UND`nin Sesi
Transkript
UND`nin Sesi
’NİN SESİ EYLÜL 2015 SAYI: 397 Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı OTOMOTİV SEKTÖRÜ YEŞİL LOJİSTİK İSTİYOR YASED’den ‘Kota Mücadelesine Tam Destek’ içindekiler Eylül 2015 24 26 19 Türkiye’deki yabancı yatırımcılardan da ‘Kota Mücadelesine Tam Destek’ sözü UND, “Dış Ticaret Sektörleriyle Buluşma” kampanyası kapsamında YASED yetkilileri ile bir araya geldi. UND Başkanı Çetin Nuhoğlu YASED’e UND ile hareket etme çağrısında bulundu. YASED Genel Sekreteri Özlem Özyiğit, 17 Eylül’de İstanbul’da UND–DEİK işbirliğiyle gerçekleştirilecek organizasyon başta olmak üzere, Brüksel’deki muhataplara ve AB ülkelerinin temsilciliklerine yönelik ziyaretler ve diğer temaslarda UND’nin yanında yer almak üzere bir yol haritası hazırlanacağını belirtti. 20 Taşıma kotaları, giyim sanayi ihracatına getirilmiş tarife dışı engeldir Temmuz ayında açıklanan ve Türkiye-AB arasındaki ticaret engellerinin her iki tarafta toplam 3.5 milyar euro ticaret kaybına mal olduğunu tespit eden AB etki analizi sonuçları kayba uğrayan sektörlerin gündemine gelmeye başladı. 24 Ayshe, Türkiye ve Fransa arasındaki ticareti artırıyor 48 saatte Türkiye’den Fransa Sete’ye ulaşan Alternative Ro-Ro’ya ait Ayshe adlı gemi, Türkiye ve Fransa arasındaki ticaretin artmasını sağladı. Ayshe’nin gücünü daha da artıracak blok tren taşımaları ile Alternative Ro-Ro sadece Türkiye değil, doğumuzdaki ülkelerle Fransa, Portekiz, İspanya ve İngiltere arasındaki ticarette köprü olacak. 26 BPW, Gebze’de 10 Milyon Euro’luk yatırım gerçekleştirdi Dünyanın en büyük treyler aksı üreticilerinden olan BPW, Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde yaklaşık 10 Milyon Euro’luk yatırım gerçekleştirdi. BPW Yönetim Kurulu Başkanı Michael Pfeiffer, 250 bin adetlik treyler pazarı için geldiklerini ifade ederek Türkiye ile beraber komşu ülkeler İran ve Irak’a da satış gerçekleştireceklerini vurguladı. UND Danışmanlık ve Tanıtım Hizmetleri A.Ş Adına Sahibi Ömer Çetin Nuhoğlu Genel Yayın Yönetmeni Fatih Şener Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü Hatice Hacısalihoğlu Yayın Kurulu Ali Çiçekli, Şerafettin Aras, www.locamedya.net Nagihan Soylu, Banu Damla Alışan Mali İşler Müdürü Muhammet Haybarlık Editör Ahmet Doğan Yazı Kurulu Alper Özel, Evren Bingöl, Muammer Ünlü, Elif Sevim Reklam Sorumlusu Hatice Hacısalihoğlu 0212 359 26 00 / 208 Grafik Tasarım Erhan Aydın Haber Merkezi Alpdoğan Kahraman, Berkalp Kaya, Erman Ereke, Gürol Gülbeyaz, İbrahim Çolak, Burak Çığa, Kadir Çirkin Yayına Hazırlık LOCA MEDYA ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ Genel Yönetmen Mutlu Doğan İletişim 0212 579 92 35 ctp baskı ve cilt İstanbul Basım Ltd.Şti 0212 603 26 20 Eylül 2015 Adres: Cennet Mah. Hürriyet Cad. No: 1/1 B Blok Cennet / Küçükçekmece - İSTANBUL - TÜRKİYE Tel: 0212 579 92 35 Fax: 0212 598 47 62 / [email protected] / Yerel ve Süreli Yayın 50 62 28 İhracat Ağustos ayında 10 milyar 482 milyon dolar olarak gerçekleşti Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ağustos ayı ihracat verilerini Düzce’nin fındıkla bütünleşen ilçesi Akçakoca’da açıkladı. 46 Ülkemiz karayollarında yük taşımacılığı ne kadar güvenli yapılıyor? Karayolunda yük taşımacılığının nasıl güvenli yapılacağına dair bilgileri Avrupa mevzuatları ile birlikte incelendiğimizde yerine getirmemiz gereken önemli önlem ve uygulamalar olduğunu görüyoruz. 50 Hopa’da meydana gelen sel felaketini 46 UND yetkilileri yerinde inceledi HOPA’da meydana gelen sel felaketi hem ülkemizi hem de sektörümüzü derinden yaraladı. UND Yönetim Kurulu Üyeleri Abdullah Özer ve Alişan Topaloğlu felaketi yerinde inceledi. 53 Türkiye’deki yabancı yatırımcılardan da ‘Kota Mücadelesine Tam Destek’ sözü UND, “Dış Ticaret Sektörleriyle Buluşma” kampanyası kapsamında YASED yetkilileri ile bir araya geldi. UND Başkanı Çetin Nuhoğlu YASED’e UND ile hareket etme çağrısında bulundu. 54 Lojistik firmaları Fortune 500 listesinde yükseliyor Fortune 500 Türkiye 2015 araştırmasında lojistik firmaları listeyi zorluyor. Netlog, Ekol, Taha, Omsan, Mars, Horoz, Alışan ve Reysaş’ın bulunduğu listede lojistik firmalarının yükselişi dikkat çekiyor. 61 58 Türk-Irak İşadamları gümrükçülerle buluştu TISİAD heyeti son olarak Mersin Gümrük Müşavirleri Derneği (MERGÜMDER) yönetimini ziyaret etti. 59 Komşuların dış ticaretteki payı giderek azalıyor Türkiye 2013’te dış ticaretinin yüzde 20’ye yakınını komşularıyla yapıyordu. Ancak komşu ülkelerin ihracat içindeki payı giderek geriliyor. Yılın ilk 7 ayında komşuların ihracat içindeki payı yüzde 13.8’e kadar düştü. 59 BAŞYAZI ÖMER ÇETİN NUHOĞLU Değerli Dostlarım, Ticareti engelleyen taşıma kotalarıyla mücadelemiz kararlılıkla sürüyor. Gerek medyadan, gerekse derneğimizin ve paydaşlarının iletişim kanallarından çalışmalarımızı izliyorsunuz. Hem Ankara hem de Brüksel ile yürüttüğümüz temasların meyvelerini almaya başladık. Özellikle Temmuz ayında yayınlanan ve Avrupa Komisyonu adına Türkiye ile imzalanabilecek bir karayolu yük taşımacılığı anlaşması olasılığını değerlendirdiği ‘Etki Analizi’ sonuçlarının, Türkiye’de kayıtlı araçlara AB ülkeleri tarafından getirilen kısıtlamaların hem Türkiye hem de Avrupa Birliği ekonomisine toplamda 3,5 milyar Euro zarar getirdiğini ortaya koyması mücadelemize çok önemli bir argüman kazandırdı. Devletimiz adına Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımız ve Ekonomi Bakanlığımız başta olmak üzere ilgili bakanlıklarımızdan yoğun destek aldığımız mücadeleyi UND olarak “meslek örgütleri ve sivil toplum kesimine” de taşımaya çalışıyoruz. Avrupa’da sivil toplumun sesinin daha fazla dinlendiği bir gerçek. Bu düşünceyle, UND olarak 2015 yaz dönemi boyunca hız kesmeden çalışarak bir dizi etkinlik düzenledik. Düzenlediğimiz bu etkinlikler çerçevesinde sektörlerimizi temsil eden STK’larla buluşarak “Türkiye-AB Karayolu Yük Taşımacılığı Anlaşması Etki Analizi” sonuçlarını ihracatçı sektörlerimizi temsil eden meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarına tanıttık. “UND, Dış Ticaret Sektörleriyle Buluşuyor!” teması altında başlatılan “bilinçlendirme kampanyası” kapsamında, karayolu ile AB ülkelerine taşınan ihraç ve AB’den gelen ithal malların kotalarla kısıtlanmasının Türkiye ekonomisine olumsuz etkileri rakamlarla ve örneklerle anlatılarak, ihracatçılarımızın ve sanayi kesiminin de çözüm çalışmalarına katılmalarını sağlamayı amaçlıyoruz. Kampanyanın startını 19 Ağustos’ta “Uludağ Tekstil İhracatçı Birlikleri (UTİB)” Yönetim Kurulu ile verdik. Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) yetkilileri ile bir araya geldik. YASED’e UND ile hareket etme çağrısında bulunduk. YASED Genel sekreteri Sayın Özlem Özyiğit, Brüksel’deki muhataplara ve AB ülkelerinin temsilciliklerine yönelik ziyaretler ve diğer temaslarda UND’nin yanında yer almak üzere bir yol haritası hazırlanacağını belirtti. Ülkemizde yerleşik 20 bin civarındaki AB sermayeli şirket bulunuyor. Bu şirketler, ekonomimiz ve ihracatımızda büyük bir paya sahip. Avrupa’ya ihracatımızın yarısı bu şirketlerce yapılırken, sadece Alman yatırımcılar ihracatımızın UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI yüzde 29’unu gerçekleştiriyor. Ancak Türkiye-AB Gümrük Birliği’ne rağmen AB ile karşılıklı ticarette Türkiye’de üretilmiş olan malların serbest dolaşımının engellendiği, ülkemizin normalde düşük maliyetli üretim imkânları ve lojistik kabiliyetlerinin taşımalardaki sorunlar nedeniyle erozyona uğradığı herkesin teyit ettiği bir gerçek. Öte yandan, İtalya örneğinde gördüğümüz gibi, bazı ülkelerin taşımacılarımıza uyguladıkları mantık dışı kısıtlamalar, o ülkelere Türkiye’den giden ihracatın da taşınamamasına yol açıyor. Bu ihracatta payı olan tüm kesimler de bu gecikmeler ve yükselen maliyetlerden mağdur oluyor. Karayolu taşımacılığının, diğer taşıma modlarının sunamadığı vazgeçilmez rekabet avantajları olan hız ve esnekliğin anlamsız kısıtlamalarla engellenmesinin ne İtalyan ticaret erbabına veya taşımacılarına, ne de Türkiye’nin İtalya ile ticaret yapan kesime faydası olmadığı açık. Yaşadığımız kayıpları sektörlerimizi temsil eden STK’larımızın ve yetkililerimizin mutlaka öğrenmesi gerekiyor. Onların üyesi olan şirket ve kuruluşların da katılacağı ortak etkinlikler ile bu gerçeklerin bilinmesini de ayrıca sağlamayı planlıyoruz. İlerleyen haftalarda, etkinliklerimizi AB başkentlerine de taşımaya hazırlanıyoruz. Almanya’da Türkiye ile ticaret yapan kesimler de bu gerçekleri öğrenmeli; kayıpları ortadan kaldırmak için birlikte çalışmalıyız. Öte yandan, bizi çevreleyen bölge, savaşlar, siyasi karmaşa içinde bir ateş çemberine dönüşürken; sektörümüz bu durumda en fazla etkilenen sektörlerin başında geliyor. UND olarak, gerek hızla büyüyen mülteci sorunu, artan terör faaliyetleri, gerekse küresel ekonomideki olumsuz gidişat karşısında sektörümüzün yeni mağduriyetler yaşamaması için de ilgili merciler nezdinde uğraş vermekteyiz. Bu vesileyle, ülkemizde son dönemde artışa geçen vahim terör olaylarından duyduğumuz üzüntüyü ifade ederken; şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyor; tüm vatandaşlarımızı, milletçe en büyük hasletlerimizden biri olan birlik, beraberlik ve dayanışma ruhunu korumaya davet ediyorum. Saygı ve Sevgilerimle... 8 Eylül 2015 Editör’den “UND, Avrasya Birliği ile ilgili olarak uzun yıllar öncesinden itibaren Avrasya Birliği fikrini ileri sürmüştü. Bu yönde ciddi çalışmalar gerçekleştiren UND’nin öngörülerinin çok güçlü olduğunun burada bir kez daha altını çizmekte fayda var. UND’nin çalışmalarının kamu açısından da iyi etüt edilmesi gerektiğini düşüncesindeyim. Avrasya Ekonomik Birliği’nin ülkemize çok önemli katma değerleri sunacağını düşünüyorum. Uzun vadeli projeksiyonel bakış açısı ile plan ve programlar geliştirmek gerekiyor. Türkiye’nin ticari anlamda bölgesinde daha aktif ve lider konuma yükselebilmesi için kamu-özel sektör iş ve güçbirliği şart. Avrasya Birliği’nde Türkiye’nin ‘profesyonel paydaş’ olarak bulunması gerekiyor. Tarihi ve kültürel birlikteliğimiz olan bu ülkelerle kazan-kazan felsefesi doğrultusunda rasyonel ilişkiler geliştirebilmeliyiz. Avrasya Birliği’nin kazanımları sayesinde Avrupa Birliği’nde de elimiz güçlenecektir. Bu, tarihi altın fırsatların iyi değerlendirilmesi gerekiyor.” Fatih ŞENER UND İcra Kurulu Başkanı Merhaba, Türkiye, yıllardır AB’nin ülkemize takındığı olmusuz ve korumacı gümrük tavrını eleştiriyor. Kimi uzmanlar, AB gümrüğünden çıkmamız gerektiğini ifade ederken kimi uzmanlar ise işi daha vahim bir boyuta taşıyarak “zaten biz bu birliğe aslında hiç üye olmadık ki çıkabilelelim” diyor. Ülkemiz ile Gümrük Birliği arasında yaşanan bu sorunlar devam ederken kimi uzmanlar Türki Cumhuriyetler’i de kapsayacak şekilde Avrasya Birliği’nin kurulması gerektiğine vurgu yapıyorlar. Avrasya Birliği, yanı başımızda, ciddi bir kriz içinde olan Avrupa Birliği’ne karşı güçlenen bir blok olma yolunda. Avrasya Birliği fikrinin öncülerinden olan Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev şimdiye kadar Türkiye’nin de bu birlikte yer alması gerektiğini birçok kez vurgulamıştı. Kazakistan, Rusya ve Belarus’un kurduğu Avrasya Ekonomik Birliği’ne (AEB) Ermenistan’ın ardından tam üye olan Kırgızistan ile Kazakistan arasında gümrükler kaldırıldı. Tüm yasal ve teknik prosedürlerini tamamlamasının ardından 8 Mayıs’ta Avrasya Ekonomik Birliği’ne tam üye olan Kırgızistan ile Kazakistan arasındaki Ak-Jol, Çaldıbar, Ak-Tilek, Ken-Bulun, Tokmok, Karkıra, Çon-Kapka ve Kayındı sınır kapılarında görev yapan gümrük memurlarının görevi de sona erdi. Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev, Avrasya Birliği ile iki akraba halk arasında hiçbir bariyerin olmayacağını ifade etti. Nazarbayev, iki ülkenin ve iki halkın arasında sıkı işbirliğe sahip olduğunun altını çizerek, sınırdaki gümrüklerin kaldırıldığını halklar arasında serbest ticaret ve işbirliğinin olacağını vurguladı. Dünyadaki ekonomik krizin Avrasya Ekonomik Birliği üye ülkelerin ekonomisini olumsuz etkilediğine işaret eden Nazarbayev, Kazakistan’ın bu yıl, Kırgızistan’a 51 şirketle bir buçuk milyar dolar yatırımda bulunduğunu anımsatarak, fabrika kurduklarını söyledi. Kırgızistan’ın tatil merkezi Çolpon-Ata kenti ile Almatı kenti arasındaki mevcut 480 kilometrelik karayolunu 250 kilometreye düşürmeye yönelik yeni yol çalışmalarına başlamak istediklerini söyleyen Nazarbayev, Avrasya Birliği ile kazan-kazan ilişkisinin yürütüleceğinin de altını çizdi. Kırgızistan Cumhurbaşkanı Atambayev de, Kırgız ve Kazak halkların arasında sınır ve bariyerlerin olmaması dileğinde bulunarak, Orta Asya’da birbirine en yakın iki halkın bu birlik sayesinde daha da güçleneceğini söyledi. Avrasya Ekonomik Birliği’nin gerekliliği ile ilgili fikri, Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’in 29 Mart 1994 yılında Lomonosov Moskova Devlet Üniversitesi’ni ziyareti sırasında ilk kez dile getirmişti. Kazakistan tarafından projelendirilen düşünce 1994 yılında bölge ülkeleri ile paylaşıldı. Bir entegrasyon projesi olan Avrasya Ekonomik Birliği, Rusya ile Belarus arasında 1995 yılında imzalanan Gümrük Birliği anlaşması ile başlangıç yaptı. 2000 yılında Rusya, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan, Avrasya Ekonomik Topluluğu’nu (AET) kurdu. 2010 yılında, Rusya, Kazakistan ve Belarus arasında gümrük birliği kurulmuş ve bu üç ülke aralarında yoğun ekonomik entegrasyona başlamıştı. Gümrük Birliği’ni oluşturan üç ülkenin liderleri 29 Mayıs 2014’te, Avrasya Ekonomik Birliği’nin kuruluşuna ilişkin anlaşmayı imzaladı. Avrasya Ekonomik Birliği’nin kuruluşuna ilişkin anlaşma ise 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi. Avrasya Ekonomik Birliği, Avrasya coğrafyasındaki ülkelerin pek çok ülkeyi kapsayacak şekilde, Avrupa Birliği’ne benzer uluslararası bir birlik yapma hedefleniyor. Avrasya Ekonomik Birliği anlaşması ile birlik üyeleri arasında mal, hizmet, sermaye ve iş gücü dolaşımının serbest hale gelirken, birlik ülke vatandaşları diğer üye ülkelerde de aynı hukuk ve haklara sahip oluyor. UND, Avrasya Birliği ile ilgili olarak uzun yıllar öncesinden itibaren Avrasya Birliği fikrini ileri sürmüştü. Bu yönde ciddi çalışmalar gerçekleştiren UND’nin öngörülerinin çok güçlü olduğunun burada bir kez daha altını çizmekte fayda var. UND’nin çalışmalarının kamu açısından da iyi etüt edilmesi gerektiğini düşüncesindeyim. Avrasya Ekonomik Birliği’nin ülkemize çok önemli katma değerleri sunacağını düşünüyorum. Uzun vadeli projeksiyonel bakış açısı ile plan ve programlar geliştirmek gerekiyor. Türkiye’nin ticari anlamda bölgesinde daha aktif ve lider konuma yükselebilmesi için kamu-özel sektör iş ve güçbirliği şart. Avrasya Birliği’nde Türkiye’nin ‘profesyonel paydaş’ olarak bulunması gerekiyor. Tarihi ve kültürel birlikteliğimiz olan bu ülkelerle kazan-kazan felsefesi doğrultusunda rasyonel ilişkiler geliştirebilmeliyiz. Avrasya Birliği’nin kazanımları sayesinde Avrupa Birliği’nde de elimiz güçlenecektir. Bu, tarihi altın fırsatların iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar, hoşçakalın. Saygılarımla… 10 UND’den UND, yabancı araçların usulsüz taşımaları konusunda bakanlık temsilcileriyle bir araya geldi 26 Ağustos’ta Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nda gerçekleştirilen toplantıda yabancı plakalı araçlar tarafından yapılan usulsüz taşımaların engellenebilmesi adına mevcut belge kontrol uygulamaları, alınabilecek ilave tedbirler ve kontrol uygulamalarının verimliliğinin arttırılması konuları ele alındı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, TOBB, TİM, UND, UTİKAD, UKAT’ın temsilcilerinin katılım sağladığı toplantıda, yabancı araçlar tarafından gerçekleştirilen usulsüz taşımaların devam ettiği ve ülke olarak Türk taşımacılarının pazar kaybına sebebiyet vererek haksız rekabet yaratan söz konusu usulsüzlüklerin acilen engellenmesi gerektiğinde fikir birliğine varıldı. Yurtdışında ülkemiz araçlarına yönelik kontroller ve buna bağlı olarak kesilen yüksek cezalar ele alınan bir başka gündem maddesi olurken, Türk taşımacılarının her geçen gün artan mağduriyetinin giderilmesi ve mevcut şartlarda daha sağlıklı rekabet koşullarının sağlan- ması amacıyla: Yabancı araçlara yönelik kontrol uygulamalarında daha sağlıklı sonuçlar verecek etkin kontrol mekanizmalarının hayata geçirilmesi, yurtdışında olduğu gibi olası usulsüzlüklerde cezai müeyyidelerin uygulanmasının sağlanması, yurtdışında olduğu gibi yol kenarı denetim istasyonlarında, yabancı araçların taşıma evraklarının kontrol edilmesinin sağlanması gibi zorunluluklar UND tarafından tüm kurumlara iletildi. Karayolu Düzenleme Genel Müdürü Mustafa Kaya’nın başkanlığında gerçekleştirilen toplantıda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı heyetine Hakan Dalçık başkanlık ederken, UND heyetinde Genel Sekreter Nagihan Soylu ve İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke yer aldı. Erbil başkonsolosumuz UND’yi makamında kabul etti Irak, Türkiye’nin ihracatında taşıma hareketi temel alındığında en yoğun taşımacılık faaliyetinde bulunulan birinci ülke. Türkiye’nin değer bazında dış ticaret hacmine bakıldığında ise 11. sırada Eylül 2015 yer alarak, ülkemiz ekonomisi ve taşımacılığı için hayati bir öneme sahip. Habur Sınır Kapısı da yılda yaklaşık 600 binin üzerinde ihracat araç çıkışı ile dünya üzerinde en yoğun araç çıkışının gerçekleştiği sınır kapılarından biri. Bu önem doğrultusunda, UND Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Faruk Yıldırım 30 Ağustos 2015 tarihinde Kuzey Irak’ta Türk diplomasi dünyasının önemli isimlerinden biri Erbil Başkonsolosumuz Mehmet Akif İnam’ı makamında ziyaret etti. Irak taşımaları, taşımacılarımızın karşılaştığı sorunlar, çözüm istişareleri ana başlıklı toplantıda sektörümüz için bir çok önemli konu üzerinde görüş alışverişinde bulunuldu. Ticaret ataşeliğimizin Irak yerel taşımacılık hukuku hususunda Türk taşımacılarının bilgilendirilmesi amacıyla UND ile koordineli çalışma kararı sektörümüz için önem arz eden gelişmelerden biri. Toplantıda UND, Irak’ta karşılaşılan kaza ve bunun gibi olaylardan doğan Türk taşımacılarının kanuni sorunları ve sorumlulukları konusunda Başkonsolosluğumuzdan bilgi ve destek talep etti. 12 UND’den IRU Ortadoğu Başdanışmanı Rani Wehbe UND’yi ziyaret etti IRU Ortadoğu Başdanışmanı Rani Wehbe ve IRU İstanbul ve Bölgesi Daimi Temsilcisi Dr. Kadri Özen’den oluşan IRU Heyeti UND’yi ziyaret etti. Dernek merkezindeki görüşmede Körfez İşbirliği Ülkelerinde TIR sistemi ile ilgili yaşanan son gelişmeler, İran transit güzergahında yaşanan sorunların IRU şemsiyesi altında çözülebilmesi ve Suriye ve Irak’taki çatışmalar nedeniyle tıkanan karayolu transit güzergahlarına alternatif güzergahlarla Ortadoğu ülkelerine yönelik ticaretimizin sürekliliğinin sağlanmasını içeren önemli gündemler istişare edildi. UND’nin Hazar Denizi geçişlerinin kolaylaştırılması amaçlı girişimleri gibi alternatif transit güzergahların geliştirilmesi yönünde gösterdiği çabaların IRU tarafından dikkatle takip edildiği gözlemlenen toplantıda, IRU ve UND’nin transit güzergahlar üzerinde yaşanan sorunların çözülmesi için işbirliklerini artırması hususunda karara varıldı. UND, genişletilme çalışmaları sürdürülen Gürbulak Sınır Kapısı’nın yakın zamanda gerçekleştirilmesi planlanan açılışına IRU’yu davet etti. Toplantıya UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Evren Bingöl ve İcra Kurulu Üyesi Alpdoğan Kahraman’ın katılım sağladı. Rani, toplantıda IRU’nun yeni stratejisi kapsamında ülkemiz ve Ortadoğu ülkeleri arasında gerçekleşen taşımaların arttırılması ve kolaylaştırılması için UND ile daha fazla ortak proje gerçekleştirme hedefini aktardı. UND, İsviçre Başkonsolosluğu ile Türkiye-AB Kota engelini ve vize sürecini masaya yatırdı UND ile İsviçre Başkonsolosluğu yetkilileri arasında 27 Ağustos’ta gerçekleştirilen görüşmede, AB ile ülkemiz arasında karşı karşıya kalınan karayolu taşımacılığı sorunları ve vize sorunları gündeme getirildi. Gerçekleştirilen toplantıda AB ülkelerinin ülkemiz taşımacılarına uygulamakta olduğu kota engelinin Türkiye-AB ticaretine uyguladığı zararlara vurgu yapılarak, bu konuda UND’nin Avrupa Komisyonu ve ilgili muhataplar nezdinde yürüttüğü çalışmalar ve “Türkiye-AB Karayolu Taşımalarının Serbestleştirilmesi” konulu etki analizi sonuçları hakkında bilgi verildi. Özellikle transit taşımalarda uygulanan kısıtlamaların, sadece Türkiye-AB ticaretini değil, aynı zamanda Türkiye-İsviçre ticaretini de olumsuz etkilediği, örneğin İtalya’nın yıllardır artmayan transit kotasının karşılıklı ticareti ve Türkiye’de üretim yapıp İsviçre’ye ihraç eden firmaların ticaretini de kısıtladığı konusunda mutabakat sağlanan görüşmede, AB tarafı ile yürütülen temaslarda İsviçre ile AB arasında imzalanmış olan kara taşımacılığı anlaşmasının da önemli Eylül 2015 bir referans olabileceğinden hareketle, İsviçre-AB arasında uygulanan model hakkında ayrıntılı bilgi talep edildi. Görüşmede gündeme getirilen bir diğer husus da, Türkiye’de kayıtlı profesyonel sürücülerin Schengen vize temini sürecinin kolaylaştırılması için başkonsolosluk ile yapılabilecek işbirlikleri oldu. Vize işlemlerinde sürücülerimizin yaşadığı mağduriyetler, UND’nin AB ve ilgili bakanlıklarımız nezdinde takip ettiği girişimlerle birlikte paylaşılırken, Başkonsolos bu konuda genel olarak olumlu bir yaklaşım sergiledi. Sürücü vizelerinin kolaylaştırılması için UND’nin üye firmaları adına bazı sorumlulukları üstlenebileceği belirtilerek, karşılıklı işbirliği ile Başkonsolosluğun vize süreçlerinin kolaylaşmasına da katkı sağlayabilecek olasılıkların değerlendirilmesi konusunda karşılıklı mutabakata varıldı. Toplantıya İsviçre Heyetini temsilen, Başkonsolos Monika Schmutz Kırgöz, Vize Konsolosu Ralph Steinegger ve Ticaret Ataşesi Mehmet Yıldırım katılım gösterirken, UND’yi temsilen ise UND İcra Kurulu Başkan Yardımcıları Alper Özel ve Evren Bingöl ile uzman Kadir Çirkin katıldı. 