İçindekiler
Transkript
İçindekiler
BİRLİK DERGİSİ Sayı: 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 Yayın Sahibi TESUD Genel Merkezi Adına İmtiyaz Sahibi, Başyazar ve Genel Yayın Yönetmeni Melih TUNCA (Em. Tümg.) Tel: (0312) 418 20 54 / 119 Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mustafa ÖZMEN (Em. Tuğg.) Tel: (0312) 418 21 34 - 418 20 54 / 118 SEN BEN YOK, BİZ VARIZ İçindekiler 2 4 Dergi Sorumlusu ve Görsel Tasarım Fevziye ACIÖZ Tel: (0312) 418 20 54 / 124 [email protected] Duygusal ve Bilişsel Zeka 8 Balkan Savaşları 100’üncü Yılı Em.Tuğg. Mustafa ÖZMEN 21 Vermek ve Almak Üzerine TESUD Bas.Yay.Bşk.lığı 22 Emeklilik:Yeni bir Başlangıç Halit YILDIRIM TESUD Hukuk Müşaviri O.Gülşen UZ Yayın İdare Merkezi Tel (0312) 418 20 54 BİRİMİZ HEPİMİZ, HEPİMİZ BİRİMİZ İÇİN Yayın Türü Yerel Süreli Yayın ISSN: 1302-5058 Em.Alb. Necip BELEN 24 Mirasçılık ve Veraset İşlemleri Yayın İdare Merkezi Türkiye Emekli Subaylar Derneği Selanik Cad. No: 34/6 06650 Kızılay / ANKARA Web: www.tesud.org.tr Belgegeçer (Faks): (0312) 418 08 64 E-posta: [email protected] Dergimizde yayınlanan yazılar yazı sahibinin düşüncesini yansıtır, TÜRKİYE EMEKLİ SUBAYLAR DERNEĞİ’ni hiçbir suretle bağlamaz. 3 ayda bir yayınlanır. Gönderilen yazı ve resimler basılsın, basılmasın iade edilmez. Yazılar için telif hakkı ödenmez.Para ile satılmaz. Aidatını ödeyen üyelerimize parasız gönderilir. “Reklam sayfalarının içeriği konusunda bütün sorumluluk reklam verene aittir.” Em.Tnk.Alb.İzzettin ÇOPUR Araştırmacı Yazar Hüseyin ÖNDER Tel: (0312) 418 20 54 / 121 21/12/2012 • ANKARA Menemen (Kubilay) Olayı 18 Dostluğun Temeli,Erdeme Duyulan Sevgi ve Saygı Haluk SEÇKİN (Em. P.Alb.) Basım Tarihi (Gün / Ay/ Yıl) Yeri Em.Tümg. Melih TUNCA 7 Basın Yayın Başkanı ve Dergi Müdürü Basımcı Sonsöz Gazetecilik Matbaacılık Reklamcılık İnş. San. ve Tic. Ltd.Şti. İvedik OSB. Matbaacılar Sitesi 35.’nci Cadde No:56-58 Yenimahalle/ANKARA Tel:(0312) 394 57 71 Belgegeçer (Faks): (0312) 394 57 74 Saygıdeğer TESUD Ailesi 26 Sivilleşme Budur TESUD Bas.Yay.Bşk.lığı 28 Dünya Gaziler Federasyonu Em.Kur.Alb.Vedat YÜKSEL 30 Koca Çınar Em.P.Yb. Adnan AKAN 32 TESUD Şube Etkinlikleri 34 Karikatür 35 Birlik Dergisi 2012 Dönemi Yazarlarımız TESUD Bas.Yay.Bşk.lığı 37 Birlik Dergisinden Üyelere Duyuru 40 Aramızdan Ayrılanlar Em.P.Kd.Alb. Mehmet Saim BİLGE TESUD Bas.Yay.Bşk.lığı Birlik, Sayı: 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 1 mek isteriz. 2012 yılı sonu itibariyle görevimiz süresince aşağıda özetlenen bazı icraatlarımız hakkında üyelerimizin birkez daha bilgilendirilmesinin uygun olacağını değerlendirmekteyiz ; - Görevin devralınmasını müteakip, yapılan planlama çerçevesinde Şubelerimiz yerinde ziyaret edilerek görüş alışverişinde bulunulmuş, sorunları bulunan Şubelerimizin karşı karşıya kaldıkları sıkıntılara göre gerekli işlemler yapılmış, bu bağlamda dönemimizde Gelibolu, Konya, Lüleburgaz, Edremit, Melih TUNCA Manisa, Narlıdere Şubelerimiz ile Bostancı ve Top- Em.Tümg. kapı Temsilciliklerimiz kapanmak durumunda kal- TESUD Genel Başkanı mış, Foça Temsilciliğimiz açılmış, - Mayıs 2010 tarihi itibariyle 4.471 olan üye sa- Saygıdeğer TESUD Ailesi, yımız, Temmuz 2012 tarihi itibariyle 7.120 olmuş, 2012 yılının bu son dergisi (198’inci sayı) ile tek- - Üyelerimizin değişik konularda karşılaştığı so- rar sizlerle birlikte olmaktan, duygu ve düşüncele- runlar (kamp tahsisi, orduevi bandrol ücreti, akıllı rimizi sizlerle paylaşmaktan dolayı duyduğumuz kart / günü birlik giriş kartı değişiklik teklifleri, as- mutluluğu belirterek satırlarıma başlamak istiyo- keri hastaneler ile ilgili hususlar, temsil/görev taz- rum. Bilindiği üzere, TESUD Genel Merkez Yöne- minatı konusu, SGK ile ilgili konular vb.) ilgili ma- tim, Denetim ve Disiplin Kurulu Başkan ve Üyele- kamlara iletilmiş, sonuçlanmayan konular takip lis- ri olarak 06-07 Nisan 2010 tarihlerinde yapılan TE- tesine alınmış, SUD 14’üncü Olağan Genel Kurul Toplantısı sonu- - Üyelerimiz için “Memnuniyet, İyileştirme ve cunda sizlerin teveccühleriyle bu anlamlı görevi üst- Yönetim Anketi” hazırlanmış ve alınan cevaplar de- lenmiş bulunmaktayız. 05 Nisan 2013 tarihinde baş- ğerlendirilerek gerekli girişimler başlatılmış, laması planlanan 15’inci Olağan Genel Kurul Toplantısına az bir sürenin kaldığı bu günlerde, TESUD - TESUD İnternet Sitesi yenilenmiş ve güvenli ortamda üye girişine imkân sağlanmış, Genel Merkezinin Yönetimini üstlenen bizler ; der- - Devre ve TESUD Şube Başkanları Toplantıları neğimizin yürürlükteki mevzuatı çerçevesinde yö- icra edilerek, ulaşılan sonuçlar ilgili makamlar ile netilmesi için azami hassasiyeti göstermek suretiy- üyelerimize iletilmiş ve takip listesine alınmış, le bizlerden sonra bu görevi devralacak arkadaşla- - “ Türkiye’nin Kendi Koşulları ve Durumu Çer- rımıza mümkün olduğunca sorunsuz bir görev tes- çevesinde, Milli Güvenlik İle İlgili Konular, Ku- lim etmenin gayreti içerisinde olduğumuzu belirt- rumlar, Kurumlar Arası İlişkiler Yeni Anayasa Ça- 2 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 lışmalarında Nasıl Yer Almalı’’ temalı Anayasa Paneli düzenlenmiş, Panel Sonuç Raporu ilgili makamlara iletilmiş, - TESUD logosu, Türk Patent Enstitüsü’ne müracaat edilerek tescil ettirilmiştir. - Ayrıca, son zamanlarda, bazı basın organlarında - Tutuklu / Hükümlü meslekdaşlarımızın maruz kendisini emekli TSK mensubu olarak belirten kişi kaldıkları mağduriyeti gündeme getirmeye yönelik / kişilerin TESUD’u hedef alan eleştirilerine yer ve- faaliyetlere, derneğimizin mevzuatı ve mesleki dayanışmamız çerçevesinde yardımcı olunmaya özen gösterilmiş, kendileri bir plan dahilinde ziyaret edilerek, bu konularda gerekli kamuoyu bilgilendirmeleri yapılmış, - Ayrıca, bu konuda kamuoyunun aydınlatılması maksadıyla, özellikle Anıtkabir / Ankara ‘da ve Maçka / İstanbul’da toplantılar düzenlenmiş ve di- rilmiş olup, bu basın organlarına gerekli bilgilendirmeler yapılmış, TESUD’un kendisinden bilgi talep eden her kişiyi bilgilendirdiği, ancak bu tür kişi / kişilerin yanlış bilgilerle basını da kullandığı, basının bu tür konularda öncelikle kendisinin de objektif bir araştırma yaparak kamuoyunu doğru bilgilendirmesinin uygun olacağı, aksi takdirde saygınlığına göl- ğer benzer toplantılar için bilgilendirmeler yapılmış, ge düşeceği ifade edilmiştir. Kamuoyu, Devre Baş- - “Kıbrıs Türk Milli Mücadelesi ve Bu Mücadele- kanlarımız ve Üyelerimiz de bu konuda bilgilendi- de TMT’nin Yeri” konulu uluslararası sempozyuma rilmiş olup, dergimizin bu sayısında ve TESUD İn- katkı sağlanmış, ternet Sitemizde de de yer almıştır. - KKTC Emekli Subaylar Derneğinin, WVF Değerli TESUD Ailesi ; ülkemizin bulunduğu (Dünya Eski Muharipler Federasyonu) ‘ye katılımı kritik coğrafya tarih boyunca bütün devletlerin ve için gerekli çalışmalar yapılmış ve bu konuda olum- milletlerin dikkatini çekmiş, iştahını kabartmış, bu lu mesafe alınmış, uğurda nice kanlar dökülmüş, dökülmeye de de- - “Türkiye Emekliler Günü” kutlamaları kapsamında, 30 Haziran tarihinin (Atatürk’ün emekliye ayrıldığı tarih); “Dünya Emekliler Günü” olarak kabul edilmesine ilişkin BM Genel Sekreterliğine teklifde bulunulmuş, - TESUD İç Çalışma Yönetmeliği ve TESUD İç Denetim Yönergesi hazırlanarak yürürlüğe konulmuş, TESUD Tüzüğünün güncellenmesi çalışmaları sonuçlanma aşamasına getirilmiş, vam etmektedir. Merkezi bölge olarak adlandırılan bu bölgede birlik ve beraberlik içinde olmayan devlet ve milletlerin ağır yaralar almaları kaçınılmazdır. Bu konuda milletçe bizlere düşen tarihi görev, birlik ve beraberlik içerisinde Ulu Önder Atatürk ve silah arkadaşlarının emanet etmiş olduğu vatanımıza sahip çıkmak, onu korumak ve kollamak, bizden sonraki nesillere aynı şekilde teslim etmektir. - TESUD ile MSB arasında ‘‘protokol kapsamın- Bu duygu ve düşüncelerle; TESUD Ailesine, mes- da kiralanan gayrimenkullerin kira bedellerinin ne lektaşlarımıza ve TESUD’a gönül veren tüm dost- şekilde ödeneceği” konusunda bir “sulh protokolu” larımıza saygı ve sevgilerimizi sunuyor,yeni yılını- imzalanmış, zı kutluyoruz. Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 3 MENEMEN (KUBİLAY) OLAYI (23 ARALIK 1930) İzzettin ÇOPUR Em.Tank.Alb. TESUD Üyesi Din elden gidiyor, kâfirler bizi diMenemen’de Kubilay’ın [1] 23 nimizden ayırmaya çalışıyor, şapAralık 1930 tarihinde şehit edilka giymeye zorluyorlar..” diyerek mesine neden olan irtica olayı, esnafı dükkânlarını kapatmaya ve İstanbul’da Erenköy Ziya Paşa kendilerine katılmaya zorlamışlarKöşkü’nde ikamet eden 84 yadır. şındaki Nakşibendî tarikatı lideri Erbilli Şeyh Esat ile oğlu MehMehdî Derviş Mehmet, ayrıca, met Ali tarafından hazırlanmış, “Kendisinin peygamber olarak Manisa Askerî Hastanesi imamgeldiğini, şeriatı yerine getirecelığından emekli olan Laz İbrağini, Menemen’in 70.000 Müslühim Hoca tarafından da teşvik man (Bazı yayınlarda 70.000 Arap ve tahrik edilmiş, mürteci Deraskeri, bazı yayınlarda Halife Orviş Mehmet ve adamlarınca da dusu tabiri kullanılmaktadır) tarahunharca icra edilmiştir. fından kuşatıldığını, Şeriat bayŞeyh Esat ve tarikatının amaŞehit Piyade Asteğmen rağı altına girmelerini, girmeyencı; Cumhuriyet Hükümeti’ni yıkMustafa F. KUBİLAY lerin kılıçtan geçirileceğini, askerin mak, Atatürk ilke ve inkilaplarına silah atamayacağını, kendilerine top aykırı olarak saltanat ve şeriatı getirmek, tekke ve zaviyeleri açmak, şapkayı yasakla- ve merminin işlemeyeceğini…” ifade ederek halkı ayaklandırmıştır. [3] yıp yeniden fesin kullanılmasını sağlamaktı. Mürteci grubunun meydandaki bu eylemlerine Menemen olayında önemli etkinliği olan Laz İbMenemen Jandarma Bölük Komutanı Yzb. Fahrahim Hoca, olaydan önce Erbilli Şeyh Esat tarafından Manisa’ya sözde baş Halife olarak atanmış- ri Bey müdahale ederek dağılmalarını istemiş, antır. Anılan şahıs, Manisa ve civarındaki ilçe ve köy- cak bu gerici ve yobaz grubu ile orada bulunan halk lerde Nakşibendî tarikatını yaymaya çalışmış; ayrı- dağılmamıştır. O sırada Giritli Derviş Mehmet ise ca, Cumhuriyet rejimi ve inkılâplar aleyhinde ko- Yzb. Fahri’ye “ Ben Mehdîyim. Şeriatı ilân ediyonuşmalar yapmıştır. Dolayısıyla irticaî hareketlerin rum. Bana kimse mukavemet edemez. Çekil karoluşmasına ön ayak olmuştur. Laz İbrahim Hoca ta- şımdan…” demiştir. Mehdînin bu sözü orada bulurikatın bir toplantısında da Kubilay’ı şehit eden Gi- nan Menemen halkının bazıları tarafından alkışlanritli Derviş Mehmet’in Mehdîliğini ilân etmişti. [2] mıştır. [4] Ayaklanan bu gerici topluluğun tehlikeli hareketKubilay olayının elebaşısı olan Mehdî Derviş Mehmet ve gerici grubu, 06 Aralık 1930 Cumartesi günü lerini ilk seferde kontrol altına alabilmek amacıyla akşamı Manisa’da tatlıcı Hüseyin’in evinde yaptık- Menemen’de konuşlu 43’ncü Piyade Alayından P. ları son toplantıda, Menemen’de gerçekleştirecekle- Atğm. Mustafa Fehmi Kubilay görevlendirilmiştir. Kubilay eratın cephane almasını beklemeden 26 ri irtica eyleminin planını hazırlamışlardı. İrtica grubu, Manisa’dan hareket ederek Paşaköy, mevcutlu müfrezesi ile birlikte olayın cereyan ettiği Sümbüller ve Bozalan köylerinden temin ettikleri Hükümet Konağı’na (Belediye Meydanında) doğru silahlarla birlikte 23 Aralık 1930 Salı günü sabahı hareket etmiştir. [5] Kubilay, eczane yolunu takip ederek olay mahalMenemen’den gelmiş ve buradaki Müftü (KöseköyKesikköy) mescidine girmişlerdir. Mürtecilerden line gelmiş, müfrezesine süngü taktırmış ve erleri mescitte mihraba asılı bulunan (üzerinde “Lâ İlâhe müfreze çavuşunun komutasına bırakarak ayaklaillallah inna fetahneke” suresi yazılı) yeşil bay- nan mürtecilerin yanına gitmiştir. Meydanda Mehdî rağı alarak birlikte olayın cereyan ettiği Belediye Derviş Mehmet ile karşılaşmış ve kendisine “yapMeydanı’na gelinmiş ve orada bulunan halka “... tıkları hareketin suç olduğunu ve bu kanunsuz ey- 4 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 leme son vermelerini, kan dökmeden buradan çekip gitmelerini” söylemiştir. Ancak, bu arada yere düşmüş ve Mehdî Derviş Mehmet’in mavzer kurşunu ile yaralanmıştır (bazı kaynaklarda mürtecilerden birinin silahından atılan mermi ile yaralandığı belirtilmektedir). [6] Olay mahallinde bulunan Kubilay’ın müfrezesi irticaî gruba ateş açmış; ancak, silâhlarında manevra mermisi bulunduğundan dolayı etkili olamamıştır. Bunu fırsat bilen Mehdî Derviş Mehmet ise, “Bakın bana mermi işlemiyor.” diyerek daha da cür etlenmişti. Kubilay, ağır bir şekilde yaralanmıştır. Kubilay, meydandaki hükümet binasına girmek istemiş; fakat binanın giriş kapısı kapalı olduğu için girememiştir. Bu nedenle, Hükümet binasının hemen yanındaki Kazez Camii bahçesine girmiştir. Mehdî Derviş Mehmet; Şamdan Mehmet ile birlikte Kazez Camii bahçesinde bitkin bir vaziyette bulunan Kubilay’ı sürükleyip, bir ayağı ile vücuduna basmak suretiyle yüz üstü yatırıp bıçakla boynundan keserek, başını gövdesinden ayırmış, saçlarından tutarak taşa vurduktan sonra meydana tekrar dönüp camiden aldıkları yeşil bir bayrağın (sancağın) tepesine takmıştır. Böylece, Cumhuriyet ordusunun kahraman bir genç subayı, asil Türk evladı Kubilay canavarca bir hisle şehit edilmiş, cehalet ve taassubun kurbanı olmuştu. [7] Mehdî Derviş Mehmet ve irticai cani grubu, bu cinayetle yetinmeyip Kubilay’ın başını Menemen sokaklarında dolaştırmış, bu sırada kendilerine müdahale eden Şevki ve Hasan adlı kahraman iki bekçiyi de öldürmüşlerdir. Olay yerinde toplanan 250-300’e yakın ahali ise Kubilay’ın şehit edilmesi esnasında donuk, hissiz ve seyirci kalmış; hatta bir kısmı olayı tasvip edercesine alkış tutmuştu. Çok hızlı gelişen bu menfur olaya müdahale etmek üzere 43’ncü Piyade Alay Komutanlığınca Yzb. Ragıp Çaldıran Bey ile Yzb. Abdülbahri Bey’in komutalarında makineli tüfekle takviyeli iki bölük görevlendirilmişti. Bölük Komutanlarınca şehir içinde en önemli bina, tesis, yol ve kavşaklarda gerekli önlemler alındıktan sonra halkın dağılmaları, evlerine gitmeleri, aksi takdirde ateş edileceğine dair uyarılar yapılmıştı. Ancak, bu uyarılara uyulmadığı gibi gericilerin “Bize kurşun işlemez, biz şeyhiz, dervişiz...” demeleri üzerine ateş açılmış ve bu ateş esnasında Kubilay’ı şehit eden Derviş Mehmet ile birlikte Sütçü Mehmet ve Şamdan Mehmet öldürülmüşlerdir. Olaya karışanların yargılanması; “Menemen Olayı”ndan sonra General Mustafa Muğlalı Başkanlığında kurulan Askerî Mahkeme, Cumhuriyet ve rejim düşmanlarını 15 Ocak 1931 tarihinden itibaren Menemen Zafer İlkokulu salonunda Türk Ceza kanununun 146,150 ve 151nci maddelerine göre (Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını değiştirmeye zorla teşebbüs ettikleri ve bunlara yardımda bulundukları, Mehdî Derviş Mehmet’in Mehdîliği için harekete geçtiğini bildikleri halde hükümete haber vermedikleri, tekkelerin kapatılmasından sonra tarikat ayini icra eyledikleri...) yargılamaya başlamış ve sonuçta TBMM’nin de onayını müteakip 37 idama mahkûm sanıktan 28’i, 03 Şubat 1931 tarihinde Kubilay’ın şehit edildiği yerde ve Menemen’in muhtelif yerlerinde idam edilmişlerdi. 