Berat`imizi

Transkript

Berat`imizi
27 AĞUSTOS 2007 PAZARTESİ
ZAMAN GAZETESİ’NİN ÜCRETSİZ KANDİL EKİDİR
Ýnsanlýðýn Ýftihar Tablosu
(sas) bir hadislerinde þöyle
buyuruyorlar: "Þaban ayýnýn yarýsý gelince; gecesini
namazla, gündüzünü oruçla ihya edin. Zira o gece Allah, güneþ batýnca (rahmetiyle) dünya semasýna tecelli eder ve þöyle der:
'Benden af dileyen yok mu,
affedeyim. Rýzýk isteyen yok
mu, rýzýk vereyim. Þifa isteyen yok mu, þifa vereyim.'
Bu durum, o gece þafak sökünceye kadar devam
eder." (Ýbn Mâce, Ýkâmetu's-salât, 191, No: 1388)
Ramazan’a yürürken
Berat’imizi
talep ediyoruz
Cenab-ý Hakk'ýn biz kullarýna ekstradan ihsan ettiði
fýrsatlar pazarý mübarek üç aylarýn yarýsýna geldik.
Bu kutlu zaman dilimi, Reðaible bize "Hoþ geldin"
derken Miraçla yükseliþimizi hýzlandýrmamýzý istemiþti sanki. Bu gün ise Beraat kandili. Ramazan'da
gerçekleþecek büyük buluþmaya beratýmýzý alarak
gitmemiz isteniyor; tertemiz ve günahlardan arýnmýþ olarak. Üç aylar ve içindeki mübarek geceler
aynen namazdan önceki abdest, ezan ve nafile namazlar gibi bir ön hazýrlýk anlamýna geliyor. Bu dönemin zirvesi ise Ramazan ayý ve Kadir gecesi. Ramazan'a ve Kadir gecesine tam hazýrlýklý gitmek bu
geceleri deðerlendirmeye baðlý. Bu geceleri hakkýyla deðerlendirebilenler ancak Ramazan'ýn hazzýný iliklerine kadar hissedebiliyor. Haberi sayfa 4’te
3
27 AÐUSTOS 2007 PAZARTESÝ
Allah’ým yaptýðým iþleri sýrf Senin rýzan için yapmayý nasip et
bam vardý. Onlar yemeklerini yemeden ben
kendi ailemden ve çocuklarýmdan kimseye
bir þey yedirip içirmezdim. Bir gün hayvanlara yem bulmak için evden uzaklaþtým. Ýþim
biraz uzun sürdü. Döndüðümde hayvanlarý
saðýp sütlerini onlara götürdüm, fakat uyumuþlardý. Onlarý uyandýrmak istemediðim gibi, ev halkýnýn da bir þey yiyip içmesine razý
olmadým. Elimde süt kabý olduðu halde sabaha kadar uyanmalarýný bekledim. Sonunda
uyanýp sütlerini içtiler. Rabb’im þayet ben bunu senin rýzaný kazanmak için yaptýysam þu
sýkýntýyý bizden uzaklaþtýr.” dedi. Az sonra
büyük bir gürültüyle kaya biraz aralandý; ama
çýkýlacak gibi deðildi. Diðeri söze baþladý:
"Allah'ým! Amcamýn bir kýzý vardý. Onu
AYÞEGÜL GÜVENÝLÝR
Y
üce dinimiz Ýslam'ýn en çok ehemmiyet
verdiði hususlarýn baþýnda ihlâs ve niyet
gelir. Kiþinin yaptýðý iþler niyetine ve o
iþteki ihlâsýna göre deðer kazanýr; Allah nazarýnda da kul nazarýnda da bu böyledir. Ayný fiili
yapan iki ayrý kiþi niyetlerindeki farklýlýk sebebiyle birbirine zýt karþýlýk görebilirler. Bu sebeple, gerek Kur'an'da ve bilhassa hadislerde niyetin ehemmiyetine dikkat çeken beyanlar çokça
gelmiþtir. Þu ayette, insanlarýn niyetlerine göre
hesaba çekilecekleri belirtilmiþtir: “Göklerde ne
var, yerde ne varsa hepsi Allah'ýndýr. Siz içinizde olaný açýklasanýz da, saklasanýz da Allah onu
bilir ve onunla sizi hesaba çeker. (Sonra da
ameline ve niyetine göre) dilediðinin günahýný
baðýþlar, dilediðine azab verir.”
Ýmam Beyhaki Hazretleri, niyet hadisinin,
ilmin üçte birini teþkil ettiðini söyledikten sonra þu açýklamayý yapar: “Çünkü kulun kesbi ya
kalbiyledir ya diliyledir ya da cevârihi (uzuvlarý) iledir. Ýþte niyet, bu üç kýsýmdan biri ve en
üstünüdür. Çünkü niyet bazan müstakillen bir
ibadet olduðu halde, diðerleri ibadet olabilmek
için ona muhtaçtýr.”
Müstakil olarak bir Ýhlâs Risalesi telif eden
Bediüzzaman Hazretleri, niyeti, âdetleri ibâdete çeviren bir iksir olarak deðerlendirir. Hayatýnýn kýrk yýlýnda ve otuz senelik tahsilinde öðrendiði dört hakikatten birinin niyet olduðunu
beyan eder: “Kýrk sene ömrümde, otuz sene
tahsilimde yalnýz dört kelime ile dört kelâm
öðrendim: ... Kelimelerden maksad mana-i
harfî, mana-i ismî, niyyet, nazardýr.. Nazar ile
niyet mahiyet-i eþyayý taðyir eder (deðiþtirir).
Günahý sevaba, sevabý günaha kalbeder. Evet
niyet âdi bir hareketi ibâdete çevirir. Ve gösteriþ için yapýlan bir ibadeti günaha kalbeder.”
Efendimiz (sas) bir hadis-i þeriflerinde
ihlâsýn ehemmiyetini þu ibretamiz hikayeyle
bizlere anlatmaktadýr: “Sizden önceki kavimlerden birinde üç arkadaþ birlikte bir yolculuða
çýktýlar. Akþam olunca uyumak için bir maðaraya girdiler. Daðdan kopup gelen büyük bir kaya, maðaranýn aðzýný kapattý. Þaþkýnlýk içinde
ne yapacaklarýný bilemeyen üç arkadaþ birbirlerine: Yaptýðýmýz iyilikleri anlatarak Allah'a dua
etmekten baþka çaremiz yok; bundan baþka bir
þey bizi kurtaramaz dediler. Buna göre her biri
hayatýnda en ihlaslý yaptýðý bir iþi anlatacak ve
onu vesile kýlarak Cenab-ý Hak'tan kurtuluþ dileyecekti. Arkadaþlardan ilki anlatmaya baþladý:
“Allah'ým! Benim çok yaþlý bir anam ve ba-
ZAMAN GAZETESÝ’NÝN ÜCRETSÝZ EKÝDÝR
27 AÐUSTOS 2007 PAZARTESÝ
Feza Gazetecilik AÞ Adýna Sahibi ALÝ AKBULUT
Genel Yayýn Müdürü EKREM DUMANLI
Genel Yayýn Müdür Yard.
MEHMET KAMIÞ
Yayýn Editörü
SÜLEYMAN SARGIN
Sorumlu Müdür ve
Yayýn Sahibinin
Temsilcisi
ALÝ ODABAÞI
Sayfa Tasarým
HAKAN SOBACI
MELÝH KURTBAY
Yayýn Türü: Yerel Süreli
Reklam Grup Baþkaný
HAKAN DÝKMEN
Bölge Reklam Satýþ Koordinatörü
HALÝT UÇAK
Bölge Reklam Yöneticisi
HARUN ERDEM
Ýl Temsilcileri
ERDAL ÇEVÝK, MURAT AKTAÞ
Ýl Reklam Yöneticileri
MUSTAFA DEÐÝRMEN, SAMÝ GÜN
Reklam Satýþ Uzmanlarý
VOLKAN ÖZTÜRK, AYDIN ÇETÝN,
Ý.HAKKI GÜRLEK, SERDAR ÖZEN,
MURAT YAÞAR, BURHAN YILDIZ,
UÐUR DEMÝRBOÐAN, MURAT
ZENGÝNDEMÝR, MUHARREM
ÇELEBÝ, EKREM TUNCER
Yönetim Yeri: Zaman Gazetesi 34194, Yenibosna, Ýstanbul, Tel: 0212 - 454 1 454
Faks: 0212 454 14 83, www.zaman.com.tr, Baský: Feza Gazetecilik AÞ Tesisleri
herkesten çok seviyordum ve ona sahip olmak istedim. Fakat o, bütün ýsrarlarýma
raðmen beni reddetti. Bir yýl kýtlýk olmuþtu. Amcamýn kýzý çýkageldi. Kendisini bana
teslim etmesi þartýyla ona buðday ve para
verdim. Çaresizlikten kabul etti. Tam ona
sahip olacaðým zaman bana ‘Allah'tan
kork ve bana dokunma' dedi. Onun bu
ikazý karþýsýnda bir anda titredim ve irkildim. En çok arzu ettiðim insan o olduðu
halde, derhal kendisinden uzaklaþtým, verdiklerimi de geri almadým. Allah'ým! Eðer
ben bunu sýrf senin rýzan için yaptýysam þu
kaya sýkýntýsýndan kurtar bizi.” diye yalvardý. Kaya büyük bir gürültüyle yine biraz hareket etti; fakat içinden çýkýlacak kadar açýl-
madý. Bu kez üçüncüsü anlatmaya baþladý:
“Allah'ým! Vaktiyle benim birçok iþçim
vardý. Bütün iþçilerimin ücretlerini zamanýnda öderdim. Ancak iþçilerimden bir tanesi parasýný almadan aniden gitti. Bunun
üzerine ben o adamýn parasýný çalýþtýrýp para kazandýrdým. Zaman içinde bu paradan
büyük bir servet oluþtu. Yýllar sonra bu
adam gelip ücretini istedi. Ben de: ‘Þu gördüðün develer, sýðýrlar, koyunlar ve köleler
senindir' dedim. Adam; ‘Ey Allah'ýn kulu
benimle alay etme' deyince ‘alay etmiyorum
gerçekten hepsi senindir' dedim. Bunun
üzerine o, tüm bunlarý alýp götürdü. Allah'ým ben bu iþi senin rýzan için yapmýþsam
ne olur þu sýkýntýmýzý gider.” dedi. Ve kaya
tamamen açýldý. Onlar da rahatça çýktýlar.
Tüm bu anlatýlanlarda gördüðümüz þey,
yaptýðýmýz her iþte niyet, ihlas ve samimiyet
çerçevesinde hareket etmek gereðidir. Bu
noktayý tam tuttukça Allah'ýn yardýmý da tam
olacak, amellerimizin hem dünya hem ahirete bakan güzel neticeleri belki de hiç umulmadýk zamanlarda karþýmýza çýkacaktýr. Bunun için bize düþen, kelimenin tam manasýyla, yani dille deðil, kalben, gönülden tam bir
teslimiyet içerisinde Allah'a teveccüh etmektir. Bu Berat Kandili’ni yukarýdaki hadis-i þerifte anlatýlan insanlar gibi, Rabb’imize arz
edebileceðimiz riyadan uzak ve ihlaslý amellerle deðerlendirmeli, ihlasý elde eden ve ihlasa erdirilen bahtiyar kullardan olmalýyýz.