13 Eylül 2015 14 UND’den Bolu çalışma grubu toplantısı gerçekleştirildi Bolu Çalışma Grubu Toplantısı 4 Eylül’de Hanmahall Restaurant’da yapıldı. Toplantıda Bolu Organize Sanayi Bölgesi’nde Gümrük müdürlüğünün de içinde yer aldığı geçici depolama tesisi ve TIR Parkı Projesi, Transit TIR’lara konaklama yeri zorunluluğu, UBAK Belgesi ile Bulgaristan üzeri gerçekleştirilen taşımalarda Bulgaristan Geçiş Belgesi Tahsisi vb. konular görüşüldü. Toplantıya Hüseyin Çelikcan (Hasanoğulları), Kadir Kahveci, Bayram Şen (Pay.Nak.), Cemalettin Tut (Kartal Loj.), Tarık Abacı (Abant), İbrahim Çelikbaş (Köroğlu), Turgut Türk (Trans 14), Suphi Gürcan (Gürcan Trans), Ertan Perçin (Bolkar), H. Er- can Albayrak (Albayrak Loj.), Engin Ergin (Özay Nak.), Murat Kayman (Öz-Kaan), Mustafa Yılmaz (Kö- kez), Şaban Özcan (Türkcan) ve UND Bolu Bölge Temsilcisi Nusret Özarslan katılım sağladı. UND, AB Bakanlığı Müsteşarı Engin Soysal ile Karayolu Kotalarının Etki Analizi Sonuçlarını ve Brüksel Planları’nı görüştü 26 Ağustos’ta Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşarı Engin Soysal’ı makamında ziyaret eden UND Heyeti, Türkiye-AB ticaretine zarar veren taşıma kotaları konusundaki hukuki ve resmi girişimleri sonucunda kaydettiği gelişmeleri aktardı. Avrupa Komisyonu’nun kota konusunda AB ülkelerinden yetki almasında önemli bir araç sağlayacak ve hem AB’nin hem Türkiye’nin kotalar yüzünden toplam 3,5 milyar euro ihracat kaybı yaşadığını ortaya koyan “Karayolu Kotaları Etki Analizi” sonuçlarının değerlendirilmesinin önemini paylaştı. Tüm üretim ve ihracat sektörlerimizi etkileyen taşıma engellerinin kaldırılması amaçlı çalışmalarda AB’li muhataplar ile etkin iletişim kurulmasında bakanlığımızın kilit rolünü vurgulayan UND heyeti, özellikle 20. yılına girmek üzere olduğumuz Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin güncellenmesi müzakerelerinin 2016’da başlayacak olmasının bu tür sorunların gündemde tutulması için Türkiye tarafına önemli bir fırsat verdiğini ifade etti. Bu süreçte Türkiye’deki tüm ilgili bakanlıklar ve meslek örgütlerinin tam bir eşgüdüm halinde hareket etmesinin çok önemli olduğunu belirten UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Eylül 2015 kamunun ilgili mercileri tarafından Brüksel ile yapılacak her temasta ve ilgili her platformda kota ve sürücü vizeleri sorunlarının gündeme getirilmesinin de önem arz ettiğini ekledi. 17 Eylül’de İstanbul’da UND ve DEİK organizasyonunda gerçekleştirilmesi planlanan “Gümrük Birliğinin Değerlendirilmesi” konulu seminer başta olmak üzere, gelecekte Türkiye’de ve Brüksel’de gerçekleştirmeyi planladığı çalışmalar için Bakanlıktan somut katılım ve destek talep eden UND Heyeti, bu süreçte bakanlığımız ile işbirliğine hazır olduğunu ifade etti. Görüşmede AB Bakanlığı tarafında Müsteşar Engin Soysal, Tek Pazar ve Rekabet Dairesi Başkanı Lale Çelik katılım sağlarken, UND Heyetinde İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Yönetim Kurulu AB Danışmanı Can Baydarol, İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Evren Bingöl ve Ankara Bölge Temsilcisi Halil Ilgaz yer aldı. 15 Eylül 2015 16 UND’den UND heyeti Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı’yı makamında ziyaret etti UND Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cavit Değirmenci ve İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı’yı makamında ziyaret etti. Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı’ya yapılan ziyarette, UND’nin her türlü işbirliğine hazır olduğu ifade edilerek sektörümüz adına görevinde başarılar dilendi. Gümrük ve Ticaret Bakanı Aşcı, sivil toplum kuruluşlarının son derece önemli olduğunu ifade ederek bu anlamda UND’nin çalışmalarının çok mühim olduğunu ifade etti. UND Başkan Yardımcısı Cavit Değirmenci, UND olarak bakanlıklarla ve yetkililerle uyum içerisinde çalıştıklarını ifade ederek, “Sayın bakana nezaket ziya- retinde bulunduk. Bakanımızdan ikinci görüşme için randevu aldık. UND olarak sektörümüzün tüm sorunlarını ve gelişmeleri yetkililerimize ileteceğiz” açıklamasında bulundu. İran, Türkmenistan’dan dönüşlerde yük alan araçlara 3 bin euro ceza kesiyor İran, uzun bir süredir Türkmenistan, Özbekistan gibi Orta Asya ülkelerinden dönüş yapan Türk araçlarının, İran’dan transit geçişlerinde dönüş yükü almalarına müsaade etmiyor. Söz konusu uygulama hakkında Ulaştırma Bakanlığımız kanalıyla İran’dan bilgi temin edilmeye çalışıldı ise de İran uygulamaya ilişkin herhangi bir yanıt vermedi. Bunun üzerine Türkiye, 5 Ağustos’ta İran araçlarına mütekabiliyet uygulaması getirdi. Buna göre, ülkesine dönüş yapmak üzere Türkiye’ye boş giriş yapan İran araçlarının (Gürbulak, Esendere, Kapıköy Sınır Kapıları hariç) Türkiye’den dönüş yükü almasına müsaade edilmiyor. Türkiye’nin, Türk araçlarının yük almalarının engellenmesinin ardından başlattığı mütekabiliyet uygulamasının ardından İran, Türk araçlarının İran Eylül 2015 içinden yük almasına bir çeşit “izin belgesi” ile müsaade etti ancak Bazargan Sınır Kapısı’nda İran’dan yük alan araçların Türkiye’ye geçmelerine müsaade etmedi. Bu kapsamda, 14 Ağustos’ta İran derneği ITCA tarafından bu yönde bir duyuru yapıldığı öğrenildi. İlgili duyuruda, Türkmenistan, Özbekistan gibi Orta Asya ülkelerinden ülkesine dönüş yapmak üzere İran’a boş giriş yapan ve İran’dan dönüş yükü alan Türk taşımacılarına 3 bin Euro ceza uygulanacağı bildiriliyor. İran’ın söz konusu uygulamaları ile mağduriyet yaşanmaması amacıyla Orta Asya ülkelerinden (Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan vb.) ülkesine dönüş yapan Türk araçlarının İran’ı transit geçişlerinde dönüş yükü almamaları hususuna özen göstermeleri büyük önem arz ediyor. UND’nin Kapıkule’deki süreç iyileştirme çalışmaları devam ediyor Mart ayı başından bu yana Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo Sınır Kapılarındaki gümrük işlemlerinin son derece yavaş ilerlemesi ve ülkemiz ile Bulgaristan arasındaki sınır kapılarındaki gümrük süreçlerini olumsuz etkileyen hususlara dair UND girişimleri ve süreç iyileştirme çalışmaları kapsamında, gümrük süreçlerinde gecikmelere sebebiyet veren engeller tespit edilerek ilgili bakanlıklar ve kurumlar nezdinde girişimde bulunuldu. Özellikle Bulgaristan’ın Kapitan Anreevo Sınır Kapısı’nda 1-2 peron üzerinden devam eden araç alımlarının 5-6 perona çıkartılması ile birlikte ihracat yönündeki TIR kuyruklarında önemli yaşandı. Kapıkule Sınır Kapımızdaki mevcut gelişmeleri yerinde takip edebilmek ve gümrük makamları ile görüşerek ihracat ve ithalat yönündeki gümrük süreçlerini istişare edebilmek adına UND İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke, Avrupa Ülkeleri Uzmanı Kadir Çirkin ve Kapıkule Bölge Temsilcisi Deniz Çınar’dan oluşan UND heyeti tarafından Kapıkule Sınır Kapımıza bir ziyaret gerçekleştirildi. Ziyarette ilk olarak ihracat ve ithalat yönündeki gümrük ve ulaştırma işlem süreçleri, araç hareketleri ve gümrüklü sahada gerçekleştirilen işlemler yerinde incelendi. Akabinde Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo Sınır Kapısı’na geçilerek ihracat ve ithalat yönündeki gümrük işlemleri yerinde gözlemlenmiş ve yapılan işlemlere dair bilgi alışverişinde bulunuldu. UND heyeti tarafından Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın makamında ziyaret edilirken, Bölge Müdür Yardımcısı Mehmet Özbolat’ın da katılımları ile birlikte, sahada devam eden gümrük işlemleri, Bulgaristan’daki gümrük süreçleri, gümrük süreçlerinin yavaşlamasına neden olan hususlar ve gümrük giriş ve çıkışlarını hızlandıracak öneriler karşılıklı olarak istişare edildi. UND’nin sınır geçişlerinin hızlandırılması, ilave maliyet ve bürokrasi yaratan süreçlerin ortadan kaldırılmasına yönelik girişimleri yoğun şekilde devam ediyor. Çalışmalar ile ilgili gelişmeler sektörümüz ile paylaşılmaya devam edecek. 17 Eylül 2015 18 UND’den TIR sisteminden ihraçlar ve kaçak göçmen vakalarına dair mağduriyetler gümrük makamlarına aktarıldı Sektörümüzün önemli sorunlarından biri olan kaçak göçmen vakaları ve firma bilgisi dışında araç üzerinde çıkan beyan dışı eşyalar sebebiyle firmalarımızı mağdur eden TIR sisteminden geçici ve süresiz ihraçlar gibi idari ve hukuki yaptırım kararlarını görüşmek amacıyla UND heyeti tarafından Gümrükler Genel Müdürlüğü’ne bir ziyaret gerçekleştirildi. Toplantıda ele alınan ilk husus, firmanın bilgisi olmaksızın araç üzerinden çıkan ve kimi durumlarda araç sürücüsü tarafından yurda sokulmak istenen ticari nitelikli eşyalar sebebiyle firmalarımıza uygulanan yaptırımlar oldu. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından uygulanan cezai işlemlerde firmaların mağdur olan taraf olduğu ve firmanın bilgisi dışında yaşanan birçok vakada yine firmanın mağdur edilen taraf olduğu vurgulandı. Kaçak göçmen vakalarının ülkemizin kanayan bir yarası olduğunu ifade eden UND heyeti, bu vakalardan dolayı firmalarımıza yaptırım uygulanmaması ve ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü durum nedeniyle taşımacıların mağdur edilmemesi gerektiği ifade edildi. Gümrük makamları tarafından paylaşılan bilgilerde, kaçak göçmen vakalarında son dönemde önemli ölçüde artış yaşandığı, bu vakalar sebebiyle firmaların mağdur edilmemesi adına azami gayret gösterildiği ve bu sebeple TIR sisteminden ihraç işlemi yapılmadığı ifade edildi. Özellikle sürücüden kaynaklandığı belirlenen beyan dışı eşya taşımalarında ise sürücüleri disipline edebilmek adına kamu otoritesi olarak gerekli önlemin alınacağı bilgisi paylaşıldı. Toplantıya Gümrükler Genel Müdürlüğü’nden Genel Müdür Yardımcısı Önder Göçmen başkanlık etti. Ayrıca TIR Daire Başkanı Hakan Dalçık ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ticaret ve TIR Dairesi Başkanı Sançar Sefer Süer toplantıya iştirak etti. UND heyeti ise Başkan Yardımcısı Cavit Değirmenci, İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Yönetim Kurulu Danışmanı Cahit Soysal ve İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke’den oluştu. Toplantı sonunda, Genel Müdür Yardımcılığına atanan Önder Göçmen’e yeni görevi için başarı dilekleri iletilirken, bir hatıra plaketi takdim edildi. Kaçak göçmenler nedeniyle İngiltere taşımalarında cezaya çarptırılan firmalara akreditasyon imkanı geliyor Kaçak göçmen sorununa önleyici yaklaşım ve çözümler geliştirmeye çalışan İngiltere Sınır Gücü (Border Force), bu konuda oluşturduğu kurallar rehberine uygun faaliyet gösteren nakliye firmalarına yönelik özel bir “akreditasyon sistemi” uygulamaya koydu. Başvuruların ve üyeliğin ücretsiz verildiği bu sisteme kayıtlı nakliye firmaları sistemin zorunlu kıldığı “Uygulama Kurallarına” uymak haricinde başka bir işlem yapmadan, kaçak göçmen vakalarında yüklü para cezalarından kurtulabilecek. UND’nin İngiliz resmi makamları nezdinde yürüttüğü girişimler neticesinde alınan bilgiye göre, para cezası sistemini ceza odaklı değil, kurallara uymaya teşvik etmek ve güvenliği artırmak odaklı Para Cezası Akreditasyon SisteEylül 2015 mine Türkiye’den katılımı artırmayı hedefliyor. Gönüllülük esasına dayalı Akreditasyon Sistemine ilişkin ayrıntılı açıklama ve başvuru formu, haber ekinde üyelerimizin dikkatlerine sunulmakta olup; gelişmeler üyelerimiz ve sektörümüz ile paylaşılmaya devam edilecek. 19 Eylül 2015 20 UND’den Taşıma kotaları, giyim sanayi ihracatına getirilmiş tarife dışı engeldir Temmuz ayında açıklanan ve Türkiye-AB arasındaki ticaret engellerinin her iki tarafta toplam 3.5 milyar euro ticaret kaybına mal olduğunu tespit eden AB etki analizi sonuçları kayba uğrayan sektörlerin gündemine gelmeye başladı. Kota ve engellerin, Türkiye-AB ticaretine büyük zararlar verdiğini bir yandan Avrupa Birliği’ndeki karar alıcılara da kabul ettirmeye çalışan UND, diğer yandan taşıma engellerinin Türkiye ekonomisine açtığı tahribatı, “Kotaların bedelini ödeyen sektörlere” tüm boyutlarıyla anlatıyor. dışı engel olacak şekilde taşıma maliyetlerini arttırdığına işaret eden Fayat; “Günümüzde uluslararası ticarette tedarik zinciri kavramının öne çıktığını, katma değerli lojistik hizmetlerin rekabet faktörü haline geldiğini ve rakiplerin bu konuda fark yaratma gayretinde olduğunu” ifade etti. Şener: Bu durumun artık sürdürülemez olduğu kanıtlanmıştır UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Türkiye ihracatının amiral gemisi olan Türkiye Giyim Sanayicileri Yönetim Kurulu ile bir araya gelerek bir sunum gerçekleştirdi. Toplantı sonrasında bir açıklama yapan Başkan Şeref Fayat; “Taşıma Kotaları, Giyim sanayi ihracatına getirilmiş tarife dışı engeldir! Bunu ben değil, AB’nin kendi hazırlattığı etki analizi söylüyor” dedi. Fayat: Rapora göre en çok etkilenen sektör yüzde 37 ile tekstil ve hazırgiyim oluyor Fayat; Avrupa Birliği tarafından Temmuz ayında açıklanan Etki Analizi’ne göre Türkiye’nin kotalardan kaynaklanan 1.9 milyar euro ihracat kaybı olduğunu belirterek “Aynı raporun ifadesine göre, en çok etkilenen sektör yüzde 37 ile tekstil ve hazır giyim sektörü. Bu da 700 Milyon Euro İlave ihracat demek. Dış Ticaretin daralmakta olduğu günümüzde Lojistik sebepli kayıplar kabul edilemez” dedi. Mevcut engellerin bir yandan miktar kısıtlaması, bir yandan da tarife Eylül 2015 Dünya Bankası tarafından 2014 yılının Mayıs ayında açıklanan “TürkiyeAB Gümrük Birliği Değerlendirmesi” araştırmasında da aynı sonuçlarla; “Karayolu kotalarının, Türkiye-AB ticaretinin potansiyelinin altında gelişmesine neden olduğunun” açıkça ifade edildiğini hatırlatan UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener; “Yayınlanan etki analizi bu durumun artık sürdürülemez olduğunu kanıtlamıştır. Yapılan bu bilimsel çalışma mevcut engellerin aynı zamanda 39 bin kişilik ek istihdama da izin vermediğini göstermiştir. AB, etki analizinde de ifade edildiği gibi yetkisini kullanmalı, Türkiye ile masaya oturarak Türk ihracatı için yeterli bir toplu kota tahsis etmelidir” dedi. Yaşanan zorlukların sadece UND’nin sorunu olmadığına işaret eden Şener; “Tekstil-hazır giyim ihracatında teslim süreleri artık çok daha önemli hale geldiğini belirterek “ geç ulaştırılan bir ürün daha kısa raf ömrü demek, daha geç tahsilat demek. İhracatçımız Lojistik konusuyla daha yakından ilgilenmeli” dedi. En önemli sektörlerimiz sekteye uğruyor İhracattaki bu kayıplarda yüzde 37 ile tekstil sektörünün başı çektiğini ifade eden UND İcra Kurulu Başkanı Şener, Türkiye’nin yüzde 2,7’lik büyüme payında, ihracatın yüzde 1,77’lik payı dikkate alındığında bu kazanımın büyük önem taşıdığına vurgu yaptı. Araştırmanın ışığında söz konusu yaptırımlarla sekteye uğrayan en önemli sektörlerin yüzde 37 ile tekstil ürünleri, yüzde 28 ile makine aksamları olduğunu ifade eden Şener, sekteye uğrayan diğer sektörlerin sıralamasının yüzde 13 ile metal ürünleri, yüzde 8 ile gıda ürünleri ve tarım ürünleri, yüzde 8 ile kimyasal ürünler ve son olarak yüzde 6 ile diğer sektörler olarak devam ettiğini söyledi. Avrupa Birliği ekonomisine de zarar veriyor Bu sorunun sadece nakliye sektörünü ilgilendirmediğini belirten Şener, “Bu sorun, milli bir meseledir. Memleket meselesidir” dedi. Kotaların her iki tarafa da zarar verdiğini ifade eden Şener, “UND, Türkiye’nin ihracatının ve uluslararası karayolu yük taşımacılığı sektörünün gelişimini engelleyen ve 21 Fayat: UND’ye destek veremeye hazırız yaşanan sorunların temelini oluşturan ‘Kota Engelleri’ konusunu Avrupa Komisyonu gündemine taşırken, 2016 yılının başında başlatılması beklenen ‘Gümrük Birliği’nin Güncellenmesi Müzakereleri’ öncesinde komisyon tarafından açıklanan rapor; kotaların sadece ülkemiz ekonomisine değil aynı zamanda Avrupa Birliği ekonomisine de zarar verdiğini tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdi” dedi. “Tam Serbestleşme” ile birlikte maliyetlerin azalacağını, Türkiye’nin ihracatının artacağını ifade eden Şener, “Komisyon tarafından açıklanan raporun sonuçlarına göre; Türkiye ile AB arasındaki karayolu yük taşımacılığı hizmetinin serbestleştirilmesi ilişkin 4 ana senaryodan biri olan “tam serbestleşme” sağlanması durumunda Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ticarette 3,5 milyar euroluk artış yaşanacak. Türkiye’nin AB’ye yapacağı ihracat 1,9 milyar euro artarken, AB’nin Türkiye’ye İhracatı ise 1,6 milyar euro yükseliş kaydedecek” dedi. Tam serbestleşmenin, Türkiye’ye ek 25 bin kişi, AB’ye de ek 14 bin kişilik istihdam sağlayacağını akratan Şener, azalan maliyetler ile birlikte satış fiyatı düşen ürünlerle AB tüketicisinin yılda 145 milyon euro tasarruf edeceğini, taşıma maliyetlerindeki düşüş sonucunda Türk taşımacılarının Avrupa’ya yapacağı sefer sayısında yüzde 11 artış ile 40 bin ilave sefer gerçekleşeceğini, gidiş-dönüş yaklaşık 200 milyon euro ilave hizmet ihracatı yapılarak döviz kazandırılacağını belirtti. AB kotalarla Türkiye’yi zarara uğrattığını resmen itiraf etti Avrupa Komisyonu’nun kotaların kalkması halinde Türkiye-AB ticaretinin 3.5 milyar euro artacağını öngören bir rapor hazırladığını ve bu- TGSD Başkanı Fayat, UND’nin Türkiye-AB arasında malların serbest dolaşımı konusundaki sorunların çözümü amaçlı mücadelesinde UND’ye destek vermeye hazır olduklarını, Avrupa Komisyonu ve diğer AB’li paydaşlar nezdindeki girişimlere katılacaklarını belirtirken, ekim ayında İstanbul’da gerçekleşecek olan Uluslararası Hazır Giyim Federasyonu konferansında da konuyu gündeme getireceklerini ifade etti. nun bir itiraf olduğuna vurgu yapan UND İcra Kurulu Başkanı Şener, zararın çok daha büyük olduğunu belirterek, kotaların Türkiye’ye verdiği zararın ortaya konmasının son derece önemli olduğunu söyledi. Gümrük Birliği’nin revize görüşmeleri arifesinde Türkiye için çok büyük bir koz elde ettiğini kaydeden Şener, bu kozun çok iyi kullanılması gerektiğini söyledi. arasında ayrı bir karayolu taşımacılığı anlaşmasının imzalanması” seçeneği bilimsel olarak analiz edildiğini de söyledi. UND olarak yıllardır anlatmaya çalışıyorduk Bu düşüşteki en büyük zararı, AB firmaları gördü UND İcra Kurulu Başkanı Şener, UND olarak yıllardır bu kayıpları anlatmaya çalıştıklarını ve bu kayıplar ile 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin sekteye uğrayabileceğini dile getirdiklerini belirterek kotaların kaldırılmasıyla hem Türkiye hem de AB ekonomisinin kazanç elde edeceğini savunan ve bu yönde birçok girişimde bulunan Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin söylemlerinin doğruluğunu kanıtlar nitelikteki Komisyon Raporu’nun Gümrük Birliği revizyon görüşmeleri öncesinde ülkemiz adına tarihi bir önem taşıdığını söyledi. Avrupa Birliği Komisyonunun dışında da yine UND’nin geçmiş dönemde yaptırdığı araştırmaların ışığında, AB Ülkeleri ve Türkiye’nin ithalat ve ihracattaki toplam kazancının en az 10 milyar euro olacağını öngördüklerini ifade eden Şener, Avrupa Komisyonu’nun Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü tarafından bağımsız bir konsorsiyuma yaptırılan ve “AB ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Bir Anlaşmanın Ekonomik Etkileri Üzerine Bir Çalışma” başlıklı araştırma ile ülkemizde kayıtlı karayolu taşımacılık firmalarına AB ülkeleri tarafından uygulanan kota kısıtlamalarının kaldırılması için “Türkiye-AB 2007 yılında yüzde 60 civarında olan AB’nin payının, ihracatımızda bugün yüzde 43’e indiğini ifade eden Şener, “Türkiye’nin Avrupa’ya olan ihracatının yüzde 50’sinin Türkiye’de yerleşik Avrupa Birliği sermayeli firmalar tarafından yapıldığı gerçeği göz önüne alındığında, bu düşüşteki en büyük zararı, AB firmaları gördü” dedi. Raporun ‘tam serbestleşme’ projeksiyonuna göre; gayri safi yurtiçi hasılada yaratılacak 2,3 milyar euroluk ilave verimin, 0,15 milyar euroluk kısmından özellikle tekstil, kimya ve makine sanayilerindeki çoğunluk hissesinde AB firmalarında olan işletmeler yararlanacak. Eylül 2015 22 UND’den TIR Sistemi’nin rekabetçi hale getirilmesi için sektör beklentileri IRU’ya iletildi TIR sistemini en fazla kullanan ülkelerden biri olan ülkemizdeki taşımacılık sektörünün TIR Sistemi ile ilgili sorunları ve sistemin daha rekabetçi hale getirilmesine ilişkin sektör önerileri IRU yetkilileri ile paylaşıldı. TIR Sistemi’nin gelişimi ve modernizasyonu ile ilgili sektör görüşlerini alabilmek ve sistemin rekabet gücünü yükseltebilmek adına IRU ve TOBB temsilcilerinden oluşan bir heyet, 4 Ağustos tarihinde UND’ye bir ziyaret gerçekleştirdi. IRU heyeti IT Proje Müdürü Evgeniya Iafaev, Proje Sorumlusu Evgeniya Lupova, TIR Sigorta Müdürü Oxana Rodel’den oluşurken, TOBB adına toplantıya Uzman Ersin Yaşar Çakmak ve Uzman Yardımcısı Nur Seda Öztürk katılım sağladı. Toplantıda UND’yi Yönetim Kurulu Danışmanı Ertuğrul Tarhan, İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Evren Bingöl, İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke, Uzmanlar Gürol Gülbeyaz ve Kadir Çirkin, Gümrük ve Antrepo Çalışma grubu Başkanı Mustafa Kemal Avcı (Mars), Başkan Yardımcısı Yalçın Karakoç (Sittnak) ve üyeleri Olcay Dalay (Barsan), Galip Özbayrak (Selamoğlu) temsil etti. Görüşmede: IRU’nun TIR-EPD sistemi ve sistem kapsamında yapılan taşımaları kolaylaştırıcı çalışmalar, TIR Sistemi’ndeki firma işlemlerinin acenteler aracılığı ile gerçekleştirilmesi ve buna bağlı sorumluluk konusu, TIR sisteminin elektronikleştirilmesi çalışmaları, TIR karne ücretlerinin düşürülmesine yönelik sektör önerileri, Alkol ve sigara taşımalarında kullanılabilecek TIR karneleri, TIR karne teminatları ve yurtdışındaki teminat yetmeyen durumlarda ilave maliyetleri önleyecek öneriler, İntermodal TIR karne uygulamaları ve buna bağlı IRU girişimleri, İç taşımalarda kullanılacak TIR karnesinin hayata geçirilmesine yönelik IRU girişim- leri, TIR sisteminde 4 ile sınırlı olan yükleme boşaltma yeri sayısının arttırılması, gündeme getirildi. TIR sisteminin, Transit Beyanname ile yapılan taşımalar kapsamında uygulama ve maliyet anlamında geride kaldığı, sistemin daha rekabetçi hale getirilmesi adına öncelikli olarak maliyetlerin transit beyannameli işlemlerdeki maliyet seviyelerine çekilmesi gerektiği, sistemin izlenebilir hale getirilebilmesi adına ivedi şekilde elektronikleştirilmesinin sağlanması ve sektör ihtiyaçları doğrultusunda yeni TIR karne tipleri ve bunlara bağlı olarak yeni TIR sistemi uygulamalarının hayata geçirilmesi gerektiği UND tarafından IRU ve TOBB heyetine aktarıldı. Sırbistan KUKK Toplantısı Belgrad’ta gerçekleşti Türkiye-Sırbistan Kara Ulaştırması Karma Komisyon Toplantısı 2-3 Eylül’de Belgrad’ta yapıldı. Toplantıda ülkeniz heyetine UDHB Karayolu Düzenleme Genel Müdürü Yardımcısı Hüseyin Yılmaz, Sırp Heyetine ise İnşaat Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Sasa Stojanvic başkanlık etti. Karşılıklı olarak iyi niyet çerçevesinde gerçekleşen toplantıda ülkemiz taşımacıları için 2015 yılında kullanılmak üzere 1.000 adet ücretsiz ikili/transit geçiş belgesi, 2016 yılı için ise 3 bin adet ücretsiz ikili/transit geçiş belgesi kota artışı kararlaştırıldı. Toplamda 4 bin adet ücretsiz ikili/transit geçiş belgesi kota artışı sağlandı. Buna karşılık, Sırbistan taşımacıları için 2015 yılında 100 adet, 2016 yılında ise 300 adet olmak üzere toplamda 400 adet 3. ülke geçiş belgesi tahsis edildi. Türk tarafı için 2015 Eylül 2015 yılı kotaları aşağıdaki şekilde oluştu: Ücretsiz ikili/transit izin belgesi: 25 bin adet, ücretli transit izin belgesi: 70 bin adet, ücretsiz 3.