Ayrıntılar için lütfen tıklayın

Transkript

Ayrıntılar için lütfen tıklayın
tn d ü s tr ile ş m
d a v a la r ım
e k e n b ü y ü k m
ız a r a s ı/¡ d a y e r a lm
illi
a k ta d ır .
T.C.
SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI
II. S an ayi Ş u rası
ŞURA BAŞKANI
H asan AKYOL
ŞURA YÜRÜTME KURULU
BAŞKAN
D in çer KARA
ÜYELER
B ü len t ESİNOĞLU
Ufuk ÖZGELEN
Y ener AYTAÇ
Z afer SEVDİ
M ustafa UZUNOĞLU
A tilla SÖĞÜT
YAYIN KURULU
D in çer KARA
İsm a il KAYIPLAR
B irsen TILGEN
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ....................................................................................................VII
.V
BİRİNCİ BÖLÜM
ŞURA ÇALIŞMALARI
AÇILIŞ OTURUMU
t*
Açılış Konuşmaları
Ersen YAVUZ
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı...................................................................................1
Hüsamettin KAVİ
İstanbul Sanayi Odası Başkanı.............................................................................................. 2
Haşan AKYOL
Sanayi ve Ticaret Bakanı......................................... ............................................................. 9
Hikmet ÇETİN
Devlet Bakanı ve BaşbakanYardımcısı................................................................................. 11
Prof. Dr. Tansu ÇİLLER
Başbakan................................................................................................................................16
Prof. Dr. Metin GER
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Genel Sekreteri
"Türkiye Sanayi Politika ve Stratejisi Çalışmasının Özet Sunumu" ..................................... 22
İKİNCİ OTURUM
Prof. Dr. Metin GER
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı "TTGV 159-S Türkiye
Sanayi Politika ve Stratejisi Belirleme Projesi'nin Takdimi................................................ 27
Tartışma ve Katkılar............................................................................................................36
III
ÜÇÜNCÜ OTURUM
ÇAĞRILI KONUŞMACILAR
Prof. Dr. Tosun TERZİOĞLU
TÜBİTAK Başkanı
"Bilim - Teknoloji - Sanayi Çevrimi".............................................................
Tartışma ve K atkılar........................ ......................... .............................
Dr. Ali TİGREL
Büyükelçi, Başbakanlık Baş Danışmanı
"Gümrük Birliğinin Türk Ekonomisine Etkileri ve Alınması Gerekli Önlemler"
Tartışma ve K atkılar.................................................................................
Neşe KILIÇ
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı AT Koordinasyon Genel Müdürü
"Gümrük Birliğinin Türk Sanayiine Etkileri ve Alınması Gerekli Önlemler"
Tartışma ve K atkılar...............................................................................
DÖRDÜNCÜ OTURUM
ÇAĞRILI KONUŞMACILAR
Doç. Dr. Gökhan ÇAPOĞLU
Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü
"Türkiye İçin Bir Sanayi Politikası Çerçeve»* \ *.........................
Tartışma ve Katkılar............................................................
Prof. Dr. Engin KILIÇ
ODTÜ Makina Mühendisliği Bölümü
" Geleceğin Fabrikası: Avrupa Modeli ve Türkiye" ...................
Tartışma ve Katkılar
Prof. Dr. Nüket YETİŞ
Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı
"İnsan - Teknoloji -Rekabet Perspektifinde Stratejik Sanayi Politikalarının
Çizimi ve Uygulanması"..........................
Tartışma ve Katkılar
BEŞİNCİ OTURUM
DEĞERLENDİRME OTURUMU
P<bf. Dr.Korkut BORATAV
ıkara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi.............................................
Hüsamettin KAVİ
.anbul Sanayi Odası Başkanı...............................................................................
j^q
flrof. Dr.Yakup KEPENEK
ÖDTÜ İ.İ.B Fakültesi İktisat Bölümü...........................................................................
Selim YAŞAR
Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı......................................................................................... ..
Tartışma ve Katkılar ....
.................................................
164
. . .
KAPANIŞ OTURUMU
Dinçer KARA
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürü
(II. Sanayi Şurası Yürütme Kurulu Bşk.)
Değerlendirme.........................................................................................................................
Ersen YAVUZ
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müşteşarı
Kapanış Konuşması.............................................................................................................. 174
V
İKİNCİ BÖLÜM
ÇAĞRILI BİLDİRİLER
Doç. Dr. Gökhan ÇAPOĞLU
Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü
"Türkiye İçin Bir Sanayi Politikası Çerçevesi" .................................................................1
İU
Neşe KILIÇ
Vj
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, AT Koordinasyon Genel
Müdürü
"Dünya1da Ekonomik ve Ticari Bütünleşme Hareketleri.
Türkiye - Avrupa Birliği Gümrük Birliği' nin Türk Sanayine Etkileri" ...............................13
Prof. Dr. S. Engin KILIÇ
ODTÜ. Makina Mühendisliği Bölümü
**
"Geleceğin Fabrikası: Avrupa Modeli ve Türkiye".......................................................... 29
Prof. Dr. Toson TERZİOĞLU
TÜBİTAK Başkanı
"Bilim Teknoloji ve Sanayileşme Üzerine Notlar".............................................................. 41
Dr. Ali TÎGREL
Büyükelçi, Başbakanlık Baş Danışmanı
"Gümrük Birliğinin Türk Ekonomisi Üzerine Etkileri".......................................................47
Prof. Dr. Nüket YETİŞ
Marmara Üniversitesi Mühendislik FakülüesIDekanı
"İnsan - Teknoloji -Rekabet Perspektifinde Stratejik Sanayi Politikalarının
Çizimi ve Uygulanması"................................................................................................... 55
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
SANAYİ STRATEJİSİ 1995 - 2005
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı - TTGV 159 -S
Türkiye Sanayi Politika ve Stratejisi Belirleme Projesi
VI
<
ÖNSÖZ
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı öncülüğünde, sorumlu ve ilgili tüm kesimlerin katılımıyla,
15-16 Haziran 1995 tarihlerinde, II. Sanayi Şurası gerçekleştirilmiştir.
Bu Şuranın ülkemizde yeni bir sanayileşme strateji ve politikaları oluşturulmasına,
sanayimizin gelişmesine ve sanayicilerimizin sorunlarının giderilmesinde katkıda bulunacağı
inancındayım.
II. Sanayi Şurası'nm başarı ile gerçekleşmesinde büyük katkıları olan Şura Yürütme
Kurulu'na Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı'na, Üniversite temsilcilerine, araştırma
kuruluşlarına, uygulayıcılara,
tebliğ sunucularına, oturum başkan ve yardımcılarına
desteklerini esirgemeyen TOBB ve TÜBİTAK yetkililerine değerli vakitlerinden özveride
bulunarak Şura'ya iştirak eden tüm katılımcılara ve Şura'ya evsahipliği yapan TEDAŞ
yetkililerine teşekkür ederim.
Yalım EREZ
Sanayi ve Ticaret Bakanı
VII
AÇILIŞ OTURUMU
BAŞKANLIK DİVANI
E rsen YAVUZ
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı M üşteşarı
D in çer KARA
Sanayi A raştırm a ve Geliştirme Gn. Müd.
İsm et R ıza ÇEBİ
SEKA Genel M üdürü
AÇILIŞ KONUŞMALARI
H ü sa m ettin KAVİ
Türkiye O dalar ve Borsalar Birliği
H aşan AKYOL
Sanayi ve Ticaret Bakanı
H ikm et ÇETİN
Devlet Bakanı ve B aşbakan Yardımcısı
Prof.D r. T ansu ÇİLLER
B aşbakan
ÖZET SUNUŞ
Prof.D r. M etin GER
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Genel Sekreteri
BAŞKAN ERSEN YAVUZ (San. Tie. Bak. Müsteşarı) - Türkiye Teknoloji Vakfının
katılımıyla gerçekleştirilen 2. Sanayi Şûrasına hoşgeldiniz. Hepinizi, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı adına saygılarımla selamlıyorum.
Açılış konuşmalarına başlamadan önce, hepinizi büyük Atatürk ve aziz şehitlerimiz için bir
dakikalık saygı duruşuna ve ardından hep birlikte İstiklal Marşımızı söylemeye davet
ediyorum.
(Saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı söylendi)
Değerli konuklar, ülkemiz sorunlarına, konunun ilgilileriyle birlikte gerçekçi ve uygulanabilir
çözümler bulmak amacıyla, Sanayi ve Ticaret Bakanlığımızca, son altı aylık süre içerisinde,
Küçük Sanayi Sempozyumu, Esnaf ve Sanatkârlar Şûrası ve Tarım Satış Kooperatifleri
Birlikleri Üretici Kurultayı düzenlenmiştir. Bu üç önemli kurultayda, ilgili kesimlerin
sorunları ayrıntılarıyla tartışılmış ve ulaşılan sonuçlar sorumlu mercilere iletilmiştir.
Hepinizin bildiği gibi, Kurtuluş Savaşının kazanılmasından sonra, henüz daha cumhuriyet bile
kurulmadan, Türkiye'de sanayileşme konusundaki ilk hareket, İzmir'de toplanan 1. İktisat
Kongresi olmuştur. O dönemde yeterli ekonomik veriler bulunmadığı için sorunlar ve
çözümleri rakamsal bazlarda tartışılamamış ve toplantı sonucu genel temennilerle
bağlanmıştır. Bununla birlikte, bu Kongrede alınan kararlar, ülkemizde sanayileşmenin
başlaması yönünden önemli bir adım oluşturmuştur. Daha sonra, 1981 ve 1992 yıllarında
gerçekleştirilen 2. ve 3. İzmir İktisat Kongreleri de ülkemizin kritik ekonomik
dönemeçlerinde yapılan geniş katılımlı platformlar olmuştur.
Türkiye'nin Gümrük Birliğine katılma süreci içerisinde bulunduğu ve karar mekanizmalarında
piyasa uygulamalarının ağırlık kazandığı, teknolojinin rekabet gücünü belirlediği günümüzde,
ülkemizin sanayileşmesinin içerisinde bulunduğu sorunlar da göz önünde bulundurularak bu
Sanayi Şûrasının düzenlenmesi kararlaştırılmıştır.
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfının aktif katılımıyla gerçekleştirilen ve ilki 1987 yılında
yapılmış olan bu Sanayi Şûrasında, 2005 yılına doğru geniş bir perspektif içerisinde
ülkemizin sektörel ve ürün bazında öncelikleri de dahil olmak üzere, sanayi politika ve
stratejilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmalar, üniversitelerimizin, ilgili kamu
kuruluşlarımızın ve bilim adamlarımızın oluşturduğu son derece geniş bir platformda
gerçekl eşti ri 1ecekti r.
Hedefimiz, ekonomik gelişmenin ve sanayileşmenin tabana yayılması suretiyle, rekabet gücü
yüksek, teknolojiyle uyumlu, sağlıklı altyapıya dayalı bir sanayileşmeyi gerçekleştirmektir.
Bu Şûramızın, belirlenen hedefleri gerçekleştirme yönünde katkı sağlayacağına inanıyorum
1
v
ve ben açılış oturumumuzun ilk konuşmasını yapmak üzere, İstanbul Sanayi Odası Başkanı
Sayın Hüsamettin Kavi'yi kürsüye davet ediyorum.
HÜSAMETTİN KAVİ (İstanbul Sanayi Odası Başkam) - Sayın Başbakan Yardımcım,
Sayın Bakanım, sayın milletvekillerini, kamunun, özel sektörün, üniversitelerimizin değerli
temsilcileri, 2. Sanayi Şûrasının değerli konukları, kıymetli basın mensuplan;
Sanayi ve Ticaret Bakanlığımızın düzenlemiş olduğu 2. Sanayi Şûrasının açılış törenine
hoşgeldiniz diyor, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Devletimizin ve Hükümetimizin Şûramızı en üst düzeyde onurlandırmasından duyduğumuz
sonsuz memnuniyet ve şükran duygularımızı da bu vesileyle arz etmek istiyorum.
Dünyamızı saran küreselleşme ve bloklaşma eğilimlerinin
dönemde, tercihini bundan yıllar önce Avrupa Birliğine tam
ülkemiz, Avrupa Birliğine tam üyeliğin en önemli aşaması
Birliğine geçiş sürecinin gereklerini yerine getirebilmenin
çalışmalara ve gelişmelere sahne olmaktadır.
git gide kurumsallaştığı bir
üyelik yönünde yapmış olan
olarak kabul edilen Gümrük
heyecan ve azmiyle, yoğun
Avrupa Birliği ülkelerinde geçerli olan normlara, standartlara ve mevzuata uyum konusunda
yoğun bir çalışmanın devam ettiği şu günler, aslında yıllardır ihmal edilmiş bazı yapısal
problemlerin tespitine ve geleceğe dönük ciddî bir durum değerlendirmesine zemin hazırlamış
olması bakımından tarihî bir fırsattır. Bu tecrübeden gerekli dersin çıkarılabilmesi ve önemli
kazanımların elde edilebilmesi için hepimize düşen ciddî görev ve sorumluluklar
bulunmaktadır.
Bir taraftan, kısıtlı zamanı en iyi şekilde değerlendirmek, diğer taraftan da yapılması gereken
düzenlemeleri, ileride sıkıntılara sebebiyet vermeyecek, titiz bir yaklaşım içinde
gerçekleştirmek durumundayız. Her şeyden önemlisi, yaptıklarımızın, kendi insanımızın ve
kendi ülkemizin geleceği açısından belirleyici rol oynayacağını unutmamalı ve bu bilinçle
hareket ederek, mümkün olduğunca uzun vadeli düşünebilmeliyiz. Zira, bu ülkenin insanlarını
günlük ve tepkisel politikalar yerine, orta ve uzun vadeli tutarlı politikaların nimetlerinden
yararlandırmak, artık siyasî bir tercih olmanın ötesinde, uluslararası platformlarda taahhüt
etme iradesini gösterdiğimiz tarihî bir sorumluluk olduğunu düşünmekteyiz. Bu bağlamda,
Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ile ona bağlı olarak belirlenen temel yapısal değişim
projelerinin ve nihayet bugün burada bir araya gelmemize vesile olan 2. Sanayi Şûrasının
belirleyici ve bu gelişmeye çok önemli katkıları olacağı gerçeğini de bu vesileyle tekrar
belirtmek istiyorum.
Değerli misafirler, bilindiği üzere, 6 Mayıs 1995 tarihinde yayınlanan Yedinci Beş Yıllık
Kalkınma Planında, "ekonomik, sosyal ve siyasal yönden büyük önem taşıyan sanayinin
2
geliştirilmesinde yüksek katma değer yaratılmasının ve uluslararası piyasalarda rekabet
edebilir mal ve hizmet üretilmesinin esas olacağı ve bu kapsamda dışa açık sanayileşme
stratejisine devam edileceği" ifade edilmektedir. Yine aynı Plan çerçevesinde, "insan
kaynaklarının geliştirilmesi, tarım, sanayileşme ve dünyayla bütünleşme, ekonomide
etkinliğin artırılması, bölgesel dengelerin sağlanması, çevrenin korunması ve geliştirilmesiyle
ilgili olarak son derece önemli yapısal değişim projelerine" yer verilmiştir.
Hiç şüphesiz ki, Planda hedeflenen uzun vadeli sanayi politikalarının uygulanabilmesi için
gerekli olan ekonomik, sosyal, politik ve kültürel altyapının oluşturulabilmesi, her şeyden
önce, söz konusu temel yapısal değişim projelerinin bir bütünsellik içinde ele alınmasıyla
mümkün olacaktır. İşte bu noktada, bütünsellik anlayışı içerisinde hareket edebilecek etkin bir
yönetim yapısının mevcut olup olmadığını sorgulamak durumundayız. Zira, son derece kısıtlı
ve değerli bir kaynak olan zamanın, günlük ve tepkisel politikalarla israf edildiği, ekonomik
istikrarsızlığın ve siyasî tıkanıklıkların bir türlü aşılamadığı bir ülkede, etkin bir yönetim
yapısının varlığından söz etmek çok güçtür. Bu koşullar altında, başarılı bir sanayi politikası
oluşturmak ve uygulamak ise fevkalade zordur.
Değerli konuklar, işte bu noktada, mevcut sorunların aşılabilmesi için, artık devletiyle ve
milletiyle toplum olarak benimsememiz gerektiğini düşündüğüm bir kavramın, kurumlar arası
işbölümü ve işbirliğinin önemine değinmek istiyorum.
Hepimizin bildiği üzere, bugün Türkiye'nin gündemindeki iş hacmi inanılmaz boyutlarda ve
ertelenemeyecek kadar acil; içinde bulunduğumuz süreç ise, zamanın ve insan kaynaklarının
bilinçsizce israf edilmesini kaldıramayacak kadar önemli. Dolayısıyla, bugüne kadar ısrarla
sürdürdüğümüz bazı alışkanlıklardan artık kurtulmak, görev ve sorumluluklarımızı yepyeni
bir yaklaşım ve heyecanla gerçekleştirmek durumundayız.
Gündemimizdeki konular ışığında, mevcut kurumlarımızın her birinin görev tanımlarını
yeniden yapmalı, kurumlar arası işbölümü ve işbirliğinin tesisi için gereken yapısal tedbirleri
acilen almalıyız. Bu bağlamda, kurumlarımızın kendi görev tanımlarına giren konuların
muhatabı durumundaki kesimleri isabetli bir şekilde belirlemesi ve yanlış adreslerde vakit
kaybetmek yerine, doğru adreslerle istişare halinde olması büyük önem arz ediyor.
Bugün, harekete geçmek için, kurumsallaşma olgusunun toplumumuzda yerleşmesini
beklemek gibi bir lüksümüz de maalesef yoktur. En azından, bu olgu toplumda yerleşene
kadar, taraflara rağmen değil, taraflarla birlikte hareket etme basiretini gösterebilmeliyiz. Hiç
şüphesiz ki, taraflarla birlikte yapılan ve dolayısıyla haksız eleştirilerle baltalanma tehlikesi
bulunmayan girişimlerin başarılı ve uzun soluklu olma ihtimali, taraflara rağmen yapılan
girişimlere oranla çok daha yüksek olacaktır.
3
Eğer bugün, gündemimizdeki konuların altında ezilip kalmak istemiyorsak, bu yükü bir
şekilde paylaşmak ve artık bizden iyi haberler bekleyen toplumumuza bu işi başaracağımızın
somut sinyallerini vermek istiyoruz. Bu nedenle, artık yalnızca kendimizi dinleme
alışkanlığından vazgeçip, birbirimizi dinlemeyi öğrenmeli, kurumlar arasında çok daha
düzenli ve kalıcı bir işbirliğinin vakit kaybetmeden tesis edilmesini sağlamalıyız. Aksi
takdirde, kolayca üstesinden gelebileceğimiz işlerde dahi başarısız olmamız ve
toplumumuzun ümitlerini ciddî bir şekilde zedelememiz gündeme gelebilir.
Değerli misafirler, bugün artık, gerek dünya gerekse ülke koşullarının uzun vadeli
politikalarımız üzerinde muhtemel olumlu ve olumsuz etkilerinin muhasebesini her
zamankinden daha titiz bir yaklaşım içerisinde yapmalı, mevcut kıt kaynakları ve zamanı en
iyi şekilde değerlendirmeliyiz; bütün mesaimizi, bizi bekleyen Gümrük Birliği ve Avrupa
Birliği koşullarına uygun bir sanayi stratejisi belirlemeye ve yarının dünya düzeninde
uluslararası rekabet gücüne sahip bir ulusal sanayi yapısı oluşturmaya vakfetmeliyiz.
Karşılaştırmalı üstünlük analizlerimizi güncelleştirmeli ve uluslararası rekabet gücünün
artırılmasında, artık hammadde ve ucuz insan gücü bolluğunun değil, ileri teknolojileri
kullanabilme, geliştirebilme ve üretebilme yeteneğinin belirleyici olduğu bilinciyle hareket
etmeliyiz. Bütün bunları yaparken de, toplumun her kesiminin mümkün olduğunca yaygın
katılımını sağlayacak bir yaklaşımı esas almalı, ilgili tüm tarafların üzerinde mutabık
kalacakları politikalara, eylem planlarına ağırlık vermeliyiz.
İşte bu nedenle, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın talebi üzerine, Türkiye Teknoloji Geliştirme
Vakfı'nm öncülüğünde hazırlanan ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Türkiye Bilimsel ve
Teknik Araştırma Kurumunun katkılarıyla yürütülen Türkiye Sanayi Politika ve Stratejisi
Çalışmasının bu alanda yapılmış çok önemli bir çalışma olduğunu düşünmekteyim. Zira,
yaygın katılım ilkesinin benimsendiği çalışmada, arama konferansı ve tartışma paneli
etkinlikleri vasıtasıyla, % 70'i sanayi, % 30'u kamu kesiminden olmak üzere, kendi
alanlarında karar verici durumda olan toplam 107 kişinin görüşlerinden yararlanılmıştır.
Yapılan çalışmalar neticesinde de, biri ihracatın cazibesi, diğeri de geliştirme ve yenilenmede
yetkinlik boyutu olmak üzere, iki boyutlu bir sanayi stratejisi belirlenmiştir.
Söz konusu stratejiye göre, 1995 yılından 2005 yılına kadar, genelde olgunlaşmış durumdaki
sanayi kollarında, bilhassa da tüketim malı imalatında geliştirme ve yenilenme etkinliği
artırılmalı, bu alanlarda yeniden doğuş hamlesi başlatılmalı, ihracatın cazibesi artırılarak,
uzun dönemli ve sürdürülebilir bir rekabet avantajı sağlanmalıdır.
Değerli konuklarımız, kanımca, Türkiye'de her şeyden önce sanayii ülke sathına dengeli bir
şekilde yayacak, bölgesel gelişmişlik farklarını asgarîye indirecek bir sanayi politikasına
ihtiyaç vardır. Bu politika, insanımızı doğduğu coğrafî bölgede istihdam edebilmenin ve
orada mutlu kılabilmenin imkânlarını ve araçlarını geliştirebilmeli, bölgelerimizin her birini
4
kendi içinde birer sanayi merkezi haline getirebilmelidir. Bunun için de öncelikle,
bölgelerimizi mevcut altyapı, üstyapı özelliklerine, doğa ve insan kaynaklarına göre yeniden
tanımlamalı, buralardaki sanayi kollarının olgunlaşmışlık düzeylerine göre, bölge bazında,
tercihli bir sektörler listesi oluşturmalıyız. Zaten kıt olan kaynakların etkin bir şekilde
dağıtımı ve kullanımı, ancak bu tür yaklaşımın hayata geçirilmesiyle mümkün olabilecektir.
Teknolojiden artan ölçüde faydalanarak, her kesitten daha kaliteli ve daha ucuza üretmek,
ürettiklerimizi birer dünya markası haline getirerek, hem kendi insanımızın hem de dış
pazarlardaki tüketicilerin kullanımına sunmak, biz sanayicilerin her zaman için büyük rüyası
olmuştur; ancak, artık bu rüyanın yalnızca sanayiciler tarafından değil, devletiyle, milletiyle
toplumun her kesimi tarafından paylaşılması, sahiplenilmesi gerekmektedir. Zira, bu rüyanın
gerçekleşmesi halinde, ortaya çıkacak olan fayda, artan istihdam imkânı, vergi geliri, yaşam
kalitesi ve uluslararası itibar olarak yine devleti ve milletiyle bu toplum tarafından
paylaşılacaktır. Bu rüyayı gerçekleştirme azmindeki sanayicilerin, bizlerin, üstlendikleri
sorumluluk ve risk karşılığında bekledikleri tek şey, uzun vadeli yatırım ve üretim kararları
alabilmeleri için gerekli olan ekonomik istikrarın ve siyasî irade birliğinin sağlanmasıdır.
Eğer, bir ülkede rant ekonomisinin gelişmesi -koşullar gereği de olsa- âdeta teşvik edilmiş ve
o ülkenin üretkenliğine en yatkın olması gereken sanayi kuruluşlarının çok büyük bir
kısmının 1994 yılı gelirlerinin % 50'nin üzerindeki bir kısmı rant gelirleri sonucunda
oluşmuşsa, durup düşünmek ve o ülkenin sanayicilerinin artık sürdürülebilir bir ekonomik
istikrar ve siyasî irade birliği talep etmekte aslında ne denli haklı olduklarını teslim etmek
gerekir. Çünkü, genç Türkiye'nin, daha fazla üretim, daha fazla yatırım ve daha fazla istihdam
için, sanayisinin, rant ekonomisi karşısındaki rekabet gücünü artırmaktan başka çıkış yolu
bulunmamaktadır.
Bu ülke, aşırı iç talebe bağlı üretim artışlarının zaman içerisinde nasıl kriz boyutuna
ulaşabildiğini gayet iyi biliyor; aynı tecrübeleri bir daha yaşamak istemiyor; bu nedenle,
üretimi ve yatırımı teşvik politikalarının, iç talep-ihracat dengesini gözeten bir yaklaşım
içerisinde belirlenmesi büyük önem arz etmektedir.
Bu vesileyle, ihracatı teşvik politikalarına ve bilhassa araştırma-geliştirme teşviklerine azamî
önemin verilmesi gerektiğini bir kez daha önemle vurgulamak istiyorum. Zira, Gümrük
Birliği'ne geçiş süreciyle birlikte, hemen hemen her türlü parasal teşvikten mahrum kalan
işletmelerimizin etkin ve yaygın bir Ar-Ge teşvik sistemiyle desteklenmesi, sanayimizin
geleceği açısından hayatî önem taşımaktadır.
Gelişmiş ülkelerin gayri safî millî hâsılalarının % 2'ye yakın bir bölümünü Ar-Ge
harcamalarına ayırmaları, buna mukabil, Türkiye'de bu konuya ayrılan kaynağın telaffuz
edilemeyecek kadar düşük seviyelerde olması, alınması gereken mesafenin ne denli büyük
olduğunu göstermesi bakımından kayda değer bir tespittir. Ancak, burada, yeri gelmişken,
5
maddî kaynak aktarımını artırıcı politikaların yanında, kurumsal yapılanmaya ve
üniversite-sanayi işbirliğini geliştirmeye yönelik politikaların da son derece önemli olduğunu
özellikle vurgulamak istiyorum.
Sanayimizi destekleyici politikaları belirlerken, ekonomimizin en önemli dinamizm kaynağı
ve belki de emniyet supabı olan küçük ve orta ölçekli işletmelerin çok özel bir önemi vardır.
Gayri safî millî hâsılanın % 46'smı üreten, toplam istihdamın % 95'ini sağlayan bu
işletmelerin, faaliyetlerini yalnızca iç talebe bağlı olarak sürdürmek zorunda olmalarının,
ekonomimiz ve toplumumuz açısından artık göze alınamayacak kadar ağır riskler taşıdığını
idrak etmeliyiz.
Devletimizin, küçük ve orta büyüklükte işletmelerin geliştirilmesine ve ihracat
potansiyellerinin artırılmasına yönelik maddî ve manevî desteğinin, daha etkin ve yaygın bir
şekilde değerlendirilmesi, kullandırılması için, gerekli tedbirleri beraberce alabilmeliyiz. Hiç
şüphesiz ki, ayrılan kaynakların, merkezî bir sistem yerine, mahallî altyapılar aracılığıyla,
bilhassa da odalarımız ve sanayi odalarımız tarafından kullandırılması, etkinliğin
artırılmasında belirleyici rol oynayacaktır. Sanayi odalarının böyle bir işlevi yerine
getirebilmeleri ise, ancak -Avrupa Birliği ülkelerindeki benzerleri gibi- özerk bir yapıya
kavuşturulmaları ve faaliyetlerini belirleyen 5590 sayılı Kanunun Avrupa Birliğinde geçerli
olan mevzuatla uyumlu hale getirilmesiyle mümkün olabilecektir.
Değerli misafirlerimiz, izninizle, şu ana kadar ifade etmeye çalıştığım sıkıntıların aşılmasında
ve belirlenen hedeflere ulaşılmasında en önemli faktör olarak gördüğüm eğitim konusuna
kısaca değinmek istiyorum.
Hiç kuşkusuz ki, bir ülkede, sanayi politikası dahil, pek çok politikanın başarılı olabilmesi,
her şeyden önce, mevcut eğitim sistemininin yeterliliğine ve uygunluğuna bağlıdır. Bu
nedenle, mevcut eğitim sistemimizin gözden geçirilmesi ve yıllardır ciddî bir revizyondan
geçmemiş olan bu yapının, bugünün ve yarının insan ihtiyacını üretme konusunda nitelik ve
nicelik bakımından ne denli yeterli olduğunun sorgulanması gerekmektedir.
Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planında, 1990 yılı itibariyle, 6 ve daha yukarı yaştaki nüfus
içerisinde erkeklerin % 11,2'sinin, kadınların ise % 28'inin okuma yazma bilmediği,
okur-yazar erkek nüfusunun % 73,6'sının ise ilkokul mezunu veya herhangi bir eğitim
kurumunu bitirmemiş olduğu belirtilmektedir. Bu rakamlar, bilgi toplumuna dönüştürmekle
mükellef olduğumuz Türk insanının mevcut eğitim düzeyi ile bu konuda yapılması gereken
çalışmalar ve alınması gereken mesafelerin boyutunu işaret edici çarpıcı göstergelerden
sadece birkaçını teşkil etmektedir.
6
Bugün, her şeyden önce eğitim sistemimizle ilgili bir durum ve hedef tespiti yapmak
zorundayız. Başka bir deyişle, hangi bölgelerde, hangi faaliyetlerde bulunulacağı; tarım,
sanayi ve hizmet sektörlerinin nerelerde yoğunlaşacağı konusunda bir hedef ve karar
oluşturduktan sonra, söz konusu bölgelerin ekonomik gelişme süreci içinde ihtiyaç duyacağı
insan kaynaklarının neler olacağını tespit etmek ve gerekli insan kaynaklarını oluşturacak
bölgeye özel, gelişmelere uyum kabiliyeti yüksek eğitim modelleri oluşturabilmeliyiz.
Geleceğimizi, pek çok şeyi kısmen bilen bireylerin değil, bir veya birkaç şeyi çok iyi ve
derinlemesine bilen uzman kadroların, ekiplerin şekillendireceğini unutmamalıyız ve mevcut
kaynakları, çok mesleklilik yerine, orta öğrenimden itibaren ihtisaslaşma esasına dayanan bir
eğitim anlayışının hizmetine sunmalıyız. Sanayimizin ihtiyaçlarına cevap verecek formasyona
sahip, işini seven, önemseyen, huzurlu insanlardan kurulu bir toplum yaratmak, ancak bu tür
bir eğitim modeline işlerlik kazandırmakla mümkün olabilecektir.
Eğitim, yaşamımız boyunca her dönemde büyük bir önem ifade etmektedir; iş hayatında ve
ifade ettiğim üzere, yaşamın her diliminde öğrenmek, kendimizi geliştirmek, kaçınılmaz bir
ihtiyaçtır. Bu manada, zaman zaman karşı karşıya olduğumuz en önemli problemlerden biri,
zamanı kullanmak konusunda gittiğim bir eğitimde şu temel iki konuyu tespit edebildim:
Zaman çok hızlı akmaktadır. Bugün, hedeflerimize ulaşabilmek için önümüzde fevkalade
kısıtlayıcı bir imkânla karşı karşıyayız; bunu değerli kullanabilmek için, öncelikle zaman
dediğimiz olgunun ne olduğunu tespit etmemiz lazım. Zaman, insanların yaşamı, ülkelerin
yaşamıdır. Yaşam dediğimiz zaman da, hedeflerimiz gündeme gelmektedir. Türkiye,
hedeflerini tespit etmeli ve Türk insanı, bu hedeflere ülkesini ulaştırabilmek için
programlarını belirlemelidir.
Son olarak, geçtiğimiz hafta içerisinde, ülkemizin ev sahipliği yaptığı fevkalade önemli bir
uluslararası organizasyondan söz etmek istiyorum. 4-7 Haziran tarihleri arasında, İstanbul'da
gerçekleştirilen 9. Dünya Prodüktivite Kongresi, gerek ülkemizin uluslararası düzeyde
tanıtımına katkıda bulunmuş olması, gerekse verimlilik gibi önemli bir konuyu, Kongrenin
sürdüğü dönem boyunca, ülke gündeminin ilk sıralarına taşımış olması bakımından büyük
önem taşımaktadır. Üç gün boyunca devam eden Kongre, oldukça seviyeli ve yoğun bir bilgi
alışverişine zemin hazırlamış, düzenlenen beş genel oturumda, dünyanın önde gelen
sanayicileri, işadamları, yöneticileri ve bilim adamları, kendi bilgi ve tecrübelerini
aktarmışlar; yapılan 33 paralel oturumda ise. 50'den fazla ülkenin uzmanları 120'nin üzerinde
bildiri sunmuşlardır.
Bugün, böylesine önemli bir organizasyonu başarıyla gerçekleştirmiş olmanın ve Kongreye
katılan yabancı konuklarımızı da oldukça iyi izlenimler ve kazanımlarla ülkelerine
uğurlamanın gururunu taşımaktayız. Ancak, bugünden yarına daha farklı bir heyecanın peşine
düşmek durumundayız. Kongrenin ilmî kazanımlarını, ülkemizin verimlilik politikalarında
değerlendirebilmenin azmiyle bir an evvel harekete geçmek, verimlilik problemini büyük
7
ölçüde çözme başarısını göstermiş ülkelerin tecrübelerinden azamî ölçüde yararlanabilmenin
yollarını araştırmak ve bulmak zorundayız. Bugün ve yarın devam edecek olan 2. Sanayi
Şûrasının bu amaca yönelik somut girişimler için fevkalade önemli bir platform olacağına
yürekten inanıyor ve Türk özel sektörünün, Türkiye'nin hedefinin, nasıl bir Türkiye
istediğimizin çizgilerinin oluşmasına ve çok büyük bir sürecin başlangıcını oluşturacağına
inanarak, Şûranın kazanımlarmı şimdiden tasarruf ederek, ülkem adına heyecan duyuyorum.
Değerli misafirlerimiz, yeni dünya düzeni diyoruz. Ülkemizin bulunduğu coğrafî konuma
bağlı olarak, bu yeni dünya düzeninde geleceğe yönelik çok önemli görevleri, çok önemli
sorumlulukları olacağını ifade ediyoruz. Bütün bunları ifade ederken, dış ülkelerde
ekonominin ve politikanın yöneticileriyle yaptığımız temaslardan bu konuda çok net işaretler
almaktayız. Türkiye’nin bu süreçte yerini alabilmesi ve gerçekten hak ettiği bir boyuta
ulaşabilmesi için, özellikle Gümrük Birliği sürecinde kat etmemiz gereken çok önemli bir
süreci yaşamaktayız; bu konuda hızlanmak ve bu içinde bulunduğumuz süreci 1995 yılı
içinde tamamlamak zorundayız.
Bu ülkenin, genç, dinamik, zeki, çalışkan ve uyum kabiliyeti yüksek insanlarının, eğitim
sorunu dahil, pek çok yapısal sorunun üstesinden geleceğine yürekten inanıyoruz; yeter ki,
bugünün karar alıcıları olarak bizler, mevcut insan kaynakları potansiyelimizi heba
etmeyelim, genç nesilleri doğru ve etkin bir şekilde eğitelim, yönlendirelim.
Bugünün literatürü, bir Almanya'nın, bir Japonya'nın, bir Güney Kore'nin bundan yıllar önce
gerçekleştirdiği atılımı, yine bugünün gelişmekte olan ülkelerine birer örnek olarak sunuyor.
Bugün artık benzer bir atılımı gerçekleştirme sırası bizde. Gelin, yarının literatürünü, 21.
yüzyılın gelişmekte olan ülkelerinin imrenecekleri, örnek alacakları bir Türkiye için el ele
verelim ve en önemlisi, bu ülkenin insanlarını, yaptıkları işi seven, önemseyen ve yaşadıkları
ülkeyle gurur duyan, refah seviyesi yüksek, mutlu insanlar arasına hep beraber katalım.
Sanayi Şûrasının memleketimize hayırlı olması dileğiyle, hepinize, Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği adına saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN - Değerli konuklar, Sayın Cumhurbaşkanımızın Şûramıza gönderdikleri kutlama
telgrafını müsaadenizle okumak istiyorum:
Sayuı Haşan Akyol (Sanayi ve Ticaret Bakanı),
2. Sanayi Şûrasının açılışına davetinizden dolayı teşekkür ederim. Toplantıya başarılar
dilerim .
Selam ve sevgiler.
Süleyman Demirel
Cumhur başkam
8
Söz sırası, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Haşan Akyol'un.
Buyurun Sayın Bakanım.
HAŞAN AKYOL (Sanayi ve Ticaret Bakam) - Sayın Başbakan Yardımcım Genel
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım, çok değerli sanayici işadamları, bilim
adamları ve basınımızın çok değerli temsilcileri, çalışan kesim temsilcileri; hepinizi en içten
sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Dünyamızda, çok hızlı bir değişme ve gelişme yaşanmaktadır. Askerî bloklaşmalar, tüm
direnmelere rağmen yıkılmış, uluslararası güç dengeleri değişmiştir. Gelişen insan hakları,
demokrasi, hukuk ve sosyal devlet anlayışı yanında, iletişim, ulaşım ve bilimin sınır
tanımazlığı dünyayı siyasî bir entegrasyona doğru götürmüştür. Gelinen bu nokta, şu anda
tamamlanmamışsa da, önemli bir aşamadır, gelişmedir, yeniden yapılanmadır.
Dünyada, bu siyasî entegrasyon olurken, ülkemiz Türkiye'de de çalışma hayatıyla ilgili,
sosyal güvenlikle ilgili ve anayasal eksiklikler ve demokratikleşmeyle ilgili noksanlarımızın
tamamlanması, Seçim Kanunu ve Siyasî Partiler Kanunuyla ilgili noksanlıklar da
tamamlanmalıdır, tamamlanmak üzeredir.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, bunu tespit etmiş ve iradesini ortaya koymuştur. Yani,
dünyayla siyasî entegrasyonumuz vardır ve eksikliklerimizi tamamlamak durumundayız.
Dünyada diğer bir entegrasyon ve entegrasyon beklentisi de ve çalışması arzusu da, ekonomik
entegrasyondur. Bugün, dünya ülkeleri, ikili ilişkiler, bölgesel birlikleri geride bırakmış -tabiî,
onlardan da istifadeyi terk etmeden- bloklaşmaya doğru gitmektedir. Avrupa Birliği, NAFTA,
APEK olarak üç ana gruptan oluşan bu bloklar da GATT Uruguay Round'una göre, 2005
yılında tek birliğe doğru gitmektedir; durum ve hedef budur.
Dünyada hiçbir ülke, bu yarışın dışında kalmamaya çalışmaktadır; Türkiye'de de bu böyledir.
1963 Ankara Anlaşmasıyla başlayan süreç devam ediyor. 6 Mart 1995 Gümrük Birliği'ne
Giriş Anlaşmasının, Ekim 1995 Avrupa Parlamentosunda görüşülecek olması, 1.1.1996'da da
Gümrük Birliğine girişle devam edecektir.
Biraz önce izah ettiğim gibi, siyasal ve demokratikleşme çalışmaları devam ederken, yasal
bazda ekonomik yasaların çıkarılmasına da çalışılmaktadır. Rekabetin Korunması ve
Tüketicinin Korunması Yasaları çıkmış bulunmaktadır. 6 Haziran 1995 günü, Türkiye Büyük
Millet Meclisinden alınan Yetki Yasasıyla, Türk Ticaret Kanununun bazı maddelerinin
değiştirilmesi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yasasındaki değişiklikler, Patent, Faydalı
Model Yasası, Endüstriyel Model, Markalar Yasasındaki değişiklikler, yaş sebze ve meyve
ticaretinin düzenlenmesi, toptancı halleriyle ilgili yasal düzenlemeler de, o Yetki Yasasına
|
9
1
dayanılarak, kanun hükmünde kararnameyle çıkacaktır ve imzaya açılmıştır. Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı, Gümrük Birliğine, bu yasaların ve kanun hükmünde kararnamelerin
çıkmasıyla hazır hale gelmiş olacaktır.
Türkiye, dünyayla siyasî ve ekonomik entegrasyona yasal hazırlıklarını sürdürürken, diğer
hazırlıklarını da yapmak durumundadır.
Biz, sanayi toplumu olmak istiyoruz; çünkü, çıkış noktası burasıdır. Türkiye, sanayi toplumu
olmak istiyorum derken, bunun bir bedelinin olduğunu da elbette bilmektedir; bu bedeli
herkes ödemeye hazır olmalıdır.
Sanayi toplumu olabilmek için, öncelikle sanayide hedeflerimizi ortaya koymalıyız. Konulan
bu hedeflere nasıl, hangi yoldan ve en kısa sürede gidilmesi gerektiğini saptamalıyız. 2.
Sanayi Şûrasıyla hedeflenen durum işte budur. İlki sekiz yıl önce yapılan 2. Sanayi Şûrasına
nasıl gelindi:
10-12 Mart 1995 tarihlerinde, % 65'ini sanayici kesimin oluşturduğu arama konferansı
yapılmış ve 40 katılımcı olmuş ve bunların görüşleri alınmıştır. Bu konferansta, GATT'ın da
yürürlüğe gireceği 2005 yılı hedef alınmış, sanayimiz masaya yatırılmış, ülkemizin ileriye
dönük vizyonu oluşturulmaya çalışılmıştır. 13-14 Nisan 1995 tarihlerinde yine çoğunu
sanayici kesimin oluşturduğu 70 katılımcıyla tartışma panelleri gerçekleştirilmiştir. Önce
yapılan arama konferansında belirlenen vizyonun gerçekleşmesi için gerekli görülen kurumsal
yapı ve sınaî faaliyet alanlarındaki değişiklikler, bu tartışma panellerinde ele alınmıştır.
Hedefler, pazar, rekabet, ürün bazında tespit edilmiştir.
Bugün yapılmakta olan 2. Sanayi Şûramızda, konuyla ilgili 6 adet çağrılı bildiri ve Şûraya
sunulan tüm dokümanların eleştiri ve katkılarının değerlendirileceği, değerlendirme oturumu
da sonucunda yapılacaktır.
Biz, bu Şûra için ciddî ön hazırlıklar yaptık; en modem yöntemleri kullanmaya çalıştık;
sanayicilerimizle,
seçkin
akademisyenlerimizle
ve
bürokrat
arkadaşlarımızla,
sendikacılarımızla bu iş için diyaloğa girerek, Türkiye'nin geleceği ve özellikle sanayimizin
geleceği üzerinde durmaya çalıştık.
Bu 2. Sanayi Şûrasından çıkacak öneri, sonuç ve hedefler bizim için çok önemlidir,
önümüzde ışık olması beklentisi vardır. Şûra sonuçlarının hayata geçirilmesi için
sanayicilerimiz, ünivesitelerimiz ve çalışan kesimlerle işbirliğimiz devam edecek ve
konuların takipçisi olacağız.
10
2. Sanayi Şûrasının ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, katılımlarıyla, görüş ve
düşünceleriyle katkı koyan herkese en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN - Sayın Başbakan Yardımcıma konuşma davetimi arz ediyorum.
HİKMET ÇETİN (Devlet Bakam ve Başbakan Yardımcısı) - Sayın Başkan, Sayın
Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, kamu kuramlarının, bakanlıkların değerli
temsilcileri, özel kesimin, üniversitelerin sayın temsilcileri, değerli konuklar, basın ve
televizyonun değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2. Sanayi Şûrası, gerek zamanlama, gerek konu açısından gerçekten Türkiye'nin çok önemli
bir noktasında gerçekleşiyor. Bunun, önümüzdeki döneme büyük katkı yapmasını içtenlikle
diliyorum.
Bugün, aslında, özellikle 1990'dan sonra, yani iki bloklu dünyanın sona ermesinden sonra,
gerek siyasal alanda, gerek ekonomik alanda farklı gelişmeleri yakından izliyoruz. Siyasal
alanda, aslında birbirlerine zıt, başlangıçta birbirlerine karşı iki akımın gelişmekte olduğunu
görüyoruz. Bir yandan, nasıl birleşilir, sınırlar nasıl yumuşatılır, hatta sınırlar nasıl kalkar
gelişmeleri varken, öte yandan, özellikle daha önce baskı altına alınmış bölgelerde, ülkelerde
etnik ayrımcılığın, bağnazlığın, aşırı milliyetçiliğin yol açtığı savaşlar, kavgalar ve ayrımlar
geçerli veya yaygın bir biçimde gelişiyor. Ben, bunun, bugünkü aşamada çok büyük sorunlar
yaratmış olmasına karşın, önümüzdeki dönem açısından ortadan kalkacağına ve dünyanın
birleşmeye, bütünleşmeye doğru siyasal alanda da daha hızlı gideceğine inanıyorum.
Bir yandan bu olurken, öte yandan ekonomik alanda da hızlı birleşmeler, bölgesel
örgütlenmeler hızla gelişiyor. Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Meksika'nın katıldığı
NAFTA, bizim bölgemizde Avrupa Birliği, Asya-Pasifik bölgesi; bunun arasında ara bölgeler
var; işte Türkiye'nin içinde bulunduğu Karadeniz Ekonomik İşbirliği gibi, EKO gibi. Ama
bunlar, hiçbir şekilde diğerlerine karşı değil, onlara rağmen olacak olan gelişmeler değil.
Bu gelişmeler içinde, Türkiye, aslında, gerek siyasal açıdan gerek ekonomik bakımdan
tercihini çok önceden yapmış. Yani, cumhuriyetin başında, Türkiye, çağdaşlaşma yönünde
kendi özel tercihini yapmış. Bugün Avrupa Birliğiyle, gerek siyasal açıdan gerek ekonomik
açıdan olan ilişkiler, aslında yeni bir karar değil, 1920'lerde, cumhuriyetin kurulmasıyla
birlikte alınmış olan kararların bir uzantısı.
Türkiye, Avrupa Birliğine girmeye çalışırken veya Avrupa Birliğine girmeyi hedef alırken,
aslında bu birliğin iki yapısına, iki özelliğine dikkat etmek lazım. Bunlardan bir tanesi,
girmeye çalıştığımız, hedeflediğimiz Avrupa Birliğinin paylaştığımız ortak değerleri var;
bunlar, demokrasi, insan haklarının çok yaygın olduğu ve hukuk devletinin geçerli olduğu bir
II
değerler dünyası. O nedenle, bizim, bu alanda bu dünyayla aynı düzeye gelebilmek için,
mutlaka eksikliklerimizi tamamlamamız gerekiyor. Ama, bu dünyanın ikinci bir özelliği var:
Ekonomik açıdan baktığımız zaman, bu ülkelerin hepsi ileri ölçüde sanayileşmiş, birey başına
gelirleri yükselmiş ülkelerdir. O zaman, bu toplumla eşit haklı, onurlu bir üye olmak
istiyoruz; bunun olabilmesi için de Türkiye'nin bu iki alanda da, varsa eksikliklerini, varsa
engellerini mutlaka kaldırması gerekiyor. Yani, demokrasinin önünde bazı engeller varsa,
anayasal engeller varsa, yasal engeller varsa -ki, bunlardan anayasal engellerin bir bölümü
bugün Parlamentonun gündeminde- bunları mutlaka kaldırmalıyız. İkinci önemli konu,
ekonomik açıdan da bunlarla yarışabilir hale gelebilmemiz için, daha iyi yarışabilir hale
gelebilmemiz için, mutlaka, sanayileşmiş, sanayi toplumu aşamasına gelmiş ve
sanayileşmesini hızlandırmış bir ülke konumuna gelmek durumundayız. Ancak bunları
gerçekleştirdiğimiz zaman bu toplumun eşit haklı, onurlu üyesi oluruz.
O nedenle, aslında sanayileşme, kalkınmayla eş anlamlı. Dünyada sanayileşmesi belirli bir
düzeye gelmemiş hiçbir gelişmiş ülkeden söz edilemez. Yani, hangi ülkeye bakarsak bakalım,
gelişme dediğiniz zaman, millî gelir içinde sanayinin payı belirli bir noktaya ulaşmış, çalışan
nüfusun içinde sanayinin belirli bir paya sahip olduğu, ihracatının içinde sanayinin belirli bir
orana yaklaştığı ülkelerdir; bu böyle standart bir ülkeler yapısıdır. O nedenle, Tükiye'nin
mutlaka bu yapıya gelmesi lazım. O nedenle, kalkınma dediğiniz zaman, bu, sanayiyle eş
anlamlı.
Sadece bu değil. Türkiye'nin bazı sorunları var. Bellibaşlı
yaygmlaştırabiliriz- baktığımız zaman şunları görürüz:
sorunlara
-tabiî çok
Türkiye ile Avrupa Birliği ülkeleri arasında belirli bir gelişmişlik farkı var. Yani, Türkiye,
fert başına 2500 dolar olan gelirini artırıp, o ülkelerle yarışabilir hale gelmesi lazım; birinci
önemli sorunumuz bu.
İkinci önemli sorun, Türkiye'deki işsizliktir. Türkiye, işsizlik sorununu belirli bir ölçüde
hafifletmek durumundadır.
Üçüncüsü, Türkiye'nin sağlıklı bir kentleşmeye ihtiyacı var. Türkiye sağlıksız bir kentleşme
yapısından mutlaka kurtulmak durumundadır.
Dördüncüsü, Türkiye'nin bütün bunları yapabilmesi için, hızlı bir büyümeyi, hızlı bir
kalkınmayı gerçekleştirmesi lazım. Bunların hepsinin olabilmesi için, Türkiye'nin belirli bir
sanayileşme hızına ulaşması lazım. Yani, sanayileşme olmadan Türkiye'nin kalkınmasını %
5lerin üzerine çıkaramazsınız. Çünkü, bu tarımı ihmal ediyor anlamına gelmez. Tarımı bir
tarafa itiyor anlamına gelmez. Dünyanın hangi ülkesine bakarsanız bakın, uzun bir dönemi
aldığınız zaman, tarımın gelişme hızı % 4 dolayındadır. Tarımın orta dönemde daha hızlı
12
gelişmesi mümkün değil. Demek ki, % 4'ten daha hızlı kalkınacak, daha hızlı büyüyecek olan
bir sektöre ihtiyaç var, o da sanayidir. O halde, sanayileşme, kalkınmanın, çağdaşlaşmanın,
işsizlik sorununu çözmenin, ihracatı artırmanın ve Türkiye ile gelişmiş ülkeler arasındaki
gelişmişlik farkını gidermenin temel konusu. Onun için, önce, kalkınmanın sanayileşme
demek olduğu konusunda bir görüş birliğine varmamız lazım. O zaman, nasıl bir
sanayileşme? Bu, bir yandan sanayileşme politikasıyla ve stratejisiyle bizi karşı karşıya
getiriyor. Nasıl bir sanayileşme?
Açıklıkla şunları görmemiz lazım: Türkiye, dünyanın en ileri teknolojilerini alarak
sanayileşmek durumundadır. Yani, geri teknolojiler alarak Türkiye ne sanayileşmesini belli
bir noktaya getirebilir ne de yarışabilir. Demek ki, birinci yapmamız gereken, mutlaka en ileri
teknolojiyi kullanacağız. Çünkü, biraz sonra bu en ileri teknolojinin Türkiye'nin eğitim
sistemiyle ne kadar ilgili olduğunu, eğitim sisteminin buna göre yeniden gözden geçirilmesi
gerektiğini de belirleyeceğim.
Bir diğer konu -ki, buna çok bağlı- kesinlikle sürekli koruma duvarları arkasında bir
sanayileşmeyi artık gerçekleştiremeyiz; açık pazar, rekabet edebilir, piyasa ekonomisine
dayalı bir sanayileşme olacak. İkinci önemli özelliği bu. Mutlaka böyle bir sanayileşmeyi
gerçekleştirmek durumundayız. Bu sanayileşmenin veya sanayinin teşvik edilmeyeceği
anlamına gelmez. Elbette ki, başlangıçta sanayi teşvik edilmelidir, en iyi şekilde teşvik
edilmelidir; ama bu teşvik sürekli olamaz, bu teşvik kalıcı olamaz. Yani, piyasaya ve dünyaya
açık bir sanayileşmeyi gerçekleştirmek durumundayız.
Tabiî, böyle bir sanayinin gerçekleştirilebilmesi için, bunun fizikî ve beşerî altyapısının
olması lazım. Fiziki altyapı demekle, dikkatinize getirmek istediklerim şunlar: Sanayileşme,
enerji demektir. Sürekli, güvenilir ve rekabet edebilir bir enerjinin mutlaka sanayiye verilmesi
lazım. Çünkü, sanayinin en önemli girdilerinden bir tanesi güvenilir, sürekli ve rekabeti
sağlayabilecek olan bir enerjidir.
Bunun yanında, sanayileşme için önemli olan yol altyapısı, ulaşım, haberleşme ve özellikle
iletişim altyapısıdır. Türkiye bu konularda bana göre önemli bir aşamaya gelmiştir; fakat,
diğer önemli bir altyapı beşerî altyapıdır.
Değerli konuklar, yıllarca Planlamada bu konularla ilgilenmiş bir arkadaşınız olarak şunları
söylemek istiyorum: Bence, Türkiye'nin eğitim sisteminin sanayie dönük bir eğitime
dönüşmesi gereklidir. Türkiye'nin eğitimdeki en büyük noksanı, bana göre, şudur: Üst
düzeydeki eğitim konusunda bizim bir sorunumuz yok. En alt, yani kalitesiz işgücü
bakımından da bir sorun yok; ama Türkiye'nin en önemli sorunu, teknolojiyi bizzat
uygulayacak, fabrikada tulum giyerek uygulayacak olan ara dönemdeki insanlardır. Yani,
sanayiye doğrudan doğruya katkı yapabilecek olan, teknolojiyi kullanacak olan, teknolojiyi
geliştirecek olan yetişmiş insanlardır. Tabiî, yetişmiş derken üniversite mezununu
kastediyorum; onun ötesindekine de ihtiyaç var. Yani, üniversite üstünde bir eğitim yapısına
kesinlikle ihtiyaç var, çok daha ileri teknoloji için; fakat, genel olarak baktığımız zaman,
üniversite mezunu ile az kaliteli insan gücü bakımından bir sorun yok. Türkiye'nin sorunu,
bana göre, iki alanda var: Özellikle sanayide kalifiye olmayan işgücü ile üniversite mezunları
arasındaki bölüm. Yani, fabrikada, atölyede teknolojiyi bizzat uygulayacak olan çalışacak
kişi.
Bir diğer eksiklik, bilgi çağına geçiyoruz, 21. yüzyıla gidiyoruz, üniversite üstü alanda da
Türkiye'nin eksikliği var. O bilgi çağını yakalayabilmemiz için, ikinci eksikliği o alanda
görüyorum. Hükümet olarak ele aldığımız reformun bunu sağlayabileceğine inanıyorum,
bunu hızlandırdığımız takdirde, sanayileşmenin önündeki bir engeli kaldırmış olacağız.
Değerli konuklar, sanayileşmenin gerektiğini söyledim. Nasıl bir sanayileşme; onu da
söyledim. Tükiye'de bir önemli tartışmayı sona erdirmek lazım: O da, sahiplik meselesi.
Sanayinin sahibi kim olacak.
Değerli konuklar, ben yıllarca Planlamada kamu sanayiinin savunuculuğunu yapmış, o
konuda çaba harcamış bir kişiyim. O dönem, öyle gerektiriyordu, o dönemin koşullan
öyleydi; ama bugün girdiğimiz yeni dünya koşullarında, Türkiye'nin geldiği bugünkü
aşamada ilke olarak sanayinin özel sektör tarafından gerçekleştirilmesi gerekir. Devletin, özel
sektörün önündeki -demin söylemeye çalıştığım- engelleri kaldırması lazım; yasal engelleri,
altyapı engellerini kaldırması lazım ve gerektiğinde doğrudan teşvikle sanayii özendirmesi
gerekir.
Devlet hiç olmaz mı? Elbette ki devlet olur. Devlet nerede olur? Devlet, örneğin, doğuda,
güneydoğuda olabilir. Türkiye'de, bugün özel sektörün gitmediği, gidemediği, gitmesinin bir
süre için söz konusu olmadığı doğu ve güneydoğu gibi bölgelerde devletin girişimci olarak
mutlaka öncülük yapması gerekir. Bu bir öncülüktür. Koşullar elverdiğinde onlar da ortadan
kalkabilir; ama, önemli olan, devletin bir yerde görevi biter, bir yerde başlar; devlet hiçbir
zaman görevi biten bir kurum değildir; ama bugün bu yeni dünya koşullarında, özel sektörün
imalat sanayii konusunda, üretim konusunda birinci ve önemli rolü alması gerekir. O nedenle,
ideolojik tartışmaları geride bırakmamız gerekir. Sanayinin, bana göre, ideolojisi yoktur;
yapsın da, kim yaparsa yapsın; önemli olan o sanayii yapmaktır, o sanayi düzeyine
gelebilmektir.
Bugünkü koşullarda, Sanayi ve Ticaret Bakanının yapması gereken -ki, burada Sayın Bakan
Bey ve yetkilileri var- özellikle Gümrük Birliğine girdiğimiz bu dönemde, bu engelleri
kaldırarak, Sanayi ve Ticaret Bakanlığını gerektiğinde buna göre yeniden yapılandırarak,
özellikle bu kritik dönemde Gümrük Birliğine uyum sağlayabilecek bir sanayileşmeye katkı
yapm ak, buna destek olmak, bunun altyapısını hazırlayabilmektir.
14
Sayın Başbakan, değerli konuklar; Gümrük Birliğiyle yeni bir döneme giriyoruz ve bu
Gümrük Birliği elbette ki bir yeni dünya anlayışı, Türkiye'yi yeni bir noktaya taşıyacak; ama,
Gümrük Birliğinin doğrudan doğruya etkileyebileceği, etkilenebileceği ilk ve önemli alan,
sanayidir.
Bizim, Gümrük Birliğinden, öncelikle ve özellikle beklediğimiz, ihracatın hızla artması.
Hangi ihracat hızla artacak: Sanayi ürünleri ihracatı artacak. O nedenle, bizim bir süre sonra
sanayide kapasite yetersizliğiyle karşı karşıya kalabileceğimizi düşünmemiz lazım. Bazı
sektörlerde, özellikle tekstil, dokuma ve giyim sanayiinde, deri sanayiinde ve buna benzer
diğer sanayilerde daha bugünden bunun için gerekli yatırımların yapılması ve Gümrük
Birliğinden beklediğimiz yararı sağlayabilmemiz için mal üretiminin ve kapasitesinin
artırılması lazım. Onun için de sanayileşme çok önemli bir aşamadır.
Bir diğer önemli konu -tabiî yine sanayileşmeyi ilgilendiriyor- ithalatın gümrüksüz
gelmesinden dolayı yine etkilenebilecek olan sanayileşmedir ve sanayidir; onun da anlamı,
içerideki sanayi rekabet gücünü daha da artırarak, kapasitesini daha da geliştirerek, rekabet
gücünü geliştirmesi lazım. Yani, Türk sanayiinin büyük bir bölümü, ben inanıyorum ve
güveniyorum, Avrupa Birliğinin en ileri sanayiiyle rekabet edecek güçtedir. Bizim, Hükümet
olarak Gümrük Birliğine karar verirken en önemli dayanağımız ve en büyük güvenimiz,
Türkiye'nin özel sektörünün bugün gelmiş olduğu aşamada bunu başarabileceğine olan
güvenimizdir.
Gümrük Birliğinden hiç etkilenmeyen sektör olur mu? Elbette ki olacaktır. Bazı
sektörlerimizin bir süre için olumsuz etkilenmesi söz konusu olabilir; ama bunu aşmalıyız,
aşabilmeliyiz; Hükümet olarak, özel sektör olarak, sanayiciler olarak el ele vererek bu
sakıncaları en alt düzeye indirmek durumundayız.
Ben, bu Şûranın çok önemli bir aşamada yapıldığına inanıyorum. Şûradan, özellikle geleceğe
dönük neticeler çıkacaktır. Geçmişin eleştirilerinin bizi bir yere götürmeyeceğini, önümüzde
yeni bir dönem açıldığını, 2000'li yıllara gideceğimizi, bu 2000'li yılların sanayicisini,
insanını değiştirmek, önce kendimizi değiştirmek durmundayız. Yani, kendimizi
değiştirmeden, kendimizi yenilemeden, yenileşme ve değişme konusunda iddialı olamayız, o
konuda ideal sahibi olamayız. Şûranın alacağı kararın buna katkı yapacağını düşünüyorum ve
bunu çok önemli bir aşamada gerçekleştirdikleri için de Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na. Vakfa
ve katkı yapan tüm ilgililere teşekkürlerimi sunuyorum, hepinize saygılarımı iletiyorum.
Çok teşekkür ediyorum.
15
BAŞKAN - Sayın Başbakan Yardımcımıza teşekkür ediyoruz.
Değerli konuklar, açılış oturumumuzun son konuşmasını Sayın Başbakan yapacaklar.
Buyurun Sayın Başbakanım.
Prof.Dr.TANSU ÇİLLER (Başbakan) - Sanayimizin çok değerli temsilcileri, değerli
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün sanayimizin meselelerini konuşuyoruz. Sanayimizin meselelerini konuşurken, bu
meseleleri ekonominin genel gidişinden tümden ayırmak mümkün değil. Dolayısıyla,
bugünkü konumda, sanayileşmeyi, bu yeni yapılanma sürecinin neresine oturtacağız ve bu
süreç içerisinde sanayimizin özellikle, öncelikle ele alması gerekli meseleler ve bizim öbür
taraftan kamu kesiminin idarecileri olarak bu altyapıya ve yeniden yapılandırmaya ne türlü
katkıları, hangi önceliklerle sunacağımız, elbette bu Şûranın meseleleri arasında yer alacaktır.
Ben, size, kısaca, bizim görüşlerimizi anlatacağım ve ekonomideki son durum içerisinde
sanayinin önceliğini bir kez daha ortaya koymak istiyorum.
5 Nisan Kararlarını aldığımızdan bu yana bir yıldan biraz daha fazla bir zaman geçti, bu
zaman içerisinde, sanayimizin büyük katkısıyla, 5 Nisan Kararlarının sonrasında, özellikle iç
ve dış dengelerde çok önemli farklılıklar olduğuna ve onun da ötesinde yapısal değişim
sürecinin açık bir biçimde başladığına işaret etmek lazım. Çünkü, bilindiği gibi, 5 Nisan
öncesinde sanayimiz büyük ölçüde rekabet gücünü kaybettiği için, cari işlemlerde, ticaret
hacmimizde ve ticaret açığında çok önemli sinyaller ortaya çıkmış ve ülke rekabet edemez,
döviz kazanamaz hale gelmiştir. Demek ki, sanayinin en önemli meselesi rekabet
edebilmesidir. Dünyanın küçüldüğü bir ortamda, rekabet edemeyen bir sanayinin istihdam
sağlamasının mümkün olmayacağı ve üretmesinin mümkün olmayacağı açık bir biçimde
ortaya çıkmıştır. Çünkü, şu veya bu biçimde, Gümrük Birliğine girin veya girmeyin,
gümrüklerin % 96'sının, efektif olarak % 97'sinin kaldırıldığı bir ortamda, Türkiye'de bu
rekabet gücüne sahip olmayan bir sanayinin yaşama gücü yoktur. O zaman, bunu ölçmek için,
dünyayla olan rekabete bakmak lazım. Dünyayla olan rekabet, 5 Nisan Kararları öncesinde,
14 milyar dolarlık bir açığı ticaretimizde, 7 milyar dolarlık bir açığı da toplam ödemeler
dengesinde ortaya koymuştu. Burada, en önemli farklılığı, bu rekabet gücünün yeniden
kazanılması olarak görüyorum. Bu, aslında, para politikalarında, kur politikalarında olan bir
yanlışlığın düzeltilmesiyle, bu rekabet gücünün, dünyaya açılma gücünün yeniden ortaya
konduğunun tescilidir; çünkü, bakıldığı zaman, 14 milyar dolarlık ticaret açığımız, bugün
itibariyle 5-6 milyar dolara düşmüştür; cari işlemlerdeki 7 milyar dolarlık açık da birkaç
m ilyar dolarlık fazlaya gitmiştir. Bu, neyi tescil ediyor: Bu, ekonominin rekabet ortamının
yeniden yakalandığını tescil ediyor.
16
Ne olursa olsun, içte ve dışta rekabet devam eder. Yani, sadece sanayici rekabet ediyor diye
bir şeyi düşünmek mümkün değil; çünkü ithalat, aslında, içerideki rekabetin de özünü
oluşturur. Yani, eğer gümrüklerin % 96-97'sini efektif olarak yok etmişseniz, ithalat gelir, iç
piyasalarda sizinle rekabet eder; Gümrük Birliği olmasa dahi rekabet eder. Demek ki, bu kur
politikası sadece ihracat değil, içerideki rekabetin de özünü oluşturur. 5 Nisan Kararlarından
bu yana en önemli farklılık, bu rekabet gücünün ekonomide ve sanayimizde hem ihracat
açısından hem de iç pazarlarda onunla rekabet edecek ürünler açısından kazanılmış olmasıdır;
bunu çok önemsiyorum.
Bir diğer mesele, yine sanayinin rekabet edebilmesi için, dünya kurumlarına sahip olması
lazım. Dünya kavramlarına ve kuramlarına da sahip olması lazım. Yani, ekonomide hesap
yapılabilmesi, önünün görülebilmesi ve birtakım hesapları yaparken, enflasyon gibi birtakım
hedeflerin ne olacağının çok iyi hesap edilebilmesi lazım. Yine açıkça söyleyeyim, 5 Nisan
Kararlarından önce, bırakın hesap edilmeyi, üç haneli enflasyona, % 1000'Iere, belki daha
fazla giden bir enflasyonun yavaşça belli bir biçimde aşağıya doğru indiğini; ama yeterli
olmadığını görüyoruz. Bugün düşük % 80'lerde veya yüksek % 70'lerde olan enflasyonun,
sonbahardan itibaren biraz daha aşağıya çekilmesi en önemli hedeflerimizin arasındadır.
Yani, enflasyon olan bir ekonomide rekabetin devam ettirilemeyeceği açıktır; çünkü,
enflasyon varsa, iç açıklarınızı kontrol edememişsiniz demektir. İç açıkların kontrol
edilemediği bir durumda, zaman içinde dış açıkların ortaya çıktığını sadece biz görmedik,
sadece biz 5 Nisan Kararlan öncesinde görmedik, bütün dünya görmüştür. Yani, iç açığı uzun
bir müddet devam ettirirseniz, zamanla o dış açığa da yol açar.
Demek ki, ülkenin sanayileşmesinin en önemli meselesi rekabettir; içte rekabettir, dışta
rekabettir; bunun tescili dış açıklarda gözükür, eğer rekabet edebiliyorsanız, açığı cari
işlemlerde belli bir şekilde aşağıya indirirsiniz ve iç açıktır; neden: İç açık bir zaman sonra dış
açığa neden olur. Yani, rekabet gücünün sarsılmasına neden olur.
Bu anlayış içerisinde, iç açıkların da % 12'lerden, yavaş yavaş, bu yıl itibariyle % 8'lere
indiğini, ikinci yıl için de yarı yarıya, % 6’lara doğru ineceğini görmüş olmak lazım. Bu,
aslında, iç ve dış açıklar açısından, sanayinin rekabet edebileceği bir altyapıya işaret eder.
Altyapı, sadece bununla da olmaz, rekabet edebilmek için, dünya fiyatlarının bütün girdilerde
olması gerekli, dünya fiyatlarının bütün ürünlerde olması gerekli ve etkinliğin olabilmesi
gerekli ve kurumların olması gerekli. Yani, o iç ve dış açığı ortaya koyabilmek için, o rekabet
gücünü dış açıkta tescil ettirebilmek için, dünyada işleyen kurumlan ortaya koymanız lazım.
Yani, eğer bir Merkez Bankası özerk değilse, bu bir zaman sonra iç açıkları etkiler ve
sanayinin rekabet gücünü etkiler. Yani, bunlar bizimle hiç ilgili değildir demek mümkün
değil. Dolayısıyla, kurumsal değişiklik, yapısal değişiklik, rekabetin özünü oluşturacak ve
17
oradaki bütün kuramlarıyla ekonomiyi ve sanayii dış rekabete ve iç rekabete hazırlayacak
meselelerdir.
Onun için, 5 Nisan Kararlarının ikinci ayağı olan yapısal değişiklikleri sanayicilerimizin çok
ciddî biçimde takip etmeleri, nerede olduğumuzu fark etmeleri ve burada itici güç olmaları
gereği vardır.
Burada açıkça söyleyeyim, bazı konularda önemli biçimde yol alınmıştır, bunların arkasında
sanayicilerimizin olmasında çok büyük yarar var. Anti tekel kanunları rekabet için önemlidir,
bu yasa çıkmıştır; belki üzerinde beraberce çalışmamız lazım. Yine, tüketici yasası çıkmıştır;
tüketici standardı getirir, kaliteyi getirir, tüketici denetimini getirir. Bütün bunların hepsi,
yapısal gelişmelerin özünde var.
Şimdi, bu rekabet ortamı, özellikle Gümrük Birliğinin gündeme geldiği bir süreçte daha da
önemli bir biçimde ortaya çıkacaktır. Bunun için, benim özellikle bütün sanayicilerimize
söyleyeceğim şeyler, aslında onların da bildikleri, ancak daha da fazla hep beraber
önemsememiz gereken meselelerdir. Nedir bunlar? Bu yapıyı kuramlarıyla ekonomide tekrar,
yeniden almamız, dünyada ne varsa; yani Gümrük Birliğini ilgilendiren ülkelerde ne varsa, o
kurumlan buraya getirip işletmemiz demektir.
Şimdi, bunlara ilişkin bazı meselelere açıkça bakalım. Bunların çok büyük bir bölümü
Yedinci Beş Yıllık Planda -ki, Hükümetimiz bunu kabul etmiştir, komisyonlara gitmiştir,
gelmektedir- var. Yedinci Planın anlayışını tümüyle değiştirdik. Neden değiştirdik? 20
değişim projesine ve kuramların değişmesine yönelttik. Bunların içerisinde en önemsediğim
mesele, eğitimdir. Eğitim ve teknoloji. Eğitimde biz öncelikleri artık giderek teknik okullara,
orta eğitimdeki teknik okullara vermeye başlıyoruz, çok önemli bir mesafe alınmıştır, devam
edecek ve yüksek teknik okullara verilecektir. Ancak, eğitim sürecinde, bütün dünyada
olduğu gibi, sanayinin işletmelerinin olduğu yerde eğitime imkân vermeyi çok önemsiyorum.
Yani, bunu devlet yapar, devlet bunu finanse de eder; ama, gelin bunun bir yılını, altı ayını,
birbuçuk yılını gelip kuramların kendisinde, teknolojiyi doğrudan alabilecek... Ofiste olur bu,
fabrikanın kendisinde olur bu; bu eğitimi beraberce vermek için örgütlenelim. Son derece
önemli bir mesele. Bunun altyapısını biz bu değişim projelerinin içine koyarız. Esnafımız için
de aynı şeyi söylüyorum; esnafın da eğitim sürecinin içine girmesi lazım. Çünkü, o bilgiyi
devletle beraber örgütlemek meselesi gündeme gelmelidir; son derece önemsiyorum bunu.
ikinci bir mesele, yine çok önemsediğim bir mesele şu: Artık, küçük ve orta ölçekli
işletmeleri aktive etmemiz lazım. Bunları ihracata yöneltmeyi mümkün görüyorum, hatta
daha da fazlası var, mümkünün ötesinde, çok büyük bir imkân olduğunu görüyorum; bu,
istihdam açısından da çok önemli. Demek ki, küçük ve orta ölçekli işletmeleri ihracata nasıl
yönlendiririz, bunu beraberce konuşmamız lazım. Bunun için eğer ortaklıklar kurulması
18
^
'1t2"^ 'T\
o uı- \~ ı
gerekliyse, ortaklıklar kurduralım. Yani, aynıtı sahada ortaklık kurarak bu pazarlara girmeleri
gündemdeyse, öyle yapalım. Değilse, bu konuyu konuşmanız lazım. Çünkü, bu kur politikası
bunun önünü açmıştır, sadece üretim değil, bunun da ötesinde ihracat meselesinde çok etkin
olabileceklerini görüyorum. Buralarda dış eksperlere imkân verin. Bakın, gittiğim zaman
Fransa'da, gittiğim zaman Almanya'da bu örgütlenmenin çok iyi yapılabildiğini gördüm. Biz,
size gelip bunu vermeye hazırız diyenler var, Halk Bankası bunun içerisinde, Sanayi
Bakanlığımız bunun içerisinde; bunu örgütleyelim, bunu dış dünyada yapıldığı gibi
örgütleyelim. Bunu nasıl yapacağımıza dair bir model gündemdeyse, ben bilmiyorum, o
zaman benim de öğrenenler arasında olmam lazım; ama değilse eğer, bunu beraberce bir kez
daha araştıralım. Son derece önemsediğim bir diğer meseledir, istihdam açısından da çok
önemli görüyorum.
Bir diğer mesele, sermaye piyasaları. Bugün, memnuniyetle söylüyorum, sermaye piyasalarını
Bakanlığımdan Başbakanlığıma kadar, ülkenin en önemli meselesi olarak gündeme getirdim.
Bugün, sermaye piyasalarımız, çıkarmış olduğumuz bütün kanunlardan sonra ve vermiş
olduğumuz bütün altyapıdan sonra, memnuniyetle ifade ettiğim gibi, bugün Viyana'nın dört
katıdır, Madrit'i geçmiştir; çok önemlidir, niye çok önemlidir? Bir kere, yapısal değişimin
içerisinde sanayicilerimizin özelleştirme sürecine girmeleri lazım, özelleştirmeye talip
olmaları lazım; ama tek başlarına, çok büyük bir çoğunlukla, bunları alamazlar. Ne yapmak
lazım o zaman? Bu kaynağı ortaya çıkarmak lazım. Nerede çıkaracaksınız bu kaynağı?
Sermaye piyasalarında çıkaracaksınız. Yani, İstanbul Menkul Değerler, mesela, bunun
satıldığı, halka mal olduğu, bu arada sanayicinin de belli bir oranı alarak yönetimine talip
olduğu, hatta -Karabük'te olduğu olduğu gibi- belki çok daha fazla organize bir biçimde
bunun hem yönetimine hem de mülkiyetine talip olduğu düzenlemeler ancak sermaye piyasası
aracıyla çıkar. Bunu çok önemsiyorum. Yani, belli bir miktarını sermaye piyasasında
satacaksınız, halka mal olacak, çok büyük bir kaynak gelecek, bir kısmını da sanayici girecek,
ne olacak girecek; orada kendisinin yönetim gücünü ortaya koymak için girecek, hatta işçi
girecek, o da kendisinin aynı zamanda hem emeğini, hem yönetim gücünü ortaya koymak
için.
İşçilerin yönetim birikimini kullanın, son derece iyi ve girdikçe de daha fazla etkin
çalışacakları ortamları ortaya çıkaracaklarını hiç göz ardı etmeyin.
Bir ikinci neden sermaye piyasası için, mülkiyettir. Bugün Türkiye'de adil bir gelir dağılımı
yok; son derece bozulmuş bir gelir dağılımıyla karşı karşıyayız. Neden? Çünkü, dünyada olan
piyasa ekonomisinin mekanizmaları Türkiye'de işlemiyor. Nedir bu mekanizma? Vergi
araçlarıdır ve sermaye piyasasıdır. Neden? Çünkü, bütün kapitalist ülkelerde ve piyasa
ekonomisiyle yönlendirilen ülkelerde kâra ortak olan halktır. Neden halktır? Çünkü, hisse
senetlerinin % 90'ı, en az % 80’i. Piyasa ekonomileriyle yönlendirilen ekonomilerde büyük
ortağın hisse senetlerinden % 5-6'sına sahip olduğu bir ortam, onu çok büyük ortak yapar.
19
Bütün Avrupa böyle, bütün Amerika böyle. Açın, en büyük şirketlerin hisse dağılımlarına
bakın, büyük ortağa bakın, General Motors, General Foods... Yani monopolleri söylüyorum,
büyükleri söylüyorum. En büyüklerinin hisse oranlan % 10'larm altındadır. Bir büyük kurum
kâr yaparsa kime gidiyor o zaman kâr? İşçisi ona ortak olabiliyor veya başka yerde çalışıyor,
başka bir şeye ortak; önemli değil, aklını kullanıyor, kurumlan kullanıyor. Kim ortak? Herkes
ortak. Kadınlar ortak, gençler ortak; % 90'ına halk ortak. O zaman o kâr bölüşülüyor. Kârın
bölüşüldüğü bir ortamda, kârın olmasında mahzur şu bakımdan yok: Gelir dağılımı açısından
yok. Kâr olsun, kâr her zaman olsun, kârdan hiç korkmayın; ama kârın bölüşümünü adil
yapabilmek lazım, bütün olay bu. Bu bölüşümü adil yapabilmek için, dünyanın
mekanizmaları değişmiştir, bunu görelim.
Niye sermaye piyasası önemli? Üçüncü neden, yabancı sermaye için önemli ve sanayicinin
sermaye bulması için önemli. Artık, sanayicimiz bankaya gidip, bu yüksek fiyatlardan kredi
almak imkânına sahip değildir. Dünya fiyatlarında eğer bu krediyi, bu parayı bulamazsanız,
rekabet edemezsiniz. Bir yandan sıkı para politikasıyla devleti küçülteceksin, tasarruflar
vesaire, iyice darlaştırmışsın, bir yandan bütün yılların birikimi iç ve dış borçlar olarak
üstünde. Bugün, bütçemiz, açıkça söyleyeyim, fazla vermektedir. Niye açık var? Faiz dışı
bütçede fazla var, toplam bütçede açık var. Faiz nedir? Faiz, evvelki yıllarda alınan borcun
yüküdür; dış ve iç borcun yüküdür. Demek ki, Hükümet olarak üstümüze düşeni yapıyoruz,
faiz dışı bütçede bir büyük fazla veriyoruz, cumhuriyet tarihinde olmadığı kadar fazla
veriyoruz; ama bütçe açık veriyor; niye? Faizden dolayı. Faiz nedir? Evvelki borçlar için
ödenen paradır. Kim almış bu borcu, biz mi aldık? Hayır. Bu borç alınmış, onun faizini
ödeyeceksin, dışarıya da ödeyeceksin, içeriye de ödeyeceksin.
Demek ki, sanayi dünya fiyatlarında kaynağı nereden bulacak? Açılacak sermaye
piyasalarından bulacak.
Sanayileşmede sermaye piyasaları açısından dördüncü neden, yabancı teknoloji, yabancı
sermayeyle gelir. Yabancı sermayenin geliş türü ve yabancı kaynağın geliş türü dünyada
değişmiştir. Nedir bu değişim süreci; şudur: Eskiden devletten devlete gider, kaynak bulmaya
çalışırdık. Gidilir, Amerika, Fransa ne varsa dolaşılır, onlardan kaynak bulmaya çalışılırdı.
Sonra ne oldu? Sonra bu değişti, bankalara gittik, herkes oralardan kaynak bulmaya çalıştı.
Üçüncü etap geldi -bunu bizim Hükümetimiz başlatmıştır- bu defa başka ülkelerin sermaye
piyasalarına gittik. Yani, Yankee Bank dediğimiz, Samurai Bank dediğimiz, Japonya'nın
sermaye piyasasına gidiyorsunuz, oradan buluyorsunuz, Amerika'ya gidiyorsunuz, Avrupa'ya
gidiyorsunuz, sermaye piyasalarına gidiyorsunuz. Yani, binlerce insan gidiyor, parasını bir
şeye yatırıyor, onun içinde sizin tahvillerinize de para veriyorlar. Dördüncü etap, en önemli
etabım ızdır, bu da yine sermaye piyasalarıdır. Nedir bu? Yabancı sermaye, bizim sermaye
piyasam ıza gelecek. Artık onlar bize gelecekler; bu süreç başlamıştır. Bu süreci başlatmak
için altyapısını ve kur politikasını düzeltmek gerekiyordu, hepsi yapılmıştır ve dünyada 150
20
milyar dolarlık sadece emekli sandıklarının gelişmiş ülkelere giden parası vardır. Bu nereden
gelecek? Bu, yabancı sermayenin sermaye piyasaları kanalıyla gelecek kaynağıdır ve bu
geldikten sonra, o teknolojiyi getirecek olan şirketler de doğrudan yatırım yapmaya çok daha
kolay gelirler. Demek ki, teknoloji transferi için de, ilk önce yabancı sermayeyi sermaye
piyasaları kanalıyla çekmek lazım.
Sermaye piyasalarının önemini dört etapta, dört boyutta bir değişim süreci olarak bir kez daha
koydum ortaya. Çok önemsiyorum. Başka çaremiz de yoktur, açıkça söyleyeyim.
Bunun ötesinde, yine vergi toplayamazsak, kaynak toplayamazsak, bu faizleri indirmek
mümkün olmaz. Bu ay itibariyle vergi mükellefi olan 5 milyon insana vergi numarası
verilmiştir. Bu yeterli değil, her yıl buna bir 5 milyon daha katabilmemiz lazım ve bir zaman
süreci içinde, ama iki yıl, ama üç yıl, doğmuş ve belli bir yaşa gelmiş olan, vatandaş olan
herkesin belli bir teknik süreç içerisinde bu vergi numaralarıyla vergi mükellefi olduğu bir
ülkede adaletin de sağlandığı, sanayimize kaynağın da çok daha bilinçli aktığı bir süreç
işleyecektir, bunu da son derece önemsiyorum.
Yine bir başka mesele Ar-Ge'dir. Artık, doğrudan devletten kaynak alma meselesi yok
olmuştur, geride kalmıştır; fonlardan al, şuradan al. buradan al; biz bunlara inanmıyoruz,
açıkça da söylüyorum bunu. Bu, adil de olmuyor, çok fazla siyaset de giriyor içine. Bunları
kaldırıyoruz. Bunları kaldırırken, Ar-Ge'ye çok önem veriyoruz.
Burada sanayicilerimize gerçekten şükranlarımı sunuyorum; çünkü, araştırma ve geliştirme
sanayide yapılmaktadır; devamını devletin sübvanse etmesi lazım. İşte araştırma ve
geliştirmede teşvik orada olması lazım, bundan yanayız; ama. aynı zamanda, bizim teknolojik
araştırmalarımızın endeks olarak bir büyük atılım içine girdiğini dünya söylüyor, biz
söylemiyoruz. Yani, bütün İslam ülkeleri arasında Türkiye bu yıl Mısır'ı vesaireyi geride
bırakarak birinciliğe yükseldi. Portekiz gibi bazı Avrupa ülkelerini geride bıraktı. Bunu çok
önemsiyorum; bunun bir an önce sanayiye mal olması lazım. Teknoloji, teknoloji, teknoloji...
Rekabet, rekabet, rekabet... Sermaye piyasası, sermaye piyasası, sermaye piyasası... Bunların
hepsinin bir üçgen olduğunu görebilmemiz lazım. Bütün bunların hepsi içte ve dışta rekabet
için ve ihracat içindir. Gümrük Birliği, kurumlarıyla. sanayimizin ve ekonomimizin dünyaya
uyum sağlaması meselesidir. Onun için, çok önemli bir değişim sürecidir, bu değişim sürecine
Türkiye mecburen ayak uyduracaktır.
Bu değişim sürecinin içerisinde bir diğer mesele de. onların yaptığı gibi korumayı gündeme
getirebilmektir, ihtisas gümrükleridir. Türkiye'de ihtisas gümrükleri kurulmuştur -çok
önemsiyorum bunu- ancak ihtisas gümrüklerine uzman yetiştirilecek. Bu uzmanlar için,
baktığımız zaman, binlerce çalışan insandan, sadece 28 kişinin gerçekten lisan bildiğini tespit
ettik, önümüzdeki günlerde buralara uzman alınacak, sanayicilerimiz bunu fark etsinler, kendi
21
elemanlarını oraya yollamaya çalışsınlar. Yani, o ihtisas gümrüklerinin işlemesi için,
tekstilden, diyelim ki bisiklet üreticiliğine kadar, o işi bilenlerin gümrük kapısına girip bizzat
oturmaları lazım. Çünkü, dünyadaki korumacılık şekli -artık gümrüklerle değil- ihtisas
gümrükleridir. Şu standardı uymuyor, bu standardı bize göre değil... Bir ülkeye girmek kolay
değildir artık. Biz, ihtisas gümrüklerini kurduk, ancak şu anda kadrolarını oluşturmak gereği
var, bu kadrolarını oluşturmak faslında bize yardımcı olmalarının çok gerekli olduğunu bir
kez daha düşünüyorum.
Netice itibariyle, Gümrük Birliğini önemsiyoruz; çünkü Gümrük Birliği, sanayinin
rekabetinin özüdür, orada giderek çok iyi rekabet edebileceğimize inanıyorum, yeter ki bu
değişim sürecini hep beraber yakalayalım.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, Sayın Başbakanımız, Sayın Başbakan Yardımcımız ve
Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanımız Hükümet ve Parlamento çalışmaları nedeniyle ayrılmak
durumundalar, kendilerine hepiniz adına teşekkür ediyorum, güle güle diyorum.
Böylece, açılış konuşmalarını tamamlamış bulunuyoruz.
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Genel Sekreteri Prof. Dr. Sayın Metin Ger'in, Mart
ayından bu yana süregelen Şûra çalışmaları süreci hakkında özet bir sunusu var.
Buyurun Sayın Hocam.
PROF.DR.METİN GER (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Genel Sekreteri) - Sayın
Şûra üyeleri, sayın konuklar; Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Türkiye
Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun katkılarıyla, Türkiye Teknoloji Geliştirme
Vakfınca son dörtbuçuk ay içinde yürütülen ve katılımlı yöntemler kullanılarak oluşturulan
1995-2005 Sanayi Stratejisi adlı dokümanın genel takdimi öğleden sonra yapılacak, burada
bulunanlara çok kısa bir şekilde ana hatlarını özetlemek için bulunuyorum.
En önemli öğesi, yaygın katılımlılık ilkesi. Bunların % 70'i üretenler grubu dediğimiz sanayi
kesiminin temsilcileri; işçisiyle, işvereniyle, sermaye kaynağını sağlayanıyla ve % 30'u
düzenleyici dediğimiz, yasama, yürütme ve bürokrat kesimiyle kamu.
Bir diğer önemli husus, burada çalışmanın kapsamının, ekonomik büyümenin bütünüyle el ele
alındığı bir ülke stratejisinin yalnızca bir bileşeni olan imalat sanayii stratejisiyle sınırlanmış
olması. Daha sonra ortaya çıkacağı gibi, Arama Konferansında, aslında sanayi stratejisinin,
ülke stratejisinden soyutlanamayacağı gerçeği vurgulandı; ancak, görev tanımı gereği, biz
sadece imalat sanayii stratejisi üzerinde yoğunlaştık. Ancak, katılımcıların, ülke stratejisinin
22
tüm boyutunu temsil eden bir yapıda oluşturulması, onların görüşlerinin de imalat sanayii
stratejisinin oluşturulması içinde gömülü olmasını sağladı.
Strateji, tek bir tanımın yetersiz kaldığı bir kavram. Ayrıca, son yıllardaki tartışmalar, yetenek
geliştirme kavramını öne çıkarmakta.
Sonuç olarak, güncel tartışmaya baktığımızda, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı stratejisi,
bilim, teknoloji ve yeni pazar talebinin yarattığı fırsatlardan yararlanma şeklinde
özetlenebilmekte.
Bütün bunları göz önüne alarak, Arama Konferansının sonucunda, temel amaç, Türk
insanının 2005'li yıllara gelirken yaşam kalitesinin yükseltilmesi. Bunu, bir yandan küçülen
devletin temel yükümlülükleri ki, bunun eğitim, savunma, sağlık hizmetleri ve benzeri, diğer
yandan da kültürel altyapının geliştirilmesi şeklinde bir boyutu var. Öbür boyutu ise
uluslararası rekabet üstünlüğü. Uluslararası rekabet üstünlüğü, aslında imalat sanayiinin de
temel tanımı oluyor. Bunun üç değişik katmanı olduğu ortaya çıkarıldı. Bu katmanlar,
sırasıyla, pazar, üstünlükler ve ürün grupları.
Bu hareket noktasından çıkılarak, tartışma panellerinde uzun boylu bunların karşılaştırması
yapıldıktan sonra, ortaya böyle bir tipleme çıktı. Bu tiplemenin iki temel boyutu var.
Bunlardan birisi, ihracatın cazibesi, öbürü de geliştirme ve yenilemede yetkinlik.
Durum belirlemesi yapıldığında, Türkiye'nin konumu, yaklaşık olarak % 13-18 arasında
değişen ihracat ve ihracattaki yüksek teknoloji ürün payı da % 8-10 arasında değişmekte.
Tartışma panellerinde ihracatın cazibesinin arttığı ve
yetkinliğimizin arttığı bir noktaya gitme özlemi belirlendi.
geliştirme
ve yenilemedeki
İhracatın cazibesi, değişik dış pazarların göreli olarak bazı ürün gruplarına daha cazip geldiği
yargısından ortaya çıktı. Geliştirme ve yenilemede yetkinlik boyutu ise Ar-Ge düzeyi ve
bilgiye ulaşma, yönetim becerisi, kalite ve standartlara uygunluk, fınans mekanizmalarının
çeşitliliği, çevreye duyarlılık, teknoloji üretme ve benzeri üstünlüklerden oluştu.
Bu arada, bir dizi ilke ortaya çıktı:
Yüksek teknoloji kullanan ve jenerik teknolojilerin üretilebileceği sanayi kollarına yapılacak
yatırımlar öncelikle teşvik edilmelidir.
AB ve GATT anlaşmalarıyla kabul edilen uluslararası normlara ve standartlara uygun koruma
ve teşvik politikaları, büyümeyi amaçlayan bir sanayi stratejisi içerisinde geliştirilip
işletilmelidir.
■ 'v
Dışa açık gelişme ve yatırım politikalarıyla sağlanacak sürdürülebilir ekonomik büyüme,
ulusal sanayinin rekabet gücünün artırılmasıyla mümkündür.
Devletin ekonomideki rolü azaltılmalı, düzenleyici olarak etkili olacağı alanlar için bu rol
yeniden tanımlanmalıdır.
Devlet, alım politikaları, yerli sanayii ve teknolojik yenilenmeyi gözeten stratejik tercihlere
göre ve devlet-sanayi işbirliği içerisinde oluşturulmalıdır.
Yabancı sermayeyle ilgili yasal mevzuat, yeni teknoloji kazandıracak ve Ar-Ge faaliyetine
katkıda bulunacak koşulları yaratacak biçimde düzenlenmeli ve yaratıcı sermaye için çekici
hale getirilmelidir.
Bilim-teknoloji-sanayi çevrimini izleyen ticarileşme süreci, rekabet üstünlüğünü sağlamak
amacıyla, karşılıklı olarak birbirini destekleyen bileşenlerden oluşmalıdır.
Her düzeyde verilen eğitimin özel yetenek kazandıracak biçimde iyileştirilmesi, insan
kaynağını geliştirerek, ülke rekabet gücünü artıracaktır.
Rekabet üstünlüğü sağlamak açısından, sanayinin sahip olması gereken başlıca yetenekler,
yüksek teknoloji kullanarak verimli ve kaliteli üretim yapılması ve teknoloji geliştirmesi
olmalıdır.
Küçük ve orta ölçekli işletmeler, esnek üretim ve otomasyona geçmeye yönlendirilmeli ve bu
şekilde yeni teknolojilerin yardımıyla, ürün çeşidi ve zengin üretim olanağı edinerek, kapsam
ekonomilerin avantajlarından yararlanmaları sağlanmalıdır.
Teknolojik yenilenme dahil, pek çok iyileştirme, çağdaş bir iletişim altyapısına dayanmak
zorundadır.
Küresel telekomünikasyon altyapısıyla tümleşik bir ulusal altyapı ivedilikle kurulmalıdır.
Esnek imalat teknolojilerinin mevcut imalat sanayii kollarındaki olası fizyonu, bu sanayi
kollarının yeniden doğuşuna neden olacak, dış pazarlarda rekabet üstünlüğü getirecektir ve
uzun vadeli ekonomik gelişme, ülkenin bilim ve araştırma altyapısının niteliğine bağlıdır.
Akademik ve endüstriyel araştırma sonuçlarının ticarileşmesini kolaylaştıracak teşvik
mekanizmaları oluşturulmalı ve düzenlemeleri yapılmalıdır.
Bu ilkelerin sonucunda, sanayi için bir sözleşme önerimiz var. 1995 yılından 2005 yılına
giderken, genelde olgunlaşmış sanayi kollarında, geliştirme ve yenilemede yetkinlik
24
artırılacak, yeniden doğuş atılımı yapılacak ve ülkede ihracatın cazibesi artırılarak, uzun
dönemli ve sürdürülebilir bir rekabet avantajı sağlanacaktır.
Sanayi için sözleşmenin gerçekleştirilebilmesi için de, bir kurumsal değişiklik söz konusu. Bu
değişikliğin ana hadarını, kamu ve özel sektör arasında ve özel sektörün kendi içinde
oluşturacağı işbirliklerinden doğacak kuramlarla, geliştirme ve yenilemede yetkinlik olarak
boyutlandırılan temel yetkinliğin uygulamaya geçirilmesiyle ve sanayideki aktörlerin
tümünün aktif katılımının sağlanmasını esas kabul ederek yeniden kurumlaşmayı
gerçekleştirmek mümkün. Diğer bir deyişle, öngörülen yapılanma, ne tümüyle merkezî
planlama ne de piyasa mekanizmaları temelli olup, mezo düzeyde yer almalıdır.
BAŞKAN - Sayın Ger'e, yalnızca bu 10 dakikalık sunusu için değil,
hazırlanmasındaki tüm katkıları dolayısıyla teşekkürlerimi sunuyorum.
Şûranın
Değerli arkadaşlarım, böylece, Şûramızın açılış oturumunun gündemini bütünüyle uygulamış
bulunuyoruz. Arkadaşlarımız, yemek saatine kadar olan süre için bir klasik müzik konseri
hazırlamışlar, çok popüler parçalardan oluşuyor, hepinizin kaçırmamasını diliyorum.
Ben, bir sahnede iki şefin fazla olacağı düşencesiyle, yönetim inisiyatifini orkestra şefine
bırakıyorum ve öğleden sonra saat 14.00'te tekrar buluşmak üzere hepinize saygılarımı
sunuyorum.
II. OTURUM
TÜRKİYE TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VAKFI TTGV 159-S
SANAYİ POLİTİKA VE STRATEJİSİ PROJESİNİN TAKDİMİ
BAŞKANLIK DİVANI
Erkal SAHTİYANCI
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı M üşteşar Yardımcısı
Prof.D r. H. N evzat ÖZGÜVENÇ
ODTÜ M akina Mühendisliği Bölümü
M ustafa ÇAPAR
Kayseri Sanayi Odası Başkam
PROJEYİ SUNAN
Prof. Dr. M etin GER
TTGV Genel Sekreteri
TÜRKİYE
BAŞKAN ERK A L SAHTİYANCI (San. Tic. Bak. M üsteşar Yardımcısı) - Politika ve
stratejileri belirleme projesini hazırlayan Yürütme Kuruluna hepinizin huzurunda teşekkür
etmek istiyorum. Gerçekten, Türkiye için yeni, alışılmamış; ama aynı zamanda da çok yararlı
bir çalışmayı yürüttüler. Bu nedenle, başta Prof.Dr.Metin Ger, Doç. Dr. Oğuz Babüroğlu,
Prof.Dr.Metin Durgut, Prof.Dr.Nesim Erkip, Aykut Göker, Dinçer Kara, Bülent Esinoğlu,
Nilgün Ansan, Atilla Söğüt, İsmail Kayıplar, Koral Ataman'dan müteşekkil Proje Yürütme
Kuruluna, başarılı çalışmalarından dolayı, burada tekrar huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Şimdi, bu kıymetli çalışma hakkında bize Prof.Dr. Sayın Metin Ger bilgi verecek. Kendilerini
takdimini yapmak üzere kürsüye davet ediyorum.
Bu kısa bilgiden sonra da bir soru-cevap programımız yer alıyor. Tabiî, bu kadar enteresan,
bu kadar ilgi çekici ve yeni bir çalışmayla ilgili siz kıymetli dinleyicilerin soracağı sualler
veya katkılar olabilir; onları da burada, programımızın dahilinde kalmak kaydıyla,
değerlendireceğiz.
Buyurun Metin Bey.
Prof.Dr. M ETİN G ER ( Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfi Genel Sekreteri) - Hepinizi
tekrar saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce isimlerini duyduğunuz Yürütme Kurulunun ortaklaşa büyük çabalarla bir araya
getirip oluşturduğu, strateji dökümanını sizlere bir kez daha, biraz daha detaylı sunmaya
çalışacağım.
Her şeyden önce iş akış diyagramı üzerinde durmak istiyorum.
Çalışma sürecimiz, birbirine paralel giden iki yoldan oluştu. Bu yollardan birincisi, katılımlı
yöntemler dediğimiz Arama Konferansı ve tartışma panellerinden bir araya geldi. Buna koşut
olarak durum belirlemesi yapıldı; bunların hepsi raporun hazırlanması sırasında tümleştirildi
ve bugün Şûrayı geldik.
Öğleden önce, kısa tanıtımda anlatmaya çalıştığım gibi, temel öğe katılımlılıktı.
Katılımlılıktan anladığımız, tüm iddia sahiplerinin olabildiğince özgür bir ortamda,
mevkilerinden arındırılmış şekilde görüşlerini kısa yargı içeren cümlelerle birbirlerine çok
samimî bir ortamda iletmeleri ve buradan birtakım sonuçlara doğru gidilmesinin sağlanması.
Bizim yaptığımız yaygın katılımlılık ilkesindeki ilk toplantı, Arama Konferansıydı ve karar
verici durumdaki katılımcıları çağırdık.
Toplam 107 katılımcı vardı. Bunlardan 40'ını Arama Konferansında, geriye kalanlarını
tartışma panellerinde bir araya getirdik ve daha önce de belirttiğim gibi, sanayi derken,
27
aslında üretenlerin tüm kesitinin temsili; ister kamuda, ister özelde olsun, emekçi kesim dahil,
herkesin temsil edilmesini sağladık. Aynı şekilde, kamu dediğimiz zaman da, bu
düzenleyiciydi, bunun için de özel kuruluşlar da eğer düzenleyici konumda ise, örneğin bir
TOBB, örneğin İstanbul Sanayi Odası bunların arasında düzenleyici kapsamı içinde mütalaa
edildi, % 30'u da bu şekilde kamu adı altında gösterildi.
Biraz sonra ortaya çıkacağı gibi, çalışmanın kapsamını da çok iyi belirtmek istiyorum.
Aslında, bir ülke stratejisinin temel öğelerinden birisini burada oluşturmaya çalıştık; imalat
sanayii stratejisini ve burada tekrar vurgulamak istediğimiz husus, strateji kelimesi. Bu
sunmaya çalıştığımız doküman, savunmaya çalışacağım görüş, aslında kesinlikle bir politika
değil, bu doğrudan doğruya bir strateji; yani bir yön, bir yönlendirme, bir hedefe doğru bakış.
Yoksa, bunun uygulamaya geçişine yönelik mekanizmaların detayına inen ve politika diye
belirtebileceğimiz hususları özellikle dışarıda tutan bir yaklaşım.
Grup olarak inanıyoruz ki, eğer böyle bir strateji üzerinde bir anlaşmaya varılabilirse, bundan
sonra uygulamaya yönelik politikalar ve mekanizmalar çok daha rahat bir şekilde
sahiplenebilir ve uygulamaya geçilebilir.
Strateji, tek bir tanımın yetersiz kaldığı bir kavramdır diyoruz. Ayrıca, son yıllardaki
tartışmalar da yetenek geliştirme kavramını stratejiyle özleştiriyor. Nitekim, bunun
yansımasını Yedinci Beş Yıllık Plan metni içinde de gömülü görmek mümkün. Sayın
Başbakanımızın da daha önce belirttiği gibi, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı stratejisi
oldukça değişik, planın yapısı değişti ve bilim, teknoloji ve yeni pazar talebinin yarattığı
fırsatlardan yararlanma giderek bir ağırlık kazandı; bu da son yıllardaki tartışmaların Yedinci
Beş Yıllık Plana yansıması şeklinde yorumlanması mümkün bir husus.
Stratejinin katılımlı hazırlanmasının nedenlerinden biri, ortak aklı oluşturmak ve iddia
sahiplerinin ürettikleri kurguya uygulamada sahip çıkacaklarını da bir varsayım olarak
kabullenmek ki, bu çok doğal bir şey. Eğer siz, ortak olarak bir şeyi yaratıyorsanız, bu
yarattığınız şeye olan katkınız, sizi, buna sahiplenmeniz için de yönlendiriyor.
Bu temel prensiplerden hareket ederek, Mart ayı içinde bu katılımlı yöntemlerin altında kalan
Arama Konferansını oluşturduk. Arama Konferansı, aslında bir huni şeklinde düşünülebilir.
2005 yılına yönelik düşünceleri de içerecek şekilde çok geniş bir beyin fırtınasıyla başlanıyor
ve buradan, değişik filtrelerden geçirilerek, neticede 2005 yılma yönelik bir gelecek tasarımı
elde ediliyor.
Eğer hatırlarsanız, beyin fırtınasının hemen altında bir birinci patika vardı, bu birinci patikada
şu akımlar ortaya çıktı: Devletin yeni rolü, demokratikleşme, Ar-Ge ve bilimsel teknolojik
gelişmede küreselleşme. Bunlar, iyimser gözle bakıldığında, yani olumlu akımlar şeklinde
28
ortaya çıktı. Aynı şekilde, kötümser bakışla da, siyasî iradenin eksikliği, eğitimli ve nitelikli
insan gücü eksikliği, kaynak yetersizliği ve gelir dağılımındaki dengesizlik en önemli
hususlar olarak ortaya çıktı.
Güçlü ve zayıf yanlarımıza gelince, coğrafî konum, iç pazar büyüklüğü ve dinamiği, insan
gücü potansiyeli ve sanayi işletmelerinin kurumsal altyapısının güçlü yanlarımız olduğu, buna
karşın, teknoloji yetersizliği, finansman yetersizliği -ki, burada mekanizmalar da dahilpazarlama teknikleri ile yaklaşım eksikliği de zayıf yanlarımız olarak ortaya çıktı.
Bu arada belirtmek istediğim husus, bunlar, doğrudan doğruya bu 107 katılımcının
görüşleridir; herhangi bir şekilde kendimizin sübjektif yargıları buraya yansımamaktadır.
2005 yılında Türkiye'ye gelince, şöyle tanımlandı Türkiye: İç bölgelerarası dengesizliklerin
azaldığı, siyasî istikrarın sağlandığı, makro ekonomik dengelerin kurulduğu, ekonominin
tümüyle kayıt içine alındığı, vergi verenlerin denetlemeyi de yaptığı bir Türkiye'yi
düşünüyoruz ve uluslararası rekabet gücünü artırmak sanayinin ilk hedefi oluyor. İmalat
sanayii hizmet sektörüyle tümleşik olarak çalışıyor, dünya pazarlarına aracısız ve/veya
bütünleşerek giriliyor ve demokratik, kişi haklarına saygılı, refah düzeyi yüksek bir toplum
yapısına ulaşılıyor.
Şöyle de özetleyebiliriz: İstikrarlı bir siyasî ve ekonomik güç oluyor Türkiye; kültür ve turizm
merkezi oluyor ve bütün bunları gerçekleştirebilmek için, ekonomide küçülmüş ve temel
işlevlerini yerine getiren düzenleyici bir devlet yapısına sahip oluyor veyahut temel özlem,
2005 yılında yaşam kalitesini yükseltmek.
Aslında, yaşam kalitesini yükseltmek, bir yerde ülke stratejisi de oluyor ve yaşam kalitesinin
veyahut da ülke stratejisinin iki temel boyutu, bir tanesi uluslararası rekabet üstünlüğü, öbürü
küçülen devletin temel yükümlülükleri ki, bunun altında, daha önce de değindiğim gibi,
savunma, sağlık, eğitim ve benzeri birtakım temel yükümlülükleri var devletin ve kültürel
altyapının geliştirilmesi.
Biz, doğrudan doğruya rekabet üstünlüğünü yükseltmek konusunda yoğunlaşıyoruz; çünkü
bu, imalat sanayiinin stratejisi anlamına da geliyor.
Biraz önce rekabet üstünlüğü altında gözüken dal, bir model haline getirilmeye çalışıldı.
Çünkü, tartışma panellerinde, katmanların kendi aralarındaki ilişkilerin nasıl öncelik sırasına
sokulacağı, aslında tartışma panellerinin ana içeriğini oluşturuyordu. Bu yüzden, çok basit bir
sistem döngüsü söz konusu oldu: Girdiler, sektör yapısı, gelişmişlik düzeyi ve sosyo
ekonomik etki. Bu döngü, aslında imalat sanayiinin de döngüsü şeklinde, çok basit şekilde
düşünülebilir.
29
Buradan hareketle -bunu okumanızı umuyorum; çünkü çok dolu bir görüntü- rekabet
üstünlüğü var ve birinci katman olarak düşünülen pazarları, iç pazar, Müslüman ülkeler ve
Türkî Cumhuriyetler, Avrupa pazarı, gelişmekte olan ülkeler - geçişte olan ekonomiler dahilABD, Kanada ve Japonya ve yeni sanayileşen ülkeler olarak altı gruba böldük. Buradaki
mantığımız, ya şu anda halihazırda oluşmuş ekonomik işbirlikleri ya coğrafî birlikler veya her
ikisi birden olmak üzere düşünülerek yapıldı. Burada ülkelerin hangi gruplardan oluştuğu
belirli. Bir de, kolaylık olsun diye, her pazara temsili bir şehir verdik. Konuşmamın geri kalan
kısmında, büyük bir olasılıkla, hep şehirlerden söz edeceğim; Ankara, Bakü, Brüksel,
Budapeşte, San Francisco ve Singapur.
İkinci katmanda, ki, bunlar, üstünlükler, kriterlerimiz oluyor. Dikkat ederseniz sistem
döngüsünün ana unsurları, girdiler, yapı, gelişmişlik düzeyi ve sosyo ekonomik etki düzeyi
olmak üzere. Bunların altında da 23 tane alt kriter var.
Üçüncü katmansa, alt sektörler veya ürün grupları dediğimiz bir gruplar dizisi. Burada da,
mümkün olduğu kadar, uluslararası normlara uygun bir sınıflamayı yapmaya çalıştık ve
genelde OECD'nin grup tanımına geldik ve biraz sonra da belirtileceği gibi, bunların revizyon
2'deki iki dijit veya üç dijitteki karşılıklarıyla da bir uyum temin etmesine çalıştık. Kendimizi,
her ne kadar imalat sektörüyle sınırlı tuttuysak da, ziraat gibi, ulaşım gibi, turizm gibi
birtakım diğer sektörleri de tartışma ortamının içine çekerek, imalat sanayiini tek başına
düşünmemeyi ve birbirleriyle olan ilişkilerini tümleşik olarak görebilmek amaçlandığından,
bunları da dahil ettik ve neticede şöyle bir modeli oluşturduk ve tartışma panellerinde burada
gördüğünüz her türlü çifti kendi arasında karşılaştırtma şansı verdik, tartışma panellerine
katılanlara.
Bir hatırlatma yapayım, tartışma panellerine 70 kişi katıldı ve bu katılan 70 kişinin % 70'i
üreten, % 30'u düzenleyen taraftandı ve hemen tümü, üst düzey karar verme ve uygulama
aşamasında karar verme yetkisine sahip kişiler olarak katıldılar. Yani, elleri ıslak, ayaklan
çamurlu kişilerdi bunlar.
Böylece, tartışma panellerine uluslararası rekabet üstünlüğü ve altında pazar, kriterler ve ürün
olmak üzere bir modelle girdik.
Öncelikle ana kriterlerin ki, bu ana kriterler, girdiler, gelişmişlik, yapı ve sosyo ekonomipazarlara göre ki, Ankara deyince iç pazar, Brüksel deyince genişletilmiş Avrupa Pazarı, San
Francisco deyince NAFTA, eksi Meksiko, artı Japonya gibi- göreli büyüklüklerini,
önemliliklerini karşılaştırtdık ve burada gördüğünüz gibi, en baskın öğe, yani 2005 yılma
giderken Türkiye'nin rekabet üstünlüğü temin etmesindeki en önemli üstünlük, gelişmişlik
çıkıyor. Bundan sonra, yapı, girdiler ve sosyo ekonomi geliyor.
30
Buradakini aslında bir aralık ölçeği değil, bir oran ölçeğinde görmemiz lazım. Yani, şu
büyüklüğün, şuna oranı diye bakmamız lazım; bütün karşılaştırmalarımızı oran ölçeğinde
yaptık.
Burada en önemli unsur, biraz önce sözünü ettiğim gibi gelişmişlik. Pazarlar arasında genelde
bir uyum var; ancak, Budapeşte pazarına geldiğimizde, yapının o kadar fazla önemli
olmadığını, San Francisco'ya geldiğimizde, yapının, gelişmişlik kadar önemli olduğunu
görüyoruz, rekabet üstünlüğü temin etme açısından.
Bakü'nün veya Ankara'nın hedef alındığı pazara bakarsak, yani iç pazarı düşünüyoruz. İç
pazarı düşündüğümüzde, acaba girdiler, gelişmişlik, yapı ve sosyo ekonomi ana kriterleri
içinde yer alan alt kriterlerin göreli büyüklükleri nasıl? Aslında gelişmişlik yanının da göreli
büyüklükleri var; ayrıca, girdilerin, rekabet üstünlüğü açısından, çok fazla önem
kazanmadığını; fakat yapının, özellikle gelişmişliğin çok baskın üstünlük getirici öğeler
olduğunu ortaya çıkarıyoruz.
Çok ilginç bir şekilde, yapıya geldiğimizde, çevrenin ve kalitenin burada düşük olduğunu
görüyoruz; ama bir San Francisco pazarına gidersek bunun biraz daha farklı olduğunu
göreceğiz.
Örneğin Singapur pazarına girmek istiyorsanız, gelişmişliği korkunç derecede üstte tutmanız
lazım; yani, portföyünüzde yüksek teknoloji ürünleriyle çıkmanız lazım; bu Singapur pazarına
satmak için değil, Singapur pazarıyla rakebet edebilmeniz için gerekli üstünlüğünüz; bunu
böyle yorumlayabilmemiz lazım. Eğer, Singapur'la bir rekabete girecekseniz, birtakım
şeylerinize çok fazla ağırlık vermeniz lazım şeklinde çıkıyor ve bunu Ankara pazarında farklı,
Brüksel pazarında farklı görüyorsunuz.
Tartışma panellerinde kullandığımız modelin en alt katmanı, ürün gruplarında nasıl rekabet
üstünlüklerimiz oluyor diye baktığımızda, burada da tüketim, ara ve yatırım malları. Mal
bazında bir gruplamaya gittik ve bunların altında da birtakım ürün gruplarımız var. Burada da
birtakım haritalar çıktı ve hangi ürün gruplarıyla rekabet üstünlükleri temin edebiliriz diye
karşılaştırma yapma şansımız çıktı.
Gördüğünüz gibi, değişik pazarlarda rekabete girebilmek için, değişik haritalar var, değişik
desenler var.
Her pazara rekabet üstünlüğü temin edecek ürün yapımız nasıl olsun, pazar ağırlığı nasıl
olsun diye bakıldığında da, 2005 yılma doğru giderken, aslında görülen, yaklaşık % 50'si iç
pazar ağırlıklı, % 20'si Avrupa Birliğine yönelik bir pazar yapısı çıktı.
31
Bu noktada, durum belirlemesine geçelim. Çünkü, şu ana kadar bir vizyonu oluşturduk, bu
vizyonun bir modelini yaptık, tartışma panellerinde yargılan mümkün olduğu kadar görsel
hale indirgedik ve böylece değişik katmanları birbirleriyle karşılaştırma şansımız oldu.
Durum belirlemesine gelince 1988-1992 arasında bunuyapabildik; çünkü, 1992 elde edilebilir
en sıhhatli bilgilerin geldiği son nokta. Ancak, bu bize şu ara bir fırsat verdi, en azından bir
eğilim analizi yapma fırsatı ve birtakım şeyleri gözleyebilme fırsatı verdi. Bunu da yaparken,
alışılagelmiş ekonomik kriterlerin dışında bir tartışma acaba yapabilir miyiz diyerek, bir
bileşik endeks tanımlamaya çalıştık ve bu bileşik endeksi oluştururken de şu değişkenleri göz
önünde bulundurduk: Ürün gruplarının imalat sanayii toplam satış hâsılatındaki paylan,
ihracattaki payları ve değişim eğilimleri, istihdamdaki payları ve değişim eğilimleri, katma
değerdeki payları ve değişim eğilimleri, sabit sermayeye yıl içinde yapılan ilavelerdeki
payları ve değişim eğilimleri ve üretim yoğunlaşma ölçütleri, Ar-Ge harcamalarının,
araştırmacıların faaliyet kollarına göre dağılımı ve yüksek teknoloji mal gruplarının toplam
ihracattaki payları.
Bunların satış hâsılatı, katma değer, ihracat, istihdam ve sabit sermaye yatırımlarındaki
paylarının dağılımı bu şekilde. Bunları bir araya getirdik ve bir bileşik endeks tanımladık ve
bu bileşik endeks sıralamasında, tekstil ve giyim; gıda, içki, tütün; kimya ve ilaç; demir-çelik
ve toprak ürünleri kendi başına oldukça büyük bir ağırlıkla ortaya çıktı. Bunları izleyen
elektrik makineleri, taşıma araçları ve makine imalat da ki, mühendislik hizmetleri diyebiliriz
ikinci büyük grubu oluşturdular.
Eğer, şöyle bir gnıplamaya gidebilirsek, ilk beş sektör, ihracatın % 83'ünü tutmakta, onu
izleyen uç sektör % 8'ini sahiplenmekte; istihdamın % 66'sı ve % 18'i s,rayla, bu sektör
gruplan tarafından sahiplenilmiş. 1988-1992 arasına gelindiğinde, her iki sektörde de. katma
değerde, özellikle ikinci grupta çok baskın bir şekilde olmak üzere, artış gözüküyor. Her ik i
se tor grabunda da, istihdam, baz, alt gruplarda azalıp, bazı alt gruplarda çoğalmakta; fakat
genelde blr dengeli konum götürmekte, üretimlerinde de çok bariz değişmeler söz konusu
Burada tek üzerinde durulacak husus, yüksek teknoloji ürünlerinin ihracat içindeki payları. İlk
beş sektörde bu çok küçük bir rakamda, bunu izleyen üç sektörde ise, oldukça yüksek bir
rakamda.
Y
Mal grubu bazında, sınıflanmış sanayilerin satış hâsılatına göre sıralanmasına geldiğimizde,
burada gözüken resim çıkıyor; tüketim mallar, % 32, ara mallar % 47 ve yatırım mallar, da %
21. Çok kaba bir şekilde şu andaki durumumuzu da böyle özetleyebiliriz.
32
Şimdi, buradan hareketle, gerek katılımlı yöntemler, gerek durum belirlemesinin incelemesi
sonunda Türkiye sanayiinin tiplemesi şu şekilde oluşturulabildi: Burada iki eksenimiz var;
birisi, ihracatın cazibesi, öbürü geliştirme ve yenilemede yetkinlik. Değişik dış pazarların
göreli olarak bazı ürün gruplarına daha cazip geldiği yargısı vardı; bu yargıyı simgelemek
üzere, ihracatın cazibesi dedik. Öbür boyut ise, geliştirme ve yenilemede yetkinlik.
Anımsarsanız, kriterlerin karşılaştırmasında en baskın boyut, gelişmişlik olarak çıkmıştı.
Gelmişliği, kendi alt grupları, Ar-Ge düzeyi ve bilgiye ulaşma, yönetim becerisi, kalite ve
standartlara uygunluk, fınans mekanizmalarının çeşitliliği, çevreye duyarlılık olarak
tanımladık; ayrıca, altyapıdan gelen teknoloji üretme ve benzersiz ürün yaratma nitelikleriyle
de bütünleştirdik.
Şimdi, buraya baktığımızda, şu nokta ülkemizin 1995'te durduğu durumu gösteriyor. İhracatın
cazibesinde, birim olarak, ihracatın toplam satış hâsılasına oranını baz aldık ve bu 1988-1992
arasında şu bölgede değişmekte. Geliştirme ve yenilemede yetkinlik birimi olarak yüksek
teknoloji ürünlerinin toplam ihracattaki payını aldık; onları da buraya yerleştirdiğimizde, o da
% 8 ortalaması, % 7 ile % 9,5 arasında değişmekte; o da şu bölge oluyor. Ülkemizin şu anda
bulunduğu konum, aşağı yukarı burada.
Arama Konferansında dile gelen özlemleri, yani yaşam kalitesi yüksek bir ülkeyi tanımlayan,
özlemlerin içinden, ihracat, geliştirme ve yenilemede yetkinliğe yönelik genellikle sübjektif
yargıları buraya yansıtmaya çalıştık, şu noktada bir yerde çıktık. Tartışma panelleri bu konuda
çok daha somut noktalar verdi; onlar da şurada çıktı. Aslında, tartışma panelleri ve Arama
Konferansı, Türkiye'yi 2005 yılında şurada bir yerde görmek istiyor.
Eğer bunu, şu anda dünyadaki birtakım ekonomilerin nerede bulunduğuna bakarak
değerlendirmeye çalışırsak, Singapur şu civara düşüyor; Avrupa, şu civara düşüyor; Amerika
Birleşik Devletleri ve Japonya, şu civara düşüyor. Diğer bir deyişle, yön doğru yön, strateji
doğru strateji.
Yargılara dayanarak gelindiği için, aslında çok hassas bir nokta olmayabilir. Bu nedenle, şu
çevresinde kalan alan içinde, gerek ana kriterlerin ve alt kriterlerin göreli üstünlüklerinin
dağılımının nasıl değiştiğini, gerekse mal bazında ürün gruplarının ne tip bir yapı
oluşturacağına dair bir duyarlılık analizi yaptık. Eğer, şu kısmı büyültüp, şurada gözlersek,
şurası tam şu orta noktaya tekabül etmekte, burası ihracatın cazibesi ekseni, burası geliştirme
ve yenilemede yetkinlik ekseni. Bu tip bir değişim elde ettik. Aslında buna değişim demek
pek de kolay değil. Özellikle mal bazında ürün gruplarına baktığımızda bir plato görülmekte.
Ürünlerin genelde tüketim mallarında birtakım yeni çeşitlemelerle, tüketim ağırlığına doğru
geçmesine karşın, ürün gruplarının göreli öncelikleri veya göreli tercihlerinde sıralamalarda
pek fazla bir farklılık çıkmadı. Örneğin, hangi noktaya giderseniz gidiniz bu plato içinde, en
önemli 8 ürün grubu hep aynı kalıyor. Kendi aralarında belki birtakım küçük oynamalar
yapabiliyorlar; fakat temelde pek fazla bir farklılık olmuyor. En önemli farklılık, rekabet
33
üstünlüklerinin kriterlerindeki farklılık. Gelişmişlik, baskın şekilde öne fırlamakta; bu ürün
grubu bazındaki plato içinde.
Böylece tiplemeyi tekrardan burada özetlemeye çalışıyoruz. Şu noktada baktığımızda,
ihracatın cazibesi, geliştirme ve yenilemede yetkinlik; bu noktadayız ve şuraya gitmeye
çalışıyoruz ve bu noktadan şu noktaya giderken de, aslında olgunlaşmış ürün gruplarımız var;
bunları biliyoruz, görüyoruz ve bunları daha yüksek teknoloji içerikli hale getirmek şeklinde
bir yönlendirme söz konusu.
Bu arada, ortaya çıkan bir diğer önemli husus da, bu noktadan, bu noktaya giderken,
konvansiyonel ürün grupları içinde halihazırda yer almamış olan; fakat bilişim ağırlıklı bir
ürün grubunun da kendini öne çıkartmış olması.
Konumumuza bakarsak, resim şu, şu resme doğru gitmeye çalışıyoruz. Gelişmişliğin oldukça
önemini artırdığı ve mal bazında gruplamada tüketim grubunun göreli olarak birincilik
konumuna geldiği bir yapı değişikliği öngörülmekte.
Gerek Arama Konferansı, gerek tartışma panelleri gerekse durum belirlemesinden çıkan ve
görsel olarak sunmaya çalıştığım bu yapıyla birlikte, bir dizi de ilkeler oluştu. Bu ilkeleri
şöyle özetlemek mümkün:
Yüksek teknoloji kullanan ve jenerik teknolojilerin üretebileceği sanayi kollarına yapılacak
yatırımlar, öncelikle teşvik edilmelidir.
Avrupa Birliği ve GATT anlaşmalarıyla kabul edilen uluslararası normlara ve standartlara
uygun koruma ve teşvik politikaları, büyümeyi amaçlayan bir sanayi stratejisi içinde
geliştirilip işletilmelidir.
Dışa açık gelişme ve yatırım politikalarıyla sağlanacak bir sürdürülebilir ekonomik büyüme,
ulusal sanayi rekabet gücünün artırılmasıyla mümkündür.
Devletin ekonomideki rolü azaltılmalı, düzenleyici olarak etkili olacağı alanlar için bu rol
yeniden tanımlanmalıdır.
Devlet alım politikaları, yerli sanayii ve teknolojik yenilenmeyi gözeten stratejik tercihlere
göre, devlet-sanayi işbirliği çerçevesinde oluşturulmalıdır.
Yabancı sermayeyle ilgili mevzuat, yeni teknoloji kazandıracak ve Ar-Ge faaliyetine katkıda
bulunacak koşullan yaratacak biçimde düzenlenmeli ve yaratıcı sermaye için çekici hale
getirilmelidir.
34
Bilim- teknoloji- sanayi çevrimini izleyen ticarileşme süreci, rekabet üstünlüğünü sağlamak
amacıyla, karşılıklı olarak birbirini destekleyen bileşenlerden oluşmalıdır.
Her düzeyde verilen eğitimin, özel yetenek kazandıracak biçimde iyileştirilmesi, insan
kaynağını geliştirerek, ülke rekabet gücünü artıracaktır.
Rekabet üstünlüğünü sağlamak açısından, sanayinin sahip olması gereken başlıcı yetenekler,
yüksek teknoloji kullanarak, verimli ve kaliteli üretim yapılması ve teknoloji geliştirmesi
olmalıdır.
Küçük ve orta ölçekli işletmeler, esnek üretim ve otomasyona geçmeye yönlendirilmeli ve bu
şekilde yeni teknolojilerin yardımıyla, ürün çeşidi ve zengin üretim olanağı edinerek, kapsam
ekonomilerinin avantajlarından yararlanmaları sağlanmalıdır.
Teknolojik yenileme dahil, pek çok iyileştirme, çağdaş bir iletişim altyapısına dayanmak
zorundadır. Küresel telekomünikasyon altyapısıyla tümleşik bir ulusal altyapı ivedilikle
kurulmalıdır
Esnek imalat teknolojilerinin mevcut imalat sanayi kollarındaki olası fızyonu, bu sanayi
kollarının yeniden doğuşuna neden olacak, dış pazarlarda rekabet üstünlüğü getirecektir ve
uzun vadeli ekonomik gelişme, ülkenin bilim ve araştırma altyapısının niteliğine bağlıdır,
akademik ve endüstriyel araştırma sonuçlarının ticarileşmesini kolaylaştıracak teşvik
mekanizmaları oluşturulmalı ve düzenlemeler yapılmalıdır.
Biraz önce çizilmiş olan resim, yön ve bu ilkeler çerçevesinde, biz, 1995-2005 için bir
sözleşme öneriyoruz. Kısacası, bu sözleşme, herkesin ve tüm sanayicilerin yenilik yapmak
için verecekleri bir söz ve küçülen devletin elinden geldiğince, bu yeniliklerin yapılması için
gerekli şartları oluşturmaya söz vermesi isteği.
1995 yılından 2005 yılına giderken, genelde olgunlaşmış sanayi kollarında, geliştirme ve
yenilemede yetkinlik artırılacak, yeniden doğuş atılımı yapılacak ve ülkede ihracatın cazibesi
artırılarak, uzun dönemli ve sürdürülebilir bir rekabet avantajı sağlanacaktır.
Bunları yerine getirebilmek için, bir dizi yeni kurumlar veya yeniden kurumsallaşma gerekli.
Bu kurumsallaşmada önemli boyutlardan biri. Sayın Kavi'nin de açış konuşmasında belirttiği
işbirlikleri; kamu ve özel sektör arasında ve özel sektörün kendi içinde oluşturacağı
işbirlikleri ve bu işbirliklerinin doğuracağı kurumlar, böyle bir sözleşmenin yerine
getirilebilmesi için çok önemli.
Geliştirme ve yenilemede yetkinlik olarak boyutlandırdığımız temel yetkinliğin uygulamaya
35
geçirilmesi, ancak bu tür işbirlikleri sonucu oluşmuş kurumlar aracılığıyla mümkün olabilir.
Ayrıca, böyle işbirlikleri, bu yetkinliklerin uygulamaya geçirilmesi konusunda, ancak ve
ancak sanayideki tüm aktörlerin aktif katılımıyla mümkündür. Diğer bir değiyişle, sanayi için
sözleşmenin gerçekleşmesindeki yeni kurumsallaşma için öngörülen yapılanma, ne tümüyle
merkezî planlama ne de piyasa mekanizmaları temellidir; bunlar, her ikisi arasındaki
interfeyzi oluşturacak mezo düzeyde yer alan kuramlardır.
Saygılarımla.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Herhalde, bu teşekküre sayın dinleyicilerimiz de katılıyorlar. Çok orijinal bir çalışmayı, çok
güzel bir şekilde bizlere sundunuz. Gerçi çoğu hepimizin bildiği konulardı; ama hepimizin
bilmediği bir yöntemle, objektif olarak gözlerimizin önüne serdiniz.
Aynı zamanda stratejik özlemlerimizi tespit ettiniz; hepimizin gönlünden geçen, sanayiyle,
ilimle ilgili olan her kişinin benimsediği özlemleri siz, bilimsel ve teknolojik bir şekilde
sıraladınız. Tabiî, en önemli konu da uygulamayla ilgili usul ve esaslar. Hepimizin gönlünden
şu hedeflere ulaşacak tedbirleri almak geçiyor. Gerçi, sabahleyin Sayın Başbakanımız ve
Sayın Başbakan Yardımcımızın konuşmaları, bu konuda bizlere ışık tuttu, özlenen bazı
tedbirlerin bizlerce alınabileceği ümidini bize verdi; bu direktifler ve o ışık paralelinde biz de
çalışmalarımızı yapacağız.
Bazı düzenlemeler üzerinde durdunuz. Bunlar, bazı hukuksal, kanunî düzenlemeler, kısmen
götürülüyor. Bu mekanizmaları harekete geçirebilmek için, her cümlenin sonunda bir teşvik
lafını duyuyoruz. Tabiî, bu teşvik lafını da çok güzel tanımlamamız, etkin bir sistemi
kurmamız gerekiyor. Bunları da yapabilmemiz için, gerek devlet olarak gerekse sizin
konuşmanızda ifade ettiğiniz gibi, özel sektör-devlet veya özel sektör içinde bazı
kurumlaşmalara gitmek zarureti de ortaya çıkmış durumda. Zaten, bazı kuramlarımız, OSD
(Otomotiv Sanayicileri Demeği) olsun, TAYSAD (Yan Sanayiciler Demeği) olsun,
Elektronik Sanayicileri Demeği olsun, misalleri artırabileceğimiz bazı demekler olsun, bu
konuda çok verimli, çok bilimsel çalışmalar yaparak, devleti de yönlendirmektedir.
Ben oturumumuzun bu kısmında, tartışmalar için sizlere söz vermeden önce, oturum başkan
yardımcılarımın da bu konuda ilave edecekleri hususlar var mı, onları da sormak istiyorum.
Eğer ilave edecekleri bir husus yoksa arkadaşlarımıza söz vereceğiz.
Söz almak isteyen arkadaşlarımız, kendilerini tanıttıktan sonra, katkı veya sorularını direkt
olarak Sayın Profesöre iletebilirler veya buradaki dinleyicilerimize bu konularla ilgili
katkılarını yapabilirler.
36
Söz almak isteyen arkadaşlarımız varsa, onları kürsüye davet edeceğim.
Buyurunuz lütfen.
Doç. Dr. O ĞUZ BABÜROGLU (Bilkent Ü niversitesi) - Bir ufak ek yapmak istiyorum;
katkı mahiyetinde olacak.
Metin arkadaşımızın sunduğu en son kurumlaşma önerisinin altını çizmek istiyorum. Burada,
mezo kavramı kullanıldı. Bu mezo kavramı bugüne kadar Türkiye'de, kurumsallaşma
açısından, kullanılmayan bir kavram ve özellikle mikro ve makro arasındaki bir
kurumsallaşmayı teşkil ediyor. Yani, ne tek şirket bazında ne de devlet bazında, ülke bazında.
Ülkemizde eksik olan kurumsallaşma, özellikle sanayinin yetkinliğini artırabilmek için,
özellikle bu çalışmada olan aktif katılımlı süreçleri destekleyebilmek için, işte bu mezo
düzeydeki kurumsallaşma. Yani, ne tek şirket, ne en büyük devlet, aradaki birçok katılımlı
işbirlikçi kuramların oluşmasına ivedi bir şekilde çalışmamız lazım.
Teşekkürler Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Buyurun.
FİK R E T YÜCEL (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı) - Bir sualim ve bir temennim
olacak.
Sualim: Strateji tanımlamasında sözü edilen "olgunlaşmış sanayi dallan" tabiri içerisine,
bilişim ürünleri veya enformasyon teknolojileri ürünleri de girer mi? Evet mi bunun cevabı?
M ETİN GER - Evet.
FİK R E T YÜCEL - Bu cevap beni tatmin ediyor.
Olmasaydı, bunun olmasını temenni edecektim.
Ancak, memleketimizde bilişim teknolojileri ürünleri sanayiinin henüz yeteri kadar
olgunlaşmış tabiri içerisinde addedilemeyeceğini de belirtmek isterim. Yani, bu istisnayı belki
strateji tarifine katmak lazım. Olgunlaşmamış olmasına rağmen diye.
Teşekkür ederim.
M ETİN G ER - Sayın Yücel, ufak bir notla değindim, 45 dakika içerisinde bitirmem
gerekiyordu sunuşumu, o yüzden 45 dakika içinde bitirdim. Doçentlik sınavında öğrenmiştim,
37
1 dakika geç kalırsam, doçent olamıyordum. O yüzden öyle kısa geçtim.
Bir tek onun ayırdma vardırmak istedim herkesi, konvansiyonel ürün gruplamalarmın dışında,
bilişim sektörünün kendini ortaya çıkardığını söyledim.
FİK RET YÜCEL - Strateji tarifinde bu şekilde geçmiyor.
M ETİN G ER - Dikkatli okunursa, satır aralarında gömülüdür belki.
FİK RET YÜCEL - İşte o satır aralarında görülmesi beni biraz endişeye sevk ediyor;
uygulamada atlanabilir diye.
BAŞKAN - Bu model, dinamik bir model Fikret Bey, onu istendiği şekilde genişletebileceğiz
gibi geliyor.
Buyurun.
MACİT TOKSOY (Dokuz Eylül Üniversitesi) - Mezo düzeyde işbirliklerden doğacak
kurumlar hakkında örnek verebilir misiniz?
OĞUZ BABÜROĞLU - En güzel örnek, bence, Teknoloji Vakfının kendisi. Yani, bu
çalışmayı Sanayi ve Ticaret Bakanlığıyla işbirliğiyle gerçekleştiren vakıf, mezo düzeyde bir
vakıftır. Tabiî, sektörel Ar-Ge önerileri vardı, gene Arama Konferansından çıkan kurumlar
içerisinde. Bir de Norveç'te, İsveç'te, Almanya'da çok yaygın bir şekilde görülen, endüstri
bazında geliştirme kurumlan enstitüleri var. Bunlar, bazen işçi işveren katılımıyla da
kurulabiliyorlar, bir çalışma fonundan fonlanarak, bazen de sadece işverenler tarafından
kurulabiliyorlar.
M ACİT TOKSOY - O zaman bu kurumlardan, benim anladığım, çeşitli kesimler tarafından
kurulan araştırma geliştirme kurumlarını kastediyorsunuz. Bu mezo yapılar içerisinde
üniversitelerin araştırma geliştirme kurumlan olarak görevi nedir?
M ETİN GER - Üniversiteler, entegral bir parçası bütün olayın. Hangi olayın? Bir kavramın,
ticarileşmiş ve satılabilir, kâr yapar bir ürün yapar bir ürün haline gelme döngüsü içinde
kaçınılmaz bir parçası. Bu mezo düzeydeki kurumların zaten üniversiteleri şu veya bu şekilde
kendi içine entegre etmiş olması lazım; aksi takdirde, o yapının sağlamlığı tartışma götürür.
Yani, üniversite-sanayi işbirliği kaçınılmaz bir olgu, bunun çok önemli bir taşı.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
Buyurun.
38
K EM A L GÜLEÇ (Devlet Planlam a Teşkilatı) - Ben, Sayın Konuşmacıya teşekkür
ediyorum. Hedefler hepimizin istediği, gönlümüzün arzu ettiği hedefler; yıllardır
konuşuluyor, planlara geçiyor, programlara giriyor bunlar; fakat gerçekleşmiyor. Bilhassa
ilkeler çapında söylediği konuların büyük bir kısmı, halen Meclisimize intikal etmiş bulunan
Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, bilim teknoloji ana planında yer almış bulunmaktadır.
Benim sormak istediğim soru şudur: Bu hedeflere varmak ve bu ilkeleri gerçekleştirmek için,
yasal düzenlemelerle ilgili bir çalışmanız oldu mu?
BAŞKAN - Tabiî, o yasaları çıkarma, düzenlemeleri yapma, herhalde sizlere, bizlere düşen
bir görev. Biz de Sayın Başbakan ve Başbakan Yardımcımızın bize verdiği direktif
mahiyetindeki ışık tutan konuşmaları çerçevesinde bu konuları yapacağız.
Buyurun.
ŞEVKİ ÇOBANOĞLU (Kayseri Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı) Biraz önce Sanayi ve Ticaret Bakanımız Sayın Haşan Akyol, "biz sanayi toplumu olmak
istiyoruz derken, bunun bir bedeli olduğu bilinmelidir, bu bedeli ödemeye herkes hazır
olmalıdır" dediler.
Sanayileşmek için herkes üzerine düşen görevi yapmalıdır; ancak, sanayimizin gelişmesi için
sanayicilerimizin desteklenmesi gerekir. Bu destek, malî destek olabileceği gibi, teknoloji
transferi vesaire şeklinde olabilir. Ancak, sanayinin gelişmesi yönünde ekonomik kalkınmayı
sağlayacak, istenen destekler şu anda görülmemektedir. Devalüasyon ve enflasyon kıskacı
içinde olan bir ülkede sanayinin gelişmesi, büyümesi mümkün değildir.
Kayıt için salona girdiğimizde, Bakanlığın bir çanta içinde sunduğu hediyelere teşekkür
ederiz öncelikle. Ancak, çanta içinde yer alan kalemin Alman markalı olması beni gerçekten
üzdü. Acaba Türkiye gibi bir ülkede, kendi sanayicimizin ürettiği bir kalem bizlere arz
edilemez miydi? Çünkü, Hocam, sağolsunlar, çok güzel bilgiler verdiler; ama, önce kendi
malımızı pazarlamak gibi bir hasleti de kazanmak mecburiyetindeyiz. Ben Arabistan'da
kaldım, Yanbu diye bir şehirde Amerikalılar gelmişler kendi mallarını satıyorlar ve
Arabistan'dan mal almıyorlardı. Sanayi böyle gelişiyor. Bizde maalesef...
Birkaç sorum olacak. Sanayie teşvikler verilebileceği gibi, üretilen malların satımı konusunda
devlet kurumlan hangi tedbirleri almalıdır veya bu konuda öneriler neler olabilir? Rekabet
edebilecek sanayiciye destekler neler olmalıdır? Sanayileşmenin bedeli ödenirken, adil
paylaşım nasıl olmalıdır? Sanayici, desteksiz bir biçimde, Batı sanayiiyle, âdeta bir denize
atılır da, orada boğulursa, bu sanayiciyi kim kurtaracak? O zaman ülkemiz, Batılı
sanayicilerin vicdanına terk edilmez mi?
Saygılar sunuyorum.
39
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Şevki Bey; özellikle, güzel ikazınız için.
Tabiî, artık Gümrük Birliğine girerken de bu nevî rekabete alışacağız. Herhalde fiyatı uygun
geldi ki, bunu seçtiler. Ben, latife olarak söylüyorum. Gayet tabiî ki, Gümrük Birliğinde de
bazı tarife dışı engeller olacak, sanayicimizi korumak için; ama bunların en önemlisi, mutlaka
bizim kendi malımızı, kendi emeğimizi koruma şeklinde olacaktır. Öbür söyledikleriniz,
gerçekten doğru şeyler; ama, ayrı bir oturumun konusu olacak kapsamda. İkazınız için
teşekkür ediyorum.
Buyurun.
M ELİH BAŞ (Asilçelik Genel M üdür Yardımcısı) - Benim, rapora ilişkin bir iki eleştirim
olacak. Öncelikle, raporun yazım biçimiyle ilgili bir şey söylemek istiyorum. Bu raporu,
sadece bu çalışma gruplarına katılanlar okumayacak. Eğer, bizlerin de okumasını
istiyorduysanız, söz gelimi, "Gebze Tamimi?" cümlesinden, gerçekten ne anlamam
gerektiğini öğrenemedim. Dolayısıyla, raporun yeniden yazımı mümkünse, bu yapılabilirse
seviniriz.
İkincisi, globalleşme bölümünde, globalleşmenin ana alt eksenleri diyeyim, orada,
"küreselleşme ile yöreselleşmenin ortak biçimde entegrasyonu" diye bir cümle var. Yani,
Avrupa Birliği gibi yörel birliklerin de globalleşmeye entegrasyonu. Sanıyorum, bu konuyla
ilgili yeni bir terim de var: Glokalleşme. Globalleşmenin "glo" suyla, lokalleşmenin "lokal" i
alınmış, glokalleşme olmuş. Şimdi, son yayınlarda glokalleşme ön plana çıkarıldı. Acaba
rapor çalışmaları sırasında böyle bir şeye rastlanmış mıydı?
