetme vardır.
hametsizlik olurdu.
baflka bir tarafı daha var: Bu örLaiklik-‹slam gerilimini Avtüde bir zerafet, asalet, estetizm ve flahsiyete bürünmüfl
rupa’daki Türkler arasında da Türkiye paralelinde
kapasite vardır. Bir ‘öz’e dönüfl, bir fluurlanma, kendini
yaflamaktayız. Birço¤umuzun övünerek, “bizden” deyeniden keflfetme vardır.
di¤i, öyle görmek istedi¤i Türk kökenli parlementerin,
"Die Zeit"ın yukarıda verdi¤imiz yorumundan:"Buflurada veya buradaki toplantılarda Avrupa’daki Türkleri
nun aydınlık tarafı da var, o da insan haysiyetinin ifadetemsilen arz-ı endam edenlerin, halet-i ruhiyelerindeki o
sidir: Kendi hür iradesiyle baflörtüsü ba¤layanların sayıezilmiflli¤i, geri kalmıfllı¤ı, efendilerine yaranma gayretlerini gördükçe, fikren ve cismen flahsiyeti oturmamıfl zası giderek ço¤alırken, baflörtüsü; hristiyanların haç, yavallılara, hem onlar adına, hem de kökü bizden olması
hudilerin takke’yle dinlerine ba¤lılıklarının ifade etmelehasebiyle, kendi adıma üzülüyorum.
ri gibi de¤erlendirilebilir. Çünkü, saçları kapatmak; kimAma daha çok üzüldü¤üm, hatta kahroldu¤um taraf
li¤in pekiflmesini ve kendine saygının güçlenmesini
ise; dini-imanı, camisi-cemaatı ile kitlelerin temsilcileriteflvik ediyor. Müslüman kadınların ço¤u, baflörtülü olanin “temsil” yetkisinden uzak, geliflmelerden bihaber, içirak yabancı mekanlarda daha özgürce hareket edebildikne kapanık, “dava”sına sahip çıkamayacak kadar bilgilerine inanıyorlar. Bu ülkedeki baflörtülüler artık uzun
den, medeni cesaretten yoksun olanlardır.
zamandan beridir baskı altında, sindirilmifl, eve kapatılSonuç olarak: Baflörtüsü örtmekle, namuslulu¤un ve
mıfl mahluklar de¤illerdir. Bunların birço¤u tahsilli, ayörtmemekle namussuzlu¤un tarifi çıkarılamayaca¤ı gibi,
dın, modern kadınlardırlar. Onlar, bazen bilgisayar uzdinin/dindarlı¤ın tarifi/sembolü de bununla ba¤lantılı
manı, bazen postane veya sigorta kurumlarında memur,
olarak yapılamaz.
bazen de, e¤er müsade edilirse, ö¤retmendirler.
B
Mahmut AfiKAR
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 18
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
GEREKL‹ B‹LG‹LER
18
HESSEN
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
HAYATA BAKIfi
aflad›¤›m›z dünyada
dengeler bozuk. Hayata hep tek yönlü bak›l›yor. Kuvvetlinin kuvveti
hak sebebi sayarak do¤runun yerine yanl›fl›n, faydal›n›n yerine zararl›n›n, güzelin
yerine çirkinin, Hakk›n yerine bat›l›n kondu¤u bir dünyada yafl›yoruz.
‹brahim
‹flte böyle bir dünyada
GÜMÜfiO⁄LU
iyinin ve güzelin olabilmesi
için herkes çal›fl›p do¤ruyu bulam›yor.
Biz Avrupa`da yaflayan insanlar olarak özellikle inanan, inanc›n› yaflama mücadelesi verenlere çok görev düflüyor.
Görevimiz nedir?:
1- Önce inand›klar›m›z› iyice anlamak ve
kavramak zorunday›z.
2- Anlay›p kavrad›¤›m›z bilgi ve birikimleri,
önce kendi hayat›m›zda, sonra s›ras› ile aile, akraba, dost ve çevremizle paylafl›p anlatmak zorunday›z.
3- Kendimizi dizayn etmeliyiz. Bu dizayn›
yaparken
a- Temel eserleri okumal›y›z. (Kur`an ve sünnet kaynakl› eserler)
b- Mutlaka itikadi ve ictimai hayat›m›za zarar vermeyecek bir adet günlük gazete takip etmeliyiz. (Milli Gazete) En az bir adet ayl›k dergi
okumal›y›z. (Milli Görüfl Perspektif veya Anadolu Gençlik)
c- Televizyonlar toptan zararl› hale gelmifltir.
En iyi TV`de bile söylenenlerin 10`undan 8`i do¤ru ise 2`si yanl›fl konuflulur hale geldi. Oda iki
yanl›fl› kabullendirmek için. Kendi öz kimli¤imize hitap eden TV`leri takip etmeliyiz.
K›ymetli dostlar; k›saca çetin bir zamanda her
fleyin iyice kar›fl›p tozduman oldu¤u bir ortamda
yafl›yoruz. E¤er iyiye güzele ulaflma arzumuz
olursa; bu arzumuz do¤rultusunda Allah (C.C)
yard›mc›m›z olacakt›r.
Bu vesile ile geçmifl Kurban Bayram›n›z› en içten dileklerimle kutluyorum. 1 Muharrem 21 fiubat Hicri y›lbafl›n›n insanl›¤a hay›r ve saadet getirmesini niyaz ediyorum.
Selam ve dualar›mla...
Y
V‹TAM‹N ÇEfi‹TLER‹NE GENEL BAKIfi
Bu say›m›zdan itibaren sizlere vitaminler hakk›nda bilgiler verece¤iz. ‹lk olarak genel
bilgiler veriyoruz. Önümüzdeki say›da A vitamini hakk›nda genifl bilgilerini bulacaks›n›z.
itaminler Kimyasal Özelliklerine Göre Bafllıca ‹ki Sınıfta
Toplanabilir:
Suda çözünen vitaminler
(B vitaminleri ve vitamin C)
* Suda çözünen vitaminler ba¤ırsakta emildikten sonra kullanılacakları dokuya kan dolaflımıyla taflınır.
Her birinin suda çözünürlük derecesi
farklıdır. Bu derece vücuttaki da¤ılımlarını da etkiler. Suda çözünen vitaminler gere¤inden fazla alınırsa
dokularda belirli bir ölçüde depolandıktan sonra idrarla vücuttan dıflar›
atılır.
dokusunda ve daha az ölçüde üreme
B2 Vitamini
organlarında depolanır. K vitamini
Süt, peynir, yo¤urt ve koyu yeflil
vücutta göreli olarak çok az depolayapraklı sebzelerde.
nır.
B6 Vitamini
* Ya¤da çözünen vitaminlerin
Kümes hayvanları, sı¤ır ve koyun
çok çeflitli ifllevleri vardır. Vitamin A
eti, karaci¤er, yumurta ve sütte.
gözde a¤ tabakadaki proteinlerle birB12 Vitamini
leflerek karanlıkta görmeye yardımcı
Karaci¤er, et ve yumurtada.
olur. Vitamin D canlının büyümesi,
C Vitamini
özellikle kemik geliflmesi için kalsiPortakal, mandalina, greyfurt, liyum metabolizmasında önem taflır.
Vitamin E de hayvanlarda büyümeyi
mon, havuç, çilek, kavun, taze kırmıhızlandırır, eksikli¤i bazı hayvan türzı ve yeflil biber, lahana, maydanoz,
lerinde kısırlı¤a yol açar. Vitamin K
kuflburnu ve yeflil sebzelerde.
kanın pıhtılaflmasında yer alan enD Vitamini
zim süreçlerinde gereklidir.
Balıkya¤ı, süt ve tereya¤ında.
* B vitaminleri serbest halde et* Ya¤da eriyen vitaminlerin fazla
E Vitamini
kinlik gösteremez. Vücuttaki ifllevleBu¤da, pirinç, mısır, çavdar, madozda alınması, toksik etki göstererul, yerfıstı¤ı, badem, susam, ceviz,
rek zehirlenmelere neden olur. Di¤er
rini yerine getirebilmeleri için pek
zeytinya¤ı, ayçiçek ya¤ı, mısırözü
vitaminlerin fazla alınması sonucu,
çok kimyasal süreçten geçmeleri geya¤ı, pamukya¤ı ve yeflil sebzelerde.
fazla olan miktar idrar yoluyla atılır.
rekir. Baflka maddeler ya da molekül
K Vitamini
Normal, sa¤lıklı bir birey, dengeli
Et, karaci¤er, domates, kabak,
parçalarının eklenmesiyle koenzim
beslendi¤inde herhangi bir vitamin
karnıbahar,
ıspanak ve di¤er yeflil
ifllevlerini yerine getirebilirler.
yetersizli¤i oluflmaz.
yapraklı
sebzelerde.
* Vitamin C’nin fizyolojik ifllevleV‹TAM‹N ÇEfi‹TLER‹
ri iyi bilinirse de metabolizma mekaVE BULUNDUKLARI
nizmaları çok açık de¤ildir. Vitamin
YERLER
C difl ve kemiklerin büyümesi, deri
A Vitamini
altı dokuların ve kan damarlarının
Karaci¤er, ya¤sız et, süt, tebütünlü¤üyle yaraların iyileflmesi
reya¤ı, yumurta, yeflil ve sarı
için gereklidir. Son yıllarda ortaya
atılan ve do¤rulu¤u tartıflmalı olan
sebzelerde.
Limon Suyu: Limon sert ve suyu zor
bir görüfle göre yüksek miktarda ViB Vitamini
çıkıyorsa, kesmeden evvel bir iki dakika
tamin C alınması nezleyi önledi¤i giTahıllar, ya¤sız et, böbrek,
sıcak suya batırıp sonra kesmek gerekir. O
bi enfeksiyonlara karflı direnci de arzaman suyunun daha kolay çıktı¤ını göreyürek, beyin, karaci¤er, yerfıstırır.
ceksiniz.
tı¤ı, tavuk, ceviz, yumurta, keYa¤da çözünen vitaminler
Rutubet: Normal odada bile tuzluk rupek ekme¤i ve ya¤lı tohumlar(A, D, E ve K vitaminleri)
tubetlenir,
dökülmesi zorlaflır, delikleri tıda.
* Ya¤da çözünen vitaminler bakanır.
Bunu
önlemek için tuzlu¤un içine
B1 Vitamini
¤ırsaklardan safra tuzlarının yardıbirkaç pirinç tanesi atın, bütün rutubeti
Bu¤day, pirinç, mısır, yumıyla emildikten sonra lenf sistemiyemecektir. Arada bir de de¤ifltirmeyi
laf,
darı, çavdar ve bunlarla yale vücudun çeflitli bölgelerine taflınır.
unutmayın.
pılan besinlerde, kepek ekme* A ve D vitaminleri öncelikle kaÇöp Kutusu Kokusu: Mutfa¤ınızdaki
raci¤erde, E vitamini vücuttaki ya¤
¤inde, mantarda.
çöp kutusunun pis kokusundan kurtulmak için koku giderici olarak tuvaletlerde
kullandı¤ınız ernetlerden yararlanabilirsiniz. Çöpleri naylon torbayla koymayı alıflkanlık haline getirin. Erneti çöp kutusuda daha fazla oldu¤u görülüyor.
BD’li bilim adamlarına göre kiflinin do¤du¤u ay ile genun dibine yerlefltirip üzerine naylon torHangi ayda hangi hastalık
lecekte yakalanma ihtimali taflıdı¤ı hastalıklar arasınbayı koyun.
OCAK: Alzheimer, flizofreni ve solunum yolları rahatsızda bir iliflki var.
Sıcak ‹çecekler: Camdan yapılmıfl bir
lı¤ı, respiratuvar sinsitiyal virüs enfeksiyonu (RSV).
Ekimde do¤anların ise astıma yakalanma ihtimali daha
kaba sıcak sıvı dökecekseniz, kabın kırılfiUBAT: Alzheimer, flizofreni, manik depresyon ve sara.
yüksek. Uzmanlar bunu bebeklerin çevre koflullarına karflı
maması için önlem almanız gerekir. Sıcak
MART: Alzheimer, flizofreni, otizm, narkolepsi (uyku bohassas olmasına ba¤lıyor.
içece¤i içine dökmeden önce kaba küçük
zuklu¤u), Hodgkin`s hastalı¤ı, multipl skleroz (MS), manik
Sa¤lık kayıtlarını inceleyen ve hastanın do¤du¤u ay ile yabir kaflık koyun. Kabı ıslak bir bezin üzeridepresyon ve sara.
kalandı¤ı hastalıkları karflılafltıran uzmanlar ilginç sonuçlara
ne koyun, sonra doldurun.
N‹SAN: Lösemi, disleksi, ö¤renme bozuklukları, Parkinulafltı. California Üniversitesi’nden arafltırmacı Allan Smith,
Yumurtanın Çatlamaması ‹çin: Rafason hastalı¤ı, manik depresyon, motor nöron hastalı¤ı (ALS).
‘‘‹nsanların dünyaya geldikleri ayın bazı hastalıkların ortaya
dan
yumurtaları piflirece¤iniz kabın içine
MAYIS: Disleksi, ö¤renme bozuklukları, multipl skleroz,
çıkıflında rolü olabilir’’ derken genetik ve benzeri baflka
ters çevrilmifl bir fincan taba¤ı koyarsanız,
motor nöron hastalı¤ı (ALS), Parkinson hastalı¤ı.
önemli faktörlerin bu konuda etkili oldu¤unu hatırlattı.
çatlamaları önlerseniz.
HAZ‹RAN: Anoreksiya, diyabet, ö¤renme bozuklukları,
‘‘Bebeklerin çevre faktörlere karflı hassas oluflu’’, annenin
Do¤ranmıfl So¤anların Saklanması:
multipl skleroz, motor nöron hastalı¤ı (ALS), çölyak hastalı¤ı.
hamileli¤inin belli aylarında maruz kaldı¤ı virüsler ve bakteDo¤ranmıfl so¤anları a¤zı kapalı bir kavaTEMMUZ: Diyabet, çölyak hastalı¤ı, disleksi, ö¤renme
riler, bebe¤in gelecekte yakalanaca¤ı hastalıkları belirleyebilibozuklukları.
yor. Grip mevsiminde do¤an bir bebek, grip virüsleriyle dolu
noza doldurarak buzdolabında birkaç gün
A⁄USTOS: Diyabet, çölyak hastalı¤ı, otizm, Crohn hastabir çevreyle karflılaflıyor; yazın do¤an bebek polenlerle daha
saklayabilirisiniz.
lı¤ı (kronik iltihabi ba¤ırsak hastalı¤ı).
hassas oldu¤u erken bir dönemde tanıflıyor.
Buzdolabı: Yemekleriniz iyice so¤uEYLÜL: Dikkat eksikli¤i ve hiperaktivite sendromu
‹sveçli bebekler üzerinde 30 yıl boyunca yapılan arafltırduktan sonra buzdolabına koyun. Çok
(ADHD), astım.
ma, en fazla ‘‘diyabet’’ vakasına a¤ustos do¤umlu bebeklerde
doldurmayın. Tıka basa doldurulmufl bir
EK‹M: Astım, egzema,
rastlandı¤ını, diyabet riskinin en düflük oldu¤u ayın ise ekim
dolapta so¤uk hava yer de¤ifltiremez. BuzKASIM: Astım, egzema, respiratuvar sinsitiyal virüs enoldu¤unu gösterdi. Yazın do¤an bebeklerde ‘‘çölyak’’ hastadolabının arkasını duvara fazla yaklafltırfeksiyonu (RSV).
lı¤ı daha çok görülürken ocak, flubat, mart ve nisan aylarında
mayın. Havanın dolaflabilmesi için yeterli
ARALIK: Respiratuvar sinsitiyal virüs enfeksiyonu (RSV).
do¤anlarda flizofreniye yakalanma riskinin yüzde 6-8 oranınmesafe olması gerekir.
V
Do¤du¤unuz ay yakalanaca¤ınız hastalıkları gösteriyor
A
HAYATINIZI
KOLAYLAfiTIRACAK
PÜF NOKTALARI
2. sayi sayfalar
28.04.2009
Hayat
13:55 Uhr
Seite 19
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
HESSEN
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
Ç‹ZG‹N‹N D‹L‹
19
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 20
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
‹SLAM TAR‹H‹NDEN
20
HESSEN
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
Bir dönüm noktas› Hicret
Hicret mesaj› bizi ça¤›r›yor
eni bir hicrî y›l›n ilk günlerini yafl›yoruz. Efendimiz’in (sas) hicretinden alaca¤›m›z çok say›da ibretler
var. Sahabelerdeki, ayn› duygu ve düflünce bir yönüyle günümüzde de yaflan›yor ve yaflat›l›yor.
Efendimiz (sas) ve sahabe-i kiram,
Mekke’de dini hayatlar›n› yaflama imkan› ve ölümüne deyip girdikleri o kudsi
hakikatleri muhtaç gönüllere duyurma
zemini bulamad›klar› için hicret ettiler.
Bunun yan› s›ra, onlar asl›nda hicrete
al›flmak için hicret ettiler, gitmeye al›flmak için gittiler. Çünkü Medine’ye yapt›klar› bu hicret bir ilk olsa da son olmayacakt›. Kaynaklar Efendimiz (sas) vefat
etti¤inde yüz bin sahabe oldu¤unu kaydediyorlar. Tarihçilerin tespitlerine göre
Medine mezarlar›nda on bin insan bulunuyor. Bu demektir ki yaklafl›k doksan
bin insan dünyan›n de¤iflik yerlerine ta
‹stanbul’a, Sibirya’ya, Çin’e kadar din-i
mübin-i ‹slam’› anlatmak üzere ç›km›fl
ve bir daha geri dönmemifl.
Müthifl bir ruh, heyecan ve inanc›n
göstergesi bu: Doksan bin insan ve Allah
ad›na hicret... ‹stanbul’un fianl› misafiri
Ebâ Eyyûb el-Ensari Hazretleri, Yezid
döneminde, yetmifl yafl›n› aflm›fl iken, at
s›rt›nda Medine’den ‹stanbul önlerine
gelmifl. Hayat› boyunca o cepheden bu
cepheye koflmufl ve s›cak memleketlerde
piflmifl bu insan o uzun yola çocuklar›n›n
itiraz›na ra¤men seve seve ç›k›yor. Hastalan›yor ve ‹stanbul surlar› önünde vefat ediyor ve "Beni elinizden geldi¤ince
‹stanbul içlerine do¤ru götürün. Götüremedi¤iniz yerde beni gömün. Ben Allah
Rasulü’nden buran›n mutlaka bir gün
fethedilece¤ini duydum. ‹flte O’nun haber verdi¤i kahramanlar›n, yi¤itlerin k›l›ç seslerini, at kiflnemelerini duymak istiyorum!" diyor.
Ya memleketimde ölürsem!
Sahabe-i Kiram hicret ettikleri yerden
geriye dönmeyi ihanet saym›fllard›r.
