Çevre
Transkript
Çevre
Doann Penceresinden Türkiye Avrupa ve Asya Ktasnn birletii, dünyann en güzel köelerinden birinde, üç yan denizlerle çevrili ve kendine has doal güzelliklerle dolu bir corafya üzerinde bulunan Türkiye’nin sahip olduu esiz güzelliklerini gözler önüne seren fotoraf arlkl olan kitap 240 sayfa olarak hazrlanmtr. Türkçe ve ngilizce olarak hazrlanan ve Genel hatlar ile Türkiye’nin ziki, cora ve ekolojik yaps, Türkiye’nin orman varl, Milli parklar, Özel Çevre Koruma Bölgeleri, Yaban Hayat, Türkiye’de Sulak Alanlar, Türkiye’nin Orman Varl gibi bölümlerden oluan kitapta; Korunan Alanlar ve Türkiye’de Genel Ku Göç Yollar Haritalar da yer alyor. Eitim ve Yayn Dairesi Bakanl Deerli Okuyucularımız, S Prof. Dr. Hasan Z. SARIKAYA Müsteşar Çevre ve Orman Bakanlığı Adına Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Hasan Z. SARIKAYA Müsteşar Yayın Koordinatörü Mustafa ARI Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanı Yazı İşleri Müdürü Aycan SARGIN izlerden gelen olumlu ve olumsuz eletiriler bizleri gerçekten mutlu etmektedir. Dergimize gösterdiiniz ilgi ve alakanızdan dolayı teekkür ederiz. Dergiyi içerik, baskı ve grafik gibi birçok yönden, sizlerden gelen eletirileri göz önüne alarak düzenlemeye çalıtık. 23 yıldır yayın hayatına devam eden Çevre ve nsan dergisi, duyarlı okuyucuları sayesinde yaptıımız yeniliklerle eylül sayısını siz deerli okuyucuların beenisine sunuyoruz. Çevre ve nsan dergisi bu sayıdan balayarak birçok yenilie adım atmaktadır. Birçok okurumuzun bize yönelttii olumlu,olumsuz eletiriler dorultusunda dergiyi hem grafik tasarım hem de içerik anlamında yenilemeye çalıtık. Çevre ve nsan dergisi bundan sonra sadece belli resmi dairelerde masa üstlerinde bir kere bakılıp unutulan bir dergiden ziyade gündemi takip eden, çevre sorunlarının tartııldıı, orta örenim, üniversite ve akademik kariyer yapan örencilerin elinden bırakmayacaı ve içeriiyle göz dolduran bir dergi niteliine dönümeliydi. Avrupa’daki benzer dergiler incelendiinde Çevre ve nsan dergisi de onlar kadar bilimsel ve çevreci bir anlayıla tekrar düzenlenmeli, her sayısı merakla beklenen bir dergi sunmalıydık. Heyecan içerisindeyiz, çünkü sizlerden gelen dönütler bizleri daha iyiye ulama noktasında kamçılamaktadır. çiniz rahat olsun her yeni sayımızda her kesimin bir eyler bulduu, elinden düüremeyecei aranan okunan gündem oluturan bir dergi çıkarma azmimiz devam edecektir. Yeni anlayıla dergimizin kapak tasarımından iç kapaklara, yazı boyutundan dergi içi tasarımlarına ve konuların seçimine kadar derginin her aaması yayın kurulu ve tasarımcılarla tartıılarak dergimizin daha fazla kiilere ulaması yönünde sürekli çaba sarfediyoruz. Dergimizin yenilenme aamasında siz okuyucularımızdan da bizleri yönlendirmesini bekliyoruz. Duyarsız kalmak daha iyiye ulama azminde olan dergimizin mükemmel olmasını geciktirecektir. Dergimizle ilgili her türlü görüleriniz derginin daha geni kesimlere ulamasını salayacak, içerisindeki konuların gerçekten okunan, üzerinde düünülen ve yaayan bir dergi olması hedeflerimizi gerçekletirecektir. Yıllardır Haber Müdürü Sinan DELİDUMAN Redaksiyon Semih ŞEYDA İ. Ethem AVŞAR M.Tamer ÇOBANOĞLU Çevre ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığınca Hazırlanmıştır. üç ayda bir yayımlanan dergimizi Ocak ayından itibaren iki ayda bir yayımlamayı düünmekteyiz. Ülkemizden ve dünyadan haberleri ilk sayfalara yerletirerek dergiye farklı bir boyut getirdik. Dergiyi akademisyenlerin anlayacaı dilden geni kesimlere hitap eden anlaılabilir, akıcı bir Türkçe ile yayımlamayı hedefledik. Makaleleri farklı bir tasarımda sizlerin beenisine sunduk. Makale balıklarının ilgi çekmesini ve okuyucuyu cezbetmesini yeledik. Balıkların renkli ve yeterli büyüklükte olmasını saladık. Ara balıklarını rahat okunması için renkli ve kalın yaptık. Derginin arka sayfalarına çevreyle ilgili kitap tanıtım bölümü koyduk. ki sayfa olarak yayınlanmakta olan içindekiler bölümünü tek sayfaya indirdik. Yine sonlarda okuyucularımızın görülerinin yansıtıldıı okuyucu köesi hazırladık. Bundan sonraki sayılarımızda yayımlanmak üzere tüm okuyucularımızdan, yazılarını akıcı bir dille elektronik ortamda dergiye göndermesini bekliyoruz. Dergimiz akademik düzeyde yayın yapan bir dergi deildir. Çevre ve nsan dergisinde yayınlanan yazılar genel okuyucu kitlesi tarafından anlaılabilir bir dille yazılmalıdır. Teknik terimlerden kaçınılmalı, yazıyı destekleyici fotoraf, grafik gibi görseller yazı metninden ayrı dosyada ve yüksek çözünürlükte gönderilmelidir. Yazılar mutlaka elektronik ortamda Eitim ve Yayın Dairesi Bakanlıı [email protected] adresine, yazıyla birlikte kısa öz geçmi, cep telefonu ve vesikalık bir resim de gönderilmelidir. Yeni yayın döneminden itibaren “Çevre ve Çocuk” adlı çocuklara yönelik bir dergi yayımlanması için çalıma balatmı bulunmaktayız. Derginin yeni sayısını merakla bekleyeceinizi, dergiyi beeneceinizi tahmin ettiimizden derginin sınırlı sayıda basıldıını da düünerek imdiden derginizi almanızı tavsiye ederiz. Bizi izlemeye devam edin. Her ey gönlünüzce olsun. Çevre ve nsan’ın olduu her yerde varız. Yönetim Yeri ve Yazışma Adresi Çevre ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı Söğütözü Cad. No:14/E Kat:3 Beştepe - ANKARA Grafik Tasarım - Baskı Başak Matbaacılık ve Tan. Hiz. Ltd. Şti. T: (0312) 397 16 17 www.basakmatbaa.com e-mail:[email protected] Tel: (0312) 207 51 91-92 www.eyd.cevreorman.gov.tr e-posta: [email protected] Dergide yer alan yazılardan doğacak her türlü sorumluluk yazı sahiplerine aittir. Grafik Tasarım: Önder ŞAHİN Baskı Tarihi: 01.10.2009 ISSN: 1302-0145 çindekiler 29 ki Yanlı Bir Doru Etmez / Prof. Dr. Veysel Erolu ................................... 3 Türkiye’den Haberler ..................................................................................... 4 Takınla Mücadele Seferberlii Balıyor ....................................................... 10 Doal Menengiçler Antep fıstıı ile Aılanıyor / enay Çetinay ................... 12 Yavrularına Su Taıyan Çöl Tavukları Güne Enerjisi / M. Tamer Çobanolu........................................................... 14 Akdeniz Foku ................................................................................................. 16 36 Kum Köpekbalıı ........................................................................................... 17 Ziraat ve Meteorolojik Hizmetler .................................................................. 18 Kuyucuk Gölü / Yusuf Ceran ......................................................................... 20 klim Deiiklii, Kyoto Protokolü Türkiye .................................................. 22 Ambalaj Nedir? Denizlerimizdeki Yabancı Türler ve Biyolojik stila / Dr. rfan Uysal .......... 26 Siz Sorun Aaçlar Söylesin / Dr. Neat Erkan ............................................... 30 Kavak ve Hızlı Gelien Türler / Mehmet Karata.......................................... 32 Binyıl Hedefleri ve Biyolojik Çeitlilik / Erdoan Ertürk ............................. 34 55 Özel Aaçlandırma Çalımaları ve Esasları / smail Hakkı Barı ................... 38 Destek Devletten Kazanç Aaçtan ................................................................. 41 klimsel Deiimler ve Küresel Isınma / Ahmet Cangüzel Taner .................. 42 Gizemli Ormanlar Çevre Diplomasisi / Adem Bilgin .................................................................. 46 Soyu Tükenmekte Olan Dört Bitki Türü (Datça Hurması, Serik Armudu, Sıla Aacı, Peygamber Çiçei) .................................................................... 50 Türkiye’nin Korunan Alanlar Sisteminin Güçlendirilmesi / Güler Ergün ..... 52 59 Gizemli Ormanlar / M. Tamer Çobanolu ..................................................... 55 Avrupa Birlii Konumsal Bilgi Altyapısı ve Getirdikleri / Tuncay Demir .... 56 Çevreci Farkındalık ve Empati / Doç. Dr. smail Ceritli ............................... 60 Eitim ve Yayın Dünyası ............................................................................... 62 Bulmaca ......................................................................................................... 64 Soba Gazı Zehirlenmeleri ve Çözümleri ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 ki Yanlı Bir Doru Etmez Dilimize yerleen ve günlük hayatımızda sık sık kullandıımız bir ifade var, “Sudan ucuz.” Bu sözü genellikle bir eyin deersiz olduunu veya kolay ulaılabilir olduunu ifade etmek için kullanırız. Dier bir söz ise yine deersizlii ve ruhsuzluu ifade etmek için kullandıımız “Odun gibi, kütük” kavramıdır. D ünya nüfusunun üçte biri yeterli ve salık- erini aaıdaki iki söz en anlamlı bir ekilde ifade lı su kaynaklarına sahip deildir. Kullanı- ediyor. labilir suyun dengeli daıtıldıını da iddia Sınır tanımaz tüketim anlayıını Kızılderili u etmek mümkün deildir. Her geçen yıl su sarfiyatı- sözlerle vermeye çalımı, “En son balıı tuttuunda, nın artması sebebiyle, mesele daha da büyümektedir. en son aacı kestiinde, en son zehirli suyu içtiinde, Nitekim dünyada 1940 yılında su tüketimi 1000 km3 iken, 1960 yılında 2000 km3’e, 1990 yılında 4130 km3’e, 2000’li yılların baında da yaklaık 5000 km3’e ulamıtır. Dier bir milletlerarası aratırma kuruluu Prof. Dr. Veysel EROLU Çevre ve Orman Bakanı raporunda da; “2025 yılına kadar, dünyanın üçte birinin su kıtlıından etkilenecei, 20 yıldan az bir sürede en son aacı kıssası vardır: “Adamın biri evine ‘Ya evim! Ne olur yıkılacaın zaman bana haber ver’ diye sürekli yalvarır. Bir gün gelir adamın evi yıkılır, yerle bir olur. Adam üzgün ve perian bir biçimde ‘Ya evim! Ben nın 600 milyona ulaabilecei” belirtilmektedir. sana, yıkılacaın zaman bana haber ver demedim mi’ Bütün bu veriler (insan ve bütün canlıların) suyun diyerek evine karı duyduu sitemini dile getirir. Buna tahmin edilen kadar ucuz ve kolay ulaılan bir madde karılık ev, ‘Ey sahip! Ben sana kaç kere yıkılacaımı olmadıını ortaya koymaktadır. Suyun gelecei, in- haber verdimse de, sen her seferinde beni susturdun. sanlıın geleceidir. Sürdürülebilir çevre politikaları Ne zaman bir çatlaım olsa sıvayıp geçtin. Ben sana o ve yeni teknolojiler öncelikli olmalıdır. Temiz ve sa- çatlaklarla binlerce kez haber verdim de sen anlamak lıklı su imkânları salanmadan Bin Yıl Hedefleri’ne istemedin’ diye cevap verir.” Suyun ve Aacn Deeri tuttuunda, Yine Mevlana’nın konuyu çok güzel izah eden bir Afrika’da yeterli ve temiz su bulamayan insan sayısı- ulaılamaz. “En son balıı paranın yenilip içilemeyeceini anlayacaksın!” Evet, tabiat da, her gün defalarca can çekimekte olduunu bize çeitli yollarla anlatmaya çalııyor ama biz gerekli tedbirleri alma noktasında hassasiyet Vatandaına salıklı su temin etmek, sosyal devle- göstermiyoruz. Ancak bir gün, ani bir ekilde yıkılır- tin asli unsurudur. Çevre ve Orman Bakanlıı olarak sa, altında bütün insanlık kalacak, bunu hepimiz bili- biz bu uurla 81 ilimizin 72 milyon vatandaımızın ihtiyacı olan suyu temin etmek için bütün plan ve programlarımızı yaptık. Vatandalarımızdan istei- kestiinde, miz büyük zorluklar ile evlerine ulatırılan bu suyu en son zehirli israf etmeden kullanmalarıdır. yoruz. Netice olarak çok geç olmadan gezegenimize sahip çıkmalıyız. Gelecek nesillere iyi kaynakları tükenmemi bir dünya bırakmak için; suyu, havayı ve yeili korumak için, toplumun bütün unsurlarının mesuliyeti müdrik suyu içtiinde, Ormanlar için en büyük tehlike üphesiz ki yan- paranın yenilip gınlardır. Orman yangınları sebebiyle dünyada her yıl olarak hareket etmesi gerekir. Su tasarrufuna, orman- içilemeyeceini ortalama 4 milyon hektar, Akdeniz ülkelerinde 500 ların korunmasına ayrıca önem vermeliyiz. Tüketip anlayacaksın!” bin hektar ve ülkemizde de 10 bin hektar orman alanı kirlettikten sonra temizlemenin ne kadar maliyetli ol- Kızıldereli Reisi zarar görmektedir. duunu biliyoruz. Bizim gayemiz israf etmeden, kir- Seattle -1853 Hayatın vazgeçilmezi olan suyun ve aacın de- letmeden koruma-kullanma dengesini salamaktır. Türkiye’den Haberler Yerli Hayvanların Genleri Toplandı Amacımız 1500 Hayvanın Genini Toplamak Sezen Arat, projenin aynı zamanda, mevcut dondurma teknolojilerinin iyiletirilmesi ve gelecekte gen kaynaklarının korunmasında kullanılabilecek alternatif teknolojilerin Yerli Koyun ve Kuzusu TÜBTAK, Türkiye’de soyları tehlike sınırında bulunan hayvanların genlerinin bir bankada toplanmasını amaçlayan ‘’TÜRKHAYGEN–1 Projesi’’ kapsamında 2 yılda 1000’in üzerinde hayvan genini koruma altına aldı. TÜBTAK-MAM Gen Mühendislii ve Biyoteknoloji Enstitüsü Proje Sorumlusu Doç. Dr. Sezen Arat, deien çevre koullarının (hızlı nüfus artıı, küresel ısınma, düzensiz yapılama, çevre kirlilii) önüne geçilmez bir ekilde dünya fauna ve florasını olumsuz ekilde deitirdiine iaret ederek, yapılan bilimsel aratırmaların yılda 27 bin bitki ve hayvan türünün dönüümsüz olarak doadan silindiini gösterdiini kaydetti. Sezen Arat, ırkların ne çevre koullarına dayanıklılıklarının, ne de hastalıklara dirençliliklerinin üzerinde durulduunu, deien çevre koullarının birçok tür ve ırkın geleceini ciddi ekilde tehdit ettiini belirtti. Arat, Tarım ve Köyileri Bakanlıı, TÜBTAK ile Adnan Menderes, Ankara, Atatürk, stanbul, Mustafa Kemal, ODTÜ, Ondokuz Mayıs, Namık Kemal, Selçuk ve Uluda Üniversiteleri ibirliinde 2007 yılından bu yana ‘‘TÜRKHAYGEN–1’’ Projesini yürüttüklerini bildirdi. Doç. Dr. Arat, projenin, ‘‘hayvan genetik kaynaklarını koruma altına alacak bankaların oluturulmasını, yerli evcil hayvan ırkların genetik karakterizasyonuna balanarak sonuçlardan tescil çalımalarında yararlanılmasını, hayvan genetii ve biyoteknolojisi alanında kritik aratırmacı kitlesinin oluturulmasını, bilgilerin bütünletirilmesi ve yaygınlatırılmasını’’ hedeflediini kaydetti. Ülkelerin sahip oldukları yerli ırkların ortadan kalkmasının önlenmesi gerektiini ifade eden Arat, yerli ırkların, ülkelerin sahip oldukları yer üstü ve yer altı kaynakları gibi doal kaynaklar olduunu vurguladı. Arat, yerli ırkların koruma altına alınarak genetik kaynaklarının devamlı elde tutulmasının ekonomik açıdan zor olduunu, bu yüzden korunması istenilen ırkların genetik yapıları ve bu ırklar arası genetik ilikilerinin belirlenmesi gerektiini belirterek, proje kapsamında oluturulan ‘‘Gen, Bankasının’’, bu alanda Türkiye’deki ilk banka olduunu bildirdi. 4 ülkeye transferini hedefleyen güçlü bir AR-GE faaliyetiyle de desteklendiini belirterek, u bilgileri verdi: ‘’Proje, 13 koyun, 5 keçi, 6 sıır, 5 at, 1 manda ırkı olmak üzere 5 tür ve 30 ırkı kapsıyor. Bankada materyalinin saklanması öngörülen hayvan sayısı 1,500, ancak bugüne kadar 1000’nin üzerinde hayvanın geni bankada mevcut. 2011 yılına kadar kadar devam edecek olan projenin bütçesi 9 milyon TL. Bankada saklanan materyaller üzerinden yapılacak çalımalarla özel genler belirlenebilecek, bu genetik bilgiler, yeni ırkların gelitirilmesinde kullanılabilecek.’’ Çevre ve Orman Bakanlıı Kütüphanesi Mülga Orman Bakanlıı ta binası (Bakanlıklar Merkez Bina) 3. katında faaliyet gösteren kütüphanenin mülga Çevre Bakanlıının kütüphanesi ile birlemesiyle Çevre ve Orman Bakanlıı Kütüphanesi olarak Eitim ve Yayın Dairesi Bakanlıı, Basım Yayın ve Dokümantasyon ube Müdürlüüne balı olarak Bakanlık Merkezinin Gazi tesislerine taınması ile 2007 Aralık ayında Ek binada hizmete girmitir. 2008 yılı Ocak ayında balayan kitap derleme ve sisteme kayıt çalımaları sonucunda kütüphane envanteri 2008 yılı Mayıs ayında yaklaık 1.100 kitaba ulamı ve kütüphanemiz faal duruma gelmitir. Kütüphanemizde iki görevli personel çalımaktadır. Ayrıca kütüphanemizin bir okuma salonu mevcuttur. Halen derleme çalımaları devam etmekte olan kütüphanemiz, lisans ve yüksek lisans örencileri bata olmak y üzere bütün vatandalarımıza, çevre ve ü ormancılık alanında ihtisas kütüphanesi o eklinde hizmet vermektedir. Kütüphanemiz katalou Bakanlıımızın web adresi olan B “www.eyd.cevreorman.gov.tr” adresinde “ görüntülenebilmektedir. g Çevre ve nsan Eylül 2009 Dünyada soyu tükenmekte olan 120 memeli arasında yer alan Ege ve Akdeniz’de çam ormanları arasında yaadıı bilinen ancak bugüne dek görüntülenemeyen kedigiller familyasından Karakulak, Hacettepe Üniversitesinden iki örencinin projesi esnasında Antalya’nın Düzlerçamı mevkisinde görüntülendi. Antalya ve Mula’da kurulan fotokapanların birine yakalanan Karakulak’ın Latince ismi “Carakal Carakal” da Türkçe’den gelmektedir. Orta Asya’daki Türkler tarafından kulak çevresindeki siyahlıktan dolayı bu ekilde adlandırılan Karakulakların aırlıı 17 kg’a, boyu 90 cm’e kadar çıkabiliyor. Antartika 10 Yıl Öncesine Oranla 4 Kat Kat Hızlı Eriyor Antartika’daki buzulların, 10 yıl öncesine oranla 4 kat hızlı eridii açıklandı. Leeds Üniversitesinden bir grup bilim adamının aratırmasına göre, en belirgin erime Batı Antartika’daki en büyük buzullardan Pine Island’da gözlemleniyor. Pine Island buzulunun 175 bin kilometre kare genilii ve tipik özellikleri nedeniyle uyduyla en iyi izlenen buzul olduuna iaret eden aratırmacılar, erimenin bu hızla devam E Eczaneler Atık Pil Toplayacak T Çevre ve Orman Bakanlıı ile Türk Eczacıları Birlii arasında parafe edilen protokol kapsamında eczanelerde atık pil toplanacak. Dünya Çevre Günü’nde imzalanan protokolle, Türkiye’de atık pil toplama noktaları yaygınlaacak, eczacılar toplum salıına verdikleri önemin bir parçası olarak çevre salıına da duyarlı olduklarını göstermi olacaklar. Projeyi ise ülkemizde atık pil toplama konusunda yetkilendirilmi tek kurulu olan Taınabilir Pil Üretici ve thalatçıları Dernei (TAP) yürütecek. Tırtıllar, Yangınların 5 Katı Ormanlara Zarar Veriyor Ege Orman Vakfı Genel Müdürü Metin Gencol, Ege Bölgesi’nde kızılçam ormanlarında çam kese böcei (tırtıl) zararlarının had safhaya ulatıını belirterek, “Böcekler orman yangınlarıyla meydana gelen zararın, 5 katı kadar zarar verebiliyor” dedi. Ege Orman Vakfı’nda gönüllülere tırtılın zararları konusunda verilen bilgi toplantısında konuan Gencol, tırtılın özellikle kızılçam, karaçam, fıstık çamına zarar verdiini ve bu aaçlara musallat olan böcein aaçların yeil ibrelerini yediini ve ormanlara uzaktan bakıldıında yangın yerine dönmüe benzediini söyledi. Caretta Caretta Karakulak ^ ^ ^ Karakulak, Antalya’daa ilk kez görüntülendi etmesi halinde devasa buzdaının 100 yıl içinde yok olacaı tahmininde bulundu. Bilim adamları daha önce bu süreyi 600 yıl olarak öngörüyorlardı. Aratırmacılar, Kanada’nın Newfoundland ve New Brunswick eyaletleri büyüklüünde olan Pine Island’da, dünyadaki tüm denizlerin su I seviyesini iki kat artıracak kadar buz s bulunduunu söylediler. b Ha gayret! Denize ulamaya ne kaldı ki! Nesli koruma altında tutulan caretta caretta türü deniz kaplumbaalarının üreme alanları olan Akdeniz plajlarında zorlu bir yolculuk baladı. Denize yönelen caretta yavruları, otel ve büfe ııkları yüzünden yönlerini aırırken, zaman zaman da hayvanseverlerden yardım alıyor. Ancak ne yazık ki yavruların bir kısmı denize ulaamadan ölüyor. Kemer Ulupınar Köyü Çevre Koruma ve Gelitirme Kooperatifi Bakanı Bayram Kutlu, son 15 yılın en fazla caretta yuva sayısını bu yıl gördüklerini söyledi. Yer nciri Çok Faydalı Doada kendiliinden yetien, kaktüs türü bir bitkinin meyvesi olan ve halk arasında ‘yer inciri’ olarakta bilinen dikenli incirin, sindirim sistemi rahatsızlıklarında ilaç etkisi gösterdii belirtiliyor. Vatandaların büyük rabet gösterdii yer incirinin, dı dikenlerinin temizlenmesi sonrası rahatlıkla yenilebiliyor. Lezzet bakımından da farklı bir tada sahip olan türün, Frenk inciri, dikenli incir, kaynanadili adları da kullanılıyor. 5-10 santimetre uzunluunda, kırmızı, sarı, turuncu renklerde kabuu bulunan, etli bir meyve olan yer incirinin, C vitamini yönünden zengin olduu, bu nedenle vücut direncini artırma, güç ve zindelik verme özelliinin bulunduu kaydedildi. Ayrıca türün, sindirim sistemini rahatlatan, kabızlık sorununu gideren bir meyve olduu da biliniyor. 5 Türkiye’den Haberler 36. Tabiat Parkımız Ulugöl Tabiat Parkı Ulugöl Tabiat Parkı Ordu li Gölköy lçesi mülki hudutları içerisinde yer alan ve 26,5 hektar büyüklüündeki alan, Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel EROLU’nun onayı ile Ulugöl Tabiat Parkı olarak ilan edildi. Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Erolu’nun talimatıyla balatılan “81 ile 81 Tabiat Parkı Projesi” kapsamında Doa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüü, ülkemizin doal ve rekreasyonel kaynak deerlerine sahip yörelerini, 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu’na göre Tabiat Parkı olarak tescillemekte ve planlayarak aziz milletimizin hizmetine sunmaktadır. Bu çerçevede 36. Tabiat Parkımız Ulugöl Tabiat Parkı olarak ilan edilmitir. Doal yapısı itibariyle yüksek peyzaj deerlere sahip olması, yapraklı türlerin younlukta olduu, özellikle güz mevsiminde yaprakların sararmasıyla oluan renk armonisi ile birlikte yöre halkının rekreasyon ihtiyacına cevap verecek nitellikte bir alana ulaım Gölköy-Aybastı karayolu üzerinden salanmaktadır. Manzara bütünlüü içerisinde yöre halkının rekreasyon ihtiyacına cevap verecek nitellikte olan bu alan olan Ulugöl Tabiat Parkı, yaz aylarında günübirlik piknik yapma imkanı sunmaktadır. Alan içerisinde üç adet heyelan set gölü bulunmaktadır. Göllerden birisi büyük dier ikisi ise sazlıkla kaplı küçük yapıda göllerdir. Büyük olan gölde Abant Alası yaamaktadır. Orman ve göl ekosisteminin hakim olduu alandaki gölün etrafı, gür kayın 6 ormanlarıyla kaplıdır. Kayınla birlikte gürgen, kızılaaç, akçaaaç, orman gülü, karayemi, çobanpüskülü gibi yapraklı türler de yayılı göstermektedir. Çok yıllık otsu bitkilerden yabani soan, kırlangıç otu, civanperçemi, ballıbaba ve kekik bulunan alan Bakanlıımızca 36. Tabiat Parkımız olarak Milletimizin hizmetine sunulmutur. Elektrik Yatırımlarına “Çevre” Ayarı Elektrik Piyasası Lisans yönetmeliinde yapılan deiiklikle, Çevresel Etki Deerlendirme (ÇED) sürecinin tamamlanması, lisans almanın ön koulu haline getirildi. Enerji Piyasası Denetleme Kurulu (EPDK)’nın yaptıı yönetmelik deiiklii ile ÇED yönetmeliine tabi olan tüzel kiilere, ÇED sürecinin tamamlanarak, bu sürecin sonucunda alınacak kararların ibrazı yükümlüü getirildi. Buna göre tüzel kiiler, lisans almanın uygun bulunduuna dair EPDK kararının kendilerine tebliini izleyen 30 gün içerisinde ÇED Yönetmelii kapsamında ilgili kuruma bavuracak. Projesi ÇED yönetmelii kapsamında seçme-eleme kriterlerine tabi olan tüzel kiiler, yine 90 gün içerisinde ‘’ÇED gerekli deildir’’ kararını ibraz edecek. Projesi ÇED yönetmelii kapsamında Çevresel Etki Deerlendirmesine tabi olan tüzel kiiler ise 300 gün içerisinde ÇED olumlu kararını ibraz edecek. Bu yükümlülüklerini belirtilen süre zarfında yerine getiren tüzel kiilere, kurul kararıyla lisans verilecek. Tüzel kiiden kaynaklanmayan nedenlerle ÇED’e ilikin yükümlülüün belirtilen sürelerde yerine getirilememesinin belgelenmesi halinde, bu süreler Kurul kararıyla uzatılabilecek. Aksi hallerde lisans bavurusu reddedilecek ve Kuruma sunulmu teminat mektubu irat kaydedilecek. Projeye ilikin ÇED olumsuz kararı verilmesi halinde ise bavuru reddedilecek ancak EPDK’ya kurulma sunulmu teminat mektubu irat kaydedilmeyecek, iade edilecek. EPDK Bakanı Hasan Kökta da, yönetmelik deiikliine ilikin yaptıı açıklamada, bundan önceki uygulamada önce lisansın verildiini, daha sonra inaat öncesi ve sonrası eklinde iki aamalı bir zaman çizelgesi kapsamında yatırımcının ÇED raporunun alınması ve dier eksikliklerin giderilmesi için 18 aylık hazırlık döneminin bulunduunu hatırlattı. Da-Ta Antep Fıstıı Olacak!... Gerger ilçesi Gürgenli köyü ile Gölbaı ilçesi Yaylacık köyü sınırlarında bulunan yabani menengiç aaçlarına Antep fıstıı aısı çalımalarına balandı. Toplam 4.000 dekar alanda yapılan çalımalar sonunda yaklaık 16.000 adet menengiç aacına Antep fıstıı aısı yapılıyor. Yapılan çalıma ile verimsiz orman alanları rehabilite edilerek verimli hale getirilmeye çalıılmaktadır. Proje kapsamında orman köylüleri çalıtırılmakta olup, bir istihdam olumaktadır. Aıya hazır hale getirme ve aılama ilemleri sonucunda yaklaık 144.000 TL orman köylüsünün kazancı olacaktır. Kazanç bununla da kalmayıp, Antep fıstıı aılanan aaçlar köylülerin istifadesine sunulacak ve 2–3 yıl sonra ciddi ekonomik girdi salanacaktır. Bu çalıma ile birlikte verimsiz ormanlar ekonomiye kazandırılmı, milli ekonomiden payları en düük kesim olan orman köylüsünün ekonomik durumları iyilemi olacak, bulundukları yerde geçimlerini salamı olacak, köyden kente göç azalacak, ormanlara olan baskı azaltılmı olacak, ormanlarımızı daha iyi korunacak ve ormanlardan beklenen her türlü fayda salanmı olacaktır. Güne Enerjisi le Çalıan Oto ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 Bu Otomobil Güne Enerjisiyle Çalııyor Sakarya Üniversitesi leri Teknolojiler Uygulama Topluluu (SATEM) örencileri, gelitirdikleri güne enerjisiyle çalıan otomobil ‘’Sakarya Güne Arabası-SAGUAR’’ ile ‘’Avustralya World Solar Challenge’’da yarıacaklar. Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Durman, ‘’SAGUAR’’ın tanıtımı için TM Show Center’da düzenlenen toplantıda yaptıı konumada, rektörlüe seçildii günden bu yana birçok projeyi gerçekletirdiklerini, ancak en çok gurur duyduu projenin ‘’SAGUAR’’ olduunu söyledi. ‘’Bu proje, Türk gençlerinin çok kıt kaynaklarla dahi neler baarabileceinin göstergesidir’’ diyen Durman, projenin sadece bir mühendislik ürünü olmadıını, birçok fakültenin daha projeye katkısının olduunu belirtti. Projenin, sivil toplum kuruluları, sponsorlar ve birçok sosyal grubun katılımıyla hayata geçtiini dile getiren Durman, ‘’Örencilerimizin Avustralya’dan baarı ile döneceine inanıyorum’’ dedi. Örenciler adına konuan Mehmet Burak Mısırlı ise, güne enerjili araba yapma çalımalarına 2003 yılında baladıklarını bildirdi. ‘’Çou zaman laboratuvarlarda uyuduk’’ diyen Mısırlı, ‘’SAGUAR’’ın tasarım, üretim, sponsorluk gibi her aamasının SATEM’de yer alan 40 örenci tarafından yürütüldüünü söyledi. Mısırlı, bugüne kadar 8 güne enerjili araba ürettiklerini belirterek, ‘’SATEM’in, 2003 yılında balayan güne arabaları çalımaları devam ediyor. SAGUAR’ı 2 yıllık bir çalımanın sonucunda tamamladık. 2 Eylül’de Avustralya’da gerçekletirilecek olan dünyanın en prestijli güne enerjili araçlar yarıı World Solar Challenge’da, ülkemizi en iyi ekilde temsil etmek istiyoruz’ dedi. Araç, Avustralya yarıında kıtayı boydan boya geçecek. Yarı, Avustralya’nın en kuzey noktasından en güney noktasına kadar 3 bin kilometrelik yolda trafik içerisinde yapılacak. Bugüne kadar yaptıkları projelerin toplam deerinin 1 milyon lirayı bulduunu anlatan Mısırlı, ‘’SAGUAR’’ projesinin ise 500 bin dolara mal olduunu ifade etti. Aracın, 133 km/saat maksimum hıza ulaabildiini belirten Mısırlı, araçta yüksek verimli silikon esaslı güne gözeleri ile telemetri (aracın performans verilerini aktaran sistem) ve haberleme sisteminin de olduunu sözlerine ekledi. Hibrit (Hybrid) Otomobil Hibrit (Hybrid) otomobil elektrik ve benzin motorunun bir arada olduu sisteme denir. Hibrit otolar elektrik motoru sayesinde çevre dostu olduu için günümüz artlarında çok büyük önem arz etmektedir. Küresel ısınmaya somut çözümlerden biri olan Hibrit otolar gün geçtikçe piyasadaki pazar payını da attırıyor. Hatta dev firmalar hibrid otomobillerde seri üretime baladılar bile. Hibrit otomobillerin çalıma prensibi ise öyle; Otomobil benzinli motoru sadece arabanın kalkıında ve yüksek hızda kullanıyor. Yani 0-12 km/s ve 80 km/s üstü hızlarda araba benzinli motoru kullanırken 12 ile 80 km/s ‘lik dilimde ise elektrikli motoru kullanıyor. •Sabit durumda (Kırmızı ııkta durduunda) Benzinli motor devre dıı ve yakıt tüketimi sıfır •Çalıtırma ve hızlanma Benzinli motor, elektrik motoru destei ile düük hız supap atelemesi modunda çalııyor •Ani hızlanma Benzinli motor elektrik motor destei ile yüksek hız supap atelemesi modunda çalııyor •Düük hızda seyir Benzinli motorun dört silindirinin de supapları kapalı, ateleme yok. Araç sadece elektrik motoru ile çalııyor •Kademeli hızlanma ve yüksek hızda seyir Benzinli motor düük hız supap atelemesi modunda çalııyor •Frenleme Benzinli motorun dört silindirinin supupları kapalı, ateleme yok. Elektrik motoru hızlanma sırasında açıa çıkan enerjiyi maksimum oranda geri kazanıyor ve aküde depoluyor Elektrik motoru kullanacaı elektirii de benzin motoru çalıtıı zamanlarda ya da frenleme sırasında arj oluyor. Yani ekstradan bir arja ihtiyaç duymuyor. Çevre ve Orman Bakanlıı’ndan da hibrit otolara destek geldi. Motor oranlarında ve emisyon ölçümünde düük oranı veren arabaların araç vergisinin daha düük alınması konusunda çalıma balatıldı. Hibrit otomobil sahipleride bu kapsam da vergi indiriminden yararlanabilecekler. 7 M. Tamer ÇOBANOLU Çevre ve Orman Uzman Yardımcısı Eitim ve Yayın Dairesi Bakanlıı Güne Iınlarının klim Deiikliindeki Rolü D ünya yüzeyine gelen güne ıınları 1923 yılından bugüne dein kaydedilmektedir. Dünya yüzeyine gelen enerji miktarı, iklimde sebep olduu deiimler geçmi yüzyıllarda deiimler göstermitir. Güne ıınlarını younlatıran ya da azaltan faktörlerin aratırılması ile “küresel azalma” veya “küresel artı” gibi yeni gelien aratırma konuları ortaya çıkmıtır. Güne Iınlarında Azalma Kefedildi Dünyanın belli bölgeleri için gelen güne ıınlarının miktarının aynı olmadıı ve yüzyıllar boyunca deiim gösterdii 1980’lerin sonunda ve 1990’ların baında yayınlandı. ETH Zürih’ten emekli bilim adamı Atsumu Ohmura, 1950’ler ile 1980’ler arasında gelen güne ıını miktarının azaldıını tespit etmitir. 