PDF SAYI 2 - Hayat Online
Transkript
PDF SAYI 2 - Hayat Online
2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 1 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir HESSEN YENİ HİCRİ YILINIZI EN İÇTEN DİLEKLERİMİZLE TEBRİK EDİYORUZ Sayı/Nr. 2 Yıl/Jahr 1 Şubat/Februar 2004 Zilhicce-Muharrem 1424-1425 Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung Politik hırs ve hesaplar yüzünden Bu tabloya zarar vermeyin! Rüstem ALTINKÜPE Köfle Yaz›s› Sayfa 34`de Sosyaldemokratların makus talihi ya da önlenemeyen çöküfl... Başörtüsü bütün memurlara yasaklanacak CDU'lu Jung: Hakk›m›z› almak için mücadele flart essen eyaletinde iktidardaki hıristiyan demokrat CDU partisinin Eyalet Meclis Grubu baflörtüsünün Hessen eyaletinde sadece ö¤retmenlere de¤il bütün H memurlara yasaklanmasını istedi. Yasakla ilgili yasa tasarısını basına tanıtan CDU'nun Eyalet Meclis Grubu Baflkanı Dr. Franz Josef Jung, "‹slami baflörtüsü politik bir gösteri, bas- kının ve özgürlük karflıtlı¤ının sembolüdür. Hükümet olarak anayasaya aykırı olan baflörtüsüne daha fazla sabır gösteremeyece¤iz." diye konufltu. Devam› Sayfa 12`de A. Furkan ERDEM Bizim Pencereden Sayfa 23-24`de ENTEGRASYON ve BAfiÖRTÜSÜ TARTIfiMASI Dosya Bir dönüm noktası Hicret Saim AYAS Sayfa 14`de Dosya Serbest Kürsü “BAfiÖRTÜSÜNÜ YASAKLAMAK... Dosya Ar-ak-la-ma s›ra, onlar asl›nda hicrete al›flmak için hicret ettiler, gitmeye al›flmak için gittiler. Çünkü Medine’ye yapt›klar› bu hicret bir ilk olsa da son olmayacakt›. CUMHURBAŞKANI RAU’DAN UYARI lmanya Cumhurbaflkan› Johannes Rau, Al- As›m TOZO⁄LU Mehmet ATEfi ‹nceleme Adnan KARAO⁄LU yasaklay›p, di¤er sembollere izin vermek do¤ru ol- ‹hsan GÜLER Sayfa 12`de maz” diye konufltu. Rau, yasa¤›n tam tersi etki ya- Uzman›ndan Bilgiler hannes Rau, ”Baflörtüsü dini bir semboldür, onu Hayata Bak›fl Sayfa 10`da Ergenlik Ça¤› ve Getirdi¤i Problemler Ehliyet De¤ifltirme manya’n›n çeflitli eyaletlerinde baflörtüsü- Sayfa 5`de 2004 Ne Getirdi Ne Götürdü Bilgilendirme nün yasaklanmas› planlar›n› elefltirdi. Jo- Dosya Sayfa 15`de Bu Ne Yaman Çeliflki A Avrupa’da inanç özgürlü¤ü?... Sayfa 9`da Ayd›n ERSOY Sayfa 17`de Ve Yine Gündem Baflörtüsü Dr. Yusuf IfiIK Ali BOZKURT 21 fiubat 2004 / 1 Muharrem 1425. Yeni bir hicrî y›l›n ilk günlerini yafl›yoruz. Efendimiz’in (sas) Ramazan KURUYÜZ hicretinden alaca¤›m›z çok say›da ibretler var. Sahabelerdeki, ayn› duygu ve düflünce bir yönüyle Sayfa 13-14`de günümüzde de yaflan›yor ve yaflat›l›yor. EfendiBAfiÖRTÜSÜ VE miz (sas) ve sahabe-i kiram, Mekke’de dini hayatBAfiÖRTÜLÜLER lar›n› yaflama imkan› ve ölümüne deyip girdikleri o kudsi hakikatleri muhtaç gönüllere duyurma zemini bulamad›klar› için hicret ettiler. Bunun yan›› Mahmut AfiKAR Dosya Entegrasyon ve Biz Sayfa 11`de Sayfa 7`de pabilece¤ine dikkat çekerek politikac›lar› uyard›. Almanya Protestan Kilisesi piskoposlar›ndan Wolf- Arzuhal gang Huber de Cumhurbaflkan›`n›n aç›klamas›n› ‹brahim GÜMÜfiO⁄LU Gerekli Bilgiler Sayfa 18`de destekleyerek, yasa¤›n din özgürlü¤ünü k›s›tlama anlam›na gelece¤ini söyledi. Yalç›n YILMAZ Serbest Kürsü Sayfa 6`da 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 2 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 3 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ‹Ç‹NDEK‹LER HESSEN 3 fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 ÖZEL KÖfiE Ar-ak-la-ma Ayd›n Ersoy...................................... 5 SERBEST KÜRSÜ Arzuhal Yalç›n Y›lmaz................................... 6 UZMANINDAN B‹LG‹LER Ehliyet De¤ifltirme ‹hsan Güler....................................... 7 SERBEST KÜRSÜ Entegrasyon ve Biz Dr. Yusuf Ifl›k.................................... 9 B‹LG‹LEND‹RME 2004 Ne Getirdi Ne Götürdü As›m Tozo¤lu...................................10 ‹NCELEME Ergenlik Ça¤› ve Getirdi¤i Problemler Mehmet Atefl .................................. 11 DOSYA Avrupa’da ‹nanç Özgürlü¤ü? Adnan Karao¤lu ..............................12 DOSYA Entegrasyon ve Baflörtüsü Tart›flmas› Ramazan Kuruyüz ....................13-14 DOSYA Ve Yine Gündem Baflörtüsü Saim Ayas ........................................14 DOSYA Baflörtüsünü Yasaklamak ‹nanç Özgürlü¤ünü K›s›tlamakla Eflanlaml›d›r Ali Bozkurt ......................................15 DOSYA Gençli¤i Kazanmak Muhammet Nebi Çelik ..................15 MAHKEME KARARLARI Güncel Mahkeme Kararlar› .......... 16 DOSYA Baflörtüsü ve Baflörtülüler Mahmut Aflkar ................................17 HAYATA BAKIfi ‹brahim Gümüflo¤lu ......................18 Ç‹ZG‹N‹N D‹L‹ ............................19 ‹SLAM TAR‹H‹NDEN Bir Dönüm Noktas› Hicret .................................... 20-21-22 B‹Z‹M PENCEREDEN Sosyaldemokratların makus talihi ya da önlenemeyen çöküfl A. Furkan Erdem ........................23-24 KOMED‹-M‹ZAH SAYFASI ......25 KOMED‹-FIKRA SAYFASI ....... 26 SEÇME YAZILAR ........................ 27 B‹L‹fi‹M Windows`ta “Kritik” Aç›k.......... 28 SA⁄LIK A¤›ziçi Yaralar› .............................. 29 ED‹TÖR`DEN Teflekkürler... Sevgili dostlar! ‹lk olarak hepinize tesekkürlerimizi sunarak bafllamak istiyoruz. Gazetemizin ilk say›s›na göstermifl oldu¤unuz teveccüh bizleri ziyadesiyle sevindirdi. Amatör bir ruhla haz›rlam›fl oldu¤umuz gazetemize okuyucular›m›z›n bu kadar ilgisini gerçegi söylemek gerekirse beklemiyorduk. Gazetemizi ilk olarak okuyup bizlere telefon, SMS ve bizzat gelerek tebriklerini sunan tüm okuyucular›m›za candan teflekkürlerimizi sunuyoruz. ‹lk yaz›m›zda da belirtti¤imiz gibi Hessen`de ayl›k gazete baz›nda bir boflluk mevcuttu. Okuyucular›m›zdan gelen tepkiler bu bofllu¤un gazetemiz taraf›ndan doldurulmaya namzet oldu¤unu gösterir mahiyettedir. Okuyucular›m›zdan baz›lar› sa¤olsunlar üflenmeyerek gazetemiz hakk›nda fliir bile yazma nezaketini göstermifller. Bu girizgahtan sonra as›l konumuza geçelim. Sevgili dostlar! Her say›m›zda elimizden geldi¤ince bizleri ilgilendiren konular› irdelemeye ve Hessen`de bulunan sivil toplum örgütlerinin yani sizlerin bu konulardaki fikirlerini sayfalar›m›zda aksettirmeye çal›flaca¤›z. Bu ayki konumuz da “Baflörtüsü Eksenli Entegrasyon”. Özellikle Fransa`da yaflanan geliflmelerden sonra, baflörtüsü ile ilgili Almanya`da son dönemdeki baz› uygulama ve aç›klamalar dikkate de¤erdi. Senelerdir herhangi bir sorun olmadan sosyal hayat›n her kesiminde insanlar›n birbirlerine sayg›lar›n›n en güzel örne¤ini gösterdikleri görülüyordu. Hiç kimse kimsenin k›yafetine kar›flm›yordu. Herkes inanc›n›n gere¤i, gelene¤inin gere¤i vs. istedi¤i gibi k›yafetini giyiyor ve istedi¤i ortamda bulunabiliyordu. Sonra birden ne olduysa bu uygulama; Afgan as›ll› Alman vatandafl› bir han›mefendinin hakk›n› savunmas› bahane edilerek toplum sanki bilerek gerilmeye baflland›. Sanki Almanya`da baflka mesele kalmad› da özellikle siyasetçiler bu meselenin üzerine düflmeye bafllad›lar. Özellikle bulundu¤umuz Hessen Eyaletinde baz› politikac›lar bu meseleyi çok büyük bir sorunmufl gibi kafl›maya bafllad›lar. Meseleyi takip etti¤inizde; bu iflin arkas›nda as›l politik rantlar›n yatt›¤› görülmektedir. Senelerdir huzur ve karfl›l›kl› sayg› ortam› içerisinde yaflayan insanlar bu tav›rdan rahats›z olmaya bafllad›lar. Bizce; politik h›rs ve hesaplar toplumun huzur ve sayg› ortam›n› bozmak için kullan›lmamal›. Zaten Almanya Cumhurbaflkan› Say›n Johannes Rau; bir devlet büyü¤üne yak›flan aç›klamayi televizyon ve yaz›l› bas›ndan yapm›fl bulunuyor. Alman Anayasa Mahkemesinin karar› da bu meselenin çözümünde net olarak ortadad›r. Biz Hessen Hayat olarak bu say›m›zda konu hakk›nda de¤iflik sivil toplum örgütlerinin fikirlerini sayfalar›m›za tafl›d›k. Bu vesile ile flunu da belirtmek isteriz. Baz› sivil toplum örgütlerine ulaflt›k ama yaz›lar› elimize ulaflamad›, baz› kurumlar ise önümüzdeki say›da yaz›lar›n› göndereceklerini belirttiler. Gazetemizin sayfalar› bu ay biraz daha fazlalaflt›. Bu ay 40 sayfa olarak sizlerin karfl›s›nday›z. Yeni bölümlerimizi zevkle okuyaca¤›n›z› san›yoruz. Yine bu say›m›zda yeni yetenek olarak tan›mlad›¤›m›z kardefllerimizin yaz›lar›n› bulacaks›n›z. 21 fiubat 2004 itibariyle yeni bir Hicri Y›la giriyoruz. Bu vesile ile genifl bir yaz›y› sayfalar›m›zda bulacaks›n›z. ‹lk yaz›s› ilgiyle okunan sevgili ‹hsan Güler`in “Ehliyet Degifltirme” yaz›s›n› okuman›z› tavsiye ediyoruz. Sevgili Dr. Yusuf Ifl›k Bey`in “Entegrasyon ve Biz” bafll›kl› nefis yaz›s›n› özellikle okuman›z› sal›k veririz. Yine sevgili As›m Tozo¤lu Bey`in kendi alan› ile ilgili bilgilendirmeleri sizlere yol gösterecektir. Mehmet Atefl Bey`in “Ergenlik Ça¤› ve Getirdi¤i Problemler” yaz›s›n› özellikle anne-babalar›n okumas›n› tavsiye ediyoruz. Bu ay ilk olarak sundu¤umuz “Güncel Mahkeme Kararlar›” belki de baz›lar›m›z›n sorular›na yan›t olacak nitelikte. Yine bu say›m›zdan itibaren pratik bilgiler verece¤imiz bir sayfam›z olacak. ‹lgiyle okuyaca¤›n›z› san›yoruz. Büyük u¤rafllar sonucu gazetemizde yaz› yazmaya raz› etti¤imiz A.Furkan Erdem Bey`in “Alman Sosyal Demokratlar›” ile ilgili yaz›s›n› okuman›z› tavsiye ediyoruz. ‹lk say›m›zda ilgiyle karfl›lanan “Komedi-Mizah” sayfam›z› art›rd›k. Bir sayfa komik resimler, bir sayfa f›kra olarak bu say›m›zda bulabilirsiniz. “Biliflim” sayfam›z geçen say›m›zda oldu¤u gibi bu say›da da oldukça yo¤un ve bilgisayar kullan›c›lar› için önemli uyar›lar var. “Sa¤l›k” sayfam›zda bu ay “A¤›ziçi yaralar›” ve “Grip” ile alakal› bilgileri bulacaks›n›z. “Lezzet Köflesi” sayfam›z› bu ay çeflit olarak yo¤un bulacaks›n›z. Bu vesile ile flunu da belirtmek istiyoruz. Geçen say›m›zda sehven bir hata olarak tariflerimizin içeri¤inde baz› tekrarlamalar olmufltur. Bu konuda okuyucular›m›zdan özür diliyoruz. ‹nsallah her say›m›zda bir otomobilin tan›t›m›n› yapaca¤›z. Bu say›m›zda Ford Focus C-Max`›n tan›t›m›n› bulacaks›n›z. Spor sayfam›zda; fiampiyonlar Ligi 2005 Finali ve Uefa Kupas›ndaki Türk tak›mlar›n›n karfl›laflmalar› hakk›nda bilgileri bulacaks›n›z. Bu ayki bulmaca sayfam›zda de¤iflik bir dizayn ve içerik sizleri bekliyor. Gazetemiz hakk›nda içerik ve yaz› noktas›ndaki tüm öneri ve elefltirilerinizi bekliyoruz. Bu duygu ve düflüncelerle sizlerin yeni Hicri y›l›n› ve tebrik ediyorum. Cenab-› Allah çal›flmalar›m›z› bereketlendirsin, fluurland›rs›n. Çal›flmak bizden, baflar› Allah`tand›r. Allah`a emanet olun. LEZZET KÖfiES‹......................... 30 OTOMOT‹V Frod Focus C-Max ........................ 32 SPOR fiampiyonlar Ligi 2005 Finali, Atatürk Olimpiyat Stad›’nda........ 33 YAZI Hakk›m›z› Almak ‹çin Mücadele fiart Rüstem Alt›nküpe.......................... 34 BULMACA..................................... 37 Hessen Hayat Ayl›k Ücretsiz Gazete fiubat-Februar 2004 Zilhicce-Muharrem 1424-1425 Sahibi ve Genel Yay›n Yönetmeni: Sinan AKTÜRK Yay›n Kurulu: ‹brahim Gümüflo¤lu, Sinan Aktürk, Ayd›n Ersoy, ‹hsan Güler, Rüstem Alt›nküpe, Saim Ayas Merkez: Königsbergerstr. 16 · D-61169 Friedberg · Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 Bas›ld›¤› Yer: SM Druckhaus Otto-Hahn Str. 44 a · D-63303 Dreieich Tel: 06103-93 61 38 Gezetemizde ç›kan yaz›lar›n ve reklamlar›n içeri¤inden sorumlu de¤iliz. 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 4 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 5 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ÖZEL KÖfiE HESSEN 5 fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 ar-ak-la-ma AYDIN ERSOY [email protected] e-mail adresiniz var mı? e-mail adresiniz... ylardır ifl arayan bir adam, temizlik iflleri için Microsoft'un eleman alaca¤ını duyar ve baflvurur. ‹nsan Kaynakları görevlisi, bir öngörüflmenin ardından yerleri temizlemek konusunda ne kadar güvenilir oldu¤unu anlamak için küçük de bir test yapar. Sonra da, "bu ifl senin dostum, e-mail adresini ver de, sana baflvuru formunu gönderip, ifle bafllamak için gelece¤in günü bildirelim." der. Adam üzülerek, bilgisayarının, ve dolayısı ile e-mail adresinin olmadı¤ını söyler. Görevli ona; "Bak dostum bu zamanda e-mail adresi olmayan biri Microsoft için yok demektir. Senin e-mail adresin yok. Dolayısıyla sen bizim için yoksun. Üzgünüm" der. Adam umutsuzca, ne yapaca¤ını bilmeden, cebindeki son parası olan 10 dolar ile oradan ayrılır. Elleri cebinde yürürken, yol üzerinde bir market görür ve aklına hiç de fena sayılamayacak bir fikir gelir. Markete girer ve 10 kiloluk bir kasa domates alır. Kapı kapı dolaflarak, 2 saat içerisinde hepsini satarak sermayesini ikiye katlar. Bu ifli birkaç kez daha devam ettirir. Akflam eve döndü¤ünde cebinde tam 60 doları vardır. Bu flekilde yaflayabilece¤ini anlar, her sabah erkenden kalkar ve akflam geç saatlere kadar çalıflır, parası hergün artmaktadır. Az bir zaman sonra, bir el arabası alır, derken bunu bir kamyonla de¤ifltirir ve bir süre sonra, onlarca araçtan oluflan bir nakliye flirketi sahibidir. Aradan 5 sene geçer, adamımız Birleflik Devletlerin en büyük gıda nakliye flirketlerinden bir tanesinin sahibidir artık. Günün birinde hayat sigortası yaptırmaya karar verir. Bir sigorta flirketini arar, sigortacı, teklifi gönderebilmek için email adresini ister. Adam e-mail adresinin olmadı¤ını söyler "flaflırtıcı, der sigortacı, e-mail'iniz yok ve bu flirketi kurabildiniz, düflünün, ya bir de e-mail adresiniz olsaydı.." Adam düflünür ve flu cevabı verir: – Microsoft'ta temizlikçi olurdum!! A Hidayet Parkı EHR‹N en güzel semtlerinden birinde, iki büyük alıflverifl merkezi ile deniz arasında bir parktı. fiehrin en büyük çocuk parkıydı. Birbirinden güzel oyuncakları ile çocukların ilgisini çekti¤i kadar, denize nazır banklarıyla büyükleri de cezbediyordu kendisine. Özellikle hafta sonları, aileler, alıflverifl sonrası bir buraya u¤ramadan edemezlerdi. Park, oyuncak bakımından zengindi, ama aynı çeflitlili¤in ziyaretçiler için de geçerli oldu¤u söylenemezdi. Parkın geleni gideni çoktu, ama bunlar neredeyse bir örnek insanlardı. Parkta yarım saat oturan biri, jestleri, mimikleri, hatta çocuklarına seslenme biçimi farksız onlarca aile görebilirdi. Bir tek, bu zengin semtin yüksek ve lüks apartmanlarının bodrum katında yaflamaya mahkum kapıcı aileler bunun bir istisnasıydı. Hepsi de cesaret edemezdi buraya gelmeye; zira, kat kat üstlerinde yaflayan insanların duygusal a¤ırlı¤ını da taflıyan bu ezik insanların bu parkta varlı¤ına, yasak de¤ilse de, pek hofl bakılmazdı. Parkın yeflillenmifl çimenleri, çimenler arasından boy vermifl sarıçiçekleri, beyazlara bürünmüfl a¤açları ile denizin mavisinin doyumsuz bir renk cümbüflü sundu¤u o bahar günü parkta görülen aile ise, parkın her iki ziyaretçi profiline de uymuyordu esasında. Ne görünümleri bir zenginlik ça¤rıflımı uyandırıyor, ne de hal ve hareketleri ‘canım flu kapıcılardan biri olmalı’ deyip geçmeye imkân sa¤lıyordu. Tesettürlü anne bir banka oturmufl, befl yafllarında gözüken kızlarını uzaktan izliyor; baba ise üç yaflını ancak geçmifl olması gereken o¤ullarıyla parkın kumlarında kaleler ve kuleler yapıyordu. Çocuklu aileler bilir, handiyse çocukların sevgilisiyli kum. Hele onu biçimlendirmelerini sa¤layan oyuncaklarla ve kum kamyonlarıyla kumda oynayan birilerini gördükten sonra, baflka çocuklar da toplanmıfltı oraya. Adam, bafllarına toplanan bu çocukları ele almayı bilmifl, az zamanda parkta bir ‘inflaat takımı’ toplamıfltı. Saçı ve sakalıyla ilk anda onun o parkta ne ifli oldu¤unu akıllarına getiren, hele çocuklarının onun yanına fi Bu sayfaya dair... ‹lk önce flunu belirtmeliyimki, amatör bir ruhla çıkan bir aylık gazetenin, amatör bir sayfasını okumaktasınız... Bu sayfanın hazırlanmasında yardımcı olan arkadafllar ve benim; biz, flöyle güzel yazı yazarız, böyle güzel yorum yaparız diye bir iddiamız yok, olmayacakta... Bu iflin profosyonel manada e¤itimini almıfl arkadafllar, bu densizli¤imizden dolayı bizlere kızmasınlar... ‹lk sayımızda gazetemizi okuyan ve sayfamıza e-mail gönderen tüm arkadafllarımıza buradan teflekkürlerimizi sunuyorum, sa¤olun varolun... Dilek, temenni, elifltiri, yazı, fliir, denemeleriniz ve istekleriniz kesinlikle de¤erlendirmeye alınacaktır... Bu ne yaman çeliflki! ir zamanlar ‹ran'da bilginler ve flairler, 'suskunlar meclisi' adıyla bir topluluk oluflturmufllardı. Üye sayısı otuz kifliydi ve bunu arttırmıyorlardı. Üyeli¤in ilk flartı çok düflünmek, az yazmak ve çok az konuflmaktı. O zamanlar meflhur flair ve bilgin Molla Camî, bu meclisin aflkındaydı. Günün birinde suskunlar meclisinin bir üyesinin öldü¤ünü duyunca, onun yerine aday olmak için bilginlerin bulundu¤u köflke geldi. Kendisini karflılayan kapıcıya bir fley söylemeden, ismini bir ka¤ıda yazarak o sırada toplantı halinde bulunan suskunlar meclisine gönderdi. Meclis üyeleri bu teklifi görünce biraz üzüldüler. Molla Camî oraya layık bir bilgindi ama ölen üyenin yerine baflka birini almıfllardı. Yeni bir üye için yer yoktu. Meclisin baflkanı, bir barda¤ı tamamen suyla doldurduktan sonra Molla Camî'ye gönderdi. Zeki B DERS: FEN B‹LG‹S‹ KONU: Yakıflıklı ve Karizmatik Kurba¤a Deneyi akıflıklı ve karizmatik bir kurba¤ayı alıp kaynar suyun içine koyarsanız, kendisini hemen dıfları atmaya çalıflır. Fakat yakıflıklı ve karizmatik kurba¤a oda sıcaklı¤ındaki suyun içine korkutmadan, usulca konuldu¤unda, öylece kımıldamadan durur. Bu arada suyun sıcaklı¤ı yavafl yavafl arttırıldı¤ında, çok ilgi Y bilgin durumu kavramıfltı. Bir damla daha olsa bardak taflacaktı. Bunun üzerine o da hemen oracıktaki bir gül dalından küçük bir yaprak koparıp, nazikçe suyun üstüne koyuverdi. Bardak taflmamıfltı. Bunu içeri gönderdi. Meclistekiler bu kibar cevabın manasını anlamıfllardı: Zarif insanların yeri baflkaydı. Üyeler, bu de¤erli bilgini de aralarına almaya karar verdiler. Baflkan listeye Molla Camî'nin adını ekledi. Otuz sayısının sonuna bir sıfır koyarak, 300 yazdı. Bununla Molla Camî sayesinde, meclisin de¤erinin on misli arttı¤ını belirtiyordu. Listenin son flekli Molla Camî'ye gelince, meseleyi anladı. Ancak sayının büyük gösterilmesinden hofllanmadı. Sa¤daki bir sıfırı silerek, otuz sayısının soluna koydu. Yani 030 yazdı. Alçak gönüllü Molla Camî, böylece kendisini solda sıfır sayıyor, barda¤ı taflırmadı¤ı gibi, o meclisin yapısını da etkilemeyece¤ini söylemek istiyordu. Di¤er üyeler bunu görünce, saygı ve hayranlıkları bir kat daha artmıfl olarak suskunlar meclisinin yeni üyesini selamladılar. çekici bir fley olur. Sıcaklık yükselirken yakıflıklı ve karizmatik kurba¤a hiçbir fley yapmaz. Tersine, halinden keyfi çok yerinde imifl gibi görünür. Sıcaklık yavafl yavafl arttıkça yakıflıklı ve karizmatik kurba¤a daha çok sersemler, ta ki deneykabından dıfları çıkacak hali kalmayıncaya kadar. Onu dıfları fırlamaktan alıkoyacak hiçbirfley olmamasına ra¤men, yakıflıklı ve karizmatik kurba¤a orada oturup hafllanmayı beklemektedir. Niçin? Çünkü; yakıflıklı ve karizmatik kurba¤anın hayatına yönelen tehditleri algılayan dahilî cihazı onun çevresindeki gitmesinden huylanan birkaç aile, oturdukları banklarda onun çocuklarla ne kadar sıcak ve dengeli bir iliflki kurdu¤unu izliyorlardı flimdi. "Tamam, flimdi kamyon sırası sende. Tamam, flimdi kuleyi bu kardeflle yapaca¤ız. Sonra da sıra sende..." derken, di¤er çocuklar kadar, aralarına karıflan bir spastik çocu¤u dahi, üzmeden kırmadan idare etmeyi baflarmıfltı adam. Bankta oturan hanımıyla diyalog biçimi de sıcak ve sevecendi. Bu karı-kocanın hali, hafta sonları evlerinden sahile, sahilden bir baflka yol ile evlerine gitmeyi, bu arada bu parkta oturup nefeslenmeyi âdet edinen bir çifti hayli flaflırtmıfltı. Kadının da, adamın da ‘dinci’ olduklarına kuflku yoktu. Görünüflleri ve kıyafetleri herfleyi söylüyordu zaten. Konuflmalarının arasına sinmifl bolca ‘maflaallah,’ ‘inflaallah,’ ‘elhamdülillah’lar da aynı fleyi söylüyordu. Ama, flehrin bu tarafında do¤up büyümüfl, kolejden sonra yurtdıflında okumufl insanlar olarak, ilk kez bir ‘dinci aile’yi bu kadar yakından ve çıplak gözle izliyorlardı. Hayır, davranıfllarındaki incelik, sözlerindeki sıcaklık, iliflkilerindeki nezaket, hele kendi aralarında sa¤ladıkları âhenk, köfle yazılarında ve televizyon ekranlarında göregeldikleri ‘dinci’ portresine hiç mi hiç uymuyordu. Bu aileyi biraz daha izleme pahasına eve dönüfllerini gecikteren karı-koca, bir ara "Çocuklara bu flekilde davranmayı nasıl baflarıyorsunuz?" diye bir söz atıp daha uzunca konuflmaya da niyet etmifller, ama nedense cesaret edememifllerdi. O akflam ‘dinci’leri karalayıcı yeni haberlerle dolu haber bültenini izler halde akflam yeme¤ini yerlerken, akıllarında ve dillerinde yine bu aile vardı. Televizyonda gördükleri ile parkta gördükleri arasındaki müthifl fark, kocaman bir soru iflareti olarak düflecekti bu akflam sofrasına. O günden sonra bu genç çift, aile ve ifl çevresinde ‘dinci’lerin elbette olumsuz flekilde lâfının edildi¤i ortamlarda, "Ama hepsi de bir de¤il" demeye bafllamıfllardı artık. Bir yıla varmadan ‹slâm’a dair bazı kitapları ilk defa evlerine alıp az zaman sonra namaza da bafllamıfllarsa, bunda o bahar günü o parkta gördükleri insan manzarasının kesinlikle rolü vardı. ani de¤iflmelere programlanmıfltır, yavafl, tedrici de¤iflmelere de¤il. Elin Amerikalısı deniyor, siz denemeyin, kurba¤aya yazıktır günahtır… Zaten o yüzden, bebekleri do¤duktan sonra hafta arasında da gitmeye baflladıkları parka kendi aralarında ‘Hidayet Parkı’ adını koymufllardı. Hidayet Parkı Bölüm 2 ZAMAN içinde en azından bir aile için Hidayet Parkı’na dönüflen parkta, onun ‘Hidayet Parkı’na dönüflmesinde rolü olan ailenin orada oldu¤u günün ertesiydi. Parkın yanıbaflındaki alıflverifl merkezinde daha çeflitli ve kaliteli mallar bulundu¤unu ö¤renen bir aile, yeni aldıkları son model arabaya atlayıp alıflverifle gelmifller; aldıkları eflyaları bagaja yerlefltirdikten sonra da, çocukların ısrarı üzerine, istemeye istemeye parka yönelmifllerdi. Parkın mutad ziyaretçileri, banka oturmufl, bir yandan çocuklarının oyununu izliyor, bir yandan lâflıyorlardı. ‹çlerinden herhangi biri, görünümüyle dindar biri oldu¤u izlenimi bırakan babanın gerginli¤ini, ikide bir çocuklarına "Hadi hadi, biraz oynayın çabuk da gidelim" demesinden anlayabilirlerdi. Bu gerginlik çocukları etkilemifl olmalı ki, her yeni oyunca¤a yönelmeden önce annelerine gidip izin istiyorlardı. Bu sıkı kontrole ra¤men, bir ara, ailenin kız çocu¤u gözden kaybolup ileride kumla oynayan çocuklar arasına karıflmıfl, onu gözden kaybeden mesture anne de, koflup hıflımla çocu¤u di¤er çocukların arasından çekip aldı¤ında gördü¤ü manzara karflısında çocu¤u bir güzel pataklamaya bafllamıfltı. Orada bulunanların, annenin a¤zından çıkan sözlerden anladı¤ına göre, mesele, kumların arasına karıflmıfl bir kömür parçasının her nasılsa kızın yeni giydi¤i elbisenin kolunda siyah bir iz bırakmasıydı. Aile, alıflveriflten sonra, bir tanıdıklarını ziyarete gitmeyi planlamıfltı. Anne, "Bu rezil kıyafetle mi gidece¤iz flimdi?" diye kızına vurmayı sürdürüyordu. Baba ise, bu durumu zaten zoraki durdu¤u parkı terketmek için uygun bir gerekçe saymıfl ve o da, bu terke direnin o¤lunu poposuna vura vura otoparka do¤ru sürüklemeye bafllamıfltı. O gün o saatte o parkta bulunanların neredeyse hiçbiri, o gün gördükleri bu manzarayı unutmadılar. Ve ne zaman ‹slâm’ın güleryüzünden bahseden biriyle karflılaflsalar, ona gördükleri bu manzarayı anlattılar. 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 6 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir SERBEST KÜRSÜ 6 HESSEN fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 arzuhal Yalç›n Y›lmaz Bafllarken izi kuflatan toplumu tan›mak için ilmihal okumak uygunsuzdur. Esasen, baba evlerimizde kitapl›klar› süsleyen bu eserler, içinde bulundu¤umuz ça¤›n bilgisini sunmak iddias›nda. ‹lmihalin namaz ve abdest bölümlerinin ötesinde arka sayfalar›n› kurcalayanlar bilir; burada ekonomik flirketlerin flekillerinden, al›flveriflte veresiye ve selem senedi gibisine kadar çeflitli konular irdelenir. Bize sunulan sahte "güncel bilgi k›lavuzlar›" bugünün dünyas› için çok önemli konulara hiç de¤inmez bile. Borsa, de¤erli ka¤›tlar, kredi sektörü, flirket B ortakl›klar›n›n flekilleri, politika gibi konular ilmihallerde bulunmaz. Nitekim yeflil sermayeciler bu bilgi yoksunlu¤undan yararland›; Almanya ve Avrupa Türklerinden al›nan paralarla, hissedarl›k için Frankfurt’ta bulunan Alman Borsa Denetleme Kurulu’nan onay almam›fl kifli ve kurulufllar›n para toplama yetkisi olmad›¤› gerçe¤i gizlenerek cepler fliflirildi. Bu itibarla eldeki ilmihallerde sunulan bilgiler yetersiz kalmaktad›r. Toplumu tan›mak için çevreye bakmak, hatta bakmakla yetinmemek, görmek gerek. En yak›n›ndaki halkadan bafllayarak aç›klara geniflleyen bir görüfl gücü toplumun temeli say›lan ailenin y›k›lmaya yüz tutan bir kurum oldu¤unu fark eder. ‹statistiklere bakmaya gerek bile yok, tahminler yeter. Almanya’da yaflayan yabanc›lar, en baflta biz Türkler, bir boflanma ak›m›na kap›lm›fl›z. Aileye verdi¤i geleneksel dini önemle tan›nan Bavyera Eyaletindeki bir Aile Mahkemesinin bayan yarg›c› bir söyleflide flu ifadeleri kullan›yor: "Türklere ne oluyor anlam›yorum. Benim elimdeki 100 boflanma davas›n›n 90‘› Türklere ait. San›ld›¤›n›n aksine müslüman Türkler Almanlardan çok daha fazla boflan›yor. Bunun sebebi ne olabilir? Cevab› galiba biliyorum. Türklerin bu boflanma davalar›nda biriki istisna hariç, hep ya o¤lan›n ya da k›z›n anne-babas› evlili¤i bitiriyor. Kar›flmadan duram›yorlar. Bu bence eski de¤erlerin dejenerasyonuyla paralel giden bir durum. Yafll›lar gözlemledikleri de¤er yozlaflmas›na hep ayn› flekilde cevap veriyor: o güne kadar kutsal sayd›klar› yuvalar›, evlatlar›n›n yuvalar›n› y›kmak." Yarg›çlar ve gazeteciler toplumun nabz›n› tutar deniyor. Toplumun kalbini ise bu gençler ve aileleri oluflturuyor. Almanya’da ve Avrupa’da yaflayan az›nl›klar kompleksine kap›lmadan, nesnel bak›flla göçmen Türklerin (Almanlaflm›fl olanlar› da buna dahil) kendilerini her an, her yönüyle az›nl›k gibi gördüklerini saptamak gerek. Bir genç erkek efliyle özel iliflkisinde her an mukayese gözlü¤ünü takar, hatta hiç ç›karmaz. Genç bayan ya da genç erkekler karfl› cinslerinin "yerli" Alman olmas› halinde neler olabilece¤ini düflünür ve hayallere kap›l›r. Bu gibi özel iliflki sorunlar› olmayanlar, baflka türlü psikolojik sorunlarla bo¤uflur, meslek gibi, Alman komflularla bozuk iliflkiler gibi. Burada, aile kurumunun neden yozlaflt›¤›n›n sebeplerini aramaya gerek duymuyoruz, ancak baz› saptamalar›n yap›lmas› semptomlar›n daha do¤ru de¤erlendirilmesini sa¤lar. Genç erkekler yabanc› statüsündeki han›mlar›nca Türkiye’den getirildikten sonra üç y›l›n dolmas›n›, oturma izni alma haklar›n›n gelmesini bekler. O gün özgürlefleceklerini san›p, boflanma haz›rl›klar›na kalk›fl›r. Han›m k›zlar Alman vatandafl›ysa, bu süre iki y›la düfler. Bu durumu sezinleyen genç han›mlar iki ya da üç y›l boyunca, kocalar›n›n yakas›na yap›fl›p, onlar› duvara dikip: "Seni buraya ben getirdim, aç herif. Bana tamamen muhtaçs›n!" fleklinde hayk›r›rlar. Yumurta m› tavuktan, tavuk mu yumurtadan ç›kar tart›flmas›na girmemek için bu toplumsal saptamay› de¤erlendirmeden öylece b›rakal›m. Almanya’da yaflayan Türk toplumu- nun en derin yaralar›ndan biri ithal damat-ithal gelin meseleleridir. ‹ki milyondan fazla insan›m›z içinde bu konularla ilgisi olmayan yoktur herhalde. Aile yap›lar›n› korumay› bilen büyükler gençlerin aptall›klar›na ald›rmadan, yuvalar›n y›k›lmamas› için ellerinden geleni yapar. Aile yap›s›n› korumak de¤er yozlaflmas› yafland›¤›n›n bilincinde olmay› gerektirir. Oysa, günümüz toplumunun, içinde yaflad›¤›m›z hiperaktif toplumun fark›na bile varamayanlar, içinde yaflad›klar› kendi gettolar›n›n d›fl›na ç›kamayanlar, bir banka genel merkezinde baflka ülkelerde nas›l savafl ç›kar›laca¤›n›n kararlar›n›n al›nd›¤›n› anlamaz, bir eyalet maliye bakan›n›n yeflil sermaye toplay›c›lar›n›n ensesine çöreklenmek amac›yla yasalar ç›kartt›rd›¤›n› anlamaz, bir Alman bakan›n Almanya’da yaflayan Türk iflçilerin paralar›n›n çar çur olmamas› u¤runa niçin gayret etti¤ini anlamaz. Sahici ilmihalleri aramak gerek. Galiba, Alman yasalar› ve ekonomik mevzuat›yla ilgilenen ilmihaller, müslüman Türklerin en sahici sorunlar›n› ele alan kitaplar yaz›lmad›kça, cahillerin rejimi sürecektir. Bak›n›z derneklere ve cemiyetlere, camilere ve cemaatlara, her yerde kendinden ve çevresinden bihaber insanlar sözsahibi. Bu cühela hükümranl›¤› sona ermelidir. Arzuhal›m›z budur: gelin çevremizi tan›yal›m, kendimizi bilelim. Bu köfleyi açan Sinan Aktürk kardeflime teflekkürlerimi bildiririm. Siz say›n okurlar›mdan her türlü temenni ve flikayetlerinizi içeren mektuplar›n›z› beklerim. (gazetenin adresine, ya da e-posta: [email protected]) Büyükelçi ‹rtemçelik Hessen’deydi Hessen Eyaleti'nde temaslarda bulunan Berlin Büyükelçimiz Mehmet Ali ‹rtemçelik, Frankfurt Baflkonsoloslu¤unda Türk medya mensuplar›n›n üst düzey yöneticileri ile kahvalt›da bir araya geldi. essen Eyaleti'nde temaslarda bulunan Berlin Büyükelçimiz Mehmet Ali ‹rtemçelik, Frankfurt Baflkonsoloslu¤unda Türk medya mensuplar›n›n üst düzey yöneticileri ile kahvalt›da bir araya geldi. Büyükelçi ‹rtemçelik Hessen'de yapt›¤› çal›flmalardan oldukça memnun oldu¤unu belitti. Üst düzey medya mensuplar› ile yap›lan kahvalt›l› toplant›n›n ana konusunu da Türkiye'nin AB üyeli¤i oluflturdu. Aral›k ay›na kadar yap›lacak olan çal›flmalar› seferberlik olarak de¤erlendiren ‹rtemçelik, her vatandafl›n yapaca¤› çal›flmalar oldu¤una de¤indi. AB ortak hedefimiz Türkiye'nin AB adayl›¤› için 2004 y›l›n›n çok önemli oldu¤unu belirten büyükelçi Mehmet Ali ‹rtemçelik, Aral›k ay›nda Türkiye'ye verilecek cevab›n çok önemli oldu¤unu belirterek, “Üç ayl›k görev süresi içerisinde yapt›¤›m çal›flmalarda edindi¤im intiba oldukça iyimser. Fakat bu iyimserlik çal›flmamay› gerektirmiyor. Aksine çok daha çal›flmam›z gerekti¤ine inan›yor ve her f›rsatta söyledi¤im gibi her Türk bir Türkiye'dir. Her H Türkün Türkiye'nin AB'ye girmesi konusunda yapmas› gereken çal›flmalar› vard›r. Bunun için önümüzdeki zaman› iyi bir f›rsat bilerek kendimizi kendimizin anlatmas›nda büyük yarar görüyorum. Bu görev hem kendimiz için hem de mensubu oldu¤umuz Türkiye için önemli bir görevdir” dedi Sorunlar daha kolay çözülecek Aral›k ay›nda Türkiye'ye verilecek hay›r cevab›n›n derin yaralara sebebiyet verece¤ine dikkati çeken Büyükelçi ‹rtemçelik, “Türkiye'ye hay›r demenin telafisi mümkün olmayabilir. Bunun için bugünkü konum dikkate al›narak hay›r demek gelece¤i bu günden yarg›lamak anlam›n› tafl›r. Bu tutum Türkiye ile Avrupa Birli¤i aras›ndaki duvarlar› kald›rmayaca¤› gibi Bat› ile ‹slam dünyas› aras›ndaki önyarg›lar› daha da artt›racakt›r. Türkiye gibi demokratik laik bir ülkeyi AB'ye kabul etmemek gibi bir durum or- taya ç›karsa bat› ile do¤u aras›ndaki münasebetleri de etkiler. Türkiye'nin d›fllanmas› ‹slam dünyas›n›n d›fllanmas› anlam›n› da tafl›yacakt›r” fleklinde konufltu. “Evet” uyum getirecek Türkiye'nin Aral›k ay›nda alaca¤› evet sözü Avrupa ülkelerinde yaflayan vatandafllar›m›z›n uyuma bak›fllar›n› da olumlu yönde etkileyece¤ini belirten Büyükelçi ‹rtemçelik, “Avrupa taraf›ndan d›fllanmayan ve kabul gören Türkiye'nin Avrupa ülkelerinde yaflayan vatandafllar› taraf›ndan da olumlu etkileri olaca¤› kesindir. Aksi takdirde hay›r denmesi ile Avrupa ülkelerindeki vatandafllar›m›zda ülkeleri ile birlikte kendileri d›fllanm›fl hissedecekler ve yaflad›klar› ülkelerde göstermeleri gereken uyumda s›k›nt›lar meydana getirecektir. Aral›k ay›ndaki Avrupa'n›n verece¤i karar di¤er yandan vatandafllar›m›z aç›s›nda y›llar y›l› bekleyen bir çok sorununa da çözümleri de beraberinde getirecektir. Bizlerde di¤er AB ülkeleri vatandafllar› gibi bir çok hakka kavuflacak ve yabanc›lar kanunu ile de¤il Avrupa birli¤i kanunlar›yla muamele görece¤iz” fleklinde konufltu. 