Parası mı? - Toprak Su Enerji
Transkript
Parası mı? - Toprak Su Enerji
1 Rapor No: 12 Afrika'nın Suyu mu Yok, Parası mı? Ağustos 2013 2 RAPOR NO: 12 Raporun Adı Afrika'nın Suyu mu Yok, Parası Mı ? : Raporu Hazırlayan : Topraksuenerji Çalışma Grubu Editör :Dursun YILDIZ1 RAPOR HAKKINDA Afrika çoğu kiĢinin aklında yoksulluk,açlık ve yoksunluğunun kol gezdiği ,susuz ve gıda yetersizliği içinde bir kara kıta olarak yer etmiĢtir. Bu tespitler doğru olmasına doğru ancak eksiktir. Afrika'nın büyük bir bölümünde doğal kaynaklar ekonomik güçsüzlük nedeniyle çıkartılamamıĢ ve bu kıtaya faydalı hale getirilememiĢtir. Afrika yeraltı madenleri açısından zengin bir kıta olduğu gibi Kuzey Afrika hariç yeterli su kaynaklarına da sahiptir. Afrika'da Doğal Kaynaklar politikaları ekonomik güçsüzlüğün kıskacı altındadır.Afrika'daki su sıkıntısı da kıtanın büyük bir bölümünde fiziksel su yokluğu değil ekonomik su sıkıntısı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle toprakSUenerji ÇalıĢma Grubu olarak son dönemde daha çok gündeme gelmeye baĢlayan bu kıtadaki su kaynaklarını inceledik. Afrika'nın geleceği için ve yapılacak analizlere DOĞRU BĠLGĠ SAĞLAMAK ve yanlıĢ bilgilendirmeleri önlemek amacıyla bu raporu hazırladık. Bu raporumuzun "DOĞRU BĠLGĠ ALTYAPISI sunarak , değerlendirmelerin daha sağlıklı yapılmasına fayda sağlayacağını umuyoruz. Saygılarımızla toprakSUenerji 1 ĠnĢaat Mühendisi,Su Politikaları Uzmanı,DSĠ Eski Yöneticisi 3 Ġçindekiler 1.AFRĠKA 1.1. Nüfus ve Tarihi 1.2.Yoksulluk ve Afrika 1.3 Ekonomik Sürdürülebilirlik ve Afrika 1.4. Tarım ve Afrika 1.5. Çevre Sorunları ve Afrika 2. DOĞAL KAYNAKLAR VE SU 2.1. Doğal Kaynaklar Tehdit Altında 2.2.Kuraklık Riski Büyük 2.3. Afrika'nın Su'dan Sorunu 2.4 .Afrika'nın Yeşil Suyu, Mavi Suyu 2.5.Afrika'da Yeraltısuyu araştırmaları ve Libya'nın Büyük Nehir Projesi 3. SONUÇ VE DEĞERLENDĠRME 3.1 Afrika Su Fakiri mi ? 4 AFRĠKA 1.1 Nüfus ve tarihi Afrika denildiğinde, biraz da Amerikan filmlerinin teĢviki ile akla önce safari ve vahĢi doğal yaĢam gelmektedir. Ancak Afrika‟da bunların ötesinde çok zengin bir doğa ve doğal kaynak bulunmaktadır, örneğin Afrika bilinen 50 bin bitki, 1000 memeli hayvan ve 1500 kuĢ türüne ev sahipliği etmekte, ayrıca 2000 yöresel bitki türü ve 8000‟den fazla tropik ormanlara özgü yüksek bitki ile sadece Madagaskar‟da 300‟den fazla yöreye özgü memeli tür bulunmaktadır. Aynı Ģekilde mineraller açısından da son derece zengin olan kıtada baĢta altın ve elmas olmak üzere bakır, kalay, boksit, manganez, uranyum ve ham petrol çıkartılmaktadır. Afrika, dünyanın en büyük ve en fazla nüfus yoğunluğuna sahip ikinci kıtasıdır. Kendisine bitiĢik kabul edilen adalar ile birlikte 32.2 milyon km²'lik alanı ile dünyanın %6'sını ve dünya üzerindeki kara alanlarının %24.4'ünü kapsar. 1 milyar kiĢilik nüfusuyla dünya nüfus yoğunluğunun %15'ini oluĢturur. Kıtada 54 adet diplomatik olarak tanınmıĢ egemen devlet, dokuz bölge ve 3 adet de sınırlı tanınmıĢ devlet bulunur. Özellikle Batı Afrika, genel kanı olarak insanoğlunun baĢlangıç noktası olduğu kabul edilir. Modern insana dair bundan 200,000 yıl öncesine ait bulgular Etiyopya'da bulunmuĢtur. Afrika, çok çeĢitli iklim bölgeleri bulunan ekvatorun her iki yanında ve dünya üzerinde her iki iklim kuĢağında da bulunan tek kıtadır. Afrika ülkeleri kısmen 1881-1914 yıllarındaki Afrika Talanı sırasında ĢekillenmiĢtir. Kolonileşme Sonrası Afrika Bugün Afrika'da 58 adet bağımsız devlet var fakat bu devletlerin birçoğu özellikle istikrarsızlık, yolsuzluk, otoriter rejimler ve Ģiddet ile mücadele ediyor. Bu ülkelerin bir çoğu baĢkanlık sistemi ile idare edilmekte. Ancak birçok ülkenin demokratikleĢme süreçleri askeri darbeler, cuntalar ve askeri diktatörlüklerle sekteye uğramaktadır. Ġstikrarsızlık, birçok etnik grubun marjinalize olmasına ve liderlerinin isteği doğrultusunda çeĢitli gruplara eklenmesine yol açıyor. Birçok lider bu tarz Ģiddetlenen çatıĢmalardan nemalanmakta. Askeri gruplar birçok ülkede etkin bir Ģekilde yönetimde yer almakta. Afrika'da 1960 ve 1980 arasında 70'den fazla darbe ve 13 ülke liderinin suikaste uğradığı görüldü. Avrupa'lı emperyalistlerce belirlenen sınırlar birçok ülke ve grup için sıkıntılar yaratmaya devam ediyor. Soğuk SavaĢ sırasında Uluslararası Para Fonu bölgedeki istikrarsızlığı gidermeye yönelik çalıĢmalar yaptı. Bir ülke ilk defa bağımsızlığını kazandığında, iki süpergüçten bir tanesi ile ittifak kurmaya çabalamıĢtır. Kuzey Afrika'daki birçok ülke Sovyet yardımlarından yararlanırken, Orta ve Güney Afrika Batı bloğu tarafından desteklendi. Özellikle Etiyopa'da büyük bir açlık mevcut. Bazıları bu durumun Sovyet politikaları tarafından kötüleĢtirildiğini düĢünmektedir. En kırıcı savaĢlardan bir tanesi Kongo'da Ġkinci Ġç SavaĢ sırasında yaĢanmıĢtır. 2008'de 5.4 milyon insan bu savaĢta hayatını kaybetmiĢtir. 