Çevre

Transkript

Çevre
Doann
Penceresinden
Türkiye
Avrupa ve Asya Ktasnn birletii, dünyann
en güzel köelerinden birinde, üç yan denizlerle çevrili ve kendine has doal güzelliklerle
dolu bir corafya üzerinde bulunan Türkiye’nin
sahip olduu esiz güzelliklerini gözler önüne
seren fotoraf arlkl olan kitap 240 sayfa
olarak hazrlanmtr.
Türkçe ve ngilizce olarak hazrlanan ve Genel
hatlar ile Türkiye’nin ziki, cora ve ekolojik yaps, Türkiye’nin orman varl, Milli
parklar, Özel Çevre Koruma Bölgeleri, Yaban
Hayat, Türkiye’de Sulak Alanlar, Türkiye’nin
Orman Varl gibi bölümlerden oluan kitapta; Korunan Alanlar ve Türkiye’de Genel Ku
Göç Yollar Haritalar da yer alyor.
Eitim ve Yayn Dairesi Bakanl
Deerli Okuyucularımız,
S
Prof. Dr.
Hasan Z. SARIKAYA
Müsteşar
Çevre ve Orman Bakanlığı
Adına Sahibi ve
Genel Yayın Yönetmeni
Prof. Dr.
Hasan Z. SARIKAYA
Müsteşar
Yayın Koordinatörü
Mustafa ARI
Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanı
Yazı İşleri Müdürü
Aycan SARGIN
izlerden gelen olumlu ve olumsuz
eletiriler bizleri gerçekten mutlu
etmektedir. Dergimize gösterdiiniz
ilgi ve alakanızdan dolayı teekkür ederiz.
Dergiyi içerik, baskı ve grafik gibi birçok
yönden, sizlerden gelen eletirileri göz önüne
alarak düzenlemeye çalıtık. 23 yıldır yayın
hayatına devam eden Çevre ve nsan dergisi,
duyarlı okuyucuları sayesinde yaptıımız yeniliklerle eylül sayısını siz deerli okuyucuların beenisine sunuyoruz.
Çevre ve nsan dergisi bu sayıdan balayarak birçok yenilie adım atmaktadır. Birçok okurumuzun bize yönelttii
olumlu,olumsuz eletiriler dorultusunda
dergiyi hem grafik tasarım hem de içerik
anlamında yenilemeye çalıtık.
Çevre ve nsan dergisi bundan sonra sadece belli resmi dairelerde masa üstlerinde bir
kere bakılıp unutulan bir dergiden ziyade gündemi takip eden, çevre sorunlarının tartııldıı,
orta örenim, üniversite ve akademik kariyer
yapan örencilerin elinden bırakmayacaı ve
içeriiyle göz dolduran bir dergi niteliine
dönümeliydi. Avrupa’daki benzer dergiler incelendiinde Çevre ve nsan dergisi de onlar
kadar bilimsel ve çevreci bir anlayıla tekrar
düzenlenmeli, her sayısı merakla beklenen bir
dergi sunmalıydık.
Heyecan içerisindeyiz, çünkü sizlerden gelen dönütler bizleri daha iyiye ulama noktasında kamçılamaktadır. çiniz rahat olsun her
yeni sayımızda her kesimin bir eyler bulduu,
elinden düüremeyecei aranan okunan gündem oluturan bir dergi çıkarma azmimiz devam edecektir.
Yeni anlayıla dergimizin kapak tasarımından iç kapaklara, yazı boyutundan dergi içi tasarımlarına ve konuların seçimine kadar derginin her aaması yayın kurulu ve tasarımcılarla
tartıılarak dergimizin daha fazla kiilere ulaması yönünde sürekli çaba sarfediyoruz.
Dergimizin yenilenme aamasında siz
okuyucularımızdan da bizleri yönlendirmesini
bekliyoruz. Duyarsız kalmak daha iyiye ulama azminde olan dergimizin mükemmel olmasını geciktirecektir.
Dergimizle ilgili her türlü görüleriniz derginin daha geni kesimlere ulamasını salayacak, içerisindeki konuların gerçekten okunan,
üzerinde düünülen ve yaayan bir dergi olması hedeflerimizi gerçekletirecektir. Yıllardır
Haber Müdürü
Sinan DELİDUMAN
Redaksiyon
Semih ŞEYDA
İ. Ethem AVŞAR
M.Tamer ÇOBANOĞLU
Çevre ve Orman Bakanlığı
Eğitim ve Yayın Dairesi
Başkanlığınca
Hazırlanmıştır.
üç ayda bir yayımlanan dergimizi Ocak ayından itibaren iki ayda bir yayımlamayı düünmekteyiz.
Ülkemizden ve dünyadan haberleri ilk
sayfalara yerletirerek dergiye farklı bir boyut
getirdik. Dergiyi akademisyenlerin anlayacaı
dilden geni kesimlere hitap eden anlaılabilir,
akıcı bir Türkçe ile yayımlamayı hedefledik.
Makaleleri farklı bir tasarımda sizlerin beenisine sunduk. Makale balıklarının ilgi çekmesini ve okuyucuyu cezbetmesini yeledik. Balıkların renkli ve yeterli büyüklükte olmasını
saladık. Ara balıklarını rahat okunması için
renkli ve kalın yaptık. Derginin arka sayfalarına çevreyle ilgili kitap tanıtım bölümü koyduk.
ki sayfa olarak yayınlanmakta olan içindekiler
bölümünü tek sayfaya indirdik. Yine sonlarda
okuyucularımızın görülerinin yansıtıldıı
okuyucu köesi hazırladık.
Bundan sonraki sayılarımızda yayımlanmak üzere tüm okuyucularımızdan, yazılarını
akıcı bir dille elektronik ortamda dergiye göndermesini bekliyoruz. Dergimiz akademik düzeyde yayın yapan bir dergi deildir.
Çevre ve nsan dergisinde yayınlanan yazılar genel okuyucu kitlesi tarafından anlaılabilir bir dille yazılmalıdır. Teknik terimlerden
kaçınılmalı, yazıyı destekleyici fotoraf, grafik
gibi görseller yazı metninden ayrı dosyada ve
yüksek çözünürlükte gönderilmelidir. Yazılar
mutlaka elektronik ortamda Eitim ve Yayın
Dairesi Bakanlıı [email protected]
adresine, yazıyla birlikte kısa öz geçmi, cep
telefonu ve vesikalık bir resim de gönderilmelidir.
Yeni yayın döneminden itibaren “Çevre
ve Çocuk” adlı çocuklara yönelik bir dergi
yayımlanması için çalıma balatmı bulunmaktayız.
Derginin yeni sayısını merakla bekleyeceinizi, dergiyi beeneceinizi tahmin ettiimizden derginin sınırlı sayıda basıldıını da
düünerek imdiden derginizi almanızı tavsiye
ederiz.
Bizi izlemeye devam edin.
Her ey gönlünüzce olsun.
Çevre ve nsan’ın olduu her yerde varız.
Yönetim Yeri ve
Yazışma Adresi
Çevre ve Orman Bakanlığı
Eğitim ve Yayın Dairesi
Başkanlığı
Söğütözü Cad. No:14/E Kat:3
Beştepe - ANKARA
Grafik Tasarım - Baskı
Başak Matbaacılık ve Tan. Hiz. Ltd. Şti.
T: (0312) 397 16 17
www.basakmatbaa.com
e-mail:[email protected]
Tel: (0312) 207 51 91-92
www.eyd.cevreorman.gov.tr
e-posta: [email protected]
Dergide yer alan yazılardan doğacak her türlü sorumluluk yazı sahiplerine aittir.
Grafik Tasarım:
Önder ŞAHİN
Baskı Tarihi:
01.10.2009
ISSN: 1302-0145
çindekiler
29
ki Yanlı Bir Doru Etmez / Prof. Dr. Veysel Erolu ................................... 3
Türkiye’den Haberler ..................................................................................... 4
Takınla Mücadele Seferberlii Balıyor ....................................................... 10
Doal Menengiçler Antep fıstıı ile Aılanıyor / enay Çetinay ................... 12
Yavrularına Su Taıyan
Çöl Tavukları
Güne Enerjisi / M. Tamer Çobanolu........................................................... 14
Akdeniz Foku ................................................................................................. 16
36
Kum Köpekbalıı ........................................................................................... 17
Ziraat ve Meteorolojik Hizmetler .................................................................. 18
Kuyucuk Gölü / Yusuf Ceran ......................................................................... 20
klim Deiiklii, Kyoto Protokolü Türkiye .................................................. 22
Ambalaj Nedir?
Denizlerimizdeki Yabancı Türler ve Biyolojik stila / Dr. rfan Uysal .......... 26
Siz Sorun Aaçlar Söylesin / Dr. Neat Erkan ............................................... 30
Kavak ve Hızlı Gelien Türler / Mehmet Karata.......................................... 32
Binyıl Hedefleri ve Biyolojik Çeitlilik / Erdoan Ertürk ............................. 34
55
Özel Aaçlandırma Çalımaları ve Esasları / smail Hakkı Barı ................... 38
Destek Devletten Kazanç Aaçtan ................................................................. 41
klimsel Deiimler ve Küresel Isınma / Ahmet Cangüzel Taner .................. 42
Gizemli Ormanlar
Çevre Diplomasisi / Adem Bilgin .................................................................. 46
Soyu Tükenmekte Olan Dört Bitki Türü (Datça Hurması, Serik Armudu,
Sıla Aacı, Peygamber Çiçei) .................................................................... 50
Türkiye’nin Korunan Alanlar Sisteminin Güçlendirilmesi / Güler Ergün ..... 52
59
Gizemli Ormanlar / M. Tamer Çobanolu ..................................................... 55
Avrupa Birlii Konumsal Bilgi Altyapısı ve Getirdikleri / Tuncay Demir .... 56
Çevreci Farkındalık ve Empati / Doç. Dr. smail Ceritli ............................... 60
Eitim ve Yayın Dünyası ............................................................................... 62
Bulmaca ......................................................................................................... 64
Soba Gazı Zehirlenmeleri
ve Çözümleri
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
ki Yanlı Bir
Doru Etmez
Dilimize yerleen ve günlük hayatımızda sık sık kullandıımız bir ifade var, “Sudan
ucuz.” Bu sözü genellikle bir eyin deersiz olduunu veya kolay ulaılabilir olduunu
ifade etmek için kullanırız. Dier bir söz ise yine deersizlii ve ruhsuzluu ifade
etmek için kullandıımız “Odun gibi, kütük” kavramıdır.
D
ünya nüfusunun üçte biri yeterli ve salık-
erini aaıdaki iki söz en anlamlı bir ekilde ifade
lı su kaynaklarına sahip deildir. Kullanı-
ediyor.
labilir suyun dengeli daıtıldıını da iddia
Sınır tanımaz tüketim anlayıını Kızılderili u
etmek mümkün deildir. Her geçen yıl su sarfiyatı-
sözlerle vermeye çalımı, “En son balıı tuttuunda,
nın artması sebebiyle, mesele daha da büyümektedir.
en son aacı kestiinde, en son zehirli suyu içtiinde,
Nitekim dünyada 1940 yılında su tüketimi 1000 km3
iken, 1960 yılında 2000 km3’e, 1990 yılında 4130
km3’e, 2000’li yılların baında da yaklaık 5000 km3’e
ulamıtır. Dier bir milletlerarası aratırma kuruluu
Prof. Dr.
Veysel EROLU
Çevre ve Orman Bakanı
raporunda da; “2025 yılına kadar, dünyanın üçte birinin su kıtlıından etkilenecei, 20 yıldan az bir sürede
en son aacı
kıssası vardır: “Adamın biri evine ‘Ya evim! Ne olur
yıkılacaın zaman bana haber ver’ diye sürekli yalvarır. Bir gün gelir adamın evi yıkılır, yerle bir olur.
Adam üzgün ve perian bir biçimde ‘Ya evim! Ben
nın 600 milyona ulaabilecei” belirtilmektedir.
sana, yıkılacaın zaman bana haber ver demedim mi’
Bütün bu veriler (insan ve bütün canlıların) suyun
diyerek evine karı duyduu sitemini dile getirir. Buna
tahmin edilen kadar ucuz ve kolay ulaılan bir madde
karılık ev, ‘Ey sahip! Ben sana kaç kere yıkılacaımı
olmadıını ortaya koymaktadır. Suyun gelecei, in-
haber verdimse de, sen her seferinde beni susturdun.
sanlıın geleceidir. Sürdürülebilir çevre politikaları
Ne zaman bir çatlaım olsa sıvayıp geçtin. Ben sana o
ve yeni teknolojiler öncelikli olmalıdır. Temiz ve sa-
çatlaklarla binlerce kez haber verdim de sen anlamak
lıklı su imkânları salanmadan Bin Yıl Hedefleri’ne
istemedin’ diye cevap verir.”
Suyun ve Aacn Deeri
tuttuunda,
Yine Mevlana’nın konuyu çok güzel izah eden bir
Afrika’da yeterli ve temiz su bulamayan insan sayısı-
ulaılamaz.
“En son balıı
paranın yenilip içilemeyeceini anlayacaksın!”
Evet, tabiat da, her gün defalarca can çekimekte olduunu bize çeitli yollarla anlatmaya çalııyor
ama biz gerekli tedbirleri alma noktasında hassasiyet
Vatandaına salıklı su temin etmek, sosyal devle-
göstermiyoruz. Ancak bir gün, ani bir ekilde yıkılır-
tin asli unsurudur. Çevre ve Orman Bakanlıı olarak
sa, altında bütün insanlık kalacak, bunu hepimiz bili-
biz bu uurla 81 ilimizin 72 milyon vatandaımızın
ihtiyacı olan suyu temin etmek için bütün plan ve
programlarımızı yaptık. Vatandalarımızdan istei-
kestiinde,
miz büyük zorluklar ile evlerine ulatırılan bu suyu
en son zehirli
israf etmeden kullanmalarıdır.
yoruz. Netice olarak çok geç olmadan gezegenimize
sahip çıkmalıyız.
Gelecek nesillere iyi kaynakları tükenmemi bir
dünya bırakmak için; suyu, havayı ve yeili korumak
için, toplumun bütün unsurlarının mesuliyeti müdrik
suyu içtiinde,
Ormanlar için en büyük tehlike üphesiz ki yan-
paranın yenilip
gınlardır. Orman yangınları sebebiyle dünyada her yıl
olarak hareket etmesi gerekir. Su tasarrufuna, orman-
içilemeyeceini
ortalama 4 milyon hektar, Akdeniz ülkelerinde 500
ların korunmasına ayrıca önem vermeliyiz. Tüketip
anlayacaksın!”
bin hektar ve ülkemizde de 10 bin hektar orman alanı
kirlettikten sonra temizlemenin ne kadar maliyetli ol-
Kızıldereli Reisi
zarar görmektedir.
duunu biliyoruz. Bizim gayemiz israf etmeden, kir-
Seattle -1853
Hayatın vazgeçilmezi olan suyun ve aacın de-
letmeden koruma-kullanma dengesini salamaktır.
Türkiye’den Haberler
Yerli Hayvanların
Genleri Toplandı
Amacımız 1500 Hayvanın Genini
Toplamak
Sezen Arat, projenin aynı zamanda,
mevcut dondurma teknolojilerinin
iyiletirilmesi ve gelecekte gen
kaynaklarının korunmasında
kullanılabilecek alternatif teknolojilerin
Yerli Koyun ve Kuzusu
TÜBTAK, Türkiye’de soyları
tehlike sınırında bulunan hayvanların
genlerinin bir bankada toplanmasını
amaçlayan ‘’TÜRKHAYGEN–1
Projesi’’ kapsamında 2 yılda 1000’in
üzerinde hayvan genini koruma altına
aldı.
TÜBTAK-MAM Gen Mühendislii
ve Biyoteknoloji Enstitüsü Proje
Sorumlusu Doç. Dr. Sezen Arat, deien
çevre koullarının (hızlı nüfus artıı,
küresel ısınma, düzensiz yapılama,
çevre kirlilii) önüne geçilmez bir
ekilde dünya fauna ve florasını olumsuz
ekilde deitirdiine iaret ederek,
yapılan bilimsel aratırmaların yılda 27
bin bitki ve hayvan türünün dönüümsüz
olarak doadan silindiini gösterdiini
kaydetti.
Sezen Arat, ırkların ne çevre
koullarına dayanıklılıklarının, ne de
hastalıklara dirençliliklerinin üzerinde
durulduunu, deien çevre koullarının
birçok tür ve ırkın geleceini ciddi
ekilde tehdit ettiini belirtti.
Arat, Tarım ve Köyileri Bakanlıı,
TÜBTAK ile Adnan Menderes,
Ankara, Atatürk, stanbul, Mustafa
Kemal, ODTÜ, Ondokuz Mayıs, Namık
Kemal, Selçuk ve Uluda Üniversiteleri
ibirliinde 2007 yılından bu yana
‘‘TÜRKHAYGEN–1’’ Projesini
yürüttüklerini bildirdi.
Doç. Dr. Arat, projenin, ‘‘hayvan
genetik kaynaklarını koruma altına
alacak bankaların oluturulmasını,
yerli evcil hayvan ırkların genetik
karakterizasyonuna balanarak
sonuçlardan tescil çalımalarında
yararlanılmasını, hayvan genetii
ve biyoteknolojisi alanında kritik
aratırmacı kitlesinin oluturulmasını,
bilgilerin bütünletirilmesi ve
yaygınlatırılmasını’’ hedeflediini
kaydetti.
Ülkelerin sahip oldukları yerli
ırkların ortadan kalkmasının önlenmesi
gerektiini ifade eden Arat, yerli
ırkların, ülkelerin sahip oldukları yer
üstü ve yer altı kaynakları gibi doal
kaynaklar olduunu vurguladı.
Arat, yerli ırkların koruma altına
alınarak genetik kaynaklarının devamlı
elde tutulmasının ekonomik açıdan
zor olduunu, bu yüzden korunması
istenilen ırkların genetik yapıları ve
bu ırklar arası genetik ilikilerinin
belirlenmesi gerektiini belirterek,
proje kapsamında oluturulan ‘‘Gen,
Bankasının’’, bu alanda Türkiye’deki ilk
banka olduunu bildirdi.
4
ülkeye transferini hedefleyen güçlü bir
AR-GE faaliyetiyle de desteklendiini
belirterek, u bilgileri verdi:
‘’Proje, 13 koyun, 5 keçi, 6 sıır, 5
at, 1 manda ırkı olmak üzere 5 tür ve
30 ırkı kapsıyor. Bankada materyalinin
saklanması öngörülen hayvan sayısı
1,500, ancak bugüne kadar 1000’nin
üzerinde hayvanın geni bankada
mevcut. 2011 yılına kadar kadar devam
edecek olan projenin bütçesi 9 milyon
TL. Bankada saklanan materyaller
üzerinden yapılacak çalımalarla özel
genler belirlenebilecek, bu genetik
bilgiler, yeni ırkların gelitirilmesinde
kullanılabilecek.’’
Çevre ve Orman
Bakanlıı Kütüphanesi
Mülga Orman Bakanlıı ta binası
(Bakanlıklar Merkez Bina) 3. katında
faaliyet gösteren kütüphanenin mülga
Çevre Bakanlıının kütüphanesi ile
birlemesiyle Çevre ve Orman Bakanlıı
Kütüphanesi olarak Eitim ve Yayın
Dairesi Bakanlıı, Basım Yayın ve
Dokümantasyon ube Müdürlüüne
balı olarak Bakanlık Merkezinin Gazi
tesislerine taınması ile 2007 Aralık
ayında Ek binada hizmete girmitir.
2008 yılı Ocak ayında balayan kitap
derleme ve sisteme kayıt çalımaları
sonucunda kütüphane envanteri 2008
yılı Mayıs ayında yaklaık 1.100
kitaba ulamı ve kütüphanemiz faal
duruma gelmitir. Kütüphanemizde iki
görevli personel çalımaktadır. Ayrıca
kütüphanemizin bir okuma salonu
mevcuttur.
Halen derleme çalımaları devam
etmekte olan kütüphanemiz, lisans ve
yüksek
lisans örencileri bata olmak
y
üzere
bütün vatandalarımıza, çevre ve
ü
ormancılık
alanında ihtisas kütüphanesi
o
eklinde
hizmet vermektedir.
Kütüphanemiz katalou
Bakanlıımızın
web adresi olan
B
“www.eyd.cevreorman.gov.tr”
adresinde
“
görüntülenebilmektedir.
g
Çevre ve nsan Eylül 2009
Dünyada soyu tükenmekte olan
120 memeli arasında yer alan Ege ve
Akdeniz’de çam ormanları arasında
yaadıı bilinen ancak bugüne
dek görüntülenemeyen kedigiller
familyasından Karakulak, Hacettepe
Üniversitesinden iki örencinin projesi
esnasında Antalya’nın Düzlerçamı
mevkisinde görüntülendi.
Antalya ve Mula’da kurulan
fotokapanların birine yakalanan
Karakulak’ın Latince ismi “Carakal
Carakal” da Türkçe’den gelmektedir.
Orta Asya’daki Türkler tarafından
kulak çevresindeki siyahlıktan dolayı
bu ekilde adlandırılan Karakulakların
aırlıı 17 kg’a, boyu 90 cm’e kadar
çıkabiliyor.
Antartika 10 Yıl
Öncesine Oranla 4 Kat
Kat Hızlı Eriyor
Antartika’daki buzulların, 10 yıl
öncesine oranla 4 kat hızlı eridii
açıklandı. Leeds Üniversitesinden bir
grup bilim adamının aratırmasına göre,
en belirgin erime Batı Antartika’daki
en büyük buzullardan Pine Island’da
gözlemleniyor.
Pine Island buzulunun 175 bin
kilometre kare genilii ve tipik
özellikleri nedeniyle uyduyla en iyi
izlenen buzul olduuna iaret eden
aratırmacılar, erimenin bu hızla devam
E
Eczaneler
Atık Pil
Toplayacak
T
Çevre ve Orman Bakanlıı ile Türk
Eczacıları Birlii arasında parafe edilen
protokol kapsamında eczanelerde atık
pil toplanacak. Dünya Çevre Günü’nde
imzalanan protokolle, Türkiye’de atık
pil toplama noktaları yaygınlaacak,
eczacılar toplum salıına verdikleri
önemin bir parçası olarak çevre
salıına da duyarlı olduklarını
göstermi olacaklar. Projeyi ise
ülkemizde atık pil toplama konusunda
yetkilendirilmi tek kurulu olan
Taınabilir Pil Üretici ve thalatçıları
Dernei (TAP) yürütecek.
Tırtıllar, Yangınların 5
Katı Ormanlara Zarar
Veriyor
Ege Orman Vakfı Genel Müdürü
Metin Gencol, Ege Bölgesi’nde
kızılçam ormanlarında çam kese
böcei (tırtıl) zararlarının had safhaya
ulatıını belirterek, “Böcekler orman
yangınlarıyla meydana gelen zararın, 5
katı kadar zarar verebiliyor” dedi.
Ege Orman Vakfı’nda gönüllülere
tırtılın zararları konusunda verilen bilgi
toplantısında konuan Gencol, tırtılın
özellikle kızılçam, karaçam, fıstık
çamına zarar verdiini ve bu aaçlara
musallat olan böcein aaçların yeil
ibrelerini yediini ve ormanlara uzaktan
bakıldıında yangın yerine dönmüe
benzediini söyledi.
Caretta Caretta
Karakulak
^
^
^
Karakulak, Antalya’daa
ilk kez görüntülendi
etmesi halinde devasa buzdaının
100 yıl içinde yok olacaı tahmininde
bulundu. Bilim adamları daha önce bu
süreyi 600 yıl olarak öngörüyorlardı.
Aratırmacılar, Kanada’nın
Newfoundland ve New Brunswick
eyaletleri büyüklüünde olan Pine
Island’da,
dünyadaki tüm denizlerin su
I
seviyesini
iki kat artıracak kadar buz
s
bulunduunu
söylediler.
b
Ha gayret! Denize
ulamaya ne kaldı ki!
Nesli koruma altında tutulan caretta
caretta türü deniz kaplumbaalarının
üreme alanları olan Akdeniz plajlarında
zorlu bir yolculuk baladı.
Denize yönelen caretta yavruları,
otel ve büfe ııkları yüzünden
yönlerini aırırken, zaman zaman da
hayvanseverlerden yardım alıyor. Ancak
ne yazık ki yavruların bir kısmı denize
ulaamadan ölüyor.
Kemer Ulupınar Köyü Çevre
Koruma ve Gelitirme Kooperatifi
Bakanı Bayram Kutlu, son 15 yılın
en fazla caretta yuva sayısını bu yıl
gördüklerini söyledi.
Yer nciri Çok Faydalı
Doada kendiliinden yetien,
kaktüs türü bir bitkinin meyvesi olan
ve halk arasında ‘yer inciri’ olarakta
bilinen dikenli incirin, sindirim sistemi
rahatsızlıklarında ilaç etkisi gösterdii
belirtiliyor.
Vatandaların büyük rabet
gösterdii yer incirinin, dı dikenlerinin
temizlenmesi sonrası rahatlıkla
yenilebiliyor. Lezzet bakımından
da farklı bir tada sahip olan türün,
Frenk inciri, dikenli incir, kaynanadili
adları da kullanılıyor. 5-10 santimetre
uzunluunda, kırmızı, sarı, turuncu
renklerde kabuu bulunan, etli bir
meyve olan yer incirinin, C vitamini
yönünden zengin olduu, bu nedenle
vücut direncini artırma, güç ve zindelik
verme özelliinin bulunduu kaydedildi.
Ayrıca türün, sindirim sistemini
rahatlatan, kabızlık sorununu gideren bir
meyve olduu da biliniyor.
5
Türkiye’den Haberler
36. Tabiat Parkımız
Ulugöl Tabiat Parkı
Ulugöl Tabiat Parkı
Ordu li Gölköy lçesi mülki
hudutları içerisinde yer alan ve 26,5
hektar büyüklüündeki alan, Çevre
ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel
EROLU’nun onayı ile Ulugöl Tabiat
Parkı olarak ilan edildi.
Çevre ve Orman Bakanı Prof.
Dr. Veysel Erolu’nun talimatıyla
balatılan “81 ile 81 Tabiat Parkı
Projesi” kapsamında Doa Koruma
ve Milli Parklar Genel Müdürlüü,
ülkemizin doal ve rekreasyonel kaynak
deerlerine sahip yörelerini, 2873
Sayılı Milli Parklar Kanunu’na göre
Tabiat Parkı olarak tescillemekte ve
planlayarak aziz milletimizin hizmetine
sunmaktadır. Bu çerçevede 36. Tabiat
Parkımız Ulugöl Tabiat Parkı olarak ilan
edilmitir.
Doal yapısı itibariyle yüksek
peyzaj deerlere sahip olması, yapraklı
türlerin younlukta olduu, özellikle güz
mevsiminde yaprakların sararmasıyla
oluan renk armonisi ile birlikte yöre
halkının rekreasyon ihtiyacına cevap
verecek nitellikte bir alana ulaım
Gölköy-Aybastı karayolu üzerinden
salanmaktadır.
Manzara bütünlüü içerisinde yöre
halkının rekreasyon ihtiyacına cevap
verecek nitellikte olan bu alan olan
Ulugöl Tabiat Parkı, yaz aylarında
günübirlik piknik yapma imkanı
sunmaktadır.
Alan içerisinde üç adet heyelan set
gölü bulunmaktadır. Göllerden birisi
büyük dier ikisi ise sazlıkla kaplı küçük
yapıda göllerdir. Büyük olan gölde
Abant Alası yaamaktadır.
Orman ve göl ekosisteminin hakim
olduu alandaki gölün etrafı, gür kayın
6
ormanlarıyla kaplıdır. Kayınla birlikte
gürgen, kızılaaç, akçaaaç, orman gülü,
karayemi, çobanpüskülü gibi yapraklı
türler de yayılı göstermektedir. Çok
yıllık otsu bitkilerden yabani soan,
kırlangıç otu, civanperçemi, ballıbaba
ve kekik bulunan alan Bakanlıımızca
36. Tabiat Parkımız olarak Milletimizin
hizmetine sunulmutur.
Elektrik Yatırımlarına
“Çevre” Ayarı
Elektrik Piyasası Lisans
yönetmeliinde yapılan deiiklikle,
Çevresel Etki Deerlendirme (ÇED)
sürecinin tamamlanması, lisans almanın
ön koulu haline getirildi.
Enerji Piyasası Denetleme Kurulu
(EPDK)’nın yaptıı yönetmelik
deiiklii ile ÇED yönetmeliine
tabi olan tüzel kiilere, ÇED sürecinin
tamamlanarak, bu sürecin sonucunda
alınacak kararların ibrazı yükümlüü
getirildi.
Buna göre tüzel kiiler, lisans
almanın uygun bulunduuna dair EPDK
kararının kendilerine tebliini izleyen
30 gün içerisinde ÇED Yönetmelii
kapsamında ilgili kuruma bavuracak.
Projesi ÇED yönetmelii
kapsamında seçme-eleme kriterlerine
tabi olan tüzel kiiler, yine 90 gün
içerisinde ‘’ÇED gerekli deildir’’
kararını ibraz edecek.
Projesi ÇED yönetmelii
kapsamında Çevresel Etki
Deerlendirmesine tabi olan tüzel kiiler
ise 300 gün içerisinde ÇED olumlu
kararını ibraz edecek.
Bu yükümlülüklerini belirtilen süre
zarfında yerine getiren tüzel kiilere,
kurul kararıyla lisans verilecek.
Tüzel kiiden kaynaklanmayan
nedenlerle ÇED’e ilikin yükümlülüün
belirtilen sürelerde yerine
getirilememesinin belgelenmesi halinde,
bu süreler Kurul kararıyla uzatılabilecek.
Aksi hallerde lisans bavurusu
reddedilecek ve Kuruma sunulmu
teminat mektubu irat kaydedilecek.
Projeye ilikin ÇED olumsuz
kararı verilmesi halinde ise bavuru
reddedilecek ancak EPDK’ya kurulma
sunulmu teminat mektubu irat
kaydedilmeyecek, iade edilecek.
EPDK Bakanı Hasan Kökta da,
yönetmelik deiikliine ilikin yaptıı
açıklamada, bundan önceki uygulamada
önce lisansın verildiini, daha sonra
inaat öncesi ve sonrası eklinde iki
aamalı bir zaman çizelgesi kapsamında
yatırımcının ÇED raporunun alınması
ve dier eksikliklerin giderilmesi için 18
aylık hazırlık döneminin bulunduunu
hatırlattı.
Da-Ta Antep Fıstıı
Olacak!...
Gerger ilçesi Gürgenli köyü ile
Gölbaı ilçesi Yaylacık köyü sınırlarında
bulunan yabani menengiç aaçlarına
Antep fıstıı aısı çalımalarına
balandı. Toplam 4.000 dekar alanda
yapılan çalımalar sonunda yaklaık
16.000 adet menengiç aacına Antep
fıstıı aısı yapılıyor.
Yapılan çalıma ile verimsiz orman
alanları rehabilite edilerek verimli
hale getirilmeye çalıılmaktadır.
Proje kapsamında orman köylüleri
çalıtırılmakta olup, bir istihdam
olumaktadır. Aıya hazır hale getirme
ve aılama ilemleri sonucunda yaklaık
144.000 TL orman köylüsünün kazancı
olacaktır. Kazanç bununla da kalmayıp,
Antep fıstıı aılanan aaçlar köylülerin
istifadesine sunulacak ve 2–3 yıl sonra
ciddi ekonomik girdi salanacaktır.
Bu çalıma ile birlikte verimsiz
ormanlar ekonomiye kazandırılmı, milli
ekonomiden payları en düük kesim olan
orman köylüsünün ekonomik durumları
iyilemi olacak, bulundukları yerde
geçimlerini salamı olacak, köyden
kente göç azalacak, ormanlara olan
baskı azaltılmı olacak, ormanlarımızı
daha iyi korunacak ve ormanlardan
beklenen her türlü fayda salanmı
olacaktır.
Güne Enerjisi le Çalıan Oto
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
Bu Otomobil Güne
Enerjisiyle Çalııyor
Sakarya Üniversitesi leri
Teknolojiler Uygulama Topluluu
(SATEM) örencileri, gelitirdikleri
güne enerjisiyle çalıan otomobil
‘’Sakarya Güne Arabası-SAGUAR’’ ile
‘’Avustralya World Solar Challenge’’da
yarıacaklar.
Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Mehmet Durman, ‘’SAGUAR’’ın
tanıtımı için TM Show Center’da
düzenlenen toplantıda yaptıı
konumada, rektörlüe seçildii
günden bu yana birçok projeyi
gerçekletirdiklerini, ancak en çok
gurur duyduu projenin ‘’SAGUAR’’
olduunu söyledi.
‘’Bu proje, Türk gençlerinin çok kıt
kaynaklarla dahi neler baarabileceinin
göstergesidir’’ diyen Durman,
projenin sadece bir mühendislik ürünü
olmadıını, birçok fakültenin daha
projeye katkısının olduunu belirtti.
Projenin, sivil toplum kuruluları,
sponsorlar ve birçok sosyal grubun
katılımıyla hayata geçtiini dile
getiren Durman, ‘’Örencilerimizin
Avustralya’dan baarı ile döneceine
inanıyorum’’ dedi.
Örenciler adına konuan Mehmet
Burak Mısırlı ise, güne enerjili araba
yapma çalımalarına 2003 yılında
baladıklarını bildirdi.
‘’Çou zaman laboratuvarlarda
uyuduk’’ diyen Mısırlı, ‘’SAGUAR’’ın
tasarım, üretim, sponsorluk gibi her
aamasının SATEM’de yer alan 40
örenci tarafından yürütüldüünü
söyledi.
Mısırlı, bugüne kadar 8
güne enerjili araba ürettiklerini
belirterek, ‘’SATEM’in, 2003
yılında balayan güne arabaları
çalımaları devam ediyor. SAGUAR’ı
2 yıllık bir çalımanın sonucunda
tamamladık. 2 Eylül’de Avustralya’da
gerçekletirilecek olan dünyanın en
prestijli güne enerjili araçlar yarıı
World Solar Challenge’da, ülkemizi en
iyi ekilde temsil etmek istiyoruz’ dedi.
Araç, Avustralya yarıında
kıtayı boydan boya geçecek. Yarı,
Avustralya’nın en kuzey noktasından en
güney noktasına kadar 3 bin kilometrelik
yolda trafik içerisinde yapılacak.
Bugüne kadar yaptıkları projelerin
toplam deerinin 1 milyon lirayı
bulduunu anlatan Mısırlı, ‘’SAGUAR’’
projesinin ise 500 bin dolara mal
olduunu ifade etti.
Aracın, 133 km/saat maksimum hıza
ulaabildiini belirten Mısırlı, araçta
yüksek verimli silikon esaslı güne
gözeleri ile telemetri (aracın performans
verilerini aktaran sistem) ve haberleme
sisteminin de olduunu sözlerine ekledi.
Hibrit (Hybrid)
Otomobil
Hibrit (Hybrid) otomobil elektrik
ve benzin motorunun bir arada olduu
sisteme denir. Hibrit otolar elektrik
motoru sayesinde çevre dostu olduu
için günümüz artlarında çok büyük
önem arz etmektedir.
Küresel ısınmaya somut
çözümlerden biri olan Hibrit otolar
gün geçtikçe piyasadaki pazar payını
da attırıyor. Hatta dev firmalar hibrid
otomobillerde seri
üretime baladılar
bile.
Hibrit
otomobillerin
çalıma prensibi
ise öyle;
Otomobil
benzinli motoru sadece
arabanın kalkıında ve yüksek hızda
kullanıyor. Yani 0-12 km/s ve 80 km/s
üstü hızlarda araba benzinli motoru
kullanırken 12 ile 80 km/s ‘lik dilimde
ise elektrikli motoru kullanıyor.
•Sabit durumda (Kırmızı ııkta
durduunda)
Benzinli motor devre dıı ve yakıt
tüketimi sıfır
•Çalıtırma ve hızlanma
Benzinli motor, elektrik motoru
destei ile düük hız supap atelemesi
modunda çalııyor
•Ani hızlanma
Benzinli motor elektrik motor
destei ile yüksek hız supap atelemesi
modunda çalııyor
•Düük hızda seyir
Benzinli motorun dört silindirinin
de supapları kapalı, ateleme yok. Araç
sadece elektrik motoru ile çalııyor
•Kademeli hızlanma ve yüksek hızda
seyir
Benzinli motor düük hız supap
atelemesi modunda çalııyor
•Frenleme
Benzinli motorun dört silindirinin
supupları kapalı, ateleme yok. Elektrik
motoru hızlanma sırasında açıa
çıkan enerjiyi maksimum oranda geri
kazanıyor ve aküde depoluyor
Elektrik motoru kullanacaı
elektirii de benzin motoru çalıtıı
zamanlarda ya da frenleme sırasında arj
oluyor. Yani ekstradan bir arja ihtiyaç
duymuyor.
Çevre ve Orman Bakanlıı’ndan
da hibrit otolara destek geldi. Motor
oranlarında ve emisyon ölçümünde
düük oranı veren arabaların araç
vergisinin daha düük alınması
konusunda çalıma balatıldı. Hibrit
otomobil sahipleride bu kapsam
da vergi indiriminden
yararlanabilecekler.
7
M. Tamer ÇOBANOLU
Çevre ve Orman Uzman Yardımcısı
Eitim ve Yayın Dairesi Bakanlıı
Güne Iınlarının klim Deiikliindeki Rolü
D
ünya yüzeyine gelen güne
ıınları 1923 yılından bugüne
dein kaydedilmektedir. Dünya yüzeyine gelen enerji miktarı, iklimde
sebep olduu deiimler geçmi yüzyıllarda deiimler göstermitir.
