Sonbahar detoksuyla yenilenin s.9

Transkript

Sonbahar detoksuyla yenilenin s.9
Egzersiz yapanlar
için püf noktaları
Ş›marman›n
tam vakti!
MyClub Beslenme ve Diyet Uzmanı
Hale Taşgın, egzersiz yapanlara
ve yakın dönemde yapmayı planlayanlara,
beslenme önerilerinde bulunuyor.
Hepimiz ş›mart›lmay› hak
ediyoruz. Ş›marman›n en sağl›kl›
yolu da ruhsal ve zihinsel
iyileşmenin adresi SPA’lardan
geçiyor... s.5
s.2
MyClub’s
Fitness
Magazine
08
/// Ekim - Kasım 2012
Güneşle yaz aşkı,
peki ya sonrası!
Uzun bir tatili geride bıraktınız;
vücudunuzu kremlediniz. Cildiniz ve
saçınız rüzgarın, denizin ve güneşin
zararlarından yıpranmış durumda.
Şimdi temizlik ve bakım zamanı.
Tüm vücudunuzu yağ, tuz ve klordan
arındırın. s.3
Sonbahar
detoksuyla
yenilenin s.9
Volvo Ocean Race:
Rüzgârdan hızlı
Dünyanın en heyecanlı yarışlarından
Volvo Ocean Race için “yelkenin Everest’i”
tanımlamasını rahatlıkla yapabiliriz.
Adrenalinin doruklarda gezdiği bu yarış,
tüm dünyayı saha olarak kullanan ve
dâhil olmanın da en az kazanmak kadar
önemli ve heyecan verici olduğu tek spor
olma özelliğini de taşıyor. s.10-11
MyClub Squash
Tak›m› yine birinci
MyClub Squash Tak›m›, 2011’in
ard›ndan 2012’de de Türkiye Tak›mlar
Şampiyonu oldu! s.14
MyClub’da spor eğlenceyle birleşti: AeroFest s.8
MyClub’s Fitness Magazine /// Ekim - Kasım 2012
2
Egzersize başlayanlar
bu önerilere kulak verin
Günde 10 fındık tüketen insanlarda, kalp,
damar hastalıklarının görülme sıklığı fındık
tüketmeyenlere oranla çok daha düşük.
MyClub Beslenme ve Diyet Uzmanı
Hale Taşgın, egzersiz yapanlara ve
yakın dönemde yapmayı planlayanlara,
beslenme önerilerinde bulunuyor.
>>
Sabah erken saatlerde, aç
karnına yapılan tempolu
bir yürüyüş , yağların daha
kolay yakılmasını sağlar.
Suyla gelen güzellik
Toksinlerden arınmak ve
daha hafif hissetmek için
hemen şimdi bir bardak su
için...
Zayıflamaya yardımcı olduğu bilinen
su, yaz aylarında terleme ile artan
sıvı kaybını karşılamak için de
vazgeçilmez.
Günde 2-2,5 litre su
içerek metabolizmanızı
hızlandırmaniz mümkün.
Yine yazın egzersiz ve sporla
kış aylarına göre daha fazla
sıvı kaybı yaşanacağı için
egzersize başlamadan 15
dakika önce 1-1,5 bardak,
egzersiz sırasında ise 10-15
dakikada bir yarım bardak su
içmeye özen gösterin. Ayrıca
unutmayın, uzmanlar plastik
yerine cam şişeden su içilmesinde
hemfikir...
MyClub’s
Fitness
Magazine
MyClub’ı tanıtıcı yayın olup ücretsizdir, para ile satılamaz.
YÖNETİM
İmtiyaz Sahibi AĞAOĞLU TURİZM VE İNŞAAT A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanı: Ali Ağaoğlu
Genel Yayın Koordinatörü: Serhat Bingül
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Hakan İnceler
Yayın Kurulu: Gülru Canan Gündoğdu, Merve Deniz
YAPIM - YAYIN
Eraİstanbul İletişim Medya ve Danışmanlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.
Asmalı Mescit Cad. Asmalı Han No: 19, 34430 Beyoğlu İstanbul
www.eraistanbul.com Tel: 0212 252 46 00 (pbx) Fax: 0212 252 46 36
Yayın Yönetmeni: Kader Ay
Yayın Koordinatörü: Güler Emektar
Editörler: Melike Yıldırım, Berna Yılmaz
Kreatif Direktör: Serkan Velioğlu
Görsel Yönetmen: Tuğba Güleryüz
Havalar ısınmaya başlayınca kış
aylarında alınmış kiloları vermek
için diyete ve egzersize başlama
fikri, birçok kişinin hedefi oluyor.
Aslında sadece belirli dönemlerde
egzersiz yapmak ve beslenmeye
dikkat etmek yerine yılın 12 ayı
ve ömür boyu bu düzeni korumak
en doğrusu. Egzersize yönelik
beslenme programı hazırlarken,
beslenme uzmanıyla egzersiz
uzmanının görüşmesi, en iyisidir.
Hangi nabız ile kaç dakika egzersiz
yapılabileceği, haftada kaç gün
hangi bölgenin çalıştırılması
gerektiği, egzersizin hangi saatte
yapılacağı detayları önemlidir.
Kişinin insülin veya farklı
bir hassasiyeti yoksa
sabah yürüyüşleri aç
karnına yapılmalıdır.
Çünkü sabahın erken
saatlerinde yağlar
kanımızda daha küçük
parçacıklar, yani yağ asidi
şeklinde kullanıma hazır bir
şekilde bulunur. Bu yüzden
de daha iyi yakılır. Egzersiz
gün ortasında yapılacaksa
aç karnına değil, hafif bir
öğünden bir saat sonra
yapılmalıdır. En azından kepek
ekmekli bir tost veya light süt ile
muz veya meyveyle yoğurt pratik
olarak yenilebilir. Araştırmalar,
egzersizden önce alınan şeker
oranı yüksek besinlerin yağ
10
yakımına engel olduğunu söylüyor.
Bu sebeple, egzersiz öncesi ve
sonrası yenilen besinlere çok dikkat
edilmelidir.
Öğün disiplini şart!
Egzersiz yapanların uyması gereken
öncelikli kural, öğün disiplinidir.
Düzenli üç ana öğüne eklenecek
ara öğünler, vücuda gerekli enerji
desteğini sağlar ve glikojen
deposunu dolu tutar. Bu şekilde
kaslar korunur, yağ yakmak çok
daha kolaylaşır.
Egzersiz öncesi ve sonrasındaki
besin seçimleri, egzersizden
beklediğiniz sonuç için çok
önemlidir. Egzersizden bir saat
öncesinde yiyeceğiniz kompleks
karbonhidratlı besinlere ek
olarak proteinli bir besin, sizin
egzersiz süresince güçlü kalmanızı
sağlayacaktır.
Örneğin, meyve yanında bir bardak
az yağlı/yağsız süt, tam tahıllı
ekmekle yapılmış bir tost, 3 - 4
grisini yanında ayran, probiyotik
yoğur/kefir ile meyve, bir muz ile 10
fındık gibi. Aksi takdirde spor çıkışı
çok aç olur, ihtiyacınızdan fazla
yemek yersiniz.
Egzersiz bittikten sonra kaslardaki
karbonhidrat depoları azalır. Bu
sebeple, egzersiz bitimindeki ilk
yarım saatte, protein oranı yüksek,
yanında yağsız karbonhidrat içeren
bir öğün tercih edilmelidir.
Hale Taşgın
MyClub Beslenme ve
Diyet Uzmanı
Daha çok enerji almalısınız
Vücudumuzun egzersiz yaparken,
dinlenme durumuna göre daha fazla
enerji harcadığı bilinen bir gerçek.
Çünkü egzersiz sırasında kalp daha
hızlı atar. Bu nedenle kan vücuda
daha hızlı pompalanır, kaslar daha
güçlü kasılır ve akciğerler de daha
seri bir şekilde çalışır. Bu nedenle
de egzersiz yapan kişilerin egzersiz
yapmayan kişilere göre günlük
olarak alması gereken enerji daha
fazladır. Eğer egzersizle birlikte kilo
kaybı da sağlamak istiyorsanız, yağ
alımını azaltmanız gerekir. Düşük
yağlı süt ve süt ürünleri, yağsız et,
balık ve tavuğu tercih edebilirsiniz.
Ancak vücumuzun yağa ihtiyacı
olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Diyet yaparken yağ tüketimi aşırı
kısıtlanmamalı.
>>Fırsatları fark et,
harekete geç
Günlük rutininize
dahil edebileceğiniz
birkaç basit hareket,
hayatınıza keyif ve
sağlık getirecek.
Yürüyen merdivenler, otomobiller,
asansörler, uzaktan kumanda
aletleri, bilgisayarlar, gelişmiş
mutfak aletleri… Gelişen teknoloji
sayesinde gündelik hayatımızı
neredeyse hiç hareket etmeden
geçiriyoruz. Oysa günlük rutinimize
dâhil edeceğimiz birkaç basit
hareketle kilomuzu kontrol edebilir,
hareketsizlikten kaynaklanan birçok
hastalığın önüne geçer, daha sağlıklı
yaşlanabiliriz… İşte küçük ama etkili
öneriler…
Katkıda Bulunanlar: Hale Taşgın, Arslan Başar, Burcu Kitaplı, Filiz Avcılar,
Merve Ermiş, Yonca Bülbül,
BASKI
Ömür Matbaacılık
Beysan Sanayi Sitesi Birlik Cad. No:20 Haramidere 34524 İstanbul
İLETİŞİM
Kurumsal İletişim ve Reklam Satış/Pazarlama
Gülru Canan Gündoğdu
[email protected]
0 216 687 14 12
Görüş ve önerileriniz için: [email protected]
Yönetim Yeri: Ağaoğlu MyWorld-Andromeda Barbaros Mah. Dereboyu Cad. Leylak
Sok. No: 4 C/7 Batı Ataşehir İstanbul
Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın
Now dergisi, Ağaoğlu Turizm ve İnşaat A.Ş. adına Era İstanbul İletişim Medya
ve Danışmanlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. tarafından T.C. yasalarına uygun olarak
yayımlanmaktadır. Now dergisinin isim ve yayın hakkı Ağaoğlu Turizm ve İnşaat
A.Ş.’ye aittir. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların her hakkı saklıdır,
alıntı yapılamaz. Yazıların sorumluluğu yazarlara, yayınlanan ilanların sorumluluğu ise
sahiplerine aittir.
n Asansör yerine merdiveni
kullanın, ev işlerini daha aktif olmak
için bir fırsata çevirin.
n Kısa yürüyüş imkânları sunan
aktiviteleri tercih edin. Yaz
aylarında yemek sonrası yürüyün.
n Arabanızı ineceğiniz yerden biraz
uzağa parkedin ya da otobüsten/
dolmuştan bir-iki durak önce inin ve
yürüyün.
n Çalışıyorsanız öğle tatillerinde
veya iş çıkışlarında yürüyün, basit
masa başı egzersizleri yapın.
n Korku filmleri izleyin! Kalp
atışlarını hızlandıran her şey iyidir.
Âşık olmak da kalbi güçlendirir.
n Meditasyon yapın... Günde 20
dakika yoga, depresyon riskini de
yüzde 25 azaltıyor.
n Kahvaltıyı asla atlamayın...
Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir
araştırmaya göre, her gün kahvaltı
etmek, aşırı kilolu olma riskini
yüzde 44 azaltıyor.
n Ağırlık çalışması yapın... Çok
değil, haftada 30 dakika ağırlık
çalışmak, kalp hastalıkları riskini
yüzde 23 düşürüyor.
n Hareket ederek yüzyılın korkulu
rüyası olan Alzheimer hastalığının
önüne geçebiliriz. Hareket, beyin
hücrelerinin en önemli yakıtı olan
oksijen alma kapasitesini artırarak
hücre ölümünü azaltır.
MyClub’World
Ağaoğlu MyWorld-Andromeda Barbaros Mah. Dereboyu Cad.
Leylak Sok. No: 4 C/7 Batı Ataşehir-İstanbul 0216 687 14 14
MyClub’Sky Towers
Atatürk Mah. Turgut Özal Bulvarı No:13/D Ataşehir - İstanbul
0216 290 20 06
MyClub’Town
Ihlamurkuyu Mah. Petrol Yolu Cad. Soner Sok. No:1 Tepeüstü
Ümraniye - İstanbul 0216 650 18 11
MyClub’Eltes
Kemerdere Mevkii Baraj Yolu Cad. No: 17 Dudullu Ümraniyeİstanbul 0216 526 43 59
MyClub’Country
Hamidiye Mah. Barış Yolu Cad. No: 4 Çekmeköy - Şahinbey İstanbul 0216 641 21 43
www.myclub.com // www.now.com.tr
MyClub’s Fitness Magazine /// Ekim - Kasım 2012
3
Güneşle yaz aşkı, peki ya sonrası!
Havuçta bulunan karoten maddesi vücuduNuzun güneş ışınlarından
daha iyi ve daha sağlıklı faydalanmasını sağlar. Sağlıklı bronzlaşmak
istiyorsanız güneşlenirken bir bardak havuç suyu için.
Tatil bitti... Cildiniz
ve saçınız rüzgarın,
denizin ve güneşin
zararlarından
yıpranmış durumda.
Şimdi bakım
zamanı...
Yaz demek tatil demek; denizin,
güneşin, kumsalın tadını doyasıya
çıkarmak demek. Masmavi bir
sonsuzluğa kulaç atmak, yakıcı bir
güneşe karşı sere serpe yatmak,
bedenimize de ruhumuza da nefes
aldırmak, eğlencenin dibine vurmak,
mayo izlerimizle gururlanmak,
buram buram güneş kremi kokmak,
dönüşte kavruk tenimizle hava
atmak… Peki, güneşle yaşadığımız
yaz aşkının hiç mi bir bedeli yok?