4
27 AÐUSTOS 2007 PAZARTESÝ
Cenab-ý Hakk'ýn biz kullarýna ekstradan
ihsan ettiði fýrsatlar pazarý mübarek üç aylarýn yarýsýna geldik. Bu kutlu zaman dilimi, Reðaible bize "Hoþ geldin" derken Miraçla yükseliþimizi hýzlandýrmamýzý istemiþti sanki. Bu gün ise Beraat kandili. Ramazan'da gerçekleþecek büyük buluþmaya
beratýmýzý alarak gitmemiz isteniyor; tertemiz ve günahlardan arýnmýþ olarak. Üç aylar ve içindeki mübarek geceler aynen namazdan önceki abdest, ezan ve nafile namazlar gibi bir ön hazýrlýk anlamýna geliyor. Bu dönemin zirvesi ise Ramazan ayý ve
Kadir gecesi. Ramazan'a ve Kadir gecesine
tam hazýrlýklý gitmek bu geceleri deðerlendirmeye baðlý. Bu geceleri hakkýyla deðerlendirebilenler ancak Ramazan'ýn hazzýný
iliklerine kadar hissedebiliyor.
Tefsirlerde bu gece ile ilgili olarak þu
þekilde izahlar yer almaktadýr: Vergi ödendiði zaman nasýl ki vergi borçlusuna borcundan kurtulduðunu gösteren bir belge
veriliyorsa, Yüce Allah da bu gece mü'min
kullarýna berat yazar. Zaten bu gecenin
dört adý vardýr: “Mübarek Gece”, “Berae
Gecesi”, “Sakk (Belge ve senet demektir
zira Allah Teala bu gece mü'min kullarýna
beraet yazar) Gecesi”, “Rahmet Gecesi”.
Bediüzzaman Hazretleri bu gecenin
ehemmiyetiyle alakalý olarak þunlarý söyler: “Bu gelen gece olan Leyle-i Berat, bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde
ve mukadderat-ý beþeriyenin programý
nev'inden olmasý cihetiyle Leyle-i Kadr'in
kudsiyetindedir. Her bir hasenenin karþýlýðý Leyle-i Kadir'de otuz bin olduðu gibi, bu
Leyle-i Berat'ta her bir amel-i sâlihin ve
her bir harf-i Kur'an’ýn sevabý yirmi bine
çýkar. Sair vakitte on ise, þuhur-u selâsede
yüze ve bine çýkar. Ve bu kudsî leyali-i
meþhurede on binler, yirmi bin veya otuz
binlere çýkar. Bu geceler, elli senelik bir
ibadet hükmüne geçebilir. Onun için elden
geldiði kadar Kur'an’la ve istiðfar ve
salâvatla meþgul olmak büyük bir kârdýr.”
Ramazan’a yürürken
Berat’imizi
talep ediyoruz
FOTOÐRAF: MEHMET SAKÝN
BÝRÝNCÝ SAYFADAN DEVAM
Görüldüðü gibi bu gece Kadir Gecesi’ne
en yakýn gece olmasý itibarýyla da önemlidir
ve kýymeti neredeyse Kadir Gecesi kadardýr.
Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) de
bu geceye çok ehemmiyet vermiþtir. Ebu
Hureyre'den rivayet edildiðine göre:
Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
Efendimiz þöyle buyurmuþtur:
-"Þaban ayýnýn on beþinci gecesinin ilk
vaktinde Cebrail (a.s) bana geldi; þöyle dedi:
-“Ya Muhammed, baþýný semaya kaldýr.” Sordum:
-“Bu gece nasýl bir gecedir?” Þöyle anlattý:
-“Bu gece, Allah-u Teala, rahmet kapýlarýndan üç yüz tanesini açar. Kendisine
þirk koþmayan hemen herkesi baðýþlar.
Meðer ki baðýþlayacaðý kimseler büyücü,
kâhin, devamlý þarap içen, faizciliðe ve zinaya devam eden kimselerden olsun. Bu
kimseler tövbe edinceye kadar, Allah-ü
Teala onlarý baðýþlamaz.”
Gecenin dörtte biri geçtikten sonra,
Cebrail yine geldi ve þöyle dedi: “Ya Muhammed, baþýný kaldýr.” Bir de baktým ki,
cennet kapýlarý açýlmýþ.
Cennetin birinci kapýsýnda bir melek
durmuþ þöyle sesleniyor: “Ne mutlu bu
gece rükû edenlere.” Ýkinci kapýda da bir
melek durmuþ þöyle sesleniyordu: “Bu
gece secde edenlere ne mutlu”.
Üçüncü kapýda duran melek ise þöyle
sesleniyordu: “Bu gece dua edenlere ne
mutlu.” Dördüncü kapýda duran melek
gür sesiyle nida ediyordu: “Bu gece, Allah'ý çokça zikredenlere ne mutlu”.
Beþinci kapýda duran melek, “Bu gece
Allah korkusundan aðlayan kimselere ne
mutlu.” diyordu.
Altýncý kapýda duran melek: “Bu gece
Müslümanlara ne mutlu!” derken, yedinci kapýda da bir melek durmuþ þöyle sesleniyordu: “Günahýnýn baðýþlanmasýný dileyen yok mu ki, günahlarý baðýþlansýn.”
Bunlarý gördükten sonra, Cebrail'e
sordum: “Bu kapýlar ne zamana kadar
açýk kalacak?”
Þöyle dedi: “Ya Muhammed, Allah Teala, bu gece, Kelp kabilesinin koyunlarýnýn tüyleri sayýsý kadar kimseyi cehennemden azat eder.”
Üç aylara ayrý bir ruh ve mâna içinde
giren Peygamber Efendimiz özellikle Þaban ayýna özel bir ehemmiyet verir, baþka
zamanlarda görülmemiþ bir derecede ibadet ü taate yönelirdi. Bu ayýn çoðu günlerini oruçlu geçirirken, geceleri de diðer gecelerden çok farklý bir þekilde ihya ederdi.
Bir Berat gecesinde uyanýp da Resûlullah
(aleyhissalâtü vesselam)'ý yanýnda bulamayan Hz. Âiþe kalkarak Efendimizi aramaya baþladý. Sonunda Peygamberimizi
Cennetü'l-bakî mezarlýðýnda baþýný semaya kaldýrmýþ dua eder bir halde buldu.
Evet, Ramazan ayýna on beþ günümüz kaldý. Bu mübarek ayý en iyi þekilde
karþýlamak için bu geceyi iyi deðerlendirelim. Senelik kader programýmýzýn belirlendiði, Rahmeti Sonsuz'un dünya semasýna nüzul edip "Yok mu benden af
dileyen, günahlarýný baðýþlayayým!" dediði, rýzýklarýn paylaþtýrýldýðý bu müstesna geceyi ibadetle, zikirle, duayla, Kur'an
okuyarak ve secdeyle geçirelim. Ramazan ayýna elimizde Beratýmýzla girelim.
6
27 AÐUSTOS 2007 PAZARTESÝ
M. FETHULLAH GÜLEN *
B
ütün âlemleri yaratan ve ayakta tutan
Rabbimiz'e, zerrât-ý kâinat adedince
hamd ve þükür, Peygamberler Serveri
Efendimiz'e, diðer enbiya-i izâma, melâike-i kirama, ehl-i beyte ve Hakk'ýn bütün sadýk kullarýna da deryalardaki su damlalarý, çöllerdeki kum
taneleri adedince salât ü selam olsun.
Yâ Ýlâhe'l-âlemin veya ekrame'l-ekramin.
Senin ifadelerin ve âyât-ü beyyinât ile huzuruna
geliyor sana dehalet ediyoruz. Ýstediðin þekilde
Efendimiz’e teslimat ve salât-ü selamla huzuruna geliyor el pençe divan duruyoruz. Habibi’ne
konuþturduðun þeyle ki ismi a'zamla kim dua
ederse kabul buyururum dedirttin. Ýsmi azam diye rivayet edilen þeyleri terdad edip huzuru Rabbi'l-alemine geliyoruz. Bizleri dergâh-ý nezd-i
ehadiyetinden gâip ve gafil çevirme Ya Rabbi.
Bizlere kerem ü lütfunla muamele eyle Ya Rabbi.
Ya Ýlâhel-âlemin ve yâ ekrame'l-ekramîn. Þu
anda bütün memleketimizde bütün kubbeler altýnda yer yer radyo ve televizyon diliyle Seni ve
Habib-i edibini anmak, Kur'an'dan âyât-ü beyyinât tilavet etmek üzere Senin cemaatin, Senin
kullarýn, Habib-i edibinin ümmeti mescitlere
koþtular. Ayaklarýný koyduklarý yerlere yüzlerini
sürdüler. Ýçlerini inceltip kasveti izale ettiler. Gönül rikkati içinde, edeple ellerini sana kaldýrdýlar,
kurtuluþlarýný ve beraatlerini Senden istiyorlar.
Milletçe kurtuluþlarýný ve cennete giriþ müjdelerini Senden istiyorlar. Sen Senden bunlarý isteyenleri hâib ve hâsir býrakma Ya Rabbi.
Ya Ýlâhe'l-âlemin ve yâ akrame'l-ekramîn! Sen
ferman ediyorsun, “bir cemaat içten kendi kendini
deðiþtirmezse ben onlarý deðiþtirmem" diyorsun.
Binaenaleyh biz bu periþan halimizin altýnda içten
deðiþmemizi görüyoruz; belki bu sözleri Sana takdim ederken de bu mevzu karþýsýnda hicap duyuyor, utanýyorum. Sesimi kýsmak istiyorum. Ama
bununla beraber baþka kapý da bilmiyorum.
Ellerimi bir ýzdýrar ve mecburiyetle kapýna
doðru açýyorum. Baþka yerlere gitsek, baþka vadilerde dolaþsak, cürme, günaha saplansak ve sokaklarýn çirkefine karýþsak bile Sen biliyorsun Ya
Rabbi, vallahi biz baþkasýna secde etmedik, billahi
baþkasý karþýsýnda bel bükmedik, tallahi baþkasýnýn kapýsýna gitmedik. Ýþte bu kadarcýk sadakatimizle yeniden ahd ü peymanda bulunarak huzuruna geldik. Bizi burada boþ çevirmeyip aziz ve
payidar eyle Ya Rabbi. Beraatimizi ihsan edip bizleri kýyamete kadar Kur'an’a hadim eyle Ya Rabbi.
Mescitlerimizde Kur'an okunuyor, minarelerimizden dinin temeli ezanlar yükseliyor; ve biz
mabetlerimizde, mescitlerimizde bülbülü hoþ eda
naðmeler dinlemeye erdik, Sen bu naðmeleri kesip bizi inkisara itme Ya Rabbi. Hazreti Muhammed’i güldüren, Kur'an'ýn manasýný güldüren,
eslâfý, ervahý, eþbahý güldüren bu manzarayý
makûs edip bütün bu gülenleri aðlatma Ya Rabbi.