Üçüncü söylemek istediğim şey, birçok istatistikler yapmışsınız, ben özellikle malî konularla
ilgili çalışan biri olduğum için, enflasyon düzeltmesiz muhasebeden çıkmış malî tabloların
hiçbir zaman gerçeği yansıtmadığını çok iyi biliyorum. Bu nedenle, şirket bazında anlam
ifade etmeyen malî verilerin makro birleştirmesiyle ortaya çıkan verilerin analiziyle acaba
yanlış yerlere mi gideriz? Bu başka bir eleştirim oldu.
Bunun yanı sıra, bir de, eğer vizyonunuzu kesin biçimde tanımlamazsanız, o zaman stratejiyi
tanımlama çalışmanız, ayakları yere basmayan bir çalışma olarak kalır. Örneğin, yaşam
kalitesi diye, tepeye vizyonunuzu koyduysanız, yaşam kalitesini, bu bir genel ülke hedefidir,
o bizi bağlamaz dersek, o zaman vizyon, strateji, takdik sıralamasına doğru biçimde
yaklaşmış olmaz mısınız?
Teşekkür ederim.
M E T İN G E R — Öncelikle bu rapor son değil. Bu, gelecek kritikleri ve üzerinde olacak
tartışmalardan sonra yeni baştan yazılacak; bu bir ön rapor.
40
Glokalleşmeye gelince, ben konuyla birazcık ilgili biri olarak, tam olarak bu terimin yerleşip
yerleşmediği konusunda emin olamadım; ama herhalde bir müddet sonra çok sıkça telaffuz
edeceğimiz bir kavram.
Ben, para işlerinden anlayan biri değilim, biraz istatistik bilirim; bizim grubun içinde de para
işlerinden çok anlayan yok; ama, istatistikleri iyi bilen birileri var. Biz, emin olabilirsiniz,
istatistiği, rakamlarla yalan söyleme sanatı diye kullanmadık. Devlet İstatistik Enstitüsünden
aldığımız bilgilerin dışında da başka hiçbir bilgiyi -bir tek OECD kaynaklı, dökümante
edilmiş bilgilerin dışında- kullanmadık. Bu konuda da ancak onu söyleyebilirim. Ama, o
rakamların yalancısı olabiliriz, eğer o rakamlar başka türlü ifade edilmiş ise.
Şunu kısaca söylemek istiyorum: Orada söylediklerimize ve yorumlarımıza sahibiz.
Öbür hususa gelince, evrensel olarak bir amaç olabilir, bu evrensel amacın altında daha alt
amaçlar olabilir, bu alt amaçların altında daha da alt amaçlar olabilir. Bunların herbirini kendi
içinde şu veya bu şekilde yorumlanabilecek şekilde bir tartışma ortamı açabilirseniz ve
bunların her biri için ayrı ayrı bunları yapabilirseniz, bunlardan bir tümleştirme yoluyla ana
amaca da ulaşmanız mümkün. Aslında, bu, bizim tartışma panelleri dediğimiz, karşılaştırma,
analitik hiyerarşi sürecinin de ana teması zaten. Yani, tüme varmak için, altların da teker teker
en ince detayına kadar bilinmiş olması lazım, bunlardan global bir amaca doğru ulaşabilmeniz
mümkün, birtakım diğer karşılaştırmalar yapmak yoluyla.
Oğuz Bey, buradan devreye girebilir misiniz.
OĞUZ BABÜROĞLU - Değinmek istediğim nokta, stratejik düşünce ve strateji
literatüründeki günün akımları. Günün akımlarının ayaklan ne kadar yere basıyorsa, bu
çalışma da o kadar yere basıyor. Şu açıdan özellikle: Artık hedeflerle olağanüstü bir
odaklanma, stratejik düşünce yaklaşımı içerisinde arka perdede kalmaya başladı; ön perdeye
çıkanlar, işte katılımcılar, ortak akıl oluşturmaya yönelik stratejik düşünce ve strateji üretme
süreçleri ön planda. Tabiî ki, bütün referanslarıyla bunu size sunmak isterim. Yani, bu
çalışmanın ayaklan yere basıyor muydu? 107 tane katılımcımız, zannediyorum, ilgili, bilgili,
tecrübeli katılımcımızın ayaklan ne kadar basıyorsa, bu çalışmanın ayakları yere o kadar
basıyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkürler.
Buyurun.
41
OĞUZ OYAN (Gazi Üniversitesi) - Benim dikkatimi çeken konu, bu devletin
küçültülmesinin ilkeler arasında yer alması ve bir kriter olarak da birkaç kez tekrarlanması.
Bunu, şunun için dile getiriyorum: KİT sektörü diye kısaca özetlediğimiz alanda -ki, bu biraz
daha kapsamlıdır- devletin müdahalesi açısından, Türkiye'nin öyle çok da suijenerist bir ülke
olmadığını, Avrupa Birliği ortalamasının çok aykırı bir noktasında olmadığını -bütün
özelleştirmelere rağmen- söylemek mümkün. Bir bu.
İkincisi, devletin ikinci müdahale alanı olarak, bütçe sistemiyle millî gelirin belli bir
bölümünü toplayıp sarf etmesi olayı açısından bakarsak, Türkiye'de bu kamu harcamaları
açısından bakarsak, bütün bütçe dışı hesapları da katıyorum, % 25-26 mertebesindeyken, bu,
Avrupa Birliği ortalamasında % 50 dolayındadır. Dolayısıyla, ortada küçültülecek bir devlet
var mıdır sorusuna bir cevap bulmak gerekiyor. Özellikle, Türkiye’de devletin harcama olarak
sarf ettiği bu kaynakların millî gelire oranının aslında şişirilmiş olduğunu, çünkü bunun
önemli bir bölümünün transfer harcamalarından oluştuğunu, transfer harcamalarını düşersek
-ki, bu da büyük ölçüde faiz ödemeleridir- devletin aslında kullandığı, reel anlamda kaynak
kullanan harcamaların % 17'ler mertebesinde olduğunu biliyor muyuz, bunu da azaltmayı
düşünüyor muyuz?
Son olarak, devletin üçüncü müdahale alanı, kural koyma, regüle etmedir. Bu alanda,
Türkiye, Avrupa'daki bütün deregülasyon süreçlerine rağmen, kural koymada çok eksikli bir
devlettir ve bu kuralları özellikle uygulatmada çok eksiklidir; bunlarda neler yapılması
gerekir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Hocam, direkt bir soru olarak mütalaa etmiyorum; ama, aydınlatıcı, güzel
noktalara temas eden bir konuşma, herhalde bunu herkes dikkate alacak.
Buyurun.
VEDAT ÖZBİLEN (GAP Bölge Kalkınma İdaresi) - Yapmış olduğunuz çalışmadan
dolayı teşekkür ediyorum; çünkü, bu çalışmanın sonucunda mezo düzeyde yeni kurumlar
öneriyorsunuz ki, bu da yakinen bizi çok ilgilendiriyor; çünkü bizim de daha önce yapmış
olduğumuz bir çalışmada, aynı sonuçlara vardık; çünkü GAP Bölgesi artık kamuoyuna mal
oldu, bizim de hedeflerimiz var, 2005 yılında bölgeyi geliştirmek ve devletin yapmış olduğu o
yatırımları uygulayabilmek ve gerçekleştirmektir. Bunda da en önemli konu, tarımda
meydana gelecek yapısal değişimi, sanayileşmeyle birlikte belli bir noktaya ulaştırmaktır.
Bizim de bu konuda yapmış olduğumuz bir çalışma, acaba GAP'ta meydana gelecek bir
sanayileşmeyi birden uygulamaya aktaracak yeni yapıların olması gerektiği ihtiyacı doğru.
42
Sizin yapmış olduğunuz çalışmada da bu sonuca varmışsınız ki, bu açıkçası bizi çok memnun
etti; çünkü, sîzlerle aynı sonuçlara varmış olduk. Bu açıdan, benim size katkım, bizim yapmış
olduğumuz bir çalışmayı, bundan sonraki yapacağınız çalışmalarda dikkate alırsanız... Çünkü
biz bu çalışmaya 1991 yılında başladık ve 1992'de bitirdik; aynı zamanda kanun haline
getirmek için ilk çalışmasını da yaptık, şu anda Mecliste. Mecliste uygun görüldüğünde,
bunun ilk uygulamasını GAP Bölgesinde yapacağız. Dolayısıyla siz buna mezo düzeyde
diyorsunuz, ben de sizin dediğinizle konuşayım, mezo düzeyde yeni bir kurum oluşacak, belki
bu kurumun, GAP Bölgesindeki yapılaşma şekli size daha sonraki çalışmalarda, Türkiye
ölçeğinde ışık tutacağına inanıyorum, belki sizin çalışmalarınız da bize ışık tutacak. O açıdan
ilişki içinde olursak sevineceğim; bunu bir katkı olarak değerlendirin.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
Buyurun.
NEJAT ER D ER (İzmit Büyükşehir Belediyesi) - Sanayicilerin ve düzenleyicilerin
oluşturduğu panellerin görüşleri, saptamaları, bunlara ilişkin yorumlar özetleniyor; fakat, bu
yorumu yapanların, yani bu panelleri örgütleyenlerin burada nötr bir işlev gördükleri
varsayılıyor. Öyle sanıyorum ki, bu yorumu yapma içinde, bazı kuramsal, kavramsal bir
çerçeveleri vardır ve değer yargıları vardır. Bunların açıkça belirtilmesi gerekir; çünkü, bu
panelleri farklı bir grup örgütlediği zaman, farklı sonuçlara varılabilir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
Buyurun.
LERZAN ÖZKALE (İstanbul Teknik Üniversitesi) - Ben de yöntemle ilgili tamamlayıcı
bir çalışma olup olmayacağını sormak istiyorum; çünkü, örneğin karşılaştırmalı üstünlüklerle
ilgili veya rekabet gücüyle ilgili Türkiye'de yapılan çalışmalara baktığımız zaman, bunları iki
ana sınıfta toplamak mümkün. Biri, bu çalışma gibi, kişilerin yargılarına dayalı; kuşkusuz
önemli; çünkü ekonomiye yön verenler de onlar. Uygulayıcılar veya sizin değindiğiniz gibi,
üretenler de onlar, dolayısıyla son derece önemli, azımsamamak gerekir; ama bir taraftan da
somut verilerle desteklenen gerçekler var. Dolayısıyla, rekabet gücü çalışmalarında örneğin,
bu iki yöntem kullanıldığı zaman, çok zıt şeyler çıkabiliyor. Aynı sektör içerisindeki
üreticiler, rekabet gücü vardır diyor, oysa veriler üzerinden, rakamlar üzerinden gittiğiniz
zaman rekabet gücü olmadığı gözüküyor. Tabiî, bunu gidermenin yollarını bulmak gerekir
43
uygulayıcılara, o yolu da gösteriyor bence. O nedenle, acaba bu çalışma bundan sonra, burada
dile getirilen kaygılar da göz önüne alınarak, başka verilerle de desteklenecek mi?
Teşekkürler.
BAŞKAN - Buyurun Metin Bey.
M ETİN GER - Sayın Özkale, çok haklısınız, bütün yöntemlerin hem olumlu, hem olumsuz
yanları var, bu yöntem de en iyi yöntemdir diye çıkmış değiliz, sadece değişikliğin getireceği
sinerjiden belki yararlanılabilir düşüncesi temel husus. İkincisi, bu yöntemin en önemli
avantajlarından biri, bugünkü durumdan hareketle, yani verilerden hareketle çıktığınız zaman,
bir ilk değer problemi çözüyorsunuz, başlangıç değer problemi çözüyorsunuz; halbuki,
buradaki çalışmada, yargıları aldığınız için, son noktada hangi istikamete gidilmesine ilişkin
bir yön de alıyorsunuz. Yani, yalnız değeri değil, bir de bir cins türevini biliyorsunuz, daha
fazla bilgiyle hareket ediyorsunuz. Elbette bu tip çalışmaların, öbür tip çalışmaların da.
mutlaka birbirleriyle tümleştirilmeleri lazım. O yüzden, bu çalışmaya biz bitmiş gözüyle
bakmıyoruz, sadece sinerjiyi yaratacak bir eylem olarak bakıyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Buyurun.
VEDAT TANYILDIZ (Fırat Üniversitesi) - Az önce Oğuz Babüroğlu Beyefendinin
konuşmasına ilişkin bir şey söylemek istiyorum; özellikle ayağını yere basmak konusunda.
Asilçelik'ten katılan arkadaşıma bir miktar katılıyorum ben. Burada sanayici için
kurumsallaşmadan bahsedildi ve özellikle kamu ve* özel sektör işbirliğinden doğacak
kurumlardan bahsedildi. Orada yanlış görmediysem, özel sektör için tümünün katılımı
gereklidir gibi bir ifade vardı. Acaba ayağını yere basma açısından bu projeye, bu özel
sektörün tümünün katılması şartmı, ne kadar ayağının yere bastığı konusunda ipuçu v e r i y o r
mu?
Bir de, özellikle bu raporun hazırlanmasında Şûranın niteliği açısından, tamamıyla a k a d e m ik
seviyede tartışılması gereken bir şey midir, yoksa, özellikle bütün şehirlerde sanayi odaları,
sanayi ve ticaret müdürlüklerinden gelen katılımcılar olduğuna göre, sadece akademik d e ğ il
de, avamı da doğrudan doğruya ilgilendiren bir üslupla tartışılmalı mıdır? Bunun s o n u c u n d a
nihaî bir rapor hazırlandığı zaman, avama ya da sanayiciye, sanayi müdürlüklerinde
çalışanlara bu işi organize edenlere de hitap edecek midir bu çalışmalar acaba?
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
44
OĞUZ BABÜROĞLU - Öneriniz çok yerinde ve tabiî ki katılımın yaygı] aştırılması lazım.
Bizimki bir kesittir ve Sanayi Bakanlığıyla oluşturulmuş bir yürütme kurulunun özellikle
süzgecinden geçmiş olan iddia sahipleridir ve bu bir başlangıçtır, mutlaka halkalarla ayağı
daha başka yerlere de basmalıdır; ama, sadece yönteme bakarsak, yöntem, katılımcıların
yargılarına ve katkılarına dayalı bir yöntemdir ve çıktılar da onların görüşleri doğrultusunda
çıkmıştır. Yani, görüşleri derken, bilgileri, becerileri ve İzmit'ten gelen arkadaşımız için,
mutlaka değerleri ile de beraber. O açıdan, yargısal olarak daha fazla öne çıkmıştır, sayısal
değerlendirme mutlaka yapılması lazımdır; ama bu değişik bir yöntem olarak, zannediyorum
daha evvelden sanayi stratejisine böyle bir şekilde yaklaşılmadı, mutlaka da tamamlayıcı
olarak nitelendirilmesi lazımdır diye düşünüyorum.
VEDAT TANYILDIZ - Affedersiniz Oğuz Bey, ben şu açıdan söylüyorum: Şûra
kelimesiyle, Şûranın niteliğiyle, katılımcıların niteliğiyle bağdaştırarak bu soruyu sordum.
Şûranın anlamını gündeme getirmek istiyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
Bu, konuyla ilgili örnek bir çalışma. Bu çalışmayı hazırlayanlar, zaten sanayi kesimi
çoğunlukta olmak üzere, kıymedi bilim adamlarımız, teknisyenlerimiz. Biraz evvel, Devlet
Planlama Teşkilatından Kemal Bey de söyledi. Bu çalışmada tespit edilen hedefler veya
stratejiler veya esaslar, zaten Yedinci Beş Yıllık Plan stratejisiyle de uyumlu. Bundan evvel
yapılan, her yıl yapılan, Özel İhtisas Komisyonu çalışmalarıyla da uyumlu. Yani, bu
çalışmayla biz, hiç olmayan bir durumu birden bire ortaya koymuş değiliz; ama, bir
çalışmayla, başka bir yöntemle olmuş olayların teyidini elde etmiş olduk; ama, mutlaka ki
aynı değil. Bu çalışmanın bize gösterdiği bazı dinamikler var. Yani, bizim çalışmalarımızdan
öteye bazı esaslar var. Bu çalışma bizim için bir şablon olacak. Şimdi belki sizin soracağınız
suale direkt cevap olacak. Biz, bu toplantıların sonunda elde ettiğimiz hususlarla, biraz evvel
Metin Beyin dediği gibi, bu dokümanı revize edeceğiz. Revize ettikten sonra, bizim planımız,
bu konuyu, gerek illerimizde, sanayinin temerküz ettiği illerde, gerekse sektörlere uygulamak
suretiyle, teoriden pratiğe doğru nasıl intikal ettiririz, nasıl uygulamaya koyarız, onun
çalışmasını yapacağız. O bakımdan, sizin dediğinize katılıyoruz, burada yaptığımız
müzakereler bize bir baz verecektir, bilahara elde ettiğimiz neticeleri tüm sanayiye
uygulamak için bir eylem planımız vardır ve bunu da uygulayacağız.
Buyurun.
UMUR COŞKUN (Yapı K redi Bankası Leasing Genel Sekreteri) - Burada benim
söyleyeceklerim, muhtemelen stratejik sonuçları değiştirmeyecek. Zaten ben de bu çalışmanın
yöntemi konusundaki övgülere katılıyorum; ama, bazı şeyler söylemek istiyorum ve bazı
örnekler verip, bu konuları bir dilekle tamamlamak istiyorum.
45
Bütün çalışma yöntemleri gibi, bu çalışma yöntemi de belli sınırlılıklar taşıyor. Sınırlılık, aynı
zamanda belirli sapmaları da beraberinde getirebilir.
Birinci örnek, bu tartışma panelleri sırasında, yapı, girdiler, sosyo ekonomik etkiler alt
başlıkları altında 23 unsur birbiriyle karşılıklı olarak değerlendirildi. Yani, analitik hiyerarşi
yöntemiyle bunlar karşılıklı olarak değerlendirildi. 23 yerine sözgelişi 48 unsur olsaydı,
mutlaka biı çalışma daha kapsayıcı bir çalışma olabilirdi, sapmalar açısından daha az endişeli
olabilirdik; ama o zaman da, orada çalışan insanları iki gün değil de, belki 15 gün çalıştırmak
gerekecekti; bunu anlıyorum. Ancak, orada belli kritik parametreler var. Örneğin, eğitim.
Bunu, o tartışma panelleri sırasında da dile getirdik ve düzenleyici kuruldaki arkadaşlar da
buna katıldılar büyük ölçüde. Eğitimin de bir parametre olarak bu modelle karşılıklı
tartışılmaması, ciddî bir sapma yaratmış olabilir endişesini ben burada taşıyorum.
İkinci örnek; Ürün gruplarına ait çeşitli masaların, Ankara masasının, Bakü masasının,
Budapeşte masasının sıralamaları çıktı. Bunlar, birleşik değerlendirmeden sonra duyarlılık
analizi yaptılar, burada yaptıkları sıralamaları değiştirici ek bir bir çalışma yaptılar. Çok iyi
hatırlıyorum, örneğin Ankara masası, sonuncu olarak çıkarttığı plastik-kauçuk şeyini yukarı
itici bir çalışma yaptı. Raporun 43. ve 45. sayfalarında var. O sayfalardaki tablolarda
göreceğiniz 23. ve 15. sıralardaki plastik ve kauçuk sanayii üretiminin daha üst sıralarda
olması gerektiğini söyleyen bir çalışma yaptı.
Yine Brüksel masası, madencilik sektörünün daha yukarıda olmasını gerektiren bir duyarlılık
analizi çalışması yaptı ve benzeri ve benzeri.
Şimdi bunlar, bu rapora tam olarak yansımamış.
Üçüncü örnek de, varsayımların sorgulanması. Tabiî burada baştan bazı varsayımlar var;
küçülen devlet konusu da böyle bir varsayım. Yani, birisi de, varsayımlar sorgulandığı zaman,
şunu diyebilir; Devletin en güzel küçülmesi, ekonomideki rolünün dolaylı ya da dolaysız
rolünün küçülmesiyle değil, örneğin millî savunma harcamalarının daralmasıyla olur. Böyle
bir varsayım üzerinden, bunun ekonomiye katkısını tartışabilir; bu da ciddî bir varsayımdır.
Bu üç örnekteki şeyleri, şu dilekle tamamlamak istiyorum; Bütün bunların tartışılacağı, yani
çalışmanın sınırlamalarını sorgulayan bir ek çalışmanın bu rapora sanıyorum monte edilmesi
ya da bir şekilde bu çalışmanın yapılıp, bunun birlikte sentezinin yapılması gerekir diye
düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
46
Siz de bunun dinamik bir çalışma olduğunu, statik bir çalışma olmadığını ifade ettiniz. Ben de
biraz evvel söyledim, bu katkıları, bu sorulan da dikkate alarak, herhalde bir ileri çalışmaya,
bir revizyona gideceğiz.
Sizin ilave etmek istediğiniz.
METİN G ER - İlave etmek istediğim husus şu: Katılımlı yöntemin bir uzantısına burada
şahitsiniz. Bir katılımcı, hâlâ kendini ayırmış değil süreçten ve bunun sürekli devam etmesini
talep ediyor, devam edeceğiz efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Buyurun.
BEDİRHAN ÇELİK (Mercedes Benz Genel Koordinatörü) - Ben, önce akademisyen
arkadaşlara teşekkür etmek istiyorum, bazı tabirler kullanıp akademiye uymazsa, lütfen
peşinen özür dileyeceğim. Ben biraz pratik olarak yaklaşmak istiyorum.
Sizin bugün sergilediğiniz nesneler, tamamen akademik temenniler şeklindedir ve hedef
olarak da ele alınmalıdır; bunu kabul ediyorum. Ama, sonuç olarak insanın iyi yaşamı, kaliteli
yaşamı diyoruz. Bunun için ne gerekli? Çalışmak ve para kazanmak; onun için pratik olarak
yaklaşayım diyorum.
Buradaki hedefler, ortaya konulunca. Hükümete ve devlete de yön vermek gerekir. Ben, son
iki üç yılın ekonomik tarafını biraz ele alayım ve önerilerimi öyle getireyim.
Sayın Başbakanımız, "yapılan ödemeler ağırlık olarak faizlerdir" dediler. Bizim için gerçek,
yapılan ödemelerdir, piyasadan çekilen paradır ve yaratılmayan nesnelerin dağıtılmasıdır.
Bununla hiçbir yere gidemeyiz, bunu bilhassa burada belirtmek istiyorum. Çünkü, bir değeri
yaratmazsanız, olmayan bir değeri dağıtmaya kalkarsanız, bunun eninde sonunda hüsrana
uğrayacağımız muhakkaktır. İş hacmini geliştiremeyiz. Çünkü, olmayan bir şeyi önceden
harcamış oluruz. Onun için de özelleştirmeler yapılıyor, inşallah bunu hızlı yaparlar.
Ben. pratik olarak yaklaşayım. Millî bir sanayiden bahsettiniz. Öbür taraftan, Türkiye Avrupa
Topluluğuna girecek diyorsunuz ki, girecektir, Gümrük Birliğiyle başlayacaktır. O vakit,
bunu böyle somut olarak millî sanayi artık diyemeyeceğiz; çünkü, herkes gelip burada ortak
olacaktır, eğer burada bir çıkar görürse buraya gelecektir; ancak, bizim de çıkarımız olursa, o
vakit ona müsaade edeceğiz.
Bizim sanayi kolunu ilgilendiren bir hususu, yakinen bildiğim için getireyim, aksi takdirde
özür dilerim, ukalalık etmiş olurum. Tahminen iki yıl önceydi, Sayın Başbakanımızın
47
Almanya'ya yaptığı seyahate benim de katılmam istendi. Orada bir teklifte bulundum. Sâdece
Almanya'daki Mercedes Benz, bir karar almıştı: Uzakdoğu'yla yarışabilmek için kendi inplant
olarak yaptığı ürünlerin takriben % 20-25'ini Almanya dışına aktaracak denmişti. Bu
Almanya dışına aktarılacak % 20-25'in ne kadarını Türkiye'ye alabiliriz diye düşündüm ve şu
karara vardım ve o kararımı orada söyledim:
Şimdi, herkese ihracat yapın diyorsunuz. İhracat yapmak pek kolay bir şey değildir.
Sürükleyici sektör olan otomotivi hele ihraç etmek çok çok zordur. O halde, yurt dışından, bir
Alman yan sanayicisini ele aldığım zaman, o Mercedes Benz'e hangi kalitede, hangi şaftlarda
mal verdiğini bilir, eğer onu biz Türkiye'ye çekebilirsek, o vakit, burada yapacağı ortaklıkla
da her şey daha kolay hallolur, aksi takdirde, burada yan sanayiden arkadaşlarım var, 12 sene
uğraşırlar, ondan sonra ancak bir mallarını kabul ettirebilirler. Bunun yolu da şudur dedik:
Küçük ve orta ölçekli sanayi sizin Bakanlığımzdadır. İki yıl önce kaynaklarınız 1,4 trilyon
liraydı. Eğer, bu paranın bir kısmı, bu husus için kullanılırsa ve tamamen ihracata
yönlendirilirse, o vakit, bu bahsettiğim % 25 olan katkı ki, mercedes için sadece onun sadece
yansını alsaydık, birkaç milyar dolarlık ihracat yapabilirdik. Bunlann yapılması gerekir.
Bu para, sizin Bakanlığmızdaydı; ancak, ben bu öneriyi bir yıl evvel Bolu'da tekrar yaptığım
zaman, o bölümün umum müdürü arkadaş bana geldi, siz bizi ele verdiniz dedi; çünkü 700
milyar lira bütçeye aktarılmıştı.
Bir husus için ayrılan bir nesneyi mutlaka onun için kullanmanız lazım.
İkinci bir husus daha var: Destek destek dendi. Lütfen bunu unutun, destek diye bir olay yok.
Türk sanayiine en küçük bir destek yapılmamaktadır. Bu, sadece eşitleme için yapılan
çabadır, yani dışarıyla eşit hale getirmek için, o da yerine getirilmemektedir; çünkü, bir
sübvansiyon diyorsunuz, altı ay sonra, bir sene sonra ödediğiniz zaman, o sıfırdır, kâğıt
üzerinde kalır, bir de, affedersiniz, Avrupa Topluluğuna karşı veya dünyanın diğer ülkeleri
karşısında, kendi kendimize gol atmış oluruz.
Yapılacak planlamalar, artık pratik yönde yapılmalı. Hedefleriniz gayet iyi. İyi geçim
standardı; ama bunun için iyi çalışma imkânları... İyi çalışma imkânları hangi desteklerle
yapılır? Mesela, aklımdan geçiyor, katma değer vergisini hiç almayın; ama yatırıma
yönlendiği zaman hiç almayın. Nitekim, bu teklif de yapıldı. Bundan bir iki ay evvel Sayın
Aykon Doğan bunu söyledi. Bundan sonra yatırım nerede yapılırsa yapılsın, yüzde yüz
yatırım indirimi dendi; çıkan teşviklere bakıyoruz, öyle bir olay yok.
O vakit, ben şunu istirham ediyorum: Söyledikleri şeyleri düşünerek söylesinler, yerine
getirsinler ve bu yerine getirmede falana falana destek verildi denmesin. Ben neden hiç vergi
almayın diyorum. Hiç vergi almadığınız zaman, aslında çok vergi alacaksınız. Çünkü, yeni
istihdam alanlan açtığınız zaman, o kişilerden alacağınız gelir vergisi, alacağınız kurumlar
vergisinin kat kat üstüne çıkar.
48
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Bu, direkt bize yöneltilmiş bir soru Sayın Profesör.
M ETİN G ER - Bir düzeltme yapmak istiyorum.
Akademik temennilerle, bu temennilerin akademisyenlere ait temenniler olduğu söyleniyorsa,
bu önermenize katılmıyorum. Çünkü, bu önerileri yapanların içinde, toplam 107 katılımcının
içinde akademisyenlerin sayısı ya 3'tü, ya 4'tü. Eğer, kavramsal düzeyde burada sözü edilen
temennilerin akademik düzeyde kalacağını diyorsanız, o tartışmaya açıktır, takdirinize kalmış
bir şeydir.
BAŞKAN - Bedirhan Bey, bütün sanayinin bazı sorunlarını dile getirdi. Bu konuları
tartışmak, biraz evvel ifade ettiğim gibi, bundan sonra yapacağımız sektörel değerlendirme
toplantılarında ele alınacak.
Temennileri doğrudur. Özellikle teşvik politikalarının açık seçik ve etkin olması gerekir.
Etkin olmaktan kastım, karar alındığı takdirde derhal uygulamaya konulmalıdır ki, ileriye
dönük yatırım kararlarım etkilesin veya konu eğer ihracatla ilgiliyse, ihracatla ilgili talepleri,
pazar araştırmalarını veya bağlantıları gerçekleştirsin; bu sözlere biz de yürekten katılıyoruz,
inanıyoruz; ama şu anda bizim burada söyleyecek bir mesajımız yok.
Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Hocam.
ÖM ER SAATÇİOĞLU - (O rta Doğu Teknik Üniversitesi ) - İlk önce, bu çalışmayı
yapan değerli arkadaşları kutlamak isterim. Özgün bir çalışma, bir katılımcı modeli, çok
kişinin görüşü alınarak bu noktaya gelinmiş, üzerinde durmaya değer. Ancak, izninizle,
mademki bu toplantı biraz bu raporun değerlendirilmesi ve bundan sonra yapılacaklarla ilgili
önerilerin derlenip toparlanması, ben de naçizane olarak görüşlerimi belirtmek istiyorum.
Bunlardan bir tanesi, biraz evvel arkadaşlardan birkaçı da değindi, ilkeler diye sıralanmış
olanlar, hakikaten çeşitli vesilelerle bazı raporlarda çıktı. Şimdi ben bunu da dikkatle
okudum. İlke, görüş, politika biraz karışık yazılmış gibi geldi bana. Yani, bu raporun bir
redaksiyonu söz konusu ise, bunu belki ayıklamakta yarar olabilir. Yani, ilkeyse, ilkeyi oraya
koymak lazım; görüşse, görüşü koymak lazım; politikaysa, politika demekte yarar var.
Çünkü, bunların tanımları bazen çok şey ifade edebiliyor.
Öte yandan, stratejiye geldiğimiz zaman, strateji olarak burada bir veya iki kavram
görüyorum: Yeniden doğuş stratejisi, artı gelişmede yetkinlik artırılması. Bunun içinde insan
49
kalitesi artırılsın deniyor, yönetici yetiştirilsin deniyor. Hep kafalarımızda olan birçok önemli
unsur içerilmiş; bunu da takdirle karşıladığımı söylemek isterim. Fakat, arkasından bir de,
yeni bir kurum öneriliyor; esasında o da stratejik bir yaklaşım. Bir mezo kurum tanımı
yapılıyor, bir öneridir, yani bir nevî katalizatör rolü üstlenecek bir kurumsal yapılaşmaya
gidilsin deniyor; ona da diyecek pek bir şeyim yok. Yalnız, Türkiye'nin sanayi şûrası ve
sanayi stratejisi dendiği zaman, acaba böyle çok kısaya indirip, kolaya indirip, işte kurumlar
yeniden doğsunlar deyip orada noktalamak doğru olur mu diye düşünmeye başladım. Çünkü,
bu rapordan bu vurgu çıkıyor. Mutlaka bunu söylemek istemiyor değerli yazarlar; çünkü
ilkeler faslında tedbirleri tadat etmişler, ben onu görmezlikten gelmek istemiyorum; ama
strateji dendiği zaman, regeneration'dan herhalde Türkçeye çevrilmiş yeniden doğuş
söylenmiş, bunlar tabiî çok moda kavramlar. Yani, ben de katılıyorum, bir şekilde bunun
yapılması lazım, bir iki ay evvel de yeniden tasarım veya reengineering vardı, ondan evvel
başka bir şey vardı; esasında bütün bu kavramlar, şimdiye kadar uygulanmış bilimsel
yöntemlerin isim değiştirilerek yeniden topluma lanse edilmesi, bir heyecan uyandırmak
üzere konmuş tabirlerdir. O bakımdan, bu yeniden doğuşu da belki tarif etmek lazım. Ne
demek istiyoruz yeniden doğuş demekle? Belki bundan sonra, bu yeniden doğuş nasıl
yapılacak, bunu ele almakta yarar olabilir. Yeniden doğuş stratejisini açmak lazım ve yeniden
doğuş stratejisini kimler uygulayacak, nasıl uygulayacak, biraz bunları deşmekte belki yarar
var. Yani, öğretici rolü üstlenebilir Sanayi Bakanlığı yahut ilgililer diye düşünüyorum.
Bir başka görüşüm de, strateji dediğiniz zaman, bu çalışmanın altında ne yatıyor, Sanayi
Bakanlığı bunu sipariş etmiş, Sanayi Bakanlığı kendi stratejisini, Türkiye'nin sanayi
stratejisini belirlemeye çalışıyor. Öte yandan, bu sanayi stratejisi özel sektörü de büyük
ölçüde ilgilendiriyor. Yani, özel sektörün endüstriyel yapısı olmasa, bu strateji zaten
geçerliliğini yitirebilir. Belki de bu ayrımı da yapmak lazım. Yani, Sanayi Bakanlığı'nm Türk
sanayiini geliştirme stratejisi ne olmalıdır veya kamu sektörünün endüstride bilfiil bu işin
içine bulaşmış kurumlar stratejisi ne olmalıdır ve belki de bu iki strateji nerede bir
bütünleşmeye doğru gitmelidir. Yani, bunun da belki bir orkestra şefliğini yapacak bir
kurumsal yapıya ihtiyaç olabilir. Bir kurumsal yapı öneriliyor; ama bu orkestra şefliği nasıl
olacak? Şimdiye kadar pek etkin, maalesef, olamadı. Orada da bir stratejik karar vermek
gerekiyor diye düşünüyorum.
Bir de yine bir görüşümü belirtmek isterim. Stratejiden ben, kurumun misyonunun nasıl
yerine getirileceğinin açık belirlenmesini anlıyorum. O bakımdan, o nasılı görmek istiyorum.
Yani, bu raporda daha çok ne yapılacak, ilkeler ne? bazı konulardaki görüşler, yorumlar dile
getirilmiş, iki tane de öneri var: Yeniden doğuş ve mezo kuruluş getirilsin diye.
Bundan sonraki çalışma için önerim, buradaki tedbirleri nasıl yerine getirmek gerektiğine
dair, belki de teker teker ele alıp, daha somuta indirgemek. Çünkü, benzer çalışmalar, farklı
yöntemlerle daha evvel yapıldı; ama hep bir noktaya kadar gidiyoruz, orada kalıyoruz, bir
50
noktaya kadar yasalar gelişiyor, kalıyor; fakat etkin bir uygulama sürecine giremiyoruz. Belki
de böyle bir, nasıl olacağını gösteremediğimizden de kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
Tekrar, çalışanları hepinizin önünde kutluyor ve bundan sonra ele alınacak konuları bu
şekilde tadat ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkürler.
M ETİN G ER - Sayın Saatçioğlu'na teşekkür ediyorum; genel olarak yapıcı katkılarından
dolayı. En önemli üç noktayı da çok iyi çekip çıkardınız, onun için de çok teşekkür ederim.
Yeniden Doğuş, konsept olarak, tartışma panelleri sonunda çok açık bir şekilde ortaya çıktı, â
la mode olduğu için buraya gömülmüş değil, öyle bir açıklama getireyim. Çünkü, aslında
yeniden doğuş, bir öncesine gittiğinizde, olgunlaşmış ürün gruplarının rekabet üstünlüklerini
artırabilmek için ki, bu çok kaba ve öz bir şekilde ihracatlarındaki yüksek teknoloji
ürünlerinin oranının artırılması anlamına geliyor, bu bağlamda bir yeniden doğuş. Yani, ürün
portföylerinin değişikliği, ürün porföylerinin geliştirilmesi; fakat gelecek on yıl içinde bu
plato diye sözünü ettiğimiz hedefin civarındaki alanda ürün gruplarının kendi iç
dinamiklerinde belki göreli birtakım değişmeler olacak diye gözleniyor; ama fazla bir farklılık
da olmuyor, yeni ürün grupları girmiyor, bir tek bunu yırtan bilişim sektörü. Bu bağlamda
yeniden doğuşu kullandık, dediğiniz gibi, esinlenmiş olabiliriz; fakat yeniden doğuştan farklı
bir şey de göremedik, çünkü çok oturdu oraya.
Bu çalışmanın devamı konusunda hemfikiriz, mutlaka tedbirlerin ne olmasına yönelik
çalışmaların yapılması lazım.
İzin verirseniz, bir tamamlama da Sayın Babüroğlu'ndan gelecek.
OĞUZ BABÜROĞLU - Kesinlikle, dediklerinizin hemen hemen hepsine katılıyorum, zaten
kavramlarla ilişkili, sizinle ayrı forumlarda da sürekli tartışmaktayız; onun için strateji,
politika, misyon, bunların arasındaki farka burada girmek istemiyorum. Ancak, en kritik
öneriniz, zaten birkaç konuşmacı tarafından da dile getirildi, uygulama. Bu çalışmanın belki
uygulamayla ilişkili bir tek katkısı olabilir; o da, bizzat katılımcıların kendisi, yani bu
politikalarla veyahut da stratejiyle yaşayacak olan kişilerin kendisi bu fikirleri ürettikleri için,
yani bir uzman grup tarafından yapılmadığı için... Bir uzman grup sadece görüşleri toparladı.
Çünkü, asıl özü katılımcılardan gelmiştir, onu da zaten çok rahat bir şekilde geriye doğru
takip edebiliriz. Bir tek farkı, belki bu taahhüt ve sahiplenme konusunda olabilir diye ümit
ediyorum.
Teşekkür ederim.
51
BAŞKAN-Teşekkürler.
Vaktimizin sonuna geldik. Başta, Sayın Hocam, vakitle ilgili gayet veciz bir şey söyledi, biz
de uyalım dedik; ama, size bir son söz vermek istiyorum. Zaten başka da söz isteyen yok;
dolayısıyla vaktimizi iyi kullanmış olduk.
Buyurun;
ATİLLA AŞKAR (Koç Ünivesitesi) - Bu mezo kavramı gayet cazip geliyor; mikro, bireysel
yapılamayacak işlerin çok üste de gitmeden ara bir yerde çözümlenmesi. Acaba,«serbest
rekabet ortamında yaşam şansını nasıl görüyorsunuz? Bir taraftan rekabet içinde bulunan
firmalar, ortak çıkarları açısından mezo yapılarda işbirliği yapsın istiyoruz; fakat, bir taraftan
da rekabet var. Acaba serbest rekabet ortamında çok şansları olabilir mi?
BAŞKAN —Teşekkürler.
Buyurun Oğuz Bey.
OĞUZ BABÜROĞLU - Şüphesiz, serbest piyasa ekonomisinin ve ortamının getirdiği
rekabet koşulları var. Ancak, görüyoruz ki, bir rekabet yasasını getirebilmek dahi belirli bir
işbirliğine bağlı. Yani, işbirliği, aslında rekabetin oluşmasının temel gereksinimi ve nitekim,
asıl keşfetmemiz gereken, bu toplumumuza uyan işbirliği mekanizmaları. Çünkü, rekabetle
ilişkili mekanizmalar gayet belli. Sayın Başbakanımızın da dediği gibi, var olan kurumlan
hemen getirip kurmamız gerekli; ama neden kuramıyoruz? Kuramamamızın sebebini, işbirliği
becerisinde bir eksiklik olması diye yorumluyorum.
Teşekkür ederim.
METİN GER - Bir örnek vermek istiyorum. Rekabet öncesi etkinlikler araştırma kavramı
bizim ülkemizde bir türlü yerleşmedi; ama rekabetçiliği ana hedef almış ve o eksen etrafında
ekonomilerini oluşturmuş pek çok ülke veya ülke grubunda, rekabet öncesi araştırma gayet
etkin bir şekilde yapılabilmekte. Yani, rekabet, işbirliğini hiçbir zaman önleyen bir olay değil;
bilakis, işbirliklerini aktif hale getiren, ama kontrol altında ve denetleme altında rekabetçiliği
yaptırtabilecek bir ortam özlemi olsa gerek sanayicilerimizin ortaya çıkardığı bu mezo düzey
kurumsallaşma.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Bu toplantıyı bu saate kadar ilgiyle dinleyen ve sordukları suallerle, yaptıkları katkılarla
gerçekten konunun içinde olduğunu bizlere gösteren bütün katılımcılara teşekkür ediyorum ve
52
şu ilgi, bu güzel sunuşlar, bize bir gerçeği ifade ediyor: O da, bu çalışmayı genişleterek ve
geliştirerek devam etmek mecburiyetindeyiz. Tabiî, en önemli konu olarak bir hususu tespit
ettik, bazı hedefleri belirledik; ama, bütün konuşmacıların söylediği gibi, bundan sonra
yapılacak en önemli husus, bunların uygulamasını sağlamak, bununla ilgili bütün
düzenlemeleri yapabilmektir. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın bütün üst düzey yöneticileri
sırasıyla bu toplantılarda oturum başkanlığı yapacak ve takip edecektir. Bizlerin görevi,
bürokrat olarak burada elde ettiğimiz sonuçları, uygulama alanına koyabilmek üzere, siyasî
iktidara iletmektir ve biz de bunu elimizden geldiği kadar, gerçekleştirmek için gayret
göstereceğiz.
Ben, tekrar, bu konuşmalarıyla, katkılarıyla, sunuşlarıyla ve bu toplantıda birlikte oturan
oturum başkanı arkadaşımızın yardımcılarına, hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
Oturumu kapatıyorum.
53
III. OTURUM
BAŞKANLIK DİVANI
M etin ŞAHİN
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı M üşteşar Yardımcısı
İsm et R ıza ÇEBİ
SEKA Genel M üdürü
Ü m it UZEL
Çorum Sanayi Odası Başkam
ÇAĞRILI KONUŞMACILAR
- Prof.D r. T osun TERZİOĞLU
TÜBİTAK B aşkanı
"Bilim - Teknoloji- Sanayi Çevrimi"
- Dr. AliTİGREL
Büyükelçi, B aşbakanlık Baş D anışm anı
"G üm rük Birliğinin Türk Ekonomisine Etkileri ve Alınması Gerekli
Önlemler"
- N eşe KILIÇ
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı AT Koordinasyon Genel M üdürü
"G üm rük Birliğinin Türk Sanayiine Etkileri ve Alınması Gerekli Önlemler"
O'îo'Jul ^ u v2- (
\
Sü 2
ı
,
,
.
( s e3^\'& \ ılvAvAcİ^rl
BAŞKAN M ETİN ŞAHIN (San. Tic. Bak. M üsteşar Y ardım cısı) - Değerli katılımcılar,
2. Sanayi Şûrası'nm birinci gününün öğleden sonrasının ikinci oturumunu açıyoruz.
Toplantımızı, birlikte görev yapacağımız SEKA Genel Müdürü Sayın İsmet Rıza Çebi ve
Çorum Sanayi Odası Başkanı Sayın Ümit Uzel'le birlikte yönetmeye çalışacağız.
Size dağıtılmış bulunan programda yer alan şekliyle, üç tebliğ sunucumuz var. Gene yazılı
olan metnin son bölümünde de kısa süreli tartışma bölümü ayrılmış gözüküyor. Biz,
arkadaşlarımızla beraber konuştuk, bu bölümde yazılı olan şekliyle değil, her takdim yapan
arkadaşımızın, konuşması bittikten sonra, tartışma bölümüne geçeceğiz, o bölümü
kapatacağız, daha sonra ikinci, daha sonra da üçüncü konuşmacı arkadaşımıza söz vereceğiz.
Yöntem olarak bunu daha yararlı gördük.
Bu arada, tabiî, konuşmacı arkadaşlarımızdan da bir ricamız var. Gene basılı metinde çok bir
zaman ayarlaması yok, bir süre belirtilmemiş; ancak, biz onu gene dengeli bir biçimde
kullanalım istiyoruz. O amaçla, sunucu arkadaşlarımızdan 15, azamî 20 dakikada takdimlerini
yapmalarını rica ediyoruz. Daha sonra da sizlerin, katkılarınız, eleştirileriniz, sorularınız için
yaklaşık bir 15 dakikalık süreyi kullanmak istiyoruz.
Bu açıklamalardan sonra, ilk söz, Sayın Tosun Terzioğlu'nun.
Buyurun Sayın Terzioğlu.
PROF.DR.TOSUN TERZİO ĞLU (TÜBİTAK Başkam) - Ben, bugün, çok kısa olarak,
bilim, teknoloji ve sanayileşme arasındaki ilişki veya başka bir deyişle, bilim, teknoloji ve
sanayi çevrimi üzerinde çok özet, oldukça yüzeysel birtakım görüşler öne sürmek istiyorum.
Gerçekten de, 21. yüzyıla girmemize çok az bir süre kala, ekonomik, siyasî ve toplumsal
etkileri bakımından, İngiliz sanayi devrimiyle eş tutulan yeni bir çağa, kimine göre
enformasyon veya bilgi çağma, kimine göre sanayi ötesi topluma geçiş süreci olarak nitelenen
bir olguya tanık olmaktayız. Bence, bu gerçekten tarihsel bir olgu. Üretim sistemleri ve iş
sürecinin dayandığı teknoloji tabanındaki köklü değişimle belirlenmekte bu süreç. Mikro
elektronik, bilgisayar ve telekomünikasyon teknolojileri veya bunların bir birleşimi olan
bilişim teknolojisindeki olağanüstü gelişmeler, bu değişimde bence ana rolü üstlenmiş
durumdadır.
Bu rol sonucunda, üretim süreçlerindeki yeni teknolojiler, esnek üretim, esnek otomasyon
veya başka ileri teknoloji alanlarında, ileri malzeme teknolojileri ve biyoteknoloji alanındaki
kapsamlı ve hızlı gelişmelerle desteklenmektedir.
Biyoteknolojideki gelişmeler, bugün birçok bakımdan hâlâ doğa koşullarına bağlı olarak süre
gelen tarım sektörünü de giderek daha fazla etkileyecek, belirli ölçüde denetim altına
alınabilen bir sektör haline getirecektir.
Teknoloji tabanındaki değişime paralel olarak, sanayi üretimin, hatta hizmet
kısmının bilim ve teknoloji içeriği de artmaktadır. Teknoloji, artık, bugün,
ucuza elde edilmesinden veya kol gücünün bol ve ucuz olmasından ziyade,
daha ağırlıklı bir rol oynamakta, hatta rekabetin ülkeler arasında rekabet
şirketleri arasında rekabet olsun, belirleyici unsuru olmaktadır.
üretiminin bir
hammaddenin
rekabette çok
olsun, sanayi
Çok değil, bundan kısa bir süre önce, ülkeler, gelişmişliğin bir ölçütü olarak, kişi başına
tükettikleri enerjiyi gösterirlerdi. Örneğin, burada 1985-1986 arasında Almanya'da birincil
enerji kaynağı tüketimindeki gelişmeyi göstermekte, diğeri de Alman ekonomisinin
büyümesini, gayri safî millî hâsılasını göstermekte, gerçekten bunlar paralel olarak gitmekte
ve o zamana kadar da bu böyle olmuştur. Ancak, daha sonraki yıllara baktığımız zaman, artık
bu paralelliğin koptuğunu görmekteyiz. Dolayısıyla, bilimin, teknolojinin ortaya çıkardığı bir
husus da ve bunların tabiî sebatlı ve akılcı politikalarla hayata geçirilmesi sayesinde, Alman
toplumu en azından, daha az enerji tüketerek -petrol enerjisini kastetmiyorum; tüm enerji
kaynaklarının jull cinsinden ifadesidir- gayri safî millî hâsılasındaki artışı sürdürebilmektedir.
Enerji tüketimin bu grafikte ulaştığı maksimum yıl olan 1987'yi baz alırsak, 1987 ile 1991
arasında Alman ekonomisi % 20'ye yakın veya % 20'yi biraz aşan ölçüde büyümüş, öte
yandan enerji tüketimiyse % 6 azalmıştır. Dolayısıyla, artık, en azından bazı toplumlar için,
kişi başına enerji tüketimi gelişmişliğin bir ölçütü olmaktan çıkma durumuna gelmiştir.
Bilim ise, giderek kompleksleşmekte, kendi içerisinde birtakım ayrışımlara, dallanmalara
uğramaktadır; ama, şurası da bir gerçek ki, bilim ve teknoloji arasındaki eskiden belirgin olan
sınır, bugün artık giderek belirsiz hale gelmiştir, hatta mikro elektronik veya ileri malzeme
teknolojilerinde bu sınır hemen hemen, belli konularda, ortadan kalkmıştır. Eskiden çok kolay
bir doğrusal modelden bahsedilirdi. Bir bilimsel araştırma sonucu yeni bir bilgi üretilir, o
bilgi teknolojik araştırma geliştirme sonucunda bir ürüne veya bir üretim sürecine döner ve
sonuçta ticarileşerek yeni bir ürün ortaya çıkar veya örneğin, bir yeni üretim süreci ortaya
çıkar veya bir üretim sürecinin daha verimli çalışması meydana gelirdi. Oysa, bugün, bu
model, böyle adım adım, yavaş çalışan bir model değildir. Bir yerde, bilim havuzundaki bilgi
miktarı, inanılmaz bir hızla artmaktayken, gelen bilginin de teknolojik geliştirmeyle ürüne
dönüşmesi, ekonomik hayata etki etmesi hızlanmış bir süreç olarak devam etmekte, yer yer
aradaki süreçler de atlanabilmektedir. Yani, sistem, bir anlamda daha kompleksleşmiştir.
Türkiye'de zaman zaman bu konuda gözlemlediğimiz birtakım kestirme yol arayışları vardır.
Şu iddia edilebilir ve zaman zaman iddia edilmiştir: Bilimsel araştırmalara pek gerek yoktur,
bunlar masraflı şeylerdir -bilimsel araştırma dediğimiz zaman, nedense bazılarımızın aklına
hep çok pahalı olan uzay araştırmaları gelir- onun yerine, teknolojik geliştirmeyle kolayca
yeni ürünler elde edebiliriz ve hep örnek olarak, bazı uzakdoğu ülkelerinin böyle yaptığı iddia
edilir. Oysa, uzakdoğu ülkelerinden özellikle Japonya'ya, bir ölçüde de Güney Kore'ye
baktığımız zaman, bunun böyle olmadığını gayet açıklıkla görebiliyoruz. Japonya, 19.
56
yüzyılın sonunda, bilime önem vermeyi o derece abartmiştır ki, İmparatorun yemini
içerisinde, Japonya'nın bilimde ilerlemesi için, İmparatorun elinden geleni yapacağı sözü yer
almıştır ve Japonya, gene o tarihlerde, yurt dışına kimyada, fizikte ve jeolojide doktoralı
eleman yetiştirmek için, ilk çekirdek kadrosunu yollamıştır; ama sistemli bir şekilde bunu
geliştirerek, 1910'lardan itibaren, artık bu konularda ve başka konularda da kendisi doktora
vermeyi, yurt dışına eleman yollamaya yeğlemiş duruma gelmiştir.
Gerçekten de, Türkiye'de, son yıllarda, Sayın Başbakan da ifade etti, 1980-1990 arasında, bir
ülkenin bilimsel çıktılarının göstergesi olan bir göstergede bir iyileşme görmekteyiz; bu da,
üst düzey bilimsel dergilere giren makale sayısı itibariyle, ülkelerin sıralanması. 1980-1990
arasında, Türkiye, 46 ncılıkla, 40 incilik arasında bu sıralamada yer alırken, 1990'dan itibaren
adım adım ilerleyerek, 1994'te 34. üncü sıraya yükselmiştir. Bu, kanımca bir başarıdır;
bilimsel çıktıların göstergesi itibariyle böyle bir yere Türkiye'nin gelebilmiş olması. Ama,
öbür taraftan, Güney Kore, bu sıralamada, 1980'de Türkiye'nin gerisindeyken, 1980'de Güney
Kore, stratejik bir karar almıştır. Teknoloji transferinden vazgeçmemiş; ancak, kendi
araştırma geliştirmesiyle teknolojisini yenilemeye, teknoloji üretebilir bir ülke haline gelmeye
birinci önceliği vermeye başlamıştır ve onun sonucu olarak, bilimsel makale sıralamasında.
Güney Kore'nin Türkiye'ye nasıl yetişip geçtiğini görüyoruz. Güney Kore'nin buradaki amacı,
salt bilimsel makele üretmek değildi; ama, araştırma geliştirmenin ekonomiye etkisini
sağlayabilmek için yapılan, kurulan çevrim mekanizmalarının bir yan sonucudur bu, başka bir
şey değildir.
Türkiye'nin 34 üncülüğü burada küçümsenebilir; ancak, şunu da belirtmekte, kesinlikle yarar
var: Futbol millî takımımız, son iki galibiyetinden sonra, dünya sıralamasında ancak 37 nci
sıraya yükselebilmiştir.
İçinde bulunduğumuz çağda, yani bilgi çağına geçiş yahut sanayi ötesine geçiş çağında,
ülkeler, birbirleriyle kıyasıya bir rekabet içerisindedirler ve gelişmiş ülkeler de dahil, bütün
ülkeler, bilimin ve teknolojinin gündelik hayatımızdaki önemini, ekonomiye olan doğrudan
ve dolaylı katkısını kavramış ve bu konuya daha fazla önem ve daha fazla parasal ve insan
gücü kaynağı ayırmaktan da geri kalmamaktadırlar. Örneğin, bugün gayri safî millî
hâsılasının yaklaşık % 3'ünü araştırma geliştirmeye sarfeden Güney Kore -ki. bunun içinde %
80 özel sektörün payı vardır- bu % 3'ü, % 5'e çıkarmak için planlar yapmaktadır.
Denebilir ki, Türkiye gibi henüz sanayileşmesini tamamlamamış, birçok iç ve dış sorunla
yüklü, açık konuşalım, bilimi çok fazla gelişmemiş, patent sayısı çok az bir ülke, acaba bu
bilgi çağma geçişte kendi bilim ve teknolojisine güvenebilir mi ve önde giden ülkeleri
yakalama fırsatına herhangi bir şekilde sahip midir, yoksa kaderine razı olup 21. yüzyılda da
bugünkü konumunda devam etmeye, bağımsızlığını sürdürme çabalarını sürdürmeli midir?
57
Geriye dönüp baktığımız zaman, gerçekten de sanayileşme tarihinde, geriden gelen ülkelerin,
kendilerinden ileri olan ülkeleri yakalayabildikleri«, hatta geçebildiklerini görüyoruz. Ancak,
bütün bu gördüğümüz örnekler, akılcı, rekabet üstünlüğünü önceden belirleyen, uzun soluklu,
sebatla sürdürülen politikalar sonucunda olmuştur. Örneğin, 19. yüzyıl ortalarındaki
Almanya'ya baktığımız zaman, herhangi bir şekilde siyasî birliğini bile sağlayamamış,
ekonomisi, İngiltere'ye ve Fransa'ya göre, tarım üretiminin egemen olduğu bir topluluk
görüyoruz. Örneğin, dünya sanayi üretiminin, o tarihlerde, % 35'i İngiltere tarafından
gerçekleştirilirken, Alman sanayii henüz emekleme döneminde; Fransa ise % 25'ini
gerçekleştiriyor. Dünya pazarları ise, İngiliz İmparatorluğunun egemenliğinde ve bunun
sadece ekonomik güce dayanmadığını da biliyoruz. Belki askerî güce dayanıyordu; onu daha
belirgin olarak ifade etme gereğini duymuyorum. Ancak, Almanya, bu tarihlerde, gayet
belirgin, uzun vadeli bir ekonomik politika, bir sanayileşme politikası izlemiştir ve burada
eğitim kurumlarmı sistematik hale getirerek, örneğin bir humbord üniversite modelini ortaya
atarak, örneğin, daha sonraları, iki tür kamu araştırma enstitü zincirlerini ortaya çıkararak,
bunlardan bir tanesi ilk başta Kaizer Wilhelm Enstitüleri adını alan, daha sonra Maksplan
adını alan salt bilimsel araştırmaları yapacak olan bir enstitü zinciriydi; diğeriyse, Alman
endüstrisinin rekabet gücünü artırmak için kurulan franofer sistemi. İşte bunlar sayesinde,
Almanya, gerçekten de 19. yüzyıl sonlarında İngiltere'ye yetişti ve geçti ve bir sömürge
imparatorluğu olmadan bunu yapabildi. Kimilerine göre de, bu ve bunun sonucunda olan bir
rekabet ve askerî tehdit, Birinci Dünya Harbinin belirleyici unsuru, çıkış nedenlerinden biri
oldu. Gene Almanya, İkinci Dünya Savaşından da tamamen harap ve bölünmüş bir halde
çıkmış olmasına rağmen, kendi zihinsel sermayesini, kendi insan gücünün becerisini iyi
örgütleyerek, akılcı bir politikayla, bu harpten galip çıkmış olanlara kısa sürede yetişti ve
geçti.
Japonya örneğine çok kısa olarak değindim. Ancak, bir başka noktaya da değinmek istiyorum.
Gene 1950'lere geldiğimizde, Japonya'yı da harpten mağlup çıkmış ülkelerden biri olarak
görüyoruz. O tarihte de Japonya içerisinde belki bunun gibi toplantılar yapılmakta ve
Japonya'nın geleceğinin sanayileşme mi, başka sektörde mi olduğu tartışmakta. O sırada
hâkim olmaya başlayan bir görüş, Japonya'nın gerçekte emek yoğun, özellikle tekstile ağırlık
veren bir sanayileşmeyle yeniden kurulması gerektiği ağırlık kazanmak üzere. Ancak, bir
başka grup da, o da İkinci Dünya Harbi sırasında silah sanayiinde yöneticilik yapmış olan
genç bir mühendis grup, Japonya'nın ileri ve yeni teknolojilere dikkat ederek sanayileşmesi ve
bir sıçrama yapmasını öne sürüyor ve onlar gerçekten de kazanıyorlar bir yerde tartışmayı ve
bugün baktığımız zaman, örneğin ileri teknoloji, yeni teknolojilerde Japonya'nın yer yer
Amerika Birleşik Devletlerini yakaladığını veya yakalamak üzere olduğunu, Avrupa
Topluluğu ülkelerini ise birçok alanda geçtiğini ve geçmek üzere olduğunu görüyoruz. Yani,
İkinci Dünya Savaşının galiplerini.
İnsan merak ediyor, acaba birinci grup, yani emek yoğun tekstil gibi ürünlere dayalı bir
58
sanayileşme stratejisini Japonya seçmiş olsaydı, Japon ekonomisi bugünkü konumunda olur
muydu?
Gene, dünya markası olan patentlerin kaynaklandığı ülkelere veya ülke topluluklarına
baktığımız zaman, burada da Japonya'nın kısa bir süre içerisinde, Avrupa'daki iki ülkeyi,
Almanya ve Fransa'yı kolaylıkla geçtiğini görüyoruz. CD Rom'lar bir Hollanda icadıdır; fakat
bunu ticarileştiren Japonya'dır. Keza Fax, bir Amerikan geliştirmesidir; fakat bunu
ticarileştiren ve ekonomisine katkıda bulunduran ilk ülke Japonya'dır. Fakat, dünyada bilimde
ve teknolojide olan gelişmeyi takip edebilmek bile kanımca esasında ülkenin bilimde ve
teknolojide ileri olmasını gerektiren, belli bir düzeye gelmesini gerektiren bir husustur.
Kore örneğine fazla değinmek istemiyorum.
Sürdürülebilir bir büyüme ortamı, bir ekonomik gelişme ortamı yaratmak ve korumak için,
Türkiye'nin ekonomik ve sosyal hayatında köklü yapısal değişim projelerinin ele alındığı,
konuşulduğu bir yılı yaşamaktayız. Gerçekten de, uluslararası rekabet gücünün artırılmasında,
ileri teknolojilerin kullanımı, geliştirilmesi ve üretilmesi ve Türkiye'nin de artık bu alana
yönelmesi ve bilim, teknoloji, sanayi çevriminde eksik olan aletleri bir an önce oluşturması,
güçsüz olduğu yerleri güçlendirmesi, mutlaka bu bağlamda gündeme gelmelidir.
Burada, şunu da belirteyim ki, birtakım gelişmeler de olmaktadır. Türkiye, bugün, 1 Haziran
itibariyle, Para Kredi Koordinasyon Kurulunca neşredilen bir tebliğ ile ilk defa tarihinde
sanayide araştırma geliştirme faaliyetlerine nakit teşvik vermeye başlayan bir ülke konumuna
gelmiştir. Bu ilk adımdır, yeterlidir, yetersizdir, tartışılır; ama bu adım fiilen atılmıştır,
düzenlemeler yapılıp fiiliyata geçmek üzeredir.
Gene, şunu da memnuniyetle görmekteyiz ki. örneğin Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı ki.
onun konumu da bu tebliğde ikinci kısımda yer almaktadır. Bir Dünya Bankası kredisiyle
çalışan bu vakfın hayatını sürdürebilmesi ve daha geniş imkânlara, daha geniş alanlara
açılabilmesi için de gene bu tebliğde bir yer vardır. Vakfa gelen projelerin -ki bunlar tümüyle
sanayi kuruluşularında ve teknoloji geliştirmeye yönelik projelerdir- hem kalitesinde, hem
sayısında bir artış vardır.
Burada, bizim yapmamız gereken, hiçbir sektörün diğerini küçümsememesi, zayıflıklarımızı
açıkça ortaya koymamız, bunları gidermek için elbirliğiyle çaba göstermemiz ve bilim,
teknoloji, sanayileşme, modernleşme, çağdaşlaşma, daha ileri bir yaşam düzeyine halkımızı
kavuşturma, istihdamı artırmak konusunda değişik sesli başka aletleri çalan çalgıcılar olarak
bir arada çalmayı öğrenmemiz gereklidir. İşte burada devlete, bu çalgıcıları düzenleme, bir
orkestra şefliği yapma görevi kanımca düşmektedir.
Teşekkür ederim.
59
BAŞKAN - Arkadaşlar, TÜBİTAK Başkam Sayın Terzioğlu'nu birlikte dinledik. Kendilerine
hepiniz adına teşekkür ediyorum, hem sundukları tebliğ ile ilgili hem de verilen süreyi
gerçekten tam verildiği şekliyle kullandığı için.
Şimdi, Sayın Terzioğlu'nun sunuşuyla ilgili söz almak isteyen arkadaşlara sırayla söz
vereceğiz. Ancak, ne kadar arkadaşımızın söz alacağını bilmiyorum, zaman açısından bize
verilen programa uymaya çalışıyoruz; o bakımdan, arkadaşlarımızın soru ve katkılarını
zamanı en iyi şekilde kullanarak yapmalarını diliyorum.
Söz isteyen arkadaşlarımız işaret buyursunlar.
Buyurun.
- Ben Sayın Terzioğlu'na bir şeyi sormak istiyorum. Güney Kore'nin, teknoloji geliştirme
konusunda yıllık gayri safî millî hâsılasının % 3'ünü ayırdığını ve bunu % 5'e çıkarma gayreti
içinde olduğunu ifade ettiler.
Bugün, Güney Kore, gayri safî millî hâsılası Türkiye'nin bir hayli üstünde olan bir ülke. Buna
rağmen, % 3'ü, % 5'e çıkarmak istiyor. Türkiye'de bugün TÜBİTAK'a, 1994 sonu itibariyle
teknoloji geliştirme, araştırma için verilmiş olması gereken rakam konusunda bizi aydınlatır
mı?
Teşekkür ederim.
TOSUN TERZİOĞLU - Tabiî ki bu para yeterli değil, açıkça belirteyim; ama Türkiye'de
araştırma geliştirmeye ayrılan paranın tamamı TÜBİTAK'a verilmiyor, verilmesi de doğru
değil. Üniversitelerin araştırma geliştirme faaliyetleri var, Türkiye Teknoloji Geliştirme
Vakfının yaptığı katkılar var. Göstergeleri söylemedim; ama şu kadarını belirteyim: 1993
itibariyle, Türkiye'de araştırma geliştirmeye gayri safî millî hâsıladan ayrılan pay, yüzde
yarımdır. Özel sektörün bu pasta içerisindeki payı da, sadece % 20'dir; bu da doğaldır, ben
bunu hiç yadsımıyorum. Burada bir eşik değer vardır, bütün ülkelerde bu gelişmeyi
görüyoruz. % 1, bir eşik değerdir, o % l'e geldikten sonra -Güney Kore'de, İspanya'da,
İsrail'de bunu görüyoruz- özel sektörün payı doğal olarak artmaktadır. Çünkü, araştırma
geliştirmenin meyvelerini almaya başlıyorlar. Dolayısıyla, kendilerine kâr getiren bir uğraş
olduğunu gördükleri için, daha fazla araştırma geliştirmeye kaynak ayırıyorlar.
Şu kadarını söyleyeyim: Örneğin, Güney Kore'de, matematikçiler, özel sektörün Ar-Ge'ye
fazla kaynak ayırdığından şikâyetçidirler.
BAŞKAN - Sanıyorum bir arkadaşımız daha işaret ettiler.
Buyurun.
60
VEDAT TANYILDIZ (Fırat Üniversitesi) - Sayın Hocama eleştiri için söylemiyorum. Bir
söz var, diyor ki -tam olarak hatırlayamayacağım, kusura bakmayın- "hararet nardadır, sacda
değildir; keramet baştadır, taçta değildir; her ne ararsan kendinde ara, Kudüs'te, Mekke'de,
Hacda değildir."
Şimdi, çok güzel Kore örneği var, Japonya örneği var, Almanya örneği var, hiçbir şekilde
bunlara itiraz edilecek bir şey yok. Yalnız burada son paragrafta bir şey var, herhalde Hocam
da destekliyor, "sürdürülebilir bir büyüme ortamını yaratmak ve korumak için, Türkiye'nin
ekonomik ve sosyal hayatında köklü yapısal değişim projelerinin ele alınması şarttır."
Özellikle, sosyal hayattakinin altını çiziyorum.
Burada, teknoloji üretimi, bir defa, yayın sıralamasıyla özdeşleştirilebilir mi? Yani, dünyada
yayın sıralaması dendiği zaman, teknoloji üretilmesiyle özdeşleştirilebilir mi?
İkincisi, özellikle Türkiye'de malum olan bir şey var: İthalatta çok tatlı para var. Kolay bir
yol, teknoloji niye üretilsin. Burada çok küçük bir örnek vereceğim. Sayın Hocama sonradan
takdim edeceğim. Üniversitelerde ve sürekli kimyasal işlemlerin yapıldığı fabrikalarda
kullanılan flormetre tabir ettiğimiz bir cihaz vardır, burada bir patent var, bunu takdim
edeceğim. Bu tür, üniversitelerde yaygın olarak kullanılan bir cihazın dahi dışarıdan çok
büyük döviz kaybıyla karşılanması söz konusuyken, bu tür şeyleri yapmaya dahi teşebbüs
edemiyoruz. Ekonomik açıdan bizim herhangi bir şekilde teşebbüs yeterliliğimiz yok. Hiçbir
şekilde ben patentin sahibi olarak herhangi bir maddî getiri gözetmiyorum; fakat bu tür
şeylerde bir bakıyorum ki, ünivesitelerin, özellikle araştırma birimlerinde, araştırma için
kullanılacak olan cihazlar için bağlantı yapılıyor, memleketin milyarları heba olup gidiyor.
Çok yakın bir örneği var: İngiliz kredisiyle üniversitelerin tamamına alınan, büyük meblağlar
tutan bir şey var.
Sayın Hocam, araştırma geliştirme çalışmalarına nakit teşvikten bahsetti ve bunun özellikle,
üniversiteler değil de, sanayicilere verildiğini söyledi. Ama, örnek verdiği ülkelerden birinde,
sanayicilerin bu Ar-Ge çalışmalara katkısının % 85'Iere vardığını söyledi. Burada ben
birtakım çelişkiler görüyorum. Bir, sanayideki araştırma geliştirme; iki, üniversitelerdeki
araştırma geliştirme. Eğer, Türkiye'nin batısındaki üniversiteleri bir tarafa alırsak, doğudaki
üniversitelerde araştırma geliştirme imkânlarının, üniversite-sanayi işbirliği bağlamında ne
kadar acı olduğunu herhalde hocamdan çok daha iyi bilen yoktur. Burada, araştırma
geliştirmeye ve ithalattaki anlayışa baktığımız zaman, Türkiye, teknoloji üretmeye talip bir
ülke midir sizce ve verdiğiniz Japonya, Kore, Almanya örneklerine bu niyet ışığında bakılırsa,
uygulanabilir şeyler bulunabilir mi?
TOSUN TERZİO Ğ LU - Ben hemen sondan başlayayım. Kesinlikle evet, uygulanabilir. Ben
Türk insanının aklına, yaratıcılığına güveniyorum.
61
Birçok eksiğimiz var. Sizin bahsettiğiniz sanayi-üniversite işbirliği, Türkiye'nin batısında olan
üniversitelerimizde de çok gelişmiş değil. Bu konuda büyük bir eksikliğimiz var, doğru; ama
gelişmelidir.
1980 Koresine baktığımız zaman, hatta 1970'lerin Koresine baktığımız zaman, 1990'larm
Türkiyesini görüyoruz, bilim istatistikleri bakımından, hatta sanayisi bakımından. Güney
Kore de, teknolojisini, bizden farklı bir biçimde de olsa, dışarıdan elde etmiş bir ülkeydi; ama
sanayileşmede bir yere gelmiştir ve tıkanma olduğunu gördüğü için, araştırma geliştirme
faaliyetlerine birinci öncelik vermeyi yeğledi o tarihten itibaren. Türkiye de bugün bu
aşamadadır. Yoksa, sadece salt makro ekonomik düzeydeki para politikalarıyla bir ülkenin
kalkınması mümkün değildir. Tek başına bilim ve teknolojideki üstünlüğün de yetmeyeceği
gibi. Bunların hepsi birbiriyle ilişkili olan konular.
Yayın sıralamasıyla, teknoloji üretiminin bir ilişiği yok, ben öyle bir şey söylemedim. Güney
Kore sadece teknolojiye önem verir, bilimsel yayınlara önem vermez gibi, güzel gazete
manşeti olabilecek varsayımlardan kaçınalım. Çünkü, Güney Kore örneğini size gösterdim.
1980'de Türkiye'den daha az yaym yaparken, sonra teknoloji geliştirmeye verdiği önemin bir
yan ürünü olarak yayınları arttı. Bilim ve Teknoloji bir arada yürüyen bir süreç, onu
göstermek için o örneği verdim.
Patent konusu gelince. Türkiye'nin patent kanunu 1879’dan kalma. Bu patent kanununun,
bilim tarihi müzemizde layık olduğu yere bir an önce kavuşacağını ümit ediyoruz. Geç bile
kaldı. Yani, oradaki yer bile eskiyor artık ve çalışmayan bir patent kanunu. Ama Türkiye'de
birtakım şeyler oluyor. Bakın, bu Ar-Ge teşviki ki, burada üniversite-sanayi işbirliğini
kurmak için bir mekanizma var. Eğer bir sanayici, 100 liralık bir Ar-Ge yaparsa, 100 lirada 25
lira teşvik alıyorsa, üniversitede yaptırırsa, 30 lira teşvik alacaktır. Bir yönlendirme var
burada.
Bir de tabiî, daha önce de bahsedilen, devletin özellikle satın alma stratejisinde kendi
sanayiini özendirmesi meselesi var ki, sizin bahsettiğiniz laboratuvar cihazları, biomedikal
cihazların bir endüstrisinin Türkiye'de gelişmemiş olması, devletin bence pek doğru olmayan,
tamamen dış kredi kullanma kolaylığına kaçarak, acele satın almaya gitmesi sonucu ortaya
çıkmış bir şeydir; biraz daha sabırlı ve dikkatli politika izlenmiş olsaydı, bugün Türkiye'de
gerçekten artık yavaş yavaş dünyayla da rekabet edebilir, küçük çapta da olsa bir biomedikal
cihazlar sanayimiz olurdu.
BAŞKAN —Teşekkür ederiz.
62
Buyurun.
BÜLENT ESİNOĞLU (San. Tic. Bak. Sanayi Genel M üdürü) - Sayın Hocama bir soru
sormak istiyorum. Bilindiği gibi, teknolojiyi üretmek demek, bilgi üretmek demek. Zaten
Teknoloji demek, bilgi demek. Bilgiyi de üretecek olan yerler üniversitelerimiz.
Bizim üniversitelerimizden beklediğimiz bir sürü görevler oluşmaya başladı; hem
sanayi-üniversite işbirliğini gerçekleştirecek hem de sanayinin sorunlarını çözecek. Bir
taraftan araştırma geliştirme yapacak, bir taraftan eğitim ve öğretimi yapacak, diğer taraftan
da -çok seri bir şekilde üniversitelerimiz çoğalırken- eğitim fonksiyonlarını yerine getirecek
ve kaliteli insan üretip, o kaliteli insanlarla da bilgi üretecek.
Şimdi, Sayın Hocam, iyimserim, Türkiye teknoloji üretecek diyor. Bu noktadaki iyimserlik
nereden kaynaklanıyor. Yani, sadece Türk insanının yaratıcı olması, bu iş için yeterli bir
nokta mıdır, eğer böyle bir iyimserlik varsa, şimdiye kadar Türk insanı zaten yaratıcıydı,
şimdiye kadar niye yaratamadık o zaman gibi bir soru akla geliyor. Herhalde sadece
yaratıcılığımız değil, başka fonksiyonlar var. Bu noktadaki iyimserliğinize sebep olan
noktaları açıklar mısınız?
Teşekkür ederim.
TOSUN TERZİO Ğ LU - Amerika Kıtası, 1492'de Kristof Colomb tarafındın keşfedildi diye
kitaplarımız yazar. Oysa, biliyoruz ki, 1100 yıllarında Kuzey Avrupalılar. Vikingler
tarafından keşfedildi Amerika Kıtası. Ama, her nedense, o sırada Amerika Kıtasına ihtiyacı
yoktu Avrupa'nın. Bir kolonileşme süreci, bir göç süreci yaşamadı. 1492'de ise. ihtiyacı
vardı.
Aynı benzetmeyi, Türkiye'nin bugünkü konumunda da yapabilirim. Türkiye'nin sanayide
geldiği düzeyi kesinlikle küçümsemiyorum. Biz. evet çoğunlukla teknoloji transfer ederek bu
düzeye geldik. Bu düzeye gelmemizde edindiğimiz teknolojiyi kullanmada. Türkiye'ye
uyarlamada
kullandığımız
insanlarımızı
da
bizim
üniversitelerimiz
yetiştirdi.
Üniversitelerimizin genelde verdiği eğitim düzeyini de hiç küçümsemiyorum. Ama. bir
şirketimiz birinci lige aday olmaya başladığı zaman, istediği teknolojiyi -ki. daha üst düzeyde
teknoloji oluyor tabiî- aynı kolaylıkla transfer edemiyor. Dolayısıyla, artık Amerika Kıtasına
ihtiyacı var. İhtiyacı olan, bu zorlukları bilinçli bir şekilde görebilen Türkiye'ye ve Türk
insanına ben güveniyorum.
Üniversite-sanayi işbirliğini sadece üniversiteler kurmayacak; bir işbirliği karşılıklı kurulur.
Ayrıca, üniversitenin ve sanayinin dışında da devlete büyük görevler düşmektedir, bu teşvik
kararnamesi bunlardan bir tanesidir, bir ilk adımdır; ama daha yapılacak bir sürü şey vardır.
Burada kanunî birtakım engeller olabilir: fakat genel stratejiyi doğru saptarsak...
63
Kanunlarımızı da bizler yapıyoruz. Biz bir cumhuriyetiz, bağımsız bir cumhuriyetiz.
Dolayısıyla, kanunları yapmada, oluşturmada hepimizin katkısı olmalıdır diyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
Buyurun.
SELAHATTİN SERİN (Sütçü İm am Üniversitesi) - Sayın Hocama, verdikleri örnekten
dolayı teşekkür ederim. Çünkü, üniversite-sanayi işbirliğinin gerçekten kurulması gerektiğine
inananlardan biriyim. Müsaade ederseniz, bir örnek de ben vermek istiyorum. 1943 yılında
Türkiye'de boyar madde üretilirken, Hindistan'da boyar maddeyle ilgili hiçbir şey yoktu.
Karabük Demir Çelik Fabrikasında boyar madde üretilebiliyordu. Ancak, 1944 yıllarında,
Hindistan'da Venka Taraman isimli bir bilim adamının ünivesitede boyar maddelerle ilgili
yaptığı çalışmadan sonra, Hindistan, bugün için boyar madde üretim teknolojisinde çok üst
seviyelere gelmiştir. Türkiye'ye baktığımız zaman, 1000'e yakın tekstil fabrikası ve sanayi
ürünleri içerisinde tekstilin ihracattaki payı 1990'larda % 30'lara varan oranlardaydı ve tekstil
girdilerinden önemli bir kısmı da tekstil boyar maddeleridir. 17 bin ton civarında boyar
madde ihtiyacımız var; bunun yaklaşık 14 bin tonunu da ithalatla karşılıyoruz.
Şimdi, bu bağlamda değerlendirdiğimizde ve geçtiğimiz dönemlerde boyar madde ile ilgili
sektöre baktığımız zaman da, yine devleti temsil eden boyar madde üreten bir fabrikanın
Polonya'dan kurulu bir teknolojiyi -1963 yılında kurulmuştur- geçtiğimiz Uç beş yıl içerisinde
de çok eski veyahut da bugün için geçerliliği olmayan bir boyar madde üretim teknolojisinin
350 bin dolara Know How'ini transfer etmiştir.
Dolayısıyla, gelişmiş ülkeler, zaten gelişmiş teknolojilerini kolaylıkla transfer etmiyorlar
veyahut da size vermiyorlar. Bu bağlamda düşününce, mutlaka, ülkemizin, üniversite-sanayi
işbirliğini kurması gerektiği ortaya çıkıyor.
Bu konu, değişik toplantılarda her zaman dile getiriliyor. Yani, üniversite-sanayi işbirliğinin
mutlaka kurulması gerektiği. Biz, üniversite olarak buna inanıyoruz, devletin değişik
kuramlarında, değişik toplantılara katıldığım için, oranın bakış açısını da biliyorum, onlar da
bu doğrultuda düşünüyor. Sanayi ne düşünüyor, kesin olarak şu anda bir şey
söyleyemeyeceğim; ancak, bu olayın gerçekleştirilmesi için, elle tutulur birtakım önerilerin
ortaya konması ve uygulanması lazım.
Sayın Hocam, çok güzel örnekler verdi, bu konuda da gerçekten bizi iyi aydınlattı. Acaba,
bunun gerçekleştirilmesi için eksiğimiz nedir ve neler yapılmalıdır? Bu doğrultuda mutlaka
bir şeyler yapılması gerektiğine inanıyorum. Bu bir.
İkincisi, patent almak çok kolay bir olay değil. Ben bir konuda patent almak için müracaat
64
etmeye çalıştım, 4000 dolar civarında para ödemeniz gerekiyor. Bir öğretim üyesi olarak
4000 dolar ödemeyi ben göze alamadım. O yüzden, bilim adamlarımızın, çalışmalarını
patentieyebilmeleri için bir kolaylık da getirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bunun için
mutlaka bir yasal düzenlemenin yapılması gerektiğine inanıyorum. O yüzden bu ikinci
söylediğim şeyi de, devletimizi temsil eden kişilere bir mesaj olarak iletmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Buyurun.
TOSUN TERZİO Ğ LU - Ben, birkaç noktayı özetlemeye çalışayım. Patent Kanununun
yenilenmesini beklediğimizi söyledim. Sanıyorum, bu, kanun hükmünde kararname olarak
çıkacak. Belki gözümüzden kaçan bir nokta var, Meclisimizden geçen bir kanunla, artık
Türkiye'de bilgisayar yazılımı korunma altına alındı; bu ilginç. Mesela, bu neden etkiliyor
diyebilirsiniz? Örneğin, Hindistan'ın yazılım ihracatı, 1993'te 500 milyon dolardı. Türkiye'nin
ise bunun % l'i değil. Neden? Çünkü yazılım korunmuyor Türkiye'de. Bir dış şirketin
Türkiye'de fason olarak yaptıracağı yazılımın başkasına satılması halinde, o şirketin
yapabileceği hiçbir şey yoktu. Yoksa, Türkiye, bu alanda insan gücü bakımından
Hindistan'dan geri değil.
Bir de, başka eksiklerimiz yok mu? Var muhakkak ki. Bir standardizasyon belgeleme ve
akreditasyon sistemini oluşturmak zorundayız. Bu, ihracatımız için çok önemli. Bir
teknoparklarımız var, o yönde girişimler var; fakat bunun mevzuatı eksik. Bir teknolojik
ağırlıklı risk sermayesi şirketimiz yok; bu yönde girişimler yok. Bunlar eksikler,
üniversite-sanayi işbirliğinde kullanılabilecek enstrümanlar.
Bir de hep şundan bahsedilir: Sanayici ile ünivesite ayrı dili konuşuyor. Doğrudur, sanayici
problemini tam formüle edemez, üniversiteden çabuk cevap ister, bazen üniversite ilgi
göstermez. Bütün bu şikâyetler doğrudur: ama, bu işbirliğine mecburuz; çünkü, bilim ve
teknoloji dediğimiz zaman, Ar-Ge faaliyeti dediğimiz zaman, Ar-Ge faaliyetini yapacak
kişiler, yani araştırıcılarımızın % 70'ten fazlası üniversite öğretim elemanlarımızdır ve
bunların bilgi ve becerilerini de asla ve asla küçümsememeliyiz. Belki şimdiye kadar sanayiye
olumlu yaklaşmadılar; ama onlar da yaklaşmak zorunda, yeter ki bu mekanizmaları biz doğru
kurabilelim.
İki kişi konuşmak zorundaysa ve aynı dili konuşmuyorlarsa, tercüman kullanırlar.
Uluslararası diplomatik müzakerelerde de bu olabilir. Belki böyle ara çözümlere gitmek
yararlı olabilir, yani üniversite-sanayi işbirliğinde bir ara yüz, iki tarafın da konuşacağı dili
anlayabilen şirketler olabilir, birimler olabilir: bunun dünyada örnekleri var.
65
Bir de şunu belirteyim: Gecikme, bazen yararlıdır, başkalarının yaptığı hataları
yapmayabilirsiniz, kestirme yollar bulabilirsiniz. Örneğin, telekomünikasyon alanında OECD
istatistiklerine baktığınız zaman, digitalleşme oranı açısından, Türkiye gelişmiş ülkelerle
başabaştır; geciktiği için, fakat doğru stratejiyi seçip akıllıca bunu hayata geçirdiği için.
Gene, ülkelerin gelişmelerine bağtığımız zaman, 19. yüzyılda Almanya gecikmiştir; fakat o
sırada gelişmekte olan, ortaya yeni yeni çıkan kimya sanayiini seçmiştir ağırlıklı olarak;
İngiltere'nin ise mevcut sanayii zaten iyi işlemektedir, kimya sanayiine evet önem vermiştir;
ama, bütün kaynaklarını, bütün enerjisini, bütün dikkatini kimya sanayiine teksif etmemiştir.
Oysa, Almanya etmek zorundaydı, bir yenilik aramak zorundaydı. Aynı şekilde mikro
elektronikte 1950'den sonra Japonya'yı da gösterebiliriz. Eğer bugün gerçekten teşhisler
doğruysa, bir değişim yaşıyorsak dünyada, bir bilgi çağına geçiş varsa, o bakımdan da
Türkiye avantajlıdır denebilir.
BAŞKAN - Söz isteyenlerin epey fazla olduğunu görüyorum, hepsine söz vermeyi de
istiyorum; ama, takdir edersiniz ki, bu oturum için ayrılan sürenin neredeyse yarısını sadece
birinci arkadaşımızla tamamlamak üzereyiz. O nedenle söz isteyen arkadaşlarımızın, biz
toplantıyı yönetenlere yardımcı olmasını istiyorum. Bir arkadaşımıza daha söz verelim; çünkü
diğer iki konuğumuzun da yoğun ilgi çekeceğini sanıyorum.
Buyurun.
ÖZCAN BEŞERGİL (PETKİM Genel M üdür Yardımcısı) - Soru ve cevapların akışı
içerisinde, zannediyorum benim dile getireceğim hususlara da bir miktar cevap verildi; ama,
bir veya iki hususa açıklık getirilmesi için kısaca konuyu arz etmek istiyorum.
Araştırma geliştirme denildiği zaman, tabiî fınans kaynağı gündeme geliyor ve şimdiye kadar
verilen misallerde, mesela Almanya misalinde bir kamu araştırma enstitüsünün
kurulduğundan Sayın Terzioğlu bahsetti, muhtemelen de kamu kaynaklıdır. Kore'nin
araştırma harcamalarının % 3'ten, % 5'e çıkarılmasının kaynağının ne olduğunu bilemiyorum,
belki bu arada ona açıklık getirilebilir; yine kamu veyahut devlet bütçesinden yapılan bir
aktarmaysa, o da benim sorularımın arasında yer alacak.
Bu durumda, 2. Sanayi Şûrasında yapılan konuşmalarda, araştırma geliştirme faaliyetlerine
ağırlık verilmesi herkesin niyeti ve isteği; ancak bunun fınansınm gene acaba ağırlıklı olarak
devlet tarafından mı yapılması öngörülüyor, bu husus da herhalde Şûrada açıklık kazanması
gereken bir husustur. Yoksa, yine bu tip üniversite çevreleri ile sanayi çevrelerinin bir araya
geldiği toplantılarda uzun süre konuşulan üniversite-sanayi işbirliğine bir şekilde formüller
getirilerek, yöntemler oluşturularak, acaba sanayinin kendi yarattığı kaynakların, özellikle
özel sektördeki sanayinin kendi yarattığı kaynakların araştırmaya özendirilmesi yönünde
önlemler alınabilir mi?
66
Bu arada eğer Ar-Ge teşvikinden bahsedecek olursanız, Ar-Ge teşviki de dışarıdan yapılan bir
sübvansiyon şeklinde düşünülebilir, belli bir miktarı da yine kamu gelirlerinden karşılanması
olarak düşünülebilir. Eğer TTGV'den bahsetmek istiyorsanız, o da bu çevrime dışarıdan
yapılan bir katkıdır. Ben, onun dışında, sanayideki getirilerin araştırmaya yönlendirilmesi
yönünden üniversite-sanayi işbirliğinin özendirilmesi yönünde Şûra dokümanlarına, yapısına
bir katkı sağlanabilir mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Terzioğlu, ben sizden de istirham ediyorum. Tabiî, sorular bir anlamda
yeni tebliğ konusu gibi açıklamaları gerektirebilir, ona hak veriyorum; ama olabildiğince kısa
olsun lütfen.
TOSUN TERZİO Ğ LU -T ab iî.
Daha önce de belirtmeye çalıştığım gibi, gayri safî millî hâsıladan Ar-Ge'ye ayrılan pay % l'e
gelinceye kadar, genellikle bu kamu yönüyle gidiyor, bütün ülkelere baktığımız zaman, daha
sonra özel sektör payının burada arttığını görüyoruz. Sonuçlar alındığı için, özel sektör
Ar-Ge'nin gerekliliğine daha fazla inanmış oluyor. Ancak, şu kadarını belirteyim: Çiftçimiz
de buğday hasat ettiği zaman, bir kısmını tohumluk olarak saklar, ürün ne kadar kötü olursa
olsun; çünkü, ertesi yıl tekrar ekim yapması lazımdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, öğleden sonraki ikinci oturumumuzun birinci sunucusunu
birlikte dinledik, katkılar oldu, hem Sayın Terzioğlu'na, hem söz alan arkadaşlara ayrı ayrı
teşekkür ediyoruz. Sayın Terzioğlu'nu buradan göndermeden önce, ikinci arkadaşımıza söz
vermeden önce, Düzenleme Kurulunun, hem Şûranın düzenlenmesi aşamasında, hem de
şimdi size sunulan çalışmayla ilgili olarak, bugünün anısına bir plaket hazırlamışlar, izninizle
onu takdim edeceğiz; bu arada da, mutlaka Sayın Terzioğlu'nu çoğumuz tanıyoruz, yaşamıyla
ilgili de kısa bir sunuş yapacağız.
(Prof. Dr. Tosun Terzioğlu'na Yürütme Kurulunca hazırlanan plaket takdim edildi ve
özgeçmişi sunuldu)
BAŞKAN - Süratle, hemen ikinci konuşmacımıza söz vereceğiz.
Buyurun Sayın Ali Tigrel.
67
DR. ALİ TİGREL (Büyükelçi,Başbakanlık Başdanışmanı) - Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
2. Sanayi Şûrasının çok değerli katılımcıları, değerli konuklar, basm ve medyamızın değerli
temsilcileri; kanaatimce, Gümrük Birliği Türkiye'nin yeni uluslararası sistemde hak ettiği
konuma sahip olabilmesi için, değişik alanlarda, belli evrensel ilkeleri benimsemesi ve toplum
olarak yapısal bir değişimi gerçekleştirmesi amacına yönelik zorlayıcı bir araç olarak
görülmeli ve Türk ekonomisi ve sanayii üzerindeki etkileri de bu çerçevede
değerlendirilmelidir.
Gümrük Birliği, sonuçlan itibariyle, toplumun tüm kesimlerini ilgilendirmekle birlikte, uzun
dönemde refah artırıcı etkilerinin gerçekleşmesi, çok büyük ölçüde sanayi kesiminin tutum ve
tepkileri ile bu kesimdeki yapısal değişimin başarıyla gerçekleşmesine bağlıdır.
Neticede, Gümrük Birliğini oluşturan taraflar arasındaki fiilî entegrasyonu gerçekleştirecek
olan kesim, sanayi kesimidir. Bu nedenle, Gümrük Birliği'nin tamamlanmasına yönelik
çalışmalann en önemli unsurlanndan birisinin de, Gümrük Birliği koşullarında yeni sanayi
stratejisinin belirlenmesi olması gerekmektedir. Bu bakımdan, Sayın Metin Ger Hocamızın
özetlediği projenin önemli bir başlangıç noktası olduğunu düşünüyorum.
Avrupa Topluluğu da, özellikle 1985 yılından başlayarak, ekonomik bütünleşmesini
tamamlamak amacıyla, ortak bir sanayi politikasına yönelmiş ve 1993 yılı sonundan itibaren
de özellikle rekabet gücünü, istihdamı ve büyüme hızını artırmaya yönelik bir özel program
oluşturmuştur. Bu planın en önemli özelliği, sanayiye stratejik yaklaşım ilkesidir. Bu ilkeyi
oluşturan unsurlar da, kısaca, sanayi ve devlet arasında, devletin düzenleyici rolünü üstlendiği
bir işbirliği, yeni ürün ve üretim süreçlerinin geliştirilmesine yönelik teknolojik gelişme, tüm
engellerden arındırılmış bir iç pazar, yasal ve teknik formalitelerin azaltılması ve toplumun
önceliklerine ağırlık verilmesidir.
Çağımızda, ekonomik bütünleşme hareketlerine bakıldığında, bunların artık yalnızca taraflar
arasındaki ticarî engellerin kaldınlmasınm ötesine geçtiğini ve tarafların sanayi, ticaret ve
rekabet politikalarında ve bunların hukukî altyapılarında bir paralellik tesis etmeye
çalıştıklarını görüyoruz. GATT, Uruguay Round kararlarının da gösterdiği gibi, ekonomik
bütünleşmelerin yanı sıra, artık uluslararası serbest ticaret sistemi de giderek kapsamı daha
genişleyen bir yasal zemine oturtulmaya çalışılmaktadır.
Bu nedenle, ileri bir entegrasyon modeli olarak Gümrük Birliği'nin kapsamı da, sadece
gümrük vergisi ve eş etkili vergilerin taraflar arasında kaldırılması ve üçüncü ülkelere karşı
ortak bir tarife uygulanması şeklindeki ilk örneklerine nazaran, oldukça değişmiş ve
gelişmiştir. Bugün, ülkemiz, Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği'ne geçişe hazırlanırken,
Topluluğun ortak ticaret politikalarına ilke olarak tedricen uyumun yanı sıra, ortak rekabet
68
politikası, devlet yardımları sistemi, fikrî ve sınaî mülkiyet, tüketicinin korunması,
standardizasyon gibi politikalarını da kendi iç hukukuna yansıtmayı kabul etmiş
bulunmaktadır. Bu, esasında son derece önemli bir olgudur, zira, ülkemizin ekonomik ve İdarî
olarak önemli ölçüde yeniden yapılanması anlamına gelmektedir.
Son Ortaklık Konseyi kararı, bu amaca yardımcı olmak üzere, ortaklığın diğer alanlarda da
geliştirilmesine ve güçlendirilmesine yönelik ilkeleri içeren, bunların gerçekleştirilmesine
yönelik bir müzakere takvimini belirleyen bir tavsiye kararı kabul etmiş ve ayrıca Türk
ekonomisinin Gümrük Birliği çerçevesinde geçirmek zorunda olduğu köklü değişimlere bağlı
olarak ortaya çıkabilecek ihtiyaçların karşılanmasına destek vermek ve münhasıran, iki taraf
arasındaki gelişmişlik farkını azaltmak üzere, 1 Ocak 1996'da başlaması öngörülen bir malî
işbirliği programına yönelik bir deklerasyon yayınlamıştır.
Şimdi, izninizle, kısaca, Gümrük Birliği'nin makro ve mikro ekonomik etkileri üzerinde
durmak istiyorum. Sanıyorum, Gümrük Birliği'nin mikro ve makro ekonomik implikasyonları
şu iki soruya verilecek yanıtlarla ortaya konulabilir: Bunların birincisi, makro ekonomik
etkileri ne olacaktır, İkincisi ise, Gümrük Birliği sonrasında firmalarımızın rekabet gücü nasıl
etkilenecektir.
Birinci soru, yani makro ekonomik implikasyonları sorusu, koruma oranlarında meydana
gelen bir düşmenin İktisadî etkilerinin ekonometrik bir model çerçevesinde incelenmesiyle bir
ölçüde yanıtlanabilir. Temelde, burada iki faktör rol oynar. Birincisi, ticarete konu malların
fiyatlarının göreli olarak düşmesi, İkincisi ise, kamu gelirlerinde, ithalat vergilerindeki düşüş
nedeniyle ortaya çıkacak gerileme.
Olaya bu çerçevede baktığımızda, koruma oranlarındaki bir düşmenin, kısa vadede büyümeyi
olumlu etkilediğini, fiyatların genel seviyesini düşürdüğünü, ithalatı artırarak, carî işlemler
açığını yükselttiğini ve kamu kesimi borçlanma gereğini artırdığını söylemek mümkündür.
Bir başka deyişle, dört temel makro ekonomik parametre üzerindeki etkileri itibariyle, ikisi
üzerinde olumlu, ikisi üzerinde de olumsuz etkisi olacağını söylemek pek de yanlış değildir.
Kamu kesimi borçlanma gereğinde meydana gelmesi muhtemel artışı telafi etmek maksadıyla
bir iç vergi düzenlemesine gidildiğinde ise. büyümenin baz yıla göre biraz düştüğünü, buna
karşılık fiyatların genel seviyesinde bir değişiklik olmadığını, ancak kamu kesimi borçlanma
gereğindeki azalışın etkisiyle ihracatın arttığını ve carî işlemler dengesinde herhangi bir
olumsuzluk yaşanmadığını görüyoruz.
69
Tabiî, bu özetlemeye çalıştığım analizin başka varyasyonları da yapılabilir ve analiz tabiî,
unutmamak lazım ki, önemli ölçüde statik bir yaklaşım sergilemektedir; ama, gene de işaret
ettiği önemli bir husus vardır; o da şudur: Uygun makro ekonomik politikaların izlenmesiyle,
koruma oranlarındaki düşmenin, dış dengeyi bozucu etkisini büyük ölçüde telafi etmek
mümkündür.
Gerçekten, Gümrük Birliği'ne giderken, ülkemizin sağlıklı bir makro ekonomik denge
tutturması ve bunu sürdürmesi hayatî önem taşımaktadır. Bu anlamda, para, maliye, faiz ve
kur politikaları arasındaki uyum, ekonomimizin rekabet gücünün genel belirleyicisi olafcaktır.
Türkiye'nin bu alandaki başarısı, aynı zamanda, Gümrük Birliği’nin ülkemize en büyük
faydayı sağlaması olgusunu da birlikte getirecektir. Daha iyi ve istikrarlı bir makro ekonomik
ortam, sermaye hareketlerini olumlu yönde etkileyecektir. Gene, böyle bir ortamda, kaynak
dağılımı daha rasyonel olabilecek, artacak rekabet şartları, halkımıza arz edilen malların
kalitesini yükseltecek, verimlilik ve refah artacak, fiyatların genel seviyesinde hissedilir
olumlu gelişmeler görülebilecektir.
Dolayısıyla, Gümrük Birliği'nin Türkiye'yi doğru makro ekonomik politikaları uygulamaya ve
fiyat istikrarını sağlamaya zorlayacağı kesindir. Keza, mikro düzeyde de sanayi sektörümüzü
olumlu yönde etkileyeceğini inandığım zorlamalar da mutlaka olacaktır.
Firma bazında ikinci soruya ise, gerek firmanın girdileri, gerekse nihaî ürün üzerindeki
korumanın kaldırılması sonucunda, piyasada oluşacak fiyat ve maliyetleri inceleyerek yanıt
vermek mümkündür. Aslında, dikkatle baktığınızda, bu iki sorunun, yani mikro ve makro
ekonomik etkilerin iç içe olduğunu görürsünüz. Temel soru, Türkiye, Gümrük Birliğinden
sonra, rekabet gücünü artıracak dönüşümleri sağlayabilecek midir? Türk sanayiini doğrudan
ilgilendiren bu konu, özet açıklamalarıma esas teşkil eden ve mevcut yapısal parametreleri
dikkate alan statik yaklaşımlardan çok, ekonomi yönetiminin ve ekonomik birimlerin değişen
koşullara uyum kabiliyetini dikkate alan dinamik bir yaklaşım gerektirmektedir. Dolayısıyla,
burada belki de uyum gücünü artıracak veya uyum gücünün oluşmasında etkili olacak bazı
unsurlar üzerinde kısaca durmakta fayda vardır.
Bunların başında, bana göre, ekonomi yönetiminin süratli ve objektif karar alıp uygulamaya
geçirebilme imkânı veya olanağı yatmaktadır.
İkinci önemli konu, ekonomik birimlerin, uzun ve orta vadeli karar alabilmesine imkân
tanıyan istikrar ortamıdır.
Üçüncü önemli konu, yeni girilecek pazar hakkında süratli bilgi akışının sağlanmasıdır.
70
Bir başka önemli konu, girişimcilerin ve emeğin adaptasyon kabiliyetini belirleyen eğitim, iş
kültürü ve organizasyon gibi konulara özel bir önem verilmesidir.
Bir başka konu, altyapının daha da güçlendirilmesidir.
Çok önem verdiğim bir başka konu, benden önce konuşan Sayın Hocamın da ifade ettikleri
gibi, araştırma geliştirme faaliyetlerinin ileri düzeyde teşvik edilmesidir.
Son olarak, küçük ve orta ölçekli işletmelere özel bir önem verilmesidir.
Tabiî, Türkiye'nin belli bir uyum gücünün bulunduğunu da vurgulamakta fayda vardır.
Özellikle, 1994 yılında uygulanan istikrar programına, iş âleminin ve özellikle ticarete konu
olan sektörlerin, ihracat artışı yoluyla verdiği tepki, özel sektörümüzün uyum gücünün bence
iyi bir göstergesidir.
Biraz daha geriye gidersek, 1989-1993 döneminde Türk Lirasının o dönemde reel anlamda
büyük ölçüde değer kazanmasına, reel ücretlerin aynı dönemde katlanmasına ve koruma
oranlarının da ciddî bir ölçüde düşmesine rağmen, sanayimizin gösterdiği performans, uyum
gücümüzün sanıyorum bir başka göstergesi olarak düşünülebilir.
Ancak, şunun da vurgulanması gerekir ki, gene aynı dönemde, kamu işletmelerinin aynı
uyumu gösteremediğini görüyoruz. Tabiî, bunun istisnaları da var; ama genelde bu durum
doğrudur. Bu nedenle, Gümrük Birliği sürecinde, şahsen en riskli alan olarak kamu
işletmeciliğini kabul etmek ve tedbir almak mecburiyeti vardır. Bu anlamda, KIT'ler bazında
özelleştirme ve rasyonalleştirmenin hayatî önemi vardır. Özellikle sanayimize girdi sağlayan
KIT'lerin, verimli çalışmalarının sağlanması, sanıyorum Gümrük Birliği sürecinin en kritik
alanlarından birisini oluşturacaktır.
Şimdi, Gümrük Birliği'nin başarısı için ikmal edilmesi gereken işler üzerinde kısaca durmak
istiyorum. Devlet ne yapıyor? Devlet çok şey yapıyor. Önce, şunu söylemek isterim ki.
özellikle kamu sektörü tarafından ortaklık konseyi kararı hükümleri gereğince yapılması
gereken işler üç tablo halinde, Nisan ayı içerisinde bir Başbakanlık Genelgesi ekinde
yayımlanmıştır. Bu bağlamda, mevzuat uyumu başlığı altında, üzerinde durmak istediğim
birkaç konu var.
Birinci konu, rekabetin korunması meselesi. İlgili kanun, geçen yılın sonuna doğru çıkmıştır;
ancak, rekabet kurumunun altyapısının oluşturularak, çıkan yasanın etkin bir şekilde
uygulamaya başlanması gerekmektedir. Bu konuda gerekli çabalar gösteriliyor.
71
İkinci önemli konü, tüketicinin korunmasıdır. Yasa, 23 Şubat 1995'te çıkmıştır, Eylül ayı
içerisinde yürürlüğe girecektir; ancak, bu Yasanın da bir an önce işlerliği kavuşturulabilmesi
için, tüketici konseyi, reklam kurulu, tüketici sorunları hakem heyeti ve tüketici mahkemeleri
gibi kuramların da oluşturulmaları gerekmektedir.
Üçüncü önemli konu, fikrî ve sınaî mülkiyettir. Türk Patent Enstitüsü bu anlamda 1994 yılı
ortalarında kurulmuştur. Türkiye, sınaî mülkiyet haklan konusunda uluslararası anayasa
niteliğinde olan Paris Anlaşmasına 1 Şubat 1995 tarihinden itibaren katılmıştır. Fikrî mülkiyet
haklarının korunmasına ilişkin Yasa, 7 Haziran tarihinde Meclisimizden çıkmıştır. Patent,
faydalı model, marka, coğrafî işaretler ve endüstriyel tasanmlar alanında yasal
düzenlemelerin tamamlanması amacına yönelik Yetki Kanunu da 8 Haziranda, gene
Meclisimizde kabul edilmiştir.
Bu arada, Türkiye'nin Uluslararası Patent İşbirliği Anlaşmasına katılımını sağlayacak olan
yasa da, Meclisimizin Genel Kurul gündeminde bulunmaktadır.
Dördüncü alan, gümrük kodu. Avrupa Topluluğu normlarına uygun bir şekilde hazırlanmış
bulunan gümrük kodunun 1996 yılı başına kadar mutlaka yasalaşması gerekmektedir; bu,
olmazsa olmaz diyebileceğimiz kategoride yer alan çalışmalardan bir tanesidir.
Gümrük kodu paralelinde hazırlanmış bulunan yeni gümrük yasa tasarısı Bakanlar Kuruluna
sevk edilmiştir, aynca yukarıda değindiğim yetki yasası kapsamına, cezaî hükümler hariç
olarak, yansıtılmış durumdadır.
Beşinci önemli olan, teşvik sistemi. Avrupa Birliği normlan paralelinde bir teşvik mevzuatı
çıkarılması ve bu mevzuatta, Avrupa Birliğinde olduğu gibi, özellikle araştırma geliştirme ve
meslekî eğitim teşviklerine ağırlık vermemiz mecburiyeti vardır. Bu paralelde bir ihracat
teşviki mevzuatı çıkanlmıştır, yatırım teşvik tedbirlerine ilişkin çalışmalar da sürmektedir.
Avrupa Birliği teşvik mevzuatı için belirleyici ve bağlayıcı nitelikteki üst hukukî çatıyı GATT
mevzuatı oluşturmaktadır. Avrupa Birliği ve GATT mevzuatında, araştırma geliştirme alanına
yönelik teşvikler, uluslararası platformda dava edilemez sübvansiyonlar sınıfına girerler.
Türkiye'nin de bu olanaktan istifade ederek, sektörlerimizde teknolojik gelişmeyi
hızlandıracak kalite ve standart düzeyini yükseltecek araştırma geliştirme etkinliklerini daha
fazla teşvik etine zorunluluğu vardır ve bu konudaki ilk yasal düzenleme de, daha önce Sayın
Hocamın da belirttiği gibi, 1 Haziran tarihinde Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
72
Uygulamaya dönük tedbirlere gelince, bunların, bana göre, başında ticarette teknik engellerin
kaldırılması meselesi geliyor. Bu alandaki sistemin işlemeye başlayabilmesi için, uluslararası
geçerliliği olan, ulusal ve özerk bir akreditasyon sisteminin mutlaka oluşturulması zorunludur.
Bu zorunluluk, yalnızca Ortaklık Konseyi kararından kaynaklanmamakta, aynı zamanda,
onaylamış bulunduğumuz GATT Anlaşması standartlar kodu da bu konuda hükümler
içermektedir.
Çalışmalar, danışmanlığımız koordinasyonunda süregelmektedir, ilgili kuruluşlar arasında,
belli bir uzlaşı zemini hazırlamak için, elimizden gelen çabayı gösteriyoruz.
Araştırma geliştirme konusu daha önce çok gündeme geldi bu Şûra kapsamında, bir kez daha
bir cümleyle söylemeden geçmek istemiyorum. Gerçekten, bilim ve teknoloji politikasına
özel bir önem vermemiz gerekiyor ve millî gelirimizden araştırma geliştirmeye ayırdığımız
payı mutlaka eşik değerin üstüne çıkarmamız gerekiyor. Eşik değer nedir derseniz,
uluslararası standartlarda millî gelirin yaklaşık % l'lik bir payı şeklinde belki ifade edebilirim;
kimisine göre belki biraz daha düşük de olabilir.
Bu konu fevkalade önemlidir. Aslında ülkemizin uzun dönemdeki rekabet gücünün temel
belirleyicisi de bu olacaktır.
Uygulamada önemli gördüğüm üçüncü alan, küçük ve orta ölçekli işletmelere destek
konusudur. Bu tür işletmelerin, Gümrük Birliği ve Avrupa Birliği ülkelerindeki küçük ve orta
ölçekli işletmelerle potansiyel işbirliği konularında bilgilendirilmeleri, ayrıca söz konusu
işletmelerimize KOSGEB tarafından kalite maliyet dengesi ve verimlilik artışı sağlanması
konularında bilgi ve geliştirme hizmeti verilmesi büyük bir önem taşıyor.
Bunun yanı sıra, küçük ve orta ölçekli işletmelerin Gümrük Birliğinden kaynaklanacak
muhtemel sorunlarının çözümü için, bir fon oluşturulmasının da yerinde olacağını
düşünüyorum. Bu konudaki görüşlerimiz, geçen yılın sonunda Başbakanlığa iletilmiştir. Bu
bağlamda, Topluluk tarafından sağlanacak malî yardımlardan faydalanılması düşünülmekte
ve bu amaca yönelik çalışmalar sürmektedir.
Uygulama alanında dördüncü önemli konu, gümrük idarelerinin reorganizasyonu meselesidir.
Özellikle otomasyon işlemlerinin bir an önce tamamlanması, Gümrük Birliği'nin başarısı için
zorunlu olan koşullardan bir tanesidir. Bu alanda yapılacak harcamaların, tasarruf
genelgelerinden muaf tutulacağını da özellikle vurgulamak isterim.
73
Eğitim konusu. Eğitim olmadan hiçbir şey olmaz. Gümrük Birliği'nin yürütülmesi işlerinde
çalışacak nitelikli personelin gerek temini gerekse eğitimi büyük bir önem taşıyor; gene bu
konudaki harcamalar da tasarruf genelgelerinin dışında kalacaktır.
Görüyorsunuz, teşvik sisteminden, ithalatta tarife dışı engellerin uluslararası normlara ve
örneklerine uygun olarak ve etkin biçimde uygulanmasına; gümrük idarelerinin
yapılanm asından, araştırma geliştirme ve eğitim faaliyetlerine; mevzuat uyumundan,
özelleştirme dahil olmak üzere, kamu idaresinin ıslahına kadar uzanan geniş bir yelpazede yer
alan bu çalışmaların, ülkemizde güven ve istikrar ortamının kalıcı olmasına büyük katkı
sağlayacağı kesindir.
Değerli konuklar, biraz da izin verirseniz, kısa bir biçimde, olayın siyasî boyutu üzerinde
durmak istiyorum.
Dünya ekonomisindeki kutuplaşma, GATT sisteminin etkinsizliği ve Türkiye'yi çevreleyen
bölgede ekonomik ve ticarî aktivitelerin yoğunlaştırılmasına kaynak olabilecek sermaye
birikiminin bulunmaması, Avrupa Birliğiyle bu yıl sonunda tesis etmeyi hedeflediğimiz
Gümrük Birliği'nin dikkatle değerlendirilmesini ve çok iyi anlaşılmasını gerektiriyor.
Bu arada, gözden kaçırmamamız gereken önemli bir unsur, dış ticaretimizin ve özellikle
imalat sanayii ithalatımızın ve ticaretimizin Avrupa Birliği ülkeleriyle gerçekleştiriliyor
olmasıdır. Ayrıca, Türkiye'deki yabancı sermaye stokunun da neredeyse üçte ikilik bir
bölümü Avrupa Birliği üyesi ülkelere aittir.
Gümrük Birliği, büyük bir dinamik pazarı açacak olması nedeniyle, sadece Türkiye'nin değil,
Avrupa Birliği'nin de yararınadır. Bugün dahi Topluluk ihracatı için en önemli yedinci pazar
durumunda olan Türkiye'nin coğrafî konumunun sağladığı ilave imkânların da göz ardı
edilmemesi gerekir.
Esasen, Türkiye, ekonomik, siyasî, sosyal ve kültürel bakımlardan Avrupa ile şimdiden
önemli ölçüde bir entegrasyon sağlamış durumdadır.
Soğuk savaş sonrası, Avrupa temelden bir değişim içine girmiştir. Üç EFTA ülkesinin de bu
yıl başından itibaren katılmasından sonra, sadece ekonomik boyutlarıyla sınırlı olarak
değerlendirilse bile, Avrupa Birliği, Kıta Avrupasmın en önemli cazibe odağı olma konumunu
güçlendirmiştir.
Öte yandan, merkezî ve Doğu Avrupa ülkeleri ekonomilerinin bu bütün içine entegre
edilmeleri için, ciddî bir siyasî iradenin bulunduğu gerçeği de vardır.
74
Tüm bu oluşumların, ülkemizin Avrupa pazarındaki payına zarar verme olasılığım göz ardı
edemeyiz. Kaldı ki, 1996 yılında yapılacak hükümetlerarası konferans, önümüzdeki dönemde,
Avrupa Birliği bünyesinde, gerek genişleme gerekse derinleşme tartışmalarına yeni bir şekil
verecektir ve sanıyorum bu gidişi kontrol etmenin ve muhtemel zararları engellemenin tek
yöntemi, Avrupa Birliğiyle mevcut ilişkilerimizi, ortaklık hukukunun imkânları
doğrultusunda geliştirmektir.
Ülkemizin Avrupa Birliğiyle ilişkilerini ele alırken, kısa vadeli değerlendirmeler yerine, uzun
vadeli ve geniş perspektifli analizlere ağırlık vermeliyiz. Gelişmeler, bu yaklaşımın, iki taraf
için olduğu kadar, yapay bölünmeden kurtulan Avrupa'nın istikrarı ve bölgelerimizde
işbirliğine açık diğer ülkelerin kalkınma ve barış içinde yaşama hedeflerine de uygun
olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak, Türkiye'nin Avrupa bütünleşme hareketinde yer almayı hak etmiş bir ülke
olduğu gerçeğinden hareketle, ülkemizin uluslararası ekonomik ve politik sistemde saygın bir
yer almasını amaçlayan tüm çevrelerin ortak çabasıyla, Gümrük Birliği sürecinin başarıyla
tamamlanması ve bu sürecin bir karşılıklı fırsatlar dönemine dönüştürülebilmesi, hepimizin
ortak amacıdır ve olmalıdır.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Biz de teşekkür ederiz.
Değerli arkadaşlar, Sayın Tigrel'i birlikte dinledik. Gerçekten ülkemizde giderek güncellik ve
öncelik kazanan bir konu üzerinde, oldukça doyurucu bir açıklama üzerinde oldular.
Şimdi, gerek katkı gerek soru, gerekse eleştiri yönünde söz vereceğim.
Buyurun.
M ETİN DURGUT (O rta Doğu Teknik Üniversitesi) - Sayın Tigrel, belirttiğiniz bu yeni
uluslararası ticaret anlaşmaları, herhalde temelde bilgiye dayalı ekonomilere geçmeye
başlamış olan ülkelerin gereksinmelerinden kaynaklandı ve onların inisiyatifleriyle gelişti.
Endüstriyel işkolu anlamında, olgunlaşmış sanayilerin yeniden doğuşu gibi bir geçişle
kapatmaya çalışıyor; fakat, öte yanda, yeni enedüstriyel sektör gibi tartışmayı hiç gündeme
getiremedi. Üçüncü alternatif de, bunların ikisini de beceremeyip, hakikaten son derece
olumsuz koşulların darbesini, avantajlarından önce yemek ve bu konudaki tartışmaları
75
başlatmak için acabaTürkiye'de başkabizim farkında olmadığımız, devletin içinde olduğu
tartışmalar ve hazırlıklar var mı?
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
i
Buyurun.
ALİ TİG R EL - Tabiî, haklısınız bu endişeleri taşımakta. Her şeyden önce, karşımızda bazı
gerçekler var. Bunların birincisi, bazı uluslararası anlaşmalar var, taraf olduğumuz. 1963
yılında yürürlüğe giren Ankara Anlaşması var. O anlaşmanın bir yerde eki olan ve 1972'de
yürürlüğe giren bir Katma Protokol var. Bu anlaşmalar çerçevesinde, zaten, Gümrük Birliği,
uluslararası bir anlaşma gereği olarak, 1995 yılı sonuna kadar ulaşılması gereken bir aşama.
Yani, zaten bu iş olsun mu, olmasın mı şeklinde bir tartışmanın pek de yapıcı olmadığı
kanaatindeyim. Bunu özellikle altını çizerek söylemek istiyorum.
İkincisi, Türkiye, uluslararası ticaretin bir yerde anayasası niteliğinde olan GATT
Anlaşmasını da kabul etti, bu da Mecliste onaylandı. Yani, karşımızda bir gerçek daha var.
Mecliste onaylanan bir anlaşmanın da herhalde gereğini yerine getirme mecburiyeti var.
Dediğiniz doğru, Türkiye'nin teknolojik olarak aşması gereken çok mesafeler var, altyapısal
sorunlarımız hala büyük, makro ekonomik istikrar yolunda almamız gereken, ki benim
değişik platformlarda ifade ettiğim gibi, önemli mesafeler var. Ama, bir de uluslararası
ilişkilerin eriştiği yeni bir boyut var; çok hızlı bir dinamizm içerisinde bazı olayların ortaya
çıktığını görüyorsunuz ve birtakım gelişmelerin de dışında kalmamanız lazım; yoksa, sıradan
bir üçüncü dünya ülkesi olma yönünde bir sürüklenmeye de gidebilirsiniz. Ama, şunu da
söyleyeyim: Türkiye bütün bunları yapmaya çalışıyor; kendi içimizde nasıl yaparız diye
sürekli olarak tartışıyoruz; ama şöyle bir gerçek var: Tükiye, belki daha uzun sürede
yapılabilecek bazı işleri çok daha kısa bir sürede gerçekleştirmek zorunda, eğer bu işten
gerçekten büyük bir fayda sağlamak istiyorsa. Zaten, dikkat ederseniz, yaptığım sunuşun ilk
cümlesinde şunu söyledim: Gümrük Birliği zorlayıcı bir araçtır. Bizi, çok önemli köklü
değişimleri gerçekleştirmeye zorlayacak dedim.
Örneğin, makro iktisat politikalarının uygulanmasında veya sanayi politikalarının
uygulanmasında, Gümrük Birliği ertesinde yapılacak hataların faturası çok daha büyük
olabilir; ama, Türkiye belli tercihini zaten 1980'Ii yıllarda yaptı. Daha açık bir ekonomik
sistem yolunda Türkiye bu tercihini yaptı ve aslında bunun da büyük faydasını gördü
kaatimce. Bugün Türkiye'nin rekabet gücü onbeş sene öncesine göre çok daha fazladır, yeter
ki biz bundan sonra ciddi hatalar yapmayalım.
76
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN - Arkadan bir arkadaşımız işaret ettiler; buyurun.
ŞEKİB AVDAGİÇ (MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı) —Sayın Büyükelçiye, çok kısa
başlıklar halinde bazı şeyler sormak istiyorum.
Avrupa Birliğiyle yaptığımız bu protokol, ancak imzalandıktan sonra tercüme edildi ve
kamuoyuna yansıtıldı. Şimdi görüyoruz ki, biz hep taahhüt ediyoruz, karşı taraf temennilerini
sunuyor. Biz, gümrük vergilerini kaldırmayı taahhüt ediyoruz, karşı taraf bunu telafi edici
bazı girişimlerde bulunmayı temenni ediyor. Bugüne kadar Dördüncü Malî Protokol
konusundaki taahhütlerini hayata geçirmediler, serbest dolaşım hakkıyla ilgili taahhütlerini
yerine getirmediler. Taahhüt ettikleri şeyi yerine getirmeyen karşımızda bulunan insanların,
temenni olarak ortaya koydukları şeyi yerine getirmeleri şansı ne kadardır.
Arkasından, İspanya ve Yunanistan'a bakıyoruz; Avrupa Birliği'ne girerken, çok büyük malî
desteklerle girdiler ve senelerce bu destekler devam etti, biz 3,5-4 milyar dolar zannediyorum
bir gümrük vergisinden vazgeçiyoruz, karşılığında kesin olarak bir şey almıyoruz. Fiyatların
düşeceğini bekliyoruz; fakat birçok yorumlara göre, önce fiyatlar düşecek, teknoloji ve
finansman yönünden zayıf olan sanayi onların karşısında diz çöktükten sonra ise, fiyatlar
gerçekten daha evvelki seviyenin üzerine çıkacak ve uzun vadede Türk tüketicisinin aleyhine
bir durum ortaya çıkacak. Böyle bir yaklaşım da var? Bu konudaki fikrinizi merak ediyorum.
Rekabetin korunması, tüketicinin korunması, sınaî ve fikrî mülkiyet hakkı ile ilgili çıkarılan
kanunlar, gerçekten uzun vadede Türkiye'nin lehine midir, yoksa, yılda bir elin parmaklan
kadar patent üreten Türkiye karşısında, binlerce patent üreten ve bunu çok daha iyi koruyan
Avrupa Birliği karşısında bir avantaj mıdır, dezavantaj mıdır bu kanunlar ve küçük ve orta
ölçekli işletmeler konusunda teşvik getirileceğinden bahsedildi. Bir realite var. bugün
Mercedes Benz'in direktörü Bedirhan Çelik ifade etti, KOSGEB'e ayrılan 700 milyarlık bütçe,
geçen sene, biliyorsunuz, kullanılmadan geri alındı. Şu anda, bizim aynı iş kolumuzda,
Avrupa'daki bir orta ölçekli işletme, 20-25 yıl vadeli, % 3 faizli krediler kullanabiliyor ve
bunlar bu çerçevenin içine girmiyor, Türkiye'deki bu yüksek finansman maliyetleriyle nasıl
aynı kulvarda koşabileceğiz? Türkiye'de bir yazılı olanlar, bir yazılı olmayanlar var: tarife dışı
engellemeler şu anda halihazırda var, Türkiye'nin ise, onlara karşı kayda değer bir tarife dışı
engellemesi yok. Şu anda bile makine ihraç ettiğin zaman, birtakım vesikalar istiyorlar. Tarife
dışı engeller konusunda ciddî sıkıntılarımız var; özellikle teknolojik mal ihraç etmek
istediğimiz zaman; ama, Türkiye aynı şeyi kesinlikle uygulamıyor. Bu konuda da Türkiye'nin
Gümrük Birliğine girdikten sonra realize etmeyi düşündüğü tarife dışı engeller konusunda
nasıl bir yaklaşımı olacaktır?
77
Teşekkür ederim.
ALİ TİG R EL - Esasında yaptığım sunuş, zaman kısıtlaması dolayısıyla, belki bazı konulan
yeteri kadar kapsamadı; fakat esasında sizin bana şu anda yönettiğiniz üç dört spesifik
sorunun yanıtı bir ölçüde sunuşumda vardı; gene de ben üzerinden hızlı bir şekilde gideyim.
Bazı endişelerinizi ifade etmekte haklısınız. Zaten, ben de Gümrük Birliği'nin başarılı olması
için, özellikle yerine getirilmesi gereken şartları ifade ettim. Bunların başında makro
ekonomik istikrarın sağlanması, fiyat istikrarının sağlanması olduğunu da söyledim.,Şunu da
ifade ettim, Gümrük Birliği olgusu, Türkiye'yi idare eden hükümetleri, fiyat istikrarını
sağlayıcı politikalar izlemeye zorlayacaktır dedim. Çünkü, bazı şeyler yerine gelmezse, o
7 flman bu söylediğiniz sakıncalar uygulamada daha çarpıcı bir şekilde ortaya çıkabilecektir ve
buradaki muhtemel problemlerin de nasıl aşılabileceği konusunda, hakikaten Koordinasyon
Kurulu bazında sürekli olarak beyin jimnastiği içindeyiz.
Küçük ve orta ölçekli sanayilerle ilgili olarak, esasında bugüne kadar uygulanan teşvik
politikaları çerçevesinde olaya eğer detaylı olarak bakarsanız, teşvik politikalarında, hem şu
andaki Hükümetimizin uyguladığı teşvik politikalannda hem de daha önce uygulanan
politikalarda, küçük ve orta ölçekli işletmelere verilen teşviklerin önemli olduğunu
görürsünüz. Yani, özellikle organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi siteleri bazında çok
büyük teşvik imkânları geçmiş yıllarda sağlanmıştır ve bu sayede ben birçok önemli
sanayimizin veyahut da alt sanayi gruplarımızın önemli bir gelişme gösterdiklerini çok
yakından biliyorum.
Tabiî, belki bu desteğin daha da artırılması gerekecektir. Çünkü, istihdam ve katma değer
hesapları açısından küçük ve orta ölçekli işletmelerin ekonomimizde çok Önemli bir yeri
vardır; onun içindir ki zaten özellikle bir çalışma grubu bu konuda görevlendirilmiştir, Sanayi
Bakanlığıyla yoğun bir işbirliği içerisinde Avrupa Birliğinden sağlanacak imkânların önemli
bir bölümünün bu alanda kullanılabileceğini düşünüyoruz. Tabiî, bu çalışmalar bugün yarın
bitmeyecek, devam edecek; ama şunu özellikle vurgulamak isterim ki, ilgili bütün kuruluşlar,
küçük ve orta ölçekli sanayilerin muhtemel sorunlannm aşılması açısından ne yapılabilir
konusunda gerçekten ciddî bir çalışma içerisindeler.
Fikrî ve sınaî mülkiyet konusundaki yasal düzenlemelerin Türkiye'nin uzun vadede yararına
olup olmayacağını sordunuz. Benim kanaatim, kesinlikle yararına olacaktır. Çünkü, rekabetin
gelişmesini ve aynı ortamda tüketicinin korunmasını başka bir şekilde bekleyemezsiniz. Fikrî
ve sınaî mülkiyet haklarının uluslararası normlara göre gözetildiği bir yasal altyapı, hem yerli
sanayimizin daha da gelişmesini sağlayacaktır, kaliteyi artıracaktır ve ayrıca ülkemize çok
78
daha yüksek boyutlarda yabancı sermaye gelmesini sağlayacaktır. Bugün Türkiye'ye ciddî
düzeyde yabancı sermaye gelmemesi yolundaki en büyük engel veya neden, inanın
Türkiye'de ciddî bir patent altyapısının olmamasıdır. Bunu başaran ülkelerde yabancı sermaye
akımlarında patlama olmuştur. Türkiye'de hâlâ 1879 yılından kalan bir yasal altyapı vardır.
Türkiye bu şekilde daha ne kadar gidebilir. Eğer biz çağdaş sistemden kendimize ciddî bir pay
almak istiyorsak, uluslararası normlara uymak durumundayız. Artık dünyada karşılıklı
etkileşme had düzeye çıkmıştır. Onun için, ben gene eski kapalı sistemde kalayım, ondan
sonra bu şekilde devam edeyim anlayışıyla Türkiye'nin hiçbir yere varabileceği kanaatinde
değilim.
Üçüncü konu, sizin birinci olarak değindiğiniz konu. Gayet tabiî, karşılıklı yükümlülükler
dengesi fevkalade önemlidir. Zaten, Gümrük Birliği de bir yerde karşılıklı bir yükümlülükler
dengesi bazında inşa edilmiştir. Burada bazı sorunlar olmuştur, doğrudur; ama, inanın, bitaraf
olarak söylüyorum, sorunlar tek yönlü değildir. Türkiye, yıllarca Ankara Anlaşmasının ve
Katma Protokolün bize getirdiği yükümlülükleri yerine getirmemiştir. Ankara Anlaşması
1963 yılında imzalanmıştır, Katma Protokol ondan dokuz on sene sonra yürürlüğe girmiştir.
Türkiye, 1980'Ii yıllara gelene kadar hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmemiştir; ama ona
karşılık Avrupa Birliği, Katma Protokol yürürlüğe girdiği andan itibaren, hatta daha önce
başlayarak, özellikle Türkiye'den yapılan ithalattaki gümrük vergilerini indirmeye başlamıştır,
hatta birçoğunu da sıfırlamıştır; ama, dediğiniz gibi, özellikle bu serbest dolaşım gibi
konularda ve Yunanistan'ın bazı engellemeleriyle, 1980'Ii yıllarda Dördüncü Malî
Protokolden itibaren bazı malî destek programları aksamıştır, bu doğrudur. Şimdi bunların
telafi edilmesine çalışılıyor ve içinde bulunduğumuz siyasî konjonktürde sorunların bir kısmı
aşılmıştır, bir kısmının da aşılmasına çalışılmaktadır. Bu biraz da sabır gerektiriyor, belli bir
sürecin de geçmesi lazım. Ama, müzakerelerde yer alan bütün arkadaşlarımız ve bu konuyla
ilgili bütün birimler, karşılıklı yükümlülüklerin belli bir denge içinde tutulması için de
ellerinden gelen çabayı gösterdiler ve göstermeye devam ediyorlar. Gayet tabiî, her şey
mükemmel olmayabilir; ama, mevcut durumun daha iyiye gitmesi için de büyük bir çaba
gösteriyoruz.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN - Arkadaşlar, Düzenleme Kurulumuz, hem Şûranın düzenleme aşamasında, hem
de şimdi bize sundukları tebliğle ilgili ve bugünün adına bir plaket hazırladılar, onu izninizle
sizlerin adına takdim edeceğim, bu arada arkadaşımız, Sayın Tigrel'Ie ilgili özgeçmiş sunacak.
(Büyükelçi, Başbakanlık Başdanışmanı Dr. Ali Tigrel'e Düzenleme Kurulunun hazırladığı
plaket takdim edildi ve özgeçmişi sunuldu)
79
I
BAŞKAN-Arkadaşlar, sıra üçüncü konuşmacımızda.
Sayın Kılıç, buyurun.
NEŞE K ILIÇ ( Sanayi ve Ticaret Bakanlığı AT Koordinasyon Genel M üdürü) - Sayın
Başkan, Sayın Başkanlık Divanı, işçi ve işveren kesiminin değerli temsilcileri, sanayiciler,
değerli bürokrat arkadaşlarım, basın mensuplan; Sayın Tigrel'den sonra konuşmuş olmak,
bana hem bir avantaj hem bir dezavantaj sağlıyor. Konuşmayı düşündüğüm pek çok konuda
ve sorulara verdiği yanıtlarla, benim işimi önemli ölçüde kolaylaştırdı; ama kendisinden sonra
konuşacak olmak, benim için ayrıca dezavantaj.
Ben, yapmayı düşündüğüm sunuşun sadece sondan dörtte bir kısmını sunmayı düşünüyorum;
çünkü, sabahtan bu yana konular görüşüldü.
Küreselleşme, bölgeselleşme, bütünleşme çok önemli. Birkaç cümleyle değinmek istiyorum;
çünkü, Gümrük Birliğini gerçekleştireceğimiz bugünkü dünyada bu olgular hayatî önem
taşıyor.
1980'lerde başlayan ve 1989'da hızlanan bu gelişmeler, globalleşme veya küreselleşme
kavramıyla literatürümüze girip, ekonomik gelişmeleri anlatırken, neredeyse bir referans
noktası haline geldi. Ulaşım, haberleşme ve bilgi işlem teknolojisinin baş döndürücü bir hızla
gelişmesi, sermaye ve mal ve hizmet dolaşımının serbestleşmesini ve giderek tüm ülkelere
yayılmasını mümkün kıldı. Bu süreç içinde dikkati çeken ilk eğilim, mal ve hizmet
dolaşımının genişlemesi ve korumacılığın tasviyesi yönündeki girişimlerdir.
Diğer bir eğilim ise, yeni yatırım araçlarının da yardımıyla, sermayenin hem dolaşım hızının
hem hacminin genişlemesidir. Bu, hem doğrudan yabancı sermaye için hem de kısa vadeli,
sıcak para dediğimiz, sermaye hareketleri için bir gerçektir.
Bir üçüncü eğilim ise, 50-60 yıldır dünya ekonomisine kapalı olan sosyalist ekonomilerin
hem mal ve hizmet dolaşımına hem de sermaye dolaşımına açılmış olmasıdır. Böylece,
sermaye hareketlerinin ve dış ticaretin serbestleştiği, buna karşılık emek hareketlerinin henüz
ulusal sınırlar içinde tutulduğu, üretim faktörleri bakımından kısmî, ancak dünya pazarlan
bakımından küresel bir ekonomik süreç yaşanmaktadır. Ülkeler açısından, bu süreç, doğası
gereği, teknoloji ve sermaye açısından güçlü olan ülkelerin belirleyici olduğu hiyerarşik bir
yapıya sahiptir ve aynı nedenden ötürü, küreselleşme süreci global düzeyde rekabeti de
içermektedir.
80
Artık, hiçbir ülke, uluslararası normları ve standartları göz ardı ederek politika
üretememektedir; çünkü, küreselleşme olgusu kendisini sadece ekonomi alanında değil,
siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda da duyurmaktadır.
Bir yandan küreselleşme denilen bu olgu yaşanırken, bir yandan da yine küreselleşme
sürecinin rekabetçi özelliği nedeniyle, uluslararası ticarete ve sermaye hareketlerine konulan
çeşitli engeller ortadan kaldırılmakta, ancak diğer yandan da bölgesel entegrasyonlar,
bloklaşmalar meydana gelmektedir. Dünya bugün ikili bir gelişim izlemekte, bölgesel
bütünleşme hareketleri ve küreselleşme.
Bu bölümde uzun bir sunuşum vardı. Burada bırakıyorum. Bu kısa girişi yapmamın temel
nedeni, Türkiye, Gümrük Birliğini böyle bir dünya ortamında gerçekleştiriyor. Türkiye'nin
küreselleşmeden de, bölgesel entegrasyondan da azamî yararı sağlayabilmesi için, Gümrük
Birliği bir araç olmalıdır. Sayın Tigrel'in de zorlayıcı unsur dediği Gümrük Birliği için aynı
şekilde düşünüyorum. Dünyanın bugün geldiği bu koşullarda Gümrük Birliği bir araçtır.
Şüphesiz, karşılıklı yarar temeline dayalı, iyi işleyen bir Gümrük Birliği.
Bu bölümü geçiyorum, dokümanda var. Fakat, bu arada GATT Anlaşmasına çok kısa
değinmek istiyorum. Çünkü, GATT 1995 Ocak ayında Türkiye içinde yürürlüğe giren GATT
1994 Anlaşmasında üstlendiğimiz yükümlülüklerin çoğu, Avrupa Birliğiyle Gümrük Birliğini
tamamlama çerçevesinde üstlendiğimiz yükümlülüklerle çakışmaktadır. Bu nedenle, birbirini
tamamlamaktadır.
Bildiğiniz gibi 1986'da başlayan Uruguay Round müzakereleri sekiz yıl sürdü ve 1993
sonunda bir anlaşmaya varıldı, 117 ülke Marakeş'te, Nisan 1994'te pek iyi bildiğiniz nihaî
senedi imzaladı ve Uruguay Round sonunda imzalanan nihaî senet, 1.1.1995 tarihi itibariyle
Yasama Organımızca da onaylanarak yürürlüğe girdi.
Önemli değişiklikler getiriyor. Hizmetler ve fikrî mülkiyet haklarının korunması konusunda
GATT anlaşması çerçevesinde anlaşmalar var. bunlar radikal yenilikler GATT çerçevesinde.
Tarım ve tekstil, giyim sektörleri GATT denetimine almıyor, ortak kurallar getiriliyor ve 47
yıldır yapılamayan bir şey, 47 yıldır sadece anlaşma niteliğinde olan GATT, artık yaptırım
gücü olan, anlaşmanın uygulanmasını izleyebilecek uyuşmazlıklara çözüm getirebilecek bir
örgüte kavuşuyor, dünya ticaret örgütüne.
Uruguay Round nihaî senedinin kapsadığı çok sayıda anlaşmanın öngördüğü en önemli
özellikler, sanayi ürünleri ticaretinde kademeli olarak tarife ve eş etkili vergilerin indirimi,
tarımsal mallarda tarife dışı önlemlerin tarifelere dönüştürülmesi, ihracat sübvansiyonlarının
azaltılması, fikrî mülkiyet haklarının korunması, tekstil ve giyim ticaretinde tüm miktar
81
kısıtlamalarının on yıl içinde ve üç aşamada kaldırılması ve dış ticareti doğrudan etkileyenler
başta olmak üzere, sübvansiyonların kısıtlanması, hizmet ticaretinin liberasyonu, damping ve
sübvansiyonlu ihracata karşı oluşturulan yeni GATT hükümleri, anti damping ve anti
sübvansiyon önlemlerinin korumacı amaçlarla ve keyfi kullanımına da kısıtlamalar
getirmekte.
Bunları söyledim; çünkü, GATT ile getirilen yükümlülükler, Avrupa Topluluğu, Gümrük
Birliğiyle getirilen yükümlülüklerle çakışmakta. Örneğin, fikrî ve sınaî mülkiyet haklarının
korunması. Gümrük Birliği çerçevesinde biz, sınaî, ticarî mülkiyet haklarıyla ilgili, fikrî
mülkiyet haklarının korunmasıyla ilgili bir yasal düzenlemeye belli bir süre içinde girmesek,
GATT için bunu yapacağız. Aynı şey, ticarette teknik engeller için söz konusu. Aynı şey,
tekstil ve diğer konular için söz konusu.
1.1.1996 tarihi itibariyle Gümrük Birliği gerçekleştirilirse nelerle karşılaşacağız; ana başlıklar
olarak özetlemek istiyorum.
Çok iyi bildiğiniz gibi, Avrupa Topluluğu kaynaklı sanayi mamülleri ithalimizde tahsil edilen
gümrük vergileri, Toplu Konut Fonu kalkacak. Ayrıca, üçüncü ülkeler ithalatından alman
Toplu Konut Fonu ödemeleri kalkacak ve gümrük vergileri, Avrupa Birliği ortak gümrük
tarifesi hadlerine getirilecek.
Yine bildiğiniz gibi, 2/95 sayılı 6 Martta imzalanan Ortaklık Konseyi kararı için, hassas bazı
mallar için beş yıllık bir süre OGT hadlerinin üzerinde koruma sağlanabilecek, üçüncü ülkeler
kaynaklı ithalat için.
Şu anda, Avrupa Topluluğunun üçüncü ülkelere karşı uyguladığı ortak gümrük tarifesi oranı
ortalama % 5,7 civarlarında, GATT müzakereleriyle Topluluk, bunu belli bir dönem sonunda
% 3,7'lere çekmeyi taahhüt etti ve Türkiye, bir süre sonra% 3,7'ye düşürecek, üçüncü ülkeler
kaynaklı ithalatındaki koruma oranını.
Yine bildiğiniz gibi, Avrupa Birliği tarafından uygulanmakta olan kota, ithalat yasaklaması,
anti damping vergileri gibi kısıtlayıcı unsurlar ülkemizde de yürürlüğe konulacak, Topluluğun
bulconudaki mevzuatını, rejimini, benzer sistemleri benimseyeceğiz.
Sanayi ürünleri için, ülkemizden Avrupa Birliği'ne dahil ülkelere yapılacak ithalatta hiçbir
gümrük vergisi ve miktar kısıtlaması uygulanmayacak.
82
Tarım konusunda, önceki düzenlemeler, şimdilik devam edecek; ancak, bazı ürünler için
karşılıklı olarak tercihli rejimler benimsenecek; ancak, işlenmiş tarım ürünleriyle ilgili özel
bir düzenleme var biliyorsunuz, bu konunun ayrıntısına girmek istemiyorum; ama, işlenmiş
tarım ürünleri, tarım ve sanayi payları olarak ayrılıyor ve belli bir süre sonunda, sanayi payı
Topluluğa karşı sıfırlanıyor, belli bir dönem sonra Topluluğun üçüncü ülkelere uyguladığı
pay uygulanıyor.
Türkiye, Topluluğun ithalat, ihracat, tekstil ve konfeksiyon ticaretiyle ilgili kurallarına,
ithalattaki lisans uygulamalarına, diğer yerli sanayi koruma önlemlerine ait mevzuatına
uyumlu olarak hazırlayacağı mevzuatını 1995 sonundan önce yürürlüğe koyacak. Ayrıca,
Gümrük Birliği kararının yürürlüğe girişinden itibaren beş yıl içinde Topluluğun üçüncü
ülkelerle yaptığı otonom tercihli anlaşmalar üstlenilecek. Tekstil ve konfeksiyon sektöründe,
devlet yardımı alanında Topluluk kurallarına 1996 yılına kadar uyum sağlanacak ve ancak beş
yıl boyunca, Türkiye'nin az gelişmiş bölgelerinin ekonomik gelişmesine katkıda bulunmak
üzere verilecek devlet yardımları ile Gümrük Birliğiyle ilgili olarak ortaya çıkan yapısal
uyum gereklerinin yerine getirilmesini amaçlayan devlet yardımları sürecek; bu bizim için bir
imkân.