Mekke’den Medine’ye hicret eden ve Veda Hacc› s›ras›nda Mekke’de vefat eden
Sa’d b. Havle’nin kaderi baflkalar› için
hep endifle kayna¤› olmufltur. Ayn› hac
esnas›nda ciddi flekilde rahats›zlanan
Sa’d b. Ebi Vakkas bu endiflesini kendisini ziyarete gelen Allah Rasulü’ne (sas)
bildirince Efendimiz, ona ihbar-› gayb
nev’inden; "Sen daha yaflayacaks›n. Allah senin elinle baz›lar›n› aziz, baz›lar›n›
zelil yapacak." buyurmufl ve endiflesi izale olmufltu. Sahabe sonras›nda ise bugüne kadar farkl› flekillerde de olsa hicret
hiç kesintiye u¤ramam›flt›r. Gerçi Efendimiz (sas) Mekke fethinden dönerken;
"Art›k hicret yoktur; fakat cihat ve niyet
vard›r." buyurmufltur. Ama bu o ilk kutlular›n gerçeklefltirdi¤i Mekke’den Medine’ye olan hicrettir. Dolay›s›yla farkl› flekil ve seviyelerde hicret hep devam etmifltir. Zaten hicretler olmasayd› ‹slam’›n
dünyan›n dört bir yan›na ulaflmas› mümkün olur muydu?
Y
Dünyan›n dört bir
yan›nda iflleri ne?
Sahabelerdeki, ayn› duygu ve düflünce bir yönüyle günümüzde de yaflan›yor
ve yaflat›l›yor. Kudsiler Heyeti diyebilece¤imiz baz› insanlar dünyan›n dört bir
yan›na arkalar›na dönmeden gidiyorlar.
Pekala gayeleri ne? Mensup olduklar›
milletin, devletin, kültürün ve dinin de¤erlerini muhtaç gönüllere duyurmak.
Bu gaye u¤runda dünyevi nice imkanlar›
terk eden ve t›pk› sahabeler misali bir
daha geriye dönmeyi düflünmeyen, geriye dönmeyi döneklik sayan say›lar› meçhul nice insanlar var bugün. Fakat yapt›¤› hizmetleri kendinden bilmek, her fleyden önde Allah’a karfl› ciddi bir sayg›s›zl›kt›r. Zira ak›llar› bu istikamette ikna
eden O, gönülleri bu ruh ve heyecanla
dolduran O. E¤er O’nun insana lutfetti¤i
bu inanç, duygu ve düflünce olmasayd›,
bir his ve heyecan tufan› halinde onlar›n
gönüllerinde esmeseydi bu tablo gerçekleflir miydi? Bizler bu inanç ve heyecan›
onlar›n gönüllerinde hâs›l edebilir miydik? Demek ortada bir sevk-i ilahi var.
Peygamberimiz ve hicret
‹slamiyet yay›lmaya bafllay›nca,
Mekkeli müflrikler öldürmeye kadar varan iflkence ve kötü muameleye bafllad›.
Ebu Talip de ölünce Efendimiz’e (sas) gelecek sald›r›lar› önleyebilecek bir perde
kalmam›flt›.
Peygamber Efendimiz (sas) ve ashab›, önceki peygamberler ve ümmetlerinin
bafl›na gelenlerin ayn›s›yla karfl›laflt›.
Mekke müflrikleri Resul-ü Ekrem Efendimize karfl› ‹slamiyeti tebli¤ etmeye bafllad›¤› andan itibaren olumsuz bir tav›r içine girdiler. Öyle ki bu tutum zaman zaman sertlik derecesinde kendini gösterdi.
Müflrikler, sadece ‹slâm’› reddetmekle
kalmad›lar; Hz. Peygamber ve arkadafllar›n› küçümseyip alaya ald›lar. ‹slamiyet kabul edilip yay›lmaya bafllay›nca,
bask›lar, iflkence ve kötü muameleye dönüfltü. Hatta bu iflkenceler o dereceye
vard›r›ld› ki, dayanamay›p hayat›n› kaybedenler bile oldu. ‹slam’›n ilk flehitleri
Sümeyye ve kocas› Yasir bu devrede dayan›lmaz iflkenceler alt›nda flehit düflenlerdendi. Amcas› Ebu Talib’in himayesinde bulunan Allah Resulü, cereyan
eden bu olaylardan son derece müteessir
olmaktayd›. Ancak Müslümanlar›n bu
yap›lan mezalime karfl› koyabilecek güçleri de henüz yoktu.
Hüzün y›l›
Efendimiz (sas), nübüvvetinin 10’uncu y›l›nda (620) yard›m ve desteklerini
kendisinden hiç eksik etmeyen sâd›k efli
Hz. Hatice (r.anha) ve amcas› Ebû Talib’i
kaybetmenin derin ac›s›n› yaflad›. O, Hatice ki, en zor zamanda Hz. Peygamber’e
iman ederek en büyük deste¤i vermifl,
hiçbir zaman yaln›z b›rakmam›flt›r. Ebû
Talip ise en kritik durumlarda ye¤eni
Hz. Muhammed’i (sas), Kureyfl’in tüm
bask›lar›na ald›rmadan korumufltu. Efli
ve amcas›n›n kayb›ndan do¤an ac›n›n
yafland›¤› y›la "hüzün" y›l› denir.
Dayan›lmaz sald›r›lar
Müflrikleri, müminler üzerine insanl›k d›fl› yöntemlerle sald›r›ya sevk eden
sebeplerin baflta geleni, ‹slamiyet’in, putperestlerin atalar›ndan kendilerine geçen
yanl›fl din telakkilerini reddetmesi ve
Mekke’de uzun y›llar hüküm süren zulüm ve haks›zl›k temeline dayal› yap›y›
de¤ifltirmek istemesiydi. Hz. Peygamber’in getirdi¤i bu yeni din, insanlar›n
kabul edilemez bir tak›m kategorilere ayr›larak köle-efendi, fakir-zengin, soylusoysuz, kad›n-erkek gibi ay›r›mc› muamelelere tabi tutulmas›n› onaylam›yor;
temelde bütün insanlar›n bir tara¤›n diflleri gibi eflit oldu¤unu ilan ediyor ve herkesin do¤ufltan gelen insan haklar›n›n ol-
du¤u ilkesini getiriyordu. Kendilerini
imtiyazl› görmeye al›flm›fl, müflrik toplumun elebafllar› eflit muamele görmeye r›za göstermiyor; haks›zca ele geçirdikleri
mevkilerin sürekli kendi ellerinde kalmas›n› istiyor ve bunun için herfleyi yap›yorlard›.
Habeflistan’a ilk hicret
Hz. Peygamber (sas), risaletinin beflinci y›l›nda (615) Müslümanlar›n dinlerini daha kolay uygulayabilmeleri, rahat
bir nefes alabilmeleri için Habeflistan’a
hicret etmelerine izin verdi. ‹çlerinde Hz.
Osman ve Peygamberimizin k›z› Hz. Rukiye’nin de bulundu¤u bir grup Müslüman ad› geçen ülkeye hicret ettiler. Habeflistan hükümdar› Necâflî’nin semavî
bir dine inanmas›; adaletle hükmetmekte
oluflu ve ayr›ca da Arapça bilmesi hicret
için Habeflistan’›n tercih edilmesinde
önemli bir sebep teflkil etmiflti. Biri kad›n
alt› kifliden müteflekkil bu kafilenin hicreti, ayn› zamanda Peygamberimizin Afrika’yla temasa geçmesinde önemli rol
üstlenmifl oldu. ‹slamiyet’in Mekke d›fl›nda duyulup yay›lmas›na dahi tahammülleri bulunmayan Mekkeli müflrikler,
Habeflistan’a giden Müslümanlar›n kendilerine iadesini temin maksad›yla bir
heyeti bu ülkeye gönderdilerse de, istediklerini elde edemeden heyet Mekke’ye
geri döndü.
Taif yollar›nda
Ebû Talib’in ölümünün ard›ndan büyük bir destekçisini kaybeden ve kabilesinin de kendisine yard›mc› olamayaca¤›n›n anlafl›lmas› üzerine Peygamber
Efendimiz (sas), tabii olarak yeni bir çevre aray›fl›na girdi. ‹lk planda uygun bir
mekan olarak Taif’i düflünmüfltü. Buras›n› seçerken Taif’in ileri gelen ailelerinden
Abdi Yelil ailesinin Peygamberimizin anne taraf›ndan akraba olmas›n›n önemli
rolü vard›. Ne yaz›k ki, Kainat›n Efendisi
Hz. Muhammed (sas), burada da kendisini dinleyecek, anlat›lanlara kulak verecek muhataplar bulamad›. Hatta o kadar
çirkin bir durumla karfl›laflt› ki Taif’in ileri gelenleri sokak serserilerini geçece¤i
yolun iki kenar›na dizmifller, alemlerin
yüzü suyu hürmetine yarat›ld›¤› bu kutlu insan› tafllatm›fllar; yara–bere ve kanlar içinde b›rakm›fllard›. O, bütün bu yap›lanlar karfl›s›nda dahi ümitsizli¤e kap›lm›yor, yar›n onlar›n da ümmeti olaca›¤n› düflünerek beddua etmiyordu.
Akabe Biatlar›
Taif’te yaflananlardan sonra Efendimiz (sas), yeni seçenekler araflt›rmaya
bafllad›. Miladi 621 senesinde, hac gayesiyle Mekke’ye gelen Hazreç kabilesinden bir grup insanla karfl›laflt›. Kendisinin son peygamber oldu¤unu belirtip,
getirdi¤i dinin esaslar›n› birer birer izah
etti. Toplant›ya ifltirak edenlerden alt› tanesi ‹slamiyet’le flereflendi. Bu buluflman›n bir y›l sonras›nda, Akabe mevkiinde
yeniden bir araya gelindi. Biri kad›n toplam on iki müslüman Resul-ü Ekrem’e
ba¤l›l›klar›n› göstererek biatta bulundu.
Gerçekleflen bu biata "Birinci Akabe Bi-
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Hayat
Seite 21
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
HESSEN
‹SLAM TAR‹H‹NDEN
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
at›" denir. "Allah’a ortak koflmayacaklar›na, h›rs›zl›k yapmayacaklar›na, zina etmeyeceklerine, çocuklar›n› öldürmeyeceklerine, yalana baflvurarak kimseye iftirada bulunmayacaklar›na ve Resulullah’a hiçbir hay›rl› iflte karfl› gelmeyeceklerine" dair söz verdiler. S›n›rl› say›daki
Medineli Müslümanlar› eflitecek, dinlerini ö¤retecek, tebli¤ görevini ifa edecek
birine ihtiyaç vard›. Bu görev için Resulü Ekrem Efendimiz (sas) Musab b.
Umeyr’i görevlendirdi. Musab’›n gayretli çal›flmalar› neticesi bir y›ll›k bir zaman
sürecinde Medine’de kabile baflkanlar›
da dahil pek çok kifli ‹slamiyet’le tan›flarak Müslüman oldu. K›sa sürede ise yetmifl üç kiflilik büyük bir topluluk olufltu.
Öyle anlafl›l›yordu ki, Musab’›n samimi,
gayretleri art›k meyvesini vermifl, Medine’de yeni bir toplumun temelleri at›lmaya bafllanm›flt›.
Ve hicrete izin veriliyor
Medine’de Müslümanlar için müsait
bir zemin oluflunca, Efendimiz, Allah’tan
gelen hicret emrini ashab›na duyurdu.
Bu emri duyanlar Yesrib’e (Medine-i
Münevvere) hicret etmeye bafllad›lar.
Böylece tarihin en önemli hadiselerinden
biri gerçekleflmeye bafllad›. Ashab-› Kiram, çok sevdikleri yurtlar›n›, mal ve
mülklerini geride b›rak›p Medine’ye gidiyorlard›. Müslümanlar, Mekke putperestlerinin tepkisini çekmemek için ç›k›fllar› gizli tutuyorlard›. Medine, Evs ve
Hazreç ad›ndaki iki Arap kabilesinin yan›nda Yahudi topluluklar›n› (Kaynuka,
Kurayza ve Nadir) bünyesinde bar›nd›rmakta idi. Bu iki Arap kabilesi, çeflitli sebeplerle yüzy›l› aflan bir süreyi kendi
aralar›nda savaflarak geçirdi. Ancak ‹slam’la flereflendikçe bu ihtilaf tamamen
ortadan kalkacakt›.
‹lk muhacirler
Sahabe-i Kiram’dan ilk hicret eden
kifli, Ebu Seleme bin Abdulesed’dir. Musab b. Umeyr ve Abdullah ‹bn-i Ümmi
Mektum da ilk muhacirlerden say›l›r. ‹slamî terminolojide Mekke’den ayr›l›p
Medine’ye yerleflenlere Muhacir; Muhacirleri evlerinde bar›nd›r›p her türlü ihtiyaçlar›n› temin eden Medineli Müslümanlara ise Ensar denir. Hicretin gizli
yap›lmas›na genelde uyulurken, Hz.
Ömer aç›ktan ve alenen Mekke’den ayr›lm›flt›. Ömer (ra) Kabe’yi tavaf etmifl, ard›ndan müflriklerin içine korku salan flu
sözleri hayk›rm›flt›: "Kim anas›n› a¤latmak, çocuklar›n› yetim, kar›s›n› dul b›rakmak istiyorsa flu vadinin arkas›nda
gelip bana yetiflsin." demiflti.
K›sa zaman sonra Ashab-› Kiram’›n
büyük ço¤unlu¤u Medine’ye hicret etti.
Geride ise, Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir ve aileleri; Hz. Ali ve annesi; ayr›ca
hicrete güç yetirememifl veya Mekke’den
ayr›lmalar›na izin verilmemifl olan belli
say›da insan kald›.
Müflriklerin hain plan›
Müslümanlar›n ekseriyetinin Medine’ye yerleflip, dinlerine uygun bir yaflay›fl sürmeleri Mekkelileri korkutmaya
bafllad›. Hz. Peygamber’in bir gün Mekke’den ayr›l›p, ashab›yla yeni bir cemiyet
hayat›na bafllayacak olma ihtimali müflriklerin önde gelenlerini Mekke’nin karar mercii Darun-Nedve’de hain bir plan
haz›rlamaya itti. Onlar›n bu korkunç
planlar›n› haz›rlamak maksad›yla topland›klar›n› Kuran-› Kerim bize flöyle haber verir: "Ey Muhammed! Hat›rla, bir
zamanlar kafirler seni yerinden k›m›ldatmamak veya öldürmek yahut sürüp
ç›karmak için tuzaklar haz›rl›yorlard›.
Onlar sana tuzak kurarlarken, Allah da
onlar›n tuza¤›n› bofla ç›kar›yordu. Allah
tuzaklar› bozanlar›n en hay›rl›s›d›r."
(Enfal, 30.)
Ayette iflaret buyuruldu¤u gibi, müflriklerin önünde üç seçenek vard›. Hz.
Peygamber’i ya hapsedecekler, yahut
Mekke d›fl›nda uzak bir yere sürecekler
veyahut da son bir çare öldüreceklerdi.
Sonunda Ebû Cehil’in teklifi dikkate al›narak Hz. Peygamber’in öldürülmesine
karar verildi. Bu karar her kabileden oluflacak bir grup katil taraf›ndan icra edilecek; böylece Abdimenafo¤ullar›n›n kan
davas› gütmesinin önüne geçilmifl olacakt›.
Efendimiz’e (sas) yönelik
suikast bofla ç›kt›
Mekke art›k ›st›rapl› soluklarla doluydu. ‹ki Cihan Günefli Efendimiz’e
(sas) karfl› müflrikler hain bir plan kurdular; ama Kâinat›n Sahibi (cc) gözlerini
perdeleyiverdi.
21
Yüce Allah (cc), yap›lan suikast plan›n› peygamberine Cebrail vas›tas›yla
bildirdi. Geliflmeler hakk›nda Hz. Ebû
Bekir’i bilgilendiren Peygamberimiz
(sas), ona hicret için haz›rl›kl› olmas›n›
söyledi. Hicret esnas›nda k›lavuzluk edecek güvenilir birine ihtiyaçlar› olacakt›.
Bu amaçla, kendisi henüz Müslüman olmam›fl; ama son derece güvenilir biri
olan Abdullah b. Urayk›d isimli birini
seçtiler. Hz. Ebû Bekir’in hicret için önceden haz›rlad›¤› üç deve, k›lavuzluk edecek kifliye verilerek üç gün sonra Sevr
Ma¤aras›’nda buluflmak üzere sözleflildi.
Tekrar evine dönen Peygamberimiz, üzerinde emanet olarak bulunan para ve
k›ymetli eflyalar› sahiplerine iade edilmek üzere Hz. Ali’ye teslim etti. Eve gelecek müflrikleri yan›ltmas› için de Hz
Ali’nin kendi yata¤›na yatmas› talimat›n›
verdi. Gece yar›s›na do¤ru evinden ayr›larak Hz. Ebû Bekir’in evine gitti. Bu s›rada evi kuflatma alt›nda olmas›na ra¤men, peygamberin ayr›l›fl›n› kafirler fark
edemediler. Nas›l göreceklerdi ki! Hakk›
göremeyen gözler peygamberi de elbette
göremezlerdi. Peygamberimiz ve Hz.
Ebû Bekir hicretin ilk ad›m› olan Sevr
Ma¤aras›’nda üç gün boyunca gizlendiler. Sabah olup da peygamberi evinde
bulamayan Mekke müflrikleri telafla kap›l›p çevreyi araflt›rmaya bafllad›lar. Bir
ara Peygamberimiz ve Hz. Ebû Bekir’in
gizlendi¤i ma¤aran›n a¤z›na kadar geldiler. Müflriklerin ayak seslerini duyup endiflelenen Ebû Bekir’i Peygamberimiz
(sas), Kur’an’›n da ifadesiyle "Üzülme,
elbette Allah bizimle" (Tevbe, 40.) diyerek teskin etti.
Kâfirler, ma¤aran›n giriflinde örüm-
Durumun fevkaladeli¤ini fark edip,
Peygamberimizden, düfltü¤ü ac› durumdan kurtulmas› için dua istemifl, sonra
aman dileyerek geri dönmek zorunda
kalm›flt›. (Hatemül Enbiya Hz. Muhammed’in Hayat›, A. H. Berki, O. Keskio¤lu,
D‹B. Yay. Ank. 1998, S. 193.) Hicret s›ras›nda, Büreyde ibn-I Hasib ve beraberindeki bir grup da bu kafilenin önünü kesmek istemifl; ancak Hz. Peygamber’deki
nübüvvetin nurunu fark ederek ‹slam’a
girmifllerdi. (‹slam Ansiklopedisi, TDV.
yay. Ank. C. 17, S. 460.) Medine istikametinde yola devam edilirken kafiledekilerin açl›k hissettikleri bir anda birine ait
koyun sürüsünden arda kalm›fl zay›f bir
keçiyi Peygamber Efendimiz "Bismillah"
deyip sa¤›nca, orada bulunan herkese
yetecek miktarda süt elde edilmiflti.