Yýllar var ki bizler hep günahlarýmýza, ihmallerimize aðladýk, ama can dudaða geldiði hengâmda
Sen imdadýmýza yetiþtin “Rabbiniz’in rahmetinden ümidinizi kesmeyin” dedin. “Lebbeyk” dedik, elimizi göðsümüze vurduk,
paçalarýmýzý sývadýk, sokaklara daldýk, âr
ettik, hicap ettik, ama kahveler içine girdik, Seni anlatmaya çalýþtýk, camiler
içine girdik Seni anlatmaya, çatlak
seslerimizle, saksaðan sesi gibi
edalarýmýzla bu kürsülerde Sana
dem tutmaya çalýþtýk. Ama Sen biliyorsun, biz de öyle zannediyoruz Ya Rabbi; bunlarý sadakat
içinde yapmaya çalýþtýk, sadakat içinde olmayý Senden
diledik ve dilendik. Yanlýþ
dedikse, içimize inemedikse, nifaka girdikse þayet bizi maðfiret eyle, bizlere beraat lütfeyle Ya Rabbi.
Ya Rabbi dokuz asýr
tevhide bayraktarlýk yapmýþ
bir milletin torunlarý olarak
biz o havaya alýþtýk; Senin adýný
omzumuzda taþýmaya, âfaktan
âfâka serhad türküleri söyleyerek gezmeye, kaleleri aþmaya,
cihana muvazene getirmeye, insanlýk için muvazene unsuru olmaya alýþtýk Ya Rabbi. Sen bizi buna davet ettin, "sizi ifrat ve tefritin
ortasýnda ümmet-i vasat yaptým"
dedin. Böyle olmaya çalýþtýk, böyle
olmak için mahrumiyetlere katlandýk; ama Senin rýzaný kazanacaðýmýz ümidinden asla dûr olmadýk.
Bir gün biz mezarlarýmýzda yatarken, elinde bir demet gülle baþýmýzda
fatiha okumak için gelen neslimizin güldüðünü, onlarýn o dýrahþan çehrelerinde-
FOTOÐRAF: ZAMAN
‘Beraatimizi ihsan edip bizleri kýyamete
kadar Kur’an’a hadim eyle Ya Rabbi!’
Ya Rabbi! Dualarýmýza
icabet buyur; bizi haybet
ve hüsrana uðratma!..
ki tebessümlerini bize göstereceðini ümit ettik.
Mezarýmýzýn baþlarýnda Allah diyenleri, minarelerimizde Allah diyenleri, mescitlerimizde Allah
diyenleri bize göstereceðini ümit ettik. Ümit ettiysek de bunu Sen "ümitsizliðe düþmeyin" dediðin için yaptýk. Þimdi bizi bir noktaya getirdin;
semamýzýn gözünü yaþlarla doldurdun, semalar
üzerimize aðlamaya baþladý.. zemin þak þak olup
rüþeymler çýkardý.. Ama etrafta muhalif rüzgârlar
esmeye, dýþ mihraklar içimize düþmanlýk atmaya
baþladý. Sen bu noktada bizim korktuklarýmýzdan
bizi masûn ve mahfuz eyle Ya Rabbi.
Yâ Hafiyye'l-altâf. Neccinâ mimmâ nehâf, Ey
lütuflarý gizli olan Allah, Ey keremleri gizli ve
umman olan Allah! Bizleri korktuklarýmýzdan
halâs eyle, þu ana kadar lütfedip baðýþlayýp gedaya sultanlýk mülkü sayýlan bu lütuflarý bize ihsan
ettikten sonra, bunlarý payimal eyleme. Bunlarý
devamlý ve sürekli kýlarak, bizleri bunlarla serfiraz
eyle Ya Rabbi. Bu muammayý hal ve fasl eyle Ya
Rabbi. Bu müþkülümüzü müþkülkûþâ olan Hazreti Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem)'le
hal ve hak eyle Ya Rabbi. Coþtuk, ne diyeceðimizi bilemiyoruz, aðustosböceði gibi öttüðümüz
mihraplarda çatlamak istiyoruz. Beni, benimle
beraber neslimi, Senin yüce adýný bir aðaç dalý
olan mihrablarda haykýrýrken çatlat Yâ Rabbi.
Ey Yüceler Yücesi Sultanýmýz! Þu anda ellerimi
açmýþ cemaatinin hissiyatýný onlar namýna Sana
takdim ediyorum. Benim günahkâr sesime, günah dolu ifadelerime deðil, þu Allah diyen seslerin
duruluðuna, heyecandan çatlamak üzere olan gönüllere bak Ya Rabbi. Bunlarýn ötesinde, bizim
Seninle olan alakamýza, Sana karþý olan sevgimize deðil, Senin sevdiðin kullarýna olan alakan ve
sevgin hürmetine bizleri maðfiret ve merhamet
eyle, beraatimizi tamam eyle Ya Rabbi.
Kur'an'ýn kalbimizde ma'kes bulmasýný kolaylaþtýr, hizmetlerimizi de makbul eyle Ya Rabbi. Þu baþlattýðýn aþký söndürme, içimizde olduðu gibi dýþýmýza da tezahürünü lütfeyle.. Halkýmýz içinde öyle mütecelli olmaya muvaffak eyle
Ya Rabbi. Bizi bir daha beraatimizi almak ve içimizi inþirahla doldurmak için huzuruna geldiðimiz gün çok daha deðiþik ve baþka þekilde
gelmek þerefiyle þerefyâb eyle Ya Rabbi.
Cihanýn çeþitli yerlerinde yeni geliþmelerin olduðunu duyalým ve bunlarýn þükrünü eda etmek
için iki büklüm huzuruna gelelim. Minarelerden hakiki manasýna uygun Allahu Ekber nidalarýnýn yükseldiðini duyalým.. gözyaþlarýmýzý ceyhun
ederek huzuruna koþalým.. iki büklüm
rükua varalým.. bu az oldu diye
secdeye kapanalým.. göz yaþlarýmýza muhtaç seccadeleri ýslatalým.. ve pek çoðumuz bu neþvenin içimizde hasýl ettiði mevcelenme ile caný dudaðýna gelmiþ, kalbi durmuþ insanlar olarak ruhumuzu teslim edelim.. inþirah, beþaret ve beþaþet
içinde þadýrvanlarýn temiz güvercinleri gibi
kanat çýrpalým, Sana
yükselelim.. Bedrin aslanlarý gibi, Uhud'un kaplanlarý gibi, cihan tarihinde benzerine az rastlanan harika
nesiller gibi olma yolunda
bir hayat sürelim.. Bizi bu
mübarek gece hürmetine bu türlü
lütuflarla þerefyâb eyle Ya Rabbi.
Ey rahmeti gazabýnýn önünde bulunan, kullarýnýn tevbelerini kabul buyuran ve
dua dua yalvaranlarýn nidalarýna icabet eden
Yüce Rabbimiz! Amellerimizdeki eksikliklere
ve sözlerimizdeki kýrýk-döküklüðe deðil, hakkýndaki hüsn-ü zannýmýza ve rahmetine baðladýðýmýz recâmýza göre muamele et ve bizim dualarýmýza da icabet buyur; bizi haybet ve hüsrana uðratma!
Efendiler Efendisi'ne, O'nun nezih ehl-i
beytine, seçkinlerden seçkin ashâbýna salât
ü selam ederek bunlarý Senden dileniyoruz,
Rabbimiz! Amin.. Amin.. Amin..
* Bu dua Fethullah Gülen Hocaefendi'nin
09.07.1979 tarihinde Ýzmir Hisar Camii’nde
verdiði Berat Gecesi vaazýnýn akabinde yaptýðý duadan derlenmiþtir.
Ellerimi bir ýzdýrar
ve mecburiyetle kapýna doðru açýyorum.
Baþka yerlere gitsek, baþka vadilerde
dolaþsak, cürme, günaha saplansak ve
sokaklarýn çirkefine
karýþsak bile Sen biliyorsun Ya Rabbi,
vallahi biz baþkasýna
secde etmedik, billahi baþkasý karþýsýnda
bel bükmedik, tallahi
baþkasýnýn kapýsýna
gitmedik. Ýþte bu kadarcýk sadakatimizle
yeniden ahd ü peymanda bulunarak
huzuruna geldik. Bizi
burada boþ çevirmeyip aziz ve payidar
eyle Ya Rabbi. Beraatimizi ihsan edip
bizleri kýyamete kadar Kur'an’a hadim
eyle Ya Rabbi.
7
27 AÐUSTOS 2007 PAZARTESÝ
Kandiller, en çok Darülaceze’de anlam buluyor
NERGÝHAN ÇELEN
Ç
oðu kalabalýk aileler içinde
doðup büyüdü. Yýllarca kandilleri, Ramazanlarý özel günleri sevdikleriyle birlikte kutladýlar.
Birçoðu kandillerin bayram gibi kutlandýðý yýllarda çocukluk çaðlarýnýn
en güzel günlerini geçirdi. Yetiþkinlik
yýllarýnda komþularýna kandil çörekleri daðýtýp özel günlerde aileleriyle
birlikte kandil ziyaretleri yaptý. Ancak
þimdi kendisi gibi ayný kaderi paylaþan birçok Darülaceze sakini kandil
gecelerinde bir arayaným olur mu diye telefon baþýnda bekliyor. Birçoðu
‘Ah geçmiþ günler, nerede?’ diye hayýflanmak yerine kandil günlerinin
tadýný çýkarmaya çalýþýyor.
Bir buçuk senedir Kayýþdaðý Darülaceze Müdürlüðü’nde kalan 78 yaþýnda Mediha Yaylagül, sadece kandil
ve bayramlarda yalnýzlýðýný unuttuðunu söylüyor. Kütahyalý olan Mediha Teyze’nin hiç çocuðu olmamýþ.
Bayan sakinlerinin kaldýðý Güven Sitesi’nde yaþamýný sürdürüyor. Eþi öldükten sonra yalnýz kalamadýðý için
Darülaceze’de kalmaya baþlamýþ.
“Yalnýz olmak demek çekilmez kýlýyor en güzel þeyleri bile.” diye konuþan Mediha Teyze için Berat Kandili
orucu hatýrlatýyor. Geçmiþ yýllarda yaþadýðý kandilleri anlatýrken gözleri
dolan Darülaceze sakini sözlerini
þöyle sürdürüyor: “Ben her kandilde
orucumu tutardým. Burada da hiç býrakmadým orucumu. Eski kandillerde
telaþýmýz olurdu. Gelenler gidenler,
dolar taþardý evimiz. Yokluk vardý o
zamanlar, ama kandillerde en güzel,
en iyi bildiðimiz yiyecek neyse onu
yapardýk. Allah yardým ederdi. Soframýzdan aþýmýz, evimizden dostlarýmýz eksik olmazdý.”