1998’e kadar ise Afrika, Asya, Kuzey Amerika ve Avrupa gibi kıtalarla ilgili küresel çalıma yapılmadı. Bu dönemde yapılan çalımada gelen ıın miktarının 1950–1990 dönemine nazaran ortalama olarak % 2 azaldıı tespit edilmitir. Wild ve ekibinin son döneme ilikin olarak yaptıkları aratırmalarda ise 1985’ten günümüze güne ıınları kademeli olarak artmaktadır. Science dergisinde 2005 yılında yayınlanan bir makalede, yeni süreç için “küresel artım” yeni eilim olarak tanımlanmı ve “küresel azalma” ifadesine karıt olarak kullanılmıtır. N a ture dergisinde yeni yayınlanan bir yazıda Wild bu iki kavram ile ilgili daha fazla ilgi çekici bilgiye yer vermitir. Hava Kirlilii Fotosentezi Destekliyor Bu çalımada küresel artma/azalma kavramları ile karbon döngüsü arasındaki iliki incelenmitir. Küresel azalma döneminde, aeresoller ve bulutlar ııın bitkiye ulamasını açık ve temiz bir havaya göre kolaylatırır. Bilim adamlarına göre, daılan ıınlar, direkt gelen ııa göre bitki içerisinde daha derinlere ulaabilmekte ve bu da fotosentez için daha etkili olmaktadır. Sonuç olarak, toprak biyosferinde % 10 daha fazla karbon 1960 ile 1999 yılları arasında depolanmıtır. Bazı Sorular Cevapsız Bu noktada, aeresoller hem bulutların yaam süresinde belirleyici ve açıklıı etkileyici olarak, bulutlarla olan etkileimi veya küresel artmaya/azalmaya olan etkileri belirsizdir. Bulutların ve aeresollerin younluklarının geçen dönemlerde nasıl deitiine ait veriler olmadıı sürece bu karmaık ilikileri açıklamak çok kolay olmayacaktır. Bu açıı kapatmak için, uzaydan uydu ölçüm programları kullanılabilir. Wild, “Birçok cevapsız soru olduu için bu konuda hala birçok aratırma yapılması gerekiyor” diyerek ekledi. Yaanan deiimin küresel düzeydeki büyüklü- ü ve kırsal-kentsel alanlar arasındaki etki farklılıı gibi konular cevapsız sorulara örnek olarak verilebilir. Bir baka cevapsız konu da çok zor ölçüm deeri bulunan okyanuslarda neler olacaıdır. Aratırmacıları bekleyen bir baka zorlayıcı nokta, iklim deiikliinin etkilerinin daha iyi anlaılabilmesi için, iklim modellerine deiimlerin aktarılmasıdır. Yapılan çalımalarda, küresel azalım, 1980’lere kadar sıcaklık artılarını gizlemitir. Ek olarak, Hükümetlerarası klim Deiiklii Konferansı 4. nceleme Raporunda modellerin kullanımı ile ilgili çalımalar yayınlanmı olsa da modeller deiimi yansıtma konusunda baarılı olamamıtır. Bilim adamlarına göre, bu durum deiime sebep olan unsurların tam olarak modellere yansıtılmaması ve belirsizlik içeren antik ça deerlerinin veri olarak kullanılması yaanan durumun sebepleridir. Global Dimming and Brightening, Special Issue of Journal of Geophysical Research, vol. 114, no. 2009. nsanolunun Yaamını Sürdürmesi çin 8 Ekolojik Kural Bilim adamlarının bir araya gelerek yaptıı çalımada dünya üzerinde yaamımızı sürdürmek için 8 maddeden oluan bir liste hazırlandı. 8 sınır deer ile ilgili yapılan bu listede, u an için 3’ünün sınırını amı durumdayız. 8 halen sınır deerlerin altındadır. Ozon Atmosferdeki ozona zarar veren kimyasalların yasaklanması sayesinde günümüzde atmosferdeki ozon seviyesi istenen seviyelerdedir. Atmosferdeki Karbondioksit Temel sebebi küresel ısınmadır. Bu noktada sınırı amı bulunuyoruz. Aratırmacılar, 350 ppm (ppm: milyonda bir)’in aılmaması gerektiini belirtirken, u an atmosferdeki deer 387 ppm seviyesindedir. Temiz Su Kullanımı Günümüzde su kullanımı sınır deerin altında olsa da dünyadaki insan nüfusunun artmaya devam etmesi durumunda olumsuzluklar yaanacaktır. Özellikle kuruyan göller veya kirlenen nehirler bu konuda yaanan sorunlara örnek olarak verilebilir. Azot ve Fosfor Kirlilii Azot konusunda daha fazla ürün almak için kullanılan kimyasallar nedeniyle sınır aılmı durumdadır. Buna karın fosfor kirlilii Arazi Kullanımı Bu konuda henüz sorun yaanmasa da dünya üzerindeki ormanlar ve sulak alanlar gibi verimli arazileri kaybetmi durumdayız. Ayrıca artan nüfus bu konuda bir baka zorlayıcı etmendir. Biyolojik Çeitlilik nsanolunun faaliyetleri nedeniyle dünyamızdaki biyoçeitliliin önemli kısmı yok olmaktadır. Okyanusların Asitlilii Atmosferdeki karbondioksit miktarının artmasına balı olarak okyanuslarda birçok olumsuz deiiklik yaanmaktadır. Bu konuda henüz sınır aılmamıtır. Kimyasal Kirlilik nsanlardan kaynaklanan aır metaller, radyoaktif atıklar gibi toksik kirliliklerin artması ile canlılarda genetik deiimlere sebep olabilmektedir. (Science Daily, Eylül 2009) ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 Bacasız Sobalar Kı aylarında bacalı ve bacasız sobalar ısınma amacı ile kullanılmaktadır. Isınmada kullanılan yakıtlar; kömür, odun, fueloil, kerosen, LPG ve doal gazdır. Ayrıca elektrik enerjiside ısınma amacı ile kullanılmaktadır. Özellikle çeitli i yerlerinde ve bekar evlerinde bacasız ısıtıcılarda terçih edilmektedir. Bacasız sobalarda kerosen, LPG ve doal gaz gibi maddeler yakıt olarak kullanılmaktadır. Yanma esnasında oda içindeki oksijen yakıcı olarak kullanılmaktadır. Yanma sonucu oluan gazlar ise oda içinde birikmektedir. Kerosen , propan ve doal gaz gibi yakıtlar hidrojen ve karbondan olumaktadır. Bu yakıtların tam yanmaları halinde sadece karbondioksit ve su buharı oluur. Gerçekte ise eksik yanma sonucu karbon dioksit ve su buharı haricinde karbonmonoksit, azotdioksit, kükürtdioksit ve dier gazlarda bir miktar olumaktadır. Eer odada yeterli havalandırma yoksa yanma sonucu oluan bu gazlar oda içine birikir. Karbon monoksit gibi zehirli gazlar oda içinde belli younlamaya ulatıında ölümlere neden olmaktadır. Uyku esnasında vücut karbon monoksit kirliliinin zehirleme etkisini algılayamadıı için ölüm olayları genelde gece saatlerinde gerçeklemektedir. Gündüz saatlerinde ise karbon monoksit kirliliinin ilk etkisi ba arısı ve dönmesi, halsizlik ve mide bulantısı halinde gerçeklemektedir. Yanlı bacasız soba satın alınması ve bacasız sobanın yanlı kullanılması sonucu her yıl onlarca insan kı aylarında soba zehirlenmesi sonucu ölmektedir. Bacasız sobalardan dolayı ölümlerin %35 yatak odasında, %25 oturma odası veya salonda ve %10 banyoda gerçeklemektedir. Bacasız sobalardan ileri gelen yangınların %40 hatalı kullanımdan ve %30 mekanik hatalardan ileri gelmektedir. Türkiye’de 63,6 Milyon Cep Telefonu Abonesi Var Türkiye genelinde Haziran 2009 itibariyle 40 bin civarında baz istasyonu, 63,6 milyon GSM abone sayısı var. Ulatırma Bakanlıı abone sayısından dolayı baz istasyonların sayısının giderek artı gösterdiini bir baz istasyonunun aynı anda hizmet verebilecei görüme sayısının sınırlı olduunu belirtti. Ulatırma Bakanı Binali Yıldırım, kullanıcı sayısının yüksek olduu bölgelerde kullanıcı sayısının arttırılabilmesi için yeni baz istasyonlarının kurulduunu belirtti. 153 Baz istasyonu kapatıldı Yeni teknolojilerle ilgili insan salıı ve çevre güvenlii konusunda en üst düzeyde hassasiyet gösterildiine vurgu yapan bakanlık, Bilgi Teknolojileri ve letiim Kurumu (BTK) tarafından bu alanda sınır deerleri belirleyen ve denetimi öngören iki yönetmeliin uygulamaya konulduunu anımsattı. Bu kapsamda, yeni kurulacak her bir elektronik haberleme cihazı için verilen elektrik alan limit deerinin, AB ülkeleri ve çou dünya ülkesinin kabul ettii Uluslararası yonlatırmayan Radyasyondan Koruma Komisyonu’nun sınır deerlerinin dörtte birine karılık geldii bu sınır deerlerle ilgili düzenli ölçümlerin yapıldıı açıklandı. Bugüne kadar yapılan ölçümlerde sınır deerleri atıı tespit edilen 44 baz istasyonunun BTK’ca, 109 baz istasyonunun ise mahkeme kararıyla kapatıldı. nsan Salıına Etkisi Baz istasyonlarının ortama yaydıı elektrik alanların insan salıı üzerine olası zararlı etkilerinin belirlenmesi amacıyla Avrupa ülkeleri bata olmak üzere birçok ülke tarafından çalımalar yürütülmekte Türkiye de bu çalımaları yakından izlemektedir. Dünya Salık Örgütü’nün yayınladıı bilimsel bültenlerde de olumsuz etkilere ilikin bilimsel kanıt bulunamamıtır. ‘’imdiye kadar yapılan çalımalarda baz istasyonlarının olumsuz bir etki oluturduuna dair bilimsel bir kanıt bulunamadıını WHO yayımlamı olduu bültenlerde dünya kamuoyuna açıklamıtır. Dünyanın çou ülkesinde izin verilen elektrik alan limit deerlerinin, ihtiyati tedbir açısından ülkemizde dörtte birinin uygulanması, vatandalarımızın daha yüksek oranda korunduu anlamına gelmektedir.’’ Ay ve Mars’ta Su Bulundu Su güne sisteminde her yerde var ve sonunda su Ay ve Mars gezegeninde de bulundu. Yapılan çalımalarda, 2 NASA aratırma aracı ve bir Hindistan uydusu tarafından Ay yüzeyinde su, buz kristalleri eklinde tespit edildi. Ay yüzeyinde tespit edilen su, kristal ve mineraller arasında ay yüzeyinin üst 5 milimetrelik kısmında yer almaktadır. Mars yüzeyinde bulunan su bulunması beklenen bir gelime olsa da, tespit edilen miktar bilim adamlarını aırttı. Buz kristallerinin yüzeyin yüzlerce mil altında yer aldıı düünülmektedir. (Science Daily, Eylül 2009) 9 Devlet Su leri Genel Müdürlüü Takınla Mücadele Seferberlii balıyor Sel Felaketi Takın (sel, feyezan) Bir akarsuyun muhtelif sebeplerle yataından taarak, çevresindeki arazilere, yerleim yerlerine, altyapı tesislerine ve canlılara zarar vermek suretiyle, normal sosyo - ekonomik faaliyeti kesintiye uratacak ölçüde bir akı büyüklüü oluturması olayıdır. Takın, tabii bir olaydır. Ancak, insan faaliyetleri takınları bir afete dönütürebilmektedir. stanbul ve Tekirda illerimizde aırı yaılara balı olarak meydana gelen sel felaketi sebebiyle 32 vatandaımız hayatını kaybetmi ve büyük boyutta maddi zarar meydana gelmitir. Ülkemizde yaanan en büyük felaketlerden biri olan bu takın olayları uzun yıllar yaı ortalamasının çok üzerinde gelen yaılar neticesinde meydana gelmi olup bu yaılarda metrekareye 200 kilogramı aan miktarda yaı dümütür. Ancak takın afetlerinin yalnızca meteorolojik oluumlara balı olarak ifade edilmesi doru olmayacaktır. Özellikle Türkiye gibi ekonomik gelime faaliyetlerinin youn bir biçimde devam ettii artlarda, sanayileme ve sektör çeitliliinin beraberinde getirdii ehirleme aktivitesi akarsu havzalarının muhtelif kesimlerindeki insan faaliyetinin çeitliliini ve younluunu büyük ölçüde arttırmaktadır. Bu durum ise havza bütünündeki hidrolojik dengeyi bozmakta ve neticede büyük boyutta can ve mal kaybına yol açan takın afetlerine sebep olmaktadır. Akarsu havzaları içinde gelien yerleimler, açılan yeni yollar ve kurulan yeni tesisler ile Takın (sel, feyezan) Bir akarsuyun muhtelif sebeplerle yataından taarak, çevresindeki arazilere, yerleim yerlerine, altyapı tesislerine ve canlılara zarar vermek suretiyle, normal sosyo - ekonomik faaliyeti kesintiye uratacak ölçüde bir akı büyüklüü oluturması olayıdır. Takın, tabii bir olaydır. Ancak, insan faaliyetleri takınları bir afete dönütürebilir. arazi yapısı deimekte, bilinçsiz toprak kullanımı, ormanlar ve meralara yapılan müdahaleler sebebiyle takın afetleri giderek daha büyük ve sık olarak görülmektedir. Devlet Su leri Genel Müdürlüü, kuruluundan bu yana takınlarda meydana gelen can ve mal kayıplarını asgariye indirmek maksadıyla çalımalar yapmaktadır. DS tarafından bugüne kadar ina edilen barajların 37 adedi takın koruma maksatlıdır. Barajlar yaılı sezonlarda suları depolayarak, yüksek akımların mansapta can ve mal kayıplarına sebep olmasını önlemektedir. Ayrıca küçük su ileri muhtevasında havzanın bir bölümü ele alınarak yerleim yerlerini, sanayi tesislerini, tarım arazilerini takından korumak maksadıyla; gölet, sedde, sel kapanı, mahmuz, tersip bendi, dere yataı ıslahı, takın kanalı gibi tesisler ina edilmektedir. Bu çerçevede DS tarafından 4.364 adet takın koruma tesisi ina edilerek 3.500’ün üzerinde yerleim birimi ile birlikte 1 milyon hektar alan takından korunmutur. Takınların Sebepleri 1. Aırı ve iddetli yaılar, (Giresun, Tekirda ve stanbul’daki takınlarda yıllık yaı toplamının 1/3’ü 2 günde dümütür.) 2. Özellikle yerleim yerleri içerisinden geçen dere yataklarında, yapılama ile dere kesitinin daraltılması, Dere yataına tekniine aykırı, izinsiz menfez, köprü, bent veya dolgu yapılması, stanbul Sel Felaketi 2009 Dere yataına kanalizasyon ebekesi döenmesi, moloz dökülmesi, sanayi ve evsel atıkların atılması, 10 Dere yataının üstünün kapatılarak otopark, konut vb. yapılması 3. Yamaçlardaki plansız yapılama, tekniine aykırı yol açma çalımaları, 4. Dere yataklarında kaçak kum çakıl alma faaliyetleri, 5. Nehrin memba kısmından çeitli sebeplerle harekete geçen rüsubatın mansaba intikali, 6. Dere yataklarında tabii olarak büyüyen aaç ve çalıların yatak kapasitesini daraltması ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 idarelerinin mevzuat açısından yetkilendirilmesi kararlatırıldı. 1989 – 2009 Yılları arasında Yıllar 1989 – 2009 Takın Sayısı 369 Ölü Sayısı 448 Zarar Gören Alan (Ha) 501 428 Parasal zarar (USD) 2 095 543 000 Ülkemizde meydana gelen büyük takınlar: zmir kasım -1985, Hatay mayıs 2001, Rize haziran 2002, Silifke 2004, Rize haziran 2005, Rize Çamlıhemin 2005, Silivri eylül 2009, 7- 13 Eylül 2009 Tarihlerinde Meydana Gelen Yaılar Yıllık Yaı Normali mm/m2 (07 – 13 Eylül) Toplam yaı Tekerrür Yılı Gerçekleen Maksimum Yaı Miktarı ve Periyodu Bandırma 719,9 290,4 135 Yıl 4 Saat 125,0 mm Malkara 1181,5 215,4 110 Yıl 8 Saat 111,8 mm 3 Saat 83,8 mm stasyon Adı Gönen 873,3 157,8 151 Yıl Kırklareli 562,3 140,2 200 Yıl 6 Saat 82,8 mm Kum köy / Kilyos 794,0 282,5 87 Yıl 3 Saat 123,4 mm Sarıyer 807,2 135,8 32 Yıl 18 Saat 95,4 mm Tekirda 574,6 130,8 41 Yıl 24 saat 107,6 mm Bakanlar Kurulu (14 Eylül 2009) Takınların da ele alındıı Bakanlar Kurulu’nda; Kurumlar arasında sıkı bir ibirlii ile kalıcı tedbirlerin alınması, Büyükehir belediye sınırları içerisindeki derelerin ıslah ve bakımının su ve kanalizasyon idareleri tarafından, belediye sınırları haricindeki derelerin ıslahının ise DS tarafından yapılması, Dier belediyelerde belediye ve DS’nin müterek çalıarak derelerin ıslah ve bakımının yapılması kararlatırılmıtır. Takın Kontrol Seferberlii Muhtevasında yapılacak Çalımalar 1. Devlet Meteoroloji leri Genel Müdürlüü ve DS Genel Müdürlüü tarafından erken uyarı sisteminin gelitirilerek uygulamaya konulması, 2. Erken uyarı sistemi muhtevasında 6 adet meteoroloji radarı (zmir, Mula, Antalya, Adana, Samsun, Trabzon bölgelerine) kurulacaktır. 3. lçeler dâhil olmak üzere ülke genelinde 200 adet daha meteoroloji gözlem istasyonu kurulacaktır. Erken uyarı modeli gelitirme, erken uyarı modellerini çalıtırmak ve doruluu artırmak üzere yüksek performanslı bilgisayar sistemlerinin tesisi. 4. Bütün havzalarda mevcut takın risk haritalarının meteorolojik veriler çerçevesinde güncellenmesi, Takın Yönetimi Kapsamında DS’ce Yapılan Çalımalar DS’ce na Edilen Takın Koruma Tesisleri 5. Yukarı havzalarda erozyon kontrol çalımalarının yapılması, Tesis Adedi Koruma alanı (ha) Takın Tesisi 4372 735 341 6. Yukarı havzalarda baraj, gölet, tersip bendi, sel kapanı ve geciktirme yapılarının Baraj 37 241 755 7. Toplu i makinesi çalımaları vasıtasıyla derelerin ıslahı Toplam tesis Adedi 4409 977 096 8. 81 ildeki derelerin DS yetkililerince yakinen takibi, dere üzerinde teknie uygun olmayan tüm yapıların ve müdahalelerin belirlenerek önlenmesi ve derelerin her yıl bakımının salanması, Devlet Meteoroloji leri Genel Müdürlüü tarafından yapılan erken uyarı sistemi ve çalımaları: stanbul, Ankara, Balıkesir ve Zonguldak illerinde bölgesel radar sistemleri kuruldu. 9. Takın sırasında kimyasal maddelerin incelenmesi, gerekli tedbirlerin alınması ve uyarıların yapılması ile alakalı olarak Çevre Yönetimi Genel Müdürlüü inceleme ekipleri oluturacaktır. Erken uyarı sistemi için 356 adet otomatik meteoroloji gözlem sistemi kuruldu. Takın risk yönetimi ilgili kurum ve kuruluların yanında, sivil toplum kuruluları ile vatandaların ibirliini de gerektirir. 2009 yılında meydana gelen takınlar, uzun vadede yürütülen koruma faaliyetlerinin hızlandırılmasını zorunlu kılmıtır. DS tarafından yapılmakta olan ıslah çalımalarının yanında aaıdaki hususlara uyulması büyük önem arz etmektedir. Takın koordinasyon toplantısında alınan kararlar; Derelerdeki imar ve kadastro durumunun gözden geçirilerek gerekli önlemlerin alınması, Yukarı ( üst ) havzalarda DS tarafından, alt havzalarda ve meskûn mahallerde ise ilgili su ve kanalizasyon idareleri tarafından çalımaların yapılması, Projelerin yapımında öncelik sıralamasının belirlenip, istimlâk planlarının hazırlanarak, ilgili kurumlarca yapım ihalesinin yapılması, Takın Risk Haritası’nın hazırlanması, Büyükehirlerde dere ıslahları ile ilgili su ve kanalizasyon Babakanlık genelgesi hükümlerine tavizsiz ekilde bütün kurum ve kurulularca uyulması gerekmektedir. Bu genelge gerei olarak dere yataklarında yapılacak olan her türlü ilemlerde mutlaka DS görüü alınacaktır. Belediyeler tarafından yapılan imar düzenlemesi ve ruhsata tabi yapım ilerinde DS tarafından oluturulan teknik görüler esas alınacaktır. Dere yataklarından uygunsuz kum ve çakıl malzemesi alınması mutlaka engellenecektir. Takından koruma tesisleri iletme teblilerine göre takın koordinasyon kurullarının aktif olarak çalıması salanacaktır. 11 enay ÇETNAY Batı Akdeniz Ormancılık Aratırma Müdürlüü, Antalya [email protected] Manavgat Yöresindeki Doal Menengiçler Antep Fıstıı ile Aılanıyor Geni adaptasyon yetenei bulunan menengiçler, Akdeniz iklim kuaının etkin olduu bölgelerde doal olarak yetimektedir. Antalya’nın çeitli bölgelerinde benzer ekilde doal menengiçler nerdeyse mecere oluturacak younlukta yayılı göstermektedir. 12 Doıal Menengiç’e Antep Fıstıı Aısı Yapılıyor Dünyada ve Türkiye’de antep fıstıı yetitiriciliinin gelimesi için önemli çaba sarfedilmektedir. Bu gelime esas olarak, yeni bahçelerin kurulması ve yabani olarak adlandırılan dier türlerin çevirme aısıyla antep fıstıına çevrilmesi eklindedir. Bu türlerin bulundukları alanlarda çok kez baka bir bitkinin yetimesine ve yetise bile ekonomik yetitiriciliine olanak yoktur. Sakız Aacı türlerinin bulunduu bu eimli, kayalık, kireçli ve kıraç alanlarda baka kültür bitkileri yetimedii içindir ki, bu topraklarda mevcut yabani antep fıstıı anaçlarının, Antep fıstıına çevrilmesi suretiyle yararlanmak mümkün olabilecektir. ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 Ü lkemizde 66 milyona yakın, Antep fıstıına aılanabilir yabani aaç vardır. Bu miktar üretimi yapılan aaç varlıının iki katıdır. Bu potansiyelin üçte ikisi orman içinde, üçte biri ise orman alanı dıındadır. Orman içindeki potansiyelin, çou bölgelerde, dikimle kurulmu bahçelerden bile sık olduu görülmektedir. Batı Akdeniz Ormancılık Aratırma Müdürlüü tarafından Antalya Orman Bölge Müdürlüünün de katkılarıyla Antalya Orman Bölge Müdürlüü sınırları içerisinde bulunan potansiyel menengiç alanlarının verimli antep fıstıı alanlarına çevrilmesi konusunda ilk adım atılmıtır. Bu amaçla 2006 yılında Manavgat ilçesi Deirmenli ve Saraçlı köy sınırları içerisinde, menengiçlerin youn olduu alanlarda “Manavgat Yöresindeki Doal Menengiç Alanlarında Verimli Antep fıstıı Elde Edebilme Koullarının Belirlenmesi” isimli aratırma projesi balatılmıtır. Antep Fıstıı Aılanan Menengiç Geni adaptasyon yetenei bulunan menengiçler, Akdeniz iklim kuaının etkin olduu bölgelerde doal olarak yetimektedir. Antalya’nın çeitli bölgelerinde benzer ekilde doal menengiçler nerdeyse mecere oluturacak younlukta yayılı göstermektedir. 1960’lı yıllarda bu potansiyeli üretime katma giriimleri sonucunda, yine Antalya’nın Akseki ilçesine balı Murtiçi ve Ahmetler köyü’nde Menengiç üzerine antep fıstıı aılama çalımaları gerçekletirilmitir. Fakat bölge halkının aılama çalımaları sonrası bakım ilerinde etkin olamamaları sonucu fıstık veriminde düü gerçeklemi hatta bazı aaçlarda “fıs meyve” oluumu gözlenmitir. Seçilen deneme alanında, Gaziantep’te bulunan Antepfıstıı Aratırma Enstitüsü’nden, Akdeniz bölgesine uyum salayabilecek aı kalemleri temin edilerek aılama çalımaları gerçekletirilmitir. Yabani aaçlar aılandıktan sonra 3-4 yıl içerisinde, ekonomik anlamda verimli hale dönümektedirler. Böylece yabani aılamalarında bahçelere oranla 10-12 yıl avantaj elde edilebilmektedir. Bu nedenle aılama faaliyetlerinde öncelikle yabani aaçların deerlendirilmesi ekonomik açıdan daha yararlı olacaktır. Antalya Orman Bölge Müdürlüü sınırları içerisinde kalan alanlarda, büyük oranda doal menengiç yayılı göstermektedir. klim koulları deerlendirilerek, uygun koullarda bölgeye uyum salayabilecek çeit seçimi yapılarak, konu uzmanları ile birlikte bu alanlarda aılama çalıması yapılabilecektir. Antep Fıstıı Filizleri Youn bir ekilde insan ve hayvan baskısı altında kalarak büyük bir kısmı yapısal bozulmaya uramı menengiç ocakları zaman içinde bodurlamı ve böylece verim gücünü büyük ölçüde kaybederek gerçek üretim kapasitelerinden oldukça uzaklamılardır. Bu alanların üretime katkı yapar hale dönütürülmesi yöre halkına, bölge ve ülke ekonomisine Youn bir ekilde insan ve hayvan baskısı altında kalarak büyük bir kısmı yapısal bozulmaya uramı menengiç ocakları zaman içinde bodurlamı ve böylece verim gücünü büyük ölçüde kaybederek gerçek üretim kapasitelerinden oldukça uzaklamılardır. önemli oranda katkı salayabilecektir. 13 M.Tamer ÇOBANOLU Güne Çevre ve Orman Uzman Yardımcısı Eitim ve Yayın Dairesi Bakanlıı Güne Enerjisi Güne, dünyamızın temel enerji kaynaıdır. Dünyamıza ulaan güne ıınları, dünya yüzeyindeki tüm canlı ve cansız varlıklar için temel enerji kaynaıdır. Güne çekirdeinde meydana gelen füzyon süreci ile oluan yüksek miktardaki enerji (dakikada dünyamıza ulaan enerji 1.400 Mega-watt ki bunun da yarısı yüzeye ulaıyor), dünyadaki tüm süreçlerin devamlılıı için vazgeçilmezdir. Örnek olarak dünyaya ulaan güne enerjisinin % 30’u su döngüsünde harcanmakta iken bir kısmı da fotosentez yoluyla besin üreten bitkilerce kullanılmaktadır. Formula G Yarılarından D ünyamız son yıllarda önemli çevresel so- kullanılmaktadır. Son yıllarda dünyamıza ulaan gü- runlarla karı karıyadır. Bu sorunların ne ıını miktarının azalma göstermesi (hava kirlilii çözümü anlamında fosil yakıtların yeri- gibi süreçler) güne enerjisinden faydalanma oranı- ne yenilenebilir enerjiye önemli bir yönelim vardır. Enerji alanında fosil yakıtların yerine özellikle sıcak iklim kuaında yer alan ülkeler güne enerjisine yönelmektedirler. Güne panellerinin kullanımı ile birçok santralden daha fazla enerji üretimi salanabilecektir. Güne enerjisi, günümüzde çounlukla evlerde sıcak su salanması, elektrik üretimi amaçlı olarak 14 mız olumsuz etkilemektedir. Genel olarak güne enerjisinden yararlanmaya yönelik olarak kullanılan bazı araçlar vardır. Örnek olarak, dev aynalar kullanarak gelen güne ıınlarının belli bir odaa younlatırılmasını salayan younlatırıcı güne enerjisi santralleri, düzenli ve youn güne ııı salanan alanlarda kullanılmaktadır. ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 Ek olarak vakum tüplü güne enerjisi sistemleri, güne ocakları vb. sistemler de bu alanda kullanılmaktadır. Genel anlamda güne enerjisi uygulamalarının fazla younlamaması ekonomik sebeplere dayandırılabilir. • Son yıllarda sürdürülebilir bir yaam salanmasına yönelik olarak yapılan planlamalarda, yenilenebilir enerji kaynaklarının Güne Enerjisi le Isıtılan Ev desteklenmesi öne çıkarılmıtır. Özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının geliimi anlamında yapılan desteklemeler ile balangıçta ekonomik olarak pahalı görünen güne enerjisi ile üretim sektörü, daha da ucuz maliyetlerle üretim yapabilmektedir. Güne enerjisi ile üretimin önündeki temel bazı sorunlar ise; • Güne enerjisi ile enerji üretimi için youn ve sürekli güne ıınlarına gerek vardır. Bu anlamda, bazı bölgeler için güne Or-Köy Güne Enerjisi ile Su Istma Projesi enerjisi kullanımı uygun olmayabilir. • Halen günümüz teknolojisinde, güne enerjisi üretimi balangıç yatırım maliyeti yüksektir. • Güneten gelen ıın miktarı isteimize balı deildir. • Günümüzde yapılan yatırım miktarı giderek artsa da henüz yeterli seviyede deildir, • Güne enerjisi depolanabilen bir enerji deildir. Son yıllarda yapılan yatırımların artması, daha ekonomik hale gelmesi ile birlikte evler, okullar gibi binaların çatıları güne panelleri ile kaplanmakta ve bu yolla da enerji elde edilebilmektedir. Bu konuda bir baka üzerinde çalıılan Özellikle de doal bir enerji kaynaı olan ve zararlı atıı olmayan günein enerjisinden yararlanma, dünyamıza fosil yakıt kullanımı ile vermi olduumuz olumsuz etkileri de azaltacaktır. Bakanlıımız Orman-Köy likileri Genel Müdürlüü (ORKÖY), son yıllarda orman köylerinde Güne Enerjisi le Su Isıtma Projesi çalımalarını yaygınlatırmaktadır. ORKÖY Genel Müdürlüü, proje ile orman köylüsünün yaam kalitesinin yükseltilmesi ile daha salıklı bir yaam ortamına kavumasını salamayı hedeflemektedir. Proje kapsamında orman köylülerin, sıcak su ihtiyaçlarını gidermek için kullanacakları odun yerine güne enerjisi kullanımı yaygınlatırılacaktır. Böylece odun tüketimi anlamında tasarruf salanacak ve böylece ciddi anlamda ekonomik tasarruf salanacaktır. Bu proje kapsamında 2004 yılından beri yapılan çalımalar aaıdaki tabloda özetlenmektedir; Projenin 2009 yılı kapsamındaki çalımalarında, 18.546 aileye 24 milyon TL’nin üzerinde destek salanması planlanmaktadır. Proje ile bugüne kadar 330.470 ster yakacak odun tasarrufu salanmı olup 5.508 hektar 3. Bonitet 10 Yalı Mee Baltalık Ormanı kesilmekten kurtarılmıtır. konuya örnek olarak da güne enerjisi veya güne pili ile çalıan araçlardır. Güne Ara- Krediden Yararlanan Aile Sayısı Yıllar baları olarak adlandırılan bu araçlar, henüz çok yüksek hızlara ulaamasa da, bu alanda önemli akademik çalımalar yürütülmekte ve TÜBTAK organizasyonunda Formula G adıyla yarılar 2005 yılından beri düzenlenmektedir. Yarıın temel amacı, temiz ve gelecein enerji kaynaı olan güne enerjisi kullanımı yaygınlatırmak ve öneminin 2004 2005 2006 2007 2008 Toplam 31 553 4.607 14.611 20.684 40.486 Toplam Kredi Miktarı TL 31.000 586.327 5.283.386 17.292.237 25.787.172 48.980.122 Kaynaklar: www.encarta.net • www.tubitak.gov.tr • www.orkoy.gov.tr kavranmasını salamaktır. 15 Foça Özel Çevre Koruma Kurumu Bakanlıı Akdeniz Foku Akdeniz Foku Akdeniz Foku Koruma ve zleme Projesi Akdeniz foku, Dünya Doayı Koruma Birlii (IUCN) tarafından yayımlanan kırmızı listede soyu kritik derecede tehdit altında olan tür olarak sınıflandırılmıtır. Tür, bu kritik durumundan dolayı ülkemizin de taraf olduu uluslararası sözlemeler tarafından koruma altına alınmıtır. Ayrıca tür, ulusal mevzuatımız kapsamında da koruma altına alınmıtır. Tür ulusal mevzuatımız kapsamında Çevre ve Orman Bakanlıı ile Tarım ve Köyileri Bakanlıı tarafından da 1977 ve 1978 yıllarından beri koruma altındadır. A kdeniz foku ülkemizde özellikle dan Türkiye kıyılarındaki önemli yaam alan- Ege’de; Foça, Bodrum Yarıma- larını barındırmaktadır. Kurumumuz, alanda dası ve Anamur - Taucu’nda izleme çalımalarını 1993 yılında balatmı yaamaktadır. olup, 2004 yılına kadar sürekli olarak bu ça- Temiz bir çevrenin göstergesi olan Akdeniz lımalar devam etmitir. Ancak, bu düzenli Foku, üzerinde yapılama olmayan insanla- izleme çalıması 2004 yılından bu yana bazı rın kolay ulaamadıı veya insan etkilerinden imkânsızlıklar nedeniyle yapılamamıtır. Bu uzak kalmı maara ve kovuklara sahip sessiz nedenle türün son 3 yıl içindeki durumunu ve ıssız kayalık sahilleri tercih eder. Foça Özel tespit etmek ve 2008 yılı içinde de bire bir ta- Çevre Koruma Bölgesi Akdeniz fokları açısın- kibini yapabilmek üzere türe yöAkdeniz Foku ri bir deniz memelisi olan Akdeniz fokunun boyu 2-3 metre, aırlıı 200-300 kilogram arasında deimektedir. Erginlerin vücudunu 5 cm’yi geçmeyen kısa ve sert kıllar kaplar. Su üstünde görüldüünde en belirgin özellikleri iri kafaları, uzun bıyıkları ve kömür gibi siyah gözleridir. Ergin dii ile erkekler arasında belirgin bir boy ve kilo farkı yoktur ancak karakteristik renk ayrımları mevcuttur. Karada yatarken vücudun irilii ve tombul görünümü göze çarpar. Vücudun her iki yanında ön yüzgeçleri ve arkada ise iki parça halinde arka yüzgeçleri yer alır. •Erkek: Siyaha yakın koyu kahve renginde olup karın bölgesinde belirgin bir beyaz leke vardır. •Dii: Açık kahverengi veya gri tonlarda olup karın altları da boyundan kuyrua kadar sırta göre daha açık hatta beyaza yakın renktedir. Ayrıca üstte bel bölgesinde çiftleme sırasında erkeklerin neden olduu tırnak izleri bulunur. •Yavru: Doduunda boyu yaklaık 80-90 cm, aırlıı yaklaık 20 kilogramdır. Karın bölgesinde istisnasız görülen bariz bir beyaz leke haricinde tüm vücudu havlu gibi 1-1,5 cm uzunluunda parlak siyah kıllarla kaplıdır. Yavru, anne ve babanın da sahip olduu bıyıklarla doar. Yaklaık iki aylıkken kürkünü deitirmeye balar ve bir-iki ay içinde uzun siyah kılların yerini kısa ve parlak gri olanlar alır.’ n nelik koruma-izleme ve yönetim p planlarını yönlendirecek güncel ç çıktılar elde edilmesi amacıyla “ “Akdeniz Foku Koruma ve zlem Projesi”ni balatmıtır. me Akdeniz Foku’nu yaatmak i için alınacak her önlem; aynı zamanda balıkçılıı, turizmi, kıyılarımızı ve denizlerimizi bir bütün olarak koruyacaktır. 