Güne ıınlarını younlatıran ya da
azaltan faktörlerin aratırılması ile “küresel azalma” veya “küresel artı” gibi yeni
gelien aratırma konuları ortaya çıkmıtır.
Güne Iınlarında Azalma
Kefedildi
Dünyanın belli bölgeleri için gelen
güne ıınlarının miktarının aynı olmadıı
ve yüzyıllar boyunca deiim gösterdii
1980’lerin sonunda ve 1990’ların baında yayınlandı. ETH Zürih’ten emekli bilim adamı Atsumu Ohmura, 1950’ler ile
1980’ler arasında gelen güne ıını miktarının azaldıını tespit etmitir. 1998’e
kadar ise Afrika, Asya, Kuzey Amerika ve
Avrupa gibi kıtalarla ilgili küresel çalıma
yapılmadı. Bu dönemde yapılan çalımada
gelen ıın miktarının 1950–1990 dönemine nazaran ortalama olarak % 2 azaldıı
tespit edilmitir.
Wild ve ekibinin son döneme ilikin olarak yaptıkları aratırmalarda ise
1985’ten günümüze güne ıınları kademeli olarak artmaktadır. Science dergisinde 2005 yılında yayınlanan bir makalede,
yeni süreç için “küresel artım” yeni eilim
olarak tanımlanmı ve “küresel azalma”
ifadesine karıt olarak kullanılmıtır. N a ture dergisinde yeni yayınlanan bir yazıda
Wild bu iki kavram ile ilgili daha fazla ilgi
çekici bilgiye yer vermitir.
Hava Kirlilii Fotosentezi
Destekliyor
Bu çalımada küresel artma/azalma
kavramları ile karbon döngüsü arasındaki
iliki incelenmitir. Küresel azalma döneminde, aeresoller ve bulutlar ııın bitkiye
ulamasını açık ve temiz bir havaya göre
kolaylatırır. Bilim adamlarına göre, daılan ıınlar, direkt gelen ııa göre bitki
içerisinde daha derinlere ulaabilmekte ve
bu da fotosentez için daha etkili olmaktadır. Sonuç olarak, toprak biyosferinde %
10 daha fazla karbon 1960 ile 1999 yılları
arasında depolanmıtır.
Bazı Sorular Cevapsız
Bu noktada, aeresoller hem bulutların
yaam süresinde belirleyici ve açıklıı etkileyici olarak, bulutlarla olan etkileimi
veya küresel artmaya/azalmaya olan etkileri belirsizdir. Bulutların ve aeresollerin
younluklarının geçen dönemlerde nasıl
deitiine ait veriler olmadıı sürece bu
karmaık ilikileri açıklamak çok kolay
olmayacaktır. Bu açıı kapatmak için,
uzaydan uydu ölçüm programları kullanılabilir.
Wild, “Birçok cevapsız soru olduu
için bu konuda hala birçok aratırma yapılması gerekiyor” diyerek ekledi. Yaanan deiimin küresel düzeydeki büyüklü-
ü ve kırsal-kentsel alanlar arasındaki etki
farklılıı gibi konular cevapsız sorulara
örnek olarak verilebilir. Bir baka cevapsız konu da çok zor ölçüm deeri bulunan
okyanuslarda neler olacaıdır.
Aratırmacıları bekleyen bir baka
zorlayıcı nokta, iklim deiikliinin etkilerinin daha iyi anlaılabilmesi için, iklim
modellerine deiimlerin aktarılmasıdır.
Yapılan çalımalarda, küresel azalım,
1980’lere kadar sıcaklık artılarını gizlemitir. Ek olarak, Hükümetlerarası klim
Deiiklii Konferansı 4. nceleme Raporunda modellerin kullanımı ile ilgili
çalımalar yayınlanmı olsa da modeller
deiimi yansıtma konusunda baarılı
olamamıtır. Bilim adamlarına göre, bu
durum deiime sebep olan unsurların
tam olarak modellere yansıtılmaması ve
belirsizlik içeren antik ça deerlerinin
veri olarak kullanılması yaanan durumun
sebepleridir.
Global Dimming and Brightening, Special Issue of Journal of Geophysical Research, vol.
114, no. 2009.
nsanolunun Yaamını Sürdürmesi çin 8 Ekolojik Kural
Bilim adamlarının bir araya gelerek
yaptıı çalımada dünya üzerinde yaamımızı sürdürmek için 8 maddeden oluan
bir liste hazırlandı. 8 sınır deer ile ilgili
yapılan bu listede, u an için 3’ünün sınırını amı durumdayız.
8
halen sınır deerlerin altındadır.
Ozon Atmosferdeki ozona zarar veren
kimyasalların yasaklanması sayesinde günümüzde atmosferdeki ozon seviyesi istenen seviyelerdedir.
Atmosferdeki Karbondioksit Temel
sebebi küresel ısınmadır. Bu noktada sınırı amı bulunuyoruz. Aratırmacılar, 350
ppm (ppm: milyonda bir)’in aılmaması
gerektiini belirtirken, u an atmosferdeki
deer 387 ppm seviyesindedir.
Temiz Su Kullanımı Günümüzde
su kullanımı sınır deerin altında olsa da
dünyadaki insan nüfusunun artmaya devam etmesi durumunda olumsuzluklar yaanacaktır. Özellikle kuruyan göller veya
kirlenen nehirler bu konuda yaanan sorunlara örnek olarak verilebilir.
Azot ve Fosfor Kirlilii Azot konusunda daha fazla ürün almak için kullanılan kimyasallar nedeniyle sınır aılmı
durumdadır. Buna karın fosfor kirlilii
Arazi Kullanımı Bu konuda henüz
sorun yaanmasa da dünya üzerindeki
ormanlar ve sulak alanlar gibi verimli
arazileri kaybetmi durumdayız. Ayrıca
artan nüfus bu konuda bir baka zorlayıcı
etmendir.
Biyolojik Çeitlilik nsanolunun faaliyetleri nedeniyle dünyamızdaki biyoçeitliliin önemli kısmı yok olmaktadır.
Okyanusların Asitlilii Atmosferdeki
karbondioksit miktarının artmasına balı
olarak okyanuslarda birçok olumsuz deiiklik yaanmaktadır. Bu konuda henüz
sınır aılmamıtır.
Kimyasal Kirlilik nsanlardan kaynaklanan aır metaller, radyoaktif atıklar
gibi toksik kirliliklerin artması ile canlılarda genetik deiimlere sebep olabilmektedir. (Science Daily, Eylül 2009)
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
Bacasız Sobalar
Kı aylarında bacalı ve bacasız sobalar
ısınma amacı ile kullanılmaktadır. Isınmada kullanılan yakıtlar; kömür, odun, fueloil, kerosen, LPG ve doal gazdır. Ayrıca
elektrik enerjiside ısınma amacı ile kullanılmaktadır. Özellikle çeitli i yerlerinde
ve bekar evlerinde bacasız ısıtıcılarda terçih edilmektedir. Bacasız sobalarda kerosen, LPG ve doal gaz gibi maddeler yakıt
olarak kullanılmaktadır. Yanma esnasında
oda içindeki oksijen yakıcı olarak kullanılmaktadır. Yanma sonucu oluan gazlar ise
oda içinde birikmektedir. Kerosen , propan ve doal gaz gibi yakıtlar hidrojen
ve karbondan olumaktadır. Bu yakıtların
tam yanmaları halinde sadece karbondioksit ve su buharı oluur. Gerçekte ise
eksik yanma sonucu karbon dioksit ve su
buharı haricinde karbonmonoksit,
azotdioksit, kükürtdioksit ve dier
gazlarda bir miktar olumaktadır.
Eer odada yeterli havalandırma
yoksa yanma sonucu oluan bu
gazlar oda içine birikir. Karbon
monoksit gibi zehirli gazlar oda
içinde belli younlamaya ulatıında ölümlere neden olmaktadır. Uyku esnasında vücut karbon
monoksit kirliliinin zehirleme
etkisini algılayamadıı için ölüm
olayları genelde gece saatlerinde
gerçeklemektedir. Gündüz saatlerinde ise
karbon monoksit kirliliinin ilk etkisi ba
arısı ve dönmesi, halsizlik ve mide bulantısı halinde gerçeklemektedir.
Yanlı bacasız soba
satın alınması ve bacasız
sobanın yanlı kullanılması sonucu her yıl onlarca insan kı aylarında
soba zehirlenmesi sonucu ölmektedir.
Bacasız sobalardan
dolayı ölümlerin %35
yatak odasında, %25
oturma odası veya salonda ve %10 banyoda gerçeklemektedir.
Bacasız sobalardan ileri gelen yangınların %40 hatalı kullanımdan ve %30 mekanik hatalardan ileri gelmektedir.
Türkiye’de 63,6 Milyon Cep Telefonu Abonesi Var
Türkiye genelinde Haziran 2009 itibariyle 40 bin civarında baz istasyonu, 63,6
milyon GSM abone sayısı var.
Ulatırma Bakanlıı abone sayısından
dolayı baz istasyonların sayısının giderek
artı gösterdiini bir baz istasyonunun
aynı anda hizmet verebilecei görüme
sayısının sınırlı olduunu belirtti. Ulatırma Bakanı Binali Yıldırım, kullanıcı
sayısının yüksek olduu bölgelerde kullanıcı sayısının arttırılabilmesi için yeni baz
istasyonlarının kurulduunu belirtti.
153 Baz istasyonu kapatıldı
Yeni teknolojilerle ilgili insan salıı ve çevre güvenlii konusunda en üst
düzeyde hassasiyet gösterildiine vurgu
yapan bakanlık, Bilgi Teknolojileri ve letiim Kurumu (BTK) tarafından bu alanda sınır deerleri belirleyen ve denetimi
öngören iki yönetmeliin uygulamaya
konulduunu anımsattı. Bu
kapsamda, yeni kurulacak her
bir elektronik haberleme cihazı için verilen elektrik alan
limit deerinin, AB ülkeleri
ve çou dünya ülkesinin kabul ettii Uluslararası yonlatırmayan Radyasyondan
Koruma Komisyonu’nun
sınır deerlerinin dörtte birine karılık geldii bu sınır deerlerle ilgili düzenli
ölçümlerin yapıldıı açıklandı. Bugüne kadar yapılan ölçümlerde
sınır deerleri atıı tespit edilen 44 baz
istasyonunun BTK’ca, 109 baz istasyonunun ise mahkeme kararıyla kapatıldı.
nsan Salıına Etkisi
Baz istasyonlarının ortama yaydıı
elektrik alanların insan salıı üzerine
olası zararlı etkilerinin belirlenmesi amacıyla Avrupa ülkeleri bata olmak üzere birçok ülke tarafından çalımalar
yürütülmekte Türkiye de bu
çalımaları yakından izlemektedir. Dünya Salık Örgütü’nün
yayınladıı bilimsel bültenlerde de olumsuz etkilere ilikin
bilimsel kanıt bulunamamıtır.
‘’imdiye kadar yapılan çalımalarda baz istasyonlarının olumsuz
bir etki oluturduuna dair bilimsel bir kanıt bulunamadıını WHO
yayımlamı olduu bültenlerde dünya
kamuoyuna açıklamıtır. Dünyanın çou
ülkesinde izin verilen elektrik alan limit
deerlerinin, ihtiyati tedbir açısından ülkemizde dörtte birinin uygulanması, vatandalarımızın daha yüksek oranda korunduu anlamına gelmektedir.’’
Ay ve Mars’ta Su Bulundu
Su güne sisteminde her yerde var ve sonunda su Ay ve Mars gezegeninde de bulundu. Yapılan çalımalarda, 2 NASA aratırma
aracı ve bir Hindistan uydusu tarafından Ay
yüzeyinde su, buz kristalleri eklinde tespit
edildi. Ay yüzeyinde tespit edilen su, kristal
ve mineraller arasında ay yüzeyinin üst 5
milimetrelik kısmında yer almaktadır.
Mars yüzeyinde bulunan su bulunması
beklenen bir gelime olsa da, tespit edilen
miktar bilim adamlarını aırttı. Buz kristallerinin yüzeyin yüzlerce mil altında yer
aldıı düünülmektedir.
(Science Daily, Eylül 2009)
9
Devlet Su leri Genel Müdürlüü
Takınla Mücadele
Seferberlii balıyor
Sel Felaketi
Takın (sel, feyezan)
Bir akarsuyun
muhtelif sebeplerle
yataından taarak,
çevresindeki
arazilere, yerleim
yerlerine, altyapı
tesislerine ve
canlılara zarar
vermek suretiyle,
normal sosyo
- ekonomik
faaliyeti kesintiye
uratacak ölçüde
bir akı büyüklüü
oluturması olayıdır.
Takın, tabii bir
olaydır. Ancak,
insan faaliyetleri
takınları bir afete
dönütürebilmektedir.
stanbul ve Tekirda illerimizde aırı yaılara balı olarak meydana gelen sel felaketi
sebebiyle 32 vatandaımız hayatını kaybetmi ve büyük boyutta maddi zarar meydana gelmitir. Ülkemizde yaanan en büyük felaketlerden biri
olan bu takın olayları uzun yıllar yaı ortalamasının çok üzerinde gelen yaılar neticesinde meydana gelmi olup bu yaılarda metrekareye 200
kilogramı aan miktarda yaı dümütür.
Ancak takın afetlerinin yalnızca meteorolojik
oluumlara balı olarak ifade edilmesi doru olmayacaktır. Özellikle Türkiye gibi ekonomik gelime
faaliyetlerinin youn bir biçimde devam ettii artlarda, sanayileme ve sektör çeitliliinin beraberinde getirdii ehirleme aktivitesi akarsu havzalarının muhtelif kesimlerindeki insan faaliyetinin
çeitliliini ve younluunu büyük ölçüde arttırmaktadır. Bu durum ise havza bütünündeki hidrolojik dengeyi bozmakta ve neticede büyük boyutta
can ve mal kaybına yol açan takın afetlerine sebep
olmaktadır. Akarsu havzaları içinde gelien yerleimler, açılan yeni yollar ve kurulan yeni tesisler ile
Takın (sel, feyezan)
Bir akarsuyun muhtelif sebeplerle yataından
taarak, çevresindeki arazilere, yerleim yerlerine,
altyapı tesislerine ve canlılara zarar vermek suretiyle, normal sosyo - ekonomik faaliyeti kesintiye
uratacak ölçüde bir akı büyüklüü oluturması
olayıdır. Takın, tabii bir olaydır. Ancak, insan faaliyetleri takınları bir afete dönütürebilir.
arazi yapısı deimekte, bilinçsiz toprak kullanımı,
ormanlar ve meralara yapılan müdahaleler sebebiyle takın afetleri giderek daha büyük ve sık olarak
görülmektedir.
Devlet Su leri Genel Müdürlüü, kuruluundan bu yana takınlarda meydana gelen can ve mal
kayıplarını asgariye indirmek maksadıyla çalımalar yapmaktadır. DS tarafından bugüne kadar ina
edilen barajların 37 adedi takın koruma maksatlıdır. Barajlar yaılı sezonlarda suları depolayarak,
yüksek akımların mansapta can ve mal kayıplarına
sebep olmasını önlemektedir. Ayrıca küçük su ileri muhtevasında havzanın bir bölümü ele alınarak
yerleim yerlerini, sanayi tesislerini, tarım arazilerini takından korumak maksadıyla; gölet, sedde,
sel kapanı, mahmuz, tersip bendi, dere yataı ıslahı, takın kanalı gibi tesisler ina edilmektedir. Bu
çerçevede DS tarafından 4.364 adet takın koruma
tesisi ina edilerek 3.500’ün üzerinde yerleim birimi ile birlikte 1 milyon hektar alan takından korunmutur.
Takınların Sebepleri
1. Aırı ve iddetli yaılar, (Giresun, Tekirda
ve stanbul’daki takınlarda yıllık yaı toplamının
1/3’ü 2 günde dümütür.)
2. Özellikle yerleim yerleri içerisinden geçen
dere yataklarında, yapılama ile dere kesitinin daraltılması,
Dere yataına tekniine aykırı, izinsiz menfez,
köprü, bent veya dolgu yapılması,
stanbul Sel Felaketi 2009
Dere yataına kanalizasyon ebekesi döenmesi, moloz dökülmesi, sanayi ve evsel atıkların atılması,
10
Dere yataının üstünün kapatılarak otopark, konut vb. yapılması
3. Yamaçlardaki plansız yapılama, tekniine
aykırı yol açma çalımaları,
4. Dere yataklarında kaçak kum çakıl alma faaliyetleri,
5. Nehrin memba kısmından çeitli sebeplerle
harekete geçen rüsubatın mansaba intikali,
6. Dere yataklarında tabii olarak büyüyen aaç
ve çalıların yatak kapasitesini daraltması
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
idarelerinin mevzuat açısından yetkilendirilmesi kararlatırıldı.
1989 – 2009 Yılları arasında
Yıllar
1989 – 2009
Takın Sayısı
369
Ölü Sayısı
448
Zarar Gören Alan (Ha)
501 428
Parasal zarar (USD)
2 095 543 000
Ülkemizde meydana gelen büyük takınlar:
zmir kasım -1985, Hatay mayıs 2001, Rize haziran 2002, Silifke 2004, Rize haziran 2005, Rize Çamlıhemin 2005, Silivri eylül 2009,
7- 13 Eylül 2009 Tarihlerinde Meydana Gelen Yaılar
Yıllık
Yaı
Normali
mm/m2
(07 – 13
Eylül)
Toplam
yaı Tekerrür Yılı
Gerçekleen
Maksimum
Yaı Miktarı ve
Periyodu
Bandırma
719,9
290,4
135 Yıl
4 Saat 125,0 mm
Malkara
1181,5
215,4
110 Yıl
8 Saat 111,8 mm
3 Saat 83,8 mm
stasyon
Adı
Gönen
873,3
157,8
151 Yıl
Kırklareli
562,3
140,2
200 Yıl
6 Saat 82,8 mm
Kum köy /
Kilyos
794,0
282,5
87 Yıl
3 Saat 123,4 mm
Sarıyer
807,2
135,8
32 Yıl
18 Saat 95,4 mm
Tekirda
574,6
130,8
41 Yıl
24 saat 107,6 mm
Bakanlar Kurulu (14 Eylül 2009)
Takınların da ele alındıı Bakanlar Kurulu’nda;
ƒKurumlar arasında sıkı bir ibirlii ile kalıcı tedbirlerin alınması,
ƒBüyükehir belediye sınırları içerisindeki derelerin ıslah ve
bakımının su ve kanalizasyon idareleri tarafından, belediye sınırları haricindeki derelerin ıslahının ise DS tarafından yapılması,
ƒDier belediyelerde belediye ve DS’nin müterek çalıarak
derelerin ıslah ve bakımının yapılması kararlatırılmıtır.
Takın Kontrol Seferberlii Muhtevasında yapılacak Çalımalar
1. Devlet Meteoroloji leri Genel Müdürlüü ve DS Genel
Müdürlüü tarafından erken uyarı sisteminin gelitirilerek uygulamaya konulması,
2. Erken uyarı sistemi muhtevasında 6 adet meteoroloji radarı
(zmir, Mula, Antalya, Adana, Samsun, Trabzon bölgelerine) kurulacaktır.
3. lçeler dâhil olmak üzere ülke genelinde 200 adet daha meteoroloji gözlem istasyonu kurulacaktır. Erken uyarı modeli gelitirme, erken uyarı modellerini çalıtırmak ve doruluu artırmak
üzere yüksek performanslı bilgisayar sistemlerinin tesisi.
4. Bütün havzalarda mevcut takın risk haritalarının meteorolojik veriler çerçevesinde güncellenmesi,
Takın Yönetimi Kapsamında DS’ce Yapılan Çalımalar
DS’ce na Edilen Takın Koruma Tesisleri
5. Yukarı havzalarda erozyon kontrol çalımalarının yapılması,
Tesis Adedi
Koruma alanı (ha)
Takın Tesisi
4372
735 341
6. Yukarı havzalarda baraj, gölet, tersip bendi, sel kapanı ve
geciktirme yapılarının
Baraj
37
241 755
7. Toplu i makinesi çalımaları vasıtasıyla derelerin ıslahı
Toplam tesis Adedi
4409
977 096
8. 81 ildeki derelerin DS yetkililerince yakinen takibi, dere
üzerinde teknie uygun olmayan tüm yapıların ve müdahalelerin
belirlenerek önlenmesi ve derelerin her yıl bakımının salanması,
Devlet Meteoroloji leri Genel Müdürlüü tarafından yapılan erken uyarı sistemi ve çalımaları:
stanbul, Ankara, Balıkesir ve Zonguldak illerinde bölgesel radar sistemleri kuruldu.
9. Takın sırasında kimyasal maddelerin incelenmesi, gerekli
tedbirlerin alınması ve uyarıların yapılması ile alakalı olarak Çevre
Yönetimi Genel Müdürlüü inceleme ekipleri oluturacaktır.
Erken uyarı sistemi için 356 adet otomatik meteoroloji gözlem
sistemi kuruldu.
Takın risk yönetimi ilgili kurum ve kuruluların yanında, sivil
toplum kuruluları ile vatandaların ibirliini de gerektirir.
2009 yılında meydana gelen takınlar, uzun vadede yürütülen
koruma faaliyetlerinin hızlandırılmasını zorunlu kılmıtır.
DS tarafından yapılmakta olan ıslah çalımalarının yanında
aaıdaki hususlara uyulması büyük önem arz etmektedir.
Takın koordinasyon toplantısında alınan kararlar;
ƒDerelerdeki imar ve kadastro durumunun gözden geçirilerek
gerekli önlemlerin alınması,
ƒYukarı ( üst ) havzalarda DS tarafından, alt havzalarda ve
meskûn mahallerde ise ilgili su ve kanalizasyon idareleri tarafından çalımaların yapılması,
ƒProjelerin yapımında öncelik sıralamasının belirlenip, istimlâk
planlarının hazırlanarak, ilgili kurumlarca yapım ihalesinin yapılması,
ƒTakın Risk Haritası’nın hazırlanması,
ƒBüyükehirlerde dere ıslahları ile ilgili su ve kanalizasyon
Babakanlık genelgesi hükümlerine tavizsiz ekilde bütün kurum ve kurulularca uyulması gerekmektedir.
Bu genelge gerei olarak dere yataklarında yapılacak olan her
türlü ilemlerde mutlaka DS görüü alınacaktır.
Belediyeler tarafından yapılan imar düzenlemesi ve ruhsata
tabi yapım ilerinde DS tarafından oluturulan teknik görüler
esas alınacaktır.
Dere yataklarından uygunsuz kum ve çakıl malzemesi alınması
mutlaka engellenecektir.
Takından koruma tesisleri iletme teblilerine göre takın koordinasyon kurullarının aktif olarak çalıması salanacaktır.
11
enay ÇETNAY
Batı Akdeniz Ormancılık
Aratırma Müdürlüü,
Antalya
[email protected]
Manavgat Yöresindeki
Doal Menengiçler
Antep Fıstıı ile
Aılanıyor
Geni adaptasyon
yetenei bulunan
menengiçler,
Akdeniz iklim
kuaının etkin
olduu bölgelerde
doal olarak
yetimektedir.
Antalya’nın çeitli
bölgelerinde
benzer ekilde
doal menengiçler
nerdeyse mecere
oluturacak
younlukta yayılı
göstermektedir.
12
Doıal Menengiç’e Antep Fıstıı Aısı Yapılıyor
Dünyada ve Türkiye’de antep fıstıı yetitiriciliinin gelimesi için önemli çaba
sarfedilmektedir. Bu gelime esas olarak, yeni bahçelerin kurulması ve yabani olarak
adlandırılan dier türlerin çevirme aısıyla antep fıstıına çevrilmesi eklindedir.
Bu türlerin bulundukları alanlarda çok kez baka bir bitkinin yetimesine ve yetise
bile ekonomik yetitiriciliine olanak yoktur. Sakız Aacı türlerinin bulunduu bu
eimli, kayalık, kireçli ve kıraç alanlarda baka kültür bitkileri yetimedii içindir
ki, bu topraklarda mevcut yabani antep fıstıı anaçlarının, Antep fıstıına çevrilmesi
suretiyle yararlanmak mümkün olabilecektir.
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
Ü
lkemizde 66 milyona yakın, Antep fıstıına aılanabilir yabani aaç vardır. Bu
miktar üretimi yapılan aaç varlıının
iki katıdır. Bu potansiyelin üçte ikisi orman içinde,
üçte biri ise orman alanı dıındadır. Orman içindeki potansiyelin, çou bölgelerde, dikimle kurulmu
bahçelerden bile sık olduu görülmektedir.
Batı Akdeniz Ormancılık Aratırma Müdürlüü
tarafından Antalya Orman Bölge Müdürlüünün
de katkılarıyla Antalya Orman Bölge Müdürlüü
sınırları içerisinde bulunan potansiyel menengiç
alanlarının verimli antep fıstıı alanlarına çevrilmesi konusunda ilk adım atılmıtır. Bu amaçla 2006
yılında Manavgat ilçesi Deirmenli ve Saraçlı köy
sınırları içerisinde, menengiçlerin youn olduu
alanlarda “Manavgat Yöresindeki Doal Menengiç
Alanlarında Verimli Antep fıstıı Elde Edebilme
Koullarının Belirlenmesi” isimli aratırma projesi
balatılmıtır.
Antep Fıstıı Aılanan Menengiç
Geni adaptasyon yetenei bulunan menengiçler, Akdeniz iklim kuaının etkin olduu bölgelerde doal olarak yetimektedir. Antalya’nın çeitli bölgelerinde benzer ekilde doal menengiçler
nerdeyse mecere oluturacak younlukta yayılı
göstermektedir. 1960’lı yıllarda bu potansiyeli üretime katma giriimleri sonucunda, yine Antalya’nın
Akseki ilçesine balı Murtiçi ve Ahmetler köyü’nde
Menengiç üzerine antep fıstıı aılama çalımaları
gerçekletirilmitir. Fakat bölge halkının aılama
çalımaları sonrası bakım ilerinde etkin olamamaları sonucu fıstık veriminde düü gerçeklemi
hatta bazı aaçlarda “fıs meyve” oluumu gözlenmitir.
Seçilen deneme alanında, Gaziantep’te bulunan
Antepfıstıı Aratırma Enstitüsü’nden, Akdeniz
bölgesine uyum salayabilecek aı kalemleri temin
edilerek aılama çalımaları gerçekletirilmitir.
Yabani aaçlar aılandıktan sonra 3-4 yıl içerisinde, ekonomik anlamda verimli hale dönümektedirler. Böylece yabani aılamalarında bahçelere
oranla 10-12 yıl avantaj elde edilebilmektedir. Bu
nedenle aılama faaliyetlerinde öncelikle yabani
aaçların deerlendirilmesi ekonomik açıdan daha
yararlı olacaktır.
Antalya Orman Bölge Müdürlüü sınırları içerisinde kalan alanlarda, büyük oranda doal
menengiç yayılı göstermektedir. klim koulları
deerlendirilerek, uygun koullarda bölgeye uyum
salayabilecek çeit seçimi yapılarak, konu uzmanları ile birlikte bu alanlarda aılama çalıması yapılabilecektir.
Antep Fıstıı Filizleri
Youn bir ekilde insan ve hayvan baskısı altında kalarak büyük bir kısmı yapısal bozulmaya uramı menengiç ocakları zaman içinde bodurlamı
ve böylece verim gücünü büyük ölçüde kaybederek
gerçek üretim kapasitelerinden oldukça uzaklamılardır. Bu alanların üretime katkı yapar hale dönütürülmesi yöre halkına, bölge ve ülke ekonomisine
Youn bir ekilde
insan ve hayvan
baskısı altında
kalarak büyük
bir kısmı yapısal
bozulmaya
uramı menengiç
ocakları
zaman içinde
bodurlamı
ve böylece
verim gücünü
büyük ölçüde
kaybederek
gerçek üretim
kapasitelerinden
oldukça
uzaklamılardır.
önemli oranda katkı salayabilecektir.
13
M.Tamer ÇOBANOLU
Güne
Çevre ve Orman Uzman
Yardımcısı
Eitim ve Yayın Dairesi
Bakanlıı
Güne Enerjisi
Güne, dünyamızın temel enerji kaynaıdır. Dünyamıza ulaan güne ıınları,
dünya yüzeyindeki tüm canlı ve cansız varlıklar için temel enerji kaynaıdır. Güne
çekirdeinde meydana gelen füzyon süreci ile oluan yüksek miktardaki enerji
(dakikada dünyamıza ulaan enerji 1.400 Mega-watt ki bunun da yarısı yüzeye
ulaıyor), dünyadaki tüm süreçlerin devamlılıı için vazgeçilmezdir. Örnek olarak
dünyaya ulaan güne enerjisinin % 30’u su döngüsünde harcanmakta iken bir kısmı
da fotosentez yoluyla besin üreten bitkilerce kullanılmaktadır.
Formula G Yarılarından
D
ünyamız son yıllarda önemli çevresel so-
kullanılmaktadır. Son yıllarda dünyamıza ulaan gü-
runlarla karı karıyadır. Bu sorunların
ne ıını miktarının azalma göstermesi (hava kirlilii
çözümü anlamında fosil yakıtların yeri-
gibi süreçler) güne enerjisinden faydalanma oranı-
ne yenilenebilir enerjiye önemli bir yönelim vardır.
Enerji alanında fosil yakıtların yerine özellikle sıcak
iklim kuaında yer alan ülkeler güne enerjisine
yönelmektedirler. Güne panellerinin kullanımı ile
birçok santralden daha fazla enerji üretimi salanabilecektir.
Güne enerjisi, günümüzde çounlukla evlerde
sıcak su salanması, elektrik üretimi amaçlı olarak
14
mız olumsuz etkilemektedir.
Genel olarak güne enerjisinden yararlanmaya
yönelik olarak kullanılan bazı araçlar vardır. Örnek
olarak, dev aynalar kullanarak gelen güne ıınlarının
belli bir odaa younlatırılmasını salayan younlatırıcı güne enerjisi santralleri, düzenli ve youn
güne ııı salanan alanlarda kullanılmaktadır.
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
Ek olarak vakum tüplü güne enerjisi
sistemleri, güne ocakları vb. sistemler de
bu alanda kullanılmaktadır. Genel anlamda güne enerjisi uygulamalarının fazla younlamaması ekonomik sebeplere dayandırılabilir.
• Son yıllarda sürdürülebilir bir yaam
salanmasına yönelik olarak yapılan planlamalarda, yenilenebilir enerji kaynaklarının
Güne Enerjisi le Isıtılan Ev
desteklenmesi öne çıkarılmıtır. Özellikle
yenilenebilir enerji kaynaklarının geliimi
anlamında yapılan desteklemeler ile balangıçta ekonomik olarak pahalı görünen
güne enerjisi ile üretim sektörü, daha da
ucuz maliyetlerle üretim yapabilmektedir.
Güne enerjisi ile üretimin önündeki temel bazı sorunlar ise;
• Güne enerjisi ile enerji üretimi için
youn ve sürekli güne ıınlarına gerek vardır. Bu anlamda, bazı bölgeler için güne
Or-Köy Güne Enerjisi ile Su Istma Projesi
enerjisi kullanımı uygun olmayabilir.
• Halen günümüz teknolojisinde, güne
enerjisi üretimi balangıç yatırım maliyeti
yüksektir.
• Güneten gelen ıın miktarı isteimize
balı deildir.
• Günümüzde yapılan yatırım miktarı
giderek artsa da henüz yeterli seviyede deildir,
• Güne enerjisi depolanabilen bir enerji deildir.
Son yıllarda yapılan yatırımların artması, daha ekonomik hale gelmesi ile birlikte
evler, okullar gibi binaların çatıları güne
panelleri ile kaplanmakta ve bu yolla da
enerji elde edilebilmektedir.
Bu konuda bir baka üzerinde çalıılan
Özellikle de doal bir
enerji kaynaı olan ve zararlı atıı olmayan günein
enerjisinden yararlanma,
dünyamıza fosil yakıt kullanımı ile vermi olduumuz olumsuz etkileri de
azaltacaktır. Bakanlıımız
Orman-Köy likileri Genel Müdürlüü (ORKÖY),
son yıllarda orman köylerinde Güne Enerjisi le Su
Isıtma Projesi çalımalarını
yaygınlatırmaktadır.
ORKÖY Genel Müdürlüü, proje ile orman
köylüsünün yaam kalitesinin yükseltilmesi ile daha
salıklı bir yaam ortamına
kavumasını salamayı hedeflemektedir. Proje kapsamında orman köylülerin,
sıcak su ihtiyaçlarını gidermek için kullanacakları
odun yerine güne enerjisi
kullanımı yaygınlatırılacaktır. Böylece odun tüketimi anlamında tasarruf
salanacak ve böylece
ciddi anlamda ekonomik
tasarruf salanacaktır. Bu
proje kapsamında 2004
yılından beri yapılan çalımalar aaıdaki tabloda
özetlenmektedir;
Projenin 2009
yılı kapsamındaki
çalımalarında,
18.546 aileye 24
milyon TL’nin
üzerinde destek
salanması planlanmaktadır.
Proje ile bugüne
kadar 330.470
ster yakacak odun
tasarrufu salanmı
olup 5.508 hektar 3. Bonitet 10
Yalı Mee Baltalık
Ormanı kesilmekten
kurtarılmıtır.
konuya örnek olarak da güne enerjisi veya
güne pili ile çalıan araçlardır. Güne Ara-
Krediden Yararlanan
Aile Sayısı
Yıllar
baları olarak adlandırılan bu araçlar, henüz
çok yüksek hızlara ulaamasa da, bu alanda
önemli akademik çalımalar yürütülmekte
ve TÜBTAK organizasyonunda Formula
G adıyla yarılar 2005 yılından beri düzenlenmektedir. Yarıın temel amacı, temiz ve
gelecein enerji kaynaı olan güne enerjisi kullanımı yaygınlatırmak ve öneminin
2004
2005
2006
2007
2008
Toplam
31
553
4.607
14.611
20.684
40.486
Toplam Kredi Miktarı
TL
31.000
586.327
5.283.386
17.292.237
25.787.172
48.980.122
Kaynaklar: www.encarta.net • www.tubitak.gov.tr • www.orkoy.gov.tr
kavranmasını salamaktır.
15
Foça Özel Çevre Koruma Kurumu Bakanlıı
Akdeniz Foku
Akdeniz Foku
Akdeniz Foku
Koruma ve zleme Projesi
Akdeniz foku, Dünya Doayı Koruma Birlii (IUCN) tarafından
yayımlanan kırmızı listede soyu kritik derecede tehdit altında olan tür olarak
sınıflandırılmıtır. Tür, bu kritik durumundan dolayı ülkemizin de taraf olduu
uluslararası sözlemeler tarafından koruma altına alınmıtır. Ayrıca tür, ulusal
mevzuatımız kapsamında da koruma altına alınmıtır. Tür ulusal mevzuatımız
kapsamında Çevre ve Orman Bakanlıı ile Tarım ve Köyileri Bakanlıı
tarafından da 1977 ve 1978 yıllarından beri koruma altındadır.
A
kdeniz foku ülkemizde özellikle
dan Türkiye kıyılarındaki önemli yaam alan-
Ege’de; Foça, Bodrum Yarıma-
larını barındırmaktadır. Kurumumuz, alanda
dası ve Anamur - Taucu’nda
izleme çalımalarını 1993 yılında balatmı
yaamaktadır.
olup, 2004 yılına kadar sürekli olarak bu ça-
Temiz bir çevrenin göstergesi olan Akdeniz
lımalar devam etmitir. Ancak, bu düzenli
Foku, üzerinde yapılama olmayan insanla-
izleme çalıması 2004 yılından bu yana bazı
rın kolay ulaamadıı veya insan etkilerinden
imkânsızlıklar nedeniyle yapılamamıtır. Bu
uzak kalmı maara ve kovuklara sahip sessiz
nedenle türün son 3 yıl içindeki durumunu
ve ıssız kayalık sahilleri tercih eder. Foça Özel
tespit etmek ve 2008 yılı içinde de bire bir ta-
Çevre Koruma Bölgesi Akdeniz fokları açısın-
kibini yapabilmek üzere türe yöAkdeniz Foku
ri bir deniz memelisi
olan Akdeniz fokunun
boyu 2-3 metre, aırlıı
200-300 kilogram arasında
deimektedir. Erginlerin
vücudunu 5 cm’yi geçmeyen
kısa ve sert kıllar kaplar. Su
üstünde görüldüünde en
belirgin özellikleri iri kafaları,
uzun bıyıkları ve kömür gibi
siyah gözleridir. Ergin dii ile
erkekler arasında belirgin bir
boy ve kilo farkı yoktur ancak
karakteristik renk ayrımları
mevcuttur. Karada yatarken
vücudun irilii ve tombul
görünümü göze çarpar.
Vücudun her iki yanında ön
yüzgeçleri ve arkada ise iki
parça halinde arka yüzgeçleri
yer alır.
•Erkek: Siyaha yakın koyu
kahve renginde olup karın
bölgesinde belirgin bir beyaz
leke vardır.
•Dii: Açık kahverengi veya
gri tonlarda olup karın altları
da boyundan kuyrua kadar
sırta göre daha açık hatta
beyaza yakın renktedir. Ayrıca
üstte bel bölgesinde çiftleme
sırasında erkeklerin neden
olduu tırnak izleri bulunur.
•Yavru: Doduunda boyu
yaklaık 80-90 cm, aırlıı
yaklaık 20 kilogramdır.
Karın bölgesinde istisnasız
görülen bariz bir beyaz leke
haricinde tüm vücudu havlu
gibi 1-1,5 cm uzunluunda
parlak siyah kıllarla kaplıdır.
Yavru, anne ve babanın da
sahip olduu bıyıklarla doar.