Fikrî, sınaî mülkiyet haklarının korunmasıyla ilgili uluslararası kurallar aynen yürürlüğe
konulacak, bu konuda Sayın Tigrel bilgi verdiği için, tekrar etmek istemiyorum.
Bir diğer konu rekabet. Fiyat tespiti, üretim miktarının saptanması, piyasa paylaşımını içeren
firmalararası anlaşmalarla, piyasaya hâkim durumda olan teşekküllerini bu hâkimiyetlerini,
tüketici ve rakip durumda bulunan diğer firmalar aleyhine kullanmalarını yasaklayan ve
teşekkülleri piyasa hâkimiyetine götürecek şirket bütünleşmelerini kontrol altına alan Avrupa
Birliği mevzuatı esas alınarak hazırlanan Rekabetini Korunması Yasasının yürürlüğe girdiğini
biliyorsunuz, rekabet kurumunun oluşması için gerekli hazırlıklar yapılmakta.
Gümrük Birliği kararının yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl içinde kamu tekelleri
kaldırılacak, Topluluk mevzuatıyla uyumlu gümrük mevzuatı 1996 yılma kadar uygulamaya
konulacak.
Tüketicinin Korunması Yasası çıktı, Sayın Tigrel bahsetti.
Benim bir miktar üzerinde durmayı düşündüğüm bir konu vardı, sadece başlık olarak
geçiyorum. Ticarette teknik engellerin kaldırılması konusundaki Topluluk araçlarını, diğer bir
ifadeyle, standardizasyon, ölçüm, kalibraj, kalite, akreditasyon, test ve sertifikalandırma
konusundaki Topluluk mevzuatını. Gümrük Birliği kararının yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren beş yıl içinde Türkiye benimseyecek.
83
Biliyorsunuz, ticârette teknik engeller yahut standardizasyon, ölçüm, kalibraj, kalite,
akreditasyon konulan, ihracatımızın Avrupa Birliği pazarlarında teknik bir engelle
karşılaşmaması için çok önemlidir. Ayrıca, üçüncü ülke kaynaklı, özellikle Uzakdoğu, Orta
ve Doğu Avrupa kaynaklı kalitesiz, standart dışı, satış sonrası hizmeti olmayan ve ucuz mal
girişini önlemek açısından teknik bir engel olacaktır. Tabiî, sanayicimiz, içeride de rekabetle
karşı karşıya kalacak, bu anlamda bir teknik engel oluşturacak. Bu bakımdan, çok önemli. Bu
konuda CE markası, işareti denilen 19 direktifle düzenlenen mevzuat uyumu konusu var,
motorlu kara taşıtları konusu, akreditasyon sistemi konusu ve Topluluğun ortak mevzuatla
düzenlediği diğer alanlar var.
Vaktim olmadığı için, bu konulara girmek istemiyorum.
Özetie, Gümrük Birliğiyle gerçekleştirilmesi planlanan husus, Avrupa tek pazarını yöneten
İthalat, ihracat ve devlet yardımları gibi, dış ticareti yönlendiren hususlar ile iç piyasa
düzenini kuran, tüketiciyi koruma ve haksız rekabeti ortadan kaldırmayı amaçlayan Avrupa
Birliği kurallarının ülkemizde de yürürlüğe konulmasıdır.
Artık, Türkiye, Avrupa tek pazarının bir parçası olacak ve gerek Türkiye'de, gerek Avrupa
Birliği'ne dahil ülkelerde ticarî faaliyette bulunan teşekküller, nerede faaliyette bulunurlarsa
bulunsunlar, aynı kurallara tabi olacaklardır; böylece aynı ticarî ve rekabet kuralları altında
faaliyet gösteren kuruluşların birbirleriyle rekabet edebilmeleri, dağıtım kanallarındaki
etkinliklerine, maliyetlerine, kalitelerine ve tüketici tercihlerini karşılayacak esnek üretim
yapabilmelerine bağlı olacaktır.
Gümrük Birliği ve uluslararası gelişmeler çerçevesinde, Türk sanayiinin durumu ne olacak?
Sermaye birikiminin yetersiz olduğu, kaliteli işgücünün göreceli olarak az olduğu, üretim
faktörlerinin yeni koşullara uyum kapasitesinin sınırlı olduğu Türkiye gibi ekonomilerin,
gelişmiş bir ekonomik topluluk ile gerçekleştireceği gümrük birliğine uyum sağlayabilmesi ve
gümrük birliğinin getirisinden yararlanabilmesi daha çok orta ve uzun vadede beklenmekte ve
dinamik bir süreç bu.
Öncelikle, üretim faktörleri, rekabet gücü fazla olan ve uluslararası işbölümünde Türkiye'ye
bırakılmış faaliyet alanlarına yönelecek üretim faktörleri.
İmalat sanayii, Türkiye'de daha çok birinci sanayi devrimi ürünü olarak nitelendiren, göreceli
olarak katma değeri az, çevre sorunu olan, vasıfsız emek gücüne gereksinme gösteren tekstil
giyim sanayii, deri eşya, demir çelik, çimento, seramik, cam ve cam ürünleri, toprak sanayiler
ve bazı gıda sanayi buna örnek olarak verilebilir. Kaynakların daha çok bu alana yöneleceği
beklenmektedir. Çünkü bu sektörler zaten şu anda büyük ölçüde dış pazarlara açılmış ve
84
uluslararası performanslarını giderek iyileştirmektedirler. Ancak, bunu sürdürebilmeleri,
teknolojik gelişmeleri takip ederek uyum sağlayabilmelerine bağlı olacaktır.
Tekstil ve konfeksiyonda kotaların kaldırılacak olması, Uruguay Round kararları
çerçevesinde, diğer gelişmekte olan ülkelere göre, ülkemize, Topluluk pazarında sekiz dokuz
yıl süren bir pazar avantajı sağlayacak. Gerçi, 1996'dan başlayarak 2000'e kadar sektörün elde
edeceği pazar avantajı giderek azalacak; ama, belli bir dönem bir pazar avantajımız olacak.
Sektör, önümüzdeki yıllarda bu avantajını iyi kullanmak amacıyla ve bu bilinçle,
modernizasyon, kalite düzeltme, kapasite artırma alanlarını kapsayan yatırım hamlesine
girmiş bulunmaktadır.
İhracatiiıuza baktığımızda, ihracatımızın % 50'sinin tekstil, hazır giyim, konfeksiyon, demir
çelik olduğunu görüyoruz ve bu pazarın da yaklaşık % 50'si Avrupa Birliği ülkelerine
gitmekte. Bu bize, şunu gösteriyor: Stratejik olarak, hem ihraç ürünlerimizin çeşitlendirilmesi,
hem pazarlarımızın çeşitlendirilmesi gerekiyor. Zaten, ihracatta ürün çeşitlendirilmesi,
beraberinde pazar çeşitlendirilmesini de getirecektir.
Bu arada, gıda sanayiine değinmek istiyorum. Çünkü, aynı zamanda ambalaj sanayiine girdi
sağlayan sanayilerdeki atıhmları da sürükleme özelliğine sahiptir. Türkiye'nin bu konuda
coğrafî avantajı vardır bu konuda. Biliyorsunuz, GAFın devreye girmesiyle, tarımsal
üretimde bir artış bekleniyor. Üretim artışının stok artışına dönüşmemesi için Türkiye giderek
büyüyen pazarlara gereksinim duyacaktır. Bu nedenle, ihracatımız içinde işlenmiş tarım
ürünlerinin payını artırmak için, tarımın ve buna paralel gıda endüstrilerinin yeniden
yapılanması, modernleşmesini özendirmenin, üretim birimlerinin, ihracatı üretim sürecinin bir
devamı olarak görmelerini sağlayan dış pazar geliştirici politikaların uygulanmaya
konulmasının önemi büyüktür.
Otomotiv yan sanayii, beyaz eşya, elektrikli makineler, elektronik ve madeni eşya gibi, ikinci
sanayi devrimi ürünü diye tanımlanan sanayi kollarının rekabette bir miktar zorlanabilecekleri
düşünülmektedir. Bu sektörlerin, dünyadaki teknolojiyi yakından takip ederek adapte
olabilmeleri oranında, rekabet güçlerini geliştirecekleri beklenmektedir.
Gümrük vergilerindeki indirimler, biliyorsunuz, sadece mamul madde üzerinde korumanın
kaldırılması değil, aynı zamanda hammadde ve yarı mamul madde girdilerinde de indirimi
getireceğinden, sanayi kesimine bir miktar maliyet avantajı getirecek. Bir araştırmaya göre,
toplam ithal girdilerin % 61-63 arası Avrupa Birliği kaynaklıymış, bunlar artık gümrüksüz
gelecek biliyorsunuz.
İşte bu noktada, uluslararası rekabet gücü bulunan veya bu güce yakın üretim yapabilen ve
teknolojik gelişimi itibariyle rekabet üstünlüğüne sahip verimli işletmeler, hem Gümrük
85
i
Birliğinden hem kürüselleşme, bölgesel bütünleşme hareketleriyle gelen uluslararası
liberasyondan gereken faydayı sağlayabileceklerdir.
Öte yandan, tarife bazındaki indirimlerin, Uzakdoğu, Orta ve Doğu Avrupa'dan kalitesiz ürün
girişini özendirmesi tehlikesi var; bu da, dediğim gibi, teknik engeller mevzuatının
benimsenmesiyle mümkün.
Fikrî ve sınaî mülkiyet
bahsedemiyorum.
haklarından
bahsetmek
istiyordum,
sürem
bittiği
için
Bu arada, Türkiye, bilgi yoğunluğu ve katma değeri yüksek, ileri teknoloji kullanan yeni
sanayi dallarını kurmakta geç kalmıştır biliyorsunuz. Bu nedenle, belirli bir altyapının
endüstriyel Ar-Ge geleneğinin bir oranda mevcut olduğu, bilgisayar, mikro elektronik ve
telekomünikasyon teknolojilerinin bileşimi olan bilgi teknolojisi alanında ve nitelikli genç
nüfusun yönlendirilebileceği yazılım teknolojisi alanlarında Türkiye'nin yer alabilmesi ve
rekabet şansına sahip olabilmesi, bu dönemde önemli bir konu olacaktır, bilim ve teknoloji
politikalarının bu yönde uygulanması gerekmektedir.
Ben, teknoloji transferi, Ar-Ge'nin önemi, yeni teknolojilerin kullanımı konularına değinmek
istemiyorum, değinildi.
Pazarın genişlemesi, bazı sektörlerde üretim kapasitelerinin, işletme ölçeğinin genişlemesine
neden olacak. Bu bir miktar, yabancı sermaye girişini artıracak.
Dünya ekonomisindeki gelişmeler, nitelikli, hareket edebilme yeteneği yüksek insan gücünü,
uluslararası rekabetin en önemli unsuru haline getirmiştir.
Bir diğer konu, yeni teknolojilerin işsizliği kısa dönemde kalıcı bir şekilde artırması. Çünkü,
vasıflar ve işler yeniden tanımlandıkça, eski vasıflara sahip kuşaklar işsiz kalmakta. Gümrük
Birliğiyle, kısa dönemde rekabet gücü düşük sektörlerimizin olumsuz gelişmeye bağlı bir
istihdam sorunu yaşanacak, ancak ekonomide beklenen canlanma bunu telafi edecek.
Eğitim politikasının Önemi bu arada büyük. Küçük ve orta boy işletmeleri de geçiyorum.
Teknik yönden pazarlama kolaylığı, ihracat teşviki, eğitim, malî kolaylıklar, danışmanlık türü
yardımlar gerekiyor.
86
Devletin ve özel sektörün yapacağı çok şey var. Devletin desteğiyle, öncelikle kaliteyi ucuza
üretme, verimlilik artışı hedef alınarak gerekli teknolojiyi yenileme yatırımlarının,
gerçekleştirilmesi, sanayinin temel girdi ve ana hammaddelerinin dünya fiyatlarından
sağlanması, KOBİ'lerin pazar ekonomisinin şartlarında varlıklarını sürdürebilmeleri için,
üretim, pazarlama, kalite geliştirme, teknolojik yeniliklere uyum göstermeleri konusunda
desteklenmesi, danışmanlık hizmeti sağlanması, eğitim, iş kültürü ve organizasyon yapısının
kuvvetlendirilmesi, yurt dışı pazarlama faaliyetlerinin yoğunlaştırılarak belli merkezlerde
ofisler açılması, uluslararası piyasalarda kabul görecek test ve belgelendirme sağlayacak
laboratuvarları da içeren kalite altyapısının oluşturulması ve yeni teknolojilerin kullanıldığı
rekabet gücü ve katma değeri yüksek yeni ürünlere yönelinmesi gibi hususlar önemli
hususlardır.
Sabrınız için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Arkadaşlar, şimdi, Sayın Kılıç'ın sunuşuyla ilgili katkı yapmak isteyen, soru
sormak isteyen arkadaşlarımıza sırayla söz vereceğiz.
Buyurun.
LERZAN ÖZK A LE( İstanbul Teknik Ü niversitesi) - Aslında, Sayın Ali Tigrel'e sormak
istiyordum; ama, yine de burada dile getirmemiş olmayayım.
Bir tanesi, Neşe Hanıma soracağım bir soru. Bu gümrük teşkilatıyla ilgili hazırlıkların iyi
gitmediğini, sabahleyin Sayın Başbakan da söyledi. Bu bana, Gümrük Birliği'nin ertelenmesi
için Avrupa Topluluğu tarafına çok güzel bir fırsat verir gibi geliyor; acaba, böyle bir endişem
yerinde mi? Çünkü, trafik sapması tehlikesi olacağı için, çok haklı bir gerekçeyle
engel ley eceklerdi r.
Benim bir üniversite mensubu olarak burada dile getirmeyi arzu ettiğim konuya gelince,
sabahtan beri her konuşmacı, dikkat ettim, çok yerinde olarak, eğitimin önemine dikkat çekti:
ama, acaba üniversite dışındakiler farkında mıdırlar ki, biz ünivesitede kâğıt sıkıntısı, toner
sıkıntısı çekiyoruz; istifa eden memurların yerine memur alamadığımız için, büroların
kapanması tehlikesi içerisindeyiz. Bu yapıyla mı acaba eğitimi Avrupa veya gelişmiş
ülkelerin düzeyine ulaştırmayı ve Gümrük Birliğinden en az zarar, en çok yararla çıkmayı
umuyoruz?
Bunlar, burada bulunanlara değil, gitmesini umduğum yerlere.
87
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - İzninizle, birkaç satır ben cevaplamaya çalışayım. Bu, sadece üniversitelerin
sohınu değil, kamuda görev yapan yöneticilerin de sorünu. Basit bir şey söyleyeyim:
Çelişkiler ülkesiyiz. Hem büyük bir atılımla ileriye yönelmeye çaba gösteriyoruz hem de
hakikaten çok kolay ve asgarî ölçüde de yapılması gerekenleri yapamıyoruz. Benim
telefonum, tam beş aydır kesikti, bir hafta önce açıldı. Ben, bakanlığın belli bir düzeyde görev
yapan, devamlı da telefonu kullanmak zorunda olan bir kişisiyim. Dolayısıyla, dertlerimiz
ortak. Haklısınız, herhangi bir şey söylemek zor. Ancak, yasaların gecikmesi endişesi var
tabiî; ancak, elde olan olanaklar neyse, o da kullanılıyor. Biliyorsunuz, geçtiğimiz hafta
Türkiye Büyük Millet Meclisinden yetki yasası çıkarıldı. Onun içinde asgariden altı yedi
madde doğrudan bu Gümrük Birliği'ne yönelik yapılması gerekenleri içeriyor. Büyük bir çaba
gösteriliyor gene de; fakat hepsi yerine geliyor mu; bazı eksiklikler de kalıyor. Yani, o
yöndeki eleştirinizde haklısınız.
Buyurun.
NEŞE K ILIÇ - Aslında tabiî, sorunun muhatabı ben değilim, herhalde Sayın Tigrel'e
sorulmalıydı; ama ben bildiğim kadarıyla cevaplayayım. Avrupa Birliği mevzuatına uygun
Gümrük kanunu hazırlandı, sunuldu, çıkacak çok yakında. Gümrüklerde otomasyona
gidilecek, eleman eğitimi yapılacak. İnanıyorum, yetişecek.
BAŞKAN-Buyurun.
M EHM ET KÖKSAL (Hazine Müsteşarlığı) - Ben de aslında Sayın Tigrel'e sormak
isterdim. Bundan önce Yunanistan tarafından siyasî anlamda bir engellemeyle karşılaştık. Bu
önümüzdeki dönemde, 1996'da bütün varsayımlar, Türkiye Avrupa Birliği'ne üye olacakmış
gibi planlar, programlar yapılıyor, tartışmalar yapılıyor. Yine böyle bir engelle karşılaşacak
mıyız; eğer karşılaşacaksak, ne gibi çalışmalar var, ne gibi tedbirler düşünülüyor?
Teşekkür ederim.
NEŞE KILIÇ —Biliyorsunuz, Gümrük Birliği kararma 6 Martta Yunanistan da imza koydu.
Artık, Yunanistan'dan bir engelleme şu anda düşünmüyoruz. Tabiî, dolaylı bir şekilde,
Avrupa Parlamentosunda veya başka kanallarla olabilir; ama, 6 Martta Topluluğun 15
Dışişleri Bakanı Gümrük Birliği kararma imza attı.
BAŞKAN - Buyurun.
88
- Parasal nedenlerden dolayı telefonunuz çalışmıyor olabilir, ya da üniversitede kâğıt
sıkıntınız bugünler içerisinde doğaldır. Doğal olmaması gerekir; ama maalesef böyle.
Tüketicinin Korunması Yasası çıktı, Rekabetin Korunması Yasası da çıktı; ama, parasal
nedenlerden olmayan, aylardır bir rekabet kurulu oluşturulamadı, bunun nedenini söyleyebilir
misiniz?
BAŞKAN - Evet, bu konu, gerçekten kamuoyunu ilgilendiriyor, basında da zaman zaman yer
aldı.
Şöyle, bu Rekabetin Korunması Yasası Parlamentodan geçirilirken, unutma kabul edelim, bir
eksiklik kabul edelim, bütçesi geçmedi. Yani, bir bütçe tasarısı da ilave edilerek yasallaşmadı.
Sadece, kuruluş yasası ve bu heyetin nasıl oluşturulacağı şeklinde olan bölümü geçtiği için ve
de görev alacak kişilerin, kararname çıkıp, bu kurulda görevleri oluştuğu zaman, kurumlarıyla
ilişkileri kesiliyor ve doğal olarak herhangi bir şekilde hiçbir kuruluştan da bir daha ücret
alamıyorlar. Tabiî bu biraz sıkıntı yaratıyor. Bu bakımdan, Maliye Bakanlığıyla görüşmeler
sürüyor, bir mutabakat sağlandı, ek bir bütçe izniyle bu oluşturulmak üzere; sanıyorum çok
yakında bu rekabet kurulu Bakanlar Kurulunun imzasına açılacak ve göreve başlayacak.
Başka söz isteyen var mı?.. Yok.
Düzenleme Kurulumuz, Sayın Kılıç'la ilgili, gene bu çalışmalara katkısı ve sunuşundan
dolayı, günün anısı olarak bir plaket hazırlamışlar, onu takdim edeceğiz, ondan önce de Sayın
Kılıç'ın özgeçmişini sunacağız.
(Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Avrupa Topluluğu Koordinasyon Genel Müdürü Neşe Kıiıç'a,
Yürütme Kurulunca hazırlanan plaket takdim edildi, özgeçmişi sonuldu)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, 2. Sanayi Şûramızın ilk gününün son oturumunu bu şekilde
tamamlamış oluyoruz.
İzninizle yirmi saniyede bir şey söyleyip, toplantıyı kapatmaya çalışacağım.
Arkadaşlar, benim bir sporculuk yanım da var. Atletizm yarışmaları sekiz kulvarda yapılır;
koşularda 400 metreden sonra atletler aynı kulvara, yani iç kulvara taşınır. Hayat ve dünya bu
atletizm koşusuna bir anlamda benziyor. Bütün insanlık, bütün ülkeler bu yarışta iç kulvara
yanaşmaya çalışıyor. Çünkü, o iç kulvar, koşucuya bir avantaj getiriyor. Dolayısıyla, olaylara
bir anlamda böyle de bakarsak, işte biz de bu iç kulvara girmeye çalışıyoruz, bu iç kulvarda,
bütün insanlığın beklediği gibi, iyi bir yaşam var. Tabiî, bu iç kulvardaki iyi yaşama giden
araçlardan birisi sanayileşme ve tabiî kaçınılmaz olarak, yaşamın her yerinde olduğu gibi.
89
rekabet var. Biz de iç kulvarda yer alabilmek için, kişilerimizle, kuruluşlarımızla,
yöneticilerimizle, sanayicimizle, bütün kesimlerimizle büyük bir çaba içinde olacağız,
umuyorum, geleceğimiz hepimiz için aydınlık olur.
Bu 2. Sanayi Şûrası'nın, bu kesimden büyük beklentileri olan herkese ve ulusumuza yararlar
getirmesini diliyorum, görev yapan biz arkadaşlar adına hepinize iyi akşamlar diliyor, saygılar
sunuyorum.
90
IV. OTURUM
BAŞKANLIK DİVANI
M ehm et ALTUN
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı M üşteşar Yardımcısı
İsm et R ıza ÇEBİ
SEKA Genel M üdürü
ÇAĞRILI KONUŞMACILAR
- D oç.D r. G ökhan ÇAPOGLU
Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü
"Türkiye İçin Bir Sanayi Politikası Çerçevesi"
- Prof. Dr. S. E ngin KILIÇ
ODTÜ M akina M ühendisliği Bölümü
"Geleceğin Fabrikası: A vrupa Modeli ve Türkiye"
- Prof. Dr. N ü ket YETİŞ
M arm ara Ü niversitesi M ühendislik Fakültesi Dekanı
"İnsangücü - Teknoloji- Rekabet Perspektifinde
Politikalarının Çizimi ve Uygulanması"
Stratejik
Sanayi
BAŞKAN MEHMET ALTUN (San. Tic. Bak. Müsteşar Yardımcısı) - Gökhan
Çapoğlu'nun özgeçmişinin okunmasını ve arkasından sunusunu bekliyoruz efendim
(Doç. Dr. Gökhan Çapoğlu'nun özgeçmişi okundu)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Çapoğlu.
DOÇ.DR. GÖKHAN ÇAPOĞLU (Stratejik Araştırmalar Vakfı Yönetim Kurulu
Başkanı) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkanlık Makamı, değerli konuklar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Benim bugün yapacağım konuşma, Türkiye için bir sanayi politikası çerçevesi. Burada, ben,
sanayi politikalarını, geleneksel dar anlamının biraz ötesine taşıyacağım. Çünkü, genellikle
sanayi politikaları, dar anlamda, sanayinin gelişmesi için göreli fiyatların, teşvik, vergi
indirimi gibi araçlarla değiştirilmesine yönelik politikalar olarak algılanmakta. Ben, bugün,
bunu biraz daha geniş tutup, sanayinin gelişmesi ve rekabet edebilmesi için gerekli politikalar
ve kurumlan ele alacağım. Bunu derken, teşvik politikalanndan, makro ekonomik
politikalara, eğitim politikalanna, finans sistemine, yönetim yapısına kadar çok geniş bir alanı
kapsayan tanım olacak ve hatta son Körfez Savaşı sonrasındaki gelişmelerden Türkiye'nin 20
milyar dolara yakın zarara uğradığını düşünecek olursanız, hatta dış politikanın belirli
unsurlannı da sanayi politikalannın içerisine katmak gerekiyor. Özellikle, Türkiye açısından,
bu petrol boru hatlan konusu, Azerbaycan, Ermenistan, Rusya ile olan ilişkiler bu açıdan da
önem taşımakta.
Sanayi politikalarını incelerken, onlar için bir çerçeve çizerken, iki faktörü göz önüne almak
gerekiyor. Birincisi, değişen dünya koşullannı, İkincisi de ülke gerçeklerini. Eğer, bu iki
faktörü göz önüne almazsanız, getireceğiniz öneri demeti uygulama şansı bulmayacaktır.
Değişen dünya koşullanna baktığınız zaman, burada ilk önce bir Doğu Asya ülkelerini
belirtmek gerekiyor. Çünkü, 1980'lerden sonra konuşulan bir Doğu Asya mucizesi var; fakat
insanların giderek gözleri açılmaya başladı ve bir başka yaklaşım ortaya çıktı; bu yaklaşım da,
Doğu Asya ülkelerinin, Singapur, Kore, Tayvan ve Hong Kong'un başanlannın temelinde,
kaynaklann etkin kullanımının olmasından öte, kaynaklan seferber etme özelliğinin ön plana
çıktığını göstermekte ve hatta şu belirtilmekte: Bunlann başansı o kadar da mucize değil,
1950'lerde Sovyet sisteminin gösterdiği başanlardan pek de farklı değil. Ama nedeni ne
olursa olsun, hangi şekilde yaklaşılırsa yaklaşılsın, burada çok önemli bir nokta var ki,
zannediyorum bizim toplumumuzu çok yakından ilgilendiriyor; o da, Doğu Asya ülkelerinin
kaynaklannı seferber etmede çok etkin bir yönetim yapısına sahip olmalan.
Tabiî, bu etkin yönetim yapısını, kendileri açısından, 1960'la 1990 arasındaki dönemde çok
olumlu dünya koşullanndan faydalanarak kullanabildiler. Dünya ticareti çok hızlı büyüyordu,
91
kendi iç pazâiîteıii koruyabildiler, özellikle 1960'larda, 1970'lerde*, fakat daha sonraki
dönemde gerek dış gelişmiş ülkelerdeki pazarların kapanmaya başlaması, gerekse GATT
görüşmeleri bir şekilde onları etkilemeye başladı. Yani, Türkiye'nin bugün iç pazarını
koruyarak sanayisini geliştirmesi biraz zor, teşvik politikalarını kullanması da oldukça kısıtlı;
özellikle Gümrük Birliği'ne girdikten sonra. Gerek Gümrük Birliği olsun, gerek GATT olsun,
temel olarak dört alanla sınırlı, teşvik politikalarının kullanılmasında; bunlar Ar-Ge, küçük ve
orta ölçekli; işletmeler, bölgesel politikalar, bir de altyapı yatırımları.
t
Türkiye açısından baktığınız zaman, tabiî şunu açıkça belirtmek gerekir; Birçok koşul var,
birçok unsur var, gerek dünyada olsun, gerek Türkiye'de olsun. Fakat, iki önemli unsur var
Türkiye açısından, bence, bunlardan birincisi, küreselleşme dediğimiz süreç. Küreselleşme
dediğimiz süreç, şirketlerin öncülük ettiği bir süreç. Şirketler dünya üzerinde yatınm ve
üretim yapmaya başlamışlar. Bunu çok çarpıcı bir şekilde göstermek mümkün; elimde
projektör de var, fakat göstereceğini zannetmiyorum, biraz küçük çıkacak diye korkuyorum,
onun için sadece rakamlan vereyim size.
Bakın, 1973-1980 arasında OECD ülkelerine yapılan yatırımların toplamı 172 milyar
dolarmış. Bu 172 milyar dolar, 1981-1992 dönemi arasında 5,7 kat artarak, 983 milyar dolara
ulaşmış; muazzam bir hızlı artış ve bu küreselleşmenin boyutunu göstermesi açısından çok
önemli.
Burada dikkati çekecek bir nokta daha var; Bu doğrudan yabancı sermaye yatırımından iki
ülke çok büyük ölçüde yararlanmış, yani % 60'a yakın bir bölümü Amerika. Birleşik
Devletlerine ve İngiltere’ye gitmiş. Türkiye açısından da çok önemli bir bulgu var. Çünkü,
1981-1992 döneminde, bizimle karşılaştırılabilecek bir ülke, hem nüfus, hem genel özellikleri
bakımından karşılaştırılabilecek bir ülke olan İspanya, kendisine olan dış yatırımı yaklaşık 10
kat artırmış. Yani, yatırımlar ortalama % 5,7 artarken, Ispanya'ya 1973-1980 arasında
yaklaşık 6,6 milyar dolar yatınm gelmiş, 1981-1992 arasında ise bu yatınmlann miktan 64,5
milyar dolara ulaşmış. Tabiî, Portekiz biraz daha ufak, onu bahsetmek istemiyorum; ama,
Portekiz de yaklaşık 20 kat artırmış; 0,6 milyar dolardan, 11,3 milyar dolara.
Burada belirtmek istediğim nokta, eğer Türkiye gerekli koşullan sağlayabilirse, o zaman
Türkiye muazzam bir ölçüde yabancı doğrudan yatınmmdan faydalanabilir ki, bu Doğu Asya
ülkelerinin pek yararlanmadıklan bir alan.
İkinci bir konu, çok önemli bir gelişme Türkiye açısından, dünya ekonomisinde bilgi
toplumuna geçiş süreci. Mikro elektronik, bilgisayar, iletişim teknolojilerinde son 15 sene
içerisinde çok hızlı gelişmeler oldu. Bu, rekabet etme gücü kavramını da değiştirdi. Artık,
rekabet etme gücü, hızla değişen teknolojiye uyum sağlama yeteneği olarak tanımlanıyor.
Hızla uyum sağlama yeteneği ise, yeni teknolojiler üretebilmek, üretilen teknolojileri hızlı bir
şekilde üretime uygulayabilmek.
92
Şimdi, bilgi toplumuna geçiş, aslında Türkiye gibi tam sanayileşmemiş ülkeler için, hem
fırsatlar, hem engeller yaratıyor. Yarattığı fırsatların başında, bir defa yerleşik gruplar yok.
Yani, bilgi toplumuna geçişi engelleyecek, daha önceden sanayi toplumunun yatırımlarını
yapmış bir güç yok ortada, Türkiye bunu kolaylıkla aşabilir. İkincisi, sanayi toplumunun
birikimleri o kadar da yararlı olmayabilir; fakat onun ötesinde Türkiye'nin karşılaşacağı en
büyük engel, bilgi toplumu bireyi öne çıkarıyor. Yani, birey derken, bütünüyle bir birey, yani
sağlığıyla, eğitimiyle, adaletiyle ve özgürlükleriyle bireyi öne çıkarıyor. Türkiye gibi bir
toplumda da bireye önem verilmiyor, bu bilinç gelişmemiş ve Türkiye'nin karşılaşacağı en
büyük sorun, zannediyorum bu olacak.
Türkiye'nin koşullarına baktığınız zaman, zorlaştıran nedenler var, kolaylaştıran nedenler var.
Engelleyen nedenler dediğiniz zaman, ben temel olarak dört tanesini belirtmek istiyorum.
Bunlar, benim açımdan, olmazsa olmaz koşullar. Yani, bunları bir şekilde aşmamız gerekiyor.
Bunun yanında diğer unsurlar da söz konusu, sorunlar da söz konusu.
Bunlar, sırasıyla, yönetim etkinliği sorunu, rant ekonomisi yapısı, gelir dağılımı ve eğitim
düzeyinin yetersizliği.
Türkiye'de sanayi politikalarım etkinlikle uygulayacak bir yönetim yapısı söz konusu değil.
Ben, yönetim yapısında, ülkede kararların alınmasından, bu kararların uygulanmasından,
sonuçlarının değerlendirilmesinden, uyuşmazlıkların çözümüne kadar yer alan bütün bir
süreçteki parlamento, hükümet, bürokrasi ve diğer kurumlan ele alıyorum. Yani, Türkiye'de
yönetim yapısı denildiği zaman, genellikle bu hükümet kötü, sizin hükümetiniz kötü, bizim
hükümetimiz daha iyi şeklinde anlaşılıyor. Hayır, o değil. Yani, Türkiye'de Parlamento ne
kadar iyiyse, üniversiteler de o kadar iyi. Yargı ne kadar iyiyse, bürokrasi de o kadar iyi.
Yani, toplumun bütününde bir yönetim etkinliği sorunu var. Bunun en çarpıcı örneği ise,
devlet açısından, vergide ortaya çıkıyor. Topluma bakıyorsunuz, 65 milyon insan yaşıyor,
devlet dediğimiz kuruluş, insanlann bir araya gelerek, ortak ihtiyaçlarını karşılamak için
kurduğu bir kurum, ne onu kuran bireylerin altında, ne de üstünde; sadece onlann aracı olan
bir kurum; ama devlet, bu toplumda yaşayan, kazanç sağlayan insanlardan vergi
toplayamıyor. 8 milyon insandan vergi topluyor, 8 milyon insan, 65 milyon kişiyi beslemeye
çalışıyor. Ne açıdan? Altyapı açısından, eğitim, sağlık, adalet kurumlan açısından. Tabiî ki, o
zaman bu sistemlere baktığınız zaman, hiçbirisi çalışmıyor. Devletin kendi resmî rakamlanna
bakıyorsunuz, 20 milyon çalışan gösteriyor, 32 milyon seçmen gösteriyor.
Bu bağlamda, Türkiye'de devletin etkin olmadığım göstermesi açısından bir diğer noktaya
daha değineceğim. Çünkü, Türkiye'de vergi oranlan çok yüksek. Türkiye’deki vergi
gelirlerinin gayri safî millî hâsılaya oranına baktığınız zaman, % 18’ler civannda kalıyor ki,
OECD ülkeleri arasındaki en düşük oran. OECD ülkeleri ortalamasına baktığınız zaman, bu
% 38'lerde.
93
Burada bir parantez açarak, şunu da belirtmek istiyorum: Türkiye'de ideolojik bir şekilde
devletin küçülmesi tartışması başladı. Aslında, eğer vergi gelirlerinin gayri safî millî hâsılaya
oram açısından bakacaiksanız, devletin büyümesi lazım. Türkiye'de, eğitime, sağlığa,
altyapıya çok daha fazla yatırım yapılması lazım ki, dünya ekonomisiyle rekabet edebilelim.
Aslında devletin küçülmesi derken, kastedilmesi gereken, devletin ekonomideki rolünün
değişmesi, devletin üretim sürecinden çıkarak, daha fazla bunu yönlendirici ve kuralları
belirleyici duruma gelmesini kastediyoruz.
Rant ekonomisine baktığınız zaman, Türkiye'de üretken olmadan kazanç sağlama anlayışı ve
alışkanlığı, toplumun çok geniş bir kesimine yayılmış durumda. 500 büyük sanayi
kuruluşundan, Hazine arazilerine gecekondu yapan vatandaşlarına, kayıt dışı ekonomisine
kadar, toplumun çok geniş bir kesimi Türkiye'de ranta alışmış durumda. Şimdi, bunun en
çarpıcı örneği, 500 büyük sanayi kuruluşu. 500 büyük sanayi kuruluşundan özel sanayi
kuruluşlarına baktığınız zaman, onların sanayi faaliyetleri dışı gelirlerine, net bilanço kârları
oranına baktığınız zaman, 1982'de % 15'lerden, 1991'de % 51'lere kadar çıkmış, şimdi %
41'ler düzeyinde. Bakın bu çok çarpıcı bir rakam. Sanayiden bahsediyoruz, Türkiye'nin en
büyük 500 firmasından bahsediyoruz ve bu firmalar, sanayi faaliyetleri yerine, gelirlerinin
çok büyük kısmını sanayi dışı faaliyetlerden ve özellikle faiz rantlarından kazanmakta ve
böyle bir toplumla karşı karşıyayız, böyle bir anlayışla karşı karşıyayız ve bu toplumun çok
büyük bir kesimine yayılmış durumda. Bunun, herhangi bir sanayi politikası uygulamasında
mutlaka göz önüne alınması gerekir.
Üçüncü nokta, gelir dağılımı. Türkiye'deki gelir dağılımının adaletsizliği, toplumsal dengeleri
tehdit edecek boyutlara ulaşmış durumda. Bildiğiniz gibi, Türkiye'de % 20'lik üst dilim, millî
gelirin yansını almakta. Son % 20'lik dilim, en fakir dilim, millî gelirin sadece % 5'iyle
yetinmekte. Millî gelirin işlevsel dağılımına bakıyorsunuz, kira, faiz, kâr kısmının aldığı oran
% 50'ler düzeyinde ki, gelişmiş ülkelerde bunun yansı kadar. Maaş ve ücretlerin payına
bakıyorsunuz, % 33'ler düzeyinde ki, bu diğer gelişmiş ülkelerde bunun iki katı kadar.
Tanmın payına bakıyorsunuz, % 14'lerde, gelişmiş ülkelerde bunun üç katı fazla. Böyle bir
ortamda toplumsal uzlaşmayı sağlamak ve sanayi politikalannı uygulamak güçleşiyor ve sizin
bir şekilde sanayi politikalan uygulamasından, genel çerçeveden, toplumun bütün
kesimlerinin yararlanacağını özellikle vurgulamanız, vurgulamanız ötesinde, toplumun bütün
kesimlerini inandırmanız gerekiyor.
Diğer bir farklılık ise, bölgesel gelir dağılımında ve kalkınma hızındaki eşitsizlikte. Onun
yarattığı toplumsal ve siyasal problemleri hepimiz yaşamaktayız ve özellikle hızlı kentleşme,
sağlıksız kentleşme olgusunun yarattığı problemleri, toplumun geleceğini çok ciddî şekilde
etkileyecek bir biçimde yaşamaktayız.
94
Son olarak, eğitim düzeyindeki yetersizlik göz önüne çıkıyor. Burada, Birleşmiş Milletlerin
İnsanî gelişme raporu var, Türkiye'nin yetişkin nüfusunun okullaşma yaşını 3,6 olarak
veriyor. Yani Türkiye'nin önündeki hedef, çok çıplak bir şekilde koyduğunuz zaman, ilkokul
mezunu düzeyine gelmemiş bir toplumu, bilgi toplumuna dönüştürmek. Bu bizim ortalamalar
olarak verdiğimiz rakamlar. Bir de kendimizin içinde yaşadığımız bir durum var; eğitim
sistemimizin verdiği tablo var, o daha karamsar bir tablo. Orada, bakıyorsunuz, üniversiteye
kadar olan dönemde, orta eğitim sisiteminin bütün işlevi, öğrencileri üniversiteye yetiştirmek,
kalıpçı, ezberce, düşünmeden yetiştirmek. Üniversitelere bakıyorsunuz, ülke sorunlarım ele
almaktan da çok uzaklar. Yani, Türkiye'nin önüne çok ciddî bir problem olarak çıkıyor.
Çünkü, zaman açısından, etkin bir sanayi politikası için, eğitim politikası çok önemli. Siz,
bugünden değiştirmeye başladığınız zaman, sonuçlarını 10-15 sene sonra almaya
başlayacaksınız ki, gerçekten ciddî boyutta.
Türkiye'de sanayi politikasını etkileyecek olumlu unsurlar da var. Ben bunlardan iki tanesini
bahsedeceğim. Özellikle, toplumumuzun özelliklerinden kaynaklanıyor bu. Birincisi,
girişimcilik ruhu. Türk toplumunda risk alma, kendi işini yaratma yeteneği oldukça yüksek;
bunu, hangi alanda bakarsanız bakın, görüyorsunuz. Küçük girişimcilerin çantalarını ele alıp,
hiç dil bilmeden Romanya'ya, Azerbaycan’a gidip, finn, pastane gibi işyerleri açmalarından,
özel radyo ve televizyonların hızla artmasına, esnaf nüfusunun büyüklüğüne, Almanya'ya
giden kuşağın kendi işyerlerini hemen birinci nesille birlikte kurmaya başlaması gibi çeşitli
örnekler verilebilir. Ancak, bu girişimcilik ruhu, kurumsallaşmış bir yapı içerisinde değil,
informal olarak sürmekte. Bundan dolayı zannediyorum, toplumumuz çok önemli bir
dinamiği, büyüme ve verimlilik artış hızına yansıtamamakta.
Eğer, ülkemizdeki girişimcilik dinamiği, çağdaş bir eğitim ile donatılabilir, girişimciliğin
yeşerebileceği kurumsal ve istikrarlı ortam hazırlanabilirse, Türkiye'nin büyümesi, bence, çok
çok büyük bir ivme kazanacak.
İkinci bir nokta, uyum sağlama esnekliği. Yani, değişen koşullara, yeni teknolojilere uyum
sağlama esnekliği. Bu, çok önemli bir özellik. Özellikle. Avrupa ile ve diğer birçok toplumla
karşılaştırdığınızda, bu özellikten yoksun olduklarım görüyorsunuz, değişime karşı
geldiklerini görüyorsunuz.
Size bir örnek vereceğim: Geçen sene yaşadığımız kriz, yani büyümenin eksi % 6 olduğu, reel
ücretlerin % 40’tan fazla düştüğü bir kriz, dünyanın gelişmiş ülkelerinde olsaydı, inanın ki,
onların demokrasileri, toplumsal yapılan çok büyük bir sarsıntı geçirirdi. 1930’lann
Almanyası bir Hitler’i çıkardı, İtalyası bir Mussolini’yi çıkardı. Türkiye toplumu oldukça
soğukkanlı karşılıyor. Tabiî bu yüzeysel görüntünün altında toplumun dinamiği ne yönde
gelişiyor bize çok gelecekte ne gibi sorunlar çıkaracak, onlan bilemiyoruz. Ama, onun
ötesine bakıyorsunuz, su, kanalizasyon gibi en temel altyapı ihtiyaçlannın karşılanmadığı
95
%
i
if
f
gecekondu bölgelerinde evlere giriyorsunuz, renkli televizyonlar ve buzdolapları var.
İnsânlann özlemleri var, teknolojiye uyma özlemleri var; bence, bilgi toplumuna geçişte
karşılaşılabilecek sorunları toplumsal açıdan kolaylıkla aşabileceğimizi gösteren ölçütler
bunlar.
Toparlayacak olursak, şu saptamaları yapabiliriz: Birincisi, dünya bilgi toplumuna doğru
gitmekte ve bilgi toplumu yaratıcı bireyi, özgür bireyi ön plana çıkarmakta. Türkiye ise bilgi
toplumunun gerektirdiği ekonomi, eğitim, çevre Ve siyasî altyapıdan yoksun. Bir de
Türkiye'nin başlama noktasına bakıyorsunuz, Türkiye rekabet açısından, dünya ekonomisinin
çok aşağılarından başlıyor. Dünya ihracat sıralamasında 25. olan Danimarka'nın yansı kadar
ihracat yapabilmekte.
Şimdi, bu saptamalar ışığında, sanayi politikalan üç düzeyde ele alınmalı. Birincisi, makro
düzeyde politikalar, İkincisi sektörel düzeyde politikalar, üçüncüsü ise bölgesel düzeyde
politikalar. Bunlar bir bütün olarak uygulamaya konulabilmeli.
Makro politikalar derken, ben burada istikrarlı makro ekonomik ortamı, eğitim sistemim ve
teknolojinin yayılmasını kolaylaştıran kurumsal süreçleri göz önüne almaktayım. İstikrarlı
makro ekonomik ortam dediğiniz zaman, özellikle girişimcilerin gelişmesi ve küçük
girişimcilerin büyümesi açısından istikrar çok önemli. İstikran iki şekilde ele alabiliriz:
Birincisi, makro ekonomik istikrar; yani, flyatlann ve büyümenin istikrarlı bir şekilde
süregelmesi. Bu da, girişimciler açısından, belirsizlikleri en aza indirecektir. İkincisi ise,
Türkiye'deki belirleyici hükümet politikalann süreklilik ve inandmcılık kazanması, bir
günden öteki güne değişmemesi.
Eğitim sistemimize baktığımız zaman, bilgi toplumuna geçişte iki özellik öne çıkıyor:
Birincisi, bizde yaratıcı insanı yaratacak, geliştirecek seçkin kuruluşlara ihtiyacımız var. Bir,
bunların gelişmesine önayak olmalıyız, İkincisi ise bu yaratılan teknolojileri bir şekilde
üretime uygulayacak nitelikli işgücünü yetiştirecek kuramlara ihtiyacımız var.
Teknolojinin yayılmasını kolaylaştıran kurumsal süreçlerden bahsederken, burada rekabeti
teşvik eden çok geniş bir kurumsal yapıdan bahsediyoruz. Finansal sistemin reformundan,
rekabet konusunda yapılacak düzenlemeler ve tabiî ki uygulamalar; sadece rekabet
kurumlannm kurulmasıyla değil, vergi yasasının yaşama geçirilmesine kadar birçok alanda
değişiklikler yapmak, girişimcilerin sanayie girişini kolaylaştıracak, bilgi alışverişini
kolaylaştıracak yeni kuramlann veya var olan kurumlann daha da iyileştirilmesine
çalışmalıyız. Örneğin, bu bağlamda, KOSGEB, İGM gibi kuruluşların daha iyi çalışması,
özellikle ginşimcilere bilgi alışverişi sağlamasında, işletme danışmanlığı yapmasında,
bürokrasinin azaltılmasında daha büyük görevler düşmektedir.
96
Son olarak, bu teknolojinin yayılmasını kolaylaştıracak kurumsal süreçlerden bahsederken, bu
teknolojiyi uygulayacak devlet, kamu, işveren ve işçi kesimini de bir araya getirmek
gerekiyor; birtakım konseylerin kurulması gerekiyor; ama bakıyoruz, ülkemizde konseyler
kurulurken, gene birtakım ufak siyasî mülahazalarla kuruluyor ki, bu son kurulan Ekonomik
Sosyal Konseyin kuruluşunda olduğu gibi.
İkinci bir boyut, bölgesel politikalar. Bölgesel politikalara baktığınız zaman, Türkiye'de bu
büyük ölçüde ihmal edilmiş durumda ve Türkiye bunun sonucunda sağlıksız bir kentleşmeyle,
bölgesel gelir dağılımında büyük bir eşitsizlikle karşı karşıya.
Türkiye'nin yapacağı sanayileşme atağı, muhakkak bölgesel politikalara öncelik vermek
zorunda. Yani, kafamızda çizmeliyiz, biz nereye gitmek istiyoruz ve nasıl gitmek istiyoruz,
çeşitli bölgelerimizi ne şekilde bu bütün içerisine entegre edebiliriz diye düşünmeliyiz. Bunu
düşündüğümüz zaman beş tane bölge çıkıyor:
Birincisi, İstanbul-Bursa merkezli Marmara Bölgesi. İstanbul'un bir uluslararası finans,
kültür, turizm merkezi haline gelmesine çalışmalıyız. Bu sektörler dışındaki faaliyetleri
kesinlikle desteklememeliyiz. Eğer özel sektör kârlı bulduysa, buyursunlar gitsinler.
İkinci bölge, Ankara-Konya-Kayseri merkezli İç Anadolu Bölgesi. Bu bölge, savunma
sanayii yatırımlarının ve teknoloji üretim merkezlerinin yoğunlaştığı bir bölge olmalı.
Özellikle Ankara çevresinde Ar-Ge merkezi olması için gerekli altyapı ve kritik kütle bence
mevcut.
Üçüncü bölge, Gaziantep-Urfa-Diyarbakır merkezli Güneydoğu Anadolu Bölgesi. Burada çok
büyük bir yatırımımız var ve zannediyorum ve korkarım, bu GAP yatırımı ve GAP sonrası
tarıma dayalı sanayi planlamasını hatalı yapacağız: çünkü bu planlamayı yaparken, bu
bölgeyi, Ortadoğu'ya açılacak bir kapı olarak görmeliyiz ve burada, dış politikaların da önemi
ortaya çıkıyor.
Yani,
sanayi
politikalarını
dış
politikanızdan
soyutlayamıyorsunuz.
Türkiye'nin bu sanayi politikaları çerçevesinde bir dış politika da izlemesi gerekiyor.
Dördüncü bölge, Trabzon-Kars-Van merkezli Doğu Anadolu Bölgesi. Burada, özellikle 1990
sonrasında çıkan Kafkas, Orta Asya pazarlarım değerlendirmemiz gerekiyor ve buranın,
oraların bir sanayi merkezi olması gerekiyor ki, tabiî ulaşım faktörünü de çok iyi
değerlendirmek gerekiyor.
Son olarak, İzmir-Antalya-Adana merkezli Ege-Akdeniz Bölgesi. Bu bölgenin, turizm ve
tanm potansiyeli çok kuvvetli. Bunun yanı sıra, tarıma dayalı sanayi ve hafif sanayileri,
özellikle Avrupa Birliği için, önem taşıyacak.
97
Sektöre! politikalara baktığınız zaman, ben burada sektörlerden bahsederken, giyim
sektörünü, otomotiv sektörünü destekleyelim anlamında değil, onlara bir şekilde rant nasıl
dağıtırız da onlar biraz daha palazlanırlar anlamında değil, teknolojik öncelikleri belirleme
açısından sektöre! politikaları göz önüne almak istiyorum. Bu sektörlerin özelliği, diğer
sanayiler için altyapı oluşturma niteliği. TÜBİTAK'ın Nisan 1995'te çıkan çok güzel bir
çalışması var bu konuda ve öncelikli alanları belirlemişler. 7 tane alan belirlemişler: Bunlar,
ulusal enformasyon şebekesinin kurulması, ulusal raylı sistemler, esnek üretim, esnek
otomasyon teknolojilerine öncelik verilmesi, uzay ve havacılık, savunma sanayilerinde, ürün
bazında yatırım ve geliştirme stratejisi, gen mühendisliği, biyoteknoloji, çevre dostu ve ‘enerji
tasarrufu sağlayıcı teknolojiler ve ileri malzeme teknolojileri.
Şimdi, bunlar oldukça önemli. Dediğim gibi, bunlar diğer sanayiler için altyapı oluşturuyorlar
ve bilgi toplumuna geçişte çok önem taşıyorlar. Ancak, bunlar çok pahalılar. Biraz önce
devletin ağırlığının artması, devletin rolünün değişmesinden farklı olarak, aslında devletin
büyümesi gerekiyor Türkiye'de. Yani, % 18'lerde olan gelir harcamalarım % 30'lara, %
40'lara taşıyabilmesi gerekiyor Türkiye’nin. Bunu yapamıyor Türkiye. Çünkü, bakıyorsunuz,
TÜBİTAK'ın yaptığı bir hesaplamaya göre, 30 milyon aboneyi kapsayacak 2020 yılma kadar
tamamlanacak bir ulusal enformasyon şebekesinin maliyeti 120 milyar dolar. Buna
Türkiye'de hiçbir özel sektör yanaşmaz. Bunu yapacak, devlet. O devlet de toplumda kazanç
sağlayan insanlardan bunu sağlayabilmeli. Nasıl sağlayabilmeli? Vergi oranlarını düşürmeli,
vergiyi tabana yaymalı ve herkesin bu toplumun gelişmesi için sorumluluğu olduğu bilincini
aşılaması gerekiyor ki, toplumdan vergi toplanması kolaylaşsın. Tabiî, ondan sonraki
sorumluluk, o vergiyi veren insanların üstüne düşüyor. Onlar da o verdikleri paraların etkin
harcanıp harcanmadığım, demokratik denetim ve katılım yollarıyla bir şekilde denetlemek
durumundalar.
Son sözümü söylüyorum.
Bunları söyledikten sonra, dediğim gibi, tutarlı bir bütün içerisinde almak lazım. Sorun,
Türkiye'de etkin bir yönetim yapısının kurulması. Esas yapmaya çalıştığımız, Türkiye'de etkin
bir yönetim yapısının ne şekilde kurarız olmalı ve Türkiye'de etkin bir yönetim yapısı
kurulmadıkça, bence sanayi politikaları uygulamasının başarılı olmasını beklemek de pek
gerçekçi olmayacak.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın konuşmacımıza teşekkür ediyoruz. Hepimiz için ilginç olan gerçekten
değerli bir çalışması. Türkiye'de sanayi politikasıyla ilgili çok şey söylenebilir. Çok özet bir
çalışma, nitelikli bir çalışma. Sanıyorum, sizlerin de bu çalışmaya dönük sorularınız olacak;
onları yöneltelim Sayın Konuşmacımıza.
Buyurun efendim.
98
ŞENAY DUMAN (Planlama Uzmanı) - Ben bir endişemi dile getirmek ve Sayın
Konuşmacının bu konudaki görüşünü almak istiyorum.
Yabancı yatınmlann Türkiye'ye çekilmesinin, uygun koşullar sağlanırsa, Türkiye'nin bir şansı
olabileceğini söylediniz. Bu uygun koşullar nedir? Bu uygun koşulların en önemlisi, makro
ekonomik istikrarın sağlanmasıdır. Öte yandan Türkiye, Gümrük Birliği'nin eşiğinde. Gümrük
Birliği'nin makro ekonomik sonuçlan ne olabilir diye baktığımızda, iki önemli şey görüyoruz.
Birincisi, koruma oranlarının azalması, ithal talebini artıracak. İthal talebinin artması da döviz
kurlan üzerinde yükselme etkisi yapacak; çünkü ihracatı da aynı oranda artırmamız, en
azından kısa dönemde, pek de kolay olmayacak.
Gümrük Birliği'nin ikinci önemli etkisi, kamu gelirlerinin azalması olacak. Kamu
gelirlerindeki azalma da, kamu açıkları üzerindeki baskıyı, dolayısıyla faiz üzerindeki baskıyı
artıracak, faizler yükselme eğilimine girecek.
Diğer taraftan, Gümrük Birliği'ne girerken, birtakım enstrümanlar da, artık bağımsız olarak
kullanamayacağımız duruma geliyor. Bu durumda, makro ekonomik istikran nasıl
sağlayabileceğiz, bu konudaki görüşünüzü rica ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Buyurun.
GÖKHAN ÇA PO G LU - İlk önce direkt cevap vereyim, ben de bilmiyorum nasıl
sağlayabileceğimizi. Ondan sonra sorunuzu cevaplandırmaya çalışayım.
Doğrudan yabancı yatınmlarda, bütün dünyaya baktığınız zaman, üç tane temel koşul var:
Birincisi makro ekonomik istikrar. Yani, yatınmcımn o ülkede önünü görebilmesi gerekiyor.
İkincisi, altyapı. Altyapı derken, telekomünikasyon altyapısından tutun, eğitim ve nitelikli
işgücüne kadar sürdürebilirsiniz. Üçüncüsü de, kurumsal yapı. Yani, siz o ülkeye girdiğiniz
zaman, insanlar vergi vermiyorsa, hukuk sistemi çalışmıyorsa, bürokratlar istedikleri gibi
veya siyasîler istedikleri gibi yasalarla oynayabiliyorlarsa, yorumlayabiliyorlarsa, o zaman
tabiî ki bu yatınmlar 700 milyon dolar civarında kalıyor ki, bence Türkiye onu çok rahatlıkla
10 milyar dolara çıkarabilir diye düşünüyorum.
Gümrük Birliği'ne gelince. Orası çok ciddî bir konu. Aslında, biz konuyu tartışmadık. Çok
konuşuyoruz olaylan; ama, fazla tartışmıyoruz. Şu açıdan söyleyeyim: Birincisi, Gümrük
Birliği'ne nasıl gireceğiz konusunda bir tartışma var. Gümrük Birliği şeklinde mi, başka türlü
mü veya Ekim 1995 'te Avrupa Parlamentosu ne diyecek konusu var. Mesela, Türkiye
açısından, eğer stratejiler geliştirilebilseydi, biz serbest ticaret anlaşmasıyla da, şimdi Gümrük
Birliğinden alabileceğimiz bütün avantajları alabilirdik ve onun dışında elimizde birtakım
99
kozlar kalabilirdi diye düşünüyorum; bu benim kişisel düşüncem. Gümrük Birliği'ne
girdiğimiz zaman, elimizdeki birtakım kozları karşı tarafa veriyoruz, o bizim açımızdan
sakıncalı, ileride sakıncaları çıkacak, onu göreceğiz.
Makro ekonomik etkileri açısından baktığınız zaman, eğer Türkiye bugünkü haliyle girerse,
çok büyük kaos olacak. Yani, orada çok çok ciddî düşünmemiz gereken bir nokta var; onun
toplumsal, siyasal tepkisi ne olacak? Yani, birtakım çevreler, Gümrük Birliğiyle, Avrupayla
bütünleşmeye karşı çıkan çevreler, bakın biz senelerdir bunu diyorduk, işte toplumda işsizlik
arttı, ekonomik dengeler daha da bozuldu, biz bunun altından kalkamayız diyeceklerdir, bu
yönde benim endişem var.
Gelirler açısından endişem yok. Eğer, Türkiye'de, bugün, etkin bir vergi yönetimi kurarsanız,
gelirlerinizi yaklaşık iki kat artırıyorsunuz. Yani, nereden hesaplarsanız hesaplayın, Türkiye,
bütçe açığı yerine, muazzam bir bütçe fazlası veren bir ülke; bunu altyapı yatırımlarına
götüren bir ülke olarak ortaya çıkıyor. Ama, dediğim gibi, siz etkin bir yönetim yapısı
kuramadığınız sürece, Avrupa Birliği'nden gelecek o dış şoku ne şekilde karşılayacaksınız,
onu bilemiyorum, onun özellikle toplumsal, siyasal tepkisini bilemiyorum; umarım, benim
düşündüğümden çok daha olumlu şekilde gelişir, ama, tabiî, bunun yanında, Gümrük
Birliğinin bize kazandırdığı bir dinamik var. Yani, en olumlu yönü nedir diye baktığınız
zaman, kendi kendimize yaratamadığımız dinamiği, Avrupayla birleşerek yaratacağız. Yani,
biz, rekabeti koruma kurulunu, anti tröst kurulunu, tüketicinin korunmasını Avrupa sayesinde
geçiriyoruz. Halbuki, bunları bizim normal olarak geçirmemiz gerekirdi ki, Gümrük Birliği
daha çok ekonomik düzeyde olsun. Gümrük Birliği konusunda bugün biz, Terörle Mücadele
Yasasının 8. maddesini tartışıyoruz. Ekonomik birlik nere, Terörle Mücadele Yasası nere.
Yani, aslında, bütün göstergeler, Türkiye'deki durumu, etkin olmayan bir yönetim yapısının
bizim başımıza açtığı sorunları göstermekte.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Buyurun.
KEMAL GÜLEÇ (Devlet Planlama Teşkilatı) - Sayın Çapoğlu'na teşekkür ederim. Bazı
boyutları güzel karşımıza getirdi. Bilhassa, bu bölgesel bazda yeni bir model ortaya koydu.
Bugüne kadar Türkiye’de genelde dağınık olan yatırımları, belli bölgelerde, belli alanlara,
Ortadoğu'ya ve Tüıkî Cumhuriyetlere yönelik olarak yapmak gerektiğini belirtti.
Yalnız, rant ekonomisinden bahsettiler ve sanayi kesimin rant ekonomisine yöneldiğini
söylediler. Bu tabiîdir, Türkiye'nin şu anda bir sanayi politikası olmadığı için bu Şûrayı
100
yapıyoruz. Hiçbir özel sektör, faizlerin % 150-200 olduğu bir dönemde, gidip de istikran belli
olmayan bir yatınma girmez. Bu ekonomiden, yatınm ekonomisine geçme yönünden ne gibi
görüşleri olduğunu Sayın Çapoğlu'ndan öğrenmek istiyorum.
İkincisi, Nisan ayında TÜBİTAK tarafından yayımlanan Bilim ve Teknolojide atılım
projesinden bahsettiler. Bu, Devlet Planlama Teşkilatının Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı,
bilim ve teknoloji atılım projesi kapsamında yaptırdığı bir araştırmadır ve TÜBİTAK
tarafından yayımlanmıştır; bunu da kayıtlara geçmesi için belirtmek istiyorum ve orada geçen
öncelikler, Altıcı Beş Yıllık Kalkınma Planında olduğu gibi, bu sefer de ağırlıklı olarak plana
girmiştir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkürler
Buyurun.
GÖKHAN ÇA PO G LU - Bir defa, rant ekonomisi derken, onu biraz daha açıklayayım. Rant
ekonomisi dediğimiz, üretken olmayan faaliyetlerden kazanç sağlamaktır. Aslında rant
ekonomisine baktığınız zaman, Türkiye'nin tarihsel gelişimi içerisinde ortaya çıkmış bir
durum. Türkiye Cumhuriyeti 1923'te kurulduğu zaman, kurucuların kafasında liberal ekonomi
var, fakat, 1929-1930 buhranından sonra, çok daha açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Kapitalist
sistem kurmak istiyorsunuz; ama, kapitalist sistemin en önemli unsuru, kapitalistlerin olması.
Kapitalistler yok. Aslında, Türkiye'deki devletçi politikaların temelinde, Türkiye'de bir
sermaye sınıfı yaratma özlemi var. Bu, belirli bir noktadan sonra, özellikle çok partili hayata
geçtikten sonra, toplum içerisindeki çeşitli kesimler arasında rantların paylaşımı haline
geliyor. Köylü ve kırsal kesim, bir şekilde tarımsal destekleme alımlannda yüksek fiyatlardan
yararlanmak istiyor, sanayi kesimi koruma duvarlarından, teşviklerden, ucuz kredilerden
yararlanmak istiyor; sendikalı, ücretli kesim ise daha fazla ücret istiyor. Yani, bir mantık
içerisinde bir yere kadar sürdürüyorsunuz; fakat önemli olan nokta, hiçbir kesimin üstünde
verimli olma, üretken olma, dünya pazarlarında rekabet etme baskısı yok. Yani, Tükiye'nin
1950-1990 arasındaki dönemine baktığınız zaman, ben devletten neyi, nasıl koparırım...
Bakın, son olarak dövizzedeler var. Siz gidiyorsunuz, dövizle ev alıyorsunuz, hesabınızı
yapıyorsunuz, risk alıyorsunuz. O riski, siz ev aldığınız zaman, bana hiçbir zaman gelip de
demiyorsunuz ki, kardeşim gel evi seninle paylaşalım. Ama, siz, eviniz elinizden gitmeye
başladığı zaman, hemen toplumun önüne çıkıyorsunuz, kardeşim benim zaranm var, bunu
seninle paylaşalım. Bizim toplumumuzun bütün kesiminde bu rant anlayışı var.
Türkiye'de makro ekonomik istikran sağlamamız gerekir. Benim uzun zamandır savunduğum
bir şey, bu teşviklerin ortadan kaldırılması gerekir. Yani, sanayiciye vereceğiniz en büyük
101
teşvik, istikrarlı bir makro ekonomik ortam, inandırıcı, değişmeyen hükümet politikaları ve
çizdiğiniz, stratejiyi uygulamanızdır ve yetiştireceğiniz nitelikli eğitim gücüdür. Bunları
yaptığınız zaman sanayiciye daha fazla teşvik vermeniz gerekmiyor. Tabiî, dediğim gibi,
bölgesel politikalar, küçük ve orta ölçekli işletmeler dışında.
Bizim toplumumuzda benim en çok endişelendiğim nokta, anlayışı nasıl değiştireceğiz. Yani,
toplumda insanlar, bu dövizzedelere çıkıp da, kardeşim siz aldınız mı, hesaplarınızı yaptınız
mı, piyasa ekonomisi içerisinde siz zarar gördünüz, zararı siz çekeceksiniz demiyor. Birtakım
bireysel zararların toplulaştınlması olayından ne şekilde kurtulacağız, doğrusu bilemiyorum.
Orada ancak kararlı bir siyasî iradenin sürekli olarak bunu topluma hatırlatması gerekiyor.
Parlamentoyu, hükümeti, üniversiteyi hepsini yönetim yapısına dahil etmek gerekiyor.
Toplumun bir kesimi iyi de, bir kesimi kötü de değil. Toplumun bir kesimi ne kadar iyiyse,
öbür kesimleri de o kadar iyi, onların içerisinde her zaman istisnalar çıkıyor; ama, bu yapıyı
ne şekilde değiştireceğiz, onda çok kuşkuluyum.
Bakın, Türkiye'de siyaset nasıl yapılıyor? Birtakım yerlere il vaadi yapıyorsunuz, bütün
kavramları ortadan kaldırıyorsunuz. Yani, il yapma koşulu nedir, nasıl yapılır, olgunlaşmış
mıdır, bütün bunlar sorgulanmıyor. Bir ufak seçim uğruna, devletin bütün ilkelerini,
politikanızın bütün ilkelerini ortadan kaldırıyorsunuz. Onu yeniden toplamanız çok güç.
Orada, gerçekten, siyasî iradenin halka öğretmesi gerekiyor, üniversitelerin halka işlemesi
gerekiyor, bürokrasinin halka işlemesi gerekiyor. Yani, bir şekilde, hepimizin, birtakım riskler
alarak, toplumdaki siyasî iradenin çok daha üstüne çıkarak, onlara da öğreterek, onları da
zaman zaman uyararak, bu işi üstlenmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkürler.
Buyurun efendim.
FİKRET YÜCEL (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı) - Evvela, Sayın Çapoğlu'na çok
ilginç konuşması için teşekkür ediyorum. Ancak, konuşması sırasında sarfetmiş olduğu bir
cümleyi, elimdeki metinden okuyorum: Bilgi toplumuna geçiş, bir devrim niteliği taşıdığı
için, sanayi toplumu birikiminin sağlayacağı yararlar, sınırlı kalabilmektedir.
Şimdi, acaba bu cümleyle ifade edilmek istenen, bilgi toplumuna geçmek için sanayileşme
gereksizdir, doğrudan doğruya oraya gidelim şeklinde, Türkiye'de oldukça yaygın bir inanışa
paralel bir düşünce midir?
Ben, müsaadenizle bu konudaki fikrimi açıklayayım. Her şeyden evvel, bilgi toplumuna
geçişte, ileri teknoloji kullanan sanayi dallarının, özellikle bilgi teknolojileri sanayimdeki
102
birikimin, bilgi toplumuna geçişi çok kolaylaştıracağı, hızlandıracağı, sağlayacağı düşüncesini
taşıyorum. Yani, sanayi tecrübesinin, bilgi toplumuna geçişte çok büyük faydası olacaktır.
Ayrıca, gene bir yanlış inanışa karşı olarak, bilgi çağının, bilgi toplumunun, sanayisiz bir
toplum olmayacağını ifade etmek istiyorum. Orada, olsa olsa, bu çağda, bilgi, bütün
ekonomik etkinliklerin esas unsurunu teşkil edecektir ve bunların çoğu da sanayi içinde ve
sanayi için yapılacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sorunuz için teşekkür ederiz.
Buyurun.
GÖKHAN Ç A PO Ğ L U - Ben, size tamamen katılıyorum. Yani, o anlamda kullanmadım;
sanayisiz bilgi toplumu olur anlamında kullanmadım. Benim belirtmek istediğim nokta
şuydu: Sanayileşemedik, biz bilgi toplumundan geri kalacak anlamında bir düşüncemiz
olmasın anlamındaydı. Biz, o geçişi yapabiliriz. Şu açıdan söyleyeyim: Girişimciliğin ve
toplumsal hareketliliğin en yüksek olduğu Amerika Birleşik Devletlerinde bile bu geçiş çok
zorlu bir şekilde oluyor. Yani, demir çelik üretimi azalırken, o demir çelik fabrikalarında
çalışan işçileri bir şekilde toplumun yeni gelişen sektörlerine aktarmak çok güç bir şekilde
oluyor. Amerika'da çok ilginç bir toplum çıkıyor. Komputer’den korkan, yaklaşmaktan korican
insanlar var; bu çok çok büyük bir grup; onun yanında, yeni yetişen, çok dinamik bir grup.
Yani, bizim toplumumuz çok genç bir toplum. Öyle bir geçişi yapma zorunda kalmayacağız.
Yani, birtakım insanların yatırım lan olmadan bu geçişi yapabileceğiz. Ben o anlamda
kullanmıştım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN -Teşekkür ederiz.
Buyurun.
BEDİRHAN Ç E L İK (M ercedes B en / Genel K oordinatörü) - Önce ben, kusura bakmayın,
dövizzedeler için verdiğiniz bir cevaptan başlayacağım. Orada sizin görüşünüzü yüzde yüz
paylaşamıyorum. Bir toplum, karar verirken, bilhassa dövizle kredi almaya kalkarken, kendisi
karar verir, haklısınız; ama dövizin yükselmesine veyahut aşağıya çekilmesine karar
verilirken kendisi o karann içinde yoksa, onlara kumar oynatan kim diye sormak lazım.
Bunların nedenleri belli. Dövizzedeler derken, genellikle, bildiğimiz gibi, konutta yaşandı bu.
Konutun girdisinde ne kadar döviz var. Orada, bankalara otomatikman bir rant oluşuyorsa, o
dövizzedelere de bakmak gerekir kanısındayım. Türkiye, ilk defa 5 Nisanda % 50 bir
103
devalüasyonu yaşamadı; çok yakın tarihlerde bunlar oldu. 1970 ydmın Ağustos sonu veya
Eylül başında % 66 bir devalüasyon yaşadı, tabiî statik, sabit giden bir dövizden dolayı
kaynaklanmıştı. 1980'den sonra serbest kur politikasına geçildi, sıçramalar yapılmasın,
piyasalar daha düzgün çalışsın dendi, günlük, aylık ayarlamalar yapıldı; ama buna rağmen,
ANAP Döneminde, % 68 enflasyon, % 34 sadece kur ayarlaması yapıldığında da yaşadık
bunları; ithalat patlaması, sanayinin çökmesi, durması. Aynı şey, bu geçtiğimiz iki üç sene
içinde de oldu. Ben, şu parti bu parti demek istemiyorum, hepsinde bunlar yaşandı. Türkiye
bunlardan bir türlü öğrenemiyor. O halde, bu hususta dövizzedelere hak vermek, diğerlerini
suçlamak gerekir kanısındayım.
Devletin büyüklük ölçüsüne gelince. Dediniz ki, Türkiye'de devletin gelir içindeki payı % 18
dediniz; diğer ülkelerde % 38 -ben % 28 civarında biliyorum; ama, sizin bilgileriniz daha
doğru olabilir- dediniz.
GÖKHAN ÇAPOĞLU - OECD ortalamasından bahsediyorum.
BEDİRHAN ÇELİK - Fark etmez diyorum; ama ben, büyüklük derken -Türkiye'yi ele
alalım, devletin % 18 geliri varsa- bunun kullanım tarzıdır bence önemli olan. Yani, sadece
burada gelirin % olarak payı değil, kalite önemlidir, affedersiniz, çarçur politikası da
önemlidir. Ben, dün, bu salona girdiğimde, harika bir salon diye baktım ve düşünmeye
başladım. Ankara'da acaba bu büyüklükte kaç tane salon vardır, nasıl kullanılır diye
bakıyorum. Ben, özel sektörün bir temsilcisi olarak şunu söylüyorum. Bulunduğum şirketin
de böyle bir eğitim yeri vardır, bugünlerde özelleştirilecektir, özel bir şirketin içinde
özelleştirilecektir; çünkü, boş duruyor, kullanılması gerekir, işte, devletin büyüklük ölçüsü
bence, yüzdeyle ölçülmemesi gerekir kanısındayım.
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
GÖKHAN ÇAPOĞLU - Bu, bana birtakım şeyleri daha açma fırsatı verecek, onun için
Sayın Çelik'e sorusu için teşekkür ederim.
İkinci sorunuzdan başlayacağım, ondan sonra aksaklıkların nereden çıktığı, zannediyorum,
ortaya çıkacak.
Bir defa, Türkiye'nin altyapıya çok yatırım yapması gerekiyor. Bu altyapıya da herkesin
katılması gerekiyor. Bakın, ben, kimseyi desteklemek istemiyorum. Benden vergi almıyor,
ben özel bir üniversitede öğretim üyesiyim, devlet bana hiçbir şekilde sormuyor, sorarsa ben
vermem, yani ben de diğer kaçıran insanlar gibi kaçırırım; çünkü, ben, devletin hiçbir
adaletinden, eğitim sisteminden, sağlık sisteminden faydalanmıyorum; bir tek faydalandığım,
savunma, güvenliktende paldır küldür bir şekilde faydalanıyorum. Benim burada demek
104
istediğim nokta, herkesten vergi alınması. Vergi oranlarının çok büyük ölçüde düşürülmesi,
verginin tabana yayılması ve bu ülkede kazanç sağlayan her vatandaşın vergi vermesi. Benim,
bu ülkenin ortak ihtiyaçlarına, gelişmesine katkıda bulunma sorumluluğum var bilincinin
yerleşmesi gerekiyor.
Biraz önce, rant ekonomisinden nasıl kurtuluruz diye bir soru vardı. Onun ilk ve temel şeyi,
siyasilerin ve hepimizin -ben bunu senelerdir yapmaya çalışıyorum- ortaya çıkıp, kardeşim
buyurun bu memlekete herkes vergi verecek. Eğer kazanç sağlıyorsanız, gücünüz ölçüsünde
vergi vereceksiniz. Onu yapmaya çalıştığınız zaman, o zaman hepimiz devletin üstüne
yükleneceğiz. Sen o bir kuruşu nasıl harcadın diye hesap soracağız. Silahlı Kuvvetlere
verelim, bu ülkenin savunması için çok gerekli; ama, bizim Silahlı Kuvvetlere bile soru sorma
hakkımız var, "bunlar bizim vergilerimiz, siz harcadığınız her lirayı etkin bir şekilde harcıyor
musunuz?" diye.
İnsanlar vergi vermedikleri için Türkiye'de, Türkiye'de vatandaşlık bilinci gelişmediği için,
sorumluluk bilinci gelişmediği için insanlar sorgulamıyor. Onun için devlet istediği gibi
hareket ediyor.
Size, dövizzedelerden örnek vereceğim. Dövizzede olayları devam edecek. Bu dalgalanmalar
devam edecek. Neden devam edecek? Benim demek istediğim olay şuydu: Türkiye'de
devletin rolü değişsin. Devlet, ayakkabı, demir çelik falan bunları üretmesin, Türkiye'de
devlet altyapıyı sağlasın. Bakın rakam verdim, TÜBİTAK yanlış hesapladı, doğru hesapladı
bilmiyorum; ama, 30 milyon kişilikbir abone bağlantısı için, 2020 yılma kadar 120 milyar
dolardan bahsediyoruz. Bizim, bunu bir yerden yaratmamız gerekiyor. Bu var toplumda
aslında. İnanın ki var. Balgat 1980 öncesinde kurtarılmış bölge falan olarak geçerdi, şimdi
çok güzel apartmanlar yapılıyor, hepsi, bir şekilde gecekonduların çit çevrilerek kurulması.
Bu insanlar, topluma hiç vergi vermiyorlar. Bütün altyapı hizmetlerini bekliyorlar, su,
kanalizasyon, elektrik bekliyorlar, muazzam bir rant yaratıyorlar; ama bu rant hiçbir şekilde
vergilendirilmiyor, bunun toplumda yarattığı muazzam bir olumsuz etki var.
Benim orada belirtmek istediğim nokta şuydu: Olaylara ideolojik olarak yaklaştığımız zaman,
zararlı oluyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde liberal ekonomi yok, dünyanın hiçbir yerinde
serbest piyasa ekonomisi yok. Amerika’da -ki, en gelişmiş ülke- her şey kurallara bağlanmış.
Siz, verginizi ödemediğiniz zaman hapse giriyorsunuz. Bu, çok önemli bir nokta, toplumsal
sorumluluk bilinci gelişmiş. Ama, Amerika'ya gittiğim zaman, benim bu vergi konularına
eğilmemin ilk nedeni de oydu, insanlar benim vergi param, şöyle harcıyorlar, böyle
harcıyorlar... Dedim, biz de vergi veriyoruz! Ama, ondan sonra araştırdığım zaman,
Türkiye'de vergi vermiyor insanlar, onun için tartışmıyorlar, orada vergi verdikleri için
tartışıyorlar.
105
Dâ^ingedelti'le ilgili k o n ü y â geleceğim/ Türkiye, ideolojik doktiMör olarak olaylara
yaklaşıyor. 1989 yılındaki ¡sermaye hareketlerinin serbest bırakılmasıkaran, çok hatalı bir
kanadı. Türidye gibi bir ülkenin altından kalkamayacağı bir karardı. Onu yaptığımız
müddetçe, döviz ve faiz baskısı altına girdik. Tüm politikalarımızı, spekülatif seımaye
hareketlerinin gidişatına bıraktık. O çok tehlikeli bir karardı. O, yapılmaması gereken bir
yanlıştı. Şimdi, o yapıldıktan sonra ne oldu? Türkiye, kamu açığını indirmediği için,
borçlanmak durumunda kaldı, borçlanmayı yurt dışından yapmaya başladı, yüksek faizlerle
yaptı, dolar cinsinden baktığınız zaman, 1990, 1991, 1992'de dolar cinsinden faizler %
20'lerde. Zâten sanayi buna dayatırım yapmaz. Sanayi niye yatırım yapsın; dolar bazından %
20 reel kâr elde ediyorsanız, o zaman yatırım yapmazsınız. Ama, ne oldu: 1993 yılında
Türkiye muazzam bir dış ticaret açığı verdi, 6 milyar dolar cari ödemeler açığı verdi. Çünkü,
1992’deki büyüme tüketime dayalıydı; 1990'da, 1991'de olduğu gibi ve dış dünya ne dedi,
bunlar bir şekilde kendilerine düzen vermelidir diye bir şey çıktı ortaya, rating kuruluşları
puanlan düşürmeye başladılar, paradan bir kaçış başladı Türkiye'de ve spekülatif hareketler
birden bire yurt dışına çıkmaya başladı, dolara yöneldi, dolara yönelince büyük bir ölçüde
devalüasyon oldu, oradan sorun çıktı. Tabiî, bu dövizzedenin kabahati değil, ama dövizzede
bunu biliyor. Kendi kontrollan içerisinde olmadığını biliyor. Ben, borsada benim
kontrolümde olmadığını; ama birtakım büyük aracı şirketlerin maniplasyonunda olduğunu
biliyorum. Ben, borsaya girdiğim zaman, bunu kumar olarak addediyorum; ha Hilton'un
gazinosunda kumar oynamışım, ha borsaya gitmişim paramı yatırmışım, benim açımdan
hiçbir fark yok; ama borsada kaybettiğim zaman, benim gidip devlete, benim paralarımı geri
ver, ben borsaya girdim deme hakkım olmadığını zannediyorum.
Orada çok önemli bir şey var. Birinci nokta, Türkiye'de olayları ideolojik açıdan
değerlendirmememiz gerekiyor, ülkenin çıkarları neyi gerektiriyorsa, o açıdan bakmamız
gerekiyor. O açıdan, Türkiye gibi ülkelerin, kısa dönemli sermaye hareketlerini, spekülatif
hareketleri bir şekilde sınırlaması gerekiyor. Uzun dönemli yatırımlar gelsin, sanayi yatırımı
gelsin; ama, ülkenin geçici dönemlerinden yararlanmak isteyenlere fırsat vermeyelim, fırsat
verdiğimiz zaman, muazzam bir krize dönüşebilir, 1994'te olduğu gibi.
Bunu Meksika’da yaşadı. Meksika'nın tek bir farkı var bizden, onlar üretime, yatırıma
yönelmişlerdi, biz tüketime yönelmiştik.
Diğer bir nokta var, sizin vergiler dediğiniz nokta. Çok ilginç bir şey oldu Türkiye'de.
Kimsenin hesap sormadığı bir olay var. Kasım 1993'le Nisan 1994 arasında Merkez Bankası
ortalama 16 bin liradan, 5 milyar dolar para sattı. 5 milyar dolar açığı olansa, bankalardı ve
bizim gözümüzde hep büyütülen bu insanlar, cin aliler, cin bilmem neler şeklinde ortaya
çıkan insanlardı. Devlet, 15 bin liradan, 16 bin liradan sattığı dövizi, 32 bin liradan topladı. 16
ile 5'i çarptığınız zaman, 80 trilyon lira eder. Bakın, burada muazzam bir vurgun var ve
burada Merkez Bankasından tutun, hükümetlere kadar herkes sorumlu. Ama Türkiye'de çıkıp
106
kimse bunun hesabını sormuyor. Zaten yakaladığınız insanlardan aldığınız ek vergilerle
topladığınız miktar da o kadar, ama siz o miktarı, kâr için bu işe girmiş spekülatif iş yapanlara
veriyorsunuz. Ne yapıyorlardı bazı bankalar? Alıyorlardı yurt dışından parayı, açık
pozisyonları vardı, burada Hazine Bonolarına yatırıyorlardı. Bunlar risksiz yatırım. Dünyanın
hiçbir yerinde olmayan bir rant yarattık Türkiye'de. Medyaya baktığınız zaman, topluma
baktığımız zaman, bunlar yılın işadamları, yılın bürokrattan seçilmişlerdi. Bunlar, topluma 80
trilyon lira kadar zarar verdiler. Burada, çok büyük hatalar silsilesi var, ama, hiçbir insan
çıkıp da, kardeşim siz bu memleketin parasını çarçur ettiniz, siz suiistimal yaptınız demedi,
îşte, insanlarlar Türkiye'de vergi vermeye başlasaydı, diyelim ki 32 milyon seçmenden 8
milyonu değil de, 25 milyonu vergi verseydi, o zaman öyle politikaları izleyen Merkez
Bankası Başkanlan, ekonomi bakanlan, hükümetler hayatta kalamayacaklar, öyle, liberal
ekonomi doktrini açısından her şeyi açanz biz, gelir çıkar şeklinde, 1989'da çıkanlan karar
gibi kararlan çok daha düşünerek uygulamayacaklar, uyguladıklan takdirde, onun gereği olan
önlemleri alacaklar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Konu çok ilginç, hepimiz için ilginç, sorular çok fazla; ama iki tane daha
konuşmacımız var. Seçeneklerden bir tanesi, hep birlikte yemekten vazgeçip bunu 14.00'e
kadar uzatmak. Bir tanesi de, gönüllü olarak kendimize sınır getirip, daha az sormak.
Ben, konuşmacılara sınır getirmek istemiyorum. Burası böyle bir platformsa, her şeyi
konuşabilmeliyiz; ama, program çok sıkışık o konuda sizlerden anlayış rica ediyorum.
Soru sormak isteyen var mı? Buyurun.
KAYA GÜVENÇ (Türkiye M ühendis ve M im ar O daları Birliği) - Ben soru
sormayacağım. İki konuda sadece bir görüş belirtmek istiyorum. Sayın Çapoğlu'nun son
vermiş olduğu örnek, son derece önemlidir. Teşvikleri ortadan kaldırmak gerekir derken,
aslında son derece güzel bir şey yaptı, bir siyasî iktidann, almış olduğu her karar, doğrudan
veya dolaylı bir teşviktir. Şimdi, önemli olan, siyasî iradenin, Türkiye'nin geleceğini
güvenceye alacak bir yapıya kavuşturulmasıdır. Verdiği bir dolaylı teşvikten başka, bir de
doğrudan bir teşviki anlatalım. Yanlış hatırlamıyorsam, 1991 yılında, Türkiye'deki
bankalann, cirolan üzerinden verdikleri vergi % 12'dir. Türkiye'de asgarî ücret alan bir
arkadaşın verdiği vergi, % 25'tir. Yani, siyasîdir ve ideolojiktir. Dolayısıyla, biraz daha belki
Türkiye'de neden böyle oluyor diye bakmak gerekiyor.
Ben, çok kısaca, şöyle bir şey söylüyorum: Türkiye'nin bugünkü sınıfsal yapılanması, ne
yazık ki, rant ekonomisini gündeme getirmektedir. Bu anlamda da ister istemez demokrasi
birazcık da ideolojiktir; ideolojik derken, bunun ayrıntılı bir ideoloji değil; ama, insandan
yana, üretimden yana ve dolayısıyla sanayiden yana olur diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
107
BAŞKAN - Ben teşekkür ederim.
SENCER İMER (KARDER- Karabük Demirçelik)
Buyurun efendim.
- Arkadaşlar, burada Sanayi Şûrası için bulunduğumuza göre, bence yemekten ziyade
fikirlerin burada ortaya çıkması önemli. Hazırlanmış bir döküman var. "Sen niye
konuşuyorsun, o dokümanın içinde sen de vardın, boşuna konuşma" diyebilirsiniz. Ancak, bu
döküman bir çerçeve çiziyor. Burada bazı fikirler, bazı hususlar var ki, mutlaka gündeme
gelmesi lazım. Aksi takdirde bu, Sanayi Şûrası olmaz, bazı ekonomistlerin bildiğimiz
birtakım hususları tekrarından ibaret bir forum olur. Bunu belirttikten sonra, müsaadenizle
birkaç şeye dikkatinizi çekmek istiyorum.
Sayın Çapoğlu'nun konuşmasını okudum, biraz geç gelmekle birlikte. O çerçevenin biraz
dışında bir şeyler söylemek istiyorum.
Bütün yaklaşımlarımız yanlıştır; çünkü biz meselelere yalnız ekonomistlerin para, genel
makro büyüklükler açısından bakıyoruz; onun için, bugüne kadar vardığımız sonuçlar hep
yanlıştır; bunu, mahsus, kasıtlı olarak, abartarak söylüyorum.
Şimdi, dünyada mesele yalnız para politikaları, makro politikalar, Dünya Bankasının, IMFnin
bazı şablonları ve ekonomist arkadaşlarımızın bazı şablonlarından ibaret değildir. Burada,
tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar sorusu ortaya konmalıdır ve sonunda
görülecektir ki, tarihî olarak meselelere bakıldığında ve ekonomist arkadaşlarımız bu konuda
maalesef çok zayıftırlar, sanayi kültürleri eksiktir, bunu da mahsus provokatif olarak
söylüyorum, bu eksiklik sebebiyle, yaptıkları analizler de yanlıştır.
GÖKHAN ÇAPOĞLU - Genelleme yapmayın da, eğer direkt bana söylüyorsanız, benim
noktamı söyleyin. Ekonomistler kötüdür değil de.
SENCER İMER
- Bu size değil Sayın Çapoğlu. Bu söylemiş olduğum husus, Türkiye’yi yönetenlere, şimdiye
kadar yönetmiş olanlara da yöneliktir.
Bakınız, tarihî olarak meseleye baktığınızda görüyorsunuz ki, dünyada sanayileşmiş olan
ülkelerin hepsi, Amerika, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere... Bütün bu ülkelerin
sanayileşmelerinin arkasında, tavuk-yumurta meselesinde, çelik üretimi yatar; bunu gayet
açık söylüyorum. Çelik üretimi, sanayi belli bir noktaya gelinceye kadar motordur, ondan
sonra başka sanayiler onun üzerine eklenir, bundan vazgeçilmez. Bunun için, Fuks isimli bir
108
Alman bilgininin ortaya koyduğu formül vardır, Fuks formülleri denir buna, bu pek belirgin
de değildir hipotez olduğu için. Yaptığı iş şudur: 1800 senesinden 1975'e kadar, bu ülkelerin
sanayileşmesi ve millî gelirleri arasındaki irtibatla, çelik tüketimi ve eneıji tüketimi arasında
bir formül ortaya koymuştur ve bu formül, Türkiye için de geçerlidir; çünkü bu, zamandan
bağımsız, belli tüketim değerlerine bağlı olarak, gayri safî millî hâsılanın ve sanayileşmenin
değişmesini ortaya koyar. Bu çalışmayı, Niponstil, yayınlamadığı bir çalışmasında şöyle
ortaya koymuştur: Fert başına çelik tüketimini, 6 yaşın altındaki nüfusu kesmek ve 65 yaşın
üzerindeki nüfusu kesmek suretiyle, bölerek elde ettiği fert başına çelik tüketimiyle, ülkenin
sanayileşme evreleri arasında bir ilişki kurmuştur ve bu ilişki üniversaldir, Japonya için
geçerli değildir, bütün sanayileşmiş ülkeler için geçerlidir. Ancak, Singapur gibi ada devleti
veya Meksika gibi, Aıjantin gibi sanayileşmesini tamamlamamış ülkeler için gayet tabiî
geçerli değildir.
Sanayileşmiş ülkeler, OECD'de, Türkiye'yi uzun zaman çelik komitesinde temsil ettim, gayet
iyi biliyorum, belli rakiplerin bu arenanın içerisine girip, yerlerini onların yanında almasını
istememektedirler. Bunun için de belli düşünceleri empoze etmeye çalışmaktadırlar ve
demektedirler ki, efendim çelik sanayiinden vazgeçiniz, bu artık eskidi, plastik yapınız veya
ileri teknolojilerle uğraşınız demektedirler; fakat bunu diyenlerin hepsi bu motoru
kullanmışlardır, kullanmaya devam etmektedirler ve üzerine de ilave etmektedirler, hepsi de
bu üretimlerini korumaktadırlar.
Şimdi, bunu söyledikten sonra, Japonların söylediği sayılan söylüyorum: Bu söylediğim
kıstaslara göre, fert başına çelik tüketimi -Türkiye’de şu anda 200 kilogramlarda- 200
kilogram olduğu zaman otomotiv sanayiinde, 300 kilogram olduğu zaman gemi inşa
sanayiinde, 400 kilogram olduğu zaman elektronik sanayiinde, 500 kilogram ve üzerindeyse
uzay sanayiinde bir sıçrama meydana geliyor ve gelişme meydana geliyor. Çok önemli bir
tespit.
Şimdi, Türkiye bu söylediğim kıstaslarda, 200-300 kilogram arasında bir değerde bulunuyor
ve dikkat ederseniz, bu sıçrama noktalanna doğru da gelmektedir. Şu halde, siz bu motorun
gücünü kesemezsiniz, kesmemelisiniz. Ne yapmalısınız? Sistemli olarak çelik üretiminizi ve
tüketiminizi teşvik etmelisiniz. Yazınızda belirttiğiniz altyapı yatınmlan, bunun bir
unsurudur. Nedir bunlar? Köprüler, çelik konstrüksiyon binalar, gemi inşada kullanılan
vesaire.
Çelik sanayiinin yapısına bakmak mecburiyetindesiniz. O zaman, Almanlann şeytan detayda
yatar" sorusuna geliyorum ve bu sorunun cevabının detayda yattığını burada belirtmek
istiyorum. Bu noktai nazarlan lütfen dikkate alalım.
Şimdi, bir Ereğli Demir Çelik var elimizde, ne yapıyor, 2 milyon ton çelik yapıyor, yetmiyor;
109
bizim -2005'e kadar- yapağımız hesaplarda, bu 1996'ya 3 milyonluk olacak Ereğü Demir
Çelik'ten, Türkiye'nin üç tane daha demir çelik tesisine ihtiyacı oluyor, yeni olarak. Yani, 12
milyoh ton. Diyeceksiniz ki, ithal edersiniz, ne olacak? Fakat ithal ederek olmuyor arkadaşlar
bu iş. Bu işi yapanların hiçbirisi, bunu ithal ederek bu hale gelmemişler. Kendileri üreterek
bunu sağlıyorlar. Çünkü, döviz gelirleriniz buna yetmiyor.
Bunun bir de istihdam boyutu ve bölgesel kalkınma boyutu var. Karabük’ten arkadaşımız da
yanımda oturuyor. Niye Karabük gibi, Zonguldak gibi yeniden yapılanmada, çelik ve kömür
havzası olarak... Ki, Ortak Pazarın temelinde de bu fikir yatar ve bunun için Ortak Pazar
kurulmuştur. Biz, bunları hep unutuyoruz. Bir anda bunları bırakıp, tepeden bir yerden sanki
oluverecek zannediyoruz.
Arkadaşlar, bu yanlış, hiçbir yerde böyle bir şey olmamış, lütfen, lütfen, detay dediğiniz bu
hususa önem verelim, dikkat edelim ve bu temel üzerinde çalışmalarımızı yoğunlaştıralım.
Ekonomist arkadaşlarımızın eksik olan bu tarafını tamamlayalım ve böylece bir grup
çalışmasıysa, o zaman tam ortaya çıksın bu grup çalışması. Ekonomi, para politikalarıyla, dün
ve bugün duyduğum gibi, bu iş olmuyor arkadaşlar
Şunu söylüyorum size: Bu bir iç tutum meselesidir. Japonlar da bunu böyle yaptı, Almanlar
da, Koreliler de. Üç tane daha ERDEMİR demek, 18 milyar dolar para demek; 2005'e kadar
bu yatırılacak. Kim yatıracak bu parayı? Yabancılar gelip burada yatırım mı yapacak
zannediyorsunuz. Niye yapsınlar, arkadaşlar. Temel yatırım maddelerinin burada oluşmasını,
sizin yatınm mallan üretmenizi istemeyenler bunu niye yapsınlar?
GÖKHAN ÇAPOĞLU - Türk yatırımcısı niye yapsın?
- Ha, şimdi geliyorum o noktaya.
Bakın, ERDEMİR bir modeldir. Bu modelde, devletin bir öncülüğü vardır, devletin bu
öncülüğü gereklidir; fakat özerk yapı içerisinde, tıpkı Avusturya'da olduğu gibi, İtalya'da
olduğu gibi, Fransa'da olduğu gibi, onların çelik sanayii de devletin elindedir, yüzde yüz; ama
hangi noktaya geldikten sonra adamlar, özelleştirmeyi de düşünmeye başlıyorlar; dikkatinizi
çekerim. Özerk çalışmak demek, bir mecburiyetten doğan bir sonuçtur.
Netice itibariyle, bu kadar büyük sermaye birikimlerini yönlendirmek, teşvik etmek, devlete
düşen bir görevdir, ERDEMİR modeli dediğimiz, başarılı olan bu modelin devamı ve bunun
gibi yenilerinin kurulması zarurîdir. Aynı şey, Makine ve Kimya gibi savunma sanayiinde
çalışan kuruluşlar için de geçerlidir.
Biz bunlan burada söylemekten niye çekiniyoruz arkadaşlar. Bunu söylememiz, açıkça ortaya
koymamız lazım. Üç tane ERDEMİR 2005 yılına kadar nasıl kurulacak? Bir de bakacaksınız
110
ki, mevcut ERDEMİR'iniz gitmiş gürültüye, büyüyemiyor, kendini devam ettiremiyor. O
halde, bunun arkasında yatan sımn, devletin öncülüğü, yanı sıra özerklik, yanı sıra halkın
sermayesinin buna katılması ve yabancı sermayenin buna iştiraki olarak düşünmek lazım.
Hikmet Çetin, dün çok doğru bir söz söyledi. Sermayenin kime ait olduğu önemli değildir
dedi, önemli olan yapılmasıdır dedi; doğrudur. İşte o yapılmayı sağlayacak şartlan
oluşturacak çerçeveyi ve düşünce sistemini ortaya koymak gerekmektedir. Türkiye, deprem
kuşağında, hâlâ çelik konstrüksiyon binalar yok, çelik profil tüketimi yok. İran’daki çelik
tüketimi, profil olarak, Türkiye'deki çelik tüketiminden daha fazla.
Şu halde, ne yapmamız lazım? Bu detay dediğiniz çalışmalarda, çelik sanayiinizi, üç tane
ERDEMİR'i kurabilecek, arkasından diğerlerini güçlendirecek, 2005 senesinde 20-25 milyon
ton, 2015 senesinde 30-35 milyon ton, 2025 senesinde 45-50 milyon ton -ki, bu Almanya'yı
geçmek demektir- seviyesindeki çelik üretimlerini ve tüketimlerini sağlayabilecek bir yapıyı
kurmak lazımdır, bunun yarattığı bir dolaylı istihdam vardır, bu dolaylı istihdamın sonucunda
yan sanayiler gelişmektedir, otomotiv sanayii de ondan sonra, gemi inşa sanayii de buna
paralel gelişmeler göstermektedir. İşte o zaman Türkiye bir sanayi gücü haline gelmektedir.
Altyapısını tamamlayamamış, aşağı yukarı, Atatürk zamanındaki demiryolu şebekesine sahip
bir ülke; bölgesel kalkınmasını halledememiş, Karabük'ün problemini işçilerin üzerine
devredip çözmeye çalışıyor, bir modelle bir girişim yapıyoruz, onu halletmekle uğraşıyoruz.
Ortak Pazann adamları geliyor buraya, kardeşim 18 milyon ton çelik üret, daha fazla üretme,
karışmam ha diyor, biz de buna peki diyoruz. Niye peki diyoruz, demeyelim; menfaatimize
uygun değilse, Ortak Pazara diyelim ki, kardeşim, ben Ortak Pazara giriyorum, Gümrük
Birliğine de giriyorum; ama, lütfen beni, bu kömür ve çelik konusunda, bunun dışında tut,
bana bu konuda istisna tanı, kendimi geliştireyim. Niçin Ispanya’ya, Portekiz'e çelik
sanayilerini düzeltmeleri için verdikleri paraları biz almıyoruz? Biz, onlardan zengin, akıllı,
ileri miyiz? Değiliz.
Sayın Tosunoğlu’nun göstermiş olduğu grafiğe bakıyorsunuz. Güney Kore 1980’de 10 milyon
ton çelik yapıyor, 1990'da 35 milyon ton çelik yapıyor: çok enteresandır. Çelik yaptığınız
zaman, mecburen bir sürü yan sanayii yaratıyorsunuz, yatırım mallarını da mecburen kendiniz
üretmeye başlıyorsunuz, bir sürü uygulamalı araştırma yapıyorsunuz ve bu da yayınlan
artınyor; bu kadar basit. Bu motor fonksiyonunu, işin arkasında yatan unsurlan lütfen göz
ardı etmeyelim, yalnız makro politikalardan gelmeyelim ve burada Güney Kore’nin demir
çelik sanayiini ve sanayileşmesini sağlayan bir adamın -ki, bu Merkez Bankası Başkanıdıryaptığı bir konuşmada söylediği bir noktayı söyleyerek sözümü bitiriyorum. Güney Kore deki
bu zat -Mr Park- diyor ki: Biz, 1960 yıllannda sanayimiz yokken, oradaki askerî yöneticiler,
bana geldi, "Park sen burada planlayacaksın, burası sanayide güçlii bir ülke olacak; hadi yap
bakalım ve dört hafta içerisinde neticeyi bize getir” dediler. Böyle bir şeyin dört hafta
içerisinde olmayacağını ben de biliyordum, eğer öyle olsaydı, planlı çalışan ülkelerin hepsi
111
bir anda halletmiş olurlardı bunu. Pencereden dışan baktım, gördüm, her yerde mum ışıklan
yanıyordu, elektrik santrallan dedim. Baktım, kınk dökük evler vardı, çelik sanayii ve
çimento sanayii dedim. Otomobil yoktu, otomobil sanayii ve buna bağlı olan hususlar dedim,
bir liste yaptım, bu listeyi adamlann önüne koydum. Adamlar da dediler ki, para politikalarım
o şekilde yönet ki, bu söylediğin şeyler olsun. Ben de Merkez Bankası Başkanı olarak, para
politikalarını öyle yönettim ki, bunlar oldu; fakat bunlan yaparken, yaptığım çalışmayı bir
katara benzetiyorum, önde bir lokomotif gidiyor, arkasında bir sürü vagonlar var. Bu
vagonlar, bana bağlı olarak gelişen, dolaylı istihdam ve dolaylı faaliyet alanlarıdır. Ama, şu
anda ismini söylemeyeceğim bir leydi -Güneydoğu Asya'dan- bana geldi, "efendim bizim
sahillerde çok güzel verimli yerlerimiz var, buraya para yatırsanız kaç kat rant alırsınız,,çok
güzel olur." Adının kim olduğunu hemen tahmin edebilirsiniz, Akino. Bu yere yatının
yapsaydım, paralanmı kat kat geri alırdım; ama ben oraya para yatırmadım, ben paramı çelik
sanayiine yatırdım diyor ve Amerikan çelik sanayiinin başkam da -bu konuşma 1978
senesinde, Seul'de olmuştur- diyor ki; Biz, Amerika'nın bu halde kalması için, çelik
sanayiinin aynı güçte ve rekabet gücünü muhafaza ederek gelişmesi için her şeyi yapacağız.
Unutulmamalıdır ki, bu husus bizim için de aynı şekilde geçerlidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Konuşmacıya teşekkür ediyorum, gerçekten konu çok ilginç, çok
kapsamlı; ama programı da yetiştirmek zorundayız. Konuşmalan kesmek istemiyorum; ama,
lütfen daha kısa sorular, daha kısa yanıtlar olasıysa, onu yapalım.
Buyurun.
GÖKHAN ÇAPOĞLU - Beni çok rahatsız ediyor burada olmak, onu açıkça söyleyeyim.
Diğer konuşmacılardan özür diliyorum, burada gereğinden fazla vakit almış durumdayım,
onun için çok rahatsızım.
Tabiî ki, heyecanlı olmak çok güzel, o heyecanı taşımak, özellikle sektörel bazda heyecanı
taşımak çok güzel bir şey; fakat, önerilerde bulunurken, onu bir sistem içerisine oturtmak
gerekiyor, ayağımızı yere basmak gerekiyor ve size dediğim gibi, benim başlangıç noktam,
bir sanayi politikası çizmek için, bir dünya koşullan nasıl değişiyor, bir ülke gerçeği nedir,
onu koymamız gerekiyor.
Şimdi, Beyefendi, "demir çelik sanayii gerçekten çok önemli; iki tane daha, üç tane daha
ERDEMİR lazım" dedi. ERDEMİR'i kim yapacak? Bir defa devletin yapmasını bırakın,
devletin elinde para yok, kendini geçindirecek para yok; onu bir şekilde bir kenara bırakın.
Akım olarak da yok artık. Herhangi bir siyasî parti, bugün Türkiye'de çıkacak siyasî irade de
112
yok ortalıkta. Yani, onu söylerken, hangi yaklaşımla geliyoruz, rüzgâr ne tarafa doğru esiyor,
onu göz önünde bulundurmamız gerekiyor.
Onun ötesinde, yabancı yatırımcı niye yapsın; çünkü kendi ülkesinde fazla var. Ülkemize
bakıyorsunuz, verimliliğe göre, ücretler çok yüksek. Makro ekonomik istikrarsızlık söz
konusu.
% 20 reel faizler var, ama onun ötesinde siz kendinizi koyun iş adamı yerine. Hükümet
programına bakıyorsunuz, 1993 sonunda -hükümeüer yalan söylemez, öyle değil mi, yalan
söylemeleri için adamları seçmiyoruz- ülke % 4,5 büyüyecekti! Şimdi, ben demir çelikçiyim.
Harika, % 4,5 ben üretimi artıracağım, kredi borcu aldım, yatınm malı ithalatına giriştim, bir
baktım, üç ay sonra, 1994 senesinde % 6 büyüme. Faizler yüzde binlere vurmuş, ben
bankalardan para alamıyorum. Şimdi, böyle bir ortamda hangi yatırımdan bahsediyorsunuz,
hangi gelişmeden bahsediyorsunuz?!
Makro ekonomik istikran sağlamanız gerekiyor. Bizim o karan vermemiz gerekiyor; bunu
baştan beri vurguluyorum. Gerçekçi olarak düşünmemiz gerekiyor, politika önerirken, onu
sistemin bir parçası olarak önermek lazım; yoksa, burada, zannediyorum, diğer sektörlerden
de iyi insanlar var, Sayın Çelik biraz evvel soru sordu, o da kendi sektörünün çıkarlannı çok
heyecanlı bir şekilde öne sürebilirdi; ama biz, bu sektörel çıkarlan bir yana bırakıp, makro
ekonomik çerçeveyi çizelim, o çerçevede bizim yerimiz nasıldır, biz o çerçeveye nasıl katkıda
bulunuruz diye düşünmemiz gerekiyor.
Çok teşekkür ederim efendim.
BAŞKAN - Ben diğer iki konuşmacıdan özür diliyorum; haklannı fazlasıyla yedik. Son bir
soru için rica edeceğim.
Buyurun.
BAHTİYAR ÇETİN (Ege Giyim Sanayicileri Temsilcisi) - Sayın Çapoğlu’nu tebrik
ediyorum, inşallah yakın zamanda dile düşüp de, bu kadar açık şekilde gerçekleri tartıştığı
için bazı problemler yaşamaz.
Memleketimizin gerçeklerini, burada olan herkesin bildiğini zannediyorum. Aslında fazla
tartışmamıza gerek yok, Sanayi Bakanlığı’nın hazırlamış olduğu 2. Sanayi Şûrasında, şu
tartışmanın, devletin rolü ve devletin büyümesi, elindeki imkânlan değerlendirmesi tartışması
iki günümüzü alsaydı çok daha iyi bir yerlere varacağımızı, fakat beraber tartıştığımız
kimselerin burada olmasının yararlı olacağını düşünüyorum. Yoksa, yapmış olduğumuz bütün
planlan, bütün projeleri tekstilde de yaparsınız, çelikte de yaparsanız, ekonomik istikrar
sağlanmadığı müddetçe, bir yere varamayız.
Sayın Çapoğlu, acaba, buna bir çözüm, üretebilir mi? Bu sağlanabilir mi Türkiye’de? 1994
senesinde dolan bankalara verip, ondan sonra bilmem kaçtan geri aldığımız politikalardan
113
vazgeçip de, hakikaten aldığımız vergiyi iyi bir şekilde değerlendirmenin, siyasî bakımdan bir
çözümü var mı ufukta? Yoksa, Avrupa Birliği de, Gümrük Biıiiği de çözüm değildir.
GÖKHAN ÇAPOĞLU - Çözüm var tabiî. Ben iktisatçıyım. İktisatçı olarak başladım, üç
sene önce Türkiye ile ilgili yazdığım kitap da, "Türkiye İstikrar İçinde Nasıl Kalkınır" idi.
1992 Mayısında çıkmıştı, 1992 Kasımında, Odalar Birliğindeyken, orada bir vergi uzlaşma
hareketi başlattık; fakat ondan sonra bu olayın iyi vergi sistemi, kötü vergi sistemi değil,
uygulamaya geçmesinin önemli olduğunu düşündüm ve son Eylül 1994'te çıkan kitapta, bir
iktisatçının ağzından, Türkiye'de siyasî tıkanıklığı açmak için... Çünkü Türkiye'de gerçekten
siyasî tıkanıklık var, gerçekten çok büyük bir sorun var.
Çözüm var: Bir defa, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla yerleşmesi gerekiyor. Yani, o
yerleştiği zaman, demokratik denetim mekanizmaları çalışmaya başlayacak ve ben gittikçe
artan bir şekilde, düşünce yapımda olmadığı halde, bilinçli olarak, belli çıkar çevrelerinin bu
demokratik denetim mekanizmalarını istemediğini, çünkü gerçekten köşe başım tutmuş
insanların bundan yararlandığını, bunun medyasıyla, parlamentosuyla çok geniş bir kesimi
kapladığını düşünmeye başladım. Onun için, size çok kısa cevap vereceğim. Eğer çözüm
bulacaksak, o çözümü hep beraber bulacağız ve hep beraber riskler alarak bulacağız.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Konuşmacımıza teşekkür ediyoruz. Bakanlığımız adına, bu Şûraya
katkılarından dolayı, günün anısı olarak bir plaket takdim edeceğiz.
(DoçJDr.Gökhan ÇAPOGLUN'a Yürütme Kurulunca hazırlanan plaket takdim edildi)
İkinci konuşmacımızın konusu da -çok ilginç- geleceğin fabrikası.
Önce özgeçmişini size takdim edelim, sonra konuşmacımızı kürsüye davet edeceğiz.
(Prof. Dr. Engin Kılıç'ın özgeçmişi okundu)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Kılıç.
PROF. DR. ENGİN KILIÇ (ODTÜ - M akina Müh. Bölümü) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkanlık Makamı ve değerli misafirler; konuşmama başlarken, hepinize saygılarımı
sunarım.
Benim sunmak çabasında olacağım konu, "geleceğin fabrikası, Avrupa modeli ve Türkiye."
Niçin geleceğin fabrikası? Bu aslında EUREKA Projesinin adı. Avrupa ülkeleri, 2000'li yıllar
için birtakım endişeler duyuyorlardı. 2000 yıllarında teknolojileri nasıl bir şekil alması
gerekiyordu, firma yapılan nasıl olması gerekiyordu ve bu yapıya ulaşmak için neler
114
yapmaları gerekiyordu? îşte bunları araştırmak için bir EUREKA projesi oluşturdular. Bu
EUREKA projesini, İngiltere, Almanya ve Fransa'nın Sanayi ve Teknoloji Bakanlıkları
destekledi ve bu çalışma içerisinde 107 kuruluş bizzat görev aldı -bu kuruluşların hepsi
endüstriyel kuruluşlardır- ve bu kuruluşlarda gerek anket çalışmaları, gerekse görüşme
şeklinde çalışmalar yapıldı.
Ben, bu projeyi takdim etmeden önce, EUREKA'nm ne olduğunu sizlere bahsedeyim, daha
sonra proje hakkında bilgi vereyim, arkasından da FAMOS'un ne olduğunu, bunun arkasından
da, Avrupa'daki bu türlü oluşumların Türkiye açısından ne türlü öneminin olduğunu
anlatmaya çalışacağım.
EUREKA girişimi 1985 yılında oluşturuldu. Buraya 22 tane üye ülke bulunmaktadır. Bu
ülkelerin arasında Türkiye de görülmektedir ve Türkiye'nin EUREKA'ya girişi 1987 yılıdır.
EUREKA'nm başlıca amacı, Avrupa endüstrilerini geliştirmek ve en uç teknolojileri
oluşturmak ve Avrupa sanayiinin uluslararası rekabet piyasalarında güçlü bir yer almasını
sağlamaktı. En büyük faaliyeti sivil amaçlı projelerdir ve bu konularda işbirliğini özendirmek
istemektedir.
EUREKA'nm bir gücü, çeşitli sanayi kuruluşları ve araştırma geliştirme kuruluşları arasında
ortaklıklar oluşturmak ve bu sayede hem kaynakların bir şekilde paylaşımını sağlamak ve
hem de her bir kuruluşun özel deneyimlerinden yararlanarak tekil olarak mümkün olmayan
birtakım projeleri gerçekleştirip, teknolojiyi bir üst seviyeye ulaştırmaktır.
Yine bu EUREKA projelerinde bazı özel koşullar sağlandığı takdirde, EUREKA dışındaki
ülkeler de yer alabilir.
Bu EUREKA projesi, geleceğin fabrikası, Factory for the Future'ın başlıca iki amacı
bulunmaktaydı. Bunlardan bir tanesi, endüstriyel sistemlerin gelecekteki vizyonunun
belirlenmesi, İkincisi ise, Avrupa endüstriyel sistemlerinin gelişimine katkıda bulunacak ortak
faaliyetlerin belirlenmesiydi. Çünkü, Avrupa artık kuruluşların oldukça sade bir yapıya
gelmesi gerektiğini, yeteneklerini belirlemesi gerektiğini ve bu yeteneklerini de
birbirlerininkiyle birleştirerek başka yetenekler oluşturmak ve gücünü artırmayı
hedeflemekteydi.
Bu vizyon belirlenirken, temel pazar yönelimleri ve değişimlerinin belirlenmesi -ki, bizim
TTGV araştırmasında da bunlar sanıyorum vurgulandı- insan, organizasyon ve teknoloji
açısından ne tür endüstriyel sistemlere ihtiyaç olduğunun ortaya çıkması ve şu anda mevcut
durumdan, bir durum değerlendirmesinden, gelecekte ulaşılmak istenen konuma nasıl
gelineceğinin, bunlar için gerekli imkânların, değişim hızlarının belirlenmesiydi. Sonuçta ise,
ulaşılması düşünülen durum, Avrupalı sanayicilerin geleceği nasıl düşündüklerinin ortaya
çıkarılması ve bu modele ulaşmak için de neler yapılmasını düşlediklerinin bulunmasıydı.
115
Bu endüstriyel sistemlerin gelişimine katkıda bulunmak için de ortak faaliyetlerin
‘oluştuiıılmâsı için de, yine birtakım çalışmalar gerekiyordu. Bunun içinde, ilgi alanlarının
belirlenmesi ve daha sonra da bu ilgi alanları oluşturulduktan sonra, yapılacak, yürütülecek
programların nasıl yürütülmesi gerektiği çalışmaları yapıldı. Yine, bu çalışmalardan da, bu
yönlendirme açısından Avrupa ülkelerinin neler yapması gerektiği ortaya çıkarılmaya
çalışıldı.
Çalışma, şu üç unsura dayanıyordu: Bunlardan bir tanesi, Fransa, Almanya ve İngiltere'deki
107 endüstriyel firma ve yan kuruluşlarının üst düzey yöneticileriyle görüşmelerle, yani
bunların doğrudan katkısıyla oldu. Burada enteresan bir sayı var 107 sayısı, sanıyorum
Teknoloji Geliştirme Vakfında da bu 107 sayısı söylendi.
Tabiî ki, uzman danışmanlar bu çalışmada yer aldılar, onların daha önceki deneyimleri vardı
ve bunun dışında da literatür taraması yapılarak, dünyanın başka taraflarında da yapılan
çalışmalardan da yararlanıldı ve sonuçlara ulaşıldı.
Çalışmanın evreleri, bu slaytta görüldüğü gibi, önce birinci adımda belli bir görüşme rehberi
oluşturuldu ve bu görüşme rehberi içerisinde bu kuruluşlarla doğrudan bire bir görüşmeler
yapıldı ve birtakım anketler dağıtılarak katılımcıların o andaki sanayi yapılarını belirlemeleri
ve daha sonra varmak istedikleri sanayi yapısının ne olması gerektiği ortaya çıkarılmak
istendi. Yine bu görüşmelerde, sanayi kuruluşlarının ortak çalışma beklentisi içerisinde
oldukları bulundu ve aynı zamanda bu kuruluş temsilcileri birtakım ortak çalışma gruplan da
oluşturdular ve dolayısıyla bu ortak çalışmalarda ne türlü zorlukların yaşandığını bizzat
gördüler ve daha sonraki çalışmalar için de birtakım deneyimler edindiler ve katılımcıların da
dahil olduğu toplantılarda sentezler yapılarak sonuçlara ulaşılmaya çalışıldı.
Demin bahsettiğim mülakat rehberinin çerçeve yapısına göz atacak olursak, bu sanayi
kuruluşları çeşidi etmenler tarafından etkilenmektedir; yukarıda gördüğümüz gibi, müşteriler,
ürünler, ekonomi, demografı vesaire. Kuruluşlardan, bunları bir kere hissetmeleri istendi;
hangi etmenler tarafından en çok etkileniyorlardı ve bunları bir derecelendirmeye tabi
tutmaları istendi. Daha sonra, yine uzmanların oluşturduğu stratejiler belirlendi. En önemli
strateji olarak ortada gördüğümüz, ürünler ve imalat yöntemleri, değişken ortamda üretim,
ürün çevrimi yönetimi, İnsanî değerler ve toplum, buluş ve bilgi yaratımı gibi stratejik öğeler
üstünde düşünmeleri ve bunlar hakkında firma stratejilerini saptarken nasıl bir görüş içinde
olduklarını belirlemeleri istendi ve dolayısıyla bir durum değerlendirmesinden daha sonra
nereye varmak istedikleri, yani düşlerini belirlemeleri ve buna nasıl ulaşacaklannının, yani
iyileştirme programlarının ne olması gerektiği kendilerine soruldu ve en son olarak da, bu
çalışmaların sonucunda ortaklaşa birtakım araştırma geliştirme projelerinin yürütülmesi
gereği ortaya çıkarıldı ve bunların neler olması gerektiği tartışıldı.
116
Yine, çalışma yönteminin bir sistematiğine bakacak olursak, burada bu evreleri görebiliyoruz.
Görüldüğü gibi, temel dış etkiler, endüstri alanları -ki, hangi endüstri alanları olduğuna biraz
sonra değineceğim- göz önünde bulundurularak, firmaların bir durum değerlendirmesi, kendi
pozisyonlarının nerede olduğunu bulmaları isteniyordu. Bu arada, tabiî ki, firmaların
güçlerinin ve zayıflıklarının da ortaya konulması gerekiyordu ve bütün bunlar düşünülerek
birtakım senaryolar oluşturuldu, bu senaryolar sonunda firmanın ulaşmak istediği endüstriyel
modeli hayal etmeleri kendilerinden istendi ve buradan çeşitli firma modelleri ortaya çıktı ve
bunların sonucunda da, yine her firmaya özgü faaliyetler ve strateji alanları belirlendi ve daha
sonra ise, çeşitli firmaların verdiği cevaplar göz önüne alınarak, ortak çalışma alanları ve
ortak çalışma için belirli faaliyetlerin belirlenmesine çalışıldı.
Uzmanlar, görüşme yapacakları Tırmalan belirlerken, dört sektör belirlediler: Burada
görüldüğü gibi, temel mallar dediğimiz tüketim mallan, moda ürünleri, üstün değer ürünleri
-ki, bunlar ileri teknolojiye ihtiyaç gösteren ürünlerdir- ve dayanıklı tüketim mallan olan
beyaz ve kahverengi eşyalar olarak söylenebilir ve her sektörden oldukça dengeli bir biçimde
çeşitli firmalar seçildi ve bunların da büyüklükleri, çalıştırdıklan işçi sayısı bakımından
500'ün üstü ve 500’ün altı olarak saptandı; Avrupa için 500’ün altı küçük ve orta ölçekli
işletmeleri, 500'ün üstü ise nispeten büyük işletmeleri göstermektedir.
Yine, her bir ülkeden de, dengeli şekilde, firma seçimine gidildi. Burada gördüğünüz gibi,
ileri teknoloji gerektiren ürünleri üreten firma sayısı en çok olarak gözükmektedir, 39 firma,
bundan sonra dayanıklı tüketim mallan üreten firmalar 29, nispeten problemleri daha az gibi
gözüken ve oturmuş bir üretim sistemine sahip temel mallar ve moda ürünler de daha az firma
tarafından temsil ediliyor.
Bu sektör gruplannda neler vardı diye bakacak olursak. Moda ürünlerde makyaj, parfüm,
tekstil, paketleme, içecek, giyecek gibi. Temel mallar, tamamen basit olduğunu
düşüneceğimiz, tek parçalı mallardır, kâğıt, temel aletler, kimyasal ürünler vesaire. Yine
yüksek teknoloji gerektiren üstün değer ürünlerinde, uzay, havacılık, savunma, profesyonel
elektrik, ağır elektrik donanımları vesaire sanayileri sayabiliriz. Bunun dışında, dayanıklı
tüketim maddeleri düşünüldüğü zaman da, otomotiv sanayii, beyaz eşya, kahverengi eşya,
mobilya, klasik takım tezgâhlan görülebiliyordu.
Bunlann, tabiî ki, problemleri değişik diye düşünülebilir. Görüleceği üzere, sağ tarafta,
karmaşıklık seviyesi düşük, fakat sola doğru gittikçe karmaşıklık seviyesi yükseliyor ve
belirsizlik de yine aşağıdan yukarıya doğru anıyor.
Bu sektörler için en kritik faktörler düşünüldüğü zaman da, yine temel mallar için ürün arzı ve
maliyet, moda ürünler için ürünün yaratılması, piyasa taraması, piyasanın beklentilerine
uygun ürünlerin ortaya çıkanlması. Dayanıklı tüketim mallannda da yine ürün arzı; fakat bu
117
arada esneklik; çünkü beğeni devamlı olarak değişmektedir. Üstün değer ürünlerinde ise,
ürünün yaratılması, bilgi kazanımı ve ileri teknoloji önemli şekilde rol oynamaktadır.
Yine, firmaların yapılarına bakacak olursak, alttaki seviyedeki firmaların oldukça belirgin bir
üretim sistemine sahip oldukları, becerilerinin, yeteneklerinin oldukça belirgin olduğu,
dolayısıyla yalın bir yapıya sahip oldukları; fakat yukarıdaki kısma bakacak olursak, burada
beklentiler devamlı olarak değişebilmekte, belirsizlik artmakta, dolayısıyla çok çevik bir
yapıya, dinamik bir yapıya sahip olmaları gerekmektedir.
Yine, sektörler arasındaki farklılığı belirlemek açısından bakacak olursak, temel mallarda
fiyatın önemli olduğu; modada, zamana uygunluk, uygun zamanda uygun ürünlerin ortaya
çıkarılması; üstün değer ürünlerinde amaca uygunluğun, dolayısıyla bunun ta tasarımdan
başlayarak, teknoloji geliştirmeyle devam eden ve sonunda da ürünün amaca uygun olarak
oluşturulmasına kadar geçen ve bayağı uygun bir süreç gerektirdiğini görüyoruz. Dayanıklı
tüketim mallarında ise, para karşılığı iyi bir değer sağlamak başlıca amaç oluyor. En fazla
katma değerin üstün değer ürünlerinde olduğunu anlıyoruz.
Bu çalışmalarda, yine vurgulanan bir başka nokta, dış etmenler devamlı olarak değişiklik arz
etmekte ve dolayısıyla, firmaların da buna bir uyum sağlaması gerekmektedir; fakat, mevcut
yapı incelendiği zaman, firmaların böyle bir yeteneğinin pek fazla olmadığı, açıkça
gözükmektedir, dolayısıyla bir şeylerin yapılması muhakkak gerekmektedir.
Çalışma sonucunda, 2000'li yıllar için bir tek şablon modelin yaradlması pek uygun
bulunmamış; fakat buna karşılık, bunların bütünleşik imalat sistemi esasına göre çalışmak
durumunda olan firmalar olduğu, dolayısıyla bir bütün halinde çalışması, her bir firmanın
içerisindeki her bir bölümün birbirleriyle devamlı olarak bilgi alışverişinde bulunması
gerektiği ortaya konmuş ve beş tane model önerilmiştir; bunlar: Elastik firma, esnek firma,
toplam hizmet firması, teknolojide lider firma ve sanal firmalar olarak sınıflandırılmış. Arzu
ederseniz, hepsine şöyle bir göz atalım.
Elastik firmalarda ürünler sınırlı sayıda ve iyi bir şekilde belirlenmiş; dolayısıyla, belirsizlik
miktan pek fazla yok; fakat pazar gereksinimi çok önemli ve talepte de büyük dalgalanmalar
olabiliyor. Bunun imalat hedefine bakılınca, performans, kalite ve maliyetleri sabit bir
düzeyde tutarken, imalatta büyük talep dalgalanmalarına ayak uydurur şekilde uyarlak gereği
ortaya çıkıyor.
Esnek firma ise, daha fazla karmaşıklığa sahip. Burada da, yine marka bağımlılığının pek
olmadığı ve çok değişik durumlar arz eden pazarların olduğu ortaya çıkıyor ve geniş bir talep
yelpazesi var ve hem yeni hem de beğeniye yönelik ürünlere bir talep oluşuyor. Dolayısıyla
bu modeldeki sanayi kuruluşların işi biraz daha ağır. Dolayısıyla, bugün ne tasarlayıp, ne
118
üretmeli ve ne satmalı gibi bir problemle karşı karşıyalar, o nedenle, bir esnekliğin firma
bazında oluşturulması gerekmekte.
Toplam hizmet firmalarına baktığımız zaman, bu firmaların ileri teknolojiye yönelik ürünler
ürettikleri; dolayısıyla, bu türlü mallan alan müşterilerin de bunları sonuna kadar kullanmak
istedikleri, bu nedenle de firmalardan, ürün hayatım tamamlayana kadar bir hizmet
beklemeleri ortaya çıkıyor. Bu nedenle, toplam hizmet firması olarak adlandınlıyorlar.
Burada da yine imalat hedeflerine bakacak olursak, kullandığı ürünleri ihtiyaca göre
genişletebilmesine güvenen müşterilerle uzun vadeli ilişkiler kurmak birinci hedefi
oluşturuyor.
Teknolojide lider firmalar ise, devamlı olarak teknolojiyi yenileyebilen firmalar, araştırma
geliştirme potansiyelleri çok yüksek ve bu nedenle de devamlı olarak ürünlerinde
değişiklikler yapıp pazarlama durumunda olan firmalar oluyor. Bu firmalar da, yetenekleri
doğrultusunda, firma içinde ve onaklarda teknolojik buluşlan teşvik etmeyi hedefleme
durumundalar ve düşünceden imalat evresine bir ürünü ulaştırma sürecini çok kısa bir süreye
indirmek zorundalar.
Sanal firmalara baktığımız zaman, bunlann belli bir yapısı yok. Aslında, firma gerçekte pek
mevcut değil, daha çok, bu firmalar, düzenleyici, organize edici fiımalar görüntüsünde.
Ancak, bunlann da şöyle bir esneklikleri var: Bunlar, piyasadaki sanayi kuruluşlannı çok iyi
biliyorlar ve hangi ürünün ne zaman, nasıl üretilmesi gerektiğini bildikleri için, doğruca bu
üretici firmalara ulaşıp, onlar arasında birtakım ortaklıklar oluşturarak, istenen şekilde talebi
karşılayacak cinste ürünlerin üretilmesini sağlayabiliyorlar, bu da 2000’li yıllann bir firma
modeli oluyor.
Bu çalışmada, ortak çalışma istemi belirgin bir şekilde ortaya konmuştu ve bu ortak çalışma
ilgi alanlan nelerdir diye sorulduğunda, firmalar cevaplar verdiler, bu cevaplar da bir şekilde
toparlandı ve işin en ilginç yanı, bütün fîrmalann ortak çalışma için en fazla ilgi alanı
belirttikleri nokta, dinamik üretim yapılanmn uygulanması konusu. Yani, çok çevik bir
yapıya nasıl ulaşabiliriz, bunun için birtakım ortak çalışmalar yapalım. Yani, ileri teknoloji
üretmek, birinci ilgi alanı olarak gözükmüyor.
İkincisine baktığımız zaman, yan sanayi ve müşterilerle bağlantılann çok önemli olduğu, yani
pazara yönelik birtakım birlikte çalışma alanlannın yaratılması isteniyor.
Üçüncüsü, yeni teknolojilerin üretim sistemlerine uyarlaması. Yani, yeni teknolojilerin üretim
sistemlerine uygulanması, ancak üçüncü ilgi alanını oluşturuyor.
Bundan sonra da, bilgi transferi, deneyimin paylaşımı, yaratıcılığın artırılması gibi konular
geliyor.
119
İkinci kategoride gördüğümüz diğer konular ise, aslında bu üretimin içerisinde olan kuruluşlar
tarafından doğrudan doğruya ortaya konmamış; fakat uzman danışmanlar tarafından bir
şekilde gündeme getirilmiş olan maddeler oluyor. Bunların da birincisine baktığımız zaman,
sıfır hatalı üretimin gerçekleştirilmesi konusu görüyoruz.
Bu geleceğin fabrikası çalışmasında, bir başka ilginç saptama da, bu işbirliği alanları kimler
tarafından ve nasıl paylaşılmalı şeklinde ve faktory for the future çalışmasının hitap ettiği
ortak çalışmalar neler olmalı şeklinde bir grafik görüyoruz. Burada da, yine devlet en sol üst
köşede, endüstri ise en sağ alt köşede gözüküyor ve bütün bu işbirliği alanlarının devlet ve
endüstri birlikte yürütülmesi gerektiği vurgulanıyor. İlk kolona baktığımız zaman, burâda,
devletin görevleri bazı yerde planlama açısından, politik yönelimlerin belirlenmesi açısından
çok fa z la lık la gözüküyor. Temel araştırmada yine devlet desteği ön plana çıkıyor, fakat,
bundan sonra, altyapının oluşturulması, bilgi dağılımı, uygulamalı araştırma ve geliştirme
konularına geldiğimizde, yavaş yavaş, kademe kademe, endüstrinin bu tür ortak
çalışmalardaki payı artıyor ve en son noktaya, yani tam rekabet sırasındaki araştırmaya
geldiğimizde ise, görüyorsunuz ki, tekil stratejiler önem kazanıyor ve bu tamamen o
kuruluşun kendi tekil stratejilerini oluşturması ve buna uygun birtakım Ar-Ge çalışmaları
yapmasmı gerektiriyor ve burada hiçbir şekilde devlet karışmıyor.
Bu çalışmalar da, yine uzmanlarca ve katılımcılar tarafından şu şekilde değerlendiriliyor:
Önce, bir yapı oluşturuluyordu, bu yapının ortak nitelikleri şu şekilde nitelenebilir: Ortak
ideal bir yapı yok. Yani, hiçbir şekilde geleceğin fabrikası şöyle olmalı, buradan mal girmeli,
öbür taraftan çıkmalı, full otomasyona dayalı bir sistem oluşturulmalı gibi bir model yok.
Ama, bunun yanında, ben "holistik" diye çevirdim, bu da çok yeni bir tabir, holonlann
*oluşturulması; ama holistik midir, holonik midir, ona pek karar veremedim.
Holistik yapıdan da kasıt şu: Her bir kuruluş kendi ortak çalışma koşullarını ve kendi
bünyesini bir şekilde belirlemeli ve bunlar bir araya geldiklerinde, ortaklıklar kurduklarında
yine bir şekilde, birbirlerinden bağımsız; fakat, belli bir amaca uygun olarak çalışmalı, ama
her birim kendi özel yetenekleri olan kuruluşlar olmalı şeklinde yeni bir terminoloji ve çevik
olmalı, değişen çevre koşullarına anında uyum sağlayabilecek bir yeteneğinin olması.
Küresel olmak, diğer firmalarla, dünyanın neresinde olursa olsun, muhakkak surette bir ağla
birbirine bağlanmış olmalı, dolayısıyla bilgi alışverişi yapabilmeli, anında ortaklıklar
kurabilmeli ve bütünleşik imalat sistemi dediğimiz zaman da, yine bu firma yapısmm bir
bütün olarak düşünülmesi gerektiği, ta yönetiminden alt üretim birimlerine kadar birbirleriyle
devamlı bilgi alışverişi içerisinde olması ve yalın bir yapı oluşturmaları.
Ortak çalışma gereksinimine baktığımız zaman yine bu firmaların başarısı için girişimciler
arasında her türlü ortak çalışmanın yapılması gereği ortaya çıkıyor. Bunlar araştırma
120
geliştirme faaliyetleri olabilir, pazarlama faaliyetleri olabilir, birlikte üretim faaliyetleri
olabilir ve dolayısıyla araştırma ve geliştirme ötesi ortaklıklar da söz konusu ve Avrupa
düzeyi deniyor, çünkü yaratılmak istenen bir Avrupa teknolojisi.
Yalnız, bu ortak çalışmaları yaparken, bir firmanın diğerini yutma olasılığı çok yüksek ve bu
olasılıklara da çok dikkat etmek lazım ve firmaların kendi haklarının korunması için birtakım
çalışma kurallarının muhakkak surette ortaya konulması gerekiyor ve yine bu ortak
çalışmalarda, yani yalınlaşmış bir yapıda, herkes kendi yapacağı işten sorumlu olduğu için,
çok disiplinli çalışmalar da söz konusu oluyor ve özellikle bütünleşik imalat sistemini
belirlediğiniz zaman, burada insan faktörleri de var, yönetim faktörleri de var, doğrudan
doğruya üretim teknolojileri de var ve çok büyük bir inter disipliner alan kapsanıyor; o zaman
da, çok değişik yapılarda, değişik düşünce türlerinde insanların bir arada çalışmaları gerekiyor
ve bunların bir organizasyon problemi kesin olarak var, bu problerin de çözülmesi gerekiyor.
Bir diğer konu da, kültürel zorluklar ve teknik sorunlar. Avrupa mozaiğine baktığımız zaman,
çok değişik kültürler var; hele bir de Orta ve Doğu Avrupa ülkeleriyle Türkiye'nin de bu
oluşumun içerisinde olduğu düşünülürse, bunların herbirinin kafa yapısı değişik olduğu için,
bazen iletişim zorlukları da ortaya çıkabiliyor. Bu ortaklıklar, bu kültürel zorlukları bir
şekilde alt etmeyi ve belki de bunları bir avantaja çevirmeyi hedefliyorlar.
Geleceğin fabrikası konusunda söyleyebileceklerim bu kadar.
Bundan sonra Avrupa’da EUREKA bünyesi içerisinde, imalat sanayiinde ileri teknolojilerin
yaratılması için neler yapılıyor? Bu türlü projeleri toparlayıcı olan bir şemsiye projeden söz
edeceğim. Bu FAMOS. Fakat, factory for the future projesi devam ederken ve o bittikten
sonra, artık bu FAMOS'un, gerek isim, gerekse kapsam olarak amacı tam olarak
yansıtamayacağı ortaya çıktı ve isminin de, Factory olarak, önümüzdeki yılın başından
itibaren değiştirilme karan alındı; fakat, şu andaki amaçlanndan bahsedecek olursak, amacı
Avrupa endüstrisinin imalat teknolojisini en ileri düzeye getirmek ve rekabet gücünü artırmak
olarak söylenebilir. Yine bu amaçlar silsilesi içerisinde, imalat teknolojileri için yaratıcı
çözümler geliştirilmesi, katılımcı firmalann en üst rekabet düzeyini yakalamalannm
sağlanması oluyor ve bu kapsam içerisinde bugüne kadar 17 tane çok başanlı proje bitirildi ve
Avrupa sanayiinin hizmetine sunuldu ve bunların başlangıçta çoğu, montajdaki otomasyon
sistemlerinin, yani esnek otomasyon sistemlerinin, firmalann istemlerine göre yaratılması
şeklindeydi; fakat, daha sonra değişik imalat kademelerinde de problemlerin olduğu ortaya
çıkınca, kapsam genişletildi ve proje bütün imalatla ilgili sorunlan kapsar nitelik aldı. Bu
başannın kaynağı da, yine EUREKA'nın prensibi olan;
- Ülkeler ve disiplinler arasına sınır koymama,
- Her ülke, koyduğu çaba karşılığı eşit bir şekilde desteklenebilir,
121
- Avrupa endüstrisi ve araştırma kuruluşlarının birbirleriyle kolayca işbirliği yapmasına
olanak sağlayan yapısıdır. Yani, burada bürokrasi son derece düşük seviyede yer almaktadır.
Bu FÂMOS projelerinin niteliklerine bir göz atacak olursak, projeler oluşturulurken hiçbir
zorlama yok, hiçbir devlet zorlaması yok, hiçbir Avrupa zorlaması yok ve tamamen serbest
piyasa koşullarına göre ve firmaların gerçek sorunlarından çıkan projeler oluyor ve bu
tamamen alttan yukarıya doğru bir yapı içinde oluşturuluyor, burada devletin pek fazla
-yönlendirme dışında-bir zorlaması olmuyor.
Firmalar, kendi ülke sınırlan içerisinde başanlı ortak proje yürütmeleri için gerekli olan takım
ruhunu oluşturmayı destekliyor. Yani, bunun bir amacı da, projeler tabiî ki başarılı olursa,
doğrudan doğruya endüstrinin kullanımına sunulacaktır; ama çok fazla başanlı olmamış
projelerde dahi, en azından ülke sınırlan dışında diğer ülke firmalanyla ortaklıklar kurmak ve
bunlarla uyumlu bir çalışma sağlamak yine bir başan olabiliyor.
Yine, bu kullanılacak tüm yöntem ve süreçler için modem üretimin uzun süre
uygulanabilirliğini sağlamak için, çevreci bir bakış açısı ve ürünlerin en ekonomik kullanım
zamanına sahip olacak şekilde tasanmlanıp imal edilmeleri ilkesi benimsenmekte. Bürokratik
olmayan, düzenleyici ve yaygın bir ağla desteklenmesi. Yani, bir firmanın üretim sanayii
konusunda bir problemi varsa, bu problemini hemen projelendirip, doğrudan doğruya bu etkin
ağ sayesinde diğer Avrupa ülkelerine göndermesi mümkün olabiliyor, doğrudan bu probleme
çözüm üretebilecek firmalar belirlenip ortaklıklar kurulması sağlanabiliyor.
Yine, çalışma toplantılan, seminerler, konferanslar ve sergiler gibi etkinliklerle de ek
pazarlara ulaşma yoluna sahip olunuyor.
FAMOS'un, genişletilmiş kapsamına baktığımız zaman, neredeyse, imalatla ilgili tüm
konulan içerdiği görülüyor. İmalatla ilgili yeni ürün oluşturma süreçlerine yönelik tüm
konular, imalat yöntemlerini eleştirmeye yönelik tüm konular, ileri imalat teknolojileriyle
ilgili tüm yenilikler, destekleyici jenerik teknolojiler yine FAMOS kapsamı içerisinde yer
alıyor.
Şu soruyu sorabilirsiniz: FAMOS projelerinde bir Türk firması yer alırsa ne gibi avantajlan
olacaktır. Tabiî ki, ülkelerin bu programlara verdiği destekler değişik olabilir, ancak, genel
yararlara baktığınız zaman, proje kapsamı, süresi ve maliyetlerinin tamamen ortaklarca
belirlenmesi. Yani, sorun sahibi veyahut da proje sahibi ülke, eğer son kullanıcı ise,
diğerleriyle bir araya geliyor ve bir süre maliyet belirliyorlar, her ülke veya her kuruluş, ben
şu çalışmalan üstleneceğim ve maliyetim budur ve bu maliyeti de ben karşılayacağım. Diğer
ülke, yine aynı şekilde bir bütçe belirliyor ve bu bütçe içinde ne yapması gerektiğini ortaya
122
koyuyor ve burada hükümetin veya devletin herhangi bir müdahalesi söz konusu değil.
Ulusal malî destek mümkündür. Yani, bir Türk firması, eğer böyle bir projeye girecekse,
bunun için devletten destek alabilir. Şu andaki desteğin adres yeri TÜBİTAK'tır; ancak,
birtakım görüşmeler sonucunda bazı değişik kaynakların da bu destek programı içerisine
alınabileceği ortaya çıkıyor.
Yine, küçük ve orta ölçekli sanayi kuruluşları için özel destek sağlanması mümkündür;
bizdeki KOSGEB kuruluşunun da bu türlü projelere destek vermesi düşünülebilir.
Daha büyük pazarlardan haberdar olma ve pay alma imkânı, son derece etkin bir haberleşme
ağı olduğu için, diğer pazarlarda neler olup bittiğini bilmeniz mümkün ve kendi
yeteneklerinizi de bildiğiniz için, o pazarlara ulaşmanız söz konusu olabiliyor.
Dünyadaki en düzey teknolojik bilgiye ulaşma imkânı var. Bu yapıda, birbirinden bilgi
saklama gibi bir şey söz konusu değil; ancak, eğer bir firmanın diğerine göre bir üstün
yeteneği varsa ve bunu o projede kullanıyorsa, bunun bir maliyeti vardır; ya bunun
karşılığında diğer firma, benzeri bir yeteneği öbür firmaya vermek koşuluyla veyahut da onun
maliyetini ödemek koşuluyla sahiplenebilir; ama, firmaların birbirlerinden bilgi kaçırmaları
ve projelerin yürümesini aksatmaları diye bir şey söz konusu olmuyor.
Kaynakların ve uzmanlıkların ortak kullanımı. Kim, hangi konuda uzmansa, o konuda
çalışıyor ve proje belli hedeflere yönelmek için yürütülüyor.