ülkeye/ ülkeden izin belgesi: 1.000 adet. Sırbistan tarafı için 2015 yılı kotaları aşağıdaki şekilde oluştu: Ücretsiz ikili/transit izin belgesi: 14 bin adet, ücretli transit izin belgesi: 11 bin 500 adet, ücretsiz 3.ülkeye/ülkeden izin belgesi: 2 bin 700 adet. Türk tarafı için 2016 yılı kotaları aşağıdaki şekilde oldu: Ücretsiz ikili/transit izin belgesi: 28 bin adet, ücretli transit izin belgesi: 70 bin adet, ücretsiz 3.ülkeye/ülkeden izin belgesi: 1.000 adet. Sırbistan tarafı için 2016 yılı kotaları aşağıdaki şekilde oluştu: Ücretsiz ikili/transit izin belgesi: 14 bin adet, ücretli transit izin belgesi: 11 bin 500 adet, ücretsiz 3.ülkeye/ ülkeden izin belgesi: 3 bin adet. Kararlaştırılmış olan ikili/transit kotalar sadece ikili ya da transit geçişlerden biri için kullanılacak. İkili/transit izin belgesi her iki taşıma türü için bir arada kullanılamaz ve belge başlangıçta kaydedildiği türde kullanılmak zorunda. Heyetler, taraflardan birinin ek ikili ve transit geçiş belgesi talebi halinde iyi niyet prensibine dayanarak diğer tarafa kısıtlama olmaksızın istenilen sayıda geçiş belgesi verileceği hususunda mutabık kaldılar. 23 Eylül 2015 24 LOJİSTİK Ayshe, Türkiye ve Fransa arasındaki ticareti artırıyor 48 saatte Türkiye’den Fransa Sete’ye ulaşan Alternative Ro-Ro’ya ait Ayshe adlı gemi, Türkiye ve Fransa arasındaki ticaretin artmasını sağladı. Ayshe’nin gücünü daha da artıracak blok tren taşımaları ile Alternative Ro-Ro sadece Türkiye değil, doğumuzdaki ülkelerle Fransa, Portekiz, İspanya ve İngiltere arasındaki ticarette köprü olacak. Toplam 5 gemiye ulaşan Alternative Ro-Ro, yeni projelerle intermodal taşımacılığındaki ağırlığını artırıyor. 2014’ün Ağustos ayında AlsancakSete (Fransa) seferine başlayan firma taşımalarının birinci yılını Sete’de gerçekleştirdiği bir organizasyonla kutladı. Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul müşterilerinin artık kendilerinin zamanla yarışmasını istediğini belirterek, 2016 yılında Sete’den blok tren taşımalarına da başlayacakları söyledi. Türkiye Ro-Ro taşımacılık pazarını büyüten Alternative Ro-Ro, yeni gemilerinden biri olan “Ayshe” ile İzmir – Alsancak ve Fransa - Sete limanları arasında karşılıklı ekspres hizmet sunmaya başlayalı bir yıl oldu. Kısa seyir süresi ile sektördeki Eylül 2015 ihtiyaca hızla cevap veren Ayshe’nin birinci yıl kutlaması Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul ve SPS - Sete Yönetim Kurulu Başkanı Michel Teste’in ev sahipliğinde 9 Eylül’de gerçekleşti. 25 Etkinliğe Türkiye’den nakliye firması sahipleri ve nakliye firmalarını temsilen UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener katıldı. Ayrıca Marsilya Baş Konsolosu Deniz Erdoğan Barım ve Marsilya Ticaret Ateşesi Tuğrul Görgün de etkinlikte hazır bulundu. Musul: Türkiye’nin rekabet gücünü artırdık Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul etkinlikte yaptığı konuşmaya Ayshe’ye teşekkür ederek başladı. “Ayshe kızımız çok büyük bir iş başardı” diyen Musul, ayrıca İzmir ve Sete limanı çalışanlarına ve yetkililerine teşekkür etti. Bir RoRo işletmecisi olmalarına rağmen müşterilerinin kendilerinden zamana karşı yarışmalarını istediklerini aktaran Musul, 48 saatte Türkiye’den Fransa Sete’ye ulaştıklarını ve havayolu ile rekabet edebilecek duruma geldiklerini söyledi. Bu proje ile Türkiye’den ihracat yapan firmaların sayısının arttığına vurgu yapan Musul, “Çünkü Türkiye’nin rekabet gücünü artırdık” dedi. sinde Sete’den blok tren taşımalarına başlayacaklarını söyledi. Bunu ileriki dönemde karşılıklı 8 sefere çıkaracaklarını kaydetti. Bunun gerekçesini de açıklayan Musul, “Amacımız, Türkiye, Yunanistan ve Türkiye’nin doğusundaki ülkelerle; Benelüks (Belçika, Hollanda, Lüksemburg) ülkeleri, İspanya, Portekiz ve İngiltere arasındaki ticareti ilerleteceğiz” dedi. Musul, “Bu daha yeni bir başlangıç ve daha ileriye Bu daha yeni bir başlangıç Türk nakliyecilerine bir müjde de veren Ahmet Musul, 2016 yılı içeriAYSHE Yunanistan ve İtalya geçiş belgeleri engelini ortadan kaldırıyor AYSHE, İzmir – Alsancak ve Fransa - Sete limanları arasında her hafta bir sefer gerçekleştiriyor ve iki liman arasında 48 saatlik sefer süresi ile ayrıcalıklı bir hizmete öncülük ediyor. Bu hızlı servisi ile AYSHE, özellikle tekstil, otomotiv gibi zaman hassasiyeti olan sektörlerin problemlerine önemli çözümler sunuyor. AYSHE, şoförlü kara taşımacılığı modeline göre daha hızlı servis vererek limandan Alternative Ro-Ro, AYSHE ile bu hizmeti verirken kara sınır kapılarındaki ve limanlarındaki sıkışıklık/grev gibi kontrol dışındaki sorunlardan etkilenmezken, ülkemiz taşımacılarının en önemli kısıtlarından biri olan Yunanistan ve İtalya geçiş belgeleri engelini de ortadan kaldırıyor. Akdeniz’de bu hatta benzer başka bir çözümün olmaması girişimin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Yakın zamanda yeni bir gemi yatırımı daha yapmayı planlayan Alternative Ro-Ro, önümüzdeki yıllar içinde yatırımlarına bir de liman ekleyerek hizmet kalitesini artırmayı hedefliyor. UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener günün anısına Ahmet Musul ve Sete Limanı yöneticisi Michel Teste’ye plaket takdim etti. gideceğiz” diyerek yeni projelerin de hayata geçeceğine işaret etti. Teste: Çalışanlar, yöneticiler çok iyi iş çıkarıyor Sete Yönetim Kurulu Başkanı Michel Teste de yaptığı konuşmada, Ekol Lojistik’in çok hızlı hareket eden bir firma olduğunu anlatarak “2014 yılının nisan ayında görüşmelere başladık, mayıs ayında anlaştık ve ağustosta taşımalara başladık” dedi. Her hafta gidiş-dönüş yapmak için büyük bir yetkinlik gerektiğini aktaran Teste, “Çalışanlar, yöneticiler çok iyi iş çıkarıyorlar” dedi. Bölge meclisine de de teşekkür eden Teste, 2 yıl öncesiyle şimdiki liman arasında büyük fark var. Onların desteğiyle müşterilerimize bu kaliteli hizmeti verebiliyoruz” dedi. Şener: Bu proje Türkiye ve Fransa arasındaki ticarete destek veriyor UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener de burada bir konuşma yaparak, Alternative Ro-Ro’nun hizmetinin Türk nakliyecisi için önemine vurgu yaparak, hizmetle ilgili pozitif dönüşler aldıklarını söyledi. Bu projenin Türkiye ve Fransa arasındaki taşımacılık ve ticarete destek verdiğinine vurgu yapan Şener, “Bu projenin hayata geçmesini sağlayan yöneticiler başta olmak üzere çalışanlara, Sete Limanı yetkililerine, bütün operosyonda görev alanlara Türk nakliyicileri adına teşekkür ediyor ve yollarının açık olmasını diliyoruz” dedi. Eylül 2015 26 GÜNCEL BPW, Gebze’de 10 Milyon Euro’luk yatırım gerçekleştirdi Dünyanın en büyük treyler aksı üreticilerinden olan BPW, Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde yaklaşık 10 Milyon Euro’luk yatırım gerçekleştirdi. BPW Yönetim Kurulu Başkanı Michael Pfeiffer, 250 bin adetlik treyler pazarı için geldiklerini ifade ederek Türkiye ile beraber komşu ülkeler İran ve Irak’a da satış gerçekleştireceklerini vurguladı. itibarıyla transit geçiş noktasında olması ve Türkiye TIR/treyler parkı değerlendirildiğinde BPW olarak yatırım için en doğru adresin Türkiye olduğuna karar verdiklerini belirten Michael Pfeiffer, “Yatırım BPW’nin uzun vadeli planları çerçevesinde ele aldığı bir konudur. Türkiye’nin hali hazırda içinde bulunduğu geçici siyasi belirsizliğe rağmen BPW’nin Türkiye’nin geleceğine olan inancı tamdır. Bizim odağımız, yakalanacak istikrarla birlikte çok büyük bir ivme kazanılacağını düşündüğümüz orta ve uzun vadeli dönemdir. Çevre ülkelere de Türkiye üzerinden hizmet vermeyi ve burada gerçekleştirdiğimiz üretim ile ihracat yapmayı hedefliyoruz” dedi. Treyler aksı üretiminde, dünyanın en büyük üreticilerinden biri olan BPW, Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde yaklaşık 10 milyon Euro’luk yatırım gerçekleştirerek üretime başladı. Türkiye’de 250 bin adet treyler pazarına dikkat çeken BPW yetkilileri her yıl 75 bin adet (25 bin treyler) aks satışının gerçekleştiğini ve Türkiye’nin Almanya’dan sonra ikinci büyük pazar olduğuna dikkat çekti. Açılışa Gebze Kaymakamı Mehmet Arslan, Kocaeli Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özdağ, Gebze Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nail Çiler, GOSB Yönetim Kurulu Başkanı Vahit Yıldırım ve BPW Yönetim Kurulu Başkanı Michael Pfeiffer, UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, TREDER Başkanı Kaan Saltık ve Türkiye’nin her bölgesinden treyler üreticileri katıldı. Pfeiffer: Yatırımla birlikte sadece aks değil, üst yapı ürünleri de Türkiye’de üretilecek Açılış konuşmasında BPW Türkiye’nin bu sektörde hem Eylül 2015 kendi pazarı hem de ihracat pazarı olduğunu ve önümüzdeki dönemde pazar adetlerinin artacağını öngördüklerini söyleyen BPW Yönetim Kurulu Başkanı Michael Pfeiffer, yatırımla birlikte sadece aks değil, üst yapı ürünlerinin de Türkiye’de üretilmeye başlanacağı bilgisini verdi. Türkiye’nin coğrafi konumu Bu ülkede aktif olrak temsil edilmek çok önemli Açılış töreninde ilk olarak BPW Gebze Genel Müdürü H. Hüseyin Akbaş bir konuşma yaparak, “2015 yılı BPW Otomotiv’in 10 kuruluş yıldönümü. Ender Saraçer’e teşekkür ederim. Tüm bu yatırımları destekleyen BWP Grup liderine de 27 çözümler sunmaya başladık. Önceki dönemde siparişler Almanya’ya geliyordu. Şimdi direkt siparişler buraya geldiği için zaman kazanacağız. Bu gerçek bir kazanç. Parçaları burada birleştiriyor olmak zaman açısından avantajlı olacak. Müşterimize ve müşterilerimizin ihtiyaçlarına yakın olarak cevap veriyoruz. Burada satış sonrası hizmetlerimiz var” dedi. teşekkür ediyorum.” BPW Yönetim Kurulu Başkanı Michael Pfeiffer ise yaptığı konuşmada, “Bugün ev sahibiyim. Biz bugün bu kadar güzel bir evin içerisinde çok da iyi komşularımız varmış. İyi ki burada yatırım yaptık. Burada kendimizi evimizde hissediyoruz. CEO’muza da teşekkür ediyorum. Birkaç yıl önce Türkiye’de yatırım yapmak istedik. Kalpten bir yaklaşımla bu yeri bulduk. 6 ayda bu bina yapıldı. Biz, şubat ayında taşındık. Tüm çabalar için teşekkür ediyorum. Bu ülkede aktif olrak temsil edilmek çok önemli. Türkiye’de çok iyi eğitilmiş gençler var. Güncel tartışmalara baktığımızda Türkiye’ninm AB ile sürekli ilişkileri var. Bu ülkenin iyi bir geleceği var. 25 yıldır Türkiye ile farklı iş kolunda işbirliği yapıyoruz. 80’li yılların sonunda sistematik olarak Türk pazarına girmek istedik. Bu işleri yaparken iyi ilişkiler kurduk. Büyük firmalarla iyi bir iş ilişkisi devam ettireceğiz. Sadece satış değil, işbirliği yaparak üretim de yapmak istedik. 2011 yılı itibarıyla BPW’nin üretimi için ilk adımı attık” şeklinde konuştu. Kalite seviyesi Almanya’da kabul edilebilir olana kadar devam etti Kalite seviyesi konusunda çok önemli ve profesyonel çalışmalar gerçekleştirdiklerini ifade eden Pfeiffer, “Burada bir şeyler yapmaya başlayınca, kalite gereklerimiz çok yüksek oldu. Bunun için de pratiğe ihtiyaç vardı. Kalite seviyemiz Almanya’da kabul edilebilir seviye olana kadar, eğitim ve gözlemlerimiz devam etti. Aks montajında başarıları gördükten, doğruladıktan sonra ikinci adımı uygulamaya başladık. Aks montajında bunu doğruladıktan sonra ikinci adama geçtik. Montaja başladık. Müşterilerimize daha fazla sistem sunmaya başladık. Yerel üreticilerin ihtiyaçlarına cevap verebilmek için daha çabuk ve esnek Yatırımlarımızı ve kalitemizi daha ileriye götüreceğiz Geleceği planlayarak çalışmalarına odaklandıklarını ifade eden Pfeiffer, “Gelecekte yatırımlarımızı ve kalitemizi daha ileriye götüreceğiz. Bina dışında insanlara da yatırım yapmaya devam edeceğiz. Üreticilere ve son kullanıcıya da hizmet olarak yardımcı olacağız. Bu son değil başlangıç ve gelecekte sadece üretimde değil telematik gibi nihai kullanıcılara yönelik yatırım yapacağız” dedi. Aks üretiminin yüzde 90’ını burada verebilecek durumda olduklarını ifade eden Pfeiffer, çok üretim yapılması halinde fiyatın ucuzlayacağını da söyledi. “Ana işimiz aks oludğu için çok daha fazla gelşitirmelere kaynak ayırabiliriz. Biz daha uzun solukluyuz” diyen Pfeiffer, treyler üreticilerinin aks üretiminde çeşitliliği sağlamayacaklarını, zorlanacaklarını da söyledi. “Ne kadar çok üretiyorsanız o kadar çok avantaj sağlıyorsunuz. Ürün geliştirme de önemli olacak. Bu anlamda, BPW daha uzun soluklu olacak. Geçmişte bunun birçok örneği var: Kassbohrer üretiyordu bıraktı, Fruehauf üretiyordu oda bıraktı” dedi. Komşu ülkeler (İran, Irak) dingil tedarik edebilmeyi hedeflediklerini ifade eden Pfeiffer, yatırıma neden olan fikirlerden birinin de bu olduğunu söyledi. Fiyatta çok değişiklik olamayacağını ifade eden Pfeiffer,”Çünkü yatırım maliyetlerimiz var. Uzun dönemde fiyat avantajı da olacak. Esnek olmak bazen fiyatın önüne geçiyor. Bir işi bir haftada verebilirseniz o işi bağlarsınız” dedi. Türkiye’de genç ve eğitimli nüfusun ve iyi bir potansiyelin olduğunu ifade eden Pfeiffer, yatırım yaparken aile şirketi oldukları için müşterilere yakın olmayı tercih ettiklerini de sözlerine ekledi. Yıldırım: BPW’nin buraya gelmesi bizler için bir hayaldi Gebze Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Vahit Yıldırım, “Bölgemizde faaliyet vermesi bizim için onur vericidir. BPW gibi bir firmanın GOSB’a gelmesi bizleri çok mutlu etti. BPW’nin buraya gelmesi bizler için bir hayaldi. Türkiye ekonomisine katkı sunacak olan bu yatırımın hayırlı olmasını diliyorum” dedi. Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ümit Özdağ da şunları söyledi:“Bu yatırımlara çok ihtiyacımız var. Kocaeli sahip olduğu özelliklerden dolayı birçok yatırımı çekiyor. Ancak bu özelliklerin dışında gayret ve çaba da sarf etmeliyiz. Yetişmiş ara ve kalifiye eleman var mı? İlk konuşulan insan kaynaklarıdır. BPW firmasına teşekkür ediyorum. Bu tür firmaların her zaman yanlarında olduklarımızı belirtmek istiyorum.” Çiler: Gebze’de 54 farklı ülkeden 300 yabancı firma var Gebze Ticaret Odası Başkanı Nail Çiler, “Hem sanayinin başkenti ve ticaretin merkezi olan bu yerde böyle bir yatırım yapıldığı için teşekkür ediyorum. 14 bin üyeye hizmet vermenin yanında BPW firması gibi firmaların da yanındayız. Gebze’de 54 farklı ülkeden 300 yabancı firma var. Gebze’de tarihi dokusu ve bilim merkezleri de var. Siyasi bir belirsizlik yaşansa da bu durum kalıcı değil. GTO olarak 2015 yılında açılan kapanan şirketlere bakınca geçen yıllara göre bizleri sevindirmiştir” dedi. Gebze Kaymakamı Mehmet Arslan, “Bu yatırımı burada görmek beni de mutlu ediyor. Dünya gittikçe küçülüyor. Ülke olarak güvenli bir limanız. Yabancı sermayenin burada yatırım yapmasını istiyoruz” dedi. Eylül 2015 28 UND’den UND ve EKOL, Hollanda Denizcilik Heyetine ‘Yeşil Lojistik’i anlattı UND ve Ekol Lojistik, Hollanda Denizcilik Heyeti’ne Türkiye’de intermodal taşımacılığı ve ‘Yeşil Lojistik’ potansiyelini anlattı. Bilinenin ötesinde, sadece çevre dostu ( zehirli gaz salınımlarını azaltıcı) liman operasyonlarını değil, aynı zamanda terminallerdeki enerji verimliliği ve liman sahalarındaki altyapı ve ekipman kalitesini, bunların etkin kullanımını, limandaki işgücünün mesleki nitelikleri ve liman işlemlerinin verimliği gibi farklı boyutları kapayan “Yeşil (çevreci) liman” kavramı ülkemizde yeni yeni gelişiyor. Kuzeybatı Avrupa’daki yük akışları son yıllarda hızla artarken, büyümeyle beraber gelen taşıma talebinin karşılanabilmesi için alternatif güzergahlar ve intermodal ulaşım sistemlerine başvuruluyor. Bu amaçla, lojistik alanındaki başarısını dünya çapında kanıtlamış bir ülke olan Hollanda Ulaştırma Bakanlığı, pek çok alanda olduğu gibi Hollanda’ya lojistik değer katacak yenilikler arayışında dünyanın çeşitli ülkeleri ile işbirliği projeleri geliştiriyor. Ankara, İzmir ve İstanbul’da görüşmeler gerçekleştirildi Benzer bir proje kapsamında, İstanbul ve civarında varsayılan “Yeşil Eylül 2015 lojistik” alanındaki potansiyeli projeleri tespit amacıyla Hollanda’nın tanınan lojistik araştırma kuruluşu Panteia ve STC-Nestra işbirliğinde oluşturulan “deniz ticareti konusunda uzmanlardan oluşan” heyet, Ankara, İzmir ve İstanbul’da lojistik sektörüyle ilgili firma ve kuruluşlarla görüşmeler gerçekleştirdi. İzmir Limanı ziyareti ve Ankara’da deniz lojistiğinde LNG kulanımı ve platformları konulu bir semineri de içeren program kapsamında, 26 Ağustos’ta İstanbul’a gelen Hollanda heyeti, Koç Üniversitesi Koç-IBM Tedarik Zinciri Merkezi – UND işbirliğinde organize edilen bir seminer ile, Marmara bölgesindeki gelişmeler konusunda Türkiye’den sektör paydaşlarıyla görüşmeler gerçekleştirdi ve denizcilik alanında sürdürülebilir kalkınma, liman ve art bölgelerindeki bağlantılar konularında katılımcılara önemli bilgiler verdi. Hollanda Büyükelçisi Erik van Oudheusten’in ardından Koç Üniversitesi adına Koç-IBM Tedarik Zinciri Araştırma Merkezi Direktörü Prof. Dr. Metin Türkay’ın ve UND adına İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Evren Bingöl’ün açılış sunum ve konuşmalarını gerçekleştirdiği “Yeşil Liman” seminerinde, Ekol Lojistik adına bir sunum gerçekleştiren Forwarding Genel Müdürü Mehmet Özal da firmanın öncü intermodal ulaşım ve yeşil lojistik projeleri hakkında önemli bilgiler verdi. Türkiye’den TÜRKLİM, Marport, Kumport temsilcileri, Ambarlı Liman Baskani Mubin Salter Salt; Hollanda heyetinden STC-Nestra adına René Meeuws, Panteia adına Arnaud Burgess ve Sandra van Putten, Amsterdam Limanı’ndan Jan Egbertsen, Hollanda Büyükelçiliği Ekonomi ve Ticaret Ataşeliğinden Müge Yazgan van Herk ile Hollandalı şirketler Arcadis, Ecorys, Material Handling Consultants temsilcilerinin katıldığı seminerin ardından, Türkiye’nin ilk “yeşil liman sertifikası” alan Marport Liman İşletmelerine bir saha ziyareti gerçekleştirildi. 29 Eylül 2015 30 DOSYA Otomotiv üreticileri yeşil lojistik istiyor Bir kızılderili atasözü, “Biz bu dünyayı atalarımızdan miras değil, torunlarımızdan ödünç aldık”der. Dünya kaynaklarının sonsuz olmadığı ve hayatımızın her alanında “YEŞİL”i uygulamamız gerektiğini artık herkes biliyor. Yeşil uygulamaya ilk refleks veren sektörlerin başında lojistik geliyor. ‘Yeşil Lojistik’ beklentilerini hızlıca karşılayan lojistik sektörü, çevreci uygulama beklentisi olan otomotiv üreticilerinden de tam not alıyor. Türk otomotiv sanayi geçtiğimiz yıl bir milyon 170 bin adet üretim yaparak tarihi bir yılı geride bıraktı. 