Yaklaık iki aylıkken kürkünü
deitirmeye balar ve bir-iki
ay içinde uzun siyah kılların
yerini kısa ve parlak gri olanlar alır.’
n
nelik
koruma-izleme ve yönetim
p
planlarını
yönlendirecek güncel
ç
çıktılar
elde edilmesi amacıyla
“
“Akdeniz
Foku Koruma ve zlem Projesi”ni balatmıtır.
me
Akdeniz Foku’nu yaatmak
i
için
alınacak her önlem; aynı
zamanda balıkçılıı, turizmi,
kıyılarımızı ve denizlerimizi bir
bütün olarak koruyacaktır.
16
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
Kum Köpek Balıı
Koruma ve zleme
Projesi
ürkiye karasularında yaayan 39 çeit Kö-
T
türlü
pek balıı (Kıkırdaklı balık) türünün büyük
balık avcılıı,
bir bölümü hakkında detaylı bilgimiz bulun-
aletli dalı ve serbest
mamaktadır. Kum Köpek balıkları bu türlerden olup
dalı ve demirleme faa-
dünyada bilinen iki üreme alanında; ABD Atlantik
liyetleri
kıyılarında Chesapeake koyu ve Marmaris Boncuk
Ayrıca, halkın bilinçlen-
koyunda üremeleri gözlenebilmektedir. Uluslararası
dirilmesi çalımaları, koya
sözlemeler ile koruma altına alınmıtır.
yerletirilen bilgilendirme
yasaklanmıtır.
ve uyarı tabelaları yardı-
üreme alanı olan Gökova Özel Çevre Koruma Bölge-
mıyla balatılmı olup alan
sinde bulunan Boncuk Koyu’nun kuzeyidir
içerisindeki insan faaliyetleri de düzenlenmitir. Bu
Özel Çevre Koruma Kurumu Bakanlıı tür ile
kapsamda Rio Konferansı’nın önlem yaklaımı da
ilgili 2006–2007 yıllarında balatmı bulunduu ça-
dikkate alınarak, türün Akdeniz’de bilinen tek üreme
lımalarında alanda düzensiz olarak alan kullanımı
alanı olan Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi kıyı-
izleme çalımalarını balatmı olup alan çekirdek ko-
larını üreme dönemi içinde kullandıı bilinen Boncuk
ruma alanı olarak izlemeye alınmıtır. Önceki veriler
Koyu’nda türün koruma-izleme ve yönetim progra-
ile mayıs ayında bu bölgede köpek balıklarının yavru-
mına ilikin 2008 yılından itibaren düzenli olarak
lamak amacı ile kıyılara geldii saptanmıtır. Bölgede
izleme ve koruma çalımaları balatılmıtır. Kurum
yürütülen anket çalımaları ve gözlemler, aırı avcılı-
2008 yılı içerisinde türe yönelik koruma ve izleme
ın bu koyda da etkili olduunu göstermitir. Akabin-
projesini; hizmet alımı marifeti ile Su Altı Aratırma-
de bu alan be amandıra yardımıyla iaretlenmi, her
ları Dernei’ne (SAD) yaptırmaktadır.
Kum Köpek
balıkları dünyada
bilinen iki
üreme alanında;
ABD Atlantik
kıyılarında yer
alan Chesapeake
Koyu ve Marmaris
Boncuk Koyunda
üremeleri
gözlenebilmektedir.
Kum Köpek Balıı
Kum köpek balıklarının Akdeniz’de bilinen tek
seyir,
17
Devlet Meteoroloji
leri Genel Müdürlüü
Zirai Meteoroloji Dairesi
Bakanlıı
Ziraat ve
Meteorolojik
Hizmetler
Ziraat ve Meteorolojik
Hizmetler
1- Günlük ve haftalık
zirai hava tahminleri,
2- Zirai don tahmin ve
uyarıları,
3- Ürün izleme ve
verim tahmini (Buday
için),
4- Hasat zamanı
tahmini,
5- Fenolojik gözlemler,
6- Uygun ekim
Sürekli artan dünya nüfusu ve olaanüstü hava koulları (kuraklık, don, sel fırtına
vb.) sonucunda ortaya çıkan üretim azalması, dünya gıda pazarlarında önemli
dalgalanmalara neden olmu ve ürün fiyatları bundan büyük ölçüde etkilenmitir.
Yaanan bu dalgalanmalar ziraî üretimin hava koullarına baımlılıını ve ziraî
üretimde meteorolojinin vazgeçilmezliini bir kez daha göstermitir. Canlıların
içinde yaadıkları fiziksel çevreye karı gösterdikleri tepkileri inceleyen ve aratıran
bilim dalı olan zirai meteorolojinin, ekim, dikim, gübreleme ve ilaçlamadan hasada,
tarımsal mekanizasyon, sulama ve hayvansal üretime kadar tarımsal üretimin
her aamasında yapılacak planlama ve günlük faaliyetlerde mutlaka kullanılması
gerektii tüm dünyada kabul edilmitir. Bu amaçla Devlet Meteoroloji leri Genel
Müdürlüü tarafından zirai tahminler, kuraklık analizleri ve don uyarıları gibi
birçok çalıma yapılmakta ve bunlar www.dmi.gov.tr internet sitesinde ilgililerin
hizmetine sunulmaktadır.
zamanının tespiti,
7- Meteorolojik
Zirai Meteoroloji
Gözlem A
karakterli
doal afetlerin
gözlemlenmesi,
M
8- Kuraklık analizleri,
(uluslararası
yöntemlerle)
eteoroloji Genel Müdürlüü 2001 yılında balattıı
modernizasyon
çalıma-
ları kapsamında otomasyona geçerek
birçok otomatik meteoroloji gözlem
istasyonu kurmutur. Bu istasyonların bir kısmı tarım potansiyeli yüksek
olan yerlere kurulmutur. Bunlardan
Yamur Sonrası Bir Gül Yapraı
14 tanesi 2005’de Tarım letmeleri
Genel Müdürlüü’ne (TGEM) balı
iletmelere kurulmutur. lave olarak
2010’da yeni kurulması planlanan otomatik meteoroloji gözlem istasyonlarının 14 adedi Tarımsal Aratırmalar
Genel Müdürlüü’ne (TAGEM) balı
enstitülere kurularak zirai meteoroloji
gözlem aının geniletilmesi planlanmaktadır.
18
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
Zirai Don Uyarlar
ve Ücretsiz Ksa Mesaj
Genel hava tahminleri takip edilerek tarımsal üretime en çok zarar veren sonbahar
erken ve ilkbahar geç donları 4 gün öncesinden tahmin edilmekte, uyarılar, üreticilerin gerekli önlemleri zamanında almaları
için önceden medya aracılııyla (internet,
radyo (Meteor Fm, Tv) duyurulmaktadır.
Ayrıca cep telefonlarına Kısa Mesaj Uyarı
gönderilmektedir. Bu ilem için herhangi
bir ücret alınmamakta olup tamamen ücretsiz verilmektedir. Yapılması gereken tek
ey cep telefonunun hücresel bilgi kanal
listesine “302” nolu kanalın eklenmesidir.
Hidrometeoroloji
Günümüzde can ve mal kayıplarına neden olan sellerin kontrolü, her çeit su yapısı (baraj, gölet, sulama ve drenaj kanalları,
kanalizasyon vb.) tasarımında, takın kontrol ilerinin planlama ve projelendirilmesi
için yaı deerlerinin güvenilir biçimde
toplanması ve gelecee yönelik doru biçimde tahmin edilmesi gereini ortaya
çıkarmaktadır. Bu sebeple belirlenmi 14
standart zamanda Türkiye Maksimum Yaıları tespit edilerek, statistiksel daılım
fonksiyonlarını kullanarak Tekerrür Analizleri en son 2005 yılı dataları kullanılarak
güncellenmi ve bata DS olmak üzere
kullanıcıların hizmetine sunulmutur. 2010
yılında tekrar güncellenmesi için çalımalar devam etmektedir.
6- Standart zamanlardaki (10 dak., 1
saat, 24 saat vb.) iddetli yaı analizleri,
7- Standart zamanlardaki yıllık maksimum yaı analizleri,
8- Açık yüzey buharlama rasatlarının
analizi,
4- Isıtma ve soutma gün-dereceleri
analizi;
Isıtma/soutma
gün-dereceleri,
24 saatlik periyodun ne kadarının souk/
sıcak geçtiini ölçmeye yarayan bir birimdir. Isıtma ya da soutma gün dereceleri
toplamının bilinmesi, binaların ısıtılması
ya da soutulması için gerekli olan ener-
Klimatoloji (klim)
Hava durumu belirli bir yerde ve kısa
bir süre içinde etkin olan atmosfer koullarıdır. klim ise, geni bölgelerde ve çok
uzun zaman için aynı kalan ortalama hava
artlarıdır ve bir bölgenin hava olayları bakımından karakterini tayin eder. klim bilimi (Klimatoloji), iklimi meydana getiren
elemanların analizini yapar. Farklı iklimlerin oluum nedenlerini ve iklimde meydana gelen deiimleri inceleyerek iklimin
etkisini açıklamaya ve kefetmeye çalıır.
Toplum da bu ekilde kendi aktivitelerini
planlayabilir, binalarını ve iç mekanlarını
dizayn edebilir ve ekstrem olayların etkilerine hazırlıklı bekler. klim gıdanın varlıı, su kalitesi, barınma ve yaama ortamı
açısından hayati önem taır. klim aynı
zamanda ekstrem hava olayları ile kendini
gösteren potansiyel tehlikeler içerir. klim
bilgisi bu olayların etkisini azaltmak için de
gereklidir. Eer bugünün iklim durumunu
ve bunun yakın geçmile olan farkını ortaya koyabilirsek, gelecek için planlar yapmaya balayabiliriz.
ji gereksiniminin hesaplanması açısından
önemlidir.
Altyap
Yukarıda sayılan tüm bu hizmetlerin
verilebilmesi elbetteki güçlü bir teknolojik altyapı ve haberleme gerektirmektedir.
TEFER projesi kapsamında, 2002 yılında
ülkemizin Sinop-Antalya hattının batısı,
2007 yılında ihalesi yapılan ve 2008-2009
yılında kurulumu tamamlanan proje ile de
ülkemizin dou kesimleri tamamen Otomatik Meteoroloji Gözlem stasyonu ile
kaplanmıtır.
Otomatik Meteoroloji Gözlem
stasyonları
Otomatik Meteoroloji Gözlem stasyonu, insan kaynaklı hata payını en aza indirmek, günün 24 saatinde anlık ölçüm alabilmek, gözlem ebekesinden elde edilen
anlık verileri, çevrimiçi kullanıcıların hizmetine sunmak ve veri tabanında otomatik
olarak arivlemek bakımından modern ve
teknolojik ölçüm sistemi olarak meteoroloji birimlerince kullanılmaktadır. Oto-
DM’de konuyla ilgili yapılan dier
çalımalar
1- Manuel ve otomatik ölçüm yapan
istasyonların günlük, 15 günlük ve aylık
yaı miktarları takip edilmesi,
2- Bu miktarların toplamlarını gösteren
haritalar ve grafiklerin yer aldıı yaı raporlarının hazırlanması,
3- Hazırlanan raporların ilgili kurululara gönderilmesi,
4- Havzalara (25 havza) ve tarımsal
bölgelere (14 bölge) göre yaı analizleri,
5- Her ay Türkiye hava tahmini, yaı
DM’de yapılan çalımalardan bazıları
1- Aylık, mevsimlik ve yıllık sıcaklık
analizleri,
2- Türkiye iklim atlasının güncellenmesi çalımaları, 1971-2000 iklim periyoduna
ait veriler kullanılarak Türkiye iklim atlası
üretilmektedir. Çalımada 34 adet iklim parametresine ait toplam 522, 11 adet sayılılı
güne ait toplam 130, ve 27 adet iklim indisine ait toplam 27 adet olmak üzere toplam
679 harita üretilmitir. Verinin araziye daıtımı ve modellenmesi çalımaları ODTÜ
ile birlikte yürütülmektedir,
3- klim sınıflandırmaları; Aydeniz,
Erinç, De Martonne, Trewartha ve Thornthwaite gibi sınıflandırma yöntemleri kulla-
miktarları, baraj ve su durumlarını içeren
nılarak Türkiye’nin iklim özellikleri ortaya
adet otomatik istasyonla hizmet vermeye
raporun hazırlanması,
çıkartılması,
balayacaktır.
matik Meteoroloji Gözlem stasyonunda
(AWOS) bulunan Ana Sensörler ; Rüzgar
Hız ve Yön Ölçer, Hava Sıcaklık ve Nem
Ölçer, Basınç Ölçer,Yaı Ölçer, Toprak Sıcaklık Ölçerler, Küresel Güne Radyasyonu Ölçer, Günelenme Süresi Ölçer, UV-B
Ölçer, Kar Yükseklik Ölçer.
DM
olarak; 2010 yılında tamamen
hizmete alınacak 150 AWOS ile birlikte toplam 356 adet Klimatolojik amaçlı
otomatik meteoroloji istasyonun yanı sıra
2009 yılında ihalesi gerçekletirilecek 196
adet Otomatik stasyon Alımı Projesi sonucunda 2012 yılında gözlem aı daha da genileyerek klimatolojik amaçlı toplam 552
19
Yusuf CERAN*
Serhan ÇAIRANKAYA**
Yasin KÖYCÜ***
Doa ve Koruma Milli
Parklar Gen. Müd.
*ube Müdürü, Sulak
Alanlar ube Müdürlüü
**Mühendis, Sulak Alanlar
ube Müdürlüü
***Uzman Yardımcısı, Sulak
Alanlar ube Müdürlüü
Ramsar Nedir?
Kuyucuk Gölü
Dounun lk, Türkiye’nin 13. Ramsar Alanı
ran’ın bir ehri olan
Ramsar’da 1971’de
imzalanan anlama
sonucu dünyanın en
önemli sulak alanlarının
tescillenmesine karar
verildi. Ramsar statüsü
kazanmak, bir sulak
alanın bir nevi altın
madalya ya da be yıldız
kazanması demektir.
Bir yerin Ramsar alanı
olması için Dünya
Ramsar Sekreterlii’nin
belirledii bilimsel
219 hektarlık bir alanı kaplayan Kuyucuk Gölü, Kars ehir merkezinin yaklaık
30 km kuzeydousunda, Akyaka ilçe merkezinin yaklaık 15 km batısında,
denizden 1627 m yükseklikte ve Kuyucuk Köyü’nden yaklaık 1 km uzaklıktadır.
Kars-Akyaka platosunda yer alan göl, yüzey ve kaynak sularıyla beslenmektedir.
Pancar ekiminin durdurulmasına ramen, göl suyunun halen ancak yarısı kadarı
geri gelmitir ve bazı türler kaybolmutur. Gölün kuzeyinden geçen eski KarsAkyaka yolu, gölün kuzey kısmını ikiye bölmektedir.
Göl çevresindeki balıca geçim kaynaı tarım (çounlukla tahıl ve yem bitkisi)
ve hayvancılıktır. Göl çevresinde youn bir ekilde otlatma yapılmaktadır. Yer yer
küçük Phragmites ve Juncus saz öbekleri olsa da, göl kıyısı bitki örtüsü yönünden
fakirdir. Gölün etrafı çounlukla aaçsız bozkırla çevrelenmi durumdadır. Gölde
yapılan çalımalarda göl suyunun nispeten temiz olduu ortaya çıkmıtır.
ölçütlere uygunluk
göstermesi ve dünya
çapında önem taıması
gerekiyor. Bu ölçütlere
uygunluk salayan
alanları deerlendirip,
Ramsar Sekreterlii’ne
yollama kararını, sadece
ülkenin sulak alanlar
komisyonu verebiliyor.
Dokuz ölçütten birini
karılamak Ramsar alanı
olmaya hak kazanmak
demek oluyor. Son
be yıldır Kuzeydou
Dernei’nin, Kuyucuk
Gölü’nde topladıı
alanın bir deil, be
ayrı Ramsar ölçütlerini
karıladıını gösterdi.
20
Kuyucuk Gölü
bilimsel veriler ise,
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
Neden Ramsar
Alan?
K
uyucuk Gölü’nde imdiye
kadar 207 adet ku türü tespit edilmitir. Civarındaki
onlarca bitki türüyle dünyanın en büyük
ku göç yollarından biri olan Avrasya –
Afrika rotasının tam üzerinde, Kafkasya
ve ran-Anadolu Biyolojik Çeitlilik sıcak
noktalarının kesime noktalarında, tam bir
geçi zonunda bulunan konumuyla ülkemizin doal zenginlik açısından en zengin
alanlarından biridir. Gölü en az 250 ku
türünün kullandıı tahmin edilmektedir
ki bu da Türkiye’deki 465 ku türünün
yarısından fazlasıdır. Göl, ilkbahar ve
sonbahar aylarında dünyanın en önemli
ku göç rotalarından biri olan Kuzeydou
Anadolu’da birçok ku türü için önemli bir
konaklama ve üreme alanıdır. Alanda gözlemlenen dikkuyruk ördei, sibirya kazı
ve küçük akbaba Dünya Koruma Örgütü
derinliinin azalması anlamına
gelmektedir. Aynı zamanda göl
çevresinde yapılan youn tarım
faaliyetleri de gölü etkilemektedir. Kimyasal gübre ve ilaç kullanımı nedeni ile göl su kalitesinde azalmalar görülmektedir.
Koruma ve
Yönetim
1994 yılında Yaban Hayatı
Koruma Sahası olarak ilan edilen
Kuyucuk Gölü’nün bu statüsü
2005 yılında Yaban Hayatı Gelitirme Sahası olarak deitirilmitir. Alan aynı zamanda 2009
yılında 13. Ramsar Alanı olarak
ilan edilmitir.
Ramsar Alanları
Türkiye, 1994 yılında Ramsar Sözlemesine taraf olmutur ve taraf olma aamasında
5 sulak alanını (Manyas Gölü, Seyfe Gölü,
Burdur Gölü, Sultan Sazlıı ve Göksu Deltası) Sözleme Listesine kaydettirmitir. 1998
yılında ise daha önce bir kısmı Sözleme
listesine dâhil edilen Manyas (Ku) Gölü ile
Burdur Gölünün tamamı, Gediz Deltası, Akyatan Lagünü, Uluabat Gölü ve Kızılırmak
Deltası da Sözleme Listesine dahil edilmitir. u anda RAMSAR kapsamında 13 sulak
alan bulunmakta olup toplam 179.898 ha‘lık
bir alana yayılmıtır. Uluslararası ölçütler
dikkate alınarak yapılan deerlendirmeler
neticesinde uluslararası önemde sulak alan
olduu tespit edilen 135 alan (2.212.893 ha.)
bulunmaktadır.
kırmızı listesine göre dünya çapında nesli
tehlikede, Tepeli Pelikan, Küçük Kerkenez, Toy, Küçük Sakarca ve ah Kartal
Hassas, Pasba Patka Ördei, Bozkır Delicesi, Büyük Suçulluu, Çamurçullugu,
Gökkuzgun, Kızıl Çaylak ve Kara Kanatlı
Bataklık Kırlangıcı ise tehlikeye açık kategorisindedir. Angıt dünya popülâsyonunun
% 10-12’si göç mevsimlerinde bu gölde
konaklamaktadır. Bunun yanında tilki ve
kurt gibi memeli hayvanlar bulunmaktadır. Gölde düzenli olarak 20.000’den fazla
ku gözlenmekte, bazı zamanlarda bu sayı
35.000’i geçebilmektedir. Bu sebeplerden
dolayı, göl 9 Ramsar kriterinden 1.-2.-3.4.-5 ve 6. kriterlerini karılamaktadır.
Göl çevresinde bulunan endemik Ayrık
otu bitkisinin de nesli tehlike altındadır.
Detaylı bir botanik çalıması yapılmamıtır.
Kuyucuk Gölü
Balca Tehdit ve
Sorunlar
Göldeki en büyük tehdit aırı otlatmadır. Ayrıca bunun dıında, göl çevresinde
nispeten bitki topluluklarının olmayıı
erozyon sonucu göl çanaının sedimanla dolmasına yol açmaktadır. Bu da göl
21
Çevre Yönetimi Genel
Müdürlüü Hava
Yönetimi Dairesi
Bakanlıı
klim deiiklii,
Kyoto Protokolü ve
Türkiye
Türkiye Birlemi Milletler klim
Deiiklii Çerçeve Sözlemesi’ne
(BMDÇS) 24 Mayıs 2004 tarihinde
taraf olmutur. BMDÇS’ ne yönelik
“Kyoto Protokolüne Katılmamızın
Uygun Bulunduuna Dair Kanun
Tasarısı” nın Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunda kabulünün
ardından ülkemiz 26 Austos
2009 tarihinde BMDÇS Kyoto
Protokolü’ne resmen taraf olmutur.
Bugün gelinen durum itibariyle
son derece önemli ve kritik
bir sürece girilmitir. Kyoto
Protokolü’nün ilk yükümlülük
döneminin tamamlandıı 2012
sonrasını ekillendirecek, yeni iklim
deiiklii rejiminin müzakerelerine
balanılmı ve yeni çerçevenin 2009
yılı Aralık ayında Kopenhag’da
gerçekletirilecek olan BMDÇS 15.
Taraflar Konferansında (COP 15)
tamamlanması hedeflenmitir.
22
Çevre ve nsan Eylül 2009
^
^
^
U
luslararası platformda, 2012
Bu kapsamda; Kopenhag’ a en iyi e-
sonrası iklim deiiklii reji-
kilde hazırlık yapmak amacıyla Bakanlı-
minin belirlenmesi için yapı-
ımız koordinasyonunda birçok çalıma
lacak müzakerelerde, 2009 yılının esas
yapılmaktadır.
müzakereler yılı olması nedeniyle, Ba-
lgili kurumlar iklim deiiklii ile
kanlıımız koordinasyonunda, ilgili ku-
mücadele kapsamında bugüne kadar
rum temsilcilerinden oluan Türk heyeti
yaptıkları çalımaları anlatan ngiliz-
müzakerelere aktif olarak katılım sa-
ce tanıtım materyalleri hazırlayarak
lamakta ve ülkemiz önceliklerini ortaya
Kopenhag’ta sergileyeceklerdir.
Ayrıca; bakanlıımız koordinasyo-
koymaktadır.
tarihlerinde
nunda, ilgili tüm kurum/kurulularla i-
Danimarka’nın Kopenhag kentinde ger-
birlii içerisinde oluturulan ve ülkemiz
Dier taraftan, uluslararası iklim deiikli-
çekletirilecek Taraflar Konferansı (COP
önceliklerini tanımlayan “Ulusal klim
i müzakerelerinin genel gidiatına baktıımız
15), ülkemiz açısından son derece önem-
Deiiklii Stratejisi” Babakanlık Yük-
zaman gelimi ülkelerin iklim deiiklii ile
li olup, anılan konferansa bakanlıımızın
sek Planlama Kurulu’nun onayından
mücadele kapsamında ileriye dönük bir takım
bir heyetle katılımının salanması plan-
sonra çevirisi yapılarak basımı yapılacak
hedefler ortaya koydukları, gelimekte olan ül-
lanmaktadır.
ve Kopenhag’da tanıtımı yapılacaktır.
kelerin ise müzakerelerde artan baskıya karı
07–18
Aralık
2009
iklim deiiklii stratejilerini açıkladıklarını
K
yoto Protokolü, küresel ısın-
Sözlemeye göre;
ma ve iklim deiiklii konu-
•Atmosfere salınan sera gazı miktarı
sunda mücadeleyi salama-
% 5’e çekilecek,
görüyoruz.
Kyoto Protokolü’ne taraf bazı ülkeler,
2012 sonrası rejimdeki azaltım hedeflerini
ya yönelik uluslararası tek çerçevedir.
•Endüstriden, motorlu taıtlardan,
açıklamılardır. Gelimi ülkeler, gelimekte
Birlemi Milletler klim Deiiklii
ısıtmadan kaynaklanan sera gazı mikta-
olan ülkelerin de sorumluluk almalarını iste-
Çerçeve Sözlemesi içinde imzalan-
rını azaltmaya yönelik mevzuat yeniden
mektedirler.
mıtır. Bu protokolü imzalayan ülkeler,
düzenlenecek,
Türkiye ise söz konusu müzakereye
karbondioksit ve sera etkisine neden
•Daha az enerji ile ısınma, daha az
olan dier be gazın salınımını azalt-
enerji tüketen araçlarla uzun yol alma,
• Halen sanayilemeye devam eden,
maya veya bunu yapamıyorlarsa salı-
daha az enerji tüketen teknoloji sistem-
•Sera gazı sınırlaması (artıtan azaltım) ya-
nım ticareti yoluyla haklarını arttırmaya
lerini endüstriye yerletirme salana-
söz vermilerdir. Protokol, ülkelerin
atmosfere saldıkları karbon miktarını
1990 yılındaki düzeylere düürmelerini
gerekli kılmaktadır. 1997’de imzalanan protokol, 2005’te yürürlüe girebilmitir. Çünkü, protokolün yürürlüe
girebilmesi için onaylayan ülkelerin
1990’daki emisyonlarının (atmosfere
saldıkları karbon miktarının) yeryüzün-
cak, ulaımda, çöp depolamada çevrecilik temel ilke olacak,
ilikin yaptıı bildirimlerde;
pabilecek,
•Ulusal
uygun
azaltım
eylemlerini
(NAMA) uygulamaya koymayı hedefleyen,
•Atmosfere bırakılan metan ve kar-
•Düük karbonlu kalkınma stratejisi ile
bon dioksit oranının düürülmesi için
kalkınmayı hedefleyen, bir ülke olarak kendini
alternatif enerji kaynaklarına yöneline-
tanımlamıtır.
cek,
•Fosil yakıtlar yerine örnein bio dizel yakıt kullanılacak,
Buna yönelik; 28 Temmuz 2009 tarihinde
ilgili kurum temsilcilerinin katılımı ile bakanlıımızda gerçekletirilen DDK toplantısında;
•Çimento, demir-çelik ve kireç fab-
2007 yılında BMDÇS sekretaryasına gönde-
ması gerekmekteydi ve bu orana ancak
rikaları gibi yüksek enerji tüketen ilet-
rilen klim Deiiklii I. Ulusal Bildirimi’nde
8 yılın sonunda Rusya’nın katılımıyla
melerde atık ilemleri yeniden düzenle-
yer alan, 2020 yılına kadar sera gazı emisyon-
ulaılabilmitir.
necek,
larının artı oranının alınacak önlemlerle sı-
deki toplam emisyonun % 55’ini bul-
Kyoto Protokolü’ne katılım: mza-
•Termik santrallerde daha az karbon
nırlandırılmak suretiyle; 2020 yılı toplam sera
layanlar, imzalama sürecinde olanlar,
çıkartan sistemler, teknolojiler devreye
gazı emisyonun artı oranından % 11 azaltım
imzalayan fakat anlamayı reddedenler
sokulacak,
yapılmasına yönelik yaklaımın benimsenme-
•Güne enerjisinin önü açılacak,
sine ve bu yaklaımın 2012 sonrası uluslara-
Kyoto Protokolü u anda yeryüzün-
nükleer enerjide karbon sıfır olduu için
rası iklim deiiklii müzakerelerinde, mü-
deki 160 ülkeyi ve sera gazı salınımla-
dünyada bu enerji ön plana çıkarılacak,
zakere heyeti tarafından kullanılmasına karar
rının % 55’inden fazlasını kapsamakta-
•Fazla yakıt tüketen ve fazla karbon
ve imzalamayanlardan olumaktadır.
dır.
verilmitir.
üretenden daha fazla vergi alınacaktır.
23
klim deiiklii, Kyoto Protokolü ve Türkiye
Türkiye’deki mevcut
durum;
Türkiye’nin 1990 yılı toplam sera gazı
emisyon miktarı 170 milyon ton CO2 edeeri iken 2007 yılında bu deer 372 milyon
ton CO2 edeeri olarak gerçeklemitir.
Sera gazı yutak alanlarına bakıldıında,
1990 yılında 44 milyon ton CO2 edeeri
sera gazı emisyonu yutak alanları tarafından yutulmu olup, 2007 yılında bu deer
yaklaık 77 milyon ton CO2 e deeri olarak gerçeklemitir.
Türkiye; OECD ve BMDÇS EK-I ülkeleri arasında; kii baı sera gazı emisyon,
kümülatif emisyon ve kii baı birincil
enerji tüketimi miktarında en düük deere
sahiptir.
Türkiye’nin 2007 yılı kii baı sera gazı
emisyonu deeri 5,3 ton CO2 edeerdir.
Aynı dönemde OECD kii baı emisyonu
ortalama 15,0 ton CO2 ve Avrupa Birliine üye 27 ülkede ortalama 10,2 ton CO2 e
deeridir.
Türkiye, kii baı sera gazı emisyonları açısından, BMDÇS ülkelerinin tamamından, ayrıca Meksika, Brezilya, Güney
Kore ve Arjantin gibi ekonomileri hızla
gelimekte olan ve ekonomik yapıları bize
çok benzeyen dı ülkelerden de daha düük
bir deere sahiptir.
Türkiye’nin gelimekte olan bir ülke
olması, artan nüfusu, hızla büyüyen ekonomisi, artan enerji talebi düünüldüünde
sera gazı emisyonlarının ileriki dönemde
de artı gösterecei aikârdır. Ancak; Türkiye bir taraftan sera gazı emisyonlarının
azaltılmasını hedeflerken, dier taraftan
sürdürülebilir kalkınma ilkesi çerçevesinde ekonomik kalkınmasını devam ettirme
kararlılıındadır.
Her ne kadar ülkemizin sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik bir mükellefiyeti olmasa da, bu yönde politika,
mevzuat, kurumsal yapılanma ve tedbirler
çerçevesinde önemli hamleler gerçekletirmitir.
24
Bu çalımalar aaıda kısaca
özetlenmitir.
• Bata Çevre Kanunu olmak üzere
bütün mevzuat ve uygulamalarda AB’nin
genel çevre politikalarını da ön planda tutarak; “kirlilik kontrolü kavramı” yerine
kirliliin kaynaında önlenmesi, atıkların
en aza indirilmesi, en iyi teknik ve teknolojiler ile enerjinin verimli kullanılması, izleme denetim sisteminin etkin uygulanması
ve kirleten öder prensibinin uygulanmasını
hedeflemitir.
• Kirletici kaynakların emisyonlarının
azaltılmasında ciddi mesafeler alınmıtır.
• Bakanlıımız bünyesinde iklim ile
ilgili ayrı bir Daire Bakanlıı kurulması
çalımaları balatılmıtır.
Enerji sektöründe
• 2005 yılında “Yenilenebilir Enerji Kanunu” çıkarılmıtır. 2007 yılında, takriben
200 milyar kwh’lik Türkiye tüketiminin
35,8 milyar kwh’lik bölümü hidrolik santrallerden karılanmıtır.
• 1990 ila 2004 yılları arasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı 23,23
milyar kwh’dan 46,23 kwh’ya yükselmi
yani iki kat artmıtır.
• 2007 yılında enerji verimlilii kanunu
çıkarılmı ve enerji tasarrufuna önem verilmitir. Enerji verimliliinin arttırılmasına
yönelik uygulamalarla, 2020 yılında 222
mtep olması beklenen tüketimin en az 30
mtep’lik (milyon ton e deer petrol) bölümü, sanayide, binalarda, ulaımda ve enerji
sektöründe tasarruf edilebilecek ve böylece
yaklaık 75 milyon ton karbondioksit emisyonu önlenebilecektir.
• Çimento ve demir çelik tesisleri olmak üzere enerji verimliliinin arttırılması,
daha kaliteli yakıtların ve alternatif yakıtların (lpg ve etanol) kullanımı yönünde çalımalar balatılmıtır.
Atık sektörü
• 2009 yılı itibariyle, 3.225 belediyenin
611 tanesini kapsayan düzenli depolama tesisleri kurulmutur
• 2003 yılında 15 düzenli depolama tesisi ile 23 milyon nüfusa hizmet verilirken;
2008 de 38 adet tesisle 31 milyon nüfusa
hizmet verilmektedir.
• Atık sektörüne yönelik olarak, öncelikle atıkların kaynaında azaltılması, geri
kazanılması, düzenli depolanması ve oluan deponi gazının enerjiye dönütürülmesi
çalımaları yaygınlatırılmaktadır.
Ormancılık
• 2008–2012 yılları arasında toplam 2,3
milyon hektar alanın yani Trakya bölgesi
kadar bir alanın aaçlandırılması ve böylece yutak alan kapasitesinin arttırılması
hedeflenmektedir.
Ulatırma sektöründe
• Araçlarda kullanılan yakıt kalitesinin
iyiletirilmesi ve alternatif yakıtların kullanılması yönünde önemli adımlar atılmıtır.
• Yeni teknoloji ürünü motorlara sahip
taıtların kullanılması ve eski araçların trafikten çekilmesi politikaları benimsenmitir.
• Büyük ehirlerde toplu taımacılıın
teviki için metro ve hafif raylı sistemlerin
kullanımının hızla yaygınlatırılması çalımalarına hız verilmitir.
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
• Çok büyük bir ulatırma projesi olan
samında 2006 yılında, kamuoyunun bil-
lımalar Raporu”- Bakanlıımızca Eylül
ve yılda 130 bin ton sera gazı emisyonu
gilendirilmesi
2008’de hazırlanmıtır.
azaltımı yapması beklenen stanbul Boa-
yönelik, Türkiye’de klim Deiiklii
• “Türkiye’nin klim Deiikliine Uyum
zı Marmaray Tüp Geçit Projesinin 2010
Politikalarının Tanıtılması Projesi, Çevre
Kapasitesinin Artırılması Projesi” Birlemi
yılında tamamlanacaktır.
ve Orman Bakanlıı ve Bölgesel Çevre
Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve
Merkezi (REC) Türkiye Ofisi ile ibirlii
Bakanlıımız arasında balatılmıtır.
Türkiye küresel sorumluluk çerçevesinde iklim deiiklii ile mücadele ko-
ve
bilinçlendirilmesine
Ocak 2008 tarihinde tamamlanmıtır.
• “Sektörel Sera Gazı Azaltım Potan-
nusunda görüldüü gibi pek çok çalıma
• Türkiye Büyük Millet Meclisi “Kü-
siyelleri ve Maliyetleri Projesi” Devlet
yapmı ve yapmaya devam edecektir. Ay-
resel Isınmanın Etkileri ve Su Kaynakla-
Planlama Tekilatı Müstearlıı tarafın-
rıca bakanlıımız, ilgili kurumlarla ibir-
rının Sürdürülebilir Yönetimi Aratırma
dan balatılmıtır. (Ocak 2009)
lii içerisinde iklim deiiklii konusunda
Komisyonu Raporu” Nisan 2008’de ha-
pek çok önemli proje balatmıtır.
zırlanmıtır.
• “klim Deiiklii Eylem Planı Projesi” – UNDP ve Bakanlıımız tarafından
balatılmıtır. (2009)
• klim Deiiklii I. Ulusal Bildiri-
• “Kyoto Protokolü Esneklik Meka-
mi hazırlanmı ve Ocak 2007 tarihinde
nizmaları ve Dier Uluslararası Emisyon
• “Türkiye’nin Uluslararası klim De-
BMDÇS Sekretaryası’na gönderilmitir.
Ticareti Sistemleri” Özel htisas Komis-
iiklii Müzakerelerine Etkin Katılımı
Ayrıca, Türkiye’nin 1990–2007 yılları
yonu Raporu ilgili sektör uzmanlarınca
ve Gönüllü Karbon Piyasalarına Yönelik
arası Sera Gazı Emisyon miktarı hesap-
Eylül 2008 tarihinde hazırlanmı ve Ba-
Kapasitesinin
lanmı ve Sekretarya’ya iletilmitir.
kanlıımıza sunulmutur.
Bakanlıımız, DPT, UNDP ortaklıında
• Avrupa Birlii LIFE Programı kap-
• “klim Deiiklii ve Yapılan Ça-
Gelitirilmesi
Projesi”-
Ocak 2009 tarihinde balatılmıtır.
Elektrikli Bisiklet Yok Satıyor
Hollanda’da 89 bin, Almanya’da ise 60 bin adet
satld.
Hibrid bir aracn çalma sisteminin esas
alnd bisikletler, 40 kilometre hz yapyor. 2
kiiyle 30 kilometre hza ulayor. Genellikle
600 wattlk akülerle çalan bu araçlar, bir defalk arjla 40 kilometre yol alabiliyor. Ancak ‘yo-
Elektrikli Bisiklet
Çevreci ve alternatif tat kimlii ile ön plana çkan ve trafik sorununa farkl çözüm getiren
elektrikli bisiklet büyük ilgi görüyor.
Geçen yl Çin’den ithal edilen 9 bin elektrikli
bisikletin tamam satld. Krize ramen bu yl da
satlar oldukça iyi. Türk insann bu ürünleri benimsediini belirten firma temsilcileri, elektrikli
bisikletin kullanmnn daha da yaygnlaacan
kaydetti.
Bir kaç yl önce ‘çevre dostu’ tat olarak
piyasaya sürülen elektrikli bisikletler, imdilerde
en fazla kullanlan araçlardan biri haline geldi.
ehir içinde kullanma uygun olarak gelitirilen elektrikli bisikletler yolda giden araçlarn
gerisinde kalmyor. Elektrikli bisikletin gelecein ulam arac olduunu belirten firma temsilcileri, trafik sorunu ve akaryakt maliyetlerinin
bu araçlara olan ilginin temel nedeni olduunu
kaydediyor.
2008 ylnda 9 bin adet ithal edilen elektrikli
bisikletin tamam satld.
Elektrikli bisikletler, 7 marka ile Türkiye pazarnda boy gösteriyor. Bu ürünlerin kullanm
dünyada da artyor. Amerika’da son 3 ylda 20
bin elektrikli bisiklet satld.