2003'den beri süren Darfur'daki savaĢ büyük insanlık suçlarını içermektedir. 1994'de Rwanda'da yaĢanan soykırım 800,000 insanın katledilmesiyle sonuçlanmıĢtır. Özellikle bu süreçte AIDS bölgenin mücadele ettiği en büyük sorunlardan bir tanesidir. 5 Bütün bunlara rağmen 21.yy'da yaĢanan çatıĢmalar büyük bir azalma eğilimi göstermektedir. Angola'da yaĢanan iç savaĢ 30 yıl sürdükten sonra 2002'de sona ermiĢtir. Bu azalma birçok yerde komunist düzendeki ekonomik yapılanmadan açık pazar ekonomilerine geçiĢi hızlandırmakadır. Özellikle bölgede yaĢanan istikrardaki yükselmei Afrika ülkelerine yapılan dıĢ yatırımları arttırmaktadır. Özellikle Çin Halk Cumhuriyeti bu yatırımlarda baĢı çekmektedir. 2011'de bazı Afrika ekonomileri en hızlı büyüyen ekonomilerden bazıları olmuĢtur. ĠletĢim devriminin bölgede yoğunluk kazanması ile birlikte Afrika dünyayla bağlantı düzeyini gün geçtikçe arttırmaktadır. 1.2. Yoksulluk ve Afrika Her on Afrikalıdan dördünün mutlak yoksulluk10 içerisinde olduğu Afrika kıtasında, tahmin edileceği gibi yoğunlaĢma yine Sahra-altı Afrika‟da olmakta; 48 ülkenin yer aldığı bölge dünya nüfusunun yüzde 10‟unu barındırdığı halde dünya gelirinin yüzde 1‟ini dahi elde edememekte. 2010 yılı itibariyle yıllık ortalama 725 dolar olan bölgenin kiĢi baĢına düĢen geliri, genel olarak Kuzey Afrika‟nın ve Ortadoğu‟nun yüzde 29‟u, Latin Amerika‟nın yüzde 15‟i, Doğu Asya ve Pasifik bölgesinin yüzde 60‟ı kadar. UNECA verilerine göre de, bölge nüfusunun yüzde 52‟si mutlak yoksulluk sınırının altında yaĢamakta. Aynı verilere göre Kuzey Afrika‟da bu rakam yüzde 22. Sahra-altı Afrika‟nın kırsal bölgelerinde sorun çok daha yaygın ve akut bir hal almıĢ durumda; burada nüfusun yüzde 59‟u mutlak yoksulluk sınırı olarak tespit edilen aylık 29 doların altında yaĢarken, kentsel bölgelerde rakamlar görece biraz daha iyi; kentsel nüfusun yüzde 43‟ü 43 dolar olan aylık yoksulluk sınırının altında yaĢıyor. Kenya‟da nüfusun yüzde 30.6‟sının 40 yaĢına gelmeden ölüyor, söz konusu bu oran, Nijerya‟da yüzde 33.8, Gana‟da yüzde 20.6, Güney Afrika‟da yüzde 25.9 Kabul edilebilir asgari bir yaĢam standardının altına düĢenler mutlak yoksul kategorisinde değerlendirilmektedir. Asgari yaĢam standardını ise, “geçinilebilecek bir gelir” olarak yorumlamak mümkün, “geçinilebilme” kavramı ise, çoğunlukla insanoğlunun fiziksel varlığını idame ettirebilmesi için gerekli kalori miktarı (günde 2230 kalori) ve iki gıda-dıĢı gereksinim, barınma ve giyecek kalemlerini içermektedir. Bu tanımlamalar çerçevesinde BM‟in hesaplamalarına göre mutlak yoksulluk yıllık gelirin yaklaĢık 370$‟ın altına düĢülmesidir. Afrika‟nın genelinde , kırsal alanlarda nüfusun en düĢük yüzde 40‟ı toplam harcamaların ancak yüzde 16‟sını yapabiliyor, en yüksek yüzde 20‟lik dilim ise yüzde 48‟ini harcıyor. Kentlerde ise durum farklı değil, nüfusun en düĢük yüzde 40‟ı toplam harcamaların yüzde 15‟ini yaparken, yüzde 20‟lik dilim toplam harcamaların yüzde 50‟sini harcıyor. Bu arada uluslararası arenada durumu değerlendirecek olursak, dünya nüfusunun bir baĢka yüzde 10‟luk dilimini barındıran G-5 (ABD, Japonya, Ġngiltere, Fransa, Almanya) ülkelerinin dünya gelirinin yüzde 60‟ını elde ettiklerini görmekteyiz. Bu rakamlar dünyanın, globalleĢmeyle birlikte hızlanan ve korkunç boyutlara ulaĢan, çoğu zaman kelimelerin dahi ifade edebilmekten/yorumlayabilmekten aciz kaldığı bozuk gelir dağılımını açık bir Ģekilde ortaya koymaktadır. 20. yüzyıl biterken Sahra-altı Afrika‟nın11 364 dolar olan kiĢi baĢına GSYH‟ye karĢılık Ġtalya‟nın 20.190 dolar ve Ġsveç‟in ise 25.222 dolarlık gelirleri söz konusudur. Bozulan gelir dağılımının Afrika‟nın kendi içindeki görüntüsü de aynı paralellikte; kıta nüfusunun en yukarıdaki yüzde 20‟lik dilimi toplam gelirin yüzde 50‟sini alırken, en alttaki yüzde 20‟lik dilim yüzde 6‟lık bir gelir payına dahi zor ulaĢabilmektedir. Yoksulluk Artacak 6 Bu arada 21. yüzyıl boyunca yoksulluğun artıĢ göstereceği tahmin edilen tek kıta da Afrika. Yoksullukla birlikte hareket eden ancak tarımsal koĢulların iyileĢtirilememesinden de kaynaklanan açlık problemi ise Afrika‟nın adeta vitrindeki sembolü olmuĢ durumda. 2010 yılı itibariyle dünyadaki açlık probleminin yüzde 40‟ı Afrika‟da yaĢanıyor, trendin bu Ģekilde sürmesi durumunda bu rakamın 2020 yılında yüzde 65 olacağı tahmin ediliyor. Bir baĢka çalıĢmaya göre de, 2050 yılında Afrika‟da 30 milyon insan daha açlıkla karĢı karĢıya kalacak ve nüfusun yüzde 18‟ini daha açlık riski bekliyor olacak. Bu arada, Afrika son derece hızlı bir Ģekilde kentleĢmeyi de sürdürmekte. 1950‟de yüzde 14.5 olan kentleĢme oranı 1980 ve 1990 yıllarında sırasıyla yüzde 28 ve yüzde 34‟e yükselmiĢ durumda, söz konusu bu rakamın 2020‟de yüzde 50 olacağı tahmin ediliyor. Bu durum da yoksulluğun artmasında etkili unsurlardan biri olarak kabul edilmelidir. Bir yandan yoksulluğun bu Ģekilde artıĢı bir yandan gelir dağılımının dramatik bir Ģekilde bozulması, uluslararası yardımları hayatî hale getiriyor. Kıtanın kendine yeterliliğini sağlamaya yönelik çabalar ise yetersiz. 