10. sayı

Transkript

10. sayı
Sayı 10
Üç aylık EY kurumsal dergisi
EY Türkiye, büyümesini yeni
ortaklarla sürdürüyor
EY’den G20 ülkelerine
çağrı: Girişimciliği eğitimle
destekleyin
Enerjide yatırımlar
depolamaya yöneliyor
EY, SAP çözümleri ile
Gartner’in Global Magic
Quadrant raporunda lider oldu
İçindekiler
18
04
06
Güncel
4 EY Türkiye, büyümesini
Söyleşi
10 Türk şirketleri
yeni ortaklarla sürdürüyor
6 EY’den G20 ülkelerine
çağrı: Girişimciliği
eğitimle destekleyin
8 Dijital ekonomide
şirketlerin başarısı,
CFO’lar ve CMO’ların
işbirliğine bağlı
22
yurtdışında “yatırımcı”
olarak ne durumdalar?
Makale
12 Düşük faiz ortamı ve
Basel Komitesi’nin
yeni uygulama önerisi
Güncel
13 EY’nin yeni Veri
Yönetimi Merkezi, finans
sektörüne özel hizmet sunacak
Söyleşi
14 Bireysel bankacılık
22 EY, SAP çözümleri ile
Makale
16 Telekomünikasyon
23 EY Brand Activation
Kampanyası
sektör değerlendirmesi
sektöründe yeni yaklaşım
18 Enerjide yatırımlar
depolamaya yöneliyor
Gartner’in Global Magic
Quadrant raporunda
lider olarak yer aldı
24 EY etkinlikleri
26 Bizden haberler
Güncel
20 Uygulama satışlarında
vergi riskleri
EY | Assurance | Tax | Transactions | Advisory
EY Hakkında
EY bağımsız denetim, vergi, kurumsal
finansman ve danışmanlık hizmetlerinde
bir dünya lideridir. Anlayışımız ve kaliteli
hizmetlerimiz dünya ekonomisi ve sermaye
piyasalarında güvenin oluşmasına katkıda
bulunmaktadır. EY, güçlü yönetim ekibiyle
tüm paydaş gruplarına verdiği sözleri yerine
getirmekte ve bu şekilde çalışanları, müşterileri
ve içinde yer aldığı diğer çevreler için daha iyi
bir çalışma hayatı oluşturulmasında önemli bir
rol üstlenmektedir.
EY adı küresel organizasyonu temsil eder ve
Ernst & Young Global Limited’in her biri ayrı
birer tüzel kişiliğe sahip olan, bir veya daha
çok, üye firmasını temsil edebilir. Sınırlı
sorumlu bir Birleşik Krallık şirketi olan
Ernst & Young Global Limited müşteri hizmeti
sunmamaktadır. Daha fazla bilgi için lütfen
ey.com adresini ziyaret ediniz.
Sadece genel bilgi verme amacıyla sunulan bu yayın muhasebe,
vergi veya diğer profesyonel hizmetler alanında geçerli bir
kaynak olarak kullanılması amacıyla hazırlanmamıştır. Belirli bir
konuya ilişkin olarak ilgili danışmana başvurulmalıdır.
ey.com/tr
vergidegundem.com
facebook.com/ErnstYoungTurkiye
twitter.com/EY_Turkiye
© 2015 EY Türkiye.
Tüm Hakları Saklıdır.
TurkEYnews dergisi ile ilgili yorum ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Ülke Başkanı'ndan…
Değerli çalışma arkadaşlarım, değerli EY dostları,
Bu sayıyla birlikte 3 ayda bir yayınlanan kurumsal dergimiz
TurkEYnews’un 10. sayısına ulaştığımızı sizlerle paylaşmaktan
mutluluk duyuyor, derginin hazırlanmasında emeği geçen tüm
arkadaşlarıma teşekkür ederek başlamak istiyorum.
Son dönemde EY Türkiye olarak yaşadığımız en önemli
gelişmelerden biri, yeni ortaklarımızın göreve başlamasıyla ortak
sayımızın 46’ya yükselmesiydi. Yönetim kadromuza katılan yeni
ortaklarımıza aramıza hoş geldiniz diyor ve değerli katkıları için
şimdiden teşekkür ediyorum.
Bildiğiniz gibi Kasım ayında Türkiye G20 Zirvesi’ne ev sahipliği
yapacak. Öncesinde İstanbul’da “Bilgi Ortağı” olarak katıldığımız
G20 YEA Genç Girişimciler ve C20 (Sivil Toplum 20) Zirveleri
gerçekleştirildi. G20 YEA Genç Girişimciler Zirvesi’nde, EY’nin
G20 ülkelerinde yüksek etkili girişimciliği geliştirmek için 6 tavsiyesini içeren “From classroom to boardroom”
raporunu açıkladık. G20 ülkelerinin girişim ve istihdam üretme kültürünü kaybetme riskiyle karşı karşıya
olduklarına dikkat çekerek, eğitim reformu yapılmasının, girişim kültürünü desteklemenin ön şartı olduğuna
dikkat çektik.
Geçtiğimiz dönemdeki önemli gelişmelerden bir diğeri, SAP uygulamalarına ilişkin, Gartner’ın hazırladığı Magic
Quadrant raporunda lider olarak yer almamız oldu. EY olarak, SAP uygulamaları alanında 20 yıllık deneyimimiz
ve dünya çapındaki 5.200 uzmanımız ile sektörlerin ihtiyaçlarına özel SAP tabanlı çözüm ve hizmetler
sunuyoruz. Gartner Magic Quadrant’ta lider olarak yer almamız, bu alandaki birikimimizin ve yetkinliğimizin de
tescillenmesi anlamına geliyor.
Bir diğer güzel haber ise EY olarak hazırladığımız Yenilenebilir Enerji Ülke Çekicilik Endeksi’nde (RECAI)
Türkiye’nin bu yıl 17. sıraya yükselmesi. Dünyada yenilenebilir enerji ve enerjinin depolanmasının önemi her
geçen gün artarken, enerji depolama sistemlerinin ülkemizde de gelişmesi için ihtiyaçların doğru tespit edilmesi
ve bu alana giriş yapmak isteyen yatırımcıların teşvik edilmesi gerekiyor.
Her şeyden daha çok yardımlaşma ve dayanışmaya ihtiyaç duyduğumuz bu dönemlerde, topluma karşı
sosyal katkılarımızı sunmaya da devam ediyoruz. Geçen sene bağış toplama sıralamasında ekip olarak birinci
olduğumuz Steptember sosyal sorumluluk projesinde bu sene de yer alıyoruz. Tüm dünyada gerçekleştirilen ve
Türkiye'de de TSÇV tarafından yürütülen Steptember etkinliğinde katılımcılarımız, 28 gün boyunca yürüyüş,
yüzme ya da bisiklet gibi aktiviteler yapıyor ve başta iş arkadaşları olmak üzere çevreleri de bu çabaları
yaptıkları bağışlarla destekliyor. Toplanan bağışlar beyin felci olarak da bilinen Cerebral Palsy hastalarının
yararına ve bu hastalık ile ilgili farkındalığın artırılmasında kullanılıyor. Katılımcı arkadaşlarıma ve destekçilerine
çok teşekkür ediyorum.
Son olarak, 5-6 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek olan oryantasyon programımız ile 200'den fazla yeni mezun
arkadaşımız EY ailesine katılıyor. Aramıza katılacak yeni çalışma arkadaşlarımıza hoş geldiniz diyor ve yeni
başlayan çalışma hayatlarında kendilerine başarılar diliyorum.
Son zamanlarda ülkemizin içinden geçtiği zorlu zamanlar, bize barış ve kardeşliğin önemini bir kez daha
hatırlatıyor. EY ailesi adına dostluk, barış ve dayanışmanın ülkemizde ve tüm dünyada hakim olmasını dilerim.
Keyifli okumalar…
Mustafa Çamlıca
EY Türkiye Ülke Başkanı
Güncel
EY Türkiye, büyümesini
yeni ortaklarla sürdürüyor
EY Türkiye Ülke Başkanı
Mustafa Çamlıca, yönetim
kadrosuna yeni ortakların da
katılmasıyla yeni dönemde
şirketin hizmet verdiği tüm
alanlarda sektör ortalamasının
üzerinde bir büyüme
hedeflediğini belirtti.
Mustafa Çamlıca şunları
söyledi:
EY Türkiye, bu yıl yönetim kadrosuna 5 yeni
ortak ekledi. EY Türkiye ortaklarının sayısı bu
atamalarla birlikte 46’ya yükseldi. EY Türkiye
Ülke Başkanı Mustafa Çamlıca, “Yönetim
kadrosuna katılan yeni ortaklarla hizmet
verdiğimiz tüm alanlarda sektör ortalamasının
üzerinde büyümeyi hedefliyoruz” dedi
Denetim ve danışmanlık şirketi EY Türkiye, bu yıl yönetim
kadrosuna 5 ortak daha ekleyerek dinamik büyüme
çizgisini sürdürdü. Ahmet Sağlı, Hande Aksoy ve Serdar
Sumay EY Türkiye Vergi Hizmetleri Ortağı, Cem Uçarlar ve
Damla Harman ise EY Türkiye Denetim Hizmetleri Ortağı
olarak yönetim kadrosuna katıldı. Böylece EY Türkiye’nin
ortak sayısı 46’ya yükseldi. 2 Temmuz’da CSE Liderimiz
Jacek Kedzior’un da katılımıyla Hekimbaşı Salih Efendi
Yalısı’nda gerçekleştirilen “New Partners Welcome Dinner”
etkinliği ile tüm ortaklarımız bu keyifli gecede bir araya
geldiler.
“Küresel ekonomide belirsizliğin egemen olduğu
bugünlerde, bu belirsizliklerin daha iyi yönetilmesi
için denetim ve danışmanlık şirketlerinin desteğine
olan ihtiyaç da giderek artıyor. EY Türkiye olarak,
son derece yetkin ve donanımlı çalışanlarımızla
danışmanlık ve denetim hizmeti verdiğimiz şirketlerin
ve dolayısıyla ülke ekonomisinin verimli bir şekilde
büyümesine destek oluyoruz. 2014-2015 mali yılını
yüzde 20’nin üzerinde bir büyüme ile tamamladık.
Şirket olarak bu dönemde Türkiye ekonomisi için
1 milyon 300 bin saatlik hizmet ürettik. Gelecek sene
bu rakamı daha da artırmayı hedefliyor, kadromuzu bu
hedefimiz doğrultusunda güçlendiriyoruz. Bu yıl işe
alınacak yeni mezun arkadaşlarımızla birlikte çalışan
sayımızı 1300’lerin üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Yeni
ortaklarımız ile global büyüme stratejimiz doğrultusunda
müşterilerimiz, çalışanlarımız ve iş dünyası için daha iyi
bir çalışma hayatı oluşturulmasına katkıda bulunacağız.”
Tüm dünyada yüzde 30’dan fazlası kadın olmak üzere 753 yeni ortak
EY bu yıl tüm dünyada 753 yeni ortak ataması gerçekleştirdi. 2008’den bu yana EY bünyesindeki en yüksek atama
sayısına denk gelen bu rakam, 2014’e göre yüzde 12’lik bir artışı temsil ediyor. EY bu yıl ayrıca yüzde 30’dan fazlası
kadın olan yeni ortaklarıyla şirket içinde şu ana kadarki en yüksek oranda kadın ortak atamasını da gerçekleştirmiş
oldu.
4
| TurkEYnews
Sayı 10
EY Türkiye yeni ortakları :
Ahmet Sağlı - Vergi /Hukuk
Cem Uçarlar - Denetim / İzmir Ofis Denetim Hizmetleri
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Ahmet
Sağlı, 2005 yılında EF Cambridge’de Uluslararası Hukuk
Programı’nı tamamladı. Kurumsal pratik, rekabet, birleşme
ve satın almalar, ortak girişimler ve sermaye piyasalarının da
aralarında olduğu birçok konuda deneyim sahibi olan Sağlı,
ilaç, madencilik, kimya ve telekomünikasyon sektörlerinde
faaliyet gösteren birçok uluslararası şirkete danışmanlık
hizmeti verdi. EY’deki görevinden önce Koç Hukuk Bürosu’nda
ortak olarak yer alan Sağlı, çok uluslu şirketlere birleşme ve
satın almalar konusunda danışmanlık yaptı.
