7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi
Transkript
7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi
7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Sayfa 1 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Ġçindekiler Sayfa KONGREYE DAVET YAZISI 3 KOMĠTELER_ 4 SPONSOR VE DESTEKÇĠLERĠMĠZ 7 KONGRE PROGRAMI 14 SÖZEL SUNUM LĠSTESĠ VE BĠLDĠRĠ ÖZETLERĠ 18 POSTER SUNUM LĠSTESĠ VE BĠLDĠRĠ ÖZETLERĠ 25 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 2 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Her yıl düzenlenen Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi’nin 7.sini düzenleyecek olmanın gururu ve sevincini taĢımakla birlikte siz değerli meslektaĢlarımızı Hacettepe Üniversitesi’nde ağırlamaktan duyacağımız memnuniyeti paylaĢmak isteriz. 19-21 Mayıs 2016 tarihlerinde Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü Kongre Merkezi’nde düzenleyeceğimiz kongremize tüm katılımcılara kolay ulaĢım, sosyal ve eğitici programlarla birlikte güzel bir kongre sunmayı amaçlıyoruz. Kongremiz bilimsel paylaĢımların yanı sıra Türkiye’nin dört bir yanından gelecek genç meslektaĢlarımızın bir arada bulunmalarına ortam sağlayacaktır. 19-21Mayıs 2016 tarihlerinde Hacettepe Üniversitesi’nde buluĢmak dileklerimizle… Hakan KARAKAYA Prof.Dr.Bekir SALĠH Kongre Öğrenci Kurulu Başkanı Kongre Başkanı 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 3 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 KONGRE ONURSAL BAġKANI Prof. Dr. Haluk ÖZEN (Rektör) KONGRE BAġKANI Prof. Dr. Bekir SALĠH (Fen Fakültesi Dekanı) DÜZENLEME KURULU Prof. Dr. Abdülkerim KARABAKAN Prof. Dr. Cengiz KAVAKLI Prof. Dr. Handan YAVUZ ALAGÖZ Prof. Dr. Kadir PEKMEZ Prof Dr. Murat ġEN Prof Dr. Nuray ÖĞÜN ġATIROĞLU Prof. Dr. Nursel PEKEL BAYRAMGĠL Prof. Dr. Olgun GÜVEN Prof. Dr. Pınar AKKAġ KAVAKLI Doç. Dr. Çiğdem ARPA ġAHĠN Doç Dr. Murat BARSBAY Yrd. Doç. Dr. Cengiz UZUN KĠMYAGERLER DERNEĞĠ DÜZENLEME KURULU Ġkram CENGĠZ (Kimyagerler Derneği Genel BaĢkanı) Serdar KASAP Sevgi AKKUZU ÖĞRENCĠ KURULU Hakan KARAKAYA (Öğrenci Kurulu BaĢkanı) Merve KEBAPÇIOĞLU (Öğrenci Kurulu BaĢkan Yrd.) Ġzzet AVCI (Öğrenci Kurulu BaĢkan Yrd.) Merve GÜRCAN Merve ERPULAT Elif YAKUT BüĢra Seniha BABUR Ece Nur BĠNĠCĠ 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 4 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 BĠLĠM KURULU Analitik Kimya Ana Bilim Dalı Prof. Dr. Elmas GÖKOĞLU (Hacettepe Üniversitesi) Prof. Dr. F.Sema BEKTAġ (Hacettepe Üniversitesi) Prof. Dr. Gülay ERTAġ (Orta Doğu Teknik Üniversitesi) Prof Dr. Nuran ÖZÇĠÇEK PEKMEZ (Hacettepe Üniversitesi) Prof Dr. Perihan ÇAĞLAR (Hacettepe Üniversitesi) Prof Dr. Serdar ABACI (Hacettepe Üniversitesi) Prof. Dr. Yücel ġAHĠN (Yıldız Teknik Üniversitesi) Anorganik Kimya Ana Bilim Dalı Prof Dr. Bilgül KARAN ZÜMREOĞLU (Hacettepe Üniversitesi) Prof Dr. Bülent DÜZ (Hacettepe Üniversitesi) Prof Dr. NurĢen ALTUNTAġ ÖZTAġ (Hacettepe Üniversitesi) Doç Dr. Ahmet Nedim AY (Hacettepe Üniversitesi) Doç Dr. Murat AKGÜL (Hacettepe Üniversitesi) Doç Dr. Solmaz KARABULUT (Hacettepe Üniversitesi) Biyokimya Ana Bilim Dalı Prof Dr. Emir Baki DENKBAġ (Hacettepe Üniversitesi) Doç Dr. Deniz TÜRKMEN (Hacettepe Üniversitesi) Doç Dr. Lokman UZUN (Hacettepe Üniversitesi) Doç. Dr. Nilay BERELĠ (Hacettepe Üniversitesi) Fizikokimya Ana Bilim Dalı Prof Dr. Belma IġIK (Hacettepe Üniversitesi) Prof Dr. Dilek ġOLPAN ÖZBAY (Hacettepe Üniversitesi) Prof Dr. Günay KĠBARER (Hacettepe Üniversitesi) Prof Dr. Serap ġENEL (Hacettepe Üniversitesi) Prof. Dr. Talat YALÇIN (Ġzmir YüksekTeknoloji Enstitüsü) Prof. Dr. Tuncer ÇAYKARA (Gazi Üniversitesi) Doç Dr. Murat TORUN (Hacettepe Üniversitesi) Doç Dr. Ömür ÇELĠKBIÇAK (Hacettepe Üniversitesi) 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 5 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Organik Kimya Ana Bilim Dalı Prof Dr. Canan ÜNALEROĞLU (Hacettepe Üniversitesi) Prof Dr. Fatma SEVĠN DÜZ (Hacettepe Üniversitesi) Prof Dr. Hülya ġENÖZ (Hacettepe Üniversitesi) Prof. Dr. Mustafa GÜLLÜ (Ankara Üniversitesi) Prof Dr. Nazan TUNOĞLU (Hacettepe Üniversitesi) Prof Dr. Vildan ADAR (Hacettepe Üniversitesi) Doç Dr. AyĢe UZGÖREN BARAN (Hacettepe Üniversitesi) Doç Dr. BarıĢ TEMELLĠ (Hacettepe Üniversitesi) Polimer Kimyası Ana Bilim Dalı Prof Dr. Ali GÜNER (Hacettepe Üniversitesi) Doç Dr. Hatice KAPLAN CAN (Hacettepe Üniversitesi) Teorik Kimya Ana Bilim Dalı Prof Dr. Nesrin TOKAY (Hacettepe Üniversitesi) Doç. Dr. Uğur BOZKAYA (Hacettepe Üniversitesi) 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 6 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 SPONSORLARIMIZ * TÜBĠTAK’a 2223-B - Yurt Ġçi Bilimsel Etkinlik Düzenleme Desteği ile 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi’ne verdiği desteklerden dolayı teĢekkür ederiz. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 7 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Sayfa 8 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Sayfa 9 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 DESTEKÇĠLERĠMĠZ 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 10 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Sayfa 11 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Sayfa 12 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Sayfa 13 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 KONGRE PROGRAMI 19 Mayıs 2016 – PerĢembe(1.Gün) 08:00-10:00 Kayıt 10:00-10:30 AçılıĢ 10:30-10:40 Hakan KARAKAYA (Öğrenci Kurulu Başkanı) 10:40-10:50 Prof.Dr.Bekir SALĠH (Kongre Başkanı) 10:50-11:00 Prof.Dr.Haluk ÖZEN (Hacettepe Üniversitesi Rektörü) 11:00-11:10 Kim. Ġkram CENGĠZ (Kimyagerler Derneği Genel Başkan ) 11:10-11:30 Çay-Kahve Arası 11:30-12:30 Prof.Dr.Olgun GÜVEN (Hacettepe Üniversitesi) Konu: Kimya Güzeldir.Kimyanın 7000 Yıllık Gelişimi 12:30-14:00 Öğle Yemeği 14:00-14:20 Kadir DAMAR (Kimyagerler Derneği Yönetim Kurulu ) (Politech Kimya) Konu: Stajın Kimyagerlik Mesleğinde Önemi 14:20-14:35 Sözel Sunum Halil KARAYĠĞEN Konu: Sol-jel Metodu Kullanılarak Sentezlenen SiO2 Nanoparçacıkları ile Süperhidrofobik Yüzeylerin Oluşturulması 14:40-14:55 Sözel Sunum Sebahat SEYRAN Konu: Toryum (IV) Katyonu İle DOTA Komplekslerinin Sulu Ortamda Denge Kararlılıklarının ve Spektroskopik Özelliklerinin Hesapsal İncelenmesi 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 14 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 15:00-15:15 19-21 Mayıs 2016 Sözel Sunum Abdurrahman Taha GÜLDEREN Konu: Biyouyumlu Polimer Tabanlı Glukoz Sensörlerin Tasarımı ve Karakterizasyonu 15:20-15:35 Sözel Sunum Hakan KAYA Konu: Konformasyon Değişikliğine Duyarlı Politiyofen Polimerlerde Yapısal Etkilerinin Ve Optik Özelliklere Etkilerinin Araştırılması 15:35- Poster Sunumları 20:00-23:00 AçılıĢ Kokteyli 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 15 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 20 Mayıs 2016 - Cuma (2.Gün) 09:00-09:15 Sözel Sunum Doğacan KIZILKOCA Konu: Bazik Amino Asit İçeren Protonlanmış Peptit İyonlarının Gaz-Fazı Parçalanma Mekanizmalarının Kütle Spektrometresi ile Çalışılması 09:20-09:35 Sözel Sunum Damla AKSOY Konu: Kolloidal Dörtlü Alaşım CdxZn(1-x)SySe(1-y) Nanokristallerinin Sentezi ve Optik Özelliklerinin Tanecik Büyüklüğü ile Kontrolü 09:45-10:15 Eğitim 1 -NBC BelgelendirmeSevgi AKKUZU Konu: Material Safety Data Sheet-MSDS (Güvenlik Bilgi Formu Hazırlayıcısı Bilgilendirme Eğitimi 10:15-10:30 Çay Kahve Arası 10:30-11:30 Eğitim 2 -Sem Laboratuar CihazlarıSuna UÇAN Konu: Likit Kromatografi Temel Bilgiler ve 1290 Infinity II LC ile İçeceklerde Kafein Uygulaması 11:30-12:15 Ġbrahim KÖSE (Kosse Composite) Konu: Kimyagerlerin Okul Sonrası İş Bulma Serüveni) 12:15-13:00 Öğle Yemeği 13:00- Anıtkabir Ziyareti 20:00-00:00 Eğlence 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 16 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 21 Mayıs 2016 - Cumartesi (3.Gün) 09:30-10:00 Aysun Eda AKTÜRK (Kimyagerler Derneği Yönetim Kurulu ) (Nano EAS Kimya) Konu: Girişimci Kimyagerlik Üzerine Yol Hikayesi 10:00-10:30 ÇekiliĢler 10:30-10:45 Çay Kahve Arası 10:45-11:30 Eğitim 3 -Referans Kimya Laboratuvar CihazlarıSimay ÇETĠNKAYA / Hürkan ÇATALKAYA Konu: Potansiyostat/Galvanostat Cihazı ve Elektrokimyasal Ölçüm Teknikleri Semineri 11:30-12:15 Eğitim 4 -Redoks LabErdem ÖZDĠL Konu: ICP-MS ve ICP-OES Tekniği İle Modern Element Analizleri 12:15-13:30 Öğle Yemeği 13:30-14:00 Aday Üniversite Sunumları 14:00-15:00 Poster Ödülleri – Değerlendirme Toplantısı 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 17 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 SÖZEL SUNUM ÖZETLERĠ 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 18 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Sözel Sunum 1 Sol-jel Metodu Kullanılarak Sentezlenen SiO2 Nanoparçacıkları ile Süperhidrofobik Yüzeylerin OluĢturulması Halil KARAYĠĞEN, Ece YAPAġAN ĠNCE, Mehmet BALCAN Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 35100 Bornova, İzmir, Türkiye [email protected] Süperhidrofobik yüzeyler için yapılan çalıĢmalar yaklaĢık 70 yıl öncesine dayanan bir geçmiĢe sahiptir. O günden bugüne dek geliĢip, zaman ilerledikçe günlük hayatta basit uygulamalarla sunulmuĢtur. [1] Süperhidrofobik yüzeyler elde etmek için oluĢturulan methodlardan en sık kullanılan biri Stöber methodudur. Bu method 1968 yılında Werner Stöber tarafından geliĢtirilmiĢtir. [2]Hidrofobiklik genel olarak lotus effect (nilüfer efekti) olarak bilinir. Bunun sebebi de nilüfer bitkisinin doğal olarak hidrofobiklik göstermesinden dolayıdır.[3] Stöber methodu ile Sodyum Silikat (Na2SiO3) ve Tetraetoksisilan (TEOS) gibi silisyum biliĢeklerinin hidrolizi ile SiO2 nano parçacıkların sentezi ve bunların hekzametildisilazan (HDMS) ve trimetilklorosilan (TMCS) gibi bileĢikler ile modifikasyonu sonucu süperhidrofobik yüzeyler elde edilmektedir.[4] ġekil 1. SiO2 nin TMCS ile modifikasyonu. damlalar. ġekil 2. Süperhidrofobik yüzey ve Bu çalıĢmada modifiye edilmiĢ SiO2 nano parçacıkların ve bunların Polistiren (PS) ve polimetilmetakrilat (PMMA) ile oluĢturulan kompozitlerinin çeĢitli yüzeylere uygulanarak davranıĢları incelendi. SiO2 ve kompozitlerinin uygulandıkları yüzeylerde elde edilen kontak açısı araĢtırıldı ve sonuçlar karĢılaĢtırıldı. Ürünlerin karakterizasyonu FT-IR ve SEM ile yapıldı. Kontak açısı ölçer kullanırak su ve yüzey arasındaki temas açısı ölçümü yapıldı. Kaynaklar [1] M. Schmidt ve F. Schwertfeger , non-crystallıne solıds, 225, 364-368, 1998 [2] W. Stöber ve A.Fink Colloid and Interface Science, Volume 26, Issue 1, 62–69, 1968, [3] W. Barthlott ve C Neinhuis, Planta, 202, 1997 [4] H. Chen ve X. Zhang, Applied Surface Science, 261, 628–632, 2012 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 19 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Sözel Sunum 2 Toryum(IV) Katyonu Ġle DOTA Komplekslerinin Sulu Ortamda Denge Kararlılıklarının ve Spektroskopik Özelliklerinin Hesapsal Ġncelenmesi Sebahat SEYRAN Fatma SEVİN DÜZ Hacettepe Üniversitesi, 06800 Kimya Bölümü, Beytepe, Ankara, Türkiye [email protected] Günümüzde, insan hastalıkları ile ilişkili mutasyona uğramış genlerin hızlı ve çok yönlü nicel tespiti, moleküler teşhis ve genomik araĢtırmaların modern klinik tedavilerinde önemli rol oynamaktadır. Diğer yandan, gerek nükleer santral yakıtlarından gerekse cevher zenginleĢtirmelerden ortaya çıkan toryum iyonları gibi radyoaktif atıklar, toprak, su ve gıda zincirleri üzerinden canlı sisteme taĢınmaktadır. Canlı sistemlerde toryum kimyasını çözmek, özellikle de biyomoleküller ile etkileĢimlerini anlamak, ancak moleküler seviyedeki hesapsal çalıĢmalarla sağlanabilir. Bu çalışmanın, gerek iki yeni nükleer santralimizin yapım aşamasında olması, gerekse toryum ürünleri açısından dünyada toryum rezervinin yüzde 11'inin Türkiye'de bulunması sebebiyle, radyoaktif atıkların çevreye ve bizlere verebilecekleri zararların tespitine gidilmesi yönünde katkı sağlayabileceği düĢünülmektedir. Bu projede, Th(IV) iyonu ile DOTA (1,4,7,10tetraazasiklododekan1,4,7triasetik asit) komplekslerinin, sulu ortamda (pH=7) olası komplekslerin yapısal ve denge kararlılıkları hesaplanmıĢ ve en olası kompleks üzerinden UV-vis özellikleri DFT yöntemiyle incelenmiĢtir. Yapılan çalışmalarda gaz fazında DOTA-Th(OH)3 kompleksinin kararlı olduğu, su fazında ise DOTA-Th(OH)2 yapısının daha tercihli olduğu sonucuna varılmıĢtır. KAYNAKÇA • Mazen M. Abu-Khader, Recent advances in nuclear power: A review, Progress in Nuclear Energy 51, 225–235, 2009. • Kumar, A., Ali, M., Pandey, B.N., Understanding the biological effects of thorium and developing efficient strategies for its decorporation and mitigation, Radiation, 335,55-60, 2013. • Iglesias, C.P., The solution structure and dynamics of mrı probes based on lanthanide(ııı) dota as ınvestigated by dft and nmr spectroscopy European Journal of Inorganic Chemistry 2023–2033, 2012. • Villegas, N., Doyle, R.P. The coordination chemistry of 1,4,7,10-tetraazacyclododecaneN,N′,N″,N′″-tetraacetic acid: Structural overview and analyses on structure–stability relationships Coordination Chemistry Reviews 253, 1906-1925, 2009. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 20 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Sözel Sunum 3 Biyouyumlu Polimer Tabanlı Glukoz Sensörlerin Tasarımı ve Karakterizasyonu Abdurrahman Taha GÜLDERENa, Beyhan Dicle ÇAKIROĞLUa, Yasemin ÖZTEKİNa, b a Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Selçuklu/Konya b Selçuk Üniversitesi, İleri Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi, Selçuklu/Konya [email protected] 21. yüzyılın teknolojisi, araĢtırma ve geliĢtirme faaliyetlerinin kümülatif ilerlemeyle yol kat ettiği nanoteknolojidir. Bu teknoloji, günlük hayatta gıda üretim ve paketlemeden tekstile, kozmetikten spor alanına; sağlık alanında ilaç taĢıma sistemlerinden biyosensörlere, hastalık teĢhis ve tedavi yöntemlerinin geliĢtirilmesine; endüstride su arıtma sistemlerinden enerji üretimine, inĢaattan uzay bilimlerine kadar geniĢ bir skalada kendisine uygulama alanı bulmaktadır. YaĢam kalitesini artıran bu nanoteknolojik geliĢmelerin uygulamalarında kullanılmak üzere farklı özelliklerde yüzeylerin hazırlanması amacıyla genellikle yüzey modifikasyon tekniği tercih edilmektedir. Bu teknik, uygulama alanına göre maddeye yeni özellikler kazandırmak veya sahip olduğu nitelikleri geliĢtirmek amacıyla yüzeyin makrodan nanoboyuta çeĢitli moleküllerle modifikasyonunu içermekte ve yüzeyin karakteristik yapısını istenilen doğrultuda zenginleĢtirmektedir. Hazırlanan yeni yüzeyler sayesinde malzemenin zenginleĢmiĢ veya farklılaĢmıĢ karakteristik yapısıyla daha düĢük maliyet, daha hassas çalıĢma ve daha çok verim gibi fırsatlara eriĢilmektedir. Bu çalıĢmada iki farklı monomerin biyouyumlu polimerleri, enzimin substratını yükseltgemesi sırasında açığa çıkan hidrojen peroksitten faydalanarak camsı karbon elektrot yüzeyinde oluĢturulmuĢtur. Elde edilen bu yüzeyler; dönüĢümlü voltametri, taramalı elektron mikroskobu, atomik kuvvet mikroskobu, yüzey temas açısı ölçümleri ile karakterize edilmiĢ; yalın yüzeye ait verilerle karĢılaĢtırılmıĢtır. Elde edilen yüzeylerin biyosensör olarak kullanılabilecek niteliğe sahip olduğu tespit edilmiĢtir. TeĢekkür: ÇalıĢmamızı 2209-A Destek Programı kapsamında 1919B011403175 destek numarasıyla destekleyen TÜBĠTAK‘a teĢekkürlerimizi sunarız. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 21 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Sözel Sunum 4 Konformasyon DeğiĢikliğine Duyarlı Politiyofen Polimerlerde Yapısal Etkilerinin Ve Optik Özelliklere Etkilerinin AraĢtırılması Hakan Kaya [email protected] İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Kimya Bölümü, Urla-İzmir Konjuge polimerler, optik ve elektriksel özellikleri ve kolay proses edilebilmeleri nedeniyle son yıllarda birçok çalıĢmanın odak noktası halindedirler. Konjuge polimerler sayısız uygulamada örneğin; organik ıĢık yayan diyodlar [1], solar hücreler [2], alan etkili transistörler [3], daha verimli ve maliyet etkin yeni nesil çözümlerin temel bileĢeni haline gelmiĢtir. ġekil 1‘de bazı temel konjuge polimerlerden birinin kimyasal yapısı gösterilmiĢtir. Konjuge polimerlerin anyonik ve katyonik formları olan konjuge polielektrolitler suda çözünebilirlikleri ile özellikle biyosensör uygulamaları ve biyoelektronik uygulamalarda kullanılmaktadır[4].Omurgalarındaki pi-konjugasyonu sayesinde elektron, hole, katyonik/anyonik/yüksüz radikal transferini kolaylaĢtırırken optik özellikleri dıĢ etkenlere bağlı olarak (sıcaklık, pH, elektrik alan) izlenebilir değiĢimler gösterir [5-10]. Katyonik konjuge polielektrolitler çoğunlukla DNA ve RNA nın optik yollarla tayini uygulamalarında kullanılmaktadır[11-17]. Özellikle DNA ve RNA‘nın optik olarak tayininde kullanılan poly(3-alkoksi4-methyltiyofen) [11, 16-17] yapılı konjuge polielektrolitlerin polimer omurgası iki farklı konformasyonda bulunur bükülmüĢ (twisted) ve düzlemsel (planar) [18]. Fiziksel ve kimyasal uyaranların etkisi ile bükülmüĢ ve planar konformasyonlar arası geçiĢler bu polielektrolitin optik özelliklerinde farklılaĢmalara yani renk ve floresan değiĢimlerine neden olur. Bu özellikleri poli(3alkoksi-4-methyltiyofen) yapılı polielektrolitlerin moleküler seviyedeki konformasyon değiĢimlerine hassas optik algılayıcılar olarak kullanılmasının önünü açmıĢtır [11,12,16,19]. Bu çalıĢmada poly(3alkoksi-4-methyltiyofen) tip polimerlerin konformasyon değiĢtirmesinde yapısal etkilerin araĢtırılması için modellemelerden yararlanılmıĢtır. Hesaplamalarımız, monomerler arasındaki açının kritik düzeye ulaĢması ile bükülmüĢ yapının düzlemsel hale geldiğini göstermiĢtir. ÇalıĢmamız poli(3-alkoksi-4methyltiyofen) konformasyon değiĢikliğine uğramasının sıcaklık, iyonik Ģiddet, yük yoğunluğu gibi dıĢ etkilere bağlı olduğunu da ortaya çıkmıĢtır. NR3 R: H, CH3, CH3, R: CH3, CH3, CH3 O S Kaynaklar n Şekil 1: poly(3-alkoksi-4-methyltiyofen) 1. Grimsdale, A. C., Leok Chan, K., Martin, R. E., Jokisz, P. G. & Holmes, A. B. Chem. Rev. 109, 897–1091 (2009). 2. Günes, S., Neugebauer, H. & Sariciftci, N. S. Chem. Rev. 107, 1324–1338 (2007). 3. Arias, A. C., MacKenzie, J. D., McCulloch, I., Rivnay, J. & Salleo, A. Chem. Rev. 110, 3–24 (2010). 4. Thomas, S. W., Joly, G. D. & Swager, T. M. Chem. Rev. 107, 1339–1386 (2007). 5. Ma, Y.-Z., Shaw, R. W., Yu, X., O’Neill, H. M. & Hong, K. J. Phys. Chem. B 116, 14451–14460 (2012). 6. Balamurugan, S. S., Bantchev, G. B., Yang, Y. & McCarley, R. L. Angew. Chem. Int. Ed. 44, 4872–4876 (2005). 7. Wang, J. et al. Observable Temperature-Dependent Compaction−. J. Phys. Chem. B 115, 1693–1697 (2011). 8. Huser, T. & Yan, M. J. Photochem. Photobiol. Chem. 144, 43–51 (2001). 9. Åsberg, P., Björk, P., Höök, F. & Inganäs, O. Langmuir 21, 7292–7298 (2005). 10. Harding Lepage, P., Peytavi, R., Bergeron, M. G. & Leclerc, M. Anal. Chem. 83, 8086–8092 (2011). Page 9 of 15 11. Nilsson, K. P. R. & Inganäs, O. 2, 419–424 (2003). 12. Li, C., Numata, M., Bae, A.-H., Sakurai, K. & Shinkai, S.. J. Am. Chem. Soc. 127, 4548–4549 (2005). 13. Zhan, R., Fang, Z. & Liu, B. Anal. Chem. 82, 1326–1333 (2010). 14. Shiraki, T., Dawn, A., Tsuchiya, Y., Yamamoto, T. & Shinkai, S.. Chem. Commun. 48, 7091 (2012). 15. Rubio-Magnieto, J. et al. Chem. Commun. 49, 5483 (2013). 16. Ho, H.-A., Najari, A. & Leclerc, M. Acc. Chem. Res. 41, 168–178 (2008). 17. Lee, K., Povlich, L. K. & Kim, J. The Analyst 135, 2179 (2010). 18. Zade, S. S. & Bendikov, M. Chem. Eur. J. 13, 3688–3700 (2007). 19. Yildiz, U. H., Alagappan, P., Leidberg, B. Anal. Chem. 85, 820-824 (2013). 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 22 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Sözel Sunum 5 Bazik Amino Asit Ġçeren ProtonlanmıĢ Peptit Ġyonlarının Gaz-Fazı Parçalanma Mekanizmalarının Kütle Spektrometresi ile ÇalıĢılması Doğacan KIZILKOCA, Talat YALÇIN İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ doğ[email protected] Proteinler, 20 temel amino asidin farklı dizilimlerle bir araya gelmesiyle oluĢur. Canlılardaki bütün biyolojik faaliyetlerin yapı taĢları olan proteinler hücrelerde ve bunların tüm bölümlerinde en fazla bulunan biyolojik moleküllerdir. Karbon, hidrojen, oksijen ve azot atomları içermenin yanı sıra 20 amino asidi birbirinden ayıran farklı R gruplarına sahiptirler. Sahip oldukları bu gruplar, amino asidi asidik, bazik, aromatik, ve alifatik gibi sınıflara ayırmaktadır. Amino asitlerin kombinasyonlarından oluĢan peptitler ise en fazla 20-25 adet amino asit içeren yapılardır. Biyolojik iĢlevlerinin çok çeĢitli ve hayati olması nedeni ile, peptit zincirlerindeki amino asitlerin dizilimi, birbirleriyle olan etkileĢimleri, bazik veya asidik amino asitlerin zincire etkileri, peptit türevlerinin mekanizmalarının tespiti konularında yapılan araĢtırmalar, hücre içinde proteinlerin hangi rolü üstlendiği hakkında çok önemli bilgiler vermektedir. Günümüzde amino asit dizilimlerinin tayininde kullanılan en önemli yöntemlerden biri de Kütle Spektrometresi‘dir (MS). 1990 yıllarından sonra iyice yaygınlaĢan ve geliĢen yumuĢak iyonlaĢma teknikleri (soft ionization) sayesinde, uçucu olmayan yüksek molekül kütlesine sahip olan biyopolimerlerin (proteinler) bile analiz edilip incelenebilmesi mümkün olmaktadır. Kütle spektrometre yöntemi ile, biyopolimerlerden enzim yardımı ile kopartılmĢ peptitlerin, protonlanmıĢ veya proton kopartılmıĢ analizleri sonucunda, gaz fazı parçalanma reaksiyon mekanizmaları incelenebilinmekte ve bu sayede, analizi yapılan proteinin kısmi sekansları belirlenebilmektedir. Bu çalıĢmada amaç, protonlanmıĢ amino asitlerin gaz fazı reaksiyon mekanizmaları araĢtırılarak, bilinmeyen proteinlerin sekanslarının doğru bir Ģekilde tayin edilebilmesi için yeni ve güvenilir biyoinformatik bilgiler elde edilmeye çalıĢmaktır. Ön çalıĢmada AAAAAAH-NH2 peptit türevleri ile, çalıĢmalar zenginleĢtirilecektir. ÇalıĢmalar boyunca, peptit uzunluğu sabit tutulmuĢ, fakat, Histidine amino asidinin pozisyonu sistematik olarak değiĢtirilmiĢtir. Böylece amino asit dizilimleri pozisyonu ve bazik olan Histidine amino asidinin parçalanma mekanizmasına olan etkileri detaylandırılacaktır. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 23 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Sözel Sunum 6 Kolloidal Dörtlü AlaĢım CdxZn(1-x)SySe(1-y) Nanokristallerinin Sentezi ve Optik Özelliklerinin Tanecik Büyüklüğü ile Kontrolü Damla AKSOY, Seçil SEVİM ÜNLÜTÜRK, Serdar ÖZÇELİK İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü [email protected] Dünyanın en pahalı yüksek teknoloji ürünlerinden olan Kuantum nokta (QD) lar nano boyutta, yarı iletken kristal yapılardır ve çapları genellikle 2-15 nanometre (10-75 atom) uzunluğundadır. Bu malzemeler genellikle 100 nanometre olarak kabul edilen sınırın altında kuantum noktalar için en önemli özelliklerden biri olan kuantum mekaniğinin özelliklerini göstermeye baĢlarlar.1 Kuantum noktalara ‗yapay atom‘ da denebiliyor. Bunun sebebi ise kuantum noktaların enerji bant aralıklarının hem tanecik boyutu hemde alaĢım kompozisyonu ile değiĢtirilebiliyor olmasıdır. Yani kuantum noktalarda tanecik boyutu ve alaĢım kompozisyonu kontrol edilebilir bir parametrelerdir ki, bu özellik ‗kuantum sınırlaması‘ etkisi ile birleĢince kuantum noktalar sıra dıĢı optik ve elektriksel özelliklere sahip olurlar. Çünkü kuantum kısıtlaması etkisi ile kuantum noktaların enerji bant aralığının değiĢmesiyle birlikte yaptıkları ıĢımanın rengi de değiĢiyor.2 Bu bize enerji seviyeleriyle oynayabildiğimiz bir malzeme verir ki, bu eĢsiz ve çok sıra dıĢı bir özelliktir. Bunun anlamı, kimyada bildiğimiz doğada bulunan elementlerin listesi olan klasik periyodik cetvelin yanına onun gibi onlarca periyodik cetvel eklemektir, yani beklediğimiz özelliklere sahip yapay atomlar demektir. Bu da özellikle mühendislik dünyası için bir devrimdir; ihtiyacınıza göre özelliklerde malzemeler üretmek. Kuantum noktaların parçacık boyutu ile ıĢıma yaptıları dalga boyları ters orantılıdır. Örnek vermek gerekirse, sabit alaĢım kompozisyonuna sahip, parçacık boyutu en küçük kuantum noktalar mavi ıĢıma yaparken daha büyük parçacık boyutuna sahip kauntum noktalar kırmızı ıĢıma yapar. Yani kuantum noktalara elektromanyetik spekturmda görülebilir ve hatta kızılötesi bölgede ıĢıma yaptırabilmek kontrol edilebilir bir iĢlemdir. Bu sayede kuantum noktalar tıbbi görüntüleme iĢlemleri (biyo-ajanlar), istenilen renkte LED aydınlatmalar, çok daha az enerji ile çalıĢan LED televizyon, daha verimli çalıĢan güneĢ panelleri, az enerji ile çalıĢan ve daha fazla aydınlatan ıĢık