Elbette var: Güneşin, tuzlu suyun,
Korunurken
bronzlaşmak mı?
Lafı dolandırmayalım, güneşin zararlı
ışınlarından ne kadar haberdar olsak
da bronz bir ten hepimizin hayali.
İşte bu noktada cildi güneşin zararlı
ışınlarından korurken bronzlaştıran
bir ürün yardımımıza koşuyor: NIVEA
Protect&Bronze
Nivea Sun Protect&Bronze hem
güneşin zararlarından uzak
durmak isteyen, hem de doğal
ve kalıcı bronzluk arayanlar için
mükemmel bir çözüm sunuyor.
NIVEA Sun Protect&Bronze
serisinin yepyeni formülü yüksek
UVA/UVB koruması sağlarken,
doğal bitki özlerinden elde edilen
özel içeriği cildin doğal melanin
üretimini harekete geçirerek,
doğal bronzlaşma sürecine destek
oluyor. Böylelikle cilt doğal ve
güvenli bronzluğa kavuşuyor. 20
ve 30 koruma faktörlü iki üründen
oluşan Protect&Bronze serisi,
rüzgârın etkisiyle kuruyan, gerilen;
yağ, tuz ve klorla lekelere hassas
hale gelen cildimiz, yıpranan
saçlarımız… Hele de yeterli
güneş koruyucu kullanılmaması
durumunda güneş sonrası cildin
rahatlatılması çok daha büyük
önem taşıyor.
Ne yapmalı: Cilt tipinize uygun
yenileyici ve besleyici ürünlere
ağırlık vermelisiniz.
n Güneşten yıpranmış cildinize
serinlik hissi veren ve cildi
rahatlatan aloe yağından zengin
kremler
n Besleyici mineraller içeren yüz
spreyleri
n Cilt dostu E ve Omega 3 gibi
onarıcı yağlarla zenginleşen vücut
kremleri
nSaçlarınızdaki plaj kalıntılarını
temizlemek için arındırıcı saç
ürünleri
n Cilt soyulmaları ve lekelenmeleri
için özel formüle sahip losyonlar…
>>
Yaz boyu tuz, klor ve yağ ile
yıpranan cildinizi, serinlik
hissi veren, yumuşatıcı
ürünlerle besleyin.
Advertorial
Güneşten korunayım derken
tatilden bembeyaz dönmekten
bıktıysanız, bu ürün tam size göre!
NIVEA güneş
ürünlerinden iki ürün
alan herkese bu şık çanta
hediye. Stoklarla sınırlı
olan promosyonu
kaçırmamanızı
tavsiye ediyoruz.
yüksek güneş koruması sağlarken,
ultra hafif dokusu sayesinde
geride yağlı bir his bırakmıyor.
>>
Daha da güzeli, NIVEA
Protect & Bronze ile elde
ettiğiniz doğal bronzluk,
cildin derinliklerinden
geldiği için çok daha uzun
süreli olacak. Böylelikle
cildinizdeki yaz güzelliği
sonbaharda da devam
edecek.
Denizci teması
bu yaz yine çok
moda!
Deniz kenarında
da sosyal ağlardan
kopamayanlar plaj
çantalarından eksik
etmeyecekler.
MyClub’s Fitness Magazine /// Ekim - Kasım 2012
4
Erkek arkadaşınızla buluştuğunuzda, size ne yapmak
istediğinizi sorarsa, dans etmeye gitmek gibi bir aktivite
seçin. Böylece saatte 180 kalori yakabilirsiniz.
Sonbaharda
Feng Shui ile
yenilenin
5 bin yıllık Feng
Shui bilgeliğini
hayatınıza
dahil etmeye ne
dersiniz? Yeni
gelen mevsimin
enerjisiyle
ruhunuzu ve
hayatınızı
Uzakdoğu’nun en
eski felsefesiyle
yenileyin.
Yeni kararlar ve radikal
değişiklikler için en iyi zamanlar
kuşkusuz mevsim dönümleri.
Mevsim koşullarının değiştiği
zamanlarda günlük rutinimize
başka değişiklikler eklemek
bedenen ve zihinsel olarak
bizi yormuyor çünkü. Yeni
gelen mevsimin enerjisinden
yararlanıyoruz. Böyle zamanlarda
yaşam alanlarımızı, bedenimizi ve
hatta ruhumuzu elden geçirmek
için 5 bin yıllık Feng Shui
bilgeliğinden daha garantili bir yol
yok herhalde…
NEDEN FENG SHUI?
Bazı mekânlara girdiğinizde
üzerinizde negatif bir enerji
hissedersiniz. Üst üste objeler,
ağır mobilyalar ruhunuzu sıkabilir.
Bu sadece anneannenizin ilkokul
2. sınıf karnenizi görünce hediye
ettiği çirkin bir inek biblosunun
tek başına başarabileceği bir
şey değil emin olun; doğayla
uyumsuz döşenmiş bir mekânın ruh
halimize yansıması aslında. Çünkü
biz insanlar olarak doğanın bir
parçasıyız ve yaşam alanlarımızın
ya da hayat felsefemizin doğaya
uyumlu olmaması hayatımızı
olumsuz yönde etkiliyor. Beş bin
yıllık geçmişi olan Feng Shui de
insanın doğayla uyumlu olması
üzerine kurulmuş bir öğreti.
Deyim yerindeyse insanı fabrika
ayarlarına yakınlaştırıyor. Feng
Shui ile daha sağlıklı yaşamak,
mutlu ilişkiler kurup kendimizi
geliştirmek mümkün.
NEDEN SONBAHAR?
Sonbahar yazın sonunu temsil
etmekten çok yeni başlangıçları
simgeleyen bir mevsim. Okullar
açılıyor, tatilden dönülüyor,
piyasalar canlanıyor… Haliyle
kişisel ve ruhsal değişim isteği de
zirveye çıkıyor. Saçımızın rengini
değiştirip, sezon trendlerine
uygun yeni bir gardırop yaptığımız,
detokslar, cilt ve saç bakımlarıyla
bedenimize gereken özeni en
yüksek seviyede gösterdiğimiz, iş
hayatında ya da sosyal çevrede
yeni kararlar aldığımız, kişisel
manifestolarımızı güncellediğimiz
bir yeniden doğma dönemi olan
sonbahar, ayrıca Feng Shui gibi bir
bilgelik öğretisinden faydalanarak
hayatımızda değişiklikler
yapabileceğimiz doğru bir mevsim.
PEKİ AMA FENG SHUI NE?
Feng Shui öğretisi “rüzgâr” ve
“su” anlamına geliyor. Temelleri
Çin’e dayanan bu öğreti trendy
akımlardan biri gibi görünse
de durum farklı, 5000 yıllık bir
bilgelikten bahsediyoruz. Feng
Shui bize enerjinin döngüsünün
bir tesadüf olmadığını; bizim de
bunun bir parçası olduğumuzu
ve o enerjiyi doğru kullandığımız
takdirde hayatımızdaki pek çok
taşın yerine oturacağını belirtiyor.
Oysa son zamanlarda doğadan o
kadar uzaklaştık ki... Teknoloji,
bilgi çağının mucizeleri derken
kendimizi tabiattan soyutladık.
Neyse ki doğaya geri dönmenin
tek yolu bir kır kasabasında bahçe
içinde küçük bir kulübede yaşamak
değil artık, hayatımızda televizyon
ya da bilgisayar varken de doğaya
yakın olabiliriz. İşte bu noktada
Feng Shui’den yardım almamız
gerekiyor.
YAŞAMIMIZDA FENG SHUI
n Kullanmadığınız eşyaları
hayatınızdan çıkarın. Atılamadığı
için saklanan ve yığın oluşturan
eşyalar, enerjinin mekân içerisinde
rahatça dolaşmasını engelliyor.
Özellikle evin girişi doğru enerji
akışını sağlayacak şekilde sade,
temiz, yorucu detay ve objelerden
uzak olmalı.
n Yatak odanız başta olmak üzere
tüm evinizde mobilyaların ahşap
olmasına özen gösterin. Canlı ve
parlak renkleri yatak odanızda
kullanmayın.
n Yatak odanızda bilgisayar,
telefon gibi elektronik eşyalar
bulundurmayın. Bu sağlığınız için
de bir gereklilik. Zaten sağlığa
aykırı olan hiçbir şey Feng Shui
tarafından önerilmiyor.
n Çıkıntılı köşelere iri yapraklı
bitkiler yerleştirin. Ancak
kurutulmuş çiçekler ve bonzai gibi
bitkilerden uzak durun. Bambuya
ise evlerimizde her zaman yer var!
n Birkaç kitap, cep telefonları,
bir dergi, su bardağı, kahve
fincanı, bir paket sigara, çakmak...
Kısacası masanızın üstünün günlük
performansından bahsediyoruz.
Hayır, bir masa bu kadar çok
şeyi taşımak zorunda değil, Feng
Shui’ye göre taşımamalı. Boşluk bu
öğretinin temel kuralı.
n Aydınlatmada floresan ya da
tepe lambaları kullanmayın. Masa
lambaları ve lambaderler en ideal
aydınlatma çözümleri.
FENG SHUI VE GÜZELLİK
Dekorasyonda yenilenme denince
Feng Shui’ye aşinayız, peki fiziksel
yenilenme? Güneşte yıpranan
saçlar, iş sonrası partileri ve alkolle
yorulan vücut için de Feng Shui’den
yararlanabilirsiniz. Hassas bir
cilde sahipseniz yüz ve boynunuza
ekstra özen göstermeniz gerekiyor,
bunun için içeriğinde kimyasal
madde barındırmayan doğal
maskelerden yararlanabilirsiniz.
Gereksiz yastıkları yatakta
bulundurmamak da önemli çünkü
özellikle yüksek yastıklar ciltte
kırışık oluşumunu hızlandırıyor.
Sevdiğiniz kokuların aromatik
yağlarıyla sıradan bir banyo
seansını huzur verici bir rituele
döndürebilirsiniz. Feng Shui’nin
su ve rüzgar anlamına geldiğini
söylemiştik; suyun güzelliğin
en önemli parçası olduğunu ve
güzellik ve sağlık için günde en
az 8 bardak su içmek gerektiğini
çoktan biliyorsunuz zaten. Buna
mümkün olduğunca doğal, su bazlı
nemlendiricileri de eklemeyi ihmal
etmeyin.
>>
Beş bin yıllık geçmişi
olan Feng Shui de insanın
doğayla uyumlu olması
üzerine kurulmuş.
MyClub’s Fitness Magazine /// Ekim - Kasım 2012
5
Metabolizma hızlandırıcı, yağ yakıcı
mucize meyve ananasın bir diliminde
40 kalori var.
Şımarmanın
tam vakti!
Kendinizi yeniden
dünyaya gelmiş
gibi saf, temiz
ve huzur dolu
hissetmeye ne
dersiniz?
Hepimiz şımartılmayı hak ediyoruz,
şımarmanın en sağlıklı yolu da
SPA’lardan geçiyor. Özellikle de
İstanbul gibi stresi ve koşuşturması
bol bir şehirde hayattan çalınan
birkaç saat lüksten de öte bir
gereklilik. Sizi güzelleştirirken
rahatlatan ve yenilenmenize
yardımcı olan SPA’lar ruhsal ve
zihinsel bir iyileşme denince akla ilk
gelenlerden...
NEDEN SPA?
n SPA bedenimize saygının bir
parçası. Özellikle bütün yaz güneşle
tuzlu su ve klorla haşır neşir, alkole
ve snack bar yiyeceklerine karşı
koyamamış bünyemiz böyle bir
saygıyı hak ediyor.
n Bakım vücudun salgıladığı
mutluluk hormonunu artırıyor.
Özellikle masaj... Çikolatalı
dondurmayla da bunu yapabilirim
demeyin, SPA’nın verdiği sağlıklı
mutluluk hissiyle yarışabilecek bir
çikolata henüz yok!
n SPA endüstrisi geliştiği için
merkezinizden beklentileriniz ve
yaşam biçiminiz doğrultusunda
programlar talep edebiliyorsunuz
artık. Mesai bitimi ve akşam
yemeği daveti saatleri arasına
buhar banyosu ve ayurvedik masaj
sıkıştırmak hiç zor değil.
n Fiziksel sağlık üzerinde masajın
olumlu etkileri kanıtlanalı çok
oldu ama yine de not düşelim;
boyun ağrısına karşı elle yapılan
masaj, fizik tedaviden bile daha
etkili.
SEVGİLİNİZE KRAVAT ALMA
KLİŞESİNE BU YIL SON VERİN
Sevgilinize kravat alma klişesine
bu yıl son vermeye ne dersiniz?
O da bir beyaz yakalı olduğunu
ve mesai saatlerinin hayatının
büyük bölümünü kapladığını biliyor
zaten. Kendisini uzak bir ülkenin
veliaht prensi gibi hissedebileceği
dört dörtlük bir SPA bakımı
unutulmaz bir hediye alternatifi
olabilir.
YENİ BİR SOSYALLEŞME ARACI
Hayır, Facebook ya da Twitter gibi
yeni bir oluşumdan bahsetmiyoruz.
SPA’lar hamamların yerini aldı
ve yepyeni bir sosyalleşme
aracı olarak evrimini sürdürüyor.
Düşünsenize, artık holdinglerin
bünyesinde bile masörler çalışıyor;
doğum günlerinde parti vermek
yerine toplu SPA seansları
düzenleniyor. Arkadaş buluşmaları
semtin SPA’sında gerçekleştiriliyor.