1.3. Ekonomik Sürdürülebilirlik ve Afrika Ekonomik olarak sürdürülebilirlik, ekonominin uzun dönemli yapısal değiĢmesiyle bir baĢka ifadeyle ekonomik kalkınmasıyla uyum içinde düzenli üretim yapabilme kapasitesi demektir. 36 göstergeden oluĢan Ekonomik Sürdürülebilirlik Endeksi, ülkelerin sürdürülebilir büyümesi, insangücü sermayesinin geliĢimi, yapısal farklılaĢmaları, dıĢarıya bağımlılığı ve makroekonomik istikrarı gibi unsurları gözlemlemektedir. 1 ile 10 arasında yapılan 7 değerlendirmede rakamın büyümesi ekonomik sürdürülebilirlik düzeyinin de artıyor olması anlamına gelir Afrika‟da ekonomiler dıĢsal Ģoklara karĢı hâlâ çok kırılgandır.Kıtadaki yeni iyimser bakıĢ açısı Ekonomik Sürdürülebilirlik Endeksi dikkate alındığında yerini umutsuzluğua bırakıyor. Söz konusu bu endekse göre, Afrika ülkeleri son derece düĢük sürdürülebilirliğe sahiptir, sadece 5 ülke8‟in üzerinde endeks değerine sahiptir. Söz konusu bu ülkelerin ortak noktası, uzun bir süredir siyasî istikrara sahip olmalarıdır; bu durum, Afrika söz konusu olduğunda daha da önemlidir. Örneğin sıralamaya giren 47 Afrika ülkesinden 24‟ü 3.5 endeks değerinin altındadır ve bu ülkeler arasında yer alan en kötü durumdaki on ülke uzun bir süredir siyasî istikrarsızlık ve iç savaĢlarla mücadele etmek zorundadır. Öte yandan Afrika‟nın ekonomik anlamda sürdürülebilirliğinin önemli engellerinden biri de, hemen hemen tüm geliĢmekte olan ülkelerin içine sokulmaya çalıĢıldığı liberalleĢme ve özelleĢtirme atmosferidir. Özellikle bazı Afrika ülkelerinde gözlenen sanayisizleĢmeyi ticaretteki liberalleĢme ve özelleĢtirme çabaları ile iliĢkilendirebiliriz. 1.4 Tarım ve Afrika Afrika‟da tarım sektörü iyi iĢlemiyorsa, Afrika‟da da pek çok Ģey iĢlemiyor demektir. Bu cümle, Afrika ile ilgili hemen tüm rapor, araĢtırma ve dokümanlardan ortaya çıkartabileceğimiz bir cümle. Dünya Bankası raporlarına göre, kıtanın GSYH‟nin yüzde 40‟ı tarımdan elde ediliyor, ancak daha önemlisi iĢgücünün yaklaĢık yüzde 70‟i tarımda çalıĢıyor ve çiftçilerin hemen hepsi küçük çiftçi durumunda. Dolayısıyla Afrika‟yı tarım sektörü ile bu denli özdeĢleĢtiren öncelikle istihdamdaki bu rakam. 1950‟li ve 1960‟lı yıllarda tarımsal performansı çok daha iyi olan Afrika, özellikle 1970‟lerin ikinci yarısından itibaren tarımsal performans açısından düĢüĢe geçmiĢ durumda. 1965 yılında, ekilebilir arazide birim baĢına, Güney ve Güneydoğu Asya‟dan çok daha fazla traktöre sahip olan Afrika‟da 1995 yılı itibariyle söz konusu bölgelerin dörtte biri kadar traktör bulunmakta. Her türlü geçimi tarımdan sağlanıyor olmasına rağmen, tarıma ve kırsal altyapıya yapılan yatırımların son derece az olmasından dolayı, 1965‟ten beri Afrika‟nın ekilebilir topraklarının sadece yüzde 4‟ü sulanabilirken, Asya‟da bu rakam yüzde 15 Ģeklindedir. Afrika bu denli tarıma bağlı/bağımlıyken, tarım sektörünün bu denli kötü performans sergilemesinin ardında dayatılmaya çalıĢılan, sadece Afrika ülkelerine değil, dünyadaki tüm geliĢmekte olan ülkelere uygulanan yapısal uyum programlarıdır. Çünkü “program ... küresel piyasa sisteminin çıkarlarına doğrudan hizmet etmeyen ekonomik faaliyetlerin tüm kategorilerine sistemli bir Ģekilde zarar vermektedir”. Bir baĢka ifadeyle, piyasa sisteminin iĢleyiĢ sistemi içine girmemiĢ hiçbir Ģeyin yaĢam hakkı yoktur. Öte yandan uzun süreli kuraklıkların neden olduğu çölleĢme Afrika‟nın temel problemlerinden biri; Afrika, özellikle de Kuzey Afrika, hızla çölleĢmekte, bu da tarımsal performans açısından son derece olumsuz, acil önlem alınması gereken bir husus. Söz konusu bu önlemler alınmadığı için, sadece Kuzey Afrika‟da 432 milyon hektar arazi (toplam arazinin yüzde 57‟si) çölleĢme tehdidi altında. Bu arada, kuraklığın ardından gelen sağanak yağıĢların toprağın verimli üst tabakasını alıp götürmesi de tarım sektörünün bir baĢka problemi. Bütün bunlara bir de düĢük uluslararası fiyatlar eklenince, Afrika‟da tarım sektörü hem miktar hem de değer olarak olumsuz unsurlarla baĢ etmek zorunda kalmaktadır. 8 Gıda Güvenliği Yok ! Öte yandan tarım, kıtada yer alan pek çok ülkenin temel sektörü olmasına rağmen, Afrika, dünyada kendi kendine gıda yeterliliğine sahip olmayan tek kıta konumunda. 