Lou Andreas Salome - ToplumDusmani.Net

Transkript

Lou Andreas Salome - ToplumDusmani.Net
Lou Andreas Salome
Zeus tarafından yazıldı.
Cuma, 21 Mayıs 2010 17:28 -
Lou Andreas Salome
Nietzsche ve Rilke’nin aşık olduğu, Freud’un yakın dostu olan kadın sevgili ve güzel
Salome… Nietzsche ve Paul Rée’nin evlenme tekliflerini reddederek entelektüel birlikteliği
savundu; asla cinsel birlikteliğin yaşanmadığı bir evlilik yaptı. Sadakat’i reddetti, Freud’la
dostluğu ölene dek sürdü. Girdiği her ortamda etkili oldu; yaptığı ve öğrendiği her şey üzerine
düşündü ve yazdı.
Bu adamların yaşamına dokunmuşluğunun yanında kimdir Salome,
onların yanında olmak dışındaki kimliği neydi? Ne düşündü? Ne yazdı?“Sizin geçiş dediğiniz
şey nedir? Eğer bunun arkasında onun için bu dünyadaki en harika şeyi yani özgürlüğü terk
etmek gibi bir art amaç varsa, o zaman ben hep geçişe saplanıp kalmak istiyorum; çünkü
vazgeçmiyorum.” Bunları yazdığı zaman yirmili yaşlarının başındaydı Salome ve bu yazısıyla o
zamanlar bile ne istediğini açıkça söylüyordu. Tamamen özgürlük, kendisi için hiçbir kimseye,
hiçbir şeye hesap vermemek, sürekli geçiş içinde yaşamak belirsiz ve yeni olana ilerlemek.
Rusya’da yaşayan Alman asıllı bir ailenin en küçük çocuğudur. Babası Çar’ın hizmetinde bir
generaldi. Çok erken yaşta insan ilişkilerine karşı ilgi duymaya başladı. Hayalperestti. Annesinin
göstermek istediği kadın imgesinden uzaktı. Kabul törenlerine katılmaktan da bu yüzden
kaçınıyordu. Annesinin ona tanıttığı tanrı fikride Salome’de kişisel bir tanrıya dönüşür.
Hayallerini anlattığı, konuştuğu, şakalaştığı arkadaş, dost bir tanrıdır onunki. Ergenlik
döneminde tanrının ortadan kayboluşu diye isimlendirdiği durum ortaya çıkar. Onun tanrı imgesi
birden bire gerçeklikle örtüşmeyen bir duruma gelir. Kendisi bu durumu, ilk çocukluk deneyimini
ölüm olayıyla betimler. Salome tanrının varlığından kuşku duymuyordu tanrı sadece ölmüştü
hepsi bu…
Hayatına giren ilk erkek kendisinden yirmi beş yaş büyük bir rahip olan Hendrik Gillot’ur. Bu
ilişki onun gelişimi açısında önemli bir yapı taşıdır. Spinoza’yı, Leibniz’i, Kierkegaard’ı,
Dostoyevski’yi ondan öğrenir. Bazı pazar vaazlerini yazar. On dokuz yaşında ailesine karşı
gelerek Zürih’e gider. Burada teoloji, felsefe ve sanat tarihi okur. Yirmi dört yaşındayken “Tanrı
ile Savaşım” adlı ilk romanını yazar. 1882’de İtalya’ya gider ve burada Maldivia von
Meysenburgu tanır. Yalnız yaşayan ve aydın bir yazar olan Maldivia, Salome için özgür bir
hayat sürmenin kadının hakkı ve görevi olduğu düşüncesini simgeler.
Bir süre sonra Roma’da Nietzsche ile tanışır. Aralarında kurulan tinsel ilişki Nietzsche tarafından
bir evlilik teklifine kadar varır. Salome’den olumlu yanıtın gelmemesi ilişkilerinin kesilmesine ve
Friedrich’in kötü yorumlarına neden olur. “ Bu kuru, kirli, kötü kokan maymuncuk, yalancı
memeleriyle bir felaket.” Yine de Nietzsche başlangıçta Salome’nin güçlü benlik bilincinden
etkilenmiş, biçemini tiksindirici bulsa da bir gün yazmayı öğreneceğini düşünmüştür. Nietzsche
haklı çıkar. 1890’dan 1934’de kadar Salom’e günlük gazetelerde, haftalık dergilerde, yazınsal,
felsefik ve psikolojik yayımlarda yüzden fazla makale, öykü, şiir ve kitap konuşması yayımlar.