Avrupa’da birkaç yldr yaygn olarak kullanlan elektrikli bisikletlerden 2007 ylnda
kular da rahat çkaym’ diyorsanz anzmanl
ya da pedall olann almakta fayda var.
Otoyollar ve çevre yollar dnda güvenli
bir ekilde kullanlabiliyor. Egzozu olmad için
çevreye zarar vermeyen ve ayn zamanda gürültü kirliliini de önleyen bu bisikletler, özellikle
tatil mekânlar ve düz yollarda yüksek performans sunuyor.
arj bittiinde pedal çevirerek hareket
ettirilebilen modelleri de bulunan elektrikli bisikletlerin yolda kalma sorunu yok. Genellikle
fazla hz yapmamas ve çevre dostu olmas
nedeniyle tercih ediliyor. Ancak Karayollar
Yönetmelii’nde yaplan deiiklikle artk plakas ve ruhsat olmayan elektrikli bisikletlerin
ülkeye giriine izin verilmiyor.
Fiyatlar 1.000 -2.300 TL arasnda deien bu araçlarn bir sorunu da servis ve yedek
parça imkannn snrl oluu. thalatç firmalar,
kullanmdaki yükselie paralel olarak bayi ve
servis imkânlarn hzla artryor.
Yaklak 14 aydr elektrikli bisiklet kullanan
brahim Bac, halinden memnun. e bisikletiyle gidip gelen Bac, günlük 3 TL dolmu
parasndan kurtulduunu kaydetti. Bac, bu
sayede bisikletin kendini bir ylda amorti ettiini
belirtti.
25
Dr. rfan UYSAL
Su Ürünleri Yük. Müh.
Doa Koruma ve Milli
Parklar Genel Müdürlüü
Denizlerimizdeki
Yabancı Türler ve
Biyolojik stila
Türkiye iki yarımadadan (Anadolu ve Trakya) oluan bir ülkedir ve Türk Boazlar
Sistemi (stanbul ve Çanakkale Boazı, Marmara Denizi) dahil kıyı uzunluu yaklaık
8.500 km civarındadır. Türkiye’yi çevreleyen denizlerin farklı özelliklere sahip olması
içinde bulundurduu biyoçeitliliin de farklılamasını salamıtır. Türkiye denizleri
içinde en yüksek tuzluluk ve sıcaklık oranına sahip olan Akdeniz, tür çeitlilii
bakımından zengindir. Yabancı türler, genetik, tür ve ekosistem çeitliliini olumsuz
etkilemektedir. Dolayısıyla bu yabancı türlerin ekolojik, ekonomik etkileri ile insan
salıı üzerinde ciddi olumsuz etkileri bulunmaktadır. Özellikle Süvey Kanalı’nın
1869 yılında açılmasından sonra indo-Pasifik kökenli birçok tür (yaklaık 300 Tropikal
indo-Pasifik tür) Dou Akdeniz’in oligotrofik sularına gelmitir. Akdeniz’de katil
yosun olarak ta bilinen Caulerpa taxifolia türü yayılmacı bir yabancı tür olup, Akdeniz
biyoçeitliliini olumsuz etkilerken, Karadeniz’de de gemilerin balast sularıyla gelen
bir taraklı denizanası türü olan Mnemiopsis leidyi hem Karadeniz’in biyoçeitliliini
hem de balıkçılıını olumsuz ekilde etkilemektedir.
Yabanc Tür ve stilac Yabanc
Tür Nedir?
stilacı yabancı türler, küresel olarak biyoçeitlilik üzerine en büyük tehditlerden biridir.
Çok ciddi olarak ekonomik, çevresel ve salık
üzerine olumsuz etkilere neden olabilirler. Sonuçta,
kalkınmayı büyük ölçüde engelleyebilir. Deniz ve
kıyı bölgelerde istilacı türler karasal kökenli deniz
kirlilii, deniz canlılarının aırı avlanılması ve fiziki tahrifat deniz habitatlarının bozulmasıyla beraber
dünya denizleri üzerine en önemli dört büyük tehditten biridir.
Yabancı Tür: Doal olarak bir yerde, alanda veya
bölgede olmayan bilerek veya bilmeyerek tanıtırılan türdür.
stilacı Yabancı Tür: Çevreye, dier türlere, ekonomiye veya insan salıına zarar verebilme potansiyeline sahip yabancı türlerdir. Biyoçeitlilik
26
Çevre ve nsan Eylül 2009
^
^
^
Sözlemesi’ndeki tanımlamaya göre; yer-
nizmalardır. Bir örnek vermek gere-
lemesi ve istilasıyla ekonomik veya çevre-
kirse, gemi taımacılıı bir yabancı
sel zararlar vererek ekosistemleri, habitat-
türün geli yolunu geminin içindeki
ları veya türleri tehdit eden yabancı türdür.
balast suyu veya kargo ise taıyıcıları
ifade eder.
ni ve türleri tehdit etmekte hatta bir ülkenin
kalkınmasını bile engelleyebilmektedir.
stila safhası 3 aamadan oluur;
1- Türün tanıtırılması,
2- Türün yerlemesi ve
3- Türün istilası
Bilerek veya bilmeyerek tanıtırılan istilacı yabancı türler, ıık, sıcaklık, tuzluluk,
besleyici elementler vb. çevresel artlar uygun olduunda yaamlarını devam ettirirler
ve baarıyla üreyebiliriler. Bir yere, alana
veya bölgeye yerleen bu türler daha sonra
birkaç günden hatta onlarca yılları bulan
istilası balar.
Yabancı türlerin geli yolları: Bilerek
veya bilmeyerek yeni bir bölgeye tanıtırılan yabancı türün uçak, gemi veya insan
gibi araçlarla, akuakültür, balıkçılık gemicilik veya akvaryum ticareti gibi belirli
amaç veya aktivitelerle geli yollarını ifade
eder.
Yabancı türlerin taınma mekanizmaları: Taıyıcılar ise her geli yolu içinde
spesifik transfer için daha spesifik meka-
Denizlerimizdeki
Yabanc Türler ve Deniz
Biyoçeitliliine Etkileri
Türkiye denizlerinde 133 familyaya ait toplam 448 tür balık yaamaktadır. Bunların 151’i Karadeniz’de,
249’u Marmara Denizi’nde, 389’u Ege
Denizi’nde ve 388 tür balık ta Akdeniz’de
yaamaktadır.
Türkiye denizlerindeki yabancı türlerin
sayısı da 11 sistematik gruba ait toplam 263
olup bu sayı artmaya devam etmektedir. Bu
yabancı türlerin 85’i kabuklu, 51’i eklembacaklı, 43’ü balık ve 39’u fitobentos olup,
bunların 20’si Karadeniz’de, 48’i Marmara
Denizi’nde, 98’i Ege Denizi’nde ve 202’si
de Akdeniz’de tespit edilmitir. 178 adet
yabancı türler Lessepsiyan göçle gelmesine
karın, 48 tür gemi taımacılıı vasıtasıyla
karasularımıza girmitir.
Yabancı türler hibrizidasyon, patojenlerin hızlı yayılması ve/veya besin kaynaklarının paylaımı nedenlerinden dolayı yerli
tür populasyonları olumsuz etkilemektedir.
Hibrizidasyon, kısır hibridlerle sonuçlanabilir ve bu da doan yavruların
çounluunu hibritler oluturduu zaman yerli populasyonlarının
azalmasına yol açar. Genetik kirlenme yerli türlerin bütünlüünü
de tehdit eder. Buna bir örnek
vermek gerekirse; Avrupa’da yabancı tür samon balıı ile yerli tür
doal alabalıktan doan yavrular
kısır olmaktadır. Bu kısır yavrular
da yerli tür populasyonların büyümesini azaltmaktadır.
Yabancı türler beraberinde
patojen ve parazitleri de getirmektedir. Patojenler yerli türler
üzerinde yıkıcı etki yapmaktadır.
Örnein, Avrupa’da yabancı tür
olan Japon yılan balıı’ndan parazit ve patojenlerin geçmesiyle
yerli tür olan yılan balıı yüzme
Mnemiopsis Leidyi
Birçok problemlere neden olan bir türün
istilası veya igalcilii, deniz ekosistemleri
kesesinde iplik kurtları görülmütür.
Avcı yabancı bir tür yerli türün bulunlun
duu ortama baarılı bir ekilde yerletikten sonra doal olarak yerli tür üzerinde
bir tehdit oluturacak ve avcı veya avcı
olmayan yerli türün beslenme kaynaklarına
ortak olacaktır. Buna taraklı denizanasını
örnek verebiliriz.
Denizanası: Esasen Kuzey Amerika
kıyılarında yaayan bir türdür. Özellikle
1980’li yılların sonunda gemilerin balast
suları ve dier faktörler ile Karadeniz’e gelen ve 1982 yılında ilk defa görülen jelimsi
zooplankton Mnemiopsis leidyi yüksek biyokütle artıları göstermi, özellikle balıkçılık düzeyinde ani krizler yaanmasına neden olmutur. Büyüklüü en çok 100-120
mm olan M. leidyi türünün zooplankton
üzerinden beslenmesi plankton komunitelerinin yapısında çok etkili deiimleri
beraberinde getirmi balık yumurta ve larvasını da içeren zooplankton bolluk ve biyokütlesinde azalmaya neden olmutur. Bu
nedenle M. leidyi Karadeniz’de ekonomik
öneme sahip hamsi gibi ekonomik öneme
sahip balık stoklarındaki azalmanın önemli
bir nedeni olarak gösterilmektedir.
Denizanası’nın hamsi yavruları üzerinden beslenmesi ve ortak besin rekabeti
nedeniyle hamsinin azalmasıyla birlikte de,
hamsi üzerinden beslenen mezgit, uskumru, kalkan ve palamut gibi balık türleri de
azalmaya baladı.
Ekim 1997’de Karadeniz’de Bulgaristan kıyılarında görülen ve bir tür taraklı denizanası olan Beroe ovata balıklar ve
küçük zooplanktonlarla beslenmek yerine Mnemiopsis üzerinden beslenmesiyle
Mnemiopsis’in aırı üremesi engellenmi
27
^
^
^
ve zooplankton sayısında bir artı gözlenmitir.
Denizanası türünün kazara Karadeniz’e
girii bölgedeki açık deniz balıkçılıının
çökmesine neden olmutur. Balıkçılıktaki
aırı avlanmanın ortaya çıkarmı olduu
[açık denizdeki balık biyokütle miktarının dümesi + plankton yiyici balıkların
azalması olarak gözlenen] pekitirici etki;
‘Mnemiopsis leydyi’nin uygun koullar
bularak, varlıını artırmasına neden olmutur. Bunun bir sonucu olarak; ‘mezozooplankton’ ve ‘ichthyoplankton’ türlerinin çeitliliinde ve varlıında bir azalma
görülmütür.
Japon Denizi’nden gemilerin balast sularıyla gelen deniz salyangozu Karadeniz’de
ilk defa 1947 yılında Rusya sularında, Türkiye karasularında ise 1962 yılında Trabzon kıyılarında görülmütür. 1966 yılında
Marmara Denizi’nde, 1969 yılında ise Ege
Denizi Çaltıburnu kıyılarında tespit edilmitir. 13-14 cm’ye kadar büyüyebilen bu
tür, 90 m derinlie kadar kumlu, çamurlu,
algli zeminler ve midye fasiyesleri civarında yaarlar.
Midye, istiridye ve dier yumuakçalarla beslenen deniz salyangozu, midye ve istiridye stoklarının azalmasına neden olmu,
dolayısıyla midye ve istiridye ile beslenen
balık stoklarını da olumsuz etkilemitir.
Dümanının bulunmaması nedeniyle bu tür
aırı çoalmıtır. Ancak aırı çoalan bu tür
balıkçılar tarafından avlanarak alternatif bir
gelir kaynaı olmutur.
Küreselleme sayesinde insanolunun
giderek daha çok hareket halinde olması
çeitli canlıların bir ekosistemden dierine
geçme ve orada yerleme hızları radikal
bir biçimde artmıtır. Özellikle gemi trafiindeki artı bu istilacı yabancı türlerin
bir bölgeden dier bölgeye hızla geçmesini
kolaylatırmıtır. Yabancı türlerin sayısı ve
hızındaki artı böyle sürerse ve ekolojik,
ekonomik etkileri ile insan salıı üzerin-
de olumsuz etkileri olan yabancı türler 21.
yüzyılın en önemli ekolojik konularından
biri olacaktır.
Süvey kanalının açılması ve alıcı ortamın biyolojik çeitlilik yönünden fakirlii
yeni türlerin yerleimini kolaylatırmıtır.
Akdeniz’de yabancı bitki ve hayvan türlerinin geliimi oldukça hızlı olup, uzmanlar
bu hızla devam ederse yirmibirinci asrın
ortalarında Akdeniz’deki yabancı deniz
bitkisi türlerinin sayısının yerli türleri geçecei endiesini taımaktadır. Küresel
ısınmanın etkisiyle Akdeniz’e özgü türlerin
yok olacaı, yerini Kızıldeniz canlılarına
bırakacaı ve Karadeniz’inde giderek Akdenizleecei dolayısıyla balık stoklarının
zarar görmesi nedeniylede ticari balıkçılıın zarar görecei kaçınılmazdır.
Kaynaklar
Bülteni, 7:3.
-CRK, ve AKÇALI, B., 2002. Denizel Ortama Yabancı Türlerin Taınıp Yerlemesi: Biyolojik galin
Kontrolü, Hukuksal, Ekolojik ve Ekonomik Yönleri. E.U.
Journal of Fisheries & Aquatic Sciences, Cilt/Volume 19,
Sayı/Issue (3-4): 507 – 527.
-M. E. ÇINAR, M. BILECENOLU, B. ÖZTÜRK, T.
KATAGAN ve V. AYSEL: Alien species on the coasts
of Turkey, Mediterranean Marine Science, Volume 6/2,
2005, 119-146.
-ÖZDEMR, G. ve CEYLAN, B. 2007. Biyolojik stila ve
Karadeniz’deki stilacı Türler. SÜMAE Yunus Aratırma
-Vadim E. Panov, Stephan Gollasch, Boris Alexandrov,
Sonuç
Kestutis Arbaciauskas, Michal Grabowski, Frances Lucy,
Dan Minchin, Sergej Olenin, Momir Paunovi, Mikhail
Son. 2009. New electronic journal “Aquatic Invasions”:
an important part of the developing European early warning system on aquatic invasive species. (Assessing Large
Scale Environmental Risks for Biodiversity with Tested
Methods. New electronic journal “Aquatic Invasions”: an
important part of the developing European early warning
system on aquatic invasive species). pp.8.
Bulaık Makinesinin Kapalı
Ortam Hava Kirliliine Katkısı
M.Tamer ÇOBANOLU
T
eksas Üniversitesi Çevre mühendislii,
duların ve bulaık makinesinin kapalı ortam hava kirliini arttırdıını belirten bir
yayın hazırladı. Musluk suyu, belli oranda ya partikülleri, radon gibi tehlikeli kimyasallar, klorlama
sonrası oluan yan ürünler içerir ve bu maddeler
musluk suyundan havaya karıırlar.
Dr. Richard Corsi liderliindeki mühendislerden oluan ekip, ev temizlik malzemeleri, bulaık
makinesi, çamaır makinesi, du ve küvette birçok
deney yapıldı. Deneyler süresince, uygulamada da
su kullanıldı ve kullanılan malzemedeki kimyasal28
ların kapalı ortama taındıı, aratırma grubu tarafından tespit edildi.
Corsi, klorlamanın su temini sistemlerinde, patojen organizmalardan korumak
için yapılan yararlı bir süreç olmasına
ramen bu sürecin az miktarda da olsa da
potansiyel olarak tehlikeli kimyasal olumasına sebep olduunu belirtti. Ek olarak,
bu maddelerin nefes alma yolu ile alınan
miktarı, su içme yolu ile alınan miktar kadar veya daha fazla olabilir.
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
Yavrularına Su Taıyan Çöl Tavukları
D
Bazı ku türlerinde yetikinler yavrularına suyu kursaklarında taıyarak getirirler; fakat erkek çöl tavuu suyu çok
uzak bir mesafeden getirmek zorundadır ve bu nedenle kursaında taıyabilecei suyun tamamına, yaptıı uzun yolculuk
sırasında kendisinin ihtiyacı vardır. Aksi takdirde yaamını
sürdüremez. Ancak su taımak için esiz bir fiziksel özellie
sahiptir. Kuun gösündeki ve alt kısmındaki tüyler, iç yüzeyde ince bir lif katmanıyla kaplıdır.
Bir su birikintisine ulaan ku, altını kuma ve toza sürter,
böylece tüylerini temizledii sırada kalmı olabilecek suyu
tutmayı engelleyici yalardan kurtulmu olur. Sonra suyun
kenarına gider. Önce kendi susuzluunu giderir. Sonra suyun
içine girer, kanat ve kuyruunu havaya kaldırarak vücudunu
Bulaık makineleri, yıkama ilemini tamamladıktan sonra
Çöl Tavuu
oada, tüm canlıların sahip oldukları fiziksel özellikler, yaadıkları ortamla son derece uyumludur. Bunun
bir örnei de çöl tavuklarıdır. Çöl tavuklarının belli
bir yerleim yerleri yoktur. Yumurtlama zamanı yaklatıında
kumun sı bir yerine çounlukla 3 yumurta bırakırlar. Yavrular yumurtadan çıkar çıkmaz, yuvadan ayrılırlar ve kendileri
için yiyecek olarak tohum toplamaya balarlar. Yiyeceklerini
kendi balarına bulabilirler ancak uçamadıkları için su ihtiyaçlarını gideremezler. Dolayısıyla su onlara getirilmelidir ve
bu görevi erkek üstlenir.
ileri geri hareket ettirir; böylece tüm tüyleri tamamen ıslanslanmı olur. Tüylerin üstündeki ince lif katmanı bir sünger gibi
suyu çeker.
Tüyleriyle vücudu arasında taıdıı sıvı yük, buharlamaya karı sıkı koruma altındadır. Fakat yine de 20 milden fazla
uçması gerektii takdirde, taıdıı suyun bir kısmı buharlaır.
Ku nihayet kumda tohum arayan yavrularının yanına ulatıında, yavrular ona doru koarlar. Baba çöl tavuu vücudunu yukarı kaldırdıında, yavrular da sanki süt emen memeliler gibi suyu babalarının vücudundan içerler. Yavruları tüm
suyu emdikten sonra ku tekrar kumun üzerine sürtünerek
kendini kurutur.
düzenlemeler gerektiini belirtti:
önemli miktarda kimyasal kullanılan sudan havaya geçmektedir.
* Genel olarak, insanlar dı ortam hava kirlilii konusunda
Corsi ayrıca, çamaır makineleri ve bulaık makineleri klorlu aar-
daha bilgilidir. nsanlar ortam hava kirlilii konusuda eitilmeli ve
tıcı ve deterjanlar kullanmasından dolayı, klorlu kimyasallara ma-
kendi sorunlarını çözmelidir.
ruz kalma ve bu maddelerin buharlaması artar.
ABD Çevre Koruma Ajansı, bu maddelerin öncelikli olarak
beslenme yoluyla vücuda alındıı düünülerek, kimyasallara maruz kalma ve sebep olacaı salık risklerini aratırmaktadır.
Son 6 yılda yapılan aratırmalarda, tehlikeli ve uçucu kirleticilerin açık/kapalı ortam konsantrasyonlarını kararlatırmıtır. Corsi,
* Evler, okullar ve i ortamlarında oluan tehlikeli hava kirleticilerinin kaynaklarının daha iyi anlaılması konusunda daha fazla
aratırma yapılmalıdır.
* Sonuçta, iç ortam hava kirlilii hakkında, toplumun eitimi
ve çevre dostu üretim ve tüketim malzemelerinin satılması yoluyla
ev ortamında toksik maddelere maruz kalma riski azaltılabilir.
“yapılan her çalımada, Amerika’nın en kirli ehirlerinde bile, ka-
* Sudan buharlama söz konusu olduunda, su kullanımı süre-
palı ortam konsantrasyonları açık ortam deerlerinden fazla bulun-
since ortamın iyi havalandırılması salanmalıdır. Örnein, du alır-
du.” diyerek aratırma sonuçlarını ortaya koydu.
ken banyo havalandırılır ve cam açık bırakılabilir, su kaynatılırken
Bu yüzyılın ikinci yarısındaki eilimler, kapalı hava kalitesini
olumsuz etkilemitir. Garajlar, otomobil egzoz gazları ve kimyasal
aspiratör açılabilir vb.
* Corsi, insanların öncelikle sorunu anlamaları gerektiini be-
buharların eve girmesine sebep olmaktadır. Enerji krizi nedeniyle,
lirterek bir sonraki adım olarak insanların kendilerini korumak ve
evlerin yalıtımlı olması, kirleticilerin iç ortamda olumasına sebep
çözüm bulmak için önlem alabileceklerini belirtti.
olan bir baka sebeptir. Corsi, bu konuda sorunun çözümü için bazı
http://www.engr.utexas.edu/. ScienceDaily
29
Dr. Neat ERKAN
Orman Yüksek Mühendisi,
Batı Akdeniz Ormancılık
Aratırma Müdürlüü
Antalya
Siz Sorun
Aaçlar Söylesin
Dendroklimatoloji bilimi, istenilen belli bir bölge için elimizde bulunmayan
geçmi yıllara ait yaı ve sıcaklık gibi iklim verilerinin kestirilmesini amaçlar.
Bu veriler geçmie dönük iklim olaylarının belli güvenirlikte örenilmesine
ve gelecee ilikin planların daha salıklı yapılmasına olanak salar. Özellikle
doal kaynak yönetimi ve planlamasında iklim koullarının uzun dönemdeki
deiimlerinin bilinmesi önem taır.
A
aç yıllık halka geniliklerinden faydalanılarak tarih belirleme olarak tanımlanabilecek olan dendrokronoloji, geçen
yüzyılda gelien ve deiik alanlarda kullanılan bir
bilim dalıdır. lgilendii alana göre dendroekoloji,
dendrohidroloji, dendroklimatoloji ve dendroarkeoloji gibi alt bilim dallarına ayrılmaktadır. Burada
dendroklimatoloji konusundan bahsedilecektir.
Aaç Halkalarını nceleyen Örenciler
Dendroklimatoloji, aaç yıllık halka kalınlıkları
ile iklim koulları arasındaki ilikileri inceleyen bir
bilim dalıdır. Aaçlar genellikle (istisnaları bir tarafa bırakılırsa) her yıl bir halka oluturacak ekilde
çap büyümesi ve belli miktarda da boy büyümesi
yaparlar. Büyüme faaliyetinin bütün yıl boyunca
sürdüü tropik bölgelerdeki aaçlar ile bazı angi-
30
ospermlerde her yıl oluan yıllık halkalar gözle ayırt
edilebilecek kadar belirgin deildir. Bunların dıındaki
aaçların ilkbahar ve yaz odunu renk farklılamasından
dolayı yıllık halkalar ayırt edilebilmekte ve kalınlıkları
da ölçülebilmektedir. Yandaki resimde tipik bir gimnosperme ait gövde enine kesiti, yıllık halkalar ve kısımları
görülmektedir.
Aaçlarda çap ve boy büyümesi olarak özetlenebilecek olan büyüme olayı, birçok faktörün ortak etkisiyle ortaya çıkan karmaık bir olaydır. Nitekim büyüme
üzerinde bilinmeyen ve ölçülemeyen faktörler bir yana,
etkisi bilinen; aacın genetik yapısı, yetime ortamı verimlilii, iklim koulları, aacın fiziksel özellikleri (çap
ve boy gibi), ya ve komuluk ilikileri gibi faktörlerin
etkileri bile ancak yaklaık olarak hesaplanabilmekte
ve genel baıntılarla ortaya konabilmektedir. Bu faktörlerden birisinin yıllık halka genilii üzerindeki etkisini gözlemleyebilmek için dier faktörlerin etkilerinin
elimine edilmesi gerekmektedir. Dendroklimatoloji ile
iklim koullarının yıllık halka kalınlıı üzerindeki etkisi incelenmekte, bunun için de dier faktörlerin etkileri
elimine edilmektedir.
Ölçülmü aylık ve yıllık ortalama yaı ve sıcaklık
gibi iklim verileri, genellikle 100 yıldan daha gerilere
gidememektedir. Örnein ülkemizde bu tür ölçülmü
meteorolojik veriler ancak bazı merkezler için 70 yıl
kadar gerilere gidebilmektedir. Bu süre, küçük yerleim
birim ve bölgeleri için birkaç 10 yıldan fazla geçmie
gitmemektedir. Dolayısıyla dendroklimatolojik yöntemlerle ortalama yaı ve sıcaklık gibi iklim verilerinin
mümkün olduu kadar geçmie giderek ortaya konulabilmesi önem taımaktadır.
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
Yaı da sıcaklıa benzer, ancak ters etkiye sahiptir. Rakımın düük olduu yetime ortamlarında sıcaklıın genellikle yüksek olması yaıı kritik faktör pozisyonuna
sokmaktadır. Özellikle yaz kuraklıının
yaandıı yerlerde yaz yamurlarının etkisi
oldukça belirgin hale gelmektedir.
Dendrokronoloji ile geçmie yönelik
iklim verilerini elde etmek için öncelikle
iklim verilerine duyarlı koulların olutuu
özellikle verimsiz ve sı toprak üzerinde
büyümü, yeterince yalı ve en az 15-20
aaçtan oluan bir deneme alanının belirlenmesi gereklidir. Tek bir aaçta görülen
yıllık halkalardaki farklılamanın aynı yıllar için deneme alanındaki dier aaçlar ile
de uyum içinde olması gerekmektedir
Batı Akdeniz Ormancılık Aratırma
Müdürlüü Amerika Birleik Devletleri,
Arizona Üniversitesi Yıllık Halka nceleme Laboratuarı ile ibirlii içinde ve 20012003 yılları arasında yürüterek sonuçlandırdıı “Dendrokronolojik Yöntemle
Güneybatı Anadolu Bölgesi’nde Geçmie
Yönelik lkbahar Yaı Miktarlarının Tespiti” isimli Proje ile Batı Akdeniz Bölgesi
için geçmie yönelik iklim verileri üretilmeye çalıılmıtır. Bunun için bölgede yayılı gösteren karaçam, kızılçam, sedir ve
ardıç türlerinden alınan toplam 10 deneme
alanından toplanan veriler deerlendirilmi
ve 659 yıl kadar geçmie gidilerek iklim
verileri üretilmitir.
Dendrokronolojide geçmie yönelik
iklim verilerini kestirebilmek için öncelikle mevcut kayıtlı iklim verileri ile deneme
alanlarından elde edilen yıllık halka kalınlıkları arasında yeteri derecede ilikinin
si 1 yıl uzunluunda, 5 tanesi 2 yıl uzunluunda, 4 tanesi 3 yıl uzunluunda ve 1
tanesi de 4 yıl uzunluunda (1476-1479)
gerçeklemitir. En kurak yıl 1746 yılında
15,95 mm ile yaanmıtır. Kayıtlı yaı
deerlerine göre ise en kurak ilkbahar 18
mm ile 1935 yılında yaanmıtır. Gözlenen
deerlere bakıldıında 1-2 yıllık kurak periyotlar düzenli bir daılı göstermektedir.
Dier taraftan 3-4 yıllık kuraklık periyotlarının 16. ve 17. yüzyıllarda hiç yaanmadıı anlaılmaktadır.
Aaç Halkaları
Bilindii gibi sıcaklık aaçlarda vejetasyon döneminin balaması ve bitmesini
belirleyen önemli faktörlerden birisidir.
Dier koulların uygun olması durumunda
vejetasyon dönemi uzunluu yıllık halka
kalınlıını da dorudan etkilemektedir. Ancak sıcaklıın bu yalın etkisinden ziyade,
sıcaklık-su ilikileri yıllık halka kalınlıı
üzerinde daha belirgin etkiye sahiptir. Düük rakımlı yetime ortamlarında yaıın
genellikle az olması nedeniyle sıcaklık yaz
kuraklıına neden olup, yıllık halka kalınlıı üzerinde olumsuz etkiye sahip iken,
yüksek rakımlı yetime ortamlarında yaıın ve nispi nemin genellikle yeterli olması
nedeniyle olumlu etkiye sahiptir.
tespit edilmi olması gerekmektedir. Söz
konusu çalımada bölge için kayıtlı verileil
rin en eskisi 1931 yılına kadar gidebilmektedir ve 1931-1998 yılları arası elde edilen
veriler ile yıllık halka kalınlıkları arasındaki iliki incelenmitir.
Bunun için gruplandırılmı deiik
mevsimsel ve aylık kayıtlı meteorolojik
veriler denenmi ve en iyi ilikiyi mayıshaziran dönemi toplam yaı miktarının
gösterdii anlaılmıtır. Kurak ve nemli
yılların tespitine 1339-1998 dönemi için
kestirilmi olan mayıs-haziran toplam yaı deerlerinden faydalanılmıtır. Kuraklık analizi için 53,55 mm olan eik deeri
kullanılmıtır. Bu eik deer 1931-1998
dönemine ilikin gözlenen kayıtlı mayıshaziran ortalama yaı miktarının % 80’i
olarak alınmıtır. Kuraklık iddetleri ve
uzunlukları olasılıklarının hesaplanmasında Monte Carlo simulasyonu kullanılmıtır. Yine nemli dönemlerin analizinde de
1931-1998 yılları arasında gözlenen mayıshaziran toplam yaı deerlerinden faydalanılmı ve bu aylar için ortalama yaıın
% 120’si olan 80,33 mm deeri eik deer
olarak kullanılmıtır
Elde edilen bu sonuçlara göre 13391998 yılları arasında ortalama 4,8 yıl aralıkla gerçekleen 139 defa ilkbahar kuraklıı vuku bulmutur. lkbahar kuraklık
periyotları arasındaki en uzun aralık 18481866 yılları arasında ve 18 yıl olmutur.
139 ilkbahar kuraklık periyodundan 117
En yaılı ilkbahar 1827 yılında 127,85
mm ile yaanmıtır (mayıs+haziran yaı
toplamı). Kayıtlı verilere göre ise 1936
yılı 122 mm ile en yaılı ilkbahar olmutur. Yine kayıtlı veriler 1-2 yıllık yaılı
ilkbahar periyotlarının düzenli daıldıını
göstermektedir (1980’li yılların baı hariç). Daha uzun dönemli yaılı ilkbahar
periyotları 1532-1535 ve 1688-1690 yılları
aralıklarında yaanmıtır.
Yapılan Monte Carlo Simülasyonu sonuçlarına göre ise bölgede 659 yıl boyunca
6 yıl ve daha uzun ilkbahar kuraklıı yaanması olasılıının % 11,6 olduu anlaılmıtır. Nitekim yapılan 1.000 simülasyondan
sadece 11 adedinde 1 defa 6 yıllık kuraklık
gerçeklemitir.
Yaılı periyotlar daha çok 1800’lü yıllardan önce gerçeklemitir. Gerçekten de 5
yıllık yaılı periyotların hepsi 1756 yılından önceye rastlamaktadır.
Sonuç olarak aaç yıllık halka kalınlıkları geçmite yaanmı iklim olaylarını
tespit etmemize yardımcı olan ve bu konuda kullanılabilecek önemli araçlardan
birisidir. Bu yolla elde edilen bilgiler iklim
koullarının etkisi altındaki doal kaynakların uzun ve orta dönemli planlanması
için önem taımaktadır. Nitekim dünyada
son yüzyılda gelien Dendrokronoloji ve
bunun alt dalı olan Dendroklimatoloji bu
amaçla etkin bir ekilde kullanılmaktadır.
Ancak öncelikle bu amaçla deneme alanı
alınabilecek kadar yalı ve iklime duyarlı
orman parçalarının bulunması gerekmektedir. Ülkemiz bu anlamda zengin sayılabilir.
Ancak ormanlarımızın iletilmesi sırasında
bilimsel fonksiyonu haiz bu alanların korunması büyük önem taımaktadır.
31
Mehmet KARATA
Orman Y. Müh.
ube Müdürü
Aaçlandırma ve
Erozyon Kontrolü Genel
Müdürlüü
Kavak ve Hızlı
Gelien Türler
32
Ülkemizde yapılan envanter çalımalarının sonuçlarına göre entansif kültür
metodlarının uygulanması ile hızlı gelien türlerle aaçlandırma yapılabilecek alanlar
1 milyon hektar civarındadır.
Kavak, sulanabilen alanlarda bilinen en hızlı gelien tür durumundadır. Kavak
aacını, Okaliptus, Söüt izlemektedir. Ayrıca Kızılaaç, Dibudak, Kestane kendine
özgü ekosistemlerde hızlı gelien yapraklı türlerdir.
Hızlı gelien tür kavramı; en uygun yetime ortamlarında, en youn kültür
metodlarının kullanılması sonucu, yılda hektarda 10 m3’ ün üzerinde dalsız, kabuksuz
hacim yapabilen, idare süresi genelde 30-40 yıl olan türler olarak tanımlanabilir.
Ülkemizde hızlı gelien türlerle aaçlandırma çalımalarına 1963 yılında balanmıtır.
Kavak Aaçları
Kavak Aaçları
Aaçlandırma
ve Erozyon
Kontrolü Genel
Müdürlüünce
yılda ortalama
250.000 adet
kavak fidanı
üretilmektedir.
Özel sektör
tarafından da
yılda ortalama
1,5 milyon adet
kavak fidanı
üretilmektedir.
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
Bölgeler itibari ile hızlı gelien türlerin
neler olduu aaıya çıkarılmıtır.
daki odun verimi açısından en verimli klonun ZMT Klonu olduu tespit edilmitir.
Karadeniz Bölgesi
Duglas, Avrupa Ladini, Kızılaaç, Dibudak, Yalancı Akasya, Radiataçamı, Kavak ve Sahil çamı,
Kavak aacı düz veya az meyilli, derin, serin, tuzsuz, geçirgen, reaksiyonu
nötr dereceye yakın toprakları sever. Hızlı
büyüdüü kadar ekolojik istekleri de fazladır. Kavaklar iyi geliebilmeleri için besin
maddelerince zengin, fiziksel özellikleri iyi
olan toprak isterler.
Ege Bölgesi
Kızılçam, Fıstık çamı, Kavak, Yalancı
Akasya, Kokar aaç, Sahil çamı,
Akdeniz Bölgesi
Okaliptüs, Kavak, Kızılçam, Fıstık
çamı, Yalancı Akasya, Kokar aaç,
Marmara Bölgesi
Kızılçam, Sahil çamı, Akasya, Radiataçamı, Yalancı Akasya, Kokar aaç,
Dier Bölgeler
Kavak türleri olarak belirlenmitir.
Yetitiriciler açısından, hızlı gelien
türler içinde ekonomik açıdan en uygun
olan tür kavaktır.
Yapılan envanter çalımalarına göre,
ülkemizin kavakçılık potansiyel alanı
475.000 ha’dır. Bu rakama yeni sulamaya açılan GAP bölgesindeki 1,8 milyon
ha. sahanın %5’i de (90.000 ) ilave edilirse,
toplam potansiyel 565.000 ha.’a ulamaktadır.
Kavak yetitirmek için, içindeki kil
oranı % 35 in altında olan, kumlu balçık
ve kumlu killi balçık türündeki topraklar
en uygun olanlardır. Topraktaki kil miktarı
arttıkça topraın istiflenmesinin sıkı olması
nedeniyle suyun ve havanın topraa girii
zorlaır. Böyle topraklara iyi yanmı, çiftlik
gübresi verilmeli ve derin sürüm yapılmak
suretiyle kırıntı bünyesi kazandırılmalıdır.
Eer kavak yetitirilecek toprak kumlu ve
kireçsiz iskelet toprak ise sıkça sulanmalı,
azot ve kireçle gübrelenmelidir.
Özetle gevek bünyeli, geçirgen, reaksiyonu (PH) 6-8 arası olan sulanabilen veya
taban suyu seviyesinin kavak köklerinin
Aaçlandırma alanı bir tarım arazisi ise, toprakta sürüm derinliinin altında
pulluk tabanı denilen sertlemi bir tabaka
olumaktadır. Dikimden önce yaz aylarında
veya sonbahar balarında arazi riperlenip
derin bir sürüm yapıldıktan sonra diskaro
ve tırmık çekilerek düzeltilmeli, yamurlardan önce fidan çukurlarının açılması
salanmalıdır.
Aaçlandırılacak sahada daha önce
tarımsal çalıma yapılmamısa dikimden
önceki yaz mevsiminde en az iki defa ve
çapraz yönde derin (45-55 cm) bir ekilde
sürüm yapılmalıdır. Böylece zararlı otlarla
toprak kurtlarının temizlenmesi ve topraın
havalanması salanmı olur.
lk sürümlerden sonra sahanın her tarafını salma sulama yöntemi ile iyice sulanabilecek duruma getirmek için gerekli
tesviyelerin yapılması gereklidir.
Dikimde aralık mesafeyi, üretim amacı,
ekolojik artlar, kavak tür ve klonları, aaçlandırmanın türü ile pazarlama koulları
belirlemektedir.
Kavak Aacı
Aaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Genel Müdürlüü’nce yılda ortalama 250.000
adet kavak fidanı üretilmektedir. Özel sektör tarafından da yılda ortalama 1,5 milyon
adet kavak fidanı üretilmektedir.
zmit – Kavak ve Hızlı Gelien Orman
Aaçları Aratırma Müdürlüü tarafından
yapılan aratırmalara göre uygun ekolojik koullarda, tüm kıyı bölgelerimiz ile
Orta ve Güney Dou Anadolu Bölgelerinde I-214 Euramerican Melez Kavak klonu, Karadeniz ve Marmara Bölgelerinde
I-77/51 no.lu P.Deltoides (Samsun) klonu
ile I-45/51 no.lu Euramerican klonu, karasal iklim görülen Orta Anadolu’nun dousu
ile Dou Anadolu Bölgesinde TR-56/52
GAZ ve TR-56/75 ANADOLU adlı yerli
karakavak klonları yetitirilmektedir. Yapılan son aratırma sonuçlarına göre, hektar-
uzanabilecei derinlikte olan, topraklar kavaklık kurmak için en uygun topraklardır.