2015’e de çok hızlı başlayan ve ilk 5 ayda 543 bin adet üretim yapan sektör yeni bir rekora imza attı. Ancak sektörün, sürdürülebilir büyümenin gerçekleşmesi için beklentileri var. Bunlardan ilki araç üzerindeki Eylül 2015 vergi yüklerinin (ÖTV, KDV) azaltılması. Üreticiler çevreci ürünlerin de gelecekte önemli olacağını ve pazarın büyümesinde bu ürünlerin önemli bir etkisinin olacağını düşünüyorlar. Lojistik uygulamalar konusunda da yüksek beklentileri olan firmalar, çevreci üretim ve ürünlerle ilgili yaptıkları gelişmelere tedarik- çilerinin de uymasını ve bu konuda yatırım yapmalarını bekliyorlar. Lojistikçiler şimdiden kolları sıvamış durumda Otomotiv sektörüne hizmet sunan lojistik firmaları şimdiden kolları sıvamış görünüyor. Türkiye’nin önde gelen tüm lojistik firmalarının 31 otomotiv sektörüne hizmet verdiğini ve bunu çevreci bilinçle yaptıklarını görüyoruz. Karbondioksit salımını düşürmek için yeni araç teknolojilerini yatırım yapan, sürücülerini eğiten, kurum içi eğitimlerle çevreci bilinci geliştiren, özel taşıma yöntemleri uygulayan firmalarımız otomotiv sektörünün taleplerine cevap verecek bir organizasyon oluşturuyorlar. Tabi onlar da akaryakıt, lastik ve araç tedarikinde çevrece taleplerini üreticilere iletiyorlar. Sürdürülebilirlik için otomotivtedarikçi ilişkisi gerekiyor 10 otomotiv üreticisi tedarik zincirinde sürdürülebilirliği geliştirmek için bir araya gelerek gelecek için önemli konuları ele aldılar. Bürüksel’de gerçekleşen Otomotiv Tedarik Zincirinde Sürdürülebilirlik Forumu’nda Otomotiv Çalışma Grubu’ndan bazı şirketler, tedarik zinciri aracılığıyla sürdürülebilirlik performansının geliştirilmesine yönelik karşılık anlayış ve ortak çözüme yönelik ortak bakış açısı kazanmak için tedarikçileri ile derin diyaloga girdiler. Otomobil üreticilerinin temsilcileri, tedarikçiler, yerel kurumlar dahil 120’ye yakın katılımcı forumda yer aldı. Katılımcıların iş etiği, çevresel sürdürülebilirlik, insan hakları ve çalışma şartları gibi konuları görüştüğü gün içerisinde aynı zamanda yerel içerikler de dikkate alındı. Münazaralarda Tedarik Zincirinde Sürdürülebilirlik Performansının Artırılmasına Yönelik Otomotiv Endüstrisinin Rehber İlkeleri temel alındı. Konuşmacılar ve katılımcılar karşılaştıkları zorluklar ve olası çözümleri üzerine yorum yaptılar. BMW Grup, Daimler, Toyota Motor Avrupa, Volkswagen, Volvo Cars ve diğer otomotiv sektörünün temsilcileri görüşlerini anlattılar. CRS Europe Genel Direktörü Stefan Crets “Sürdürülebilir otomotiv değer zinciri ortak hedefine ulaşmak için ileriye doğru atılan adımda, Otomotiv Tedarik Zincirinde Sürdürülebilirlik Zinciri Forumu araç üreticileri ile tedarikçileri bir araya getiren eşsiz bir fırsat. Tedarik Zinciri Sürdürülebilirliği Avrupa Çalışma Grubu bu günden elde edilen sonuçları ve bu ivmeyi tedarikçilerle olan diyaloğun güçlendirilmesi için kullanacaktır” dedi. Türkiye’den ise TAYSAD Genel Koordinatörü Süheyl Baybalı bir konuşma gerçekleştirdi. Baybaylı, “Derin ve kompleks yapıdaki zincirde sürdürülebilirliğin artırılması otomotiv sektörünün oyuncuları için asıl iştigal alanıdır. Sürdürülebilirlik ve düzenleyicisi trendler otomotiv sanayiinde belli başlı zorlukları ortaya çıkarmaktadır ama sektör rolünün farkındadır. Sektörümüz, bir tarafta sağlamakta olduğu toplumsal faydayı sürdürülebilir kılmaktan, diğer tarafta ise ürünlerinin, hizmetlerinin ve üretim tesislerinin çevresel ve toplumsal ayak izlerine de dikkat ederek etkilerini azaltmaktan sorumludur. Önümüzde, bir tarafta tırmanmamız gereken zorlu bir yokuş varken, diğer tarafta Türk Tedarik Sanayinin markalaşma ve rekabetçilikte küresel olarak kendilerini iyi pozisyonlamaları gereği bulunmaktadır. Bu nedenle Otomotiv Tedarik sanayimizin inovasyonu ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk konularını iyi çalışmaları ve bu konuları stratejilerinin merkezine almaları gerekmektedir. Geliştirilmiş sosyal sorumluluk sadece ortak çalışma yaklaşımı ile tam olarak gerçekleştirilebilir. Sistemdeki her bir zincir kendi üzerine düşeni yerine getirmeli, adil olmalı ve iş etiğini, şeffaflığı, çalışma şartlarını ve de otomotiv tedarik zincirinin çevresel etkisini geliştirecek taahhütlerini belirtmeli, altını çizmelidir. Ortak çaba ve karşılıklı işbirliği Ana Sanayi ve Tedarikçiler arasında arzu edilen sürdürülebilir ilişkiyi tesis edecektir” diye konuştu. Eylül 2015 32 DOSYA KPMG tarafından hazırlanan ‘Türkiye Otomotiv Sektöründe Sürdürülebilir Büyüme’ adlı raporda sektörün 2018 yılı beklentileri ortaya kondu. Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) ve Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD), Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) üyeleriyle görüşülerek hazırlanan rapor, sektörün geleceği için önemli ipuçları veriyor. Farklı konularda firma yöneticilerinin görüşleri alınarak hazırlanan raporda, üretimden, tedarike, vergilendirmeden lojistik hizmetlere kadar birçok konuda bilgilere yer veriliyor. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde pazarın büyümesine etki edecek en önemli faktör olarak yüzde 36 ile sektör üzerindeki vergi yüklerinin azaltılması olarak değerlendiriliyor. Sektörün büyümesine etki edecek faktörler sıralamasında çevreci araçlar yüzde 2 olarak gösterilirken, pazarın büyümesinde çevreci araçların yüzde 9 etkili olacağı kanaati paylaşılıyor. Otomotiv alım kararlarında tüketicilerin ürünün hangi özelliklerine dikket edecekleri sorulduğunda ilk sırayı yüzde 30 ile yakıt verimliliği alıyor. Çevre dostu olma ise yüzde 8 ile son sırada yer alıyor. 5 yıllık dönemde sektörün büyümesine etki edecek en önemli gelişmenin yüzde 23 oranla kişi başına düşen milli gelirin artması olarak görülüyor. Bunu yüzde 21 oranla sektörün üzerindeki vergi yüklerinin azaltılması takip ediyor. Çevreci otomobil üretimi ve pazara sunulması ize yüzde 2’lik oranla sekizinci sırada yer alıyor. Tedarik sanayisinin odaklanması gereken alanlar sorulduğunda ise firma yöneticileri ilk sıraya yüzde 30 ile Ar-Ge’yi koyuyor. Bunu kurumsal yönetim, stratejik planlama ve İnsan kaynağı tap ediyor. Lojistik ise kalite, üretim ve pazarlamadan sonra geliyor. Eylül 2015 33 Peki sanayi-tedarikçi ilişkisini orta vadede en çok etkileyecek konular nedir? İlk sırayı yüzde 33 ile küresel projelerde işbirliğinin artması yer alıyor. Ar-Ge alanında işbirliğinin artması, verimlilik indirim talepleri, tedarik zinciri yönetimi ve lojistik hizmetler arka arkaya sıralanıyor. Tedarik sanayisinin orta vadede işbirliğini en çok artıracağı bölgeler ise; yüzde 30 ile Rusya, yüzde 18 ile Kuzey Amerika, yüzde 13 ile Çin ve yüzde 8 ile Kuzey Afrika gösteriliyor. Otomotivde ibre ne gösteriyor? Otomotiv sektörü için en olumlu görülen stratejik yatırım motor-şanzıman yatırımları. Diğer önemli yatırım ise hibrit/elektrikli araç teknolojileri. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde vergilerinin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Türkiye otomotiv sektörü yöneticilerinin yüzde 92’lik kısmı pazarın büyümesini bekliyor. Ancak beklenti büyümenin yavaşlayacağını yönünde. Katılımcıların yüzde 67’si BRIC otomotiv üreticilerinin Avrupa pazarına girmesini, bunların yüzde 50’den fazlası ise bu yatırımların 4 yıl içinde yapılmasını bekliyor. Doğu Avrupa ülkeleri geçen yıl içinde rekabet gücünü artırdı. Buna karşın Türkiye ve Kuzey Afrika’nın da yatırım çekeceği beklentisi sürüyor. Türkiye otomotiv sektörü önümüzdeki 5 yıllık süre içinde yeni bir üreticinin yatırım yapmasını bekliyor. Otomotiv pazarı tarafında önümüzdeki beş yıllık dönemin öncelikli konuları arasında, otomotiv satış vergilerinin yeniden düzenlenmesi en önemli konu olarak öne çıkıyor. Hurda araç programı ve benzer satış desteklerinin devam etmesi ise ikinci sırada yer alıyor. Bunu yabancı yatırım politikaları takip ediyor. Çevre dostu (hibrit/elekrikli) araçların sektör payının artması, karbondioksit emisyon uygulamaları ise bunları dördüncü sırada bulunuyor. Eylül 2015 34 DOSYA Ekol, bu yıl 3 bin 700 ton CO2 azaltacak Ekol Lojistik, otomotiv sektörüne sunduğu hizmetleri yeşil lojistik perspektifi ve sürdürülebilirlik ışığında gerçekleştiriyor. Ekol Genel Endüstriler Sektör Yöneticisi Mehmet Şahintürk, “Bu bağlamda otomobil sektörünün ve tedarik sektörü üreticilerinin lojistik ihtiyaçları için sektör özelinde çözümler üretiyor, süreçlerin etkin yönetimini sağlıyoruz” diyor. Satış sonrası destek ve yedek parça satışı için kurulan yedek parça dağıtım ağını verimli kılmak adına gereken; depolama ve dağıtım sistemlerini, müşterilerine özel çözümler üreterek ve değişen ihtiyaçları göz önünde bulundurarak modelleyen Ekol Lojistik, bütün alt yapısını sürdürülebilirlik üzerine kuruyor. Ekol Genel Endüstriler Sektör Yöneticisi Mehmet Şahintürk, otomotiv firmalarının, birçok farklı tedarikçiden çok farklı sayıda ve çeşitte ürünü temin ederek, üretim hatlarını zamanında beslemek zorunda olduğunu belirterek, “Bu ihtiyaç ve lojistik süreçlerinde yaşanan yoğun hareketlilik, bu sektördeki lojistik süreçlerin yönetimini önemli kılmaktadır. Bu doğrultuda Ekol, otomotiv ve yan sanayi imalatçılarının lojistik ihtiyaçlarına yönelik sektör odaklı çözümler üretmekte ve süreçlerin etkin yönetimini sağlamaktadır” diyor. Dağıtım çözümleri dahilinde, satış sonrası hizmetler kapsamında firmaların bayilerine veya perakende satış noktalarına ilettikleri yedek parçaların dağıtımlarının modellenmesi adına network yönetimi, paylaşımlı ağlara dağıtım, özel araçlarla dağıtım, kesintisiz müşteri hizmetleri desteği, Milk-run, esnek milk-run, xdoc, ön montaj yapılarak işletmeye getirilme modelleri, tersine lojistik (iade Lojistiği) çözümleri sunulduğunu ifade eden Şahintürk, “Ekol’ün depolama çözümleri içerisinde; tedarikçilerden otomotiv firmalarının üretim hatlarına kadar olan tüm malzeme hareketlerinin, maliyetlerinin düşürülmesi hedefiyle konsolide etme, hafif montaj işlemleri, sipariş ve stok yönetimi, yedek parça servis yönetimi, malzeme toplama ve paketleme, envanter planlama ve envanter yönetimi, tedarikçi yönetimi, malzeme incelemesi ve kalite kontrolü, katma değerli hizmetler, fire ve atık yönetimi, garanti Eylül 2015 talepleri çözümleri sunulmaktadır” diye konuşuyor. Dünyayı 170 kez dolaşacak yakıtın tasarrufunu sağlıyoruz Otomotiv sektörüne özel çevreci lojistik uygulamaları hakkında bilgi veren Mehmet Şahintürk şu bilgileri aktarıyor: “Otomotiv sektörüne yeşil lojistik perspektifimizle sürdürülebilirlik ışığında planladığımız servislerimizi sunuyoruz. Bu bağlamda otomobil sektörünün ve tedarik sektörü üreticilerinin lojistik ihtiyaçları için sektör özelinde çözümler üretiyor, süreçlerin etkin yönetimini sağlıyoruz. Geliştirdiğimiz intermodal taşımacılık konsepti ile taşıma modlarını en etkili ve verimli şekilde bir araya getirerek; karbon ayak izimizi azaltıyor, daha az fosil yakıt tüketiyoruz. Bu şekilde her ay 850 futbol sahası büyüklüğünde orman alanının varlığının korunmasını sağlıyor, dünyayı 170 kez dolaşacak yakıtın tasarrufunu sağlıyoruz. 2015 yılında da Ro-Ro yatırımlarımız devam ediyor. Mercedes Benz-Türk ile sürdürülebilirlik işbirliği Sürdürülebilirlik ekseninde Ekol; Mercedes Benz Türk A.Ş.’ye sunduğu intermodal taşıma çözümü ile çevresel etkilerde 40 bin ton emisyonazaltımı sağladı. MBT- Ekol proje ekibinde; Aksaray operasyonları da dahil 40 kişi görev alıyor ve bu işbirliğinde 17 tedarikçi firma ile çalışılarak istihdam yaratılıyor. Ekol ve MBT tüm tedarikçilerine düzenli olarak sürdürebilirlik eğitimleri veriyor. Seyahat Risk Analizleri tüm rotalarda yapılarak, mevcut gerekli denetimler tüm çalışan ve tedarikçilere uygulanıyor. Ekonomik sürdürülebilirlik açısından ise Mercedes-Benz Türk A.Ş. ile Ekol arasında sürdürülen işbirliğinin hacmi ciro olarak 20122015 yılları arasında yüzde 23 artış gösterdi. Ekol Lojistik, 2015 yılı içerisinde; 3 milyon 700 bin kilogram CO2, 4 milyon kilometre yol, bir milyon 500 bin litre dizel, 12 bin kilogram tehlikeli atık azaltımı sağlayacak. 5. Ro-Ro’muz FADIQ faaliyete başladı. Haydarpaşa – Trieste hattında çalışan bu gemimiz ile birlikte İtalya hattımız haftada 4 sefere çıktı. İstanbul’da Ro-Ro’larımız için Haydarpaşa Terminali’ni kullanıyoruz ancak trafik problemi sebebiyle yeni bir Ro-Ro Terminali kurmaya karar verdik. Bu terminal için de Yalova’yı lokasyon olarak belirledik. Hedefimiz, limanı 2015 yılı içerisinde hayata geçirebilmek. Bu proje sayesinde; 2015 yılı içerisinde 3 milyon 700 bin kilgram CO2, 4 milyon kilometre yol, bir milyon 500 bin litre dizel, 12 bin kilogram tehlikeli atık azaltımı sağlayacağız. Yalova’dan da İstanbul’un Avrupa yakasını geçişlerini de feribotlarla yapmayı planlıyoruz. Bu sayede 100 bin aracın bölge ana arter ve köprüleri kullanmayacağı için trafik yoğunluğuna ciddi azaltıcı etkisi olacak.” 35 Türkiye’de satılan her 3 araçtan birini Omsan taşıyor Türkiye’de satılan her üç otomobilden birini taşıyan Omsan, yılda yaklaşık 700 bin araca bitmiş araç lojistiği hizmeti veriyor. Otomotiv ana ve yan sanayisinde faaliyet gösteren birçok firmaya uluslararası karayolu, denizyolu, demiryolu ve havayolu taşımacılığı, yurtiçi yetkili satıcılara dağıtım, araç stoklama, PDI ve yedek parça depolamadan oluşan entegre lojistik hizmetler sunan Omsan, taşıma modları arasındaki denge, çevreci araç yatırımları, sevkiyat planlaması gibi birçok uygulama ile çevreci hizmet üretiyor. 37 yıllık otomotiv endüstrisi deneyimi ile Omsan Lojistik, sektörün ihtiyaçlarını yüzde 100 karşılayan ileri teknoloji ve operasyon alt yapısı, geniş karayolu araç filosu, Bursa, İstanbul, İzmit ve yurtdışında bulunan yaklaşık 700 bin metrekarelik araç park sahaları ve nitelikli insan kaynağı ile hizmetlerini sürdürüyor. Çevre bilincinin oluşturulmasında öncü olmak ve gelecek nesillere mümkün olduğunca temiz bir dünya bırakmayı hedefleyen Omsan, karbon salımını azaltmak için; taşıma modları arasında değişim yapılması ve çevreye daha az zarar veren modların tercih edilmesi, çevre dostu motor/araç teknolojilerinin tercih edilmesi, sevkiyat planlarının yeniden düzenlenmesi, sürücülere sürüş eğitimleri verilmesi, beyaz ve mavi yaka çalışanları bilinçlendirmeye yönelik eğitimler düzenlenmesi, yeşil bina uygulamaları gibi çevre dostu çözümler üretiyor. Omsan, bitmiş araç lojistiği başta olmak üzere, uluslararası taşımacılık hizmetlerinde intermodal taşımacılıktan yararlanıyor, operasyonun niteliğine göre değişen yükleri aynı taşıma kabı ve birden fazla taşıma moduyla taşıyarak çevresel ve ekonomik riskleri azaltıyor. Emniyetli ve Ekonomi Sürüş Simülatörü geliştirdi T.C. Kalkınma Bakanlığı ve İstanbul Kalkınma Ajansı’nın (İSTKA) mali desteğiyle Omsan Lojistik mühendisleri tarafından Emniyetli ve Ekonomi Sürüş Simülatörü geliştirildi. Sahip olduğu özellikler nedeniyle Türkiye’de lojistik sektöründe bir ilk olan bu proje kapsamında oluşturulan simülatör ile sürücülerin yetkinliği artırılarak yakıt sarfiyatının azaltılması, kazaların / hasarların (özellikle akaryakıt ve tehlikeli madde taşımacılığında) en aza indirilmesi, karbon salımının azaltılması ve sürüş hatalarından kaynaklı araç ve ekipmanlarda (lastik, balata vb.) meydana gelen aşınma ve yıpranmaların minimal ölçeğe indirilmesi hedefleniyor. Omsan bu simülatör eğitimini tüm şoförlerine verdi. Bir sosyal sorumluluk projesi olarak sektör içinde çalışan diğer şoförlerin ve şoför adaylarının da hizmetine sunuluyor. Simülatörün devreye alındığı 2012 tarihinden bu yana, Omsan’ınözmal filosuna ait yakıt tüketim oranı ve karbon salımında yüzde 7,4 oranında düşüş sağlandı. Arabam tatilde ile çevre kazanıyor Omsan’ın otomotiv lojistiği kapsaEylül 2015 36 DOSYA mında 2010 yılında devreye aldığı diğer bir yenilikçi proje ise “Arabam Tatilde” hizmeti. Omsan, “Arabam Tatilde” hizmeti ile İstanbul ve Ankara’dan Bodrum, Dalaman, Antalya ve İzmir çevresine uçak ile tatil yapmaya giden müşterilerin araçlarının taşımasını gerçekleştiriyor. Arabam Tatilde hizmeti kapsamında yapılan taşımalarda her bir tırın 8 araç taşıma kapasitesi sayesinde toplam yakıt tüketimi ve havaya salınan egzoz dumanı azaltılarak çevrenin daha az kirlenmesi sağlanıyor. 30 bin aracı demiryoluyla Romanya-Türkiye arasında taşıyacak Ek olarak çevreci ve rekabetçi uygulamalarına bir yenisini daha ekleyen Omsan, Romanya’da Piteşti ile Köstence limanları arasında gerçekleştirdiği otomobil taşımalarında kullanılmak üzere oto taşıma vagonlarını devreye aldı. Devreye alınan vagonlar ile yıllık 30 bin adet aracın demiryoluyla taşınması hedefleniyor. Söz konusu vagonlar aynı zamanda Piteşti/Romanya – Orhanlı/İstanbul arasında gerçekleştirilen oto taşıma multimodal trafiğinin demiryolu ayağını oluşturuyor. Çevreci planlamalar ile fark yaratıyor Omsan, müşterilerinin ihtiyaçlarına özel olarak uyarlanabilen ve kendi mühendislerinin geliştirdiği ileri teknoloji altyapısı ile araçların park alanı ve sevkiyat ortamında şasi numarası bazında takibini, envanter yönetimini, bayi siparişleri doğrultusunda yükleme ve dağıtım planlamasını, satış ve dağıtım raporlamasını gerçekleştiriyor. PDI kapsamında Omsan, bayii sevkiyatından önce ithal edilen araçların, araç stok sahasında özel tasarlanmış bölgelerde son kontrollerinin yapılması ve gerekli ise basit onarımların yapılmasını sağlıyor. Omsan’ın yurtiçi karayolu yedek parça taşımacılığı kapsamında sunduğu önemli hizmetlerden birisi acil ve stok yedek parça taşımacılığıdır. Bu hizmet kapsamında müşteri depolarından yetkili servislere planlanmış ve acil yedek parça dağıtımları gerçekleştiriliyor. Milkrun uygulaması Omsan’ın yurtiçi karayolu yedek parça taşımacılığı kapsamında sunduğu bir diğer hizmeti ise milkruntaşımalarıdır. Bu proje çerçevesinde; müşterilerin tedarikçilerinden malzemeler toplanmakta, bu malzemeler Omsan depolarında konsolide edildikten sonra doğrudan üretim hattına sevk ediliyor. Ana sanayiye yapılan sevkiyatlardan sonra boş ambalajlar tekrar kullanılmak üzere tedarikçi firmalara teslim ediliyor. 2013 yılında Fas’ta yeni bir şirket kuran Omsan, 2014 yılında oto taşıyıcı yatırımı yaptı ve Fas/ Casablanca’da 45 dönümlük bir arazide 2 bin 300 araç kapasiteli bir araç parkı kurdu. Omsan, bu araç parkında PDI hizmeti sunuyor ve Türkiye’deki sektörel bilgi birikimini Fas otomotiv sektörünün hizmetine de ulaştırıyor. Eylül 2015 37 MARS, Çevreci modeli ile otomotiv sektörüne hizmet sunuyor Mars Logistics, otomotiv sektörünün beklediği çevreye dost uygulamalar için yatırımlar yapıyor. Mars Logistics Genel Müdür Yardımcısı Ali Tulgar, “Bu sebeple Mars Logistics olarak Eylül 2012 tarihinde Lükmseburg Devlet Demiryolları ile birlikte başlattığımız çevreci taşımacılık modeli olan Intermodal Taşımacılık hizmetimiz, çevreci bir taşıma modu olması sebebiyle özellikle otomotiv sektörüne yoğun olarak hizmet veriyor” diyor. Türkiye’nin en genç ve büyük filolarından birine sahip olan Mars Logistics son yaptığı araç yatırımı ile bin 920 ünitelik araç filosuna ulaştı. Komple veya parsiyel olmak üzere otomotiv sektörüne ithalat ve ihracat taşımacılığıhizmeti sunan Mars Logistics, en güçlü acenteler ile oluşturduğu acente ağı sayesinde, hız ve servis kalitesi bakımından en iyi servis hizmetini sunuyor. Mars Logistics Genel Müdür Yardımcısı Ali Tulgar, otomotiv sektörünün üretim yapılanması sebebiyle karayoluyla direk olarak sefer yaptıkları Avrupa ülkeleri iş hacimlerinin büyük bir kısmını oluşturduğunu söylüyor. Tulgar, “Ayrıca denizyolu ve demiryolunun kullanılması sebebiyle tam zamanında olumsuz hava koşullarından ve geçiş aksaklıklarından etkilenmeden çevreci bir hizmet veren intermodal hattımız otomotiv sektörü tarafından sıklıkla tercih ediliyor” diyor. Çevreye dost uygulamalar her sektörde büyük önem arz ediyor Otomotiv sektörüne özel çevreci lojistik hizmetlerini anlatan Tulgar, “Çevreye dost uygulamalar artık her sektörde büyük önem arz ediyor, Otomotiv şirketleri de üretimden teslimat sürecine kadar olan her aşamada çevreye dost uygulamaları tercih ediyor. Bu sebeple Mars Logistics olarak Eylül 2012 tarihinde Lükmseburg Devlet Demiryolları ile birlikte başlattığımız çevreci taşımacılık modeli olan Intermodal Taşımacılık hizmetimiz, çevreci bir taşıma modu olması sebebiyle özellikle otomotiv sektörüne yoğun olarak hizmet veriyor. Avrupa ülkelerine servis veren bu hat ile Türkiye’den deniz yoluyla İtalya Trieste’ye gelen römorklar, demir yoluyla Lüksemburg’a ulaşıyor. Trieste ile Bettembourg arasındaki tren seferleri, Türkiye’deki çeşitli yerlerden alınan malların yüklendiği römorkları taşıyor. Römorklar, İstanbul, İzmir ve Mersin limanlarından gemi yoluyla Trieste’ye ulaştıktan sonra, trenle yola devam ediyor ve Bettembourg Multimodal terminalinden geçtikten sonra, Lüksemburg’a ulaşıyor. Lüksemburg’dan ise karayolu ile Belçika, Hollanda, İngiltere, Fransa ve Almanya’daki çeşitli varış yerlerine teslimat gerçekleştiriyor. Karbon emisyonlarında yüzde 75 azalma sağlayan Intermodal hizmetimiz, çevreci bir taşımacılık gerçekleştiriyor. Intermodal hat hizmetimizin yanında filo yatırımlarında da çevreye duyarlı tercihler yapıyoruz. Otomotiv sektöründe sıklıkla tercih edilen karayolunda hizmet verecek olan araçlarımızı çevreye dost teknoloji ile donatılmış olmasına önem veriyoruz” diye konuşuyor. Eylül 2015 38 DOSYA Mercedes-Benz Türk tedarikçisinin de çevreci olmasını istiyor Mercedes-Benz Türk’ün ana şirketi Daimler AG’nin 2014 sürdürülebilirlik raporunda belirtildiği gibi sürdürülebilirlik ancak gelişmiş bir sorumluluk duygusu ile sağlanabiliyor. Globalde binin üzerinde tedarikçi ile teması olan Mercedes-Benz Türk, bu süreçte en temel kriteri sürdürülebilirlik olarak esas alıyor. Tüm faaliyetlerini topluma ve ekolojiye duyduğu sorumlulukla yerine getiren marka,Tedarikçilerinden; bir vizyona, çevre bilincine, kalite sistemlerine sahip olmasını bekliyor. Sürdürülebilirliği sağlamak sorumluluk almaktan geçer Mercedes-Benz Türk’ün ana şirketi Daimler AG’nin 2014 sürdürülebilirlik raporunda belirtildiği gibi sürdürülebilirlik ancak gelişmiş bir sorumluluk duygusu ile sağlanabiliyor. Yılların tecrübesine sahip olan şirketin tüm faaliyetlerinin topluma, çalışanlarına, ekolojiye ve ekonomiye karşı sorumluluk duygusu ile gerçekleştirmesi Mercedes-Benz Türk için de en temel prensipler arasında yer alıyor. Mercedes-Benz Türk, sürdürülebilir çevre, sürdürülebilir üretim felsefesi sayesinde hem üretimin her adımında çevre korumaya, hem de ürünlerinin çevreci teknolojiyle donatılmış olmasını sağlıyor. Süreç adımlarını buna Eylül 2015 göre şekillendiren, kullanılacak teknolojiyi bu doğrultuda seçen, üretim tesislerinde, atık yönetimi ve enerji yönetiminden oluşan bir çevre yönetim sisteminde bütünleştiren şirket, çalışanlarının da bu doğrultuda bilinçlenmelerini sunduğu eğitim programları ile garanti altına alıyor. Mercedes-Benz Türk Ar-Ge’ye yatırım yapıyor ve yüksek teknolojiyi kullanarak çevreye duyarlı araçlarını müşterileriyle buluşturuyor. Şirket, Ar-Ge’den üretime, üretimden ürün kullanımına kadar ürünün yaşam eğrisindeki her aşamada hatta geri dönüşüm ve bertarafında dahi çevreye duyarlı ve minimum enerji kullanımı için oluşturduğu sistem içerisinde bir dizi standardı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de uyguluyor. Mercedes-Benz Türk tedarikçisi ile tek yürek Mercedes-Benz Türk otobüs ve kamyon üretimi için gerekli lokal ve ithal parçaların tedariği sürecini yıllardır optimize ederek sürdürüyor. Ağırlıklı olarak demir, çelik, metal ve plastik gibi ürünlerin tedariğini yapan şirket; lastik, kauçuk, elektrik/elektronik ürünlerin ve bir dizi diğer hammaddede malzemenin tedarikini yıllar içerisinde sürekli artırıyor. Ayrıca ithal olarak müşterisine sunduğu hafif ticari ve binek araçların yedek parçalarının yurtiçi ve yurtdışından tedarikini sağlıyor. Globalde 1000’in üzerinde tedarikçi ile teması olan Mercedes-Benz Türk, bu süreçte en temel kriteri sürdürülebilirlik olarak esas alıyor. Mercedes-Benz Türk’ün kendi bünyesinde benimsediği standartların birlikte çalıştığı tedarikçilerde de oluşmuş olması önemseniyor. Tedarikçilerin bir vizyona, çevre bilincine, kalite sistemlerine, kuvvetli finansal yapılara sahip olması, iş etiğine bağlı ve rekabetçi mali yaklaşımı özümsemiş uygulamalarda bulunmaları Mercedes-Benz Türk tarafından bekleniyor ve teşvik ediliyor. Sürdürülebilir bir süreç ancak sürece dahil olan tüm taraflarda kaliteyi garanti altına almaktan ve tek yürek olmaktan geçiyor. Mercedes-Benz Türk, bu bilinçle her yıl tedarik hacmini hem büyütüyor, hem de optimize ediyor. 