İş hayatına 2001 yılında Arthur Andersen’da başlayan
ve 2002 yılından itibaren EY’de çalışan Cem Uçarlar,
2013 yılından bu yana EY Türkiye’de “Yönetici Direktör”
olarak görev yaptı. Üretim sektörü denetleme alanında
uzmanlaşan, enerji, petrol & gaz ve diğer çeşitli endüstri
sektörlerindeki müşterilere hizmet veren Uçarlar, Bilkent
Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu. Serbest Muhasebeci
Mali Müşavirlik, Sermaye Piyasası Denetim ve Kamu Gözetim
Kurumu Denetim lisanslarına sahip olan Uçarlar, denetim,
satın alma ve Sarbanes Oxley alanlarında, finans, enerji,
telekomünikasyon ve medya sektörlerinde kapsamlı bir
deneyime sahip.
Damla Harman - Denetim / Finansal Hizmetler
EY’deki kariyerine 2001 yılında başlayan Damla Harman,
bankacılık ve finans sektöründe denetim ve danışmanlık
tecrübesine sahip. Son iki yıldır EY’de “Yönetici Direktör”
olarak görev yapan Harman, Sarbanes Oxley, finansal
muhasebe, kapanış süreci, şube konsolidasyon ve süreç
iyileştirilmesi, veri analizi, regülasyon ve hazine çözümleri
alanında uzmanlık sahibi.
Marmara Üniversitesi mezunu olan ve bankacılık, sigortacılık
ve sermaye piyasası denetim lisansına sahip olan Harman,
EMEIA bölgesi sermaye piyasaları ve halka arz ekibinde de yer
alıyor. Harman ayrıca, Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarının iç
kontrol, iç denetim ve yönetim projelerinde ve birçok bankanın
devir ve birleşme işlemlerinde görev aldı.
Hande Aksoy - Vergi / Muhasebe Mevzuatına Uyum,
Bordro ve Raporlama Hizmetleri
İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü mezunu olan ve
EY’deki kariyerine 1999’da Bağımsız Denetim’de başlayan
Hande Aksoy, 2006-2010 yılları arasında San Francisco
ve Boston’da EY Küresel Varlık Yönetimi ve Gayrimenkul
Denetimi departmanlarında görev yaptı. Hande Aksoy, EY’deki
kariyerinde havacılık, savunma, gayrimenkul, üretim, otelcilik,
çimento, enerji, altyapı ve inşaat alanlarında faaliyet gösteren
çeşitli yerel ve uluslararası kurumlara hizmet verdi. 2013
yılında Vergi Bölümü’nde Muhasebe Mevzuatına Uyum, Bordro
ve Raporlama Hizmetleri yönetimini üstlenen Hande Aksoy,
IFRS, US GAAP, Sermaye Piyasası Muhasebe Mevzuatı ve
yerel mevzuatlar alanında tecrübe sahibi. Hande Aksoy’un
Türkiye’de Serbest Muhasebeci Mali Müşavir, Sermaye Piyasası
Bağımsız Denetim Lisansı, Amerika’da da Mali Müşavir-CPA
(U.S. Certified Public Accountant) unvanı bulunuyor.
Serdar Sumay - Vergi / Transfer Fiyatlandırması Hizmetleri
15 yıldır EY’de çalışan ve ortak olarak atanmasından önce EY Türkiye Transfer Fiyatlandırması Bölümü’nde Yönetici Direktör
olarak görev yapan Sumay, İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. Serdar Sumay transfer fiyatlandırması alanında, peşin
fiyatlandırma anlaşmaları, planlama ve dokümantasyon konularında geniş bir tecrübe sahibidir. Sumay, EY Türkiye müşteri
portföyündeki birçok şirkete yerel vergi birikimini uluslararası vergileme ve transfer fiyatlandırması alanlarındaki uzmanlığıyla
birleştirerek destek veriyor. Sumay ayrıca “CSE Tax Talent Leader” rolü ile EY Orta ve Doğu Avrupa Bölgesi’ndeki ülkelerin Vergi
Bölümleriyle, Bölgesel İnsan Kaynakları Departmanı arasındaki koordinasyonu sağlamaktadır.
TurkEYnews |
5
Güncel
EY’den G20 ülkelerine çağrı:
Girişimciliği eğitimle destekleyin
EY, G20 ülkelerini etkin girişimciliği mümkün kılmak için hedef ve politikalarını netleştirmeye davet
etti. G20 ülkelerine genç nüfus istihdamını eğitim ve girişimcilik yoluyla teşvik etmek için 6 önemli
tavsiyede bulundu. G20 ülkelerinin girişimcilik ve istihdam sağlama kültürünü kaybetme riskiyle karşı
karşıya olduklarına dikkat çeken EY, eğitim reformunun, girişim kültürünü desteklemenin ön şartı
olduğunu vurguladı.
EY’nin yeni raporu, devletleri genç girişimcileri
destekleyici eğitim politikaları üretmeye
çağırıyor. EY aksi takdirde istihdam büyümesi
ve inovasyon konusunda karşılaşılabilecek
risklere karşı uyarıda bulundu.
Girişimcilik kültürünü oluşturmanın yolu
eğitimden geçiyor
Bu yıl İstanbul’da düzenlenen G20 Genç Girişimciler
Zirvesi’nde (G20 YEA) açıklanan rapor, G20 ülkelerine zaman
içinde aşamalı olarak etkin girişimciliği geliştirmek için 6
uygulanabilir tavsiye içeriyor. EY, aksi takdirde istihdam ve
inovasyon konusunda karşılaşılabilecek risklere karşı uyarıda
bulunuyor.
EY EMEIA Stratejik Büyüyen Pazarlar Lideri Demet
Özdemir, “Genç nüfus işsizliğinin orantısız bir şekilde
yüksek olduğu küresel ekonomik ortamda devletler,
genç nüfus işsizliğinin iş gücü piyasası ve sosyal
yapıda yarattığı olumsuzlukları ortadan kaldıracak
sürdürülebilir çözümler arıyor. Karar vericiler,
ekonomik büyümeyi ve istihdamı uzun vadede
etkin kılmak için iş ekosistemlerini büyütmeliler.
Girişimcilik kalıcı istihdam ve inovasyonun
sağlanmasında güçlü bir katalizör görevi görüyor”
şeklinde görüşlerini paylaştı.
EY Gelişen Pazarlar Kamu Sektör Lider Yardımcısı
Rohan Malik de “Etkin girişimciliğin desteklenmesi,
gelirlerin artırılmasında, istihdamda, verimliliğin
ve rekabet gücünün sağlanmasında büyük bir
öneme sahip. Aynı zamanda, etkin şirketlerin
gelişimi ve ölçeklenmesi için girişimcilik kültürü
gerekli. G20 üyesi devletler için, eğitim kültürün
güçlendirilmesinde temel etken. Eğitim sistemlerinde
kalıcı değişim, kültürde ise gerçek değişim zaman alır.
Sonuç olarak, hükümetler eğitim sistemlerini yeniden
düzenlemek için uzun vadeli bir kararlılık göstermeli,
girişimcilik kültürünü desteklemeli ve yeni politikalar
uygulamaya hemen başlamalı” dedi.
6
| TurkEYnews
Rapor, EY’nin kısa süre önce gerçekleştirdiği ve istihdamı
artırma çalışmalarında ilk sıranın girişimciliğe verilmesi
gerektiğini öngören bir araştırmaya dayanıyor. Genç
işsizlik oranı, yüzde 16 gibi yüksek bir seviyede bulunan
G20 ülkelerindeki gençlerin yüzde 65’i kariyerlerinin bir
noktasında girişimci olmayı ve kendi işlerini yönetmeyi
hedefliyor. EY, araştırmayı gerçekleştirdiği G20 ülkelerinden
2.800’den fazla gencin genel olarak kendi işlerini kurma
konusunda iyimser olduklarına da dikkat çekiyor.
G20 ülkelerindeki girişimcilerin sadece yüzde 15’i kendi
ülkelerinin girişimciliği teşvik eden bir kültüre sahip
olduğuna inanıyor. Yüzde 80’den fazlası ise ülkelerinde
girişimcilerin istihdamı artırdıklarının farkında olunmasına,
okullarda ve üniversitelerde girişimcilik ile inovasyon için
gereken yeteneklerin öğretilmesi gerektiğine inanıyor. EY
bu araştırmasında, eğitim ve mesleki eğitim konusunda net
bir şekilde tanımlanmış hedeflere sahip ülkelerde, girişim
ve inovasyonun ekonomik gelişmenin itici gücü olduğunu
vurguluyor.
Rapor, G20 ülke hükümetlerine etkin girişimcilik kültürü
oluşturmaları için gerekli yolu çiziyor. Raporun hükümetlere
çizdiği bu yol, ülkelere girişimcilik ekosistemlerini hızla
büyütecek ve sürdürülebilir kazanımlar sağlayacak kurumsal
bir çerçeve sunan eğitim politikaları ile başlıyor.
Rapor, devletlerin temel eğitimden yetişkin eğitimlerine
varıncaya kadar eğitim politikalarını girişimcilikle ilgili
araçlarla geliştirerek, girişimciliği destekleyen bir kültür
yaratabileceklerini ortaya koyuyor.
Sayı 10
Eğitim, girişimcilik kültürünü zaman içinde farklı açılardan destekleyecek
Birçok ülke için girişimciliğe odaklanan eğitim politikaları yeni bir model olarak görülüyor. Sonuç olarak, beklenen kültürel
değişim bir anda değil, yıllar içinde aşamalı olarak gerçekleşiyor. Hükümetler için bu durum, uzun soluklu bir strateji
izlenmesini gerektiriyor. Raporda yer alan altı öneri hükümetlere bazıları hemen bazıları ise kısa, orta ve uzun vadeli
sonuçlar verecek, girişimcilik kültüründe dönüşüm ve değişim etkisi yaratacak inisiyatifler uygulamalarını tavsiye ediyor.
G20 YEA Zirvesi bu tavsiyeleri Kasım ayında gerçekleştirilecek olan G20 Liderler Zirvesi aracılığıyla küresel iş liderlerine,
girişimcilere ve karar vericilere, gençlere potansiyellerini ortaya koyabilmeleri için ihtiyaç duydukları desteği nasıl
verebilecekleri konusunda seslenecek. Bu altı öneri şöyle sıralanıyor:
1. Yeni, çok yönlü bir G20 girişimciler vizesi yaratın
(hemen)
Çok yönlü ya da bölgesel vize programları iş gücü
hareketliliğini sağlamakta, şirketleri uluslararası çapta
buluşturmakta ve girişimcilik kültürü ile normlarını
yaymakta çok önemli rol oynuyor. İngiltere ve Kanada
gibi bazı ülkeler halihazırda girişimcilere ve start-up
şirketlere yönelik vize programları uyguluyorlar.
2. Uluslararası girişimcilik bağlantılarını teşvik edin
(hemen)
Yeni ve genç girişimciler, bilgi alışverişinde bulunmak,
birbirlerine rehberlik ederek tavsiyeler vermek ve
girişimcilik kültürünü yaymak için uluslararası ağlara
katılmaya ve diğer girişimcilerle işbirliği yapmaya ihtiyaç
duyuyorlar. Birçok AB ülkesi, girişimcilerin uluslararası
pazarlara açılabilmesi için devlet destekli öğrenci
değişim programları uyguluyor. Bu da ekosistemlerini
hızlıca büyütmelerini, ortaklıklar kurmalarını ve örnek
uygulamaların daha kolay paylaşılmasını sağlıyor.
3. Girişimciliği öğretmeye erken yaşlarda başlayın
(kısa vadede)
Devletler, “girişimci kafa yapısını” ve girişimcilik
kültürünü yaratmak için girişimcilik eğitimlerini daha
ilköğretim döneminden itibaren desteklemeye başlamalı.
Bu da okullarda deneyerek öğrenme, girişimcilik
eğitimleri ve müfredat dışı programlar ile sağlanabilir.
4. Lise ve yükseköğretimde girişimcilik
programlarını destekleyin (kısa vadede)
Öğrencilerin ilköğretim döneminde edindiği
girişimcilik becerilerini destekleyecek ve bunu ticari
pratiğe dönüştürecek girişimci eğitim inisiyatifleri,
yükseköğretim seviyelerinde büyük önem taşıyor.
5. Girişimcilikte ve istihdamda kaliteye odaklanın
(orta vadede)
Devletler etkin girişimciliğin gelişimini desteklemek için
kültürü temel bir itici güç olarak kullanabilir. Bu, doğru
hedeflenmiş hibe ve yardımları, başarıların kutlanmasını,
bilgi alışverişini ve risk alımını desteklemek için bağlantı
ağlarının hayata geçirilmesini içerir.