1980‟lerin baĢlarından itibaren tahıl piyasalarının Dünya Bankası‟nın denetiminde kuralsızlaĢtırılması ve tarıma yönelik sektörel uyum modeli kıtada gıda güvenliğinin bu boyutlara gelmesine neden gösterilmektedir. Sahra-altı Afrika‟ya yapılan gıda yardımı, neredeyse kıtanın tamamına yapılan tahıl ithalatına dönüĢmüĢtür. ġüphesiz bunun ardında, özellikle geliĢmiĢ ülkelerin fütursuzca desteklenen tarım üretimi sonucu oluĢan fazlanın ihraç edilmesi problemi vardır, ve elbette bu geliĢmeye Afrika kıtasının katkısı olduğunu yadsıyamayız . Örneğin, tarım sisteminin biraz da geçmiĢten gelen yapısı nedeniyle tarım sitemi değiĢtirilmeksizin Afrika‟da sürdürülebilir büyümeye yönelik bir üretim sistemi değiĢikliğinden söz edilememektedir. Bugün Afrika‟da yolların sadece yüzde 21‟i yapılmıĢ durumda, bu da ürünlerin pazara, yeni teknolojilerin de çiftçilere ulaĢmasının önündeki en büyük engellerden biri olarak duruyor. Ancak, Afrika‟da tarımsal altyapı eksikliklerinin bu denli büyük boyutlara gelmesinde yine 1980‟li yıllar boyunca uygulamaya çalıĢılan kırsal geliĢmeye yönelik tasarruf tedbirlerinin de payı bulunmaktadır. Sonuçta, altyapı yetersizlikleri Afrika‟da iĢ yapmanın maliyetlerini arttırırken, kaynakların etkin kullanımını ve diğer ülkelerle rekabet edebilirliğini de olumsuz etkilemektedir. Ancak bundan daha önemlisi, Afrika‟nın arazi sisteminin doğru dürüst çalıĢmıyor olmasıdır. Bu anlamda özellikle arazi imtiyaz sisteminin yeniden ele alınıp yasal çerçevede dikkatlice ve Ģeffaf olarak yeniden düzenlenmesinden söz ediyoruz. Bu imtiyaz sisteminin araziyi ekonomik olmayan parçalara bölmesi sonucunda, hem etkin olmayan arazi yönetimi ortaya çıkmakta hem de teknolojinin giriĢi zorlaĢmaktadır. Tarımdaki bu zayıf performansın temel nedenlerinden biri olarak görülen bu konuda son 20 yıldan bu yana, özellikle teĢvik yapısındaki aksaklıkları ortadan kaldırmaya yönelik bir çaba söz konusudur. Ancak Afrika‟da tarım hâlâ gerekli hızlı ekonomik büyümeyi sağlayabilecek performansı yakalayabilmiĢ değil. Bu nedenle Afrika‟nın bir an önce “doğru piyasa fiyatlarını” arama sevdasından kurtulup, kendine özgü bir kalkınma yolu bulması gerekmektedir. Bunu hem kendisi için gerekli tarımsal araĢtırma, altyapı, eğitim ve kredi gereksinimi için yapmalı, hem de IMF/Dünya Bankası reçetelerinin dayattırıldığı diğer ülkelerden çok farklı bir noktada olduğu için yapmalıdır. 1.5. Çevre Sorunları ve Afrika Afrika‟nın çevresel problemlerinin bir kısmı global geliĢme ve değiĢen koĢullardan kaynaklanırken bir kısmı da kıtanın kendi iç sorunları olarak ortaya çıkmaktadır. Ġkinci problemle ilgili olarak, Gündem 2117 ve UNCED faaliyetleri sonucunda bazı ülkelerde ulusal çevre plan ve politikaları hazırlanıp uygulamaya konulmuĢ, bu doğrultuda her türlü kirliliğin izlenmesi, doğal kaynakların korunması, nüfus kontrolü, eğitim-öğretim, arazi ıslahı konularında çalıĢmalara baĢlanmıĢtır. Kimi ülkelerde Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) yasası çıkartılmıĢ, katı atıkların yönetimi, biyolojik çeĢitliliğin korunması, orman ve suların kullanılması yönetmeliklere bağlanmıĢtır. 9 Söz konusu bu faaliyetlerin yanı sıra, uluslararasındaki çevresel konvansiyonlara aktif katılımda olan Afrika ülkelerinin yüzde 96‟sı 1992 Rio Konvansiyonunu onaylamıĢ ve uygulanması yönünde bazı adımlar atmıĢtır. Aynı çerçeve içerisinde Afrika‟daki 46 ülke Viyana Konvansiyonuna, 47‟si ise Montreal Protokolüne taraftır. Elbette unutulmaması gereken önemli bir avantaj da kıtanın dezavantajı gibi gözüken bir durumdan kaynaklanmaktadır, yani sanayisizleĢme, kıtanın CO2 salınımının son derece düĢük düzeylerde olmasına sağlamaktadır. Gerçekten de Afrika dünyadaki toplam CO2 salınımının sadece yüzde 3.5‟ini yaymaktadır, ve bu rakamın 2010 yılında yüzde 3.8 olacağı tahmin edilmektedir. Buna karĢılık, Afrika‟nın sürdürülebilirlik anlamında ihtiyacı olduğu temel alanlardaki problemleri, kıtayı dünya ekonomisi ile entegre etme çabalarına nerdeyse paralel olarak artmaktadır. Kuraklık ve Çölleşme Afrika‟nın yaklaĢık üçte ikisi nerdeyse kıraç arazi görüntüsü sergilemeye baĢlamıĢtır, dolayısıyla kıta, toplam arazisinin üçte birinin tamamen çölleĢmesi tehdidi ile karĢı karĢıyadır. Özellikle Sudan bölgesi, Afrika‟nın güneyi ve Akdeniz havzası bu durumdadır. Daha önce de belirtildiği gibi, örneğin Kuzey Afrika‟da toplam arazinin yüzde 57‟si çölleĢmektedir. Tarım arazilerinin verimsizleĢmesinde ve çölleĢmede, erozyon, tarımda kullanılan kimyasalların yarattığı kirlilik ve topraktaki tuzluluk artıĢı, sertleĢmeler önemli etkenlerdir. Afrika‟da gıda yetersizliğine çözüm amacıyla bazı bölgelerde çiftçilerin yılda üç ürün yetiĢtirmesine olanak sağlayan sulama sistemleri yüzünden tuzluluk sorunları ortaya çıkmıĢtır. Tuzlanma ise hem ürünün ziyan olmasına hem de toprağın verimsizleĢmesine neden olmaktadır. Söz konusu bu verimsizlik, gıda üretiminin ortalama yıllık artıĢını yüzde 2 ile sınırlandırırken, doğal olarak kıtanın kiĢi baĢına düĢen gıda üretiminde de önemli düĢüĢleri beraberinde getirmektedir. 1996 yılında Roma‟da toplanan Dünya Gıda Zirvesi, Afrika‟daki açlığın temel nedeni olarak toprağın verimsizleĢmesi üzerinde durmuĢ ve çözümün kıtanın kendi doğal kaynaklarını daha etkin yönetilmesinde olduğunu vurgulamıĢtır. Biyolojik Çeşitlilik ve Ormanlar Daha önce de söylediğimiz gibi, Afrika fauna ve florası son derece zengin bir çeĢitliliğe sahip. 