kaynakları, elektronik ve bilgisayar uygulamaları için büyük geliĢmeler vaat ediyorlar3. Bu çalıĢmamızda kolloidal dörtlü alaĢım CdxZn(1-x)SySe(1-y) nanokristallerinin sentezi ve bu nanokristallerin optik özelliklerinin tanecik büyüklüğü ile kontrolü yapıldı. Laboratuvarımızda daha önce CdSXSe1-X nanokristallerinin sentezinde kullanılan iki faz sentez yöntemi4 bu kez ve literatürde ilk defa tek basamakda ve düĢük sıcaklıkda CdxZn(1-x)SySe(1-y) nanokristalinin sentezinde kullanıldı. Yüzey aktif malzeme olarak trioktilfosfin oksit (TOPO) kullanıldı. Optik ve yapısal özellikleri ise çeĢitli teknikler kullanılarak karakterize edildi. Sentezlenen nanokristallerin optik özellikleri soğurma ve ıĢıma spektrumları alınarak elde edildi. Yapısal karakterizasyon için ise XRD ve SEM-EDS teknikleri kullanıldı. Iki faz yöntemini kullanarak geliĢtirdiğimiz bu uygulanabilir ve çok amaçlı metot sonucunda, inorganik bir kaplama tabakası olmadan kuantum verimleri çok yüksek ve oldukça parlayan nanokristal elde edildi. Kaynaklar: 1)NANOfutures, Integrated Research and Industrial Roadmap for European Nanotechnology, 2012, DLAS 2481 2) http:// www.nature.com/nmat/journal/v4/n6/full/nmat1390.html 3) Askari M. Bagher, Sensors & Transducers, Vol. 198, Issue 3, 2016, pp. 37-43 4) C. Ünlü,G. Ünal Tosun,Seçil S. Ünlütürk and Serdar Özçelik, J. Mater. Chem. C, 2013, 1, 30263033 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 24 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 POSTER SUNUM ÖZETLERĠ 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 25 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 1 Kırklareli Ġli’nde YetiĢen Ihlamur Bitkisindeki Bazı Metallerin FAAS ile Tayini Cemile ÖZCAN1, Gamze TAŞ, Cihan TORLAK, Barış Can KÖRÜKÇÜ Kırklareli Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Türkiye E-mail: [email protected] 1 E-mail: [email protected] Kırklareli Ġli‘nde çokça bulunan Tilia tomentosa L. (gümüĢi ıhlamur) Ülkemizde çok geniĢ bir yayılıĢa sahip olup ıhlamur bitkisi ekonomik değerinin yanında halkın kullanımına da cevap vermektedir. Bitkilerin yapısında bulunan eser elementler yaĢam fonksiyonları için önemli rollere sahiptir. Bazı elementler canlılar için oldukça toksik, bazıları ise temel elementlerdir. Temel elementler de yüksek dozlarda alınırsa toksik etki gösterebilir.1 Pb, Ni, Cr gibi metallerin toksik ve kanserojen olduğu, Mn, Cu, Fe, Zn gibi metallerin de biyolojik sistemimiz için gerekli olduğu bilinmektedir.2 Ġnsanların gıdalardan alacağı maksimum metal konsantrasyonları; Fe için 10-18 mg, Zn için 15 mg, Mn için 2.5-5 mg, Cu için 2-3 mg olarak metal miktarları önerilmektedir.3 Bu çalıĢmada kullanılan ıhlamur örnekleri gerekli temizleme iĢleminden sonra 45°C‘de kurutularak analize hazır hale getirilmiĢ ve çözmek için mikrodalga fırında nitrik asit-hidrojen peroksit karıĢımı kullanılarak basamaklı zamanlama ile çözünürleĢtirme iĢlemi yapılmıĢtır. Analize hazır hale getirilen ıhlamur örneklerinde gerekli (Mn, Cu, Fe ve Zn) ve ağır metallerin (Pb, Ni ve Cr,) analizleri alevli atomik absorpsiyon spektroskopisi (FAAS) cihazı ile yapılmıĢtır. Analizi yapılan bazı ıhlamur örneklerinde maksimum konsantrasyon olarak Mn>Fe>Zn>Pb>Cr>Cu>Ni sıralaması elde edilmiĢtir. Elde edilen sonuçlar irdelendiğinde fabrika ve yol kenarlarından toplanan ıhlamur bitkilerindeki metal konsantrasyon değerleri bir insanın alması gereken günlük limit değerlerini aĢtığı, fakat temiz bölgelerden toplanan ıhlamur bitkisinde ise ağır metallere (Pb, Ni, Cr) rastlanmadığı belirlenmiĢtir. Anahtar Kelimeler: Ihlamur, FAAS, mikrodalga, metaller. Kaynaklar: 1) Halim Avci, Mehmet Yaman, Concentrations, Accumulation, and Interactions of Redoximorphic Metals (Fe, Mn) Between Other Elements in Plants Grown on WastewaterIrrigated and Control Soils, Water, air-soil pollution, 2014, 225(4), 1926. 2) Mertz, W., 1987, Trace Elements Ġn Human And Animal Nutrition, Fifth Ed., Academic Press, Newyork. 3) Gudni Thorvaldsson, Essential trace elements for plants, animals and humans, ISSN 16705785, Agricultural University of Iceland, 2005. TeĢekkür: Bu çalıĢma Kırklareli Üniversitesi Bilimsel AraĢtırmalar Birim Koordinatörlüğü (KLÜBAP/092) tarafından desteklenmektedir. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 26 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 2 PRODUCTION AND PROPERTIES OF MICROALGAL POLYHYDROXYALKANOATES Elif KULOĞLU1, Simge BALABAN1, Prof. Dr. Raziye ÖZTÜRK ÜREK2 1 2 Chemistry Depatment, Faculty of Science, Dokuz Eylül University, 35160 Buca, Izmir, Turkey Chemistry Depatment, Biochemistry Division, Faculty of Science, Dokuz Eylül University, 35160 Buca, Izmir, Turkey [email protected] The increasing effects of non-degradable plastic wastes are growing concern and living resource to produce bio plastics are alternatives. Biodegradable plastics are rather new and promising because of its actual utilization of cyanobacteria to biopolymer. These are polyhydroxyalkanoates (PHAs), polylactides (PLAs), aliphatic polyesters; polysaccharides, copolymers and/or blends of the above. Various cyanobacterial species such as Spirulina platensis, Synechococcus sp., Nostoc muscorum accumulate intracellular PHA granules as energy and carbon reserves inside their cells when they are in stress conditions such as nitrogen and phosphorus limited conditions1,2. PHAs are biodegradable, environmental friendly and biocompatible thermoplastics. Varying in toughness and flexibility, depending on their formulation, they can be used in various ways similar to many non-biodegradable petrochemical plastics currently in use. This study deals with the microalgal production of PHAs, biodegradable thermoplastics which perform excellently as a material, from inexpensive renewable carbon sources. Use of inexpensive renewable carbon sources, such as plant oils, waste materials, and carbon dioxide, would be a key for a reduction in PHA production cost. Industrial utilization of cyanobacteria as PHB producers has the advantage of converting waste carbon dioxide, a greenhouse gas to environmental friendly plastics using the energy of sunlight. PHAs are produced four enzymatic steps from two acetyl-CoA molecules by PHA synthase. PHAs have a wide range of applications such as bags, containers, paper coatings, cosmetic containers-shampoo bottles and cups, drugs, medicines, hormones, insecticides, herbicides, surgical sutures and blood vessel. Making eco-friendly products bioplastics such as PHAs are one such reality that can help us overcome the problem of pollution caused by non-degradable plastics. Kaynaklar : 1) Sharma, L.; Mallick, N. Biores. Technol. 2005, 96, 1304. 2) Panda, B.; Sharma, L.; Mallick, N. J. Plant Phys. 2005, 162, 1376. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 27 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 3 Farklı Elektromanyetik Alanlara Maruz Bırakılan Allium cepa L. Bitkisinde Meydana Gelen Bazı Biyokimyasal ve Genetik DeğiĢimlerin Ġncelenmesi Servet ÇETEa, Serkan YILMAZc, Gökhan ZENGİNd, Elçin ÖZGÜR BÜYÜKATALAYb, Gizem DEMİRTAŞa Sinem AYHANa Gazi Üniversitesi Rektörlüğü Fen Fakültesi Kimya Bölümü Teknik okullara, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyofizik Anabilim Dalıb ,Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi c, Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü , Konyad [email protected] Canlılar sürekli olarak elektriksel ve manyetik alanlara (EMA) maruz kalmaktadırlar. 1 Enerji iletim hatları, sahip oldukları yüksek gerilim ve üzerinde taĢıdıkları akımlar nedeniyle çevrelerinde çok düĢük frekanslı (ELF) elektromanyetik alanlar meydana getirmektedirler. Elektromanyetik alanların oluĢturdukları kirliliğin hangi boyutlarda olduğu ve canlılar üzerine etkileri birçok bilimsel çalıĢmaya esin kaynağı olmuĢtur. Yapılan tüm araĢtırma ve incelemeler ıĢığında, Dünya Sağlık Örgütü ELF manyetik alanları olası kanserojen sınıfına sokmuĢtur.2 Soğan, zambakgiller ailesinden (Liliaceae) olan, genellikle bir iki yıllık bir bitkidir. Latincede Allium cepa olarak adlandırılan soğan beyaz ya da kırmızı renkte olabilir.3 Genetik toksisite ya da genotoksisite; çekirdek, kromozom ve DNA yapısında meydana gelen DNA eklentileri, DNA kırıkları, gen mutasyonları, kromozom anormallikleri, klastojenite (Kromozom kırılması ve/veya buna bağlı olarak kromozom parçalarındaki kayıp, artma ya da düzensizliklerin olması) ve anöploidi (Hücrede kromozom sayısının diploit sayının bir veya birden fazla, eksik olması) gibi hasarları kapsayan genel bir terimdir.4 Lipidler serbest radikallerin etkilerine karĢı en hassas olan biyomoleküllerdir. Hücre membranlarındaki kolesterol ve yağ asitlerinin doymamıĢ bağları, serbest radikallerle kolayca tepkimeye girerek peroksidasyon ürünleri oluĢtururlar.Poliansatüre yağ asitlerinin oksidatif yıkımı lipid peroksidasyonu olarak bilinir. 5 Bu çalıĢmada ülkemizde de çok miktarda tüketilen soğan (Allium cepa L.) belirli miktarda saksılara dikilerek, seçilen yüksek gerilim hattının belirli mesafelerine yerleĢtirilmiĢ ve düzenli aralıklarla elektromanyetik güç ölçümleri yapılmıĢtır. OluĢan genetik hasarlar incelenmiĢtir. Bitkilerin yağ asidi içeriklerindeki değiĢimler kalitatif ve kantitatif olarak uygun kolon seçilerek gaz kromatografisi ile ve yağ asidi standartları ile kıyaslanarak değerlendirilmiĢtir. Biyolojik önemi olan antioksidan enzimlerden, Süperoksit dismutaz (SOD), Katalaz (CAT), Glutatyon Peroksidaz (GSHPx) ve Glutatyon redüktaz (GR) enzimlerinin aktivite tayinleri literatürde yaygın olarak kullanılan yöntemler kullanılarak yapılmıĢtır. Biyokimyasal değiĢimler ile genetik değiĢimler arasındaki iliĢki incelenmiĢtir. KAYNAKLAR: 1. Çerezci, O., ġeker, S. 2000. ―Radyasyon KuĢatması: Elektriğin ve Nükleer Enerjinin Sağlığımıza Etkileri.‖ (1.Baskı).Ġstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 28 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 2. KoĢalay, Ġ. 2008. ―Enerji Ġletim Hatlarının Meydana Getirdiği Elektromanyetik Alanlar ve Değerlendirmeler.‖ VII. Ulusal Temiz Enerji Sempozyumu, UTES‘2008. 3. Dinçoğlu,A.H.,Temamoğlulları, F.K., Veterinary Sciences, 2010, Volume: 5, Number: 1, Article Number: 3B0011. 4. Choy, W.N. 2001. Genetic toxicology and cancer risk assessment. Marcel Dekker, New York. 5. Mustafa ALTINIġIK Ders Notları.http://www.mustafaaltinisik.org.uk/21-adsem-01.pdf 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 29 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 4 Farklı Elektromanyetik Alanlara Maruz Bırakılan Allium sativum L. Bitkisinde Meydana Gelen Bazı Biyokimyasal ve Genetik DeğiĢimlerin Ġncelenmesi Servet ÇETEa, Serkan YILMAZc, Gökhan ZENGİNd, Elçin ÖZGÜR BÜYÜKATALAYb, Sinem AYHANa Gizem DEMİRTAŞa Gazi Üniversitesi Rektörlüğü Fen Fakültesi Kimya Bölümü Teknik okullara, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyofizik Anabilim Dalıb, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelikc, Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Konyad [email protected] Elektromanyetik dalga radyo frekans kaynağından üretilen ve boşlukta yayılan bir alandır. Elektronik cihazlardan üretilen elektromanyetik dalgaların gücü ister yüksek, ister düşük olsun, bu dalgalar elektromanyetik bir kirlilik yaratmakta ve canlılara zarar vermektedir1 Sarımsak (Allium sativum); Allium sınıfına ait ampul şeklindeki bir sebzedir2. Sarımsağın içerdiği yüksek konsantrasyona sahip tiyosülfinatların (allisin de dahil) ve kükürtlü bileşiklerin sarımsaktaki etkin maddeler olduğu öne sürülmektedir3. DNA veya genomun kopyasının çıkarılmasını sağlayan enzimlerle etkileşime giren ve mutasyona neden olan genotoksik maddelerin DNA’da hasar meydana getirmesi veya bazı değişimlere yol açması genotoksik etki olarak tanımlanmaktadır. 4 Elektromanyetik alanlar genetik hasarlara sebebiyet vererek hasara uğramış hücrelerin oluşumuna sebep olmaktadır. Süperoksit dizmutaz, katalaz ve glutatyon peroksidaz gibi antioksidan enzimler başlangıçtaki radikal oranını azaltarak oksidasyonu önlerler. Bağlanan iki serbest radikali birleştirerek nötralize ederler. 