6. Kültür ve eğitimi birbirine bağlayacak
programlar oluşturun (uzun vadede)
Girişimcilikle ilgili eğitim programları, etkin bir sonuç
için eğitim ve kültürü harmanlayan, aynı zamanda
inovasyonu ve istihdamı destekleyen bir yapıda olmalıdır.
Bilgi paylaşımını ve topluluğun gelişimini teşvik eden
inisiyatifler, öğrenilenlerin çoğaltılması, programların
ölçekli bir şekilde büyümesinin sağlanması ve
programlarla ilgili geniş çerçevede veri üretilmesi için de
gereklidir.
G2O YEA Zirvesi
2010 yılından beri çeşitli ülkelerde düzenlenmekte olan G20 YEA (Young
Entrepreneurs’ Alliance) Zirvesi, Türkiye'nin 1 Aralık 2014 tarihi itibarıyla
G20 platformunun Dönem Başkanlığı’nı üstlenmesiyle birlikte bu yıl 7 – 9 Eylül
2015 tarihleri arasında, TÜGİAD ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleşti. Genç
girişimcilerin dünya ekonomisindeki öneminin vurgulanması, sorunlarının
tartışılması ve aralarındaki diyalog ve iş birliğinin artırılmasını sağlamak
amacıyla gerçekleştirilen Zirve'de EY Türkiye “Bilgi Ortağı / Knowledge
Partner” olarak yer aldı.
Zirve'de EY Gelişen Pazarlar Kamu Sektör Lider Yardımcısı Rohan Malik,
“Strong Culture, Strong Impact” başlıklı panelde “From classroom
to boardroom” raporunun sunumunu gerçekleştirdi. Dünyanın çeşitli
ülkelerinden sektörlerinin önde gelen isimlerinin konuşmacı olarak yer aldığı
üç gün süren etkinlikte EY EMEIA Stratejik Büyüyen Pazarlar Lideri Demet
Özdemir de “Stories of Entrepreneursip - Women Entrepreneurship” panelinin
moderatörlüğünü yürüttü.
TurkEYnews |
7
Güncel
Dijital ekonomide şirketlerin
başarısı, CFO’lar ve CMO’ların
işbirliğine bağlı
EY’nin yaptığı araştırma zorlu rekabet
koşullarında finans ve pazarlama
departmanlarının işbirliğinin giderek daha
büyük önem kazandığını vurguluyor.
Araştırmaya katılan üst düzey finans
yöneticilerinin (CFO) %54’ü pazarlama
yöneticileriyle (CMO) işbirliğinin artış
gösterdiğini belirtiyor. CFO’ların %51’i dijital
yönetişimin öncelik taşıdığını düşünüyor.
EY tarafından hazırlanan “Performans için iş birliği”
serisinin “CFO ve CMO iş birliği” versiyonunu yayınladı.
Rapor, CFO’lar ile CMO’lar arasındaki işbirliğinin son üç
yılda dikkate değer bir şekilde arttığını ortaya koyarken,
bazı şirketlerin dijital dünyaya adapte olmakta hâlâ
yeterince hızlı olmadıklarını da gözler önüne seriyor.
Tüm dünyadan 650’yi aşkın önde gelen CFO ile yapılan
görüşmeleri ve şirketlerin CFO ve CMO’larının yanı sıra EY
uzmanlarının görüşlerini de içeren rapor, CFO ve CMO’ların
aralarındaki işbirliğinin nasıl geliştiğine de ışık tutuyor.
Araştırma sonuçlarına göre, CFO’ların %54’ü, CMO’lar
ile yapmış oldukları iş birliklerinde bir artış olduğunu
belirtiyor. CFO’ların %63’ü ise bu dönemde pazarlamayla
ilgili konulara daha fazla dahil olduklarını söylüyor. Bununla
birlikte, CFO’lar ve CMO’ların kullanabilecekleri ortak
platform, süreç ve temel performans göstergelerinin
eksikliği ile kültürel farklılıklar, işbirliğinin önünde önemli bir
engel teşkil ediyor.
EY’nin raporuna ve bu
serideki diğer araştırma
içeriklerine
http://ey.com/cfo
adresi üzerinden
ulaşılabiliyor.
8
| TurkEYnews
Sayı 10
Başarının sırrı uyum ve işbirliğinde
Bugünün dijital ekonomisinde finans ve pazarlama
arasındaki güçlü içerik, başarıyı belirleyen en
önemli etkenlerden biri durumunda. İş modellerinin
karmaşıklığı artarken rekabet hiç beklenmedik
zaman ve ortamlarda ortaya çıkabiliyor.
EY’nin raporuna göre, CFO ve CMO’lar daha çok,
müşteri segmentasyonu ve öngörüsü, pazarlama
faaliyetlerinin piyasadaki getirisini ölçme, ürün
portföyünü optimize etme ve dijital yönetişim
konularında iş birliği yapıyorlar.
Örneğin, salt web tabanlı hizmet sağlayıcılar, ofis
ya da satış ağı maliyeti olmadan hızla birçok pazara
giriyor ve rekabet avantajına sahip oluyorlar. Fiyat
karşılaştırma sitelerinin yükselişi ise kâr marjları ve
satışa sunulan ürünler üzerinde baskı oluşturuyor,
bu da organizasyonları pazarlama stratejilerini
yeniden değerlendirmeye itiyor.
Pazarlama departmanları geleneksel olarak hedef
kitlelerinin istek, ihtiyaç ve davranışlarını fokus
gruplar, kampanyalar ve satışların korelasyonu ile
anlamaya çalışırken, şimdi finans departmanlarının
çıktılarına daha çok benzeyen, veri temelli, tahmin
modelleri sunan analitik araçlar ile çalışıyorlar.
Günümüz iş dünyasında şirketlerin
başarılı olmalarında finans ve
pazarlama departmanlarının güç
birliği yapmalarının büyük önem
taşıdığını vurgulayan EY Türkiye
Danışmanlık Hizmetleri Bölüm
Başkanı ve Finansal Hizmetler
Sektör Lideri Selim Elhadef
şunları söyledi:
“EY’nin 650’yi aşkın CFO’un katılımıyla gerçekleştirdiği bu
araştırma, CFO ve CMO’lar arasındaki işbirliğinin önemini
net bir şekilde ortaya koyuyor. Daha önce fonksiyonları
açısından birbirlerine uzak oldukları düşünülen bu
departmanlar son dönemde giderek yakınlaşıyor. Şirketin
kurumsal yapı açısından değer taşıyan kriterlerinin
neler olduğu üzerinde CFO ve CMO’ların fikir birliğinde
olmaları, farklı bakış açılarının birbirlerine yaklaştırılması,
pazarlama analitiklerinin dönüşümünde işbirliği kurulması
ve pazarlama planlama süreçlerinde ekip çalışması
yapılması başarı için kritik önem taşıyor.”
“Organizasyonların sağlıklı gelişimini sürdürmelerini
sağlamak için CMO’lar pazarlamanın ürün, fiyat, dağıtım
kanalları ve promosyonlar gibi bileşenlerini çok iyi
sorgulamalı ve değerlendirmelidir. CFO ise, şirketlerin
kendilerine özgü güçlü avantajlarını kaybetmeden, adapte
olmalarını sağlayacak stratejik yatırımları yapmalıdır.
Günümüz iş dünyasında başarı CMO’lar ve CFO’lar
arasında uyumlu bir işbirliğinden geçiyor.”
TurkEYnews |
9
Söyleşi
Türk şirketleri yurtdışında
“yatırımcı” olarak ne durumdalar?
EY Türkiye Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı Müşfik
Cantekinler’e Türk şirketlerinin yurtdışındaki yatırımları konusundaki
değerlendirmelerini sorduk.
• Türk şirketleri yurtdışında “yatırımcı” olarak ne durumdalar? Son
yıllarda Türk sermayesinin yurtdışı yatırımcı kimliği nasıl değişti?
Müşfik Cantekinler
EY Türkiye Kurumsal Finansman
Bölüm Başkanı
2014 yılında önceki yıllara kıyasla daha büyük hacimli yurtdışı satın alma
işlemlerinin gerçekleştiğini gözlemledik. Bu işlemlerin en büyüğü Yıldız Holding'in
United Biscuits'i satın alması olarak dikkat çekti. İşlem değeri açıklanmasa da, Türk
yatırımcıların yurtdışında günümüze kadar gerçekleştirdiği en büyük satın alma
işlemi olduğu biliniyor. 2014 yılında, önceki yıllara oranla işlem sayısında yatay bir
seyir izlendiğini gözlemlemiştik. 2015 yılında ise günümüze kadar 15 adet yurtdışı
satın alma işleminin gerçekleştiğini görüyoruz. Bu sene özellikle bilişim sektöründe
Türk yatırımcıların yurtdışında aktif olduklarını görmekteyiz. Geçtiğimiz dönemde
gerçekleşen yurtdışı satın alma işlemlerinin etkisiyle Türk yatırımcıların yurtdışındaki
yatırımcı kimliğinin olumlu yönde etkilendiğini ve birçok işlemde potansiyel yatırımcı
listesinde ön sıralara yükseldiklerini gözlemliyoruz.
• Türk sermayenin yurtdışı yatırımları en çok hangi sektörlerde oluyor?
Yurtdışı yatırımlar konusunda geleneksel olarak imalat, ulaştırma ve turizm
sektörlerinin öne çıktığını gözlemliyoruz. Gıda sektörü ise büyük hacimli işlemler ile
dikkat çeken bir diğer sektör oldu.
10
| TurkEYnews
Sayı 10
• Türk yatırımcı en çok hangi
ülkelere ve coğrafyalara yatırım
için odaklanıyor, neden?
Avrupa bu tip alımlarda öne çıkıyor.
Ayrıca, ABD'de son yıllarda önemli
satın almalar gerçekleştiren Türk
şirketleri de mevcut. Azerbaycan,
sıfırdan yatırım olarak nitelendirilen
“Greenfield” yatırımlarda öne çıkan
ülkelerden. Türki cumhuriyetler
de Türk yatırımcıların yöneldiği
coğrafyalardan birisi olarak dikkat
çekiyor. Özellikle son yıllarda, Afrika ve
Asya'ya da artan bir ilginin olduğunu
gözlemliyoruz. Bu bölgelerde, Türk
yatırımcılar, özellikle üretim ve
inşaat alanlarında önemli yatırımlar
gerçekleştiriyorlar. Önümüzdeki
yıllarda Doğu Avrupa ile birlikte bu
yeni pazarlardaki satın almaların da hız
kazanacağını düşünüyoruz.
• Türk yatırımcılar yatırım
yöntemi olarak en çok hangisini
tercih ediyor? Bu konuda son 5-6
yılda bir değişim oldu mu?
Yatırım yöntemi, yatırım yapılan
sektöre göre değişiyor.
Örneğin, enerji, madencilik, inşaat,
sağlık ve turizm sektörlerinde sıfırdan
yatırımlar ön plana çıkıyor. Ulaştırma,
gıda ve perakende sektörlerinde
satın almalar ve ortaklıklar tercih
ediliyor. Son yıllarda iş ortaklığı
kurarak, yani yanına yerel bir ortak
alarak yeni coğrafyalara açılan Türk
şirketlerinin sayısında artış olduğunu
gözlemliyoruz.
• Türk yatırımcılar için
yurtdışında yatırımı cazip kılan
nedenler neler?
Türk şirketlerinin genellikle, yurtdışı
operasyonlarını genişletmek
ve yeni pazarlar elde etmek
amacıyla yurtdışında satın almalar
gerçekleştirdiğini görüyoruz.
Bunun yanı sıra Türk şirketlerinin
değerlemeleri cazip olan Avrupalı
şirketleri incelediğini ve bu yolla
genişlemelerini hızlandırmayı
planladıklarını gözlemliyoruz. Son
yıllarda marka alımları da önemli
trendlerden birisi olarak karşımıza
çıkıyor. Bu yolla, bilinirliği yüksek
ürün ve hizmetlerle, mevcut ürün ve
hizmetleri entegre edip büyümesini
hızlandırmayı planlayan Türk
şirketlerinin sayısı artıyor.
• Sizce iç pazarda yatırımı
zorlaştıran konular neler? İç
pazarda hangi alanlarda sıkışıklık
var?
