UND`nin Sesi

Transkript

UND`nin Sesi
’NİN SESİ
EYLÜL 2015 SAYI: 397
Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı
OTOMOTİV
SEKTÖRÜ
YEŞİL
LOJİSTİK
İSTİYOR
YASED’den ‘Kota Mücadelesine Tam Destek’
içindekiler
Eylül
2015
24
26
19 Türkiye’deki yabancı yatırımcılardan da
‘Kota Mücadelesine Tam Destek’ sözü
UND, “Dış Ticaret Sektörleriyle Buluşma” kampanyası kapsamında YASED
yetkilileri ile bir araya geldi. UND Başkanı Çetin Nuhoğlu YASED’e UND ile
hareket etme çağrısında bulundu. YASED Genel Sekreteri Özlem Özyiğit, 17
Eylül’de İstanbul’da UND–DEİK işbirliğiyle gerçekleştirilecek organizasyon
başta olmak üzere, Brüksel’deki muhataplara ve AB ülkelerinin temsilciliklerine yönelik ziyaretler ve diğer temaslarda UND’nin yanında yer almak üzere
bir yol haritası hazırlanacağını belirtti.
20 Taşıma kotaları, giyim sanayi
ihracatına getirilmiş tarife dışı engeldir
Temmuz ayında açıklanan ve Türkiye-AB arasındaki ticaret engellerinin
her iki tarafta toplam 3.5 milyar euro ticaret kaybına mal olduğunu tespit
eden AB etki analizi sonuçları kayba uğrayan sektörlerin gündemine
gelmeye başladı.
24 Ayshe, Türkiye ve Fransa
arasındaki ticareti artırıyor
48 saatte Türkiye’den Fransa Sete’ye ulaşan Alternative Ro-Ro’ya ait Ayshe
adlı gemi, Türkiye ve Fransa arasındaki ticaretin artmasını sağladı. Ayshe’nin
gücünü daha da artıracak blok tren taşımaları ile Alternative Ro-Ro sadece
Türkiye değil, doğumuzdaki ülkelerle Fransa, Portekiz, İspanya ve İngiltere
arasındaki ticarette köprü olacak.
26 BPW, Gebze’de 10 Milyon
Euro’luk yatırım gerçekleştirdi
Dünyanın en büyük treyler aksı üreticilerinden olan BPW, Gebze Organize
Sanayi Bölgesi’nde yaklaşık 10 Milyon Euro’luk yatırım gerçekleştirdi. BPW
Yönetim Kurulu Başkanı Michael Pfeiffer, 250 bin adetlik treyler pazarı için
geldiklerini ifade ederek Türkiye ile beraber komşu ülkeler İran ve Irak’a da
satış gerçekleştireceklerini vurguladı.
UND Danışmanlık ve Tanıtım
Hizmetleri A.Ş Adına Sahibi
Ömer Çetin Nuhoğlu
Genel Yayın Yönetmeni
Fatih Şener
Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü
Hatice Hacısalihoğlu
Yayın Kurulu
Ali Çiçekli, Şerafettin Aras,
www.locamedya.net
Nagihan Soylu,
Banu Damla Alışan
Mali İşler Müdürü
Muhammet Haybarlık
Editör
Ahmet Doğan
Yazı Kurulu
Alper Özel, Evren Bingöl,
Muammer Ünlü, Elif Sevim
Reklam Sorumlusu
Hatice Hacısalihoğlu
0212 359 26 00 / 208
Grafik Tasarım
Erhan Aydın
Haber Merkezi
Alpdoğan Kahraman,
Berkalp Kaya, Erman Ereke,
Gürol Gülbeyaz,
İbrahim Çolak, Burak Çığa,
Kadir Çirkin
Yayına Hazırlık
LOCA MEDYA
ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ
Genel Yönetmen
Mutlu Doğan
İletişim
0212 579 92 35
ctp baskı ve cilt
İstanbul Basım Ltd.Şti
0212 603 26 20
Eylül 2015
Adres: Cennet Mah. Hürriyet Cad. No: 1/1 B Blok Cennet / Küçükçekmece - İSTANBUL - TÜRKİYE
Tel: 0212 579 92 35 Fax: 0212 598 47 62 / [email protected] / Yerel ve Süreli Yayın
50
62
28 İhracat Ağustos ayında 10 milyar
482 milyon dolar olarak gerçekleşti
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ağustos ayı ihracat verilerini Düzce’nin
fındıkla bütünleşen ilçesi Akçakoca’da açıkladı.
46 Ülkemiz karayollarında
yük taşımacılığı ne kadar güvenli yapılıyor?
Karayolunda yük taşımacılığının nasıl güvenli yapılacağına dair bilgileri
Avrupa mevzuatları ile birlikte incelendiğimizde yerine getirmemiz gereken önemli önlem ve uygulamalar olduğunu görüyoruz.
50 Hopa’da meydana gelen sel felaketini
46
UND yetkilileri yerinde inceledi
HOPA’da meydana gelen sel felaketi hem ülkemizi hem de sektörümüzü
derinden yaraladı. UND Yönetim Kurulu Üyeleri Abdullah Özer ve
Alişan Topaloğlu felaketi yerinde inceledi.
53 Türkiye’deki yabancı yatırımcılardan da
‘Kota Mücadelesine Tam Destek’ sözü
UND, “Dış Ticaret Sektörleriyle Buluşma” kampanyası kapsamında YASED
yetkilileri ile bir araya geldi. UND Başkanı Çetin Nuhoğlu YASED’e UND ile
hareket etme çağrısında bulundu.
54 Lojistik firmaları
Fortune 500 listesinde yükseliyor
Fortune 500 Türkiye 2015 araştırmasında lojistik firmaları listeyi zorluyor.
Netlog, Ekol, Taha, Omsan, Mars, Horoz, Alışan ve Reysaş’ın
bulunduğu listede lojistik firmalarının yükselişi dikkat çekiyor.
61
58 Türk-Irak İşadamları gümrükçülerle buluştu
TISİAD heyeti son olarak Mersin Gümrük Müşavirleri Derneği (MERGÜMDER)
yönetimini ziyaret etti.
59 Komşuların dış ticaretteki payı
giderek azalıyor
Türkiye 2013’te dış ticaretinin yüzde 20’ye yakınını komşularıyla yapıyordu. Ancak komşu ülkelerin ihracat içindeki payı giderek geriliyor. Yılın ilk 7
ayında komşuların ihracat içindeki payı yüzde 13.8’e kadar düştü.
59
BAŞYAZI
ÖMER ÇETİN NUHOĞLU
Değerli Dostlarım,
Ticareti engelleyen taşıma kotalarıyla mücadelemiz kararlılıkla sürüyor. Gerek medyadan, gerekse derneğimizin ve paydaşlarının iletişim kanallarından çalışmalarımızı izliyorsunuz. Hem
Ankara hem de Brüksel ile yürüttüğümüz temasların meyvelerini
almaya başladık. Özellikle Temmuz ayında yayınlanan ve Avrupa Komisyonu adına Türkiye ile imzalanabilecek bir karayolu
yük taşımacılığı anlaşması olasılığını değerlendirdiği ‘Etki Analizi’
sonuçlarının, Türkiye’de kayıtlı araçlara AB ülkeleri tarafından
getirilen kısıtlamaların hem Türkiye hem de Avrupa Birliği ekonomisine toplamda 3,5 milyar Euro zarar getirdiğini ortaya koyması
mücadelemize çok önemli bir argüman kazandırdı.
Devletimiz adına Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımız
ve Ekonomi Bakanlığımız başta olmak üzere ilgili bakanlıklarımızdan yoğun destek aldığımız mücadeleyi UND olarak “meslek örgütleri ve sivil toplum kesimine” de taşımaya çalışıyoruz.
Avrupa’da sivil toplumun sesinin daha fazla dinlendiği bir gerçek.
Bu düşünceyle, UND olarak 2015 yaz dönemi boyunca hız
kesmeden çalışarak bir dizi etkinlik düzenledik. Düzenlediğimiz
bu etkinlikler çerçevesinde sektörlerimizi temsil eden STK’larla
buluşarak “Türkiye-AB Karayolu Yük Taşımacılığı Anlaşması
Etki Analizi” sonuçlarını ihracatçı sektörlerimizi temsil eden
meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarına tanıttık. “UND,
Dış Ticaret Sektörleriyle Buluşuyor!” teması altında başlatılan
“bilinçlendirme kampanyası” kapsamında, karayolu ile AB
ülkelerine taşınan ihraç ve AB’den gelen ithal malların kotalarla
kısıtlanmasının Türkiye ekonomisine olumsuz etkileri rakamlarla
ve örneklerle anlatılarak, ihracatçılarımızın ve sanayi kesiminin
de çözüm çalışmalarına katılmalarını sağlamayı amaçlıyoruz.
Kampanyanın startını 19 Ağustos’ta “Uludağ Tekstil İhracatçı
Birlikleri (UTİB)” Yönetim Kurulu ile verdik. Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) yetkilileri ile bir araya geldik. YASED’e
UND ile hareket etme çağrısında bulunduk. YASED Genel
sekreteri Sayın Özlem Özyiğit, Brüksel’deki muhataplara ve AB
ülkelerinin temsilciliklerine yönelik ziyaretler ve diğer temaslarda UND’nin yanında yer almak üzere bir yol haritası hazırlanacağını belirtti. Ülkemizde yerleşik 20 bin civarındaki AB
sermayeli şirket bulunuyor. Bu şirketler, ekonomimiz ve ihracatımızda büyük bir paya sahip. Avrupa’ya ihracatımızın yarısı bu
şirketlerce yapılırken, sadece Alman yatırımcılar ihracatımızın
UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI
yüzde 29’unu gerçekleştiriyor. Ancak Türkiye-AB Gümrük
Birliği’ne rağmen AB ile karşılıklı ticarette Türkiye’de üretilmiş
olan malların serbest dolaşımının engellendiği, ülkemizin normalde düşük maliyetli üretim imkânları ve lojistik kabiliyetlerinin
taşımalardaki sorunlar nedeniyle erozyona uğradığı herkesin
teyit ettiği bir gerçek.
Öte yandan, İtalya örneğinde gördüğümüz gibi, bazı ülkelerin
taşımacılarımıza uyguladıkları mantık dışı kısıtlamalar, o ülkelere
Türkiye’den giden ihracatın da taşınamamasına yol açıyor. Bu
ihracatta payı olan tüm kesimler de bu gecikmeler ve yükselen
maliyetlerden mağdur oluyor.
Karayolu taşımacılığının, diğer taşıma modlarının sunamadığı
vazgeçilmez rekabet avantajları olan hız ve esnekliğin anlamsız
kısıtlamalarla engellenmesinin ne İtalyan ticaret erbabına veya
taşımacılarına, ne de Türkiye’nin İtalya ile ticaret yapan kesime
faydası olmadığı açık.
Yaşadığımız kayıpları sektörlerimizi temsil eden STK’larımızın ve
yetkililerimizin mutlaka öğrenmesi gerekiyor. Onların üyesi olan
şirket ve kuruluşların da katılacağı ortak etkinlikler ile bu gerçeklerin bilinmesini de ayrıca sağlamayı planlıyoruz.
İlerleyen haftalarda, etkinliklerimizi AB başkentlerine de taşımaya
hazırlanıyoruz. Almanya’da Türkiye ile ticaret yapan kesimler de
bu gerçekleri öğrenmeli; kayıpları ortadan kaldırmak için birlikte
çalışmalıyız.
Öte yandan, bizi çevreleyen bölge, savaşlar, siyasi karmaşa
içinde bir ateş çemberine dönüşürken; sektörümüz bu durumda
en fazla etkilenen sektörlerin başında geliyor. UND olarak, gerek
hızla büyüyen mülteci sorunu, artan terör faaliyetleri, gerekse küresel ekonomideki olumsuz gidişat karşısında sektörümüzün yeni
mağduriyetler yaşamaması için de ilgili merciler nezdinde uğraş
vermekteyiz.
Bu vesileyle, ülkemizde son dönemde artışa geçen vahim terör
olaylarından duyduğumuz üzüntüyü ifade ederken; şehitlerimize
Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyor; tüm vatandaşlarımızı,
milletçe en büyük hasletlerimizden biri olan birlik, beraberlik ve
dayanışma ruhunu korumaya davet ediyorum.
Saygı ve Sevgilerimle...
8
Eylül 2015
Editör’den
“UND, Avrasya Birliği ile ilgili olarak uzun yıllar öncesinden itibaren Avrasya Birliği fikrini ileri sürmüştü. Bu yönde ciddi çalışmalar
gerçekleştiren UND’nin öngörülerinin çok güçlü olduğunun burada
bir kez daha altını çizmekte fayda var. UND’nin çalışmalarının kamu
açısından da iyi etüt edilmesi gerektiğini düşüncesindeyim. Avrasya
Ekonomik Birliği’nin ülkemize çok önemli katma değerleri sunacağını
düşünüyorum. Uzun vadeli projeksiyonel bakış açısı ile plan ve programlar geliştirmek gerekiyor. Türkiye’nin ticari anlamda bölgesinde
daha aktif ve lider konuma yükselebilmesi için kamu-özel sektör iş ve
güçbirliği şart. Avrasya Birliği’nde Türkiye’nin ‘profesyonel paydaş’
olarak bulunması gerekiyor. Tarihi ve kültürel birlikteliğimiz olan
bu ülkelerle kazan-kazan felsefesi doğrultusunda rasyonel ilişkiler
geliştirebilmeliyiz. Avrasya Birliği’nin kazanımları sayesinde Avrupa
Birliği’nde de elimiz güçlenecektir. Bu, tarihi altın fırsatların iyi değerlendirilmesi gerekiyor.”
Fatih ŞENER
UND İcra Kurulu Başkanı
Merhaba,
Türkiye, yıllardır AB’nin ülkemize takındığı olmusuz ve
korumacı gümrük tavrını eleştiriyor. Kimi uzmanlar, AB gümrüğünden çıkmamız gerektiğini ifade ederken kimi uzmanlar ise
işi daha vahim bir boyuta taşıyarak “zaten biz bu birliğe aslında
hiç üye olmadık ki çıkabilelelim” diyor. Ülkemiz ile Gümrük Birliği
arasında yaşanan bu sorunlar devam ederken kimi uzmanlar Türki
Cumhuriyetler’i de kapsayacak şekilde Avrasya Birliği’nin kurulması gerektiğine vurgu yapıyorlar. Avrasya Birliği, yanı başımızda,
ciddi bir kriz içinde olan Avrupa Birliği’ne karşı güçlenen bir blok
olma yolunda.
Avrasya Birliği fikrinin öncülerinden olan Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev şimdiye kadar Türkiye’nin de bu
birlikte yer alması gerektiğini birçok kez vurgulamıştı. Kazakistan,
Rusya ve Belarus’un kurduğu Avrasya Ekonomik Birliği’ne (AEB)
Ermenistan’ın ardından tam üye olan Kırgızistan ile Kazakistan
arasında gümrükler kaldırıldı. Tüm yasal ve teknik prosedürlerini
tamamlamasının ardından 8 Mayıs’ta Avrasya Ekonomik Birliği’ne
tam üye olan Kırgızistan ile Kazakistan arasındaki Ak-Jol, Çaldıbar,
Ak-Tilek, Ken-Bulun, Tokmok, Karkıra, Çon-Kapka ve Kayındı sınır
kapılarında görev yapan gümrük memurlarının görevi de sona erdi.
Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev, Avrasya Birliği ile iki akraba
halk arasında hiçbir bariyerin olmayacağını ifade etti. Nazarbayev,
iki ülkenin ve iki halkın arasında sıkı işbirliğe sahip olduğunun altını
çizerek, sınırdaki gümrüklerin kaldırıldığını halklar arasında serbest
ticaret ve işbirliğinin olacağını vurguladı. Dünyadaki ekonomik krizin
Avrasya Ekonomik Birliği üye ülkelerin ekonomisini olumsuz etkilediğine işaret eden Nazarbayev, Kazakistan’ın bu yıl, Kırgızistan’a 51
şirketle bir buçuk milyar dolar yatırımda bulunduğunu anımsatarak,
fabrika kurduklarını söyledi. Kırgızistan’ın tatil merkezi Çolpon-Ata
kenti ile Almatı kenti arasındaki mevcut 480 kilometrelik karayolunu
250 kilometreye düşürmeye yönelik yeni yol çalışmalarına başlamak
istediklerini söyleyen Nazarbayev, Avrasya Birliği ile kazan-kazan
ilişkisinin yürütüleceğinin de altını çizdi. Kırgızistan Cumhurbaşkanı
Atambayev de, Kırgız ve Kazak halkların arasında sınır ve bariyerlerin
olmaması dileğinde bulunarak, Orta Asya’da birbirine en yakın iki
halkın bu birlik sayesinde daha da güçleneceğini söyledi.
Avrasya Ekonomik Birliği’nin gerekliliği ile ilgili fikri, Kazakistan Devlet
Başkanı Nursultan Nazarbayev’in 29 Mart 1994 yılında Lomonosov
Moskova Devlet Üniversitesi’ni ziyareti sırasında ilk kez dile getirmişti.
Kazakistan tarafından projelendirilen düşünce 1994 yılında bölge ülkeleri ile paylaşıldı. Bir entegrasyon projesi olan Avrasya Ekonomik Birliği, Rusya ile Belarus arasında 1995 yılında imzalanan Gümrük Birliği
anlaşması ile başlangıç yaptı. 2000 yılında Rusya, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan, Avrasya Ekonomik Topluluğu’nu (AET)
kurdu. 2010 yılında, Rusya, Kazakistan ve Belarus arasında gümrük
birliği kurulmuş ve bu üç ülke aralarında yoğun ekonomik entegrasyona başlamıştı. Gümrük Birliği’ni oluşturan üç ülkenin liderleri 29 Mayıs
2014’te, Avrasya Ekonomik Birliği’nin kuruluşuna ilişkin anlaşmayı
imzaladı. Avrasya Ekonomik Birliği’nin kuruluşuna ilişkin anlaşma ise
1 Ocak 2015 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi. Avrasya Ekonomik
Birliği, Avrasya coğrafyasındaki ülkelerin pek çok ülkeyi kapsayacak
şekilde, Avrupa Birliği’ne benzer uluslararası bir birlik yapma hedefleniyor. Avrasya Ekonomik Birliği anlaşması ile birlik üyeleri arasında
mal, hizmet, sermaye ve iş gücü dolaşımının serbest hale gelirken,
birlik ülke vatandaşları diğer üye ülkelerde de aynı hukuk ve haklara
sahip oluyor.
UND, Avrasya Birliği ile ilgili olarak uzun yıllar öncesinden itibaren Avrasya
Birliği fikrini ileri sürmüştü. Bu yönde ciddi çalışmalar gerçekleştiren
UND’nin öngörülerinin çok güçlü olduğunun burada bir kez daha altını
çizmekte fayda var. UND’nin çalışmalarının kamu açısından da iyi etüt
edilmesi gerektiğini düşüncesindeyim. Avrasya Ekonomik Birliği’nin ülkemize çok önemli katma değerleri sunacağını düşünüyorum. Uzun vadeli
projeksiyonel bakış açısı ile plan ve programlar geliştirmek gerekiyor.
Türkiye’nin ticari anlamda bölgesinde daha aktif ve lider konuma yükselebilmesi için kamu-özel sektör iş ve güçbirliği şart. Avrasya Birliği’nde
Türkiye’nin ‘profesyonel paydaş’ olarak bulunması gerekiyor. Tarihi ve
kültürel birlikteliğimiz olan bu ülkelerle kazan-kazan felsefesi doğrultusunda rasyonel ilişkiler geliştirebilmeliyiz. Avrasya Birliği’nin kazanımları sayesinde Avrupa Birliği’nde de elimiz güçlenecektir. Bu, tarihi altın fırsatların
iyi değerlendirilmesi gerekiyor.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar, hoşçakalın.
Saygılarımla…
10
UND’den
UND, yabancı araçların usulsüz taşımaları
konusunda bakanlık temsilcileriyle bir araya geldi
26 Ağustos’ta Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nda
gerçekleştirilen toplantıda yabancı
plakalı araçlar tarafından yapılan
usulsüz taşımaların engellenebilmesi
adına mevcut belge kontrol uygulamaları, alınabilecek ilave tedbirler ve
kontrol uygulamalarının verimliliğinin
arttırılması konuları ele alındı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Ekonomi
Bakanlığı, TOBB, TİM, UND, UTİKAD, UKAT’ın temsilcilerinin katılım
sağladığı toplantıda, yabancı araçlar
tarafından gerçekleştirilen usulsüz
taşımaların devam ettiği ve ülke olarak Türk taşımacılarının pazar kaybına sebebiyet vererek haksız rekabet
yaratan söz konusu usulsüzlüklerin
acilen engellenmesi gerektiğinde fikir
birliğine varıldı. Yurtdışında ülkemiz
araçlarına yönelik kontroller ve buna
bağlı olarak kesilen yüksek cezalar
ele alınan bir başka gündem maddesi olurken, Türk taşımacılarının
her geçen gün artan mağduriyetinin
giderilmesi ve mevcut şartlarda daha
sağlıklı rekabet koşullarının sağlan-
ması amacıyla: Yabancı araçlara yönelik kontrol uygulamalarında daha
sağlıklı sonuçlar verecek etkin kontrol mekanizmalarının hayata geçirilmesi, yurtdışında olduğu gibi olası
usulsüzlüklerde cezai müeyyidelerin
uygulanmasının sağlanması, yurtdışında olduğu gibi yol kenarı denetim
istasyonlarında, yabancı araçların taşıma evraklarının kontrol edilmesinin
sağlanması gibi zorunluluklar UND
tarafından tüm kurumlara iletildi.
Karayolu Düzenleme Genel Müdürü
Mustafa Kaya’nın başkanlığında
gerçekleştirilen toplantıda Gümrük
ve Ticaret Bakanlığı heyetine Hakan
Dalçık başkanlık ederken, UND
heyetinde Genel Sekreter Nagihan
Soylu ve İcra Kurulu Üyesi Erman
Ereke yer aldı.
Erbil başkonsolosumuz UND’yi makamında kabul etti
Irak, Türkiye’nin ihracatında
taşıma hareketi temel alındığında
en yoğun taşımacılık faaliyetinde
bulunulan birinci ülke. Türkiye’nin
değer bazında dış ticaret hacmine bakıldığında ise 11. sırada
Eylül 2015
yer alarak, ülkemiz ekonomisi ve
taşımacılığı için hayati bir öneme
sahip. Habur Sınır Kapısı da yılda
yaklaşık 600 binin üzerinde ihracat
araç çıkışı ile dünya üzerinde en
yoğun araç çıkışının gerçekleştiği
sınır kapılarından biri. Bu önem
doğrultusunda, UND Yönetim
Kurulu Üyesi Ömer Faruk Yıldırım
30 Ağustos 2015 tarihinde Kuzey
Irak’ta Türk diplomasi dünyasının önemli isimlerinden biri Erbil
Başkonsolosumuz Mehmet Akif
İnam’ı makamında ziyaret etti. Irak
taşımaları, taşımacılarımızın karşılaştığı sorunlar, çözüm istişareleri
ana başlıklı toplantıda sektörümüz
için bir çok önemli konu üzerinde
görüş alışverişinde bulunuldu.
Ticaret ataşeliğimizin Irak yerel
taşımacılık hukuku hususunda
Türk taşımacılarının bilgilendirilmesi amacıyla UND ile koordineli
çalışma kararı sektörümüz için
önem arz eden gelişmelerden biri.
Toplantıda UND, Irak’ta karşılaşılan kaza ve bunun gibi olaylardan
doğan Türk taşımacılarının kanuni
sorunları ve sorumlulukları konusunda Başkonsolosluğumuzdan
bilgi ve destek talep etti.
12
UND’den
IRU Ortadoğu Başdanışmanı Rani Wehbe UND’yi ziyaret etti
IRU Ortadoğu Başdanışmanı
Rani Wehbe ve IRU İstanbul
ve Bölgesi Daimi Temsilcisi Dr.
Kadri Özen’den oluşan IRU
Heyeti UND’yi ziyaret etti. Dernek
merkezindeki görüşmede Körfez
İşbirliği Ülkelerinde TIR sistemi
ile ilgili yaşanan son gelişmeler,
İran transit güzergahında yaşanan
sorunların IRU şemsiyesi altında
çözülebilmesi ve Suriye ve Irak’taki
çatışmalar nedeniyle tıkanan
karayolu transit güzergahlarına
alternatif güzergahlarla Ortadoğu
ülkelerine yönelik ticaretimizin
sürekliliğinin sağlanmasını içeren
önemli gündemler istişare edildi.
UND’nin Hazar Denizi geçişlerinin
kolaylaştırılması amaçlı girişimleri
gibi alternatif transit güzergahların
geliştirilmesi yönünde gösterdiği
çabaların IRU tarafından dikkatle takip edildiği gözlemlenen
toplantıda, IRU ve UND’nin transit
güzergahlar üzerinde yaşanan
sorunların çözülmesi için işbirliklerini artırması hususunda karara
varıldı. UND, genişletilme çalışmaları sürdürülen Gürbulak Sınır
Kapısı’nın yakın zamanda gerçekleştirilmesi planlanan açılışına
IRU’yu davet etti. Toplantıya UND
İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener,
İcra Kurulu Başkan Yardımcısı
Evren Bingöl ve İcra Kurulu Üyesi
Alpdoğan Kahraman’ın katılım
sağladı. Rani, toplantıda IRU’nun
yeni stratejisi kapsamında ülkemiz
ve Ortadoğu ülkeleri arasında gerçekleşen taşımaların arttırılması ve
kolaylaştırılması için UND ile daha
fazla ortak proje gerçekleştirme
hedefini aktardı.
UND, İsviçre Başkonsolosluğu ile
Türkiye-AB Kota engelini ve vize sürecini masaya yatırdı
UND ile İsviçre Başkonsolosluğu yetkilileri arasında 27 Ağustos’ta gerçekleştirilen görüşmede, AB ile ülkemiz
arasında karşı karşıya kalınan karayolu
taşımacılığı sorunları ve vize sorunları
gündeme getirildi. Gerçekleştirilen
toplantıda AB ülkelerinin ülkemiz taşımacılarına uygulamakta olduğu kota
engelinin Türkiye-AB ticaretine uyguladığı zararlara vurgu yapılarak, bu konuda UND’nin Avrupa Komisyonu ve
ilgili muhataplar nezdinde yürüttüğü
çalışmalar ve “Türkiye-AB Karayolu
Taşımalarının Serbestleştirilmesi”
konulu etki analizi sonuçları hakkında
bilgi verildi. Özellikle transit taşımalarda uygulanan kısıtlamaların, sadece
Türkiye-AB ticaretini değil, aynı
zamanda Türkiye-İsviçre ticaretini de
olumsuz etkilediği, örneğin İtalya’nın
yıllardır artmayan transit kotasının
karşılıklı ticareti ve Türkiye’de üretim
yapıp İsviçre’ye ihraç eden firmaların
ticaretini de kısıtladığı konusunda
mutabakat sağlanan görüşmede, AB
tarafı ile yürütülen temaslarda İsviçre
ile AB arasında imzalanmış olan kara
taşımacılığı anlaşmasının da önemli
Eylül 2015
bir referans olabileceğinden hareketle, İsviçre-AB arasında uygulanan
model hakkında ayrıntılı bilgi talep
edildi. Görüşmede gündeme getirilen
bir diğer husus da, Türkiye’de kayıtlı
profesyonel sürücülerin Schengen
vize temini sürecinin kolaylaştırılması
için başkonsolosluk ile yapılabilecek
işbirlikleri oldu. Vize işlemlerinde sürücülerimizin yaşadığı mağduriyetler,
UND’nin AB ve ilgili bakanlıklarımız
nezdinde takip ettiği girişimlerle birlikte
paylaşılırken, Başkonsolos bu konuda
genel olarak olumlu bir yaklaşım sergiledi. Sürücü vizelerinin kolaylaştırılması
için UND’nin üye firmaları adına bazı
sorumlulukları üstlenebileceği belirtilerek, karşılıklı işbirliği ile Başkonsolosluğun vize süreçlerinin kolaylaşmasına da katkı sağlayabilecek olasılıkların
değerlendirilmesi konusunda karşılıklı
mutabakata varıldı. Toplantıya İsviçre
Heyetini temsilen, Başkonsolos Monika Schmutz Kırgöz, Vize Konsolosu
Ralph Steinegger ve Ticaret Ataşesi
Mehmet Yıldırım katılım gösterirken,
UND’yi temsilen ise UND İcra Kurulu
Başkan Yardımcıları Alper Özel ve
Evren Bingöl ile uzman Kadir Çirkin
katıldı.