Risk ve maliyet paylaşımı. Her ülke, bu projenin sonunda ortaya çıkacak olan riskleri ve
maliyetleri, tabiî ki sonuçlan da, başanlan da paylaşacaklardır ve bunlardan da, tabiî, daha
büyük projelerin oluşturulması söz konusu oluyor. Bir firmanın malî gücü, ancak küçük bir
kısmı yapmaya yetiyor; ama, büyük projelerin sorun halletmek için yapılması gerekiyor; işte
o büyük projeler de böyle bir yapıda mümkün olabiliyor.
EUREKA, prestiji sağlayabiliyor. Çünkü, EUREKA, hakikaten başanlannı kanıtlamış bir
kuruluş ve ortaya çıkan ürünler, Avrupa sanayii tarafından kullanılmakta ve verimliliğini
artırmaktadır.
Standartlaştırmada ve yasal düzenlemelerde kolaylık ve bürokratik engellerden kurtulma gibi
diğer iki noktayı da ekleyebiliriz.
EUREKA-FAMOS etiketi almak için, bir projenin ne gibi gerekleri sağlaması gerekli? Bir
kere, imalat teknolojilerine, orjinal sayılacak şekilde yenilik getirmek. Yani, sadece bir eski
teknolojinin bir yerden bir yere aktanlması söz konusu değil. Kesinlikle bu bir EUREKA
FAMOS projesi olamıyor. Ortak firmalar için belirgin yarar sağlayıcı ileri teknolojiler ihtiva
etmesi. Yine ileri teknoloji öğesi burada çok belirgin.
123
Birden fazla EUREKA üyesi ortaklar arasında işbirliği oluşturmak. Yani, tek bir EUREKA
ülkesinden FAMOS projesi oluşturamıyorsunuz, muhakkak çok ülkeli ortaklıklar kurmanız
gerekiyor.
Ülkelerarası işbirliğinin sonucu elde edilecek yararların, katılımcılara gösterilmesini
sağlamak. Yani, bunun sonucunda muhakkak surette bu işbirliği şu sonuçlan vermiştir ve
bunlar yarar olarak ortaya çıkmıştır diye son bir sunuşun yapılması gerekiyor.
İşi yapmak için gerçekten uygun olan ortaklardan oluşması. Eğer, ortaklar konuyla ilgili
değilse, zaten bir süre sonra anlaşılıyor ve bunlar ortaklıktan, diğer ortaklann isteğiyle
çıkarılabiliyor.
Ortaklar tarafından yeterli miktarda malî sorumluluk altına girilmiş olmak. Çünkü bu
olmadığı takdirde, proje zaten yürümüyor.
Bu factroy for the future sonrası FAMOS'ta bazı değişiklikler oldu, daha önce belirttiğim gibi,
öncelikle ismi değişiyor, factory oluyor; kapsam genişletiliyor ve 5 unsuru kapsayacak şekle
getiriliyor; daha önce, üretim teknolojisi en büyük ağırlıktı, bunun yanında fabrika
organizasyonu, insan kaynaklan, iş stratejisi, çevre sorunlan bununla ilgili bütün konular
kapsam içine dahil ediliyor; fakat bu şekilde kapsam genişlemesi tabiî ki, organizasyon ve
uyumlu çalışma sorunlan yaratacaktır; işte bunlara cevap olmak üzere, yine bazı
mekanizmalar düşünülmekte. Bunlar, alt çalışma gruplan ve uzman ekiplerin oluşturulması,
yeni organizasyon ve çalışma yöntemlerinin ortaya konması şeklinde özetlenebilir.
Tabiî ki, kapsam değişikliğinden sonra, problemlere bütünüyle bakmak söz konusu olabiliyor.
Yani, sadece bir üretim teknolojisini geliştirip oraya koymakla, onun başanlı olması mümkün
olmayabilir. Bu arada, fabrika organizasyonuna, insan kaynaklanna, iş stratejisine, çevreye ne
gibi etkilerde bulunabilir, bunlann da araştınlması, bu yeni kapsam içerisinde söz konusu
olduğu için, daha gerçekçi çözümler oluşturmak mümkün olabilecektir ve tabiî ki, kapsamın
artması, disiplin sayısını artıracak ve çok uluslu şirketlerin de bunun içerisinde yer almasını
sağlayacaktır.
Bütün bu oluşumlara baktıktan sonra, acaba Türkiye için bu oluşumlann ne gibi etkileri
olabilir diye düşünüyoruz. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfının oluşturduğu sonuçlar, bu
geleceğin fabrikasının oluşturduğu sonuçlarla da bayağı çakışma göstermekte.
İkincisi, yalın, çevik, uzmanlık alanında odaklaşmış yapının, Türk sanayi kuruluşlan için
uygunluğu, daha önceki konuşmacılar tarafından da zaten vurgulandı; Avrupa sanayiine
baktığınız zaman, daha hantal bir yapıyla karşılaşıyorsunuz; halbuki bizim Türkiye sanayi
kuruluşlan, özellikle küçük ve orta ölçekli sanayi kuruluşlanna baktığınız zaman, bu yapının
124
zaten orada olduğunu görüyorsunuz. Tek eksik olan unsur teknoloji unsuru. Biz, eğer, bu
sanayi kuruluşlarına ortaklıklar sayesinde yavaş yavaş aktarma fırsatını yakalarsak -ki, bu
factory projesine katılmakla bu mümkün olabilir- bu teknolojik eksikliklerini de
kapatacaklardır.
Geleceğin fabrikası modeli için, yurt içi ve yurt dışı sanayi kuruluşları, üniversite ve araştırma
kuruluşlarıyla da birtakım proje ortaklıkları kurulabilir; ancak, daha önceki çizelgede de
belirtmeye çalıştığım gibi, bu türlü çok büyük ortaklıklara ulaşmanın bir altyapısı da Türkiye
içerisinde sanayi kuruluşları arasında da birtakım ortaklıkların oluşturulması geleneğinin
yerleştirilmesi lazım. Yani, önce ulusal ölçekte, çok firmalı birtakım ortak araştırma
geliştirme çalışmalarının da başlatılması gereği var.
Küçük ve orta ölçekli sanayimiz için yoğun bilgilendirme ve teşvikler yapılmak zorunda;
çünkü, ancak bu şekilde gerçek teknolojik ihtiyaçlara yönelik proje oluşturma yeteneği
sağlanabilir. Burada belirttiğim gibi, birtakım yetenek eksiklikleri olabilir ve bunların da
uzmanlarca kapatılması gerekir.
EUREKA’ya baktığımız zaman, Türkiye için bir fırsat olarak gözüküyor, çünkü, Avrupa
Birliği projelerinde Türkiye'nin şu an için yer alması söz konusu dahi değil, olabilir, ancak
cebinden parayı ödeyerek ve sonraki sonuçlara da tam olarak sahiplenme şansına sahip
olmadan. Ancak, EUREKA’da böyle ön koşul kesinlikle yok. EUREKA, Avrupa'ya geçiş
yapabileceğimiz, ön koşulsuz bize doğrudan ortak statüsü tanıyan en esnek ve en kolay kapı
olarak gözükmekte. EUREKA-FAMOS Factory'nin hedefi, Avrupa üretim sanayii için en uç
teknolojidir; bu bakımdan, Türkiye'nin de bu en uç teknolojiye doğrudan sahip olması,
ortaklıklar sayesinde, mümkün olabilir. Bu nedenle, factory'de ortaklık , Türk sanayii için
ucuz maliyetli, Avrupa düzeyinde özümsenmiş teknoloji oluşturabilir. Yani, bu teknoloji
gereksinimi olan Türk firması tarafından dahi oluşturulmuşsa proje, bunun sonucunda, ortak
çalışmaya girileceği için, sadece teknoloji aktarılmayacak; fakat bunun içerisinde çalışıldığı
için, teknoloji aynı zamanda özümsenecek ve bir üst teknolojiye geçmek için de yeterli
yetenek ortaya çıkarılmış olacaktır.
FAMOS Factoıy'nin uluslararası ortak araştırma yürütme beceri ve geleceğinin özümsenmesi.
Sekiz yıllık bir deneyimi var FAMOS Factory’nin ve bu deneyim, Türk firmalarına da açık bir
deneyim; onlarla ortak çalışma içerisine girildiği takdirde, bu deneyim de doğrudan doğruya
Türkiye'nin artı hanesine yazılabilir. Tabiî, bunun sonucunda, bir de üst düzey bir teknoloji
Türkiye'ye getirileceği için, Türk firmalarının rekabet gücü de artacaktır.
Son olarak, önerilerimi özetleyecek olursam. Burada yine ulusal bir factory for the future
projesinden bahsediyorum; fakat, bu daha önceki çalışmaları göz önüne alınarak yapılması
gerekiyor.
125
Bunun, TTGV'nin yaptığı çalışmadan bir faikı, buradaki çalışmanın firmalar bazında
yapılması. Yani, firmanın özelliklerini girerek, daha derinlemesine bir çalışma olması, global
seviyeden daha derinlemesine bir çalışma olması ve birtakım örneklemelerin yapılıyor olması,
özellikle de firma yöneticilerinin, bu çalışmanın içerisinde hem ortaklaşa hem de kişisel
olarak yer almaları oluyor ve bu projenin içerisinde, zaten firmalar birbirleriyle görüşürlerken,
aralarında bir de bağ oluşmaya ve gelecek ortaklıkların müjdecisi olan birtakım fırsatlar
yakalamak mümkün olabiliyor ve ya bu devam edericen veyahut da ondan bağımsız olarak,
ulusal ölçekte, firmaların proje ortaklığı için birtakım ön çalışmalar yapılabilir.
•
•
i
Yine, ulusal ve uluslararası factory ve benzeri gibi teknoloji geliştirme uygulama projeleri
oluşturulmalıdır.
Türkiye'nin, eşit hak, eşit sorumluluk ilkesine göre, EUREKA Factory projelerinde ortaklığı
son derece yararlı olacaktır ve sayısız faydalar sağlayacaktır ve şu da unutulmamalıdır:
Türkiye, 1998 yılında EUREKA örgütünün başkanlığım ve evsahipliğini yapacaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın konuşmacıya teşekkür ediyoruz. Yakın geleceğimizde daha çok
tartışacağımız bir konu bu.
Sorulan rica edeceğim.
Buyurun Metin Bey.
METİN GER ( Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Genel S ek reteri) - Teşekkür ederim
Saym Başkan.
Benim bir katkım olacak, bir soru değil.
TÜBİTAK'la beraber, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı da EUREKA kapsamında
oluşturulacak projelere, yalnız FAMOS değil, tüm diğer seçenekleriyle, EUREKA projelerine
kendi usullerimizde destek oluşturma karan aldık, projeleri bekliyoruz.
BAŞKAN - Teşekkürler.
Buyurun.
LERZAN ÖZKALE ( İstanbul Teknik Üniversitesi) — Dünden beri burada da dile
getirildiği gibi, bir endişemiz var, özellikle GAT sonrasında. Bu teknoloji transferi ve en son
teknolojilerin satın alınabilmesi, artık neredeyse mümkün olmayacak gibi gözüküyor. Bu
bağlamda EUREKA'nın kapsamındaki FAMOS örneğini, sizin verdiğiniz ortak proje
126
geliştirmelerde, sizin vurguladığınız gibi, acaba en son teknolojilerde ortaklık söz konusu
olabilecek mi? Yani, Türkiye'nin bir dalda bile son teknoloji üretimi olmadığına göre, neden
acaba Avrupalı işletmeler veya Avrupa ülkeleri Türkiye ile bir ortaklık isterler, Gerekçesi
nedir acaba? Onların kazancı ne olur bundan? Türkiye'nin kazancı çok olur da.
ENGİN K ILIÇ - Avrupa'da firma yapılarına baktığınız zaman, birkaç türlü firma yapısı var.
Büyük firmalar zaten çok uluslu firmalar ve bütün problemlerini kendi bünyeleri içerisinde
çözmeye çalışıyorlar, fakat Avrupamn bunun dışında buluşu olan; fakat kapitalleri düşük,
dolayısıyla pazar paylan çok fazla olmayan ve belirgin yetenekleri olan küçük ve orta ölçekte
firmalar var ve bu firmalann bir şekilde ön safhaya çıkması için, bu FAMOS ve EUREKA bir
fırsat ve bu fırsatın içerisinde tabiî ki Türkiye de olacak. Çünkü, eğer siz bir teknoloji
üretiyorsanız, bu teknolojinin uygulanacağı bir pilot tesis bulmak zorundasınız; bu pilot tesis
de her zaman kolayca bulunamıyor. Diyelim ki jenerik bir teknoloji var; ama siz bunun
uygulama alanlan pek fazla saptayamıyorsunuz, ortak bulamıyorsunuz ve Türkiye'den bir
firma geliyor, diyor ki, şöyle bir teknolojinin bana uyarlanması lazım ve benim de özel
birtakım çalışma koşullarım var, bunun birlikte yapabilir miyiz. O da, tabiî ki, bunu yapıyor.
Çünkü, o, bunun karşılığında bir şeyler öğreniyor ve Türk firması da bu teknolojiyi uygulama
şansına sahip oluyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkürler.
Buyurun.
MELİH BAŞ (Asilçelik Genel M üdür Yardımcısı) - Benim, bu proje bağlamındaki firma
modelleriyle ilgili iki küçük sorum olacak.
Birincisi, 1992 sonu, 1993 başından bu yana, özellikle elektronik devi Sony'nin başını çektiği
bir akım var, çekirdek yeterlilik. Artık, birçok girdiyi, birçok ara mamulü üretmekten öte,
sadece, özellikle uzmanı olduğu bölümü üretmek şeklinde bir akım başladı ve bu çekirdek
yeterlilik akımının, geleceğin firma modeli, geleceğin fabrika modeli olacağına dair savlar
var. Siz bu firma modelleriniz bağlamında bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İkinci sonım da, sözünü ettiğiniz sekiz etmenden, özellikle ekoloji bu firma modellerinde
gözükmüyor; fakat, pratikte baktığınız zaman, gerek ürün, gerek pazar bağlamında, ekolojik
denetim, sosyal denetim bağlamında bir yeni evre geldi ve pratikte, birtakım ambalajlardan
tutun da, ürünün geriye kazanılabilirliğine dek değişen bir yelpazede böyle bir boyut çok ön
planda. Acaba, sizin bu firma modellerinde bu etmenin yeri nerede?
Teşekkür ederim.
127
BAŞKAN “ Teşekkür ederiz.
Buyurun.
ENGİN KILIÇ - Birinci soruya cevap olarak, bu çekirdek yeterlilik dediğiniz, zaten bu
firma modellerinin içerisinde yalınlık diye adlandırmaya çalıştığım, holistik oluşum diye
adlandırmaya çalıştığım şey. Yani, holistik oluşum dediğim zaman, zaten son derece yalın ve
bir çekirdek yeterliliğe sahip olan firmadan bahsediliyor ve bunlar kendi içlerinde muhtar;
ancak, yapacakları işlerde ortaklıkları rahatlıkla kurup, kendi yetenekleri doğrultusunda
birtakım işleri yapıp, bir araya getirerek tam bir iş oluşturan kuruluşlar oluyor. Yani, dikeyine
bir organizasyon yerine, daha yatây bir organizasyon söz konusu ve bütün bu modeller ona
uygun modeller oluyor zaten.
İkinci dediğiniz, ekoloji konusuna gelince. Ekoloji, yine ürün çevrimi dediğimiz unsur göz
önüne alındığında, yine bütün bu modellerin oluşumunda var. Yani, firmalar ellerindeki
kaynaklarını, çevreye en uygun biçimde kullanmak zorundalar, yaratacakları ürünleri bunlara
uygun şekilde yaratmak zorundalar. Şimdi, factory'nin kapsamı içerisinde çok belirgin şekilde
gözükmemesinin bir nedeni şuydu: Bu şemsiyeler de oluşturulurken, yine bir EUREKA
projesi oluşturulur gibi bir formatta oluşturuluyor ve buraya da kapsamı yazıyorsunuz. Üretim
teknolojileri, gayet tabiî ki FAMOS’un en fazla bildiği konu. Diğer konulan da buna eş
ağırlıklı olarak alt alta sıraladığınız zaman, bu sefer acaba FAMOS başka bir yöne mi gidiyor,
yani çevre sorunlanyla ilgili bir şemsiye haline mi geliyor, yoksa bu çevre sorunlan imalat
sanayii açısından mı düşünülmeli, şeklini nasıl vurgulayacağız diye bayağı bir tartışma ortamı
oldu ve bunun sonunda da biraz zayıflatıldı. Tabiî, EUREKA içerisinde, çevre projelerinin
oluştuğu başka şemsiyeler var. Yani, onlardan da yine destek alınması da o toplantının bir
konusuydu.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
Buyurun efendim.
HAYRULLAH YELKENCİ (Türk Plastik Sanayicileri A raştırm a Geliştirm e Vakfı
Temsilcisi) - Sayın Başkan, değerli sunucu; iki günden beri yapılan konuşmalarda ve Sayın
Başbakanımızın ve Başbakan Yardımcımızın konuşmalanndan edindiğimiz izlenimler,
sanayinin gelişmesinde eğitime ağırlık verilmesi, yüksek teknolojinin kullanılması,
özelleştirmenin gerçekleşmesi ve halka yayılması gibi üç ana temelde topladılar.
Öte yandan, esas tartışma konusu olan 2005 yılında sanayimiz nereye gelecek konusuna
gelince, güzel bazı şeyler hazırlanmış. İyi, güzel de, esas bizim bugünkü sorunlanmıza hiç
değinilmiyor. Yani, küçük ve orta ölçekli sanayicinin sorunlanna hiç değinilmiyor. Sanki her
taraf güllük gülistanlıkmış gibi, 2000 yılından bahsediyoruz. Bugünü nasıl kurtaracağız?
Bugünkü sanayimizin durumuna hiç eğilmeyecek miyiz?
128
Mesela, küçük ve orta ölçekli sanayimizin sıkıntılarına nasıl çözüm bulunacak, küçük sanayi
siteleri nasıl bitirilecek, organize sanayi sitelerine nasıl hız verilecek? Bir misal, İstanbul'da,
küçük sanayi kapsamında bulunan 38 kooperatifin, tkitelli'deki sanayi sitesinin altyapısı nasıl
çözülecek? Burada, diyebilirim ki, yüzbinlerce insan çalışacak. Bu konu nasıl çözülecek,
Bakanlık buna yardımcı olacak mı, yoksa tapularımızı mı isteyeceksiniz, devam mı
edeceksiniz?
Türkiye'de sanayi sitelerinin bitirilmesi ortalama onbeş yıl. Onbeş yıldan önce bitiren varsa,
çıksın. Buna nasıl çözüm bulacaksınız?
Teknoloji eğitimi lazım deniliyor. Modem teknolojiye ihtiyacımız var. Bugünkü ithalat
rejimiyle bu teknolojinin getirilmesi tamamen çelişkili. Yıllardan beri, kullanılmış makine
ithalatı var. Bu kullanılmış makine ithalatı bu şekilde devam ederse, bizim ülkemize yeni
teknoloji nasıl gelecek? Dolayısıyla, bizim bu yerli sanayimiz baltalanmış olmuyor mu;
bilhassa makine sanayimiz, temel sanayimiz? Yani, makine sanayi gelişmezse, ülkenin
sanayisi nasıl gelişecek?
2000 yılından bahsediyoruz. Bakınız size bir rakam vereyim: 1993 yılında 33 milyar dolarlık
ithalat yapılmış, % 33'ü makine. Yani, 10 milyar dolarlık makine ithalatı yapılmış, bunun da
% 80'i kullanılmış makine. Neresinden bakarsanız bakın, 15 ile 40 yıl yaş ortalaması var bu
makinelerin.
Bizim sektörümüzde bu sebeplerden dolayı bir çok sanayi işkollan kapanmıştır; hatta ve hatta
mümessillik yapan, teknolojiyi getiren yabancı ortakla çalışan firmalar dahi kapanmıştır.
Takım tezgâhlan sanayiinde de durum aynıdır. Bunlar temel sanayilerdir. Bunlara niçin
çözüm getirilmiyor, niçin bunlara daha geniş kapsamda bakılamıyor?
BAŞKAN —Biraz kısa tutabilirsek soruyu.
HAYRULLAH Y ELK EN Cİ - Sorun çok efendim. Ben iki günden beri dinliyorum, hep
zirveden bahsediliyor; ama temele, esasa hiç inilmiyor. Hep varsayımlarla gidiliyor. Şu
andaki sanayimizin çökmesi söz konusu.
BAŞKAN —Öğleden sonraki panelde, buna daha çok fırsat bulacaksınız.
HAYRULLAH Y ELK EN Cİ - Ben konuşmamı bitireyim, icabında, öğleden sonra cevap
alabiliriz.
Bu kullanılmış makine ithalatına devam edilecek mi?
Bir de, sektör bazında organize sanayi siteleri oluşturmayı düşünüyor musunuz? Bu, bir
129
yerde, organize sanayilerin de özelleşmesi ,anlamına gelecektir. Bu iş de, biz istiyoruz ki, özel
sektöre devredilsin, burada Bakanlık bürokrasiyi kaldırarak, özel sektöre yardımcı olmalı.
Sanayi siteleri üretiminde, malî destek yerine, İdarî destek verilse, bu 15 yılı bulan sanayi
sitesi yapımları 3-5 yıla indirilse, sanayicilerimizin kân daha yüksek olmaz mı, ülke sanayisi
daha hızlı gelişmiş olmaz mı? Bu konuda ne gibi gelişmeler olabilir?
Eğitim konulanna gelince, Bakanlığımızın, sektörel bazda, bugüne kadar eğitime ne gibi
katkısı oldu? Bundan sonra olacaksa eğer, biz Türk Plastik Sanayiciler Vakfının bu eğitim
konusunda çalışmalanmız var, bize yardımcı olabilir misiniz? Yani, sektör bazında' eğitim.
Burada hem ara insan yetişimi, hem de mühendisliğe kadar projelerimiz var ve uygulamalara
başladık. Bu konuda bize yardımcı olabilir misiniz?
Dendi ki, eğitime destek vereceğiz, ihtisas fuarlanna destek vereceğiz. Biz, ihtisas fuarlannın
desteklenmesi konusunda her yıl bir fuar düzenlemekteyiz, bu fuanmızm daha geniş
kapsamda yapılması için, Bakanlığın da bir desteği olabilir mi?
Bir de, gümrüklerden bahsedildi. Türkiye'deki gümrükler içler acısı. Ben size başımdan geçen
bir olayı anlatayım.
BA ŞK A N-Lütfen.
HAYRULLAH YELKENCİ - Çünkü, ihtisas gümrükleri kurulması için özel sektörden
yardım istenilsin.
BAŞKAN - İhtisas gümrükleri kuruluyor, yasası çıkıyor.
HAYRULLAH YELKENCİ - Ben, makine imalatçısıyım, aynı zamanda plastik
imalatçısıyım. Bir makineyi imal etmişim, sandığa koymuşum, gümrük işlemini yapmak için
gümrüğe göndermişim. Gümrük muhafaza memuru der ki, bu makine Türkiye’de yapılamaz.
Bu kafalarla Ortak Pazara nasıl gireceğiz, Gümrük Birliği'ne nasıl gireceğiz ve nasıl rekabet
yapacağız? Nedir efendim sorununuz? Bunlar bugüne kadar dışandan geliyordu, siz bunlan
boyadınız, alladınız pulladınız şimdi satıyorsunuz. Bu kafa, nasıl kafa? Bunlara bir çözüm
bulmak gerekmez mi? Neymiş efendim, bu makinenin fiyatı yüksekmiş. Peki, siz gerçek
fiyatın ne olduğunu biliyor musunuz ki, bu şekilde sanayiciyi zor duruma sokuyorsunuz. Bu
mal burada kalır, gidemez. Peki, bunun akreditifi var, günü var, süresi var, hiç düşünülüyor
mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Ben teşekkür ederim.
Sorduğumuz sorular, genel sorunlanmız. Zaten bu sorunlar olmasa, bu Şûra veya benzeri
toplantılar yapılmaz dı. Amacımız, bu sorunları saptamak, bilinenleri bir araya getirmek, daha
bir sistematik haline getirmek.
130
Küçük sanayi siteleri ve organize sanayi siteleriyle ilgili ayrıntılı bilgiyi, Bakanlığa gelirseniz,
verebiliriz. Şu anda burada herkesin zamanım çalmak istemiyoruz; ama, bu konudaki köklü
çalışmalarımızı yakından izliyorsanız, kaynak buldukça bunlar bitirilmeye çalışılıyor.
HAYRULLAH YELKENCİ - Efendim, biz kaynak istemiyoruz. Bakanlığın kaynaklarıyla
bu işler 20 seneden önce bitmiyor efendim. Buna başka bir çözüm bulmak lazım.
BAŞKAN - Birbirimizi dinlersek bir neticeye varabiliriz; bu şekilde olmaz.
İhtisas organize sanayi bölgeleriyle ilgili örneklerimiz var, bu giderek talebe göre
yaygınlaşıyor. Organize sanayi bölgeleriyle ilgili yasal düzenlemeler gündemde, teklifler
hazırlanmış durumda. Belki bu istekleriniz orada yerine gelebilir; ama organize sanayi
bölgelerinin yapımının özelleşmesini biraz daha tartışmak gerekiyor.
Bunu bu kadar yanıtlamak istiyorum. Daha ayrıntılıyı arzu ederseniz, burada ilgili
arkadaşlarımız var, yemek arasında konuşalım. Çünkü, zamanı çok geçtik, üçüncü
konuşmacımız sırasını bekliyor. Burada, sizin sorunuzun yanıtı kesmek istiyorum.
Şimdi, başka bir soru almak istemiyoruz. Bir saat yemek arası verelim, 13.45'te üçüncü
konuşmacımızı dinlemek üzere bu salonda toplanacağız.
(Prof.Dr. Engin KILIÇ'a Yürütme Kurulunca hazırlanan plaket takdim edildi.)
BAŞKAN - Değerli konuklarımız, son konuşmacımızın özgeçmişini sizlere takdim ediyoruz.
(Prof. Dr. Nüket Yetiş'in özgeçmişi sunuldu)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Yetiş.
PROF. DR. NÜKET YETİŞ (Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı) Tüıkiye 2. Sanayi Şûrasının değerli delegeleri, bugün, bana ayrılan süre içinde size sunmak
istediğim konulan şu şekilde özetleyebilirim:
Sözlerime, sanayi ve sanayinin rekabet gücüyle girmek istiyorum. Daha sonra, sanayileşmeyi
etkileyen faktörleri tartışmak istiyorum. Sınaî stratejileri çizerken dikkat etmemiz gerekli
hususlan belirtmek istiyorum ve daha sonra, bütün dünyada literatürde sanayileşme
kavramının yerine geçmeye başlayan rekabet ve teknolojiye dayalı ekonomi veya sanayileşme
stratejilerinden bahsetmek istiyorum. Bunlar içinde de, özellikle, teknoloji altyapısı ve eğitim
altyapısına odaklanmak istiyorum ve nihayet sözlerimi, bu alandaki teşvik sistemleriyle
tamamlamak istiyorum.
13i
Sanayi, hangi dilde ele alırsanız alın, Türkçede de üretme ve üretkenlikle eş anlamlı olarak
kullanılmaktadır. Üretmek içinse, herşeyden ve herşeyden önce pazara ihtiyacımız vardır.
Çünkü, eğer satacak müşterileriniz olmazsa, sizin üretim yapmanızın hiçbir anlamı kalmaz.
Bu nedenle, Türkiye'ye baktığımız zaman, Türkiye, oldukça avantajlı durumdadır. Gerek iç
pazarlan, gerekse, içinde bulunduğu coğrafî konum itibariyle Ortadoğu, Asya ve Balkanlara
ve Afrika ülkelerine ve Uzakdoğu ülkelerine olan yakınlığı dolayısıyla, çok büyük bir pazar
hinterlantına sahiptir.
Üretmek için, pazar gereklidir ve ülkemiz bu açıdan, akıllı kullanırsak, bir probleme sahip
değildir, ama, üretmek için, pazann ve müşterinin olması kâfi değildir. Üretmek için, üretim
tesislerine ihtiyacımız vardır. Üretim tesisleri için de, sermaye ve pazarda satış yapabilmek
için, sermaye, ulaşım, eneıji ve iletişim altyapılanna ihtiyacımız vardır. Bu açılardan
baktığımızda, Türkiye'de, belirli alanlarda, belirli sektörlerde küçük ve orta sanayideki
yaşanan problemlerle beraber, bu dört altyapı da belirli bir yere gelmiştir ve bundan sonra
yapması gerekense, üretim yapmak ve pazarlarda rekabet edebilmek için gerekli olan
teknolojinin temin edilmesidir.
Teknoloji temin edebilmek için bizim, klasik anlamda, üç tane yaklaşımımız var: Mevcut
teknolojinin kullanılması sizin pazarlannızda rekabet avantajı sağlamaz. Çünkü, mevcut
f
teknolojiler, bir anlamda, ömürlerini tamamlamış, eskimeye yüz tutmuş olan teknolojilerdir.
Teknolojiyi transfer edebiliriz. Transfer deyince, sadece teknoloji ithalatını anlamayalım.
İçimizden de transfer edebiliriz, firmalar arasında transfer edebiliriz. Ancak, her transferin
size, rekabet şansınızı zorlayıcı, yok edici birtakım kısıtlamaları da getirdiğini göz ardı
etmeyin. Bunlar, çeşitli bilgilerin bizzat teknoloji kaynağından alınması, belirli pazarların
sınırlandınlması, araştırma geliştirme yapmaya izin verilmemesi gibi çeşitli kısıtlar olur ve
uzun vadede rekabet şansınızı yok eder.
Üçüncü seçenekse, teknolojinin bizzat üretimi veya bizzat özgün olarak bünyenizde
kazanılmasıdır. Eğer, bu alternatifi kullanmaya başlayacaksak, o zaman, demin belirlemiş
olduğumuz, sermaye, ulaşım, enerji ve iletişim altyapılarına ek olarak, özellikle eğitim ve
teknoloji altyapısı kavramlanna alışmamız ve bunlan geliştirmek üzere faaliyetlere
başlamamız gerekmektedir. Eğer, diğer belirlediğimiz daha üstteki dört altyapıya ilave olarak,
eğitim ve teknoloji altyapısına yatırım yapıp, bunu gerçekten geliştirebilirsek, o zaman
üretimimiz için vazgeçilmez unsur olan teknolojinin kazanılma şansı çok daha artmaktadır.
Teknolojinin kazanılması, jenerik teknolojik araştırmalar, uygulamalı araştırmalar ve ürün ve
süreç, yani üretim proseslerinin geliştirilme süreçleriyle birlikte, pilot tesislerin pazarlanması
tesis edilmesi dolayısıyla olmaktadır ve siz, eğitim ve teknoloji altyapısına yatınm yaparsanız,
ancak ve ancak, hem ülkenizdeki hem dünyadaki keşif, icat, yeni teknolojileri ticarî anlamda
kullanıp, sanayinizin hizmetine sunabilirsiniz.
132
Ancak, bütün bunları yapmak, size sadece ve sadece rekabet şansı getirmektedir. Eğer, gerçek
anlamda rekabet etmek istiyorsanız, bütün bu saydıklarımın üstüne ilaveten, özellikle ileri
yönetim teknolojilerini, yönetim teknolojilerini temin etmek ve kullanmak zorundasınız.
Bütün bunlar bir arada olduğu zaman ancak o ülkede teşebbüs kabiliyeti doğabilmekte ve
ticarî dünya ile bilim dünyası arasında köprü kurulabilmektedir.
Güçlü bir ekonomik yapıya sahip olan ekonomiler, ancak güçlü devletleri meydana getirebilir.
Devletin küçültülmesi, belirli faaliyet alanlanna çekilmesine evet; ama devletin yok
edilmesine hayır. Çünkü, siz, regülasyonu ve denetimi aksi takdirde temin edemezsiniz.
Benim buradaki güçlü devlet anlayışım, seyahate gideceğim zaman, herhangi bir yabancı ülke
konsolosluğuna gittiğimde, vize alırken gördüğüm muamele. Paramın, uluslararası para
piyasalarındaki söz geçerliliği veya dış politikalarımın uluslararası arenadaki söz dinletebilme
kabiliyetidir.
Bugün ülkeler, artık, ne sahip okluları nüfuslarıyla, ne sahip oldukları topraklarla, ne de sahip
oldukları doğal kaynaklarla ölçülebilmektedir. Size örnek verebilirim. Nüfusu fazla olan,
doğal kaynaklan fazla olan petrol ülkeleri veya dağılan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri gibi
sonsuz topraklara sahip olan ülkeler. Güç, artık bunlarla ölçülmüyor. Güç ölçümünün iki tane
ana unsuru var: Bunlardan birincisi, o ülkenin dünyadaki pazardan kapabildiği paydır. İkinci
unsursa, o ülkenin teknolojik yapıya, teknolojiye dayalı bir ekonomiye haiz olup olmadığıdır.
Bu nedenle, sanayileşme dediğimiz zaman, sanayileşmeyi gerçekleştirmek istediğimiz zaman,
iki ana unsura çok önem vermeliyiz: Bunlardan bir tanesi innovation dediğimiz yenilik
kabiliyetlerinin geliştirilmesi, İkincisi de teşebbüs kabiliyetlerinin geliştirilmesidir.
Ülkemiz, bu açıdan bakıldığı zaman, teşebbüs kabiliyetleri tarafından hiçbir probleme sahip
değildir, ancak, innovation, yani yenileşme konusunda gayet yaratıcı olan halkımız, belirli
organizasyonlar ve stratejilerle, hükümetlerin liderliğinde yönlendirilemediği için, bazı
noktalarda kopukluklar olmaktadır. Bundan sonraki kısımda, bu kopuklukların ne şekilde
ortadan
kaldırılabileceği
hususunda
birkaç
söz
söylemek
istiyorum.
Ondan
önce,
sanayileşmeyi etkileyen faktörler üzerinde durmak istiyorum.
İki gündür çeşitli değerli konuşmacılar, bu konuyu çok güzel vurguladılar, fazla üzerinde
durmak istemiyorum; sermaye maliyeti. İkincisi ve çok önemli olan, bilimsel bulguların ticarî
teknolojilere, pazarlanabilir teknolojilere dönüştürülme kabiliyeti. Yine, dağılan Sovyetler
Birliğine bakarsanız, çok güçlü bir bilim yapısına, çok güzel bir uzay ve nükleer teknoloji
altyapısına sahip olmalarına rağmen, bunları ticarî anlamda pazarlanabilir teknolojilere
133
dönüştürecek mekanizmaları bulamadıklarından, ekonomilerinde büyük bir çöküntü mteydana
gelmiştir. Japonların başarısında da zaten, var olan ve yeni olan teknolojileri, hızlı bir şekilde
ticarî teknolojilere dönüştürme kabiliyeti yatmaktadır.
Üçüncü önemli faktör, sanayi ve hükümet arasındaki iletişim ve işbirliğidir. Hükümetle
sanayinin kavga etmediği, birbirlerini karşıt görmedikleri; sonunda hepsinin aynı gemide
olup, bu ülkenin insanları olduğu bilinciyle, beraberce ve uzlaşmacı bir yaklaşım içinde
problemlerini ele alabildiği bir ortam gerekmektedir.
Dördüncü ve önemli nokta da, demin belirtmeye çalıştığımız gibi, çeşidi altyapı problemleri
veya imkânlarıdır.
Bütün bunlann olumlu anlamda mevcudiyeti, yine sanayileşmeyi garantilemiyor. Bunlarla
birlikte, o ülkede, her şeyden önce, stratejik bir yaklaşım felsefesinin ve sisteminin kurulması
lazımdır. Çünkü, sanayileşme kolay bir iş değildir; çeşitli tarafların zaman zaman canını
yakacak şekilde tedbirler gerekir ve çok hızlı bir çalışma ortamı, çok yoğun bir çalışma ortamı
gerekir. Politikacıların, bir sonraki seçimi düşünmeden alması gereken kararlar gerektirir.
Sanayicilerin, kısa vadeli kârlardan vazgeçmeleri gerekir. Bilim adamlarının, kendi
istedikleri, zevk duydukları alanlardan ziyade, sanayiye hizmet ettikleri alanlarda çalışmaları
gerekir.
Bu nedenle, sınaî stratejiler ele alınırken, uzun vadeli, sisteme yönelik, taraflar arasında
işbirliğine dayalı ve hükümetlerin liderliğinde stratejilerin oluşturulması gerekmektedir.
Sınaî stratejileri çizerken, bütün bu saydığım nedenlerden dolayı, disiplinler arası yaklaşımları
kullanmak zorundayız. Sanayiye uzun vadeli rekabet gücü kazandırmanın nihaî amaç
olduğunu unutmamak zorundayız. Bütün stratejiler çizilirken, politik, sosyal ve ekonomik
uzlaşmayı sağlamak zorundayız. Daha önce ve günümüzde, Türkiye için çok umut vaat eden,
gelecek vaat eden pek çok proje, taraflar arasında yeterli sosyal, politik ve ekonomik uzlaşma
sağlanmadığından, yeterli derecede tartışmaya açılmadığından, maalesef kendinden beklenen
sonuçlan elde etmemize engel olmuştur ve tabiî, bütün sınaî stratejileri çizerken, çevreyi
unutmamamız gerekiyor. Çevre dostu üretim sistemlerini oluşturacak şekilde sanayi
stratejilerimizi oluşturmamız gerekiyor.
Tabiî, bunlar söylendiği zaman çok kolay; ama nasıl?.. Tabiî ki kolay bir iş değil, çok zor bir
iş. Neden zor? Çünkü, ele aldığımız sistem, ülke düzeyinde ve ülkelerarası düzeyde bir
sistem. Bugün, bu konulan biz burada tartışırken, emin olabilirsiniz ki, pek çok gelişmiş
ülkede de aynı konular tartışılmaktadır. Çünkü, bu bir yanştır, ben geliştim, bir yere oturdum
demek kâfi değildir; çünkü her an sizin gerinizde birisi, sizden hızlı koştuğu sürece, sizin
önünüze geçmek ve hayatınızı tehlikeye atmak durumundadır. Bu nedenle, çok karmaşık
yapılan, beraberce ve entegre bir şekilde düşünmek zorundayız.
134
İkinci zorluk, problemlere çok farklı bakış açılan vardır ve bunlara çok farklı öneriler
sunulmaktadır. Bu, iki günlük tüm tartışmalarda çok açık bir şekilde ortaya çıktı.
Üçüncü önemli konu, çok fazla amaç vardır. Sizin mikro düzeyde çözdüğünüz bir
problemden çok öte amaç vardır ve bu amaçlan seçmede kullanacağınız pek çok kriter vardır.
Çok sayıda taraf ve menfaat grubu vardır. Taraf ve menfaat gruplan arasında büyük
çatışmalar söz konusudur. Paylaşılan menfaatlerin kapsamı çok büyüktür, çok uzun planlama
ufku gerekir, biraz önce de belirttiğim gibi, özellikle politik arenada bu kadar uzun soluklu
politikalar, politikacılann her zaman da hoşuna gitmemekte, işlerine gelmeyebilmektedir.
Stratejik planlarda göz önüne almamız gereken bir diğer husus da, bugün alacağınız her
stratejik karar, uygulandıktan sonra, sonuçlan değerlendirdiğinizde, o uygulamadaki yanlışlan
düzeltmede çok geç kalınabilir. Siz, beş, on, onbeş sene sonrayı düşünerek karar alıyorsunuz,
uyguluyorsunuz, beş sene sonra baktığınızda, bu strateji yanlıştır dediğiniz zaman, düzeltmek
için artık her şey çok geç olabilir. Onun için, geliştirilen planlama sistemlerinde dikkat
edilmesi gereken husus, stratejik planların hazırlanması, muhtemel sonuçlann belirlenerek,
bunlan kontrol edecek mekanizmaların da kurulması gerekmektedir.
Stratejik planlan hazırlarken, bütün bu zorluklan ve faktörleri göz önüne alarak, şu noktalarda
kararlar almamız gerekmektedir: Bunlar, çeşitli kurumlann rollerinin belirlenmesidir.
Denetleyici kurullar ile icra kurullarını birbirinden ayırmak gerekir. Bizim ülkemizde yapılan
bir diğer yanlış da, belirli faaliyetlerin belirli kurumlarla özdeştirilmesidir. Standart deyince,
Türk Standartlan Enstitüsü gelir, bilimsel araştırma deyince TÜBİTAK gelir. Bu yargılann da
ortadan kaldmlması gerekir. Standartlaşma hepimizin işidir, araştırma hepimizin işidir; o
kuramlarda, bu işi üstlenmiş öncü kuramlardır.
Bir başka üzerinde durulması gereken konu, kurumlararası işbirliği modellerinin belirlenmesi
gerekir ki, biraz sonra biraz daha detaylı gireceğim.
Faaliyetlerin finansman yöntemlerinin belirlenmesi gerekir. Siz, bütün belirlediğiniz
stratejilerde hangi kaynaklan ne şekilde kullanacaksınız? Teknoloji üretimi veya sanayileşme
için, yabancı sermayeyi mi kullanacağız, özgün sermayeyi mi kullanacağız? Yalnız, şurada,
antiparantez, şunu belirtmek istiyorum ki, hiçbir zaman teknoloji üretimi ve araştırma
geliştirme faaliyeti olduğu zaman, yabancı sermayeyi düşünmeyelim; çünkü, yapılan bütün
istatistikî araştırmalar şunu gösteriyor ki, Türkiye olarak değil, Japonlann Almanya da veya
Amerika'daki yaptıklan yatınm lar da, Amerikalılann Avrupa’daki yatınmlar da hiçbir zaman
yabancı sermaye, gittiği ülkede Ar-Ge'ye para ayırmıyor; Ar-Ge leri, sürekli kendi içlerinde,
kendi ülkelerinde yapıp, oralara teknolojiyi transfer ediyorlar ve oraları daha ziyade pazar
olanaklan için kullanıyorlar. Onun için, ileri teknoloji ile yabancı sermayeyi
özdeşleştirmeyelim; çünkü yabancı sermaye gereği kadar teknoloji getirir, en ileri, en yeni
135
teknolojiyi getirmesini bekliyorsak, inanabilirsiniz ki, sonunda, diğer ülkeler gibi, biz de
sukutu hayale uğrarız.
Faaliyetlerin finansman kaynaklan ve yöntemlerini belirledikten sonra, teknolojilerin üretime
ve pazara transferini sağlayacak mekanizmaları belirlememiz gerekiyor; kurulacak risk
sermayesi ortaklıkları, bu kaynakların nereden sağlanacağı -biraz sonra bahsedeceğimkonsorsiyumlann kurulması, hangi safhadaki araştırmanın hangi kurum içinde yapılması
şeklinde ve tabiî ki, kalite, verimlilik, esneklik, hıza dayalı üretim ve satışı sağlayan tüm
altyapının geliştirme yöntemleri de bu stratejiler içinde yer almak zorundadır.
Dünyadaki çeşitli ülkelere baktığımız zaman, temel olarak iki tane strateji görüyoruz; Bu
stratejilerden bir tanesi, yeterli düzeyde yeni ve teknolojik jenerik teknolojinin geliştirilmesi
oluyor. Bu strateji, daha ziyade, ileri ve sanayileşmiş ülkelerde kullanılıyor. Her ülke, kendine
göre belirli alanları seçiyor ve bu alanlara yoğun kaynak ayırarak, o alanlarda özellikle dünya
lideri olmaya çalışıyor. İşte, Japonya'nın ileri elektronik mallarındaki atılımı, Kore'nin
atılımlan, Almanya'nın bir zaman kimya sanayiinde yaptığı atılımlar gibi.
Uygulanan ikinci stratejiyse, o ülkede belirli sektörler seçiliyor ve seçilmiş sektörler üzerinde
yoğunlaşılıyor sanayileşmede ki, bu daha ziyade gelişmekte olan ülkelerde uygulanıyor;
ancak, bu tür stratejilerin dezavantajı, siz belirli sektörleri yukan çekiyorsunuz; ama
sanayileşme tümüyle bir altyapı sorunu olduğu için, diğer sektörler aşağıda kaldığından,
yukan çıkardığınız teknolojilerde veya sektörler de aşağıya doğru çekilmeye başlıyor ki, biz
ülkemizde buna benzer olayları acı bir şekilde yaşadık. Bu stratejinin bir başka dezavantajı
da, sizin, dünyanın teknolojik altyapısına ve dünya ekonomik sistemine olan bağımlılığınızı
azaltmıyor; bir anlamda, daha fazla hale getiriyor.
Rekabet ve teknolojiye dayalı bir ekonomik yapı oluşturmak istiyorsak, üretim yapmak
zorundayız, yaptığımız şeyleri satmak zorundayız. Üretim yapmak için de, teknoloji
altyapımızı geliştirmek zorundayız.
Teknoloji altyapısı dediğimiz zaman, tabiî ki her şeyden önce bilim tabanı ortaya çıkıyor.
Yani, mevcut olan bilim dünyasında kullanılabilecek bilgi birikimi. Bunlan alıyoruz, jenerik
teknolojiler haline getiriyoruz. Jenerik teknoloji, ticarî amaçla, başlatılmış olan temel
teknolojilerdir; yani, sonunda, bir fikrin pazarlanabilir bir ürüne veya prosese
dönüşebileceğini gösteren, ispatlayan çalışmalardır.
Bir de infira teknolojiler var. Bunlar da, o ülkede birikmiş olan veya dünyada mevcut olan
teknolojik bilgi birikimi; fakat kullanıma açık olan kısmı.
Gerek bilim tarafı, gerek jenerik teknolojiler, gerekse infra teknolojiler, bizim firma
düzeyindeki özgün teknolojimizi oluşturmamıza yardımcı oluyor. İşte, bu noktada sınaî
136
mülkiyet haklan devreye girmeye başlıyor. Yani, biz, jenerik teknolojileri ve infra
teknolojileri kullanarak, kendi teknolojimizi ürün veya proses haline dönüştürmüş oluyoruz
ve bunlar sayesinde üretimimizdeki proses ve kalitedeki verimliliği artırabiliyoruz.
Sanayi teknolojisinin altyapısı dediğimiz zaman, demin de belirttiğim gibi, üç ana teknoloji
var: Bunlardan bir tanesi, jenerik ürün ve üretim teknolojileri, diğeri infra teknolojiler,
üçüncüsü de tecrübe ve bilgi birikimine dayalı olan yönetim teknolojileri.
Jenerik teknolojiler, teknolojik araştırmalann ilk safhasıdır. Demin de belirttiğim gibi, ticarî
amaçlıdır, bir fikrin pazarlanabilir teknolojiye dönüşebileceğini ispatlayan laboratuvar
çahşmalandır ve bunlann sonuçlan genellikle sınaî mülkiyet haklannı da gerektirmeyebilir.
Çeşitli ülkelerde bu tür faaliyetler sürdürülmekte ve onlann ortak özelliğine baktığınız zaman,
jenerik teknoloji seçimlerinde, üretilme potansiyeli yüksek teknik risk, yeterli pazar
potansiyeli ve her şeyden önce o ülkenin ekonomisine yaygın ve büyümesine büyük katkı
gerektiren teknolojik alanlar seçilmektedir.
İnfra teknolojiler dediğimiz zaman, akla, bilimsel ve teknolojik veriler, her türlü mühendislik
bilgisi, standartlaşmalar, standartlar, ölçme ve test yöntemleri, bilgi birikimi ve teknikler
geliyor; bunlar, bir anlamda, tüm dünyanın ve o ülkedeki tüm insanlann ve kuruluşlann
kullanımına açık olan bilgilerdir.
Yönetim teknolojileri dediğimiz zaman -ki, teknoloji altyapısının önemli bir kısmını
oluşturmaktadır- eş zamanlı mühendislik, toplam kalite yönetimi, imalat kaynaklan
planlaması, kalite güvence sistemleri, performans ölçüm yöntemleri, stratejik planlama
yöntemleri, pazar geliştirme yöntemleri, sınaî mülkiyet sistemleri ve ortak planlama
sistemleri.
Hani, bazen soruyoruz: Biz bunlan söylüyoruz, güzel şeyler de, nasıl yapacağız diyoruz? İşte
bunlann her birisi başlı başına birer proje konusu. Beraberce ve bir araya gelerek, eğer bu
projeleri en kısa zamanda belirli konsorsiyumlar altında başlatabilirsek, emin olabilirsiniz ki,
çok kısa zamanda, bizim hedeflediğimizden çok daha güzel sonuçlar ve olumlu sonuçlar elde
edilebilir.
Teknolojik altyapı, kısa sürede eskimez. Güncelliğini koruması için, sürekli yatınm yapılmalı
ve bakım yapılmalıdır. Bir kere teknolojik birikimi sağladığınız zaman, bu iyidir; ama onu
ihmal etmeye de gelmiyor.
Sabahki bir tartışma vardı: Sanayileşme olmadan ileri teknolojilere geçebilir miyiz? Hayır,
sizin teknolojik bir altyapınız olmadan, belirli bir sanayileşme yapınız, miktannız olmadan,
ileri teknolojilere geçmek mümkün değildir. Eğer, bu iş bu kadar kolay olsaydı, zaten bu
konuda bu kadar çok konuşulmaz, bu kadar çok da dünyada kavga olmazdı.
137
Üretim için proses ve kalite kontrolü gerekmektedir; bunlar için, sizin rekabet gücünüzü
koruyabilmeniz için, rekabet avantajınızı koruyabilmeniz için, kendi teknolojinizin olması
gerekmektedir. Sınaî teknoloji mülkiyetinizin olabilmesi için de, ülkenizde ekonominin
teknolojiye dayandırılması gerekmektedir; bunun için de jenerik teknolojiler, iyi bir bilim
tabam ve infra teknolojilerden oluşan güçlü bir teknolojik altyapının oluşması gerekmektedir.
Biz, bu alt yapıyı oluşturmak için ne yapabiliriz? Yani, sanayileşmeyi temin edebilmek için.
Stratejileri belirlerken, ürünü destekleyebilirsiniz. Yani, ürün üretilmiştir ve bunu dünya
pazarlarında rekabet edebilir hale getirmek için birtakım sübvansiyonlar sağlayabilirsiniz;
hükümet olarak, sektör olarak veya çeşitli konsorsiyumlar olarak. Bu Bir yöntem.
Bir başkası, üretim desteği verebilirsiniz. Yani, daha ürün üretilmeden, üretim aşamasında
destekler verilir. Belli gümrük muafiyetleri, yatırım indirimleri, vergi indirimleri, ucuz eneıji
kullandırma gibi.
Bir başkası geliştirme desteği verebilirsiniz. Yani, üretim prototipinin oluşturulması
safhasında, araştırma geliştirmeye yatırım yapabilirsiniz.
Daha altta ise, ticarî prototiplere yatırım yapabilirsiniz ve nihayet rekabet öncesi araştırma
dediğimiz, laboratuvar prototiplerinin oluşturulması için destekler verebilirsiniz.
İşte, bütün bunlar, sizin sanayileşme stratejilerinizle beraber, karar vermeniz gereken Ar-Ge
ve teknoloji destek alanlannızdır.
Tekrar özetleyecek olursak, jenerik teknolojiler, uygulamalı araştırmalar; uygulamalı
araştırmalardan sonra, ürün ve süreç geliştirme ve nihayet pilot tesis, üretim ve pazarlama
zinciri içerisinde, çeşitli alanlarda ve çeşitli safhalarda sanayiye destek vermek söz konusu.
Bu, sadece parasal destek değil, çok dolaylı ve çok çeşitli destekler şeklinde olabilir. Ancak,
şunu unutmamak gerekir ki, dünyanın tüm ülkelerinde araştırma geliştirme yatırımlarına
bizzat devlet tarafından para yardımı yapılmaktadır.
Bir diğer destekse, çeşitli sanayi kuruluşları, kamu kuruluşları ve üniversiteler arasında,
özellikle jenerik teknoloji araştırmaları ve uygulamalı araştırmalar safhasında
konsorsiyumların kurulmasıdır. Sabah anlatılan geleceğin fabrikasıyla ilgili EUREKA projesi
de bunlardan bir tanesidir.
Kuzey Amerika'ya baktığımız zaman, sadece uygulamalı araştırma ve jenerik teknoloji
araştırma safhalarında değil, daha üstlerde, pilot tesis yapımına kadar olan kısımlarda da
konsorsiyumlar kurulmuş ve büyük devlet yardımları yapılmaktadır ki, SEMATEK projesi,
bunlara bir örnek olarak gösterilebilir.
138
Özetleyecek olursak, destekleme alanlan, araştırma geliştirme için destek olabilir,
teknolojinin transferini sağlayan destekler olabilir ki, risk sermayesi ve çeşitli risk kapitalleri
bunlara örnek olarak verilebilir. Bir de, ürün üretilip pazara geçtiği anda, pazarda satılmaya
başladığı andaki problemleri yok etmek üzere, pazar geliştirme safhasında yine destekler söz
konusu olmaktadır. Dünyadaki uygulamalara baktığımız zaman, destekler genel itibariyle bu
üç ana grupta toplanmaktadır.
İkinci üzerinde özellikle durmak istediğim konu, eğitim altyapısı. Ben, 1980 yılından beri
üniversite camiasmdayım, 1989'dan beri de yöneticilik yapmaktayım. Burada söyleyeceğim
pek çok şey, bizzat içinde yaşadığım olaylarla ve problemler sonunda süzülegelmiş olan
birtakım bilgilerdir.
Eğitim altyapısının amacı nedir? Eğitim altyapısı, ülkenin ihtiyacı olan elemanları
yetiştirmelidir ve bu elemanlara ihtiyaç duyulduğu zaman yetiştirilmelidir. Nerede
yetiştirildiğinden bahsetmiyorum; ama ihtiyacı olanı yetiştirmeliyiz ve ihtiyaç duyulduğu
alanda yetiştirmeliyiz. Genellikle, gelişmekte olan ülkelerin literatürüne baktığımız zaman, bu
ülkeler çok sayıdaki elemalannı yurt dışına eğitim için göndermektedir ki, bu stratejiyi çok
destekleyen kişilerden biriyim, yılda 1000 değil, belki 10 000 kişi göndersek azdır. Yalnız,
bunları gönderirken, dikkat edilmesi gereken husus, döndükleri zaman, Türkiye'deki faaliyet
alanlarına uygun olan alanlarda eğitim yapmalarım sağlamaktır. Aksi takdirde, siz elemanları
gönderip, onları kendi hallerine bırakırsanız, gittikleri ülkelerdeki alanlarda uzmanlaşıp gelip,
Türkiye’ye döndükleri zaman aradıklarını bulamıyorlar. Aradıklarını bulamayınca, ya geri
dönüyorlar yahut da küskün entellektüeller haline dönüşüyorlar. Bu, literatüre geçmiş bir
kavramdır, sadece bizim ülkemiz için de geçerli değildir. Onun için, göndereceğimiz tüm
elemanları veya içeride yetiştireceğimiz kişileri, ihtiyacımız olan alanlarda ve doğru
zamanlarda yetiştirmek zorundayız.
Eğitim altyapısıyla, nasıl elemanlar yetiştirmek istiyoruz? Disiplinlerarası kabiliyetlerin
kazandınldığı, problem çözmeye yönelik, sosyal, ekonomik ve politik boyutları da göz önüne
alarak tasarım yapabilen insanları ve elemanları yetiştirmek zorundayız. Tasarım yapabilen,
yönetebilen ve işletebilen elemanları yetiştirmek zorundayız.
Eğitimde kalitesizliğin etkisi.
Eğitimde kalitesizliğin etki, her ülkede ve her dönemde, kesinlikle tüm sektörler üzerindedir.
Sanayi sektöründe, herhangi bir sektördeki kalitesizlik, o sektör ürününü girdi olarak kullanan
diğer sektörleri ilgilendirin ama eğitimdeki kalitesizlik, tüm sektörleri ilgilendirir. Zincirleme
ilişkiler vardır ve bu zincirleme ilişkilerle, yüzyıllara varan boyutlarda kalitesizliği taşırsınız.
Eğer, bugün, biz, yükseköğretim kuramlarında yeterli kaliteli elemanları yetiştirmiyorsak, bu
elemanı mezun ettiğimiz zaman, ortalama 40 yıl aktif meslek hayatının olacağını
139
düşünürseniz, bir 40 yılı bağlıyorsunuz. Onun yetiştireceği yeni öğrencileri veya yanında
yetiştireceği yeni elemanları düşünürseniz, bir 80 yılı da bağlıyorsunuz. Yani, yüzyıllar
dediğim zaman, bu zincirleme ilişkilerle, bugün yaptığımız her hata eğitimde, bizim 100 ve
150 yıllık geleceğimizi etkilemektedir.
Eğitimde esnekliği sağlamak zorundayız. Kaliteyi artırmak zorundayız. Yeterli ve uygun
süreli eğitim yapmak zorundayız. Eğitim maliyetlerini düşürmek zorundayız. Eğitimde
verimliliği artırmak zorundayız, israfı önlemek zorundayız.
Biraz israf ve eğitim maliyetleri üzerinde durmak istiyorum. Eğitim maliyeti dediğim zaman,
sadece öğrenci başına yapılan yatırımı kastetmiyorum, kalitesiz yetiştirdiğim öğrencinin,
işbaşmda yapacağı hataların ülkeme getireceği maliyetleri de hesaba katmak zorundasınız.
Belki siz bugün eğitime az yatırım yaparak bazı sektörleri kalkındırdığınızı veya bazı
sektörlere avantaj sağladığınızı düşünürsünüz; ama, kalitesiz olan bir elemanın, o sektöre
girdiğinde yapacağı her hata, size çok çok daha pahalıya mal olmaktadır. Bunun için, eğitim
maliyetleri derken, bizim toplam kalitede kullandığımız, kalite maliyetleri ile uygunsuzluk
maliyetlerini beraberce düşünmekte yarar vardır.
Eğitimdeki kaliteyi etkileyen faktörler neler? Her şeyden önce, malî kaynaklar önemli. Benim
üniversitemin idari malî işlerine bakan rektöç yardımcısı arkadaşım ki, kendisi burada, bir gün
geldi, "biz gazoz gibi üniversiteleriz" dedi. Ne demek istiyorsun, hiç anlamadım dedim.
Türkiye'de fert başına tüketilen gazoz ve cocacola gibi yumuşak içkilerin fert başına tüketim
rakamı 7 litre civarındaymış. 7 litreyi cola maliyetiyle çarpmış, bunu da İstanbul nüfusuyla
çarpmış. Çıkan rakam, İstanbul'daki tüm devlet üniversitelerine ayrılan tüm bütçelerden daha
fazla. Yani, bugün İstanbul halkı, bir anlamda susuzluğunu gidermek için kullandığı yumuşak
içkilerden daha az para harcıyor eğitimine veya devlet. Bunun yorumunu size bırakıyorum.
Kaynaklar çok önemli. Ben, yüzde şu kadarlara falan girmek istemiyorum; ama, bugün kesin
olan bir şey var ki, eğitime kaynak Türkiye'de ayrılmamaktadır. En azından, devlet
desteğindeki kaynak ayrılmamaktadır. Aileler çocuklarının gelişmesi için yatırım
yapmaktadır; bu da çarpık bir yatırım şeklinde gelişmektedir.
Malî kaynaklar kadar, malî yapı da önemlidir. Bugün eğitim kurumlannda, pek çok kamu
kuruluşunda olduğu gibi, malî özerklik yoktur. Üniversitede rektör -ki, eski rektör arkadaşları
da burada görüyorum- veya dekansanız, sizin malî harcamalarda hiçbir yetkiniz yoktur;
sadece saymanın ağzına bakarsınız, aman bunu da acaba imzalayacak mı diye.
Şunu soralım birbirimize: Siz, bu paralan alıp, ey üniversite, neden şu işi yapmadın, neden bu
kalitesiz elemanı yetiştirdin? Ama, lütfen, neden bu işi yaptınız, neden bu satın almayı
becerdiniz şeklinde sorulan sormayalım. Bugün, biz, Batıdaki birtakım müesseseleri
Türkiye'ye getirmekten bahsediyoruz; ama, bugün Türkiye'de, Batı'da olmayan bir şeyler var;
140
önce onları ayıklayalım, o müesseseleri öyle getirelim; aksi takdirde transfer ettiğimiz o
müesseseleri de bozacağımızdan hiç kuşkunuz olmasın. Çünkü, bugün, benim üniversitemde
öğrencilerimi Parlamento değerlendiriyor. Çünkü ben, bir öğrenciyi bıraktığım zaman,
Parlamento af çıkarıyor ve onları tekrar öğrenci olarak benim karşıma oturtuyor. Bugün ben,
satın almalarda, laboratuvar kuracaksam, öğretim elemanımı bir bilimsel kongreye
göndereceksem, belli mercilerden izin almak zorundayım. Zaten para verilmiyor, bir de
verilen miktar üzerindeki bu kısıtlamalar da bizlerin ellerimizi kollarımızı bağlar hale
getiriyor.
Üçüncü önemli konu, öğretim elemanı kalitesidir. Bunun yetiştirilmesi gerekiyor. Eğitim
sisteminin müşterisi kimdir? Sanayidir. Benim yetiştirdiğim mühendis öğrencinin müşterisi
sanayicidir ve ben onun ihtiyacını öğrenmek ve onu müfredata sokmak zorundayım. Eğitim
yönetimi çok önemli bir konu. Bir kişinin çok iyi bilim adamı olması onun iyi bir üniversite
yöneticisi olduğunu garantilemiyor. Onun için yönetim de akademik faaliyetleri ayırıp,
profesyonel yönetim sistemlerinin eğitim kurumlanna da girmesini sağlamak zorundayız.
Tabiî, özellikle gelişen teknolojiler ışığında, artık müfredatı destekleyen teknolojileri
geliştirmek zorundayız. Elektronik sınıflar, uzaktan öğrenme, video veya çeşitli eğitim
araçlarının daha güncelleştirilmesi ve modem hale getirilmesi de işte bu teknolojiler
kapsamına girmektedir.
Bu konular, sadece bizim konuştuğumuz veya tartıştığımız konular değil, çeşitli ülkelerde,
çeşitli projeler sürdürülmekte. Amerika Birleşik Devletlerinde NSFte ve Amerikan yüksek
eğitim kurumu içinde, eğitimde sürekli kalite geliştirme çalışmaları başlatılmış ve verilen her
bir proje, çeşitli üniversiteler arasındaki konsorsiyumlarla kurulan bu projelerin her birinin
maliyeti, 4-5 yıllık projelere 5-6 milyon dolardan başlıyor. Onların bütün faaliyetlerine,
özelliklerine baktığımız zaman, şu dört ana faaliyet grubunu görüyoruz: Bir kere, bütün
üniversiteler, artık, eğitimde sürekli kalite geliştirme çalışmalarını sistematize ediyorlar.
Onların ülkelerindeki Baldrich veya bizim ISO 9000 olarak kullandığımız eğitimde kalite
standartlarım geliştirmeye başladılar. Müfredatı yeniliyorlar; 21. yüzyılda nasıl bir iş adamı
istiyoruz, nasıl bir mühendis istiyoruz şeklinde, tamamen müfredat alt üst olmak durumunda.
Fizik, kimyayı kaldıralım, yerine biyolojiyi mi koyalım veya hangi dersi nasıl verelim
şeklinde, müfredat içinde tartışmalar başladı.
Müfredatı geliştiren teknolojileri geliştirmeye ve uygulamaya başlıyorlar ve daha da önemlisi,
özellikle teknolojinin, söz konusu alanlarda, temel bilimlere, mühendisliğe ve iş idaresine en
kaliteli öğrenciyi cezbedebilmek için, ilkokul ve ortaokullardan başlayan ilişki programlan
başlatmış dürümdalar.
Sonuç olarak söylemek istediğim nokta şudur: Ekonomik kalkınma için, ekonomik altyapıyı
kurabilmek için, üretime ve teknolojiye yapılı bir sınaî sistemi kurmak zorundayız.
141
Kalkınma, kesinlikle refah artışıyla ve üretim artışıyla ölçülmektedir. Ödemeler dengesi,
İralkmma göstergesi değildir. Çünkü, ödemeler dengesini, döviz kurlarıyla oynayarak da
sağlayabilirsiniz; ama bu takdirde zaten refah dolaylı olarak kendiliğinden düşecektir. Burada
kastettiğimiz kalkınma, gerçek anlamda refah artışı ve ekonomik gelişmedir. Teknoloji, bu
amaca ulaşmak için tek ve yegâne en önemli unsurdur. Teknolojinin sanayinin hizmetine
sunulabilmesi için, teknoloji ve eğitim altyapılarına bir an önce yatınm yapıp, iyileştirme
faaliyetlerine başlanması gerekir, tüm faaliyetlerimizde de, kendi içimizde politik, ekonomik
ve sosyal olarak uzlaşma sağlayıp, bir an önce işbirliği modellerini geliştirmemiz
gerekmektedir. Ancak bu takdirde, belki biz de, çocuklarımıza, babalarımızdan miras
aldığımız ülkemizi bir adım daha önde teslim etme şansına sahip olabiliriz.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın konuşmacımıza teşekkür ediyoruz. Biz, beşinci oturumun zamanından
çaldığımız için, bu bölümde en fazla iki soru alacağız. Sayın konuşmacımıza daha fazla soru
yöneltilmek istenirse, kapanış oturumunda bunu rahatlıkla karşılayabileceğimizi sanıyoruz.
Soru sormak isteyen var mı?
Buyurun efendim.
ERCAN DÜLGEROĞLU (Uludağ Üniversitesi) - Sayın konuşmacıyı tebrik ediyorum, çok
aydınlatıcı ve diğer tebliğlerden farklı bir tebliğ verdiği için.
Sorum kısa olacak, girişimcilik üzerine.
Yedinci Beş Yıllık Plan stratejisine baktığımız zaman, orada 20 tane proje görüyoruz.
Bunlardan bir tanesi de eğitimle ilgili; fakat, biz insan faktörünü, beşerî faktörleri, sadece
mesleklere yöneltilen emek biçiminde düşünüyoruz ve Yedinci Beş Yıllık Plan stratejisinde
de girişimcilik eğitimi üzerine bir şey yok. Yani, Türkiye’de nasıl girişimci olunmaktadır,
İstanbul'a, Ankara’ya, Bursa’ya doğudan göçler geldiği zaman, bir üç tekerlekli arabada
salatalık soymak, bence girişimcilik örneğidir, informel sektördedir; ama, acaba bu tecrübeyi,
informel sektörün dışında, sanayi müteşebbisliğini öğretebilir miyiz. Okullarımızda, sadece
üniversitelerde değil, yani bugün İdarî bilimlerin veya diğer mühendislik fakültelerinin
müfredat programlarında girişimcilik dersi konulabilir mi, var mıdır? Plan bakımından
sormuyorum bunu, sadece, insan gücünün, meslekî emek bakımından değil de, girişimcilik
açısından eğitilmesine önem verilmesi açısından söylüyorum.
Teşekkür ederim.
NÜKET YETİŞ - Teşekkür ederim, sorunuz için. Girişimcilik deyince, benim de aklıma iki
noktada girişimcilik geliyor. Bir, sizin salatalık örneğiniz, İkincisi de, teknoparklar.
Bütün dünyanın bugün sınaî anlamda ileri teknolojik sistemlerin veya ileri
142
teknoloji fırmalannın genç müteşebbisler tarafından kurulmasını teşvik etmek için, teknopark
modelleri geliştirildi. Ülkemizde teknopaık olarak değil; ama kuluçka merkezi, yenilik
merkezi olarak da geçiyor, innovation dediğimiz merkezler, çeşitli üniversitelerimizin
bünyesinde kurulmaya başlandı; ama henüz, küçük işletmelerin geliştirilmesi, yani yenilik
merkezinden sonra imalata geçişteki alanlar -yurt dışında gördüklerimiz gibi- veya küçük
işletmelerin kurulup geliştirilmesini teşvik sistemleri gibi sistemler, henüz Türkiyemizde tam
olarak oturmadı, bildiğim bazı projeler var; bunlardan en büyüğü Kurtköy Teknoparkıydı,
tekno park değil, bir anlamda teknopolisti, içinde havaalanıyla, üniversitesiyle, serbest
bölgesiyle gerçekten dünyanın çok sayılı ve güzel projelerinden biriydi; fakat, bildiğim
kadarıyla şu anda tamamen vazgeçilmiş; en son duyumlarda böyle söyleniyor.
Sorunuza özet olarak cevap vereceğim, kesinlikle eğitim sistemimize bizim, liderlik dersleri
koymamız lazım. Çünkü biz lider odaklı bir toplumuz; ne çok Japonlar gibi çok fazla takım
çalışması yapabiliyoruz, ne de Batı toplumu gibi tam bireyseliz. Biz, lider odaklı bir
toplumsak, niye müfradatımızda liderlik dersleri olmasın.
Tabiî, girişimcilik çok fazla da bilgiyle olan bir iş de değil, bunun için bir miktar kabiliyet ve
kişisel motivasyon da gerekiyor; ama, kesinlikle, müfredat içine bu tür derslerin konulmasının
da önemi var. Ama, daha da önemlisi, bu tür müteşebbisleri destekleyecek altyapıların
kurulması ve bunlar için de devlet tarafından malî kaynaklar var; krediler şeklinde, çekirdek
para verme şeklinde. Bu, sadece devlet de olmayabilir, özel sektör bankaları bir araya
gelebilir, risk sermayesi ortaklıkları kurabilir; bu tür ortaklıklar kanalıyla da bu ortamın
oluşturulması lazım. Yani, eğitim önemli, ama yeterli değil, buna ilaveten girişimcilik
altyapısının da hazırlanması gerektiğini düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Son bir soru alalım.
Buyurun.
AHMET ÇAKMAK (M armara Üniversitesi) - Benim, Sanayi Bakanlığı yetkililerine bir
uyarım olacak. Buraya çağrılı bildirilerin neye göre seçildiğini bilmiyorum; ama bizler
Türkiye'nin değişik yerlerinden geldik ve çok yoğun işi olan insanlarız, iki gündür buradayız.
Lütfen, bildirilerin seçiminde dikkatli olunmasını, katkıda bulunacak, bilimsel hüviyeti olan
bildirilerin sunulmasını özellikle rica edeceğim.
BAŞKAN - Uyarınız için teşekkür ederiz. Bir sonraki şûrada muhakkak değerlendiririz
efendim.
Sayın Yetiş'e, Şûramıza olan katkılarından dolayı, bugünü hatırlaması için, Bakanlığımız
adına bir plaket vermek istiyorum ve kendisini kutluyorum efendim.
(Prof. Dr. Nüket Yetiş'e Yürütme Kurulunca hazırlanmış olan plaket takdim edildi)
143
V. OTURUM
DEĞERLENDİRME OTURUMU
OTURUM BAŞKANI
* Prof. Dr. S ü h a SEVÜK
ODTÜ Rektörü
- Prof. Dr. K orkut BORATAV
Ankara Ü niversitesi Siyasal Bilgiler F akültesi
- H ü sam ettin KAVİ
İstanbul Sanayi O dası B aşkanı
- Prof. Dr. Yakup KEPENEK
ODTÜ İ.İ.B. F akültesi İk ü sat Bölüm ü
- Selim YAŞAR
Ege Bölgesi Sanayi O dası B aşkanı
BAŞKAN SUHA SEVÜK (ODTÜ Rektörü ) - Beşinci oturumun panelistlerini davet
ediyoruz.
Değerlendirme oturumunu açıyorum.
Bu oturumumuzda, iki sanayicimiz, iki akademisyenimiz
panelistlerimizden birisi de birazdan bize katılacak.
yer
alıyor.
Galiba,
Konuşmalara buradaki sırayla başlayacağız. Panelistlerden ricam, konuşmalarını 20 dakika ile
sınırlandırmaya çalışmaları, son 2 dakikada kendilerini ikaz edeceğim; bu şekliyle, herhalde
daha uzun bir müddet taştışma imkânı sağlayabileceğiz.
Ben, panelimizin ilk konuşmasını sunmak üzere, Prof.Dr. Sayın Korkut Boratav’ı davet
ediyorum.
Buyurun Korkut Bey.
PROF.DR. KORKUT BORATAV (A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi) - Teşekkürler Sayın
Başkan.
•
Ben, Şûraya sunulan tebliğleri, çalışmaları metin olarak incelemeye çalıştım. Bu kuşbakışı
inceleme sonunda, bazı ortak temaları ayırdım, bazılarını vurgulayacağım, tartışmalar
sırasında belki ilave kimi öğelere değinme fırsatı bulacağım.
Esas olarak üç konu üzerinde durmak istiyorum. Bunlardan birisi, sanayinin rekabet gücü
sorunları. İkincisi, bununla doğrudan doğruya ilgili, daha güncel bir boyutu olan Avrupa
Birliği çerçevesi içinde karşımıza çıkacak sanayinin rekabet gücüne ve keza, sanayinin
geleceğine ilişkin olarak nelere bakabiliriz. Üçüncüsü de, sürekli olarak sözü geçen bir strateji
yaklaşımım, acaba piyasa-devlet ilişkileri bakımından bize ne tür sorunlar getirmektedir, buna
değinmek istiyorum.
Basit bir perspektifle yaklaşırsak, rekabet gücü üç temel öğeden meydana geliyor: Bunların
ikisi bir hayli kolay kavranır öğeler, ama çok ciddî bağlantıları ve sorunları var. Üçüncüsü ise,
basit bir terimin arkasında çok karmaşık unsurları içeriyor. Çok kısaca, esas olarak ücret
düzeyine indirgenebilir bir maliyet öğesi. İkincisi, bu maliyet öğesini biraz yapay bir
operasyonla avantajlı hale dönüştürme imkânı veren döviz kuru boyutu. Üçüncüsü de,
verimlilik. Verimliliğin arkasındaki öğeler, sanıyorum bu Şûrada mühendis kökenli tebliğ
sahipleri, sunucular tarafından çeşitli boyutlarıyla İncelenmekte ve inceleniyor.
Ben, daha ekonomik boyutlar taşıyan diğer iki öğenin üzerinde durmak istiyorum. Yani,
145
özetle, ücret, emek maliyetleri ve döviz kuru meseleleri. Bunların biraz daha günlük
konjontürlere yahut orta vadeli dalgalanmalara daha açık olduğu, üçüncü öğenin, verim
öğesinin ise kalıcı ve en önemli öğe olduğunu söylemek zorundayız.
Ücret düzeyinin geçici olarak sağlayacağı avantajları kullanan ülkelerden biri de Türkiye
olmuştur ve bu geçici avantajın ne kadar büyük bir yanıltı getirebileceğini, o bağlamda
kazandığı tüm edinimlerin iki yıl içinde kaybolup gitmesiyle de bizzat denemiştir.
Tüririye'de, sanayinin ücret düzeni, diyelim ki 1970'li yılların sonuyla, 1980 arasında çok
büyük bir aşınmaya uğramıştır. Dolayısıyla, düşük ücret maliyetleri başka iktisat politikası
araçlarıyla tamamlanarak, sanayinin dış dünyaya girmesine ve rekabet gücünü artırmasına
imkân vermiştir. Bunu tamamlayan ikinci öğe, döviz kurudur. Yerli fiyatlarla reel ücretleri
aşındırmayı kur politikasıyla daha da hızlandırabilirsiniz. Daha da hızlandırmanın yolu da,
tabiî ki, bizim devalüasyon dediğimiz yol. Yani, maliyetlerin üzerinde Türk Lirasının dış
değerini düşürürseniz, ücreder dolar cinsinden veyahut döviz cinsinden daha da fazla düşmüş
olur; böylece, maliyet avantajlarını bir hayli güçlendirmiş olursunuz.
Bu iki öğe, 1980'li yılların aşağı yukarı sonuna kadar bilinçli bir şekilde uygulandı. Birinci
unsurun üzerinde kısaca duracak olursak, ücret bastırmasının ekonomi dışı yöntemleri
kullanılmış, oluşan yasal ve hukukî çerçevd daha da fazla, askerî rejimin bitiminden sonra
uzun bir süre uygulanmış; fakat, bunun yarattığı tepki, aşağı yukan iki yıl boyunca, on yıl
süreyle aşman ücretlerin 1989-1990'da tekrar eski seviyesine gelmesiyle sonuçlanmıştır.
Ücret üzerinde oynayarak rekabet gücünü artırmanın, mal fiyatları üzerinde oynamayla
benzer tarafı yoktur, zira, sosyal boyutu çok önemlidir, rejim boyutu çok önemlidir, Türkiye
toplumunun geleceğiyle ilgili, nasıl bir toplum düşündüğümüzle ilgili boyutu çok önemlidir
ve keza, ücret düzeyi ile teknoloji arasındaki ters yönlü bağıntıyı da dikkate almak lazımdır.
Düşük ücrete dayalı rekabet gücünü artırma ümit ve beklentisinde, bu işi bizden çok daha
etkili bir şekilde yapacak ülkeler, doğu ve güney komşularımızdan başlayarak, tüm dünyayı
kucaklamaktadır.
Şimdi, ikinci araca geliyorum. Döviz kuru aracı, ücretlerle ilgili rekabet gücünü artıncı,
maliyet avantajını artıncı süreci daha da güçlendiren bir araçtır ve bu da, bir dönem gerçekçi
kur politikası denilen politika aracılığıyla uygulanmıştır. Devalüasyonlann yahut yerli paranın
dış değerini düşürmenin kendine özgü avantajlan ve güçlükleri vardır. Fakat, bir boyutu
vardır ki, siyasî iktidar, döviz kuru denilen aracı, aktif bir politika aracı olarak kullanmayı
kabul etmiştir. Bu tarafını bence bizim de benimsememiz lazımdır. Maalesef diyeceğim,
1980'li yıllann sonlanndan itibaren, 1989'dan itibaren, Türkiye, iktisat politikalannda yeni bir
mecra, âdeta yeni bir yönelişe geçti. Biz, buna iktisatçı çevresinde 32 sayılı karar diye çok iyi
bilinen bir kararnamenin, Türkiye’nin finansal sistemini dış dünyaya kaynaştıran ve sermaye
146
hareketlerini serbest bırakan mekanizmayla yorumluyoruz. Bunun çeşitli sorunları, nasıl
böyle bir karar ve sürece varıldı, bunun üzerinde durmak istemiyorum. Fakat, önemli tarafı
budur, iktisat politikasını yönetenler, bu yöne bir kere girdikten sonra, döviz kurunu artık
aktif bir politika aracı olarak kullanma seçeneğini bırakmışlardır; hatta tam tersine, o yöne
giden çevreler, döviz kurunun artık zaman içinde -kriz dönemleri hariç- yerli paranın
değerlenmesini, aşın değerlenmesini, dolayısıyla, dolar cinsinden ücretlerin veya maliyetlerin
iç fiyatlarla mukayese edildiğinde, giderek dış dünya için artmasını zorunlu hale getiriyorlar.
Bunun üzerinde çok fazla durmayacağım, meşhur kur-faiz arbitrajı denilen olay, döviz
kuruyla ilgili beklentileri, daha farklı bir ifadeyle, dolann fiyatındaki artış beklentilerinin,
enflasyonun ve hele hele faizlerin gerisinde tutulmasını zorunlu kılıyor. Yüksek enflasyon
dönemlerinde bu, yerli paranın hızla değerlenmesine yol açıyor, sanayinin rekabet gücü,
tekrar edeyim, kriz dönemlerinde âdeta zorunlu, idare dışı yapılan devalüasyonlar dışında,
sürekli olarak aşınıyor. Bu, tabiî, karşımıza şu sorunu getiriyor: Bu aşınmayı telafi etmenin
bir yolu ve kolay görülebilecek yolu, eski dönemin o ücret, ucuz emek, pahalı döviz politikası
yerine, şimdi ucuz döviz, daha da ucuz emek politikasına geçmeyi, sanayi için âdeta bir hayat
memat meselesi haline getiriyor. Fakat, yine biliyoruz ki, ucuz döviz politikasına geçtiğimiz
konjonktür, 1989 sonrası, ücretlerin de patlama konjonktürüdür.
Öyle bir döneme geçildi ki, diyelim 1970'li yıllann sonu ile 1988 arasında pahalı döviz, ucuz
emek politikası tam tersine döndü; pahalı emek, ucuz döviz politikasına döndü. Bunun
sonucunda, biliyoruz, dört yıl boyunca, Türkiye, aşağı yukan ihracat artışlan, hele dolann reel
fiyatını alırsanız, yani dış dünyadaki çapraz kur hareketlerini ve enflasyonu dışlarsanız,
1993’e kadar artmamıştır aşağı yukan, ithalatta ise patlama olmuştur, 1993 yılı Türkiye
Cumhuriyeti tarihinin en büyük ticaret açığıdır ve sanayimiz, önceki on yılda kazandığı
rekabet gücünü iki yıl içinde, üç dört yıl içinde tamamen yitirmiştir.
Şimdi, elimizden bu araç alındı. Ucuz emek politikasını savunmamız da mümkün değil. Yani,
döviz ucuzladıktan sonra, yani yerli para yapay olarak değerli tutulduktan sonra, bunu telafi
etmenin bir yolu, emeği daha da bastırmaktır. Emeği daha fazla bastırmanın problemleri çok
karmaşıktır. Hemen şunu söyleyeyim: Böyle bir gündem, şu anda Türkiye'nin kapısındadır.
Bunun da adı, işgücü piyasasının esnekleşmesidir. İşgücü piyasasının esnekleşmesinin
tercümesi, Türkiye'de sosyal devletin adım adım aşmdınlması, onun edinimlerinin
aşındmlması, emeğin 1980 yılında askerî yöntemlerle ucuzlatılmasının yerine, bu kez, emeğin
örgütlenme çerçevesini -Türkiye bakımından söylüyorum- otuz yıl boyunca, 1960'lı yıllardan,
1980’li yıllara kadar edindiği tüm kazanımlann adım adım aşındırılması gündemdedir bugün.
Fakat, bunun çok sancılı bir yol olduğunu ve kendi değer sistemim bakımından
savunulamaması, savunulmaması bir yana, cepheden karşı çıkılması gereken bir süreç
olduğunu vurgulamak istiyorum.
Şimdi, bu mesele dışlandığı zaman, karşımıza, bu Şûrada, çeşitli bildirilerde ve sanıyorum
çeşitli katkılarda vurgulanan verim ve teknoloji sorunu geliyor. Verim ve teknoloji, temel ve
stratejik değişkendir, rekabet gücünün ilerlemesinde.
147
Bunun arkasında, en sonunda tekrar geleceğim, bana göre, bazı iddiaların aksine, aktif bir
devlet politikası gereklidir. Yani, küçülen bir devlet gündemi, hemen şunu söyleyeyim, daima
sık sık tekrarlanan bir temanın yanlış olduğunu ve ciddî sonuçlan olduğunu bize öğretiyor.
Küçülen devletten, başlangıçta şu kastediliyordu: Devlet, pabuç ve kumaş yapmasın. Devlet
pabuç ve kumaş yapmaktan vazgeçmeye başlıyor, buna da çok fazla kimse itiraz etmiyor.
Devlet, aslî görevlerine dönsün. Devletin aslî görevleri, eğitim ve sağlıktır; ama, iki üç yıl
içinde, görüyoruz ki, devletin aslî görevleri içinde, eğitim ve sağlığın da belli aşamalan artık
sayılm am aktad ır. Dolayısıyla, teknolojiye yönelen bir perspektifin, bana göre, zorunlu olarak,
aktif devleti öngörmesi kaçınılmazdır. Bazı tebliğlerde, Sayın Terzioğlu’nun ve Çapoğiu'nun
tebliğlerinde aktif devleti kullanan, örneğin Uzak Doğu'daki ülkelerin başanmlannm
arkasında yatan temel öğe de böylece vurgulanmış oluyor.
Kısaca, biraz Avrupa Topluluğundan söz edeceğim. Bizim rekabet gücümüzün artıniması
bakımından, Gümrük Birliği ne tür sorunlar getirecektir?
Değerli izleyiciler, bizim iktisat tarihi, düşünce tarihi, Adam Smith’den bu yana, ticarette
serbestinin dinamik boyutunu vurgulayan bir akım geliştirmiştir. Bu dinamik boyut, ihracatta
yatar. İhracat, ölçeği artırır, küçük piyasaların yarattığı iş bölümünün darlığı açmazım aşar ve
rekabet ivmesini dünya piyasalarına taşıyarak getirir. Buna mukabil, ithalatta serbesti
problemlidir. İthalatta serbesti, kendi piyasan için üretim yapan firmaları, rakip firmalarla boy
ölçüştüreceksin. Onun için, her kendi başına, kendini kurtarmakla ilgili kısmî bir perspektif
geliştiren, sanayileşme perspektifi geliştiren her ülke, dış pazarlara açılmayı ister; ama,
içeriye karşı korunmayı ister.
Şimdi, bunun açmazı şudur: Herkes bunu yapamaz. Yani, herkes, dışarıda bana karşı engel
uygulanmasın; ama ben dışarıya karşı engel uygulayayım ister, fakat hiç kimse o kadar enayi
değildir. Ben piyasamı açayım, dışarısı bana karşı engel uygularsa, uygulasın diyemez; fakat,
bunu bilmek zorundayız; çünkü, örneğin GATT anlaşmaları, GATTm Uruguay görüşmesi
sonunda bize getirdiği nihaî senet, bize şunu getiriyor: İç piyasada serbestiyle ilgili normlarda
ve kurallarda, gelişmiş ülkelere ayn bir yükümlülükler listesi getiriyor, geri kalmış ülkelere
ayrı bir yükümlülükler listesi getiriyor ve geri kalmış ülkeler, yani gelişmekte olan ülkeler
grubu, esas olarak, ihracatta sübvansiyon ve yapay teşviklerden -bazı konular hariç; Avrupa
Topluluğuyla ilgili tebliğ sunan arkadaşlarımızın vurguladığı Ar-Ge türü, bölgesel gelişme
türü konular hariç artık vazgeçeceklerdir. Yani, ihracatın yapay olarak teşviki gündem dışı
kalmıştır baş noktaya dönüyorum- esas olarak üç değişkene indirgenmiştir artık; emek
maliyetleri, döviz kuru ve verimlilik öğelerine indirgenmiştir, yapay teşviklerin gündemi
bitmiştir. Buna mukabil, içteki açılma, yani gümrük indirimleri kotalar zaten gündemden
kalkmıştır takvimler ve normlar gelişmiş ülkeler için ayrıdır, gelişmekte olan ülkeler için
hâlâ bir korumacı rejim mümkündür; hafifleyecek, ama korumacı rejim.
148
Türkiye, kendini Avrupa Birliği'ne aday göstererek, ilk rejime sokmuştur bir kere. Avrupa’yla
birleşme seçeneğinin içinde de, Gümrük Birliği seçeneğini seçmiştir, dolayısıyla Avrupa'nın
gümrük rejimini, sırf Avrupaya karşı değil, tüm dünyaya karşı uygulamayı kabul etmektedir.
Bunu, rekabet gücü bakımından, önümüzdeki on yıl boyunca, sadece başlangıçta ve tekstil
alanında önemli bir avantaj sağlayacağını ve bu avantajın da on yıl içinde kaybolup
gideceğini vurgulamak istiyorum. Sanıyorum, Neşe Kılıç'ın tebliğinde bu vurgulanmış.
Çünkü, on yıl içinde Avrupa Topluluğu bunu ortadan kaldırıyor, tekstildeki koruma kalkıyor.
Dolayısıyla, demin söylediğim, Adam Smith'den bu yana o ulusal çıkar çerçevesinde
oluşturulan sağduyulu önerme, yani dış pazarlar bana karşı koruma barajlarım indirsinler;
fakat ben mümkün mertebe iç pazarımı koruyayım mantığım, Türkiye, pek çok diğer az
gelişmiş ülkeye göre, bırakmıştır ve şunu da vurgulayayım: Kazanacağı avantajlar kısa sürede
aşınacaktır, çünkü tekstille ilgili Avrupa'nın özel rejimi, 7 yıl içinde % 50, 10 yıl için % 100
ortadan kalkacaktır, sadece gümrük koruması kalacaktır.
Bu konuda referans verilen Ali Tigrel’in tebliğinde, bazı öngörüler, yani açık referans
vermeden, sonuçlarıyla ilgili öngörüler, bir ekonometrik çalışmaya ilişkin öngörüler zaten
bunu gösteriyor. Gümrük Birliği'ne girişin ilk sonucu, ticaret açığının hızla büyümesi
olacaktır. Yani, Türkiye'nin iç pazarı dışa karşı açma hızı, dış pazarlara Türkiye'nin girme
hızının daha üstünde olacak, ticaret açığı artacaktır, gümrük vergileri düşecektir, kamu açığı
yükselecektir filan.
Buradan şunu söylemeye geliyorum: Başka boyutları bir yana; batılılaşma, siyasî boyudan,
Türkiye'nin uygar bir topluluğa girmesinin avantajlan bir yana, bu sorunun İktisadî
boyutlannm çok fazla tartışılmadığını düşünüyorum. Özellikle GATT'tan sonra, dünya
ticaretine giren pek çok seçeneğin göz ardı edildiğini düşünüyorum.
Son olarak, üçüncü tema; bu devlet-piyasa ilişkileri üzerinde duracağım.
Değerli izleyiciler, strateji sözü ediliyor. Bazen firma stratejisi; fakat çoğu zaman da bir ulusal
strateji anlayışı var, çeşitli katkılann, çeşitli konuşmacılann da sanıyorum sunuşlannda.
Strateji demek, siyasî iktidann bir perpektifı olması ve bu perspektifi uygulayacak araçlara
sahip olması demektir. Bu perspektifler, devleti küçültme gündemiyle uzlaşamaz. Devletin
İktisadî ve sosyal işlevlerini küçültmeyi gündem maddesi haline getiriyorsak, strateji gibi
sözcüklerden de vazgeçmeyi yavaş yavaş kabul edelim. Türkiye sanayiinin geleceğini
öngörmeyi düşünüyorsak, bu geleceğin, sadece piyasa göstergelerinin, yani kâr hadlerindeki
farklılaşmanın en hızla büyüyen sanayi kollannı belirlemesinden ibaret olmayan bir
perspektif arayışı içindeysek, yani yüksek bilgi içerikli, yüksek teknoloji içerikli sanayi
kollannın öncelikli bir gelişme ivmesi kazanmasını savunuyorsak, devletin elindeki araçlann,
iktisat politikası araçlarının süregelmesi ve korunması lazım. En başta söylediğim, bu
araçlardan biri kaybolup gitmektedir, döviz kuru politikası. Faiz, para politikası
149
kaybolmaktadır. Merkez Bankası’na intikal ediyor, siyasî iktidarın kontrolü dışında
kalmaktadır. Herkesin davul zurnayla çağırdığı Merkez Bankası özerkliğinin ciddî bir başka
boyutu vardın seçilmemiş teknokratların ve daha çok uluslararası fin ansın kontrolündeki
teknokratların, Türkiye'nin kaderine hâkim olması demektir.
Yavaş yavaş kamu mâliyesi araçlan kayboluyor. Çünkü, bütçe açığıyla ilgili değişkenler,
uluslararası standartlar tarafından belirleniyor, vergileri yükseltemiyorsunuz, sermayeniz
kaçar, kamu harcamasını artıramıyorsunuz, bütçe açıklan kısıtlı. Selektif politikalar,
farklılaşmış faiz ve belki de teşvik politikalan gerektiriyor. Bunların bir bölümü yasaklı yeni
dünya düzeni içinde. Dolayısıyla, devletin küçülmesi, belki mecburen, çaresizlikten
çekileceğimiz bir son savunma mevzii olur, fakat en azından biz bunu kendimiz savunarak,
sanayileşme stratejileri, teknolojik gelişme üzerinde konuşmayalım. Kendimiz savunursak,
böyle bir gündemden vazgeçelim.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Çok teşekkür ederiz, Prof. Dr. Boratav'a.
Panelimizin ikinci konuşmacısı, İstanbul Sanayi Odası Başkanımız Sayın Hüsamettin Kavi.
<
HÜSAMETTİN KAVİ (İstanbul Sanayi Odası Başkanı)- Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli misafirler, iki gündür burada fevkalade önemli bir toplantıda, kıymetii
görüşler, kıymeüi düşünceler, hem bugünün meseleleriyle ilgili konular ortaya konuyor hem
de geleceğe nasıl bakabüeceğimize yönelik düşünceler ortaya konuluyor.
Ben, bu imkânı oluşturduklan için, öncelikle Sanayi ve Ticaret Bakanlığımıza, yetkililerine,
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfına ve TÜBİTAK'ın değerli yöneticilerine huzurlannızda
teşekkür etmek istiyorum.
Bu iki günün içinde aldığım notlardan bir değerlendirme yapmaya çalışacağım. Ortaya konan
tebliğler ve o tebliğlerin özünün, ekonomimizi, sanayimizi hangi istikamette geliştirmesi
yanında, bir yapı ve bir modelle ilgili buradaki görüşlerden derlediğim bir tekniği, bir
düşünceyi sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
Görünen o ki, insanlanmızın önemli birikimleri var. İnsanlanmız bugüne dek oluşturduklan
bu birikimleri paylaşmak istiyorlar, bilgilerini toplumun diğer katmanlarına aktarmak
istiyorlar ve bu bilgilerin ki, kolay oluşmadı bu bilgiler yol boyu harcanıp gideceğinden ve
değerine, ederine kullanılamayacağına yönelik endişeleri var. ifadelerden, yaklaşımlardan ben
böyle bir izlenim edindim.
Öyleyse, ne yapmak lazım? Bu bilgileri, önce bir defa, değişik katmanlarda bir üretim haline
dönüştürebilecek, yararlanılabilecek bir yapıya, bir mekanizmaya sahip olmamız lazım.
150
Gene, geldiğimiz noktada, görüyorum ki, Türkiye problemlerini artık tanıyor, Türkiye
yönetim mekanizmalarını biliyor, elindeki imkânları ne, bugünkü açmazların içine ne
yanlışlıklan yaparak geldi, çok büyük ölçüde eksiklikleri olabilir bunu da tespit etmiş. Bütün
bunlann yanında, çözüme ilişkin görüşler de üretiyor. Ancak, bu çözüme ilişkin görüşler, işte
bu son birkaç yıldır, toplumun giderek artan bir konuşma süreci içinde ürettiği görüşler bir
yerlere ulaşamıyor, sonuç üretemiyor, tıkanıklık var. Bu arada, toplum değişimini de
sürdürüyor, yaşamını da sürdürüyor, sıkıntılanyla ve dertleriyle beraber, hatta ve hatta zaman
zaman sıkıntılar, beklenmedik krizler, yeni çareler üretmekle de bizi karşı karşıya bırakıyor
ve belli ölçülerde de rekabet gücümüzü geliştirmeye yönelik yeni açılımlar getiriyor.
Bütün bunlann yanında, giderek artan bir şekilde, ülkemizde insan olgusu önem kazanıyor;
insanın değeri, insan kaynaklan, insan kaynaklanmn yetiştirilmesi ve insan kaynaklannın
yetiştirilmesine yönelik yapılan harcamalardan sonra, bu kaynaklardan yol boyu insan
hayatının süreci boyunca alınacak değerler ve ekonomiye, ülkeye bunlann bir fayda olarak,
üretime dönüştürülmesiyle ilgili metotlar.
Dün, hatırlayacaksınız, birinci bölüm konuşmalardan sonra bir konser izledik. Bana göre
fevkalade çarpıcıydı. Bir sanayi şûrasında, iki bölüm arasında bir konser vardı, müzik
dinledik. İnsanlann meselelere yaklaşması ve meselelerin üzerine konsantre olmasına
yönelik, fikirlere ve olaylara odaklanmasına yönelik her gün yeni teknikler ortaya çıkıyor,
yeni öneriler geliyor, yeni bakış açılan onaya çıkıyor. Bütün bunlardan, mutlaka, olumlu
manada, alacağımız yararlar var, dersler var, notlar var.
Bütün bunlann yanında, en önemli unsurun zaman olduğunun artık bugün hepimiz
faikındayız; tepkimiz de burada zaten. Değişiyoruz; ancak değişim süratimizi beğenmiyoruz.
Değişimin hızlanması gerektiğini ortaya koyuyoruz. Çünkü, zaman dediğimiz olayın, artık
yaşama eşdeğer olduğunu ve zamanı iyi kullanmak dediğimiz zaman da, hayatımızı iyi
kullanmak, yaşam kalitemizle ilgili düşüncelerimizin neler olduğunu ortaya koymak
noktasında giderek ivme kazanıyoruz.
Bütün bu acele, zamana karşı bütün bu heyecanımızın içinde gerçek var, bir realite var:
Türkiye'nin önündeki meseleler, hiç de kolay meseleler değil. Türkiye'nin gündemi ağır,
Türkiye'nin gündemi dünden bugüne oluşmadı. Türkiye'nin gündemi, cumhuriyeti
kurduğumuz günden bugüne dek, kendi gelişme sürecimiz içinde, gelişirken kendi ürettiğimiz
sıkımılann bir toplamı. Bunlan, bugünden yanna aşmamız mümkün değil, bir yılda da
aşmamız mümkün değil.
Gene, dün bir nebze olsun sözünü ettiğim, eğitimlerden birinde, bu zamanla ilgili eğitimde,
oradaki bir örnek vardı: Bir fil olayı. Büyük problemi bir file benzetir oradaki eğitim ve fili,
insanın bir defada aşması, yok etmesi mümkün değildir, bunu parçalara ayırması, zamana
151
yayması, planlaması, bir program yapması ve yol boyu bu küçülmüş problemleri çözebilmesi
lazım» Ancak, bir proje içinde. Bir proje, bir plan, bir program içinde. Çünkü, artık bugün,
sanayide müşahede ettiğimiz bir problem daha v ar Makine başında çalışan insanlarımız,
değer üreten insanlarımız, artık sadece elleriyle* ayaklarıyla çalışmıyorlar, düşünce, yaratıcılık
artık giderek önem kazanıyor. Sözgelimi, ISO 9002 çerçevesi içinde prosedürler vardır. Artık,
makine başında çalışan bizim insanlarımız, o prosedürlerin ilk yazılımından çok kısa bir süre
içinde daha iyilerini, daha yenilerini getirebiliyorlar.
İşte oluşturduğumuz bu değişimin ve bu değişimle beraber, sıkıntılarımızı çözmeye yönelik
tekniğin nasıl olması noktasında biraz daha düşünmemiz lazım diye düşünüyorum. Bugün
artık öyle bir noktaya geldik ki, paylaşmak değil, önce bir defa neyi paylaşacağımızı tespit
etmek, o paylaşacağımız kaliteyi, değeri daha iyi bir hale nasıl getirebiliriz, bütün olarak bunu
düşünmeye başladık.
Türkiye'de kurumlar var. Türkiye'nin odaları var, bakanlıkları var, hükümeti var,
üniversiteleri var, vakıfları var, demekleri var. Ancak, gene müşahede ettiğim, bu kurumlar
arasında yeterli bir koordinasyon yok. Bugün bilgi en önemli unsur ve bunun en önemli ikinci
unsuru da, bilgiyi etkin ve zamanında kullanabilmek. Zamanını geçiıtüyseniz, bilgi
güncelliğini yitirdi mi, manasım kaybediyor. Dolayısıyla, bu sözünü ettiğimiz olgu arasında,
yani o kurumsal süreçle, kendi kurumlarımıfcla, o kuramlarda oluşan bilgilerin paylaşımı
arasında sıkıntılarımız var bizim. Dün ve bugünkü hazırunun bende bıraktığı izlenimi bu.
Bu problemleri çözmeye ve bu süreci sağlayamazsak, inanılmaz zaman harcıyoruz. Hatta ve
hatta o inanılmaz zamana karşın, çoğu kez, çok basit problemlerimizi çözemediğimizi
görüyoruz. Sistem belirlenmediği için, bırakın bu kurumsal yapı içinde ürettiğimiz bilgilerle
sineıji yaratmayı, mevcut eneıjimizi dahi etkin bir şekilde kullanamıyoruz. Müsaadenizle,
birkaç tane örnek vereceğim. Bakın, iş hayatıyla ilgili çok basit, ancak somut örnekler
vereceğim size.
Türkiye'de bugün çalışma hayatında birtakım fonlar vardır; hem çalışan kesime yüklenmiş,
hem de yönetime, şirkete yüklenmiş fonlar; zorunlu tasarruf, konut edindirme yardımı
vesaire. Bunlarla ilgili yönetmelik der ki, 10'un üzerinde istihdamı olan işletmeler bunu öder.
Yani, sistem diyor ki, 10'un altında ol, 10'un üstünde olma. Eğer, 10'un üzerindeysen, o
zaman kendi kendine çözümünü üret, sistem dışına çık, 16 isen, 7'sini açıktan öde, 15'sen, 6
tanesini açıktan öde, 9 kişiyi bordronda resmî göster. Dolayısıyla, Sosyal Sigortaların sigorta
hâsılatı düşsün, dolayısıyla o çalıştırdığınız emeğin hiçbir sosyal güvencesi olmasın,
dolayısıyla o emeğin karşılığım ödeyebilmek için, sistemin içinde kayıtlı mekanizmanın
dışında bir fon oluşturun ki, oradan ödeyin, dolayısıyla faturasız satış yapın. Kayıt dışı
ekonominin nasıl yaratıldığına ve sistemin içinde kendi kurallarıyla nasıl yaratıldığına ilişkin
bir örnek anlattığım.
152
Bir İkincisini söyleyeyim size. Bugün, yerli makine kullanımında bir teşvik unsuru var. Y ani,
yerli makine alırsan, yatınm teşvik maddesine istinaden, diyor ki, teşvik, senin ödediğin
KDV'yi de öderim, sana 10 puan da teşvik veririm. Realite nedir biliyor musunuz? Fonda,
para olmadığı için, yatırımcı, o ödediği KDV'sini bile geri alamıyor. İthalat yapsa, KDV'sini
ödemeden ithalatını yapıyor. Mekanizma var, sanki teşvik gibi; çalışmıyor. Anlatıyorsunuz
bunu, diyorsunuz ki, fondan alınması gerekli değil bu paranın, bu para KDV olarak vergi
dairesinin herhangi bir birimine ödendi, öyleyse, teşvik belgesiyle bu yatınm yapıldığı anda,
ben bu parayı oradan geri almalıyım. Diyorsunuz, ama çözemiyorsunuz.
Bir üçüncüsünü vereyim. Bugün, elektrik eneıjisi faturalannızda ve elektronik sanayimdeki
cihazlann pazarlamasında, vaktiyle bu konudaki yayın kurumu tek TRT iken, TRTye bir
bandrol ücreti var, ödeniyor, niye bugün hâlâ sürüyor? Elektrik enerjisinin TRT ile ne alakası
var. Sanayinin rekabet gücünden bahsediyoruz; ama böyle rakamlar ödüyor, fonlar ödüyor
sanayi.
Geçtiğimiz yıl faizler çok yukanya çıktı, kamu da kendi gelirleriyle ilgili bir değerlendirme
yaptı, kamuda uygulanan gecikme cezasının oranını halletti, % 12'ye çıktı. Hâlâ bugün niye %
12. Bütün bunlan anlatıyoruz biz. Konuşuyoruz, konuşuyoruz; ama, bu sözünü ettiğim
nedenlerle çözüme ulaşmamız fevkalade güç.
Biz, zannediyorum ki bir hata yapıyoruz. Bu çözümleri hep bir başka yerden bekliyoruz.
Devletimizden başlayarak, hükümetimizden istiyoruz. Tarih boyunca da hep istemişiz, birileri
gelsin bizi kurtarsın demişiz. Ama, görünen o ki, öyle bir sihirli el falan yok, bizi kimse
kurtarmayacak; biz kendi kendimizi kurtaracağız, kurtarmak zorundayız da. Bu, ne bir günde
olur, ne de bir yılda. Plan, program, bir bütünsellik içinde, ilkelerimiz ve kaynaklanınız,
bütçelerimizle hedefi ortaya koyarak bir sonuca ulaşmamız mümkün olabilir. Neler lazım
biliyoruz; vergi yasalanmız diyoruz, sosyal güvenlik, iç borçlanınız, yatınm, üretim, rekabet,
kalite; ancak nasıl? Bunlan tek tek çözmek, bizim istediğimiz tabloyu ortaya koymuyor. Yol
boyu, yıllar içinde bunlan kendimize göre, o günün koşullan içinde tek tek çözdük. Ama
geldiğimiz nokta bu. Çünkü, bir programı bir ağaca benzetirsek, bu ağacın bir bütünsellik
taşıması lazım. Yani, iki tane dalının kendine özgü başka bir ağacın karakterini taşıması, o
ağacın bütününde bir sağlık sağlamıyor, ağacın bütününde bir sağlık sağlamamız lazım,
birbirleriyle uyumlu olması lazım.
Türkiye'nin bugüne kadar ortaya koyduğu çok ciddî bir modeli yok. Yani, Türkiye'nin, bugün
konuşuyoruz, 2005, 2015, 2020'de nasıl bir Türkiye olması lazım, Türk toplumu nasıl bir
Türkiye istiyor? Bunlan oluşturmamız lazım.
Yıllardır Türkiye sadece günü yaşar ve günün içindeki sıkıntılannı çözmeye çalışır, çoğu kez
de yerinde patinaj yapar. Halbuki, bugün geldiğimiz noktada artık birtakım değerlerimiz var,
153
kabiliyetlerimiz var. Türkiye bugün, d küçük işletmeden artık çok büyük bir işletme ölçeğine
kavuşmuş. Dolayısıyla, yönetim tekniklerinin değişmesi lazım.
Bü toplantı, zannediyorum ki, bir sonuç değil, bir sonuç da üretmeyecek; ancak, eğer
istiyorsak, bizi sonuca götürecek önemli bir basamak olabilir bugün burası. Ne Sanayi
Bakanlığı, ne Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, ne TÜBİTAK, ne odalarımız, ne
demeklerimiz, ne vakıflarımız tek başına hiçbiri bu söylediğimiz meseleleri aşacak programı
gerçekleştiremez, işi kimseye ihale etmeye gerek yok; biz beraber yapmak zorundayız.
Burada iki gün, dün daha kalabalıktı, belki 400-500 kişilik bir dinleyici vardı, bugün kabaca
bir saymaya çalıştım, 150-200 civarında çök değerli bir dinleyici kitlesi var. Zaman
harcıyoruz. Bu iki gün içinde, mutlaka hepimizin dağarcığına kattığı, öğrendiği birtakım
unsurlar vardır, ancak, bununla yetinebilir miyiz biz? Daha fazlasını üretebilmeliyiz bu
hazmınla. Dolayısıyla, sekiz saatten, çarpı iki insanların saat ücrederini yazın, ortaya bir
üretimin çıkması lazım, bir sonuca ulaşmamız lazım bizim.
Eğer, düne kadar olduğu gibi, gene konuşmaya devam edersek, bir müddet sonra da bu
konuştuklarımız erozyona uğrar gider, bir yerde bir gün tekrar bir araya geliriz, oturur
konuşuruz. Mutlaka, bugünle, o günün arasında yol almışızdır; ancak, hak ettiğimiz kadar mı
yol aldık ve aldığımız yol yanında, sıkınnianmız ne kadar daha arttı, bir de ona bakmak
lazım.
!
Bugün, bir genelgeyle, bildiğiniz gibi, bir Ekonomik ve Sosyal Konseyimiz var. Bu
Ekonomik ve Sosyal Konseyden çok şey bekliyoruz. Kanaatimce, her şeyi orada çözmek
mümkün değil. Olayların çözülebileceği katmanlar var, bu katmanlarda bizim süzüle süzüle,
olayları çözerek bir yerlere götürmemiz lazım diye düşünüyorum.
Toplumun beklentilerine cevap verecek, bir hedefe ulaştıracak model projeyi oluşturmamız
lazım. Mesela, konuşuyoruz, bugünkü faiz oranlarıyla yatırım yapılır mı? Şahsen söylüyorum,
sanayinin bugünkü rakamlarla, bugünkü faiz oranlarıyla, rant ekonomisine karşı rekabet gücü
yok. Peki ne yapacağız? Bugünkü Türkiye'nin geldiği noktada, bu makro ekonomi yarına
veya bir yıl sonrasına, düşündüğümüz faiz oranlarına, söz gelimi % 20'lere, % 15'lere veya
Gümrük Birliğine gireceğiz diyoruz, % 10'un altına düşme olasılığı ne kadar zannediyoruz ki;
herhalde yok. Öyleyse biz, o gerçekleşene kadar, o düzeye gelene kadar hiç mi sanayinin
içinde bir faaliyette bulunmayacağız, hiç mi yatınm yapmayacağız, hiç mi teknolojimizi
geliştirmeyeceğiz? Bunlar için ne yapmamız lazım? Mutlaka bizim kendi içimizde
oluşturacağımız yeni dengeler var. Sözgelimi, bir unsur, enflasyon, şikâyet ediyoruz;
doğrudur. Ama enflasyonun bir tane ayağı yok ki, enflasyonun birkaç tane ayağı var.
Enflasyon bütçeden kaynaklanıyor, kamu mâliyesinden kaynaklanıyor. Kamu mâliyesinden
şu manada kaynaklanıyor: Kamu borçlanmak için piyasaya çıktığında, paranın fiyatım kendisi
154
tespit ediyor, bizim hiçbir katkımız yok bunda, fiyatı onlar belirliyor. Malî sistemin içinde,
bankacılık sistemi ile kamunun borçlanma ihtiyacı arasında oluşuyor, sonra geriye dönülüyor,
o endikasyon bizim de para fiyatımız oluyor, ama, onun dışındaki etmenler neler? Maliyet
enflasyonu var. Kapasitemizi iyi kullanamıyorsak, sanayide kapasite kullanım oranı düştükçe,
sabit giderlerinizin, ürettiğiniz birim başına düşeceği parasal yük artacak. Dolayısıyla, bu bir
maliyet enflasyon. Bunu aşmak için neler yapmak lazım. Mutlaka burada bize düşen bir görev
var.
Üçüncüsü, iç rekabet ne ölçüde dengelere oturmuş? Oturup düşünmemiz lazım. Acaba
enflasyonun bugünkü noktasından daha iyi bir düzeye getirilebilmesi için, kamunun dışında,
devlet yönetiminin, hükümetin dışında, bizim yapabileceğimiz hiç mi bir şey yok?
Kanaatimce var.
İşte, bütün bu problemler varken, yarını düşünmemiz lazım. Aman, hayatımız tehlikede, biz
şu yarını düşünelim diye diye, yıllardır hep yarınlarda duruyoruz, geldik bugüne. Ben
demiyorum ki, yarınımızı unutalım, yarınımızı düşünelim; ama yalnız yarım düşünmekle bir
yere varamayacağımız artık çok net. Bizim yarınla ilgili, bir yıl sonrasıyla ilgili, beş yıl
sonrasıyla ilgili, yirmi yıl sonrasıyla ilgili hedeflerimiz olması lazım.
Bugün de, yarın da, hepsini kapsayacak bir modeli hep beraber geliştirebilmemiz lazım. Neyi
kastediyorum? Çözüm üretme platformlarım hep beraber belirleyelim. Zaman zaman
meseleleri konuşuyoruz; bu konu iyi güzel de, yeteri kadar tartışılmadı. Tamam da nerelerde
tartışılacak? Bunların tartışılacağı yerlerin tanımını biraz daha net yapmamız lazım.
Bir bina yapmaya çalışıyoruz; ama, projenin bütününü yapmadığımız için, beşinci kata
geldiğimiz zaman garip garip şeylerle karşılaşıyoruz.
Benim kanaatimce, bugüne kadarki anlayışımız ve bir yerlerden meselelerimizin çözümünü
beklemek bir tarafa, o merciler, yani devletimiz, hükümetimiz, bizim bu konuda ne kadar
istekli olduğumuz, ne kadar kararlı olduğumuz ve bu konuda toplum içinde bütünselleşmeyi
oluşturacak bir yapı içinde, ne kadar etkin bir şekilde olaylara bir tavır koyacağımızı, bir
yaklaşım, üretim yapabileceğimizi göstermemize paralel, zannediyorum ki, bir ivme
kazanacaktır. Ancak, dün, bugün beraber olmamızı, bu oturumu beraberce paylaşmamızı
sağlayan bir proje var. Sayın Ger, Sayın Babüroğlu dün takdim ettiler bize. Ben inanıyorum
ki, tabiî ki o bir bakış açısı ve yegâne bakış açısı değil; ama sözünü ettiğimiz bütün model
içinde, yani Türkiye’ye çözümlere götürecek model proje arayışı içinde, kanaatimce çok
önemli bir Ar-Ge birimi. Biz, bir tane Ar-Ge birimiyle yetinmek zorunda da değiliz, birden
fazla da olabilir. Etkin bir şekilde o birimleri harekete geçirerek, toplumun kurumlan
arasında, oluşturulan bilgiyi, bayatlamadan döndürecek bir mekanizmayı kurabilmemiz lazım.
Süratle, bunu yapabilirsek, o zaman bu platform bizi çözüm noktalanna ulaştırmak ve somut
sonuçlan ortaya koyabilmek konusunda çok etkin olabilecektir.
Sabnnız için çok teşekkür ediyorum.
155
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Kavi.
Bundan sonraki konuşmacımız, Prof. Dr. Yakup Kepenek.
Buyurun.
PROF.DR.YAKUP KEPENEK ( ODTÜ LtB.FaküItesi ) - Ben, önce, bu Şûrayı
düzenleyenlere, bu konuda emeği geçen tüm aıkadaşlara teşşekkür ediyorum. Toplumun
değişik kesimlerini bir araya getirerek, farklı bir düşünce ortamına taşımalarını önemsiyorum.
Benim üzerinde duracağım konu, esas olarak devlete ilişkin olacak. Daha doğrusu, bu işin
politika yönüne ilişkin olacak. Bunun bir alt öğesi olarak da, bu gelişmeleri, verimlilik,
teknoloji ve benzeri noktalan, emek açısından, yani çalışan kesim açısından olan yönlerine
değinerek ve özellikle de referans noktası olarak da, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı
stratejisini ve arkadaşlanmızın çalışmalannı, bildirileri esas alarak, kimi noktalara
değineceğim.
Değerli arkadaşlar, bazı hatırlatmalarda yarar var. Sanayileşme sürecinin başlangıcından bu
yana, görülüyor ki, her dönemin, her aşamanın, her niteliksel değişimin; yani, tekstilden
çeliğe, çelikten elektroniğe, elektronikten daha ileri aşamalara genetiğe ya da bilgi iletişime
geçişin kendine özgü bir devleti var, bir devlet anlayışı var. Bir kez, bunu hiç unutmayalım ve
günümüzde hâlâ var. Bu, zamana ve yere, ülkeye göre de değişik biçimler alıyor. Yani, hem
değişken, hem göreli bir olgu.
Anımsatmak istediğim nokta şudur: Ekonomide bir genel, makro dediğimiz, bütüne yönelik
öğeler var, bir de mikro dediğimiz tekile, yani, bireye, firmaya yönelik öğeler var.
Dolayısıyla, bu ikisini hiç kanştırmamak gerekir.
İşadamı arkadaşlanmız yanımızda, hepimiz bireyiz, tüketici çıkannı vesaireyi biliriz.
Dolayısıyla, bu bireyin, firmanın bakışı, çıkardır, faydadır, kârdır ve kısa dönemlidir ve bu
gayet doğaldır. Sayın Kavi, eğer, kânnı maksimize etmek istemezse, işini yapmıyor demektir.
Bir de,toplumsal olan var. Yani, bütün ulusa ait olan var, makro dediğimiz kesim var.
İşadamlanmız veya bireyler, kendi alanlannda tekelci olabilirler, ama bütün kapitalist devlet
deneyimleri şunu gösteriyor ki, dış dünyaya dönük olarak ve ülke genelinde rekabetçi olmak,
gelişmeye daha çok katkı yapıyor. Yani, bireysel olarak tekelci olanlar, ortaklaşa olarak
rekabetçi olmak durumundadırlar.
Başka bir şey daha var: Bu gelişmeler, şunu da gösteriyor ki, devletler, her dönemde, o
döneme özgü politikayı göstermek durumundalar. Bu devlet dediğimiz nedir? İşte,
buradakilerin bir bileşiminin siyasal örgütlenmesidir; ama, bu bileşimin bir amaç, bir hedef,
bir doğrultu, bir çizgi göstermesi gerekir. Genelde Türkiye’nin eksiği budur.
156
Birkaç örnek vereyim. Yaşı benim gibi elliler dolayında olanlar çok iyi bilirler, Türkiye
1950'li yıllarda tarımını traktörleştirdi; ama Türkiye'nin bir traktör politikası yoktu. Aynı
şekilde, 1970'li ve 1980'li yıllarda Türkiye'de çok sayıda bir bilgisayarlaşma furyası yaşandı;
ama, tıpkı traktör gibi, Türkiye bir bilgisayar çöplüğüne dönüştü. Yeni yeni bir
bilgisayarlarımızı etkin, verimli ve iyi kullanmaya çalışıyoruz.
Buradan, şuna gelmek istiyorum: Topluma yönelik, genele yönelik politika üretemediğiniz
zaman, kaynak kaybı çok daha büyük oluyor. Türkiye, traktör deneyiminde büyük kaynak
kaybetti, Türkiye bilgisayar deneyiminde çok büyük kaynak kaybetti. Bundan sonraki
deneylerinde, teknoloji transferinde, yeni teknolojilerin alınmasında ve başka şeylerde kaynak
kaybetmemesi için, doğru dürüst politika boyutlarım saptaması gerekir. Eksik olan budur ve
bu çok önemli bir eksiktir ve burada, başka yerde, her düzeyde yapılması gereken de, bu
politikanın oluşmasına yardımcı olmaktır. Türkiye bunu yapamadığı için, böyle bir ufku
olmadığı için, benim yakamdaki kartta Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yazıyor. Neden Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı yazmıyor?
Başka bir şey daha, Türkiye, bu ufku olmadığı için, politikası olmadığı için geçen hafta
Financial Times, Türkiye ile ilgili bir ek verdi, bizim deyimimizi kullanarak, özelleştirme
diyor yabancılar, dağ fare doğurdu demeye getiriyor. Biz, ufkumuz olmadığı için, TELETAŞ'ı
Alcatel aldı ve kapatmak üzere aldı. ASELSAN kendini zor koruyor. Bütün bunları bir
politika eksikliği nedeniyle söylüyorum. Bu politika eksikliğini hiç yadsımamamız gerekiyor.
Devletin büyüklüğü meselesinde somut bir şey söyleyeyim: Türkiye'de devlet, kapitalist
devlet dediğimiz ve niteliğinin değişiminde emekçilerin çok büyük katkısı olan sosyal devlet
anlayışını hiçbir zaman uygulayamadı. İşte Yedinci Beş Yıllık Plan elimde. Türkiye'de bugün
devletin, sosyal sigorta primleri dahil, aldığı vergilerin, ulusal gelire oranı % 22’dir ve bu
oran, OECD ülkeleri ortalaması olarak % 38.8'dir, yani iki katıdır. Türkiye'de, devletin,
bırakalım geleneksel, yargı, güvenlik ve benzeri konulardaki etkinliğini, etkinsizliğini; ama,
eğitimde, sağlıkta ve öbür altyapı konularında gerekeni yaptığı söylenemez.
Bir sayı söyleyeyim: 1990 sayımına göre, erkeklerin % ll'i, kadınların % 28'i okuma yazma
bilmiyor ülkemizde ve 6 yaşından yukarı nüfusun ortalama eğitimi ne kadardır biliyorsunuz
değil mi: 3,5 yıl. Şimdi, bu insan gücü ile Türkiye bir şeyler yapmak durumunda. Bunun
eksiği, politikasızlıktır. Bunun eksiği, yetersizliktir.
Bu bağlamda bir şey daha söyleyeyim: Türkiye, bu yıl 5000. öğrencisini yurt dışına eğitim
için gönderiyor. Kuşkusuz kimi dallarda yurt dışına öğrenci gönderilmeli; ama, öğrenci başına
yılda 30-35 bin dolar harcıyorsunuz, Türkiye'nin yapması gereken alanlarda öğrencilerinizi
oraya gönderiyorsunuz ve burada üniversitelerinizi çalışmaz duruma getiriyorsunuz. Şimdi,
bu da çok köklü bir politika eksikliği, yetersizliği. Üstelik, o yurt dışına gönderdiğiniz ve onca
157
.para ¡harcadığınız öğrencilerin kaçta kaçının başanlı olarak döndükleri, burada neler yaptıkları
konusunda da hiç hesap verme gereğini duymuyorsunuz, bunu tartışmıyorsunuz.
Ben tabiî, hep böyle kötü şeyler söyleyecek değilim; iyi şeyler de söylemek zorundayım.
Bütün bunlara karşılık, Türkiye'nin gerçekten genç, uyanık ve hareketli bir kesimi var, işte o
kesim, bu işlerle uğraşan kesim ve o kesim bu yönde çaba harcıyor. O zaman, ne yapılmalı ya
da nasıl bir politika izlenmeli?
Bu genel gelişmeci devlet kavramının ya da günümüzün gereklerine uygun devlet kavramının
ekonomi politikalarını ve teknoloji politikalarını düzenlerken, iki öğeyi hiç göz ardı etmemesi
gerekir: Bunlardan bir tanesi, kuramların özgün ve bağımsızken azından yan bağımsız
çalışmasına doğrudan devletin karışmaması gerekir. Buna üniversiteler dahil, araştırma
birimleri dahil, Ar-Ge örgütleri, teknoparklar vesaireler dahil; ama, bütün bunları, karışmama,
yan bağımsız ya da bağımsız bırakma şu anlama gelmiyor: Bu kurumlann topluma karşı
saydam ve sorumlu davranmamaları anlamına gelmiyor. Yani, şunu demek istiyorum:
Türkiye, bu alanda kuramlarını oluşturamamanın büyük sıkıntısını çekiyor ve onun için
vakıflarla ve başka şeylerle bu dertlere çözüm arıyor, bu da doğra; ama, esasen ulusal bir bilgi
ya da veri birimi oluşturabilmiş değil Türkiye henüz. Bilgi, günümüzde üretim için, teknoloji
için en önemli girdi; ama doğru bilgi ve bunun topluma yayılması, yönünde kurumsal bir
düzenlemeye sahip değiliz. Bu, çok önemli bir eksik gibi geliyor bana. Almanların geleceğin
bakanlığı diye bir bakanlık kurmaları gibi,8 bir bakanlık mı kurarsınız, başka şeyler mi
yaparsınız, o ayrı bir şey; ama, kuramlarımızı günün gereklerine uygun olarak yenilemek ve
yenilerini kurmak durumundayız; bunu da, siyasal değişim sürecine çok bağlamamak
durumundayız. Bakın, son üç .yılda üç veya dört Sanayi Bakanı değişti, dört Merkez Bankası
Başkam değişti vesaire. Bu kurumlann, devingenliği, uyumu ve gelişimini, kendi
dinamiklerine, koşullanna bırakmak zorundayız.
Emek konusunda yapılması gerekenlere değinmek durumundayım. Baştan şunu söyleyeyim:
Günümüzde, üretim fazlasının kaynağının giderek bilim ve bilgi ve teknoloji ve yenilikler
olduğu bir gerçek. Yani, dünyada değer yaratan öğe olarak emeğin konumu, niteliğine
bağımlı duruma geliyor. Yani, emeğin niteliği ne kadar yükselirse ve bu sürece, yani beyniyle
de üretime ne kadar katkıda bulunursa, aldığı da o düzlemde olmak durumunda kalıyor ve bu
emeğin parçalanması anlamına da geliyor, yani niteliksel farklılaşma anlamına geliyor. Bu
durumda, ortak politikanın yapması gereken, emeğin katkısı oranında bölüşümden pay
alması; bir. İkincisi ve çok daha önemlisi, değişen üretim koşullanna uyum göstermesini
sağlayacak önlemler almak. Nedir bu? Bizde böyle bir mekanizma, bildiğim kadanyla yok.
Bilimin bu kadar hızla değiştiği, her üç yılda bir kendi kendini yenilediği bir ortamda, üç
senelik, beş senelik iktisatçıyı, mühendisi üretim sürecinde taşıyamazsınız, bir kez bunu
eğiteceksiniz, yeniden eğiteceksiniz. Ama, daha önemli bir şey daha var, teknolojik
değişmeler nedeniyle işsiz kalabilen insanlann yeniden üretim sürecine katılmalan için ne
158
yapılması gerekiyorsa, onu da yine devlet olarak, hükümet olarak, genel politika olarak
yapmak durumundasınız. Üçüncüsü, içerde esas olarak içerde ve dışarıda eğitim sürecinden
geçenlerin, özellikle bilim ve teknolojik alanda çalışanların kendi eğitimleri kadar ve aldıkları
ücret kadar, çalıştıkları ortam da önemlidir. Yani, bir bilim adamı, bir araştırmacı için
laboratuvar, aldığı ücretten daha önemli olabilir. Dolayısıyla, bu noktayı dikkate almak
gerekiyor.
Bu çerçevede bir şey daha söyleyeyim. Türkiye, eğer dünya üretim sürecine, etkin, üretken
katılacaksa, o zaman yapılması gereken, rekabetin artık fiyat rekabeti olmadığı bilincine sahip
olmamız. Yani, yurt dışında rekabet, fiyat rekabeti değil artık, kalite rekabetidir, üretkenlik
rekabetidir, nitelik rekabetidir, o düzleme doğru bir gidiş vardır. Biraz evvel söyledim, artığın
kaynağı, emek değil, teknolojidir.
Dolayısıyla, siz emeğe verdiğiniz ücreti sıfırlasanız da, Türkiye sanayinin dış rekabetinde kısa
bir süre için belki belli kazanımlar elde edersiniz, belli sektörlerde elde edersiniz; ama, uzun
dönemli rekabet gücünü, kalıcı rekabet gücünü yakalama olanağınız yoktur.
Dolayısıyla, ucuz emeğe dayalı rekabet anlayışı, esasen sona ermiş sayılmalıdır.
Son olarak şunu söyleyeyim: Bugünlerde Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı stratejisi var.
Burada, teknoloji anlım projesi, proje olarak var; oysa, yapılması gereken, bunun proje olarak
değil, makro ekonomik politikası olarak konmasıdır ve en başa yazılmasıdır. Türkiye'nin
makro ekonomik politikası olarak bilim ve teknolojiye yaklaşımı nasıl olmalıdır sorusuna
yanıt aranması ve bunun da sadece 1996, 2000'li yıllar değil, biraz daha geniş bir zaman
sürecinde ve belli sektörlere de öncelik vereceğini hiç çekinmeden belirterek. Yani, Türkiye,
önümüzdeki on yılda, beş yılda ne yapmak istiyorsa, neyi, nasıl üreteceğini genel çerçevesiyle
belirlemek zorundadır. Bu herhangi bir şey olabilir, tanmda olabilir, giyimde olabilir,
tekstilde olabilir; ama, bütün bu olabilirlerin altında yatması gereken nokta, bütün bunların
ortak bir çerçevesidir, ortak bir hedefidir. 2005 yılında Türkiye, dünya giyim sanayiinin kaçta
kaçma sahip olacaktır, savunma sanayiinde nereye, nasıl gelecektir, Türkiye, kendi dilinde,
öbür dillerinde bilgisayar yazılı işinde nereye ulaşacaktır; Türkiye, ulusal veri tabanını nasıl
oluşturacaktır? Bütün bunların konması gerekirdi buraya. Çünkü, 2000’li yıllara giderken,
bize nasıl kilim ürettiğimizi sormazlar, yeni teknolojiye dayalı ve beyninizi katarak neyi
ürettiniz diye sorarlar. Bunun ulusal çerçevesi çok önemlidir.
Sabrınız için teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kepenek.
Panelimizin son konuşmasını Sayın Selim Yaşar Yapacak.
159
SELİM YAŞAR (Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı) - Değerii Başkan, Sanayi Şûrasına
gelmiş olan değerli katılımcılar; hepinizi saygıyla selamlarım.
Hakikaten çok önemli, çok değerli görüşler ortaya çıktı ve 2000’li yıllara giderken, Türk
sanayiinin stratejilerine bir açıdan bakarken, böyle bir toplantının yapılmasının çok faydalı
olduğunu düşünüyorum.
Ben, biraz dünyadaki değişimin anlaşılması için, bakış açılarımı ortaya koymak istiyorum.
Bir defa, şunu söylemek istiyorum; Başka ülkelerin tarihleri, Türkiye’nin geleceği olamaz.
Çünkü, dünya devamlı bir değişim içindedir, başka ülkelerin tarihleri, o tarih kapsamında
yapılmıştır, halbuki bugün bizler bambaşka bir tarih kapsamım yaşıyoruz. Onun için, başka
ülkelerin tarihlerinden alacağımız örnekler, Türkiye'nin geleceği olamayacaktır.
Dünya, değişik devirler yaşamıştır ve bu devirlerin içinde, savaşlar, tarım toplumlan,
sanayileşme ve şimdi de bütün gümrük duvarlarının aşağı çekildiği, iletişimin son zamanlarda
üst düzeye çıkağı ve dünyanın gerek ulaşım, gerek bilgi açısından küçüldüğü bir ortamı
yaşıyoruz.
Giden bir trenin, vagonuna atlamak mecburiyetindeyiz. Bu trenin nasıl kalktığını düşünüp,
gene bir tren kaldırmaya kalkışmamalıyız. Bu açıdan baktığımızda, dünyada rekabet
edebilecek ve dünyada iddialı olabilecek sanayi kollarını ben bilhassa Türkiye açısından,
tüketim mamulleri ve dayanıklı tüketim mamulleri gibi, nihaî ürün ve katma değeri yüksek
ürünlerde görüyorum.
Bunu niçin böyle söylediğimi açıklamak istiyorum: Artık, maliyete dayalı bir rekabet
teorisinden ziyade, farklılaşma teorisine dayalı bir rekabet anlayışı dünyaya hâkim olmaya
başlamıştır. Yaptığınız nihaî ürüne koyduğunuz marka, o ürünü üreten fabrikadan daha
değerli olmaktadır. Bugün, Türkiye'deki markalan hatırlayınız, Toyota, Marlboro, Opel, Fiat,
Renault ve bunun gibi birçok daha ürün. İşte bu markalar artık dünyayı sarmaktadır ve
küreselleşen sanayide, rekabetteki bakış açısı çok değişmiştir ve kâr buradadır. Yani, kâr,
artık, hammadde bazındaki üretimlerde değil, yan sanayi mamullerinde değil, tüketim
malında veya dayanıklı tüketim malındadır. Tabiî, bunun içine, savunma sanayiine üretilen
ürünler, tekstil ürünleri, gıda sanayiinin ürünleri, siyah ve beyaz dayanıklı tüketim mamulleri
gibi, kimyasal ürünlerden tutun da birçok konu girmektedir, çok geniş bir yelpazedir.
Piyasa-devlet ilişkisinde de bütün dünyada yeni bir bakış açısı gelmiştir. Artık, korumacılığın
kalktığı, müdahalelerin kalktığı ve serbest pazar ekonomisini kendi kendine oluşturacak
mekanizmalann, gerek hisse senedi borsası vasıtasıyla sermayelerin yaygınlaşması, gerekse
emtia borsalanyla, hammadde bazında fıyatlann arz talebe göre oluşması ki, Türkiye’de
160
henüz emtia borsalan kurulmadı
ve bunun gibi para piyasaları, insan kaynaklarını
pazarlayan, insan kaynaklarını yöneten şirketler. İşte bütün bunlar, bir noktadan piyasalar.
Eğitimin de piyasası olacaktır. Eğitim de artık, dünyada bütünleşecek ve eğitim ihtisasa
dönük olarak, dünyada hangi üniversite en iyi eğitimi hangi konuda veriyorsa, insanları
eğitmek için o üniversiteye gitmek zorunda kalacağız. Yani, eğitim de küreselleşecektir
yakında.
Böyle bir dünyaya Türkiye 2000'li yıllarda penceresini açıyor. Yani, artık yeni dünyanın
farkına varmamız lazım ve bu yeni dünyanın gerçekleri üzerine bizim geleceğimizi kurmak
mecburiyetindeyiz.
Bunun için de vizyon, misyon, strateji kelimelerinin önemi gelmektedir. Çünkü, bizler,
geleceği bir noktada yönlendirmek, planlamak durumundayız. Ancak, Türkiye'nin sanayiinin
gelişmesi için, Türkiye'nin sanayi kapasitelerinin artması gerekmektedir. Talep ve pazar en
önemli unsurdur. Talep ve pazarın artması sayesinde sanayiler hem sermaye birikimi yapacak
hem teknoloji birikimi yapacak hem bilgi birikimi gerçekleştireceklerdir.
Türkiye'ye şöyle bir baktığımızda, 60 milyon nüfuslu bir ülke gibi gözüküyor, ama aslında 60
milyon nüfuslu bir pazar değil. Tüketim ve dayanıklı tüketim mamulleri açısından, Türkiye,
belki 10 milyon nüfuslu bir pazardır. Zira, daha nüfusun yansına yakını tanm toplumudur.
Tanm toplumunun, sanayi toplumu gibi bir tüketimi yoktur. Köyden kente taşınma olayı,
tanm toplumundan sanayi toplumuna dönüşme olayı, Türkiye'de şu anda devam eden bir
süreçtir. Gene aynı şekilde, Türkiye'de uzun yıllar uygulanmış olan, bence yanlış, bir asgarî
ücret politikası yüzünden, birçok asgarî ücret seviyesinde maaş alan, kayıtlı ve kayıtsız
ekonomideki çalışanlar, bugün, sanayi kuruluşlannm müşterisi değildir, müşterisi olamazlar;
çünkü, sanayicinin ürettiği mamulleri alabilecek aylık gelirleri yoktur.
60 milyon nüfusumuz var, ama, 10 milyon nüfuslu bir pazanmız var. Bu gerçekleri görmek
mecburiyetindeyiz. Nitekim, Yunanistan'a baktığınız zaman, Yunanistan'da kişi başına
tüketim, birçok konuda Türkiye'nin dön misli, beş mislidir. Çok basit konulan bile ele
alabilirsiniz; tuvalet kâğıdı gibi, boya gibi, süt gibi. Bunlann hepsini teker teker, pazar
etütlerinden, ortaya koymuş durumdayız.
Burada yapılması gereken önemli bir aşama var; o da, Türkiye'de kaynaklar mevcut olduğuna
göre, bu kaynaklann dağılımını doğru yapmak mecburiyetindeyiz. Tanm toplumundan sanayi
toplumuna geçiyoruz diyorum; fakat bir israfın da altını çizmeden geçemeyeceğim. Bazı
hallerde, sayfiye yerlerindeki villalan görünce, tanm toplumundan acaba villa toplumuna mı
dönüşüyoruz diye düşünüyor insan. Oradaki çok büyük israf, oradaki çok büyük yatınmlar,
her biri 4-5 milyar değerindeki villalar. Bu nereden kaynaklanıyor, neden bu kaynaklar
161
öncelikle teknolojiye ve insana ve iç pazarın büyümesine aktarılmıyor diye bakıldığında, tabiî
karşı niza vergi mevzuatı ve para politikaları çıkıyor.
Hepimiz biliyoruz ve hepimiz susuyoruz. Emlak vergileri düşüktür. Emlaklanmızı düşük
beyan ediyoruz. Düşük beyan etmeyen var mı acaba? Emlak vergileri düşük olduğundan,
arsa, bina ve villa, sayfiye evi gibi rant ekonomisi en üst düzeyde Türkiye'de. Buna ilaveten,
vergiden muaf rantlar sayesinde, kaynaklarımız var, mevcut ancak yanlış yerlere
yönlendiriliyor.
Bakın, 5 Nisan Kararlan içinde net aktif vergisi ve denge vergisi diye, sanayiciden alınan bir
100 trilyonluk vergi çıktı. Benim gönlüm isterdi ki, bu 100 trilyon sanayiciden alınmasın, bu
100 trilyon emlaklardan alınsın, her metrekare başına villadan, konuttan veya ofisten, 100 bin
lira alınsaydı, Türkiye'nin ekonomisi çok daha doğru yöne giderdi.
Yani, aslında Türkiye'de o 100 trilyon yanlış yerden, yani teknolojiden, sanayiden, bilimden
alındı. Ne oldu, bütün şirketlerin kapasiteleri düştü, Türkiye bir küçülme yaşadı. Dönüp
dolaşıp yanlış stratejilerimizin, yanlış politikalanmızm olduğunu görüyoruz; fakat bunlan
düzeltmek mümkün. Bunlan anlayabildiğimiz takdirde, dünyanın değişimini anlayabildiğimiz
takdirde, dünyanın değişimine ayak uydurabilmek son derece mümkündür.
Bizim, "aklın yolu birdir" diye bir atasözümüz vardır; bugün, modern çağda da, bu "grup aklı
oluşturma" diye ifade ediliyor. Konuşarak, belli noktalarda uzlaşarak grup aklı oluşturabiliriz
ve aklın yolu birdir teorimizi ortaya koyabiliriz. Çünkü bunu bizim atalanmız ortaya
koymuştur.
Şimdi, iç pazardaki problemden bahsettim. İç pazardaki problemi aşmak için... Bugünlerde
asgarî ücret pazarlığı yapılıyor. Ben son derece ters bir şey söyleyeceğim, aykın gelecektir.
Bir sanayici olarak diyorum ki, asgarî ücreti çok düşük tutmayın; çünkü, bir kişinin
içebileceği içecek, yiyebileceği yiyecek, alabileceği ayakkabı, giyebileceği elbise, kullanacağı
araba, televizyonu, buzdolabı, çamaşır makinesi, sanayii geliştiren bu ürünler kişi başına,
parayla değil, fizikî bakımdan limitlidir. Onun için, dinamik bir dahili piyasa yaratmak
istiyorsak, asgarî ücrette bonkör olmaya mecburuz, buradan verdiğimiz fazla kaynağı, rant
ekonomisinden çıkartmaya da mecburuz. Cesaretli kararlarla, emlak vergilerinin üzerine
gidip, cesaretli kararlarla rant ekonomisinin üzerine gidip, oradan rahatlıkla alabiliriz. Bunun
dengesini dahili piyasada kurmak lazım.
Sanayinin gelişmesi için ikinci önemli unsur, ihracattır. İhracat da, dahili pazar kadar önemli
bir konudur. İhracatta karşılaştığımız durumu da çok iyi anlamak lazım. İşte, farklılaşma
stratejisi ve rekabet stratejisi burada çok önem kazanmaktadır. Türkiye'nin millî markalar
yaratmak mecburiyetinde olduğunu hepimizin anlaması gerekir. Çünkü, markayı bir kere
162
pazara yerleştirdiğiniz zaman, 2010, 2020 yıllarında artık o pazara tamamen hâkim duruma
geleceksiniz.