50 sanık ise muhtelif hapis ve ağır hapis cezalarına çarptırılmış; ayrıca, 27 sanık ise beraat etmiştir. [8] Dönemin Cumhurbaşkanı M.Kemal ATATÜRK ve Başbakan İsmet İNÖNÜ’nün olayla ilgili açıklamaları; Olaylardan bir hafta sonra 01 Ocak 1931 tarihinde TBMM’nde Başbakan İsmet (İnönü) Paşa olay hakkında özet olarak; “...Kubilay olayı yüzlerce seneden beri dini siyasete alet eden bütün hareketlerin yeniden ortaya çıkmasıdır. Bu zavallılar lâikliğe karşı gelerek şeriat istemektedirler. Gerçekte ise menfaatlerini kaybetmişlerdir. Onu istiyorlar...” [9] demiştir. Gazi Mustafa Kemal Paşa ise, 27 Aralık 1930 tarihinde Ordu’ya, Gnkur. Bşk. Mareşal Fevzi Çakmak’a gönderdiği mektupta özetle; “Kubilay Bey’in şehit edilmesinde mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla onaylamaları bütün Cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadisedir. Menemen’de halktan bazılarının hataları bütün millette acıya sebep olmuştur. Kubilay’a yapılan saldırının Cumhuriyete karşı yapıldığını, cüret edenlerle destekçilerinin takip edileceği kesindir. Büyük ordunun kahraman genç subayı ve Cumhuriyet’in idealist öğretmen heyetinin kıymetli üyesi Kubilay’ın temiz kanı ile Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 5 Cumhuriyet’in hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.” demiştir. [10] ATATÜRK, 08 Şubat 1931 tarihinde Ege bölgesinde yaptığı bir gezide de; “...Halkın saflığından istifade ederek milletin maneviyatına tasallut eden kimseler ve onların takipçi ve müritleri elbette bir takım cahillerden ibarettir. Milletimizin önünde açılan kurtuluş ufuklarında fasılasız yol almasına mani olmaya çalışanlar hep bu müesseseler ve bu müesseselerin mensupları olmuştur. Türk milletinin bunlardan daha büyük düşmanı olmamıştır. Bunların mevcudiyetini müsamaha ile telâkki edenler, Menemen’de Kubilay’ın başı kesilirken lakaydine seyretmeye tahammül ve hatta alkışlamaya cesaret edenlerle birdir” [11] demiştir. Devrim Şehidi “Asteğmen KUBİLAY” ile Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki halen, Menemen Ayyıldız Tepe’de, onlar için hazırlanmış anıt mezarda, ebedi istirahatgahlarında, bizi; “İnandılar, dövüştüler, öldüler… Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz” dizeleri ile selamlamaktadırlar. Ruhları şad olsun… Kaynakça: [1] Kubilay’ın ailesi, 1902 yılında Girit’ten Adana Kozan’a gelmiş, daha sonra Antalya’ya, oradan da İzmir’e gelip yerleşmişlerdi. Mustafa Fehmi Kubilay’ın babasının adı Hüseyin, annesinin adı Zeynep olup, 1906 yılında İzmir’de doğdu. 1926 yılında Bursa Öğretmen Okulu’nu bitirdi. 1928 yılında öğretmen Fatma Vedide ile Aydın’da evlendi. Askerlik görevini yedek subay olarak gittiği Menemen’de yaparken ayaklanan şeriatçılar tarafından 23 Aralık 1930 tarihinde başı kesilerek şehit edildi. Kubilay, ülkesini seven, Atatürk devrimlerine bağlı, milli konularda duygulu, inandığı ve bağlandığı fikirleri ısrarla savunan atak bir öğretmendi. Atğm. M. Fehmi Kubilay, Atatürkçü Düşünce Sisteminin temel taşı olan Laikliğe ve Cumhuriyetimize karşı yapılan haince saldırıların kurbanlarından birisidir. [2] Hikmet Çetinkaya; Kubilay Olayı ve Tarikat Kampları, Çağdaş Yayınları, İstanbul, Mart 1995, s.16–17 [3] Kemal Üstün; Menemen Olayı ve Kubilay, Çağdaş Yayınları, İstanbul, 1981, s. 22, ayrıca; Gnkur. ATASE Bşk.lığı Arşivi, CD Koleksiyonu; Kls.: 135; D.: 1; F.: 1-49 [4] TBMM Zabıt Ceridesi, 25’nci İn’ikat, c. 25, (02 Şubat 1931), s. 76, ayrıca; Gnkur. ATASE Bşk.lığı Arşivi, CDİ Koleksiyonu; Kls.: 135; D.: 1; F.: 2-414 [5] ATASE Bşk.lığı Arşivi; Menemen Ayaklanması, Klasör No: 135, Dosya: 1, s. 48 (23 Aralık1930–08 Temmuz 1933) [6] Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, III, Sayı:8, İzmir,1999, s, 183 [7] Cemaleddin Saraçoğlu; 23–30 Aralık 2958 Tarihleri Arasında Cumhuriyet Gazetesinde Yayımlanan Askeri Savcılık İddianamesi, (Bk. Kemal Üstün; s.60) ayrıca; Gnkur. ATASE Bşk.lığı Arşivi, CD Koleksiyonu, Kls.: 135, D.:1, F.: 1-51/2-414/1-14, D.: 2, F.: 2-535 [9] Kemal Üstün; s. 18 (Yeni Asır Gazetesi: 4 Ocak 1931 s.4) [10] Cumhuriyet Gazetesi; 28 Aralık 1930, s. 1, ATATÜRK’ün Kubilay Anıtı (Ayyıldız Tepe) 6 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Ank.2006,s.608 [11] Milliyet Tan Gazetesi; 09 Şubat 1931 DUYGUSAL VE BİLİŞSEL ZEKA Geçmiş çağlarda Hükümdarlar, Arenalarda, vahşi hırsların göstergesi olan ve köleler arasında ölüme varan gösteriler düzenlerlerdi Bu gösteriler, zaman içinde günümüze, dövüş amaçlı boks ve kick-boks ismi ile spor salonlarına,stadyumlara ve ringlere kadar girmişlerdir. 1980 yılı sonlarına doğru ülkemizde de tanınmaya başlayan ve yine dövüş amaçlı “AİKİDO adlı spor dalı” Japon uyruklu Morihei Uheshiba tarafından 1925 yılından itibaren geliştirilerek günümüze kadar gelen dövüş sanatıdır. Aikido üzerine inceleme yapan ve bunu öğrenen Amerikalı Terry Dobson’nun bir anısını Başkent Üniversitesi yazarlarından Yücel Aksoy şöyle aktarıyor: “Tery Dopson,banliyö treniyle Tokyo’da evine dönerken,sarhoş,kılıksız,iri yarı bir işçi trene bindi. Küfürler ederek etrafa saldırmaya başladı.Kompartmanda herkes huzursuz oldu. Dövüş sanatını iyi bilen Tery, duruma müdahale etmeye karar verir ama, Aikido’nun kişileri dövüşme zihniyetinden uzak tutan,insanlara hükmetmeyi men eden ve uzlaşma fikrini aşılayan mana ve önemi aklına gelince,bu huzursuzluğu nasıl halledeceğini düşünerek ayağa kalkınca,bunu gören sarhoş adam,hadi gel de sana unutamayacağın bir Japon dersi vereyim diyerek Tery’ye doğru yönelir.Artık çatışma kaçınılmazdı. Tery,nasıl hareket edeceğini düşündüğü sırada, topluluk içinden yaşlı bir adam gür ve neşeli bir sesle “ Hey” diye bağırdı. Bu sesi duyan sarhoş, 70 yaşlarında olan bu adama döner,yaşlı adam yine sakin ve neşe dolu bir hareketle sarhoşa, gel bakayım yanıma der . Sarhoş, sen ne diyorsun be moruk! Ne istiyorsun diyerek yaşlı adama doğru yönelir. Yaşlı adam, sakin,telaşsız, ne içtin bakalım?, sorunca, sarhoş, “sana ne moruk !sana ne”. Yaşlı adam yine sakin ve şirin eda ile,”elbette bana ne .Ama merak ettim.Bende içmeyi çok severim “.Sarhoş, saki içtim,tamam mı? .Beyenemedin mi?” Yaşlı adam, çığlık atarak “Harika! Harika” diyerek,biliyormusun? benimde en sevdiğim içki sakidir.Karımla her akşam küçücük bahçemizde baş başa bunu içeriz.Sarhoş sa- Necip BELEN Em. Alb. TESUD Üyesi kinleşmeye başladı. Bende böyle bir bahçeyi özlemişimdir.Yaşlı adam,eminim seninde şirin bir karın vardır dedi.Sarhoş, benim karım öldü,hıçkırarak karısının ölümünü,işini ve her şeyini kaybettiğini ve şimdiki durumdan çok utandığını sözlerine ekledi. Tery, istasyonda trenden inerken,yaşlı adam ile sarhoşun derin bir samimiyet içinde sohpete daldıklarını gördü. Tery,Aikido konusunda çok şey öğrenmişti. Ama bir çatışma kaçınılmaz olduğunda yaşlı adam kadar başarılı atlatamayacağını fark ederek daha çok şey öğrenmesi gerektiğini anladı. Yaşlı adam zekasını kullanarak sarhoşu yola getirmesini bildi. İşte burada hakim olan faktör “ Duygusal zeka” bu olsa gerek dedi. Ben,bu anıdan şu sonuca varıyorum.Beklenmedik olayların karşısında çok fazla eğitim ama yetersiz deneyim. Tery’de kendisi söylüyor zaten, Aikido konusunda çok şey öğrendim ama daha çok şey öğrenmem lazım,deneyimsizim diyor. Bilişsel (beyin yeteneği) zeka olarak adlandırılan IQ, eğitimsel yöntemlerle geliştirilirse de Prof. Yazar Ungan,IQ bilişsel zekanın insanlarda, 65 yaşından itibaren 75 yaşına kadar ağır ağır zayıflamaya başlar ve ondan sonra da “duygusal zeka” EQ başlar der. Davranış ve beyin ilimleri konularını inceleyen Daniel Goleman,Mayer ve Salovey adlı psikologlar da, EQ (duygusal)zekânın,eğitim dalları ile geliştirilen IQ (bilişsel) zekâdan daha önemlidir .Çünkü; Kişi, ani olaylar karşısında, kendisinin ve karşısındakilerin his ve duygularını inceler, deneysel ve duygusal yeteneği ile karar verme yeteneğini çalıştırır görüşündedirler.Eğitimde,bilim felsefesine değer veren Prof. Alan Sokal da,okullarda bilim derslerinden önce bilimsel düşünce derslerine ihtiyaç var.Yöntemi öğrenen öğrenci kendisi de bilim yapabilir. Prof. Christofher Eppig ise bulaşıcı ve sıtma gibi hastalık ile çocuklarda görülen bağırsak kurtlarının bilişim IQ zekâ üzerinde etkili olduğu görüşündedirler. Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 7 BALKAN SAVAŞLARI 100’ÜNCÜ YILI (1912-2012) 1.GİRİŞ: Osmanlı Devleti, kurulduğu 1299 tarihinden itibaren, topraklarını batıya Balkanlara,doğuya Anadolu’ya doğru genişletti. 1352 yılında Gelibolu’nun fethi ile başlayan Balkanlara yürüyüş, çok hızlı gelişmiş; Edirne 1361, Sofya 1367, Manastır 1382,Selanik 1387’de, Anadolu’da ise; Ankara 1360, Konya 1466, Sivas 1398,Adana, Malatya, Diyarbakır 1515-1516 tarihlerinde fethedilmişti. Görüleceği üzere; Sofya Malatya’dan 148 yıl, Selanik Adana’dan 128 yıl, Manastır Kahramanmaraş’tan 130 yıl, daha eski Osmanlı toprağıdır. Edirne 1368’den 1453’e kadar, 85 yıl Osmanlı Devletinin Başkentliğini yaptı. Osmanlı Devleti; Balkanların fethine paralel olarak, Anadolu’dan Türk aileler getirerek, Balkanların Türkleştirilmesi politikası izlendi ve gerçekleştirildi. Osmanlı, 1352’den 1912 Balkan bozgununa kadar, yaklaşık 560 yıl yönettiği Balkan coğrafyasında yaşayan; Bulgar, Yunan, Sırp, Rumen, Arnavut halklarına karşı hiçbir zaman dini, etnik kimliklerine baskı yapmadı, onları, hak ve hukuk şemsiyesi altında, vatandaşı olarak muhafaza etti. Hiçbir döneminde, öteki olarak görmedi, canlarına kast etmedi, zulüm yapmadı. 2. 1800 – 1911 YILLARI ARASINDA, BALKANLARDA VE OSMANLI DEVLETİNDE GELİŞMELER: 1789 tarihinde Fransız ihtilali oldu ve insan hakları beyannamesi yayımlandı. Fransız ihtilali; Liberalizm, Milliyetçilik ve Sosyalizm akımlarının gelişmesine sebep oldu. Hürriyet ve Liberalizm, Hükümetlerin siyasetinde ve toplumların teşkilatlanmasında temel prensip olarak kabul edildi. Osmanlı Devleti çeşitli ırk, din, dil ve kültüre sahip toplumlardan meydana geliyordu. 18’inci Yüz- 8 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 Mustafa ÖZMEN Em. Tuğg. TESUD 2’nci Başkanı yılın sonlarında meydana gelen ulusçuluk ve bağımsızlık hareketleri devlet içinde hızla yayıldı. Bunun sonucunda 19’uncu Yüzyıldan itibaren ülke topraklarında bir çok isyan çıktı. Osmanlı Devleti üzerinde, emelleri olan devletler (Fransa, Rusya, İngiltere vb.) bu emellerini gerçekleştirmek için; Hıristiyan toplulukları, isyana hazırladılar, isyan ettirdiler, bilahare isteklerini Osmanlı Devletine dikte ettirdiler. Osmanlı Devletinin toprak bütünlüğünü ve bekasını sarsan gelişmeler: a. 6 Mart 1821; Eflak-Buğdan İsyanı, b. 6 Nisan 1821; Mora İsyanı. (Mısır Valisi M.Ali Paşa tarafından bastırıldı.), c. 7 Ekim 1826; Rusya-Osmanlı Devleti arasında AKKERMAN Sözleşmesi imzalandı ve; (1) Sırbistan’a özerklik tanındı, (2) Eflak-Buğdan’a Rusya’nın onayı alınarak, yerli beyler atanacaktı. ç. 20 Ekim 1827; Rus-Fransız-İngiliz donanmaları NAVARİN/ MORA Limanında, Osmanlı donanmasını yaktı, d. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı; Ruslar batıda Edirne’ye, Doğuda Erzurum’a kadar geldiler. 14 Eylül 1829’da Edirne Antlaşması, imzalandı ve ; (1) Sırbistan ve Eflak- Buğdan’a daha önce tanınmış haklar genişletilecek, topraklar Osmanlı Devletinde kalmakla beraber,TÜRKLER buraları terk edecekler, (2) Yunanistan’a bağımsızlık verilecek (24 Nisan 1830), (3) Bütün TÜRKLER Yunanistan’dan çıkarılacak. Yunan isyanı sonunda,Osmanlı Devletinin parçalanması hızlandı. Osmanlılar daha önce de toprak kaybetti, fakat kaybettiği topraklar üzerinde bağımsız bir devlet kurulmadı. Hıristiyan bir topluluğun Yunanistan’da bağımsız devlet kurması, Balkanlar- da bulunan diğer Hıristiyan topluluklara da kötü örnek oldu. Valiler, başlarına buyruk hareket etmeye başladılar. Ayrıca diğer Hıristiyan toplulukları da Rumlar gibi bağımsızlıklarını kazanmak için isyan etmeye başladılar. e. 1853’de başlayan Kırım Savaşı 1856’da imzalanan Paris Antlaşması ile sona erdi. f. 24 Ağustos 1854; Osmanlı Devleti tarihinde ilk kez İngiltere’ye borçlandı. g. 18 Şubat 1856; Islahat Fermanı yayımlandı: Fransa, İngiltere ve Avusturalya’nın baskıları ile 18 Şubat 1856 günü İstanbul’da “Patrik, Hahambaşı ve Metropolitlerin de katıldığı toplantıda okundu; (1) 1839 Tanzimat Fermanı gereğince, her din ve mezhepte bulunanların mal ve can emniyeti ile ilgili tedbirler, uygulamaya sokulacak, (2) Müslüman ile Müslüman olmayanlar, kanun önünde eşit olacak, (3) Şehir ve kasabalarda bulunan Kilise, Manastır, Mezarlık, Okul ve Hastane gibi yerlerin tamir veya yeniden yapılmasına izin verilecek, (4) Irk, din, dil farkı gözetilmeden hiç bir mezhep diğerinden üstün sayılmayacak, (5) Müslüman olmayanlar devlet hizmetlerine, askerlik görevlerine ve okullara eşit olarak kabul edilecek, (6) Bütün cemaatler okul açılabilecek, (7) Mahkemeler açık olacak, keyfi cezalar verilmeyecek ve hukuk eşitliği içinde çalışacak. Bu ferman; Avrupa Devletlerinin kendi siyasi ve iktisadi menfaatlerini korumak, diğer bir ifade ile maddi ve manevi emperyalizm zihniyetini gerçekleştirmekten başka bir esasına dayanmamaktaydı. Osmanlı Devleti, Islahat Fermanıyla sadece şekil yönünden hükümranlık haklarını kurtarabildi. ğ. Avrupa Devletleri Fermanın yayımlanmasından kısa bir süre sonra Osmanlı Devletinin iç işlerine karışarak, ülkede iç ve dış olayların çıkmasına neden oldular. Bu olaylardan bazıları; Cidde ve Suriye olayları (15.07.1858), Eflak ve Buğdan birliğinin kurulması, Karadağ İsyanı (1853-1862), Sırbistan’nın İsyanı ve bağımsızlığını kazanma- sı (1858-1867) (Sırbistan’da yaşayan Türkler Sırbistan’ı boşaltacaktı.), Girit İsyanı (18661869), Yemen İsyanı (1871-1873), Hersek İsyanı (1875-1876). h. 30 Mayıs 1876: “Padişah Abdülaziz” Dolmabahçe Sarayı karadan ve denizden kuşatılarak, tahttan indirildi. 31 Ağustos 1876: 2’inci Abdülhamit 34 yaşında padişah oldu. ı. Osmanlı - Rus Savaşı /93 Harbi (18771878): Yeşilköy /Ayastefanos Antlaşması (03 Mart 1878) ve Berlin Kongresi (13 Haziran-13 Temmuz 1878): (1) Bulgaristan prensliği kurulacak, (2) Yunanistan’a bir miktar toprak verilecek, (3) Bosna Hersek, Avusturya tarafından işgal edilip yönetilecek, (4) Girit Adasına verilen özerklik genişletilecek, (5) Karadağ, Sırbistan ve Romanya bağımsız devlet olacak, (6) Kars, Ardahan ve Batum Ruslara verilecek, (7) Ermenilerin bulunduğu Anadolu illerinde, Islahat yapılacak. Görüldüğü üzere, Berlin Kongresi adeta; Osmanlı Devletini paylaşma pazarlığının yapıldığı bir toplantıydı. - Berlin Kongresi kararlarıyla, Osmanlı Devleti 287.500 Km² toprak kaybetti. - Ermeni sorunu adı altında Osmanlı Devletinin iç işlerine karışma fırsatı yaratıldı. i. Osmanlı Devleti, 1881 yılında resmen iflasını bildirdi. Devletin başlıca yedi gelir kaynağı, yabancı alacaklıların idaresine verildi. Yabancılar, alacaklılar idaresi (Duyun-u Umumiye)’ni kurdu. j. İttihat ve Terakki Cemiyetinin baskılarıyla, “24 Temmuz 1908” ‘de 2’inci Meşrutiyet ilan edildi. k. 05 Ekim 1908; Avusturya, Bosna Hersek’i işgal etti.