13
Eylül 2015
14
UND’den
Bolu çalışma grubu toplantısı gerçekleştirildi
Bolu Çalışma Grubu Toplantısı
4 Eylül’de Hanmahall Restaurant’da
yapıldı. Toplantıda Bolu Organize Sanayi Bölgesi’nde Gümrük
müdürlüğünün de içinde yer aldığı
geçici depolama tesisi ve TIR Parkı
Projesi, Transit TIR’lara konaklama
yeri zorunluluğu, UBAK Belgesi ile
Bulgaristan üzeri gerçekleştirilen taşımalarda Bulgaristan Geçiş Belgesi
Tahsisi vb. konular görüşüldü. Toplantıya Hüseyin Çelikcan (Hasanoğulları), Kadir Kahveci, Bayram Şen
(Pay.Nak.), Cemalettin Tut (Kartal
Loj.), Tarık Abacı (Abant), İbrahim
Çelikbaş (Köroğlu), Turgut Türk
(Trans 14), Suphi Gürcan (Gürcan
Trans), Ertan Perçin (Bolkar), H. Er-
can Albayrak (Albayrak Loj.), Engin
Ergin (Özay Nak.), Murat Kayman
(Öz-Kaan), Mustafa Yılmaz (Kö-
kez), Şaban Özcan (Türkcan) ve
UND Bolu Bölge Temsilcisi Nusret
Özarslan katılım sağladı.
UND, AB Bakanlığı Müsteşarı Engin Soysal ile Karayolu
Kotalarının Etki Analizi Sonuçlarını ve Brüksel Planları’nı görüştü
26 Ağustos’ta Avrupa Birliği
Bakanlığı Müsteşarı Engin Soysal’ı
makamında ziyaret eden UND
Heyeti, Türkiye-AB ticaretine zarar
veren taşıma kotaları konusundaki hukuki ve resmi girişimleri
sonucunda kaydettiği gelişmeleri
aktardı. Avrupa Komisyonu’nun
kota konusunda AB ülkelerinden
yetki almasında önemli bir araç
sağlayacak ve hem AB’nin hem
Türkiye’nin kotalar yüzünden toplam 3,5 milyar euro ihracat kaybı
yaşadığını ortaya koyan “Karayolu
Kotaları Etki Analizi” sonuçlarının
değerlendirilmesinin önemini paylaştı. Tüm üretim ve ihracat sektörlerimizi etkileyen taşıma engellerinin
kaldırılması amaçlı çalışmalarda
AB’li muhataplar ile etkin iletişim
kurulmasında bakanlığımızın kilit rolünü vurgulayan UND heyeti, özellikle 20. yılına girmek üzere olduğumuz Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin
güncellenmesi müzakerelerinin
2016’da başlayacak olmasının bu
tür sorunların gündemde tutulması
için Türkiye tarafına önemli bir fırsat
verdiğini ifade etti. Bu süreçte
Türkiye’deki tüm ilgili bakanlıklar ve
meslek örgütlerinin tam bir eşgüdüm halinde hareket etmesinin
çok önemli olduğunu belirten UND
İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener,
Eylül 2015
kamunun ilgili mercileri tarafından
Brüksel ile yapılacak her temasta
ve ilgili her platformda kota ve sürücü vizeleri sorunlarının gündeme
getirilmesinin de önem arz ettiğini
ekledi. 17 Eylül’de İstanbul’da
UND ve DEİK organizasyonunda
gerçekleştirilmesi planlanan “Gümrük Birliğinin Değerlendirilmesi”
konulu seminer başta olmak üzere,
gelecekte Türkiye’de ve Brüksel’de
gerçekleştirmeyi planladığı çalışmalar için Bakanlıktan somut
katılım ve destek talep eden UND
Heyeti, bu süreçte bakanlığımız ile
işbirliğine hazır olduğunu ifade etti.
Görüşmede AB Bakanlığı tarafında Müsteşar Engin Soysal, Tek
Pazar ve Rekabet Dairesi Başkanı
Lale Çelik katılım sağlarken, UND
Heyetinde İcra Kurulu Başkanı
Fatih Şener, Yönetim Kurulu AB
Danışmanı Can Baydarol, İcra
Kurulu Başkan Yardımcısı Evren
Bingöl ve Ankara Bölge Temsilcisi
Halil Ilgaz yer aldı.
15
Eylül 2015
16
UND’den
UND heyeti Gümrük ve Ticaret Bakanı
Cenap Aşcı’yı makamında ziyaret etti
UND Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Cavit Değirmenci ve İcra
Kurulu Başkanı Fatih Şener, Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı’yı
makamında ziyaret etti. Gümrük ve
Ticaret Bakanı Cenap Aşcı’ya yapılan
ziyarette, UND’nin her türlü işbirliğine
hazır olduğu ifade edilerek sektörümüz adına görevinde başarılar
dilendi. Gümrük ve Ticaret Bakanı
Aşcı, sivil toplum kuruluşlarının son
derece önemli olduğunu ifade ederek
bu anlamda UND’nin çalışmalarının
çok mühim olduğunu ifade etti. UND
Başkan Yardımcısı Cavit Değirmenci,
UND olarak bakanlıklarla ve yetkililerle
uyum içerisinde çalıştıklarını ifade
ederek, “Sayın bakana nezaket ziya-
retinde bulunduk. Bakanımızdan ikinci
görüşme için randevu aldık. UND
olarak sektörümüzün tüm sorunlarını
ve gelişmeleri yetkililerimize ileteceğiz”
açıklamasında bulundu.
İran, Türkmenistan’dan dönüşlerde yük
alan araçlara 3 bin euro ceza kesiyor
İran, uzun bir süredir Türkmenistan,
Özbekistan gibi Orta Asya ülkelerinden dönüş yapan Türk araçlarının,
İran’dan transit geçişlerinde dönüş
yükü almalarına müsaade etmiyor.
Söz konusu uygulama hakkında
Ulaştırma Bakanlığımız kanalıyla
İran’dan bilgi temin edilmeye çalışıldı ise de İran uygulamaya ilişkin
herhangi bir yanıt vermedi. Bunun
üzerine Türkiye, 5 Ağustos’ta İran
araçlarına mütekabiliyet uygulaması
getirdi. Buna göre, ülkesine dönüş
yapmak üzere Türkiye’ye boş giriş
yapan İran araçlarının (Gürbulak,
Esendere, Kapıköy Sınır Kapıları
hariç) Türkiye’den dönüş yükü almasına müsaade edilmiyor. Türkiye’nin,
Türk araçlarının yük almalarının
engellenmesinin ardından başlattığı mütekabiliyet uygulamasının
ardından İran, Türk araçlarının İran
Eylül 2015
içinden yük almasına bir çeşit “izin
belgesi” ile müsaade etti ancak Bazargan Sınır Kapısı’nda İran’dan yük
alan araçların Türkiye’ye geçmelerine müsaade etmedi. Bu kapsamda,
14 Ağustos’ta İran derneği ITCA
tarafından bu yönde bir duyuru
yapıldığı öğrenildi. İlgili duyuruda,
Türkmenistan, Özbekistan gibi Orta
Asya ülkelerinden ülkesine dönüş
yapmak üzere İran’a boş giriş yapan
ve İran’dan dönüş yükü alan Türk
taşımacılarına 3 bin Euro ceza
uygulanacağı bildiriliyor. İran’ın söz
konusu uygulamaları ile mağduriyet
yaşanmaması amacıyla Orta Asya
ülkelerinden (Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan vb.) ülkesine
dönüş yapan Türk araçlarının İran’ı
transit geçişlerinde dönüş yükü
almamaları hususuna özen göstermeleri büyük önem arz ediyor.
UND’nin
Kapıkule’deki süreç
iyileştirme çalışmaları
devam ediyor
Mart ayı başından bu yana
Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo
Sınır Kapılarındaki gümrük işlemlerinin son derece yavaş ilerlemesi ve
ülkemiz ile Bulgaristan arasındaki
sınır kapılarındaki gümrük süreçlerini
olumsuz etkileyen hususlara dair UND
girişimleri ve süreç iyileştirme çalışmaları kapsamında, gümrük süreçlerinde
gecikmelere sebebiyet veren engeller
tespit edilerek ilgili bakanlıklar ve
kurumlar nezdinde girişimde bulunuldu. Özellikle Bulgaristan’ın Kapitan
Anreevo Sınır Kapısı’nda 1-2 peron
üzerinden devam eden araç alımlarının 5-6 perona çıkartılması ile birlikte
ihracat yönündeki TIR kuyruklarında
önemli yaşandı. Kapıkule Sınır Kapımızdaki mevcut gelişmeleri yerinde
takip edebilmek ve gümrük makamları ile görüşerek ihracat ve ithalat
yönündeki gümrük süreçlerini istişare
edebilmek adına UND İcra Kurulu
Üyesi Erman Ereke, Avrupa Ülkeleri
Uzmanı Kadir Çirkin ve Kapıkule Bölge Temsilcisi Deniz Çınar’dan oluşan
UND heyeti tarafından Kapıkule Sınır
Kapımıza bir ziyaret gerçekleştirildi.
Ziyarette ilk olarak ihracat ve ithalat
yönündeki gümrük ve ulaştırma
işlem süreçleri, araç hareketleri ve
gümrüklü sahada gerçekleştirilen
işlemler yerinde incelendi. Akabinde
Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo Sınır
Kapısı’na geçilerek ihracat ve ithalat
yönündeki gümrük işlemleri yerinde
gözlemlenmiş ve yapılan işlemlere
dair bilgi alışverişinde bulunuldu. UND
heyeti tarafından Trakya Gümrük ve
Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın
makamında ziyaret edilirken, Bölge
Müdür Yardımcısı Mehmet Özbolat’ın
da katılımları ile birlikte, sahada devam
eden gümrük işlemleri, Bulgaristan’daki gümrük süreçleri, gümrük süreçlerinin yavaşlamasına neden olan
hususlar ve gümrük giriş ve çıkışlarını
hızlandıracak öneriler karşılıklı olarak
istişare edildi. UND’nin sınır geçişlerinin hızlandırılması, ilave maliyet ve
bürokrasi yaratan süreçlerin ortadan
kaldırılmasına yönelik girişimleri yoğun
şekilde devam ediyor. Çalışmalar ile
ilgili gelişmeler sektörümüz ile paylaşılmaya devam edecek.
17
Eylül 2015
18
UND’den
TIR sisteminden ihraçlar ve kaçak göçmen vakalarına dair
mağduriyetler gümrük makamlarına aktarıldı
Sektörümüzün önemli sorunlarından biri olan kaçak göçmen
vakaları ve firma bilgisi dışında araç
üzerinde çıkan beyan dışı eşyalar
sebebiyle firmalarımızı mağdur eden
TIR sisteminden geçici ve süresiz
ihraçlar gibi idari ve hukuki yaptırım
kararlarını görüşmek amacıyla UND
heyeti tarafından Gümrükler Genel
Müdürlüğü’ne bir ziyaret gerçekleştirildi. Toplantıda ele alınan ilk husus, firmanın bilgisi olmaksızın araç
üzerinden çıkan ve kimi durumlarda
araç sürücüsü tarafından yurda sokulmak istenen ticari nitelikli eşyalar
sebebiyle firmalarımıza uygulanan
yaptırımlar oldu. Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı ve Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği tarafından uygulanan
cezai işlemlerde firmaların mağdur
olan taraf olduğu ve firmanın bilgisi
dışında yaşanan birçok vakada yine
firmanın mağdur edilen taraf olduğu
vurgulandı. Kaçak göçmen vakalarının ülkemizin kanayan bir yarası
olduğunu ifade eden UND heyeti,
bu vakalardan dolayı firmalarımıza
yaptırım uygulanmaması ve ülkenin
içinde bulunduğu olağanüstü durum nedeniyle taşımacıların mağdur
edilmemesi gerektiği ifade edildi.
Gümrük makamları tarafından
paylaşılan bilgilerde, kaçak göçmen
vakalarında son dönemde önemli
ölçüde artış yaşandığı, bu vakalar
sebebiyle firmaların mağdur edilmemesi adına azami gayret gösterildiği
ve bu sebeple TIR sisteminden
ihraç işlemi yapılmadığı ifade edildi.
Özellikle sürücüden kaynaklandığı
belirlenen beyan dışı eşya taşımalarında ise sürücüleri disipline
edebilmek adına kamu otoritesi
olarak gerekli önlemin alınacağı
bilgisi paylaşıldı. Toplantıya Gümrükler Genel Müdürlüğü’nden Genel
Müdür Yardımcısı Önder Göçmen
başkanlık etti. Ayrıca TIR Daire
Başkanı Hakan Dalçık ve Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği Ticaret ve
TIR Dairesi Başkanı Sançar Sefer
Süer toplantıya iştirak etti. UND
heyeti ise Başkan Yardımcısı Cavit
Değirmenci, İcra Kurulu Başkanı
Fatih Şener, Yönetim Kurulu Danışmanı Cahit Soysal ve İcra Kurulu
Üyesi Erman Ereke’den oluştu.
Toplantı sonunda, Genel Müdür
Yardımcılığına atanan Önder
Göçmen’e yeni görevi için başarı
dilekleri iletilirken, bir hatıra plaketi
takdim edildi.
Kaçak göçmenler nedeniyle İngiltere taşımalarında cezaya
çarptırılan firmalara akreditasyon imkanı geliyor
Kaçak göçmen sorununa önleyici
yaklaşım ve çözümler geliştirmeye
çalışan İngiltere Sınır Gücü (Border
Force), bu konuda oluşturduğu
kurallar rehberine uygun faaliyet
gösteren nakliye firmalarına yönelik
özel bir “akreditasyon sistemi”
uygulamaya koydu. Başvuruların ve
üyeliğin ücretsiz verildiği bu sisteme
kayıtlı nakliye firmaları sistemin
zorunlu kıldığı “Uygulama Kurallarına” uymak haricinde başka bir
işlem yapmadan, kaçak göçmen
vakalarında yüklü para cezalarından
kurtulabilecek. UND’nin İngiliz resmi
makamları nezdinde yürüttüğü
girişimler neticesinde alınan bilgiye
göre, para cezası sistemini ceza
odaklı değil, kurallara uymaya teşvik
etmek ve güvenliği artırmak odaklı
Para Cezası Akreditasyon SisteEylül 2015
mine Türkiye’den katılımı artırmayı
hedefliyor. Gönüllülük esasına
dayalı Akreditasyon Sistemine ilişkin
ayrıntılı açıklama ve başvuru formu,
haber ekinde üyelerimizin dikkatlerine sunulmakta olup; gelişmeler
üyelerimiz ve sektörümüz ile paylaşılmaya devam edilecek.
19
Eylül 2015
20
UND’den
Taşıma kotaları, giyim sanayi
ihracatına getirilmiş tarife dışı engeldir
Temmuz ayında açıklanan ve Türkiye-AB arasındaki ticaret engellerinin her iki
tarafta toplam 3.5 milyar euro ticaret kaybına mal olduğunu tespit eden AB etki
analizi sonuçları kayba uğrayan sektörlerin gündemine gelmeye başladı. Kota
ve engellerin, Türkiye-AB ticaretine büyük zararlar verdiğini bir yandan Avrupa
Birliği’ndeki karar alıcılara da kabul ettirmeye çalışan UND, diğer yandan taşıma engellerinin Türkiye ekonomisine açtığı tahribatı, “Kotaların bedelini ödeyen
sektörlere” tüm boyutlarıyla anlatıyor.
dışı engel olacak şekilde taşıma
maliyetlerini arttırdığına işaret eden
Fayat; “Günümüzde uluslararası
ticarette tedarik zinciri kavramının
öne çıktığını, katma değerli lojistik
hizmetlerin rekabet faktörü haline
geldiğini ve rakiplerin bu konuda
fark yaratma gayretinde olduğunu”
ifade etti.
Şener: Bu durumun artık sürdürülemez olduğu kanıtlanmıştır
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih
Şener, Türkiye ihracatının amiral gemisi olan Türkiye Giyim Sanayicileri
Yönetim Kurulu ile bir araya gelerek
bir sunum gerçekleştirdi. Toplantı
sonrasında bir açıklama yapan Başkan Şeref Fayat; “Taşıma Kotaları,
Giyim sanayi ihracatına getirilmiş
tarife dışı engeldir! Bunu ben değil,
AB’nin kendi hazırlattığı etki analizi
söylüyor” dedi.
Fayat: Rapora göre en çok
etkilenen sektör yüzde 37 ile
tekstil ve hazırgiyim oluyor
Fayat; Avrupa Birliği tarafından
Temmuz ayında açıklanan Etki
Analizi’ne göre Türkiye’nin kotalardan kaynaklanan 1.9 milyar euro
ihracat kaybı olduğunu belirterek
“Aynı raporun ifadesine göre, en
çok etkilenen sektör yüzde 37 ile
tekstil ve hazır giyim sektörü. Bu
da 700 Milyon Euro İlave ihracat
demek. Dış Ticaretin daralmakta
olduğu günümüzde Lojistik sebepli
kayıplar kabul edilemez” dedi.
Mevcut engellerin bir yandan miktar
kısıtlaması, bir yandan da tarife
Eylül 2015
Dünya Bankası tarafından 2014 yılının Mayıs ayında açıklanan “TürkiyeAB Gümrük Birliği Değerlendirmesi”
araştırmasında da aynı sonuçlarla;
“Karayolu kotalarının, Türkiye-AB
ticaretinin potansiyelinin altında gelişmesine neden olduğunun” açıkça
ifade edildiğini hatırlatan UND İcra
Kurulu Başkanı Fatih Şener; “Yayınlanan etki analizi bu durumun artık
sürdürülemez olduğunu kanıtlamıştır.
Yapılan bu bilimsel çalışma mevcut
engellerin aynı zamanda 39 bin kişilik ek istihdama da izin vermediğini
göstermiştir. AB, etki analizinde de
ifade edildiği gibi yetkisini kullanmalı,
Türkiye ile masaya oturarak Türk ihracatı için yeterli bir toplu kota tahsis
etmelidir” dedi. Yaşanan zorlukların
sadece UND’nin sorunu olmadığına
işaret eden Şener; “Tekstil-hazır
giyim ihracatında teslim süreleri artık
çok daha önemli hale geldiğini belirterek “ geç ulaştırılan bir ürün daha
kısa raf ömrü demek, daha geç
tahsilat demek. İhracatçımız Lojistik
konusuyla daha yakından ilgilenmeli”
dedi.
En önemli sektörlerimiz
sekteye uğruyor
İhracattaki bu kayıplarda yüzde 37
ile tekstil sektörünün başı çektiğini
ifade eden UND İcra Kurulu Başkanı Şener, Türkiye’nin yüzde 2,7’lik
büyüme payında, ihracatın yüzde
1,77’lik payı dikkate alındığında bu
kazanımın büyük önem taşıdığına
vurgu yaptı. Araştırmanın ışığında
söz konusu yaptırımlarla sekteye
uğrayan en önemli sektörlerin yüzde 37 ile tekstil ürünleri, yüzde 28
ile makine aksamları olduğunu ifade
eden Şener, sekteye uğrayan diğer
sektörlerin sıralamasının yüzde 13
ile metal ürünleri, yüzde 8 ile gıda
ürünleri ve tarım ürünleri, yüzde 8
ile kimyasal ürünler ve son olarak
yüzde 6 ile diğer sektörler olarak
devam ettiğini söyledi.
Avrupa Birliği
ekonomisine de zarar veriyor
Bu sorunun sadece nakliye sektörünü ilgilendirmediğini belirten
Şener, “Bu sorun, milli bir meseledir. Memleket meselesidir” dedi.
Kotaların her iki tarafa da zarar
verdiğini ifade eden Şener, “UND,
Türkiye’nin ihracatının ve uluslararası karayolu yük taşımacılığı
sektörünün gelişimini engelleyen ve
21
Fayat: UND’ye destek
veremeye hazırız
yaşanan sorunların temelini oluşturan ‘Kota Engelleri’ konusunu
Avrupa Komisyonu gündemine taşırken, 2016 yılının başında başlatılması beklenen ‘Gümrük Birliği’nin
Güncellenmesi Müzakereleri’
öncesinde komisyon tarafından
açıklanan rapor; kotaların sadece
ülkemiz ekonomisine değil aynı
zamanda Avrupa Birliği ekonomisine de zarar verdiğini tüm çıplaklığı
ile gözler önüne serdi” dedi. “Tam
Serbestleşme” ile birlikte maliyetlerin azalacağını, Türkiye’nin ihracatının artacağını ifade eden Şener,
“Komisyon tarafından açıklanan
raporun sonuçlarına göre; Türkiye ile AB arasındaki karayolu yük
taşımacılığı hizmetinin serbestleştirilmesi ilişkin 4 ana senaryodan biri olan “tam serbestleşme”
sağlanması durumunda Türkiye ile
Avrupa Birliği arasındaki ticarette
3,5 milyar euroluk artış yaşanacak.
Türkiye’nin AB’ye yapacağı ihracat
1,9 milyar euro artarken, AB’nin
Türkiye’ye İhracatı ise 1,6 milyar
euro yükseliş kaydedecek” dedi.
Tam serbestleşmenin, Türkiye’ye
ek 25 bin kişi, AB’ye de ek 14 bin
kişilik istihdam sağlayacağını akratan Şener, azalan maliyetler ile birlikte satış fiyatı düşen ürünlerle AB
tüketicisinin yılda 145 milyon euro
tasarruf edeceğini, taşıma maliyetlerindeki düşüş sonucunda Türk
taşımacılarının Avrupa’ya yapacağı
sefer sayısında yüzde 11 artış ile
40 bin ilave sefer gerçekleşeceğini,
gidiş-dönüş yaklaşık 200 milyon
euro ilave hizmet ihracatı yapılarak
döviz kazandırılacağını belirtti.
AB kotalarla Türkiye’yi zarara
uğrattığını resmen itiraf etti
Avrupa Komisyonu’nun kotaların
kalkması halinde Türkiye-AB ticaretinin 3.5 milyar euro artacağını öngören bir rapor hazırladığını ve bu-
TGSD Başkanı Fayat, UND’nin
Türkiye-AB arasında malların
serbest dolaşımı konusundaki
sorunların çözümü amaçlı mücadelesinde UND’ye destek vermeye
hazır olduklarını, Avrupa Komisyonu ve diğer AB’li paydaşlar nezdindeki girişimlere katılacaklarını
belirtirken, ekim ayında İstanbul’da
gerçekleşecek olan Uluslararası
Hazır Giyim Federasyonu konferansında da konuyu gündeme
getireceklerini ifade etti.
nun bir itiraf olduğuna vurgu yapan
UND İcra Kurulu Başkanı Şener,
zararın çok daha büyük olduğunu belirterek, kotaların Türkiye’ye
verdiği zararın ortaya konmasının
son derece önemli olduğunu
söyledi. Gümrük Birliği’nin revize
görüşmeleri arifesinde Türkiye için
çok büyük bir koz elde ettiğini
kaydeden Şener, bu kozun çok iyi
kullanılması gerektiğini söyledi.
arasında ayrı bir karayolu taşımacılığı anlaşmasının imzalanması”
seçeneği bilimsel olarak analiz
edildiğini de söyledi.
UND olarak yıllardır anlatmaya
çalışıyorduk
Bu düşüşteki en büyük
zararı, AB firmaları gördü
UND İcra Kurulu Başkanı Şener,
UND olarak yıllardır bu kayıpları anlatmaya çalıştıklarını ve bu
kayıplar ile 500 milyar dolarlık
ihracat hedefinin sekteye uğrayabileceğini dile getirdiklerini
belirterek kotaların kaldırılmasıyla
hem Türkiye hem de AB ekonomisinin kazanç elde edeceğini
savunan ve bu yönde birçok
girişimde bulunan Uluslararası
Nakliyeciler Derneği’nin söylemlerinin doğruluğunu kanıtlar
nitelikteki Komisyon Raporu’nun
Gümrük Birliği revizyon görüşmeleri öncesinde ülkemiz adına tarihi
bir önem taşıdığını söyledi. Avrupa
Birliği Komisyonunun dışında da
yine UND’nin geçmiş dönemde
yaptırdığı araştırmaların ışığında,
AB Ülkeleri ve Türkiye’nin ithalat
ve ihracattaki toplam kazancının
en az 10 milyar euro olacağını
öngördüklerini ifade eden Şener,
Avrupa Komisyonu’nun Ulaştırma
ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü
tarafından bağımsız bir konsorsiyuma yaptırılan ve “AB ile Türkiye
Cumhuriyeti Arasında Bir Anlaşmanın Ekonomik Etkileri Üzerine
Bir Çalışma” başlıklı araştırma ile
ülkemizde kayıtlı karayolu taşımacılık firmalarına AB ülkeleri tarafından uygulanan kota kısıtlamalarının kaldırılması için “Türkiye-AB
2007 yılında yüzde 60 civarında olan
AB’nin payının, ihracatımızda bugün
yüzde 43’e indiğini ifade eden
Şener, “Türkiye’nin Avrupa’ya olan
ihracatının yüzde 50’sinin Türkiye’de
yerleşik Avrupa Birliği sermayeli
firmalar tarafından yapıldığı gerçeği
göz önüne alındığında, bu düşüşteki
en büyük zararı, AB firmaları gördü”
dedi. Raporun ‘tam serbestleşme’
projeksiyonuna göre; gayri safi
yurtiçi hasılada yaratılacak 2,3 milyar
euroluk ilave verimin, 0,15 milyar
euroluk kısmından özellikle tekstil,
kimya ve makine sanayilerindeki
çoğunluk hissesinde AB firmalarında
olan işletmeler yararlanacak.
Eylül 2015
22
UND’den
TIR Sistemi’nin rekabetçi hale getirilmesi
için sektör beklentileri IRU’ya iletildi
TIR sistemini en fazla kullanan ülkelerden biri olan ülkemizdeki taşımacılık sektörünün TIR Sistemi ile ilgili
sorunları ve sistemin daha rekabetçi
hale getirilmesine ilişkin sektör önerileri IRU yetkilileri ile paylaşıldı. TIR
Sistemi’nin gelişimi ve modernizasyonu ile ilgili sektör görüşlerini alabilmek ve sistemin rekabet gücünü
yükseltebilmek adına IRU ve TOBB
temsilcilerinden oluşan bir heyet,
4 Ağustos tarihinde UND’ye bir
ziyaret gerçekleştirdi. IRU heyeti IT
Proje Müdürü Evgeniya Iafaev, Proje Sorumlusu Evgeniya Lupova, TIR
Sigorta Müdürü Oxana Rodel’den
oluşurken, TOBB adına toplantıya
Uzman Ersin Yaşar Çakmak ve
Uzman Yardımcısı Nur Seda Öztürk
katılım sağladı. Toplantıda UND’yi
Yönetim Kurulu Danışmanı Ertuğrul Tarhan, İcra Kurulu Başkan
Yardımcısı Evren Bingöl, İcra Kurulu
Üyesi Erman Ereke, Uzmanlar Gürol
Gülbeyaz ve Kadir Çirkin, Gümrük
ve Antrepo Çalışma grubu Başkanı
Mustafa Kemal Avcı (Mars), Başkan
Yardımcısı Yalçın Karakoç (Sittnak)
ve üyeleri Olcay Dalay (Barsan),
Galip Özbayrak (Selamoğlu) temsil
etti. Görüşmede: IRU’nun TIR-EPD
sistemi ve sistem kapsamında
yapılan taşımaları kolaylaştırıcı
çalışmalar, TIR Sistemi’ndeki firma
işlemlerinin acenteler aracılığı ile
gerçekleştirilmesi ve buna bağlı
sorumluluk konusu, TIR sisteminin
elektronikleştirilmesi çalışmaları,
TIR karne ücretlerinin düşürülmesine yönelik sektör önerileri, Alkol
ve sigara taşımalarında kullanılabilecek TIR karneleri, TIR karne
teminatları ve yurtdışındaki teminat
yetmeyen durumlarda ilave maliyetleri önleyecek öneriler, İntermodal
TIR karne uygulamaları ve buna
bağlı IRU girişimleri, İç taşımalarda
kullanılacak TIR karnesinin hayata
geçirilmesine yönelik IRU girişim-
leri, TIR sisteminde 4 ile sınırlı olan
yükleme boşaltma yeri sayısının
arttırılması, gündeme getirildi. TIR
sisteminin, Transit Beyanname
ile yapılan taşımalar kapsamında
uygulama ve maliyet anlamında
geride kaldığı, sistemin daha rekabetçi hale getirilmesi adına öncelikli
olarak maliyetlerin transit beyannameli işlemlerdeki maliyet seviyelerine çekilmesi gerektiği, sistemin
izlenebilir hale getirilebilmesi adına
ivedi şekilde elektronikleştirilmesinin
sağlanması ve sektör ihtiyaçları doğrultusunda yeni TIR karne tipleri ve
bunlara bağlı olarak yeni TIR sistemi
uygulamalarının hayata geçirilmesi
gerektiği UND tarafından IRU ve
TOBB heyetine aktarıldı.