Bu açıdan bakıldığında, katma değeri yüksek tekstil mamullerimizi kendi markalarımızla,
gıda mamullerimizi kendi markalarımızla, Türkiye'de yaratacağımız bir elektronik sanayi
dalını kendi markalarımızla ve diğer birçok dayanıklı tüketim mamullerini kendi
markalarımızla Avrupa pazarlarına, etrafımızdaki gelişmekte olan diğer pazarlara sokmak
mecburiyetindeyiz. Biz, ihracatı artırırken ve dahili tüketimi artırırken, fabrikalarımızın
kapasitesi de kendiliğinden artacaktır. Çünkü, Türkiye'nin büyük bir avantajı vardır, o da
genç, girişimci nüfusudur. Genç girişimci nüfusu, talep olduğu takdirde, arzı artırmak için,
kendini işe verecek, fabrikalarımızın kapasiteleri ikiye üçe katlanacaktır. Yani, itmeyle değil,
çekmeyle, sanayilerimizin teknolojisinin yenilendiğini, yeni ihracat pazarlarına, yeni ürünler
ve bunları da yavaş yavaş artık kendi patentlerimizle, kendi sınaî mülkiyet haklarımızla, kendi
buluşlarımızla, teknoparkl^rımızla, fabrika laboratuvarlanmızda, üniversite araştırma
merkezlerimizde yaratmaya mecburuz.
Vizyon ve misyon. Sanayinin stratejisi. Bugün burada çok önemli bir konu konuşuldu; o da,
çalışma hayatıyla ilgili konular. Zaman zaman değinildi. Çalışma hayatıyla ilgili konular,
sanayiden hiçbir şekilde ayrı olamaz. Maalesef Türkiye’de bazı ciddî sorunlar var.
Vergilerimiz ve fonlarımız ve diğer ufak tefek yükler sanayiciyi hakikaten rahatsız
etmektedir. Bakın, Avrupa'da, kayıtsız ekonomi, ortalama % 5 ile %10 arasındadır.
Türkiye'de ise kayıtsız ekonominin % 25-45 arasında olduğunu söyleyebiliriz. Bu % 25-45
arasındaki kayıtsız ekonomiyi, % 5-10 seviyesine çekebilmek için, yapacağımız değişimlerin
en önemlisi, çalışma hayatındaki düzenlemeler olacaktır.
İstanbul Sanayi Odası Başkanının görüşüne katılıyorum. 10 kişinin üstünde olursa fon öder
diye çıkmış olan kanun, son derece yanlıştır ve kayıtsız ekonomiyi büyütmüştür; ama, buna
ilaveten yapılacak işler var. Bir defa, zaten Roma Anlaşması gereği, Türkiye'nin içinde de
serbest dolaşımı sağlamak mecburiyetindeyiz. Kadın-erkek arasında eşitliği sağlamak
mecburiyetindeyiz. Toplu işçi çıkarma konusunda muhakkak önlemler almamız lazım; bütün
dünyada artık toplu işçi çıkarma olayı kabul edilmemektedir. İşyeri devri konusunda
düzenlemeler yapmak mecburiyetindeyiz. Ücret ve prim garanti kurumu konusunu yeniden
ele almak ve Avrupa mevzuatlarına uygun hale getirmek mecburiyetindeyiz. Motivasyonu,
ancak ücret ve primi beraber ele alırsak sağlayabiliriz.
Bu arada, dünyanın değişimine uygun olarak, yeni istihdam şekillerini de yaratmalıyız.
Bunlardan bir tanesi, esnek çalışma sistemleri. Bir başkası, süreli çalışma ki, o bugün
uyguladığımız çalışma. Ancak, kısmî süreli çalışma sistemlerini de getirmek durumundayız.
Sıkıştırılmış iş haftası, çalışma süresinin azaltımından daha az sayıda işgücüne dağıtılacak
şekilde yapılabilir. Yani, 40 saatlik mesai yerine, 10 saatlik, 4 günlük mesai şeklinde.
163
Tele çalışma diye, telefonla çalışma sistemleri var. İtalya'da bir boya dağıtım şirketi,
pazarlama elemanlarını hiçbir ofiste tutmuyor ve sorduğunuz zaman, hepsinin bir kompütür
ve kendi evinde telefonla, şirket merkeziyle temas kurarak pazarlama işlemlerim yapıyor.
Buna da tele çalışma sistemleri deniyor. Bunlann hiçbirisi bizim Türidye’nin çalışma
mevzuatlarında yok. Aynca, evde çalışma şekilleri.
Kıdem tazminatı fonuna da değinmek istiyorum. Bu konuya hiç kimse değinmiyor. İsviçre'de
20 yıllık hizmet şartıyla, kıdem tazminatı 2 ile 8 aydır. İngiltere'de kıdem tazminatı 1,5 hafta,
Avustralya'da 25 yıllık işçiye 12 aylık kıdem tazminatı veriliyor. Lüksemburg'da 15 yıllık
işçiye 3 aylık kıdem tazminatı veriliyor. Fransa'da 10 yıllık işçiye 3,5 haftalık, Danimarka'da
12 yıllık işçiye 4 haftalık, Ispanya'da 10 yıllık işçiye 28 haftalık kıdem tazminatı veriliyor.
Tiiridye'de, 10 yıllık işçiye 51 hafta, yani aşağı yukarı çalıştığı yıl kadar kıdem tazminatı
veriliyor. Şirketler öyle bir kıdem tazminatı yükü altındadır ki, bazı şiıketler Gümrük Birliği
sonrası rekabet edemez duruma gelirse, bazı şirketin arsasını, binası, makinesi satması lazım
ki, çalışanlara kıdem tazminatı versin. Bu kıdem tazminatları bu kadar yüksekken, bir
bakıyorsunuz, işsizlik sigortası yok. Halbuki, Türkiye'nin 1996 yılından itibaren, önündeki en
büyük problem işsizlik olacaktır; çünkü, büyük bir değişim, yeniden eğitim ve büyük bir
işsizliği de öne getirecektir. Türkiye'nin işsizlik sorununu çözmesi lazım. Türkiye'nin asgari
ücreti muhakkak artırması lazım ki, tüketim toplumu olsun, bundan sanayi yaradansın. Asıl
sanayi düşmanlığı, tüketim toplumunu yaratmayıp, sanayii kısır bırakmaktır. Yani, burada
yıllardır yaptığımız bir yanlış vardır. Pazar olmayan yerde sanayi olmaz ki. Pazan yaratmak
mecburiyetindeyiz. 2,5 milyon lira maaş alan bir işçi, sizin hangi sanayi malınızı alacak?
Onun için, kıdem tazminatındaki çarpıklığı düzeltirken, işsizlik sigortasını getirmek ve asgarî
ücret olayında muhakkak sanayi toplumu olmanın gereklerini yerine getirmek
mecburiyetindeyiz.
Değişik konulara girmek istedim; ama, ilk başta söylediğim cümleyle konuşmamı noktalamak
istiyorum. Başka ülkelerin geçmişi, Türkiye'nin geleceği olamaz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Yaşar'a teşekkür ediyoruz.
Şimdi, soruları almak istiyorum. Yalnız, rica edeceğim, sorulan çok kısa ve öz sunmaya
gayret edin, çünkü çok kısa bir zamanımız var; mümkün olan en çok sayıya cevap verebilsin
panelist arkadaşlarımız.
Buyurun efendim.
KAYA GÜVENÇ - Bütün konuşmacıların konuşmalarına ve hatta bu panelden önce, Sayın
Nüket Yetiş'in de konuşmasma atfen bir iki konuya değineceğim ve sorumu soracağım.
164
Sayın Boratav, rekabet konusunda üç konu gündeme getirildi: Ücret konusu ve döviz
kurlarıyla ilgili çok fazla bir esnekliğimizin olmadığı, verimliliğinin daha önce tartışıldığını
söyledi.
Şimdi, verimlilik konusunda, gerek dünkü gerekse bugünkü konuşmalarda, temel olan bazı
unsurlardan iki tanesi ön plana çıkıyordu. Bir tanesi, rant ekonomisinden üretim ekonomisine
dönülme, İkincisi de bilim, araştırma ve geliştirmeye kaynak ayırabilmek konusu. Bunun da,
doğrudan doğruya siyasî iradeye bağlı olduğu, birkaç kez yinelendi. Hatta sayın sanayici
arkadaşlarımız da, kaynak dağılımından bahsederken, yine, bir anlamda, aynı konuyu dile
getirdiler.
Tabiî, kuşkusuz, bazı sektörlerde, bazı firmalar sorunlarını aşmış olabilirler. Gümrük
Birliği'ne gidişte, öyle anlaşılıyor ki, bu üç temel unsurda da, yani emek maliyeti, döviz
kurlan ve verimlilik konusunda da oldukça önemli bir olgusuzluk görülüyor. Türkiye'de,
bilim, araştırma geliştirme* dediğiniz zaman, bir noktaya daha değinmek zorundasınız,
demokrasiye geçmek zorundasınız, demokrasiyi ön plana çıkarmak zorundasınız. Oysa,
demokrasiyi geliştirmek demek, aynı zamanda gelir dağılımını da düzeltmek demektir. Bu
anlamda, son zamanda ortaya çıkan tereddütler de göz önüne alındığında, ben şöyle bir soru
yöneltmek istiyorum: Gerçekten, Türkiye'de, döviz kurlan, verimlilik ve emek maliyeti gibi,
rekabet gücünün temel unsurları olumsuz ise, acaba burada bulunan arkadaşlanmız sanayi
kesiminde nasıl bir politika izleyeceklerdir? Örneğin, emek maliyetini düşürme ve bunu da
sosyal devletten fedakârlık yönünde mi yapacaklardır, yoksa başka politikaları mı vardır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN -K im cevap vermek istiyorsa, buyursun efendim.
KORKUT BORATAV - Sanayici arkadaşlanmız yanıt verecek; fakat, ben sadece bir
noktaya dikkat çekmek istiyorum: Verimlilik artışının iki boyutu var: Birincisi, sadece işsizlik
yaratan bir verim artışı. Yani, teknik ilerlemeyi, teknoljik dönüşümü, üretim tabanında,
dinamik, bilgiye, birikime, Ar-Ge'ye dayalı bir dönüşümü içermeyen, emek fazlasını, geçmiş
yıllarda düşük ücret veyahut kamu sektörünün gevşek politikalanyla oluşmuş olan emek
fazlasını işsizler ordusuna katarak verim artışı. Bu, kısa dönemde verimliliği ve rekabet
gücünü artınr; ama uzun dönemde sonuç vermez.
Maalesef, son zamanlarda, Türkiye'de, sektör çalışmalannın da gösterdiği gibi, verim
artışlarının önemli bir öğesi, Ar-Ge unsurlarına, bilimsel ve teknolojik atılımlara değil, emek
fazlasını tasfiyeye dayalı. Yani mevcut teknoloji profili üzerinden, birim hâsıla başına ücret
maliyetini düşürme yönelişine dayanıyor ve bu kısa dönemli bir şeydir.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Kavi.
HÜSAMETTİN KAVİ - Türkiye'de, herhalde bir gerçeği kabul ediyoruz; Türkiye
165
gelişmesini sanayileşme süreci içinde gerçekleştirmek zorunda. Türkiye'nin düşündüğümüz
bir program içinde sanayi gelişmesini gerçekleştirebilmesi, bu toplumun iç talebine de
fevkalade bağlı. Türkiye, bir yıldır ortaya çıkan tablolar çerçevesinde, emeğin üzerindeki ben
çalışan insanların tümünü işaret etmek istiyorum- baskıyı artırarak bir yere ulaşamaz. Yani,
yurt içinde, bir ülkenin iç talep ile dış talep arasında belli dengeleri kurabilmesi lazım.
Dolayısıyla, iç talebin de ekonomiyi belli bir düzeyde motive etmesi şart. Bu satın alma
gücünü yaratamadıkça, sadece dış pazarlardan temin edeceğimiz talep ve onların ortaya
çıkaracağı kapasite kullanım oranlarıyla, düşündüğümüz rekabet gücüne ulaşainayız.
Dolayısıyla, bunun çözüm olmadığı ortada.
Bugün, kur ve faiz arasındaki ilişkinin olumsuz bir istikamette sürdürülmesine neden olan
etmen, bugün bütçedeki borçlar. Faizler ile kur arasındaki ilişki, ekonomiyi, kendi
gerçeklerinin ötesinde bir olumsuzlukla etkiliyor.
Bir önemli unsur daha var: Geçenlerde biz bir araştırma yaptık. Türkiye’de çalışanın
işletmeye maliyeti 122 ise... Yani, 100 birim brüt ücretten söz ediyorum. 100 birim brüt
ücretin işletmeye maliyeti 122'dir ve çalışanın eline 47,4 geçiyor. Ne Avrupa Topluluğunda,
ne OECD'de çalışan üzerinde bu kadar ağır yük yok. 100 birim brüt ücretin işletmeye maliyeti
122, çalışanın eline de 47,4. Bu sözünü ettiğimiz, yıllar boyu gelen bütçe dengelerinin
olumsuzluğu sonucu, bütçenin gider tarafını realize etmeye yönelik, hâsılat toplama
mantığıyla ortaya çıkmış. Halbuki, devletlerin ne vergi yükünü istedikleri kadar artırmaları
mümkün, ne de topladığı vergileri dilediği gibi harcamaları söz konusu. Eğer, biz bu
dengeleri kurabilirsek, bir taraftan makro ekonomideki bütçe mantığımızla, öbür taraftan da
çalışma hayatımızdaki sözünü ettiğimiz problemleri, kendi taraflarımızla, tarafların bir araya
gelerek oluşturacağı bir konsensüsle çözebilirsek, zannediyorum ki, esas bu oluşumla
Türkiye'nin önündeki, sanayinin önündeki meselelere yeni bir çözüm ufku getirebiliriz.
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kavi.
Buyurun efendim.
OĞUZ BABÜROĞLU (Bilkent Üniversitesi) - Ben, sanayi stratejisi raporuyla ilişkili bir
soru yöneltmek istiyorum. Sencer îmer arkadaşımızın -burada mı hâlâ bilmiyorum- yaptığı bir
yorum ve sunuşundan da çok etkilendim. Sayın İmer, şöyle bir şey söylemişti: Sanayi
konularına nasıl girmemiz lazım? Yani, aslında çok önemli ekonomik kriterler, İktisadî
şartlar. Ancak, sanayi stratejisiyle ilişkili, sanayinin özelinde acaba vizyon hakkında neler
diyebiliriz ve kendisi, demir çelikle ilişkili vizyonunu anlattı. Tesadüfen sanayi stratejisi
raporunda, duyarlılık analizlerinde 107 kişinin katılımıyla ortaya çıkan 8 tane ürün grubu var.
Bunları okumama müsaade ederseniz, sorum bütün panelistlere. Bu 8 öne çıkan ürün
gruplarının geleceğiyle ilişkili ne düşünüyorlar, nasıl yeniden yapılandırılmasını
öngörüyorlar, o konuda birazcık bilgi almak istiyorum.
166
Okuyorum efendim: Tekstil ve giyim; taşıma araçlan; toprak ürünleri; makine imalat; kimya
ve ilaç; gıda, içki, tütün; bilişim; elektrik makineleri; demir çelik.
BAŞKAN - Bütün bu sektörler için, panelistlerin 2000, 2005 yılındaki tahminlerini mi
istiyorsunuz? İki üç dakikada, Türkiye sanayi politikasının özetini istiyorsunuz.
Buyurun Selim Bey.
SELİM YAŞAR - Türkiye'nin toprağına dayalı sanayileri önce ele almak istiyorum.
Türkiye’de giyim diyoruz, tekstil diyoruz. Esas itibariyle, bugün Türkiye'nin giyim ve tekstil
ihracatı pamuğa dayalıdır, tarıma dayalı bir sanayidir. Toprak diyoruz, zaten seramiğinden
tutun da, diğer toprak ürünlerine kadar gene Türkiye'nin toprağına dayalıdır. Gıda sanayiini
ele alıyoruz, o da toprağa dayalıdır.
Türkiye'nin ihracatına baktıpnız zaman, gıda sanayii, tekstil ve toprak ürünlerini alt alta
toplayın, zaten Türkiye'nin sanayi ihracatı diye tarif ettiğimiz ihracatının % 75'i budur. Yani,
Türkiye'nin kuvvetli olduğu yön budur. Türkiye, tarım toplumundan sanayi toplumuna
geçerken, tarıma dayalı sanayii geliştirmiştir. Bu nokta da, bizim en güçlü olduğumuz nokta
ve bunu daha henüz biz yeteri kadar istismar etmedik; yani, burada daha çok ufuklar var.
Yani, bir gıda sanayiinde, içecek sanayiinde, bir tekstilde, giyimde, bir toprağa dayalı
sanayide Türkiye'nin yapabileceği, teknolojisini, patentini geliştirebileceği, kendi
düşünceleriyle oluşturabileceği ürünler, markalar ve dünya pazarlarına girip, dünyada bu
konuda iddialı olmak konusunda yapabileceği çok şey var.
İkinci grup olarak baktığımız zaman, makine sanayii, elektrik sanayii, demir çelik sanayii gibi
sektörler var. Ben, bu sanayilerin daha zor gelişeceği kanaatindeyim. Ege Bölgesi Sanayi
Odasının 5600 üyesi var. Orada gördüğüm, Ege Bölgesindeki hamle, hareket, gıda
sanayiindedir, tekstil sanayiindedir, toprak sanayiindedir. Bunu görüyorum, hissediyorum.
Çünkü, ciroları artıyor, ihracatları artıyor, dinamik bir yapı var, katma değeri yüksek. Demir
çelik sanayiinin katma değeri çok düşük. Yani, demir çelik sanayii dışandan hammadde,
hurda getiriyor, işliyor; ama katma değer olarak henüz bir şey yaratamıyor. Tabiî, bu demir
çelik sanayiinin üzerine eğer makine sanayiini koyarsak, demire dayalı başka sanayi kollan
koyarsak, ta kol saati yapmaya kadar gidebilirsek, demir çelik sanayiini o noktaya
götürebilirsek, o zaman iddialı oluruz, o zaman Türkiye çok para kazanır; ama, şu anki
stratejisinde, bence katma değeri yüksek, kendi markalannı koyabileceği, kendi patentlerini,
dizaynlannı yapabileceği toprağına dayalı sanayi kollanm tercih etmelidir ki, Türk insanı,
Türk gençliği, Türk müteşebbisi çok zekidir, altıncı hissi çok kuvvvetlidir, bunu da bugün
yapıyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN -Teşekkürler Sayın Yaşar.
Sayın Kavi, buyurun.
167
HÜSAMETTİN KAVİ - Bu araştırmayla ilgili bilgi tabanının oluşturulması sürecinde
bulundum. Dolayısıyla, hem bu çalışmanın yapılma süreci ve burada uygulanan tekniklerle
beraber, bir de Türkiye'nin bugünkü mevcut yapısı, konumu ve bir süreden bu tarafa sözünü
ettiğimiz değişen dünya düzeni içindeki yeri ve geleceğiyle ilgili olarak iki konuyu üst üste
getirmeye çalışırsam, zannediyorum şöyle bir tablo ortaya çıkabilir:
Değişen dünya yapısı içinde, sözü edilen, kanaatimce önemli başlık, yeni ticaret bölgeleri,
ekonominin yoğunlaşacağı yeni bölgeler. Bunlardan bir tanesi Ortadoğu, bir tanesi bağımsız
devletler topluluğu, bir diğeri Çin, bir diğeri Afrika ve Güney Amerika.
Gelişmiş toplumlar ve dünyanın ekonomisine bugüne kadar yön veren faaliyetler, önemli bir
sıkıntıyla karşı karşıya. Yani, gelişmiş toplumlann talebinde önemli bir artış yok artık, orada
bir tıkanma var. Dolayısıyla, bu ülkelerde son yıllarda giderek artan bir şekilde, para
piyasalarına bir fon akışı var. Para piyasalarına, üretimin dışında yani, yalnız Türkiye’de
değil, gelişmiş toplumlarda da rant ekonomisine doğru bir gidiş var kayan fonlar, bu ülke
ekonomilerini önümüzdeki zaman dilimi içinde çok ciddî şekilde rahatsız edecek ve bu
ülkeler bunun farkında. Dolayısıyla, yeni talep yaratılması lazım.
Dünyanın, yeni ticaret bölgelerini canlı hale getirebilmesi lazım. Bunun için de, bu sözünü
ettiğimiz bölgelerde birinci derecede aranan temel ihtiyaç politik istikrar. Bu ülkelerde politik
istikrarın oluşmasına yönelik çok ciddî çalışmalar yapılıyor.
Gümrük Birliği süreci, Türkiye için fevkalade önemli. Türkiye, bu süreci sağlıklı bir şekilde
tamamlarsa, ben inanıyorum ki, işte bu sözünü ettiğimiz yeni ticaret bölgeleri içinde çok daha
aktif hale gelecek. Araştırmanın içinde, zaten bu sözünü ettiğimiz yeni bölgelere ilişkin de
birtakım kavramlar vardır ve Türkiye'nin rekabet gücünün bu pazarlarda nasıl gelişeceğine
yönelik bir araştırmaydı asıl olan. Dolayısıyla, Sayın Babüroğlu'nun sözünü ettiği tekstil,
toprak ürünleri, taşıma araçları, makine imalat sanayii, kimya, ilaç, gıda, içki, bilişim ve
elektrik makineleri sektörleri, henüz daha gelişmesini tamamlamamış bu yeni ticaret
bölgelerinde, kanaatimce, çok önemli talep olarak ortaya çıkacak ve bu talebin ülkemiz
tarafından üretilmesi, kanaatimce, bulunduğumuz konum itibariyle ve bu süreçte elde
edebilmemiz gereken rekabet gücünü de bu imkânlarla birleştirdiğimiz takdirde, büyük bir
şansımızın olabileceğini zannediyorum. Çünkü, nüfus artışı giderek yavaşlayacaktır; ancak,
hâlâ belli bir oranda artmaya devam etmektedir. Dolayısıyla, inşaat sektörü ve inşaat
sektörünün girdilerine mutlaka ihtiyaç olacaktır. Gıda sektörünün tartışılmaz bir olayı var ve
bütün bunların yanında da dayanıklı tüketim mallan, bunun içine makine imalatı ve elektrikli
makinelerin bütününü koyduğumuz takdirde, talebin 21. yüzyılın başlanyla beraber önemli
bir ivme kazanacağını tahmin ediyorum.
Tabiî ki, bütün bu ana başlıklar olarak saydığımız sektörlerin girdileri var. İşte bu sıralamada
belki geride kaldığım tespit ettiğimiz birtakım ana kalemlerde, zaten bu sektörlerin
168
faaliyetlerini sürdürmesiyle beraber ivme kazanacak, onlar da gelişecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kavi.
Son bir soru.
Buyurun.
EMİN ÖRS (A nkara Sanayi Odası )- Biz, Ar-Ge hizmetlerinde, ISO 9000 olaylarında,
bilhassa TSE belgesi olaylarında, standartlar mı verecek, Sanayi Bakanlığı mı verecek
olaylarında pek çok müşkülatlarla karşılaştık.
Biz, Gümrük Birliği'nde, inanıyoruz ki, tarım makinecileri olarak, dünyanın başının belasıyız;
fakat, tarımla ilgili, bir tütünün desteğini çekmek, tütünü yakmak, tütünü ektirmemek, ekme
de parasını vereyim demek... 400 tane tarım makineci üyemiz batak duruma gelmiştir.
Türkiye'de tarım makineciliği sıfıra gelmiştir ve ayrıca, savunma sanaiiyle ilgili...
BAŞKAN - Sorunuzu yöneltin lütfen.
- Beş dakikada, hem tarımcının, hem savunmacının derdini anlatmak mümkün değil; buna bir
hafta da yetmez.
Ayrıca, savunma sanayiiyle de ilgili yeni kanunlarımız çıktı, çok memnunuz. Sanayi
Bakanlığı'nın, lütfen, bize, bu savunma sanayii olaylarında çok destek vermesini arzu
ediyoruz. Dış pazarlara çıkılmadan, muhakkak iç alıma çıkıp, sonra dış alıma çıkarlarsa,
dünyada Türk işçisinin, sanayicisinin yapamayacağı hiçbir şey yoktur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN -Buyurun.
VEDAT TANYILDIZ (F ırat Üniversitesi) - Aslında haddim olmayarak, burada, özellikle
üniversitelerin yöneticilerinin bulunduğu bir ortamda konuşacağım için özür dileyerek
soracağım sorumu.
Sorumu peşinen sorayım, arkasından çok kısa bir açıklama yapacağım. Bütün sorum, bu
planlamaların samimiyetle uygulanması konusunda düğümleniyor. İki tane örnek vereğim.
Biri şu: Dünkü konuşmalarında, Sayın Hüsümettin Kavi, kendinizi dinlemek, toplumunuzu
dinlemek, sanayii ülkeye yayacak bir politika izlemek, teşviklerin akibeti vesaire üzerinde
durdu. Şimdi, özellikle altyapı üzerinde durmuş olması çok sevindirici bir şey. Altyapı
dendiği zaman, gerek üniversitelerin araştırma geliştirme ile kısmen yükümlü olan
üniversitelerin, gerekse sanayi kuruluşlarının altyapıları, yolla, havaalanıyla, şununla bununla
olur. Bir tek örnek veriyorum: Mesela. Elazığ Havaalanı, yok denecek kadar küçük bir
169
havaalanıdır, şimdiye kadar üzerine ek herhangi bir şey yapılması için teşebbüse dahi
geçilmemiştir. Bu, işin bir yönü. Bir de başka yönü var: Özellikle politik mülahazalar.
Mesela, Elazığ gibi gelişme aşamasında olan, özellikle yıllardır üniversite şehri olarak anılan
bir şehir, sadece ve sadece siyasîlerin lütfü olarak alabilecekse, bu sadece Elazığ Havaalanına
ait bir şey değil, bu tür her şey siyasîlerin lütfü gibi olacaksa, bu amaca ulaşmayacaktır.
Üniversite açısından söyleyeceğim. Mesela ikili eğitim konusu gündeme geldi. Hatırlarsınız,
zamanın bakanına bir gazeteci, Füsun Özbilgen soruyu sordu, "hangi sahada ne kadar
profesyonel adama ihtiyaç var, bunun hesabını kim kapıyor?" dedi ve o günün bakanının
verdiği cevap, bunu üniversitelere bıraktık. Ben, üniversitelerin sayın rektörlerine sordum,
size de soruyorum; acaba hangi üniversite bu tür bir yükümlülüğü aldı, olabilir mi böyle bir
şey?
BAŞKAN - Bu eğitim, istihdam, işgücü planlaması, programlaması politikaları benim
bildiğim kadarıyla yok. Üniversitelerin de bölümlerinin açılması, kontenjanlarının
belirlenmesinde böyle kıstaslara uyulduğunu ben zannetmiyorum.
Buyurun efendim.
IŞIK TARAKÇIOĞLU (Ege Üniversitesi) - Efendim, şûralar çok geniş kapsamlı olduğu
için, ancak beş on yılda bir toplanabiliyor. O nedenle, 3. Sanayi Şûrası toplanıncaya kadar,
devamlılığı sağlamak için, acaba geçenlerde üniversite sanayi işbirliği şûrasında yapıldığı
gibi, 50-100 kişilik bir konsey kurulması ve bu konseyin de bir yürütme kurulu seçerek,
geçecek olan süre içerisinde hazırlıklar yapması için burada Şûramız kapanmadan önce acaba
bir karar alabilir mi?
Bu konsey için de, tabiî ki, başlangıçta düzenleyici olan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı,
Teknoloji Geliştirme Vakfının yanında, eğer Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği de,
sekreteıyasında ve bunların desteklenmesinde görev alırlarsa, kanımca çok faydalı olacak.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Ben teşekkür ederim. Bunu kapanış oturumuna bırakalım. Orada başka dilek ve
temenniler de olacaktır; bunu da o arada değerlendiririz.
Bu 5. oturumu kapatıyorum; fakat zamanımız çok geçtiği için, bana iletilen bilgiye göre ara
vermeden kapanış oturumuna geçilmek isteniyormuş. Onun için, kapanış oturumundaki
panalistleri ve oturum başkan ve yardımcılarını da davet ediyoruz.
(Şuraya katkılarından dolayı, oturum başkanına ve panelistlere plaket takdim edildi)
170
VI. KAPANIŞ OTURUMU
BAŞKANLIK DİVANI
N evzat CİZRE
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı M üşteşar Yardımcısı
B ülent ESİNOĞLU
Sanayi Genel M üdürü.
KONUŞMACILAR
- D inçer KARA
n. Sanayi Ş u rası Y ürütm e K urulu B aşkam
"Değerlendirme"
- E rsen YAVUZ
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı M üsteşarı
BAŞKAN NEVZAT C İZ R E
(San. Tic. Bak. M üsteşar Yardımcısı) - Sizleri saygıyla
selamlıyorum ve Şûranın kapanış oturumunu açıyorum.
Kapanış oturumunda, iki konuşmacı var. İlki, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Araştırma
ve Geliştirme Genel Müdürü Sayın Dinçer Kara. Sayın Kara, gündemde yazılı değil; ama
herhalde bir özet yapacak; böylece bizim işimizi de azaltacak.
Buyurun.
DİNÇER KARA (San. Tic. Bak. Sanayi A raştırm a ve Geliştirme Genel M üdürü) - Sayın
Müsteşarım, değerli konuklar, 2. Sanayi Şûrasının sayın üyeleri; ben, konuşmamda, Şûranın
kısa bir değerlendirmesini yaparak, genel kabul gören konulan aktarmaya çalışacağım. Arz
edeceğim hususlarda eksiklikler olabilir: bunun için, şimdiden, hepinizden özür diliyorum.
Bu Şûrada, dünyadaki gelişmeler, ülkemizin ve sanayimizin içinde bulunduğu koşullar
dikkate alınarak, klasik şûralarda yapılan ve sadece sektörlerimizin sorunlannın dile
getirildiği bir yapı yerine, tüm sanayimizi ilgilendiren ortak sorunların tartışılması ve sanayi
politika ve stratejilerimiz gözden geçirilerek, ülkemiz hedef ve gereksinmelerine uygun, yeni
bir sanayi politika ve stratejisi tespiti amaçlanmıştır. Bu husus, bütün boyutlanyla, seçkin
konuşmacı ve katılımcılarla, derinlemesine incelendi ve tartışıldı.
Ben, bu çalışmalarda, ileriye dönük sanayi politika ve stratejisi için önerilen ana hususlan
aktarmaya çalışacağım.
Yüksek teknoloji kullanan ve jenerik teknolojilerin üretilebileceği sanayi kollarına yapılacak
yatmmlar, öncelikle teşvik edilm elidir.
Avrupa Birliği ve GATT Anlaşmalarıyla kabul edilen uluslararası normlara ve standartlara
uygun koruma ve teşvik politikaları, büyümeyi amaçlayan bir sanayi stratejisi içinde
geliştirilip, işletilmelidir.
Dışa açık gelişme ve yatırım politikalarıyla sağlanacak bir sürdürülebilir ekonomik büyüme,
ulusal sanayi rekabet gücünün artırılmasıyla mümkündür.
Devletin ekonomideki rolü azaltılmalı diye, çalışmalarımızda görüş ortaya çıkarıldı; ama, bu
daha sonraki konuşmacılar ve katılımcılarca genelde pek kabul görmedi, buna karşılık olarak,
daha çok aktif devlet prensibi ortaya konuldu ve örnek olarak da daha ziyade Asya Pasifik
ülkeleri ve Avrupa Birliği'ne bağlı ülkeler gösterildi.
Sayın Başbakan Yardımcımız Hikmet Çetin de, bu konuda çok açık olarak, sanayileşme özel
sektörün meselesidir dediler ve sadece özel sektörün gitmeyeceği ve yatmm yapmayacağı
yerlerde artık devlet yatınm yapacaktır şeklinde vurguladılar bu konuyu. Sanırım, bu konu
daha bir müddet tartışılacaktır; ancak ondan sonra Türkiye platformunda bir uzlaşı
sağlanacağını ümit ediyorum.
171
Bir başka konu, her düzeyde verilen eğitimin, özel yetenek kazandıracak biçimde
iyileştirilmesi, insan kaynağım geliştirerek ülke rekabet gücünü artıracaktır diye vurgulandı.
Rekabet üstünlüğü sağlamak açısından, sanayinin sahip olması gereken başlıca yetenekler,
yüksek teknoloji kullanarak, verimli ve kaliteli üretim yapılması ve teknoloji geliştirmesi
olmalıdır.
Küçük ve orta ölçekli işletmeler, esnek üretim ve otomasyona geçmeye yönlendirilmeli ve bu
şekilde yeni teknolojilerin yardımıyla, ürün çeşidi ve zengin üretim olanağı edinerek, kapsam
ekonomilerinin avantajlarından yararlanmaları sağlanmalıdır.
Teknoloji yenileme dahil, pek çok iyileştirme, çağdaş bir iletişim altyapısına dayanmak
zorundadır. Küresel telekomünikasyon altyapısıyla tümleşik bir ulusal altyapı ivedilikle
kurulmalıdır.
Uzun vadeli ekonomik gelişme, ülkenin bilim ve araştırma altyapısının niteliğine bağlıdır.
Akademik ve endüstriyel araştırma sonuçlarının ticarileşmesini kolaylaştıracak teşvik
mekanizmaları oluşturulmalı ve düzenlemeler yapılmalıdır.
Yeni yapısal kurumsallaşmanın oluşturulması sağlanmalıdır. Kuramların adlan bazı
çalışmalarımızda belirtilmiştir. Bu konuda da tartışma oldu; yeni yapısal kurumlaşmaya evet,
ancak bunun nasıl olacağı konusu tam açıklık kazanmadı. Mevcut kuramların revizyonu
görüşü de burada ortaya atıldı.
Uluslararası rekabet gücünün artırılmasında, ileri teknolojilerin kullanılması, geliştirilmesi ve
üretilmesinin birincil öneme sahip olduğu belirtilerek, Yedinci Planda bilim ve teknoloji
konusu ve bir tümleşiği olan eğitimin ana eksen olarak alınması önerilmiştir.
Bugün yapılan harcamaların bir kısmının, pasif bir alıcı olarak değil, Türkiye'nin kendi
teknoloji ve sanayi yeteneğini yükseltmek için kullanılması gerektiği, 21. yüzyılda bilgi
çağını yakalamış, üreten, ekonomik refahını hızla artıran bir Türkiye için, 20. yüzyılın son
yıllarında bilim, teknoloji ve sanayileşme yeteneğini yükseltmek en önemli konu olarak
görülmektedir.
Gümrük Birliği, Türkiye'yi doğru makro ekonomik politikaları uygulamaya ve fiyat istikrarını
sağlamaya zorlayacaktır denildi. Gümrük Birliğinde uyum gücünü artırmak için, ekonomi
yönetiminin süratli ve objektif karar alıp uygulamaya geçebilme olanağı; ekonomik birimlerin
uzun ve orta vadeli karar alabilmesine imkân tanıyan istikrar ortamı; yeni girilecek pazar
hakkında süratli bilgi akışı; girişimcilerin ve emeğin adaptasyon kabiliyetini belirleyen
eğitim, iş kültürü ve organizasyon gibi hususlar; altyapının güçlendirilmesi; Ar-Ge
faaliyetlerinin teşvik edilmesi; küçük ve orta ölçekli işletmelere özel bir önem verilmesi
gerektiği belirtilmiştir.
172
Gümrük Birliği sürecinde en riskli alan olarak, kamu işletmeciliği olduğu ve bu konuda tedbir
alınması gerektiği belirtilmektedir.
Gümrük Birliği'nin başarısı için, devlerin gerekli mevzuat düzenlemelerini tamamlaması;
sanayicilerimizin ise, üretimde uluslararası standartlara uyum, teknolojik atyapınm
yenilenmesi, Ar-Ge ve meslekî eğitim yatınmlannın artırılması, üstün kaliteli yeni ürünlerin
geliştirilmesi, çevreye önem veren üretim sistemlerine geçilmesi önerilmektedir.
Sanayinin temel girdi ve ana hammaddeleri dünya fiyatlarından sağlanmalıdır.
KOBİ'lerin yoğun olduğu yerlerde, bölgesel ve sektörel destek programlan uygulanmalıdır.
Yurtdışı pazarlama faaliyetleri yoğunlaştırılarak, belli merkezlerde ofisler açılmalıdır.
Kalite altyapısı oluşturulmalıdır.
Tüririye, yabancı sermayeyi cezbedecek koşullan sağladığı takdirde, hem sermaye hem de
teknoloji açığını kapatmada, küreselleşme sürecinden yararlanabilir denilmektedir.
Yönetim etkinliği sorununun, Türkiye'de kaynaklann etkin kullanımı yönünde en büyük engel
olduğu vurgulanmıştır.
Toplumumuzun girişimcilik ve hızlı uyum sağlama özellikleri, bilgi toplumuna geçişi
kolaylaştıncı niteliktedir.
Devletin uyguladığı teşvik, vergi indirimi, dış ticaret, kredi ve faiz politikalannın
saptanmasında, üretkenliğin teşvik edilmesi ve rant anlayışının ortadan kalkması
gerekmektedir.
Sanayi politikalarının uygulanmasında, toplumsal banş ve uzlaşma önemli bir rol
oynamaktadır. Bunun için de, gelir dağılımı bozukluğu giderilmelidir.
Türkiye’yi geleceğe hazırlayacak sanayileşme politikalannın zamansal açıdan önünde duran
en büyük engel, eğitim sisteminin yetersizliğidir.
Makro, bölgesel ve sektörel düzeyde uygulanacak sanayi politikalan, bir bütünlük içinde,
Türkiye'nin teknolojiye uyum sağlama yeteneğini artırmaya yönelmelidir.
İleri teknolojilerin, firmalar tarafından tekil patent ve lisans anlaşmalanyla pahalı olarak elde
edilmesi yerine, kendi aralannda ve yurt dışı kuruluşlarla, üniversitelerin de yardımıyla, ortak
projeler oluşturarak, ucuz ve en üst düzeyde elde edilmesi ve uygulanması sağlanmalıdır.
EUREKA içinde, FAMOS, yeni adıyla FACTORY bünyesinde, gerek sayı, gerekse nitelik
açısından, mümkün olduğunca çok sayıda proje üretilmelidir.
Dünya markası olan firmalann ortaya çıkanlması teşvik edilmelidir.
173
Teknolojiden beklenen katkıların sağlanabilmesi ve beklenen ekonomik gelişmelerin
gerçekleştirilmesi için özel kamu kurum ve kuruluşların faaliyetleri, çeşitli ekonomik ve
teknolojik kuramların çatısı altında entegre edilmelidir.
Sanayinin rekabet gücünü geliştirecek, sermaye, insan gücü ve teknoloji geliştirme
faaliyetlerinde, başta devlet, eğitim, sermaye, sanayi ve araştırma kuruluşları ile diğer ilgili
tüm kurum ve kuruluşlar tam bir dayanışma ve işbirliği içinde rol almalıdır.
Sanayi ve teknoloji geliştirme faaliyetleri, rekabetin serbest piyasa koşullarının, yaratıcılığın
ve motivasyonun en yüksek olduğu ortamlarda başarılı olabilir. Teknolojiye dayalı, rekabet
gücü yüksek ekonomik altyapıya ve yeterli miktarda yeni teknoloji üretebilme kapasitesine
sahip olmak gerekmektedir.
Türk sanayiini, en olumsuz etkileyen faktör, teknoloji ve eğitim altyapısıdır. Sanayi
stratejilerinde bu olumsuzluğun giderilmesi hedeflenmelidir. Özellikle, teknik ve yönetim
bilimine giren alanlarda eğitim standartlarının yükseltilmesi çok önemlidir.
Sonuç olarak, Türk sanayiinin rekabet üstünlüğü için, ileri teknoloji kullanımının kaçınılmaz
olduğu vurgulanmıştır. Bunun için, dışarıdan alınacak teknolojilerin ileri seviyede olmasına
özen gösterilmeli. Daha önemlisi, ülkemizin kendi teknolojisini, kendisinin üretebileceği
altyapının acilen oluşturulması; bu bağlamda Ar-Ge'nin geliştirilmesi ve gayri safî millî
hâsıladan Ar-Ge'ye ayrılan payın, en kısa zamanda, eşik değer olarak kabul edilen % l'e
ulaşması sağlanmalıdır.
Sanayimizin ihtiyaç duyduğu personelin sağlanması için, eğitim sorunlarının acilen çözülmesi
gerekmektedir. Özellikle, teknik ve yönetim bilimlerinde eğitim standartlarının yükseltilmesi
gerekmektedir. Bu konuyla ilgili olarak da, eğitim kuramlarının sorunlarına çözümler
bulunmalıdır.
Sonuç olarak, sanırım, üç temel kelime üzerinde Şûramız sonuçlanıyor: Teknoloji, eğitim ve
yönetim.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
İkinci konuşmayı Sayın Bakanımız yapacaktı; ama, aramızda bulunmuyorlar. Yerlerine,
Sayın Müsteşarımızı, konuşmayı yapmak üzere davet ediyorum.
Buyurun.
ERSEN YAVUZ (Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı) - Sayın Başkan, değerli
konuklar; Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Haşan Akyol, çok arzu etmesine rağmen, Hükümet
çalışmaları nedeniyle, maalesef, Şûramızın kapanış oturumuna gelemedi. Sizlerden özür
diliyor ve mazeretinin anlayışla karşılanmasını rica ediyor.
174
Değerli arkadaşlarım, iki günlük çalışmalar sonucunda hepiniz çok yoruldunuz. Aslında, bu
tür teknik toplantıları, bu kadar uzunca süre dikkatle takip edebilmek gerçekten çok zor. Ben,
yalnızca bu iki günlük toplantıya katkı sağlayan arkadaşlarıma değil, Mart ayından bu yana
süre gelen Şûra sürecine katkıda bulunan tüm arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum.
Ancak, ondan daha önemlisi, iki günlük bu maratonda inada koltuklarına sahip çıkarak,
toplantıya katkıda bulunmak isteyen, çabası içerisinde olan sizlere, içtenlikle ve öncelikle
teşekkür etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu Şûrada alman kararların titizlikle takip edileceğinden emin olmanızı
istiyorum. Katlandığınız zahmetler ve yaptığınız katkılar, kesinlikle boşa gitmeyecektir. Bu
çalışmalar, bir kitap halinde toplanacak ve yararlanmak isteyenlerin ve genç kuşakların
istifadelerine sunulacaktır. Belki, ondan daha önemlisi, biz, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
olarak, bu Şûrada alman kararlan, uygulama mercileri nezdinde, ısrarla takip edeceğiz ve
hayata geçirmeye çalışacağız. Bu konudaki iyi niyetli çabalanmızın sının, hepiniz takdir
edersiniz ki, uygulamacı birimlerin konuya gösterecekleri ilgiyle, anlayışla yakından
bağlantılı.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı. Teşkilat Yasasına göre, ülkemizde sanayi politika ve stratejisinin
belirlenmesinden sorumlu Bakanlık olmasına rağmen, maalesef uygulanmasından sorumlu
Bakanlık değildir. Uygulamacı birimler, bütünüyle Başbakanlık patronajı altında faaliyet
gösteren, Hazine Müsteşarlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Devlet Planlama Teşkilatından
oluşuyor.
Ben, bunu, bugüne kadarki çalışmalarımız için ve bundan sonraki çalışmalanmız için bir
mazeret olarak ifade etmek istemiyorum. Söylemek istediğim, yalnızca, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı'nın yeniden yapılanması gereğini vurgulamaktır.
Değerli arkadaşlanm, bugünkü toplantıda, bazı arkadaşlanmız, bu toplantı sürecinin devam
etmesini, sektörel bazda daha alt komisyonlar bazında sürdürülmesini önerdiler. Biz, zaten bu
tür bir çalışmanın hazırlığı içerisindeyiz ve Ekim ayından itibaren, sektörel bazda toplantılar
tertip etmek arzusundayız.
Bu şekilde yapılacak çalışmalarla, çok daha efektif sonuçlar alınabileceğini biliyoruz. Bu
Şûra, resmî olarak, yönetmeliklerle düzenlenmesi kurallara bağlanmış olan bir Şûra; biz,
ülkemizin içerisinde bulunduğu bu kritik dönemeçte böyle bir Şûranın toplanmasını gerekli
ve yararlı gördük: ama. kuşkusuz, sektör bazındaki toplantılar, bundan böyle devam edecektir.
Bu sektör bazındaki toplantılar, 1994 yılı içerisinde, elektronik sanayii alanında
gerçekleştirildi: ama. itiraf etmek gerekir ki, ardını getiremedik. İnşallah bundan sonra bu
çalışmalara daha ağırlık verme olanağı buluruz.
Ben, Şûra Düzenleme Komitesi üyelerinden, Şûramıza katılan tüm arkadaşlanma,
teşrifatçısından, meşrubatçısına kadar tüm emeği geçen arkadaşlanma tekrar teşekkürler
175
ediyorum ve bugünkü Şûra kararlarının ışığı alanda, daha olumlu koşullarda
gerçekleştireceğimize inandığım, 3. Sanayi Şûrasında sağlıkla ve eksiksiz olarak bir arada
bulunmak dileğiyle, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Sayın Müsteşarımıza teşekkür ediyoruz.
Ben de, Oturum Başkanlığı adına, bir iki cümleyle duygu ve düşüncelerimi ifade ederek,
oturumu kapatmak istiyorum.
İki gün süren 2. Sanayi Şûrası'nm çalışmalarım tamamlamış bulunuyoruz. Hepimiz biliyoruz
ki, üzerinde çalışıp tarüşüğımız konu, sonuçta devletimizin devamlılığı ve milletimizin
refahının sağlanması gibi, öncelik ve önem bakımından her türlü düşünce ve olayın önünde
yer alan hayatî iki amacın sağlanmasında en güçlü araçür.
Şûranın, bu öneme uygun şekilde hazırlanıp gerçekleştirilmiş olması, mutluluk verici bir
olaydır.
Şûranın, çağdaş yöntemlerle hazırlanması ve değerli bilim adamı, sanayici ve bürokrat
arkadaşlarımızın katkıları, ileriye dönük sanâyi politika ve stratejilerini, kanaatimce, eksiksiz
olarak ortaya koyma imkânı yaratmıştır.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'mn bir mensubu olarak, bundan bir ölçüde gurur duymaktayım.
Şûra, görüş açımızı, düşünce sınırımızı genişletmiş, bizlere görev şevkimizi artırıcı heyecan
vermiştir.
Bakanlık çalışanları olarak, burada tespit edilen politikaları ve daha sonra tespit edilecek
politikaları uygulama alanına sokacak kararlan, sizlerden edindiğimiz ve edineceğimiz yeni
bilgilerle ve sîzlerin konuya gösterdiği ilginin bizlerde yarattığı heyecanla ve konunun önemi
dolayısıyla, hiçbir zaman vazgeçemeyeceğimiz diyaloğumuzu sürekli kılarak, en iyi şekilde
yerine getireceğimizden lütfen emin olunuz.
Oturum Başkanlığı olarak, Şûranın hazırlanmasından bu ana kadar, bilgi ve deneyimlerini
özverili bir şekilde ortaya koyan Türkiye Teknoloji Vakfı sayın yöneticilerine,
üniversitelerimizin çok değerli öğretim üyelerine, sırasında bir bürokrat gibi masa başı
çalışmalara katılıp, ülkenin bir bakıma geleceğine imza koyan değerli sanayicilerimize, aynca
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine, Bakanlığımızın ilgili kuruluşlarının genel müdürlerine
ve görevleri bundan sonra daha da anacak olan bürokrat arkadaşlarıma ve Şûra Yürütme
Kurulu Başkan ve üyelerine, isimlerini tek tek saymak ihtiyacı duyuyorum, Sayın Dinçer
Kara'ya, Sayın Bülent Esinoğlu'na, Sayın Ufuk Özgelen'e, Sayın Yener Aytaç'a, Sayın Zafer
Sevgi'ye, Sayın Mustafa Uzunoğlu'na ve Sayın Atilla Söğüt'e en samimî teşekkürlerimi
sunuyorum ve kendilerini Oturum Başkanlığı olarak, tek tek kutluyoruz.
176
Hepinizi, bu duygu ve düşüncelerle, tekrar saygıyla selamlıyorum ve 2. Sanayi Şûrasını, iyi
sonuçlar yaratması, hayırlı sonuçlar getirmesi dileğiyle kapatıyorum efendim.
( Türkiye Sanayi Politika ve Stratejisi belirleme projesi Yürütme Kurulu üyeleri ve II.
Sanayi Şurası Yürütme Kurulu Üyelerine katkılarından dolayı plaketleri verildi.)
177
II. BÖLÜM
ÇAĞRILI BİLDİRİLER
İ Ç İ N D E K İ L E R
★ Doç. Dr. Gökhan ÇAPOGLU
Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü
Türkiye İçin Bir Sanayi Politikası Çerçevesi............................................................................... 1
★ Neşe KILIÇ
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, AT Koordinasyon Genel Müdürü
Dünya’da Ekonomik ve Ticari Bütünleşme Hareketleri.
Türkiye - Avrupa Birliği Gümrük Birliğinin Türk Sanayine E tkileri.............................................13
★ Prof. Dr. S. Engin KILIÇ
ODTÜ. Makina Mühendisliği Bölümü
Geleceğin Fabrikası : Avrupa Modeli ve Türkiye......................................................................... 29
★ Prof. Dr. Tosun TERZİOĞLU
TÜBİTAK Başkanı
Bilim, Teknoloji ve Sanayileşme Üzerine N o tlar.........................................................................41
★ Dr. AliTİGREL
Büyükelçi, Başbakanlık Başdanışmanı
Gümrük Birliğinin Türk Ekonomisi Üzerine E tk ile ri.................................................................. 47
★ Prof. Dr. Nüket YETİŞ
Marmara Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi Dekanı
İnsangücü Teknoloji Rekabet Perspektifinde Stratejik Sanayi
Politikalarının Çizimi ve Uygulanması........................................................................................ 55
III
11. Sanayi Şurası
TÜRKİYE İÇİN BİR SÂNAYİ POLİTİKASI ÇERÇEVESİ
Doç. Dr. Gökhan ÇAPOĞLU
Bilkenı Üniversitesi İŞieıme Fakültesi Cçretim Üyes
ÖZET
Bu yazıda değişen dünya ve ülke koşullan ışığında Türkiye için sanayi politikalarının ana unsurları
özellenmeye çalışılmıştır. Gerek dünya, gerekse ülke koşullarının Türkiye 'yi olumlu ve olumsuz etkileyen
yönleri vardır. Sanayi politikaları çerçevesinin bu unsurlar temelinde oluşturulması gerekmektedir. Sanayi
politikaları birbiriyle bütünlük sağlayacak şekilde makro, bölgesel ve sektöre! boyutlarda ele alınmalıdır.
Ancak başarılı sanayi politikalarının oluşturulması ve uygulanması etkin bir yönetim yapısının varlığını
gerektirmektedir. Türkiye 'nin önündeki en acil sorun etkin bir yönetim yapısının kurulmasıdır.
A FRAMEWORK FOR INDUSTRIAL POLICY IN TURKEY
ABSTRACT
This paper summarizes the main elements of an industrial policy in Turkey in the light o f recent devel­
opments in the world economy and Turkey. Recent developments have several aspects that affect Turkey
both negatively and positively. The framework for setting industrial policies should take these aspects
into account Industrial policies should integrals macro, regional and sectoral dimensions in a comple­
mentary manner. However, sucoesfv! industrial policies require effective governance structures. The most
urging problem facing Turkey is the setting up o f an effective governance structure.
Sanayi politikaları dar anlamda sanayinin gelişmesi için göreli fiyatların teşvik, vergi indirimi gibi
araçlarla değiştirilmesine yönelik politikalar olarak algılanmaktadır. Bu yazıda sanayi politikaları geniş
anlamda ülke sanayisinin gelişme ve rekabet edebilmesi için gerekli politikalar ve kurumsal yapılanmaların
tümü şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanım teşvik politikalarından, makroekonomik politikalara, eğitim
stratejilerine, finans sisteminden ve yönetim yapısına kadar geniş bir alanı kapsamaktadır. Hatta, son
Körfez savaşı sonrasında Türkiye'nin 20 milyar dolarlık bir kaybı olduğu veya Ermenistan veya İran
sorununun petrol boru hatları konusunda yarattığı karışıklıklar düşünülecek olursa dış politika konularının
da sanayi politikaları içinde değerlendirilmesi söz konusu olabilmektedir.
15-16 Haziran 1995
1
11. Sanayi Şurası
Sanayi politikaları değişen dünya koşullan ve ülke gerçeklerini göz önüne almak durumundadır. Aksi
taktirde uygulama yeteneğinden yoksun bir politika öneri demetinin, temennilerden öteye fazla bir yaran
olmayacaktır. Bu bakımdan yazının birinci bölümü, değişen dünya koşullarını değerlendirmektedir. İkinci
bölüm Türkiye koşullannı ana hattarıyta ortaya koymaktadır. Üçüncü bölüm ise ilk iki bölüm ışığında bir
sanayi politikası çerçevesi sunmaktadır.
1. DEĞİŞEN DONYA KOŞULLARININ SANAYİ POLİTİKALARINA ETKİLERİ
Son 25 senelik dönemde Japonya, G.Kore, Tayvan, Singapur ve Hong-Kong gibi Doğu Asya
ülkelerinin sanayileşmede gösterdikleri başarı, bu ülkelerin izlediği ekonomi politikalarının yoğun bir
şekilde tartışılmasına yol açmıştır. Bazılannca "Doğu Asya Mucizesi" (Dünya Bankası, 1993) olarak
adlandınlan bu başannm, aslında tarihsel bir perspektif içerisinde değerlendirildiği zaman mucize
olmadığını belirtenlerin sayısı gittikçe artmaktadır (Krugman, 1994). Krugman (1994) Sovyetler Birliğinin
19501i yıllarda gösterdiği hızlı büyüme performansını örnek göstererek, özellikle dört Asya Kaplanın
(G.Kore, Tayvan, Singapur ve Hong-Kong) taşanlarının temelinde, 1950'lilerin Sovyetler Birliği gibi,
ekonomik kaynakları seferber etmede gösterdikleri üstün başannın rol oynadığı belirtmektedir. Bu
ülkelerin kaynak kullanımı etkinliğini arttırarak değil, fiziksel sermaye, işgücü ve eğitim düzeyinde
sağladıktan artışlarla başan sağladığını gösteren çalışmalara dikkat çekmektedir.
İster mucize, isterse iktisat bilimi içinde kolayca açıklanabilecek bir başarı şeklinde sunulsun. Doğu
Asya ülkeleri, son 25 sene içinde geçerli olan olumlu dünya koşullarını kendileri açısından başanlı bir
biçimde değerlendirmişlerdir. Burada olumlu dünyâ koşullan yanında Doğu Asya ülke yönetimlerinin kay­
nak seferberliğini sağlamada gösterdikleri yönetim etkinliği dikkatlerden kaçmamalıdır. Çapoğlu'nda
(1992a) belirtildiği gibi, Türkiye 1960'lı yılların başında G.Kore'den daha gelişmiş durumda iken, iki
ülkenin uyguladığı benzer politikalar G. Kore'nin büyük sıçramasıyla sonuçlanmış, Türkiye'de ise bir rant
ekonomisi yaratmıştır.
Doğu Asya ülkeleri, iç pazarlarının yanısıra, dünya ticaretin hızla büyüdüğü ve liberalleştiği bir
dönemde, gelişmiş ülke pazarlannı da kullanarak sanayinin teşviki yoluna gitmişlerdir. İlk aşamada ithal
ettikleri teknolojileri kullanan bu ülkeler ikinci aşamada kendi teknolojileri üretme kapasitesini kurmaya
çalışmışlardır. Bu çabalannı makroekonomik istikran sağlayarak ve eğitime kaynak ayırarak yapmışlardır.
Bu süreç içinde hükümet politikalannın itici gücü özel sektör tarafından ikame edilmiştir. Ancak gelişmiş
ülkelerde artan işsizlik ve GATT görüşmeleri. Doğu Asya ülkelerin kullandıktan politika araçlarını gündem
dışı bırakmış; 1) iç pazarı koruyarak sanayi geliştirmeyi güçleştirmiş; 2) teşvik politikalannın kullanılma
alanlarını kısıtlamıştır.
Bugün gerek GATT kurallan ve gerek ise Türkiye'nin Avrupa Birliği ile oluşturacağı Gümrük Birliği
iç pazan koruyacak bir dış ticaret politikasını imkansız kılmaktadır. Bunun yanında sanayiye yapılacak
teşvikler dört alan ile kısıtlanmıştır. Bu alanlar araştırma ve geliştirme (ARGE). küçük ve orta boy işlet­
meler (KOBl'ler), bölgesel kalkınma ile altyapı alanlandır. Aynca Türkiye'nin Avrupa Birliği ile oluşturacağı
gümrük birliği, geleneksel anlamda ülkeler arası gümrük tarifelerinin kalkması ve üçüncü ülkelere karşı
ortak tarife uygulanması olarak tanımlanan gümrük birliğinin ötesindedir. Gümrük birliği ile Türkiye.
Avrupa Birliğinin rekabet politikaları, tüketidnin korunması, fikri haklar, ulaştırma gibi bir çok alanda
tespit ettiği ortak politikalara da uyma yükümlülüğü altına girmektedir. Türkiye sanayi politikalannı
oluşturur iken bu standartlan göz önüne almak durumundadır.
Dünya'da gelişen 9ü süreç Türkiye için büyük önem taşımaktadır. Birinti süreç, küreselleşme diye
adlandırılan şirketlerin öncülük ettiği dünya üzerinde yatınm ve üretim yapma sürecidir. İkincisi süreç
ise bilgi toplumuna geçiş sürecidir. Türk ssffiayisinin rekabetini arttırmasında bu iki sürecin sağlayabileceği
yararlar göz önünde bulundurulmalıdır.
2
15-16 Haziran 199S
H. Sanayi Şurası
Tablo 1. Yabancı Sermaye Yatırımları (Seçilmiş OECD Ülkeleri Milyar Dolar)
1973-80
1981-92
A.B.D.
55.0
338.8
Kanada
4.0
23.0
Japonya
1.0
7.4
Belçika/Lüksemburg
8.4
47.9
Fransa
15.7
70.2
Almanya
10.9
27.1
Yunanistan
2.4
8.4
İtalya
4.6
30.5
Hollanda
7.4
38.7
Portekiz
0.6
11.3
İspanya
6.6
64.5
İngiltere
38.2
164.6
Türkiye
0.8
3.9
97.4
467.6
172.1
983.2
Avrupa Birliği
OECD
Toplam
Kaynak: OECD. Industrial Policy in OECD Countries. Annual Review 1994, Paris.
Tablo 1'den görüldüğü üzere doğrudan yatırımlar 1980'li yıllardan başlamak üzere büyük artışlar
göstermiştir. OECD ülkelerinde 1973-80 arası 172.1 Milyar dolarda kalan doğrudan yatırımlar. 19811992 arası 5.7 kat artarak 983.2 Milyar dolara ulaşmıştır. Bu artış hızı küreselleşmenin boyutunu göster­
mesi bakımından önemlidir. Dikkat edilecek olursa yatırımların yüzde altmışa yakın bir bölümü A.B.D. ve
Ingiltere'de yapılmış. Japonya'ya yapılan yatırımlar çok kısıtlı kalmıştır. Tabloda yer almamasına rağmen
diğer Doüu Asya ülkelerinde de doğrudan dış yatırımlar kısıtlı kalmıştır.
Daha önce belirtildiği üzere Doğu Asya ülkeleri fiziksel sermayeye büyük yatırımlar yapmışlar ve
teknolojiyi dışarıdan satın alarak üretime uygulamışlardır. Bu ülkeler yabancı sermaye yatınmlanndan çok
kısıtlı bir şekilde yararlanmışlardır. Bugün Türkiye yabancı sermayeyi cezbedecek koşullan sağladığı tak­
tirde hem sermaye han de teknoloji açığını kapatma da küreselleşme sürecinden yararlanabilir. Bu yarar­
lanmanın güzel bir ömeği Ispanya'dır. İspanya ya doğrudan dış yatırımlar 1973-80 döneminde 6.6 Milyar
dolardan. 1981-92 döneminde 64.5 Milyar dolara yükselmiştir. Nüfus ve yüzölçümü bakımından
Türkiye'den küçük olan İspanya'ya son 11 yılda yapılan doğrudan dış yatırım miktarının Türkiye'nin toplam
dış borcu kadar olması, bu konudaki potansiyeli göstermesi açısından önemlidir.
Dünya'da egemen olmaya başlayan ikinci süreç ise bilgi toplumuna doğru geçiş sürecidir.
Mikroelektronik, bilgisayar ve iletişim teknolojilerinde son 15 sene içinde kaydedilen hızlı gelişmeler
teknolojik gelişmenin hızında ve üretim süreçlerinde çok köklü değişimlere yol açmıştır. Artık rekabet
gücü hızla değişen teknolojiye uyum sağlama yeteneği olarak tanımlanmaktadır (Çapoğlu. 1993). Hızla
değişen teknolojiye uyum sağlama yetmeği, yeni teknolojiler üretmek ve bu teknolojileri hızlı ve yaygın bir
biçimde üretime uygulamaktır. Bilgi toplumuna geçiş, Türkiye gibi sanayileşmesini tamamlayamammış
ülkeler için fırsatlar yaratılmasının yanısıra aşılması güç zorlukları da içermektedir.
15-16 Haziran 1995
3
II. Sanayi Şurası
Türkiye gibi sanayileşmesini tamamlayamamış ülkelerin, kurulu kapasiteden yoksun oldukları için,
bilgi toplumuna geçişte yerleşik grupların engellemeleri ile karşılaşması zayıf bir ihtimaldir. Ayrıca, bilgi
toplumuna geçiş bir devrim niteliği taşıdığı için sanayi toplumu birikiminin sağlayacağı yararlar sınırlı
kalabilmektedir. Ancak, bilgi toplumuna geçiş, Türkiye gibi insana gereken önemi verme bilincinin zayıf
olduğu ülkeler için çok zorlu bir toplumsal dönüşümü içermektedir. Bilgi toplumunun temelinde yaratıcı
insan, birey yatmaktadır. Burada birey eğitimi, sağlığı, çevresi, özgürlükleri ve haklan ile bir bütün olarak
ön plana çıkmaktadır. Bireyin yaratıcılığının gelişmesini sağlayan ortamlar desteklenir iken, bireyin
yaratıcılığının önündeki engellerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu toplumsal dönüşüm yanında, bir
de maddi boyut söz konusudur. Örneğin, gelişmiş ülkeler GSMH'lannın yüzde ikiye yakın bölümünü
araştırma ve geliştirme harcamalarına ayırır iken, Türkiye'de ARGE'ye ayrılan harcama miktarı dikkate
değmeyecek kadar önemsizdir.
2. TÜRKİYE KOŞULLARININ SANAYİ POLİTİKALARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Türkiye'de etkin sanayi politikalarının uygulanmasının önünde çok ciddi engeller söz konusudur.
Özellikle yönetim etkinliği sorunu (governance issues). Türkiye'de kaynakların etkin kullanımı yönünde en
büyük engeldir. Türkiye ekonomisi tarihsel olarak rant ekonomisi doğrultusunda gelişmiştir, ve çıkar
grupları ülke yararları yerine kendi varlıklarını arttırıcı politikalar izlenmesinde etkili olmuşlardır (Çapoğlu,
1992a). Burada rant ekonomisinden, üretken ve verimli olmadan kazanç sağlama faaliyetlerinin tümü
anlaşılmaktadır. Kurumsal yapıların değişmesi gerçekleşmediği ve rant ekonomisinin denetimi sağlayacak
demokratik katılım mekanizmaları gelişmediği sürece önerilen politikaların etkin bir uygulaması, geçmişte
olduğu gibi mümkün olmayacaktır. Türkiye'de uygulanacak sanayi politikaları yönetim sorunu, rant
ekonomisini, gelir dağılımındaki adaletsizlikleri ve eğitim düzeyindeki yetersizlikleri göz önüne almak duru­
mundadır. Bunun yanında toplumumuzun girişimcifik ve hızlı uyum sağlama gibi özellikleri vardır ki bilgi
toplumuna geçişi kolaylaştırıcı niteliktedir.
2.1 Sanayi Politikalarının Başarıyla Uygulanmasında Karşılaşılacak Engeller
Bu alt bölümde sanayi politikalarının başarılı bir şekilde uygulanmasını olumsuz yönde etkileyecek
engellere kısaca değinilmektedir. Bu engeller yönetim etkinliğinin yetersizliği, rant ekonomisi, gelir
dağılımında bozukluk ve eğitim düzeyinin düşüklüğüdür.
2.1.1 Yönetim Etkinliği Sorunu
Türkiye'de sanayi politikalarını etkinlik ile uygulayacak bir yönetim yapısı söz konusu değildir.
Yönetim yapısından, ülkede kararların alınmasından, uygulanmasına, uygulama sonuçlarının
değerlendirilmesinden ve uyuşmazlıkların çözümüne kadar bütün süreçlerde yer alan parlamento,
hükümet, bürokrasi ve yargı gibi kurumsal yapıların etkinliği anlaşılmaktadır. Türkiye'de uzun dönemli
stratejiler oluşturmak ve uygulamak yerine, kısa dönemli ve tepkisel çözümler uygulama alışkanlığı, sorun­
ların çözümünün sürekli olarak ertelenerek büyümesine yol açmaktadır. Yönetimin etkinliği konusunda
verilebilecek en somut örneklerin başında belki de vergi toplama etkinliği gelmektedir. Devleti devlet yapan
ölçüt vergi toplama etkinliğidir. Devlet vatandaşların birlikte yaşama iradelerinin kurumsal olarak ifade
edildiği bir yapıdır ve vatandaşların savunma, güvenlik, adalet sağlık gibi ihtiyaçlarını karşılamakla yüküm­
lüdür. Bu ihtiyaçların karşılanması, vatandaşlardan kazançlarının bir bölümünün vergi olarak alınması
yoluyla olur. Eğer bir devlet vatandaşlarından eşit ve adil bir şekilde vergi toplayamıyorsa. en temel göre­
vi yerine getiremiyor demektir ki, böyle bir devletin başka bir alanda başarılı olmasını beklemek gerçekçi
değildir. Türkiye'de sadece 8 milyon vatandaş vergi vermekte. 65 milyon insan yaşamakta. 32 milyon seç­
men oy kullanmakta ve devletin resmi rakamlarına göre 20 milyon çalışan kazanç sağlamaktadır. 8
milyonun vatandaşın, 65 milyon insanın ortak ihtiyaçlarını karşılamaya zorlandığı bir ülkede devletin etkin­
liğinden ve adilliğinden söz etmek mümkün değildir. Ayrıca. OECD ülkelerinde vergi gelirlerinin GSMH'ya
oranı yüzde 38’lere yaklaşırken bu rakam Türkiye'de yüzde 18 gibi çok düşük bir oranda kalmakta.
4
15-16 Haziran 1995
11. Sanayi Şurası
altyapı, eğitim, adalet ve sağlık hizmetlerinin aksamasına yol açmaktadır. Vergi gelirlerinin yetersizliği, har­
camalarda israf ile birlikte. Türkiye'de makroekonomik istikrarsızlığın başlıca nedenidir.
2.1.2 Bant Ekonomisi
Türkiye'de üretken olmadan kazanç sağlama anlayışı ve alışkanlığı. 500 büyük sanayi kuruluşundan,
hazine arazilerine gecekondu yapan vatandaşlarına ve kayıtdışı ekonomisine kadar toplumun çok geniş bir
kesiminde etkisini göstermektedir. Toplumun üretkenliğe en fazla yatkın olması gereken 500 büyük
sanayi firmasında bile, özel büyük firmaların sanayi faaliyetleri dışı gelirlerinin net bilanço karlarının yüzde
40'nı aşıyor olması durumun ciddiyetini gösterir niteliktedir (Tablo 2). Devletin uyguladığı teşvik, vergi
indirimi, dış ticaret kredi ve faiz politikalarının saptanmasında üretkenliğin teşvik edilmesi ve rant
anlayışının ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Tablo 2.
500 Büyük Firmada, Özel Büyük Firmalarda Sanayi Faaliyetleri Dışı Gelirlerin Net Bilanço
Karlarına Oranı (% olarak)
1982
15.3
1983
19.6
1984
20.8
1985
24.1
1986
30.8
1987
17.9
1988
25.4
1989
31.0
1990
33.3
1991
51.1
1992
38.9
1993
40.7
Kaynak: ISO. Sanayi Odası Dergisi. Eylül 1994.
2.1.3 Gelir Dağılımı
Türkiye'de yönetim yapısının yetersiz olması ve rant ekonomisi uygulamasının sonucu olarak gelir
dağılımı bozukluğunun artması, toplumsal dengeleri tehdit eder boyutlara ulaşmaktadır. Sanayi poli­
tikalarının uygulanmasında toplumsal barış ve uzlaşma önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye de ise gelir
dağılımının en üstünde yer alan nüfusun beşte biri milli gelirin yarısını alır iken, gelir dağılımın en altında
yer alan beşte biri milli gelirin yüzde beşi ile yetinmektedir (DİE. 1993). Milli gelirin işlevsel dağılımı ise
Tablo-3'te verilmiştir. Tablo-3'e göre milli gelirin yarısını aşan bölümü kira, faiz ve kar kesimine gitmek­
tedir. 1994 yılında reel ücretlerin yüzde 40 tan fazla gerilediği göz önüne alınacak olursa gelir
dağılımındaki eşitsizliğin eriştiği ciddi boyutlar ortaya çıkmaktadır. Uygulanacak sanayi politikalarının
başarıya ulaşması gelir dağılımını düzeltici özellikler taşıması ve bu özelliklerin toplumun çeşitli kesimler­
ince de kabul edilmesine bağlıdır.
15-16 Haziran 199S
5
11. Sanayi Şurası
Tablo 3. Yurt İçi Faktör Gelirlerinin Yüzde Dağılımı
Yıllar
Tarım
Maaş ve Ücretler
Kira, Faiz, Kar
1980
27.10
25.24
47.65
1981
24.89
22.14
52.97
1982
23.16
20.01
56.83
1983
21.84
21.74
56.42
1984
22.18
19.40
58.43
1985
20.92
17.26
61.82
1986
20.81
17.02
62.16
1987
18.81
20.26
60.93
1988
18.14
20.91
60.95
1989
17.87
24.86
57.27
1990
18.78
28.91
52.31
1991
16.13
35.49
48.37
1992
15.65
34.82 f
49.54
1993
14.87
33.61
51.52
Kaynak: A. Temel, A. Akçay, M. Gürmeriç ve A. Kelleci."1980-1993 Dönemi Faktör Gelirlerindeki
Gelişmeler", işletme ve Finans Dergisi, sayı 106, Ocak 1995.
Türkiye'de bölgesel gelir dağılımında ve kalkınma hızındaki eşitsizlikler de toplumsal ve ekonomik
açılardan engeller yaratmaktadır. Büyük şehirlere olan hızlı göç akımı, bu kentlerde altyapı sorununu
ağırlaştırmakta, içinden çıkılamaz hale getirmektedir. Kentsel altyapı maliyetleri çok yükseldiği gibi, büyük
şehirlerde beklentileri karşılanmayan kitleler toplumsal açıdan da büyük sorunlar yaratmaktadır.
2.1.4 Eğitim Düzeyinin Yetersizliği
Birleşmiş Milletlerin İnsani Gelişme Raporuna göre Türkiye'nin yetişkin nüfusunun okullaşma yaşı 3.6
yıldır(UNDP,1994). Yani, Türkiye'nin önündeki hedef, ilkokul mezunu düzeyine gelmemiş bir toplumu,
bilgi toplumuna dönüştürmektir. Bu ortalamanın ötesinde. Türkiye'de orta ve yüksek öğretim kurumlan
bilgi toplumun gerektirdiği eğitimi vermekten çok uzaktadır. Türkiye'de orta öğretimin sonuna kadar olan
dönem, düşünmeyi, sorgulamayı ve araştırmayı öğretmek yerine adeta üniversite giriş sınavlarına hazırla­
mayı amaçlayan kalıpçı, ezberci ve yaratıcılığı yok edici niteliktedir. Üniversitelerdeki koşullar ise yeni bilgi
üretimini sağlamaktan çok uzaklardadır. Türkiye'de zayıf olan üniversite kurumu, 1980'Ii yıllar ile birlik­
te büyük darbeler yemiştir. Üniversitelerde terfi sistemi bir karmaşaya dönüşmüş, liyakat gözardı edil­
miş, öğretim üyeliği maddi olarak cazip olmaktan çıkmış, özel ve diğer devlet kuruluşlarında iş bulamayan
üniversite mezunlarının talep ettiği bir sektör haline gelmiştir. Üniversiteler, tecrübeli elemanlarını kaybeder
iken öğrenci sayısında büyük artışlar olmuştur. Son yıllarda, her ile bir üniversite sloganı ile açılan üniver­
siteler ise Türkiye'de yüksek öğretim anlayışının tamamen yozlaşmasına neden olmuştur. Sürekli ve hızlı
bilgi üretiminin rekabet için yaşansal olduğu bir dönemde, Türkiye'yi geleceğe hazırlayacak sanayileşme
politikalarının zamansal açıdan önünde duran en büyük engel, hiç şüphesiz eğitim sistemizin yetersizliğidir.
6
15-16 Haziran 1995
11. Sanayi Şurası
2.2 Türkiye'de Sanayi Politikası Uygulamasını Olumlu Etkileyebilecek Unsurlar
Eğer yararlanılabilirse. Türkiye'de sanayi politikalarını olumlu etkileyebilecek iki toplumsal özellikten
söz edilebilir. Bunlar ülkemizdeki girişimcilik ruhu ve değişen koşullara uyum sağlama esnekliğidir.
2.2.1 Girişim dlik Ruhu
Türk toplumunun risk alma ve kendi işini yaratma yeteneği oldukça yüksektir. Buna çeşitli alanlar­
dan örnekler verilebilir. Küçük girişimcilerin Romanya. Azerbeycan gibi ülkelere giderek fırın, pastane gibi
işyerleri açmaları, özel radyo ve televizyon yayınlarında görülen artış hızı, esnaf nüfusunun büyüklüğü ve
Almanya giden kuşağın kendi işyerlerini açma çabalan gibi. Ancak bu girişimcilik ruhu kurumlaşmış bir
yapıya dönüşme yerine informal olarak kendini sürdürme eğilimindedir. Bu nedenden dolayı toplumun
önemli bir dinamiği büyüme ve verimlilik artış hızına yansımamaktadır. Eğer ülkemizdeki girişimcilik dina­
miği çağdaş bir eğitim ile donatılabilir, girişimciliğin yeşereceği kurumsal ve istikrarlı ortam hazırlanabilir
ise, Türkiye'nin büyümesi büyük bir ivme kazanacaktır.
2.2.2 Uyum Sağlama Esnekliği
Türk toplumun önemli özelliklerinden biri de uyum sağlama esnekliğidir. Ömeğin, 1994 yılında
yaşandığı gibi büyümenin % -6 olduğu, reel ücretlerin % 40 tan fazla düştüğü bir ekonomik kriz, dünyanın
gelişmiş ülkelerinde ciddi toplumsal huzursuzluklara ve kurumsal değişikliklere yol açabilecek iken.
Türkiye'de daha soğukkanlı karşılanmış ve toplum olarak uyum sağlama konusundaki esnekliği göster­
miştir. Su. kanalizasyon gibi en temel ihtiyaçların karşılanamadığı gecekondu bölgelerinde bile, renkli tele­
vizyona ve çanak antene olan yoğun talep, toplumumuzun yeni teknolojiye olan özlemlerini ve özlemleri
yerine getirmek için katlanacağı fedakarlıkları göstermesi açısından önemlidir. Bu açıdan bilgi toplumuna
geçişte karşılaşabilecek toplumsal uyum sorunlarını aşmada fazla bir direnç ile karşılaşılmayacağı varsayımı,
sanayi politikalarının uygulanmasında göz ardı edilmemesi gerekmektedir.
3. TÜRKİYE'DE SANAYİ POLİTİKALARI İÇİN BİR ÇERÇEVE
Türkiye'nin dünya ekonomisinde rekabet etmesini sağlayacak sanayi politikaları için, aşağıdaki sapta­
maların geçerli olduğu ortaya çıkmaktadır.
1. Dünya bilgi toplumuna gitmektedir. Yaratıcı birey ön plana çıkmaktadır. Sektörlere teşvik ve koru­
macılık, yerini insana yapılan yatırıma bırakmaktadır. İnsana yapılan yatırım bireysel özgürlüklerden,
eğitim, sağlık ve çevreye kadar bir çok alanı kapsamaktadır.
2. Türkiye bilgi toplumun gerektirdiği ekonomi, eğitim, çevre gibi altyapıdan yoksundur.
3. Türkiye rekabet açısından dünya ekonomisinde aşağılardan başlamaktadır. Dünya ihracat sırala­
masında 25. sırada yer alan Danimarka'nın yarısı kadar ihracat yapabilmektedir.
Bu saptamalar ışığında makro. bölgesel ve sektörel düzeyde uygulanacak sanayi politikaları bir
bütünlük içinde Türkiye'nin teknolojiye uyum sağlama yeteneği arttırmaya yönelmelidir.
3.1 Makro Politikalar
Makroekonomik politikalar toplumun tümünü ilgilendiren politikalar olarak tanımlanabilir. Bu poli­
tikalar teknoloji üretmeye ve yeni teknolojilerin hızla yayılarak üretime yayılmasına yardımcı olacak temel
unsurları içermektedir. Bu unsurlar sırasıyla istikrarlı makroekonomik ortam, eğitim sistemi ve teknolo­
15-16 Haziran 1996
7
II. Sanayi Şurası
jinin hızla yayılmasını kolaylaştıracak kurumsal süreçlerdir (Çapoğlu. 1993). Aynca, bu unsurların gelişmiş
olması ülkeye teknoloji transferini kolaylaştıracak yabana sermaye yabnmlan için çok önemlidir.
3.1.1 istikra rlı Makroekonomik Ortam
Piyasa ekonomilerinde girişimcilerin rekabet gücünü artıracak yatıranlar ekonomik ortamın
istikrarına bağlıdır. Eğer istikrar yoksa, girişimciler yatırımlarını erteleme eğimine girecekler, ve ortaya
çıkan belirsizliği kayıpsız atlatabilmek için üretken olmayan spekülatif yatırımları tercih edeceklerdir.
Türkiye'de rant ekonomisini yok etmenin önemli koşullarından biri de makroekonomik 'istikrarın sağlan­
masıdır. İstikrarlı makroekonomik ortam iki özellik taşır. Birinci özellik fiyat artışlarının çok düşük
seviyede olmasıdır. Enflasyonun düşük olması göreli fiyatlardaki değişmelerin tahmin edilmesini
kolaylaştıracak ve girişimcilerin kar beklentilerinin gerçekleşmesine yardıma olacaktır.
Türkiye'de enflasyonun temel nedeni kamu açıklandır. Kamu açıklarını kapatmak için hükümetlerin
vergi gelirlerini arttırmak yerine,, borçlanma ve para basma yollarını denemeleri, fiyat artışlarını da
beraberinde getirmektedir. Kamu açıklan yanında, kamu iktisadi işletmelerinin bütçeye getirdiği yükler
ve devlet bürokrasinin etkin çaiışmayışı sorunun ağırlaşmasına yol açmaktadır.
Kamu açıklarının büyük boyutlara ulaşması, vergi sisteminin adaletsiz olmasının bir sonucudur. Vergi
sistemi, milli gelirden düşük pay alan ücretlilerden yüksek oranlarda vergi almak üzerine kurulmuştur.
Türkiye'de vergiyi tabana yayan adil bir sistemin uygulamaya geçirilmesinden sonra kamu iktisadi kuru­
luşlarının özelleştirilmesi ve devlet bürokrasinin etkirv bir biçimde çalıştmlması mümkün olabilecektir.
Burada önemle vurgulanması gereken nokta Türkiye'nin en temel sorunu olan enflasyonun zararlan
konusunda görüş birliği ve soruna çözüm getirecek olan vergi reformunun temel ilkeleri üzerinde toplum­
sal uzlaşma olmasına rağmen etkin bir vergi reformunun parlamentodan geçememesi ve uygulamaya
konulamamasıdır (Çapoğlu, 1992b). Bu durum Türkiye'de yönetim sorunun ulaştığı ciddi boyutu göster­
mesi açısından oldukça önemlidir. Yönetim etkinliği olmayan bir toplumda etkin sanayi stratejilerinin
uygulanmasını beklemek de gerçekçi değildir. Bu açıdan Türkiye'de sanayi stratejilerini tartışırken bunlann
yönetim sorununu nasıl aşacağını göz önünde bulundurma zorunluluğu vardır.
İstikrarlı makroekonomik ortamın ikinci koşulu ise hükümetlerin inanırdınalığı olan politikalan
kararlı bir şekilde uygulamaya devam edebilmesidir. Bu çerçevede temel alsılarda politika ilke ve kural­
larının açık bir biçimde ortaya konması ve hükümetler dahil herkes tarafından uyulması gerektiği konusu
önem kazanmaktadır. Türkiye'de ise hükümetler politikalarını sık sık değiştirdikleri gibi ilkelerini de kısa
dönemli çıkarlar çerçevesinde sık sık değiştirebilmektedir. Dış ticaret politiklan, teşvikler, kredi dağıtım
politikalan hükümetlerin kendi yandaşlarını ödüllendirme muhaliflerini ise cezalandırma temeline dayan­
maktadır. Bu durum belirsizliği arttırmakta girişimcilerin üretken yatınm kararlan almasını güçleştirmek­
tedir.
3.1.2 Eğitim Sistemi
Eğitim sistemi dünya ekonomisinde rekabet gücünü etkileyen en önemli kurumsal yapılardan biridir.
Dünya ekonomisinde hızlı teknolojik değişmenin rekabet gücünü belirleyen en önemli etken olması,
teknoloji üreten yaraba insan yetiştirmeyi ve yeni teknolojilerin hızla üretimine uygulanmasını sağlayacak
nitelikli insanlann eğitimini verecek kurumlann önemini arttırmıştır.
Eğitim sistemimizde ilkokuldan başlayarak görerek, uygulayarak, anlayarak, sorgulayarak öğrenme
temel ilke olmalıdır. Böyle bir ilkenin bütün sisten düzeyinde hemen uygulanması mümkün değildir. Ancak
kaynakların elverdiği ölçülerde uygulamaya geçmek mümkündür. İkincisi, öğretim kuruluşlarının ulusal
8
15-16 Haziran 1995
11. Sanayi Şurası
düzeyde belirlenmiş standartlara ulaşmasını teşvik için, ulusal düzeyde standart yeterlik sınavları uygula­
ması yürürlüğe konmalıdır. Üçüncüsü eğitim planlamasında, geleceğin iş sahaları ve ülkenin ihtiyaçtan
düşünülerek, öğretimin ilk aşamalarından itibaren dddi bir yönlendirmeye gitmek gereklidir. Dördüncüsü,
özellikle üniversitelerde üretilen bilgilerin, ekonomimize ve toplumumuza doğrudan katkısı olacak bir
biçimde teşvik edilmesi gereklidir. Ülkemizin kıt olan yetişmiş insan ve sermaye kaynaklannın ülkemizin
acil ihtiyaçlannı gözetir bir biçimde değrelendirilmesine gereksinim vardır. Kısacası, üniversite-sanayi
işbirliği, AR-GE harcamalarını zaten önemsemeyen sanayimizin açıklarını giderecek bir biçimde örgütlen­
melidir. Son olarak, üniversite yönetim yapılanmasının üniversitelerin bilgi üreten ve aktaran kurumlar
olduğu temelinde bir an önce yenilenmesine gerek vardır.
Eğitim sistemimizin reformunun iki temel ayağı olmalıdır. Bir yandan yeni teknolojileri üretecek
yaratıcı insanlann yetiştirileceği seçkin kurumlann oluşmasına yardımcı olurken, diğer yandan teknolojiyi
üretime uygulayacak nitekli iş gücünü hazırlayacak eğitim kuramlarının iyileştirilerek yaygınlaşmasını
sağlayacak önlemlerin geliştirilmesine gereksinim vardır. Bu bağlamda sürekli eğitim anlayışı eğitim sis­
temimizin bir parçası haline getirilmelidir.
3.1.3 Teknolojinin Yayılmasını Kolaylaştıran Kurumsal Süreçler
Ülkelerin rekabet gücü teknolojilerin üretime hızla uygulanmasına ve yayılmasına bağlı olduğu için
yeni teknolojilerin hızla yayılmasını kolaylaştıracak kurumsal yapı ve ilişkiler büyük önem kazanmaktadır.
Bu kurumsal yapılan rekabeti teşvik edici ortam ve temel toplumsal güçler arasındaki ilişkilerin niteliği
olarak ele almak olasıdır.
Türkiye'de rekabeti teşvik eden bir kurumsal yapının kurulması, finansal sistemin reformundan,
rekabetin korunması konusunda yapılacak düzenlemeler, vergi reformunun yaşama geçirilmesine kadar
bir çok alanı kapsamaktadır. Rekabeti teşvik edecek kurumsal yapı yeni girişimcilerin çeşitli sektörlere
girişini gerek kaynak, gerek hukuksal ve gerekse yapısal açılardan kolaylaştıracak bir biçimde olmalıdır.
Ftnansal sistemde bankalarla holdinglerin ilişkilerini belirli bir mesafede tutacak bir reforma ihtiyaç vardır.
Sermaye piyasasının gelişmesi de ancak bankalaıia-holdingler arasındaki bağların çözülmesinden sonra
mümkün olabilecektir. Bugünkü uygulamada sermaye piyasası, hatalı olarak, sadece talep açısından
desteklenerek, sermaye piyasasının ekonomiye katkısı ortadan kaldınlmakta ve sermaye piyasası kısa
dönemli spekülatif bir yatırım aracı haline getirilmektedir. Vergi sisteminin basitleştirilmesi, istisna ve
muafiyetler ile istihdam ve kaynak kullanım vergilerinin kaldırılması küçük ve orta işletmeleri özendirecek
ve büyük şirketlerle olan rekabetlerini kolaylaştıracak önlemlerdir.
Türkiye'de özellikle KOBİ'lere yönelik hizmetlerin ve kurumlarm iyileştirilmesine ihtiyaç vardır. Bu
bağlamda KOSGEB ve İGEME'nin KOBİ'lere verdiği hizmetlerin gözden geçirilmesinde yarar vardır.
KOSGEB girişimcilere teknik, finansal ve yönetim danışmanlığı hizmetlerini etkin bir şekilde verebilmelidir.
Bunun yanında, teknolojik gelişmeleri yakından takip eden ve girişimcilere çok az bir ücret karşılığı sunan
birimler de KOSGEB bünyesinde yaşama geçirilmelidir. KOSGEB girişimcilerin sorunlarını yakından takip
edebilmeli ve periyodik olarak sorunlan yürütme ve yasama organlarına iletmelidir. İşletme kurma ve
geliştirmede, vergi ödeme kurallann basitleştirilmesi ve bürokrasinin en aza indirilmesi KOBİ'lere
«ağlan ara k teşviklerin başında gelmektedir. İGEME ise KOBİlerin ihraç potansiyelini değerlendirebilmen.
KOBİ'lere dış pazarlar konusunda danışmanlık yapmalıdır.
Son olarak Türkiye'de sanayi politikalarını sürekli olarak gözden geçirecek toplumun çeşitli kesim­
lerini biraraya getiren bir konseye ihtiyaç vardır. Bu konsey sorunların zamanında tespiti ve çözüm öneri­
lerinin bir toplumsal uzlaşı içinde alınması ve uygulanması bakımından önemlidir. Çok yakın bir geçmişte
kurulması yönünde adım atılan Ekonomik ve Sosyal Konseyin kuruluşu ve yapısı itibarıyla yetersiz olduğu
ve toplumun önemli kesimlerini dışladığı görülmektedir.
15-16 Haziran 1995
9
11. Sanayi Şurası
3.2 Bölgesel Politikalar
Türkiye'de sanayi politikalarının bölgesel planlama boyutu bugüne kadar ihmal edilmiştir. Bu ihmal
sonucu Türkiye, sağlıksız bir kentleşme ve bölgesel gelir dağılımındaki eşitsizliğinin yarattığı büyük sorun­
lar ile karşı karşıya kalmıştır. Bölgesel politikalar Türkiye'nin Avrupa Birliği ile gireceği gümrük açısından
uygun olduğu gibi yapabileceği sanayileşme atağı açısından da önem kazanmaktadır. Altyapı harcamaları
özellikle bölgesel planlama ışığında gerçekleştirilmelidir. Türkiye’de bölgesel planlama bakımından beş
bölge düşünülebilir.
1. İstanbul-Bursa merkezli Marmara Bölgesi- Bu bölgede varolan sanayi yapısı içinde İstanbul'un bir
uluslararası finans, turizm ve kültür merkezi haline gelmesine çalışılmalıdır. Bu sektörler dışındaki
faaliyetler bu bölgede desteklenmemelidir.
2. Ankara-Konya-Kayseri merkezli İç Anadolu Bölgesi- Bu bölge savunma sanayi yatırımlarının ve
teknoloji üretim merkezlerinin yoğunlaştığı bir bölge olmalıdır. Özellikle Ankara çevresinin ARGE merkezi
olması için altyapı ve kritik kütle mevcut bulunmaktadır.
3. Gaziantep-Urfa-Diyarbakır Merkezli Güneydoğu Bölgesi- Bu bölge Türkçe'nin Ortadoğu'ya açılan
ihracat merkezi olarak değerlendirilmelidir. Özellikle GAP sonrası tarıma dayalı sanayi planlaması tüm
Ortadoğu bölgesinin ihtiyaçları doğrultusunda yapılmalıdır. Türkiye'nin dış politikası böyle bir sanayileşme
stratejisi göz önüne alınarak tespit edilmelidir.
4. Trabzon-Kars-Van merkezli Doğu Anadolu Bölgesi- Bu bölge Kalkaşya ve Orta Asya'nın bölgesel
sanayi merkezi olma amacını gütmelidir. 1990 sonrasında ortaya çıkan fırsatları değerlendirme açısından
bu bölgede özelllikle ulaştırma sektörü yatırımlarına öncelik verilmelidir.
5. İzmir-Antalya-Adana merkezli Ege-Akdeniz Bölgesi- Bu bölgenin turizm ve tarım potansiyelinin
yanısıra tarıma dayalı sanayi ve hafif sanayileri özellikle Avrupa Birliği pazarını hedeflemelidir.
3.3 Sektörel Politikalar
Sektörel politikalar teknolojik açıdan öncelikleri belirleyen yaklaşımlardır. Bu sektörlerin özelliği diğer
sanayiler için altyapı oluşturma nitelikleridir. Nitekim TÜBİTAK (1995), Türkiye'nin teknolojik atılım
yapabilmesi için öncelik verilmesi gereken alanları aşağıdaki gibi belirtmektedir:
1. Ulusal enformasyon şebekesinin kurulması.
2. Ulaşımda raylı sistemlere ağırlık verilmesi,
3. Esnek üretim/esnek otomasyon teknolojilerine ülke sanayinin uyarlanması.
4. Uzay ve havacılık ve savunma sanayilerinde alan ve ürün bazında yatırım ve gelişme stratejisi.
5. Gen mühendisliği ve biyoteknolojide ARGE üzerinde odaklanma,
6. Çevre dostu ve enerji tasarrufu sağlayıcı teknolojiler,
7. ileri malzeme teknolojileri.
Ancak bu alanların oldukça pahalı olduğunu belirtmek gerekmektedir. Ömeğin TÜBİTAK, 30 milyon
aboneyi kapsayacak. 2020 yılma kadar tamamlanacak bir ulusal enformasyon şebekesinin maliyetini 120
milyar dolar olarak tahmin etmektedir.
10
15-16 Haziran 1995
II. Sanayi Şurası
4. DEĞERLENDİRME
Bu yazıda değişen dünya ve ülke koşullan özetlenerek Türkiye için sanayi politikalarının ana unsurları
özellenmeye çalışılmıştır. Gerek dünya, gerekse ülke koşullarının Türkiye'yi olumlu ve olumsuz etkileyen
yönleri vardır. Sanayi politikalarının bu unsurlar temelinde oluşturulması gerekmektedir. Sanayi politikaları
b'ırbiriyle bütünlük sağlayacak şekilde makro, bölgesel ve sektörel boyutlarda ele alınmalıdır. Ancak başarılı
sanayi politikalarının oluşturulması ve uygulanması etkin bir yönetim yapısının varlığını gerektirir
(Frischtak. 1994). Türkiye'nin önündeki en acil sorun etkin bir yönetim yapısının olmamasıdır. Türkiye'de
etkin bir yönetim yapısı kurulmadıkça, sanayi politikaları uygulamasının başarılı olmasını beklemek
gerçekçi değildir. Etkin bir yönetim yapısının kurulması için Türkiye'de siyasi tıkanıklığın bir an önce
aşılması gerekmektedir (Çapoğlu. 1994).
KAYNAKLAR
ÇAPOĞLU. G. (1994) Türkiye 'de Siyasi Tıkanıklığı Aşmak İçin. Stratejik Araştırmalar Vakfı: Ankara.
_____________ (1993) ",Sanayi Stratejileri ve Rekabet Gücünü Etkileyen Faktörler: Türkiye İçin Bir
Değerlendirme". 93 Sanayi Kongresi Bildiriler Kitabı. TMMOB. Ankara, s. 21-29.
______________ (1992a) Türkiye İstikrar İçinde Nasıl Kalkınır? Ankara: Adım Yayıncılık.
______________ (1992b) editör. TOBB Vergi Uzlaşma Taslağı. Ankara-.TOBB.
DİE (1993) Türkiye İstatistik Yıllığı. Ankara.
FRİSCHTAK. L. (1994) Governance Capacity and Economic Reform in Developing Countries. World Bank
Technical Paper Number 254. Washington D.C..
¡SO (1994) Türkiye nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu' Istanbul Sanayi Odası Dergisi. Eylül.
KRUGMAN. P. (1994) The Myth o f Asia's Miracle. Foreign Affairs. November/December, s. 63-78.
OECD (1994) Industrial Policy in OECD Countries. Annual Review 1994. OECD: Paris.
TEMEL, A.. AKÇAY, A . GÜRMERİÇ. M. ve KELLECİ. A. (1995) 1980-1993 Dönemi Faktör Gelirlerindeki
Gelişmeler, işletme ve Ftnans, Sayı:106. s.31-51.
TUBtTAK (1995) Bilim Ve Teknolojde Atılım Projesi. TUBlTAK Çalışma Komitesi Raporu. Ankara.
UNDP (1994) Human Development Report New York
WORLD BANK (1993) The East Asian Mirade: Economic Growth and Public Policy. The World Bank:
Washington D.C..
15-16 Haziran 19%
11
H. Sanayi Şurası
DÜNYA EKONOMİK VE TİCARİ BÜTÜNLEŞME
HAREKETLERİ
TÜRKİYE - AVRUPA BİRLİĞİ GÜMRÜK BİRLİĞVNİN TÜRK SANAYİNE
ETKİLERİ
NEŞE KILIÇ
bsnsyi vç . :c8 'st
Avr^c-s .
¡\0jrc1n2sycn u 6 nc; Mücurü
ÖZET
Bu çalışmada önce 21. yüzyılın eşiğinde Dünyada meydana gelen küreselleşme, bölgesel
bütünleşmeler ve bloklaşma hareketlerinin yaygınlığı örnekleriyle vurgulanmaya çalışılmış; uluslararası
ticaret düzeninde yeni bir dönem açan CATT Uruguay Round sonuçları özetlenmiş, sonra da beliren bu
uluslararası konjonktürde, 35 yıl önce Avrupa'dan yana tercihini yapan ülkemizin. 1996 yılı başında
gerçekleştireceği Türkiye-Avrupa Birliği Gümrük Birliğinin kapsamı açıklanmış; ekonomik
hayatımıza etkilerinin üzerinde durularak bu ortamda Türk sanayinin durumu genel hatları ile
değerlendirilmiştir.
ABSTRACT
This paper examines the movements towards globalization, regional integration and gives brief
information on the possible effects o f the CATT Uruguay Hound, which starts a new era in international
trade. The Customs Union between Turkey and the European Union, that will be realized at the beginning
of 1996. is explained: consequently, the Turkish industry is discussed in general terms within the context
ofTurkey-EC Customs Union.
1.1. Küreselleşme ve Bölgesel Bütünleşme Hareketleri
İçinde bulunduğumuz yirminci yüzyılın sonunda dünya ekonomisinde, başdöndürücü bir hızda ve uzun
erimli etkiler yaratabilecek değişiklikler yaşanıyor. Özellikle 1980'lerde başlayan ve 1989'da hızlanan bu
gelişmeler, 'Globalleşme" kavramı ile literatürümüze girdi ve ekonomik gelişmeleri anlatırken referans
noktası oldu.
Ulaşım, haberleşme ve bilgi işlem teknolojisinin baş döndürücü bir hızla gelişmesi, sermaye ve maihizmet dolaşımının serbestleşmesini ve giderek tüm ülkelere yayılmasını mümkün kıldı.
Bu süreç içinde dikkati çeken eğilimlerin ilki, ülkeler arasındaki mal ve hizmet dolaşımının genişleme­
si ve korumacılığın tasfiyesi yönündeki girişimlerdir.
15-16 Haziran 1995
13
H. Sanayi Şurası
Dikkati çeken ikinci eğilim, yeni yatırım araçlarının da yardımı ile sermayenin dolaşımındaki hızlanma
ve hacmindeki genişlemedir. Gerek doğrudan yabancı yatırımlarda, gerek kısa vadeli sermaye hareket­
lerinde, önceki dönemlerde görülmeyen bir büyüme söz konusudur.
Üçüncü eğilim ise, 50-60 yıldır Dünya ekonomisine kapalı olan sosyalist ekonomilerin hem mal ve
hizmet dolaşımına, hem de sermaye dolaşımına açılmış olmasıdır.
Böylece, sermaye hareketlerinin ve dış ticaretin serbestieştirildiği. buna karşılık emek hareketlerinin
henüz ulusal sınırlar içinde tutulduğu; üretim faktörleri bakımından kısmi ama dünya pazarlan bakımından
küresel bir ekonomik süreç yaşanmaktadır. Ülkeler bakımından bu süreç, doğası gereği, teknoloji ve ser­
maye açısından güçlü olan ülkelerin belirleyici olduğu hiyerarşik bir yapıya sahiptir. Aynı nedenden ötürü
küreselleşme süreci global düzeyde rekabeti de içermektedir.
İçinde yaşadığımız küreselleşme süreci kendisini sadece ekonomi alanında değil, siyasal, sosyal ve
kültürel alanlada da duyurmaktadır. Öyle ki, artık, hiç bir ülkenin uluslararası normları ve standartları göz
ardı ederek politika oluşturabilmesi mümkün değildir.
1.2 Bölgesel Bütünleşme Hareketleri
Küreselleşme sürecinin rekabetçi özelliği nedeniyle, bir yandan uluslararası ticarete ve sermaye
hareketlerine konulan çeşitli engeller ortadan kaldırılırken ve bu yönde uluslararası anlaşmalar
bağıtlanırken, diğer yandan da belirli ülkeler arasında ekonomik işbirliği ve bölgesel bütünleşme girişimleri
hız kazanmaktadır.
Bölegesel nitelikli ve ekonomik ağırlıklı entegrasyon hareketleri türlerine göre dört başlıkta
toplanabilir;
•
Serbest Ticaret Bölgelerinde üye ülkeler kendi aralannda mal ve hizmet harektlerindeki ticari ve
diğer ulusal engelleri kaldırmayı amaçlar. Böylece üyeler, karşılıklı olarak birbirlerinin piyasalanna
giriş önceliği tanırlarken, üye olmayan, üçüncü ülkelere karşı, kendi diledikleri ticaret poli­
tikalarını, tarifelerini, kotalannı uygularlar.
•
Gümrük Birliği ise serbest ticaret bölgesinden biraz daha ileri bir entegrasyon düzeyini temsil
eder. Gümrük birliğinde dışa karşı ortak bir gümrük tarifesi ve üye olmayan ülkelere uygulanacak
ortak ticari kurallann kabulü söz konusudur.
•
Ortak Pazarda ise anlaşma taraflan arasında üretim faktörlerinin, sermaye, emek, hizmetler ve
teknolojinin serbest dolaşımına izin verilir.
•
Ekonomik Birlik ekonomik birleşmenin son aşaması olup tüm üye ülkelerin ekonomik yapılannı
ve performanslannı birbirlerine benzetmeleri ve aynı ekonomik politikaları izlemelerini gerekli
kılar.Bu tür bir anlaşma sonucunda mal ve faktörlerin serbest dolaşımının yanısıra, para, maliye
ve sosyal politikalann tam bir uyum göstermesi şarttır.
Bölgesel Ticaret Anlaşmalarına aşağıdaki örnekleri verebiliriz:
•
ABD, Kanada, Meksika'nın gerçekleştirdiği Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA).
•
Avustralya - Yeni Zellanda arasndaki edonomik yakınlaşma için Ticaret Anlaşması (ANZCERTA)
•
Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ve bunun alt grupları
- Batı Afrika Ekonomik Topluluğu (CEAO)
- Maro Nehri Birliği (MRU)
•
14
Burindi, Ruanda ve Zaire arasında Büyük Göller Ülkeleri Ekonomik Topluluğu (CEPGL)
1S-16 Haziran 19%
II. Sanayi Şurası
•
Orta Afrika Gümrük ve Ekonomik Birliği (UDEAC)
•
Doğu ve Güney Afrika Tercihli Ticaret Alanı (PTA)
•
Karayipler Ortak Pazarı (CARICOM)
•
Orta Amerika Pazarı (CACM)
•
Latin Amerika Entegrasyon Topluluğu (LAIA)
•
Arjantin, Brezilya. Paraguay ve Uruguay'ın gerçekleştirdiği Güney Konisi Ortak Pazarı
(MERCOSUR)
•
Endonezya. Malezya. Fılipinler. Singapur ve Tayland'ın gerçekleştirdiği Güneydoğu Asya Ulusları
Topluluğu (ASEAN)
•
APEC olarak adlandırılan Asya Pasifik Ülkeleri Ekonomik İşbirliği olumlu yönde gelişmekte ve
ilişkilerin bölgesel bir entegrasyona dönüştürülmesi yönünde adımlar atılmaktadır. Bu oluşumda
Asya'dan; Brunei.Çin.Endonezya.Filipinler.Güney Kore, Hong Kong, Japonya, Malezya. Singapur,
Tayland. Tayvan. Okyanusya'dan: Avustralya. Papua-Yeni Gine ve Yeni Zelanda. Amerika'da;
ABD, Kanada. Meksika ve Şili yer almaktadır.
Avrupa’nın yeniden yapılanma sürecinde Visegrad ülkelerinden Çek ve Slovak Cumhuriyetleri önce
kendi aralarında gümrük birliğini gerçekleştirdikten sonra Macaristan ve Polonya ile CEFTA adı verilen
Serbest Ticaret Alanı yarattılar. Avrupa Topluluğu ise bütün bu ülkelerle ayrı ayrı Ticaret Anlaşması olan
Avrupa Anlaşmaları. EFTA ülkeleri de Visegrad ülkeleriyle Serbest Ticaret Anlaşması imzalamışlardır.
1957 lerde Almanya. Fransa, İtalya. Belçika. Hollanda. Lüksemburg altlısıyla başlayan, daha sonra
İrlanda, Danimarka ve İngiltere’nin katılımıyla büyüyen Yunanistan. Portekiz ve İspanya ile devam eden,
daha sonra 1 Ocak 1995 tarihi itibariyle yeni üyeleri EFTA ülkelerinden Finlandiya. İsveç ve Avusturya’yı
da içine alan Avrpa Topluluğu 15 üyeye sahiptir. AT’ye Kıbrıs. Malta. Polonya. Macaristan. Çek ve Slovak
Cumhuriyetlerinin de kanlamasıyla büyük bir sistemin oluşması ise yüzyılımızın sonunda gerçekleşmesi
uzak olmayan bir gelişme olarak gündemde bulunmaktadır.
Yukarıda belirtilen entegrasyonlann bazılarında da görüldüğü üzere, bölgesel ticaret anlaşmalarının
hızlandığı günümüzde artık oluşan blokların da birbirleriyle ayrı ayrı ticaret anlaşmaları yaparak
entegrasyona gittikleri yoğun olarak gözlenmektedir. 2000'li yıllara doğru bir yönde blokların kendi
içlerinde verdikleri tavizler ile blok içi serbest ticaret gelişirken öte yandan tavizlerin diğer bloklara
kaydırılması ile dünya ticaretinin serbestierştirilmesi ve geliştirilmesi yolunda adımlar atılmaktadır.
Bu çerçevede bölgesel bloklar açısından dünyaya baktığımızda ekonomik ağdan en önemli üç blok
olduğu görülmektedir; bunlar Amerika'da NAFTA. Avrupa'da Avrupa Birliği ve Asya'daki bütünleşmeler ve
Amerika kıtası ile işbirliğinden ortaya çıkan APEC.
Öte yandan 1993 yılı sonunda Uruguay Round müzakerelerinin bitmesiyle şekillenen GATT 94
anlaşmasıyla dünya ticaretinde, korumacı politikaların ortadan kalkacağı ve gümrük duvarlarının yıkılacağı
bir döneme doğru önemli bir adım atılmıştır. GATT korumacı bloklar sisteminden küreselleşmeye doğru
geçiş sürerini hızlandırmaktadır. Küreselleşmenin iç dinamiği uluslararası platformda ülkelerin tekil, siyasi
ve ekonomik politikalarla ayakta kalmasını güçleştirmektedir.
Dünya ticaretinin liberalizasyonunu sağlamak amacıyla 1948 yılında faaliyete geçen GATT amacına
ulaşmak için kuruluşundan beri gerçekleştirdiği çok taraflı ticaret müzakerelerinin sekizincisi ve sonuncusu
1986 yılında başlayan Uruguay Round Müzakereleridir. Aralık 1993 te neticelenen ve 117 ülkenin Nisan
1994’te Marakeş’te imzaladığı Uruguay Round Nihai Senedi gelecek yıllarda dünya ticaretine yön verecek
bir belge özelliğindedir. 7-8 yıl önce üye sayısı 75 i geçmeyen GATT'm günümüzde üye sayısı 125'i
açmıştır; ve 21 ülke de katılma şartlarını müzakere etmeye hazırlanmakta veya müzakere sürecinin içinde
bulunmaktadır.
15-16 Haziran 1995
15
11. Sanayi Şurası
GATT 94 ve Dünya Ticaret Örgütünü (DTÖ) kuran anlaşmanın da yer aldığı 40 farklı konuyu içeren
500 sayfa civarında olan Nihai Sened ülkemizin de dahil olduğu pek çok ilgili devletin yasama organlarınca
onaylanarak 1.1.1995 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.
Uruguay Round Nihai Senedinde yeralan hizmetler ve fikri mülkiyet haklan konusunda imzalanan
anlaşmalar GATT' m yetki alanını genişleten en radikal yeniliklerdir. DTÖ'nün kurulmasıyla 47 yıl önce
eksik bırakılan girişim tamamlanmış ve böylece bugüne kadar bir kuruluş olmak yerine anlaşma niteliğinde
olan GATT, DTÖ ile daimi bir örgüte kavuşmuştur. Uruguay Round görüşmelerinin diğer önemli özelliği de
tarım ve tekstil-giyim sektörlerinin GATT denetimine alınarak bu konulardaki kurallan düzenleyen
anlaşmalara ilk defa yer verilmesidir.
Uruguay Round Nihai Senedinin kapsadığı çok sayıda anlaşmanın öngördüğü en önemli sonuçlar şöyle
özetlenebilir:
•
GATT sekreteryasına göre tarifelerde %40 oranında bir indirim gerçekleşecektir.
•
Tarımsal mallarda tarife -dışı önlemler, tarifelere dönüştürülecek, devlet bütçelerinden tanma
ayrılan destekler ve ihracata uygulanan sübvansiyonlar azaltılacaktır.
•
Sanayileşmiş ülkelerin talepleri doğrultusunda fikri mülkiyet haklannın korunması güvence altma
alınmaktadır.
•
Tekstil ve giyim ticaretinde tüm miktar kısıtlamaları 10 yıl içinde ve üç aşamada kaldınlacak ve
tekstil ticareti GATT'a entegre edilecektir. t
•
Başta dış ticareti dolaylı etkileyenler olmak üzere sübvansiyonlara yeni kısıtlamalar getirilmekte­
dir.
•
Özellikle sanayileşmiş ülkeler açısından önem taşıyan uluslararası hizmet ticaretinin liberalizasyonu
için, çok yanlı ticaret kuralları ortaya konacaktır.
•
Damping ve sübvanşyonlu ihracata karşı oluşturulmuş olan GATT hükümleri, bunlann korumacı
amaçlar doğrultusunda keyfi kullanımını engellemek için daha spesifik kurallara bağlanmaktadır.
•
Koruma Anlaşmasıyla, tarafların uygulayacağı korunma hükümlerine, biçim ve süre cinsinden
sınırlar getirilmektedir.
•
Kurulması öngörülen DTÖ, GATT'ın sahip olduğundan daha geniş yetkilere ve yaptınm gücüne
sahip olacak, ülkelerin dış politikalarının, GATT ve onun çerçevesinde imzalanmış anlaşmalara
uygunluğunu denetleyecek, ticari uyuşmazlıkların çözümünde aktif rol alacaktır.
GATT sekretaryası 2005 yılına kadar dünya ihracatında, 1992 ihracatının %20'sine eşit en az 755
milyar dolarlık bir artış beklemektedir. Global gelirlerde aynı dönemde beklenen artış 235 milyar dolardır.
Bölgeselleşme faaliyetlerinin arttığı 1993 yılında Uruguay Round Anlaşmasının imzalanması globalleşme
eğiliminin daha güçlü olduğunu ve büyük ekonomik güçlerin dünya ticaretini geliştirme yoluyla dünya gelir­
lerini arttırmaya daha fazla öncelik verdiklerinin teyidi şeklinde yorumlanabilir.
Dünya ticaretinde yepyeni bir aşama olan bu kadar kapsamlı GATT Uruguay Round Müzakeresi
Sonuçlarının 1.1.1995 tarihinden itibaren yürürlüğe girmesi Avrupa Topluluğu ile Gümrük Birliğine git­
mekte olan Türkiye'de diğer ülkelerde olduğu kadar heyecan yaratmadı. Çünkü Türkiye'nin Avrupa Birliği
ile bütünleşme sürecinde Gümrük Birliğinin tamamlanması çerçevesinde Avrupa Topluluğu na karşı yüküm­
lülükleri, DTÖ"yü kuran anlaşmadan kaynaklanan yükümlülükleri ile uyumlu ve onu tamamlayıcı bir nitelik
taşımaktadır.Gümrük Birliği nin getireceği sonuçlar şüphesiz daha kısa vadede ve daha yoğun olarak
yaşanacağı için Uruguay Round müzakerelerinin etkilerinin tartışılması Türkiye'de ikinci planda kaldı.
16
15-16 Haziran 1995
II. Sanayi Şurası
1.3. Türkiye Ekonomisinde Dışa Açılma ve Bölgesel Bütünleşme Hareketleri
Uluslararası ticaret düzeninin giderek daha ayrıntılı ve bağlayıcı kurallar getirmeye başladığı bu ortam­
da. Türkiye'nin dünya ticaret sahnesinde belli bir yere sahip olabilmesi için kendi iç düzenlemelerini bu
kurallara uygun hale getirmesi ve ekonomisinin dünya ekonomisiyle bütünleşmesi büyük önem taşımak­
tadır. Dışa açılma konusunda önemli adımlar atan Türkiye, aynı zanamda bölgesel bütünleşme ve işbirliği
hareketleri içinde de yer almıştır.
1951 yılında GATT'a taraf olan Türkiye'nin içinde yer aldığı bölgesel iktisadi bütünleşme ve işbirliği
hareketleri: Avrupa Topluluğu. Avrupa Serbest Ticaret Bölgesi (EFTA). Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ),
Türk Cumhuriyetleri. İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) ve Ekonomik İşgirliği Teşkilatı (ECO) çerçevesinde­
ki ilişkileridir.
Türkiye'nin. EFTA ülkeleri ile imzaladığı anlaşma 1993 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu anlaşma
çerçevesinde Türkiye EFTA ülkelerinden yapılan ithalatta AB ülkelerine uyguladığı gümrük tarifelerini
uygulamakta, EFTA ülkeleri ise. Türkiye'den yapılan sanayi ürünleri ithalatından gümrük vergisi almamak­
tadır. Bilindiği üzere EFTA üyelerinden Finlandiya, İsveç ve Avusturya 1 Ocak 1995 tarihi itibariyle AB
üyesi olduğundan EFTA halen İsviçre. İzlanda. Lichtenstein ve Norveç'ten oluşmaktadır.
Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) 25 Haziran 1992 tarihli Zirve Deklerasyonunda ve Boğaziçi
Bildirisinde belirlendiği üzere genel olarak üye ülkelerin coğrafi yakınlıklarından ve ekonomilerinin birbiri­
ni tamamlaya özelliklerinden yararlanılarak, aralarındaki ekonomik, ticari, bilimsel ve teknolojik işbirliğinin
geliştirilmesi ve Karadeniz havzasının bir banş. istikrar ve refah bölgesine dönüştürülmesini amaçlamak­
tadır. Ancak bugünkü haliyle KEİ genel anlamda bir ekonomik işbirliği hareketi olup, güçlü bir bütünleşme
hareketi niteliği göstermemektedir.
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO) Türkiye. İran. Pakistan. Özbekistan. Türkmenistan, Azerbaycan.
Tacikistan, Kırgızistan. Kazakistan ve Afganistan'dan oluşan bir ekonomik işbirliği hareketi olarak
görülmektedir. Ancak ECO'nun gelişmesi de. üyelerinin önemli bir kısmının piyasa ekonomisine tam olarak
geçmelerine paralel bir seyir izleyecektir.
Türkiye'nin. İslam Konferansı Teşkilatındaki (İKT) konumu ise. söz konusu Teşkilata üye ülkelerle
ekonomik alanda karşılıklı menfaatlere uygun şekilde, işbirliğimi arttırma hedefi bakımından özellik kazan­
maktadır.
Türkiye. Kazakistan. Özbekistan. Kırgızistan. Azerbaycan ve Türkmenistan arasında 31 Ekim 1992
tarihinde Ankara Bildirisi imzalanmıştır. Bildiri, sözkonusu ülkeler arasında çok taraflı ve ikili işbirliğinin
geliştirilmesini öngörmektedir. Türkiye ile. Sovyetler Birliği nin dağılmasıyla ortaya çıkan Türk
Cumhuriyetleri arasında gelişmekte olan ilişkilerin, başarılı sonuçlara ulaşması halinde, ekonomik ve siyasi
açılardan taraflar için yarar sağlanabilecektir. Bir hayli zengin doğa! kaynakların ve yaklaşık Türkiye kadar
toplam nüfusa sahip. Sovyet sisteminden kalma, büyük ölçekli, verimi düşük yapıların pazar ekonomisi
şartlarına uygun işletilmesi sorunuyla yüz yüze olan bu bölge. Türkiye'nin küçük ve orta ölçekli işletme
yapısı ve müteşebbis insan kaynağı için çok uygun bir ortamdır.
Bir taraftan da ülkemiz hem Avrupa Topluluğunun Ortak Ticaret Politikasına uyumu hem de ülkemiz
için yeni pazarlar açılmasını tem inen öncelikle Macaristan. İsrail. Polonya . Çek ve Slovak Cumhuriyetleri
ile serbest ticaret anlaşmaları gerçekleştirmek üzere bu ülkelerle müzakereler yapmaktadır.
2. Türkiye-Avrupa B irliğ i Gümrük B irliğ i
2.1. Gümrük Birliğfnin Kapsamı
Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) adı ile 1959 yılında kurulan Avrupa Birliği kendi üyeleri arasında
önce bir gümrük birliği oluşturmuş sonra bu gümrük birliğinin etki alanını genişleterek bir ekonomik
entegrasyona dönüştürmüştür. 1995 yılı itibariyle AB'de ticari ve sınai üretimi etkileyen faaliyetlerin çok
büyük bölümünde entegrasyon tamamlanmıştır. Ortak Rekabet Politikası. Ortak Tarım Politikası. Ortak
15-16 Haziran 1995
17
11. Sangyl Şurası
Ticaret Politikası ve Sanayi Politikası ile Ortak Gümrük Uygulamaları sayesinde AB’deki bütün ticari
faaliyetler aynı kurallar altında yürütülmektedir. Ticaret hayatındaki rekabetin de eşitlik içinde yapılmasını
temin amacıyla ekonomik faaliyetleri etkileyen, ulaştırma, enerji gibi alanlarda da ortak kurallar
getirilmekte ve verilen hizmetlerin bedellerinde de AB çapında eşitlik sağlamaya çalışılmaktadır. Bunları
gerçekleştirebilmek için gereken hukuki düzenlemeler, şirketler hukuku ve rekabet hukuku da dahil olmak
üzere bütün uygulamalar ortak kurallar altına alınmıştır.
AB'ye dahil ülkeler arasında ekonomik entegrasyonun tamamlanabilmesi için vergi, maliye ve para
politikalarının da ortak kurallara bağlanması planlanmıştır. Önümüzdeki 2-3 yıl içinde üye ülkeler
arasındaki vergi uyumu da sağlanmış olacaktır. Maliye ve para politikaları konusundaki entegrasyon da
1999 yılında bitirilecektir.
AB, ekonomik bütünleşmesi sağlandıktan sonra hedef olan siyasal birliği 2000'li yıllarda gündeme getire­
cektir.
Bugün 15 üyesi olan AB'nin 2000 yılların başında üye sayısının 20'yi geçmesi beklenmektedir.
Avrpa'da yer alan ülkelerin büyük çoğunluğunun Birliğe katılmasını öngören anlaşmaları
imzalanmıştır.Ülkemiz böyle bir ekonomik yapıya sahip Avrupa Birliği ile entegrasyonun ilk aşaması olan
Gümrük Birliğini 1996 yılı başında gerçekleştirecektir. Gümrük Birliğinin tesisi ile devan edecek
Türkiye'nin ekonomik entegrasyon sürecinin 2000‘li yılların başında tamamlanması öngörülmektedir.
Ekonomik entegrasyon sürecinin başlangıcı; nihai hedefi tam üyelik olan ve 1 Aralık 1964 tarihinde
yürürlüğe giren Ankara Anlaşması ve 1 Ocak 1973 tarihinde yürürlüğe giren Katma Protokole göre
Türkiye ve Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında 1995 tarihi itibariyle Gümrük Birliğinin tamamlanması
öngörülmektedir.
GATT'ın XXIV. maddesinde tarifini bulan Gümrük Birliği, üye ülkeler arasında gümrük vergileri ve eş
etkili vergilerin ve ithalat ve ihracatta miktar kısıtlamalarının kaldırıldığı, üçüncü ülkelere karşı ortak bir
gümrük tarifesi (OGT) ile ortak ticaret kurallarının uygulanmasının öngörüldüğü bir ekonomik birleşmedir.
Türkiye ile AET arasındaki Ortaklık Anlaşması ile Katma Protokolün imzalandığı dönemlerde gümrük
b irliğ i, malların serbest dolaşımı için gümrük vergileri, eş etkili vergiler, miktar kısıtlamaları ve eş etkili
tedbirlerin kaldırılması ve OGT ye uyum esasına dayanmakta idi.Nitekim Katma Protokol'de bu hususlar
daha ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Ancak bugün malların serbest dolaşımı, belirtilen bu çerçeveyi aşmış bulunmaktadır. Oye ülkeler
arasında fiziki, teknik ve mali engelleri kaldırarak iç pazarı tamamlamış, genişlemiş, Maastricht Anlaşması
ile ekonomik, mali ve siyasi bütünleşme sürecine geçmiş Avrupa Birliği ile Türkiye arasında 1996 yılı
başında tamamlanacak Gümrük Birliği'nde, Topluluğun yeni gelişmelere göre düzenlenen mevzuatına para­
lel mevzuatın benimsenmesi gereği doğmuştur.
Bu nedenle Türkiye-Avrupa Birliği arasında gerçekleştirilecek Gümrük Birliği, Taraflar arasında güm­
rük vergileri eş. etkili vergiler, miktar kısıtlamaları ve eş etkili tedbirlerin kaldırılması ile OGT uyumunun
sağlanmasının yanısıra günümüzde, ticarete konu malların gümrük birliğine dahil ülkeler arasında aynı
kurallar altında dolaşabilmesini teminen Türk mevzuatının Topluluğun fikri, sınai ve ticari mülkiyet hak­
larının korunması mevzuatına, rekabet mevzuatına, dış ticaret mevzuatına ve ticarette teknik engellerin
kaldırılması konusundaki mevzuatına uyumunu gerektirmektedir.
Topluluk ile Türkiye arasındaki ortaklık ilişkisinin çerçevesini çizen Ankara Anlaşması ve Katma
Protokol den kaynaklanan ahdi bir yükümlülük olan Gümrük Birliği ne ulaşılması için gereken ve Gümrük
Birliği ertesinde bir başka deyişle son dönemde uyulmak durumunda bulunan koşul ve süreleri içeren
"Gümrük Birliği Kararı" 6 Mart 1995 tarihinde yapılan Türkiye-AB Ortaklık Konseyi 36. Dönem
Toplantısında kabul edilmiştir.
1996 başında yapılacak gümrük birliği ile ülkemiz ekonomik ve ticaret hayatında büyük değişiklikler
olması ve bu gibi faaliyetleri düzenleyen yeni kuralların işletilmeye başlanması beklenmektedir.
18
15-16 Haziran 1995
11. Sanayi Şurası
2.2 Gümrük Birliği'nin Ekonomik Ve Ticari Hayatta Etkileri
Gümrük Birliğinin tamamlanması ile beraber (1.1.1996 tarihi itibariyle) oluşacak hususları şöyle
özetleyebiliriz:
1. Türkiye AB'den yapacağı sanayi mamulleri ithalatında tahsil edilmekte olan
a) Gümrük vergileri ve
b) İthalatta alınan Toplu Konut Fonunu tamamen kaldıracaktır.
2. Ülkemiz aynca AB'ye dahil olmayan üçüncü ülkelerden yapılacak ithalatta
a) İthalattan alınan bütün Toplu Konut Fonu ödemelerini
b) Gümrük vergilerini de AB'nin uyguladığı Ortak Gümrük Tarifesi (OGT) hadlerine getirecektir.
Türkiye -AB Ortaklık Konseyinin 36. Dönem toplantısında kabul edilen 2/95 sayılı Karar kapsamı hassas
mallar için Türkiye 2001 yılına kadar OGT haddi üzerinde vergi uygulayacaktır.
Topluluğun şu anda OGT ortalama uygulaması olan 965.7 oranı GATT müzakereleri ile kabul edilen
Nihai Sened çerçevesinde, belli bir dönem içerisinde 963.7 oranına düşecektir. Türkiye'nin de buna uyum
sağlaması gerekecektir.
3. Üçüncü ülkelerden yapılan ithalatta AB tarafından uygulanmakta olan kota, ithalat yasaklaması,
antidamping vergileri gibi kısıtlayıcı unsurlar ülkemizde de yürürlüğe konacaktır.
4. Sanayi ürünleri için ülkemizden AB'ye dahil ülkelere yapılacak ithalatta hiçbir gümrük vergisi ve
miktar kısıtlaması uygulanmayacaktır.
5. Tarım ürünlerinin AB ile Türkiye arasındaki ticarette halen tabi oldukları gümrük vergisi, ithalat
kısıtlamaları gibi uygulamalar şimdilik devam edecektir. Toplulukla yapılacak müzakaereler sonucunda bazı
ürünler için karşılıklı olarak tercihli rejimler geliştirilebilecektir.
6. Topluluk mevzuatına uygun olarak işlenmiş tarım ürünleri tarım payları tesbit edilmiş ve toplam
korumanın sanayi payına tekabül eden kısmının Topluluğa karşı sıfırlanması üçüncü ülklere karşı ise.
Topluluğun uyguladığı sanayi payının uygulanması öngörülmüştür.Sanayi payının kaldırılması ile koruma­
da meydana gelecek olumsuz etkiyi azaltmak için, sanayi payının bir kısmının da tarım payına ilave edilme­
siyle ortaya çıkan yeni koruma oranı kademeli indirterek bazı ürünlerde 1.1.1997 tarihi itibariyle
bazılarında ise 1.1.1999 tarihi itibariyle hedef tarım payına yaklaştırılacaktır. Bazı işlenmiş tarım ürün­
lerinde ise 1.1.1996 tarihi itibariyle uyum sağlaması kararlaştırılmıştır.
7. Türkiye. Topluluğun
a) İthalat uygulamaları
b) İhracat uygulamaları
c) Tekstil ve konfeksiyon ticareti ile ilgili kurallarını
d) İthalattaki lisans uygulamasına ve diğer yerli sanayi koruma önlemlerine ait mevzuatına uyum­
lu olarak hazırlayacağı mevzuatı yürürlüğe koyacaktır.
8. Türkiye, Gümrük Birliği kararının yürürlüğe girişinden itibaren 5 yıl içinde Topluluğun üçüncü
ülkelerle yaptığı Otonom ve Tercihli Anlaşmalarını üstlenecektir.
9. Türkiye'nin Tekstil ve Konfeksiyon sektöründe devlet yardımları alanında Topluluk kurallarına
1996 yılına kadar uyum sağlaması gerekmektedir.Gümrük Birliği Kararının yürürlüğe girmesinden itibaren
5 yıl boyunca:
15-16 Haziran 1995
19
a) Türkiye'nin az gelişmiş bölgelerinin ekonomik gelişmesine katkıda bulunmak üzere verilecek
devlet yardımları ile
b) Gümrük Birliği ile ortaya çıkan yapısal uyum gereklerinin yerine getirilmesini amaçlayan devlet
yardımlarının sürecek olması ülkemize sağlanan bir imkandır.
10. Türkiye, fikri, sınai ve ticari mülkiyet haklarının korunmasıyla ilgili uluslararası kuralları aynen
yürürlüğe koyacaktır. Bu hususu temin için;
a) Uluslararası Patent İşbirliği Anlaşmasına Türkiye'nin katılmasını sağlayacak kanun tasarısı ile.
b) Patent ve Faydalı Model Kanun Tasarısı, halen TBMM gündemindedir. Ticari Markalar. Coğrafi
İşaretler ve Sınat Tasarıma ilişkin Kanun Taşanları ise TBMM ye sunulma aşamasındadır. Bu kanunların
1995 yılı sonundan evvel yürürlüğe konulması gerekmektedir.
c) İlaca patent verilmesi konusundaki mevzuatın 1999 yılı başına kadar yürürlüğe
girmesi gerekmektedir.
11.
a) Fiyat tesbiti üretim miktarının saptanması ve piyasa paylaşımını içeren firmalar arası
anlaşmalar.
I
b) Piyasaya hakim durumda olan teşekküllerin bu hakimiyetlerini tüketici ve rakip durumda bulu­
nan diğer firmalar aleyhine kullanmalarını yasaklayan ve
c) Teşekkülleri piyasa hakimiyetine götürecek şirket bütünleşmeleri kontrol altma alan AB
mevzuatı esas alınarak hazırlanan Rekabetin Korunması Yasası 13 Aralık 1995 tarihi itibariyle yürürlüğe
girmiştir.Ancak Gümrük Birliği Karanna göre Rekabet Kurallannın 1995 yılı içinde çalışmaya başlaması
ve Rekabet Kanunun etkili
uygulanması gerekmektedir.
12. Türkiye ticarette serbestleşmeyi temin için Gümrük Birliği Karannın yürürlüğe girmesinden
itibaren 1 yıl içinde kamu tekellerini kaldıracaktır.
13. Türkiye rekabetin eşit koşullarda yapılmasını temin için Türkiye Avrupa Birliği mevzuatına uyum­
lu Gümrük mevzuatını 1996 yılına kadar uygulamaya koyacaktır.Bu konuda hazırlanmış Kanun tasansı
TBMM'ne sunulmuştur.
14. Ülkemizdeki tüketici haklannın korunmasını ve bu suretle nekabeti bozucu unsurların ortadan
kaldınlmasını amaçlayan ve Avrupa Birliğinin bu konudaki mevzuatı baz alınarak hazırlanmış bulunan
Tüketiciyi Koruma Yasası 8 Mart 1995 tarihinde yayınlanmış olup bu Yasa 8 Eylül 1995 tarihinde yürür­
lüğe girecektir.
15. Türkiye ticarette teknik engellerin kaldırılması konusundaki Topluluk araçlannı, diğer bir ifade
ile standardizasyon, ölçüm, kalibraj, kalite, akreditasyon test ve sertifikalandırma konusundaki Topluluk
mevzuatını Kararın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 5 yıl içinde benimseyecektir.Bu kapsamda uygulan­
maya konacak araçlann listesi ile uygulanma koşul ve kurallan Gümrük Birliği Kararının yürürlüğe
girmesinden itibaren bir yıl içinde Ortaklık Konseyi Kararı ile belirlenecektir.Türkiye geçiş süreci içinde.
Topluluk mevzuatına uygun belgelendirilmiş Topluluk ithalatını engellemeyecektir.Topluluk araçlannın
Türk hukukuna uyarlanmasına kadar , Türkiye'nin sanayi ürünlerinde Topluluk hukuku doğrultusundaki
uygunluk değerlendirmeleri de kabul görecektir.
20
15-16 Haziran 1995
H. Sanayi Şurası
Ticarette Teknik Engellerin kaldırılması konusunun büyük ölçüde Bakanlığımız görev alanına girmesi
ve sanayimizi ve ihracatımızı çok yakından ilgilendirmesi nedeniyle daha detaylı olarak üzerinde durul­
masını yararlı görüyorum. Çünkü gerek Gümrük Birliği gerek GATT kurallarıyla uyumlu olabilmemiz ve
böylece ihracatımızın hiçbir teknik engelle karşılaşmaması, dolayısıyla ihracat gelirlerimizin artırılabilmesi
için uluslararası kurallara uygun sınai mevzuatımızın biran önce çıkartılması gerekmektedir.
Avrupa Birliği içinde Tek Pazar hedefinin gerçekleştirilmesi için malların serbest dolaşımının sağlan­
ması gerekmektedir. Bunun için de üye ülkeler arasındaki teknik engellere ilişkin mevzuatın ve uygula­
maların uyumlaştırılması hayati önem taşımaktadır. Bu çerçevede Avrupa Birliğindeki sistem "düzenlen­
memiş alan' ve "düzenlenmiş alan" olmak üzere genel olarak ikiye ayrılmaktadır. Düzenlenmemiş alanda
ülkeler kendi milli mevzuatını uygulamaktadır. Zaman içinde bu alanın gittikçe daraltılması ve tüm alan­
ların uyumlaştırılması esastır.
Topluluğun standardizasyon alanında "Yeni Yaklaşım Politikasfna göre özellikle sağlık, emniyet
tüketici ve çevrenin korunması konularında yasal harmonizasyon . piyasaya sürülecek malların AB içinde
serbest dolaşmasını sağlamak üzere uyulması gereken "temel gerekler" ile sınırlandırılmıştır. Bugüne
kadar Avrupa Topluluğu tarafından yayınlanan 19 direktifte belirlenen mamul grupları ile ilgili malların
piyasaya arzına ilişkin temel gerekler tesbit edilmektedir. Bu 19 adet direktif ticarete konu olan madde ve
mamullerin yaklaşık % 8'ini kapsamaktadır. Topluluk yeni yaklaşım direktiflerinin 2000 yılına kadar 300'e
çıkarılmasını ve ticarete konu olan maddelerin % 60'ının düzenlenmiş alana dahil edilmesini planlamak­
tadır. Bu 19 direktife konu olan başlıklar ; basit basınçlı kaplar,oyuncaklar.makina. alçak gerilim, elektro­
manyetik uygunluk, gaz yakan cihazlar ve aletler, inşaat malzemeleri, şahsi koruma teçhizatı, otomatik
olmayan tartı aletleri, vücuda yerleştirilebilen aktif tıbbi cihazlar, tibbi cihazlar, sıcak su kazanlarında ver­
imlilik, telekomünikasyon, terminal ekipmanları, uydu yer istasyonları, sivil amaçlı patlayıcı maddelerden
oluşmaktadır.Direktifte belirtilen şartlara uyan ürünlerin imalatı ve piyasaya sunumu için gerekli teknik
şartlar. Topluluğun standart kuruluşları olan CEN (Avrupa Standardizasyon Komitesi) ve CENELEC
(Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi) tarafından hazırlanan standardlarda yer almaktadır. Bu
standartlar ihtiyari olmakla birlikte bunlara uygun olarak imal edilen mamullerin direktiflerin gereklerini
yerine getirdikleri resmi olarak kabul edilmektedir. Bu temel şartlara haiz malların CE işaretlemesini
taşımaları zorunlu bulunmaktadır. Mevzuat kapsamındaki malların CE işaretini taşıyabilmeleri için yerine
getirmeleri gereken hususlarla, imalatçı tarafından takip edilecek uygunluk değerlendirilmeleri (belge­
lendirme prosedürleri) her mamul grubuna ait direktifte ta rif edilmektedir.
Bu noktada belgelendirme sistemlerinin de uluslararası kurallara uygun olmasının önemi büyüktür. Bu
anaçla Metroloji. kalibrasyon ve belgelendirme sistemlerini içeren kalite alt yapımızı oluşturacak bir Milli
Akreditasyon Sisteminin biran önce kurulması gerekmektedir.
Bu sistem içinde tarafsız, ekonomik ve ticari açıdan bağımsız, birbirleriyle rekabet içinde test ve bel­
gelendirme kuruluşlarının oluşması gerekmektedir. Her ülkede temel olarak ürün, hizmet, sistem ve per­
sonel konuları olmak üzere 4 tip belgelendirme yapılmaktadır. Ancak bu 4 ayakta belgelendirme yapacak
kuruluşların uluslararası arenada tanınan onaylanmış (akredite olmuş) statüye kavuşturulması gereklidir.
Yine Topluluğun motorlu araçlar ile ilgili ekleriyle birlikte yaklaşık 1470 sayfalık 54 temel regulasyondan oluşan mevzuata karşık gelen Türk mevzuatının da yürürlüğe konulması sözkonusu Gümrük
Birliği çalışmaları içindedir. AB regulasyoniarmın amacı taşıt araçlarının ‘tip onayf na esas oluşturacak ve
genellikle yoku ve sürücü konforu, trafik . can ve mal güvenliği ile ilgili esastan ve gürültü ve egzos emisyonlan
gibi çevre koruma önlemlerini kapsamaktadır. Sözkonusu AB regülaşyonlan BM Avrupa Ekonomik
Komisyonu İç Ulaşım Komitesinin 20 Mart 1958 tarihinde Cenevre'de imzaladığı "Motorlu Kara Taşıt
Araçları Malzeme ve Akşamının Onayı ve Bu Onayın Karşılıklı Tanınması İçin Müşterek Koşulların Kabulüne
Dair Anlaşma" çerçevesinde bugüne kadar yayınlanan 93 adet regülasyonları esas olarak hazırlanmıştır.
Türkiye sözkonusu anlaşmaya 4.10.1994 tarihinde yayınlanan 94/5822 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile
katılma kararı almıştir.Bu regülasyonlardan ülkemiz sanayinin hazır olduklarına katilım çalışmaları
15-16 Haziran 1995
21
11. Sanayi Şurası
sürdürülmektedir. Otomotiv yan sanayi ürünlerinin regülasyonlara uygunluğu anlaşma gereğince "E"
işareti ile belirtilmektedir. Ancak ülkemizde uluslararası düzeyde bir akred'rtasyon sistemi kurulmadığı
sürece, verilen belgelerin yurt dışında geçerliliği olamayacağı için sanayicimizin regülasyonlara uygun üre­
tim yapması halinde de belgelendirmenin onay görmemesi nedeniyle birtakım sorunlar yaşanabilenecektir.
Milli Akreditasyon Konseyi'nin bir an önce kurulmasının bu konuda da önemi büyüktür.
Bunların dışında Topluluğun ortak mevzuat ile düzenlediği gübre, cam. kimyasallar, patlayıcı mad­
deler gibi diğer alanlardaki Türk mevzuatının da hazırlanması gerekmektedir.
ABne üye olma hedefinin yanısıra, bugün ihracatımızın % 80'inin sanayi ürünleri olması ve toplam
ihracatımızın %50'sinin AB ve EFTA ülkelerine yapılıyor olması bakımından AB ve EFTA ülkeleri ile
yukarıda belirtilen alanlardaki teknik mevzuatın uyumu büyük önem taşımaktadır. Türkiye iç pazarında AB
üyesi ülkelerdeki sistemin uygulamada olmaması ve Topluluğa ihracatta Türk firmalarının henüz hazır
olmadıkları teknik koşulların aranması sorunlara neden olmaktadır.Şöyleki yerli üreticiler AB ve EFTA
ülkelerine ihracat için ayrı, iç pazar için de ayrı standartlarda üretim yapmak durumunda kalmaktadırlar.
Ayrıca, GATT Anlaşmasına göre Türkiye'ye yapılan ithalatta yerli üretici lehine zorunlu teknik standart
uygulaması ancak yerli üreticiye uygulanan kuralların ithalatçıya da aynen uygulanması koşuluyla mümkün
olabilecektir.
Dış Ticaret Müsteşarlığınca 9 Mart 1995 tarihli Resmi Gazete yayınlanıp, 8 Nisan 1995‘te yürürlüğe
giren Dış Ticarette Standardizasyon Rejimi (DTS) ile dış ticaretle ilgili tüm mevzuat yeniden düzenlenmiştir.
Böylece dış ticarette uygulanacak teknik mevzuat, spesifikasyon ve standartların uluslararası ticareti engel­
leyici bir yapıya dönüştürülmesini engellemek, ticaret hacmini artırmak, ihracatta ürünlerin dış ülkelerde­
ki iyi şöhretini muhafaza etmek, kalitesi ve rekabet gücünü yükseltmek, dış alıcıları ithalata özendirmek;
ithalatta ise ithal malları ile yerli mallar arasında farklılık yaratmayacak şekilde insan sağlığının ve
emniyetinin, hayvan veya bitki varlığının veya çevrenin korunmasını ve milli güvenlik gereklerini sağlamak,
haksız rekabeti önlemek, tüketiciyi koruyucu ve kaliteyi yükseltici tedbirler almak amaçlanmıştır. Bu
rejimin uygulanmasıyla, yukarıda bahsedilen AB sınai mevzuatına uyum yapıldığı ölçüde ithalatta da ulus­
lararası standartlara uygunluğu arama imkanı olacaktır.
Özetle yukarıda kapsamı belirtilen Gümrük Birliği ile beraber gerçekleştirilmesi planlanan husus.