16 ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 Kum Köpek Balıı Koruma ve zleme Projesi ürkiye karasularında yaayan 39 çeit Kö- T türlü pek balıı (Kıkırdaklı balık) türünün büyük balık avcılıı, bir bölümü hakkında detaylı bilgimiz bulun- aletli dalı ve serbest mamaktadır. Kum Köpek balıkları bu türlerden olup dalı ve demirleme faa- dünyada bilinen iki üreme alanında; ABD Atlantik liyetleri kıyılarında Chesapeake koyu ve Marmaris Boncuk Ayrıca, halkın bilinçlen- koyunda üremeleri gözlenebilmektedir. Uluslararası dirilmesi çalımaları, koya sözlemeler ile koruma altına alınmıtır. yerletirilen bilgilendirme yasaklanmıtır. ve uyarı tabelaları yardı- üreme alanı olan Gökova Özel Çevre Koruma Bölge- mıyla balatılmı olup alan sinde bulunan Boncuk Koyu’nun kuzeyidir içerisindeki insan faaliyetleri de düzenlenmitir. Bu Özel Çevre Koruma Kurumu Bakanlıı tür ile kapsamda Rio Konferansı’nın önlem yaklaımı da ilgili 2006–2007 yıllarında balatmı bulunduu ça- dikkate alınarak, türün Akdeniz’de bilinen tek üreme lımalarında alanda düzensiz olarak alan kullanımı alanı olan Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi kıyı- izleme çalımalarını balatmı olup alan çekirdek ko- larını üreme dönemi içinde kullandıı bilinen Boncuk ruma alanı olarak izlemeye alınmıtır. Önceki veriler Koyu’nda türün koruma-izleme ve yönetim progra- ile mayıs ayında bu bölgede köpek balıklarının yavru- mına ilikin 2008 yılından itibaren düzenli olarak lamak amacı ile kıyılara geldii saptanmıtır. Bölgede izleme ve koruma çalımaları balatılmıtır. Kurum yürütülen anket çalımaları ve gözlemler, aırı avcılı- 2008 yılı içerisinde türe yönelik koruma ve izleme ın bu koyda da etkili olduunu göstermitir. Akabin- projesini; hizmet alımı marifeti ile Su Altı Aratırma- de bu alan be amandıra yardımıyla iaretlenmi, her ları Dernei’ne (SAD) yaptırmaktadır. Kum Köpek balıkları dünyada bilinen iki üreme alanında; ABD Atlantik kıyılarında yer alan Chesapeake Koyu ve Marmaris Boncuk Koyunda üremeleri gözlenebilmektedir. Kum Köpek Balıı Kum köpek balıklarının Akdeniz’de bilinen tek seyir, 17 Devlet Meteoroloji leri Genel Müdürlüü Zirai Meteoroloji Dairesi Bakanlıı Ziraat ve Meteorolojik Hizmetler Ziraat ve Meteorolojik Hizmetler 1- Günlük ve haftalık zirai hava tahminleri, 2- Zirai don tahmin ve uyarıları, 3- Ürün izleme ve verim tahmini (Buday için), 4- Hasat zamanı tahmini, 5- Fenolojik gözlemler, 6- Uygun ekim Sürekli artan dünya nüfusu ve olaanüstü hava koulları (kuraklık, don, sel fırtına vb.) sonucunda ortaya çıkan üretim azalması, dünya gıda pazarlarında önemli dalgalanmalara neden olmu ve ürün fiyatları bundan büyük ölçüde etkilenmitir. Yaanan bu dalgalanmalar ziraî üretimin hava koullarına baımlılıını ve ziraî üretimde meteorolojinin vazgeçilmezliini bir kez daha göstermitir. Canlıların içinde yaadıkları fiziksel çevreye karı gösterdikleri tepkileri inceleyen ve aratıran bilim dalı olan zirai meteorolojinin, ekim, dikim, gübreleme ve ilaçlamadan hasada, tarımsal mekanizasyon, sulama ve hayvansal üretime kadar tarımsal üretimin her aamasında yapılacak planlama ve günlük faaliyetlerde mutlaka kullanılması gerektii tüm dünyada kabul edilmitir. Bu amaçla Devlet Meteoroloji leri Genel Müdürlüü tarafından zirai tahminler, kuraklık analizleri ve don uyarıları gibi birçok çalıma yapılmakta ve bunlar www.dmi.gov.tr internet sitesinde ilgililerin hizmetine sunulmaktadır. zamanının tespiti, 7- Meteorolojik Zirai Meteoroloji Gözlem A karakterli doal afetlerin gözlemlenmesi, M 8- Kuraklık analizleri, (uluslararası yöntemlerle) eteoroloji Genel Müdürlüü 2001 yılında balattıı modernizasyon çalıma- ları kapsamında otomasyona geçerek birçok otomatik meteoroloji gözlem istasyonu kurmutur. Bu istasyonların bir kısmı tarım potansiyeli yüksek olan yerlere kurulmutur. Bunlardan Yamur Sonrası Bir Gül Yapraı 14 tanesi 2005’de Tarım letmeleri Genel Müdürlüü’ne (TGEM) balı iletmelere kurulmutur. lave olarak 2010’da yeni kurulması planlanan otomatik meteoroloji gözlem istasyonlarının 14 adedi Tarımsal Aratırmalar Genel Müdürlüü’ne (TAGEM) balı enstitülere kurularak zirai meteoroloji gözlem aının geniletilmesi planlanmaktadır. 18 ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 Zirai Don Uyarlar ve Ücretsiz Ksa Mesaj Genel hava tahminleri takip edilerek tarımsal üretime en çok zarar veren sonbahar erken ve ilkbahar geç donları 4 gün öncesinden tahmin edilmekte, uyarılar, üreticilerin gerekli önlemleri zamanında almaları için önceden medya aracılııyla (internet, radyo (Meteor Fm, Tv) duyurulmaktadır. Ayrıca cep telefonlarına Kısa Mesaj Uyarı gönderilmektedir. Bu ilem için herhangi bir ücret alınmamakta olup tamamen ücretsiz verilmektedir. Yapılması gereken tek ey cep telefonunun hücresel bilgi kanal listesine “302” nolu kanalın eklenmesidir. Hidrometeoroloji Günümüzde can ve mal kayıplarına neden olan sellerin kontrolü, her çeit su yapısı (baraj, gölet, sulama ve drenaj kanalları, kanalizasyon vb.) tasarımında, takın kontrol ilerinin planlama ve projelendirilmesi için yaı deerlerinin güvenilir biçimde toplanması ve gelecee yönelik doru biçimde tahmin edilmesi gereini ortaya çıkarmaktadır. Bu sebeple belirlenmi 14 standart zamanda Türkiye Maksimum Yaıları tespit edilerek, statistiksel daılım fonksiyonlarını kullanarak Tekerrür Analizleri en son 2005 yılı dataları kullanılarak güncellenmi ve bata DS olmak üzere kullanıcıların hizmetine sunulmutur. 2010 yılında tekrar güncellenmesi için çalımalar devam etmektedir. 6- Standart zamanlardaki (10 dak., 1 saat, 24 saat vb.) iddetli yaı analizleri, 7- Standart zamanlardaki yıllık maksimum yaı analizleri, 8- Açık yüzey buharlama rasatlarının analizi, 4- Isıtma ve soutma gün-dereceleri analizi; Isıtma/soutma gün-dereceleri, 24 saatlik periyodun ne kadarının souk/ sıcak geçtiini ölçmeye yarayan bir birimdir. Isıtma ya da soutma gün dereceleri toplamının bilinmesi, binaların ısıtılması ya da soutulması için gerekli olan ener- Klimatoloji (klim) Hava durumu belirli bir yerde ve kısa bir süre içinde etkin olan atmosfer koullarıdır. klim ise, geni bölgelerde ve çok uzun zaman için aynı kalan ortalama hava artlarıdır ve bir bölgenin hava olayları bakımından karakterini tayin eder. klim bilimi (Klimatoloji), iklimi meydana getiren elemanların analizini yapar. Farklı iklimlerin oluum nedenlerini ve iklimde meydana gelen deiimleri inceleyerek iklimin etkisini açıklamaya ve kefetmeye çalıır. Toplum da bu ekilde kendi aktivitelerini planlayabilir, binalarını ve iç mekanlarını dizayn edebilir ve ekstrem olayların etkilerine hazırlıklı bekler. klim gıdanın varlıı, su kalitesi, barınma ve yaama ortamı açısından hayati önem taır. klim aynı zamanda ekstrem hava olayları ile kendini gösteren potansiyel tehlikeler içerir. klim bilgisi bu olayların etkisini azaltmak için de gereklidir. Eer bugünün iklim durumunu ve bunun yakın geçmile olan farkını ortaya koyabilirsek, gelecek için planlar yapmaya balayabiliriz. ji gereksiniminin hesaplanması açısından önemlidir. Altyap Yukarıda sayılan tüm bu hizmetlerin verilebilmesi elbetteki güçlü bir teknolojik altyapı ve haberleme gerektirmektedir. TEFER projesi kapsamında, 2002 yılında ülkemizin Sinop-Antalya hattının batısı, 2007 yılında ihalesi yapılan ve 2008-2009 yılında kurulumu tamamlanan proje ile de ülkemizin dou kesimleri tamamen Otomatik Meteoroloji Gözlem stasyonu ile kaplanmıtır. Otomatik Meteoroloji Gözlem stasyonları Otomatik Meteoroloji Gözlem stasyonu, insan kaynaklı hata payını en aza indirmek, günün 24 saatinde anlık ölçüm alabilmek, gözlem ebekesinden elde edilen anlık verileri, çevrimiçi kullanıcıların hizmetine sunmak ve veri tabanında otomatik olarak arivlemek bakımından modern ve teknolojik ölçüm sistemi olarak meteoroloji birimlerince kullanılmaktadır. Oto- DM’de konuyla ilgili yapılan dier çalımalar 1- Manuel ve otomatik ölçüm yapan istasyonların günlük, 15 günlük ve aylık yaı miktarları takip edilmesi, 2- Bu miktarların toplamlarını gösteren haritalar ve grafiklerin yer aldıı yaı raporlarının hazırlanması, 3- Hazırlanan raporların ilgili kurululara gönderilmesi, 4- Havzalara (25 havza) ve tarımsal bölgelere (14 bölge) göre yaı analizleri, 5- Her ay Türkiye hava tahmini, yaı DM’de yapılan çalımalardan bazıları 1- Aylık, mevsimlik ve yıllık sıcaklık analizleri, 2- Türkiye iklim atlasının güncellenmesi çalımaları, 1971-2000 iklim periyoduna ait veriler kullanılarak Türkiye iklim atlası üretilmektedir. Çalımada 34 adet iklim parametresine ait toplam 522, 11 adet sayılılı güne ait toplam 130, ve 27 adet iklim indisine ait toplam 27 adet olmak üzere toplam 679 harita üretilmitir. Verinin araziye daıtımı ve modellenmesi çalımaları ODTÜ ile birlikte yürütülmektedir, 3- klim sınıflandırmaları; Aydeniz, Erinç, De Martonne, Trewartha ve Thornthwaite gibi sınıflandırma yöntemleri kulla- miktarları, baraj ve su durumlarını içeren nılarak Türkiye’nin iklim özellikleri ortaya adet otomatik istasyonla hizmet vermeye raporun hazırlanması, çıkartılması, balayacaktır. matik Meteoroloji Gözlem stasyonunda (AWOS) bulunan Ana Sensörler ; Rüzgar Hız ve Yön Ölçer, Hava Sıcaklık ve Nem Ölçer, Basınç Ölçer,Yaı Ölçer, Toprak Sıcaklık Ölçerler, Küresel Güne Radyasyonu Ölçer, Günelenme Süresi Ölçer, UV-B Ölçer, Kar Yükseklik Ölçer. DM olarak; 2010 yılında tamamen hizmete alınacak 150 AWOS ile birlikte toplam 356 adet Klimatolojik amaçlı otomatik meteoroloji istasyonun yanı sıra 2009 yılında ihalesi gerçekletirilecek 196 adet Otomatik stasyon Alımı Projesi sonucunda 2012 yılında gözlem aı daha da genileyerek klimatolojik amaçlı toplam 552 19 Yusuf CERAN* Serhan ÇAIRANKAYA** Yasin KÖYCÜ*** Doa ve Koruma Milli Parklar Gen. Müd. *ube Müdürü, Sulak Alanlar ube Müdürlüü **Mühendis, Sulak Alanlar ube Müdürlüü ***Uzman Yardımcısı, Sulak Alanlar ube Müdürlüü Ramsar Nedir? Kuyucuk Gölü Dounun lk, Türkiye’nin 13. Ramsar Alanı ran’ın bir ehri olan Ramsar’da 1971’de imzalanan anlama sonucu dünyanın en önemli sulak alanlarının tescillenmesine karar verildi. Ramsar statüsü kazanmak, bir sulak alanın bir nevi altın madalya ya da be yıldız kazanması demektir. Bir yerin Ramsar alanı olması için Dünya Ramsar Sekreterlii’nin belirledii bilimsel 219 hektarlık bir alanı kaplayan Kuyucuk Gölü, Kars ehir merkezinin yaklaık 30 km kuzeydousunda, Akyaka ilçe merkezinin yaklaık 15 km batısında, denizden 1627 m yükseklikte ve Kuyucuk Köyü’nden yaklaık 1 km uzaklıktadır. Kars-Akyaka platosunda yer alan göl, yüzey ve kaynak sularıyla beslenmektedir. Pancar ekiminin durdurulmasına ramen, göl suyunun halen ancak yarısı kadarı geri gelmitir ve bazı türler kaybolmutur. Gölün kuzeyinden geçen eski KarsAkyaka yolu, gölün kuzey kısmını ikiye bölmektedir. Göl çevresindeki balıca geçim kaynaı tarım (çounlukla tahıl ve yem bitkisi) ve hayvancılıktır. Göl çevresinde youn bir ekilde otlatma yapılmaktadır. Yer yer küçük Phragmites ve Juncus saz öbekleri olsa da, göl kıyısı bitki örtüsü yönünden fakirdir. Gölün etrafı çounlukla aaçsız bozkırla çevrelenmi durumdadır. Gölde yapılan çalımalarda göl suyunun nispeten temiz olduu ortaya çıkmıtır. ölçütlere uygunluk göstermesi ve dünya çapında önem taıması gerekiyor. Bu ölçütlere uygunluk salayan alanları deerlendirip, Ramsar Sekreterlii’ne yollama kararını, sadece ülkenin sulak alanlar komisyonu verebiliyor. Dokuz ölçütten birini karılamak Ramsar alanı olmaya hak kazanmak demek oluyor. Son be yıldır Kuzeydou Dernei’nin, Kuyucuk Gölü’nde topladıı alanın bir deil, be ayrı Ramsar ölçütlerini karıladıını gösterdi. 20 Kuyucuk Gölü bilimsel veriler ise, ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 Neden Ramsar Alan? K uyucuk Gölü’nde imdiye kadar 207 adet ku türü tespit edilmitir. Civarındaki onlarca bitki türüyle dünyanın en büyük ku göç yollarından biri olan Avrasya – Afrika rotasının tam üzerinde, Kafkasya ve ran-Anadolu Biyolojik Çeitlilik sıcak noktalarının kesime noktalarında, tam bir geçi zonunda bulunan konumuyla ülkemizin doal zenginlik açısından en zengin alanlarından biridir. Gölü en az 250 ku türünün kullandıı tahmin edilmektedir ki bu da Türkiye’deki 465 ku türünün yarısından fazlasıdır. Göl, ilkbahar ve sonbahar aylarında dünyanın en önemli ku göç rotalarından biri olan Kuzeydou Anadolu’da birçok ku türü için önemli bir konaklama ve üreme alanıdır. Alanda gözlemlenen dikkuyruk ördei, sibirya kazı ve küçük akbaba Dünya Koruma Örgütü derinliinin azalması anlamına gelmektedir. Aynı zamanda göl çevresinde yapılan youn tarım faaliyetleri de gölü etkilemektedir. Kimyasal gübre ve ilaç kullanımı nedeni ile göl su kalitesinde azalmalar görülmektedir. Koruma ve Yönetim 1994 yılında Yaban Hayatı Koruma Sahası olarak ilan edilen Kuyucuk Gölü’nün bu statüsü 2005 yılında Yaban Hayatı Gelitirme Sahası olarak deitirilmitir. Alan aynı zamanda 2009 yılında 13. Ramsar Alanı olarak ilan edilmitir. Ramsar Alanları Türkiye, 1994 yılında Ramsar Sözlemesine taraf olmutur ve taraf olma aamasında 5 sulak alanını (Manyas Gölü, Seyfe Gölü, Burdur Gölü, Sultan Sazlıı ve Göksu Deltası) Sözleme Listesine kaydettirmitir. 1998 yılında ise daha önce bir kısmı Sözleme listesine dâhil edilen Manyas (Ku) Gölü ile Burdur Gölünün tamamı, Gediz Deltası, Akyatan Lagünü, Uluabat Gölü ve Kızılırmak Deltası da Sözleme Listesine dahil edilmitir. u anda RAMSAR kapsamında 13 sulak alan bulunmakta olup toplam 179.898 ha‘lık bir alana yayılmıtır. Uluslararası ölçütler dikkate alınarak yapılan deerlendirmeler neticesinde uluslararası önemde sulak alan olduu tespit edilen 135 alan (2.212.893 ha.) bulunmaktadır. kırmızı listesine göre dünya çapında nesli tehlikede, Tepeli Pelikan, Küçük Kerkenez, Toy, Küçük Sakarca ve ah Kartal Hassas, Pasba Patka Ördei, Bozkır Delicesi, Büyük Suçulluu, Çamurçullugu, Gökkuzgun, Kızıl Çaylak ve Kara Kanatlı Bataklık Kırlangıcı ise tehlikeye açık kategorisindedir. Angıt dünya popülâsyonunun % 10-12’si göç mevsimlerinde bu gölde konaklamaktadır. Bunun yanında tilki ve kurt gibi memeli hayvanlar bulunmaktadır. Gölde düzenli olarak 20.000’den fazla ku gözlenmekte, bazı zamanlarda bu sayı 35.000’i geçebilmektedir. Bu sebeplerden dolayı, göl 9 Ramsar kriterinden 1.-2.-3.4.-5 ve 6. kriterlerini karılamaktadır. Göl çevresinde bulunan endemik Ayrık otu bitkisinin de nesli tehlike altındadır. Detaylı bir botanik çalıması yapılmamıtır. Kuyucuk Gölü Balca Tehdit ve Sorunlar Göldeki en büyük tehdit aırı otlatmadır. Ayrıca bunun dıında, göl çevresinde nispeten bitki topluluklarının olmayıı erozyon sonucu göl çanaının sedimanla dolmasına yol açmaktadır. Bu da göl 21 Çevre Yönetimi Genel Müdürlüü Hava Yönetimi Dairesi Bakanlıı klim deiiklii, Kyoto Protokolü ve Türkiye Türkiye Birlemi Milletler klim Deiiklii Çerçeve Sözlemesi’ne (BMDÇS) 24 Mayıs 2004 tarihinde taraf olmutur. BMDÇS’ ne yönelik “Kyoto Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduuna Dair Kanun Tasarısı” nın Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda kabulünün ardından ülkemiz 26 Austos 2009 tarihinde BMDÇS Kyoto Protokolü’ne resmen taraf olmutur. Bugün gelinen durum itibariyle son derece önemli ve kritik bir sürece girilmitir. Kyoto Protokolü’nün ilk yükümlülük döneminin tamamlandıı 2012 sonrasını ekillendirecek, yeni iklim deiiklii rejiminin müzakerelerine balanılmı ve yeni çerçevenin 2009 yılı Aralık ayında Kopenhag’da gerçekletirilecek olan BMDÇS 15. Taraflar Konferansında (COP 15) tamamlanması hedeflenmitir. 22 Çevre ve nsan Eylül 2009 ^ ^ ^ U luslararası platformda, 2012 Bu kapsamda; Kopenhag’ a en iyi e- sonrası iklim deiiklii reji- kilde hazırlık yapmak amacıyla Bakanlı- minin belirlenmesi için yapı- ımız koordinasyonunda birçok çalıma lacak müzakerelerde, 2009 yılının esas yapılmaktadır. müzakereler yılı olması nedeniyle, Ba- lgili kurumlar iklim deiiklii ile kanlıımız koordinasyonunda, ilgili ku- mücadele kapsamında bugüne kadar rum temsilcilerinden oluan Türk heyeti yaptıkları çalımaları anlatan ngiliz- müzakerelere aktif olarak katılım sa- ce tanıtım materyalleri hazırlayarak lamakta ve ülkemiz önceliklerini ortaya Kopenhag’ta sergileyeceklerdir. Ayrıca; bakanlıımız koordinasyo- koymaktadır. tarihlerinde nunda, ilgili tüm kurum/kurulularla i- Danimarka’nın Kopenhag kentinde ger- birlii içerisinde oluturulan ve ülkemiz Dier taraftan, uluslararası iklim deiikli- çekletirilecek Taraflar Konferansı (COP önceliklerini tanımlayan “Ulusal klim i müzakerelerinin genel gidiatına baktıımız 15), ülkemiz açısından son derece önem- Deiiklii Stratejisi” Babakanlık Yük- zaman gelimi ülkelerin iklim deiiklii ile li olup, anılan konferansa bakanlıımızın sek Planlama Kurulu’nun onayından mücadele kapsamında ileriye dönük bir takım bir heyetle katılımının salanması plan- sonra çevirisi yapılarak basımı yapılacak hedefler ortaya koydukları, gelimekte olan ül- lanmaktadır. ve Kopenhag’da tanıtımı yapılacaktır. kelerin ise müzakerelerde artan baskıya karı 07–18 Aralık 2009 iklim deiiklii stratejilerini açıkladıklarını K yoto Protokolü, küresel ısın- Sözlemeye göre; ma ve iklim deiiklii konu- •Atmosfere salınan sera gazı miktarı sunda mücadeleyi salama- % 5’e çekilecek, görüyoruz. Kyoto Protokolü’ne taraf bazı ülkeler, 2012 sonrası rejimdeki azaltım hedeflerini ya yönelik uluslararası tek çerçevedir. •Endüstriden, motorlu taıtlardan, açıklamılardır. Gelimi ülkeler, gelimekte Birlemi Milletler klim Deiiklii ısıtmadan kaynaklanan sera gazı mikta- olan ülkelerin de sorumluluk almalarını iste- Çerçeve Sözlemesi içinde imzalan- rını azaltmaya yönelik mevzuat yeniden mektedirler. mıtır. Bu protokolü imzalayan ülkeler, düzenlenecek, Türkiye ise söz konusu müzakereye karbondioksit ve sera etkisine neden •Daha az enerji ile ısınma, daha az olan dier be gazın salınımını azalt- enerji tüketen araçlarla uzun yol alma, • Halen sanayilemeye devam eden, maya veya bunu yapamıyorlarsa salı- daha az enerji tüketen teknoloji sistem- •Sera gazı sınırlaması (artıtan azaltım) ya- nım ticareti yoluyla haklarını arttırmaya lerini endüstriye yerletirme salana- söz vermilerdir. Protokol, ülkelerin atmosfere saldıkları karbon miktarını 1990 yılındaki düzeylere düürmelerini gerekli kılmaktadır. 1997’de imzalanan protokol, 2005’te yürürlüe girebilmitir. Çünkü, protokolün yürürlüe girebilmesi için onaylayan ülkelerin 1990’daki emisyonlarının (atmosfere saldıkları karbon miktarının) yeryüzün- cak, ulaımda, çöp depolamada çevrecilik temel ilke olacak, ilikin yaptıı bildirimlerde; pabilecek, •Ulusal uygun azaltım eylemlerini (NAMA) uygulamaya koymayı hedefleyen, •Atmosfere bırakılan metan ve kar- •Düük karbonlu kalkınma stratejisi ile bon dioksit oranının düürülmesi için kalkınmayı hedefleyen, bir ülke olarak kendini alternatif enerji kaynaklarına yöneline- tanımlamıtır. cek, •Fosil yakıtlar yerine örnein bio dizel yakıt kullanılacak, Buna yönelik; 28 Temmuz 2009 tarihinde ilgili kurum temsilcilerinin katılımı ile bakanlıımızda gerçekletirilen DDK toplantısında; •Çimento, demir-çelik ve kireç fab- 2007 yılında BMDÇS sekretaryasına gönde- ması gerekmekteydi ve bu orana ancak rikaları gibi yüksek enerji tüketen ilet- rilen klim Deiiklii I. Ulusal Bildirimi’nde 8 yılın sonunda Rusya’nın katılımıyla melerde atık ilemleri yeniden düzenle- yer alan, 2020 yılına kadar sera gazı emisyon- ulaılabilmitir. necek, larının artı oranının alınacak önlemlerle sı- deki toplam emisyonun % 55’ini bul- Kyoto Protokolü’ne katılım: mza- •Termik santrallerde daha az karbon nırlandırılmak suretiyle; 2020 yılı toplam sera layanlar, imzalama sürecinde olanlar, çıkartan sistemler, teknolojiler devreye gazı emisyonun artı oranından % 11 azaltım imzalayan fakat anlamayı reddedenler sokulacak, yapılmasına yönelik yaklaımın benimsenme- •Güne enerjisinin önü açılacak, sine ve bu yaklaımın 2012 sonrası uluslara- Kyoto Protokolü u anda yeryüzün- nükleer enerjide karbon sıfır olduu için rası iklim deiiklii müzakerelerinde, mü- deki 160 ülkeyi ve sera gazı salınımla- dünyada bu enerji ön plana çıkarılacak, zakere heyeti tarafından kullanılmasına karar rının % 55’inden fazlasını kapsamakta- •Fazla yakıt tüketen ve fazla karbon ve imzalamayanlardan olumaktadır. dır. verilmitir. üretenden daha fazla vergi alınacaktır. 23 klim deiiklii, Kyoto Protokolü ve Türkiye Türkiye’deki mevcut durum; Türkiye’nin 1990 yılı toplam sera gazı emisyon miktarı 170 milyon ton CO2 edeeri iken 2007 yılında bu deer 372 milyon ton CO2 edeeri olarak gerçeklemitir. Sera gazı yutak alanlarına bakıldıında, 1990 yılında 44 milyon ton CO2 edeeri sera gazı emisyonu yutak alanları tarafından yutulmu olup, 2007 yılında bu deer yaklaık 77 milyon ton CO2 e deeri olarak gerçeklemitir. Türkiye; OECD ve BMDÇS EK-I ülkeleri arasında; kii baı sera gazı emisyon, kümülatif emisyon ve kii baı birincil enerji tüketimi miktarında en düük deere sahiptir. Türkiye’nin 2007 yılı kii baı sera gazı emisyonu deeri 5,3 ton CO2 edeerdir. Aynı dönemde OECD kii baı emisyonu ortalama 15,0 ton CO2 ve Avrupa Birliine üye 27 ülkede ortalama 10,2 ton CO2 e deeridir. Türkiye, kii baı sera gazı emisyonları açısından, BMDÇS ülkelerinin tamamından, ayrıca Meksika, Brezilya, Güney Kore ve Arjantin gibi ekonomileri hızla gelimekte olan ve ekonomik yapıları bize çok benzeyen dı ülkelerden de daha düük bir deere sahiptir. Türkiye’nin gelimekte olan bir ülke olması, artan nüfusu, hızla büyüyen ekonomisi, artan enerji talebi düünüldüünde sera gazı emisyonlarının ileriki dönemde de artı gösterecei aikârdır. Ancak; Türkiye bir taraftan sera gazı emisyonlarının azaltılmasını hedeflerken, dier taraftan sürdürülebilir kalkınma ilkesi çerçevesinde ekonomik kalkınmasını devam ettirme kararlılıındadır. Her ne kadar ülkemizin sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik bir mükellefiyeti olmasa da, bu yönde politika, mevzuat, kurumsal yapılanma ve tedbirler çerçevesinde önemli hamleler gerçekletirmitir. 24 Bu çalımalar aaıda kısaca özetlenmitir. • Bata Çevre Kanunu olmak üzere bütün mevzuat ve uygulamalarda AB’nin genel çevre politikalarını da ön planda tutarak; “kirlilik kontrolü kavramı” yerine kirliliin kaynaında önlenmesi, atıkların en aza indirilmesi, en iyi teknik ve teknolojiler ile enerjinin verimli kullanılması, izleme denetim sisteminin etkin uygulanması ve kirleten öder prensibinin uygulanmasını hedeflemitir. • Kirletici kaynakların emisyonlarının azaltılmasında ciddi mesafeler alınmıtır. • Bakanlıımız bünyesinde iklim ile ilgili ayrı bir Daire Bakanlıı kurulması çalımaları balatılmıtır. Enerji sektöründe • 2005 yılında “Yenilenebilir Enerji Kanunu” çıkarılmıtır. 2007 yılında, takriben 200 milyar kwh’lik Türkiye tüketiminin 35,8 milyar kwh’lik bölümü hidrolik santrallerden karılanmıtır. • 1990 ila 2004 yılları arasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı 23,23 milyar kwh’dan 46,23 kwh’ya yükselmi yani iki kat artmıtır. • 2007 yılında enerji verimlilii kanunu çıkarılmı ve enerji tasarrufuna önem verilmitir. Enerji verimliliinin arttırılmasına yönelik uygulamalarla, 2020 yılında 222 mtep olması beklenen tüketimin en az 30 mtep’lik (milyon ton e deer petrol) bölümü, sanayide, binalarda, ulaımda ve enerji sektöründe tasarruf edilebilecek ve böylece yaklaık 75 milyon ton karbondioksit emisyonu önlenebilecektir. • Çimento ve demir çelik tesisleri olmak üzere enerji verimliliinin arttırılması, daha kaliteli yakıtların ve alternatif yakıtların (lpg ve etanol) kullanımı yönünde çalımalar balatılmıtır. Atık sektörü • 2009 yılı itibariyle, 3.225 belediyenin 611 tanesini kapsayan düzenli depolama tesisleri kurulmutur • 2003 yılında 15 düzenli depolama tesisi ile 23 milyon nüfusa hizmet verilirken; 2008 de 38 adet tesisle 31 milyon nüfusa hizmet verilmektedir. • Atık sektörüne yönelik olarak, öncelikle atıkların kaynaında azaltılması, geri kazanılması, düzenli depolanması ve oluan deponi gazının enerjiye dönütürülmesi çalımaları yaygınlatırılmaktadır. Ormancılık • 2008–2012 yılları arasında toplam 2,3 milyon hektar alanın yani Trakya bölgesi kadar bir alanın aaçlandırılması ve böylece yutak alan kapasitesinin arttırılması hedeflenmektedir. Ulatırma sektöründe • Araçlarda kullanılan yakıt kalitesinin iyiletirilmesi ve alternatif yakıtların kullanılması yönünde önemli adımlar atılmıtır. • Yeni teknoloji ürünü motorlara sahip taıtların kullanılması ve eski araçların trafikten çekilmesi politikaları benimsenmitir. • Büyük ehirlerde toplu taımacılıın teviki için metro ve hafif raylı sistemlerin kullanımının hızla yaygınlatırılması çalımalarına hız verilmitir. ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 • Çok büyük bir ulatırma projesi olan samında 2006 yılında, kamuoyunun bil- lımalar Raporu”- Bakanlıımızca Eylül ve yılda 130 bin ton sera gazı emisyonu gilendirilmesi 2008’de hazırlanmıtır. azaltımı yapması beklenen stanbul Boa- yönelik, Türkiye’de klim Deiiklii • “Türkiye’nin klim Deiikliine Uyum zı Marmaray Tüp Geçit Projesinin 2010 Politikalarının Tanıtılması Projesi, Çevre Kapasitesinin Artırılması Projesi” Birlemi yılında tamamlanacaktır. ve Orman Bakanlıı ve Bölgesel Çevre Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Merkezi (REC) Türkiye Ofisi ile ibirlii Bakanlıımız arasında balatılmıtır. Türkiye küresel sorumluluk çerçevesinde iklim deiiklii ile mücadele ko- ve bilinçlendirilmesine Ocak 2008 tarihinde tamamlanmıtır. • “Sektörel Sera Gazı Azaltım Potan- nusunda görüldüü gibi pek çok çalıma • Türkiye Büyük Millet Meclisi “Kü- siyelleri ve Maliyetleri Projesi” Devlet yapmı ve yapmaya devam edecektir. Ay- resel Isınmanın Etkileri ve Su Kaynakla- Planlama Tekilatı Müstearlıı tarafın- rıca bakanlıımız, ilgili kurumlarla ibir- rının Sürdürülebilir Yönetimi Aratırma dan balatılmıtır. (Ocak 2009) lii içerisinde iklim deiiklii konusunda Komisyonu Raporu” Nisan 2008’de ha- pek çok önemli proje balatmıtır. zırlanmıtır. • “klim Deiiklii Eylem Planı Projesi” – UNDP ve Bakanlıımız tarafından balatılmıtır. (2009) • klim Deiiklii I. Ulusal Bildiri- • “Kyoto Protokolü Esneklik Meka- mi hazırlanmı ve Ocak 2007 tarihinde nizmaları ve Dier Uluslararası Emisyon • “Türkiye’nin Uluslararası klim De- BMDÇS Sekretaryası’na gönderilmitir. Ticareti Sistemleri” Özel htisas Komis- iiklii Müzakerelerine Etkin Katılımı Ayrıca, Türkiye’nin 1990–2007 yılları yonu Raporu ilgili sektör uzmanlarınca ve Gönüllü Karbon Piyasalarına Yönelik arası Sera Gazı Emisyon miktarı hesap- Eylül 2008 tarihinde hazırlanmı ve Ba- Kapasitesinin lanmı ve Sekretarya’ya iletilmitir. kanlıımıza sunulmutur. Bakanlıımız, DPT, UNDP ortaklıında • Avrupa Birlii LIFE Programı kap- • “klim Deiiklii ve Yapılan Ça- Gelitirilmesi Projesi”- Ocak 2009 tarihinde balatılmıtır. Elektrikli Bisiklet Yok Satıyor Hollanda’da 89 bin, Almanya’da ise 60 bin adet satld. Hibrid bir aracn çalma sisteminin esas alnd bisikletler, 40 kilometre hz yapyor. 2 kiiyle 30 kilometre hza ulayor. Genellikle 600 wattlk akülerle çalan bu araçlar, bir defalk arjla 40 kilometre yol alabiliyor. Ancak ‘yo- Elektrikli Bisiklet Çevreci ve alternatif tat kimlii ile ön plana çkan ve trafik sorununa farkl çözüm getiren elektrikli bisiklet büyük ilgi görüyor. Geçen yl Çin’den ithal edilen 9 bin elektrikli bisikletin tamam satld. Krize ramen bu yl da satlar oldukça iyi. Türk insann bu ürünleri benimsediini belirten firma temsilcileri, elektrikli bisikletin kullanmnn daha da yaygnlaacan kaydetti. Bir kaç yl önce ‘çevre dostu’ tat olarak piyasaya sürülen elektrikli bisikletler, imdilerde en fazla kullanlan araçlardan biri haline geldi. ehir içinde kullanma uygun olarak gelitirilen elektrikli bisikletler yolda giden araçlarn gerisinde kalmyor. Elektrikli bisikletin gelecein ulam arac olduunu belirten firma temsilcileri, trafik sorunu ve akaryakt maliyetlerinin bu araçlara olan ilginin temel nedeni olduunu kaydediyor. 2008 ylnda 9 bin adet ithal edilen elektrikli bisikletin tamam satld. Elektrikli bisikletler, 7 marka ile Türkiye pazarnda boy gösteriyor. Bu ürünlerin kullanm dünyada da artyor. Amerika’da son 3 ylda 20 bin elektrikli bisiklet satld. Avrupa’da birkaç yldr yaygn olarak kullanlan elektrikli bisikletlerden 2007 ylnda kular da rahat çkaym’ diyorsanz anzmanl ya da pedall olann almakta fayda var. Otoyollar ve çevre yollar dnda güvenli bir ekilde kullanlabiliyor. Egzozu olmad için çevreye zarar vermeyen ve ayn zamanda gürültü kirliliini de önleyen bu bisikletler, özellikle tatil mekânlar ve düz yollarda yüksek performans sunuyor. arj bittiinde pedal çevirerek hareket ettirilebilen modelleri de bulunan elektrikli bisikletlerin yolda kalma sorunu yok. Genellikle fazla hz yapmamas ve çevre dostu olmas nedeniyle tercih ediliyor. Ancak Karayollar Yönetmelii’nde yaplan deiiklikle artk plakas ve ruhsat olmayan elektrikli bisikletlerin ülkeye giriine izin verilmiyor. Fiyatlar 1.000 -2.300 TL arasnda deien bu araçlarn bir sorunu da servis ve yedek parça imkannn snrl oluu. thalatç firmalar, kullanmdaki yükselie paralel olarak bayi ve servis imkânlarn hzla artryor. Yaklak 14 aydr elektrikli bisiklet kullanan brahim Bac, halinden memnun. e bisikletiyle gidip gelen Bac, günlük 3 TL dolmu parasndan kurtulduunu kaydetti. Bac, bu sayede bisikletin kendini bir ylda amorti ettiini belirtti. 