5 Lipidler serbest radikallerin etkilerine karşı en hassas olan biyomoleküllerdir.6 Bu çalışmada ülkemizde de çok miktarda tüketilen sarımsak (Allium sativum L.) belirli miktarda saksılara dikilerek, seçilen yüksek gerilim hattının belirli mesafelerine yerleştirilmiş ve düzenli aralıklarla elektromanyetik güç ölçümleri yapılmıştır. Oluşan genetik hasarlar incelenmiştir. Bitkilerin yağ asidi içeriklerindeki değişimler kalitatif ve kantitatif olarak uygun kolon seçilerek gaz kromatografisi ile ve yağ asidi standartları ile kıyaslanarak değerlendirilmiştir. Biyolojik önemi olan antioksidan enzimlerden, Süperoksit dismutaz (SOD), Katalaz (CAT), Glutatyon Peroksidaz (GSH-Px) ve Glutatyon redüktaz (GR) enzimlerinin aktivite tayinleri literatürde yaygın olarak kullanılan yöntemler kullanılarak yapılmıştır. Biyokimyasal değişimler ile genetik değişimler arasındaki ilişki incelenmiştir. KAYNAKLAR: 1. Mollaoğlu, H., Özgüner, F. 2006. “Manyetik Alanın Organizma Üzerindeki Biyolojik Etkileri.”, S.D.Ü. Tıp Fakültesi Dergisi. 13(1), 38-41. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 30 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 2. http://www.cancer.org/treatment/treatmentsandsideeffects/complementaryandalternative medicine/dietandnutrition/garlic 3. Suong N. T. Ngo,4,7* Desmond B. Williams,4 Lynne Cobiac,5 and Richard J.(2007).Does Garlic Reduce Risk of Colorectal Cancer? A Systematic Review Head The Journal of Nutrition 137: 2264–2269. 4. Choy, W.N. 2001. Genetic toxicology and cancer risk assessment. Marcel Dekker, New York. 5. Yard.Doç.Dr Nahit GENÇER Ders Notları. w3.balikesir.edu.tr/~ngencer/antioksidanlar.ppt 6. Mustafa ALTINIŞIK Ders Notları.http://www.mustafaaltinisik.org.uk/21-adsem-01.pdf 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 31 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 5 SĠLOSTAZOL ETKĠN MADDESĠNĠN FARMASÖTĠK PREPARATLARDA KARE DALGA VOLTAMETRĠ YÖNTEMĠ ĠLE MĠKTAR TAYĠNĠ Bilal YILMAZ, Asaf Emre EDİS Atatürk Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Analitik Kimya A.B.D., 25240, Erzurum, Türkiye [email protected] Silostazol, kan damarlarının geniĢlemesini sağlar ve damarlarda pıhtılaĢmaya aracılık eden trombositlerin aktivitesini azaltır. Kaslara kan akıĢının verimli olmamasına bağlı bacaklarda kramp ve benzeri ağrılara neden olan dolaĢım bozukluğu tedavisinde ve atardamarların tıkanması ile iliĢkili bir rahatsızlık olan ağrısız yürüme mesafesinin arttırılması tedavisinde kullanılır.1 Bu çalıĢmanın amacı, farmasötik preparatlarda silostazol etkin maddesinin miktar tayini için basit, hassas, doğru ve hızlı bir yöntem olan kare dalga voltametri tekniğinin geliĢtirilmesi ve valide edilmesidir. Voltametrik çalıĢmalar için öncelikle 0,1 M LiClO4 içeren asetonitrilde silostazolün 100 µg/ml deriĢiminde stok çözeltisi hazırlandı. Bu stok çözeltiden belirli hacimlerde alınıp seyreltilerek 5, 10, 15, 20, 25, 30, 40 ve 50 µg/ml deriĢimlerde standart çalıĢma çözeltileri hazırlandı. Daha sonra bu standart çözeltiler kullanılarak kare dalga voltamogramlar kaydedildi. Voltamogramlardan elde edilen pik akım değerleri yöntemin doğrusal olduğu silostazol deriĢimine (5-50 µg/ml) karĢı grafik edilerek kalibrasyon eğrisi çizildi. Yönteminin kalibrasyon eğrisinin regresyon analizinden regresyon doğru denklemi ve korelasyon katsayısı (r) sırasıyla y=26,501x+86,405 ve 0,9965 olarak belirlendi. Yöntemin gözlenebilme sınırı 1,5 µg/ml ve miktar tayin sınırı ise 4,5 µg/ml olarak tespit edildi. Gün içi ve günler arası kesinlik belirlenmesinde yüzde bağıl standart sapma (% BSS) ve doğruluk belirlenmesinde bağıl hata değerleri de sırasıyla % 2,89 ve % 3,11‘den küçük olarak bulundu. Yöntemin uygulaması, silostazol içeren Pletal tablette miktar tayini yapılarak gerçekleĢtirildi. Yöntemin farmasötik preparattan ortalama geri kazanım değeri % 99,7 olarak belirlendi. Sonuç olarak; kare dalga voltametri yöntemi hassas, doğru, kesin ve duyarlı olduğundan ilaç endüstrisinde silostazol etkin maddesinin kalite kontrol çalıĢmalarında kullanılabileceği sonucuna varılmıĢtır. Kaynaklar: 1) Bramer, S.L.; Tata, P.N.V.; Vengurlekar, S.S.; Brisson, J.H. J Pharm. Biomed. Anal. 2001, 26, 637. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 32 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 6 UV-duyarlı Kitosan Türevlerinin Sentez ve Karakterizasyonu Ayhan Cansua, Aylin Altınışıkb, Mehmet Kadir Yurdakoçc a b Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 35390 Buca-İzmir, TÜRKİYE Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 35390 Buca-İzmir, TÜRKİYE c Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 35390 Buca-İzmir, TÜRKİYE E-mail: [email protected] Kitosan, biyouyumlu ve biyolojik reaktivitesinin bir sonucu olarak tıpta potansiyel uygulamalarda yer alan bir doğal biyopolimerdir. Kitosan, poli (2-amino-2-deoksi-β-D-glukoz), asetik asit içinde çözünür ve kolaylıkla türevlendirilebilir. Kitosan, pek çok olağan organik çözücüler içinde çözünmez. Bu durum, kitosanın endüstriyel uygulamalarında büyük dezavantajı olmuĢtur. Bu dezavantajların üstesinden gelmek için, kitosan yan zincirleri üzerinden türevlendirilir ve UV ıĢınlarına maruz bırakılarak dakikalar içerisinde sertleĢtirilir. ÇalıĢmada UV ile kürlenebilen kitosan 1,2 türevleri geliĢtirme amaçlanmıĢtır. Bu çalıĢmada kitosan, yan zincirleri –OH grubu üzerinden ve –NH2 grubu metansülfonik asitle korunarak sinnamoil klorür(SIN) ile etkileĢtirilip, daha sonra ortama poli etilen glikol dimetakrilat(PEGDMA) eklenerek kitosan türevi UV duyarlı hale getirilmiĢtir. Elde edilen ürün UV ıĢınına maruz bırakılarak film oluĢturulmuĢtur. Sentezlenen örnekler, FTIR, TG/DTA, DSC, XRD ve SEM gibi yöntemler kullanılarak karakterize edilecektir. Reaksiyon Ģeması aĢağıda gösterilmiĢtir. Kaynaklar: 1) Renbutsu, E., Hirose, M., Omura, Y., Nakatsubo, F., Okamura, Y., Okamoto, Y.,Saimoto, H., Shigemasa, Y., Minami, S. Biomacromolecules, 2005, 6(5), 2385. 2) Man-Chin Lin; Hung-Yin Tai; Ti-Cheng Ou; Trong-Ming Don. Cellulose 2012, 19, 1689. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 33 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 7 Ġlaç Sektörü için Kalite Risk Yönetimi YaklaĢımı ve Bazı Üretim Operasyonları için Kalitatif Metodlar ile Risk Değerlendirme ÇalıĢması ve Sonuçları Derya ÖLÇER a Serpil EDEBALĠ b İLKO İlaç San. ve Tic. A.Ş., 3. Organize Sanayi Bölgesi, Selçuklu/KONYA a b Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü, Alaaddin Keykubat Kampüsü / KONYA [email protected] Kimya sektörünün önemli kollarından biri ilaç sektörüdür. Ġlaç sektörü, özellikle pek çok kimyasal ile çalıĢma yapılması nedeniyle insan sağlığı, çevre güvenliği ve ürün kalitesi ve hasta sağlığının sağlanması ile ilgili pek çok risk içermektedir. Bu nedenle; ilaç sektörü için risklerin tespiti, değerlendirilmesi ve gerekli düzeltici ve önleyici faaliyetlerin alınması belli bir sistematik dahilinde yönetilmesi gereken önemli bir konudur. Risk yönetimi çalıĢmaları yapılırken odak nokta üzerinde oluĢması muhtemel zararlar –zararlarla karĢılaĢılmadan önce– değerlendirilir ve bu zararların azaltılması için çalıĢmalar yürütülür. Bu çalıĢmada, ilaç üretim tesisine ait -tablet baskı, tablet kaplama ve kapsül dolum olmak üzere- 3 farklı üretim operasyonu için kalitatif risk değerlendirme metodolojileri kullanılarak çevre, iĢ sağlığı ve güvenliği ve ürün güvenliği kalite yönetim sistemleri için risk değerlendirme çalıĢmaları yürütülmüĢtür. Kullanılan metodlar Ģunlardır: GMP Ġyi Ġmalat Uygulamaları için ―Hata Türleri ve Etkileri Analizi (FMEA)‖ 1 ISO 14001 : 2004 Çevre Yönetim Sistemi için ―Kinney Metodu‖ 2 OHSAS 18001 : 2007 ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi için ―Kinney Metodu‖ Kinney metodunda riskler önem sırasına göre, tolerans gösterilemez risk, esaslı risk, önemli risk, olası risk ve önemsiz risk olmak üzere; FMEA metodunda riskler önem sırasına göre kritik, majör ve minör olmak üzere sınıflandırılmıĢtır. Bu çalıĢmada kullanılan kalitatif risk değerlendirme metodolojileri, riskler için risk puanı hesaplaması yapmakta ve saptanan riskin giderilmesi ya da azaltılması için aksiyon alındıktan sonra tekrar risk puanı hesaplaması yaptırmakta ve böylelikle alınan aksiyonun efektifliğini değerlendirmeye imkan sağlamaktadır. Bu nedenle, 3 sistem için 3 ayrı üretim operasyonu için hiç önlem alınmamıĢ durum için risk puanı hesaplanmıĢ ve sistem Ģartlarını ve yasal gereklilikleri sağlamak için gerekli önlemler tanımlanmıĢ ve bu önlemler alındıktan sonra risk puanı tekrar hesaplanmıĢtır. Sonuç olarak, gerekli önlemlerin alınması ile birlikte; 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 34 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Çevre Yönetim Sistemi için, 7 adet tolerans gösterilemez, 7 adet esaslı, 5 adet önemli, 28 adet olası ve 3 adet önemsiz riskin; 15 adet olası ve 33 adet önemsiz riske dönüĢtürüldüğü, ĠĢ Sağlığı ve Güveliği Yönetim Sistemi için 17 adet tolerans gösterilemez, 13 adet esaslı, 2 adet önemli ve 11 adet olası riskin; 15 adet olası ve 28 adet önemsiz riske dönüĢtürüldüğü, GMP Kalite Yönetim Sistemi için 21 adet ve 53 adet kritik riskin; 74 adet minör riske dönüĢtürüldüğü ve riskli önemli oranda düĢürüldüğü görülmüĢtür. Kaynaklar: 4) Anonymous, 2013, World Health Organisation, Deviation Handling and Quality Risk Management, 19-24 5) Fine W.T., 1971, Mathematical Evaluations For Controlling Hazards, Naval Ordnance Laboratory White Oak, Maryland 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 35 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 8 Prokain Ġlacı Kaynaklı DNA Hasarının Urtica dioica L. (Isırgan Otu) ile Önlenmesi Dilan Tuba Kızıl1, Emel Emregül1, Bircan Çeken Toptancı2, Göksel Kızıl2 1 2 Ankara Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Ankara Dicle Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Diyarbakır [email protected] Reaktif oksijen türleri gibi karbon merkezli fenil radikallerinin de DNA, protein ve lipit gibi biyolojik makromoleküllerde oksidatif hasara neden olduğu bilinmektedir. Reaktif oksijen türleri, canlı vücudunda üretilen ve yarı ömürleri çok kısa olan radikallerdir. Fenil radikalleri ise dıĢarıdan diyet yoluyla alınır ve yarı ömürleri reaktif oksijen türlerine oranla daha uzundur. Aromatik amin içeren ilaçlar, metabolizması tam olarak bilinmeyen agranülositosis (nötrofil azalması) ile iliĢkilendirilir. Aromatik amin içeren ilaçların insan myeloperoksidaz (MPO)/H2O2 ile fenil radikal metaboliti oluĢtuğu ve sonuçta protein serbest radikali oluĢturduğu gösterilmiĢtir 1. Prokain aslında lokal anestezik bir maddedir, daha çok damar geniĢletici (vazodilatasyon) etkisinden yararlanmak için kullanılır. Bu çalıĢmada, prokain ilacından sentezlenen diazonyum tuzunun2, bakır (I) klorür varlığında ve yokluğunda, meydana getirdiği fenil radikallerinin DNA‘da oluĢturduğu hasara karĢı, Urtica dioica L. bitkisinin su extraktının koruyucu etkisi, pBluescript M13+ plazmid DNA kullanılarak Agaroz Jel Elektroforezi ile incelendi. Sonuç olarak, Urtica dioica L. bitkisinin su extraktının DNA‘da oksidatif hasara neden olan karbon merkezli fenil radikallerinin etkisini konsantrasyona bağlı olarak azalttığı belirlendi. Kaynaklar: 1. Siraki, A.G.; Bonini, M.G.; Jiang, J.; Ehrenshaft, M.; Mason, R.P., Chem. Res. Toxicol., 2007, 20, 1038. 2. Çeken, B.; Kızıl, M., Russ. J. Bioorg. Chem., 2007, 34, 488. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 36 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 9 2,4,6-Trikloro-1,3,5-Triazin Merkezli Ligandların Sentezi ve Bazı Metal Komplekslerinin Ġncelenmesi Sema BOZKURT, Esma KARAKURT, Şeyma Nur URAL ve Ziya Erdem KOÇ Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü - KONYA [email protected] Simetrik yapıda olmaları sebebiyle 1,3,5-triazinler, (s-triazinler) olarak adlandırılmaktadır. sTriazin türevleri günümüzde ilaç sanayinden plastik sanayisine kadar birçok alanda kullanılmaktadır. Sentetik reçinlerin, ilaçların ve boya kompleksleri gibi çoğu maddenin yapısında bulunması sebebiyle endüstriyel açıdan öneme sahiptir. Ayrıca optik, elektrik ve optoelektronik özellikleri ile malzeme biliminde farklı uygulamalarda kullanılmaktadır.1,2 Son yıllarda s-triazin türevlerinin anti-tümör, antikanser, anti-viral, anti-mikrobiyal etkilerinin ortaya çıkması ile farmokolojik alanda önemli bir yere sahip oldukları belirlenmiĢtir.3 Pek çok organik reaksiyonda, metal iyonlarının yönlendirme etkisi sayesinde çok düĢük verimle elde edilebilen birçok heterosiklik bileĢiğin elde edilmesi mümkün hale gelmiĢtir. Ayrıca s-triazin türevleri geçiĢ metalleri ile kompleks vermesinden dolayı koordinasyon kimyasında ve biyoinorganik kimya açısından da ayrı bir konuma sahip olup bazılarının da sıvı kristal özelliğe sahip olması, bu konular üzerinde çalıĢmaların artmasına neden olmuĢtur.4 Bu çalıĢmada, s-triazin türevlerinden olan 2,4,6-trikloro-1,3,5-triazin‘in 2-amino-3- hydroksipridin ile verdiği reaksiyon sonucu elde edilen çok yönlü s-triazin merkezli ligandın, çeĢitli geçiĢ metalleri ile metal kompleksleri elde edilmiĢtir.5-6 Elde edilen, çok yönlü s-triazin merkezli komplekslerin yapısı FT-IR, 1H NMR, elementel analiz, magnetik süssebtibilite analiz yöntemleriyle aydınlatılmıĢtır. Kaynaklar [1] K., Srinivas, U. Srinivas, and et all, Bio. & Med.Chem. Let., 2005,15, 1121. [2] Z. E. Koc, J. Heterocyclic Chem., 2011,48, 769. [3] Z. E. Koc, H. Bingol, A.O. Saf, E. Torlak, A. Coskun, J. Hazard. Mater. 