39 Tırsan ağırlığını azaltıyor çevre kazanıyor Treylerlerin hafif olması yakıt tüketimini düşürmek için çok önemli. Türkiye’de hafif treyler üretiminin öncü markası Tırsan rakiplerine oranla 1,5 ton hafif ürünler üretmesi ile karbon salımınını da azaltıyor. Marka sadece üretiminde çevreyi korumakla kalmıyor, tedarikçilerini de bu bilinçle seçiyor. Tırsan, 1977 yılından günümüze tasarım, üretim, saha araştırmaları ve dağıtıma kadar yürüttüğü çalışmalarda çevresel etkiyi minimize etmeye odaklı politikasına uyumlu üretim ve geliştirme faaliyetleri yürütüyor. Tırsan Ar-Ge merkezi yeni ürün geliştirme projelerinde öncelikli konularından birinin yakıt tasarrufunun artırılması oluşu sayesinde, Tırsan araçlarının kullanımında karbondioksit salımı azalmakta, araçların güvenlik donanımlarının artırılmasıyla da araçtan ya da yükten kaynaklı çevreye verilebilecek zararların önüne geçmeyi kendine ilke edinmiştir. Avrupa’nın en geniş ürün gamına sahip olan Tırsan, intermodal taşımacılığın her aşamasında müşterilerinin ihtiyaçlarına uygun özelliklerdeki araçlar ile çözümler sunuyor. Perdeli/tenteli semi-treylerden konteyner taşıyıcı ve kutu tipi araçlara kadar geniş bir yelpazede sunulan araçlar Türkiye ve Avrupa’da yaygın olarak kullanılıyor. Tırsan Huckepack ile az yakıt az emisyon ‘Tren Yükleme Sistemi’ sayesinde uluslararası nakliyeciler yakıt tasarrufu, tamir bakım masrafı, lastik, şoför ve işletme maliyetlerinin azalması ile birçok avantaja sahip. Ayrıca intermodal taşımacılık yöntemi ile tam yüklü treylerlerde maliyet avantajı sağlanırken, herhangi bir yakıt sarfiyatı olmadığı için çevreye verilen zarar minimize ediliyor. Tırsan’ın Ar-Ge merkezinde geliştirdiği intermodal taşımacılığa uygun Tırsan Tenteli/Perdeli, Tank Konteyner Şasi, Konteyner Şasi ve Tırsan’ınTalson markası ile ürettiği Talson Kutu Tipi semi-treylerlerinin sağlamış oldukları yakıt tasarrufu sayesinde çevreye verilen zarar en az seviyeye indiriyor. Hafif treyler ile çevreye yükü de hafif Tırsan Hafif Treyler araçları, rakip- lerine kıyasla sahip olduğu 1,5 ton daha hafif olma özelliği ile araç boşken yüzde 2 seviyesinde yakıt tasarrufu sunuyor. Yüzde 2 yakıt tasarrufu ile, Avrupa’ya yapılan 5.000-6.000 kilometrelik taşımalarda yakıt sarfiyatının önemli ölçüde önüne geçiliyor. Bu sayede Tırsan Hafif Treylerin sağlamış olduğu yakıt tasarrufu ile karbon salımı azaltılıyor. Hafiflik ve çevreye salınan gazların aşağı çekilmesi düşünülerek, Hafif Treyler ve diğer ürünlerde bazı komponentler alüminyum olarak değiştirildi. Alüminyum komponentlerin kullanılması yol güvenliğini artırdığı için çevreyi de olumlu yönde etkiliyor. Alüminyum çok kolay ve ekonomik bir şekilde geri dönüştürüldüğü için, geri dönüşüm sayesinde ekonomiye sağlanan katkı da artıyor. Sakaryanın en çevreci atık sus tesisini kurdu Tırsan’ın 15 Nisan 2014 tarihinde 10 milyon Euro yatırım yaparak seri üretime geçirdiği kataforez tesisi ile birlikte devreye alınan atık su arıtma tesisi, Sakarya’nın en modern kimyasal ve biyolojik entegre su arıtma tesisi. Saatte 10 metreküp kimyasal atık su arıtan tesis, günde 200 metreküp evsel atık su ve 440 metreküp de toplam atık su arıtma kapasitesine sahip. Bu da, arıtma tesisi sayesinde her ay iki olimpik yüzme havuzunu dolduracak kadar suyun yeniden kullanıma kazandırılması anlamına geliyor. Eylül 2015 40 DOSYA Sertrans çevreci modellere yöneliyor Kurulduğu ilk günden itibaren otomotiv sektörüne hizmet sunan Sertrans, lojistik hizmetlerinde çevreyle dost teknolojiler ve malzemeler kullanıyor. Sertrans Logistics CEO’su Nilgün Keleş, “Taşımacılıkta karayolu kullanımını yüzde 38 azaltarak Ro-Ro kullanımına ağırlık veriyoruz. Araç filomuzun tamamı AB’nin CO2 emisyon standartlarına uygun olarak Euro 5 ve Euro 6 normlarındaki araçlardan oluşuyor” diyor. Otomotiv ve yan sanayinin uluslararası pazarda rekabet gücünü arttırmasında lojistik firmalarına çok iş düştüğünü söyleyen Sertrans Logistics CEO’su Nilgün Keleş, kuruldukları ilk günden itibaren otomotiv sektörüne hizmet verdiklerini belirtiyor. Hem sektörü, hem sektörün iç ve dış dinamiklerini, hem de sektörün günden güne gelişen ve değişen ihtiyaçlarını yakından takip ettiklerinin altını çizen Keleş, “Bu ihtiyaçlar doğrultusunda biz de hizmet modellemelerimizi güncelleyerek, sektör ihtiyaçlarına uygun hızlı, esnek ve alternatifli çözümler sunuyoruz. Otomotiv sektörüne yönelik çalışmalarımıza kısaca değinmek gerekirse; uluslararası nakliye, yurt dışı depolama ve dağıtım, toplama ve geri dönüşüm, yurt dışı depolardaki malların stok takiplerinin yapılması, just in time gibi detaylar öne çıkmaktadır” diyor. Otomotiv sektörüne özel çevreci lojistik hizmetleri Otomotiv sektörüne özel çevreci lojistik hizmetlerini anlatan Nilgün Keleş şu bilgileri veriyor: “Sertrans Logistics, ‘sürdürülebilirlik’ için kay- Eylül 2015 nakların önemli olduğunun bilinciyle, faaliyetlerinde ve verdiği hizmetlerde her zaman çevreye saygılıdır. Lojistik hizmetlerimiz sırasında da çevreyle dost teknolojiler ve malzemeler kullanıyoruz, doğal kaynakları en verimli şekilde kullanmak amacıyla her türlü gelişmeyi takip ediyoruz. Atıklarımızı minimum seviyede tutarak, mümkünse geri dönüşümünü sağlayarak çevre kirliliğini önlemek için tedbirler alıyoruz. Sertrans Logistics karbon ayak izini ölçmekte, küresel ısınmaya sebep olan en temel sera gazı olan karbon dioksitin çevreye salınımının azaltması için projeler üretmektedir. Her geçen yıl taşımacılıkta karayolu kullanımını yüzde 38 azaltarak Ro-Ro kullanımına ağırlık vermekte ve bu sayede hem yakıt tasarrufu sağlamakta, hem de her yıl 10 bin ağaçlık bir ormanın yok olmasını önlemektedir. Araç filomuzun tamamı AB’nin CO2 emisyon standartlarına uygun olarak Euro 5 ve Euro 6 normlarındaki araçlardan oluşmaktadır. Araçlar düzenli olarak ses ve egzoz emisyon testlerine tabi tutulmakta, tüm araçlarda, nitrojen oksit gibi zararlı egzoz gazlarını su buharı ve zararsız nitrojene dönüştüren sentetik üre solüsyon kullanılmaktadır. Araçların iç ve dış temizliğinde kullanılan malzemeler çevre dostu olup, kirli sular toprağa karıştırılmadan atık su tanklarına boşaltılmaktadır. Ömrünü tamamlamış tır lastiklerinin ise doğaya karışmadan yeniden geri kazanılması sağlanmaktadır. Sertrans Logistics olarak 2014 yılında geri kazanıma gönderdiğimiz lastik miktarı yıllık ortalama 12 bin 480 kilogram civarındadır.” 41 Iveco sürdürülebilirlik için 2014’te 14 milyon euro yatırım yaptı Iveco geçtiğimiz yıl sürüdürülebilirlik için 14 milyon Euro kaynak ayırdı. Bunun 10 milyon Euro’luk kısmını atık işleme ve emisyon salamı için harcayan marka 4 milyonunu da çevre yönetimi için kullandı. Doğalgazlı Stralis çekiciyi pazara sunan ve bu alanda ilk olan marka bu araç sayesinde 40 ton yük ile 400 kilometre mesafe katedebiliyor. CNG ve LNG’li araçlara yatırım yapan ve bu araçları pazara sunan Iveco çevreci ürünler için en çok yatırım yapan markalardan. Geçtiğimiz yıl sürüdürelbilir gelişim için 14 milyon Euro’luk kaynak ayıran marka, üretim tesislerindeki uygulamalarıyla da fark yaratıyor. Iveco tesislerinde CO2 salımını yüzde 9, su tüketimi yüzde 16 azalttı. Enerji tüketimindede her bir saatlik üretim için yüzde 5 oranında azaltıl gerçekleştirildi. Hafif ticari araçlarda geri dönüşüm yüzdesini 95’e çıkaran Iveco’nun fabrikalarında Japonlar tarafından geliştirilen ve daha sonra tüm dünyada kabul gören “ World Class Manufacturing” prensibi uygulanıyor.WCM ile; güvenlik, çevre, eğitim, üretim ve ürün kalitesi, geri dönüşüm gibi bir çok kavramı entegre bir şekilde takip ediliyor. Diğer bir konuda Iveco’nun alternatif yakıtlı araçlardaki önceliği, Şu anda Avrupa yollarında Iveco markası ile 8 bin adet Doğal Gazlı Iveco kamyon ve 5 bin adetDoğal Gazlı Iveco otobüs dolaşıyor. Iveco ayrıca dizel motorlu araçlarda da sürücünün daha çok yakıt tasarrıfı sağlaması için gerekli elektronik sistemlerle donatılıyor. Stralis modellerindeki Telematics sistemi içeriği bunun en güzel örneği. Iveco Telematics sistem ile sürücüye ve merkeze sürüş sitili ile ilgili anlık bilgi aktarımı sağlanıyor. Böylece araç hakkında detaylı bilgiler ve sürüş performansı ile istatistikler de paylaşlıyor. Bu yakıt tüketiminin takibi ve iyileştirilmesi için oldukça önemli. Firma bu bilgiler ışığında hangi alanda iyileştirme yapacağını görerek gerek yakıt tüketimi gerek karbon salımı ile ilgili tasarruf sağlayabiliyor. Iveco, doğalgazlı yeni ağır sınıf aracı Stralis Natural Power Euro 6 Avrupa’da kullanılmaya başlandı. Stralis Natural Power Euro 6’nın 2 ve 3 dingilli rijidve 4x2 çekici’den oluşan geniş ürün yelpazesi Iveco müşterilerinin sayısız ihtiyacını karşılıyor. Araçlar, 270 ila 330 beygir arası değişen güçlerde Cursor 8 Natural Power motor kullanıyor ve dizel modellerinin de üretildiği Madrid’deki aynı fabrikada birleştiriliyor. Motor, 16 vites manuel ZF şanzıman ya da hidrolik torkkonverteresahip 6 ileri otomatik vites Allison şanzıman ile beraber geliyor. CNG modellerin yakıt tankı kapasiteleri 400 ila 1300 litre arasında değişiyor ve müşteri ihtiyacına göre düzenlenebiliyor. Eylül 2015 42 DOSYA Brisa, Çevresel Sürdürülebilirlik için çalışıyor Brisa’nın sürdürülebilirliği, ekonomik, çevresel ve toplumsal boyutlarıyla yorumladığını dile getiren Brisa Genel Müdürü Hakan Bayman, “Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkı sağlarken toplumsal sürdürülebilirlik adına önemli uygulamalara imza atıyoruz ve üretimimizden kaynaklanan çevresel etkilerimizi azaltmak için zorlayıcı hedeflerimiz doğrultusunda ilerliyoruz” dedi. Ekonomik, çevresel ve sosyal tüm boyutları ile ele aldıkları sürdürülebilirlik anlayışını kurumsal kimliklerinin ayrılmaz bir parçası olarak gördüklerini anlatan Bayman, yaptıkları çalışmalar hakkında şunları söyledi: “Sürdürülebilirlik anlayışımızın önemli bir bileşeni çevresel sürdürülebilirliktir. Operasyonlarımızın çevresel etkilerinin farkındalığıyla elde ettiğimiz performans sonuçlarını her geçen dönem daha da ileriye taşımayı arzuluyoruz. 2014 yılında karbon salımını 2005 yılına göre yüzde 12,5 azaltırken; enerji tasarrufumuzu ise 2008’e kıyasla 12 kat arttırdık. 2008’e göre kuyu suyu tüketimini yüzde 52 azalttık. 2010 yılına kıyasla, evsel atıklarımız yüzde 36 azaldı. Çevresel sürdürülebilirlik anlaşımızı ürün ve hizmetlerimize de yansıtarak sektördeki öncü konumumuzu devam ettiriyoruz. Binek lastiklerimizin yüzde 28’i Ecopia ve Greenways markalı çevre dostu lastiklerden oluşuyor. Lastik kaplama markamız Bandag ile de geçtigimiz yıl içerisinde yaklaşık 127 bin ticari lastik kaplayarakatıkların azaltılmasını sağladık.” Michelin yeşil lastikler ile karbon salımını 45 milyon ton azalttı Michelin, insana ve doğaya saygılı teknolojiler geliştirirken sürdürülebilir bir hareketlilik sağlıyor. Marka ürettiği yeşil lastikler ile 20 yılda 18 milyar litre yakıt tasarrufu sağladı ve karbondioksit salımını 45 milyon ton azalttı. 2005 yılından bu yana çevreye olan etkisini yüzde 33 azaltmayı başaran Michelin 2020 yılına kadar ise çevresel ayak izini yüzde 40 daha düşürmeyi hedefliyor. Michelin Genel Müdürü Marco Giuliani geliştirdikleri teknolojiler ve hizmet modelleri ile çevre dostu bir üretici olduklarını söyleyerek, “Ürettiğimiz her lastiğin doğaya etkisini minimuma indirmek için çok büyük bir çaba sarf ediyor, lastiğin hammaddesi olan kauçuğun toplanmasından yetiştirilmesine pek çok alanda faaliyet gösteriyoruz” diyor. Eylül 2015 Michelin kauçuk ormanı Kendi kauçuk ormanlarında yılda 10 milyon ton doğal kauçuk üreterek doğaya da katkı sunduklarını söyleyen MarcoGiuliani; Çok ömür teknolojisiyle çevreye dost: Michelin lastikleri; kalitesi, performansı ve kaplanabilirlik özelliğiyle lastik kullanım süresini artırıyor. Michelin, “Çok Ömür” uygulamasıy- la lastiğin kilometre ömrünü ortalama iki kat artırırken 2. ömrün sonunda Recamic ile tekrar tekrar kaplanarak işletme maliyetlerini düşürüyor. Yeni bir lastiğe kıyasla yüzde 70 ila 80 daha az kauçuk kullanılmasını sağlayan çokömür uygulaması, doğal kaynakları korurken, lastik ömrünün uzaması ve kaplamanın geliştirilmesi ile geri kazanılması gereken hurda lastik sayısını da önemli ölçüde azaltıyor. 43 Pirelli, yakıt tüketimini düşüren lastiklerle araçların emisyonunu düşürüyor Pirelli, 2020 yılında, CO2 emisyonlarında yüzde 15 düşüş, enerji tüketim oranında yüzde 18 düşüş, su kullanımı oranında yüzde 58 düşüş ve üretim atıklarında da yüzde 95’i aşan geri dönüşüm hedefliyor. Türk Pirelli Ticaret Direktörü LivioMagnigerek üretimlerinde gerekse sürdürülebilirlik stratejilerinde Pirelli Grubu’nun sürdürebilirlik alanındaki çalışmalarından ve kriterlerinden ilham aldıklarını söylüyor. Bu anlamda, Pirelli Grubu’nun Kurumsal Sosyal Sorumluluk Yürütme Komitesi “Yaşam kaynaklarını tüketmeden daha yaşanabilir bir hayat” sloganıyla çevre dostu ürünlerden sosyal sorumluluk projelerine kadar dünya çapında bir çok çalışma yürüttüğünü belirten Magni, tüm bu çalışmalar paralelinde de Pirelli’nin 8 yıldır Dow Jones Sürdürülebilirlik endekslerinde otomobil parçaları ve lastik sektörünün lideri olduğunu aktarıyor. Ekonomik, çevresel ve sosyal olmak üzere üç temel kriter baz alınarak yapılan değerlendirmede; her üç kriterde sürdürülebilirlik temel alınarak ölçümleme yapıldığını belirten Magni, “Analiz edilmek üzere mercek altına alınan şirketlerin; maddi ve manevi performanslarının nitel ve nicel göstergeleri arasında kurumsal yönetim, yenilikçilik süreçleri, çevre dostu sistemlerin rapor edilmesi ve yönetimi, ürün yönetimi, emisyon azaltma kapasitesi ve ekolojik tüketimi, insan gücünün kalkındırılması ve yönetimi, topluma bağlılığı, iş yerinde sağlık ve güven, tedarik zincirinin sürdürülebilir yönetimi ve tüm hisse senedi sahipleri ile etkili ilişkileri değerlendirilmektedir. 2014 yılında söz konusu değerlendirme sonucunda Pirelli, sektör ortalaması olan 48 puanı önemli bir farkla geçerek 85 puan aldı ve böylece 2014 yılında Dow Jones Sürdürülebilirlik Dünyası ve Dow Jones Sürdürülebilirlik Avrupa endekslerinde otomobil parçaları ve lastik sektöründe lider olarak 8 kez seçilmiş oldu” dedi. Pirelli’nin çevreci çözümleri ve lojistik sektörüne nasıl bir avantaj sağladığını anlatan LivioMagni, “Türk Pirelli olarak İzmit Fabrikamızda ürettiğimiz “Yeşil Performans” ailesi lastiklerimizin üyesi olan Cinturato ve ağırvasıta lastiklerinde ise 01 serisi lastiklerimiz ile dikkat çekiyoruz. Cinturato serisi lastiklerimizin en önemli özellikleri yakıt tüketimini ve karbondioksit gibi zararlı gazların çevreye yayılmasını yüzde 4 oranında azaltan ileri teknolojiye, yüzde 30 oranında artırılmış kilometre performansına ve yaklaşık yüzde 20 oranında azaltılmış dönme direncine sahip olmasıdır. Pirelli’nin çevreci lastikleri içerdikleri özel hammaddeler ( silica vb.) ile dönme direncini düşürerek yüzde 5’e kadar yakıt tasarrufu sağlıyor. Böylece aracın CO2 salımını aynı oranda azaltıyor. Özellikle 2014 yılında pazara sunulan yeni hafif ticari araç lastiği Carrier ve 01 serisi kamyon lastikleri için, 3 yılı aşan AR-GE çalışmaları sonrasında, üretim proseslerinde ciddi yatırımlar yapıldı. Bu çalışmalar sonrasında ortaya çıkan ürünler 1 yıl boyunca çeşitli yol testlerinden geçirildi ve bu testlerin sonrasında son halini alarak piyasa sunuldu.01 Serisi ağır vasıta lastikleri de, yüzde 15 daha fazla kilometre performansı ve yaklaşık yüzde 15 daha az düşük yakıt tüketimi özelliği ile taşımacılara avantaj sağlıyor. Bu sayede de bünyesinde aromatik yağlar barındırmayan 01 serisi lastikleri ile yüzde 15 daha az karbondioksit salımı gerçekleştiriliyor. Eylül 2015 44 DOSYA Continental ‘Akıllı Taşımacılık Sistemi’ için ekip kurdu Continental AG, dünya otomotiv sektöründe öncü kimliğinin yanı sıra geleceği şekillendiren sayılı şirketler arasında yer alıyor. Sadece ürünlerle değil, imzasını taşıyan teknolojilerle de otomotiv endüstrisinin gelişmesine katkı sağlıyor. Sürdürülebilirlik konusuna odaklanan şirket, akıllı taşımacılık sistemi ve lastik üretiminde Karahindba kauçuğu kullanımı konularında çalışmalarını sürdürüyor. Continental Türkiye Satış Direktörü Teoman Görgün, Continental AG bünyesinde bir süre önce Akıllı Taşımacılık Sistemi (IntelligentTransportationSystem) üzerine çalışacak uluslararası bir ekip kurulduğunu belirterek, “Merkezi ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki Silikon Vadisi olacak olan bu birimin CEO’luğuna, bir Türk, Seval Öz getirildi. Kendisi daha önce Google’ın “İnsansız Araç Projesi”nin yürüten ekibin yönetimindeydi. Akıllı Taşımacılık Sistemi ile trafik sıkışmaları, hatalarından kaynaklanan trafik kazaları gibi taşımacılık sorunlarının yanı sıra, trafikten kaynaklanan hava kirliliğinin de önüne geçilmesi planlanıyor” diyor. Karahindiba’dan kauçuk üretecek Continental AG, lastik üretiminde karahindiba kauçuğunun endüstriyel ölçekte kullanımı için yürüttüğü araştırma projesinde önemli bir noktaya ulaştı. Karahindiba bitkisinin botanikte kullanılan ismi Taraxacum’dan esinlenerek Taraxagum olarak adlandırılan ilk deneme lastikleri 2014 yılında kamuoyuna tanıtıldı.Teoman Görgün, yeni üretim çalışmaları ile ilgili şu bilgileri veriyor: “Kauçuk ağacından kullanılabilir malzeme hasat edilebilmesi için yedi yıla kadar beklenmesi gerekiyor. Bunun aksine, karahindiba bitkilerinden herhangi bir bekleme süresi olmaksızın yılda birkaç defa hasat alınabiliyor. Lastik üretiminde kullanılan kauçuğun, kauçuk ağaçları yerine, karahindiba bitkisinin köklerinden elde edilmesi, kauçuk üretimine daha az bağlı hale gelmesini sağlayacak. Bu yeni sistem, tarımsal gereklilikler açısından son derece elverişli olarak değerlendiriliyor ve özellikle Avrupa’da hasat Eylül 2015 edilmeyen araziler açısından yeni bir potansiyel yaratıyor. Beş ila on yıl içinde Taraxacum’un seri üretime geçilmesi hedefleniyor. Karahindiba kauçuğu kullanımının lastik sektörü için bir dönüm noktası olacağına öngörülüyor. Continental’in “Endüstriyel Lastik Üretiminde Karahindiba Bitkisinden Elde Edilen Kauçuk Malzeme Kullanılması” projesi, Avrupa’nın en büyük çevre ve iş ödülleri olan 2014 GreenTec Ödülleri’nin otomobil kategorisinde en iyi üç projeden biri seçildi.” Çin’de çevre dostu fabrika kurdu Continental, sürdürülebilirliği üretim süreçlerinin merkezinde konumluyor. Şirket son olarak Çin’in Hefei kentindeki lastik fabrikasının çatısı- na yerleştirilecek güneş panelleri aracılığıyla elektrik üretilmesine yönelik enerji tasarrufu projesini hayata geçirdi. Fabrikanın çatısında, güneş panellerinin monte edilebilmesi için yaklaşık 10 standart futbol sahası büyüklüğündeki 70 bin m2’lik bir alan bulunuyor. 6.1 MW üretim kapasiteli solar elektrik santrali ile Hefei fabrikası, karbondioksit emisyonlarını yılda 6,082 tona kadar azaltabiliyor. Bu da sera gazı emisyonunun önemli ölçüde düşmesini sağlıyor. Binek araç ve kamyon lastikleri ile özellikle APAC (Asya-Pasifik) pazarına yönelik iki tekerlekli araç lastiklerinin üretildiği fabrika, 900 çalışanıyla birlikte yenilikçi teknolojiye sahip lastik üretim makinelerini ve en iyi çevre dostu üretim yöntemlerini kullanıyor. 