25 Dr. rfan UYSAL Su Ürünleri Yük. Müh. Doa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüü Denizlerimizdeki Yabancı Türler ve Biyolojik stila Türkiye iki yarımadadan (Anadolu ve Trakya) oluan bir ülkedir ve Türk Boazlar Sistemi (stanbul ve Çanakkale Boazı, Marmara Denizi) dahil kıyı uzunluu yaklaık 8.500 km civarındadır. Türkiye’yi çevreleyen denizlerin farklı özelliklere sahip olması içinde bulundurduu biyoçeitliliin de farklılamasını salamıtır. Türkiye denizleri içinde en yüksek tuzluluk ve sıcaklık oranına sahip olan Akdeniz, tür çeitlilii bakımından zengindir. Yabancı türler, genetik, tür ve ekosistem çeitliliini olumsuz etkilemektedir. Dolayısıyla bu yabancı türlerin ekolojik, ekonomik etkileri ile insan salıı üzerinde ciddi olumsuz etkileri bulunmaktadır. Özellikle Süvey Kanalı’nın 1869 yılında açılmasından sonra indo-Pasifik kökenli birçok tür (yaklaık 300 Tropikal indo-Pasifik tür) Dou Akdeniz’in oligotrofik sularına gelmitir. Akdeniz’de katil yosun olarak ta bilinen Caulerpa taxifolia türü yayılmacı bir yabancı tür olup, Akdeniz biyoçeitliliini olumsuz etkilerken, Karadeniz’de de gemilerin balast sularıyla gelen bir taraklı denizanası türü olan Mnemiopsis leidyi hem Karadeniz’in biyoçeitliliini hem de balıkçılıını olumsuz ekilde etkilemektedir. Yabanc Tür ve stilac Yabanc Tür Nedir? stilacı yabancı türler, küresel olarak biyoçeitlilik üzerine en büyük tehditlerden biridir. Çok ciddi olarak ekonomik, çevresel ve salık üzerine olumsuz etkilere neden olabilirler. Sonuçta, kalkınmayı büyük ölçüde engelleyebilir. Deniz ve kıyı bölgelerde istilacı türler karasal kökenli deniz kirlilii, deniz canlılarının aırı avlanılması ve fiziki tahrifat deniz habitatlarının bozulmasıyla beraber dünya denizleri üzerine en önemli dört büyük tehditten biridir. Yabancı Tür: Doal olarak bir yerde, alanda veya bölgede olmayan bilerek veya bilmeyerek tanıtırılan türdür. stilacı Yabancı Tür: Çevreye, dier türlere, ekonomiye veya insan salıına zarar verebilme potansiyeline sahip yabancı türlerdir. Biyoçeitlilik 26 Çevre ve nsan Eylül 2009 ^ ^ ^ Sözlemesi’ndeki tanımlamaya göre; yer- nizmalardır. Bir örnek vermek gere- lemesi ve istilasıyla ekonomik veya çevre- kirse, gemi taımacılıı bir yabancı sel zararlar vererek ekosistemleri, habitat- türün geli yolunu geminin içindeki ları veya türleri tehdit eden yabancı türdür. balast suyu veya kargo ise taıyıcıları ifade eder. ni ve türleri tehdit etmekte hatta bir ülkenin kalkınmasını bile engelleyebilmektedir. stila safhası 3 aamadan oluur; 1- Türün tanıtırılması, 2- Türün yerlemesi ve 3- Türün istilası Bilerek veya bilmeyerek tanıtırılan istilacı yabancı türler, ıık, sıcaklık, tuzluluk, besleyici elementler vb. çevresel artlar uygun olduunda yaamlarını devam ettirirler ve baarıyla üreyebiliriler. Bir yere, alana veya bölgeye yerleen bu türler daha sonra birkaç günden hatta onlarca yılları bulan istilası balar. Yabancı türlerin geli yolları: Bilerek veya bilmeyerek yeni bir bölgeye tanıtırılan yabancı türün uçak, gemi veya insan gibi araçlarla, akuakültür, balıkçılık gemicilik veya akvaryum ticareti gibi belirli amaç veya aktivitelerle geli yollarını ifade eder. Yabancı türlerin taınma mekanizmaları: Taıyıcılar ise her geli yolu içinde spesifik transfer için daha spesifik meka- Denizlerimizdeki Yabanc Türler ve Deniz Biyoçeitliliine Etkileri Türkiye denizlerinde 133 familyaya ait toplam 448 tür balık yaamaktadır. Bunların 151’i Karadeniz’de, 249’u Marmara Denizi’nde, 389’u Ege Denizi’nde ve 388 tür balık ta Akdeniz’de yaamaktadır. Türkiye denizlerindeki yabancı türlerin sayısı da 11 sistematik gruba ait toplam 263 olup bu sayı artmaya devam etmektedir. Bu yabancı türlerin 85’i kabuklu, 51’i eklembacaklı, 43’ü balık ve 39’u fitobentos olup, bunların 20’si Karadeniz’de, 48’i Marmara Denizi’nde, 98’i Ege Denizi’nde ve 202’si de Akdeniz’de tespit edilmitir. 178 adet yabancı türler Lessepsiyan göçle gelmesine karın, 48 tür gemi taımacılıı vasıtasıyla karasularımıza girmitir. Yabancı türler hibrizidasyon, patojenlerin hızlı yayılması ve/veya besin kaynaklarının paylaımı nedenlerinden dolayı yerli tür populasyonları olumsuz etkilemektedir. Hibrizidasyon, kısır hibridlerle sonuçlanabilir ve bu da doan yavruların çounluunu hibritler oluturduu zaman yerli populasyonlarının azalmasına yol açar. Genetik kirlenme yerli türlerin bütünlüünü de tehdit eder. Buna bir örnek vermek gerekirse; Avrupa’da yabancı tür samon balıı ile yerli tür doal alabalıktan doan yavrular kısır olmaktadır. Bu kısır yavrular da yerli tür populasyonların büyümesini azaltmaktadır. Yabancı türler beraberinde patojen ve parazitleri de getirmektedir. Patojenler yerli türler üzerinde yıkıcı etki yapmaktadır. Örnein, Avrupa’da yabancı tür olan Japon yılan balıı’ndan parazit ve patojenlerin geçmesiyle yerli tür olan yılan balıı yüzme Mnemiopsis Leidyi Birçok problemlere neden olan bir türün istilası veya igalcilii, deniz ekosistemleri kesesinde iplik kurtları görülmütür. Avcı yabancı bir tür yerli türün bulunlun duu ortama baarılı bir ekilde yerletikten sonra doal olarak yerli tür üzerinde bir tehdit oluturacak ve avcı veya avcı olmayan yerli türün beslenme kaynaklarına ortak olacaktır. Buna taraklı denizanasını örnek verebiliriz. Denizanası: Esasen Kuzey Amerika kıyılarında yaayan bir türdür. Özellikle 1980’li yılların sonunda gemilerin balast suları ve dier faktörler ile Karadeniz’e gelen ve 1982 yılında ilk defa görülen jelimsi zooplankton Mnemiopsis leidyi yüksek biyokütle artıları göstermi, özellikle balıkçılık düzeyinde ani krizler yaanmasına neden olmutur. Büyüklüü en çok 100-120 mm olan M. leidyi türünün zooplankton üzerinden beslenmesi plankton komunitelerinin yapısında çok etkili deiimleri beraberinde getirmi balık yumurta ve larvasını da içeren zooplankton bolluk ve biyokütlesinde azalmaya neden olmutur. Bu nedenle M. leidyi Karadeniz’de ekonomik öneme sahip hamsi gibi ekonomik öneme sahip balık stoklarındaki azalmanın önemli bir nedeni olarak gösterilmektedir. Denizanası’nın hamsi yavruları üzerinden beslenmesi ve ortak besin rekabeti nedeniyle hamsinin azalmasıyla birlikte de, hamsi üzerinden beslenen mezgit, uskumru, kalkan ve palamut gibi balık türleri de azalmaya baladı. Ekim 1997’de Karadeniz’de Bulgaristan kıyılarında görülen ve bir tür taraklı denizanası olan Beroe ovata balıklar ve küçük zooplanktonlarla beslenmek yerine Mnemiopsis üzerinden beslenmesiyle Mnemiopsis’in aırı üremesi engellenmi 27 ^ ^ ^ ve zooplankton sayısında bir artı gözlenmitir. Denizanası türünün kazara Karadeniz’e girii bölgedeki açık deniz balıkçılıının çökmesine neden olmutur. Balıkçılıktaki aırı avlanmanın ortaya çıkarmı olduu [açık denizdeki balık biyokütle miktarının dümesi + plankton yiyici balıkların azalması olarak gözlenen] pekitirici etki; ‘Mnemiopsis leydyi’nin uygun koullar bularak, varlıını artırmasına neden olmutur. Bunun bir sonucu olarak; ‘mezozooplankton’ ve ‘ichthyoplankton’ türlerinin çeitliliinde ve varlıında bir azalma görülmütür. Japon Denizi’nden gemilerin balast sularıyla gelen deniz salyangozu Karadeniz’de ilk defa 1947 yılında Rusya sularında, Türkiye karasularında ise 1962 yılında Trabzon kıyılarında görülmütür. 1966 yılında Marmara Denizi’nde, 1969 yılında ise Ege Denizi Çaltıburnu kıyılarında tespit edilmitir. 13-14 cm’ye kadar büyüyebilen bu tür, 90 m derinlie kadar kumlu, çamurlu, algli zeminler ve midye fasiyesleri civarında yaarlar. Midye, istiridye ve dier yumuakçalarla beslenen deniz salyangozu, midye ve istiridye stoklarının azalmasına neden olmu, dolayısıyla midye ve istiridye ile beslenen balık stoklarını da olumsuz etkilemitir. Dümanının bulunmaması nedeniyle bu tür aırı çoalmıtır. Ancak aırı çoalan bu tür balıkçılar tarafından avlanarak alternatif bir gelir kaynaı olmutur. Küreselleme sayesinde insanolunun giderek daha çok hareket halinde olması çeitli canlıların bir ekosistemden dierine geçme ve orada yerleme hızları radikal bir biçimde artmıtır. Özellikle gemi trafiindeki artı bu istilacı yabancı türlerin bir bölgeden dier bölgeye hızla geçmesini kolaylatırmıtır. Yabancı türlerin sayısı ve hızındaki artı böyle sürerse ve ekolojik, ekonomik etkileri ile insan salıı üzerin- de olumsuz etkileri olan yabancı türler 21. yüzyılın en önemli ekolojik konularından biri olacaktır. Süvey kanalının açılması ve alıcı ortamın biyolojik çeitlilik yönünden fakirlii yeni türlerin yerleimini kolaylatırmıtır. Akdeniz’de yabancı bitki ve hayvan türlerinin geliimi oldukça hızlı olup, uzmanlar bu hızla devam ederse yirmibirinci asrın ortalarında Akdeniz’deki yabancı deniz bitkisi türlerinin sayısının yerli türleri geçecei endiesini taımaktadır. Küresel ısınmanın etkisiyle Akdeniz’e özgü türlerin yok olacaı, yerini Kızıldeniz canlılarına bırakacaı ve Karadeniz’inde giderek Akdenizleecei dolayısıyla balık stoklarının zarar görmesi nedeniylede ticari balıkçılıın zarar görecei kaçınılmazdır. Kaynaklar Bülteni, 7:3. -CRK, ve AKÇALI, B., 2002. Denizel Ortama Yabancı Türlerin Taınıp Yerlemesi: Biyolojik galin Kontrolü, Hukuksal, Ekolojik ve Ekonomik Yönleri. E.U. Journal of Fisheries & Aquatic Sciences, Cilt/Volume 19, Sayı/Issue (3-4): 507 – 527. -M. E. ÇINAR, M. BILECENOLU, B. ÖZTÜRK, T. KATAGAN ve V. AYSEL: Alien species on the coasts of Turkey, Mediterranean Marine Science, Volume 6/2, 2005, 119-146. -ÖZDEMR, G. ve CEYLAN, B. 2007. Biyolojik stila ve Karadeniz’deki stilacı Türler. SÜMAE Yunus Aratırma -Vadim E. Panov, Stephan Gollasch, Boris Alexandrov, Sonuç Kestutis Arbaciauskas, Michal Grabowski, Frances Lucy, Dan Minchin, Sergej Olenin, Momir Paunovi, Mikhail Son. 2009. New electronic journal “Aquatic Invasions”: an important part of the developing European early warning system on aquatic invasive species. (Assessing Large Scale Environmental Risks for Biodiversity with Tested Methods. New electronic journal “Aquatic Invasions”: an important part of the developing European early warning system on aquatic invasive species). pp.8. Bulaık Makinesinin Kapalı Ortam Hava Kirliliine Katkısı M.Tamer ÇOBANOLU T eksas Üniversitesi Çevre mühendislii, duların ve bulaık makinesinin kapalı ortam hava kirliini arttırdıını belirten bir yayın hazırladı. Musluk suyu, belli oranda ya partikülleri, radon gibi tehlikeli kimyasallar, klorlama sonrası oluan yan ürünler içerir ve bu maddeler musluk suyundan havaya karıırlar. Dr. Richard Corsi liderliindeki mühendislerden oluan ekip, ev temizlik malzemeleri, bulaık makinesi, çamaır makinesi, du ve küvette birçok deney yapıldı. Deneyler süresince, uygulamada da su kullanıldı ve kullanılan malzemedeki kimyasal28 ların kapalı ortama taındıı, aratırma grubu tarafından tespit edildi. Corsi, klorlamanın su temini sistemlerinde, patojen organizmalardan korumak için yapılan yararlı bir süreç olmasına ramen bu sürecin az miktarda da olsa da potansiyel olarak tehlikeli kimyasal olumasına sebep olduunu belirtti. Ek olarak, bu maddelerin nefes alma yolu ile alınan miktarı, su içme yolu ile alınan miktar kadar veya daha fazla olabilir. ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 Yavrularına Su Taıyan Çöl Tavukları D Bazı ku türlerinde yetikinler yavrularına suyu kursaklarında taıyarak getirirler; fakat erkek çöl tavuu suyu çok uzak bir mesafeden getirmek zorundadır ve bu nedenle kursaında taıyabilecei suyun tamamına, yaptıı uzun yolculuk sırasında kendisinin ihtiyacı vardır. Aksi takdirde yaamını sürdüremez. Ancak su taımak için esiz bir fiziksel özellie sahiptir. Kuun gösündeki ve alt kısmındaki tüyler, iç yüzeyde ince bir lif katmanıyla kaplıdır. Bir su birikintisine ulaan ku, altını kuma ve toza sürter, böylece tüylerini temizledii sırada kalmı olabilecek suyu tutmayı engelleyici yalardan kurtulmu olur. Sonra suyun kenarına gider. Önce kendi susuzluunu giderir. Sonra suyun içine girer, kanat ve kuyruunu havaya kaldırarak vücudunu Bulaık makineleri, yıkama ilemini tamamladıktan sonra Çöl Tavuu oada, tüm canlıların sahip oldukları fiziksel özellikler, yaadıkları ortamla son derece uyumludur. Bunun bir örnei de çöl tavuklarıdır. Çöl tavuklarının belli bir yerleim yerleri yoktur. Yumurtlama zamanı yaklatıında kumun sı bir yerine çounlukla 3 yumurta bırakırlar. Yavrular yumurtadan çıkar çıkmaz, yuvadan ayrılırlar ve kendileri için yiyecek olarak tohum toplamaya balarlar. Yiyeceklerini kendi balarına bulabilirler ancak uçamadıkları için su ihtiyaçlarını gideremezler. Dolayısıyla su onlara getirilmelidir ve bu görevi erkek üstlenir. ileri geri hareket ettirir; böylece tüm tüyleri tamamen ıslanslanmı olur. Tüylerin üstündeki ince lif katmanı bir sünger gibi suyu çeker. Tüyleriyle vücudu arasında taıdıı sıvı yük, buharlamaya karı sıkı koruma altındadır. Fakat yine de 20 milden fazla uçması gerektii takdirde, taıdıı suyun bir kısmı buharlaır. Ku nihayet kumda tohum arayan yavrularının yanına ulatıında, yavrular ona doru koarlar. Baba çöl tavuu vücudunu yukarı kaldırdıında, yavrular da sanki süt emen memeliler gibi suyu babalarının vücudundan içerler. Yavruları tüm suyu emdikten sonra ku tekrar kumun üzerine sürtünerek kendini kurutur. düzenlemeler gerektiini belirtti: önemli miktarda kimyasal kullanılan sudan havaya geçmektedir. * Genel olarak, insanlar dı ortam hava kirlilii konusunda Corsi ayrıca, çamaır makineleri ve bulaık makineleri klorlu aar- daha bilgilidir. nsanlar ortam hava kirlilii konusuda eitilmeli ve tıcı ve deterjanlar kullanmasından dolayı, klorlu kimyasallara ma- kendi sorunlarını çözmelidir. ruz kalma ve bu maddelerin buharlaması artar. ABD Çevre Koruma Ajansı, bu maddelerin öncelikli olarak beslenme yoluyla vücuda alındıı düünülerek, kimyasallara maruz kalma ve sebep olacaı salık risklerini aratırmaktadır. Son 6 yılda yapılan aratırmalarda, tehlikeli ve uçucu kirleticilerin açık/kapalı ortam konsantrasyonlarını kararlatırmıtır. Corsi, * Evler, okullar ve i ortamlarında oluan tehlikeli hava kirleticilerinin kaynaklarının daha iyi anlaılması konusunda daha fazla aratırma yapılmalıdır. * Sonuçta, iç ortam hava kirlilii hakkında, toplumun eitimi ve çevre dostu üretim ve tüketim malzemelerinin satılması yoluyla ev ortamında toksik maddelere maruz kalma riski azaltılabilir. “yapılan her çalımada, Amerika’nın en kirli ehirlerinde bile, ka- * Sudan buharlama söz konusu olduunda, su kullanımı süre- palı ortam konsantrasyonları açık ortam deerlerinden fazla bulun- since ortamın iyi havalandırılması salanmalıdır. Örnein, du alır- du.” diyerek aratırma sonuçlarını ortaya koydu. ken banyo havalandırılır ve cam açık bırakılabilir, su kaynatılırken Bu yüzyılın ikinci yarısındaki eilimler, kapalı hava kalitesini olumsuz etkilemitir. Garajlar, otomobil egzoz gazları ve kimyasal aspiratör açılabilir vb. * Corsi, insanların öncelikle sorunu anlamaları gerektiini be- buharların eve girmesine sebep olmaktadır. Enerji krizi nedeniyle, lirterek bir sonraki adım olarak insanların kendilerini korumak ve evlerin yalıtımlı olması, kirleticilerin iç ortamda olumasına sebep çözüm bulmak için önlem alabileceklerini belirtti. olan bir baka sebeptir. Corsi, bu konuda sorunun çözümü için bazı http://www.engr.utexas.edu/. ScienceDaily 29 Dr. Neat ERKAN Orman Yüksek Mühendisi, Batı Akdeniz Ormancılık Aratırma Müdürlüü Antalya Siz Sorun Aaçlar Söylesin Dendroklimatoloji bilimi, istenilen belli bir bölge için elimizde bulunmayan geçmi yıllara ait yaı ve sıcaklık gibi iklim verilerinin kestirilmesini amaçlar. Bu veriler geçmie dönük iklim olaylarının belli güvenirlikte örenilmesine ve gelecee ilikin planların daha salıklı yapılmasına olanak salar. Özellikle doal kaynak yönetimi ve planlamasında iklim koullarının uzun dönemdeki deiimlerinin bilinmesi önem taır. A aç yıllık halka geniliklerinden faydalanılarak tarih belirleme olarak tanımlanabilecek olan dendrokronoloji, geçen yüzyılda gelien ve deiik alanlarda kullanılan bir bilim dalıdır. lgilendii alana göre dendroekoloji, dendrohidroloji, dendroklimatoloji ve dendroarkeoloji gibi alt bilim dallarına ayrılmaktadır. Burada dendroklimatoloji konusundan bahsedilecektir. Aaç Halkalarını nceleyen Örenciler Dendroklimatoloji, aaç yıllık halka kalınlıkları ile iklim koulları arasındaki ilikileri inceleyen bir bilim dalıdır. Aaçlar genellikle (istisnaları bir tarafa bırakılırsa) her yıl bir halka oluturacak ekilde çap büyümesi ve belli miktarda da boy büyümesi yaparlar. Büyüme faaliyetinin bütün yıl boyunca sürdüü tropik bölgelerdeki aaçlar ile bazı angi- 30 ospermlerde her yıl oluan yıllık halkalar gözle ayırt edilebilecek kadar belirgin deildir. Bunların dıındaki aaçların ilkbahar ve yaz odunu renk farklılamasından dolayı yıllık halkalar ayırt edilebilmekte ve kalınlıkları da ölçülebilmektedir. Yandaki resimde tipik bir gimnosperme ait gövde enine kesiti, yıllık halkalar ve kısımları görülmektedir. Aaçlarda çap ve boy büyümesi olarak özetlenebilecek olan büyüme olayı, birçok faktörün ortak etkisiyle ortaya çıkan karmaık bir olaydır. Nitekim büyüme üzerinde bilinmeyen ve ölçülemeyen faktörler bir yana, etkisi bilinen; aacın genetik yapısı, yetime ortamı verimlilii, iklim koulları, aacın fiziksel özellikleri (çap ve boy gibi), ya ve komuluk ilikileri gibi faktörlerin etkileri bile ancak yaklaık olarak hesaplanabilmekte ve genel baıntılarla ortaya konabilmektedir. Bu faktörlerden birisinin yıllık halka genilii üzerindeki etkisini gözlemleyebilmek için dier faktörlerin etkilerinin elimine edilmesi gerekmektedir. Dendroklimatoloji ile iklim koullarının yıllık halka kalınlıı üzerindeki etkisi incelenmekte, bunun için de dier faktörlerin etkileri elimine edilmektedir. Ölçülmü aylık ve yıllık ortalama yaı ve sıcaklık gibi iklim verileri, genellikle 100 yıldan daha gerilere gidememektedir. Örnein ülkemizde bu tür ölçülmü meteorolojik veriler ancak bazı merkezler için 70 yıl kadar gerilere gidebilmektedir. Bu süre, küçük yerleim birim ve bölgeleri için birkaç 10 yıldan fazla geçmie gitmemektedir. Dolayısıyla dendroklimatolojik yöntemlerle ortalama yaı ve sıcaklık gibi iklim verilerinin mümkün olduu kadar geçmie giderek ortaya konulabilmesi önem taımaktadır. ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 Yaı da sıcaklıa benzer, ancak ters etkiye sahiptir. Rakımın düük olduu yetime ortamlarında sıcaklıın genellikle yüksek olması yaıı kritik faktör pozisyonuna sokmaktadır. Özellikle yaz kuraklıının yaandıı yerlerde yaz yamurlarının etkisi oldukça belirgin hale gelmektedir. Dendrokronoloji ile geçmie yönelik iklim verilerini elde etmek için öncelikle iklim verilerine duyarlı koulların olutuu özellikle verimsiz ve sı toprak üzerinde büyümü, yeterince yalı ve en az 15-20 aaçtan oluan bir deneme alanının belirlenmesi gereklidir. Tek bir aaçta görülen yıllık halkalardaki farklılamanın aynı yıllar için deneme alanındaki dier aaçlar ile de uyum içinde olması gerekmektedir Batı Akdeniz Ormancılık Aratırma Müdürlüü Amerika Birleik Devletleri, Arizona Üniversitesi Yıllık Halka nceleme Laboratuarı ile ibirlii içinde ve 20012003 yılları arasında yürüterek sonuçlandırdıı “Dendrokronolojik Yöntemle Güneybatı Anadolu Bölgesi’nde Geçmie Yönelik lkbahar Yaı Miktarlarının Tespiti” isimli Proje ile Batı Akdeniz Bölgesi için geçmie yönelik iklim verileri üretilmeye çalıılmıtır. Bunun için bölgede yayılı gösteren karaçam, kızılçam, sedir ve ardıç türlerinden alınan toplam 10 deneme alanından toplanan veriler deerlendirilmi ve 659 yıl kadar geçmie gidilerek iklim verileri üretilmitir. Dendrokronolojide geçmie yönelik iklim verilerini kestirebilmek için öncelikle mevcut kayıtlı iklim verileri ile deneme alanlarından elde edilen yıllık halka kalınlıkları arasında yeteri derecede ilikinin si 1 yıl uzunluunda, 5 tanesi 2 yıl uzunluunda, 4 tanesi 3 yıl uzunluunda ve 1 tanesi de 4 yıl uzunluunda (1476-1479) gerçeklemitir. En kurak yıl 1746 yılında 15,95 mm ile yaanmıtır. Kayıtlı yaı deerlerine göre ise en kurak ilkbahar 18 mm ile 1935 yılında yaanmıtır. Gözlenen deerlere bakıldıında 1-2 yıllık kurak periyotlar düzenli bir daılı göstermektedir. Dier taraftan 3-4 yıllık kuraklık periyotlarının 16. ve 17. yüzyıllarda hiç yaanmadıı anlaılmaktadır. Aaç Halkaları Bilindii gibi sıcaklık aaçlarda vejetasyon döneminin balaması ve bitmesini belirleyen önemli faktörlerden birisidir. Dier koulların uygun olması durumunda vejetasyon dönemi uzunluu yıllık halka kalınlıını da dorudan etkilemektedir. Ancak sıcaklıın bu yalın etkisinden ziyade, sıcaklık-su ilikileri yıllık halka kalınlıı üzerinde daha belirgin etkiye sahiptir. Düük rakımlı yetime ortamlarında yaıın genellikle az olması nedeniyle sıcaklık yaz kuraklıına neden olup, yıllık halka kalınlıı üzerinde olumsuz etkiye sahip iken, yüksek rakımlı yetime ortamlarında yaıın ve nispi nemin genellikle yeterli olması nedeniyle olumlu etkiye sahiptir. tespit edilmi olması gerekmektedir. Söz konusu çalımada bölge için kayıtlı verileil rin en eskisi 1931 yılına kadar gidebilmektedir ve 1931-1998 yılları arası elde edilen veriler ile yıllık halka kalınlıkları arasındaki iliki incelenmitir. Bunun için gruplandırılmı deiik mevsimsel ve aylık kayıtlı meteorolojik veriler denenmi ve en iyi ilikiyi mayıshaziran dönemi toplam yaı miktarının gösterdii anlaılmıtır. Kurak ve nemli yılların tespitine 1339-1998 dönemi için kestirilmi olan mayıs-haziran toplam yaı deerlerinden faydalanılmıtır. Kuraklık analizi için 53,55 mm olan eik deeri kullanılmıtır. Bu eik deer 1931-1998 dönemine ilikin gözlenen kayıtlı mayıshaziran ortalama yaı miktarının % 80’i olarak alınmıtır. Kuraklık iddetleri ve uzunlukları olasılıklarının hesaplanmasında Monte Carlo simulasyonu kullanılmıtır. Yine nemli dönemlerin analizinde de 1931-1998 yılları arasında gözlenen mayıshaziran toplam yaı deerlerinden faydalanılmı ve bu aylar için ortalama yaıın % 120’si olan 80,33 mm deeri eik deer olarak kullanılmıtır Elde edilen bu sonuçlara göre 13391998 yılları arasında ortalama 4,8 yıl aralıkla gerçekleen 139 defa ilkbahar kuraklıı vuku bulmutur. lkbahar kuraklık periyotları arasındaki en uzun aralık 18481866 yılları arasında ve 18 yıl olmutur. 139 ilkbahar kuraklık periyodundan 117 En yaılı ilkbahar 1827 yılında 127,85 mm ile yaanmıtır (mayıs+haziran yaı toplamı). Kayıtlı verilere göre ise 1936 yılı 122 mm ile en yaılı ilkbahar olmutur. Yine kayıtlı veriler 1-2 yıllık yaılı ilkbahar periyotlarının düzenli daıldıını göstermektedir (1980’li yılların baı hariç). Daha uzun dönemli yaılı ilkbahar periyotları 1532-1535 ve 1688-1690 yılları aralıklarında yaanmıtır. Yapılan Monte Carlo Simülasyonu sonuçlarına göre ise bölgede 659 yıl boyunca 6 yıl ve daha uzun ilkbahar kuraklıı yaanması olasılıının % 11,6 olduu anlaılmıtır. Nitekim yapılan 1.000 simülasyondan sadece 11 adedinde 1 defa 6 yıllık kuraklık gerçeklemitir. Yaılı periyotlar daha çok 1800’lü yıllardan önce gerçeklemitir. Gerçekten de 5 yıllık yaılı periyotların hepsi 1756 yılından önceye rastlamaktadır. Sonuç olarak aaç yıllık halka kalınlıkları geçmite yaanmı iklim olaylarını tespit etmemize yardımcı olan ve bu konuda kullanılabilecek önemli araçlardan birisidir. Bu yolla elde edilen bilgiler iklim koullarının etkisi altındaki doal kaynakların uzun ve orta dönemli planlanması için önem taımaktadır. Nitekim dünyada son yüzyılda gelien Dendrokronoloji ve bunun alt dalı olan Dendroklimatoloji bu amaçla etkin bir ekilde kullanılmaktadır. Ancak öncelikle bu amaçla deneme alanı alınabilecek kadar yalı ve iklime duyarlı orman parçalarının bulunması gerekmektedir. Ülkemiz bu anlamda zengin sayılabilir. Ancak ormanlarımızın iletilmesi sırasında bilimsel fonksiyonu haiz bu alanların korunması büyük önem taımaktadır. 31 Mehmet KARATA Orman Y. Müh. ube Müdürü Aaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüü Kavak ve Hızlı Gelien Türler 32 Ülkemizde yapılan envanter çalımalarının sonuçlarına göre entansif kültür metodlarının uygulanması ile hızlı gelien türlerle aaçlandırma yapılabilecek alanlar 1 milyon hektar civarındadır. Kavak, sulanabilen alanlarda bilinen en hızlı gelien tür durumundadır. Kavak aacını, Okaliptus, Söüt izlemektedir. Ayrıca Kızılaaç, Dibudak, Kestane kendine özgü ekosistemlerde hızlı gelien yapraklı türlerdir. Hızlı gelien tür kavramı; en uygun yetime ortamlarında, en youn kültür metodlarının kullanılması sonucu, yılda hektarda 10 m3’ ün üzerinde dalsız, kabuksuz hacim yapabilen, idare süresi genelde 30-40 yıl olan türler olarak tanımlanabilir. Ülkemizde hızlı gelien türlerle aaçlandırma çalımalarına 1963 yılında balanmıtır. Kavak Aaçları Kavak Aaçları Aaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüünce yılda ortalama 250.000 adet kavak fidanı üretilmektedir. Özel sektör tarafından da yılda ortalama 1,5 milyon adet kavak fidanı üretilmektedir. ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 Bölgeler itibari ile hızlı gelien türlerin neler olduu aaıya çıkarılmıtır. daki odun verimi açısından en verimli klonun ZMT Klonu olduu tespit edilmitir. Karadeniz Bölgesi Duglas, Avrupa Ladini, Kızılaaç, Dibudak, Yalancı Akasya, Radiataçamı, Kavak ve Sahil çamı, Kavak aacı düz veya az meyilli, derin, serin, tuzsuz, geçirgen, reaksiyonu nötr dereceye yakın toprakları sever. Hızlı büyüdüü kadar ekolojik istekleri de fazladır. Kavaklar iyi geliebilmeleri için besin maddelerince zengin, fiziksel özellikleri iyi olan toprak isterler. Ege Bölgesi Kızılçam, Fıstık çamı, Kavak, Yalancı Akasya, Kokar aaç, Sahil çamı, Akdeniz Bölgesi Okaliptüs, Kavak, Kızılçam, Fıstık çamı, Yalancı Akasya, Kokar aaç, Marmara Bölgesi Kızılçam, Sahil çamı, Akasya, Radiataçamı, Yalancı Akasya, Kokar aaç, Dier Bölgeler Kavak türleri olarak belirlenmitir. Yetitiriciler açısından, hızlı gelien türler içinde ekonomik açıdan en uygun olan tür kavaktır. Yapılan envanter çalımalarına göre, ülkemizin kavakçılık potansiyel alanı 475.000 ha’dır. Bu rakama yeni sulamaya açılan GAP bölgesindeki 1,8 milyon ha. sahanın %5’i de (90.000 ) ilave edilirse, toplam potansiyel 565.000 ha.’a ulamaktadır. Kavak yetitirmek için, içindeki kil oranı % 35 in altında olan, kumlu balçık ve kumlu killi balçık türündeki topraklar en uygun olanlardır. Topraktaki kil miktarı arttıkça topraın istiflenmesinin sıkı olması nedeniyle suyun ve havanın topraa girii zorlaır. Böyle topraklara iyi yanmı, çiftlik gübresi verilmeli ve derin sürüm yapılmak suretiyle kırıntı bünyesi kazandırılmalıdır. Eer kavak yetitirilecek toprak kumlu ve kireçsiz iskelet toprak ise sıkça sulanmalı, azot ve kireçle gübrelenmelidir. Özetle gevek bünyeli, geçirgen, reaksiyonu (PH) 6-8 arası olan sulanabilen veya taban suyu seviyesinin kavak köklerinin Aaçlandırma alanı bir tarım arazisi ise, toprakta sürüm derinliinin altında pulluk tabanı denilen sertlemi bir tabaka olumaktadır. Dikimden önce yaz aylarında veya sonbahar balarında arazi riperlenip derin bir sürüm yapıldıktan sonra diskaro ve tırmık çekilerek düzeltilmeli, yamurlardan önce fidan çukurlarının açılması salanmalıdır. Aaçlandırılacak sahada daha önce tarımsal çalıma yapılmamısa dikimden önceki yaz mevsiminde en az iki defa ve çapraz yönde derin (45-55 cm) bir ekilde sürüm yapılmalıdır. Böylece zararlı otlarla toprak kurtlarının temizlenmesi ve topraın havalanması salanmı olur. lk sürümlerden sonra sahanın her tarafını salma sulama yöntemi ile iyice sulanabilecek duruma getirmek için gerekli tesviyelerin yapılması gereklidir. Dikimde aralık mesafeyi, üretim amacı, ekolojik artlar, kavak tür ve klonları, aaçlandırmanın türü ile pazarlama koulları belirlemektedir. Kavak Aacı Aaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Genel Müdürlüü’nce yılda ortalama 250.000 adet kavak fidanı üretilmektedir. Özel sektör tarafından da yılda ortalama 1,5 milyon adet kavak fidanı üretilmektedir. zmit – Kavak ve Hızlı Gelien Orman Aaçları Aratırma Müdürlüü tarafından yapılan aratırmalara göre uygun ekolojik koullarda, tüm kıyı bölgelerimiz ile Orta ve Güney Dou Anadolu Bölgelerinde I-214 Euramerican Melez Kavak klonu, Karadeniz ve Marmara Bölgelerinde I-77/51 no.lu P.Deltoides (Samsun) klonu ile I-45/51 no.lu Euramerican klonu, karasal iklim görülen Orta Anadolu’nun dousu ile Dou Anadolu Bölgesinde TR-56/52 GAZ ve TR-56/75 ANADOLU adlı yerli karakavak klonları yetitirilmektedir. Yapılan son aratırma sonuçlarına göre, hektar- uzanabilecei derinlikte olan, topraklar kavaklık kurmak için en uygun topraklardır. Bu yönden vadi tabanı, büyüme mevsiminde uzun süreli su takınlarına uramayan akarsu kenarındaki düzlükler ile dalgalı yapı göstermeyen düz ve düze yakın meyilli ovalar ideal sayılabilecek arazilerdir. Dikim ilemi, aaçların yapraklarını döktükleri tarihten itibaren ilkbaharda yaprak açımından 15-20 gün öncesine kadar yapılabilir. Don olmayan yörelerde dikimler yapraksız dönem boyunca yapılabilir. Orta, Dou ve Güneydou Anadolu gibi kara iklimine sahip bölgelerde ilkbahar dikimleri tercih olunmalıdır. Topraın donmu oldu zamanlarda dikim yapılmamalıdır. u Kavak aaçlandırma alanlarında dikim s sıraları arasındaki alanlar tarımsal amaçlla kullanılarak ikinci bir ürün elde edilmek ssuretiyle bakım masraflarının bir bölümü kkarılanmı olur. Ara tarım seyrek aralıkmesafeli kavaklıklarda uygulanır. Kavakçılıkta bakım, sulama, budama, ilaçlama konuları da çok önemlidir. 