520 milyon hektar alanı kaplayan ormanlar ve orman ürünleri ise pek çok Afrika ülkesi için ekonomik açıdan çok önemli. Örneğin, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Afrika‟nın toplam ormanlarının yüzde 20‟sine ve tüm orman ürünlerinin yüzde 17‟sinin üretimine sahip ve orman ürünleri bu ülkenin ekonomik açıdan en önemli geçim kaynağı durumundadır. Bu nedenle ormansızlaĢma, kıtanın mutlaka çözüm bulması gereken konularından biridir. Kıtada ormansızlaĢmayı hızlandıran nedenler aslında dünyada bu problemle karĢı karĢıya kalan ülkelerinkinden çok da farklı değildir; nüfus hareketleri, yoksulluk, arazi imtiyaz sistemi ve arazi spekülasyonları, otlak açma ve tarım arazisi oluĢturma çabaları, yakacak odun gereksinimi, sığınmacılarla ilgili problemler, petrol ve maden arama çalıĢmaları, doğal iklim olayları ve orman yangınları kıtadaki ormansızlaĢmanın temel nedenleridir. Örneğin, dünyada çevresel anlamda en çok yıkıma uğramıĢ bölgelerden biri olarak gösterilen Madagaskar‟da köylüler, gıda üretimi için ormanları yakıp tarla açtıkça, bir zamanlar zengin ormanlarla kaplı olan ada kıraç bir görünüm almaya baĢlamıĢtır. Bir zamanlar adanın yarısına yakın kısmı ormanlarla kaplı iken, bugün Madagaskar‟ın sadece yüzde 10‟dan az bir kısmı ormanlıktır.Yapılan tahminlere göre, adada yılda 200 bin hektarlık orman yok olmaktadır. 10 Denizlerde ve Kıyılardaki Ekosistem Afrika‟nın bozulamaya baĢlayan ve çevre problemleri arasına giren konularından biri de kıtanın denizlerinde ve kıyılarındaki hızla kirlenmedir. Özellikle plansız bir Ģekilde Afrika kıyılarında kurulmaya baĢlayan yerleĢim alanları, karayolları, limanlar ve boru hatları, yüksek miktarda krom, cıva, fenol, asit ve klor içeren petro-kimya tesisleri ve son olarak denize herhangi bir nedenle dökülen petrol beraberinde kirliliği de getirmiĢ, lagun, mangrov ağaçlıkları, bataklık ve bunlara ait biyolojik çeĢitliliğe zarar vermeye baĢlamıĢtır. Bu durum, özellikle geçimlerini söz konusu habitat üzerinden yapılan turizm gelirlerine bağlayan küçük adaların halkları açısından hayatî önemdedir. Su'da kirlenme ve ekonomik su sıkıntısı Su ile ilgili problemler temelde iki Ģekilde karĢımıza çıkmaktadır. Bunlardan ilki sulardaki kirlenme diğeri ise su arzındaki yetersizlik. Her ikisi de Afrika‟nın ekosistem çeĢitliliğine ciddi ölçülerde zarar vermektedir. Su yetersizliğinin nedenleri arasında, doğa koĢullarının dıĢında dikkati çeken en önemli unsur Dünya Bankası programı uygulamalarında, suyun yoksullaĢan çiftçilere belirli bir fiyat karĢılığı satılması gereken bir metaya dönüĢmesidir. Afrika‟nın pek çok ülkesinde devlet, finansman zorlukları nedeniyle su kaynaklarının yönetim ve korumasından çekilmek zorunda kaldığından, su noktaları ve kuyular ya bakımsızlık nedeniyle kurumuĢ ya da özelleĢtirme sonucunda yerli tüccarlara/zengin çiftçilere satılmıĢtır. Özellikle yarı kurak bölgelerde devletin su iĢinden çekilmesi ve suyun bu Ģekilde ticarileĢtirilmesi, su arzını istikrarsızlaĢtırırken, sonuçta gıda güvenliğini etkileyerek „insanyapımı‟ kıtlıklara yol açmıĢtır. 2.DOĞAL KAYNAKLAR VE SU 2.1.Doğal Kaynaklar Tehdit Altında Öte yandan doğal kaynakların ve ekosistemin tahribatı sonucu ortaya çıkan çevresel bozulma da giderek artmakta; Afrika, dünyanın diğer bölgeleriyle kıyaslandığında doğal kaynaklarını çok daha hızlı bir Ģekilde kaybetmektedir. Örneğin, her yıl ortalama 1.3 milyon hektar ormanın yok olduğu tahmin edilen Afrika‟da 1980‟lerde 39 milyon hektar tropik orman yok edilmiĢ. 1950‟li yıllardan bu yana, yüzde 65‟i tarımsal arazi olmak üzere, toprak erozyonundan tahmini olarak 500 milyon hektar alan etkilenmiĢ. Sağlık koĢullarına sahip olmayan su arzı, kıtada giderek daha fazla insanı etkilerken, bunun sonucunda sağlık ve sağlıklı gıdaya eriĢim ciddi bir Ģekilde problem olmakta. Bugün için sadece 14 ülkenin (herhangi bir Ģekilde) su problemi var .Ancak kalıcı bir çözüm bulunmadığı takdirde, 2025 yılında bu rakama 11 ülkenin daha ekleneceği belirtilmektedir. UNDP rakamlarına göre, Afrika‟da 300 milyondan fazla insanın, Sahra-altı Afrika‟da ise nüfusun yüzde 51‟inin, sağlıklı suya eriĢim problemi var ve durum giderek kötüleĢiyor. 