Medinelilerin coflkusu
Medineli Müslümanlar, Peygamberimizin Mekke’den ayr›ld›¤›n› duymufl,
gecikmesinden dolay› endiflelenip korkmufllard›. Sabahlar› Medine’nin yüksek
yerlerine ç›k›yor, Peygamberimizi bekliyor; kimseleri göremeyince evlerine geri
dönüyorlard›. 8 Rebiulevvel (20 Eylül
622) Pazartesi günü de ayn› flekilde beklemifller, sonra yine evlerine dönmüfllerdi. Ancak k›sa bir süre sonra bir k›z yüksekçe bir yerden, Medine’ye gelmekte
olan bir kafileyi gördü¤ünü hayk›r›nca;
bütün Müslümanlar, sevinç içinde Harre
denilen yere Efendimiz’i karfl›lamaya
kofltular. Efendimiz (sas) Kuba’da birkaç
gün dinlendi. Bu süre zarf›nda "Kuba
Mescidi’ni" infla ettiler. Bir cuma günü
buradan ayr›lan Allah Resulü, ilk cuma
namaz›n› Ranuna Vadisi’nde k›ld›rd›.
Namaz›n ard›ndan Medine’ye geldiler.
cek a¤lar› ve güvercin yuvas›n› görünce
içeride kimselerin olamayaca¤› kanaatine
vararak dönüp gittiler. K›lavuz olarak
sözlefltikleri Urayk›d üç gün sonra Sevr
Ma¤aras›’na geldi. Normal zamanlarda
Medine istikametine do¤ru izlenen güzergah›n d›fl›nda bir yol takip edilerek
yolculu¤a baflland›. Suikast plan›nda baflar›ya ulaflamayan Kureyfl’in önde gelenleri, Hz. Peygamber’in yakalan›p getirilmesi karfl›l›¤›nda yüz develik ödül verilece¤ini ilan etmifllerdi. Ödülün büyüklü¤ünü duyan kimseler her tarafta Peygamberimiz ve arkadafllar›n›n izini ar›yorlard›. Süraka da bunlardan biriydi.
Peygamberimiz ve arkadafllar› Medine’ye do¤ru yol al›rken bir ara kendilerini birinin at›yla takip etmekte oldu¤unu
fark ettiler. Süraka bin Malik yaklaflmak
isteyince at›n›n aya¤› kaym›fl, kendisi de
yere yuvarlanm›flt›. Tekrar toparlan›p
ileri at›lmak isteyince bu defa at› kumlara saplanm›flt›.
Resûlullah’› karfl›layan herkes büyük bir
coflku ve sevinç içindeydi.
Genç k›zlar›n a¤z›ndan Peygamberimizi öven fliirler dökülüyordu. Bu s›rada
bütün ashab›n en içten dile¤i, Resul-ü
Ekrem’in kendi evine misafir olmas›yd›.
Allah Resulü kimsenin k›r›lmas›na meydan vermeyecek bir yol takip etti. Devesi
Kusva’y› serbest b›rak›p, nereye çökerse
oraya en yak›n olan eve misafir olaca¤›n›
bildirdi. Devenin, daha sonralar› Mescidi Nebevi’nin yap›ld›¤› bofl bir arsaya çökmesi üzerine, yak›n›nda bulunan Ebû
Eyyubi Ensari’nin evine misafir oldu. Resul-ü Ekrem, yedi ay misafir edildikten
sonra, mescidin bitifli¤inde infla edilen
hücre-i saadetine tafl›nd›.
Hicret’in ‹slam tarihindeki önemi
Var›n› yo¤unu b›rak›p gelen muhacirlerle, onlara kardeflten öte kucak açan
Ensar’›n kucaklaflmas› 1400 y›ld›r yanan
bir iman ateflinin ilk ve en sa¤lam nüvesini oluflturmaktad›r.
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 22
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
‹SLAM TAR‹H‹NDEN
22
HESSEN
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424
Hicret hadisesi, ‹slâm tarihinde dinin
tebli¤ ve ö¤retimindeki önemi, Müslümanlar›n dinî hayatlar›n› devam ettirmede yeni bir dönemin aç›lmas› bak›m›ndan bir dönüm noktas› olma niteli¤i tafl›r. ‹slâm dini hicret sayesinde, hür bir
ortamda geliflme, yay›lma; fert, aile ve
toplum hayat›nda uygulanma imkan›na
kavufltu. Hicret, Hz. Peygamber (sas) ve
Mekkeli Müslümanlar›n Medine’ye göçünü ifade etti¤i gibi, hicri takvimin de
bafllang›c› olmufltur. Hicretin bu anlamla
d›fl›nda "Allah’›n yasaklad›¤› kötülük ve
günahlar› terk etme" fleklinde tarif edildi¤i de olmufltur. Hicretin ahlâk ve
zühdle olan yönüne iflaret eden ayet ve
hadisleri göz önüne alan bir k›s›m mutasavv›flar ise hicrete "Nefsi terbiye etmek
maksad›yla manevî yolculu¤a ç›kmak;
kalben ve zihnen masivay› terk etmek"
demifllerdir.
Hicret ile, ‹slamiyet’in daha somut
olarak tatbik edildi¤i yeni bir toplum
modelinin ortaya ç›kt›¤›n› görüyoruz.
Hicrete aktif olarak kat›lanlar ve onlara
kucak aç›p bar›nd›ranlar Kur’an’da Allah’›n (cc) r›zas›n› kazananlar aras›nda
takdim edilir. Medine’de bafllayan bu yeni toplum hayat›nda, bir as›rdan fazla bir
zamand›r Evs ve Hazreç aras›nda devam
edip gelen kavga ve savafllar›n sona erdi¤ini, din kardeflli¤ine dayal› yeni bir huzur döneminin bafllad›¤›n› görüyoruz.
Ayr›ca, Ensar ve Muhacirin aras›nda yard›mlaflma ve dayan›flmay› temel alan
"kardefllik" esaslar› dahilinde hayat yeniden tanzim edilmifltir. Yard›mlaflma bu
iki kesim aras›nda o kadar ileri seviyele-
re vard›r›lm›flt› ki, kan ba¤›na ba¤l› kardeflli¤in dahi önüne geçmiflti. Var›n› yo›unu Mekke’de b›rak›p gelen Muhacirlerin s›k›nt›lar› böylece en aza indirilmifl
olmaktayd›.
Hicretle beraber, Müslümanlar Medine toplumunun idarî yap›s›nda belirleyici konuma gelerek yönetimde inisiyatif
sahibi olmufllard›. Toplum hayat›n› tanzim eden yeni prensipler belirlenmifl,
Müslümanlar ve Yahudilerin hak ve sorumluluklar›n› belirleyen, güvence alt›na
alan meflhur "Medine sözleflmesi" imzalanm›flt›. Buna göre, kimsenin tabii insan
haklar› keyfî flekilde ihlal edilemeyecek,
kiflilerin inand›klar› dinin esaslar›na göre
yaflama serbestlikleri olacak; mala-cana
tecavüzde bulunulmayacakt›r. Peygamber Efendimiz (sas), Medine’nin hicret
öncesinden gelen "Yesrib" ad›n›, "hofl ve
güzel" anlam›na gelen "Taybe" veya "Tâbe" sözcükleriyle de¤ifltirdi. Çünkü "Yesrib" kelimesi iyi bir manaya iflaret etmiyordu. Ad›n›n de¤iflmesiyle birlikte Medine yeni bir statüye kavuflmufl; Mekke’dekine benzer harem s›n›rlar› içine
al›nm›flt›r.
Mekke döneminde, tevhid inanc›, nübüvvet ve ahirete iman esaslar›n› içeren
ayetler inerken, Medine’de ise, ferdî, ailevî ve sosyal hayat› düzenleyen hükümlerle ilgili ayetler inmeye bafllam›fl; on senelik bir zaman içinde dinin, hayat›n çeflitli safhalar›yla ilgili prensipleri tamamlanm›flt›r. Bu devrede din h›zl› bir flekilde Medine’de ve Medine d›fl›nda yay›lm›fl, birçok fetih hareketleri gerçekleflmifl, Hudeybiye Musalahas› imzalanm›fl;
Ein Unternehmen der
Wüstenrot&Württembergische AG
hemen ard›ndan Mekke’nin fethi gerçekleflmifltir. Bask› ortadan kalk›nca ‹slamiyet gerçek hüviyetiyle insanlarca tan›nma imkan›na kavuflmufltur. Böylece ‹slam’›n adalet, huzur ve güven veren
esaslar› iyice farkedilmifl; büyük kitleler
nezdinde hüsn-ü kabul görmüfltür. Hicretin bize verdi¤i pek çok dersler bulunmaktad›r.
Hicret’e dâvet
Yeni bir hicrî y›la daha hüzünlerle
birlikte ve "sessizce" giriverdik. 21 fiubat
2004 günü 1 Muharrem 1425 tarihine karfl›l›k geliyor. Yani yeni bir hicrî y›l›n ilk
günü. Her aç›dan muazzam fetihlerin
bafllang›ç tarihi olan hicri y›lbafl›m›z bütün Müslümanlara kutlu olsun, Rabbimiz bu tarihi, hay›rlar›n bafllang›ç tarihi
k›ls›n. Efendimiz’in (sas) fianl› hicretinin
gerçekleflmesinden bu yana 1424 y›l geçmifl. O muhteflem bir sab›r ve tevekkül
hadisesiydi. Mekke körü¤ünde çelikleflen imanlar, Medine’de çifte su verilmifl
k›l›ç gibi olmufl, 30 senede dünyan›n büyük bölümünü kucaklar hale gelmiflti.
Önceleri sadece 40 kifli olan mü’minler
40 senede 40 devleti fethedecek inayete
mazhar olmufllard›. Bugün yeni hicretler
bizleri bekliyor. Rabbimizin emirlerine
uyarak haramlardan helallere koflmak
durumunday›z. Bu as›rda "en zorlu hicreti" ise Müslüman han›mlar gerçeklefltirmek durumunda. Onlar haramlardan
helale do¤ru giden bu hicretleriyle, yani
Allah’›n dinine bütünüyle sahip ç›karak,
yetifltirecekleri "salih" evlatlarla milletimizin ebedi saadet yolunu açacaklard›r.
Allah muvaffak etsin. Amin ❏
Lohnsteuerhilfeverein e.V.
Abbas KARACA
Geschäftstellenleiter
Abbas KARACA
Bezirksleiter/VOT
Beratungsbüro
Engelsgasse 7
61169 Friedberg
Telefon 06031 18646
Mobil 0175 1638768
Telefax 06031 18647
[email protected]
Engelsgasse 7
61169 Friedberg
Telefon 06031 18646
Mobil 0175 1638768
Telefax 06031 18647
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 23
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
HESSEN
B‹Z‹M PENCEREDEN
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
23
Sosyaldemokratların makus talihi ya da önlenemeyen çöküfl...
lmanya’da kendimize benzetmedi¤imiz bir tek
sosyal demokratlar vardı; sonunda onu da baflardık. Helal olsun bizlere...
Sosyaldemokrasinin ya da sol kulvarda at koflturan
yarenlerin genel karakteristi¤idir bu; iki solcu bir aradaysa mutlaka ardından bir hizip çıkar, hele bir üçüncü flahıs duhul etmiflse yanıbaflınıza, hizipleflme,
kamplaflma ve neticede çözülme kaçınılmazdır.
Tüm dünyada siyasi arenada bu böyledir.
Son dönemde Avrupa ölçe¤inde kan kaybeden sa¤ın yerine alternatif olarak ‘nihai patronlar’ tarafından
fifleklenerek öne çıkarılan, parlatılarak lider titri kazandırılan bir dizi kahraman seçimlerden zaferle çıktı ve
sa¤ iktidarların cendere politikalarından bıkan halk bir
nebze olsun nefes aldı¤ını zannederek beklemeye koyuldu.
AB ve AB dıflındaki kimi ülkelerde yaflanan bu iktidar de¤iflikliklerinin iki çarpıcı örne¤i hiç kuflkusuz
‹ngiltere ve Almanya idi.
Bu iki ülkenin temel özelli¤i de Fransa ile birlikte
dünya konjonktüründe her zaman belirleyici bir konuma sahip olmalarıydı.
Geçen 10 yıllık süreçte ekonomik anlamda gelinen
nokta, bir çok sektörde denizin bitti¤ine iflaret, bunalım ve krizlerin emaresi bir takım uyarılarla doluydu.
Zaten ne zaman sa¤ politikalar iflas etse, artık kele
merhem olmayaca¤ı tezi halk katmanlarında genel geçer tez olarak a¤ırlık kazanmaya bafllasa, tröstler, görünmez ve perde gerisinde her daim mutlak iktidar
mertebesindeki para ve güç odakları B planını devreye
sokar, sa¤ olmadı sol verelim kabilinden temel politikaları fazla farklı olmasa da baflka bir partiye oynamakta gecikmezler.
Onlar için temel koflul ‘sermaye ve çıkar iliflkilerinin’ salim limanlarda ifl ve eylemlerini devam ettirmeleri oldu¤undan, halkın beklentileri ikinci plandadır ve
halk medya aya¤ında estirilen rüzgarla da sadece bir
figüran konumuna pekala itiliverir.
Oysa sosyal demokrasi halk için vardır ve olmalıdır. Parti belgelerine baksanız -bilhassa sol parti bildirgelerinde bunu sıklıkla görmek mümkün- bunun böyle
oldu¤u zannına kapılmanız da muhtemel...
Lakin solun halk adına ve halk yararına tüm öncelikleri ve önerileri partiyi iktidara taflıyıncaya kadar
geçerli.
Maalesef, iktidara gelindi¤inde parti programı,
klikler, hizipler, bu ba¤lamda Blair ve benzerlerinin
kullanıp bizim Baykal efendinin de mal bulmufl ma¤ribi gibi balıklama atladıkları, can simidi olarak sarıldıkları bir dizi kavram; mesela ‘yeni sol’, ‘de¤iflimci sol’
gibi etiketler bir kenara bırakılır, a¤ababaların o tiz, o
bat o berbat sesinden baflka hiç bir fleye kulak verilmez. Almanya’nın varoflları yok, kentleri ve kentselleflmesi ile meflhur bir ülke ama, lokal anlamda söz verdikleri metropolllerdeki halkın derdine deva olmak,
sosyal devlet oluflturma çabalarına ivme kazandırmak
ve tıkanmayı açmak yönünde bir gıdım çabayı göremezsiniz.
Sanki bir bellek yitimi yaflanmıfltır ve düzenlenen
onca miting, medya sayfalarına döflenen ve bizde aflina
oldu¤umuz ‘benim iflçim, benim emeklim..." edebiyatı
hatırlanmaz bile...
Blair da¤arcı¤ındaki umudu ilkin Irak politikasında çuvallayarak çamura buladı. Önce biz eminiz orada
kimyasal silah var diye salladı, kamaralardan yükselen
homurtular sonunda özür dileyerek o¤ul Bush gibi ‘istihbaratın oyununa geldik’ kaçamakları ile ‘sol iflgalci’
kimli¤ine büründü.
Almanya’da ise farklı bir trajik öykü yaflanıyor.
Yazımızın baflında sözünü etti¤imiz klikleflme-hizipleflme eksenindeki fırtınada tam bu sıralar ortaya
çıkması beklenen Oskar Lafontaine’den çıt çıkmıyor
ama parti için için kaynıyor.
A
A. Furkan ERDEM
Schröderin siyasal anlamda sol söylemleri kayda
de¤er bulunsa da, geçenlerde bir tv kanalında ‘istifa
depremi’ yorumlanırken serdedilen ‘SPD’deki sa¤ kanat yönetimi ele geçirince oldu bütün bunlar...’ gibi bir
ifade kafamı karıfltırdı.
Sosyal demokrasi, sosyal faflist, oportünistler...bunları anladık ta, bir sol partiyi ‘sa¤ bir gelenek’
nasıl böyle ele geçirebilir anlamak olası de¤il.
Yorumcuyu bu çıkmaza iten, kendisinin sendikal
kökenli bir solcu olması hasebiyle yafladı¤ı ikilem, hayal kırıklı¤ı ve SPD’nin izledi¤i sol gösterip sa¤ vurma
tabir edilebilecek çapraflıklıkların yansıması ve bu ba¤lamda kendi tabanına olup biteni açıklayamama gibi
bir durumla karflı karflıya bulunmasıydı.
Esasen Schröder ilk yıllarda icraatlerine fena da
bafllamamıfltı. Yabancılar konusunda muhalefetin aksine ça¤ın gerçeklerine yatkın bir çizgi benimsemifl, bunu yasal anlamda taçlandırmak için de bazı açılımlara
gitmiflti. Ardından Irak politikasında anti iflgalci bir tavır sergileyerek sadece Almanya de¤il, tüm dünyada
saygın bir yere oturmufltu.
‹çinde bulunulan ekonomik kriz nedeniyle önünde
atılan ihale suspayına dönüp bakmadı¤ı gibi ABD’nin
akfletti¤i ‘yafllı, köhne ve bitik Avrupa’ suçlamalarını
bile duymazlıktan gelmifl, gelebilmiflti...
‹flte ne olduysa ondan sonra oldu ve birdenbire
bafllangıçta manifesto fleklinde kamuoyuna dikte edilen tüm çizgiler, politikalar, yaklaflımlar ve sol renk taflıyan tüm söylemler terkedilmeye ve CDU/CSU birlikteli¤inin savunageldi¤i tüm sı¤ görüflleri icraatlerine
taflıyıverdi.
Bu arada bizim yabancılar politikası fare bile do¤uramazken, her haliyle kadük, neredeyse eskisini aratan bir çerçeveye oturtuldu. Eyaletler Meclisi’ndeki sayısal kaygı nedeniyle ‘uzlaflma’ kültürüne kurban edilen yasa muhalefet nasıl istediyse o flekilde çıktı. Muhalefetin hakkını yememek lazım, baflta Koch olmak
üzere düzenledikleri imza kampanyaları ile yapılan
her eyalet seçiminde bu konuyu ‘iyi(!)’ bir seçim malzemesi yaptılar ve sonucunu da aldılar. Son eyalet seçimlerinde birer birer havlu atan ve bir anlamda kazdı¤ı kuyuya düflen SPD’de son noktayı Schröder parti
baflkanlı¤ından istifasını açıklayarak koyar gibiydi.
Dünyanın neresinde görülmüfl bir partinin kendi
ipini çekti¤i?
Evet evet bizde görülmüfl...Ecevit’in DSP’si de aynı kaderi paylaflıyor ilginçtir...O da ‘sa¤cı sol’, ‘milliyetçi sol’ tanımlamalarıyla kendine özgü bir sol parti
ihdas etmifl, sıfırdan aldı¤ı parti bir anda % 22’lerle iktidar koltu¤una yükselmiflti.
Sonrasında olanları biliyorsunuz. ANASOL Meeeee adıyla oluflturulan Milliyetçi-sol, IMF politikalarını
dayattı halka, hızını alamayarak Dervifl ihtilalini yaparak sa¤cı icraat yapan ilk Türk partisi olarak tarihte yerini almıfltı. Çıkarılan tüm kararlar tıpkı Almanya’da
oldu¤u gibi halk hilafına oldu¤undan tepkiler gecikmedi ve 3 Kasım’da tekrar layık oldu¤u yere popo üstü düflüverdi: %1!...