O günlerde çok heyecanlý ve mutlu olduðunu belirten Yaylagül, þimdi
o günlerin hatýralarýyla avunduðunu
anlatýyor. Darülaceze çalýþanlarýnýn
eksiklerini yerine getirdiðini bildiren
yaþlý kadýn, “Çok þükür þimdi de sahurlara kalkýp güzel güzel tutuyoruz
orucumuzu. Buradaki arkadaþlarla
eskisi gibi olmasa da kandillerde bir
araya gelerek bu mübarek günleri ihya etmeye çalýþýyoruz.” diye konuþuyor. Darülacezeye ilk geldiðinde en
büyük korkusunun yalnýz kalmak ol-
duðunu dile getiren Yaylagül, sözlerine þöyle devam ediyor: “Buraya gelmeden önce en büyük korkum yalnýz
kalmaktý. Burada da nasýl geçer günler diye soruyordum kendime. Kandiller, Ramazanlar, bayramlar en büyük korkum buydu açýkçasý. Ama
binlerce þükürler olsun, yalnýz deðilim burada da. Dostlarým var benim
gibi, yalnýzlýktan korkan. Sohbetler
yapýyoruz Darülaceze’de. Hocalar geliyor vazifeli, bize Kur’an-ý Kerim
okuyorlar. Vatana millete dua ediyoruz bol bol. Ama en çok ‘Allah kimseyi yalnýz býrakmasýn’ diye dua ediyoruz.” Kandil gecelerinde ellerini öpmeye dýþarýdan misafirler geldiðini
büyük bir heyecanla anlatan Yaylagül, Müslümanlýðýn en güzel taraflarýndan birinin de bunlar olduðunu dile getiriyor.
69 yaþýndaki Sevim Arýsal: Berat’ýn kýymetini bilmek gerek. Keþke
gençliðim olsaydý, hýzlý yürüyebildiðim zamanlar. Ýbadet edebilecekken
kýymetini bilemediðim için þimdi çok
üzülüyorum. Eski kandiller gözlerimin önünden hiç gitmiyor. Bizlere selam vermeyi hatýr sormayý Berat diye
öðrettiler. Ýnsanlarý sevebilmek en
güzel þeylerden biri. Ama insan kýymetini kaybetmeden bilmiyor. Kandillerde evlerimizin kapýlarý hep açýk
olurdu. Hep beraber açardýk oruçlarýmýzý. Çünkü çok sevaptýr o günlerde
oruç tutmak. Sonra mahalle halkýyla
birlikte arabalar tutarak camileri ziyaret ederdik. Ýstanbul’da ilk gittiðim
cami Mihribah Sultan’dý. Gece boyu
camileri gezer ikiþer rekat namazdan
sonra feyzimiz artsýn diye dua ederdik. Hediyeleþir ve mutlaka kandil simidi yapardýk.
62 yaþýndaki Ayþe Taþ: Dört senedir Kayýþdaðý Darülaceze’de kalýyorum. Berat Kandili’ni hatýrlamak bile
beni duygulandýrýyor. Eski kandiller
neþe demekti, heyecan demekti. Berat Kandili geldiðinde Ramazaný kapýda bilirdik. Mutfaklarda büyük bir telaþ ve heyecan olurdu. Yufkalar açýlýr,
çeþit çeþit peynirler alýnýrdý. Ama en
güzeli insanlarýn kalpleri bu günlerde
yumuþardý. Herkesin kapýsý herkese
açýlýrdý böyle günlerde. Bereketlenirdi
en kýsmetsiz sofralar bile. Þimdi bilemiyoruz kandillerin, Ramazan’ýn geliþini maalesef. Þimdi ancak birilerinin hatýrlatmasý gerekiyor, ne kadar
acý. Eski zamanlara benzemiyor hiçbir
þey artýk. Heyecanlarýný yitirdik pek
çok þeyin. Öyle coþkusu yok eskisi gibi insanlarýn. Eskiler güzeldi, tabii
ama burasý da çok güzel oluyor kandillerde. Kurumumuzun bahçesine
toplanýyoruz. Güzel güzel hocalar geliyor. Kur’anlar okunuyor, mevlitler
yapýlýyor, helvalar daðýtýlýyor. Ýþte bizler için o zaman en büyük mutluluk.
Ellerimizi öpmeye gelen ziyaretçilerimiz, misafirlerimiz de varsa görmelisiniz sevincimizi. Rabb’im iþte bu
mübarek günlerin hürmetine hepimizi korusun.
71 yaþýndaki Ayþe Pars: 6 senedir Kayýþdaðý Darülaceze Müdürlüðü’nde yaþýyorum. Burada çok
mutluyum. Ama buralarý en çok
kandil ve bayramlarda güzelleþiyor.
Ramazan’ýn geliþini kandillerde
oruç tutarak kutlardýk biz. Ýftar telaþý sahur telaþý sarardý mutfaklarýmýzý. Þimdi de burada dualar edip,
oruçlar tutuyoruz. Yine gençliðimizde olduðumuz gibi hatimler indiriyoruz. Ben sabah namazýndan
sonra tesbih çekiyorum, Allah kabul ederse onlarýn duasýný yapacaðým kandilde. Armaðaným var Peygamber Efendimiz’e. Hocalarýmýz
gelecek kandil için Darülaceze’mize. Ramazan’a hazýrlanýyoruz biz
de. 7 senedir 3 aylarýmý tutuyorum
burada da. Sahur yemeðimiz ayrý,
iftar yemeðimiz ayrý çýkýyor oruç
tutmak isteyenler için. Allah razý olsun uyandýrýyorlar bizleri çalýþanlar
sahur vaktinde. Ziyaretçilerimiz
oluyor. Tanýyan tanýmayan ellerimizi öpmeye geliyorlar. Ýþte o zaman anlýyoruz mübarek günlerin
feyzini. Ne güzel bir dinimiz var.
Eðer ben þimdi yalnýz deðilsem.
Yüzüm gülüyorsa bunlarý dinimize
borçluyum hep. ‘Büyüklerinizi
unutmayýn demiþ güzel peygamberimiz unutulmuyoruz ne mutlu ki.
8
27 AÐUSTOS 2007 PAZARTESÝ
Berat Gecesi: Kaderin / mukadderâtýn yýllýk programý
REYHAN ÞANLI
B
erat Gecesi, hicrî/kamerî takvimdeki Þaban ayýnýn 15. gecesidir. Bu
gece, mahlûkâtýn bir yýl içindeki rýzýklarýna, zengin veya fakir, aziz veya zelil
olacaklarýna, ecellerine ve hatta hacýlarýn
sayýlarýna ait bilgilerin, Allah Teâlâ tarafýndan, uygulanmak üzere görevli meleklere intikal ettirildiði kabul edilmektedir.
Kur'an'ýn Levh-i Mahfuz’dan indirilmesi
Ýlk müfessirlerden Ýkrime ve bir grup âlimin kabulüne göre, Berat Gecesi, Kur'an-ý
Kerim'in Levh-i Mahfuz'dan topluca dünya
semasýna indirildiði gecedir; Kadir Gecesi'nde de parça parça indirilmeye baþlamýþtýr. "Apaçýk kitaba yemin olsun ki, biz
Kur'an'ý mübarek bir gecede indirdik. Biz,
gerçekten uyarýcýyýz. O mübarek gecede,
her hikmetli iþ, katýmýzdan bir emirle, ayýrt
edilir." (Duhân, 44/2-5) ayetinde geçen
"mübarek bir gece"nin, Berat Gecesi olduðu tefsir edilmiþtir. Bu yorumlara uyarak,
Berat gününü ve gecesini, Kur'an-ý Kerim
ve Kur'an-ý Kerim'le ilgili kitaplar okuyarak
deðerlendirmekte fayda bulunmaktadýr.
Berat günü orucu
Bilindiði gibi, Allah Resûlü (sallallâhu
aleyhi ve sellem)'nün Þaban ayýndaki hususiyetlerinden birisi, Hazreti Aiþe annemizin: “Resûlullah'ýn Þaban ayýndaki kadar oruçlu olduðu bir ay görmedim.” diyerek bildirdiði gibi, çok oruç tutmasýdýr.
Nebiler Sultaný'nýn Berat günüyle ilgili
tavsiyelerinden biri, gündüzün oruçlu geçirilmesidir: “Þaban ayýnýn yarýsý gelince;
gecesini namazla (kýyam ederek), gündüzünü oruçla geçirin.(..)” Ayrýca Peygamber Efendimiz, bir kiþiye hitaben “Sen bu
ayýn (Þaban'ýn) ortalarýnda bir oruç tuttun
mu?” diye sordu. O kiþi, “Hayýr, tutmadým.” cevabýný verdi. Bunun üzerine Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem),
þöyle buyurdu: “Öyleyse, Ramazan'dan
çýkýp iftar ettiðinde (bayramdan sonra), o
tutmadýðýn oruç yerine, iki gün oruç tut.”
Bu uyarý, Berat günü orucunun çok sevaplý, baþka günlerdeki iki günlük na-
file oruca denk olduðunu belirtmektedir.
Berat günü kabir ziyareti
Berat gününde kabirleri ziyaret etmek Peygamber Efendimiz'in sünnetindendi. Hazreti Aiþe'den gelen rivayete göre, Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), Þaban
ayýnýn 15. gecesi, evden çýkarak
Bakî Mezarlýðý'na gitmiþti.
Hazreti Aiþe'nin kendisini izlediðini görünce,
þöyle buyurdu: “Allah
(cc), Þaban ayýnýn yarý
(on beþinci) gecesi,
dünya semasýna tecelli
eder ve Kelb kabilesinin
koyunlarýnýn tüyleri sayýsýndan daha fazla kulunu affeder.”
Cebrâil (a.s.) gelerek, Peygamber Efendimiz'in mezarlýkta þöyle dua edebileceðini
söylemiþtir: “Ey mü'minler ve müslimler diyarýnýn insanlarý! Size, selâm olsun! Allah,
bizden önce gidenlere de, sonrakilere de
merhamet etsin! Ýnþallah, ileride biz de sizlere kavuþacaðýz.” Müslümanlar, Berat gününde, Efendimiz'in sünnetine uyarak, vefat etmiþ akraba, dost ve sair Müslümanlarýn kabirlerini topluca ziyaret etmelidirler.
Af ve dilek gecesi; o gece dünya
semasýný rahmet atmosferi kuþatýr
Kâinatýn Efendisi (sallallâhu aleyhi ve sellem), Berat Gecesi’nde Yüce Allah'ýn dünya semasýna tecelli ederek, tövbe edenleri
affettiðini, rýzýk dileyenlere rýzýk, þifa dileyenlere þifa verdiðini, her ne istenirse karþýlýk verdiðini belirtmektedir: “Þaban
ayýnýn yarýsý gelince;
gecesini namazla,
gündüzünü oruçla
geçirin. Allah, güneþ batýnca (rahmetiyle) dünya göðüne
(semasýna) tecelli eder
ve þöyle der: ‘Benden af dileyen yok mu, affedeyim. Rýzýk
isteyen yok mu, rýzýk vereyim. Þifa isteyen
yok mu, þifa vereyim.’ Bu, böylece ‘var mý,
var mý..’ diye þafak sökünceye kadar sürer.” Nebiler Serveri, bir Berat gecesi kýldýðý namazý bitirdikten sonra, Hazreti Aiþe'ye "Bu gece, hangi gecedir, biliyor musun?" diye sordu. Hazreti Aiþe annemiz
“Allah ve Rasulü daha iyi bilir” cevabýný
verdi. Bunun üzerine Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), “Bu gece, Þa-
ban'ýn 15. gecesidir. Yüce Allah, Þaban’ýn
15. gecesinde, Kelb kabilesinin koyunlarýnýn tüyleri sayýsýndan daha çok insaný cehennemden kurtarýr. Ancak, kendisine
þirk koþanlarýn, Müslümanlara karþý kin ve
düþmanlýk besleyenlerin, akrabalarýyla baðýný koparanlarýn, kibirlilerin, ana-babasýna
isyankâr olanlarýn ve içki içmeye devam
edenlerin yüzüne bakmaz." buyurdular.