İç pazarda yatırım gerçekleştirmek
isteyen şirketlerin şirket değerlemeleri
ve fiyatta anlaşma konusunda
zorluklar çektiğini görüyoruz. Bunun
yanı sıra, kurlardaki dalgalanmanın
da iç pazarda yatırım yapmayı
zorlaştırdığını ve siyasi belirsizliklerin
de yatırım kararlarını geciktirebildiğini
gözlemliyoruz.
• Türk yatırımcıların yurtdışı
atılımları önümüzdeki dönemde
sizce nasıl bir eğilim gösterecek?
Özellikle, FED’in faiz artırımı ve
Yunanistan’ın Avrupa Birliği’nde
kalma süreci belirsizliklerinin ortadan
kalkmasıyla birlikte yurtdışı satın
almaların hız kazanmasını bekliyoruz.
Dünya genelinde, özellikle gelişmiş
ekonomilerde iyileşme sinyallerinin
artmasıyla birlikte Türk yatırımcıların
satın almalarda daha aktif olacağını
tahmin ediyoruz. Türkiye ekonomisinin
de iyi yönde seyretmesi satın almalar
için önemli bir etken olacaktır.
TurkEYnews |
11
Makale
Düşük faiz ortamı ve
Basel Komitesi’nin
yeni uygulama önerisi
Güneş SARI
Finansal Hizmetlerden Sorumlu
Kıdemli Müdür
Basel Bankacılık Denetim Komitesi (BCBS) tarafından 8 Haziran tarihli
ve “Bankacılık hesaplarında faiz oranı riski” isimli bir istişare metni
yayımlandı. Bu metin ile komite, bankacılık hesaplarındaki faiz oranı
riskinin (IRRBB) yönetilmesi ve söz konusu riske göre sermaye ayrılması
konusunda yeni bir öneri getiriyor. Söz konusu öneriler hayata geçirilirse,
bankalar üzerinde önemli etkileri ortaya çıkacak.
BDDK tarafından çıkarılan en güncel uygulama Ağustos
2011 tarihli “Bankacılık Hesaplarından Kaynaklanan Faiz
Oranı Riskinin Standart Şok Yöntemiyle Ölçülmesine ve
Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik”. Söz konusu yönetmelik
2004 yılında BCBS tarafından yayımlanan “Faiz oranı riskinin
yönetim ve denetim prensipleri” dokümanını referans alan
bir uygulama. Söz konusu riskin tanımlanması, ölçülmesi,
izlenmesi ve kontrol edilmesi adımlarını ve kriterlerini
tanımlayan ve BCBS tarafından 2004 yılında yayımlanan
yönetmeliğe göre IRRBB, yapısal blok 2 (pillar 2) altında
değerlendiriliyordu. Başka bir ifadeyle, söz konusu risk için
sermaye ayrılması zorunlu değildi. Hesaplama sonucunda
belirlenmiş rasyolarda kriterleri tanımlanmış bir aşım olursa
düzenleyici kuruluş, bankadan aksiyon alması yönünde istekte
bulunuyordu.
Bu yeni öneriye göreyse, söz konusu risk yapısal blok 1
(pillar 1) altında değerlendirilecek, zaten Basel III ile getirilen
değişikliklerle hem sermaye kalitesi hem de sermaye
oranındaki artışı karşılamaya çalışan ve bu nedenle sıkıntı
çeken bankalar daha önce söz konusu risk için ayırmadıkları bir
sermaye miktarını da ayırmak zorunda kalacaklar.
Neden?
BCBS’nin IRRBB uygulamasında böyle bir değişikliğe gitmesinin
iki temel nedeni var. Birinci neden, hesaplar arası arbitraj
olanaklarını ortadan kaldıran bir düzenlemenin hayata
geçirilmek istenmesi.
Yayımlanan istişare metninde de detaylı şekilde anlatıldığı
üzere, özellikle 2008 krizi ve sonrasında faiz oranı riskinden
dolayı yaşanan kayıpların en önemli nedenlerinden biri
bankacılık hesaplarındaki faiz oranı nedeniyle yaşanan kayıplar.
Bankaların faize duyarlı işlemleri daha az sermaye tutmak için
alım satım hesaplarından bankacılık hesaplarına taşımaları
buradaki kayıpların temel nedenini oluşturuyor. Daha da
önemlisi, söz konusu kayıplar için bankalar önceden herhangi
bir sermaye ayırmadılar, çünkü söz konusu risk yapısal blok 2
altında değerlendiriliyor ve sermaye yapısal blok 1 altındaki
uygulamalar neticesinde ayrılıyor.
Zaten 2012 yılında ilk versiyonu yayımlanan ve yeni piyasa
riski düzenlemesi olarak değerlendirilen “Fundamental Review
of Trading Book” dokümanı ile hesaplar arası transfere ciddi
kısıtlar getirilmekte. Bu son IRRBB dokümanı da bir anlamda
12
| TurkEYnews
kriz sonrası alınması gereken düzenleyici uygulamalar
açısından değerlendirildiğinde tamamlayıcı nitelikte görünüyor.
Bu sayede hesaplar arası transfer yapıldığında bankalar, daha
önceden olası kayıplar için
sermaye ayırmak durumunda kalacaklar.
İkinci neden, düşük faiz ortamının son bulacağı beklentisi ve
faizlerin yükselmesi nedeniyle doğabilecek zararlara karşı
bankaları önceden hazırlamak.
Bu durum artık bir risk olmaktan çıktı ve beklenen bir durum
haline geldi. Zira FED, faiz oranını 2015 sonu itibariyle
kademeli olarak artıracak gibi görünüyor. 2018 itibariyle
kriz öncesi seviye olan %4,5 seviyeleri konuşulmakta. Bu
3 yılda 400 baz puanlık bir artış demek. Avrupa Merkez
Bankası (AMB), düşük faiz teşvikini 2016 sonu itibariyle
sonlandıracağını daha önceden duyurmuştu. Aynı şekilde
İngiltere Merkez Bankası (BoE) 2016 ortalarında faiz
oranlarında artışa gidecek gibi görünüyor. 2008’den beri süren
bol parayla desteklenmiş düşük faiz ortamının yavaş yavaş
sonuna geliyoruz.
Faiz oranının sadece yükselmesi değil aynı zamanda da
belirsizliği, finansal sistemi zora sokan en önemli sıkıntıların
başında geliyor. Dolayısıyla yayımlanan öneride faiz oranına
uygulanacak 100 ile 500 bps arasında değişen hem pozitif ve
hem de negatif yönde 6 farklı şok tanımlanıyor.
Yeni düzenleme ne öngörüyor?
Bankalar her ne kadar içsel ve dışsal nedenler
ile IRRBB’yi farklı gelişmişlik seviyelerinde
hesaplayıp raporlasalar da söz konusu
uygulama neticesinde istenen kriterlerde
ve formatta hesaplamaların yapılabilmesi
ve hesaplama sonucunda sermayenin ayrılabilmesi için
hem veri hem de sistem açısından bankaların yeniden bir
değerlendirme yapmaları gerekebilir. Sadece ayrılacak olan
sermaye değil aynı zamanda da altyapı yatırımı burada
önemli maliyet kalemleri arasında değerlendirilmelidir.
İstişare metni şeklinde yayımlanan doküman, henüz
düzenleyici kuruluşlar tarafından mevzuat kapsamına
alınmış değil. Dokümanın yayımlanmasındaki temel amaç,
konuyu tartışmaya açarak, uygulama hayata geçirilmeden
önce hazırlıkların tamamlanmasını sağlamak.
Sayı 10
EY’nin yeni Veri Yönetimi
Merkezi, finans sektörüne özel
hizmet sunacak
EY, finansal hizmetler sektörüne yönelik büyük veri analizi ve yönetimi alanında faaliyet gösterecek
Global İnovasyon Merkezi’ni hayata geçirdi. Temmuz ayında Madrid’de faaliyete başlayan merkezdeki
uzman sayısı kısa süre içinde 200’e çıkacak.
EY, sürdürmekte olduğu küresel
analitik yatırımları kapsamında,
büyük veri analizi ve yönetimi
konularında çalışacak ve özellikle
finansal hizmetler sektörüne
yönelik hizmet verecek Global
İnovasyon Merkezi’ni hizmete
sundu.
Veri analizi ve veri madenciliği ürün
ve hizmetlerini zenginleştiren EY
için bir kilometre taşı niteliğindeki
merkez, şirketin 500 milyon
dolarlık küresel analitik yatırımları
kapsamında kuruldu.
Günümüzde müşteri ve şirket verilerinin daha iyi
anlaşılmasına ve büyük verinin yönetimine yönelik talep ve
ihtiyacın önemli ölçüde arttığına dikkat çeken EY Türkiye
Danışmanlık Hizmetleri Bölüm Başkanı ve Finansal
Hizmetler Sektör Lideri Selim Elhadef, “Günümüzde
özellikle finansal hizmet şirketlerinin üretmekte oldukları
büyük veriyi yönetmek ve verilerden yararlanmak için
yenilikçi yöntemler bulmak gerekiyor.” dedi. Günümüzde
şirketlerin rekabette üstünlüğü yakalamak için öncelikle
sahip oldukları verileri doğru şekilde kullanabilmelerinin
şart olduğunu vurgulayan Elhadef, şunları söyledi: “EY,
sadece finansal hizmetler sektörüne odaklanan bu merkez
ile dünyanın her yanındaki müşterileri için olduğu gibi,
Türkiye finans sektöründe faaliyet gösteren müşterileri
için de değer yaratmayı ve daha etkili şirket yönetimi için
verilerin doğru ve akıllıca kullanılmasına katkıda
bulunmayı amaçlıyor.”
Global İnovasyon Merkezi tüm dünyadaki
EY müşterilerine hizmet verecek
Global İnovasyon Merkezi, finansal hizmet kuruluşlarının sahip oldukları çok
büyük miktardaki verileri, ürünlerini ve müşteri deneyimlerini iyileştirmek için
kullanmalarına yardımcı olacak.
Güçlü uzmanlık ve teknoloji altyapısı ile tüm dünyadaki EY müşterilerine hizmet
sunacak olan analitik merkezinin de yer alacağı merkezde sektör, üniversiteler
ve gelişme aşamasındaki yeni şirketlerle işbirliği fırsatlarının belirleneceği iş
ortaklığı programları da yürütülecek. Merkezde, büyük veri yönetimi ile verilerden
gelir kazandıracak ve öncü fikri mülkiyet hakları sağlayacak inovatif yöntemler
geliştirmek için keşif laboratuvarları yer alıyor.
Gelişmiş yeni teknolojileri paylaşmak ve geliştirmek üzere kurulacak olan bilgi
ağı, EY’nin dünya genelindeki deneyimli profesyonelleri ile henüz gelişme
aşamasındaki yeni şirketleri buluşturacak.
Global İnovasyon Merkezi bünyesinde ayrıca büyük veri ve ileri analitik
konularında eğitim programlarının sunulacağı bir de ‘EY Analitik Akademisi’ yer
alıyor.
TurkEYnews |
13
Söyleşi
Bireysel bankacılık sektör
değerlendirmesi
EY Türkiye Finansal Hizmetlerden Sorumlu Yönetici Direktörü
Murat Hatipoğlu ile bireysel bankacılıktaki son gelişmeler üzerine
bir röportaj gerçekleştirdik.
Murat HATİPOĞLU
EY Türkiye
Finansal Hizmetlerden Sorumlu
Yönetici Direktörü
• Son 5 yılda sektör genelinde
bireysel bankacılıkta ne gibi
olumlu gelişmeler yaşandı?
Bireysel bankacılığın son 5 yıllık
gelişimine baktığımızda, düşen faiz
ortamında, yenilikçi ürün, hizmet
ve dağıtım kanallarıyla bankacılık
sistemine katılımın, müşteri
başına düşen ürün kullanımının
ve süreçlerdeki verimliliğin
ve hızın artığını söyleyebiliriz.
Daha yakından baktığımızda ise
gelişen teknolojinin bankacılık
süreçlerine entegre edilmeye
başlanması ve buna bağlı
olarak müşteri memnuniyetine
olumlu etki yaratmasından
bahsedebiliriz. Artan internet,
mobil kullanıcı ve işlem sayısı
bunun önemli göstergelerinden
biri olarak karşımıza çıkarken,
dijital bankacılık kavramı bireysel
bankacılığın temel bileşenlerinden
biri haline gelmiştir.