Bu yönden vadi tabanı, büyüme mevsiminde uzun süreli su takınlarına uramayan
akarsu kenarındaki düzlükler ile dalgalı
yapı göstermeyen düz ve düze yakın meyilli ovalar ideal sayılabilecek arazilerdir.
Dikim ilemi, aaçların yapraklarını
döktükleri tarihten itibaren ilkbaharda yaprak açımından 15-20 gün öncesine kadar
yapılabilir. Don olmayan yörelerde dikimler
yapraksız dönem boyunca yapılabilir. Orta,
Dou ve Güneydou Anadolu gibi kara iklimine sahip bölgelerde ilkbahar dikimleri
tercih olunmalıdır. Topraın donmu oldu zamanlarda dikim yapılmamalıdır.
u
Kavak aaçlandırma alanlarında dikim
s
sıraları
arasındaki alanlar tarımsal amaçlla kullanılarak ikinci bir ürün elde edilmek
ssuretiyle bakım masraflarının bir bölümü
kkarılanmı olur. Ara tarım seyrek aralıkmesafeli kavaklıklarda uygulanır.
Kavakçılıkta bakım, sulama, budama,
ilaçlama konuları da çok önemlidir.
33
Erdoan ERTÜRK
Mühendis
Doa Koruma ve Milli
Parklar Genel Müdürlüü
Binyıl Hedefleri ve
Biyolojik Çeitlilik
Dünya liderleri 6-8 Eylül 2000 tarihleri arasında New York’ta toplandılar ve açlık,
yoksulluk, eitim eksiklii ve felaketler gibi insanlık için tehdit oluturan konularda
daha fazla çaba sarf etmek için belli kararlar aldılar. Binyıl Kalkınma Hedefleri olarak
adlandırılan bu kararlarda, özellikle cinsiyet eitlii ve kadının güçlendirilmesi,
çevresel sürdürülebilirliin salanması ve gelimek için küresel ortaklık yapılması
konularında belli hedefler ortaya koydular.Yaanabilir daha iyi bir dünya için bir yol
haritası niteliinde olan bu kararlar, içinde bulunduumuz yüzyılda eitlik, tolerans,
sorumluluk paylaımı ve doaya saygı gibi hususları özünde barındıran (8) önemli
hedef içermektedir
Y
ukarıda ifade edilen bütün ana hedeflerin
yerine getirilmesi için belli stratejik hedefler belirlenmi ve zamanlama verilmitir.
Bu hedeflerden yedincisi olan ve aslında dier tüm
hedeflerin ana kaynaını oluturan “Çevresel Sürdürülebilirliin Salanması” konusunda dört stratejik
hedef belirlenmitir;
1) Sürdürülebilir geliim prensiplerinin ülke politikalarına ve programlarına entegre edilmesi ve çev-
Yaban Koyunu
Binyıl Hedefleri
•Açlık ve yoksulluun
bütünüyle ortadan
kaldırılması
•Evrensel eitimöretimin salanması
•Cinsiyet eitlii ve
kadının güçlenmesinin
tevik edilmesi
•Çocuk ölümlerinin
azaltılması
•Doum öncesi
ve sonrası salık
koullarının
iyiletirilmesi
•AIDS, sıtma ve dier
bulaıcı hastalıklar ile
mücadele edilmesi
•Çevresel
sürdürülebilirliin
temin edilmesi
•Küresel anlamda
ibirlii mekanizmaları
oluturularak geliimin
güçlendirilmesi
34
resel kaynak kayıplarının geri döndürülmesi,
2) 2010 yılı itibariyle biyolojik çeitlilik kayıp
oranının önemli derecede azaltılması,
3) Güvenilir içme suyu ve temel sıhhi ihtiyaçlara
ulamada güçlük çeken nüfus oranının 2015 yılı itibariyle yarıya indirilmesi,
4) 2020 yılı itibariyle, kentlerin yoksul bölgelerinde yaayan en az 100 milyon insanın yaam koullarının iyiletirilmesi.
Sürdürülebilir çevre hedeflerinden “Biyolojik
Çeitlilik Kaybının Azaltılması” konusunda taahhüt
edilen zaman giderek tükenmektedir. Birçok kuruluun hazırladıı raporlara göre dünya üzerindeki
biyolojik çeitlilik kaybı giderek artmaktadır. Dünya Doayı Koruma Birlii’nin “(IUCN) 2009-2012
Programı”nda bu kaybın her geçen gün giderek arttıı belirtiliyor. Hem “IUCN Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan Türlerin Kırmızı Listesi”nde hem
de “Binyıl Ekosistem Deerlendirmesi Raporu” nda
bütün taksonlarda ve biyomlarda kayıplar olduu ve
kurak ormanlarda, kutup bölgelerinde ve kıyı bölgelerde bu kayıpların yüksek seviyelere ulatıı ifade
edilmektedir. Ayrıca Binyıl Ekosistem Deerlendirmesi Raporu’nda ekosistemlerin yerine getirdii
görevlerin % 60’ında bozulma görüldüü ve küresel
Çevre ve nsan Eylül 2009
^
^
^
olarak bütün türlerin %30’unun iklim deiiklii
nedeniyle tehdit altında olduu belirtilmektedir. Biyolojik çeitliliin kaybına sebep olan en önemli etkenler, habitat kaybı ve bozulması, yabancı türlerin
istilası, doal kaynakların aırı kullanımı ve kirlilik
olarak görülmektedir. Son zamanlarda iklim deiiklii de buna ilave edilmektedir.
Avrupa Çevre Ajansı Raporu’na göre Avrupa’daki
kayıplar halen devam etmekte ve biyolojik çeitlilik
ciddi baskı ve tehditler altında kalmaktadır. Özellikle genler, türler ve ekosistemler açısından tehlikeli riskler ile karı karıya gelinmektedir. Konuya
ilikin politikalar bazı alanlarda olumlu gelimeler (atmosferdeki emisyon, tatlı su kalitesi ve atık
su ile ilgili yasal düzenlemeler biyolojik çeitlilie
olan baskıyı azaltmıtır) salanmı olmasına katkıda
bulunsa da maalesef biyolojik çeitlilikteki “Genel
Kayıp”ı gidermeye yeterli olamamaktadır. Söz konusu rapora göre biyolojik çeitliliin kaybının azaltılmasını hedefleyen “2010 Yılı tibariyle Biyolojik
Çeitlilik Kaybının Önlenmesi” taahhüdü maalesef
zamanında yerine getirilemeyecektir.
Binyıl Geliim Hedefleri 2009 Raporu’nda,
dünyadaki bütün bu olumsuzluklara ramen yine
de bazı bölgelerde önemli pozitif gelimeler olduu kaydedilmektedir. Örnein Kongo Demokratik
Cumhuriyeti, 2007 yılında dünyanın en büyük tropikal yamur ormanlarını içeren bir korunan alan ilan
etmitir. Bundan baka, Endonezya’da toplam 9.000
kilometrekare alanı kapsayan yedi adet kıyı korunan alan ilan edilmitir. Ancak yok olma tehlikesi
altındaki türlerin sayısının dünya genelinde giderek
arttıı ve özellikle memelilerin kulardan fazla tehlike altında olduu da vurgulanmıtır. Her iki fauna
türünün de gelimi ve gelimekte olan ülkelerde
nesli tehlike altında olduu belirtilmitir. Dier organizmaların da azalma yöneliminde olduu ve bu
nedenle sürdürülen yatırımların hem korunan içindeki hem de dıındaki biyolojik çeitlilii etkili bir
ekilde koruması gerektii ifade edilmitir.
Ülkemizde de özellikle ehirleme, endüstrileme, turizm ve çevresel bozulma gibi tehditler biyolojik çeitlilik üzerine olumsuz etkiler yapmaktadır.
OECD Türkiye Çevresel Performans Deerlendirmesi Raporu’na göre, ülkemizdeki memelilerin
% 20’sinden fazlası tehdit altındadır. Kızılgeyik, yaban koyunu, ceylan ve su samuru gibi bazı karasal
memelilerinin sayısı azalmakta ve yok olma tehlikesi ile karı karıya oldukları tahmin edilmektedir.
Anadolu
Parsı’nın
neslinin yok olduu
düünülmekle beraber
izlerinin halen görüldüü bilinmektedir.
Akdeniz Foku, ribalı
Deniz Kaplumbaası
(Caretta Caretta) ve
Yeil Deniz Kaplumbaası yıllardır tehlike altındadır. Yunus
ve balinaların sayıları
giderek azalmaktadır.
Avrupa’da yok olma
tehlikesiyle
karı
karıya olan pek çok
ku türü (flamingo
ve dikkuyruk gibi)
Türkiye’de üremektedir. Bununla beraber ülkedeki korunan
alanların toplam büyüklüü ülke yüzölçümünün % 5,3’üne
erimitir.
Ancak
OECD standartları ile
karılatırıldıında
(üye ülkelerde yaklaık %16,6) bu oran düük kalmaktadır ve 2010 ulusal hedefi olan %10’dan çok uzaktır.
Biyolojik çeitlilik kaybının bütünüyle önlenmesi için birçok alanda politika gelitirilmesi ve yaam
mekanlarında ve endüstri hayatında davranı deiikliklerinin balatılması gerekmektedir. IUCN’nin
2009-2012 Programı bunun için önemli ipuçları
vermektedir. IUCN, biyolojik çeitliliin adil ve
sürdürülebilir yönetiminin yerelden genele doru
gelitirilmesi ana hedefi yanında, özellikle 20092012 yılları arasında aaıdaki tematik konularda
da belli hedefler ortaya koymutur:
Tematik Konu 1: Biyolojik çeitlilik unsurlarının ve fırsatlarının iklim deiiklii politika ve uygulamalarına entegre edilmesi.
Tematik Konu 2: Ekolojik olarak sürdürülebilir,
adil ve verimli enerji sistemlerinin kullanılması.
Tematik Konu 3: Sürdürülebilir ekosistem yönetimi sayesinde geçim kaynaklarının, çevrenin ve
insanın güvenliinin arttırılması, yoksulluk ve dükünlüün azaltılması.
Ülkemizde
de özellikle
ehirleme,
endüstrileme,
turizm ve
çevresel
bozulma
gibi tehditler
biyolojik
çeitlilik üzerine
olumsuz etkiler
yapmaktadır.
35
Milenyum Hedefleri ve Biyolojik Çeitlilik
Tematik Konu 4: Ekosistem koruma deerlerinin ekonomi politikalarına, finans ve pazar yönetimi sistemine entegre edilmesi.
klim deiikliklerinin etkilerinin gelecek on yıllar süresince de
devam edecei düünülmektedir. Böyle olunca da ekosistemlerin
ve insan topluluklarının bu deiime adapte olmaları gerekecektir.
IUCN’e göre bu adaptasyon için gerekli olan unsur, biyolojik çeitliliin ve ekosistemlerin devamlılıının salanmasıdır. Bu sebeple,
sera gazı emisyonlarının azaltılması ve deneyim, bilgi ve finansal
kaynaklarının bu amaç dorultusunda kullanılması gerekmektedir.
Enerji, insan yaamının her safhasında önemli rol oynayan bir
unsurdur. Enerjiye olan ihtiyaç, biyolojik çeitlilik üzerinde önemli
olumsuz etkiler yaratmaktadır. Enerjinin üretiminden daıtımına
ve son kullanımına kadar geçen sürede birçok tür ve habitat kayıpları yaanmaktadır. Bununla birlikte enerji sistemlerinde özellikle
güvenlik sorunları ve çevresel hassasiyet nedeniyle bir geçi dönemi de yaanmaktadır. Ekolojik olarak sürdürülebilir ve ekonomik
Dier taraftan çölleme, toprak verimliliin kaybı, iklimsel koulların deimesi, aırı balık avlanması, ormansızlama ve dier
bütün olumsuz gelimeler insanların yoksulluunun artmasına ve
güvenliklerinin azalmasına sebep olmaktadır. Eitlik, adalet, doruluk ve hassaslık gibi konuları ihtiva eden ve ortaya çıkabilecek
çatımaları yönetebilen doal kaynak yönetim mekanizmalarının
kurulması insan refahı için olumlu sonuçlar douracaktır.
Bugünkü ekonomik politikalar ne yazık ki sürdürülebilir ekosistem yönetimini desteklememekte ve biyolojik çeitliliin deerini dikkate almamaktadır. IUCN programında, ticaret ve yatırım
politikalarında doal kaynakların verimli ve sürdürülebilir kullanımını tevik etmek ve biyolojik çeitlilii ve sürdürülebilir gelimeyi destekleyen ekonomi politikaları hakkında karar vericileri
ve kamuoyunu bilgilendirmek konusunda adım atılması gerektii
vurgulanmıtır.
Kaynaklar
1-The United Nations Millennium Decla-
anlamda verimli enerji sistemlerine olan bu geçiin daha da hız-
ration, 8th Plenary Meeting , 8 September
landırılması için en uygun teknolojilerin kullanılması ve yönetiim
2000
mekanizmalarının oluturulması konuları IUCN’nin programının
2-The Millennium Development Goals
önemli ayrıntıları olarak göze çarpmaktadır.
Ambalaj
Nedir?
A
mbalaj; “Ham maddeden, ilenmi ürüne kadar, bir ürünün üreticiden kullanıcıya veya tüketiciye ulatırılması
aamasında, taınması, korunması, saklanması ve satıa
sunumu için kullanılan herhangi bir malzemeden yapılmı” olarak
tanımlanıyor, ancak ürünün ayrılmaz bir parçası deilse, o ürünü
ömrü boyunca içinde bulundurmak, desteklemek veya korumak
için de gerekli deilse ve tüm parçaları ile birlikte kullanılıp, tüketilip, bertaraf edilmiyorsa ambalaj olarak kabul edilir.
Satı yerlerinde doldurulmak üzere tasarlanan ve bu ekilde
kullanılan ürünler ve satı yerlerinde satılan ya da doldurulması tasarlanan ve bu ekilde kullanılan tek kullanımlık ürünler, ambalaj
görevi görmeleri artıyla ambalaj olarak kabul edilir.
Ambalajın parçaları ve ambalajda bulunan destekleyici, yardımcı parçalar bütünleik oldukları ambalajın parçası kabul edilir.
36
Report 2009,United Nations, New York
3-The IUCN 2009-2012 Program, Shaping
a Sustainable Future
4-Progress Towards the European 2010
Biodiversity Target, EEA (European Environment Agency) Report ,No:4/2009
5-OECD Environmental Performance Reviews of Turkey, 2008
2009
Bir ürüne dorudan
asılan ya da takılan
ve ambalaj görevi gören yardımcı
parçalar o ürünün
ayrılmaz bir parçası
olmayıp, tüm parçaları ile birlikte kullanılıp, tüketilip, bertaraf edilmedikçe,
ambalaj kabul edilir.
Ambalaj Alt Komisyonları Çalımalarına Baladı…
Ambalaj Atıkları Kontrolü Yönetmeliinin dört yıllık uygulamasının deerlendirilmesi amacıyla; 43 kurum ve kuruluun, 75
uzman ve yöneticinin katılımı ile gerçekletirilen Birinci Ambalaj
Komisyonu Toplantısında;
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
Ambalaj Atıkları Kontrolü Yönetmeliinin
uygulaması, yaanan sıkıntılar ve çözüm önerileri
konusunda tüm kurum ve kuruluların görüleri
alındıktan sonra gündem dorultusunda aaıda
belirtilen alt çalıma gruplarının oluturulmasına
karar verilmitir.
Amblaj:
1. Piyasaya sürenlerin kayıt altına alınması.
2. Belediyelerin rolü, yükümlülükleri, ikili sözlemelerin güçlendirilmesi.
3. Kaynakta ayrı toplamanın maliyetleri, üretici
sorumluluuna ilerlik kazandırmak, belgelendirme, ekonomik araçlar.
4. Yetkilendirilmi kuruluun (YK) kriterleri,
fonksiyonu.
5. Sanayi kaynaklı ambalaj atıı ile konut kaynaklı ambalaj atıının toplama sisteminin ayrılması.
kurulular temsilcilerin isimleri bakanlıa ayrıca
6. Depozito uygulaması.
bildirilecektir. Toplantı sonucunda yukarıda be-
7. Poet kullanımının azaltılması.
8. Standartlar, aır metal konsantrasyonu.
lirtilen konularda çalıma alt gruplarının oluturulması ve bu alt grupların ayrı ayrı çalımasına
karar verilmitir. Çalıma alt gruplarında çalıa-
9. Eitim ve bilinçlendirme.
cak kurum ve kuruluların temsilcileri Çevre ve
10. aretlemenin zorunluluu.
Orman Bakanlıı tarafından deerlendirilerek
Komisyon toplantısında yukarıda belirlenen
çalıma gruplarında görev almak isteyen kurum/
Aaıdaki örnekler “ambalaj” deildir.
ilgili taraflara bildirilecek, ayrıca bakanlıımız
web adresinde yayınlanacaktır.
•Bitki saksıları
Aaıdaki örnekler “ambalaj” olarak
kabul edilirler.
•Tamir, bakım aletleri gibi saklama kutuları
•CD kutusuna sarılmı streç film
•Çay poetleri
•Tek kullanımlık tabak ve bardaklar
•Peynirin etrafındaki balmumu tabakası
•CD’nin içinde kendisiyle birlikte saklandıı kap
•Tek kullanımlık çatal, bıçak, kaık
•Kapaın bir kısmını oluturan rimel fırçası
•Ambalaja takılan yapıkan etiketler
•Ambalajlamada kullanılan plastik, metal ve benzeri eritler
•Deterjanların içinde bulunan ve
doz ölçmede kullanılan kaplar
•Satı yerlerinde doldurularak kullanılan yapıkan film, sandviç torbaları, alüminyum folyo ve benzeri
malzemeler
•Hazır yiyecek ambalajları
•Su, maden suyu, meyve suyu
ampuan, deterjan ve benzeri
ambalajların kapakları
•Köpük, karton ve benzeri
destekleyici malzemelere
•Yumurta viyolleri
•Ve benzeri ürünler
•Alıveri poetleri
•Kargo ve kurye sektöründe kullanılan zarflar, plastik poetler ve
koliler
•Ve benzeri ürünler
Kaynaklar
www.cygm.gov.tr
çindeki ürünü
koruyan, temiz
kalmasını salayan
ve taınmasını
kolaylatıran
malzemeler olarak
adlandırılır.
Önceleri sadece
ürünü muhafaza
etme ve taıma
görevini üstlenmi
olan ambalajlar
günümüzde
içindeki ürünü
temiz bir biçimde
saklayabilmesinin
yanında ürünü
tanıtmayı
amaçlayan bir
araç haline
gelmitir. Gündelik
yaamımızda
ambalajların
kullanım
alanı oldukça
genilemitir.
Yiyecekten
kozmetie çiçekten
mobilyaya kadar
birçok ürünü
ambalajıyla
satın alıyoruz ve
genellikle geri
kazanılabilir
nitelikte ambalajlı
ürünler tüketiyoruz.
37
smail Hakkı BARI*
Y. Barı ODABAI**
*Özel Aaçlandırma ube
Müdürü
**Orman Mühendisi
Özel Aaçlandırma
Çalımaları ve Esasları
Kamu kurum ve kuruluları ile gerçek ve tüzel kiiler tarafından orman sınırları
içindeki açıklıklarda, bozuk orman alanlarında, hazine arazilerinde ve sahipli
arazilerde, asli ve tali orman ürünü veren bitki türleri ile uygulaması Çevre ve Orman
Bakanlıı’nın onayladıı proje dorultusunda, her türlü faydalanması ve korumasının
ilgilisi tarafından yapılan aaçlandırmalara “özel aaçlandırma” denilmektedir.
O
rman alanlarının arttırılması, erozyonun önlenmesi, halkın ormancılıa katkıda bulunması ve
vatandalarımıza fidan dikme alıkanlıını kazandırmak için Bakanlıımız ‘‘Devlet Ormancılıından Millet Ormancılıına’’ geçii temel felsefe olarak kabul etmitir.
Bununda en önemli ayaını özel aaçlandırmaların tevik
edilmesi ve yaygınlatırılması tekil etmektedir.
Özel aaçlandırma ile tesis edilen ormanlar, önemli bir
gelir kaynaı olmasının yanında ormandan çok yönlü faydalanma salamakta ve orman alanlarında artılar meydana
getirmektedir.
Ceviz Fidanları
6831 sayılı Orman Kanununun 3302 sayılı Kanunla deiik 57. maddesi ile aynı kanunun ve 63. maddeleri ve bu
kanuna 2896 sayılı Kanunla eklenen ek-5’inci maddeye göre
yürürlükte bulunan ‘‘Aaçlandırma Yönetmelii’’, 03 Eylül
2005 gün ve 25925 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüe giren ‘‘Çevre ve Orman Bakanlıı Aaçlandırma ve
Erozyon Kontrolu Hizmetlerine likin Özel Ödenein Kullanımına Ait Usul ve Esaslar’’ ile “19 nolu Tamim” özel aaçlandırmaya ait mevzuatları oluturmaktadır.
38
Ülkemizde özel aaçlandırma çalımaları 1986 yılında
balamıtır. 2009 yılı Austos ayı itibariyle 479.842 dekar
ormanlık alan, 159.551 dekar Hazine arazisi, 27.890 dekar
sahipli arazi olmak üzere toplam 667.283 dekar alanda özel
aaçlandırma çalıması gerçekletirilmitir. Bugün bu ormanların bir bölümünden meyve (ceviz, badem vb.) ve ara hasılat
alınmaktadır.
Aaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Genel Müdürlüü
olarak, özel aaçlandırma çalımalarını tevik amacıyla bir-
Çevre ve nsan Eylül 2009
^
^
^
Ceviz
çok defa mevzuat deiiklii yapılmıtır. Bu amaç dorultusunda
bozuk ormanlardan ücretsiz arazi tahsisi yapılmakta hazine arazileri çok düük ücretlerle kiralanmakta ve köy tüzel kiiliklerine hibe,
dier gerçek ve tüzel kiiliklere ise düük faizli ve uzun süreli krediler verilmektedir. Bu ekilde 2009 yılı Austos ayı itibariyle özel
aaçlandırma çalımaları için 9.016.515 TL. hibe ve 27.509.934
TL. kredi verilmitir.
Aaçlandırma Yönetmeliinde son olarak 30 Nisan 2009 tarih
ve 27215 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüe giren
“Aaçlandırma Yönetmeliinde Deiiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile köklü deiiklikler yapılmıtır. Yapılan deiiklikler
aaıdaki tabloda belirtilmitir.
Özel aaçlandırmaya konu sahaların; orman alanlarında ve sahipli arazilerde en az 5 dekar, Hazine arazilerinde en az 20 dekar
büyüklüünde olması gerekmektedir. Ormanlık arazilerde, Hazine
arazilerinde ve sahipli arazilerde bir defada en fazla 3.000 dekar
sahada özel aaçlandırma yapılabilmektedir.
Aaçlandırma Yönetmeliine göre orman aaç ve aaççıklarından çam, göknar, ladin, sedir vb. ibreli türler ile mee, kayın,
akasya vb. yapraklı türler kullanılmaktadır.
Bu türlerin yanında özellikle gelir getirici türlerden oluan ve
gerçek ve tüzel kiilerce aaçlandırılması daha çok talep edilen
ceviz, antep fıstıı, zeytin (Hazine ve sahipli arazilerde), badem,
kestane, kuburnu, defne ve harnup gibi türler ile hızlı gelien kızılaaç, kavak, okaliptüs gibi türler özel aaçlandırma çalımalarında kullanılmaktadır. Bu türlerin altında alt tür olarak ormanlık
alanlarda soanlı, yumrulu, tıbbi ve aromatik bitkiler ile hazine ve
sahipli arazilerde bu türlerin yanında tek yıllık tarım ürünleri de
kullanılabilmektedir.
Deiiklik Yapılmadan Önce
Deiiklik Yapıldıktan Sonra
1-Özel enerji ormanı tesis edilebilmekteydi,
1- Özel enerji ormanı tesisi uygulamasından vazgeçildi,
2-Orman alanlarında alt sınır 3 hektarken,
2- Alt sınır 0,5 hektara düürüldü,
3-Saha tahsisi ön etüt raporuna göre yapılıyordu,
3- Saha tahsisi Orman Bölge Müdürlüünün düzenleyecei izin
raporuna göre yapılacak,
4-Ön etüt raporları, AGM ve OGM elemanlarından oluan heyet
tarafından yapılıyordu,
5- lan süresi 15 gündü,
6- zin öncelii uygulaması yapılıyordu,
7-Köy tüzel kiiliklerinin projesi il müdürlüklerince yapılmaktaydı,
8- Özel fidanlık uygulamalarında saha büyüklüü en az 1 hektarken,
9- Ormanlık alanlarda yapılamaya izin verilmemekteydi,
10- Özel aaçlandırma sahasında kamu kurum ve kurulularınca
6831 sayılı Kanun’un 17. maddesi 2. fıkrasında sayılan tesislerin
yapılmasına dair herhangi bir hüküm bulunmamakta idi,
11- Turizm Alan ve Merkezleri ile Kültür Turizm Koruma ve Geliim Bölgeleri kapsamında bulunan alanlar, doal, tarihi ve arkeolojik sit alanları, Bakanlar Kurulu kararıyla muhafazaya ayrılan
ve ilan edilen yerler, toprak muhafaza karakteri taıyan yerler,
2873 sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamındaki yerler ile 2872
sayılı Çevre Kanunu’na göre “Özel Çevre Koruma Bölgesi” olarak ilan edilen alanlarda özel aaçlandırmaya izin verilmemekte
idi,
4- Ön etüt raporu kaldırılarak projeler tanzim edilecek,
5-lan kısmen kaldırılarak ilgili köy veya belde tüzel kiiliine 7
gün bavuru süresi verilmitir,
6- zin öncelii uygulaması daraltılarak, köy/belde tüzel kiilii
ile o köy nüfusuna kayıtlı ve /veya o köyde ikamet eden gerçek
kiiliklere indirildi,
7- Köy tüzel kiiliklerinin projeleri de ormancılık bürolarınca
yapılabilecektir,
8- Özel fidanlıklarda alan büyüklüü Bakanlıkça belirlenecektir.
0,2 hektar olarak belirlenmitir,
9- Ormanlık alanlarda hangar-depo, yangın havuzu yapılmasına
izin verilebilecek,
10- Özel aaçlandırma sahalarında kamu kurum ve kurulularının talepleri halinde, 6831 sayılı Kanun’un 17. maddesi 2. fıkrasında sayılan tesisler için masraflarının ilgili kurum tarafından
özel aaçlandırma sahibine ödenmesi artıyla Bakanlıkça saha
tahsisi yapılabilmektedir.,
11- lgili kurumların olumlu görü bildirmeleri halinde bu sahalarda özel aaçlandırma yapılabilecektir,
39
Özel Aaçlandırma
Müracaattan sonra saha tahsisi veya
kiralaması gerçekleirse il çevre ve orman
müdürlükleri, gerçek veya tüzel kiilerden
90 gün içerisinde ormancılık veya yeminli
ormancılık bürolarına projelerini yaptırmalarını istenmektedir.
Orman alanlarındaki özel aaçlandırma
çalımalarında 19 nolu Tamimde belirtilen tip projeye göre 40 m2’yi geçmeyecek
ekilde çalıanların her türlü hava artlarından korunabilecekleri ve ürünlerini
saklanabilecei hangar-depo yapılmasına
izin verilmektedir. Bununla birlikte Hazine
arazilerinde tesis edilen alanın % 0,1 (binde bir), sahipli arazilerde ise % 6’sı kadar
alanda üretim, koruma ve bakım amaçlı tesisler yapılabilmektedir.
Özel aaçlandırma sahaları, amerajman
planına göre iletilir. Tesis edilen ormanlardan proje süresi sonuna kadar elde edilecek
her türlü ceviz, zeytin, kestane gibi meyveler ile kesim çaında elde edilecek odun
hasılatı talep sahibi tarafından hiçbir izne
tabi olmadan istenildii gibi deerlendirilebilmektedir.
Özel aaçlandırma sahaları, il müdürlüü mühendisleri tarafından proje süresi
sonuna kadar her yıl, yılda en az bir defa
kontrol edilmektedir.
Kontroller neticesinde;
•Projede belirtilen ilerin zamanında
yapılmaması,
•Saha teslimi veya proje onayından
sonra bir yıl içerisinde çalımalara balanılmaması,
•Projede belirtilen türler dıındaki türlerle aaçlandırma yapılması,
•Orman alanlarında proje sahasına bina
yapılması,
40
Ceviz Fidanları
Orman alanlarında yapılacak özel aaçlandırma çalımaları için orman iletme eflii, orman iletme müdürlüü veya orman
bölge müdürlüklerine, Hazine arazilerinde
yapılacak özel aaçlandırma çalımaları
için illerde valiliklere, ilçelerde kaymakamlıklara, sahipli arazilerde ise il çevre ve
orman müdürlüklerine talep edilen sahaya
ait kroki, harita ya da tapu ve çapı dilekçeye eklenerek müracaat edilmektedir.
•Proje sahasının herhangi bir ekilde
amacı dıında kullanılması,
ürünü veren türler için verilen kredi ilee özel
•Taahhütnameye uygun hareket edilmemesi,
15. yılın ekim ayında faizi ile birlikte bir
•Aaçlandırma tekniine uygun çalıılmaması,
•Hazine arazilerinde ve sahipli arazilerde izin verilen alandan daha fazla alanda
yapılama olması, hallerinde talep sahipleri,
yazılı olarak ikaz edilerek ikazın gereklerini verilen süre içinde yerine getirmeyenlerin saha tahsis/izinleri, kredileri ve projeleri
iptal edilmektedir.
dil
imar-ihya çalımaları için verilen krediler
defada geri alınır.
Projesi ve saha tahsisi iptal edilenlerle,
hibe ve kredileri amaç dıında kullanılanların hibe ve kredileri yasal faizi ile birlikte
tahsil edilir.
Hazine arazilerinde ve sahipli arazilerde özel orman fidanlıı kurulabilmektedir.
Hazine arazilerinde özel orman fidanlıı
kurmak isteyenler, illerde valiliklere, ilçe-
Özel aaçlandırma sahalarında projede
belirtilen arazi hazırlıı, ekim veya dikim,
fidan veya tohum bedeli (aı kalemi), ahap
ihata kazıı ve dikenli tel, 3 yıllık bakım
tutarı köy tüzel kiiliklerine hibe, dier gerçek ve tüzel kiiliklere kredi olarak verilmektedir.
Asli orman ürünü veren aaç ve aaççıklar ile yapılacak özel aaçlandırmalara
verilen kredilerden faiz alınmamaktadır.
Verilen krediler 30. yılın ekim ayında bir
defada geri alınmaktadır.
lerde kaymakamlıklara müracaat etmeleri
gerekmektedir.
Özel fidanlıklara konu olacak sahanın
en az 2 dekar olması gerekmektedir. Özel
fidanlıklar, serbest orman mühendisi tarafından tanzim edilen özel orman fidanlıı
projesine dayanılarak tesis edilmektedir.
Özel fidanlıklarda çıplak köklü, tüplü, çok yalı, boylu-formlu fidanlar ve süs
bitkileri yetitirilebilir. Fidanlıklarda yetitirilen fidanların % 70’inin orman aaç ve
Hızlı gelien türler ile odun dıı orman
ürünü veren ceviz, kestane, antep fıstıı,
zeytin, mahlep ve harnup türleriyle yapılacak aaçlandırmalar için verilecek kredi
ile özel fidanlık, özel imar-ihya çalımaları
için verilen kredilere Türkiye Cumhuriyeti
Ziraat Bankasının küçük ölçekli tarımsal
iletme tanımına giren üreticilere uyguladıı kredi faizinin yedide biri oranında faiz
uygulanmaktadır.
Hızlı gelien türle ile odun dıı orman
aaçcıı fidanı olması zorunluluu bulunmaktadır.
Özel fidanlıklarda kredi talebi halinde;
Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasının küçük ölçekli tarımsal iletme tanımına giren
üreticilere uyguladıı kredi faizinin yedide
biri oranında düük faizle proje bedeli kadar kredi verilebilmektedir. Verilen krediler
7. yılın ekim ayında bir defada geri alınmaktadır.
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
Destek Devletten
Kazanç Aaçtan
Devlet desteiyle, özel aaçlandrma
yapn. Orman ürünü ihtiyaçlarn karlayarak, yatrmnz kazanca dönütürün.
Özel Aaçlandrmayla, özel ormanclk
tevik edilmekte; orman alanlarnn arttrlmas amaçlanmaktadr.
Özel Aaçlandrma, bozuk orman alanlar ile aaçsz orman topraklarnda, hazine arazilerinde aaçlandrlmas ve sahipli
arazilerde devletin destei ile faydalanma
projesidir.
Özel aaçlandrmada kullanlabilen türler:
Özel aaçlandrmada;
-Çam, mee, sedir, kayn gibi odunundan faydalanlan,
- Kavak, okaliptüs, kzlaaç gibi hzl
gelien,
-Ceviz, kestane, badem, harnup, menengiç, antep fst, alç, kuburnu vb ile
ayrca hazine arazilerinde zeytin gibi daha
çok meyvesinden faydalanlan, türler yetitirilebilir.
-Ayrca ormanlk alanlarda alt tür olarak; tbbi, aromatik, soanl ve yumrulu
türlerin ekimleri de yaplabilir.
-Hazine ve sahipli arazilerde ise alt tür
olarak; ormanlk alanlarda yetitirilebilen
türlerin yannda, aaçlarn arasnda tarm
yaplabilmektedir.
Özel aaçlandrma alan,
-Ormanlk alanlarda en az 50 dekar,
-Hazine arazilerinde en az 20 dekar,
-Sahipli arazilerde en az 5 dekar,
olmaldr.
Bugünün aaçlar
Ormanlk alanlarda, hazine arazilerinde
ve sahipli arazilerde özel aaçlandrma yaparak; hem siz kazanabilir hem de ülkenin
geleceine kazandrabilirsiniz.
Fstk çam
1 dekarlk alana dikebileceiniz 10 – 15
adet fstk çam ile ylda 500 – 750 TL arasnda kazanç salayabilirsiniz.
Badem
1 dekarlk alana dikebileceiniz 40 adet
badem ile ylda 1.800 TL kazanabilirsiniz.
Ceviz
1 dekarlk alana dikebileceiniz 10 – 15
adet ceviz ile ylda 2.400 – 3.600 TL arasnda kazanç salayabilirsiniz.
Zeytin
1 dekarlk alana dikebileceiniz 40 adet
zeytin ile ylda 1.500 TL kazanabilirsiniz.
Harnup (Keçiboynuzu)
1 dekarlk alana dikebileceiniz 10 adet
harnup ile ylda 350 TL kazanabilirsiniz.
Antep fst
1 dekarlk alana dikebileceiniz 25 adet
Antep fst ile ylda 2.000 TL kazanabilirsiniz.
Yarnn kazançlar
Erozyona bal çölleme, verimsizlik,
ekonomik çöküntü ve susuzluk, seller, göçler, fakirlik ve açlk… Tüm bu olumsuzluklar önlemek için bugün dikili aaçlarmz,
yarn çok yönlü kazançlarmz olsun.
Orman ürünleri
Ormanlarmz; hayatmz renklendiren deerlerimiz… Ceviz, kestane, badem,
harnup, kuburnu, mee, sedir, kayn…
Oluturulacak özel aaçlandrma alanlaryla orman ürünleri yetitirip kazanç salayabilirsiniz. Doal ormanlara zarar vermeden;
orman ürünü ihtiyaçlarnn karlanabilecei, refah seviyesi yüksek bir yaama katk
salamak için ‘’Özel Aaçlandrma’’ yapnz.
Yeni i sahalar
Ormanlarmz; yeilinden meyvesinden
ve odunundan faydalandmz sahalarmz… Deer verdikçe bizi besleyen bize
kucak açan i alanlarmz… Özel aaçlandrma sahalarnda gençlerimize i alanlar
oluturup, onlarn hayatlarn yeertmek
için ‘’Özel aaçlandrma’’ yapnz.
Orman sevgisi
Ormanlarmz; ülkemizin geleceini yeerten kaynaklarmz… Deer verdikçe güzelliini bizden esirgemeyen yeil alanlarmz… Bakanlmzn desteiyle yeni orman
alanlar oluturup kaynaklarmz canlandrabiliriz. Çocuklarmza nefesi kesilmeden
yaayabilecei bir dünya brakabilmek için
‘’Özel Aaçlandrma ‘’ yapnz.
Yeeren dünya
Ormanlarmz aldmz nefese can veren yeil alanlarmz… Kaybettikçe yok
olduumuz yaam kaynaklarmz… Orman
sahalar kurarak ülkemizin yeil alanlarna katkda bulunup erozyonu önleyebiliriz.
Toprak kaybna çözüm olup, kuraklk ve
verimsizlik sorununu ortadan kaldrabilecek bir çözüm için ‘’Özel Aaçlandrma’’
yapnz.
Özel aaçlandrma çalmalarnda:
-Arazi hazrl,
-Fidan dikimi ve fidan bedeli,
-Dikenli tel ihata,
-Üç yllk bakm tutar için ,
-Köy tüzel kiilerine hibe,
-Gerçek ve dier tüzel kiilere düük
faizli ve uzun vadeli kredi verilir.
Özel aaçlandrma gelirleri
Proje süresince elde edilen meyve (ceviz, badem, vb) ve proje sonunda elde edilen odun, özel aaçlandrma sahibine aittir.