Schröder’in son demlerde yafladı¤ı trajedi bizde bu
tarihsel gerçekli¤i ça¤rıfltırdı.
Halk daha fazla sosyal refah beklerken, o yanlıfl
adreslere kulak verdi¤i için Agenda 2010 adıyla bafllattı¤ı ve bizimkilerin de pek sevdi¤i ‘reform’ kılıfına sokulmufl bir çok kısıtlamayı birer birer boca etti halkına...
Sa¤lık reformu deseniz elinizde kalıyor, emeklilik
reformu evlere flenlik...Yani bafltan afla¤ı fiyasko, bafltan afla¤ı aslını inkar!
Siz siz olun kim biri ‘reform’ yapaca¤ım’ diye huzurunuza çıkarsa iflkillenin, kıl kapın bu tuhaf kavram-
dan... Zira yapılanların reformla meformla alakası
yok.. Düpedüz sık-bo¤az politikası. Kelimeler de anlamlarını yitirir oldu artık... Lügatlerde de¤iflime gitmek zorunlu... Öyle ya Reform deyince insanın aklına
çalınan bir tutam ekmek, kaybedilmifl bir sosyal hak,
sa¤ partileri bile mumla aratır bir sürü zırva...
Hal böyle olunca SPD de kaçınılmaz sona do¤ru
hızlı ve emin adımlarla gidiyor.
‹ster Emnid, ister Forsa isterse Barometre’ye sorun; sosyaldemokratlar bugün seçim olsa tafl çatlasın
% 20-24 arası bir zemine oturur. Bu da bafltan sonra bir
tükeniflin ve yer ile yeksan oluflun daniskasıdır.
Schröder’in skandal boyutundaki çizgi sapmasının
do¤al sonucu olan istifa kimilerinde flok etkisi yaptı
ama aslında ‘eden bulur’dan baflkası de¤ildir gelinen
aflama..
Aklınca parti içi muhalefete ve ‘bu ne biçim solculuk’ diye hayıflanan kitlelere gözda¤ı vermeye çalıflan
sevgili flansölyemiz bir yandan da kadim dostu Münte’yi bafla getirerek kanamayı geciktirmeye, tepkileri
dindirmeye ve uzatmaları biraz daha uzatmaya çalıflıyor ve bizi uyutuyor.
Sol politika izlemeyeceksen sol partiye girmeyeceksin. Sa¤ın dümensuyunda sosyal devletin köküne
kibritsuyu dökmeye kalkıflınca da sızlanmayacak, bedelini ödeyeceksin.
Schröder cenaplarının ibretamiz halet-i ruhiyesini
böylece irdeledikten sonra, entegrasyon adı altında asimilasyonu, reform adı altında halkın yaflam standardını dibe çeken bir dizi yasal düzenlemeyi halka ra¤men
dayatmaya kalkıflılmasını sessiz sedasız geçifltiren flu
bizim Türk kökenli milletvekiline de ikicik laf edelim.
Beyimiz bir adayı tefe koyarak ‘sarı piliç yetifltirenler derne¤i de beni destekliyor’ diye bir dönem manfletlerinde saldırılarına maruz kaldı¤ı kartel medyasından ha bire sallayan dostumuz, kendi partisinde yaflanan bu son geliflmeleri neden es geçer acep?
Gerçi onun için olay gayet basit. Vaktiyle Yefliller’den ipi koparıp SPD’ye kapa¤ı attı¤ı gibi ‘ben de¤ifltim’ deyip bakarsınız bu kez de CDU’nun kapısına
dayanır. Bize böylesi bir fantezi asla garip gelmez, örnekleri çoktur. Fırdöndü Kubimiz malumunuz. Bir dönem terörist diye kendisini yaftalayan gazetelerde altakke ver külah yazı döflenen bir kifliden bundan daha
fazlası da beklenemez.
Önümüzdeki haziran ayında yapılacak seçimlerde
Türk toplumunu hangi korku ve vehimlerle SPD’ye
kanalize etmeye kalkıflacak, hangi öcüleri karflımıza çıkaracak merak ediyoruz. SPD tüm varını yo¤unu hoyratça ve hovardaca harcadı, bize dönük bir savunusu,
kendisini aklayacak bir derecesi ve derekesi ve hatta
iddiası kalmadı...
Bir çifte vatandafllık hayalimiz vardı; devr-i iktidarlarında onu da suya düflürdük. Daha ne deyim. Beyimiz çıkıp tekrardan ’Bize oy vermezseniz CDU gelir,
rezil rüsva olursunuz’ diye aba altından sopa göstermeye kalkıflırsa bu dümene artık kimler inanır, kimler
kanar?
Aldatılan ve oyalanan insanlarımız aynı delikten
bir daha ısırılmaya rıza gösterirler mi?
Üstelik SPD’in kar gibi eridi¤i bir zaman diliminde, CDU’nun bile cesaret edemedi¤i yıkım politikalarını izlemenin sandıktaki cevabı gayet açıktır.
Bin tane ozan gelse, yüzbin tane öger gelse farketmez. Bu kez de bize oy vermezseniz AB tarihi iflinizi
bozarım ha diye efelenirse cevabımız nice olacaktır?
Hazret buradaki felaketleri bir kenara bırakmıfl,
kös dinleyerek, kulak üstü yatarak Türkiye’dekilere
akıl yetifltiriyor. AKP Türkiye’yi fleriata götürüyormufl...Yerel seçimler son flansmıfl. Sol partiler ittifak yaparak devrimci bir direnifl örgütlemeliymifl, falan, filan...
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 24
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
24
Solda da dinazorlar var derler de güler geçerdim.
Bu adam tam bir dinozor. Uyan beyim, yıl 1930 de¤il
2004. Ne Türkiye’deki sol senin bildi¤in devrimci sol,
ne AKP taflıdı¤ın korkularla ilintili. Herkes senin gibi
de¤iflimde zirveyi yaflıyor. Salaklarla solaklar akflam
sabah adres teatisindeler. AKP muhafazakar sa¤ kulvara, CHP onun kuyru¤undan solumtrak statükoyu
temsil babında kaldıracın öbür ucunda Tayyip’in oyun
arkadaflı niteli¤inde...
Do¤an Grubu’nun talepleri do¤rultusunda Türkiye’de iktidar ve muhalefeti ile ‘ılımlı’ bir çizgide emperyalistlerin emellerine hizmette kusur etmemenin
gayreti içerisindeler.
Ne devrimi, ne solu, ne fleriatı, ne demokrasisi?
Onların içi çoktan boflaltıldı ve yerine global eflkiyaların jandarmalı¤ı ‘en iyi hizmet bizde’ sloganı ile be¤endirilmeye çalıflılıyor. Uyan artık. fieriata karflı ittifak mı
dedin?
Hadi canım sen de! O da ne ki! Neye karflı, kime
karflı, fieriat ne, fleriatçı kim.. .Ö¤ren de gel... Hadi bakim.. Sonra da engin bilincinle Devrimci-sol’unla
SPD’lilere ö¤ret ki cahal kalmasınlar.
Senin engin devrim bilgilerinle bir güzel aya¤a
kalkıp kendilerine gelsinler. Schröder’in kurtarıcısı olarak bir seçim bizi fena faka bastırdın lakin bu sefer iflin
zor görünüyor. Sen koflacaksın biz kovalayaca¤ız, bakalım nereye kadar gider bu yarıfl ve köfle kapmaca...
Bekleyip görece¤iz.
Not: Müntefering dönemi için konuflmak henüz
erken. Bir emanetçi gibi davranırsa akibeti flansölyeden hallice olabilir.
Partide gerilen sinirleri, yalpalayan dengeleri elden çıkan dizginleri kontrole alamazsa, kongre sürecinde çok zor durumda kalabilir, tarihin en kötü, en
berbat anını yaflayan SPD’ye umut yeflertme operasyonu da akamete u¤rayabilir.
B‹Z‹M PENCEREDEN
HESSEN
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
Gerçi de¤erli dostumuz, TAM Direktörü Prof. Dr.
Faruk fien ‘endifleye mahal yok’ diye yüreklere su serpiyor ama siyaset oldukça kaygan ve kaypak bir zeminde gel-gitlere sahne oldu¤unu bildi¤imiz için bu
tarz açıklamalara da ihtiyatla yaklaflıyor, yo¤urdu üfleyerek yiyoruz.
Onun için nerede bir sol parti iktidar flansı yakalasa ‘eyvah! gene mi’ diye endifleye kapılıyoruz ve her
defasında korktu¤umuz baflımıza geliyoruz. Yine bize
hasret, yine bize çile düflüyor. Mavi umutların yerini
kızılca kıyamet alıyor temkinimiz de bundandır. Geldikleri gibi giderler, kimin sözüydü hatırlayın bakalım. SPD’nin klavuz istemeyen sonu bu sözle ancak
ifade edilebilir. Önemli olan ifllevdir! Gözyaflı dökmenin, sızlanmanın alemi yok, kim iktidar bahfletmiflse,
sonuçta görevin tamamlandı¤ına inanıyorlar ve yeni
bir sa¤ iktidarın altyapısını hazırlıyorlar. Sayemizde
bize benzediniz; bakın ne güzel ‘Almanya’nın dıfl borcu flu kadardır, biz iktidara gelirsek bu iktidarın borcunu üstlenmeyece¤iz.’ gibi flark kurnazlıkları ile televizyonlardaki açık oturumlarda arz-ı endam ediyorsunuz. Oysa Avrupalının bizim nezdimizdeki yeri, onların izlemesini istedi¤imiz gündem çok farklıydı. Bir de
zam tartıflması, emeklilik maafllarının yetersizli¤i, iflsizlik gibi fleyleri tekrar tekrar temcit pilavı gibi ekranlara taflıyorsunuz ya, bir an kendimizi Anadolu’nun
tenha bir köylü¤ünde zannediyoruz.
Aradabir ‘auslaenderpolitik’ yapıyor ve birden
projektörleri potansiyel suçlu haline getirdi¤iniz yabancılara çevirmeseniz acayip nostalji yapaca¤ız. Ama
ifl yabancı düflmanlı¤ına, bizim üzerimizden oy devflirmeye gelince ürperiyoruz ve rüyada olmadı¤ımızın
farkına varıyoruz. Amcam yapma, ayıp oluyor desek
te yakın gelecekteki seçimde sizinle birlikte yaflamak
durumunda kaldı¤ımız olumsuzlukların sebebi olarak
yine bizi göstereceksiniz asıl üzüntümüz bundandır.
Yoksa SPD gitmifl CDU gelmifl pek o kadar da farketmiyor. Bazı yönlerden bakınca CDU’nun gelifli
SPD’yi de bataklıktan çıkaraca¤ı söylenebilir. Onlara
tık nefes kalmak yerine bir nefes açıcı olabilir. Dolayısıyla uygulamada ufak nüanslar dıflında aynı de¤erler
bütününü taflıyan partilerse e¤er iktidarda sa¤ veya
solun olması genifl çerçevede hiç mi hiç farketmiyor.
Farkediyor diyenler beri gelsin, Kohl’ü arıyoruz diyen
sosyaldemokratları gördükçe bu yöndeki görüfllerimiz
daha da pekifliyor.
Size bir garip gelmiyor mu sahiden?
Ortayafl sosyal demokratlar ‘çekinser’, yeni yetmeler gelecekten umutsuz, emekli ve harbiden solcuların
yemek borusuna el attınız, eee? Sosyaldemokrat kaleleri bir bir kaybetmifl, sa¤a teslim etmiflsiniz.
Daha fazla direnmenin, reform, reform diye çırpınmanın ne faidesi var?
Fil hikayesindeki gibi...Bir bakıyorsunuz arkanızda kimse kalmamıfl. Bir kaç fil, pardon reform daha istiyorum. Ders almıfla benziyorsunuz lakin, sizi anlayacaklar çoktan pırrrr...
Zorlamayın kendinizi, size 2010’u kim akıl vermiflse ça¤ırın onlar versin hesabını; Eichel mi kim? Bay
Schröder kim?
Bu senaryoyu yazan kim, sosyaldemokrasiyi defterden silen, devr-i iktidarınızı ‘kara bir dönem’ olarak
tarihe geçirmeye meraklı ve kararlı olanlar kimler?
‹stifadan ziyade bu soruların cevapları verilmeliydi bizce...
‹stifa tek taraflı bir müessese ama sosyal demokrasinin bir çok yönü var. Lütfen!...
Onun için flahsen ben, solun muhalefette olanını
severim, derman yetmez. Denetim için idealdir.
Ama n’olur, iktidara bir daha gelmeyin, beceremiyorsunuz, her geliflinizde insanları hafakanlar basıyor,
buna hakkınız yok.
2. sayi sayfalar
28.04.2009
Hayat
13:55 Uhr
Seite 25
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
HESSEN
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
KOMED‹ - M‹ZAH
25
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 26
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
KOMED‹ - FIKRA
26
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
Allah’›n ‹fli
ektafli Dervifli flehre giderken yolda
ata binmifl, palas› belinde bir a¤aya
rastlar. Atl› A¤a, Derviflin önüne
gelince yolunu keser ve:
- Dur bakal›m! der.
Bektafli Dervifli çaresiz durur. Aralar›nda flu diyalog geçer:
- Durduk a¤a, emret!
- Ad›n ne senin, ne ifl yapars›n?
Bektafli:
- Ad›m Mansur. Hak Erenler kabul
buyururlarsa Bektafli Dervifliyim.
- Dervifller her fleyi bilirlermifl. Sen
de bilir misin?
- Kendime göre baz› fleyler bilirim.
- Öyle ise, söyle bakal›m bana, Allah
flu anda ne ifl yap›yor?
Sorudaki saçmal›ktan, a¤an›n niteliksiz biri oldu¤unu anlayan Bektafli Dervifli; ona iyi bir ders vermeyi planlar.
A¤aya dönerek:
B
Vites
emel birgün son model bir mercedes araba ile Trabzon'a gelmifl
ve arkadaflları ile muhabbete
bafllamıfl;
Konu arabalardan açılınca, Temel
bafllamıfl arabasını övmeye, Almanlar
ne kadar zeki insanlar yahu, yaptıkları
araba dört dörtlük. flöyle iyi araba,
böyle rahat araba, çok hızlı araba vs.
neyse böyle konuflulurken ifl iddiaya
binmifl ve Temel 'Ben arabamla Trabzon'dan Samsun’a 4 saatte giderim'
demifl.
Arkadaflları gidemezsin demifller.
Temel hemen heyecanlanarak arabasına binmifl ve 'gideyimde görün uflaklar' demifl.
Arkadaflları 'iyide biz senin oraya
ne zaman vardı¤ını nereden bilece¤iz
demifller.'
Temel'de 'Samsun'a varınca telefon
ederim.' demifl.
Ordan hemen biri atılmıfl ve 'iyide
Samsun'dan aradı¤ını nereden bilece¤iz. Sen git flu kifliyi bul ordan, o bizi
arasın.' demifl.
Temel adresi alarak yola çıkmıfl ve
3,5 saatte Samsun'a varmıfl, sözü edilen kifliyi bulmufl ve Trabzon'a telefon
etmifller.
Arkadaflları Temel'e 'oooo Temel
iddiayı kazandın tamam hadi gel' demifller ve bafllamıfllar Temel'i beklemeye.
Aradan 5 saat geçmifl Temel yok.
Gece olmufl Temel yok.
Arkadaflları 'nerde kaldı bu yahu'
diyerek evlerine gitmifller. Sabah erkenden herkes birbirine 'Temel geldi
mi? ' diye sormufl ama kimseden cevap yok.
O gün de Temel efendi Trabzon'a
teflrif etmemifl.
Ertesi gün sabah yine yok, ö¤leden
sonra çıkmıfl gelmifl!.
Arkadaflları Temel'e hemen 'yahu
Temel Samsun'a 3,5 saatte gittin 3
günde ancak döndün, ne oldu ufla¤ım'
demifller
Temel de ' Sormayın be arkadafllar
bu Alman'lar ne gerizekalı bir millet'
demifl.
Arkadaflları ' Ne oldu Temel' demifller
Temel 'flu güzelim arabayı yapmıfllar, 5 tane ileri vites koymufllar ama 1
tane geri vitesi koymufllar' demifl.
T
Toyoto Kriko
apon"un biri Rize"de bir kahveye
girmifl ve herkese kafa tutmufl:
J
HESSEN
- Var m› aran›zda delikanl›, varsa
ç›ks›n d›flar›!
Tahmin edece¤iniz üzere Temel kap›ya do¤ru yürümüfl.
- Ç›k›yorum ulan, görelim bakal›m
- A¤a, öyle yüksek soruya böyle alcaktan cevap verilmez, der.
- Ya nas›l verilir?
- Sen o attan in, ben bineyim, sana cevab› yukardan vereyim.
A¤a tereddüt etmeden attan iner.
Bektafli Dervifli ata biner, güzelce bir kurulur.
- Haydi bakal›m, flimdi sorumun cevab›n› ver?
- Ya sorunun cevab› senin aleyhine
olursa.
- Zarar› yok. Sen yine de do¤ruyu
söyle.
Bektafli Dervifli bunun üzerine A¤aya
flu cevab› verir:
- Cenab-› Allah flu anda senin alt›ndaki at› benim gibi fakir bir kuluna ihsan
etti.
Bu sözü söyledikten sonra Bektafli
kamç›y› ata vurur, oradan h›zla uzaklafl›r.
Gümrük
rabzonla Rize arasında bir zamanlar gümrük varmıfl. Temel
hergün bisiklet ve önünde bir
kum torbasıyla gümrükten geçermifl.
Bir gün Gümrük Memuru bu durumdan kuflkulanmıfl. Temel'e:
- Dur. Ne geçiriyorsun gümrükten,
demifl. Temel:
- Kum, demifl.
Memur kum torbasına elini sokmufl
karıfltırmıfl gerçekten sadece kum varmıfl torbada. Bu olaydan sonra Temel
yıllarca gümrükten bisikletle önünde
kum torbası oldu¤u halde geçmifl. Yıllar sonra Trabzonda bir kahvede Temelle Gümrük Memuru karflılaflmıfl.
Gümrük Memuru:
- Ula Temel artık emekli oldum sana
birfley yapamam gerçekten ne geçiriyordun gümrükten?, demifl.
Temel:
- Bisiklet, demifl.
T
Furdik Oni
ir mahkeme salonu
düflünün... Bir davada tan›kl›k etmesi
için kürsüye yafll› bir teyzeyi ça¤›r›rlar.. Kad›n yerine oturur ve daval›n›n
avukat› kad›na yaklafl›r...
- "Bayan Jones.. Beni
tan›yor musunuz?" Yafll›
teyze cevap verir:
- "Ah evet Bay Williams sizi çocuklu¤unuzdan beri tan›yorum.. siz
taa o zamanlar bile aileniz
için tam bir bafl belas›yd›n›z.. sürekli yalan söylüyorsunuz, kar›n›z› komflunuzla aldat›yorsunuz, en
yak›n›m dedi¤iniz insan-
Herkesi Tanıyan Kadın
etraf›nda bir tek dostu
yoktur ve herkes onun hala geceleri alt›na kaç›rd›¤›n› söylüyor.."