SPA’nın herhangi bir cafeden daha
sağlıklı ve keyifli olmadığını kim
söyleyebilir?
>>
Kendine bakımın vücudun
salg›lad›ğı mutluluk
hormonunu artırdığını
biliyor muydunuz?
>>Yeşil kahraman Smoothie!
Hem sağlıklı, hem
hafif, hem de faydalı
bir içecek smoothie.
Hazırlaması kolay,
üstelik yaz sıcaklarına
da iyi bir alternatif!
Yaz sıcakları iştahımızı kesiyor.
Artık ağır yiyecekler, hamur
işleri, kebaplar yemek hayal
oldu! Durum böyle olunca
besleyiciliği yüksek ama
hafif yiyecekler ve içecekler
tüketmemiz gerekiyor. Zor
bir denklem bu, kabul edelim:
Hem sağlıklı olacak, hem hafif;
tüketmesi zevkli ama hazırlaması
pratik olacak… İşte bu noktada
smoothie’ler devreye giriyor.
Hazırlaması sizin damak tadınıza
kalmış olan smoothie’lerin
dünyada en çok ilgi göreni ise Dr
Mehmet Öz’ün tarifini verdiği yeşil
smoothie… Vücudu toksinlerden
arındıran ve içerdiği vitaminlerle
metabolizmayı güçlendiren bu
tarif, Shrek gibi, tam bir yeşil
kahraman!
Malzemeler (3-4 kişilik)
2 kase ıspanak, 2 kase dilimlenmiş salatalık, 1 kereviz başı
Yarım çay kaşığı zencefil kökü, 1 demet maydanoz, 2 elma
1 lime suyu, Yarım limon suyu
Hazırlanışı
Çok iyi yıkadığınız tüm malzemeleri blender’da karıştırın. Kıvamı ne
çok akışkan ne de çok katı olacak, dikkat edin! Birkaç dakika içinde
smoothie’niz hazır, bol buz da bu zevkli içeceğin olmazsa olmazı.
MyClub’s Fitness Magazine /// Ekim - Kasım 2012
6
Asansör yerine merdiven kullanmanın kalori yakmaktaki yararı
bilinen bir gerçek. Ancak basamakları birer birer yerine ikişer ikişer
çıkarsanız, yüzde 55 daha fazla yağ yakmanız mümkün.
55
Beslenmede ilkçağa dönüş:
Raw Food Akımı
Gün geçmiyor
ki beslenmeye
dair yeni bir akım
ortaya çıkmasın.
Farklı diyetler,
detoks yöntemleri,
slow food derken
dağarcığımıza
yeni bir akım daha
eklendi: Raw Food.
Kaliforniya’dan dünyaya yayılan
bu akımın izinden gidenler, Âdem
ve Havva gibi besleniyor; çiğ ve
canlı besin tüketiyorlar. Zaten
raw da kelime olarak pişirilmemiş,
ısıtılmamış çiğ, doğal gıda
anlamına geliyor. Çiğ besin
diyeti akımını benimseyenler
(raw foodist), besinleri ne kadar
çiğ tüketirsek o kadar faydalı
ve sağlıklı olduğuna inanıyorlar.
Tabii aklınıza sadece çiğ sebze
ve meyvelerle hazırlanan mönüler
gelmesin; lazanya da yiyorlar
browni de... Tek fark kullandıkları
malzeme...
>> MyClub suda uçtu!
Bu yazın yeni
trendi “Flyboard”u,
“Caddebostan’da
Buluşuyoruz”
etkinliğinde ilk
kez MyClub üyeleri
yaşadı.
Düzenli olarak üyelerine keyifli
anlar yaşatan etkinlikler organize
eden MyClub, üyeleri ile birlikte
14 Temmuz Cumartesi, saat
17.30’da Caddebostan sahilinde
unutulmaz bir etkinliğe daha ev
sahipliği yaptı. Güneşin yavaş
yavaş sıcklığını hissetirmeye
başladığı saatlerde Caddebostan
sahilinde buluşan MyClub üyeleri
sporla dolu bir gün geçirdi.
Gündüz MyClub RoadRunners
Koşu Takımı sahilde haftalık
rutin antrenmanını tamamlarken
akşamüstü ekibi ise günbatımına
karşı spor yapmanın keyfini
çıkardı. Farklı etkinlikler için
ayrılan gruplardan biri bisiklet
hazırlığı yaptı, diğeri de
rollerblade’leri takıp bisikletli
ekibi sahil boyunca takip etti.
Denizden uzak kalamayanlar da
vardı tabii... Denizde rüzgârın
ılık esintisine doyamayanlar,
yelken ve windsurf yaparken
daha cesur olup bir ilke imza
attılar ve bu yazın yeni trendi
“Flyboard”u deneyenlerin sayısı
saatler geçtikçe artmaya başladı.
FlyBoard ile denizin üzerinde
uçmak uzaktan bakıldığı zaman
kolay sanılsa da, sporun hem
denge hem de biraz da güç
gerektiren bir zorluğu vardı.
Fakat gördük ki spor tutkunu
MyClub’lılar hiç zorluk çekmeden
suyun üzerinde süzülmeye, hatta
yunuslar gibi suda adeta dans
etmeye başladılar. Caddebostan
buluşmasını kaçırdığınız için
üzülüyorsanız sonraki etkinlikleri
takipte kalın.
NEDEN ÇİĞ VE CANLI BESLENME
TERCİH EDİLMELİ?
Raw Food akımının takipçileri
daha canlı, daha enerjik, daha
dingin, sağlıklı kiloda, genç
ve hastalıklara karşı daha
dirençli olmak için besinleri raw
food prensibiyle tüketmemiz
gerektiğini düşünüyorlar.
Bu şekilde beslenmeyle kişi
enzimleri, mineralleri, vitaminleri
tam olarak aldığı için fazla
yeme isteği de duymuyor. Oysa
pişmiş gıdalarda vücudun tokluk
hissetmesi daha fazla zaman
alıyor. Bu besinlerin su oranı da
yüksek. O nedenle mideyi daha
kolay şişiriyor. Hızlı doygunluk ve
az kalori ile sağlıklı kilo korunuyor.
“RAW FOOD” KAVRAMI NEYİ
KAPSIYOR?
İngilizce’deki “raw’ kelimesi “çiğ”
anlamına geliyor. Ama bu demek
olmuyor ki raw food beslenenler
sadece salata, sebze, meyve
yiyor... Bazı gıdalar kurutularak
pişiriliyor. Isıtma derecesi 40-45
derecenin üzerine çıkmıyor. Çünkü
yüksek ısıda pişirilen gıdalarda
vitaminlerin ve enzimlerin
tamamı, minerallerin yüzde 70’i
kayboluyor, antioksidanlar ise
büyük zarar görüyor.
KİMLER BU AKIMI TAKİP
EDİYOR?
Eskilerden Sokrates, Aristo,
Platon ve Hipokrat’ın bu beslenme
tarzını benimsedikleri bilinirken
Hollywood camiasından ise Uma
Thurman, Demi Moore, Natalie
Portman çiğ besleniyor.
HANGİ SEBZE VE MEYVELER ÖN
PLANA ÇIKIYOR?
Listenin üstünde yeşiller yer
alıyor. Uzmanlar toprak altında
yetişen sebzelerin bile yaprak
kısımlarının yemeğe ilave
edilmesini öneriyorlar.
Her türlü yeşil, özellikle de
koyu renkli yeşiller kalsiyum
açısından zengin. Antioksidan
özelliklerinden dolayı ise nar,
kızılcık, yabanmersini önemli.
Vücudun alkaline seviyesine
çok uygun olduğu için zeytin
ve zeytinyağı öneriliyor. Keten
tohumu içeriğinde Omega 3
ve B12 ihtiva ettiğinden çiğ
beslenenlerin gözdelerinden.
>>
Meyve ve sebzelerin
renkleri ne kadar yoğunsa,
içerdikleri antioksidan da o
kadar fazladır.
FAYDALARI
Raw food anlayışıyla hayata
geçirilecek bir beslenme programının
sağlığa pek çok faydası bulunuyor.
İşte bu gözle görünür faydaların
başlıcaları...
n Artan enerji
n Cilt görünümünde düzelme
n Daha iyi ve kolay sindirim
n Sağlıklı kilo kaybı
n Kalp hastalıkları riskinde azalma
HANGİ PİŞİRME TEKNİKLERİ
KULLANILMALI?
Raw Food diyetinde asıl amaç,
diyetin büyük bölümünü oluşturan
gıdaların 46 derecenin üzerinde
pişirilmemesi. Farklı pişirme
teknikleriyle gıdaları sindirime
daha kolay hale getirebilir, lezzet
açısından da fark yaratabilirsiniz.
Tohumları, buğdaygilleri ve
fasulyeleri filizlendirebilir, sebze
ve meyvelerin suyunu sıkabilir,
çerezleri ıslatabilir, meyveleri ve
gıdaları kurutabilirsiniz.
BUNLARA DİKKAT!
n Çiğ beslenme sağlıklı ama alkol
ve kahve ne kadar çiğ beslenirseniz
beslenin hala pek sağlıklı değil!
Besinleri karıştırmamaya dikkat
etmek gerekiyor. Yemek sırasında
su içmeyi unutun. Çayı çok sıcak
içmemek de bir başka kural. Aynı
şey suyu buzlu içmek konusunda da
geçerli. Çok sıcak ve çok soğuk, raw
food felsefesine aykırı.
n Çiğ beslenme sağlığa zararlı
değil ama çekinceleriniz varsa
doktorunuzdan onay alabilirsiniz.
İlk günler zor gelse de bu yönde
beslenmeye alışınca eski
alışkanlıklarınızı yadırgayacaksınız.
n İçme suyunuzun asit değerlerini
kontrol etmeyi ihmale etmeyin.
Bunun için suyu iyonize eden
cihazlardan edinebilirsiniz. Yüzde
yüz doğal ve taze sıkılmış meyve
suları tüketin.
n Tatlıyı alıştığınızın aksine
yemekten sonra değil ama önce
tüketin. Meyveyi de yemekten
sonraya bırakmaktansa gün içinde
tüketmeniz daha doğru.
30
MyClub’s Fitness Magazine /// Ekim - Kasım 2012
7
Günlük işlerinizi yaparken hareketli olun ve gideceğiniz yerE mümkün olduğu
kadar yürüyerek gidin. Örneğin kuru temizlemeciye giderken canlı ve hızlı bir
tempoyla 30 dakika yürüdüğünüz zaman yaklaşık 120 kalori yakabilirsiniz.
“MyClub çok güzel bir aile”
Burcu Burkut
Erenkul ile
“Kendimi bir
parçası olarak
hissediyorum”
dediği MyClub’ı ve
tutkunu olduğu
motor sporlarını
konuştuk.
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1989’da İstanbul’da doğdum.
İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim
Fakültesi Radyo Televizyon ve
Sinema Bölümü öğrencisiyim. Ayrıca
Bonus Parkur Racing Takım Pilotu
olarak Ford Fiesta ST otomobilimle
Türkiye Ralli Şampiyonası’nda
yarışıyorum.
Sporla ilişkiniz nasıl?
Çok küçük yaştan beri sporla iç içe
büyüdüm. Hayatımın her anında ve
alanında spor var. Bu sıkı ilişkiyi
ifade edecek söz bulamıyorum.
Ne zamandan beri MyClub’da
spor yapıyorsunuz? Hangi
sporları tercih ediyorsunuz?
Erdoğan Aktaş sayesinde
tanıştığım MyClub, yine kendisinin
sayesinde 2010 yılında sponsorum
oldu. Yarışlarımız yaz aylarında
olduğu için bizi en çok yoran
şey sıcaklık. Otomobilin içi 50
dereceye varan sıcaklık seviyesine
ulaşıyor. MyClub’da yaptığım spor
sayesinde dayanıklılığım artıyor ve
kondisyonumu hep yüksek seviyede
tutuyorum. Antrenörüm sevgili
Bahar Hocam tüm çalışmalarımla
yakından ilgileniyor, onun direktifleri
doğrultusunda çalışıyorum. MyClub
çok güzel bir aile ve ben kendimi o
ailenin bir parçası gibi hissediyorum.
Otomobil tutkunuzdan
bahseder misiniz?
Otomobillere karşı ilgim anne
karnındayken başladı desem yeridir.
Annem bana hamileyken babamla
birlikte bir yarışa kaçak olarak
katılmışlar. Resmi kayıtlara göre tam
anlamıyla bir mücadele sayılmasa
da onlar için gerçek bir mücadele ve
heyecan olmuş. Babam ve annem
henüz ben 4-5 yaşlarındayken bile
beni yarış izlemeye götürürlerdi.
Yine o yaşlarda eve giderken çok
kısa mesafelerde babam beni
kucağına alıp tüm direksiyon
hâkimiyetini bana bırakırdı ve bu
benim en büyük mutluluğumdu.
Bebeklerle değil, otomobil ve
kamyonlarla oynamaktan zevk
alan bir çocuktum. Bununla beraber
motor sporlarıyla 7 yaşımda karting
yaparak tanıştım. O küçük yaşta
nasıl zorlu bir mücadelenin içinde
olduğumu bilmiyordum ama bu
zorluğu keşfettikçe tutkum arttı.
Her geçen gün motor sporlarına
daha da bağlandım. Çocukluktan
gelen tutku gittikçe büyüdü ve
profesyonel bir hal aldı.
Aynı zamanda öğrenci
olduğunuzu biliyoruz; okul
ve bir sporu profesyonel
olarak yürütmek zor
olmuyor mu?