(Bosna Hersek halkından isteyenler, Osmanlı ülkesine göç edebileceklerdi.). l. 05 Ekim 1908; Bulgaristan bağımsızlığını ilan etti. m. 13-26 Nisan 1909; “31 Mart İsyanı”/İSTANBUL Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 9 İttihat ve Terakki Cemiyeti (Genel Merkez / Selanik)’nin baskıları sonucu, Padişah 2’nci Abdülhamit tarafından 24 Temmuz 1908 tarihinde ilan edilen 2’nci Meşrutiyet’le ; Sansür kaldırıldı, ülkede Hürriyet ve adalet rüzgârları estirildiyse de, mutlakiyet tarafları Şeriatçılar ve Ordu’da yapılan İshalat nedeniyle emekli edilen yaşlı, yeteneksiz ve alaylı subayları memnun etmedi. 13 Nisan 1909 günü; Osmanlı Devleti Başkenti, İstanbul’da, Taşkışla’da ast rütbedeki askerler tarafından isyan başladı. İstekleri; Şeriat her alanda tam ve kesin uygulansın. Harbiye Nazırı ve Meclis Başkanı görevden alınsın. Mektepli Subaylar yerine; Alaylı Subaylar alınsın (Ordu’da subay mevcudunun yarısından fazlası alaylıydı. Yani mektep görmemişti.). Gelişmeler; Babıali’de, Meclis istekleri kabul etti. Hükümet binası, 2500 asker tarafından kuşatıldı.Mevcut Hükümet düşürüldü, yeni Hükümet kuruldu. Harbiye Nazırı ve 1’inci Ordu Komutanı görevden alındı. Birçok mektepli subay katledildi. 1’inci Ordu/İstanbul Birlikleri isyancılara katıldı. İstanbul’daki devlet kuvvetlerinden hiç birinin isyanı bastırma imkânı ve ümidi yoktu. Hareket Ordusunun İstanbul’a gelişi: İttihat ve Terakki Partisi Genel Merkezi (Selanik)’den 15 Nisan 1908 günü; Padişaha, Sadrazama ve Meclis Başkanına telgrafla isyancıların isteklerini kabul etmemelerini, aksi halde 3’üncü Ordu (Selanik) ve 2’nci Ordu (Edirne) Birliklerinden oluşturulacak, Hareket Ordusunun İstanbul’a gönderileceği bildirildi. Telgrafa cevap alınamadı. Hareket Ordusu 16 Nisan’da İstanbul’a ulaştı. Osmanlı Devleti tarihinde ilk kez Türk Askerleri birbiriyle çarpıştı. 26 Nisan günü isyan bastırıldı. Başkomutan, Padişah 2’nci Abdülhamit isyanının başlangıçından sonuna kadar; şaşkınlık ve sorumsuzluk içinde sessiz kaldı.Sadrazam (Hüseyin Hilmi Paşa) sessiz ve sorumsuzluk içinde kaldı. Genelkurmay Başkanı (Ahmet İzzet Paşa) ülkenin karanlık geleceğini gördüğü halde olaylara seyirci kaldı, ne 10 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 yazık ki müdahale etmedi. 27 Nisan 1908; 2’nci Abdülhamit tahttan indirildi ve Selanik’e sürgüne gönderildi. n. 3 Temmuz 1910; “Kiliseler Kanunu” çıkarıldı. Bununla; “İhtilaflı Kilise, mektep ve mukaddes yerlerde hangi unsurun nüfusu çok ise ona aittir” esası kabul edildi (Oysa, Fatih Sultan Mehmet bu hakkı sadece İstanbul’daki Rum Patriğine vermişti.). Kiliseler Kanunu ile Balkan Milletleri arasındaki düşmanlıklar sona erdi. o. 21 Mart 1910; Balkan Savaşından sadece 2 sene önce, 1878’den beri özerk prenslik, 05 Ekim 1908’de bağımsızlığını ilan eden Bulgaristan Kralı, Padişah 4’üncü Mehmet Reşat tarafından İstanbul’a davet edildi, nişanlar verildi. Bu yetmezmiş gibi; Nisan 1910’da da Sırp Kralı Peter, İstanbul’da Krallar gibi karşılanıp ağırlandı. 3. 01 OCAK - 08 EKİM 1912 TARİHLERİNDE BALKANLARDA VE OSMANLI DEVLETİNDEKİ GELİŞMELER: a. 29 Eylül 1911 – 18 Ekim 1912; İtalyan’ların Trablusgarp’ı işgali ve Uşi Anlaşması. Bu anlaşma ile; (1) Osmanlı Devleti Trablus ve Bingazi’yi derhal boşaltacak ve buralara bağımsızlık verecek, İtalya buraları kendi topraklarına katabilecek, (2) İtalya geçici olarak Ege Denizindeki Oniki Adayı işgal edecek. Uşi Antlaşmasının yapılması, Trablusgarp’ta bir yıldan beri canla başla çalışan ve başarılı durumda olan Türk Subaylarını (Mustafa Kemal, Enver Bey) manevi bir yıkıma uğrattı. b. Balkanlardaki Gelişmeler: (1) 13 Mart 1912; Bulgaristan ile Sırbistan arasında Osmanlı topraklarının paylaşılması hususunda dostluk ve ittifak antlaşması yapıldı. (2) 12 Mayıs 1912; Bulgaristan-Sırbistan arasında Askeri Sözleşme imzalandı. (3) 29 Mayıs 1912 ; Osmanlı Devletine karşı Bulgaristan ile Yunanistan arasında ittifak antlaşması yapıldı. (4) Ağustos 1912 ; Osmanlı Devletine karşı Bulgaristan ile Karadağ arasında sözlü Antlaşma yapıldı. Aralarındaki çekişmeleri bırakan Balkan Devletleri Türkler’e karşı Bulgaristan’ın çevresinde birleştiler. Bu birliğin gerçekleşmesinde Rusya’nın büyük rolü oldu. (5) 30 Eylül 1912 ; Balkan Devletleri seferberlik ilan ettiler. (6) 08 Ekim 1912; Karadağ, Osmanlı Devletine savaş ilan etti. (7) 17 Ekim 1912 ; Bulgaristan ile Sırbistan Osmanlı Devletine savaş ilan etti. (8) 18 Ekim 1912 ; Yunanistan Osmanlı Devletine savaş ilan etti. c. Osmanlı Devletindeki Gelişmeler: Balkanlarda ittifaklar kurulurken Osmanlı Yöneticileri kendi iç siyasi problemleriyle meşgul oluyorlardı. (1) Aleyhlerinde yapılan antlaşmalardan haberleri bile yoktu. (2) 18 Ocak 1912; İttihat ve Terakki Cemiyeti Meclisi Mebusanı fesh etti. Yapılan seçimi İttihat ve Terakki cemiyeti kazandı. (3) 16 Temmuz 1912;Sadrazam Sait Paşa istifa etti. (4) 22 Temmuz 1912; Sadrazamlığa Gazi Ahmet Muhtar Paşa getirilerek, tarafsız büyük kabine kuruldu. (5) Bu arada Trablusgarp Savaşı devam ediyor ve İtalyanlar Çanakkale’yi zorluyordu. (6) Dış İşleri Bakanı “Asım Bey” 15 Temmuz 1912’de Meclisi Mebusanıda yaptığı konuşmada “Balkanlardan vicdanım kadar eminim” diyecek kadar ihanet içindeydi. (7) Avusturya, Sırbistan’ın aldığı silahları ülkesinden geçme izni vermediği halde, aynı silahlar Selanik’ten Belgrad’a taşınabilmekteydi. İttihatçıların verdiği izin sayesinde 01 Ekim 1912’e kadar, bir yaz boyu, Selanik’ten Belgrad’a silah taşındı. (8) 29 Temmuz 1912’de ; Rumeli’de bulunan eğitimli 120 tabur, 65.000 civarında Türk Askeri terhis edildi. di. di. (9) 22 Eylül 1912’de ; yarı seferberlik ilan edil(10) 01 Ekim 1912’de genel seferberlik ilan edil- ç. Avrupa Devletlerinin Tutumu: Balkanlarda Statükonun korunmasını istiyorlardı. Avusturya ve Rusya büyük devletler adına 08 Ekim 1912’de bir bildiri yayınlayarak savaşın sonu ne olursa olsun Rumeli’de sınır değişikliğini kabul etmeyeceklerini bildirdiler. Osmanlı Devleti bu bildiriyi kabul etti. 4- BİRİNCİ VE İKİNCİ BALKAN SAVAŞLARI: a. Birinci Balkan Savaşı: Birinci Balkan Savaşı; Karadağ’ın 08 Ekim 1912, Bulgaristan ve Sırbistan’ın 17 Ekim 1912, Yunanistan’ın da 18 Ekim 1912 günü Osmanlı Devletine savaş ilan etmeleri ile başladı. Osmanlı Devleti, Birinci Balkan savaşına hazırlıksız girdi. Ordunun donanımı olmasına rağmen Rumeli’de yığınak ve savaş düzeni, zamanında alınıp gerekli önlemler alınamadı. Ulaşım ve İkmal durumu yetersizdi. Subaylar arasında iç siyasi çekişmeler disiplini bozmuştu. Osmanlı Ordusu, savaşı iki ana bölgede sürdürdü. Doğu Ordusu; Trakya’da Bulgarlara karşı, Batı Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 11 Ordusu da; Makedonya ve Arnavutluk’da, Yunan, Sırp ve Karadağlılara karşı çarpıştı. (1) Doğu Ordusu; 22-23 Ekim 1912 Kırklareli Muharebesi bozgunlar serisinin başı oldu. Hazırlıksız bir ordunun sayı,silah ve sevk üstünlüğüne sahip düşman karşısında taarruza geçmesi felakete yol açtı. Bulgarlar savaşta en avantajlı durum olan stratejik taarruzda taktik savunma yaparak Türk hücumunu püskürttü ve derhal ileri harekata geçti. 29-30 Ekim Lüleburgaz Muharebesinde düzensiz bir şekilde çekilen Doğu Ordusu, Kuzey Cenahını Istranca Dağlarına dayayarak Pınarhisar ile Lüleburgaz arasında bir savunma hattı oluşturmaya çalıştı ama başaramadı. (2) Batı Ordusu; Sırpları Üsküp’ün kuzeydeki Kamanova’da karşılayan Batı Ordusu (Vardar Ordusu), burada da hazırlıksız olduğu halde taarruza geçti. Ne var ki Sırp birlikleri ardı ardına cepheye ulaştıkça çekilmek zorunda kaldı. Üsküp ve Manastır redif (yedek) tümenlerinin 23 Ekim gecesi, yağmur altında dağılarak kaçmaları, cephede kapatılamaz bir boşluk yarattı. Böylece 23-24 Ekim Kamanova Muharebeleri bozgunla sonuçlandı. Dağılan Vardar Ordusunun bakiyeleri Manastır ve Arnavutluk dağlarına çekildiler. Yunan Kuvvetlerinin üçte ikisine sahip Tesalya Ordusu ise 23 Ekim’de Serfice’ye girdi. 1 Kasım günü başlayan Yenice Muharebesi de koordinasyonsuzluk nedeniyle kaybedildi. Kasım’ın ilk haftasında Selanik’i almak için Bulgar, Sırp ve Yunan Orduları arasında yarış başladı. Selanik, tek bir silah atılmadan Tahsin Paşa tarafından görüşmeyle, teslim edildi. 9 Kasım’da Yunan Ordusu Selanik’e girdi. (3) Bulgar ilerleyişi ve durdurulması: 6 Kasım’da Bulgarlar hiçbir direnişle karşılaşmadan Tekirdağ’ı işgal ettiler.3 Kasım günü Çorlu’yu alarak 3 gün dinlendikten sonra İstanbul’a doğru yürüyüşe geçtiler. Tekirdağ’da Marmara’ya ulaşmış oldukları için Edirne ve Batı Ordusu ile tüm irtibat kesildi. Bu arada iki tarafta da kolera salgını baş gösterdi. Anadolu’dan getirilen takviye- 12 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 lerle Çatalca’da son bir direniş mevzii hazırlandı. Osmanlı Kuvvetlerinin iki katı sayı ve silah üstünlüğü olan yüksek moralli Bulgar Ordusu,17-18 Kasım Çatalca muharebesinde durdurulabildi. (4) Batı Ordusunun son durumu: Toplanmaya çalışan Batı Ordusunun bakiyeleri Yunan ve Sırp orduları arasında kalarak 15-19 Kasım Manastır muharebesinde yenilince Makedonya’da son umutlarda yok oldu. 20 Kasım’da Arnavutlar bağımsızlıklarını ilan ettiler. Ne var ki Sırp Ordusu 22 Kasım’da Ohri, 28 Kasım’da Arnavutluk merkezi konumundaki Debre’ye girdi. (5) 1913 yılı başında umutsuz girişimler: Kamil Paşa hükümetinin “Düşmanın bütün taleplerini kabul edeceği” söylentisi üzerine, İttihatçılar, başlarında Binbaşı Enver Bey olduğu halde 23 Ocak 1913 günü hükümet merkezini bastı. Olay tarihe Babıali Baskını olarak geçti. Harbiye Nazırı Nazım Paşa öldürüldü ve Mahmut Şevket Paşa Başkanlığında yeni hükümet kuruldu.2 Şubat günü Bulgarlar Ateşkesin sona erdiğini ilan ettiler. Yeni hükümet hiç değilse Edirne’yi kurtarmak amacıyla 8 Şubat günü Şarköy’e çıkarma yaptı ama, Bulgarlar çabuk toparlandığı gibi Bolayır’dan taarruza geçen Türk Birliklerde başarısız oldu. 6 Mart’da Yanya düştü.26 Mart’ta Edirne, 23 Nisan’da İşkodra Kaleleri teslim oldu. Batı Ordusunun sağ kalan askerleri Mayıs ve Haziran’da deniz yoluyla ülkeye getirildi. 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması ile Enez-Midye hattının batısındaki tüm Osmanlı toprakları terk edildi. b. İkinci Balkan Savaşı: Osmanlı Devletinin beklenmeyen bir şekilde ve kısa sürede Balkanlarda çekilmesi bölgede güç boşluğunun meydana gelmesine neden oldu. Bu otorite boşluğu nedeniyle, Balkan Devletleri işgal ettikleri yerleri kendi aralarında paylaşmada bile anlaşamadılar. 30 Haziran-31 Temmuz 1913 tarihleri arasında birbirleriyle savaşa tutuştular. Osmanlı Devleti de, Balkan Devletleri arasında başlayan çatışma üzerine 19 Temmuz 1913’de harekete geçti ve 25 Temmuz 1913’de Edirne’yi Bulgaristan işgalinden kurtardı. Osmanlı Devleti Meriç nehrinin batısına asker göndermek istedi, fakat Avrupalı büyük devletler müdahale ederek 30 Mayıs 1913 tarihli Londra Antlaşmasının değiştirilemeyeceğini bildirdiler. Bulgaristan ile Osmanlı Devleti arasında 29 Eylül 1913’de İstanbul Antlaşması imzalandı ve ; - Bulgaristan; Kırklareli, Dimetoka ve Edirne’yi Osmanlı Devletine bırakacak, - Meriç Nehri Türk-Bulgar sınırı olarak kabul edilecek, - Bulgaristan’da kalan Türkler Bulgarlarla eşit haklara sahip olacak, isteyen 4 yıl içinde Osmanlı Devletine göç edebilecek. 5. BALKAN SAVAŞLARINA HAZIRLIK VE İCRA SAFHALARINDA OSMANLI DEVLETİ’NİN YAPMIŞ OLDUĞU HATALAR: a. Strateji; sadece harekatın yönetimini değil, savaşın idari, ekonomik, diplomatik yönlerinin hedefe yönelik şekilde yürütülmesi ve askeri güç unsurlarının öngörülen hareket tarzına uygun şekilde hazırlanmasını içerir. Bu bütünlük yoksa, insiyatif karşı tarafın eline geçer. Bu anlamda, Balkan savaşlarında insiyatif Balkan Devletlerine verildi. b. Balkan Devletleri tarafından kurulan ve gizli tutulan ittifaklar İstanbul’da çeşitli kaynaklardan duyulmasına rağmen zamanın hükümetleri tarafından ciddi olarak üzerine gidilmedi ve Eylül 1912’ye kadar kayıtsız kalındı. Hatta, Dışişleri Bakanı “Asım Bey” 15 Temmuz 1912’de konunun tartışıldığı Meclisi Mebusanda yaptığı konuşmada “Balkanlardan vicdanım kadar eminim” diyecek kadar ihanet içindeydi. c. Balkan Devletleri 30 Eylül’de, Osmanlı Devleti 01 Ekim 1912’de genel seferberlik ilan etti. Bu durumda, Osmanlı Yönetimi; (1) Muhalefetteki İttihat ve Terakki Cemiyeti; Harp taraftarıydı. (2) Ahmet Muhtar Paşa Hükümeti; Barış yoluyla çözümden yanaydı. (3) Harbiye Nazırı “Nazım Paşa”; Harp taraftarıydı. (4) Doğu Ordu Komutanı “Abdullah Paşa”; Barış yoluyla çözümden yanaydı. (5) Hükümet 6 Ekim 1912’de Balkanlarda tansiyonu düşürmek, barışı sağlamak için Rumeli Islahatını yürütebileceğini bildirdi. Görüleceği üzere, Osmanlı Devleti üst yönetiminde; amaç, değerlendirme, birlik beraberliği ve 600 yıllık devlet yönetiminde, kurumlara itaat yoktu. ç. Osmanlı Devleti;1821 Edirne antlaşmasından beri, batılı büyük devletlerin istekleri üzerine hemen her antlaşmaya konulan, Türklerin; Yunanistan’ı, Sırbistan, Eflak, Buğdan, Bulgaristan’ı “Terk Etme” maddelerinin konulmasını, Türklerin 600 yıllık vatanlarından, yurtlarından, Balkanlardan sürülmelerini, milyonlarca insanın yok olmasını, soykırıma uğramalarını önleyici hiçbir tedbir almadı. d. 1821 Mora-Yunan isyanından 1912 yılına kadar; Hıristiyan din adamlarının, başta Fransa ve Rusya olmak üzere Avrupa büyük devletlerinin desteğinde, Rum, Bulgar, Sırp, Rumen, Karadağ en sonunda Arnavutların kurmuş oldukları; Komita, Çete örgütlerini, düzenli ordularından daha etkin daha acımasız bir şekilde kullanırken, Osmanlı Devleti böyle bir örgütlenmeye gitmedi. e. Savaş devam ederken, İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından; hükümete baskın yapılması, Harbiye Nazırının öldürülmesi, Sadrazamın değiştirilmesi anlaşılacak bir durum değildi. f. Ağustos-Eylül 1912 Asker kaydırma /Terhisi; Trakya’daki en iyi bir tümen, İtalyanlara karşı İzmir’e, 34 Tabur ise isyan çıkan Yemen’e gönderildi. 29 Temmuz 1912 Rumeli’de bulunan eğitimli 120 Tabur,65.000 Asker de hiç gereği yokken, batılılara karşı iyi niyet gösterisi için terhis edildi. g. 29 Temmuz 1912’de terhis edilmeye başlayan erler, daha köylerine varmadan, bu defa seferberlik ilanı ile tekrar silah altına çağrılmışlardı. Bu durum erler arasında, büyük hoşnutsuzluk yarattı, yeniden birliklerine katılmaları gecikti, seferberlik tamamlanamadan harbe girildi. ğ. Osmanlı Devleti, yaklaşık 900.000 kişiyi silah altına almayı planladı, ancak 300.000 civarında askeri silah altına alabildi ve bu eğitimsiz askerlerle savaşa girdi. Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 13 h. Sırbistan’ın, Osmanlı Devletine karşı kullanmak üzere Fransa’dan aldığı silahların (Topların), 16 Temmuz 1912’ye kadar, Selanik limanından Belgrad’a götürülmesine müsaade edildi. ı. Osmanlı Yönetimi; (1) Kendisine karşı olanlara karşı tedbir almadı ve bu devletlerin aralarındaki sürtüşmeleri arttıracak her hangi bir girişimde bulunmadı. (2) Balkanlardaki gelişmelerin imparatorluğun temelini sarsacak olaylar olduğunu değerlendiremedi. (3) Balkan Savaşı’ndan sadece 2 sene önce; Bulgar Kralı ve Sırbistan Kralını İstanbul’a davet edip, onları şaşaalı törenlerle karşılaması, onlara nişanlar vermesi bunların yaptıklarının tamamını onaylıyorum, anlamında yanlış mesaj verdi. (4) 03 Temmuz 1910’da “Kiliseler Kanunu’nu” çıkardı. Böylece; Rum, Bulgar ve Sırpların aralarındaki en önemli anlaşmazlığı kendi eliyle kaldırarak tarihi hata yaptı. i. Ordu üst kademesindeki fikir ayrılıkları ve irtibat kopukluğu hat safhada idi. j. Balkan devletleri, orduları 2 aydır yoğun hazırlıklar içinde olduğu bilindiği halde, hiç bir hazırlık yapılmadı. k. Osmanlı, Doğu ve Batı orduları başlangıçta stratejik savunma yapıp, dengeyi sağladıktan sonra taarruzu düşüneceği yerde, başlangıçta taarruz ederek, bozguna sebep oldu. l. Selanik gibi stratejik bir şehir tek kurşun atılmadan teslim edildi. m. Batı ordusunda, redif (yedek)tümenlerine kritik, hatta, stratejik görevler verilmesi, bozgun ve yenilgiyi hazırladı. n. 2’nci Abdülhamit 1876 yılında Padişah olur olmaz donanmayı Haliç’e hapsetti, bu durum 1909 yılına kadar devam etti. Donanma görev yapamaz 6. SONUÇ: a. Türkler; Anadolu, Ortadoğu ve Akdeniz’den önce vatan yaptıkları, 560 yıl yönettikleri, Balkanları tamamen kaybetti. b. Avrupalı büyük devletlerin amacı olan, “Türkleri ve Müslümanları” Balkanlardan atma istekleri gerçekleşmiş oldu. c. Türkler; Batılı büyük devletlerin teşviki ile Balkan milletlerinin insani değerlerini nasıl kaybettiklerini, tehciri, katliamları, vahşeti, sürgünü yaşadılar. Şeref ve haysiyetlerinin nasıl ayaklar altına alındığını gördüler, esareti yaşadılar. Balkanlar’da Türk Soykırımının Bilançosu Sürgün 1683-1699 Budin-Belgrad Soykırımı 1770-1783 Kırım-Balkan-Mora Soykırımı 1790-1791 Besarabya- Boğdan Soykırımı 1805-1828 Sırp İsyanı 1821-1833 Mora Soykırımı 1876-1878 Tuna-Edirne-SelanikBosna Soykırımı 1912-13 Balkan Soykırımı 1770-1913 Girit ve Adalar Soykırımı 1913-1991 Bulgaristan Türkleri Soykırımı 1922-2012 Batı Trakya Soykırımı 1992-1995 Bosna Soykırımı 1923 Mübadele 1923-2012 Yugoslavya Romanya’dan Göçler Toplam Ölüm 100.000 150.000 180.000 120.000 100.000 60.000 100.000 120.000 1.200.000 30.000 100.000 700.000 1.200.000 250.000 980.000 150.000 2.000.000 40.000 500.000 1.000.000 500.000 900.000 25.000 200.000 8.150.000 2.555.000 Balkan Soykırımı, yalnızca Balkan Savaşlarıyla sınırlı değildi. 1683’ten itibaren Balkan topraklarını yitirmeye başlayan Osmanlı, her geri çekilişinde yüzbinlerce ölü ve yaralı bırakmış, milyonlarca Türk insanı ise Anadolu’ya göçmek zorunda kalmıştı. Tabloda, Türklerin yaşadığı büyük soykırımın Batılı bi- hale getirildi. Ege ve Akdeniz’de hiçbir varlık gös- lim adamları tarafından da kabul edilen “ölüm” ve “zorunlu terememesine sebep oldu. göç” bilançosu görülmektedir. 14 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 15 ç. Edirne’nin geri alınması Enver Beyi (Enver Paşa) öne çıkardı. Bu gelişme, Osmanlı Devletini 1’inci Dünya Harbine sürükledi. 7. ALINMASI GEREKEN DERSLER: a. Devleti yönetenler; (1) Yurtiçi ve Yurtdışında ülke aleyhine olan gelişmeleri görmemezlikten, bilmemezlikten gelmemeli, tedbir almamazlık etmemeli. (2) Alacakları kararlarla milli menfaatlere halel getirmemeli, geleceğimizin ipotek altına alınmasına sebep olmamalı. (3) Dış siyasette, sözünüzün; milli gücünüzün etkinliği oranında dinleneceğini, yapılan anlaşma maddelerine, verilen sözlere, bağlı kalınacağını bilmeli. (4) Mali bakımdan iflas etmiş, tüm gelir kaynaklarına el konulmuş bir devletin bağımsız dış politika izleyemeyeceğini bilmeli. (5) Uluslararası ilişkilerde bir şey alınıyorsa, bir şey isteneceğini veya bir şey verileceğini bilmeli. 16 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 (6) Dış ülke liderlerini davet ederken; davet etme zamanını, kimi davet edeceğini, ziyaretin ne anlama geleceğini çok iyi değerlendirmeli. (7) Müzminleşmiş, çözümü uzun yıllardır devam eden uluslararası problemleri çok iyi analiz etmeden, biz bunu çözeriz deyip, devlet menfaatlerini heba etmemeye özen göstermeli. Dış siyasette atılan adımın geri alınamayacağını bilmeli. (8) Devletin bekasının; yüksek değerlere sahip komuta kademesi olan, iyi eğitilmiş, iyi teçhiz edilmiş, disiplinli ordulara sahip olmakla mümkün olabileceğini bilmeli. b. Bireyler ve halk, devleti yönetenlerin emanetidir, namusudur. Yönetenler; vatandaşı için ne olurlarsa olsunlar diyemeyeceğini, onların bugünü ve uzak geleceğini planlamak, tedbirler almak zorunda olduğunu, bunun bir vicdan ve insanlık görevi olduğunu bilmeli. c. Devleti yönetmenin; Devletin tüm organlarının koordineli bir şekilde çalışması anlamına geldiği bilinmeli. ç. Vatandaş yöneticilerini seçerken; vatanını, milletini, canından aziz bilenleri seçmeye azami titizlik göstermeli. d. Düşman karşısında, dış siyasette iktidar ile muhalefet tek yumruk olmalı. e. Önce vatan diyemeyenlere, ülke yönetiminde yer verilmemeli. Vatanı olmayan bireyin özgür ve hür yaşama hakkı olmadığı herkesçe bilinmeli. f. Ordu kesinlikle siyasete girmemeli. Siyasilerde ordu içine girme gayreti içinde olmamalı. g. Ordu üst kademe yöneticileri; güvenilir, vatanını canından aziz bilen, bu ülkeden başka ülkede yaşayamayacaklar arasından seçilmeli. ğ. Ülke silahlı kuvvetlerinin (Ordunun); eğitimi, personel tedariki usul ve esasları, statüler, barış zamanından itibaren, açık, net, bilgi ve hakkaniyet esasına dayalı terfi ve atama sistemi geliştirilmeli ve uygulanmalı. h. Azınlıkların, bağımsızlığa giden yolunun; (1) Dış destekli demokratik hakların verilmesi. (2)Bunların biraz daha genişletilmesi. (3)Özerklik verilmesi. (4)Siyasi konjonktüre göre bağımsızlık ilanı, sıralı adımlarının atılması ile gerçekleştirildiğinin tarihi bir gerçek olduğu, devleti yönetenler ve oy kullanan vatandaşlarca bilinmeli. ı. Psikolojisi bozulmuş, içinden ruhu alınmış orduların savaşamayacağı bilinmeli. Son Söz: Ey…. Türk evladının evladı; -600 yıllık ana yurdun BALKANLAR’ dan nasıl sürgün edildiğini, ecdadının kimler tarafından, nasıl, soykırıma uğratıldığını, katledildiğini, 100 yıl devam eden bu süreçte, seni korumayan, seni biçare bırakan devlet yöneticilerini, sakın unutma. -Seni, Anadolu’da da yaşatmamaya ant içmiş, sana “SEVR’i” dayatanları sakın unutma. -Bizi, bu umutsuzluk deryasından kurtaran, başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarını asla unutma. -Sakın ha, geçmişe takılıp kalma, günü unutma; çok çalış, memleket meselelerine ilgisiz kalma, bana neci olma, yöneticilerini denetle, uyanık “Tarih’i tekerrür” diye tarif ediyorlar; hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? Mehmet Akif ERSOY ol, güçlü ol, bu coğrafyada ancak güçlü olanlara hayat hakkı olduğunu bil. Kaynakça: 1- Siyasi Tarih (1789-1939), (Doç. Dr. Ahmet Eyicil / Gün Yayınları Mayıs 2005 Ankara) 2- Tek Adam “Mustafa Kemal (1881-1919), (Şevket Süreyya AYDEMİR, Remzi kitapevi,1969 İstanbul) 3- Tarih Dergisi, (Ekim 2012 Sayı:45) 4- Atlas Tarih özel sayı,(Eylül 2012 Sayı:16) 5- Mübadiller, (Yılmaz GÜRBÜZ, Elips yayınları, Ocak 2007 Ankara) 6- Balkan Savaşı ve 1913 Batı Trakya Türk Cumhuriyeti, (Süleyman Sefer CİHAN, Yeni Batı Trakya Dergisi, İstanbul) 7- Bozgun,(Hafız Hakkı Paşa, Tercüme Gazetesi 1001 temel eser) 8- Balkan Harbi Tarihi (1912-1913), (Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, Genelkurmay,1979) 9- Balkan Harbi Tarihi, (Aram ANDONYAN, Sander yayınları,1975) 10- Balkanlar ve Osmanlı Devleti, (Sacit KUTLU, İstanbul Bilgi Üniversitesi yayınları,2007) 11- Osmanlı ve Balkanlar, (Fikret ADANIR, Surciya FAROQHİ, İletişim yayınları,2011) 12- Balkan Savaşı Günlüğü,(Gustav Von HOCHWACHTER, Türkiye İş Bankası Kültür yayınları,2008) 13- On yıllık Harbin Kadrosu, 1912-1922: BalkanBirinci Dünya ve İstiklal Harbi,(İsmet Görgülü, Türk Tarih Kurumu Basımevi,1993) Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 17 DOSTLUĞUN TEMELİ, ERDEME DUYULAN SEVGİ VE SAYGI Hüseyin ÖNDER Araştırmacı Yazar Kendimizi ısız bir adada tüm gereksinimlerimiz karşılanmış şekilde düşünelim. Ancak bu adada hiç insan olmadığını varsayalım. Adada seyrettiğimiz güzellikleri, geceleri gökyüzündeki yıldızları anlatacak bir dostumuz olmasa yanımızda, bundan hoşlanabilir miyiz? Böyle bir yaşama kaçımız ne kadar süre katlanabiliriz? Sevdiğimiz, güvendiğimiz, iyi görüştüğümüz, aramızda gönül bağı olduğuna inandığımız kişilere dost deriz. Dost bildiğimiz bu kişilerin; iyi günlerimizde bizim kadar sevineceğini, kötü günlerimizde de bizim kadar üzüleceğini düşünürüz. Etrafımızda, böyle birilerinin var olduğunun bilinmesi ne kadar güzel bir duygu değil mi? Böyle olmasa sevincimizi paylaşmak üzüntümüze katlanmak her halde çok daha zor olurdu. Dostluğu geliştiren bizdeki bu duygu ve düşünceyi oluşturan nedir? Gereksinmelerimiz ya da güçsüzlüğümüz mü? Tek başımıza yapamayacağımız bir işi başkasının yardımıyla yapmak, sırası bize geldiğinde şimdiden karşılığını yerine getirmek midir? Yoksa bu, dostluğun bir özelliğimidir? Dostluğun doğasında çıkar duygusundan ziyade karşılıklı sevgi bağı mı vardır? Yoksa adına erdem dediğimiz, bir insanda bulunması gereken ve insana hizmet eden pozitif değerler bulunuyor da bunlar mı kendine sevgi çekiyor dostlukta? Kendilerini görmediğimiz halde erdemlerini duyduğumuz insanlara sevgi duymamız, bundan mı? Erdemli olduğunu sezdiğimiz kişilerle dost olabileceğimizi düşünürüz. Çıkar kaygısından uzak iç- 18 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 ten gelen bir dostluk sevgisiyle oluşan bu yakınlaşma, duygu ve düşüncelerimizi harekete geçirir. Bunun kaynağı doğadır. Çünkü doğada her şey benzerini arar bulur ve onları sevgiyle birbirine yaklaştırır. Bu nedenle, erdemli insanların, erdemli insanları sevmeleri yerinde bir davranıştır. Bir insan ne oranda erdem ve bilgelikle donanmışsa dost edinmek ve bir dostun yakınlığını kazanmaya o oranda yaklaşır. Dostluğun temeli erdeme duyulan sevgi ve saygıya dayandığına göre, insan bunlardan ayrılırsa dostlukta kalmaz. Bu nedenle dosttan, onurlu şeyler istemeyi ve dost uğruna onurlu şeyler yapmayı ilke olarak kabul etmeliyiz. Dostluğun en büyük düşmanları; mal mülk, para hırsı, şan, şöhret, çekişmeleridir. Bunlardan, ne dostluklar bozulmuş ve dostlar arasında düşmanlıklar girmiştir. Dostlardan doğru olmayan bir şey istenmemelidir. Dostundan böyle bir istekte bulunan kimse, onun doğru olmayan bir şeyi yapmadığını düşünmeden, dostluk kurallarına uymadığını söyler. Oysaki doğru olmayan bir şeyi yapmamak onurlu bir davranıştır ve dosttan da bu beklenir. Bunu düşünmeden, dostumuzun nasıl olursa osun isteğimizi yerine getirmesini beklersek, bu aramızdaki dostluğu bozmakla kalmaz, nefrete de yol açar. Çıkar düşüncesi; dostluğu doğurmaz, dostluğu kendine gerekçe yapar. Bu gibilerinin dostluk hakkındaki düşünceleri dinlenmemelidir. Böyle bir ilişkide; sevgiye, bağlılığa ve güvene yer yoktur, bunun yerine kuşku ve kaygı vardır. Bu tür ilişkide bulunan, sevgi, saygı gerçek değildir. Çıkar ilişkisine dayanan dostluklarda, ne kadar az dostunuz olduğunu eğer bir gün düşerseniz, anlarsınız. Çünkü böyle zamanlar; onların isteklerini yerine getiremeyeceğiniz gibi onlara karşılık, veremeyeceğiniz zamanlardır. İşte insanlar dostlarını bu gibi zamanlarda öğrenirler. Dostluğumuz zayıf olursa iyi günde, kötü günde de dostunuz sizi yüz üstü bırakıp gidebilir. Dostlukta, değişmeyen aynı ilişkilerimizi sürdürebileceğimiz dostlar seçmeliyiz. Onun için dostlarımızı seçerken, onları denemeden karar vermemeliyiz. Onları tanımak için onlara fırsat verdikten sonra onları dost olarak benimseyelim. Aradığımız sürekliliğin temelinde kararlılık ve bağlılık vardır. Bunlardan emin olduktan sonra onlara olan sevgimize yol verelim Dostumuzla bozuşmamaya özen göstermeliyiz. Ancak; böyle bir şey başa gelirse ilişkimizi hemen kesmemeli dostluğun yavaş yavaş sönmesi sağlanmalıdır. Dostlardan beklenmeyen bir davranış gördüğümüzde, öncelikle gereksinimiz olsa bile ondan bir şey istemeyelim. Onları, ziyaret edip, halini hatırını sormayalım. Dostla ayrılırken, dostluğun bozulmasını düşmanlığa çevirmemek gerekir. Bir zamanlar yakın olduğumuz ve dost kabul ettiğimiz birisine böyle bir davranışta bulunmamız doğru olmaz. Bu gibi sakıncaların doğmaması için ne uygun olmayanı sevmeli ne de çabuk sevmeli ancak sevebileceğimiz kişilerle dostluk kurmalıyız. Onlara sevgimizi vermeliyiz. Dostluğun gücünün ne denli büyük ve değerli olduğunu düşünmeliyiz. Dostluğu, insanın bir ikinci kendisi gibi düşünmesi gerekir. Dostlarımızı uyarırken sert olmamaya özen göstermeliyiz. Uyarılarımızda haklı üslubumuzda nazik olmalıyız. Onlardan gerçekleri saklamamalıyız. Dostundan gerçeği duymak istemeyen kişinin umudu olmaz. Dostumuzun bizi uyarmasını sevinçle karşılamalıyız. Onun bizi uyarmasına değil yanılgıya düştüğümüze üzülmeliyiz. Bu gerçek dostluğun özelliklerinden biridir. Sizin söylediğiniz her şeye evet diyen bir dostunuz varsa böyle bir insanı dost edinmekle düşüncesizlik ettiğinizi düşünmelisiniz. Şayet bundan hoşlanıyorsanız sadece kendinize zarar verirsiniz ve bu dostluğunuz dostluk olmaktan çıkar. Bazı dost kabul ettiğiniz kişiler size karşı çıkarak da size dalkavukluk edebilirler. Bu duruma düşmemek içinde dikkat etmelisiniz. Kendimiz için yapamayacağımız katlanamayacağız nice işler vardır ki, dostlar uğruna yaparız. Bunları kendimiz için yaptığımızda, hiç de onurlu olmadığı halde bu işler, dostlar için olunca onurlu bir davranış olur. Dostlara yardım etmek zoruna kaldığımızda bazen kendi hoşumuza da gitmeyen bazı durumlarda kalabilir, buna katlanabiliriz, yeter ki; bu eylemimiz onursuz olmasın. İnsana yaraşır bir yaşam sürmek istiyorsak dostumuz olmadan yaşayamayız. Dostluğu ayakta tutan ve sürdüren ise erdemdir. Onsuz dostluk olmaz onu her şeyin üzerine tutarsak dostluğu yaşatabilir onu koruyabiliriz. Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 19 VERMEK VE ALMAK ÜZERİNE TESUD Bas.Yay. Bşk.lığı Şarkıcıların ve atletlerin ortak yönü nedir? Her iki Şunları yapabilirsiniz: meslek grubu da performanslarını sürdürmek için 1. Biri size “Harika ayakkabılar!” ya da “Haya- nefese ihtiyaç duyar. Bu kişilerin oksijen alımını tımdaki en büyük lütufsun” gibi güzel bir söz söyle- maksimum seviyeye çıkarma tekniklerinden biri, diğinde, “Teşekkür ederim” deyin. Söylenenleri geri tam nefes vermektir! Tam nefes verdiğinizde, taze çevirmeyin; KABUL EDİN! Aç kalbinizin kapıları- havanın içeri girmesi için yer açmış olursunuz. Aynı nı açın ve karşınızdaki kişinin sizi takdir etmesini zamanda, oksijen alan bir vakum yaratırsınız. doğal karşılayın. Nefes alıp vermenin, vermek ve almak ile ne ilgisi vardır? Her ikisi de kendi dengesini sağlayan çevrimlerdir. Bir kez tam nefes verdiniz mi, bir daha nefes veremezsiniz. Geriye hiçbir şey kalmamıştır. Yeniden nefes vermeden önce, nefes almanız gerekir ki verecek nefesiniz olsun. Kulağa gayet basit geliyor, değil mi? Aynı ilke, vermek ve almak çevriminde de geçer- 2. Biri sizi birşey yapmaya davet ettiğinde, dahil olduğunuzu ve istendiğinizi hissetmekten çekinmeyin. Açıklamalar ya da karmaşık nedenler aramayın. Durumu olduğu gibi kabul edin. 3. Yardım tekliflerini kucaklayın. Biri size nasıl yardımcı olabileceğini sorarsa, onu geri çevirmeyin. Size yardım edebilecekleri tüm yolları düşünün ve birini seçin; sonra da size yardımcı olmalarına izin verin. Pek çok insan, umutsuzluğa düşmek üzere olmadıkça yardımı reddeder. KESİNLİKLE ihtiyaçla- lidir. Aldığınızdan çok fazlasını verirseniz, bir an rı olmadığında yardım alırlarsa, GERÇEKTEN ihti- gelecek, verecek hiçbir şeyiniz kalmayacaktır. Ver- yaçları olduğunda yardım alamayacaklarından kor- diğinizden çok fazlasını alırsanız, bir an gelecek, karlar. Ama, işler bu şekilde yürümez. Yardım tek- daha fazla birşey alacak “yeriniz” kalmayacaktır. liflerini sürekli reddederseniz, akışı durdurursunuz. Vermek ve almak çevriminde senkronizasyonu yi- 4. İhtiyaç duyduğunuzda yardım isteyin. Duvar tirdiğiniz oldu mu? Öyle ise birşeyler dengesini yi- kağıdı seçmeniz gerekiyorsa ve duvar kağıdı mağa- tirmiş demektir. Ya yeteri kadar vermiyorsunuzdur zalarında bunalıyorsanız, “renk” ve tasarımdan iyi ya da yeteri kadar almıyorsunuzdur. Ya da her ikisi anlayan bir arkadaşınızı arayın ve sizinle birlikte birden. İşleri rayına oturtmak için, harekete geçme- gelmesini rica edin. 16 yaşındaki oğlunuz yüzünden niz gerekir. İşte size harekete geçmenizde yardımcı uykularınız kaçıyorsa, daha büyük çocukları olan olabilecek birkaç fikir… bir arkadaşınızı arayın ve endişelerinizi onunla pay- Yeterince ALMIYORSANIZ, alma eğiliminizi geliştirmeniz gerekir. Başkalarının size daha çok laşıp paylaşamayacağınızı sorun ya da bir terapiste gidin. vermelerini sağlamaktan bahsetmiyoruz. Halihazır- 5. Unutmayın, neye ihtiyacınız olduğunu bilmek da size verilmekte olanın içinden daha fazlasını al- sizin için ne kadar zorsa, sizi seven insanlar için o maya açık olmalısınız. Zaten elinizin altında olan kadar daha zordur. Onlara yardımcı olun. Bilmeleri- birşeyi kaçırmayın! ni sağlayın. 20 Birlik, Sayı: 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 6. Kendinizden de alabilirsiniz! Canınız biraz günlük konuşmalarınızda insanlara bunu içinizden pohpohlanmak istiyorsa, kendi kendinize bunu ya- geldiği gibi söyleyebilirsiniz. “Espri anlayışını öyle- pın! Kayağa gitmek için can atıyorsanız, bir hafta sine takdir ediyorum ki”, “Bu işteki ısrarcı tavrını sonu kayağa gidin! Yapın gitsin. beğeniyorum” ya da “Şu anda seninle birlikte olmak 7. Günbatımı gibi güzel birşeyle karşılaştığınızda, bu güzelliğin ona susamış ruhunuza işlemesine izin verin. Size dokunan, güç ya da ilham veren birşeye tanıklık ederseniz, bu deneyimi tüm kalbinizle kabul edin. Eleştirip bir kenara atmayın ya da göz ardı etmeyin. Hissedin. Yüreğinizin buna ihtiyacı var. 8. Size bir hediye verildiğinde, hediyenin tamamını kabul edin. Şunu bilin ki elinizdeki nesne, çok daha uzun bir sürecin sadece son detayıdır. Veren çok güzel” diyebilirsiniz. Cömert olun; kendinizi çok iyi hissedeceksiniz. 2. Bir başkasının evine gittiğinizde, Deepak Chopra’nın “Başarının Yedi Ruhsal Yasası” kitabında önerdiklerini yapın. Onlara birşey götürün: çiçek, dua ya da övgü. 3. Birbirlerini sosyal ya da profesyonel açıdan tanımalarında fayda bulunan insanları tanıştırın. Bunu kişi, size birşey vermeyi ve bunu söz konusu ortam- yaparken ilk önceleri kendinizi tuhaf hissedebilirsi- da takdim etmeyi seçmiştir. Sizin için ne alabileceği niz; ama bu tamamen öğrenilebilir bir beceridir ve konusunda düşünmüş ve emek vermiştir. Sizin için yaşamınızdaki insanlara yararınız dokunması açı- hediye almak ve onu size ulaştırmak için zaman ve sından harika bir yoldur. para harcamıştır. Bu hediyeyi aldığınızda, tüm kalbinizle ve olduğu gibi kabul edin. O süreç boyunca 4. İnsanları evinize çağırın; insanlara onları bir araya getiren bir davet hediye edin. sürekli onun aklında ve kalbinde idiniz. Bunu bili- 5. İnsanlara sevgi dolu düşünceler gönderin. Dua yor muydunuz? Ya da yalnızca hediyeye bakıp, “Bu ediyor ya da meditasyon yapıyorsanız, bir kısım kazağa ihtiyacım yok ki” diye mi düşündünüz? Ka- enerjiyi onlara odaklayabilirsiniz. zağa ihtiyacınız olmayabilir. Ama, hediyenin ardındaki hediyeye gerçekten ihtiyacınız var. Onu kabul edin. Yeterince VERMİYORSANIZ, şunları yapabilirsiniz: 1. Yaşamınızdaki insanlara, onların hangi özelliklerini takdir ettiğinizi; hayran olduğunuz, saygı duyduğunuz, zevk aldığınız, imrendiğiniz, korku ve 6. Kullanmadığınız eşyaları verin: kitaplar kütüphaneye, giysi ve aksesuvarlar (ve o hiç kullanmadığınız tost makinesi) hayır kuruluşlarına ya da benzeri bir ikinci el organizasyonuna, özel şeyler arkadaşlara, bayat ekmekler kuşlara ve bunun gibi. Kendinizi verme ve alma çevriminin akışına bıraktığınızda, nefes alıp vermek kadar doğal ve oto- hayranlık ile karışık saygı duyduğunuz yönlerini matik olduğunu hissedebilirsiniz. Ama, bu akış es- söyleyin. Sevgililer Günü’nde tüm yakın arkadaşla- nasında bir engeli -örneğin, yapmak istediğinizi rına mektup yazan ve onlara yaşamını ne kadar zen- yapmaya yetecek kadar “nefes” alamamanız- algıla- ginleştirdiklerini anlatan birini tanıyorum. Bu insa- dığınızda duruma daha yakından bakın. Alma ya da nın yaptığı gibi önemli birşey yapabilirsiniz ya da verme eyleminizi artırmanız gerekebilir. Birlik, Sayı: 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 21 EMEKLİLİK: Yeni Bir Başlangıç Halit YILDIRIM Sevgili Dostlarım ve Arkadaşlarım, Hayat yolumuzda son düzlük sayılan emeklilik algısı 21. Yüzyılla birlikte değişmiştir. Tıpta yaşanan gelişmeler, yaşam konforu ve hijyenin artmasıyla, her yeni yıl ortalanma yaşam süremiz bir ay daha uzamakta, yaşlılık daha geç başlamakta ve daha uzun sürmektedir. Böylece orta yaşla yaşlılık arasında, sosyal hayatın içinde ama emekli olduğu için boş vakti olan, spor yapan, seyahat eden, sanatla ilgilenen “GENÇ YAŞLILAR” denilen yeni bir kuşak ortaya çıkmakta. Elbette, bu yeni kuşağın hayatları da sorunsuz değil. Mesleki hayattan kopmanın getirdiği sosyal kimlik ve imaj kaybı bir endişe yaratmakta, bu da eşlerle, çocuk çolukla, torunlarla, kısacası bütün bir çevreyle ilişkileri etkilemekte… Büyükannelerle-büyükbabaların çocuklarıyla olan ilişkileri ne kadar mesafeli ve/veya çatışmalıysa, torunlarla ilişkiler de o denli gevşek ve mesafeli olur. Anne kız arasındaki örtülü yakınlığı aktaran anne tarafı, tercih edilmesi alışılmış bir durumdur. Halk arasındaki “İnsanın kızı, hayat boyu kızıdır, oğluysa evlenene kadar oğlu kalır,” deyişi bunu doğrular. Anne- kız arasındaki duygusal bağlar her zaman çok güçlüdür, bazen evlilik bağından bile güçlü olabilir. Gelininizle olumlu bağlar kurun. İdeal gelin olmasa da, oğlunuz onu seçmiştir (ve genellikle, bilinçsizce kendi annesine benzeterek). Üstelik gelininiz ondan, görmeyi sevdiğiniz torunlarınızı doğurmuştur. Demek ki altın kural, uzlaşma ve sessizliktir. Bu ikiyüzlülük değil, çatışmaları engellemek için gerekli inceliktir. İşte bu sorunları Fransız klinik psikolog ve gerontolog olan Philippe HOFMAN, “EMEKLİLİK: Yeni Bir Başlangıç” adlı, Ülkemizde ilk baskısı 2012’de yapılan 309 sayfalık kitabında değerlendirmektedir. Özellikle emekli olmuş, GENÇ YAŞLILAR sınıfında kendisini görme eğilimde olanların kitabın tamamını okumalarını öneririm. (Tabii gençlerin de göz atmasında fayda var-Nasılsa göz açıp kapayın- 22 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 caya kadar onlar da bir gün bu sınıfa dahil olmayacaklarmı?) Derlemeyi okumaya hemen fırsat bulamayacak zamanı sınırlı arkadaşlarıma, birkaç paragrafı aşağıda paylaşıyorum: * Dopdolu bir yaşamdan sonra çiftler kendilerini, işin ya da anne-baba sorunlarının artık gölgelenmediği bir günlük yaşamın içinde bulurlar. Ev genellikle kadınların alanıdır. Genellikle kadına ait bu alanda erkekler kendilerine kişisel bir mekân düzenlerler. Toplumsal kimliğini yitirmiş olduğu için zaten yaralı olan erkek, bu karı-koca samimiyetinin içinde ikinci kere iğdiş edilmiş oluyor. Kimileri bodruma ya da çatı arasına kaçıp kendi kendine işler yapar, başkalarıysa, hem dışarıda hem de içeride olup, evin fanusu içinde kaldıkları bahçeye atar kendini… * Emeklilerin çoğu, işten ayrılmaktan son derece mutludur. Üretim personeli olarak yeterince emek vermişlerdir, artık kendileriyle ilgilenmeye hakları vardır. İşlerini kaybederken, yitirmiş oldukları en değerli unsurlara; zamana, uykuya, bedensel forma, yakınlarına yeniden kavuşurlar… * Toplumsal kimliğiniz sizi kolay bırakmaz. Toplumda görünmek zorunda olmadığınız gerekçesiyle özensiz giyinmeye başlamayın. Tayyörlerinizi ve takım elbiselerinizi eski bir eşofmana değişmeyin. Düzenli olarak tıraş olmaya ve makyaj yapmaya devam edin. Haftada en az iki kez, eski beğenilme isteğinizi ve zarafetinizi bulmaya zorlayın kendinizi ve dışarı çıkın. Her şeyden önce kendimiz için varız ama başkalarının bakışlarında var oluruz. * Ak düşmüş saçlarla hayatını yeniden kurmak kınanacak bir davranış olmaya devam ediyor. Bununla birlikte, boşanmaların % 15’i altmış yaşından sonra oluyor. Ayrılık kararı genellikle kadının aldığı genç çiftlerden farklı olarak, orta yaşın sonundaki çiftlerde kararı veren erkektir. * Cinsellik emeklilik yaşının çok ötesinde devam eder ancak, hayat gibi, o da değişir. Mutlaka yıkılıp yok olması gerekmez. Böyle bakınca, korkutucu bir kopuş değil dinamik bir süreklilik söz konusudur. Çift olmaktan alınan zevk, öncelikle birlikte olmanın, paylaşmanın, suç ortaklığının zevkidir. Mutlaka sevişmek gerekmez. * Çocuklara destek olmak kaçınılmazdır. Ancak torunlarınızla ilgili sınırsız bir taahhüt altına girmemeye dikkat edin. Bir yardım, anlık bir destek olarak başlayan şey çabucak sınırsız bir zorunluluk haline gelebilir. Üstelik eğitim sorumluluğunu devralmak tehlikelidir, kıymetli rolünüzü yitirebilirsiniz, ufaklıklar sizi büyükanneleri büyükbabaları olarak görmeyi bırakır ve çocuklarınızla da sert çatışmalar yaşayabilirsiniz. Torunların karşısında büyükannelerle büyükbabalar en basit şeye hayret gösterir, bebekçe konuşup hiç utanmadan çocukluklar yaparlar. Büyükannelerle büyükbabaların çocuklara yönelik avantajı, zamanlarının olması ve genellikle annebabadan daha sabırlı olmalarıdır. * Durumları kötü de olsa yaşlı anne-babanın hayatta olması, kendi yaşlılığımıza çekilen bir set gibidir. Neredeyse 70 yaşına gelmiş kişiler bile, annebabaları hayatta olduğunda kendilerini yaşlı hissetmezler. Kendi yaşlılıklarının izleri, evlatlık görevleri arasında silikleşir. * Huzurevi kararını vermek… Önemli bir yardım ve bakım düzeneği kurulmuş olsa bile, evde bakım sonsuza dek sürmez. Bakımı üstlenenler sık sık kaygılarını ve bu bakımın zayıflıklarını ifade ederler. Anne babasını huzurevine yatırma kararını vermek de ayrı bir etaptır. Giderek ağırlaşan bakımın tıbbi, sosyo-ekonomik ve psikolojik sınırları aileleri köşeye kıstırır. Her türlü olasılığı değerlendirdikten sonra aileler son çare olarak gördükleri çözüme mecbur kalırlar. Ebeveyn bu karara bazen çok sert tepki verir, onu evinden ayırmak, köklerinden, kimliğinden koparmaktır, onu “herkesin başından attığı bir sürü ihtiyarın ölümü beklediği bir huzurevine atıp terk etmektir”. * Bellek kapalı devre çalışmaz, gelişmesi için paylaşılması gerekir. Neredeyse kimseyle iletişim kurmayan, tek başına yaşayan biri zihinsel olarak yoksullaşır. Basitçe söylemek gerekirse, düşünmek ve yaşamak için başkalarına ihtiyacımız vardır. Top- lumsal belleğinizi genişletin. İlişkilerinizi geliştirin, derneklere gidin, yeni tanıştığınız kişilerin ad ve soyadlarını aklınızda tutun ve her konudaki izlenimlerinizi paylaşın. Haftada iki ya da üç kez çevrenizdekiler anlatacak özgün ya da eğlenceli bir hikâyeniz olsun. * Bazı çiftlerde, eşler özenle birbirinden kaçıp sadece görünüşü kurtarmak için bir araya gelirler. Aslında iki kişilik bir yalnızlığı paylaşırlar. Bu korkunç bir duygudur, diğerinin duygusal desteği sürekli kayıp durur. Oysa, herkese karşı, sahte çift görüntüsünü korumak gereklidir. Bu yaşam biçimi aktif yaşam sırasında çocukların, işin, tamirat işlerinin ya da aşırı yorgunluğun perdeleri sayesinde iyi kötü idare edilse de, emeklilikte bazen çöküverir. Zayıf olan eş, sevgisizliğe karşı bir yardım çağrısı olarak, depresyona yenik düşer. * Genç yaşlılar genellikle çocukluklarında spor yapmak için pek teşvik edilmemişlerdir. Hiç spor yapmamış olanlar bedenlerini başkalarına göstermeye çekindikleri için spora başlamakta tereddüt ederler. Daha önce sporla ilgilenmediyseniz, bedeninizi keşfetmek için zaman ayırınız ve makineyi yavaşça tekrar çalıştırın. Yürüyebildiğiniz kadar yürüyün (günde yaklaşık bir saat), yürüyüş en iyi spordur. * Genç yaşlıların yarıya yakını bir ya da birden çok derneğe üyedir. Genel kural olarak erkekler derneklere daha az gider. Evde oturmayı kadınlardan daha çok severler. Dışa dönük bir toplumsal yaşantıdan sonra eve kapanıp tamirat işleri yapmaya, okumaya, televizyon izlemeye ya da bahçeyle uğraşmaya eğilimleri vardır. * Genç yaşlılar ne sonsuza dek öyle kalacak çocuklar, ne de can çekişip uzatmaları oynayan insanlardır. Bilinmeyenin kaygı verici olmayı sürdürdüğü ama içinden esas olanın çıkabileceği bir dönüşümün içinde yaşarlar. “Nasıl yaşadıysan öyle yaşlanırsın,” sözü gücünü korur. Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 23 MİRASÇILIK VE VERASET İŞLEMLERİ O.Gülşen UZ TESUD Hukuk Müşaviri Değerli okuyucularımız ;bu sayımızda günlük hayatta sıkça karşılaştığımız mirasçılık ve veraset işlemleri konusunda pratik bilgiler vermeye çalışacağız. Hayatın belki de en acı gerçeklerinden biri olan ölüm olayı ile karşılaştığımızda ilk şoku atlattıktan sonra yasalar gereği bir takım iş ve işlemleri yerine getirmek durumunda kalıyoruz. Bu kapsamda murisin (miras bırakan) ölümünden sonra işlem yapmak durumunda olan mirasçılar kimlerdir ve hangi işlemleri yaparlar bunları kısaca tanımlamaya çalıştık; Yasal Mirasçı kime denir ? Kanun’dan doğan miras hakkına sahip olan mirasçılardır. Miras bırakanın hısımları: Kan hısımları Evlatlığı ve Altsoyu, Eşi, Kardeşi bunların hiç biri yoksa Devlettir. Miras bırakanın birinci derece mirasçıları, onun altsoyudur. Çocuklar eşit olarak mirasçıdırlar Miras bırakandan önce ölmüş olan çocukların yerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır Altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçıları, ana ve babasıdır. Bunlar eşit olarak mirasçıdırlar . Miras bırakandan önce ölmüş olan ana ve babanın yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır. Baba yönünden evlilik dışı çocuğun mirasçı olabilmesi için, Evlilik dışı çocuk ile baba arasında soybağı kurulmalıdır. Evlilik dışında doğmuş ve soybağı, tanıma veya hakim hükmüyle kurulmuş olanlar, baba yönünden evlilik içi hısımlar gibi mirasçı olurlar . Evlatlık ve altsoyu, evlat edinene kan hısımı gibi mirasçı olurlar. Evlatlığın kendi ailesindeki mirasçılığı da devam eder Evlat edinen ve hısımları, evlatlığa mirasçı olmazlar. Sağ kalan eşin miras alması için, miras bırakanın ölümü anında onunla evlilik bağının mevcut olması evliliğin miras bırakanın ölümü anında sona ermiş olmaması gerekir. Boşanmış eş miras alamaz. Ancak, sadece Boşanma Davası açılmış olması mirasa engel değildir. Boşanma Davası kesinleşmeden eşlerden biri ölse, sağ kalan eş yine mirasçı olur. Mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası Devlete geçer. Atanmış Mirasçı Kime denir? 