14
| TurkEYnews
Günümüzde, bireysel bankacılığın temel
ihtiyaç ve ürünlerinden olan hesap açma,
kart ve kredi başvuruları gibi çok sayıda
temel işlem bile önemli oranda online
ve mobil ortama taşınmaya başlamıştır.
Teknolojinin sağladığı diğer bir avantaj da
müşteri verilerinin çok iyi bir şekilde analiz
edilmesi ile müşterilerin ihtiyaçlarına en
uygun ürünlerin hızlı, kolay ve en doğru
anlarda sunulmaya başlanmasıdır.
Tüm bu gelişmeler ışığında bankalar
müşteriye daha kolay ulaşmaya ve
müşteri özelinde teklif ve ürünler sunma
kapsamında operasyonel verimliliklerini
gözden geçirmeye başlamış, bu alanda
kendilerini yenileme süreçlerine
girmişleridir.
• Rakamsal verilerle birlikte olumlu
gelişmeleri aktarabilir misiniz?
İnternet bankacılığını kullanan aktif müşteri
sayısı son bir yılda 2 milyon 224 bin kişi
artmıştır. İnternet bankacılığı yapmak üzere
sistemde kayıtlı olan ve en az bir kez giriş
işlemi yapmış toplam bireysel müşteri
sayısı, Mart 2015 itibariyle, 37 milyon 320
bin kişi olmuştur. Son bir yıl içerisinde en az
bir kez giriş işlemi yapmış toplam bireysel
müşteri sayısı ise yaklaşık 20 milyon 316
bin kişidir.
Ocak-Mart 2015 döneminde, aktif bireysel
müşteri sayısında bir önceki yılın aynı
dönemine göre 2 milyon 113 bin kişi, bir
önceki üç aylık döneme göre ise 970 bin
kişi artış olmuştur.
Mobil bankacılık yapmak üzere sistemde
kayıtlı olan ve en az bir kez giriş işlemi
yapmış müşteri sayısı Mart 2015 itibariyle
12 milyon 578 bin kişidir. Bunların 8
milyon 139 bini (% 65’i) Ocak-Mart 2015
dönemi içerisinde en az bir kez giriş işlemi
yapmıştır. Son bir yıl içerisinde en az bir kez
giriş işlemi yapmış mobil bankacılık müşteri
sayısı ise 10 milyon 375 bin kişidir.
Ocak-Mart 2015 döneminde mobil
bankacılık ile gerçekleştirilen 2 milyon 963
bin adet yatırım işleminin hacmi yaklaşık 30
milyar TL olmuştur.
Ocak-Mart 2015 dönemi itibariyle, mobil
bankacılık hizmeti kullanılarak yapılan
finansal işlemlerin toplam adedi 52
milyon, tutarı ise yaklaşık 98 milyar TL
olmuştur. EFT, havale ve döviz transferi
işlemlerini kapsayan para transferleri
işlemleri, finansal işlem hacminin % 57’sini
oluşturmuştur.
• Bu artış bireysel bankacılığa neler
kazandırdı?
Bu artışla birlikte bankacılık sistemi
derinleşmiş, artan müşteri adedi
sayesinde büyüme ve karlılık olumlu yönde
etkilenmiştir.
• Bireysel kredilerde son 5 yılda nasıl bir
artış gözlendi?
Bireysel krediler 5 yılda %153 büyüme ile
375 milyar TL’ye ulaşmıştır.
• Bireysel kredilerde en olumlu gelişme
hangi alanda, nasıl yaşandı? Bu gelişme
bankacılık alanında nasıl artılar yarattı,
bireysel bankacılığa ne kattı?
Kredi kartları taksit adetlerine getirilen
sınırlamalar ve faizlerdeki düşüş ile birlikte,
bireysel kredi pazarı artış ve canlanma
evresine geçmiştir. Bu gelişmeye ek olarak,
bankaların, teknolojinin de yardımı ile
müşterilere kolay ulaşması ve müşteri
ile banka arasındaki süreç adımlarının
azaltılması da önemli bir etken olmuştur.
Mobil cihazlar üzerinden kredi
başvurusunun yapılabilmesi, kredi
sonucunun kısa bir zaman içerisinde
öğrenilebilmesi ve hatta banka şubesine
hiç uğramadan kredi tutarının hesaba
yatırılabilmesi gibi gelişmeler müşteriler
tarafından memnuniyet ile karşılanmıştır.
• Bu kredilerde ortalama kredi
büyüklüğünde son 5 yılda nereden nereye
gelindi?
Kredi kartları hariç bireysel krediler (taşıt,
ev, ihtiyaç) incelendiğinde, Mart 2015
itibariyle ortalama kredi bakiyesinin
15,350TL olduğu görülüyor. Bu rakam Mart
2010’da yaklaşık 9,800TL seviyesindeydi.
Sayı 10
• Kredi kartları tarafında son 5 yılda
kart sahibi sayısı kaça çıktı?
Türkiye'de kredi kartı sayısı Haziran
2015’te 57,8 milyon’a ulaştı. 5 yıl önceki
45,7 milyon‘a göre %26’lık bir büyüme
söz konusu olmuştur.
• Son 5 yılda hacimde nasıl bir
büyüme görüldü?
Kredi kartı kredilerindeki hacimsel
büyüme son 5 yılda %90 seviyesinde
oldu ve 75 milyar TL’ye ulaştı (Haziran
2015).
• Burada kredi kartı ödeme
tutarlarında herhangi bir gelişme söz
konusu oldu mu? Bunu da rakamlarla
verebilir misiniz?
Rakamsal bir veri yok ancak minimum
ödeme oranlarının artırıldığını ve
matematiksel olarak ödeme oranlarının
da arttığını söyleyebiliriz.
• Aynı şekilde son 5 yılda kurumsal
ve ticari bankacılık alanında ne gibi
gelişmeler yaşandı?
Devlet tarafından yapılan son
düzenlemeler ile birlikte bireysel
bankacılık alanında düşen kar marjları
ve yüksek rekabet koşulları, bankaların
yönünü kurumsal ve ticari müşterilere
kaydırmasına neden olmuştur.
Sağlanan devlet teşvikleri, ülkemizin
ekonomik istikrarı ile birlikte KOBİ
sayılarındaki artış da, bu alanı bankaların
gözünde önemli kılmıştır.
Kurumsal ve ticari bankacılık alanında
yaşanan iyi gelişmelere bakıldığında;
bankaların segment (sektör) bazında
(tarım, ihracat vb.) çıkardığı ürünler
ve bireysel bankacılıkta da olduğu
gibi teknolojinin kullanılması olarak
sıralayabiliriz. Bankaların kurumsal ve
ticari müşterilerinin tüm ihtiyaçlarını
bir bütün olarak değerlendirmesi ve
ürünlerini buna göre güncellemesi,
ek olarak teknolojiyi kullanarak
müşterilerine hızlı ve sorunsuz hizmet
vermesi de önemli faktörler olmuştur.
• Kurumsal kredilerde son 5 yılda
nasıl bir artış gözlendi?
Hacimsel olarak %218 büyüme ile 655
milyar TL’ye ulaşmıştır.
• KOBİ kredilerinde son 5 yılda nasıl
bir artış gözlendi?
Kredi hacmi %263 artış ile 368 milyar
TL’ye ulaştı (Haziran 2015).
• Bu kredilerde en iyi gelişme hangi
alanda, nasıl yaşandı?
Bu krediler ile ilgili en iyi gelişmeler,
bankaların müşterilerin belirli
ihtiyaçlarına yönelik çıkardıkları ürünler
(krediler) olarak göze çarpmaktadır.
Sunulan ürünlerin yanında, kurumların
müşterilerine sundukları bankacılık dışı
uygulamalar da bu alandaki pozitif bir
gelişme olarak gösterilebilir.
• Bu kredilerde en olumlu gelişme
hangi alanda, nasıl yaşandı? Bu
gelişme bankacılık alanında nasıl
artılar yarattı, KOBİ bankacılığa,
sektöre ne kattı?
Müşteri memnuniyeti, müşteri
sadakatinin artması, yeni müşteri
kazanımının yanısıra KOBİ segmentinin
yüksek karlı bir segment olması
bankaların karlılığına olumlu katkıda
bulundu.
• Bu gelişme bankacılık alanında nasıl
artılar yarattı, kurumsal bankacılığa,
sektöre ne kattı?
Müşteri memnuniyeti, müşteri
sadakatinin artması, yeni müşteri
kazanımı.
• Son 5 yılda KOBİ bankacılığı
alanında ne gibi iyi gelişmeler
yaşandı?
Yine bankaların müşterilerin belirli
ihtiyaçlarına yönelik çıkardıkları
ürünler(krediler) ve müşterilerine
sundukları bankacılık dışı değer katıcı
uygulamalar bu alandaki iyi gelişmeler
olarak öne çıkıyor. Bunlara örnek olarak
KOBİ eğitimleri, KOBİ danışmanlık
hizmetleri ve KOBİ iletişim servisleri
verilebilir.
• KOBİ bankacılığında son 5 yılda
müşteri sayısı sektör genelinde ne
kadar arttı? Burada ciddi bir müşteri
girişi yaşandı mı?
BDDK verilerine göre, KOBİ niteliğindeki
müşteri sayısı %120 büyüme ile 2.7
milyona ulaştı.
• Bu artış bankacılığa neler kazandırdı?
Bu artış ile bankalar, hem ticari segmentte
müşteri adetlerini arttırmış olup, aynı
zamanda ilgili müşterilerin bireysel
bankacılık ihtiyaçlarını da karşılayarak
bireysel bankacılık alanında müşteri ve
ürün kullanımında artış sağlamışlardır.
• KOBİ kredilerinde, ortalama kredi
büyüklüğünde son 5 yılda nereden
nereye gelindi? Burada da olumlu bir
gelişme var mı?
Ortalama kredi büyüklüğü 82 bin TL’den
yaklaşık 135 bin TL’ye ulaştı.
• Özel bankacılıkta son 5 yılda müşteri
sayısı konusunda sektör genelinde
nasıl gelişmeler oldu?
Artan kişisel birikimlerle özel bankacılık
da önemli bir gelişme gösterdi.
• Son 5 yılda özel bankacılık alanında
sağlanan ürün ve hizmetlerde bir
gelişme yaşandı mı?
Ülkemizin ekonomik gelişimi, bankaların
teknolojiyi kullanarak müşteri verilerini
daha iyi analiz etmeye başlaması ve
müşteri sınıflarını daha iyi belirlemesi
sayesinde özel bankacılık müşteri
sayısında önemli derecede artış
gözlemlenmiştir.
Bu alanda yaşanan iyi gelişmeler
olarak ise; bankaların bu alana özel
birçok müşteri ihtiyacını, müşteri
memnuniyetini üst seviyede tutacak
şekilde sunması olmuştur. Örnek olarak,
kişiye özel müşteri temsilcilikleri, özel
yatırım danışmanlık hizmeti, kişiye
özel ürün ve ürün paketleri, müşterinin
yaşam tarzına yönelik hizmet ve
servisleri söyleyebiliriz.
TurkEYnews |
15
Makale
Telekomünikasyon sektöründe
yeni yaklaşım
Telekomünikasyon sektörü geçtiğimiz 10 yıllık dönemde küresel düzeyde önemli değişimlerden
geçti. Önceki dönemlerde temel iş modeli iletişim hizmetleri sunmak ve buna ilişkin altyapıyı
kurmak ve işletmek olan sektör farklı alanlarda gelişen trendlerin birleşmesi ile yapısını ve iş
modellerini değiştirmeye zorlanıyor. Trendlerin geliştiği alanlar iletişim ve donanım teknolojisindeki
gelişmelerden analitik, tasarım, yazılım ve bunlara bağlı gelir modellerine kadar geniş bir yelpazeyi
içeriyor.
16
| TurkEYnews
Sayı 10
2000’li yılların ortalarında
geçici bir trend olarak
görülen akıllı telefonlar 2014
sonu itibari ile 1.75 milyar
kullanıcıya ulaşarak dünya
mobil telefon kapasitesinin
%38’ini oluşturmuş durumdalar. Mobil
telefon sektöründe kullanıcı başına
düşen ortalama gelir ise geçtiğimiz 10
yıl içerisinde aylık 24 dolar seviyesinden
12 dolar seviyelerine inmiş durumda.