33 Erdoan ERTÜRK Mühendis Doa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüü Binyıl Hedefleri ve Biyolojik Çeitlilik Dünya liderleri 6-8 Eylül 2000 tarihleri arasında New York’ta toplandılar ve açlık, yoksulluk, eitim eksiklii ve felaketler gibi insanlık için tehdit oluturan konularda daha fazla çaba sarf etmek için belli kararlar aldılar. Binyıl Kalkınma Hedefleri olarak adlandırılan bu kararlarda, özellikle cinsiyet eitlii ve kadının güçlendirilmesi, çevresel sürdürülebilirliin salanması ve gelimek için küresel ortaklık yapılması konularında belli hedefler ortaya koydular.Yaanabilir daha iyi bir dünya için bir yol haritası niteliinde olan bu kararlar, içinde bulunduumuz yüzyılda eitlik, tolerans, sorumluluk paylaımı ve doaya saygı gibi hususları özünde barındıran (8) önemli hedef içermektedir Y ukarıda ifade edilen bütün ana hedeflerin yerine getirilmesi için belli stratejik hedefler belirlenmi ve zamanlama verilmitir. Bu hedeflerden yedincisi olan ve aslında dier tüm hedeflerin ana kaynaını oluturan “Çevresel Sürdürülebilirliin Salanması” konusunda dört stratejik hedef belirlenmitir; 1) Sürdürülebilir geliim prensiplerinin ülke politikalarına ve programlarına entegre edilmesi ve çev- Yaban Koyunu Binyıl Hedefleri •Açlık ve yoksulluun bütünüyle ortadan kaldırılması •Evrensel eitimöretimin salanması •Cinsiyet eitlii ve kadının güçlenmesinin tevik edilmesi •Çocuk ölümlerinin azaltılması •Doum öncesi ve sonrası salık koullarının iyiletirilmesi •AIDS, sıtma ve dier bulaıcı hastalıklar ile mücadele edilmesi •Çevresel sürdürülebilirliin temin edilmesi •Küresel anlamda ibirlii mekanizmaları oluturularak geliimin güçlendirilmesi 34 resel kaynak kayıplarının geri döndürülmesi, 2) 2010 yılı itibariyle biyolojik çeitlilik kayıp oranının önemli derecede azaltılması, 3) Güvenilir içme suyu ve temel sıhhi ihtiyaçlara ulamada güçlük çeken nüfus oranının 2015 yılı itibariyle yarıya indirilmesi, 4) 2020 yılı itibariyle, kentlerin yoksul bölgelerinde yaayan en az 100 milyon insanın yaam koullarının iyiletirilmesi. Sürdürülebilir çevre hedeflerinden “Biyolojik Çeitlilik Kaybının Azaltılması” konusunda taahhüt edilen zaman giderek tükenmektedir. Birçok kuruluun hazırladıı raporlara göre dünya üzerindeki biyolojik çeitlilik kaybı giderek artmaktadır. Dünya Doayı Koruma Birlii’nin “(IUCN) 2009-2012 Programı”nda bu kaybın her geçen gün giderek arttıı belirtiliyor. Hem “IUCN Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan Türlerin Kırmızı Listesi”nde hem de “Binyıl Ekosistem Deerlendirmesi Raporu” nda bütün taksonlarda ve biyomlarda kayıplar olduu ve kurak ormanlarda, kutup bölgelerinde ve kıyı bölgelerde bu kayıpların yüksek seviyelere ulatıı ifade edilmektedir. Ayrıca Binyıl Ekosistem Deerlendirmesi Raporu’nda ekosistemlerin yerine getirdii görevlerin % 60’ında bozulma görüldüü ve küresel Çevre ve nsan Eylül 2009 ^ ^ ^ olarak bütün türlerin %30’unun iklim deiiklii nedeniyle tehdit altında olduu belirtilmektedir. Biyolojik çeitliliin kaybına sebep olan en önemli etkenler, habitat kaybı ve bozulması, yabancı türlerin istilası, doal kaynakların aırı kullanımı ve kirlilik olarak görülmektedir. Son zamanlarda iklim deiiklii de buna ilave edilmektedir. Avrupa Çevre Ajansı Raporu’na göre Avrupa’daki kayıplar halen devam etmekte ve biyolojik çeitlilik ciddi baskı ve tehditler altında kalmaktadır. Özellikle genler, türler ve ekosistemler açısından tehlikeli riskler ile karı karıya gelinmektedir. Konuya ilikin politikalar bazı alanlarda olumlu gelimeler (atmosferdeki emisyon, tatlı su kalitesi ve atık su ile ilgili yasal düzenlemeler biyolojik çeitlilie olan baskıyı azaltmıtır) salanmı olmasına katkıda bulunsa da maalesef biyolojik çeitlilikteki “Genel Kayıp”ı gidermeye yeterli olamamaktadır. Söz konusu rapora göre biyolojik çeitliliin kaybının azaltılmasını hedefleyen “2010 Yılı tibariyle Biyolojik Çeitlilik Kaybının Önlenmesi” taahhüdü maalesef zamanında yerine getirilemeyecektir. Binyıl Geliim Hedefleri 2009 Raporu’nda, dünyadaki bütün bu olumsuzluklara ramen yine de bazı bölgelerde önemli pozitif gelimeler olduu kaydedilmektedir. Örnein Kongo Demokratik Cumhuriyeti, 2007 yılında dünyanın en büyük tropikal yamur ormanlarını içeren bir korunan alan ilan etmitir. Bundan baka, Endonezya’da toplam 9.000 kilometrekare alanı kapsayan yedi adet kıyı korunan alan ilan edilmitir. Ancak yok olma tehlikesi altındaki türlerin sayısının dünya genelinde giderek arttıı ve özellikle memelilerin kulardan fazla tehlike altında olduu da vurgulanmıtır. Her iki fauna türünün de gelimi ve gelimekte olan ülkelerde nesli tehlike altında olduu belirtilmitir. Dier organizmaların da azalma yöneliminde olduu ve bu nedenle sürdürülen yatırımların hem korunan içindeki hem de dıındaki biyolojik çeitlilii etkili bir ekilde koruması gerektii ifade edilmitir. Ülkemizde de özellikle ehirleme, endüstrileme, turizm ve çevresel bozulma gibi tehditler biyolojik çeitlilik üzerine olumsuz etkiler yapmaktadır. OECD Türkiye Çevresel Performans Deerlendirmesi Raporu’na göre, ülkemizdeki memelilerin % 20’sinden fazlası tehdit altındadır. Kızılgeyik, yaban koyunu, ceylan ve su samuru gibi bazı karasal memelilerinin sayısı azalmakta ve yok olma tehlikesi ile karı karıya oldukları tahmin edilmektedir. Anadolu Parsı’nın neslinin yok olduu düünülmekle beraber izlerinin halen görüldüü bilinmektedir. Akdeniz Foku, ribalı Deniz Kaplumbaası (Caretta Caretta) ve Yeil Deniz Kaplumbaası yıllardır tehlike altındadır. Yunus ve balinaların sayıları giderek azalmaktadır. Avrupa’da yok olma tehlikesiyle karı karıya olan pek çok ku türü (flamingo ve dikkuyruk gibi) Türkiye’de üremektedir. Bununla beraber ülkedeki korunan alanların toplam büyüklüü ülke yüzölçümünün % 5,3’üne erimitir. Ancak OECD standartları ile karılatırıldıında (üye ülkelerde yaklaık %16,6) bu oran düük kalmaktadır ve 2010 ulusal hedefi olan %10’dan çok uzaktır. Biyolojik çeitlilik kaybının bütünüyle önlenmesi için birçok alanda politika gelitirilmesi ve yaam mekanlarında ve endüstri hayatında davranı deiikliklerinin balatılması gerekmektedir. IUCN’nin 2009-2012 Programı bunun için önemli ipuçları vermektedir. IUCN, biyolojik çeitliliin adil ve sürdürülebilir yönetiminin yerelden genele doru gelitirilmesi ana hedefi yanında, özellikle 20092012 yılları arasında aaıdaki tematik konularda da belli hedefler ortaya koymutur: Tematik Konu 1: Biyolojik çeitlilik unsurlarının ve fırsatlarının iklim deiiklii politika ve uygulamalarına entegre edilmesi. Tematik Konu 2: Ekolojik olarak sürdürülebilir, adil ve verimli enerji sistemlerinin kullanılması. Tematik Konu 3: Sürdürülebilir ekosistem yönetimi sayesinde geçim kaynaklarının, çevrenin ve insanın güvenliinin arttırılması, yoksulluk ve dükünlüün azaltılması. Ülkemizde de özellikle ehirleme, endüstrileme, turizm ve çevresel bozulma gibi tehditler biyolojik çeitlilik üzerine olumsuz etkiler yapmaktadır. 35 Milenyum Hedefleri ve Biyolojik Çeitlilik Tematik Konu 4: Ekosistem koruma deerlerinin ekonomi politikalarına, finans ve pazar yönetimi sistemine entegre edilmesi. klim deiikliklerinin etkilerinin gelecek on yıllar süresince de devam edecei düünülmektedir. Böyle olunca da ekosistemlerin ve insan topluluklarının bu deiime adapte olmaları gerekecektir. IUCN’e göre bu adaptasyon için gerekli olan unsur, biyolojik çeitliliin ve ekosistemlerin devamlılıının salanmasıdır. Bu sebeple, sera gazı emisyonlarının azaltılması ve deneyim, bilgi ve finansal kaynaklarının bu amaç dorultusunda kullanılması gerekmektedir. Enerji, insan yaamının her safhasında önemli rol oynayan bir unsurdur. Enerjiye olan ihtiyaç, biyolojik çeitlilik üzerinde önemli olumsuz etkiler yaratmaktadır. Enerjinin üretiminden daıtımına ve son kullanımına kadar geçen sürede birçok tür ve habitat kayıpları yaanmaktadır. Bununla birlikte enerji sistemlerinde özellikle güvenlik sorunları ve çevresel hassasiyet nedeniyle bir geçi dönemi de yaanmaktadır. Ekolojik olarak sürdürülebilir ve ekonomik Dier taraftan çölleme, toprak verimliliin kaybı, iklimsel koulların deimesi, aırı balık avlanması, ormansızlama ve dier bütün olumsuz gelimeler insanların yoksulluunun artmasına ve güvenliklerinin azalmasına sebep olmaktadır. Eitlik, adalet, doruluk ve hassaslık gibi konuları ihtiva eden ve ortaya çıkabilecek çatımaları yönetebilen doal kaynak yönetim mekanizmalarının kurulması insan refahı için olumlu sonuçlar douracaktır. Bugünkü ekonomik politikalar ne yazık ki sürdürülebilir ekosistem yönetimini desteklememekte ve biyolojik çeitliliin deerini dikkate almamaktadır. IUCN programında, ticaret ve yatırım politikalarında doal kaynakların verimli ve sürdürülebilir kullanımını tevik etmek ve biyolojik çeitlilii ve sürdürülebilir gelimeyi destekleyen ekonomi politikaları hakkında karar vericileri ve kamuoyunu bilgilendirmek konusunda adım atılması gerektii vurgulanmıtır. Kaynaklar 1-The United Nations Millennium Decla- anlamda verimli enerji sistemlerine olan bu geçiin daha da hız- ration, 8th Plenary Meeting , 8 September landırılması için en uygun teknolojilerin kullanılması ve yönetiim 2000 mekanizmalarının oluturulması konuları IUCN’nin programının 2-The Millennium Development Goals önemli ayrıntıları olarak göze çarpmaktadır. Ambalaj Nedir? A mbalaj; “Ham maddeden, ilenmi ürüne kadar, bir ürünün üreticiden kullanıcıya veya tüketiciye ulatırılması aamasında, taınması, korunması, saklanması ve satıa sunumu için kullanılan herhangi bir malzemeden yapılmı” olarak tanımlanıyor, ancak ürünün ayrılmaz bir parçası deilse, o ürünü ömrü boyunca içinde bulundurmak, desteklemek veya korumak için de gerekli deilse ve tüm parçaları ile birlikte kullanılıp, tüketilip, bertaraf edilmiyorsa ambalaj olarak kabul edilir. Satı yerlerinde doldurulmak üzere tasarlanan ve bu ekilde kullanılan ürünler ve satı yerlerinde satılan ya da doldurulması tasarlanan ve bu ekilde kullanılan tek kullanımlık ürünler, ambalaj görevi görmeleri artıyla ambalaj olarak kabul edilir. Ambalajın parçaları ve ambalajda bulunan destekleyici, yardımcı parçalar bütünleik oldukları ambalajın parçası kabul edilir. 36 Report 2009,United Nations, New York 3-The IUCN 2009-2012 Program, Shaping a Sustainable Future 4-Progress Towards the European 2010 Biodiversity Target, EEA (European Environment Agency) Report ,No:4/2009 5-OECD Environmental Performance Reviews of Turkey, 2008 2009 Bir ürüne dorudan asılan ya da takılan ve ambalaj görevi gören yardımcı parçalar o ürünün ayrılmaz bir parçası olmayıp, tüm parçaları ile birlikte kullanılıp, tüketilip, bertaraf edilmedikçe, ambalaj kabul edilir. Ambalaj Alt Komisyonları Çalımalarına Baladı… Ambalaj Atıkları Kontrolü Yönetmeliinin dört yıllık uygulamasının deerlendirilmesi amacıyla; 43 kurum ve kuruluun, 75 uzman ve yöneticinin katılımı ile gerçekletirilen Birinci Ambalaj Komisyonu Toplantısında; ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 Ambalaj Atıkları Kontrolü Yönetmeliinin uygulaması, yaanan sıkıntılar ve çözüm önerileri konusunda tüm kurum ve kuruluların görüleri alındıktan sonra gündem dorultusunda aaıda belirtilen alt çalıma gruplarının oluturulmasına karar verilmitir. Amblaj: 1. Piyasaya sürenlerin kayıt altına alınması. 2. Belediyelerin rolü, yükümlülükleri, ikili sözlemelerin güçlendirilmesi. 3. Kaynakta ayrı toplamanın maliyetleri, üretici sorumluluuna ilerlik kazandırmak, belgelendirme, ekonomik araçlar. 4. Yetkilendirilmi kuruluun (YK) kriterleri, fonksiyonu. 5. Sanayi kaynaklı ambalaj atıı ile konut kaynaklı ambalaj atıının toplama sisteminin ayrılması. kurulular temsilcilerin isimleri bakanlıa ayrıca 6. Depozito uygulaması. bildirilecektir. Toplantı sonucunda yukarıda be- 7. Poet kullanımının azaltılması. 8. Standartlar, aır metal konsantrasyonu. lirtilen konularda çalıma alt gruplarının oluturulması ve bu alt grupların ayrı ayrı çalımasına karar verilmitir. Çalıma alt gruplarında çalıa- 9. Eitim ve bilinçlendirme. cak kurum ve kuruluların temsilcileri Çevre ve 10. aretlemenin zorunluluu. Orman Bakanlıı tarafından deerlendirilerek Komisyon toplantısında yukarıda belirlenen çalıma gruplarında görev almak isteyen kurum/ Aaıdaki örnekler “ambalaj” deildir. ilgili taraflara bildirilecek, ayrıca bakanlıımız web adresinde yayınlanacaktır. •Bitki saksıları Aaıdaki örnekler “ambalaj” olarak kabul edilirler. •Tamir, bakım aletleri gibi saklama kutuları •CD kutusuna sarılmı streç film •Çay poetleri •Tek kullanımlık tabak ve bardaklar •Peynirin etrafındaki balmumu tabakası •CD’nin içinde kendisiyle birlikte saklandıı kap •Tek kullanımlık çatal, bıçak, kaık •Kapaın bir kısmını oluturan rimel fırçası •Ambalaja takılan yapıkan etiketler •Ambalajlamada kullanılan plastik, metal ve benzeri eritler •Deterjanların içinde bulunan ve doz ölçmede kullanılan kaplar •Satı yerlerinde doldurularak kullanılan yapıkan film, sandviç torbaları, alüminyum folyo ve benzeri malzemeler •Hazır yiyecek ambalajları •Su, maden suyu, meyve suyu ampuan, deterjan ve benzeri ambalajların kapakları •Köpük, karton ve benzeri destekleyici malzemelere •Yumurta viyolleri •Ve benzeri ürünler •Alıveri poetleri •Kargo ve kurye sektöründe kullanılan zarflar, plastik poetler ve koliler •Ve benzeri ürünler Kaynaklar www.cygm.gov.tr çindeki ürünü koruyan, temiz kalmasını salayan ve taınmasını kolaylatıran malzemeler olarak adlandırılır. Önceleri sadece ürünü muhafaza etme ve taıma görevini üstlenmi olan ambalajlar günümüzde içindeki ürünü temiz bir biçimde saklayabilmesinin yanında ürünü tanıtmayı amaçlayan bir araç haline gelmitir. Gündelik yaamımızda ambalajların kullanım alanı oldukça genilemitir. Yiyecekten kozmetie çiçekten mobilyaya kadar birçok ürünü ambalajıyla satın alıyoruz ve genellikle geri kazanılabilir nitelikte ambalajlı ürünler tüketiyoruz. 37 smail Hakkı BARI* Y. Barı ODABAI** *Özel Aaçlandırma ube Müdürü **Orman Mühendisi Özel Aaçlandırma Çalımaları ve Esasları Kamu kurum ve kuruluları ile gerçek ve tüzel kiiler tarafından orman sınırları içindeki açıklıklarda, bozuk orman alanlarında, hazine arazilerinde ve sahipli arazilerde, asli ve tali orman ürünü veren bitki türleri ile uygulaması Çevre ve Orman Bakanlıı’nın onayladıı proje dorultusunda, her türlü faydalanması ve korumasının ilgilisi tarafından yapılan aaçlandırmalara “özel aaçlandırma” denilmektedir. O rman alanlarının arttırılması, erozyonun önlenmesi, halkın ormancılıa katkıda bulunması ve vatandalarımıza fidan dikme alıkanlıını kazandırmak için Bakanlıımız ‘‘Devlet Ormancılıından Millet Ormancılıına’’ geçii temel felsefe olarak kabul etmitir. Bununda en önemli ayaını özel aaçlandırmaların tevik edilmesi ve yaygınlatırılması tekil etmektedir. Özel aaçlandırma ile tesis edilen ormanlar, önemli bir gelir kaynaı olmasının yanında ormandan çok yönlü faydalanma salamakta ve orman alanlarında artılar meydana getirmektedir. Ceviz Fidanları 6831 sayılı Orman Kanununun 3302 sayılı Kanunla deiik 57. maddesi ile aynı kanunun ve 63. maddeleri ve bu kanuna 2896 sayılı Kanunla eklenen ek-5’inci maddeye göre yürürlükte bulunan ‘‘Aaçlandırma Yönetmelii’’, 03 Eylül 2005 gün ve 25925 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüe giren ‘‘Çevre ve Orman Bakanlıı Aaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Hizmetlerine likin Özel Ödenein Kullanımına Ait Usul ve Esaslar’’ ile “19 nolu Tamim” özel aaçlandırmaya ait mevzuatları oluturmaktadır. 38 Ülkemizde özel aaçlandırma çalımaları 1986 yılında balamıtır. 2009 yılı Austos ayı itibariyle 479.842 dekar ormanlık alan, 159.551 dekar Hazine arazisi, 27.890 dekar sahipli arazi olmak üzere toplam 667.283 dekar alanda özel aaçlandırma çalıması gerçekletirilmitir. Bugün bu ormanların bir bölümünden meyve (ceviz, badem vb.) ve ara hasılat alınmaktadır. Aaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Genel Müdürlüü olarak, özel aaçlandırma çalımalarını tevik amacıyla bir- Çevre ve nsan Eylül 2009 ^ ^ ^ Ceviz çok defa mevzuat deiiklii yapılmıtır. Bu amaç dorultusunda bozuk ormanlardan ücretsiz arazi tahsisi yapılmakta hazine arazileri çok düük ücretlerle kiralanmakta ve köy tüzel kiiliklerine hibe, dier gerçek ve tüzel kiiliklere ise düük faizli ve uzun süreli krediler verilmektedir. Bu ekilde 2009 yılı Austos ayı itibariyle özel aaçlandırma çalımaları için 9.016.515 TL. hibe ve 27.509.934 TL. kredi verilmitir. Aaçlandırma Yönetmeliinde son olarak 30 Nisan 2009 tarih ve 27215 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüe giren “Aaçlandırma Yönetmeliinde Deiiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile köklü deiiklikler yapılmıtır. Yapılan deiiklikler aaıdaki tabloda belirtilmitir. Özel aaçlandırmaya konu sahaların; orman alanlarında ve sahipli arazilerde en az 5 dekar, Hazine arazilerinde en az 20 dekar büyüklüünde olması gerekmektedir. Ormanlık arazilerde, Hazine arazilerinde ve sahipli arazilerde bir defada en fazla 3.000 dekar sahada özel aaçlandırma yapılabilmektedir. Aaçlandırma Yönetmeliine göre orman aaç ve aaççıklarından çam, göknar, ladin, sedir vb. ibreli türler ile mee, kayın, akasya vb. yapraklı türler kullanılmaktadır. Bu türlerin yanında özellikle gelir getirici türlerden oluan ve gerçek ve tüzel kiilerce aaçlandırılması daha çok talep edilen ceviz, antep fıstıı, zeytin (Hazine ve sahipli arazilerde), badem, kestane, kuburnu, defne ve harnup gibi türler ile hızlı gelien kızılaaç, kavak, okaliptüs gibi türler özel aaçlandırma çalımalarında kullanılmaktadır. Bu türlerin altında alt tür olarak ormanlık alanlarda soanlı, yumrulu, tıbbi ve aromatik bitkiler ile hazine ve sahipli arazilerde bu türlerin yanında tek yıllık tarım ürünleri de kullanılabilmektedir. Deiiklik Yapılmadan Önce Deiiklik Yapıldıktan Sonra 1-Özel enerji ormanı tesis edilebilmekteydi, 1- Özel enerji ormanı tesisi uygulamasından vazgeçildi, 2-Orman alanlarında alt sınır 3 hektarken, 2- Alt sınır 0,5 hektara düürüldü, 3-Saha tahsisi ön etüt raporuna göre yapılıyordu, 3- Saha tahsisi Orman Bölge Müdürlüünün düzenleyecei izin raporuna göre yapılacak, 4-Ön etüt raporları, AGM ve OGM elemanlarından oluan heyet tarafından yapılıyordu, 5- lan süresi 15 gündü, 6- zin öncelii uygulaması yapılıyordu, 7-Köy tüzel kiiliklerinin projesi il müdürlüklerince yapılmaktaydı, 8- Özel fidanlık uygulamalarında saha büyüklüü en az 1 hektarken, 9- Ormanlık alanlarda yapılamaya izin verilmemekteydi, 10- Özel aaçlandırma sahasında kamu kurum ve kurulularınca 6831 sayılı Kanun’un 17. maddesi 2. fıkrasında sayılan tesislerin yapılmasına dair herhangi bir hüküm bulunmamakta idi, 11- Turizm Alan ve Merkezleri ile Kültür Turizm Koruma ve Geliim Bölgeleri kapsamında bulunan alanlar, doal, tarihi ve arkeolojik sit alanları, Bakanlar Kurulu kararıyla muhafazaya ayrılan ve ilan edilen yerler, toprak muhafaza karakteri taıyan yerler, 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamındaki yerler ile 2872 sayılı Çevre Kanunu’na göre “Özel Çevre Koruma Bölgesi” olarak ilan edilen alanlarda özel aaçlandırmaya izin verilmemekte idi, 4- Ön etüt raporu kaldırılarak projeler tanzim edilecek, 5-lan kısmen kaldırılarak ilgili köy veya belde tüzel kiiliine 7 gün bavuru süresi verilmitir, 6- zin öncelii uygulaması daraltılarak, köy/belde tüzel kiilii ile o köy nüfusuna kayıtlı ve /veya o köyde ikamet eden gerçek kiiliklere indirildi, 7- Köy tüzel kiiliklerinin projeleri de ormancılık bürolarınca yapılabilecektir, 8- Özel fidanlıklarda alan büyüklüü Bakanlıkça belirlenecektir. 0,2 hektar olarak belirlenmitir, 9- Ormanlık alanlarda hangar-depo, yangın havuzu yapılmasına izin verilebilecek, 10- Özel aaçlandırma sahalarında kamu kurum ve kurulularının talepleri halinde, 6831 sayılı Kanun’un 17. maddesi 2. fıkrasında sayılan tesisler için masraflarının ilgili kurum tarafından özel aaçlandırma sahibine ödenmesi artıyla Bakanlıkça saha tahsisi yapılabilmektedir., 11- lgili kurumların olumlu görü bildirmeleri halinde bu sahalarda özel aaçlandırma yapılabilecektir, 39 Özel Aaçlandırma Müracaattan sonra saha tahsisi veya kiralaması gerçekleirse il çevre ve orman müdürlükleri, gerçek veya tüzel kiilerden 90 gün içerisinde ormancılık veya yeminli ormancılık bürolarına projelerini yaptırmalarını istenmektedir. Orman alanlarındaki özel aaçlandırma çalımalarında 19 nolu Tamimde belirtilen tip projeye göre 40 m2’yi geçmeyecek ekilde çalıanların her türlü hava artlarından korunabilecekleri ve ürünlerini saklanabilecei hangar-depo yapılmasına izin verilmektedir. Bununla birlikte Hazine arazilerinde tesis edilen alanın % 0,1 (binde bir), sahipli arazilerde ise % 6’sı kadar alanda üretim, koruma ve bakım amaçlı tesisler yapılabilmektedir. Özel aaçlandırma sahaları, amerajman planına göre iletilir. Tesis edilen ormanlardan proje süresi sonuna kadar elde edilecek her türlü ceviz, zeytin, kestane gibi meyveler ile kesim çaında elde edilecek odun hasılatı talep sahibi tarafından hiçbir izne tabi olmadan istenildii gibi deerlendirilebilmektedir. Özel aaçlandırma sahaları, il müdürlüü mühendisleri tarafından proje süresi sonuna kadar her yıl, yılda en az bir defa kontrol edilmektedir. Kontroller neticesinde; •Projede belirtilen ilerin zamanında yapılmaması, •Saha teslimi veya proje onayından sonra bir yıl içerisinde çalımalara balanılmaması, •Projede belirtilen türler dıındaki türlerle aaçlandırma yapılması, •Orman alanlarında proje sahasına bina yapılması, 40 Ceviz Fidanları Orman alanlarında yapılacak özel aaçlandırma çalımaları için orman iletme eflii, orman iletme müdürlüü veya orman bölge müdürlüklerine, Hazine arazilerinde yapılacak özel aaçlandırma çalımaları için illerde valiliklere, ilçelerde kaymakamlıklara, sahipli arazilerde ise il çevre ve orman müdürlüklerine talep edilen sahaya ait kroki, harita ya da tapu ve çapı dilekçeye eklenerek müracaat edilmektedir. •Proje sahasının herhangi bir ekilde amacı dıında kullanılması, ürünü veren türler için verilen kredi ilee özel •Taahhütnameye uygun hareket edilmemesi, 15. yılın ekim ayında faizi ile birlikte bir •Aaçlandırma tekniine uygun çalıılmaması, •Hazine arazilerinde ve sahipli arazilerde izin verilen alandan daha fazla alanda yapılama olması, hallerinde talep sahipleri, yazılı olarak ikaz edilerek ikazın gereklerini verilen süre içinde yerine getirmeyenlerin saha tahsis/izinleri, kredileri ve projeleri iptal edilmektedir. dil imar-ihya çalımaları için verilen krediler defada geri alınır. Projesi ve saha tahsisi iptal edilenlerle, hibe ve kredileri amaç dıında kullanılanların hibe ve kredileri yasal faizi ile birlikte tahsil edilir. Hazine arazilerinde ve sahipli arazilerde özel orman fidanlıı kurulabilmektedir. Hazine arazilerinde özel orman fidanlıı kurmak isteyenler, illerde valiliklere, ilçe- Özel aaçlandırma sahalarında projede belirtilen arazi hazırlıı, ekim veya dikim, fidan veya tohum bedeli (aı kalemi), ahap ihata kazıı ve dikenli tel, 3 yıllık bakım tutarı köy tüzel kiiliklerine hibe, dier gerçek ve tüzel kiiliklere kredi olarak verilmektedir. Asli orman ürünü veren aaç ve aaççıklar ile yapılacak özel aaçlandırmalara verilen kredilerden faiz alınmamaktadır. Verilen krediler 30. yılın ekim ayında bir defada geri alınmaktadır. lerde kaymakamlıklara müracaat etmeleri gerekmektedir. Özel fidanlıklara konu olacak sahanın en az 2 dekar olması gerekmektedir. Özel fidanlıklar, serbest orman mühendisi tarafından tanzim edilen özel orman fidanlıı projesine dayanılarak tesis edilmektedir. Özel fidanlıklarda çıplak köklü, tüplü, çok yalı, boylu-formlu fidanlar ve süs bitkileri yetitirilebilir. Fidanlıklarda yetitirilen fidanların % 70’inin orman aaç ve Hızlı gelien türler ile odun dıı orman ürünü veren ceviz, kestane, antep fıstıı, zeytin, mahlep ve harnup türleriyle yapılacak aaçlandırmalar için verilecek kredi ile özel fidanlık, özel imar-ihya çalımaları için verilen kredilere Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasının küçük ölçekli tarımsal iletme tanımına giren üreticilere uyguladıı kredi faizinin yedide biri oranında faiz uygulanmaktadır. Hızlı gelien türle ile odun dıı orman aaçcıı fidanı olması zorunluluu bulunmaktadır. Özel fidanlıklarda kredi talebi halinde; Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasının küçük ölçekli tarımsal iletme tanımına giren üreticilere uyguladıı kredi faizinin yedide biri oranında düük faizle proje bedeli kadar kredi verilebilmektedir. Verilen krediler 7. yılın ekim ayında bir defada geri alınmaktadır. ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 Destek Devletten Kazanç Aaçtan Devlet desteiyle, özel aaçlandrma yapn. Orman ürünü ihtiyaçlarn karlayarak, yatrmnz kazanca dönütürün. Özel Aaçlandrmayla, özel ormanclk tevik edilmekte; orman alanlarnn arttrlmas amaçlanmaktadr. Özel Aaçlandrma, bozuk orman alanlar ile aaçsz orman topraklarnda, hazine arazilerinde aaçlandrlmas ve sahipli arazilerde devletin destei ile faydalanma projesidir. Özel aaçlandrmada kullanlabilen türler: Özel aaçlandrmada; -Çam, mee, sedir, kayn gibi odunundan faydalanlan, - Kavak, okaliptüs, kzlaaç gibi hzl gelien, -Ceviz, kestane, badem, harnup, menengiç, antep fst, alç, kuburnu vb ile ayrca hazine arazilerinde zeytin gibi daha çok meyvesinden faydalanlan, türler yetitirilebilir. -Ayrca ormanlk alanlarda alt tür olarak; tbbi, aromatik, soanl ve yumrulu türlerin ekimleri de yaplabilir. -Hazine ve sahipli arazilerde ise alt tür olarak; ormanlk alanlarda yetitirilebilen türlerin yannda, aaçlarn arasnda tarm yaplabilmektedir. Özel aaçlandrma alan, -Ormanlk alanlarda en az 50 dekar, -Hazine arazilerinde en az 20 dekar, -Sahipli arazilerde en az 5 dekar, olmaldr. Bugünün aaçlar Ormanlk alanlarda, hazine arazilerinde ve sahipli arazilerde özel aaçlandrma yaparak; hem siz kazanabilir hem de ülkenin geleceine kazandrabilirsiniz. Fstk çam 1 dekarlk alana dikebileceiniz 10 – 15 adet fstk çam ile ylda 500 – 750 TL arasnda kazanç salayabilirsiniz. Badem 1 dekarlk alana dikebileceiniz 40 adet badem ile ylda 1.800 TL kazanabilirsiniz. Ceviz 1 dekarlk alana dikebileceiniz 10 – 15 adet ceviz ile ylda 2.400 – 3.600 TL arasnda kazanç salayabilirsiniz. Zeytin 1 dekarlk alana dikebileceiniz 40 adet zeytin ile ylda 1.500 TL kazanabilirsiniz. Harnup (Keçiboynuzu) 1 dekarlk alana dikebileceiniz 10 adet harnup ile ylda 350 TL kazanabilirsiniz. Antep fst 1 dekarlk alana dikebileceiniz 25 adet Antep fst ile ylda 2.000 TL kazanabilirsiniz. Yarnn kazançlar Erozyona bal çölleme, verimsizlik, ekonomik çöküntü ve susuzluk, seller, göçler, fakirlik ve açlk… Tüm bu olumsuzluklar önlemek için bugün dikili aaçlarmz, yarn çok yönlü kazançlarmz olsun. Orman ürünleri Ormanlarmz; hayatmz renklendiren deerlerimiz… Ceviz, kestane, badem, harnup, kuburnu, mee, sedir, kayn… Oluturulacak özel aaçlandrma alanlaryla orman ürünleri yetitirip kazanç salayabilirsiniz. Doal ormanlara zarar vermeden; orman ürünü ihtiyaçlarnn karlanabilecei, refah seviyesi yüksek bir yaama katk salamak için ‘’Özel Aaçlandrma’’ yapnz. Yeni i sahalar Ormanlarmz; yeilinden meyvesinden ve odunundan faydalandmz sahalarmz… Deer verdikçe bizi besleyen bize kucak açan i alanlarmz… Özel aaçlandrma sahalarnda gençlerimize i alanlar oluturup, onlarn hayatlarn yeertmek için ‘’Özel aaçlandrma’’ yapnz. Orman sevgisi Ormanlarmz; ülkemizin geleceini yeerten kaynaklarmz… Deer verdikçe güzelliini bizden esirgemeyen yeil alanlarmz… Bakanlmzn desteiyle yeni orman alanlar oluturup kaynaklarmz canlandrabiliriz. Çocuklarmza nefesi kesilmeden yaayabilecei bir dünya brakabilmek için ‘’Özel Aaçlandrma ‘’ yapnz. Yeeren dünya Ormanlarmz aldmz nefese can veren yeil alanlarmz… Kaybettikçe yok olduumuz yaam kaynaklarmz… Orman sahalar kurarak ülkemizin yeil alanlarna katkda bulunup erozyonu önleyebiliriz. Toprak kaybna çözüm olup, kuraklk ve verimsizlik sorununu ortadan kaldrabilecek bir çözüm için ‘’Özel Aaçlandrma’’ yapnz. Özel aaçlandrma çalmalarnda: -Arazi hazrl, -Fidan dikimi ve fidan bedeli, -Dikenli tel ihata, -Üç yllk bakm tutar için , -Köy tüzel kiilerine hibe, -Gerçek ve dier tüzel kiilere düük faizli ve uzun vadeli kredi verilir. Özel aaçlandrma gelirleri Proje süresince elde edilen meyve (ceviz, badem, vb) ve proje sonunda elde edilen odun, özel aaçlandrma sahibine aittir. Özel aaçlandrma denetimi Özel aaçlandrma alanlar, idarece, saha tahsisinden kesim ça sonuna kadar denetlenir. Belirlenen artlara uyulmad takdirde ilk olarak yazl uyar yaplp, ihlalin devamnda ise proje iptal edilir. Özel aaçlandrma hakknda bilgi ve müracaat için: -l Çevre ve Orman Müdürlüklerine, -Orman Bölge ve letme Müdürlüklerine, -AGM ve Fidanlk Mühendisliklerine, bavurabilirsiniz. 