Profesyonel spor hayatım boyunca
hep idare etmem gereken bir okulum
vardı ama bu benim için hiçbir
zaman sorun olmadı. Her zaman
başarılı bir öğrenci oldum. İstanbul
Aydın Üniversitesi’nde üçüncü yılım
bitti. Hocalarım ve okul yönetimi
bana daima destek oldu. Spor
bana zamanı iyi değerlendirmek
gerektiğini öğretti. Önemli olan her
şeyi zamanında yapmak.
Motorsporları gerçekten zor
bir spor DALI MI?
Evet. Maddi ve manevi açıdan
insanı çok yoran ve sabrını zorlayan
bir spor. Türkiye’de çok fazla ilgi
görmemesi bizleri gerçekten üzüyor
ama ilginin artması için de elimizden
geleni yapıyoruz. Bu zorlu sporu
yapmamızdaki en büyük katkıyı
sponsorlarımız sağlıyor. Takımım
Bonus Parkur Racing. Aydoğanlar
Otomotiv A.Ş.ye, Liqui Moly’e,
İstanbul Aydın Üniversitesine, Atv
Haber’e ve MyClub’a teşekkürler…
En son başarınızdan
bahseder misiniz?
2012 sezonu bizim için zorlu başlasa
da şeytanın bacağını Türkiye Ralli
Şampiyonası’nın en önemli yarışı
olan, aynı zamanda Avrupa Ralli
Şampiyonası’nın da bir ayağı olan
zorlu Boğaziçi Rallisi ile kırdık.
Boğaziçi Rallisi’nde 3 gün boyunca
zorlu bir mücadele verdik. Ve bu
zorlu mücadeleden iki birincilikle
döndük. Hem yarıştığımız Sınıf 8’de
hem de Bayanlar Şampiyonası’nda
zafere ulaştık. Böylelikle uluslararası
bir başarı kazanmış olduk.
Bir
MyClub
üyesi
>>
>>
“Spor hayatıma
katkılarından ötürü
MyClub’a, Aydoğanlar
Otomotiv’e, Liqui
Moly’e, İstanbul Aydın
Üniversitesi’ne, Atv
Haber’e destekleri için
teşekkür ediyorum.”
MyClub’s Fitness Magazine /// Ekim - Kasım 2012
8
altı ay düzenli olarak ağırlık
antrenmanı yaparsanız,
metabolizma hızınız %9 artar.
9
>> MYCLUB’TA CANINIZ HİÇ SIKILMAZ
Spor eğlenceyle birleşti:
AeroFest
Yaz aylarında
düzenlenen AeroFest,
kış boyu stüdyolarda
yapılan grup fitness
derslerini açık
havaya taşıdı. MyClub
üyelerinin katılımıyla
gerçekleştirilen
derslerde eğlence ön
plandaydı.
Aerofest, zihin ve beden için
bir rahatlama tekniği olan yoga
dersi, denge, nefes ve hareket
sistemlerinin bir sentezi olan
pilates dersiyle beraber sabahın
erken saatlerinde açık havada
ve çim alan üzerinde yapılan
etkinliklerle başladı. Çeşitli oyunlar
ve yarışmalarla devam eden
AeroFest etkinliğinde bu sene
ikincisi düzenlenen eğitmenler
arası vücut geliştirme yarışması,
en iyi fitness eğitmenlerinin neden
MyClub’ta olduğu gerçeğini bir kez
gözler önüne serdi. Yaz sezonunda
yenilenen grup fitness egzersiz
programına dâhil olan Spartacus
dersi yine AeroFest’in en çok talep
gören dersi oldu ve üyelerin yoğun
katılımıyla gerçekleşti. Step Aerobic
dersine özel koreografi ile müziğin
ve dansın ritmi artarken, son yılların
Avrupa ve dünyada en popüler grup
fitness ders programlarından olan
Zumba Fitness AeroFest’in finaline
damgasını vurdu. Rengârenk
çiçekler ve marakaslarla derslere
eşlik eden MyClub üyelerinin günün
sonunda yüzlerindeki keyifse
görülmeye değerdi. Kaçırdık diye
üzülmeyin; Eylül’de tekrarlanacak
olan AeroFest’i kaçırmayın!
MyClub’da geçen dönem
MyClub’da çocuklar, maceraperestler, kadınlar ve erkekler için; kısacası herkese göre birçok
farklı alanda etkinlik bulunuyor. Etkinlikleri kaçırdım diye üzülmeyin; MyClub’ı facebook
sayfasından takip ederek zamanında haberdar olun!
8. FıratPen Koşusu
Bozcaada 2. New Balance Koşusu
Anneler Günü Brunch
Zumba Festival
Squash Turnuvası
Yoga Workshop
3. Çayırova 10 km. Koşusu
MyClub 10. Yıl Partisi
Yelken ile tanışma aktivitesi
Aerofest
MyClub’s Fitness Magazine /// Ekim - Kasım 2012
9
Yeşil çay detoks programının olmazsa olmazıdır; vücutta
biriken ödemin atılmasını, damarların tıkanmasını önler.
Ancak çayınızı 5 dakikadan fazla demlemeyin.
Sonbahar detoksuyla yenilenin
>>
Zihinsel, ruhsal ve
bedensel bir arınma
süreci olarak
tanımlayabileceğimiz
detoks ile yeni
mevsime yenilenerek
girebilirsiniz.
Bunun için ilk adım
sağlıklı beslenmek,
hareketli bir hayat
sürmek ve bol su
tüketmek.
ARINMA SÜRECİ
Vücudunuzu toksinlerden arındırarak
sağlığınızı korumak, vücudunuzdaki
sıvıların asitleşmesini önlemek,
asit -baz dengesini korumak olarak
özetleyebileceğimiz detoks, zihinsel,
ruhsal ve bedensel olarak toksin
maddelerden arınma süreci. Özellikle
mevsim dönümlerinde, vücudunuzu
yenilemek, mevsimin verdiği
ruhsal ve bedensel yorgunluğu
üzerinizden atmak ve yeni
mevsime canlı, hafiflemiş
ve enerjik başlamak için
detoks olmazsa olmaz.
Detoks ile yıl boyu
vücudunuza yerleşmiş
tüm zararlı maddelerden
kurtulabilir,
bağışıklık sisteminizi
Bir dönemin en popüler
detoks uygulamalarından
ayurvedik geri döndü!
Ayurvedik, bedenin
fiziksel ve ruhsal
dengesini önemseyen bir
anlayış.
güçlendirirken, hücrelerin yenilenme
sürecini de hızlandırarak yaşlanma
sürecini yavaşlatabilirsiniz.
MEVSİM DÖNÜMLERİ İDEAL
Detoks ihtiyacı, kişiye ve sağlık
durumuna göre değişiklik gösterse
de mevsim değişiklikleri detoks
yapmak için ideal zaman olarak
gösteriliyor.
NELER YAPMALI?
Detoks için pahalı
kliniklere, içeriğini
bilmediğiniz ilaçlara,
son teknoloji
yöntemlerine
ihtiyacımız yok.
Gündelik rutinimizde
yapacağımız ufak ve
düzenli değişiklikle vücudumuzu
arındırmam›z mümkün. İşte birkaç
öneri:
n Bol bol dinlenin, düzenli uyuyun,
uykunuzu tam alın.
n Gün içinde mümkün olduğunca
temiz ve açık havada bulunun.
n Bol su içmek detoksun
vazgeçilmezi. Günde en az 2-3 litre
su tüketin. Susamadan su içme
alışkanlığı kazanının.
n Gün içinde 10-15 dakika direkt
güneş ışığı görüp D vitamini
eksikliğine meydan vermeyin.
n Kahvaltıyı atlamayın. Kahvaltı
öğünü vücudumuzun çalışmaya
başlaması ve gece boyunca azalan
kan şekerinin dengelenmesi
açısından oldukça önemli.
n Günde 6-8 öğün beslenin ve 4
saatten uzun süre aç kalmayın ki
metabolizmanız yavaşlamasın.
n Sağlıklı yiyecekler tüketin.
Beslenmenizde; dört ana besin
grubu olan et ve çeşitleri, süt ve
ürünleri, sebze-meyveler ve tahıl
ürünleri her öğünde ihtiyacınızı
karşılayacak miktarlarda olsun.
n Akıllı yağlar kullanın. Gün boyunca
yemekler, salatalar ve besinlerin
içerisinde yer alan doğal yağlar ile
karşılanan yağ ihtiyacını değişik yağ
çeşitlerinden dengeli karşılayın.
n Alkolü mümkün olan en az
düzeyde kullanın. Alkol, vitamin ve
minerallerin vücutta etkin olarak
kullanılamamasına neden olmakla
birlikte, ödem yapar ve vücudunuzu
yorar.
KAPAK
KONUSU
n Sigaradan uzak durun. n Modern hayatın bir getirisi olan
elektromanyetik kirliliğe karşı sık sık
temiz havaya çıkarak, ormanlık
alanlarda yürüyüş yaparak, yalın
ayak toprağa basarak kötü enerjiyi
üzerimizden atabiliriz.
Kaslarınızla gurur duyun
Kaslı bir vücuda sahip olmak istiyor; ağırlık
çalışıyor, diyet yapıyor fakat yine de tatmin
edici sonuçlar alamıyorsanız belki de bir şeyleri
yanlış veya eksik yapıyorsunuzdur. Aşağıda
yazdığımız 5 altın öneri kaslarınızla gurur
duymanızı sağlayabilir!
1- Ağırlık arttırın:
Kaslarınıza her gün aynı ağırlığı
uygulamaya devam ederseniz bir
süre sonra gelişmenin durduğunu
fark edersiniz. Bu nedenle
kaldırdığınız ağırlık miktarını
seanstan seansa artırmanız
gerekiyor.
vadeli olur. İyi bir başlangıç için
uzmanlar, vücut ağırlığınızın her
bir kilosuna karşılık olarak, 2,5
gr. protein öneriyorlar. Proteince
zengin besinler, beslenme
programınızın ağırlık noktası
olsun; yumurta, süt, tavuk, kırmızı
et gibi…
2- Yeterli miktarda protein:
Gerçek bir training proteinsiz
olmaz. Protein kaslarımızın yapı
taşını oluşturur, ancak yeterli
miktarda proteinin tüketilmesi
ile kas yapınız sağlıklı ve uzun
3- Uykuyu es geçmeyin!
Kaslarınızın da uykuya ihtiyacı
var, unutmayın. Protein sentezinin
olmazsa olmazı uyku, ayrıca,
testosteron ve büyüme hormonu
üretimine de yardımcı olur.
4- Aerobik yapın:
Aerobik kas geliştirme için
olmazsa olmaz. Aerobik, sadece
metabolizmanın yağ yakma
yetisini artırmakla kalmaz,
kasların oksijen ve besinle
beslenmesini sağlar.
5- Aşırı dozdan uzak durun:
Aşırı doz sizi daha kaslı yapmaz,
aksine fazla yorulan kaslar,
gelişimini durdurur. Kaslarda aşırı
miktarda gelişme sağlamak için
uğraşırken, dinlenmenin de en
az yoğun çalışmak kadar gerekli
olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
>>
Kaslarınızla barışmak
ve çalışmalarınızın
karşılığını almak
istiyorsanız kendinizi
uzman ellere teslim edin.
MyClub’s Fitness Magazine /// Ekim - Kasım 2012
10
YÜZME EN ÇOK KALORİ HARÇANAN
SPORLARIN BAŞINDA GELİYOR. 1 saat
yüzerek 500 kalori harcayabilirsiniz.
500
Volvo Ocean Race:
“Yelkenin Everest’i” olarak tanımlanan
Volvo Ocean Race, adrenalinin doruklarda
gezdiği bir yarış. Birinci etabı geçtiğimiz yıl
Alicante’de başlayan Volvo Ocean Race’te zirve
mücadelesinde son aşamaya gelinmiş durumda.
Dünyanın farklı şehirlerinde yarışan takımların
final heyecanı için son durakları İrlanda Galway.
Volvo markasını otomobilleri,
kamyonlarıyla tanıyorduk; ne var
ki markanın yelken yarışlarının
Formula 1’in mimarı olduğunu
bilmiyorduk. Aslında birkaç yıl
önce Göteburg’da bir hafta sonu
küçük bir kasabada lokal bir yelken
yarışına şahit olmuştum ancak
beni yarıştan ziyade sonrasındaki
kutlama etkilemişti. O küçük yarış
büyük, eğlenceli bir partiyle son
bulmuştu. İskandinavlar için deniz
bir yaşam ve eğlence biçimi diye
geçirmiştim içimden. Volvo Ocean
Race, üç yıl önce gitmek isteyip
de gidemediğim bir yarıştı, birkaç
etabında bulunmayı arzu ettiğim
yarışta benim için doğru zaman
yarışın 2011 Alicante startıymış.
Aslında Volvo Ocean Race ile ilk
tanışmam bu yarışın bilgisayar
oyununu oynayan arkadaşlarımdan
duyduklarımla sınırlıydı da
diyebilirim. Sonradan öğrendim ki
resmi olarak bu oyunun 220 bin
tutkulu takipçisi varmış.
Yarışın ilk durağı AlIcante
Şehre geldiğimiz ilk dakikada
Volvo Ocean Race’in kentteki en
önemli aktivite olduğunu fark
ettik. Alicante’de karşılaştığımız
her iki sorudan biri nereli
olduğumuzdu. Yabancı olduğumuzu
öğrendiklerinde ise Volvo Ocean
Race için geldiğimizi anladılar.