1885-1931 arasında on dokuz kitabı çıkar. Hayat Lou’nun felsefesinin temelini oluşturur.
Geleneklere uymayan bir hayat sürer. Paul Reey’le evliliğinin bitmesinin ardından Carl
Andreas’la evlenir. Güvenli burjuva ortamında bir çok aşk ilişkisi yaşar. Bu aşk maceraları
içindeki en ilginç olay evli olmasına rağmen ilk cinsel ilişkisini Rilke ile yaşamasıdır.
1/6
Lou Andreas Salome
Zeus tarafından yazıldı.
Cuma, 21 Mayıs 2010 17:28 -
1903’te Berlin’e taşınır. Orada tiyatro “Frei Bühne”yi kuran ve haftalık dergi çıkaran sanatçı ve
yazar grubuna katılır. İlk sergiledikleri oyun İbsen’in bir oyunudur. İbsen’in kadın karakterleri
Salome’yi çok etkiler. Bu ilgi İbsen’in kadınları adlı bir eser yayımlayana kadar sürer.
Psikanalize ilgi duyan Salome Viyana’da Freud ile tanışır. Freud’un onu desteklemesi ve
onurlandırması Salome’yi cesaretlendirir. Psikanalizde en çok ilgisini çeken konu Narsisizmdir.
Özneyle uğraşmayı özel tutkusu olarak niteler. Çalışmalarını dergilerde yayımlar.
Salome’nin en tanınmış ve en özgün yapımı “Erotik”tir. Erkek ve kadın arasındaki aşk üzerine
yazılan dört makaleden oluşur. Aşk bir erkeğe yada kadına yönelik değildir.Ona göre erotik
sevgi içinde biz, sandığımız gibi başkasıyla dolu değilizdir. Kendimizle, kendi durumumuzla
doluyuzdur. Biz başkasına değil kendimize sarılıyoruzdur. Aşk kendi ölümüne çabalar. Aşk bu
amaçtan vazgeçerse, gerçekleşmemiş bir çaba olarak yaşar. Salome için sadakat, özgürlüğü
engelleyerek aşkın kendisini yok etmesinde önemli rol oynar. “Kadınların düşünceleri
kalplerinden doğar” gibi kimi ifadeleri onun hemcinsleriyle arasına mesafe koyduğunu gösterir.
Evlilik, sevginin katilidir; evli eşler “birbirleri için önemsizdirler”. Sevgi, arkadaşlığın bayağı alt
sıralarındadır; arkadaşlık, sevgiye ve daha da kötüsü cinselliğe dönüşerek yok olma riskinden
korunmalıdır, çünkü “bedensel tutkudan ruhsal sempatiye giden yol yoktur, ama ikinciden
birinciye gidilebilir” Her iki yolda da Salome’den bir tek şiir düşer insan aklına:
Kıyamete kadar olmak, düşünmek, yaşamak
Tut beni sımsıkı kollarında
Verecek başka mutluluğun yoksa,
Acılarını ver bana…
Yazar ve psikanalist Lou Andreas Salome önceki yüzyilin en ilginç simalarindandi. 19. yüzyila
damgasini vuran üç erkek, Nietzsche, Rilke ve Frued onun sevgilisi olmuslardi. “Salome Yasami
ve Yapitlari” adli kitap, birilerinin sevgilisi ya da arkadasi olarak degil bagimsiz bir insan, düsünür
ve yazar olarak onu anlatiyor…
Özgür ve entelektüel…
Cogumuz, Salome’yi, Nietzsche Agladiginda adli kitaptaki entelektüel, erkeklerin basini
döndüren, cüretkar ve basina buyruk genç kadin olarak merak ettik ama tanimadik. Roman bize
Salome’yi diger erkeklerin gözünden anlatiyor ama bir karakter olarak islemiyordu. 1993 yilinda
Afa Yayinlarindan çikan “Kizkardesim, Karim” adini tasiyan H.F. Peters imzali kitap Salome’yi
yakindan tanima firsati verse de piyasada baskisi tükendiginden arayanlar ulasamiyordu. Ayrinti
Yayinlari bu hafta, Angela Livingstone’un kapsamli çalismasi Salome-Yasami ve Yapitlari’ni
yayimladi.
2/6
Lou Andreas Salome
Zeus tarafından yazıldı.
Cuma, 21 Mayıs 2010 17:28 -
Petersburg, Viyana, Berlin, Münih ve Paris’te geçmis; sanata, yazina, felsefeye adanmis yetmis
alti yillik bir ömür; ünlü dostlar, sevgililer, meslektaslar; romanlar, siirler, oyunlar, felsefe yazilari,
bilimsel çalismalar; Zerdust’e, Duino Agitlari’na ve psikanalize vurulan damga; en çok da
tutkuyla örülmüs bir yasam: Düsünmeye, yazmaya ve yasamaya dört elle sarilmis bir kadin…
Çekici, özgür ve dolu dolu yasanmis bir hayat.