Özel aaçlandrma denetimi
Özel aaçlandrma alanlar, idarece,
saha tahsisinden kesim ça sonuna kadar
denetlenir. Belirlenen artlara uyulmad
takdirde ilk olarak yazl uyar yaplp, ihlalin devamnda ise proje iptal edilir.
Özel aaçlandrma hakknda bilgi ve
müracaat için:
-l Çevre ve Orman Müdürlüklerine,
-Orman Bölge ve letme Müdürlüklerine,
-AGM ve Fidanlk Mühendisliklerine,
bavurabilirsiniz.
41
Ahmet Cangüzel Taner
Fizik Yüksek Mühendisi
Türkiye Atom Enerjisi
Kurumu
[email protected]
klimsel Deiimler
ve Küresel Isınma
Gezegenimizin akcierleri olan yeil yapraklı bitkiler, yerkürede bulunan
karbondioksiti almakta, atmosfere oksijen ve su buharı vermektedir. Tıpkı
insanların solunum ve terleme yolu ile su kaybetmelerine benzer ekilde, bitkiler de
fotosentezle su kaybetmektedir. Sorulması gereken soru, atmosferdeki karbondioksit
konsantrasyonunun artması, bu durumu ne kadar etkileyecektir? Bunun yanıtını
ngiltere Meteoroloji Kurumu aratırmı ve atmosfere daha az, okyanuslara ise daha
fazla su verildii sonucuna varmıtır
Y
apılan su ölçümlerinden, dünya genelinde, geçen yüzyıla nazaran nehirler vasıtasıyla okyanuslara daha fazla
su taındıı ortaya konulmutur. Teorik olarak, bunun
pek çok nedeni olmakla beraber, bazıları daha iin baında dikkate alınmamıtır. Aratırma ya da bilimsel inceleme; yamur,
kar, dolu veya sulu kar yamasının, önceden göz önüne alınana
nazaran, tamamen farklı bir temele dayandırılmıtır. Bununla
beraber, dier olasılıklar da dikkate alınmıtır. Bunlardan biri,
ormanların yok olması ve hızlı ehirleme ile arazi kullanımı
deiimlerinden oluan kaygılandırıcı deiimlerdir. Kırsal bölgelerde, yamur suyu, toprak tarafından emilmekte ve atmosfere
aaçlar vasıtası ile geri verilmektedir. Dier taraftan, kentsel kesimlerde ise, yamur suyu, kanallar ve drenaj sistemleri ile nehirlere dökülmektedir. Bir dier olasılık da “güne solması” sureti ile, havadaki zerreciklerin, daha az su tutan, sisli ve rutubetli
bir atmosfer oluturmasıdır. Öte yandan, karbondioksit, bitkinin
terlemesine dorudan etki yapmaktadır. Bir bitki, atmosferle
olan ilikisini, yaprakları üzerinde bulunan ve “stomata” adı verilen çok ince gözenekler yoluyla salamaktadır. Bitkiler, gözenekler vasıtası ile karbondioksiti alırken, bu gazın atmosferde
çok youn bulunması nedeni ile hiçbir ekilde zorlanmamaktadır. Böylece, karbondioksitten dolayı, gözeneklerin çou kapalı
kalmakta ve bitki atmosfere daha az su vermektedir. Bitkiler, bu
ekilde suyu daha tasarruflu kullandıklarından, toprak yolu ile,
çok az su almaktadır. Kullanılmamı ya da bitki tarafından alınmamı su da, nehirlere akıp gitmektedir. Son zamanlarda görülen yerküredeki sıcaklık yükselmelerinde, sera gazları, özellikle
de karbondioksit oranındaki artı, fail olarak gösterilmektedir.
Bu çalımada, ekosistem üzerinde, karbondioksit gazının etkisi
direkt olarak tespit edilmeye çalıılmıtır. Bulgular oldukça karmaık bir yapıya sahiptir.
42
Çevre ve nsan Eylül 2009
^
^
^
Bir taraftan, daha hızlı akan nehirler, sel ve toprak kayması eklinde çevreyi tehdit etmekte iken, son zamanlarda, Tayland’ta, bir
çok ehrin yaklaık 1 metre suyun altında kalması sebebi ile, yüzlerce aile evlerini terk etmeye zorlanmaktadır. Çok endielendirici
biçimde, nehirler vasıtası ile okyanuslara daha fazla su taınırsa,
deniz seviyesi yükselmesini hızlı ekilde sürdürecektir. Özellikle,
bu deiimler, Banglade gibi, nüfusun youn ve fakir olduu,
deniz seviyesine yakın ülkelerde, kendisini çarpıcı tarzda hissettirecektir. Dier taraftan, nehirler emniyetli ekilde denetim altında
tutulabilirse, dünya yüzeyinde tatlı suyun artması, olumlu bir gelime olarak görülmektedir. Dünya Salık Tekilatı yeryüzündeki 6
milyar insandan, asgari 1 milyar 100 milyon kiinin güvenli ya da
salıklı içme suyundan yoksun olduunu ve 2 milyar 400 milyonunun da yetersiz hıfzısıhha koullarında yaadıını tahmin etmektedir. Karbondioksit konsantrasyonunun artması, bitkilerin çok daha
az su sarf etmesine neden olacaından, fazlasını insanlara bırakmak sureti ile hiç de kötü olmayan bir ortamı da oluturabilecektir.
Öte yandan, deniz seviyelerinin öngörülenden daha hızlı yükselmesinin bir nedeni de küresel ısınma nedeniyle, Güney kutbunda
Antarktika ve Kuzey Atlantikte Grönland’da bulunan buzul kütlelerinde ortaya çıkan erimedir. Son zamanlara kadar buzullardaki
erimenin, oldukça yava olduu düünülmekteydi. 2000’li yılların
balarında, Güney Kutbu’ndaki küçük bir buz tabakasının birdenbire parçalanması, bilim insanlarını tekrar ciddi olarak düünmeye
yönlendirdi. Hatta, son zamanlarda dünyanın dier bir ucundan da
nefes kesen kaygılandırıcı haberler gelmesi, bilim insanları arasındaki endieleri artırdı.
Geçmite, aratırıcılar buzulların genilii konusunu deerlendirmek için, Grönland üzerini uçaklarla katetmek sureti ile toplanan
bilgileri kullanmakta idi. Bu ekilde yapılan inceleme, çok youn
bir faaliyet gerektiriyordu. Grönland’da bulunan buz tabakaları,
Türkiye’nin iki katından büyük veya Meksika’dan biraz daha küçük, yaklaık 1,7 milyon km2 ’lik bir alanı kapsamakta ve buzulların yükseklii 3 km’ye erimektedir. Uçuların tüm bölgeyi içine
alamaması sebebi ile, bolukta kalan alanlar için bilgisayar modelleri kullanılmı ve tahmini bir deerlendirme yapılmıtır. Elde edilen verilerin ve modellemelerin sonucunda, Grönland’daki buzul
tabakalarının kalınlıkları merkezi yerde nispeten kararlı olduu ve
kenarlara doru biraz inceldii bulunmutur. Yukarıda elde edilen
sonuç, Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü ve Kansas Üniversitesi bilim adamlarının uydudan alınan verileriyle karılatırılarak, Grönland kıyılarındaki incelmenin ne kadar süratli olduu, 12 tane buzulun akı hızı tespit edilmek sureti ile saptanmıtır. Her buzuldaki
suyun yaklaık yarısının, artan oranlarda ve hızlı ekilde denize
döküldüü hesaplanmıtır. Bu hesaplamalar; haftalık Bilim Dergisinde yayınlanmı ve “American Association for the Advancement
of Science”ın ubat 2006’da düzenlenen 18. toplantısında ayrıntılı
biçimde tartıılmıtır. Buzulların akı hızının, yıllık 12 km ile, iki
misli fazla olduu görülmütür. Sonuç olarak, Grönland’ta denize
dökülen buzul hacmi, geçen 10 yılda, iki kat artı göstermektedir.
Sonuçlar, yeterince kaygı vericidir. Aynı bilim adamları, 1979 yılında balayan çalımalarla karılatırıldıında, Grönland’taki buz
tabakasının, 2002 ve 2005 yıllarında daha büyük bir sahayı kapsayacak ekilde eridiini tespit etmilerdir. Büyük bir çounluu
da, hızlanan buzulların olduu, adanın güneyinde bulunmaktadır.
Yüzeyden akan su, buzulların denize geçmesini kolaylatırabilmektedir. Her iki faktörde gözönüne alındıında, Grönland’daki
buz tabakasının, küresel ölçüde deniz seviyesinin yükselmesine
yaptıı katkı yıllık olarak, 1996 yılında 0,23 mm’den 2005 yılında
0,57 mm’ye artmıtır. Tüm bunlara ilaveten; buzulların tuz ihtiva
etmemesi nedeni ile, eridiklerinde dorudan doruya tatlı suya dönümektedir. Grönland’ta bu ekilde tatlı su miktarındaki artı hızı,
Atlas Okyanusu’nda mevcut en iyi modellemeler gözönüne alındıında, Kuzey-Batı Avrupa’yı daha ılımlı bir iklimde tutan, Gofstrim
sıcak su akıntısına zarar vererek, Kuzey Atlantik’te bulunan akıntıların yönlerini deitirecei tahmin edilmektedir. Golfstrim’in
etkilenmesi, Avrupa’nın iklim deiikliklerinde çok kaygılandırıcı
bir durumu ortaya çıkarmaktadır. Son yıllarda, Avrupa’da nehir
seviyelerinin yüzyılın en yüksek düzeyine çıkmasında, atmosferdeki sera gazlarının artıı neden gösterilmektedir. Örnein, Tuna
nehrinin akı hızı, bir baka deyile debisi, saniyede 16.000 m3 ’e
ulaarak, geçtii pek çok Avrupa ülkesinde su takınları ile, çevreyi ciddi ekilde tehdit etmektedir. Amerika Birleik Devletlerinde,
2005 yılında New Orleans’da 1.500 insanın ölümüne neden olan
“Katrina” kasırgasının, tufan eklinde vuku bulmasının, küresel
ısınmadan kaynaklandıı düünülmektedir.
Öte yandan, buzul çalarının dönemsel olduu varsayılmaktadır. Buna göre, her 100.000 yılda bir sıcaklıın arttıı dönem
görülmekte, kutuplarda bulunan buzullar eriyerek, deniz seviyesinin yükselmesine neden olmaktadır. Daha sonra da buzul dönemi
balamak sureti ile, bir sıcak bir souk dönem yaanarak, süreç
devam etmektedir. Sebepleri konusunda çok çeitli teoriler bulunmasına ramen, en geçerli olanı dünya ekseninin eik olmasıdır.
Eksenin 40.000 yılda bir defa deitii öngörülmektedir. Eimin
fazla olduu zamanlarda, güne ıınlarının kutuplara dik gelmesinden dolayı, buzulların eridii düünülmektedir. Son erimenin
20.000 yıl önce olduu hesaplandıından, küresel ısınmaya doru
deil, buzul devrine girmekte olmamıza ramen, sera gazlarından
ve ozon tabakasının delinmesinden kaynaklanan mevcut durumun,
ileri safhalarda iklim deiikliklerini nasıl etkileleyecei konusundaki aratırmalar, günümüzde youn bir ekilde sürdürülmektedir.
Dünyamızın; küresel ısınmadan kaynaklanan iddetli yaılar ile
meydana gelen sel, toprak kayması, heyelan vb. doal afetlere
maruz kalacaı ayrıca da, deniz seviyesinin yükselmesi nedeniyle
New York, Boston, Londra, Tokyo gibi kentlerin bazı kesimlerinin
sulara gömülecei düünülmektedir. Dier taraftan da, yine sera
gazlarının artıından ileri gelen iddetli kuraklıkların, yerküremizin akcieri sayılan Güney Amerika’daki Amazon Yamur Ormanlarını yakın bir gelecekte yok olma tehdidi ile karı karıya bırakacaı öngörülmektedir.
imdiye kadar “klim Deiikliini” ele aldık. Bundan sonraki
bölümde, çaımızda bunun en büyük faili gösterilen “Küresel Isınmayı” ele alacaız.
43
klimsel Deiimler ve Küresel Isınma
remizdeki sıcaklıkları ne kadar artıracaını tahmin etmek imkansızdır. Sıcaklıklar üzerine; sera gazlarının dorudan tesiri bilinmemekte olup, sayısız dolaylı yan etkileri de bulunmaktadır. Örnein,
sera gazlarından oluan bulutlar yeryüzüne gelen güne ıınlarını
engelleyerek sıcaklıkların dümesine veya sera gazlarını içeren
donmu toprakları eriterek dünyamızın daha fazla ısınmasına neden olabilecek mekanizmayı oluturabilir. Sistem kendi kendini
zamanla düzeltebilir ve onarabilir ya da hızlı ekilde kontrolden
çıkabilir.
Gezegenimizin geçmiine doru baktıımızda, yerküremizdeki
sıcaklıklarda, standartlarımıza göre bir aırı yüksek ve bir de aırı
düük olduu dönemlerin yaandıı süreçler bilinmektedir. Örnein, 50 milyon yıl önce kutuplarda buzullar bulunmamakta, hatta
buralara yakın bölgelerde, timsahlar bile yaamlarını sürdürmekte
idi. Öte yandan, 18 bin yıl önce, ngiltere’deki skoçya bölgesi,
kalınlıı 4 kilometre’ye varan buzul kütleleri ile kaplı ve deniz seviyesi de 130 metre daha düük bir düzeyde bulunmaktaydı. Buzul kitleleri üzerinde yapılan çalımalarda, yine o yıllara ait çok
hızlı ekilde çarpıcı deiimler saptanmı olup, sıcaklıkların on
yıllık periyotta 20º C kadar yükseldii tespit edilmitir. 10 bin yıl
önce, hava sıcaklıklarındaki keskin ini çıkılar son bulmu ve o
zamandan beri, Dünyamız, ılıman yaanabilir bir iklime ulamıtır. Yaklaık bu tarihlerde, muhtemelen ezamanlı ekilde ve belki
de tesadüf eseri olarak, insanlıa ait uygarlıklar da ilerlemeye ve
gelimeye balamıtır.
Zamanımızda insandan kaynaklanan sera gazları salınımları
bu kararlılıı ciddi olarak tehdit etmektedir. klim deiiklikleri;
karmaıklıklar ve belirsizlikler içermekle birlikte, deiimlerle ilgili oldukça gerçekçi hesaplamalar da yapılabilmektedir. Bu yüzyılda küresel ortalama sıcaklık artıının 1,4 ºC ila 5,8 º C arasında
olacaı tahmin edilmektedir. En düük düzeyde beklenen sıcaklık,
kuzey yarımkürede yaayan insanlar için güney yarımkürede yaayan insanlara nazaran daha kolay bir yaam sunacaktır. Yukarıda
verilen aralıktan daha yüksek sıcaklık artıları, deniz seviyelerinin
felâkete varabilen yükselmelerine neden olabilecek ve ayrıca da
çok iddetli kasırgalara, sellere, heyelân ve toprak kaymalarına,
aırı kuraklık eklindeki doa olaylarına sebebiyet vermek sureti ile tarım ürünlerindeki üretimin dümesine, böylece de; kıtlık,
açlık ve bunun sonucunda kitle halinde göçlere kadar dünyamızdaki nüfus younluklarının deiimlerine yol açabilecektir. klim
sisteminin uçsuz bucaksız olan karmaıklıı, konu ile ilgili herkes
tarafından bilinmektedir. Belirli düzeydeki karbondioksitin, yerkü44
Yukarıda anlatılan belirsizlikler, probleme çözüm yolu bulunmasının temelini oluturmaktadır. klim deiikliklerinin maliyetlerinin de tahmin edilememesi, önlenilmesinden kaynaklanacak
yararların veya kârların deerlendirilmesini de olanaksız kılmaktadır. Bunların hiçbiri gerçeklemedii takdirde, kamu kaynaklarının; halkın temel gereksinimleri ve hizmetler yerine; gelecekte
karılaılacak risk ve tehlikelere harcanarak heba edilmesine deer
mi? sorusu sıkça sorulmaktadır. Tüm bunlara ramen, risk yeteri
derecede büyük müdür? Bunun yanıtı kesinlikle evet’tir. Hükümetler bu tür harcamaları her zaman yapmaktadır. Örnein, her hükümet, gelirinin bir kısmını, bazı ülkeler için vuku bulması hiçbir zaman olası olmasa bile, ülkelerinin yakın bir gelecekteki muhtemel
istilâsına karı, savunma harcamalarına tahsis etmektedir. Bütün
bunlara karın, böyle bir istilâ gerçekleirse, durumun o ülke için
çok vahim olacaını günümüzde artık canlı olarak televizyonlardan izlemekteyiz. Dier bir örnek, aileler için de verilebilir. Mülk
sahibi aileler gelirlerinin bir kısmını, sanki mülkleri kısa sürede
yanıp yıkılıp yok olacakmı gibi, evlerini sigorta ettirmek için ayırmaktadır. Olasılıı çok az olan bu durumun gerçeklemesinin, kendileri için felâket olacaını düünerek bir tür önlem almaktadırlar.
Yukarıda anlatılanlara benzer ekilde, bilimsel çevrelerin önerilerine uyarak, yönetimler; iklimsel deiimlerin felâketle sonuçlanacaını öngörerek, gelirlerinin belirli bir bölümünü, bu tehlikelerin
önlenebilmesine tahsis etmektedir.
Sera gazları emisyonları ya da sera gazı salımlarını denetim
altına almak için, tahsis edilmesi gereken fonun miktarı, küresel
ölçülerde o derecede yüksek deildir. Fosil yakıtlara dayalı enerji
ile alternatifleri arasındaki maliyet farkı git gide dümekte olup,
muhtemelen de dümesini sürdürecektir. Karbondioksit konsantrasyonun milyonda 550 partikül veya daha altında bir seviyede tutmak için (u andaki düzey 380 ppm olup, 450 ppm oldukça iddialı,
550 ppm ise kabul edilebilir seviye olarak deerlendirilmektedir)
en son maliyeti hesaplamaya çalıan ekonomistler, belirsizlikleri
de göz önünde bulundurmak zorunda kalmaktadır. Projeksiyonların bir kısmı herhangi bir maliyet öngörmemekte, dier modeller
ve senaryolar ise, emisyonları denetim altına almak için bir giriim
yapılmadıı takdirde, bu yüzyılın sonuna kadar maliyetlerin fonun
en çok % 5’ine ulaacaını tahmin etmektedir. Bununla beraber
çou tahminler %1’in altında kalmaktadır.
Sorunla ilgili teknolojik ve ekonomik görüler geni bir kesimin umduu veya tahmin ettii kadar oldukça karmaık deildir.
Gerçek zorluk ve karmaıklık izlenecek politikadan kaynaklan-
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
maktadır. klim deiiklii; politik açıdan uluslararası düzeyde
dünyamızın karılatıı en zor ve çetrefilli sorunlardan biridir.
Problem küresel olup, sorunla baa çıkabilmek için, her bir ülkenin menfaati, dier ülkeleri de yakından ilgilendirmektedir. Öte
yandan, sorunun çözümü uzunca bir süre gerektirdiinden, dünya
genelinde i baında bulunan her yönetim sorumluluktan ve karılaacaı olumsuzluklardan kaçınmak sureti ile problemi; kendinden sonrakilere aktararak, sürümcemede bırakmaktadır. Dünyada
çevreyi en çok kirleten ülkelerin, kendi emisyonlarını 1990 yılındaki seviyelerine veya daha alt düzeylere indirmeyi taahhüt ettikleri Kyoto protokolü tamamı ile baarısız deildir. Kanada dıındaki
ülkelerin, özellikle de Avrupa Birlii ve Japonya’nın hedeflerine
ulaacakları tahmin edilmektedir. Dier taraftan, emisyonların
nispeten etkin olarak sınırlandırılmasını öngören Kyoto Protokolü, karbondioksit emisyonu miktarının azaltılmasında
küresel bir market yaratmıtır. Bununla beraber,
mevcut statünün, gelimekte olan ülkelerin
emisyonlarını azaltamaması ve en önemlisi de Amerika Birleik Devletlerinin
protokolü onaylamaması nedeni ile,
emisyonlar ve bundan kaynaklanan iklim deiiklerinin hızı
üzerinde çok önemli etkileri
gözlenememektedir.
Amerika Birleik Devletleri; sera gazı emisyonları veya sera gazları salınımı
perspektifi
balamında,
gelecekte olmasa da, u
anda dünyanın en büyük
emisyon yada salınım yapan ülkesi konumundadır.
Çin; en kirli fosil yakıt olan
kömürü kullanan ve de yaklaık olarak ngiltere’nin tümüne
edeer kapasiteli fosil kaynaklı
termik santralleri her yıl devreye
alan hızla gelien bir ülke kabul edilmektedir. Mevcut duruma göre, Çin ve
hemen arkasından da Hindistan, çok kısa
süre içinde Amerika Birleik Devletlerini geçeceinden hiçbir üphe yoktur. Gelimekte olan
ülkeler, problemi gelimi ülkelerin yaratması nedeni ile, oldukça
makul ve de akıllıca ekilde, çözümüne de bu zengin ülkelerin
önayak olmasını iddetle savunmaktadır. Amerika Birleik Devletleri; sera gazları emisyonlarını denetim altına almak için harekete
geçmeyi reddettii sürece, gelimekte olan ülkelerin, kendiliklerinden, sorunla ilgili bir eylem ya da giriimde bulunmayacakları
ortadadır. Tam olarak eyleme geçildii takdirde, iki önlem gerekmektedir. Bunlardan biri, sera gazlarının emisyon veya salınımında
maliyetin deerlendirilmesi eklinde ekonomik boyutta olmaktadır. Ekonomik önlem; salınım veya emisyon yapabilen ne kadar
üreticinin sınırlandırılacaına ve emisyon fonlarının alım ve satımlarına izin veren Avrupa Emisyon Pazarlama Projesi gibi, bir karbon vergisi veya karbon borsası, bir baka deyile, döner sermaye
fon sistemini öngören emisyon ticareti biçiminde olabilmektedir.
deal olarak politikacılar; yatırım planlarını oluturabilen sera gazı
üreticileri için, nispeten kararlı bir fiyat endeksini gerekli kılan çok
daha verimli karbon vergisini tercih etmektedirler. Bununla beraber, çok daha fazla hassas veya duyarlı olan döner sermaye fon
sisteminin, proje balatıldıı zaman, ödeneklerden yada fonlardan
serbestçe yararlanabilen sera gazı üreticilerine pazarlanması daha
kolaydır.
Bu projelerden biri, fosil yakıtların kullanımını azaltmak sureti
ile, alternatiflerinin deerinin artmasına neden olmaktadır. Böyle
bir durum da, enerji fiyatlarının yükselmesini zorunlu kılmaktadır. Fiyat yükselmelerini kontrol altına almak ve bu ekilde de politik süreci rahatlatmak için, hükümetler;
umut verici yeni teknolojileri pazara almaya
yardımcı olan harcamayı öngören, ikinci bir
önlemi yürürlüe koyacaklardır. Çevreyi
kirleten fosil yakıtlı güç santralleri ya
da kömürle çalıan termik santraller
vasıtasıyla oluan karbonun tutulması, yakalanması, hapsedilmesi ve
yeraltında depolanması olasılıını
sunan “karbon tecridi” birincil
öncelikli tedbirler arasındadır. u
andaki Amerika Birleik Devletleri yönetimi; fosil yakıtlara
baımlılıını kademe kademe
azaltma gereini müzakere etmesine ramen, halen herhangi bir
eyleme geçmeyi reddetmektedir.
Bununla beraber, eyalet düzeyinde
durum hızla deimektedir. Örnein,
Kaliforniya Eyalet Meclisi’nde Kyoto
Protokolü’ne benzer bir yasa teklifi görüülüp kabul edilmitir. Konu ile ilgili
iyerleri; eyalet düzeyinde ve de bir temele
dayalı olmayan önlemlerin sona ereceinden
kaygılanarak, federal düzeydeki veya ülke çapındaki kontrol ve denetimleri talep etmektedirler. Amerika Birleik Devletleri’ndeki politik akımlardan bir kısmı
genellikle aırı muhafazakârlar, insanlıın yerkürenin yönetiminde
söz sahibi olmasından ve hükmetmesinden endie duymakta, dier bir bölümü Orta Dou petrollerine baımlılıın azaltılmasını
youn ekilde talep etmekte ve bir kısmı da özellikle de çiftçiler,
enerji sektöründe karbon miktarlarının azaltılması görüünü benimseyerek alternatif enerji kaynaklarını desteklemektedirler.
Sonuç itibari ile tüm ülkeleri kapsayacak ekilde yönetimlerin;
iklim deiikliklerinin ve küresel ısınmanın önemi konularında
ciddi ura vermeleri, dünyamızın gelecei açısından en akıllıca
ve doru düünülmü yol olarak görülmektedir.
45
Adem Bilgin
Çevre ve Orman Uzman
Yardımcısı
Doa Koruma ve Milli
Parklar Genel Müdürlüü
Doa Koruma Dairesi
Biyolojik Çeitlilik ve Gen
Kaynakları ube Müdürlüü
[email protected]
Çevre Diplomasisi
Bu makalede çevre
diplomasisinin
tarihsel geliimi,
önemli konuları
ve aktörleri
ile bir çevre
diplomatında
olması gereken
entellektüel
birikim irdelenmi
ve ülkemiz çevre
diplomasisi
hakkında bazı
deerlendirmeler
yapılmıtır.
46
Birlemi Milletler Genel Kurulu
Her ne kadar çevre diplomasisi bir “kavram” olarak yeni gibi görülse de, gerçekte
diplomasi ve uluslararası ilikiler hiçbir zaman çevre dediimiz maddeler ve maddeler
arası ilikilerinden baımsız olmamıtır. Zira diplomasi tanımlanmı çıkar için yapılır
ve çıkar genellikle ekonomik veya siyasidir. Diplomasiye konu olan her ey eninde
sonunda çevresel bir kaynaktır, çünkü insan ve kültür belirli bir çevre içerisinde
tanımlıdır. Bu noktada çevresel kaynak tanımını açmak gerekir.
Tarihin ve kültürün geliimi sürecinde çevre unsurları arasında insan faaliyeti için
kaynak görevi gören maddeler dier çevresel unsurlardan ayrı bir yere konulmu ve
“çevresel kaynak” olarak adlandırılmıtır. Bu çevresel unsurların doa içerisindeki
daılımı, ülkelerin ve kültürlerin corafi, jeostratejik ve jeopolitik sınırlarını belirlemi,
savaların geliimini, ülkelerin ve hatta medeniyetlerin kaderlerini etkilemitir.
Çevre ve nsan Eylül 2009
^
^
^
Ç
evresel unsurları her eyden önce
canlı ve cansız çevresel unsurlar
eklinde ikiye ayırabiliriz. Tarihin
ve kültürün geliimini etkileyen en önemli
cansız çevresel “kaynak” hiç kuku yok ki
bata altın olmak üzere deerli mineraller,
19. yy Sanayi Devrimi’nden sonra ise ham
madde ve enerji kaynaklarıdır. 20. yy’dan
itibaren ise su ve radyoaktif mineraller tarihin ve jeostratejinin geliimini etkilemi
ve gelecekte de etkileyecektir. Bilhassa su
konusu “Çevre Diplomasi”sinin en önemli
aktörlerinden olan Birlemi Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından ciddiyetle
izlenmekte, “su savaları” tehlikesine çeitli yayınlarda deinilmektedir.
Tarihsel süreçlerde ve özellikle uluslar
arası ilikilerde en dikkat çekici “biyolojik
kaynaklar” ise ipek ve baharat olmutur.
Baka bir deyile ipekböcei adında bir
omurgasız hayvan ve ürünlerini baharat
olarak kullandıımız bazı bitkiler insan
eliyle medeniyetleri etkilemi, nice savata büyük rol oynamı canlılardır. Ticaret
ve haliyle diplomasi tarihini etkileyen bu
kaynaklara Afrika Kıtası’nda fildii’ni,
Sibirya’da kürkünden yararlanılan canlıları, Güneydou Asya’da kauçuu, Tibet’te
ve Çin’de tütsüleri, ngiltere kolonilerinde
çayı ve tüm dünyada prehistorik çalardan
beri boya yapımında kullanılan kaynakları
da ekleyebiliriz. Hatta kadınların kullandıı ilk ziynet eyalarının deniz kabuklularından ve talardan, ilk kozmetiklerin ise
bitkilerden yapıldıını da göz önüne alırsak
çevresel kaynakların kültürün en köklü ve
önemli öelerinden olduunu da tespit ederiz; zira çevremiz dünyamızdır.
Çevresel kaynakların uluslararası ilikilerdeki yeri her ne kadar insanlık tarihi
kadar eskiyse de bir “terim” olarak çevre
diplomasisi oldukça yenidir. Çevre diplomasisi terimi ilk olarak Souk Sava’ın
bitimiyle kullanılmaya balanmıtır. Çevre ve kalkınma politikalarının ise gerçek
anlamda öncelik kazanması ise 1992 Rio
Zirvesi’nde gerçeklemitir.
“Stockholm Konferansı, ekolojik sorunlara karı insanlıın dikkatini çeken ilk
uluslararası konferanstır. Bu konferans sonrasında Birlemi Milletler Çevre Programı
kurulmutur. Daha sonra yine Birlemi
Milletler önderliinde Birlemi Milletler
Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu
tarafından “Ortak Geleceimiz” raporu hazırlanarak “Sürdürülebilir Kalkınma” modeli gündeme getirilmitir.”
Günümüzde ise çevre diplomasisi akademik bir çalıma sahası haline gelmitir,
bu ad altında eitimler verilmekte ve akademik bölümler açılmı bulunmaktadır.
Çevre Diplomasisinin Sıcak
Konuları
1. Çevresel Kaynaklar
Her ne kadar 5. Dünya Su Forumu’nun
en temel sloganı “Su bir haktır” olsa bile su
aynı zamanda ticari bir metadır. En büyük
su ihracatçıları Amerika Birleik Devletleri, Avustralya ve Kanada iken; en büyük su
ithalatçıları ise Japonya, Avrupa ve artan
tarım faaliyetleri sebebiyle Çin’dir. Hem
hak hem de ticari bir meta ve üstelik enerji üretiminde rol alan bir çevresel kaynak
olarak su hiç üphe yok ki diplomasinin
en temel konularından birisidir ve hatta su
bazı durumlarda bir sava sebebidir. öyle
ki Ürdün, ran, Mısır ve Cezayir su ticareti
yapmadan, kendi kaynaklarıyla su ihtiyaçlarını karılayamamaktadır. Komularımız
Irak ve Suriye ise Türkiye’den doan ve
kutsal kitaplarda dahi adı geçen iki sınır
aan suya, yani Fırat ve Dicle’nin suyuna
tam anlamıyla baımlıdırlar. Ayrıca gelecekte Irak ve Türkiye; Suriye ve Türkiye;
Suriye ve srail arasında suyun hızlı bir ekilde bir sava sebebine dönüebileceini,
Fırat ve Dicle üzerindeki barajlarımızı ve
tabi ki srail’e Manavgat suyunu ihraç etme
düüncesini de göz önüne alırsak, ülkemizin su diplomasisinde ne kadar aktif bir rol
üstlenmesi gerektii ortaya çıkar.
Enerji kaynakları ve bunların dünya
pazarına sunulması konusu da bir dier
önemli çevre diplomasisi konusudur. Enerji kaynaklarına sahip olan ülkeler anslıdır.
Ülkemiz ise enerji iletim hatlarının geçtii bir ülke olması sebebiyle anslıdır ve
gelecekte enerji diplomasisinin en önemli
aktörlerinden birisi olacaktır. Gelecekte
petrol ve doalgaz boruları, tarihteki ipek
ve baharat yolları gibi jeostratejik bir rota
tekil edecektir.
Bazı mineraller de çevre diplomasisinin
sıcak konularındandır. Sanayi’de hammadde görevi gören element ve bileikler, bata
bu maddeleri kullanabilecek teknolojiye
sahip olan ülkeler açısından olmak üzere
uluslararası ticaret ve siyasette önemli rol
oynamaktadır. Bakır, alüminyum, demir,
bor, radyoaktif mineraller ve deerli metaller ile talar da bu balıkta ele alınabilir.
2. Sürdürülebilir Kalkınma ve
Ekokalkınma
Sürdürülebilir kalkınma kavramı, çevre
konularının ekonomi ve uluslararası ilikiler arenasına kavramsal olarak etkili bir ekilde yerlemesini salamıtır. Ne var ki bu
kavramın üzerinde bir konsensüse varılmı
ve teorik bir bütünsellik arzeden bir tanımı
hala yoktur.
Sürdürülebilir Kalkınma, “Ortak Geleceimiz” isimli Dünya Çevre ve Kalkınma
Komisyonu Raporunda “bugünün ihtiyaçlarını, gelecek kuakların da kendi ihtiyaçlarını karılayabilme imkanından ödün
vermeksizin karılamak” eklinde tanımlanmaktadır.
Ansiklopedik Çevre Sözlüü’nde ise;
“Ekonomik kalkınmanın, doal varlıkları
ve çevreyi tahrip etmeden gerçeklemesi
anlayıı” olarak tanımlanmıtır.
1972 Stockholm Çevre Konferansı’nda,
Konferansın Genel Sekreteri Maurice
Strong’un kullandıı Türkçeye “ekokalkınma” olarak çevirebileceimiz “Ecodevelopment” ise çevreyi dılamayan kalkınma anlamına gelmektedir ve “yerel kaynaklardan
adaletli bir biçimde yararlanmayı öngören
bir kalkınma stratejisini kastetmektedir”.
Ayrıca “Toplumsal ve ekonomik gelime
hedefleriyle çevrebilimsel deerlerin korunması arasında bir uyum salamak gerei” olarakta tanımlanmıtır.
Ülkemizde “çevre olgusunun geni bir
ekilde ele alınıp, ayrı bir bölüm olarak yer
aldıı ilk kalkınma planı 1973-1977 yıllarını kapsayan 3. Be Yıllık Plan olmasına
ramen sürdürülebilir kalkınma kavramı ilk
kez 1990-1994 yıllarını kapsayan Altıncı
Be Yıllık Kalkınma Planı’nda anılmıtır.
47
Çevre Diplomasisi
Sürdürülebilir kalkınma ile karıtırılan
ve dahası bazı müzakerelerde “anlam saptırma” amacıyla diplomatların çeitli metinlere bilerek katıtırdıı bir dier önemli
kavram ise sürdürülebilir büyümedir. Her
ne kadar bu kavram bazı ekolojik boyutlara
indirgenebilinse de temel olarak ekonomik
bir kavramdır ve ülke zenginlik ve refahının düzenli olarak artması, sabitlenmemesi veya azalmaması anlamında kullanılır;
istatistiki bir kesinlikle ölçülebilir. Oysa
sürdürülebilir kalkınma u an için ölçülebilir bir parametre deildir. Buna ilaveten
sürdürülebilir kalkınma tanımı ekolojik ve
etik unsurlar içermektedir.
Çevre Diplomasisinin Aktörleri
Kimlerdir
Aktörler, yapılarının müsait olması artıyla “bilgi toplama, fikir deiimi, öneri
formülize etme, resmi/gayrı resmi müzakere seansları düzenleme, yasal dökümanlar
hazırlama, oylama”, kapasite gelitirme,
tecrübe paylaımı, mevzuat hazırlama, metin onaylama/imzalama gibi amaçlarla iki
taraflı ya da çok taraflı olarak buluabilirler.
Çevre diplomasisi açısından çok önemli
bir nokta da program yapısında olan organizasyonlarda (UNEP ve UNDP gibi) oylama sisteminin bulunmamasıdır. Bu sebeple
bir platformda, daha önceden programın
otoritesi taraflar tarafından kabul edilmi
deilse (taraflar konferansı metni hazırlama
otoritesi veya platformun kuruculuundan
doan haklar gibi), program sekreteryasının kendi çalıması dorultusunda alınmı
kararlarının ülkeler için balayıcılıı yoktur
ve hatta bu programlar tarafından hazırlanan metinlerin müzakere edilmesinin reddi
mümkündür. Zira bütün aktörler içinde en
önemlisi egemen ülkelerdir, çünkü sadece
ülkeler oy hakkına sahiptir. Ne var ki burada öyle bir tablo ortaya çıkar; bir program,
hatta ülkeler dıındaki bazı aktörler ilgilerini metinlere platform (sözleme, protokol)
sekreteryası üzerinden dolaylı olarak yansıtabilirler. Aynı ekilde sekreterya içerisinde
temsili olan bir ülke de bunu yapabilir ve
bu konu kaçınılmaz olarak siyasi ve ekonomiktir.
Çevre Diplomatında Olması Gereken
Entellektüel Birikim
Nihayetinde çevreyle ilgili olsun ya da
olmasın diplomasi, daha önceden de belirtildii gibi tanımlanmı bir ekonomik veya
siyasi çıkar için yapılır ve bazen çıkarın
doası gerei entellektüel haklılık olmayabilir. Böyle bir durumla karılaan bir
çevre diplomatı hem çevre hukukunu hem
de uluslararası ilikileri çok iyi biliyor olmalıdır, böylece gereken ince manevraları
yapabilmelidir. Bunun için teknik bilgiye
haiz olmak ya da teknik bilgiye sahip üyeleri olan bir takım içerisinde olmak da son
derece faydalı ve gereklidir.
Bütün boyutlarıyla konuyu ele aldıımızda bir çevre diplomatı; uluslararası
ilikiler ve uluslararası hukuk, çevre hukuku, çevre teknolojileri, çevre güvenlii ve
çevre yönetimi, çevre etii, ülkesel öncelikler ve çekinceler/sakıncalar konularında
kesin olarak; bunun yanı sıra, iklim, enerji,
biyolojik çeitlilik, koruma biyolojisi, peyzaj, jeolojik miras, su vb. konularında ise
gerektii kadar bilgiye sahip olmalıdır. Hiç
üphe yok ki bu i aslında bir takım iidir.