Volvo Ocean Race, Alicante’nin
şöhretinin bile önüne geçmiş
durumdaydı. İspanya’nın en
kuzeyinde bulunan ve güney
Fransa’nın da tipik özelliklerini
taşıyan Alicante’ye seyahatimin
Fransız yazar Frédéric Beigbeder’in
son kitabı “Bir Fransız Romanı”nı
>>
Volvo Ocean Race,
adrenalinin doruklarda
gezdiği, tüm dünyayı
saha olarak kullanan
bir organizasyon. Volvo
Ocean Race’e tanıklık
etmek bile başlı başına bir
deneyim.
okuduğum günlere denk düşmesi de
ayrıca güzel bir tesadüftü. Çünkü
Beigbeder, kitapta çocukluğunun
geçtiği İspanyollaşan Fransız
balıkçı kasabası Guéthary’yi tasvir
ederken denize dair pek çok anısını
okuyucuyla paylaşıyor. Dolayısıyla
o dönemde Alicante’de ve denizde
olmanın heyecan verici bir deneyim
olduğunu söyleyebilirim.
MyClub’s Fitness Magazine /// Ekim - Kasım 2012
3
11
Uzmanlar Günde 15 dakika egzersizLE İNSAN
YAŞAMInın 3 yıl uzAyabileceğini belirtiyor.
Rüzgârdan hızlı
>> Rakamlarla Volvo Ocean Race
n Bir teknenin VOR yarışına katılması için gerekli toplam
bütçe yaklaşık olarak 10 milyon euro. Tekne ve yelkenler
bu meblağın yarısını oluşturuyor. Araştırma ve geliştirme
için yaklaşık olarak 1,5 milyon euro harcanıyor.
Bütçenin kalanı takım elemanlarının maaşları ve diğer
harcamalara ayrılıyor.
n Volvo Ocean Race’in medya değeri 116 milyon dolar
n Liman ziyaretçileri 4 milyon civarında.
n 186 ülkede 220 bin kişi Volvo Ocean Race bilgisayar
oyunu oynuyor.
n Volvo Ocean Race internet araçları ortalama
89 milyon kere tıklanıyor.
n Yarışın uzunluğu 40 bin deniz miline dayanmış durumda.
n Yarış, dünyada 1,5 milyar kişi tarafından izleniyor.
yerinden rengârenk 70 yelkenli
tekne, ilk bakışta zarif ve ışıltılı
görünüyor fakat onlar denizlere
açılmak ve zorlu sularla mücadele
etmek için tasarlanmışlar; bakanları
memnun etmek ya da yelkencileri
rahat ettirmek için değil.
Kısaca Volvo Ocean Race
Volvo Ocean Race 1972’den beri
yapılıyor. Üç yılda bir tekrarlanan
yarışta takım sayısı her yıl
değişiyor. Bu yıl yarışan altı takım
Groupama, Abu Dhabi, Puma,
Camper, Telefónica ve Sanya.
Volvo Ocean Race’i gözlemleyince
bunun yarıştan çok gerçek bir
tutku olduğunu hissediyorsunuz.
Özellikle yarışçıların bu konudaki
yorumlarını duyunca… Yarışın
parçası olmak da en az kazanmak
kadar önemli. Yarışçılar bu yarışta
yer almanın başka hiçbir şeyle
kıyaslanamayacağı konusunda
hemfikirler. Yarış alanı dünyanın
dört bir yanındaki deniz ve
okyanuslar olan yarış süresince
oyuncular hayatlarındaki her şeyi
geri plana atıyorlar. Çünkü yaklaşık
dokuz ay süren ekstrem serüven
böyle bir özveri gerektiriyor.
İspanya’nın Alicante şehrinde
başlayan Volvo Ocean Race,
Güney Afrika, Abu Dhabi, Çin,
Yeni Zelanda, Brezilya, Amerika,
Portekiz ve Fransa’nın ardından
İrlanda’nin Galway kentinde 2012
Temmuz’unda son buldu. İlk etapta
Alicante’den yola çıkan yatlar
denizde geçen 20 günün sonunda
Cape Town’a ulaştılar.
Yarışın ikinci etabı, yani Cape Town
ve Abu Dhabi arasındaki 20 günlük
yolculuk deniz korsanlarıyla anıldığı
için ayrıca heyecanlıydı. Bu etapta
ekipler, korsanlarla karşılaşmamak
için Afrika kıyısından uzaklaştılar
ve bu rota boyunca yarışılmadı.
Tekneler Madagaskar’ın
doğusundan Abu Dhabi’ye ilerledi;
uzatılan yol yarışma dışı olarak
kabul edildi.
Bir Volvo yatının anatomisi
Volvo Open 70, standart uzunlukta;
21.49 m. olarak tasarlanmış.
Toplam yelken alanı 81.492
metrekare. 2005-2006 Volvo Ocean
Race’te ilk kez ortaya çıkan karbon
fiber tekneler dünyanın en hızlı
tekneleri ve ekstrem yarışlara
en uygun gövdeye sahipler. Sıra
dışı performanslarının en önemli
sırrının geminin omurgası olduğunu
söylemek mümkün. Bize Volvo
Ocean Race köyünde rehberlik
eden Annika’nın söylediğine göre
hepsinde standart bir Volvo motor
varmış. Yeni Zelandalı yelkenci
Grant Dalton’ın tabiriyle Volvo
tekneler açık denizleri aşmaya
yeminli buldozerler. Onların
akıntısına kapılmak için profesyonel
yelkenci olmanız gerekmiyor.
Yarışta yer alan dünyanın her
Denizde sıradan bir gün!
Sanya Takımı’nın
kaptanı Mike Sanderson,
yarış kurallarının
düşünüldüğünden çok daha
katı olduğunu düşünse de
mücadele ve yarışı çok
sevdiğini dile getiriyor.
Sıradan bir deniz gününü
yarışçıların anlattıklarına
benim tasvirlerimi ekleyerek
şöyle özetleyebiliriz:
n Mutfak&tuvalet
sorunsalı
Böyle bir teknede günlerce
karadan uzak 11 kişinin
bir arada yaşadığını düşünürsek,
konfor aramanın bir hayal
olduğunu söylemeliyim. Teknede
her santimetrekare ekonomik
kullanılmış. Dolayısıyla; tuvalet,
teknenin baş kısmında yani pruvada
bulunuyor. Geminin mutfağı da
tuvalete çok yakın. Eski Volvo
Ocean 60’ta bu mesafe daha bir iç
içeymiş söylenenlere göre. Ama
dediğim gibi bilindik tüm konforu
unutun, yok öyle bir şey.
n Merhametsiz! Medikal klinik
Tutun ki gemide bir kaza dolayısıyla
bir yaralanma meydana geldi.
Ekipten biri dalganın güverteye
çarpmasıyla yaralandığında
“merhametsiz medikal klinik”i
açmanın tam zamanı! Yarışçının
giysilerini çıkarıp, onu bir sedyeye
yatırıyorlar ve yaralı bölgeye
bakıyorlar. Kıyıdaki doktorla
yapılan görüşmede, durumu
özetleyen kısa bir uydu telefonu
görüşmesinin ardından doktorla
hemfikir olduklarında –olmaya
çalıştıklarında- tedavi süreci
başlıyor. Çok güçlü ağrı kesiciler
ve sedyede kıpırdamadan bir
hafta yatmak gibi tedaviler oluyor
genelde sonuç. Volvo teknelerinde
pek çok tıbbi ekipman var ve
yarışçılar medikal prosedürler
konusunda oldukça sıkı eğitimli.
Çünkü bu hızda teknelerde
kazalarda yaralanma riski çok
yüksek.
n Kırmızı gözler
Alın size onların ağzından bir
tasvir daha; kanlanmış kırmızı
gözler yarışların olmazsa olmazı.
Can yeleği, kasklar hazır. Artık
dalgalarla boğuşmaya hazırlar.
Dalgalar kokpitin üzerinden
saatte 30 deniz miline varan hızla
çarparak parçalanıyor. Boğuşma
tuzlu suyun kırmızı hale getirdiği
gözler ve bitkin bir bedenle
sonlanıyor. Emniyet gereçlerini
çıkarmadan kırmızı gözlerle uykuya
dalıyorsunuz.
n Katil kahve
En sevdiğim Volvo Ocean Race
yakıştırması “Katil kahve”. Volvo
teknelerinde içilen en iğrenç şey
hiç kuşkusuz tuzlu suyla yapılan
kahve! İçme suyu olsa da, bazen
tuzlu suyla kahve içmek sıkça
görülen bir şey. Buna teknede
katil kahve adı veriyorlar. 45
dakikalık bir dinlenme uykusu bazı
sularda büyük lüks. Mesela ekvator
üzerindeyseniz 35 derecenin
üstündeki sıcaklık ve yüzde 110
nem yüzünden uyumak neredeyse
imkânsız! Uykusuzluğun yol açtığı
gerginliği ekvator bölgelerinde
akşamın ilk saatlerinde çevreyi
izleyerek giderebilirsiniz. Bütün gün
toplanan bulutlar etrafı biraz da
olsa serinletecek hafif bir meltem
yaratıyor.
yazı ve fotoğraflar: levent özçelik
>>
Volvo Ocean Race’de
yarışan onlarca teknenin
tek bir görevi var; azgın
okyanuslarda mücadele
etmek ve yarışı birinci
bitirmek!
MyClub’s Fitness Magazine /// Ekim - Kasım 2012
12
MyClub’ta yeni dersler:
Crossfit & Yogilates
SPOR ÖZELLİKLE KALP İÇİN ÇOK FAYDALI. Düzenli spor
yapanlarda kalp krizi riski % 50 azalır!
MyClub, yeni
sezonu iki yeni
dersle açıyor:
CrossFit ve
Yogilates.
Rutinden uzak bir
fitness programı
isteyenler Crossfit
ile aradığınızı
bulacaksınız.
Yogilates ise
son dönemin
en popüler
fitness programı
pilates’i yoga ile
birleştiriyor. İşte
ayrıntılar…
Yüksek yoğunluklu: CrossFit
Rutinden uzak, katılımcılarını
en iyisini yapabilmeleri için
motive eden, katılımcının
deneyim ve fitness seviyesinden
bağımsız olarak herkese uygun
olan egzersizlerden oluşan
yepyeni bir spor denemeye var
mısınız? MyClub’ın Eylül ayında
başlayacağı yeni derslerinden
CrossFit tam size göre. Genel güç
ve kondisyon programı olarak
özetleyebileceğimiz CrossFit,
tanımlanmış 10 temel fiziksel
özelliğin gelişimini hedefler.
Bu özellikler, kardiyovasküler
dayanıklılık, iş yapabilme
kapasitesi, güç, esneklik, patlayıcı
kuvvet, hız, koordinasyon,
çeviklik, denge, vücut kontrolü
olarak sıralanır.
CrossFit antrenmanları tek bir
bölgeyi izole çalıştırmayı değil,
birden fazla eklemin dâhil olduğu
ve birçok ana kas grubunun
harekete katıldığı fonksiyonel
hareketlerle bütün vücudu dengeli
çalıştırmayı hedefler.
Yoga mı yapmalıyım? Pilates mi?
Yogilates’e ne dersiniz?
Bedeni tepeden tırnağa yenileyen,
vücudu sıkılaştırıp forma sokan
yogilates, yoga ve pilates
hareketlerinden ve tekniklerinden
maksimum oranda yararlanacağınız
çok amaçlı süper bir çalışma.
MyClub yoga, pilates
eğitmenlerinden Banu
Değer, yogilates’i
şöyle anlatıyor: “Yogilates’te
yoga ve pilates hareketleri
birlikte kullanılır. Bu hareketlerin
zaman içerisinde, vücudu daha
ince bir forma soktuğu, kasları
sağlamlaştırarak düzgün ve
sıkı bir beden sağladığı fark
edilmiştir. Yogada kullanılan nefes
tekniklerine ilave olarak tekrar
yapılan hareketlerde özel pilates
nefes tekniği hareketlere eklenir.
Dersler sırasında nefes kapasitesi
artar, vücuda daha fazla oksijen
girer. Toksinler nefesle atıldığı için
dersten sonraki günlerde vücutta
herhangi bir ağrı ortaya çıkmaz.
Sürekli hareketsiz çalışmaktan
dolayı bel ve sırt ağrısı çekenler
ve bedensel rahatsızlıkları
olanlar güçlenen kas yapısı ile
birlikte bu ağrılardan kısa sürede
kurtulurlar. Vücudunda sarkmalar ve
yağlanmadan dolayı deformasyon
olan kişiler de sıkı ve biçimli bir
siluet için Yogilates yapabilirler.
50
Ayrıca profesyonel bir eğitimci
ile birlikte yapılan yogilates
çalışmalarında kandaki oksijen
seviyesi hep yüksek kaldığından
daha çok enerji harcarsınız.”
>>
>>
Yeni sezon derslerine
katılmak için yolunuzu
MyClub’a düşürmeniz
yeterli...
Spor yapmak için
5 sebep…
Aynalarla barışmak,
daha sosyal olmak,
strese karşı koymak,
hastalıklara veda etmek
için yaşasın spor!
Spor yapmanın insanın beden
ve ruh sağlığı için hayati önemi
taşıdığını artık hepimiz biliyoruz
ama hâlâ spor yapmaya başlamak
için kendinizde yeterli motivasyonu
bulamıyorsanız, işte size 5 sebep…
1- Ruhsal açıdan
rahatlayacaksınız: Spor yaparken
hayatınıza dair tüm problemleri,
kırgınlıkları kısa da olsa geride
bırakacaksınız. Vücudun ekstradan
salgıladığı mutluluk hormonu da
cabası!
2- Aynalarla barışacaksınız:
Düzenli sporla vücudunuz
şekillenecek ve sıkılaşacak.
Vücudunuz forma girdikçe alışveriş
yapmak da daha zevkli olacak!