Büyülü etki
Lou Andreas-Salome hakkinda en iyi bilinen sey belki de onun zamaninin önde gelen pek çok
ismiyle ahbap oldugu ve bunlarin hepsi üzerinde büyülü denebilecek bir etki biraktigidir.
Görünüse bakilirsa Salome, ya sans eseri hep dogru zamanda dogru yerde olmus ya da
bulundugu yer her neresiyse, zekasi ve çekici kisiligiyle orayi renklendirmis, zenginlestirmis. Bu
ikilem, ölümünden sonra onun yasam öyküsünü yazanlarin aklini epeyce karistirmis olacak ki,
bazilari ne sirretligini ve cadiligini birakirken bazilari da onu bir Tanriça gibi göklere çikarmis.
Belki de Salome’nin bu büyülü etkisini anlamak için onu, kendi anlattiklariyla ya da onun
yasamini arastiranlarin söylemleriyle degil de yasamina girdigi kisilerin söyledikleriyle
degerlendirmek daha dogru olacak.
Nietzsche
Nietzsche için Salome, düsüncesinin varisiydi ve onu bu konuma, tanisIkliklari daha birkaç
aylikken oturtmustu. Aslinda iliskileri fazla uzun sürmedi. Nisan 1882′den ayni yilin kasim ayina
kadar süren iliski, Nietzsche’ye büyük duygu çalkantilari yasatti. Iliski devam ederken oldugu
gibi, bittikten sonra da Nietzsche, Lou’ya zaman zaman çok büyük nefret duydu; zaman zaman
da onu yogun bir askla sevdi. Zaten yasaminda ikinci kez evlenme teklifinde bulundugu kadindi
Lou. Ama bu teklifi götürmesini, yanlis bir aracidan, Lou’yu daha uzun zamandir taniyan, ona
asIk olan ve evlenme teklifinde bulunan, ama askina karsilik bulamayan zavalli Paul Ree’den
istemisti. Ne var ki iliskinin tek tarafli duygusal niteligi bir yana, en çarpici yönlerinden biri,
Nietzsche’nin Lou için “Ancak onu tanidiktan sonra Zerdüst’üm için olgunlastim” demesiydi.
Nietzsche’nin yasaminda Zerdüst’ün yeri düsünüldügünde Elizabeth Forster- Nietzsche ve Fritz
Kögel gibi kimilerinin Lou’yla ilgili karalamalarini çekememezlige yormaktan baska seçenek
kalmiyor geriye.
Rilke
Salome’nin yasami boyunca iliskisini en uzun süre (tam otuz yil) sürdürdügü kisilerden biri,
Rainer Maria Rilke’ydi. Ünlü sairin yasami boyunca en fazla etkisi altinda kaldigi insanin (ve
kadinin) Lou olmasi sasirtici degildi. Büyük korkulari ve güvensizlikleri olan Rilke, onun saglam
kisiliginde siginacak bir liman bulmustu. Lou’nun kisisel yasami açisindan bu iliskide ilginç olan
nokta ise Rilke’nin onun ilk sevgilisi olmasiydi. Ilk gençliginde Peder Gillot’yu, ardindan Paul
Ree’yi ve Nietzche’yi reddeden Salome, biraz geç yasta (36 yasinda), üstelik de evliyken
3/6
Lou Andreas Salome
Zeus tarafından yazıldı.
Cuma, 21 Mayıs 2010 17:28 -
Rilke’nin askina karsilik verdi. Salome, aski geç bulusunu, bu kuvvetli duygunun mutlaka boyun
egmeyi gerektirmesine ve kendisinin de asla, hiçbir seye boyun egmeme kararliligina
bagliyordu. Iste bu yüzden kendisi otuz alti yasindayken yirmi iki yasinda bir gence; o, sanat
çevrelerinde kendini kanitlamis bir düsünür ve yazarken toy bir saire asIk oldugunu
düsünüyordu. Rilke, bu ask iliskisinden büyük esin aldi ve aralarinda sairin basyapiti kabul
edilen Duino Agitlari’nin bazilarinin da bulundugu yüzü askin siirini ona yazdi. Lou’nun tanidigi
bir erkek daha, onun için, “Eger Lou Andreas-Salome’yi tanimamis olsaydim, sair olarak tüm
gelisimimi etkileyen yollari seçmemis olabilirdim” diyordu.