Sırbistan KUKK Toplantısı Belgrad’ta gerçekleşti
Türkiye-Sırbistan Kara Ulaştırması
Karma Komisyon Toplantısı 2-3
Eylül’de Belgrad’ta yapıldı. Toplantıda ülkeniz heyetine UDHB Karayolu
Düzenleme Genel Müdürü Yardımcısı Hüseyin Yılmaz, Sırp Heyetine
ise İnşaat Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Sasa Stojanvic başkanlık etti. Karşılıklı olarak
iyi niyet çerçevesinde gerçekleşen
toplantıda ülkemiz taşımacıları
için 2015 yılında kullanılmak üzere
1.000 adet ücretsiz ikili/transit geçiş
belgesi, 2016 yılı için ise 3 bin adet
ücretsiz ikili/transit geçiş belgesi
kota artışı kararlaştırıldı. Toplamda
4 bin adet ücretsiz ikili/transit geçiş
belgesi kota artışı sağlandı. Buna
karşılık, Sırbistan taşımacıları için
2015 yılında 100 adet, 2016 yılında
ise 300 adet olmak üzere toplamda 400 adet 3. ülke geçiş belgesi
tahsis edildi. Türk tarafı için 2015
Eylül 2015
yılı kotaları aşağıdaki şekilde oluştu:
Ücretsiz ikili/transit izin belgesi: 25
bin adet, ücretli transit izin belgesi: 70 bin adet, ücretsiz 3.ülkeye/
ülkeden izin belgesi: 1.000 adet.
Sırbistan tarafı için 2015 yılı kotaları
aşağıdaki şekilde oluştu: Ücretsiz
ikili/transit izin belgesi: 14 bin adet,
ücretli transit izin belgesi: 11 bin
500 adet, ücretsiz 3.ülkeye/ülkeden
izin belgesi: 2 bin 700 adet. Türk
tarafı için 2016 yılı kotaları aşağıdaki
şekilde oldu: Ücretsiz ikili/transit izin
belgesi: 28 bin adet, ücretli transit
izin belgesi: 70 bin adet, ücretsiz
3.ülkeye/ülkeden izin belgesi: 1.000
adet. Sırbistan tarafı için 2016 yılı
kotaları aşağıdaki şekilde oluştu:
Ücretsiz ikili/transit izin belgesi: 14
bin adet, ücretli transit izin belgesi:
11 bin 500 adet, ücretsiz 3.ülkeye/
ülkeden izin belgesi: 3 bin adet.
Kararlaştırılmış olan ikili/transit
kotalar sadece ikili ya da transit
geçişlerden biri için kullanılacak.
İkili/transit izin belgesi her iki taşıma
türü için bir arada kullanılamaz ve
belge başlangıçta kaydedildiği türde kullanılmak zorunda. Heyetler,
taraflardan birinin ek ikili ve transit
geçiş belgesi talebi halinde iyi niyet
prensibine dayanarak diğer tarafa
kısıtlama olmaksızın istenilen sayıda
geçiş belgesi verileceği hususunda
mutabık kaldılar.
23
Eylül 2015
24
LOJİSTİK
Ayshe, Türkiye ve Fransa
arasındaki ticareti artırıyor
48 saatte Türkiye’den Fransa Sete’ye ulaşan Alternative Ro-Ro’ya ait Ayshe
adlı gemi, Türkiye ve Fransa arasındaki ticaretin artmasını sağladı. Ayshe’nin
gücünü daha da artıracak blok tren taşımaları ile Alternative Ro-Ro sadece
Türkiye değil, doğumuzdaki ülkelerle Fransa, Portekiz, İspanya ve İngiltere
arasındaki ticarette köprü olacak.
Toplam 5 gemiye ulaşan Alternative
Ro-Ro, yeni projelerle intermodal
taşımacılığındaki ağırlığını artırıyor.
2014’ün Ağustos ayında AlsancakSete (Fransa) seferine başlayan firma taşımalarının birinci yılını Sete’de
gerçekleştirdiği bir organizasyonla
kutladı. Ekol Lojistik Yönetim Kurulu
Başkanı Ahmet Musul müşterilerinin
artık kendilerinin zamanla yarışmasını istediğini belirterek, 2016 yılında
Sete’den blok tren taşımalarına da
başlayacakları söyledi.
Türkiye Ro-Ro taşımacılık pazarını
büyüten Alternative Ro-Ro, yeni
gemilerinden biri olan “Ayshe” ile
İzmir – Alsancak ve Fransa - Sete
limanları arasında karşılıklı ekspres
hizmet sunmaya başlayalı bir yıl
oldu. Kısa seyir süresi ile sektördeki
Eylül 2015
ihtiyaca hızla cevap veren Ayshe’nin
birinci yıl kutlaması Ekol Lojistik
Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet
Musul ve SPS - Sete Yönetim
Kurulu Başkanı Michel Teste’in ev
sahipliğinde 9 Eylül’de gerçekleşti.
25
Etkinliğe Türkiye’den nakliye firması
sahipleri ve nakliye firmalarını temsilen UND İcra Kurulu Başkanı Fatih
Şener katıldı. Ayrıca Marsilya Baş
Konsolosu Deniz Erdoğan Barım
ve Marsilya Ticaret Ateşesi Tuğrul
Görgün de etkinlikte hazır bulundu.
Musul: Türkiye’nin
rekabet gücünü artırdık
Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul etkinlikte yaptığı konuşmaya Ayshe’ye teşekkür ederek
başladı. “Ayshe kızımız çok büyük
bir iş başardı” diyen Musul, ayrıca
İzmir ve Sete limanı çalışanlarına
ve yetkililerine teşekkür etti. Bir RoRo işletmecisi olmalarına rağmen
müşterilerinin kendilerinden zamana
karşı yarışmalarını istediklerini aktaran Musul, 48 saatte Türkiye’den
Fransa Sete’ye ulaştıklarını ve havayolu ile rekabet edebilecek duruma
geldiklerini söyledi. Bu proje ile
Türkiye’den ihracat yapan firmaların sayısının arttığına vurgu yapan
Musul, “Çünkü Türkiye’nin rekabet
gücünü artırdık” dedi.
sinde Sete’den blok tren taşımalarına başlayacaklarını söyledi. Bunu
ileriki dönemde karşılıklı 8 sefere
çıkaracaklarını kaydetti. Bunun
gerekçesini de açıklayan Musul,
“Amacımız, Türkiye, Yunanistan ve
Türkiye’nin doğusundaki ülkelerle; Benelüks (Belçika, Hollanda,
Lüksemburg) ülkeleri, İspanya, Portekiz ve İngiltere arasındaki ticareti
ilerleteceğiz” dedi. Musul, “Bu daha
yeni bir başlangıç ve daha ileriye
Bu daha yeni bir başlangıç
Türk nakliyecilerine bir müjde de
veren Ahmet Musul, 2016 yılı içeriAYSHE Yunanistan ve İtalya geçiş belgeleri engelini ortadan kaldırıyor
AYSHE, İzmir – Alsancak ve Fransa - Sete limanları arasında her hafta
bir sefer gerçekleştiriyor ve iki liman arasında 48 saatlik sefer süresi ile
ayrıcalıklı bir hizmete öncülük ediyor. Bu hızlı servisi ile AYSHE, özellikle
tekstil, otomotiv gibi zaman hassasiyeti olan sektörlerin problemlerine
önemli çözümler sunuyor.
AYSHE, şoförlü kara taşımacılığı modeline göre daha hızlı servis vererek
limandan Alternative Ro-Ro, AYSHE ile bu hizmeti verirken kara sınır kapılarındaki ve limanlarındaki sıkışıklık/grev gibi kontrol dışındaki sorunlardan etkilenmezken, ülkemiz taşımacılarının en önemli kısıtlarından biri
olan Yunanistan ve İtalya geçiş belgeleri engelini de ortadan kaldırıyor.
Akdeniz’de bu hatta benzer başka bir çözümün olmaması girişimin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Yakın zamanda yeni bir gemi yatırımı daha yapmayı planlayan Alternative Ro-Ro, önümüzdeki yıllar içinde
yatırımlarına bir de liman ekleyerek hizmet kalitesini artırmayı hedefliyor.
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener
günün anısına Ahmet Musul ve Sete
Limanı yöneticisi Michel Teste’ye
plaket takdim etti.
gideceğiz” diyerek yeni projelerin de
hayata geçeceğine işaret etti.
Teste: Çalışanlar, yöneticiler
çok iyi iş çıkarıyor
Sete Yönetim Kurulu Başkanı Michel
Teste de yaptığı konuşmada, Ekol
Lojistik’in çok hızlı hareket eden bir
firma olduğunu anlatarak “2014 yılının
nisan ayında görüşmelere başladık,
mayıs ayında anlaştık ve ağustosta
taşımalara başladık” dedi. Her hafta
gidiş-dönüş yapmak için büyük bir
yetkinlik gerektiğini aktaran Teste,
“Çalışanlar, yöneticiler çok iyi iş çıkarıyorlar” dedi. Bölge meclisine de de
teşekkür eden Teste, 2 yıl öncesiyle
şimdiki liman arasında büyük fark var.
Onların desteğiyle müşterilerimize bu
kaliteli hizmeti verebiliyoruz” dedi.
Şener: Bu proje Türkiye ve
Fransa arasındaki ticarete
destek veriyor
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener
de burada bir konuşma yaparak,
Alternative Ro-Ro’nun hizmetinin
Türk nakliyecisi için önemine vurgu
yaparak, hizmetle ilgili pozitif dönüşler aldıklarını söyledi. Bu projenin Türkiye ve Fransa arasındaki taşımacılık
ve ticarete destek verdiğinine vurgu
yapan Şener, “Bu projenin hayata
geçmesini sağlayan yöneticiler başta
olmak üzere çalışanlara, Sete Limanı
yetkililerine, bütün operosyonda
görev alanlara Türk nakliyicileri adına
teşekkür ediyor ve yollarının açık
olmasını diliyoruz” dedi.
Eylül 2015
26
GÜNCEL
BPW, Gebze’de 10 Milyon
Euro’luk yatırım gerçekleştirdi
Dünyanın en büyük treyler aksı üreticilerinden olan BPW, Gebze Organize
Sanayi Bölgesi’nde yaklaşık 10 Milyon Euro’luk yatırım gerçekleştirdi. BPW
Yönetim Kurulu Başkanı Michael Pfeiffer, 250 bin adetlik treyler pazarı için
geldiklerini ifade ederek Türkiye ile beraber komşu ülkeler İran ve Irak’a da
satış gerçekleştireceklerini vurguladı.
itibarıyla transit geçiş noktasında
olması ve Türkiye TIR/treyler parkı
değerlendirildiğinde BPW olarak
yatırım için en doğru adresin Türkiye
olduğuna karar verdiklerini belirten
Michael Pfeiffer, “Yatırım BPW’nin
uzun vadeli planları çerçevesinde
ele aldığı bir konudur. Türkiye’nin
hali hazırda içinde bulunduğu geçici
siyasi belirsizliğe rağmen BPW’nin
Türkiye’nin geleceğine olan inancı
tamdır. Bizim odağımız, yakalanacak istikrarla birlikte çok büyük bir
ivme kazanılacağını düşündüğümüz
orta ve uzun vadeli dönemdir. Çevre
ülkelere de Türkiye üzerinden hizmet vermeyi ve burada gerçekleştirdiğimiz üretim ile ihracat yapmayı
hedefliyoruz” dedi.
Treyler aksı üretiminde, dünyanın
en büyük üreticilerinden biri olan
BPW, Gebze Organize Sanayi
Bölgesi’nde yaklaşık 10 milyon
Euro’luk yatırım gerçekleştirerek
üretime başladı. Türkiye’de 250 bin
adet treyler pazarına dikkat çeken
BPW yetkilileri her yıl 75 bin adet
(25 bin treyler) aks satışının gerçekleştiğini ve Türkiye’nin Almanya’dan
sonra ikinci büyük pazar olduğuna
dikkat çekti. Açılışa Gebze Kaymakamı Mehmet Arslan, Kocaeli Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Murat Özdağ, Gebze Ticaret Odası
Yönetim Kurulu Başkanı Nail Çiler,
GOSB Yönetim Kurulu Başkanı
Vahit Yıldırım ve BPW Yönetim Kurulu Başkanı Michael Pfeiffer, UND
Başkanı Çetin Nuhoğlu, TREDER
Başkanı Kaan Saltık ve Türkiye’nin
her bölgesinden treyler üreticileri
katıldı.
Pfeiffer: Yatırımla birlikte sadece
aks değil, üst yapı ürünleri de
Türkiye’de üretilecek
Açılış konuşmasında BPW
Türkiye’nin bu sektörde hem
Eylül 2015
kendi pazarı hem de ihracat pazarı
olduğunu ve önümüzdeki dönemde
pazar adetlerinin artacağını öngördüklerini söyleyen BPW Yönetim
Kurulu Başkanı Michael Pfeiffer,
yatırımla birlikte sadece aks değil,
üst yapı ürünlerinin de Türkiye’de
üretilmeye başlanacağı bilgisini
verdi. Türkiye’nin coğrafi konumu
Bu ülkede aktif olrak
temsil edilmek çok önemli
Açılış töreninde ilk olarak BPW
Gebze Genel Müdürü H. Hüseyin Akbaş bir konuşma yaparak,
“2015 yılı BPW Otomotiv’in 10
kuruluş yıldönümü. Ender Saraçer’e
teşekkür ederim. Tüm bu yatırımları
destekleyen BWP Grup liderine de
27
çözümler sunmaya başladık. Önceki
dönemde siparişler Almanya’ya geliyordu. Şimdi direkt siparişler buraya
geldiği için zaman kazanacağız. Bu
gerçek bir kazanç. Parçaları burada
birleştiriyor olmak zaman açısından
avantajlı olacak. Müşterimize ve müşterilerimizin ihtiyaçlarına yakın olarak
cevap veriyoruz. Burada satış sonrası
hizmetlerimiz var” dedi.
teşekkür ediyorum.” BPW Yönetim
Kurulu Başkanı Michael Pfeiffer
ise yaptığı konuşmada, “Bugün
ev sahibiyim. Biz bugün bu kadar
güzel bir evin içerisinde çok da iyi
komşularımız varmış. İyi ki burada
yatırım yaptık. Burada kendimizi
evimizde hissediyoruz. CEO’muza
da teşekkür ediyorum. Birkaç yıl
önce Türkiye’de yatırım yapmak
istedik. Kalpten bir yaklaşımla bu
yeri bulduk. 6 ayda bu bina yapıldı.
Biz, şubat ayında taşındık. Tüm
çabalar için teşekkür ediyorum. Bu
ülkede aktif olrak temsil edilmek
çok önemli. Türkiye’de çok iyi eğitilmiş gençler var. Güncel tartışmalara
baktığımızda Türkiye’ninm AB ile
sürekli ilişkileri var. Bu ülkenin iyi
bir geleceği var. 25 yıldır Türkiye ile
farklı iş kolunda işbirliği yapıyoruz.
80’li yılların sonunda sistematik
olarak Türk pazarına girmek istedik.
Bu işleri yaparken iyi ilişkiler kurduk.
Büyük firmalarla iyi bir iş ilişkisi devam ettireceğiz. Sadece satış değil,
işbirliği yaparak üretim de yapmak
istedik. 2011 yılı itibarıyla BPW’nin
üretimi için ilk adımı attık” şeklinde
konuştu.
Kalite seviyesi Almanya’da
kabul edilebilir olana kadar
devam etti
Kalite seviyesi konusunda çok önemli
ve profesyonel çalışmalar gerçekleştirdiklerini ifade eden Pfeiffer, “Burada
bir şeyler yapmaya başlayınca, kalite
gereklerimiz çok yüksek oldu. Bunun
için de pratiğe ihtiyaç vardı. Kalite
seviyemiz Almanya’da kabul edilebilir
seviye olana kadar, eğitim ve gözlemlerimiz devam etti. Aks montajında
başarıları gördükten, doğruladıktan
sonra ikinci adımı uygulamaya başladık. Aks montajında bunu doğruladıktan sonra ikinci adama geçtik.
Montaja başladık. Müşterilerimize
daha fazla sistem sunmaya başladık.
Yerel üreticilerin ihtiyaçlarına cevap
verebilmek için daha çabuk ve esnek
Yatırımlarımızı ve kalitemizi
daha ileriye götüreceğiz
Geleceği planlayarak çalışmalarına
odaklandıklarını ifade eden Pfeiffer,
“Gelecekte yatırımlarımızı ve kalitemizi daha ileriye götüreceğiz. Bina
dışında insanlara da yatırım yapmaya devam edeceğiz. Üreticilere
ve son kullanıcıya da hizmet olarak
yardımcı olacağız. Bu son değil başlangıç ve gelecekte sadece üretimde
değil telematik gibi nihai kullanıcılara
yönelik yatırım yapacağız” dedi.
Aks üretiminin yüzde 90’ını burada
verebilecek durumda olduklarını
ifade eden Pfeiffer, çok üretim yapılması halinde fiyatın ucuzlayacağını
da söyledi. “Ana işimiz aks oludğu
için çok daha fazla gelşitirmelere
kaynak ayırabiliriz. Biz daha uzun
solukluyuz” diyen Pfeiffer, treyler
üreticilerinin aks üretiminde çeşitliliği
sağlamayacaklarını, zorlanacaklarını
da söyledi. “Ne kadar çok üretiyorsanız o kadar çok avantaj sağlıyorsunuz. Ürün geliştirme de önemli
olacak. Bu anlamda, BPW daha
uzun soluklu olacak. Geçmişte bunun birçok örneği var: Kassbohrer
üretiyordu bıraktı, Fruehauf üretiyordu oda bıraktı” dedi. Komşu ülkeler
(İran, Irak) dingil tedarik edebilmeyi
hedeflediklerini ifade eden Pfeiffer,
yatırıma neden olan fikirlerden birinin
de bu olduğunu söyledi. Fiyatta çok
değişiklik olamayacağını ifade eden
Pfeiffer,”Çünkü yatırım maliyetlerimiz
var. Uzun dönemde fiyat avantajı da
olacak. Esnek olmak bazen fiyatın
önüne geçiyor. Bir işi bir haftada
verebilirseniz o işi bağlarsınız” dedi.
Türkiye’de genç ve eğitimli nüfusun
ve iyi bir potansiyelin olduğunu ifade
eden Pfeiffer, yatırım yaparken aile
şirketi oldukları için müşterilere
yakın olmayı tercih ettiklerini de
sözlerine ekledi.
Yıldırım: BPW’nin buraya
gelmesi bizler için bir hayaldi
Gebze Organize Sanayi Bölgesi
Başkanı Vahit Yıldırım, “Bölgemizde
faaliyet vermesi bizim için onur vericidir. BPW gibi bir firmanın GOSB’a
gelmesi bizleri çok mutlu etti. BPW’nin
buraya gelmesi bizler için bir hayaldi.
Türkiye ekonomisine katkı sunacak
olan bu yatırımın hayırlı olmasını
diliyorum” dedi. Kocaeli Sanayi
Odası Başkanı Ümit Özdağ da şunları
söyledi:“Bu yatırımlara çok ihtiyacımız
var. Kocaeli sahip olduğu özelliklerden
dolayı birçok yatırımı çekiyor. Ancak
bu özelliklerin dışında gayret ve çaba
da sarf etmeliyiz. Yetişmiş ara ve kalifiye eleman var mı? İlk konuşulan insan
kaynaklarıdır. BPW firmasına teşekkür
ediyorum. Bu tür firmaların her zaman
yanlarında olduklarımızı belirtmek
istiyorum.”
Çiler: Gebze’de 54 farklı
ülkeden 300 yabancı firma var
Gebze Ticaret Odası Başkanı Nail
Çiler, “Hem sanayinin başkenti ve
ticaretin merkezi olan bu yerde
böyle bir yatırım yapıldığı için teşekkür ediyorum. 14 bin üyeye hizmet
vermenin yanında BPW firması gibi
firmaların da yanındayız. Gebze’de
54 farklı ülkeden 300 yabancı firma
var. Gebze’de tarihi dokusu ve bilim
merkezleri de var. Siyasi bir belirsizlik yaşansa da bu durum kalıcı değil.
GTO olarak 2015 yılında açılan
kapanan şirketlere bakınca geçen
yıllara göre bizleri sevindirmiştir”
dedi. Gebze Kaymakamı Mehmet
Arslan, “Bu yatırımı burada görmek
beni de mutlu ediyor. Dünya gittikçe
küçülüyor. Ülke olarak güvenli bir
limanız. Yabancı sermayenin burada
yatırım yapmasını istiyoruz” dedi.
Eylül 2015
28
UND’den
UND ve EKOL, Hollanda Denizcilik
Heyetine ‘Yeşil Lojistik’i anlattı
UND ve Ekol Lojistik, Hollanda
Denizcilik Heyeti’ne Türkiye’de
intermodal taşımacılığı ve ‘Yeşil
Lojistik’ potansiyelini anlattı. Bilinenin ötesinde, sadece çevre dostu (
zehirli gaz salınımlarını azaltıcı) liman
operasyonlarını değil, aynı zamanda
terminallerdeki enerji verimliliği ve
liman sahalarındaki altyapı ve ekipman kalitesini, bunların etkin kullanımını, limandaki işgücünün mesleki nitelikleri ve liman işlemlerinin
verimliği gibi farklı boyutları kapayan
“Yeşil (çevreci) liman” kavramı ülkemizde yeni yeni gelişiyor. Kuzeybatı
Avrupa’daki yük akışları son yıllarda
hızla artarken, büyümeyle beraber
gelen taşıma talebinin karşılanabilmesi için alternatif güzergahlar
ve intermodal ulaşım sistemlerine
başvuruluyor. Bu amaçla, lojistik
alanındaki başarısını dünya çapında
kanıtlamış bir ülke olan Hollanda
Ulaştırma Bakanlığı, pek çok alanda
olduğu gibi Hollanda’ya lojistik
değer katacak yenilikler arayışında
dünyanın çeşitli ülkeleri ile işbirliği
projeleri geliştiriyor.
Ankara, İzmir ve İstanbul’da
görüşmeler gerçekleştirildi
Benzer bir proje kapsamında, İstanbul ve civarında varsayılan “Yeşil
Eylül 2015
lojistik” alanındaki potansiyeli projeleri tespit amacıyla Hollanda’nın
tanınan lojistik araştırma kuruluşu
Panteia ve STC-Nestra işbirliğinde
oluşturulan “deniz ticareti konusunda uzmanlardan oluşan” heyet,
Ankara, İzmir ve İstanbul’da lojistik
sektörüyle ilgili firma ve kuruluşlarla görüşmeler gerçekleştirdi.
İzmir Limanı ziyareti ve Ankara’da
deniz lojistiğinde LNG kulanımı ve
platformları konulu bir semineri
de içeren program kapsamında,
26 Ağustos’ta İstanbul’a gelen
Hollanda heyeti, Koç Üniversitesi
Koç-IBM Tedarik Zinciri Merkezi –
UND işbirliğinde organize edilen bir
seminer ile, Marmara bölgesindeki
gelişmeler konusunda Türkiye’den
sektör paydaşlarıyla görüşmeler
gerçekleştirdi ve denizcilik alanında
sürdürülebilir kalkınma, liman ve art
bölgelerindeki bağlantılar konularında katılımcılara önemli bilgiler
verdi. Hollanda Büyükelçisi Erik
van Oudheusten’in ardından Koç
Üniversitesi adına Koç-IBM Tedarik
Zinciri Araştırma Merkezi Direktörü
Prof. Dr. Metin Türkay’ın ve UND
adına İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Evren Bingöl’ün açılış sunum
ve konuşmalarını gerçekleştirdiği
“Yeşil Liman” seminerinde, Ekol
Lojistik adına bir sunum gerçekleştiren Forwarding Genel Müdürü
Mehmet Özal da firmanın öncü
intermodal ulaşım ve yeşil lojistik
projeleri hakkında önemli bilgiler
verdi. Türkiye’den TÜRKLİM, Marport, Kumport temsilcileri, Ambarlı
Liman Baskani Mubin Salter Salt;
Hollanda heyetinden STC-Nestra
adına René Meeuws, Panteia adına
Arnaud Burgess ve Sandra van Putten, Amsterdam Limanı’ndan Jan
Egbertsen, Hollanda Büyükelçiliği
Ekonomi ve Ticaret Ataşeliğinden
Müge Yazgan van Herk ile Hollandalı şirketler Arcadis, Ecorys, Material Handling Consultants temsilcilerinin katıldığı seminerin ardından,
Türkiye’nin ilk “yeşil liman sertifikası”
alan Marport Liman İşletmelerine bir
saha ziyareti gerçekleştirildi.
29
Eylül 2015
30
DOSYA
Otomotiv üreticileri
yeşil lojistik istiyor
Bir kızılderili atasözü, “Biz bu dünyayı atalarımızdan miras değil, torunlarımızdan ödünç
aldık”der. Dünya kaynaklarının sonsuz olmadığı ve hayatımızın her alanında “YEŞİL”i
uygulamamız gerektiğini artık herkes biliyor. Yeşil uygulamaya ilk refleks veren sektörlerin başında lojistik geliyor. ‘Yeşil Lojistik’ beklentilerini hızlıca karşılayan lojistik sektörü,
çevreci uygulama beklentisi olan otomotiv üreticilerinden de tam not alıyor.
Türk otomotiv sanayi geçtiğimiz
yıl bir milyon 170 bin adet üretim
yaparak tarihi bir yılı geride bıraktı.
2015’e de çok hızlı başlayan ve ilk
5 ayda 543 bin adet üretim yapan
sektör yeni bir rekora imza attı. Ancak sektörün, sürdürülebilir büyümenin gerçekleşmesi için beklentileri var. Bunlardan ilki araç üzerindeki
Eylül 2015
vergi yüklerinin (ÖTV, KDV) azaltılması. Üreticiler çevreci ürünlerin
de gelecekte önemli olacağını ve
pazarın büyümesinde bu ürünlerin
önemli bir etkisinin olacağını düşünüyorlar. Lojistik uygulamalar konusunda da yüksek beklentileri olan
firmalar, çevreci üretim ve ürünlerle
ilgili yaptıkları gelişmelere tedarik-
çilerinin de uymasını ve bu konuda
yatırım yapmalarını bekliyorlar.
Lojistikçiler şimdiden kolları
sıvamış durumda
Otomotiv sektörüne hizmet sunan
lojistik firmaları şimdiden kolları
sıvamış görünüyor. Türkiye’nin
önde gelen tüm lojistik firmalarının
31
otomotiv sektörüne hizmet verdiğini
ve bunu çevreci bilinçle yaptıklarını
görüyoruz. Karbondioksit salımını
düşürmek için yeni araç teknolojilerini yatırım yapan, sürücülerini
eğiten, kurum içi eğitimlerle çevreci
bilinci geliştiren, özel taşıma yöntemleri uygulayan firmalarımız otomotiv sektörünün taleplerine cevap
verecek bir organizasyon oluşturuyorlar. Tabi onlar da akaryakıt,
lastik ve araç tedarikinde çevrece
taleplerini üreticilere iletiyorlar.