41 Ahmet Cangüzel Taner Fizik Yüksek Mühendisi Türkiye Atom Enerjisi Kurumu [email protected] klimsel Deiimler ve Küresel Isınma Gezegenimizin akcierleri olan yeil yapraklı bitkiler, yerkürede bulunan karbondioksiti almakta, atmosfere oksijen ve su buharı vermektedir. Tıpkı insanların solunum ve terleme yolu ile su kaybetmelerine benzer ekilde, bitkiler de fotosentezle su kaybetmektedir. Sorulması gereken soru, atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonunun artması, bu durumu ne kadar etkileyecektir? Bunun yanıtını ngiltere Meteoroloji Kurumu aratırmı ve atmosfere daha az, okyanuslara ise daha fazla su verildii sonucuna varmıtır Y apılan su ölçümlerinden, dünya genelinde, geçen yüzyıla nazaran nehirler vasıtasıyla okyanuslara daha fazla su taındıı ortaya konulmutur. Teorik olarak, bunun pek çok nedeni olmakla beraber, bazıları daha iin baında dikkate alınmamıtır. Aratırma ya da bilimsel inceleme; yamur, kar, dolu veya sulu kar yamasının, önceden göz önüne alınana nazaran, tamamen farklı bir temele dayandırılmıtır. Bununla beraber, dier olasılıklar da dikkate alınmıtır. Bunlardan biri, ormanların yok olması ve hızlı ehirleme ile arazi kullanımı deiimlerinden oluan kaygılandırıcı deiimlerdir. Kırsal bölgelerde, yamur suyu, toprak tarafından emilmekte ve atmosfere aaçlar vasıtası ile geri verilmektedir. Dier taraftan, kentsel kesimlerde ise, yamur suyu, kanallar ve drenaj sistemleri ile nehirlere dökülmektedir. Bir dier olasılık da “güne solması” sureti ile, havadaki zerreciklerin, daha az su tutan, sisli ve rutubetli bir atmosfer oluturmasıdır. Öte yandan, karbondioksit, bitkinin terlemesine dorudan etki yapmaktadır. Bir bitki, atmosferle olan ilikisini, yaprakları üzerinde bulunan ve “stomata” adı verilen çok ince gözenekler yoluyla salamaktadır. Bitkiler, gözenekler vasıtası ile karbondioksiti alırken, bu gazın atmosferde çok youn bulunması nedeni ile hiçbir ekilde zorlanmamaktadır. Böylece, karbondioksitten dolayı, gözeneklerin çou kapalı kalmakta ve bitki atmosfere daha az su vermektedir. Bitkiler, bu ekilde suyu daha tasarruflu kullandıklarından, toprak yolu ile, çok az su almaktadır. Kullanılmamı ya da bitki tarafından alınmamı su da, nehirlere akıp gitmektedir. Son zamanlarda görülen yerküredeki sıcaklık yükselmelerinde, sera gazları, özellikle de karbondioksit oranındaki artı, fail olarak gösterilmektedir. Bu çalımada, ekosistem üzerinde, karbondioksit gazının etkisi direkt olarak tespit edilmeye çalıılmıtır. Bulgular oldukça karmaık bir yapıya sahiptir. 42 Çevre ve nsan Eylül 2009 ^ ^ ^ Bir taraftan, daha hızlı akan nehirler, sel ve toprak kayması eklinde çevreyi tehdit etmekte iken, son zamanlarda, Tayland’ta, bir çok ehrin yaklaık 1 metre suyun altında kalması sebebi ile, yüzlerce aile evlerini terk etmeye zorlanmaktadır. Çok endielendirici biçimde, nehirler vasıtası ile okyanuslara daha fazla su taınırsa, deniz seviyesi yükselmesini hızlı ekilde sürdürecektir. Özellikle, bu deiimler, Banglade gibi, nüfusun youn ve fakir olduu, deniz seviyesine yakın ülkelerde, kendisini çarpıcı tarzda hissettirecektir. Dier taraftan, nehirler emniyetli ekilde denetim altında tutulabilirse, dünya yüzeyinde tatlı suyun artması, olumlu bir gelime olarak görülmektedir. Dünya Salık Tekilatı yeryüzündeki 6 milyar insandan, asgari 1 milyar 100 milyon kiinin güvenli ya da salıklı içme suyundan yoksun olduunu ve 2 milyar 400 milyonunun da yetersiz hıfzısıhha koullarında yaadıını tahmin etmektedir. Karbondioksit konsantrasyonunun artması, bitkilerin çok daha az su sarf etmesine neden olacaından, fazlasını insanlara bırakmak sureti ile hiç de kötü olmayan bir ortamı da oluturabilecektir. Öte yandan, deniz seviyelerinin öngörülenden daha hızlı yükselmesinin bir nedeni de küresel ısınma nedeniyle, Güney kutbunda Antarktika ve Kuzey Atlantikte Grönland’da bulunan buzul kütlelerinde ortaya çıkan erimedir. Son zamanlara kadar buzullardaki erimenin, oldukça yava olduu düünülmekteydi. 2000’li yılların balarında, Güney Kutbu’ndaki küçük bir buz tabakasının birdenbire parçalanması, bilim insanlarını tekrar ciddi olarak düünmeye yönlendirdi. Hatta, son zamanlarda dünyanın dier bir ucundan da nefes kesen kaygılandırıcı haberler gelmesi, bilim insanları arasındaki endieleri artırdı. Geçmite, aratırıcılar buzulların genilii konusunu deerlendirmek için, Grönland üzerini uçaklarla katetmek sureti ile toplanan bilgileri kullanmakta idi. Bu ekilde yapılan inceleme, çok youn bir faaliyet gerektiriyordu. Grönland’da bulunan buz tabakaları, Türkiye’nin iki katından büyük veya Meksika’dan biraz daha küçük, yaklaık 1,7 milyon km2 ’lik bir alanı kapsamakta ve buzulların yükseklii 3 km’ye erimektedir. Uçuların tüm bölgeyi içine alamaması sebebi ile, bolukta kalan alanlar için bilgisayar modelleri kullanılmı ve tahmini bir deerlendirme yapılmıtır. Elde edilen verilerin ve modellemelerin sonucunda, Grönland’daki buzul tabakalarının kalınlıkları merkezi yerde nispeten kararlı olduu ve kenarlara doru biraz inceldii bulunmutur. Yukarıda elde edilen sonuç, Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü ve Kansas Üniversitesi bilim adamlarının uydudan alınan verileriyle karılatırılarak, Grönland kıyılarındaki incelmenin ne kadar süratli olduu, 12 tane buzulun akı hızı tespit edilmek sureti ile saptanmıtır. Her buzuldaki suyun yaklaık yarısının, artan oranlarda ve hızlı ekilde denize döküldüü hesaplanmıtır. Bu hesaplamalar; haftalık Bilim Dergisinde yayınlanmı ve “American Association for the Advancement of Science”ın ubat 2006’da düzenlenen 18. toplantısında ayrıntılı biçimde tartıılmıtır. Buzulların akı hızının, yıllık 12 km ile, iki misli fazla olduu görülmütür. Sonuç olarak, Grönland’ta denize dökülen buzul hacmi, geçen 10 yılda, iki kat artı göstermektedir. Sonuçlar, yeterince kaygı vericidir. Aynı bilim adamları, 1979 yılında balayan çalımalarla karılatırıldıında, Grönland’taki buz tabakasının, 2002 ve 2005 yıllarında daha büyük bir sahayı kapsayacak ekilde eridiini tespit etmilerdir. Büyük bir çounluu da, hızlanan buzulların olduu, adanın güneyinde bulunmaktadır. Yüzeyden akan su, buzulların denize geçmesini kolaylatırabilmektedir. Her iki faktörde gözönüne alındıında, Grönland’daki buz tabakasının, küresel ölçüde deniz seviyesinin yükselmesine yaptıı katkı yıllık olarak, 1996 yılında 0,23 mm’den 2005 yılında 0,57 mm’ye artmıtır. Tüm bunlara ilaveten; buzulların tuz ihtiva etmemesi nedeni ile, eridiklerinde dorudan doruya tatlı suya dönümektedir. Grönland’ta bu ekilde tatlı su miktarındaki artı hızı, Atlas Okyanusu’nda mevcut en iyi modellemeler gözönüne alındıında, Kuzey-Batı Avrupa’yı daha ılımlı bir iklimde tutan, Gofstrim sıcak su akıntısına zarar vererek, Kuzey Atlantik’te bulunan akıntıların yönlerini deitirecei tahmin edilmektedir. Golfstrim’in etkilenmesi, Avrupa’nın iklim deiikliklerinde çok kaygılandırıcı bir durumu ortaya çıkarmaktadır. Son yıllarda, Avrupa’da nehir seviyelerinin yüzyılın en yüksek düzeyine çıkmasında, atmosferdeki sera gazlarının artıı neden gösterilmektedir. Örnein, Tuna nehrinin akı hızı, bir baka deyile debisi, saniyede 16.000 m3 ’e ulaarak, geçtii pek çok Avrupa ülkesinde su takınları ile, çevreyi ciddi ekilde tehdit etmektedir. Amerika Birleik Devletlerinde, 2005 yılında New Orleans’da 1.500 insanın ölümüne neden olan “Katrina” kasırgasının, tufan eklinde vuku bulmasının, küresel ısınmadan kaynaklandıı düünülmektedir. Öte yandan, buzul çalarının dönemsel olduu varsayılmaktadır. Buna göre, her 100.000 yılda bir sıcaklıın arttıı dönem görülmekte, kutuplarda bulunan buzullar eriyerek, deniz seviyesinin yükselmesine neden olmaktadır. Daha sonra da buzul dönemi balamak sureti ile, bir sıcak bir souk dönem yaanarak, süreç devam etmektedir. Sebepleri konusunda çok çeitli teoriler bulunmasına ramen, en geçerli olanı dünya ekseninin eik olmasıdır. Eksenin 40.000 yılda bir defa deitii öngörülmektedir. Eimin fazla olduu zamanlarda, güne ıınlarının kutuplara dik gelmesinden dolayı, buzulların eridii düünülmektedir. Son erimenin 20.000 yıl önce olduu hesaplandıından, küresel ısınmaya doru deil, buzul devrine girmekte olmamıza ramen, sera gazlarından ve ozon tabakasının delinmesinden kaynaklanan mevcut durumun, ileri safhalarda iklim deiikliklerini nasıl etkileleyecei konusundaki aratırmalar, günümüzde youn bir ekilde sürdürülmektedir. Dünyamızın; küresel ısınmadan kaynaklanan iddetli yaılar ile meydana gelen sel, toprak kayması, heyelan vb. doal afetlere maruz kalacaı ayrıca da, deniz seviyesinin yükselmesi nedeniyle New York, Boston, Londra, Tokyo gibi kentlerin bazı kesimlerinin sulara gömülecei düünülmektedir. Dier taraftan da, yine sera gazlarının artıından ileri gelen iddetli kuraklıkların, yerküremizin akcieri sayılan Güney Amerika’daki Amazon Yamur Ormanlarını yakın bir gelecekte yok olma tehdidi ile karı karıya bırakacaı öngörülmektedir. imdiye kadar “klim Deiikliini” ele aldık. Bundan sonraki bölümde, çaımızda bunun en büyük faili gösterilen “Küresel Isınmayı” ele alacaız. 43 klimsel Deiimler ve Küresel Isınma remizdeki sıcaklıkları ne kadar artıracaını tahmin etmek imkansızdır. Sıcaklıklar üzerine; sera gazlarının dorudan tesiri bilinmemekte olup, sayısız dolaylı yan etkileri de bulunmaktadır. Örnein, sera gazlarından oluan bulutlar yeryüzüne gelen güne ıınlarını engelleyerek sıcaklıkların dümesine veya sera gazlarını içeren donmu toprakları eriterek dünyamızın daha fazla ısınmasına neden olabilecek mekanizmayı oluturabilir. Sistem kendi kendini zamanla düzeltebilir ve onarabilir ya da hızlı ekilde kontrolden çıkabilir. Gezegenimizin geçmiine doru baktıımızda, yerküremizdeki sıcaklıklarda, standartlarımıza göre bir aırı yüksek ve bir de aırı düük olduu dönemlerin yaandıı süreçler bilinmektedir. Örnein, 50 milyon yıl önce kutuplarda buzullar bulunmamakta, hatta buralara yakın bölgelerde, timsahlar bile yaamlarını sürdürmekte idi. Öte yandan, 18 bin yıl önce, ngiltere’deki skoçya bölgesi, kalınlıı 4 kilometre’ye varan buzul kütleleri ile kaplı ve deniz seviyesi de 130 metre daha düük bir düzeyde bulunmaktaydı. Buzul kitleleri üzerinde yapılan çalımalarda, yine o yıllara ait çok hızlı ekilde çarpıcı deiimler saptanmı olup, sıcaklıkların on yıllık periyotta 20º C kadar yükseldii tespit edilmitir. 10 bin yıl önce, hava sıcaklıklarındaki keskin ini çıkılar son bulmu ve o zamandan beri, Dünyamız, ılıman yaanabilir bir iklime ulamıtır. Yaklaık bu tarihlerde, muhtemelen ezamanlı ekilde ve belki de tesadüf eseri olarak, insanlıa ait uygarlıklar da ilerlemeye ve gelimeye balamıtır. Zamanımızda insandan kaynaklanan sera gazları salınımları bu kararlılıı ciddi olarak tehdit etmektedir. klim deiiklikleri; karmaıklıklar ve belirsizlikler içermekle birlikte, deiimlerle ilgili oldukça gerçekçi hesaplamalar da yapılabilmektedir. Bu yüzyılda küresel ortalama sıcaklık artıının 1,4 ºC ila 5,8 º C arasında olacaı tahmin edilmektedir. En düük düzeyde beklenen sıcaklık, kuzey yarımkürede yaayan insanlar için güney yarımkürede yaayan insanlara nazaran daha kolay bir yaam sunacaktır. Yukarıda verilen aralıktan daha yüksek sıcaklık artıları, deniz seviyelerinin felâkete varabilen yükselmelerine neden olabilecek ve ayrıca da çok iddetli kasırgalara, sellere, heyelân ve toprak kaymalarına, aırı kuraklık eklindeki doa olaylarına sebebiyet vermek sureti ile tarım ürünlerindeki üretimin dümesine, böylece de; kıtlık, açlık ve bunun sonucunda kitle halinde göçlere kadar dünyamızdaki nüfus younluklarının deiimlerine yol açabilecektir. klim sisteminin uçsuz bucaksız olan karmaıklıı, konu ile ilgili herkes tarafından bilinmektedir. Belirli düzeydeki karbondioksitin, yerkü44 Yukarıda anlatılan belirsizlikler, probleme çözüm yolu bulunmasının temelini oluturmaktadır. klim deiikliklerinin maliyetlerinin de tahmin edilememesi, önlenilmesinden kaynaklanacak yararların veya kârların deerlendirilmesini de olanaksız kılmaktadır. Bunların hiçbiri gerçeklemedii takdirde, kamu kaynaklarının; halkın temel gereksinimleri ve hizmetler yerine; gelecekte karılaılacak risk ve tehlikelere harcanarak heba edilmesine deer mi? sorusu sıkça sorulmaktadır. Tüm bunlara ramen, risk yeteri derecede büyük müdür? Bunun yanıtı kesinlikle evet’tir. Hükümetler bu tür harcamaları her zaman yapmaktadır. Örnein, her hükümet, gelirinin bir kısmını, bazı ülkeler için vuku bulması hiçbir zaman olası olmasa bile, ülkelerinin yakın bir gelecekteki muhtemel istilâsına karı, savunma harcamalarına tahsis etmektedir. Bütün bunlara karın, böyle bir istilâ gerçekleirse, durumun o ülke için çok vahim olacaını günümüzde artık canlı olarak televizyonlardan izlemekteyiz. Dier bir örnek, aileler için de verilebilir. Mülk sahibi aileler gelirlerinin bir kısmını, sanki mülkleri kısa sürede yanıp yıkılıp yok olacakmı gibi, evlerini sigorta ettirmek için ayırmaktadır. Olasılıı çok az olan bu durumun gerçeklemesinin, kendileri için felâket olacaını düünerek bir tür önlem almaktadırlar. Yukarıda anlatılanlara benzer ekilde, bilimsel çevrelerin önerilerine uyarak, yönetimler; iklimsel deiimlerin felâketle sonuçlanacaını öngörerek, gelirlerinin belirli bir bölümünü, bu tehlikelerin önlenebilmesine tahsis etmektedir. Sera gazları emisyonları ya da sera gazı salımlarını denetim altına almak için, tahsis edilmesi gereken fonun miktarı, küresel ölçülerde o derecede yüksek deildir. Fosil yakıtlara dayalı enerji ile alternatifleri arasındaki maliyet farkı git gide dümekte olup, muhtemelen de dümesini sürdürecektir. Karbondioksit konsantrasyonun milyonda 550 partikül veya daha altında bir seviyede tutmak için (u andaki düzey 380 ppm olup, 450 ppm oldukça iddialı, 550 ppm ise kabul edilebilir seviye olarak deerlendirilmektedir) en son maliyeti hesaplamaya çalıan ekonomistler, belirsizlikleri de göz önünde bulundurmak zorunda kalmaktadır. Projeksiyonların bir kısmı herhangi bir maliyet öngörmemekte, dier modeller ve senaryolar ise, emisyonları denetim altına almak için bir giriim yapılmadıı takdirde, bu yüzyılın sonuna kadar maliyetlerin fonun en çok % 5’ine ulaacaını tahmin etmektedir. Bununla beraber çou tahminler %1’in altında kalmaktadır. Sorunla ilgili teknolojik ve ekonomik görüler geni bir kesimin umduu veya tahmin ettii kadar oldukça karmaık deildir. Gerçek zorluk ve karmaıklık izlenecek politikadan kaynaklan- ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 maktadır. klim deiiklii; politik açıdan uluslararası düzeyde dünyamızın karılatıı en zor ve çetrefilli sorunlardan biridir. Problem küresel olup, sorunla baa çıkabilmek için, her bir ülkenin menfaati, dier ülkeleri de yakından ilgilendirmektedir. Öte yandan, sorunun çözümü uzunca bir süre gerektirdiinden, dünya genelinde i baında bulunan her yönetim sorumluluktan ve karılaacaı olumsuzluklardan kaçınmak sureti ile problemi; kendinden sonrakilere aktararak, sürümcemede bırakmaktadır. Dünyada çevreyi en çok kirleten ülkelerin, kendi emisyonlarını 1990 yılındaki seviyelerine veya daha alt düzeylere indirmeyi taahhüt ettikleri Kyoto protokolü tamamı ile baarısız deildir. Kanada dıındaki ülkelerin, özellikle de Avrupa Birlii ve Japonya’nın hedeflerine ulaacakları tahmin edilmektedir. Dier taraftan, emisyonların nispeten etkin olarak sınırlandırılmasını öngören Kyoto Protokolü, karbondioksit emisyonu miktarının azaltılmasında küresel bir market yaratmıtır. Bununla beraber, mevcut statünün, gelimekte olan ülkelerin emisyonlarını azaltamaması ve en önemlisi de Amerika Birleik Devletlerinin protokolü onaylamaması nedeni ile, emisyonlar ve bundan kaynaklanan iklim deiiklerinin hızı üzerinde çok önemli etkileri gözlenememektedir. Amerika Birleik Devletleri; sera gazı emisyonları veya sera gazları salınımı perspektifi balamında, gelecekte olmasa da, u anda dünyanın en büyük emisyon yada salınım yapan ülkesi konumundadır. Çin; en kirli fosil yakıt olan kömürü kullanan ve de yaklaık olarak ngiltere’nin tümüne edeer kapasiteli fosil kaynaklı termik santralleri her yıl devreye alan hızla gelien bir ülke kabul edilmektedir. Mevcut duruma göre, Çin ve hemen arkasından da Hindistan, çok kısa süre içinde Amerika Birleik Devletlerini geçeceinden hiçbir üphe yoktur. Gelimekte olan ülkeler, problemi gelimi ülkelerin yaratması nedeni ile, oldukça makul ve de akıllıca ekilde, çözümüne de bu zengin ülkelerin önayak olmasını iddetle savunmaktadır. Amerika Birleik Devletleri; sera gazları emisyonlarını denetim altına almak için harekete geçmeyi reddettii sürece, gelimekte olan ülkelerin, kendiliklerinden, sorunla ilgili bir eylem ya da giriimde bulunmayacakları ortadadır. Tam olarak eyleme geçildii takdirde, iki önlem gerekmektedir. Bunlardan biri, sera gazlarının emisyon veya salınımında maliyetin deerlendirilmesi eklinde ekonomik boyutta olmaktadır. Ekonomik önlem; salınım veya emisyon yapabilen ne kadar üreticinin sınırlandırılacaına ve emisyon fonlarının alım ve satımlarına izin veren Avrupa Emisyon Pazarlama Projesi gibi, bir karbon vergisi veya karbon borsası, bir baka deyile, döner sermaye fon sistemini öngören emisyon ticareti biçiminde olabilmektedir. deal olarak politikacılar; yatırım planlarını oluturabilen sera gazı üreticileri için, nispeten kararlı bir fiyat endeksini gerekli kılan çok daha verimli karbon vergisini tercih etmektedirler. Bununla beraber, çok daha fazla hassas veya duyarlı olan döner sermaye fon sisteminin, proje balatıldıı zaman, ödeneklerden yada fonlardan serbestçe yararlanabilen sera gazı üreticilerine pazarlanması daha kolaydır. Bu projelerden biri, fosil yakıtların kullanımını azaltmak sureti ile, alternatiflerinin deerinin artmasına neden olmaktadır. Böyle bir durum da, enerji fiyatlarının yükselmesini zorunlu kılmaktadır. Fiyat yükselmelerini kontrol altına almak ve bu ekilde de politik süreci rahatlatmak için, hükümetler; umut verici yeni teknolojileri pazara almaya yardımcı olan harcamayı öngören, ikinci bir önlemi yürürlüe koyacaklardır. Çevreyi kirleten fosil yakıtlı güç santralleri ya da kömürle çalıan termik santraller vasıtasıyla oluan karbonun tutulması, yakalanması, hapsedilmesi ve yeraltında depolanması olasılıını sunan “karbon tecridi” birincil öncelikli tedbirler arasındadır. u andaki Amerika Birleik Devletleri yönetimi; fosil yakıtlara baımlılıını kademe kademe azaltma gereini müzakere etmesine ramen, halen herhangi bir eyleme geçmeyi reddetmektedir. Bununla beraber, eyalet düzeyinde durum hızla deimektedir. Örnein, Kaliforniya Eyalet Meclisi’nde Kyoto Protokolü’ne benzer bir yasa teklifi görüülüp kabul edilmitir. Konu ile ilgili iyerleri; eyalet düzeyinde ve de bir temele dayalı olmayan önlemlerin sona ereceinden kaygılanarak, federal düzeydeki veya ülke çapındaki kontrol ve denetimleri talep etmektedirler. Amerika Birleik Devletleri’ndeki politik akımlardan bir kısmı genellikle aırı muhafazakârlar, insanlıın yerkürenin yönetiminde söz sahibi olmasından ve hükmetmesinden endie duymakta, dier bir bölümü Orta Dou petrollerine baımlılıın azaltılmasını youn ekilde talep etmekte ve bir kısmı da özellikle de çiftçiler, enerji sektöründe karbon miktarlarının azaltılması görüünü benimseyerek alternatif enerji kaynaklarını desteklemektedirler. Sonuç itibari ile tüm ülkeleri kapsayacak ekilde yönetimlerin; iklim deiikliklerinin ve küresel ısınmanın önemi konularında ciddi ura vermeleri, dünyamızın gelecei açısından en akıllıca ve doru düünülmü yol olarak görülmektedir. 45 Adem Bilgin Çevre ve Orman Uzman Yardımcısı Doa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüü Doa Koruma Dairesi Biyolojik Çeitlilik ve Gen Kaynakları ube Müdürlüü [email protected] Çevre Diplomasisi Bu makalede çevre diplomasisinin tarihsel geliimi, önemli konuları ve aktörleri ile bir çevre diplomatında olması gereken entellektüel birikim irdelenmi ve ülkemiz çevre diplomasisi hakkında bazı deerlendirmeler yapılmıtır. 46 Birlemi Milletler Genel Kurulu Her ne kadar çevre diplomasisi bir “kavram” olarak yeni gibi görülse de, gerçekte diplomasi ve uluslararası ilikiler hiçbir zaman çevre dediimiz maddeler ve maddeler arası ilikilerinden baımsız olmamıtır. Zira diplomasi tanımlanmı çıkar için yapılır ve çıkar genellikle ekonomik veya siyasidir. Diplomasiye konu olan her ey eninde sonunda çevresel bir kaynaktır, çünkü insan ve kültür belirli bir çevre içerisinde tanımlıdır. Bu noktada çevresel kaynak tanımını açmak gerekir. Tarihin ve kültürün geliimi sürecinde çevre unsurları arasında insan faaliyeti için kaynak görevi gören maddeler dier çevresel unsurlardan ayrı bir yere konulmu ve “çevresel kaynak” olarak adlandırılmıtır. Bu çevresel unsurların doa içerisindeki daılımı, ülkelerin ve kültürlerin corafi, jeostratejik ve jeopolitik sınırlarını belirlemi, savaların geliimini, ülkelerin ve hatta medeniyetlerin kaderlerini etkilemitir. Çevre ve nsan Eylül 2009 ^ ^ ^ Ç evresel unsurları her eyden önce canlı ve cansız çevresel unsurlar eklinde ikiye ayırabiliriz. Tarihin ve kültürün geliimini etkileyen en önemli cansız çevresel “kaynak” hiç kuku yok ki bata altın olmak üzere deerli mineraller, 19. yy Sanayi Devrimi’nden sonra ise ham madde ve enerji kaynaklarıdır. 20. yy’dan itibaren ise su ve radyoaktif mineraller tarihin ve jeostratejinin geliimini etkilemi ve gelecekte de etkileyecektir. Bilhassa su konusu “Çevre Diplomasi”sinin en önemli aktörlerinden olan Birlemi Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından ciddiyetle izlenmekte, “su savaları” tehlikesine çeitli yayınlarda deinilmektedir. Tarihsel süreçlerde ve özellikle uluslar arası ilikilerde en dikkat çekici “biyolojik kaynaklar” ise ipek ve baharat olmutur. Baka bir deyile ipekböcei adında bir omurgasız hayvan ve ürünlerini baharat olarak kullandıımız bazı bitkiler insan eliyle medeniyetleri etkilemi, nice savata büyük rol oynamı canlılardır. Ticaret ve haliyle diplomasi tarihini etkileyen bu kaynaklara Afrika Kıtası’nda fildii’ni, Sibirya’da kürkünden yararlanılan canlıları, Güneydou Asya’da kauçuu, Tibet’te ve Çin’de tütsüleri, ngiltere kolonilerinde çayı ve tüm dünyada prehistorik çalardan beri boya yapımında kullanılan kaynakları da ekleyebiliriz. Hatta kadınların kullandıı ilk ziynet eyalarının deniz kabuklularından ve talardan, ilk kozmetiklerin ise bitkilerden yapıldıını da göz önüne alırsak çevresel kaynakların kültürün en köklü ve önemli öelerinden olduunu da tespit ederiz; zira çevremiz dünyamızdır. Çevresel kaynakların uluslararası ilikilerdeki yeri her ne kadar insanlık tarihi kadar eskiyse de bir “terim” olarak çevre diplomasisi oldukça yenidir. Çevre diplomasisi terimi ilk olarak Souk Sava’ın bitimiyle kullanılmaya balanmıtır. Çevre ve kalkınma politikalarının ise gerçek anlamda öncelik kazanması ise 1992 Rio Zirvesi’nde gerçeklemitir. “Stockholm Konferansı, ekolojik sorunlara karı insanlıın dikkatini çeken ilk uluslararası konferanstır. Bu konferans sonrasında Birlemi Milletler Çevre Programı kurulmutur. Daha sonra yine Birlemi Milletler önderliinde Birlemi Milletler Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından “Ortak Geleceimiz” raporu hazırlanarak “Sürdürülebilir Kalkınma” modeli gündeme getirilmitir.” Günümüzde ise çevre diplomasisi akademik bir çalıma sahası haline gelmitir, bu ad altında eitimler verilmekte ve akademik bölümler açılmı bulunmaktadır. Çevre Diplomasisinin Sıcak Konuları 1. Çevresel Kaynaklar Her ne kadar 5. Dünya Su Forumu’nun en temel sloganı “Su bir haktır” olsa bile su aynı zamanda ticari bir metadır. En büyük su ihracatçıları Amerika Birleik Devletleri, Avustralya ve Kanada iken; en büyük su ithalatçıları ise Japonya, Avrupa ve artan tarım faaliyetleri sebebiyle Çin’dir. Hem hak hem de ticari bir meta ve üstelik enerji üretiminde rol alan bir çevresel kaynak olarak su hiç üphe yok ki diplomasinin en temel konularından birisidir ve hatta su bazı durumlarda bir sava sebebidir. öyle ki Ürdün, ran, Mısır ve Cezayir su ticareti yapmadan, kendi kaynaklarıyla su ihtiyaçlarını karılayamamaktadır. Komularımız Irak ve Suriye ise Türkiye’den doan ve kutsal kitaplarda dahi adı geçen iki sınır aan suya, yani Fırat ve Dicle’nin suyuna tam anlamıyla baımlıdırlar. Ayrıca gelecekte Irak ve Türkiye; Suriye ve Türkiye; Suriye ve srail arasında suyun hızlı bir ekilde bir sava sebebine dönüebileceini, Fırat ve Dicle üzerindeki barajlarımızı ve tabi ki srail’e Manavgat suyunu ihraç etme düüncesini de göz önüne alırsak, ülkemizin su diplomasisinde ne kadar aktif bir rol üstlenmesi gerektii ortaya çıkar. Enerji kaynakları ve bunların dünya pazarına sunulması konusu da bir dier önemli çevre diplomasisi konusudur. Enerji kaynaklarına sahip olan ülkeler anslıdır. Ülkemiz ise enerji iletim hatlarının geçtii bir ülke olması sebebiyle anslıdır ve gelecekte enerji diplomasisinin en önemli aktörlerinden birisi olacaktır. Gelecekte petrol ve doalgaz boruları, tarihteki ipek ve baharat yolları gibi jeostratejik bir rota tekil edecektir. Bazı mineraller de çevre diplomasisinin sıcak konularındandır. Sanayi’de hammadde görevi gören element ve bileikler, bata bu maddeleri kullanabilecek teknolojiye sahip olan ülkeler açısından olmak üzere uluslararası ticaret ve siyasette önemli rol oynamaktadır. Bakır, alüminyum, demir, bor, radyoaktif mineraller ve deerli metaller ile talar da bu balıkta ele alınabilir. 2. Sürdürülebilir Kalkınma ve Ekokalkınma Sürdürülebilir kalkınma kavramı, çevre konularının ekonomi ve uluslararası ilikiler arenasına kavramsal olarak etkili bir ekilde yerlemesini salamıtır. Ne var ki bu kavramın üzerinde bir konsensüse varılmı ve teorik bir bütünsellik arzeden bir tanımı hala yoktur. Sürdürülebilir Kalkınma, “Ortak Geleceimiz” isimli Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu Raporunda “bugünün ihtiyaçlarını, gelecek kuakların da kendi ihtiyaçlarını karılayabilme imkanından ödün vermeksizin karılamak” eklinde tanımlanmaktadır. Ansiklopedik Çevre Sözlüü’nde ise; “Ekonomik kalkınmanın, doal varlıkları ve çevreyi tahrip etmeden gerçeklemesi anlayıı” olarak tanımlanmıtır. 1972 Stockholm Çevre Konferansı’nda, Konferansın Genel Sekreteri Maurice Strong’un kullandıı Türkçeye “ekokalkınma” olarak çevirebileceimiz “Ecodevelopment” ise çevreyi dılamayan kalkınma anlamına gelmektedir ve “yerel kaynaklardan adaletli bir biçimde yararlanmayı öngören bir kalkınma stratejisini kastetmektedir”. Ayrıca “Toplumsal ve ekonomik gelime hedefleriyle çevrebilimsel deerlerin korunması arasında bir uyum salamak gerei” olarakta tanımlanmıtır. Ülkemizde “çevre olgusunun geni bir ekilde ele alınıp, ayrı bir bölüm olarak yer aldıı ilk kalkınma planı 1973-1977 yıllarını kapsayan 3. Be Yıllık Plan olmasına ramen sürdürülebilir kalkınma kavramı ilk kez 1990-1994 yıllarını kapsayan Altıncı Be Yıllık Kalkınma Planı’nda anılmıtır. 47 Çevre Diplomasisi Sürdürülebilir kalkınma ile karıtırılan ve dahası bazı müzakerelerde “anlam saptırma” amacıyla diplomatların çeitli metinlere bilerek katıtırdıı bir dier önemli kavram ise sürdürülebilir büyümedir. Her ne kadar bu kavram bazı ekolojik boyutlara indirgenebilinse de temel olarak ekonomik bir kavramdır ve ülke zenginlik ve refahının düzenli olarak artması, sabitlenmemesi veya azalmaması anlamında kullanılır; istatistiki bir kesinlikle ölçülebilir. Oysa sürdürülebilir kalkınma u an için ölçülebilir bir parametre deildir. Buna ilaveten sürdürülebilir kalkınma tanımı ekolojik ve etik unsurlar içermektedir. Çevre Diplomasisinin Aktörleri Kimlerdir Aktörler, yapılarının müsait olması artıyla “bilgi toplama, fikir deiimi, öneri formülize etme, resmi/gayrı resmi müzakere seansları düzenleme, yasal dökümanlar hazırlama, oylama”, kapasite gelitirme, tecrübe paylaımı, mevzuat hazırlama, metin onaylama/imzalama gibi amaçlarla iki taraflı ya da çok taraflı olarak buluabilirler. Çevre diplomasisi açısından çok önemli bir nokta da program yapısında olan organizasyonlarda (UNEP ve UNDP gibi) oylama sisteminin bulunmamasıdır. Bu sebeple bir platformda, daha önceden programın otoritesi taraflar tarafından kabul edilmi deilse (taraflar konferansı metni hazırlama otoritesi veya platformun kuruculuundan doan haklar gibi), program sekreteryasının kendi çalıması dorultusunda alınmı kararlarının ülkeler için balayıcılıı yoktur ve hatta bu programlar tarafından hazırlanan metinlerin müzakere edilmesinin reddi mümkündür. Zira bütün aktörler içinde en önemlisi egemen ülkelerdir, çünkü sadece ülkeler oy hakkına sahiptir. Ne var ki burada öyle bir tablo ortaya çıkar; bir program, hatta ülkeler dıındaki bazı aktörler ilgilerini metinlere platform (sözleme, protokol) sekreteryası üzerinden dolaylı olarak yansıtabilirler. Aynı ekilde sekreterya içerisinde temsili olan bir ülke de bunu yapabilir ve bu konu kaçınılmaz olarak siyasi ve ekonomiktir. Çevre Diplomatında Olması Gereken Entellektüel Birikim Nihayetinde çevreyle ilgili olsun ya da olmasın diplomasi, daha önceden de belirtildii gibi tanımlanmı bir ekonomik veya siyasi çıkar için yapılır ve bazen çıkarın doası gerei entellektüel haklılık olmayabilir. Böyle bir durumla karılaan bir çevre diplomatı hem çevre hukukunu hem de uluslararası ilikileri çok iyi biliyor olmalıdır, böylece gereken ince manevraları yapabilmelidir. Bunun için teknik bilgiye haiz olmak ya da teknik bilgiye sahip üyeleri olan bir takım içerisinde olmak da son derece faydalı ve gereklidir. Bütün boyutlarıyla konuyu ele aldıımızda bir çevre diplomatı; uluslararası ilikiler ve uluslararası hukuk, çevre hukuku, çevre teknolojileri, çevre güvenlii ve çevre yönetimi, çevre etii, ülkesel öncelikler ve çekinceler/sakıncalar konularında kesin olarak; bunun yanı sıra, iklim, enerji, biyolojik çeitlilik, koruma biyolojisi, peyzaj, jeolojik miras, su vb. konularında ise gerektii kadar bilgiye sahip olmalıdır. Hiç üphe yok ki bu i aslında bir takım iidir. Çevresel Teknolojiler Çevresel teknolojiler, temiz teknolojiler ve cleantech olarak da bilinen yeil teknolojiler, doa üzerine yapılan insan faaliyet- Birlemi Milletler Genel Kurulu Diplomasi, nihai olarak metin oluturma veya oluturulmu bir metini ekillendirme esasına dayanır; yani yazılı belge üzerinden yapılır. Bu metinler anlamalar, sözlemeler ve protokollerdir. Bu metin oluturma sistemlerinde rol alan aktörler; ülkeler, resmi ve gayrı resmi ilgi grupları, sivil organizasyonlar-sivil toplum örgütleri, özel sektör organizasyonları-odalar, dernekler, vakıflar, bilimsel organizasyonlar, baımsız bir yurdu olmayan ve otonomisi olan/olmayan yerli ve yerel halklar, iki taraflı ya da çok taraflı ibirlii amaçlı uluslar arası organizasyonlar ve bunların resmi sekreteryalarıdır. Uluslararası organizasyonlar içerisinde çeitli kurulu ve programlar yer almaktadır. Bunlardan küresel ölçekte çalıan balıcaları UNEP, Dünya Bankası, UNDP, UNESCO v.b. dir. Bölgesel ölçekte çalıanları ise AB, OECD, KE v.b. dir. 48 ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 lerinin çevrebilimsel bilgiler ve teknikler dorultusunda, doaya en az zararı vermesi ve kalkınmanın sürdürülebilir olması esaslarına dayanır. Bir çevre diplomatı tarafından bilinmesinde fayda olan belli balı çevre teknolojileri aaıda sıralanmıtır. 