3- Hastalıklara veda edeceksiniz:
Kalp hastalığı, prostat kanseri,
diyabet, depresyon, sırt ağrısı,
eklem problemleri gibi pek çok
tehlikeli hastalığa yakalanma
riskini düşürebilirsiniz. Sağlık
harcamaları ve ilaç masraflarından
kurtulmak da bonus.
4- Daha sosyal olacaksınız: Bütün
gün ofiste aynı kişilerle iletişim
kurmaktan sıkıldıysanız yeni bir
spor salonu çevrenizi genişletmek
için de iyi bir bahane olacak.
5- Dilediğiniz gibi yemek
yiyeceksiniz: Sporla birlikte daha
çok yediğiniz halde, vücudunuzun
belirli bölgelerinde sürprizlerle
karşılaşmayacaksınız.
MyClub’s Fitness Magazine /// Ekim - Kasım 2012
70
13
Bir türlü yapmak istemediğiNiz ev işlerinin de
oldukça fazla kalori yaktırdığını biliyor muydunuz?
Bir saat ütü yapmak 70 kalori yakmanızı sağlar.
>> dünyadan spor: GO APE
Ağaca tüneyen
baron: Go Ape!
Adrenalin tutkunları
her geçen gün yeni
bir alternatifle
karşılaşıyor... Bu
sporlara son olarak Go
Ape eklendi. Ağaçlar
arasında maymunlar
gibi salınmak olarak
özetleyeceğimiz Go
Ape, doğayı özleyenler
için biçilmiş kaftan.
>>
Doğanın keyfini, ağaçlar
arasında yaşamaya ne
dersiniz?
Rafting, bungee jumping, yamaç
paraşütü, sörf, snowboarding ya
da drift... Hemen hepsi adrenalin
tutkunlarının vazgeçemediği
sporlardan. Peki yeni nesil ekstrem
sporlarından haberiniz var mı?
Ağaçlar arasında maymunlar
gibi salınmaya ne dersiniz? İşte
ekstremin anlamını değiştiren
Go Ape... Tarzan misali ağaçların
arasında salınacağınız, hatta
yürüyüş yapacağınız bu spor
şimdilik sadece İngiltere’de...
Öyleyse rotamız belli! Go Ape,
tıpkı ismi gibi ağaçlar arasında
maymunlar gibi salına salına
gezmeyi misyon edinmiş bir şirket.
İngiltere genelinde toplam 27
parkta hizmet veriyorlar. Özellikle
kalabalık gruplar ve şirketler
tarafından tercih edilen Go Ape
aktiviteleri ‘yüksek-kablolu orman
macerası’ olarak tanımlanıyor. 30
dakikalık bir güvenlik bilgisinden
sonra sizi ağaçlara çıkarıp uzun bir
yolculuk yapmanızı sağlıyorlar, bir
farkla: Ağaç tepelerinde!
Saatleri geri
alıyoruz
Zamanın karşısında
hiçbirimiz duramıyoruz
ama onu yavaşlatmak
da bizim elimizde.
Kimsenin gerçek
yaşınızı öğrenmesini
istemiyorsanız, vücut
saatinizi geri götürecek
güzellik kurallarını
keşfedin.
Düzenli kardiyo egzersizleri
yapın: Bu egzersizler kalbinizin
daha sağlıklı olmasına, daha hızlı
yağ ve kalori yakmanıza, sağlıklı
genç bir tene sahip olmanıza
yardımcı olur. Hafif aerobik
hareketlerle cildinizin elastikiyetini
ve sıkılığını da garanti altına
alırsınız.
Kolajenin gücüne güvenin:
Kolajen, cildin altındaki esnek bir
madde ve cildin iyi görünmesini
sağlıyor. Parmağımızla yüzümüze
Bİr amatörün dünyası
Enerji mevsimi, yaz
bastırdığımızda hemen
eski haline dönmesini
kolajene borçluyuz. Ne var
ki zaman ilerledikçe yüzdeki
bu esnek madde kırılmaya
başlıyor. Kolajenin gücünü
kaybetmemesi içinse
cildimizin altındaki kasları
sık sık çalıştırmamız şart.
Peki kasları çalıştırmaktan
başka cildin genç kalması
için ne yapmak gerekiyor?
Antioksidan niteliği taşıyan
A, C ve E vitaminini bol bol
tüketmek büyük önem taşıyor.
Güneşten korunun: Yaşlılık
sürecini ya da etkilerini azaltmanın
en önemli yollarından biri de güneş
kremi kullanmak ve güneş parlak
olmasa da her dışarı çıktığınızda
güneş gözlüğü takmak.
Akılcı bir makyaj yapın: Makyaj
gündelik hayatımızın olmazsa
olmazı, hele ki uykusuz ve yorgun
sabahlarda. Ancak makyaj
sonrasında titiz davranmak da
çok önemli. Cilt makyajdan sonra
mutlaka çok iyi temizlenmeli.
Bu beş’liyi mutlaka tüketin!
Yine mi sağlıklı beslenme
dediğinizi duyar gibiyiz? Sağlıklı
beslenme genç bir cildin anahtarı.
Biyolojik saatinizi gerçekten
geri döndürebilecek beş besin
şöyle: Magnezyum zengini kabak
çekirdeği, demir, biyotin ve B12
içeriğiyle gerçek bir gençlik iksiri
olan yumurta, cilt sağlığının en
önemli destekçisi nar, çözülebilir lif
oranıyla yulaf ve olağanüstü besin
takviyesi kara üzüm.
>>
Mucize beş’li: Kabak
çekirdeği, yumurta, nar,
yulaf ve kara üzüm...
Bazı zamanlar vardır, insan ne
yapacağını bilemez. İçinden bir
şey geçmez ama yapılacak çok
şey vardır aslında. Yazılacak
yazılar, okunacak dokümanlar,
araştırılacak konular,
konuşulacak insanlar... Ama
harekete geçemez insan. Bu
durum bir tek bahar ve yaz
zamanı değişir. Çünkü enerji
mevsimidir; güneş daha bir güneş,
hava daha bir aydınlıktır…
aşları yaşarsın, kısa sürer bilirsin
ama bu seni üzmez, keyfini
çıkarmak istersin doyasıya.
El ele sahilde gezmenin,
deniz ya da göl sefası yapmanın
mutluluğu yaşanır. Arkadaşlarınla
toplanır, akrabalarınla tatiller
yaparsın. Aylar önce hayali
kurulmuş tatil programları,
planları uygulanır. Fotoğraflar
çekilir bol bol ve herkes güler o
fotoğraflarda...
Hafif mevsim, hafif hayat!
Bahar ve yaz, insanların yeniden
şarj olma ve tüm kışın, sonbaharın
kasvetini atıp tazelendiği
zamanlar. Hava geç karardığı,
günler uzadığı için vakit de bol
gelir insana. Çoğunlukla hareket
halinde olsa da yorgunluk
hissetmez; ne yesem derdiyle
uğraşmaz. Hayat hafifler,
yemekler hafifler, kıyafetler
hafifler...
Yaz bitmesin...
Gazeteciler bile en az bir iki
yazılarını tatil yöreleri ve
anılarına ayırırlar. Zaten bir
müddet yazlıklardan ya da
gittikleri tatil beldelerinden
gönderirler yazılarını. Konular
daha yumuşaktır, iç ısıtır...
Politika bile hafiften tatil
yapar, dinlenir.
Herkes için ara verme, dinlenme
ve yenilenme zamanıdır. Sadece
gündüzler değil geceler de
hareketlidir, yıldızlar, mehtap,
ılık geceler... İnsanın içi, ruhu
öyle bir ferahlığa varır ki hiç
bitmesin istersin bu mevsim;
hiç bitmeyecekmiş gibi gelir
insana. Ta ki sonbahara kadar...
Bu ruh haliyle de onu da başka
bir baharda düşünelim dersin ve
devam edersin.
Keyifler yerinde
Sinemalar yazlık sinemalara
döner, açık havada film, konser,
tiyatro seyretmenin keyfi yaşanır
doyasıya. İnsanların hayata
bakışı bile değişir bu
mevsimlerde, âşık olursun çünkü
mutlusundur, kalbin her şeye
açıktır ve keyfin yerindedir. Yaz
MyClub’s Fitness Magazine /// Ekim - Kasım 2012
14
İnsan beyni, ayaktayken %10 daha fazla
çalışıyor. Önemli kararlar alırken volta
atmayı deneyebilirsiniz!
10
MyClub Squash takımı
yine birinci
MyClub Squash
Takımı, 2011
yılının ardından
2012 yılında da
Türkiye Takımlar
Şampiyonu olmayı
başardı. Takım
Kaptanı Ercan
Hoca, başarılı
olmak isteyen
herkesi takıma
davet ediyor.
Bir sporu yapabiliyor olmak için
mutlaka içinizdeki olumsuz seslere
kulağınızı tıkamak gerekiyor. Tüm
bu konsantrasyonun yanına bir top,
bir raket, bir rakip ve dört duvar
eklediğinizde spor yapmak sadece
egzersiz yapmaktan çıkarak adeta
fiziksel bir satranca dönüyor. İşte
bu satrancın ustalarından oluşan
Ağaoğlu MyClub Squash Takımı,
2011 yılının ardından 2012 yılında
da Türkiye Takımlar Şampiyonu
olmayı başardı. Bu spora yeni gönül
verecek ve takıma girmek için
çaba sarf edecek üyelere Squash
takımının kapısı her zaman açık.
ERCAN HOCA: “ANTRENMAN
ÇOK ÖNEMLİ”
Takımın kaptanı, aynı zamanda
kulübün Squash eğitmeni olan
Ercan Hoca, her sporda olduğu
gibi, bu sporda da antrenmanın
çok önemli olduğunu, yeterince
zaman ayıran ve başarılı olmayı
arzulayan herkese takımda yer
olduğunu vurguluyor. Devamını
Ercan Hoca’dan dinleyelim:
“Squash, yeni başlayanlar için
sanıldığı kadar zor bir spor değil;
topla raketi buluşturmak ve
duvara yönlendirmek bu spora
başlayanların ilk adımı oluyor. Daha
sonra topu nereye atacağınız, rakibi
nasıl kandıracağınız, rakibin sizi
kandırmak için neler yapacağını iyi
takip etmeniz şeklinde de devam
ediyor. Squash topu 4 cm çapında ve
25 gram ağırlığında, ancak sağlam
bir vuruşta 100 km/s hızın üzerine
çıkabiliyor. Bu da reaksiyonlarınızın
ne kadar hızlı olması konusunda
sanırız size bir bilgi verecektir.
Yapılan araştırmalara göre bir
saatlik Squash oyununda 48 dakika
aktif spor yapıldığı tespit edilmiştir.
Bu hareketlilik, Squash’ı esnekliği
arttıran, oynarken aynı zamanda
zekanızı da öne çıkaran bir spor
haline getiriyor. Hepinizi bu sporu
yapmak ve kendinizi test etmek için
kortlarımıza davet ediyoruz.”
>>
Squash takımına girmek
için takımdaki bir
oyuncuyu yenmenizin
yeterli olduğunu biliyor
muydunuz?
Bu makineye iyi bakın!
Yalnızca 1,4 kg.
ağırlığı, 100 milyar
sinir hücresiyle
insan vücudunun
en mükemmel
organlarından
biri beyin. Bilim
insanlarının “kendi
başına bir evren” olarak
tanımladıkları beynimiz
de daha iyi bir hayatı
hak ediyor!
n Beyninizin de antrenmana ihtiyacı
olduğunu unutmayın. Akıl oyunları
oynayın, meditasyon, yoga da beyin
faaliyetleri açısından önemli.
n Zihinsel rutinlerinizi kırın. Telefonu
diğer elinizde tutmak, eve başka
bir yoldan gitmek, çantayı farklı bir
kolda taşımak gibi…
n Beyninizi kaliteli cümlelerle
besleyin.
n Her gün güzel bir resme,
manzaraya veya fotoğrafa bakın.
n İyi bir uyku kaliteli bir beyin için
olmazsa olmaz.
n Beynin en büyük gıdası
oksijen. Odanızın penceresini
açarak bol bol oksijen
ısmarlayın beyninize.
n Farklı düşünme tarzları beyni
geliştirir. Çocuklar ve hayvanlarla
daha çok vakit geçirmek için bir
sebep daha!
n Beyin “garbage in, garbage out”
ilkesine göre çalışır. Yani “beyninize
çöp girerse, beyninizden çöp çıkar”.
n Beynin en tehlikeli yanı, “ters
çaba” kuralına göre çalıştığı anlar.
Başınıza gelmesinden en çok
korktuğunuz şeye odaklanırsanız
beyin onu karşınıza çıkaracaktır.
n Beyni en çok monotonluk
yorar. Hayatınızı ne kadar
renklendirirseniz, beyninizi de
o kadar neşelendirirsiniz.
Tıpkı diğer organlarımız gibi
beynimizin de harekete, iyi
beslenmeye ihtiyacı var. Aktif bir
zihin, sosyal faaliyetler, düzenli
uyku, doğru beslenme beynimizi
aktif ve sağlıklı kılmak için
yapmamız gerekenlerin başında
geliyor. Ama beynimizi geliştirmenin
en etkin yolu onu çalıştırmak. Peki,
nasıl çalıştıracağız? Yine beynimizi
kullanarak tabii ki! Öğrenmeye
açık olacak, her daim algılarımızı
açık tutacağız. Daha sosyal olacak,
daha çok iletişim kuracak ve
iyimserliğimizi koruyacağız.