Sürdürülebilirlik için otomotivtedarikçi ilişkisi gerekiyor
10 otomotiv üreticisi tedarik
zincirinde sürdürülebilirliği geliştirmek için bir araya gelerek gelecek
için önemli konuları ele aldılar.
Bürüksel’de gerçekleşen Otomotiv
Tedarik Zincirinde Sürdürülebilirlik
Forumu’nda Otomotiv Çalışma
Grubu’ndan bazı şirketler, tedarik
zinciri aracılığıyla sürdürülebilirlik
performansının geliştirilmesine
yönelik karşılık anlayış ve ortak
çözüme yönelik ortak bakış açısı
kazanmak için tedarikçileri ile derin
diyaloga girdiler. Otomobil üreticilerinin temsilcileri, tedarikçiler, yerel
kurumlar dahil 120’ye yakın katılımcı
forumda yer aldı. Katılımcıların iş
etiği, çevresel sürdürülebilirlik, insan
hakları ve çalışma şartları gibi konuları görüştüğü gün içerisinde aynı
zamanda yerel içerikler de dikkate
alındı. Münazaralarda Tedarik Zincirinde Sürdürülebilirlik Performansının Artırılmasına Yönelik Otomotiv
Endüstrisinin Rehber İlkeleri temel
alındı. Konuşmacılar ve katılımcılar karşılaştıkları zorluklar ve olası
çözümleri üzerine yorum yaptılar.
BMW Grup, Daimler, Toyota Motor
Avrupa, Volkswagen, Volvo Cars ve
diğer otomotiv sektörünün temsilcileri görüşlerini anlattılar.
CRS Europe Genel Direktörü Stefan
Crets “Sürdürülebilir otomotiv değer
zinciri ortak hedefine ulaşmak için
ileriye doğru atılan adımda, Otomotiv Tedarik Zincirinde Sürdürülebilirlik Zinciri Forumu araç üreticileri ile
tedarikçileri bir araya getiren eşsiz
bir fırsat. Tedarik Zinciri Sürdürülebilirliği Avrupa Çalışma Grubu bu
günden elde edilen sonuçları ve bu
ivmeyi tedarikçilerle olan diyaloğun
güçlendirilmesi için kullanacaktır”
dedi.
Türkiye’den ise TAYSAD Genel
Koordinatörü Süheyl Baybalı bir
konuşma gerçekleştirdi. Baybaylı,
“Derin ve kompleks yapıdaki zincirde sürdürülebilirliğin artırılması
otomotiv sektörünün oyuncuları
için asıl iştigal alanıdır. Sürdürülebilirlik ve düzenleyicisi trendler
otomotiv sanayiinde belli başlı
zorlukları ortaya çıkarmaktadır
ama sektör rolünün farkındadır.
Sektörümüz, bir tarafta sağlamakta olduğu toplumsal faydayı
sürdürülebilir kılmaktan, diğer tarafta ise ürünlerinin, hizmetlerinin
ve üretim tesislerinin çevresel ve
toplumsal ayak izlerine de dikkat
ederek etkilerini azaltmaktan sorumludur. Önümüzde, bir tarafta
tırmanmamız gereken zorlu bir
yokuş varken, diğer tarafta Türk
Tedarik Sanayinin markalaşma ve
rekabetçilikte küresel olarak kendilerini iyi pozisyonlamaları gereği
bulunmaktadır. Bu nedenle Otomotiv Tedarik sanayimizin inovasyonu ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk konularını iyi çalışmaları ve bu
konuları stratejilerinin merkezine
almaları gerekmektedir. Geliştirilmiş sosyal sorumluluk sadece
ortak çalışma yaklaşımı ile tam olarak gerçekleştirilebilir. Sistemdeki
her bir zincir kendi üzerine düşeni
yerine getirmeli, adil olmalı ve iş
etiğini, şeffaflığı, çalışma şartlarını
ve de otomotiv tedarik zincirinin
çevresel etkisini geliştirecek taahhütlerini belirtmeli, altını çizmelidir.
Ortak çaba ve karşılıklı işbirliği Ana
Sanayi ve Tedarikçiler arasında
arzu edilen sürdürülebilir ilişkiyi
tesis edecektir” diye konuştu.
Eylül 2015
32
DOSYA
KPMG tarafından hazırlanan ‘Türkiye Otomotiv Sektöründe Sürdürülebilir
Büyüme’ adlı raporda sektörün 2018 yılı beklentileri ortaya kondu. Otomotiv
Distribütörleri Derneği (ODD), Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) ve Taşıt Araçları
Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD), Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER)
üyeleriyle görüşülerek hazırlanan rapor, sektörün geleceği için önemli ipuçları
veriyor. Farklı konularda firma yöneticilerinin görüşleri alınarak hazırlanan raporda, üretimden, tedarike, vergilendirmeden lojistik hizmetlere kadar birçok
konuda bilgilere yer veriliyor.
Önümüzdeki 5 yıllık dönemde pazarın büyümesine etki edecek en
önemli faktör olarak yüzde 36 ile sektör üzerindeki vergi yüklerinin
azaltılması olarak değerlendiriliyor. Sektörün büyümesine etki edecek faktörler sıralamasında çevreci araçlar yüzde 2 olarak gösterilirken, pazarın büyümesinde çevreci araçların yüzde 9 etkili olacağı
kanaati paylaşılıyor.
Otomotiv alım kararlarında tüketicilerin ürünün hangi
özelliklerine dikket edecekleri sorulduğunda ilk sırayı
yüzde 30 ile yakıt verimliliği alıyor. Çevre dostu olma
ise yüzde 8 ile son sırada yer alıyor.
5 yıllık dönemde sektörün büyümesine etki edecek en önemli gelişmenin yüzde 23 oranla kişi başına düşen milli gelirin artması olarak
görülüyor. Bunu yüzde 21 oranla sektörün üzerindeki vergi yüklerinin azaltılması takip ediyor. Çevreci otomobil üretimi ve pazara
sunulması ize yüzde 2’lik oranla sekizinci sırada yer alıyor.
Tedarik sanayisinin odaklanması gereken alanlar sorulduğunda ise firma yöneticileri ilk sıraya
yüzde 30 ile Ar-Ge’yi koyuyor. Bunu kurumsal
yönetim, stratejik planlama ve İnsan kaynağı
tap ediyor. Lojistik ise kalite, üretim ve pazarlamadan sonra geliyor.
Eylül 2015
33
Peki sanayi-tedarikçi ilişkisini orta vadede en çok
etkileyecek konular nedir? İlk sırayı yüzde 33 ile
küresel projelerde işbirliğinin artması yer alıyor. Ar-Ge
alanında işbirliğinin artması, verimlilik indirim talepleri,
tedarik zinciri yönetimi ve lojistik hizmetler arka arkaya
sıralanıyor.
Tedarik sanayisinin orta vadede işbirliğini en çok
artıracağı bölgeler ise; yüzde 30 ile Rusya, yüzde 18 ile
Kuzey Amerika, yüzde 13 ile Çin ve yüzde 8 ile Kuzey
Afrika gösteriliyor.
Otomotivde ibre ne gösteriyor?
Otomotiv sektörü için en olumlu görülen stratejik yatırım motor-şanzıman yatırımları. Diğer önemli yatırım
ise hibrit/elektrikli araç teknolojileri.
Önümüzdeki 5 yıllık dönemde vergilerinin yeniden
düzenlenmesi gerekiyor.
Türkiye otomotiv sektörü yöneticilerinin yüzde 92’lik
kısmı pazarın büyümesini bekliyor. Ancak beklenti
büyümenin yavaşlayacağını yönünde.
Katılımcıların yüzde 67’si BRIC otomotiv üreticilerinin
Avrupa pazarına girmesini, bunların yüzde 50’den fazlası ise bu yatırımların 4 yıl içinde yapılmasını bekliyor.
Doğu Avrupa ülkeleri geçen yıl içinde rekabet gücünü
artırdı. Buna karşın Türkiye ve Kuzey Afrika’nın da
yatırım çekeceği beklentisi sürüyor.
Türkiye otomotiv sektörü önümüzdeki 5 yıllık süre içinde yeni bir üreticinin yatırım yapmasını bekliyor.
Otomotiv pazarı tarafında önümüzdeki beş yıllık dönemin öncelikli
konuları arasında, otomotiv satış vergilerinin yeniden düzenlenmesi
en önemli konu olarak öne çıkıyor. Hurda araç programı ve benzer
satış desteklerinin devam etmesi ise ikinci sırada yer alıyor. Bunu
yabancı yatırım politikaları takip ediyor. Çevre dostu (hibrit/elekrikli)
araçların sektör payının artması, karbondioksit emisyon uygulamaları
ise bunları dördüncü sırada bulunuyor.
Eylül 2015
34
DOSYA
Ekol, bu yıl 3 bin 700 ton CO2 azaltacak
Ekol Lojistik, otomotiv sektörüne sunduğu hizmetleri yeşil lojistik perspektifi ve
sürdürülebilirlik ışığında gerçekleştiriyor. Ekol Genel Endüstriler Sektör Yöneticisi Mehmet Şahintürk, “Bu bağlamda otomobil sektörünün ve tedarik sektörü
üreticilerinin lojistik ihtiyaçları için sektör özelinde çözümler üretiyor, süreçlerin
etkin yönetimini sağlıyoruz” diyor.
Satış sonrası destek ve yedek
parça satışı için kurulan yedek
parça dağıtım ağını verimli kılmak adına gereken; depolama ve
dağıtım sistemlerini, müşterilerine
özel çözümler üreterek ve değişen
ihtiyaçları göz önünde bulundurarak
modelleyen Ekol Lojistik, bütün alt
yapısını sürdürülebilirlik üzerine kuruyor. Ekol Genel Endüstriler Sektör
Yöneticisi Mehmet Şahintürk, otomotiv firmalarının, birçok farklı tedarikçiden çok farklı sayıda ve çeşitte
ürünü temin ederek, üretim hatlarını
zamanında beslemek zorunda
olduğunu belirterek, “Bu ihtiyaç ve
lojistik süreçlerinde yaşanan yoğun
hareketlilik, bu sektördeki lojistik
süreçlerin yönetimini önemli kılmaktadır. Bu doğrultuda Ekol, otomotiv
ve yan sanayi imalatçılarının lojistik
ihtiyaçlarına yönelik sektör odaklı
çözümler üretmekte ve süreçlerin
etkin yönetimini sağlamaktadır”
diyor. Dağıtım çözümleri dahilinde,
satış sonrası hizmetler kapsamında
firmaların bayilerine veya perakende
satış noktalarına ilettikleri yedek
parçaların dağıtımlarının modellenmesi adına network yönetimi, paylaşımlı ağlara dağıtım, özel araçlarla
dağıtım, kesintisiz müşteri hizmetleri
desteği, Milk-run, esnek milk-run,
xdoc, ön montaj yapılarak işletmeye
getirilme modelleri, tersine lojistik
(iade Lojistiği) çözümleri sunulduğunu ifade eden Şahintürk, “Ekol’ün
depolama çözümleri içerisinde;
tedarikçilerden otomotiv firmalarının
üretim hatlarına kadar olan tüm
malzeme hareketlerinin, maliyetlerinin düşürülmesi hedefiyle konsolide
etme, hafif montaj işlemleri, sipariş
ve stok yönetimi, yedek parça
servis yönetimi, malzeme toplama
ve paketleme, envanter planlama
ve envanter yönetimi, tedarikçi
yönetimi, malzeme incelemesi ve
kalite kontrolü, katma değerli hizmetler, fire ve atık yönetimi, garanti
Eylül 2015
talepleri çözümleri sunulmaktadır”
diye konuşuyor.
Dünyayı 170 kez dolaşacak
yakıtın tasarrufunu sağlıyoruz
Otomotiv sektörüne özel çevreci
lojistik uygulamaları hakkında bilgi
veren Mehmet Şahintürk şu bilgileri
aktarıyor: “Otomotiv sektörüne yeşil
lojistik perspektifimizle sürdürülebilirlik ışığında planladığımız servislerimizi sunuyoruz. Bu bağlamda otomobil sektörünün ve tedarik sektörü
üreticilerinin lojistik ihtiyaçları için
sektör özelinde çözümler üretiyor,
süreçlerin etkin yönetimini sağlıyoruz. Geliştirdiğimiz intermodal taşımacılık konsepti ile taşıma modlarını
en etkili ve verimli şekilde bir araya
getirerek; karbon ayak izimizi azaltıyor, daha az fosil yakıt tüketiyoruz.
Bu şekilde her ay 850 futbol sahası
büyüklüğünde orman alanının varlığının korunmasını sağlıyor, dünyayı
170 kez dolaşacak yakıtın tasarrufunu sağlıyoruz. 2015 yılında da
Ro-Ro yatırımlarımız devam ediyor.
Mercedes Benz-Türk ile
sürdürülebilirlik işbirliği
Sürdürülebilirlik ekseninde Ekol;
Mercedes Benz Türk A.Ş.’ye sunduğu intermodal taşıma çözümü ile
çevresel etkilerde 40 bin ton emisyonazaltımı sağladı. MBT- Ekol proje
ekibinde; Aksaray operasyonları da
dahil 40 kişi görev alıyor ve bu işbirliğinde 17 tedarikçi firma ile çalışılarak
istihdam yaratılıyor. Ekol ve MBT
tüm tedarikçilerine düzenli olarak
sürdürebilirlik eğitimleri veriyor.
Seyahat Risk Analizleri tüm rotalarda
yapılarak, mevcut gerekli denetimler
tüm çalışan ve tedarikçilere uygulanıyor. Ekonomik sürdürülebilirlik
açısından ise Mercedes-Benz Türk
A.Ş. ile Ekol arasında sürdürülen
işbirliğinin hacmi ciro olarak 20122015 yılları arasında yüzde 23 artış
gösterdi.
Ekol Lojistik, 2015 yılı içerisinde; 3 milyon 700 bin kilogram
CO2, 4 milyon kilometre yol, bir
milyon 500 bin litre dizel, 12 bin
kilogram tehlikeli atık azaltımı
sağlayacak.
5. Ro-Ro’muz FADIQ faaliyete
başladı. Haydarpaşa – Trieste hattında çalışan bu gemimiz ile birlikte
İtalya hattımız haftada 4 sefere
çıktı. İstanbul’da Ro-Ro’larımız için
Haydarpaşa Terminali’ni kullanıyoruz ancak trafik problemi sebebiyle
yeni bir Ro-Ro Terminali kurmaya
karar verdik. Bu terminal için de
Yalova’yı lokasyon olarak belirledik.
Hedefimiz, limanı 2015 yılı içerisinde hayata geçirebilmek. Bu proje
sayesinde; 2015 yılı içerisinde 3
milyon 700 bin kilgram CO2, 4
milyon kilometre yol, bir milyon
500 bin litre dizel, 12 bin kilogram
tehlikeli atık azaltımı sağlayacağız.
Yalova’dan da İstanbul’un Avrupa
yakasını geçişlerini de feribotlarla
yapmayı planlıyoruz. Bu sayede
100 bin aracın bölge ana arter ve
köprüleri kullanmayacağı için trafik
yoğunluğuna ciddi azaltıcı etkisi
olacak.”
35
Türkiye’de satılan her 3 araçtan birini
Omsan taşıyor
Türkiye’de satılan her üç otomobilden birini taşıyan Omsan, yılda yaklaşık 700
bin araca bitmiş araç lojistiği hizmeti veriyor. Otomotiv ana ve yan sanayisinde
faaliyet gösteren birçok firmaya uluslararası karayolu, denizyolu, demiryolu ve
havayolu taşımacılığı, yurtiçi yetkili satıcılara dağıtım, araç stoklama, PDI ve
yedek parça depolamadan oluşan entegre lojistik hizmetler sunan Omsan, taşıma modları arasındaki denge, çevreci araç yatırımları, sevkiyat planlaması gibi
birçok uygulama ile çevreci hizmet üretiyor.
37 yıllık otomotiv endüstrisi deneyimi ile Omsan Lojistik, sektörün
ihtiyaçlarını yüzde 100 karşılayan
ileri teknoloji ve operasyon alt yapısı, geniş karayolu araç filosu, Bursa,
İstanbul, İzmit ve yurtdışında bulunan yaklaşık 700 bin metrekarelik
araç park sahaları ve nitelikli insan
kaynağı ile hizmetlerini sürdürüyor.
Çevre bilincinin oluşturulmasında
öncü olmak ve gelecek nesillere
mümkün olduğunca temiz bir dünya
bırakmayı hedefleyen Omsan, karbon salımını azaltmak için; taşıma
modları arasında değişim yapılması
ve çevreye daha az zarar veren
modların tercih edilmesi, çevre
dostu motor/araç teknolojilerinin
tercih edilmesi, sevkiyat planlarının
yeniden düzenlenmesi, sürücülere
sürüş eğitimleri verilmesi, beyaz ve
mavi yaka çalışanları bilinçlendirmeye yönelik eğitimler düzenlenmesi,
yeşil bina uygulamaları gibi çevre
dostu çözümler üretiyor. Omsan,
bitmiş araç lojistiği başta olmak
üzere, uluslararası taşımacılık hizmetlerinde intermodal taşımacılıktan
yararlanıyor, operasyonun niteliğine
göre değişen yükleri aynı taşıma
kabı ve birden fazla taşıma moduyla
taşıyarak çevresel ve ekonomik
riskleri azaltıyor.
Emniyetli ve Ekonomi Sürüş
Simülatörü geliştirdi
T.C. Kalkınma Bakanlığı ve İstanbul
Kalkınma Ajansı’nın (İSTKA) mali
desteğiyle Omsan Lojistik mühendisleri tarafından Emniyetli ve Ekonomi Sürüş Simülatörü geliştirildi.
Sahip olduğu özellikler nedeniyle
Türkiye’de lojistik sektöründe bir
ilk olan bu proje kapsamında
oluşturulan simülatör ile sürücülerin yetkinliği artırılarak yakıt
sarfiyatının azaltılması, kazaların
/ hasarların (özellikle akaryakıt ve
tehlikeli madde taşımacılığında) en
aza indirilmesi, karbon salımının
azaltılması ve sürüş hatalarından
kaynaklı araç ve ekipmanlarda
(lastik, balata vb.) meydana gelen
aşınma ve yıpranmaların minimal
ölçeğe indirilmesi hedefleniyor.
Omsan bu simülatör eğitimini
tüm şoförlerine verdi. Bir sosyal
sorumluluk projesi olarak sektör
içinde çalışan diğer şoförlerin ve
şoför adaylarının da hizmetine
sunuluyor. Simülatörün devreye
alındığı 2012 tarihinden bu yana,
Omsan’ınözmal filosuna ait yakıt
tüketim oranı ve karbon salımında yüzde 7,4 oranında düşüş
sağlandı.
Arabam tatilde ile
çevre kazanıyor
Omsan’ın otomotiv lojistiği kapsaEylül 2015
36
DOSYA
mında 2010 yılında devreye aldığı
diğer bir yenilikçi proje ise “Arabam
Tatilde” hizmeti. Omsan, “Arabam
Tatilde” hizmeti ile İstanbul ve
Ankara’dan Bodrum, Dalaman, Antalya ve İzmir çevresine uçak ile tatil
yapmaya giden müşterilerin araçlarının taşımasını gerçekleştiriyor.
Arabam Tatilde hizmeti kapsamında
yapılan taşımalarda her bir tırın 8
araç taşıma kapasitesi sayesinde
toplam yakıt tüketimi ve havaya salınan egzoz dumanı azaltılarak çevrenin daha az kirlenmesi sağlanıyor.
30 bin aracı demiryoluyla
Romanya-Türkiye arasında
taşıyacak
Ek olarak çevreci ve rekabetçi uygulamalarına bir yenisini daha ekleyen
Omsan, Romanya’da Piteşti ile
Köstence limanları arasında gerçekleştirdiği otomobil taşımalarında
kullanılmak üzere oto taşıma vagonlarını devreye aldı. Devreye alınan
vagonlar ile yıllık 30 bin adet aracın
demiryoluyla taşınması hedefleniyor.
Söz konusu vagonlar aynı zamanda
Piteşti/Romanya – Orhanlı/İstanbul
arasında gerçekleştirilen oto taşıma
multimodal trafiğinin demiryolu ayağını oluşturuyor.
Çevreci planlamalar ile
fark yaratıyor
Omsan, müşterilerinin ihtiyaçlarına özel olarak uyarlanabilen ve
kendi mühendislerinin geliştirdiği
ileri teknoloji altyapısı ile araçların
park alanı ve sevkiyat ortamında
şasi numarası bazında takibini,
envanter yönetimini, bayi siparişleri doğrultusunda yükleme
ve dağıtım planlamasını, satış ve
dağıtım raporlamasını gerçekleştiriyor. PDI kapsamında Omsan,
bayii sevkiyatından önce ithal
edilen araçların, araç stok sahasında özel tasarlanmış bölgelerde son kontrollerinin yapılması
ve gerekli ise basit onarımların
yapılmasını sağlıyor. Omsan’ın
yurtiçi karayolu yedek parça
taşımacılığı kapsamında sunduğu
önemli hizmetlerden birisi acil ve
stok yedek parça taşımacılığıdır.
Bu hizmet kapsamında müşteri
depolarından yetkili servislere
planlanmış ve acil yedek parça
dağıtımları gerçekleştiriliyor.
Milkrun uygulaması
Omsan’ın yurtiçi karayolu yedek
parça taşımacılığı kapsamında
sunduğu bir diğer hizmeti ise
milkruntaşımalarıdır. Bu proje
çerçevesinde; müşterilerin tedarikçilerinden malzemeler toplanmakta, bu malzemeler Omsan
depolarında konsolide edildikten
sonra doğrudan üretim hattına
sevk ediliyor. Ana sanayiye yapılan sevkiyatlardan sonra boş ambalajlar tekrar kullanılmak üzere
tedarikçi firmalara teslim ediliyor.
2013 yılında Fas’ta yeni bir şirket
kuran Omsan, 2014 yılında oto
taşıyıcı yatırımı yaptı ve Fas/
Casablanca’da 45 dönümlük bir
arazide 2 bin 300 araç kapasiteli
bir araç parkı kurdu. Omsan, bu
araç parkında PDI hizmeti sunuyor ve Türkiye’deki sektörel bilgi
birikimini Fas otomotiv sektörünün hizmetine de ulaştırıyor.
Eylül 2015
37
MARS, Çevreci modeli ile
otomotiv sektörüne hizmet sunuyor
Mars Logistics, otomotiv sektörünün beklediği çevreye dost uygulamalar için yatırımlar yapıyor. Mars
Logistics Genel Müdür Yardımcısı Ali Tulgar, “Bu
sebeple Mars Logistics olarak Eylül 2012 tarihinde
Lükmseburg Devlet Demiryolları ile birlikte başlattığımız çevreci taşımacılık modeli olan Intermodal
Taşımacılık hizmetimiz, çevreci bir taşıma modu olması sebebiyle özellikle otomotiv sektörüne yoğun
olarak hizmet veriyor” diyor.
Türkiye’nin en genç ve büyük
filolarından birine sahip olan Mars
Logistics son yaptığı araç yatırımı
ile bin 920 ünitelik araç filosuna
ulaştı. Komple veya parsiyel olmak
üzere otomotiv sektörüne ithalat
ve ihracat taşımacılığıhizmeti sunan
Mars Logistics, en güçlü acenteler
ile oluşturduğu acente ağı sayesinde, hız ve servis kalitesi bakımından
en iyi servis hizmetini sunuyor. Mars
Logistics Genel Müdür Yardımcısı
Ali Tulgar, otomotiv sektörünün
üretim yapılanması sebebiyle karayoluyla direk olarak sefer yaptıkları
Avrupa ülkeleri iş hacimlerinin büyük
bir kısmını oluşturduğunu söylüyor.
Tulgar, “Ayrıca denizyolu ve demiryolunun kullanılması sebebiyle tam
zamanında olumsuz hava koşullarından ve geçiş aksaklıklarından
etkilenmeden çevreci bir hizmet
veren intermodal hattımız otomotiv
sektörü tarafından sıklıkla tercih
ediliyor” diyor.
Çevreye dost uygulamalar
her sektörde büyük önem arz
ediyor
Otomotiv sektörüne özel çevreci
lojistik hizmetlerini anlatan Tulgar, “Çevreye dost uygulamalar
artık her sektörde büyük önem
arz ediyor, Otomotiv şirketleri de
üretimden teslimat sürecine kadar
olan her aşamada çevreye dost
uygulamaları tercih ediyor. Bu
sebeple Mars Logistics olarak Eylül
2012 tarihinde Lükmseburg Devlet
Demiryolları ile birlikte başlattığımız
çevreci taşımacılık modeli olan
Intermodal Taşımacılık hizmetimiz,
çevreci bir taşıma modu olması
sebebiyle özellikle otomotiv sektörüne yoğun olarak hizmet veriyor.
Avrupa ülkelerine servis veren bu
hat ile Türkiye’den deniz yoluyla İtalya Trieste’ye gelen römorklar, demir
yoluyla Lüksemburg’a ulaşıyor.
Trieste ile Bettembourg arasındaki
tren seferleri, Türkiye’deki çeşitli
yerlerden alınan malların yüklendiği
römorkları taşıyor. Römorklar, İstanbul, İzmir ve Mersin limanlarından
gemi yoluyla Trieste’ye ulaştıktan
sonra, trenle yola devam ediyor ve
Bettembourg Multimodal terminalinden geçtikten sonra, Lüksemburg’a
ulaşıyor. Lüksemburg’dan ise karayolu ile Belçika, Hollanda, İngiltere,
Fransa ve Almanya’daki çeşitli varış
yerlerine teslimat gerçekleştiriyor.
Karbon emisyonlarında yüzde 75
azalma sağlayan Intermodal hizmetimiz, çevreci bir taşımacılık gerçekleştiriyor. Intermodal hat hizmetimizin yanında filo yatırımlarında da
çevreye duyarlı tercihler yapıyoruz.
Otomotiv sektöründe sıklıkla tercih
edilen karayolunda hizmet verecek
olan araçlarımızı çevreye dost teknoloji ile donatılmış olmasına önem
veriyoruz” diye konuşuyor.
Eylül 2015
38
DOSYA
Mercedes-Benz Türk tedarikçisinin de
çevreci olmasını istiyor
Mercedes-Benz Türk’ün ana şirketi Daimler AG’nin 2014 sürdürülebilirlik raporunda belirtildiği gibi sürdürülebilirlik ancak gelişmiş bir sorumluluk duygusu ile
sağlanabiliyor.
Globalde binin üzerinde tedarikçi ile
teması olan Mercedes-Benz Türk,
bu süreçte en temel kriteri sürdürülebilirlik olarak esas alıyor. Tüm
faaliyetlerini topluma ve ekolojiye duyduğu sorumlulukla yerine
getiren marka,Tedarikçilerinden;
bir vizyona, çevre bilincine, kalite
sistemlerine sahip olmasını bekliyor.
Sürdürülebilirliği sağlamak
sorumluluk almaktan geçer
Mercedes-Benz Türk’ün ana şirketi Daimler AG’nin 2014 sürdürülebilirlik raporunda belirtildiği gibi
sürdürülebilirlik ancak gelişmiş bir
sorumluluk duygusu ile sağlanabiliyor. Yılların tecrübesine sahip olan
şirketin tüm faaliyetlerinin topluma,
çalışanlarına, ekolojiye ve ekonomiye karşı sorumluluk duygusu ile
gerçekleştirmesi Mercedes-Benz
Türk için de en temel prensipler
arasında yer alıyor. Mercedes-Benz
Türk, sürdürülebilir çevre, sürdürülebilir üretim felsefesi sayesinde
hem üretimin her adımında çevre
korumaya, hem de ürünlerinin çevreci teknolojiyle donatılmış olmasını
sağlıyor. Süreç adımlarını buna
Eylül 2015
göre şekillendiren, kullanılacak
teknolojiyi bu doğrultuda seçen,
üretim tesislerinde, atık yönetimi ve
enerji yönetiminden oluşan bir çevre
yönetim sisteminde bütünleştiren
şirket, çalışanlarının da bu doğrultuda bilinçlenmelerini sunduğu eğitim
programları ile garanti altına alıyor.