45 Eylül 2015 46 YÜK GÜVENLİĞİ Ülkemiz karayollarında yük taşımacılığı ne kadar güvenli yapılıyor? Karayolu ile yük taşıma her geçen gün artıyor. Karayolu taşıması ülkemizde olduğu gibi dünyada da en güvenilen modların başında geliyor. Peki, ülkemiz karayollarında yük taşımacılığı ne kadar güvenli yapılıyor? Yük güvenliği hakkında bilmemiz gerekenler neler? UND’nin Sesi olarak konuyu Yük Güvenliği Test ve Sertifikasyon UzmanıTahsin Doğan’a sorduk. Karayollarında yük taşımacılığı tekerleğin icadından beri en önemli taşıma yöntemlerinden biri olmuştur. Özellikle kısa ve orta mesafelerde esnek ve hızlı bir şekilde yükün taşınabiliyor olması nedeniyle karayolu, tren, hava ve deniz yoluna göre daha çok tercih ediliyor. Karayolları Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre ülkemiz karayollarında yük taşımacılığının ortalama yüzde 5 arttığı ve 2014 yılında toplam 234 bin 492 milyon ton yük taşındığı görülüyor. (1) Bunca yük ne kadar güvenli taşınıyor? Tüm yüklerin güvenli bir şekilde hedeflenen noktaya taşınması oldukça önemli. Karayolunda yük taşımacılığının nasıl güvenli yapılacağına dair bilgileri Avrupa mevzuatları ile birlikte incelendiğimizde yerine getirmemiz gereken önemli önlem ve uygulamalar olduğunu görüyoruz. Yük taşıyan ağır ticari araçlarda; teknik kapasiteye uygun yükleme, yükün araç üzerinde doğru şekildekonumlandırılması, uygunsabitleme ve taşınacak yüke göre uygun araç seçimi kriterleri bu kapsamda çok önemli konulardır. Maalesef bu konulardaki eksikler nedeniyle çok sayıda kazanın yaşandığını ve bu kazalar sonucunda ciddi mal kayıpları ve daha da önemlisi can kayıpları olduğunu biliyoruz. Aslında yük taşıyan araçlarda aracın uygunluğu, yükün doğru şekilde ve doğru ekipmanlar ile bağlanması kazalar sonrası bilirkişi incelemelerinde değil rutin olarak yol kenarı denetimlerinde yapılması gereken bir kontrol olmalıdır. Ülkemizde yol kenarı denetimleri için düzenleyici mevzuat Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın “Araçların Yüklenmesine İlişkin Ölçü ve Usuller ile Tartı ve Boyut Ölçüm Toleransları Hakkında Yönetmeliği” dir.(2) Ancak,bu düzenleyici mevzuat yükün araç üzerinde güvenceye alınıp alınmadığını tarif ve kontrol etmiyor. Diğer taraftan denetlemeyi yapan görevlilerise bu konuda yeterince bilgi sahibi değil. Yapılan denetlemeler daha ziyade araçların ağırlıkları ve boyutlarının uygunluğuna yönelik. İlgili mevzuatta bu yöndeki eksikliklerin hızlı bir şekilde giderilmesi ve yol kenarı denetimleri yapılırken yük güvenliğinde mutlaka kapsama alınması gerekiyor. Karayolu ile uluslararası yük taşımacılığı yapan firmaların ve bu sektöre araç sağlayan üreticilerin bu konuda daha fazla bilgi sahibi olduklarını söylemek mümkün. Bu firmalar Avrupa’da özellikle de Almanya karayollarında bu tür denetim ve sorgulamaların olduğunu bilmekte ve önlemlerini almaktadırlar. Yükü neden güvenceye almalıyız? Yükü neden güvenceye almalıyız sorusu sıklıkla karşımıza çıkan sorulardan biri oluyor. Bir örnek ile anlatmak gerekirse: Hareket halindeki bir cismin çarpma esnasında ortaya çıkardığı etki yani çarpma esnasındaki ağırlığı kendi gerçek ağırlığının çok çok üzerindedir. Mesela 70 kg’lık bir kütlenin 100 km/h hız ile hareket ederken bir yüzeye çarpması esnasındaki ağırlığı 27.000 kg’dır.Bu nedenle yükün taşıma esnasında hareket etmeyeEylül 2015 47 cek şekilde sabitlenmesi çok ama çok önemlidir. Almanya’da özellikle 2000’li yılların başından bu yana yükün güvenli bir şekilde taşınmasına ilişkin yoğun faaliyetler yürütülüyor. Bu konuda oluşturdukları teknik gereklilikleri VDI 2700 numaralı ulusal bir standart içinde tanımlayarak ilgili mevzuat alt yapısının da hazırlanmasıyla birlikte yükleyicilerin, şoförlerin, yolda kontrol yapan polislerin eğitimi, araçlar için asgari tasarım zorunluluklarının tarif edildiği topyekün bir program uygulamaya başlamışlardır. Geçtiğimiz yıl Avrupa Birliği resmi gazetesinde 2014/47/EU (3) yönetmeliği yayımlandı. Bu yönetmelik birliğin yük taşımacılığında 2050 yılına kadar rekabetçi, verimli ve sıfır ölümlü Avrupa stratejisinin yol haritasında önemli bir kilometre taşı olacaktır. Şöyle ki 2014/47/EU ticari araçların yol kenarında yapılan yola elverişlilik kontrollerinin yapıldığı bir yönetmeliktir. Ancak son seviyesi ile birlikte yük güvenliği denetimlerini de ihtiva eden bir yönetmelik olmuştur. Bu sayede sınırlı bir şekilde ve sadece birkaç ülkede yapılan yük güvenliği denetimlerinin tüm Avrupa Birliği yollarında 2017 yılından sonra yaygınlaştırılması hedefleniyor. Vakit geçirilmeden bu yönetmeliğin adapte edilerek ülkemizde da yayımlanması ve uygulamaya geçilmesi kesinlikle kamu yararına olacaktır. araç seçimi - Yükün uygun ekipmanlar ile sabitlenmesi - Yükü yükleyen personelin, şoförün ve denetimi yapan personelin eğitimi dikkat edilmesi gereken en önemli maddelerdir. Yük emniyeti konusunda Avrupa’da etkin şekilde kullanılan ve kabul görmüş EN 12640, EN 12641, EN 12642 ve EN 12195 gibi AB normlar mevcuttur. EN 12642 normu EN 12642 normunda yük taşıyan araçlarda araç gövdesinin sağlaması gereken asgari dayanımlar tarif edilir. Aracın üst yapısını oluşturan ön, arka ve yan panelin belli kuvvetler ile test edilmesi, test sonrası belirlenen azami hasar miktarlarının aşılmamış olması ve üst yapıda fonksiyonel bir hasarın olmaması gerekir. Çok amaçlı kuru yük taşıyan brandalı üst yapılarda brandanın ayrıca EN 12641 normuna uygun olması gerekir. Bu norma göre brandanın yırtılma direnci, örgü sıklığı, yapışma direnci, sıcaklık direnci ve birim ağırlığı için asgari kriterler tarif edilmiştir. EN 12642 normuna göre karayolunda seyreden bir aracın öne doğru 0.8G, yanlara ve arkaya ise 0.5G değerlerine karşılık gelen değerler ile statik veya dinamik yöntemler ile test edilmesi gerekir. Burada G; taşınan yükün kütlesidir. Taşınan yükün kütlesinden hareketle üst yapının sağlaması gereken mukavemet değerleri hesap edilirken sürtünmeler de dikkate alınır. Yük ile taşıma platformu arasındaki temas yüzeylerinin mümkün olduğunca yüksek oranda bir sürtünme kuvveti oluşturması bu açıdan çok önemlidir. EN 12642 normuna göre statik testlerde norm normal üst yapılar için test değerlerini “Code L”, güçlendirilmiş yapılar için ise test değerlerini “Code XL” olarak ikiye ayırır. Tablo-1’de üst yapıyı oluşturan ön, yan ve arka panele sürtünme kuvvetleri çıkarıldıktan sonra uygulanması gereken azami test kuvvetleri gösterilmektedir. Bu kuvvetler yüzeylere, tüm yüzey boyunca ve yüzey yüksekliğinin asgari yüzde 75’i kadar bir alanda rijid plakalar veya hava balonları vasıtası ile uygulanır. Tabloda verilen P değeri o yapının taşıyabileceği yükün azami ağırlığıdır. Peki, yük güvenliği şartlarına uygun hareket etmek için neler yapmak gerekir? - Yük güvenliği kriterlerine uygun Eylül 2015 48 YÜK GÜVENLİĞİ Örneğin 27.000 kg faydalı yük taşıma kapasitesine sahip bir araç ön panelinin Code XL şartlarını sağlaması için 0.5x27.000 = 13.500 kg yüke dayanması gerekir. Bu nedenle üst yapının Code XL şartlarını sağlaması için güçlü bir şekilde tasarlanmış olması gerekir Dinamik testlerde ise tanımlanmış poligon ve hızlarda öne doğru güçlü frenleme yaparak ön panelin dayanımı, belirli bir yarıçap içerisinde ve belirli bir hızda sürülerek yan panellerin dayanımı, geriye doğru sürülürken frenleme yapılarak arka panelin dayanımı test ve kontrol edilir. Dinamik testlerde Resim-8’de verilmiş olan doğrusal ve yanal ivmeler test esnasında özel sensörler ile ölçülür. Normda belirtilen ivme değerlerine ulaşıldıktan sonra yapı üzerindeki varsa hasarlar kontrol edilir. Bu testlerin trafiğe kapalı alanda ve gerekli güvenlik önlemlerinin alınarak yapılması gerekir. Özellikle yanal ivme değerlerini ölçmek için yapılan testlerde olası devrilmeleri önleyici yanal destek dingilleri kullanılır. Bu testler yetkilendirilmiş kurum veya kuruluşlar nezaretinde yapıla- rak üst yapı tipinin EN 12642 yük güvenliğine uygunluğu sertifikalandırılır. Bu hizmet yurt dışındaki servislerden alınıyor Ülkemizde bu norm ve test sürecini yöneten ve sertifikasyon yapabilen bir kuruluş olmadığından genellikle bu hizmet şu anda yurt dışındaki servislerden alınmaktadır. Yük güvenliği şartlarına uygun bir araçta yükün araç üzerinde sabitlenmesini sağlamak için ayrıca güçlü bağlantıların bulunması gerekir. Ticari araçlarda araç platformunda yükün bağlanabilmesi için yük bağlantı halkaları veya bu görevi yerine getirecek alternatif çözümlerin bulunması gerekiyor. Üst yapı güvenliğinde asgari şartları tarif eden bir norm olduğu gibi araç üzerinde yük bağlantı noktalarının sayısını, RESİM 8 Eylül 2015 dayanımı ve konumunu tanımlayan norm ise EN 12640’tır. Araç üzerindeki yük bağlantı noktalarının sayısı, konumu, dayanımı araç için izin verilen azami kütleden yola çıkılarak hesaplanır. Bir bağlantı noktasının müsaade edilen dayanım kuvvetinin 1.25 katı bir kuvvetle test edilmesi gerekiyor. Aracın yükgüvenliği açısından uygun seçilmiş olması ve platformunda yükün sabitlenmesi için uygun sabitleme bağlantıların bulunması yükün güvenceye alınması için oldukça önemlidir ancak yeterli değildir. Bu noktadan sonra yükün araç üzerinde doğru şekilde konumlandırılması ve sabitlenmesi önem kazanır. Yükün ve taşıyıcı aracın ağırlık merkezi ko- 49 numları, aracın müsaade edilen azami kapasiteleri dikkate alınarak uygun bir yükleme planı oluşturulması gerekir. Yükün cinsi göz önünde bulundurularak araç üzerinde blokaj takozları, yük bağlama kemerleri ve zincirler ile sabitlenmesi gerekir. Yükün sabitlen- Burada temel amaç yükün taşıma esnasında kaymasını engellemektir. Gerdirme kemerleri ve gerdirme mekanizmalarının da EN 12195 normuna uygun olması gerekir. Bu norma uygun kemerlerin üzerinde aynı norma uygun olanları ile sabitleme işlemleri gerçekleştirilmelidir. Bu kemerler ve mekanizmaların üzerinde azami taşımakapasiteleri değerlerini gösteren etiketler bulunur. Gerdirme kemeri sayısı ve kapasitesi taşınan sabitlenecek yükün ağırlığı ve yüzeyle olan sürtünmesi de dikkate alarak seçilmelidir. Çok ağır mesi konusunda referans alınacak norm ise EN 12195’tir. EN 12195 yükün sabitlenmesi için kullanılacak blokajın kapasitesi, bağlantı kemerlerine uygulanması gereken gerdirme kuvvetlerinin nasıl hesaplanacağını tarif eder. yüklerin sabitlenmesinde zincirlerde kullanılabilir. Gerdirilen kemer ve zincirlerin taşıma esansında gevşeyebileceği dikkate alınmalı ve sabitleme doğru noktalardan ve doğru yönlerden yapılmalıdır. Yük güvenliği konusunun geniş içerikli bir program olarak ele alınması bir zorunluluk Karayolu ile yük taşımacılığının artarak devam edeceği dikkate alındığında yük güvenliği konusunun geniş içerikli bir program olarak ele alınması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Yükleme noktalarındaki çalışanlar, şoförler, yolda denetim yapan sorumlular, uygun araçlar ve yük sabitleme ekipmanlarının hepsi bu programın bir parçasıdır. Bu nedenle öncelikle yük güvenliği konusundaki bilinci artırarak harekete geçmek gerekiyor. Taşıma sektörünün tüm paydaşlarının yük güvenliği konusuna sahip çıkmaları ise başlangıç için kuşkusuz en önemli aşamadır. Referanslar (1)Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Kazaları Özet Raporu 2014 (2) Araçların Yüklenmesine İlişkin Ölçü ve Usuller ile Tartı ve Boyut Ölçüm Toleransları Hakkında Yönetmelik (3) 2014/47/EU Directive, Technical RoadsideInspection of theRoadworthiness of Commercial VehiclesCirculating in theUnion TAHSİN DOĞAN 20 Şubat 1974’de Malatya’da doğdu. İlk, Orta ve Lise öğrenimini Malatya’da tamamladı. 1997 yılında Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden “Makina Mühendisi” ve 1999 yılında Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nden “Makine Yüksek Mühendisi” diplomalarını aldı. 1997 – 1999 yılları arası Isılsan Makina’da Kalite Kontrol Mühendisi olarak çalıştı. 2000 yılında Tırsan Treyler A.Ş.’de çalışmaya başladı ve halen Tırsan Treyler Ar-Ge bölümünde Mühendislik ve Belgelendirme Müdürü olarak görev yapıyor. 2005 yılından bu yana treyler homologasyonu kapsamında özellikle tip onayları, ADR, ATP ve Yük Güvenliği konularında test ve sertifikasyon çalışmaları yapıyor. Bu konularda düzenlenen ulusal ve uluslararası teknik komite ve çalışma gruplarında görev alıyor. Evli ve iki çocuk babası olan Doğan İngilizce biliyor. Eylül 2015 50 İFTAR GÜNCEL Hopa’da meydana gelen sel felaketini UND yetkilileri yerinde inceledi HOPA’da meydana gelen sel felaketi hem ülkemizi hem de sektörümüzü derinden yaraladı. UND Yönetim Kurulu Üyeleri Abdullah Özer ve Alişan Topaloğlu felaketi yerinde inceledi. “24 Ağustos’ta, Artvin’in Hopa ilçesinde sağanak yağmurlar sonucunda sel felaketi yaşandı. Bölgedeki dereler taştı ve su ile dolan toprak heyelanlar meydana getirdi. Yaşanılan sel felaketi ile Rize/Sarp arasındaki sahil yolu geçici olarak kullanıma kapandı. Karadeniz Sahil Yolu’nda ulaşım uzun süre sağlanamazken, akşam saatlerinde tek şeritten kontrollü olarak verilmeye başlandı. Bizde UND olarak, bölgedeki üyelerimizin yanlarında olmak maksadı ile sel felaketinin ertesi günü Hopalı kardeşlerimizin yanında idik. Bölgede otuza yakın C2 yetki belgeli firma uluslararası eşya taşımacılığı alanında faaliyet gösteriyor. Bu firmalar işlerin durgun olduğu şu dönemde, park alanı olarak Hopa içindeki sel felaketine maruz kalan sahayı kullanıyorlar. Fotoğraflardan görüleceği üzere dere suları TIR’ların üzerini örtmüş vaziyette. Saha içerisindeki TIR’lar tamamen suya gömülü, kontrol ka- binleri balçıkla dolmuş durumda. Bu alan haricinde kopmuş mevkiindeki sıra fişi tanzim edilen, devlet eliyle işletilen TIR parkında da ufak tefek hasar oluşmuş. Oradaki TIR’ların bir kısmı alçak irtifada çamura maruz kalmışlar. Gelir İdaresi Başkanlığı duyuru yayınladı Tüm bu sahalar içerisinde yaklaşık 25 TIR kullanılamaz hale gelmiş. Elbette elde olmayan nedenlerle oluşan bu sel felaketinin, devletin birtakım zarar tazmin mekanizmaları vasıtasıyla felaketzedelere minimum ölçekte hissettirilmesi çok çok önemli. Bu bağlamda Maliye Bakanlığımıza bağlı Gelir İdaresi Başkanlığı bir duyuru yayınlayarak, bakanlıklarının; 24.08.2015 tarihinde Artvin ilinin Arhavi, Borçka ve Hopa İlçelerinde meydana gelen sel felaketi nedeniyle bu ilçelerdeki mükellefler için mücbir sebep hâli ilan edilmiş olup, mücbir sebep Hopa’da meydana gelen sel felaketini UND Yönetim Kurulu Üyeleri Abdullah Özer ve Alişan Topaloğlu yerinde inceledi. Eylül 2015 Abdullah Özer UND Yönetim Kurulu Üyesi hâlinin; 24.08.2015 tarihinde başlaması, 29.02.2016 tarihinde (bu tarih dahil) sona ermesi uygun görülmüştür. Buna göre: - Mücbir sebep halinin başladığı 24.08.2015 tarihinden mücbir sebep halinin sona ereceği 29.02.2016 tarihine kadar verilmesi gereken vergi beyannamelerinin verilme süresinin 14.03.2016 günü sonuna kadar, bu beyannamelere istinaden tahakkuk edecek vergilerin ödeme süresinin 21.03.2016 günü sonuna kadar, - 2015 yılına ilişkin olarak basit usulde vergilendirilen mükellefler tarafından verilmesi gereken yıllık gelir vergisi beyannamesinin verilme süresinin 25.03.2016, bu beyannamelere istinaden tahakkuk edecek vergilerin ödeme süresinin 31.03.2016 günü sonuna kadar, - Mücbir sebep halinin başladı- 51 ğı 24.08.2015 tarihinden mücbir sebep halinin sona ereceği 29.02.2016 tarihine kadar verilmesi gereken Bildirimlerin verilme süresinin 14.03.2016 günü sonuna kadar, - Mücbir sebep halinin başladığı 24.08.2015 tarihinden önce tahakkuk edenler ile mücbir sebep süresi içerisinde tahakkuk edecek olanlardan vadesi mücbir sebep süresi içerisine rastlayan her türlü vergi, ceza ve gecikme faizinin ödeme süresinin 31.03.2016 günü sonuna kadar, - 24.08.2015 tarihinden önce ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen ve vadesi mücbir sebep süresi içerisine rastlayan her türlü vergi, ceza ve gecikme faizinin ödeme süresinin 31.03.2016 günü sonuna kadar, uzatılması uygun bulunmuştur. Diğer taraftan; - 2015 yılı 3 üncü ve 4 üncü geçici vergi dönemlerine ilişkin geçici vergi beyannameleri verilmeyecek, - 2015 yılına ilişkin olarak 01.03.2016-25.03.2016 tarihleri arasında verilmesi gereken yıllık gelir vergisi beyannamesi, kanuni süresinde verilecek ve tahakkuk edecek vergi kanuni süresinde ödenecek, - 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa göre verilmesi gereken beyannamelere istinaden tahakkuk eden/edecek özel tüketim vergisi ile 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince işlem yapılmadan ödenmesi gereken harçlar mücbir sebep kapsamında değerlendirilmeyecektir. Öte yandan, 24.08.2015 tarihinde meydana gelen sel felaketinden Artvin ilinin Arhavi, Borçka ve Hopa İlçeleri dışındaki ilçelerdeki mükelleflerin, durumlarını ispat veya tevsik eden bilgi ve vesikalarla etkilendikleri süreyi de belirtmek suretiyle gelir/kurumlar vergisi bakımından bağlı oldukları vergi dairesine müracaat etmeleri mümkündür. Bu takdirde, mücbir sebep halinde olduğunu ileri süren mükelleflerin müracaatları tetkik edilerek, olaylardan vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak derecede etkilendikleri anlaşılanların durumlarının, mücbir sebep kapsamında değerlendirilmesi ve bu mükelleflerin Vergi Usul Kanununun ilgili hükümlerinden faydalandırılması mümkündür. Ayrıca, dileyen mükellefler, yukarıda belirtilen tarihlerden önce de vergi beyannameleri ile bildirimlerini vererek, ödemede bulunabilecektir. Maliye Bakanlığımızın, sel felaketinin hemen akabinde afeti mücbir sebep ilan ederek mükelleflerine yönelik destek sağlayan bu hususları ilan etmelerini takdirle karşılıyoruz. Sektörümüze temas eden diğer bakanlıklarımızdan da bu sağduyulu hareketi görmek bu sektörün hakkıdır. Hopa halkını sarsan bu felaket bizleri de derinden yaralamıştır. Sel felaketinde hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet ve mağfiret dilerken, hayatta kalıp da yaralananlara acil şifalar niyaz ederiz.” Hakan Demircan UND Karadeniz Bölge Temsilcisi/ Kardeniz Bölge Çalışma Gurubu Başkanı Eylül 2015 52 GÜNCEL Intermobil’in temsil ettiği Hella Gutmann Solutions alternatif oluyor Kamera bazlı İleri Sürüş Destek Sistemleri’ni (ADAS) kalibre etmeyi sağlayan Hella Gutmann Solutions’ın Kamera Sensör Kalibrasyon Cihazı’yla (CSC-Tool) tanışın. Sürüşe ve yol şartlarına duyarlı farlar, otomatik mesafe kontrol sistemleri, çarpışma önleyici frenleme sistemleri ve şerit takip sistemleri gibi kamera bazlı güvenlik sistemleri artık günümüz araçlarının standart donanımlarında yerini almaya başladı. Lastik balans ayarı veya cam değişimi gibi göreceli olarak basit işlemlerden sonra bile bu sistemlere ait sensörler ve kameralar kalibre edilmeli ve çok hassas bir toleransla ayarlanmalı. Ne yazık ki bugüne kadar bu işlemleri yapa- bilmek, sadece araç üreticilerinin sağladığı sistemlerle mümkün olabiliyordu. Şimdi Hella Gutmann Solutions, uygun fiyatları ve pratik kullanımları ile yetkili servisler için alternatif 2. bir sistem olanağı sağlıyor. Ayrıca Kamera Sensör Kalibrasyon Cihazı (CSC-Tool) ile bağımsız servisler; özellikle de cam, kaporta ve şasi tamirhaneleri için geniş kapsamlı ve esnek bir çözüm sunuluyor. Geniş bir marka araç yelpazesi ve İleri Sürüş Destek Sistemi (ADAS) ile uyumlu ve modüler Kamera Sensör Kalibrasyon Cihazı (CSCTool) ile ekstra rot-balans sistemleri, lift, kanal gibi bir ekipmana ihtiyaç duyulmadan kalibrasyon yapılabiliyor. Türkiye, İran için çıkış yolu İran ambargosunun kaldırılması mobilya sektöründe de heyecan oluşturdu. Mobilya sektörünün nabzını tutan Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER), söz konusu ambargonun kalkmasının İran gibi ticaret hacmi yüksek bir pazarın Türkiye mobilya sektörüne fayda sağlayacağına dikkat çekiyor. Uzun yıllardır süren İran ambargosunun kalkması iş ve siyaset dünyasında da büyük yankı uyandırdı. Uzun müzakereler sonucunda varılan anlaşmadan başta Türkiye olmak üzere, tüm dünya ülkeleri memnun. Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER), İran anlaşmasının sadece Türkiye’nin değil, İran’ın da yararına olduğunu ve bu sıcak gelişmenin karşılıklı ilişkilere olumlu yansıyacağını düşünüyor. MOSDER Başkanı İsmail Doğan, son yıllarda büyük bir ivme kazanan mobilya sektörünün de bu anlaşmadan önemli bir pay alacağını belirtiyor. Doğan: “Ambargo probleminin çözümü Türkiye’deki hemen hemen tüm pazarlar için önemli bir fırsat. Öte yandan Türkiye’nin sınırdaşı İran için de sevindirici bir tablo. Zira uzun yıllardır süren yaptırımların İran ekonomisindeki olumsuz etkileri artarak devam etmekteydi. Bu nedenle bu anlaşma sayesinde gerek Eylül 2015 coğrafi konumu gerekse ticari konumu itibariyle Türkiye; İran için de bir çıkış yolu olacak” diyor. Türkiye mobilya sektörü gücünü İran pazarında artırarak göstermeye devam edecek Ambargonun kalkmasından sonra, MOSDER üyesi bulunan 57 markalı mobilya üreticisinin İran pazarını değerlendireceği ve buradaki fırsatları efektif olarak kullanacağını ifade eden MOSDER Başkanı İsmail Doğan, bundan sonraki süreçte Türkiye mobilya sektörünün ne gibi gelişmelere gebe olacağı konusunda ise şunları söylüyor: “Türkiye mobilya sektörü olarak, 2 - 3 yıl öncesine kadar İran’a, yaklaşık 300 milyon dolar civarında bir ihracatımız vardı. O dönemde İran taraflı gerçekleşen gümrük artışları neticesinde bu rakam oldukça düşük seviyelerdeydi. Şimdi ise ambargonun kalkmasıyla birlikte, Türkiye mobilya sektörünün eski kazanımlarına tekrar kavuşacağı ve ticaret hacmimizin daha da artacağı kanaatindeyiz.” 