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 7 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir UZMANINDAN B‹LG‹LER HESSEN 7 fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 ki kap›l› bir handay›z birinden girdik di¤erinden ç›k›yoruz demifl atalar›m›z. Çok önemli ve anlaml› bir söz. Do¤um kap›s›ndan dünyaya geliyoruz ancak dünyan›n neresinde, hangi ana babadan, hangi flartlarda, hangi renkte, hangi ›rkta, zengin mi fakir mi gibi bir seçene¤imiz yoktur bunu ancak bizi Yaratan Rabbimiz takdir eder biz de bulundu¤umuz flartlarda akl›m›z›n vas›tas› ve irademizle bize gelen elçiler ve ilim ile do¤ruyu bulmaya çal›fl›r›z. Bizler dünyan›n baz› ülkelerine baz› insanlar›n inand›klar›na baz› insanlar›n yaflad›klar› flartlara bakt›¤›m›z zaman ne kadar teflekkür etsek azd›r. Sevgili okuyucular›m›z geçen yaz›m›zda sizlere ehliyetin tan›m› hakk›nda bilgi vermifltik . Bu yaz›m›zda ise sizlere flahs›m› tan›t›p ve ehliyet de¤ifltirme hakk›nda ‹ ‹hsan GÜLER Sürücü Kursu Ö¤retmeni [email protected] bilgi verece¤imizi bildirmifltik. Sivas’›n Yass›cabel köyünde 01.08.1964 tarihinde dünyaya gelmiflim. ‹lkokul e¤itimimi bu köyde bitirdim. 1970’de Almanya’ya gelen babam bizleri 1976’da getirdi. 1979’da Hauptschule’yi bitirdim. 1983’de (Zimmermann) Dülger Mesle¤ini bitirdim. 1983’de 3. s›n›f ehliyetimi, 1987’de 2. s›n›f ehliyetimi 1991’de 1. s›n›f ehliyetimi ald›m (ehliyet s›n›flar› önceden 1, 1a, 2, 3, 4, 5, idi) 1.6.1999’dan itibaren A, B, BE, C1, C1E, C, CE, D1, D1E, D, DE, M, L, T oldu. 1984’den 1989’a kadar baz› transport firmalar›nda çal›flt›m. Akflamlar› da baz› floför okullar›nda büroda yard›mc› olmaya çal›flt›m. 1990’da fioför Okulu Ö¤ret- meni Diplomam› ald›m ve ayn› fioför Okulunda Ö¤retmen olarak çal›flmaya bafllad›m. 1992’den itibaren de kendi fiöför Okulumuzda insanlara hizmet etmekteyiz yard›mc› olmaktay›z. Bu güne kadar bir çok kiflinin ehliyet almas›na yard›mc› olduk. Ve bir çok kiflinin ö¤retmen olmas›na ve ifl sahibi olmas›na vesile olduk inflaallah bundan sonra da elimizden geldi¤i kadar yard›mc› olaca¤›z. ‹nsanlar›m›z›n deste¤i ile Allah’›n yard›m› ile bizim de gayret ve azmimiz ile çok ve dürüst çal›flarak. Bugün insanlar›m›za 2 Okul ve 6 Ö¤retmen 4 büro eleman›m›z ile insanlara hizmet etmekteyiz. Özellikle de vatandafllar›m›za hizmet etmek onlar›n mutlu olmas›na vesile olabilmek bize mutluluk veriyor. Bu mutlulu¤u bize yaflatan tüm insanlara teflekkür ediyoruz. Allah’a da hamd ediyoruz. Oyalanarak yolculuk yapmakta oldu¤umuz dünyada bir gün mutlaka ç›k›fl kap›s›na gelip ölüm vas›tas› ile ahiret yolculu¤umuza devam edece¤iz. fiunu da unutmayal›m ki bu oyaland›¤›m›z fleyler bizim ahiretdeki yolculu¤umuzu belirleyecektir. Geçen say›dak› yaz›m›zdan dolay› çok kardefllerimizden email ald›k menmuniyetlerini ve tavsiyelerini bize yazd›lar. Tüm arkadafllara yaz›m›za olan ilgilerinden ve tavsiyelerinden dolay› teflekkür ediyorum. Bundan sonra da bu köflede buluflarak e-maillerinizi bekliyorum. Bir dahaki yaz›m›zda ise "Führerschein mit 17" yani 17 yafl›nda Ehliyet hakk›nda sizlere bilgi verecegiz. Sevgi ve sayg›lar›mla hepinize huzur dolu günler diliyorum. “Ehliyet” De¤ifltirme Sevgili Okuyucular! Önceki yaz›m›zda 1. “Führerschein Umtausch” eski Alman Ehliyetlerini yeni flekliyle de¤ifltirme veya EG ülkelerinden ve fioför E¤itimi ve Trafik sistemi Alman Egitim ve Trafik sistemine uyar diye kabul edilen ülkelerden al›nan ehliyetleri Alman Ehliyetine imtihans›z de¤ifltirmeye denir. 2. “Führerschein Umschreibung” yani yabanc› ülkeden al›nm›fl olan Ehliyetlerin fioför E¤itimi ve Trafik sistemi Alman E¤itim ve Trafik sistemine uyar diye kabul edilmemifl veya k›smen kabul edilmifl ülkelerden al›nan ehliyetleri Alman Ehliyetine Yaz›l› ve Direksiyon ‹mtihan›na tabii tutularak veya tabii tutulmayarak de¤ifltirmeye denir. Biz flimdi "Führerschein Umschreibung" yani Almanlar›n deyimi ile 3. ülkelerden al›nan ehliyetlerin de¤iflmesi hakk›nda sizleri bilgilendirmeye çal›flal›m. Daha aç›kças› Türkiye’den ehliyet alan ve Almanya’da de¤ifltirmek isteyen vatandafllar›m›z› ilgilendiren durumlara bakal›m. Bir flah›s Almanya’ya girifl tarihinden itibaren 6 aydan fazla Almanya’da kalacak ise yabanc› ülkeden ald›¤› ehliyeti ile Almanya’da 6 ay araç kullanabilir. Almanya’da 6 aydan fazla oturma müsadesi ald›ktan sonra yabanc› ülkeden ald›¤› ehliyet ile 6 aydan sonra araç kullanamaz. fiayet Almanya’ya girifl tarihinden 6 ay sonra tafl›t kullan›rsa "ehliyetsiz tafl›t kulland› anlam›na gelir" ki 1.Para cezas› al›r 2. Ehliyeti elinden al›n›r 3. Ehliyet almas› için yasak süre konur. 4. Duruma göre MPU psikolojik terapiye tabii tutulur. 5. Araç sigortas› herhangi bir kazada zarar› ödemez. Ancak ehliyetini 3 sene içerisinde Alman Ehliyetine çevirebilir. fiayet 3 sene içerisinde yabanc› ülkeden ald›¤› ehliyetini Alman Ehliyetine çevirttirmedi ise o ehliyet Almanya’da tamamen geçersizdir‚ de¤ifltiremez de. Almanya’da Oturumu olan bir flah›s yurt d›fl›ndan ald›¤› (mesela izinde) ehliyeti Almanya’da geçerli de¤ildir ve de¤ifltiremez. Almanya’ya yeni gelen veya akrabas› gelecek olan vatandafllara tavsiyemiz: - Almanya’ya geldikten sonra en k›sa zamanda araç kullanmadan önce 1. fioför Okulu ile görüflüp bir kaç direksion dersi al›p sonra sürüflünü Almanya flartlar›na göre müsaade edilen 6 ay süre içinde gelifltirsin ki sonra imtihana girece¤i zaman fazla direksion dersi almak mecburiyetinde kalmas›n. 2. Almanya’da Oturum Müsadesi ald›ktan hemen sonra ehliyetini de¤ifltirmek için Ehliyet Dairesine dilekçe versin ki 6 ay dolmadan ehliyetini alabilir dolay›s› ile 6 ay sonra ehliyetsiz kalmaz; sizin de bildi¤iniz gibi hangi iflyerine gitseniz sizden ehliyet sorarlar. 3. Türkiyeden a¤›r vas›ta ehliyeti alanlar B s›n›f›n› de¤ifltirdikten sonra A¤›r vas›tay› da uygun fiyata de¤ifltirebilirler. Yaz›l› imtihanlar›na da Türkçe girebilirler. 4. Yaz›l› Derslere (14 defa) kat›lmak mecburiyeti yok ama Alman Trafik kanun ve kurallar›n› tan›mak için kat›lmalar›n› tavsiye ederiz. fiahs›n Almanya’ya girifl tarihinden itibaren 3 sene içerisinde ehliyetini de¤ifltirmesi için gerekli ifllemler ve gerekli evraklar flöyledir: 1. Geçerli bir Nüfuz Cüzdan› veya Pasaport. 2. Ehliyet De¤ifltirmek için baflvuru dilekçesi (floför okulundan veya ehliyet dairesinden al›n›r) Bu dilekçe doldurulduktan sonra Muhtarl›kta mühürlenip di¤er evraklarla birlikde ehliyet dairesine verilir. 3. 1 x Adet Vesikal›k Resim (Bayanlar Pasaportunda aç›k resim kullanm›fl ise ehliyete de aç›k resim vermek zorundad›r.) 4. ‹lkyard›m belgesi 5. Göz testi belgesi 6. A¤›r vas›ta için sa¤l›k raporu 7. Ehliyetin tercümesi. ❏ 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 8 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir YAZI DOSYA 8 HESSEN fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 ‹nsanlar sizin evlili¤inize bak›p illallah m› diyorlar? Evlilik nedir? Siz birliktelik için do¤muflsunuz. Ölüm mele¤inin beyaz kanatlar› sizi ay›rana kadar ayr›lmayacaks›n›z. Allah`›n sessiz tan›kl›¤›nda bile beraber olacaks›n›z. Ama birlikteli¤inizde mesafeler b›rak›n; b›rak›n ki, cennetin rüzgarlar› aran›zda dans edebilsin... Birbirinizi sevin ama, aflk tutsakl›¤› istemeyin... B›rak›n, aflk, ruhunuzun k›y›lar›na vuran dalgalar gibi olsun... Birbirinizin barda¤›n› doldurun ama ayn› bardaktan içmeyin; ekme¤inizden verin birbirinize ama ayn› somundan ›s›rmay›n... Birlikte flark› söyleyin; lakin birbirinizi yaln›z b›rakmay› da bilin. Saz›n telleri de yaln›zd›r ve armoni içinde ayn› melodiyi seslendirir... Birbirinize kalbinizi verin ama karfl›l›kl› kilitleyip saklamak için de¤il! Sadece hayat›n eli o kalbi saklar! Birlikte durun, ama yap›flmay›n; tap›naklar›n sütunlar› da bitiflik de¤ildir!.. Ve mefle ile ç›nar birbirlerinin gölgesinde büyümezler... Zaman Gazetesinin eki Ailem Dergisinden al›nm›flt›r Evlilik için önce kendimizi ve sorumluluklar›m›z› düflünüp, hayattan beklentilerimizi “cennet” merkezine ve “r›za” eksenine oturtmam›z gerekiyor. on y›llarda boflanma konusunda iyice dizginleri elden kaç›rd›k. Evlenenlerin say›s›n›n çoklu¤u iyi; ama maalesef son y›llarda boflanma oranlar› evliliklerin üstünde yer al›yor. fiöyle ki; bir yuva kurulurken bir baflka yuvan›n y›k›lmakta oldu¤u yap›lan araflt›rmalarla ortaya ç›k›yor. Bu tüm dünyada böyle; ancak bizi toplum olarak di¤er milletlerden ay›ran çok önemli bir özelli¤imiz yok muydu? Her konuda bize örnek olan Efendimiz’in (sas) evlilik konusundaki fiilleri ve sözleri art›k bizi teskin etmiyor mu? Çünkü o yapt›¤› evliliklerle de, aile hayat›n›n nas›l olaca¤›n› aleni bir flekilde ortaya koymufl durumda. Yap›lan araflt›rmalar boflanmalar›n art›k “dindar” olarak tan›mlanabilecek insanlar aras›nda da artt›¤›n› ortaya koyuyor. Öyle ki güzel dinimiz S ‹slamiyet’i yaflama ve yaflatma gayreti içinde olan birçok kiflinin yuvas›nda cennet nümunesi bir hayat› yakalayamad›klar› ortaya ç›k›yor. Peki neden böyle oluyor? Biz o âlemlere rahmet olarak gönderilen Resule (sas) ümmet olmak için gerekli gayreti sadece namaz k›larak, oruç tutarak m› gösterece¤iz? Hakiki Müslüman olma vas›flar›n› sadece bunlar› yapmakla yetinerek mi elde edebiliriz? Yuvas›nda fliddet, öfke ve huzursuzluk olanlara sormak istiyorum; her f›rsatta ‘ümmetim’ diyerek inleyen Peygamber Efendimiz’i evimizde a¤›rlayacak flekilde bir yaflant›m›z var m›? Yuvan›zdan yay›lan mutluluk kokular› çevrenizdekileri de özendirip teflvik edecek kadar yo¤un mu? Yoksa insanlar sizin evinizin önünden ge- çerken “illallah” diyerek yüzlerini ekfliterek mi geçiyorlar? Evlilik konusunda onlarca kitap var. Bu konuda neden bu kadar çok araflt›rma yap›l›p kitaplar yaz›l›yor, seminerler düzenleniyor, çeflitli iletiflim merkezleri kuruluyor acaba? Birtak›m yanl›fll›klar› ac›larla beraber yaflayan insanlar, di¤er insanlar›n ayn› hataya düflmemesi için tecrübelerini, bildiklerini, ö¤rendiklerini duyurmaya, ça¤›, nesili uyand›r›p t›kan›kl›klar› gidermeye çal›fl›yorlar. Acaba kaç›m›z bugüne kadar yay›mlanan bu eserlerden birini okuma ve araflt›rma e¤ilimi içinde bulunduk? Önce kendimizi ve sorumluluklar›m›z› düflünüp, hayattan beklentilerimizi “cennet” merkezine ve “r›za” eksenine oturtmam›z gerekiyor. ❏ Duan›n gücü ouise Redden isimli çok fakir giyimli bir kad›n yüzünde derin bir hüzünle manava girer. Dükkan sahibine mahçup bir flekilde yaklafl›r. Kocas›n›n çok hasta oldu¤unu, çal›flamad›¤›n›, yedi çocu¤u ile birlikte aç kald›klar›n› ve yiyece¤e ihtiyaçlar› oldu¤unu söyler. John Longhouse isimli manav ona ters bir flekilde bakarak derhal dükkan›n› terk etmesini ister. Kad›n ailesinin ihtiyaçlar›n› düflünerek, “lütfen efendim” der, “param›z olur olmaz getirip borcumu ödeyece¤im.” John veresiye mal veremeyece¤ini, çünkü eski bir müflterisi olmad›¤›n› ve kendisinde bir hesab›n›n bulunmad›¤›n› söyler. O s›rada dükkandaki bir müflteri ikisinin aras›ndaki bu konuflmay› dinlemektedir. Kad›n›n anlatt›klar›ndan etkilenen adam L John’a yaklafl›r ve ben o kad›n›n almak istediklerine kefilim der. Ailesinin ihtiyac› olan fleyleri ona ver. Bunun üzerine manav çok isteksiz bir flekilde kad›na döner ve “Bir al›flverifl listen var m›yd›?” diye sorar. Louise “Evet efendim” der. “Tamam” der manav. “fiimdi onu terazinin flu kefesine koy, onun a¤›rl›¤›nca di¤er kefeye istediklerinden koyaca¤›m!” diye de ekler alayc› bir tav›rla. Louise bir an duraksar, sonra bafl›n› önüne e¤er ve çantas›n› açarak üzerine bir fleyler karalanm›fl bir ka¤›t parças›n› ç›kart›r ve manav›n gösterdi¤i kefeye b›rak›rken bafl› hâlâ öne e¤iktir. Manav terazinin di¤er kefesini doldurmaya bafllar. Ancak olanlar karfl›s›nda gözleri hayretle büyümüfltür. Manav müflteriye dönerek, k›s›k bir sesle, “inanam›yorum” der. Gerçekten de inan›la- cak gibi de¤ildir. Manav kefeye birçok fley doldurmufltur; ama nafile, di¤er kefeyi yerinden bile k›p›rdatamamaktad›r. Terazinin kefesi art›k üzerindekileri almayacak kadar doldu¤unda çaresiz hepsini bir torbaya doldurarak kad›na verir. fiaflk›nl›kla üzerinde bir fleyler çiziktirilmifl ka¤›d› eline al›r ve okur. Bir de bakar ki ka¤›t, al›flverifl listesi de¤ildir, sadece bir dua yaz›l›d›r üzerinde: “Allah’›m! Neye ihtiyac›m oldu¤unu Sen biliyorsun, kendimi senin ellerine teslim ediyorum.” Manav tafl gibi bir sessizli¤e bürünmüfltür. Louise kendisine teflekkür ederek dükkandan ayr›l›r. Müflteri John’un eline bir elli dolarl›k tutufltururken, “Her kurufluna de¤di.” der. Daha sonra John Longhouse terazisinin kefelerinin k›r›lm›fl oldu¤unu görür. Bu nedenle duan›n ne kadar a¤›r çekti¤ini Allah’tan baflka kimse bilemez. DUA B‹Z‹M ‹Ç‹N H‹ÇB‹R MAL‹YET‹ OLMAYAN BEDAVA B‹R HED‹YED‹R. 2. sayi sayfalar 28.04.2009 Hayat 13:55 Uhr Seite 9 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir HESSEN SERBEST KÜRSÜ fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 Entegrasyon ve Biz renk ve köken fark› gözetmeksienab-› Allah, yaratm›fl olzin flu prensipleri öne ç›kararak du¤u varl›klar içerisinde ideal entegrasyonu gerçeklefltireen mükemmel olarak insabilirler: n› yaratm›fl ve di¤er yarat›lanlar› . “Can emniyeti” (yaflama ise insanl›¤›n hizmetine sunmuflhakk›” tur. - “Ak›l emniyeti” (serbest dü‹nsanlar, hayvanlardan ve bitflünce ve düflündü¤ünü aç›klama kilerden ayr› olarak çok bariz hakk›) özelliklerle donat›lm›flt›r. Do¤ru- “Din emniyeti” (Din seçme yanl›fl, iyi-kötü, güzel-çirkin, zuve dini inançlar›na göre yaflama lüm-adalet ve Hak-Bat›l ayr›m›nhakk›) da belirleyici özelliklere sahiptir. - “Nesil emniyeti” ( Aile kurBu ba¤lamda insanlar di¤er yarama ve toplu olarak yaflam hakk›) t›lm›fllardan üstündür ve farkl›- “Mal emniyeti” (Mal-mülk d›r. edinme ve bunlar› harcama hakKur`an-› Kerim`in ‹sra suresik›) nin yetmiflinci ayetinde: Bütün bu haklar zinciri öne 盓Biz gerçekten de insano¤lunu kar›lmal› ve bu çerçeveden entegflerefli k›ld›k ve onu karada ve derasyona bak›lmal› ve öyle de denizde çeflitli vas›talarla tafl›d›k. ¤erlendirilmelidir. ‹nsano¤luna en güzel r›z›klar verdik. ‹nsano¤lunu Entegrasyonun gerçekleflebilmesinin olmazsa oldi¤er yaratt›klar›m›zdan cidden üstün k›ld›k” buyumaz flartlar›n›n birincisi “diyalog”tur. ran Allah (c.c.), insan›n önemine iflaret etmifl ve inDiyalog, kelime olarak iki kiflinin karfl›l›kl› konuflsanla birlikte insan›n ihtiyaçlar›n›n da önemli oldumas› demektir. Bu konuflman›n uyum içinde, birbiri¤una dikkat çekmifltir. ne sayg›l›, ama kendi kültür ve düflüncelerini koru‹nsan ayn› zamanda topluluk halinde; farkl› milyarak yap›lmas› gerekir. Zaman zaman da kendi göletler, inançlar ve toplumlar halinde yaflamaya yatk›n rüfl ve düflüncelerinden fedakarl›kta bulunmak diyaolarak yarat›lm›flt›r. Bütün bu farkl›l›klara karfl›n Allog için gereklidir. lah insana, yaratan›n› tan›mak ve ona ibadet etmek Buradan hareketle, farkl› kültür ve inançlara sagörevi yüklemifltir. Bu görev, önemli bir görevdir. hip topluluklar›n bar›fl içinde yaflayabilmelerinin teYeryüzünde huzur ve bar›fl›n temin edilmesinde, inmelinde diyalog yatmaktad›r. sanlar›n farkl›l›klar›n›n hofl görülDiyalog, entegrasyonu germesinde Allah için yap›lacak olan “Entegrasyon” (uyum çeklefltirdi¤i gibi ayn› zamanda kulluk etkin rol oynamaktad›r. Bununla birlikte insan, pekçok sa¤lamak) ön plana ç›k- toplumsal dayan›flmay›, uyuflmafleye ihtiyaç duyacak flekilde ya- maktad›r. ‹çinde yaflad›¤›- y› ve iflbirli¤ini gerektirir. ‹nsanlar›n kendi düflüncelerini, dini rat›lm›flt›r. En az›ndan, hayat›n› m›z toplumun her bir ferinançlar›n› ve dini inançlar›ndan devam ettirecek yeme-içme ihtiyaçlar› en önemli ihtiyac›d›r. Bu di, bu prensipler zinciri- kaynaklanan davran›fl biçimlerini baflka insanlara anlatmas› veya ihtiyaçlar›n giderilmesi s›ras›nda nin çerçevesi içerisinde, aktarabilmesi için diyalog yolunu karfl›lafl›lan zorluklar›n ortadan kald›r›lmas›nda uygulayaca¤› karfl›l›kl› sayg› ve hoflgörü seçmeleri gerekmektedir. ‹nançlar, kültürler ve milletmetodlar/usüller, baflkalar›n›n ortam› meydana getirir ve leraras› çat›flmalar ve hatta sahaklar›n› ortadan kald›racak mebirlikte uyum içinde yafla- vafllar hep diyalog eksikli¤inden tod ve usüller olmamal›d›r. ‹nsanlar ço¤al›p baflkalar›n›n ma bilincine eriflirse, mut- kaynaklanmaktad›r. ‹nsanlar›n farkl› ülkelerde do¤up büyümelehaklar›na tecavüz etmeye bafllay›nca yeryüzünde huzursuzluk luluk yolunu yakalam›fl rini, onlar›n inançlar›nda da bafllad›. Bu huzursuzluklar›n gi- olur. Ve böylece arzu edi- farkl›l›klar›n olmas›n› çok do¤al/normal kabul etmek gerederilebilmesi için Peygamberler, len entegrasyon gerçekleflkir. Bu farkl›l›klar›n çat›flmaya Allah`›n nas›l bir dünya istedi¤idönmesini önleyebilmenin yolu ne ve insanlar›n bunlara nas›l uy- mifl olur. diyalogdur. Bu aç›dan, bak›lmas› gerekti¤ine dair mesajlar ged›¤›nda, insanlar›n birbirleriyle anlaflmalar›n›n ve tirdi. Bu mesajlar›n en önemli ve dikkat çekici yani, birlikte uyum içinde yaflamalar›n›n metoduna da diHak-Hukuk anlay›fl›n› oturtmak olmufltur. yalog denir. Hemen hemen bütün dinlerde insana sayg›, Ancak ve ancak; aile, okul ve toplumla sa¤lanaönemli bir yer tutar. ‹slam Dini gibi Allah taraf›ndan cak ciddi diyaloglar ideal entegrasyona zemin haz›rgönderilen di¤er semavi dinlerde ise, dini emirler ilalar. hi oldu¤undan, insan haklar›na sayg› göstermek de Bunun ötesi asimilasyondur ki, bizler kesinlikle ilahi bir emirdir. buna karfl›y›z. ‹flte bu ba¤lamda “Entegrasyon” (uyum sa¤laYabanc› bir toplumun kültürünün içinde erimek mak) ön plana ç›kmaktad›r. ‹çinde yaflad›¤›m›z topve yokolmak fleklinde de tarif edilen asimilasyon zalumun her bir ferdi, bu prensipler zincirinin çerçeverarl›d›r ve bunun da ötesinde kiflinin veya toplumun si içerisinde, karfl›l›kl› sayg› ve hoflgörü ortam› meykendisini inkard›r. dana getirir ve birlikte uyum içinde yaflama bilincine Sonuç olarak; “Entegrasyona evet” ama “asimieriflirse, mutluluk yolunu yakalam›fl olur. Ve böylece lasyona hay›r” diyoruz. arzu edilen entegrasyon gerçekleflmifl olur. Toplumun bilgilerine arzolunur. ‹çinde yaflad›¤›m›z toplumun her ferdi din, dil, C Dr. Yusuf IfiIK ‹lahiyatç›-E¤itimci 9 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 10 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir 10 B‹LG‹LEND‹RME HESSEN fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 2004 ne getirdi, ne götürdü? ASIM TOZO⁄LU Çift ev müjdesi Federal Almanya vergi yasasında sık sık yapılan de¤iflikliklerden dolayı en çok etkilenen vergi mükelleflerinden bir gurup, hiç flüphesiz mesle¤inden dolayı çift evde yaflayan kiflilerdir. Bu gurubun tipik örne¤ini de Almanya’ya gelen birinci nesil insanlar teflkil ediyordu. Bu kifliler. bir yandan Almanya’da çalıflırken, di¤er taraftan Türkiye’deki (veya mesela Yunanistan’daki) eflininin ve çocuklarının bulundu¤u evi geçindirmekle yükümlü olduklarından, buradaki masraflarının büyük bir kısmı vergiden muaf tutuluyordu. fiüphesiz Almanya’da bir flehirde oturdu¤u halde, mesle¤inden dolayı baflka bir flehirde oturan kifliler de çift ev masraflarını vergiden düflebiliyorlardı. Peki neydi bu masraflar? 1) Almanya’daki evinin kira elektrik ve ısınma masraflar›, 2) Türkiye’ye gidifl gelifl uçak biletleri 3) Almanya’da kaldı¤ı sürece belirli bir miktarda yemek masrafları 4) Türkiye’ye yapılan telefon masrafları.... vb. masraflar 1996 yılında getirilen bir de¤iflikle, bu masrafların sadece iki yılla sınırlandırılması, o zaman büyük bir flok etkisi yaratmıfltı. Efli ve çocukları Türkiye veya baflka bir ülkede olanlar için yapılan itirazlar netice vermeyince, bazı kiflilerin davayı Federal Anayasa mahkemesine götürmesi sonucu, yüksek mahkeme, davacıya hak vermifl ve o günden bu yana açık olan davalara maliyelerin ödeme yapmasını karara ba¤lamıfltır. Zamanında, ‘’bir mahkeme kararı çıkana kadar dosyam bekletilsin’’ fleklinde maliyeye müracaat edenlerin dosyaları flimdi yeniden ifllem görüyor ve hak ettikleri paralarını faizleriyle birlikte alacaklar. fiimdi ne olacak ? Efli Türkiye’de olanlar veya bekar olup da belirli bir süre için Almanya’ya çalıflmaya gelen ‘Greencard’ sahibi vatandafllarımızın mutlaka ‘Çift ev masrafları’nı maliyeye bildirmelerini tavsiye ederiz. Çift evin önemli flartı, Türkiye’deki evin kirasının devam etmesi ve efli Türkiye’de olanlar için en az bir defa eflini ziyaret etmesi gereklidir. Federal Almanya’da, mesela Frankfurtta efli ve çocukları ile oturan ve ifli icabı uzak flehirlerde çalıflan kimseler, evlerine gelemedikleri sürece, mesela Münih’teki odasının kirasını, hafta içi telefon görüflmelerini, oradaki yemek masraflarını ve hafta sonları evine gidifl gelifl masraflarını vergiden düflebilirler. 2004 Ne getirdi, ne götürdü? Federal Alman vergi yasasında yapılan önemli de¤ifliklikleri, daha önce ne idi, flimdi ne oldu fleklinde siz de¤erli okurlarımıza sunmak istiyoruz. Bunlar: 1) Temel vergi muafiyeti 7235 ¢’dan, 7664 ¢ ’ya yükseltildi, 2) Çift ev masrafları iki yılla sınırlandırılmıfltı, 2003’den geçerli olmak kaydıyla yeniden vergiden düflülebilecek, 3) Eigenheimzulage yeni evlerde 2556 ¢ ve eski evlerde 1267 ¢idi, fiimdi eski veya yeni ev farketmeksizin 1250 ¢ oldu, 4) Kinderzulage çocuk baflına 767 ¢ dan 800 ¢ yükseltildi, 5) Abfindung (Çıkıfl parası) alanlarda birinci basamak 8181 ¢ yerine 7200¢ vergiden muaf, ikincisi 10226 ¢ yerine, 9000 ¢, üçüncü basamak vergi muafiyeti ise, 12271 ¢’dan 11000 ¢’ya düflürüldü, 6) Wohnungsbaupraemie kaldırılmadı ve yüzde 10 yerine yüzde 8,8’e düflürüldü, 7) Sparfreibetrag, yani vergiden muaf olan faiz gelirleri evlilerde 3100 ¢’dan 2740 ¢’ya, bekarlarda ise 1550 ¢’dan 1370¢’ya indirildi, 8) ‹fl yeri çok yakın olanlarda 1044 ¢ yerine 920 ¢ yol muafiyeti tanınacak, 9) ‹fl yeri uzak olanlarda ise, ‘Entfernungspauschale’ km baflına sadece 30 cent hesaplanacak, 10) Vergiden muaf olan ‘Jobtickets’ kaldırıldı ve vergiye tabi olacak ( Pauschal yol parası verilebilir), 11) Haushaltsfreibetrag olarak adlandırılan ve çocuklarıyla yanlız yaflayan kimselere tanınan 2300 ¢ yıllık 1308 ¢ ya düflürüldü Yukarda de¤inilen her konuda, okuyucularımıza ayrıntılı bilgi, gelecek sayılarımızda verilecektir. Türkiye Sınıf Atladı Federal Almanyada yaflayan vergi mükelleflerinin Türkiye’de yaflayan akrabalarına yaptıkları bakım miktarları yükseltildi. 1996 Yılında Afrika ülkeleri sınıfına indirilen Türkiye, 1 ocak 2004’tan itibaren geçerli olmak flartıyla bir üst sınıfa çıkarıldı. Bu de¤ifliklikle gurbetçilerimize daha iyi bir maddi menfaat sa¤lanmıfl olacak. Dünya ülkelerini flimdiye kadar üç kategoride ele alan Alman maliyesi, yeni düzenlemeyle dört kategoride de¤erlendiriyor ve; Türkiye flimdiye kadar olan üçte bir yerine, artık yüzde elli oranında Almanya’ya oranla de¤erlendirilecek. Kısacası, flimdiye kadar yılda 2400 ¢ kifli baflına bakım yapılırken, bundan böyle 3822 ¢ kifli baflına bakım yapılacak. Almanya’da yaflayan iflsiz veya emekli olan akrabalara bakım miktarı 2004 yılında 7644 ¢ (birinci sınıf ülkeler: Almanya, ‹talya, Belçika vb.), ikinci sınıf ülkeler olarak (örne¤in Yunanistan, Kıbrıs, Slovenya, Kore cumh.) dörtte üç miktarında, yani 5733 ¢ bakım kabul edilecek, üçüncü sırada yer alan ülkeler (Türkiye, Polonya, Brezilya vb.) 3822 ¢, dörtte bir bakım kabul edilecek ülkeler (örne¤in Afganistan, Fas, Eritre vb.) 1911 ¢ bakım olarak belirlendi. Havalelerin ocak ayında bafllatılarak, muntazam aralıklarla yıl sonuna kadar yapılması ve Türkiye’den gelen alındı belgelerinin de mutlaka saklanması salık verilir. 