Avrupa Tek Pazan'm yöneten ithalat, ihracat devlet yardımları gibi dış ticareti yönlendiren hususlar He iç
piyasa düzenini kuran tüketiciyi koruma ve haksız rekabeti ortadan kaldırmayı amaçlayan Avrupa Birliği
kurallarının ülkemizde de yürürlüğe konulmasıdır. Böylece Türkiye. Avrupa Tek Pazarının bir parçası ola­
cak ve gerek Türkiye'de gerek Avrupa Birliği'ine dahil ülkelerde ticari faaliyetlerde bulunan teşekküller
nerede faaliyette bulunurlarsa bulunsunlar aynı kurallara tabi olacaklardır. Aynı rekabet ve ticari kurallar
altında faaliyet gösteren kuruluşların birbirleriyle rekabet edebilmeleri , dağıtım kanallarındaki etkinlik­
leri. maliyetleri ve kalitelerine bağlı kalmaktadır. Dolayısıyla ülkemiz kuruluşlarının . Gümrük Birliği son­
rasında böyle bir ortamda AvrupalI Devletlerle rekabet etmek mecburiyetinde kalacakları dikkate alınarak
oluşacak yeni piyasa kurallarını ve şartlarını çok iyi inceleyerek kendilerini bu oluşuma hazırlamaları
gerekir.
Türkiye istikrarlı bir biçimde dış ticaretinin %45-50'sini Avrupa Birliği ile gerçekleştirmektedir.Öte
yandan Türkiye de Avrupa Birliği için önemli bir ortak haline geimiştir.Avrupa Birliği nin en fazla ithalat
yaptığı ülkeler arasında Türkiye 18. sıralarda yer alırken en çok ihracat yaptığı ülkeler arasında 8. .son
yıllarda ise 6. sıralarda bulunmaktadır. Son yıllarda AB ve Türkiye arasında yapılan ticaretin hacmi 18.5
Milyar dolan aşmıştır.Bu Avrupa Birliği nin Asya kaplanları denilen Güney Kore, Singapur. Hong Kong ve
ayrıca Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelerin her biri ile gerçekleştirdiği ticaret ile yaklaşık aynı
düzeydedir.
Ticaret ilişkisinin ötesinde , Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ekonomik ilişkiler de oldukça
yoğundur. Örneğin, Türkiye'deki Avrupa Birliği kaynaklı sermaye yatırımlarının payı, Türkiye'ye girişine
22
15-16 Haziran 1995
II. Sanayi Şurası
izin verilen toplam yabancı sermayenin %55'i oranındadır.Yabancı sermaye iştiraki olan Türk şirketleri
temel alındığında bu oran %43 düzeyindedir.Yurt dışındaki Türklerin ve Türk şirketlerinin çoğu Avrupa
Birliğrnde faaliyette bulunmaktadır.
Yukarıda belirtilen gelişmelerin Ortaklık Anlaşmalarının çizdiği çerçevenin ilişkilere belirli bir istikrar
ve süreklilik kazandırmasından kaynaklandığı bir gerçektir.Türkiye'nin NATO. Avrupa Konseyi. OECD,
AGİK ve BAB Ortak Üyeliği gibi diğer politik bağlan da ilişkilere muhakkak olumlu bir katkı yaparak,
ilişkilerde güven ve sürekliliği sağlamıştır.
Gümrük Birliğinin kurulmasıyla Türkiye Avrupa Birliği ile kurumsal açıdan bu denli yoğun bir ilişki
iğne giren ilk ülke olacaktır.
Ekonomi teorilerine göre gümrük birliği uzun vadede uluslararası alanda her ne kadar başanlı bir
işbirliğine ve ekonomik gelişmeye yol açsa da. zorlu uyum süreci nedeniyle özellikle ekonomileri aynı
düzeyde olmayan ülkeler arasında yapılması halinde: genelde kısa vadede olumsuz ekonomik ve sosyal
gelişmeler ortaya çıkmaktadır. Türkiye-AB Gümrük Birliği nde ilk dönemde Türkiye ekonomisine büyük
yük getireceği bir gerçektir.Çünkü kapsamlı uyum çalışmalan yapması gereken taraf Türkiye'dir.
Gümrük Birliği nin tamamlanmasıyla ortaya çıkması beklenen en büyük sorun Türk piyasasına girecek
olan uluslararası rakiplerin çoğalması ve Türkiye'nin buna karşılık AB'ye yaptığı ihracatını kısa vadede
büyük oranda artırmayacağıdır. Bu rakipler ticaret engellerinin son yıllarda önemli ölçüde kaldırıldığı AB
ülkelerinden olacağı gibi Gümrük Birliği nin kurulmasından itibaren önümüzdeki 5 yıl içinde AB'nin yaptığı
Serbest Ticaret Aniaşmalan ve Tercihli Ticaret Anlaşmalarına uyum çerçevesinde tarifelerin tamamen
kaldınlması gereken AB dışındaki ülkelerden de olacaktır.
Türkiye'nin AB'nin OGT'ini ve üçüncü ülkelere verilen ticaret prefasanslannı de uygulaması sonucu
çok sayıda eski üçüncü dünya ülkesine, gelişmekte olan ülkelere ve Doğu Avrupa ülkelerine karşı uyguladığı
gümrük duvarlarını da önemli ölçüde aşağı çekmesi gerekecektir. Bu ülkelerin çoğu. Türkiye'de üretilen
mallann aynılannı veya benzerlerini daha düşük maliyetlerle üretmektedirler. Bunlar özellikle tekstil ve
hazır giyim, demir-çelik ve ilaç ürünleri, çeşitli tüketim malları ve bazen de otomotiv sanayi ürünleri ola­
bilecektir. Bu nedenle sanayi sektörlerimiz Gümrük Birliğinden önemli ölçülerde etkilenecektir.Ancak
AB'nin ticaret politikasına uyum amacıyla Türkiye gümrük duvarlarını aşağı çekerken Polonya. Çek ve
Slovak Cumhuriyetleri. Macaristan ve İsrail gibi ülkelerle karşılıklı taviz esasma göre serbest ticaret
aniaşmalan imzalayacağından bu ülkelere olan ihracatımızın arünlması imkanının da iyi bir gelişme olarak
gözardı edilmemesi gerekir. Ayrıca ticari prefarans sağlanacak ülkelerin ucuz üretim mallan genelde düşük
kaliteli mallar olup ülkemizin sınai mevzuat uyumu çerçevesinde yüksek düzeyde oluşan AB standatianna
uyum gerçekleştireceği dikkate alındığında üçüncü ülkelerin düşük kaliteli mallarına uluslararası normlara
uygun teknik engel uygulama imkanımız da bu olumsuzluklar giderecek bir mekenizma olarak elimizde
bulunmaktadır.
Gümrük Birliği nin bir diğer olumsuz etkisi: Türkiye'nin mali yapısıyla ilgilidir. Kamu açıklarının çok
yüksek olduğu bir dönemde gümrük vergilerinin ve Toplu Konut Fonunun kaldınlması kamu gerlirlerinin
daha da azalmasına yol açacaktır.
Konunun bir diğer yönü de ödemeler dengesiyle ilgilidir. Türk mallarına neredeyse tamamen açık olan
AB pazan. Gümrük Birliği nin tamamlanmasıyla Türkiye'ye daha çok ihracat yapacak, bu ise Türkiye'nin
dış ticaret dengesinin daha da açık vermesine yol açacaktır. Bilindiği üzere AB 1971 yılında Türkiye'den
gelen sanayi ürünlerine uygulanan tüm gümrük vergilerini ve tarife dışı ticaret engellerini kaldırmıştır.
Ancak tekstil ve giyim sektörünü artan biçimde bunun dışında tutmaya başlamıştır. Buna rağmen Türkiye.
AB'nin en önemli tekstil tedarikçisi durumuna gelmiştir. Gümrük Birliği ile tekstil kotaları kalkacağından
Türkiye'nin. AB'ne ihracatında en çok bu sektörlerde önemli bir artış sağlanması beklenmektedir.
Gümrük Birliği ile ortaya çıkacak olan dış ticaret açığının dengelenebilmesi ekonomik ve ekonomi dışı
pek çok faktöre bağlı olmakla birlikte, turizm sektörü gelirlerinin artması da önemli bir denge unsuru ola­
caktır.
15-16 Haziran 1995
23
II. Sanayi Şurası
Şimdiye kadar bahsettiğim hususlar çerçevesinde "rekabet gücü" ne olacaktır sorusunun takdir eder­
siniz ki bu kadar dinamik bir ortamda yapılacak statik bir analizle cevaplandırılması çok zordur. Çünkü
gümrük birliğinin yararlan daha çok orta ve uzun vadede . gelecek yabancı sermaye ve teknolojiye bağlı
olarak, ortaya çıkmaktadır.
ABD yönetiminin 1995 yılı ilk aylarında açıkladığı kararında Çin. Endonezya, Hindistan, Güney Kore,
Meksika, Arjantin, Brejilya, Güney Afrika, Polonya ve Türkiye'nin dahil olduğu 10 ülkeyi "yeni büyük
gelişen pazar" ilan etmiştir. ABD Ticaret Bakanlığı, yükselen pazar olarak belirlenip, hedef pazar ilan ettik­
leri bu ülkelere ihracata arttırmayı amaçlamakta ve ihracatın yanı sıra bu ülkelerle ortak projeler
oluşturarak üçüncü ülkelere de ortak ihracat yapmayıdüşünmektedir.Uygulanan ekonomik politikalar, ülke
ekonomisinin temel yapısının sağlamlığı, dışa açılma oranı, özelleştirme politikalan ve işgücünün niteliği
gibi kriterler göz önüne alınarak seçilen bu ülkelere; ABD'nin dev şirketleri, ihracat yatınm ve ortak proje
hedefleri üzerinde işbirliğine yönlendirilmektedir. Seçilen bu ülkelerin coğrafi konumuna bakıldığında
ülkelerin , Polonya ve Türkiye haricinde. Güney Amerika.Güney Afrika , Güney Asya ve Uzakdoğu konu­
munda yer aldığı görülmektedir. Orta Doğu, Akdeniz Havzası, Kuzey Afrika, Balkanlar. Karadeniz.
Kafkasya ve Türki Cumhuriyetlerini kapsamına alan geniş bir coğrafyadan yalnızca Türkiye'nin seçilmesi,
bu bölgede önemli bir köprü görevi gören coğrafi konumunun yanısıra Gümrük Birliğine giden bir ülke
olmasıdır. Türkiye'nin bu avantajını iyi kullanarak üçüncü ülkelere yönelik ihracat gerçekleştirmek üzere
ortak yatırımlar amacıyla ABD sermayesini öncelikle çekebilmesi, bunu takiben AB sermayesinin ve zaman­
la AB pazarına girmek isteyen Uzakdoğu sermayesinin de ülkemize çekilebilmesini sağlayacak ve diğer
üçüncü ülkelerden de ülkemize direkt yatırımların akmasına zemin hazırlayacaktır.
3. Gümrük B irliğ i ve Uluslararası Gelişmeler Çerçevesinde Türk Sanayinin Durumu
Türkiye gibi sermaye birikiminin yetersiz kaliteli işgücünün göreceli olarak az. üretim faktörlerinin
.yeni koşullara uyum kapasitesinin sınırlı olduğu bir ekonominin gelişmiş bir ekonomik Topluluk ile gerçek­
leştireceği Gümrük Birliği'inde ve buna ilaveten dünya genelinde oluşan uluslararası yükümlülüklerimiz
çerçevesinde sanayimizin genelinde sektörel açıdan doğacak sonuçlar ve olması muhtemel gelişmeler
aşağıda belirtilm iştir:
a) Üretim faktörleri rekabet gücü daha fazla ve uluslararası işbölümünde Türkiye'ye bırakılmış faaliyet
alanlanna yönelecektir. Türkiye'de imalat sanayi daha çok birinci sanayi devrimi ürünü olarak nitelendirilen
, göreceli olarak katma değeri az, çevre sorunu yaratan, daha çok vasıfsız emek gücüne gereksinme
gösteren tekstil ve giyim sanayi, deri eşya, demir-çelik sanayi ile çimento, seramik, cam ve cam ürünleri
gibi toprak sanayiler ve bazı gıda ürünleri örnek olarak verilebilir. Kaynakların daha çok bu alanlara
yönelebileceği söylenebilir. Büyük ölçüde dış pazarlara açılmış olan bu sektörlerimizin uluslararası alanda
performanslarını giderek iyileştirerek sürdürmeleri sektördeki teknolojik gelişmeleri takip ederek uyum
sağlayabilmelerine bağlıdır. Topluluğun uyguladığı tekstil ve konfeksiyon kotalarının Gümrük Birliği ile
kaldırılacak olması Uruguay Round kararlan çerçevesinde diğer gelişmekte olan ülkelere göre ülkemize
Topluluk Pazarlarında 8-9 yıl sürecek bir pazar avantajı sağlayacaktır. Ancak 1996 yılından itibaren 2000
yılı başlarına kadar sektörün elde edeceği pazar avantajı. Topluluğun Uruguay Round Tekstil Anlaşması
çerçevesinde diğer gelişme yolundaki ülkelere sağlanacak serbestleştirme nedeniyle giderek azalacaktır.
Bununla beraber, sektör önümüzdeki yıllardaki avantajını iyi kullanmak bilinci ile modernizasyon, kalite
düzeltme ve kapasite artırma alanlarını kapsayan yatırım hamlesine girmiş bulunmaktadır.
b) Türkiye'nin ihracatının yapısına baktığımızda ihracatın % 50'sinin tekstil ve hazır giyim ve demirçelik olmak üzere iki sektör ürünlerinden oluştuğu ; pazarın da % 50 olarak AB ülkeleri olduğu görülmek­
tedir. Bu durum stratejik olarak hem ihraç ürünlerimizin hem pazarlanmızın çeşitlendirilmesinin zorunlu
olduğunu gösteriyor. İhracatta ürün çeşitlendirilmesi açısından beraberinde pazar çeşitlendirilmesini de
getirecek ve aynı zamanda ambalaj ve ambalaj sanayine girdi sağlayan sanayilerdeki atılımlan da sürükleye­
24
15-16 Haziran 1995
II. Sanayi Şurası
cek "Gıda Sanayi' üzerinde de durulması önemlidir.Çünkü Gıda Sanayi ürünleri açısından Türkiye,
Ortadoğu'da hiçbir ihracatçı ülkenin sahip olamadığı bölge pazarlarına coğrafi ve sosyo-kültürel yakınlık
avantajına sahiptir. Türkiye GAP'ın devreye girmesi ile tarımsal üretimini daha da artıracakbr.Üretim
arbşjarmın ABD ve AB'de olduğu gibi stok artışlarına dönüşmemesi için, Türkiye giderek büyüyen pazarlara
gereksinim duyacaktır: kaldı ki Türkiye bu tür stokları kaldırabilecek ne maddi olanaklara ne de bunu yapa­
bilecek bir sisteme sahiptir. İhracatımız içindeki işlenmiş tarım ürünlerinin payını artırmak için tarımın ve
buna parelel gıda endüstrilerinin yeniden yapılanmasını ve modernleşmesini özendirmenin, üretim birim­
lerinin ihracatı üretim sürecinin bir devamı olarak görmelerini sağlayan dış pazar geliştirici politikaların
uygulanmaya konmasının önemi büyüktür.
c)
Otomotiv, otomotiv yan sanayi, beyaz eşya, eletrikli makinalar, eletronik. madeni eşya gibi ikinci
sanayi devrimi ürünlerini üreten endüstri kolları rekabette zorlanabilecektir. Bu sektörlerin dünyadaki
teknolojiyi yakından takip ederek adapte edebilmeleri oranında rekabet güçlerini geliştirecekleri beklen­
mektedir. Otomotiv ana sanayinde faaliyet gösteren halen 17 üretici firmadan 12 'si. bunların içinde de oto­
mobil üretiminde bulunan 5 firmanın hepsi yabana sermayelidir. Otomotiv yan sanayinde de pek çok firma
yabana sermaye ile lisans ve ortak yatırım ilişkisi içerisindedir. Bu durumda sektörün gümrük birliği şart­
larında rekabet güçlerini koruyabilmeleri ve geliştirebilmeleri yabancı ortaklıklardan daha fazla
yararlanabilmelerine bağlıdır. Ülkemizde büyük ölçüde iç talebi karşılamak üzere kurulan bu sanayilerin
uluslararası standartlarda üretim faaliyetlerini geliştirmeleri ve dış pazarlara açılabilmeleri gereklidir.
d)
Gümrük vergilerindeki indirimler hammadde ve yan mamul madde girdilerinde sanayi kesimine
maliyet avantajı getirecektir. Diğer taraftan mamul maddeler üzerindeki korumanın da aşağı çekilmesi,
büyük ölçüde yerli sanayiyi açık rekabet ortamı içerisine itecektir, ancak ittıal girdilerdeki maliyet avan­
tajının nihai ürünlerin piyasa fiyatları üzerinde olumlu etki yaratması beklenmelidir.
İşte bu noktada uluslararası rekabet gücü bulunan veya bu güce yakın üretim yapabilen ve teknolojik
gelişimi itibariyle rekabet üstünlüğüne sahip verimli işletmeleri hem gümrük birliğinden hem de küre­
selleşme ve bölgesel bütünleşme hareketleri ile gelen uluslararası liberalizasyondan gereken faydayı
sağlayabilmeleri mümkün olacaktır.
e)
Öte yandan, tarife bazındaki indirimlerin, yerli sanayi açısından bir başka tehlike sinyali ise:
Uzakdoğu ve Orta ve Doğu Avrupa'nın kalitesinin hiç bir standarda uymayan . satış sonrası hizmetlerinden
mahrum mallann ucuz olarak Türk pazarına girmesidir. Satın alma gücü kısıtlı olan Türk tüketirilerinin
bu mallara ilgi duymaları da söz konusu olacaktır. Ancak Uruguay Round Ticarette Teknik Engeller
Anlaşmasında da yerini bulan hususlar çerçevesinde daha önce de açıkladığım şekilde bu tür standart dışı
veya düşük kaliteli malların ¡tiıalati gelişmiş standartların uygulanmasıyla engellenebilir.
f)
Bu gelişmelerin bir diğer etkisi de fikri ve sınai mülkiyet haklarına ilişkin mevzuatın ülkemizde
de çıkarılacak olmasıdır. Türkiye kendi teknolojisini üretmeyen . fakat insan kaynaklarının üstün beceri ve
zekasıyla hızlı bir biçimde her teknolojiyi kendi ve uluslararası rekabet şartlarına uydurabilen bir sanayi ve
ticaret yapısına sahiptir. Uruguay Round sonuçlan ve buna paralel olarak Gümrük Birliğinin yaratacağı yeni
ortamda bu tür hizmetlerin bedelinin ödenmesi söz konusu olduğundan, bir maliyet artışı olacaktır. Ancak
fikri ve sınai mülkiyet hakları konusunda uluslararası alanda kabul görmüş mevzuatın uygulanması
Türkiye'nin uluslararası piyasalarda güvenilirliğini artıracağından doğrudan yabancı sermaye akımını da
güçlendirecektir. Ayrıca buluş yapılmasını özendirecek ve buluş sahiplerini motive edecek, yeni patent sis­
teminin işlerlik kazanması sonrasında ülkemizde:
AR-GE faaliyetlerinde artış olacak, yeni üretim teknikleri ve ürünler sanayide uygulanacak, yeni
buluşlar ve yeniliklere ilişkin bilgi yaygınlaşacaktır. Türk sanayii Avrupa ve dünya pazarlarında yeni doğan
fırsatları takip edebilecek ve de gerçekleştirebilecek bu örgütlenmeyi ve yapılanmayı süratle başlatmalıdır.
15-16 Haziran 1995
25
II. Sanayi Şurası
g)
Türkiye bilgi yoğunluğu ve katma değeri yüksek. ileri teknoloji kullanan yeni sanayi dallarını
kurmakta geç kalmıştır. Türkiye için belirli bir alt yapının, endüstriyel deneyiminin, endüstriyel AR-GE
geleneğinin bir oranda mevcut olduğu bilgisayar, mikroelektronik ve telekomünikasyon teknolojilerinin
bileşimi olan "bilgi teknolojileri" alanında ve nitelikli genç nüfusun yönlendirilebileceği yazılım teknoloji­
leri alanlarında yeralabilmesi ve rekabet şansına sahip olabilmesi Türkiye'nin bu dönemde önem vermesi
gereken bilim ve teknoloji politikalarının kararlı uygulanabilmelerine bağlıdır.
Bugüne kadar teknoloji geliştirme ihtiyacı pek duymadan teknoloji transferi ve dış ortaklı yatırımla
yetinen ve ucuz işçilikten de yararlanarak belli bir ihracatı gerçekleştiren sanayimizin yakın gelecekte bu
olanağını yitirmemesi için AR-GE kaynaklı üretime ve yeni teknolojilerin kullanımına önem vermesi bun­
ların mevcut sanayi faaliyetiyle kaynaştırması gerekmektedir. Bu konu da yine Bilim Teknoloji poli­
tikalarımızın etkin uygulanmasına bağlıdır.
h) Pazarın genişlemesi bazı sektörlerde işletme ölçeğinin, üretim kapasitelerinin büyümesine yol aça­
caktır. Kapasitelerin büyümesinin doğurduğu sermaye gereksinimi Avrupa Birliği başta olmak üzere
yabancı sermayeli firmaların ortak girişimleri ile sağlanabilecektir. Türkiye'deki bazı kuruluşlar AB köken­
li bazı firmalarca satın alınacak veya bu kuruluşlardaki mevcut yabancı sermaye payı artacaktır.
i) Türkiye'nin dış ticaret hacmi genişleyecek ve bir ölçüde yön değiştirecektir. İhracat üretim kapa­
sitesi ile sınırlı ancak ithalat da döviz kazancı ile sınırlı kalacağından dış ticaret dengesinin ithalat lehine
artması kaçınılmaz olmakla birlikte, ticaret dengesinde aşırı düzeyde bir bozulma beklenmemektedir .
j) Dünya ekonomisinde gelişmeler nitelikli, hareket edebilirliği yüksek insangücünü, uluslararası
rekabetin en önemli unsuru haline getirdi. Yukarıdaki paragraflardan öncelikle sanayimizin tüm sektör­
lerinde teknolojik yeniliklerin sanayiye uygulanmasının önemi vurgulandı. Teknolojik yenilikler ise ancak
nitelikli, üretken işgücü vasıtası ile sanayiye uygulanabilir. Diğer taraftan yeni teknolojiler, işsizliği kısa
dönemde kalıcı bir şekilde arttırmaktadır. Çünkü vasıflar ve işler yeniden tarif edildikçe, eski vasıflara sahip
kuşaklar işsiz kalmaktadır. Gümrük Birliğiyle kısa dönemde rekabet gücü düşük sektörlerdeki olumsuz
gelişmeye bağlı bir istihdam sorunu yaşansa da. ekonomide beklenen canlanma, hızlı büyüme ve sanayide
ölçek ekonomilerinin gerçekleştirilmesi istihdam hacmini arttıracaktır. Öte yandan doğrudan yabancı ser­
mayeli yatırımlarda beklenen artış kalifiye işgücü ihtiyacını arttıracaktır. Sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelik­
li insangücü yetiştirilmesi amacına yönelik eğitim politikasının oluşturulması ve vakit geçirilmeden uygu­
lanması büyük önem arzetmektedir.
k) Gümrük Birliği büyük ölçekli işletmeleri olduğu kadar küçük ve orta büyüklükteki işletmeleri de
(KOBİ) etkileyecektir. Ancak şurası bir gerçektir ki. gerek Avrupa Topluluğunda gerek ülkemizde ekono­
minin dinamiği KOBİ’lerdir.
KOBİ’lerin ülkemiz açısından en önemli fonksiyonlarından birisi, bölgesel kalkınmaya büyük katkıda
bulunması, tüm yerleşim alanlarına yayılabilmesi nedeniyle ekonomik faaliyetleri ülke içinde dağılımına
yardıma olmasıdır. Ülkemiz şartlarında yüksek enflasyon nedeniyle reel oarak güç kaybeden KOBl’lerin
bankacılık sektöründen de yeterince destek göremediği hepimizin malumudur. Dolayısıyla bu durumdaki
işletmeler Gümrük Birliğinde dünya rekabetiyle karşı karşıya kalacakları için kendilerini gelecekte sorunlar
beklemektedir. KOBl'lerin ekonomi içindeki önemi dikkate alınarak, Avrupa Topluluğunda olduğu gibi
Türkiye'de de özellikle teknik yönden ve pazarlama kolaylığı yönünden ihracat teşviği. eğitim, mali
kolaylıklar ve danışmanlık yardımı gibi teşviklerle KOBl'lerin sürekli desteklenmesi zorunlu olmaktadır.
Aynca ara mal üreten KOBl'lerin üretimlerinde yeterli kalite, standart ve fiyat düzeyine ulaştırabilmesi için,
ana sanayi sektöründeki büyük işletmeleri KOBİ’lere yönelik Ar-Ge çalışmaları verilecek teşviklerle destek­
lenmeli ve bu işletmeler bu yönde özendirilmelidir.
26
15-16 Haziran 1995
11. Sanayi Şurası
SONUÇ
Türkiye'nin AB ile tam üyelik hedefi doğrultusunda Gümrük Birliğini gerçekleştirme kararı, küre­
selleşme, bölgesel entegrasyonlar ve bloklaşma olgularının gündemde olduğu günümüzde özel bir öneme
sahiptir. Türkiye'nin küreselleşmeden azami ölçüde yararlanabilmesi, karşılıklı yarar temeline dayanan ve
iyi işleyen bir Gümrük Birliğinin tesisi ile yakından ilgilidir, içinde yaşadığımız küreselleşme sürecinin, başta
ekonomi olmak üzere siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda da etkili olması, ülkelerin uluslararası normları
ve standartları gözönüne alarak politika oluşturmalarını gerekli kılmaktadır. Gümrük Birliği Türkiye'ye bu
imkanı sağlayacak bir araç olmalıdır.
İyi işleyen bir Gümrük Biriiği'nin tesisi için şüphesiz tarafların kararlı ve yapıcı tutumları büyük öneme
sahiptir. Ancak uyumu sağlayacak olan ve AB Gümrük Birliğine katılacak olan Türkiye'dir. Bu bağlamda
başta Devlet ve özel sektör olmak üzere toplumun tüm kesimlerine büyük görevler düşmektedir. Gümrük
Biriiği'nin tamamlanması için gerekli mevzuatın AB mevzuatina uyumu, sağlıklı ve istikrarlı bir makro
ekonomik dengenin tesisi, bu bağlamda birbirleriyle uyumlu para, maliye, faiz ve döviz kuru politikalarının
uygulanması sanayimizin rekabet gücünü kazanması ve koruyabilmesi açısından gerekli ön koşullardır.
Türkiye'nin Avrupa Birliği ile entegrasyon yolunda yapması gerekenlerle, ülkede varolan kaynak ve
yatırım açığmı kapatmak üzere, çekmeyi amaçladığı uluslararası yatırımcıya sunması gereken koşullar bir­
birinden farklı şeyler değildir.
Sektörlere doğrudan geçici mali teşvikler yerine yetenekli işgücü ve teknoloji altyapısı oluşturacak ve
orta-uzun dönem yatırım kararlarının güvenle alınacağı bir ekonomik ortam sağlayarak sürekli ve rekabeti
arttırıcı teşvik vermeyi sağlayan bir politika uygulanması büyük önem taşımaktadır.
Burada devletin de desteğiyle öncelikle:
•
"Kaliteyi ucuza üretme" ve verimlilik artışı hedef alınarak gerekli teknoloji yenileme yatırımlarının
gerçekleştirilmesi.
•
Sanayinin temel girdi ve ana hammadelerinin dünya fiyatlarından sağlanması,
•
Ekonominin dinamiği KOBİ'lerin pazar ekonomisi şartlarında varlıklarını sürdürmeleri için: üretim,
pazarlama, kalite geliştirme, ve teknolojik yeniliklere uyum göstermeleri konusunda desteklen­
mesi ve danışmanlık hizmetleri sağlanması. Ayakkabıcılık, dokuma, konfeksiyon, metal işleme,
deri eşya, gıda, otomotiv yan sanayi, seramik ve plastik işleme gibi sektörlerindeki KOBİ'lerin
yoğun olduğu yerlerde bölgesel ve sektöre! destek programlan uygulanması.
•
Eğitim, iş kültürü ve organizasyon yapısının kuvvetlendirilmesi.
•
Yurtdışı pazarlama faaliyetlerinin yoğunlaştinlarak belli merkezlerde ofisler, açılması,
•
Uluslararası piyasalarda kabul görecek test ve belgelendirme sağlayacak laboratuvarlan içeren
kalite alt yapısının oluşturulması,
•
Yeni teknolojilerin kullanıldığı rekabet gücü ve katma değeri yüksek yeni ürünlere yönelinmesi,
gibi hususlannın başanlması gereklidir.
Burada Devlete düşen, belirsizliklerin en aza indirgendiği istikrarlı bir makro ekonomik ortam yarat­
mak. bu günün rekabetçi dünyasında ayakta kalabilmenin ve kaliteyi yakalayabilmenin yolu olan AR-GE,
eğitim ve yeniden öğrenime yatınm yapmak, geniş anlamda teknoloji altyapısını geliştirmek ve yaratılan
rekabet ortamında başanlı sektörlerin rekabet mücadelesi ile belirleneceği bir düzen oluşturmaktır.
Türkiye'nin 21. yüzyıla kalkınma ve refah sağlama yolunda önemli adımlar atmış bir ülke olarak
girmesi gerekiyorsa yapması gereken "ekonomik reformları" başarmak, ekonomide mevcut tüm den­
gesizlikleri ortadan kaldırmak ve bir daha bozulmamak üzere gerçekleştirmek zorundadır.
15-16 Haziran 1995
27
11. Sanayi Şurası
KAYNAKLAR
1. Final Act Embodying the Results o f the Uruguay Round of Multilateral Trade Negotiations Marakesh,
15 April 1994.
2. Trade Liberalization Global Economic Implications. OECD. Paris.
3. Küreselleşme Bölgesel Entegrasyonlar ve Türkiye. DPT Yedinci Beş Yıllık Özel İhtisas Komisyonu
Raporu. Ankara, 1995.
4. Gümrük Birliği'nin Tamamlanmasına İlişkin 1/95 ve 2/95 sayılı Türkiye-AB Ortaklık Konseyi Kararlan,
6 Mart 1995, Brüksel.
5. Türk Sanayinin AT Sanayi Karşısında Rekabet Gücü İmkanları Ö.t.K. Raporu. DPT, 1988.
6. GATT Uruguay Round Müzakerelerinin Sonuçlan ve Etkileri. Editör: Prof.Dr. T. Çubukçu.
7. İktisadi Kalkınma Vakfı Dergisi, Mart-Nisan 1995
28
15-16 Haziran 1995
II. Sanayi Şurası
GELECEĞİN FABRİKASI : AVRUPA MODELİ VE TÜRKİYE
FACTORY FOR THE FUTURE : A EUROPEAN MODEL AND
TÜRKİYE
S. Engin KILIÇ
ODTÜ. Makina Mühendisliği Bölümü. Ankara,
EUREKA-FAMOS ( 1 9 9 5 'dan itibaren FACTORY) Türkiye Koordinatörü
ÖZET
Bu bildiride Fransa Sanayi Bakanlığı. Ingiltere Ticaret ve Sanayi Bakanlığı ve Almanya Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı tarafından ortaklaşa yürütülüp tamamlanan 'Factory fbr the Future" isimli EUREKA
projesi hakkında bilgi verilerek Türk Sanayii açısından sonuçlan tartışılmıştır. Bu proje sonucu ortaya çıkan
sanayi gereksinimleri, Avrupa’da imalat sistemlerinin esnek otomastonu ile ilgili projelerin yürütüldüğü
EUREKA-FAMOS şemsiyesini yakından etkilemiştir. Bu nedenle, şemsiyenin 1996 yılmdan itibaren bu
proje önerileri doğrultusunda FACTORY ismini alarak ve kapsamını üretim sanayinin tüm problemlerini
kucaklayacak şekilde nasıl genişletildiği de ayrıca açıklanmıştır. Bu oluşumlardan Türk Sanayiinin en iyi
şekilde yararlanması için neler yapılması gerektiği bildiride öneriler şeklinde sunulmuş ve tartışmaya
açılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Geleceğin Fabrikası, İmalat Sanayii, EUREKA - FAMOS
ABSTRACT
In this paper the EUREKA project, ’Factory for the Future" is summarized and its implications fbr
the Turkish Industry are discussed. The study wasjointly sponsored by the MmistEre de Industrie in
France the Department o f Trade and industry in Great Britain and the Bundesministerium fur Forschung
and Technologie in Germany. The future needs and trends fbr the European Industry clarified by this pro­
ject closely affected the EUREKA-FAMOS umbrella which had been conducting projects related with the
flexible automation o f the manufacturing systems. Hence, it is also explained how the umbrella has
already widened its scope to embrace all the production activities and derided to change its name to "FAC­
TORY- from the beginning o f 1996 in order to reflect the new scope better and to comply with the find­
ings o f the project I f T u r k e y contributes to these new developments in the European Industryas an active
15-16 Haziran 1995
29
11. Sanayi Şurası
member, ttıe Turkish industry can find quite a simple and easy platform to integrate itself with the
European counterparts. Finally, ultimate benefits for the Turkish industry in that respectare given to form
a platform for discussion .
Key Word: Factory for the Future, Manufacturing Industry, EUREKA - FAMOS
1. GİRİŞ
2000'li yıllarda Avrupa sanayii ve teknolojisinin Amerika, Japonya, Kore ve diğer Güneydoğu Asya
ülkeierininki ile rekabet edebilir bir düzeye gelebilmesi için öncelikle varolan konumunun değerlendirilme­
si, sonra da ne gibi yapısal değişikliklere ve araştırma-geliştirme faaliyetleri konusunda ne tür stratejilere
gereksinimi olduğunun saptanması gerekiyordu. Ancak bu şekilde ilerde EUREKA içinde oluşturulacak pro­
jelerin ve şemsiyelerin hangi konularda ve sanayi kuruluşlarının ne tür gereksinimlerine cevap verecek
şekilde yönlendirilmeleri gerektiği ortaya çıkabilirdi, işte bu amaçla EUREKA içinde en fazla deneyimi olan
Fransa, İngiltere ve Almanya bir ortaklık oluşturarak "Factory for the Future" projesini yürüttüler
(..................... 1994). Proje geçtiğimiz yıl sonunda tamamlanarak sonuç raporu görüş bildirmeleri için
EUREKA ülkelerine sunuldu.
Proje, Avrupa sanayiinin
-
geleceği ile ilgili görüşleri açıklığa kavuşturmayı,
- geliştirilmesi için yardımcı olacak ortak çalışma konularını ve
amaçlıyordu.
yöntemlerini belirlemeyi
Bu amaçla proje ortağı üç ülkedeki çeşitli büyüklükte ve nitelikte 100'ü aşkın firmayla firma strateji­
lerinin belirlenmesinde etkin üst düzey yöneticilerinin ve uzman danışmanların katıldığı mülakat çalışma
toplantıları ve anket çalışmaları yürütüldü. Projede ulaşılan sonuçlar şu şekilde özetlenebilir:
1. Sanayi kuruluşları niteliklerine göre:
a.
Üstün değer ürünleri (havacılık, savunma, gemi inşa, v.b.) gibi karmaşıklığı ve belirsizliği
fazla ürün üreten.
b.
Moda ürünleri(makyaj malzemesi, tekstil, yiyecek ve içecek, v.b.)gibi karmaşıklığı az.
belirsizliği fazla ürün üreten,
c.
Dayanıklı tüketim maddeleri (otomotif, beyaz ve kahverengi eşya) gibi karmaşıklığı fazla,
belirsizliği az ürün üreten,
d.
Tüketim mallan (basit parçalar, kağıt cam) gibi karmaşıklığı ve belirsizliği az ürün üreten
sanayi kuruluşları olmak üzere dört ana grupta toplanabilir (Şekil 1). Bu nedenle herbir grup
sanayi kuruluşu için değişik bir "Geleceğin Fabrikası" modeli oluşturulması uygun olacaktır.
2. Sanayideki bu değişken yapıya rağmen "Geleceğin Fabrikası" modelinin bütünleşik imalat sistemine
sahip olması, iş koşullarındaki değişiklikleri anında algılayacak ve kendini avantajlı konuma getirebilecek
çevik yapıda, katkı değeri fazla olmayan faaliyetlerden tümüyle arınmış ve katkı değeri en yüksek uzmanlık
alanına kendisini odaklamış bir yapıda olması gerekir.
30
1S-16 Haziran 1995
II. Sanayi Şurası
3. Sanayinin dünya pazarında iyi bir konum elde edebilmesi için uygun teknoloji ve tekniklerin
geliştirilmesine ihtiyaç vardır.
4. Sanayinin dünya piyasalarında rekabet edebilir bir hale gelebilmesi için kuruluşlar arasında ortak­
laşa uygulamalı araştırma ve geliştirme çalışmalarını destekleyebilecek, bilginin toplanarak yayılabilmesini
mümkün kılacak bir altyapının ve geleneğin oluşturulması gerekmektedir.
Kannasjkhk
F a zla
Süper cteğer örunJen
>500 çalışan
(1 7 /
ilsf
Az
Moda ürünler
>500 çalışan
Fransa: 8
A lm anya: 6
İn g ilte re : 3
Fransa: 5
Alm anya: 4
İn g ilte re : 0
<500 çalışan
Fransa: 7
(/ 2 2 n
A lm anya: 6
İn g ilte re : 9
<500 çalışan
>500 çalışan
>500 çalışan
Fransa: 9
A lm anya: 6
İn g ilte re : 3
<500 çalışan
^
^
Fransa: 8
A lm anya: 2
İn g ilte re : 3
Dayanıklı eşya
v—
Fransa: 6
A lm anya: 1
İn g ilte re : 4
Fransa: 8
Alm anya: 2
İn g ilte re : 2
J2
^
<500 çalışan
^
-
Fransa: 4
Alm anya: 3
İn g ilte re : 0
Tüketim mallan
Şekil 1. Mülakat yapılan şirketlerin karakterlerine göne gruplandırılmam (.................... 1994)
Projenin ulaştığı sonuçlar, benzer amaçlarla Avrupa ve dünya çapında yürütülen diğer proje sonuçları
ile uyum sağlamaktadır(..................... 1993, JARNETEG. B.. 1995). Projenin önemi, bulguların firma
üst düzey yöneticileri ve danışmanlar tarafından firmalarda doğrudan yürütülen çalışmalar ve anketler
sonucu elde edilmesi, bu nedenle ortak ülkeler için güvenilir bir sanayi tarifi oluşturması, çalışma sırasında
izlenen yöntemin gerçekte nasıl uygulandığını açık olarak ortaya koyması ve diğer ülkelerde yürütülmesi
düşünülebilecek benzer çalışmalar için bir yol gösterici niteliğinin olmasından kaynaklanmaktadır.
Bildiride önce "Factory for the Future" projesinin yöntemi ve sonuçları anlatılacak, sonra imalat
sanayii konusundaki projelerden oluşan EUREKA şemsiyesi FAMOS kısaca tanıtılacak bu projede ortaya
çıkan model ve sonuçların FAMOS'un geleceğini nasıl etkilediği, isim ve kapsamını değiştirmek zorunda
bıraktığı açıklanacaktır. Son olarak da Türkiye'nin bu projede ortaya çıkan sonuçlardan nasıl yararlanabileceği,
EUREKA-FAMOS (FACTORY) projelerine katılmanın sağlayacağı yararlar anlatılacak ve önerilerde
bulunulacaktır. Şuranın burada açıklanan oluşumlar ve öneriler konusunda tartışma ve çalışmalar yapması
Türk Sanayiinin geleceği açısından sayısız yaralar sağlayacaktır.
15-16 Haziran 1995
31
11. Sanayi Şurası
2. GELECEĞİN FABRİKASI (FACTORY FOR THE FUTURE)
2.1. Yöntem
Proje üç evreden oluşmaktaydı:
• Evre 1
Az sayıda firmayla derinlemesine yoğun çalışmalar yürütüldü. Amaç temel konuların ortaya
çıkarılması ve araştırma programının belirlenmesiydi. Bu evrede üst düzey yöneticilerinden oluşan
araştırma gruplarına firmalarının bugünkü ve beş-on yıl sonrası durumlarını analız etmeleri istendi.
Oluşturulan yönteme göre katılımcı firmaların Şekil 2' de gösterilen çerçeve yapıyı kullanarak kendi
iş hayatlarını en fazla etkileyen dış etmenleri teşhis etmeleri gerekiyordu.
Şekilde görüldüğü gibi şirketlerin mevcut durumlarını ve gelecekteki eğilimlerini analiz etmek için
belirlenen sekiz etmen şunlardı:
-
Pazar, Ürünler ve Hizmetler
Müşteri Gereksinimleri
Rakipler
Tedarikçi firmalar
Teknolojiler
Siyaset ve Ekonomi
Demografi, Hayat tarzı ve Eğitim
Ekoloji
!
Oiişler
İyDeştirme
Şekil 2. Mülakat Rehberinin Çerçeve Yapısı (.................... 1994)
32
15-16 Haziran 1995
II. Sanayi Şurası
Katılımcılardan kendileri için en önemli etmenleri teşhis etmeleri ve önem sırasına koymaları istendi.
Daha sonra rakipleri arasındaki yerlerini, firmanın bir sıralama içinde sahip olduğu kritik imalat yön­
temlerini ve kabiliyetlerini Şekil 3'de gösterilen sınıflandırma yöntemini kullanarak belirlemeleri istendi.
Katılımcılardan firmalarını çizelgedeki en uygun yere yerleştirmeleri istendi. Çizelge dört çeyrek
bölgeden oluşmaktadır. Üstün Değer Ürünleri, yani havacılık, gani inşaat ana inşaat sektörü; Dayanıklı
Tüketim Mallan, yani otomotif, beyaz ve kahverengi eşya, takım tezgahlan; Moda, yani makyaj malzeme­
si, parfüm, tekstil, gıda; Tüketim Mallan, yani basit parçalar, kağıt kimyasal maddeler, inşaat malzemesi.
SEKTÖR SINIFLANDIRMASI
Havacılık
Makyaj malzemesi
Savunma
Parfüm
Pofesyone! elektronik
Tekstil
Proses
Ambalaj
Ağır elektrik cihazları
Yiyecek ve içecek
Demiryolu ekipmanı
Sipariş müteahhitliği
Gemi inşa
Temel inşa
Otomotif
Basit parçalar
Dayanıklı tüketim
Kağıt
• Beyaz eşya
Alet-edavat
• Kahverengi eşya
Kimyasal maddeler
Klasik takım tezgahlan
Metal hammadde
İlaç
Cam
inşaat malzemesi
AYIRDEDİCİ ÖZELLİKLER
Üstün Değer Ürünleri
Moda
Amaca Uveunluk
Uysun Zamanlama
Dayanıklı Tüketim Mallan
Tüketim Malzemesi
Parava Uveun Deeer
Fıvat
KRİTİK YETKİNLİK
Üstün Değer Ürünleri
Moda
Ürün Tasarımı ve Geliştirme
Pazar Vizyonu
Enformasyon Teknolojisi
Pazara Sunma Suresi
Dayanıklı Tüketim Mallan
Tüketim Malzemesi
Pazara Sunma Süresi
İmalat Prodüktivitesi
Esnek İmalat
Tedarik
Şekil 3. Sanayinin ürün/pazar niteliğine göre sınıflandırılması (
15-16 Haziran 1995
1994)
33
11. Sanayi Şurası
Bu şekildeki bir sınıflandırma herbir firmanın "Geleceğin Fabrikası" için kendi senaryosunu oluştur­
masına ve sanayi sektöründe oluşabilecek tehlike ve fırsatları tanımasına yardım etti.
Katılımcı firmalara proje danışmanlarınca geliştirilen Şekil 2'deki Stratejiler tanıtıldı. Bu stratejiler,
modem ve dinamik bir imalat sistemi için anahtar yetkinlikleri tanıtıcı nitelikteydi. Daha sonra kendi­
lerinden şirketlerinin gelecek beş-on yıl içinde daha iyi bir duruma gelmesi için herbir stratejideki mevcut
hedeflerini gerçekçi limitler içinde kalacak şekilde genişletme yönünde düş kurmaları istendi.
Son olarak, kendilerini mevcut durumlarından düşledikleri duruma ulaştıracak köprüyü oluşturmak
için şu anda mevcut olmayan, ama ihtiyaç duyacakları teknik ve teknolojileri belirlemeleri istendi.
Bu evredeki çalışmanın en önemli sonucu şirketlerin seçilen pazar için çok kuvvetli bir yalınlaşma ve
odaklaşma ihtiyacını belirtmeleriydi. Sonuç olarak firmalar kendi belirledikleri ürün/pazar konumuna göre
eniyi Toplam İmalat Sistemini tasarlamaları gereğini belirlemiş oldular.
Danışmanlar bu sonuçlan değerlendirerek Toplam İmalat Sistemleri için Şekil 4' deki beş değişik
jenerik modeli önerdiler. Katılımcı firmalardan ideallerindeki ’Geleceğin Fabrikası" na uygun model veya
modelleri belirlemeleri istendi.
Bu evrede ulaşılan ikinci önemli bulgu "Çeviklik" ihtiyacıydı. Çeviklik günümüzdeki kanşık iş
ortamında pazar ihtiyaçlan değiştikçe firmanın ilgi alanını değiştirebilme kabiliyetidir. Toplam İmalat
Sistemi önceliklerini ve kritik yetkinliklerini pazarda pay kapabilmek için yeni yöntemler oluşturabilecek
şekilde değiştirebilecek çevikliğe sahip olmalıdır(.................... 1994).
• Evre 2
İkinci evre anket ve çok firmalı ortaklaşa çalışmaları birleştirdi. Amaç birinci evrede vanlan sonuçlan
test etmek ve ortaklaşa çalışma üzerinde bilgi birikimi oluşturmaktı.
• Evre 3
Üçüncü evre araştırma grubunun önceki çalışmalannda elde etmiş olduğu bilgi birikimini ve imalat
yönetimindeki deneyimini çalışmaya katmayı amaçlıyordu. Bu evrede proje bulgulan danışmanlarca önceki
çalışmalann ve kendi deneyimlerinin ışığı altında değerlendirildi.
34
15-16 Haziran 1995
11. Sanayi Şurası
Firma
Modelleri
Pazar Gereksinimleri
İmalat Hedefleri
Ürünler sınırlı sayıda ve iyi
belirlenmiş
-Hastik Firma
İmalat kuvvetli bir şekilde
pazar gereksinimlerine
bağlı
Performans, kalite ve maliyetleri sabit
bir düzeyde tutarken imalatı büyük
talep dalgalanmalarına ayak uydurur
şekilde adapte etmek.
Talepte çok büyük
dalgalan-malar
Esnek Firma
Marka bağımlılığının
olmadığı çok değişken
pazarlar
Geniş talep yelpazesi:
Yeni ve daha beğeniye
yönelik ürünlerin talebi
Çok karmaşık ürünler:
parça sayısı;
teknoloji; uzun ürün
ömrü.
Toplam
Hizmet
Firması
Teknolojide
Lider Firma
Sanal Firma
Müşteriler imalatçının ürü­
nün bütün ömrü boyunca
bakımım sağlayan bir hiz­
met firması olmasını ister.
Bugün nasıl tasarlayıp nasıl üretmeli ve
ne satmalı?
Küçük miktarlardaki çok sayıda değişik
ürünü aynı tezgah ve makmalarla
üretmek.
Ürünü pazara sunuş süresini kısaltmak
ve devamlı üretim hatlarını yenilemek.
Kullandığı ürünlerin ihtiyaca göre geliş­
tirilebilmesine güvenen müşterilerle
uzun vadeli ilişkiler kurmak
Müşteriye komple bir hizmet paketi
sunmak ve ürünü yemden şekıllendirebilecek, modernize edebilecek, bakımı­
nı yapabile-cek ve ürün ömür çevrimini
sağlayabilecek kabiliyette olmak.
Teknolojik gelişmelere
bağlı olarak üründe
değişiklikler.
Firma içinde ve ortaklarda teknolojik
buluşları teşvik etmek
Düşünceden imalat sürecine çabuk
ulaşmak.
Firma gerekli tüm dene­
yime sahip olmasa dahi
belınveren pazar ihtiyacı­
na tam olarak uyum sağla­
ma ve çabuk cevap verme
Doğru ve karlı pazar ihtiyaçlarını
belirlemek
Pazar ihtiyacını sağlayabilmek için
uygun firmalardan çabuk bir şekilde bir
organizasyon ağı oluşturmak
Şekil 4 . Jenerik Firma Modelleri (..................... 1994)
2.2. Değerlendirmeler (..................... 1994)
• 'Geleceğin Fabrikası" tek. eniyi. üniversal bir model olarak ortaya konamaz. Geleceğin fabrikaları,
ortak elemanları, biraraya gelmek için ortak kuralları, ancak kendine özgü deseni olan mazayık
görünümünde olacaktır.
• Geleceğin firmaları başarılı olmak için "Çevik" olmalıdır.
15-16 Haziran 1995
35
II. Sanagfl Şurası
Geleceğin firmaları "Küresel" olacaktır.
• Girişimciler başarılı olmak için başka girişimcilerle her çeşit ortak çalışmaya gereksinim duyacak­
lardır.
•
Pekçok firma için ortak çalışma kültürel nedenlerle doğal değildir ve başarılı olabilecek bazı
yaklaşımlar teknik sorunlar nedeniyle iyi bilinmemektedir.
•
En iyi iş uygulaması kaydedilmeli, ve her türlü Avrupa firmasının iş performansını yükseltmek için
kullanımına sunulmalıdır.
• Avrupa içinde bilginin dağıtılıp değiştokuş edildiği altyapıların geliştirilmesine ihtiyaç vardır.
• Talepkar müşteri ve çabuk değişimlerle tanımlanan rekabet ortamında "Ürün Geliştirme" süreci ni
iyileştirmeyi amaçlayan projeler desteklenmelidir.
• Özellikle Avrupa düzeyinde ortak çalışmalar özendirilmelidir: yapılaması gerekenlerin büyüklüğü
ve karmaşıklığı gözönüne alındığında bunun yaşamsal önemi anlaşılır.
• Günümüzde AR-GE ile sınırlı ortak ortak çalışma kapsamı gelecekte daha genişletilmelidir.
• Özellikle Küçük ve Orta Ölçekli Sanayicilere yönelik ve amaa sanayicilerden bilgi toplayıp bilgi
yayma olan yeni ortak çalışma biçimleri tanımlanmalıdır.
• Avrupa sanayiinin büyük bir kısmı özel sektör tarafından geliştirilmesi gereken bazı altyapılara
ihtiyacı vardır. Ancak bu türlü altyapının doğabilmesi için kamu kurumlannın desteğine ihtiyaç
vardır.
•
Kamu kurumlannın ilk örnekleri oluşturarak mevcut tüm destek programlarının sanayicilere
duyurulması ve Avrupa otak çalışmaları için sanayicilerde heves uyandırma gibi bir rolü vardır.
• Ortak çalışma alanlarının genişletilmesiyle birlikte daha etkin firmalararası ortak çalışma kural­
larının ve yasal ortaklık mekanizmalarının oluşturulmasına ihtiyaç vardır.
• Ortak projeler gittikçe daha fazla çok disiplinli olmakta, bu nedenle önceden tanımlanmış katego­
riler etrafında organize edilmeleri gitgide daha güçleşmektedir.
3. EUREKA - FAMOS
FAMOS şemsiyesi, 1987 yılında EUREKA bünyesi içinde ve Avrupa’nın o zaman için zayıf olduğu
düşünülen "Montaj Sistemlerinde Esnek Otomasyon" konusunda endüstriyel projeler ve ortaklıklar
oluşturarak yeni bir Avrupa teknolojisi yaratma amacıyla oluşturulmuştur. FAMOS büyük başarı
sağlayarak şimdiye kadar bu konuda 17 projeyi tamamlamış ve sanayinin hizmetine sunmuştur. EUREKA
ve FAMOS projelerinin en büyük özelliği, projelerin kamu kurumlannın etkisi olmaksızın tamamen
endüstriyel ihtiyaçlardan doğuyor olması ve alttan yukarıya doğru bir yapı oluşturmasıdır. Avrupa
ülkelerinin herhangi birindeki yeni teknoloji geliştirme ve uygulama ihtiyacında olan bir firma ihtiyacını net
bir şekilde ve bir proje biçiminde oluşturabilirse, bu ihtiyaç etkin EUREKA ve FAMOS ağı sayesinde diğer
Avrupa ülkelerindeki sanayi ve araştırma kuruluşlanna kısa sürede ulaştınlabilir ve projede ortak çalışmak
isteyen yetkin kuruluşlar bulunabilir. Aday ortakların karşılıklı olarak görüşüp birbirleriyle çalışma isteği
belirdikten sonra proje bütçesi, çalışma koşullan, doğabilecek patent ve lisans haklarının, ortaya çıkabile­
36
15-16 Haziran 1995
II. Sanayi Şurası
cek diğer karların ortaklar arasında nasıl paylaşılacağı ortaklar tarafından anlaşmalarla belirlenir. Ortaklar
mali destek sağlamak için kendi ülkelerindeki EUREKA temsilcilikleri aracılığı ile destek veren kuruluşlara
başvururlar. Ortaklar mali sorunlarını ülkelerinde çözdükleri takdirde proje başlar. Proje boyunca ortak­
lar çalışmaları birbirlerininkine bağlı olduğu için sürekli olarak birbirlerini denetlerler. Çalışmaya uyum
sağlayamayan ve başarısız olan ortaklar diğer ortakların isteği ile ortaklıktan çıkarılabilir, yine aynı şekilde
yeni ortaklar projeye dahil edilebilir. Projenin başarısı ortaya çıkarılan ürünün pilot fabrikada istenen
şekilde çalıştığının tüm ortaklara ve ülkelerin EUREKA-FAMOS temsilcilerine gösterilmesiyle kanıtlanabilir.
Esnek ve antibürokratik yapısı, girişimciliği ve ülkelerarası, araştırma kuruluşlan-sanayi-üniversiteler arası
ortak çalışmaları özendirerek yeni teknolojiler yaratmaya yönelik amacıyla EUREKA-FAMOS Avrupa sanayii
için yeni ve başarılı bir model oluşturmuştur.
1990’lı yılların başından itibaren, sadece montaj sistemlerinin esnek otomasyonu ile ilgili projeler
yürütülürken dahi tüm imalat ve üretim faaliyetlerinin de gözönüne alınarak bunların montajdaki
iyileştirmeye uyum sağlayacak teknolojiye ulaştırılması gereği ortaya çıkmıştır. Bu nedenle 1994 yılında
FAMOS kapsamı, Avrupa firmalarını gerçek bir Bilgisayar Tümleşik imalat ortamına getirecek montaj,
malzeme yönetimi, kalite yönetimi, tasarım, planlama, v.b. konularda tüm teknoloji geliştirme projelerini
içine alacak şekilde genişletilmiştir. Geçtiğimiz ay yapılan çalışma grubu toplantısında ise: bitirilen "EUREKA-Factory fbr ttıe Future" projesinin sonuçları tartışılarak. 2000'li yılların fabrikası için üretimle ilgili
teknolojik konuların yanısıra, bu teknolojik değişimleri etkileyebilecek ve/veya onlardan etkilenebilecek fab­
rika organizasyonu, insan kaynakları, iş stratejisi ve çevre sorunlarının da önemli olduğu herkesçe kabul
edildi. Böylece FAMOS'un. tüm bu konular ile ilgili araştırmaların da projeler içinde yer almasına olanak
verecek şekilde kapsamını genişletmesine ve 1996 yılından itibaren de bu faaliyetleri daha iyi yansıtabile­
cek olan FACTORY adını almasına karar verildi.
1996
yılından itibaren yeni kapsamlı ve yeni isimli şemsiyeyi daha zorlu bir sınavın beklediği açıktır.
Factory for the Future projesinin değerlendirmeler bölümünde ortaya konulduğu gibi çok geniş kapsamlı
projelerde değişik kültürde kuruluşların yanısıra değişik disiplinlerdeki kuruluşların da yer alması, yeni
organizasyon ve uyumlu çalışma sorunları oluşturacaktır. Kapsamın çevre, organizasyon, insan kaynaklan,
iş stratejisi gibi imalat teknolojisinin geliştirilmesiyle doğrudan ilgili olmayan konularda değişik kültür ve
disiplinden kuruluşlar arasında uyum sağlamak gerçekten yeni ve çözümü güç sorunlar oluşturacaktır. Bu
nedenle yeni kapsama uygun yeni organizasyon ve çalışma yöntemleri geliştirmek gerekecektir.
4. EUREKA-FAMOS VE FACTORY FOR THE FUTURE PROJESİNİN TÜRKİYE AÇISINDAN ÖNEMİ
"FACTORY for the Future' projesinin sonuçlan Türkiye açısından çok önemlidir. Türkiye'deki sanayi
kuruluşları da benzeri bir çalışmayla incelendiği takdirde, benzer sonuçların ortaya çıkacağı çok kuvvetli bir
ihtimaldir. Çalışmada geleceğin fabrikası için gereği vurgulanan basit, çevik, uzmanlık alanında odaklaşmış
yapı Türkiye'deki özellikle Küçük ve Orta Ölçekli sanayi kuruluşları için hiç de yabancı bir yapı değildir.
Burada yapılması gereken, ileri teknolojilerin bu kuruluşlar tarafından tekil patent ve lisans anlaşmalarıyla
pahalı olarak elde edilmesi yerine, kendi aralarında ve yurtdışı kuruluşlarla üniversitelerin de yardımıyla
ortak projeler oluşturarak ucuz ve en üst düzeyde elde edilmesini ve uygulanmasını sağlamaktır.
Avrupa'daki sanayi kuruluşları ile "FACTORY" şemsiyesi altında ortak projeler oluşturmak. Türk fir­
malarının hem ihtiyaçlan olan teknolojiyi özümseyerek ve ucuz olarak elde etmelerini, hem de FAMOSFACTORY" bünyesinde 8 yıllık bir süreç içinde yerleşmiş uluslararası ortak araştirma yürütme beceri ve
geleneğini öğrenmeleri açısından bir fırsat olarak görünmektedir. Böyle bir fırsatın en iyi şekilde
kullanılabilmesi için öncelikle Küçük ve Orta Ölçekli sanayimizin yoğun bilgilendirme programları ve
teşviklerle kendi gerçek teknolojik ihtiyaçlarına yönelik projeler oluşturmalarını sağlamak gerekir.
Bütünleşme çabası içinde olduğumuz Avrupa ya geçiş yapabileceğimiz en önkoşulsuz, bize doğrudan
ortak statüsü tanıyan, en esnek ve en kolay kapı EUREKA dır. EUREKA içinde FAMOS (FACTORY)
şemsiyesi Avrupa üretim sanayii için en uç teknolojiyi oluşturmayı amaçlamaktadır. 1995 Türkiye Sanayi
Şurası bu bakımdan Türkiye'nin 2005 yılına kadar sanayi ve teknoloji politikalarını belirlerken. FAMOS
15-16 Haziran 1995
37
U. SanayfŞurası
(FACTORY) içinde gerek sayı, gerekse nitelik açısından mümkün olduğunca çok sayıda proje üretmek ve
projelere katılmak için nelerin nasıl yapılması gerektiğini yeterince tartışarak somut çözümler oluştur­
malıdır.
5. ÖNERİ VE SONUÇ
"Factory for the Future" EUREKA projesinde elde edilen sonuçlar Avrupa'nın önümüzdeki yüzyıl için
hedeflediği sanayi modellerini göstermektedir. Özellikle kıta Avrupa'sında bugün için yaygın olan büyük ve
hantal bir sanayi firması yapısından, küçük, yalın fakat çevik, diğer kuruluşlarla kısa sürede çalışma
ortaklıkları oluşturabilecek, toplam imalat sistemine sahip yapıya geçmek için Avrupa ülkeleri var güçleriyle
çalışmaktadırlar. Türkiye'nin böyle bir oluşum dışında kalması düşünülemez. Şu andaki yapısıyla dahi,
Türkiye Sanayii, projede ta rif edilen geleceğin fabrika modeline pekçok Avrupa ülkesindekinden daha fazla
benzerlikler göstermektedir. Sanayimizin yapısını ve önümüzdeki yüzyıl için gereksinimini iyice ortaya koy­
abilecek "FACTORY for the Future" projesine benzer sistematik ve kapsamlı bir projenin zaman geçirme­
den oluşturulması gerekir. Bu proje kapsamı içinde veya ona paralel olarak, benzer nitelikteki firmaların
üst düzey yöneticileri ortak çalışmalar yürüterek ortak ihtiyaçlarını, rekabet öncesi birlikte yürütebilecek­
leri araştırma konularını ve çalışma koşullarını belirleyebiliri«'. Bu çalışmalar sırasında veya ondan bağımsız
olarak oluşacak yeni teknoloji üretmeye ve uygulamaya yönelik çabalar. Sanayi Bakanlığı, TÜBİTAK, KOSGEB, TTGV, DPT, Sanayi ve Ticaret Odalan, Üniversiteler, v.b. kuruluşlar yardımıyla. Ulusal ve EUREKAFACTORY (FAMOS) projeleri haline getirilmelidir. Projelerin devamı sırasında da bu kuruluşların inceleme,
değerlendirme, yeni ortak ve danışman bulma, danışmanlık yapma konularında katkısı devam etmelidir.
t
Böyle bir yapı oluşturulduğunda, Türkiye'nin EUREKA-FACTORY ve diğer Avrupa projelerinde öbür
ortaklarla eşit hak-eşit sorumluluk ilkesine göre yer alma ve teknolojisini diğer Avrupa ülkelerinin düzeyine
getirme süreci ivme kazanacaktır.
6. KAYNAKLAR
JARNETEC, B., 1995; "Time Based Transformation o f Manufacturing Systems - A Methodology Adaptsd
to Small nad Medium Sized Enterprizes", Doktora Tezi, Assembly Technology, Department ofMechanical
Ennineering, Linköping Üniversitesi, Linköping, İsveç.
..................... 1993; "Intelligent Manufacturing Systems” , 3rd International IMS-Symposium. European
IMS Secretariat, Brüksel, Belçika.
..................... 1994;"Factory for the Future", EUREKA Projesi - Factory EU 1005 Özet Sonuç Raporu,
EUREKA Secretariat, Brüksel. Belçika.
Ancak, 1990'lı yılların başından itibaren sadece montaj sistemlerinin esnek otomasyonu sağlanırken
dahi tüm imalat ve üretim faaliyetlerinin de gözönüne alınarak bunların da montajdaki iyileştirmeye uyum
sağlayacak teknolojiye ulaştırılması gereği ortaya çıkmıştır. Bu nedenle 1994 yılında FAMOS kapsamı,
Avrupa firmalarını gerçek bir Bilgisayar Tümleşik İmalat ortamına getirecek montaj, malzeme yönetimi,
kalite yönetimi, tasarım, planlama, v.b. konulanda tüm teknoloji geliştirme projelerini içine alacak şekilde
genişletilmiştir. Geçtiğimiz ay yapılan çalışma grubu toplantısında ise; bitirilen "EUREKA-Factory lo r the
Future" projesinin sonuçlan tartışılarak, 2000'li yıllann fabrikası için üretimle ilgili teknolojik konuların
yanısıra, bu teknolojik değişimleri etkileyebilecek ve/veya onlardan etkilenebilecek fabrika organizasyonu,
insan kaynaklan, tş stratejisi ve çevre sorunlannın da önemli olduğu herkesçe kabul edildi. Böyiece
FAMOS'un, tüm bu konular ile ilgili araştırmalann da projeler içinde yer almasına olanak verecek şekilde
kapsamını genişletmesine ve 1996 yılından itibaren de bu faaliyetleri daha iyi yansıtabilecek olan FACTO­
RY adını almasına karar verildi.
38
15-16 Haziran 1995
11. Sanayi Şurası
"FACTORY fbr the Future' projesinin sonuçlan Türkiye açısından çok önemlidir. Türkiye'deki sanayi
kuruluşları da benzeri bir çalışmayla incelendiği takdirde, benzer sonuçların ortaya çıkacağı çok kuvvetli bir
ihtimaldir. Çalışmada geleceğin fabrikası için gereği vurgulanan basit çevik uzmanlık alanında odaklaşmış
yapı Türkiye'deki özellikle Küçük ve Orta Ölçekli sanayi kuruluşları için hiç de yabancı bir yapı değildir.
Burada yapılması gereken, ileri teknolojilerin bu kuruluşlar tarafından tekil patent ve lisans anlaşmalarıyla
pahalı olarak elde edilmesi yerine, kendi aralannda ve yurtdışı kuruluşlarla üniversitelerin de yardımıyla
ortak projeler oluşturarak ucuz ve en üst düzeyde elde edilmesini ve uygulanmasını sağlamaktır.
Avrupa'daki sanayi kuruluşları ile "FACTORY" şemsiyesi altında ortak projeler oluşturmak. Türk fir­
malarının hem ihtiyaçtan olan teknolojiyi özümseyerek ve ucuz olarak elde etmelerini, hem de "FAMOSFACTORY" bünyesinde 8 yıllık bir süreç içinde yerleşmiş uluslararası ortak araşbrma yürütme beceri ve
geleneğini öğrenmeleri açısından bir fırsat olarak görünmektedir. Böyle bir fırsatın en iyi şekilde
kullanılabilmesi için öncelikle Küçük ve Orta Ölçekli sanayimizin yoğun bilgilendirme programlan ve
teşviklerle kendi gerçek teknolojik ihtiyaçlarına yönelik projeler oluşturmalannı sağlamak gerekir.
Bütünleşme çabası içinde olduğumuz Avrupa'ya geçiş yapabileceğimiz en önkoşulsuz, bize doğrudan
ortak statüsü tanıyan, en esnek ve en kolay kapı EUREKA dır. EUREKA içinde FAMOS (FACTORY)
şemsiyesi Avrupa üretim sanayii için en uç teknolojiyi oluşturmayı amaçlamaktadır. 1995 Türkiye Sanayi
Şûrası bu bakımdan Türkiye'nin 2005 yılına kadar sanayi ve teknoloji politikalarını belirlerken. FAMOS
(FACTORY) içinde gerek sayı, gerekse nitelik açısından mümkün olduğunca çok sayıda proje üretmek ve
projelere katılmak için nelerin nasıl yapılması gerektiğini yeterince tartışarak somut çözümler oluştur­
malıdır.
ÖNERİ VE SONUÇ
Türkiye'deki sanayi yapısını ve önümüzdeki yüzyıl için gereksinimini iyice ortaya koyabilecek "FACTORY fbr the Future" projesine benzer sistematik ve kapsamlı bir proje yürütülebilir. Bu proje kapsamı
içinde veya ona paralel olarak benzer nitelikteki firmaların üst düzey yöneticileri ortak çalışmalar yürüterek
ortak ihtiyaçlarını, rekabet öncesi birlikte yürütebilecekleri araştırma konulannı ve çalışma koşullannı
belirleyebilirler. Bu çalışmalar sırasında veya ondan bağımsız olarak oluşacak yeni teknoloji üretmeye ve
uygulamaya yönelik çabalar. Sanayi Bakanlığı. TÜBİTAK. KOSGEB, TTGV, DPT, Üniversiteler, v.b. kuru­
luşlar yardımıyla, ulusal proje ve FACTORY projesi haline getirilmelidir. Projelerin devamı sırasında da bu
kuruluşların inceleme, değerlendirme, yeni ortak ve danışman bulma, danışmanlık yapma konulannda
katkısı devam etmelidir.
Böyle bir yapı oluşturulduğunda. Türkiye'nin EUREKA-FACTORY ve diğer Avrupa projelerinde öbür
ortaklarla eşit hak-eşit sorumluluk ilkesine göre yer alması ve teknolojisini diğer Avrupa ülkelerinin
düzeyine getirme süreci ivme kazanacaktır.
15-16 Haziran 1995
39
II. Sanayi Şurası
BİLİM, TEKNOLOJİ v e SANAYİLEŞME ÜZERİNE NOTLAR
Prof. Dr. Tosun TERZİOĞLU
TÜBİTAK Başkanı
Ekonomik, siyasi ve toplumsal etkileri bakımından İngiliz Sanayi Devrimiyle eş tutulan yeni bir çağa,
enformasyon çağma ve sanayi ötesi topluma geçiş süreci olarak nitelenen tarihsel bir olguya tanık olmak­
tayız. Bu olgu üretim sistemlerinin ve iş sürecinin dayandığı teknoloji tabanındaki köklü değişimle belir­
lenmektedir. Mikroelektronik, bilgisayar ve telekomünikasyon teknolojileriyle bunların bir bileşimi olan
enformasyon teknolojisindeki olağanüstü gelişmeler bu değişimde ana rolü üstlenmiş durumdadır.
Enformasyon teknolojisinin rolü, üretim süreçlerindeki yeni teknolojiler (esnek üretim, esnek otomasyon),
ileri malzeme teknolojileri ve biyoteknoloji alanlarındaki kapsamlı ve hızlı gelişmelerle desteklenmektedir.
Teknoloji tabanındaki değişime koşut olarak üretimin bilim ve teknoloji içeriği de artmaktadır.
Teknoloji, kol gücünü bütünüyle, beyin gücünü de kısmen ikame eden, üretim araçları, hammadde, enerji
gibi diğer üretim faktörlerini de değişime uğratan bir üretici güç olmakta ve bu niteliğiyle üretim faktör­
leri arasında önemi giderek artmaktadır. Bilim ve teknoloji sayesinde daha az enerji tüketerek daha çok
üretim yapılabilmekte, toplumun ekonomik gelişmesini sürdürebilmektedir. Oysa ekonomik büyümeyle
birlikte enerji tüketiminin artması günümüzden on onbeş yıl önce doğru bir varsayım kabul edilirdi. Hatta
enerji tüketimi toplumlann gelişmişlik düzeyinin bir ölçütü olarak kullanılırdı.
Tablo 1. Almanya'da Enerji Tüketimi ve Ekonomik Gelişme
G-S.M.H
Milyar DM
Enerji Tüketimi
15.600
3.000
1985
1986
1987
G.S.M.H.
15-16 Haziran 1995
1988
1989
1990
1991
Enerji Tüketimi
41
Günümüzde artık bilün ve teknolojiyi birbirinden farklı iki ayn olgu olarak algılamak imkansızdır.
Bilim ve teknoloji arasındaki sınır giderek daha silik, daha belirsiz olmaktadır. Belli bir ihtisaslaşma sonu­
cu bilimde dallanmalar gözlenirken, bilim ve teknoloji arasında artan bir bütünleşme yaşanmaktadır.
Bilimin en soyut alanlarından biri olan matematik bugün yüksek teknolojinin taneli olarak nitelendirilmekte­
dir. Özellikle bilimin gelişmelerini ve teknolojiyi ana eksen olarak alıp ekonomilerinde sıçrama yapabilen
Uzakdoğu ülkelerini irdelerken bu ülkelerin bilime fazla önem vermeden salt teknolojileri geliştirm e
yolunda çaba harcadıkları zaman zaman iddia edilir. Bilimsel araştırmaların bir çıktısı olan bilimsel
makalelere göre yapılan ülke sıralamasında Güney Kore ile Türkiye'yi tablo 2’de karşılaştırabiliriz. Bu
ülkelerin bilimsel araştırmaları b ir yana bırakıp salt teknolojilerini geliştirdikleri iddiasının ne kadar büyük
bir yanılgı olduğu Meiji restorasyonu döneminden bu yana Japonya'nın gelişmesi incelenince çok aşikar bir
biçimde ortaya çıkar. Bugün üniversite kütüphanelerine bir yılda giren bilimsel kitap ve dergi sayısı
Japonya'da Ingiltere'nin yaklaşık 4, Almanya'nın yaklaşık 3 katıdır.
Tablo 2. Türkiye ve Güney Kore'nin Uluslararası Bilimsel ve Teknik Yayın Sıralaması
içinde bulunduğumuz enformasyon çağma geçiş süreci içinde şurası aşikardır ki bilim ve teknolojiye
egemen olan ülkeler, sanayi başta olmak üzere, tüm ekonomik etkinlik alanlarında mutlak bir üstünlük ekle
etme yolundadırlar. Bilim ve teknoloji ulusların rekabet üstünlüğü belirleyici ana unsurdur. Bu belirleyici
unsurun farkında olan gelişmiş ülkeler arasında bilim ve teknoloji alanında kıyasıya bir yarış vardır. Avrupa
ülkeleri. ABD ve Japonya'nın rekabeti karşısında ezilmemek için birleşme arayışları içindedir. Gelişmiş
ülkeler arasındaki bu yarışta ülkemiz açısından sorun, bizim bu yarışa katılıp katılamayacağımızdır. Geriden
gelen ülkelerin akıla ve uzun soluklu politikalarla çağın gelişmiş ülkeleri yakalıyabildikleri, hatta geçtikleri­
ni tarih bize örnekleriyle göstermektedir. Bu örneklerden birkaçına çok kısaca değineceğiz.
1. Almanya örneği
19. yüzyılın başlarında Almanya tanmsal üretimin egemen olduğu bir ekonomiye sahipti. O yıllarda
sanayi üretiminde, dünya toplamının yaklaşık yüzde 35'ini Ingiltere, yüzde 25’ini Fransa gerçekleştirirken
Atman sanayi henüz emekleme dönemindeydi. Dünya pazarlan Ingiliz imparatorluğu nun egemenliğindeydi. Friedrich Ust'in (1789-1846) analizleri sonucunda uzun dönemli sanayi ve eğitim politikalarına sıkı sıkı
bağlı ulusal bir teknoloji politikası izleyen Almanya, kendisinde olmayan teknolojiyi edinip özümsemesini,
ekonominin ilg ili etkinlik alanlarına yaymasını ve giderek edindiği teknolojiyi daha üst düzeyde ürete­
bilmesini bildi. Bu süreci düzenli ve sistemli bir temel üzerine oturtmayı mümkün kılan bir eğitim sistemi,
sanayii ve üniversiteleri içine alan ulusal b ir araşbrma-geliştirme ağı kurdu. Sonuçta 19.yüzyılm sonlamda
Almanya Ingiltere'ye yetişti ve sonra da onu geçti. List'e göre uluslar zihinsel sermayenin önemini çok iyi
42
15-16 H aıiraıı199S
1!. Sanayi Şurası
kavramalıydı. Keşif ve icatlar bu sermayenin ürünüydü. Her ulus bu sermayeyi kendine mal edebildiği ve
kendi çabasıyla da bu sermayeyi geliştirdiği oranda üretken olabilirdi. Gerçekten de II. Dünya Savaşı ndan
yıkılmış ve bölünmüş olarak çıkan Almanya büyük ölçüde iyi eğitilmiş, disiplinli insanlarının zihinsel ser­
mayesine dayanarak "Alman mucizesi" adı verilen dirilişi ortaya koyabildi.
2. Japonya örneği
19. yüzyıl sonlarında Meiji devrinde bilime ve eğitime sistematik politikalarla önem veren Japonya da
2. Dünya Savaşından çok büyük kayıplarla çıktı. Japonya tarım alanları ve hammadde kaynaklan yetersiz
bir ülkeydi. 1950'lerde birçok Japon iktisatçısı ülkelerinin ayağa kalkması ve yeniden gelişmesi için loko­
motif sektör olarak başta tekstil olmak üzere genelde orta teknolojilere dayalı, emek-yoğun sanayilerin
desteklenmesini öneriyorlardı. Oysa Japonya zamanın koşullanna göre akıla sayılabilecek bu öneriyi kabul
etmedi ve kısa vadeli kazanımlar yerine uzun vadeli ve önerilenden çok farklı stratejiler izlemeyi seçti.
Teknik etkinliği artırma ve üretim yöntemlerine tasarımlama ve geliştirme yolunu seçen Japonya, teknolo­
jik yeniliğin olağanüstü önemini kavradı. Sistem mühendisliği benimsedi. Dünya teknolojisinde yeni olanı
edinmek, özümsemek ve bir üst düzeyde yeniden yaratabilmek için ulusal çapta bir eğitim ve araşbrmageliştirme ağı kurdu. 1980'lerde Japonya uluslararası rekabette, robotik, enformasyon, telekomünikasyon ve
bilgisayar teknolojilerinin belirleyici olacağını kestirdi. Bu alanlarda dünyanın liderliğini ele geçirmek için
araştirma-geliştirme ve eğitimle tümleşik bir yatınm stratejisi uyguladı. Sonradan sanayileşen ve 2.Dünya
Savaşından harap olarak çıkan bir ülke olarak Japonya işte bu yeni teknolojilerde ABD'yi yakaladı ve yer
yer de geçti.
Tablo 3. Japonya'nın Seçilmiş Yeni Teknolojilerde A.B.D. Karşısında Durumu
STA *
DOC **
Yeni Teknolojiler
ALAN
Mevcut Eğilim Mevcut Eğilim
Durum
Durum
ABD
>J
J
J
ABD
>
J
Biyoteknoloji
YAŞAM BİLİM
ABD
>
J
J
J
ABD
>
J
Tıbbi
Aygıtlar
UYGULAMA
J
>
ABD
J
J
ABD
=
J
İleri
Malzemeler
MAi.7F.MF.
J
ABD = J
1 ABD = J
- Süperiletkenler
J
>
ABD
J
J
>
ABD
İleri
Yarıiletken
ELEKTRONİK,
~
Aygıtlar
J > ABD
J
J
ABD = J
- Sayısal
ENFORMASYON,
Görüntüleme
Teknolojisi
J > ABD
J
J > ABD
TELEKOMÜNİKASYON - Yüksek
Yoğunluklu Veri
Depolama
ABD > J
J
J
ABD > J
- Yüksek
SİSTEMLERİ
Performanslı
Bileiişlem
J> ABD
J
J
ABD = J
- Ootoelektronik
ABD > J
J
ABD > J
- Yapay Us
İMALAT
.ABD > J
J
>
ABD
Bilgisayar
SİSTEMLERİ
Tümleşik Esnek
İmalat
ABD > J
J
J
ABD = J
- Algılayıcı
Teknoloji
(*) STA
:
"Survey of High-tech Researchers and Engineers. 1991 "e gore.
(**) DOC :
'Emerging Technologies, Spring 1990"e gore.
Kaynak
Science and Technology Agency, Japanese Government September 1991.
Başabaş
:
15-16 Haziran 1995
43
Il.SanajylŞurası
Sanayi robotlan kullanımında Japonya'da kullanılan robot sayısı ABD'deki robot sayısının beş katı,
Almanya'dakinin ise on k a tr kadardır. Ayrıca dünya markası sayılan patentler konusunda Japonya
Almanya'yı 1975'te, ABD'yi ise 1986'da yakalayıp geçmiştir.
Tablo 4. Dünya Markası Olan Patentlerin Kaynaklandığı Ülkeler
APONYA
VRUPA TOPLULUĞU
(12 Öke)
AMERİKA
ALMANYA
FRANSA
İNGİLTERE
197374 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84
85 86 87 88 89
.
4 Kore Örneği
Yeni sanayileşen ülkeler arasında yer alan Güney Kore, Tayvan. Singapur ve Malezya gibi ülkeler de
büyük ölçüde Japon deneyiminden esinlenen dünya teknolojisine yetişme yolunda ulusal stratejilere sahip­
tir. Bu strateji sonucunda Güney Kore çağın uç teknoloji alanlarından birisi olan mikroelektronikte, edin­
diği teknolojiyi bir üst düzeye çıkarabilmiştir. ABD Ticaret Bakanlığı nın 1990 tarihli bir raporuna göre.
Güney Kore bilgisayarlar ve yarıiletkenler alanlarında ABD’nin gelecekteki başlıca rakiplerinden birisi ola­
caktır. Kore'nin uyguladığı teknoloji politikasının ilk aşaması 1960'lann ortalarında 1980 e kadar olan
dönemi kapsar. İlk aşamanın esas hedefi dünya teknolojisinin edinilmesi ve bunu kullanmadan yetkinleşmek
olmuştur. Hükümet, genelde anahtar teslim tesis yaptırma yerine lisans alımlannı teşvik ederken, bu
alımlan çok dikkatle süzgeçten geçirtmiş ve izlemiştir. Bu dönemde Kore'nin araşbrma-geiiştirme yetkin­
liğinin geliştirilmesi ikindi bir hedefti. 1980'lerde başlayan ikinci aşamada araştırma-geliştirme faaliyetleri
ilk hedef olma özelliğine sahip olmuştur. 1981 de yapılan vergi reformuyla araştırma ve insangücü
yetiştirme için şu önemli teşvSder getirilm iştir:
4.1.
Teknoloji geliştirme ve insangücü geliştirme için yapılan harcamaların yüzde 10'u gelir vergisin­
den düşülebilmektedir.
4 2 . AR+GE için ayrılmış fonlar ihtiyata alınabilmekte ve yüzde 1 ini ya da gelirin yüzde 20‘sini
geçmemek üzere, vergiye tabi gelirden düşülebilmektedir. Yüksek teknoloji sanayilerinde bu oranlar,
sırasıyla, yüzde 1.5 ve yüzde 30 olmaktadır.
4 3 . AR+GE sonuçlarının ticarileştirilm esi için yapılan yatırımlarda, yatırım tutarının yüzde 6'sı vergi­
den düşülebilmekte ya da bir seçenek olarak, bu tutarın yüzde 50'si, ilk yıl. amortisman olarak
ayrılabilmektedir. Bu tü r yatırımlarda yerli olarak imal edilmiş makina donanımı kullanılmışsa, yatırım
tutarının yüzde 10'u vergiden düşülebilmektedir.
Ülkeler veya şirketler belirli bazı sektörleri teşvik etmek veya bu sektörlere yatırım yapmak kararıyla
karşılaştıklarında karşdaşbrmalı üstünlüklerinin analizlerini yapmak zorundadırlar. Bu yüzyılın ilk yarısına
44
15-16 Haziran 1995
II. Sanayi Şurası
kadar bu üstünlük bir ülke açısından doğal kaynaklarına, iklimine, pazarlara olan uzaklığına, hammadde ve
enerjinin varlığına bağlıydı. Bugün ise dünya ticareti yüksek teknolojiye dayalı imalata prim veren ülkelerin
elinde yoğunlaşmaktadır. Artık belirli bir malın belirli bir ülkede imal edilmesinde o malın üretiminde kul­
lanılacak olan hammaddenin bol miktarda olmasının önemi giderek azalmaktadır. Bir ülkede demir cevheri
ve taşkömürü olması, kurulacak bir çelik fabrikasının başarılı olması için yeterli sayılmamaktadır. Önemli
olan rakip ülkelerin teknolojisinden üstün bir teknolojiye sahip olmaktır. Japonya hem kömür hem de
demir cevheri ithal ederek çelik yapmakta ve ABD'ye çelik ihraç etmektedir. Özellikle mikroelektronik. gen
mühendisliği gibi konularda hammaddenin önemi hanen hanen hiç yoktur. Bu alanlarda istenilen ürünün
kısa sürede tasarlanıp imalata geçebilecek bilgi birikiminin ve araştırma-geliştirme potansiyelinin var olması
en önemli rekabet unsurudur.
Sürdürülebilir bir büyüme ortamını yaratmak ve korumak için Türkiye'nin ekonomik ve sosyal
hayatında köklü yapısal değişim projelerini ele alması şarttır. Uluslararası rekabet gücünün arttırılmasında
ileri teknolojilerin kullanımı, geliştirilmesi ve üretilmesi birincil öneme sahiptir. Bu nedenlerle VII. planda
bilim ve teknoloji konusu ve bir tümleşiği olan eğitim ana eksen olarak alınmalıdır. Bilimsel araştırmalar ve
teknoloji geliştirmek için gerekli olan mali kaynağın büyük bir kısmı, Türkiye'nin çağın gereklerine ayak
uydurabilmek ve dünya ekonomisine entegre olabilmek için zaten harcamakta olduğu ve harcayacağı
paradır. Üretime ve yaratıcılığa dönük olmayan bir ekonominin dış ödemeler için kullandığı kaynaklan aynı
oranda artırabilmesi hemen hemen imkansızdır. Dış borçlanmanın bir sınırı vardır. Onun içindir ki, böylesi bir ekonominin zaman zaman daralma noktasına gelmesi kaçınılmazdır. İzlenmesi gereken yol, bugün
harcanmakta olan paranın bir kısmının pasif bir alıcı olarak değil, Türkiye'nin kendi teknoloji ve sanayi
yeteneğini yükseltmek için kullanılmasıdır. Bu yol. ülke içinde yaratılan toplam net katma değeri artırarak,
istihdamın ve toplumsal refahın hızla artmasını sağlayacaktır.
Çağı yakalamak için Türkiye köklü yapısal değişimler ve toplumsal dönüşümlere zorlanmaktadır.
Böyle dönemlerde uzun soluklu stratejiler geliştirmek, bu stratejiler doğrultusunda politikalan hayata
geçirmek kaçınılmazdır. 21. yüzyılda bilgi çağını yakalamış, üreten ekonomik refahını hızla artıran bir
Türkiye için 20. yüzyılın son yıllarında bilim, teknoloji ve sanayileşme yeteneğini yükseltmek en önemli
konu olmalıdır.
KAYNAKLAR
(1) Bilim ve Teknolojik Atılım Projesi Çalışma Komitesi Raporu; 1995; TÜBİTAK BTP 95/02.
(2) Bundesbericht Forschung 1993; Bundesministerium für Forschung und Technologie; 1993.
(3) Türk Bilim ve Teknoloji Politikası 1993-2003; 1993 ;TÜBİTAK.
(4) Çöker. H.AykuUSerbest Pazar Ekonomisi Ülkelerinde Sanayileşme-Teknolojiye Yetişme Politikaları ve
Devletin Rolü; 1993; TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yayım.
(5) Erkan, Hüsnü;BHgi Toplumu ve Ekonomik Çelişme; 1994; T. İş Bankası Kültür Yayınları 2. Baskı.
(6) The Discipline o f Curiosity: Elsevier Science Publishers; 1990.
15-16 Haziran 1995
45
II. Sanayi Şurası
GÜMRÜK BİRLİĞİNİN TÜRK EKONOMİSİ ÜZERİNDEKİ
ETKİLERİ
BÜYÜKELÇİ. DR. ALİ TİGREL
Başbakan Başdanışman;. AT Koordinatörü
I- GİRİŞ
Gümrük Birliği Türkiye 'nin yeni uluslararası sistemde hakettiği konuma sahip olabiimesi için çeşitJi
alanlarda belli evrensel ilkeleri benimsemesi ve toplum olarak yapısal bir değişimi gerçekleştirmesi amacına
yönelik zorlayıcı bir araç olarak görülmeli ve Gümrük Birliği’nin Türk ekonomisi ve sanayisi üzerindeki
etkileri de bu çerçevede değerlendirilmelidir.
Gümrük Birliği sonuçlan itibariyle toplumun tüm kesimlerini ilgilendirmekle birlikte, uzun dönemde
refah artjrıcı etkilerinin gerçekleşmesi çok büyük ölçüde sanayi kesiminin tutum ve tepkileri ile, bu
kesimdeki yapısal değişimin başarıyla gerçekleştirilmesine bağlıdır. Neticede Gümrük Birliğini oluşturan
taraflar arasındaki fiili entegrasyonu gerçekleştirecek olan kesim sanayi kesimidir. Bu nedenle Gümrük
Birliğinin tamamlanmasına yönelik çalışmaların en önemli unsurlarından birisinin de "Gümrük Birliği
koşullarında yeni sanayi stratejisi”nin belirlenmesi olması gerekmektedir.
Avrupa Topluluğu da özellikle 1985 yılından başlayarak ekonomik bütünleşmesini tamamlamak
amacıyla ortak bir sanayi politikasına yönelmiş . ve 1993 yılı sonundan itibaren de özellikle rekabet
gücünü, istihdamı ve büyüme hızını artırmaya yönelik bir özel program - action plan - oluşturmuştur.
Bu planın en önemli özelliği sanayie stratejik yaklaşım ilkesidir. Bu ilkeyi oluşturan unsurlar da kısaca,
sanayi ve devlet arasında devletin düzenleyici rolünü üstlendiği bir işbirliği, yeni ürün ve üretim süreçlerinin
geliştirilmesine yönelik teknolojik gelişme, tüm engellerden arındırılmış bir iç pazar, yasal ve teknik for­
malitelerin azıltilması ve toplumun önceliklerine ağırlık verilmesidir.
Çağımızda ekonomik bütünleşme hareketlerine bakıldığında bunların artık yalnızca taraflar arasındaki
ticari engellerin kaldırılmasının ötesine geçtiğini ve tarafların sanayi, ticaret ve rekabet politikalarında ve
bunların hukuki altyapılarında bir parallelik tesis etmeye çalıştıklarını görüyoruz.
GATT Uruguay Round kararlarının da gösterdiği gibi . ekonomik bütünleşmelerin yanısıra, artık
uluslararası serbest ticaret sistemi de giderek kapsamı daha genişleyen bir yasal zemine oturtulmaya
çalışılmaktadır.
15-16 Haziran 1995
47
II. Sanayi Şurası
Bu nedenle ileri bir entegrasyon modeli olarak Gümrük Birliği’nin kapsamı da sadece gümrük ver­
gisi ve eş etkili vergilerin taraflar arasında kaldırılması ve üçüncü ülkelere karşı ortak bir tarife uygulan­
ması şeklindeki örneklerine nazaran oldukça değişmiş ve gelişmiştir. Bugün Türkiye . AB ile Gümrük
Birliği'ne geçişe hazırlanırken. Topluluğun ortak ticaret politikalarına ilke olarak tedricen uyumun yanısıra,
ortak rekabet politikası, devlet yardımları sistemi, fik ri ve sınai mülkiyet, tüketicinin korunması stan­
dardizasyon gibi politScalarını da kendi iç hukukuna yansıtmayı kabul etmiş bulunmaktadır. Bu esasında
son derece önemli bir olgudur. Zira ülkemizin ekonomik ve idari olarak yeniden yapılanması sonucunu
doğuracaktır.
Son Ortaklık Konseyi karan bu amaca yardımcı olmak üzere,
(a) Ortaklığın diğer alanlarda da geliştirilmesine ve güçlendirilmesine yönelik ilkeleri içeren, bun­
ların gerçekleştirilmesine yönelik bir müzakere takvimini belirleyen bir tavsiye kararı kabul etmiş
ve,
(b) Türk ekonomisinin Gümrük Birliği çerçevesinde geçireceği köklü değişimi«« bağlı olarak ortaya
çıkabilecek ihtiyaçların karşılanmasına destek vermek ve iki taraf arasındaki gelişmişlik farkını
azaltmak üzere 1.1. 1996’da başlaması öngörülen mali işbirliği ile ilg ili bir deklarasyon
yayınlamıştır.
II- GÜMRÜK BİRLİĞİNİN MAKRO VE MİKROEKONOMİK ETKİLERİ
Gümrük Birliğinin makro ve mikro ekonomik implikasyonlan şu sorulara verilecek cevaplarla ortaya
konulabilir:
(1) Gümrük Birliği'nin makro ekonomik etkileri ne olacaktır ?
(2) Gümrük Birliği sonrasında firmaların rekabet gücü ne olacaktır?
Birinci soru koruma oranlarında meydana gelen bir düşmenin iktisadi etkilerinin ekonometrik bir
model çerçevesinde incelenmesi ile b ir ölçüde yanıtlanabilir. Temelde burada iki faktör rol oynar:
(a) ticarete konu malların fiyatlarının göreli olarak düşmesi,
(b) kamu gelirlerinde ithalat vergilerindeki düşüş nedeniyle muhtemel gerileme.
Olaya bu çerçevede bakıldığında koruma oranlarındaki bir düşmenin kısa vadede büyümeyi olumlu
etkilediğini, fiyatları azalttığını, ithalatı artırarak cari işlemler açığını yükselttiğini ve kamu kesimi borçlan­
ma gereğini artırdığını söylemek mümkündür.
Kamu kesimi borçlanma gereğinde meydana gelen artışı telafi etmek maksadıyla iç vergi düzenlen­
mesine gidilmesi halinde ise büyüme baz yıla göre biraz düşmekte, fiyatlarda bir değişiklik olmamakta .
ancak kamu kesimi borçlanma gereğindeki azalışın etkisiyle ihracat artmakta ve cari işlemler açığında her­
hangi bir değişme olmamaktadır.
Her ne kadar özetlenen bu analız statik bir özellik taşımakta ise de
vardır:
işaret ettiği önemli b ir husus
Uygun makroekonomik politikaların izlenmesi ile koruma oranlarındaki düşmenin dış dengeyi bozu­
cu etkisini telafi etmek mümkündür.
48
15-16 Haziran 1995
11. Sanayi Şurası
Gerçekten Gümrük Birliğine giderken ülkemizin sağlıklı bir makroekonomik denge tutturması ve
bunu sürdürmesi hayati önem taşımaktadır. Bu anlamda para, maliye, kur ve faiz politikaları arasındaki
uyum ekonomimizin rekabet gücünün genel belirleyicisi olacaktır.
Türkiye'nin bu alandaki başarısı aynı zamanda Gümrük Birliğinin ülkemize en büyük faydayı
sağlaması olgusunu da birlikte getirecektir. Daha iyi ve istikrarlı bir makroekonomik ortam sermaye
hareketlerini olumlu yönde etkileyecek , ödemeler dengesini güçlendirici etki yapacaktır. Gene böyle bir
ortamda kaynak dağılımı daha rasyonel olabilecek, artacak rekabet şartlan halkımıza anzedilen malların
kalitesini yükseltecek, verimlilik ve refah artacak, fiyatların genel seviyesinde hissedilir olumlu gelişmeler
görülebilecektir. Dolayısı ile Gümrük Birliği nin. Türkiye yi doğru makroekonomik politikaları uygulamaya
ve fiyat istikrarını sağlamaya zorlayacağı kesindir. Keza mikro düzeyde de sanayi sektörümüzü olumlu
yönde etkileyecek zorlamalar olacaktır.
Firma bazındaki ikinci soruya ise gerek firmanın girdileri gerekse nihai ürün üzerindeki korumanın
kaldırılması neticesinde piyasada oluşacak fiyat ve maliyetleri inceleyerek cevap vermek mümkündür.
Aslında dikkatli bakıldığında iki sorunun iç içe olduğu görülecektir. Temel soru Türkiye Gümrük
Birliğinden sonra rekabet gücünü artıracak dönüşümleri sağlayabilecek midir?
Türk sanayiini doğrudan ilgilendiren bu konu özet açıklamalarıma esas teşkil eden ve mevcut yapısal
parametreleri dikkate alan statik yaklaşımlardan çok, ekonomi yönetiminin ve ekonomik birimlerin
değişen koşullara uyum kabiliyetini dikkate alan dinamik bir yaklaşımı gerektirmektedir.
Burada uyum gücünü artıracak faktörler şu şekilde sıralanabilir:
1- Ekonomi yönetiminin
süratli ve
objektif karar alıp uygulamaya geçirebilme olanağı;
2- Ekonomik birimlerin uzun ve orta vadeli karar alabilmesine imkan tanıyan istikrar ortamı;
3- Yeni girilecek pazar hakkında süratli bilgi akışı;
4- Girişimcilerin ve emeğin adaptasyon kabiliyetini belirleyen eğitim, iş kültürü ve organizasyon gibi
hususlar;
5- Altyapının güçlendirilmesi;
6- Ar-Ge faaliyetlerinin teşvik edilmesi:
7- Küçük ve orta ölçekli işletmelere özel bir önem verilmesi.
Bu arada belli bir uyum gücünün bulunduğunun da vurgulanması gerekmektedir. Türkiye nin 1994
yılında uyguladığı istikrar programına iş aleminin ve özellikle ticarete konu olan sektörlerin ihracat artışı
yolu ile verdiği tepki özel kesimin uyum gücünün iyi bir göstergesidir.
Ayrıca 1989-1993 döneminde Türk lirasının reel anlamda değer kazanması, reel ücretlerin katlan­
ması ve korumanın ciddi ölçüde düşmesine rağmen, sanayinin gösterdiği performans bu uyum gücünün
diğer bir göstergesidir.
Ancak şunun da vurgulanması gerekir ki bu dönemde kamu işletmelerinin aynı uyumu göstereme­
diği de gözlenmiştir. Bu nedenle Gümrük Birliği sürecinde en riskli alan olarak kamu işletmeciliğini kabul
etmek ve tedbir almak zorunlu gözükmektedir.
Bu anlamda KIT’ler bazında özelleştirme ve rasyonelleştirmenin önemi büyüktür. Özellikle sanayiye
girdi sağlayan kitlerin verimli çalışmalarının sağlanması sanıyorum Gümrük Birliği sürecinin en kritik alan­
larından biri olacaktır.
15-16 Haziran 1995
49
II. Sanayi Şurası
Türkiye 'nin çıkarlarına uygun sağlıklı bir Gümrük Birliği’nin gerçekleştirilmesi en son Gümrük Birliği
kararının çıkmasından sonra içerde ikmal edilmesi gereken çok yönlü çalışmaların başarısına da bağlıdır.
Aslında iç çalışmaların artık daha da ağırlık kazandığını söylemek sanırım yanlış değildir.
111- GÜMRÜK BİRLİĞİNİN BAŞARISI İÇİN ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Devlet Tarafından Yapılması Gereken İşler:
İçerde kamu sektörü tarafından Ortaklık Konseyi karan hükümleri gereğince yapılması gereken işler
üç tablo halinde 14 nisan 1995 tarih ve 1995/10 sayılı başbakanlık genelgesi ekinde yayımlanmıştır.
Ar Mevzuat Uyumu
1. Rekabetin Korunması
Rekabetin korunması tasansı 13 aralık 1994 de yasalaşmıştır. Ancak rekabet kurulunun biran önce
kurularak (aday belirleme çalışmaları henüz tamamlanmamıştır) bu yasanın etkin bir şekilde uygulanmaya
başlanması gerekmektedir.
2. Tüketicinin Korunması
Tüketicinin korunması tasansı 23 şubat 1995 tarihlerinde yasalaşmıştır. Eylül ayı içinde yürürlüğe
girecektir. Ancak bu yasanın da biran önce işlerliğe kavuşturulması için tüketici konseyi, reklam kurulu,
tüketici sorunlan hakem heyeti ve tüketici mahkemeleri gibi kurumlann oluşturulmaları gerekmektedir.
3. Fikri ve smai m ülkiyet
Türk Patent Enstitüsü 1994 yılı Haziran ayında kurulmuştur.
Türkiye smai mülkiyet hakları konusunda uluslararası anayasa niteliğinde olan paris anlaşmasına 1
şubat 1995 tarihinden itibaren katılmıştır.
Patent ve fik ri mülkiyet haklarının korunmasına ilişkin (5846 sayılı fik ir ve sanat eserleri kanunu)
yasa tasanlan ve Türkiye ’nin uluslararası patent işbirliği anlaşmasına katılımını sağlayacak olan yasa
T.B.M.M. Genel kurul gündemindedir.
Görülmektedir ki fik ri mülkiyet konusundaki yasal düzenlemelerin tamamlanması ; fik ri ve sınai
mülkiyet konusunda uluslararası anlaşmalara katılınması, endüstriyel tasarım ve markalar konusunda yeni
bir yasal altyapı oluşturulması ve ta klit mallara karşı gümrüklerde önlem alınması büyük önem taşımak­
tadır.
4. Gümrük Kodu
AT normlarına uygun bir şekilde hazırlanmış bulunan gümrük kodu nun 1996 yılı başına kadar
yasalaşması gerekmektedir. Gümrük kodu paralelinde hazırlanmış bulunan yeni gümrük yasa tasansı
bakanlar kuruluna sevkedilmek üzeredir.
50
15-16 Haziran 1995
11. Sanayi Şurası
5. Teşvik Sistemi
Avrupa Birliği normları paralelinde bir teşvik mevzuatı çıkarılması ve bu mevzuatta Avrupa Birliği'nde
olduğu gibi özellikle araştirma-geliştirme ve mesleki eğitim teşviklerine ağırlık vermemiz gerekli gözük­
mektedir. Bu paralelde bir ihracat teşviki mevzuatı çıkarılmıştır. Yatırım teşvik tedbirlerine ilişkin
çalışmalar sürmektedir.
Avrupa Birliği teşvik mevzuatı için belirleyici ve bağlayıcı nitelikteki üst hukuki çatıyı gatt mevzuatı
oluşturmaktadır. Avrupa Birliği ve GATT mevzuatında ar-ge alanına yönelik teşvikler uluslararası platform­
da “dava edilemez sübvansiyonlar” ( non-actionable subsıdıes) sınıfına girmektedirler. Türkiye nin de bu
olanaktan faydalanarak sektörlerde teknolojik gelişmeyi hızlandıracak . kalite ve standart düzeyini yüksel­
tecek Ar-Ge etkinliklerini daha fazla teşvik etmesi gerekliliği vardır.
B- Uygulamaya Dönük Tedbirler
1. Ticarette Teknik Engellerin Kaldırılması (Standartlar)
Ticarette teknik engellerin kaldırılması sisteminin işleyebilmeye başlaması için uluslararası geçerliliği
olan ulusal, özerk bir akreditasyon sisteminin oluşturulması zorunludur. Bu zorunluluk yalnızca Ortaklık
Konseyi kararından kaynaklanmamakta, onaylamış bulunduğumuz GATT anlaşması standartlar kodu da
bu konuda hükümler içermektedir.
Bu konuda da çalışmalar ilgili kuruluşlar tarafından başdanışmanlığımız koordinasyonunda
sürdürülmektedir.
2. Ar-Ge
Bilim ve teknoloji politikasına özel önem vermemiz ve milli gelir den a+g'ye ayrılan payı artırmamız
ülkemizin daha uzun vadedeki rekabet gücünü artıracak unsurlardan birisidir.
3. Küçük Ve Orta Ölçekli İşletmelere Destek
Ülkemizdeki küçük ve orta ölçekli işletmelerin Gümrük Birliği ve Avrupa Birliği ülkelerindeki küçük ve
orta ölçekli işletmelerin potansiyel, ihtiyaç ve işbirliği konularında bilgilendirilmeleri; aynca sözkonusu işlet­
melerimize kosgeb tarafından kalite-maliyet dengesi ve verimlilik artışı sağlanması konularında bilgi ve
geliştirme hizmeti verilmesidir. Bunun yanısıra küçük ve orta ölçekli işletmelerin Gümrük Birliği nden
kaynaklanacak sorunlarının çözümü için bir "fon oluşturulmasının yerinde olacağı düşünülmektedir. Bu
bağlamda Topluluk tarafından sağlanacak mali yardımlardan faydalanılması düşünülmekte ve bu amaca
yönelik çalışmalar sürdürülmektedir.
Avrupa Birliğinde küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin eğitim ve teknoloji geliştirilmesine yönelik
yatırmlannda teşvik tavanı % 50'ye kadar çıkabilmektedir. Ayrıca bu işletmelerin kendi başlarına
yürütemiyecekleri araştirma-geliştırme çalışmaları için sözkonusu işletmelerin de katkısıyla kısmen finanse
edilmiş - teknoloji ve eğitim merkezlerinin kurulması için de teşvik verilmektedir.
4. Gümrük İdarelerinin Reorganizasyonu
Gümrük idarelerinin reorganizasyon ve otomasyon işlemlerinin biran önce tamamlanabilmesi
Gümrük Birliğinin başarısı için zorunlu koşullardan birisidir. Bu alanda yapılacak harcamalar tasarruf
genelgelerinden muaf olacaktır.
15-16 Haziran 1995
51
H. Sanayi Şurası
5. Eğitim
Gümrük Birliği'nin yürütülmesi işlerinde çalışacak nitelikli personelin gerek temini gerek eğitimi büyük
önem taşımaktadır. Eğitim alanında yapılacak harcamalar tasarruf genelgelerinden muaf olacaktır.
II- ÖZEL SEKTÖR TARAFINDAN YERİNE GETİRİLMESİ GEREKEN İŞLER
Yabancı yatırımcılarla birlikte gerçekleştirilecek ortak yatırımların önemi dikkate alınıdığında, özel
sektör temsilcilerinin, Avrupa Birliğindeki ithalatçıların yanısıra büyük üretici kuruluşlarla da sıkı temas
ve işbirliği içinde bulunarak sermaye akımını hızlandırmaya çalışmalarının gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
Sanayicilerimizin özellikle:
- üretimde uluslararası standartlara uyum;
- teknolojik altyapının yenilenmesi;
- araştırma ve geliştirme ve mesleki eğitim etkinliklerine ayrılan yatırımların artırılması;
- üstün kaliteli yeni ürünler geliştirilmeyi çalışılması;
- çevreye ve doğaya değer veren bir yaklaşımla üretim yapılması;
- tüketicinin korunmasına ve bilinçlenmesine 6nem verilmesi gibi konularda ellerinden geleni yap­
maları gerekmektedir.
Teşvik sisteminden, ithalatta tarife dışı engellerin uluslararası normlara ve örneklerine (NAFTA )
uygun olarak ve etkin biçimde uygulanmasına; gümrük idarelerinin yapılanmasından, ar+ge ve eğitim
faaliyetlerine; mevzuat uyumundan, özelleştirme dahil olmak üzere kamu idaresinin ıslahına kadar uza­
nan geniş bir yelpazede yer alan bu çalışmaların ülkemizde güven ve istikrar ortamının kalıcı olmasına
büyük katkı sağlayacağı kesindir.
IV- SONUÇ
Dünya ekonomisindeki kutuplaşma. GATT sisteminin etkinsizliği ve Türkiye 'yi çevreleyen bölgede
ekonomik ve ticari aktivitelerin yoğunlaştırılmasına kaynak olabilecek sermaye birikim inin bulunmaması ab
ile bu yıl sonunda tesis etmeyi hedeflediğimiz Gümrük Birliği'nin dikkatle değerlendirilmesini ve daha iyi
anlaşılmasını gerektirm ektedir.
Bu arada gözden kaçırılmaması gereken önemli bir unsur dış ticaretimizn ve özellikli imalat sanayi
ithalatının önemli bir bölümünün AB ülkeleri ile gerçekleştinImekte olmasıdır. Türkiye’deki yabancı ser­
maye stokunun da neredeyse 2 / 3 ' ü AB ülkesi kaynaklıdır..
Gümrük Birliği büyük bir dinamik pazarı açacak olması nedeniyle sadece Türkiye nin değil, Avrupa
Birliği’nin deyarannadır. Bugün dahi topluluk ihracatı için en önemli yedinci pazar durumunda olan Türkiye
’nin coğrafi konumunun sağladığı ilave imkanlann da gözardı edilmemesi gerekir.
Esasen Türkiye , ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel bakımlardan Avrupa ile şimdiden büyük ölçüde
entegre olmuş durumdadır veAvrupa entegrasyon hareketi içinde haklı ve gelecek vadeden bir yere sahip­
tir.
52
15-16 Haziran 1995
11. Sanayi Şurası
Soğuk savaş sonrası Avrupa temelden bir değişim içine girmiştir. Üç EFTA ülkesinin de 1.1.1995
tarihinde katılmasından sonra .sadece ekonomik boyutları ile sınırlı olarak değerlendirilse dahi, ab, kıta
Avrupasfnın en önemli cazibe odağı olma konumunu daha da güçlendirmiş tir. Öte yandan, merkezi ve
doğu Avrupa ülkeleri ekonomilerinin bir bütün içine entegre edilmeleri için ciddi bir siyasi iradenin bulun­
duğu ortadadır. Bu oluşumların ülkemizin Avrupa pazarındaki payına zarar verme ihtimalini gözardı ede­
meyiz. Kaldı ki 1996 yılında yapılacak hükümetlerarası konferans, önümüzdeki dönemde AB bünyesinde
gerek genişleme gerekse derinleşme tartışmalarına yeni bir şekil verecektir.
Bu gidiş kontrol etmenin ve muhtemel zararları engellemenin tek yöntemi. AB ile mevcut ilişkilerim­
izi ortaklık hukukunun imkanları doğrultusunda geliştirmektir.
Ülkemizin AB ile ilişkilerini ele alırken kısa vadeli değerlendirmeler yerine uzun vadeli ve geniş
perspektifli analizlere ağırlık vermeliyiz. Gelişmeler, bu yaklaşımın iki taraf için olduğu kadar, yapay bölün­
meden kurtulan Avrupa’nın istikrarı ve bölgelerimizde işbirliğine açık diğer ülkelerin kalkınma ve barış
içinde yaşama hedeflerine de uygun olduğunu göstermektedir.
Avrupa bir bölge olarak hiç bir zaman kesin sınırlara sahip olmaktan ziyade daha çok ancak iç ve
dış etkenlere bağlı olarak belirli çekirdek alanlar etrafında değişmektedir. Avrupa Birliği ilk oluşturulduğu
biçimiyle, yani batı Avrupa olarak Avrupa’nın politik ve ekonomik merkezini oluşturmaktadır. Gerçek
entegrasyon da, başlangıçtaki bir merkez etrafında gittikçe genişleyen bir alan şeklindeki algılanabilecek
bir "nudear süreç” olarak değerlendirilmelidir.
Ayrıca dünyamızdaki küreselleşme eğiliminin Avrupa bütünleşmesini "farklılığa dayanan daha geniş bir
Avrupa” ya doğru yönelteceği düşünülmektedir.
Avrupa Birliğinin bugüne kadar ulus devletler arasında gerçekleştirilmiş olan bütünleşme model­
lerinin en iddialısı ve en kapsamlısı olduğunu kabul etmek zorundayız. Avrupa Birliğinin kuruluş döne­
mindeki amacı. Avrupa'da yaşıyan insanları birarada tutarak savaş olgusunu olanaksız ve düşünülemez bir
hale getirmekti. Kullanılan araçlar ekonomik nitelik taşısa bile, bu amaç temelinde politik bir nitelik
taşımaktaydı. Eğer NATO bir "dış duvar" olarak kabul edilebilirse. Avrupa Birliği de bati Avrupa ekonomi­
lerini siyasi anlaşmazlıkların daha ileri boyuttaki çatışmalara dönüşmesini englleyecek bir şekilde bütün­
leştiren bir çimento olarak nitelendirilebilir. Bugün AvrupalI liderler tarafından gerçekleştirilmesi gereken
amaç, Avrupa Birliğini güçlü ve kalıcı bir hale getirmektir. Bu hedefe ulaşılması için Avrupa Birliği,
dünyadaki mevcut ve/veya potansiyel ekonomik gruplarla ilimcileri aracılığı ile birliğin boyutlarını genişlete­
bilecek ülkeleri bünyesine kabul etmeye hazırlanmalıdır.
Aksi takdirde. Avrupa Birliğinin geleceğine ilişkin kuşkuların geçerlilik kazanma olasılığı bulunmak­
tadır.
Türkiye 'nin Avrupa bütünleşme hareketinde yer almayı haketmiş bir ülke olduğu gerçeğinden hareketle,
Türkiye 'nin uluslararası ekonomik ve politik sistemde saygın bir yer almasının amaçlayan tüm çevrelerin
ortak çabasıyla. Gümrük Birliği sürecinin başarıyla tamamlanması ve bu sürecin bir karşılıklı fırsatlar döne­
mine dönüştürebilmesi hepimizin ortak amacıdır.
15-16 Haziran 1995
53
II. Sanayi Şurası
İNSANGÜCÜ TEKNOLOJİ REKABET PERSPEKTİFİNDE
STRATEJİK SANAYİ POLİTİKALARININ ÇİZİMİ VE
UYGULANMASI
Prof. Dr. Nüket YETİŞ
Marmara üniversitesi. Mühendislik Fakültesi. Endüstri Mühendisüâi Bc.'Dnu
ÖZET
Bu çalışma insangücü. rekabet ve teknolojinin sanayileşme üzerine etkilerini belirleyerek, sanayiye
uluslararası rekabet gücü kazandırılmasını teşvik edecek ve hızlandıracak ulusal stratejilerin oluşturul­
masına yardıma olacak model geliştirme çalışmalarına yardımcı olacak önerilen sunmak amacıyla
yapılmıştır.
Sanayinin en temel girdileri, sermaye ve insangücüdür. Bu temel üretim faktörlerinin etkin kul­
lanımıyla üretkenliği ve katma değeri sağlayan unsur da teknolojidir. Teknoloji firmalara uluslararası
rekabette güçlü olabilmek için gerekli korunabilir rekabet avantajı sağlar. Teknolojik üstünlüğe haiz fir­
maların oluşturduğu ekonomiler, güçlü devlet ve milletleri yaratmaktadır.
ABSTRACT
The aim of this is study is to make proposals for the development of strategic planning model
and related strategic alternatives which help to strengthen the global competitive power of the Turkish
industry. The effects of manpower and technology on the competitiveness will be studied.
Capital and labor are the basic inputs of the industry. Technology increases the productivity of
these production factor; So it is the most important factor which gives long run competitive advantage
to the industrial firms in the international markets. Nations which has production and technology based
economies can have the international strength and ability to have power globally.
15-16 Haziran 1995
55
11. Sanayi Şurası
1. SUNUŞ
ISanayiî çeşitli dillerde olduğu gibi Türkçeide de iüretme ve üretkenlik! ile eşanlamlı olarak kul­
lanılmaktadır. Sanayi çeşitli üretim girdilerini, ürün, üretim ve yönetim süreçlerini kullanarak, bu girdilere
yeni değerler katarak ürün haline getirir ve bu ürünleri, kullananlara ve/Veya kullanacaklara pazarlayarak
satar (Şekil 1).
Şekil 1. Sanayinin Fonksiyonu
Ha' dönemde olduğu gibi günümüzde de sanayi ve üretim, tüm ekonomilerin belkemiğini teşkil
etmektedir. Üretimle -özellikle imalatla- yeterince desteklenebilen ekonomik yapılara sahip ülkeler
çağlarına sahip çıkabilmektedir. Bir başka deyişle, satılabilen ürünleri üreten firmaların oluşturduğu bir
sanayi yapısı ile güçlü ekonomik yapılar oluşabilmekte. güçlü ekonomik yapıya sahip olan ülkeler güçlü
devletler arasında yer alabilmektedir.
Uluslararası pazarlarda rekabet gücüne haiz ülkelerin sayısı giderek artarken, bu pazarların yapılan
da küreselleşmiştir. Uluslararası pazarlarda gözlenen bu eğilimlerin gelecek yüzyılda da devam edeceği tah­
min edilmektedir. Bunun sonucu olarak da ekonomik sistemler arasındaki ilişki ve etkileşimler hızlanmak­
ta. bu etkilerin sosyal ve politik yapılar üzerine tesirleri giderek yoğunlaşmaktadır.
Artik ülkelerin güçleri sahip olduklan toprakların sınırlan ile değil, smai ürünlerini satabildikleri dünya
pazariannın büyüklükleri ile, dünya pazarlanndan kapabildikleri pazar paylan ile ölçülmektedir. Dünya
markası olan firmalara sahip ülkeler dünyaya hükmetmektedir.
Uluslararası pazarlarda, müşterilerine yüksek verimle, yüksek kaliteli mallan, en hızlı ve müşteri
isteklerine en uygun, esnek bir şekilde sunabilen ve en iyi satış sonrası hizmetleri verebilen firm alar reka­
bet edebilmektedir. Bir firmanın iDünya Firmasıî olabilmesi için, o firmanın ürünlerinin, dünyanın herhan­
gi bir köşesinde diğer iDünya Markalan? ile rekabet edebilmesi gerekmektedir. Firmalara bu boyutlarda
rekabet gücü kazandıran en önemli etken de bilgi ve teknolojidir. Satılabilen ürünleri üretebilecek teknolo­
jilere sahip olan firm alar idünya markası! ürünler üretebilmektedir. Ancak, ürünlerin yüksek teknolojiyi
içermesi gerekli ama yeterli olmamaktadır. Bu ürünlerin ucuz, kaliteli ve hızlı bir şekilde üretilebilmesi,
müşterilere satış sonrasında da tatminkar hizmetler götürülebilmesi gerekmektedir.
19 yüzyıldaki teknolojik gelişmeler, kitle (mass) üretim teknolojilerini doğurmuştur. Bunun doğal
sonucu olarak da 20. yüzyılın ilk üç çeyreğinde büyüklükler ekonomisi uluslararası rekabet gücünü
etkileyen en önemli unsur olmuştur. Büyüklükler ekonomisi, üretim miktarlan arttıkça, maliyetlerin
düştüğü, dolayısı ile rekabet avantajının sağlandığı bu ortamdır. Bu ortamda, teknoloji ve teknolojinin
ekonomik faydalar sağlamak için kullanım şekli, ürünlerin temel yapılatma ve üretim miktarlannın
fazlalığına odaklanmıştır.
56
15-16 Haziran 1995
11. Sanayi Şurası
20.
yüzyılın son çeyreğinde ise, büyüklükler ekonomisi yerini esneklikler ekonomisine terk etmiştir.
Rekabet gücü, en ucuza en fazla yapan firmalardan, müşteri ihtiyaçlarına en hızlı, en kaliteli ve fazla çeşitle
en ucuza cevap verebilen, satış sonrasında en iyi müşteri hizmeti sunabilen firmalara geçmiştir.
Bu gelişmelerin sonucunda firmalar tüm fâaliyetlerini fonksiyonlararası entegrasyonu sağlayarak itoplam kaliteî yaklaşımı içinde sürdürmek zorunda kalmıştır. Faaliyetlerin sonuçları son ürün kalitesi ve
müşteriye sağladığı tatmin ile ölçülmeye başlanmıştır. Faaliyetlerde çalışanların yetki ve sorumluluklarının
yeniden tanımlanması, çalışanlar arasındaki iletişimin arttırılması zorunlu hale gelmiştir. Çalışanların,
güçlendirilmesi ve katilimi ön plana çıkarken, eğitime olan ihtiyaç ve dolayısıyla eğitim altyapısının
güçlendirilmesi ve yeniden yapılanması da gerekli olmaya başlamıştır.
Firma içinde süregelen yeniden yapılanmaların yanısıra firmalar arasındaki işbirliği ve ilişkilerin
yapılarında da değişiklikler olmuştur. Taşaronlar. ortaklıklar, araştırma ve teknoloji geliştirme işbirlikleri,
çapraz lisanslama gibi çeşitli yollarla yatay ve dikey entegrasyon iş dünyasının doğal faaliyetleri haline
gelmeye başlamıştır. Daha önce işçi-işveren, müşteri-tedarikçi. gibi karşıt ve rakip olan taraflılıklar yerlerini
işbirliğine ve ortaklıklara bırakmaya başlamıştır. Ekonomik ve sınai faaliyetlerin en temel üç safhası olan
Ar-Ge, üretim ve pazarlama safhalarının her birinde çok çeşitli işbirliği ve ortaklık türleri ortaya çıkmaya
başlamıştır. Önceleri ticari meta olarak ifiziki mamulleri el değiştirirken, ibilgi ve hizmetleri de birer ticari
meta haline gelmiştir. Ticari faaliyetlerin etkinliğini iletişim ve veri işlem altyapısı belirlerken ürün çeşitleri
ekponensiyel bir hızla artmaya başlamıştır. Bütün bunların sonucunda da tüm ekonomiyi destekleyen
altyapı ihtiyacı tüm ülke kaynaklarının en etkin şekilde kullanılmasını gerektirecek şekilde artmıştır. (ŞEKİL
2).
ZXZ
Ulaşım
Dünya
T
Eneıji
İletişim
Ticari
Pazar Geliştirme
ALTYAPI
* Pilot Tesis
Eğitim
Teknoloji
I
Ürün/süreç Geliştirme
İcat
Uygulamalı Araştırma
Keşif
Jenerik Teknolojik
Araştırma______ _
Yeni
Teknoloji
Yönetim
Teşebbüs
Teknolojisi
Kabiliveti
Teknik
Dünva
Şekil 2. Altyapı - Araştırma - Üretim - Pazarlama İlişkileri (1)
2. SINAİ STRATEJİLERİN ÇİZİMİ
Rekabet gücü hangi anlamıyla alınırsa alınsın, sonuçta yerel ekonomik gelişme ve ihracat gelir­
lerinde artış sağlayan ve dolayısıyla hayat standartını yükselten bir olgudur. Dış ödemeler dengesiyle bu
olgu açıklanamaz. Döviz kurlarını yükselterek de- ki dolayısıyla hayat standartı düşer-, dış ödemeler den­
gesini sağlamak mümkündür. Ülkedeki hayat standardının yükselmesi ancak ve ancak üretimle ve teknolo­
jinin etkin kullanımıyla mümkün olmaktadır. Üretim ve teknolojinin etkin kullanımını etkileyen unsurlar.
15-16 Haziran 1995
57
11: Sanayi Şurası
1. Sermaye maliyeti
2. Bilimsel bulgulan pazarlanabilir teknolojilere dönüştürme kabiliyeti
y
3. Sanayi ve Hükümet arasındaki iletişim ve işbirliği düzeyi
4. Eğitim sistemi
5. İletişim, enerji, ulaşım ve teknoloji altyapısı
olarak sıralanabilir. Tabii bütün bu unsurlar ile ekonomik, sosyal ve politik sistemlerin yapılarını
oluşturan elemanları beraberce uzun vadeli bir perspektif içinde ele alan stratejik yaklaşım felsefesi ve sis­
temi başarıyı sağlayan en önemli faktördür.
Üretime ve teknolojiye dayalı bir ekonomik sistemin kurulabilmesi için bireysel, kısmi ve kısa vadeli
çözüm arayışları yerlerini uzun vadeli sisteme yönelik, ilg ili taraflar arasında işbirliğine ve hükümetlerin
liderliğine dayalı yaklaşımlara bırakmalıdır. Rekabete ve teknolojiye dayalı ekonomiler, sınai y^jıyı birbirleriyle ilişki ve etkileşim içinde olan kamu ve özel kurum ve kuruluşlarının yer aldığı entegre bir sistem
olarak ete alır.
Sanayileşmiş ve sanayileşmekte olan tüm ülkeler sınai ve teknolojik altyapılarını oluşturmak ve
geliştirmek için farklı stratejiler uygulamaktadır. Bu uygulamalarda benimsenen ortak noktalar aşağıda
sıralanmıştır.
1. Teknoloji uzun vadeli ekonomik gelişmenin tek ve en önemli unsurudur.
2. Ancak teknoloji laboratuvardan ticari pazarlara otomatik olarak aktarılamaz, ekonomik kullanıma
hazır beklemez.
3. S'ıvil teknolojiler, açık ve sınai mülkiyet haklarıyla korunan pek çok elemandan oluşan karmaşık
bir yapıya haizdir. Bu nedenle kamu/özel kurum ve kuruluşlar doğru zamanlarda kendilerinden
beklenen katkıları yapmak zorundadır.
4. Teknotojden beklenen katkılardı sağlanabilmesi ve beklenen ekonomik gelişmelerin gerçekleştirilebilme­
si iç'm özel/kamu kurum ve kuruluşlarının faaliyetleri çeşitli ekonomik ve teknolojik kurumların
çatısı altında entegre edilmelidir.
Her ülkenin kendi sanayileşme ve teknoloji stratejilerini belirlemesi bu ana noktalar etrafında o ülke
koşullarına ve kaynaklarına göre oluşturulan bütünleşik ve uzlaşmacı bir politik ortamda mümkün olmak­
tadır. Sanayileşme stratejileri,
1. Çeşitli kamu/özel kuramların teknolojiye dayalı bir ekonomik sistem oluşturmadaki rollerini.
2. Kurumlar arasındaki işbirliği modellerini.
3. Araştırma ve teknoloji geliştirme faaliyetlerinin finansman yöntem ve kaynaklarını,
4. Geliştirilen teknolojilerin üretime ve pazara transferini sağlayan mekanizmaları,
5.
Kalite verim lilik, esneklik ve hıza dayalı üretim ve satışı sağlayan altyapıyı gerçekleştirmeyi.
sağlayacak seçenekleri oluşturulur.
Böyle b ir çalışmada kullanılabilecek optimum bir model yoktur. Ancak bu faaliyetlerde rol alan ve rol
alması muhtemel olan taraflar arasında uzlaşmayı sağlayan, ülke koşullarını ve uzun vadeli bir vizyon içinde
gelecekteki muhtemel teknolojk gelişmeleri de gözönüne alarak teknoloji altyapısına yatırım yaparak
destekleyen ülkeler, ulusal sanayilerinin küresel rekabet gücünü arttırm ışlar ve gerçek ekonomik büyümeyi
gerçekleştirmişlerdir.
58
15-16 Haziran 1995
U•£) ıA7_
—
----- ---------------------------
V~-^AV^—^
D A X X p
Ancak sozkonusu sistemin modellenmesi ve modelin hayata geçirilmesi zor ve çok çaba gösterilmesi \
gereken bir faaliyettir. Çünkü;
1.
Kamu politikalarını oluştururken hazırlanan stratejik planlar çok karmaşık yapılan bir arada ve
beraberce ele almak zorundadır.
2.
Problemlere çok farklı bakış açıları altında çok çeşitli çözümler önerilebilir.
3.
Çok sayıda ve zaman zaman birbirleriyle çelişen amaç vardır.
4.
Çeşitli ve birbirleriyle çelişkili seçim kriterleri vardır.
5.
Çok sayıda taraf, menfeat grubu vardır. Her grubun faaliyetleri ve kararları diğerlerini etkiler,
kendisi de diğerlerinin faaliyet ve kararlarından etkilenir.
6.
Paylaşılan menfaatlerin kapsam, boyut ve miktarları büyüktür.
7.
Uzun planlama ufku gereklidir.
8.
Çok sayıda karar verici ve karar mekanizması vardır. Zaman zaman grup kararları alınır. Bu
nedenle karar verme sürecinde çok taraflı yarar (utilité) teorileri gözönüne alınmalıdır.
9.
Çeşitli birbirleriyle etkileşimli ve bazıları daha öncelikli (ne?, nerede?, kim?, nasıl? ve ne
zaman? gibi) sorulara cevap veren kararlar söz konusudur.
10. Zaman zaman karar vericiler kararlarının geçerliliğini resmi ve özel kurumlara, kamuya ve
yetkililere ispatlamak zorunda kalır.
11. Tahmini ve kestirilmesi kolay olmayan yüksek düzeyde belirsizlikler vardır.
12.
Değişim çok hızlı, çevre çok karmaşık ve grifttir.
Planlama süreci çeşitli disiplinleri gözönüne almak ve disiplinlerarası yaklaşımları kullanmak zorun­
dadır. Bu nedenlerle.
1. Sanayiye uzun vadeli rekabet gücü kazandıracak.
2. Sosyal, politik ve ekonomik olarak uzlaşılabiien.
3. Çevre dostu üretim sistemlerine sahip bir sınai yapılaşmayı sağlayan.
sınai stratejiler tasarlanıp, seçilip, uygulanmalıdır. Sanayinin rekabet gücünü geliştirecek sermaye,
insangücü ve teknoloji geliştirme faaliyetlerinde, başta devlet, eğitim, sermaye, sanayi ve araştırma kuru­
luşları ile diğer ilgili tüm kurum ve kuruluşlar tam bir dayanışma ve işbirliği içinde rol almalıdır. Bu
dayanışma içinde yer alan ve/veya alacak tarafların rolleri, yetki ve sorumlulukları yeniden ve sistematik
bir biçimde belirlenmelidir. Daha sonra bir ulusal stratejik plan oluşturularak, politika ve stratejiler sap­
tanmalıdır. Kaynakların belirlenecek faaliyetlere dağıtımı ve faaliyetlerin performans ölçümleri, söz konusu
plan çerçevesinde gerçekleştirilmelidir. Ancak, burada kastedilen merkezi ve emredici bir plan değildir.
Çünkü, sınai ve teknoloji geliştirme faaliyetleri rekabetin, serbest piyasa koşullarının, yaratıcılığın ve moti­
vasyonun en yüksek olduğu ortamlarda başarılı olabilir. Sözü edilen stratejik plan da öncelikleri belirleyen,
taraflar arasında iletişimi ve fik ir birliğini sağlayan bir plan olmalıdır.
Etkin ve tarafların katılımını sağlayan bir planlama da. yukarıda sözü edilen amaçlara ulaşmada tek
başına yeterli olamamaktadır. Geliştirilen planlar ve belirlenen hedefler ışığında gerçekleştirilecek faaliyet­
lerin izlenmesi ve faaliyet sonuçlarının sürekli değerlendirilmesi gerekmektedir. Bunun için de performans
ölçüm kriterlerinin belirlenerek performans ölçüm mekanizma ve sistemlerinin kurulması gerekmektedir.
Bu çalışmada, ülkemizde uluslararası rekabet gücüne sahip sanayi kuruluşlarının sayılarının
arttırılmasına yardımcı olacak stratejilerin çizimine. uygulanmasına, uygulama sonuçlarının izlenmesine
15-16 Haziran 1995
59
II. Sanayi Şurası
yardtma olacak yönetim yöntem ve tekniklerinin tartışılmasına çerçeve çizecek bir stratejik modelin
geliştirilmesi sırasında gözönüne alınması gerekli husular üzerinde durulmuştur. Model geliştirme
çalışmaları sırasında, stratejik misyon, amaçlar, hedefler ve performans ölçüm kriterleri saptandıktan
sonra, ülkemizin ve dünyamızın içinde bulunduğu koşulların sağladığı fırsatlar ve getirdiği tehlikeler
ışığında güçlü ve zayıf noktalarımız belirlenerek, stratejik karar noktalan tesbit edilmelidir. Daha sonra
stratejik kararlardan orta ve kısa vadeli taktik ve operasyonel faaliyetlere geçiş, geliştirilen programlar ve
projeler ile sağlanmalıdır.
Stratejik kararlar sadece bugünü ve yarını değil, sistemin gelecekteki performansını da etkiler. Ama
kararlar bugünün koşullarına ve performansına dayalı olarak alınır. Stratejik kararların sonuçlan uzun
süreler sonunda elde edilir. Düzeltici faaliyetler için çok geç olabilir. Bu nedenle stratejik planlama süreci,
sadece halihazırdaki performansı ölçmeyi değil, gelecekteki performans tahminlerini de içermelidir. Gerçek
sistemler üzerinde deneyler yapılamayacağından kontrol sistemlerinin de modellenmesi gereklidir.
Faaliyetlerin izlenmesi ve sonuçlannın değerlendirilerek, stratejik planlara geribeslenmesine yardıma ola­
cak kriter ve yöntemlerle süreklilik sağlanır, (ŞEKİL 3).
Şekil 3. Performans Ölçümüne Dayalı Stratejik Planlama Yöntemi
60
15-16 Haziran 1995
II. Sanayi Şurası
Teknolojiye dayalı bir ekonomik sistem kurmada iki temel strateji vardır. Birinci strateji daha
ziyade gelişmiş ve yeterli düzeyde sanayileşmiş ülkelerde kullanılmaktadır. Bu strateji yeterli düzeyde yeni
ve stratejik teknolojinin geliştirilm esini ön plana çıkarır. Desteklenen alanlar riski dağıtacak ve gelecekteki
ekonomik faaliyet alanlarını geliştirecek şekilde seçilir.
İkinci strateji ise '[hedeflenmiş belirli sanayi dallarına? odaklanmıştır. Bu yaklaşımda seçilmiş belir­
li sanayi sektörleri kendi aralarında önceliklendirilir. Öncelikli sektörlere yoğun devlet desteği sağlanır. Bu
strateji daha ziyade küçük ve sanayileşen ülkelerde kullanılmaktadır. Tabii bu stratejinin uluslararası
teknoloji altyapısına bağımlılığı fazladır. Teknolojiye dayalı, rekabet gücü yüksek ekonomik yapıya sahip
olabilmek için yaygın bir teknolojik birikim e güçlü bir teknolojik altyapıya ve yeterli miktarda yeni teknolo­
ji üretebilme kapasitesine sahip olmak gerekmektedir.
Hangi strateji kullanılırsa kullanılsın, stratejiler yapısal ve altyapısal stratejiler olmak üzere iki
grupta toplanmaktadır.
2.1. YAPISAL STRATEJİLER
Yapısal stratejiler üretim süreçlerinde kullanılan teknolojilere, yatay ve dikey entegrasyon düzey­
lerine ve sanayinin altyapı ile ilişkilerinin geliştirilmesine ilişkin stratejilerdir. Bu stratejiler, kullanılan
teknolojilerin hayat döngüleri gözönüne alınarak çizilir.
1. Üretim tesislerinin boyutlarına.
2. Üretim tesislerinin tasarlanmasına
3. Üretim tesislerinin yerleşimine
4. üretilecek ürün tiplerine
5. Üretimde uzmanlaşmaya,
6. Üretimde otomasyon derecesine.
7. Kapasite kullanım oranlarına,
8. Dikey entegrasyona (yap/satın al; üret/monte et. Şekil 4)
yönelik stratejiler yapısal stratejilere ömek olarak gösterilebilir.
Şekil 4. Otomotiv Sanayinde Dikey Entegrasyon (2)
15-16 Haziran 1995
61
II. Sanayi Şurası
2.2. ALTYAPISAL STRATEJİLER
Altyapısal stratejiler, insangücüne. finasman kaynaklarına, organizasyon yapılarına ve ulaşım, enerji,
iletişim, eğitim ve teknoloji altyapısına ilişkin stratejilerdir.
İnsangücü: Sistemlerin başarısını etkileyen en önemli unsur insandır. İnsana yapılan yatırımın getirisi
belki çok hızlı değil ama çok büyüktür. İnsangücüne yapılacak yatırımın başka alanlara kaydırılmasının
bedeli mikro ve makro düzeylerde çok yüksek olmakta, zaman zaman tüm ekonomik sistemin yaşamını
tehlikeye sokabilmektedir. Bir ekonomik sistemde yapılabilecek en önemli hatalardan birisi de özellikle kali­
fiye personel ücretlerini düşük tutarak bu kesimin erozyona uğratılmasıdır.
İnsan gücünün geliştirilmesinde ücretler kadar, zaman zaman onlardan da önemlisi, çalışanların
çalışma hayatına ve kararlara katılımının sağlanmasıdır. "Bir problemi en iyi o problemi yaşayanın çöze­
bileceği" felsefesi içinde tüm faaliyetlerde "takım çalışması" prensipleri ile çalışanların faaliyetlere
katılımının sağlanması lazımdır.
İleri yönetim ve üretim teknolojileri verim liliği arttırırken, daha az sayıda ama daha kalifiye insan gücü
gerektirmektedir. Bilgi yoğun olmalarından dolayı, yeni teknolojilerin kullantmında kalifiye insangücü ihtiyacı kon­
vansiyon^ teknolojilere göre çok daha kritiktir. Bir başka deyişle bu teknolojiler insangücü ihtiyacında sayısal
olarak tasarruf sağlarken, çalışanların kalifikasyonundan ödün vermemektedir.
Gerek çalışanların geliştirilmesi, gerekse yeni teknolojilerin etkin kullanımı için her düzeyde ve sürek­
li eğitimin sağlanması gerekmektedir. Sanayinin ihtiyacı olan ve ona en önemli rekabet silahını sunan
teknolojinin üretilmesinde, geliştirilmesinde ve kullanımında karşılaşılan en önemli darboğaz kalifiye insan
gücü yetersizliğidir. Bu nedenle, teknoloji geliştirme faaliyetlerine başlamada ilk kilometre taşı her düzeyde
örgün ve yaygın öğretimde, özellikle teknik ve yönetim bilimlerine giren alanlarda eğitim standartlarının
yükseltilmesi olmalıdır. Bunun için yeterli kaynak ayrılmalı ve bu kaynakların etkin kullanımını sağlayan
mekanizmalar da kurulmalıdır. Eğitim kalitesinin arttırılması ve teknoloji geliştirme ve üretme faaliyet­
lerinin etkinleştirilmesi için "üniversite-sanayi işbirliğinde" hukuki ve mali altyapı dahil tüm sistemler
yeniden ele alınıp, geliştirilm elidir.
Finansman : Tüm ekonomik faaliyetlerin temel taşı finansman kaynaklandır. Finansman kay­
naklarının maliyetleri ile faaliyetlerden sağlanan getiriler de o faaliyetin başarısını ve sürdürülüp sürdürülemeyeceğhıi etkileyen en önemli göstergelerdir. Üretim açısından olaya bakıldığında, uluslararası pazarlar­
da rekabet gücüne sahip bir üretim altyapısının kurulabilmesi için, her şeyden önce uygun mali yapının ve
dengenin kurulması gerekmektedir. Uzun vadede sağlıklı bir mali yapınm kurulmasının, kısa vadeli karlılık
endişe ve çabalarının önünde tutulması lazımdır. Örnek olarak vermek gerekirse, sermaye birikim inin,
rantı yüksek olan üretim dışı alanlara kaydırılmasını teşvik edici politika ve stratejiler, tüm sanayi sistemi­
ni tehlikeye atabilecek sonuçlar doğurabilir.
Üretimi) en temel girdilerinden olan "teknolojide yeterlilik" için yapılacak uygulamalı araştırma ve
geliştirme faaliyetim için gerekli "risk sermayesi" için de sağlam kaynakların oluşturulması gerekmektedir.
Özet olarak, üretimi gerçekleştirebilmek için gerekli mali kaynakların en uygun koşullarla temin
edilmesi üretimin de başarısını etkileyecektir. Mali kaynaklara ulaşmada firm a düzeyinde uygulanacak tüm
politikaların üretim üzerinde odaklaşması, makro düzeyde uygulan mali politikaların da üretim i engelle­
meyecek ortamm oluşturulmasına yönelmesi tüm sistemi başarıya ulaştıracaktır.
Organizasyon: Organizasyona ilişkin stratejiler, çok uzun vadeli vizyon içinde politikalar oluşturacak
kurumlarm belirlenmesi, gerekli hallerde yenilerinin kurulmasını, bunlara yeterli kaynakların ayrılmasını,
bu tü r kuramlarda çalışanlara, söz konusu politikaları oluşturmak için gerekli hüner ve becerilerin
kazandtnbnasmı ve kurumlar arasındaki işbirliği mekanizmalarını kapsar. Teknoloji politikalarının uygu­
lanmasına ve teknoloji yönetimine geleneksel para ve ekonomi politikalarının ve bu politikaları uygulayan
kurumlarm müdahale ve karşı koymasına engel olunması gerekir.
62
1S-16 Haziran 1995
H. Sanayi Şurası
Devlet-Üniversite-Sanayi işbirliğinin esaslarına ve bu işbirliğinin gerçekleştirildiği, kamu ve/veya yarı
kamu Ar-Ge, teknoloji transferi, danışmanlık, meslek içi eğitim, laboratuvarlanna. enstitülerine, merkezlere
ve teknoparklara ilişkin organizasyon stratejileri ve yapıları tüm tarafların fıkirbirliği ile belirlenerek,
sürekliliği sağlanmalıdır.