11 2.2. Kuraklık Riski Büyük ! Afrika‟da kuraklık riski süreklilik arz eden bir durum. Su kaynaklarındaki azalma eko-sistemi ve tarıma dayalı yaĢayan toplulukları tehdit ediyor. Ġklim değiĢiklikleriyle birlikte bilim insanları kuraklığın daha sık ve Ģiddetli meydana gelmesini bekliyor.Bir Avrupa Birliği projesi üzerinde çalıĢan Avrupalı ve Afrikalı bilim insanları çiftçilere nasıl yardım edebileceklerini ve kuraklığa hazırlanabileceklerini anlatmak için bölgeyi ziyaret ediyor. Projenin koordinatörlerinden Jean-Marie Kileshye Onema tehdidin büyüklüğünün altını çiziyor: “Bilindiği üzere kuraklık bir toplumda en fazla en zayıf grupları etkiler ve onları gıda güvenliği, sağlık hatta hijyen gibi sorunlarla karĢı karĢıya getirir. Bunu kıtanın tamamında gözlemek mümkün. Bu projenin amacıda Afrika‟daki kuraklıklardan kaynaklanan riskleri en aza indirmeye çalıĢmak.” Çiftçiler çoğunlukla televizyonda verilen hava durumuyla yetiniyor. ġu anki uydu ve yer görüntüleriyle çıkarılan orta ve uzun vadeli tahmin raporları halkın anlayamayacağı kadar karmaĢık.AraĢtırmacılar elde bulunan veriler sayesinde basit önerilerde bulunabilecek bir erken uyarı sistemi kurmayı öneriyor. Böyle bir sistemin güvenilir ve verimli bir Ģekilde hayata geçirilmesi için bilim adamlarının, yöneticilerin ve halkın birlikte çalıĢması gerekiyor. AraĢtırmalar kıta genelindeki su kaynaklarının yönetimini de inceleyip, bölgeler arası iĢbirliklerini geliĢtirmenin de yollarını bulmaya çalıĢıyor. Çünkü kuraklık riski her geçen gün artarken kaybedilecek hiç vakit yok. 12 2.3. Afrika'nın su'dan sorunu Kuraklık Afrika‟nın çok uzun yıllardır devam ede gelen sorunlarının baĢında geliyor. Aslında, Afrika su kaynakları açısından fakir bir kıta değildir. Dünyanın sayılı büyük nehirleri arasında yer alan Kongo, Nil, Zambezi and Nijer Nehirleri ve dünyanın ikinci büyük gölü olan Lake Victoria bu kıtada yer almaktadır. Bu nehirlerin yanısıra Dünyanın en büyük çölü olan Sahra da bu kıtadadır. Ancak Sahra Çölü derinliklerinde dünyanın en büyük fosil su yataklarını barındırmaktadır. Bugün Libya bahsi geçen bu fosil sudan faydalanmakta ve 5 bin kilometreye varan borularla tüm Ģehir merkezlerine dağıtım gerçekleĢtirmektedir. Lakin Sahra altı ülkeleri olarak ifade edilen ülkelerin tamamının adları, aynı zamanda dünyanın en fakir ülkeleri arasında geçmekte ve ekonomik yetersizlikler bu suyun yüzeye çıkarılmasına engel teĢkil etmektedir. Afrika‟nın çölleĢmesinde ve kuraklığın daha çetin olarak yaĢanmasındaki diğer bir faktör de sömürge dönemlerinde Batılı sömürgecilerin uygulamıĢ oldukları tarım politikalarında yatmaktadır. Afrika, Sahra üzerindeki rutinleĢmiĢ kuraklıklar dıĢında her yıl bir ya da birkaç bölgesinde ölümcül kuraklıklar yaĢamaktadır. Temel yaĢam ihtiyaçlarından olan su temin edilemediğinden birçok insan hayatını kaybetmekte ve yüz binlerce hayvan telef olmaktadır. Susuzluk nedeniyle yaĢanan ölümlerden daha acı olanı da su kaynaklarını elde etme amaçlı baĢ gösteren kabile savaĢlarıdır. Afrika boynuzu olarak da adlandırılan Afrika‟nın kuzeydoğusunda yaĢanan bu çatıĢmalarda yüzlerce insan hayatını kaybetmiĢtir. Afrika'da yer alan irili ufaklı 80 nehir ve göl havzası en az iki ülkenin sınırları içinde yer almaktadır.Bu nedenle birçok ülke kendi sınırları dıĢından gelen su kaynaklarına bağımlı durumdadır.Bu durum Afrika'da kuraklık ile birlikte ortaya çıkan su'dan sorunların en önemli nedenlerinden birini oluĢturmaktadır. 2.4 .Afrika'nın Yeşil ve Mavi Suyu 2013 yılında Marsilya'da yapılan 6. Dünya Su forumundaki bir Panelde konuĢan Arap Su Konseyi BaĢkanı (AWC)Mısır Eski Bakanı Prof. Abu-Zeid yenilenebilir su kaynaklarının YeĢil su ve Mavi su olarak tasnif edilebileceğini , YeĢil su‟yun hayvansal ürünler‟e ,ormanlar‟a ,yağmursuyu ile yetiĢen ürünlerin ihtiyacını karĢılayan su olduğunu, mavi suyun ise havzadan gelip yüzeysel akıĢa geçen ve yeraltısuyu olarak biriken su olduğunu açıkladı. KonuĢmacı yeĢilsu‟yun gözardı edilmemesi gereğine vurgu yaptı. Dünya‟da yeĢil su ile yapılan üretimin mavi su ile yapılandan çok daha geniĢ bir alanda gerçekleĢtiğini söyleyen konuĢmacı bu konuda çeĢitli örnekler verdi. Drenaj havzası‟nın YeĢil su ve Mavi su‟ya Nehir‟in ise sadece Mavi suya karĢılık geldiğini ileri sürdü. 13 14 KonuĢmacı Zambezi Nehir Havzasında YeĢil Suyun daha fazla olduğunu ve burada bunun dikkate alınması gerektiğini söyledi. Prof. Abu-Zeid Nil‟de nehir‟e ( water course) ve havza‟ya ( Basın) düĢen yağıĢların çok farklı olduğunu belirtti. 15 Bunun yanısıra Nil Havzasındaki 11 ülkeye yılda 7000 milyar m3 yağıĢ düĢtüğünü belirten konuĢmacı bu yağıĢın daha çok memba ülkelerinde toplandığı ve Mısır‟ın bu suyun sadece 53 Milyar m3‟ünü kullandığını belirtti. Burada “kullanılan su‟dan” kasıtın hidro enerji için değil tüketim için kullanılan su olduğunu söyledi. Eski Mısırlı Bakan ve Arap Su Konseyi BaĢkanı Prof. Mahmoud Abu-Zeid KiĢi baĢına düĢen yıllık yenilenebilir su miktarını YeĢil su üzerinden yapan bakan bu durumda Sudan‟da 7000 m3/kiĢi/yıl, Mısır‟da ise 1200 m3/kiĢi yıl su düĢtüğünü söyledi. 2.5 Afrika'da Yeraltısuyu Araştırmaları ve Libya'nın Büyük Nehir Projesi AraĢtırma ekibi bölgedeki yeraltı sularının Ģimdiye kadarki en detaylı haritasını çıkardı. Bu harita Environmental Research Letters adlı dergide yayınlandı. Afrika'da 300 milyondan fazla insan düzenli olarak temiz içme suyuna ulaĢamıyor. Suya ihtiyacın önümüzdeki yıllarda nüfus artıĢı ile birlikte daha da artması bekleniyor. Afrika su haritası Kıtadaki tatlı su nehirleri ve gölleri mevsimsel olarak taĢıp kurudukları için düzenli olarak kullanılamıyorlar. Bu kıtanın tarım potansiyelini de düĢürüyor. Halen kıtadaki ekilebilir arazinin sadece yüzde 5'i sulanabiliyor. Bilim adamları ilk defa kıtanın altında saklı duran su kitlesinin detaylı bir analizini yapmayı baĢardı.