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Hayat Seite 11 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir HESSEN ‹NCELEME 11 fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 Ergenlik Ça¤› ve Getirdi¤i Problemler Mehmet ATEfi uhtemelen hepimizin malumu olan, ancak günlük yaflamda s›kça ihmal edilen bir soruna dikkat çekerek konu hakk›ndaki hassasiyetimizi tazelemek niyetindeyiz. ‹nsanl›k tarihi boyunca genç nesillerin, mahiyeti gere¤i, eski nesillere karfl› bir muhalefet içinde kendi do¤rular›n›, kendi yanl›fllar›n›, kendi estetik anlay›fllar›n›, usul ve üsluplerini ve nihayet hayat içerisinde üstlenilecek olan kendi rollerini tesbit etme gayretinde olduklar›n› görmekteyiz. Ancak yine görmekte, ürpermekte ve korkmaktay›z ki, günümüz ça¤›nda gözlemlenen ´kuflak çat›flmas›´ mazideki örneklerden çok daha farkl› boyutlarda gerçekleflmekte, ictimai dengelerin bozulmas›na seyirci kalan günümüz insan›n› çok daha çetin sorunlara karfl› karfl›ya getirmektedir. Yozlaflman›n, kemmiyetlesmenin, toplumsal ve ahlaki çöküntünün neticesi olarak karfl›m›za dikilen gençlik (maalesef ço¤unlu¤u itibariyle), öz de¤erlerinden mah- M rum, ruhi köklerinden bihaber, hayat içerisinde baflar›s›z, flaflk›n ve sapk›n bir insan tiplemesinin toplosunu çizmektedir. Ne yaz›k ki, sorunun fark›nda, hatta belki de problemin varl›¤›ndan son derece rahats›z olunca da, sorunun gederilmesine yönelik çal›flmalar yeterince gerçeklefltirilememektedir. Bizler sivil toplum kurulufllar› olarak, cemiyetlerde, teflkilatlarda, gençlik lokallerinde, problemlerin tahlili, teflhisi ve tedavi imkanlar› mevzuunda somut çal›flmalar ortaya koymaktay›z. Bu amaç ve hedefle teflkilat içerisinde ve çevresinde sürdürülen toplu ve bütüncül faaliyetlerin bir parças› olarak, araflt›rma ve inceleme çal›flmalar›yla sorumlu ehil katrolar oluflturulmufltur. Afla¤›da yer alan gözlem, tesbit ve yorumlar, bu ekiplerin çal›flmalar›ndan neflet eden verilerden derlenmifltir. Bireylerin hayata gözlerini açt›¤› önemli ve zaruri yap›, taktir edilir ki ailedir. Gelecek hayat süreci içerisinde karfl›laflaca¤› her türlü olaya yaklafl›m bilincini bu yap›dan almaktad›r. Bu yap›n›n ehemmiyeti, de¤iflmeyen de¤erler olan nasslarda as›rlar öncesinden haber verilmifltir. Gençlerin aile ile olan ba¤lar› flahsiyetlerinin geliflimi ve iç oluflumlar› aç›s›ndan büyük bir etken olarak gözükmektedir. Temel problemlerin hemen hepsinin kaynaklar› aile ortam›nda aranmal›d›r. Her ne kadar çocu¤un e¤itimi, ana rahminde bafllasa ve gözlerini dünyaya açmas›yla devam etse de, zahir planda çocu¤un (çocukluktan ç›k›p) biyolojik, f›tri, duygusal ve zihinsel aç›dan dönüm noktas›, k›r›lma an›, ergenlik ça¤› olarak görülmektedir. Ergenlik yafl›nda olan genç, oldukça s›k›nt›l›, heyecanl› ve kaprislidir. Bu hal anne ve babay› da etkiler ve bütün aile yap›s›na etki eder. Kendi alanlar›na yap›lan her müdahaleyi hürriyetine uygulanan bir k›s›tlama olarak alg›layan genç, bir an önce kendi ba¤›ms›z hayat›n› oluflturma hevesindedir. S›k›nt›lar burada bafllar ve zaman geciktirmeden, gençteki buhran ak›lc›l metotlarla kanalize edilmesse kal›c› huzursuzluk ve dengesizliklere yol açar. Gençlerin ergenlik ça¤› s›ras›nda, velilerin flikayetleri afla¤›daki hususlar üzerinde yo¤unlaflmaktad›r. - Yersiz huzursuzluklar - Tedirginlik ve sebepsiz öfkeler - Faydas›na söylenenlere sert tepki - Eve geç gelme - Aldatma ve yalan konuflma - Kardeflleriyle uyumsuzluk - Söz dinlememek - Veliler taraf›ndan zararl› olarak telakki edilen arkadafllar edinmek Bu olumsuzluklar›n istenmeyen vak›alarla sonuçlanmas›, anne ve babalar›n maalesef hadiselere yaklafl›m tarzlar›ndaki bilinçsizli¤inden, gençteki de¤iflimin sebeblerini sezemediklerinden, bunun bask›yla ortadan kalkaca¤›n› zannetmelerindendir. Bu zor ve s›k›nt›l› dönemde aileler, çok dikkatli ve temkinli olmakla mükelleftir. Gençlerin hayat›n ak›fl› içerisindeki s›k›nt›lar›yla duyarl›l›k ve hassasiyetle muhatab olunmal›d›r. Bahsetti¤imiz araflt›rmalar›n neticesinde, ergenlik yafllar›ndaki gençlerin velileri hakk›ndaki flikayetlerinin afla¤›daki maddeler alt›nda toplanabilece¤i anlafl›lmaktad›r. - Evde al›nan ve kendilerini de ilgilendiren kararlarda fikirlerinin sorulmamas› - Kendilerine hala çocuk muamelesi uygulanmas› - Arkadafl çevrelerinin be¤enilmemesi - Yapt›klar› her iflin elefltirilmesi - Anne ve baba aras›nda s›kça cerayan eden tart›flma ve kavgalar - Yeterli harçl›k verilmemesi - Okul durumlar›n›n be¤enilmemesi Bilhassa yurtd›fl›nda yaflayan toplumumuzda bu problemlerin daha ciddi boyutlara taflt›¤› izlenmektedir. Burada hayatlar›n› sürdüren nesillerde yukarda say›lan meselelerin daha yüksek oranlarda belirmesinin yan›nda, kendi toplum yap›lar›na has yeni ve farkl› sorunlar›n da türedi¤i bir gerçektir. - Dil problemi - Asimilasyon - Kültür erozyonu - Günlük hayatta farkl› oranlarda kendini gösteren yapanc› düflmanl›¤› - Gettolaflma ve çeteleflme zihniyeti - Okul e¤itiminde beliren problemler - ‹flsizlik - Az ve yetersiz gelir - Afl›r› serbest ve esnek hayat›n getirdi¤i menfi sonuçlar - Zararl› tv programlar› - Velilerin ikisinin de çal›flma zorumlulu¤u - Çarp›k dini ak›mlar - Dar ve küçük dairelerde yaflama mecburiyeti - Kendisi için de¤erli olan hassasiyetlere ön yarg› Sonuç olarak, inisiyatif alan›m›z›n d›fl›nda gerçekleflen bir çok hadiselerin getirdi¤i imkan ve flartlar, gerçekten de bugün insan›m›z› son derece a¤›r bir imtihana tabi tutmaktad›r. Fakat o a¤›r imtihan, belki de daha büyük bir fliddetle, gençlerimizin de s›rt›na yüklenmektedir. Sadece ana hatlar›yla çerçevelendirmeye çal›flt›¤›m›z, çözüm yollar›ndan ziyade sebeblerini sorgulamaya gayret etti¤imiz mesele, bugün hepimizin karfl›s›nda, içleri kemiren bir hastal›k boyutunu almaktad›r. Bu boyutu iyi alg›lay›p, gelece¤imizi, toplumumuza faydal› hale çevirme gayretinde olmam›z gerekmektedir. Gayret bizlerden olmal›, sonuç Rabbimize tevdi edilmelidir. MEMLEKET HAVASI TENEFFÜS ETMEK ‹STEYENLERE 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 12 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir DOSYA 12 HESSEN fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 Avrupa`da inanç özgürlü¤ü?... ‹ Bu sebeble hiç bir kimsenin inanc› gere¤i k›nanmamas›, inanc› gere¤i toplumdan d›fllanmamas›n› arzuluyoruz. Hiç kimseye zorla baflörtüsü örttürmenin mümkün olmad›¤›n› anlat›rken, hiçkimsenin baflörtüsünün de zorla al›nmas›na tahammülümüzün olmad›¤›n›n da alt›n› çizerek vurgulamak istiyoruz. Meseleyi asl›nda bugün Avrupa`da önemli bir gündem haline getirilen Baflörtüsü problemine getirmek istiyoruz. Bundan 1400 y›l› geçen bir zaman içerisinde son din ve hatta Kur`an-› Kerimin tabiri ile kemale erdirilmifl bir din olan ‹slam dini Yüce Allah (C.C) taraf›ndan insanl›¤a kurtulufl recetesi olarak sunulmufltur. ‹nan›p inanmama özgürlü¤ü herkesi kendi inisiyatifi dahilindedir. Ama varolan flu gerçe¤in asla gözard› edilmemesi gerekmektedir. ‹slam, ilahi bir dindir ve bu yüce dinin de mensubiyeti alt›nda olan insanlara bir hayat biçimi ortaya koymaktad›r. ‹nsanl›¤›n mutlak manada huzurunu temin edecek kural ve kaideleri ortaya koymufltur. Baflörtüsü de müslüman han›mlar için mutlak manada bir kurald›r. Zira Kur`an-› Kerim`de buna dalaleten ayeti kerimeler mevcuttur. Bir müslüman han›mefendi; benim dinim bana bunu emrediyor, ben dinimi yaflamak istiyorum düflüncesi ile inanc›n›n gereklerini yaflamas› onun hakk›d›r. Bugün baz› Avrupa ülkeleri ve hatta Almanya`da Türklerin oylar› ile Meclise girme hakk›n› elde etmifl Türk as›ll› milltvekili taraf›ndan, baflörtüsü- Başörtüsü bütün memurlara yasaklanacak essen eyaletinde H "Hoflgörüsüzlük baflör- iktidardaki hı- tüsü gibi agresif sembol- ristiyan demok- lerle bafllıyor ve uyuma rat CDU partisinin Eya- büyük zarar veriyor." di- let Meclis Grubu baflör- ye konufltu. Allensbach tüsünün Hessen eyale- Ensititüsü'nün yaptı¤ı tinde sadece ö¤retmenle- anketlerde halkın yüzde re de¤il bütün memurla- 50'sinden ra yasaklanmasını istedi. CDU'nun yaklaflımını Yasakla ilgili yasa tasarı- benimsedi¤ini belirten sını CDU Eyalet Meclis Gru- basına tanıtan fazlasının CDU'nun Eyalet Meclis Grubu Baflkanı bu Baflkanı, Hessen E¤itim Bakanlı- Dr. Franz Josef Jung, "‹slami baflörtüsü ¤ı'nın yaptı¤ı sanal bir ankette ise yüz- politik bir gösteri, baskının ve özgür- de 98'lik bir kesimin baflörtüsüne karflı lük karflıtlı¤ının sembolüdür. Hükü- çıktı¤ını dile getirdi. Jung yasak tasarı- met olarak anayasaya aykırı olan ba- sını Eyalet Meclisi'ne sunacaklarını be- flörtüsüne daha fazla sabır göstereme- lirterek, "Almanya hıristiyan de¤erle- yece¤iz." diye konufltu. rinden beslenen bir ülkedir. Temel de- Hem ö¤retmenlerin hem de di¤er ¤erlerimizi ve toplumdaki birlikte ya- memurların Anayasa'ya ba¤lılıklarını flama fleklimizi hıristiyanlı¤a dayandı- ve örnek olma fonksiyonlarını yerine rıyoruz. Bunun böyle de kalmasını isti- getirmesi gerekti¤ini belirten Jung, yoruz." dedi. ne neden bu kadar karfl› tutum sergilendi¤ini anlayabilmifl de¤iliz. Türk seçmenlerin oylar› ile meclise girmeye hak kazanan bu milletvekillerine yine bu seçmenler taraf›ndan gerekli cevab›n verilece¤ine inan›yoruz. Ayr›ca kendisini medeniyetin befli¤i olarak iddia eden Fransa`n›n, baflörtüsü konusunda neden bu kadar gereksiz f›rt›nalar kopar›p, ‹slam alemini rencide etmeyi hangi flekilde izah edece¤ini anlamakta güçlük çekiyoruz. Avrupa ülkelerine bu tutumu asla yak›flt›ram›yoruz. Çünkü Avrupa ülkeleri demokrasi alan›nda dünyaya örnek olmufl bir medeniyetin temelini oluflturmaktad›r. Bu sebeble hiç bir kimsenin inanc› gere¤i k›nanmamas›, inanc› gere¤i toplumdan d›fllanmamas›n› arzuluyoruz. Hiç kimseye zorla baflörtüsü örttürmenin mümkün olmad›¤›n› anlat›rken, hiçkimsenin baflörtüsünün de zorla al›nmas›na tahammülümüzün olmad›¤›n›n da alt›n› çizerek vurgulamak istiyoruz. Düflünebiliyor musunuz 39 numara ayakkab› giyen bir insana 45 numara ayakkab› giydireceksiniz! 45 numara ayakkab› giyen bir insana da 39 numara ayakkab› giydireceksiniz! Bu mümkün olmayan bir zorbal›¤›n ifade- Geçen Say›daki Bulmacan›n Cevaplar› nsanl›k tarihi araflt›r›ld›¤›nda, insano¤lu daima bir varl›¤a inanm›flt›r. ‹nand›¤› bu varl›k kendisine birtak›m yükümlülükler yüklemifl ve bu yükümlülükleri birtak›m kural ve kaideler ile simgelefltirmifl, idealize etmifl ve bu flekli ile de kendisine bir hayat biçimi seçmifltir. Seçilen hayat biçimleri; inanç sistemi haline getirilen din ismi ile telaffuz edilmifltir. Dinler; bilindi¤i gibi ilahi ve bat›l dinler olarak de¤iflik kategorilere ayr›lm›fl ve her din de kendi varl›¤› içerisinde kural ve kaidelerini ortaya koymufltur. Her kim hangi inanç sistemine inan›yor ise o kifli o dinin mensubu olarak telakki edilir. ‹flte insanl›k tarihi ile birlikte ortaya ç›kan dinler bugünkü dünya insanl›¤›n›n da hayat biçimi olmas›na vesile olmufl ve idari kavramda bile inanç sistemlerinden istifade edilmifltir. Bunun en bariz örne¤i hemen her ülkenin anayasas›nda varolan din ve vicdan özgürlü¤üdür. Bu kanun maddesi, yukar›da izah›na çal›flt›¤›m›z insan›n f›trat›nda varolan inanç ihtiyac›n›n kaç›n›lmazl›¤›n› da ortaya koymaktad›r. Yukar›da dinler taraf›ndan simgelefltirilen kural ve kaidelerden söz etmifltik. Bence bu günümüz dünyas› için önemli bir konu olma hassasiyetini ortaya koymaktad›r. Çünkü insan›n, inand›¤› dinin kural ve kaidelerini asgari ölçüde olsa dahi yerine getirme mecburiyeti vard›r. Aksi halde kendisini o dinin mensubu olarak göstermesi kendi varl›¤› alan›nda bir tezat› ortaya koyar. sidir. ‹nsan f›trat›na tamamen ters düflen tek tip k›yafet, tek tip boy, tek tip renk, tek tip flekil, tek tip düflünce tarz› acaba hangi zihniyete s›¤abilir? Tabiki hiçbir mant›¤›n kabul edemeyece¤i bir saçmal›ktan baflka bir izah› olamaz. Zira bu, insana verilen de¤eri ifade eder. Medeniyet ölçüsünü ifade eder. Demokrasi ölçüsünü ifade eder. ‹nsana ve insanl›¤a sayg›y› ifade eder. Din ve vicdan özgürlü¤üne gösterdi¤i hassasiyeti ifade eder. Ve flunu da vurgulamak istiyoruz ki; ‹slam dini hoflgörü ve sevgi dinidir. ‹nsana sayg› ve de¤eri en çok savundu¤unu iddia eden bir dindir. Bu sebeble müslümanlardan hiç kimsenin endifle etmemesini ›srarla vurguluyoruz. ‹slam ad›na bir tak›m insanlar yanl›fll›k yapabilirler ama bu yanl›fll›klar dünya müslümanl›¤›na kin ve nefret besleyecek bir bahane olmamal›, müslüman insanlara hor bakacak bir bahane olmamal›d›r. Kendi çirkin karakterini d›fl›na vuran bir insan asla ‹slama ölçü olmamal›, ‹slam›; kendi özünde varolan güzellikleri ile anlamaya çal›flmal›d›r. Baflörtüsü konusunda Avrupa`da faaliyet gösteren bütün sivil toplum örgütlerinin birlikte hareket etmesinin önemini vurguluyor, bu ve benzeri konularda her sivil toplum örgütünün hukuki yollarla üzerine düflen vazifeyi yerine getirmesini ›srarla savunuyoruz. Adnan Karao¤lu Avrupa Türk Kültür Dernekleri Birli¤i Genel Sekreteri 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Hayat Seite 13 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir HESSEN DOSYA fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 13 ENTEGRASYON ve BAfiÖRTÜSÜ TARTIfiMASI ›rk y›l› aflk›n zamandan beri Federal Almanya’da yaflayan Müslümanlar, bu ülkede Hristiyanlar’dan sonra ikinci büyük dini toplumu temsil etmektedirler. Almanya’da yaflayan 3,2 milyon Müslüman’›n yaklafl›k 500.000 kadar› Alman vatandafl›d›r. Müslümanlar, bu ülkenin gözard› edilemeyecek bir gerçe¤i haline gelmifllerdir. Bu ülke topraklar›n›n neredeyse her parças›nda Müslümanlar da yaflamakta ve onlar›n yaflam tarzlar› ve kültürel de¤erleri görülmektedir. Müslümanlar, kendi vatanlar› olarak özümsedikleri bu ülkenin son k›rk y›ll›k ekonomik ve sosyal refah düzeyinin gelifliminde ve sosyal bar›fl›n korunmas›nda en az bu ülkenin ço¤unluk toplumu kadar pay sahibidirler. Birinci nesil Müslümanlar, büyük bir ço¤unlukla Almanca’y› yeterince bilmeyen iflçi kesiminden oluflmaktad›r. Onlar›n çocuklar› ve torunlar› olan ikinci, üçüncü ve dördüncü nesil Müslümanlar, –baz› dil ve e¤itim s›k›nt›lar›na ra¤men- yaflad›klar› toplumun dilini birinci dil olarak ö¤renmekte, bu ülkenin e¤itim ve ö¤retim kurumlar›nda yetiflmekte ve her tür ifl alan›nda rekabet etmektedirler. Farkl› kültürlerin yaflad›¤› Almanya’da karfl›l›kl› güzel deneyimlerin yan›s›ra, baz› problemlerin ve s›k›nt›lar›n da yaflanmas› do¤ald›r. Bir ülkede yaflayan tüm vatandafllar›n, devlete ve yaflad›klar› topluma karfl› görev ve sorumluluklar› oldu¤u gibi, ayn› flekilde devletin ve toplumun da vatandafl ve bireylere karfl› görev ve sorumluluklar› vard›r. Görev ve haklar karfl›l›kl›d›r ve kanunlarla düzenlenmifltir. Federal Almanya Cumhuriyeti, demokratik ve seküler bir hukuk devletidir. Din ve devlet iliflkisi, federal ve eyalet anayasalar›yla net bir flekilde düzenlenmifltir. Buna göre, devlet ve dini kurumlar›n görev alanlar›, birbirinden ba¤›ms›z ve karfl›l›kl› sayg› çerçevesindedir. Devlet, dini kurumlar›n içifllerine, dini anlay›fl ve yorumlar›na kar›flamaz ve müdahale edemez. Dini kurumlar ise, kendilerini ilgilendiren, devletin her tür tasarruflar›na ve ç›kard›¤› kanunlara yönelik görüfl bildirme ve etki etme hakk›na sahiptirler. Devlet, hiçbir dinle kendini özdefllefltiremez, taraf olamaz, dinlerden birini di¤erine karfl› tercih edemez ve dinlerden hiçbirini d›fllayamaz. Bu anlay›fl, Federal Alman Anayasas›’nda yer alan seküler devlet anlay›fl›n› yans›tmaktad›r. Federal Alman Anayasas› ve eyalet anayasalar›n›n bu aç›k hükümlerine ra¤men, Federal Almanya’da yaflayan Müslümanlar, devlet taraf›ndan birçok konuda ayr›mc›l›¤a tabi tutulmaktad›rlar. Alman devlet kurumlar›, ço¤u siyasi partiler ve Alman ço¤unluk toplumu, maalesef Alman Anayasas›‘n›n ve hukuk devleti anlay›fl›n›n gerisinde kalmaktad›rlar. Y›llardan beri, Müslü- K Ramazan Kuruyüz IRH Hessen ‹slam Toplumu Baflkan› manlar’›n entegrasyonunu temel politika olarak sunmaya çal›flan Alman siyasi partileri, ya entegrasyon kavram›ndan ne anlad›klar›n› net olarak ortaya koyamamakta ya da uygulamada kendi entegrasyon tan›mlar›yla çeliflmektedirler. Entegrasyon kavram›, genellikle yanl›fl tan›mlanmaktad›r. Entegrasyon, iddia edildi¤i gibi, yaflad›¤› topluma uyum sa¤lamak de¤ildir. Uyum sa¤lamak, kendi kimli¤ini, inanc›n› ve kültürünü b›rakarak, ço¤unluk toplumunun kimli¤ine, inanc›na ve kültürüne bürünmektir. Bu ise, entegrasyon de¤il, asimile olmakt›r. Gerçek entegrasyon, kiflinin ve az›nl›k toplumunun kendi kimli¤ini ve de¤erlerini koruyarak, birlikte yaflad›¤› ço¤unluk toplumuyla bar›fl içinde bütünleflmesidir. Bu bütünleflme, karfl›l›kl› sayg›, de¤erlerin karfl›l›kl› olarak tan›nmas›, kabullenilmesi ve etkileflimi anlay›fl›na dayanmal›d›r. Bu bütünleflmede, taraflardan birinin kendi de¤erlerini di¤erine dayatma hakk› olamaz. Devlet ise, taraflara karfl› “eflit yak›nl›k ve eflit uzakl›k” anayasa kural›na uygun davranmak durumundad›r. Müslümanlar’›n entegrasyonu ba¤lam›nda, Alman siyasi partilerinin ve Alman ço¤unluk toplumunun Müslümanlar’dan beklentileri içinde yer alan en önemli iki konu ise, Müslümanlar‘›n Almanca’y› iyi ö¤renmeleri ve Alman Anayasasi ve kanunlar›na uygun hareket etmeleridir. Bu beklentiler, elbetteki bizler taraf›ndan da benimsenmekte ve desteklenmektedir. Yaflad›¤›m›z bu ülkenin ortak anlaflma dili, Almanca’d›r. Çocuklar›m›z›n e¤itim-ö¤retim ve meslek hayatlar›nda baflar›l› olabilmelerinin en önemli flart›, Almanca’y› iyi flekilde ö¤renmeleridir. Müslüman veliler, bu konuda –tüm olumsuz flartlara ra¤men- gereken duyarl›l›¤› gösterme gayreti içindedirler. K›z ve erkek çocu¤u ayr›m› yapmadan, çocuklar›n›n e¤itimini ellerinden geldi¤i kadar desteklemektedirler. Yüksek ö¤renim gören Müslüman gençlerin say›s›n›n -henüz beklenilen düzeyde olmasa da- sürekli art›fl göstermesi, bunun en güzel göstergesidir. Müslüman aileler ve onlar›n çocuklar›, e¤itim ve ö¤retimin önemi konusunda her geçen gün daha bilinçli hale gelmektedirler. Müslümanlar’›n Alman Anayasas› ve kanunlar›na uygun hareket etmeleri yönündeki beklentilere verilecek en güzel cevap, onlar›n bu ülkedeki k›rk y›l› aflk›n bar›flç› yaflamlar›d›r. Sosyal bar›fl›n korunmas›nda, özellikle Müslüman cemaatlerin ve teflkilatlar›n önemli rolü inkar edilemez. Bireysel anlamda, kanunlara ayk›r› davran›fllar, toplumun her bireyi için geçerlidir ve hukuk devleti anlay›fl› içinde de¤erlendi- rilir ve gere¤i yap›l›r. Ancak, anayasa ve kanunlara uyma gere¤i, sadece az›nl›k toplumu olan Müslümanlar’a yönelik bir beklenti olamaz. Bu prensip, devleti ve devletin tüm kurumlar›n› ve ço¤unluk toplumunu da ba¤lar. Yukar›da dile getirilen görüfller çerçevesinde, baflörtüsü tart›flmalar›n› de¤erlendirelim. Bu tart›flmalar›n hukuki ve entegrasyonla ilgili boyutunu anlayabilmek için, tart›flman›n kayna¤›n› oluflturan Federal Alman Anayasa Mahkemesi karar›n› k›saca ele almak gerekir. Afgan kökenli, Alman vatandafl›, Müslüman bayan ö¤retmen Fereshta Ludin, ö¤retmenlik için gerekli tüm flartlar› yerine getirmesine ra¤men, Baden-Württemberg Eyaleti E¤itim Bakanl›¤› karar›yla, baflörtüsü gerekçe gösterilerek göreve atanmam›flt›r. Bunun üzerine, Fereshta Ludin, yarg› yoluna baflvurmufltur. Son yarg› mercii olan Federal Alman Anayasa Mahkemesi, 24. Eylül 2003 tarihli karar›yla, yap›lan idari uygulaman›n yanl›fl oldu¤una hükmetmifltir. Bu karara göre, baflörtülü Müslüman bir bayan ö¤retmenin devlet okullar›nda görev yapmas›na hiçbir yasal engel bulunmamaktad›r. Müslüman bir bayan ö¤retmenin dini inanc›n›n gere¤i olarak takt›¤› baflörtüsü, anayasan›n “dini inanc› yaflama özgürlü¤ü” maddesi kapsam›nda de¤erlendirilmifltir. Federal Alman Anayasa Mahkemesi, ö¤retmenlere yönelik baflörtüsü yasa¤›n›n ancak eyalet parlamentolar›n›n yapacaklar› kanun de¤iflikli¤i ile düzenlenebilece¤ini belirtmifltir. Böyle bir kanun de¤iflikli¤inin, tüm dinlere yönelik anayasal eflitlik prensibi gözetilerek mümkün olabilece¤i kararda vurgulanm›flt›r. Anayasa Mahkemesi’nin bu aç›k hükmüne ra¤men, Almanya’n›n yedi eyalet hükümeti, eyalet parlamentolar›nda, Müslüman bayan ö¤retmenlere yönelik baflörtüsü yasa¤› kanunu ç›kartma giriflimlerine bafllam›fllard›r. Roland Koch’un Baflbakanl›¤›ndaki Hessen Eyaleti Hristiyan-Demokrat Partisi (CDU) Hükümeti, bir ad›m daha ileri giderek, sadece bayan ö¤retmenlere yönelik de¤il, ayn› zamanda kamuda çal›flan tüm Müslüman bayan memurlar› da hedef alan baflörtüsü yasa¤› kanun tasar›s› haz›rlam›flt›r. Hessen Eyalet Parlamentosu Hristiyan-Demokrat Parti Grubu, 10 fiubat 2004 tarihinde konuyla ilgili yasa tasar›s›n› bas›n toplant›s›yla aç›klam›flt›r. Yasa tasar›s›, 17 fiubat’tan itibaren Hessen Parlamentosu’nda görüflülmeye bafllanacakt›r. Tasar›n›n parlamento ço¤unlu¤unun oylar›yla yasalaflmas› beklenmek- tedir. Tasar›n›n yasalaflmas›, meclis tüzü¤üne göre yap›lacak birkaç oturum sonucunda en az bir ay sürebilecektir. Ancak her halukarda, flu andaki yasa tasar›s›, Federal Alman ve Hessen Eyaleti Anayasalar›’na ayk›r› görünmektedir. Ç›kar›lacak yasan›n, yarg› süreci y›llarca zaman alsa da, Federal Anayasa Mahkemesi taraf›ndan iptal edilmesi beklenmektedir. IRH-Hessen ‹slam Toplumu olarak, aylardan beri Hessen Eyalet Hükümeti, Hessen Eyalet Parlamentosu’nda bulunan tüm siyasi parti grup baflkanlar›, kilise ve önemli kurulufllar›n temsilcileriyle konuyla ilgili yapt›¤›m›z görüflmeler sürmektedir. Baflörtüsünü yasaklayacak bir yasan›n ç›kar›lmas›n› önlemek için, tüm platformlarda Müslümanlar’›n endifle ve beklentilerini dile getirme gayreti içindeyiz. Bu ülkedeki demokratik zeminde varolan güç dengelerini ve az›nl›k konumundaki Müslümanlar’›n say›ca temsil yetersizli¤ini gözard› etmemiz mümkün de¤ildir. Tasar›n›n yasalaflmas›na engel olamasak da, hukuki zeminde mücadelemizi sonuna kadar sürdürmeye kararl›y›z. Yasa tasar›s›nda ileri sürülen temel görüfller ve bu görüfllere yönelik de¤erlendirmelerimiz flu flekilde özetlenebilir: 1. Baflörtüsü, kad›n›n erkekler taraf›ndan ezilmesinin ve bask› alt›nda tutulmas›n›n sembolüdür. Baflörtüsü, kad›n›n kendi yaflam tarz›n› özgürce belirlemesi ve erkeklerle eflit olma prensibine ayk›r›d›r. Cevap: Baflörtüsü ve ‹slami giyim tarz›, Müslüman kad›n›n kendi inanc› do¤rultusunda özgür iradesinin yans›mas›d›r. Özellikle e¤itim ve kültür düzeyi yüksek Müslüman genç bayanlar aras›nda baflörtüsü kullananlar›n say›s›n›n giderek artmas›, yukar›da ileri sürülen görüflün geçersizli¤ini ortaya koymaktad›r. Devletin, Müslüman bayanlar›n kendi özgür iradeleriyle belirledikleri yaflam ve giyim tarzlar›na yasaklama getirmek istemesi, bask› ve d›fllaman›n devlet eliyle yap›lmas›n›n en somut örne¤idir ve kendi iddias›yla çeliflmesidir. Devlet, belirli bir yaflam ve giyim tarz›n› vatandafllar›na dayatmak suretiyle, vatandafllar› aras›ndaki eflitlik ilkesini ihlal etmektedir. 2. Baflörtüsü, siyasi ve dini bir semboldür. Hristiyanl›¤›n dini bir sembolü olan haç›n okullarda s›n›flara as›lmas› mahkeme karar›yla yasaklanmas›na ra¤men, Müslüman bayan ö¤retmenlerin siyasi ve dini bir sembol olan baflörtüsünü takmalar›na göz yumulamaz. Cevap: Baflörtüsü, Kur’an-› Kerim’in bir buyru¤udur. Müslüman bir bayan›n inanc›n›n gere¤i olan dini ve ahlaki bir içerikten öte anlam› yoktur. Baflörtüsü, Müslüman bayan›n kiflili¤inin ve etik anlay›fl›n›n bir parças›d›r. Baflörtüsünün haçla karfl›laflt›r›lmas› ve kar›flt›r›lmas›, Federal Anayasa Mahkemesi’nin görüflüne göre de yanl›flt›r. 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 14 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir DOSYA 14 3. Devlet memurlar›n›n ve özellikle ö¤retmenlerin devlet kurumlar›nda baflörtüsü takmalar›, devletin tarafs›zl›k ilkesine ayk›r›d›r. Baflörtülü bayan ö¤retmenlerin, baflörtüsü takmayan Müslüman k›z ö¤renciler üzerinde manevi bask› oluflturmas› söz konusudur. Devlet, buna göz yumamaz. Cevap: Devlet, Müslüman bayan memur ve ö¤retmenlerin kendi iradesiyle benimsedi¤i giyim tarz›na yasaklama getirmek suretiyle taraf olmaktad›r ve böylece tarafs›zl›k ilkesini kendisi ihlal etmektedir. Devlet, bir dini toplum üzerinde dayatmada bulunarak, yine kendisi manevi bask› uygulamaktad›r. 4. Baflörtüsü, toplumdaki hoflgörü anlay›fl›na karfl› bir baflkald›r›d›r ve farkl› yaflam tarzlar›na karfl› hoflgörüsüzlü¤ün ifadesidir. Cevap: Devletin ve ço¤unluk toplumunun baflörtülü Müslüman bayanlara karfl› tutumu, hoflgörüsüzlü¤ün en aç›k örne¤idir. Kendi yaflam ve giyim anlay›fl›n› bafl- fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 kalar›na dayatan, baflörtülü Müslüman bayanlar de¤ildir. Tam aksine, onlar ma¤dur konumundad›rlar. 5. Müslümanlar aras›nda, baflörtüsü konusunda farkl› görüfller bulunmaktad›r. Müslümanlar›n büyük bir ço¤unlu¤u, baflörtüsünün dini bir emir olmad›¤› düflüncesindedir ve baflörtüsü takmamaktad›rlar. Baflörtüsünün dini bir emir olarak alg›lanmas› ve kullan›m›, sadece marjinal ve radikal bir az›nl›¤›n görüflüdür. Cevap: Bir dine mensup insanlar›n kendi dinleriyle ilgili yaklafl›mlar›n›n farkl› olmas›, sadece Müslüman toplumu için geçerli de¤ildir. Girifl bölümünde aç›klad›¤›m›z gibi, Federal Almanya’da din-devlet iliflkisi, anayasa ile net bir flekilde düzenlenmifltir. Buna göre, kendi cemaati ve üyelerine yönelik, dini konularda hüküm verme ve kendi görüflünü belirleme hakk› ve yetkisi, sadece kilise ve dini cemaatlere aittir. Devletin buna kar›flma hakk› ve yetkisi yoktur. Kilise ve cemaatlerin üyelerinin d›- fl›ndakilerin görüfl ve yorumlar›, kendilerini ba¤lar. Almanya’da teflkilatlanm›fl Müslüman cemaatlerin baflörtüsü konusundaki ortak görüflü, baflörtüsünün ‹slam’›n net bir hükmü oldu¤u yönündedir. 6. Baflörtüsü, entegrasyonun önündeki en önemli engellerden birisidir. Cevap: Entegrasyonun önündeki engel, baflörtüsü ve onu takan Müslüman bayanlar de¤il, baflörtülü Müslüman bayanlar›n e¤itim ve meslek alanlar›nda gösterdikleri gayret ve performans› bloke etmek ve engellemek isteyen devlet ve ço¤unluk toplumunun temsilcilerinin bu hoflgörüsüz ve dayatmac› tutumlar›d›r. Bu tutum, baflörtülü Müslüman bayanlar›n içinde yaflad›klar› toplumla bütünleflme ve yaflad›klar› bu ülkenin her alan›nda aktif olma istek ve çabalar›na vurulmufl bir darbedir. 7. Alman Toplumu’nun büyük ço¤unlu¤u, devlet memurlar›n›n ve ö¤retmenlerin baflörtüsü takmas›na karfl›d›r. Siyaset kurumunun ço¤unlu¤un talebine uygun Ve Yine Gündem Baflörtüsü llah (c.c.)’ye hamd ve Resulü Ekreme âli ve Ashab›na Salatü selam olsun. Güncel olmas› ve kafalar›n bihayli kar›flmas› sebebiyle dilimizin döndü¤ü kadar biz de bu konuda birkaç kelam edelim istedik. 24. Sure 31. ayeti kerimede Allah (c.c.) mealen flöyle buyuruyor “‹nanan kad›nlara söyle, onlarda gözlerini bak›lmas› yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar, görünmesinde sak›nca olmayan yerleri d›fl›nda cazibe ve güzelliklerini a盤a vurmas›nlar, ve bunun için baflörtülerini yakalar›n›n üzerine sals›nlar...” Ayetin tahlili: “Görünmesinde sak›nca olmayan yerleri d›fl›nda” olarak ayette zikri geçen yerlerin ne oldu¤u hususunda ulema aç›klama yapm›fllar ve bunlar›n el, yüz, ve ayaklar oldu¤unu belirtmifllerdir. “Baflörtülerini yakalar›n›n üzerine sals›nlar.” “Sals›nlar” ifadesine gelince. Bu bir emirdir. Ey peygamber, inanan kad›nlara söyle bunu öyle yaps›nlar. Emir dedik tabiki Allah (c.c.) yüce yarat›c› rica etmez, lütfen ey kullar›m yap›n›z, yapar m›s›n›z gibi ifade kullan›lmam›fl emir sigas›nda kullan›lm›fl. Kur’an literatüründe ve usulü f›k›h kaidesince emirler farziyyet ifade eder, yani bafl örtmek farzd›r. “Baflörtüsü” kelimesine gelince. Ayette geçen “Himar”, ço¤ulu “Humur” hem ‹slam’dan önce hem de ‹slamdan sonra Arap kad›nlar›n›n kulland›klar› geleneksel baflörtüsüdür. Yine ayette geçen “yakalar›n›n üzerine” ifadesi ise: ‹slam öncesi dönemde “himar” baflörtüsü uçlar›, örtünen kad›n›n s›rt›na serbestçe b›rak›l›rd›. O günün modas›na göre, kad›nlar›n giydi¤i gömle¤in ya da bluzun önünde geniflçe bir aç›kl›k bulunur ve böylece gögüs k›sm› tamamen örtülmezdi. Ayette geçen mana ifade bak›m›ndan fludur: “Bafl›n›z› örtmekle beraber baflörtünüzü oraya da sark›tarak, o gögüste aç›k kalan k›sm›n› da kapat›n” demektir. Kur’an’da baflörtüsü yok diyenlerin bu ayette geçen “Himar-Humur” kelimesini incemelerini tavsiye ederim. Himar-Humur kelimesi arapça bir kelimedir. Bir dilden baflka bir dile tercüme yap›l›rken, yüzde yüz veya bire bir tercüme olmaz, bazen kelimeler ifade ettikleri anlam ve- A HESSEN ya delalet ettikleri mana yönünden tercüme edilirler. Himar bafla örtülen bir örtü, yani türkçesi baflörtüsü. fiöyle de bir karmaflaya girmemek gerek, himar ne renk olmal›, himar m› olmal› baflka bir örtü mü olmal›, kaç metrekare olmal›, bunlar gereksizdir. Nas›l ve ne flekilde olaca¤›n› örf ve adet tayin eder, o toplumda insanlar nas›l baflörtüsü örtüyorsa o odur. Örfe ve adete ba¤l›d›r. Do¤udaki baflka türlü, bat›daki baflka türlü M›s›r’daki baflka türlü Malezya’daki baflka türlü örtebilir. Ve yine 33. Sure 59. ayette genel olarak yine bir örtünme ayeti vard›r. Mealen: “Ey peygamber! Han›mlar›na, k›zlar›na ve müminlerin kad›nlar›na (bir ihtiyaç için d›flar› ç›kt›klar›nda) d›fl örtülerini üstlerine almalar›n› söyle. Onlar›n tan›nmas› ve incitilmemesi için en elveriflli olan budur. Allah (c.c.) ba¤›fllayand›r, esirgeyendir.” Son olarak, baflörtüsü siyasi bir simgedir, yasaklanmal› m›d›r, yasaklanmamal› m›d›r gibi tart›flmalar yine gündeme tafl›nd›. Siyaset nedir? Siyaset: bütün meslek grublar›n›n üzerinde bir koordinasyon, ülke içi ve ülkeler aras› alakalar› tüm (idari, yasal, hukuksal) olarak idare etme sanat›d›r. Bu siyaset sanat›n› elinde bulunduran baz›lar› yalanc›, doland›r›c› ve yobaz insanlar bu sanat› da yozlaflt›rm›fllar ve adeta kendi heva heves ve ç›karlar› için kullanmaya bafllam›fllard›r. Ve kendileri gibi olmayan flahsiyetli dürüst insanlar› olabildi¤ince bu kurumdan çeflitli bahanelerle uzak tutma gayreti içerisine girmifllerdir. Biz Avrupa’daki insanlar tabiri caiz ise iki atefl aras›nda kalm›fl›z. Fransa baflörtüsüne yasak getiriyor, Almanya’da bu yönde tav›rlar var. Bir flahs›n ülkesi d›flar›da yaflayan vatandafllar›n›n kisisel hak ve hürriyetinin takipçisi olmal›d›r. Ama maalesef bizim ülkede zaten baflörtüsü yasak. Fransa, Almanya belki ileriki günlerde bu yasaklama iflini daha da geniflletebilir. Ama, kiflisel hak ve hürriyetler aç›s›ndan örnek gösterilen bu ülkeler, savunduklar› demokrasi, hak ve hürriyetler ad›na eksi not alacaklard›r. Saim AYAS olarak, baflörtüsünü devlet kurumlar›nda yasaklama yönünde kanun ç›karmas› do¤ald›r. Cevap: Demokrasi, ço¤unlu¤un az›nl›k toplumunun anayasal ve evrensel hak ve hürriyetlerini keyfi bir flekilde k›s›tlad›¤› ve ortadan kald›rd›¤› bir rejimin ad› olamaz. 