Ulaşım, enerji, iletişim ve eğitim gibi bilinen ve kullanılagelen altyapılara ek olarak teknoloji altyapısı
, bilimsel bulguların ve mühendislik bilgilerinin transfer edilmesini ve yayılmasını sağlar. Teknolojik
altyapının gücü, esnekliği, uyarlanabilirliği küresel rekabet gücünü tayin eden en önemli unsur haline
gelmiştir. Bu nedenle, günümüzde ve gelecek yüzyılda, teknoloji ve yenilik (innovasyon) politikaları kamu
yönetiminin en önemli parçalarından biridir. Kamu yatırımlarında bilim ve eğitim: sınai yatırımlarında da
araştırma ve teknolojinin payı giderek artmaktadır. Ülkeler üretim ve teknolojiye dayalı büyüme strateji­
lerine öncelik vermektedir.
3. TEKNOLOJİ ALTYAPISI VE TEŞVİKLER
Teknojik değişimler bir firmananın rekabet durumunu belirleyen en önemli faktörlereden biridir.
Yapılan araştırmalar, firmaların bu değişimlere uyum sağlamada zorlandığını göstermektedir. Gerek firma
düzeyinde gerekse makro düzeyde teknoloji ile stratejinin integrasyDnu dinamik bir şekilde sağlanmalıdır.
Bu da kullanılan teknolojilerin hayat döngülerinin anlaşılıp incelenmesini gerektirmektedir.
Tablo tide Teknoloji Hayat Dögüsü (THD)inün safhaları Ürün Hayat Döngüsü kavramından esin­
lenerek açıklanmıştır. THDide dört safha vardır.
Giriş safhası ki genellikle Jenerik (İng. Generic) teknolojiler olarak kullanılmaktadır; teknolojik
araştırmalatın ilk safhalarıdır. Bir fikrin pazarlanabilir ürünlere dönüşebileceğini gösteren laboratuvar
ortamındaki çalışmalardır. Bu safha sonunda teknik prototipin üretilmesi amaçlanır.
Gelişme safhasında, jenerik teknolojinin pazar geliştirmeye yönelik kararlara baz teşkil edecek
performans göstergelerine haiz ürün ve proses prototiplerine dönüştürülmesi sağlanır. Bu safha sonun­
da ticari prototip hazırlanır.
Olgunluk safhasında, ticari prototipin pazarlanabilir maliyetlerle üretilebileceği ispatlanmış olarak
geliştirilen yeni teknolojiler, rekabet üstünlüğü sağlanacak biçimde kullanılır. (ŞEKİL 5).
Tablo!. Teknoloji Hayat Döngüleri ve Rekabet Avantajları (3)
Teknloji Safhaları
GİRİŞ Jenerik Teknolojiler
GELİŞME Gelişen Teknolojiler
OLGUNLUK
Yeni Teknolojiler
DÜŞÜŞ
Temel Teknolojiler
Teknolojinin Rekabet Gücüne Etkilen
Henüz rekabet vapısını değiştirmeve bir etkileri \oktur.
Rekabet yapısını değiştirme potantisiveli «östenrler.
Maliyet, verimlilik ve kaliteyi etkileyerek rekabet yapısını
değiştirir. Sınai mülkiyet haklan ve patentler ile firmalara
rekabet üstünlüğü sağlar.
Tüm rakipler tarafından kullanılırlar ve rakabet gücüne
etkileri çok azdır.
Geçmişte THDfleri uzun olduğundan sanayileşmeye ve teknolojiye yönelik kamu politikaları da daha
yalın ve temel araştırmaların desteklenmesine yönelik olarak saptanmaktaydı. Bu yaklaşımda, teknoloji
temel bilimlerden ve temel araştırmalardan yararlanarak firmaların kendilerince geliştirilen bir kara kutu
olarak kabul edilirdi.
15-16 Haziran 1995
63
II. Sanayi Şurası
Üretime
Yılhk
Yatıran
ün Araştırması
Ürün
Üretir
Jretim Süreci Araştırması
Şekil 5. Teknoloji / Ürün Hayat Döngüsü (1)
Oysa günümüzde THDileri kısalmış, ve sanayinin gücü tamamen teknolojiye ve rekabet kabiliyetine
dayanmıştır. Sanayinin teknoloji tabanını,
1. Jenerik ürün ve üretim teknolojileri.
1
2. Bunları destekleyen inffateknolojiler.
3. Tecrübe ve bilgi birikim i ile zenginleşmiş yönetim teknolojileri,
oluşturmaya başlamıştır (Şekil 6).
İNSANGÜCÜ
SERMAYE
Yenilik
MALZEME VE
ARA MALLAR
ÜRETİM
/
,
PAZAR
GELİŞTİRME
KATMA
DEĞER
3
PROSES VE KALİTE
KONTROL
RİSK
DÜŞÜRME
Ï
SINAİ TEKNOLOJİ
MÜLKİYETİ
PAZAR ÖZELLİKLERİ
INFRA
TEKNOLOJİLER
JENERİK
TEKNOLOJİLER
İŞ DÜNYASININ ÖZELLİKLERİ
I
BİLİM TABANI
Şekil 6. Rekabet veTeknolojiye Dayalı Sanayi Sistemi (1)
64
15-16 Haziran 19%
II. Sanayi Şurası
Jenerik Teknolojiler
Jenerik teknoloji araştırmaları, teknolojik araştırmaların ilk safhalarıdır. Ticari amaçla yapılan
araştırma geliştirme faaliyetidir. Bir fikrin pazarlanabilir ürün veya üretim teknolojisine dönüşebileceğini
ispatlayan laboratuvar çalışmalardır. Bu çalışmaların sonucunda laboratuvar prototipi üretilir.
Bir fikrin teknik olurluğunun ispatı, geliştirilen ürün/üretim sürecinin ticari olurluluğunu garantileyemez. Ancak jenerik araştırmalar, bilimsel araştırmalardan farklı olarak pazarlanabilir bir ürün/üretim
süreci geliştirmeyi hedefleyen sürecin ilk adımıdır.
Jenerik teknoloji araştırmalarının yatırım maliyetleri düşüktür. Ama bu jenerik teknoloji geliştirme
faaliyetleri ve bu faaliyetlere ayrılacak kaynaklar çok önemlidir. Çünkü bu safhanın daha sonraki safhalara
etkisi çok fazladır. Bu faaliyetler, özellikle daha ileri Ar-Ge faaliyetleri ve pazarlama kararlarının zaman­
lamasında en kritik etkiyi yapar.
Bu safhada pazarlara, pazar büyüklüklerine ve pazara girme zamanlarına ilişkin belirsizlikler yoğun
olduğundan, firmaların jenerik teknolojilere yatırım yapma eğilimleri düşüktür. Ancak laboratuvar pro­
totipinin başarıyla ortaya çıkışından sonra yukarıda sözü edilen belirsizlikler de azalacağından, firmalar
sınai mülkiyet hakkı kazandıracak daha ileri araştırma-geliştirme faaliyetlerine kaynak ayırmaktadır.
Japonyaida jenerik teknolojiler aşağıda sıralanan kriterlere göre belirlenir.
1. Üretilme potansiyeli
2. Yüksek teknik risk
3. Yeteli pazar potansiyeli
4. Ekonomik gelişmeye büyük ve yaygın katkı potansiyeli.
İnfrateknolojiler
Ekonomik faaliyetlerin üç temel safhası olan Ar-Ge. üretim ve pazarlama safhaları infrateknolojiler
tarafından desteklenir. İnfrateknolojiler üç grupta toplanabilir.
Bilimsel ve Teknolojik Veriler : Herkesin kullanımına açık olan çeşitli bilimsel bulgu ve mühendislik
bilgisi, ölçüm teknolojileri, standartlar.
Ölçme ve Test Yöntem leri: Kalite güvenliğini ve süreç kontrolünü sağlayan her türlü ölçme yöntem
ve tekniği.
Bilgi Birikim i ve Teknikler : Sınai teknolojilerin
organizasyonunu ve etkin biçimde kullanımını
sağlayan, süreç ve kontrol modelleri
Teknoloji altyapısı, firma düzeyinde, sektör düzeyinde, ülke düzeyinde oluştuğu gibi uluslararası
düzeyde de teknoloji altyapısından söz etmek mümkündür. Teknolojik altyapıyı, oluşturan bilgiler ve
tecrübe birikimleri, firmaların kullanımına açıktır. Eşzamanlı mühendislik, toplam kalite yönetimi, imalat
kaynaklan planlaması, kalite güvence sistemleri, performans ölçüm yöntemleri, stratejik planlama, pazar
geliştirme, sınai mülkiyet sistemi ve ortak planlama sistemleri teknolojik altyapının elemanlarını oluşturur.
15-16 Haziran 1995
65
».Sânayi Şurası
Teknolojik altyapı kısa sürede eskimez ama güncelliğini koruması için sürekli bakım ve özen
gerektirir. Bu alt yapının oluşturulması için uzun süreler ve yeterli kaynakların tahsisi gerekmektedir.
3. SANAYİ VE TEKNOLOJİ DESTEKLEME STRATEJİLERİ
Tüm dünya ülkelerinde ekonomik faaliyetlerin temelini teşkil eden Ar-Ge, üretim ve pazarlama
faaliyetleri çeşitli safhalarında ve çeşitli şekillerde devlet ve hükümetlerce desteklenmektedir. Teşvikler
çeşitli şekillerde verilebilmektedir.
1. Parasal teşvikler
•
Bütçeden doğrudan firmaların Ar-Ge faaliyetlerini tamamen veya kısmen desteklemek için
yapılan para yardımları
•
Bütçeden vergi muafiyeti ve/veya sigorta pirim i, indirimi veya ertelemesi şeklinde yapılan
dolaylı doğrudan yardımlar
•
Amortisman oranlarında kolaylık sağlama
2. Devletin hisse senedi alımıyla faaliyetlere ortak olması
3.
4.
İyileştirilm iş krediler
•
Ucuz krediler
•
Kredi ertelemeleri
Devlet garantileri
•
Sosyal, idari ve teknik hizmet teşvikleri.Bölgesel danışma büroları, imalat teknoloji merkez­
leri kurmak.
•
Yatırım yapma kararını almış müteşebbisler için gerekli bilgileri elde edebilecekleri bilgi
merkez ve bankaları kurmak.
•
Mevcut sanayi kuruluşlarına, faaliyet alanlarıyla ilg ili evrensel ve teknolojik gelişmeleri aktar­
mak.
•
Mevcut kanun, yönetmelik ve bürokratik mevzuatın incelenerek, sürekli güncelleştirilip,
basitleştirilmesinin sağlanmak.
•
Müteşebbislere yapılabilirlik etüdlerinde teknik yardım sağlamak.
•
Teşviklerle ilg ili olarak yatırımcıların, hükümet ve devlet kuruluşları ile olan ilişkilerinde
yardımcı olmak.
Çeşitli Avrupa ülkesindeki Ar-Ge teşviklerinin boyuttan incelendiğinde Fransa, Almanya. İtalya,
Hollanda ve Ingiltere sırasıyla ilk beş sırayı almaktadır, (TABLO 2)
66
15-16 Haziran 1995
11. Sanayi Şurası
Tablo 2. Avrupa Ülkelerinde 1988-90 Yılları Arasındaki Ar-Ge Teşvikleri (MECU)
Nakit
Vergi
İndirimi
316.15
Fransa
473.76
224.33
695.72
Almanva
293.96
Italva
390.77
Hollanda
245.22
Ingiltere
Ispanva
96.02
79.37
70.29
Belçika
11.59
100.33
Danimarka
İrlanda
13.62
11.63
Yunanistan
5.79
Portekiz
3.39
Lüksemburg
Kaynak: EC Commission. 1992 (5)
Kredi
235.56
17.92
146.28
38.58
Vergi
Ertelemesi
Ozsermay
e
Katılımı
0.38
24.13
120.45
5.81
4.83
0.16
0.76
0.27
0.38
T oplam
1 025.85
962.10
440.24
429.45
245.22
216.67
155.47
111.97
13.62
11.72
6.93
3.66
Türkiyeide uygulanan Ar-Ge teşviklerinin Avrupa Ülkelerinde uygulanan Ar-Ge teşvikleriyle
karşılaştırılması da TABLO 3ide gösterilmiştir.
Tablo 3. Avrupa Birliği İle Türkiye Arasında Ar-Ge Teşviklerinin Karşılaştırılması (5)
AVRUPA BİRLİĞİ
•
•
•
Ar-Ge Projelerine çeşitli oranlarda •
nakit yardımları
Yeni ürün ve teknolojilere sıfir faizli
•
krediler
Proje
harcamalarındaki
fatura
beyanlarına
göre
destekleme
uygulamaları
TÜRKİYE
Proje maliyetlerinin °/o50'ıne kadar
kredi verimesi, (Resmi Gazete, Ocak
1995)
Bazı ithalat kolaylıkları ve muafiyetler
Uygulanmakta olan çeşitli modeller incelendiğinde destekleme alanlarının üç ana noktada yoğunlaştığı
gözlenmektedir. (ŞEKİL 7).
15-16 Haziran 1995
67
ll.SaayiŞurası
Ar-Ge Desteği. 1990flı yıllarda en fazla kamu desteği sağlanan alan, iRekabet Öncesi Teknolojik
Araştırmalarıdır. Desteklenen alanlar ise geniş kullanım yeri olan yeni malzemeler, optoelektronik, yüksek
tanımlı görüntüleme sistemleri (high definition imaging systems). biyoteknolji, fabrika otomasyonu gibi
sistem özelliği taşıyan ve teknolojik altyapıyı güçlendirecek olan jenerik teknolojilerdir.
Teknoloji Transfer Desteği. Araştırma - Geliştirme faaliyetlerinin sonuçlarının üretilebilir ve
pazarlanabilir ürünlere dönüştürülmesi zor ve başarılması özen gerektiren bir süreçtir. Köhneleşmiş üre­
tim yapılan, (yetersiz dikey entegrasyon), firm a içinde Ar-Ge. üretim ve pazarlama fonksiyonları arasındaki
yetersiz entegrasyon, yeni teknolojilerin taşıdığı yüksek riskleri karşılamadaki isteksizlik gibi problemler
yeni teknokjilere yapılacak yatırımları düşürmektedir. Oysa, uzun vadeli rekabet gücü ve üretkenlik kazan­
ma sadece ve sadece teknolojinin temini ve kullanımı ile mümkün olabilmektedir.
Ancak teknolojinin yayılmasının ve transferinin bir bedeli vardır. Firmaların jenerik teknolojileri özüm­
seyerek, kendi içlerinde gerçekleştirecekleri uygulamalı Ar-Ge faaliyetlerinde kullanabilmeleri için çaba
göstermeleri gerekmektedir.
Pazar GeSştirme Desteği Yeni ürün ve teknolojilerin pazar şartlarına uyarlanması sırasında ortaya
çıkan problemleri yok etmek, pazar koşullarına uyarlamak için yapılan faaliyetleri desteklemek için verilir.
68
15-16 Haziran 1995
II. Sanayi Şurası
4. SONUÇ
Hiç de küçümsenmeyecek bir uluslararası rekabet gücü olan Türk sanayini en olumsuz etkileyen fak­
tö r hiç şüphe yokki teknoloji ve eğitim a lt yapısıdır. Bu nedenle önümüzdeki on yıllık bir zaman perspek­
tifi içinde, sanayileşme için çizilecek tüm stratejilerin teknoloji ve eğitim altyapısının geliştirilmesine yöne­
lik olarak çizilmesi bu olumsuzluğu uzun vadede ortadan kaldıracaktır.
KAYNAKÇA
1.
TASSEY, G., 1994; i Tecnology Infrastructure and Competitive Positionî, Kluwer Academic
Publishers, Second Printing, USA.
2.
CLARK, K.B., 1993, ¡Managing New Product and Process Development7, Harvard Business School,
The Free Press. USA.
3.
BURCELMAN. R.C., MAIDIQUE. M.A.. WHEELWRIGHT, S.C., 1996, '¡Strategic Management of
Technology and InnovationI Irwin, Second Edition, USA.
4.
TOMLINSON, R., DYSON. R.. 1983 ¡Some Systems Aspects o f Strategic Planningî, J. Opt Res. Soc.,
Vol.34, No. 8. s. 765-778.
5.
GÜNAY, F.G., YETİŞ, N., 1995 iIncentives in European Union and Turkey: A Research and
Development PerspectiveT, Research Paper, Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi. Endüstri
Mühendisliği Bölümü, Istanbul.
6.
BECHER, G., KUHLMANN, S., 1995, iEvaluation o f Technology Policy Programs in Germany!, Kluver
Academic Publishers, Hollanda
7.
THOMAS. H., SAMSON D., 1986. ¡Subjective Aspects o f the Art o f Decision Analysis: Exploring the
Role o f Decision Analysis in Decision Structuring. Decision Support and Policy Dialogueî. J. Opt Res.
Soc., Vol.37, No. 3. s. 249-265.
15-16 Haziran 1995
69
III. BOLUM
SANAYİ STRATEJİSİ
1995
-
2005
Bu çalışma, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın talebi
üzerine, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfi
(TTGV) tarafından desteklenmiş ve Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı ile Türkiye Bilimsel ve Teknik
Araştırma Kurumu'nım (TÜBİTAK) katkılarıyla
yürütülmüş olup çalışmanın planlanması ve
yürütülmesi Nilgün Arısan, Nurhan Koral
Ataman, Doç. Dr.Oğuz Babüroğlu, P ro f D rM etin
Durgut, P ro f Dr. Nesim Erkip, Bülent Esinoğlu,
Prof. Dr. M etin Ger, Dinçer Kara, İsm ail
Kayıplar ve A tilla Söğüt'den oluşan Yürütme
Kurulu tarafından yapılmış, raporda k ullanılan
verilerin oluşturulduğu Arama Konferansı ve
Tartışma Panelleri toplantıları Arama LtdŞti.
tarafından yürütülmüş, veriler Ek.1 ve Ek.2'de
isimleri listelenen 107 katılımcı tarafından
oluşturulmuş, Tartışma Panellerinde Doç. Dr.
R efik Soyer’in danışmanlığından yararlanılmış,
raporda kullanılan Durum Belirleme Çalışması
TÜBİTAK adına Aykut Göker tarafından
hazırlanmış, rapor Nurhan Koral Ataman,
Doç.Dr.Oğuz Babüroğlu, Prof.DrM etin Durgut,
Prof. Dr. Nesim Erkip, Prof. Dr. M etin Ger
tarafından yazılmış ve rapor TTGV çalışanları
Şenol Ataman, Deniz Çebi, Ayşegül Kafadar,
Medar Ökte, Nadide Önen, Ferda Sanga
tarafindan basıma hazır hale getirilmiştir.
İÇİNDEKİLER
İÇİN D EKİLER
TABLOLAR LİSTESİ
İH
ŞEKİLLER LİSTESİ
iv
ÖZET
v
BİRİNCİ BÖLÜM
1. GİRİŞ
1
İKİNCİ BÖLÜM
2. SANAYİ STRATEJİSİ
5
2.1. Strateji Nedir?......................................................................................................... 5
2.2. Türkiye Sanayileşme Stratejileri............................................................................6
2.2.1 1980 öncesi........................................................................................................ 6
2.2.2. 1980 sonrası...................................................................................................... 8
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
3. YÖNTEM
11
3.1 K ullanılan Katılımlı Yaklaşımlar...........................................................................11
3.2 M odel.................................................................................................................... 12
3.2.1 Arama Konferansı Sonuçlan ve Panellerde Kullanılmak üzere
Tasarlanan Modelin Yapısı............ ............................................................... 12
3.2.2 Tasarlanan Modeldeki Katmanların İçeriğinin Oluşturulması...................... 15
3.2.3 Tasarlanan Modelin Panellerde Kullanılacak Biçime Getirilmesi................. 18
3.3 Durum Belirlenmesinde Kullanılan Bileşik Endeksin AçıklanmasL.................... 22
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
4. BULGULAR, YORUMLAR VE ANALİZ
23
4.1 Durum Belirlemesi.................................................................................................23
4.1.1 Duruma İlişkin Bulgular.................................................................................25
4.1.2 Yorum ..............................................................................................................25
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
İÇİNDEKİLER
4.2 Arama Konferansı.............................................................................................. 32
4.3 Tartışma Panelleri................. ..............................................................................32
4.3.1 Ana Kriterler................................................................................................. 37
4.3.2 Alt Kriterler................................................................................................... 37
4.3.3 Ürün Gruplan................................................................................................ 42
4.3.4 Pazar Ağırlıkları............................................................................................ 42
4.4 Analiz.................................................................................................................. 48
4.5 Duyarlılık A n a liz i....................................................................................................50
BEŞİNCİ BÖLÜM
5.
SANAYİ STRATEJİSİ (1995-2005)
53
5.1 Sanayi Stratejisi Tiplemesi.................................................................................. 53
5.2 Sanayi Stratejisi Çerçevesi İlkeleri...................................................................... 53
5.3 Sanayi için Sözleşme........................................................................................... 57
5.3.1 Amaç............................................................................................................. 57
5.3.2 Strateji........................................................................................................... 58
5.3.3 Yeniden Kurumsallaşma............................................................................... 59
EKLER LİSTESİ.............................................................................61
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
TABLOLAR
jjj
TABLOLAR
TABLO 3.1 Kullanılan Kriterlerin Tanımlan.............................................................17
TABLO 3.2 Kullanılan Ürünlerin Tanımlan............................................................... 19
TABLO 4.1 Katılımcı Yöntemlerde Kullanılan Ürün Grup Sınıflandırılmasıyla
ISIC Rev.2, Üç Basamaklı Sınıflandırma Arasındaki Ilişkilendinne.... 24
TABLO 4.2 İmalat Sanayinin Ağırlıklı Faaliyet Kollarında Dunım, 1988-1992........28
TABLO 4.3 Arama Konferansında Ortaya Çıkan Öneriler........................................ 33
TABLO 4.4 Ana Kriterlerin Değişik Pazarlardaki Göreli Önemleri.......................... 38
TABLO 4.5 Alt Kriterlerin Değişik Pazarlardaki Göreli Önemleri............................ 39
TABLO 4.6 Ürün Gruplarının Değişik Pazarlardaki Göreli Öncelikleri.....................43
TABLO 4.7 İmalat Sanayi Ürün Gruplarının Değişik Pazarlardaki
Göreli Öncelikleri.....................................................................................45
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
■V
ŞEKİLLER
ŞEKİLLER
ŞEKİL 3.1
Kavramsal Taslak.....................................................................................14
ŞEKİL 3.2
Ana Kriterleri Belirleyen Sistem Döngüsü..............................................16
ŞEKİL 3.3
Rekabet Üstünlükleri Belirleme Modeli.................................................. 21
ŞEKİL 4.1
İmalat Sanayi Profili, 1990-1991 İtibariyle.............................................26
ŞEKİL 4.2
Satış Hasılatı, Katma Değer, İhracat, istihdam Paylan
Endeksine Göre İmalat Sanayii Kollarının Sıralanması..........................27
ŞEKİL 4.3
Mal Grubu Bazmda Sınıflanmış Sanayilerin Satış Hasılatına
Göre Sıralanması.......................................................................................31
ŞEKİL 4.4
Yüksek Teknoloji Ürünlerinin İhracaat İçindeki Payı; 1989-1992.........31
ŞEKİL 4.5
Ana Kriterlerin Değişik Pazarlardaki Göreü Önemleri...........................38
ŞEKİL 4.6
Alt Kriterlerin Değişik Pazarlardaki Göreli Önem Sıralaması................40
ŞEKİL 4.7
Alt Kriterlerin Değişik Pazarlardaki Önem Dereceleri...........................41
ŞEKİL 4.8
Ürün Gruplarının Değişik Pazarlardaki Önem Dereceleri...................... 44
ŞEKİL 4.9
İmalat Sanayi Alt Sektörler, Ürün Gruplarının Değişik
Pazarlardaki Göreü Önemlilik Dereceleri...............................................46
ŞEKİL 4.10 Pazar Ağırlığının Global Paylaşımı..........................................................47
ŞEKİL 4.11 Analiz Düzlemi......................................................................................... 49
ŞEKİL 4.12 Duyarlılık Analizi Uygulama Alanı..........................................................51
ŞEKİL 4.13 Duyarlılık Analizi Sonuçlan.................................................................... 52
ŞEKİL 5.1 Yeterlilik Tabanlı Sanayi Stratejisi Tipolojisi...........................................54
ŞEKİL 5.2
İmalat Sanayiinde Sıçrama: 1995-2005..................................................55
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
ÖZET
V
ÖZET
Bu çalışma, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nm talebi üzerine Türkiye Teknoloji
Geliştirme Vakfi'mn (TTGV) TTGV-159/S Stratejik Odak Nokta Projesi olarak
gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya ayrıca Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Türkiye Bilimsel
ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) katkıda bulunmuştur.
Çalışmada, gerçek anlamı ile yaygm katılımlılık ilkesinin benimsendiği Arama
Konferansı ve Tartışma Panelleri etkinlikleri yeralmışür. Bu etkinliklere %70'i sanayi,
%30'u kamu kesiminden olmak üzere toplam 107 kişi katılmıştır.
Katılımcıların çoğunun karar verici durumda olmaları, etkinliklerdeki tartışma
ortam ının niteliğini yükseltmiş ve içeriğini zenginleştinniştir.
Ç alışm anın kapsamı, ekonomik büyümenin bütünü ile ele almdığı bir ülke stratejisinin
yalnızca bir bileşeni olan imalat sanayii stratejisi ile sınırlanmıştır. Genel bir kalkınma
stratejiğinin imalat sanayii yanında doğal olarak eğitim ve sağlık hizmetleri için; eneıji,
ulaşım ve haberleşme gibi şebeke altyapıh kamu hizmetleri için; madenler ve diğer
doğal kaynaklar için; tarım, turizm vb. için özel ah stratejileri de bulunacaktır.
İstihdam
kaynak tahsisi, üretim maliyetleri, işgücü, endüstriyel ilişkiler, nüfus ve
kuruluşların dağılımı ile verimlilik ve kalite öğeleri ancak böyle bir çerçevede etken ve
edilgen yönleri ilk incelenebilecektir. Sanayi toplumundan sanayi sonrası topluma
geçişin tartışıldığı bir zaman diliminde, böyle bir ülke stratejisi yaklaşımı özellikle
büyük bir önem kazanmıştır.
Ülke stratejisi, bir ucunda yönlendirici plan, öteki ucunda ise serbest piyasa
mekanizmaları bulunan geniş bir süreç aralığında oluşur. Ortamı doğnı ve zamanında
değerlendirip doğan fırsatlardan yararlanmak veya doğan tehditlere karşı önlem ahnak,
ülke stratejisinen başhca getirisidir.
Cumhuriyet dönemi iktisat politikaları, genelde devlet müdahalesine dayah bir sanayi
gelişmesini hedef almıştır. Beş yıllık ekonomik planların simgelediği devletçi yaklaşım
özellikle 1980lerden sonra terkedilmeye başlanmış ve sanayileşme pazar ekonomisinin
mekanizmalarına bırakılmıştır.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
vi
ÖZET
1980 sonrasında dünya ekonomisi ile bütünleşme ve serbest pazar koşullarına göre
yeniden yapılanma ana hedefine karşın, kısa dönemli istikrar politikaları uygulamada
egemen olmuştur. Devletin çekildiği sanayi sektörlerinde doğan boşluk henüz
doldurulmamış, dönemde gerçekleşen önemli altyapı yatırımları ile verimlilik, kalite ve
rekabete önem veren sanayiciye rağmen, eski ve yeni üretim alanlarında yeni teknoloji
firsatı yakalanamamıştır.
Güncel tartışma; bilim, teknoloji ve yeni pazar talebinin yarattığı fırsatlardan nasıl
yararlanılabileceği yönünde açılmaktadır. 6 Mayıs 199S tarihli Resmi Gazete'de
yayınlanan "VII. Beş Yıllık Kalkınma Planı Stratejisi (1996-2000)" dokümanında yer
alan strateji anlayışı, bu açılımın bir örneğidir.
Strateji tek bir tanımın yetersiz kalacağı bir kavramdır.
Strateji konusundaki tartışmalarının son beş yıl içinde yetenek geliştirme yaklaşımım
öne çıkardığı görülmektedir.
Bu çalışmada, tavır alabilmek ve eyleme geçebilmek üzere geliştirilecek olan
yetenekler sanayimizin rekabet üstünlüğü açısından irdelenmiştir. Uluslararası rekabet
üstünlüğü için izlenecek sanayi stratejisi bu bağlamda bir smai yetenek geliştirme
stratejisi kimliğine bürünmektedir. Ürün gruplarında yapısal değişikler, yeni sektörlerin
doğuşu, yeni teknolojili büyük projelerin tasanmı, kurumsal yenilikler, teşvik, pazar,
işgücü, bilgi vb. etmenlerin geliştirilmesi türü diğer stratejiler dışlanmadan önerilen
önemli yeteneklerin gerek seçimi gerekse geliştirilmesi, bu stratejinin ana eksenini
oluşturmuştur. Ürün gruplan bazındaki dinamik bu yeteneklerin etkisi ile ortaya
yıkm ıştır
Arama Konferansı sonucunda ortaya çıkan vizyonu oluşturan temel öğeler, sırf bir
sanayi stratejisinin bileşenleri olmaktan öte, genel bir ülke stratejisini belirleme amacına
yöneliktir.
Üstünlük ve yetersizlikler konusundaki görüşler ortaya çıktıktan sonra, 2005 yılma
ilişkin belirlenen bazı temel hedefler; kişi başma GSMFTnin 10.000 ABD dolanna
ulaştığı, nüfus artış hızmın %1,5'nin altına düştüğü, GSMifnm %1'inin AR-GE'ye
ayrıldığı, eneıji gereksiniminin 2500 kw saat/kişi/yıla eriştiği, "Made in Turkey”m
kalite simgesi olduğu, aracısız girilmiş dünya pazarlarında 100 Milyar ABD dolar
hadmük bir yer tutan müreffeh bir AB üyesi Türkiye şeklinde özetlenebilir.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
ÖZET
vii
Sözkonusu hedeflere varılması için, devletin rolünün, temel işlevler olan sağlık, eğitim,
savunma, rekabet ortamı ve koşullarının düzenlenmesi ile sınırlı
kalm ası
ve strateji
çalışmaları yapan kurumlarda özel kesimin temsil edilebileceği bir kurumsal yapı
değişikliği önerilmiştir. Bu şekilde, Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgede istikrarlı bir
ekonomik ve siyasi güç odağı ve kültür ve turizm merkezi konumuna sahip olacağı
vurgulanmaktadır.
Ayrıca, nitelikli işgücünü ve girişimci bir toplumu oluşturmaya yönelik bir eğitim
sistemi, uluslararası normlara uygun üretim
ve üniversite-sanayi işbirliğinin
zorunluluğu üzerinde fikir birliğine vanldı.
Arama Konferansı sonunda, yukarıda sözü edilen sanayi stratejisi çerçevesinin ve
dinamiklerinin belirlenmesinde kullanılacak olan "Rekabet Üstünlüğü Belirleme
Modeli" kurulmuştur. Tartışma Panellerinde Analitik Sıralama Yöntemi bu model
aracılığı ile uygulanmıştır. Pazarlar, rekabet üstünlükleri kriterleri ve ürün gruplarının
öncelikleri ile
indirgenmiştir
aralarındaki ilişkiler uygulama sonucunda sayısal çokluklara
K atılımlı yöntemlerin bulgulan yeni bir imalat sanayi stratejisi
tiplemesini ortaya çıkarmaktadır. Aşağıdaki "Yeterlilik Tabanlı Sanayi Stratejisi
Tipolojisi Şekli"nde gösterilen bu tiplemeye göre sanayi stratejisi iki boyut ile
tanımlanabilmektedir.
s8
I
M
II
o
m
d
<n
=L
<S
2 m
n
TsZ
r*
m
S
m
□
m
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
ÖZET
v iii
Bu boyutlardan birincisi ihracatın cazibesi olarak ifade edilmekte ohıp, katılımlı
yöntemler uygulamasında vurgulanan değişik dış pazarların göreli olarak bazı ürün
gruplarına daha cazip geldiği yargısından hareket ederek belirlenmiştir. Geliştirme ve
yenilenmede yetkinlik diye tanımlanan ikinci boyut ise, katılımlı yöntemlerin öne
çıkarttığı Ar-Ge düzeyi ve bilgiye ulaşma, yönetim becerisi, kalite ve standartlara
uygunluk, fmans mekanizmalarının çeşitliliği, çevreye duyarlılık, teknoloji üretme ve
benzersiz ürün yaratma kriterlerinden oluşmaktadır. Bu strateji tiplemesine göre 2005
konumu incelendiğinde, katılımlı yöntemlerin öngördüğü hedef, mal bazında ürün
gruplan açısından
1995 konumuna göre oldukça az değişmektedir. Temel fark,
üretimin giderek yeni tüketim mallan ile zenginleştirilmesi diye özetlenebilir. Diğer bir
deyişle, ürün gruplarının göreli konumlarında önemli bir değişiklik olmamakta ama
ihracatda öngörülen artışı sağlamak amacıyla tüketim mallarının paymda artış
öngörülmüştür. 1995'den 2005'e giderken gözlenen başlıca değişiklik 2005 için
hedeflenen konumda rekabet üstünlüğünün sağlanması ve sürdürülmesi için geliştirme
ve yenilenmede yetkinliğin arttırılma» gereğidir. Bu iki farklı konumu birleştiren ve
okla gösterilen yön, katılımlı yöntemler sonucu 1995'den 2005'e geçişte sanayide
öngörülen sıçramayı temsil etmektedir.
Bu sanayi sıçramasının gerçekleşmesi için öngörülen strateji başlığı "Sanayi için
Sözleşme"dk.
Sanayi için Sözleşmede Amaç
Sanayi için sözleşmenin amacı, sanayinin uluslararası rekabette sürdürülebilir
avantajlar geliştirmesi; sanayi verimliliğinin, istihdamın ve Türk insanının yaşam
kalitesinin yükseltilmesidir.
Sanayi için Sözleşmede Strateji
Belirlenen strateji katılımcı yöntem uygulamalarında yer alan iddia sahiplerinin
ortaya çıkardığı ve önceden nasıl çıkacağı kestirilemeyen bir stratejidir. Bu strateji
1995 yılından 2005 yılına giderken, genelde olgunlaşmış sanayi kollarında
geliştirme ve yenilenme yetkinliğini arttırarak yeniden doğuş atılımı yapacak ve
ülkede ihracatın cazibesini arttırıp uzun dönemli ve sürdürülebilir bir rekabet
avantajı sağlayacaktır.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
Olgunlaşm ış Sanayi kollan, belli bir altyapısı bulunan ve uluslararası pazarlarda
rekabet üstünlüğüne sahip olan sanayilerdir. 2005 hedefi içinde belirlenen ürün
gruplarının göreli konumlan bugünkü göreli konumlan ile tamamen örtüşmektedir.
Sanayi içinde aktif aktörler olan katılımcıların bu öngörüsü, bugün için olgunlaşmış
sanayi kotlan olarak belirlenmiş sanayilerin bir on yıl daha bu konumlarım
sürdürecekleri biçiminde yorumlanabilir. Ancak, katılımcıların da belirlediği gibi bu
sürekliliğin sağlanabilmesi,
anılan sanayi kollarında geliştirme ve yenilenme
yetkinliğinin arttırılmasına yönelik yemden doğuş çabalarına bağlıdır.
Geliştirme ve yenilenmede yetkinlik boyutu bir yanda daha önce de belirtildiği gibi
gelişmişlik kriteri oluşturan Ar-Ge düzeyi ve bilgiye ulaşma, yönetim becerisi, kalite
ve standartlara uygunhık, finans mekanizmalarının çeşitliliği ve çevreye duyarlılık, öte
yanda teknoloji üretme yeteneği ve üretilen ürünün benzersizliği alt kriterleri ile
tanımlanmaktadır.
Sanayi için Sözleşmede Yeniden Kurumsallaşma
Arama Konferansında, bir dizi yeni kurumdan oluşan farklı bir kurumsallaşma
öngörülmüştür.
Yeni
lm rum lar
geliştirme ve yenilenmede yetkinlik olarak boyutlandmlan temel
yetkinliğin uygulamaya geçmesi için gerekli görülen yapılardır.
Bu
y a p ılan m a
sanayideki aktörlerin tümünün aktif katılımının sağlanması esasına
göredir. Diğer bir deyişle bu yapılanma ne tümüyle merkezi planlama, ne de serbest
piyasa mekanizmalan temelli bir kurumsallaşmadır.
Bunun yanılıra önerilen kurumsallaşma katılımlı bir süreç çerçevesinde tüm iddia
sahiplerine açık olduğundan, serbest piyasa mekanizmalarına karşı bir seçenek
olu ştu rm a m aktadır. Gene de, serbest piyasa mekanizmalarında olduğu gibi sanayinin
bütünü bazındaki stratejik gelişme şansa bırakılmamıştır. Sözkonusu katılımlı süreç,
ortak akim gelişmesine, ortak çıkarların sağlanmasına, ortak değerlerin ve sineıjilerin
oluşumuna katkıda bulunan bir zemin yaratacaktır.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
ÖZET
X
Bu zemin, Önerilen kurumsallaşma bir merkezi planlama olmadığından makro düzeyde
değildir. Diğer tarafta tümüyle serbest piyasa mekanizmalarına yönelik olmaması
nedeniyle firmalar düzeyinde, yani mikro düzeyde de değildir. Bu durumu ile
kurumsallaşma merkez ve firmalar arasında; mezo düzeyde yer almaktadır.
Yukarıdaki kurumsallaşma, kamu ve özel sektör arasında ve özel sektörün kendi
içinde oluşturacağı birliklerinden doğacak kuramlardan meydana gelecektir.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
BİRİNCİ BÖLÜM
GİRİŞ
GİRİŞ
1
1. GİRİŞ
L Sanayi Şurası 1987 yılında toplanmış ve Türkiye Sanayi'nin çeşitli sorunları ile
öneriler tartışılmıştır.
1994 yılında toplanan I. Sanayi Yüksek Konseyi Sonuç
Bildirgesi'nde ağırlık kazanan ortak görüş, Türkiye'nin yaşam kalitesini yükseltmeye
yönelik sanayileşme strateji ve politika araçlarının, ilgili tüm kesimlerin katılımı ile
belirlenmesi ve hayata geçirilmesidir. 6 Mayıs 1995'te Resmi Gazete'de yayınlanan
VII. Beş Yılık Kalkınma Planı Stratejisi (1996-2000) dokümanı plan stratejisi
kavramını getirmekte ve dışa açık sanayileşme stratejisinin devam edeceğini
vurgulamaktadır. Bu çalışma, benzer bir yönlenme ile Türkiye Sanayi Stratqisi'nin
hazırlanmasına başlangıç oluşturmak ve şekil verebilmek amaçlan ile başlatılmıştır.
Çalışmanın amacı topyekün bir kalkınma stratejisi hazırlamak değil, bir kalkınm a
stratejisi içinde yer alacak sanayi stratejisinin çatısını kurmaktır.
stratejinin belirlenmesini sağlamaktır.
Çalışmanın amacı
Stratejinin uygulanmasına yönelik sosyal ve
ekonomik boyutun yeni oluşturulacak kurumsallaşma ile eş zamanlı yapılabileceği
öngörülmüştür. Başka bir deyişle, bu doküman değişimin nasıl olacağını değil, nereye
gidileceğim belirlemeye yönelik hazırlanmıştır. Çalışmanın bir diğer hedefi ise
EL
Sanayi Şurası'na sunulmak üzere bir sanayi stratejisi taslağının hazırlanmasıdır.
Çalışma, Hazine Müsteşarlığınca Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfi'nın (TTGV)
kullanım ına açılan Dünya Bankası kredisi çerçevesinde TTGV-159/S Stratejik Odak
Nokta Projesi desteklenmiştir. Çalışmaya, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Türkiye
Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) da katkıda bulunmuştur.
Çalışma, aşağıdaki aşamaları içermektedir.
•
Ön Hazırlık ve Planlama aşamasında bir Yürütme Komitesi oluşturulmuş ve her
aşamada yapılacak işler planlanmıştır.
•
ikinci aşamada paralel olarak iki grup çalışma yürütülmüştür.
Birinci grup
çalışmada, Türkiye Sanayi'nin bugünku durumu hakkında ve elde bulunan veriler
çerçevesinde TÜBİTAK tarafindan hazırlanan Durum Belirlemesi yer almaktadır,
ikinci grup çalışma ise katılımlı metodolojilerin kullanıldığı etkinliklerden. Arama
Konferansı ve Tartışma Panellerinden oluşmuştur. Bu etkinlikler iki tip katılımlı
yöntemin uygulaması çerçevesinde yoğunlaşmış ve Yürütme Komitesi tarafindan
planlanarak uygulanmıştır. Arama konferansı ve tartışma panelleri davetlilerinin
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
GİRİŞ
2
seçimi ve tartışmaların yönetimi Yürütme Komitesi tarafından planlanmış ve
gerçekleştirilmiştir.
•
Üçüncü aşamada, öncelikle bir önceki aşamada yapılan çalışmalar değerlendirilmiş
ve Sanayi Şurası için hazırlanacak dokümanın yapısı ortaya çıkartılmıştır.
•
Dördüncü aşamada Sanayi Şurası'na sunulacak doküman hazırlanmıştır.
•
Çalışmanın son aşaması ise II. Sanayi Şurası sonrasında tamamlanacaktır. Bu
aşamada Şura'daki tartışmalar ve öneriler ışığında bir Sanayi Stratejisi Dokümanı
son şeklini alacaktır.
Çalışmanın yürütülmesinde Yürütme Komitesi etkin rol almıştır.
Yürütme
Komitesi'nin rolü etkinliklerin planlanması, katılımcıların seçimi ve çağrılması ile
etkinlikler arasındaki eklemlenmelerin koordinasyonunun sağlanması olmuştur.
Bu noktada, çalışmanın sonucunda elde edileceklerin yanmda, izlenen çalışma
yönteminin yenilikçi taraflarının da vurgulanması doğru olacaktır. Çalışmada, gerçek
anlamı ile yaygın katılımlılık ilkesinin benimsendiği etkinlikler yer almıştır. Arama
Konferans ve Tartışma Panelleri, katılanlann tümünün fikirlerini tartıştıran ve tartışma
sırasında karşılıklı ikna yolu ile bir ortak görüşe (konsensusa) vardıran katılımlı
yöntemlerdir. Katılanlann konu ile ilişkili iddia sahipleri olmaları, etkinliklerin katkı
değerini özellikle artıran öğe olmaktadır. Kullanılan yöntemdeki tüm bu farklılıklar,
sanayi stratejisinin hazırlanmasına alışagelmedik bir yaklaşım getirmiş ve her türlü
yeniliğe açık tarzı ile genelde kabul görmüştür. Sanayi ve Ticaret Bakanhğı'nın bu tip
katılımlı bir yöntemi benimsemiş olması, Türkiye'deki kamu ya da özel tüm kesimlerin
atılım ihtiyacının bilincinde olduğunun, kanımızca çok olumlu bir göstergesidir.
Çalışmalara katılan iddia sahiplerinin özet dökümü şöyledir:
Arama konferansına
hedeflenen 40 katılımcıdan 39’u katılmıştır. Katılımcıların %67'si kamu dahil sanayi
kesiminden, %33 ise düzenleyici anlamdaki kamu kesimindendir. Tartışma panelleri
için ise 70 katılımcı hedeflenmiş ohıp, katılan katılımcı sayısı 68'dir. Katılımcılardan
%72'si kamu dahil sanayi kesiminden, %28'i düzenleyici anlamdaki kamu
kesimindendir. İki etkinlikte birden yer alan katılımcı sayısı ise 15'tir. İki etkinliğe
birden katılanlar da gözönüne alındığında, toplam 92 katılımcının %67'si sanayici,
%33'ü kamu kesiminden olmaktadır. Kamudaki sanayi kesiminin iki etkinlikte de
dörder katılımcı ile yer almış olması, toplantılara katılanlann özel sektör sanayi kesimi
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
GİRİŞ
ağırlıklı olduğunu göstermektedir.
3
Ayrıca, katılımcıların çoğunun karar verici
konumda olmaları etkinliklerdeki tartışma ortamının niteliğini yükseltmiş ve içeriğini
zenginleştirmiştir.
Çalışmanın kapsamı, ekonomik büyümenin bütünü ile ele alındığı bir ülke stratejisinin
yalnızca bir bileşeni olan imalat sanayii stratejisi ile sınırlanmıştır. Genel bir kalkınma
stratejisinin imalat sanayii yanında doğal olarak eğitim ve sağlık hizmetleri için; eneıji,
ulaşım ve haberleşme gibi şebeke altyapıh kamu hizmetleri için; madenler ve diğer
doğal kaynaklar için; tarım, turizm vb. için özel alt stratejileri de bulunacaktır,
istihdam, kaynak tahsisi, üretim maliyetleri, işgücü, endüstriyel ilişkiler, nüfus ve
kuruluşların dağılımı ile verimlilik ve kalite öğeleri ancak böyle bir çerçevede etken ve
edilgen yönleri ile incelenebilecektir. Sanayi toplumundan sanayi sonrası topluma
geçişin tartışıldığı bir zaman diliminde, böyle bir ülke stratejisi yaklaşımı özellikle
büyük bir önem kazanmıştır.
Doküman, beş bölümden oluşmuştur, ikinci bölümde, strateji kavramı tartışılmış ve
Türkiye'de izlenmiş sanayi stratejileri incelenmiştir. Çalışmada kullanılan yöntemlerin
ve oluşturulan modellerin tanıtımı üçüncü bölümde verilmiştir. Dördüncü bölümde ise
çalışmanın tüm bulgulan özetlenmiş ve analiz edilmiştir. Sanayi stratejisi önerisi son
ve beşinci bölümde yer almaktadır.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
İKİNCİ BÖLÜM
SANA Yİ STRA TEJİSİ
5
SANAYİ STRATEJİSİ
0 ^ \M L -
2.
SANAYİ STRATEJİSİ
2.1
Strateji Nedir?
'¿ 'J V Î -
(
G
~
=
^ J \
U u d û A j
Strateji, tek bir tanım ın yetersiz kalacağı bir kavramdır. H an birbirinin yerine
geçebilen h a n de birbirini tamamlayıcı olan değişik tanımlar için
Mintzberg'inO aşağıdaki aralamasına başvurulabilir:
• Plan Olarak Strateji: Eylemi ve örgütleri, bilinçli ve amaçlı olarak önceden
tanımlanıp üan edilmiş hedefler doğrultusuna yöneltilmesi.
• Ortaya Çıkan Yön Olarak Strateji: Önceden tanımlanıp ilan edilmiş hedef
doğrultusu yerine, ortamm duyarlılığı içinde örgütlerin tavır ve katılımları
sonucu eylem yönünün ortaya çıkmasL
•
Konum Olarak Strateji: Beklenti ve işlevlerin tanımlandığı örgüt çevresi
içinde örgütlerin yerlerini belirleyen, örgüt ile çevresi arasındaki ilişkiyi
düzenleyen konum saptaması.
• Bakış Açısı Olarak Strateji: Ortak eylemde buluşan örgütlerin; ortak
misyonları nedeni ile paylaştıkları normları, değerleri ve davranış kalıplarını
içeren bakış açısı. Bir kavram ve/veya tavır etrafmda oluşmuş ortak akıl
olarak da tanımlanab ilir
Sanayi stratejisi en genel anlamda ülke kaynaklarının yönetimidir. Ülke
stratejisi, bir ucunda yönlendirici plan, öteki uçunda ise serbest piyasa
mekanizmaları bulunan geniş bir süreç aralığında oluşur. Oluşumunda hangi
süreç etkin olursa olsun, her ülkenin bir sanayi stratejisi vardır. Ortamı doğru
ve zamanında değerlendirip doğan fırsatlardan yararlanmak veya doğan
tehditlere karşı önlem almak, ülke stratejisinin başlıca getirisidir.
(1)
Cafıfomi» Maoagcmeaı Revjew, 1987
SAHAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
6
SANAYİ STRATEJİSİ
Bu çalışmada, tavır alabilmek ve eyleme geçebilmek üzere geliştirilecek olan
yetenekler
sanayimizin
rekabet
üstünlüğü
açısmdan
irdelenmektedir.
Uluslararası rekabet üstünlüğü için izlenecek sanayi stratejisi bu bağlamda bir
sınai yetenek geliştirme stratejisi kimliğine bürünmektedir. Ürün gruplarında
yapısal değişiklikler, yeni sektörlerin doğuşu, yeni teknolojili büyük projelerin
tasarımı, kurumsal yenilikler, teşvik, pazar, işgücü, bilgi vb. etmenlerin
geliştirilmesi türü diğer stratejiler dışlanmadan önerilen önemli yeteneklerin
gerek seçimi gerekse geliştirilmesi, bu stratejinin ana eksenini oluşturmaktadır.
Ürün gruplan bazındaki dinamiğin, bu yeteneklerin etkisi ile ortaya çıkacağı
varsayılmaktadır.
Strateji konusundaki tartışmaların son beş yıl içinde yetenek geliştirme
yaklaşımını öne çıkardığı görülmektedir. Temel yetenekler kavramını ortaya
atan Prahalad ve Hamel^'e göre "Temel yetenek, kurumun ortak
öğrenebilmesini sağlamaktır. Burada çok değişik beceri ve teknolojilerin
tümleşmesi özellikle önemlidir. Böyle olunca, temel yeteneklerin katılım,
iletişim ve örgütü çeviren duvarlan aşarak işin sahiplenilmesi biçimlerinde
ortaya çıkmasına şaşırmamak gerekir".
2.2.
Türkiye Sanayileşme Stratejileri
Cumhuriyet dönemi iktisat politikaları, genelde devlet müdahalesine dayalı bir
sanayi gelişmesini hedef almıştır. Beş yıllık ekonomik planlarm simgelediği
devletçi yaklaşım özellikle 1980lerden sonra terkedilmeye başlanmış ve
sanayileşme pazar ekonomisinin mekanizmalarına bırakılmıştır.
2.2.1.1980 öncesi
Bu evre sanayileşme stratejileri aşağıdaki altı dönemde ele alınabilir.
i.
1923-1929: Sanayileşmede özel girişimciye öncelik tanınmış, devlet teşvik
ve himaye etmiştir. Millileştirme politikasını içeren bir yeniden inşa
dönemidir.
İL
1930-1939: Dünya ekonomik bunalımı sonrasında ekonomide korumacı
ve devletçi politikalar benimsenmiştir.
(2)
Harvard Business Revieıv, 1990
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
SAHAYI STRATEJİSİ
7
• 1930-1932: Küçük ölçekli ve niteliği yetersiz sanayi yapısı içinde
üretim hacmi artırılmıştır
■ 1933-1945: Bilinci ve İkinci Sanayi Planlan yapılmış, devlet iktisadi
işletmeler kurmuş, özel ve kamu işletmeleri birlikte teşvik edilmiştir.
Tarıma ve doğal kaynaklara dayalı smai üretim, dışalımı yapılan
tüketim mallarının yerli üretimi ile önemli gelişme sağlanmıştır.
ÖL 1946-1953: İkinci Dünya Savaşı sonunda sanayideki devlet yatmmlan
durmuş, eskiyen yapı yenilenememiştir. Serbest rekabet politikaları
benim şenmiş; devalüasyon, yabana sermayenin özendirilmesi, ithalatın
serbest bırakılması vb. ile dışa açılmmıştır. Tüketim mallarında dış alıma
gidilmiş, dış yardım ile tarım makinalaşmışür.
iv. 1954-1961: Devletin ekonomiye müdahalesi geri gelmiş, dış ticaret
Vı«atlanmıştır Sayılan ve sermayeleri artan KİTIer aracılığı ile sanayileşme
snrH fıriîlm fışriir KİTIer, artan hizm et ve ürün talebini karşılamış, özel
sektöre ucuz girdi sağlamıştır. Temel tüketim mallarının üretimi aşaması
büyük ölçüde tam am lanm ış, altyapı gelişmiş, canlanan iç pazarda devletin
desteği ile özel sanayiye geçiş dönemi başlamıştır.
v.
1962-1977: İçe dönük planlı ekonomi döneminde; ekonomik dengenin
lm m hnaa ekonomik ve tophımsal kalkınmanın birlikte gerçekleştirilmesi,
belli bir hı^Ha büyüme (%7) ve sanayileşmeye önem verilmesi gibi uzun
vadeli hedefler üç kalkınma programında yer almıştır. Birinci planda
(1963-1967), tarım ve sanayi gelişme dengesi, nitelikli insan gücü, ithal
ikameci politika ile dışa bağımlılığın azaltılması ve istihdam artışı
öngörülmüştür, ikinci planda, sanayi tanmm önüne geçerek sürükleyici
konuma gelmiş, dayanıldı tüketim malı üretimi aşaması bitirilerek ara
mallarının üretimi amaçlanmıştır.
SANAYİ STRATEJİSİ 199S-2005
8
SANAYİ STRATEJİSİ
Her iki planda da, üretimin istenen hacimde gerçekleşmesi amacı, kalite
arayışının önündedir. Yatırımların verim li olması ve dış ticaretin gelişmesi
için özel teşebbüs özendirilmiştir. Üçüncü plan (1973-1976), Avrupa
Ekonomik Topluluğuna katılma gibi dışa açılma öğelerinin önem
kazandığı bir dönemde, dış rekabete hazırlanma için gerekli olan
yatırımları içermiştir. Büyük ölçekli girişimler tercih edilerek dış
ekonomilerin düzeylerinin yakalanması hedeflenmiş; kamu öncülüğünde
hızlı büyüme, koruma/destek.yolu ile özel sektörün dayanıldı tüketim malı
üretimi teşvik edilmiştir.
vl
1977-1979: Dış borç yükü, hammadde sıkıntısı, atıl kapasite ve ekonomik
durgunluk ile bunlara çare arayan dış denetim li istikrar programlan, bu
kriz dönemini nitelemektedir. Dönemi noktalayan 24 Ocak 1980
kararlarında yüksek
enflasyonunun dizginlenmesine birincil
önem
verilmiştir. Orta ve uzun vadeli yatırım projelerinden vazgeçilmiş, içte
satın alma gücü şiddetle kısılırken sanayi malı dış satımı özendirilmiştir.
2.2.2.1980 sonrası:
1980 sonrası ekonomi politikaları, dünya genelinde yaşanan dönüşüm
çerçevesinde değerlendirilmelidir.
L
Tekno-Ekonomik Paradigma
Piyasa ekonomileri yeni bir yapısal değişim sürecine girmiştir. Teknolojik
değişim, yeniden yapılanma
sürecinin daha iyi anlaşılm asını ve
denetlenmesini sağlayan bir içsel etmen, ekonomi girdisi olarak kabul
edilmekte, uzun vadeli sanayileşmenin görece bağımsız etmenleri arasmda
sayılmaktadır.
Ürün, proses ve iş yönetimi için teknolojik yenileme; esnek üretim ve
otomasyon; bütünsel kalite anlayışı; küreselleşen pazar ve hizmet,
kalkınmanın bilim ve teknoloji altyapısı vs. hızla ticarileşen bilgiye dayalı
yeni ekonomilerin özelliklerindendir.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
9
SANAYİ STRATEJİSİ
İL Dışa Açılma
Yeni liberal ekonomi modeli içinde küresel pazar olgusu, piyasanın öncü
rolüne yeni bir boyut getirmekte ve rekabet gücü dış pazarlara yapılan
ihracat ile eşanlamlı sayılmaktadır. Sanayileşmede geç kalmış ülkeler için
bilim ve teknoloji yetkinliğini artırarak dışa açılma yeni bir cazibe merkezi
oluşturmuştur.
ihracata yönelik politikalar ithal ikameci politikaların yerini alırken,
ekonomideki kamu varhğmm en
aza inmesi için yoğun baskı
sözkonusudur. Yeni strateji öğeleri arasında;
■
iç piyasada dengelerin müdahalesiz ohışması
■
a
ihracata yönelme,
kaynak tahsisinde verimlilik,
■
■
karşılaştırmalı rekabet gücü bulunan alanların önceliği,
teknolojiden verim artışı için yararlanma
bulunmaktadır. Stratejinin sonuç vermesi için, siyasal ve ekonomik
istikrarsızlığın mutlaka önlenmesi ve dışa açık yapısal değişikliğe gidilerek
makroekonomik dengenin kurulması istenmektedir. Model içinde devlet
işlevsel nitelikte rol almakta, düzenleyici yönü ağırlık kazanmaktadır.
iiL Türkiye Uygulaması
1970lerin sonunda; düşük sınai performans, düşük ihracat düzeyi, ithal
girdisine bağlı iç tüketim, iç tüketimi körükleyen bölüşüm ve ücret
p o litikalar» sorunları bulunan ithal ikameci modelin artık verimlilik a n ır ma
geldiği söylenebilir. İşyeri ölçeklerinin yetersizliği, finansman sorunları ve
geri teknoloji kullanımı, yeni teknolojik gelişmelerden yararlanmayı
engellemektedir.
1980 sonrasında dünya ekonomisi ile bütünleşme ve serbest pazar
koşullarına göre yeniden yapılanma ana hedefine karşın, kısa dönemli
istikrar politikaları uygulamada egemen olmuştur. En son S Nisan 1994
kararlarının eklendiği bu politika zinciri, mali endişeler nedeni ile
ekonomik büyümeyi sürekli olarak ertelemiştir. İç talebin gene şiddetle
kısılması, kamu hizmetlerinin zayıflaması, yüksek faiz ve güçlü ihracat
teşviği;
SANAYİ STRATEJİSİ 1SSS-200S
10
SANAYİ STRATEJİSİ
■ daralan smaı yatının ve üretim,
' ■ kronik enflasyon,
■ rant ekonomisinin artan payı
sorunlarına çözüm getirememiştir. Devletin çekildiği sanayi sektörlerinde
doğan boşluk henüz doldurulamamış, bu dönemde gerçekleşen önemli
altyapı yatırımları ile verimlilik, kalite ve rekabete önem veren sanayiciye
rağmen eski ve
yakalanamamıştır.
yeni
üretim
alanlarında
yeni
teknoloji
firsatı
Güncel tartışma; bilim, teknoloji ve yeni pazar talebinin yarattığı
fırsatlardan nasıl yararlanılabileceği yönünde açılmaktadır. 6 Mayıs 1995
tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan "VII. Beş Yıllık Kalkınma Planı
Stratejisi (1996-2000)" dokümanında yer alan strateji anlayışı, bu açılımm
bir örneğidir.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
YÖNTEM
11
YÖNTEM
3. YÖNTEM
3.1 Kullanılan Katılımlı Yaklaşımlar
K a tılım lı Strateji hazırlam asının ana nedenleri,
•
stratejiye ortak akıl nosyonundan yaklaşma ihtiyacı,
•
•
stratejiye kurgu merceği yerine uygulama merceğinden bakma ihtiyacı,
üretilen kurguyu sahiplenme; bir grup uzman tarafından çıkan görüşleri değil, o
•
strateji ile yaşayacak olanların, yani asıl iddia sahiplerinin bizzat katkısı ile üretme
ihtiyacı,
katılım; stratejilerin içeriğinin şekillendirilmesi kadar önemli olan strateji oluşumu
süreci yönetiminin bir araca olması
diye sıralanabilir.
Strateji oluşum süreci yönetimini kolaylaştıran etken farklı katılım biçimlerini sağlayan
yöntemleri içeren toplantılardır. Arama konferansı ve paneller, kendine has yöntemler
içeren strateji oluşturma toplantılarıdır. Bu çahşmada yararlanılan arama konferansları
ve paneller işte bu tür toplantılardan ohıp, katılımın temel taşlan olarak
nitelendirmektedirler.
Her strateji toplantısının bir yöntem ve düzen çerçevesinde
yapılmasına özen gösterilir; bazı toplantılar önceden planlanabileceği gibi, genelde
zam anlam aa bir evvelki toplantıda veya yürütücü kunıhın önerisi doğrultusunda
oluşabilir. Başvurulan bu iki toplantı türü aşağıda tanımlanmıştır.
Arama Konferansı: Gelecek tasanmı ve şekillendirmesi için yapılan ve 2-3 gün süren
toplantı türüdür.
Serbest strateji üretmek ve tartışarak paylaşmak, ortak akıl
yaratabilmek için önemli bir başlangıç yöntemidir. Yöntem ile ilgili daha ayrıntılı
açıklama Ek. l'de verilmiştir.
Analitik Sıralama Yöntemi. Serbest strateji üretmeye değil, önceliklerin sıralanmasına
yönelik iki gün süren panellerle yapılır.
Strateji önceliklerinin a r a lanmasını iddia
sahiplerine yaptırmak üzere, onlarm yargılarını sayısal ifadelere döküp çeşitli duyarlılık
analizleri yapılma olanağı verir.
verilmiştir.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
Yöntem ile ilgili daha detaylı açıklama Ek.2'de
YÖNTEM
12
Yukarıda kısaca açıklanan toplantılar fle ilgili bazı temel ilkeler aşağıda belirtilmiştir.
Ancak bu ilkelerin bayata geçirilmesi durumunda toplantıların istenen yaran getireceği
özellikle vurgulanmalıdır.
-
Strateji oluşumunda çıkması olası tüm kararlar bu toplantılarda ortaya çıkmasına
-
çalışılır.
Bu toplantılar karar verme yerleri değil, karar oluşturma yerleridir.
Toplantılarda hiyerarşi gözetmeksizin, demokratik diyalog ortamı sağlanır.
İlgili iddia sahiplerinin katılması gereken bu toplantılarda her görüş meşrudur ve
tartışılması şarttır.
3.2 MODEL
3.2.1 Arama Konferansı Sonuçlan ve Panellerde Kullanılmak Üzere
Tasarlanan Modelin Yapısı
Arama konferansı sonunda 2005 yılma yönelik hedeflerin ortak yanlan kullanılarak
pazarlan, performans kriterlerini ve sektörleri içeren ve kararların hiyerarşik olarak
verilebileceği bir model kurulmuştur. Kurulan modelin amacı, Analitik Sıralama
Sürecim uygulayabilecek bir alt yapı oluşturmak olduğu gibi, arama konferansının
sonuçlarım değerlendirebilecek ve bir adım öteye götürebilecek kavramsal bir tasanm
yapmaktır.
Bu kavramsal tasanm, panel çalışmaları sonucunda olgunlaşünlarak
strateji önerisinin omurgasını oluşturmuştur.
Arama konferansı sonunda ortaya çıkan ve kavramsal modelin tasarımında önem
kazanan öğeler aşağıda özetlenmiştir:
•
Sanayileşmeyi etkileyecek ortak akımlar, iyimser ve kötümser olarak oıtaya
konmuştur. Buna göre ortak iyimser akanlar, devletin yeni rolü ve
demokratikleşme, Ar-Ge ve bilimsel teknolojik gelişme bağlamında küreselleşme
ile eğitimli ve coşkulu insan gücü olarak saptanmıştır. Ortak kötümser akım lar ise
siyasi irade eksikliği, eğitim ve nitelikli insan gücü ekşidiği, kaynak yetersizliği ve
gelir dağılımdaki dengesizlik olarak belirmiştir.
•
Sanayileşmenin geleceğini etkileyecek ortak kuvvetli ve ortak zayıf yönler de
arama konferansından çıkarılmıştır. Buna göre ortak zayıf yönler, özet olarak,
teknoloji yetersizliği, finansman yetersizliği ve pazarlama teknikleri ile y aklaşım
eksildiği olarak ortaya çıkmıştır. Ortak kuvvetli yönler ise, özet olarak coğrafi
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
13
YflNTBM
konum, iç pazar büyüklüğü ve dinamiği, insangücü potansiyeli ile sanayi
işletmelerinin kurumsal alt yapısı olarak bulunmuştur.
•
Demokratik, kişi haklarma saygılı ve refah düzeyi yüksek bir toplum yapısı özlemi
•
Ekonomide küçülmüş, düzenleyici (regülatör) devlet anlayışı.
•
imalat sanayinin yanında başta eneği, ulaştırma, turizm ve inşaat olarak hizmet
sektörlerinin kalkınmada itici güç olmaları; imalat sanayii, hizmet sektörü
tümleşmesi
•
Uluslararası rekabet gücünü artırmanın sanayinin ilk hedefi olmasL
•
Başta Avrupa Birliği olmak üzere bütün dünya pazarlarına aracısız ve/veya
bütünleşerek girme.
•
Hangi performans kriterlermin önemli olabileceğine dair çok sayıda öneri.
Arama konferansının «fim çıktısı Ek_4'de görülebilir Aynca Bölüm 4.2'de b u lg u la r
tartışınken arama konferans sonuçlarına da yer verilmiştir. Yukarıda açıklanan temel
çerçevesinde arama koafera&snda ortaya atılan görüşler, tekrarlardan
kaçınılarak derlenmiş, gruplanmış ve Şekil 3. l'deki kavramsal taslak elde edilmiştir.
Şekil 3.1'de görüldüğü gibi hedef, toplumdaki bireyler açısından yüksek yaşam
kalitesine erişebümektir.
çerçevesinde devlet ve en
Sanayi stratejisi bu hedefin bir parçası olup uygulama
«ilamda toplumun kültürel yapısı yer almaktadır.
Şekil 3.1’de sanayi stratejisi Uluslararası Rekabet Üstünlükleri' olarak tanımlanan
amaç çerçevesinde görülmektedir.
Ekonomik olarak küçülen devletin temel
yükümlülükleri eğitim, savunma ve sağhk olarak tanımlanmış ve devlete strateji
düzeymde düzenleyici rol verilmiştir. Bu kavramsaDaştamanm sonunda panel
tartışmalarında yer ■!*** iddia sahiplerinin bazılan, devletin ilgili sektörlerdeki
temsilcileri ile düzenleyici rolünü temsil edebilecek görevlilerden seçilmiştir. Bu
seçimden amaç, sanayi stratejisi oluşumuna devletin temel yükümlülüklerinin de dahil
edilmesini sağlamaktır.
SANAYİ STRATEJİSİ 1MS-200S
YÖNTEM
14
Şekil 3.1 - Kavramsal Taslak
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
15
YÖNTEM
Şekil 3.1'deki katmanlar hiyerarşik olarak karar mekanizmasının çalışma biçimini
yansıtmaktadır. Katman l'de pazarlar yer almaktadır. Katman 2 ise bu pazarların her
biri için rekabet üstünlükleri kriterlerini barın ¿ırmaktadır.
Son olarak Katman 3'te
ürün tanım lan yer almaktadır. Alınacak stratejik kararların temel yapılan getirilen
hiyerarşi içinden kolayca çıkarılabilir: Örneğin, bu kavramsal yapı içinde aşağıdan
yukan gidildiğinde hangi ürütı, hangi kriterler altında, hangi pazarda, hangi rekabet
üstünlüğünü elde edebilir sorusuna yanıt getirilebilmektedir.
Aynca, yine bu
kavramsal yapı altında uluslararası rekabet üstünlüğünü artırmak amacına yönelik
pazar öncelikleri, kriter öncelikleri, sektör öncelikleri, bir pazar altında kriter
öncelikleri, yine bir pazar altında ürütı öncelikleri, v.b. çok sayıda sorunun yamtmı
vermek de olasıdır.
3.2.2. Tasarlanan Modeldeki Katmanların İçeriğinin Oluşturulması
a) Pazarlar Katmanı'nuı Oluşturulması
Pazarlar oluşturulurken arama konferansından çıkan olası pazarlar ayn tutularak bir
gruplama yapılmış ve pazar gruplan meydana getirilmiştir. Gruplar oluşturulurken
coğrafi bütünlük, gelir düzeyleri ve gelişmişlik düzeyleri ile kültürel benzerlik ve
ekonomik topluluk oluşturma özellikleri de dikkate alınmıştır. OECD'nin verdiği
olası gruplamalardan da yararlanarak altı pazar tanımlanmıştır.
i) İç Pazar
ii) Avrupa Pazan (Avrupa Birliği ve EFTA Ülkeleri: Avrupa Birliği Ülkeleri,
İsviçre, Norveç, İzlanda)
iii) Müslüman Ülkeler ve Türki Cumhuriyetler (Kuzey Afrika Ülkeleri, Suriye,
Irak, Lübnan, İran, Ürdün, Türki Cumhuriyetler)
iv) Geçiş Sürecinde Olan Ülkeler dahil Gelişmekte Olan Ülkeler (Bulgaristan, Çek
Cumhuriyeti Macaristan, Polonya, Romanya, Slovak Cumhuriyeti, Ukrayna,
Birleşik Devletler Topluluğu (Türki Cumhuriyetler hariç), Gelir Düzeyi 5000
ECtFdan az olan ülkeler ve diğer gruplarda yer almayan ülkeler)
v) Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Japonya.
vi)Yeni Sanayileşen Ülkeler (Kore Cumhuriyeti, Singapur, Tayvan, Honkong,
Endonezya, Malezya, Filipinler, Tayland, İsrail)
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
YÖNTEM
16
b) Rekabet Üstünlükleri Katmanı'nm Oluşturulması
Arama konferansında gündeme gelen kriterlerin mantıksal olarak bir yapıya
oturtulmasına yönelik yapılan çalışma iki yönlü yürütülmüştür. İlk olarak genel bir
mantığını halcim kılmak üzere ana kriterlerin belirlenmesi ve tanımlanması
yapılm ıştır
İk in ci adım ise ana kriterlerin altında yer alacak kriterlerin, arama
konferansında ortaya çıkan biçimlerinden de yararlanarak, literatür ile tutarlı bir
şekilde ortaya çıkarılm alarıdır.
Kriterlerin belirlenmesi için sistem döngüsü kavramı kullanılmıştır. Sistem
Hfitıgiiginden anlaşılan, sistemi bütünleyen parçaların tanımlanmasıdır. Herhangi bir
sistemi tanımlarken girdiler, çıktılar ve girdilerin çıktılara dönüşümünü sağlayan
süreç tanım lanır Bu mantık içinde sanayi olgusunu değerlendirebilecek bir sistem
döngüsü oluşturulup, kriterler bu döngünün içindeki parçalama göre ayrıştırılıp
incelenmiş ve buna göre tanımlanmıştır. Klasik bir sistem döngüsü içinde Girdiler,
süreci tanımlamaya
yönelik Sektör Yapısı ve Gelişmişlik Düzeyi, çıktıyı
değerlendirmeye yönelik de Sosyo-ekonomik Etki ana kriterler olarak
tanımlanmıştır. İlgili sistem döngüsü Şekil 3.2'de verilmiştir.
Sistem Döngüsü
SOSYOEKONOMİK
ETKİ
GİRDİLER
A
Şekil 3.2- Ana Kriterleri Belirleyen Sistem Döngüsü
Ana kriterlerin altında yer alacak kriterlerin belirlenmesinde bütünlüğü sağlamak
amacı ile benzer tanımların yapıldığı başka çalışmalar gözden geçirilmiştir. Arama
konferansında ortaya atılan kriterler üe birlikte özellikle Rekabet Üstünlüğünün
Belirlenmesi hedefi ile tutarlı olarak Porteı<3) ve TÜSİAEX4) çalışmalarından
yararlanılmıştır. Buna göre belirlenen kriterler ve tanım lan Tablo 3. l ’de verilmiştir.
(3) TheConpetiiveAdvaatageofNations", 1990
(4) *21. Yüzyıla Doğru Hariciye", TÛSİAD Yaymı, 1991
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
17
YÖNTEM
Tablo 3.1- Kullanılan Kriterlerin Tanımları
İŞGÜCÜ
SERMAYE
HAMMADDE
TEKNOLOJİ
ALTYAPI
KALİTE
ARGE
FİNANS
ÇEVRE
YÖNETİM
DAĞITIM
İŞBİRLİĞİ
ÖLÇEK
RAKİP
ARAÜRÜN
ALICI
BENZERSİZ
İSTİHDAM
İSTHACMİ
TEKÜRET
DOĞALKAY
ÜRETKEN
BÖLGELER
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
Nitelikli ve niteliksiz işgücü bulunabilirliği
Sermaye bulunabilirliliği
Enerji dahil her türlü hammadde bulunabilirliliği
Ülke bazında teknoloji
Altyapı hizmetlerinin (Ulaşım-f-İletişim) bulunabilirliği
Kalite ve Standartlara uygunluk düzeyi
Araştırma-Geliştinme çalışmalan ve bilgiye ulaşma
düzeyi
Kullanılabilecek finansman mekanizmalannın
çeşitliliği
Çevreye duyarlılık düzeyi
Yönetim becerisi düzeyi
Bitmiş ürün dağıtım mekanizmalannın bulunabilirliği
Firmalar arası veA/eya ve işçi-işveren işbirliği düzeyi
Firma bazında ölçek ekonomisi
Yerli rakip işletmelerin sayısının yeterliliği
Ara ürünlerin sağlanma düzeyi
Üretilenlere alıcı yaratabilme düzeyi
Benzersiz ürün yaratabilme düzeyi
Yeni istihdam yaratma gücü
İstihdam hacmi
Teknoloji geliştirme ve yeniden üretebilme yeteneği
düzeyi
Doğal kaynakların üretken biçimde değerlendirilmesi
düzeyi
Üretkenliği (verimliliği) artıncı gücü
Geri kalmış bölgelerin gelişmesine katkı düzeyi
YÖNTEM
18
c) Ürünler Katmanı'nm Oluşturulması
Orun Vatmanı oluşturulurken karşılaşılan temel zorluk, panellerde tartışmacıların
İn «atlı gaman içinde yanıtlayabilecekleri soru sayısmm kısıtlanması olmuştur. Bu
nedenle tanımlanacak ürünlerin genellikle alt sektör seviyesinde ürün gruplan
A rama
konferansından çıkan sonuçlardan da yararlanarak ürün katmam
oluşturulurken, tümleşik bakabilmek gereği yüzünden hizmet sektörünün bir
kısm ının çalışmaya dahil edilmesi, zorunlu olmuştur. Ayrıca, bu çalışmada imalat
sektörünün hiçbir alt sektörünün dışanda bırakılmaması nedeni ile tanımlama
yapılacak ürün gruplarının seçimi zorlaşmaktadır.
Yukanda işaret edilen zorlukların giderilmesine yönelik olarak ISIC Rev 2'deki
sektörler esas alınmış ve çıkan liste arama konferansı bulgularına göre yeniden
düzenlenmiştir. Arama konferansında vurgulanan bazı alt sektörler bu listede,
başka alt sektörler ile olabildiği ölçüde birlikte tutulmadan yer almışlardır. Örneğin,
Elektronik, Bilgisayar ve Yazılan ayn bir gnıp olarak olabildiği ölçüde
bulunmaktadır, bilişim ürün grubu. Hizmet sektörleri ise büyüklüklerine
bakılmadan bir grupta toplanmış, ancak arama konferansında öne çıkan Turizme
ayn bir grup olarak yer verilmiştir.
Bu çalışmanın sonucunda ortaya çıkan ürün tanım lan Tablo 3.2'de verilmiştir.
3.2.3. Tasarlanan Modelin Panellerde Kullanılacak Biçime Getirilmesi
Yukanda açıklanan model bir Rekabet Üstünlüğü Belirleme Modeli olarak
tanımlanmıştır.
Panellerde tartışmacdara sunulduğu biçimi ile model Şekil 3.3'te
verilmiştir. Modelin panellerde kullanılma biçimine ise sorulacak sorularm sayılan
bulunarak karar verilmiştir.
Burada her masanm ayn bir pazarı temsil etmesi uygun görülmüştür. Birinci aşamada
her bir pazara yönelik olarak panelistlerden beklenen her ana kriter altmdaki kriterlerin
ağırlıklarının saptanması olmuştur. İkinci aşamada ise yine pazara yönelik olarak ana
kriterler tek tek birbirleri ile karşılaştınlmıştır. Üçüncü aşamada ise her pazarda
ürünler ana kriterler ile karşılaştınlmıştır.
Her üç aşamada
da bireysel
değerlendirmelerden sonra yapılan tartışmalar ile grup ortak değerlendirmesine
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
YÖNTEM
19
Tablo 3.2- Kullanılan Ürünlerin Tanımları
Demir/Celik
Demir/çelik ve dökümleri.
Demir/Celik Dışı Metaller
Demir ve çelik harici m etallar ve dökümleri.
Elektrik Makinaiarı
Motor, jeneratör, transform atör, dağıtım cihazJan, kontrol dhazlan, tel, kablo, akümülatör,
pil, batarya, aydınlatma dhazlan, ampul, lamba ve diğer imalat.
Elektronik. Bilgisayar. Yazılım ve Ölçü Aletleri
Radyo, televizyon, haberleşme teçhizatı ve d hazlar, büro, muhasebe ve bilgi işleme
makinalan, bilgisayar yazılım danışmanlığı, program üretim i ve tem ini, veri işleme, veri
tabanı faaliyetleri, tıbbi, cerrahi, ortopedik, ölçme, kontrol test ve benzer alet ve dhazlar,
işlem kontrol dhazlan, optik ve fotoğrafçılık teçhizatı, saat.
Enerii
Elektrik, gaz, buhar, sıcak su üretim i ve dağıtımı, suyun toplanması, arıtılması ve
dağıtılması, diğer enerji kaynaklan.
Gıda. İçki. Tütün
Gıda ürünleri, hayvan yem leri, içeçek, tü tü l ürünleri.
Haberleşme
Posta, kurye, telekominikasyon ve tüm iletişim faaliyetleri.
İnşaat
Alanların hazırlanması, yeni veya ilave bina inşaatı, tesisat
kiralama ve benzeri işler.
işleri, inşaat işlerinde
Kadit ve Basım
Kağıt hamuru, kağıt, mukavva, oluklu karton, ambalaj, yayınlar ve süreli yayınlar yayımı,
kayıtlı medya yayımı ve çoğaltılması.
Kereste ve Mobiiva
Kereste, parke, tahta plaka, doğrama, ambalaj malzemeleri, örülerek yapılan maddeler,
mobilya, kuyumculuk, müzik aletleri, spor malzemeleri, oyuncak, ve diğer ürünler.
Kimva ve İlaç
Ana kimyasal maddeler, sentetik kauçuk, plastik hammaddeleri, gübre, pestisit ve diğer
zirai -kimyasal ürünler, boya, vernik ve diğer kaplayıcı maddeler, matbaa mürekkebi,
macun, tem izlik ve alalam a maddeleri, parfüm, kozmetik, tuvalet malzemeleri, suni
elyaf, nükleer yakıt, kok fınnı ürünleri, eczacılıkta ve tıpta kızlanılan kimyasal ve bitkisel
ürünler.
M adencilik
Kömür, ham petro, doğalgaz, metal cevherler, minarelier ve tuz çıkanmı, her türlü
taşocakçılığı.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
20
YÖNTEM
Tablo -3.2 (devamı)
Makina İmalat
Motor, türbin (taşıt araçları hariç), pompa, kompresör, musluk, vana, mil yatağı, dişli, dişli
takım, tahrik, sanayi fınnı, ocak, ateşleyici, kaldırma taşıma cihazları, tanm ve orman
makinalan, takım tezgahlan, metalürji, maden, inşaat makinalan, gıda ve tütün işleyen
makinalar, tekstil makinalan, silah ve mühimmat, beyaz eşya.
Metal Esva
Metal yapı malzemeleri, tank, sarnıç, metal muhafaza, buhar kazanı, kalorifer kazanı,
metallerin işlenmesi, toz metalürjisi, çatal-bıçak takımı, el aletleri, hırdavat.
Petrol OrOnleri
Rafine edilmiş petrol ürünleri.
Plastik ve Kauçuk
İç ve dış lastik, kauçuk, plastik ürünleri.
Tasıma Aradan
Motorlu kara taşıtları, karoser, römark, yan römark. parça ve aksesuar, gemi ve diğer
tekneler yapımı ve onanmı, demiryolu ve tramway, lokomotif ve vagonları, hava ve uzay
taşıttan, motosiklet, bisiklet, diğer taşıma araç!an.
Tekstil ve Givim
Elyaf, iplik, dokumacılık, cepre, halı, kilim, halat, ip, sicim, ağ, örme, giyim eşyası, kürk
ve kürk mamulleri, derinin tabaklanması, işlenmesi, bavul, el çantası, saraçlık, koşum
takımı, ayakkabı.
Toprak OrOnleri
Cam, cam ürünleri, seramik eşya ve ürünler, kil ve seramik yapı malzemeleri, çimento,
kireç, alçı ve sertleştirilmiş maddeler, taşın kesimi ve şekil verilmesi, diğer metalik
olmayan minare! ürünler.
Ticari ve Mühendislik Hizmetleri
Zorunlu sosyal güvenlik hariç, mali aracı kuruluşların faaliyetleri, sigorta ve emeklilik
fonlan, mali piyasalar, kiralama vb. bilgisayar donanım danışmanlığı, bakım onanmı,
teknik ve mali danışmanlık hizmetleri, araştırma ve deneysel geliştirme faaliyetleri.
Turizm
Otel ve lokantalar, seyahat acentalan, tur işletmecilikleri.
Ulaşım
Karayolu, su yolu, hava yolu yük ve yolcu taşımacığı, boru hattı taşımacılığı, yükleme,
boşaltma, depolama, ambarcılık.
Ziraat
Tanm, ormancılık ve balıkçılık üretme, yetiştirme ve hizmet.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
YÖNTEM
21
AMAÇiREKABETÜSTÜNLOÖOBELİRLENMESİ
KATMAM 1
(MUM)
BUDAPEŞTE
SANFXAM&SKO
:
MÜSLÜMAN
Ü LKELER v*
TÜRKİ
CUMHURİYETLER
İÇ PAZAR
|
AVRUBA PAZARI
I
GELİŞMEKTE OLAN
ÜLKELER
(G EÇİŞTE OLAN
EKONOMİLER DAHİ.)
ABO. KANADA.
JAPONYA
i
KATMAM Z
ALT SEKTÖR
GİRDİLERİ
B U LU H A BkjR Ü â
DÜZEYİ
|(KKİTBO-ER)
ALT SEKTÖR
YAPISI
YETERLİLİK
DÜZEYİ
i
t f9 İQ û B ıJ U n a tiM $
i
ifbrfff
1
EnarjCM*
: HHNRtfıBıAnMf^
ÜteBaandı
Alyapı KsMCiın
ÖLKE BOYUTUNDA
SOSYOEKONOMİK
ETKİ
DÜZEYİ
ALT SEKTÖR
G EÜŞtâŞÜ K
DÜZEYİ
AA-GEKor^
Bİl^Uteşo»
fc
tattan ttaen•
f r y Ûnttu
<*»s
TptuıJuş İM im
Nqg IfMmalam
Sarntf'M«rOŞi
Doğ* Kayr^W-m
OtğrtnAfeMi
Am LKp
s « jm »
AK. « U M
Omcmnm
Q«nKMnty &âl0alanpı
G tfp m lttta
t>*k«nfcğArtım
irmimn LKKr
Btrjart& ij
Şekil 3.3- Rekabet Üstünlüklerini Belirleme Modeli
SANAYİ STRATEJİSİ 1935-2005
YENİ SANAYİLEŞEN
Öl k e l e r
YÖNTEM
22
ulaşılmıştır.
Son
aşamada ise
katılımcılar deneysel pazarların
ağırlıklarını
belirlemişlerdir.
Şekil 3.3*te verilen model aynı zamanda panelistlerin seçimine de bir baz
oluşturulmuştur. Özellikle sektörlerin temsil edildiği Üretenler tarafi için panelistler
yftçflirlrftn tarif edilen ürünlerin katma değer içindeki bugünkü ağırlıkları bulunmaya
çalışılmış ve seçim önceliği, katma değere katkı önceliğine göre yapılandırılmıştır.
3.3.
Durum Belirlemesinde Kullanılan Bileşik Endeksin Açıklanması
Durum belirlemesi çalışmasının ayrıntıları Bölüm 4. l'de sunulacaktır. Ancak, durum
belirlemesindeki sanayi sektörlerini birden çok ölçüt üzerinden değerlendirmenin
güçlüğü nedeni ile, önerilen ve kullanılan basit bir endeksin tanımlaması aşağıda
yapılmaktadır. Durum belirlemesinde sanayi sektörlerini değerlendirmak için verisi
bulunabilen beş ölçüt kullanılmıştır: istihdam, ihracat, katma değer, satış hasılatı ve
gayri safi sermaye.
Kullanılan birleşik endeks ise yukarıdaki ölçütlerin ağırlıklı
çarpımları olarak tanımlanmıştır. Buna göre bileşik endeks
•
•
istihdam toplamındaki her %1 pay için 3,
ihracat toplamındaki her %1 pay için 2,
•
•
katma değer toplamındaki her %1 pay için 1,
satış hasılatındaki her %1 pay için 0,5
çarpanı kullanılarak elde edilen toplam biçiminde tarif edilmiştir. Sabit sermayeye
yapılan gayri safi ilaveler ölçütü, özellikle Türkiye'deki veri koşullar göz önüne
alındığında son derece değişken olması nedeni ile değerlendirmeye alınmamıştır.
Yukarıda verilen ağırlıklardan istihdamın öne çıkmasının temel nedeni, sanayinin
sosyo- ekonomik yapıya en önemli katkısının istihdam olmasından kaynaklanmaktadır.
Bu tip bir endeksin değerinin seçilen ağırlıklara duyarlı olması beklenen bir sonuç
olacaktır. Bu nedenle, durum belirlemesinde elde edilen sonuçların bu ağırlıklara olan
duyarlılıklarının ayrıntılı olarak belirlenmesi, endeksin sağlıklı kullanımı açısından
gereklidir. Böyle bir duyarlılık analizi Bölüm 4.2'de yer almaktadır. Duyarlılık analizi
sonucunda elde edilen sonuca göre kullanılan ağırlıkların sanayi sektörlerinin
sıralamasını hiç etkilememiş olması, bileşik endeksin tanımlama gücü olduğunun
göstergesi olarak kabul edilebilir.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
BULGULAR, YORUMLAR ve ANALİZ
BULGULAR, YORUMLAR ve ANALİZ
4.
23
BULGULAR, YORUM LAR ve ANALİZ
Bu kısımda, bir yandan katılımlı yöntemlerin uygulanması sonucu elde edilen
veriler, diğer yandan bugünkü durumun belirlenmesine yönelik yapılan
çalışmanın sonuçlan tanıtılmakta, yorumlanmakta ve strateji önerisine altyapı
oluşturmaya olanak sağlayacak bazı analizler sunulmaktadır.
Durum belirlemesi çalışması sayısal veriler ile yapılmıştır. Sağlıklı bir sanayi
profili çıkarabilmek için gereksinim duyulan ve durum belirlemesi açısından
kritik olan bir çok veriye ulaşılamamıştır. Erişilebilen güvenilir verilerin 1992
yılı ve öncesine ait olması, durum belirlemesi sayısal analizinin sınırlı olmasına
neden olmuştur.
4.1
Durum Belirlemesi
İmalat sanayii profilinin durumunun belirlenmesi için yapılan çalışmada
kullanılan ölçütler, ISIC Rev.2'de üç basamaklı 29 kod altında sınıflanan imalat
sanayi iktisadi faaliyet kollarının, 1988-1992 itibariyle
-
imalat sanayii toplam satış hasılatındaki paylan;
ihracattaki paylan ve değişim eğilimi;
istihdamdaki paylan ve değişim eğilimi;
-
katma değerdeki paylan ve değişim eğilimi;
sabit sermayeye yıl içinde yapılan ilavelerdeki paylan ve değişim eğilimidir.
Aynca;
dörtlü iktisadi faaliyet kollarındaki üretim yoğunlaşma ölçüderine;
-
AR-Kj E harcamalarının ve araştırmacıların faaliyet kollarına göre
-
dağılımına,
yüksek teknoloji mal gruplarının toplam ihracattaki paylatma
ilişkin verilerden de yararlanılmıştır.
Özeti aşağıda verilen bu çalışma Ek.3'de sunulmaktadır. Katılımlı yöntem
uygulamalarında kullanılan ürün gruplan sınıflandırması ile durum belirleme
çalışmacı arasında uyum sağlanması için gerekli ilişkilendırme Tablo 4. l'de
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
BULGULAR, YORUMLAR W ANALİZ
24
Tablo. 4.1. Katılımcı Yöntemlerde Kullanılan Ürün Grup
Sınıflandırmasıyla ISIC Rev.2, Üç Basamaklı
Sınıflandırma Arasındaki İlişkilendirme
Katılımcı Yöntemlerin
Durum Belirlemesinde
Uygulanmasında Kullanılan
Kullanılan Sınıflama
ISIC Rev.2, üç basamak)
Sınıflama
Sıra No*
Ürün Grubu
1
Demir Çelik
371
2
Demir Dışı Metal
372
3
Elektrik Makinalan
383
6
Gıda, içki, Tütün
311,312, 313, 314
9
Kağıt ve Basım
341,342
10
Kereste ve Mobilya
331,332
11
Kimya ve ilaç
351,352,354
13
Makina imalat
382,385
14
Metal Eşya
381
15
Petrol Ürünleri
353
16
Plastik ve Kauçuk
355,356
17
Taşıma Araçlan
384
18
Tekstil ve Giyim
321, 322, 323, 324
19
Toprak Ürünleri
361, 362, 369
* Durum belirlemesi verilerinde Elektronik, Bilgisayar, Yazılım ve
ölçü Aletleri'den oluşan Bilişim Orun Grubu, kısmen 3 sıra nolu
Elektrik Makinalan ve 13 sıra nolu Makina imalat sınıflan altında
değerlendirilmiştir
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
BULGULAR. YORUMLAR ve ANALİZ
25
4.1.1. Duruma ilişkin bulgular
Dununa ilişkin bulgulardan ilk beş ölçüte göre elde edilen profil Şekil 4. l'de
verilmiştir. Üçüncü bölümde tanımı yapılan bileşik endeks esas alınarak yapılan
sıralamanın sonuçlan ise Şekil 4.2'de verilmiştir, imalat Sanayinin ağırlık
faaliyet kollarında durum belirlemesi yapmak amacıyla ürün gruplan, aynca
araştırmacı sayısı, Ar-Ge yoğunluğu ve 1988 değerleri 100 kabul edilerek
1988-1992 yıllan arasındaki katmadeğer, ihracat ve istihdam da gösterdikleri
değişim eğilimleri açısından da karşılaştırılmış ve bulgular Tablo 4.2'de
verilmiştir.
Bileşik endeksin oluşturulmasında satış hasılatında ihracat toplamında ve
istihdam toplamındaki her %1 pay için kullanılan çarpanlar katma değer
toplamındaki her %lTik payın sırasıyla 0.5-1, 1-2, 1-3 katlan olarak
değiştirilmiş ve elde edilen bileşik endeks değerlerine göre ürün gruplan
aralamasında bir değişiklik olmadığı gözlenmiştir. Şekil 4.2'deki sıralama;
istihdam toplamındaki her %1 pay için 3,
ihracat toplamındaki her %1 pay için 2,
katma değer toplamındaki her %1 pay için 1 ve
satış hasılatındaki her %1 pay için 0,5
çarpanı kullanılarak elde edilmiştir.
4.1.2 Yorum
Bileşik endekse göre elde edilen sıralama sonucu ilk 5 sırada yer alan tekstil ve
giyim, gıda-içki ve tütün, kimya ve ilaç, demir-çelik ve toprak ürünleri
sanayileri imalat sanayi profilinde son derece belirleyici bir ağırlığa sahiptirler.
Bu ilk üç sanayii kolunun ihracatdaki toplam paylan %68, istihdamdaki toplam
paylan ise %53'tür. Anılan rakamlar ilk 5 sanayi kolu için sırasıyla %83 ve
%66'ya yükselmektedir.
İhracat ve istihdamdaki paylan bu denli yüksek olduğu içindir ki, ilk beşe giren
bu sanayi kollan Türkiye ekonomisi için stratejik sanayi kollan olarak
nitelenebilir. "Stratejik" nitelemesi, bunlardan herhangi birisindeki büyük çapb
bir krizin ekonomik-toplumsal etkilerinin de çok büyük çapta olacağım ifade
etmektedir.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
Şekil 4.1. İmalat Sanayii Profili; 1990 >1991 İtibariyle
SANAYİ STRATEJİSİ 1996-2005
BULGULAR, YORUMLAR ve ANALİZ
27
Şekil 4.2. Satış Hasılatı, Katma Değer, İhracat, İstihdam Paylan Endeksine*
Göre İmalat Sanayii Kollannın Sıralaması
BİLEŞİK ENDEKS
ALT SEKTÖRLER
TEKSTİL VE GİYİM
186
GIDA,İÇKİ.TÛTÛN
121
KİMYA VE İLAÇ
54
DEMİR/ÇELİK
52
TOPRAK ÜRÜNLERİ
39
TAŞIMA ARAÇLARI
34
ELEKTRİK MAKİNALAR1
31
MAKİNA İMALAT
28
PETROL ÜRÜNLERİ
26
METAL EŞYA
21
KAĞIT VE BASIM
17
PLASTİK VE KAUÇUK
16
DEMİR DIŞI METAL
13
KERESTE VE MOBİLYA
8
(*) BSeşık Endeks = ( Sabş H*wtab % payı x 0.5 ) + ( Katma Değer % payı x 1 ) ♦ ( İhracat % payı x 2 ) ♦ ( İstihdaftı « payı x 3 )
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
I
T a b *. 4.2. İmalat Sanayiinin A ivfcklı P u rflyıt Kotlarında Durum; 19M-1M2
M aylc
Örfin
Kndakaa
Oruplan
OSra
A lt
Araytmnaeı
A R 4 4I
Örfin
Sayıaı
Yoğunluğu
AR40E
Oruplan
(T M )
1990-1191
Yoğunluğu
1988-1992
1992
Ortalamaaı%
%
ağHIm
30
0.11
2.9
Yûksaliy
Sralama
1
2
Tekstil va (3İyim
Gıda, içki, Tütün
iplik Dokuma
Almanya'da
1988-1992
1992
1988-1992
1992
ağİtim
ağtlfen
154
Yûksaliy
126
D üfüf
95
Giyim
-
0
2.9
Hızlı Yüksalif
199
1989‘da 122
119
Yüksalif
128
49
0.06
5.1
Hızlı Yüksalif
224
Yûksaliy
136
1989‘da 104
102
Yüksalif
132
D üfüf
94
1991'da 122
110
Dûfûy
80
DiğarGıda
14
0,03
7
Ana Kimya
Kimya va İlaç
1992
Gıda Mıd.
Tütün
3
İstihdam
ihracat
Katma Dağar
Diğar Kimya
245
0,15
8.1
Hızlı Yûkaatly
192
?
?
2.2
1989’da 104
Pat. Kim . Tür,
1991'da 180
107
D üfüf
90
DüyOy
91
DOyûy
90
D üfüf
97
?
7
113
D üfüf
88
Damir Çalik
Damir va Çalik
38
99
Yüksalif
5
Toprak ÛrOn.
Çlmanto
64
0,28
7.7
Yûksaliy
152
Hızlı Yûksaliy
412
D üfüf
91
6
Tayıma Araçl.
Taşıt Araç.
90
0.22
5.9
Hızlı Yükaaliy
212
Hızlı Yûksaliy
313
Yûksaliy
110
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2006
7
Etokt. Mak.
EiaM. Mak.
474
0,14
10,7
Hızlı YOkaali»
188
Hızlı Yûksaliy
189
1990‘da 106
101
a
Mak. imalat
Mak. San.
167
0,62
5.9
Yûksaliy
163
DOyOy
84
DOyûy
84
9
Patrol Ürün.
Patrol Raf.
9
0,03
8.1
?
?
D üfüf
53
7
?
10
Matal Eşya
Matal Eşya
27
0,07
5,9
Yüksalif
164
Yüksalif
146
D üfüf
96
11
Plastik vs Kauç.
Plastik Ürün.
Hızlı Yükaall*
177
Yûksaliy
112
BULGULAR. YORUM LARve ANALİZ
4
0,14
BULGULAR, YORUMLAR ve ANALİZ
29
Katma değerdeki artış Tablo 4.2'de belirlendiği gibi üretim ya da prodüktivite
artışından kaynaklanmamaktadır. Bu artış, ister üretim faktörlerindeki reel fiyat
artışlarını karşılamak isterse doğrudan kan artırmak amacıyla olsun, iç pazara
yönelik satış fiyatlarını reel olarak ve büyük ölçüde yükseltme imkanının
bulunabilmesiyle sağlanmış olabilir. Geçerli bir başka olasılık ise hammadde ve
yan mamül fiyatlarında o ölçüde artış olmamasına rağmen, iç pazara dönük
satış fiyatlarında, reel kan büyütücü yönde artış sağlanabilinesidir.
Aynca yine Tablo 4.2'de görüldüğü gibi Türkiye için stratejik önemdeki bu beş
sanayi kolunda toplam istihdamda genellikle bir düşüş gözlenmektedir.
T«Jıhflamı arttırmadan katma değerin artabilmesi, eğer bu durum teknolojik
yenilemenin bir sonucu değilse, bu sanayi kollarının istihdamı yaratma yeteneği
açısından bir zaaf işaretidir.
Genellikle 1988/1992 yıllan arasında yukandaki 5 sanayi kolunda ihracatda bir
yükseliş gözlenmektedir. Ancak Türkiye ekonomisi için stratejik öneme sahip
bu beş sanayi kolunda düşüklüğüyle dikkat çeken Ar-Ge yoğunluğu ve
araştırmacı sayılan dünya pazarlarındaki rekabet üstünlüğü açısından pek de
umut verici değildir.
tik 5'i izleyen üç sanayi kohı taşıt araçları, elektrik makinalan ve makina
sanayileridir. Bunların ihracattaki paylan (1990-1991 ortalaması) %8,
istihdamdaki paylan ise %18'dir. Üç sanayi kolunun ihracattaki payının
%50'den fazlası Elektrik Makinalan Sanayiine aittir.
Bileşik endekse göre 6. sırada yer alan, Taşıt Araçlan Sanayii'nde ağırlık
Motorlu Kara Taşıtlan Yaprnı, Montaj ve Onaran Sanayii'ndedir (3843).
Bileşik endekse göre 7. sırada yer alan Elektrik Makinalan ve Aygıtlan
Sanayii'nde ağırlık, Radyo, Televizyon ve Haberleşme Alet ve Aygıtlan
Sanayii'ndedir (3831).
Bileşik endekse göre 8. sırada bulunan Makina Sanayii'nde ise ağırlık, Başka
Yerde Sınıflandırılmamış Makina ve Gereç Yapım Sanayii'nde özellikle de
Beyaz Eşya'dadır.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
BULGULAR, YORUMLAR ve ANALİZ
30
Yukarıda işaret edilen ûç sanayi kohı için, 1988/1992 dönemi, katma değer,
ihracat, istihdam eğilimlerine bakıldığında göze çarpan noktalar;
katma değerde sağlanan, reel ve hızlı bir artış;
Makina Sanayii hariç, ihracatta hızlı bir yükseliş;
Makina Sanayii hariç, istihdamda nispi bir yükseliştir.
Katma değerdeki reel ve hızlı artış, yukarıda ilk S sanayi kolundaki katma
değer artışı konusunda söylenenlerden farklı olarak, önemli ölçüde üretimdeki
artıştan kaynaklanmıştır.
Önemli olan nokta, söz konusu Mühendislik Sanayilerinin ihraç ettiği malların
büyük bölümünü, yüksek teknoloji ürünlerinin oluşturmasıdır. Gerçekten de,
bu sanayilerin, örneğin 1990-1991'de İmalat Sanayii toplam ihracatındaki pay
ortalaması %8 iken bunun %6.7Tik (yaklaşık %82'si) bölümü yüksek teknoloji
ürünlerine aittir. (Bkz.Ek.3 Tablo 5.4'ün II ve IH nolu ekleri)
Bu üç mühendislik sanayii bir bütün olarak ele alınırsa, üretim artışma dayalı
olarak katma değerde ve ayrıca ihracatta (özellikle de yüksek teknoloji
ürünlerinde) sağlanan artışın önemli bir nokta olduğu söylenebilir. Ancak, ArGe yoğunluğunun genel olarak tüm sanayi kollarında olduğu gibi bu sanayi
kollarında da düşük olması bu olumlu eğilimin süreceği konusunda yeterince
ümit verici bir görüntü sergilememektedir.
Tablo 4.2'de yer alan farklı nitelikteki üç sanayi kolu, sırasıyla petrol
rafinerileri, metal eşya sanayi ve plastik ürünlerdir. Bunlarm ihracatdaki paylan
%5, istihdamdaki paylan ise %8'dir. Sözkonusu üç sanayi kolunun geleceğe
yönelik yetenekleri konusunda eldeki verilere bakılarak söylenebilecek tek
konu üçünde de Ar-Ge'ye yeterince önem verilmemesidir.
Tüketim, ara ve yatıran mal gruplan bazmda bir sıralama yapıldığı takdirde
1991 yılı itibariyle sanayi kollarının satış hasılatma göre «aralaması toplam
hasıladaki yüzdeleri olarak Şekil 4.3'de gösterildiği gibidir.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
31
BULGULAR, YORUMLAR ve ANALİZ
Şekil 4.3. Mal Grubu Bazında Sınıflanmış
Sanayilerin Satış hasılatına Göre Sıralanması
% 47
TÜKETİM
MALLARI
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
ARA
MALLAR
YATIRIM
MALLARI
BULGULAR, YORUMLAR ve ANALİZ
32
Dünya pazarlarında rekabet üstünlüğünün önemli bir göstergesi olan yüksek
teknoloji ürünleri Üıracatmm toplam ihracat içindeki payı açısından
bakıldığında, Şekil 4.4 de gösterildiği gibi bir aıtış eğilimi gözlenmekle birlikte,
%9.95 oram ile (1994 itibariyle) Türkiye 40 ülke içinde 31. sırada
bulunmaktadır. Türkiye imalat sanayiinin geldiği aşamada durumunu
tanımlayıcı en önemli bulgu önünde duran teknoloji eşiğini aşması gerektiğidir.
4.2.
Arama Konferansı
Arama konferansının bulgularım iki aşamada toplamak olasıdır. Birinci
aşamada, Analitik Sıralama Yöntemi'nin uygulanmasına yönelik modelin
Vatmanları ve panellere katılacak tartışmacılara! oluşturulmasında arama
konferansının
sonuçlan ana eksen olarak alınmıştır.
Bu konudaki
değerlendirme ve yöntem ile ilgili bulgular 3. Bölüm'de verilmiştir. Arama
konferansının bulgulan, Analitik S ıralama Yöntemi modelinin oluşturulması
yanmda hazırlanacak sanayi stratejisinin hayata geçirilmesinde kullanılabilecek
önerileri de (uygulanacak strateji ya da alınacak önlemlere ilişkin öneriler)
içermektedir. Bu bölümde arama konferansında sözü edilen öneriler arama
konferansı bulgulan olarak değerlendirilecektir.
Tablo 4.3'de arama
konferansında söz edilmiş öneriler özet olarak yer almaktadır. Tabloda arama
konferansında uygulanan her patika sonunda çıkan öneriler, konferansta
tartışılan ana başlıklar altında verilmiştir. Arama konferansının tüm bulgulan
EL4'de sergilenmiştir.
4.3
Tartışma Panelleri
Tartışma panelleri uygulanan bir diğer katılım lı yöntemdir. Tartışma
panellerinde katılımcıların ürün gruplarına ilişkin rekabet üstünlüklerini, bir
yandan kriterler diğer yandan pazarlar boyutlarında belirlemelerini sağlamak
amacıyla doldurtulan formların örnekleri ELS'de görülebilir. Aşağıda sırasıyla
kriterler, alt kriterler, ürün gruplan ve pazar ağırlıklarına ilişkin bulgular
tanıtılacak ve stratejiyi oluşturacak biçimde hem durum belirlemesi hem de
arama konferansı bulgularıyla birlikte analiz yapılacaktır.
ELS'de aynca her pazarm kendi bakış açılan için masa sözcüleri aracılığıyla
yaptıkları sunuşlar ve bunlan izleyen eleştiriler de özetlenmiştir. 4.4. Analiz
bölümünde, bu sunuşlarda ifade edilen görüşlerden de yararlanılmıştır.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
Tablo 4.3 Arama Konferansında Ortaya Çıkan öneriler
PATİKA 1
D em okratikleşm eyi Sağlıyacak ve Siyasi İrade E ksikliğin i
G iderecek önlem ler
E ğitim li ve Çoşkulu İnsan Gücü Y e tiştirilm e sin i Sağlayacak
önlem lerin Alınm ası
Sanayi ve Üretim öncelikli Ülko M isyonunun Katılımcı Olarak
Oluşturulmasına ö n cü lü k Edilmesi
Devletin Ekonom ideki Rolünün Azaltılması ve Denetleyici Etkinliğinin
Artırılması
Devletin Uzun Vadeli ve Katılıma A çık Mekanizmalar Kurması
Nüfus Planlamasının Nüfus Artış Hızım % 1'ler Seviyesine Getirecek
Biçimde Yaygınlaştırılması
Türkiye'nin Global Bilgi Akımında O dak Olmasının Sağlanmasına Yönelik
Önlemlerin Alınması
GSYH’dan Eğitime Ayrılan Payın Artırılması
Sivil Toplum ve Çeşitli Kesim Örgütlenmelerinin Gelişmesini
özendirilm esi
Devletin K arar Sürecindeki Etkinliğinin Artırılmasına Yönelik Alt
K urum lann; Bilgileri Derme, Telekominikasyotı, Sermaye Piyasası gibi,
K urum iann Uluslararası ölçütlerde Geliştirilmesi
Parlam ento Çalışmalarının Etkinliği A rtıracak Katılımcı Yöntemlerin Seçim
Sistemini, Delege Oluşumu Yapısı ve Parlam ento Çalışmalarında Kullanımı
Siyasal Hayata Katılımın Kolaylaştırılması Yönündeki Kısıtların
Kaldırılması ve Gerekli Yasal Düzenlemelerin Yapılması
Siyasal Partilerin İçinde Araştırma Birimlerinin Kurulması ve Parti tçi
Sürekli Eğitime ö n e m Verilmesi
tş Barışını M ükemmelleştirecek Endüstriyel Demokrasi Hukuksal Alt
Yapısının Kurulması, Geliştirilmesi
M ülkiyetin Tabana Yayılması için Gerekli Düzenlemelerin Yapılması
Fırsat Eşitliği M ekanizm alan ile Birlikte Eğitim özelleştirilmesini
Sağlıyacak önlem lerin Alınması
Sürekli Eğitim Felsefesinin Hayata Geçirilmesi; Çok Mesleklilik tikesinin
Hayata Geçirilmesi; Ortak Çalışmanın Desteklendiği Eğitim Anlayışına
Geçilmesi
Yaratılıcılığa, Kendini Güvene, Özgür Düşünmeye, Sorgulamaya ve
Girişimciliğe Ağırlık Veren Eğitim Anlayışına Geçilebilmesini Sağlayacak
önlem lerin Alınması
Çağdaş ve Laik Eğitim Anlayışının Sürekli K orunduğu ve Geliştirildiği
Ortamda Eğitimcilerin de Sürekli Eğitilmesi
Beceri Geliştirmeye Yönelik bir Eğitim Sistemi İçin Gereken önlem lerin
Alınması
AR/GE Elemanı Sağlamaya Yönelik Üniversite Kentlerinin Kurulması ve
Geliştirilmesi
Ara Eleman Kalitesini ve Niceliğini A rtıracak önlem lerin Alınması
Haksız Rekabetin Önlenmesine Yönelik Düzenlemelerin Yapılması
(Tüketici, Anti Kartel Y asalan)
tş Yerlerinde Eğitim Uygulamasına Geçilmesini Sağlayacak önlem lerin
Alınması
Tablo 4.3 (devam)
PATİKA 2
iç Pazar Dinamikliğinin
Uluslararası Rekabet
Bağlamında
Geliştirilmesi
Satm Alma Gücünün
İstikrarlı Bir Seviyede
Tutulmasına Yönelik
önlemler Alınması
Insangücü
Potansyellnln ve
Verimliliğinin
Artırılması
Verimliliğin Artırılması
Yönünde önlemlerin
Alınması
Bölgesel OPEC'in
Oluşturulması
Tüketicinin
Korunmasına Yönelik
Önlemlerin Alınması
Her Seviyede Verilen
Eğitimin İyileştirilmesi
Bölgenin Yeniden
Yapılanmasında öncü
Roİ Oynanması
Devlet Al unlarının
Yerli Sanayiyi
Gözeterek Planlı
Yapılması
tç Piyasada Satılan
Malların Uluslararası
Standartlara
Uygunluğunun
Sağlanması
Sanayi Kuşaklan
Politikasının
Mükemmelleştirilmesi
Risk Sermayesi
Kavramının Kurumlan
ile Birlikte Hayata
Geçirilmesi
Genç İşgücünün
Uluslararası
Kuruluşlarda Yer
Almasının Sağlanması
ve Teşvik Edilmesi
Beyin Göçünün Tersine
Çevrilmesine Yönelik
Önlemlerin Alınması
AB ve GATT
Normlarına Uygun
Koruma ve Teşvik
Politikalarının bir
Sanayi Stratejisi
Çervesinde
Geliştirilmesi
Uluslararası Düzey ve
Anlayışta Çalışan
Mühendislik ve Ticari
Hizmet Birimlerinin
Oluşmasının Teşvik
Edilmesi
Su Kaynaklarının
Değerlendirilmesi
SANAYİ STRATEJİSİ 1!
Kültürel Yakınlıktan
Yararlanarak Potansyel
Pazar Verilerinin Elde
Edilmesi
Pazarlara Yönelik
Çalışmalarda Kamu ve
Özel Sektörün Ahenkli
Çalışmasını Sağlayacak
Önlemlerin Alınması
Sanayinin Kurumsal Alt
Yapısının Yeniden
Düzenlenmesine
Yönelik öneriler
Yüksek Teknolojili ve
Jenerik Teknoloji
Üretebilecek
Sanayilere Yatırım
Teşviki
Tarafsız ve Uluslararası
Normlarda Çalışacak
bir Ulusal
Akreditasvon Konseyi
Haberleşme
Altyapısının
Güçlendirilmesi ve
Kalitelendirilmesi
KOBl'lerin Teknoloji
Yoğun Yapılanmasının
Sağlanması
Yabancı Sermaye
Mevzuatında Değişiklik
Yapılarak AR/GEnin
özendirilmesi
Teknolojik Üretime
Yönelik Uzmanlaşmış
Kuramların İşbirliğini
Geliştirici Önlemler
Almak
Teknoloji Yetersizliğini
Gidermeye Yönelik
önlemler
Risk Sermayesi
Oluşturularak Teknoloji
Üretimine Teşvik
Verilmesi
Üniversite-Sanayi
İşbirliğinin
Geliştirilmesi
Bilginin Toplanması,
İşlenmesi ve
Dağıtılmasını
Kolaylaştırmak
Rekabet Gücü Yüksek
Teknolojilere
Yönelmek
Bölgesel Bazda
Teknolojilerde
Uzmanlaşma ve
Kurumsal Yapılanma
Kamu Alımlannm
Teknolojik Yenilenme
Yönünde Etkin
Kullanımı
Finansman
Yetersizliğini
Gidermeye Yönelik
önlemler
Yabancı Sermayenin
Özendirilmesi
Pazarlama Yaklaşanının
vs Tekniklerinin Daha
Yayam Kullanılması
Risk Sermayesi,
Yatırım Ortaklıkları
gibi A raçlara
Yavanlaşması
Yeni Finansal A raçlara
Geliştirilmesini
Sağlamak
Satış Sonrası Hizmete
Yönelik Eğitim ve
YAtınm Yapılması
Sermaye Piyasalarının
Geliştirilmesi ve
Borsanın Etkisinin
Artırılmasına Yönelik
Önlemlerin Alınması
Yatırım Kredisi
Kuramlarının
Oluşturulması
Özelleştirme
Gelirlerinin Sanayiye
Yönelik Yatınm
Teşviği Olarak
Kullanılmasını
Sağlamak
Modem Pazarlama
Tekniklerinin Sürekli
Eğitiminin Yapılması
Ülke İmajını Geliştirme
Yönünde Ulusal
Boyutta Çalışm alara
Yapılması
KOBl'lerin ve
Sanayinin Uluslararası
Tanıtım Toplantılara*
Katılmasının Teşvik
Edilmesi
Ürün Çeşitliliğine ve
Marka Yaratmaya
Önem Verilmesi
Tarife Dışı
Korumacılığın
Çeşitlendirilmesi
BULGULAR, YORUMLAR ve ANALİZ
Coğrafi Konumun
Etkisinin Artırılması
Yönünde Alınacak
önlemler
Bölgesel İşbirliği
Anlaşmalarının İşlerlik
Kazanması
Tablo 4.3 (devam)
PATİKA 2 (davam)
Coğrafi Konumun
Etkisinin Artırılma«
Yönünde Alınacak
önlemler
İç Pazar Dinamikliğinin
Uluslararası Rekabet
Bağlamında
Oellıt bilmesi
Insangticti
Potansyellnln va
Verimliliğinin
Artırılmam
Girişimciliği
Destekleyecek
önlemlerin Alınması
tnungücü Yo¿un
Sektörlerin,
Mühendislik Hizmetleri
ve Yazılım gibi,
Desteklenmesi
Sanayinin Kurum «al Alt
Yapısının Yanlden
Düzenlenmesine
Yönelik öneriler
Teknoloji Yetersizliğini
Gidermeye Yönelik
önlemler
Finansman
Yetersizliğini
Gidermeye Yönelik
önlemler
Ortak Bilgi
Bankalarının
Kurulması
Ülke Sanayi
Envanterinin Sürekli
Yapılması
AR/GE Merkezlerinin
Kurulmasının Teşvik
Edilmesi
AR/GE Fonlarının
Gerçekçi Seviyelere
Çıkarılması
Kamu Fonlarının Daha
Etkin Yönetimini
Sağlamak
Kamu Bankalarının
Bölgesel Bazda
Bölünerek
Etkinliklerinin
Artırılmasını SaAlamak
Enflasyonun Nedeni
Olan Yapısal
Sorunların Çözülmesi
AB Teknoloji
Programlarında ve
Projelerinde Etkin
Katılımın Sağlanması
Patent Kanunu, Fikri
Mülkiyet Haklan,
Know-How ve Patent
Alımı Konularının
Düzenlenmesi
Özelleştirmede Mevcut
Teknolojiyi Geliştirme,
Yenileme
Zorunlusunun
Getirilmesi
Uluslararası Bilimsel
Araştırma Kuramlarına
Beyin Göçü Teşvik
Edilmeli
GSYH’nm %1'nin
AR/GE'ye Aktarılması
Devletin Stratejik
Tercihlerini Uzun
Vadeli Olarak
Belirlemesi
Pazarlama Yaklaşanının
ve Tekniklerinin Daha
Yaygın Kullanılması
Tablo 4.3. (devam)
PATİKA 3
Genel öneriler
______
Kalkınma Stratejisi İçinde Hizmet Sektörleri Yer Almalı
Kaliteye ve Çevreye Duyarlılık____________________________________
Sanayi/Hizmet Entegrasyonu_________________________ _________
Devlette Verimlilik________________________________
, ._________ _
Endüstriyel Otomasyon________________________________________
Sektörler Arası Sinerji_____________________________________________
Tarımda Modernleşme ve Şehirleşmede Sanayinin Katkısı________________ _
Etik Kuramların Oluşturulması_______________________________________
Sanayi-Bilim-Teknoloji'de Eş Zamanlı Gelişme _________ '
______ Yeniden Üretim Felsefesi Etrafina Gelelim. Bu Bağlamda Yeniden
Kurumsal Yapı ile İlgili önerileri
Devlet Kurumlannda Reorganizasyon: DPT, Sosyal Güvenlik, İş ve İşçi Bulma
Kurumu._______________________________________
Yeni Oluşacak Devlet Kurumlan: Teknoloji Bakanlığı (TÜBİTAK Çekirdek
Kuruluş), Meslek Standartlan Enstitüsü, Bilim ve Teknoloji Kurumu, Milli
Akreditasyon Kurumu, Stratejik Planlama Kurumu, Stratejik Politika Kurumu,
Enformatik Kurumu. (Benzer İşlevli Bugünkü Kamu Kurumlan Yukandaki
Kuramlara Dönüşecek ya da Kapatılacak)______________________________
Özel İhtisas Üniversiteleri, Yönetim Enstitüleri, Stratejik Araştırma Kurumlan,
Üniversitelerde AR/GE Merkezleri, Sektörel AR/GE Merkezleri, Kalite
Merkezleri, Endüstri Geliştirme Kurumlan, Teknopolisler_________________
BULGULAR, YORUMLAR ve ANALİZ
37
4.3.1 Ana Kriterler
Daha önce tanıtılan Rekabet Üstünlüğü Belirleme Modelinin 2. katmanını
oluşturan 4 ana kriter, girdiler (alt sektör girdileri bulunabilirliği düzeyi) yapı
(alt sektör yapısı yeterlilik düzeyi), gelişmişlik (alt sektör gelişmişlik düzeyi)
sos-eko (ülke boyutunda sosyo-ekonomik etki düzeyi)dir. Kendi aralarında
öncelikle katılımcıların kişisel yargılarını ve sonra grup olarak yargısını
yansıtacak biçimde yaptırılan karşılaştırmalar sonucunda ana kriterlerin değişik
pazarlardaki göreli önemlilikleri Tablo 4.4. ve Şekil 4.5'de özetlenmiştir.
Bulgulara ilişkin ayrıntılar tophı halde EL6'da verilmiştir.
Şekil 4.5'den görüleceği gibi sanayi kollarının gelişmişlik düzeyi- "gelişmişlik"
en yüksek önemde çıkmıştır. Önem sıralamasında sanayi kollarının yapısal
yeterlilik düzeyi ikinci, girdilerin bulunabilirlik düzeyi ve sosyo ekonomik etki
3. ve 4. sıralarda yer almışlardır. Göreli önemlilik dereceleri girdiler ve sosyo
ekonomik etki düzeyleri için yaklaşık olarak eşit olup yapısal yeterlilik düzeyi
ve gelişmişlik bunlara göre sırasıyla iki ve dört kat daha önemli görülmüştür.
Ancak Şekil 4.5'e bakıldığında yapısal yeterlilik düzeyi Budapeşte pazarında en
az önemde görülürken, San Fransisko pazarında gelişmişlik ile eşit önemde yer
almıştır.
4.3.2 Alt Kriterler
Rekabet üstünlüğü Belirleme Modelinin 2. katmanı olan Ana kriterlerin altında
yer alan ve toplam sayılan 23 olan alt kriterler daha önce tanıtılmıştı.
Katılımcıların metodolojiye uygun şekilde oluşturulan yargılan Tablo 4.5'de
özetlenmiştir.
Değişik pazarlarda alt kriterlerin göreli önemlilik karşılaştırmaları Ek. 7 ve
EL8’de verilmiştir. Alt kriterler Şekil 4.6'da değişik pazarlarda göreli
önemlerine göre sıralanmış biçimde, Şekil 4.7'de ise ana kriterlerin altında
gruplandırılm ış olarak gerek değişik pazarlarda gerekse pazarlar arasmda
karşılaştırma yapılmasına elverecek biçimde dökümlenmiştir. Şekil 4.7'nin
yorumlanmasına ömek olarak Singapur pazarına bakıldığında gelişmişlik
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
BULGULAR.YORUMLAR ye ANALİZ
38
Tablo AA. Ana Kriterterin Değişik Pazarlardaki Göreli Önemleri
SAN
BUDAPEŞTE FRANSİSKO
SİNGAPUR
ANKARA
BAKÛ
br Ok sel
GİRDİLER
66
162
120
166
114
102
GELİŞMİŞLİK
469
467
418
452
366
594
YAPI
272
261
271
67
367
250
SOS-EKO
183
70
191
2B5
122
54
KRİTERLER
Şekil 4.5. Ana Kriterterin Değişik Pazarlardaki Göreli Önemleri
ANKARA
---------- GİRDİLER
---------- GELİŞMİŞLİK
---------- YAPI
............SOS-EKO
BUDAPEŞTE
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2006
Tablo 4.5. Alt Kriterlerin Değişik Pazarlardaki Göreli önemleri
KRİTERLER
GİRDİLER
YAPI
GELİŞMİŞLİK
SOS-EKO
16
15
1
23
11
2
5
13
22
8
3
14
19
4
10
12
7
17
18
6
21
9
20
ALT KRİTERLER ANKARA
39
Teknoloji
19
Sermaye
8
Altyapı
şgücü
3
3
Hammadde
112
Alıcı
97
Benzersiz
ölçek
72
43
İşbirliği
26
Dağıtım
19
Araürün
12
Rakip
192
Yönetim
Arge
85
36
Finans
Kalite
22
26
Çevre
67
Te küret
64
Üretken
Bölgeler
27
istihdam
15
Doğal kay
9
Isthacml
6
BAKÜ
61
35
15
11
5
105
28
54
49
51
51
18
134
44
182
64
25
26
20
4
8
6
5
BRÜKSEL
48
19
10
10
5
107
82
27
31
22
24
11
50
104
22
59
166
76
59
16
22
22
9
BUDAPEŞTE
49
75
20
6
9
44
19
8
13
18
4
6
204
44
120
46
20
129
68
43
28
17
12
SAN
FRANSİSKO
42
14
29
5
6
136
19
69
34
36
34
21
146
125
70
66
38
45
28
6
11
15
4
SİNGAPUR
37
18
8
3
9
91
57
19
18
36
12
7
136
215
128
146
18
20
11
2
1
6
3
_ ___
İlli» .
I f I I I I I I I ! 1 1I t I t i Í II I I I
liiiliinlliilllilliiil
m i ll i li .. .
I » I I ! I I I I § ( I I I Í 1 I I St ( I I
________
1 1 1 11 a ■
n n n i i i i i i i i i i i i i i i i i
iııliiüliililiıliıiiil
fstmlhlihhliifilil
BULGULAR. YORUMLAR ve ANALİZ
ŞekH4.7. ARkritartarinOefiifikPszariardaldömnDeneleri
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
41
BULGULAR. YORUMLAR ve ANALİZ
42
kriterinin en baskın rekabet üstünlük faktörü olduğu, diğer tarafta sosyo­
ekonomik etkinlik düzeyinin bu pazarda rekabet üstünlüğü getirmek açısından
bir önem taşımadığı, yapı ve girdilerin ise benzersizlik, alıca, dağıtım ve
teknolojik düzey faktörleri ile belli bir önem taşıdıkları görülmektedir. Alt
kriterlerin değişik pazarlardaki göreli önem dereceleri Ek ,9’da ayrıntılı olarak
verilmiştir.
4.3.3 Ürün Grupları
Ürün Gruplarının değişik pazarlardaki rekabet üstünlüğü belirleme açısından
göreli önemliliklerini elde edebilmek için ana kriterlerin düzeyleri katılımcılara
öncelikle kişisel sonra da gruplar bazmda en düşük düzeyine göre göreli olarak
karşılaştutılmış ve kaç kat tercih ettikleri sorgulanarak kalibre edilmiştir.
Kalibraşyon sonrası daha önce belirlenmiş 23 ürün grubunun her biri tek tek ve
yönteme uygun olarak, ilgili pazar içinde rekabet üstünlüğünü belirleme
açısmdan her kriter açısından âyn ayrı değerlendirilmiştir. Sonuçlar Tablo 4.6
ve Şekil 4.8 de özetlenmiştir. İmalat Sanayi altmda yer alan Sanayi kollarının
değişik pazarlarda göreli öncelikleri Tablo 4.7de verilmiştir. Ah ürün gruplan,
mal bazmda tüketim, ara ve yatının mal gruplan şeklinde karşılaştırma imkanı
verecek şekilde Şekil 4.9'da değişik pazarlarda dökümlenmiştir. Söz konusu
mal gruplarının değişik pazarlardaki göreli önem dereceleri Ek. 10'da ayrıntılı
olarak görülebilir.
4.3.4 Pazar Ağırlıkları
Modelde birinci katmam oluşturan 6 pazarın her bir pazarın bakışıyla göreli
ağırlıklarının
elde
edilmesi
için
tek
tek
katılımcıların
yargılarına
başvurulmuştur. Sonuçların grupların görüşleri haline getirilmesi daha sonra bu
görüşlerin derlenmesiyle gerçekleştirildi. Katılımcıların tümünün ortak görüşü
Şekil 4.10'da, gruplara görüşleri ise Ek. 1l'de verilmiştir.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
BULGULAR, YORUMLAR ve ANALİZ
43
Tablo 4.6. Ürün Grupların m Değişik Pazarlardaki Göreli Öncelikleri
ANKARA
ONC8JK
SIRASI
1
2
3
4
5
6
7
S
9
10
11
12
13
14
15
16
17
IS
19
20
21
22
23
BAKÜ
ALT SEKTÖRLER
MaMna İmalat
Turizm
Ttfcsfl v * Gtyfan
BSfin
Gıda,j f « . im in
Taşmıa Araçları
Toprak Ürünleri
En«|
IGmyavetaç
P M İlu M
T ıc s in M iita n d a flrH z fm M
Haberleşme
İnşaat
MadencSk
Zraat
Bekkik M ı M a n
Metal E fi*
Demirfl£efk
Kereste ve M ot*»«
Utaşvn
Kağıt ve Basım
DerririÇeHt Dışı Mefatfer
Ffesft ve Kauçı*
ÖNCELİK
SIRASI
1
2
3
4
%
6
7
9
9
10
11
12
13
14
15
16
17
19
19
20
21
22
23
ALT SEKTÖRLER
Turizm
TeksJİ ve Gryim
BSşâm
trifMI
Haberleşme
Toprak Ürürleri
Gtda, İçki, Tütün
DerrariÇefik
M«t*Eşye
BefctfkMakMan
Ziraat
Mekâna knatat
Ticari ve HEhen&sSk lfem«9eri
PlasCkveKaup*
(Jbşnt
Taşana Araçtan
MadencSk
ttmyaveftaç
K a ^ lw B ts m
Pefcel Utürtfori
Ener*
OMhÇefik O fi Metefter
Kereste ve Motfye
ONCEUK
StUfiSİ
1
2
3
4
5
6
7
S
9
10
11
12
13
14
15
16
17
13
19
20
21
22
23
I
\
ALT SEKTÖRLER
BAşim
Grta. İçti, Tuta
Toksa ve Oyim
Zraat
PlasScve Kaup*
hşaat
Toprak Ürünleri
Tirem
Bektfk ftbkM an
Kimya ve kaç
Taşma Araçtan
Mekana imalat
DentirfÇatt
Kereste ve Mobiye
MadencSk
Haberleşme
Metal Eşya
Bm f
Ka§<tve Basım
Ticari ve Mühendftfifc ftone9en
Uteşım
Pekoi UrCrteri
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
ALT SEKTÖRLER
Teksfl ve Giyim
Tirem
^şaat
Mahir» İmalat
Gtda. İçki. Tülün
Toprak Ürünleri
Ticari ve Mûhendnkk KrmeCeri
BekkikMakinotan
Büşim
Haberleşme
KSmja velaç
Uteşım
Metal Eşya
Plastik ve KauçıA
Taşıma Afaçian
DenvriÇeSk
aram
DemiriÇelk Dışı Metalar
Kereste ve MoMye
Perol Urürtferi
Enerp
KaoHve Basım
Madendik
SİNGAPUR
SAM FRAMSİSKO
Cm CBJK
sm A sı
1
2
3
4
5
6
7
9
9
10
11
12
13
14
15
16
17
19
19
20
21
22
23
Gıda, IçfcL ÎOKin
Totem
Kimya ve lap
Toprak Ûrflnleri
Ticari ve Mûher«gs*k 19ema9aı1
Haberleşme
Matine imalat
Taşıma Araçtan
DemiriÇefik Dışı MeMar
Plastik ve Kauçuk
Sektik I h k M ın
Uteşım
MetelEşya
Kereste ve Mottya
Ener#
Kaçıt ve Basan
DemiriÇeSk
fttedencCk
2raat
Pefroi UriMeri
BUDAPEŞTE
BRÜKSEL
ONCEUK
SIRASI
1
2
3
4
5
6
7
S
9
10
11
12
13
14
15
16
17
19
19
20
21
22 .
23
ALT SEKTÖRLER
İnşaat
TeksÜ vtGryim
ONCEUK
SIRASI
1
2
3
4
5
6
7
t
9
ıo
11
12
13
14
15
16
17
19
19
20
21
22
23
ALT SEKTÖRLER
İnşaat
Rasfck ve Kaup*
Tırizm
Tefcsfl ve Gryîm
Toprak OriMeri
Bektik Makine) an
Met* Eşya
Haberleşme
Pefral Ürünleri
Taşana Araçtan
Uaşan
Mekine imalat
Bfeşâm
Enarf
DemiriÇeKk
Kereste ve Mobıh«
tOmya ve kaç
Deme/ÇeSk O y MeteSar
Maderçti:
G*da, içkâ. Tulün
Ticari ve Muhencfisİk Home9eri
Kağıt ot Basım
2 ru t
i» iI îI 11İ!
I I I I I11!
I İ İ111İ
İ İ 5 9i İtIi IıIiIıİ !I iİ i
il fİt rl f!til !f ii&! fit il l!l!SıS!S!SII !S i9 fS 11!
İ I 0 3i
*
! i 1!!m İ İ iI #i I1İI 1!
i in *!Mi in İ 3I M
* * İV S!
_
I
S
Iı !t îi ii it It rı Iı iı 1■ I
ti ! 11 i 11 f f f i
ı t ı i i <i i a a a i ı
!3 II rt fI !» i» İI !I iI I! İs İs i* I* )« îs Is iS iI ît ft ii !I
SANAYİ STRATEJİSİ 199^2005
r
ZPVN#** HVlMfroOA'
rI) IS !i îi II iI !t İ1 it 1I 1I i1 fS !3 !3 I3 iI tI ÎI II If I1 f3
BULGULAR. YORUMLAR «e ANALİZ
45
Tablo 4.7. imalat Sanayi ürün Gruptanım Değişik Pazarlardaki G ö n ü Öncelikleri
ANKARA
ÖNCELİK
SIRASI
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
ALT SEKTÖRLER
Makina imalat
Teksti ve Giyim
Bişim
Gıda, İçki, Tütün
Toprak Ürünleri
Taşıma Araçları
Kimya ve kaç
Petrol Ürünleri
Elektrik Makinaian
Metal Eşya
Demir/Çeik
Kereste ve Mobiya
Kağrt ve Basım
Demir Dışı Metal
PlasSk ve Kauçuk
BAKÜ
ÖNCELİK
SIRASI
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
BRÜKSEL
ÖNCELİK
SIRASI
1
2
3
4
S
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
ALT SEKTÖRLER
Teksti ve Gıpm
Bişim
Toprak Ürünleri
Gıda, İçki, Tütün
Demir/Çelk
Metal Eşya
Elektrik Makinaian
Makina İmalat
PtasSk ve Kauçuk
Taşıma Araçlan
Kimya ve kaç
Kağrt ve Basım
Petrol Ürünleri
Kereste ve Mobiya
Demir Dışı Metal
BUDAPEŞTE
ÖNCELİK
SIRASI
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
ALT SEKTÖRLER
Bişim
Teksti ve Giyim
Gıda, içki, Tütün
Plastik ve Kauçuk
Toprak Ürünleri
Kimya ve kaç
Elektik Makinaian
Taşıma Araçları
Makina imalat
Demir/Çefik
Kereste ve Mobiya
Metal Eşya
Demir Dışı Metal
Kağrt ve Basım
Petrol Ürünleri
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
ALT SEKTÖRLER
Teksti ve Gipm
Makina İmalat
Gıda, İçki, Tütün
Toprak Ürünleri
Kimya ve 1aç
Elektrik Makinaian
Bişim
Metal Eşya
Plastik ve Kauçuk
Taşıma Araçları
Demu/Çefik
Kereste ve Mobiya
Demir Dışı Metal
Petrol ürünleri
Kağıt ve Basım
SİNGAPUR
SAN FRANSİSKO
ÖNCELİK
SIRASI
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
ALT SEKTÖRLER
Teksti ve Giyim
Gıda, içki, Tütifeı
Bişim
Toprak Ürünleri
Kimya ve kaç
Makina imalat
Taşıma Araç)an
Plastik ve Kauçuk
Demir Dışı Metal
Elektrik Makinaian
Metal Eşya
Kereste ve Mobiya
Kağıt ve Basım
Derrar/Çeik
Petrol Ürünleri
ÖNCELİK
SIRASI
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
ALT SEKTÖRLER
Rastik ve Kauçuk
Teksti ve Giym
Toprak ürünleri
Elektrik Makinaian
Metal Eşya
Petrol ürünleri
Taşıma Araçlan
Makina İmalat
Bişim
Demir/Çeik
Kimya ve kaç
Kereste ve Mobiya
Demir Dışı Metal
Gıda, içki, Tütün
Kağrt ve Basım
BULGULAR, YORUMLAR ve ANALİZ
46
şakN4J. imalatSanayiAHSaMMırÖrünGnıpbnmnD(*fft Paartvd*! OSnl önamMftDaracaM
brOksel
BUMPEŞIE
SİNGAPUR
TflKEltilMUUUB
SANAYİ STRATEJİSİ 199S-2005
Şekil 4.10. Pazar Ağırlığının Global Paylaşımı
PAZAR
ANKARA
BAKÜ
BRÜKSEL
ORTALAMA
PAZAR AĞIRLIĞI (%)
50.91
9.56
SİNGAPUR (4.08%)
SANFRANSİSKO (7.00%)
BUDAPEŞTE (8.72%)
19.73
ANKARA (50.91%)
BUDAPEŞTE
8.72
SANFRANSİSKO
7.00
SİNGAPUR
4.08
BRÜKSEL (19.73%)
BAKÜ (9.56%)
BULGULAR, YORUMLAR ve ANALİZ
48
4.4
Analiz
Arama Konferansı stratejiye alt yapı oluşturmada ortaya iki önemli etmen
çıkartmıştır. Bu etmenler, pazar ve geliştirme ve yenilemede yetkinlik şeklinde
tanımlanab ilir Nitekim, Tartışma Panellerine yönelik model oluşturulurken
yukarıda belirtilen bu iki etmen sırasıyla ürün gruplarının rekabet üstünlüklerini
belirleyecek birinci ve ikinci katmanı oluşturmuştur. Tartışma panelleri
sonunda pazar etmeninin içindeki en baskın unsurun iç pazar ağırlığı,
geliştirme ve yenilemede yetkinliğe karşı gelen ana kriterler, içinse gelişmişliğin
en baskın unsur olduğu ortaya çıkmıştır.
Bu noktadan hareketle bir ekseni geliştirme ve yenilemede yetkinlik, diğer
ekseni ise ihracatın cazibesi olan bir düzlemin durum belirlemesi çalışmasının
sonucu ile katılımlı yöntem uygulamalarının sonucu elde edilen bulguların
biıbirleriyle karşılaştırmak için kullanılabileceği saptanmıştır. Yukarıda sözü
edilen durum belirlemesi, arama konferansı ve tartışma panelleri sonuçlan,
Şekil 4.1 l'de gösterilmiştir.
Durum belirlemesi sonucu bir yandan 1989-1994 arasında yüksek teknoloji
ürünlerinin ihracat içindeki payı, öte yandan 1988-1991 yıllan arasındaki
imalat sanayiinin ihracat içindeki payı kullanılarak düzleme yerleştirilmiştir.
Bugünkü durumu (1995) gösteren alanm saptanması ile ilgili bilgiler en yeni
olarak, DİE'den elde edilen ve 1992 yılma kadar olan verileri yansıtmaktadır.
Genel Eğilimler gözününde bulundurularak bir bölge yapısında gösterilmiştir.
Arama konferansı ile varılan sonuç, kullanılan yöntemin doğası gereği nicel
sonuçlar üretilmediğinden ortaya çıkan bulguların yönlendirmesi ile bir bölge
olarak düzlemde gösterilmiştir. Bu alanm saptanmasında, ihracatın cazibesi
bugünkü ihracat düzeyi ile 2005 yılı için öngörülen ihracat düzeylerinin
karşılaştırılması ile, geliştirmede ve yenilemede yetkinlik düzeyi ise 2005
yıhnda yüksek teknoloji ürünlerinin ihracatdaki paymın bugün için dünyanın ilk
5 ülkesi düzeyine çıkarılması hedefi gözününde bulundurularak elde edilmiştir.
Tartışma panelleri sonucu ihracatın cazibe değeri iç pazar ağırlığı değeri ile,
geliştirmede ve yenilemede yetkinlik düzeyi ise
gelişm işlik
ana kriteri ile
ilgili
olarak saptanan değer kullanılarak tabloya yerleştirilmiştir.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
BULGULAR. YORUMLAR ve AMALİZ
49
Ş ek il 4.11. A naliz Düzlem i
*
İli
o
o
2005
(Arama Konferansı)
Q
ili
s
ıu
_J
z ^
“i
UJ m
0,5
S
2005
(Tartışma Panel
jö>
_i
ıu
1995
(Dura m Beliriemesi)
O
\
ÇOK
SANAYİ STRATEJİSİ 1*95-2005
0,5
İHRACATIN
CAZİBESİ
AZ
BULGULAR, YORUMLAR ve ANALİZ
50
j. „
' '
' 5».
.; .
Tartışma panellerinin sonucu, her ne kadar metodoloji gereği somut değerlerle
belirlenmişse de, katılımlı yanı nedeniyle belirlenen noktanın etrafında bir
duyarlılık analizi yapılması uygun görülmüştür. Bu analizde tanımlanan hedef
etrafında strateji oluşturulurken gözününde bulundurulacak etmenlerin (ak
kriter ve ana kriterlerin) göreli önemlilikleri, ürün gruplarının göreli
önemlilikleri ve mal bazmda ürünlerin göreli önemüliklernıdeki değişiminin
nicel ve nitel değerlendirilmesi yapılmıştır..
4.5
Duyarlılık Analizi
Yukanda gereği açıklanan duyarlılık analizi, ŞekO 4.12’de merkezdeki büyük
dikdörtgen alanı kapsamaktadır. Analizin uygulanacağı bu alan, Arama
Konferansı ve Tartışma Panelleri sonucu belirlenen 2005 hedefini de
içermektedir. Buna göre, ihracatın cazibesi 0.3-0.7 değerleri arasında,
geliştirme ve yenilemede yetkinlik düzeyi ise 0.3-0.7 değerleri arasında
değiştirilerek daha önce elde edilen ana kriterler ve mal bazmda ürün
gruplarının değişimi incelenmiştir.