Beyninizi daha iyi çalıştırmak
için 12 değişik öneri
n Mümkün olduğu kadar açık havada
bulunun. İnsan beyni açık havada
daha yüksek performansta çalışıyor.
n Yürürken kolları sallamak, beynin
performansını olumlu etkiliyor.
>>
Einstein’ın günde 10
saat uyuduğunu biliyor
muydunuz? İyi ve kaliteli
bir uyku beynin olmazsa
olmazı.
MyClub’s Fitness Magazine /// Ekim - Kasım 2012
15
Yağ yüzdenizi düşürmek için
her gün 25 dakika açık havada
tempolu yürüyün.
Depresyona
geçit yok!
Çok yakında güneşli
günleri ardımızda
bırakacak, karanlık,
yağmurlu bir mevsimin
kapılarını aralayacağız.
Bu nedenle
şimdiden önlemimizi
alalım, sonbahar
depresyonuna geçit
vermeyelim!
Sonbahar depresyonu gerçekten var
mı? Yoksa bu harikulade mevsimi
bahane mi ediyoruz? Cevaplar
ne olursa olsun şu bir gerçek ki,
çağın hastalığı depresyon en çok
sonbaharda görülüyor. İlkbahar,
doğanın canlanmasını, kendinizi
daha neşeli ve coşkulu hissetmenizi
sağlar. Sonbahar ise güneşli, güzel
günlerin geride kaldığı ve soğuk
kış günlerinin gelmekte olduğunu
hatırlatır. Havaların kötüleşmesi,
günlerin kısalması, açık alanlardan
tekrar güneşsiz kapalı alanlara
girilecek olması insana keyifsizlik
ve mutsuzluk verebilir. Bu
nedenle sonbahar biraz da hüzün
mevsimi olarak anılır. Sonbaharda
azalan güneş ışınları mutluluk
hormonu seroton’in salgılamasının
azalmasına, beyin kimyasının
değişmesine ve depresyona sebep
oluyor. Peki bu depresyondan nasıl
uzak durabiliriz? İşte yanıtları...
Belirtileri neler?
n Kendini üzgün ve boş hissetme
n İlginin azalması ve hayattan zevk
alamama
n Nedensiz kilo alma veya
kaybetme
n Uykusuzluk veya aşırı uyuma,
n Sürekli, nedensiz yorgunluk,
enerji kaybı
n Düşünme, konsantre olma
yetisinin azalması
Ne yapmalı?
n Gün ışığından mümkün
olduğunca faydalanın. Güneşle
buluşabileceğiniz hiçbir anı
kaçırmayın; yürüyün, açık havada
kahvaltı yapın, bisiklete binin,
denizle daha çok buluşun.
n Spor yapın. Sporla birlikte, vücut
mutluluk hormonu olarak da bilinen
seratonin’i daha çok salgılayacaktır,
yüzünüze nedensiz bir gülümseme
yayılırsa şaşırmayın.
n İştahınız mı artıyor, hemen
önlemini alın. Karbonhidrat ve basit
şekerlere fazla yüklenmemeye
çalışın.
n Bol bol su için, bitki çaylarının
şifasından faydalanın.
n Güneşli günlerde enerjik
uyanmaya alışmış bünye,
sonbaharda daha çok uyuma
eğiliminde olacaktır. Zorla da olsa
kendinizi sabah yataktan erken
kalkmaya teşvik edin.
n Yeni hedefler belirleyin, spor
salonu, ehliyet, dil kursu… Yeni
planlar, her zaman bir itici güç olur.
n Motivasyonunuzu kaybettiğinizi
düşünüyorsanız sık sık mola
verin, iş arkadaşlarınızla küçük
kaçamaklar yapın.
n Kendinizi pozitif düşünmeye
odaklayın. Yeni mevsimin yarattığı
olağanüstü manzaraların peşine
düşün; sararan yaprakları izleyin,
toprak kokusunu içinize çekin.
n Ve belki de en önemlisi âşık
olun, zaten âşıksanız en romantik
mevsimin keyfini çıkarın.
Arslan Başar
Fitness Şefi
>> Sık sorulan sorular
Egzersiz, beslenme ve
kas yapım süreciyle
ilgili aklınıza en
çok takılan soruları
bu ay MyClub
eğitmenlerinden
Arslan Başar sizin için
yanıtlıyor.
Spor yapmama rağmen belim
bir türlü incelmiyor. ne
yapmalıyım?
Birçok kişi tarafında yanlış bilinen
ve istenilen “karın bölgesinin
incelmesi ve yağların kasa
dönüşmesi” fikri sanılanın aksine
o kadar da kolay değildir. Bu
bölgedeki yağlar ilk depolanan
ve en zor enerjiye dönüşebilen
yağ depolarıdır. Vücudumuzun
bu kısmındaki inatçı yağların
enerji olarak tüketilmesi, bilinçli
bir diyet ve iyi hazırlanmış bir
egzersiz programı gerektirir.
Diyet yaparken sadece
karbonhidrat alımını azaltmak
yeterli değildir. Basit şeker
dediğimiz (monosakkarit) alımı
vücudunuza bel çevresindeki
yağların kendini koruması için
gerekli gücü sağlar. Şeker alımını
meyvelerden ve sebzelerden
sağlamak çok daha sağlıklıdır.
Bunun yanı sıra egzersizde en
çok yapılan yanlışsa, bitmek
tükenmek bitmeyen abdominal
(karın) egzersizleridir. Bu
egzersizleri ısrarla tekrarlamak
bel çevrenizdeki yağ dokusunun
incelmesine ya da o bölgedeki
enerji depolarının fazladan
tüketilmesine katkıda
bulunmamaktadır. Yoğun karın
bölgesi egzersizleri, bel bölgesine
ve buradaki adale grubuna zarar
verebilir. Bu nedenle, diyetinize
yardımcı olması açısından diğer
kas grupları kadar çalıştırmak
yeterli olacaktır.
Kilo vermek için egzersiz
yapmak söz konusu
olduğunda, daha çok
egzersiz yapmak daha mı
iyidir?
Bu sadece bir aritmetik
meselesidir. Daha fazla kalori
yakın, daha çok kilo verin.! Ancak
unutulmaması gereken eğer
daha fazla gıda tüketirseniz
kazandıklarınızı boşa harcarsınız.
Neyse ki bilinçli egzersiz sizin
kilo almanıza neden olmaz,
fiziksel aktivitenin iştahınızı
arttırmaktansa azaltması daha
olasıdır. Her şeyin fazlasının
zararlı olduğu gibi yoğun
egzersizinde hızlı sonuç almada
yeterli olmadığını unutmayın.
Unutmamalıyız ki dinlenmek
de antrenman yapmak kadar
önemlidir. Herhangi bir sağlık
probleminiz yoksa iyi hazırlanmış
beslenme ve antrenman programı
sizin hedeflerinize ulaşmanızda
yeterli olacaktır.
Nabız aralığı ne kadar
önemli ve egzersiz
sırasında nabız
aralıklarına dikkat etmeli
miyim?
Kesinlikle “evet”. Nitelikli
bir kardiyovasküler egzersiz
sizin kişisel özellikleriniz ve
amaçlarınız doğrultusunda
hazırlanmış olmalıdır. Nabız
aralığının belirlenmesinde
birden fazla kriter göz önüne
alınmalıdır. Yaş, cinsiyet, egzersiz
geçmişi, hastalık durumu, fiziksel
özellikler, beslenme, dinlenme,
çevresel faktörler ve psikolojik
etkenler nabız aralığının
belirlenmesinde önemlidir.
Sizler için hazırlanan antrenman
programlarında belirtilen nabız
aralıklarına mutlaka uymaya
çalışınız. Nabız aralıklarının
önemi egzersizin amaçları
doğrultusunda hazırlandığından
% 50-60 yüklenme şiddetinde
yapılan egzersizlerde; ısınma
ve kalp damar sağlığı amaçlı
kullanılabilir. %70 yüklenme
şiddetinde yapılan egzersizlerde;
Fitness, Kilo Kontrolü ya da
Yağ Yakım aralığı amaçlı
kullanılabilir. % 80 yüklenme
şiddetinde yapılan egzersizlerde;
Kardiyo (Aerobik) ve Dayanıklılık
amaçlı kullanılabilir. %90100 yüklenme şiddetindeki
egzersizlerde Anaerobik veya
Maksimum efor gerektiren
antrenman programlarının göre
hazırlanmaktadır. Sizler nabız
aralıklarınızı düzenli olarak
antrenmanlar da hedefleriniz
doğrultusunda sürekli olarak
kontrol etmelisiniz. (Polar SaatMakina Nabız Sensörleri. vb)
Ayrıca belirli dönemlerde de
nabız aralığının hesaplanması
ve kontrolü konusunda mutlaka
eğitmenlerinizden yardım almayı
unutmayınız.
>>
Aklınıza takılan
soruları now@myclub.
com adresine yollayın,
uzmanlarımız sizin için
yanıtlasın.
MyClub’s Fitness Magazine /// Ekim - Kasım 2012
16
Uzmanlara göre haftada dört kez seks
yapmak, vücudu gripten koruyan Iga
maddesini artırıyor.
Erkekler de üşür!
Neon renkler
Moda dünyası ‘Olmaz’ diye bir
söylemi kabul etmez. Nitekim
erkeklerin de ısınmaya
ihtiyacı var. Tasarımcılar da
bunu dikkate alarak, 20122013 Sonbahar/Kış sezonu
için erkeklere kürk paltolar,
kürk yakalar ve kürk
detayları uygun görmüşler.
Yavaş yavaş geride bıraktığımız yaz gibi, yeni
sezon erkek modasında da neon renklerin
hakimiyetindeyiz. Neon’dan pastel tonlara renk
skalasındaki hemen her renk koleksiyonlarda
kendine yer bulmuş durumda. Güneş sarısı, şeker
pembesi, papağan yeşili, yanık turuncu, turkuaz…
Hepsi alabildiğine göz alıcı parlaklıkta! Ya da
güneşte solmuş, rengi açılmış gibi… Taş, kemik, kum
gibi doğal renk tonları… Bu sezon tasarımcılar
safran sarısı, ahududu kırmızısı ve çivit mavisini
korkusuzca kullanarak eski alışkanlıkları kırmayı
öneriyor. Aklınızda olsun!
Erkekler
ne giyer?
Moda dünyasının devleri ve tasarımcılar,
2012 – 2013 sonbahar kış koleksiyonlarıyla
erkekleri dikkat çekici bir dünyaya davet
ediyor. İşte yeni sezonda erkek modası...
Dockers
TopShop
Vakkorama
Divarese
Divarese
Armani Jeans
4
MyClub’s Fitness Magazine /// Ekim - Kasım 2012
17
Haftada iki öğün balık yiyerek kilo kontrolünü
sağlayabilir, kalp krizi riskini düşürebilir,
yaşlanma sürecini geciktirebilirsiniz.
Aksesuarsız olmaz
Aksesuar kullanımında bu sezon
erkekler de kadınlardan geri
kalmıyor. Erkek modasının
vazgeçilmez tamamlayıcıSI
ise kaşkol. Bu sezon
boynunuzu boş
bırakmayın, tek bir
parçayla stilinize fark
katın. Seçimlerinizde lüks
kumaşlar ve doğal renkleri
tercih edin.
>> Gardırobunuza
sonbahar
detoksu!
Sonbahar alışverişinden önce
gardırobunuza sıkı bir detoks yapın;
gereksiz parçalardan kurtulun, zamansız
yatırımlarınızı öne çıkarın. İşte ipuçları...
n Her işte olduğu gibi gardırop
temizliğinin de en zor yanı işe
başlamak! Öncelikle dolabınıza
alıcı gözüyle bir bakıp gözünüze
fazlalık olarak görünenleri bir
kenara ayırın. Sonra da giysileriniz,
aksesuarlarınız, çanta ve
ayakkabılarınız için ayrı birer bölüm
düzenleyin.
n Gardırop düzeninden önce
temizliğine de dikkat etmek gerekir.
Mümkünse dolaplarınıza lavanta
keseleri yerleştirin. Kıyafetleriniz
için tel ya da plastik askı yerine
tahta askıyı tercih edin.
n Uzun zamandır giymediğiniz
kıyafetlerinizi elden çıkarmanın
zamanı geldi. 6 aydır
giymedikleriniz varsa onları ayrı
bir yerde muhafaza edin, bir
yıldır giymediklerinizle vedalaşın.
Vedalaştığınız giysilerinizi ihtiyacı
olan kişilerle paylaşarak, birilerine
yardım etmenin huzurunu da
yaşayabilirsiniz.
>>
Totebag Bu tipte
çantalara “shopper”
ya da “tote-bag”
deniliyor. Aslen alışveriş
çantası olarak çıkan
bu konsept kadınların
ilgisini çektiği kadar
erkeklerinkini de çekti.
Toprak tonlarında ya
da doğal tonlarda deri
çantalar, iş çantalarının
yerini şimdiden almaya
başladı bile.
n Dolabınızda mutlaka kalmasını
istediğiniz giysileri kendi içlerinde
de kategorilere ayırın: İş kıyafetleri,
spor giysiler, sezona uygun
giysiler, özel bir durumda giymeye
uygun giysiler gibi… Bunların
gardırobunuzda yeri olduğu
kesinse kendi içlerinde bir düzen
oluşturmak her zaman işe yarar. En
azından, işe yaradıklarından emin
olursunuz.
kazandırır gibi görünse de
ihtiyacınız olduğu anda giymek
isteyeceğiniz giysinizi bulamamak
ya da kırışmış bir biçimde bulmak
can sıkıcı olacaktır.
n Renklerini kaybetmiş kıyafetleri,
ufacık bir söküğü var nasılsa diker
giyerim diye düşünüp de aylardır
onarmadığınız giysiler, hediye
olduğu için atmaya kıyamadığınız
ama asla tarzınız olmayan parçaları
eleme vakti!
n Dolabınızda tutacağınız giysileri
seçerken bir iş toplantısını da
iş çıkışı arkadaşlarla buluşma
organizasyonunu da kurtarabilecek
‘smart casual’ olarak adlandırılan,
rahat ama hemen her duruma uygun
klasik kombinasyonlara yer verin.