Çevresel Teknolojiler
Çevresel teknolojiler, temiz teknolojiler
ve cleantech olarak da bilinen yeil teknolojiler, doa üzerine yapılan insan faaliyet-
Birlemi Milletler Genel Kurulu
Diplomasi, nihai olarak metin oluturma veya oluturulmu bir metini ekillendirme esasına dayanır; yani yazılı belge
üzerinden yapılır. Bu metinler anlamalar,
sözlemeler ve protokollerdir. Bu metin
oluturma sistemlerinde rol alan aktörler;
ülkeler, resmi ve gayrı resmi ilgi grupları,
sivil organizasyonlar-sivil toplum örgütleri, özel sektör organizasyonları-odalar, dernekler, vakıflar, bilimsel organizasyonlar,
baımsız bir yurdu olmayan ve otonomisi
olan/olmayan yerli ve yerel halklar, iki taraflı ya da çok taraflı ibirlii amaçlı uluslar
arası organizasyonlar ve bunların resmi sekreteryalarıdır. Uluslararası organizasyonlar
içerisinde çeitli kurulu ve programlar
yer almaktadır. Bunlardan küresel ölçekte
çalıan balıcaları UNEP, Dünya Bankası,
UNDP, UNESCO v.b. dir. Bölgesel ölçekte
çalıanları ise AB, OECD, KE v.b. dir.
48
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
lerinin çevrebilimsel bilgiler ve teknikler
dorultusunda, doaya en az zararı vermesi
ve kalkınmanın sürdürülebilir olması esaslarına dayanır.
Bir çevre diplomatı tarafından bilinmesinde fayda olan belli balı çevre teknolojileri aaıda sıralanmıtır.
1. Geri dönüüm teknolojileri: Yeniden kullanılabilir olan maddelerin yeniden
kullanımı ile ilgili teknolojilerdir. Kaıt,
teneke, cam, plastik, demir-çelik gibi maddeler geri dönütürülebilir.
2. Yenilenebilinir enerji teknolojileri:
“Yenilenebilirler Küresel Durum Raporu”
2007 ve 2009 raporlarında güne, rüzgar,
su, dalga ve jeotermal kaynaklar gibi doada kendiliinden yenilenen unsurlardan
kaynaklanan
enerjilerin
yenilenebilinir
enerji olarak kabul edildii yer almaktadır.
resel platforma taraf olmutur. Bu durum
inden itibaren önemi hızla artan ve 21.
ülkemizin etkin bir çevre diplomasisine
yy’ın en önemli gündemlerinden birisi olan
olan ihtiyacını da gözler önüne sermekte-
çevre konusunda daha çok sayıda ve daha
dir. Etkin bir çevre diplomasisi için gerekli
donanımlı diplomatlar yetitirmemiz için
olan en önemli öe yetimi kadrolardır.
konuya üniversitelerimiz, hatta TODAE
3. Çevre remeditasyonu teknolojile-
Tarihin sayılı medeniyetlerinden birisi
eilmelidir. Bunun yanı sıra koulları bize
ri: Çeitli kimyasallar, biyolojik maddeler
olan ülkemizin köklü bir devlet ve diplo-
benzeyen ülkelerle anlamlı ibirlii olanak-
ve kitle kaldırma metotlarıyla çevresel kir-
masi gelenei olduu aikardır. Ne var ki
ları aratırılmalı, aktif bir politika izlenmeli
lilie sebep olan maddelerin kaldırılması
ülkemizde hala çevre diplomasisi ile ilgili
ve dünya çevre gündeminin lehimize ola-
yöntemleridir. Çevresel kirliliin kaldırıl-
ve “çok disiplinli program” eitimi veren
cak, en azından aleyhimize olmayacak e-
masında en etkin yöntemin hala damıtma
üniversitemiz yoktur. 20.yy’ın son çeyre-
kilde biçimlendirilmesi salanmalıdır.
Kaynaklar
J.B. Ruhl Water Wars, Eastern Style: Divvying Up the
Apalachicola-Chattahoochee-Flint River Basin JOURNAL
OF CONTEMPORARY WATER RESEARCH & EDUCATION
Radioactive Minerals. R. Dhana Raju. Geological Society
of India, P.B. No. 1922, Gavipuram P.O., Bangalore 560
019. 2005. 65 pp.
The UNEP Magazine for Youth-www.unep.org/pdf/tunza/
Tunza_6.3_EN.pdf
Environmental Diplomacy Conference Report-Washington
D.C. 18 Kasım 1998
H.H. Çalı, Sürdürülebilir Kalkınmanın Türkiye’deki Geliimi, www.caginpolisi.com.tr (Online yayın)
Internet: www.graduateinstitute.ch/corporate/executive/
training-workshops/environmental-diplomacy_en.html
Türkiye Çevre Sorunları Vakfı, Ortak Geleceimiz, Dünya
Çevre ve Kalkınma Komisyonu Raporu, TÇSV Yayınları,
Ankara, 1989, s:71-97. s:31-32.
Türkiye Çevre Vakfı, Ansiklopedik Çevre Sözlüü, TÇV
Yayınları, Ankara, 2001, s: 328.
Ruen KELE, ve Can HAMAMCI, Çevrebilim, mge Kitabevi, Ankara, 1998, s:155-157.
Nesrin ALGAN, “Devlet Politikaları Balamında Çevre
ve Çevre Korumanın Tarihine Kısa Bir Bakı”, Türkiye’de
Çevrenin ve Çevre Korumanın Tarihi Sempozyumu 7-8
Nisan 2000, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı,
stanbul, 2000, s: :227.
Gülün EGEL, Avrupa Birlii ve Türkiye’de Çevre Politikaları, TÇV Yayınları, Ankara, s: 103.
Lawrence E. SUSSKIND, Environmental Diplomacy-
olduunu ileri süren çalımalar varsa da bu
konuda yeni metotların aratırılmasına hızla devam edilmektedir.
4. Su arıtımı teknolojileri: Sudaki
(göller, akarsular, denizler, yer altı suları)
kirliliin kaldırılması amacını güden bu
teknolojiler, büyüyen tarım ve sanayi sektörleri sebebiyle artan su kullanımını göz
önüne alırsak, 21. yy çevre biliminin en
önemli konularından birisidir.
5. çme suyu arıtımı teknolojileri:
çme sularının arıtımı ile ilgilidir.
6. Katı atık yönetimi teknolojileri:
Katı atıkların tüketim, yeniden kullanım,
arıtma, boaltma ve genel olarak yönetimi
ile ilgili teknolojilerdir.
Deerlendirmeler
Ülkemiz birçok çevresel kaynak açısından son derece zengindir ve birçok çev-
Negotiating More Effective Global Agreements, Oxford
University Press, 1994, s:11
Lawrence E. SUSSKIND, a.g.e., s:46
Recycling” June 15th, 2009. http://earth911.com/recycling/
Renewables Global Status Report 2009 - www.ren21.net/
pdf/RE_GSR_2009_Update.pdf
Livescience. June 27,2009.10 top emerging environmental
technologies.
www.reference.md/files/D052/mD052918.
html
Gershon
Cohen
Ph.D..
“The
‘Solution’
to
Pol-
lution Is Still ‘Dilution’”. Earth Island Institute.
http://www.earthisland.org/eijournal/new_articles.
cfm?articleID=299&journalID=49.
Recycling” June 15th, 2009. http://earth911.com/recycling/
“What is Water Purification”. June 16th, 2009,
http://www.bionewsonline.com/s/what_is_water_purification.htm
“Sewage Treatment”. June 17th, 2009
http://www.euwfd.com/html/sewage_treatment.html
“Sewage Treatment”. Retrieved June 17th, 2009
http://www.euwfd.com/html/sewage_treatment.html “Environmental remedies and water Resource
http://www-esd.lbl.gov/ERT/index.html
“Urban
Waste
Management”. June 16th, 2009.
http://web.worldbank.org/WBSITE/EXTERNAL/TOPICS/EXTURBANDEVELOPMENT/ EXTUSWM
49
Özel Çevre Koruma Kurumu Bakanlıı
Soyu Tükenmekte Olan 4 Bitki Türü
Datça Hurması, Serik Armudu,
Sıla Aacı, Peygamber Çiçei
Datça Hurması
Datça hurması, Türkiye ve
Lindasbaı Tepe, Andızcıl Tepe
Rodos adasına özgü, 4. buzul
civarında yayılım göstermekte-
çaından kalan endemik bir tür.
dir.
Buzul çaında, güneydeki sıcak
iklimlere inen Datça hurması
Kurumumuz 2008 yılında
ve sıla gibi türler derin dere
türün biyolojik çeitlilik yö-
ve kıyı vadileri gibi korunaklı
nünden izlenmesi, korunması
alanlarda günümüze dein ula-
ve gelitirilmesi amacıyla “Dat-
abilen türler arasında.
ça Hurması Koruma ve zleme
Datça Hurması vadi tabanlarında
bulunmaktadır.
Çok
sınırlı yayılıa sahip olan bu
Projesi”ni balatmıtır. Bu proje ile türün yetime alanındaki
yerel halkın, bölge ziyaretçile-
tür kuzeyde Eksera Deresi ya-
rinin ve turizm yatırımcılarının
maçlarında ve güney kıyı ke-
eitim ve bilinçlendirme yolu
siminde Azganak Tepe, Kara-
ile koruma faaliyetlerine itira-
cahapibaı, Yarımcabaı Tepe,
kinin salanması da hedeflen-
Kovalıca Tepe, Tanıman Tepe,
mektedir.
Gülgiller familyasına
ait, Belek için lokal endemik ve nesli tehlike altında
bir türdür.
Türün Yeri: Belek Özel
Çevre Koruma Bölgesi habitatları
Özel Çevre Koruma
Kurumu’nun yaptıı iler :
Kurumumuz 2008 yılında
türün biyolojik çeitlilik
yönünden korunması ve gelitirilmesi ve Belek Özel
Çevre Koruma Bölgesi ha50
bitatlarının turizm, tarım ve
hayvancılık faaliyetlerinin
Serik Armudunun yetime
alanı ile örtümesinden kaynaklanan sorunlarının aılması için bölgedeki tarımla
ve hayvancılıkla uraan
yerel halkın, bölge ziyaretçilerinin ve turizm yatırımcılarının eitim ve bilinçlendirme yolu ile koruma
faaliyetlerine
itirakinin
salanması amacıyla “Serik
Armudu Koruma ve zleme
Projesi” ni balatmıtır.
Yabani Armut
Serik Armudu
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
Sıla Aacı
Köyceiz-Dalyan
Özel
Çevre Koruma Bölgesi’ndeki
Doal Günlük Ormanı Adacıkları birbirinden kopuk ve
küçük yüz ölçümlü olmaları
nedeniyle;
zilyet baskısıy-
la köylüler tarafından tarım
alanlarına
dönütürülerek
hızla yok edilmektedir.
Günlük
aacı
olarak-
ta adlandırılan Sıla aacı,
ülkemizin
güneybatısında,
belli kesimlerde doal olarak
bulunmaktadır.
Bulunduu
Sıla Aacı
yörelerin kuzey sınırını Büyük Menderes Nehri, dou
sınırını Aksu Nehri, güney
ve batı sınırını da Akdeniz
oluturmaktadır.
Özel Çevre Kurumu
2008 yılında Tersiyerden
kalan ve doal olarak dar bir
alanda yayılı gösteren Sıla
aacı ormanlarının ekosistemini korumak, Doal Liquidambar orientalis türünün
gen havuzunun ve bölgesel
orman mozaiinin muhafaza edilmesi ve kalıtımının
genetik mirasın devamlılıı
salanarak Sıla Aacı ’nın
Doal Ortamında Korunması, Avrupa Tarımsal ve
Doal Peyzajının korunması
amacıyla “Sıla Aacı Koruma ve zleme Eylem Planı”
projesini balatmı olup, 1.
Payda Toplantısı 23 Mayıs
2008 tarihinde Dalyan’da
gerçekletirilmitir.
Peygamber Çiçei
Ankara Gölbaı civarında yetimektedir.
Kurumumuz 2008 yılı içerisinde türün korunmasına yönelik olarak Mogan
Gölü Doru kesiminde Mogan Gölü batı
kesiminde (ANÇEVA Orman çi Dinleme
Tesisi, Kültür ve Turizm Bakanlıı Devlet Opera ve Balesi Arazisi) çekirdek zon
konumundaki lokalitelerde ivedi olarak
önlemlerin alınması amacıyla bir koruma
eylem planı hazırlanması çalıması balatılmıtır.
Bu proje ile;
-Koruma kriterlerinin belirlenmesi,
-Tür yönetim planı hazırlanması,
-Türün rezerv alanlarının belirlenmesi,
-Türün eko-turizme açılması için gerekli çalımaların yapılması,
-Gölbaı Havzasında yer alan dier
endemik türlerinde koruma altına alınması için “Endemik Türler Botanik Bahçesi”
oluturulması hedeflenmektedir.
Proje ile yükleniciye tahsis edilen üç
dönümlük temizlenmi çekirdek zon olan
bu arazi, çit ile koruma altına alınmı düzenli ve tesadüfe balı deneme düzeneine
göre tohumlar ekilip, bakımları yapılmaktadır. Bu sırada;
-Tohumların çimlenme yetenekleri,
dallanma, çiçeklenme, renklenme durumları aratırılmakta,
-Çiçek üzerinde faaliyet gösteren böcekler ve kular tespit edilmekte,
-Bitkinin tohum tutma kapasitesinin
tespiti yapılmakta,
-Bitkideki gelimeler her aamada resimlenmektedir.
Peygamber Çiçei
Dünya Doayı Koruma Birlii Kriterlerine göre nesli tehlike altında, Bern
Sözlemesi’ne (Avrupa’nın Yaban Hayatı
ve Yaama Ortamlarının Korunması Sözlemesi) göre de “Kesin Korunan Bitki
Türü” listesinde yer almaktadır.
51
Güner ERGÜN*
Levent KESKN**
Nurhan EN***
Özel Çevre Koruma Kurumu
Bakanlıı
Çevre Koruma Aratırma ve
nceleme Daire Bakanlıı
*nceleme ube Müdürü
**Uzman
*** Uzman
Türkiye’nin
Korunan Alanlar
Sisteminin Güçlendirilmesi,
Deniz ve Kıyı Koruma Alanlarının
Sürdürülebilirliinin Kolaylatırılması Projesi
Doal kaynakların korunması ve devamlılıının salanması, 21. Yüzyılda insanlıın
en önemli sorunlarından biri olmaya devam etmektedir. Dünya nüfusundaki hızlı artıa
karın, doal kaynakların hızla tüketilmesi, düzenli yerleim alanlarının daralması,
çevre kirlilii ile ilgili problemler, ülkeleri ortak çözüm arama yolunda giderek daha
sıkı bir ibirliine yöneltmektedir. Çevrenin, doal ve kültürel kaynakların korunması
amacıyla yapılan çalımalar uluslararası sözleme ve antlamalarla hukuki bir zeminde
ve bilimsel aratırmaların ııında yürütülmektedir.
Projenin amacı,
ulusal kıyı ve
deniz alanları
koruma sistemini
güçlendirmek ve
etkin yönetimini
kolaylatırmaktır.
B
arındırdıı önemli biyolojik çeitlilik deerleri ile üç biyolojik bölgeye ayrılan Türkiye,
iki karasal (Kafkaslar ve Akdeniz) ve bir denizel (Akdeniz) alan arasında olmak üzere küresel ölçekte 200 ekolojik bölge içinde kalmaktadır. Bu alanlar taıdıkları koruma deerleri açısından dünyanın
en önemli ekolojik bölgeleri içinde gösterilmektedir.
Türkiye, Doal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) tarafından belirlenen dünyanın en önemli 200 ekolojik
bölgesinden üç tanesine ev sahiplii yapmaktadır.
Ülkemiz Akdeniz, Ege Denizi, Marmara Denizi ve
Karadeniz kıyıları ve adalar da dahil yaklaık 8.500
km kıyı uzunluuna sahiptir. Böylesine uzun deniz
ve kıyı alanları zengin biyolojik çeitlilik deerlerini
barındırmaktadır.
Bu balamda ülkemiz özellikle son on be yıl
içerisinde biyolojik çeitliliin korunması amacıyla
birçok uluslararası antlamaya taraf olmutur. Bern
Sözlemesi olarak bilinen “Avrupa’nın Yaban Hayatının ve Habitatlarının Korunması Sözlemesi”yle,
nesli tehdit ve tehlike altında olan türlerin korunması
taahhüt edilmitir. Söz konusu türler ve habitatların
korunması “Barselona Sözlemesi” ile de koruma altına alınmıtır.
Akdeniz’de biyolojik çeitliliin korunmasına yönelik çalımalar, Barselona Sözlemesi’nin eki protokollerinden olan “Akdeniz’de Özel Koruma Alanları
ve Biyolojik Çeitlilik Protokolü” çerçevesinde sürdürülmektedir. Protokolün ilk hali “Akdeniz’de Özel
Olarak Korunan Alanlara Ait Protokol” dür. 1995 yı-
52
Çevre ve nsan Eylül 2009
^
^
^
lında revize edilerek adı “Akdeniz’de Özel
Koruma Alanları ve Biyolojik Çeitlilik
Protokolü” olarak deitirilmitir. Taraf ülkelerce 1982 yılında imzalanan protokol 26
Mart 1986 yılında yürürlüe girmitir. Ülkemiz Protokol’e taraf olduktan sonra konuyla ilgili ulusal uygulamalardan sorumlu bir otorite olarak Özel Çevre Koruma
Kurumu Bakanlıı’nı 1989 yılında tesis
etmi ve bugüne kadar 14 adet alan Özel
Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan
edilmitir. Akdeniz’de Özel Koruma Alanları ve Biyolojik çeitlilie likin Protokol kapsamında Birlemi Milletler Çevre
Kurumu Bakanlıı’na bildirilmi ve proje
Programı (UNEP) tarafından Türkiye’de
hazırlıkları balamıtır.
12 adet alan özel koruma alanları listesine
alınmıtır. Bunlardan 9 tanesi Özel Çevre
Proje koordinasyonu Özel Çevre Koru-
Koruma Bölgesi olup, 3 tanesi Milli Park
ma Kurumu Bakanlıı ile Çevre ve Orman
niteliindedir. Bunlar; Köyceiz-Dalyan,
Bakanlıı Dı likiler ve Avrupa Birlii
Foça, Fethiye-Göcek, Datça, Gökova,
Dairesi Bakanlıı tarafından salanmak-
Göksu, Patara, Kekova, Belek, Dilek Yarı-
ta olup, proje dokümanı hazırlık sürecine
madası Milli Parkı, Gelibolu Milli Parkı ve
ilikin tüm faaliyetler Özel Çevre Koruma
Beydaları Milli Parkı’dır.
Kurumu Bakanlıı tarafından yürütülmektedir. Projenin GEF uygulayıcı kuru-
Ülkemizdeki önemli doal kaynakların
luu Birlemi Milletler Kalkınma Fonu
sürdürülebilir kullanımı için korunan alan-
(UNDP)’dur. Proje paydaları; Çevre ve
larda bir sistem oluturulması gereklidir.
Orman Bakanlıı, Tarım ve Köyileri Ba-
Oldukça kısıtlı koruma etkinlikleri bulunan
kanlıı, Kültür ve Turizm Bakanlıı, Bayın-
deniz ve kıyı koruma alanları için de böyle
dırlık ve skân Bakanlıı, Ulatırma Bakan-
bir sistemin kurulması gereklidir.
lıı, Devlet Planlama Tekilatı, Denizcilik
Bu gereklilikten hareketle, Küresel
Müstearlıı, Sahil Güvenlik Komutanlıı,
Çevre Fonu (GEF) 4. döneminde, ülkemi-
Valilikler, mahalli idareler, üniversiteler,
zin deniz ve kıyı alanlarının etkin bir koru-
aratırma enstitüleri ve ulusal ve yerel sivil
ma ve yönetim sistemine kavuturulmasını
toplum örgütleridir.
amaçlayan büyük ölçekli “Türkiye’nin Ko-
Projenin amacı, ulusal kıyı ve deniz
runan Alanlar Sisteminin Güçlendirilmesi,
alanları koruma sistemini güçlendirmek ve
Deniz ve Kıyı Koruma Alanlarının Sürdü-
etkin yönetimini kolaylatırmaktır. Proje-
rülebilirliinin Yaygınlatırılması Projesi”
nin bütçesini oluturan dı kaynaklardan
GEF Konseyine sunulmu, Proje, Konseyin
2. 220.000 US $ (GEF: 2.200.000 US $ ve
ubat 2008’de gerçekleen toplantısında
UNDP: 20.000 US $ ) ve ulusal kaynak-
deerlendirilmitir.
tan 4.000.000 US (2.000.000 US $ ayni ve
GEF–4 “Türkiye’nin Korunan Alanlar
2.000.000 US $ akdi) olmak üzere toplam-
Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi” fikrini
da 6.220.000 US $ bir katkı gelecektir. Pro-
ve projeden beklenen faydaları içeren Proje
je, Eylül 2009-Eylül 2013 tarihleri arasında
Tanımlama Belgesi onayı GEF’in 22 ubat
uygulanacaktır.
2008 tarihli mektubu ile; projenin hazırlık
Proje bileenleri:
yöntemini belirten Proje Hazırlama Hibesi belgesi onayı ise GEF’in 27 Mart 2008
1. Mevcut kıyı ve deniz alanlarının
tarihli mektubu ile Özel Çevre Koruma
daha etkin yönetimi ve öncelikle yeni kıyı
ve deniz alanlarının kurulması için sorumlu
kurumların ihtiyaç duyduu iç yapı ve kapasitenin güçlendirilmesi,
Türkiye’nin korunan alanlar sistemi deniz bileeninin yönetimi güçlendirilecek ve
deniz alanları kapsama alanı arttırılacaktır.
Bu da Özel Çevre Koruma Bölgeleri ve balıkçılık koruma alanları gibi iki önemli alt
sistem bileenlerinin geniletilmesi ve güçlendirilmesini ihtiva edecektir.
Bu sonuca ulamak için:
• Mevcut deniz koruma alanlarının yönetim kapasitesinin gelitirilmesi,
• 5 Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde ve
Ayvalık Adası’nda zonlama çalımasının
yapılması,
• Ulusal korunan alanlar sistemi içindeki deniz alanları kapsamının geniletilmesi
ve buradaki yeni alanlar için yönetim kapasitesinin kurulması: 100.000 ha.’lık yeni
deniz ve kıyı koruma alanının kurulması,
• Deniz koruma alanları sistemi temeline dayalı denizsel biyolojik çeitlilik kapsamında boluk analiz deerlendirmesi:
Çalıma grubu tarafından veri ve bilgilerin
deerlendirilerek 10 yıllık Eylem Planının
gelitirilmesi ve kıyı deniz koruma alanlarının genilemesi çalımalarına katkı salanması,
• Kurumlar arası koordinasyon mekanizmasının kurularak deniz koruma alanlarının genilemesi için 10 yıllık bir ulusal
strateji ve eylem planının onaylanması gerekmektedir.
53
Türkiye’nin Korunan Alanlar Sisteminin Güçlendirilmesi,
amaçlı kullanımı içinde ekonomik faaliyetlerin yönetimi ve düzenlenmesi için kurumlar arası koordinasyon mekanizmasının
yerletirilmesi.
Deniz kaynaklı tehditlerin yönetimi
için koordinasyon balıkçılık-gemi kaynaklı
tehditler-karasal kirleticiler gibi farklı alana yönelik çözüm önerisi gelitirilmesi ve
son olarak farklı tarafların koordinasyon
mekanizmaları gelitirerek çözüm süreçlerine dahil edilmesinin salanması gerekmektedir.
2. Deniz koruma alanları planlama ve
yönetim sisteminin etkin i planlaması, yeterli etkin yönetim maliyeti ve gelir üretim
düzeyine imkân vermesinin salanması,
GEF tarafından desteklenecek faaliyette, Özel Çevre Koruma Kurumu
Bakanlıı’ndaki mevcut organizasyonel
engellerin kaldırılması, tüm dünyada bilinen yeni gelir üreten önlemlerin Türkiye
artlarına dahil edilmesi, merkezi hükümet
ve yerel seviyedeki karar vericiler ve Özel
Çevre Koruma Bölgelerindeki yerel kaynak
kullanıcılar arasında farkındalıın yaratılması ve yeni düzenlemelerin desteklenmesi
salanacaktır.
Bunun için de;
• Özel Çevre Koruma Kurumu’nun sürdürülebilir finans yönetimi kapasitesinin
artırılması için i planlarına adapte edilen
finansal sistem ve uygulamalarının oluturulması,
• Hazırlanan i planlarının gözden geçirilmesi ve sistem finanslamanın benimsenmesi ve uygulanması (yeni gelir fırsatlarının
düzenli olarak tanımlanması, tanımlanan
ihtiyaçları optimal karılayacak öncelik ve
zamanlamaya yönelik finans tahsisi.
• Yerinde uygun gelir üretme mekanizması ve uygulanması. Gelitirme Birimince Özel Çevre Koruma Bölgeleri deniz
alanlarında i planlarının gözden geçirilmesi sonucu, bunun yeni gelir fırsatlarının
salanması, Özel Çevre Koruma Bölgelerindeki yatırım maliyetleri ve devirlenen
iletme masraflarının maliyet yönetimi,
• Yerinde uygun harcamaların karı54
lanma mekanizması ve uygulanması. Özel
Çevre Koruma Kurumu’nun proje ve yeniden tekrarlanan gider maliyetlerini azaltmak için gelir üretimine ek olarak maliyet
karılama ve maliyet paylaım fırsatlarının
tanımlanması,
• Kıyı ve deniz alanları harcama ve
gelir üretimi için kurumsal sorumluluklar
üzerinde anlama. Özel Çevre Koruma Kurumu Bakanlıı’nın çeitli kamu kurumları ile gelir yaratma, harcama ve yönetim
konusunda i çerçeve anlamalarını gelitirmesi,
• lgili ulusal ve yerel kamu kurumları
arasında bu alanlara ilikin farkındalıın
arttırılması,
• zleme, uygulama ve çatıma çözümü
salama konularında ÖÇKK ve ilgili dier
yerel ve kamu kurumlarının bir arada çalıma mekanizmasının gelitirilmesi,
• Özel Çevre Koruma Kurumu Bölgeleri özelinde hassas zonlarda belirgin kuralların gelitirilmesi,
• lave teknik ekiplerin oluturulması,
• Be Özel Çevre Koruma Bölgesinde
yönetim birimlerinin kurulması,
• Özel Çevre Koruma Kurumu Bakanlıı planlama uygulamaları içine ekonomik
maliyet yönetimi için ekonomik prensiplerin entegrasyonu,
• ki Özel Çevre Koruma Bölgesinde
balık avcılıına yasak bölgelerin oluturulması,
• Kıyı ve deniz alanları için destek ve
farkındalıın arttırılması,
• Deniz Koruma amaçlarının bir ÖÇKB’
de karasal planlama sürecine entegre edilmesi,
• Deniz koruma alanları 10 yıllık genileme planı uygulanması için sürdürülebilir
finans stratejilerinin tespit edilmesi gerekmektedir.
3. Kıyı ve deniz koruma alanlarının çok
• ÖÇK Bölgelerinde gemi kaynaklı tehditlere karı, kurumlar arası koordinasyon
mekanizmalarını gelitirerek ve gerekli yasal düzenlemeleri getirerek kontrol mekanizması kurulması gerekmektedir.
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
Tamer ÇOBANOLU
Çevre ve Orman Uzman Yar.
Eitim ve Yayın Dairesi Bk.lıı
Gizemli Ormanlar
Fray Jorge Tabiat Parkı ile ilgili çalıan
bir grup bilim adamı, bu ufak yamur ormanının çölün ortasında nasıl varlıını sürdürdüünü incelerken karılatıı bir dier
sürpriz, aaçların aynı zamanda sisten besleniyor olmalarıdır. Bu sis, aaçların ihtiyacı
olan suyun 3/4’ünü karılamaktadır.
Tabiat Parkı, ili’ye 600 mil uzaklıkta
kuzeyde bulunuyor. Bu alanın güneyi daha
nemli, yaılı ve sık bir durumda iken yazın
sıcak döneminde yaamını sürdürmeleri ise
sise balıdır. 25 yıldır orman ekosistemlerini aratıran Ekosistem Çalımaları Enstitüsü çalıanları, bölgedeki sisteme inanmakta
zorluk çektiklerini belirterek, bu ormana bir
adım atınca inanılmaz bir ekosisteme giriyorsunuz ve bu bölgedeki aaçların havadaki su taneciklerini tutmak için gösterdikleri
adaptasyonun esizliine hayret etmemek
elde deil diyorlar
Fray Jorge’de yaayan her canlının
önemli görevleri var. Örnein, yosunlar ve
likenler havadaki nemi tutuyorlar. Aaç yaprakları güneten çok havadaki sisi tutmak
için geni yüzeye sahip ekilde olumular.
Aaçlar kökleri ve filizleri ile topraktan ihtiyacı olan nemi almaktalar, kular, böcekler
ve dier yaratıklar, sıcak yaz dönemlerinde
su bulmak için ormana akın ederler. Kular
ve fareler, ayrıca bitkilerin tohum ve polenlerini taırlar.
Daha da harika olan ey, bu milli parkta
bulunan aaçlar, besin maddesi ihtiyaçlarını
sisten gelen besin maddeleriyle karılıyorlar. Ekosistem Çalımaları Enstitüsü’nden
Weathers ve arkadaları, zengin okyanus
suları gibi uzaklardan gelen sisin, sülfür,
kalsiyum, fosfor gibi organik maddeleri ve
gerekli azotu taıdıını buldular. Columbia
Üniversitesi Lamont-Doherty Dünya Gözlemevinden okyanus bilimci Ajit Subramaniam, sisin içerisinde yüksek miktarda besin
maddesinin içerdiini ve sis yardımıyla da-
ın üst kısımlarına ulatıını belirtti. Subramaniam
“Besin maddeleri çounlukla karadan okyanusa
geçerken burada ters yönde yüksek miktarda geçi
olduu görülmektedir. Bu
durum alıılmıın dıındadır.” diyerek ekliyor.
Weathers ve arkadaları, eer okyanustan sis
gelmezse milli parktaki
yamur ormanlarının yok
olabileceini belirtiyorlar. Bölgenin sık yapısına ramen, toprakları tarım yapmaya uygun olan Orta Batı
Amerika ile karılatırıldıında, bölge toprak yapısı besin maddeleri açısından oldukça zayıftır. Birçok bitkinin bir arada olduu
bir ortamdaki bitkiler besin maddelerine
besin ulamaya çalıacaklardır ve sisle gelen besin dierleri için yeterli olmaktadır.
Bu sebepten dolayı, ili’nin ufak yamur
ormanları için, içerisinde azot bulunan sis
çok büyük önem taıyor.
Bölgeye yakın olan Humboldt akıntısı,
kuzeyden bir dönü ile batıya dorudur.
Besin maddesi açısından da çok zengindir.
Yapılan aratırmalarda bu zenginliin kara
ile paylaıldıı görülmütür. Ayrıca Weathers, sisin yamura göre besin maddesi taınımında 5–300 kat daha etkili olduunu
belirtiyor.
Sis ormanları, atmosfer hareketleri, okyanus akıntıları, kirleticiler ve besin maddeleri gibi çevresel deerlerin ölçümlerine
hassastır. klim deiiklii, Fray Jorge ve
dier sis ormanları açısından tehlikeler yaratmaktadır. Örnek olarak, hava hareketleri
ve deniz sıcaklıklarındaki deiimler sisin
özelliklerini etkilerler. Sis oluan alanlarda
benzer ekilde deiime urarlar.
Kaliforniya’da Kaliforniya Üniversitesi Bütünleyici Biyoloji Profesörü Todd
Dawson, “Elimizdeki deerler sınırlı, son
50 yıl için verilere sahibiz. Bu süreçte, yaı miktarı deikenlik gösterdi diyerek
bölgedeki farklılamayı ortaya koyuyor.”
Dawson’a göre sisli gün süresi 14 saatten
11 saate inmi durumda. Süreç deiimi ve
sisin etkisi yalı aaçlara olmasa da genç
aaçlara ve tohumlara olacaktır.”
Sis Ormanları
ili’nin Fray Jorge Milli Parkı’na yaklaırken, yol ıssız çöllerle kaplıdır.
Yılda 150 mm’den az yaı alan çorak arazi, amazon manzarasına göre daha
çekicidir. Yola devam ettikçe büyük bir deiim görülür. Bu noktada, 1.500 – 2.000
metre yükseklikte yaklaık 30 dönümlük bir
yamur ormanı yer alır. Yamur ormanında
ereltiotu, bataklık yosunları gibi bitkilerin
boyları gökyüzüne doru uzanmaktadır.
Bilim adamları, ili’nin ılıman yamurr
ormanlarının hassas noktaları olduunu belirtiyor. Artan sıcaklıkların enversiyon tabakasını etkileyerek havanın bu alanın üzerinden geçmesini etkilemesi de deiimlerden
biridir. Ayrıca, kıyıdan gelen yukarı akım ve
besin maddesi miktarında deiim yaanması bekleniyor. Sonuç olarak, iklim deiiklii sisli gün sayısını veya sis bölgesinin deimesini sebep olabilecei hususu üzerinde
durulmaktadır. Bilim adamları “Isınma, sis
miktarının artmasını salasa da bu sisin ormanlara gelmesini salayacak anlamına gelmez.” diyerek durumu açıklıyor.
Tüm sebepler göz önüne alındıında,
sis ormanları çevre ile ilgili uyarı sinyallerini izlemek için önemli yerlerdir. Weathers
“sis ormanları sınırda ve temel çevresel deiimlerden etkilenecektir.” demektedir. ili
sis ormanları kendine özgü adapte çevredir.
250 yıl öncesine gidildiinde, El Nino fırtınası gibi aırı sıcak dönemler dıında, aaç
ya halkalarında yapılan çalımalarda görülmütür. Bu ormanlar yeni bitkiler oluturmaktadır. Kaliforniya’daki selvi aaçları
da aynı etkileri göstermitir. Fray Jorge’nin
kuraklıkla yüz yüze kalması ile bu ormanların dier iklim deiimlerinden ne kadar
etkileneceklerdir? Sis ormanları gibi yerler,
hassas doal ortamları anlamaya yarar, ayrıca bu gibi yerler sistemlerin nasıl adapte
olduu ve ilikide olduunu anlamamızı
salar. Weathers bu durumu “Doada deer
olarak çok az yansıtılan, kokladıımız, hissettiimiz ve görebildiimiz eylerin, organizmalar, nem ve doal sistemler arasındaki
balantısını gösterir.” diye açıklamaktadır.
Bu Fray Jorge’deki son deiim, gerçein
doanın karmaıklıının açık olarak görülmesini salayan bir yolculua çıkılması…
55
Tuncay DEMR*
Özlem ESENGN**
Çed ve Planlama Genel
Müdürlüü
Çevre Envanteri Dairesi
Bakanlıı
*Daire Bakanı
**Çevre ve Orman Uzmanı
Avrupa Birlii Konumsal
Bilgi Altyapısı (Inspire)
ve Getirdikleri
Avrupa Birlii’nin INSPIRE ile ulamaya çalıtıı nokta, çevresel politikaların
yönetilmesi ve çevre üzerine etkisi olabilecek faaliyetler için Avrupa’da konumsal veri
altyapısının kurulmasıdır. Kurulacak bu altyapı ile kamu sektörü, özel sektör ve halkın
çevreye ilikin konumsal bilgiyi etkin bir ekilde paylamaları hedeflenmektedir.
A
vrupa Birlii Konumsal Bilgi Altyapısı, çevreye ilikin konumsal verinin sadece bir kez
toplanması, en etkin ekilde sürdürülmesi,
farklı kaynaklardan gelen parçaların birletirilmesiyle
bütünleik konumsal verinin sunulması, amaca yönelik farklı ölçek ve seviyelerde bilginin paylaılması
temel prensiplerine dayanmaktadır.
Avrupa Birlii Konumsal Bilgi Altyapısı direktifi 15 Mayıs 2007 tarihinde yürürlüe girmitir.
INSPIRE’ın nihai amaçlarına ulaması için planlanan
tarih ise 2019 yılıdır. Bu zaman planlaması, Avrupa
Birliinin INSPIRE’dan beklentilerinin hangi seviyede olduunun ve INSPIRE’ın ne kadar kapsamlı
olacaının açık bir göstergesidir.
INSPIRE’ın teknik ve idari altyapı bileenleri ekil 1’de gösterilmitir.
INSPIRE’ın Geçmii
Konumsal bilgi altyapısı kurulması ile ilgili ilk
çalımaların 1995 yılında balatılmasına karılık, INSPIRE
ile ilgili ilk somut adım 2001
yılında komisyon, Avrupa Çevre
Ajansı, üye ülkelerin çevre ve
Corafi Bilgi Sistemleri (CBS)
temsilcilerinin katılımıyla bir
uzman grup oluturulmasıyla
birlikte atılmıtır. Daha sonra
INSPIRE’da çalıılacak ana konularla ilgili alt çalıma grupları
tekil edilmitir. 2002 yılında
Komisyonerler arasında mutabakat zaptı imzalanmı ve alt çalıma grupları pozisyon belgelerini
yayınlamılardır. 2003 yılında
ekil 1: INSPIRE’ın Teknik ve dari Altyapı Bileenleri.
56
Çevre ve nsan Eylül 2009
^
^
^
internet ortamında 185 kurumun katkılarıyla açık konsültasyon yapılmı ve buna paralel olarak yürütülen etki deerlendirmesi
çalıması sonucunda INSPIRE’ın çevre
sektöründeki mevcut maliyetin 6 katı kadar
faydası olacaı deerlendirilmitir.