Mercedes-Benz Türk Ar-Ge’ye
yatırım yapıyor ve yüksek teknolojiyi
kullanarak çevreye duyarlı araçlarını
müşterileriyle buluşturuyor. Şirket,
Ar-Ge’den üretime, üretimden ürün
kullanımına kadar ürünün yaşam
eğrisindeki her aşamada hatta
geri dönüşüm ve bertarafında dahi
çevreye duyarlı ve minimum enerji
kullanımı için oluşturduğu sistem
içerisinde bir dizi standardı tüm
dünyada olduğu gibi Türkiye’de de
uyguluyor.
Mercedes-Benz Türk
tedarikçisi ile tek yürek
Mercedes-Benz Türk otobüs ve
kamyon üretimi için gerekli lokal
ve ithal parçaların tedariği sürecini
yıllardır optimize ederek sürdürüyor.
Ağırlıklı olarak demir, çelik, metal
ve plastik gibi ürünlerin tedariğini
yapan şirket; lastik, kauçuk, elektrik/elektronik ürünlerin ve bir dizi
diğer hammaddede malzemenin
tedarikini yıllar içerisinde sürekli
artırıyor. Ayrıca ithal olarak müşterisine sunduğu hafif ticari ve binek
araçların yedek parçalarının yurtiçi
ve yurtdışından tedarikini sağlıyor.
Globalde 1000’in üzerinde tedarikçi ile teması olan Mercedes-Benz
Türk, bu süreçte en temel kriteri
sürdürülebilirlik olarak esas alıyor.
Mercedes-Benz Türk’ün kendi
bünyesinde benimsediği standartların birlikte çalıştığı tedarikçilerde
de oluşmuş olması önemseniyor.
Tedarikçilerin bir vizyona, çevre
bilincine, kalite sistemlerine, kuvvetli finansal yapılara sahip olması,
iş etiğine bağlı ve rekabetçi mali
yaklaşımı özümsemiş uygulamalarda bulunmaları Mercedes-Benz
Türk tarafından bekleniyor ve teşvik
ediliyor. Sürdürülebilir bir süreç
ancak sürece dahil olan tüm taraflarda kaliteyi garanti altına almaktan ve tek yürek olmaktan geçiyor.
Mercedes-Benz Türk, bu bilinçle
her yıl tedarik hacmini hem büyütüyor, hem de optimize ediyor.
39
Tırsan ağırlığını azaltıyor çevre kazanıyor
Treylerlerin hafif olması yakıt tüketimini düşürmek için çok önemli. Türkiye’de
hafif treyler üretiminin öncü markası Tırsan rakiplerine oranla 1,5 ton hafif ürünler üretmesi ile karbon salımınını da azaltıyor. Marka sadece üretiminde çevreyi
korumakla kalmıyor, tedarikçilerini de bu bilinçle seçiyor.
Tırsan, 1977 yılından günümüze
tasarım, üretim, saha araştırmaları
ve dağıtıma kadar yürüttüğü çalışmalarda çevresel etkiyi minimize
etmeye odaklı politikasına uyumlu
üretim ve geliştirme faaliyetleri yürütüyor. Tırsan Ar-Ge merkezi yeni
ürün geliştirme projelerinde öncelikli
konularından birinin yakıt tasarrufunun artırılması oluşu sayesinde,
Tırsan araçlarının kullanımında
karbondioksit salımı azalmakta,
araçların güvenlik donanımlarının
artırılmasıyla da araçtan ya da
yükten kaynaklı çevreye verilebilecek zararların önüne geçmeyi
kendine ilke edinmiştir. Avrupa’nın
en geniş ürün gamına sahip olan
Tırsan, intermodal taşımacılığın her
aşamasında müşterilerinin ihtiyaçlarına uygun özelliklerdeki araçlar ile
çözümler sunuyor. Perdeli/tenteli
semi-treylerden konteyner taşıyıcı
ve kutu tipi araçlara kadar geniş bir
yelpazede sunulan araçlar Türkiye
ve Avrupa’da yaygın olarak kullanılıyor.
Tırsan Huckepack ile
az yakıt az emisyon
‘Tren Yükleme Sistemi’ sayesinde uluslararası nakliyeciler yakıt
tasarrufu, tamir bakım masrafı,
lastik, şoför ve işletme maliyetlerinin
azalması ile birçok avantaja sahip.
Ayrıca intermodal taşımacılık yöntemi ile tam yüklü treylerlerde maliyet
avantajı sağlanırken, herhangi bir
yakıt sarfiyatı olmadığı için çevreye
verilen zarar minimize ediliyor.
Tırsan’ın Ar-Ge merkezinde geliştirdiği intermodal taşımacılığa
uygun Tırsan Tenteli/Perdeli, Tank
Konteyner Şasi, Konteyner Şasi ve
Tırsan’ınTalson markası ile ürettiği
Talson Kutu Tipi semi-treylerlerinin
sağlamış oldukları yakıt tasarrufu
sayesinde çevreye verilen zarar en
az seviyeye indiriyor.
Hafif treyler ile çevreye
yükü de hafif
Tırsan Hafif Treyler araçları, rakip-
lerine kıyasla sahip olduğu 1,5 ton
daha hafif olma özelliği ile araç
boşken yüzde 2 seviyesinde yakıt
tasarrufu sunuyor. Yüzde 2 yakıt
tasarrufu ile, Avrupa’ya yapılan
5.000-6.000 kilometrelik taşımalarda yakıt sarfiyatının önemli
ölçüde önüne geçiliyor. Bu sayede
Tırsan Hafif Treylerin sağlamış
olduğu yakıt tasarrufu ile karbon
salımı azaltılıyor. Hafiflik ve çevreye
salınan gazların aşağı çekilmesi
düşünülerek, Hafif Treyler ve diğer
ürünlerde bazı komponentler alüminyum olarak değiştirildi. Alüminyum komponentlerin kullanılması
yol güvenliğini artırdığı için çevreyi
de olumlu yönde etkiliyor. Alüminyum çok kolay ve ekonomik bir
şekilde geri dönüştürüldüğü için,
geri dönüşüm sayesinde ekonomiye
sağlanan katkı da artıyor.
Sakaryanın en çevreci
atık sus tesisini kurdu
Tırsan’ın 15 Nisan 2014 tarihinde
10 milyon Euro yatırım yaparak seri
üretime geçirdiği kataforez tesisi ile
birlikte devreye alınan atık su arıtma
tesisi, Sakarya’nın en modern
kimyasal ve biyolojik entegre su
arıtma tesisi. Saatte 10 metreküp
kimyasal atık su arıtan tesis, günde
200 metreküp evsel atık su ve 440
metreküp de toplam atık su arıtma
kapasitesine sahip. Bu da, arıtma
tesisi sayesinde her ay iki olimpik
yüzme havuzunu dolduracak kadar
suyun yeniden kullanıma kazandırılması anlamına geliyor.
Eylül 2015
40
DOSYA
Sertrans çevreci modellere yöneliyor
Kurulduğu ilk günden itibaren otomotiv sektörüne hizmet sunan Sertrans, lojistik hizmetlerinde çevreyle dost teknolojiler ve malzemeler kullanıyor. Sertrans
Logistics CEO’su Nilgün Keleş, “Taşımacılıkta karayolu kullanımını yüzde 38
azaltarak Ro-Ro kullanımına ağırlık veriyoruz. Araç filomuzun tamamı AB’nin
CO2 emisyon standartlarına uygun olarak Euro 5 ve Euro 6 normlarındaki araçlardan oluşuyor” diyor.
Otomotiv ve yan sanayinin uluslararası pazarda rekabet gücünü
arttırmasında lojistik firmalarına çok
iş düştüğünü söyleyen Sertrans
Logistics CEO’su Nilgün Keleş,
kuruldukları ilk günden itibaren otomotiv sektörüne hizmet verdiklerini
belirtiyor. Hem sektörü, hem sektörün iç ve dış dinamiklerini, hem de
sektörün günden güne gelişen ve
değişen ihtiyaçlarını yakından takip
ettiklerinin altını çizen Keleş, “Bu
ihtiyaçlar doğrultusunda biz de hizmet modellemelerimizi güncelleyerek, sektör ihtiyaçlarına uygun hızlı,
esnek ve alternatifli çözümler sunuyoruz. Otomotiv sektörüne yönelik
çalışmalarımıza kısaca değinmek
gerekirse; uluslararası nakliye, yurt
dışı depolama ve dağıtım, toplama
ve geri dönüşüm, yurt dışı depolardaki malların stok takiplerinin
yapılması, just in time gibi detaylar
öne çıkmaktadır” diyor.
Otomotiv sektörüne özel
çevreci lojistik hizmetleri
Otomotiv sektörüne özel çevreci
lojistik hizmetlerini anlatan Nilgün
Keleş şu bilgileri veriyor: “Sertrans
Logistics, ‘sürdürülebilirlik’ için kay-
Eylül 2015
nakların önemli olduğunun bilinciyle,
faaliyetlerinde ve verdiği hizmetlerde
her zaman çevreye saygılıdır. Lojistik hizmetlerimiz sırasında da çevreyle dost teknolojiler ve malzemeler kullanıyoruz, doğal kaynakları en
verimli şekilde kullanmak amacıyla
her türlü gelişmeyi takip ediyoruz.
Atıklarımızı minimum seviyede tutarak, mümkünse geri dönüşümünü
sağlayarak çevre kirliliğini önlemek
için tedbirler alıyoruz. Sertrans Logistics karbon ayak izini ölçmekte,
küresel ısınmaya sebep olan en temel sera gazı olan karbon dioksitin
çevreye salınımının azaltması için
projeler üretmektedir. Her geçen
yıl taşımacılıkta karayolu kullanımını
yüzde 38 azaltarak Ro-Ro kullanımına ağırlık vermekte ve bu sayede
hem yakıt tasarrufu sağlamakta,
hem de her yıl 10 bin ağaçlık bir
ormanın yok olmasını önlemektedir.
Araç filomuzun tamamı AB’nin CO2
emisyon standartlarına uygun olarak Euro 5 ve Euro 6 normlarındaki
araçlardan oluşmaktadır. Araçlar
düzenli olarak ses ve egzoz emisyon testlerine tabi tutulmakta, tüm
araçlarda, nitrojen oksit gibi zararlı
egzoz gazlarını su buharı ve zararsız
nitrojene dönüştüren sentetik üre
solüsyon kullanılmaktadır. Araçların iç ve dış temizliğinde kullanılan
malzemeler çevre dostu olup, kirli
sular toprağa karıştırılmadan atık
su tanklarına boşaltılmaktadır. Ömrünü tamamlamış tır lastiklerinin ise
doğaya karışmadan yeniden geri
kazanılması sağlanmaktadır. Sertrans Logistics olarak 2014 yılında
geri kazanıma gönderdiğimiz lastik
miktarı yıllık ortalama 12 bin 480
kilogram civarındadır.”
41
Iveco sürdürülebilirlik için
2014’te 14 milyon euro yatırım yaptı
Iveco geçtiğimiz yıl sürüdürülebilirlik için 14 milyon Euro kaynak ayırdı. Bunun
10 milyon Euro’luk kısmını atık işleme ve emisyon salamı için harcayan marka 4
milyonunu da çevre yönetimi için kullandı. Doğalgazlı Stralis çekiciyi pazara sunan ve bu alanda ilk olan marka bu araç sayesinde 40 ton yük ile 400 kilometre
mesafe katedebiliyor.
CNG ve LNG’li araçlara yatırım
yapan ve bu araçları pazara sunan Iveco çevreci ürünler için en
çok yatırım yapan markalardan.
Geçtiğimiz yıl sürüdürelbilir gelişim
için 14 milyon Euro’luk kaynak
ayıran marka, üretim tesislerindeki
uygulamalarıyla da fark yaratıyor.
Iveco tesislerinde CO2 salımını
yüzde 9, su tüketimi yüzde 16
azalttı. Enerji tüketimindede her bir
saatlik üretim için yüzde 5 oranında
azaltıl gerçekleştirildi. Hafif ticari
araçlarda geri dönüşüm yüzdesini
95’e çıkaran Iveco’nun fabrikalarında Japonlar tarafından geliştirilen
ve daha sonra tüm dünyada kabul
gören “ World Class Manufacturing” prensibi uygulanıyor.WCM
ile; güvenlik, çevre, eğitim, üretim
ve ürün kalitesi, geri dönüşüm gibi
bir çok kavramı entegre bir şekilde
takip ediliyor. Diğer bir konuda
Iveco’nun alternatif yakıtlı araçlardaki önceliği, Şu anda Avrupa
yollarında Iveco markası ile 8 bin
adet Doğal Gazlı Iveco kamyon
ve 5 bin adetDoğal Gazlı Iveco
otobüs dolaşıyor. Iveco ayrıca dizel
motorlu araçlarda da sürücünün
daha çok yakıt tasarrıfı sağlaması
için gerekli elektronik sistemlerle
donatılıyor. Stralis modellerindeki
Telematics sistemi içeriği bunun
en güzel örneği. Iveco Telematics
sistem ile sürücüye ve merkeze
sürüş sitili ile ilgili anlık bilgi aktarımı
sağlanıyor. Böylece araç hakkında
detaylı bilgiler ve sürüş performansı ile istatistikler de paylaşlıyor. Bu
yakıt tüketiminin takibi ve iyileştirilmesi için oldukça önemli. Firma
bu bilgiler ışığında hangi alanda iyileştirme yapacağını görerek gerek
yakıt tüketimi gerek karbon salımı
ile ilgili tasarruf sağlayabiliyor.
Iveco, doğalgazlı yeni ağır sınıf
aracı Stralis Natural Power Euro 6
Avrupa’da kullanılmaya başlandı.
Stralis Natural Power Euro 6’nın 2
ve 3 dingilli rijidve 4x2 çekici’den
oluşan geniş ürün yelpazesi Iveco müşterilerinin sayısız ihtiyacını
karşılıyor. Araçlar, 270 ila 330 beygir
arası değişen güçlerde Cursor 8 Natural Power motor kullanıyor ve dizel
modellerinin de üretildiği Madrid’deki aynı fabrikada birleştiriliyor. Motor,
16 vites manuel ZF şanzıman ya da
hidrolik torkkonverteresahip 6 ileri
otomatik vites Allison şanzıman ile
beraber geliyor. CNG modellerin
yakıt tankı kapasiteleri 400 ila 1300
litre arasında değişiyor ve müşteri
ihtiyacına göre düzenlenebiliyor.
Eylül 2015
42
DOSYA
Brisa, Çevresel Sürdürülebilirlik
için çalışıyor
Brisa’nın sürdürülebilirliği, ekonomik, çevresel ve toplumsal
boyutlarıyla yorumladığını dile getiren Brisa Genel Müdürü Hakan
Bayman, “Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkı sağlarken toplumsal sürdürülebilirlik
adına önemli uygulamalara imza
atıyoruz ve üretimimizden kaynaklanan çevresel etkilerimizi azaltmak için zorlayıcı hedeflerimiz
doğrultusunda ilerliyoruz” dedi.
Ekonomik, çevresel ve sosyal tüm
boyutları ile ele aldıkları sürdürülebilirlik anlayışını kurumsal kimliklerinin ayrılmaz bir parçası olarak
gördüklerini anlatan Bayman, yaptıkları çalışmalar hakkında şunları
söyledi: “Sürdürülebilirlik anlayışımızın önemli bir bileşeni çevresel
sürdürülebilirliktir. Operasyonlarımızın çevresel etkilerinin farkındalığıyla elde ettiğimiz performans
sonuçlarını her geçen dönem daha
da ileriye taşımayı arzuluyoruz.
2014 yılında karbon salımını 2005
yılına göre yüzde 12,5 azaltırken;
enerji tasarrufumuzu ise 2008’e kıyasla 12 kat arttırdık. 2008’e göre
kuyu suyu tüketimini yüzde 52
azalttık. 2010 yılına kıyasla, evsel
atıklarımız yüzde 36 azaldı.
Çevresel sürdürülebilirlik anlaşımızı ürün ve hizmetlerimize de
yansıtarak sektördeki öncü konumumuzu devam ettiriyoruz. Binek
lastiklerimizin yüzde 28’i Ecopia
ve Greenways markalı çevre dostu lastiklerden oluşuyor. Lastik
kaplama markamız Bandag ile de
geçtigimiz yıl içerisinde yaklaşık
127 bin ticari lastik kaplayarakatıkların azaltılmasını sağladık.”
Michelin yeşil lastikler ile
karbon salımını 45 milyon ton azalttı
Michelin, insana ve doğaya saygılı teknolojiler geliştirirken sürdürülebilir bir hareketlilik sağlıyor. Marka ürettiği yeşil lastikler ile 20 yılda 18 milyar litre yakıt tasarrufu sağladı ve karbondioksit salımını 45 milyon ton azalttı. 2005 yılından bu yana çevreye olan
etkisini yüzde 33 azaltmayı başaran Michelin 2020 yılına kadar ise çevresel ayak izini
yüzde 40 daha düşürmeyi hedefliyor.
Michelin Genel Müdürü Marco
Giuliani geliştirdikleri teknolojiler ve
hizmet modelleri ile çevre dostu
bir üretici olduklarını söyleyerek,
“Ürettiğimiz her lastiğin doğaya
etkisini minimuma indirmek için çok
büyük bir çaba sarf ediyor, lastiğin hammaddesi olan kauçuğun
toplanmasından yetiştirilmesine pek
çok alanda faaliyet gösteriyoruz”
diyor.
Eylül 2015
Michelin kauçuk ormanı
Kendi kauçuk ormanlarında yılda 10
milyon ton doğal kauçuk üreterek
doğaya da katkı sunduklarını söyleyen MarcoGiuliani;
Çok ömür teknolojisiyle
çevreye dost:
Michelin lastikleri; kalitesi, performansı ve kaplanabilirlik özelliğiyle
lastik kullanım süresini artırıyor.
Michelin, “Çok Ömür” uygulamasıy-
la lastiğin kilometre ömrünü ortalama
iki kat artırırken 2. ömrün sonunda
Recamic ile tekrar tekrar kaplanarak
işletme maliyetlerini düşürüyor. Yeni
bir lastiğe kıyasla yüzde 70 ila 80 daha
az kauçuk kullanılmasını sağlayan
çokömür uygulaması, doğal kaynakları
korurken, lastik ömrünün uzaması ve
kaplamanın geliştirilmesi ile geri kazanılması gereken hurda lastik sayısını da
önemli ölçüde azaltıyor.
43
Pirelli, yakıt tüketimini düşüren
lastiklerle araçların emisyonunu düşürüyor
Pirelli, 2020 yılında, CO2 emisyonlarında yüzde 15 düşüş, enerji tüketim oranında yüzde 18 düşüş, su kullanımı oranında yüzde 58 düşüş ve üretim atıklarında
da yüzde 95’i aşan geri dönüşüm hedefliyor.
Türk Pirelli Ticaret Direktörü LivioMagnigerek üretimlerinde gerekse
sürdürülebilirlik stratejilerinde Pirelli
Grubu’nun sürdürebilirlik alanındaki
çalışmalarından ve kriterlerinden ilham
aldıklarını söylüyor. Bu anlamda, Pirelli
Grubu’nun Kurumsal Sosyal Sorumluluk Yürütme Komitesi “Yaşam kaynaklarını tüketmeden daha yaşanabilir bir
hayat” sloganıyla çevre dostu ürünlerden sosyal sorumluluk projelerine
kadar dünya çapında bir çok çalışma
yürüttüğünü belirten Magni, tüm bu
çalışmalar paralelinde de Pirelli’nin 8
yıldır Dow Jones Sürdürülebilirlik endekslerinde otomobil parçaları ve lastik
sektörünün lideri olduğunu aktarıyor.
Ekonomik, çevresel ve sosyal olmak
üzere üç temel kriter baz alınarak yapılan değerlendirmede; her üç kriterde
sürdürülebilirlik temel alınarak ölçümleme yapıldığını belirten Magni, “Analiz
edilmek üzere mercek altına alınan
şirketlerin; maddi ve manevi performanslarının nitel ve nicel göstergeleri
arasında kurumsal yönetim, yenilikçilik
süreçleri, çevre dostu sistemlerin
rapor edilmesi ve yönetimi, ürün
yönetimi, emisyon azaltma kapasitesi
ve ekolojik tüketimi, insan gücünün
kalkındırılması ve yönetimi, topluma
bağlılığı, iş yerinde sağlık ve güven,
tedarik zincirinin sürdürülebilir yönetimi
ve tüm hisse senedi sahipleri ile etkili
ilişkileri değerlendirilmektedir. 2014
yılında söz konusu değerlendirme sonucunda Pirelli, sektör ortalaması olan
48 puanı önemli bir farkla geçerek
85 puan aldı ve böylece 2014 yılında
Dow Jones Sürdürülebilirlik Dünyası
ve Dow Jones Sürdürülebilirlik Avrupa
endekslerinde otomobil parçaları ve
lastik sektöründe lider olarak 8 kez
seçilmiş oldu” dedi. Pirelli’nin çevreci
çözümleri ve lojistik sektörüne nasıl bir
avantaj sağladığını anlatan LivioMagni,
“Türk Pirelli olarak İzmit Fabrikamızda
ürettiğimiz “Yeşil Performans” ailesi
lastiklerimizin üyesi olan Cinturato ve
ağırvasıta lastiklerinde ise 01 serisi lastiklerimiz ile dikkat çekiyoruz. Cinturato
serisi lastiklerimizin en önemli özellikleri
yakıt tüketimini ve karbondioksit gibi
zararlı gazların çevreye yayılmasını
yüzde 4 oranında azaltan ileri teknolojiye, yüzde 30 oranında artırılmış kilometre performansına ve yaklaşık yüzde
20 oranında azaltılmış dönme direncine
sahip olmasıdır.
Pirelli’nin çevreci lastikleri
içerdikleri özel hammaddeler (
silica vb.) ile dönme direncini
düşürerek yüzde 5’e kadar
yakıt tasarrufu sağlıyor. Böylece
aracın CO2 salımını aynı oranda azaltıyor. Özellikle 2014
yılında pazara sunulan yeni
hafif ticari araç lastiği Carrier ve
01 serisi kamyon lastikleri için,
3 yılı aşan AR-GE çalışmaları
sonrasında, üretim proseslerinde ciddi yatırımlar yapıldı. Bu
çalışmalar sonrasında ortaya
çıkan ürünler 1 yıl boyunca
çeşitli yol testlerinden geçirildi
ve bu testlerin sonrasında son
halini alarak piyasa sunuldu.01
Serisi ağır vasıta lastikleri de,
yüzde 15 daha fazla kilometre
performansı ve yaklaşık yüzde
15 daha az düşük yakıt tüketimi
özelliği ile taşımacılara avantaj
sağlıyor. Bu sayede de bünyesinde aromatik yağlar barındırmayan 01 serisi lastikleri ile
yüzde 15 daha az karbondioksit salımı gerçekleştiriliyor.
Eylül 2015
44
DOSYA
Continental ‘Akıllı Taşımacılık Sistemi’
için ekip kurdu
Continental AG, dünya otomotiv sektöründe öncü kimliğinin yanı sıra geleceği
şekillendiren sayılı şirketler arasında yer alıyor. Sadece ürünlerle değil, imzasını taşıyan teknolojilerle de otomotiv endüstrisinin gelişmesine katkı sağlıyor.
Sürdürülebilirlik konusuna odaklanan şirket, akıllı taşımacılık sistemi ve lastik
üretiminde Karahindba kauçuğu kullanımı konularında çalışmalarını sürdürüyor.
Continental Türkiye Satış Direktörü
Teoman Görgün, Continental AG
bünyesinde bir süre önce Akıllı Taşımacılık Sistemi (IntelligentTransportationSystem) üzerine çalışacak
uluslararası bir ekip kurulduğunu
belirterek, “Merkezi ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki Silikon Vadisi
olacak olan bu birimin CEO’luğuna,
bir Türk, Seval Öz getirildi. Kendisi
daha önce Google’ın “İnsansız Araç
Projesi”nin yürüten ekibin yönetimindeydi. Akıllı Taşımacılık Sistemi
ile trafik sıkışmaları, hatalarından
kaynaklanan trafik kazaları gibi
taşımacılık sorunlarının yanı sıra,
trafikten kaynaklanan hava kirliliğinin de önüne geçilmesi planlanıyor”
diyor.
Karahindiba’dan
kauçuk üretecek
Continental AG, lastik üretiminde
karahindiba kauçuğunun endüstriyel ölçekte kullanımı için yürüttüğü araştırma projesinde önemli
bir noktaya ulaştı. Karahindiba
bitkisinin botanikte kullanılan ismi
Taraxacum’dan esinlenerek Taraxagum olarak adlandırılan ilk deneme
lastikleri 2014 yılında kamuoyuna
tanıtıldı.Teoman Görgün, yeni
üretim çalışmaları ile ilgili şu bilgileri
veriyor: “Kauçuk ağacından kullanılabilir malzeme hasat edilebilmesi
için yedi yıla kadar beklenmesi gerekiyor. Bunun aksine, karahindiba
bitkilerinden herhangi bir bekleme
süresi olmaksızın yılda birkaç defa
hasat alınabiliyor. Lastik üretiminde
kullanılan kauçuğun, kauçuk ağaçları yerine, karahindiba bitkisinin
köklerinden elde edilmesi, kauçuk
üretimine daha az bağlı hale gelmesini sağlayacak. Bu yeni sistem,
tarımsal gereklilikler açısından son
derece elverişli olarak değerlendiriliyor ve özellikle Avrupa’da hasat
Eylül 2015
edilmeyen araziler açısından yeni bir
potansiyel yaratıyor. Beş ila on yıl
içinde Taraxacum’un seri üretime
geçilmesi hedefleniyor. Karahindiba
kauçuğu kullanımının lastik sektörü
için bir dönüm noktası olacağına
öngörülüyor. Continental’in “Endüstriyel Lastik Üretiminde Karahindiba Bitkisinden Elde Edilen
Kauçuk Malzeme Kullanılması”
projesi, Avrupa’nın en büyük çevre
ve iş ödülleri olan 2014 GreenTec
Ödülleri’nin otomobil kategorisinde
en iyi üç projeden biri seçildi.”
Çin’de çevre dostu
fabrika kurdu
Continental, sürdürülebilirliği üretim
süreçlerinin merkezinde konumluyor. Şirket son olarak Çin’in Hefei
kentindeki lastik fabrikasının çatısı-
na yerleştirilecek güneş panelleri
aracılığıyla elektrik üretilmesine
yönelik enerji tasarrufu projesini hayata geçirdi. Fabrikanın çatısında,
güneş panellerinin monte edilebilmesi için yaklaşık 10 standart
futbol sahası büyüklüğündeki 70
bin m2’lik bir alan bulunuyor. 6.1
MW üretim kapasiteli solar elektrik
santrali ile Hefei fabrikası, karbondioksit emisyonlarını yılda 6,082
tona kadar azaltabiliyor. Bu da sera
gazı emisyonunun önemli ölçüde
düşmesini sağlıyor. Binek araç ve
kamyon lastikleri ile özellikle APAC
(Asya-Pasifik) pazarına yönelik iki
tekerlekli araç lastiklerinin üretildiği
fabrika, 900 çalışanıyla birlikte yenilikçi teknolojiye sahip lastik üretim
makinelerini ve en iyi çevre dostu
üretim yöntemlerini kullanıyor.
45
Eylül 2015
46
YÜK GÜVENLİĞİ
Ülkemiz karayollarında
yük taşımacılığı
ne kadar güvenli yapılıyor?
Karayolu ile yük taşıma her geçen gün artıyor. Karayolu taşıması ülkemizde olduğu gibi dünyada da en güvenilen modların başında geliyor. Peki, ülkemiz karayollarında yük taşımacılığı ne kadar güvenli yapılıyor? Yük güvenliği hakkında
bilmemiz gerekenler neler? UND’nin Sesi olarak konuyu Yük Güvenliği Test ve
Sertifikasyon UzmanıTahsin Doğan’a sorduk.
Karayollarında yük taşımacılığı
tekerleğin icadından beri en önemli
taşıma yöntemlerinden biri olmuştur. Özellikle kısa ve orta mesafelerde esnek ve hızlı bir şekilde
yükün taşınabiliyor olması nedeniyle
karayolu, tren, hava ve deniz yoluna
göre daha çok tercih ediliyor. Karayolları Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre ülkemiz karayollarında
yük taşımacılığının ortalama yüzde
5 arttığı ve 2014 yılında toplam 234
bin 492 milyon ton yük taşındığı
görülüyor. (1)
Bunca yük ne kadar
güvenli taşınıyor?