1. Geri dönüüm teknolojileri: Yeniden kullanılabilir olan maddelerin yeniden kullanımı ile ilgili teknolojilerdir. Kaıt, teneke, cam, plastik, demir-çelik gibi maddeler geri dönütürülebilir. 2. Yenilenebilinir enerji teknolojileri: “Yenilenebilirler Küresel Durum Raporu” 2007 ve 2009 raporlarında güne, rüzgar, su, dalga ve jeotermal kaynaklar gibi doada kendiliinden yenilenen unsurlardan kaynaklanan enerjilerin yenilenebilinir enerji olarak kabul edildii yer almaktadır. resel platforma taraf olmutur. Bu durum inden itibaren önemi hızla artan ve 21. ülkemizin etkin bir çevre diplomasisine yy’ın en önemli gündemlerinden birisi olan olan ihtiyacını da gözler önüne sermekte- çevre konusunda daha çok sayıda ve daha dir. Etkin bir çevre diplomasisi için gerekli donanımlı diplomatlar yetitirmemiz için olan en önemli öe yetimi kadrolardır. konuya üniversitelerimiz, hatta TODAE 3. Çevre remeditasyonu teknolojile- Tarihin sayılı medeniyetlerinden birisi eilmelidir. Bunun yanı sıra koulları bize ri: Çeitli kimyasallar, biyolojik maddeler olan ülkemizin köklü bir devlet ve diplo- benzeyen ülkelerle anlamlı ibirlii olanak- ve kitle kaldırma metotlarıyla çevresel kir- masi gelenei olduu aikardır. Ne var ki ları aratırılmalı, aktif bir politika izlenmeli lilie sebep olan maddelerin kaldırılması ülkemizde hala çevre diplomasisi ile ilgili ve dünya çevre gündeminin lehimize ola- yöntemleridir. Çevresel kirliliin kaldırıl- ve “çok disiplinli program” eitimi veren cak, en azından aleyhimize olmayacak e- masında en etkin yöntemin hala damıtma üniversitemiz yoktur. 20.yy’ın son çeyre- kilde biçimlendirilmesi salanmalıdır. Kaynaklar J.B. Ruhl Water Wars, Eastern Style: Divvying Up the Apalachicola-Chattahoochee-Flint River Basin JOURNAL OF CONTEMPORARY WATER RESEARCH & EDUCATION Radioactive Minerals. R. Dhana Raju. Geological Society of India, P.B. No. 1922, Gavipuram P.O., Bangalore 560 019. 2005. 65 pp. The UNEP Magazine for Youth-www.unep.org/pdf/tunza/ Tunza_6.3_EN.pdf Environmental Diplomacy Conference Report-Washington D.C. 18 Kasım 1998 H.H. Çalı, Sürdürülebilir Kalkınmanın Türkiye’deki Geliimi, www.caginpolisi.com.tr (Online yayın) Internet: www.graduateinstitute.ch/corporate/executive/ training-workshops/environmental-diplomacy_en.html Türkiye Çevre Sorunları Vakfı, Ortak Geleceimiz, Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu Raporu, TÇSV Yayınları, Ankara, 1989, s:71-97. s:31-32. Türkiye Çevre Vakfı, Ansiklopedik Çevre Sözlüü, TÇV Yayınları, Ankara, 2001, s: 328. Ruen KELE, ve Can HAMAMCI, Çevrebilim, mge Kitabevi, Ankara, 1998, s:155-157. Nesrin ALGAN, “Devlet Politikaları Balamında Çevre ve Çevre Korumanın Tarihine Kısa Bir Bakı”, Türkiye’de Çevrenin ve Çevre Korumanın Tarihi Sempozyumu 7-8 Nisan 2000, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, stanbul, 2000, s: :227. Gülün EGEL, Avrupa Birlii ve Türkiye’de Çevre Politikaları, TÇV Yayınları, Ankara, s: 103. Lawrence E. SUSSKIND, Environmental Diplomacy- olduunu ileri süren çalımalar varsa da bu konuda yeni metotların aratırılmasına hızla devam edilmektedir. 4. Su arıtımı teknolojileri: Sudaki (göller, akarsular, denizler, yer altı suları) kirliliin kaldırılması amacını güden bu teknolojiler, büyüyen tarım ve sanayi sektörleri sebebiyle artan su kullanımını göz önüne alırsak, 21. yy çevre biliminin en önemli konularından birisidir. 5. çme suyu arıtımı teknolojileri: çme sularının arıtımı ile ilgilidir. 6. Katı atık yönetimi teknolojileri: Katı atıkların tüketim, yeniden kullanım, arıtma, boaltma ve genel olarak yönetimi ile ilgili teknolojilerdir. Deerlendirmeler Ülkemiz birçok çevresel kaynak açısından son derece zengindir ve birçok çev- Negotiating More Effective Global Agreements, Oxford University Press, 1994, s:11 Lawrence E. SUSSKIND, a.g.e., s:46 Recycling” June 15th, 2009. http://earth911.com/recycling/ Renewables Global Status Report 2009 - www.ren21.net/ pdf/RE_GSR_2009_Update.pdf Livescience. June 27,2009.10 top emerging environmental technologies. www.reference.md/files/D052/mD052918. html Gershon Cohen Ph.D.. “The ‘Solution’ to Pol- lution Is Still ‘Dilution’”. Earth Island Institute. http://www.earthisland.org/eijournal/new_articles. cfm?articleID=299&journalID=49. Recycling” June 15th, 2009. http://earth911.com/recycling/ “What is Water Purification”. June 16th, 2009, http://www.bionewsonline.com/s/what_is_water_purification.htm “Sewage Treatment”. June 17th, 2009 http://www.euwfd.com/html/sewage_treatment.html “Sewage Treatment”. Retrieved June 17th, 2009 http://www.euwfd.com/html/sewage_treatment.html “Environmental remedies and water Resource http://www-esd.lbl.gov/ERT/index.html “Urban Waste Management”. June 16th, 2009. http://web.worldbank.org/WBSITE/EXTERNAL/TOPICS/EXTURBANDEVELOPMENT/ EXTUSWM 49 Özel Çevre Koruma Kurumu Bakanlıı Soyu Tükenmekte Olan 4 Bitki Türü Datça Hurması, Serik Armudu, Sıla Aacı, Peygamber Çiçei Datça Hurması Datça hurması, Türkiye ve Lindasbaı Tepe, Andızcıl Tepe Rodos adasına özgü, 4. buzul civarında yayılım göstermekte- çaından kalan endemik bir tür. dir. Buzul çaında, güneydeki sıcak iklimlere inen Datça hurması Kurumumuz 2008 yılında ve sıla gibi türler derin dere türün biyolojik çeitlilik yö- ve kıyı vadileri gibi korunaklı nünden izlenmesi, korunması alanlarda günümüze dein ula- ve gelitirilmesi amacıyla “Dat- abilen türler arasında. ça Hurması Koruma ve zleme Datça Hurması vadi tabanlarında bulunmaktadır. Çok sınırlı yayılıa sahip olan bu Projesi”ni balatmıtır. Bu proje ile türün yetime alanındaki yerel halkın, bölge ziyaretçile- tür kuzeyde Eksera Deresi ya- rinin ve turizm yatırımcılarının maçlarında ve güney kıyı ke- eitim ve bilinçlendirme yolu siminde Azganak Tepe, Kara- ile koruma faaliyetlerine itira- cahapibaı, Yarımcabaı Tepe, kinin salanması da hedeflen- Kovalıca Tepe, Tanıman Tepe, mektedir. Gülgiller familyasına ait, Belek için lokal endemik ve nesli tehlike altında bir türdür. Türün Yeri: Belek Özel Çevre Koruma Bölgesi habitatları Özel Çevre Koruma Kurumu’nun yaptıı iler : Kurumumuz 2008 yılında türün biyolojik çeitlilik yönünden korunması ve gelitirilmesi ve Belek Özel Çevre Koruma Bölgesi ha50 bitatlarının turizm, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin Serik Armudunun yetime alanı ile örtümesinden kaynaklanan sorunlarının aılması için bölgedeki tarımla ve hayvancılıkla uraan yerel halkın, bölge ziyaretçilerinin ve turizm yatırımcılarının eitim ve bilinçlendirme yolu ile koruma faaliyetlerine itirakinin salanması amacıyla “Serik Armudu Koruma ve zleme Projesi” ni balatmıtır. Yabani Armut Serik Armudu ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 Sıla Aacı Köyceiz-Dalyan Özel Çevre Koruma Bölgesi’ndeki Doal Günlük Ormanı Adacıkları birbirinden kopuk ve küçük yüz ölçümlü olmaları nedeniyle; zilyet baskısıy- la köylüler tarafından tarım alanlarına dönütürülerek hızla yok edilmektedir. Günlük aacı olarak- ta adlandırılan Sıla aacı, ülkemizin güneybatısında, belli kesimlerde doal olarak bulunmaktadır. Bulunduu Sıla Aacı yörelerin kuzey sınırını Büyük Menderes Nehri, dou sınırını Aksu Nehri, güney ve batı sınırını da Akdeniz oluturmaktadır. Özel Çevre Kurumu 2008 yılında Tersiyerden kalan ve doal olarak dar bir alanda yayılı gösteren Sıla aacı ormanlarının ekosistemini korumak, Doal Liquidambar orientalis türünün gen havuzunun ve bölgesel orman mozaiinin muhafaza edilmesi ve kalıtımının genetik mirasın devamlılıı salanarak Sıla Aacı ’nın Doal Ortamında Korunması, Avrupa Tarımsal ve Doal Peyzajının korunması amacıyla “Sıla Aacı Koruma ve zleme Eylem Planı” projesini balatmı olup, 1. Payda Toplantısı 23 Mayıs 2008 tarihinde Dalyan’da gerçekletirilmitir. Peygamber Çiçei Ankara Gölbaı civarında yetimektedir. Kurumumuz 2008 yılı içerisinde türün korunmasına yönelik olarak Mogan Gölü Doru kesiminde Mogan Gölü batı kesiminde (ANÇEVA Orman çi Dinleme Tesisi, Kültür ve Turizm Bakanlıı Devlet Opera ve Balesi Arazisi) çekirdek zon konumundaki lokalitelerde ivedi olarak önlemlerin alınması amacıyla bir koruma eylem planı hazırlanması çalıması balatılmıtır. Bu proje ile; -Koruma kriterlerinin belirlenmesi, -Tür yönetim planı hazırlanması, -Türün rezerv alanlarının belirlenmesi, -Türün eko-turizme açılması için gerekli çalımaların yapılması, -Gölbaı Havzasında yer alan dier endemik türlerinde koruma altına alınması için “Endemik Türler Botanik Bahçesi” oluturulması hedeflenmektedir. Proje ile yükleniciye tahsis edilen üç dönümlük temizlenmi çekirdek zon olan bu arazi, çit ile koruma altına alınmı düzenli ve tesadüfe balı deneme düzeneine göre tohumlar ekilip, bakımları yapılmaktadır. Bu sırada; -Tohumların çimlenme yetenekleri, dallanma, çiçeklenme, renklenme durumları aratırılmakta, -Çiçek üzerinde faaliyet gösteren böcekler ve kular tespit edilmekte, -Bitkinin tohum tutma kapasitesinin tespiti yapılmakta, -Bitkideki gelimeler her aamada resimlenmektedir. Peygamber Çiçei Dünya Doayı Koruma Birlii Kriterlerine göre nesli tehlike altında, Bern Sözlemesi’ne (Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaama Ortamlarının Korunması Sözlemesi) göre de “Kesin Korunan Bitki Türü” listesinde yer almaktadır. 51 Güner ERGÜN* Levent KESKN** Nurhan EN*** Özel Çevre Koruma Kurumu Bakanlıı Çevre Koruma Aratırma ve nceleme Daire Bakanlıı *nceleme ube Müdürü **Uzman *** Uzman Türkiye’nin Korunan Alanlar Sisteminin Güçlendirilmesi, Deniz ve Kıyı Koruma Alanlarının Sürdürülebilirliinin Kolaylatırılması Projesi Doal kaynakların korunması ve devamlılıının salanması, 21. Yüzyılda insanlıın en önemli sorunlarından biri olmaya devam etmektedir. Dünya nüfusundaki hızlı artıa karın, doal kaynakların hızla tüketilmesi, düzenli yerleim alanlarının daralması, çevre kirlilii ile ilgili problemler, ülkeleri ortak çözüm arama yolunda giderek daha sıkı bir ibirliine yöneltmektedir. Çevrenin, doal ve kültürel kaynakların korunması amacıyla yapılan çalımalar uluslararası sözleme ve antlamalarla hukuki bir zeminde ve bilimsel aratırmaların ııında yürütülmektedir. Projenin amacı, ulusal kıyı ve deniz alanları koruma sistemini güçlendirmek ve etkin yönetimini kolaylatırmaktır. B arındırdıı önemli biyolojik çeitlilik deerleri ile üç biyolojik bölgeye ayrılan Türkiye, iki karasal (Kafkaslar ve Akdeniz) ve bir denizel (Akdeniz) alan arasında olmak üzere küresel ölçekte 200 ekolojik bölge içinde kalmaktadır. Bu alanlar taıdıkları koruma deerleri açısından dünyanın en önemli ekolojik bölgeleri içinde gösterilmektedir. Türkiye, Doal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) tarafından belirlenen dünyanın en önemli 200 ekolojik bölgesinden üç tanesine ev sahiplii yapmaktadır. Ülkemiz Akdeniz, Ege Denizi, Marmara Denizi ve Karadeniz kıyıları ve adalar da dahil yaklaık 8.500 km kıyı uzunluuna sahiptir. Böylesine uzun deniz ve kıyı alanları zengin biyolojik çeitlilik deerlerini barındırmaktadır. Bu balamda ülkemiz özellikle son on be yıl içerisinde biyolojik çeitliliin korunması amacıyla birçok uluslararası antlamaya taraf olmutur. Bern Sözlemesi olarak bilinen “Avrupa’nın Yaban Hayatının ve Habitatlarının Korunması Sözlemesi”yle, nesli tehdit ve tehlike altında olan türlerin korunması taahhüt edilmitir. Söz konusu türler ve habitatların korunması “Barselona Sözlemesi” ile de koruma altına alınmıtır. Akdeniz’de biyolojik çeitliliin korunmasına yönelik çalımalar, Barselona Sözlemesi’nin eki protokollerinden olan “Akdeniz’de Özel Koruma Alanları ve Biyolojik Çeitlilik Protokolü” çerçevesinde sürdürülmektedir. Protokolün ilk hali “Akdeniz’de Özel Olarak Korunan Alanlara Ait Protokol” dür. 1995 yı- 52 Çevre ve nsan Eylül 2009 ^ ^ ^ lında revize edilerek adı “Akdeniz’de Özel Koruma Alanları ve Biyolojik Çeitlilik Protokolü” olarak deitirilmitir. Taraf ülkelerce 1982 yılında imzalanan protokol 26 Mart 1986 yılında yürürlüe girmitir. Ülkemiz Protokol’e taraf olduktan sonra konuyla ilgili ulusal uygulamalardan sorumlu bir otorite olarak Özel Çevre Koruma Kurumu Bakanlıı’nı 1989 yılında tesis etmi ve bugüne kadar 14 adet alan Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edilmitir. Akdeniz’de Özel Koruma Alanları ve Biyolojik çeitlilie likin Protokol kapsamında Birlemi Milletler Çevre Kurumu Bakanlıı’na bildirilmi ve proje Programı (UNEP) tarafından Türkiye’de hazırlıkları balamıtır. 12 adet alan özel koruma alanları listesine alınmıtır. Bunlardan 9 tanesi Özel Çevre Proje koordinasyonu Özel Çevre Koru- Koruma Bölgesi olup, 3 tanesi Milli Park ma Kurumu Bakanlıı ile Çevre ve Orman niteliindedir. Bunlar; Köyceiz-Dalyan, Bakanlıı Dı likiler ve Avrupa Birlii Foça, Fethiye-Göcek, Datça, Gökova, Dairesi Bakanlıı tarafından salanmak- Göksu, Patara, Kekova, Belek, Dilek Yarı- ta olup, proje dokümanı hazırlık sürecine madası Milli Parkı, Gelibolu Milli Parkı ve ilikin tüm faaliyetler Özel Çevre Koruma Beydaları Milli Parkı’dır. Kurumu Bakanlıı tarafından yürütülmektedir. Projenin GEF uygulayıcı kuru- Ülkemizdeki önemli doal kaynakların luu Birlemi Milletler Kalkınma Fonu sürdürülebilir kullanımı için korunan alan- (UNDP)’dur. Proje paydaları; Çevre ve larda bir sistem oluturulması gereklidir. Orman Bakanlıı, Tarım ve Köyileri Ba- Oldukça kısıtlı koruma etkinlikleri bulunan kanlıı, Kültür ve Turizm Bakanlıı, Bayın- deniz ve kıyı koruma alanları için de böyle dırlık ve skân Bakanlıı, Ulatırma Bakan- bir sistemin kurulması gereklidir. lıı, Devlet Planlama Tekilatı, Denizcilik Bu gereklilikten hareketle, Küresel Müstearlıı, Sahil Güvenlik Komutanlıı, Çevre Fonu (GEF) 4. döneminde, ülkemi- Valilikler, mahalli idareler, üniversiteler, zin deniz ve kıyı alanlarının etkin bir koru- aratırma enstitüleri ve ulusal ve yerel sivil ma ve yönetim sistemine kavuturulmasını toplum örgütleridir. amaçlayan büyük ölçekli “Türkiye’nin Ko- Projenin amacı, ulusal kıyı ve deniz runan Alanlar Sisteminin Güçlendirilmesi, alanları koruma sistemini güçlendirmek ve Deniz ve Kıyı Koruma Alanlarının Sürdü- etkin yönetimini kolaylatırmaktır. Proje- rülebilirliinin Yaygınlatırılması Projesi” nin bütçesini oluturan dı kaynaklardan GEF Konseyine sunulmu, Proje, Konseyin 2. 220.000 US $ (GEF: 2.200.000 US $ ve ubat 2008’de gerçekleen toplantısında UNDP: 20.000 US $ ) ve ulusal kaynak- deerlendirilmitir. tan 4.000.000 US (2.000.000 US $ ayni ve GEF–4 “Türkiye’nin Korunan Alanlar 2.000.000 US $ akdi) olmak üzere toplam- Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi” fikrini da 6.220.000 US $ bir katkı gelecektir. Pro- ve projeden beklenen faydaları içeren Proje je, Eylül 2009-Eylül 2013 tarihleri arasında Tanımlama Belgesi onayı GEF’in 22 ubat uygulanacaktır. 2008 tarihli mektubu ile; projenin hazırlık Proje bileenleri: yöntemini belirten Proje Hazırlama Hibesi belgesi onayı ise GEF’in 27 Mart 2008 1. Mevcut kıyı ve deniz alanlarının tarihli mektubu ile Özel Çevre Koruma daha etkin yönetimi ve öncelikle yeni kıyı ve deniz alanlarının kurulması için sorumlu kurumların ihtiyaç duyduu iç yapı ve kapasitenin güçlendirilmesi, Türkiye’nin korunan alanlar sistemi deniz bileeninin yönetimi güçlendirilecek ve deniz alanları kapsama alanı arttırılacaktır. Bu da Özel Çevre Koruma Bölgeleri ve balıkçılık koruma alanları gibi iki önemli alt sistem bileenlerinin geniletilmesi ve güçlendirilmesini ihtiva edecektir. Bu sonuca ulamak için: • Mevcut deniz koruma alanlarının yönetim kapasitesinin gelitirilmesi, • 5 Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde ve Ayvalık Adası’nda zonlama çalımasının yapılması, • Ulusal korunan alanlar sistemi içindeki deniz alanları kapsamının geniletilmesi ve buradaki yeni alanlar için yönetim kapasitesinin kurulması: 100.000 ha.’lık yeni deniz ve kıyı koruma alanının kurulması, • Deniz koruma alanları sistemi temeline dayalı denizsel biyolojik çeitlilik kapsamında boluk analiz deerlendirmesi: Çalıma grubu tarafından veri ve bilgilerin deerlendirilerek 10 yıllık Eylem Planının gelitirilmesi ve kıyı deniz koruma alanlarının genilemesi çalımalarına katkı salanması, • Kurumlar arası koordinasyon mekanizmasının kurularak deniz koruma alanlarının genilemesi için 10 yıllık bir ulusal strateji ve eylem planının onaylanması gerekmektedir. 53 Türkiye’nin Korunan Alanlar Sisteminin Güçlendirilmesi, amaçlı kullanımı içinde ekonomik faaliyetlerin yönetimi ve düzenlenmesi için kurumlar arası koordinasyon mekanizmasının yerletirilmesi. Deniz kaynaklı tehditlerin yönetimi için koordinasyon balıkçılık-gemi kaynaklı tehditler-karasal kirleticiler gibi farklı alana yönelik çözüm önerisi gelitirilmesi ve son olarak farklı tarafların koordinasyon mekanizmaları gelitirerek çözüm süreçlerine dahil edilmesinin salanması gerekmektedir. 2. Deniz koruma alanları planlama ve yönetim sisteminin etkin i planlaması, yeterli etkin yönetim maliyeti ve gelir üretim düzeyine imkân vermesinin salanması, GEF tarafından desteklenecek faaliyette, Özel Çevre Koruma Kurumu Bakanlıı’ndaki mevcut organizasyonel engellerin kaldırılması, tüm dünyada bilinen yeni gelir üreten önlemlerin Türkiye artlarına dahil edilmesi, merkezi hükümet ve yerel seviyedeki karar vericiler ve Özel Çevre Koruma Bölgelerindeki yerel kaynak kullanıcılar arasında farkındalıın yaratılması ve yeni düzenlemelerin desteklenmesi salanacaktır. Bunun için de; • Özel Çevre Koruma Kurumu’nun sürdürülebilir finans yönetimi kapasitesinin artırılması için i planlarına adapte edilen finansal sistem ve uygulamalarının oluturulması, • Hazırlanan i planlarının gözden geçirilmesi ve sistem finanslamanın benimsenmesi ve uygulanması (yeni gelir fırsatlarının düzenli olarak tanımlanması, tanımlanan ihtiyaçları optimal karılayacak öncelik ve zamanlamaya yönelik finans tahsisi. • Yerinde uygun gelir üretme mekanizması ve uygulanması. Gelitirme Birimince Özel Çevre Koruma Bölgeleri deniz alanlarında i planlarının gözden geçirilmesi sonucu, bunun yeni gelir fırsatlarının salanması, Özel Çevre Koruma Bölgelerindeki yatırım maliyetleri ve devirlenen iletme masraflarının maliyet yönetimi, • Yerinde uygun harcamaların karı54 lanma mekanizması ve uygulanması. Özel Çevre Koruma Kurumu’nun proje ve yeniden tekrarlanan gider maliyetlerini azaltmak için gelir üretimine ek olarak maliyet karılama ve maliyet paylaım fırsatlarının tanımlanması, • Kıyı ve deniz alanları harcama ve gelir üretimi için kurumsal sorumluluklar üzerinde anlama. Özel Çevre Koruma Kurumu Bakanlıı’nın çeitli kamu kurumları ile gelir yaratma, harcama ve yönetim konusunda i çerçeve anlamalarını gelitirmesi, • lgili ulusal ve yerel kamu kurumları arasında bu alanlara ilikin farkındalıın arttırılması, • zleme, uygulama ve çatıma çözümü salama konularında ÖÇKK ve ilgili dier yerel ve kamu kurumlarının bir arada çalıma mekanizmasının gelitirilmesi, • Özel Çevre Koruma Kurumu Bölgeleri özelinde hassas zonlarda belirgin kuralların gelitirilmesi, • lave teknik ekiplerin oluturulması, • Be Özel Çevre Koruma Bölgesinde yönetim birimlerinin kurulması, • Özel Çevre Koruma Kurumu Bakanlıı planlama uygulamaları içine ekonomik maliyet yönetimi için ekonomik prensiplerin entegrasyonu, • ki Özel Çevre Koruma Bölgesinde balık avcılıına yasak bölgelerin oluturulması, • Kıyı ve deniz alanları için destek ve farkındalıın arttırılması, • Deniz Koruma amaçlarının bir ÖÇKB’ de karasal planlama sürecine entegre edilmesi, • Deniz koruma alanları 10 yıllık genileme planı uygulanması için sürdürülebilir finans stratejilerinin tespit edilmesi gerekmektedir. 3. Kıyı ve deniz koruma alanlarının çok • ÖÇK Bölgelerinde gemi kaynaklı tehditlere karı, kurumlar arası koordinasyon mekanizmalarını gelitirerek ve gerekli yasal düzenlemeleri getirerek kontrol mekanizması kurulması gerekmektedir. ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 Tamer ÇOBANOLU Çevre ve Orman Uzman Yar. Eitim ve Yayın Dairesi Bk.lıı Gizemli Ormanlar Fray Jorge Tabiat Parkı ile ilgili çalıan bir grup bilim adamı, bu ufak yamur ormanının çölün ortasında nasıl varlıını sürdürdüünü incelerken karılatıı bir dier sürpriz, aaçların aynı zamanda sisten besleniyor olmalarıdır. Bu sis, aaçların ihtiyacı olan suyun 3/4’ünü karılamaktadır. Tabiat Parkı, ili’ye 600 mil uzaklıkta kuzeyde bulunuyor. Bu alanın güneyi daha nemli, yaılı ve sık bir durumda iken yazın sıcak döneminde yaamını sürdürmeleri ise sise balıdır. 25 yıldır orman ekosistemlerini aratıran Ekosistem Çalımaları Enstitüsü çalıanları, bölgedeki sisteme inanmakta zorluk çektiklerini belirterek, bu ormana bir adım atınca inanılmaz bir ekosisteme giriyorsunuz ve bu bölgedeki aaçların havadaki su taneciklerini tutmak için gösterdikleri adaptasyonun esizliine hayret etmemek elde deil diyorlar Fray Jorge’de yaayan her canlının önemli görevleri var. Örnein, yosunlar ve likenler havadaki nemi tutuyorlar. Aaç yaprakları güneten çok havadaki sisi tutmak için geni yüzeye sahip ekilde olumular. Aaçlar kökleri ve filizleri ile topraktan ihtiyacı olan nemi almaktalar, kular, böcekler ve dier yaratıklar, sıcak yaz dönemlerinde su bulmak için ormana akın ederler. Kular ve fareler, ayrıca bitkilerin tohum ve polenlerini taırlar. Daha da harika olan ey, bu milli parkta bulunan aaçlar, besin maddesi ihtiyaçlarını sisten gelen besin maddeleriyle karılıyorlar. Ekosistem Çalımaları Enstitüsü’nden Weathers ve arkadaları, zengin okyanus suları gibi uzaklardan gelen sisin, sülfür, kalsiyum, fosfor gibi organik maddeleri ve gerekli azotu taıdıını buldular. Columbia Üniversitesi Lamont-Doherty Dünya Gözlemevinden okyanus bilimci Ajit Subramaniam, sisin içerisinde yüksek miktarda besin maddesinin içerdiini ve sis yardımıyla da- ın üst kısımlarına ulatıını belirtti. Subramaniam “Besin maddeleri çounlukla karadan okyanusa geçerken burada ters yönde yüksek miktarda geçi olduu görülmektedir. Bu durum alıılmıın dıındadır.” diyerek ekliyor. Weathers ve arkadaları, eer okyanustan sis gelmezse milli parktaki yamur ormanlarının yok olabileceini belirtiyorlar. Bölgenin sık yapısına ramen, toprakları tarım yapmaya uygun olan Orta Batı Amerika ile karılatırıldıında, bölge toprak yapısı besin maddeleri açısından oldukça zayıftır. Birçok bitkinin bir arada olduu bir ortamdaki bitkiler besin maddelerine besin ulamaya çalıacaklardır ve sisle gelen besin dierleri için yeterli olmaktadır. Bu sebepten dolayı, ili’nin ufak yamur ormanları için, içerisinde azot bulunan sis çok büyük önem taıyor. Bölgeye yakın olan Humboldt akıntısı, kuzeyden bir dönü ile batıya dorudur. Besin maddesi açısından da çok zengindir. Yapılan aratırmalarda bu zenginliin kara ile paylaıldıı görülmütür. Ayrıca Weathers, sisin yamura göre besin maddesi taınımında 5–300 kat daha etkili olduunu belirtiyor. Sis ormanları, atmosfer hareketleri, okyanus akıntıları, kirleticiler ve besin maddeleri gibi çevresel deerlerin ölçümlerine hassastır. klim deiiklii, Fray Jorge ve dier sis ormanları açısından tehlikeler yaratmaktadır. Örnek olarak, hava hareketleri ve deniz sıcaklıklarındaki deiimler sisin özelliklerini etkilerler. Sis oluan alanlarda benzer ekilde deiime urarlar. Kaliforniya’da Kaliforniya Üniversitesi Bütünleyici Biyoloji Profesörü Todd Dawson, “Elimizdeki deerler sınırlı, son 50 yıl için verilere sahibiz. Bu süreçte, yaı miktarı deikenlik gösterdi diyerek bölgedeki farklılamayı ortaya koyuyor.” Dawson’a göre sisli gün süresi 14 saatten 11 saate inmi durumda. Süreç deiimi ve sisin etkisi yalı aaçlara olmasa da genç aaçlara ve tohumlara olacaktır.” Sis Ormanları ili’nin Fray Jorge Milli Parkı’na yaklaırken, yol ıssız çöllerle kaplıdır. Yılda 150 mm’den az yaı alan çorak arazi, amazon manzarasına göre daha çekicidir. Yola devam ettikçe büyük bir deiim görülür. Bu noktada, 1.500 – 2.000 metre yükseklikte yaklaık 30 dönümlük bir yamur ormanı yer alır. Yamur ormanında ereltiotu, bataklık yosunları gibi bitkilerin boyları gökyüzüne doru uzanmaktadır. Bilim adamları, ili’nin ılıman yamurr ormanlarının hassas noktaları olduunu belirtiyor. Artan sıcaklıkların enversiyon tabakasını etkileyerek havanın bu alanın üzerinden geçmesini etkilemesi de deiimlerden biridir. Ayrıca, kıyıdan gelen yukarı akım ve besin maddesi miktarında deiim yaanması bekleniyor. Sonuç olarak, iklim deiiklii sisli gün sayısını veya sis bölgesinin deimesini sebep olabilecei hususu üzerinde durulmaktadır. Bilim adamları “Isınma, sis miktarının artmasını salasa da bu sisin ormanlara gelmesini salayacak anlamına gelmez.” diyerek durumu açıklıyor. Tüm sebepler göz önüne alındıında, sis ormanları çevre ile ilgili uyarı sinyallerini izlemek için önemli yerlerdir. Weathers “sis ormanları sınırda ve temel çevresel deiimlerden etkilenecektir.” demektedir. ili sis ormanları kendine özgü adapte çevredir. 250 yıl öncesine gidildiinde, El Nino fırtınası gibi aırı sıcak dönemler dıında, aaç ya halkalarında yapılan çalımalarda görülmütür. Bu ormanlar yeni bitkiler oluturmaktadır. Kaliforniya’daki selvi aaçları da aynı etkileri göstermitir. Fray Jorge’nin kuraklıkla yüz yüze kalması ile bu ormanların dier iklim deiimlerinden ne kadar etkileneceklerdir? Sis ormanları gibi yerler, hassas doal ortamları anlamaya yarar, ayrıca bu gibi yerler sistemlerin nasıl adapte olduu ve ilikide olduunu anlamamızı salar. Weathers bu durumu “Doada deer olarak çok az yansıtılan, kokladıımız, hissettiimiz ve görebildiimiz eylerin, organizmalar, nem ve doal sistemler arasındaki balantısını gösterir.” diye açıklamaktadır. Bu Fray Jorge’deki son deiim, gerçein doanın karmaıklıının açık olarak görülmesini salayan bir yolculua çıkılması… 55 Tuncay DEMR* Özlem ESENGN** Çed ve Planlama Genel Müdürlüü Çevre Envanteri Dairesi Bakanlıı *Daire Bakanı **Çevre ve Orman Uzmanı Avrupa Birlii Konumsal Bilgi Altyapısı (Inspire) ve Getirdikleri Avrupa Birlii’nin INSPIRE ile ulamaya çalıtıı nokta, çevresel politikaların yönetilmesi ve çevre üzerine etkisi olabilecek faaliyetler için Avrupa’da konumsal veri altyapısının kurulmasıdır. Kurulacak bu altyapı ile kamu sektörü, özel sektör ve halkın çevreye ilikin konumsal bilgiyi etkin bir ekilde paylamaları hedeflenmektedir. A vrupa Birlii Konumsal Bilgi Altyapısı, çevreye ilikin konumsal verinin sadece bir kez toplanması, en etkin ekilde sürdürülmesi, farklı kaynaklardan gelen parçaların birletirilmesiyle bütünleik konumsal verinin sunulması, amaca yönelik farklı ölçek ve seviyelerde bilginin paylaılması temel prensiplerine dayanmaktadır. Avrupa Birlii Konumsal Bilgi Altyapısı direktifi 15 Mayıs 2007 tarihinde yürürlüe girmitir. INSPIRE’ın nihai amaçlarına ulaması için planlanan tarih ise 2019 yılıdır. Bu zaman planlaması, Avrupa Birliinin INSPIRE’dan beklentilerinin hangi seviyede olduunun ve INSPIRE’ın ne kadar kapsamlı olacaının açık bir göstergesidir. INSPIRE’ın teknik ve idari altyapı bileenleri ekil 1’de gösterilmitir. INSPIRE’ın Geçmii Konumsal bilgi altyapısı kurulması ile ilgili ilk çalımaların 1995 yılında balatılmasına karılık, INSPIRE ile ilgili ilk somut adım 2001 yılında komisyon, Avrupa Çevre Ajansı, üye ülkelerin çevre ve Corafi Bilgi Sistemleri (CBS) temsilcilerinin katılımıyla bir uzman grup oluturulmasıyla birlikte atılmıtır. Daha sonra INSPIRE’da çalıılacak ana konularla ilgili alt çalıma grupları tekil edilmitir. 2002 yılında Komisyonerler arasında mutabakat zaptı imzalanmı ve alt çalıma grupları pozisyon belgelerini yayınlamılardır. 2003 yılında ekil 1: INSPIRE’ın Teknik ve dari Altyapı Bileenleri. 56 Çevre ve nsan Eylül 2009 ^ ^ ^ internet ortamında 185 kurumun katkılarıyla açık konsültasyon yapılmı ve buna paralel olarak yürütülen etki deerlendirmesi çalıması sonucunda INSPIRE’ın çevre sektöründeki mevcut maliyetin 6 katı kadar faydası olacaı deerlendirilmitir. INSPIRE direktifinin ilk önerisi 2004 yılında komisyon tarafından onaylanmı, 2005 yılında uygulama kurallarının belirlenebilmesi amacıyla daha geni katılım salanmasına yönelik çalımalar yapılmıtır. 