Globalde sabit ve mobil altyapısına yapılan
capex harcamaları 2005’deki 200 milyar
dolar seviyelerinden 2015’de 350 milyar
dolar seviyesine çıkmış durumda ve
ilerleyen dönemde aşağıda bahsettiğimiz
yeni dinamiklerin etkisi ile bu yatırımların
artmasını bekleyebiliriz.
Değişen yaklaşımlar sadece mobil telefon
altyapısı ve buradan elde edilen gelir
kısımları ile sınırlı değil. Over-the-top
(OTT) içerik denilen ve mevcut iletişim
altyapısı üzerine kurulu uygulamaların
sunduğu içerik ve fonksiyonları içeren
bu alan telekomünikasyon sektörünün iş
modeli üzerinde önemli etki yaratmaya
başladı. WhatsApp, Facebook Messenger,
WeChat ve SnapChat gibi uygulamalar
mevcut internet ve mobil iletişim
altyapısını kullanarak kullanıcılara
anlık mesajlaşma, sesli ve görüntülü
görüşme gibi birçok servisi sunmaya
başladı. Operasyonel maliyetlerin iletişim
altyapısını kuran ve işleten şirketlere
devredildiği bu modeller telekomünikasyon
şirketlerinin gelir modellerini ciddi
şekilde tehdit edebilecek yapılar olarak
görünmeye başladı. Bu gelişmeye karşılık
olarak telco şirketleri in-house çözümler ya
da satın almalar ile kendi OTT hizmetlerini
devreye almak, ayrı iş birimleri kurmak ya
da OTT’lere alternatif olabilecek hizmetler
sunmak şeklinde karşı önlemler almaya
başladılar.
İlerleyen dönemde telekomünikasyon
alanında faaliyet gösteren şirketler bu
trendlere karşılık verebilmek için faaliyet
alanlarını çeşitlendirmeyi hedefliyorlar.
Bunların içerisinde bulut hizmetleri
vermek, makinalar-arası iletişim alanına
yatırım yapmak (M2M), mobil hizmetlere
yönelmek ve akıllı bina çözümleri öne
çıkan konular arasında. Bulut çözümleri ile
ilgili doğru altyapı ve hizmet seçeneklerini
sunmak özellikle küçük ve orta ölçekli
işletmelerin iletişim altyapı ihtiyaçlarını
karşılamak için öne çıkan konular arasında.
Başta e-mail ve web sitesi yönetimi
olmak üzere, sektör spesifik çözümlerin
geliştirilmesi ve host edilmesi dahil farklı
çözümlerin sunulmasının mümkün olduğu
bir piyasa öngörülüyor.
M2M ve nesnelerin interneti teknolojileri
bir diğer önemli konu. İlerleyen dönemde
üretim sektörü başta olmak üzere
enerji, ulaşım ve sağlık sektörlerinde
etkisinin hem teknoloji hem iş modelleri
bazında artması beklenen bu konu
telekomünikasyon şirketlerinin iş modeli
geliştirme, altyapı yatırımı yapma ve
standartları belirleme alanlarında
yoğunlaşacakları bir diğer alan.
Günümüzde toplam bağlantı hacminin
%2-3’ü seviyesinde olan M2M teknolojisinin
2020’de toplam bağlantı hacminin
%20’sine ulaşması beklenmektedir.
Üzerine odaklanılması önerilen üçüncü
alan ise mobil ödemeler. Son dönemlerde
mobil ödemelerin %10’u aşan bir bölümü
banka dışı işlemler olarak gerçekleşmeye
başladı. Bu alanda ülke ve sektöre
özgü farklı çözümleri geliştirip devreye
alabilmenin (Vodafone’nun M-Pesa
çözümü) ilerleyen dönemde fark yaratan
unsurlardan biri olması bekleniyor. Bu
konudaki bir diğer önemli nokta ise
kullanıcı tabanının gelişim potansiyeli.
Mobil ödeme kullanıcıları globaldeki
toplam kullanıcı hacminin henüz %10’dan
az bir bölümünü içeriyor.
Peki bu çözümleri uygulamak Telekom
şirketlerinin ilerleyen dönemde doğru
pozisyonlanması için yeterli mi? Bu
çözümler mevcut iş modeli üzerinde
uygulanmaları durumunda ilgili
modeli destekleyen ve geçici olarak
kuvvetlendiren yapılar olabilirler, ama
gelecekte piyasada anahtar oyuncu
kalabilmek için temeldeki yaklaşımın ve
iş modelinin yeniden değerlendirilmesi
gerekiyor.
Önümüzdeki dönemde Telekom
şirketlerinin altyapı hizmetleri sağlamanın
ötesinde müşteriyi anlayan ve merkezine
müşteriyi koyan bir çözüm ve hizmet
sağlayıcıya dönüşmesi önem taşıyor.
Gelecekte iletişim altyapısı artan şekilde
commodity hizmet haline gelirken
bunun üzerine müşterinin ihtiyaçları
doğrultusunda hizmetler ve uygulamalar
geliştirmek kurumu diğerlerine göre farklı
kılan unsurlar olacak.
Fatih ÖĞÜN
EY Türkiye
Danışmanlık Hizmetleri,
Finansal Hizmetlerden Sorumlu
Kıdemli Müdür
Yeni yaklaşımın ana unsurları
olarak 3 boyut öne çıkmakta:
• Müşteriyi sadece sunulan
hizmet bazında değil,
kurum ile olan bütün temas
noktaları bazında analiz
edebilmek ve ihtiyaçlarını
anlamak.
• Operasyonel alanda etkinliği
müşteriye dönük farklı
ürün ve hizmetleri sunmak
konusunda artırmak.
Sektöre giren farklı rakipler
ve sundukları ürünlere
karşı çözüm geliştirme
konularında operasyonel
etkinlik kritik önem taşıyor.
• Organizasyonel çevikliği
artırmak bu alandaki bir
diğer kritik boyut. Yeni
trendler ışığında yapılacak
bazı hareketler yeni
birimlerin kurulmasını,
yeni teknolojilerin
uygulanmasını ya da
öncesinde denenmemiş
satış ve servis modellerinin
uygulanmasını gerektirecek.
Organizasyonun buna imkan
verecek inovasyon kültürüne
ve esnekliğe sahip olması
gerekiyor.
TurkEYnews |
17
Makale
Enerjide yatırımlar
depolamaya yöneliyor
EY’nin Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği
Endeksi’ne göre, enerji depolaması sektördeki
önemini giderek artırıyor. Hazırlanan raporda
bu alana girip yatırım yapmak ve başarılı
olmak isteyenlerin hedeflerini iyi belirlemeleri
ve stratejik düşünmeleri gerektiği söyleniyor.
Türkiye’nin 17. sıraya yükseldiği endekste
devletlerin daha proaktif bir rol oynamaları
ile ülkeler sıralamasında dikkat çekici yer
değişiklikleri söz konusu.
EY’nin hazırladığı Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği
Endeksi’ne (RECAI) göre, enerji depolaması, sektördeki
şirketler için bir diğer varlık alanı haline gelirken
hükümetlerin enerji alanındaki proaktif yaklaşımları pazarı
olumlu etkiliyor.
Yatırımcılar için, enerji depolaması alanındaki fırsatları ve
iş modellerini net bir şekilde görebilmenin yakın zamana
kadar zor olduğuna dikkat çeken rapor, günümüzde bu
durumun değiştiğine dikkat çekiyor. Buna göre depolama
enerji sektörüne yatırım yapmak isteyen şirketler için
varlık gösterilecek bir alan olarak daha fazla öne çıkmaya
başladı.
18
| TurkEYnews
EY Türkiye Enerji ve Altyapı Hizmetleri Sektör Lideri
Ethem Kutucular, enerji arz güvenliği için önemli bir araç
olan depolama sistemlerinin ülkemizde de gelişmesi için
ihtiyaçların doğru tespit edilerek bu alana giriş yapmak
isteyen yatırımcıların teşvik edilmesi gerektiğini söyledi.
Kutucular, ayrıca yatırımcılar tarafından hedef pazarların
ve uygun iş modellerinin belirlenmesinde alınacak
desteğin sürdürülebilir bir piyasa yaratmada önemli
olduğunu belirtti.
Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği Endeksi’ne göre,
hâlihazırda kendisini kanıtlamış depolama teknolojilerinin
mevcut olduğu pazarda depolama maliyetleri düşüş
seyri gösteriyor. Kutucular, enerji depolamasının uzun
vadeli ve öngörülebilir gelirler üretecek bir alan olarak
görülmeye başlanması gerektiğinin altını çiziyor.
Türkiye 17. sıraya yükseldi
Yenilenebilir enerji için Ulusal Eylem Planı’nı
açıklayan Türkiye bu yıl endekste bir basamak
yükselerek 17. sırada yer aldı. Geçen yıl 18. sırada
yer alan Türkiye’nin sıralamadaki bu yükselişini
2023 yılı için belirlediği 61 GW’lık yenilenebilir enerji
kapasite hedefi sağladı.
Türkiye’nin 61 GW’lık yenilenebilir enerji kapasitesinin
yarısına yakın kısmını hidro-elektrik dışı kaynaklardan
sağlama hedefi, daha uzun vadeli bir öngörülebilirlik
sağladı. Raporda Mayıs ayında 3 GW’lık rüzgar enerjisi
kapasitesi için 42 GW’tan fazla projenin önlisans için
başvuruda bulunmasına da dikkat çekildi.
Sayı 10
İlk üç sırada ABD, Çin ve
Almanya var
Akdeniz havzası için enerji
kritik önem taşıyor
EY’nin Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği
Endeksi’nde ilk üç sırada Çin, ABD ve
Almanya yer alıyor. Yenilenebilir enerjide
hedeflerin belirlenmesinde ve üretim
kapasitelerinin rekabetçi ihalelerle
değerlendirilmesinde devletlerin daha
proaktif bir şekilde hareket etmeleri,
Akdeniz bölgesindeki ülkelerin
sıralamasını olumlu yönde etkiliyor.
Enerji depolaması, enerji dönüşümü
konusunda Akdeniz bölgesinde bir köşe
taşı mahiyetinde. Sektörde bugünkü hali
ile sürdürülemez oranlardaki yüksek
işsizlik ve güvenli, maliyeti karşılanabilir
nitelikteki enerjinin yetersizliği, tüm
bölgede geçerli iki sorun alanı. Rapor,
enerji güvenliğine stratejik bir şekilde
odaklanmanın, daha güçlü ekonomik
ve sosyal getiriler sağlayacağını da
belirtiyor.
Endekse göre Hindistan bir kademe
yükselerek Japonya’nın yerine 4. sıraya
çıkmış durumda. Bunda Hindistan’ın
boru hattı projeleri ve kur riskini
azaltmaya yönelik çalışmaları ile büyük
çaplı enerji tüketicilerine yenilenebilir
enerji kullanma zorunluluğu getirilmesi
gibi faktörler etkili oldu.
EY raporu, Akdeniz’in geleceğini
güvence altına almada enerjinin büyük
bir rol oynadığını da ortaya koyuyor.
Bunun için, karar vericilerin oyun alanını
rekabet açısından daha eşitlikçi bir hale
getirmeleri, endüstride maliyetlerin
aşağı çekilmesi ve yatırımcıların
inovasyona açık olmaları gerekiyor.
Ethem KUTUCULAR
EY Türkiye
Enerji ve Altyapı Hizmetleri
Sektör Lideri
Yenilenebilir enerjide kapasite artışının
hızlandırılması amacıyla hedeflerin net
bir şekilde belirlenmesi ile depolama
teknolojilerinin verimli ve etkili bir
şekilde konumlandırması, bu sektöre
yönelik yatırım cazibesini artıracak
başlıca faktörler arasında yer alıyor.
Rapor, Akdeniz havzasının bir enerji
krizi ile karşı karşıya olduğuna da
dikkat çekiyor. Ömrünü tamamlayan
nükleer santrallerin kapatılacak olması
enerjisinin yüzde 53’ünü ithal eden
Avrupa için önümüzdeki dönemde
yenilenebilir enerjinin önemini daha da
artıran bir unsur.
EY’nin Yenilenebilir Enerji
Ülke Çekiciliği Endeksi’ne
internet üzerinden,
www.ey.com/RECAI
adresinden ulaşılabiliyor.
TurkEYnews |
19
Makale
Uygulama satışlarında vergi
riskleri
Akıllı telefon ve tablet bilgisayar kullanan kişi sayısının artmasıyla birlikte mobil
uygulamaların çeşitliliği de her geçen gün artıyor.