Bu geceyi nasýl deðerlendirelim?
Gecenin manevi deðeri dolayýsýyla namaz, Kur'ân tilaveti, zikir, teþbih ve istiðfarla geçirilmesi, bu gece vesilesiyle muhtaçlara yardým ve benzeri hayýrlý amellere
özel bir ehemmiyet verilmesi gereklidir.
Ýþlenen sevaplý amellerin deðeri baþka zamanlarda on ise, Berat Kandilinde yirmi
bindir. Meselâ baþka zamanlarda okuduðumuz bir tek Kur'ân harfine on sevap veriliyorsa, bu gecede her bir harfine yirmi
bin sevap verilmektedir. Bu bakýmdan tam
bir ihlâsla çalýþýp ihyasýna gayret gösterebildiðimiz takdirde Berat Kandili elli bin
senelik bir ibadet hayatýnýn sevabýný bir
gece içinde bize kazandýrabilir. Onun için
elden geldiði kadar Kur'ân ve istiðfar ve
salavatla meþgul olmak büyük bir kârdýr.
Peygamberimiz (sas), Berat Gecesi’nde Allah'ýn tövbe edenleri affettiðini, rýzýk dileyenlere rýzýk, þifa dileyenlere þifa verdiðini, her ne istenirse karþýlýk verdiðini belirtmektedir.
9
27 AÐUSTOS 2007 PAZARTESÝ
FOTOÐRAF: BURAK SOYSAL
Cemaate
hasret
kubbeler
SEDAT GÜLMEZ
N
ice cihangirin hülyalarýný süsleyen 7 tepeli þehrin, boynundaki incilerden biri
Süleymaniye. Kulluðun arzýna açýlan
menfezlerin en ihtiþamlýlarýndan. Kardeþi,
ceddi ve evladý nice mabedle süslüyor asýrlýk
Ýstanbul'un çehresini. Fakat mahzun Süleymaniye. Cihan Sultaný Kanunî'nin yadigârý
yýllardýr sinesini coþkuyla dolduramýyor. Büyüdükçe tarihî þehir, kýyýsýna itilmiþ Sinan'ýn
emeði. Nicedir kapýsýný açmayan kalabalýklara
ziyadesiyle kýrgýn. Ne bayramlar, kandiller cumalar geçer de on binler uðramaz yanýna.
Aylardan Þaban. Kutlu vaktin son habercisi. Ve tam ortasý, 15'inci gecesi. Boynu bükük, elleri prangalý, yüreklerinde hatalarýnýn
sýzýsý, gözlerinde rahmete davetiye çýkaran
yaþlar hazýrlanýyor müminler. Arza çýkacaklar Yaradan'ýn divanýna. Heyecan o raddede
ki evlere sýðmýyor âdemoðlu. Bir araya gelmeli, toplanmalý hâsýlý cemaat olmalý. Kubbelerin gölgesine sýðýnýp alýnlarý secdeye sürme, elleri semaya kaldýrma vakti.
Camiler bekleyiþte. Cansýz taþlar dahi müminlere özlemin heyecanýyla inliyor. Ama Süleymaniye adeta titriyor. Koca mabed Beraat
Gecesi'nde müminleri bekliyor…"
Ramazan öncesi son eþik Beraat Gecesi soluklarýný hissettirdi bir kez daha. Milyonlarca
Müslüman bereketini, feyzini kazanma azminde. Ýbadetlere aksedecek arzu bu gecenin kazanýmlarýný 365 güne yayacak. Her kulun defterinin ele alýndýðý zamanlar baþladýðýnda camiler
de hýncahýnç dolacak. Kýyama durulacak, rükûa
varýlacak, tekbirler kubbeleri, tesbihler avlularý
ve þükürler arzý kaplayacak. Dedeler torunlarla,
“
babalar oðullarla, hanýmlar eþleriyle yola revan
olacak. Evlere yakýn camiler öncelikli. Osmanlý padiþahlarýnýn ve hanedan üyesi hanýmlarýn
yadigârý Selatin camiler de bekleyiþte…
Sultanlarýn Rabbi'ne arzý: Selâtin camileri
Þehrin kutlu misafiri Eba Eyyub el Ensarî'nin
dergâhý deðiþmez adres. Evini Efendiler Efendisi'ne açan Hazret'in kapýsýný bu kez de binlerce
Ýstanbullu çalacak. Niyazlarýnda onun hürmetine Rabbi'nden kurtuluþ beraati talep edecek.
‘N'ola tâcým gibi baþýmda götürsem
dâim/Kadem-i resmini ol Hazreti þâhý Rusülün' deyip Efendiler Efendisi'nin mübarek
ayak izini, saltanat remzi sarýðýna nakþeden
Sultan Ahmed'in Mavi Camii'si her zamanki
gibi þenlenecek. Ayasofya'ya bakan avlusu
umulur ki gözyaþlarýyla yýkanacak.
Fatih ile Yavuz'un manevî baðý Bayezid-i
Veli'nin mekâný da unutulmayacak elbet. Divanyolu'nu arþýnlayan ayaklarýn sahipleri soluðu Çýnaraltý'nýn hamisi Bayezid Camii'nde
alacak. Ya diðerleri? Yýllar var ki 2'nci, 3'üncü safa hasret; üstelik ismi zikredilenler gibi
sultanlarýn emaneti mabedler. Onlar bu Berat’ý da mahzun mu geçirecek? Tekbirler minarelerinde, tesbihler mihrabýnda, þükürler
minberinde tutsak mý kalacak?
Cihana sýðamayan, çölleri Resul'ün rehberliðinde geçen, Haremeyn'e hâkimliði ar
sayýp hadimliði niþan kabul eden Yavuz Sultan Selim'in camisi, Fatih'in ara semtlerinde
hâlâ saklanacak mý? Sandukasýný örten çamurlu kaftanýn hikmeti bilinmeyecek mi?
Ýçine kurt düþüp kemiren koca çýnar misali; heybetini yüz yýllardýr kaybetmeyip de
bünyesini þenlendirecek müminlere hasret
Süleymaniye ne yapacak o gece? Arza, imaný
adýna nizam veren Sultan Süleyman ile kulluðunu taþa kazýyan Mimar Sinan yalnýz mý
geçirecek bir Bera’tý daha?
Her gün önünden yüzbinlerin geçtiði,
ama yüzünü çevirip bakmadýðý baba-oðlu
misafir eden Lâleli Camii boynunu bükecek
yine deðil mi? Ýki nezih sultan, baba 3'üncü
Mustafa'nýn ve evlad 3'üncü Selim'in, mabedin kapýsýna dayanan türbelerinde ‘Bu gece
de gelenler bir elin parmaklarýný geçmeyecek
galiba!' dediðini kimseye duymayacak mý?
Aksaray'a inen yokuþun boðumuna yerleþen, oðlu Sultan Abdülaziz'i Âl-i Osman'a
kurban veren Pertevniyal Valide Sultan'ýn
camiine olsun birileri uðrasa.
Kapalý Çarþý gündüz cývýl cývýl. Ya ayný
neþe aksediyor mu Nuruosmaniye'ye? Sultan Birinci Mahmud'un baþlattýðý, bitirmesi
kardeþi 3'üncü Osman'a nasip olan þükür niþanesi. Caðaloðlu'ndan da insen, Kapalý Çarþý'dan da geçsen varacaðýn yer Nuruosmaniye. Yine de kimsecikler yok penceresinde.
Yollarý mý tuttular yoksa bu gece?
Babanýn yüreðine düþen kor, Cihangir
Þehzade. Emir veriyor Sultan Süleyman hatýrasýna dikilecek bir camiyi. Kalfalýk eserine
baþlýyor Sinan. Bitince nemleniyor gözler, tutamýyor aðlýyor Koca Süleyman. Hadi bunlarý bilen yok, Saraçhane'den de mi geçmez hiç
kimse. Ne olur! Bu Berat'ta olsun inlesin tekbirlerle bu minare…
Yazmaya kalksan çok mabed var, Ýstanbul'da. Fakat en azýndan cemaate hasret
Selâtinler þenlensin bu gece…
10
27 AÐUSTOS 2007 PAZARTESÝ
Namaz vakitlerinin ‘sýrrý’
MUSTAFA AYDIN
lem öyle nurlu bir sarmal içinde ki, her
an beþ vaktin beþi de dünya içinde ayrý ayrý yerlerde yaþanabiliyor. O vakitlerin öyle güzel sýrlarý var ki, bize kulluðumuzu ve ahireti hatýrlatýyor. Namaz, Rabb'imizin
“Celal”ine karþý kavlen ve fiilen “Sübhânal-
Â
lah” deyip takdis etmek, “Kemal”ine karþý,
lâfzan ve amelen “Allahü Ekber” deyip tâzim
etmek, “Cemal”ine karþý da kalben, lisanen ve
bedenen “Elhamdülillâh” deyip þükretmektir.
Ýbâdetin mânâsý da kulun Rabb'ine karþý
kendi kusurunu, acz ve fakirliðini görüp her
þeyi elinde tutan Yüce Rabb'imizin önünde
hayret ve muhabbetle secde etmektir. Her na-
maz vaktinde ruhumuzda canlanan þey, tek
ve sonsuz olanýn O (cc) olduðudur, bakî, sermedî, ebedî olan O'dur. Nurun kaynaðý, ebedi saadetlerin sahibi O'dur. Her namaz vaktinde zihnimizde bu duygular sümbüllenir.
Baþka bir kapý yoktur. Baþýmýzda ecel
kýlýcý, ensemizde Azrail'in (as) nefesi bulunmaktadýr. Kabrimizi karanlýklar yurdu
olmaktan çýkarýp Cennet bahçelerinden
bir bahçe haline getirecek olan þey imanýmýz, amelimiz ve Rabb'imize olan muhabbetimizdir. Ümidimiz O'nun (cc) rýzasýna,
Habibi'nin (sas) þefaatine nail olmaktýr.
Bu yüzden her bir namaz vaktinde gizlenmiþ sýrlara vâkýf olmamýz gerekir.
Bediüzzaman Hazretleri, namaz vakit-
SABAH VAKTÝ
ÖÐLE VAKTÝ
ÝKÝNDÝ VAKTÝ
Yepyeni bir baþlangýçtýr
Gençlik ateþi ve cehennem!