Tüm yüklerin güvenli bir şekilde hedeflenen noktaya taşınması oldukça
önemli. Karayolunda yük taşımacılığının nasıl güvenli yapılacağına
dair bilgileri Avrupa mevzuatları ile
birlikte incelendiğimizde yerine getirmemiz gereken önemli önlem ve
uygulamalar olduğunu görüyoruz.
Yük taşıyan ağır ticari araçlarda;
teknik kapasiteye uygun yükleme,
yükün araç üzerinde doğru şekildekonumlandırılması, uygunsabitleme
ve taşınacak yüke göre uygun
araç seçimi kriterleri bu kapsamda
çok önemli konulardır. Maalesef
bu konulardaki eksikler nedeniyle
çok sayıda kazanın yaşandığını ve
bu kazalar sonucunda ciddi mal
kayıpları ve daha da önemlisi can
kayıpları olduğunu biliyoruz.
Aslında yük taşıyan araçlarda aracın
uygunluğu, yükün doğru şekilde ve
doğru ekipmanlar ile bağlanması
kazalar sonrası bilirkişi incelemelerinde değil rutin olarak yol kenarı
denetimlerinde yapılması gereken
bir kontrol olmalıdır.
Ülkemizde yol kenarı denetimleri
için düzenleyici mevzuat Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı’nın “Araçların Yüklenmesine İlişkin Ölçü ve Usuller ile Tartı
ve Boyut Ölçüm Toleransları Hakkında Yönetmeliği” dir.(2) Ancak,bu
düzenleyici mevzuat yükün araç
üzerinde güvenceye alınıp alınmadığını tarif ve kontrol etmiyor. Diğer
taraftan denetlemeyi yapan görevlilerise bu konuda yeterince bilgi
sahibi değil. Yapılan denetlemeler
daha ziyade araçların ağırlıkları ve
boyutlarının uygunluğuna yönelik.
İlgili mevzuatta bu yöndeki eksikliklerin hızlı bir şekilde giderilmesi
ve yol kenarı denetimleri yapılırken
yük güvenliğinde mutlaka kapsama alınması gerekiyor. Karayolu
ile uluslararası yük taşımacılığı
yapan firmaların ve bu sektöre araç
sağlayan üreticilerin bu konuda
daha fazla bilgi sahibi olduklarını
söylemek mümkün. Bu firmalar
Avrupa’da özellikle de Almanya
karayollarında bu tür denetim ve
sorgulamaların olduğunu bilmekte
ve önlemlerini almaktadırlar.
Yükü neden güvenceye
almalıyız?
Yükü neden güvenceye almalıyız
sorusu sıklıkla karşımıza çıkan
sorulardan biri oluyor. Bir örnek ile
anlatmak gerekirse: Hareket halindeki bir cismin çarpma esnasında
ortaya çıkardığı etki yani çarpma
esnasındaki ağırlığı kendi gerçek
ağırlığının çok çok üzerindedir.
Mesela 70 kg’lık bir kütlenin 100
km/h hız ile hareket ederken bir yüzeye çarpması esnasındaki ağırlığı
27.000 kg’dır.Bu nedenle yükün
taşıma esnasında hareket etmeyeEylül 2015
47
cek şekilde sabitlenmesi çok ama
çok önemlidir. Almanya’da özellikle
2000’li yılların başından bu yana yükün güvenli bir şekilde taşınmasına
ilişkin yoğun faaliyetler yürütülüyor.
Bu konuda oluşturdukları teknik
gereklilikleri VDI 2700 numaralı ulusal
bir standart içinde tanımlayarak ilgili
mevzuat alt yapısının da hazırlanmasıyla birlikte yükleyicilerin, şoförlerin,
yolda kontrol yapan polislerin eğitimi,
araçlar için asgari tasarım zorunluluklarının tarif edildiği topyekün bir
program uygulamaya başlamışlardır.
Geçtiğimiz yıl Avrupa Birliği resmi gazetesinde 2014/47/EU (3)
yönetmeliği yayımlandı. Bu yönetmelik birliğin yük taşımacılığında
2050 yılına kadar rekabetçi, verimli
ve sıfır ölümlü Avrupa stratejisinin
yol haritasında önemli bir kilometre
taşı olacaktır. Şöyle ki 2014/47/EU
ticari araçların yol kenarında yapılan
yola elverişlilik kontrollerinin yapıldığı
bir yönetmeliktir. Ancak son seviyesi
ile birlikte yük güvenliği denetimlerini
de ihtiva eden bir yönetmelik olmuştur. Bu sayede sınırlı bir şekilde
ve sadece birkaç ülkede yapılan yük
güvenliği denetimlerinin tüm Avrupa
Birliği yollarında 2017 yılından sonra
yaygınlaştırılması hedefleniyor.
Vakit geçirilmeden bu yönetmeliğin
adapte edilerek ülkemizde da yayımlanması ve uygulamaya geçilmesi kesinlikle kamu yararına olacaktır.
araç seçimi
- Yükün uygun ekipmanlar ile
sabitlenmesi
- Yükü yükleyen personelin, şoförün ve denetimi yapan personelin
eğitimi
dikkat edilmesi gereken en önemli
maddelerdir.
Yük emniyeti konusunda
Avrupa’da etkin şekilde kullanılan
ve kabul görmüş EN 12640, EN
12641, EN 12642 ve EN 12195
gibi AB normlar mevcuttur.
EN 12642 normu
EN 12642 normunda yük taşıyan
araçlarda araç gövdesinin sağlaması gereken asgari dayanımlar
tarif edilir. Aracın üst yapısını
oluşturan ön, arka ve yan panelin
belli kuvvetler ile test edilmesi, test
sonrası belirlenen azami hasar
miktarlarının aşılmamış olması ve
üst yapıda fonksiyonel bir hasarın
olmaması gerekir. Çok amaçlı kuru
yük taşıyan brandalı üst yapılarda brandanın ayrıca EN 12641
normuna uygun olması gerekir. Bu
norma göre brandanın yırtılma direnci, örgü sıklığı, yapışma direnci,
sıcaklık direnci ve birim ağırlığı için
asgari kriterler tarif edilmiştir. EN
12642 normuna göre karayolunda seyreden bir aracın öne doğru
0.8G, yanlara ve arkaya ise 0.5G
değerlerine karşılık gelen değerler
ile statik veya dinamik yöntemler
ile test edilmesi gerekir. Burada G;
taşınan yükün kütlesidir.
Taşınan yükün kütlesinden hareketle
üst yapının sağlaması gereken mukavemet değerleri hesap edilirken
sürtünmeler de dikkate alınır. Yük ile
taşıma platformu arasındaki temas
yüzeylerinin mümkün olduğunca
yüksek oranda bir sürtünme kuvveti
oluşturması bu açıdan çok önemlidir. EN 12642 normuna göre statik
testlerde norm normal üst yapılar
için test değerlerini “Code L”,
güçlendirilmiş yapılar için ise test
değerlerini “Code XL” olarak ikiye
ayırır.
Tablo-1’de üst yapıyı oluşturan
ön, yan ve arka panele sürtünme
kuvvetleri çıkarıldıktan sonra uygulanması gereken azami test kuvvetleri gösterilmektedir. Bu kuvvetler
yüzeylere, tüm yüzey boyunca ve
yüzey yüksekliğinin asgari yüzde
75’i kadar bir alanda rijid plakalar veya hava balonları vasıtası ile
uygulanır. Tabloda verilen P değeri
o yapının taşıyabileceği yükün azami
ağırlığıdır.
Peki, yük güvenliği şartlarına
uygun hareket etmek için neler
yapmak gerekir?
- Yük güvenliği kriterlerine uygun
Eylül 2015
48
YÜK GÜVENLİĞİ
Örneğin 27.000 kg faydalı yük taşıma kapasitesine sahip bir araç ön panelinin
Code XL şartlarını sağlaması için 0.5x27.000 = 13.500 kg yüke dayanması
gerekir. Bu nedenle üst yapının Code XL şartlarını sağlaması için güçlü bir
şekilde tasarlanmış olması gerekir
Dinamik testlerde ise tanımlanmış
poligon ve hızlarda öne doğru güçlü
frenleme yaparak ön panelin dayanımı, belirli bir yarıçap içerisinde ve belirli bir hızda sürülerek yan panellerin
dayanımı, geriye doğru sürülürken
frenleme yapılarak arka panelin
dayanımı test ve kontrol edilir. Dinamik testlerde Resim-8’de verilmiş
olan doğrusal ve yanal ivmeler test
esnasında özel sensörler ile ölçülür.
Normda belirtilen ivme değerlerine
ulaşıldıktan sonra yapı üzerindeki
varsa hasarlar kontrol edilir. Bu
testlerin trafiğe kapalı alanda ve
gerekli güvenlik önlemlerinin alınarak
yapılması gerekir. Özellikle yanal
ivme değerlerini ölçmek için yapılan
testlerde olası devrilmeleri önleyici
yanal destek dingilleri kullanılır.
Bu testler yetkilendirilmiş kurum
veya kuruluşlar nezaretinde yapıla-
rak üst yapı tipinin EN 12642 yük
güvenliğine uygunluğu sertifikalandırılır.
Bu hizmet yurt dışındaki
servislerden alınıyor
Ülkemizde bu norm ve test sürecini
yöneten ve sertifikasyon yapabilen
bir kuruluş olmadığından genellikle
bu hizmet şu anda yurt dışındaki servislerden alınmaktadır. Yük
güvenliği şartlarına uygun bir araçta
yükün araç üzerinde sabitlenmesini
sağlamak için ayrıca güçlü bağlantıların bulunması gerekir. Ticari
araçlarda araç platformunda yükün
bağlanabilmesi için yük bağlantı
halkaları veya bu görevi yerine
getirecek alternatif çözümlerin
bulunması gerekiyor. Üst yapı güvenliğinde asgari şartları tarif eden
bir norm olduğu gibi araç üzerinde
yük bağlantı noktalarının sayısını,
RESİM 8
Eylül 2015
dayanımı ve konumunu tanımlayan
norm ise EN 12640’tır.
Araç üzerindeki yük bağlantı noktalarının sayısı, konumu, dayanımı
araç için izin verilen azami kütleden yola çıkılarak hesaplanır. Bir
bağlantı noktasının müsaade edilen
dayanım kuvvetinin 1.25 katı bir
kuvvetle test edilmesi gerekiyor.
Aracın yükgüvenliği açısından uygun
seçilmiş olması ve platformunda
yükün sabitlenmesi için uygun sabitleme bağlantıların bulunması yükün
güvenceye alınması için oldukça
önemlidir ancak yeterli değildir. Bu
noktadan sonra yükün araç üzerinde
doğru şekilde konumlandırılması ve
sabitlenmesi önem kazanır. Yükün
ve taşıyıcı aracın ağırlık merkezi ko-
49
numları, aracın müsaade edilen azami
kapasiteleri dikkate alınarak uygun bir
yükleme planı oluşturulması gerekir.
Yükün cinsi göz önünde bulundurularak araç üzerinde blokaj takozları,
yük bağlama kemerleri ve zincirler ile
sabitlenmesi gerekir. Yükün sabitlen-
Burada temel amaç yükün taşıma
esnasında kaymasını engellemektir.
Gerdirme kemerleri ve gerdirme
mekanizmalarının da EN 12195
normuna uygun olması gerekir. Bu
norma uygun kemerlerin üzerinde
aynı norma uygun olanları ile sabitleme işlemleri gerçekleştirilmelidir.
Bu kemerler ve mekanizmaların
üzerinde azami taşımakapasiteleri değerlerini gösteren etiketler
bulunur.
Gerdirme kemeri sayısı ve kapasitesi taşınan sabitlenecek yükün ağırlığı ve yüzeyle olan sürtünmesi de
dikkate alarak seçilmelidir. Çok ağır
mesi konusunda referans alınacak
norm ise EN 12195’tir. EN 12195
yükün sabitlenmesi için kullanılacak
blokajın kapasitesi, bağlantı kemerlerine uygulanması gereken gerdirme
kuvvetlerinin nasıl hesaplanacağını
tarif eder.
yüklerin sabitlenmesinde zincirlerde kullanılabilir. Gerdirilen kemer
ve zincirlerin taşıma esansında
gevşeyebileceği dikkate alınmalı
ve sabitleme doğru noktalardan ve
doğru yönlerden yapılmalıdır.
Yük güvenliği konusunun
geniş içerikli bir program olarak
ele alınması bir zorunluluk
Karayolu ile yük taşımacılığının
artarak devam edeceği dikkate
alındığında yük güvenliği konusunun geniş içerikli bir program
olarak ele alınması bir zorunluluk
olarak karşımıza çıkıyor. Yükleme
noktalarındaki çalışanlar, şoförler,
yolda denetim yapan sorumlular,
uygun araçlar ve yük sabitleme
ekipmanlarının hepsi bu programın
bir parçasıdır. Bu nedenle öncelikle
yük güvenliği konusundaki bilinci artırarak harekete geçmek gerekiyor.
Taşıma sektörünün tüm paydaşlarının yük güvenliği konusuna sahip
çıkmaları ise başlangıç için kuşkusuz en önemli aşamadır.
Referanslar
(1)Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Kazaları Özet Raporu 2014
(2) Araçların Yüklenmesine İlişkin
Ölçü ve Usuller ile Tartı ve Boyut
Ölçüm Toleransları Hakkında Yönetmelik
(3) 2014/47/EU Directive, Technical
RoadsideInspection of theRoadworthiness of Commercial VehiclesCirculating in theUnion
TAHSİN DOĞAN
20 Şubat 1974’de Malatya’da doğdu. İlk,
Orta ve Lise öğrenimini Malatya’da tamamladı. 1997 yılında Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden “Makina Mühendisi” ve
1999 yılında Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü’nden “Makine Yüksek Mühendisi”
diplomalarını aldı. 1997 – 1999 yılları arası
Isılsan Makina’da Kalite Kontrol Mühendisi
olarak çalıştı. 2000 yılında Tırsan Treyler
A.Ş.’de çalışmaya başladı ve halen Tırsan
Treyler Ar-Ge bölümünde Mühendislik ve
Belgelendirme Müdürü olarak görev yapıyor.
2005 yılından bu yana treyler homologasyonu
kapsamında özellikle tip onayları, ADR, ATP
ve Yük Güvenliği konularında test ve sertifikasyon çalışmaları yapıyor. Bu konularda düzenlenen ulusal ve uluslararası teknik komite
ve çalışma gruplarında görev alıyor. Evli ve iki
çocuk babası olan Doğan İngilizce biliyor.
Eylül 2015
50
İFTAR
GÜNCEL
Hopa’da meydana gelen sel felaketini
UND yetkilileri yerinde inceledi
HOPA’da meydana gelen sel felaketi hem ülkemizi
hem de sektörümüzü derinden yaraladı. UND Yönetim Kurulu Üyeleri Abdullah Özer ve Alişan Topaloğlu felaketi yerinde inceledi.
“24 Ağustos’ta, Artvin’in Hopa
ilçesinde sağanak yağmurlar sonucunda sel felaketi yaşandı. Bölgedeki dereler taştı ve su ile dolan
toprak heyelanlar meydana getirdi.
Yaşanılan sel felaketi ile Rize/Sarp
arasındaki sahil yolu geçici olarak
kullanıma kapandı. Karadeniz Sahil
Yolu’nda ulaşım uzun süre sağlanamazken, akşam saatlerinde tek
şeritten kontrollü olarak verilmeye başlandı. Bizde UND olarak,
bölgedeki üyelerimizin yanlarında
olmak maksadı ile sel felaketinin
ertesi günü Hopalı kardeşlerimizin
yanında idik. Bölgede otuza yakın
C2 yetki belgeli firma uluslararası
eşya taşımacılığı alanında faaliyet
gösteriyor. Bu firmalar işlerin durgun olduğu şu dönemde, park alanı
olarak Hopa içindeki sel felaketine
maruz kalan sahayı kullanıyorlar.
Fotoğraflardan görüleceği üzere
dere suları TIR’ların üzerini örtmüş
vaziyette. Saha içerisindeki TIR’lar
tamamen suya gömülü, kontrol ka-
binleri balçıkla dolmuş durumda. Bu
alan haricinde kopmuş mevkiindeki
sıra fişi tanzim edilen, devlet eliyle
işletilen TIR parkında da ufak tefek
hasar oluşmuş. Oradaki TIR’ların bir
kısmı alçak irtifada çamura maruz
kalmışlar.
Gelir İdaresi Başkanlığı
duyuru yayınladı
Tüm bu sahalar içerisinde yaklaşık
25 TIR kullanılamaz hale gelmiş.
Elbette elde olmayan nedenlerle
oluşan bu sel felaketinin, devletin
birtakım zarar tazmin mekanizmaları vasıtasıyla felaketzedelere
minimum ölçekte hissettirilmesi çok
çok önemli. Bu bağlamda Maliye
Bakanlığımıza bağlı Gelir İdaresi
Başkanlığı bir duyuru yayınlayarak,
bakanlıklarının; 24.08.2015 tarihinde Artvin ilinin Arhavi, Borçka ve
Hopa İlçelerinde meydana gelen
sel felaketi nedeniyle bu ilçelerdeki
mükellefler için mücbir sebep hâli
ilan edilmiş olup, mücbir sebep
Hopa’da meydana gelen sel felaketini UND Yönetim Kurulu Üyeleri
Abdullah Özer ve Alişan Topaloğlu yerinde inceledi.
Eylül 2015
Abdullah Özer
UND Yönetim Kurulu Üyesi
hâlinin; 24.08.2015 tarihinde
başlaması, 29.02.2016 tarihinde
(bu tarih dahil) sona ermesi uygun
görülmüştür.
Buna göre:
- Mücbir sebep halinin başladığı
24.08.2015 tarihinden mücbir sebep halinin sona ereceği
29.02.2016 tarihine kadar verilmesi
gereken vergi beyannamelerinin
verilme süresinin 14.03.2016 günü
sonuna kadar, bu beyannamelere
istinaden tahakkuk edecek vergilerin ödeme süresinin 21.03.2016
günü sonuna kadar,
- 2015 yılına ilişkin olarak basit
usulde vergilendirilen mükellefler tarafından verilmesi gereken
yıllık gelir vergisi beyannamesinin
verilme süresinin 25.03.2016, bu
beyannamelere istinaden tahakkuk
edecek vergilerin ödeme süresinin
31.03.2016 günü sonuna kadar,
- Mücbir sebep halinin başladı-
51
ğı 24.08.2015 tarihinden mücbir sebep halinin sona ereceği
29.02.2016 tarihine kadar verilmesi
gereken Bildirimlerin verilme süresinin 14.03.2016 günü sonuna kadar,
- Mücbir sebep halinin başladığı 24.08.2015 tarihinden önce
tahakkuk edenler ile mücbir sebep
süresi içerisinde tahakkuk edecek
olanlardan vadesi mücbir sebep
süresi içerisine rastlayan her türlü
vergi, ceza ve gecikme faizinin
ödeme süresinin 31.03.2016 günü
sonuna kadar,
- 24.08.2015 tarihinden önce ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen
ve vadesi mücbir sebep süresi içerisine rastlayan her türlü vergi, ceza
ve gecikme faizinin ödeme süresinin
31.03.2016 günü sonuna kadar,
uzatılması uygun bulunmuştur.
Diğer taraftan;
- 2015 yılı 3 üncü ve 4 üncü geçici
vergi dönemlerine ilişkin geçici vergi
beyannameleri verilmeyecek,
- 2015 yılına ilişkin olarak
01.03.2016-25.03.2016 tarihleri
arasında verilmesi gereken yıllık
gelir vergisi beyannamesi, kanuni
süresinde verilecek ve tahakkuk
edecek vergi kanuni süresinde
ödenecek,
- 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi
Kanununa göre verilmesi gereken
beyannamelere istinaden tahakkuk
eden/edecek özel tüketim vergisi
ile 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince işlem yapılmadan ödenmesi
gereken harçlar mücbir sebep kapsamında değerlendirilmeyecektir.
Öte yandan, 24.08.2015 tarihinde
meydana gelen sel felaketinden
Artvin ilinin Arhavi, Borçka ve
Hopa İlçeleri dışındaki ilçelerdeki
mükelleflerin, durumlarını ispat
veya tevsik eden bilgi ve vesikalarla etkilendikleri süreyi de
belirtmek suretiyle gelir/kurumlar
vergisi bakımından bağlı oldukları
vergi dairesine müracaat etmeleri
mümkündür. Bu takdirde, mücbir
sebep halinde olduğunu ileri
süren mükelleflerin müracaatları
tetkik edilerek, olaylardan vergi
ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak derecede etkilendikleri
anlaşılanların durumlarının, mücbir
sebep kapsamında değerlendirilmesi ve bu mükelleflerin Vergi Usul
Kanununun ilgili hükümlerinden
faydalandırılması mümkündür.
Ayrıca, dileyen mükellefler, yukarıda
belirtilen tarihlerden önce de vergi
beyannameleri ile bildirimlerini vererek, ödemede bulunabilecektir.
Maliye Bakanlığımızın, sel felaketinin
hemen akabinde afeti mücbir sebep
ilan ederek mükelleflerine yönelik
destek sağlayan bu hususları ilan
etmelerini takdirle karşılıyoruz.
Sektörümüze temas eden diğer
bakanlıklarımızdan da bu sağduyulu
hareketi görmek bu sektörün hakkıdır. Hopa halkını sarsan bu felaket
bizleri de derinden yaralamıştır. Sel
felaketinde hayatlarını kaybeden
kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan
rahmet ve mağfiret dilerken, hayatta
kalıp da yaralananlara acil şifalar
niyaz ederiz.”
Hakan Demircan UND Karadeniz Bölge Temsilcisi/ Kardeniz
Bölge Çalışma Gurubu Başkanı
Eylül 2015
52
GÜNCEL
Intermobil’in temsil ettiği
Hella Gutmann Solutions alternatif oluyor
Kamera bazlı İleri Sürüş Destek Sistemleri’ni (ADAS) kalibre
etmeyi sağlayan Hella Gutmann
Solutions’ın Kamera Sensör
Kalibrasyon Cihazı’yla (CSC-Tool)
tanışın.
Sürüşe ve yol şartlarına duyarlı
farlar, otomatik mesafe kontrol sistemleri, çarpışma önleyici frenleme
sistemleri ve şerit takip sistemleri
gibi kamera bazlı güvenlik sistemleri artık günümüz araçlarının standart donanımlarında yerini almaya
başladı. Lastik balans ayarı veya
cam değişimi gibi göreceli olarak
basit işlemlerden sonra bile bu sistemlere ait sensörler ve kameralar
kalibre edilmeli ve çok hassas bir
toleransla ayarlanmalı. Ne yazık ki
bugüne kadar bu işlemleri yapa-
bilmek, sadece araç üreticilerinin
sağladığı sistemlerle mümkün
olabiliyordu.
Şimdi Hella Gutmann Solutions,
uygun fiyatları ve pratik kullanımları
ile yetkili servisler için alternatif 2.
bir sistem olanağı sağlıyor. Ayrıca
Kamera Sensör Kalibrasyon Cihazı
(CSC-Tool) ile bağımsız servisler;
özellikle de cam, kaporta ve şasi
tamirhaneleri için geniş kapsamlı
ve esnek bir çözüm sunuluyor.
Geniş bir marka araç yelpazesi ve
İleri Sürüş Destek Sistemi (ADAS)
ile uyumlu ve modüler Kamera
Sensör Kalibrasyon Cihazı (CSCTool) ile ekstra rot-balans sistemleri, lift, kanal gibi bir ekipmana
ihtiyaç duyulmadan kalibrasyon
yapılabiliyor.
Türkiye, İran için çıkış yolu
İran ambargosunun kaldırılması mobilya sektöründe de heyecan oluşturdu. Mobilya sektörünün nabzını tutan Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER),
söz konusu ambargonun kalkmasının İran gibi ticaret hacmi yüksek bir pazarın
Türkiye mobilya sektörüne fayda sağlayacağına dikkat çekiyor.
Uzun yıllardır süren İran ambargosunun kalkması iş ve siyaset
dünyasında da büyük yankı uyandırdı. Uzun müzakereler sonucunda
varılan anlaşmadan başta Türkiye
olmak üzere, tüm dünya ülkeleri
memnun. Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER), İran anlaşmasının sadece Türkiye’nin değil,
İran’ın da yararına olduğunu ve bu
sıcak gelişmenin karşılıklı ilişkilere
olumlu yansıyacağını düşünüyor.
MOSDER Başkanı İsmail Doğan,
son yıllarda büyük bir ivme kazanan
mobilya sektörünün de bu anlaşmadan önemli bir pay alacağını belirtiyor. Doğan: “Ambargo probleminin
çözümü Türkiye’deki hemen hemen
tüm pazarlar için önemli bir fırsat.
Öte yandan Türkiye’nin sınırdaşı
İran için de sevindirici bir tablo. Zira
uzun yıllardır süren yaptırımların İran
ekonomisindeki olumsuz etkileri
artarak devam etmekteydi. Bu nedenle bu anlaşma sayesinde gerek
Eylül 2015
coğrafi konumu gerekse ticari
konumu itibariyle Türkiye; İran için
de bir çıkış yolu olacak” diyor.
Türkiye mobilya sektörü gücünü İran pazarında artırarak
göstermeye devam edecek
Ambargonun kalkmasından sonra,
MOSDER üyesi bulunan 57 markalı
mobilya üreticisinin İran pazarını
değerlendireceği ve buradaki fırsatları efektif olarak kullanacağını ifade
eden MOSDER Başkanı İsmail
Doğan, bundan sonraki süreçte
Türkiye mobilya sektörünün ne gibi
gelişmelere gebe olacağı konusunda ise şunları söylüyor: “Türkiye
mobilya sektörü olarak, 2 - 3 yıl
öncesine kadar İran’a, yaklaşık
300 milyon dolar civarında bir
ihracatımız vardı. O dönemde İran
taraflı gerçekleşen gümrük artışları
neticesinde bu rakam oldukça
düşük seviyelerdeydi. Şimdi ise
ambargonun kalkmasıyla birlikte,
Türkiye mobilya sektörünün eski
kazanımlarına tekrar kavuşacağı ve
ticaret hacmimizin daha da artacağı
kanaatindeyiz.”
53
Türkiye’deki yabancı yatırımcılardan da
‘Kota Mücadelesine Tam Destek’ sözü
UND, “Dış Ticaret Sektörleriyle Buluşma” kampanyası kapsamında YASED yetkilileri ile bir araya geldi. UND Başkanı Çetin Nuhoğlu YASED’e UND ile hareket
etme çağrısında bulundu. YASED Genel sekreteri Özlem Özyiğit, 17 Eylül’de
İstanbul’da UND –DEİK işbirliğiyle gerçekleştirilecek organizasyon başta olmak
üzere, Brüksel’deki muhataplara ve AB ülkelerinin temsilciliklerine yönelik ziyaretler ve diğer temaslarda UND’nin yanında yer almak üzere bir yol haritası
hazırlanacağını belirtti.
rekabet gücü sorunlarının bilincinde olmadığını, bu nedenle UND’nin
sektörlere gerçekleri anlatmaya
çalıştığını belirten Şener de YASED
üyelerinin katılacağı ortak etkinlikler
ile bu gerçeklerin bilinmesinin sağlanmasının amaçlandığını belirtti.
YASED Genel sekreteri Özyiğit:
UND ile beraber bir yol haritası
hazırlayacağız
UND, “Dış Ticaret Sektörleriyle
Buluşma” kampanyası kapsamında
Türkiye’nin Avrupa’ya yönelik ihracatının yüzde 50’sini gerçekleştiren
uluslararası yatırımcıların temsilcisi
YASED ile bir araya geldi. YASED adına Genel Sekreter Özlem
Özyiğit, Sektörel Koordinatör Ece
Beydağı, Sektörel Koordinatör Tuba
Özsezen, Lojistik Çalışma Grubu
Üyesi Sn. Cenk Arslan, Dış Ticaret
Çalışma Grubu Başkanı Sn. Cenk
Ulu’nun katılım sağladığı toplantıya katılan UND heyetine Yönetim
Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu
başkanlık etti.