INSPIRE direktifinin ilk önerisi 2004
yılında komisyon tarafından onaylanmı,
2005 yılında uygulama kurallarının belirlenebilmesi amacıyla daha geni katılım
salanmasına yönelik çalımalar yapılmıtır. 2006 yılından itibaren yürütülen yasal
temele oturtma çalımaları sonucunda 15
Mayıs 2007 tarihinde Avrupa Birlii Resmi
Gazetesinde yayınlanarak INSPIRE direktifi yürürlüe girmitir.
2008 yılından itibaren uygulamaya
yönelik tüzüklerin gelitirilmesine aırlık
verilmi ve 12 Nisan 2008 tarihinde “üst
veri” konusunda ilk Tüzük yayınlanmıtır.
Haziran 2009’da taslak olarak “arama ve
görüntüleme servisleri” ile “veri ve servis
paylaımı” konularında tüzükler yayınlanmıtır.
Çevre Balantısı
INSPIRE’ın amacı çevre politikalarının
ve çevreye etkisi olabilecek dier sektör
politikalarının oluturulmasında konumsal
bilgiye ulaılmasını salamaktır. INSPIRE
Direktifi’nin eklerinde yer alan veri setlerinin incelenmesinden anlaılacaı gibi,
Direktifin kapsamında çalıılacak veri katmanları çevre aırlıklıdır. Avrupa Birliinde
INSPIRE konusunda roller tanımlanırken
Avrupa Komisyonu Çevre Genel Müdürlüü mevzuat ve politika koordinatörü olarak
belirlenmitir.
INSPIRE Direktifi ile Avrupa Birliinde Halkın Çevresel Bilgiye Eriimini düzenleyen 2003/4/EC sayılı Direktif belli bir
ölçüde örtümektedir. INSPIRE Direktifi
çevreye ilikin konumsal bilginin sunum
ve paylaım altyapısını düzenlemeye çalıırken Halkın Çevresel Bilgiye Eriimi
Direktifinin amaçlarına dorudan hizmet
edecektir.
INSPIRE Direktifinde, Avrupa çapında çevresel bilgiden sorumlu kurulu olan,
çevrenin tüm yönlerine ilikin objektif, güvenilir ve karılatırılabilir bilgi salamak-
ekil 2: Servis Tabanlı Mimari Gösterimi
la görevli, amacı, karar vericiler ve halkın
çevrenin durumu ve görünümü hakkında
bilgilenmesini salamak olan Avrupa Çevre Ajansının da Direktifin uygulanmasına
aktif olarak katılması gerektii vurgulanmıtır. Türkiye 2003 yılından beri Avrupa
Çevre Ajansı’nın bir üyesidir ve çalımalarına aktif katılım salamaktadır.
INSPIRE’ın Teknik Altyapısı
INSPIRE Direktifi, konumsal verinin
paylaımı için servis tabanlı bir mimari öngörmektedir. Bu mimari üzerinde birlikte
çalıacak olan konumsal veri servislerinin
de ilgili ISO standartları temel alınarak gelitirilmesini gerektirir. Bahsi geçen ISO
standartları ise çounlukla OGC (Open
Geospatial Consortium) tarafından olgunlatırılmıtır. OGC, konumsal veri ile ilikili ortak çözümlerin halka açık standartlar
olarak gelitirilmesi amacıyla uluslararası
düzeyde farklı kurum ve kuruluların katılımıyla oluturulmu bir konsorsiyumdur.
OGC’nin gücü, CBS (Corafi Bilgi Sistemi) ve konumsal veri dünyasında kabul
görmesinden gelmektedir.
Servis tabanlı mimari, platform (Windows, Linux, vb.) baımsızlıı, programlama dili (Java, .NET, vb.) esneklii, yazılım
üreticisi baımsızlıı, standart protokollerin (HTTP, XML, SOAP, WSDL, vb.)
kullanımı ve merkezi yönetim gibi kritik
konularda büyük avantajlar salamaktadır.
Servis tabanlı mimaride her servisin bir sorumluluu vardır. Servis tabanlı mimarinin
genel yaklaımı aaıda açıklanmıtır.
Servis tabanlı mimaride yer alan bazı
kavramları açıklamak gerekirse;
Veri kaynakları, fiziksel olarak verinin
tutulduu veritabanı veya dosya sistemi
benzeri yerlerdir.
Veri soyutlama, servis katmanlarının
ortak çalıabilirlii açısından veriler konusunda rahat anlaabilmelerini hedefler.
Kurumsal i katmanı, soyutlanmı verinin i akılarını ve kurallarını belirler.
Altyapı servis katmanı, servislerin birbirleri ile olan ilikilerini düzenler.
servis katmanı, soyutlanmı veriler
üzerinde kurumsal i kurallarına uygun
olarak ilemler yapar.
Organizasyon / yönlendirme katmanı,
uygulamaların i akılarına göre i servis
katmanındaki servislerin uygun sırada ve
ilevsellikte kullanılmasını salar ve kontrol eder.
Güvenlik ve yetkilendirme, servisler
üzerinden yapılan tüm ilemlerin yetkiler
dahilinde ve güvenlik kurallarına uyularak
yapıldıını kontrol eder.
57
Türkiye’nin Korunan Alanlar Sisteminin Güçlendirilmesi,
servise balantı
kurarak istedikleri verilere veya
kabiliyetlere
ulaacaklardır.
Bu i akıı OGC
tabanlı servislerin de temelinde
yatmaktadır.
ekil 3: INSPIRE Geoportal Gösterimi
Servis kayıtları ve yönetimi, servislerin
birbirlerini tanımasını, sisteme kayıt olmalarını ve sistem yöneticisi tarafından yönetilmelerini salar.
Kurumsal arayüz uygulamaları, servis
tabanlı mimari elemanlarını kullanarak kullanıcıya ihtiyaç duyduu hizmeti salar.
kanalları, kurumun dier ihtiyaçlarına yönelik olarak sistemdeki verinin ve servislerin dier uygulamalara veya servislere
sunulmasını salar.
INSPIRE çok geni bir yelpazeye yayılan konumsal veri servislerinin hayata geçirilmesini takviminde öngörmesine ramen,
temel servisler olan arama (discovery) ve
görüntüleme (view) servislerinin ilk etapta kullanıma açılarak INSPIRE Geoportal
üzerinden konumsal verilerin paylaımını
salamayı planlamaktadır. INSPIRE Geoportal, servis tabanlı mimaride “Kurumsal
arayüz uygulamaları” bileenine karılık
gelmektedir.
Günlük yaamdan yola çıkarak bu i akıını u ekilde
örnekleyebiliriz;
bir
kullanıcı
yapmakta olduu ile ilgili bir
veriye veya bilgiye ulamak istedii zaman, bir arama motoru (Google, v.b.) üzerinden kriterlerini girerek sorgusunu yapar
ve arama motoru kriterlere uygun sitelerin balantılarını (link) kullanıcıya sunar.
Kullanıcı kendisine sunulan alternatifler
arasındaki sitelere balantı kurarak aradıı
verinin veya bilginin kaynaına ulamaya
çalıır.
Bütün bu arama ileminin temelinde
verinin hangi kriterlere göre aranacaı ve
bu kriterlere karılık gelen üst verinin tanımlanmı olması yatmaktadır. ISO 19115
standartı konumsal veriler için üst verinin
nasıl tanımlanabileceini kapsamaktadır.
INSPIRE’ın 1205/2008 sayılı komisyon
58
INSPIRE Geoportal üzerinde hâlihazırda prototip olarak üst verilerin tanımlanması için bir editör, arama servisi ve görüntüleme servisi bulunmaktadır. INSPIRE
takvimi süresince üye ülkelerin kendi servislerini de sunarak bu aa dahil olmaları
planlanmaktadır.
Türkiye için de INSPIRE gelimelerinin takip edilmesi, takvime uygun olarak
ilgili servislerin çalıır duruma getirilmesi,
çevreye ilikin konumsal verilerin üst verilerinin eksiklerinin tamamlanarak sisteme
dahil edilmesi ve kullanıcıların bilgilendirilmesi gerekmektedir.
Türkiye için INSPIRE çalımalarının
takip edilmesi ve yapılması gerekenler
düünüldüünde; INSPIRE için balangıç noktası tekil edecek çalımaların
hâlihazırda balatıldıı söylenebilir. Bu
kapsamda, Avrupa Birlii tarafından desteklenen Türkiye’de Çevre Bilgi Deiim
Aı’nın Kurulması Projesi (TEIEN) için
yapılan analiz çalımaları INSPIRE altyapısının oluturulması için çok önemli bir
adımdır. 2010 yılında tamamlanması planlanan bu proje ile INSPIRE altyapısının
oluturulması için neler yapılması, nereden
balanıması gerektii konularında soru
iaretleri büyük ölçüde giderilmi olacaktır.
rumlu kurum, kontak noktası gibi bilgiler
Önümüzdeki dönemde AB ile ülkemiz
arasında çevre faslının da açılmasıyla birlikte çevre kalitesinin izlenmesi, yatırımlara yön verilmesi açısından da bir o kadar
önemli olan INSPIRE Direktifi ile ilgili
çalımaların bir an önce balatılması AB
çevre mevzuatı uyumlatırma çalımalarının koordinasyonunu yapan Bakanlıımız
açısından oldukça önemlidir.
yer almaktadır.
Kaynaklar
tüzüü ile üst veriye ilikin uygulama esasları detaylandırılmıtır. Bu tüzük içerisinde
konumsal verinin aranmasında kullanılacak en küçük kriter seti de tanımlanmıtır.
Bu kriterler arasında balık, özet, tip, dil,
Altyapının ilevsellik kazanması INSPIRE Geoportal altında çalıan Arama Servisi
(servis tabanlı mimaride “Servis kayıtları
ve yönetimi” bileenine karılık gelmektedir) sayesinde olacaktır. Servis tabanlı
mimaride “ servis katmanı” bileenine
karılık gelen ilevsel servislerin (Görüntüleme Servisi, ndirme Servisi, v.b.) kendi
kabiliyetlerini ISO 19119 standartına, sundukları verileri ise ISO 19115 standatına
uygun olarak Arama Servisi’ne kayıt etmeleri gerekmektedir. stemciler, kendi kriterleri dorultusunda Arama Servisi üzerinden
yapacakları sorgulamalar neticesinde ilgili
Sonuç
anahtar kelimeler, konumsal ve zamansal
kapsam, eriim ve kullanım kısıtları, so-
1) European Commission, INSPIRE, http://inspire.jrc.
INSPIRE’ın Gelecei
ec.europa.eu/
2) Bilgi GIS GeoKIT Eitim Materyalleri, 2009
INSPIRE’ın önünde henüz ulaılması
gereken birçok hedef bulunmaktadır. Aa-
3) “Avrupa’da Konumsal Veri Altyapısı Politikaları”,
2005, Aydınolu ve arkadaları.
4) 2007/2/EC sayılı Avrupa Parlamentosu ve 14 Mart 2007
ıdaki INSPIRE yol haritasında bu hedef-
tarihli Avrupa Topluluunda Konumsal Bilgi Altyapısı Ku-
lere eriilmesi planlanan tarih ve özet açık-
ran Konsey Direktifi (INSPIRE)
lamalar, ilgili direktif maddesiyle birlikte
5) 2007/2/EC sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey
belirtilmitir.
Direktifi’nin üst veri uygulamaları ile ilgili 1205/2008 sayı
ve 3 Aralık 2008 tarihli Komisyon Tüzüü
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
Makyaj yaparken
zehirlenmeyin
C
iva, cilt tarafından emiliyor
ve vücutta birikiyor. Bu da
bedende alerjik reaksiyonlara neden olabiliyor. Kaıntı bunun belirtilerinden biri. Civa hamile kadınların
bebeklerinin beyin geliimlerini olumsuz etkiliyor.
Amerika'da makyaj malzemelerinde civa kullanımı yasaklandı. Ancak göz bölgesinde kullanılan makyaj
malzemelerinde sınırlı miktarda civa
kullanımına izin verildi.
Bu arada Amerikan Çevre Çalıma
Grubu'na göre makyaj malzemeleri
yapımında kullanılan kimyasallar üzerinde yeterince aratırma yapılmıyor.
Bu da onların ne tür tehlikeler
yaratabilecei konusunda eksik bilgiye
sahip olmamıza neden oluyor.
Makyaj
malzemelerinde
kullanılan kimyasallar
vücutta birikiyor.
Bu da sayısız salık
sorununa yol açıyor.
Uzmanların uyarısı...
Çevre Çalıma Grubu'nun uyarısı
ise öyle "nsanlar günlük bakımlarında
ve makyaj malzemelerinde ne tür
kimyasallar kullanıldıı konusunda
daha duyarlı olmalılar. Kozmetikte
kullanılan kimyasalların neredeyse
yüzde doksanında yeterince aratırma
yapılmıyor. Bu da büyük bir tehlike."
Soba Gazı Zehirlenmeleri ve Çözümler
Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK
T
ürkiye’de her yıl bina yangınlarının yüzde yirmisi
temizlenmeyen bacalardan
ileri gelmektedir. Bacalar temizlenmediinden dolayı binlerce liralık konutlar
yanarak tahrip olmaktadır. Temizlenmemi ve doru kurulmamı sobalardan dolayı özellikle rüzgârlı havalarda
evlerde baca tepmesi dediimiz olaylar
sık aralıklarla meydana gelmektedir.
Baca gazının tepmesi sonucu gaz içinde bulunan çok zehirli karbonmonoksit
gazı zehirlenmelere neden olmaktadır.
Yılda en az bir defa bacaların temizlenmesi gereklidir.
Bacalar temizlenmedii ve yakıcılar
(sobalar, ofbenler ve kombiler) doru
ekilde doru yere kurulmadıı zaman
yakıtlar (kömür, odun, doal gaz, LPG
ve gaz yaı) eksik ve verimsiz yanmaktadır. Eksik yanma sonucu oluan kirli
gazlar ve parçacıklar baca tıkanmasına
neden olmaktadır. Böylece her yıl onlarca kii evlerinde zehirlenmekte ve
hatta ölmektedirler. Bir binanın yıllık
baca temizleme maliyeti ise bina büyüklüüne balı olarak 100–250 TL
arasında deimektedir.
Baca temizlii için Türkiye’de en
uygun aylar Haziran ve Eylül’dür. Valilikler, belediyeler, doal gaz daıtım
irketleri ve kömür satıcıları bu aylarda
baca temizlii için halkı her yıl uyarmalılar. Mutlaka baca temizlii yaptırmalarını salamalılar. Bacaların nasıl
temizlenecei ve sobaların, kombilerin,
ofbenlerin odalara nasıl kurulacaı öretilmelidir.
Belediyeler, doal gaz daıtım irketleri ve kömür satıcıları, baca temizlii yapacak firmaların elemanlarını eitmeliler. Bacaların nasıl temizleneceini
öretmeliler. Baca temizliinde kullanılacak aletleri göstermeliler. Temizlik
firmalarının bu aletleri kullanmalarını
salamalılar. Kömür ve odun satıcıları
bu konuda tüketicilere hizmet vermeliler.
kilde sour. Souyan bacalarda sıcak
gaz içindeki nem younlaarak bacalarda daha hızlı tıkanmalara ve duvarlarda
lekelenmelere neden olur. Sobada baca
çekii ve yanma verimlilii düer.
Zehirlenmelerin ana sebeplerinden
biride sobaların ve ofbenlerin doru
ekilde doru yere kurulmamasıdır.
Soba ve ofben kurarken nelere dikkat
edilecei detaylı bir ekilde anlatılmalıdır. Borularla ilgili gerekli kurallar öretilmelidir. Bu bilgiler halkımıza doru
ekilde anlatılmalıdır.
Bacalarda mutlaka baca balıı kullanılmalıdır. Aksi durumda rüzgârlı havalarda zararlı ve zehirli gazlar teperek
zehirlenmelere neden olur.
Bacalar yeterli oranda yalıtımlı olmalıdır. Yalıtılmamı bacalar hızlı e59
Doç. Dr. smail CERTL
Çevre ve Orman Bakanlıı
Strateji Gelitirme Bakanı
Çevreci Farkındalık ve
Empati
Hz. Muhammed’in
“Kendisi için
istediini bakası
için de istemeyen;
kendisi için
arzu etmediini
bakası için de
arzu etmeyen
Hiç kuku yok ki bugün insanlık birçok açıdan buhranlar yaamaktadır. Toplumsal,
ekonomik, ruhsal, maddi, manevi vs. birçok problem ve çıkmaz insanlıı çeitli
ölçeklerde ve çeitli derinliklerde kuatmı bulunmaktadır. imdi dünya bütün bu
meseleleri nasıl aabileceinin hesabı ve çabası içindedir. Burada kaleme almaya
çalıtıklarımın, akademik bir içerikte olmamakla birlikte, akademik bir bakı açısını
göz ardı etmeden, deneme mahiyetinde, kiisel gözlemlere dayalı fikri bir çabanın
tezahürü olduunu ifade etmek isterim. Maksadım insanın duygu dünyasının
temelinde var olan “empati” mayasının, hayatın içinde kendine yeterince yer
bulamamasının ve bunun kısaca “çevre” dediimiz maddi varlıa nasıl tesir ettiine
bir kez daha dikkat çekmek ve ülkemiz insanının ve özellikle genç nesillerin insançevre ilikisini gözden geçirmelerine fırsat vermektir.
bizden deildir”
sözü “empati”
kavramının
içini daha da
doldurmaktadır.
Adeta, empatiyi
ete kemie
büründürmektedir.
T
ürk Dil Kurumu’nun sözlüünde “empati”, “duygudalık” olarak Türkçeye çevrilmi ve “kendini duygu ve düüncede bir
bakasının yerine koyabilme” eklinde açıklanmıtır.
Bu mana çerçevesinde ele alındıında, Alman düünür Schumacher ise durumu biraz daha öteye taımı ve Küçük Güzeldir adlı eserinde erdemli insanın
dört penceresinden söz etmitir. Schumacher der ki,
ayet insan erdeme ulamak istiyorsa, karılatıı durumlarda;
1. Bir bakasının dünyasına kendisi olarak bakabilmeyi,
2. Bir bakasına bir bakasının gözüyle bakabilmeyi,
3. Kendisine kendisi olarak bakabilmeyi ve
4. Kendisine bir bakası olarak bakabilmeyi baarabilmelidir.
Empatinin manasını ve Schumacher’in yorumunu
dikkate aldıımızda, aslında bütün problemlerin ya
da iyi eylerin temelinde yatan tutum ve davranıların ana unsurunun insanın benliinde yer alan empati
kabiliyetinin uygulamadaki sonuçları olduu anlaılmaktadır. ster herhangi bir maddeye bakalım ve isterse herhangi kii ya da olay karısındaki duruumuzu
sorgulayalım; neticeleri ortaya çıkaran temel faktör
insanda az ya da çok var olan empati becerisidir. Bu
paralelde bakıldıında Hz. Muhammed’in “Kendisi
için istediini bakası için de istemeyen; kendisi için
arzu etmediini bakası için de arzu etmeyen bizden
deildir” sözü “empati” kavramının içini daha da doldurmaktadır. Adeta, empatiyi ete kemie büründürmektedir.
Yukarıda izah etmeye çalıtıım ve kavramsal
çerçevesini sunmaya gayret ettiim açıklamalardan
sonra, empatik tutum ve davranı biçiminin çevre-
60
^
^
^
Çevre ve nsan Eylül 2009
mizle olan ilikimizi nasıl etkilediine ya
da etkilemesi gerektiine dikkat çekmek
isterim. Burada açıklamalarımıza önemli
bir ıık tutmakta olan Edward Lorenz’in
Kelebek Etkisi teorisini de unutmamak gerekir. Onun gerçekletirdii ampirik bir çalıma neticesine göre, “dünyanın herhangi
bir beldesinde kanat çırpan bir kelebek, bir
baka corafyasında ortaya çıkan fırtınanın
sebebi olabilmektedir”. Söz konusu bulgu
ve teorinin ortaya koyduu gerçeklii de
dikkate alarak, empatik tutum ve davranı
durumunu çok uzaklara gitmeden aaıda
olduu gibi özel ve kurumsal hayatlarımızla örneklendirerek izah etmek isterim:
1. Aile Hayatımızda Empati-Çevre
likisi
Çok ayrıntılarına girmeden müahhas
örneklerle tanımlamak ve açıklık getirmek
istersem, evlerimizdeki alıkanlıklarımızdan balayabiliriz. Su tüketim alıkanlıımız, elektrik, yiyecek, içecek ve eyalarımızı kullanma davranılarımız vs. Çok
basit bir sorgulamayla ele alacak olursak,
tıra olurken, di fırçalarken, bulaık ya da
çamaır yıkarken fazladan harcadıımız her
bir damla suyun, dünyanın bir baka corafyasındaki (mesela Afrika’da) insanların
hakkı olduunu ve aslında gasp giriiminde bulunduumuzu düünüyor muyuz? Ya
da kısa bir süre için dahi olsa tükettiimiz
her bir Kw elektriin, dünyanın bir baka
bölgesindeki bir insanın gecesini karanlıkta
geçirmesine sebep olduunu hesap edebiliyor muyuz? Kısaca her bir tutum ve davranıımızın olumsuz ya da olumlu bir dı-
sallık olarak çevremizdekilere yansıdıını
bilmemiz gerektiinin farkında mıyız? Ve
bu dorultuda çocuklarımızın olumlu tutum gelitirmesine katkı vermemiz gerektiini sürekli akılda tutmamız ve bir davranı
biçimine dönütürmemiz gerekmektedir.
Bu bizim hem milli ve hem de küresel sorumluluumuzdur.
2. Hayatımızda Empati-Çevre
likisi:
ayet bir özel sektör ya da kamu çalıanıysak, bize emanet edilmi olan her bir
varlıın aslında bir bakası tarafından ve
hatta gelecek nesiller tarafından bize emanet edilmi bir varlık ve deer olduunu
bilmemiz gerekiyor. yerinde kullandıımız her bir araç, oturduumuz sandalye
ve koltuklar, bilgisayar ve yazıcılarımız
vs. bunların her biri aslında kutsal emanet
gibidir. Söz konusu araç ve gereçlerin ömrünü ne kadar uzatabilirsek ya da ne kadar
etkili ve verimli kullanabilirsek, o derecede çevresel kaynaklara ve dolayısıyla bir
bakasının hakkına saygı göstermi oluruz.
Elektronik cihazlarımızı gereksiz yere ne
kadar az kullanırsak atmosfere o derecede
az radyoaktif madde ve zararlı gaz salıvermi oluruz.
Ya da ayet bir üretici isek, hammaddemizi ne kadar etkili kullandıımız ve zararlı
atıkları doru yolla bertaraf ederek çevreye
ne derecede az zarar verirsek, bakalarının
hakkına o derecede saygı duyuyoruz ve
gelecek nesillerin haklarını aynı düzeyde
koruyor ve gözetiyoruz demektir. Böylece
dünyanın ve tabii kaynakların, yalnız kendimiz için deil etrafımızdaki ve ülkemizdeki insanlar, bütün insanlık ve gelecek nesiller için de yaratıldıının farkına varmıız
demektir.
3. Sokakta Empati-Çevre likisi:
Kullandıımız aracın atmosfere ne düzeyde zararlı gaz bıraktıına dikkat etmemi isek, dünyayı kendi etrafımızda dönüyor sanırız. Hemen hepimizin trafikte ahit
olduu ekilde, ayet yanımızdan geçen bir
araç filtresiz fabrika bacası gibi atmosfere
duman bırakıyorsa ve bundan sorumlu bir
Allah’ın kulu (sorumlu kamu kurumları,
sürücü, araç sahibi dahil)ve bunda da bir
anormallik görmüyorsa, empati becerimiz
sıfırın altında ve hatta tersine iliyor demektir. Yani bu davranı biçiminden ne ülkemize ve ne de insanlıa bir fayda çıkar.
Ya da sokaa dikilmi taze bir fidana
asılarak onu yerinden sökmeye çalıan bir
çocukla karılamısak; ayet çocukta hayati süreç içerisinde bir ekilde olumlu bir
deiiklik olmazsa ileride kaçak konut alanı
açmak için ormanı talan edecek bir kiiliin
filizlenmekte olduundan emin olabiliriz.
Ya da arabayla seyahat ederken, içtii
sıvı içecein kutusunu aracın penceresinden dıarı fırlatan biriyle karılamısak,
yeri geldiinde dünyayı zehirlemekten imtina etmeyecek muhtemel bir insan kimliiyle karı karıyayız demektir.
Netice
Gayesiz harcadıımız her bir kaynaın,
o kaynaın ölümü demek olduunu bilmek
lazım. Bundan da öte, bakalarının hakkını
gasp etmek olduunu ve bu sebeple de israf
edilen ya da yanlı kullanılan her bir tabi
kaynak ya da ürün, çevresel kaynaklardan
eksiltme demektir. Yani (kim okuyucuya
abartılı gelecek olsa da) hırsızlıktır. Empatiden yoksun tutum ve davranılar, insanımızın, insanlıın ve gelecek kuakların
yok oluuna zemin hazırlamaktadır. Alım
gücümüzün yüksek ve yeterli olması, her
eyi istediimiz gibi ve istediimiz miktarda kullanmamıza ve kirletmemize gerekçe
olamaz. Erdemli insanların ve toplumların
gayesi, geride iyilikle yad edilecek eserler
bırakmaktır. air Baki’nin de ifade ettii
gibi her birimizin görevi “Baki kalan bu
dünyada, ho bir seda bırakmaktır”. Bunu
da empatik hayat tarzını içselletirerek ve
gelecek nesillere aktararak yapabiliriz.
Kendimizi (bir toprak parçası, bir aaç
dalı, bir ta parçası, bir kanatlı ku, bir küçük karınca ya da bir gökyüzü, bir deniz,
bir ırmak, bir orman olarak) düünelim ve
kendimize yapılmasını istemediimizi bakasına yapmayalım.
Sözün Özü
Empati kabiliyetimizin günlük hayata
izdüümü olan tercihlerimiz, ya yok oluumuz ya da kurtuluumuz olacaktır.
61
eitim ve yayn dünyas
Türkiye Çevre Durum
Raporu
2007 yılının sonunda yaklaık bir
yıllık bir çalımanın sonucunda
16 ana konu balıından oluan
“Türkiye Çevre Durum Raporu”
hazırlanmı, basımı yaptırılarak
ilgili kurum ve kurululara 2008
yılı baında daıtılmı olup, ayrıca
(www.cdgm.gov.tr) sayfasında
yayımlanmaktadır.
ÇED ve Planlama Genel Müdürlüü
Türkiye Çevre Sorunları ve
Öncelikleri Envanteri
2005–2006 yılı veri ve
bilgilerini içeren l Çevre
Sorunları ve Öncelikleri
Envanteri Çalıması 81
limizde tamamlanmıtır.
Söz konusu çalımanın
deerlendirilmesi ile elde
edilen “Türkiye Çevre
Sorunları ve Öncelikleri
Envanteri Deerlendirme
Raporu” kitap haline
getirilmi olup, merkez ve tara
tekilatımıza ve ilgili kurum
ve kurulular ile karar vericiler ve dier kullanıcılara
daıtımı tamamlanmıtır. Çalıma (www.cdgm.gov.
tr) sayfasına aktarılarak kullanıcıların hizmetine
sunulmutur.
Atık Yönetimi Eylem Planı
Atık Yönetimi ile ilgili
mevzuatta öngörülen
ekilde katı atık yönetim
eylem planı hazırlanması
gerekmitir. Yönetmelikler
ve Avrupa Birlii’ne uyum
süreci de eylem planının
hazırlanmasının genel
hattını oluturmaktadır.
Atık yönetimi eylem
planı ülkemizin 81 ilinin u anki
durumunu istatistiki verilerle ortaya koymakla beraber
ileriki dönemde yapılması gerekli çalımalar için bir
yol haritası çizmektedir. 2012 yılı sonu itibarı ile atık
yönetimi açısından Avrupa Birlii standartlarına ulamak
söz konusu olacak, her insanın hakkı olduu gibi daha
salıklı ve daha temiz bir çevrede yaama imkanı
salanacaktır.
Çevre Yönetimi Genel Müdürlüü
Okul Öncesi Eitim Seti
ÇED ve Planlama Genel Müdürlüü
Çevresel Göstergeler
Ülkemiz çevre
durumu ile sektörlerin
ilikilerini özetleyen ve
politika hedeflerinin
gerçekleme
durumlarının tespiti
ve çevre korumasını
daha etkin olarak salamak üzere,
hem Türkçe hem de ngilizce dillerinde 2007 ve 2008
yıllarında “Çevresel Göstergeler Kitapçıı” hazırlanarak
yerli ve yabancı uzmanlar ile dier kullanıcılarına
daıtımı salanmıtır.
ÇED ve Planlama Genel Müdürlüü
Özellikle Okul öncesi eitim gören çocuklarımızın
çevre konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi
çerçevesinde , çevre kirliliinin önlenmesi, aaç
ve orman sevgisinin verilmesi, olumlu davranı
deiikliklerinin kazandırılması ile tasarruf bilincinin
gelitirilmesi amacıyla bir çalıma kitabı,bir boyama
kitabı ve yap-boz olarak hazırlanarak bastırılmıtır.
Eitim ve Yayın Dairesi Bakanlıı
Erdem MOR
Kütüphaneci
Eitim ve Yayın Dairesi Bakanlıı
Çevre El Kitabı
Milli Parklar
Ülkemizde yaanan tüm
çevre problemlerinin yanında,
Türkiye’nin tabii kaynakları
ve esiz güzelliklerinin
anlatıldıı kitap, özellikle
örencilerimizin bilgilendirilmesi
ve bilinçlendirilmesine yönelik
olarak 142 sayfa olarak hazırlanarak
bastırılmıtır.
ABD’de 1872 yılında
Yellowstone’un Milli Park
ilan edilmesiyle bugünkü
anlamda ilk koruma alanı
ortaya çıkmıtır. Ülkemizde
ise 1956 yılında ilk milli park
çalımaları balamı, 1958
yılında Yozgat Çamlıı ilk
milli park ilan edilmitir.
Eitim ve Yayın Dairesi Bakanlıı
Üvez, Ardıç, Andız,
Akçaaaç, Yabanıl Meyveli
Aaç Türlerimiz ve Fidan
Üretim Teknikleri
Kitapta ülkemizdeki milli parkların doal
güzelliklerinden örnekler verilmekle birlikte ziyaretçilere
milli parkların tanıtımı yapılmı ayrıca görülecek yerlerle
ilgili de fikir verilmi ve mevcut hizmetler belirtilmitir.
Ziyaretçilere milli parklara ulaım hakkında bilgi
vermitir. Konaklanacak yerleri ve yakınındaki yerleim
alanları ile ilgili bilgiler içermektedir. Kitap doa
severler ve alternatif turizm meraklıları için bir rehber
durumundadır.
Doa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüü
nsanlıın Ortak Mirası
“Tabiat”
Yabani meyveli aaçların, insanolu tarafından ıslah
edilmesi, toplayıcılıktan üretime geçilmesinde önemli
bir aamadır.Bu olay günümüzdeki meyve üretimi ve
modern tarımın da ilk basamaını oluturmutur. Bu
kitapçık seti halen doada var olan yabanıl meyvelerin
üretimi hakkında teknik bilgiler içermekle birlikte üvez,
ardıç, andız ve akçaaaç türleri ile ilgili çalımalara yer
vermitir.Bu eserin hazırlanması aynı zamanda binlerce
hektar bozuk alanın aaçlandırılmasında ve biyolojik
çeitliliin korunmasında da faydalı olacaktır.
Eser, yazarın Akdeniz ve ç Anadolu florasına ait
120 taksonun silvikültür üzerine yaklaık 20 yıldır
sürdürdüü çalımaların sonucu elde ettii verileri,
meslektalarıyla paylamak istemesi neticesinde kaleme
alınmıtır. Ayrıca eser tüm aratırmacılara kaynak
olabilecek niteliktedir.
Tabiat, ekosistem içerisinde
tam bir denge ve düzen
çerçevesinde var olabilmektedir.
Fakat bu denge maalesef insan
eliyle, gerek tarım için arazi
açmak gayesiyle ve gerekse
aırı avlanmak suretiyle
bozulmaktadır. Dünyada 1
milyar insanın açlık tehlikesi ile karı karıya olduu
düünüldüünde tabi kaynakların korunması ve gelecek
nesillere aktarılması hayati önem taıdıı görülmektedir.
9 dakika 25 saniye süreli bu DVD’de Türkiye’nin
sahip olduu bitki ve hayvan çeitliliine, Türkiye’nin
göçmen kuların ana göç yolları üzerinde bulunduuna
ilikin dikkat çekici bilgilerin yanı sıra Dünya Tabiatı
Koruma Birliinin verilerine de yer verilmitir. Bu
veriler çerçevesinde Dünyanın %5’inden fazlası koruma
altındadır. Türkiye’de ise bu oran %5.6 olmakla birlikte
giderek artan bir eilim içerisindedir.
Bu DVD sunmu olduu görsel içerik, etkili anlatım
ve istatistiksel bilgiler sayesinde insanlarda tabiat ve
çevre bilincini arttırarak pekitirecek bir özellikte ve
izlenmesinde son derece yarar olan bir eserdir.
Doa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüü
Aaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüü
BULMACA
1
1
2
3
20
1
Ömer BAKAN
ube Müdürü
4
5
6
7
8
9
10
3
2
8
3
7
4
6
5
16
19
6
22
7
13
8
2
10
18
5
11
9
23
10
12
9
25
4
15
Anahtar Slogan
1
2
3
4
5
6
13
14
Ö
15
16
17
Ü
18
19
7
8
9
10
11
12
20
21
Y
22
23
24
25
Soldan Saa: 1. lk çi köftenin yapımında etinden istifade edilen yaban hayvanı -lk türk hava ehitlerinin mezarlarının bulunduu
ehir. 2. Belirlenen bir yerde taıyıcıya teslim (denizcilik terimi). -Hz.Muhammed’in hicret ettii ehir. 3. (tersi) Kamu idarelerinde stratejik planlama. -Osmanlı döneminde tarımdan alınan vergi. 4. (tersi)Bir Avrupa bakenti –Naz, ive. 5. Bir orman zararlısı (böcek). 6. 100
m2 deerinde yüzey ölçü birimi –(tersi) Bir fiilin emir hali. 7. BM Kalkınma Programı –Altın elementi. 8. Kuru souk. 9. (tersi) 1926’da
ngiltere ile Türkiye arasında yapılan anlama ile Irak devleti egemenliine bırakılan eski vilayetimiz –(tersi)Halk dilinde Isı otu. 10. Ekin
biçildikten sonra tarlada kalan köklü sap –Atmosferin sera etkisini artıran gaz (bataklık gazı).
Yukarıdan Aaıya: 1. Ozon tabakasına zarar veren gaz. –Bir projenin çevre üzerindeki etkilerinin belirlendii süreç –Bayraımızın
rengi. 2. Avrupa Topluluu(ing.) –Bir haber ajansı -Eski bir imparatorluk. 3. (tersi)Kamer –(tersi) Manganez elementi –(tersi) zlanda’nın
trafik kodu. 4. Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetien bir ceviz türü –ie yatkın, becerikli. 5. Sürdürülebilir kalkınma konusuna ilk vurgu
yapan antlama. 6. (tersi) Hayvanlara vurulan damga –Bir ite bata gelen –Paraguay’ın trafik kodu. 7. Rusça “evet” –(tersi) Kur’an’da bir
sure adı olan element –Tanrıtanımaz. 8. Doada yok olu süresi 400-500 yıl olan bir (plastik-cam) ürün –Atmosferde en fazla bulunan gaz.
9. Üzüm asmasının gen merkezi –(tersi) skambilde birli. 10. Otlak –Atık bertaraf yöntemlerinden olan Kompost’u ilk uygulayan ülke.
Türkiye
Güne Enerjisi
Potansiyeli Atlas
Ülkemiz, cora konumu nedeniyle sahip olduu güne enerjisi
potansiyeli açsndan birçok ülkeye göre ansl durumdadr. Devlet
Meteoroloji leri Genel Müdürlüü’nde 1971-2000 yllar aras ölçülen
günelenme süresi ve nm iddeti verilerine göre Türkiye’nin ortalama
yllk toplam günelenme süresi 2573 saat (günlük ortalama 7 saat),
ortalama toplam nm iddeti 1474 kWh/m²-yl (günlük toplam 4 kWh/
m²) olduu tespit edilmitir. Aylara ve bölgelere göre Türkiye güne
enerjisi potansiyeli ve günelenme süresi deerleri bulunmu ve bu
çalmada tablolarda verilmitir.
Meteoroloji Genel Müdürlüü ilgili birimleri için bir rehber niteliinde
olan
“Türkiye Güne Enerjisi Potansiyeli Atlas” çalmas dier
kullanclar ve yenilenebilir enerji sektörü için de bir bavuru ve
yararlanlacak kaynak niteliinde hazrlanmtr.
Meteoroloji Genel Müdürlüü kurum olarak bilimsel çalmalara ve
yeniliklere çok önem vermektedir. Yeni teknikler göz önüne alnarak
ODTÜ ile birlikte Genel Müdürlük elemanlarnca titizlikle hazrlanan
bu atlas önemli bir boluu dolduracaktr.
Türkiye Güne Enerjisi Potansiyeli Atlas Orta Dou Teknik Üniversitesi
Öretim Üyelerinden Doç. Dr. Zuhal Akyürek ve Pnar A. Bostan ile
Meteoroloji personelleri Serhat ensoy, Mesut Demircan ve Yusuf
Ulupnar tarafndan hazrlanmtr.
Türkiye Güne Enerjisi Potansiyeli Atlas-2009, Meteoroloji Genel
Müdürlüü yaynlar arasnda baslmtr.
Meteoroloji Genel Müdürlüü

Benzer belgeler