Yine herkes flokta.. bütün salonu bir gürültü
kaplar.. hakim kürsüye
tak tak tak vurup herkesi
susturur ve her iki taraf›n
avukat›n› da kürsüye ça¤›r›r.. Ve ikisine de e¤ilmelerini söylerek kulaklar›na sunu f›s›ldar...
- "E¤er bu kad›na beni
tan›y›p tan›mad›¤›n› sorarsan›z ikinizi de harcar›m.
Babam öldü, demifl Temel.
‹lyas sormufl:
- Neden öldü?
- Apartman›n sekizinci kat›n›n balkonundan düfltü.
- Eyvah parçaland› m›?
- Yok, giriflteki bakkal›n tentesine düflünce oradan havalan›p karfl› apartmana yöneldi.
- Apartmana m› çarpt›, nas›l oldu?
- Yok, karfl› apartman›n balkonunda
çamafl›rlar as›l› idi.çÇamafl›r ipine vurup fabrikan›n bahçesine düfltü.
- Orada m› öldü?
- Yok, fabrika çelik yay fabrikas›, bahçedeki yaylar›n üzerine düflüp havaland› yeniden...
- Peki sonra?
- Sonras› ne? Bakt›k ki yere inmiyor,
biz de furdik oni..
emel yıllarca çalıfltıktan sonra kendi iflini kurup baflarılı bir ifladamı
olmufl. Bir ifl gezisi için Mısır'a gitti¤inde, ifllerini bitirdikten sonra turistik
takılmaya karar vermifl. Yolun kenarında
deve kiralayan bir adam görmüfl. Kendi
kendine:
- "Buraya kadar gelmiflken deveye
binmeden gitmek olmaz", demifl ve bir
deve kiralamıfl.
- "hemflerim, bu hayvan nasıl gider,
ne deyince durur?" diye adama sormufl.
Adam da:
- "'oh' deyince gider, 'oh oh oh' dersen hızlı gider, 'amin' dersen durur", demifl.
Temel binmifl deveye, oh demifl, ger-
çekten de deve yürümeye bafllamıfl. Temel'in hofluna gitmifl. "oh oh oh", demifl,
deve hızlanmıfl. Temel iyice keyiflenmifl.
"oh oh oh oh oh oh oh", diye diye deveyi
iyice hızlandırmıfl. Temel Mısır'ın güzelliklerini seyre dalmıfl.
Ancak bir anda ileride bir uçurum oldu¤unu farketmifl; deve son hız uçuruma do¤ru koflturmakta...
- "ulan, ne deyince duruyordu bu
hayvan?" diye kendi kendine düflünmüfl.
Aklına gelen fleyleri teker teker söylemifl
ama nafile. Deve bir türlü durmamıfl. En
sonunda Temel bildi¤i bütün duaları etmifl ve 'amin' demifl. Deve, uçurumdan
düflmelerine ramak kala zıpkın gibi durmufl.
Temel de bunun üzerine derin bir
'oh' çekmifl..
emel biyologtur. Pireler üzerine bir
arafltırma yapmaktadır. Yaptı¤ı deneylerin sonuçlarını da sürekli olarak not almaktadır. Pirenin dört baca¤ından birini koparır ve pireye "atla" der;
pire atlar, "zıpla" der; pire zıplar.
Temel notunu alır: "üç bacaklı pire hopluyor ve zıplıyor."
Pirenin bir baca¤ını daha koparır. Aynı
fleyleri sorar ve yazar: "iki bacaklı pire
hem hopluyor hem zıplıyor." üçüncü baca¤ı da koparır aynı fleyleri sorar ve yazar: "tek baca¤ı olan pire oynuyor ve zıplıyor."
Dördüncü baca¤ını da koparır ve yine
aynı soruları sorar. Pire hoplamaz ve
zıplamaz. Temel notunu alır: "dört
baca¤ı koparılan pirenin kulakları duymuyor..."
erkekli¤ini!
Birkaç dakika sonra Temel a¤z›
burnu da¤›lm›fl kahveye geri dönmüfl.
Peflinden de Japon kas›larak içeri
girmifl. Temel'i gosterek söylenmifl:
- Ona ejderin kuyruk sallamas›yla
vurdum..
Ertesi gün Japon yine gelmifl. Yine
meydan okuma. Yine Temel'den rest.
Ve birkaç dakika sonra kap›da yine
a¤z› burnu da¤›lm›fl bir Temel!
Ve peflinden kas›larak yapt›¤› oyunu aç›klayan Japon:
- Ona ejderin yakasusi tekni¤iyle
vurdum.. Ertesi gün yine ayn› hikaye:
Dayak yemekten ayakta duramaz
hale gelmifl Temel ve hergün de¤iflik
bir stil kullanan Japon:
- Ona ejderin kimanto tekni¤iyle
vurdum. Ve bir sonraki gün Japon yine
kahveye gelip, yine herkese kafa tut-
B
lar›n arkas›ndan konufluyorsunuz, 2 dolar fazla
kazanmak için herkesi satars›n›z..."
Daval›n›n avukat› baflta olmak üzere bütün salon flok olur.. Adam ne yapaca¤›n› bilemez bir halde
kad›na tekrar sorar:
- "Peki Bayan Williams, ya karfl› taraf›n avukat›n› tan›yor musunuz?"
Kad›n yine cevaplar:
- "Elbette tan›yorum..
çocuklu¤unda ona dad›l›k
yapm›flt›m.. Tembel, ödlek
ve alkolik adam›n tekidir..
Oh Oh
T
Pireler
T
mufl.
Japonun restini gören yine Temel
olmufl. Birkaç dakika sonra herkes surat› da¤›lm›fl bir Temel beklerken bu
defa Japon her taraf› kanlar içinde kap›da belirmifl!
Temel de hemen arkas›ndan gelmifl, Japon"u gosterek gülümsemifl:
- Ona Toyota'n›n krikosuyla vurdum...
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Hayat
Seite 27
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
SEÇME YAZILAR
HESSEN
27
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
Tacir ile papa¤an
Z
Mesnevî’den Hikâyeler
engin bir tacir, evinde güzel sesli, flen flakrak bir
ne piflman olur: “Bir canl›n›n ölümüne sebeb oldum, günaha girdim” der. “Bu papa¤an›n, belki de bizim papapapagan beslemektedir. Tacir (ticaretle u¤raflan),
¤anla bir akrabal›¤› vard›” diye düflünür.
bir gün ticaret yapmak için Hindistan`a gitmek
Tacir al›flveriflini tamamlar ve arzular›na ulaflm›fl bir
üzere haz›rl›klara bafllar. Bir taraftan da her zamanki cöhalde
memleketine döner. Evdekilerin hepsine birer armertli¤iyle evdekilere;
ma¤an
getirir, hepsini sevindirir.
- Hadi çabuk söyleyin bakal›m. Hindistan`dan size ne
Herkesin
arma¤an›n› ald›¤›n› gören papa¤an köflesingetireyim, diye sorar.
den
seslenir:
Evdekilerden her biri bir fley söyler. Tacir, hepsinin
- Bu kulunun arma¤an› nerede? Gördüklerini, duyisteklerini yerine getirece¤ine söz verir. S›ra evin bir köduklar›n›
bana anlat, der.
flesinde nefleli bir flekilde ötüp durmakta olan papa¤ana
Tacir:
gelince tacir ona da:
- B›rak Allah aflk›na, der. Söyledi¤ime ve söyleyece¤i- Ee! söyle bakal›m, sen ne istersin Hindistan`dan der.
me bin piflman oldum. O kadar piflman oldum ki, HindisPapa¤an boynu bükük bir halde:
tan`dan buraya kadar ellerimi, parmaklar›m› ›s›rd›m. Ben
- Hindistan`a giderseniz, oradaki papaganlar› görünbilgisizli¤im, ak›ls›zl›¤›m yüzünden böyle ac› bir haberi
ce benim halimi onlara anlat. Onlara flöyle söyle: Sizi çok
onlara götürdüm. Kötü oldu.
özleyen bir papagan kardefliniz, Allah`›n takdiriyle bizim
evimizde kafeste yaflamaktad›r. Size selam söyleMevlana diyor ki:
di. Bir çare, bir kurtulufl yolu var m›d›r, diye size
sormam› istedi. Benim gurbet ellerde, özlemler Gösteriflten uzak
içinde, sizden ayr› düflmenin ac›lar› içinde ç›rp›dur, kendini gizle.
n›p durmam do¤ru mudur? Ben burada demir
kafes içinde hapis gibi yaflayay›m; her fleyden Kim güzelli¤ini pauzakta bir hayat› süreyim; siz güzel, yeflil ormanlarda gezesiniz, a¤açtan a¤aca konarak nefleyle zara ç›kar›rsa, flöhötüflesiniz. Bu duyars›zl›k size yak›fl›r m›? Dostret peflinde koflarsa,
lar›n vefas› böyle mi olur?
Tacir:
bafl›na yüzlerce be- Pekala, bütün söylediklerini Hindistan`daki
la gelir. Düflmanlapapa¤anlara söyleyece¤im, diyerek yola ç›kar.
Hindistan`a vard›¤›nda orada dallarda ötür›n k›skançl›kla seflen, gül bahçelerinde gezip oynayan papa¤anlara
rastlar. At›n› durdurarak onlara seslenir; evinde ni yaralar; dostlar
kafeste olan papagan›n selam›n› iletir. Onun söyise ihtiyaçlar› yülemesini istedi¤i sözleri onlara söyler.
Taciri dinleyen papa¤anlardan biri, bu sözleri
zünden bafl›n› a¤r›duyunca titreyip düfler, nefesi kesilir ve ölür.
Tacir bu duruma üzülür. Bu sözleri söyledi¤i- t›r durur.
Papa¤an heyecanla:
- Efendim, neden piflman oluyorsun. Bu üzüntünün
sebebi nedir?
Tacir bu ›srara dayanamaz:
- Ne olacak, senin sözlerini ve flikayetlerini sana benzeyen papa¤anlara söyledim. ‹çlerinden biri dayanamad›,
flikayetlerinden çok üzüldü. Titredi ve öldü. Söyledi¤ime
bin piflman oldum ama, de¤il mi ki söyledim, son piflmanl›k neye yarar?
Tacirin papa¤an› da Hindistan`daki papa¤an›n bafl›ndan geçeni duyunca o da titreyerek düfler, kat› kesilir.
Tacir, güzel sesli papa¤an›n›n düflüp öldü¤ünü görünce yerinden f›rlar, üzüntüsünden külah›n› bafl›ndan
ç›kar›p yere vurur. Papa¤an›n›n bu periflan haline dayanamaz, gömle¤inin yenini yakas›n› y›rtar, söylenir.
- Ey güzel papa¤an›m, ey benim hofl sesli kuflum! Sana ne oldu? Neden bu hale geldin? Vah, yaz›k! diye inler.
Çok üzülen tacir papa¤an› kafesten d›flar› ç›kar›r. Papa¤an› serbest b›rakmas›yla, hayvan birdenbire canlan›r
ve yüksek bir dala konar. Tacir bu durumu hayretler içinde izler. Bafl›n› yukar› kald›rarak:
- Ey bülbül gibi güzel sesli olan papa¤an!
der. Bu nas›l fley, anlayamad›m. Bana anlat›r m›s›n? O Hindistan`daki papagan›n durumu sana
ne anlatt› ki bize böyle bir hile yapt›n? Can›m›z›
yakt›n.
Papa¤an flen flakrak cevap verir:
- Hindistan`daki papa¤an o hareketiyle bana
bir ders verdi. Güzel söz söylemeyi, nefleli görünmeyi b›rak, dedi. Çünkü senin güzel sesin,
güzel söz söylemen dolay›s›yla seni kafese hapsetmifller. Kendini ölü göster kurtul, demek istedi.
Papagan Tacire:
- Allah`a ›smarlad›k ey efendim, ben esirlikten kurtuldum. As›l geldi¤im yere, vatan›ma dönüyorum.
Tacir de papa¤ana dönerek:
- Haydi git, Allah`a emanet ol. Sen de bana
bir ö¤üt vermifl oldun.
Papa¤an efendisinin dediklerini dinledikten
sonra daldan dala s›çrayarak uzaklafl›r. ❏
fieyh Edebali’nin Osman Gazi’ye Ö¤ütleri
Karaman`da do¤an Edebali, ilk tahsilini
de burada yapt›.
Dimaflk`taki tahsilinden sonra Bilecik ve
dolyalar›nda irflad hizmetine bafllad›.
Mutasavv›f olmas›n›n yani s›ra ilk Osmanl› kad›s› ve müftüsüdür. Osman Gazi’nin manevi terbiyesinde önemli rolü vard›r.
K›z› Malhun Hatun’u Osman Gazi ile evlendirerek onun kay›npederi olmufltur.
Dursun Fakih ve Çandarl› Kara Halil
gibi pek çok ö¤renci yetifltiren ve uzunca bir
ömür süren fieyh Edebali, 1326 y›l›nda vefat
etmifltir.
Ey o¤ul!
Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysall›k sana... Güceniklik bize; gönül almak sana... Suçlamak bize; katlanmak
sana... Acizlik, yan›lg› bize; hofl görmek
sana... Kötü söz, flom a¤›z, haks›z yorum
bize; ba¤›fllama sana...
Ey o¤ul!
Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana... Üflengeçlik bize; uyarmak,
gayretlendirmek, flekillendirmek sana...
Ey o¤ul!
Yükün a¤›r, iflin çetin. Allah yard›mc›n olsun. Beyli¤ini mübarek k›ls›n.
Hakk yoluna yararl› etsin. Ifl›¤›n› par›ldats›n. Uzaklara iletsin. Sana yükünü tafl›yacak güç, aya¤›n› sürttürmeyecek ak›l
ve kalp versin.
O¤ul!
Güçlü, kuvvetli ve kelaml›s›n. Ama
bunlar› nerede ve nas›l kullanaca¤›n›
bilmezsen savrulur gidersin. Öfken ve
nefsin bir olup akl›n› ma¤lup eder. Bunun için daima sab›rl›, sebatkar ve iradene sahip olas›n!..
Sab›r çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek
açmaz. Ham armut yenmez, yense bile
ba¤r›nda kal›r. Bilgisiz k›l›ç da t›pk› ham
armut gibidir.
Milletin kendi irfan› içinde yaflas›n.
Ona s›rt çevirme. Her zaman duy varl›¤›n›. Toplumu yöneten de, diri tutan da
bu irfand›r.
O¤ul!
Dünya, senin gözlerinin gördü¤ü gibi büyük de¤ildir. Bütün fethedilmemifl
gizlilikler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ›fl›¤›na ç›kacakt›r.
Anan› ve atan› say! Bil ki bereket,
büyüklerle beraberdir. Bu dünyada
inanc›n› kaybedersen, yeflilken çorak
olur, çöllere dönersin.
Aç›k sözlü ol! Her sözü üstüne alma!
Gördün, söyleme; bildin, deme! Sevildi¤in yere s›k gidip gelme; muhabbet ve
itibar›n zedelenir...
fiu üç kifliye; yani caniler aras›ndaki
alime, zenginken fakir düflene ve hat›rl›
iken itibar›n› kaybedene ac›!.. Unutma
ki, yüksekte yer tutanlar, afla¤›dakiler
kadar emniyette de¤ildir.
Hakl› oldu¤un mücadeleden korkma! Bilesin ki, at›n iyisine doru, yi¤idin
iyisine deli (korkusuz, pervas›z, kahraman, gözü pek) derler.
En büyük zafer nefsini tan›makt›r.
Düflman insan›n kendisidir. Dost ise,
nefsi tan›yan›n kendisidir.
Ülke, idare edenin o¤ullar› ve kardeflleriyle bölüfltü¤ü ortak mal› de¤ildir.
Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce
yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun
olur. Vaktiyle yan›lan atalar›m›z, sa¤l›klar›nda devletlerini o¤ullar› aras›nda bö-
lüfltürdüler. Bunun içindir ki yaflayamad›lar, yaflatamad›lar.
‹nsan bir kere oturdu mu, yerinden
kolay kalkamaz. Kifli k›p›rdamay›nca
uyuflur. uyuflunca laflamaya bafllar, laf
dedikoduya dönüflür. Dedikodu bafllay›nca da gayri iflah olmaz. Dost, düflman olur; düflman canavar kesilir.
Kiflinin gücü günün birinde tükenir
ama bilgi yaflar. Bilginin ›fl›¤›, kapal›
gözlerden bile içeri s›zar, ayd›nl›¤a kavuflturur.
Savafl› sevmem. Kan ak›tmaktan
hofllanmam. Yine de bilirim ki k›l›ç kalk›p inmelidir. Fakat bu kalk›fl ve inifl,
yaflatmak için olmal›d›r. Hele kiflinin kifliye k›l›ç indirmesi bir cinayettir. Bey
memleketten öte de¤ildir. Bir savafl, yaln›zca bey için yap›lmaz.
Durmaya, dinlenmeye hakk›m›z
yok. Çünkü zaman yok, süre az. Yaln›zl›k, korkanad›r. Topra¤›n ekin zaman›n›
bilen çiftçi, baflkas›na dan›flmaz. Yaln›z
bafl›na kalsa da... Yeter ki, topra¤›n tav›nda oldu¤unu bilebilsin.
Sevgi davan›n esas› olmal›d›r. Sevmek ise, sessizliktedir. Ba¤›rarak sevilmez. Görünerek de sevilmez.
Geçmiflini bilmeyen, gelece¤ini de
bilemez. Osman! Geçmiflini iyi bil ki, nereye gidece¤ini unutmayas›n...❏
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 28
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
B‹L‹fi‹M
28
HESSEN
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
Windows’ta “kritik” açık
Microsoft, Windows kullanıcılarını iflletim sisteminde ortaya çıkan
bir açık nedeniyle, acilen yama yüklemeye ça¤ırdı.
icrosoft, Windows kullanıcılarını iflletim sisteminde ortaya çıkan bir açık nedeniyle, acilen
yama yüklemeye ça¤ırdı.
“Kritik” olarak nitelenen açık, hackerların bilgisayarlara girerek dosyaları çalmasına veya silmesine olanak veriyor.
Yazılım güvenlik flirketi ‘Eye Digital Security’ firmasından Marc Maiffret, söz
konusu açık ile ilgili olarak Microsoft’u 6
ay önce uyardıklarını belirtirken, Microsoft yetkilileri açık nedeniyle bu süre içerisinde herhangi bir hacker saldırısının
gerçekleflmedi¤ine dikkat çekti.
Açık ile ilgili bilgi veren Microsoft
güvenlik uzmanı Stephen Toulouse, söz
konusu yazılım açı¤ının Windows sistemi içerisinde “derinden ve bafltan sona”
etkili oldu¤unu belirterek kullanıcıların
yamayı acilen edinmeleri gerekti¤ini belirtti. Yama flirketin web sitesinde yayınlandı.