Örneğin siyah ve şık bir elbise, biriki ceketli takım, şık bir yağmurluk
gibi modası asla geçmeyecek
çizgideki giysileri tutmaya özen
gösterin. Tabii aynı şeyi ayakkabı ve
çantalar için de yapmak gerek!
n Ve artık alışveriş vakti!
Dolabınızda her şey yerli yerine
oturduktan sonra trendleri takip
ederek kendi stilinizi yaratmak için
harika bir fırsat var önünüzde…
n Gardırobunuzun daha düzenli
olması için bir başka çözüm yolu da
kapaklı kutular. Son dönemde hayli
popüler olan kutulardan hemen her
yerde bulmak mümkün.
n Kazakları katlayarak veya
gerekirse asarak yerleştirin.
Malzemesine, cinsine göre
tasnifleyin; kaşmirler, ipekler,
kotonlar gibi...
n Çeşitli boyutlarda ve işlevleri
farklı askılardan tedarik edin.
Giysileri üst üste asmak yerden
>>
Yeni sezon alışverişi
yaparken ilk işiniz
zamansız parçalara
yatırım yapmak olsun.
MyClub’s Fitness Magazine /// Ekim - Kasım 2012
18
Kepek, vücudu kansere karşı koruyan bir besin.
Haftada 4 kez kepekli yiyeceklerden
tüketerek kanser riskini %40 azaltabilirsiniz.
Seyahatte de aktif olun!
40
Dünyanın neresinde
olursanız olun, hareketi
hayatınızdan çıkarmak
istemiyorsanız, bu
3 şehir tam size
göre; Amsterdam’ı
bisikletle keşfedin,
Mykonos’ta yüzmenin
keyfini çıkarın, Sharm
El Sheikh’te sualtı
güzellikleriyle sarhoş
olun…
BİSİKLET TEPESİNDE AMSTERDAM
Dünyanın en düz kentlerinden birisi
olan Amsterdam’da bisikletli olmak
bir ayrıcalık. Burası, bisikletliler için
ayrılmış yollarıyla bisiklet sürmenin
çok kolay olduğu bir şehir. Şehrin
caddelerinde bir milyonu aşkın
bisikletli pedal çeviriyor. Siz de bir
Amsterdam gezinizin bir gününü
bisikletle keşfe ayırabilirsiniz. İşte
keyifli bir bisiklet rotası: Kentin
nabzının attığı yer olmayı sürdüren
Dam Meydanı’nda bir tur atın, şehrin
gurur yapısı Kraliyet Sarayı’nı,
gotik kilise Nieuwe Kerk’i, kentin
en eski ve lüks oteli Grand Hotel
Krasnapolsky’i mutlaka görün.
Amsterdam’ın alâmetifarikası
17. yüzyıl kanallarını keşfedin.
Grachtengordel yani “kanalların
beşiği”, küçük, kambur köprüleri ve
caddeler üzerindeki 17. yüzyıldan
kalma kanal evleriyle şehrin en
çekici kısmı. Kanallar arasında
gezerken, kimi zaman bir oyma, kimi
zamansa sıra dışı bir cephe hayran
bakışlarınıza maruz kalacak!
AMSTERD
MAVİNİN HER TONU: MYKONOS
Mavi - beyaz boyalı tipik küçük
Ege evleri ve daracık sokaklarıyla,
Yunan Adaları arasında en
kozmopolit ve popüler olanı
kuşkusuz Mykonos. Her yıl binlerce
turisti ağırlayan Mykonos, plajları
ve dinamik gece hayatıyla bir
çekim merkezi. Özellikle çıplaklar
kampıyla gay turizminin ve sıra
dışı eğlence arayanların gözdesi.
Çıplak güneşlenmek isteyenler için
ayrılan Paradise ve Super Paradise
plajları dışında, Kalafatis, Platys
Yialos, Elia ve Agia Anna, adanın en
güzel plajları. Bu plajlarda gün boyu
güneş ve deniz keyfi yapabilirsiniz.
Adanın güney kısmında kalan
sanatçılar mahallesi, Alevkantra,
ahşap balkonlu pitoresk binaları,
katedral ve Katolik kilisesi,
rüzgâr değirmenleri ile mutlaka
keşfedilmesi gereken bir bölge..
SUALTINDA SARHOŞ OLUN:
SHARM EL SHEIKH
Bulunduğunuz noktanın hemen
arkasındaki dağlar 2500 metre
yüksekliğindeyse ve önünüzdeki
uçsuz bucaksız mavilik 700 metre
derinliğe ulaşıyorsa bilin ki
Mısır’ın Sharm El Sheikh
Kasabası’ndasınız.
Kızıldeniz’in Sina
Yarımadası’nda yer
alan Sharm El Sheikh,
ziyaretçilerine “derinlik
sarhoşluğu” tanımının hakkını
sonuna kadar veriyor. Dalış
noktaları arasında en dikkat çeken
yer Sharm El Sheikh’in en güney
ucunda bulunan Ras Muhammed
Deniz Parkı. Koruma altına alınan
ve şimdilik turistlik tesis yapımına
izin verilmeyen bu ulusal park
AM
dünyanın sayılı güzel dalış
noktalarını barındırıyor.
Parkın içinde yar alan Shark
ve Yolanda Reefleri en gözde
dalış noktaları. Zorluk derecesi
yüksek olan bu noktalarda derinlik
700 metreyi buluyor.
>>
Tatilde de aktif olmak
için, bulunduğunuz
şehrin sunduğu fırsatları
değerlendirin.
MyClub’s Fitness Magazine /// Ekim - Kasım 2012
19
Müzik dinlemek, kişiyi spor yaparken motive ediyor. Yapılan
araştırmalar, müzikle egzersiz yapanların yüzde 25 daha uzun süre
spor yaptıklarını gösteriyor. Bu da daha çok kalori demek!
Ağaoğlu yılın en
iyi şirketi
Ağaoğlu Şirketler Grubu,
Ekovitrin Dergisi tarafından
düzenlenen ‘Yılın Starları’
anketinde ‘Yılın Şirketi’ seçildi.
“Yılın Starları Anketi” 34 ayrı
kategoride 102 aday arasında
düzenlenen ve 251.562 oyun
kullanıldığı Türkiye’nin en geniş
katılımlı anketi olma özelliğini
taşıyor. Anket sonuçları 12
Haziran 2012 Salı gecesi The
Green Park Otel’de düzenlenen
ödül töreninde açıklandı. Anket
sonuçlarına göre Ağaoğlu
Şirketler Grubu ‘Yılın Şirketi’
ödülünü aldı.
Alican Ağaoğlu
Kırgızistan’ın Trabzon
Fahri Konsolosu oldu
Kırgızistan Cumhuriyeti
Trabzon Fahri Konsolosluğu
4 Temmuz Çarşamba günü
düzenlenen törenle açıldı. Fahri
Konsolosluk mazbatasını ise
gayrimenkul sektörünün önde
gelen şirketlerinden Ağaoğlu
Şirketler Grubu Yönetim
Kurulu Üyesi Alican Ağaoğlu
aldı. Fahri Konsolosluğun
açılış törenine Kırgızistan
Büyükelçisi Ermek İbraimov ve
Alican Ağaoğlu katıldı. Alican
Ağaoğlu açılış konuşmasında,
Kırgızistan Fahri Konsolosluğu
görevinin kendisine çok önemli
sorumluluklar yüklediğini
belirterek, Trabzon ile
Kırgızistan arasında ticari,
siyasi, ekonomik ilişkilerin
geliştirilmesi için çalışacağını
söyledi.
Ağaoğlu, temiz enerjide
üretim yaptığı iki
santralin satışında
Doğan Grubu ile anlaştı
Akdeniz Elektrik Üretim A.Ş
bünyesinde mevcut kurulu
gücü 33 MW olan Mersin
Rüzgar Enerjisi Santrali ile
Galata Wind Enerji Limited
Şirketi bünyesinde kurulu gücü
93 MW olan Bandırma’daki
Şah Rüzgar Enerjisi Santrali
hisselerinin tamamının alımı
ve devri konusunda Akdeniz
İnşaat ve Eğitim Hizmetleri
A.Ş ile Doğan Enerji Yatırımları
Sanayi ve Ticaret A.Ş arasında
anlaşma imzalandı. İmza
töreninde Ağaoğlu Şirketler
Grubu Genel Müdürü Hasan
Rahvalı ve Doğan Holding İcra
Kurulu Başkanı (CEO) Yahya
Üzdiyen hazır bulundu. Anlaşma
kapsamında, her iki şirket için
toplam 240 milyon Avro şirket
değeri belirlendi. Anlaşmaya
ilişkin bir değerlendirme
yapan Ağaoğlu Şirketler Grubu
Yönetim Kurulu Başkanı Ali
Ağaoğlu, satışı yapılan Mersin
RES ve Bandırma Şah RES’in
dışında grup bünyesindeki 17
santralde toplam 1.000 (bin)
MW yenilenebilir enerji yatırımı
projesini geliştirmeye devam
ettiklerini belirtti. Ali Ağaoğlu,
cari açıkla mücadele etmek
zorunda olan Türkiye ekonomisi
için enerji alanında yapılacak
her türlü değer artışının çok
büyük bir önem taşıdığını, bu
nedenle Doğan Enerji ile yapılan
anlaşmadan büyük memnuniyet
duyduğunu vurguladı.
Ali Ağaoğlu’na İTÜ Altın
Arı Ödülü
239’uncu kuruluş yılını kutlayan
İTÜ tarafından üniversiteyi
destekleyenlere verilen Arı
Ödülleri kapsamında Altın Arı
2012 ödülü Ağaoğlu Şirketler
Grubu Yönetim Kurulu Başkanı
Ali Ağaoğlu’nun oldu. İTÜ
Vakfı’ndan yapılan açıklamada
Ali Ağaoğlu’nun “Bilimsel
araştırma projelerine verdiği
destek nedeniyle” ödüle layık
görüldüğü belirtildi. Altın Arı
ödülü ile ilgili bir açıklama
yapan Ali Ağaoğlu, “Türkiye’nin
en köklü ve saygın eğitim
kurumlarından biri olan,
çok önemli bilim ve siyaset
insanlarını yetiştiren İTÜ
tarafından verilen bu ödülü
almak benim için gurur verici.
Gençlerimizin imkan buldukları
takdirde dünyayla yarışabilecek
potansiyele sahip olduğunu
biliyorum. Bugünden sonra da
gençlerin daha iyi koşullarda
kendilerini geliştirebilmeleri ve
dünya genelinde başarılar elde
etmeleri konusunda elimden
gelen desteği göstermeye
devam edeceğim” dedi.
Kusursuz bacaklar
hayal değil
İnce ve kusursuz
bacaklar her kadının
hayali... Bu hayali
gerçekleştirmekse
sanıldığı kadar zor
değil. İşte önerilerimiz...
n Öncelikle biçimli ve sağlıklı
bacaklarım olsun diyorsanız,
yaşamınızdan sporu eksik etmeyin.
Her sabah ya da akşam düzenli
olarak yapacağınız yürüyüşler kan
basıncını dengeleyecek ve bacak
kaslarınızın gelişip beslenmesine
yardımcı olacaktır.
n Bacaklarınızın daha ekstra
bir bakıma ihtiyacı olduğunu
unutmayın, her gece mutlaka
nemlendirin.
n Tüm gün yorulan bacaklarınızın
da dinlenmeye ihtiyacı var,
akşamları en az 10 dakika, yerden
50 santim yukarıya kaldırarak kan
dolaşımını düzene sokabilirsiniz. Bu
hareket ayrıca selülit oluşumunu
engellemede de oldukça etkili.
n Topuklu ayakkabılardan
vazgeçmenin imkânsız olduğunu
biliyoruz. Ancak en azından
giydiğiniz gün sayısını olabildiğince
azaltmaya çalışın.
n Kalın bacaklardan mustarip
kadınlar, spor salonlarında çoğu
kez bacaklarını inceltmek yerine
kalınlaştırmak hatasına düşüyorlar.
Bu nedenle egzersizi abartmadan
düzenli olarak yapmak temel kural.
n Az yağlı bir diyet programı
vücudunuzdaki fazla yağı zaman
içerisinde azaltır. Buna bacaklarınız
da dâhildir. Bu diyet sonrasında
bacaklar incelirken ayak numaranız
da küçülür.
n Selülit tedavisinde özellikle iyi bir
antioksidan olan C vitamini, ciltteki
kolajen yapımında önemlidir.
Maydanoz, karnabahar, brokoli,
portakal, kivi, limon gibi C vitamini
bakımından zengin besinleri bolca
tüketmek gözle görünür sonuçlar
yaratacaktır.

Benzer belgeler

Yoga üzerine… s. 12-13

Yoga üzerine… s. 12-13 Beysan Sanayi Sitesi Birlik Cad. No:20 Haramidere 34524 İstanbul İLETİŞİM Kurumsal İletişim ve Reklam Satış/Pazarlama Gülru Canan Gündoğdu [email protected]

Detaylı

Tıpkı Gladyatör gibi! s.4

Tıpkı Gladyatör gibi! s.4 Yayın Kurulu: Gülru Canan Gündoğdu, Merve Deniz

Detaylı