8. Devlet memurlar›n›n ve ö¤retmenlerin devlet kurumlar›nda baflörtüsü takmas›, Federal Alman Anayasas›’na ayk›r›d›r. Cevap: Federal Anayasa Mahkemesi, 24. Eylül 2003 tarihli karar›yla, baflörtüsünün anayasal teminat ve koruma alt›nda oldu¤unu vurgulam›flt›r. Bu iddia, böylece en yüksek yarg› mercii karar›yla çürütülmüfltür. Baflörtüsünü yasaklama yönündeki kanun, anayasaya ayk›r›d›r. Özet olarak denilebilir ki, baflörtüsünü yasaklama giriflimi, hukuka, entegrasyona ve sosyal bar›fla vurulan bir darbedir. ❏ ALMANYA Umuda sarılıp, yola çıkmıfltık, Dost düflman tanımaz, sevgisiz nesil Ne hayaller vardı, bilsen Almanya Faydasız nasihat, etmiyor tesir Sefaletten biz de, inan bıkmıfltık Gençli¤im diskoya, barlara esir Dönecektik geriye, salsan Almanya Bizi kendin gibi, yapan Almanya. Gururluydu Mehmed, ondan geçildi Be¤endin sadece, Döner Kebabı Sa¤lık kontrolünde, sa¤lam seçildi Sormaz olduk artık, Haram-Sevabı Zaman zanman, bizle alay edildi Helal mi, Haram mı, bofl ver cevabı Hakareti bize, kalan Almanya. Dana diye Domuz, satan Almanya. ‹fl sahibi olduk, çalıfltık gayrı ‹nsan sevgisi der, önde gidersin Düflünemedik önce, düzü bayırı Kul Haklar›n›, kendin silersin Göremedik senden, umulan hayrı Gast Arbeiter deyip, diflin bilersin Bizi dertten derde, salan Almanya Beyninde flüpheler, yatan Almanya. Bindi Mersedese, flafltı Mehmed’im ‹badetmifl ifl, Cumayı terkettim ‹zine gidince, seni methettim Aflımıza zehir, katan Almanya Unutturdun bize, so¤an tadını Hatırlamaz olduk, dostlar adını Anmıyor kimse, hayırla yadını Aflımıza zehir katan Almanya Yıllarca çalıfltık, seni yücelttik Solingen’de sana, ne canlar verdik Yakıldık, ezildik, sabır gösterdik Bulafltırdın bize, bir çok huyunu Sevince anladık, asıl oyunu Eymedim namerde, asla boynumu Sevdamı narlarda, yakan Almanya. Bilir misin söyle, kara sevdayı Anlarmısın desem, Mecnun Leyla’yı Sı¤ınıp anar mı, dilin Mevla’yı Hakk’ı hakikatı, yutan Almanya. Yaflarken sürdürdün, markınla sefa Ruhlar ölüyor, manada tüm cefa Parandan baflka, göremedik vefa Ruhumu bedenden, çalan Almanya Saplandı ba¤rıma, okun Almanya. Modernleflmifl sende asıl kölelik Ahlakı bozdu, açık filmlerin Ba¤lanmıflız bir kez, bizde delilik Kalsa yer, kısalacak minilerin Kalmamıza bin kez, piflman edildik Uyuttu bizi, sahte ninnilerin Gençli¤i topra¤a, koyan Almanya. Fuhflun bata¤ına, dalan Almanya. Umudum yok, dönmek için geriye Unutturdu Heike’n, Kara Fatma’yı Çan sesi yükselir, Ezan yerine Ö¤rendik sokakta, flört atmayı Çürüdü madende, beden toz ile Dualı dil ile, bira tatmayı Sa¤lı¤ımı benden, alan Almanya. Alkol deryasında, kalan Almanya Dikenliyse sözüm, gülüm de vardır Namus timsaliydi, kara yi¤itler Yanlıflın yanında, do¤runda vardır Rızkım gelsin diye, diskoyu bekler Be¤endi¤im inan, çok yönün vardır Sarıflın, kumral, esmer bir de dilber Güzeli çirkine, salan Almanya. Hayayı miniye, satan Almanya. SEVG‹’yim söylenecek çok sözüm var O¤ullar büyüdü, hovarda oldu Yazmakla bitmiyor, derin sızım var Kızlar kendine, Alman dost buldu Elimde kalan, tek bir sazım var Aile periflan, yuvalar söndü Popunla Türkümü, bozan Almanya Ahvale gülerek, bakan Almanya, Adem Sevgi - Bremen 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 15 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir DOSYA HESSEN 15 fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 “BAfiÖRTÜSÜNÜ YASAKLAMAK, ‹NANÇ ÖZGÜRLÜ⁄ÜNÜ KISITLAMAKLA EfiANLAMLIDIR” Bizler, baflörtüsünü vesile ederek müslümanlara karflı ayırımcılı¤ı yasal hale getirme çabalarının, müslümanlara karflı ön yargıları ve düflmanlı¤ı teflvik etmifl olaca¤ını düflünüyoruz. Biz, IGMG olarak bu tür sorunların, diyalog zemininde çözümlenmesi gerekti¤ine inanıyoruz. Ali BOZKURT IGMG ‹slam Toplumu Milli Görüfl ‹RfiAD ve TANITMA BAfiKANI ilindi¤i gibi geçti¤imiz yıl, Alman Anayasa Mahkemesi, Alman Anayasasına göre, eyaletler düzeyinde yasaklayıcı bir kanun olmadı¤ı müddetçe baflörtüsünün yasaklanamayaca¤ına dair karar verdi. Almanya Anayasa Mahkemesinin bu kararından sonra, Fransa baflta olmak üzere Belçika, Almanya ve Danimarka’da baflörtüsü tartıflmaları yaygınlık kazandı. Fransa, baflörtüsünü yasaklayıcı kanun çıkarmak için dü¤meye bastı. Belçika’da bazı siyasiler yasaktan yana tavır aldılar. Baden-Würtemberg eyaleti, yasa¤ı kanunlaflma sürecine girdi. Bayern ve Afla¤ı Saksonya eyaletleri de yasaklama çalıflmalarını bafllattı. Bu niyet ve çabaları üç ana temelde incelenebilir. B 1) Baflörtüsünü de içine alan tesettürün, ‹slami emirler içerisindeki yeri 2) Yasaklamanın, mevcut hukuk ve anayasaya aykırılı¤ı Yine, Ahzab suresi'nin 60. ayetinde de: "Ey Peygamber! Efllerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına söyle: (Evden çıkarlarken) üstlerine vücutlarını iyice örten dıfl elbiselerini giysinler. Bu, onların iffetli bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sa¤lar" buyrulmaktadır. Bu ayetler ve Hz. Aifle’nin rivayetlerinden hareketle, günümüze kadar, müslümanlar arasında uygulanan tesettürün, bir ‹slami emir ve görev oldu¤u bir gerçektir. Buna ra¤men, müslüman kadınların bir kısmının tesettüre riayet etmemeleri, sadece onların kendi flahsi tercihleridir. Yani, bu durum, tesettüre riayet eden müslüman kadınlar için bir ölçü olarak kabul edilemez. Buna ek olarak, müslüman kadınların tesettüre riayet etmelerinin bazı çevreler tarafından, kadınlara baskı olarak nitelendirilmesinin izah edilecek hiç bir tarafı yoktur. Gerek yasama organları ve gerekse hükümetler, bu iddiadan hareketle ‹slamı yeniden flekillendirme gayretine giremezler. Avrupa’da, anayasalar, hangi dine mensup olurlarsa olsunlar insanlara, bir dine inanma, o dini, hem flahsen, hem de cemaat olarak yaflama, ö¤renme, ö¤retme ve baflkalarına anlatma hakkı ve özgürlü¤ü vermifllerdir. Bu hak ve özgürlük, hiç bir flekilde kısıtlanamaz veya ortadan kaldırılamaz. 3) Müslümanların entegrasyonu- Bundan dolayı, bu yasaklamanın, nun engellenerek, yasal ayrımcılı¤ın insan-hak ve özgürlüklerini garanti- meflrulafltırılması. ye alan Avrupa anayasalarına aykırı Nur Suresi'nin 31. ayetinde kadınlarla ilgili olarak mealen: ve hukuk temelinden yoksun oldu¤u açıktır. "Mü'min kadınlara da söyle: Gözle- ‹nsanlar, gerek dini emirler ve ge- rini (bakmaları haram olan fleyler- rekse kiflisel giyim tercihlerinden do- den) çevirsinler, edep yerlerini koru- layı ayırımcılı¤a ve hak mahrumiye- sunlar -kendili¤inden görünen müs- tine maruz bırakılmamalıdır. Mes- tesna- zinetlerini açmasınlar, baflör- leklerini inancının gere¤i olarak baflı- tülerini yakalarının üzerine salsın- nı örterek icra etmek isteyen bir insa- lar" buyurulmaktadır. Mü’minlerin annesi büyük hukukçu Hz. Aifle validemiz (RA): "Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eyleye, Yüce Allah: "Mü'min kadınlar baflörtülerini yakalarının üzerine salsınlar" ayetini indirince, onlar, eteklerinden bir parça keserek, onunla bafllarını örttüler" demifltir. na ancak saygı duyulmalıdır. Bazılarının dedi¤i gibi, baflörtüsü, ne siyasi, ne de dini bir semboldür. Sadece Müslüman bir bayanın, bir dini vecibeyi yerine getirmesidir. Bu da saygı duyulması gereken ve anayasaların garantiye aldı¤ı bir dini yaflama hakkının kullanılmasıdır. Kamu alanları, çok kültürlülü¤ü ve çok dinlili¤i esas alan Avrupa’da, bu ço¤ulculu¤un, hiç bir kimseye ayrımcılık yapmama ilkesinden hareketle, pek çok farklılıklara ra¤men, uygulanabildi¤i yerler olmalıdır. Baflta ‹slam, Hıristiyanlık ve Yahudilik olmak üzere farklı dinlere mensup insanlar, mensubiyetlerini saklama gere¤i duymamalıdır. E¤er duyarsa, bu, onların baskı altında olduklarının göstergesidir. Dolayısıyla gelece¤in Avrupa’sı bu tür korku ve evhamların üzerine infla edilemez. fiu gerçek hiçbir zaman göz önünden uzak tutulmamalıdır; inançların serbestçe yaflanamadı¤ı ve düflüncelerin özgürce ifade edilemedi¤i Almanya, Fransa, Belçika ve yasaktan yana di¤er Avrupa Birli¤i ülkeleri, dini farklılıklara tahammül edemeyen ve farklı unsurları huzur ve barıfl içinde yaflatamayan ülkeler sınıfına dahil olacak, ayrıca Avrupa’da müslüman düflmanlı¤ı körüklenecek ve bu düflmanlık yasal hale gelecektir. Zaten fiili bir ayrımcılık ve yok sayılma durumuyla karflılaflan Avrupa müslümanlarının, yerleflik toplumlara entegre olma gayretleri de, çok kültürlü anlayıflın ortadan kalkmasıyla, bofla çıkacaktır. Uzun süre din ve mezhep savafllarının yaflandı¤ı Avrupa’da, hukukun temeli, din ve vicdan özgürlü¤ü üzerine kuruludur. Müslümanlar, yasal ve anayasal haklarını elde etmek ve korumak için anayasal haklarını kullanacaklardır. Bunun için, Avrupa devletlerinin, bütün dinlere eflit davranmalarını bekliyor, özellikle ‹slama ve müslümanlara karflı yasaklayıcı ve ayırımcı bir tavır sergilemelerini kabullenmiyoruz. Bizler, baflörtüsünü vesile ederek müslümanlara karflı ayırımcılı¤ı yasal hale getirme çabalarının, müslümanlara karflı ön yargıları ve düflmanlı¤ı teflvik etmifl olaca¤ını düflünüyoruz. Biz, IGMG olarak bu tür sorunların, diyalog zemininde çözümlenmesi gerekti¤ine inanıyoruz. ‹nsanlık de¤erlerinin barıfl içinde yaflandı¤ı ve korundu¤u bir dünya dileklerimizi ifade ediyor, baflörtüsüne karflı yasakçı bir anlayıfl ile hareket edenlerin, hiç bir sorunu çözemeyece¤i gerçe¤inden hareketle, bu hususta, aklı selim ile hareket etmelerini bekliyoruz. ❏ GENÇL‹⁄‹ KAZANMAK Muhammet Nebi Çelik E¤itimci-Psk. Dan›flman [email protected] oplumu meydana getiren en önemli organlardan biri, belki de en önemlisi gençliktir. Gençlik, yar›nlar›m›z› teslim edece¤imiz en önemli varl›¤›m›zd›r. Yar›nlar›m›za onlar karar verecekler; ya ma¤rur yap›p yüzümüzü güldürecekler, ya da bizleri yeni bir kabusa iteceklerdir. Gençli¤imize sahip ç›kabildi¤imiz ölçüde yar›nlar›m›z› teminat alt›na alm›fl oluruz. Çünkü onlar istikbal hazinelerinin birer alt›n anahtar› konumundad›rlar. Toplum bir tarla ise, genç kuflaklar o topra¤a at›lm›fl birer tohum niteli¤indedir. Bu tohumun toprakta canlanabilmesi, yeflerip dallanabilmesi ve meyve verebilmesi toplumun durum, tutum ve davran›fllar›yla flüphesiz yak›ndan iliflkilidir.Toplum bu gençli¤e yön verecek flekilde, onu gerçek hayata haz›rlayacak yolu mutlaka çizmelidir. Öyleyse onlara el uzatmak, bilgi donan›ml›, mant›¤›n›n yan›nda yüre¤inin sesini ihmal etmeyen gençli¤i yetifltirmek, refah seviyesi yüksek toplum olabilmenin en önemli flartlar›ndan birisidir. Bir binay› oluflturan tafl, tu¤la ve di¤er yap› malzemeleri ne derece sa¤lam ise binan›n sa¤laml›¤›ndan o ölçüde bahsedilebilir. Keza toplumumuzun binas›n› oluflturan birer tafl, birer tu¤la mahiyetindeki gençli¤imize ciddi bir mesuliyet hissi kazand›rabilmifl, sevgiyi yüreklerine yerlefltirebilmifl, sevmeyi ö¤retebilmiflsek kendimizi bahtiyar kabul edebiliriz. Gençli¤e b›rak›labilecek en de¤erli miras; onlar›n ebedi hayat› kazand›racak yolda ellerinden tutmak, insan›n et ve kemik olman›n ötesinde gerçek mahiyetini göstermek, ciddi bir terbiye anlay›fl›yla onlara yaklaflabilmek, ça¤›n gerektirdi¤i bilgi ve becerileri kazanabilmeleri için azami derecede gayret sarf etmektir. Bütün bunlar onun ilgi ve kabiliyetlerini dikkate alarak ö¤renci, veli, okul iflbirli¤i içinde iyi bir rehberlikle mümkün olacakt›r. Gençli¤in sadece maddi ihtiyaçlar›na cevap verme, cismaniyetine hitap etme onlar› madde plan›nda tatmin edebilir. Ancak manen tatmin olamayan gençlerin yepyeni kaoslar içinde ç›rp›naca¤› kaç›n›lmaz bir sondur. Bunu engellemek, aileden bafllayarak her türlü sosyal iliflkide onlar›n ruh dünyalar›nda sars›nt›lar yaratacak, nefsanili¤ini dar kal›plar içine itecek ortamlar›n ›slah edilmesi ile mümkündür. Ciddi bir tarih bilincine kavuflturulmufl, aile terbiye süzgecinden geçirilmifl, kendi öz kültürü, gelenek ve görenekleriyle donat›lm›fl,yüksek ahlak ve faziletle ufuklar› geniflletilmifl olan gençler, istikbalde gö¤üslerimizi kabartacak baflar›lara imza atacaklard›r. Vakit çok geç olmadan adeta ifllenmeye haz›r bir cevher niteli¤indeki gençli¤e hiç bir flart koflmadan sevgi ile yaklaflal›m. Önyarg›lardan kurtularak sinemizi açabildi¤imiz kadar aç›p, ummanlar gibi olal›m. Cehalet ve kötülü¤e karfl› mücadele eden, hisleriyle de¤il ulvi duygular›n ›fl›¤›yla yönünü tayin eden gençlerin yetiflmesinde, ebeveynlere büyük sorumluluklar düflmektedir. Ne mutlu istikbal gençli¤i için gayret gösterenlere……. T 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 16 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir MAHKEME KARARLARI 16 HESSEN fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 Güncel mahkeme kararlar› Yar› mesai çal›flma hakk› Büyük ma¤azada çal›flan bir bayan›n yar› mesai çal›flma hakk›na dair mahkeme karar› Yar› Mesai ve K›s›tlama Yasas›’na göre bir çal›flan›n, iflletmeyle ilgili sebepler aksini gerektirmedikçe k›smi zamanl› çal›flma hakk›na sahiptir. Bu gibi sebepler, yar› mesai çal›flma talebi iflverenin ifl organizasyonuyla ilgili kararlar›yla örtüflmedi¤inde geçerlidir. Bundan öte bu talep, ifl organizasyonu konseptini ve bunun arkas›nda yatan iflletme anlay›fl›na önemli ölçüde zarar vermektedir. Federal Çal›flma Mahkemesinde (BAG) görülen davada bu konu bir hal› sat›fl ma¤azas›nda çal›flan bir bayan haftal›k çal›flma saatini 37,5tan 25e indirmek istiyordu. ‹flverense bu talebi reddetmiflti, gerekçe bu çal›flma anlay›fl›n›n kendi ifl ve hizmet konseptine uymamas›. BAG ald›¤› kararla iflvereni yar› mesai talebini kabul etmeye mecbur etti. Karar›n gerekçeler bölümünde, bayan eleman›n daha az süre çal›flmas›yla kimi müflterilerin müflteri iliflkisi kurmak istemesi durumunda bayana raslayamama ihtimali yükseldi¤i, ancak iflverenin müflteri hizmet anlay›fl› vurgulayan bir konseptte ›srar etmesi halinde uygun oldu¤u söyleniyor. Ancak, yeni elemanlar›n al›nmas›yla ayn› konseptin gerçeklefltirilmesi mümkünse, bayan›n daha az çal›flmas› zararl› de¤ildir. Hal› sat›fl ma¤azas›n›n haftada 60 saat aç›k olmas› gözönünde bulunduruldu¤unda durum bunu gerektirmektedir. Bu ma¤azada iflveren sat›fl eleman› arayan bir müflterinin eleman bulmas› için zaten tedbirler almak zorundad›r. Bu nedenle bayan›n daha az çal›flma iste¤i iflletmenin organizasyon konseptini ihlal etmiyor. Karar no: BAG, 9 AZR 665/02. ‹nflaat hukukunda sözleflme Sözleflmesiz yap›lan iflin ücreti talep edilemez Ola¤an bir inflaat sözleflmesinde flu madde yer al›r: "Görevini ifa eden inflaatç›n›n müteahhidin yaz›l› emri olmaks›z›n ya da kendi kendine sözleflmeden saparak yapt›¤› ifller ücrete tabi de¤ildir." Bu madde, acilen al›nmas› gereken tedbirler sonucunda yap›lmas› talimat› verilen iflleri kapsamaz. Frankfurt Eyalet Yüksek Mahkemesi (OLG) bu do¤rultuda ç›kard›¤› karar›nda bir müteahhidi yap›lan ek ifllerin ücretini ödemeye mahkum etti. Apart›man›n inflaat›n›n çabuk bitmesi gerekti¤i için müteahhidin mimar› ondan izin almadan inflaatç› flirkete belirli do¤al gaz ve içme suyu ba¤lant›lar›n› kurma talimat› verdi. Müteahhit ise sonradan bu ifller için ödeme yapmay› reddetti, gerekçe kendisinin önceden yaz›l› olarak onay vermemifl olmas›. Müteahhit yukar›da an›lan sözleflme maddesine göndermede bulundu. Ancak, OLG yarg›çlar›na göre bu sözleflme maddesi dava konusu olayda uygulanmamal›d›r. Bu maddenin amac›, müteahhidin ek masraflar hakk›nda önceden bilgilendirilmesidir. Ancak, yaflanan olayda müteahhidin masraflar kalemini denetleyebilmesi hedefi uygulama bulmamaktad›r. Acil durum nedeniyle müteahhidin kendisine zaten en bafl›ndan zaman kalmam›flt›. Zaman olsayd›, müteahhit sakin sakin baflka çözümleri arard› ve yollar› tart›p biçerdi. Öte yandan, inflaatç› flirket acil durumlardaç müteahhidin ek ifli yaz›l› onayla vermesini bekleyemez. Hatta, yaflanan olayda dava konusu edilen ek ifllerin alternatifi de yoktu. Nitekim, apart›man dairelerinin do¤al gaz ve su ba¤lant›s› olmadan kiraya verilmesi imkans›z olurdu. Karar no: OLG Frankfurt, 24 U 188/00. Çocuklar›n ebeveynlerine bakma yükümlülü¤ü Anne ya da baban›n çocuklar› kendi aile kasalar›nda harcad›klar› paradan artmas› durumunda, bu paray› ebeveynlerinin geçimlerinde kullanmak durumundad›rlar. Federal Adalet Divan› (BGH) bu karar›, ebeveynlerine bak›m paras› ödemek zorunda b›rak›lan itiraz baflvurusu davas›nda ald›. Sosyal Yard›m Dairesi bu kad›n›n yafll›lar yurdunda yaflayan annesine yurt masraflar›n› ödemek maksad›yla yard›m vermeyi kabul etmiflti. Sosyal Yard›m Dairesi bu yard›mlar› yafll› kad›n›n k›z›ndan iade istedi, ancak kad›n›n k›z› önceleri iflsizdi ve iflsizlik yard›m› al›yordu. Çflsizlik yard›m›n›n ödenmesinin bitiminden sonra kendi geliri kalmad›. Kad›n›n damad› ayda 6.000 Euro net maafla sahipti. Bu evli çiftin çocu¤u yok ve yar› yar›ya paylaflt›klar› bir evde oturuyorlar. BGH yarg›çlar› kararda bak›m paras› ödeme yükümlülü¤ü olanlar›n, kendi hayat›n› idame etmek için kullanmad›¤› parasal kaynaklar› sosyal yard›m dairesine sunmas› gerekti¤ini aç›klad›. Bu durum, bu paralar›n miktar› kendi özlük hakk›n›n alt›nda kalsa dahi böyledir. Dava konusu olayda durum budur, çünkü kocan›n maafl› kad›n›n k›z›na ödemesi gereen aile bak›m›na fazlas›yla yetmektedir. Bir kocan›n kar›s›na ödemesi gerkeen bak›m paras›n›n miktar› her iki eflin net gelirine göre belirlenmektedir. Kad›n›n k›z› evli olmas› itibar›yla annesinin geçimine az bir katk› sa¤lamakla yükümlüdür, bu itibarla iflsizlik paras›n›n bitimine kadar annesine bakmakla yükümlüdür. Kad›n›n k›z› iflsizlik paras› ödemelerinin bitiminden sonra, kocas›na karfl› olan cep harçl›¤› hakk›ndan annesinni geçimine katk› sa¤lamal›d›r. Cep harçl›¤› kendi ihtiyac›nda kullan›lmamak kayd›yla bak›m ödemesi alan›nda gelirden say›l›r. Kocan›n yafll› kad›na dolayl› yoldan da olsa bak›m ödemesi yapma yükümlülü¤ü önceden de sonradan yoktur. Bir koca kar›s›na ödedi¤i cep harçl›¤›n›n nereye ve nas›l harcanaca¤›na kar›flamaz. Karar no: BGH, IÎÎ ZR 122/00. Velayet hakk› Okul e¤itimi hakk›nda bilgilendirme zorunlulu¤u 15 yafl›nda bir k›z çocu¤u babas›yla görüflmeyi tamamen reddedirse, baban›n çocu¤un e¤itim durumu hakk›nda anneden her türlü bilgiyi alma hakk› sakl›d›r. Hatta, annenin karnelerin kopisini babaya ulaflt›rma zorunlulu¤u dahi vard›r. Hamm Yüksek Eyalet Mahkemesi (OLG) baban›n bu yöndeki bir dava dilekçesini hakl› buldu. OLG karar›n gerekçesinde çocu¤un bunu reddetme yönündeki bir talebinin önemsiz oldu¤unu vurgulad›. Baban›n talebi ancak, çocu¤un huzuru ve rahat›na ayk›r› düflmesi gerekçesiyle geri çevrilebilir. Çocu¤un huzuru ve rahat› objektif yönlerden de¤erlendirilmelidir. Objektif kriterler, keyfi olmayan ak›lc› dayanaklara dayan›r. 15 yafl›ndaki k›z çocu¤u bak›m paras› ödeyen bir baban›n kendisiyle ilgili haklar› oldu¤unu bilmelidir. Nafaka hakk›n›n karfl›l›kl› görev ve yükümlülükler getirdi¤i k›z çocu¤una anlat›ld›¤›nda bu durum çocu¤un huzur ve rahatn›a ters düflmez. Dahas›, okul karneleri sakl› tutulmamalar› hakl› bulunabilecek günlük kay›tlar› gibi de¤ildir. Karar no: OLG Hamm, 7 UF 98/03. Otomobil al›m› Bir yeni araç üretildi¤i günden 12 ay sonra sat›l›rsa art›k yeni araç olarak sat›lamaz. Federal Adalet Divan› (BGH) bir otomobil sat›c›s›yla al›c› aras›nda yaflanan davada bunu karara ba¤lad›. Al›c› 2000 Haziran ay›nda s›f›r kilometre bir araç ›smarlam›flt›. Sat›fl sözleflmesinde flu ifade kullan›l›yor: "Yeni Otomobil Kesin Siparifli." 2000 y›l› A¤ustos ay›nda al›c›ya Kas›m 1998’de üretilen bir otomobil verilir. Ayn› model araç 1998’den 2000’e de¤iflikl¤e u¤ramadan üretildi. Al›c› bu durum karfl›s›nda sat›fl sözleflmesinin kat edilmesini ve al›m sat›m iflleminin geri döndürülmesini istedi, çünkü verilen araç sözleflmedekinin aksine fabrika ç›k›fll› yeni de¤il. BGH yarg›çlar› karar›n gerekçeler bölümünde yeni otomobil tan›mlamas›n› tarif etti. Buna göre bir araç, ayn› arac›n bu modeli kesintiye u¤ramadan üretilmeye devam ediliyorsa, araç uzun süredir ayn› yerde durmaktan dolay› bozulma göstermiyorsa ve üreimiyle sat›fl günü aras›nda 12 ay geçmememiflse yenidir. BGH yarg›çlar› bundan öte arac›n depolanma süresinin otomobilin de¤erinin biçilmesinde önemli bir faktör oldu¤u belirtti. Yeni araç al›c›s›n›n gözünde arac›n uzun süredir depoda durmas› otomobilin de¤erini düflüren bir durumdur. Araç üretim fabrikas›ndan ç›kt›¤› na eskimeye bafllar. Arac›n durumu zaman içerisinde malzemenin yorulmas›, oksidasyon ve di¤er fiziksel de¤ifliklikle nedeniyle kötüleflir. Hatta, optimal koflullar alt›nda korunmas› durumunda bile arac›n eskimesi süreci yavafllar, ama durdurulamaz. Karar no: BGH, VIII ZR 227/02. Afl›r› h›zl› seyirde telefon görüflmesi özür olamaz Bir otomobil sürücüsü seyir halindeyken, h›z› tahdit eden bir trafik iflaretini telefonuyla görüflme yapt›¤› için fark etmediyse, bir anl›k gaflet gibi bir gerekçeye baflvurup kendini hakl› ç›karamaz. Hamm Yüksek Eyalet Mahkemesi (OLG) bir otomobil sürücüsünün itiraz baflvurusunu geri çevirdi. Sürücü bir önceki mahkemede kendisini para cezas›na çarpt›ran ve bir ayl›k sürüfl yasa¤› getiren karar›na itiraz baflvurusu yapm›flt›. OLG yarg›çlar› seyir halindeyken telefon görüflmesi yapan bir sürücünün, kendisinin bu itibarla dikkatinin da¤›labilece¤ini ve bu nedenle arac›n kontrolünü kaybedebilece¤ini bilmesi gerekti¤ini belirttiler. Bir sürücünün sahip olmas› gereken afl›r› dikkat bu durumda sergilenmedi¤i için itiraz baflvurusu yapan sürücü anl›k gaflet gibi bir gerekçeye baflvuramaz. Bundan öte, seyir halindeyken sürücünün araç içinde serbest görüflme cihaz› olmaks›z›n telefon görüflmesi yapmas› yasaya ayk›r›d›r ve para cezas› gerektirebilir. Karar no: OLG Hamm, 2 Ss O¤Î 474/03. Sosyal sigorta hukuku Çal›flan ortak için prim ödemeleri Bir iflverenin çal›flanlar›n›n emeklilik prim ödemeleri ba¤›ml› bir ifl iliflkisi sözkonusuysa (Gelir Vergisi Yasas› 3.Madde Nr.62) vergiden muaft›r. Bu itibarla bir limited flirket (GmbH) flirkette çal›flan bir ortak için ödedi¤i sosyal sigorta ödemeleri için gelir vergisi ödeme mükellefi de¤ildir. Bu durum, çal›flan ortak flirketin sermayesine % 50 oran›nda ortak olsa dahi de¤iflmez. Niedersachsen Eyaleti Maliye Mahkemesi bu do¤rultuda karar ald›. Gerekçe: çal›flan ortak ayn› zamanda flirketin Genel Müdürü olsayd›, ba¤›ml› bir ifli iliflkisi sözkonusu olmazd›. Böyle olsayd›, Genel Müdür kendi ba¤›ml› iflçi statüsünü ilga edebilir, ya da zay›flatabilirdi. Bu karara temyiz baflvurusu yap›ld›. Federal Maliye Mahkemesinde davan›n numaras› VI R 16/03. 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 17 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir DOSYA HESSEN 17 fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 TBMM Meclis Tutanaklar›ndan 14 y›l önce... Tarih 2 May›s 1985. Tek bafl›na ANAP iktidar› dönemi. Meclis'te bir yasa tasar›s› görüflülüyor: ‹mar Yasas›. Halkç› Parti Kayseri Milletvekili (1948 do¤umlu, inflaat mühendisi) Mehmet Uner ve arkadafllar› taraf›ndan verilen önerge: 'Yap› ruhsat› almak için dilekçeye zemin etüdü projesi (arazinin depreme uygun oldu¤una iliflkin bilimsel rapor) eklenmesi zorunludur.' fiimdi tutanaklar› okuyal›m: Baflkan: Komisyon üyeleri ve hükümet bu önergeye kat›l›yor mu efendim? Bay›nd›rl›k, ‹mar, Ulaflt›rma ve Turizm Komisyonu Baflkan› ‹brahim Özdemir ‹stanbul: Kat›lm›yoruz efendim. Devlet Bakan› Kaz›m Oksay (Bolu): Kat›lm›yoruz efendim. Bunun üzerine önerge sahibi Mehmet Uner söz al›yor. Yine tutanaklardan: Her yerleflim yeri do¤al çevrenin bir parças›d›r. Düzenli, dengeli ve sa¤l›kl› yerleflimin bafl koflulu, yer seçiminin uygun yap›lmas›na ba¤l›d›r. Yasa tasar›s›nda jeolojik özelliklerin gözönüne al›nmad›¤› görülmektedir. Oysa ülkemiz do¤al afetler aç›s›ndan böylesine bir ihmalin sonuçlar›na katlan›r gibi olmad›¤›n› yaflayarak ö¤renen ve bunu en iyi bilen ülkelerden biridir. Ülkemiz do¤al afetler ve jeolojik nedenlerden kaynaklanan ve yaratt›¤› sonuçlar aç›s›ndan da do¤al afetlerin en ac›mas›z› olan depremlerin yo¤un olarak yafland›¤› ülkelerden biridir. Yüzde 92'si deprem bölgesi içinde olan ülkemizde nüfusun yüzde 95'i deprem tehlikesi alt›nda yaflamaktad›r. Sanayimizin yo¤un oldu¤u kentlerimizin yüzde 75'i, barajlar›m›z›n yüzde 4l'i, birinci ve ikinci derecede tehlikeli deprem bölgelerinde yer almaktad›r. Bu verilere ülkemizde bir y›lda 1.1 y›k›c› deprem oldu¤unu da eklersek, bu konuda ciddi kurallar›n konulmas›n›n ne kadar zorunlu oldu¤u kendili¤inden anlafl›l›r. Ülkemizde sadece son 45 y›lda depremlerden 60 bin kifli hayat›n› kaybetmifl, 400 bin konut y›k›lm›flt›r. Yaln›zca depremlerin yol açt›¤› ekonomik de¤er kayb›n›n en az 15 Atatürk Baraj›'n› yapabilecek boyutta oldu¤u anlafl›l›r. Depremin ülkemizde yol açt›¤› zararlar Japonya'ya oranla 30 kat daha fazlad›r. Bu bize cevre planlamas›nda jeolojik bilgilerden yararland›¤›m›z takdirde zarar›m›z›n 30 kat azalt›labilece¤ini gösteren somut bir örnektir... Bu durumu yaratan en önemli neden, jeolojik incelemeler sonucu sak›ncal› görülen yerlerin yerleflime aç›lmas›yla, jeolojik inceleme yap›lmaks›z›n iskana (yerleflime) izin verilmesi olgular›d›r. BAfiKAN: Say›n Uner toparlay›n›z lütfen. Mehmet Uner (devamla): ‹l ve ilçe imar iflleri kurullar›nda jeoloji mühendisli¤i disiplininin temsil edilmesi yan›nda, belediyelerde jeoloji mühendislerinin istihdam›na geçilmesi sa¤lanmal›d›r. .. Bu hizmetlerin imar yasas› kapsam›na al›nmas› önemlidir. BAfiKAN: Say›n Uner lütfen tamamlay›n›z. Zaman›n›z üç dakika geçiyor. Müsamaham›z› kötüye kullanmay›n. Mehmet Uner (devamla): Beni dinledi¤iniz için teflekkür ederim. BAfiKAN: Teflekkür ederim. Önergeyi oylar›n›za sunuyorum. Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemifltir. BAfiÖRTÜSÜ VE BAfiÖRTÜLÜLER aflörtüsünden dolayı Türkiye’de olNAMUS Efi‹TT‹R du¤u gibi, Almanya’da da baflörtüBAfiÖRTÜSÜ MÜ?... lülerin baflı a¤rımaya devam ediMilli sınırlarımız dıflında, bizimle ilyor. Bir metre kumafl yüzünden koparıgili geliflmelerin en büyük sevabı, günahı lan fırtınanın sebebini anlamakta artık ve sorumlulu¤u yine bize aittir. Kendi zorlanmıyoruz, çünkü; baflörtü karflıtları, insanımızdan esirgedi¤imizi, ona, hakkı bazen dolaylı, bazen satır aralarında, baoldu¤u halde, çok gördü¤ümüzü, baflkazen de açıkça, gerekçeli tavırlarını ortaya larından istemekte epey zorlanıyoruz. koyuyorlar. Bunlar, insan hak ve hürriyetinden Federal Almanya Anayasa Mahkedüflünce hürriyetine, hatta din hürriyetimesi, Fereshta Ludin’in baflörtülü oluflu ne kadar bilinen meselelerdir. yüzünden u¤radı¤ı ma¤duriyeti, "kararAlmanya’da baflörtüsüyle ilgili, günsız bir karar"la siyasilere havale etti¤i lerce kamuoyunda fırtınalar koparılırgünden beri Alman Kamuoyu’nda ken, Türkiye’deki baflörtüsü yasa¤ı/bas"Baflörtüsü" hararetle tartıflılmaktadır. kısı/zulmü de karflıtların tezlerini kuvDemokrasi, insan hak ve hukuku, vetlendirici referanslar olarak gösterildüflünce ve inanç özgürlü¤ü ve azınlık AT‹B Genel Sekreteri mekten geri kalmadı. Özet olarak: Müshakları gibi birçok konuda Türkiye’ye lüman bir ülke olan Türkiye, baflörtülüledersler veren, örnek olma iddiasında re karflı malum politikasına devam ederolan Almanya, "Baflörtüsü" konusunda: ken, biz, hristiyan bir Batı ülkesi olarak, niçin daha fazla 1- Peflin hükümlü tolerans gösterelim, fleklindeydi. 