2006 yılından itibaren yürütülen yasal temele oturtma çalımaları sonucunda 15 Mayıs 2007 tarihinde Avrupa Birlii Resmi Gazetesinde yayınlanarak INSPIRE direktifi yürürlüe girmitir. 2008 yılından itibaren uygulamaya yönelik tüzüklerin gelitirilmesine aırlık verilmi ve 12 Nisan 2008 tarihinde “üst veri” konusunda ilk Tüzük yayınlanmıtır. Haziran 2009’da taslak olarak “arama ve görüntüleme servisleri” ile “veri ve servis paylaımı” konularında tüzükler yayınlanmıtır. Çevre Balantısı INSPIRE’ın amacı çevre politikalarının ve çevreye etkisi olabilecek dier sektör politikalarının oluturulmasında konumsal bilgiye ulaılmasını salamaktır. INSPIRE Direktifi’nin eklerinde yer alan veri setlerinin incelenmesinden anlaılacaı gibi, Direktifin kapsamında çalıılacak veri katmanları çevre aırlıklıdır. Avrupa Birliinde INSPIRE konusunda roller tanımlanırken Avrupa Komisyonu Çevre Genel Müdürlüü mevzuat ve politika koordinatörü olarak belirlenmitir. INSPIRE Direktifi ile Avrupa Birliinde Halkın Çevresel Bilgiye Eriimini düzenleyen 2003/4/EC sayılı Direktif belli bir ölçüde örtümektedir. INSPIRE Direktifi çevreye ilikin konumsal bilginin sunum ve paylaım altyapısını düzenlemeye çalıırken Halkın Çevresel Bilgiye Eriimi Direktifinin amaçlarına dorudan hizmet edecektir. INSPIRE Direktifinde, Avrupa çapında çevresel bilgiden sorumlu kurulu olan, çevrenin tüm yönlerine ilikin objektif, güvenilir ve karılatırılabilir bilgi salamak- ekil 2: Servis Tabanlı Mimari Gösterimi la görevli, amacı, karar vericiler ve halkın çevrenin durumu ve görünümü hakkında bilgilenmesini salamak olan Avrupa Çevre Ajansının da Direktifin uygulanmasına aktif olarak katılması gerektii vurgulanmıtır. Türkiye 2003 yılından beri Avrupa Çevre Ajansı’nın bir üyesidir ve çalımalarına aktif katılım salamaktadır. INSPIRE’ın Teknik Altyapısı INSPIRE Direktifi, konumsal verinin paylaımı için servis tabanlı bir mimari öngörmektedir. Bu mimari üzerinde birlikte çalıacak olan konumsal veri servislerinin de ilgili ISO standartları temel alınarak gelitirilmesini gerektirir. Bahsi geçen ISO standartları ise çounlukla OGC (Open Geospatial Consortium) tarafından olgunlatırılmıtır. OGC, konumsal veri ile ilikili ortak çözümlerin halka açık standartlar olarak gelitirilmesi amacıyla uluslararası düzeyde farklı kurum ve kuruluların katılımıyla oluturulmu bir konsorsiyumdur. OGC’nin gücü, CBS (Corafi Bilgi Sistemi) ve konumsal veri dünyasında kabul görmesinden gelmektedir. Servis tabanlı mimari, platform (Windows, Linux, vb.) baımsızlıı, programlama dili (Java, .NET, vb.) esneklii, yazılım üreticisi baımsızlıı, standart protokollerin (HTTP, XML, SOAP, WSDL, vb.) kullanımı ve merkezi yönetim gibi kritik konularda büyük avantajlar salamaktadır. Servis tabanlı mimaride her servisin bir sorumluluu vardır. Servis tabanlı mimarinin genel yaklaımı aaıda açıklanmıtır. Servis tabanlı mimaride yer alan bazı kavramları açıklamak gerekirse; Veri kaynakları, fiziksel olarak verinin tutulduu veritabanı veya dosya sistemi benzeri yerlerdir. Veri soyutlama, servis katmanlarının ortak çalıabilirlii açısından veriler konusunda rahat anlaabilmelerini hedefler. Kurumsal i katmanı, soyutlanmı verinin i akılarını ve kurallarını belirler. Altyapı servis katmanı, servislerin birbirleri ile olan ilikilerini düzenler. servis katmanı, soyutlanmı veriler üzerinde kurumsal i kurallarına uygun olarak ilemler yapar. Organizasyon / yönlendirme katmanı, uygulamaların i akılarına göre i servis katmanındaki servislerin uygun sırada ve ilevsellikte kullanılmasını salar ve kontrol eder. Güvenlik ve yetkilendirme, servisler üzerinden yapılan tüm ilemlerin yetkiler dahilinde ve güvenlik kurallarına uyularak yapıldıını kontrol eder. 57 Türkiye’nin Korunan Alanlar Sisteminin Güçlendirilmesi, servise balantı kurarak istedikleri verilere veya kabiliyetlere ulaacaklardır. Bu i akıı OGC tabanlı servislerin de temelinde yatmaktadır. ekil 3: INSPIRE Geoportal Gösterimi Servis kayıtları ve yönetimi, servislerin birbirlerini tanımasını, sisteme kayıt olmalarını ve sistem yöneticisi tarafından yönetilmelerini salar. Kurumsal arayüz uygulamaları, servis tabanlı mimari elemanlarını kullanarak kullanıcıya ihtiyaç duyduu hizmeti salar. kanalları, kurumun dier ihtiyaçlarına yönelik olarak sistemdeki verinin ve servislerin dier uygulamalara veya servislere sunulmasını salar. INSPIRE çok geni bir yelpazeye yayılan konumsal veri servislerinin hayata geçirilmesini takviminde öngörmesine ramen, temel servisler olan arama (discovery) ve görüntüleme (view) servislerinin ilk etapta kullanıma açılarak INSPIRE Geoportal üzerinden konumsal verilerin paylaımını salamayı planlamaktadır. INSPIRE Geoportal, servis tabanlı mimaride “Kurumsal arayüz uygulamaları” bileenine karılık gelmektedir. Günlük yaamdan yola çıkarak bu i akıını u ekilde örnekleyebiliriz; bir kullanıcı yapmakta olduu ile ilgili bir veriye veya bilgiye ulamak istedii zaman, bir arama motoru (Google, v.b.) üzerinden kriterlerini girerek sorgusunu yapar ve arama motoru kriterlere uygun sitelerin balantılarını (link) kullanıcıya sunar. Kullanıcı kendisine sunulan alternatifler arasındaki sitelere balantı kurarak aradıı verinin veya bilginin kaynaına ulamaya çalıır. Bütün bu arama ileminin temelinde verinin hangi kriterlere göre aranacaı ve bu kriterlere karılık gelen üst verinin tanımlanmı olması yatmaktadır. ISO 19115 standartı konumsal veriler için üst verinin nasıl tanımlanabileceini kapsamaktadır. INSPIRE’ın 1205/2008 sayılı komisyon 58 INSPIRE Geoportal üzerinde hâlihazırda prototip olarak üst verilerin tanımlanması için bir editör, arama servisi ve görüntüleme servisi bulunmaktadır. INSPIRE takvimi süresince üye ülkelerin kendi servislerini de sunarak bu aa dahil olmaları planlanmaktadır. Türkiye için de INSPIRE gelimelerinin takip edilmesi, takvime uygun olarak ilgili servislerin çalıır duruma getirilmesi, çevreye ilikin konumsal verilerin üst verilerinin eksiklerinin tamamlanarak sisteme dahil edilmesi ve kullanıcıların bilgilendirilmesi gerekmektedir. Türkiye için INSPIRE çalımalarının takip edilmesi ve yapılması gerekenler düünüldüünde; INSPIRE için balangıç noktası tekil edecek çalımaların hâlihazırda balatıldıı söylenebilir. Bu kapsamda, Avrupa Birlii tarafından desteklenen Türkiye’de Çevre Bilgi Deiim Aı’nın Kurulması Projesi (TEIEN) için yapılan analiz çalımaları INSPIRE altyapısının oluturulması için çok önemli bir adımdır. 2010 yılında tamamlanması planlanan bu proje ile INSPIRE altyapısının oluturulması için neler yapılması, nereden balanıması gerektii konularında soru iaretleri büyük ölçüde giderilmi olacaktır. rumlu kurum, kontak noktası gibi bilgiler Önümüzdeki dönemde AB ile ülkemiz arasında çevre faslının da açılmasıyla birlikte çevre kalitesinin izlenmesi, yatırımlara yön verilmesi açısından da bir o kadar önemli olan INSPIRE Direktifi ile ilgili çalımaların bir an önce balatılması AB çevre mevzuatı uyumlatırma çalımalarının koordinasyonunu yapan Bakanlıımız açısından oldukça önemlidir. yer almaktadır. Kaynaklar tüzüü ile üst veriye ilikin uygulama esasları detaylandırılmıtır. Bu tüzük içerisinde konumsal verinin aranmasında kullanılacak en küçük kriter seti de tanımlanmıtır. Bu kriterler arasında balık, özet, tip, dil, Altyapının ilevsellik kazanması INSPIRE Geoportal altında çalıan Arama Servisi (servis tabanlı mimaride “Servis kayıtları ve yönetimi” bileenine karılık gelmektedir) sayesinde olacaktır. Servis tabanlı mimaride “ servis katmanı” bileenine karılık gelen ilevsel servislerin (Görüntüleme Servisi, ndirme Servisi, v.b.) kendi kabiliyetlerini ISO 19119 standartına, sundukları verileri ise ISO 19115 standatına uygun olarak Arama Servisi’ne kayıt etmeleri gerekmektedir. stemciler, kendi kriterleri dorultusunda Arama Servisi üzerinden yapacakları sorgulamalar neticesinde ilgili Sonuç anahtar kelimeler, konumsal ve zamansal kapsam, eriim ve kullanım kısıtları, so- 1) European Commission, INSPIRE, http://inspire.jrc. INSPIRE’ın Gelecei ec.europa.eu/ 2) Bilgi GIS GeoKIT Eitim Materyalleri, 2009 INSPIRE’ın önünde henüz ulaılması gereken birçok hedef bulunmaktadır. Aa- 3) “Avrupa’da Konumsal Veri Altyapısı Politikaları”, 2005, Aydınolu ve arkadaları. 4) 2007/2/EC sayılı Avrupa Parlamentosu ve 14 Mart 2007 ıdaki INSPIRE yol haritasında bu hedef- tarihli Avrupa Topluluunda Konumsal Bilgi Altyapısı Ku- lere eriilmesi planlanan tarih ve özet açık- ran Konsey Direktifi (INSPIRE) lamalar, ilgili direktif maddesiyle birlikte 5) 2007/2/EC sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey belirtilmitir. Direktifi’nin üst veri uygulamaları ile ilgili 1205/2008 sayı ve 3 Aralık 2008 tarihli Komisyon Tüzüü ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 Makyaj yaparken zehirlenmeyin C iva, cilt tarafından emiliyor ve vücutta birikiyor. Bu da bedende alerjik reaksiyonlara neden olabiliyor. Kaıntı bunun belirtilerinden biri. Civa hamile kadınların bebeklerinin beyin geliimlerini olumsuz etkiliyor. Amerika'da makyaj malzemelerinde civa kullanımı yasaklandı. Ancak göz bölgesinde kullanılan makyaj malzemelerinde sınırlı miktarda civa kullanımına izin verildi. Bu arada Amerikan Çevre Çalıma Grubu'na göre makyaj malzemeleri yapımında kullanılan kimyasallar üzerinde yeterince aratırma yapılmıyor. Bu da onların ne tür tehlikeler yaratabilecei konusunda eksik bilgiye sahip olmamıza neden oluyor. Makyaj malzemelerinde kullanılan kimyasallar vücutta birikiyor. Bu da sayısız salık sorununa yol açıyor. Uzmanların uyarısı... Çevre Çalıma Grubu'nun uyarısı ise öyle "nsanlar günlük bakımlarında ve makyaj malzemelerinde ne tür kimyasallar kullanıldıı konusunda daha duyarlı olmalılar. Kozmetikte kullanılan kimyasalların neredeyse yüzde doksanında yeterince aratırma yapılmıyor. Bu da büyük bir tehlike." Soba Gazı Zehirlenmeleri ve Çözümler Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK T ürkiye’de her yıl bina yangınlarının yüzde yirmisi temizlenmeyen bacalardan ileri gelmektedir. Bacalar temizlenmediinden dolayı binlerce liralık konutlar yanarak tahrip olmaktadır. Temizlenmemi ve doru kurulmamı sobalardan dolayı özellikle rüzgârlı havalarda evlerde baca tepmesi dediimiz olaylar sık aralıklarla meydana gelmektedir. Baca gazının tepmesi sonucu gaz içinde bulunan çok zehirli karbonmonoksit gazı zehirlenmelere neden olmaktadır. Yılda en az bir defa bacaların temizlenmesi gereklidir. Bacalar temizlenmedii ve yakıcılar (sobalar, ofbenler ve kombiler) doru ekilde doru yere kurulmadıı zaman yakıtlar (kömür, odun, doal gaz, LPG ve gaz yaı) eksik ve verimsiz yanmaktadır. Eksik yanma sonucu oluan kirli gazlar ve parçacıklar baca tıkanmasına neden olmaktadır. Böylece her yıl onlarca kii evlerinde zehirlenmekte ve hatta ölmektedirler. Bir binanın yıllık baca temizleme maliyeti ise bina büyüklüüne balı olarak 100–250 TL arasında deimektedir. Baca temizlii için Türkiye’de en uygun aylar Haziran ve Eylül’dür. Valilikler, belediyeler, doal gaz daıtım irketleri ve kömür satıcıları bu aylarda baca temizlii için halkı her yıl uyarmalılar. Mutlaka baca temizlii yaptırmalarını salamalılar. Bacaların nasıl temizlenecei ve sobaların, kombilerin, ofbenlerin odalara nasıl kurulacaı öretilmelidir. Belediyeler, doal gaz daıtım irketleri ve kömür satıcıları, baca temizlii yapacak firmaların elemanlarını eitmeliler. Bacaların nasıl temizleneceini öretmeliler. Baca temizliinde kullanılacak aletleri göstermeliler. Temizlik firmalarının bu aletleri kullanmalarını salamalılar. Kömür ve odun satıcıları bu konuda tüketicilere hizmet vermeliler. kilde sour. Souyan bacalarda sıcak gaz içindeki nem younlaarak bacalarda daha hızlı tıkanmalara ve duvarlarda lekelenmelere neden olur. Sobada baca çekii ve yanma verimlilii düer. Zehirlenmelerin ana sebeplerinden biride sobaların ve ofbenlerin doru ekilde doru yere kurulmamasıdır. Soba ve ofben kurarken nelere dikkat edilecei detaylı bir ekilde anlatılmalıdır. Borularla ilgili gerekli kurallar öretilmelidir. Bu bilgiler halkımıza doru ekilde anlatılmalıdır. Bacalarda mutlaka baca balıı kullanılmalıdır. Aksi durumda rüzgârlı havalarda zararlı ve zehirli gazlar teperek zehirlenmelere neden olur. Bacalar yeterli oranda yalıtımlı olmalıdır. Yalıtılmamı bacalar hızlı e59 Doç. Dr. smail CERTL Çevre ve Orman Bakanlıı Strateji Gelitirme Bakanı Çevreci Farkındalık ve Empati Hz. Muhammed’in “Kendisi için istediini bakası için de istemeyen; kendisi için arzu etmediini bakası için de arzu etmeyen Hiç kuku yok ki bugün insanlık birçok açıdan buhranlar yaamaktadır. Toplumsal, ekonomik, ruhsal, maddi, manevi vs. birçok problem ve çıkmaz insanlıı çeitli ölçeklerde ve çeitli derinliklerde kuatmı bulunmaktadır. imdi dünya bütün bu meseleleri nasıl aabileceinin hesabı ve çabası içindedir. Burada kaleme almaya çalıtıklarımın, akademik bir içerikte olmamakla birlikte, akademik bir bakı açısını göz ardı etmeden, deneme mahiyetinde, kiisel gözlemlere dayalı fikri bir çabanın tezahürü olduunu ifade etmek isterim. Maksadım insanın duygu dünyasının temelinde var olan “empati” mayasının, hayatın içinde kendine yeterince yer bulamamasının ve bunun kısaca “çevre” dediimiz maddi varlıa nasıl tesir ettiine bir kez daha dikkat çekmek ve ülkemiz insanının ve özellikle genç nesillerin insançevre ilikisini gözden geçirmelerine fırsat vermektir. bizden deildir” sözü “empati” kavramının içini daha da doldurmaktadır. Adeta, empatiyi ete kemie büründürmektedir. T ürk Dil Kurumu’nun sözlüünde “empati”, “duygudalık” olarak Türkçeye çevrilmi ve “kendini duygu ve düüncede bir bakasının yerine koyabilme” eklinde açıklanmıtır. Bu mana çerçevesinde ele alındıında, Alman düünür Schumacher ise durumu biraz daha öteye taımı ve Küçük Güzeldir adlı eserinde erdemli insanın dört penceresinden söz etmitir. Schumacher der ki, ayet insan erdeme ulamak istiyorsa, karılatıı durumlarda; 1. Bir bakasının dünyasına kendisi olarak bakabilmeyi, 2. Bir bakasına bir bakasının gözüyle bakabilmeyi, 3. Kendisine kendisi olarak bakabilmeyi ve 4. Kendisine bir bakası olarak bakabilmeyi baarabilmelidir. Empatinin manasını ve Schumacher’in yorumunu dikkate aldıımızda, aslında bütün problemlerin ya da iyi eylerin temelinde yatan tutum ve davranıların ana unsurunun insanın benliinde yer alan empati kabiliyetinin uygulamadaki sonuçları olduu anlaılmaktadır. ster herhangi bir maddeye bakalım ve isterse herhangi kii ya da olay karısındaki duruumuzu sorgulayalım; neticeleri ortaya çıkaran temel faktör insanda az ya da çok var olan empati becerisidir. Bu paralelde bakıldıında Hz. Muhammed’in “Kendisi için istediini bakası için de istemeyen; kendisi için arzu etmediini bakası için de arzu etmeyen bizden deildir” sözü “empati” kavramının içini daha da doldurmaktadır. Adeta, empatiyi ete kemie büründürmektedir. Yukarıda izah etmeye çalıtıım ve kavramsal çerçevesini sunmaya gayret ettiim açıklamalardan sonra, empatik tutum ve davranı biçiminin çevre- 60 ^ ^ ^ Çevre ve nsan Eylül 2009 mizle olan ilikimizi nasıl etkilediine ya da etkilemesi gerektiine dikkat çekmek isterim. Burada açıklamalarımıza önemli bir ıık tutmakta olan Edward Lorenz’in Kelebek Etkisi teorisini de unutmamak gerekir. Onun gerçekletirdii ampirik bir çalıma neticesine göre, “dünyanın herhangi bir beldesinde kanat çırpan bir kelebek, bir baka corafyasında ortaya çıkan fırtınanın sebebi olabilmektedir”. Söz konusu bulgu ve teorinin ortaya koyduu gerçeklii de dikkate alarak, empatik tutum ve davranı durumunu çok uzaklara gitmeden aaıda olduu gibi özel ve kurumsal hayatlarımızla örneklendirerek izah etmek isterim: 1. Aile Hayatımızda Empati-Çevre likisi Çok ayrıntılarına girmeden müahhas örneklerle tanımlamak ve açıklık getirmek istersem, evlerimizdeki alıkanlıklarımızdan balayabiliriz. Su tüketim alıkanlıımız, elektrik, yiyecek, içecek ve eyalarımızı kullanma davranılarımız vs. Çok basit bir sorgulamayla ele alacak olursak, tıra olurken, di fırçalarken, bulaık ya da çamaır yıkarken fazladan harcadıımız her bir damla suyun, dünyanın bir baka corafyasındaki (mesela Afrika’da) insanların hakkı olduunu ve aslında gasp giriiminde bulunduumuzu düünüyor muyuz? Ya da kısa bir süre için dahi olsa tükettiimiz her bir Kw elektriin, dünyanın bir baka bölgesindeki bir insanın gecesini karanlıkta geçirmesine sebep olduunu hesap edebiliyor muyuz? Kısaca her bir tutum ve davranıımızın olumsuz ya da olumlu bir dı- sallık olarak çevremizdekilere yansıdıını bilmemiz gerektiinin farkında mıyız? Ve bu dorultuda çocuklarımızın olumlu tutum gelitirmesine katkı vermemiz gerektiini sürekli akılda tutmamız ve bir davranı biçimine dönütürmemiz gerekmektedir. Bu bizim hem milli ve hem de küresel sorumluluumuzdur. 2. Hayatımızda Empati-Çevre likisi: ayet bir özel sektör ya da kamu çalıanıysak, bize emanet edilmi olan her bir varlıın aslında bir bakası tarafından ve hatta gelecek nesiller tarafından bize emanet edilmi bir varlık ve deer olduunu bilmemiz gerekiyor. yerinde kullandıımız her bir araç, oturduumuz sandalye ve koltuklar, bilgisayar ve yazıcılarımız vs. bunların her biri aslında kutsal emanet gibidir. Söz konusu araç ve gereçlerin ömrünü ne kadar uzatabilirsek ya da ne kadar etkili ve verimli kullanabilirsek, o derecede çevresel kaynaklara ve dolayısıyla bir bakasının hakkına saygı göstermi oluruz. Elektronik cihazlarımızı gereksiz yere ne kadar az kullanırsak atmosfere o derecede az radyoaktif madde ve zararlı gaz salıvermi oluruz. Ya da ayet bir üretici isek, hammaddemizi ne kadar etkili kullandıımız ve zararlı atıkları doru yolla bertaraf ederek çevreye ne derecede az zarar verirsek, bakalarının hakkına o derecede saygı duyuyoruz ve gelecek nesillerin haklarını aynı düzeyde koruyor ve gözetiyoruz demektir. Böylece dünyanın ve tabii kaynakların, yalnız kendimiz için deil etrafımızdaki ve ülkemizdeki insanlar, bütün insanlık ve gelecek nesiller için de yaratıldıının farkına varmıız demektir. 3. Sokakta Empati-Çevre likisi: Kullandıımız aracın atmosfere ne düzeyde zararlı gaz bıraktıına dikkat etmemi isek, dünyayı kendi etrafımızda dönüyor sanırız. Hemen hepimizin trafikte ahit olduu ekilde, ayet yanımızdan geçen bir araç filtresiz fabrika bacası gibi atmosfere duman bırakıyorsa ve bundan sorumlu bir Allah’ın kulu (sorumlu kamu kurumları, sürücü, araç sahibi dahil)ve bunda da bir anormallik görmüyorsa, empati becerimiz sıfırın altında ve hatta tersine iliyor demektir. Yani bu davranı biçiminden ne ülkemize ve ne de insanlıa bir fayda çıkar. Ya da sokaa dikilmi taze bir fidana asılarak onu yerinden sökmeye çalıan bir çocukla karılamısak; ayet çocukta hayati süreç içerisinde bir ekilde olumlu bir deiiklik olmazsa ileride kaçak konut alanı açmak için ormanı talan edecek bir kiiliin filizlenmekte olduundan emin olabiliriz. Ya da arabayla seyahat ederken, içtii sıvı içecein kutusunu aracın penceresinden dıarı fırlatan biriyle karılamısak, yeri geldiinde dünyayı zehirlemekten imtina etmeyecek muhtemel bir insan kimliiyle karı karıyayız demektir. Netice Gayesiz harcadıımız her bir kaynaın, o kaynaın ölümü demek olduunu bilmek lazım. Bundan da öte, bakalarının hakkını gasp etmek olduunu ve bu sebeple de israf edilen ya da yanlı kullanılan her bir tabi kaynak ya da ürün, çevresel kaynaklardan eksiltme demektir. Yani (kim okuyucuya abartılı gelecek olsa da) hırsızlıktır. Empatiden yoksun tutum ve davranılar, insanımızın, insanlıın ve gelecek kuakların yok oluuna zemin hazırlamaktadır. Alım gücümüzün yüksek ve yeterli olması, her eyi istediimiz gibi ve istediimiz miktarda kullanmamıza ve kirletmemize gerekçe olamaz. Erdemli insanların ve toplumların gayesi, geride iyilikle yad edilecek eserler bırakmaktır. air Baki’nin de ifade ettii gibi her birimizin görevi “Baki kalan bu dünyada, ho bir seda bırakmaktır”. Bunu da empatik hayat tarzını içselletirerek ve gelecek nesillere aktararak yapabiliriz. Kendimizi (bir toprak parçası, bir aaç dalı, bir ta parçası, bir kanatlı ku, bir küçük karınca ya da bir gökyüzü, bir deniz, bir ırmak, bir orman olarak) düünelim ve kendimize yapılmasını istemediimizi bakasına yapmayalım. Sözün Özü Empati kabiliyetimizin günlük hayata izdüümü olan tercihlerimiz, ya yok oluumuz ya da kurtuluumuz olacaktır. 61 eitim ve yayn dünyas Türkiye Çevre Durum Raporu 2007 yılının sonunda yaklaık bir yıllık bir çalımanın sonucunda 16 ana konu balıından oluan “Türkiye Çevre Durum Raporu” hazırlanmı, basımı yaptırılarak ilgili kurum ve kurululara 2008 yılı baında daıtılmı olup, ayrıca (www.cdgm.gov.tr) sayfasında yayımlanmaktadır. ÇED ve Planlama Genel Müdürlüü Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Envanteri 2005–2006 yılı veri ve bilgilerini içeren l Çevre Sorunları ve Öncelikleri Envanteri Çalıması 81 limizde tamamlanmıtır. Söz konusu çalımanın deerlendirilmesi ile elde edilen “Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Envanteri Deerlendirme Raporu” kitap haline getirilmi olup, merkez ve tara tekilatımıza ve ilgili kurum ve kurulular ile karar vericiler ve dier kullanıcılara daıtımı tamamlanmıtır. Çalıma (www.cdgm.gov. tr) sayfasına aktarılarak kullanıcıların hizmetine sunulmutur. Atık Yönetimi Eylem Planı Atık Yönetimi ile ilgili mevzuatta öngörülen ekilde katı atık yönetim eylem planı hazırlanması gerekmitir. Yönetmelikler ve Avrupa Birlii’ne uyum süreci de eylem planının hazırlanmasının genel hattını oluturmaktadır. Atık yönetimi eylem planı ülkemizin 81 ilinin u anki durumunu istatistiki verilerle ortaya koymakla beraber ileriki dönemde yapılması gerekli çalımalar için bir yol haritası çizmektedir. 2012 yılı sonu itibarı ile atık yönetimi açısından Avrupa Birlii standartlarına ulamak söz konusu olacak, her insanın hakkı olduu gibi daha salıklı ve daha temiz bir çevrede yaama imkanı salanacaktır. Çevre Yönetimi Genel Müdürlüü Okul Öncesi Eitim Seti ÇED ve Planlama Genel Müdürlüü Çevresel Göstergeler Ülkemiz çevre durumu ile sektörlerin ilikilerini özetleyen ve politika hedeflerinin gerçekleme durumlarının tespiti ve çevre korumasını daha etkin olarak salamak üzere, hem Türkçe hem de ngilizce dillerinde 2007 ve 2008 yıllarında “Çevresel Göstergeler Kitapçıı” hazırlanarak yerli ve yabancı uzmanlar ile dier kullanıcılarına daıtımı salanmıtır. ÇED ve Planlama Genel Müdürlüü Özellikle Okul öncesi eitim gören çocuklarımızın çevre konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi çerçevesinde , çevre kirliliinin önlenmesi, aaç ve orman sevgisinin verilmesi, olumlu davranı deiikliklerinin kazandırılması ile tasarruf bilincinin gelitirilmesi amacıyla bir çalıma kitabı,bir boyama kitabı ve yap-boz olarak hazırlanarak bastırılmıtır. Eitim ve Yayın Dairesi Bakanlıı Erdem MOR Kütüphaneci Eitim ve Yayın Dairesi Bakanlıı Çevre El Kitabı Milli Parklar Ülkemizde yaanan tüm çevre problemlerinin yanında, Türkiye’nin tabii kaynakları ve esiz güzelliklerinin anlatıldıı kitap, özellikle örencilerimizin bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesine yönelik olarak 142 sayfa olarak hazırlanarak bastırılmıtır. ABD’de 1872 yılında Yellowstone’un Milli Park ilan edilmesiyle bugünkü anlamda ilk koruma alanı ortaya çıkmıtır. Ülkemizde ise 1956 yılında ilk milli park çalımaları balamı, 1958 yılında Yozgat Çamlıı ilk milli park ilan edilmitir. Eitim ve Yayın Dairesi Bakanlıı Üvez, Ardıç, Andız, Akçaaaç, Yabanıl Meyveli Aaç Türlerimiz ve Fidan Üretim Teknikleri Kitapta ülkemizdeki milli parkların doal güzelliklerinden örnekler verilmekle birlikte ziyaretçilere milli parkların tanıtımı yapılmı ayrıca görülecek yerlerle ilgili de fikir verilmi ve mevcut hizmetler belirtilmitir. Ziyaretçilere milli parklara ulaım hakkında bilgi vermitir. Konaklanacak yerleri ve yakınındaki yerleim alanları ile ilgili bilgiler içermektedir. Kitap doa severler ve alternatif turizm meraklıları için bir rehber durumundadır. Doa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüü nsanlıın Ortak Mirası “Tabiat” Yabani meyveli aaçların, insanolu tarafından ıslah edilmesi, toplayıcılıktan üretime geçilmesinde önemli bir aamadır.Bu olay günümüzdeki meyve üretimi ve modern tarımın da ilk basamaını oluturmutur. Bu kitapçık seti halen doada var olan yabanıl meyvelerin üretimi hakkında teknik bilgiler içermekle birlikte üvez, ardıç, andız ve akçaaaç türleri ile ilgili çalımalara yer vermitir.Bu eserin hazırlanması aynı zamanda binlerce hektar bozuk alanın aaçlandırılmasında ve biyolojik çeitliliin korunmasında da faydalı olacaktır. Eser, yazarın Akdeniz ve ç Anadolu florasına ait 120 taksonun silvikültür üzerine yaklaık 20 yıldır sürdürdüü çalımaların sonucu elde ettii verileri, meslektalarıyla paylamak istemesi neticesinde kaleme alınmıtır. Ayrıca eser tüm aratırmacılara kaynak olabilecek niteliktedir. Tabiat, ekosistem içerisinde tam bir denge ve düzen çerçevesinde var olabilmektedir. Fakat bu denge maalesef insan eliyle, gerek tarım için arazi açmak gayesiyle ve gerekse aırı avlanmak suretiyle bozulmaktadır. Dünyada 1 milyar insanın açlık tehlikesi ile karı karıya olduu düünüldüünde tabi kaynakların korunması ve gelecek nesillere aktarılması hayati önem taıdıı görülmektedir. 9 dakika 25 saniye süreli bu DVD’de Türkiye’nin sahip olduu bitki ve hayvan çeitliliine, Türkiye’nin göçmen kuların ana göç yolları üzerinde bulunduuna ilikin dikkat çekici bilgilerin yanı sıra Dünya Tabiatı Koruma Birliinin verilerine de yer verilmitir. Bu veriler çerçevesinde Dünyanın %5’inden fazlası koruma altındadır. Türkiye’de ise bu oran %5.6 olmakla birlikte giderek artan bir eilim içerisindedir. Bu DVD sunmu olduu görsel içerik, etkili anlatım ve istatistiksel bilgiler sayesinde insanlarda tabiat ve çevre bilincini arttırarak pekitirecek bir özellikte ve izlenmesinde son derece yarar olan bir eserdir. Doa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüü Aaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüü BULMACA 1 1 2 3 20 1 Ömer BAKAN ube Müdürü 4 5 6 7 8 9 10 3 2 8 3 7 4 6 5 16 19 6 22 7 13 8 2 10 18 5 11 9 23 10 12 9 25 4 15 Anahtar Slogan 1 2 3 4 5 6 13 14 Ö 15 16 17 Ü 18 19 7 8 9 10 11 12 20 21 Y 22 23 24 25 Soldan Saa: 1. lk çi köftenin yapımında etinden istifade edilen yaban hayvanı -lk türk hava ehitlerinin mezarlarının bulunduu ehir. 2. Belirlenen bir yerde taıyıcıya teslim (denizcilik terimi). -Hz.Muhammed’in hicret ettii ehir. 3. (tersi) Kamu idarelerinde stratejik planlama. -Osmanlı döneminde tarımdan alınan vergi. 4. (tersi)Bir Avrupa bakenti –Naz, ive. 5. Bir orman zararlısı (böcek). 6. 100 m2 deerinde yüzey ölçü birimi –(tersi) Bir fiilin emir hali. 7. BM Kalkınma Programı –Altın elementi. 8. Kuru souk. 9. (tersi) 1926’da ngiltere ile Türkiye arasında yapılan anlama ile Irak devleti egemenliine bırakılan eski vilayetimiz –(tersi)Halk dilinde Isı otu. 10. Ekin biçildikten sonra tarlada kalan köklü sap –Atmosferin sera etkisini artıran gaz (bataklık gazı). Yukarıdan Aaıya: 1. Ozon tabakasına zarar veren gaz. –Bir projenin çevre üzerindeki etkilerinin belirlendii süreç –Bayraımızın rengi. 2. Avrupa Topluluu(ing.) –Bir haber ajansı -Eski bir imparatorluk. 3. (tersi)Kamer –(tersi) Manganez elementi –(tersi) zlanda’nın trafik kodu. 4. Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetien bir ceviz türü –ie yatkın, becerikli. 5. Sürdürülebilir kalkınma konusuna ilk vurgu yapan antlama. 6. (tersi) Hayvanlara vurulan damga –Bir ite bata gelen –Paraguay’ın trafik kodu. 7. Rusça “evet” –(tersi) Kur’an’da bir sure adı olan element –Tanrıtanımaz. 8. Doada yok olu süresi 400-500 yıl olan bir (plastik-cam) ürün –Atmosferde en fazla bulunan gaz. 9. Üzüm asmasının gen merkezi –(tersi) skambilde birli. 10. Otlak –Atık bertaraf yöntemlerinden olan Kompost’u ilk uygulayan ülke. Türkiye Güne Enerjisi Potansiyeli Atlas Ülkemiz, cora konumu nedeniyle sahip olduu güne enerjisi potansiyeli açsndan birçok ülkeye göre ansl durumdadr. Devlet Meteoroloji leri Genel Müdürlüü’nde 1971-2000 yllar aras ölçülen günelenme süresi ve nm iddeti verilerine göre Türkiye’nin ortalama yllk toplam günelenme süresi 2573 saat (günlük ortalama 7 saat), ortalama toplam nm iddeti 1474 kWh/m²-yl (günlük toplam 4 kWh/ m²) olduu tespit edilmitir. Aylara ve bölgelere göre Türkiye güne enerjisi potansiyeli ve günelenme süresi deerleri bulunmu ve bu çalmada tablolarda verilmitir. Meteoroloji Genel Müdürlüü ilgili birimleri için bir rehber niteliinde olan “Türkiye Güne Enerjisi Potansiyeli Atlas” çalmas dier kullanclar ve yenilenebilir enerji sektörü için de bir bavuru ve yararlanlacak kaynak niteliinde hazrlanmtr. Meteoroloji Genel Müdürlüü kurum olarak bilimsel çalmalara ve yeniliklere çok önem vermektedir. Yeni teknikler göz önüne alnarak ODTÜ ile birlikte Genel Müdürlük elemanlarnca titizlikle hazrlanan bu atlas önemli bir boluu dolduracaktr. Türkiye Güne Enerjisi Potansiyeli Atlas Orta Dou Teknik Üniversitesi Öretim Üyelerinden Doç. Dr. Zuhal Akyürek ve Pnar A. Bostan ile Meteoroloji personelleri Serhat ensoy, Mesut Demircan ve Yusuf Ulupnar tarafndan hazrlanmtr. Türkiye Güne Enerjisi Potansiyeli Atlas-2009, Meteoroloji Genel Müdürlüü yaynlar arasnda baslmtr. Meteoroloji Genel Müdürlüü