2010,183, 251. [4] Z. E. Koç, H. Ġ. Uçan, J. Macromol. Sci. A, 2008, 45, 1072. [5] K, Pavel, Z. Sindelar and R. Klicka, Trans. Met. Chem., 1998, 23, 139. [6] Z. E. Koc and H. I. Ucan, Trans. Met. Chem., 2007, 32, 597. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 37 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 10 Biyolojik Uygulamalar Ġçin Manyetik Nanopartiküllerin Sentezi ve Karakterizasyonu Elif Arslan, Önder Topel Akdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü ANTALYA [email protected] Nano-boyuttaki taneciklerin (nanopartiküllerin) fiziksel ve kimyasal özellikleri onların boyutlarıyla yakından iliĢkilidir. Nano-boyuta inildikçe özellikle yüzey alanının büyümesinden dolayı maddeler yüksek katalitik aktiviteye sahip olmakta ve farklı özelliklere sahip yeni malzemeler hazırlanabilmektedir. Bu özellikleri nedeniyle nanopartiküller son yıllarda bilim dünyasında her geçen gün gittikçe artan bir ilgiye sahiptirler. Bugün nanopartiküller farklı tedavi yöntemlerinden yeni özellikte malzemelerin geliĢtirilmesine kadar çok geniĢ alanda uygulama alanı bulmaktadırlar. Son on yılda manyetik özellikteki nanopartiküller özellikle biyolojik uygulamalarda kendini göstermeye baĢlamıĢtır. Manyetik demiroksit nanopartiküllerin düĢük toksik özelliğinden dolayı, protein izolasyonu, kontrollü ilaç salınımı ve manyetik görüntüleme vb. alanlarındaki araĢtırmalar sayesinde büyük bir potansiyele sahip olduğu ortaya çıkmıĢtır. Bu tip partiküller, floresan boyalarla, ilaç molekülleriyle, hidrofilik veya hidrofobik polimer ya da moleküllerle kolayca fonksiyonlanabilmekte ve, canlı doku ve biyolojik moleküllere seçici hale getirilebilmektedir. 1,2,3 Bu çalıĢmada, biyolojik uygulamalar için kullanılabilecek sitrik asit(CA) ve polietilenimin (PEI) kaplı manyetik nanopartiküller sentezlenmiĢtir. Sentezlenen partiküllerin boyutları ve biçimleri (morfolojisi) dinamik ıĢık saçınımı (DLS), geçirimli (transmission) elektron mikroskobu (TEM) ve X-ıĢını kırınımı (XRD) ile karakterize edilmiĢtir. Partikül yüzeylerine sitrik asit ve polietilenimin‘in bağlanması FTIR spektrometresi ile belirlenmiĢ, ayrıca nanopartiküllerin yüzey protonasyonu potansiyometrik ölçümler ile belirlenmiĢtir. Kaynaklar: 1) Topel, S.D.; Topel, Ö.; Bostancıoğlu, R.B.; Koparal, T. Colloids and Surfaces B: Biointerfaces, 2015, 128, 245. 2) Lewinski, N.; V. Colvin; Drezek, R., Small 2008, 4, 26. 3) Hoskins, C.; Cuschieri, A.; Wang, L., J. Nanobiotechnol. 2012, 10, 1. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 38 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 11 Suyun AyrıĢmasından Hidrojen Üretiminde Cu2CoSnS4 Nanofiberin Katalizör ve Fotokatalizör Olarak Kullanımı Emre Aslan[a], Mehmet Kerem Gönce[b], Faruk Özel[c], İmren Hatay Patır[a,b] a b c Kimya Bölümü, Selçuk Üniversitesi, Konya, Türkiye, Nanoteknoloji ve İleri Malzemeler Bölümü, Selçuk Üniversitesi, Konya, Türkiye Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Karaman, Türkiye e-mail: [email protected] Suyun ayrıĢmasından hidrojen üretim reaksiyonu geliĢmekte olan temiz enerji teknolojilerinden en önemlilerinden biridir. Ancak, suyun ayrıĢması için önemli teknolojik geliĢmeler ve malzemeler ekonomik açıdan büyük önem taĢımaktadır. DüĢük maliyet ve hidrojen üretim reaksiyonunda Pt yerine kullanılabilecek yüksek verimli çok bulunan elementlerden oluĢan katalizörler yenilenebilir enerji araĢtırmalarında büyük ilgi çekmektedir. Grubumuz tarafından daha önce Cu2CoSnS4 (CCTS) nanofiberi ilk kez sentezlenerek sıvı/sıvı arayüzeylerde hidrojen üretim reaksiyonunun katalizinde çalıĢılmıĢtır.1 Bu çalıĢmamızda, CCTS nanofiber elektro eğirme (elektrospinning) yöntemi ile hazırlanmıĢtır. Elektro eğirme ile polimer/CCT fiberleri oluĢturulmuĢ ve oluĢan bu yapı üzerine sülfür kaynağı olarak 1-dodekantiyol damla damla eklenerek 500 C‘de yakılarak istenilen form olan CCTS nanofiber elde edilmiĢtir. Elde edilen CCTS nanofiberi X-IĢınları kırınımı (XRD), taramalı elektron mikroskobu (SEM), enerji ayırımlı X-IĢınları spektroskopisi (EDS), geçirimli elektron mikroskobu (TEM), seçilmiĢ alan elektron kırınımı (SAED) ile yapısal, UV-Vis absorpsiyon spektroskopisi ve döngüsel voltametri (CV) teknikleri ile de optik ve elektronik karakterizasyonları yapılmıĢtır. CCTS nanofiberi katalizörlüğünde elektrokimyasal hidrojen üretimi gerçekleĢtirilmiĢ ve proton indirgenme potansiyelinin daha pozitif potansiyellere kaydığı gözlenmiĢtir. Bu sonuçlar CCTS nanofiberin hidrojen üretimini aktif bir Ģekilde katalizlediğini göstermektedir. CCTS nanofiberin fotokatalizör olarak kullanıldığı çalıĢma görünür bölgede ıĢık veren bir ıĢık kaynağı karıĢında Na2S/Na2SO3 elektron verici ortamında gerçekleĢtirilmiĢ ve saatlik 60 µmol g-1 hidrojen üretimi gözenmiĢtir. Kaynaklar 1) Ozel, F.; Yar, A.; Aslan, E.; Arkan, E.; Aljabour, A.; Can, M.; Hatay Patir, I.; Kus, M.; Ersoz, M.; ChemNanoMat 2015, 1, 477 –481. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 39 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 12 ALEVLĠ ATOMĠK ABSORPSĠYON SPEKTROFOTOMETRESĠ KULLANILARAK SU ÖRNEKLERĠNDE ESER MĠKTARDA BULUNAN Ni2+ĠYONLARININ ULTRASON EMÜLSĠFĠKASYONU DESTEKLĠ-ĠKĠLĠ KATILAġTIRILMIġ YÜZEN ORGANĠK DAMLA MĠKROEKSTRAKSĠYONU ĠLE TAYĠNĠ Gizem KOCAMAN, Çiğdem ARPA ŞAHİN Hacettepe Üniversitesi, 06800, Kimya Bölümü, Beytepe, Ankara, Türkiye [email protected] Son yıllarda teknolojinin geliĢmesi sonucu, endüstri ve sanayi atıkları ile kentsel atıklar çevre kirliliğine neden olmaktadır. Atık sulardaki anorganik kirlenmenin en önemli kaynağını ağır metaller oluĢturur. Ağır metallerin toksik deriĢimlerinin varlığı önemli çevre ve sağlık problemlerini beraberinde getirmektedir. Bir ağır metal olan nikel ve nikel bileĢiklerinin zararlı etkisi çok fazladır. Bitkiler tarafından biriktirilebilen ve sigara dumanıyla taĢınabilen nikel metali insan sağlığı için kanserojen etkiye sahiptir. Ağır metal tayini; doğada düĢük deriĢimlerde bulunmalarından ve matriks etkisinden dolayı zordur. Sularda eser miktarda bulunan ağır metallerin tayini için ultrason emülsifikasyon destekli–ikili katılaĢtırılmıĢ yüzen organik damla mikroekstraksiyonu (USAEiSFODME ) yöntemi ile Ni2+ iyonları için ayırma ve önderiĢtirme yöntemi geliĢtirilmiĢtir. Bu çalıĢmada eser miktardaki nikelin tayini için USAE-iSFODME yöntemi uygulanmıĢ ve Alevli Atomik Absorpsiyon Spektroskopisi (FAAS) kullanılarak analit tayini gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu teknikte iki katılaĢtırılmıĢ yüzen organik damla mikroekstraksiyonu (SFODME) basamağı ardarda uygulanır. Ġlk basamakta klasik SFODME prosedürü uygulanır. Ekstraksiyon çözücüsü olarak düĢük erime noktasına sahip (22-24oC) 1-Dodekanol, kompleksleĢtirici olarak pH 12‘de Congo Red (CR) ve yüzey aktif madde olarak Dodesil Dimetil Amonyum Klorür (DDAC) kullanılmıĢtır. Ekstraksiyon ardından CR-Ni kompleksi 1-Dodekanol fazına transfer olur. USAE ve santrifüj iĢlemlerinin ardından dondurularak katılaĢmıĢ damla elde edilir. Bu aĢamadan sonra fazın doğrudan analizi yerine ikinci bir SFODME basamağı uygulanır. Bu basamakta ekstraksiyon fazı 2.0 M 200 µL HNO3 çözeltisi ile karıĢtırılıp, USAE ve santrifüj iĢlemi uygulanarak, nikel türlerinin sulu faza geri-ekstraksiyonu sağlanır ve FAAS ile tayin edilir. Ekstraksiyon çözücüsünün türü ve miktarı, kompleksleĢtirici deriĢimi, yüzey aktif madde miktarı, sıcaklık, örnek hacmi, sonikasyon süresi, pH, tuz etkisi ve geri ekstraksiyonu etkileyen parametreler incelenmiĢ ve optimize edilmiĢtir. Yöntem sertifikalı ve gerçek örneklere de uygulanmıĢ ve tatmin edici sonuçlar elde edilmiĢtir. KAYNAKLAR: 1. M. Ataee, T. Ahmadi-jouibari, N. Fattahi, Application of microwave-assisted dispersive ve liquid-liquid microextraction and graphite furnace atomic absorption spectrometry fır ultra7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 40 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 trace determination of lead and cadmiyum in cereals and agricultural products, Int. J. Environ. Anal. Chem. 96 (2016) 271-283 2. Ç. Arpa Şahin, İ. Durukan, Ligandless-solidified floating organic drop microextraction method fort he preconcentration of trace amount of cadmium in water samples, Talanta 85 (2011) 657-661. 3. Y. Wang, J. Han, Y. Liu, L. Wang, L. Ni, X. Tang, Recyclable non-ligand dual cloud point extraction method for determination of lead in food samples, Food Chem. 190 (2016) 11301136. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 41 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 13 Melanoleuca cognata Mantarının Biyolojik Aktivitesi AraĢtırılması Mehmet Cemil Ürena, Gülşah Karakoça, Mehmet Sefa Koçaka, Halil Güngörb, Cengiz Sarıkürkcüc a Süleyman Demirel Üniversitesi, Atabey Meslek Yüksek Okulu, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Programı, Atabey-ISPARTA bMuğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Kötekli Yerleşkesi-MUĞLA c Süleyman Demirel Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü-ISPARTA [email protected] Mantarlar; fenolik bileĢikler, terpenler ve steroidler gibi farklı sekonder metabolitleri içerdikleri ve mantar fenoliklerinin hem mükemmel bir antioksidan hem de mutagenik olmayan etkin birer kimyasal bileĢen olduğu rapor edilmiĢtir1. Farklı mantar türlerinin antioksidan aktivitelerini belirleyen çalıĢmalar bulunmakla beraber, Tricholomataceae familyasına ait Melanoleuca cognata mantarına ait çalıĢma bulunmamaktadır. Bu çalıĢma, Melanoleuca cognata mantarının çözücü özütlerinin (etil asetat, metanol ve su) toplam antioksidan aktivitesinin ve metal Ģelatlama kapasitenin belirlenmesini amaçlamaktadır.2 Yapılan analizler sonucunda Melanoleuca cognata etil asetat, metanol ve su özütlerinin fosfomolibdenyum yöntemiyle yapılan toplam antioksidan aktivelerinin sırasıyla; 11.38, 49.28 ve 60.19 mg troloks eĢdeğer/g kuru mantar olarak tespit edildi. Etil asetat özütünün Fe(II) iyonlarını Ģelatlama kapasitesinin bulunmadığı; buna karĢın su özütünün (7.31 mg EDTA eĢdeğer/g kuru mantar) metanol özütünden (2.97 mg EDTA eĢdeğer/g kuru mantar)yaklaĢık iki kat daha fazla Ģelatlama yeteneğine sahip olduğu belirlendi. Kaynaklar 1) Breene, WM. 1990. Nutritional and medicinal value of specialty mushrooms. Journal of Food Protection, 53: 883–894. 2) Sarikurkcu, C., Uren, M. C., Tepe, B., Cengiz, M., Kocak, M. S. Industrial Crops and Products 2014, 62, 333-340. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 42 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 14 Oral Mikroorganizmlara KarĢı Zeytin Yaprağı Ekstraktının Antimikrobiyal Etkisinin (Olea europea) AraĢtırılması Hasan Demira, Senem Gülera, Nesrin İnceörenb, Sevil Emen Tanrıkutb, Hayrettin Dinçb, Bircan Çeken Toptancıb, İsmet Rezani Toptancıc, Murat Kızılb a b Dicle Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, 21280, Diyarbakır Dicle Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 21280, Diyarbakır c Dicle Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Çocuk Diş Hekimliği ABD, 21280, Diyarbakır [email protected]; [email protected] Ağız hijyeninin sağlanmasında antimikrobiyal ajanlar çok sıklıkla kullanılmaktadır. DiĢ hekimliğinde bu amaçla kullanılan ‗‘klorheksidin‘‘ altın standart değerindedir; fakat son dönemlerde birçok DiĢ hekimi alternatif yeni doğal doğal maddelerin bu amaçla kullanılmasının gerektiğini vurgulamaktadır. Zeytin yapraklarında bulunan oleuropein maddesi ve hidrolizleri, antibiyotiklere direnç kazanmıĢ mikroorganizmalar üzerinde etkili ve değerli bir bileĢendir. Oleuropein içerisinde bulunan elanoik asit oleropein türevi olan kalsiyum elenolat, çok çeĢitli mikroorganizma gruplarını uzak tutma özelliğine sahiptir.1,2 Bu çalıĢmada, Derik Xılxali zeytinin (Olea european) yapraklarının etanol ve metanol extraktlarının antimikrobiyal etkisinin araĢtırılması amaçlanmıĢtır. Bu bitkinin antimikrobiyal aktiviteleri Escherichia coli ATCC 25922, Staphylococcus aureus ATCC 25923, Streptococcus pyogenes ATCC 19615, Pseudomonas aeruginosa ATCC 27853 ile Bacillus subtilis ATCC 11774 standart bakteri suĢları üzerinde, disk difüzyon metodu kullanılarak belirlendi. Ayrıca etanol ekstraktın toplam fenolik ve flavonoid miktarları da incelendi. Aynı zamanda ekstratların oleuropein miktarı HPLC ile belirlendi. Zeytinin yapraklarının etanol extraktının değiĢik oranlarda ve standart olarak kullanılan antibiyotikler ve oleuropein ile kıyaslanabilecek derecede antimikrobiyal aktiviteye sahip olduğu, metanol ekstraktının ise antimikrobiyal aktivite göstermediği tespit edildi. Bu çalıĢmadaki sonuçlar zeytin yaprağı ekstresinin ağız hijyeninin sağlanmasında kullanılabilir olabileceğini göstermektedir. Bu çalıĢma TÜBĠTAK 2209 A Üniversite öğrencileri yurt içi araĢtırma projeleri destekleme programı tarafından desteklenmektedir. Yazarlar desteklerinden dolayı TÜBĠTAK‘a teĢekkür eder. Kaynaklar: 1) Ansari, M.; Kazemipour, M.; Fathi, S. J. Iran. Chem Soc. 2011, 8, 38. 2) Ahmed, K. M.; Talabani, N.; Altaei, T. Pharmaceut. Anal. Acta. 2013, 4. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 43 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 15 Ceramic Glaze Fabrication and Characterization with H3BO3 and ZnO Additives Merve KILIÇ1, Yüksel ABALI1*, M.Sadrettin ZEYBEK2,Osman ARSLAN1 1 Celal Bayar Üni. Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü 45040 Manisa, 2 Celal Bayar Üni. Turgutlu Meslek Yüksek Okulu 45040 Manisa Corresponding Author: [email protected] Abstract Variations in the commercial ceramic glaze structures have been realized with different fillers such as ZnO and boric acid. Obtained ceramic glaze structures have been sintered at 1080 °C and 1200 °C then examined by chemical and physical techniques to investigate the effects of the fillers on the final glaze materials. In order to obtain new glaze formulations, commercially available ceramic glaze solution obtained from Serel Ceramic Company has been mixed with additional ingredients namely H3BO3 and ZnO. Preparations have been done by mechanically and fillers have been dispersed within the glaze solution for a better mechanical resistivity. According to the results obtained from analytical investigations, different percentages of these modifiers caused enhancement in compressive strength against pressure which was confirmed with performed analytical and spectroscopic methods1. Morphological properties and particle distribution have been analyzed by SEM and powder XRD diffraction was used for phase analysis. According to the results, final composition showed that it undergoes major variations which can be detected by mechanical analysis. With the fillers sintering temperature was reduced to 1080 °C which can be projected as a method for low cost green ceramics. Industrial ceramics are sintered at 1200 °C and their pressure resistivity is measured as 416,288 N/mm2. Interestingly after additives (5% ZnO and 5% of H3BO3 Figure 1) in a lower temperature (1080 °C), ceramic samples have better compressive strengths (respectively 425,938 N/mm2 and 463,097 N/mm2).1 Keywords — Boric acid, zinc oxide, characterization, fillers, ceramic, glaze. Figure 1 : SEM image of the 5% H3BO3 introduced ceramic glaze Acknowledgements: Serel Ceramic Company and Celal Bayar Üniversity, BAP Project No: 2014 / 155, has been acknowledged for their generous donatings and support respectively. References: [1] WO2006130308 A2, Zheng, C.; Michael J. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 44 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 16 SENTETĠK KANSER BĠYOBELĠRTECĠ YARDIMI ĠLE KANSER ÖN TANISINDA METODOLOJĠ GELĠġTĠRME Yeşim Alduran Kimya Bölümü Fen Fakültesi İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Gülbahçe Kampüsü İZMİR [email protected] Kanser dünyamızın en önde gelen sorunlarından biridir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre yılda 14 milyon kiĢi kansere yakalanmakta ve 8,2 milyon kiĢi ise kanserden ölmektedir. 2035 yılına kadar kanserden ölenlerin 24 milyonu geçeceği öngörülmektedir.1 Kanser tanısı ne kadar erken konulursa, tedavide baĢarı oranı da o kadar yüksek olmaktadır. Kanserli hastaların %80'nini erken tanı ve önleyici tedavi ile kurtarmak mümkündür.1 Kanser hücrelerine yönelik yapılan son araĢtırmalara bakıldığında, mikroveziküllerin tümörlü hücreye dair genetik imzalar taĢıması sayesinde kanser ön tanısı için biyobelirteç olarak önemli bir rol üstlendiği görülmektedir. Bu veziküllerin kompozisyonları, kanser çeĢitlerine göre değiĢkenlik gösterebilmektedir. Kanserin erken teĢhisinde kullanılan mevcut yöntemlere kıyasla mikrovezikül bazlı tespit daha umut vericidir. Gerekli vücut sıvıları toplandıktan sonra mikroveziküller, santrifüj ve filtrasyon yöntemi ile büyük hücre parçacıklarından kurtarılarak kanser teĢhisi için biyobelirteç olarak ideal hale getirilebilmektedir.2 Bu projede model biyomimetik mikroveziküllerin, kanser ön tanısı için metodoloji geliĢtirilmesinde kullanılmasını amaçlamaktadır. GeliĢtirilmesi planlanan tanı yöntemi, lokalize plazmon rezonansı (LSPR) temeline dayanmaktadır. Altın nano parçacıklarla dekore edilmiĢ tanı platformu yüzeyinde yakalanan mikroveziküllerin yüksek duyarlılıkta tayini amaçlanmaktadır.3 Kaynaklar 1) http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs297/en/ 2) Meredith C. Hendersonand David O. Azorsa, The genomic and proteomic content of cancer cell-derived exosomes 2012 3) Tokel O, Ġnci F, Demirci U, Advances in Plasmonic Technologies for Point of Care Applications,2014 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 45 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 17 Albüminle Konjuge Kontrollü Ġlaç Salımı Ġçin Moleküler BaskılanmıĢ Kriyojellerin Hazırlanması Sevgi ÖZTÜRK, Semra AKGÖNÜLLÜ,Prof Dr. Handan YAVUZ Hacettepe Üniversitesi,06800,Kimya Bölümü,Beytepe, Biyokimya Anabilim Dalı, Ankara e-posta:[email protected] Bir ilacın terapötik etkinliği biyolojik hedefi ile seçimli olarak etkileĢmesine bağlıdır. Degradasyon, hızlı renal uzaklaĢtırma veya spesifik olmayan birikme salım teknolojilerinin geliĢtirilmesini sağlamıĢtır. Ġki temel salım yolu ilacın kararlılığın artırılması ile ekstraselüler ilaçların plazmada kalma sürelerinin uzatılması ve organ spesifik veya intraselüler ilaç salımı için hedefli salımdır. Polipeptid ve protein ilaçlar farmasötik pazarda önemli bir yer tutmaktadır. Enzimatik yıkımları, immünojenik reaksiyonlar ve düĢük oral biyoyararlılık nedeniyle proteinlerin vücuda verilmesi zahmetli bir iĢlemdir. Vücutta istenen tedavi etkilerinin gözlenebilmesi için hastaların daha sık ve daha yüksek dozlarda ilaç almaları gereklidir ki bu da istenmeyen yan etkilere yol açmaktadır. Moleküler baskılama teknolojisi uygun ilaç dozları sağlanması için uygulama potansiyeli yüksek bir yöntem olarak ortaya çıkmaktadır. Albüminin biyokimyasal ve biyofiziksel özellikleri onu çeĢitli ilaçlarla konjuge edilerek çekici bir ilaç salım platformu yapmaktadır. Albüminin tümörlerde ve inflamasyonlu bölgelerde birikme özelliğinin yanı sıra albümin-ilaç konjugatlarının yarı ömrü, çeĢitlendirilebilirliği, güvenliği ve oluĢturulma kolaylığı gibi avantajları nedeniyle seçilmiĢtir ve PHEMA temelli kriyojellere baskılanarak salım profilleri incelenecektir. KAYNAKLAR 1.Baydemir, G., Bereli, N., Andaç, M., Say, R., Galaev, I.Y., Denizli, A., React. Functl. Polym. 69, 2009, 36. 2.Jones, O.A., Lester, J.N. and Voulvoulis, N., Trends Biotechnol., 23(4) 2005, 163 3.Yılmaz, F. Bereli, N., Yavuz, H., Denizli, A. Biochem. Eng. J. 43, 2009, 272. 4. Lozinsky V, I., 2002, Cryogels on the basis of natural and synthetic polymers: preparation, properties and applications, Russian Chemical Reviews 71 (6) 489 ± 51. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 46 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 18 Cu2(FexZnx-1)SnS4 Nanofiber Katalizörlüğünde Sudan Fotokatalitik Hidrojen Üretimi Mehmet Kerem Gönce[a], Emre Aslan[b], Adem Yar[c], Faruk Özel[d], İmren Hatay Patır[a,b] a Nanoteknoloji ve İleri Malzemeler Bölümü, Selçuk Üniversitesi, Konya, Türkiye b c d Kimya Bölümü, Selçuk Üniversitesi, Konya, Türkiye Makine Mühendisliği Bölümü, Bingöl Üniversitesi, Bingöl, Türkiye Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi, Karaman, Türkiye e-mail: [email protected] Yarıiletken fotokatalizörler ve katalizörler kullanılarak suyun ayrıĢmasından fotokatalitik hidrojen üretimi küresel enerji ve çevre problemlerinin çözümüne umut verici bir Ģekilde dikkat çekmektedir. Görünür ıĢık odaklı fotokatalitik sistemlerin geliĢtirilmesi için fotokatalizörlerin ve katalizörlerin kullanımı büyük önem taĢımaktadır. Grubumuz tarafından daha önce Cu 2ZnSnSe4, Cu2ZnSn(SexS1-x)4 ve Cu2XSnS4 (X = Zn, Ni, Fe, Co ve Mn) nanofiberleri sentezlenerek boya ile hassaslaĢtırılarak fotokatalitik hidrojen üretimleri çalıĢılmıĢtır.1,2 Bunların yanında aynı bileĢiklerin nanokristalleri sentezlenerek hidrojen üretimleri çalıĢılmıĢtır ve fiberlerden daha düĢük olduğu görülmüĢtür.3 Bunun sebebi ise fiberlerin 1-D yapısı sayesinde yüklerin ayrımının verimini artırdığından kaynaklandığı bilinmektedir.4 Bu çalıĢmamızda, Cu2(FexZnx-1)SnS4 (CFZTS) nanofiber elektro eğirme (elektrospinning) yöntemi ile sentezlenmiĢtir. Bu yöntemde metallerin klorür tuzları ve polimer, metal kaynağı ve substrat olarak kullanılmıĢtır. Elektro eğirme ile polimer/CFZT fiberleri oluĢturulmuĢ ve oluĢan bu yapı üzerine sülfür kaynağı olarak 1-dodekantiyol damla damla eklenerek 500 ᵒC‘de yakılarak istenilen form olan CFZTS nanofiber elde edilmiĢtir. Elde edilen CFZTS nanofiberi X-IĢınları kırınımı (XRD), taramalı elektron mikroskobu (SEM), enerji ayırımlı X-IĢınları spektroskopisi (EDS) ile yapısal karakterizasyonları yapılmıĢ, UV-Vis absorpsiyon spektroskopisi ve döngüsel voltametri (CV) teknikleri ile de optik ve elektronik karakterizasyonları yapılmıĢtır. CFZTS nanofiberi katalizörlüğünde trietanolamin (TEOA) elektron verici ve Eosin-Y (EY) boya çözeltileri içerisinde görünür bölgede ıĢık veren bir ıĢık kaynağı karıĢında fotokatalitik hidrojen üretimi gerçekleĢtirilmiĢtir. Elde edilen sonuçlara göre 8 saat boyunca kararlı bir Ģekilde hidrojen üretimi devam etmekte ve 8 saat sonundaki hidrojen üretim miktarı 7810 µmol g-1 olarak ölçülmüĢtür. Kaynaklar 1) Gonce, M. K.; Dogru, M.; Aslan, E.; Ozel, F.; Hatay Patir, I.; Kus, M.; Ersoz, M.; RSC Advances 2015, 5, 94025. 2) Gonce, M. K.; Aslan, E.; Ozel, F.; Hatay Patir, I.; ChemSusChem 2016, doi: 10.1002/cssc.201501661 3) Ozel, F.; Aslan, E.; Istanbullu, B.; Akay, O.; Hatay Patir, I.; Applied Catalysis B: Environmental, incelemede 4) Choi, S. K.; Kim, S.; Ryu, J.; Lim, S. K.; Park, H.; Photochem. Photobiol. Sci. 2012, 11, 1437. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 47 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 19 KURġUN ĠYONLARININ ALEVLĠ ATOMĠK ABSORPSĠYON SPEKTROFOTOMETRESĠ ĠLE TAYĠNĠ ĠÇĠN ULTRASON EMÜLSĠFĠKASYON DESTEKLĠ-ĠKĠLĠ KATILAġTIRILMIġ YÜZEN ORGANĠK DAMLA MĠKROEKSTRAKSĠYONU Merve GÜRCAN, Çiğdem ARPA ŞAHİN Hacettepe Üniversitesi, 06800, Kimya Bölümü, Beytepe, Ankara, Türkiye [email protected] Ağır metaller ile çevrenin kirlenmesi endüstriyel geliĢme ile birlikte dünyayı saran bir sorun haline gelmiĢtir. Bir ağır metal olan kurĢun doğada çok az miktarda fakat yaygın olarak bulunan bir metaldir. KurĢun ağır metali genel olarak hava yoluyla (solunarak) ve sindirim yoluyla (su ve gıdalar aracılığıyla) insan vücuduna alınır. Doğal sularda, biyolojik örneklerde ve gıda örneklerinde ağır metal iyonlarının tayini analitik kimya için önemlidir. Ortamda bulunan baĢka iyonların ve organik maddelerin yanında çok düĢük deriĢimlerdeki metal iyonlarının tayini zordur. Eser elementlerin analizinden önce matriksten ayrılması için kullanılan yöntemlere önderiĢtirme veya zenginleĢtirme denir. Su örneklerinde eser miktarda metal tayini yapabilmek için önderiĢtirilmesi amacıyla pek çok yöntem geliĢtirilmiĢtir. Bu çalıĢmada eser miktardaki kurĢunun tayini için Ultrason emülsifikasyon destekli -ikili katılaĢtırılmıĢ yüzen organik damla mikroekstraksiyonu (USAE-iSFODME) uygulanmıĢ ve Alevli Atomik Absorpsiyon Spektroskopisi (FAAS) kullanılarak analit tayini gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu teknikte iki katılaĢtırılmıĢ yüzen organĠk damla mikroekstraksiyonu (SFODME) basamağı ardarda uygulanır. Ġlk basamakta klasik SFODME prosedürü uygulanır. Ekstraksiyon çözücüsü olarak düĢük erime noktasına sahip (22-24oC), yoğunluğu sudan düĢük, toksik etkisi ve uçuculuğu az olan 1-dodekanol ve kompleksleĢtirici olarak Rodanin kullanılmıĢtır. Örnek çözeltiye kompleksleĢtirici ve ekstraksiyon çözücüsü eklenir, ultrasonik dalgalar yardımıyla küçük damlalar oluĢturularak bulutlanma sağlanır. Çözeltideki Pb2+ iyonları kompleksleĢtirici ile damla içerisinde Pb-Rodanin kompleksi oluĢturur. USAE ve santrifüj iĢlemlerinin ardından dondurularak katılaĢmıĢ damla elde edilir. Bu aĢamadan sonra fazın doğrudan analizi yerine ikinci bir SFODME basamağı uygulanır. Bu basamakta ekstraksiyon fazı 1.0 M HNO3 çözeltisi ile karıĢtırılıp, USAE ve santrifüj iĢlemi uygulanarak, kurĢun türlerinin sulu faza geri-ekstraksiyonu sağlanır ve FAAS ile tayin edilir. Ekstraksiyon çözücüsünün türü ve miktarı, kompleksleĢtirici deriĢimi, sıcaklık, örnek hacmi, sonikasyon süresi, pH, tuz etkisi ve geri ekstraksiyonu etkileyen parametreler incelenmiĢ ve optimize edilmiĢtir. Yöntem sertifikalı ve gerçek örneklere de uygulanmıĢ ve tatmin edici sonuçlar elde edilmiĢtir. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 48 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 KAYNAKLAR: 1. M. Ataee, T. Ahmadi-jouibari, N. Fattahi, Application of microwave-assisted dispersive ve liquid-liquid microextraction and graphite furnace atomic absorption spectrometry fır ultra-trace determination of lead and cadmiyum in cereals and agricultural products, Int. J. Environ. Anal. Chem. 96 (2016) 271-283 2. Ç. Arpa ġahin, Ġ. Durukan, Ligandless-solidified floating organic drop microextraction method fort he preconcentration of trace amount of cadmium in water samples, Talanta 85 (2011) 657-661. 3. Y. Wang, J. Han, Y. Liu, L. Wang, L. Ni, X. Tang, Recyclable non-ligand dual cloud point extraction method for determination of lead in food samples, Food Chem. 190 (2016) 1130-1136. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 49 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 20 Poliüretan-Poliakrilonitril KarıĢım Nanoliflerin Hazırlanması ve Karakterizasyonu Merve ERPULAT, Sündüz ALEMDAR, Nursel PEKEL BAYRAMGİL Hacettepe Üniversitesi, 06800, Kimya Bölümü, Beytepe, Ankara, Türkiye [email protected] Nanolifler, incelikleri nanometre boyutlarında (çapları 0,5 mikrondan daha az) olan lifler olarak tanımlanmaktadır. Nanolifler yüksek yüzey alanı (yüksek uzunluk/kütle), yüksek gözeneklilik, rijitlik, esneklik gibi özelliklere sahip olduğundan elektrik ve optik uygulamalarda, savunma ve uzay uygulamalarında, filtrasyon, tarım, biyomedikal, kompozit ve daha pek çok alanlarda geniĢ bir kullanım imkânı sunmaktadır[1,2]. Elektro eğirme tekniği nanometreden mikrona kadar değiĢen lif çapında nanolifler üretmek için günümüzde en umut verici yöntem olarak kabul edilmektedir. Elektro eğirme yöntemi, polimerlerin önce çok yüksek voltajlı elektrik akımı ile yüklenmeleri daha sonra da bir düzeden topraklı bir plakaya doğru akmaları esnasında katılaĢmaları ve lif halini almaları Ģeklinde özetlenebilir. Poliüretanlar (PU), karbamat bağları ile biraraya getirilmiĢ diizosiyanat ve diol yapılarının kimyasal ve fiziksel özelliklerine bağlı olarak elastomerik – termoplastik özelliklere sahip olabilirler. Poliakrilonitril (PAN), özellikle karbon liflerin üretilmesinde kullanılan ticari bir polimerdir. Bu çalıĢmada, poliüretan ve poliakrilonitril çözeltileri farklı ağırlık oranlarında karıĢtırılarak elektro eğirme yöntemi ile nanolif örtüler elde edilmiĢtir. Nanoliflerin yapı, yüzey ve ısıl karakterizasyonları FTIR, SEM ve TGA-DSC ile yapılmıĢtır. Nükleer santrallerde yakıt olarak kullanılan uranyumun devamlılığı için, deniz suyundan uranyum iyonlarını kazanmaya yönelik olarak planlanan bu çalıĢmada poliakrilonitril yapısındaki nitril grupları, hidroksilamin grupları ile modifiye edilmiĢtir. Nanolif örtülerde modifikasyona bağlı değiĢiklikler, FTIR ve TGA-DSC analizlerinden açıkça görülmektedir. Modifiye PU-PAN nanolif örtülerin sulu sistemlerden uranyum geri kazanımı çalıĢmaları üzerine çalıĢmalarımız devam etmektedir. KAYNAKLAR; [1] Lee, S., Obendorf, S.K., Textile Research Journal, 77, 696-702, 2007. [2] Ma, Z., Kotaki, M., Ramakrishna, S., Journal of Membrane Science, 265, 115-123, 2005. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 50 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 21 Melanoleuca stridula Mantarının Antiradikal ve Ġndirgeme Gücü Kapasitelerinin AraĢtırılması Mehmet Sefa Koçaka, Mühibe Kayaa, Mehmet Cemil Ürena, Halil Güngörb, Cengiz Sarıkürkcüc a Süleyman Demirel Üniversitesi, Atabey Meslek Yüksek Okulu, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Programı, Atabey-ISPARTA bMuğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Kötekli Yerleşkesi-MUĞLA c Süleyman Demirel Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü-ISPARTA [email protected] Mantarlar; fenolik bileĢikler, terpenler ve steroidler gibi farklı sekonder metabolitleri içerdikleri ve mantar fenoliklerinin hem mükemmel bir antioksidan hem de mutagenik olmayan etkin birer kimyasal bileĢen olduğu rapor edilmiĢtir1. Farklı mantar türlerinin antioksidan aktivitelerini belirleyen çalıĢmalar bulunmakla beraber, Tricholomataceae familyasına ait Melanoleuca stridula mantarına ait çalıĢma bulunmamaktadır. Bu çalıĢmada, Melanoleuca stridula mantarının çözücü özütlerinin (etil asetat, metanol ve su) antiradikal ve indirgeme gücü kapasitelerinin belirlenmesi amaçlanmıĢtır. Etil asetat ve metanol özütleri maserasyon yöntemi ile hazırlanırken, su özütleri ise demleme yöntemi ile hazırlandı. Özütlerin antiradikal aktiviteleri DPPH ve ABTS katyon radikal testleriyle belirlenirken; indirgeme gücü kapasiteleri ise, CUPRAC ve FRAP testleri kullanılarak tespit edildi.2 Tüm testlerde aktivitenin etil asetat<metal<su Ģeklinde değiĢtiği belirlendi. Metanol özütü, DPPH testinde 1.39 mg troloks eĢdeğer (TEs)/g kuru mantar ve ABTS katyon radikal testinde ise, 1.42 mg TEs/g kuru bitki olarak antiradikal aktivite sergiledi. Su özütünün CUPRAC ve FRAP indirgeme gücü kapasiteleri sırasıyla; 10.37 ve 3.66 mg TEs/g kuru bitki olarak tespit edildi. Kaynaklar 1) Breene, WM. 1990. Nutritional and medicinal value of specialty mushrooms. Journal of Food Protection, 53: 883–894. 2) Sarikurkcu, C., Uren, M. C., Tepe, B., Cengiz, M., Kocak, M. S. Industrial Crops and Products 2014, 62, 333-340. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 51 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 22 Yeni Yarıiletken Polimerlerin Kuantum Mekanik Yöntemlerle Tasarım ve Simülasyonu Özge Özkılınça Öğrenci Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Hakan Kayıa a Atılım Üniversitesi, Kimya Mühendisliği ve Uygulamalı Kimya Bölümü, Hesaplamalı Kimya Laboratuvarı, Ankara, 06836 [email protected] GeliĢmiĢ optoelektronik özelliklere sahip yarıiletken konjüge polimerler, temiz ve yenilenebilir enerji, askeri, astronomi, uzay ve haberleĢme uygulamaları, elektrokromik cihazlar, fotodedektörler, ıĢık saçan diyotlar, ekranlar, alan etkili transistörler, fotovoltaikler ve güneĢ pilleri gibi pek çok alanda kullanılmaktadır. Konjüge polimerlerden elde edilen yarıiletken malzemeler gerek elektronik ve optik özellikleri, gerekse düĢük üretim ve iĢleme maliyetleri, iĢlevsellikleri, ince film esnekliğine sahip olmaları, çözücülerde çözünebilmeleri, iĢlenme kolaylıkları, ince tabakalar halinde depolanabilmeleri gibi özellikleri ile dikkat çekmektedirler. Konjüge polimerlerin sahip oldukları elektronik bant aralığı değerleri malzemenin elektronik özellikleri ve dolayısı ile uygulamalardaki performansı ile direk ilgili olduğundan günümüzde üzerinde yoğun olarak çalıĢılan konulardan birisidir. Bant aralığı ve HOMOLUMO enerji seviyeleri üzerinde daha iyi bir kontrole sahip olabilmek için yeni stratejiler geliĢtirilmektedir. Bu stratejilerden en etkili olanı, son nesil konjüge polimerlerde elektron verici ve alıcı birimleri içeren hibrid konjüge monomerlerin kullanılmasıdır. Bu noktadan hareketle, bu çalıĢma kapsamında elektron verici grup olarak tiyofen ve selenofen birimleri ile elektron alıcı grup olarak ise benzotiyadiazol ve benzotelluradiazol birimleri kulanılarak tasarlanan polimerlere ait elektronik bant aralıkları yoğunluk fonksiyoneli teorisi yardımıyla hesaplanmıĢtır. Anahtar Kelimeler: Yarıiletken konjüge polimerler, yoğunluk fonksiyoneli teorisi 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 52 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 23 Poli(norbornendiester) Türevlerinin Dialilamin, Dietilentriamin ve 1-(3-aminopropil)morfolin Gruplarıyla Modifikasyonu Elif Ak, Bengi Özgün Öztürk, Solmaz Karabulut Şehitoğlu Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü 06800 Beytepe/ANKARA [email protected] Halka Açılım Metatez Polimerizasyonu (ROMP) literatürde en sık kullanılan metatez reaksiyonlarıdır. Halka açılım metatez polimerizasyonu (ROMP) gergin halkalı olefinlerin polimerizasyon reaksiyonlarını kontrollü bir Ģekilde yürütebilmektedir. ROMP reaksiyonları sonucunda elde edilen polimerler geliĢmiĢ yapısal özelliklere sahip olmakla beraber, fonksiyonel grup sayısı ve çeĢitliliği ile teknolojik uygulamalarda yer bulmaktadırlar [1]. Grubbs tipi havaya ve neme karĢı kararlı katalizörün keĢfedilmesiyle, ROMP uygulamalarında büyük bir artıĢ görüĢmüĢtür [2]. ROMP reaksiyonlarında büyük geliĢim sağlanmasına rağmen, rutenyum katalizörleri hala morfolin gibi koordine olabilen gruplara karĢı toleranslı değildir. Bu engellerin aĢılması için, morfolin grubu içeren, geleneksel yöntemlerle direk olarak sentezlenemeyen substitue poli(norbornen) türevlerinin elde edilmesi, geleneksel için yeni bir metot geliĢtirilmiĢtir. Bu çalıĢmada, 5-norbornen-2,3-dikarboksilat türevleri Grubbs ikinci nesil katalizörü varlığında polimerleĢtirilmiĢtir.Bu polimerler daha sonra amin grubu içeren diallil amin, dietilen triamin, 1-(3aminopropil)morfolin ile Sn(Oct)2 ve 1,5,7-triazabisiklo[4.4.0]desen katalizörleri varlığında modifiye edilmiĢtir.Sentezlenen polimerler GPC, FT-IR, 1H ve 13C NMR analizleriyle karakterize edilmiĢtir. KAYNAKLAR [1] T.M. Trnka, R.H. Grubbs, Acc Chem Res, 34 (1) (2001), 18–29 [2] P. Schwab, R.H. Grubbs, J.W. Ziller, J Am Chem Soc, 118 (1) (1996), 100–110 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 53 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 24 Manyetik α-Fe2O3 BileĢiği Ġçeren Polimerik Filmlerin Sentezi ve Modifikasyon ÇalıĢmaları Zeynep Gizem TAŞ, Bengi Özgün ÖZTÜRK, Solmaz KARABULUT ŞEHİTOĞLU Hacettepe Üniversitesi, Kimya Bölümü, Ankara, 06800, Türkiye e-mail: [email protected] Çevreden gelen uyarılara karĢı özelliklerini ve/veya Ģekillerini değiĢtiren malzemeler akıllı malzemeler olarak incelenmektedir. Çevreden gelen uyarılar ısı, ıĢık, nem, ortam pH‘sı ve elektrik veya manyetik alan olabilir. Manyetik polimerler birer akıllı malzemedir ve manyetik alana karĢı duyarlılıkları vardır. Bu malzemeler manyetik akıĢkanlar, kataliz, biyoteknoloji, manyetik rezonans görüntüleme, data depolama gibi geniĢ bir kullanım alanına sahiptirler.1,2 Manyetik polimerlerin sentezinde manyetik özelliği bulunan parçacıklardan yararlanılır.3 Polimer ağının içine manyetik özelliği bulunan parçacıklar veya demir kompleksleri yerleĢtirilerek manyetik özellikli polimerler sentezlenebilmektedir.4 Bu çalıĢmada nano boyuttaki manyetik α-Fe2O3 parçacıkları SiO2 ile kaplanmıĢtır. Kaplanan manyetik çekirdekler aminopropiltrietoksisilan bileĢiğiyle modifiye edilerek yapıya amin fonksiyonel özelliği kazandırılmıĢtır. Amin grubu içeren manyetik parçacıklar ise daha sonra subsitue alkol grubu içeren polinorbornen filmi içerisine entegre edilmiĢtir. Kaynaklar: 1) S. Chikazumi, S. Taketomi, M. Ukita, M. Mizukami, H. Miyajima, M. Setogawa, Y. Kurihara, J. Magn. Magn. Mater. 