Başkan Nuhoğlu destek
talebinde bulundu
Türkiye’nin Avrupa ülkelerine yönelik ihracatında ülkemizde yerleşik
20 bin civarındaki AB sermayeli
şirketin büyük paya sahip olduğunu, sadece Alman yatırımcıların
ihracatımızın yüzde 29’unu gerçek-
leştirdiğini açıklayan UND Başkanı
Nuhoğlu, UND’nin AB ülkelerinin
taşıma kotaları kısıtlamaları ile
mücadelesinin gerekçeleri hakkında
bilgiler vererek, Türkiye-AB Gümrük
Birliği’ne rağmen karşılıklı ticarette
malların serbest dolaşımının engellendiğini rakamlarla açıkladı. YASED
üyelerinin Avrupa ile gerçekleştirdiği
ticareti de kapsayan Türkiye-AB ticaretinin karayolu kotaları nedeniyle
yaşadığı kaybın 3,5 milyar Euro’yu
bulduğunu ortaya koyan “TürkiyeAB Karayolu Kotaları Etki Analizi”
sonuçlarını YASED Heyeti ile paylaşan Nuhoğlu, YASED’den kotalarla mücadele amaçlı çalışmalara
destek talep etti. Kota sorununun
en yoğun yaşandığı Türkiye-İtalya
ticareti örneğini veren İcra Kurulu
Başkanı Fatih Şener, İtalya’nın
yetersiz belge kotası yüzünden iki
ülkenin ticaretinin taşınamadığına dikkat çekti. İhracatçılarımızın
kotaların yarattığı maliyet artışları ve
Taşımalarda karşılaşılan kota
sorunlarının ve beklemelerin ihracat
üzerinden ülkemizde yerleşik yabancı sermayeli firmaların maliyetlerini artırdığını teyit eden YASED
heyeti, Türkiye’deki üretimin artan
lojistik maliyetleri nedeniyle Türkiye
ekonomisinin dış yatırım cazibesini
yitirmeye başladığını teyit ederken;
Lojistik ve Gümrük ve Dış Ticaret Çalışma Grupları üzerinden,
YASED Yönetiminin de desteğiyle
konuyu gündeme taşıma sözü verdi. YASED Genel Sekreteri Özlem
Özyiğit, 17 Eylül’de İstanbul’da
UND –DEİK işbirliğiyle gerçekleştirilecek organizasyon başta olmak
üzere, Brüksel’deki muhataplara
ve AB ülkelerinin temsilciliklerine
yönelik ziyaretler ve diğer temaslarda UND’nin yanında yer almak
üzere bir yol haritası hazırlanacağını
ekledi.
Eylül 2015
54
LOJİSTİK
Lojistik firmaları
Fortune 500 listesinde yükseliyor
Fortune 500 Türkiye 2015 araştırmasında lojistik firmaları listeyi zorluyor.
Netlog, Ekol, Taha, Omsan, Mars, Horoz, Alışan ve Reysaş’ın
bulunduğu listede lojistik firmalarının yükselişi dikkat çekiyor.
Fortune 500 Türkiye 2015 araştırması yayınlandı. Finansal kurumlar ve holding şirketleri dışındaki
tüm sektörleri kapsayan Fortune
500 Türkiye 2015 araştırmasında
geçmiş yıllarda olduğu gibi Türkiye
Petrol Rafinerileri (TÜPRAŞ) yine listenin ilk sırasını kimseye kaptırmadı.
2014 yılında net satışları yüzde 3,3
düşerek 39,7 milyar liraya gerileyen
TÜPRAŞ, 8,16 milyar liralık ihracatla
en çok ihracat yapan üçüncü şirket
oldu. Listenin ikinci sırasında ise
bu yıl BOTAŞ yer aldı. Net satışlarını yüzde 14,2 oranında artırarak
37,46 milyar liraya çıkaran BOTAŞ, 2008 yılında da listeye ikinci
sıradan girmişti. Şirket 2009 ve
2010 listelerinde ise üçüncü sıraya
gerilemişti. Şirket, 2011, 2012 ve
2013 yıllarında ise verilerini paylaşmadı. 2013 listesinde ikinci sırada
bulunan OMV Petrol Ofisi ise bu yıl
üçüncü sırada yer aldı. Şirket net
satışlarını yüzde 31,9 artırarak 32,9
milyar liraya çıkardı.
Listedeki şirketlerin
net kârı geçen yıla göre
yüzde 1,96 oranında düştü
Listede tüm şirketlerin esas faaliyet
kârları yüzde 13,49 düşüşle 38,4
milyar liraya geriledi. Geçtiğimiz
yıllarda kur ve faizdeki yükselişle
bilanço yapıları bozulan şirketlerin,
düşen kârlarını esas faaliyet dışı
gelirle telafi etme yoluna gittikleri
görülüyor. Listedeki şirketlerin net
kârı ise geçen yıla göre yüzde 1,96
oranında düşerek 26,8 milyar liraya
indi. Bu da şirketlerin faaliyet dışı
gelirlerinin kârların yukarı çekilmesine yetmediğini gösteriyor. Ancak,
biraz toparlanma söz konusu. Çünkü, 2013 yılında şirketlerin kârındaki
gerileme yüzde 13,16 oranındaydı.
Eylül 2015
Ekonominin üzerinde
performans
Öte yandan, Fortune 500 2014
listesine giren şirketlerin toplam net
satışının bir önceki yıla göre yüzde
19,55 oranında artarak 791,7 milyar
liraya yükseldiği görülüyor. Bunu
enflasyondan arındırdığımızda, reel
olarak yüzde 12,4’lük bir artış söz
konusu. Ayrıca şirketlerin, geçen yıl
yüzde 2,9 büyüyen Türkiye ekonomisinin de üzerinde bir performans
sağladıkları dikkat çekiyor. Listede
yer alan şirketlerin net satışlarının
sektörel bazda 2013 yılı verilerine
göre değişimine baktığımızda ise
ortaya çıkan tablo şöyle: Üretim
şirketlerinin net satışları yüzde 7,61
artarak 333,6 milyar lira TL’ye, ticaret şirketlerinin yüzde 33,85 artışla
281,7 milyar TL’ye, hizmet şirketlerinin yüzde 21,73 artışla 128,3
milyar TL’ye, inşaat şirketlerinin
ise yüzde 32,17 artışla 47,9 milyar
TL’ye yükseldi.
Büyüme ivmesi artıyor
Fortune 500 2014 verilerini değer-
lendiren CRİF Analitik Çözümleri
Birim Müdürü Yavuz Arsoy, “2013
ve 2014 yılı net satış büyüme
hızları incelendiğinde, büyüme
ivmesinin arttığı görülüyor. 2013
yılında Fortune 500 şirketlerinin
net satışları yüzde 7,70 artarken,
bu oran 2014’te yüzde 19,55’e
çıkıyor. Öte yandan, 2013’ün aksine esas faaliyet kârlarında ise bir
azalma var. Bir önceki yıl şirketlerin
esas faaliyet kârları yüzde 25,34
artarken, 2014’te yüzde 13,49
azaldığını görüyoruz. Aynı şekilde
bir önceki yılın aksine 2014’te diğer
faaliyetlerden elde edilen gelir/gider
dengesinde yüzde 49,44 oranında artış söz konusu. 2013 yılında
bu oran yüzde 30,23 gerilemişti.
2014 yılında bir önceki yıla göre
diğer faaliyetlerden elde edilen gelir
artsa da bunun net kâr üzerinde
olumlu yönde etkisine rağmen, net
kâr rakamının yüzde 1,96 oranında azaldığını görüyoruz” diyor.
Listede yer alan şirketlerin aktifleri
yüzde 13,8’lik artışla 716,9 milyar
liraya, özkaynakları ise yüzde 12,3
55
oranında yükselerek 310,1 milyar
liraya çıktı.
Toplamı Wal-Mart’ın
dörtte üçü
Merkez Bankası 2014 ortalama
dolar kurunu 2,18 liradan baz alarak
yaptığımız hesaplamaya göre,
Fortune 500 Türkiye’nin toplam
satışları 362 milyar 84 milyon doları
buluyor. Buna göre, Fortune 500
Türkiye şirketlerinin tamamı Fortune 500 ABD sıralamasına ancak
üçüncü sırada girebiliyor. Fortune
500 ABD listesinde ilk sırada yer
alan Wal-Mart’ın net satışları 485,6
milyar dolar. Bu rakamlara göre,
Türkiye’nin en büyük 500 şirketinin
net satışlarının toplamı Wal-Mart’ın
yüzde 75’i ediyor. 2013 ve 2014
yıllarında döviz kurlarında hem iç
siyasi gündem hem de yurtdışında
ABD Merkez Bankası’nın (FED)
tahvil alımlarını sonlandırmasıyla yaşanan ani ve hızlı hareketler şirketleri olumsuz etkilemişti. Kurlardaki
artış, özellikle ithalatını dolarla yapan
veya dolar borcu bulunan şirketlerin
hem nakit akışlarının bozulmasına
hem de maliyetlerinin artmasına
yol açmıştı. Bunu aşmak isteyen
ihracatçı şirketler, pazar çeşitlendirmesine yönelmelerinin meyvelerini
az da olsa almaya başladı. Türkiye
İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine
göre, 2014 sonunda Türkiye’nin
toplam sınai ihracatı dolar bazında
yüzde 4 artışla 157,6 milyar dolara
çıktı. TL bazında ise yüzde 19,6
artışla 344,8 milyar liraya yükseldi.
Fortune 500 listesinde yer alan
sanayi, hizmet ve inşaat-taahhüt
şirketlerinin de toplam ihracatı TL
bazında yüzde 19,98 artışla 186,8
milyar liraya yükseldi. Buna göre,
ihracatın TL bazında artış oranları
TİM ve Fortune 500 listesinin paralellik gösterdiği söylenebilir.
THY yine ihracat lideri
Türkiye’nin en büyük 100 firmasının ihracatı, tüm listedeki firmaların ihracatının yüzde 68’ini (üçte
ikisini) oluşturuyor. Listedeki ilk 100
şirketin ihracatı bir önceki yıla göre
yüzde 21,4 artış kaydetti. Listedeki
son 100 şirketin ihracatı ise bir
önceki yıla göre yüzde 1,4 oranında arttı. Fortune 500 şirketlerinin
401’i ihracat yaparken, 99 şirketin
satışlarının tamamını yurtiçinden
elde ettiğini görüyoruz. İhracat
yapan şirketlere baktığımızda ise
geçmiş yıllarda olduğu gibi Türk
Hava Yolları’nın (THY) yine ilk sırada olduğu görülüyor. THY geçen
yıl 20,6 milyar liralık hizmet ihracatı
gerçekleştirdi. THY, Fortune 500
listesine geçen yıl olduğu gibi bu yıl
da dördüncü sıradan girdi.
gasını vurmuştu. 2014 yılında da bu
geleneğin devam ettiğini görüyoruz.
242,5 milyar TL satış gelirine sahip
Fortune 500’ün ilk 10 şirketinin
sektörel ağırlığı petrol ve enerji
şirketlerinden oluşuyor. Listenin ilk
10’unda enerji sektörü haricindeki
şirketlere baktığımızda ise Türk
Hava Yolları, Türk Telekom ve BİM’i
görüyoruz. 2007 yılında Fortune 500
listesine 24’ncü sıradan giren BİM,
her yıl istikrarlı bir şekilde listedeki
yerini yukarı taşırken, bu yıl bir sıra
yükselerek 9’uncu oldu. Geçen
sene Fortune 500 listesinde olup bu
sene olmayan ise 87 adet firma var.
Dolayısıyla bu listeye 87 adet yeni
şirket girdi. Listeye dahil olan 87
firmanın yedisi ilk 100’de, 23’ü ise
ilk 200’de yer alıyor.
Bilişim ve inşaatın payı
Listede 22 bilişim şirketi (2013’te 24
şirket vardı) bulunurken, bu şirketlerin toplam net satışları 43,4 milyar
lira oldu. Fortune 500 listesi içinde
bilişim şirketlerinin payının yüzde
5,49 olduğu görülüyor. Öte yandan,
listeye 31 inşaat şirketi (2013’te 25
şirket vardı) girdi. Bu şirketlerin de
toplam net satışları 47 milyar lira
olurken, tüm liste içindeki paylarının
yüzde 5,94 olduğu görülüyor.
87 yeni şirket geldi
Çıta yükseliyor
Geçmiş yıllardaki Fortune 500 listelerine petrol ve enerji şirketleri dam-
Listedeki 147 şirketin satış geliri 1
milyar TL’yi aştı. Bu rakam, geçen
Eylül 2015
56
LOJİSTİK
yıl 125’ti. Öte yandan, geçen yıl satış gelirleri 10 milyar liranın üzerinde
bulunan şirket sayısı 14’te bulunurken, bu yıl 16’ya yükseldi. Listenin
500’üncü sırasında bulunan şirketin
net satışı 284 milyon 178 bin TL.
Geçen yıl listenin sonundaki şirketin
net satışı 230 milyon 352 bin liraydı.
Liste ilk hazırlandığı 2008 yılında ise
bu rakam 89,5 milyon liraydı. Yıllar
itibariyle listenin sonundaki şirketin
net satışının arttığını, dolayısıyla
çıtanın yükseldiği söylenebilir.
Çalışan sayısı yüzde 6,8 arttı
Fortune 500 şirketlerinin çalışan sayısının da her geçen yıl arttığı dikkat
çekiyor. Geçen yıl 1 milyon 49 bin
579 olan Fortune 500 listesindeki
şirketlerin toplam çalışan sayısı, bu
yılki listede yüzde 6,8 oranında artarak 1 milyon 121 bin 236’ya çıktı.
İlk yayımlandığı tarihten bu yana
Fortune 500 şirketlerinin istihdamına bakıldığında, 2007-2008 yıllarında küresel krizin etkisiyle çalışan
sayısı azalırken 2009’dan itibaren
istikrarlı bir şekilde artış yaşandığı
görülüyor.
strateji değişikliğine giderek riskli,
ancak düşük karlı operasyonlarını
yeniden yapılandırmıştır. Bu çalışmalar kapsamında şirket kaynakları
daha verimli hizmetlere yönlendirildiğinden, müşterilerimize hiçbir ilave
maliyet getirmeden vergi öncesi
karlılığın sürdürülebilir düzeyde tutulması sağlanmıştır. 2014 yılını yaklaşık 600 milyon TL ciro, 42 milyon
TL vergi öncesi kar ve 450 milyon
TL aktif büyüklüğü ile tamamlayan
Omsan, 2015 yılında da finansal
ve operasyonel hedeflerini yakalayacaktır. Omsan, stratejik hedefleri
doğrultusunda, 2020 yılında kadar
Türkiye’nin en yüksek cirolu lojistik
şirketi olmayı planlamaktadır.”
Emin Taha: Çok çalışarak
daha da büyüyeceğiz
Emin Taha/ Taha Kargo
Yönetim Kurulu Başkanı
“Türkiye’yi sırtmalamaya devam
eden lojistik sektörünün gurur
firmalarından Taha Kargo, Fortune 500 listesinde de yükselişte.
İlk 500 içerisinde yer alan lojistik
firmalarına bakıldığında Taha
Kargo’nun 220. sırada yer aldığı
görüyoruz. Taha Kargo olarak
işimizi büyük bir ciddiyet ve
disiplinle sürdürüyoruz. İşimize
ilk başladığımız günkü heyecanla
devam ediyoruz.
Çalışanlarımız büyük bir özveri
ile çalışıyor. Kurumsal yapımızın ardında ‘müşteri odaklı’ ve
müşteri memnuniyetini ön planda
tutan’ anlayışımız yatıyor. Müşteri
sadakatine önem veren bir firma
olarak bu büyümede emeği geçenlere şükranlarımı arz ediyorum. Taha Kargo olarak, listedeki bu ilerleyişin emin adımlarla
sürecek. Önümüzdeki yıllarda
Taha Kargo’yu hak ettiği yerlerde
göreceğiz.”
Küçükertan: 2020’ye kadar
Türkiye’nin en yüksek cirolu
lojistik şirketi olmayı planlıyoruz
Osman Küçükertan/Omsan
Lojistik Genel Müdürü
İlk küresel Türk lojistik şirketi olma
vizyonu ile hareket eden ve gerek
finansal gerekse operasyonel alanda başarılı iş sonuçlarına imza atan
Omsan’ın, Fortune 500 listesinde
257. sırada yer alması bizleri mutlu
etmiştir. Omsan, 2014 yılında bir
Lojistik firmaları yükselişte
Türkiye’yi sırtmalamaya devam
eden lojistik sektörü Fortune 500
listesinde de yükselişte. İlk 500
içerisinde yer alan lojistik firmalarına
bakıldığında 102. sırada Netlog’un,
124. Ekol’ün, 220. sırada Taha,
257. Sırada Omsan’ın, 261. sırada
Mars’ın 279. sırada Horoz’un,
415. sırada Alışan’ın ve 421. sırada
Reysaş’ın bulunduğu görülüyor.
Türkiye’nin öncü sektörü lojistik bu
tablodan da anlaşılacağı üzerine
ülkemiz ekonomisine can suyu
sunmaya devam ediyor.
Eylül 2015
57
Akaryakıt
tasarrufu için
12 altın tüyo
Akaryakıt sektörünün yüzde yüz
yerli markası Starpet, “dost marka”
olarak bu kez müşterilerinin daha az
akaryakıt tüketmelerini ve bütçelerinden tasarruf etmelerini sağlayacak 12 öneri sunuyor. Doğru
araç kullanımı ve sürüş teknikleri
ile yüzde 25 tasarruf etmek mümkün. Değişim hızının neredeyse
takip edilemediği akaryakıt fiyatları,
Türkiye’de arabası olsun olmasın
hemen herkesin gündeminde ilk
sıralarda yer alıyor. Bu nedenle de
akaryakıt zamları açıklandığı an
sohbetlerin ana konusu haline geliyor. Ancak doğru araç kullanımı ve
sürüş teknikleri ile daha az akaryakıt
tüketmek ve bütçeden tasarruf etmek mümkün. Yaptığı kampanyalar
ile her zaman müşterisinin yanında
olduğunu gösteren Starpet, bu kez
müşterilerine daha az akaryakıt tüketmelerini sağlayacak 12 altın tüyo
veriyor. İstasyon sayısı 300’ü aşan
akaryakıt sektörünün yüzde yüz yerli
markası Starpet’in önerilerine kulak
verip, tavsiyeleri dinlemek yüzde 25
oranında yakıt tasarrufu yapmanızı
sağlayacak.
Starpet’in akaryakıt
tasarruf önerileri:
1. Seyahatiniz 5 kilometreden az ise
aracınızı kullanmayın.
2. Aracınıza uygun doğru yakıtı
kullanın.
3. Ani kalkışlardan ve duruşlardan
kaçının. Gaza ve frene aniden
basmak, benzin tüketimini yüzde 5
artırır.
4. Camlarınızı kapalı tutun. Açık
camlar, 100 kilometre/saat hızda
yüzde 4 fazla yakıt sarfiyatına yol
açar.
5. Aracınızın lastiklerinin doğru
basınçta olmasına özen gösterin.
Lastiklerinizin hava basıncı düşükse
yakıt tüketimi artar.
6. İki dakikadan fazla duracaksınız,
kontağı kapatın.
7. İlk 5 km içinde aracınızı yüksek
hızda sürmekten ve aşırı hızdan
kaçının.
8. Aracınızı 25 kilometre/saatten düşük, 95 kilometre/saatten
yüksek hızda kullanmamaya özen
gösterin.
9. Aracınızda gereksiz ağırlıklar
taşımayın. Taşıma kapasitesinin
üzerindeki her 45 kg. ek yük yüzde
7 fazladan yakıt tüketimi neden
olur.
10. Aracınızı gölgeye park edin.
Buharlaşan benzinden kar edeceğiniz gibi aracınızı soğutmak için
klimayı kullanmanıza da gerek kal-
mayacaktır. Klima kullanımı yaklaşık
yüzde 10 ekstradan tüketime neden
olur.
11. Aracınızın bakımını düzenli yaptırın! Eskimiş bujilerin değiştirilmesi,
karbüratör, akümülatör bakımı, hava
ve yakıt filtrelerinin gözden geçirilmesi, lastik basınçları ve rot ayarlarının yapılması yakıt tasarrufunu katkı
sağlar.
12. Trafikteki yoğun çok fazla durkalk yapmak tüketimi artırır. Trafiğin
çok kısa aralıklarla aktığı durumlarda
dur-kalk sayısını azaltmaya çalışın.
Eylül 2015
58
LOJİSTİK
Türk-Irak İşadamları gümrükçülerle buluştu
TISİAD heyeti son olarak Mersin Gümrük Müşavirleri Derneği (MERGÜMDER) yönetimini
ziyaret etti. Kaçakçılığı önlemek için alınan tedbirler bahane edilerek transit ticarete konu
bazı kalemlerdeki malların antrepolarda depolanmasına izin verilmemesinin transit ticarete
büyük darbe vurduğunu söyleyen MERGÜMDER Başkanı Hüseyin Sarıdağ, “Bizde sıkıntı
varsa herkeste var demektir” dedi. TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç, ülke refahı için çalıştıklarını
belirterek Türkiye ve Irak arasında bir köprü kurmaya çalıştıklarını belirtti.
Türkiye Irak Sanayici ve İşadamları
Derneği’nin (TİSAD) işbirliğini artırmak amacıyla kent dinamikleri ile
görüşmeleri sürüyor. Bu kapsamda
TISİAD heyeti son olarak Mersin
Gümrük Müşavirleri Derneği (MERGÜMDER) yönetimini ziyaret etti.
TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç başkanlığındaki heyeti, MERGÜMDER
Başkanı Hüseyin Sarıdağ ve üyeleri
karşıladı. Fikir alışverişinde bulunulan ziyarette, sorunlar ve çözüm
önerileri de konuşuldu. Çalışmalar
ile ilgili bilgi veren Başkan Sarıdağ,
sektörün gelişimine katkıda bulunmak, sorunlara çözüm üretmek için
çalıştıklarını söyledi. Dernek olarak 5
ayrı bölgede faaliyet gösterdiklerini
belirten Sarıdağ, “Amacımız oda
haline gelmek. Meslektaşlarımızın,
çalışanlarımızın işlerini bilinçli ve
profesyonelce yapmaları için eğitim
çalışmaları yapıyor, kaliteli arttırmaya yönelik etkinlikler yapıyoruz” diye
konuştu.
tedirginlik yarattığını da söyleyen
Sarıdağ, “Yarının ne olacağını
kimse bilemiyor. Dolar, Euro kurları
belirgin değil. Dış ticaretin yüzde
80’i bizden geçer. Bizde sıkıntı
varsa herkeste var demektir” dedi.
Kaçakçılığı önlemek için alınan
tedbirler bahane edilerek transit
ticarete konu bazı kalemlerdeki
malların antrepolarda depolanmasına izin verilmemesinin de transit
ticarete büyük darbe vurduğunu
söyleyen Başkan Sarıdağ, “Bakan
beyin bir talimatı antrepoları etkiledi. Bazı ürünlerin antrepolardan
transitine yasak geldi. Bir transitin
getirisi 5 bin dolardır. Bakan beyin
talimatıyla nedeniyle kayıp var”
dedi. Lojistik üssü Mersin’in de bu
gelişmelerden olumsuz etkilendiğini
dile getiren MERGÜMDER Başkanı Hüseyin Sarıdağ, konuşmasını
şöyle sürdürdü; “Mersin çok özelliği
olan bir kent. Deniz yoluyla gelip,
karayoluyla devam eden bir liman
kenti. Bunların kıymetini bilmeliyiz”.
MERGÜMDER Başkanı
Sarıdağ: Bizde sıkıntı varsa
herkeste var demektir
Kılıç: Halkımızın
refahı için çalışıyoruz
Öte yandan ticaretin sıkıntılı bir
süreçten geçtiğini ve belirsizliğin
TISİAD Yönetim Kurulu Başkanı Nevaf Kılıç da, çalışmaları ile
Eylül 2015
ilgili bilgiler vererek, amaçlarını ve
hedeflerini anlattı. “Ticaretin artması, iş, ekmek, aş sağlamak isteyen
iş dünyasının sorunlarına çözüm
üretilmesi, halkımızın refahı için çalışıyoruz” diyen Kılıç, “Dönem dönem
iş insanlarını Irak’a götürüyor, aynı
şekilde Irak iş insanlarını Türkiye’de
ağırlıyoruz. Ayrıca her ay Türkiye’nin
bir ilini ziyaret ediyor, yatırım ve iş
imkanlarının konuşulmasını sağlıyoruz. Ayrıca Mersin’de ‘1.Türkiye-Irak
İş Zirvesi’ düzenlemeyi hedefliyoruz.
Irak’ın; 19 vilayetinden ve Türkiye
genelinden atılım sağlanmasını
planladığımız bu zirve iş dünyası
için önemli bir buluşma olacak.
Bir diğer projemiz ise Güney Irak
Projesi. Güney Irak’ın 6-7 vilayetinin
valilerini, belediye başkanlarını ve iş
insanlarını Türkiye’ye davet etmek
istiyoruz. Daha sonra bu vilayetleri bizler ziyaret etmek istiyoruz.
Üçüncü projemiz ise 2016 yılında
TÜRKONFED üyelerini Irak’a götürmek. Bu amaçla; konfederasyonunun Çırağan Sarayı’nda yapılan
genel kurulda tüm üyeleri Irak’a
davet ettik. Dördüncü projemiz de;
Türkiye’deki bazı önemli kentlerimiz ile Irak’ın bazı önemli kentlerini
kardeş şehir yapmak. Bu projenin
ilk ayağını Mersin ile Basra şehirleri
arasında imzalanacak kardeş şehir
anlaşması ile başlatmak istiyoruz”
diye konuştu.
59
Komşuların dış ticaretteki payı
giderek azalıyor
Türkiye 2013’te dış ticaretinin yüzde 20’ye yakınını komşularıyla yapıyordu.
Ancak komşu ülkelerin ihracat içindeki payı giderek geriliyor. Yılın ilk 7 ayında
komşuların ihracat içindeki payı yüzde 13.8’e kadar düştü.
Bir dönemler ihracatın neredeyse
5’te 1’ini gerçekleştirdiğimiz komşu
ülkelerin, ihracat içindeki payı giderek geriliyor. 2005 yılında toplam
ihracatın yüzde 9.98’ini gerçekleştirdiğimiz komşu ülkelerin payı,
2012’de yüzde 18.47’ye kadar çıktı.
2015 yılı Ocak-Temmuz döneminde ise komşuların toplam ihracat
içindeki payı yüzde 13.8’e kadar
geriledi. Türkiye komşularla sıfır
sorun politikası yürütmeye başladığı dönemlerde, Ermenistan hariç,
Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan,
Azerbaycan, Suriye, Irak ve İran’dan
oluşan 7 sınır komşusu ülke ile
yükselen ticari ilişkiler, eski günlerini arıyor. 2023 yılı için 500 milyar
dolarlık ihracat hedefl eyen Türkiye,
2005 yılında 85.5 milyar dolarlık
ihracat gerçekleştirmişti. Aradan
geçen 10 yılda yani 2014 sonunda
ihracat miktarı 157.6 milyar dolara
çıktı. Türkiye’nin komşu ülkelere
yaptığı ihracat ise aynı dönemde
8.5 milyar dolardan, 24.4 milyar dolara yükseldi. Aradan geçen zaman
diliminde komşu ülkelere yapılan
ihracat, genel ihracata göre daha
yüksek oranlı artış gösterdi ve doğal
olarak ihracat içinde komşuların
payı da giderek arttı. 2005 yılında
toplam ihracatın yüzde 9.98’ini
komşu ülkelere yapan Türkiye,
2006’da yüzde 10.34’ünü, 2007’de
ise yüzde 10.83’ünü komşu ülkelere
gerçekleştirdi. Dünyada küresel
krizin etkilerinin başladığı 2008’de
komşu ülkelerin ihracat içindeki payı
yüzde 10.83’e yükselirken, krizin
derinleştiği 2009’da yüzde 13.46’ya
çıktı. 2010’da komşuların ihracattaki
payı yüzde 14.22’ye yükselirken, bu
oran 2011’de yüzde 14.71 olarak
ölçüldü. 2012 ise komşu ülkelerin
toplam ihracat içindeki payı yüzde
18.47 ile en üst seviyeye ulaştı. Takip eden dönemde ise bu pay giderek düştü ve 2013’te yüzde 16.32,
2014’te yüzde 15.52 oldu. 2014 yılı
Ocak-Temmuz döneminde yüzde
14.7’ye gerileyen komşuların payı,
2015 yılı Ocak-Temmuz döneminde ise yaklaşık 1 puan daha
azalarak yüzde 13.82’ye düştü.