24 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 Murisin iradesi ile mirasçı olarak tayin edilen kişilere atanmış mirasçı denir. Yasal mirasçıların yanı sıra ölüme bağlı tasarruf (vasiyetname) yolu ile gerçek ve tüzel kişiler (vakıf, dernek vb.) mirasçı olarak atanabilir. Saklı Pay nedir, Saklı paylı mirasçılar kimlerdir ? Saklı pay diğer adı ile mahfuz hisse mirasbıranın ölüme bağlı tasarruf (vasiyetname vb.) ile ortadan kaldırması mümkün olmayan yasal miras payıdır. Saklı Paylı Mirasçılar; miras bırakanın altsoyu, baba anası ve eşidir . Mirasçılık belgesi nedir ve nerelerden alınabilir ? Mirasçılık belgesi (veraset ilamı) murisin mirasçılarını ve miras hisselerini gösteren resmi bir belgedir. Murisin vefatından sonra mirasçıları mahkemeye ya da bazı hallerde notere başvurarak kendilerine veraset ilamı verilmesini talep edebilirler . Veraset ilamı için başvurulacak görevli mahkeme, “sulh hukuk mahkemesi”. Mirasçılık belgesi almak için Türkiye’nin her yerindeki mahkemelere başvuru yapılması mümkün. Ancak, işlemlerin hızlı yürümesi bakımından ölenin nüfus kaydının bulunduğu yerdeki mahkemeye başvurulması daha kolay olur. Ölenin birden fazla mirasçısının olması durumunda, mirasçılardan birinin talepte bulunması yeterlidir. Mahkeme tarafında verilen belge, tüm mirasçılar için aynı sonucu doğurur. Ayıca yasalarımızda son olarak yapılan değişikler ile bazı hallerde Noterler ve tapu dairelerince de mirasçılık belgesi verilebilmektedir. Ancak nüfus kayıtlarının mirasçılık belgesi verilmesi konusunda yeterli olmaması, yabancılar tara- fından talep edilmesi veya mirasçılık belgesi verilmesinin bilirkişi incelemesi yapılmasını, tanık dinlenmesini gerektirmesi ya da talebin yabancılık unsuru taşıması gibi yargılamayı gerektiren durumlarda, noterlerce ve tapu müdürlüğünce mirasçılık belgesi verilemiyor. Noterler ve tapu müdürlükleri tarafından verilen mirasçılık belgesi hakkında, başvuruyu yapan ya da bu belge sebebiyle menfaatinin ihlal edildiğini iddia edenler yetkili sulh hukuk mahkemesine itirazda bulunulabilirler. Mirasın reddi nedir - nasıl yapılır ? Yasal ve atanmış mirasçılar yasa gereği mirası kabul etmeye zorlanamazlar bu sebeple mirasçılar süresi içerisinde mirası reddetme hakkına sahiptirler. Bu kapsamda mirasın reddi konusundaki iradenin 3 aylık süre içerisinde kayıtsız ve şartsız olarak miras bırakanın son yerleşim yeri sulh hakimine yazılı veya sözlü olarak yapılması gerekir. Süresi içerisinde mirasın reddedilmemesi halinde miras kabul edilmiş sayılır. Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamesi nereye verilir? 1.Veraset yoluyla intikallerde ölen ivazsız intikallerde tasarrufu yapan kişinin ikametgahının, tüzel kisilerde ve diger teşekküllerde bunların merkezlerinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine, 2.Muris (miras bırakan) veya tasarrufu yapan kisinin ikametgahı yabancı bir ülkede ise bunların Türkiye’deki son ikametgahının bulunduğu yer vergi dairesine, 3. Muris veya tasarrufu yapan kişi Türkiye’de hiç ikamet etmemiş veya son ikametgahı tespit olunamamış ise bir dilekçe ekinde Maliye Bakanlığına, 4.Mükellefin yabancı memlekette bulunması halinde beyanname, mükellefin bulunduğu yerdeki Türkiye Konsolosluğuna verilir. Veraset ve intikal Vergisi ve Beyannamesi verme süreleri ? Beyanname verme süreleri; Ölüm Türkiye’de ise 4 ay içinde, Ölüm Türkiye’de mirasçılar Yurtdışında ise 6 ay içinde, Ölüm Yurtdışında mirasçılar Türkiye’de ise 6 ay içinde, Ölüm Yurtdışında, mirasçılarda Yurtdışında ise 4 ay içinde, Ölüm Yurtdışında mirasçılar başka bir yabancı ülkede ise 6 ay içindedir. Veraset beyannamesi ve ekleri nelerdir? 1) Veraset ve intikal vergisi beyannamesi 2) Veraset ilamının aslı veya onaylı örneği 3) Ölenin oturduğu yerdeki muhtardan alınacak ilmuhaber 4) Bankadaki paralar için faizli bakiyeyi gösterir bankadan alınacak belge 5) Araba için ruhsat fotokopisi 6) Tapu fotokopisi 7) Emlak vergi değerini gösterir belediye veya ilgililerden alınacak belge 8) Silah ve başka malların ruhsat fotokopisi 9) Hisse senedi ve ilmuhaber fotokopileri 10) İnidirilmesi talep edilen borç ve masraflara ait belgeler 11) Ticari bilanço ve gelir tablosu Hesaplanan veraset ve intikal vergisi, varisler tarafından her yıl Mayıs ve Kasım aylarında olmak üzere, yılda (2) taksitten 3 yılda toplam (6) taksitte ödenir. Veraset ve intikal beyannamesi verilmez ise ya da eksik verilir ise ne olur ? Veraset ve intikal beyannamesi verilmeyen ya da bu beyanname gösterilmeyen mallar olması halinde miras kalan tarafından kendi iradeleri ile beyanda bulunulması halinde mükellefiyet bu tarihte başlamaktadır. Bu gibi durumlarda kişi kendi iradesi ile beyanname verdiği için vergi ziyaı ve gecikme faizi uygulanmayacaktır. Mirasçılar geçmiş yıllarda kendilerine intikal eden mallara ilişkin beyanda bulunabilirler ve beyan edilecek değer malın ölüm tarihindeki değeri olacaktır. Gelir Vergisi beyannamesi: Mirası kabul eden mirasçılar, (4) ay içinde vergi dairesine hem ölüm olayını bildirmek hem de ölenin gelir vergisi beyannamesini vermek zorundadırlar. Gelir vergisi, beyanname verme süresi içinde ödenecektir. Kaynakça: Türk Medeni Kanunu, Vergi Usul Kanunu Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 25 SİVİLLEŞME BUDUR TESUD Bas.Yay.Bşk.lığı Demokrasilerde, devlet yönetiminde,kurumların görev ve sorumlulukları;parlamentoları tarafından çıkarılan ve yürürlüğe konulan kanunlar ve diğer hukuki mevzuatla belirlenir. TSK’nın görev ve sorumlulukları da bu şekilde belirlenmiştir. Hal böyleyken; senelerdir ve son zamanlarda,”TSK sadece; hudutları korunsun, dış düşmanla ilgilensin,bu yönde eğitim ve faaliyetlerini sürdürsün”söylemi sıklıkla dile getirilmekte, basın yayın organlarında yer almaktadır. Bu konuda Sayın Em.Org. Ergin SAYGUN’un 2012 yılı içerisinde yayınlanan kitabından bir bölüm aşağıda sunulmaktadır. Garnizon Komutanları Üzerindeki Sivil İşler Listesi: Askerin sivil hayatla ilgili olarak kanun ve yönetmeliklerle ve siviller tarafından belirlenmiş görevlerine özet olarak bakalım. Mesela Garnizon Komutanının görevleriyle başlayalım: 1.Yangın, deprem, su basması ve bulaşıcı hastalıklar gibi hallerde, halka mümkün olan yardımda bulunmak, 2.Şehir ve bölge haritası üzerinde muhabere vasıtalarının nevilerini, kamu ve özel teşekkürlerin / tesislerin yerlerini tespit etmek, 3.Dış destekli bozguncu hareketlerde bulunanlar hakkında mülki makamların dikkatini çekmek, bozgunculuğun yaygın bir hal alması ihtimaline karşı gerekli tedbirleri almak ve durumu üst komutanlığa bildirmek (İç Hiz.Ynt. Md.170), 4.Garnizona özel müsaade ile gelen, üniformalı yabancı subayların görev ve maksatları hakkında bilgi sahibi olmak, müracaatları halinde kendilerine gereken yardımları yapmak (İç Hiz.Ynt. Md.171), 5.Mülki idari amirinin isteği ve uygun görülmesi halinde, Merkez Komutanlığı vasıtasıyla, genel zabıtanın denetiminden uzak olan askeri bina, tesis veya birliklerin bulunduğu yerlerde ve bu yerlere ulaşan yollarda geçici olarak trafiği düzenlemek (Karayolları Trafik Yönetmeliği, Md.5), 6.Türkiye’yi ziyaret eden yabancı silahlı kuvvet mensuplarının Türkiye Cumhuriyeti Limanlarını, Hava Üslerini ve Havaalanlarını ziyaret edecek veya Karasularında Harekât Yapacak Olan Yabancı Deniz 26 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 ve Hava Kuvvetlerinin Uyması Gereken Hususlara Dair Yönetmelikteki hükümlerine riayet etmemeleri halinde Türkiye Karasuları, Liman ve Hana üslerini veya Havaalanlarını terk etmesini istemek Türkiye Cumhuriyeti Limanlarını, Hava Üslerini ve Havaalanlarını ziyaret edecek veya Karasularında Harekât Yapacak Olan Yabancı Deniz ve Hava Kuvvetlerinin Uyması Gereken Hususlara Dair Yönetmelik, Md.12,15), 7.Garnizon ve Askeri Yasak bölgeler içindeki taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını üst komutanlıklara bildirmek (Kültür ve Tabiat Valıklarını Koruma Kanunu, Md.4), 8.Sabotajlara Karşı Koruma Yönetmeliği uyarınca, sabotajlara karşı korunacak tesisleri belirleyen kurulda temsilci bulundurmak (Sabotajlara Karşı Koruma Yönetmeliği, Md.5), 9.Memleket İçi Düşmana Karşı Silahlı Savunma Ödevi Yönetmeliği uyarınca, mükellefleri belirleyecek Seçme ve Değerlendirme Kurulu Toplantısına katılmak, ödevlerin kadro görevi ve ihtisas kod numaralarına göre seçiminde ve bölgeyi savunmaktan sorumlu komutanların hareket planlarına uygunluğunun sağlanmasında müşavirlik etmek (Memleket İçi Düşmana Karşı Silahlı Savunma Ödevi Yönetmeliği Md.3), 10.Sivil Savunma hizmetlerinde sivil makamlara yardımcı olmak, bununla ilgili çalışmalarda mülki idari amirlerince istenildiği takdirde temsilci göndermek (7126 Sayılı Sivil Savunma Kanunu, Md.10), 11.Sivil-Asker iş birliğini gerektiren sivil savunma hazırlık, tedbir ve faaliyetleri için vali ve kayma- kamlar tarafından istek ve müracaatları askeri görevlerini aksatmayacak şekilde yerine getirmek (7126 Sayılı Sivil Savunma Kanunu Md.10), 12.Özel Güvenlik Teşkilatı İl Koordinasyon Kurulunda temsilci bulundurmak (2495 Sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun Md.7), 13.Afetlere İlişkin Acil Yardım Teşkilatı ve Planlama Esaslarına Dair Yönetmelik uyarınca, İl Kurtarma ve Yardım Komitesinde yer almak, askeri acil yardım planları yapmak, büyük afetlerde mülki makamların yardım taleplerini üstlerinden emir beklemeksizin ve gecikmeksizin yerine getirmek (Afetlere İlişkin Acil Yardım Teşkilatı ve Planlama Esaslarına DairYönetmelik, Md.6,10,14,50,55), 14. Ağaç Bayramı ve Orman Haftası Kutlama Komitesinde temsilci bulundurmak (Orman Haftası ve Ağaç Bayramı Yönetmeliği, Md.5), 15. “Yer sarsıntısı, yangın, su basması, yer kalması, kaya düşmesi, çığ vb. doğal afetler vukuunda: Afet bölgelerinde veya civarında bulunan TSK Komutan ve Amirleri, hazarda kendilerinden vali veya kaymakamlar tarafından istenilecek yardımları üstlerinden emir beklemeksizin yapmaya mecburdurlar. Doğal afetlere yardım hususunda 7269 Sayılı Kanun hükümleri dahilinde hareket olunur.” (İç Hiz.Ynt.Md.709), 16. 7269 Sayılı Kanunu düzenleyen “Afetlere İlişkin Acil Yardım Teşkilatı ve Planlama Esaslarına Dair Yönetmelik” 6’ncı maddesi: “b.il ve ilçe acil yardım planlarının yapılmasından, icrasından ve güncelliğinin korunmasından birinci derecede vali ve kaymakamlar sorumludur. Bakanlıklar ve merkezi kurum ve kuruluşlar ile askeri birlikler bu planların yapılmasına ve icrasına yardımcı olur.” 17. Doğal Afet Yardım Harekâtı; Mülki makamların talebi üzerine: a. Veya mülki makamların afetten zarar görmesi nedeniyle görev yapamaz durumda olduğu ve afet sonucu acil muhabere imkanlarının ortadan kalkması nedeniyle askeri birliğe yardım talebinin iletilmesinin mümkün olmadığı durumlarda Doğal Afet Yardım Harekâtı, insan hayatını kurtarmaya yönelik acil önlemleri almak için acil ve otomatik müdahale şeklinde icra edilecektir. b. Birlikler, mülki makamlara yardımda öncelikle yağmacılığın önlenmesi, emniyet ve asayişin temini sıhhi ilk yardım ve tahliye ile trafiğin düzenlenmesine yardımcı olacak, imkanlar nispetinde hafif kurtarma faaliyetlerine iştirak edecek, DAFYAR faaliyetleri esnasında ekonomik değeri yüksek olan maddi eşyalar için yağma, talan, hırsızlık gibi istenmeyen olayların olabileceği ve bu olayların bölgede görevli TSK Personeli hakkında olumsuz söylenti ve dedikodulara yol açabileceği değerlendirildiğinden, bunu önelemk maksadıyla buldukları kıymetli eşyaları mutlaka kayıt altına alacaktır. c. Valilik talebi ile vatandaşlara yönelik kurulması planlanan askeri çadır kentler kurmak.( Çadır kentler için İstanbul’da 287 alan tespit edilmiştir.) 18. Orman yangınlarına askeri birliklerin müdahalesi 6831 Sayılı Orman Kanununa göre yapılmaktadır. Yangına müdahale için askeri birlik isteği, illerde vali, ilçelerde kaymakamlar tarafından doğrudan doğruya yangının çıktığı bölgedeki komutanlığa yapılır. Görevli orman amiri bulunmadığı hallerde askeri birliğin komutanı kendi insiyatifiyle yangına müdahale eder. 19. Birlik komutanlarının en önemli ve problemli konularından birisi de, emlakın (Taşınmaz mal) sorumluluğudur. Milli Savunma Bakanlığının tahsisli ve TSK.lerinin kullanımında olanlar dışında, başta Orman Bakanlığı olmak üzere diğer bakanlıklara ait arazi de, belirli bir dönem için Türk Silahlı Kuvvetleri Birliklerine tahsis edebilmektedir. Tahsis edilen araziler, eğitim, tatbikat,atış vb. amaçlarla kullanılabildiği gibi, ormanların yetkisis kişiler tarafından kullanılması ve işgal edilmesini önleme sorumluluğu da bulunmaktadır. 20. Yabancıların mülk edinmelerinde Garnizon Komutanının görüşü mutlaka alınır. İlginç değil mi? Askerin kışlasında oturup kendi işleriyle meşgul olmasını sağlayacaksınız. Sivilleşme budur. Kaynakça: Em.Org.Ergin SAYGUN; “Türk Ordusuna Balyoz,Kronolojik Notlar Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 27 DÜNYA GAZİLER FEDERASYONU (WVF – WORLD VETERANS FEDERATION) Vedat YÜKSEL Em.Kur.Alb. TESUD Tşk.Bşk. Dünya Gaziler Federasyonu’nun 27’nci Genel Kurulu Ürdün’ün başkenti Amman’da 18-22 Kasım 2012 tarihleri arasında icra edilmiştir.Toplantıya 53 ülkeden 167 delege katılmıştır. Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD)’de; üyesi olduğu WVF’in Genel Kuruluna iştirak etmiştir. WVF’nin 27’nci Genel Kuruluna KKTC Güvenlik Kuvvetleri Emekli Subaylar Derneği ilk defa üyelik müracaatında bulunmuş ve toplantıya gözlemci olarak katılmıştır. Üyelik başvurusunun Federasyonun Yürütme Kurulunca Genel Kurula tavsiye edilmesi için KKTC hakkında bazı soruların cevaplandırılmasına ihtiyaç duyulduğu nedeniyle üyelik başvurusunun bir sonraki toplantıda ele alınması planlanmıştır. 28 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 Toplantıya gözlemci olarak iştirak eden KKTC Güvenlik Kuvvetleri Emekli Subaylar Derneği temsilcileri WVF Başkanı Abdul Hamid İBRAHİM (Malezya)’e dernek şiltini takdim etmiş ve KKTC hakkında tanıtıcı CD’leri toplantıya katılan üye ülke temsilcilerine vermişlerdir. Genel Kurula katılan Türk Heyetine Türkiye Emekli Subaylar Derneği Dış İlişkiler Uzmanı Em.Tuğg. Haldun SOLMAZTÜRK Başkanlık etmiştir. Toplantıda verilen yarım günlük aradan istifade ile Türk Heyeti Amman Askeri Ataşesi Kur.Alb. Alican ERKİLETLİOĞLU rehberliğinde Amman’ın Kuzey Batısında bulunan Salt Türk Şehitliğini ziyaret etmiştir. Katılımcılarla beraber saygı duruşunda bulunulmuş ve İstiklal marşımız söylenmiştir. Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 29 Daha sonra Şehitlerimizin kemiklerinin bulunduğu mağara mezarlık ziyaret edilerek anıt defteri Türk Heyet Başkanı Em.Tuğg.Haldun SOLMAZTÜRK tarafından imzalanmıştır. Şehitliğin ziyaretini müteakip Amman Büyükelçiliğimiz ziyaret edilerek kendilerine şilt takdim edilmiştir. 30 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 KOCA ÇINAR Adnan AKAN Em.P.Yb. TESUD Üyesi Birlik Dergisi’nde her ay makale, anı ve araştırma Günü geldikçe rütbeleri alır ve Kolordu Komuta- yazıları yazan 90’lı yaşlarında Em.Korg.Selahattin nı olarak Erzurum’a atanır. Ordu Komutanı Org.Ali ÇETİNER halen çalışmalarını sürdürerek bizlere ör- Fethi ESENER idi (1980’den sonra DYP’ye Genel nek olmaya devam etmektedir. Başkan olmak istedi veto edildi, kısa bir süre sonra 1950 yıllarda Milli Şef İsmet İNÖNÜ’ye karşı hü- da vefat etti). kümet çok büyük bir kampanya başlatır. Bu nedenle Korg.Selahattin ÇETİNER Kara Kuvvetleri Ko- İsmet İNÖNÜ seçim çalışmaları için kentlere gide- mutanlığı Kurmay Başkanlığına atandı. Bir süre mez, gitse bile taşlanır vs.İşte bu çalışmalara devam sonra Yüksek Askeri Şura kararı ile emekliye sevk etmek için Kayseri’ye gidecektir. Gidiş tarihinden edildi. bir gün evvel Hükümet tarafından (zannediyorum) 12 Eylül 1980’den sonra Geçici Hükümette İç İş- Pınarbaşı Kaymakamına bir telgraf gelir. Telgrafta leri Bakanı olarak görev yaptı. Seçimlerden son- “yarın saat 16.00’da İsmet İNÖNÜ trenle Pınarba- ra ANAP iktidarı başlayınca görevinden ayrıldı ve şı Tren İstasyonu’nda olacaktır. Trenin Kayseri’ye İstanbul’da çok muhterem eşiyle mütevazi bir hayat hareketine müsaade edilmeyecektir” denilmektedir. yaşamaya başladı. Kaymakam, Emniyet Amirine talimatını verir ve as- 1984 yılında ben KTBK Komutanının Emir Su- kerden de yardım ister. Anılan gün halk istasyonda bayı idim. Bir toplantı için Magosa’ya gittik. Ko- toplanır, trenin gelişini beklemeye başlar. Polis ve mutan toplantıya girince bende orduevinin bahçesi- asker gerekli önlemleri almışlardır. Nihayet tren ge- ne gittim. Bir de ne göreyim Em.Korg. (Eski İçişle- lir.Halk treni taşlamaya başlar. Polis halka müdahale ri Bakan) Selahattin ÇETİNER eşiyle birlikte mü- etmeyince asker devreye girer ve halkı teskin etme- tevazı bir şekilde oturuyorlar. Şaşırdım,derhal ya- ye çalışır. Halk buna da aldırış etmeyince, askerin nına gittim “Komutanım geleceğinizden hiç habe- başında bulunan Kurmay Binbaşı Selahattin ÇETİ- rimiz olmadı, bizi mahçup ettiniz”deyince “Adnan NER eline bir Sten makinalı tabanca alarak bir şar- Yüzbaşım,bu benim prensibimdir, hiç kimseye ra- jör mermiyi havaya sıkar. Halk telaşlanır, bir sessiz- hatsızlık vermek istemem. Herkesin işi gücü var.Sa- lik olur ve bu esnada halk uyarılır. Trene taş atan- kın Komutanıma birşey söyleme” deyince şaşırdım. lar yakalanark mahkemeye sevk edilecektir. Halk Şaşırdım zira Orduevinin bahçesinde kocaman ya- bundan korkar ve dağılır. İsmet İNÖNÜ’nün treni zılarla belirtilmiş “GENERAL” yazılı kameriyeler, Kayseri’ye hareket eder. üstelik özel general odaları var. Bunların hiçbir ta- Olaydan bir gün sonra Binbaşı Selahattin ÇETİNER açığa alınarak mahkemeye verilir ve çok kısa bir sürede mahkeme tarafından suçlu bulunarak görevine son verilir. Kur.Bnb.Selahattin ÇETİNER mahkeme kararına itiraz eder ve nihayet Kur.Alb.olarak görevine döner. nesine rağbet etmemiş,beş gün sonra sessiz sedasız odadan ayrıldı. Sayın Generalim, yazılarınız bizim için çok önemli.Bizlere örnek oluyorsunuz, daha da önemlisi sağlık ve sıhhatinizden haberimiz oluyor. Muhterem eşinize ve size tanrı bir bu kadar daha uzun ve sağlıklı bir ömür nasip etsin. Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 31 TESUD ŞUBE ETKİNLİKLERİ ADANA ŞUBESİ: Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Hamza CELEPOĞLU 22 Eylül 2012 günü saat 15.30 ‘da TESUD Adana Şubesini ziyaret ederek üyelerimizle tanışmıştır. Şube Başkanı Em.J. Alb. Daniş HOŞBAY ve Yönetim Kurulu Üyesi Em.J.Alb. Celal UYMAZ tarafından karşılanan Jandarma Bölge Komutanına Fahri Üyelerimiz Opr. Dr.Yusuf Necat YAYCIOĞLU ve İnş.Müh. Ahmet ERDOĞDU kendi yazdıkları “Osman Tufan Paşa” ve “Adana Ermeni Olayları” isimli kitaplarını imzalayarak takdim etmişlerdir. BAKIRKÖY ŞUBESİ: 15 Kasım 2012 tarihinde; KKTC nin 29 ‘uncu Kuruluş Yılı kutlamalarından TAKSİM Atatürk anıtına çelenk koyma töreni ile TESUD Bakırköy Şubesınin 9 Ekim 2012 tarihinde başlayan resim kursu katılımcılarının Modern Sanat Müzesi gezisi anısı. 32 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 RASİMPAŞA ŞUBESİ: 28 Kasım 2012 tarihinde Şube Merkezinde Sayın Prof. Suphi SAATÇİ’nin Irak’taki hayat ve son gelişmeler ile ilgili verdiği konferansı üyelerimiz ilgi ile izlenmişlerdir. ŞİŞLİ ŞUBESİ: TESUD Şişli Şubesi tarafından 3-9 Eylül 2012 tarihlerinde Beşiktaş Belediyesi Karma Resim Sergisi, 6-13 Ekim 2012 tarihlerinde Budapeşte -Viyana - Prag Orta Avrupa Turu düzenlenmiştir. 1967 HAVA HARP OKULU MEZUNLARI: Türkiye Emekli Subaylar Derneğinin çeşitli şubelerine mensup Hava Harp Okulu 1967 mezunu emekli subaylar ve aileleri; mezuniyetin 45’inci yılı kutlaması munasebeti ile yaptıkları Kıbrıs gezisinde, KKTC devletinin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı muteveffa Rauf R. DENKTAŞ’ın anıt mezarını ziyaret ederek saygı duruşunda bulunmuş ve çelenk koymuşlardır. Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 33 KARİKATÜR Mehmet Saim BİLGE Em.P.Kd.Alb. TESUD Üyesi TESUD Çankaya Şubesi üyelerimizden Em.P.Kd.Alb. Mehmet Saim Bilge Brezilya’da açılan çevre konulu sergiye katılmıştır. 38 ülkeden 400 karikatür arasından seçilen 142 karikatürden Mehmet Saim Bilge ‘nin karikatürü 29’ncu sıraya girmiştir.Üyemizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. 34 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 BİRLİK DERGİSİ 2012 DÖNEMİ YAZARLARIMIZ TESUD Bas.Yay. Bşk.lığı 2012 yılında, TESUD “BİRLİK DERGİSİ”nde yazıları yayınlanan yazarlarımızı, tüm üyelerimiz ile topluca tanıştırmak maksadıyla, aşağıya çıkarılmıştır. Dergimize yazı gönderen yazarlarımıza gönülden teşekkür ediyor, yazarlarımızın ve üyelerimizin yazılarını bekliyoruz. YAZARIN ADI SOYADI YAZININ KONUSU YAZININ YAYINLANMA TARİHİ İsmet GÖRGÜLÜ Yrd.Doç.Dr. Çanakkale Muharebeleri Ocak-Şubat-Mart 2012 Sayı:195 Ulvi KESER Doç.Dr.TESUD Üyesi Doğu Akdenizde Yaşanan Enerji Krizi Ocak-Şubat-Mart 2012 Sayı:195 Ali Fikret ATUN Em.Tümg. TESUD Üyesi Rauf.R.DENKTAŞ Ocak-Şubat-Mart 2012 Sayı:195 Noyan UMRUK Em.Tugğ. Türkiye’de Asker alma modelliğinin işlevselliği üzerine analitik bir araştırma Ocak-Şubat-Mart 2012 Sayı:195 Halil GELENDOST Em.Hak.Alb. TESUD Üyesi Kadın hakları Ocak-Şubat-Mart 2012 Sayı:195 Adnan GÜLER Em.J.Kd.Alb.TESUD Üyesi Dil ve Eğitim konusunda yapılan çalışmalar Ocak-Şubat-Mart 2012 Sayı:195 Ş.Osman ARAS Em.Kur.Alb. TESUD Üyesi -Cumhuriyetimizin Temel Yasaları -9 Eylül 1922 İzmir’in Kurtuluşu Ocak-Şubat-Mart 2012 Sayı:195 Temmuz-Ağustos-Eylül 2012 Sayı:197 Memduh ÜLGEN Em.Müh.Alb. TESUD Üyesi Pir’î Reis Ocak-Şubat-Mart 2012 Sayı:195 Mustafa ÖZMEN Em.Tugğ. TESUD 2’nci Bşk. -19 Mayıs 1919’dan 19 Mayıs 2012’ye -Kur’an-ı okuyup anlama -Balkan Savaşları 100’üncü Yılı Nisan-Mayıs-Haziran 2012 Sayı:196 Temmuz-Ağustos-Eylül 2012 Sayı:197 Ekim-Kasım-Aralık 2012 Sayı:198 Selahattin ÇETİNER Em.Korg.TESUD Üyesi 31 Mart İsyanı Nisan-Mayıs-Haziran 2012 Sayı:196 Necip BELEN Em.Top.Alb. TESUD Üyesi Lozan Barış Anıtı Nisan-Mayıs-Haziran 2012 Sayı:196 Aziz Rıfkı ATAŞER Em.Hv.Kur.Alb. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki başkaldırı Nisan-Mayıs-Haziran 2012 Sayı:196 O.Gülşen UZ TESUD Hukuk Müşaviri -Tüketici Hakları -Mirasçılık ve Veraset işlemleri Nisan-Mayıs-Haziran 2012 Sayı:196 Ekim-Kasım-Aralık 2012 Sayı: 198 Süleyman ACAR Em.Kur.Alb. Emekli Subaylar ve Emekli Subaylar Derneği Nisan-Mayıs-Haziran 2012 Sayı:196 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 35 Cahit Süray Em.Yzb. Bir Şehidin Ardından Nisan-Mayıs-Haziran 2012 Sayı:196 Haldun SOLMAZTÜRK Em.Tuğg.TESUD Üyesi Suriye Bilmecesi: Kriz niçin çözülemedi? Temmuz-Ağustos-Eylül 2012 Sayı:197 Bedrettin ÇAKMAKGİL Em.Alb. TESUD Sos.Hiz.Bşk. -TSK Akıllı kart ve günübirlik kart başvurularında istenen belgeler -Özlük Hakları İyileştirmeleri -SGK’nun görüş ve cevapları Temmuz-Ağustos-Eylül 2012 Sayı:197 Naki SARIKAVAK J.Ütğm. Kanapiçe koyu olayı Temmuz-Ağustos-Eylül 2012 Sayı:197 Cihan BERK Em.P.Alb.TESUD Üyesi Düşünce, Cenneti ve Dünyayı yarattı Temmuz-Ağustos-Eylül 2012 Sayı:197 Hüseyin ÖNDER Araştırmacı Yazar Dostluğun Temeli Erdeme duyulan sevgi ve saygı Ekim-Kasım-Aralık 2012 Sayı:198 Halit YILDIRIM Emeklilik: Yeni bir başlangıç Ekim-Kasım-Aralık 2012 Sayı:198 İzzettin ÇOPUR Em.Tnk.Alb. TESUD Üyesi Menemen (Kubilay) Olayı Ekim-Kasım-Aralık 2012 Sayı:198 Vedat YÜKSEL Em.Kur.Alb. TESUD Tşk. Bşk. Dünya Gaziler Federasyonu Ekim-Kasım-Aralık 2012 Sayı:198 Adnan AKAN Em.P.Yb.TESUD Üyesi Koca Çınar Ekim-Kasım-Aralık 2012 Sayı:198 Mehmet Saim BİLGE Em.P.Kd.Alb. TESUD Üyesi Karikatür Ekim-Kasım-Aralık 2012 Sayı:198 36 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 BİRLİK DERGİSİNDEN ÜYELERE DUYURU TESUD Bas.Yay.Bşk.lığı Basında TESUD Hakkında Çıkan Yazılar ve Verilen Cevaplar; Ulusal basında TESUD hakkında gerçeği yansıtmayan yazılara TESUD Genel Merkez Yönetim Kurulunca açıklayıcı cevaplar gönderildi. 14 Kasım 2012 tarihinde Milliyet Gazetesi yazarı Sayın Melih AŞIK ve 16 Kasım 2012 tarihinde Hürriyet Gazetesi yazarı Sayın Yalçın BAYER’in TESUD hakkında gerçeği yansıtmayan yazılarına TESUD Genel Merkez Yönetim Kurulunca açıklayıcı cevaplar gönderildi. Yazarların yazıları ve verilen cevaplar aşağıdadır. 14 Kasım 2012 tarihli Milliyet Gazetesinde Sayın Melih AŞIK tarafından yayınlanan yazı; IĞSIZ Balyoz Davası’nda tutuklu yargılanan emekli Orgeneral Hasan Iğsız, annesi Münevver Iğsız’ın İstanbul’daki cenaze törenine hiçbir muvazzaf askerin katılmamasına sitem etti... Duygularını kısaca “Çok acıttılar” diyerek ifade etti... Bu dönemin bir özelliği de subayların silah arkadaşlarını yalnız bırakması...Bir emekli TSK mensubu şunları yazıyor:”Türkiye’de Emekli Subaylar Derneği diye bir dernek var. Bu dernek subaylara karşı yapılanları görmüyor, duymuyor, bilmiyor, yani üç maymunu oynuyor. Bu dernek atık yağ ticareti yapıyor, üniversite kurmaya hazırlanıyor vs... Piyasa ve iktidarla çıkar ilişkileri içine girdikleri için sesleri sedaları çıkmıyor...”Kimse emekli subay ve astsubay derneklerinin davaların seyrine müdahalesini istemiyor. Ancak üyelerinin onurunu ve hukukunu koruyabilirler. Sipere girmiş bir türlü çıkmıyor bu dernekler VERİLEN CEVABİ YAZI: Sayın Melih AŞIK, 1. 14 Kasım 2012 tarihli Milliyet Gazetesi’ndeki köşenizde, “Bir emekli TSK mensubuna” ait olduğu açıklaması ile derneğimiz hakkında bir takım görüşlere yer verilmiştir. 2. TESUD 2847 sayılı yasa ile kurulmuş bir dernektir. Tüzüğünde belirtilen amaçlar arasında olan; üyelerinin yasalardan doğan hak ve menfaatlerini gözetmek ve geliştirmek görevini kuruluş yasasında ve tüzüğünde belirtilen sınırlar içerisinde kalmak şartıyla yerine getirmektedir. 3. Malumunuz olduğu üzere dernek olarak yaptığımız ve yapamadığımız faaliyetler hakkında kendi üyelerimizi, gerekli hallerde de kamuoyunu bilgilendirmekteyiz 4. Yazınızda yer alan derneğimizle ilgili olarak gerçek dışı isnat ve açıklamalar içeren hususlara ilişkin gerçekler özetle şu şekildedir. a.Çevrenin korunması maksadıyla, yürürlükteki yasa ve yönetmenlik hükümlerine göre Bitkisel Atık Yağ Toplama işlemi 2008 tarihinde kurulan “8 Nisan 2008 tarihli 7037 sayılı Ticaret sicil gazetesinde yayınlanan ve faaliyetleri belirtilen” TESUD A.Ş.’nin tüzel kişiliğinde yürütülmektedir. b.ÜNİVERSİTE KURMA hususu gündemimizde ve dernek faaliyetlerimiz arasında yoktur. c.Derneğimizin PİYASA ve İKTİDAR ile ÇIKAR İLİŞKİSİNE girildiğine dair ifadelerin ise maksatlı bir kampanyanın size ulaştırılan yanlışı olarak değerlendiriyoruz. 5. Bu nedenle köşenizde ifade edilen görüşlerin, bilgi eksikliğinden kaynaklandığını değerlendirmekteyiz. TESUD’un Atatürkçü Düşünce Sisteminin mevziinde olduğunu, kuruluş kanunu ve tüzüğü çercevesinde, faaliyetlerine devam ettiğini saygılarımız ile bilgilerinize iletiriz. TESUD GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 37 16 Kasım 2012 tarihli Hürriyet Gazetesinde Sayın Yalçın BAYER tarafından yayınlanan yazı; TUTUKLU KAÇ SUBAYA SAHİP ÇIKTILAR; Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) ne yapar? Ne yaptığını Melih Aşık’ın köşesinde okuduk... Balyoz davasında tutuklu emekli Orgeneral Hasan Iğsız, annesinin cenazesine hiçbir muvazzaf askerin katılmamasını eleştiriyor ve bu durum karşısında canının çok acıdığını söylüyor. Bir emekli ordu mensubu, Iğsız’ın silah arkadaşlarınca yalnız bırakılmasını eleştirirken şöyle diyor: “Türkiye Emekli Subaylar Derneği diye bir dernek var. Bu dernek subaylara karşı yapılanları görmüyor, duymuyor, bilmiyor, yani üç maymunu oynuyor. Bu dernek atık yağ ticareti yapıyor, üniversite kurmaya hazırlanıyor vs. Piyasa ve iktidarla çıkar ilişkileri içine girdikleri için sesleri, sedaları çıkmıyor.”İzmir’den arayan TESUD üyesi emekli bir albay, “Benim de ekleyeceklerim var” diyerek şöyle konuşuyor: “Melih Aşık Bey’in dedikleri çok doğru... Acaba kaç duruşmaya gittiler; ailelerine katkı verdiler mi, avukat sağladılar mı? Akılları, fikirleri atık yağ toplama ticareti ve kooperatif kurmakta... Yönetim kurulu, derneğin başındaki emekli Tümgeneral Melih Tunca’ya neden hesap sormaz! Atık yağ ticaretinin arkasında dönenler sorgulanmalıdır; bizim de bildiklerimiz var, şikâyetlerimiz var.” VERİLEN CEVABİ YAZI: Sayın Yalçın BAYER; 16 Kasım 2012 tarihli Hürriyet Gazetesindeki köşenizde “TUTUKLU KAÇ SUBAYA SAHİP ÇIKTILAR” başlıklı yazınızda, Sayın Melih AŞIK’ın köşesindeki bilgileri de alıntılayarak derneğimiz hakkında bir takım bilgilere yer verilmiştir. Sayın Melih AŞIK’a; yazısına cevaben iletilen bilgileri, sizi de bilgilendirmek amacıyla ekte gönderiyoruz. Gerek sizin, gerekse de Sayın Melih AŞIK’ın meslektaşlarımıza, Derneğimize (TESUD’a) ilişkin hassasiyetini bir Kamuoyu hassasiyeti olarak değerlendiriyor ve takdir ediyoruz. Yazınız da ismini belirtmeden Derneğimizi, faaliyetlerimizi ve mensuplarımızı insafsızca hedef alan kişinin; eleştirileri hususunda diğer üyelerimize yapılan bilgilendirme gibi öncelikle Derneğimizden bilgi edinmesini, sizin de bu bilginin doğruluğu konusunda saygınlığınıza gölge düşmemesi için objektif bir araştırma yapmanızı beklerdik. Kamuoyunca meslektaşlarımıza yönelik bilinen davalar dahil TESUD’a yöneltilen eleştiriler yetkili kurullarımızda görüşülmekte, gerekli hallerde kamuoyunun bilgilendirilmesi; yazılı, görsel ve elektronik ortamda yapılmaktadır. Tutuklu meslektaşlarımızın muhterem annelerinin ve yakınlarının vefatında, katılıma olan ilgi veya ilgisizliğin TESUD tarafından da hassasiyetle izlendiğini belirtmek isteriz. Bilgilerinize saygılarımızla sunarız. TESUD GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU TEŞEKKÜR 1. Türkiye’de Emekli Yaşam Kalitesinin geliştirilmesinde öncelikli faktörlerin belirlenerek Strateji Plan oluşturulmasına katkı sağlamak için “EMEKLİLİKTE YAŞAM KALİTESİ ANKETİ” TESUD Sosyal Hizmetler Başkanlığınca BİRLİK Dergimizin Temmuz-Ağustos-Eylül (No:197) sayısı ile bütün üyelerimize gönderilmiştir. 