Türkiye’nin mobil uygulama tüketimindeki payının yüzde iki olduğu tahmin ediliyor. Pek
çok ürün gamında dünya ekonomisindeki ağırlığı yüzde birlerde olan bir ülke için hayli
yüksek bir oran. Ne var ki bu durum tüketimle sınırlı kalıyor. Uygulama üretimindeki
payımız ise binde birler seviyesinde seyrediyor.
Türkiye’den milyon satan uygulamalar çıkar mı sorusunun cevabını okuyucuya bırakalım,
çıkarsa vergisel açıdan nelere dikkat etmeli, ona değinelim.
Onur ELELE
EY Türkiye Vergi Hizmetleri,
Kıdemli Müdür
20
| TurkEYnews
Uygulamanın niteliği, içerik satışının gayrimaddi hak transferini içerip içermemesi,
uygulamanın satışa sunulduğu ortam, “eser” niteliğinde olup olmaması, satışa sunan
kişinin eser sahibi (müellif) olup olmaması, içerik satışının ücretli olup olmaması, sosyal
paylaşım amaçlı olmakla birlikte uygulama içi satışlar yapılması, indiren kişiye ilave
menfaat sağlanıp sağlanmaması, uygulamayı satan şirketin ya da uygulamayı satın alan
kişinin yurt içinde veya yurt dışında olması, satıcı ile alıcı arasında aracının olup olmaması,
aracının fonksiyonunun sadece para transferinden ibaret olmayıp gayrimaddi hak devri
varsa bu devrin aracı üzerinden gerçekleştirilmesi ve daha birçok faktör, her bir örnek olay
için yapılan işlemin vergi mevzuatı karşısındaki durumunu da değiştirmektedir.
Sayı 10
• Uygulama mağazaları
Google Play veya Apple
Store gibi sanal mağazalar,
uygulama sahipleri ile
aralarındaki standart satış
sözleşmeleri uyarınca, sanal
satış mağazalarında bu uygulamaları
nihai tüketicilere uygulama
sahipleri adına satışa sunmaktadır.
Uygulama fiyatı, uygulama sahipleri
tarafından belirlenmektedir. Sanal
mağaza şirketleri, uygulamanın
mülkiyetini üzerine almamaktadır.
Uygulama üzerindeki fikri mülkiyet
hakları devredilmemekte, herhangi
bir gayrimaddi hak transferi
yapılmamaktadır. Sanal mağazayı işleten
firma, yaptığı tahsilatlardan belli oranda
kesinti yaparak kalan tutarı uygulama
sahiplerine aktarmaktadır.
Kurulan hukuki ilişkide, belirtilen sanal
mağazalarda nihai tüketici tarafından
bir uygulama indirildiğinde, doğrudan
doğruya uygulama sahibi ile nihai
tüketici arasında o ürünün kullanılmasını
düzenleyen bağlayıcı bir sözleşme
yapılmaktadır. Sanal mağaza, ilgili
üçüncü şahıs ürünü bağlamında nihai
tüketici ve uygulama sahibi arasındaki
lisansa taraf değildir.
İkili sözleşmelerde, Türkiye’deki her
türlü vergi yükümlülüğünden uygulama
sahibinin sorumlu olduğunun yazılı
olduğunu da belirtelim. “Uygulamamı
sanal mağazaya sattım, paramı aldım,
gerisi beni ilgilendirmez” anlayışının
hiçbir elle tutulur yanı bulunmamaktadır.
Sıklıkla karşılaşılan durumda; geliştirilen
ürün sanal mağazaya gönderilmekte,
uygulama satıcının belirlediği bedel
üzerinden sanal mağazada satışa
sunulmakta, platformu işleten firma
elde edilen gelirin söz gelimi %30’unu
kendine aldıktan sonra kalan %70’ini
uygulama sahibinin banka hesabına
yatırmaktadır. Çoğu zaman, arada
satıştan pay alan entegratör/distribütör
firmalar da bulunmaktadır.
Uygulanan belge düzeni Türk Vergi
Mevzuatı’nın bekletilerini karşılamaktan
bir hayli uzaktır. Çoğu durumda
fatura dahi düzenlenmemekte, para
aktarımlarının karşı tarafa bildirimi
dekont ile yapılmaktadır. Uygulamanın
hangi dönemde, kimlere satıldığı çoğu
kez bilinememektedir.
Bu durumda, uygulama sahibinin
kazancının nasıl hesaplanacağı,
uygulama satışına ilişkin faturanın
nihai tüketiciye kimin tarafından
düzenleneceği, sanal mağaza ile
uygulama sahibi arası para alışverişinde
belge düzeni, hangi tutarlar üzerinden
KDV hesaplanması gerektiği ve
hesaplanan KDV’nin kimin tarafından
beyan edileceği çözüm beklenen alanları
oluşturmaktadır.
Bu soruların henüz yüksek sesle
seslendirilmiyor olması, hali hazırda
uygulama sahiplerinin bireysel
girişimlerin ötesine geçmemesinden
ve sektör özel vergi incelemelerinin
henüz yoğunluk kazanmamasından
kaynaklanmaktadır. Kurumsal yapılar
uygulama üretimi ve satışından daha
yüksek pay almaya başladıkça, özellikle
bu uygulamalar üzerinden e-ticaret
döndükçe, elde edilen gelirin vergilemesi
de acilen açıklığa kavuşturulması
gereken bir alan olarak belirecektir.
• İdarenin görüşü
Özellikle belirtmek isteriz
ki, sanal mağazalardan
gerçekleştirilen uygulama
satışlarının vergilemesine
ilişkin olarak, gerek uygulama
sahibi, gerek sanal mağaza işleticisi,
gerek nihai tüketici açısından, vergi
mevzuatımızda doğrudan bir düzenleme
bulunmamaktadır. İnternetten yapılan
satışlara ilişkin özelge bazında yapılmış
açıklamalar bulunmakla birlikte, bu
özelgeler uygulama satışlarına doğrudan
uygulanabilir gözükmemektedir.
• Riskler
Bu köşede, birçok farklı satış
metodu olan uygulama
satışlarına ilişkin karşılaşılması
muhtemel olan vergi risklerini şu
şekilde sıralayabiliriz:
Yukarıda belirtilen örnek olayda;
satışı gerçekleştirilen uygulama
için, yapılan işlem yeniden satış
olarak değerlendirilerek, uygulama
sahibine kalan %70 bedel üzerinden
fatura düzenlenmesi gerektiği ileri
sürülebileceği gibi, satış sözleşmesi
uyarınca satış fiyatının münhasıran
uygulama sahibi tarafından
belirlenmesinden hareketle, sadece
kalan %70 bedel üzerinden değil,
nihai tüketiciye satış fiyatının tamamı
üzerinden, tüketici adına veya ilgili sanal
satış mağazasını işleten firma adına
fatura düzenlenmesi gerektiği de iddia
edilebilir.
Söz konusu satış işleminin alıcının
Türkiye’deki faaliyetleri ile ilgisi olmadığı
ortaya konulamadığı sürece, ilgili
hizmet satışının KDV Kanunu açısından
hizmet ihracatı istisnası kapsamında
değerlendirilmemesi, uygulama sahibi
tarafından ayrıca KDV hesaplanması
riski de bulunmaktadır. Nihai satış
fiyatı üzerinden KDV hesaplanmasının
yanı sıra, sanal mağazayı işleten firma
tarafından uygulama sahibi adına
düzenlenen komisyon faturasına/
dekontuna ilişkin olarak, komisyon
hizmetinden Türkiye’de faydalanıldığı
ve/veya Türkiye’de faydalanılmadığı
ispat edilemediği için, komisyon
bedeli üzerinden sorumlu sıfatıyla
KDV hesaplanması gerektiği de iddia
edilebilir.
Uygulama sahibinin elde ettiği gelirin
tamamının ticari kazanç olarak beyan
edilmesi gerekebileceği gibi, kimi
durumlarda telif kazançları istisnasının
uygulama olanağı da vardır. Uygulama
sahibinin defter tutma ve belge
düzenleme yükümlülüğü ise kazancın
niteliğine bağlı olduğu kadar, satış
yapılan mağazanın dar mükellef bir
kuruma ait olup olmamasına göre
değişir.
Mevzuatın ve örnek yargı kararlarının
yetersizliği göz önüne alındığında,
her bir örnek olay için özelge bazında
idari açıklama almadan herkesin
takip ettiği yoldan gitmek, olası bir
vergi incelemesinde herkesle birlikte
aynı cezaya muhatap olma sonucunu
doğurabilir.
TurkEYnews |
21
Güncel
EY, SAP çözümleri ile
Gartner’in Global Magic Quadrant
raporunda lider olarak yer aldı
EY, tüm dünyada sunduğu SAP tabanlı çözüm ve uygulamalar ile
Gartner’ın Magic Quadrant raporunda lider olarak yer aldı. EY bu
başarı ile SAP çözüm ve uygulamaları alanında dünya çapında
5.200 uzman ile sunduğu çözüm ve servislerinin yetkinliğini de
tescilledi.
EY, Gartner’in Küresel SAP uygulama
ve servislerini değerlendirdiği Magic
Quadrant raporunda lider olarak yer
aldı.
EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Bölüm Başkanı ve Finansal
Hizmetler Sektör Lideri Selim Elhadef, EY’nin SAP tabanlı çözüm ve
servisleri ile Gartner Magic Quadrant raporunda lider olarak yer alması
konusunda şunları söyledi:
EY’nin Gartner Magic Quadrant
raporunda lider olarak yer almasında
SAP çözümlerinde gösterdiği güçlü
iş yaklaşımı, inovasyona yönelik
yatırımları, çeşitli ülke ve sektörlerde
gerçekleştirdiği satın almalarla
yetkinliğini artırması rol oynadı.
“Müşterilerimize sektörel ihtiyaçlarına özel SAP tabanlı kaynaklarımız
ve inovatif çözümlerimizle, kapsamlı teknik bilgi birikimimiz ve dünya
çapında 5.200 kişilik uzman kadromuzla hizmet sunuyoruz. Gartner’ın
Magic Quadrant raporunda SAP uygulama servisleri alanında lider
olarak tanınmış olmaktan onur duyuyoruz. Bu başarıyı müşterilerimize
bu alandaki en gelişmiş teknolojileri ve sektör öncüsü çözümleri sunma
stratejimizle elde ettik.”
Gartner Magic Quadrant listesini
oluştururken SAP tabanlı çözüm ve
uygulamalar alanında toplam 17
lider servis sağlayıcıyı değerlendirdi.
Listenin oluşturulmasında şirketlerin
SAP uygulama, ürün ve teknolojileri
için sundukları danışmanlık, sistem
entegrasyonu, uygulama servisleri
ve bunları farkı coğrafyalarda
farklı sektörlere sunma güçleri
değerlendirilmeye alındı.
22
| TurkEYnews
SAP tabanlı çözüm ve hizmetlerini müşterilerine dünya çapında 5.200
uzman ile ulaştıran EY, 20 yıldır stratejiden uygulamaya, sektörlerin
ihtiyaçlarına özel çözümler sunuyor.
SAP’den EY’ye ‘Pinnacle Award’
EY, SAP alanında sunduğu hizmetlerin başarısı ile SAP tarafından
dağıtılan Pinnacle Awards 2015 ödüllerinde “En Hızlı Büyüyen SAP
Dönüşüm Uygulaması” ile ödüllendirildi. EY, SAP Pinnacle Awards’da
ayrıca "Yılın Kalite Ortağı" ve "Yılın Servisler Dönüşüm Ortağı" dallarında
finalist oldu. EY, SAP Pinnacle Awards ödül organizasyonunda geçen yıl
da "Servis Dönüşümü" alanında ödül aldı.
Sayı 10
EY Brand Activation kampanyası
Daha iyi bir çalışma hayatı
yaratmak için, EY’nin tüm
çalışanları; müşterileri ve faaliyet
gösterdiği çevrelerle ortaklaşa
çalışarak bu amaca katkıda
bulunacaklar. EY, bu ortak amacın
hayata geçirilmesi konusunda yol
gösterici olması açısından “Brand
Activation Campaign” adlı bir
kampanya geliştirdi. Markayla ilgili
bir kaç yeniliği de beraberinde
getiren bu kampanya, bir
pazarlama kampanyası değil.