Ömrün sonu ve sonbahar Ölüm ve kýyamet âný
Sabah tatlý bir neþ'edir. Mahmurluk perdesi altýnda alemde pýrýl pýrýl tecelli eden
yaratýlýþa aynadýr. Ýmsak vakti, yani sabah namazý vaktinin girmesi, yani þer'i
günün baþlayýþýyla yepyeni bir hayat baþlar. Her bir namaz vakti için bir saati göz
önüne getirelim (dijital saati deðil!). Akrep, sabah namazý vaktini gösterdiðinde
o an ayný zamanda, bizim anne karnýna
düþtüðümüz âný, yine kâinatýn yaratýldýðý
6 günden ilk günü ve yýl içindeki bahar
mevsimini gösterir. Elimizi Allahü Ekber deyip kaldýrdýðýmýzda zihnimizde
ana rahmindeki halimiz ve kâinatýn
Rahmetenlil Alemi'nin (sas) yüzü suyu
hürmetine ve yine O'nun (sas) nurundan yaratýlýþý canlanýr. Tesbih, tahmid
ve tekbirlerimiz hep o hale þükür içindir.
Öðlenin þiddetli hararetinin baþlarý
yaktýðý zaman, yazýn en sýcak dönemine, insanda gençliðin söz dinlemeyen
en ateþli çaðýna iþaret eder. Yine, öðlenin sýcaðý bize hiçbir gölgenin bulunmayacaðý mahþer gününü hatýrlatýr. Kainatýn ömründe ise öðle vakti Hz. Âdem'in
yeryüzüne iniþ dönemine iþaret eder.
Ýkindi vakti, güneþin renginin sarardýðý,
batmaya meylettiði zamandýr. Ýçinde
sonbahar hüznünü de taþýr. Yine, insanoðlunun da artýk saçlarýna ak düþüp,
belinin yavaþ yavaþ bükülmeye baþladýðý,
dünya lezzetlerinin de "acýlaþmaya" baþladýðý döneme iþarettir. Ýkindi vakti, insanoðlunun ve kainatýn son dönemine de
iþaret eder. Yine, son peygamber olan
Efendimiz'in (sas) vazifeye baþlamasýyla
âlemin son sürece giriþini de hatýrlatýr.
Biz ikindi vaktini yaþarken az sonra güneþin batacaðýný, yakýnda kendimizin ve
kâinatýn da öleceðini düþünürüz. Ýkindiyi
eda edip de her þeyin batmaya doðru
gittiðini görürken tek sýðýnýlacak kapýnýn
Rabb'imiz ve O'nun Resulü'nün sünnet-i seniyyesi olduðunu tefekkür ederiz.
AKÞAM VAKTÝ
Artýk gün batmýþtýr. Ferdi olarak imtihanýmýz bitmiþ, son nefesimizi vermiþiz. Ne
güneþte o cebbar yakýcýlýktan, ne de bizde
küçük daðlarý ben yarattým havasýndan
eser kalmýþtýr. Sonbahar gibi ikindinin tatlý serinliði geride kalmýþ, güneþ kaybolmuþ, hafif bir kýzýllýk dýþýnda ondan hiçbir
eser görünmüyor. Az sonra günle birlikte
biz de karanlýklara karýþmýþ olacaðýz.
"Güneþ katlanýp dürüldüðünde, yýldýzlar
döküldüðünde, daðlar yürütüldüðünde..."
(Tekvir, 81/1-3) ikazlarý kulaklarýmýzda
çýnlýyor. Akþam ezaný okunduðunda ve
namaz için ellerimizi kaldýrdýðýmýzda sanki kendi cenaze namazýmýzla birlikte tüm
kainatýn cenaze namazýný da kýlýyor gibi
oluruz. Önümüzdeki tabutta hem geride
kalan gün hem sonbahar mevsimi hem
kendi cesedimiz hem de tüm canlýlarýn
naaþý vardýr. Bu namaz bu kadar hüzünlüdür. Artýk geriye dönüþ yoktur. Alem susmuþ, Sûr üfürülmüþtür. Bütün dikleniþler, bütü ceberutluklar son bulmuþ,
müthiþ bir sessizlik, alemi kaplamýþ, Ýlahi kader âný beklenmektedir. Geriye dönüþ artýk mümkün deðildir ve "keþke"ler, "eyvah"lar dönemi baþlamýþtýr.
lerini izah ederken gece ve gündüzlerin
alemin büyük saatinde “saniyeler”, senelerin “dakikalar”, ortalama insan ömrünün
“saatler” ve alemin hayat devirlerinin de
“günler” hükmünde olduðunu belirtiyor.
Yine bunlarýn birbirine baktýðýný, birbirine
misal olduðunu, birbirinin hükmünde olduklarýný ve hatýrlattýklarýný ifade ediyor.
YATSI VAKTÝ
ÝKÝNCÝ SABAH VAKTÝ
Büyük sessiz karanlýk
Ba'sü ba'del mevt
Artýk geride kalan ne güne ne mevsimlerin tatlýlýðýna, ne de insan olarak "yaþadýðýmýza" dair hiçbir iz yok. Gündüzün ne sýcaðý ne de ýþýðý kalmýþ. Bizim
için de acý son gerçekleþmiþ. Kimse,
kendi torunlarýmýz bile bizi hatýrlamýyor, çoðu ismimizi bile unutmuþ. Hayat
susmuþ, kainat dahi ölmüþ. Topraðýn
üstündeki tüm cývýltý, kargaþa sona ermiþ. Herkes hesap gününü bekliyor.
Ýþte bu kadar karanlýklar içinde o geceyi ancak "teheccüd"ümüz aydýnlatabilir, bize yoldaþ olabilir. O karanlýklarý
aydýnlatacak yegane nur kaynaðý odur.
Yeni doðan güneþ ise haþrin sabahýný
ihtar eder. Sur yeniden üfürülmüþ,
ruhlar yeniden iade edilmiþ, milyarlarca insan haþir meydanýnda toplanacak,
ölüler yerden bitkiler gibi bitirilecek. Ýþte bu þuurla kýlýnan namazýn kiþiye faydasý olur. "Desinler", "görsünler" için
kýlýnan namazýn kimseye faydasý olmadýðý gibi maalesef zararý da olacaktýr.
Evet þu gecenin sabahý ve þu kýþýn baharý, ne kadar mâkul ve lâzým ve kat'î
ise, haþrin sabahý da, berzahýn baharý
da o kesinliktedir. Ýþte bu beþ vaktin her
birinde bir mü'him, inkýlâp baþýndadýr.
12
27 AÐUSTOS 2007 PAZARTESÝ
FOTOÐRAF: ÝSA ÞÝMÞEK
Ramazan’a az kaldý,
hazýr mýyýz?
AHMET ÖÐÜT
E
vveli rahmet, ortasý maðfiret ve sonu
cehennemden kurtuluþtur." þeklinde
tarif edilen Ramazan ayýna nihayet
ulaþmak üzereyiz. Ramazan ayý öylesine sýrlý
bir iklimdir ki insanlarýn bu nurani havayý teneffüs etmek için kendilerini bu iklim þartlarýna göre hazýrlamalarý gerekmektedir. Rabbimize namaz, oruç, zekât, sadaka gibi ibadetlerle yönelme, O'nun kapýsýný affedilme
ümidiyle býkmadan çalma, gece gündüz insanlýðýn kurtuluþu için dua dua yalvarma Ramazan ayýnda daha bir anlam kazanan ibadetlerimizdendir. Dünyalýk birçok iþimizi istediðimiz gibi sonuçlandýrmak için ön hazýrlýk yapmayý asla ihmal etmeyiz. Tarlasýndan
istediði verimi almak isteyen bir çiftçi, topraðýný tohumu sinesinde barýndýracak hale getirir. Yine baþarýya ulaþma hedefi olan hiçbir
sporcu yoktur ki antrenman yaparak kendini
hazýrlamýþ olmasýn. Rýza-i Ýlahi ve Ahiret hayatýný kazanma gibi yüce gayeleri olan
mü'minler için ise Ramazan, kaçýrýlmamasý
gereken deðerli bir fýrsattýr. Bu aya ulaþmadan önce gönüllerimizi Cenab-ý Allah'ýn rahmet ve maðfiret esintilerini karþýlayacak hale
getirmeliyiz. Regaib ve Miraç kandillerinden
sonra Berat Kandili o kutlu aya kendimizi hazýrlayacaðýmýz son dönemeçtir.
Berat Gecesi gibi anlam yüklü geceler,
bizim için Rabb’imizin rahmetinin sýnýrsýz
tecelli ettiði zamanlardýr. Dünyalýk menfaatlerimizle alakalý olarak bize indirim veya
kolaylýk sunulan zamanlarý kolladýðýmýz
olmuþtur. Çünkü bu indirim ve kolaylýklar
sadece belirli günlerle sýnýrlýdýr. Cenabý Allah da (celle celelühü) Rahmetinin tecellisi
olarak kullarýna yeniden manevi olarak
tertemiz olma, affedilme, günahlardan
“
arýnma fýrsatý vermek için bu gecelere anlam yüklemiþtir. Ahiretteki menfaatlerini
her zaman gözetlemesi gereken bizlerin bu
fýrsat günlerini sabýrsýzlýkla beklemesi ve
deðerlendirmesi gerekmektedir.
Bilindiði üzere Berat Gecesi, Þaban ayýnýn on beþinci gecesidir. Hayatýmýzdaki her
uygulamayý Efendimiz (sallallahu aleyhi ve
sellem)'den öðrendiðimiz gibi bu gecenin
mana ve ehemmiyetini de O'nun hayat-ý seniyyelerine bakarak deðerlendirmekte fayda
görüyoruz. Zira Efendimize ittiba etmenin
Allah (celle celelühü)'a ittiba etmek olduðunu biliyoruz. Bu da hayatýmýzýn yegâne gayesidir zaten. Evet, üç aylara ayrý bir ruh ve mana içinde giren Peygamber Efendimiz, özellikle Þaban ayýna özel bir özen gösterir, baþka zamanlarda görülmemiþ bir derecede ibadete ve âhiret iþlerine yönelirdi. Bu ayýn çoðu
günlerini oruçlu geçirirken, geceleri de diðer
gecelerden çok farklý bir þekilde ihya ederdi.
Bir Berat Gecesi’nde uyanýp da Rasulullah Aleyhissalâtü Vesselamý yanýnda
bulamayan Hz. Âiþe kalkarak Efendimizi
aramaya baþladý. Sonunda Peygamberimizi Cennetü'l-Baki mezarlýðýnda baþýný semaya kaldýrmýþ halde buldu.
Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam mübarek hanýmýna Berat Gecesi’nin
faziletini þöyle anlattý: “Muhakkak ki, Allah Teâlâ Þaban'ýn on beþinci gecesinde
dünya semasýna rahmetiyle tecelli eder ve
Benî Kelb Kabilesinin koyunlarýnýn kýllarý
sayýsýnca insanlarý maðfiret eder.”