53 Türkiye’deki yabancı yatırımcılardan da ‘Kota Mücadelesine Tam Destek’ sözü UND, “Dış Ticaret Sektörleriyle Buluşma” kampanyası kapsamında YASED yetkilileri ile bir araya geldi. UND Başkanı Çetin Nuhoğlu YASED’e UND ile hareket etme çağrısında bulundu. YASED Genel sekreteri Özlem Özyiğit, 17 Eylül’de İstanbul’da UND –DEİK işbirliğiyle gerçekleştirilecek organizasyon başta olmak üzere, Brüksel’deki muhataplara ve AB ülkelerinin temsilciliklerine yönelik ziyaretler ve diğer temaslarda UND’nin yanında yer almak üzere bir yol haritası hazırlanacağını belirtti. rekabet gücü sorunlarının bilincinde olmadığını, bu nedenle UND’nin sektörlere gerçekleri anlatmaya çalıştığını belirten Şener de YASED üyelerinin katılacağı ortak etkinlikler ile bu gerçeklerin bilinmesinin sağlanmasının amaçlandığını belirtti. YASED Genel sekreteri Özyiğit: UND ile beraber bir yol haritası hazırlayacağız UND, “Dış Ticaret Sektörleriyle Buluşma” kampanyası kapsamında Türkiye’nin Avrupa’ya yönelik ihracatının yüzde 50’sini gerçekleştiren uluslararası yatırımcıların temsilcisi YASED ile bir araya geldi. YASED adına Genel Sekreter Özlem Özyiğit, Sektörel Koordinatör Ece Beydağı, Sektörel Koordinatör Tuba Özsezen, Lojistik Çalışma Grubu Üyesi Sn. Cenk Arslan, Dış Ticaret Çalışma Grubu Başkanı Sn. Cenk Ulu’nun katılım sağladığı toplantıya katılan UND heyetine Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu başkanlık etti. Başkan Nuhoğlu destek talebinde bulundu Türkiye’nin Avrupa ülkelerine yönelik ihracatında ülkemizde yerleşik 20 bin civarındaki AB sermayeli şirketin büyük paya sahip olduğunu, sadece Alman yatırımcıların ihracatımızın yüzde 29’unu gerçek- leştirdiğini açıklayan UND Başkanı Nuhoğlu, UND’nin AB ülkelerinin taşıma kotaları kısıtlamaları ile mücadelesinin gerekçeleri hakkında bilgiler vererek, Türkiye-AB Gümrük Birliği’ne rağmen karşılıklı ticarette malların serbest dolaşımının engellendiğini rakamlarla açıkladı. YASED üyelerinin Avrupa ile gerçekleştirdiği ticareti de kapsayan Türkiye-AB ticaretinin karayolu kotaları nedeniyle yaşadığı kaybın 3,5 milyar Euro’yu bulduğunu ortaya koyan “TürkiyeAB Karayolu Kotaları Etki Analizi” sonuçlarını YASED Heyeti ile paylaşan Nuhoğlu, YASED’den kotalarla mücadele amaçlı çalışmalara destek talep etti. Kota sorununun en yoğun yaşandığı Türkiye-İtalya ticareti örneğini veren İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, İtalya’nın yetersiz belge kotası yüzünden iki ülkenin ticaretinin taşınamadığına dikkat çekti. İhracatçılarımızın kotaların yarattığı maliyet artışları ve Taşımalarda karşılaşılan kota sorunlarının ve beklemelerin ihracat üzerinden ülkemizde yerleşik yabancı sermayeli firmaların maliyetlerini artırdığını teyit eden YASED heyeti, Türkiye’deki üretimin artan lojistik maliyetleri nedeniyle Türkiye ekonomisinin dış yatırım cazibesini yitirmeye başladığını teyit ederken; Lojistik ve Gümrük ve Dış Ticaret Çalışma Grupları üzerinden, YASED Yönetiminin de desteğiyle konuyu gündeme taşıma sözü verdi. YASED Genel Sekreteri Özlem Özyiğit, 17 Eylül’de İstanbul’da UND –DEİK işbirliğiyle gerçekleştirilecek organizasyon başta olmak üzere, Brüksel’deki muhataplara ve AB ülkelerinin temsilciliklerine yönelik ziyaretler ve diğer temaslarda UND’nin yanında yer almak üzere bir yol haritası hazırlanacağını ekledi. Eylül 2015 54 LOJİSTİK Lojistik firmaları Fortune 500 listesinde yükseliyor Fortune 500 Türkiye 2015 araştırmasında lojistik firmaları listeyi zorluyor. Netlog, Ekol, Taha, Omsan, Mars, Horoz, Alışan ve Reysaş’ın bulunduğu listede lojistik firmalarının yükselişi dikkat çekiyor. Fortune 500 Türkiye 2015 araştırması yayınlandı. Finansal kurumlar ve holding şirketleri dışındaki tüm sektörleri kapsayan Fortune 500 Türkiye 2015 araştırmasında geçmiş yıllarda olduğu gibi Türkiye Petrol Rafinerileri (TÜPRAŞ) yine listenin ilk sırasını kimseye kaptırmadı. 2014 yılında net satışları yüzde 3,3 düşerek 39,7 milyar liraya gerileyen TÜPRAŞ, 8,16 milyar liralık ihracatla en çok ihracat yapan üçüncü şirket oldu. Listenin ikinci sırasında ise bu yıl BOTAŞ yer aldı. Net satışlarını yüzde 14,2 oranında artırarak 37,46 milyar liraya çıkaran BOTAŞ, 2008 yılında da listeye ikinci sıradan girmişti. Şirket 2009 ve 2010 listelerinde ise üçüncü sıraya gerilemişti. Şirket, 2011, 2012 ve 2013 yıllarında ise verilerini paylaşmadı. 2013 listesinde ikinci sırada bulunan OMV Petrol Ofisi ise bu yıl üçüncü sırada yer aldı. Şirket net satışlarını yüzde 31,9 artırarak 32,9 milyar liraya çıkardı. Listedeki şirketlerin net kârı geçen yıla göre yüzde 1,96 oranında düştü Listede tüm şirketlerin esas faaliyet kârları yüzde 13,49 düşüşle 38,4 milyar liraya geriledi. Geçtiğimiz yıllarda kur ve faizdeki yükselişle bilanço yapıları bozulan şirketlerin, düşen kârlarını esas faaliyet dışı gelirle telafi etme yoluna gittikleri görülüyor. Listedeki şirketlerin net kârı ise geçen yıla göre yüzde 1,96 oranında düşerek 26,8 milyar liraya indi. Bu da şirketlerin faaliyet dışı gelirlerinin kârların yukarı çekilmesine yetmediğini gösteriyor. Ancak, biraz toparlanma söz konusu. Çünkü, 2013 yılında şirketlerin kârındaki gerileme yüzde 13,16 oranındaydı. Eylül 2015 Ekonominin üzerinde performans Öte yandan, Fortune 500 2014 listesine giren şirketlerin toplam net satışının bir önceki yıla göre yüzde 19,55 oranında artarak 791,7 milyar liraya yükseldiği görülüyor. Bunu enflasyondan arındırdığımızda, reel olarak yüzde 12,4’lük bir artış söz konusu. Ayrıca şirketlerin, geçen yıl yüzde 2,9 büyüyen Türkiye ekonomisinin de üzerinde bir performans sağladıkları dikkat çekiyor. Listede yer alan şirketlerin net satışlarının sektörel bazda 2013 yılı verilerine göre değişimine baktığımızda ise ortaya çıkan tablo şöyle: Üretim şirketlerinin net satışları yüzde 7,61 artarak 333,6 milyar lira TL’ye, ticaret şirketlerinin yüzde 33,85 artışla 281,7 milyar TL’ye, hizmet şirketlerinin yüzde 21,73 artışla 128,3 milyar TL’ye, inşaat şirketlerinin ise yüzde 32,17 artışla 47,9 milyar TL’ye yükseldi. Büyüme ivmesi artıyor Fortune 500 2014 verilerini değer- lendiren CRİF Analitik Çözümleri Birim Müdürü Yavuz Arsoy, “2013 ve 2014 yılı net satış büyüme hızları incelendiğinde, büyüme ivmesinin arttığı görülüyor. 2013 yılında Fortune 500 şirketlerinin net satışları yüzde 7,70 artarken, bu oran 2014’te yüzde 19,55’e çıkıyor. Öte yandan, 2013’ün aksine esas faaliyet kârlarında ise bir azalma var. Bir önceki yıl şirketlerin esas faaliyet kârları yüzde 25,34 artarken, 2014’te yüzde 13,49 azaldığını görüyoruz. Aynı şekilde bir önceki yılın aksine 2014’te diğer faaliyetlerden elde edilen gelir/gider dengesinde yüzde 49,44 oranında artış söz konusu. 2013 yılında bu oran yüzde 30,23 gerilemişti. 2014 yılında bir önceki yıla göre diğer faaliyetlerden elde edilen gelir artsa da bunun net kâr üzerinde olumlu yönde etkisine rağmen, net kâr rakamının yüzde 1,96 oranında azaldığını görüyoruz” diyor. Listede yer alan şirketlerin aktifleri yüzde 13,8’lik artışla 716,9 milyar liraya, özkaynakları ise yüzde 12,3 55 oranında yükselerek 310,1 milyar liraya çıktı. Toplamı Wal-Mart’ın dörtte üçü Merkez Bankası 2014 ortalama dolar kurunu 2,18 liradan baz alarak yaptığımız hesaplamaya göre, Fortune 500 Türkiye’nin toplam satışları 362 milyar 84 milyon doları buluyor. Buna göre, Fortune 500 Türkiye şirketlerinin tamamı Fortune 500 ABD sıralamasına ancak üçüncü sırada girebiliyor. Fortune 500 ABD listesinde ilk sırada yer alan Wal-Mart’ın net satışları 485,6 milyar dolar. Bu rakamlara göre, Türkiye’nin en büyük 500 şirketinin net satışlarının toplamı Wal-Mart’ın yüzde 75’i ediyor. 2013 ve 2014 yıllarında döviz kurlarında hem iç siyasi gündem hem de yurtdışında ABD Merkez Bankası’nın (FED) tahvil alımlarını sonlandırmasıyla yaşanan ani ve hızlı hareketler şirketleri olumsuz etkilemişti. Kurlardaki artış, özellikle ithalatını dolarla yapan veya dolar borcu bulunan şirketlerin hem nakit akışlarının bozulmasına hem de maliyetlerinin artmasına yol açmıştı. Bunu aşmak isteyen ihracatçı şirketler, pazar çeşitlendirmesine yönelmelerinin meyvelerini az da olsa almaya başladı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, 2014 sonunda Türkiye’nin toplam sınai ihracatı dolar bazında yüzde 4 artışla 157,6 milyar dolara çıktı. TL bazında ise yüzde 19,6 artışla 344,8 milyar liraya yükseldi. Fortune 500 listesinde yer alan sanayi, hizmet ve inşaat-taahhüt şirketlerinin de toplam ihracatı TL bazında yüzde 19,98 artışla 186,8 milyar liraya yükseldi. Buna göre, ihracatın TL bazında artış oranları TİM ve Fortune 500 listesinin paralellik gösterdiği söylenebilir. THY yine ihracat lideri Türkiye’nin en büyük 100 firmasının ihracatı, tüm listedeki firmaların ihracatının yüzde 68’ini (üçte ikisini) oluşturuyor. Listedeki ilk 100 şirketin ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 21,4 artış kaydetti. Listedeki son 100 şirketin ihracatı ise bir önceki yıla göre yüzde 1,4 oranında arttı. Fortune 500 şirketlerinin 401’i ihracat yaparken, 99 şirketin satışlarının tamamını yurtiçinden elde ettiğini görüyoruz. İhracat yapan şirketlere baktığımızda ise geçmiş yıllarda olduğu gibi Türk Hava Yolları’nın (THY) yine ilk sırada olduğu görülüyor. THY geçen yıl 20,6 milyar liralık hizmet ihracatı gerçekleştirdi. THY, Fortune 500 listesine geçen yıl olduğu gibi bu yıl da dördüncü sıradan girdi. gasını vurmuştu. 2014 yılında da bu geleneğin devam ettiğini görüyoruz. 242,5 milyar TL satış gelirine sahip Fortune 500’ün ilk 10 şirketinin sektörel ağırlığı petrol ve enerji şirketlerinden oluşuyor. Listenin ilk 10’unda enerji sektörü haricindeki şirketlere baktığımızda ise Türk Hava Yolları, Türk Telekom ve BİM’i görüyoruz. 2007 yılında Fortune 500 listesine 24’ncü sıradan giren BİM, her yıl istikrarlı bir şekilde listedeki yerini yukarı taşırken, bu yıl bir sıra yükselerek 9’uncu oldu. Geçen sene Fortune 500 listesinde olup bu sene olmayan ise 87 adet firma var. Dolayısıyla bu listeye 87 adet yeni şirket girdi. Listeye dahil olan 87 firmanın yedisi ilk 100’de, 23’ü ise ilk 200’de yer alıyor. Bilişim ve inşaatın payı Listede 22 bilişim şirketi (2013’te 24 şirket vardı) bulunurken, bu şirketlerin toplam net satışları 43,4 milyar lira oldu. Fortune 500 listesi içinde bilişim şirketlerinin payının yüzde 5,49 olduğu görülüyor. Öte yandan, listeye 31 inşaat şirketi (2013’te 25 şirket vardı) girdi. Bu şirketlerin de toplam net satışları 47 milyar lira olurken, tüm liste içindeki paylarının yüzde 5,94 olduğu görülüyor. 87 yeni şirket geldi Çıta yükseliyor Geçmiş yıllardaki Fortune 500 listelerine petrol ve enerji şirketleri dam- Listedeki 147 şirketin satış geliri 1 milyar TL’yi aştı. Bu rakam, geçen Eylül 2015 56 LOJİSTİK yıl 125’ti. Öte yandan, geçen yıl satış gelirleri 10 milyar liranın üzerinde bulunan şirket sayısı 14’te bulunurken, bu yıl 16’ya yükseldi. Listenin 500’üncü sırasında bulunan şirketin net satışı 284 milyon 178 bin TL. Geçen yıl listenin sonundaki şirketin net satışı 230 milyon 352 bin liraydı. Liste ilk hazırlandığı 2008 yılında ise bu rakam 89,5 milyon liraydı. Yıllar itibariyle listenin sonundaki şirketin net satışının arttığını, dolayısıyla çıtanın yükseldiği söylenebilir. Çalışan sayısı yüzde 6,8 arttı Fortune 500 şirketlerinin çalışan sayısının da her geçen yıl arttığı dikkat çekiyor. Geçen yıl 1 milyon 49 bin 579 olan Fortune 500 listesindeki şirketlerin toplam çalışan sayısı, bu yılki listede yüzde 6,8 oranında artarak 1 milyon 121 bin 236’ya çıktı. İlk yayımlandığı tarihten bu yana Fortune 500 şirketlerinin istihdamına bakıldığında, 2007-2008 yıllarında küresel krizin etkisiyle çalışan sayısı azalırken 2009’dan itibaren istikrarlı bir şekilde artış yaşandığı görülüyor. strateji değişikliğine giderek riskli, ancak düşük karlı operasyonlarını yeniden yapılandırmıştır. Bu çalışmalar kapsamında şirket kaynakları daha verimli hizmetlere yönlendirildiğinden, müşterilerimize hiçbir ilave maliyet getirmeden vergi öncesi karlılığın sürdürülebilir düzeyde tutulması sağlanmıştır. 2014 yılını yaklaşık 600 milyon TL ciro, 42 milyon TL vergi öncesi kar ve 450 milyon TL aktif büyüklüğü ile tamamlayan Omsan, 2015 yılında da finansal ve operasyonel hedeflerini yakalayacaktır. Omsan, stratejik hedefleri doğrultusunda, 2020 yılında kadar Türkiye’nin en yüksek cirolu lojistik şirketi olmayı planlamaktadır.” Emin Taha: Çok çalışarak daha da büyüyeceğiz Emin Taha/ Taha Kargo Yönetim Kurulu Başkanı “Türkiye’yi sırtmalamaya devam eden lojistik sektörünün gurur firmalarından Taha Kargo, Fortune 500 listesinde de yükselişte. İlk 500 içerisinde yer alan lojistik firmalarına bakıldığında Taha Kargo’nun 220. sırada yer aldığı görüyoruz. Taha Kargo olarak işimizi büyük bir ciddiyet ve disiplinle sürdürüyoruz. İşimize ilk başladığımız günkü heyecanla devam ediyoruz. Çalışanlarımız büyük bir özveri ile çalışıyor. Kurumsal yapımızın ardında ‘müşteri odaklı’ ve müşteri memnuniyetini ön planda tutan’ anlayışımız yatıyor. Müşteri sadakatine önem veren bir firma olarak bu büyümede emeği geçenlere şükranlarımı arz ediyorum. Taha Kargo olarak, listedeki bu ilerleyişin emin adımlarla sürecek. Önümüzdeki yıllarda Taha Kargo’yu hak ettiği yerlerde göreceğiz.” Küçükertan: 2020’ye kadar Türkiye’nin en yüksek cirolu lojistik şirketi olmayı planlıyoruz Osman Küçükertan/Omsan Lojistik Genel Müdürü İlk küresel Türk lojistik şirketi olma vizyonu ile hareket eden ve gerek finansal gerekse operasyonel alanda başarılı iş sonuçlarına imza atan Omsan’ın, Fortune 500 listesinde 257. sırada yer alması bizleri mutlu etmiştir. Omsan, 2014 yılında bir Lojistik firmaları yükselişte Türkiye’yi sırtmalamaya devam eden lojistik sektörü Fortune 500 listesinde de yükselişte. İlk 500 içerisinde yer alan lojistik firmalarına bakıldığında 102. sırada Netlog’un, 124. Ekol’ün, 220. sırada Taha, 257. Sırada Omsan’ın, 261. sırada Mars’ın 279. sırada Horoz’un, 415. sırada Alışan’ın ve 421. sırada Reysaş’ın bulunduğu görülüyor. Türkiye’nin öncü sektörü lojistik bu tablodan da anlaşılacağı üzerine ülkemiz ekonomisine can suyu sunmaya devam ediyor. Eylül 2015 57 Akaryakıt tasarrufu için 12 altın tüyo Akaryakıt sektörünün yüzde yüz yerli markası Starpet, “dost marka” olarak bu kez müşterilerinin daha az akaryakıt tüketmelerini ve bütçelerinden tasarruf etmelerini sağlayacak 12 öneri sunuyor. Doğru araç kullanımı ve sürüş teknikleri ile yüzde 25 tasarruf etmek mümkün. Değişim hızının neredeyse takip edilemediği akaryakıt fiyatları, Türkiye’de arabası olsun olmasın hemen herkesin gündeminde ilk sıralarda yer alıyor. Bu nedenle de akaryakıt zamları açıklandığı an sohbetlerin ana konusu haline geliyor. Ancak doğru araç kullanımı ve sürüş teknikleri ile daha az akaryakıt tüketmek ve bütçeden tasarruf etmek mümkün. Yaptığı kampanyalar ile her zaman müşterisinin yanında olduğunu gösteren Starpet, bu kez müşterilerine daha az akaryakıt tüketmelerini sağlayacak 12 altın tüyo veriyor. İstasyon sayısı 300’ü aşan akaryakıt sektörünün yüzde yüz yerli markası Starpet’in önerilerine kulak verip, tavsiyeleri dinlemek yüzde 25 oranında yakıt tasarrufu yapmanızı sağlayacak. Starpet’in akaryakıt tasarruf önerileri: 1. Seyahatiniz 5 kilometreden az ise aracınızı kullanmayın. 2. Aracınıza uygun doğru yakıtı kullanın. 3. Ani kalkışlardan ve duruşlardan kaçının. Gaza ve frene aniden basmak, benzin tüketimini yüzde 5 artırır. 4. Camlarınızı kapalı tutun. Açık camlar, 100 kilometre/saat hızda yüzde 4 fazla yakıt sarfiyatına yol açar. 5. Aracınızın lastiklerinin doğru basınçta olmasına özen gösterin. Lastiklerinizin hava basıncı düşükse yakıt tüketimi artar. 6. İki dakikadan fazla duracaksınız, kontağı kapatın. 7. İlk 5 km içinde aracınızı yüksek hızda sürmekten ve aşırı hızdan kaçının. 8. Aracınızı 25 kilometre/saatten düşük, 95 kilometre/saatten yüksek hızda kullanmamaya özen gösterin. 9. Aracınızda gereksiz ağırlıklar taşımayın. Taşıma kapasitesinin üzerindeki her 45 kg. ek yük yüzde 7 fazladan yakıt tüketimi neden olur. 10. Aracınızı gölgeye park edin. Buharlaşan benzinden kar edeceğiniz gibi aracınızı soğutmak için klimayı kullanmanıza da gerek kal- mayacaktır. Klima kullanımı yaklaşık yüzde 10 ekstradan tüketime neden olur. 11. Aracınızın bakımını düzenli yaptırın! Eskimiş bujilerin değiştirilmesi, karbüratör, akümülatör bakımı, hava ve yakıt filtrelerinin gözden geçirilmesi, lastik basınçları ve rot ayarlarının yapılması yakıt tasarrufunu katkı sağlar. 12. Trafikteki yoğun çok fazla durkalk yapmak tüketimi artırır. Trafiğin çok kısa aralıklarla aktığı durumlarda dur-kalk sayısını azaltmaya çalışın. Eylül 2015 58 LOJİSTİK Türk-Irak İşadamları gümrükçülerle buluştu TISİAD heyeti son olarak Mersin Gümrük Müşavirleri Derneği (MERGÜMDER) yönetimini ziyaret etti. Kaçakçılığı önlemek için alınan tedbirler bahane edilerek transit ticarete konu bazı kalemlerdeki malların antrepolarda depolanmasına izin verilmemesinin transit ticarete büyük darbe vurduğunu söyleyen MERGÜMDER Başkanı Hüseyin Sarıdağ, “Bizde sıkıntı varsa herkeste var demektir” dedi. TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç, ülke refahı için çalıştıklarını belirterek Türkiye ve Irak arasında bir köprü kurmaya çalıştıklarını belirtti. Türkiye Irak Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TİSAD) işbirliğini artırmak amacıyla kent dinamikleri ile görüşmeleri sürüyor. Bu kapsamda TISİAD heyeti son olarak Mersin Gümrük Müşavirleri Derneği (MERGÜMDER) yönetimini ziyaret etti. TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç başkanlığındaki heyeti, MERGÜMDER Başkanı Hüseyin Sarıdağ ve üyeleri karşıladı. Fikir alışverişinde bulunulan ziyarette, sorunlar ve çözüm önerileri de konuşuldu. Çalışmalar ile ilgili bilgi veren Başkan Sarıdağ, sektörün gelişimine katkıda bulunmak, sorunlara çözüm üretmek için çalıştıklarını söyledi. Dernek olarak 5 ayrı bölgede faaliyet gösterdiklerini belirten Sarıdağ, “Amacımız oda haline gelmek. Meslektaşlarımızın, çalışanlarımızın işlerini bilinçli ve profesyonelce yapmaları için eğitim çalışmaları yapıyor, kaliteli arttırmaya yönelik etkinlikler yapıyoruz” diye konuştu. tedirginlik yarattığını da söyleyen Sarıdağ, “Yarının ne olacağını kimse bilemiyor. Dolar, Euro kurları belirgin değil. Dış ticaretin yüzde 80’i bizden geçer. Bizde sıkıntı varsa herkeste var demektir” dedi. Kaçakçılığı önlemek için alınan tedbirler bahane edilerek transit ticarete konu bazı kalemlerdeki malların antrepolarda depolanmasına izin verilmemesinin de transit ticarete büyük darbe vurduğunu söyleyen Başkan Sarıdağ, “Bakan beyin bir talimatı antrepoları etkiledi. Bazı ürünlerin antrepolardan transitine yasak geldi. Bir transitin getirisi 5 bin dolardır. Bakan beyin talimatıyla nedeniyle kayıp var” dedi. Lojistik üssü Mersin’in de bu gelişmelerden olumsuz etkilendiğini dile getiren MERGÜMDER Başkanı Hüseyin Sarıdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Mersin çok özelliği olan bir kent. Deniz yoluyla gelip, karayoluyla devam eden bir liman kenti. Bunların kıymetini bilmeliyiz”. MERGÜMDER Başkanı Sarıdağ: Bizde sıkıntı varsa herkeste var demektir Kılıç: Halkımızın refahı için çalışıyoruz Öte yandan ticaretin sıkıntılı bir süreçten geçtiğini ve belirsizliğin TISİAD Yönetim Kurulu Başkanı Nevaf Kılıç da, çalışmaları ile Eylül 2015 ilgili bilgiler vererek, amaçlarını ve hedeflerini anlattı. “Ticaretin artması, iş, ekmek, aş sağlamak isteyen iş dünyasının sorunlarına çözüm üretilmesi, halkımızın refahı için çalışıyoruz” diyen Kılıç, “Dönem dönem iş insanlarını Irak’a götürüyor, aynı şekilde Irak iş insanlarını Türkiye’de ağırlıyoruz. Ayrıca her ay Türkiye’nin bir ilini ziyaret ediyor, yatırım ve iş imkanlarının konuşulmasını sağlıyoruz. Ayrıca Mersin’de ‘1.Türkiye-Irak İş Zirvesi’ düzenlemeyi hedefliyoruz. Irak’ın; 19 vilayetinden ve Türkiye genelinden atılım sağlanmasını planladığımız bu zirve iş dünyası için önemli bir buluşma olacak. Bir diğer projemiz ise Güney Irak Projesi. Güney Irak’ın 6-7 vilayetinin valilerini, belediye başkanlarını ve iş insanlarını Türkiye’ye davet etmek istiyoruz. Daha sonra bu vilayetleri bizler ziyaret etmek istiyoruz. Üçüncü projemiz ise 2016 yılında TÜRKONFED üyelerini Irak’a götürmek. Bu amaçla; konfederasyonunun Çırağan Sarayı’nda yapılan genel kurulda tüm üyeleri Irak’a davet ettik. Dördüncü projemiz de; Türkiye’deki bazı önemli kentlerimiz ile Irak’ın bazı önemli kentlerini kardeş şehir yapmak. Bu projenin ilk ayağını Mersin ile Basra şehirleri arasında imzalanacak kardeş şehir anlaşması ile başlatmak istiyoruz” diye konuştu. 59 Komşuların dış ticaretteki payı giderek azalıyor Türkiye 2013’te dış ticaretinin yüzde 20’ye yakınını komşularıyla yapıyordu. Ancak komşu ülkelerin ihracat içindeki payı giderek geriliyor. Yılın ilk 7 ayında komşuların ihracat içindeki payı yüzde 13.8’e kadar düştü. Bir dönemler ihracatın neredeyse 5’te 1’ini gerçekleştirdiğimiz komşu ülkelerin, ihracat içindeki payı giderek geriliyor. 2005 yılında toplam ihracatın yüzde 9.98’ini gerçekleştirdiğimiz komşu ülkelerin payı, 2012’de yüzde 18.47’ye kadar çıktı. 2015 yılı Ocak-Temmuz döneminde ise komşuların toplam ihracat içindeki payı yüzde 13.8’e kadar geriledi. Türkiye komşularla sıfır sorun politikası yürütmeye başladığı dönemlerde, Ermenistan hariç, Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan, Azerbaycan, Suriye, Irak ve İran’dan oluşan 7 sınır komşusu ülke ile yükselen ticari ilişkiler, eski günlerini arıyor. 2023 yılı için 500 milyar dolarlık ihracat hedefl eyen Türkiye, 2005 yılında 85.5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmişti. Aradan geçen 10 yılda yani 2014 sonunda ihracat miktarı 157.6 milyar dolara çıktı. Türkiye’nin komşu ülkelere yaptığı ihracat ise aynı dönemde 8.5 milyar dolardan, 24.4 milyar dolara yükseldi. Aradan geçen zaman diliminde komşu ülkelere yapılan ihracat, genel ihracata göre daha yüksek oranlı artış gösterdi ve doğal olarak ihracat içinde komşuların payı da giderek arttı. 