Bu kampanyanın asıl amacı,
daha iyi bir çalışma hayatı
oluşturmanın her bir EY müşterisi
için ne anlam ifade ettiğini, her
gün yapılan işlerle daha iyi bir
çalışma dünyası oluşturulmasına
nasıl katkıda bulunulabileceğini
anlamak konusunda herkese yol
göstermek.
© 2015 EYGM Limited. All Rights Reserved. ED0617
EY, Vision 2020 ile ortaya
koyduğu “en iyi marka”
olma hedefi doğrultusunda
emin adımlarla ilerliyor. Bu
yolda, EY’nin logosunda da
belirtildiği üzere
“building a better working
world” yani “daha iyi
bir çalışma hayatı
oluşturmak” EY’yi “en iyi
marka” olma konusunda
ileri taşıyacak stratejinin
temelini oluşturuyor.
Hızlandırılmış
büyüme mi?
Sürdürülebilir
büyüme mi?
Büyümeyi gerçekleştiren 7 itici güçten
faydalanarak hem sürdürülebilir hem hızlı
büyüyün.
Kampanya genel hatlarıyla iki temel yol sunuyor:
1. Müşterileri düşündürecek, konuya odaklanmalarını sağlayacak akılcı sorular sormak
2. Yapılan işlerle dünyaya miras bırakmak
Bu yollardan ilki, sorulacak doğru sorularla, müşterilerin
işlerini büyütmelerine, verimliliklerini artırmalarına
ve faaliyette oldukları pazarı geliştirmelerine yardımcı
olacak doğru cevapları kendilerinin bulmalarını sağlamak
üzerine kurulu. Müşterilerle olan iletişimde ve reklamlarda
kullanılacak akılcı sorular, hem tüm paydaşların EY’ın
vizyonu, hedefleri, hizmetleri ve başarıları hakkında daha
fazla fikir sahibi olmalarını sağlayacak, hem de daha iyi
bir çalışma dünyası oluşturma amacına yönelik çözümleri
üretmelerine katkıda bulunacak. Bu da piyasalarda güvenin
arttığı, yatırımların çoğaldığı ve sürdürülebilir büyümenin
yükseldiği daha iyi bir çalışma hayatı oluşturulmasına
olanak sağlayarak EY’nin mirasını oluşturacak. EY,
kampanya ile ilgili iletişim çalışmalarına yıl boyunca da
devam edecek.
TurkEYnews |
23
EY etkinlikleri
"Değişken Piyasa Koşullarında Şirketlerde Hazine ve
Finansal Risk Yönetimi" Semineri
EY Türkiye ile danışmanlık, eğitim ve yazılım çözümleri
sunan RiskActive firmasının işbirliğiyle düzenlenen
“Değişken Piyasa Koşullarında Şirketlerde Hazine ve
Finansal Risk Yönetimi Semineri” 30 Haziran 2015’te Orjin
Maslak’ta gerçekleşti.
Firmalar tarafından risklerin tanımlanması ve
hesaplanması, şirketin finansallarına olan etkisinin
haritalandırılması, finansal riskten korunma ve
raporlamalar gibi konuların paylaşıldığı etkinlikte EY
Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Yönetici Direktörü Doğan
Tanrıseven, EY Global Stratejik Sektör Araştırmaları Türkiye
Sorumlusu Levent Topçu ve EY Danışmanlık Hizmetleri
Kıdemli Müdürü Güneş Sarı, RiskActive Kurucu Ortağı
Barış Akçay ve RiskActive Hazine ve Risk Yönetimi Projeler
Koordinatörü Güneş Kasap konuşmacı olarak yer aldı.
"Finansal Kurumlar’da
İç Kontrol ve
Bilgi Sistemleri
Düzenlemeleri"
Semineri
Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman
sektörlerinin sürdürülebilir büyümesine ve sağlıklı
gelişimine katkıda bulunmak, söz konusu sektörlerin
uluslararası rekabet gücünü artırmalarına destek
olmak amacıyla faaliyet gösteren Finansal Kurumlar
Birliği ile EY uzmanları verimli bir görüş alışverişi
ortamı sağlamak, Risk Merkezi düzenlemeleri
kapsamındaki görüş ve tecrübelerini paylaşmak
amacıyla 3 Eylül 2015 Perşembe günü Finansal
Kurumlar Birliği Esentepe Ofisi’nde bir araya geldi.
Açılış konuşmasını EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri
Ortağı Emre Beşli'nin yaptığı etkinlikte, EY Türkiye
Danışmanlık Hizmetleri Kıdemli Müdürü Ümit Şen,
EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Müdürü
Esra Uzalp ve Koç Fiat Kredi firmasından Özlem
Kumuk konuşmacı olarak yer aldı.
24
| TurkEYnews
Sayı 10
20. Soroptimist International
Convention 2015
Bu sene 20’ncisi düzenlenen ve kadınlara yönelik yılın en kapsamlı
etkinliği olan “Soroptimist International Convention” konferansı
“Educate to Lead: Fresh Ideas Empowering Women” teması ile
işlendi.
Soroptimist klüplere üye olmanın faydalarının anlatıldığı, dünyanın
her bir yanındaki üyelerin faaliyetlerinin paylaşıldığı ve kadınların
toplum içerisindeki durumlarının tartışıldığı etkinlik, çeşitli
workshoplar eşliğinde 9 – 12 Temmuz tarihleri arasında
Hilton İstanbul Bosphorus Hotel’de gerçekleşti.
Dünyanın farklı bölgelerinden, sektörlerinin önde gelen isimlerinin
katıldığı etkinlikte EY EMEIA Stratejik Büyüyen Pazarlar Lideri
Demet Özdemir konuşmacı olarak yer aldı.
"EY Women3. The Power of Three" Etkinliği
cinsiyet eşitliğini daha çabuk yakalamak için kadın
ajandasını Women. Fast Forward inisiyatifimizle
gündemimize alıyoruz.
Bu global inisiyatif kapsamında, EMEIA (Avrupa,
Orta Doğu, Hindistan ve Afrika) bölgesi olarak
kamu, iş dünyası ve girişimcilik alanında güçlü
kadın liderlerin katkılarıyla Women3. The Power of
Three forumunu oluşturduk. Bu forum, yıl boyunca
bölgedeki ülkelerde bugün ve gelecekte kadınların
daha fazla ilerlemesi için alınması gereken
aksiyonları tartışacak ve EY’nin “daha iyi bir
çalışma dünyası oluşturmak” vizyonu ile bağlantılı
olarak bu önerileri bölge için somutlaştıracak.
EY’nin küresel erişimi ve etkisiyle, kamu ve iş
dünyasındaki değişimi yaratmak için önümüzdeki
dönemde bu konuyu dünya gündeminde tutacağız.
Women3. The Power of Three kapsamında EMEIA
bölgesi içindeki ilk yuvarlak masa etkinliğini,
14-15 Nisan 2015’de Brüksel’de gerçekleştirdik
ve bölgesel duruma odaklandık. Türkiye özelinde
de 30 Eylül 2015 Çarşamba günü Sait Halim
Paşa Yalısı’nda üst düzey bir yuvarlak masa
etkinliği düzenleyeceğiz. İş dünyasının önemli
isimlerinin katılımıyla gerçekleşecek bu etkinlikte,
iş dünyasında başarı ile ilerlemekte olan kadınların
önündeki engelleri aşmaları için atılabilecek somut
adımları tartışacağız.
Dünya Ekonomik Forumu Küresel Cinsiyet Farkı
Raporu 2014’e göre cinsiyet eşitliği ancak 2095’de
yakalanabilecek. EY olarak, 80 yıl gerektiren bu sürenin çok
uzun olduğunu düşünüyor ve bu süreci hızlandırarak global
Benzer çalışmalar söz konusu bölgedeki birçok
ülkede yapıldıktan sonra, tüm çalışmanın çıktıları
Kasım ayında düzenlenecek bölgesel forumumuzda
paylaşılacak.
TurkEYnews |
25
Bizden haberler
Istanbul
Champions
Running 2015
Türkiye’de kurumsal firmaların
katılımıyla gerçekleşen tek koşu
etkinliği olan Istanbul Champions
Running 2015 etkinliğine 12 kişilik
bir ekip ile katıldık. Son derece
keyifli geçen koşu yarışmasında hep
beraber EY Türkiye’yi temsil ettik.
2015 İstanbul Dragon Festivali
Dünyanın üç büyük festivalinden biri olan
Dragon Festivali'nin İstanbul bacağı, bu
yıl da iş dünyasının sporseverlerini Haliç
Kongre Merkezi'nde bir araya getirdi.
Çalışanlarımızdan oluşan 9'u kadın ve 8'i
erkek kürekçi toplam 17 sporcu ve bir
davulcu ile katıldığımız 2015 İstanbul
Dragon Festivali'nde son derece başarılı
bir performans gösterdik. Festivale
katılan takımların davulcuları arasında
gerçekleşen kostüm yarışmasında kadın
erkek eşitliğini temsil eden tasarımımızla
“En İyi Sosyal Mesaj İçeren Kostüm”
ödülünü kazandık.
Gourmet Garage
EY Cafe’de !
Gourmet Garage, 7 Eylül 2015 Pazartesi gününden
itibaren yepyeni ürün grupları ve öğle yemeği
menüleri ile EY Cafe’de hizmet vermeye başladı.
İlk şubesini 1994’te Etiler’de Şütte olarak açmış olan
Gourmet Garage, o tarihten bu yana İstanbul içi ve
dışı olmak üzere toplam 18 noktada restaurant ve
şarküterileriyle faaliyet gösteriyor. Bundan böyle
EY Türkiye çalışanları öğle yemeklerinde çorbadan
zeytinyağlılara, meze çeşitlerine, farklı salata ve
makarna çeşitlerinden sıcak yemeklere ve sandviçlere
kadar birçok ürün yelpazesini içinde barındıran paket
menülerden ücretsiz olarak yararlanmanın yanı sıra
diledikleri Gourmet Garage lezzetlerinden satın alarak
evlerine de götürebilecekler.
26
| TurkEYnews
Sayı 10
Steptember 2015
Bu yıl 2 - 29 Eylül tarihleri arasında Türkiye
Spastik Çocuklar Vakfı tarafından gerçekleştirilen
“Steptember” kampanyasına bu sene EY Türkiye
olarak 10 takımla ikinci defa destek veriyor
olmanın heyecanını yaşadık.
Dünyanın en yaygın fiziksel yetersizlik durumu
olarak bilinen Cerebral Palsy’li çocuklara
vereceğimiz desteğin öneminin büyük olduğunu
bilerek şirket içi ve dışında düzenlediğimiz
çeşitli etkinliklerle bağış toplayarak katkıda
bulunmaya çalıştık. Takımımızdan bazıları
hazırladıkları yiyeceklerlerle, lavanta kesesi,
masa süsü, el işi takı gibi hediyelik eşyaları
satarak bağış hedeflerine doğru ilerliyorlar. EY
Türkiye olarak Cerebral Palsy’lilerin yaşam boyu
ihtiyaç duydukları özel eğitim, rehabilitasyon
hizmeti ve hareketlilik kazanmalarını sağlayan
destekleyici malzemelere kavuşabilmeleri için
gerekli miktarı toplayabilmek adına geçen seneki
Türkiye 1.’inciliği rekorumuz olan 28.619 TL
bağış tutarını geçmek için arzu eden herkesin
takımlarımızı desteklemesini rica ederiz.
Steptember nedir?
“Steptember”, web sitesi üzerinden işleyen son
derece kolay ve eğlenceli bir yardım toplama projesi.
Sağlıklı yaşam için bizleri günde 10.000 adım atmaya
davet eden bu proje, aynı zamanda bizim Cerebral
Palsy ile yaşayan insanlar için bağış toplayarak pozitif
bir etki yaratmamızı hedefliyor.
EY Band
İlk kez , Mayıs ayında “Yaza Merhaba”
konseptinde gerçekleştirdiğimiz Happy
Hour’da sahne alan EY Band, 2 Ekim
2015’de gerçekleşecek Happy Hour ile
sahnelere dönüyor.
Birbirinden keyifli cover parçalardan
oluşan yepyeni repertuarı ile sahne almaya
hazırlanan EY Band’ın bizlere tekrar keyifli
anlar yaşatacağına inanıyoruz.
TurkEYnews |
27
Büyümeyi gerçekleştiren 7 itici güçten
faydalanarak hem sürdürülebilir hem hızlı
büyüyün.
© 2015 EYGM Limited. All Rights Reserved. ED0617
Hızlandırılmış
büyüme mi?
Sürdürülebilir
büyüme mi?