2- Yeterli bilgiden yoksun “Baflörtüsü” ile ilgili yazımızda sözkonusu olan Al3- "Müslümanlar geliyor!" korkusuna hakim man Anayasa Mahkemesi kararında da, baflörtüsü; “dini 4- Kendisi gibi olmayanlara karflı tahammülsüz sembol” olarak zikredilmifl. Baden-Würtemmberg FDP’li 5- Belli siyasi partiler tarafından istismara müsait Eyalet Adalet Bakanı Corinna Wervigk-Hertneck, Bütün bunlara ra¤men, sadece inançtan kaynaklanan “Baflörtüsü gibi di¤er dinlere ait sembolleri de ya okul baflörtüsü ba¤lama meselesinde, bazı eyaletler ve siyasi sınıflarından kaldıraca¤ız, veya hepsine müsade edepartilerin tutumları da taktire flayandır. ce¤iz.” (Der Spiegel, 43/2003) Bir metre bez üzerine koparılan fırtına: Bir dine bu kadar peflin hükümlü, cahilane, hatta Köy kadını, fabrika iflçisi, temizlikçi veya ev kadıdüflmanca bakıflı/de¤erlendirmeyi dünyanın neresinde nın›n baflörtüsü dikkat çekmez, kimseyi rahatsız etmezgörebilirsiniz?.. Kim demifl, ‹slam’ın sembolü baflörtüsüken, yeni neslin baflörtüsünden niçin ürkülüyor, bu bir dür?.. Müslümanlar sadece kadınlardan mı ibarettir? metre bez yüzünden fırtınalar De¤ilse, erkek müslümanın semBaflörtüsünün altında saklı olan, ka- bolu nedir acaba? Baflörtüsü koparılıyor? Almanya’nın haftalık gaze- fadır, beyindir. Bu kafalar; okuyan, ba¤lamadı¤ı halde, -belki- birtesi "Die Zeit" 25.9.03 tarihli ço¤undan daha fluurlu müslünüshasında: "Baflörtüsü eflittir düflünen, ilim ve meslek sahibi, top- man olan kadınları hangi katekadına baskı eflittir ‹slamcılık lumda flahsiyeti ve fikriyatıyla ken- goriye dahil edeceksiniz? eflittir özgürlük ve demokrasi Yanılgı, eksik ve yanlıfl dine yer edinme, kabul görme hede- de¤erlendirme, tehdidi" bu düz formülle geçerlisadece hristiyanli¤ini kaybetmifltir artık. Mesele, fi olan hanımefendilere aittir. Bu ör- larda de¤il, müslümanlarda da örtüyle ilgili olmaktan ziyade, tü; birçok art niyetli, önyargılı ve aynı orandadır. Dini, flekilde göörtünün altında saklı olanla ilren, görmek isteyen dindarla, lakonunun cahili olanların iddia etti¤i ikli¤i veya modernli¤i flekilde gilidir." Baflörtüsünün altında saklı gibi, "‹slam’ın sembolü" de¤ildir. Bu gören, görmek isteyen arasında olan, kafadır, beyindir. Bu kafaaçısından hiçbir fark örtü; kadınlı¤ı fleheni arzularının zihniyet lar; okuyan, düflünen, ilim ve yoktur. Hiç flüpheniz olmasın; meslek sahibi, toplumda flahsiye- tatmininde kullanan ahlaksızlı¤ın, dindarı, baflörtü eflittir namusluti ve fikriyatıyla kendine yer tüketim sisteminin mal alımı ve satı- luk eflittir dindarlık, entel-laik’i, edinme, kabul görme hedefi olan açıklık eflittir ilericilik eflittir kehanımefendilere aittir. Bu örtü; mında reklam aracı olarak istismar malizm eflittir batıcılık, olarak birçok art niyetli, önyargılı ve etti¤i, pazara döktürdü¤ü, deflifre kadınımızla beraber de¤erlerimikonunun cahili olanların iddia ettirdi¤i kadınlık hazinesinin üzeri- zi, toplum barıflımızı, herc-ü etti¤i gibi, "‹slam’ın sembolü" merc etmeseydiler, sinsi planlara de¤ildir. Bu örtü; kadınlı¤ı flehe- ne çekilen ar perdesidir. (bilerek veya bilmeyerek) çanak ni arzularının tatmininde kulla- Bu örtünün öncekilerden baflka bir tutmasaydılar, Almanya gibi bir nan ahlaksızlı¤ın, tüketim sisteülkede de böyle bir karar çıkminin mal alımı ve satımında tarafı daha var: Bu örtüde bir zera- mazdı. Konuya bu açıdan bakılreklam aracı olarak istismar et- fet, asalet, estetizm ve flahsiyete bü- dı¤ında, Batı’lı siyasilerin, devlet ti¤i, pazara döktürdü¤ü, deflifre rünmüfl kapasite vardır. Bir ‘öz’e adamlarının, bizimkilerden pek ettirdi¤i kadınlık hazinesinin merhametsiz olduklarını söyledönüfl, bir fluurlanma, kendini yeni- memek de, baflka türlü bir merüzerine çekilen ar perdesidir. Bu örtünün öncekilerden den keflfetme vardır. hametsizlik olurdu. baflka bir tarafı daha var: Bu örLaiklik-‹slam gerilimini Avtüde bir zerafet, asalet, estetizm ve flahsiyete bürünmüfl rupa’daki Türkler arasında da Türkiye paralelinde kapasite vardır. Bir ‘öz’e dönüfl, bir fluurlanma, kendini yaflamaktayız. Birço¤umuzun övünerek, “bizden” deyeniden keflfetme vardır. di¤i, öyle görmek istedi¤i Türk kökenli parlementerin, "Die Zeit"ın yukarıda verdi¤imiz yorumundan:"Buflurada veya buradaki toplantılarda Avrupa’daki Türkleri nun aydınlık tarafı da var, o da insan haysiyetinin ifadetemsilen arz-ı endam edenlerin, halet-i ruhiyelerindeki o sidir: Kendi hür iradesiyle baflörtüsü ba¤layanların sayıezilmiflli¤i, geri kalmıfllı¤ı, efendilerine yaranma gayretlerini gördükçe, fikren ve cismen flahsiyeti oturmamıfl zası giderek ço¤alırken, baflörtüsü; hristiyanların haç, yavallılara, hem onlar adına, hem de kökü bizden olması hudilerin takke’yle dinlerine ba¤lılıklarının ifade etmelehasebiyle, kendi adıma üzülüyorum. ri gibi de¤erlendirilebilir. Çünkü, saçları kapatmak; kimAma daha çok üzüldü¤üm, hatta kahroldu¤um taraf li¤in pekiflmesini ve kendine saygının güçlenmesini ise; dini-imanı, camisi-cemaatı ile kitlelerin temsilcileriteflvik ediyor. Müslüman kadınların ço¤u, baflörtülü olanin “temsil” yetkisinden uzak, geliflmelerden bihaber, içirak yabancı mekanlarda daha özgürce hareket edebildikne kapanık, “dava”sına sahip çıkamayacak kadar bilgilerine inanıyorlar. Bu ülkedeki baflörtülüler artık uzun den, medeni cesaretten yoksun olanlardır. zamandan beridir baskı altında, sindirilmifl, eve kapatılSonuç olarak: Baflörtüsü örtmekle, namuslulu¤un ve mıfl mahluklar de¤illerdir. Bunların birço¤u tahsilli, ayörtmemekle namussuzlu¤un tarifi çıkarılamayaca¤ı gibi, dın, modern kadınlardırlar. Onlar, bazen bilgisayar uzdinin/dindarlı¤ın tarifi/sembolü de bununla ba¤lantılı manı, bazen postane veya sigorta kurumlarında memur, olarak yapılamaz. bazen de, e¤er müsade edilirse, ö¤retmendirler. B Mahmut AfiKAR 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 18 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir GEREKL‹ B‹LG‹LER 18 HESSEN fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 HAYATA BAKIfi aflad›¤›m›z dünyada dengeler bozuk. Hayata hep tek yönlü bak›l›yor. Kuvvetlinin kuvveti hak sebebi sayarak do¤runun yerine yanl›fl›n, faydal›n›n yerine zararl›n›n, güzelin yerine çirkinin, Hakk›n yerine bat›l›n kondu¤u bir dünyada yafl›yoruz. ‹brahim ‹flte böyle bir dünyada GÜMÜfiO⁄LU iyinin ve güzelin olabilmesi için herkes çal›fl›p do¤ruyu bulam›yor. Biz Avrupa`da yaflayan insanlar olarak özellikle inanan, inanc›n› yaflama mücadelesi verenlere çok görev düflüyor. Görevimiz nedir?: 1- Önce inand›klar›m›z› iyice anlamak ve kavramak zorunday›z. 2- Anlay›p kavrad›¤›m›z bilgi ve birikimleri, önce kendi hayat›m›zda, sonra s›ras› ile aile, akraba, dost ve çevremizle paylafl›p anlatmak zorunday›z. 3- Kendimizi dizayn etmeliyiz. Bu dizayn› yaparken a- Temel eserleri okumal›y›z. (Kur`an ve sünnet kaynakl› eserler) b- Mutlaka itikadi ve ictimai hayat›m›za zarar vermeyecek bir adet günlük gazete takip etmeliyiz. (Milli Gazete) En az bir adet ayl›k dergi okumal›y›z. (Milli Görüfl Perspektif veya Anadolu Gençlik) c- Televizyonlar toptan zararl› hale gelmifltir. En iyi TV`de bile söylenenlerin 10`undan 8`i do¤ru ise 2`si yanl›fl konuflulur hale geldi. Oda iki yanl›fl› kabullendirmek için. Kendi öz kimli¤imize hitap eden TV`leri takip etmeliyiz. K›ymetli dostlar; k›saca çetin bir zamanda her fleyin iyice kar›fl›p tozduman oldu¤u bir ortamda yafl›yoruz. E¤er iyiye güzele ulaflma arzumuz olursa; bu arzumuz do¤rultusunda Allah (C.C) yard›mc›m›z olacakt›r. Bu vesile ile geçmifl Kurban Bayram›n›z› en içten dileklerimle kutluyorum. 1 Muharrem 21 fiubat Hicri y›lbafl›n›n insanl›¤a hay›r ve saadet getirmesini niyaz ediyorum. Selam ve dualar›mla... Y V‹TAM‹N ÇEfi‹TLER‹NE GENEL BAKIfi Bu say›m›zdan itibaren sizlere vitaminler hakk›nda bilgiler verece¤iz. ‹lk olarak genel bilgiler veriyoruz. Önümüzdeki say›da A vitamini hakk›nda genifl bilgilerini bulacaks›n›z. itaminler Kimyasal Özelliklerine Göre Bafllıca ‹ki Sınıfta Toplanabilir: Suda çözünen vitaminler (B vitaminleri ve vitamin C) * Suda çözünen vitaminler ba¤ırsakta emildikten sonra kullanılacakları dokuya kan dolaflımıyla taflınır. Her birinin suda çözünürlük derecesi farklıdır. Bu derece vücuttaki da¤ılımlarını da etkiler. Suda çözünen vitaminler gere¤inden fazla alınırsa dokularda belirli bir ölçüde depolandıktan sonra idrarla vücuttan dıflar› atılır. dokusunda ve daha az ölçüde üreme B2 Vitamini organlarında depolanır. K vitamini Süt, peynir, yo¤urt ve koyu yeflil vücutta göreli olarak çok az depolayapraklı sebzelerde. nır. B6 Vitamini * Ya¤da çözünen vitaminlerin Kümes hayvanları, sı¤ır ve koyun çok çeflitli ifllevleri vardır. Vitamin A eti, karaci¤er, yumurta ve sütte. gözde a¤ tabakadaki proteinlerle birB12 Vitamini leflerek karanlıkta görmeye yardımcı Karaci¤er, et ve yumurtada. olur. Vitamin D canlının büyümesi, C Vitamini özellikle kemik geliflmesi için kalsiPortakal, mandalina, greyfurt, liyum metabolizmasında önem taflır. Vitamin E de hayvanlarda büyümeyi mon, havuç, çilek, kavun, taze kırmıhızlandırır, eksikli¤i bazı hayvan türzı ve yeflil biber, lahana, maydanoz, lerinde kısırlı¤a yol açar. Vitamin K kuflburnu ve yeflil sebzelerde. kanın pıhtılaflmasında yer alan enD Vitamini zim süreçlerinde gereklidir. Balıkya¤ı, süt ve tereya¤ında. * B vitaminleri serbest halde et* Ya¤da eriyen vitaminlerin fazla E Vitamini kinlik gösteremez. Vücuttaki ifllevleBu¤da, pirinç, mısır, çavdar, madozda alınması, toksik etki göstererul, yerfıstı¤ı, badem, susam, ceviz, rek zehirlenmelere neden olur. Di¤er rini yerine getirebilmeleri için pek zeytinya¤ı, ayçiçek ya¤ı, mısırözü vitaminlerin fazla alınması sonucu, çok kimyasal süreçten geçmeleri geya¤ı, pamukya¤ı ve yeflil sebzelerde. fazla olan miktar idrar yoluyla atılır. rekir. Baflka maddeler ya da molekül K Vitamini Normal, sa¤lıklı bir birey, dengeli Et, karaci¤er, domates, kabak, parçalarının eklenmesiyle koenzim beslendi¤inde herhangi bir vitamin karnıbahar, ıspanak ve di¤er yeflil ifllevlerini yerine getirebilirler. yetersizli¤i oluflmaz. yapraklı sebzelerde. * Vitamin C’nin fizyolojik ifllevleV‹TAM‹N ÇEfi‹TLER‹ ri iyi bilinirse de metabolizma mekaVE BULUNDUKLARI nizmaları çok açık de¤ildir. Vitamin YERLER C difl ve kemiklerin büyümesi, deri A Vitamini altı dokuların ve kan damarlarının Karaci¤er, ya¤sız et, süt, tebütünlü¤üyle yaraların iyileflmesi reya¤ı, yumurta, yeflil ve sarı için gereklidir. Son yıllarda ortaya atılan ve do¤rulu¤u tartıflmalı olan sebzelerde. Limon Suyu: Limon sert ve suyu zor bir görüfle göre yüksek miktarda ViB Vitamini çıkıyorsa, kesmeden evvel bir iki dakika tamin C alınması nezleyi önledi¤i giTahıllar, ya¤sız et, böbrek, sıcak suya batırıp sonra kesmek gerekir. O bi enfeksiyonlara karflı direnci de arzaman suyunun daha kolay çıktı¤ını göreyürek, beyin, karaci¤er, yerfıstırır. ceksiniz. tı¤ı, tavuk, ceviz, yumurta, keYa¤da çözünen vitaminler Rutubet: Normal odada bile tuzluk rupek ekme¤i ve ya¤lı tohumlar(A, D, E ve K vitaminleri) tubetlenir, dökülmesi zorlaflır, delikleri tıda. * Ya¤da çözünen vitaminler bakanır. Bunu önlemek için tuzlu¤un içine B1 Vitamini ¤ırsaklardan safra tuzlarının yardıbirkaç pirinç tanesi atın, bütün rutubeti Bu¤day, pirinç, mısır, yumıyla emildikten sonra lenf sistemiyemecektir. Arada bir de de¤ifltirmeyi laf, darı, çavdar ve bunlarla yale vücudun çeflitli bölgelerine taflınır. unutmayın. pılan besinlerde, kepek ekme* A ve D vitaminleri öncelikle kaÇöp Kutusu Kokusu: Mutfa¤ınızdaki raci¤erde, E vitamini vücuttaki ya¤ ¤inde, mantarda. çöp kutusunun pis kokusundan kurtulmak için koku giderici olarak tuvaletlerde kullandı¤ınız ernetlerden yararlanabilirsiniz. Çöpleri naylon torbayla koymayı alıflkanlık haline getirin. Erneti çöp kutusuda daha fazla oldu¤u görülüyor. BD’li bilim adamlarına göre kiflinin do¤du¤u ay ile genun dibine yerlefltirip üzerine naylon torHangi ayda hangi hastalık lecekte yakalanma ihtimali taflıdı¤ı hastalıklar arasınbayı koyun. OCAK: Alzheimer, flizofreni ve solunum yolları rahatsızda bir iliflki var. Sıcak ‹çecekler: Camdan yapılmıfl bir lı¤ı, respiratuvar sinsitiyal virüs enfeksiyonu (RSV). Ekimde do¤anların ise astıma yakalanma ihtimali daha kaba sıcak sıvı dökecekseniz, kabın kırılfiUBAT: Alzheimer, flizofreni, manik depresyon ve sara. yüksek. Uzmanlar bunu bebeklerin çevre koflullarına karflı maması için önlem almanız gerekir. Sıcak MART: Alzheimer, flizofreni, otizm, narkolepsi (uyku bohassas olmasına ba¤lıyor. içece¤i içine dökmeden önce kaba küçük zuklu¤u), Hodgkin`s hastalı¤ı, multipl skleroz (MS), manik Sa¤lık kayıtlarını inceleyen ve hastanın do¤du¤u ay ile yabir kaflık koyun. Kabı ıslak bir bezin üzeridepresyon ve sara. kalandı¤ı hastalıkları karflılafltıran uzmanlar ilginç sonuçlara ne koyun, sonra doldurun. N‹SAN: Lösemi, disleksi, ö¤renme bozuklukları, Parkinulafltı. California Üniversitesi’nden arafltırmacı Allan Smith, Yumurtanın Çatlamaması ‹çin: Rafason hastalı¤ı, manik depresyon, motor nöron hastalı¤ı (ALS). ‘‘‹nsanların dünyaya geldikleri ayın bazı hastalıkların ortaya dan yumurtaları piflirece¤iniz kabın içine MAYIS: Disleksi, ö¤renme bozuklukları, multipl skleroz, çıkıflında rolü olabilir’’ derken genetik ve benzeri baflka ters çevrilmifl bir fincan taba¤ı koyarsanız, motor nöron hastalı¤ı (ALS), Parkinson hastalı¤ı. önemli faktörlerin bu konuda etkili oldu¤unu hatırlattı. çatlamaları önlerseniz. HAZ‹RAN: Anoreksiya, diyabet, ö¤renme bozuklukları, ‘‘Bebeklerin çevre faktörlere karflı hassas oluflu’’, annenin Do¤ranmıfl So¤anların Saklanması: multipl skleroz, motor nöron hastalı¤ı (ALS), çölyak hastalı¤ı. hamileli¤inin belli aylarında maruz kaldı¤ı virüsler ve bakteDo¤ranmıfl so¤anları a¤zı kapalı bir kavaTEMMUZ: Diyabet, çölyak hastalı¤ı, disleksi, ö¤renme riler, bebe¤in gelecekte yakalanaca¤ı hastalıkları belirleyebilibozuklukları. yor. Grip mevsiminde do¤an bir bebek, grip virüsleriyle dolu noza doldurarak buzdolabında birkaç gün A⁄USTOS: Diyabet, çölyak hastalı¤ı, otizm, Crohn hastabir çevreyle karflılaflıyor; yazın do¤an bebek polenlerle daha saklayabilirisiniz. lı¤ı (kronik iltihabi ba¤ırsak hastalı¤ı). hassas oldu¤u erken bir dönemde tanıflıyor. Buzdolabı: Yemekleriniz iyice so¤uEYLÜL: Dikkat eksikli¤i ve hiperaktivite sendromu ‹sveçli bebekler üzerinde 30 yıl boyunca yapılan arafltırduktan sonra buzdolabına koyun. Çok (ADHD), astım. ma, en fazla ‘‘diyabet’’ vakasına a¤ustos do¤umlu bebeklerde doldurmayın. Tıka basa doldurulmufl bir EK‹M: Astım, egzema, rastlandı¤ını, diyabet riskinin en düflük oldu¤u ayın ise ekim dolapta so¤uk hava yer de¤ifltiremez. BuzKASIM: Astım, egzema, respiratuvar sinsitiyal virüs enoldu¤unu gösterdi. Yazın do¤an bebeklerde ‘‘çölyak’’ hastadolabının arkasını duvara fazla yaklafltırfeksiyonu (RSV). lı¤ı daha çok görülürken ocak, flubat, mart ve nisan aylarında mayın. Havanın dolaflabilmesi için yeterli ARALIK: Respiratuvar sinsitiyal virüs enfeksiyonu (RSV). do¤anlarda flizofreniye yakalanma riskinin yüzde 6-8 oranınmesafe olması gerekir. V Do¤du¤unuz ay yakalanaca¤ınız hastalıkları gösteriyor A HAYATINIZI KOLAYLAfiTIRACAK PÜF NOKTALARI 2. sayi sayfalar 28.04.2009 Hayat 13:55 Uhr Seite 19 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir HESSEN fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 Ç‹ZG‹N‹N D‹L‹ 19 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 20 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ‹SLAM TAR‹H‹NDEN 20 HESSEN fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 Bir dönüm noktas› Hicret Hicret mesaj› bizi ça¤›r›yor eni bir hicrî y›l›n ilk günlerini yafl›yoruz. Efendimiz’in (sas) hicretinden alaca¤›m›z çok say›da ibretler var. Sahabelerdeki, ayn› duygu ve düflünce bir yönüyle günümüzde de yaflan›yor ve yaflat›l›yor. Efendimiz (sas) ve sahabe-i kiram, Mekke’de dini hayatlar›n› yaflama imkan› ve ölümüne deyip girdikleri o kudsi hakikatleri muhtaç gönüllere duyurma zemini bulamad›klar› için hicret ettiler. Bunun yan› s›ra, onlar asl›nda hicrete al›flmak için hicret ettiler, gitmeye al›flmak için gittiler. Çünkü Medine’ye yapt›klar› bu hicret bir ilk olsa da son olmayacakt›. Kaynaklar Efendimiz (sas) vefat etti¤inde yüz bin sahabe oldu¤unu kaydediyorlar. Tarihçilerin tespitlerine göre Medine mezarlar›nda on bin insan bulunuyor. Bu demektir ki yaklafl›k doksan bin insan dünyan›n de¤iflik yerlerine ta ‹stanbul’a, Sibirya’ya, Çin’e kadar din-i mübin-i ‹slam’› anlatmak üzere ç›km›fl ve bir daha geri dönmemifl. Müthifl bir ruh, heyecan ve inanc›n göstergesi bu: Doksan bin insan ve Allah ad›na hicret... ‹stanbul’un fianl› misafiri Ebâ Eyyûb el-Ensari Hazretleri, Yezid döneminde, yetmifl yafl›n› aflm›fl iken, at s›rt›nda Medine’den ‹stanbul önlerine gelmifl. Hayat› boyunca o cepheden bu cepheye koflmufl ve s›cak memleketlerde piflmifl bu insan o uzun yola çocuklar›n›n itiraz›na ra¤men seve seve ç›k›yor. Hastalan›yor ve ‹stanbul surlar› önünde vefat ediyor ve "Beni elinizden geldi¤ince ‹stanbul içlerine do¤ru götürün. Götüremedi¤iniz yerde beni gömün. Ben Allah Rasulü’nden buran›n mutlaka bir gün fethedilece¤ini duydum. ‹flte O’nun haber verdi¤i kahramanlar›n, yi¤itlerin k›l›ç seslerini, at kiflnemelerini duymak istiyorum!" diyor. Ya memleketimde ölürsem! Sahabe-i Kiram hicret ettikleri yerden geriye dönmeyi ihanet saym›fllard›r. Mekke’den Medine’ye hicret eden ve Veda Hacc› s›ras›nda Mekke’de vefat eden Sa’d b. Havle’nin kaderi baflkalar› için hep endifle kayna¤› olmufltur. Ayn› hac esnas›nda ciddi flekilde rahats›zlanan Sa’d b. Ebi Vakkas bu endiflesini kendisini ziyarete gelen Allah Rasulü’ne (sas) bildirince Efendimiz, ona ihbar-› gayb nev’inden; "Sen daha yaflayacaks›n. Allah senin elinle baz›lar›n› aziz, baz›lar›n› zelil yapacak." buyurmufl ve endiflesi izale olmufltu. Sahabe sonras›nda ise bugüne kadar farkl› flekillerde de olsa hicret hiç kesintiye u¤ramam›flt›r. Gerçi Efendimiz (sas) Mekke fethinden dönerken; "Art›k hicret yoktur; fakat cihat ve niyet vard›r." buyurmufltur. Ama bu o ilk kutlular›n gerçeklefltirdi¤i Mekke’den Medine’ye olan hicrettir. Dolay›s›yla farkl› flekil ve seviyelerde hicret hep devam etmifltir. Zaten hicretler olmasayd› ‹slam’›n dünyan›n dört bir yan›na ulaflmas› mümkün olur muydu? Y Dünyan›n dört bir yan›nda iflleri ne? Sahabelerdeki, ayn› duygu ve düflünce bir yönüyle günümüzde de yaflan›yor ve yaflat›l›yor. Kudsiler Heyeti diyebilece¤imiz baz› insanlar dünyan›n dört bir yan›na arkalar›na dönmeden gidiyorlar. Pekala gayeleri ne? Mensup olduklar› milletin, devletin, kültürün ve dinin de¤erlerini muhtaç gönüllere duyurmak. Bu gaye u¤runda dünyevi nice imkanlar› terk eden ve t›pk› sahabeler misali bir daha geriye dönmeyi düflünmeyen, geriye dönmeyi döneklik sayan say›lar› meçhul nice insanlar var bugün. Fakat yapt›¤› hizmetleri kendinden bilmek, her fleyden önde Allah’a karfl› ciddi bir sayg›s›zl›kt›r. Zira ak›llar› bu istikamette ikna eden O, gönülleri bu ruh ve heyecanla dolduran O. E¤er O’nun insana lutfetti¤i bu inanç, duygu ve düflünce olmasayd›, bir his ve heyecan tufan› halinde onlar›n gönüllerinde esmeseydi bu tablo gerçekleflir miydi? Bizler bu inanç ve heyecan› onlar›n gönüllerinde hâs›l edebilir miydik? Demek ortada bir sevk-i ilahi var. Peygamberimiz ve hicret ‹slamiyet yay›lmaya bafllay›nca, Mekkeli müflrikler öldürmeye kadar varan iflkence ve kötü muameleye bafllad›. Ebu Talip de ölünce Efendimiz’e (sas) gelecek sald›r›lar› önleyebilecek bir perde kalmam›flt›. Peygamber Efendimiz (sas) ve ashab›, önceki peygamberler ve ümmetlerinin bafl›na gelenlerin ayn›s›yla karfl›laflt›. Mekke müflrikleri Resul-ü Ekrem Efendimize karfl› ‹slamiyeti tebli¤ etmeye bafllad›¤› andan itibaren olumsuz bir tav›r içine girdiler. Öyle ki bu tutum zaman zaman sertlik derecesinde kendini gösterdi. Müflrikler, sadece ‹slâm’› reddetmekle kalmad›lar; Hz. Peygamber ve arkadafllar›n› küçümseyip alaya ald›lar. ‹slamiyet kabul edilip yay›lmaya bafllay›nca, bask›lar, iflkence ve kötü muameleye dönüfltü. Hatta bu iflkenceler o dereceye vard›r›ld› ki, dayanamay›p hayat›n› kaybedenler bile oldu. ‹slam’›n ilk flehitleri Sümeyye ve kocas› Yasir bu devrede dayan›lmaz iflkenceler alt›nda flehit düflenlerdendi. Amcas› Ebu Talib’in himayesinde bulunan Allah Resulü, cereyan eden bu olaylardan son derece müteessir olmaktayd›. Ancak Müslümanlar›n bu yap›lan mezalime karfl› koyabilecek güçleri de henüz yoktu. Hüzün y›l› Efendimiz (sas), nübüvvetinin 10’uncu y›l›nda (620) yard›m ve desteklerini kendisinden hiç eksik etmeyen sâd›k efli Hz. Hatice (r.anha) ve amcas› Ebû Talib’i kaybetmenin derin ac›s›n› yaflad›. O, Hatice ki, en zor zamanda Hz. Peygamber’e iman ederek en büyük deste¤i vermifl, hiçbir zaman yaln›z b›rakmam›flt›r. Ebû Talip ise en kritik durumlarda ye¤eni Hz. Muhammed’i (sas), Kureyfl’in tüm bask›lar›na ald›rmadan korumufltu. Efli ve amcas›n›n kayb›ndan do¤an ac›n›n yafland›¤› y›la "hüzün" y›l› denir. Dayan›lmaz sald›r›lar Müflrikleri, müminler üzerine insanl›k d›fl› yöntemlerle sald›r›ya sevk eden sebeplerin baflta geleni, ‹slamiyet’in, putperestlerin atalar›ndan kendilerine geçen yanl›fl din telakkilerini reddetmesi ve Mekke’de uzun y›llar hüküm süren zulüm ve haks›zl›k temeline dayal› yap›y› de¤ifltirmek istemesiydi. Hz. Peygamber’in getirdi¤i bu yeni din, insanlar›n kabul edilemez bir tak›m kategorilere ayr›larak köle-efendi, fakir-zengin, soylusoysuz, kad›n-erkek gibi ay›r›mc› muamelelere tabi tutulmas›n› onaylam›yor; temelde bütün insanlar›n bir tara¤›n diflleri gibi eflit oldu¤unu ilan ediyor ve herkesin do¤ufltan gelen insan haklar›n›n ol- du¤u ilkesini getiriyordu. Kendilerini imtiyazl› görmeye al›flm›fl, müflrik toplumun elebafllar› eflit muamele görmeye r›za göstermiyor; haks›zca ele geçirdikleri mevkilerin sürekli kendi ellerinde kalmas›n› istiyor ve bunun için herfleyi yap›yorlard›. Habeflistan’a ilk hicret Hz. Peygamber (sas), risaletinin beflinci y›l›nda (615) Müslümanlar›n dinlerini daha kolay uygulayabilmeleri, rahat bir nefes alabilmeleri için Habeflistan’a hicret etmelerine izin verdi. ‹çlerinde Hz. Osman ve Peygamberimizin k›z› Hz. Rukiye’nin de bulundu¤u bir grup Müslüman ad› geçen ülkeye hicret ettiler. Habeflistan hükümdar› Necâflî’nin semavî bir dine inanmas›; adaletle hükmetmekte oluflu ve ayr›ca da Arapça bilmesi hicret için Habeflistan’›n tercih edilmesinde önemli bir sebep teflkil etmiflti. Biri kad›n alt› kifliden müteflekkil bu kafilenin hicreti, ayn› zamanda Peygamberimizin Afrika’yla temasa geçmesinde önemli rol üstlenmifl oldu. ‹slamiyet’in Mekke d›fl›nda duyulup yay›lmas›na dahi tahammülleri bulunmayan Mekkeli müflrikler, Habeflistan’a giden Müslümanlar›n kendilerine iadesini temin maksad›yla bir heyeti bu ülkeye gönderdilerse de, istediklerini elde edemeden heyet Mekke’ye geri döndü. Taif yollar›nda Ebû Talib’in ölümünün ard›ndan büyük bir destekçisini kaybeden ve kabilesinin de kendisine yard›mc› olamayaca¤›n›n anlafl›lmas› üzerine Peygamber Efendimiz (sas), tabii olarak yeni bir çevre aray›fl›na girdi. ‹lk planda uygun bir mekan olarak Taif’i düflünmüfltü. Buras›n› seçerken Taif’in ileri gelen ailelerinden Abdi Yelil ailesinin Peygamberimizin anne taraf›ndan akraba olmas›n›n önemli rolü vard›. Ne yaz›k ki, Kainat›n Efendisi Hz. Muhammed (sas), burada da kendisini dinleyecek, anlat›lanlara kulak verecek muhataplar bulamad›. Hatta o kadar çirkin bir durumla karfl›laflt› ki Taif’in ileri gelenleri sokak serserilerini geçece¤i yolun iki kenar›na dizmifller, alemlerin yüzü suyu hürmetine yarat›ld›¤› bu kutlu insan› tafllatm›fllar; yara–bere ve kanlar içinde b›rakm›fllard›. O, bütün bu yap›lanlar karfl›s›nda dahi ümitsizli¤e kap›lm›yor, yar›n onlar›n da ümmeti olaca›¤n› düflünerek beddua etmiyordu. Akabe Biatlar› Taif’te yaflananlardan sonra Efendimiz (sas), yeni seçenekler araflt›rmaya bafllad›. Miladi 621 senesinde, hac gayesiyle Mekke’ye gelen Hazreç kabilesinden bir grup insanla karfl›laflt›. Kendisinin son peygamber oldu¤unu belirtip, getirdi¤i dinin esaslar›n› birer birer izah etti. Toplant›ya ifltirak edenlerden alt› tanesi ‹slamiyet’le flereflendi. Bu buluflman›n bir y›l sonras›nda, Akabe mevkiinde yeniden bir araya gelindi. Biri kad›n toplam on iki müslüman Resul-ü Ekrem’e ba¤l›l›klar›n› göstererek biatta bulundu. Gerçekleflen bu biata "Birinci Akabe Bi- 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Hayat Seite 21 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir HESSEN ‹SLAM TAR‹H‹NDEN fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 at›" denir. "Allah’a ortak koflmayacaklar›na, h›rs›zl›k yapmayacaklar›na, zina etmeyeceklerine, çocuklar›n› öldürmeyeceklerine, yalana baflvurarak kimseye iftirada bulunmayacaklar›na ve Resulullah’a hiçbir hay›rl› iflte karfl› gelmeyeceklerine" dair söz verdiler. S›n›rl› say›daki Medineli Müslümanlar› eflitecek, dinlerini ö¤retecek, tebli¤ görevini ifa edecek birine ihtiyaç vard›. Bu görev için Resulü Ekrem Efendimiz (sas) Musab b. Umeyr’i görevlendirdi. Musab’›n gayretli çal›flmalar› neticesi bir y›ll›k bir zaman sürecinde Medine’de kabile baflkanlar› da dahil pek çok kifli ‹slamiyet’le tan›flarak Müslüman oldu. K›sa sürede ise yetmifl üç kiflilik büyük bir topluluk olufltu. Öyle anlafl›l›yordu ki, Musab’›n samimi, gayretleri art›k meyvesini vermifl, Medine’de yeni bir toplumun temelleri at›lmaya bafllanm›flt›. Ve hicrete izin veriliyor Medine’de Müslümanlar için müsait bir zemin oluflunca, Efendimiz, Allah’tan gelen hicret emrini ashab›na duyurdu. Bu emri duyanlar Yesrib’e (Medine-i Münevvere) hicret etmeye bafllad›lar. Böylece tarihin en önemli hadiselerinden biri gerçekleflmeye bafllad›. Ashab-› Kiram, çok sevdikleri yurtlar›n›, mal ve mülklerini geride b›rak›p Medine’ye gidiyorlard›. Müslümanlar, Mekke putperestlerinin tepkisini çekmemek için ç›k›fllar› gizli tutuyorlard›. Medine, Evs ve Hazreç ad›ndaki iki Arap kabilesinin yan›nda Yahudi topluluklar›n› (Kaynuka, Kurayza ve Nadir) bünyesinde bar›nd›rmakta idi. Bu iki Arap kabilesi, çeflitli sebeplerle yüzy›l› aflan bir süreyi kendi aralar›nda savaflarak geçirdi. Ancak ‹slam’la flereflendikçe bu ihtilaf tamamen ortadan kalkacakt›. ‹lk muhacirler Sahabe-i Kiram’dan ilk hicret eden kifli, Ebu Seleme bin Abdulesed’dir. Musab b. Umeyr ve Abdullah ‹bn-i Ümmi Mektum da ilk muhacirlerden say›l›r. ‹slamî terminolojide Mekke’den ayr›l›p Medine’ye yerleflenlere Muhacir; Muhacirleri evlerinde bar›nd›r›p her türlü ihtiyaçlar›n› temin eden Medineli Müslümanlara ise Ensar denir. Hicretin gizli yap›lmas›na genelde uyulurken, Hz. Ömer aç›ktan ve alenen Mekke’den ayr›lm›flt›. Ömer (ra) Kabe’yi tavaf etmifl, ard›ndan müflriklerin içine korku salan flu sözleri hayk›rm›flt›: "Kim anas›n› a¤latmak, çocuklar›n› yetim, kar›s›n› dul b›rakmak istiyorsa flu vadinin arkas›nda gelip bana yetiflsin." demiflti. K›sa zaman sonra Ashab-› Kiram’›n büyük ço¤unlu¤u Medine’ye hicret etti. Geride ise, Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir ve aileleri; Hz. Ali ve annesi; ayr›ca hicrete güç yetirememifl veya Mekke’den ayr›lmalar›na izin verilmemifl olan belli say›da insan kald›. Müflriklerin hain plan› Müslümanlar›n ekseriyetinin Medine’ye yerleflip, dinlerine uygun bir yaflay›fl sürmeleri Mekkelileri korkutmaya bafllad›. Hz. Peygamber’in bir gün Mekke’den ayr›l›p, ashab›yla yeni bir cemiyet hayat›na bafllayacak olma ihtimali müflriklerin önde gelenlerini Mekke’nin karar mercii Darun-Nedve’de hain bir plan haz›rlamaya itti. Onlar›n bu korkunç planlar›n› haz›rlamak maksad›yla topland›klar›n› Kuran-› Kerim bize flöyle haber verir: "Ey Muhammed! Hat›rla, bir zamanlar kafirler seni yerinden k›m›ldatmamak veya öldürmek yahut sürüp ç›karmak için tuzaklar haz›rl›yorlard›. Onlar sana tuzak kurarlarken, Allah da onlar›n tuza¤›n› bofla ç›kar›yordu. Allah tuzaklar› bozanlar›n en hay›rl›s›d›r." (Enfal, 30.) Ayette iflaret buyuruldu¤u gibi, müflriklerin önünde üç seçenek vard›. Hz. Peygamber’i ya hapsedecekler, yahut Mekke d›fl›nda uzak bir yere sürecekler veyahut da son bir çare öldüreceklerdi. Sonunda Ebû Cehil’in teklifi dikkate al›narak Hz. Peygamber’in öldürülmesine karar verildi. Bu karar her kabileden oluflacak bir grup katil taraf›ndan icra edilecek; böylece Abdimenafo¤ullar›n›n kan davas› gütmesinin önüne geçilmifl olacakt›. Efendimiz’e (sas) yönelik suikast bofla ç›kt› Mekke art›k ›st›rapl› soluklarla doluydu. ‹ki Cihan Günefli Efendimiz’e (sas) karfl› müflrikler hain bir plan kurdular; ama Kâinat›n Sahibi (cc) gözlerini perdeleyiverdi. 