2005 yılında toplam ihracatın yüzde 9.98’ini komşu ülkelere yapan Türkiye, 2006’da yüzde 10.34’ünü, 2007’de ise yüzde 10.83’ünü komşu ülkelere gerçekleştirdi. Dünyada küresel krizin etkilerinin başladığı 2008’de komşu ülkelerin ihracat içindeki payı yüzde 10.83’e yükselirken, krizin derinleştiği 2009’da yüzde 13.46’ya çıktı. 2010’da komşuların ihracattaki payı yüzde 14.22’ye yükselirken, bu oran 2011’de yüzde 14.71 olarak ölçüldü. 2012 ise komşu ülkelerin toplam ihracat içindeki payı yüzde 18.47 ile en üst seviyeye ulaştı. Takip eden dönemde ise bu pay giderek düştü ve 2013’te yüzde 16.32, 2014’te yüzde 15.52 oldu. 2014 yılı Ocak-Temmuz döneminde yüzde 14.7’ye gerileyen komşuların payı, 2015 yılı Ocak-Temmuz döneminde ise yaklaşık 1 puan daha azalarak yüzde 13.82’ye düştü. Rakamları İran kurtardı Öte yandan bir süre önce uluslararası kuruluşlarla nükleer faaliyetler konusunda anlaşmaya varan İran, ambargonun kaldırılmasıyla birlikte ticari yönden kısmen rahatlamaya başladı ve bu durum Türkiye ile olan ilişkilere de yansıdı. 2015 yılı Ocak-Temmuz döneminde İran dışındaki tüm komşu ülkelere yapılan ihracatta gerileme yaşandı. 2015 yılı Ocak-Temmuz döneminde ihracat; Azerbaycan’a 24.1, Bulgaristan’a yüzde 21.9, Irak’a yüzde 20.8, Gürcistan’a yüzde 19.77, Suriye’ye ise yüzde 15 geriledi. İran’a yönelik ihracat ise yüzde 22 artış gösterdi. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) geçici verilerine göre ise ağustosta İran’a yapılan ihracat yüzde 9.3 azalsa da ocak-ağustos dönemindeki ihracat yüzde 18.4 artarak 2 milyar 476 milyon dolara çıktı. Eylül 2015 60 LOJİSTİK VİP Uluslararası Taşımacılık yatırımlara devam ediyor VİP Uluslararası Taşımacılık, Renault Trucks’tan aldığı 20 adet Renault Turcs T460 otomatik şanzıman araç ile yatırımlarına sürdürüyor. Daha önce de Renult Trucks yatırımları bulunan şirketin yeni alımla birlikte filosundaki araç sayısı 85’e Renault Trucks sayısı 80 adede yükseldi. Filo yatırımları ile ilgili VİP Uluslararası Taşımacılık Genel Müdürü Vedat Tutu, yeni yaptıkları 20 adet Renault Trucks otomatek T460 araçlarla filolarındaki çekici sayılarının 85’e yükseldiğini, 115 adet treylerle birlikte toplam 200 adetlik araç filosuna ulaştıklarını ve yatırıma devam edeceklerini söylüyor. VİP Genel Müdürü Vedat Tutu, sürekli yatırım yaparak filolarını modern bir yapıyla oluşturduklarını vurguluyor. Hadımköy Yeşilbayır’da hizmet veren VİP Uluslararası Taşımaclık, modern yönetim ofisi, 8 bin metrekare kapalı gümrüklü antreposu, yanmaz deposu ile lojistik sektörünün modern yüzlerinden biri durumunda. VİP Uluslararası Taşımacılık Genel Müdürü Vedat Tutu, sadece lojistik yatırımlara odaklanmış bir firma olduklarını, Fransa başta olmak üzere Avrupa yönlü hizmet verdiklerini belirtiyor. Taşımalarının yüzde 40’ını karayoluyla, yüzde 60’ını da Ro-Ro ile yaptıklarını aktaran Tutu, lojistik sektöründe en büyük giderin akaryakıt giderleri oluşturduğunu bunun için filolarındaki araçlarını bilinçli seçtiklerini ifade ediyor. Eylül 2015 Kendisinin aynı zamanda sefer maliyet güzergah uzmanı olduğunu aktaran Vedat Tutu, araçların yakıt tüketimindeki cimriliğinin lojistik sektöründe çok önemli olduğunun altını çiziyor. Birebir sürücü yetiştirdiklerini ifade eden Tutu, “Toplam 84 çekicimiz, 115 treyremiz var. 8 bin metrekarilik kapalı alanda hizmet veriyor. Çift katlı deposu ile hızlı hizmet verebiliyor” diyor. Ayrıca gümrüklü yanıcı antreposu da bulunan VİP’in sadece lojistik yatırımlara odaklanmış durumda olduğunu ifade eden Tutu, nakliyecilerin en büyük giderinin yüzde 35 pay ile yakıttan kaynaklandığını ve bunu düşürenlerin kazanacağını söylüyor. UND İcra Kurulu Başkanı Şener, çok güzel bir resim çizmişti ÜDY Eğitmenliği yaptığını ve yıllardır bu sektörün içerisinde olduğunu anlatan Tutu, sektörde geçiş belgeleri, vizeler ve kotalar olduğunu bunların çözülmediği sürece Türk nakliyecisinin her zaman bir adım geriden gitmek zorunda olduğunu belirtiyor. “Biz taşımacılık yapıyoruz ama arızalı çekicilerle taşımacılık yapıyormuşuz gibi, çünkü buradan Kapıkule’den geçemiyoruz” diyen Vedat Tutu, “Cumartesi günü aracımız çıkıyor ancak Pazartesi sabah Bulgaristan’a geçebiliyoruz. Bu ihracıtı darbelemek demektir. 61 UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener bu konuyla ilgili çok güzel bir resim çizmişti. Türkiye’yi konum olarak alıp İran’ın gerisine koymuştu. Biz buradan yola çıkıyoruz demişti. Evet ancak İran’ın gerisinden çıksan bu kadar sürede gidersin” diyerek Türk nakliyecisinin önündeki engellerin söktere ve Türkiye’ye verdiği zararı ortaya koydu. Karşılıklılık hesabına göre hareket edildiğinde de bundan nakliyecilerin zarar gördüğünü savunun Vedat Tutu, “Bugün Bulgaristan nakliyecisini Türkiye’ye giriş yapacak olsa, hemen kendi ülkesinin derneğine, bakanlığına gidiyor onlar da bir yaptırım uyguluyor. Bulgar nakliyecisi herhangi bir eksiklikten 3 bin euro ceza ödüyorsa Türk nakliyecisi de gidip orada 3 bin euro ceza ödüyor. Her halükadarda bundan nakliyeciler zarar görüyor. Nakliyecilerin zarar görmeyeceği en önemli uygulama Bayrampaşa hal girişine girişte 5 TL olan ücretin 7 TL’ye çıkarılmasından sonra kamyoncuların tepkisi sonucu bu ücretin geri çekilmesi oldu. Bayrampaşa halindekiler kontak kapattılar, bir eylem yaptılar, köprüyü salladılar. 7 TL 5 TL’ye düştü. Türk nakliyecisinin kontak kapatması lazım. Fatih Bey bunu Avusturya’da yaptı. Türk TIR’ları 72 saat tren bekliyor. Sebep ne: Kota! Bizim bunu Türkiye’de yapmamız lazım.” Maliyetlerde artış, ihraç yüklerinde düşüş var Kendisinin aynı zamanda sefer maliyet güzergah uzmanı olduğunu aktaran Vedat Tutu, “Maliyetlere bakıyorum üzülüyorum. Maliyetlerde artış var, ülkenin durumundan dolayı ihraç yüklerinde düşüş var. Yüzde 30 düşüş var. Maliyetlerde artış var. Diyorum ki şoför davaları sektöre zarar veriyor. Ben maaş alan biriyim ama benim patronum kazanmıyor. Sektörde yıl sonunu görecek nakliyeciler var. Bazı nakliyecilerele konuşuyorum 6 bin Euro alıyorum, 4 bin 300 Euro maliyetim var diyor. Bu senin sefer maliyetin. Bir de sabit maliyetlerin var. Bunun Başarının anahtarı: Doğru strateji, doğru yatırım, doğru kadro VİP Uluslar arası Taşımacılık, ticarette rekabetin belirleyici unsurlarından biri olan lojistik sektörünün genç ve başarılı oyuncularından biri. ‘Tam uzmanlık’ stratejisi doğrultusunda sadece Fransa-Türkiye hattında hizmet veriyor. VİP Transport’un bu stratejisi, başarısının da anahtarı olmuş durumda. Çoğu bütün Avrupa hatta dünyaya ‘bir şekilde’ taşıma yapan rakiplerinin aksine VİP Transport, sadece bir hatta ama “yüzde 100 performans ve yüzde 100 müşteri memnuniyeti” ile çalışmayı tercih ediyor. Hedeflerini gerçekleştirme yolunda sahip olduğu en büyük değerleri ise, iş yaptığı ülkenin dilinden/ekonomisinden anlayan uzman personel kadrosu ve paydaşlarının gelecekteki ihtiyaçlarını tespit edebilen ve bu doğrultuda yatırım yapmaktan çekinmeyen ticari öngörüsüdür. VİP Transport ‘tam uzmanlık’ stratejisi ve sahip olduğu bu değerler sayesinde, genç yaşına rağmen bugün Türkiye lojistik sektörünün en başarılı ve takdir gören firmalarından biri konumuna gelmiş bulunuyor. içinde kasko, trafik, yeşil sigorta, eliktirik giderleri… Bu 1500 Euro’yu buluyor. Ekle bunu 6 bin euro ediyor” diye konuşuyor. ÜDY eğitimi hakkında Tutu şu bilgileri veriyor: “Kimlerin ÜDY eğitimi vereceği Karayolu Taşımacılık Kanunu kitabında belirtiliyor. Buna göre yüksek lisans eğitimi yapanlar, sektörde üst düzey yöneticilik yapmış olanlar eğitim verebilir” diyor. Bakanlık benim ÜDY eğitmenliğimi iptal etti. Çünkü yüksek lisans lazım. Ama 15 yıldır üst düzey yöneticilik yapıyorum. IRU belgem var, ÜDY eğitmenliği yaptım.” Grupaj taşımaları yaptıklarını ifade eden Tutu, yüklerinin büyük kısmını tekstil ürünlerinin oluşturduğunu ifade ederek, taşımalarının yüzde 40’ını karayoluyla direkt gerçekleştirdiklerini, yüzde 60 oranını ise Ro-Ro ile gerçekleştirdiklerini belirtiyor. Eylül 2015 62 GÜNCEL Türkiye-Irak İş Konseyi kuruldu ilişkilerin yeniden canlanması bekleniyor Türkiye-Irak İş Konseyi 17 Ağustos’ta kuruldu. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Irak ile işbirliğini artırmak istediklerini belirtirken DEİK Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan, Irak ve Türkiye arasında yeni projelere imza atılması gerektiğini kaydetti. Irak Ticaret Odaları Federasyonu Başkanı Cafer Resul elHamadani ise Türk şirketleri Irak’ta daha fazla yatırım yapmaya davet etti. Türkiye-Irak İş Konseyi Toplantısı ve Kuruluş Anlaşması ve DEİK’in yeni ofisinin açılmasına ilişkin basın toplantısı Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, DEİK Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan, DEİK Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Mehmet Büyükekşi, Nail Olpak, Halim Mete ve Mithat Yenigün’ün katılımları ile 17 Ağustos’ta İstanbul River Plaza’da gerçekleşti. Zeybekci: Irak hükümeti ile işbirliğimizi artırmak istiyoruz Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Türkiye olarak birlik ve beraberlik içerisindeki Irak hükümetiyle ilişkilerimizi olabildiğince artırmak istiyoruz” dedi. Irak ile Türkiye’nin birbirini tamamlayıcı iki ekonomi olduğunu belirten Zeybekci, “Irak’ta her ne yoksa Türkiye’de vardır, Türkiye’de ne yoksa birçoğu Irak’ta vardır. Irak’ın istikrarını kendi istikrarımız, birlik ve beraberliğini kendi birlik ve beraberliğimiz, Irak’ın refahının ve Eylül 2015 ekonomisinin artmasını da kendi refah ve ekonomimizin artması olarak görüyoruz” dedi. Türkiye için Anadolu ne kadar önemliyse Irak’ın da buradaki iş imkanı, ekonomik ortam, huzur ve istikrar için aynı öneme sahip olduğunu belirten Zeybekci, “Türk firmalar Iraklı, Iraklı firmalar Türk şirketlerle ortaklık kursun. Siz de Türkiye’ye gelin, Türkiye’de ortaklıklar kurun, Türkiye sizin de vatanınızdır, İstanbul sizin de şehrinizdir, bu kadar derin ortak tarihe sahip ülkeler olarak ilişkilerimizi ecdatlarımızın ilişkileri gibi geliştirip derinleştirirsek iki ülke de karlı çıkar” dedi. Vardan: Yeni projelere imza atabileceğimizi düşünüyorum DEİK Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan, “Önümüzde yeni bir dünya, yeni bir Ortadoğu, yeni bir Irak varken ortak bir vizyon ile Irak’ın yeniden imarı, küresel bağlantılarının gelişmesi için yeni projelere imza atabileceğimize inanıyorum” dedi. Ticari ilişkilerin kalıcı ve sürdürülebilir yatırım ilişkileri ile derinleştirmesinin planlandığını belirten Vardan, Türkiye ve Irak iş çevrelerini bir araya getiren “Irak’ta Yatırım Olanakları” konferansının İstanbul’da gerçekleştirildiğini söyledi. Irak’ın son dört yılda en çok ihracat yapılan ikinci ülke haline geldiğini belirten Vardan, Türk şirketlerinin Irak’taki en etkin şirketler olduğu bilgisini verdi. Ortak vizyon ile iki ülke işadamlarını bir araya getirerek hayata geçirecek olan Türkiye-Irak İş Konseyi Kuruluş Anlaşması’nın imzalanacağını belirten Vardan, “Konsey karşılıklı olarak iş ve yatırım yapan, Irak ile ticaret yapan değişik sektörlerden işadamlarının ortak sesi olacak. Konseyimiz iki ülke arasındaki potansiyel işbirliğininin karşılıklı olarak verimli yatırımlara dönüşmesine öncülük edecek” dedi. Cafer Resul el-Hamadani: Türk şirketler Irak’ta yatırım yapmalı Irak Ticaret Odaları Federasyonu Başkanı Cafer Resul el-Hamadani, “Irak’taki reformlar Türkiye ile ekonomik ilişkilerimize de yansıyacak” dedi. Irak’ta yeni bir sayfa açılmakta olduğunu belirten Hamadani, “Irak’ta yeni reformlar, yapılanma ve Irak’ın istikrarı için çaba harcanmaktadır. Kanaatimize göre bugün Irak’taki bu başarılar Türkiye ile olan ekonomik ilişkilerimize de yansıyacaktır” dedi. Türk şirketlerinin Irak’taki yatırımlara destek vermesini beklediklerini belirten Hamadani sözlerine şöyle devam etti: “Türk şirketlerinden Irak’taki özel sektörde stratejik bir ortağa dönüşebilmeleri için ödemelerin ertelenmesini talep 63 rak tanımladığını hatırlatan Vardan sözlerine şöyle devam etti: “Ülkenin geleceğinin şekillenmesinde çok önemli olduğunu düşündüğüm bu ifade, bizlere her daim güç verdi, şevk verdi. Yaptığımız tüm çalışmalarda sizlerin desteklerinizin bizimle olduğunu bilmek, eğer dünden bugüne DEİK bünyesinde bir başarı varsa, bu başarının temel anahtarıdır.” ediyoruz. Bu şartlarda Irak’ta faaliyetlerini rica ediyoruz. Böylece önümüzdeki yıllar için bir alan açılmış olacaktır.” Irak’ta halihazırda reformlar gerçekleştirildiğini belirten Hamadani, bu reformlar sonucu doğru kişilerin doğru makam ve mevkilere getirildiğini ve böylece mali ve idari yolsuzlukların ortadan kaldırılmış olacağını ve yeni bir şeffaf dönem başlayacağını söyledi. Türkiye-Irak İş Konseyi Kuruluş Anlaşması İmza Töreni’nden sonra DEİK’in yeni ofisinin açılışına ilişkin basın toplantısında DEİK Yönetim Kurulu Başkanı Vardan, yeniden yapılandırılan DEİK’in, Anayasa mahkemesinin de tanımında “Kamu gücüyle donatılmış, kendine özgü, atipik, özel hukuk tüzel kişiliğinie haizdir” ibaresinin yer aldığını söyledi. DEİK’in bir kamu kuruluşu olmadığını belirten Vardan, “Türk özel sektörünün hemen tamamının temsil edildiği farklı ve özel bir statüsü vardır. Bizler bu yapıda, faaliyetlerimizi Ekonomi Bakanlığı ile son derece uyumlu ve koordineli olarak, işbirliği içinde ve hedef odaklı bir şekilde yürütmekteyiz. Ekonomi Bakanlığı bu alandaki hedeflerin kamu tarafındaki, DEİK’te ise özel sektör tarafındaki işleri yapmakta ve koordinasyonu sağlamaktayız” dedi. Vardan, DEİK’in Cumhurbaşkanı, Başbakan, Ekonomi ve Dışişleri Bakanlarının dış gezilerindeki ve aynı şekilde yurt içi kabullerindeki iş dünyasıyla ilgili tüm organizasyonları yapacak tek resmi kurum olarak yetkilendirildiğini söyledi. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin daha önce iş dünyasının “Yol Arkadaşları” ola- Emin Taha: Irak, çok önemli bir pazar Toplantı sonrasında konuyla ilgili bir değerlendirmede bulunan Taha Group Yönetim Kurulu Başkanı ve MÜSİAD Lojistik Sektör Kurulu Başkanı Emin Taha, Irak’ın Türkiye açısından önemli ve vazgeçilemeyecek bir komşu olduğunu söyledi. Kültür ve dini birlikteliğin iki ülke arasında birliktelik içerdiğini aktaran Taha, Irak’ın Pazar olarak Türkiye için son derece önemli ve kritik bir yerde olduğunun da altını çizdi. Taha, Irak’ta son yıllarda meydana gelen gelişmelerin ticarete olumsuz yönde yansıdığınını ifade ederek Türkiye-Irak İş Konseyi ile beraber bu olumsuz tablonun değişeceğini söyledi. Türkiye-Irak İş Konseyi’nin iki ülkenin refahında önemli bir adım olduğunu ifade eden Taha, bu tür gelişmelerin iki ülkenin hayrına olacağının önemle altını çizdi. Eylül 2015 64 TESLİMAT Mercedes-Benz Türk Aksaray Kamyon Fabrikası’nın yeni üretim direktörü göreve başladı Mercedes-Benz Türk’ün yeni Kamyon Üretim Direktörü Dr. Frank Lehmann, 1 Eylül’de Aksaray Kamyon Fabrikası’ndaki görevine başladı. Görevi, emekliliğe ayrılan Klaus Pfeifer’den devralan Dr. Frank Lehmann, 1996 yılından bu yana Daimler AG’de çeşitli pozisyonlarda birçok başarıya imza attı. 1986 yılında üretime başlayan Mercedes-Benz Türk Aksaray Kamyon Fabrikası’nın yeni Üretim Direktörü, MercedesBenz’in Holýšov/Çek Cumhuriyeti ve Wörth/Almanya fabrikalarında yöneticilik görevleri üstlendi. Dr. Lehmann Avrupa ve Kuzey Amerika bölgeleri Kamyon Mühendislik birimi yöneticiliği sırasında, Meksika’daki Saltillo Fabrikası’nın kurulumundan da sorumlu oldu. 54 yaşında ve evli olan Dr. Lehmann, 2008 - 2013 yılları arasında Wörth Kamyon Fabrikası’nda MercedesBenz’in yeni kamyon modelleri Actros, Antos ve Arocs’un üretim planlamasını yönetti. 2013 yılından bu yana Üretim Ağı ve Yeni Ürün Yönetimi biriminin başında olan Dr. Frank Lehmann, uluslararası alanda ve farklı birimlerde kazandığı güçlü deneyimleri ile şimdi Mercedes-Benz Türk Aksaray Kamyon Fabrikası’nın başarılarına katkıda bulunacak. Sarıpekmez grup filosunu Scania ile güçlendirdi 42 yıllık deneyimi ile Eskişehir Bölgesi’nin önde gelen kuruluşlarından Sarıpekmez Grup, tüm grup şirketlerinin nakliye ve lojiistik hizmetlerinde kullanılmak üzere 20 adet Scania R 400 LA4x2HNA çekici aldı. 1972 yılında faaliyetlerine başlayan ve 42 yıllık süreçte hizmet alanını genişleterek inşaat ve akaryakıt sektöründe de faaliyet gösteren Sarıpekmez Grup, şirketlerinin nakliye ve lojistik hizmetlerinde kullanılmak üzere 20 adet Scania R 400 LA4x2HNA çekici aldı. SarıpekmezGrup’a yeni araçları satışı gerçekleştiren Scania Bursa Bölgesi Yetkili Satıcı ve Servisi Koçaslan Otomotiv tesislerinde teslim edildi. Düzenlenen törene SarıpekmezGrup adına firma sahipleri Hüseyin Sarıpekmez ve Ramazan Sarıpekmez, Doğuş Otomotiv Scania Satış Bölge Yöneticisi Gökhan Altun ve Koçaslan Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Yakup Koçaslan katıldı. “Güvenilirliği tercih nedenimiz” Teslimat töreninde Sarıpekmez Grup adına bir açıklama yapan Hüseyin Sarıpekmez, Scania araçlarını güvenilirliği Eylül 2015 nedeniyle tercih ettiklerini belirtirken “Ağırlıklı olarak hizmet verdiğimiz inşaat malzemeleri ve akaryakıt nakliyesi sektörlerinde emin adımlarla büyüyoruz ve yeni yatırımlarımız durmaksızın devam ediyor.Scania marka araçların rakip markalardan çok daha ileride olduğunu gördük.Bu yüzden yeni araç alımı gündeme geldiğinde tercihimizi Scania’dan yana kullandık. Araç yatırımlarımız devam edecek ve tercihimiz yine Scania olacaktır” dedi. “Satış ve satış sonrası hizmetler referansımız” Sarıpekmez Grup’a araç satışını gerçekleştiren Doğuş Otomotiv Scania, Bursa Bölgesi Yetkili Satıcı ve Servisi Koçaslan Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Yakup Koçaslan ise Scania markası ile müşterilerine gerek satış sırasında gerekse de satış sonrası alanındaher zaman kaliteli hizmet anlayışı ile ilerlediklerini söyledi. Koçaslan, “Sarıpekmez hizmet verdiği sektörlerde en iyiler arasında yer alıyor ve büyüme hedefleri var. Bu hedeflerine ulaşma yolunda Scania’yı çözüm ortağı olarak görmelerinden dolayı teşekkür ederim. Uzun soluklu bir çalışma olmasını arzuluyoruz. Her zaman ve her koşulda yanlarında olacağımıza emin olabilirler” diyerek sözlerini tamamladı. 65 Tırsan’dan Güler Nakliyat’a 70 adet perdeli semi-treyler Güler Nakliyat 70 perdeli hafif maksimaplus semi-treylerleri Tırsan Adapazarı Fabrikası lokasyonundadüzenlenen törenle teslim aldı. Gerçekleştirilen teslimat törenine;Güler Nakliyat Yönetim Kurulu Başkanı Naci Güler, Yönetim Kurulu Üyesi Şenol Güler, Yönetim Kurulu Üyesi Durmuş Güler, DAF-Tırsan Satış Müdürü Ertuğrul Erkoç, Satış Yöneticisi Özgür Ayçiçek ve Satış Şefi Akgün Nuhoğlu katıldı. Tırsan bizi yanıltmadı Naci Güler, gerçekleştirilen törende yaptığı açıklamada, “Tırsan markasını tercih etmemizin öncelikli nedenleri treylerlerin sağlamlığı ve Tırsan markasına duymuş olduğumuz güvendir. Firma olarak,yakıt tasarrufu ve aracın performansı bizim için çok önemli. Tırsan, yakıt ve performans konusunda bizi daha önce yanıltmadı” dedi. Güler, “Tırsan perdeli hafif maksimaplus aracının 1000 kg daha hafif oluşu, boşken yakıt tasarrufusağlamaktadır.Bu sayede araç yüklü olarak seyir halindeyken de maksimum seviyede yük taşımamıza imkan vermektedir. Ayrıca, Tırsan araçlarının işletme giderlerimizi minimuma indirmesi de bizim için oldukça memnuniyet verici.Bunun yanı sıra DAF-Tırsan’ın sahip olduğu geniş servis ağı ve uzman kadrosu ile vermiş oldukları çözüm odaklı servis hizmetleri de bizim için büyük avantaj” ifadesini kullandı. Merkezi İstanbul olan Güler Nakliyat, Türkiye genelindeki 13 şubesi ile beyaz eşya, klima, temizlik ürünleri taşımacılığında hizmet sunuyor. Alp Lojistik 11 adet perdeli hafif treylerini teslim aldı büyük avantaj sağlıyor. Bunun yanı sıra, yeni alımını yapmış olduğumuz 11 Tırsan treylerler ile filomuzda ki araç sayısını 18’e çıkarmış olduk” dedi. Akkaya, sözlerine “2016’da hayata geçireceğimiz planlarımızı da Tırsan ile yaptık.” diyerek devam etti. Merkezi İstanbul Güngören olan Alp Lojistik’in Çorlu ve İstanbul’da olmak üzere iki deposu bulunuyor. Ağırlıklı olarak gıda, plastik sanayii ve dayanıklı tüketim sanayii ürünleri taşımacılığı yapan Alp Lojistik müşterilerine lojistik hizmeti sunuyor. Tırsan perdeli hafif maksima plus semi-treyler özellikleri Alp Lojistik 11 adet perdeli hafif maksima plus treyleri Tırsan Adapazarı fabrikası lokasyonunda düzenlenen törenle teslim aldı. Tören Alp Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Güngör Akkaya, Eş Başkan Hasan Akkayave DAF-TIRSAN Otomotiv Satış Yöneticisi Özgür Ayçiçek’in katılımıyla gerçekleşti. Alp Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Güngör Akkaya gerçekleşti- rilen törende yaptığı açıklamada, “Treylerde Tırsan markasını tercih etmemizin öncelikli nedeni ürün kalitesidir. Filomuza daha önce alımını yaptığımız Tırsan araçlarının performansından oldukça memnunuz. Ayrıca, DAF-TIRSAN’ın sahip olduğu geniş servis ağı ve uzman kadrosu ile vermiş oldukları çözüm odaklı servis hizmetleri, zaman tasarrufu açısından firmamız için Türkiye’nin ilk ve tek treyler Ar-Ge merkezinde geliştirilen Tırsan Perdeli Hafif Maksima Plus Semi-Treyler, perdeli tenteli sınıfındaki standart araçlara göre 1000 kg daha hafif. Hafifliği sayesinde boşken yakıt ve işletme giderlerinde tasarruf sağlarken yüklü seyahatte daha fazla yük taşıma imkanı sunuyor. Treylerler, şasilerinde kullanılankataforez (KTL) teknolojisi sayesinde 10 yıllık paslanmazlık garantisi altına alınıyor. Böylece servis ve bakım masraflarını en aza indirgeniyor. Eylül 2015 medya