Freud
Lou’nun duygusal anlamda degilse de düsünüs tarziyla etkiledigi bir diger ünlü erkek Freud’du.
Bu öyle bir etkiydi ki Freud, Lou’nun psikanaliz saflarina katilmasini “hareketimiz için bir onur”
olarak nitelendiriyordu ve hakliydi da. Salome, yasaminin ileriki yillarinda tanistigi psikanalize,
kendini bütün varligiyla adamisti. Kendini belki de en iyi psikanaliz alaninda ifade etmisti.
Çocuklugunda çok önemli yeri olan “hayal oyunlari” düsünüldügünde, bu sasirtici degildi.
Çocukken gördügü insanlara kafasinin içinde yasamlar ören Lou, yasaminin son dönemlerini,
var olan yasam örgülerini çözümlemeye adadi. Kliniklerde uzun yillar sürdürdügü psikanaliz
uygulamalarinin yani sira bu konuda ciddi bilimsel makaleler ve bir kitap yazdi. Bunlar,
“psikanalitik bir çalismayi elestirmek yerine pek sIk takdir etmedigi” Freud’un, “takdir etmekten
kendini alamadigi” yapitlardi.
Lou’nun, onlarin sayesinde haksiz bir öneme kavustugu varsayilan üç kisinin onun hakkindaki
yorumlari bunlar. Evet, Nietzsche, Rilke ve Freud, kendi sözleriyle elestirmenlere yanit
veriyorlar. Elbette Lou Andreas-Salome’nin yasami bu üç kisiyle iliskilerinden ve onun hakkinda
böylesi hayranlik dolu yorumlar yapanlar da bu üç erkekten ibaret degil.
Diger kadinlar
Bunlari söylemisken, Salome hakkinda iki yanlis anlamayi düzeltmek gerekiyor. Birincisi,
Salome’nin entelektüel erkeklerin basini döndürüp onlari tuzaga düsüren bir dahi erkek avcisi
oldugu kanisi. Salome, uzun ya da kisa bir süre birlikte oldugu bu erkekleri, duygusal ya da
bedensel degil zihinsel bir düzeyde, düsünceleriyle etkilemisti. Birbirinden ayri üç alanda büyük
önem kazanmis bu üç erkek, gördükleri güzellik karsisinda büyülenerek Lou’yu zihinsel anlamda
yanlis degerlendirmislerse bu, Lou’dan çok bu erkeklerde aranmasi gereken bir kusurdur. Ikinci
olarak, Salome’den bu denli etkilenmis olanlar veya onun yasaminda önemli yer tutanlar
yalnizca erkekler degildir. Paul Ree ve Nietzsche’nin arkadasi olan Malwida von Meysenbug,
Rilke’nin bir süre ayni evi paylastigi Loulou Albert-Lasard, Sigmund Freud’un kizi Anna Freud,
yazar Frieda von Bulow gibi kadinlar da Lou’nun büyüsüne kapildilar. Ama 19. yüzyilin erkek
egemen dünyasinda (buradan 20. yüzyilin böyle olmadigi sonucu çikarilmamali) varlik
gösteremedikleri için mi yoksa gösterdikleri varlik, bu dünya tarafindan önemsenmedigi için mi
bilinmez, bunlarin Lou’ya iliskin yorumlari fazlaca dikkate alinmadi. Bu da kendi gibi yazar ve
düsünür olan kadinlar arasindan siyrilan Lou’nun, yasadigi döneme nasil bir damga vurdugu ve
4/6
Lou Andreas Salome
Zeus tarafından yazıldı.
Cuma, 21 Mayıs 2010 17:28 -
kisiligi hakkinda önemli ipuçlari veriyor.
Kadinlardan söz etmisken, Elisabeth Nietzsche’den sonra, Lou Andreas-Salome’ye ciddi
elestiriler yönelten ikinci kisiden, Hedwig Dohm’dan söz etmemek olmaz. Zamanin radikal
feministlerinden Dohm’un, Salome’ye en büyük elestirisi, onun feminist harekete
katilmamasiydi. Hatta katilmamak bir yana Lou, harekete zarar veriyordu. Mesleki açidan etkin
bir kadin oldugu halde, kadinlarin bu tür etkinlige kendilerini vermelerine karsiydi. Bunun anlami,
Lou’nun kadinlara “evinin kadini” olma görevini yüklemesi kesinlikle degildi. Lou’ya göre kadin,
kendi özel yeteneklerini gelistirmek için çalismaliydi. Aslinda Dohm’unki gibi radikal degil daha
akilci bir açidan bakildiginda, bu tavir, kadinin yasamdaki gizil gücünü bularak onu gelistirmesi,
Maslow’un deyimiyle “kendini gerçeklestirmesi” anlamina geliyordu. Feminizme zarar verdigi
düsünülen bu bakis açisinin özellikle geleneksel kaliplara sIkIstirilmis kadin yasaminda ne kadar
derin bir degisiklik yapacagi konusunda fazla söze gerek yok.