21 Yüce Allah (cc), yap›lan suikast plan›n› peygamberine Cebrail vas›tas›yla bildirdi. Geliflmeler hakk›nda Hz. Ebû Bekir’i bilgilendiren Peygamberimiz (sas), ona hicret için haz›rl›kl› olmas›n› söyledi. Hicret esnas›nda k›lavuzluk edecek güvenilir birine ihtiyaçlar› olacakt›. Bu amaçla, kendisi henüz Müslüman olmam›fl; ama son derece güvenilir biri olan Abdullah b. Urayk›d isimli birini seçtiler. Hz. Ebû Bekir’in hicret için önceden haz›rlad›¤› üç deve, k›lavuzluk edecek kifliye verilerek üç gün sonra Sevr Ma¤aras›’nda buluflmak üzere sözleflildi. Tekrar evine dönen Peygamberimiz, üzerinde emanet olarak bulunan para ve k›ymetli eflyalar› sahiplerine iade edilmek üzere Hz. Ali’ye teslim etti. Eve gelecek müflrikleri yan›ltmas› için de Hz Ali’nin kendi yata¤›na yatmas› talimat›n› verdi. Gece yar›s›na do¤ru evinden ayr›larak Hz. Ebû Bekir’in evine gitti. Bu s›rada evi kuflatma alt›nda olmas›na ra¤men, peygamberin ayr›l›fl›n› kafirler fark edemediler. Nas›l göreceklerdi ki! Hakk› göremeyen gözler peygamberi de elbette göremezlerdi. Peygamberimiz ve Hz. Ebû Bekir hicretin ilk ad›m› olan Sevr Ma¤aras›’nda üç gün boyunca gizlendiler. Sabah olup da peygamberi evinde bulamayan Mekke müflrikleri telafla kap›l›p çevreyi araflt›rmaya bafllad›lar. Bir ara Peygamberimiz ve Hz. Ebû Bekir’in gizlendi¤i ma¤aran›n a¤z›na kadar geldiler. Müflriklerin ayak seslerini duyup endiflelenen Ebû Bekir’i Peygamberimiz (sas), Kur’an’›n da ifadesiyle "Üzülme, elbette Allah bizimle" (Tevbe, 40.) diyerek teskin etti. Kâfirler, ma¤aran›n giriflinde örüm- Durumun fevkaladeli¤ini fark edip, Peygamberimizden, düfltü¤ü ac› durumdan kurtulmas› için dua istemifl, sonra aman dileyerek geri dönmek zorunda kalm›flt›. (Hatemül Enbiya Hz. Muhammed’in Hayat›, A. H. Berki, O. Keskio¤lu, D‹B. Yay. Ank. 1998, S. 193.) Hicret s›ras›nda, Büreyde ibn-I Hasib ve beraberindeki bir grup da bu kafilenin önünü kesmek istemifl; ancak Hz. Peygamber’deki nübüvvetin nurunu fark ederek ‹slam’a girmifllerdi. (‹slam Ansiklopedisi, TDV. yay. Ank. C. 17, S. 460.) Medine istikametinde yola devam edilirken kafiledekilerin açl›k hissettikleri bir anda birine ait koyun sürüsünden arda kalm›fl zay›f bir keçiyi Peygamber Efendimiz "Bismillah" deyip sa¤›nca, orada bulunan herkese yetecek miktarda süt elde edilmiflti. Medinelilerin coflkusu Medineli Müslümanlar, Peygamberimizin Mekke’den ayr›ld›¤›n› duymufl, gecikmesinden dolay› endiflelenip korkmufllard›. Sabahlar› Medine’nin yüksek yerlerine ç›k›yor, Peygamberimizi bekliyor; kimseleri göremeyince evlerine geri dönüyorlard›. 8 Rebiulevvel (20 Eylül 622) Pazartesi günü de ayn› flekilde beklemifller, sonra yine evlerine dönmüfllerdi. Ancak k›sa bir süre sonra bir k›z yüksekçe bir yerden, Medine’ye gelmekte olan bir kafileyi gördü¤ünü hayk›r›nca; bütün Müslümanlar, sevinç içinde Harre denilen yere Efendimiz’i karfl›lamaya kofltular. Efendimiz (sas) Kuba’da birkaç gün dinlendi. Bu süre zarf›nda "Kuba Mescidi’ni" infla ettiler. Bir cuma günü buradan ayr›lan Allah Resulü, ilk cuma namaz›n› Ranuna Vadisi’nde k›ld›rd›. Namaz›n ard›ndan Medine’ye geldiler. cek a¤lar› ve güvercin yuvas›n› görünce içeride kimselerin olamayaca¤› kanaatine vararak dönüp gittiler. K›lavuz olarak sözlefltikleri Urayk›d üç gün sonra Sevr Ma¤aras›’na geldi. Normal zamanlarda Medine istikametine do¤ru izlenen güzergah›n d›fl›nda bir yol takip edilerek yolculu¤a baflland›. Suikast plan›nda baflar›ya ulaflamayan Kureyfl’in önde gelenleri, Hz. Peygamber’in yakalan›p getirilmesi karfl›l›¤›nda yüz develik ödül verilece¤ini ilan etmifllerdi. Ödülün büyüklü¤ünü duyan kimseler her tarafta Peygamberimiz ve arkadafllar›n›n izini ar›yorlard›. Süraka da bunlardan biriydi. Peygamberimiz ve arkadafllar› Medine’ye do¤ru yol al›rken bir ara kendilerini birinin at›yla takip etmekte oldu¤unu fark ettiler. Süraka bin Malik yaklaflmak isteyince at›n›n aya¤› kaym›fl, kendisi de yere yuvarlanm›flt›. Tekrar toparlan›p ileri at›lmak isteyince bu defa at› kumlara saplanm›flt›. Resûlullah’› karfl›layan herkes büyük bir coflku ve sevinç içindeydi. Genç k›zlar›n a¤z›ndan Peygamberimizi öven fliirler dökülüyordu. Bu s›rada bütün ashab›n en içten dile¤i, Resul-ü Ekrem’in kendi evine misafir olmas›yd›. Allah Resulü kimsenin k›r›lmas›na meydan vermeyecek bir yol takip etti. Devesi Kusva’y› serbest b›rak›p, nereye çökerse oraya en yak›n olan eve misafir olaca¤›n› bildirdi. Devenin, daha sonralar› Mescidi Nebevi’nin yap›ld›¤› bofl bir arsaya çökmesi üzerine, yak›n›nda bulunan Ebû Eyyubi Ensari’nin evine misafir oldu. Resul-ü Ekrem, yedi ay misafir edildikten sonra, mescidin bitifli¤inde infla edilen hücre-i saadetine tafl›nd›. Hicret’in ‹slam tarihindeki önemi Var›n› yo¤unu b›rak›p gelen muhacirlerle, onlara kardeflten öte kucak açan Ensar’›n kucaklaflmas› 1400 y›ld›r yanan bir iman ateflinin ilk ve en sa¤lam nüvesini oluflturmaktad›r. 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 22 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ‹SLAM TAR‹H‹NDEN 22 HESSEN fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424 Hicret hadisesi, ‹slâm tarihinde dinin tebli¤ ve ö¤retimindeki önemi, Müslümanlar›n dinî hayatlar›n› devam ettirmede yeni bir dönemin aç›lmas› bak›m›ndan bir dönüm noktas› olma niteli¤i tafl›r. ‹slâm dini hicret sayesinde, hür bir ortamda geliflme, yay›lma; fert, aile ve toplum hayat›nda uygulanma imkan›na kavufltu. Hicret, Hz. Peygamber (sas) ve Mekkeli Müslümanlar›n Medine’ye göçünü ifade etti¤i gibi, hicri takvimin de bafllang›c› olmufltur. Hicretin bu anlamla d›fl›nda "Allah’›n yasaklad›¤› kötülük ve günahlar› terk etme" fleklinde tarif edildi¤i de olmufltur. Hicretin ahlâk ve zühdle olan yönüne iflaret eden ayet ve hadisleri göz önüne alan bir k›s›m mutasavv›flar ise hicrete "Nefsi terbiye etmek maksad›yla manevî yolculu¤a ç›kmak; kalben ve zihnen masivay› terk etmek" demifllerdir. Hicret ile, ‹slamiyet’in daha somut olarak tatbik edildi¤i yeni bir toplum modelinin ortaya ç›kt›¤›n› görüyoruz. Hicrete aktif olarak kat›lanlar ve onlara kucak aç›p bar›nd›ranlar Kur’an’da Allah’›n (cc) r›zas›n› kazananlar aras›nda takdim edilir. Medine’de bafllayan bu yeni toplum hayat›nda, bir as›rdan fazla bir zamand›r Evs ve Hazreç aras›nda devam edip gelen kavga ve savafllar›n sona erdi¤ini, din kardeflli¤ine dayal› yeni bir huzur döneminin bafllad›¤›n› görüyoruz. Ayr›ca, Ensar ve Muhacirin aras›nda yard›mlaflma ve dayan›flmay› temel alan "kardefllik" esaslar› dahilinde hayat yeniden tanzim edilmifltir. Yard›mlaflma bu iki kesim aras›nda o kadar ileri seviyele- re vard›r›lm›flt› ki, kan ba¤›na ba¤l› kardeflli¤in dahi önüne geçmiflti. Var›n› yo›unu Mekke’de b›rak›p gelen Muhacirlerin s›k›nt›lar› böylece en aza indirilmifl olmaktayd›. Hicretle beraber, Müslümanlar Medine toplumunun idarî yap›s›nda belirleyici konuma gelerek yönetimde inisiyatif sahibi olmufllard›. Toplum hayat›n› tanzim eden yeni prensipler belirlenmifl, Müslümanlar ve Yahudilerin hak ve sorumluluklar›n› belirleyen, güvence alt›na alan meflhur "Medine sözleflmesi" imzalanm›flt›. Buna göre, kimsenin tabii insan haklar› keyfî flekilde ihlal edilemeyecek, kiflilerin inand›klar› dinin esaslar›na göre yaflama serbestlikleri olacak; mala-cana tecavüzde bulunulmayacakt›r. Peygamber Efendimiz (sas), Medine’nin hicret öncesinden gelen "Yesrib" ad›n›, "hofl ve güzel" anlam›na gelen "Taybe" veya "Tâbe" sözcükleriyle de¤ifltirdi. Çünkü "Yesrib" kelimesi iyi bir manaya iflaret etmiyordu. Ad›n›n de¤iflmesiyle birlikte Medine yeni bir statüye kavuflmufl; Mekke’dekine benzer harem s›n›rlar› içine al›nm›flt›r. Mekke döneminde, tevhid inanc›, nübüvvet ve ahirete iman esaslar›n› içeren ayetler inerken, Medine’de ise, ferdî, ailevî ve sosyal hayat› düzenleyen hükümlerle ilgili ayetler inmeye bafllam›fl; on senelik bir zaman içinde dinin, hayat›n çeflitli safhalar›yla ilgili prensipleri tamamlanm›flt›r. Bu devrede din h›zl› bir flekilde Medine’de ve Medine d›fl›nda yay›lm›fl, birçok fetih hareketleri gerçekleflmifl, Hudeybiye Musalahas› imzalanm›fl; Ein Unternehmen der Wüstenrot&Württembergische AG hemen ard›ndan Mekke’nin fethi gerçekleflmifltir. Bask› ortadan kalk›nca ‹slamiyet gerçek hüviyetiyle insanlarca tan›nma imkan›na kavuflmufltur. Böylece ‹slam’›n adalet, huzur ve güven veren esaslar› iyice farkedilmifl; büyük kitleler nezdinde hüsn-ü kabul görmüfltür. Hicretin bize verdi¤i pek çok dersler bulunmaktad›r. Hicret’e dâvet Yeni bir hicrî y›la daha hüzünlerle birlikte ve "sessizce" giriverdik. 21 fiubat 2004 günü 1 Muharrem 1425 tarihine karfl›l›k geliyor. Yani yeni bir hicrî y›l›n ilk günü. Her aç›dan muazzam fetihlerin bafllang›ç tarihi olan hicri y›lbafl›m›z bütün Müslümanlara kutlu olsun, Rabbimiz bu tarihi, hay›rlar›n bafllang›ç tarihi k›ls›n. Efendimiz’in (sas) fianl› hicretinin gerçekleflmesinden bu yana 1424 y›l geçmifl. O muhteflem bir sab›r ve tevekkül hadisesiydi. Mekke körü¤ünde çelikleflen imanlar, Medine’de çifte su verilmifl k›l›ç gibi olmufl, 30 senede dünyan›n büyük bölümünü kucaklar hale gelmiflti. Önceleri sadece 40 kifli olan mü’minler 40 senede 40 devleti fethedecek inayete mazhar olmufllard›. Bugün yeni hicretler bizleri bekliyor. Rabbimizin emirlerine uyarak haramlardan helallere koflmak durumunday›z. Bu as›rda "en zorlu hicreti" ise Müslüman han›mlar gerçeklefltirmek durumunda. Onlar haramlardan helale do¤ru giden bu hicretleriyle, yani Allah’›n dinine bütünüyle sahip ç›karak, yetifltirecekleri "salih" evlatlarla milletimizin ebedi saadet yolunu açacaklard›r. Allah muvaffak etsin. Amin ❏ Lohnsteuerhilfeverein e.V. Abbas KARACA Geschäftstellenleiter Abbas KARACA Bezirksleiter/VOT Beratungsbüro Engelsgasse 7 61169 Friedberg Telefon 06031 18646 Mobil 0175 1638768 Telefax 06031 18647 [email protected] Engelsgasse 7 61169 Friedberg Telefon 06031 18646 Mobil 0175 1638768 Telefax 06031 18647 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 23 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir HESSEN B‹Z‹M PENCEREDEN fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 23 Sosyaldemokratların makus talihi ya da önlenemeyen çöküfl... lmanya’da kendimize benzetmedi¤imiz bir tek sosyal demokratlar vardı; sonunda onu da baflardık. Helal olsun bizlere... Sosyaldemokrasinin ya da sol kulvarda at koflturan yarenlerin genel karakteristi¤idir bu; iki solcu bir aradaysa mutlaka ardından bir hizip çıkar, hele bir üçüncü flahıs duhul etmiflse yanıbaflınıza, hizipleflme, kamplaflma ve neticede çözülme kaçınılmazdır. Tüm dünyada siyasi arenada bu böyledir. Son dönemde Avrupa ölçe¤inde kan kaybeden sa¤ın yerine alternatif olarak ‘nihai patronlar’ tarafından fifleklenerek öne çıkarılan, parlatılarak lider titri kazandırılan bir dizi kahraman seçimlerden zaferle çıktı ve sa¤ iktidarların cendere politikalarından bıkan halk bir nebze olsun nefes aldı¤ını zannederek beklemeye koyuldu. AB ve AB dıflındaki kimi ülkelerde yaflanan bu iktidar de¤iflikliklerinin iki çarpıcı örne¤i hiç kuflkusuz ‹ngiltere ve Almanya idi. Bu iki ülkenin temel özelli¤i de Fransa ile birlikte dünya konjonktüründe her zaman belirleyici bir konuma sahip olmalarıydı. Geçen 10 yıllık süreçte ekonomik anlamda gelinen nokta, bir çok sektörde denizin bitti¤ine iflaret, bunalım ve krizlerin emaresi bir takım uyarılarla doluydu. Zaten ne zaman sa¤ politikalar iflas etse, artık kele merhem olmayaca¤ı tezi halk katmanlarında genel geçer tez olarak a¤ırlık kazanmaya bafllasa, tröstler, görünmez ve perde gerisinde her daim mutlak iktidar mertebesindeki para ve güç odakları B planını devreye sokar, sa¤ olmadı sol verelim kabilinden temel politikaları fazla farklı olmasa da baflka bir partiye oynamakta gecikmezler. Onlar için temel koflul ‘sermaye ve çıkar iliflkilerinin’ salim limanlarda ifl ve eylemlerini devam ettirmeleri oldu¤undan, halkın beklentileri ikinci plandadır ve halk medya aya¤ında estirilen rüzgarla da sadece bir figüran konumuna pekala itiliverir. Oysa sosyal demokrasi halk için vardır ve olmalıdır. Parti belgelerine baksanız -bilhassa sol parti bildirgelerinde bunu sıklıkla görmek mümkün- bunun böyle oldu¤u zannına kapılmanız da muhtemel... Lakin solun halk adına ve halk yararına tüm öncelikleri ve önerileri partiyi iktidara taflıyıncaya kadar geçerli. Maalesef, iktidara gelindi¤inde parti programı, klikler, hizipler, bu ba¤lamda Blair ve benzerlerinin kullanıp bizim Baykal efendinin de mal bulmufl ma¤ribi gibi balıklama atladıkları, can simidi olarak sarıldıkları bir dizi kavram; mesela ‘yeni sol’, ‘de¤iflimci sol’ gibi etiketler bir kenara bırakılır, a¤ababaların o tiz, o bat o berbat sesinden baflka hiç bir fleye kulak verilmez. Almanya’nın varoflları yok, kentleri ve kentselleflmesi ile meflhur bir ülke ama, lokal anlamda söz verdikleri metropolllerdeki halkın derdine deva olmak, sosyal devlet oluflturma çabalarına ivme kazandırmak ve tıkanmayı açmak yönünde bir gıdım çabayı göremezsiniz. Sanki bir bellek yitimi yaflanmıfltır ve düzenlenen onca miting, medya sayfalarına döflenen ve bizde aflina oldu¤umuz ‘benim iflçim, benim emeklim..." edebiyatı hatırlanmaz bile... Blair da¤arcı¤ındaki umudu ilkin Irak politikasında çuvallayarak çamura buladı. Önce biz eminiz orada kimyasal silah var diye salladı, kamaralardan yükselen homurtular sonunda özür dileyerek o¤ul Bush gibi ‘istihbaratın oyununa geldik’ kaçamakları ile ‘sol iflgalci’ kimli¤ine büründü. Almanya’da ise farklı bir trajik öykü yaflanıyor. Yazımızın baflında sözünü etti¤imiz klikleflme-hizipleflme eksenindeki fırtınada tam bu sıralar ortaya çıkması beklenen Oskar Lafontaine’den çıt çıkmıyor ama parti için için kaynıyor. A A. Furkan ERDEM Schröderin siyasal anlamda sol söylemleri kayda de¤er bulunsa da, geçenlerde bir tv kanalında ‘istifa depremi’ yorumlanırken serdedilen ‘SPD’deki sa¤ kanat yönetimi ele geçirince oldu bütün bunlar...’ gibi bir ifade kafamı karıfltırdı. Sosyal demokrasi, sosyal faflist, oportünistler...bunları anladık ta, bir sol partiyi ‘sa¤ bir gelenek’ nasıl böyle ele geçirebilir anlamak olası de¤il. Yorumcuyu bu çıkmaza iten, kendisinin sendikal kökenli bir solcu olması hasebiyle yafladı¤ı ikilem, hayal kırıklı¤ı ve SPD’nin izledi¤i sol gösterip sa¤ vurma tabir edilebilecek çapraflıklıkların yansıması ve bu ba¤lamda kendi tabanına olup biteni açıklayamama gibi bir durumla karflı karflıya bulunmasıydı. Esasen Schröder ilk yıllarda icraatlerine fena da bafllamamıfltı. Yabancılar konusunda muhalefetin aksine ça¤ın gerçeklerine yatkın bir çizgi benimsemifl, bunu yasal anlamda taçlandırmak için de bazı açılımlara gitmiflti. Ardından Irak politikasında anti iflgalci bir tavır sergileyerek sadece Almanya de¤il, tüm dünyada saygın bir yere oturmufltu. ‹çinde bulunulan ekonomik kriz nedeniyle önünde atılan ihale suspayına dönüp bakmadı¤ı gibi ABD’nin akfletti¤i ‘yafllı, köhne ve bitik Avrupa’ suçlamalarını bile duymazlıktan gelmifl, gelebilmiflti... ‹flte ne olduysa ondan sonra oldu ve birdenbire bafllangıçta manifesto fleklinde kamuoyuna dikte edilen tüm çizgiler, politikalar, yaklaflımlar ve sol renk taflıyan tüm söylemler terkedilmeye ve CDU/CSU birlikteli¤inin savunageldi¤i tüm sı¤ görüflleri icraatlerine taflıyıverdi. Bu arada bizim yabancılar politikası fare bile do¤uramazken, her haliyle kadük, neredeyse eskisini aratan bir çerçeveye oturtuldu. Eyaletler Meclisi’ndeki sayısal kaygı nedeniyle ‘uzlaflma’ kültürüne kurban edilen yasa muhalefet nasıl istediyse o flekilde çıktı. Muhalefetin hakkını yememek lazım, baflta Koch olmak üzere düzenledikleri imza kampanyaları ile yapılan her eyalet seçiminde bu konuyu ‘iyi(!)’ bir seçim malzemesi yaptılar ve sonucunu da aldılar. Son eyalet seçimlerinde birer birer havlu atan ve bir anlamda kazdı¤ı kuyuya düflen SPD’de son noktayı Schröder parti baflkanlı¤ından istifasını açıklayarak koyar gibiydi. Dünyanın neresinde görülmüfl bir partinin kendi ipini çekti¤i? Evet evet bizde görülmüfl...Ecevit’in DSP’si de aynı kaderi paylaflıyor ilginçtir...O da ‘sa¤cı sol’, ‘milliyetçi sol’ tanımlamalarıyla kendine özgü bir sol parti ihdas etmifl, sıfırdan aldı¤ı parti bir anda % 22’lerle iktidar koltu¤una yükselmiflti. Sonrasında olanları biliyorsunuz. ANASOL Meeeee adıyla oluflturulan Milliyetçi-sol, IMF politikalarını dayattı halka, hızını alamayarak Dervifl ihtilalini yaparak sa¤cı icraat yapan ilk Türk partisi olarak tarihte yerini almıfltı. Çıkarılan tüm kararlar tıpkı Almanya’da oldu¤u gibi halk hilafına oldu¤undan tepkiler gecikmedi ve 3 Kasım’da tekrar layık oldu¤u yere popo üstü düflüverdi: %1!... Schröder’in son demlerde yafladı¤ı trajedi bizde bu tarihsel gerçekli¤i ça¤rıfltırdı. Halk daha fazla sosyal refah beklerken, o yanlıfl adreslere kulak verdi¤i için Agenda 2010 adıyla bafllattı¤ı ve bizimkilerin de pek sevdi¤i ‘reform’ kılıfına sokulmufl bir çok kısıtlamayı birer birer boca etti halkına... Sa¤lık reformu deseniz elinizde kalıyor, emeklilik reformu evlere flenlik...Yani bafltan afla¤ı fiyasko, bafltan afla¤ı aslını inkar! Siz siz olun kim biri ‘reform’ yapaca¤ım’ diye huzurunuza çıkarsa iflkillenin, kıl kapın bu tuhaf kavram- dan... Zira yapılanların reformla meformla alakası yok.. Düpedüz sık-bo¤az politikası. Kelimeler de anlamlarını yitirir oldu artık... Lügatlerde de¤iflime gitmek zorunlu... Öyle ya Reform deyince insanın aklına çalınan bir tutam ekmek, kaybedilmifl bir sosyal hak, sa¤ partileri bile mumla aratır bir sürü zırva... Hal böyle olunca SPD de kaçınılmaz sona do¤ru hızlı ve emin adımlarla gidiyor. ‹ster Emnid, ister Forsa isterse Barometre’ye sorun; sosyaldemokratlar bugün seçim olsa tafl çatlasın % 20-24 arası bir zemine oturur. Bu da bafltan sonra bir tükeniflin ve yer ile yeksan oluflun daniskasıdır. Schröder’in skandal boyutundaki çizgi sapmasının do¤al sonucu olan istifa kimilerinde flok etkisi yaptı ama aslında ‘eden bulur’dan baflkası de¤ildir gelinen aflama.. Aklınca parti içi muhalefete ve ‘bu ne biçim solculuk’ diye hayıflanan kitlelere gözda¤ı vermeye çalıflan sevgili flansölyemiz bir yandan da kadim dostu Münte’yi bafla getirerek kanamayı geciktirmeye, tepkileri dindirmeye ve uzatmaları biraz daha uzatmaya çalıflıyor ve bizi uyutuyor. Sol politika izlemeyeceksen sol partiye girmeyeceksin. Sa¤ın dümensuyunda sosyal devletin köküne kibritsuyu dökmeye kalkıflınca da sızlanmayacak, bedelini ödeyeceksin. Schröder cenaplarının ibretamiz halet-i ruhiyesini böylece irdeledikten sonra, entegrasyon adı altında asimilasyonu, reform adı altında halkın yaflam standardını dibe çeken bir dizi yasal düzenlemeyi halka ra¤men dayatmaya kalkıflılmasını sessiz sedasız geçifltiren flu bizim Türk kökenli milletvekiline de ikicik laf edelim. Beyimiz bir adayı tefe koyarak ‘sarı piliç yetifltirenler derne¤i de beni destekliyor’ diye bir dönem manfletlerinde saldırılarına maruz kaldı¤ı kartel medyasından ha bire sallayan dostumuz, kendi partisinde yaflanan bu son geliflmeleri neden es geçer acep? Gerçi onun için olay gayet basit. Vaktiyle Yefliller’den ipi koparıp SPD’ye kapa¤ı attı¤ı gibi ‘ben de¤ifltim’ deyip bakarsınız bu kez de CDU’nun kapısına dayanır. Bize böylesi bir fantezi asla garip gelmez, örnekleri çoktur. Fırdöndü Kubimiz malumunuz. Bir dönem terörist diye kendisini yaftalayan gazetelerde altakke ver külah yazı döflenen bir kifliden bundan daha fazlası da beklenemez. Önümüzdeki haziran ayında yapılacak seçimlerde Türk toplumunu hangi korku ve vehimlerle SPD’ye kanalize etmeye kalkıflacak, hangi öcüleri karflımıza çıkaracak merak ediyoruz. SPD tüm varını yo¤unu hoyratça ve hovardaca harcadı, bize dönük bir savunusu, kendisini aklayacak bir derecesi ve derekesi ve hatta iddiası kalmadı... Bir çifte vatandafllık hayalimiz vardı; devr-i iktidarlarında onu da suya düflürdük. Daha ne deyim. Beyimiz çıkıp tekrardan ’Bize oy vermezseniz CDU gelir, rezil rüsva olursunuz’ diye aba altından sopa göstermeye kalkıflırsa bu dümene artık kimler inanır, kimler kanar? Aldatılan ve oyalanan insanlarımız aynı delikten bir daha ısırılmaya rıza gösterirler mi? Üstelik SPD’in kar gibi eridi¤i bir zaman diliminde, CDU’nun bile cesaret edemedi¤i yıkım politikalarını izlemenin sandıktaki cevabı gayet açıktır. Bin tane ozan gelse, yüzbin tane öger gelse farketmez. Bu kez de bize oy vermezseniz AB tarihi iflinizi bozarım ha diye efelenirse cevabımız nice olacaktır? Hazret buradaki felaketleri bir kenara bırakmıfl, kös dinleyerek, kulak üstü yatarak Türkiye’dekilere akıl yetifltiriyor. AKP Türkiye’yi fleriata götürüyormufl...Yerel seçimler son flansmıfl. Sol partiler ittifak yaparak devrimci bir direnifl örgütlemeliymifl, falan, filan... 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 24 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir 24 Solda da dinazorlar var derler de güler geçerdim. Bu adam tam bir dinozor. Uyan beyim, yıl 1930 de¤il 2004. Ne Türkiye’deki sol senin bildi¤in devrimci sol, ne AKP taflıdı¤ın korkularla ilintili. Herkes senin gibi de¤iflimde zirveyi yaflıyor. Salaklarla solaklar akflam sabah adres teatisindeler. AKP muhafazakar sa¤ kulvara, CHP onun kuyru¤undan solumtrak statükoyu temsil babında kaldıracın öbür ucunda Tayyip’in oyun arkadaflı niteli¤inde... Do¤an Grubu’nun talepleri do¤rultusunda Türkiye’de iktidar ve muhalefeti ile ‘ılımlı’ bir çizgide emperyalistlerin emellerine hizmette kusur etmemenin gayreti içerisindeler. Ne devrimi, ne solu, ne fleriatı, ne demokrasisi? Onların içi çoktan boflaltıldı ve yerine global eflkiyaların jandarmalı¤ı ‘en iyi hizmet bizde’ sloganı ile be¤endirilmeye çalıflılıyor. Uyan artık. fieriata karflı ittifak mı dedin? Hadi canım sen de! O da ne ki! Neye karflı, kime karflı, fieriat ne, fleriatçı kim.. .Ö¤ren de gel... Hadi bakim.. Sonra da engin bilincinle Devrimci-sol’unla SPD’lilere ö¤ret ki cahal kalmasınlar. Senin engin devrim bilgilerinle bir güzel aya¤a kalkıp kendilerine gelsinler. Schröder’in kurtarıcısı olarak bir seçim bizi fena faka bastırdın lakin bu sefer iflin zor görünüyor. Sen koflacaksın biz kovalayaca¤ız, bakalım nereye kadar gider bu yarıfl ve köfle kapmaca... Bekleyip görece¤iz. Not: Müntefering dönemi için konuflmak henüz erken. Bir emanetçi gibi davranırsa akibeti flansölyeden hallice olabilir. Partide gerilen sinirleri, yalpalayan dengeleri elden çıkan dizginleri kontrole alamazsa, kongre sürecinde çok zor durumda kalabilir, tarihin en kötü, en berbat anını yaflayan SPD’ye umut yeflertme operasyonu da akamete u¤rayabilir. B‹Z‹M PENCEREDEN HESSEN fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 Gerçi de¤erli dostumuz, TAM Direktörü Prof. Dr. Faruk fien ‘endifleye mahal yok’ diye yüreklere su serpiyor ama siyaset oldukça kaygan ve kaypak bir zeminde gel-gitlere sahne oldu¤unu bildi¤imiz için bu tarz açıklamalara da ihtiyatla yaklaflıyor, yo¤urdu üfleyerek yiyoruz. Onun için nerede bir sol parti iktidar flansı yakalasa ‘eyvah! gene mi’ diye endifleye kapılıyoruz ve her defasında korktu¤umuz baflımıza geliyoruz. Yine bize hasret, yine bize çile düflüyor. Mavi umutların yerini kızılca kıyamet alıyor temkinimiz de bundandır. Geldikleri gibi giderler, kimin sözüydü hatırlayın bakalım. SPD’nin klavuz istemeyen sonu bu sözle ancak ifade edilebilir. Önemli olan ifllevdir! Gözyaflı dökmenin, sızlanmanın alemi yok, kim iktidar bahfletmiflse, sonuçta görevin tamamlandı¤ına inanıyorlar ve yeni bir sa¤ iktidarın altyapısını hazırlıyorlar. Sayemizde bize benzediniz; bakın ne güzel ‘Almanya’nın dıfl borcu flu kadardır, biz iktidara gelirsek bu iktidarın borcunu üstlenmeyece¤iz.’ gibi flark kurnazlıkları ile televizyonlardaki açık oturumlarda arz-ı endam ediyorsunuz. Oysa Avrupalının bizim nezdimizdeki yeri, onların izlemesini istedi¤imiz gündem çok farklıydı. Bir de zam tartıflması, emeklilik maafllarının yetersizli¤i, iflsizlik gibi fleyleri tekrar tekrar temcit pilavı gibi ekranlara taflıyorsunuz ya, bir an kendimizi Anadolu’nun tenha bir köylü¤ünde zannediyoruz. Aradabir ‘auslaenderpolitik’ yapıyor ve birden projektörleri potansiyel suçlu haline getirdi¤iniz yabancılara çevirmeseniz acayip nostalji yapaca¤ız. Ama ifl yabancı düflmanlı¤ına, bizim üzerimizden oy devflirmeye gelince ürperiyoruz ve rüyada olmadı¤ımızın farkına varıyoruz. Amcam yapma, ayıp oluyor desek te yakın gelecekteki seçimde sizinle birlikte yaflamak durumunda kaldı¤ımız olumsuzlukların sebebi olarak yine bizi göstereceksiniz asıl üzüntümüz bundandır. Yoksa SPD gitmifl CDU gelmifl pek o kadar da farketmiyor. Bazı yönlerden bakınca CDU’nun gelifli SPD’yi de bataklıktan çıkaraca¤ı söylenebilir. Onlara tık nefes kalmak yerine bir nefes açıcı olabilir. Dolayısıyla uygulamada ufak nüanslar dıflında aynı de¤erler bütününü taflıyan partilerse e¤er iktidarda sa¤ veya solun olması genifl çerçevede hiç mi hiç farketmiyor. Farkediyor diyenler beri gelsin, Kohl’ü arıyoruz diyen sosyaldemokratları gördükçe bu yöndeki görüfllerimiz daha da pekifliyor. Size bir garip gelmiyor mu sahiden? Ortayafl sosyal demokratlar ‘çekinser’, yeni yetmeler gelecekten umutsuz, emekli ve harbiden solcuların yemek borusuna el attınız, eee? Sosyaldemokrat kaleleri bir bir kaybetmifl, sa¤a teslim etmiflsiniz. Daha fazla direnmenin, reform, reform diye çırpınmanın ne faidesi var? Fil hikayesindeki gibi...Bir bakıyorsunuz arkanızda kimse kalmamıfl. Bir kaç fil, pardon reform daha istiyorum. Ders almıfla benziyorsunuz lakin, sizi anlayacaklar çoktan pırrrr... Zorlamayın kendinizi, size 2010’u kim akıl vermiflse ça¤ırın onlar versin hesabını; Eichel mi kim? Bay Schröder kim? Bu senaryoyu yazan kim, sosyaldemokrasiyi defterden silen, devr-i iktidarınızı ‘kara bir dönem’ olarak tarihe geçirmeye meraklı ve kararlı olanlar kimler? ‹stifadan ziyade bu soruların cevapları verilmeliydi bizce... ‹stifa tek taraflı bir müessese ama sosyal demokrasinin bir çok yönü var. Lütfen!... Onun için flahsen ben, solun muhalefette olanını severim, derman yetmez. Denetim için idealdir. Ama n’olur, iktidara bir daha gelmeyin, beceremiyorsunuz, her geliflinizde insanları hafakanlar basıyor, buna hakkınız yok. 2. sayi sayfalar 28.04.2009 Hayat 13:55 Uhr Seite 25 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir HESSEN fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 KOMED‹ - M‹ZAH 25 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 26 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir KOMED‹ - FIKRA 26 fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 Allah’›n ‹fli ektafli Dervifli flehre giderken yolda ata binmifl, palas› belinde bir a¤aya rastlar. Atl› A¤a, Derviflin önüne gelince yolunu keser ve: - Dur bakal›m! der. Bektafli Dervifli çaresiz durur. Aralar›nda flu diyalog geçer: - Durduk a¤a, emret! - Ad›n ne senin, ne ifl yapars›n? Bektafli: - Ad›m Mansur. Hak Erenler kabul buyururlarsa Bektafli Dervifliyim. - Dervifller her fleyi bilirlermifl. Sen de bilir misin? - Kendime göre baz› fleyler bilirim. - Öyle ise, söyle bakal›m bana, Allah flu anda ne ifl yap›yor? Sorudaki saçmal›ktan, a¤an›n niteliksiz biri oldu¤unu anlayan Bektafli Dervifli; ona iyi bir ders vermeyi planlar. A¤aya dönerek: B Vites emel birgün son model bir mercedes araba ile Trabzon'a gelmifl ve arkadaflları ile muhabbete bafllamıfl; Konu arabalardan açılınca, Temel bafllamıfl arabasını övmeye, Almanlar ne kadar zeki insanlar yahu, yaptıkları araba dört dörtlük. flöyle iyi araba, böyle rahat araba, çok hızlı araba vs. neyse böyle konuflulurken ifl iddiaya binmifl ve Temel 'Ben arabamla Trabzon'dan Samsun’a 4 saatte giderim' demifl. Arkadaflları gidemezsin demifller. Temel hemen heyecanlanarak arabasına binmifl ve 'gideyimde görün uflaklar' demifl. Arkadaflları 'iyide biz senin oraya ne zaman vardı¤ını nereden bilece¤iz demifller.' Temel'de 'Samsun'a varınca telefon ederim.' demifl. Ordan hemen biri atılmıfl ve 'iyide Samsun'dan aradı¤ını nereden bilece¤iz. Sen git flu kifliyi bul ordan, o bizi arasın.' demifl. Temel adresi alarak yola çıkmıfl ve 3,5 saatte Samsun'a varmıfl, sözü edilen kifliyi bulmufl ve Trabzon'a telefon etmifller. Arkadaflları Temel'e 'oooo Temel iddiayı kazandın tamam hadi gel' demifller ve bafllamıfllar Temel'i beklemeye. Aradan 5 saat geçmifl Temel yok. Gece olmufl Temel yok. Arkadaflları 'nerde kaldı bu yahu' diyerek evlerine gitmifller. Sabah erkenden herkes birbirine 'Temel geldi mi? ' diye sormufl ama kimseden cevap yok. O gün de Temel efendi Trabzon'a teflrif etmemifl. Ertesi gün sabah yine yok, ö¤leden sonra çıkmıfl gelmifl!. Arkadaflları Temel'e hemen 'yahu Temel Samsun'a 3,5 saatte gittin 3 günde ancak döndün, ne oldu ufla¤ım' demifller Temel de ' Sormayın be arkadafllar bu Alman'lar ne gerizekalı bir millet' demifl. Arkadaflları ' Ne oldu Temel' demifller Temel 'flu güzelim arabayı yapmıfllar, 5 tane ileri vites koymufllar ama 1 tane geri vitesi koymufllar' demifl. T Toyoto Kriko apon"un biri Rize"de bir kahveye girmifl ve herkese kafa tutmufl: J HESSEN - Var m› aran›zda delikanl›, varsa ç›ks›n d›flar›! Tahmin edece¤iniz üzere Temel kap›ya do¤ru yürümüfl. - Ç›k›yorum ulan, görelim bakal›m - A¤a, öyle yüksek soruya böyle alcaktan cevap verilmez, der. - Ya nas›l verilir? - Sen o attan in, ben bineyim, sana cevab› yukardan vereyim. A¤a tereddüt etmeden attan iner. Bektafli Dervifli ata biner, güzelce bir kurulur. - Haydi bakal›m, flimdi sorumun cevab›n› ver? - Ya sorunun cevab› senin aleyhine olursa. - Zarar› yok. Sen yine de do¤ruyu söyle. Bektafli Dervifli bunun üzerine A¤aya flu cevab› verir: - Cenab-› Allah flu anda senin alt›ndaki at› benim gibi fakir bir kuluna ihsan etti. Bu sözü söyledikten sonra Bektafli kamç›y› ata vurur, oradan h›zla uzaklafl›r. Gümrük rabzonla Rize arasında bir zamanlar gümrük varmıfl. Temel hergün bisiklet ve önünde bir kum torbasıyla gümrükten geçermifl. Bir gün Gümrük Memuru bu durumdan kuflkulanmıfl. Temel'e: - Dur. Ne geçiriyorsun gümrükten, demifl. Temel: - Kum, demifl. Memur kum torbasına elini sokmufl karıfltırmıfl gerçekten sadece kum varmıfl torbada. Bu olaydan sonra Temel yıllarca gümrükten bisikletle önünde kum torbası oldu¤u halde geçmifl. Yıllar sonra Trabzonda bir kahvede Temelle Gümrük Memuru karflılaflmıfl. Gümrük Memuru: - Ula Temel artık emekli oldum sana birfley yapamam gerçekten ne geçiriyordun gümrükten?, demifl. Temel: - Bisiklet, demifl. T Furdik Oni ir mahkeme salonu düflünün... Bir davada tan›kl›k etmesi için kürsüye yafll› bir teyzeyi ça¤›r›rlar.. Kad›n yerine oturur ve daval›n›n avukat› kad›na yaklafl›r... - "Bayan Jones.. Beni tan›yor musunuz?" Yafll› teyze cevap verir: - "Ah evet Bay Williams sizi çocuklu¤unuzdan beri tan›yorum.. siz taa o zamanlar bile aileniz için tam bir bafl belas›yd›n›z.. sürekli yalan söylüyorsunuz, kar›n›z› komflunuzla aldat›yorsunuz, en yak›n›m dedi¤iniz insan- Herkesi Tanıyan Kadın etraf›nda bir tek dostu yoktur ve herkes onun hala geceleri alt›na kaç›rd›¤›n› söylüyor.." Yine herkes flokta.. bütün salonu bir gürültü kaplar.. hakim kürsüye tak tak tak vurup herkesi susturur ve her iki taraf›n avukat›n› da kürsüye ça¤›r›r.. Ve ikisine de e¤ilmelerini söylerek kulaklar›na sunu f›s›ldar... - "E¤er bu kad›na beni tan›y›p tan›mad›¤›n› sorarsan›z ikinizi de harcar›m. Babam öldü, demifl Temel. ‹lyas sormufl: - Neden öldü? - Apartman›n sekizinci kat›n›n balkonundan düfltü. - Eyvah parçaland› m›? - Yok, giriflteki bakkal›n tentesine düflünce oradan havalan›p karfl› apartmana yöneldi. - Apartmana m› çarpt›, nas›l oldu? - Yok, karfl› apartman›n balkonunda çamafl›rlar as›l› idi.