Ýþte Þaban ayý, bilhassa da Berat Gecesi,
inananlarý Ramazan'a hazýrlayacak ekstra zaman dilimlerinin sonuncusudur. Mü'minlerin bu gece günah yüklerinden kurtulup Ýlâhî
baðýþa ermeleri umulduðu için de Berat Gecesi denmiþtir. Yarýsýna kadar kirli suyla dolu
bir bardaðý temiz suyla doldurmanýn en kolay
yolu önce kirli sudan arýndýrmaktýr. Bu yönüyle Berat gecesi günahlarýmýzdan arýnmak
suretiyle bize, Ramazan’a tertemiz bir sine ile
girmeyi saðlayan bir zaman dilimidir.
Ýþlenen sevaplý amellerin deðeri baþka
zamanlarda on ise, bu gecede yirmi bindir.
Meselâ baþka zamanlarda okuduðumuz bir
tek Kur'ân harfine on sevap veriliyorsa, bu
gecede her bir harfine yirmi bin sevap verilmektedir. Bu bakýmdan tam bir ihlâsla çalýþýp ihyasýna gayret gösterebildiðimiz takdirde Berat Kandili elli bin senelik bir ibadet
hayatýnýn sevabýný bir gece içinde bize kazandýrabilir. Onun için elden geldiði kadar
Kur'ân ve istiðfar ve salavatla meþgul olmak
büyük bir kârdýr. Yine dualarýmýzda, Efendimizin de buyurduklarý gibi; “Allahým,
azabýndan affýna, gazabýndan rýzana sýðýnýrým, Senden yine Sana iltica ederim. Sana
gereði gibi hamd etmekten acizim. Sen Kendini sena ettiðin gibi yücesin." demeliyiz.
13
27 AÐUSTOS 2007 PAZARTESÝ
FOTOÐRAFLAR: SELMAN EÞTÜRKLER
Beli bükülmüþ ihtiyarlar hürmetine ayakta duruyoruz
ÞEMSÝNUR ÖZDEMÝR
K
ervan yürürken geride kalanlar da
oluyor. Hangi kervan, yolcusunu býrakýp devam eder ki! Aile olmak da
böyle bir þey iþte. Yüce ailesi büyükleri Mustafa Bey’e bakarken ilahi rahmeti celbediyor
ve hepimize örnek oluyor. Ömrünü kimseye muhtaç olmadan geçirmiþ bir kiþi için
yaþlý ve hasta olmak, bütün maddi imkânlarýna raðmen kendi kendine bakamamak, en
yakýný bile olsa birine muhtaç yaþamak büyük bir rahatsýzlýk sebebidir. Anne baba bile
olsalar, evlatlarýnýn yanýnda kendilerini aciz
hissetmek istemezler. Týpký Bursalý ipek tüccarý Mustafa Büyükokuroðlu gibi.
Bundan 7 sene önce, 85 yaþýndaki Mustafa Bey için, kendi imkânlarýyla, evinde yalnýz yaþamak, evladý bile olsa kimseye muhtaç olmamak, rahatsýzlýk vermemek en büyük temenni idi. 73 yaþýnda hayat arkadaþýný kaybetmiþ, 6 evladýnýn ýsrarýna raðmen
saðlýðý elverdiði müddetçe evinde kalmaya
niyet etmiþti. Ama çocuklarý da babalarýnýn
tek baþýna yaþamasýna razý olamýyordu.
Özellikle Ýstanbul'da yaþayan kýzý Emine
Haným ile damadý Hamdi Yüce her geliþlerinde geçici de olsa evlerine gelmesi için ýsrar ediyorlardý. Mustafa Bey damadýný kýzýný
vermeden çok öncesinden tanýyordu. Aralarýnda kayýnpeder-damat iliþkisinden daha
ötede derin bir dostluk ve iman kardeþliði
vardý. 2000 yýlýnýn ocak ayýnda Ramazan
Bayramý ziyaretinden dönme günü Hamdi
Bey eþine babasýnýn birkaç eþyasýný almasýný
söyledi. Kayýnpederine de ‘hacý baba hadi
bize gidiyoruz' deyip evden çýkardý. Mustafa
Bey 'ne oluyoruz' diyemeden, yanan sobayý
býrakýp Ýstanbul'a yola çýktýlar. O gün bugündür kýzý, damadý ve iki torunu ile birlikte
yaþayan Mustafa Bey, “Allah son nefesimi
yanýnýzda vermeyi nasip etsin.” diye dua
ederek memnuniyetini ifade ediyor.
Emine ve Hamdi Yüce çiftinin evlatlarý
Merve 10, Fatih 15 yaþýndadýr büyükbabalarý eve geldiði zaman. 3 oda bir salondan
umre ve hac bile yaptýk." diye konuþuyor.
Büyükbaba için musluklarý
bile deðiþtirdiler
Büyük baba eve geldikten sonra doðal olarak evdeki yaþam alanlarýnda onun hayatýný
kolaylaþtýrmak için bazý deðiþiklikler yapmak gerekir. Çevirerek açýlýp kapatýlan musluklarýn yerine tek hareketle inip kalkan
musluklardan takýlýr. Düðme yerine çýtçýt
kullanýlan kýyafetler alýnýr. Kendine yettiði
zamanlarda tuvalette tutunma ihtiyacý duyduðu için duvara bir alet monte edilir. Yürümesini zorlaþtýrdýðý, kayýp düþmesine sebep
olabileceði düþünülerek kilimler kaldýrýlýp
halý serilir. Gece kalkmasýný kolaylaþtýrmak
için odasýna ve koridora gece lambasý takýlýr.
Ziyaretine gelenlerin oturmasý için odasýna
koltuklar konulur. Çok uzun süre yatar duruma gelince vücudunda yatak yaralarý oluþmamasý için havalý yatak alýnýr. Bunun gibi
hayatýný kolaylaþtýran ayrýntýlarýn düþünülmesi büyükbabayý daha çok mutlu eder.
Hamdi Bey, kayýnpederi eve yeni geldiði
günlerde eþine þöyle der: "Babana öyle bir
bak ki ahirette yüzüne bakmaktan utanacaðýn hiçbir tavrý sergileme." Bu sözü
hiç unutmaz Emine Haným. Ayrýca, bir
damadýn, eþine kayýnpederi için bu uyarýyý yapmasý takdire þayan bir tutumdur.
Ailemin desteði güç veriyor
ibaret olan orta halli bir aile evinde öncelikle büyük baba için bir oda hazýrlamak
gerekir. Merve ilk fedakârlýðýný yapar ve
aðabeyinin odasýna taþýnýr. Ýki kardeþ zaman zaman ‘senin odan, benim odam'
tartýþmasý yaptýðýnda anne müdahale
eder; duyarsa dedelerinin çok üzüleceðini
hatýrlatýr. "Büyükbabana odaný vererek
yaptýðýn fedakârlýðýn karþýlýðý olarak Allah'ýn ahirette sana çok özel bir ikramda
bulunacaðýna inanýyorum." diyerek Merve'yi þevklendirir. Çocuklarýna daha en
baþtan “Sýkýldýðýnýz, bunaldýðýnýz anlar
olacak. ‘Ölmezsem ben de yaþlanacaðým'
diye düþünürseniz her þey daha güzel ge-
lir. Peygamberimiz’in ‘Aranýzda beli bükülmüþ ihtiyarlarýnýz olmasa belalar üzerinize sel gibi yaðardý' sözünü düþünün.”
diye öðütlerde bulunur Emine Haným.
Evlerine ‘dede ziyaretleri’ baþladý
Büyükbabanýn gelmesiyle birlikte Yüce ailesinin evinde daha mutlu, huzurlu ve bereketli günler yaþanmaya baþlar. Mahallede ve akraba çevresinde en yaþlý kiþi Mustafa Bey olduðu için bayramlardan sonra
bile ‘dede ziyareti' için gelen komþu ve akrabalarla þenlenir evleri. Hamdi Bey de
Emine Haným da en küçük kardeþ olmalarýna raðmen ailenin büyüðü yanlarýnda ol-
duðu için herkes onlara ziyarete gelir. Daha önce de saygý, sevgi ve neþe dolu bir aile olduklarýný belirten Emine Haným,
"Hamdi Bey, bir baba ve eþ olarak çok anlayýþlýdýr. Hepimizi son derece hür býraktý.
Yaþlýmýzdan dolayý evde bunalabilirim diye yapacaðým her þeye izin veriliyor. Çocuklarým dedelerinin duasýyla okullarýný
baþarýyla bitirdiler. Evde büyükler olunca
hayattan kopacaðýna inanýlýyor; ama bu
doðru deðil. Son 7 yýlda hayatýmda hiç
yapmadýðým þeyleri yapma imkâný buldum. Bir yere gitmek istediðim zaman, üç
ablamdan biri gelip babamla kalýyor. Birkaç gün evden ayrýlabiliyoruz. Bu arada
Emine Haným'a bazen Merve yemek yedirmede, Fatih de döndürüp yatýrmada yardým ediyor. Mustafa Bey, hastalýðýna raðmen Hamdi Bey'e acizliðini göstermemeye
çalýþýyor. Yaþlýlarýn da onuru olduðunu vurgulayan Hamdi Bey, "Ýnsan yýllarca çalýþýp
didiniyor. Ailesini geçindiriyor, çocuklarýný
büyütüyor. Belki emekliliðinde ev, araba
alýyor. Her türlü maddi birikimine raðmen
yaþlandýðý zaman ‘acaba ben sýðýntý mý olacaðým' endiþesi baþlýyor. Onlara en iyi þekilde bakmak bizim görevimiz. Kendine bakabilmesine raðmen yalnýz yaþamaktansa,
torunlarýn olduðu, iþ, güç, okul, ders telaþlarýnýn yaþandýðý ev hali içinde yaþamasý onlara yaþama isteði veriyor." diye konuþuyor.
FOTOÐRAF: ALÝ ÜNAL
14
27 AÐUSTOS 2007 PAZARTESÝ
Hey dost, anlatýver,
kimler aldandý?
H
ele bir anlatýver Güzel Dost! Kimler aldandý?
-Cehennemi hesaba katmayan dindar aldandý!
Çünkü Kur'an þöyle anlattý: ‘Allah tarafýndan hiç hesaba katmadýklarý karþýlarýna çýkýverdi...' (Zümer Sûresi, 47)
Bir daha söyleyiver baþka kimler aldandý?
-Ölüm yokmuþ gibi yaþayan dünya-perest aldandý!
Zira Kur'an turrayý þöyle bastý: ‘Her nerede olursanýz
olunuz ölüm size yetiþir! Velev eflake ser çekmiþ surlarda bulunun!' (Nisa Sûresi, 78)
Güzel Dost! Anlat bana daha kimler aldandý?
- Ameline güvenen abid aldandý!
Çünkü Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam þöyle ferman buyurdu:
Zinhar aldanmayýn! Hiç kimse ameli ile kurtulamaz!
Soruldu: Sen de mi Ya Rasulallah?
Cevap verdi: Evet ben de!
Göster bana Can Sevgili! Daha kimler aldandý?
-Kendini hak yolunda sanýp, kýlýný dahi kýpýrdatmayanlar
aldandý!