‘AÇIK TAR‹H‹ BÜYÜKLÜKTE’
Microsoft sektör uzmanları tarafından yazılım ve iflletim sistemlerindeki
açıklar nedeniyle sürekli elefltiri konusu
oluyor. Yazılım güvenlik flirketi ‘Eye Digital Security’ uzmanlarından Marc Maiffret söz konusu açı¤ın “Microsoft’taki
en büyük açıklardan biri oldu¤unu” belirterek “Dahili sunucular, a¤ flebekeleri,
di¤erleri, tüm sistemleri etkileyecek güç-
M
te bu açık görülmemifl büyüklükte bir zarar verebilecek güçte” fleklinde konufltu.
’6 AY ÖNCE UYARMIfiTIK’
Maiffret ABD’de barajlar, elektrik
santralleri dahil olmak üzere bir çok kritik noktalardaki bilgisayarların dahi söz
konusu açıktan etkilenebilece¤ini savundu. Maiffret hackerların buna ba¤lı yeni
açıkları keflfetmelerinin çok uzun sürmeyece¤ini ve buna ba¤lı yeni virüs saldırılarının gelebilece¤i uyarısında bulundu.
Eye flirketi uzmanları söz konusu açı¤ı
geçti¤imiz Temmuz ayında ortaya çıkarmıfllardı. Maiffret, Microsoft’un resmi
açıklamayı keflfinden 6 ay sonra yapma-
sının “kabul edilir türden olmadı¤ını ve
bu süre içerisinde bir çok Windows kullanıcısının zarar gördü¤ünü” belirtti.
‘GEREKL‹ TAK‹BAT YAPILDI’
Konu hakkında konuflan Microsoft
güvenlik uzmanı Toulouse ise “Microsoft’un açık ile ilgili son derece kapsamlı
bir arafltırma yaptı¤ını ve açı¤ı kesinlefltirmenin zaman aldı¤ını” açıkladı.
Maiffret ve Microsoft söz konusu açı¤ın kullanıldı¤ı her hangi bir hacker saldırısının henüz gerçekleflmedi¤ini teyit
ettiler.
AC‹L YAMA
Tüm bu geliflmelere eflzamanlı olarak
Beyaz Saray tarafından hazırlanan siber
güvenlik raporunda yazılımlardaki hataların yamalarının gecikmesinin siber güvenlik riskini artırdı¤ına dikkat çekildi.
Windows’un yeni versiyonlarında
bulunan ve veri alıflveriflini düzenleyen
‘abstract syntax notation’ teknolojisi etkilenen sistemler arasında. Ayrıca Microsoft’un Kerberos kriptografi güvenlik sisteminin de aynı açıktan etkilendi¤i bildirildi. Microsoft Windows NT, Windows
2000, Windows XP, Windows NT Server,
Server 2000 ve Server 2003 kullanıcılarının gerekli yamayı acilen edinmeleri konusunda uyardı. Microsoft güvenlik bülteni MS04-007’de ASN1 ile ilgili yamayı
sundu.
Microsoft’tan
Word için yama
icrosoft Word 2003’te
tespit edillen ufak
problemler için yama
yayınladı.
Microsoft Office 2003 için ilk
güncellemeyi Kasım ayında
yapmıfltı. fiirket flimdiye dek giriflilen en büyük beta testinin ardından Office 2003 Service
Pack’i haziran ayında yayınlaca¤ını açıklamıfltı.
Yamalanan açıklardan biri
otomatik kaydetme, düz kaydetme ve dosyanın kapanması esnasında Word dosyasının donmasına sebep oluyor. Bir di¤er
açık ise Windows dosyalarının
Apple Macintosh’a gönderilmesinden kaynaklanıyor. Dosyalarda satırlar silinmifl çıkıyor.
Di¤er açıklar da gereksiz yere açılan diolog kutusu, okuma
sayfasında ekranda belirmesi
gereken el iflareti imajının görünmemesi gibi hataları kapsıyor.
M
Elektrikli otomobilden hız rekoru
Japon bilim adamları elektrikli bir sürat otomobil ile
yeni bir hız denemesi gerçekles¸tirdiler. Araç saatte 315
kilometreyi bularak elektrikli otomobiller için hız rekoru
kırdı.
Eski bir Formula 1 sürücü Ukyo Katayama tarafından
kullanılan 8 tekerlekli ‘Eliica’ adlıotomobilin motorları lityum pilleri ile çalıs¸ıyor. Bundan önceki sürat rekoru 311
km/s ile Kuroiso adlı bir bas¸ka sürat otomobiline aitti.
Eliica’nın kırdıg˘ı sürat rekorunun resmi kaynaklarca
onanması için aracın bir deneme daha yapması gerekiyor;
buna göre Eliica I˙talya’nın kuzeyindeki Nardo kasabasında 14 Mart’ta bir bas¸ka hız denemesinde bulunacak.
Araç yeniden aynı sürata ulas¸ırsa, rekor resmiyet kazanacak.
HEDEF SAATTE 400 KM
Eliica projesi Japonya’nın önde gelen bilim kurumlarından Keio Üniversitesi’nde görevli bilim adamı Hiroshi
S¸imizu tarafından Japon s¸irketlerinin maddi desteg˘i ile
gerçekles¸tirildi. S¸imizu hedeflerinin 400 km/s süratı
as¸mak oldug˘unu açıkladı.
Japonya son yıllarda hidrojen ve elektrikli motorları
teknolojilerine ciddi yatırımlar yapıyor; Honda, Toyota
ve Mercedes’in hidrojenli otomobilleri s¸imdiden Tokyo
sokaklarında boy göstermeye bas¸ladı.
Fujitsu’dan yakıt
hücresi membranı
Japon Fujitsu firması metanol yakıt hücresi teknolojisinde
kilit rol oynayacak güç kayna¤ı
için yeni bir membran gelifltirdi.
Parça daha küçük ve hafif
yakıt hücresi tanklarının yapımına olanak verecek. Membran
yakıt hücresinin tam ortasında
su ile metanolü katalizatörden
ayırmaya yarıyor.
Suya kıyasla tankta yüksek
konsantrasyonlu metanol olması
ifllem zamanını uzattı¤ı için tercih ediliyor, ancak konsantrasyon yükseldikçe metanol membrandan sızıyor ve yakıt kaybına
dönüflüyor. Halen kullanılan bir
çok direkt metanol yakıt hücresi
(Direct Methanol Fuel CellDMFC) prototipleri membrandaki yakıt kaybını yüzde 10’a
kadar düflürüyor.
Fujitsu’nun yeni gelifltirdi¤i
membran ise yüzde 30’u metanol olan 300 mililitre yakıt hücresi ile bir dizüstü bilgisayarı 8
ila 10 saat arasında çalıfltırabiliyor; aynı konsantrasyondaki bir
yakıt hücresi farklı bir membran
ile ancak 3 saate kadar çalıflıyor.
‹LK D‹ZÜSTÜ BU YIL
P‹YASADA
Fujitsu’nun yanı sıra NEC,
Toshiba ve Hitachi gibi di¤er Japon flirketleri de yakıt hücresi
teknolojileri üzerine çalıflıyorlar.
Bunlardan NEC yakıt hücreli dizüstü bilgisaları prototipini basına tanıtmıfl ve ürünü bu yıl içinde satıfla sunaca¤ını açıklamıfltı.
“Bas-konufl” Siemens’te
‘cebe’ giriyor
obil telefonlar için gelifltirilen ‘walkie talkie’ özelli¤i ile
cep telefonlarına da uygula-
M
nıyor.
Siemens Mobile’ın gelifltirdi¤i yeni teknoloji sayesinde kullanıcılar,
tıpkı telsizlerde oldu¤u gibi “bas-konufl” tufluna basarak istedikleri kifli
ile anında konuflma yapabilecekler.
Normal konuflmaya göre daha
uygun bir fiyatlandırma yapılması
beklenen sistem, 2004 yılının ortasında pazara sunulacak. PoC (Push-totalk over Cellular) olarak adlandırılan sistemde, walkie talkie’de veya
telsizde oldu¤u gibi, gelen sesli mesajlara anında cevap verilebiliyor.
Bu servisin varolan flebeke üzerinden yerlefltirilmesi ekonomik, uygulaması kolay olarak niteleniyor.
PoC için gerekli IP-temelli IMS
switch teknolojisi, halihazırda UMTS
mobil radyo jenerasyonunda kullanılıyor. Operatörler, Siemens’in PoC’li
mobil telefonlarını 2004 yılının ilk yarısında test amaçlı olarak kullanabilecekler. Test devresinden sonra cep telefonları son kullanıcıların satın alması için piyasaya sunulacak.
Motorola’dan
MS’li ‘cep’:
MPx200
Microsoft’un yazılım paketlerini içeren MPx200 bilgisayar ba¤lantısı ya da
Exchange Server kesintisiz verici ba¤lantısıyla Microsoft Outlook’a ulaflma imkanı
sa¤lıyor.
‹NTERNET ER‹fi‹M‹ OLANA⁄I
Cep telefonu bu sayede e-mail,
takvim ve adres defterleri gibi kiflisel
bilgileri düzenliyor. 2 GB’a kadar çıkarılabilen hafıza kartının yanı sıra,
MPx200 cep telefonu ile Pocket Internet Explorer üzerinden internete giriliyor, MP3 yükleyip dinlenebiliyor,
Windows Media Player ile video klip
izlenebiliyor. Kızılötesi ya da USB
ba¤lantı ile bilgisayarlar ile cep etelfonu arasında uygulama ve yazılım alıflverifli yapılabiliyor.
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 29
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
SA⁄LIK SAYFASI
HESSEN
29
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
A⁄IZ‹Ç‹ YARALARI
¤ız kenarı, dudaklar, damak, dil,
yanak içleri, difl etleri vb. yumuflak
dokulara yerleflmeyi seven küçük
yaraların oluflma sebepleri birbirlerinden
farklı olabiliyor.
Yemek yememizi, konuflmamızı ve
hatta genel vücut sa¤lı¤ımızı etkileyebilen
bu küçük yaralar, her yaflta ve herkeste
sıklıkla görülebiliyor.
En sık rastlanan ve tekrarlayan a¤ız
yaraları uçuklar ve aftlardır. Bayanlarda
erkeklere oranla daha fazla görülen bu
a¤ız yaraları, genellikle bir bölgede oluflur
fakat bazı durumlarda birkaç farklı noktada birden oluflabilir.
AFT
Aft’ın oluflma nedeninin belirlenmesi
için çeflitli arafltırmalar yapılsa da bugüne
kadar kesin bir neden ortaya konulamadı.
Bafllıca nedeni stres olan Aft, vücudun dirençsiz kaldı¤ı dönemlerde sıkça ortaya çıkar. Psikolojik nedenlerin afta neden olması sıklıkla görülen bir durumdur. Bayanlarda özellikle adet öncesi gerginlik
sendromlarında sıklıkla aft olufltu¤u görülür. Aft genellikle a¤ız içinde dil, yanak içleri, difl etleri ve damakta görülür. Zaman
zaman dudaklarda da oluflabilir. A¤ız içi
travmalar, özellikle difl darbeleri aft oluflumunu bafllatan en önemli nedenlerdir.
Isırma, çarpma veya a¤ız içi operasyonlarından sonra aft oluflabilir. Bunların dıflında asidik maddeler de aft olufluma neden
olabilirler. A¤ız mukozasına zarar verebilecek yo¤un C vitamini içeren besinlerin
aft oluflumuna neden olabilece¤i arafltırmalar sonucunda ortaya çıkmıfltır. Tuzlu
gıdalar, asitli içecekler, sigara, baharatlı yiyecekler aft’a neden olabilir. Bazı kiflilerde
alerjik bir bünyeye sahip olmaları nedeniyle, bu¤day ve çavdar gibi bakliyatlardan sonra da aft olufltu¤u görülmüfltür.
Aft’lar genellikle bir hafta sürer
ve bu dönemde bölgesel a¤rılara neden
olabilirler. Beslenme zorunlulu¤u nedeniyle de a¤ıza giren besinler a¤rının artmasına sebep olur. Aftların herhangi bir
etkeni olmadı¤ı için yaradan, sa¤lıklı dokuya bulaflma gibi bir riski yoktur. Ancak
aftların açılması durumunda a¤ızda bulunabilecek birçok bakteri bu aftların enfekte
yara olmasına sebep olabilirler. Bu dönemde tuzlu, baharatlı, asitli yemekler yemekten uzak durmalıyız. Bu yiyecekler
aftların açılmasına ve enfeksiyon kapmasına neden olabilirler. A¤ız yaraları ciddi bir
hastalıktır. Bazı a¤ız yaraları neden yokken ortaya çıkarken bazı yaralar ikincil
olarak baflka bir hastalı¤ın etkisinde oluflabilirler.
E¤er sıklıkla a¤ız içi yaralarınız oluyorsa ve iyileflmesi uzun süre alıyorsa bir
hekime baflvurmanız gerekir.
UÇUK
Uçuklar, aftlara göre daha a¤rılı ve enfekte özelli¤e sahiptir. ‹çi sıvı dolu a¤rılı
kabarcıklar halinde a¤ız içi ve dıflında ve
hatta yüzün baflka bölgelerinde de çıkabilirler. Herpes Simplex virüsü tarafından
oluflurlar. Bu virüs, kiflinin vücuduna bulaflıp uçu¤u meydana getirdikten sonra,
uçuk tedavi edilse dahi sinsice vücutta
bekleyebilir. Vücudun direnci azaldı¤ı an
sinsice bekleyen bu virüs aktif hale geçer
ve yeniden uçuk oluflturur. Direncin düflmesi sonucu tekrar bafllama e¤ilimi gösteren uçukların oluflmasında di¤er yardımcı
A
faktörler de günefl ıflınları, hormonal düzensizlikler olarak sıralanabilir. Uçuk oldukça enfekte bir yaradır. Genellikle aynı
yerde çıkma e¤ilimine sahiptir. Oldukça
a¤rılı geçen hastalık süreci hem görüntü
hem de metabolik etkileri nedeniyle hastanın yaflam kalitesini düflürür.
Aft’a göre uçuk çok hızlı yayılabilen
ve baflka insanlara bulaflan bir hastalıktır.
Uçuk çıkaran kiflinin özellikle uçuk bölgesine temas eden kiflisel eflyalarının, sa¤lıklı
kifliler tarafından kullanılmamasına özen
göstermek gerekir. Bu eflyalara örnek olarak bardak, kaflık, havlu, kozmetik ürünler
örnek verilebilir. Uçu¤un bafllama dönemi, geliflmesi ve enfeksiyonu dıflarıya akıttı¤ı 3 farklı dönemi vardır. Bulaflma riskinin en yo¤un oldu¤u dönem yaranın patladıktan sonraki dönemdir. Uçuk nerede
bafllarsa bafllasın, kiflinin baflkasını korumasının yanısıra kendini de koruması gerekir. A¤ızda bafllayan uçuk baflka bölgelere kiflinin kendisi tarafından bulafltırılabilir.
Bir lezyon baflladı¤ında bu lezyonu
kaflımamak oldukça önem taflır. Enfeksiyon etkeni, el ile burun içine ve hatta genital bölge mukozasına bile kolaylıkla bulafl-
tırılabilir. Uçu¤u sıkmak, oynamak gibi
davranıfllar oldukça yanlıfltır. Uçu¤u çıkaran kiflinin sıklıkla ellerini bol sabunlu su
ile yıkaması hastalı¤ın tedavisi ve yeni bir
uçuk oluflumunun önlenmesi açısından oldukça önemlidir. Tedavide antiviral kremler yada oral ilaçlar hekim tarafından önerilir.
AKUT SOLUNUM YOLU ENFEKS‹YONLARI
kut solunum yollar› enfeksiyonlar› havalar›n so¤umaya bafllad›¤› bu günlerde ciddi tehdit oluflturmaya devam ediyor. Özellikle bebekler, okul ça¤› çocuklar›nda,
kronik hastal›¤› olanlar ve yafll›larda ölümcül
olabilen grip hastal›¤› hakk›nda bu y›l da bütün dünyada önlemler al›n›yor. Özellikle bu
aylarda dikkatli olunmas› gerekti¤i uzmanlar
taraf›nda yaz›l› ve görsel bas›nda aç›klan›yor.
Bizlerin de olas› bir grip salg›n›ndan korunmak için gerekli tedbirleri almam›z gerekiyor.
Afl›lanman›n gripten korunmak için en güvenli yöntem oldu¤unu söyleyen uzmanlar,
salg›n dönemlerinde do¤ru beslenme ve so¤uk havalara karfl› al›nacak basit önlemler ile
kendimizi hastal›ktan biraz da olsa uzak tutabilece¤imizi belirtiyorlar. Hastal›¤›n s›k görüldü¤ü aylarda
özellikle C vitamini takviyesi yap›lmas› hastal›¤a karfl› ba¤›fl›kl›k sistemimizi daha güçlü hale getirecektir. C vitaminini ilaç
halinde almaktan ziyade uzmanlar sabah kahvalt›s›nda içilen
bir bardak taze meyve suyunun günlük c vitamini ihtiyac›m›z›n önemli bir bölümünü karfl›layabilece¤ine dikkat çekiyorlar.
Bunlar›n yan›s›ra salg›n dönemlerinde kiflisel hijyene herzamankinden daha fazla önem verilmesi gerekiyor. Ellerin s›k
s›k sabunlu bol su ile y›kanmas›, ortak yaflam alanlar›nda kiflisel hijyene daha fazla dikkat edilmesi hastal›¤›n genifl kitlelere
yay›lmas›n› engelleyecektir.
Son y›llarda dünyada grip afl›s› yap›lmas› gerekti¤i konusunda yap›lan uyar›lara ra¤men, gribe neden olan virüsün her
y›l kendini de¤ifltirmesi ile korunma ve tedavi aç›s›ndan yap›lan t›bbi çal›flmalar yetersiz kal›yor. Bu nedenle afl›n›n yap›lma
zaman› ve afl›n›n son y›l üretimi olmas› önem kazan›yor. Bu y›l
grip salg›n›n etkeninin 1’den fazla olabilece¤i uzmanlar taraf›ndan bildiriliyor.
Bu y›l ad›ndan s›kça bahsedilen ve bir influenza virüsü çeflidi olan frijan gribi; ilk kez dünyada 1997 y›l›nda görülmüfltür.