çÇamafl›r ipine vurup fabrikan›n bahçesine düfltü. - Orada m› öldü? - Yok, fabrika çelik yay fabrikas›, bahçedeki yaylar›n üzerine düflüp havaland› yeniden... - Peki sonra? - Sonras› ne? Bakt›k ki yere inmiyor, biz de furdik oni.. emel yıllarca çalıfltıktan sonra kendi iflini kurup baflarılı bir ifladamı olmufl. Bir ifl gezisi için Mısır'a gitti¤inde, ifllerini bitirdikten sonra turistik takılmaya karar vermifl. Yolun kenarında deve kiralayan bir adam görmüfl. Kendi kendine: - "Buraya kadar gelmiflken deveye binmeden gitmek olmaz", demifl ve bir deve kiralamıfl. - "hemflerim, bu hayvan nasıl gider, ne deyince durur?" diye adama sormufl. Adam da: - "'oh' deyince gider, 'oh oh oh' dersen hızlı gider, 'amin' dersen durur", demifl. Temel binmifl deveye, oh demifl, ger- çekten de deve yürümeye bafllamıfl. Temel'in hofluna gitmifl. "oh oh oh", demifl, deve hızlanmıfl. Temel iyice keyiflenmifl. "oh oh oh oh oh oh oh", diye diye deveyi iyice hızlandırmıfl. Temel Mısır'ın güzelliklerini seyre dalmıfl. Ancak bir anda ileride bir uçurum oldu¤unu farketmifl; deve son hız uçuruma do¤ru koflturmakta... - "ulan, ne deyince duruyordu bu hayvan?" diye kendi kendine düflünmüfl. Aklına gelen fleyleri teker teker söylemifl ama nafile. Deve bir türlü durmamıfl. En sonunda Temel bildi¤i bütün duaları etmifl ve 'amin' demifl. Deve, uçurumdan düflmelerine ramak kala zıpkın gibi durmufl. Temel de bunun üzerine derin bir 'oh' çekmifl.. emel biyologtur. Pireler üzerine bir arafltırma yapmaktadır. Yaptı¤ı deneylerin sonuçlarını da sürekli olarak not almaktadır. Pirenin dört baca¤ından birini koparır ve pireye "atla" der; pire atlar, "zıpla" der; pire zıplar. Temel notunu alır: "üç bacaklı pire hopluyor ve zıplıyor." Pirenin bir baca¤ını daha koparır. Aynı fleyleri sorar ve yazar: "iki bacaklı pire hem hopluyor hem zıplıyor." üçüncü baca¤ı da koparır aynı fleyleri sorar ve yazar: "tek baca¤ı olan pire oynuyor ve zıplıyor." Dördüncü baca¤ını da koparır ve yine aynı soruları sorar. Pire hoplamaz ve zıplamaz. Temel notunu alır: "dört baca¤ı koparılan pirenin kulakları duymuyor..." erkekli¤ini! Birkaç dakika sonra Temel a¤z› burnu da¤›lm›fl kahveye geri dönmüfl. Peflinden de Japon kas›larak içeri girmifl. Temel'i gosterek söylenmifl: - Ona ejderin kuyruk sallamas›yla vurdum.. Ertesi gün Japon yine gelmifl. Yine meydan okuma. Yine Temel'den rest. Ve birkaç dakika sonra kap›da yine a¤z› burnu da¤›lm›fl bir Temel! Ve peflinden kas›larak yapt›¤› oyunu aç›klayan Japon: - Ona ejderin yakasusi tekni¤iyle vurdum.. Ertesi gün yine ayn› hikaye: Dayak yemekten ayakta duramaz hale gelmifl Temel ve hergün de¤iflik bir stil kullanan Japon: - Ona ejderin kimanto tekni¤iyle vurdum. Ve bir sonraki gün Japon yine kahveye gelip, yine herkese kafa tut- B lar›n arkas›ndan konufluyorsunuz, 2 dolar fazla kazanmak için herkesi satars›n›z..." Daval›n›n avukat› baflta olmak üzere bütün salon flok olur.. Adam ne yapaca¤›n› bilemez bir halde kad›na tekrar sorar: - "Peki Bayan Williams, ya karfl› taraf›n avukat›n› tan›yor musunuz?" Kad›n yine cevaplar: - "Elbette tan›yorum.. çocuklu¤unda ona dad›l›k yapm›flt›m.. Tembel, ödlek ve alkolik adam›n tekidir.. Oh Oh T Pireler T mufl. Japonun restini gören yine Temel olmufl. Birkaç dakika sonra herkes surat› da¤›lm›fl bir Temel beklerken bu defa Japon her taraf› kanlar içinde kap›da belirmifl! Temel de hemen arkas›ndan gelmifl, Japon"u gosterek gülümsemifl: - Ona Toyota'n›n krikosuyla vurdum... 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Hayat Seite 27 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir SEÇME YAZILAR HESSEN 27 fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 Tacir ile papa¤an Z Mesnevî’den Hikâyeler engin bir tacir, evinde güzel sesli, flen flakrak bir ne piflman olur: “Bir canl›n›n ölümüne sebeb oldum, günaha girdim” der. “Bu papa¤an›n, belki de bizim papapapagan beslemektedir. Tacir (ticaretle u¤raflan), ¤anla bir akrabal›¤› vard›” diye düflünür. bir gün ticaret yapmak için Hindistan`a gitmek Tacir al›flveriflini tamamlar ve arzular›na ulaflm›fl bir üzere haz›rl›klara bafllar. Bir taraftan da her zamanki cöhalde memleketine döner. Evdekilerin hepsine birer armertli¤iyle evdekilere; ma¤an getirir, hepsini sevindirir. - Hadi çabuk söyleyin bakal›m. Hindistan`dan size ne Herkesin arma¤an›n› ald›¤›n› gören papa¤an köflesingetireyim, diye sorar. den seslenir: Evdekilerden her biri bir fley söyler. Tacir, hepsinin - Bu kulunun arma¤an› nerede? Gördüklerini, duyisteklerini yerine getirece¤ine söz verir. S›ra evin bir köduklar›n› bana anlat, der. flesinde nefleli bir flekilde ötüp durmakta olan papa¤ana Tacir: gelince tacir ona da: - B›rak Allah aflk›na, der. Söyledi¤ime ve söyleyece¤i- Ee! söyle bakal›m, sen ne istersin Hindistan`dan der. me bin piflman oldum. O kadar piflman oldum ki, HindisPapa¤an boynu bükük bir halde: tan`dan buraya kadar ellerimi, parmaklar›m› ›s›rd›m. Ben - Hindistan`a giderseniz, oradaki papaganlar› görünbilgisizli¤im, ak›ls›zl›¤›m yüzünden böyle ac› bir haberi ce benim halimi onlara anlat. Onlara flöyle söyle: Sizi çok onlara götürdüm. Kötü oldu. özleyen bir papagan kardefliniz, Allah`›n takdiriyle bizim evimizde kafeste yaflamaktad›r. Size selam söyleMevlana diyor ki: di. Bir çare, bir kurtulufl yolu var m›d›r, diye size sormam› istedi. Benim gurbet ellerde, özlemler Gösteriflten uzak içinde, sizden ayr› düflmenin ac›lar› içinde ç›rp›dur, kendini gizle. n›p durmam do¤ru mudur? Ben burada demir kafes içinde hapis gibi yaflayay›m; her fleyden Kim güzelli¤ini pauzakta bir hayat› süreyim; siz güzel, yeflil ormanlarda gezesiniz, a¤açtan a¤aca konarak nefleyle zara ç›kar›rsa, flöhötüflesiniz. Bu duyars›zl›k size yak›fl›r m›? Dostret peflinde koflarsa, lar›n vefas› böyle mi olur? Tacir: bafl›na yüzlerce be- Pekala, bütün söylediklerini Hindistan`daki la gelir. Düflmanlapapa¤anlara söyleyece¤im, diyerek yola ç›kar. Hindistan`a vard›¤›nda orada dallarda ötür›n k›skançl›kla seflen, gül bahçelerinde gezip oynayan papa¤anlara rastlar. At›n› durdurarak onlara seslenir; evinde ni yaralar; dostlar kafeste olan papagan›n selam›n› iletir. Onun söyise ihtiyaçlar› yülemesini istedi¤i sözleri onlara söyler. Taciri dinleyen papa¤anlardan biri, bu sözleri zünden bafl›n› a¤r›duyunca titreyip düfler, nefesi kesilir ve ölür. Tacir bu duruma üzülür. Bu sözleri söyledi¤i- t›r durur. Papa¤an heyecanla: - Efendim, neden piflman oluyorsun. Bu üzüntünün sebebi nedir? Tacir bu ›srara dayanamaz: - Ne olacak, senin sözlerini ve flikayetlerini sana benzeyen papa¤anlara söyledim. ‹çlerinden biri dayanamad›, flikayetlerinden çok üzüldü. Titredi ve öldü. Söyledi¤ime bin piflman oldum ama, de¤il mi ki söyledim, son piflmanl›k neye yarar? Tacirin papa¤an› da Hindistan`daki papa¤an›n bafl›ndan geçeni duyunca o da titreyerek düfler, kat› kesilir. Tacir, güzel sesli papa¤an›n›n düflüp öldü¤ünü görünce yerinden f›rlar, üzüntüsünden külah›n› bafl›ndan ç›kar›p yere vurur. Papa¤an›n›n bu periflan haline dayanamaz, gömle¤inin yenini yakas›n› y›rtar, söylenir. - Ey güzel papa¤an›m, ey benim hofl sesli kuflum! Sana ne oldu? Neden bu hale geldin? Vah, yaz›k! diye inler. Çok üzülen tacir papa¤an› kafesten d›flar› ç›kar›r. Papa¤an› serbest b›rakmas›yla, hayvan birdenbire canlan›r ve yüksek bir dala konar. Tacir bu durumu hayretler içinde izler. Bafl›n› yukar› kald›rarak: - Ey bülbül gibi güzel sesli olan papa¤an! der. Bu nas›l fley, anlayamad›m. Bana anlat›r m›s›n? O Hindistan`daki papagan›n durumu sana ne anlatt› ki bize böyle bir hile yapt›n? Can›m›z› yakt›n. Papa¤an flen flakrak cevap verir: - Hindistan`daki papa¤an o hareketiyle bana bir ders verdi. Güzel söz söylemeyi, nefleli görünmeyi b›rak, dedi. Çünkü senin güzel sesin, güzel söz söylemen dolay›s›yla seni kafese hapsetmifller. Kendini ölü göster kurtul, demek istedi. Papagan Tacire: - Allah`a ›smarlad›k ey efendim, ben esirlikten kurtuldum. As›l geldi¤im yere, vatan›ma dönüyorum. Tacir de papa¤ana dönerek: - Haydi git, Allah`a emanet ol. Sen de bana bir ö¤üt vermifl oldun. Papa¤an efendisinin dediklerini dinledikten sonra daldan dala s›çrayarak uzaklafl›r. ❏ fieyh Edebali’nin Osman Gazi’ye Ö¤ütleri Karaman`da do¤an Edebali, ilk tahsilini de burada yapt›. Dimaflk`taki tahsilinden sonra Bilecik ve dolyalar›nda irflad hizmetine bafllad›. Mutasavv›f olmas›n›n yani s›ra ilk Osmanl› kad›s› ve müftüsüdür. Osman Gazi’nin manevi terbiyesinde önemli rolü vard›r. K›z› Malhun Hatun’u Osman Gazi ile evlendirerek onun kay›npederi olmufltur. Dursun Fakih ve Çandarl› Kara Halil gibi pek çok ö¤renci yetifltiren ve uzunca bir ömür süren fieyh Edebali, 1326 y›l›nda vefat etmifltir. Ey o¤ul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysall›k sana... Güceniklik bize; gönül almak sana... Suçlamak bize; katlanmak sana... Acizlik, yan›lg› bize; hofl görmek sana... Kötü söz, flom a¤›z, haks›z yorum bize; ba¤›fllama sana... Ey o¤ul! Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana... Üflengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, flekillendirmek sana... Ey o¤ul! Yükün a¤›r, iflin çetin. Allah yard›mc›n olsun. Beyli¤ini mübarek k›ls›n. Hakk yoluna yararl› etsin. Ifl›¤›n› par›ldats›n. Uzaklara iletsin. Sana yükünü tafl›yacak güç, aya¤›n› sürttürmeyecek ak›l ve kalp versin. O¤ul! Güçlü, kuvvetli ve kelaml›s›n. Ama bunlar› nerede ve nas›l kullanaca¤›n› bilmezsen savrulur gidersin. Öfken ve nefsin bir olup akl›n› ma¤lup eder. Bunun için daima sab›rl›, sebatkar ve iradene sahip olas›n!.. Sab›r çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez, yense bile ba¤r›nda kal›r. Bilgisiz k›l›ç da t›pk› ham armut gibidir. Milletin kendi irfan› içinde yaflas›n. Ona s›rt çevirme. Her zaman duy varl›¤›n›. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfand›r. O¤ul! Dünya, senin gözlerinin gördü¤ü gibi büyük de¤ildir. Bütün fethedilmemifl gizlilikler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ›fl›¤›na ç›kacakt›r. Anan› ve atan› say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inanc›n› kaybedersen, yeflilken çorak olur, çöllere dönersin. Aç›k sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin, deme! Sevildi¤in yere s›k gidip gelme; muhabbet ve itibar›n zedelenir... fiu üç kifliye; yani caniler aras›ndaki alime, zenginken fakir düflene ve hat›rl› iken itibar›n› kaybedene ac›!.. Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, afla¤›dakiler kadar emniyette de¤ildir. Hakl› oldu¤un mücadeleden korkma! Bilesin ki, at›n iyisine doru, yi¤idin iyisine deli (korkusuz, pervas›z, kahraman, gözü pek) derler. En büyük zafer nefsini tan›makt›r. Düflman insan›n kendisidir. Dost ise, nefsi tan›yan›n kendisidir. Ülke, idare edenin o¤ullar› ve kardeflleriyle bölüfltü¤ü ortak mal› de¤ildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yan›lan atalar›m›z, sa¤l›klar›nda devletlerini o¤ullar› aras›nda bö- lüfltürdüler. Bunun içindir ki yaflayamad›lar, yaflatamad›lar. ‹nsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kalkamaz. Kifli k›p›rdamay›nca uyuflur. uyuflunca laflamaya bafllar, laf dedikoduya dönüflür. Dedikodu bafllay›nca da gayri iflah olmaz. Dost, düflman olur; düflman canavar kesilir. Kiflinin gücü günün birinde tükenir ama bilgi yaflar. Bilginin ›fl›¤›, kapal› gözlerden bile içeri s›zar, ayd›nl›¤a kavuflturur. Savafl› sevmem. Kan ak›tmaktan hofllanmam. Yine de bilirim ki k›l›ç kalk›p inmelidir. Fakat bu kalk›fl ve inifl, yaflatmak için olmal›d›r. Hele kiflinin kifliye k›l›ç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte de¤ildir. Bir savafl, yaln›zca bey için yap›lmaz. Durmaya, dinlenmeye hakk›m›z yok. Çünkü zaman yok, süre az. Yaln›zl›k, korkanad›r. Topra¤›n ekin zaman›n› bilen çiftçi, baflkas›na dan›flmaz. Yaln›z bafl›na kalsa da... Yeter ki, topra¤›n tav›nda oldu¤unu bilebilsin. Sevgi davan›n esas› olmal›d›r. Sevmek ise, sessizliktedir. Ba¤›rarak sevilmez. Görünerek de sevilmez. Geçmiflini bilmeyen, gelece¤ini de bilemez. Osman! Geçmiflini iyi bil ki, nereye gidece¤ini unutmayas›n...❏ 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 28 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir B‹L‹fi‹M 28 HESSEN fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 Windows’ta “kritik” açık Microsoft, Windows kullanıcılarını iflletim sisteminde ortaya çıkan bir açık nedeniyle, acilen yama yüklemeye ça¤ırdı. icrosoft, Windows kullanıcılarını iflletim sisteminde ortaya çıkan bir açık nedeniyle, acilen yama yüklemeye ça¤ırdı. “Kritik” olarak nitelenen açık, hackerların bilgisayarlara girerek dosyaları çalmasına veya silmesine olanak veriyor. Yazılım güvenlik flirketi ‘Eye Digital Security’ firmasından Marc Maiffret, söz konusu açık ile ilgili olarak Microsoft’u 6 ay önce uyardıklarını belirtirken, Microsoft yetkilileri açık nedeniyle bu süre içerisinde herhangi bir hacker saldırısının gerçekleflmedi¤ine dikkat çekti. Açık ile ilgili bilgi veren Microsoft güvenlik uzmanı Stephen Toulouse, söz konusu yazılım açı¤ının Windows sistemi içerisinde “derinden ve bafltan sona” etkili oldu¤unu belirterek kullanıcıların yamayı acilen edinmeleri gerekti¤ini belirtti. Yama flirketin web sitesinde yayınlandı. ‘AÇIK TAR‹H‹ BÜYÜKLÜKTE’ Microsoft sektör uzmanları tarafından yazılım ve iflletim sistemlerindeki açıklar nedeniyle sürekli elefltiri konusu oluyor. Yazılım güvenlik flirketi ‘Eye Digital Security’ uzmanlarından Marc Maiffret söz konusu açı¤ın “Microsoft’taki en büyük açıklardan biri oldu¤unu” belirterek “Dahili sunucular, a¤ flebekeleri, di¤erleri, tüm sistemleri etkileyecek güç- M te bu açık görülmemifl büyüklükte bir zarar verebilecek güçte” fleklinde konufltu. ’6 AY ÖNCE UYARMIfiTIK’ Maiffret ABD’de barajlar, elektrik santralleri dahil olmak üzere bir çok kritik noktalardaki bilgisayarların dahi söz konusu açıktan etkilenebilece¤ini savundu. Maiffret hackerların buna ba¤lı yeni açıkları keflfetmelerinin çok uzun sürmeyece¤ini ve buna ba¤lı yeni virüs saldırılarının gelebilece¤i uyarısında bulundu. Eye flirketi uzmanları söz konusu açı¤ı geçti¤imiz Temmuz ayında ortaya çıkarmıfllardı. Maiffret, Microsoft’un resmi açıklamayı keflfinden 6 ay sonra yapma- sının “kabul edilir türden olmadı¤ını ve bu süre içerisinde bir çok Windows kullanıcısının zarar gördü¤ünü” belirtti. ‘GEREKL‹ TAK‹BAT YAPILDI’ Konu hakkında konuflan Microsoft güvenlik uzmanı Toulouse ise “Microsoft’un açık ile ilgili son derece kapsamlı bir arafltırma yaptı¤ını ve açı¤ı kesinlefltirmenin zaman aldı¤ını” açıkladı. Maiffret ve Microsoft söz konusu açı¤ın kullanıldı¤ı her hangi bir hacker saldırısının henüz gerçekleflmedi¤ini teyit ettiler. AC‹L YAMA Tüm bu geliflmelere eflzamanlı olarak Beyaz Saray tarafından hazırlanan siber güvenlik raporunda yazılımlardaki hataların yamalarının gecikmesinin siber güvenlik riskini artırdı¤ına dikkat çekildi. Windows’un yeni versiyonlarında bulunan ve veri alıflveriflini düzenleyen ‘abstract syntax notation’ teknolojisi etkilenen sistemler arasında. Ayrıca Microsoft’un Kerberos kriptografi güvenlik sisteminin de aynı açıktan etkilendi¤i bildirildi. Microsoft Windows NT, Windows 2000, Windows XP, Windows NT Server, Server 2000 ve Server 2003 kullanıcılarının gerekli yamayı acilen edinmeleri konusunda uyardı. Microsoft güvenlik bülteni MS04-007’de ASN1 ile ilgili yamayı sundu. Microsoft’tan Word için yama icrosoft Word 2003’te tespit edillen ufak problemler için yama yayınladı. Microsoft Office 2003 için ilk güncellemeyi Kasım ayında yapmıfltı. fiirket flimdiye dek giriflilen en büyük beta testinin ardından Office 2003 Service Pack’i haziran ayında yayınlaca¤ını açıklamıfltı. Yamalanan açıklardan biri otomatik kaydetme, düz kaydetme ve dosyanın kapanması esnasında Word dosyasının donmasına sebep oluyor. Bir di¤er açık ise Windows dosyalarının Apple Macintosh’a gönderilmesinden kaynaklanıyor. Dosyalarda satırlar silinmifl çıkıyor. Di¤er açıklar da gereksiz yere açılan diolog kutusu, okuma sayfasında ekranda belirmesi gereken el iflareti imajının görünmemesi gibi hataları kapsıyor. M Elektrikli otomobilden hız rekoru Japon bilim adamları elektrikli bir sürat otomobil ile yeni bir hız denemesi gerçekles¸tirdiler. Araç saatte 315 kilometreyi bularak elektrikli otomobiller için hız rekoru kırdı. Eski bir Formula 1 sürücü Ukyo Katayama tarafından kullanılan 8 tekerlekli ‘Eliica’ adlıotomobilin motorları lityum pilleri ile çalıs¸ıyor. Bundan önceki sürat rekoru 311 km/s ile Kuroiso adlı bir bas¸ka sürat otomobiline aitti. Eliica’nın kırdıg˘ı sürat rekorunun resmi kaynaklarca onanması için aracın bir deneme daha yapması gerekiyor; buna göre Eliica I˙talya’nın kuzeyindeki Nardo kasabasında 14 Mart’ta bir bas¸ka hız denemesinde bulunacak. Araç yeniden aynı sürata ulas¸ırsa, rekor resmiyet kazanacak. HEDEF SAATTE 400 KM Eliica projesi Japonya’nın önde gelen bilim kurumlarından Keio Üniversitesi’nde görevli bilim adamı Hiroshi S¸imizu tarafından Japon s¸irketlerinin maddi desteg˘i ile gerçekles¸tirildi. S¸imizu hedeflerinin 400 km/s süratı as¸mak oldug˘unu açıkladı. Japonya son yıllarda hidrojen ve elektrikli motorları teknolojilerine ciddi yatırımlar yapıyor; Honda, Toyota ve Mercedes’in hidrojenli otomobilleri s¸imdiden Tokyo sokaklarında boy göstermeye bas¸ladı. Fujitsu’dan yakıt hücresi membranı Japon Fujitsu firması metanol yakıt hücresi teknolojisinde kilit rol oynayacak güç kayna¤ı için yeni bir membran gelifltirdi. Parça daha küçük ve hafif yakıt hücresi tanklarının yapımına olanak verecek. Membran yakıt hücresinin tam ortasında su ile metanolü katalizatörden ayırmaya yarıyor. Suya kıyasla tankta yüksek konsantrasyonlu metanol olması ifllem zamanını uzattı¤ı için tercih ediliyor, ancak konsantrasyon yükseldikçe metanol membrandan sızıyor ve yakıt kaybına dönüflüyor. Halen kullanılan bir çok direkt metanol yakıt hücresi (Direct Methanol Fuel CellDMFC) prototipleri membrandaki yakıt kaybını yüzde 10’a kadar düflürüyor. Fujitsu’nun yeni gelifltirdi¤i membran ise yüzde 30’u metanol olan 300 mililitre yakıt hücresi ile bir dizüstü bilgisayarı 8 ila 10 saat arasında çalıfltırabiliyor; aynı konsantrasyondaki bir yakıt hücresi farklı bir membran ile ancak 3 saate kadar çalıflıyor. ‹LK D‹ZÜSTÜ BU YIL P‹YASADA Fujitsu’nun yanı sıra NEC, Toshiba ve Hitachi gibi di¤er Japon flirketleri de yakıt hücresi teknolojileri üzerine çalıflıyorlar. Bunlardan NEC yakıt hücreli dizüstü bilgisaları prototipini basına tanıtmıfl ve ürünü bu yıl içinde satıfla sunaca¤ını açıklamıfltı. “Bas-konufl” Siemens’te ‘cebe’ giriyor obil telefonlar için gelifltirilen ‘walkie talkie’ özelli¤i ile cep telefonlarına da uygula- M nıyor. Siemens Mobile’ın gelifltirdi¤i yeni teknoloji sayesinde kullanıcılar, tıpkı telsizlerde oldu¤u gibi “bas-konufl” tufluna basarak istedikleri kifli ile anında konuflma yapabilecekler. Normal konuflmaya göre daha uygun bir fiyatlandırma yapılması beklenen sistem, 2004 yılının ortasında pazara sunulacak. PoC (Push-totalk over Cellular) olarak adlandırılan sistemde, walkie talkie’de veya telsizde oldu¤u gibi, gelen sesli mesajlara anında cevap verilebiliyor. Bu servisin varolan flebeke üzerinden yerlefltirilmesi ekonomik, uygulaması kolay olarak niteleniyor. PoC için gerekli IP-temelli IMS switch teknolojisi, halihazırda UMTS mobil radyo jenerasyonunda kullanılıyor. Operatörler, Siemens’in PoC’li mobil telefonlarını 2004 yılının ilk yarısında test amaçlı olarak kullanabilecekler. Test devresinden sonra cep telefonları son kullanıcıların satın alması için piyasaya sunulacak. Motorola’dan MS’li ‘cep’: MPx200 Microsoft’un yazılım paketlerini içeren MPx200 bilgisayar ba¤lantısı ya da Exchange Server kesintisiz verici ba¤lantısıyla Microsoft Outlook’a ulaflma imkanı sa¤lıyor. ‹NTERNET ER‹fi‹M‹ OLANA⁄I Cep telefonu bu sayede e-mail, takvim ve adres defterleri gibi kiflisel bilgileri düzenliyor. 2 GB’a kadar çıkarılabilen hafıza kartının yanı sıra, MPx200 cep telefonu ile Pocket Internet Explorer üzerinden internete giriliyor, MP3 yükleyip dinlenebiliyor, Windows Media Player ile video klip izlenebiliyor. Kızılötesi ya da USB ba¤lantı ile bilgisayarlar ile cep etelfonu arasında uygulama ve yazılım alıflverifli yapılabiliyor. 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 29 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir SA⁄LIK SAYFASI HESSEN 29 fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 A⁄IZ‹Ç‹ YARALARI ¤ız kenarı, dudaklar, damak, dil, yanak içleri, difl etleri vb. yumuflak dokulara yerleflmeyi seven küçük yaraların oluflma sebepleri birbirlerinden farklı olabiliyor. Yemek yememizi, konuflmamızı ve hatta genel vücut sa¤lı¤ımızı etkileyebilen bu küçük yaralar, her yaflta ve herkeste sıklıkla görülebiliyor. En sık rastlanan ve tekrarlayan a¤ız yaraları uçuklar ve aftlardır. Bayanlarda erkeklere oranla daha fazla görülen bu a¤ız yaraları, genellikle bir bölgede oluflur fakat bazı durumlarda birkaç farklı noktada birden oluflabilir. AFT Aft’ın oluflma nedeninin belirlenmesi için çeflitli arafltırmalar yapılsa da bugüne kadar kesin bir neden ortaya konulamadı. Bafllıca nedeni stres olan Aft, vücudun dirençsiz kaldı¤ı dönemlerde sıkça ortaya çıkar. Psikolojik nedenlerin afta neden olması sıklıkla görülen bir durumdur. Bayanlarda özellikle adet öncesi gerginlik sendromlarında sıklıkla aft olufltu¤u görülür. Aft genellikle a¤ız içinde dil, yanak içleri, difl etleri ve damakta görülür. Zaman zaman dudaklarda da oluflabilir. A¤ız içi travmalar, özellikle difl darbeleri aft oluflumunu bafllatan en önemli nedenlerdir. Isırma, çarpma veya a¤ız içi operasyonlarından sonra aft oluflabilir. Bunların dıflında asidik maddeler de aft olufluma neden olabilirler. A¤ız mukozasına zarar verebilecek yo¤un C vitamini içeren besinlerin aft oluflumuna neden olabilece¤i arafltırmalar sonucunda ortaya çıkmıfltır. Tuzlu gıdalar, asitli içecekler, sigara, baharatlı yiyecekler aft’a neden olabilir. Bazı kiflilerde alerjik bir bünyeye sahip olmaları nedeniyle, bu¤day ve çavdar gibi bakliyatlardan sonra da aft olufltu¤u görülmüfltür. Aft’lar genellikle bir hafta sürer ve bu dönemde bölgesel a¤rılara neden olabilirler. Beslenme zorunlulu¤u nedeniyle de a¤ıza giren besinler a¤rının artmasına sebep olur. Aftların herhangi bir etkeni olmadı¤ı için yaradan, sa¤lıklı dokuya bulaflma gibi bir riski yoktur. Ancak aftların açılması durumunda a¤ızda bulunabilecek birçok bakteri bu aftların enfekte yara olmasına sebep olabilirler. Bu dönemde tuzlu, baharatlı, asitli yemekler yemekten uzak durmalıyız. Bu yiyecekler aftların açılmasına ve enfeksiyon kapmasına neden olabilirler. A¤ız yaraları ciddi bir hastalıktır. Bazı a¤ız yaraları neden yokken ortaya çıkarken bazı yaralar ikincil olarak baflka bir hastalı¤ın etkisinde oluflabilirler. E¤er sıklıkla a¤ız içi yaralarınız oluyorsa ve iyileflmesi uzun süre alıyorsa bir hekime baflvurmanız gerekir. UÇUK Uçuklar, aftlara göre daha a¤rılı ve enfekte özelli¤e sahiptir. ‹çi sıvı dolu a¤rılı kabarcıklar halinde a¤ız içi ve dıflında ve hatta yüzün baflka bölgelerinde de çıkabilirler. Herpes Simplex virüsü tarafından oluflurlar. Bu virüs, kiflinin vücuduna bulaflıp uçu¤u meydana getirdikten sonra, uçuk tedavi edilse dahi sinsice vücutta bekleyebilir. Vücudun direnci azaldı¤ı an sinsice bekleyen bu virüs aktif hale geçer ve yeniden uçuk oluflturur. Direncin düflmesi sonucu tekrar bafllama e¤ilimi gösteren uçukların oluflmasında di¤er yardımcı A faktörler de günefl ıflınları, hormonal düzensizlikler olarak sıralanabilir. Uçuk oldukça enfekte bir yaradır. Genellikle aynı yerde çıkma e¤ilimine sahiptir. Oldukça a¤rılı geçen hastalık süreci hem görüntü hem de metabolik etkileri nedeniyle hastanın yaflam kalitesini düflürür. Aft’a göre uçuk çok hızlı yayılabilen ve baflka insanlara bulaflan bir hastalıktır. Uçuk çıkaran kiflinin özellikle uçuk bölgesine temas eden kiflisel eflyalarının, sa¤lıklı kifliler tarafından kullanılmamasına özen göstermek gerekir. Bu eflyalara örnek olarak bardak, kaflık, havlu, kozmetik ürünler örnek verilebilir. Uçu¤un bafllama dönemi, geliflmesi ve enfeksiyonu dıflarıya akıttı¤ı 3 farklı dönemi vardır. Bulaflma riskinin en yo¤un oldu¤u dönem yaranın patladıktan sonraki dönemdir. Uçuk nerede bafllarsa bafllasın, kiflinin baflkasını korumasının yanısıra kendini de koruması gerekir. A¤ızda bafllayan uçuk baflka bölgelere kiflinin kendisi tarafından bulafltırılabilir. Bir lezyon baflladı¤ında bu lezyonu kaflımamak oldukça önem taflır. Enfeksiyon etkeni, el ile burun içine ve hatta genital bölge mukozasına bile kolaylıkla bulafl- tırılabilir. Uçu¤u sıkmak, oynamak gibi davranıfllar oldukça yanlıfltır. Uçu¤u çıkaran kiflinin sıklıkla ellerini bol sabunlu su ile yıkaması hastalı¤ın tedavisi ve yeni bir uçuk oluflumunun önlenmesi açısından oldukça önemlidir. Tedavide antiviral kremler yada oral ilaçlar hekim tarafından önerilir. AKUT SOLUNUM YOLU ENFEKS‹YONLARI kut solunum yollar› enfeksiyonlar› havalar›n so¤umaya bafllad›¤› bu günlerde ciddi tehdit oluflturmaya devam ediyor. Özellikle bebekler, okul ça¤› çocuklar›nda, kronik hastal›¤› olanlar ve yafll›larda ölümcül olabilen grip hastal›¤› hakk›nda bu y›l da bütün dünyada önlemler al›n›yor. Özellikle bu aylarda dikkatli olunmas› gerekti¤i uzmanlar taraf›nda yaz›l› ve görsel bas›nda aç›klan›yor. Bizlerin de olas› bir grip salg›n›ndan korunmak için gerekli tedbirleri almam›z gerekiyor. Afl›lanman›n gripten korunmak için en güvenli yöntem oldu¤unu söyleyen uzmanlar, salg›n dönemlerinde do¤ru beslenme ve so¤uk havalara karfl› al›nacak basit önlemler ile kendimizi hastal›ktan biraz da olsa uzak tutabilece¤imizi belirtiyorlar. Hastal›¤›n s›k görüldü¤ü aylarda özellikle C vitamini takviyesi yap›lmas› hastal›¤a karfl› ba¤›fl›kl›k sistemimizi daha güçlü hale getirecektir. C vitaminini ilaç halinde almaktan ziyade uzmanlar sabah kahvalt›s›nda içilen bir bardak taze meyve