Ġngiltere'de University College London ve British Geological Survey'den bilim adamları kıtadaki yer altı sularının haritasını çıkardı.AraĢtırmacılardan biri olan Helen Bonsor göze görünmediği için yer altı sularının unutulduğunu ileri sürüyor. Yapılan araĢtırma Afrika'daki en büyük yer altı su rezervinin kuzey Afrika'da Sahel kuĢağında yer aldığını ortaya koyuyor.AraĢtırmaya göre bu bölgede yerin altında 75 metre kalınlığında bir akifer var. 16 Eski Oluşumlar Sahara çölünün oluĢmasına neden olan iklim değiĢiklikleri nedeniyle kıtanın altındaki yeraltı su tabakası en son 5 bin yıl önce dolmuĢ. 17 AraĢtırmacılar haritaları için gerekli bilgiyi bölgedeki ülkelerin kamu kurumlarından topladıkları bilgiler ve daha önce yeraltı suları ile ilgili yapılmıĢ 283 araĢtırmadan almıĢ.AraĢtırmacılar bölgede kurak kabul edilen bir çok ülkenin aslında büyük su rezervleri üzerinde yer aldığını söylüyor. .Ancak bu suyun çok derinlerde yer alan yenilenebilir bir kaynak olmayıĢı ve fosil su ( acı su) olarak adlandırılması yani,arıtma ihtiyacı gibi faktörler suyun çıkartılması konusunda tartıĢma yaratıyor. Bu nedenle bilimadamları bu sulara ulaĢım konusunda dikkatli olunması gerektiğini de söylüyor. AraĢtırmacı Dr Alan MacDonald ''Büyük sondaj kuyuları bölgedeki yeraltı suyunun konumu tam anlamıyla anlaĢılmadan açılmamalı'' diyor. MacDonald ''Daha küçük çaplı sondaj kuyuları ve yerel içme suyu ve küçük tarımsal sulama ihtiyacını karĢılayacak el pompası ile çalıĢan kuyuların daha uygun bir planlama olacağı ileri sürülüyor. .Diğer taraftan bu suyun çıkartılması çalıĢmalarında çıkacak metan gazının da uygun ekipmanlarla ve doğru bir Ģekilde çıkartılması önem taĢıyor. Helen Bonsor ''Güney Afrika'da yeraltı suları görece daha kısıtlı ancak etkili ve planlı kullanımla burada bulunan suyun kıtanın kuraklık problemini çözmek için yeterli olabileceğini düĢünüyoruz'' diyor. Bilim adamları su rezervlerinin iklim değiĢiklikleri ile baĢ etmekte yeterli olacağı görüĢünde. Dr Bonsor ''Yağmurun neredeyse hiç yağmadığı yarı kurak bölgelerde bile yağan her yağmur 20 ila 70 yılda yeraltı havzalarında depolanıyor. Yani bu rezervler sadece içme suyu ya da küçük çaplı tarım iĢlerinde kullanılırsa bölgenin iklim değiĢiklikleri ve kuraklık ile baĢ etmesine yeterli olabilir'' diyor. 18 Afrika'nın fosil suyunun geliĢtirilmesi dikkate alındığında Libya'nın Ġnsan Yapımı Büyük Nehir Projesi bu kapsamda uygulanan ve iĢletilen bir proje olarak ortaya çıkıyor. Libya'nın Ġnsan Yapımı Büyük Nehir Projesi 19 1984'te baĢlayan projenin ilk bölümü 1991'de tamamlandı. Ġlk üç bölümü tamamlanan projenin son iki aĢaması sürüyor. Ġnsan-Yapımı Büyük Nehir Projesi Libya'daki Sahra Çöl 'üne Nubian KumtaĢı fosil akifer bölgesinden su tedariki yapan bir boru ağları projesidir. Proje kentsel su temin ettiği gibi aynı zamanda dünyanın en büyük sulama projesidir. Proje'de toplam boru hattı uzunluğu 4071 km.dir. Boru çapları 4m. boru uzunlukları da 7,5 m dir.Her bir borunun ağırlığı 80 tondur. Proje 1116 su kuyusu bulunmakta olup bunların derinliği 500-800 m arasındadır. Bu proje ile Tripoli, Bingazi, Sirte Ģehirlerine ve diğer bazı bölgelere günlük 6,500,000 m3 tatlı su tedariki yapılıyor. Projenin 4071 kilometrelik toplam boru uzunluğunun 1600km si Sarir/Sirt - Tazerbo-Benghazi sisteminde 1277km si Hasouna-Jeffara sisteminde 190km si Assdada-Ajdabiya sisteminde 383km si Tazerbo-kufra sisteminde 621km si Ghdames-Zuwarah sisteminde yer almaktadır. Ġletim hattı borularının taşınması. 20 Hendek kazısı. 21 Ömer Muhtar Rezervuarı Büyük Ömer Muhtar rezervuarının uydu görüntüsü Bingazi'nin güneyindeki rezervuarlar sağ üstte ve altta. görünüyor.Rezervuardan alınan suyla sulanan alanlar ise kırmızı renkle iĢaretlenmiĢtir. Projenin toplam rezervuar kapasitesi yaklaĢık 55 milyon m3 tür. 22 Proje Aşamaları 1953'te, Libya'nın güneyinde petrol bulmak için yapılan çalıĢmalar, büyük miktarlarda tatlı yeraltı suyu bulunmasına olanak verdi. Ġnsan-Yapımı Büyük Nehir Projesi 1960'ların sonlarında düĢünüldü ve proje üzerinde çalıĢmalar 1984'te baĢladı. Projenin inĢaatı beĢ faza bölündü. Ġlk fazda 85 milyon m³ hafriyat yapıldı ve 28 Ağustos 1991'de iĢletmeye alındı Ġkinci faz 1 Eylül 1996'da resmi açılıĢla iĢletmeye alındı. Projenin " Büyük Ġnsan-Yapımı Nehir Projesi Otoritesi" tarafından üstlenildi ve Kaddafi Hükümet'i tarafından finanse edildi. Brown & Root ve Price Brothers orijinal dizaynın sorumlusuydu, Ana müteahhit ilk faz için Dong Ah Konsorsiyumu'dur. Sonraki ana müteahhit Al Nahr Company Ltd.'dir. Bu Ģirketin merkezleri Ġngiltere ve Galler'dedir. Dünyanın birçok ülkesinden gelen (Ġtalya, Ġspanya, Almanya, Japonya gibi ) ithal ürünler, projenin inĢaat alanına Sidra Körfezi limanı kanalıyla sevk edilmiĢtir. 