‘Allah gayret gösterip cihad edenlere, olduðu yere mýhlanýp kalanlarýn çok üzerinde bir ecr-i azim ihsan etmiþtir.'
(Nisa Sûresi, 95)
Avaz et Hatip avaz, ta ki herkes duysun! Hele hele kimler aldandý?
-Nasýl desem bilmem ki namazsýz aldandý!
Hele bir baksan ya Kur'an nasýl anlattý: ‘Ashabý yemin
Cennetten seslenip mücrimlere soruyorlar, sizin bu sekar cehennemine girmenize ne sebep oldu? diye.
Onlar da diyorlar: “Biz namaz kýlanlardan deðildik…”
(Müddessir Sûresi, 39-43)
Kim öz-canýný yaktý, kimler aldandý?
-‘Ben bundan sonra kurtulmam.' diyen me'yus aldandý!
‘De ki: Günah iþlemek suretiyle öz-nefisleri aleyhine
israf etmiþ kullarým! Allah’ýn rahmetinden ümidi kesmeyin, çünkü Allah bütün günahlarý maðfiret buyurur.
Þüphesiz o öyle gafur, öyle rahim. Onun için ümidi kesmeyin de baþýnýza azab gelmeden evvel tevbe ile Rabbinize dehalet edin ve ona halis Müslümanlýk yapýn, sonra
kurtulamazsýnýz!' (Zümer Sûresi, 53-54)
Anlat anlat daha kimler aldandý?
-‘Bakma! Benim kalbim temiz.' diyen amelsiz aldandý!
‘Yemin olsun ki zamana! Ýnsan mutlak hüsranda.
Ancak þunlar müstesna: Onlar iman edip salih salih
amel iþlediler!..' (Asr Sûresi, 1-3)
Deyiver bana baþka kim aldandý?
-‘Göreceksin biz nice hacý-hocadan önce gireriz cennete!' diyen nâdan aldandý!
‘Þüphesiz korunan müttakiler içindir Rabblerinin katýnda na'im Cennetleri. Artýk müslimleri mücrimler gibi
kýlar mýyýz? Neniz var? Nasýl hükmediyorsunuz? Yoksa
size mahsus bir kitap var da onda þu dersi mi okuyor sunuz?' (Kalem Sûresi, 34-37)
Bahsediver Hatip! Daha kim aldandý?
-‘Bu da bir þey mi caným, millet neler iþliyor.' diyen
günahkar aldandý!
‘Ona kendi kazandýðý, size de kendi kazandýðýnýz. Siz
onlarýn amellerinden sorulacak deðilsiniz.' (Bakara Sûresi, 134)
Lakin ‘Þüphe yok bütün yaptýklarýnýzdan mesul tutulacaksýnýz!' (Nahl Sûresi, 93)
Anlatýver Dostum! Daha kim aldandý?
-‘Benim babam da hacý.' diyen evlat aldandý!
Çünkü baksana dalgalar arasýndaki inkarcý oðlu için
yalvaran Nuh peygambere ne denildi: ‘Ey Nuh!.. O senin
ailenden deðil, çünkü o, dürüst iþ yapan temiz bir insan
deðildi. O halde hakkýnda kesin bilgin olmayan bir þeyi
Benden isteme. Onun kurtulmasý için dua ederek cahil bir
iþ yapmandan seni sakýndýrýrým.' (Hud Sûresi, 46)
Haber et Hatip haber! Baþka kim aldandý?
-‘Ben gýybet etmiyorum ki, olaný söylüyorum.' diyen
aldandý!
Zira Efendimiz bir gün soruverdi: Bilir misiniz gýybet
nedir? diye.
Ashab, Allah ve Rasulu daha iyi bilir, dediler.
Efendimiz, kardeþini beðenmeyeceði þekilde anmandýr, buyurdular.
Soruldu: Ya söylediðimiz þey onda varsa?
Cevap verdi Efendimiz: Eðer varsa onu gýybet ettin
demektir. Þayet söylediðin onda yoksa, bu zaman da
ona iftira ettin demektir.
Daha kim yandý, kimler aldandý?
-‘Ýþlediysek biz iþledik; azabýný çeker diyetini öderiz.'
diyen bedbaht aldandý!
‘Yemin olsun! Rabbinizin azabýndan onlara velev bir
nefha, bir kývýlcým dokunuverse VAY BÝZLERE derler!'
(Ýsra Sûresi, 21)
Vah Nâsih vah! Demek bunca insan aldandý!
-Güzel dost! Bir bilsen daha kimler aldandý!
15
27 AÐUSTOS 2007 PAZARTESÝ
lik deðildir. Ahiretten uzaklýk iþareti de sayýlmaz. Önemli olan, kazanýlan parayý helalden
kazanmak, kalbe koymadan kasada saklamak,
doðru yerde harcamaktýr.
Ýnsanlarý aldatmak da bir çeþit hýrsýzlýk sayýlýr mý?
Kur'an, ölçü ve tartýda hile yapanlarý hýrsýz olarak ilan etmiþtir. Reklam ve pazarlama oyunlarýyla kalitesiz, standart dýþý, miktarý eksik malý,
kaliteli gibi yüksek fiyatla satmak da hýrsýzlýk yoluyla kazanç elde etmeyle eþ tutulmuþtur.
Malýn kusurunu gizleyip saðlam gibi satmak
caiz midir?
Defolu ve sakat malý, saðlam fiyatýna satan
adam müþterisini aldatmýþ olur. Elde ettiði
fazla kazanç, haram sayýlýr.
Alevî komþuya gidilir mi?
Alevî-Sünnî diye komþu ayrýmý yapmaktan þiddetle kaçýnmalýyýz. Aslýnda komþuyu AlevîSünnî diye ayýrma yerine saygýlý komþu saygýsýz
komþu diye ayýrmak daha doðrudur. Saygýlý
komþuya, hangi mezhepte, inançta, kültürde
olursa olsun gidilir, iyi münasebetler kurulur.
Kültürel deðerlere ve inançlara saygýsýz komþu
ise kim olursa olsun, ziyaret hakkýný kaybeder.
Allah korkusu nasýl belli olur?
Yedi þeyle belli olur: Dilinden, midesinden, gözünden, eliyle yaptýðý iþlerden, ayaðýyla gittiði
yerlerden, kalbinden ve ibadet ve sevaplarýnda
korku ve ümit arasýnda oluþuyla belli olur.
Nazar boncuðunun faydasý var mýdýr?
Hayata nasýl bakýyor, problemlere nasýl yaklaþýyorsunuz?
H
ayata getirdiði bakýþ açýsý ve güncel sorunlarý çözmedeki üslubu Ahmed Þahin
hocamýzý farklý kýlýyor. Okuyan hiç kimse onun neyi kastettiðini, ne anlatmak istediðini
düþünmüyor. Çünkü açýk ve yalýn ne düþünüyorsa, ne yapýlmasý gerekiyorsa onu yazýyor. Yýllardýr Zaman gazetesindeki köþesinde okurlarýna bir þeyler öðretme çabasýyla uðraþýyor. Nitekim her gün gelen onlarca telefon, e-mail ve
mektup adeta onu soru yaðmuruna tutuyor. Kimi zaman teselli veriyor, kimi zaman fýkhi bir
konuda yardýmcý oluyor. Evindeki çalýþma odasýndaki telefonu hiç susmuyor. Anadolu'dan,
Avrupa'dan hep konferans davetleri alýyor; ama
"hangisine nasýl yetiþebilirim" diyerek bu istek-
lere güç yetiremiyor. Ahmed Þahin hocamýzýn
yazýlarýnda abdest konularýndan ticarete,
ibadetlerden sosyal hayata kadar pek çok þeyi bulmak mümkün. Güncel meselelerin çözümleri bu yazýlarda yaþanmýþ olaylarýn örnekliðinde, anlaþýlýr bir üslupla kaleme alýndýðýndan Ahmet Þahin hocamýzýn yazýlarýndan bazý konularý kýsaltarak aldýk.
Sakatlarýn Allah'a isyana haklarý var mý?
Ýnsan, Allah'ýn verdiði sayýsýz nimetlerin þükrü
içinde olmalýdýr. Vermediði nimetlerin þikayetlerine sapmasý, haklý ve isabetli deðildir.
Kaderimde yazýlmýþ, ben ne yapabilirim denebilir mi?
Yazýlý olan kader, insanýn yaptýklarýdýr. Yapa-
caklarýný tayin ise insanýn iradesine verilmiþtir.
Boy kýsalýðý gibi fiziki kusur ve eksiklikler, kiþinin
faziletine engel olur mu?
Boy kýsalýðý gibi fiziki yönden küçüklük hiç
kimsenin Ýslam'a hizmetinin büyüklüðüne
engel teþkil etmez.
Ýslam'da bombalý bombasýz her türlü intihar niçin yasaktýr?
Vücudumuz ve bedenimiz bizim mülkümüz
deðildir. Bize emanet olarak verilmiþtir. Bu
emanetin, ölüm orucu denen açlýk protestosuna giderek tahribine sebep olamayýz.
Vücudumuzu canlý bomba haline getirerek
patlatýp havaya da uçuramayýz.
Dinî yaþayýþta kalite deðerlendirme ölçüsü nedir?
Kendi nefsiniz için takvayý tercih edin, daima
takva ile amel edin. Ama baþkalarý için fetvayý kafi bulun.
Dünyevî konularda iþ yaptýracaðýmýz insanlarýn
dindar (salahat sahibi) olmalarýný mý esas almalýyýz, yoksa maharetli olmalarýný mý?
Dindarlýk ve salahat elbette Allah indinde
makbuldür. Ancak bu, dünyevî bir iþte muvaffak olmak için yeterli deðildir. Dünyevî konularda öncelikle maharet sahibi olunmasý þarttýr.
Para kazanmak isteði, dünyaperestlik midir, ahiretten uzaklýk iþareti sayýlýr mý?
Para kazanmak isteði bir kusur ve dünyaperest-
Alimlerimiz kötülüðü önleyeceðine inanýlarak takýlan nazar boncuðunun Ýslam inancýna zýt olduðunu söylemiþlerdir. Maþallah türü þeylerin ise "Allah bundan daha güzelini
ve iyisini yaratabilir" anlamýna geleceðinden
bir mahzuru yoktur.
Þeytan, ameli çok insaný nasýl aldatýr?
Þeytan, insaný yaptýðý güzel amellerle övünmesini telkin eder. O "ben büyük insaným"
zannýna kapýlýr, ameliyle övünür, gurura kapýlýr. Bu da insanýn aldanmasýna neden olur.
Bira satýlan kahveden çay içilir mi?
Haramý bizzat iþlemek ayrý, iþleyenle dolaylý
yoldan iliþkide olmak ayrý þeydir. Haram iþlenen bir yerden çay ýsmarlamak, haram iþlemek deðildir. Zira alýnan çay helaldir, verilen
karþýlýk da helaldir. Yalnýz haramý iþleyene
teþvikçi olmama noktasýnda hassas olunmalýdýr.
16-27-08-07.qxd
26.08.2007
16:16
Page 1

Benzer belgeler