suyunun günlük c vitamini ihtiyac›m›z›n önemli bir bölümünü karfl›layabilece¤ine dikkat çekiyorlar. Bunlar›n yan›s›ra salg›n dönemlerinde kiflisel hijyene herzamankinden daha fazla önem verilmesi gerekiyor. Ellerin s›k s›k sabunlu bol su ile y›kanmas›, ortak yaflam alanlar›nda kiflisel hijyene daha fazla dikkat edilmesi hastal›¤›n genifl kitlelere yay›lmas›n› engelleyecektir. Son y›llarda dünyada grip afl›s› yap›lmas› gerekti¤i konusunda yap›lan uyar›lara ra¤men, gribe neden olan virüsün her y›l kendini de¤ifltirmesi ile korunma ve tedavi aç›s›ndan yap›lan t›bbi çal›flmalar yetersiz kal›yor. Bu nedenle afl›n›n yap›lma zaman› ve afl›n›n son y›l üretimi olmas› önem kazan›yor. Bu y›l grip salg›n›n etkeninin 1’den fazla olabilece¤i uzmanlar taraf›ndan bildiriliyor. Bu y›l ad›ndan s›kça bahsedilen ve bir influenza virüsü çeflidi olan frijan gribi; ilk kez dünyada 1997 y›l›nda görülmüfltür. O y›l görülen salg›nda 18 hastadan 6’s› bu hastal›k nedeniyle hayat›n› kaybetmifltir. Bu virüsün 1997 y›l›na kadar sadece hayvanlarda hastal›k yapabilme yetene¤i oldu¤u biliniyordu. Ancak 1997 y›l›nda insanlarda da a¤›r gribe neden olabilen bu hastal›k sonucunda; hayvanlarda görülen virüslerin art›k insanlarda da etkili olabilece¤i belirlenmifltir. A¤ustos 1997’de iki yafl›nda bir çocukta görülen birinci vakan›n onaylanmas› sonras›, araflt›rma bafllat›lm›fl ve gözetleme artt›r›lm›flt›r. Aral›k 1997’de Hong Kong’da, insanlarda inflüenza salg›n›n kayna¤› oldu¤u düflünülen bütün tavuklar öldürülmüfltür. O günden bu yana insanlarda bu hastal›kla ilgili vaka görülmemifltir. Hong Kong yetkilileri insanlarda ve kufllarda yo¤un inflüenza takibini sürdürmüfllerdir. En son hadisede ise, 9 fiubat 2003’de 9 yafl›nda bir erkek çocu¤unun hastaland›¤› ve gerekli tedavi sonras›nda iyileflti¤i aç›klanm›flt›r. Ancak virüsten etkilenen baba ve k›z kardefli ölmüfltür. Ailenin o y›l Ocak ay›nda Fujian Iline gezmeye gittikleri aç›klanm›flt›r. (Bu bilgiler Birleflmifl Milletler-UN sayfas›ndan al›nm›flt›r. ) Grip, influenza ad› verilen virüsün solunum yolu arac›l›¤›yla vücuda girerek, hastal›¤a neden olmas› ile oluflur. Kifliden kifliye kolay bulafl›m› ile her toplumda ciddi sa¤l›k problemleri oluflturabilir. Art›k geliflen teknoloji ile ülkeler aras› yolculukla- A r›n kolaylaflmas›, baflka k›talarda görülebilen bir salg›n›n kolayl›kla uzak bölgelere tafl›nmas›n› sa¤lamaktad›r. Bir hastal›k toplumun %10’unu etkiler ise buna salg›n ad› verilir ve uluslararas› önlemler al›nmas› gerekir. Grip uzun y›llard›r tan›nan bir hastal›k olmas›na ra¤men, ilk salg›n duyurusu 1918 y›l›nda ‹spanyol gribi ad› verilen formu ile olmufltur. O zaman›n verilerine göre 20 milyon kiflinin öldü¤ü aç›klanm›flt›r. Nezle ve gribin belirtilerinin benzer olmas› nedeniyle çok s›k kar›flt›r›l›r. Ancak iki hastal›k da etkenleri bak›m›ndan birbirinden oldukça farkl›d›r. Etkeni farkl› olan hastal›klar›n, tedavileri de birbirinden farkl›l›k gösterir. Grip en çok çocuklar› ve yafll›lar› etkiler. En s›k ölümcül sonuçlar yaratt›¤› yafl gruplar› da yine bu dönemlerdir. Kronik hastal›¤› olanlar, ba¤›fl›kl›k sistemi zay›f olan di¤er yafl gruplar›nda da ölüme neden olabilir. fieker hastalar›, kronik akci¤er hastal›¤› olanlar, bak›mevi, huzurevi, yat›l› okul gibi yerlerde yaflayan insanlar, bulaflma ve hastal›¤›n a››r seyri bak›m›ndan yüksek risk grubunda bulunan kiflilerdir. Gribin bulaflma yollar›; hapfl›rma, ayn› ortamda bulunma, tokalaflma gibi çok s›k yapt›¤›m›z davran›fllar fleklindedir. Genelde 2 gün süren kuluçka dönemi bafllar ve sonras›nda 1 hafta grip etkisini gösterir. Atefl, titreme, eklem a¤r›lar›, ifltas›zl›k, burun/göz ak›nt›s›, bo¤az a¤r›s›, baz› durumlarda bulant›, kusma, ciddi boyutlarda halsizlik hastal›¤›n belirtileridir. Grip baflka hastal›klara da neden olarak, tamamen iyileflme sürecini uzatabilir. En s›k farenjit, larenjit ve bronflite neden olabilir. Ayr›ca orta kulak iltihab› da gripten sonra s›kça görülen hastal›klardand›r. Vücut direnci zay›f kiflilerde kronik akci›er enfeksiyonlar›, menenjit gibi daha a¤›r hastal›klara; baz› hastalarda ise kalp kas› iltihab›na neden oldu¤u da belirtilmifltir. Gribin en iyi tedavisi istirahat etmektir. Antibiyotik kullanman›n gribe hiçbir etkisi yoktur. Grip bir virüs hastal›¤›d›r ve devaml› de¤iflim gösteren bu virüse direkt etki edecek bir ilaç yoktur. Hekimlerimiz gribin neden oldu¤u bafla¤r›s›, eklem a¤r›lar›, burun t›kan›kl›¤› gibi belirtileri hafifletici özellikte ilaçlar önererek gribi daha kolay atlatmam›z› sa¤larlar. Kesinlikle evde bilinçsiz ilaç kullanmay›n›z. Son y›llarda yasaklanan grip ilaçlar›n›n say›s› oldukça artm›flt›r.Tedavisinde, hastan›n rahats›z oldu¤u durumlar›n azalt›lmas› amac›yla ilaç kullan›lmas› gerekir. Virüsün her y›l tip de¤ifltirmesi nedeniyle t›p dünyas› gribe karfl› savunmas›zd›r. Atefl, bulant›, halsizlik gibi belirtileri azalt›c› ilaçlar hastan›n kendini daha iyi hissetmesine yard›mc› olacakt›r. Son y›llar›n gözdesi grip afl›lar›n›n uygulanmas› da gribe daha az yakalan›lmas› ve gribin daha kolay atlat›lmas› aç›s›ndan uzmanlar taraf›ndan tavsiye edilmektedir. Kimler grip afl›s› olmal›d›r? * Kanser tedavisi gören insanlar * 60 yafl üstü insanlar * ‹lk 3 aydan sonra hamileler * Toplu yerlerde yaflayan insanlar (huzur evleri) * Kronik akci¤er, kalp, böbrek vb... rahats›zl›klar› olan insanlar * Sa¤l›k sektöründe, hastanelerde okullarda çal›flan insanlar. 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 30 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir LEZZET KÖfiES‹ 30 HESSEN fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 BU⁄DAYLI TAVUK ÇORBASI Yap›l›fl› * Bu¤dayı ayıklayıp yıkadıktan sonra genifl bir kaba alın. Üzerini geçecek kadar su ilave edip yumuflaması için birkaç saat bekletin. * Kereviz, havuç ve taze so¤anı soyup yıkadıktan sonra küçük küpler halinde do¤rayın. Kerevizin yapraklarını ince ince kıyın. * Tavu¤u temizleyip bütün olarak tencereye alın. Do¤radı¤ınız sebzeleri ilave edin. 12 su barda¤ı su, tuz ve karabiber tanelerini ekleyerek bir saat kadar piflirin. Tavuk piflince tencereden çıkarıp bir taba¤a alın. Tencerede kalan suyunu kaynatıp bezelye, bu¤day ve domates suyunu ilave edin. Kısık ateflte 50 dakika kadar piflirin. * Tavu¤un etlerini kemiklerden ayırıp ince fleritler halinde kesin. Çorbanın piflmesine yakın tavuk etlerini ilave edin. ‹nce kıyılmıfl maydanoz, tuz, karabiber ve zeytinya¤ı ilave ettikten sonra bir taflım daha kaynatıp sıcak olarak servis yapın. Gerekli Malzeme (8 Kiflilik) Süre: 3 Saat 10 dak. * 1 Su Barda¤ı Bu¤day * 1 Bütün Tavuk * 12 Su Barda¤ı Su * 1 Kase Konserve Bezelye * 1 Kereviz * 1 Havuç * 1 Dal Taze So¤an * 4-5 Dal Maydanoz * 2 Çorba Kaflı¤ı Domates * 1 Çorba Kaflı¤ı Sıvıya¤ * 4 Karabiber Tanesi AYVA DOLMASI Yap›l›fl› * Ayvaları soyup ikiye bölün ve çekirdekli kısımlarını çıkarın. Kararmamaları için limon suyu ile ovun. * So¤anları küçük küpler halinde do¤rayıp zeytinya¤ında pembelefltirin. Eti ekleyip tahta kaflıkla karıfltırın. Suyunu salıp tekrar çekinceye kadar kavurun. Sivri biberleri do¤rayıp ilave edin. Kuflüzümü, kimyon, köri ve tuz ekleyin. 10 dakika daha piflirip ateflten alın. * Ayvaların çekirdek yataklarına, hazırla- Gerekli Malzeme (6 Kiflilik) Süre: 1 Saat * 3 Orta Boy Ayva * 500 gr Kuzu Kuflbaflı * 2 So¤an * 2 Sivri Biber * 2 Çorba Kaflı¤ı Kuflüzümü * 1 Tatlı Kaflı¤ı Köri * 2 Çorba Kaflı¤ı Un * 1 Çorba Kaflı¤ı Tozfleker * 1.5 Tatlı Kaflı¤ı Zeytinya¤ı * 1 Limon * Tuz BALLI TAH‹NL‹ SARMA Yap›l›fl› * Çukur bir kapta tahin, bal, mahlep ve dövülmüfl fındı¤ı iyice karıfltırın. Bir yufkayı tezgaha yayın. Hazırladı¤ınız harcın üçte birini yufkanın üzerine yayın. ‹kinci yufkayı harcın üzerine yayarak aynı ifllemi tekrarlayın. * Üçüncü yufkanın üzerine de kalan harcı yaydıktan sonra, yufkayı ortadan ikiye bölün. * Yuvarlak kısmından bafllayarak yufkayı rulo fleklinde sarın yufkanın di¤er yar›sı için de aynı ifllemi uyguladıktan sonra 5 cm eninde verev olarak dilimlere ayırın. * Dilimleri tepsiye yerlefltirip üzerlerine yumurta sarısı sürün. Önceden ısıtılmıfl 170 derece fırında kızarana kadar piflirin. Servis taba¤ına alıp üzerlerine pudra flekeri serpin. Gerekli Malzeme (6-8 Kiflilik) Süre: 45 dak. * 3 Yufka * 1.5 Su Barda¤ı Tahin * 1 Su Barda¤ı Bal * 1 Su Barda¤ı Dövülmüfl Fındık * 1 Tatlı Kaflı¤ı Mahlep * 1 Yumurta Sarısı * 1/2 Su Barda¤ı Pudra flekeri ALMAN KURAB‹YES‹ Yap›l›fl› * Ya¤ı, unu ve parçalara ayırdı¤ınız mayayı bir el mikseri ile iyice karıfltırın. Daha sonra elinizin de yardımı ile yumuflak bir hamur oluflturun. Sıcak bir ortamda üstü kapalı bir biçimde 20 dk. bekletin. * Hamuru unlanmıfl bir zeminde ya- rım santim kalınlı¤ında açın. 6,5 cm çapında ortası 2,5 cm kesilmifl kurabiyeler oluflturun. * Halkaları tabanında ya¤lı ka¤ıt bulunan bir tepsiye yerlefltirin, yumurta sarısı ile sıvayın ve flekerleri üzerine serpifltirin. 175 derece ısıda 12-15 dk.piflirin. Ve so¤umaya bırakın. Gerekli Malzeme * 375 gr. Tereya¤ı * 5 Bardak Un * 1 Tatlı Kaflı¤ı Maya * 1 Yemek Kaflı¤ı Krem flanti * 2 Yumurtanın Sarısı * 100 gr. ‹ri Taneli Toz fleker dı¤ınız etli karıflımdan ikifler kaflık doldurun ve bir tencereye yerlefltirin. * Un, tozfleker, zeytinya¤ı ve tuzu küçük bir kasede karıfltırıp sos halini alıncaya kadar azar azar su ekleyerek çırpın. Ayvaların üzerine gezdirip karabiber serpin ve tencerenin kapa¤ını kapatıp orta ateflte kaynamaya bırakın. Arasıra yeme¤in suyundan kaflık kaflık ayvaların Üzerine gezdirerek yarım saat kadar kısık ateflte piflirin. Sıcak olarak servis yapın. * Dikkat! Etlerin kurumaması için gerekirse kaynar su ekleyin. BEZELYEL‹ KUZU fi‹fi Yap›l›fl› * Bezelyeyi 4 su barda¤ı kaynar suda 1 dakika hafllayın. Süzüp, kurulayın. * Kuzu filetosunu uzunlamasına 4 parçaya bölün, ya¤larını alın. Bu parçalardan her birini 12'ye böldükten sonra 2,5 cm'lik küpler halinde 48 parçaya ayırın. * Rendelenmifl limon kabu¤u, tuz ve sa- rımsa¤ı bir havanda iyice dövün. Kekik, kıyılmıfl maydanoz ve zeytinya¤ını da ekleyip pürüzsüz bir hamur kıvamına getirin. Karıflımı bir tencereye boflaltın. Eti ilave edip, karıflıma bulayın. Tencerenin kapa¤ını kapatıp 2 saat dinlenmeye bırakın. * Etlerin her birini sultani bezelyeye, bir kenarı açık kalacak flekilde sarın. Bezelyeye sarılmıfl etleri tahta bir flifle, aralarına domates koyarak sırayla dizin. fliflleri, ısıtılmıfl fırın ızgarasında, istedi¤iniz kıvama gelinceye kadar piflirip, sıcak olarak servis yapın. Gerekli Malzeme (4 kiflilik) * 150gr. Sultani bezelye * 400gr. kuzu filetosu * 2 adet limon * 1 diflsarmısak * 1 çorba kaflı¤ı zeytinya¤ı * 3-4 sap maydanoz * 1 tatlı kaflı¤ı kekik * 10 adet kiraz domates * Tuz, Karabiber 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 31 Arac›n›z›n bak›m›n› zaman›nda yap›yor musunuz? ‹ndirimlerimizden Yararlan›n!... Sommer Reifen ab 29¢ z.b.185/60 HR14 TL 82H Fulda Stück 39¢ Ölwechsel mit Filter 35¢ bis 5 Liter öl 10W-40 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 32 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir OTOMOT‹V 32 HESSEN fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 Ford Focus C-Max tomobil piyasas›nda alt›n aray›c›s› heyecan› yaflan›yor: 1997 y›l›nda yaklafl›k 250.000 kadar minibüs sat›lm›flken, sat›fl say›s› 2002 y›l›nda bir milyonun üzerine ç›kt›. Bütün otomobil üreticilerinin bu alt›n dolu dereye süzgeçlerini dald›rmas›ndan çok normal bir fley olamaz. Ford’un piyasaya sürdü¤ü alt›n süzgecinin yeni ad› Focus C-Max. Yap›lan çeflitli testler C-Max modelinin çok say›da alt›n külçesi bulma yetene¤ine sahip olup olmad›¤›n› ortaya ç›kard›. Yeni otomobil ciddi anlamda kalite özelliklerine sahip olmal›d›r, çünkü baflka üreticiler uzun y›llard›r dereyi süzüp duruyor ve kal›n kal›n alt›n külçeleri buldular. Mesela yeni Scenic modeliyle Renault alt›n süzgecinin ikinci modelini piyasaya sürdü. Hatta VW Touran modeli piyasaya hakimiyeti gibi bir iddiayla ortaya ç›k›yor. Ford’un yetkilileri bende de var modeli üretmek istemediklerini, tersine kendi modellerinin yegane olmas›n› istediklerini aç›klad›. Yap›lan testler Focus C-Max’›n bu özgünlük iddias›na yeterli olup olmad›¤›n› ortaya ç›kard›. En az›ndan iç mekanda herhangi bir yenili¤in izine rastlanm›yor: vites kolunun yukar› kald›r›lmas›, arka koltu¤un üçe bölünmüfl olmas›, orta koltu¤un daha dar olmas› ve iki tek koltu¤un hareketli olmas›. Opel’in yeni modellerine (Meriva, Signum) bir bak›lmas› C-Max’taki sözümona yeniliklerin tan›nmas›na yeter. Ford’un üçüncü oturufl s›ras›ndan caymas› yarat›c›l›¤›n ne kadar az oldu¤unu gösterir. Arac›n d›fl uzunlu¤u 4,33 metre, eni 1,81 metre. Bu ebatlar arac›n bagaj k›sm›n›n dikkat çekici olmas›n› sa¤l›yor: 460 litre, hatta arka koltu¤un sökülmesi durumunda 1620 litre. Bundan baflka iç mekanda di¤er bütün minibüsleri O and›ran özellikler var. Malzeme kalitesinde C-Max hemen Renault Scenic ve Opel Zafira düzeylerinde oynuyor, hatta en üst donan›m paketi Ghia’da bile VW Touran’›n Highline donan›m çizgisinin alt›nda kal›yor. CMax modeli buraya kadar tipik bir bende de var modeli durumunda. Ford öncelikle d›fl dizayna ba¤lan›yor ve bu sayede rakiplerine fark atabilece¤ine inan›yor. Buysa, zevk iflidir ve kesinlikle objektif kriterlere vurulamaz. C-Max en az›ndan kapal› bir kutuya benzemiyor ve kendine has bir d›fl dizayna sahip. Arka koltukta oturanlar çat›n›n bu hizada iki kap›l› Coupe modelleri gibi bas›k olmas›na ra¤men, rahatça oturabiliyorlar. Ford son y›llarda otomobillerin çevikli¤ini imaj parças› haline getirdi. Yine de, minibüs tarz› araçlar›n a¤›rl›k merkezi binek otomobillerine göre daha yüksek oldu¤u için yak›t tüketimi de yükseliyor. Bu nedenle Ford’un mühendisleri küçük bir hileye baflvurdu: C-Max’ta yeni Focus limuzinin a¤›rl›k merkezi kullan›l›yor. Arka stabilizatörün teker tak›mlar›na ba¤lant›s› daha detayl› hale getirildi. Mühendisleri bu gayretleri yap›lan test sürüfllerinde kendini belli etti, bu durum al›c›lar için iyi bir haber. CMax binek otomobili tarz›nda çevik bir sürüfle sahip. Hatta arac›n amörtisörleri yeterli düzeyde uyumlu ve memnun edici bir yayland›rma sisteminde kendini belli ediyor. Dahas›, aflu›r› çeviklik biraz da modelin yan yat›fl huyunun hiç olmamas›na ba¤l›. C-Max sürüldü¤ünde VW Touran’a göre hangi noktalarda farkl›? C-Max ESP ile Touran kadar güvenlidir, an- cak virajlarda çok daha h›rsl›. Ford C-Max modelini ilk etapta bir benzinli iki de mazotlu motorla piyasaya sürdü. 120 PS gücündeki dört silindir benzinli motor test amac›yla sürülen iki litre mazot motoruna ciddi bir alternatif olamaz. Arac›n a¤›rl›¤›n›n 1,5 ton olmas› 1,8 hacmindeki benzin motorunun arac›n üçüncü viteste yokufl yukar› ç›karamamas›n› sa¤l›yor. Ford 136 PS gücündeki mazot motorunu iflbirli¤i yapt›¤› Peugeot’dan al›yor. Bu motor yepyeni üretildi ve bu nedenle 320 Nm torka sahip. Bu durum sürüflte kendini gösteriyor. Araç yeni mazot motoru sayesinde çok düflük devir say›lar›nda bile çekifl gücüne sahip ve 1800 devire kadar da azami gücünü gösteriyor. Arac›n b›rakt›¤› izlenim biraz olsun yüksek yak›t tüketiminin etkisinde bozuluyor: ola¤an say›lan koflullar alt›nda yap›lan testlerde C-Max flehirleraras› yollarda 100 km’de 6,5 litre mazot yakt›, otobanlarda ise 8 litre (150 km/saat). Ayn› a¤›rl›ktaki bir Nissan Primera Traveller 120 PS gücünde benzeri koflullar alt›nda sadece 5,5 ve 6 litre mazot yakt›. Ford Focus C Max’›n art›lar› ve eksileri + sert, ancak yine de konforlu sürüfl tak›mlar› + kendi s›n›f›na göre az yan yatmas› + çok erken tork geliflimli turbodizel + her viteste güçlü motor çekifli + çok baflar›l›, kolay kullan›ml› alt› vites flanz›man - iki litre motor hacimli turbodizel, yüksek yak›fll› - rakipleri kafl›s›nda yarat›c›l›k yok. 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 33 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir SPOR HESSEN 33 fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 Murat ERBAY-Frankfurt UEFA finali ‹stanbul’a verdi ürkiye'nin olimpiyat rüyasının bir ürünü olarak ortaya çıkan Atatürk Olimpiyat Stadı, önümüzdeki yıl UEFA fiampiyonlar Ligi finaline ev sahipli¤i yapacak ‹STANBUL'UN 2004 ve 2008 yılı olimpiyat hayallerinin suya düflmesinin ardından iki yıllı¤ına G.Saray'a verilen stadın en büyük sorunu yolları ve 'rüzgâra açık' olması. UEFA Baflkanı Lennart Johansson baflkanlı¤ında toplanan ‹cra Kurulu, 2005 fiampiyonlar Ligi finalinin ev sahipli¤ini, Atatürk Olimpiyat Stadı'na verdi. ‹sviçre'nin Nyon kentinde bulunan UEFA merkezinde yapılan toplantıda üyeler, Atatürk Olimpiyat Stadı (‹stanbul), Stade de France (Paris), Estadio do Dragao (Porto), Jose Alvalade Stadı (Lizbon), Estadio da Luz (Lizbon), Vicente Calderon Stadı (Madrid) arasında oylama yap- T tı. 80 bin kapasiteli Atatürk Olimpiyat Stadı oylamadan birinci çıkarak, ilk kez uluslararası futbol alanında Türkiye'ye bir final organizasyonuna ev sahipli¤i imkanı tanıdı. AVRUPA'DA SINIFI GEÇT‹ UEFA ‹cra Kurulu seçiminde havaalanına yakınlık, otel özellikleri, taraftar güvenli¤i, medyaya ayrılan yer ve baflvuran adayın ilgisine göre yaptı¤ı de¤erlendirmede, Atatürk Olimpiyat Stadı'nın tüm özelliklerinin final oynanabilmesine olanak sa¤ladı¤ı kararına varıldı. UEFA Genel Sekreteri Lars-Christer Olsson, "Özellikle geçen sonbaharda ‹stanbul'da yaflanan terör olaylarının ardından güvenlik sorununa hassasiyetle yaklafltık. Türkiye (Olimpiyat Stadı) her anlamda geçer not aldı, üstelik artık farklı ülkelere ev sahipli¤i vermenin de zamanı gelmiflti. Elbette stadyum çevresinde bazı ek- siklikler var, ancak giderilece¤i konusunda sözler aldık" dedi. SÜRGÜNDEN EV SAH‹PL‹⁄‹NE ATATÜRK Olimpiyat Stadı'na 2005 fiampiyonlar Ligi finali için ev sahipli¤i veren UEFA, Kasım ayında ‹stanbul'da yaflanan iki bombalı saldırının ardından flampiyonlar Ligi'nde oynanan Befliktafl'ın Chelsea ve Galatasaray'ın Juventus maçlarını Almanya'ya almıfltı. UEFA o dönemde ‹stanbul'u insan hayatı için tehlikeli bir bölge ilan etmifl, UEFA Kupası'nda da Türk takımlarının içerideki tüm maçlarının tarafsız sahaya alınması bile gündeme getirilmiflti. 140 milyon dolara mal edilmesine karflın rüzgâr paneli bile olmayan ve yolları hâlâ yapılmayan Atatürk Olimpiyat Stadı, UEFA Asbaflkanı Erzik'in çabalarıyla sınavı geçti. Böylece Türkiye ilk kez bir finale ev sahipli¤i flansı kazandı. UEFA’da rakipler güçlü EFA Kupası'nda 3. tur kuraları ‹sviçre'nin Nyon kentinde çekildi. Kupadaki Türk takımlarından Galatasaray ve Befliktafl ‹spanyol, Gençlerbirli¤i ile Gaziantepspor ise ‹talyan takımlarıyla eflleflti. UEFA Kupası 3. tur ilk maçları 26 fiubat 2004, rövanfl karflılaflmaları ise 3 Mart 2004 tarihinde yapılacak. UEFA Kupası'ndaki rakiplerimiz ‹sviçre'nin Nyon kentinde yapılan kura çekimi sonucunda belli oldu. Tarihi bir kere daha tekerrür ettirerek UEFA Kupası'nın müzesine götürmeyi hedefleyen Galatasaray üçüncü turda ‹spanya'nın Villarreal takımı ile eflleflti. Villarreal ilk turda Trabzons- U por'u elemiflti. Kupadaki di¤er Türk ekiplerinden Befliktafl ‹spanya'nın Valencia ekibi ile, Gençlerbirli¤i ‹talya'nın Parma ekibi ile, Gaziantepspor ise ‹talya'nın Roma ekibi ile eflleflti. Befliktafl ve Gençlerbirli¤i ilk maçlarını deplasmanda, ikinci maçı kendi sahalarında oynayacak. Galatasaray ve Gaziantepspor ile rövanfl maçlarını deplasmanda oynayacak. UEFA Kupası 3. turunda ilk maçlar 26 fiubat, rövanfl maçları ise 3 Mart’ta oynanacak. ‹spanya'nın orta sıra ekiplerinden biri olan Villarreal bu sene bir transfer ata¤ı yaptı. Galatasaray'ın da peflinde oldu¤u Sonny Anderson, Barcelonalı Riquelme ve etkili for- STADIN sorunlarını kabul eden Gençlik ve Spor Genel Müdürü Atalay, "25 Mayıs 2005'e kadar stadı güllük gülistanlık hale getirece¤iz" sözünü verdi. Olimpiyat Komitesi Baflkanı Bayatlı da geciken yollar için belediyeyi suçladı. UEFA'NIN SEÇ‹M KR‹TERLER‹ HAVAALANINA yakınlı¤ı. KENTTE otel sayısı yeterlili¤i. ÖZÜRLÜ ve bayan tuvaleti olması. MEDYAYA iletiflim kolaylı¤ı. SEY‹RC‹ güvenli¤inin sa¤lanması. YÜKSEK sayıda koltuk kapasitesi. OL‹MP‹YAT STADI'NIN EKS‹KL‹KLER‹ YOLLARI yetersiz ve ulaflım zor. SERT rüzgârlara açık. TEL örgü güvenlik sistemi yok. STADDA güvenlik sa¤lanamıyor. ÇEVRE düzenlemesi yok. KAPALI tribünler yetersiz vet Jose Mari ile kadrosunu güçlendiren Villarreal'in ‹spanyol liginde bekledi¤ini buldu¤unu söyleyemeyiz. (9. sırada) Ligin az gol yiyen takımlarından biri olan ‹spanyollar, "taze" forvetlerine ra¤men gol atma konusunda aynı beceriyi gösteremediler. Villarreal, UEFA Kupası'nın ilk turunda Trabzonspor'u kupanın dıflında bırakmıfl ancak çok zorlanmıfltı. Kupada eflleflmeler flöyle olufltu: Brondby (Danimarka) - Barcelona (‹spanya) Parma (‹talya) - Gençlerbirli¤i Benfica (Portekiz) - Rosenborg (Norveç) Olympique Marsilya (Fransa) - Dnipro (Ukrayna) Celtic (‹skoçya) - Teblice (Çek Cumhuriyeti) Perugia (‹talya) - PSV Eindhoven (Hollanda) Groclin (Polonya) - Bordeaux (Fransa) Valencia (‹spanya) - Befliktafl Galatasaray - Villarreal (‹spanya) Club Brugge (Belçika) - Debrecen (Macaristan) Sochaux (Fransa) - ‹nter (‹talya) Liverpool (‹ngiltere) - Levski Sofya (Bulgaristan) Spartak Moskova (Rusya) - Real Mallorca (‹spanya) Gaziantepspor - AS Roma (‹talya) Auxerre (Fransa) - Panathinaikos (Yunanistan) Valerenga (Norveç) - Newcastle United (‹ngiltere) 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 34 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir YAZI - ‹LANLAR 34 HESSEN fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 Hakk›m›z› almak için mücadele flart Rüstem ALTINKÜPE ncelikle okuyucular›m›z›n geçmifl Kurban Bayramlar›n› tebrik ediyorum. Bu sene de yine her sene oldu¤u gibi Almanya`da yaflayan müslümanlar kurbanlar›n›n bir k›sm›n› da Almanya d›fl›nda ve Türkiye`de kestirdiler. Burada yaflayan müslümanlar, genç nesil Kurban› unutmas›n diye bu sene de kurbanlar›n› burada kestiler. Almanya`da yaflayan müslümanlar›n y›llardan beridir en büyük problemlerinden biri de inançlar›n›n gere¤i olan bay›ltmadan ve kurflunlamadan kurban kesmekti. Y›llard›r Almanya`da yasak olan, floksuz ve kurflunsuz kesim nedeniyle, bir çok vatandafl›m›z bu engellemelere ra¤men, bütün riskleri göze alarak, y›lda bir sefer olan kurbanlar›n› kaçak Ö olarak kesip, dinlerinin gere¤ini yerine getirmeye çal›flt›lar. Büyük cezalar ödediler. Ama yine de dinlerinin gere¤i olan kurbanlar›n› floklu veya kurflunlayarak kesmediler. Bizler bu iflin takipcisi olduk. Müslümanlar›n bu s›k›nt›s›nda mesle¤imiz icab› biz de onlarla beraber bu s›k›nt›lar› yaflad›k. Müslümanlar›n böyle bir hakk›n›n oldu¤unu, yani Almanya`n›n bir hukuk devleti oldu¤unu ve burada din hürriyeti ve insan haklar› eflitligi vard›r dedik. Almanya Anayasa Mahkemesine müracaat ettik. Yedi y›ll›k bir mücadeleden sonra müslümanlar ad›na bir mahkeme karar› ç›kartarak, müslümanlar›n önünü açt›k. Almanya`da yaflayan müslümanlar da 15 Ocak 2002`den itibaren kurbanlar›n› ve de normal gündeki et ihtiyaçlar›n› floklamadan ve kurflunlamadan kesecekleri hayvanlardan temin edebileceklerdi. Bu karar bizler için bir bafllang›ç oldu. Bu karara ra¤men müslümanlar bu sene kurbanlar›n› nas›l kestiler: Maalesef edindi¤imiz bilgilere göre Almanya`da bizden baflka floksuz ve kurflunsuz resmi olarak kesim yapan olmam›fl. Bu bizi ve müslümanlar› çok düflündürmelidir. Ne kadar ac›d›r ki; ortada al›nm›fl anayasal bir hak var, ama bunu müslümanlar ve de müslüman kasaplar kullanma ihtiyac› hissetmiyorlar. ‹nanc› gere¤i kurban kesme tavr›ndan vazgeçmeyen müslümanlar bu sene de bizim floksuz ve kurflunsuz kesim yapt›¤›m›z› duyunca yüzlerce kilometre ötelerden iflyerimize ak›n ettiler. Her müslüman bu flekilde davran›rsa, sadece bizim yaflad›¤›m›z bölgede de¤il, Almanya`n›n her taraf›nda dini vecibelerinin gere¤i sadece helal kesimde de¤il di¤er konularda da yaflanabilir. Almanya`da bir biz floksuz kesim yapm›fl›z ne anlam› var. Bu meseleyi sadece Kurban`dan Kurbana gündeme getirmeyelim. Di¤er günlerde de yedi¤imiz etler ne durumda onlar› da tek tek incelemeliyiz. Böyle olmay›nca Almanya`da sadece bizim floksuz kurflunsuz kesim yapma müsaademizin olmas›; Resmi Dairelerin bizimle daha fazla u¤raflmas› için elinden geleni yapmas›na zemin haz›rl›yor. Bu sene bildi¤iniz gibi Kurban Bayram›n›n ilk günü Almanya`da tatil günü olan Pazara denk geldi. Baz› bölgelerde Pazar›n tatil günü olmas› hasebiyle Belediyeler müslümanlar›n bu günde kurban kesmelerine izin vermediler. Tabii bize de izin vermek istemediler. Biz de Resmi Daireleri uyar- GEÇM‹fi OLSUN GEÇM‹fi OLSUN GEÇM‹fi OLSUN Herborn Hac› Bayram-› Veli Camii Baflkan› A.Kuddus› K›l›ç Bey`in rahats›zl›¤›ndan dolay› hastanede yatt›¤›n› üzüntüyle ö¤renmifl bulunuyorum. Kardeflimize Cenab-› Allah`tan acil flifalar diliyorum. K›ymetli Kardeflimiz A.Kuddus› K›l›ç Bey`in rahats›zl›¤›ndan dolay› hastanede yatt›¤›n› üzüntüyle ö¤renmifl bulunuyorum. Kardeflimize Cenab-› Allah`tan acil flifalar diliyorum. K›ymetli Kardeflimiz A.Kuddus› K›l›ç Bey`in rahats›zl›¤›ndan dolay› hastanede yatt›¤›n› üzüntüyle ö¤renmifl bulunuyorum. Kardeflimize Cenab-› Allah`tan acil flifalar diliyorum. Mehmet Atefl ‹brahim Gümüflo¤lu Sinan Aktürk fi‹FA D‹LE⁄‹ fi‹FA D‹LE⁄‹ fi‹FA D‹LE⁄‹ Sevgili dost ‹smail Yaya geçirmifl oldu¤u trafik kazas›ndan dolay› hastanede yatmaktad›r. Kendisine geçmifl olsun diyor; Cenab-› Allah`tan acil flifalar diliyorum. Sevgili dost ‹smail Yaya geçirmifl oldu¤u trafik kazas›ndan dolay› hastanede yatmaktad›r. Kendisine geçmifl olsun diyor; Cenab-› Allah`tan acil flifalar diliyorum. Sevgili dost ‹smail Yaya geçirmifl oldu¤u trafik kazas›ndan dolay› hastanede yatmaktad›r. Kendisine geçmifl olsun diyor; Cenab-› Allah`tan acil flifalar diliyorum. Sinan Aktürk Baki Yaya Zahit So¤anc› fi‹FA D‹LE⁄‹ fi‹FA D‹LE⁄‹ Sevgili dost ‹smail Yaya geçirmifl oldu¤u trafik kazas›ndan dolay› hastanede yatmaktad›r. Kendisine geçmifl olsun diyor; Cenab-› Allah`tan acil flifalar diliyorum. Camimizin üyelerinden sevgili dost ‹smail Yaya Bey geçirmifl oldu¤u trafik kazas›ndan dolay› hastanede yatmaktad›r. Kendisine geçmifl olsun diyor; Cenab-› Allah`tan acil flifalar diliyoruz. Bahtiyar Yaya Friedberg Ayasofya Camii ‹dare Heyeti d›k, sizin bu yapt›¤›n›z do¤ru de¤ildir. Bu bizim dini bir vazifemizdir. Mutlaka Bayram›n birinci günü kurbanlar›m›z› kesmek istiyoruz. Dediysek de bir türlü ikna olmad›lar. Ve Pazar günü kesim yapamazs›n›z diye yaz›l› olarak red cevab› gönderdiler. Yine bize mahkeme kap›lar› göründü Giessen Eyalet Mahkemesine müracaat ettik. Mahkeme belediyeyi hakl› bularak bizim davay› reddetti. Biz de bu karar› Hessen Yüksek Eyalet Mahkemesi olan Kassel`e gönderdik. Arefe günü akflam saat 19.00`da Mahkeme müslümanlar›n hakk›d›r diyerek Pazar günü Kurban kesmemize müsaade etti. Yani bundan böyle bir ad›m atarken mahkemeden karar ç›kartarak ad›m ataca¤›z. Bizlere düflen görev inanc›m›zdan taviz vermeden sonuna kadar hakk›m›z› aramakt›r. Allah huzurunda vebalden ancak böyle kurtulabiliriz. Müslümanlara ne görevler düflüyor?, Müslüman kasaplar ne yap›yorlar?, ‹slami Cemaatlerin görevleri nelerdir?, Helal sadece kelimede mi kal›yor?, Helal`in kontrolü kimin elinde? Bu sorular›n cevaplar›n› da bir sonraki yaz›m›zda verece¤iz. Neslimizi korumak için helal r›z›klardan yiyip içelim. Allah`a emanet olun. HESSEN HAYAT ‹flte yeni gazeteniz Hessen Hayat Okuma zevkini bir de bunda tat Ödemeden ona hiçbir aidat Bilginiz artacak, olacak kat kat Stres içinde b›rakm›flsa hayat Tavsiyemiz oku sen Hessen Hayat F›kras›, sporu, bulmacas›yla Biriken stresi üzerinden at Ç›kt› ayl›k gazeteniz Hessen Hayat ‹çindekilere flöyle bir gözat Kimseden almadan hiçbir malumat Lezzet köflesinde yeme¤ini yap Çocuklara ediyor ayr› bir hitap Gazete de¤il o sanki bir kitap Neye yarar ki bofla geçmifl bofl hayat Doldursun bofl zaman›n› Hessen Hayat Ö¤rendi¤in ilk cümleydi “Ali topu at” Okudukça kazan›l›yor flu hayat Seninde gönlünde kuracak bir taht Hayat›na hayat katacak Hessen Hayat Adem Çelik - Rüsselsheim 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 35 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 36 2. sayi sayfalar 28.04.2009 Hayat 13:55 Uhr Seite 37 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir HESSEN fiubat-Februar 2004 / Zilhicce-Muharrem 1424-1425 BULMACA 37 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 38 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 39 2. sayi sayfalar 28.04.2009 13:55 Uhr Seite 40