O y›l görülen salg›nda 18 hastadan 6’s› bu hastal›k nedeniyle
hayat›n› kaybetmifltir. Bu virüsün 1997 y›l›na kadar sadece hayvanlarda hastal›k yapabilme yetene¤i oldu¤u biliniyordu. Ancak 1997 y›l›nda insanlarda da a¤›r gribe neden olabilen bu hastal›k sonucunda; hayvanlarda görülen virüslerin art›k insanlarda da etkili olabilece¤i belirlenmifltir. A¤ustos 1997’de iki yafl›nda bir çocukta görülen birinci vakan›n onaylanmas› sonras›,
araflt›rma bafllat›lm›fl ve gözetleme artt›r›lm›flt›r. Aral›k 1997’de
Hong Kong’da, insanlarda inflüenza salg›n›n kayna¤› oldu¤u
düflünülen bütün tavuklar öldürülmüfltür. O günden bu yana
insanlarda bu hastal›kla ilgili vaka görülmemifltir. Hong Kong
yetkilileri insanlarda ve kufllarda yo¤un inflüenza takibini sürdürmüfllerdir. En son hadisede ise, 9 fiubat 2003’de 9 yafl›nda
bir erkek çocu¤unun hastaland›¤› ve gerekli tedavi sonras›nda
iyileflti¤i aç›klanm›flt›r. Ancak virüsten etkilenen baba ve k›z
kardefli ölmüfltür. Ailenin o y›l Ocak ay›nda Fujian Iline gezmeye gittikleri aç›klanm›flt›r. (Bu bilgiler Birleflmifl Milletler-UN
sayfas›ndan al›nm›flt›r. )
Grip, influenza ad› verilen virüsün solunum yolu arac›l›¤›yla vücuda girerek, hastal›¤a neden olmas› ile oluflur. Kifliden kifliye kolay bulafl›m› ile her toplumda ciddi sa¤l›k problemleri
oluflturabilir. Art›k geliflen teknoloji ile ülkeler aras› yolculukla-
A
r›n kolaylaflmas›, baflka k›talarda görülebilen
bir salg›n›n kolayl›kla uzak bölgelere tafl›nmas›n› sa¤lamaktad›r. Bir hastal›k toplumun
%10’unu etkiler ise buna salg›n ad› verilir ve
uluslararas› önlemler al›nmas› gerekir. Grip
uzun y›llard›r tan›nan bir hastal›k olmas›na ra¤men, ilk salg›n duyurusu 1918 y›l›nda ‹spanyol gribi ad› verilen formu ile olmufltur. O zaman›n verilerine göre 20 milyon kiflinin öldü¤ü
aç›klanm›flt›r.
Nezle ve gribin belirtilerinin benzer olmas›
nedeniyle çok s›k kar›flt›r›l›r. Ancak iki hastal›k
da etkenleri bak›m›ndan birbirinden oldukça
farkl›d›r. Etkeni farkl› olan hastal›klar›n, tedavileri de birbirinden farkl›l›k gösterir. Grip en
çok çocuklar› ve yafll›lar› etkiler. En s›k ölümcül sonuçlar yaratt›¤› yafl gruplar› da yine bu dönemlerdir.
Kronik hastal›¤› olanlar, ba¤›fl›kl›k sistemi zay›f olan di¤er yafl
gruplar›nda da ölüme neden olabilir. fieker hastalar›, kronik akci¤er hastal›¤› olanlar, bak›mevi, huzurevi, yat›l› okul gibi yerlerde yaflayan insanlar, bulaflma ve hastal›¤›n a››r seyri bak›m›ndan yüksek risk grubunda bulunan kiflilerdir.
Gribin bulaflma yollar›; hapfl›rma, ayn› ortamda bulunma,
tokalaflma gibi çok s›k yapt›¤›m›z davran›fllar fleklindedir. Genelde 2 gün süren kuluçka dönemi bafllar ve sonras›nda 1 hafta
grip etkisini gösterir. Atefl, titreme, eklem a¤r›lar›, ifltas›zl›k,
burun/göz ak›nt›s›, bo¤az a¤r›s›, baz› durumlarda bulant›, kusma, ciddi boyutlarda halsizlik hastal›¤›n belirtileridir.
Grip baflka hastal›klara da neden olarak, tamamen iyileflme
sürecini uzatabilir. En s›k farenjit, larenjit ve bronflite neden
olabilir. Ayr›ca orta kulak iltihab› da gripten sonra s›kça görülen hastal›klardand›r. Vücut direnci zay›f kiflilerde kronik akci›er enfeksiyonlar›, menenjit gibi daha a¤›r hastal›klara; baz›
hastalarda ise kalp kas› iltihab›na neden oldu¤u da belirtilmifltir.
Gribin en iyi tedavisi istirahat etmektir. Antibiyotik kullanman›n gribe hiçbir etkisi yoktur. Grip bir virüs hastal›¤›d›r ve
devaml› de¤iflim gösteren bu virüse direkt etki edecek bir ilaç
yoktur. Hekimlerimiz gribin neden oldu¤u bafla¤r›s›, eklem a¤r›lar›, burun t›kan›kl›¤› gibi belirtileri hafifletici özellikte ilaçlar
önererek gribi daha kolay atlatmam›z› sa¤larlar. Kesinlikle evde bilinçsiz ilaç kullanmay›n›z. Son y›llarda yasaklanan grip
ilaçlar›n›n say›s› oldukça artm›flt›r.Tedavisinde, hastan›n rahats›z oldu¤u durumlar›n azalt›lmas› amac›yla ilaç kullan›lmas›
gerekir. Virüsün her y›l tip de¤ifltirmesi nedeniyle t›p dünyas›
gribe karfl› savunmas›zd›r. Atefl, bulant›, halsizlik gibi belirtileri
azalt›c› ilaçlar hastan›n kendini daha iyi hissetmesine yard›mc›
olacakt›r. Son y›llar›n gözdesi grip afl›lar›n›n uygulanmas› da
gribe daha az yakalan›lmas› ve gribin daha kolay atlat›lmas›
aç›s›ndan uzmanlar taraf›ndan tavsiye edilmektedir.
Kimler grip afl›s› olmal›d›r?
* Kanser tedavisi gören insanlar
* 60 yafl üstü insanlar
* ‹lk 3 aydan sonra hamileler
* Toplu yerlerde yaflayan insanlar (huzur evleri)
* Kronik akci¤er, kalp, böbrek vb... rahats›zl›klar› olan insanlar
* Sa¤l›k sektöründe, hastanelerde okullarda çal›flan insanlar.
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 30
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
LEZZET KÖfiES‹
30
HESSEN
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
BU⁄DAYLI TAVUK ÇORBASI
Yap›l›fl›
* Bu¤dayı ayıklayıp yıkadıktan sonra
genifl bir kaba alın. Üzerini geçecek kadar su ilave edip yumuflaması için birkaç saat bekletin.
* Kereviz, havuç ve taze so¤anı soyup
yıkadıktan sonra küçük küpler halinde
do¤rayın. Kerevizin yapraklarını ince
ince kıyın.
* Tavu¤u temizleyip bütün olarak tencereye alın. Do¤radı¤ınız sebzeleri ilave edin. 12 su barda¤ı su, tuz ve karabiber tanelerini ekleyerek bir saat kadar piflirin. Tavuk piflince tencereden
çıkarıp bir taba¤a alın. Tencerede kalan
suyunu kaynatıp bezelye, bu¤day ve
domates suyunu ilave edin. Kısık ateflte 50 dakika kadar piflirin.
* Tavu¤un etlerini kemiklerden ayırıp
ince fleritler halinde kesin. Çorbanın
piflmesine yakın tavuk etlerini ilave
edin. ‹nce kıyılmıfl maydanoz, tuz, karabiber ve zeytinya¤ı ilave ettikten sonra bir taflım daha kaynatıp sıcak olarak
servis yapın.
Gerekli Malzeme
(8 Kiflilik) Süre: 3 Saat 10 dak.
* 1 Su Barda¤ı Bu¤day
* 1 Bütün Tavuk
* 12 Su Barda¤ı Su
* 1 Kase Konserve Bezelye
* 1 Kereviz
* 1 Havuç
* 1 Dal Taze So¤an
* 4-5 Dal Maydanoz
* 2 Çorba Kaflı¤ı Domates
* 1 Çorba Kaflı¤ı Sıvıya¤
* 4 Karabiber Tanesi
AYVA DOLMASI
Yap›l›fl›
* Ayvaları soyup ikiye bölün ve çekirdekli kısımlarını çıkarın. Kararmamaları
için limon suyu ile ovun.
* So¤anları küçük küpler halinde do¤rayıp zeytinya¤ında pembelefltirin. Eti ekleyip tahta kaflıkla karıfltırın. Suyunu salıp tekrar çekinceye kadar kavurun. Sivri
biberleri do¤rayıp ilave edin. Kuflüzümü,
kimyon, köri ve tuz ekleyin. 10 dakika
daha piflirip ateflten alın.
* Ayvaların çekirdek yataklarına, hazırla-
Gerekli Malzeme
(6 Kiflilik) Süre: 1 Saat
* 3 Orta Boy Ayva
* 500 gr Kuzu Kuflbaflı
* 2 So¤an
* 2 Sivri Biber
* 2 Çorba Kaflı¤ı Kuflüzümü
* 1 Tatlı Kaflı¤ı Köri
* 2 Çorba Kaflı¤ı Un
* 1 Çorba Kaflı¤ı Tozfleker
* 1.5 Tatlı Kaflı¤ı Zeytinya¤ı
* 1 Limon
* Tuz
BALLI TAH‹NL‹ SARMA
Yap›l›fl›
* Çukur bir kapta tahin, bal, mahlep
ve dövülmüfl fındı¤ı iyice karıfltırın.
Bir yufkayı tezgaha yayın. Hazırladı¤ınız harcın üçte birini yufkanın üzerine yayın. ‹kinci yufkayı harcın üzerine yayarak aynı ifllemi tekrarlayın.
* Üçüncü yufkanın üzerine de kalan
harcı yaydıktan sonra, yufkayı ortadan ikiye bölün.
* Yuvarlak kısmından bafllayarak
yufkayı rulo fleklinde sarın yufkanın
di¤er yar›sı için de aynı ifllemi uyguladıktan sonra 5 cm eninde verev
olarak dilimlere ayırın.
* Dilimleri tepsiye yerlefltirip üzerlerine yumurta sarısı sürün. Önceden
ısıtılmıfl 170 derece fırında kızarana
kadar piflirin. Servis taba¤ına alıp
üzerlerine pudra flekeri serpin.
Gerekli Malzeme
(6-8 Kiflilik)
Süre: 45 dak.
* 3 Yufka
* 1.5 Su Barda¤ı Tahin
* 1 Su Barda¤ı Bal
* 1 Su Barda¤ı Dövülmüfl Fındık
* 1 Tatlı Kaflı¤ı Mahlep
* 1 Yumurta Sarısı
* 1/2 Su Barda¤ı Pudra flekeri
ALMAN KURAB‹YES‹
Yap›l›fl›
* Ya¤ı, unu ve parçalara ayırdı¤ınız
mayayı bir el mikseri ile iyice karıfltırın. Daha sonra elinizin de yardımı
ile yumuflak bir hamur oluflturun. Sıcak bir ortamda üstü kapalı bir biçimde 20 dk. bekletin.
* Hamuru unlanmıfl bir zeminde ya-
rım santim kalınlı¤ında açın. 6,5 cm
çapında ortası 2,5 cm kesilmifl kurabiyeler oluflturun.
* Halkaları tabanında ya¤lı ka¤ıt bulunan bir tepsiye yerlefltirin, yumurta sarısı ile sıvayın ve flekerleri üzerine serpifltirin. 175 derece ısıda 12-15
dk.piflirin. Ve so¤umaya bırakın.
Gerekli Malzeme
* 375 gr. Tereya¤ı
* 5 Bardak Un
* 1 Tatlı Kaflı¤ı Maya
* 1 Yemek Kaflı¤ı Krem flanti
* 2 Yumurtanın Sarısı
* 100 gr. ‹ri Taneli Toz fleker
dı¤ınız etli karıflımdan ikifler kaflık doldurun ve bir tencereye yerlefltirin.
* Un, tozfleker, zeytinya¤ı ve tuzu küçük
bir kasede karıfltırıp sos halini alıncaya
kadar azar azar su ekleyerek çırpın. Ayvaların üzerine gezdirip karabiber serpin
ve tencerenin kapa¤ını kapatıp orta ateflte kaynamaya bırakın. Arasıra yeme¤in
suyundan kaflık kaflık ayvaların Üzerine
gezdirerek yarım saat kadar kısık ateflte
piflirin. Sıcak olarak servis yapın.
* Dikkat! Etlerin kurumaması için gerekirse kaynar su ekleyin.
BEZELYEL‹ KUZU fi‹fi
Yap›l›fl›
* Bezelyeyi 4 su barda¤ı kaynar suda 1
dakika hafllayın. Süzüp, kurulayın.
* Kuzu filetosunu uzunlamasına 4 parçaya bölün, ya¤larını alın. Bu parçalardan
her birini 12'ye böldükten sonra 2,5
cm'lik küpler halinde 48 parçaya ayırın.
* Rendelenmifl limon kabu¤u, tuz ve sa-
rımsa¤ı bir havanda iyice dövün. Kekik,
kıyılmıfl maydanoz ve zeytinya¤ını da
ekleyip pürüzsüz bir hamur kıvamına
getirin. Karıflımı bir tencereye boflaltın.
Eti ilave edip, karıflıma bulayın. Tencerenin kapa¤ını kapatıp 2 saat dinlenmeye
bırakın.
* Etlerin her birini sultani bezelyeye, bir
kenarı açık kalacak flekilde sarın. Bezelyeye sarılmıfl etleri tahta bir flifle, aralarına domates koyarak sırayla dizin. fliflleri,
ısıtılmıfl fırın ızgarasında, istedi¤iniz kıvama gelinceye kadar piflirip, sıcak
olarak servis yapın.
Gerekli Malzeme
(4 kiflilik)
* 150gr. Sultani bezelye
* 400gr. kuzu filetosu
* 2 adet limon
* 1 diflsarmısak
* 1 çorba kaflı¤ı zeytinya¤ı
* 3-4 sap maydanoz
* 1 tatlı kaflı¤ı kekik
* 10 adet kiraz domates
* Tuz, Karabiber
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 31
Arac›n›z›n bak›m›n› zaman›nda yap›yor musunuz?
‹ndirimlerimizden Yararlan›n!...
Sommer Reifen
ab 29¢
z.b.185/60 HR14 TL 82H
Fulda Stück 39¢
Ölwechsel
mit Filter
35¢
bis 5 Liter öl 10W-40
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 32
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
OTOMOT‹V
32
HESSEN
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
Ford Focus C-Max
tomobil piyasas›nda alt›n aray›c›s› heyecan› yaflan›yor: 1997 y›l›nda yaklafl›k 250.000 kadar minibüs sat›lm›flken, sat›fl say›s› 2002 y›l›nda bir milyonun üzerine ç›kt›. Bütün otomobil üreticilerinin bu alt›n dolu dereye süzgeçlerini dald›rmas›ndan çok normal
bir fley olamaz. Ford’un piyasaya sürdü¤ü alt›n süzgecinin yeni ad› Focus C-Max. Yap›lan çeflitli testler C-Max
modelinin çok say›da alt›n külçesi bulma yetene¤ine sahip olup olmad›¤›n› ortaya ç›kard›.
Yeni otomobil ciddi anlamda kalite özelliklerine sahip
olmal›d›r, çünkü baflka üreticiler uzun y›llard›r dereyi süzüp duruyor ve kal›n kal›n alt›n külçeleri buldular. Mesela yeni Scenic modeliyle Renault alt›n süzgecinin ikinci
modelini piyasaya sürdü. Hatta VW Touran modeli piyasaya hakimiyeti gibi bir iddiayla ortaya ç›k›yor. Ford’un
yetkilileri bende de var modeli üretmek istemediklerini,
tersine kendi modellerinin yegane olmas›n› istediklerini
aç›klad›. Yap›lan testler Focus C-Max’›n bu özgünlük iddias›na yeterli olup olmad›¤›n› ortaya ç›kard›.
En az›ndan iç mekanda herhangi bir yenili¤in izine
rastlanm›yor: vites kolunun yukar› kald›r›lmas›, arka koltu¤un üçe bölünmüfl olmas›, orta koltu¤un daha dar olmas› ve iki tek koltu¤un hareketli olmas›. Opel’in yeni
modellerine (Meriva, Signum) bir bak›lmas› C-Max’taki
sözümona yeniliklerin tan›nmas›na yeter. Ford’un üçüncü oturufl s›ras›ndan caymas› yarat›c›l›¤›n ne kadar az oldu¤unu gösterir. Arac›n d›fl uzunlu¤u 4,33 metre, eni 1,81
metre. Bu ebatlar arac›n bagaj k›sm›n›n dikkat çekici olmas›n› sa¤l›yor: 460 litre, hatta arka koltu¤un sökülmesi
durumunda 1620 litre.
Bundan baflka iç mekanda di¤er bütün minibüsleri
O
and›ran özellikler var. Malzeme kalitesinde C-Max hemen Renault Scenic ve Opel Zafira düzeylerinde oynuyor, hatta en üst donan›m paketi Ghia’da bile VW Touran’›n Highline donan›m çizgisinin alt›nda kal›yor. CMax modeli buraya kadar tipik bir bende de var modeli
durumunda.
Ford öncelikle d›fl dizayna ba¤lan›yor ve bu sayede
rakiplerine fark atabilece¤ine inan›yor. Buysa, zevk iflidir
ve kesinlikle objektif kriterlere vurulamaz. C-Max en
az›ndan kapal› bir kutuya benzemiyor ve kendine has bir
d›fl dizayna sahip. Arka koltukta oturanlar çat›n›n bu hizada iki kap›l› Coupe modelleri gibi bas›k olmas›na ra¤men, rahatça oturabiliyorlar.
Ford son y›llarda otomobillerin çevikli¤ini imaj parças› haline getirdi. Yine de, minibüs tarz› araçlar›n a¤›rl›k
merkezi binek otomobillerine göre daha yüksek oldu¤u
için yak›t tüketimi de yükseliyor. Bu nedenle Ford’un
mühendisleri küçük bir hileye baflvurdu: C-Max’ta yeni
Focus limuzinin a¤›rl›k merkezi kullan›l›yor. Arka stabilizatörün teker tak›mlar›na ba¤lant›s› daha detayl› hale getirildi.
Mühendisleri bu gayretleri yap›lan test sürüfllerinde
kendini belli etti, bu durum al›c›lar için iyi bir haber. CMax binek otomobili tarz›nda çevik bir sürüfle sahip. Hatta arac›n amörtisörleri yeterli düzeyde uyumlu ve memnun edici bir yayland›rma sisteminde kendini belli ediyor. Dahas›, aflu›r› çeviklik biraz da modelin yan yat›fl huyunun hiç olmamas›na ba¤l›.
C-Max sürüldü¤ünde VW Touran’a göre hangi noktalarda farkl›? C-Max ESP ile Touran kadar güvenlidir, an-
cak virajlarda çok daha h›rsl›.
Ford C-Max modelini ilk etapta bir benzinli iki de
mazotlu motorla piyasaya sürdü. 120 PS gücündeki dört
silindir benzinli motor test amac›yla sürülen iki litre mazot motoruna ciddi bir alternatif olamaz. Arac›n a¤›rl›¤›n›n 1,5 ton olmas› 1,8 hacmindeki benzin motorunun arac›n üçüncü viteste yokufl yukar› ç›karamamas›n› sa¤l›yor.
Ford 136 PS gücündeki mazot motorunu iflbirli¤i yapt›¤› Peugeot’dan al›yor. Bu motor yepyeni üretildi ve bu
nedenle 320 Nm torka sahip. Bu durum sürüflte kendini
gösteriyor. Araç yeni mazot motoru sayesinde çok düflük
devir say›lar›nda bile çekifl gücüne sahip ve 1800 devire
kadar da azami gücünü gösteriyor.