1987, 65, 245. 2) A-H. Lu, W. Schmidt, N. Matoussevitch, H. BPnnermann, B.Spliethoff, B. Tesche, E. Bill, W. Kiefer, F. SchVth, Angew.Chem. 2004, 116, 4403. 3) Qiao vd., 2010; Zhang vd., 2009; Qu vd., 2010; Liu vd., 2010; Zhu vd., 2010; El-Sherbiny ve Smyth, 2010 4) Sahiner, 2011; Salih vd., 2000; Ozay, 2011; Sahiner, 2010; Lai vd.,2008; Safarik ve Safarikova, 2009; Hernandez vd.,2009; Chen vd., 2009 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 54 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 25 Doğal Fiber Katkılı Kompozit Yapıların Hazırlanması ve Mekanik Özelliklerin Ġncelenmesi Rabia Arıkan, Nadir Kiraz Akdeniz Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Antalya [email protected] Arkeolojik bulgular, doğal fiber katkılı kompozit malzemelerin çok eski çağlardan beri kullanıldığını göstermektedir. Özellikle saman-kil karıĢımı malzemelerin bundan 3000 yıl öncesinde bile yapı ve izolasyon malzemesi olarak kullanıldığı bilinmektedir. Bu çalıĢmada doğal fiber kaynağı olarak, kullanım alanı olmayan mısır sapları, çam iğneleri, bambo gövdesi, hurma ve palmiye yaprakları seçilmiĢtir. Kompozit bileĢim hazırlamak için organik matriks olarak trietilenglikol dimetakrilat (TEGDM) ve bisfenol A glisidildimetakrilat (BisGMA) seçilerek polimerizasyon benzoil peroksit (BOP) varlığında radikalik polimerizasyon yöntemi kullanılmıĢtır. Fiberlerin metakrilat bileĢimindeki organik matriks ile etkileĢimi sağlamak ve kimyasal olarak polimerik zincire bağlanması için yüzeyleri 3-metakriloksipropil trimetoksi silan (MPTS) ile modifiye edilmiĢtir. Farklı tür ve oranlarda fiber katkılanarak hazırlanan kompozit bileĢimlerin mekanik özelliklerinin incelenmesinde universal test cihazı kullanılarak 3 noktalı eğme testleri yapılmıĢtır. Kullanılan fiber tür ve katkılama miktarlarına bağlı olarak mekanik özelliklerdeki değiĢimler incelenmiĢtir. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 55 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 26 Optimum KoĢullarda Stiren/Metil Metakrilat Kopolimeri ile Nanokompozit Üretimi ve Karakterizasyonu aSelin a GÜREL, aSebahat Erdoğan Gazi Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, Ankara [email protected] Polimer kil nanokompozitleri polimer matrislerinin içine nanokil tabakalarının dağıtılması ile hazırlanan bir kompozit malzeme çeĢididir.[1]Polimer kil nanokompoziti normal polimerlere göre daha yüksek sıcaklık dayanımı, yüksek çekme gerilimi ve korozyona karĢı direnç gibi özellikler göstermektedir.[2]Bu çalıĢmada stiren ve metil metakrilat monomerleri ile modifiye edilmiĢ bentonit kili kullanılarak nanokompozit üretimi gerçekleĢtirilmiĢtir. ÇalıĢmanın amacı, farklı sentez yöntemi ile sentezlenen nanokompozit malzemenin optimum koĢullarını belirlemek ve bu koĢulların dönüĢüm, molekül ağırlığı, termal özellikleri üzerindeki etkisini incelemektir. Yapılan çalıĢmalarda emülsiyon polimerizasyonu yöntemi kullanılmıĢtır. BaĢlatıcı olarak potasyumpersülfat, emülsiyon yapıcı madde olarak sodyumdodesilsülfat kullanılmıĢtır. Deneyler 70 0C‘ de kesikli ve yarı kesikli olarak yürütülmüĢtür. Yarı kesikli çalıĢmada, monomer belirli aralıklarla pulslar halinde verilmiĢtir. Puls besleme, baĢlangıçta %50 monomer konularak geri kalan monomeri 5dk da bir 2ml ekleyerek gerçekleĢtirilmiĢtir. Elde edilen son ürünlerin karakterizasyonları yapılmıĢtır. Viskozite ortalama molekül ağırlığı tayini için ubbelohde viskozimetresinden yararlanılmıĢtır. Molekül ağırlığı sonuçlarında, kompozite kil eklenmesinin molekül ağırlığını arttırıcı yönde bir etki yaptığı görülmüĢtür. Yarı kesikli yöntemle elde edilen nanokompozitlerin ve kompozitlerin kesikli yöntemle elde edilenlere göre daha düĢük molekül ağırlığına sahip olduğu gözlenmiĢtir. DönüĢüm sonuçlarında ise, yarı kesikli yürütülen deneyde monomer dönüĢüm oranı kesikli olarak yürütülen deneyde elde edilenden daha fazladır. TGA sonuçlarında ise yarı kesikli yürütülen kompozit ve nanokompozitlerde bozunmaya baĢlama ve bitiĢ sıcaklıklarında, aynı değerler elde edilmiĢ olup, bu sıcaklıklar sırasıyla; 380 0C ve 440 0C‘dir. Ancak bozunmadan kalan kütle miktarı kompozitte %12 iken, nanokompozitte % 8‘dir. Kesikli yürütülerek elde edilen nanokompozit için ise bozunmaya baĢlama sıcaklığı 376 0C iken, bozunmanın bitiĢ sıcaklığı 436 0C, bozunmadan kalan kütle miktarı %10‘dur. Sonuç olarak nanokompozitte bozunma oranının azaldığı gözlenmektedir. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 56 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Kaynaklar 1. Kurt, A., Yavuz, R., Bozdağ, G., ―Polistiren-Kil Nanokompozitlerin Sentezi, Termal ve Optik Özelliklerinin Ġncelenmesi‖ Adıyaman Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi, 3 (2), 58-70, (2013). 2. Yalçınkaya, S. (2008). Nanokil – Polimer Kompozitlerinin Sentez ve Karakterizasyonu, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 57 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 27 Hallosit/Poli(Etilen Glikol)-Blok-Poli(Propilen Glikol)-Blok-Poli(Etilen Glikol) Nanokompozitlerinin Sentezi Ve Karakterizasyonu Serap Mutlu Yaniça, Yasemin Turhanb, Mehmet Doğanb a Gedik Üniversitesi, Kimya Teknolojisi Programı, İstanbul, Türkiye b Balıkesir Üniversitesi, Kimya Bölümü, Balıkesir, Türkiye [email protected] Ġnorganik bir nanopartikül, yeni nanokompozitler geliĢtirmek için mükemmel kuvvetlendirici ve destek verici materyaldir. Bir polimerin yapı ve özelliklerinin inorganik partiküllerden büyük ölçüde farklı olduğu iyi bilinir. Örneğin polimerler düĢük özgül ağırlığına, mükemmel dielektrik özelliklerine ve yüksek dayanıklılığa sahiptirler. Bundan dolayı polimer ve inorganik partiküllerin birleĢtirilmesiyle kapsamlı mükemmel özelliklere sahip yeni nanokompozitlerin eldesi mümkündür1. Bu çalıĢma çerçevesinde nano boyuttaki hallositin ve modifiye edilmiĢ hallositin poli(etilen glikol)blok-poli(propilen glikol)-blok-poli(etilen glikol) (B.P) polimeri ile çözelti ortamında etkileĢtirme yöntemiyle hallosit/B.P nanokompozitleri farklı ağırlık oranlarında sentezlenmiĢtir. Nanokompozit sentezinde dolgu maddesi oranı ve kil modifikasyonunun etkisi araĢtırılmıĢtır. Kil miktarı %1-%10 arasında seçilmiĢtir. Kilin polimer matriksi ile etkileĢimini arttırmak için 3-APT, CTAB, DMSO, PS ve SIM ile hallosit modifiye edilmiĢtir. Nanokompozit sentezine çözücü türü, dolgu maddesi oranı ve uyumlaĢtırıcının etkisi araĢtırılmıĢtır. Sentezlenen nanokompozitlerin termal karakterizasyonunda Termal Gravimetrik Analiz (TG/DTA) cihazı kullanılmıĢtır. Yapı karakterizasyonu, FTIR-ATR ve XRD ile gerçekleĢtirilmiĢtir. Kaynaklar [1] Alexandre, M., Dubois, P., ―Polymer layered silicate nanocomposites, preparation, properties and uses of a new class of materials‖, Materials Science and Engineering, (2000), 28, 1±63. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 58 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 28 Çevre Dostu KoĢullarda Soy Metal Katkılı TiO2’lerle Aromatik Alkollerin Seçici Yükseltgenmesi Sıdıka Çetinkaya, Şadiye Özge Yanar, Sedat Yurdakal Kimya Bölümü, Fen-Edebiyat Fakültesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Ahmet Necdet Sezer Kampüsü, 03200, Afyonkarahisar, Turkey, Tel: +90 272 228 1339/258, Fax:+90 272 228 12 35 [email protected] , [email protected] Zararlı bileĢiklerin fotokatalitik bozundurulması çalıĢmaları oldukça baĢarılı ve yaygın olmasına karĢın, su veya gaz fazında fotokatalitik sentez çalıĢmaları henüz geliĢmektedir.1-4 TiO2 katalizörü varlığındaki fotokatalitik sentez çalıĢmalarının neredeyse tamamı, suda kabul edilebilir bir seçicilik göstermediğinden organik çözücüler içinde yürütülmüĢtür. Organik sentezlerin çevre dostu koĢullarda; çözücü olarak suyun, yükseltgen olarak oksijenin ve enerji kaynağı olarak güneĢ ıĢığının kullanımı ile gerçekleĢtirilmesi hem ekonomiktir hem de çevreye zarar vermez. Bu yüzden bilimsel araĢtırmaların bu yönde ilerlemesi oldukça önem arz eder. 4-Metoksibenzil alkol (MBA) ve 4-nitrobenzil alkolün (NBA) fotokatalitik olarak aldehit veya asitlerine seçici yükseltgenmeleri çevre dostu koĢullarda; çözücü olarak suyun, enerji olarak güneĢ ıĢığının ve yükseltgen olarak havanın kullanıldığı koĢullarda geliĢtirilen soy metal katkılı TiO2‘lerle gerçekleĢtirilmiĢtir. Pt, Au, Pd ve Ag katkılı TiO2‘ler (Degussa P25) fotoindirgenme yöntemi ile hazırlanmıĢ ve XRD, TEM, SEM ve DRS yöntemleri ile karakterize edilmiĢtir. Katkısız TiO2 (Degussa P25) da kıyaslama amaçlı kullanılmıĢtır. TiO2‘ye katkılanan metal çeĢidi ve miktarı ile reaksiyon pH‘ının fotokatalitik reaksiyona etkisi de incelenmiĢtir. TiO2‘ye soy metal katkılanması hem aktiviteyi, hem de aldehit oluĢumuna seçiciliği oldukça arttırmıĢtır. En iyi aktivite ve seçicilik sonuçları Pt katkılı TiO2‘lerle elde edilmiĢtir. DüĢük pH‘larda sırasıyla MBA ve NBA yükseltgenmesinden oldukça yüksek seçicilikte p-anisaldehit ve 4-nitrobenzaldehit sentezlenmiĢtir (yaklaĢık %100 seçicilik). Ayrıca düĢük pH‘larda MBA yükseltgenme hızı oldukça yüksek iken, NBA yükseltgenme hızı yüksek pH‘larda yüksektir. Bu durum muhtemelen aromatik alkollerdeki substitüye grubun elektron sağlayıcı (metoksi) veya elektron çekici (nitro) özelliklerine bağımlıdır. Fotokatalitik MBA yükseltgenmesinden tüm koĢullarda eser miktarda aromatik asit elde edilebilirken, NBA yükseltgenmesinden önemli miktarda 4-nitrobenzoik asit elde edilebilmiĢtir (yaklaĢık %50 seçicilikte). Bu çalıĢma ile çözücü olarak suyun, enerji olarak güneĢ ıĢığının ve yükseltgen olarak havanın kullanıldığı çevre dostu koĢullarında yüksek aktivite ve seçicilikte bazı organik sentezlerin özellikle Pt katkılı TiO2‘lerle yapılabileceği ve bu sentezlerde ortam pH‘ının oldukça etkin rol oynadığı gösterilmiĢtir. TeĢekkür: Maddi desteklerinden dolayı TÜBĠTAK'a (proje no: 111T489) teĢekkür ederiz. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 59 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Kaynaklar 1) Yurdakal, S.; Palmisano, G.; Loddo, V.; Augugliaro, V.; Palmisano, L. J. Am. Chem. Soc. 2008, 130,1568. 2) Palmisano, G.; Lopez, E. G.; Marci, G.; Loddo, V.; Yurdakal, S.; Augugliaro V.; Palmisano, L. Chem. Commun. 2010, 46, 7074. 3) Yurdakal, S.; Augugliaro, V. RSC Adv. 2012, 2, 8375. 4) Augugliaro, V.; Camera-Roda, G.; Loddo, V.; Palmisano, G.; Palmisano, L.; Soria, J.; Yurdakal, S. J. Phys. Chem. Lett. 2015, 6, 1968. 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 60 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi 19-21 Mayıs 2016 Poster Sunumu 29 Poli(norbornendiester) Türevlerinin Primer ve Sekonder Amin Gruplarıyla Modifikasyonu Elif Yakut, Elif Ak, Bengi Özgün ÖZTÜRK, Solmaz KARABULUT ġEHĠTOĞLUa, aHacettepe Üniversitesi, Kimya Bölümü, 06800, Beytepe-ANKARA [email protected] Halka açılım metatez polimerizasyonu (ROMP) geliĢmiĢ yapılara sahip polimerik materyallerin üretildiği etkin bir polimerizasyon metotudur [1]. Grubbs tipi havaya ve neme karĢı kararlı katalizörün keĢfedilmesiyle, ROMP uygulamalarında büyük bir artıĢ görüĢmüĢtür [2]. ROMP reaksiyonlarında büyük geliĢim sağlanmasına ragmen, rutenyum katalizörleri hala imidazoller gibi koordine olabilen gruplara karĢı toleranslı değildir. Bu engellerin aĢılması için, imidazole grubu içeren, geleneksel yöntemlerle direk olarak sentezlenemeyen substitue poli(norbornen) türevlerinin elde edilmesi, geleneksel için yeni bir metot geliĢtirilmiĢtir. ġema 1. Fonksiyonel grup içeren ROMP polimerleri Bu çalıĢmada, 5-norbornen-2,3-dikarboksilat türevleri Grubbs üçüncü nesil katalizörü varlığında polimerleĢtirilmiĢtir. Bu polimerler daha sonra 1-(3-aminopropil)imidazol, oktil amin ve dialilamin gibi farklı amin gruplarıyla, Ti(O-i-Pr)4, Sn(Oct)2 ve 1,5,7-triazabisiklo[4.4.0]desen katalizörleri varlığında modifiye edilmiĢtir (ġema 1). Bütün polimerler GPC, FT-IR, 1H ve 13C NMR analizleriyle karakterize edilmiĢtir. [1] T.M. Trnka, R.H. Grubbs, Acc Chem Res, 34 (1) (2001), 18–29 [2] P. Schwab, R.H. Grubbs, J.W. Ziller, J Am Chem Soc, 118 (1) (1996), 100–110 7.Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi Sayfa 61