23 Projenin toplam maliyeti US$25 milyar olarak belirlendi. Libya büyük ülkelerin finansal desteği ya da Dünya Bankasından kredi alınmaksızın tamamlanacağını ileri sürdü. 1990'dan beri UNESCO projede bulunan mühendis ve teknisyenlere eğitim sağlıyor. Su Nubian Kumtaşı Fosil Akiferinden Çekiliyor Suyun tedarik edildiği fosil akifer Nubian KumtaĢı fosil akifer sistemidir. Bu fosil su son buzul çağı boyunca birikmiĢ ve bugün kendini yenileyemeyen bir sudur. Uzmanlar akiferin bu projeye 60 ila 100 yıl arasında su temin edeceğini ileri sürüyor. . Proje 33 milyar dolarlık maliyeti ile dünyadaki en büyük inĢaat yatırımları içinde 10. sırada olmasına rağmen deniz suyu arıtımı tesisinden birçok açıdan ekonomik ve avantajlı olduğunu ileri sürüyor. 2011 Libya sivil savaĢı devam ederken 22 Temmuz'da, projenin boru hazırlayan iki tesisinden biri, Brega tesisi, bir NATO hava saldırısı tarafından vurulmuĢtur. Projenin Al Khufra - Tazerbo hattı Tekfen ĠnĢaat ve Tesisat A.ġ. tarafından yapılmaktadır Projenin Tarihçesi 3 Ekim 1983: Genel Halk Kongresi ana kararının taslağını hazırlamak için olağan üstü bir toplantı düzenledi. Bu kongre sonucu projenin yapılmasına karar verildi. 28 Ağustos 1984: Kaddafi Sarir bölgesinde birinci aĢama için temel attı. 28 Ağustos 1986: Kaddafi, ön-gerilmeli beton bor fabrikasının temelini attı 26 Ağustos 1989: Kaddafi, ikinci aĢamanın temelini attı Ġlk Su Alımı tarihleri 11 Eylül 1989: Ajdabiya rezervuarına. 28 Eylül 1989: Büyük Ömer Muhtar rezervuarına. 4 Eylül 1991: Ghardabiya rezervuarına. 28 Ağustos 1996: Tripoli'ye. 28 Eylül 2007: Gharyan'a. 24 3. SONUÇ VE DEĞERLENDĠRME 3.1 Afrika Su Fakiri mi? Su dünya yüzeyine eĢitsiz olarak dağılmıĢ kısıtlı bir doğal kaynaktır. Bu da suyun belirli bölgelerinde daha az bulunmasına ve sorunlara neden oluyor.Dünyadaki su sıkıntısından söz edildiğinde aĢağıda verilen birçok kavramla karĢılaĢırız. Bunların baĢlıcaları Tabii,Demografik,Teknik ve Ekonomik su sıkıntısıdır. Fiziksel su sıkıntısı ihtiyaç duyulan su miktarı için fiziksel olarak bulunamayan suyun sıkıntısını tanımlar. Demografik Su Sıkıntısı,kullanılabilir su üzerindeki demografik baskı sonucu suyun kiĢisel ve sektörel kullanım düzeyinin göstergesidir .Teknik Su Sıkıntısı ,Kullanım/kaynak, (çekilen su/kullanılabilir su) oranı olup artan su ihtiyacının karĢılanmasında ortaya çıkan güçlüklerin bir göstergesidir.Ekonomik Su Sıkıntısı ise su temini için yatırımın yapılamadığı ve su yönetiminin çok zayıf olduğu ekonomik olarak güçsüz bölgelerdeki suya ulaĢma sıkıntısını ortaya koymak için kullanılır. Bu tanımların yanısıra Su sıkıntısı olmayan ülkeler ,Su sıkıntısına yaklaĢan ülkeler,Fiziksel su sıkıntısı ve ekonomik su sıkıntısı tanımları da kullanılmaktadır. Su sıkıntısı olmayan ülkeler: Su kaynaklarının %25'ini kullanan ülkeler, Fiziksel su sıkıntısı: Su kaynaklarının %75'inden fazlasını kullanılması.Bu tanım su ihtiyacı ve suya ulaĢım ile iliĢkili olup kurak alanları kapsamaz. Su sıkıntısına yaklaşan ülkeler:Yenilenebilir su kaynaklarının %60'ını kullanan ülkeler. 25 Ekonomik su sıkıntısı: Uzman kiĢi ,kurumsal yapı ve finansal olanaksızlıklar nedeniyle suya ulaĢma zorluğu yaĢayan ülkeler. Su kaynakları su kullanımına göre bol olan ve Su kaynaklarının %25'ini kullanmalarına rağmen su talebinin daha fazla olduğu ülkeler. 1.2 milyar kiĢi yani dünya nüfusunun yaklaĢık beĢte biri fiziksel su sıkıntısı olan bölgelerde yaĢarken diğer 1,6 milyar kiĢi de ekonomik su sıkıntısı çekiyor.ĠĢte aslında yaygın olarak bilinenin aksine Afrika'nın büyük bölümü ekonomik su sıkıntısı çekiyor. Afrika'nın (Ekonomik) Su Sıkıntısı Çok genel bir kabul olarak bir ülkede kiĢi baĢına düĢen yıllık yenilenebilir su miktarı 500 m3'ün altına düĢerse o ülkenin mutlak su kıtlığı yaĢadığı kabul edilir. 26 Arap ülkelerinin çoğu su sıkıntısı içinde.Bu ülkelerde kiĢi baĢına düĢen yıllık yenilenebilir su miktarı 500 m3'ün altında. Ancak petrol üretimi avantajı ile yapılan deniz suyu arıtımı bu miktarı arttırıyor.Dünyanın deniz suyu arıtma tesislerinin yarısı Arap yarımadasında yer alıyor.Buradaki fiziksel su sıkıntısı yüksek ekonomik gelir ile çözülürken Afrika'nın büyük bölümünde Fiziksel olarak mevcut olan yenilenebilir su, ekonomik sıkıntı nedeniyle kullanılamıyor.Yukarıdaki haritada da görüldüğü gibi su kaynağı olmasına rağmen Afrika kıtasının büyük bölümünde nüfusun %65'den daha azı su kaynaklarına ulaĢabilmektedir.Nufusun %40'a yakını su olmasına rağmen ekonomik yetersizlikler nedeniyle geliĢtirilen su kaynaklarına ulaĢamamaktadır. Afrika'nın %66'sı kurak ve yarı kurak iklime sahiptir. Bu kıtada su sıkıntısı yaĢanan AĢağı Sahrada yaklaĢık 300 milyon kiĢi yılda 1000 m3 den daha az bir suyla yaĢamak zorunda kalmaktadır. 27 toprakSUenerji