Rakamları İran kurtardı
Öte yandan bir süre önce uluslararası kuruluşlarla nükleer faaliyetler
konusunda anlaşmaya varan İran,
ambargonun kaldırılmasıyla birlikte
ticari yönden kısmen rahatlamaya
başladı ve bu durum Türkiye ile
olan ilişkilere de yansıdı. 2015 yılı
Ocak-Temmuz döneminde İran
dışındaki tüm komşu ülkelere
yapılan ihracatta gerileme yaşandı.
2015 yılı Ocak-Temmuz döneminde ihracat; Azerbaycan’a 24.1,
Bulgaristan’a yüzde 21.9, Irak’a
yüzde 20.8, Gürcistan’a yüzde
19.77, Suriye’ye ise yüzde 15
geriledi. İran’a yönelik ihracat ise
yüzde 22 artış gösterdi. Türkiye
İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) geçici
verilerine göre ise ağustosta İran’a
yapılan ihracat yüzde 9.3 azalsa da
ocak-ağustos dönemindeki ihracat
yüzde 18.4 artarak 2 milyar 476
milyon dolara çıktı.
Eylül 2015
60
LOJİSTİK
VİP Uluslararası Taşımacılık
yatırımlara devam ediyor
VİP Uluslararası Taşımacılık, Renault Trucks’tan aldığı 20 adet Renault Turcs
T460 otomatik şanzıman araç ile yatırımlarına sürdürüyor. Daha önce de Renult
Trucks yatırımları bulunan şirketin yeni alımla birlikte filosundaki araç sayısı
85’e Renault Trucks sayısı 80 adede yükseldi. Filo yatırımları ile ilgili VİP Uluslararası Taşımacılık Genel Müdürü Vedat Tutu, yeni yaptıkları 20 adet Renault
Trucks otomatek T460 araçlarla filolarındaki çekici sayılarının 85’e yükseldiğini,
115 adet treylerle birlikte toplam 200 adetlik araç filosuna ulaştıklarını ve yatırıma devam edeceklerini söylüyor.
VİP Genel Müdürü
Vedat Tutu, sürekli
yatırım yaparak filolarını
modern bir yapıyla
oluşturduklarını
vurguluyor.
Hadımköy Yeşilbayır’da hizmet
veren VİP Uluslararası Taşımaclık,
modern yönetim ofisi, 8 bin metrekare kapalı gümrüklü antreposu,
yanmaz deposu ile lojistik sektörünün modern yüzlerinden biri durumunda. VİP Uluslararası Taşımacılık
Genel Müdürü Vedat Tutu, sadece
lojistik yatırımlara odaklanmış bir firma olduklarını, Fransa başta olmak
üzere Avrupa yönlü hizmet verdiklerini belirtiyor. Taşımalarının yüzde
40’ını karayoluyla, yüzde 60’ını da
Ro-Ro ile yaptıklarını aktaran Tutu,
lojistik sektöründe en büyük giderin
akaryakıt giderleri oluşturduğunu
bunun için filolarındaki araçlarını
bilinçli seçtiklerini ifade ediyor.
Eylül 2015
Kendisinin aynı zamanda sefer
maliyet güzergah uzmanı olduğunu
aktaran Vedat Tutu, araçların yakıt
tüketimindeki cimriliğinin lojistik
sektöründe çok önemli olduğunun
altını çiziyor. Birebir sürücü yetiştirdiklerini ifade eden Tutu, “Toplam
84 çekicimiz, 115 treyremiz var.
8 bin metrekarilik kapalı alanda
hizmet veriyor. Çift katlı deposu ile
hızlı hizmet verebiliyor” diyor. Ayrıca
gümrüklü yanıcı antreposu da bulunan VİP’in sadece lojistik yatırımlara
odaklanmış durumda olduğunu
ifade eden Tutu, nakliyecilerin en
büyük giderinin yüzde 35 pay ile
yakıttan kaynaklandığını ve bunu
düşürenlerin kazanacağını söylüyor.
UND İcra Kurulu Başkanı Şener, çok güzel bir resim çizmişti
ÜDY Eğitmenliği yaptığını ve yıllardır bu sektörün içerisinde olduğunu
anlatan Tutu, sektörde geçiş belgeleri, vizeler ve kotalar olduğunu
bunların çözülmediği sürece Türk
nakliyecisinin her zaman bir adım
geriden gitmek zorunda olduğunu
belirtiyor. “Biz taşımacılık yapıyoruz
ama arızalı çekicilerle taşımacılık
yapıyormuşuz gibi, çünkü buradan
Kapıkule’den geçemiyoruz” diyen
Vedat Tutu, “Cumartesi günü
aracımız çıkıyor ancak Pazartesi
sabah Bulgaristan’a geçebiliyoruz.
Bu ihracıtı darbelemek demektir.
61
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih
Şener bu konuyla ilgili çok güzel
bir resim çizmişti. Türkiye’yi konum
olarak alıp İran’ın gerisine koymuştu. Biz buradan yola çıkıyoruz demişti. Evet ancak İran’ın gerisinden
çıksan bu kadar sürede gidersin”
diyerek Türk nakliyecisinin önündeki
engellerin söktere ve Türkiye’ye
verdiği zararı ortaya koydu. Karşılıklılık hesabına göre hareket
edildiğinde de bundan nakliyecilerin
zarar gördüğünü savunun Vedat
Tutu, “Bugün Bulgaristan nakliyecisini Türkiye’ye giriş yapacak olsa,
hemen kendi ülkesinin derneğine,
bakanlığına gidiyor onlar da bir
yaptırım uyguluyor. Bulgar nakliyecisi herhangi bir eksiklikten 3 bin euro
ceza ödüyorsa Türk nakliyecisi de
gidip orada 3 bin euro ceza ödüyor.
Her halükadarda bundan nakliyeciler zarar görüyor. Nakliyecilerin
zarar görmeyeceği en önemli uygulama Bayrampaşa hal girişine girişte
5 TL olan ücretin 7 TL’ye çıkarılmasından sonra kamyoncuların tepkisi
sonucu bu ücretin geri çekilmesi
oldu. Bayrampaşa halindekiler
kontak kapattılar, bir eylem yaptılar,
köprüyü salladılar. 7 TL 5 TL’ye
düştü. Türk nakliyecisinin kontak
kapatması lazım. Fatih Bey bunu
Avusturya’da yaptı. Türk TIR’ları 72
saat tren bekliyor. Sebep ne: Kota!
Bizim bunu Türkiye’de yapmamız
lazım.”
Maliyetlerde artış,
ihraç yüklerinde düşüş var
Kendisinin aynı zamanda sefer
maliyet güzergah uzmanı olduğunu
aktaran Vedat Tutu, “Maliyetlere
bakıyorum üzülüyorum. Maliyetlerde artış var, ülkenin durumundan
dolayı ihraç yüklerinde düşüş var.
Yüzde 30 düşüş var. Maliyetlerde
artış var. Diyorum ki şoför davaları
sektöre zarar veriyor. Ben maaş
alan biriyim ama benim patronum
kazanmıyor. Sektörde yıl sonunu
görecek nakliyeciler var. Bazı nakliyecilerele konuşuyorum 6 bin Euro
alıyorum, 4 bin 300 Euro maliyetim
var diyor. Bu senin sefer maliyetin.
Bir de sabit maliyetlerin var. Bunun
Başarının anahtarı: Doğru
strateji, doğru yatırım,
doğru kadro
VİP Uluslar arası Taşımacılık,
ticarette rekabetin belirleyici
unsurlarından biri olan lojistik
sektörünün genç ve başarılı oyuncularından biri. ‘Tam
uzmanlık’ stratejisi doğrultusunda sadece Fransa-Türkiye
hattında hizmet veriyor. VİP
Transport’un bu stratejisi,
başarısının da anahtarı olmuş
durumda. Çoğu bütün Avrupa hatta dünyaya ‘bir şekilde’
taşıma yapan rakiplerinin aksine
VİP Transport, sadece bir hatta
ama “yüzde 100 performans ve
yüzde 100 müşteri memnuniyeti” ile çalışmayı tercih ediyor.
Hedeflerini gerçekleştirme
yolunda sahip olduğu en büyük
değerleri ise, iş yaptığı ülkenin
dilinden/ekonomisinden anlayan
uzman personel kadrosu ve
paydaşlarının gelecekteki ihtiyaçlarını tespit edebilen ve bu
doğrultuda yatırım yapmaktan
çekinmeyen ticari öngörüsüdür.
VİP Transport ‘tam uzmanlık’
stratejisi ve sahip olduğu bu
değerler sayesinde, genç yaşına
rağmen bugün Türkiye lojistik
sektörünün en başarılı ve takdir
gören firmalarından biri konumuna gelmiş bulunuyor.
içinde kasko, trafik, yeşil sigorta,
eliktirik giderleri… Bu 1500 Euro’yu
buluyor. Ekle bunu 6 bin euro
ediyor” diye konuşuyor. ÜDY eğitimi
hakkında Tutu şu bilgileri veriyor:
“Kimlerin ÜDY eğitimi vereceği Karayolu Taşımacılık Kanunu kitabında
belirtiliyor. Buna göre yüksek lisans
eğitimi yapanlar, sektörde üst düzey
yöneticilik yapmış olanlar eğitim
verebilir” diyor. Bakanlık benim
ÜDY eğitmenliğimi iptal etti. Çünkü
yüksek lisans lazım. Ama 15 yıldır
üst düzey yöneticilik yapıyorum.
IRU belgem var, ÜDY eğitmenliği
yaptım.” Grupaj taşımaları yaptıklarını ifade eden Tutu, yüklerinin büyük
kısmını tekstil ürünlerinin oluşturduğunu ifade ederek, taşımalarının
yüzde 40’ını karayoluyla direkt gerçekleştirdiklerini, yüzde 60 oranını
ise Ro-Ro ile gerçekleştirdiklerini
belirtiyor.
Eylül 2015
62
GÜNCEL
Türkiye-Irak İş Konseyi kuruldu
ilişkilerin yeniden canlanması bekleniyor
Türkiye-Irak İş Konseyi 17 Ağustos’ta kuruldu. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci,
Irak ile işbirliğini artırmak istediklerini belirtirken DEİK Yönetim Kurulu Başkanı
Ömer Cihad Vardan, Irak ve Türkiye arasında yeni projelere imza atılması gerektiğini kaydetti. Irak Ticaret Odaları Federasyonu Başkanı Cafer Resul elHamadani ise Türk şirketleri Irak’ta daha fazla yatırım yapmaya davet etti.
Türkiye-Irak İş Konseyi Toplantısı
ve Kuruluş Anlaşması ve DEİK’in
yeni ofisinin açılmasına ilişkin basın
toplantısı Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekci, DEİK Yönetim Kurulu
Başkanı Ömer Cihad Vardan,
DEİK Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcıları Mehmet Büyükekşi,
Nail Olpak, Halim Mete ve Mithat Yenigün’ün katılımları ile 17
Ağustos’ta İstanbul River Plaza’da
gerçekleşti.
Zeybekci: Irak hükümeti ile
işbirliğimizi artırmak istiyoruz
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci,
“Türkiye olarak birlik ve beraberlik
içerisindeki Irak hükümetiyle ilişkilerimizi olabildiğince artırmak istiyoruz”
dedi. Irak ile Türkiye’nin birbirini
tamamlayıcı iki ekonomi olduğunu
belirten Zeybekci, “Irak’ta her ne
yoksa Türkiye’de vardır, Türkiye’de
ne yoksa birçoğu Irak’ta vardır.
Irak’ın istikrarını kendi istikrarımız,
birlik ve beraberliğini kendi birlik ve
beraberliğimiz, Irak’ın refahının ve
Eylül 2015
ekonomisinin artmasını da kendi
refah ve ekonomimizin artması
olarak görüyoruz” dedi. Türkiye için
Anadolu ne kadar önemliyse Irak’ın
da buradaki iş imkanı, ekonomik
ortam, huzur ve istikrar için aynı
öneme sahip olduğunu belirten
Zeybekci, “Türk firmalar Iraklı,
Iraklı firmalar Türk şirketlerle ortaklık kursun. Siz de Türkiye’ye gelin,
Türkiye’de ortaklıklar kurun, Türkiye
sizin de vatanınızdır, İstanbul sizin
de şehrinizdir, bu kadar derin ortak
tarihe sahip ülkeler olarak ilişkilerimizi
ecdatlarımızın ilişkileri gibi geliştirip
derinleştirirsek iki ülke de karlı çıkar”
dedi.
Vardan: Yeni projelere imza
atabileceğimizi düşünüyorum
DEİK Yönetim Kurulu Başkanı
Ömer Cihad Vardan, “Önümüzde
yeni bir dünya, yeni bir Ortadoğu,
yeni bir Irak varken ortak bir vizyon
ile Irak’ın yeniden imarı, küresel
bağlantılarının gelişmesi için yeni
projelere imza atabileceğimize
inanıyorum” dedi. Ticari ilişkilerin
kalıcı ve sürdürülebilir yatırım ilişkileri ile derinleştirmesinin planlandığını belirten Vardan, Türkiye
ve Irak iş çevrelerini bir araya
getiren “Irak’ta Yatırım Olanakları”
konferansının İstanbul’da gerçekleştirildiğini söyledi. Irak’ın son
dört yılda en çok ihracat yapılan
ikinci ülke haline geldiğini belirten
Vardan, Türk şirketlerinin Irak’taki
en etkin şirketler olduğu bilgisini verdi. Ortak vizyon ile iki ülke
işadamlarını bir araya getirerek
hayata geçirecek olan Türkiye-Irak
İş Konseyi Kuruluş Anlaşması’nın
imzalanacağını belirten Vardan,
“Konsey karşılıklı olarak iş ve yatırım yapan, Irak ile ticaret yapan
değişik sektörlerden işadamlarının
ortak sesi olacak. Konseyimiz iki
ülke arasındaki potansiyel işbirliğininin karşılıklı olarak verimli
yatırımlara dönüşmesine öncülük
edecek” dedi.
Cafer Resul el-Hamadani:
Türk şirketler Irak’ta yatırım
yapmalı
Irak Ticaret Odaları Federasyonu
Başkanı Cafer Resul el-Hamadani,
“Irak’taki reformlar Türkiye ile ekonomik ilişkilerimize de yansıyacak”
dedi. Irak’ta yeni bir sayfa açılmakta olduğunu belirten Hamadani, “Irak’ta yeni reformlar, yapılanma ve Irak’ın istikrarı için çaba
harcanmaktadır. Kanaatimize
göre bugün Irak’taki bu başarılar
Türkiye ile olan ekonomik ilişkilerimize de yansıyacaktır” dedi. Türk
şirketlerinin Irak’taki yatırımlara
destek vermesini beklediklerini
belirten Hamadani sözlerine şöyle
devam etti: “Türk şirketlerinden
Irak’taki özel sektörde stratejik
bir ortağa dönüşebilmeleri için
ödemelerin ertelenmesini talep
63
rak tanımladığını hatırlatan Vardan
sözlerine şöyle devam etti: “Ülkenin
geleceğinin şekillenmesinde çok
önemli olduğunu düşündüğüm bu
ifade, bizlere her daim güç verdi,
şevk verdi. Yaptığımız tüm çalışmalarda sizlerin desteklerinizin bizimle
olduğunu bilmek, eğer dünden
bugüne DEİK bünyesinde bir başarı
varsa, bu başarının temel anahtarıdır.”
ediyoruz. Bu şartlarda Irak’ta
faaliyetlerini rica ediyoruz. Böylece
önümüzdeki yıllar için bir alan açılmış olacaktır.” Irak’ta halihazırda
reformlar gerçekleştirildiğini belirten
Hamadani, bu reformlar sonucu
doğru kişilerin doğru makam ve
mevkilere getirildiğini ve böylece
mali ve idari yolsuzlukların ortadan
kaldırılmış olacağını ve yeni bir şeffaf dönem başlayacağını söyledi.
Türkiye-Irak İş Konseyi Kuruluş
Anlaşması İmza Töreni’nden sonra
DEİK’in yeni ofisinin açılışına ilişkin
basın toplantısında DEİK Yönetim
Kurulu Başkanı Vardan, yeniden
yapılandırılan DEİK’in, Anayasa mahkemesinin de tanımında
“Kamu gücüyle donatılmış, kendine
özgü, atipik, özel hukuk tüzel kişiliğinie haizdir” ibaresinin yer aldığını
söyledi. DEİK’in bir kamu kuruluşu
olmadığını belirten Vardan, “Türk
özel sektörünün hemen tamamının temsil edildiği farklı ve özel bir
statüsü vardır. Bizler bu yapıda,
faaliyetlerimizi Ekonomi Bakanlığı
ile son derece uyumlu ve koordineli olarak, işbirliği içinde ve hedef
odaklı bir şekilde yürütmekteyiz.
Ekonomi Bakanlığı bu alandaki hedeflerin kamu tarafındaki, DEİK’te
ise özel sektör tarafındaki işleri
yapmakta ve koordinasyonu sağlamaktayız” dedi. Vardan, DEİK’in
Cumhurbaşkanı, Başbakan,
Ekonomi ve Dışişleri Bakanlarının
dış gezilerindeki ve aynı şekilde
yurt içi kabullerindeki iş dünyasıyla
ilgili tüm organizasyonları yapacak
tek resmi kurum olarak yetkilendirildiğini söyledi. Ekonomi Bakanı
Nihat Zeybekci’nin daha önce iş
dünyasının “Yol Arkadaşları” ola-
Emin Taha: Irak,
çok önemli bir pazar
Toplantı sonrasında konuyla ilgili
bir değerlendirmede bulunan Taha
Group Yönetim Kurulu Başkanı
ve MÜSİAD Lojistik Sektör Kurulu
Başkanı Emin Taha, Irak’ın Türkiye
açısından önemli ve vazgeçilemeyecek bir komşu olduğunu söyledi.
Kültür ve dini birlikteliğin iki ülke
arasında birliktelik içerdiğini aktaran
Taha, Irak’ın Pazar olarak Türkiye
için son derece önemli ve kritik bir
yerde olduğunun da altını çizdi.
Taha, Irak’ta son yıllarda meydana
gelen gelişmelerin ticarete olumsuz
yönde yansıdığınını ifade ederek
Türkiye-Irak İş Konseyi ile beraber
bu olumsuz tablonun değişeceğini
söyledi. Türkiye-Irak İş Konseyi’nin
iki ülkenin refahında önemli bir
adım olduğunu ifade eden Taha, bu
tür gelişmelerin iki ülkenin hayrına
olacağının önemle altını çizdi.
Eylül 2015
64
TESLİMAT
Mercedes-Benz Türk Aksaray Kamyon Fabrikası’nın
yeni üretim direktörü göreve başladı
Mercedes-Benz Türk’ün yeni
Kamyon Üretim Direktörü Dr.
Frank Lehmann, 1 Eylül’de Aksaray Kamyon Fabrikası’ndaki görevine başladı. Görevi, emekliliğe
ayrılan Klaus Pfeifer’den devralan
Dr. Frank Lehmann, 1996 yılından
bu yana Daimler AG’de çeşitli
pozisyonlarda birçok başarıya
imza attı. 1986 yılında üretime
başlayan Mercedes-Benz Türk
Aksaray Kamyon Fabrikası’nın
yeni Üretim Direktörü, MercedesBenz’in Holýšov/Çek Cumhuriyeti
ve Wörth/Almanya fabrikalarında
yöneticilik görevleri üstlendi. Dr.
Lehmann Avrupa ve Kuzey Amerika bölgeleri Kamyon Mühendislik
birimi yöneticiliği sırasında, Meksika’daki Saltillo Fabrikası’nın kurulumundan da sorumlu oldu. 54
yaşında ve evli olan Dr. Lehmann,
2008 - 2013 yılları arasında Wörth
Kamyon Fabrikası’nda MercedesBenz’in yeni kamyon modelleri
Actros, Antos ve Arocs’un üretim
planlamasını yönetti. 2013 yılından
bu yana Üretim Ağı ve Yeni Ürün
Yönetimi biriminin başında olan
Dr. Frank Lehmann, uluslararası
alanda ve farklı birimlerde kazandığı güçlü deneyimleri ile şimdi
Mercedes-Benz Türk Aksaray
Kamyon Fabrikası’nın başarılarına
katkıda bulunacak.
Sarıpekmez grup filosunu Scania ile güçlendirdi
42 yıllık deneyimi ile Eskişehir
Bölgesi’nin önde gelen kuruluşlarından Sarıpekmez Grup, tüm grup
şirketlerinin nakliye ve lojiistik hizmetlerinde kullanılmak üzere 20 adet
Scania R 400 LA4x2HNA çekici aldı.
1972 yılında faaliyetlerine başlayan ve
42 yıllık süreçte hizmet alanını genişleterek inşaat ve akaryakıt sektöründe de faaliyet gösteren Sarıpekmez
Grup, şirketlerinin nakliye ve lojistik
hizmetlerinde kullanılmak üzere 20
adet Scania R 400 LA4x2HNA çekici
aldı. SarıpekmezGrup’a yeni araçları
satışı gerçekleştiren Scania Bursa Bölgesi Yetkili Satıcı ve Servisi Koçaslan
Otomotiv tesislerinde teslim edildi.
Düzenlenen törene SarıpekmezGrup
adına firma sahipleri Hüseyin Sarıpekmez ve Ramazan Sarıpekmez, Doğuş
Otomotiv Scania Satış Bölge Yöneticisi Gökhan Altun ve Koçaslan Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Yakup
Koçaslan katıldı.
“Güvenilirliği tercih nedenimiz”
Teslimat töreninde Sarıpekmez Grup
adına bir açıklama yapan Hüseyin Sarıpekmez, Scania araçlarını güvenilirliği
Eylül 2015
nedeniyle tercih ettiklerini belirtirken
“Ağırlıklı olarak hizmet verdiğimiz inşaat malzemeleri ve akaryakıt nakliyesi
sektörlerinde emin adımlarla büyüyoruz ve yeni yatırımlarımız durmaksızın
devam ediyor.Scania marka araçların
rakip markalardan çok daha ileride
olduğunu gördük.Bu yüzden yeni araç
alımı gündeme geldiğinde tercihimizi
Scania’dan yana kullandık. Araç yatırımlarımız devam edecek ve tercihimiz
yine Scania olacaktır” dedi.
“Satış ve satış sonrası hizmetler
referansımız”
Sarıpekmez Grup’a araç satışını gerçekleştiren Doğuş Otomotiv
Scania, Bursa Bölgesi Yetkili Satıcı
ve Servisi Koçaslan Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Yakup Koçaslan
ise Scania markası ile müşterilerine
gerek satış sırasında gerekse de satış
sonrası alanındaher zaman kaliteli
hizmet anlayışı ile ilerlediklerini söyledi.
Koçaslan, “Sarıpekmez hizmet verdiği
sektörlerde en iyiler arasında yer alıyor
ve büyüme hedefleri var. Bu hedeflerine ulaşma yolunda Scania’yı çözüm
ortağı olarak görmelerinden dolayı
teşekkür ederim. Uzun soluklu bir çalışma olmasını arzuluyoruz. Her zaman
ve her koşulda yanlarında olacağımıza emin olabilirler” diyerek sözlerini
tamamladı.
65
Tırsan’dan Güler Nakliyat’a 70 adet perdeli semi-treyler
Güler Nakliyat 70 perdeli hafif
maksimaplus semi-treylerleri Tırsan
Adapazarı Fabrikası lokasyonundadüzenlenen törenle teslim aldı. Gerçekleştirilen teslimat törenine;Güler
Nakliyat Yönetim Kurulu Başkanı
Naci Güler, Yönetim Kurulu Üyesi
Şenol Güler, Yönetim Kurulu Üyesi
Durmuş Güler, DAF-Tırsan Satış
Müdürü Ertuğrul Erkoç, Satış Yöneticisi Özgür Ayçiçek ve Satış Şefi
Akgün Nuhoğlu katıldı.
Tırsan bizi yanıltmadı
Naci Güler, gerçekleştirilen törende yaptığı açıklamada, “Tırsan
markasını tercih etmemizin öncelikli nedenleri treylerlerin sağlamlığı
ve Tırsan markasına duymuş olduğumuz güvendir. Firma olarak,yakıt
tasarrufu ve aracın performansı
bizim için çok önemli. Tırsan, yakıt
ve performans konusunda bizi
daha önce yanıltmadı” dedi. Güler,
“Tırsan perdeli hafif maksimaplus
aracının 1000 kg daha hafif oluşu,
boşken yakıt tasarrufusağlamaktadır.Bu sayede araç yüklü olarak
seyir halindeyken de maksimum
seviyede yük taşımamıza imkan vermektedir. Ayrıca, Tırsan
araçlarının işletme giderlerimizi
minimuma indirmesi de bizim için
oldukça memnuniyet verici.Bunun
yanı sıra DAF-Tırsan’ın sahip olduğu
geniş servis ağı ve uzman kadrosu
ile vermiş oldukları çözüm odaklı
servis hizmetleri de bizim için büyük
avantaj” ifadesini kullandı. Merkezi
İstanbul olan Güler Nakliyat, Türkiye
genelindeki 13 şubesi ile beyaz
eşya, klima, temizlik ürünleri taşımacılığında hizmet sunuyor.
Alp Lojistik 11 adet perdeli hafif treylerini teslim aldı
büyük avantaj sağlıyor. Bunun yanı
sıra, yeni alımını yapmış olduğumuz
11 Tırsan treylerler ile filomuzda ki
araç sayısını 18’e çıkarmış olduk”
dedi. Akkaya, sözlerine “2016’da
hayata geçireceğimiz planlarımızı
da Tırsan ile yaptık.” diyerek devam
etti. Merkezi İstanbul Güngören olan Alp Lojistik’in Çorlu ve
İstanbul’da olmak üzere iki deposu
bulunuyor. Ağırlıklı olarak gıda,
plastik sanayii ve dayanıklı tüketim
sanayii ürünleri taşımacılığı yapan
Alp Lojistik müşterilerine lojistik
hizmeti sunuyor.
Tırsan perdeli hafif maksima
plus semi-treyler özellikleri
Alp Lojistik 11 adet perdeli hafif
maksima plus treyleri Tırsan Adapazarı fabrikası lokasyonunda düzenlenen törenle teslim aldı. Tören
Alp Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Güngör Akkaya, Eş Başkan
Hasan Akkayave DAF-TIRSAN
Otomotiv Satış Yöneticisi Özgür
Ayçiçek’in katılımıyla gerçekleşti.
Alp Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Güngör Akkaya gerçekleşti-
rilen törende yaptığı açıklamada,
“Treylerde Tırsan markasını tercih
etmemizin öncelikli nedeni ürün
kalitesidir. Filomuza daha önce
alımını yaptığımız Tırsan araçlarının
performansından oldukça memnunuz. Ayrıca, DAF-TIRSAN’ın sahip
olduğu geniş servis ağı ve uzman
kadrosu ile vermiş oldukları çözüm
odaklı servis hizmetleri, zaman
tasarrufu açısından firmamız için
Türkiye’nin ilk ve tek treyler Ar-Ge
merkezinde geliştirilen Tırsan Perdeli
Hafif Maksima Plus Semi-Treyler,
perdeli tenteli sınıfındaki standart
araçlara göre 1000 kg daha hafif.
Hafifliği sayesinde boşken yakıt ve
işletme giderlerinde tasarruf sağlarken yüklü seyahatte daha fazla
yük taşıma imkanı sunuyor. Treylerler, şasilerinde kullanılankataforez
(KTL) teknolojisi sayesinde 10 yıllık
paslanmazlık garantisi altına alınıyor.
Böylece servis ve bakım masraflarını
en aza indirgeniyor.
Eylül 2015
medya

Benzer belgeler