Bazilarina göre Salome, hiçbir zaman feminist olmamisti. Ama Lou Andreas-Salome, kadinlarla
ya da erkeklerle olsun, bütün insan iliskilerinde kendini karsisindakiyle esit görüyordu.
Erkeklerden bir eksigi oldugunu hiçbir zaman düsünmemisti. On yedi yasindayken, popüler bir
din adami olan Peder Hendrik Gillot’ya ondan ders almak istegini dile getirdigi cüretkar bir
mektup yazdiginda ya da yirmi bir yasindayken, Paul Ree ve Nietzsche ile birlikte entelektüel bir
üçlü yasama modeli tasarladiginda, kendini bu erkeklerle esit düzeyde görüyordu.
Aslinda bu tavir, onun tüm yasamina damgasini vurmustu. Lou Andreas-Salome, hiçbir zaman
kendini bir insan, bir kadin, bir yazar ya da bir düsünür olarak kanitlamaya ya da kabul ettirmeye
gerek görmedi ve bu yönde herhangi bir çaba göstermedi. Salome, yasamini “dogal kuvvetlerin
isleyisine benzer bir zorunluluk duygusu”nun yönettigini söylüyordu ama aslinda zorunluluk adini
verdigi bu duygu, onun özgüveninden baska bir sey degildi. Çevresindeki insanlari ona çeken
ve baglayan da belki bu özgüven ve onun getirdigi dogallikti.
Lou Andreas-Salome, kendi deneyimlerinden yola çikarak gelistirdigi fikirlerini çok sayida
makaleyle yaziya döktü. Bu makaleler, baslica üç konu üzerineydi: Din, ask ve psikanaliz.
Bunlar, onun yasaminin belli dönemlerinde agir basan konular gibi görünse de onun kisilik
özellikleri isiginda, aslinda belli dönemlerde yasamin kendisiydi. Salome için yasam, önce din,
sonra ask ve daha sonra da psikanaliz oldu. Yasama nasil bir tutkuyla bagli oldugunu 1882′de,
yirmi bir yasindayken Petersburg’dan sonra gittigi ilk Avrupa sehri olan Zürih’te yazdigi siirle
anlatiyordu:
Var olmak! Ve düsünmek! Bin yillarca…/Daha sıkı sar beni kollarınla/
Eger verecek mutlulugun kalmadiysa/Olsun! Baska acilarin var ya…
Nietzsche, bu siirden, özellikle de son iki dizesinden öyle etkilenmisti ki, ona bir beste yapmis ve
siirdeki, yasamin getirmesi olasi her seyi kabul etme istegine, en önem verdigi degerlerden
birini, kahramanligi yakistirmisti.
5/6
Lou Andreas Salome
Zeus tarafından yazıldı.
Cuma, 21 Mayıs 2010 17:28 -
Angela Livingstone, “Salome: Yasami ve Yapitlari” adli kitabinda Lou Andreas-Salome’nin
yasamini bütün yönleriyle ele aliyor. Anlatiminda, Lou’nun son dostlarindan biri olan Ernst
Pfeffier’inkiler basta olmak üzere pek çok kaynaktan yararlanan Livingstone, bu 19. yüzyil kadin
düsünürünün yasamindaki gizemleri bir bir çözüyor. Kitapta ayni zamanda Lou’nun yasami ve
düsüncesine iliskin önemli ipuçlari veren kurgu ve kurgu disi yapitlarindan parçalar da bulunuyor
ve kitap, birilerinin sevgilisi ya da arkadasi olarak degil, bagimsiz bir insan, düsünür ve yazar
olarak Salome’yi anlatiyor. Zaten Salome de yazinsal ve düsünsel kimligiyle ve farkli kisiligiyle
basli basina bir inceleme konusu olmayi hak ediyor.
Salome-Yasami ve Yapitlari, Angela Livingstone, Çev.: Semra Kunt Akbas, Ayrinti
Yayinlari, 2001.
kaynak: http://www.toplumdusmani.net/kimdir/lou-andreas-salome/kimdir-biyografisi/
6/6

Benzer belgeler