2. BİRLİK Dergimiz vasıtasıyla anket ulaştırdığımız üyelerimizin, ankete katılım oranı % 1,7 olup, ilgi gösteren meslektaşlarımızın yaş ortalaması ise 73 (1921-1957)’tür. Daha genç üyelerimizinde bu ve benzer konulara ilgi göstermesi en büyük arzumuzdur. 3. Doğum tarihi; 1921-1948 yılları arasında olup, konuya en çok ilgi gösteren, doldurdukları anket formunu mektupla bize ulaştıran VEFALI üyelerimize en içten teşekkürlerimizi bildirir, nice sağlık ve esenlik dolu yıllar dileriz. Saygılarımızla TESUD GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU 38 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 TESUD TÜZÜĞÜ GEREĞİ YAPILACAK OLAN TESUD GENEL MERKEZ VE ŞUBE BAŞKANLIKLARI OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTILARI TARİH VE YERLERİ SIRA NO ŞUBENİN ADI TOPLANTININ YAPILACAĞI TARİH VE SAAT TOPLANTININ YAPILACAĞI YEDEK TARİH VE SAAT - SEÇİMİN YAPILACAĞI YER 1 GENEL MERKEZ 05-06-07 NİSAN 2013 Selanik Cad. No:34/6 Kızılay/ANKARA 2 BAKIRKÖY 10 OCAK 2013 / 13.00 17 OCAK 2013 / 13.00 Cevizlik Mah.Muhtar Halit Kırak Sok.No:18 Bakırköy / İSTANBUL 3 BEŞİKTAŞ 05 OCAK 2013 / 12.00 12 OCAK 2013 / 14.00 Büyükdere Cad. Gazi Güçnar Sok. Uygur Apt. No:102/6 Levent/İST. 4 KADIKÖY 03 OCAK 2013 / 10.00 10 OCAK 2013 / 10.00 Bahariye Cad.Yeğiner Sitesi B.Blok No:37 D.1-2 KADIKÖY 5 PENDİK 19 OCAK 2013 / 14.00 26 OCAK 2013 / 14.00 Batı Mah. Ihlamur Sk. Nu.: 16/2 PENDİK / İSTANBUL 6 RASİMPAŞA 12 OCAK 2013 / 14.00 19 OCAK 2013/ 14.00 Altıyol Halit Ağa Cad.No:39 Kadıköy / İSTANBUL 7 ŞİŞLİ 06 OCAK 2013 / 14.00 13 OCAK 2013/ 14.00 Büyükdere Cad. Gazi Güçnar Sok. Uygur Apt. No:102/6 Levent/İST. 8 ÜSKÜDAR 13 OCAK 2013 / 11.00 20 OCAK 2013 / 11.00 Halk Cad.Ramazanoğlu Sok. No:2/2 Üsküdar / İSTANBUL 9 ÇANKAYA 20 OCAK 2013 / 09.30 27 OCAK 2013 / 09.30 Selanik Cad.34/7 KIZILAY 10 ÇAYYOLU 16 OCAK 2013 / 14.00 23 OCAK 2013 / 14.00 Yenimahalle Belediyesi Çayyolu Ek Hizmet Binası (Nikah Salonu) Çayyolu / ANKARA 11 YILDIZ 20 OCAK 2013 / 13.30 27 OCAK 2013 / 13.30 Turan Güneş Bulvarı Selin İş Merkezi Nu.:22/5 ÇANKAYA / ANKARA 12 BORNOVA 06 OCAK 2013 / 14.00 13 OCAK 2013 / 14.00 Kazım Dirik Mah. 195.Sok. No:30/A Bornova / İZMİR 13 KARŞIYAKA 19 OCAK 2013 / 10.00 26 OCAK 2013 / 10.00 Tuna Mah.1710 Sok. No:53 Karşıyaka/İZMİR 14 KONAK 13 OCAK 2013 / 12.00 20 OCAK 2013 / 12.00 852.Sok.No:11/404 Hacılar Pasajı Konak / İZMİR 15 ADANA 06 OCAK 2013 / 14.00 13 OCAK 2013 / 14.00 Reşatbey Mah. Cumhuriyet Cad. Cumhuriyet Apt. No:35/A Seyhan / ADANA 16 ANTALYA 15 OCAK 2013 / 14.00 22 OCAK 2013 / 14.00 Kışla Mah. 57.Sok. Korhan Apt. No:20 D:13 ANTALYA 17 BALIKESİR 06 OCAK 2013 / 14.00 13 OCAK 2013 / 14.00 Eski Kuyumcular Mah. Yeşilli Cad. Irmak Sok. No:4 Balıkesir 18 BOLU 12 OCAK 2013 / 14.00 19 OCAK 2013 / 14.00 Büyükcamii Mah. Sanat Sok. No:10 BOLU 19 BURSA 12 OCAK 2013 / 10.00 19 OCAK 2013 / 10.00 Kurdoğlu Mah. Nakşi Çelebi Sok. No:14 Setbaşı-Yıldırım/BURSA 20 ÇANAKKALE 15 OCAK 2013 / 14.00 22 OCAK 2013 / 14.00 Piri Reis Caddesi Ersin Apartmanı Nu.:5/2 ÇANAKKALE 21 ESKİŞEHİR 19 OCAK 2013 / 12.00 26 OCAK 2013 / 12.00 Eskişehir Orduevi Düğün Salonu ESKİŞEHİR 22 KOCAELİ 09 OCAK 2013 / 14.00 16 OCAK 2013 / 14.00 Cumhuriyet Cad. No:70/1 İZMİT 23 SAMSUN 12 OCAK 2013 / 14.00 19 OCAK 2013 / 14.00 Samsun Subay Gazinosu SAMSUN 24 TEKİRDAĞ 20 OCAK 2013 / 14.00 27 OCAK 2013 / 14.00 Yunusbey Cad. Ertaç Apt. No:14/6 TEKİRDAĞ 25 ÇORLU 13 OCAK 2013 / 12.00 20 OCAK 2013 / 12.00 Muhittin Mah. Hacı Salih Sok. Acar İş Mrk.Kat:2 No:13/7 ÇORLU 26 MARMARİS 12 OCAK 2013 / 14.00 19 OCAK 2013 / 14.00 Kemeraltı Mah. 97.Sok.Ferit Apt.3/4 Marmaris 27 GÖLCÜK 19 OCAK 2013 / 14.00 26 OCAK 2013 / 14.00 Gölcük Garnizonu Subay Dinlenme Salonu Gölcük Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 39 ARAMIZDAN AYRILANLAR Kederli ailelerine ve arkadaşlarına başsağlığı diler, hizmetlerini saygı ile anarız. TESUD Genel Merkezi Ali ÖZTÜRK Orhan İKİNCİ Em.Dz.Yb. (1959-243) Em.Plt.Yb.(1962-128) Karşıyaka Şb. Üyesi Vefat Tarihi:20/06/2011 Adres: Camii Kebir Mah. Ziya Gökalp Cad. No:39 Menemen-İZMİR Karşıyaka Şb. Üyesi Vefat Tarihi:18/07/2012 Adres: Havacılar Sit. Çeşme-İZMİR Tel: (0232) 832 19 28 Tel: (0532) 293 19 81 Ali Talat DEMİRCİOĞLU Nezihe DEMİRİZ Subay Eşi Beşiktaş Şb. Üyesi Vefat Tarihi:07/08/2012 Adres: Nispetiye Cad. Bilgin Sok. Bilgin Apt. No:8/5 Levent Em.Kd.Alb.(1947-45) Bakırköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:21/07/2012 Adres: Ataköy 2’nci Kısım L-26 D:6 Bakırköy-İSTANBUL Tel: (0212) 559 74 92 Beşiktaş-İSTANBUL Tel: (0212) 264 44 07 Çetin SAYIL Em.P. Kd.Alb. (1968-36) Faik KUTLUSAN Narlıdere Şb. Üyesi Vefat Tarihi:09/08/2012 Adres: Mithatpaşa Cad. Çemberci Çıkmazı Ömerbey Apt. No:2/9 Narlıdere-İZMİR Kadıköy Şb. Üyesi Em.Top.Kd.Alb. (1941-129) Vefat Tarihi:10/08/2012 Adres: Feneryolu Kumbaracılar Sok. No:12/13 Kadıköy-İSTANBUL Tel: (0232) 238 68 28 Tel: (0216) 337 89 84 Aykut GÖKÇE Necati KARAKIŞ Em.Tbp.Alb. (1955-28) Em.Hak.Alb.(1953-1) Karşıyaka Şb. Üyesi Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi:17/08/2012 Vefat Tarihi:17/08/2012 Adres: 2040 Sok. Selçuk-6 Giriş-32 D:24 Karşıyaka-İZMİR Adres: Oyak Sit. No:5/27 Tel: (0232) 324 05 56 Tel: (0312) 438 57 86 S.Nuri KÜLEY Mustafa BAKTIROĞLU Em. P. Kd.Alb.(1947-52) Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:25/08/2012 Adres:Kızıltoprak İstasyon Cad. Derya Apt. No:12/14 Em. Hv. Kd.Alb.(1947-51) Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:19/08/2012 Adres:Kozyatağı Afşar Sok. No:38/9 Kadıköy-İSTANBUL Tel: (0216) 361 52 58 40 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 Çankaya-ANKARA Kadıköy-İSTANBUL Tel: (0216) 338 39 62 Doğu Meral ÖZKUL Erdoğan KESKİN Subay Eşi Em.Hv.Plt.Yb. (1958-107) Kadıköy Şb. Üyesi Bursa Şb. Üyesi Vefat Tarihi:26/08/2012 Vefat Tarihi:11/09/2012 Adres: Acıbadem Çamlık Sit. E Blok D:5 Kadıköy-İSTANBUL Adres: Zübeyde Hanım Cad. Petek Apt. A Blok No:23 Çekirge-BURSA Tel: (0216) 339 23 34 Tel: (0224) 235 63 25 Mahmut Cemal BOĞUŞLU Em.Tümg.(1947-1) Şişli Şb. Üyesi Vefat Tarihi:17/09/2012 Adres:Zincirlikuyu Harp Akademileri Sit. D Blok No:84 Sıtkı ÇAMLIBEL Zincirlikuyu-İSTANBUL Beşiktaş-İSTANBUL Tel: (0542) 523 12 23 Tel: (0212) 264 28 81 Kemal ÇOŞKUNER Em.Hak.Kd.Alb.(1950-3) Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:18/09/2012 Adres:Selamiçeşme Gülden Sok. Engin Apt. No:1/16 Necmettin ALPÇER Em. P.Kd.Alb.(1935-226) Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:19/08/2012 Adres: Osmanağa Mah. Kasırcı Sok. Işık Apt. No:6/4 Kadıköy-İSTANBUL Kadıköy-İSTANBUL Tel: (0216) 355 59 24 Tel: (0216) 338 42 67 Bayram BAHADIROĞLU Ahmet ERHAN Em.Vet.Alb. (1961-7) Em.P.Alb.(1938-275) Karşıyaka Şb. Üyesi Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi:19/09/2012 Vefat Tarihi:21/09/2012 Adres: 1707 Sok. No:2/1 D:12 Karşıyaka-İZMİR Adres: Mareşal Fevzi Çakmak Cad. No:15/17 Beşevler-ANKARA Tel: (0537) 742 74 74 Tel: (0312) 213 43 85 Nihat YAZAR Em.Per.Alb.(1955-65) Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:23/09/2012 Adres: Küçükyalı İdealtepe Mah. Namık Kemal Cad. Doğubank Evleri No:49 Kadıköy-İSTANBUL Mehmet ERKULA Em. P. Alb.(1936-42) Beşiktaş Şb. Üyesi Vefat Tarihi:18/09/2012 Adres: Yenilevent 13-C D:3 Em.Tuğg. (1951-7) Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi:25/09/2012 Adres: 7. Cad. 27. Sok. No:33/4 Bahçelievler-ANKARA Tel: (0216) 367 87 00 Tel: (0533) 745 01 75 Melek EFE Subay Eşi Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:01/10/2012 Adres: Kozyatağı Oyak Sit. B Grubu Yakut Apt. No:1-3/11 Kadıköy-İSTANBUL Zehra Saime SAYMAN Subay Eşi Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:02/10/2012 Adres: Feneryolu Selamiçeşme Mah. Lalezar Sok. Lalezar Apt. No:2/6 Kadıköy-İSTANBUL Tel: (0216) 372 91 53 Tel: (0216) 358 73 72 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 41 Nezihe GÜNAL Selahattin PEKOL Subay Eşi Em.Dz.Kd.Alb.(1941-288) Beşiktaş Şb. Üyesi Beşiktaş Şb. Üyesi Vefat Tarihi:03/10/2012 Adres: Ataköy 7-8 Kısım A-21 Blok D:127 Bakırköy-İSTANBUL Vefat Tarihi: 03/10/2012 Adres:Bebek Cevdetpaşa Cad. Tel: (0212) 560 32 53 No:99/3 Beşiktaş-İSTANBUL M.Necdet ULER Em.Lv.Kd.Alb.(1943-52) Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:01/10/2012 Adres:Suadiye Ayşe Çavuş Cad. Aydın Sok. Atam Apt. No:7/1 D:3 Kadıköy-İSTANBUL Murat OR Em.Tbp.Kd.Alb.(1964-9) Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:03/10/2012 Adres: Fenerbahçe Iğrıp Çıkmazı Sok. Öyküm Apt. No:10/14 Kadıköy-İSTANBUL Tel: (0216) 380 01 62 Tel: (0216) 385 99 29 Turgut ÖNCÜ Öner CAN Em.Öğr.Kd.Alb. (1962-5) Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:04/10/2012 Adres:Erenköy Çobanyıldızı Sok. Kale Apt. No:29/15 Em.Top.Kd.Alb. (1941-84) Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi:04/10/2012 Adres:Reşit Galip Cad. No:29/7 G.O.P-ANKARA Tel: (0312) 436 58 54 H.Reşit REİSOĞLU Em.Per.Kd.Bnb.(1956-29) Karşıyaka Şb. Üyesi Vefat Tarihi:06/10/2012 Adres: Girne Bulvarı No:41/B-3 Karşıyaka-İZMİR Tel: (0232) 368 47 58 Kadıköy-İSTANBUL Tel: (0216) 359 06 65 Necdet KAZAZOĞLU Em.Tnk.Kd. Alb. (1954-7) Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:06/10/2012 Adres:Kozyatağı Oyak Sit. C Grubu Gül Apt. No:4/26 Kadıköy-İSTANBUL Tel: (0216) 361 83 16 Ziya GÖLLÜ Ali KARAASLAN Em.Hv.Ulş.Alb.(1954-12) Em.Per.Kd.Alb. (1955-111) Karşıyaka Şb. Üyesi Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi:13/10/2012 Vefat Tarihi:16/10/2012 Adres: Girne Buvarı No:77/7 Karşıyaka-İZMİR Adres:Kızlarpınarı Cad. Böğürtlen Sok. No:4/9 Keçiören-ANKARA Tel: (0232) 245 03 79 Tel: (0312) 357 16 15 Galip AKARLI Em.Tank.Alb.(1947-36) Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:17/10/2012 Adres: Bostancı Mah. Ali Nihat Sabahat KOÇKAPAN Subay Eşi Beşiktaş Şb. Üyesi Vefat Tarihi:23/10/2012 Adres: Bahçelievler Şevket Dağ Sok. No:11/17 Tarlan Cad. Kadıköy-İSTANBUL Tel: (0216) 416 29 57 42 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 Bahçelievler-İSTANBUL Tel: (0212) 502 19 82 R.Haydar ERÇİFTÇİ A.Feyyaz SAVAŞ Em.Öğr.Alb.(1951) Em.P.Kd.Alb.(1947-118) Antalya Şb. Üyesi Vefat Tarihi:27/10/2012 Adres: Fener Mah. Astur Sit. B-14 Blok D:10 ANTALYA Tel: (0242) 323 36 44 Münire KÖYMEN Subay Eşi Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:30/10/2012 Adres: Küçükyalı Altıntepe Çiçekçi Sok. Tanyu Apt. No:3/10 Maltepe-İSTANBUL Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi:28/10/2012 Adres: Cemal Gürsel Cad. Gürel Apt. No:115/14 Cebeci-ANKARA Tel: (0312) 362 33 77 Mehmet KARTALOĞLU Em.Dz.Müh.Alb.(1952-2308) Konak Şb. Üyesi Vefat Tarihi:06/11/2012 Adres: F.Altay Meydan Apt. No:3/14 Üçkuyular Karabağlar-İZMİR Tel: (0216) 336 09 31 Tel: (0232) 224 41 74 E.Şükrü ARAS Bedia DİKER Em.Tbp.Alb.(1951-29) Subay Kızı Kadıköy Şb. Üyesi Beşiktaş Şb. Üyesi Vefat Tarihi:08/11/2012 Vefat Tarihi:09/11/2012 Adres:Suadiye Pembegül Sok. No:5/16 Kadıköy-İSTANBUL Adres:Perihan Sok. Şale Apt. No:63/65 D:4 Şişli-İSTANBUL Tel: (0216) 388 45 45 Tel: (0212) 246 13 74 Hasan BÜYÜKGEBİZ Mübeccel HIZLAN Onursal (Fahri) Üye Üsküdar Şb. Üyesi Vefat Tarihi:12/11/2012 Adres:Mektep Sok. Mektep Apt. No:8/11 Moda Em.Hv.Yer.Alb.(1949-8) Beşiktaş Şb. Üyesi Vefat Tarihi:11/11/2012 Adres: Dilan Sit. B Blok No:3/2 Mecidiyeköy-İSTANBUL Tel: (0532) 764 67 01 Nurettin DEKELLİ Onursal (Fahri) Üye Pendik Şb. Üyesi Vefat Tarihi:22/11/2012 Adres:Menekşe Sok. No:7/1 PendikİSTANBUL Tel: (0216) 354 03 85 K.Nuri ERKOCA Em.P.Kd.Alb. (1938-319) Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi:29/11/2012 Adres: Yukarı Ayrancı Hoşdere Cad. No:117/14 Çankaya-ANKARA Tel: (0312) 439 75 80 Kadıköy-İSTANBUL Tel: (0216) 336 42 10 Süleyman Yaşar ENÇ Em. Tnk.Kd.Alb.(1958-3) Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi:24/11/2012 Adres: Yücetepe Mah. Emekli Subay Evleri C-11 Blok D:14/6 Anıttepe-ANKARA Tel: (0312) 229 99 21 Güray SELÇUK Em.Top.Kd.Alb.(1966-127) Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi:06/12/2012 Adres: A.Menderes Mah. Koru Park Evleri Sedir 6 D:22 Emek Osmangazi-BURSA Tel: (0532) 766 86 15 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 43 Ahmet Fevzi ARAS Adres: Akarbaşı Mh. Şehit Yzb. Tuncel Güngör Cad. F.Nermin GÜNEYİZ Subay Kızı Bakırköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:04/11/2012 Adres: Kartaltepe Mah. Yeniyol Sok. Yenisite No:15/28 Bakırköy-İSTANBUL Odunpazarı-ESKİŞEHİR Tel: (0212) 570 16 03 H.Şükran SUNER Müzehher BALAK Subay Eşi Subay Eşi Şişli Şb. Üyesi Şişli Şb. Üyesi Vefat Tarihi:30/11/2012 Vefat Tarihi:09/11/2012 Adres: Merkez Mah. Huzur Sok. Lale Apt. No:1/9 Şişli-İSTANBUL Adres: Nüshetiye Cad. Uğur Palas Apt. No:7/25 Beşiktaş-İSTANBUL Tel: (0532) 373 40 73 Tel: (0542) 242 80 03 Ahmet GÜNAL Hadiye Şükran BELTEKİN Subay Eşi Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:04/11/2012 Adres: Üstbostancı Eminalipaşa Cad. Fırat Apt. No:94/10 Em.Hv.Kd.Alb. (1955-110) Eskişehir Şb. Üyesi Vefat Tarihi:29/11/2012 Em.Per.Kd.Alb.(1961-131) Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi:12/12/2012 Adres: Gençlik Cad. Ordular Sok. No:1/2 Anıttepe-ANKARA Tel: (0312) 231 25 49 Kadıköy-İSTANBUL Tel: (0216) 361 21 34 Cahit LEYLEKOĞLU Em.Top.Alb. (1954-48) Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:18/11/2012 Adres: Feneryolu Gazi Muhtarpaşa Cad. Palmiye Apt. No:28/10 Kadıköy-İSTANBUL Şakir YÜCESOY Em.J.Kd.Alb.(1938-7) Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:02/10/2012 Adres: Küçükyalı Altıntepe Çiçekçi Sok. Tanyu Apt. No:3/10 Tel: (0216) 567 99 70 Tel: (0216) 336 09 31 Hüseyin Nejat ŞENTÜRK Em.Lv.Yb.(1951-52) Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:21/11/2012 Adres: Göztepe Mah. Dr. Fazıl Gökçeeren Sok.Yosun Apt. No:12/2 Kadıköy-İSTANBUL Ali Hikmet ERKUT Tel: (0216) 566 80 01 Tel: (0216) 580 91 14 Salih Nevzat EMGEN Em.J.Kd.Alb.(1947-9) Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi:18/12/2012 Adres: Yavuz Selim Mah.576 Sok. Demirgalass Sit. A-2 Blok No:14 Eryaman-ANKARA E.Seyhan CANOVA Tel: (0312) 247 36 76 Tel: (0312) 472 75 94 44 Birlik, Sayı : 198 • Ekim-Kasım-Aralık 2012 Maltepe-İSTANBUL Em.J.Yb.(1941-67) Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:24/11/2012 Adres: 38 Ada Sedef Cad. Ata 3-5 Kat:10 D:98 Ataşehir-İSTANBUL Em.Tümg.(1957-1) Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi:14/12/2012 Adres: Çetin Emeç Bulvarı 8’inci Cad. A.Öveçler-ANKARA