Arac›n b›rakt›¤› izlenim biraz olsun yüksek yak›t tüketiminin etkisinde bozuluyor: ola¤an say›lan koflullar alt›nda yap›lan testlerde C-Max flehirleraras› yollarda 100
km’de 6,5 litre mazot yakt›, otobanlarda ise 8 litre (150
km/saat). Ayn› a¤›rl›ktaki bir Nissan Primera Traveller
120 PS gücünde benzeri koflullar alt›nda sadece 5,5 ve 6
litre mazot yakt›.
Ford Focus C Max’›n
art›lar› ve eksileri
+ sert, ancak yine de konforlu sürüfl tak›mlar›
+ kendi s›n›f›na göre az yan yatmas›
+ çok erken tork geliflimli turbodizel
+ her viteste güçlü motor çekifli
+ çok baflar›l›, kolay kullan›ml› alt› vites flanz›man
- iki litre motor hacimli turbodizel, yüksek yak›fll›
- rakipleri kafl›s›nda yarat›c›l›k yok.
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 33
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
SPOR
HESSEN
33
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
Murat ERBAY-Frankfurt
UEFA finali ‹stanbul’a verdi
ürkiye'nin olimpiyat rüyasının bir
ürünü olarak ortaya çıkan Atatürk
Olimpiyat Stadı, önümüzdeki yıl
UEFA fiampiyonlar Ligi finaline ev sahipli¤i yapacak ‹STANBUL'UN 2004 ve
2008 yılı olimpiyat hayallerinin suya
düflmesinin ardından iki yıllı¤ına G.Saray'a verilen stadın en büyük sorunu
yolları ve 'rüzgâra açık' olması.
UEFA Baflkanı Lennart Johansson
baflkanlı¤ında toplanan ‹cra Kurulu,
2005 fiampiyonlar Ligi finalinin ev sahipli¤ini, Atatürk Olimpiyat Stadı'na verdi.
‹sviçre'nin Nyon kentinde bulunan UEFA merkezinde yapılan toplantıda üyeler, Atatürk Olimpiyat Stadı (‹stanbul),
Stade de France (Paris), Estadio do Dragao (Porto), Jose Alvalade Stadı (Lizbon),
Estadio da Luz (Lizbon), Vicente Calderon Stadı (Madrid) arasında oylama yap-
T
tı. 80 bin kapasiteli Atatürk Olimpiyat
Stadı oylamadan birinci çıkarak, ilk kez
uluslararası futbol alanında Türkiye'ye
bir final organizasyonuna ev sahipli¤i
imkanı tanıdı.
AVRUPA'DA SINIFI GEÇT‹
UEFA ‹cra Kurulu seçiminde havaalanına yakınlık, otel özellikleri, taraftar
güvenli¤i, medyaya ayrılan yer ve baflvuran adayın ilgisine göre yaptı¤ı de¤erlendirmede, Atatürk Olimpiyat Stadı'nın
tüm özelliklerinin final oynanabilmesine
olanak sa¤ladı¤ı kararına varıldı. UEFA
Genel Sekreteri Lars-Christer Olsson,
"Özellikle geçen sonbaharda ‹stanbul'da
yaflanan terör olaylarının ardından güvenlik sorununa hassasiyetle yaklafltık.
Türkiye (Olimpiyat Stadı) her anlamda
geçer not aldı, üstelik artık farklı ülkelere
ev sahipli¤i vermenin de zamanı gelmiflti. Elbette stadyum çevresinde bazı ek-
siklikler var, ancak giderilece¤i konusunda sözler aldık" dedi.
SÜRGÜNDEN EV SAH‹PL‹⁄‹NE
ATATÜRK Olimpiyat Stadı'na 2005
fiampiyonlar Ligi finali için ev sahipli¤i
veren UEFA, Kasım ayında ‹stanbul'da
yaflanan iki bombalı saldırının ardından
flampiyonlar Ligi'nde oynanan Befliktafl'ın Chelsea ve Galatasaray'ın Juventus
maçlarını Almanya'ya almıfltı. UEFA o
dönemde ‹stanbul'u insan hayatı için
tehlikeli bir bölge ilan etmifl, UEFA Kupası'nda da Türk takımlarının içerideki
tüm maçlarının tarafsız sahaya alınması
bile gündeme getirilmiflti.
140 milyon dolara mal edilmesine
karflın rüzgâr paneli bile olmayan ve yolları hâlâ yapılmayan Atatürk Olimpiyat
Stadı, UEFA Asbaflkanı Erzik'in çabalarıyla sınavı geçti. Böylece Türkiye ilk kez
bir finale ev sahipli¤i flansı kazandı.
UEFA’da rakipler güçlü
EFA Kupası'nda 3. tur kuraları ‹sviçre'nin Nyon
kentinde çekildi. Kupadaki Türk takımlarından Galatasaray ve Befliktafl ‹spanyol, Gençlerbirli¤i ile Gaziantepspor ise ‹talyan takımlarıyla eflleflti. UEFA Kupası 3.
tur ilk maçları 26 fiubat 2004, rövanfl karflılaflmaları ise 3
Mart 2004 tarihinde yapılacak.
UEFA Kupası'ndaki rakiplerimiz ‹sviçre'nin Nyon kentinde yapılan kura çekimi sonucunda belli oldu. Tarihi bir
kere daha tekerrür ettirerek UEFA Kupası'nın müzesine götürmeyi hedefleyen Galatasaray üçüncü turda ‹spanya'nın
Villarreal takımı ile eflleflti. Villarreal ilk turda Trabzons-
U
por'u elemiflti. Kupadaki di¤er Türk ekiplerinden Befliktafl
‹spanya'nın Valencia ekibi ile, Gençlerbirli¤i ‹talya'nın Parma ekibi ile, Gaziantepspor ise ‹talya'nın Roma ekibi ile eflleflti. Befliktafl ve Gençlerbirli¤i ilk maçlarını deplasmanda,
ikinci maçı kendi sahalarında oynayacak. Galatasaray ve
Gaziantepspor ile rövanfl maçlarını deplasmanda oynayacak. UEFA Kupası 3. turunda ilk maçlar 26 fiubat, rövanfl
maçları ise 3 Mart’ta oynanacak.
‹spanya'nın orta sıra ekiplerinden biri olan Villarreal bu
sene bir transfer ata¤ı yaptı. Galatasaray'ın da peflinde oldu¤u Sonny Anderson, Barcelonalı Riquelme ve etkili for-
STADIN sorunlarını kabul eden
Gençlik ve Spor Genel Müdürü Atalay,
"25 Mayıs 2005'e kadar stadı güllük gülistanlık hale getirece¤iz" sözünü verdi.
Olimpiyat Komitesi Baflkanı Bayatlı da
geciken yollar için belediyeyi suçladı.
UEFA'NIN SEÇ‹M KR‹TERLER‹
HAVAALANINA yakınlı¤ı.
KENTTE otel sayısı yeterlili¤i.
ÖZÜRLÜ ve bayan tuvaleti olması.
MEDYAYA iletiflim kolaylı¤ı.
SEY‹RC‹ güvenli¤inin sa¤lanması.
YÜKSEK sayıda koltuk kapasitesi.
OL‹MP‹YAT STADI'NIN
EKS‹KL‹KLER‹
YOLLARI yetersiz ve ulaflım zor.
SERT rüzgârlara açık.
TEL örgü güvenlik sistemi yok.
STADDA güvenlik sa¤lanamıyor.
ÇEVRE düzenlemesi yok.
KAPALI tribünler yetersiz
vet Jose Mari ile kadrosunu güçlendiren Villarreal'in ‹spanyol liginde bekledi¤ini buldu¤unu söyleyemeyiz. (9. sırada)
Ligin az gol yiyen takımlarından biri olan ‹spanyollar, "taze" forvetlerine ra¤men gol atma konusunda aynı beceriyi
gösteremediler. Villarreal, UEFA Kupası'nın ilk turunda
Trabzonspor'u kupanın dıflında bırakmıfl ancak çok zorlanmıfltı.
Kupada eflleflmeler flöyle olufltu:
Brondby (Danimarka) - Barcelona (‹spanya)
Parma (‹talya) - Gençlerbirli¤i
Benfica (Portekiz) - Rosenborg (Norveç)
Olympique Marsilya (Fransa) - Dnipro (Ukrayna)
Celtic (‹skoçya) - Teblice (Çek Cumhuriyeti)
Perugia (‹talya) - PSV Eindhoven (Hollanda)
Groclin (Polonya) - Bordeaux (Fransa)
Valencia (‹spanya) - Befliktafl
Galatasaray - Villarreal (‹spanya)
Club Brugge (Belçika) - Debrecen (Macaristan)
Sochaux (Fransa) - ‹nter (‹talya)
Liverpool (‹ngiltere) - Levski Sofya (Bulgaristan)
Spartak Moskova (Rusya) - Real Mallorca (‹spanya)
Gaziantepspor - AS Roma (‹talya)
Auxerre (Fransa) - Panathinaikos (Yunanistan)
Valerenga (Norveç) - Newcastle United (‹ngiltere)
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 34
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
YAZI - ‹LANLAR
34
HESSEN
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
Hakk›m›z› almak için mücadele flart
Rüstem ALTINKÜPE
ncelikle okuyucular›m›z›n
geçmifl Kurban Bayramlar›n›
tebrik ediyorum.
Bu sene de yine her sene oldu¤u
gibi Almanya`da yaflayan müslümanlar kurbanlar›n›n bir k›sm›n› da Almanya d›fl›nda ve Türkiye`de kestirdiler.
Burada yaflayan müslümanlar,
genç nesil Kurban› unutmas›n diye bu
sene de kurbanlar›n› burada kestiler.
Almanya`da yaflayan müslümanlar›n y›llardan beridir en büyük problemlerinden biri de inançlar›n›n gere¤i
olan bay›ltmadan ve kurflunlamadan
kurban kesmekti.
Y›llard›r Almanya`da yasak olan,
floksuz ve kurflunsuz kesim nedeniyle,
bir çok vatandafl›m›z bu engellemelere
ra¤men, bütün riskleri göze alarak,
y›lda bir sefer olan kurbanlar›n› kaçak
Ö
olarak kesip, dinlerinin gere¤ini yerine getirmeye çal›flt›lar. Büyük cezalar
ödediler. Ama yine de dinlerinin gere¤i olan kurbanlar›n› floklu veya kurflunlayarak kesmediler.
Bizler bu iflin takipcisi olduk. Müslümanlar›n bu s›k›nt›s›nda mesle¤imiz
icab› biz de onlarla beraber bu s›k›nt›lar› yaflad›k.
Müslümanlar›n böyle bir hakk›n›n
oldu¤unu, yani Almanya`n›n bir hukuk devleti oldu¤unu ve burada din
hürriyeti ve insan haklar› eflitligi vard›r dedik. Almanya Anayasa Mahkemesine müracaat ettik. Yedi y›ll›k bir
mücadeleden sonra müslümanlar ad›na bir mahkeme karar› ç›kartarak,
müslümanlar›n önünü açt›k. Almanya`da yaflayan müslümanlar da 15
Ocak 2002`den itibaren kurbanlar›n›
ve de normal gündeki et ihtiyaçlar›n›
floklamadan ve kurflunlamadan kesecekleri hayvanlardan temin edebileceklerdi. Bu karar bizler için bir bafllang›ç oldu.
Bu karara ra¤men müslümanlar
bu sene kurbanlar›n› nas›l kestiler:
Maalesef edindi¤imiz bilgilere göre Almanya`da bizden baflka floksuz
ve kurflunsuz resmi olarak kesim yapan olmam›fl. Bu bizi ve müslümanlar›
çok düflündürmelidir. Ne kadar ac›d›r
ki; ortada al›nm›fl anayasal bir hak
var, ama bunu müslümanlar ve de
müslüman kasaplar kullanma ihtiyac›
hissetmiyorlar.
‹nanc› gere¤i kurban kesme tavr›ndan vazgeçmeyen müslümanlar bu sene de bizim floksuz ve kurflunsuz kesim yapt›¤›m›z› duyunca yüzlerce kilometre ötelerden iflyerimize ak›n ettiler.
Her müslüman bu flekilde davran›rsa, sadece bizim yaflad›¤›m›z bölgede de¤il, Almanya`n›n her taraf›nda
dini vecibelerinin gere¤i sadece helal
kesimde de¤il di¤er konularda da
yaflanabilir.
Almanya`da bir biz floksuz kesim
yapm›fl›z ne anlam› var. Bu meseleyi
sadece Kurban`dan Kurbana gündeme
getirmeyelim. Di¤er günlerde de yedi¤imiz etler ne durumda onlar› da tek
tek incelemeliyiz.
Böyle olmay›nca Almanya`da sadece bizim floksuz kurflunsuz kesim
yapma müsaademizin olmas›; Resmi
Dairelerin bizimle daha fazla u¤raflmas› için elinden geleni yapmas›na
zemin haz›rl›yor.
Bu sene bildi¤iniz gibi Kurban
Bayram›n›n ilk günü Almanya`da tatil
günü olan Pazara denk geldi. Baz› bölgelerde Pazar›n tatil günü olmas› hasebiyle Belediyeler müslümanlar›n bu
günde kurban kesmelerine izin vermediler. Tabii bize de izin vermek istemediler. Biz de Resmi Daireleri uyar-
GEÇM‹fi OLSUN
GEÇM‹fi OLSUN
GEÇM‹fi OLSUN
Herborn Hac› Bayram-› Veli
Camii Baflkan› A.Kuddus› K›l›ç
Bey`in rahats›zl›¤›ndan dolay›
hastanede yatt›¤›n› üzüntüyle
ö¤renmifl bulunuyorum.
Kardeflimize Cenab-› Allah`tan
acil flifalar diliyorum.
K›ymetli Kardeflimiz
A.Kuddus› K›l›ç Bey`in
rahats›zl›¤›ndan dolay›
hastanede yatt›¤›n› üzüntüyle
ö¤renmifl bulunuyorum.
Kardeflimize Cenab-› Allah`tan
acil flifalar diliyorum.
K›ymetli Kardeflimiz
A.Kuddus› K›l›ç Bey`in
rahats›zl›¤›ndan dolay›
hastanede yatt›¤›n› üzüntüyle
ö¤renmifl bulunuyorum.
Kardeflimize Cenab-› Allah`tan
acil flifalar diliyorum.
Mehmet Atefl
‹brahim Gümüflo¤lu
Sinan Aktürk
fi‹FA D‹LE⁄‹
fi‹FA D‹LE⁄‹
fi‹FA D‹LE⁄‹
Sevgili dost
‹smail Yaya geçirmifl oldu¤u trafik
kazas›ndan dolay›
hastanede yatmaktad›r.
Kendisine geçmifl olsun diyor;
Cenab-› Allah`tan acil flifalar
diliyorum.
Sevgili dost
‹smail Yaya geçirmifl oldu¤u trafik
kazas›ndan dolay›
hastanede yatmaktad›r.
Kendisine geçmifl olsun diyor;
Cenab-› Allah`tan acil flifalar
diliyorum.
Sevgili dost
‹smail Yaya geçirmifl oldu¤u trafik
kazas›ndan dolay›
hastanede yatmaktad›r.
Kendisine geçmifl olsun diyor;
Cenab-› Allah`tan acil flifalar
diliyorum.
Sinan Aktürk
Baki Yaya
Zahit So¤anc›
fi‹FA D‹LE⁄‹
fi‹FA D‹LE⁄‹
Sevgili dost
‹smail Yaya geçirmifl oldu¤u trafik
kazas›ndan dolay›
hastanede yatmaktad›r.
Kendisine geçmifl olsun diyor;
Cenab-› Allah`tan acil flifalar
diliyorum.
Camimizin üyelerinden sevgili dost
‹smail Yaya Bey geçirmifl oldu¤u
trafik kazas›ndan dolay› hastanede yatmaktad›r.
Kendisine geçmifl olsun diyor;
Cenab-› Allah`tan acil flifalar diliyoruz.
Bahtiyar Yaya
Friedberg Ayasofya Camii ‹dare Heyeti
d›k, sizin bu yapt›¤›n›z do¤ru de¤ildir. Bu bizim dini bir vazifemizdir.
Mutlaka Bayram›n birinci günü kurbanlar›m›z› kesmek istiyoruz. Dediysek de bir türlü ikna olmad›lar. Ve Pazar günü kesim yapamazs›n›z diye yaz›l› olarak red cevab› gönderdiler.
Yine bize mahkeme kap›lar› göründü
Giessen Eyalet Mahkemesine müracaat ettik. Mahkeme belediyeyi hakl›
bularak bizim davay› reddetti.
Biz de bu karar› Hessen Yüksek
Eyalet Mahkemesi olan Kassel`e gönderdik. Arefe günü akflam saat
19.00`da Mahkeme müslümanlar›n
hakk›d›r diyerek Pazar günü Kurban
kesmemize müsaade etti.
Yani bundan böyle bir ad›m atarken mahkemeden karar ç›kartarak
ad›m ataca¤›z. Bizlere düflen görev
inanc›m›zdan taviz vermeden sonuna
kadar hakk›m›z› aramakt›r. Allah huzurunda vebalden ancak böyle kurtulabiliriz.
Müslümanlara ne görevler düflüyor?, Müslüman kasaplar ne yap›yorlar?, ‹slami Cemaatlerin görevleri nelerdir?, Helal sadece kelimede mi kal›yor?, Helal`in kontrolü kimin elinde?
Bu sorular›n cevaplar›n› da bir sonraki yaz›m›zda verece¤iz.
Neslimizi korumak için helal r›z›klardan yiyip içelim. Allah`a emanet
olun.
HESSEN HAYAT
‹flte yeni gazeteniz Hessen Hayat
Okuma zevkini bir de bunda tat
Ödemeden ona hiçbir aidat
Bilginiz artacak, olacak kat kat
Stres içinde b›rakm›flsa hayat
Tavsiyemiz oku sen Hessen Hayat
F›kras›, sporu, bulmacas›yla
Biriken stresi üzerinden at
Ç›kt› ayl›k gazeteniz Hessen Hayat
‹çindekilere flöyle bir gözat
Kimseden almadan hiçbir malumat
Lezzet köflesinde yeme¤ini yap
Çocuklara ediyor ayr› bir hitap
Gazete de¤il o sanki bir kitap
Neye yarar ki bofla geçmifl bofl hayat
Doldursun bofl zaman›n› Hessen Hayat
Ö¤rendi¤in ilk cümleydi “Ali topu at”
Okudukça kazan›l›yor flu hayat
Seninde gönlünde kuracak bir taht
Hayat›na hayat katacak Hessen Hayat
Adem Çelik - Rüsselsheim
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 35
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 36
2. sayi sayfalar
28.04.2009
Hayat
13:55 Uhr
Seite 37
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
HESSEN
fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425
BULMACA
37
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 38
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 39
2. sayi sayfalar
28.04.2009
13:55 Uhr
Seite 40

Benzer belgeler