Şekil 4.13'te bugünkü konumdan (1995) katılımlı yöntemler ile ortaya çıkan
konuma (2005) ulaşabilmek için ortaya çıkan yön izlendiğinde ana kriterlerden
gelişmişliğin ağırlığı oldukça baskm bir konuma gelirken (%34Î%67), yatırım
mallarının tüm ürün gnıplan içindeki göreli ağırlığı azalmaktadır (%37İ %27).
Duyarlılık analizi sırasında gözlenen ürün gruplarının ve alt kriterlerin göreli
öncelik sıralarının ihracatın cazibesi ve geliştirme ve yenilemede yetkinlik
düzeyi ile değişimleri EL 13'de verilmiştir.
Özet olarak ürün gruplan için taranmış hedef bölgesinde her bir pazarda ilk 8
içine giren değişik ürün grubu sayısı 9, ah kriterler için ise 8'dir. Başka bir
deyişle, katılımlı yöntemlerin belirlediği hedef çerçevesinde ürün gruplan ve alt
kriterler açısından oldukça dengeli bir yapmm varlığı gözlenmektedir.
SANAYİ STRATEJİSİ 199M M 6
51
BULGULAR, YORUMLAR ve ANALİZ
Şekil 4.12. Duyarlılık Analizi Uygulama Alanı
GELİŞTİRME VE YENİLEMEDE
YETKİNLİK
o
o
0.7
0,5
0,3
ÇOK
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
İHRACATIN
CAZİBESİ
AZ
52
BULGULAR,YORUMLAR V* AMALİZ
Şekil 4.13. Duyarlılık Analizi Sonuçlan
SANAYİ STRATEJİSİ 199S-2ÖÖ5
BEŞİNCİ BÖLÜM
SANA Yİ STRA TEJİSİ (1995-2005)
SANAYİ STRATEJİSİ (1995-2005)
53
5. SANAYİ STRATEJİSİ (1995-2005)
5.1 Sanayi Stratejisi Tiplemesi
Katılımlı yöntemlerin bulgulan yeni bir imalat sanayi stratejisi tiplemesini ortaya
çıkarmaktadır. Şekil 5.1'de gösterilen bu tiplemeye göre sanayi stratejisi iki boyut ile
tanımlanabilmektedir. Bu boyutlardan birincisi ihracatın cazibesi olarak ifade
edilmekte ohıp Arama Konferansında tartışılan ve sonra da Tartışma Panellerinde
vurgulanan değişik dış pazarların göreli olarak bazı ürün gruplarına daha cazip geldiği
yargısından hareket ederek belirlenmiştir. Geliştirme ve yenilenmede yetkinlik diye
tanımlanan ik in ci boyut ise katılımlı yöntemlerin öne çıkarttığı ve 2005 yılı hedefi
çerçevesinde yapılan duyarlılık analizlerinde de bu konumunu koruyan gelişmişlik
kriteri ile teknoloji üretme ve benzersiz ürün ah kriterlerinden oluşmaktadır. Bu strateji
tiplemesine uygun olarak oluşturulan strateji düzleminde, 1995 ve 2005 yıllarının
konumlandırılması Şekil 5.2'de verilmiştir. Bu konumlar incelendiğinde; katılımlı
yöntemlerin 2005 yılında öngördüğü hedef çerçevesinde belirlenmiş olan ve mal
bazında ürün gruplan açısından bakıldığında oldukça sınırlı değişim gösteren yapının
1995'deki yapıdan temel farkı, üretimin giderek yeni tüketim mallan ile
zenginleştirilmesi biçiminde özetlenebilir. Diğer bir deyişle, ürün gruplarının göreli
konumlarında önemli bir değişiklik olmamakla birlikte öıracatda öngörülen artışı
sağlamak amacıyla tüketim mallarının göreli payında artış öngörülmektedir. 1995'den
2005'e giderken gözlenen başhca değişiklik, 2005 için hedeflenen konumda rekabet
üstünlüğünün sağlanması ve sürdürülmesi için geliştirme ve yenilenmede yetkinliğin
artırılmağı
gereğidir. Bu iki farklı konumu birleştiren ve okla gösterilen yön, katılımlı
yöntemler sonucu 1995'den 2005'e geçişte sanayide öngörülen sıçramayı temsil
etmektedir. Bu sanayi sıçramasının gerçekleşmesi için öngörülen strateji Sanayi için
Sözleşme başlığı ile tanım lanm ıştır Bölüm 5.2'de bu sözleşmenin çerçevesini oluşturan
ilkeler, Bölüm 5.3'de ise sözleşmenin kendisi sunulmaktadır.
5.2 Sanayi Stratejisi Çerçevesi İlkeleri
K atılım lı
yöntemlerin uygulanması sonunda ortaya çıkan ampirik bulguların yanında
çok sayıda öneri de katılımcılar tarafından ortaya atılmıştır. Ek.l4'de ortaya çıkan
öneriler toplu olarak verilmiştir. Bu bölümde, bu önerileri de gözönüne alarak sanayi
stratejisinin çerçevesini oluşturacak aşağıdaki ilkeler ortaya çıkarılmıştır;
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
Şekil 5.1. Yeterlilik Tabanlı Sanayi Stratejisi Tipolojisi
ÇOK
İHRACATIN CAZİBESİ
az
Şekil 5.2. imalat Sanayinde Sıçrama : 1995 - 2005
ÇOK
İHRACATIN CAZİBESİ
AZ
SANAYİSTRATEJİSİ (1996-2005)
56
-
Yüksek teknoloji lmllanan ve jenerik teknolojilerin üretilebileceği sanayi kollarına
yapılacak yatırımlar öncelikle teşvik edilmelidir.
-
AB ve GATT anlaşmaları ile kabul edilen uluslararası normlara ve standartlara
uygun koruma ve teşvik politikaları, büyümeyi amaçlayan bir sanayi stratejisi
içinde geliştirilip işletilmelidir.
-
Dışa açık gelişme ve yatırım politikaları ile sağlanacak bir sürdürülebilir ekonomik
büyüme, ulusal sanayi rekabet gücünün artırılması ile mümkündür.
-
Devletin ekonomideki rolü azaltılmalı, düzenleyici olarak etkili olacağı alanlar için
bu rol yeniden tanımlanmalıdır.
-
Devlet alım politikaları, yerli sanayii ve teknolojik yenilenmeyi gözeten stratejik
tercihlere göre ve devlet-sanayi işbirliği çerçevesinde oluşturulmalıdır.
-
Yabancı sermaye ile ilgili yasal mevzuat yeni teknoloji kazandıracak ve Ar-Ge
fâaliyetine katkıda bulunacak koşullan yaratacak biçimde düzenlenmeli ve yaratıcı
sermaye için çekici hale getirilmelidir.
-
Büim-teknoloji-sanayi çevrimini izleyen ticarileşme süreci, rekabet üstünlüğünü
sağlamak amacıyla karşılıklı olarak birbirini destekleyen bileşenlerden oluşmalıdır.
-
Her düzeyde verilen eğitimin özel yetenek kazandıracak biçimde iyileştirilmesi,
insan kaynağını geliştirerek ülke rekabet gücünü arttıracaktır.
-
Rekabet üstünlüğü sağlamak açısından sanayiinin sahip olması gereken başlıca
yetenekler, yüksek teknoloji kullanarak verimli ve kaliteli üretim yapılması ve
teknoloji geliştirilmesi olmalıdır.
-
Küçük ve orta ölçekli işletmeler esnek üretim ve otomasyona geçmeye
yönlendirilmeli ve bu şekilde yeni teknolojilerin yardımı ile ürün çeşidi ve zengin
üretim olanağı edinerek kapsam ekonomilerinin avantajlarından yararlanmaları
sağlanmalıdır.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
SANAYİ STRATEJİSİ (1995-2005)
57
-
Teknolojik yenilenme dahil pek çok iyileştirme, çağdaş bir iletişim ahyapışma
dayanmak zorundadır. Küresel telekomünikasyon altyapısı ile tümleşik bir ulusal
altyapı ivedilikle kurulmalıdır.
-
Esnek imalat teknolojilerinin mevcut imalat sanayi kollarındaki olası füzyonu, bu
sanayi kollarmm "yeniden doğuşu"na neden olacak, dış pazarlarda rekabet
üstünlüğü getirecektir.
-
Uzun vadeli ekonomik gelişme, ülkenin bilim ve araştırma altyapısının niteliğine
bağhdır. Akademik ve endüstriyel araştırma sonuçlarının ticarileşmesini
kolaylaştıracak teşvik mekanizmaları oluşturulmalı ve düzenlemeler yapılmalıdır.
-
Yeni yapısal kurumsallaşmanın oluşturulabilmesi için mevcut kuramların yerine
veya bunları tamamlayıcı nitelikte olmak üzere önerilen kurumlar şöyle
sıralanmıştır Bilim ve Teknoloji Kurumu, Milli Akreditaşyon Kurumu, Stratejik
Planlama Kurumu, Stratejik Araştırma Kurumlan, Enformatik Kurumu, Özel
İhtisas Üniversiteleri Yönetim ve Organizasyon Enstitüleri, Üniversitelerde
AR/GE Merkezleri, Sektörel AR/GE Merkezleri, Kalite Geliştirme Merkezleri,
Endüstri Geliştirme Kurumlan, Meslek Standartlan Enstitüsü, Teknopolisler,
Uluslararası Düzey ve Anlayışta Çalışan Mühendislik ve Ticari Hizmet Birimleri
-
Kamu fonları daha etkin biçimde yönetilerek değerlendirilmelidir.
5.3 Sanayi İçin Sözleşme
Sanayi için sözleşme kavramı, sanayi stratejisinin smai ve üretime kritik öncelik veren
ülke stratejisi çerçevesinde katılımlı olarak oluşturulmasını simgelemek için
benimsenmiştir. Bu oluşumun öncülüğünü, sanayi için sözleşmeye taraf olan kurum,
kuruluşlar ve kişiler oluşturmuştur. 1995-2005 yıllarmı içeren bir sanayi stratejisi,
kamunun özel sektör ile işbirliği sonucu ve katılıma açık mekanizmalarla
belirlenmiştir.
5.3.1 Amaç
Sanayi için sözleşmenin amacı sanayinin uluslararası rekabette sürdürülebilir avantajlar
geliştirmesi sanayi verimliliğinin, istihdamın ve Türk insanının yaşam kalitesinin
yükseltilmesidir.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2006
58
SANAYİ STRATEJİSİ (1995-2005)
5.3.2 Strateji
Belirlenen strateji katılımcı yöntem uygulamalarında yer alan iddia sahiplerinin
ortaya çıkardığı ve önceden nasıl çıkacağı kestirilemeyen bir stratejidir. Bu strateji
1995 yılmdan 2005 yılına giderken, genelde olgunlaşmış sanayi kollarında
geliştirme ve yenilenme yetkinliğini artırarak yeniden doğuş atılımı yapacak ve
ülkede ihracatın cazibesini artırıp uzun dönemli ve sürdürülebilir bir rekabet
avantajı sağlayacaktır.
Olgunlaşmış Sanayi kollan, belli bir altyapısı bulunan ve uluslararası pazarlarda
rekabet üstünlüğüne sahip olan sanayilerdir. 2005 hedefi içinde belirlenen ürün
gruplarının göreli konumlan bugünkü göreli konumlan fle tamamen örtüşmektedir.
Sanayi içinde aktif aktörler olan katılımcıların bu öngörüsü, bugün için olgunlaşmış
sanayi kollan olarak belirlenmiş sanayilerin bir on yıl daha bu konumlarını
sürdürecekleri biçiminde yorumlanabilir. Ancak, katılımcıların da belirlediği gibi bu
sürekliliğin sağlanabilmesi, anılan sanayi kollarında geliştirme ve y enilenme
yetkinliğinin arttırılmasına yönelik yeniden doğuş çabalatma bağlıdır.
Geliştirme ve yenilenmede yetkinlik boyutu bir yanda daha önce de belirtildiği gibi
gelişmişlik kriteri ohışturan Ar-Ge düzeyi ve bilgiye ulaşma, yönetim becerisi, kalite
ve standartlara uygunluk, finans mekanizmalarının çeşitliliği ve çevreye duyarlılık, öte
yanda teknoloji üretme yeteneği ve üretilen ürünün benzersizliği alt kriterleri ile
tanımlanmaktadır
Türkiye için olgunlaşmış sanayi kollan olarak belirlenen sanayiler belki bir istisna
dışında (bilişim) Batıdaki olgunlaşmış sanayiler ile aynıdır.
Batıdaki olgunlaşmış sanayilerin belirli bir tecrübe birikimi olmasına rağmen, karlılık
ve büyümede çok avantajlı sayılmadıklan bilinmektedir.
Batının olgunlaşmış sanayi kollarını çeşidi nedenlerden dolayı bırakmaya haşlaması,
ortaya çıkan pazara yönelik ihracat cazibesinin yüksek olacağının bir işaretidir.
Böylece Türkiye'de yeniden doğan olgunlaşmış sanayi kollarının 2005 yılma kadar
ihracat cazibesi yüksek olacaktır.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
SANAYİ STRATEJİSİ (1995-2005)
59
5.3.3 Yeniden Kurumsallaşma
Arama Konferansında, bir dizi yeni kurumdan oluşan farklı bir kurum sallaşm a
öngörülmüştür.
Yeni kurumlar, geliştirme ve yenilenmede yetkinlik olarak boyutlandınlan temel
yetkinliğin uygulamaya geçmesi için gerekli görülen yapılardır.
Bu yapılanma sanayideki aktörlerin tümünün aktif katılımının sağlanması esasma
göredir. Diğer bir deyişle bu yapılanma ne tümüyle merkezi planlama, ne de serbest
piyasa mekanizmaları temelli bir kurumsallaşmadır.
Bunun yanısıra, önerilen kurumsallaşma katılımlı bir süreç çerçevesinde tüm iddia
sahiplerine açık olduğundan, serbest piyasa mekanizmalarına karşı bir seçenek
oluşturmamaktadır. Gene de, serbest piyasa mekanizmalarında olduğu gibi sanayinin
bütünü bazındaki stratejik gelişme şansa bırakılmamıştır. Sözkonusu katılımlı süreç,
ortak akim gelişmesine, ortak çıkarların sağlanmasına, ortak değerlerin ve smeıjilerin
oluşumuna katkıda buhman bir zemin yaratacaktır.
Bu zemin, önerilen kurumsallaşma bir merkezi planlama olmadığından makro düzeyde
değildir. Diğer tarafta tümüyle serbest piyasa mekanizmalarına yönelik olmaması
nedeniyle firmalar düzeyinde, yani mikro düzeyde de değildir. Bu durumu ile
kurumsallaşma merkez ve firmalar arasında; mezo düzeyde yer almaktadır.
Yukarıdaki kurumsallaşma, kamu ve özel sektör arasında ve özel sektörün kendi
içinde oluşturacağı işbirliğinden doğacak kurumlardan meydana gelecektir. Örneğin,
sektörel araştırma kurumlan, endüstri geliştirme kurumlan vb. şeklinde önerilen
Işınım lar çok sayıda firmaya firsat yaratan ve yukanda tanımlanan temel yetkinliği
arttırmayı am açlayan kuramlardır. Mezo düzeydeki kuramların görevi, ekonomik
kriterleri değfl geliştirme ve yenilenmede yetkinliği artüncı yönde katılım ve bilgi
paylaşım süreçlerini düzenlemektir.
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
EKLER
61
EKLER
EK. 1. Arama Konferansı Nedir?
EK.2. Analitik Sıralama Yöntemi Nedir?
EK.3. Dunun Belirlemesi Çalışması
EK4. Arama Konferansı Notlan
EK. 5. Tartışma Panelleri Notlan
EK. 6. Ana Kriterlerin Değişik Pazarlarda Göreli Önemlilik Karşılaşürmalan
EK. 7. Değişik Pazarlarda Ah Kriterlerin Göreli Önemlilik Karşılaşürmalan
EK8. Ah Kriterlerin Değişik Pazarlardaki Göreli Önemlerinin Karşılaştırmalan
E K 9. Alt Kriterlerin Değişik Pazarlardaki Göreli Önem Dereceleri
EK. 10. Ürün Gruplarının Değişik Pazarlardaki Göreli Önem Dereceleri
EK. 11. Pazar Değerlendirme Gruplarına Göre Pazar Ağırlıklan
EK. 12. Duyarlılık Analizi Sonuçlan
EK. 13. Arama Konferansı ve Tartışma PaneDerinde Ortaya Çıkan Öneriler
SANAYİ STRATEJİSİ 1995-2005
B K .1
ARAMA KONFERANSI
NEDİR?
ARAMA KONFERANSI YÖNTEMİ
Arama Konferansı ortak akıl yaratmayı amaçlayan katılımlı bir planlama yöntemidir.
Ortak görüş yaratmayı, ortak sorunlara çözüm bulmayı, daha iyiye ulaşmak, gelişmek
için neler yapılması gerektiğini belirlemeyi ve ortak hedefler seçmeyi sağlayan bir
çalışma düzenidir. Klasik olmayan konferans düzeni içinde, ortak akıl aramak üzere 40
dolayında “iddia sahibini” 2,5-3 gün süre ile biraraya getirir. İddia sahipleri konu ile
ilgOi, o konuda çalışıp bir tecrübe kazanmış karar vericiler ve bilgi birikimi olan kişiler
diye tanım lanır Aranan şey ortak akıldır. Katılımcıların birbirini ikna ederek
geliştirecekleri ortak akıl, arama konferansının her aşamasında aranır ve bulunur. Klasik
konferans düzenlerinde bir veya bir kaç kişi çıkıp belirli konulan anlatır ve geri kalanlar
dinler, Arama Konferansında ise, tam tersine katılanlann tamamı bir düzen içinde
konuşarak bir sonuca ulaşır.
ARAMA KONFERANSI SÜRECİ
Sistem düşüncesi, p lanlama teorisi ve gnıp dinamiğine dayalı olan Arama Konferansı
yöntemi genelden özele doğru, evvelden tanımlanmış “konferans görevi’'
tam am lanıncaya kadar beyin firtması tekniğini kullanarak devam eder. Toplantılar
büyük gruptan küçük gruplara bölünerek organik bir şekilde konferans görevini
bitirinceye kadar sürdürülür. Konferans görevi, odak kurum/organizasyon ile birlikte
Inımlan bir yürütücü/yönlendirici komite içinde tanımlanır. Bu yürütücü/yöndendirici
komite Arama Konferansı amacının ve konferans görevinin daha iyi anlaşılması.
çalışma yoğunluğu yüksek olan bu ortama kolay uyumu ve konferans görevi dışındaki
amaçlan beklememeleri sağlar.
Konferans görevini tamamladıktan sonra sonuçlar ve konferans notlan geniş iddia
sahipleri gruplarına dağıtılır ve geri dönecek değerlendirmeler için bir mekanizma
kurulur. Arama konferansına katılanlann bir araya gelerek konferansta alman kararların
nasıl uygulamaya geçtiğini, birbirlerivle karşılaşürmalan önerilir. Detaylı çalışma
yapmak için özel görev gruplan tayin edilebilir.
1
SÜREÇ TASARIMI
EVRE 1
DÜNYADAKİ AKIMLAR
ARZULANAN/MUHTEMEL
EVRE 2
X’İ ETKİLEYEN AKIMLAR
ARZULANAN/MUHTEMEL
X’İN EVRİMİ
EVRE 3
EVRE 4
X’İN GELECEĞİNİN TASARIMI
ARZULANAN/MUHTEMEL
STRATEJİLER
EVRE 5
X bir problem, örgüt, ülke, kurum olabilir
X’i bir saha (domain) olarak kabul edelim. Bu saha, sistemi etkileyen, sistemden
etkilenen ve sistemi yönetmekle sorumlu kişi ve kuruluşlardan oluşur. Arama
Konferansmm amacı, normal olarak direk ilişkide bulunmayan bir iddia sahipleri
grubunu 2,5 gün kadar kısa bir süre .de olsa bir araya getirip, onlara katılımlı bir
problem çözme ve planlama süreci içerisine sokmaktır. Eğer saha eksik iddia sahipleri
ile oluşturulmuşsa, problem tanımlan ve çözüme yönelik stratejiler eksik olabilir.
Konferans, büyük bir gruptan küçük gruplara bölünerek organik bir şekilde 2,5-3 gün
konferans bitinceye kadar çalışır. Konferansın sonuca doğru ilerlemesine
kolaylaştuıcılar (facilitator) veya yürütücüler yardımcı olurlar. Yürütücüler içeriğe
karışmazlar ve içerik ile ilgili uzman değildirler.
Süreç, dünyanın nasıl değiştiğini, katılanlann bir beyin fırtınası (brainstorming) halinde
ortaya çıkarması ile başlar. Arama konferansmm bu ilk evresi, katmanlardan bütün
konferans süresinde nasıl bir çalışma biçimi beklediğini ortaya koyar. Arama
Konferansmm klasik bir konferans olmadığı eğer konferansın planlama aşamasında
katılanlara iyi bir şekilde anlatılmadı ise, ilk evre katılanlan şaşırtacaktır. Sunulan
fikirlerin tartışılması değil onların spontane bir şekilde paylaşılması ve yazılması öncelik
taşır. Yürütücüler katkılan büyük kağıtlar (flip chart) üzerine yazmakla görevlidirler ve
hangi fikrin iyi hangi fikrin kötü olduğunu söylemezler. Bu kağıtlar konferans
odasındaki duvarlara asılırlar ve katılanlar söylediklerinin diğer katılanlann söyledikleri
ile birlikte yer aldığmı görürler. Bu şekilde bir başlangıç, herkesin katılımcı olabileceğini
gösterir ve kullanılan basit teknoloji sayesinde katılanlar onurlandırılır.
2
Konferans ufak gruplara ayrılarak ilk evrede geliştirilen eğilimleri değerlendirir. Bu
değerlendirme muhtemel ve arzulanan başlıklı gruplara ayrılarak yapılır. Bazen iyimser,
kötümser ve tarafsız diye isimlendirilen gruplara da bölünebilir. Ufak gruplar dünyadaki
akımlan paylaştıklan değer yargılan yönünde ayıklarlar. Şüphesiz, ulusal, yöresel ve
kişisel değer yargılan bu ayıklama ve arama içerisine girecektir ve girmelidir. Bu değer
yargılan öyle olmalıdır ki karar vermeye yön verebilsin. Kaülanlar ne kadar derinden
aramaya devam ederlerse, bütün sosyal sahanm hem ümit ve hem de korkularını o
ölçüde dile getirebilirler.
İlk evrenin en önemli sonuçlan katılanlann;
1. aynı dünyayı paylaştıklarım anlamalan
2. değer yargılarım kullanabilmelerini
3. bir grup halinde hareket edebileceklerini
öğrenebümeledir.
Drind evrede; aym biçimde bir çalışma içerisinde, bu sefer odak sistemi etkileyen
akımlar, beyin firünası şeklinde ortaya atılırlar.
Üçüncü evrede; dikkat sisteminin nasıl bir evrimden geçtiğine dönülür. Neden ve nasd
var oldu, ne tür fonksiyonlar vardır, bugünkü karakteri nedir gibi sorulara cevap aranır.
Sistemin kuvvetli ve yetersiz yanlan aranarak sistem hakkında değerlendirme yapılır.
Bu evrede amaç, sistemin güncel yapısmı ve durumunu bilinç üstünde paylaşmaktır.
Kaülanlar genellikle bu bölümdeki görevlerini yerine getirmekte güçlük çekmezler.
Dördüncü evrede; en fazla istenilen ve arzulanan geleceği yaratmak için çalışılır.
K atılanlara özellikle kaynak sıkıntısını göze almadan, en dieal geleceği ve o geleceğin
özelliklerini veya en ideal kriterleri tasarlamalan görev olarak verilir. Bu bölümde
somut stratejilerin ve taktiklerin çıkması beklenmez, tersine yaraücı ve süprizli ve
alışılagelmiş düşüncelerin ortaya çıkması beklenir.
Buraya kadar olan evrelere kaülanlar, bir bütün olarak veya herkes ayn gruplarda olsa
bile aynı doğrultuda çalışırlar. Bu şekilde çok boyutlu ve çeşitli yaklaşımlar çıkmasma
firsat verilir. Stratejilerin tasarlanması evresinde değişik gruplar halinde çalışma yapılır.
Bu değişik grupları, tasarlanan stratejiler ortaya çıkartır. Strateji, arzu edilen hedeflere
giden arzu edilen yollara denir. Tasarlanmış değişik strateji gruplarında artık ayn ayn
gruplara bölünerek uygulamaya yönelik daha detaylı hareket planlamalan yapılır. Bu
evrede yeni kurumlar önerilebilir. Eğer tek bir firma gibi bir sistemle uğraşılıyorsa belki
yeni bir örgütsel yapı düşünülebilir. Ufak gruplardan bir kişi gönüllü olarak grupta
müzakere edilen konulan yazar. Ufak gruplar daha evvelki evrelerde olduğu gibi
çalışmaları tüm gruba sunarlar.
EK. 2
ANALİTİK SIRALAMA YÖNTEMİ
NEDİR?
ANALİTİK SIRALAMA YÖNTEMİ
Analitik Sıralama Yöntemi Nedir?
Analitik Sıralama Yöntemi (ASY), gruplara ve bireylere hem niceliksel hem de
nitelik etkenleri karar alma sürecine katma olanağı sağlayan güçlü ve kapsamlı bir
yöntemdir. ASY, her sorun ya da karar için bir hedef, kriterler, birkaç olası altkriter aşaması ve seçeneklerden oluşan bir hiyerarşi modeli kullanır Karmaşık ya
da yanlış tanımlanmış sorunların yapılannm ortaya konması için genel bir yöntem
olup ü ç üke özerine oturur
■
■
■
hiyerarşi oluşturma ilkesi
öncelik belirleme ilkesi
mantıksal tutarlılık ilkesi
ASY’nin esnek ve etkin hiyerarşik çerçevesi birey/grubu alınmak istenen karara
yönlendirir. Hiyerarşinin her parçası birbiriyle ilişkili olduğundan heıhangi bir
etkendeki değişikliğin diğer etkenleri de nasıl etkilediğini görmek kolaydır.
Kararlan bu formatta düzenleyerek çeşitli verileri kullanmak performans
düzeylerindeki farklılıkları irdelemek ve görünürdeki farklılıkların giderilmesini
sağlamak mümkün olur.
Karar Almada Hiyerarşiler
Genel kanıya göre yaşam öylesine karmaşıktır ki karar verebilmek için kompleks
bir biçimde düşünmeye gerek duyulur. Kompleks sorunlar çoğunlukla çeşitli
etkenleri barındırır. Basit düşünme düşünce gruplarına götürür, bu ise bileşenleri
ayn «ma içiçe geçmiş iplerden oluşan bir yapıyı doğurur.
Çocuk yapmaya karar veren iki insan herhalde bu karara ait tüm değişkenleri
Hsteyip her değişkenin önemini açıkça karşılaştırmazlar Yine de, insanların sürekli
olarak farklı seçenekleri karşılaştırıp bunların arasmdan yaptıklan seçimleri üstü
kapah biçimde ifade ederler. Ailenin genişletilmesi konusunda karar vermek gibi
kompleks olgularla uğraşırken insanların beyinlerinin nasıl çalıştığı hakkında ne
bilinmektedir?
Bir konu hakkında harekete geçip geçmemek, köprü mü yoksa hastane mi yapmak,
bakanlık içinde fonlan nasıl dağıtmak ya da bir belediye meclisi sorunu için nasıl oy
kullanm ak bir ticari anlaşma kalemlerini nasıl hazırlamak ve çevre ldrlüiğtni
azaltmak için ne zaman harekete geçmek gibi yöresel, ulusal ve hatta uluslararası
hüküm et kararlan vardır.
Şirket amaçlarının öncelikleri, pazarlanacak ürün ve hizmetlere karar vermek,
teçhizat almak, yönetim personelini görevlendirmek, envanter düzeyleri, en iyi
kredi kaynaklan, pazar bulma ve birleşme ve iktisap konularında karar vermek gibi
işletme kararlarında da başka sorunlar görülür. Özel yaşamımızda da, hangi işleri
yapıp hangilerini yapmayacağımız, bunlan ne zaman yapacağımız ve gerçekten
yapıp yapmayacağımıza ilişkin sürekli karar vermemiz gerekir. En iyi kişisel
bilgisayan ya da evi almak, okul ya da iş seçmek, yatırım yapmak, tatil yeri seçmek
ve hatta kime oy vereceğimizi belirlemek gibi çok sayıda sorun kişisel karar almada
ortak günlük sorunlardandır. Bunlar bilgi, düşünce organizasyonu ve mantık, sezgi
ve deneyim kullanımı gerektiren karmaşık seçenek sorunlandır. Başkanlık
seçimlerinde ya da dolann yen karşısındaki kambiyo değerinde olduğu gibi kararın
daha büyük güçlerden etkilendiği tahmin sorunlan da vardır. Yol gösterilmeyen
insan aklı karar almak için gerekli olan faktör organizasyonunu yapamaz ve
bunların etkileşimlerinden doğacak olası sonucu belirleyemez.
Günümüzde çoğu insan ya kişisel değerlendirmeye dayalı yargılarla ya da geçerliliği
yetersiz sonuçlara ulaşan ve doğruluğu kanıtlanamayan matematik modelleri
kullanarak karar vermektedir. Bireyler, bu seçimleri kararların tek bir tümleşik planı
nasıl etkileyeceğini düşünmeksizin tepkisel ve çoğunlukla plansız bir biçimde
yapmaktadırlar. Belirli işlerde neyi ve nasıl yapmaya ya da yapıp yapmamaya karar
verme.sürecinin tümü önceliklerin belirlenmesinin odak noktasıdır.
Hiyerarşi Yapıları
Karar verirken belki de en yaratıcı görev hiyerarşide hangi faktörlerin dikkate
alınacağım belirlemektir. Bir karar sorununun yapısını oluşturmada kullanılan en
basit yöntem üç aşamalı bir hiyerarşidir. En üstte kararın amacı, altda kriterler
aşaması ve en altta seçenekler aşaması vardır. Kompleks sistemlerin hiyerarşik
analizi, akim çeşitlilikle başa çıkabilmesi için sağlam bir yöntemdir. Karan etkileyen
faktörler genelden (hiyerarşinin üst aşamalan) özele (hiyerarşinin alt aşamalan)
giden basamaklarla sıralanır. Yapınm amacı, bir aşamadaki elemanların üstteki
aşamadaki elemanların bazılarına ya da tümüne göre, önemlerine karar verme
olanağı yaratmaktır. Yapılandırma tamamlandığında, öncelikleri belirleme süreci
son derece kolaylaşır.
Hiyerarşi oluştururken sorunu olabildiğince ortaya koyabilecek yeterli ayrıntıyı
kullanmak gerekir. Ancak bunu amaç ve kriterlerde değişen sonuçların duyarlılığını
yitirtecek düzeyde abartmamahdr. Sorunu çevreleyen ortamı dikkate alarak
çözüme katkıda bulunabileceği düşünülen olgu veya özellikler belirlenmeli ve
sorunla bağlantılı olanlar tesbit edilmelidir.
Bir hiyerarşide, hedeflerin, vasıfların, konuların ve ilgililerin düzenlenmesi iki
amaca hizmet eder. Bunlar karan veren kişiye doğasında var olan karmaşık
ilişkilerin genel görünümünü vermek ve her aşamadaki konuların aynı büyüklük
sırasında olup olmadığını değerlendirme olanağım tanımaktır Böylelikle türdeş
elemanlar doğru biçimde karşılaştırılabilir, insanın boyut bakımından bir futbol
topuyla Everest'i karşılaştırması ve anlamlı bir yanıta ulaşmayı umması
2
olanaksızdır. Örneğin futbol topu, önce kendi smıfinda bulunan daha büyük
nesnelerle karşılaştırılmalı, ardından bunların büyüklükleriyle boyutu derece derece
büyüterek karşılaştırmalıdır. Karşılaştırmayı yaparken kullanılan temel ölçek eşitten
aşırıya kadar uzanan sözel yargılardan oluşur (eşit, biraz fazla, daha fazla, çok daha
fazla, aşın fazla). Bu sözel yargılara, sayısal yargılar (1, 3, 5, 7, 9) ve bu yargılar
arasındaki uzlaşunlar (2, 4, 6, 8) karşılık gelir.
Hiyerarşi, etkinin yukarıdan aşağıya doğru dağıldığı bir yapıdır. Bir karar
sorununun elemanları, ahlarındaki aşamalar üzerindeki kontrol ve etkilerine bağlı
olarak aşamalara yerleştirilir. Özellikleri ne kadar dar ve somutsa ait olduklan
aşama da o kadar aşağıdadır. Özellikler ne kadar genel, kontrol edilemez, belirsiz,
soyut ve riskliyse ait olduklan aşama da o kadar yukandadır. Bir hiyerarşide, her
aşamadaki elemanlar hemen üst aşamadaki elemanlar tarafından etkilenir veya
kontrol edilir. Etki aşağıya doğru dağılır. En üst, en çok etkiye veya öneme sahip
hedeftir. Bir değerine sahiptir. Bu değer ikinci aşamadaki elemanlar arasında
dağıtılır; bunlann her birinin değeri ise üçüncü aşamadakiler arasında dağıtılır ve bu
işlem en alttaki karar seçenekleri aşamasına kadar devam eder.
Karar almada etkin çerçeve olarak hiyerarşi
Hiyerarşi, karmaşık sistemlerle etkin bir yöntemdir. Hem yapısal (sistem
organizasyonu) hem de işlevsel (sistem denetimi ve sisteme bilgi aktarımı) etkinliğe
sahiptir. Bazı sorunlarla uğraşmak için en iyi ortam bir geribesleme (feedback)
ağıdır. Bu, bir aşamadaki elemanlar arası ve aşamalar arası etki döngüleri ve
halkaları içeren genel bir hiyerarşi formudur. Hiyerarşinin neden etkin bir çerçeve
olduğunu gösteren iki ömek verilebilir. 1000 kuruşu sayan bir kişi, paralan onluk
gruplarda toplayıp, bu gruplan da onluk desteler haline gtirerek daha etkin bir
sayım yapabilir. Hata yapdğı ya da unuttuğu zaman durumu kolayca toparlayabilir.
Gruplama yapmazsa, bir hata en baştan başlamasına neden olacaktır. Diğer bir
örnek bir ordu komutam, savaş alanına dağılmış 100.000 piyadesine emir vermek
için generaller, albaylar, yarbaylar, binbaşılar, yüzbaşılar, teğmenler, onbaşılar ve
çavuşlardan oluşan hiyerarşik bir örgüt kullanır. Burada bir ordunun işlemesini
sağlayan şey hiyerarşik komuta yapısıdır.
Analitik sıralama yöntemi kullanımıyla önceliklerin belirlenmesi:
Seçim yapma sırasında ortaya çıkan temel sorunlardan birisi gözönüne alman
seçenekler için ağırlık veya öncelik oluşturmaktır. Önem genellikle birkaç kritere
göre belirlenir. Öneme göre ağırlık belirleme işlemleri ise çok kriterli karar almanın
temelindedir.
Bir hiyerarşide öncelikleri belirlemek için kullanılan yöntem Analitik sıralama
yöntemi (ASY) olarak adlandırılır. ASY, çeşitli kriterler üzerinden değerlendirilen
bir dizi seçenekten en iyisini seçmede hem rasyonel hem sezgisel olgulan ele almak
için tasarlanmış bir karar alma yaklaşımıdır. Bu süreçte, karan alacak kişi yalnızca
ikili karşılaştırma yargılan verir ve yargılar seçenekleri sıralamak ve genej
öncelikler oluşturmak için kullanılır. ASY, yargılarda tutarsızlığa izin verir ve
tutarlılığı geliştirmey e yönelik bir yöntem içerir. Karmaşık kararlar ve hedefler için
pratik bir karar yaklaşımı sağlar. Bu kararlar çok sayıda kriterle karakterize edilir:
belirsizlik, risk, çelişen çıkarlar ve niteliksel ve niceliksel bilgi. ASY, karar alıcıların
ve danışmanlarının sorunların yapısmı ortaya koyarak en iyi çözüme ulaşmaları için
ilgili amaç, konu ve seçenekleri analiz edebilecekleri bir çerçeve sunar. ASY
aritm etiği lineer cebir ve grafik kuramı üzerine kuruludur. Amacı, her sorunun
kendi özel model ve terminolojisine sahip olma eğilimi içeren mevcut dağınık
modellerin dışında pratik sorunlara model oluşturmada birliğe katkıda bulunmaktır.
Dayandığı varsayımlar ise bilgi kullanmak, tahminlerde bulunmak ve dünyamızı
kontrol etmek için kullandığımız yöntemlerin ve ayrıca bilgiyi ararken ulaşmaya
çalıştığımız hedeflerin göreli olduğudur.
ASY; düşünce ve yargıda tutarlılığın irdelenmesini gerektirir. Tutarsızlığı
(geçişsizlik dahil olmak üzere) kabul eder ve değişik tutarlılık düzeylerinin
aradığımız sonuçlar üzerindeki etkisini ölçer. Dogmatik talimat ve varsayımlar
oluşturmaktan kaçınır ve bilgiyi arayan bireylere kendi anlayışlarıyla uyum içinde
en uygun çerçeveyi kurmaları çağrısında bulunur. Yalnızca, aklı, sezgiyi, etkileşimi
katmak ve gözden geçirmeye izin vermek yoluyla en iyiye ulaşabiliriz.
Kuram, bilgimize (deneyimimizden, ölçümden ya da başka modeller olsun)
dayanan yargılan kapsar. Hedef, ilgili kişilerin amaçlarını olabildiğince iyi biçimde
tatmin etmektir. Algılanan kısıtlamalar, varlıklarım kabul etmek yerine eleştirel
olarak incelenmelidir. Yoksa zorlu sorunlardan kurtuluş yolu çizilemez.
İlk önce sistemin gereklerini belirlemeliyiz. Ne yapmamız gerek? Ardından, bu
gerekleri karşılayacak alternatifler üretmeliyiz. Olası eylem yllan neler? Sonuç
olarak, daha yüksek bir hedefe ulaşmaya yönelik alternatifleri uygulama gereklerin
önemine göre öncelikleri belirlemeliyiz. Nasd hareket etmeliyiz? Alternatifler
aklımızdaki genel hedefe bağlıdır. En iyi politika alternatifini ya da bazı durumlarda
olduğu gibi en iyi politika alternatiflerinin bir karışımını seçeriz.
Bir hiyerarşide hedefe göre en alt aşamadaki önceliklerin, etkenlerin ya da
seçeneklerin belirlenmesi, her aşama için bir adet olmak üzere öncelikli sorunlar
dizisine indirgenebilir. Öncelikli her sorun ise ikili karşılaştırma dizisine
indirgenebilir.
Analitik Hiyerarşi sürecinin hedefi, sorundaki her etken için öncelik denen
ağırlıkları ortaya çıkararak seçenekleri sıralamak amacıyla ağırlıkları düzenlemektir.
Amaçtan kriterlere (veya hedeflere) ve alt kriterlere (veya ah hedeflere) ve
bunlardan seçeneklere kadar olan etkinliklerin düzenlenmesi hiyerarşik bir yapıyı
tanımlar.
Bir hiyerarşinin öncelikli sonucu aceleye getirilmiş tek atımlık bir karar
olmamalıdır. Karar, yeni bilgilerin ışığında yeniden incelenerek düzeltilebilmelidir.
Yüksek öncelikli bir kriter üzerindeki seçenekler eşitse veya eşite yakınsa o kriter
ya ortadan kaldırılmalı ya da derece bakımından düşürülmelidir. Kişi, etkinliklerden
hedeflerin önemini öğrenmek için yargılar oluştururken tabandan tavana, şayet
hedefler önceden deneyimle veya daha yüksek bir otorite tarafından belirlenmiş ise
tavandan tabana doğru çalışabilir.
4
Karar Almada Soyut Kavramlar
Bir karar verirlirken çoğunlukla niteliksel özelliklerin kendi değerlerine göre
gözönüne alınmaları gerekir, insanlar, niteliksel etkenlerin bir sistemin işleyişi
üzerindeki etkisini sonuçlan para emsinden ifade etmek yoluyla değerlendirerek
ölçümü fazla basitleştirmeye çalışmışlardır. Ancak sosyal hastalık gibi olgulan
GSMFTye vurmak her zaman olası değildir. Para birimleri sadece ilgili hareketlerin
sonuçlan iktisadi olduğu takdirde anlamlıdır. Fakat bu durumda bile farklı para
miktarları farklı insanlar için farklı anlamlara gelir (farklı önem taşır). Günlük
hareketlerimiz iktisadi, sosyal, siyasi ve diğer boyutların bir birleşimidir ve bunlar
arasına yer değişimi yapmamış gerekir. Analitik sıralama yöntemi, bu yer
değişimlerini, tüm boyutlar için dolar gibi tek bir ölçek kullanımına gerek
duymaksızın dikkate alır. Aksine, hiyerarşik ağırlık süreciyle orantılı hale getirilen
öncelik kriterleri ve aynca orantı kriterleri olan her boyut için kriterler çıkartır.
ASY’de niteliksel yargı ve duygunun ani ifadeleri yargının ifade ettiği yoğunlukla
uygun dilbilimsel belirlemelerin kullanımı yoluyla sözlü olarak ifade edilir. Sayısal
ölçek değerleri ise ölçünün bilindiği durumlardaki doğruluğu test edilebilen anlamlı
sonuçlara ulaşacak şekilde bu sözel ifadeler ile birleştirilir. Yargılama yoluyla
yapılan ikili karşılaştırmalardan hiyerarşi içinde ortak bir özelliği paylaşan bir
gruptaki elemanlar için göreli bir öncelik ölçeği çıkartılır. Yargı değerlerindeki
(sayısal veya sözel) küçük değişiklikler ortaya çıkan önceliklerde küçük
değişikliklere neden olur.
ÖZET
İktisadi etkenler dolarla ölçülen sayılara indirgendiği, nesne sayılan, ton cinsinden
ağırlıklan ve bunları üretmek amacıyla gereken süre hesaplandığı ve olasılıklar
tahm in edildiği zaman karmaşık insan sorunları için geliştirmeye çalışılan model
tamamlanmış olmaz: Niteliksel etkenlerin ölçümlerinin de dahil edilmesi ve
öznelliğin hesaba katılması gerekir. Bu ise ikili göreli karşılaştırmalar yoluyla
yapılabilir. Elmayla armutun karşılaştırılamayacağını söyleyen yüzlerce yıllık vecize
doğru değildir. Elmayla armut çok sayıda ortak özelliği paylaşır: boy, biçim, tat,
aroma, renk, çekirdek, su vb. Bazı özelliklerinden dolayı elma, bazı özelliklerinden
dolayı ise armut tercih edilebilir. Bununla birlikte bu özelliklerin tercih düzlemleri
değişebilir. Boy ve rengi umursamayıp gününe göre değişebilecek tat tercihi öne
çıkabilir. Yanıt diye bir şey olmamasına karşın.
5
EK. 3
DURUM BELİRLEME
ÇALIŞMASI
T ü r k iy e B ilim s e l v e T e k n ik A r a ş tır m a K u r u m u
İMALAT SANAYİİ YETENEK ANALİZİ
Bilim ve Teknoloji Politikaları
Daire Başkanlığı
Mayıs 1995
Çözümleme
Veri
İşleme
ve
Değerlendirmede
Katkıda Bulunanlar
Aykut Göker
Nurdoğan Dızdaroğlu
Şenol Ataman
Yasemin Gök
Aslıgül Gök
Yararlanılan Veriler
DİE, OECD
Dizgi-Sayfa Düzeni
Nilüfer Soyer
3
İçindekiler
1.0. YÖNTEM ve YARARLANILAN VERİLERİN NİTELİĞİ..................................................... 7
2.0. ÇALIŞMA SİSTEMATİĞİ ve KAPSAMI.................................................................................8
3.0. İMALAT SANAYÜ PROFİLİ; ÖNE ÇIKAN BEŞ SANAYİ KOLU ve GELİNEN YETENEK
DÜZEYİ.......................................................................................................................................11
3.1. Genellikle Tüketim Malı Üreten Sanayilerin Öne Çıkan Ağırlığı......................................... 11
3.2. Üçlü iktisadi Faaliyet Kollan İtibariyle Öne Çıkan Sanayiler............................................... 12
3.3. İlk Beşin Profili: Zayıflıklar/Gelişme Trendleri.....................................................................12
3.3.1. Katma Değerdeki Arüş-Istihdamda Düşüş...................................................................12
3.3.2. İhracatta Artış ama AR+GE Yapmayan Sanayiler.......................................................14
3.3.3. İlk Beş için Son Söz..................................................................................................... 14
4.0. İLK BEŞİ İZLEYEN SANAYİ KOLLARI................................................................................14
4.1. Mühendislik Sanayileri ve Ürün Yelpazesinde Ağırlıklı Alanlar...........................................15
4.2. İlk Beşi İzleyen Mühendislik Sanayilerinin Profili: Zayıflıklar/Gelişme Trendleri................16
5.0. İLK 12 İÇİNDE YER ALAN DİĞER SANAYİ KOLLARI.................................................... 17
6.0. SONUÇ YERİNE....................................................................................................................... 18
6.1. Yüksek Teknoloji Ürünlerinin İhracattaki Payı: Türkiye 40 Ülke İçinde 31. sırada.............18
6.2. Yüksek Teknoloji Ürünleri İhracatındaki Artış Oranlan: Türkiye 40 Ülke İçinde
15. Sırada................................................................................................................................ 19
6.3. Yüksek Teknoloji Ürünlerinin İthalattaki Payı: Türkiye 40 Ülke İçinde 23. Sırada.............19
6.4. Yüksek Teknoloji Ürünleri Dış Ödemeler Açığının Büyüklüğü Açısından Türkiye 40 Ülke
İçinde Sondan 5. Sırada..........................................................................................................20
■ "0” Serisi Tablolar
........................................................................................................... ..0/,-°/14
■ "1" Serisi Tablolar
........................................................................................................... ..1 M 19
■ "2" Sensi Tablolar
........................................................................................................... ..2/1'2/4
■ "3" Serisi Tablolar
...........................................................................................................
■ "4" Serisi Tablolar
........................................................................................................... ..4 1‘4 19
■ "5” Serisi Tablola
........................................................................................................... ..5/1‘5 10
5
19
İMALAT SANAYİİ YETENEK ANALİZİ
1.0. YÖNTEM ve YARARLANILAN VERİLERİN NİTELİĞİ
"İmalat sanayii yetenek analizi" için, önce, mevcut durumu (sanayi profilini) gösteren bir fotoğraf
ortaya konmaya; daha sonra da, bu fotoğraf belli ölçütlere göre çözümlenmeye çalışılmıştır.
Ancak, hemen belirtmek gerekir ki. çalışma için verilen zamanın kısıtlılığı ve bu zaman içinde
elde edilebilen verilerin sınırlılığı nedeniyle bu fotoğrafın yeterince hassas çekilebildiği ve
mükemmel bir çözümleme yapılabildiği söylenemez.
Sağlıklı bir sanayi profili çıkarabilmek için gereksinim duyulan ve yetenek analizi açısından son
derece kritik olan pek çok veriye ulaşılamamıştır.
Örneğin, ISIC Rev.2'ye göre belirlenen dörtlü iktisadi faaliyet kollan itibariyle üretim yoğunlaşma
ölçütlerine (ilk dört firma ve ilk sekiz firma itibariyle) ulaşılabilmiş; ancak, asıl anlamlı olan, söz
konusu ilk dört ya da sekiz firmanın ölçek ve/veya kapsam ("scope") ekonomileri bazında analizi
yapılamamıştır. Kaldı ki. bu tür bir analizde, en azından stratejik ağırlık atfedilebilecek
sektörlerde, dörtlü kodun da alüna-mal gruplan bazma-ınmek gerekirdi. Bu mümkün olmamıştır.
Daha da önemlisi, sanayinin rekabet üstünlüğü (aslında "sanayinin yeteneği" olarak da
okunabilir) açısından son derece belirleyici olan, prodüktivitesini yükseltebilme yeteneğine
ilişkin sayısal verilere dayalı herhangi bir irdeleme yapılamamışür. Bu tür bir irdeleme için gerekli
olan, örneğin, istihdam edilen kişi başına üretim çıktısının, incelenen dönemde, ne ölçüde
yükseltilebıldığme ilişkin verilere erşilememiştir. Bu önemli eksiği bir ölçüde de olsa giderebilmek
için, prodüktiviteyi yükseltebilme yeteneğinin, teknoloji yeteneğine bağlı olduğu noktasından
hareketle, sektörlerin. AR+GE için ne kadar harcamada bulundukları ve istihdam edilen
araştırmacı sayılarına ilişkin venler değerlendirilmeye çalışılmıştır. Yine aynı eksiği
giderebilmek için, yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayii toplam ihracatındaki yüzde
payının ve bu payın artış hızının, ülkenin teknoloji yeteneğinin bir göstergesi olduğu göz
önünde tutularak, buna ilişkin savı sal verilerden de yararlanılmıştır.
Yine, sağlıklı bir vetenek analizi için her alt sektörde-stratejık önemdeki alt sektörlerde belli mal
gruplan bazında olmak üzere-ilk dört ya da sekiz firma itibariyle yabana sermaye denetim
ağırlığını, bu firmaların AR-KjE'ye ayırdtklan payın mertebesini; yatay ve düşey entegrasyonlarını
saptayabilmek gerekirdi. Bu da mümkün olmamıştır.
Bir diğer önemli nokta olarak, imalat sanayii sektörlennde sabit sermeyeye yıl içinde yapılan gayrı
safi ilâvelere ilişkin rakamlara enşilebılmiş; ancak bunlann yatırım türlerine (yem; tevsî; idamevenıleme v b.) göre dağılımı elde edilememiştir Oysa bu dağılım, yetenek analizi açısından,
önemli bir noktaydı.
Alt sektörlerin ithal girdi gereği ve ihracatlannın ithalat gereklerim karşılama oranlan da profil ve
analiz açısından önemli olmakla birlikte, elde edilmeyen venler arasında yer almıştır
Aynca, 1993-1994 yıllanna ait hiçbir venye enşilememiş; erişilen venler. genel olarak 1988-1992
ya da 1987-1991 dönemiyle sınırlı kalmıştır Onun içindir ki, sanayi profilinin, eğer bir
değişiklik olmuşsa hangi yönde değiştiği 1988-1992 yıllan arasındaki beş ydlık sınırlı bir
dönem ve sınırlı ölçütler çerçe\'esinde gösterilebilmiştir.
Erişilebilen ve imalat sanayi profilini belirleyebilmek (ve "yetenek analizi") amacıyla kullanılan
başlıca ölçütler, ISIC Rev.2'de üç başamaklı 29 kod altında sınıflanan imalat sanayii iktisadi
faaliyet kollarının, 1988-1992 yıllan itibariyle
-
imalat sanayii toplam satış hasılatındaki paylan;
ihracattaki paylan ve değişim eğilimi;
istihdamdaki ("ücretle çalışanlar" itibariyle) paylan ve değişim eğilimi;
katma değerdeki paylan ve değişim eğilimi;
sabit sermayeye yıl içinde yapılan ilâvelerdeki paylan ve değişim eğilimi
olmuştur.
ISIC Rev.2'de iki basamaklı 9 kod altında sınıflanan faaliyet kollan için aynı ölçütler bazında
toplu değerlendirmeler yapıldığı gibi, gerektiğinde, dört basamaklı kodlarla belirlenen iktisadi
faaliyet kollarına kadar inilmiştir. (Bundan böyle, söz konusu kollar, kod basamaklarına göre,
kısaca, ikili, üçlü, dördü iktisadifaaliyet kollan olarak anılacaktır.)
Yukanda sıralanan ölçütlere ek olarak,
- Dörtlü iktisadi faaliyet kollarındaki üretim yoğunlaşma ölçütlerine, aynca, yukanda da işaret
edildiği gibi,
- 1990-1992 yıllan arasındaki üç yıllık dönemde AR+GE harcamalannın ve araştırmacılann
(TZE) faaliyet kollarına göre dağılımına,
- Yüksek teknolojili mal gruplarının, 1989-1994 yıllan arasında, toplam ihracattaki paylanna
ilişkin verilerden de yararlanılmıştır.
Aşağıda, sistematiği ayrıntılı olarak anlatılacak çalışmada nihaî bir değerlendirmeye gidebilmek
için, söz konusu ölçütlere farklı ağırlıklar verilmiştir.
DPT Yıllık Programlarından derlenen ihracat verilerinin dışındaki bütün veriler DİE'den
sağlanmış; ayna OECD kaynaklı bazı bililerden de yararlanılmıştır.
Sonuç olarak, ortaya konmaya çalışılan profilin ve "yetenek analizi"nin yukanda işaret edilen
ölçütlerle sınırlı ve bütünüyle sayısal verilere dayandığı söylenebilir.
2.0. ÇALIŞMA SİSTEMATİĞİ ve KAPSAMI
Söz konusu veriler çerçevesinde yapılan ve aşağıda özetlenen irdelemelerde şöyle bir yol
izlenmiştir:
■ Önce, İmalat Sanayii toplam satış hasılatının,
-
ikili iktisadi faaliyet kollan,
üçlü iktisadi faaliyet kollan,
dörtlü iktisadi faaliyet kollan ve
1990-1991 yıllan
itibariyle yüzde dağılımı ile
-
dörtlü iktisadi faaliyet kollan ve yine 1990-1991 yıllan
bazında üretim yoğunlaşması irdelenmiştir. (Bunlara ilişkin verilenn dökümü "0" sf
numarası ile başlayan tablolarda gösterilmiştir.)
Daha sonra da, ikili ve üçlü kodlar ve 1987-1991 yıllan itibariyle satış hasılatı yüzde dağılımı
ve bu dağdım esas alınarak yapılan sanayi kolu sıralamasına ilişkin sonuçlar bir tabloda
("0" serisi tabloların sonuncusu olan, Tablo: 0.10'da) toplanmıştır.
Böylece, İmalat Sanayii'ne ilişkin, kaba da olsa bir profil elde edilmiştir.
•
Daha sonra da, aynı iktisadi faaliyet kollan ve 1988-1992 yıllan itibariyle (ama, bu kez dörtlü
koda gerektikçe inilerek)
-
katma değer,
ihracat,
istihdam,
sabit sermayeye yıl içinde yapılan gayri safi ilâveler
dağılımı irdelenmiş ve satış hasılatında öne çıkan sanayi koUannın bu ölçütler açısından
dunımlan gözden geçirilmiştir.
-
" 1" seri numarası ile başlayan tablolarda gösterilen katma değer dağılımını;
-
cari fiyatlarla,
1987 fiyatlanyla
yüzde dağdım ve
1988 değerleri 100 kabul edildiğinde diğer yıllarda, 1987 sabit fiyatlan bazında
meydana gelen değişim
olarak görmek mümkündür.
-
"2" sen numansı ile başlayan tablolarda gösterilen ihracat dağılımını;
-
1988 fiyatlarıyla,
yüzde dağılım ve
1988 değerleri 100 kabul edildiğinde diğer yıllarda, 1988 sabit fiyatlan bazında
meydana gelen değişim
olarak görmek mümkündür.
Aynca. yine "2" serisi içinde yer alan bir tabloda da, 1988. 1990, 1991 yıllan itibanyle
İmalat Sanayii ihracatının İmalat Sanayii toplam satış hasılatındaki payı (bir anlamda dış
pazarların İmalat Sanayii satışlarındaki payı) karşılaştırmalı olarak verilmiştir.
-
"3" seri numansı ile başlayan tablolarda gösterilen istihdam dağılımı;
-
ücretli çalışanlar sayısı,
yüzde dağılım ve
1988 değerleri 100 kabul edildiğinde diğer yıllarda meydana gelen değişim
olarak görülebilmektedir.
-
"4" seri numansı ile başlayan tablolarda gösterilen, sabit sermayeye yıl içinde yapılan gayrı
safi ilâveleri ise,
-
cari fiyatlarla,
1987 fiyatlanyla,
yüzde dağılım ve
1988 değerleri 100 kabul edildiğinde diğer yıllarda, 1988 sabit fiyadan bazında
meydana gelen değişim
olarak görmek mümkündür.
9
Yine "4" serisi içinde yer alan bir tabloda da, gayri safi ilâvelerin 1988-1992 dönemi yıllık
ortalamaları verilmiştir.
Üçüncü adımda,
-
genellikle tüketim mali üreten sektörler,
genellikle ara malı üreten sektörler,
genellikle yatırım malı üreten sektörler ve
üçlü iktisadi faaliyet kollarının,
yukarıda sözü edilen ölçütler açısından nasıl bir sıra içinde yer aldıkları topluca gösterilmek ve
böylece, imalat sanayii profiline biraz daha açıklık getirmek istenmiştir.
Ancak, ortaya konmak istenen profili biraz daha anlamlı kılabilmek ve 1980'ler sonrasında
sanayinin geldiği düzeyi gösterebilmek için, üçlü iktisadi faaliyet kollan arasındak i
sıralamada, 1990-1991 yıllarına ait yüzdelerin ortalamaları esas alınmıştır.
Sözü edilen profili, Tablo: 5.1. ve 5.2,'den görmek mümkündür.
Tablo: 5.1. ve özellikle de 5.2.'de yansıtılan sonuçlar incelendiğinde görülmüştür ki, sıralama,
her ölçüte göre değişmektedir. Bazı ölçütler arasında belli paralellikler olsa bile (örneğin, satış
hasılatındaki paylan esas alan sıralama ile katma değer paylarına ilişkin sıralamada böyle bir
paralellik vardır) oranlar değişmektedir.
Kaldı ki, buraya kadar anılan beş ölçütün, İmalat Sanayii (ve bir yerde Türkiye'nin ekonomisi)
açısından eş düzeyli ölçütler olmadığı ve bunfann ağırlıklarının farklı olduğu muhakkaktır. Bu
nedenle, İmalat Sanayii faaliyet kollan arasında stratejik önemi yansıtacak bir sıralama
yapmak istendiğinde, bu ölçütlere farklı ağırlıklar verilerek elde edilecek bileşik bir endeks
kullanmak gerekir.
Bu noktadan harekede, çalışmanın dördüncü adımı olarak, bileşik bir endeks tanımlanmış ve
sıralama bu endekse göre yapılmıştır.
Bileşik endeksin hesabında, en yüksek ağırlık istihdam ölçütüne verilmiş ve
-
istihdam toptanımdaki her % 1 pay için 3,
ihracat toplamındaki her % 1 pay için 2,
katma değer toplamındaki her % 1 pay için 1 ve
satış hasılatındaki her % 1 pay için 0,5
çarpanı kullanılmıştır.
Bu endeks esas alınarak yapdan sıralamanın sonuçlan Tablo: 5.3.1. ve 5.3.2,'de
görülmektedir.
Tablolarda yer alan % paylar, 1990-1991 yıllan ortalama değerleri olarak alınmıştır. Bu
değerlere, yukanda da işaret edildiği gibi söz konusu sanayi kollarının 1 9 8 0 'ler so n ra sın d a
geldikleri düzey olarak bakılabilir.
"Sabit sermayeye yapdan gayri safi ilâveler" özellikle Türkiye'nin verili koşullan göz önüne
alındığında doğal karşılanması gereken son derece değişken dağılımlan nedeniyle, iki yıllık
kısa bir zaman kesiti üzerine inşa edilen bu aşamadaki
değerlendirmede dikkate
V AL
YL VA ^
\
Ç p 'r ) ^ v^ l
V ^ ^ < ^ v i((u A a
alınmamıştır. Yine de, "bu ölçüt bir biçimde bileşik endekse ithal edilseydi, profilde bir
değişiklik olur muydu", sorusunu yanıtlayabilmek için, burada yer verilmemekle birlikte, bir
irdeleme yapılmıştır. Bu irdelemede; sabit sermayeye yıl için yapılan gayri safi ilâveler,
1988-1992 dönemi yıllık ortalamaları (bknz Tablo 4.8.) esas alınarak, her % 1 pay için 0,5
çarpanı ile bileşik endekse katılmıştır. Sonuçta görülmüştür ki, çarpan 0,5 değil de 1 olarak
alınsa bile, sanayi profilinde kayda değer bir değişiklik meydana gelmemektedir.
Tablo: 5.4. 'ün ilk üç sütununda, ilk 12 sanayi kolu için ortaya konan sıralama, elde
edilebilen veriler çerçevesinde, kanımızca, İmalat Sanayii profilini oldukça net bir
biçimde ortaya koymaktadır. Çalışmanın son aşamasında, bu profil, hem anılan
veriler/ölçütler yardımıyla saptanabilen trendler hem de,
-
AR+GE harcamaları miktar ve dağılımı,
Araştırmacı sayılan ve dağılımı ve
Yüksek teknoloji ürünlerinin ihracattaki paylanna
ilişkin ek ölçütlerden yararlanılarak yorumlanmaya ve çok kaim çizgilerle de olsa gelinen
yetenek düzeyi çözümlenmeye çalışılmışür.
Tablo: 5.4. ve ekindeki tablolar, Türkiye İmalat Sanayii Profili ve Yetenek Analizi'nin bir
özeti olarak değerlendirilebilir.
Aşağıdaki bölümde, daha çok, "5" seri numarasıyla başlayan tabloların ortaya koyduğu profil
ve yetenek düzeyine ilişkin çözümlemlere, özet olarak yer verilmiştir.
3.0. İM A L A T SA N A Yİİ PRO FİLİ: Ö N E Ç IK AN B E Ş SAN A Yİ KOLU ve G ELİN EN YETENEK D Ü ZEYİ
3.1. Genellikle Tüketim Malı Üreten Sanayilerin Öne Çıkan Ağırlığı
Satış hasılatı, katma değer, ihracat, istihdam paylan bileşik endeksine göre yapılan
değerlendirmede Genellikle Tüketim Malı Üreten Sanayilerin, İmalat Sanayıi'ndeki ağırlığının
sürdüğü görülmektedir (Tablo: 5.3.1). Genellikle Ara Malı Üreten Sanayiler ikinci sırada:
Genellikle Yaürun Malı Üreten Sanayiler ise son sıradadır
Burada altı çizilmesi gereken nokta. Tüketim M allan Sanayileri'nin ihracat ve
istihdamdaki paylarının yüksek olması nedeniyle önde olmasıdır (Tablo: 5.1). Görüldüğü
gibi. Ara M allan Sanayileri'nin satış hasılatı ve katma değerdeki payı oransal olarak
daha yüksektir.
Genellikle Yatırım Malı Üreten Sanayiler için göze çarpan nokta, istihdam dışındaki
bütün ölçütler itibariyle, sektör payının 1987-88'le 1991-92 yıllan arasında yaklaşık 3
puan artmış olmasıdır (Tablo: 5.1).
3.2. Üçlü İktisadi Faaliyet Kollan İtibariyle Öne Çıkan Sanayiler
Bileşik endekse göre ortaya çıkan ağırlıklı sanayi kolu sıralamasını Tablo: 5.3.2 ve 5.4’ten
izlemek mümkündür.
Görüldüğü gibi,
-
İplik-Dokuma (321)
Gıda (311+312)
Giyim (322)
11
-
Kimya (351+352+354+356)
Demir-Çeük (371)
sanayileri, İmalat Sanayii profilinde son derece belirleyici bir ağırlığa sahiptir.
Tüketim malı üreten ilk üç sanayi kolunun, İmalat Sanayii'nin tamamı için 650 olan bileşik
endeksteki ağırlığı % 41,44'tür.
Bunlan izleyen, ara malı üreten iki sanayi kolunun ağırlığı ise, % 17,46'dır.
Demek ki, bu ilk beş sanayi kolu, İmalat Sanayii'nde toplam % 58,90'lık, neredeyse % 60'lık
bir ağırlığa sahiptir.
İlk üç sanayi kolunun ihracattaki toplam paylannm % 54,28; istihdamdaki toplam paylarının
ise, % 41,08 olduğu; bu rakamların, ilk beş için, sırasıyla, % 75,01 ve % 55,62'ye ulaştığı,
vurgulanması gereken bir noktadır.
İhracat ve istihdamdaki paylan bu denli yüksek olduğu içindir ki, ilk beşe giren İplikDokuma, Gıda, Giyim ve Demir-Çelik Sanayileri, Türlüye ekonomisi için stratejik sanayi
kollan olarak nitelenebilir. Buradaki, stratejik nitelemesi, bunlardan herhangi birisindeki
büyük çaplı bir krizin ekonomik-toplumsal etkilerinin de çok büyük çapta olacağını ifade
eder. Bu nedenle, söz konusu sanayi kollarının, gelecek için güvenilir iç dinamiklere ne
ölçüde sahip bulunduğunun dikkatle irdelenmesi gerekir.
3.3. İlk Beşin Profili: Zayıflıklar/Gelişme Trendleri
İlk beş için, 1988-1992 dönemi, katma değer, ihracat, istihdam trendlerine bakıldığında göze
çarpan nokta;
-
genellikle, istihdamda bir artış olmaksızın, hatta istihdamdaki düşüşe karşın, katma
değerde sağlanan, reel ve hızlı artıştır.
Bu genel trendin dışında, istisnaî olarak,
-
Giyim ve Plastik Ürünlerinde (356) istihdamda da artış olmuş;
Ana Kimya'da (351) istihdamdaki düşüşle birlikte katma değer de düşmüş; Dem ir-Çelik’te
istihdamdaki önemli düşüşe karşın katma değer aynı düzeyde kalmıştır.
3.3.1. Katma Değerdeki Artış-İstihdamda Düşüş...
istihdamda artış olmaksızın katma değerini büyük ölçüde yükseltebilen sanayi kollan için,
bunun bir üstünlük ya da yetenek göstergesi olduğunu söyleyebilmek durumunda değiliz.
Bunu söyleyebilmek için, katma değerdeki reel ve büyük ölçekli artışın nereden
kaynaklandığım araştırmak gerekir. Bu artış nasıl sağlanmıştır;
-
-
satış fiyatlarının sabit tutulabilmesine karşın girdi fiyatlarındaki olağanüstü düşüşle mi?
teknolojik yenilenme yoluyla prodüktivitede sağlanan olağanüstü bir yükselişle mı
(diğer bir deyişle, işgücü başta olmak üzere, bütün üretim faktörleri bazında, birim
girdi başına elde edilen çıktı miktarında sağlanan olağanüstü artişla mı)?
kalitede ulaşılan mükemmeliyet ve ürün çeşitlemesine dayalı olarak satış fiyatlannda
sağlanan reel artışla mı?
-
-
atıl kapasitenin-toplam istihdamı artırmadan-harekete geçirilmesiyle fizikî üretimde
sağlanan artışla mı?
tevsî yatınmlanyla ya da yeni yatınmlarla-yine toplam istihdamı artırmadan-fizıkî
üretimde sağlanan artışla mı?
reel işçi ücretlerinde ki artışın (tabii, böylesi bir artış olmuşsa ve toplam istihdamdaki
düşüşe rağmen bu artış sınaî maliyetleri büyük ölçüde yükseltmişse) satış fiyatlarına
yansıtılması ya da aynı biçimde, finansman maliyetlerindeki artışın satış fiyatlarına
yansıtılmasıyla mı; yoksa.
iç pazar ve dış pazarlarda yakalanan uygun konjonktürden yararlanılarak, reel kân
büyütmek üzere satış fiyatlarının büyük ölçüde artırılmasıyla mı?
Çalışmanın başlangıç bölümünde de işaret edildiği gibi, bu sorulan yanıtlamak için
gereksinim duyulan verilere ulaşılamamış ya da bu tür irdelemeler için gerekli zaman
bulunamamışta-. Ancak, şu kadan açıklıkla söylenebilir ki, DİE'nin. 1994 Türkiye
İstatistik Yıllığı'nda yer alan imalat sanayii üretim endeksleri, burada sözü edilen sanayi
kollannda, incelenen dönemdeki katma değer artışlarını açıklayacak düzeyde bir üretim
artışı olmadığını göstermektedir.
Gerçekten de. DİE verilerine göre. 1986 100 kabul edildiğinde, üretim endeksi:
-
İplik-Dokuma ve Giyim Sanayileri için 1988'de 110,4 iken 1992'de 111,1 (% 0.6
oranında artış):
Gıda Sanayii için (İçki ve Tütün Sanayileri dahil) 1988'de 108,2 iken 1992'de 129,9
(% 20 oranında artış) olmuştur.
Oysa, aynı dönemde (1988-1992)
-
İplik-Dokuma ve Giyim Sanayilerinde, üretimdeki % 0.6'lık artışa karşılık, katma
değerde, sırasıyla % 54 ve % 99:
Gıda Sanavii'nde üretimdeki % 20'lık artışa karşılık, katma değerde, bu sanayinin bir
kesiminde (311) 0 o 124. diğer bir kesiminde (312) ise °/o 32
oranlarında artış sağlanmıştır.
Bu durumda, öne çıkan olasılık, katma değerdeki artışın. ister üretim faktörlerindeki
reelfiya t artışlarım karşılamak, isterse doğrudan reel kân artırmak amacıyla olsun, iç
pazara yönelik satış fiyatlarını reel olarak ve büyük ölçüde yükseltme imkânının
bulunabilmesiyle sağlandığıdır. Geçerli bir başka olasılıksa hammadde ve yan mamul
fiyatlannda o ölçüde artış olmamasına rağmen, iç pazara dönük satış fiyatlannda,
reel kân büyütücü yönde artış sağlanabilmesidır.
Eğer gerçek buvsa-bunun irdelenmesi gerektiğinin altını çizıyoruz-ıstihdamı artırmadan
katma değeri artırabilmesinin. Türkiye'nin ağırlıklı ilk beş sanayi kolu için, gerçek bir
yetenek ölçüt ya da karinesi sayılamayacağını önemle belirtmek gerekir.
Aynca, Türkiye ekonomisi için stratejik önemdeki ilk beş sanayi kolunda, 1988-1992
döneminde, toplam istihdamın genellikle düşüş göstermesi (eğer bu durum, teknolojik
yenilenmenin, ya da bununla aynı anlama gelmek üzere, prodüktiviteyi artırmanın bir
sonucu değilse), bu sanayi kollarının en azından istihdam yaratma yeteneği açısından
büyük bir za a f işaretidir.
13
3.3.2. İhracatta Artış ama AR+GE Yapmayan Sanayiler....
İlk beş sanayi kolunun, 1988-1992 döneminde, Kimya Sanayii hariç, ihracatta sağladığı
artış kayda değer bir noktadır.
Bununla birlikte, Kimya Sanayii ihracatındaki düşüşün önemle değerlendirilmesi gerekir.
Kimya Sanayii, ilk beş içinde yer alan diğer sanayi kollarına göre, teknoloji yoğunluğu
yüksek olan bir sanayidir. Yüksek teknoloji ürünleri ihracat listesinde yer alan (bknz.
Tablo: 5.4. Ek II ve Ek Di) baştaki 10 mal grubu (516-591 arası) bu sanayi dalının
ürünüdür. Bu nedenle, Kimya sanayii ihracatındaki düşüşün ayrı bir önemi vardır. Tablo:
5.4. Ek ITden görülebileceği gibi, söz konusu 10 mal grubunda toplam ihracat, 1989'da
yaklaşık 274 milyon $ iken (yüksek teknoloji mallarındaki toplam ihracat gelirinin
% 35,2'si), 1992'de yaklaşık 223 milyon $ (% 17,5), 1994'te ise yaklaşık 252 milyon $
(% 15,1) olmuştur. Bu rakamlar, Kimya Sanayii toplam ihracatındaki düşüşle birlikte ele
alınırsa, Kimya Sanayii'nin teknoloji ve dolayısiyle rekabet performansında, incelenen
dönemde belli bir düşüş olduğu biçiminde değerlendirilebilir.
Kimya Sanayii dışındaki diğer dört sanayi kolunda kaydedilen ihracat artışı da, bu dört
sanayi kolunda yüksek bir ihracat yetenek ya da potansiyelinin var olduğu ya da
sürdürülebileceği anlamına gelmemektedir.
En azından, Tablo 5.4. 'te ve ekinde bu sanayi kollan ile ilgUi olarak verilen AR+GE
yoğunluğu ve araştırmacı sayüanmn, anılan sanayi kollan için, Dünya
pazarlarındaki rekabet üstünlüğü açısından pek de umut verici olmadığını
vurgulamak gerekir.
Gerçekten de, söz konusu sanayi kollarındaki AR+GE yoğunluğunun ve araştırmacı
sayısının bu denli düşük olması, son derece çarpıcı bir noktadır.
3.3.3. İlk Beş için Son Söz
Özetlersek, ilk beş sanayi kolu, eldeki verilere göre, 1988-1992 döneminde katma
değerini, genellikle, artırmış; hatta bu artış, çok da büyük ölçekte olmuştur. Ama bu
artışın, prodüktivite ya da üretimindeki artıştan çok iç pazardaki satış fiyatlarını reel olarak
yükseltme yoluyla sağlandığı güçlü bir olasılıktır.
istihdam genel olarak düşmüştür.
İhracatta nispî bir artış olduğu görülmektedir; ama, Türkiye'nin dünya pazarlarındaki
payının ağırlıklı bölümünü üstlenmiş bu sanayi kollarında AR+GE hemen hemen y o k
gibidir.
Kısacası, Türlüye ekonomisi için stratejik öneme sahip İplik-Dokuma, Gıda, Giyim,
Kimya ve Demir-Çelik Sanayileri'nin gelecek için güven verici dinamiklere sahip
bulunduğunu söylemek, eldeki veriler çerçevesinde, mümkün gözükmemektedir.
4.0. İLK BEŞİ İZLEYEN SANAYİ KOLLARI
İplik-Dokuma, Gıda, Giyim, Kimya, Demir-Çelik Sanayileri'ni izleyen sanayi kollarından ilk
üçünün-bileşik endekse göre 6,7 ve 8. konumda olmlaım-Genellikle Yatırım Malı Üreten
Sanayiler olarak nitelenen Mühendislik Sanayileri grubuna girdiği görülmektedir (Tablo: 5.4.).
Bunlar;
14
-
Taşıt Araçları (384),
Eletrik Makineleri ve Aygıtları (383) ile
Makine (382)
sanayileridir.
Bu üç sanayi kolunun, İmalat Sanayii'nin tamamı için 650 olan bileşik endeksteki ağırlığı
% 14'ten ibarettir (Tablo: 5.4).
Bunlann ihracattaki paylan (1990-1991 ortalaması olarak) % 8,22; istihdamdaki paylan ise
% 16,65'tir. Görülebileceği gibi, bileşik endeksteki ağırlıklan da, istihdamdaki paylannın oldukça
yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.
Uç sanayi kolunun ihracattaki payının % 50'den fazlası da zaten, Elektrik Makineleri
Sanayii'ne (383) aittir.
Söz konusu sanayiler mal gruplan itibariyle çok geniş bir yelpazeyi kapsadığı için, kendi
içlerindeki ağırlıklı iktisadi faaliyet kollarının hangileri olduğuna, dörtlü koda inerek bakmakta
yarar vardır:
4.1. M ühendislik Sanayileri ve Ürün Yelpazesinde Ağırlıklı Alanlar
Bileşik endekse göre 6. sırada yer alan, Taşıt Araçları Sanayii'nde ağırlık Motorlu Kara
Taşıtları Yapını, M ontaj ve Onarım Sanayii’ndedir (3843). Bu sanayi kolunun satış hasılatı.
-
Deniz Taşıtlan Yapım ve Onanm (3841).
Demiryolu Ulaşım .Araçları Yapım ve Onanm (3842).
Triportör, Motosiklet. Bisiklet (3844) ve
Uçak Yapım ve Onanın (3845)
san ayı 1en ni de içeren Taşıt Araçları Sanayii (384) toplam satışlarının. 1990 ve 1991
yıllarında, ortalama. °ö 91.5'ini oluşturmuştur (Tablo: 0.8.1. ve 0.8.2.'deki verilerden
yararlanılarak bu oran kolayca bulunabilir).
Motorlu Kara Taşıtlan Yapım. Montaj ve Onanm Sanayimdeki üretim yoğunlaşmasının
(1990-1991 ’de), ilk dört firma bazında % 51: ilk sekiz firma bazında ise % 66 dolayında
olduğuna, aynca işaret etmekte yarar vardır.
Bileşik endekse göre 7. sırada yer alan Elektrik Makineleri ve Aygıtları Sanayii'nde (383)
ağırlık, Radyo, Televizyon ve Haberleşme Alet ve Aygıtları Sanayii'ndedir (3831).
Bu sanayi kolunun satışlan. Elektnk Makıneien ve Aygıtları Sanayii (3S3) toplam satış
hasılatının, 1990-1991'de. ortalama % 52'sım oluşturmuştur (Tablo: 0.8.2). Bu sanayi kolunu,
satış hasılatındaki paylanna göre, sırasıyla;
-
% 23,8'lık payla. Başka Yerde Sınıflandırılmamış Elektnk Makineleri ve Gereç Yapım
-
Sanayii (3839);
% 17.8'lik payla. Elektrikli Sanayi Makine ve Aygıtlan (3831) ve son olarak da;
% 6,4'lük payla Elektrikli Ev Aletlen Sanayii ( j 8 j 3)
izlemektedir.
Bileşik endekse göre 8. şurada bulunan Makine Sanayii'nde (382) ise ağırlık, Başka Yerde
Sınıflandırılmamış Makine ve Gereç Yapım Sanayii'ndedirf*)(3%29). Bu sanayi kolunun
satışları, Makine Sanayii (382) toplam satış hasılatının, 1990-1991'de, ortalama % 70'6'sını
oluşturmuştur (Tablo: 0.8.1. ve 0.8.2).
Bu sanayi kolunu, satış hasılatındaki paylarına göre, sırasıyla;
-
% 15,8'lik payla Tarımsal Makineler (3822);
% 7,5'luk payla Özel Endüstriyel Makineler (3824);
% 2,9luk payla Metal ve Ağaç İşleyen Makineler (3823);
% 2,5'lik payla İçten Yanmalı Motorlar (3821); ve son olarak da
% 0,Tlik payla, Bilgi İşlem ve Büro Makineleri Sanayii (3825)
izlemektedir.
Makine Sanayii toplam satış hasılatında ortalama % 70,6'lık bir ağırlığa sahip bulunan, 3829
kod numaralı sanayi kolunda üretim yoğunlaşma oranının ilk dört firma bazında, 1991
yılında, % 65,72; ilk sekiz firma bazında ise % 78,15 olduğuna işaret etmekte yarar vardır.
Belki, konuyu biraz basite indirgemek anlamına gelecektir ama; yukarıda açıklanan ürün
yelpazesi ve bu yelpazedeki ağırlıklı alanlar sıralamasından da anlaşılacağı gibi, bileşik
endekse göre 6, 7 ve 8. konumda olan sanayilerin, aslında,
-
Otomotiv,
Radyo, Televizyon ve Haberleşme Aygıtları ve
Beyaz Eşya
sanayilerinden ibaret olduğu söylenebilir.
4.2. İlk Beşi İzleyen Mühendislik Sanayilerinin Profili: Zayıflıklar/Gelişme Trendleri
Yukarıda işaret edilen üç sanayi kolu için, 1988-1992 dönemi, katma değer, ihracat, istihdam
trendlerine bakıldığında göze çarpan nokta;
-
katma değerde sağlanan, reel ve hızlı bir artış;
Makine Sanayii hariç, ihracatta hızlı bir yükseliş;
Yine Makine Sanayii hariç, istihdamda nispî bir yükseliştir.
Katma değerde sağlanan reel ve hızlı artışın, yukanda ilk beş sanayi kolundaki katma
değer artışı konusunda söylenenlerden farklı olarak, önemli ölçüde üretimdeki artştan
kaynakladığı açıktır. Söz konusu mühendislik sanayilerinin ürün yelpazesinde yer alan bazı
temel mallarda, örneğin;
-
otomobilde üretim, 1988'de (3 işyerinde) 120.796 adet iken 1992'de (4 işyerinde)
265.090'a;
ev tipi buzdolabında üretim, 1988'de (4 işyerinde) 862.681 adet iken 1992'de
1.040.127ye;
renkli televizyonda üretim, 1988'de (10 işyerinde) 726.360 adet iken 1992'de (9 işyerinde)
2.111.089'a
çıkmıştır (Bunun için bknz. DİE; 1994 Türlüye İstatistik Yıllığı; İmalat Sanayii Üretim
İndeksleri ve Değişim Oranlarına ilişkin veriler).
---------------------- 0---------------------(*) Beyaz eşya, havalandırma-küma ve soğutma sistem ve akşamı, pompa ve hidrolik akşamı, brülör ve akşamı,
kaldırma-taşıma makine ve akşamı ve benzeri mallan üreten sanayiler 3829 kod numarası altında sınıflanmışUr.
16
Üretimlerini ve buna bağlı olarak yarattıkları katma değeri artırmaları, bu sanayi kollan için
olumlu bir gelişmedir.
Ancak, üretim ve o ölçüde de katma değer artarken, istihdamdaki artış nispeten düşük
kalmıştır. Taşıt Araçlan Sanayii'nde katma değer 1988-1992 arasında % 112 oranında
artarken istihdam % 10 oranında artmıştır. Elektrik makinelerinde ise bu oranlar, sırasıvla
% 88'e karşılık % l'dir. Bu ilginç bir durumdur ve aynca irdelenmesi gerekir
Taşıt Araçlan ve Elektrik Makineleri Sanayilerindeki ihracat artışı da. üretim ve katma
değerdeki önemli artış ve istihdamdaki nispî artışla birlikte olumlu bir gelişmedir.
Tablo: 5.4.'ten görülebileceği gibi, 1988-1992 arasında Taşıt Araçlan Sanayii ihracatı 1988
düzeyinin 3.13 katma; Elektrik Makinalan Sanayii ihracatı da 1.89 katına çıkmıştır Bu artış,
ilk 12 sanayi kolu arasında, çimento sanayii hariç, ihracattaki en y ü k s e k oransal artıştır.
Önemli olan nokta, söz konusu M ühendislik Sanayileri'nin ihraç ettiği malların büyük
bölümünü, yüksek teknoloji ürünlerinin oluşturmasıdır. Gerçekten de. bu sanayilenn.
örneğin. 1990-1991'de İmalat Sanayii toplam ihracatındaki pay ortalaması % 8.22 iken
(Tablo 5.2). bunun °o 6 .Tük (yaklaşık % 82’si) bölümü yüksek teknoloji ürünlenne aittir Bu
durumu. Tablo 5.4. un II ve IH no.lu eklerinden görmek mümkündür
II no.lu ekte ver alan vüksek teknoloji ürünlen listesinde. 591 kod numansmdan sonra gelen
mallann. sonuncusu (88) hanç. tamamı. Taşıt Araçlan. Elektnk Makınelen ve Makine
Sanavilennın ürünüdür. Dikkat edilirse, ağırlık Elektnk Makineleri Sanayii ürünlenne aittir ve
bu sanayi ile birlikte Taşıt .Araçlan Sanayiinin ıhracatlannı ikiye katladıklan bu tablodan da
açıkça görülmektedir
Makine Sanayiini de ayırmadan söylersek, bu üç Mühendislik Sanayiinin yüksek teknoloji
ürünlen ihracatı 1989’da 504 milyon S iken 1992’de 1.051 milyar S (1994 te 1.416 milyar S)
mertebesine ulaşmışnr Bu mallann imalat Sanayii toplam ıhracanndakı paylan da 1989-1992
arasında % 4.9'dan °o 7.9’a (1 9 9 4 te °o 8.4'e) çıkmıştır (Tablo 5 4 Ek III)
Sonuç olarak, bu üç mühendislik sanayii bir bütün olarak ele alınırsa, üretim artışına dayalı
olarak katma değerde ve aynca ihracatta, özellikle de yüksek teknoloji ürünlen ihracatında,
sağlanan artışın önemli bir nokta olduğu söylenebilir Ne var ki. bu olumlu trendin süreceği
konusunda yetennce umutvar olmak mümkün gözükmemektedir Çünkü. AR—
GE
yoğunluğunun yüksek ve o denli de yaşamsal olduğu Mühendislik Sanayılen'nde.
Türkiye'deki durum bundan çok farklıdır Bu fark. Tablo rv4 ve I no.lu ekinde verilen
AR-<3E yocunlucu ve araştırmacı sayılanndan çok açık olarak görülebilmektedir Bu ise.
sözü edilen sanayi koilannının. son derece yaşamsal bir ıç dinamikten yoksun bulundukları
anlamına gelmektedir
0. İLK 12 İÇİMDE YER 4L.4.V D İĞ ER S A \ A 17 KO LLARI
Yukanda sözü edilen üç Mühendislik Sanayiini farklı nitelikteki sanayiler izlemektedir Bunlar.
-
0 sıradaki Petrol Rafinenlen (353).
10 sıradaki Tütün Sanay ii (314).
11 sıradaki Çimento Sanayii (369) ve
son sıradaki Metal Eşya Sanayii dir (381)
Bunların, İmalat Sanayii'nin tamamı için 650 olan bileşik endeksteki ağırlığı % 14,2'dir.
İhracattaki paylan % 8,32; istihdamdaki paylan ise % 12,66'dır.
Bunların içerisinde, % 12,12'lik payıyla satış hasılatı, % 14,85'lik payıyla katma değer
sıralamasında birinci konumda olan Petrol Rafinerilerinin özel bir önemi vardır. Ancak, bu sanayi
kohınıın ihracata yönelik olmadığı ve doğası gereği istihdam yaratıcı bir etkisinin bulunmadığım
belirtmek gerekir (Tablo: 5.2).
Tütün, Çimento ve Metal Eşya Sanayileri'nin ise ihracat ve istihdam açısından, nispî de olsa belli
bir önemleri vardır. İncelenen dönemde, tütündeki kararsız görünüme karşın, her üç sanayinin de
ihracatta yükseliş kaydettiği söylenebilir. Ne var ki, katma değerde sağladıktan artışa karşın, üçü
de, istihdamda önemli bir düşüş göstermişlerdir.
Bu noktada, söz konusu dört sanayi kolunun geleceğe dönük yetenekleri konusunda, eldeki
verilere bakılarak söylenebilecek tek husus, dördünde de, AR+GE'ye yeterince önem
verilmemesidir (Tablo; 5.4 ve I no.lu eki).
6.0. SONUÇ YERİNE
Başta da belirtildiği gibi, sınırlı veriler ve çalışma zamanının sınırlılığı çerçevesinde yukanda
ortaya konabilen İmalat Sanayii profili ve yetenek analizinin yeterli olduğu söylenemez. Ama yine
de, Türkiye İmalat Sanayii'nin geleneksel profili ve yetenek düzeyinde, belli mühendislik
sanayilerinin üretimde ve özellikle de yüksek teknoloji ürünleri ihracında kendini belli eden
ilerleme dışında, en azından incelenen dönem itibariyle, önemli bir değişiklik olmadığı,
açıklıkla ifade edilebilir.
İmalat Sanayii ortaya konan bu profil ve yetenek düzeyiyle Dünya pazarlannda nasıl bir yere
oturmaktadır? Aşağıda,
-
yüksek teknoloji ürünleri ihracatında,
yüksek teknoloji ürünleri ihracatının büyümesinde,
yüksek teknoloji ürünleri ithalatında ve
yüksek teknoloji ürünleri ticaretine ilişkin dış ödemeler dengesinde
gösterilen performanstaki Dünya sıralamalarında, Türkiye'nin yeri irdelenerek bu soruya yanıt
vermeye çalışılacaktır. Bu sıralamalar, European Commission, The European Report on S c ie n c e
and Technology Indicators 1994, Report EUR 15897EN, Oct. 1994'ten alınmıştır Söz konusu
kaynakta yer alan sıralamalarda kullanılan, Türkiye'ye ilişkin verilerin, DİE'nin verileriyle
doğrulanabildiğim de aynca belirtmekte yarar vardır.
Sıralama önde gelen 40 ülke arasında yapılmıştır.
6.1. Yüksek Teknoloji Ürünlerinin İhracattaki Payı: Türkiye 40 Ülke İçinde 31. sırada...
Yüksek teknoloji ürünleri ihracatının, ülkenin toplam ihracatındaki payını esas alan ilk
karşılaştırmada, % 9,3 oram ile Türkiye 40 ülke içinde 31. sıradadır (Grafik I).
Kırk ülke ortalamasının % 42,4 olduğu bu sıralamada, Japonya % 69,2 ile birinci olurken,
% 52,9 ile % 50,4 arasındaki oranlan ile Singapur, ABD, Almanya ve İsveç ilk beş ülke içine
girmişlerdir.
11
18
İzlanda ve Pakistan'ın % 0,7 ve % 1,8 oranlan ile sıralamada son iki ülkeyi oluşturduğu
tabloda Türkiye ile kıyaslanabilir bazı ülkeler için değerler aşağıdaki gibidir:
Ispanya
Malezya
G.Kore
İsrail
Tayland
% 41,1
% 38,5
% 36,7
% 32,5
% 23,1
(9)
(12)
(13)
(18)
(23)
6.2. Yüksek Teknoloji Ürünleri İhracatındaki Artış Oranlan: Türkiye 40 Ülke İçinde 15. Sırada...
1986-1992 yıllan arasında yüksek teknoloji ürünleri ihracatındaki artış oranlanna göre yapılan
karşılaştırmada, Türkiye %76,06 büyüme oranı ile 40 ülke içinde 15. sıradadır (Grafik II).
40 ülke ortalamasının % 46,22 olduğu sıralamada Çin % 1748,16 büyüme oranı ile birinci.
Kanada ise % 6,98 oranı ile sonuncu sıradadır.
Diğer bazı ülkeler için değerler aşağıdaki gibidir:
İsveç
Japonya
Almanya
ABD
Tayland
Malezya
Singapur
İspanya
G.Kore
İsrail
% 18,79
% 23,24
% 35,25
% 50,23
%■457,44
%:216,90
%:206,18
% 138,85
% 114,22
% 83,82
(36)
(35)
(31)
(23)
(-)
(4)
(5)
(8)
(H )
(14)
6.3. Yüksek Teknoloji Ürünlerinin İthalattaki Payı: Türkiye 40 Ülke İçinde 23. Sırada...
Yüksek teknoloji ürünlerinin toplam ithalat içindeki oranlan karşılaştırmasında Türkiye,
% 37,7 oram ile 40 ülke içinde 23. sıradadır (Grafik: HI).
40 ülke ortalamasının % 38,4 olduğu bu sıralamada Malezya % 52,7 ile birinci, Japonya ise
% 20,1 ile sonuncudur.
İlk sıralan alan ülkeler şöyledir:
Kanada
Çin
Meksika
Singapur
% 51,5
% 48,5
% 47,2
% 46,5
(2)
(3)
(4)
(5)
son sıradaki ülkeler aşağıdaki gibidir:
Hindistan
% 24,4 (39)
Belçika-Lüksenburg %29,1 (38)
İsrail
% 32,5 (37)
19
Diğer bazı ülkeler için değerler aşağıdaverilmiştir:
ABD
Tayland
İspanya
Almanya
G.Kore
% 44,3
%42,0
%40,4
%37,2
%35,4
(7)
(12)
(17)
(24)
(29)
6.4. Yüksek Teknoloji Ürünleri Dış Ödemeler Açığının Büyüklüğü Açısından Türkiye 40
Ülke İçinde Sondan 5. Sırada...
Yüksek teknoloji ürünleri ticaretinde dış ödemeler açığı ya da fazlasının toplam dış ticaret
hacmideki payına göre yapılan karşılaştırmada (1992), Türkiye, - % 20 ile, söz konusu açığın
büyüklüğü açısından 40 ülke içinde sondan S. (Yüksek teknoloji ürünleri ticaretinde dış
ödemeler fazlası olanlar başa alınarak yapılan sıralamaya göre 36.) sıradadır (Grafik: IV).
40 Ülke ortalamasının + % 1 olduğu bu sıralamada yüksek teknoloji ürünleri alış verişinde
ticaret fazlası olan ülkeler için değerler şöyledir:
Japonya
Almanya
İsviçre
İsveç
Belçika
İrlanda
Fransa
Singapur
+%31 (1)
+ % 9 (2)
+ % 6 (3)
+ % 4 (4)
+ % 3 (5)
+% 1 (6)
+ % 1 (7)
+ % 0 (8)
En yüksek ticaret açığına sahip ülkeler aşağıda verilmiştir:
Yunanistan
Pakistan
Hongkong
Y.Zelanda
Türkiye
Avusturalya
Şili
- % 22
- %2 1
- % 20
-%20
- % 20
-% 19
-% 18
(40)
(39)
(38)
(37)
(36)
(35)
(34)
Diğer bazı ülkeler için değerler aşağıdaki gibidir:
G.Kore
ABD
İsrail
Malezya
İspanya
Tayland
- % 1 (10)
- % 3 (14)
- % 5 (18)
- % 7 (21)
- % 9 (24)
-% 13(28)
Yukarıda yer alan sıralamalar ve ekteki grafikler ayrıca yorum yapmayı
kadar açıktır.
g e re k tirm e y e c e k
Sonuç yerine söylenebilecek tek söz, Türkiye İmalat Sanayi'nin geldiği aşamada önünde
duran teknoloji eşiğini aşması gerektiğidir. Buna yeteneği var mıdır? Bu s o r u n u n
yanıtını, yetenek analizlerinden çok, sanayicinin kendisi vermek durumundadır.
"O" serisi Tablolar
Tablo: 0.1.1., 0.1.2., 0.1.3.,.... 0.9.1., 0.9.2., 0.9.3. İmalat Sanayii
Ddli/Üçlü/Dörtlü İktisadi Faaliyet Kollarında Satış Hasılatı Oransal
Dağılımı ve Dörtlü İktisadi Faaliyet Kollarında Yoğunlaşma
S. 0/1-0/13
Ölçütten; 1990-1991.........................................................................
• Tablo: 0.10. [Özet Tablo] İkili Üçlü İktisadi Faaliyet Kollarının
İmalat Sanayii Toplam Satış Hasılatındaki
Yüzde Paylan;
S.0/14
1987-1991 ........................................................................................
TABLO: 0.1.1. Gıda, İçki, Tütün Sanayiinin (31) Üçtü İktisadi Faaliyet Kollarında Satış H asılatı; 1990-1991
Üçlü iktisadi
19 90
19 91
Üçtü iktisadi
Faaliyet Kollan
ve
Kodlan
Satış
Türkiye
Faaliyet Kollan
Hasılatı
Oranı
Toplamında
ve
Satış
Hasılatı
Oram
Kodlan
Oram
Toplamında
Oranı
*»
%
\
%
Türkiye
311 Gıda Maddeleri
51,55
8,41
311
52,15
9.58
312 Başka Gıda Maddeleri
18,09
2,95
314
17,63
3.24
314 Tütün Sanayii
17.69
2,89
312
16,58
16,64
313 İçki Sanayii
12,67
1.07
313
13,64
2,51
100,00
16,32
100.00
18,37
TOPLAM
TABLO: 0.1.2. Gıda, İçki, Tütün Sanayiinin (31) Dörtlü İktisadi Faaliyet Kollarında Satış Hasılatı; 1990-1991
Dördü İktisadi
1 9 91
19 90
Dörtlü iktisadi
Satış
Türkiye
Faaliyet Kollan
Türkiye
Satış
Faaliyet Kollan
Toplamında
Hasılatı
ve
Toplamında
Hasılatı
ve
Oranı
Oranı
Kodlan
Oranı
Oranı
Kodlan
00'
00
00
0-0
3140 Tütün Sanayii
17.69
3140
17.63
3115 Bitkisel ve Hayvan Yağlan
13.07
3115
12.94
3121 Başka Gıda Sanayii
12.69
3121
12.29
3117 İşlen. Unlu Ürün
6.75
3118
8.89
3113 Sebze. M ewe İşle.
6.74
3111
6.64
3118 Şeker Üretimi. Antımı
6.50
3117
6.36
3111 Mezbaha Ürünleri
6.44
3113
6.23
3116 Un ve Unlu Mam.
6.11
3116
5.24
3122 Yem Sanavii
5.39
3134
4.87
3134 .Alkolsüz İçkiler
4.71
3131
4.76
3131 Damıtık Alkollü İçkiler
4.45
3122
4.30
3112 Süt ve Süt Ürünleri
3.32
3133
3.80
3133 Malt ve Bira Sanavii
3.22
3112
3.28
3119 Şekerleme. Kakao
2.09
3119
2.(Ki
3114 Su Ürünleri Sanavii
0.52
3114
0.58
3132 Şarap Sanavii
0.29
3132
0.21
0/1
TABLO: (L1.3.Gtda, İçki, Tütün. Sanayiinde (31) Yoğunlaşma Ölçütleri; 1990-1991
Dörtlü
1999
İşyeri
Saytsı
CR4
İşyeri
CJU
CR4
CRt
Saytsı
3140
50
57,99
75,32
48
63,46
77,67
3115
79
44,78
59,39
76
47,64
62,58
3121
143
28,80
40,10
145
25,80
39,27
3117
96
59,58
74,16
86
59,80
73,35
3113
26
31,21
53,35
11
28,55
47,88
3118
80
27,23
41,73
83
22,53
36,33
3111
69
29,46
44,50
67
29,67
42,93
3116
42
39,17
61,33
43
42,74
66,43
3122
101
16,73
27,69
93
22,19
33,89
3134
42
39,17
61,33
43
42,74
66,43
3131
10
79,78
97,90
10
82,46
00
'../t
İktisadi
Faaliyet Kodu(*)
1991
3112
60
53,75
67,94
60
58,23
71,21
3133
9
75,33
98,26
9
71,62
97,95
3119
40
44,57
65,40
36
A IM
68,53
3114
10
84,24
97,64
8
87,16
100,00
3132
14
76,43
92,18
13
73,29
90.44
(•) Bu sütundaki anlam ada, sanayilerin 1990 yıh «t»; h««.l»ı»w<»h' p y h n
.
TABLO: 0.2.1. D okum a, G iyim, D eri Eşya Sanayim in (32) Üçlü İktisadi Faaliyet K ollarında Satış H asılatı; 1990-1991
Dörtlü iktisadi
19 90
L'çtü iktisadi
19 91
Satış
Satış
Faaliyet Kollan
Türkiye
Faaliyet Kollan
Türkiye
Hasılatı
Hasılatı
Toplamında
ve
Toplamında
ve
Oram
Oranı
Oram
Oram
Kodlan
Kodlan
0y0
•■0
0■0
m
.0321 Dokuma
69.32
10.72
321
68.08
10.30
322 Giyim
26.87
4,15
322
28.32
4,28
323 Deri Eşya
1.93
0.30
324
2.16
0.33
324 Ayakkabı
1.89
0J29
323
1.44
0.22
15.49
TOPLAM
15.13
TABLO: 0.2.2. Dokuma, Giyim, Deri Eşya Sanayiinin (32) Dördü İktisadi Faaliyet Kollarında Satış Hasılatı; 1990-1991
Dörtlü iktisadi
19 91
19 90
Dörtlü İktisadi
Faaliyet Kollan
Satış
Toplamında
ve
Hasılatı
Türkiye
Toplamında
Oram
00
Kodlan
Oram
00
Oram
00
Faaliyet Kollan
Satış
Türkiye
ve
Hasılatı
Kodlan
Oranı
00
3211 Îplik-Dokuma
55.18
3222 Hazır Giyim
21.81
3211
52.57
23.71
3213 Örme
6.98
3213
3221 Deri-Kürk Giyim
5.06
3221
4.61
3212 Hazır Dokuma
4.3_T
3212
4.09
3214 Halı-Kılim
2.4"
3214
3.04
3240 Ayakkabı
1.89
3240
2.10
3231 Deri İşleme
1.38
323!
1.04
0.40
3233 Deri Eşy a
0.49
3233
3219 Başka Dokuma Ur
0.2S
32 İV
0.12
3232 Kürk İşleme
0.(15
3215
0.03
3215 Ip. Sicim. Ağ. Ursan
0.03
03
TABLO: 0 3 .1 . O m um Ü rünleri Sanayiinin (33) Üçlü İktisadi Faaliyet Kollarında Sabş H asılatı; 1990-1991
19 91
Dörtlü İktisadi
1 9 90
Üçlü İktisadi
Türkiye
Faaliyet Kollan
Satış
Türkiye
Satış
Faaliyet Kollan
Toplamında
Hasılatı
Toplamında
ve
Hasılan
ve
Oraıu
Oram
Kodlan
Oranı
Oranı
Kodlan
•m
•i
%
/•
331 Ağaç ve Mantar Ürünleri
75,13
0,81
331
76,38
0,76
332 Ağaç Mobilya/Döşeme
24,87
0,27
332
23.62
0.24
1.00
1,07
TOPLAM
TABLO: 0.3.2. Orman Ürünleri Sanayiinin (33) Dördü İktisadi Faaliyet Kollarında Satış Hasılatı; 1990-1991
19 91
Dörttü İktisadi
19 90
Dörtlü İktisadi
Türkiye
Satış
Faaliyet Kollan
Türkiye
Satış
Faaliyet Kollan
Toplamında
Hasılatı
ve
Toplamında
Hasılatı
ve
Oranı
Oranı
Kodlan
Oranı
Oranı
Kodlan
•0
3319 Diâer Asac Ürünleri
0.58
3311
3320
3319
33P Ambalaj
0.15
3312
24.87
TABLO: 0.3.3. Orman Ürünleri Sanayiinde (33) Yoğunlaşma Ölçütten: 1990-1991
199 0
Dörtlü
işyeri
CRS
CR4
işyeri
iktisadi
Savtsı
Sayısı
Faaliyet Kodu(*)
20.91
3311
114
3320
47
54.18
3319
4
100.00
100.00
3312
•
*
•
74.40
3311 Kcreste.-Parke
3320 Ağaç Mobilya/Döşeme
9
0
m
74.99
23.62
13
0.19
199 1
CRS
CR4
33.30
107
21.92
70.99
48
53.05
96.80
100.00
{*} Bu sütundaki s m b m a tk saan ü sro ı 199ü >ıh a tıf hxalatm dılj pa>1an o m ahnnmnr.
0/5
^9.11
KRi.oo
TABLO: 9.2.3. M auna, Giyim, D tri Eşya Sanayiinde (32) Yoğmalaşma ÖiçBÜai; 1999-1991
DdriU
1998
İktisadi
İşyeri
Faaliyet Kodu(*)
Sayışt
1991
CRS
CR4
CR4
İfyeri
Sayısı
CRS
3211
462
10,84
19,16
444
11,02
19,15
3222
571
7,16
12,51
579
7,04
12,39
3213
169
18,28
28,16
180
17.30
27,05
3221
133
20,25
31,92
120
22,41
35,34
3212
64
58,51
69,59
65
58,16
70,72
3214
41
57,17
77,75
36
61,51
84,70
3240
52
36,69
57,09
46
41,02
60,59
3231
55
33.10
47,:87
43
39,11
53,47
3233
15
73,65
90,98
13
75,46
90,53
3219
5
93,96
100,00
6
83,52
100,00
3232
2
100,00
3215
3
100,00
3
100,00
(*) Bu sflflmdaki aralamada, sanayûemı 1990 yıh satış *>—
payfan esas
TABLO: 1 4 .1 .
ûçk jİm a k "
1i, Bmnm Sanayim in (34) ÜçU İkÜ sadiFaaSyet Kotlarında Satış H asılatı; 1990-1991
19 9 Ğ
DiMU İktisadi
19 91
Faaliyet KoUan
ve
KeMan
Satış
Hasılatı
Oranı
%
Türkiye
Toplamında
Oranı
..
Faaliyet Kollan
ve
Kodlan
Satış
Hasılatı
Oranı
Türkiye
Toplamında
Oranı
•/
0f
.0
%
341 Kâğıt ve Kâğıt Ürünleri
61,64
1,92
341
56,79
1,74
342 Basım
38,86
1,22
342
43,21
1,32
TOPLAM
3,13
3.06
TABLO: 0.4.2. Kağıt, Kâğıt Ürünleri Basun Sanayiinin (34) Dördü İktisadi Faaliyet Kollarında Satış Hasılatı;
1990-1991
Dörtlü İktisadi
19 90
Dörtlü iktisadi
19 91
Faaliyet Kollan
Satış
Türkiye
Faaliyet Kollan
Satış
Türkiye
ve
Hasılatı
ve
Hasılatı
Toplamında
Kodlan
Oranı
Toplamında
Oranı
Kodlan
Oranı
Oranı
%
0/
■0
0-•
00
3421 Basım
38,86
34 H Selüloz/Kâğıt/Karton
3412 Kâğıt ve Karton Sanayi Ambalaj Mad.
3419 Diğer Selüloz, Kâğıt, Karton Ürünleri
43.21
33,50
3421
3411
19,97
3412
17.81
7.67
3419
6.59
TABLO: İ.4.J. Kâğıt, Kâğıt Ürünleri, Basun Sanayiinde (34) Yoğunlaşma Ölçütleri; 1990-1991
Dörtlü
1990
İktisadi
işyeri
Faaliyet Koda(*)
Sayısı
CR4
CRg
İşyeri
32.39
1991
CR4
CR8
Sayısı
3421
120
43,61
59,69
113
3411
55.09
22
46,06
75.60
23
3412
48.16
65.2o
74.41
54
39.19
59,04
33.91
■'6.35
3419
21
72,94
87.29
72.80
90.51
C ) Bu sütundaki smlanuda, sanayilerin 1990 yU, satt, hasiaimdat, paylan esas almrmşür
17
TABLO: 0.5.1.Kim ya-Petrol, Köm ür, K auçuk ve P lastik Sanayiinin (35) Üçlü İktisadı Faaliyet Kollarında Satış Hastlab;
19 90
Üçtü iktisadi
Faaliyet Kollan
ve
Kodlan
Satış
Hasılatı
Oram
Türkiye
Toplamında
Oram
•
•-
Dörtlü iktisadi
Faaliyet Kollan
ve
Kodlan
19 91
Türkiye
Satış
Toplamında
Hasılatı
Oram
Oram
•••
%
353 Petrol Rafinerileri
43.97
12.60
353
43.54
11,63
17,45
5.00
351
18.12
4,84
351 Ana K im «
352 Diğer Kimyasal Ürünler
16,01
4,59
352
17.68
4,72
13.46
3.86
354
10.38
2,77
354 Petrol ve Kömür Türevleri
356 Diğer Plastik Ürünleri
4.71
1.35
355
5.28
1,41
4.40
1.26
356
5.00
1.33
355 Lastik Ürünleri
26.70
28.65
TOPLAM
TABLO: 0.5.2. Petrol, Kömür. Kauçuk ve Plastik Ürünleri Sanayimin (35) Dörtiü İktisadi Faaliyet Kollarmda
Satış Hasılatı; 1990-1991
Dörtlü iktisadi
19 90
Dörtlü iktisadi
»*
Satış
Hasılatı
Türkiye
Toplamında
Kodlan
Oram
Oranı
Türkiye
Toplamında
Faaliyet Kollan
ve
Satış
Hasılatı
Kodlan
Oranı
Oranı
Faaliyet Kollan
3550 Petrol Rafineleri
¡3543 Madem Yağ Hazır.
3513 Sentetik Reçine.. Sent Lifler
3522 Haç (veteriner ilaçlan dahil)
3512 Kimvasal Gübre/Tarımsal İlaç
3560 Diğer Plastik Ür.
3523 Temizlik Mad., Parfüm. Kozmetik
3551 Tekerlek Lâstiği
3521 Boya- Vernik /Lâk
544 LPG Dolum
¡3511 Ana Kimvasal Maddeler
3529 Diğer Kimyasallar
¡3559 Diğer Lastik Ürünleri
3541 Bitlini Kökenli Malzemeler
3542 Kok-Briket Üretimi
19 91
43.9;
3530
43.56
10.84
3513
8.65
874
3522
8.62
"’.50
3512
744
6.60
3543
7.2lı
4.-1
356(ı
4.99
4.08
3.6'
3.90
3.0
■■S9
1 GCj
2.43
3544
2 .8 :
2.12
35 i 1
2.02
1.96
3529
1 99
1.39
3559
1.38
0.1
3541
0.29
0.01
3542
0.01
TABLO: &S 3. ISm ya^Petnt, Kömür, Kauçuk ve PUcOik Ürünleri Sanayiinde ß 5 ) Yoğunlaşma ÔtçUUri; 1990-1991
Dörtlü
İktisadi
Faaliyet Kaébtf*)
1999
CR4
İşyeri
Sq/m
CRS
1991
CR4
İşyeri
Sayui
CRS
3530
5
97,43
100,00
5
97,94
100,00
3543
10
95,90
99,74
11
91,66
98,29
3513
16
94,94
98,80
15
94,96
99,03
3522
54
36,89
57,50
53
35,01
55,94
3512
19
55,02
79,22
18
57,15
79,91
3560
175
24,36
35,20
170
21,53
32,97
3523
36
71,82
88,98
35
72,44
89,57
3551
7
97,64
100,00
4
100,00
3521
38
64,19
82,59
35
65,76
84,94
3544
10
91,30
98,76
10
92,18
99,21
3511
37
50,38
68,79
34
56,08
71,89
3529
46
38,52
55,69
47
41,33
59,75
3559
89
33,86
49,16
82
36,64
53.36
3541
4
100,00
4
100,00
3542
2
100,00
2
100,00
(»)Bu«atumUkianimdi. «rayBain 1990yih
h»nfatmrf.lripayfanw»
TABLO: 0.6.1. Taş ve Toprağa D ayalı Sanayinin (36) Üçlü İktisa di Faaliyet K ollarında Satış H asılatı; 1990-1991
Üçlü İktisadi
19 90
Faaliyet Kollan
ve
Kodlan
Dörtlü iktisadi
19 91
Satış
Türkiye
Faaliyet Kollan
Satış
Türkiye
Hasılatı
Toplamında
Toplamında
Oranı
0/*
ve
Kodlan
Hasılatı
Oranı
0•
Oranı
00-
Oranı
0#
369 Çimento ve Pişm.Kil.Yap. Gereç.
60.53
3,44
369
61.43
362 Cam ve Cam Ür.
22.15
1.26
362
20.25
1.06
361 Çanak-Çöplek
17,31
0,98
361
18,32
0.96
TOPLAM
3.23
5.68
5.25
TABLO: 0.6.2. Taş ve Toprağa Dayalı Sanayinin (36) Dördü İktisadi Faaliyet Kollarmda Satış Hasılatı; 1990-1991
19 90
Dörtlü iktisadi
19 91
Dörtlü İktisadi
Faaliyet Kolları
ve
Kodlan
Satış
Hasılatı
Türkiye
Faaliyet Kollan
Satış
Türkiye
Toplamında
ve
Hasılatı
Toplamında
Oranı
00
Oranı
00
Kodlan
Oram
Oranı
00
00
3692 Çımento/Kıreç.Alçı
47.33
3692
48,11
3620 Cam ve Cam Ür.
22.! 5
3620
20.25
17.31
3610
18.32
7.66
> >>
3699
7,03
3691
6.29
3610 Çanak. Çömlek
3699 Diğer
3691 Pişmiş Kilden Gereç
TABLO: 0.6.3. Taş ve Toprağa Dayalı Sanayide ( i6) Yoğunlaşma Ölçütten: 1990-1991
İktisadi
Faaliyet Kodu(')
<*î Hu
199 1
1990
Dörtlü
CR4
İşyeri
CRS
CR4
İşyeri
CRt
Sayaı
Şansı
3692
65
26.61
AA21
6"
2"oS
J".ci
362U
36
50.20
~41
39
4" 15
—
6_2«ı
3610
29
64.4“
83.05
di .93
84.14
3699
93
22.83
38 ~8
85
24.14
40.45
3691
261
50.59
43.S9
264
33.05
44.5"
sıralamada, saruvücnn İ990 'iiı sittş fıasıiaıs*lakı paylan esas abroreşur
TABLO: 0.8.1. M etal Eşya-M ak. ve Teçhizat, Ulaşan A ract, İbm ve M esleki ölçm e A letleri Sanayiinin (38)
ılçfa İktisadi Faaliyet Kollarında Sataş Hasılatı; 1990-1991
19 90
Üçlü İktisadi
Türkiye
Satış
Faaliyet Kollan
Toplamında
Hasılatı
ve
Oram
Oranı
Kodlan
Dürün İktisadi
Faaliyet Kollan
ve
Kodlan
%
\
19 91
Türkiye
Satış
Hasılatı
Oranı
Toplamımda
Oranı
%
%
34,87
4,93
384
383
27,51
7.29
5,75
23,82
4,56
382
22,65
4,74
14,57
3,79
13,76
1J>1
023
19,16
381
385
2.88
0,25
6,64
34,68
384 Taşıt Araçtan
383 ElektMak. ve Aygıt
25,72
382 Makine Sanavii
381 Metal Eşva
385 Meslekî Ölçme Aletleri
TOPLAM
121
20,92
TABLO: 0.8.2. M etal Eşya-M ak. ve Teçhizat, Ulaşım Aracı, İlm i ve M esleki Ölçme A letleri Sanayiinin Sanayiinin (38)
Dördü
-----------------------------------------------,-------------ınrrvu*İktisadi
h iim h h Faaliyet
«
j ^ Kollarında
-------— Satış H asılatı; 1990-1991
:------------ ,--------------- —— ------------19 91
Dörtlü İktisadi
19 90
D9rtU iktisadi
Oranı
Türkiye
Toplamında
Oranı
••
•
Faaliyet Kollan
Satış
Türkiye
Faaliyet Kollan
Satış
ve
Hasılatı
Oranı
Toplamında
ve
Kodlan
Hasılan
Kodlan
Oranı
0
V
9
■0
31,59
3843 MoLKara Taşıt Yapım, Montaj Onar.
32.06
3843
3829 Diğer Mak. ve Gereç Yapımı
15,90
3829
16,86
3832 Radyo, TV., Haberleşme Cihazları
13.09
3832
14,65
3819 Diğer Metal Eşya
822
3819
7.91
3839 Diğer Elekt. Mak. Alet Yapımı
6.35
3839
629
4.40
3831
5.07
3831 Elektrik San. Mak., Aygıt
3811
2.98
*+..’ 7
3822 Tarımsal Makinalar
3811 Bıçak, El Aletleri. Hırdavat
3.14
3822
2.%
2 76
3813
2.51
3813 Metal Yapı Malzemeleri
1,88
3824
l."r7
3833 Elektrikli Ev Aletleri
1.73
3833
1.50
3824 Özel End. Makinalar
0.93
3841
1.02
3841 Deniz Taşıtları
0.90
3842
1.01
0.80
3845
0.74
0.79
3851
0.65
0.74
3823
0.54
0.46
3844
0.51
0.42
3812
0.3”
0.36
3821
0.3(ı
0.34
3852
0.3C
0.20
3854
025
0.13
3825
O.lt
3842 Demiryolu Ulaşım
3823 Metal ve Ağaç İşleyen Makinalar
3821 İçten Yanmalı Motorlar
3851 Mesleki Ölçme Aletleri
3812 Metal Mobilya ve Donatım
3844 Triportör. Motosiklet..
3845 Uçak Yapım
3854 Diğer
3825 Bilgi İşlem, Büro Makmalan
3852 Fotoğraf Malzemeleri
______ _
o/ıı
TABLO: 0.7.1. M etalA na Sanayiinin (37) Üçlü İktisadi F aaliyet Kollarında Satış H asılatı; 1990-1991
19 91
Dörtlü İktisadi
19 90
Üçlü İktisadi
Türkiye
Faaliyet Kollan
Satış
Türkiye
ve
Satış
Hasılatı
Toplamında
ve
Hasılatı
Toplamında
Kodlan
Oram
Oram
Kodlan
Oram
Oram
%
%
%
#/
.•
Faaliyet Kottan
79,41
371 Demir-Çelik
8,18
20,59
372 Demir-Çelik Dışı Metaller
2 12
TOPLAM
371
83,95
7,85
372
16,05
1,50
9.35
10,31
TABLO: 0.7.2.M etal Ana Sanayiinin (3 7) Dörtlü İktisadi Faaliyet Kollarında Satış Hasılatı; 1990-1991
Dörtlü iktisadi
19 91
Dörtlü İktisadi
19 90
Faaliyet Kollan
Satış
Türkiye
Faaliyet Kollan
Satış
Türkiye
ve
Hasılatı
Toplamında
ve
Hasılatı
Toplamında
Kodlan
Oram
Oranı
Kodlan
Oram
Oram
%
%
%
a
3710 Demir-Çelik
79,41
3710
83,95
3720 Demir-Çelik Dışı Metaller
20,59
3720
16,05
TABLO: 0.7.3. Metal Ana Sanayiinde (37) Yoğunlaşma Ölçütleri; 1990-1991
Dörtlü
1990
İktisadi
İşyeri
Faaliyet Kodu(*)
Sayısı
199 1
CR4
CRS
CR4
İşyeri
CRS
Sayısı
3710
185
39,13
53,66
176
36.65
3720
81
54,08
66,95
83
48.96
(*) Bu sütundaki sıralamada, sanayilerin 1990 yıh saaş hasılatındaki paylan esas atamıştır.
50.SU
TABLO: 0.8.3. M etal Eşya-Mak. ve Teçhizat, Ulaşım Aracı, ilm i u t M esleki Ölçme Aletleri Sanayiinde (3i)
Yoğunlaşma Ölçütleri; 1990-1991
Dama
1990
İktisadi
işyeri
Faaliyet Kodu(*)
Sayısı
1991
CR4
CRS
İşyeri
CRS
CR4
Sayısı
3843
179
50,68
67,67
184
51,55
65,81
3829
151
60,37
70,15
144
65,72
78,15
3832
51
63,56
85,53
53
64,15
87,88
3819
161
30,90
42,73
151
35,63
47,68
3839
93
35,84
49,10
85
33,89
47,93
3831
72
46,46
60,15
65
58,93
71,50
3822
48
82,68
88,13
44
80,59
88,10
3811
100
26,87
43,64
95
25,84
43,07
3813
92
30,06
44,03
83
25,15
39,17
3833
36
70,18
80,39
35
58,96
77,26
3824
70
30,26
49,56
66
37,16
56.23
3841
19
65,74
84,31
19
69,64
84.86
3842
4
100,00
4
100,00
3823
45
43,47
58,97
34
47,05
65.50
3821
6
94,63
100,00
5
96,71
100.00
3851
15
59,82
86,97
19
63,59
84.S1
3812
36
33,81
55,49
37
33,36
54.47
3844
5
99,06
100,00
6
97,87
100.00
3845
2
100,00
2
100,00
3854
11
79,21
96,93
12
70,40
93.36
3825
6
89,19
100,00
6
89,57
100.00
3852
12
71,61
89,48
13
86,01
95.45
(*) Bu şutundaki sıralamada, sanayilerin 1990 yıb satış hasılatındaki paylan esas atanmıştır
TABLO: 0.9.1.D iğer im alatSanayiinin (39) Üçlü İktisadî Faaliyet Koüarm da Satış H asılatı; 1990-1991
19 90
Dörtlü İktisadi
19 91
&tm h â sa *
Faaliyet Kottan
Faaliyet Kollan
Satış
Satış
Türkiye
Türkiye
ve
Hasılatı
Toplamında
Hasılan
ve
Toplamında
Oranı
KoMorı
Oram
Kodlan
Oram
Oram
m/
m9•0
•i
390 Diğer İmalat Sanayii
100.00
390
0,22
TOPLAM
0.22
100,00
0,22
0.22
TABLO: 0.9.2. Diğer İm alat Sanayim in (39) Dörtlü İktisadi FaaCyet Kollarında Satış Hasılatı; 1990-1991
Dörtlü iktisadi
Dördü iktisadi
19 91
19 90
Faaliyet Kollan
Satış
Türkiye
Türkiye
Satış
Faaliyet Kollan
ve
Hasılatı
Toplamında
ve
Hasılatı
Toplamında
Kodlan
Oram
Oram
Kodlan
Oram
*.
•
Oram
•#
•m
3909 Diğer imalat Sanayii
89.71
3909
90.22
3901 Kuyumculuk
10.14
3901
9.78
3903 Spor Malzemesi t .Yetimi
0.15
T. IBLO: Ol9.3. Diğer İmalat Sanayiinde (39) Yoğunlaşma Ölçütleri; 1990-1991
199 1
1990
Dördü
İktisadi
İşyeri
Faaliyet Koduf*)
Sarısı
CRt
CR4
CRS
CR4
İşyeri
Sayısı
3909
50
39.70
56.94
4!
33.30
52.49
3901
9
79.60
100.00
8
81.22
loo.uü
3903
1
100.00
î * s Bu «ûtundakı svatanjdı.
i 990 \ıb san; hasUimdakı pa>ian es» afammşar
0/13
TABLO: 0.10. İküi/U çlü iktisadi Faaliyet Kollum un İm alat Sanayii Toplam Satış H asılatındaki Yüzde Paylan; 1987-1991
1987
%
311 Gıda Maddeleri
312 Diğer Gıda
313 İçki
314 Tütün
(31)
8,24
1988
s ı ra
4
3,43 12
1,55 18
2,88 15
m
16,09
321 İplik Dokuma
%
12,26
1
3,00 13
0,42 25
0,28 26
322 Giyim
323 Deri/Deri Eşya
324 Ayakkabı
(32)
15,96
Genellikle Tüketim Malı
Üreten Sanayiler Toplanu
32,05
0,95 23
0,26 27
(33)
1,21
341 Kâğıt/Kâğıt Ürünleri
342 Basım
(34)
2,17 17
1,02 22
353 Petrol Rafinerileri
354 Petrol-Kömür Türevleri
355 Lastik Ürünleri
356 Diğer Plastik Ürünleri
(35)
361 Çanak-Çömlek
362 Cam/Cam Ürünleri
369 Çimento ve Diğer
(36)
371 Demir-Çelik
IV
m
1,95 17
1,02 22
1,11 22
3,01
VII
2,97
5
8
6,15
4,97
5
7
2
11,10
2
11,54
1
8
29,55
3,55 12
1,62 19
1,35 20
I
0,91 24
1,19 21
3,63 11
5,73
I
VI
5,61
9,81
V
17,72
0,21 28
0,21
II
16,73
IX
0,20
12J5
0,20 28
15,71
V
0,22
4,59
8
1
2»,65
4
V
6,64
5
0,23 28
0,22
9
1
I
26,70
VI
5,25
4
18
V
9,35
2,88
14
4,74
5,75
7,29
6
5
8
20,92
II
0,21 29
IX
0,21
17,93
16,93
15,93
19J8
21,13
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
0/14
15
0,25 26
n
0,22 29
IX
4,72
45,36
3,79 12
9
7
19,16
7
7,85
1,50
4,56
4,93
rv
4,84
0,96 23
1,06 22
3,23 12
VI
10M
VII
3,06
1,41 19
1,33 20
I
5,68
vm
1,00
11,63
2,77
48,84
0,22 28
rx
6
2,12 16
3,98 10
5,21 6
0,21 29
n
VII
5,00
8,18
2,69 15
3,62 11
3,66 10
4,50 7
5,62 6
0,17 29
5,20
0,07 29
3
51,05
2,78 15
7
6
VI
2,54 16
51,64
2,97 14
4,45 8
5,27
3,13
0,98 23
1,26 20
3,44 13
1,21 20
3,40 12
VI
12,34
I
IV
1,74 17
1,32 21
3,86 11
1,26 19
1,35 18
0,65 24
9,99 3
2,35 16
V
29,43
15,13
0,76 24
0,24 27
vm
1,07
12,60
2
33,50
U 2 21
4,18
1,45 19
1,14 21
0,82 24
1,18 21
3,61 11
9,12 3
2,24 16
5,03
29,55
IV
1,92 17
VII
7,74
4,19
3,80 10
1,44 19
1,25 20
15,46
0,81 2
0,27 10
vm
III
4,28 10
0,22 28
0,33 25
31,78
1,03
18J7
10,30
0,30 25
0,29 26
0,78 23
0,25 26
Vffl
m
16J2
2
4,15 10
33,00
1,13
2,51 16
3,24 11
10,72
16,21
s ı ra
9,58 3
3,05 13
2,89 15
2
5
390 Diğer İmalat
Genel Toplam
15,55
199 1
%
s ı ra
8,41 3
2,95 14
1,07 22
9
0,35 25
0,24 27
1,90 17
VII
(39)
Genellikle Yatırım Malı
Üreten Sanayiler Toplamı
11,51
4,11
9
50,04
385 Mesleki Aletler
(38)
1
%
n
16,79
4,17
10,99
11,36
383 Elektrikli Makinalar
384 Taşıt Araçları
m
15,88
6,90
Genellikle Ara Malı
Üreten Sanayiler Toplamı
382 Makına Sanayii
1,78 18
2,74 14
0,87 23
0,26 26
3,19
372 Demir Dışı Metal
(37)
381 Metal Eşya
1,66 18
2,78 14
9
0,27 25
0,21 27
vm
s ı ra
9,02 4
3,25 13
31,43
331 Ağaç Ürünleri
332 Ağaç Mobilya
351 Ana Kimya
352 Diğer Kimyalar
%
8,35 4
3,08 13
11,34
3,73
IV
1990
1989
s ı ra
LX
"1" serisi Tablolar
' Tablo: 1.1., .... 1.5. İmalat Sanayii Üçlü İktisadi Faaliyet Kollan
İtibariyle Katma Değer Dağılımı; 1988-1992 ................................... S. 1/1-1/15
B
Tablo: 1.6. Önceki Tabloların Özeti..............................................
S. 1/16-1/17
• Tablo: 1.7. İmalat Sanayii Üçlü İktisadi Faaliyet Kollan İtibariyle
Katma Değerde Artış; 1988-1992.................................................... S.1 18-1/19
TABLO-1.1 İMALATSANAYİİALT SEKTÖRLERİ KATMA DEĞER DAĞILIMI (1988)
MİLYON Tl.
DE İLET_________ ISICKODU _____________ ÖZEL
311
312
313
314
321
322
323
324
(GESELLİKLE TÜKETİM
MALI ÜRETESLER)
ARA TOPLAM
331
332
341
342
351
352
353
354
İ9S'
CARİ FİYATLARLA
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
1.751.213
FİYATLARIYLA***
YÜZDE
964.855
6,50%
310.334
2,09%
388.632
2,62%
775.329
5,22%
1.700.690
11,45%
447.460
3,01%
32.830
0,22%
30.210
0,20%
4.650.341
31,31%
114.128
0.77%
48.953
0.33%
270.983
1,82%!
186.442
1.26%
1.285.786
8,66%
627.818
4,23%
1.708.308
11,50%
189.861
1.28%
349.643
1.401.569
563.257
149.967
413290
705.367
391.543
313.824
1.407.222
1.290.051
117.170
3.086.752
277.613
2.809.139
812.141
16.363
795.778
59.586
0
59.586
54.832
21.879
32.953
8.440.369
2.497.060
5.943.310
207.142
80.606
126.536
88.850
0
88.850
491.834
166.715
325.120
338.392
23.911
314.481
2.333.702
1.194.210
1.139.492
1.139.490
32.829
1.106.661
3.100.579
3.100.579
0
344.598
22.487
322.111
Ö
1/1
355
356
361
362
369
371
372
(GENELLİKLE ARA
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
381
3821
3822
3823
3824
3825
3829
382 ARA TOPLAM
3831
3832
463.404
0
463.404
277.094
4.786
272.308
346.961
24.576
322.385
486.082
5.709
480.373
1.221.290
258.823
962.466
2.224.279
1.152.394
1.071.885
579.675
251.350
328.325
13.643.371
6.318.974
7.324.396
867.138
38.446
828.692
57.470
38.816
18.654
202.397
20.422
181.976
52.189
2.303
49.886
112.541
21.904
90.637
6.044
0
6.044
775.677
41.181
734.496
1.206.318
124.626
1.081.692
259.133
7.444
251.689
632.311
43.278
589.033
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
0
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
ö
T
D
Ö
T
D
Ö
m
255.319
1,72%
152.669
1,03%
191.163
1,29%
267.814
1,80%
672.887
4,53%
1.225.498
8,25%
319.380
2,15%
7.517.009
50,61%
477.762
3,22%
31.664
0,21%
111.514
0,75%
28.754
0,19%
62.006
0,42%
3.330
0,02%
427.370
2,88%
664.638
4,47%
142.773
0,96%
348.381
2,35%
„
3833
3839
383 ARA TOPLAM
3841
3842
3843
3844
3845*
3849”
384 ARA TOPLAM
385
390
(GESELLİKLE YATIRIM
M AU L RETESLEK)
ARA TOPLAM
GBIEL TOPLAM
- T -
■
45.613
0
45.613
321.345
4.764
316.580
1.258.402
55.487
1202.915
53.059
42.450
10.609
46.462
46.462
0
1.258.563
1.180
1257 382
23.010
0
23.010
29.442
29.442
0
0
0
0
1.411.752
119.534
1292218
63.001
12.374
50.627
56.547
2.330
54217
4.863.158
352.797
4.510.361
0
26.958.738
9.168.831
17.789.907
D
Ö
T
0
0
T
0
ö
T
D
ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
O
Ö
T
D
Ö
25.131
0,17%
177.049
1.19%
693.334
4,67%
29.234
0.20%
25.599
0.17%
693.423
4,67%
12.678
0,09%
16.221
0,11%
0
0,00%
777.825
5,24%
34.712
0,23%
31.155
0,21%
2.679.426
18,04%
14.853.299
100%
sektörde bir ve iki işyerine ilişkin bilgiler 219 Sayılı Kanun Hükmünde Karanaroenın atıfta bulunduğu
53 Sayılı Kanun gereği gizlilik ilkesine uymak amacıyla verilmemiştir
» Ö zel
»♦Özel sektörde üç ve daha fazla işyerine ilişkin bilgiler daha önce gizlenmiş olan özel sektör bir ve iki
işvesine i l i l i n bilgilerin aritmetik işlem sonucu elde edilmesini önlemek amacıyla gizlenmiştir.
*** 1988 İÇİN DEFLATÖR 1,815 OLARAK ALINMIŞTIR
1/3
TABLO-1.2 İMALAT SANAYİİALT SEKTÖRLERİ KATMA DEĞER DAĞILIMI (1989)
MİLYON TL
ISIC KODU
311
312
313
314
321
322
323
324
(GENELLİKLE TÜKETİM
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
331
332
341
342
351
352
353
354
DEVLETÖZEL
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
1987
CARİ
FİYATLARIYLA*** YÜZDE
FİYATLARLA
7,44%
1.153.142
3.382.165
717.725
2.664.440
2,28%
353.406
1.036.541
426.250
610.291
2,91%
451.328
1.323.744
826.076
497.668
4,01%
621.036
1.821.500
1.646.710
174.790
11,08%
1.717.012
5.035.996
437.755
4.598.241
3,31%
512.493
1.503.142
28.991
1.474.150
0,34%
52.626
154.353
0
154.353
0,24%
36.813
107.973
35.829
72.144
31,60%
4.897.857
14.365.413
4.119.337
10.246.076
0,71%
109.869
322.245
120.954
201.291
0,29%
44.244
129.767
0
129.767
2,02%
312.358
916.147
435.067
481.080
1,12%
510.846
174.172
57.580
453.266
6,03%
935.386
2.743.487
1.613.718
1.129.770
5,17%
800.657
2.348.326
54.522
2.293.803
14,02%
6.371.702
2.172.411
6.371.702
C
1,18%
536.36C
182.87"
29.84i
_
506.51
1/4
355
356
361
362
369
371
372
(GESELLİKLEARA MALİ
LRETESLEK)
ARA TOPLAM
381
3821
3822
3823
3824
3825
3829
382 ARA TOPLAM
3831
3832
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
774.587
0
774.587
426.279
5.911
420.368
496.462
45.159
451.303
842.747
17.227
825.520
1.978.262
308.366
1.669.896
3.749.292
1.718.320
2.030.971
1.148.034
459.631
688.402
23.294.541
11.238.007
12.056.535
1.438.513
58.196
1.380.317
76.680
44.347
32.333
208.660
28.557
180.103
88.986
12.031
76.955
145.853
39.340
106.513
13.015
0
13.015
1.373.546
134.242
1.239.303
1.906.740
258.517
1.648.223
407.836
10.911
396.925
929.826
5.145
924.681
1/5
264.094
1,70%
145.339
0,94%
169.268
1,09%
287.333
1,85%
674.484
4,35%
1.278.313
8.25%
391.420
2.53%
7.942.223
51,24%
490.458
3,16%
26.144
0,17%
71.142
0.46%
30.340
0.20%
49.728
0,32%
4.437
0,03%
468.307
3,02%
650.099
4,19%
139.051
0,90%
317.022
2.05%
j
!
3833
3839
383 ARA TOPLAM
3841
3842
3843
3844
3845*
3849**
384 ARA TOPLAM
385
390
(GENELLİKLE YATIRIM
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
GENEL TOPLAM
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
93.819
0
93.819
489.108
7.178
481.930
1.920.589
23234
1.897.354
122.708
81.561
41.147
50.165
50.165
0
1.935.338
3.759
1.931.579
37.926
0
37.926
81.257
81.257
0
1.143
0
1.143
2.229.922
216.742
2.013.180
144.926
18.814
126.112
132.083
4.500
127.583
7.772.773
580.003
7.192.769
T
D
Ö
45.460.073
15.937.347
29.522.726
31.987
0,21%
166.760
1,08%
654.821
4,22%
41.837
0,27%
17.104
0,11%
659.849
4,26%
12.931
0,08%
27.704
0,18%
390
0,00%
760.287
4,91%
49.412
0,32%
45.033
0,29%
2.650.110
17,10%
15.499.513
100%
*Özel sektörde bir ve iki işyerine ilişkin bilgiler 219 Sayılı Kanun Hükmünde Karanamenin atıfla bulunduğu 53
Sayılı Kanun gereği gizlilik ilkesine uymak amacıyla verilmemiştir.
**Özel sektörde üç ve daha fazla işyerine ilişkin bilgiler daha önce gizlenmiş olan özel sektör bir ve iki işyerine
ilişkin bilgilerin aritmetik işlem sonucu elde edilmesini önlemek amacıyla gizlenmiştir.
*** 1989 İÇİN DEFLATÖR 2,933 OLARAK ALINMIŞTIR
TABLO-1.3 İMALATSANAYÜALTSEKTÖRLERİ KATMA DEĞER DAĞILIMI (1990)
MİLYON TL
DEVLETISIC KODU___________ÖZEL
T
311
0
ö
T
312
D
ö
T
D
313
Ö
T
314
D
Ö
T
D
321
ö
T
322
D
Ö
T
D
323
Ö
T
D
324
Ö
T
t GENELLİKLE TÜKETİM
D
MALI ÜRETENLER)
Ö
ARA TOPLAM
T
D
331
0
T
D
332
ö
T
D
341
ö
T
D
342
0
T
D
351
Ö
T
D
352
Ö
T
D
353
Ö
T
D
354
Ö
CARÎ FİYATLARLA
5.625.802
1.278299
4.347.503
1.357.490
443.839
913.651
2.330.182
1.194.995
1.135.187
3.048.114
2.738.041
310.074
8.540.619
708.646
7.831.974
2.605.010
32.449
2.572.561
178.558
0
178.558
187.600
59.266
128.334
23.873.375
6.455.534
17.417.841
523.162
177.754
345.408
224.412
0
224.412
1.477.650
505.810
971.839
1.162.945
88.420
1.074.525
3.750.205
1.446.877
2.303.328
3.876.183
91.174
3.785.009
11.805.203
11.805.203
0
1.212.514
51.636
1.160.877
1/7
1987
FİYATLARIYLA »»♦
1.305.896
YÜZDE
7,33%
315.109
1,77%
540.896
3,04%
707.547
3,97%
1.982.502
11,12%
604.691
3,39%
41.448
0,23%
43.547
0,24%
5.541.638
31,09%
121.440
0,68%
52.092
0,29%
343.001
1,92%
269.950
1,51%
870.521
4,88%
899.764
5,05%
2.740.298
15,38%
281.456
1,58%
-
355
356
361
362
369
371
372
I
(GENEI.I.İK1F ARA MATI
ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
381
3821
3822
3823
3824
3825
3829
382 ARA TOPLAM
3831
3832
3833
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
ö
1.194.638
7.731
1.186.907
925.721
15.136
910.585
1.220.353
47.416
1.172.937
1.394.326
32.825
1.361.501
3.608.931
651.913
2.957.019
3.688.412
1.322.124
2.366.289
1.529.846
403.123
1.126.722
37.594.500
16.647.142
T
D
ö
T
D
ö
T
D
ö
T
D
ö
T
D
ö
T
D
ö
T
D
ö
T
D
ö
T
D
ö
T
D
ö
T
D
ö
T
D
2.462.947
110.127
¿.oOZ.o2U
139.819
102.012
0/.0Ü7
578.879
35.690
__________34J.189
162.414
17.118
140.290
308.515
57.887
2oü.o27
37.858
0
«j/,OüO
2.576.426
196.234
/.OOU.İ9I
3.803.909
408.94?
783.400
19.078
277.307
1,56%
214.884
1,21%
283.276
1,59%
323.660
1,82%
837.728
4,70%
856.177
4,80%
355.117
1,99%
8.726.671
48,97%
571.715
3,21%
32.456
0,18%
134.373
0,75%
37.700
0,21%
71.614
0,40%
8.788
0,05%
598.056
3,36%
882.987
4,95%
181.848
1,02%
--
457.951
2,57%
81.888
0,46%
t O•*.o£z.
1.972.853
2.131
1 Q7fi 700
352.771
0
352.771
Ö
1/8
3839
383 ARA TOPLAM
3841
3842
3843
3844
3845*
3849**
384 ARA TOPLAM
385
390
(GESELÜKLE YATIRIM
MALI CRETESLER)
ARA TOPLAM
GENEL TOPLAM
T
0
ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
0
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
809.349
10282
799.067
3.918.373
31.491
3.886.882
194.282
97.870
96.412
196.251
196251
0
4.080.253
7.417
4.072.836
0
0
0
0
0
0
0
0
0
4.596.367
301.537
4294.829
246.354
49.044
197.310
230.306
8.549
221.757
15.258.257
909.691
14.348.566
T
D
Ö
76.776.206
24.012.366
52.763.840
187.671
1,05%
909.557
5,10%
45.098
0,25%
45.555
0,26%
947.134
5,31%
0
0,00%
0
0,00%
0
0,00%
1.066.938
5,99%
57.185
0,32%
53.460
0,30%
3.541.842
19,87%
17.821.775
100%
•Özel sektörde b ırv e ık ı işyerine ilişkin bilgiler 219 Sayılı Kanun Hükmünde Karanamenın atıfta bulunduğu 53
Savılı Kanun gereği gİTİilik ilkesine uymak amacıyla verilmemiştir
**ÖaeI sektörde üç ve «faha fayla işyerine ilişkin bilgiler daha önce gizlenmiş olan özel sektör bir ve iki işyerme
ilişkin bılaılenn aritmetik işlem sonucu elde edilmesini önlemek amacıyla gizlenmiştir.
*** 1990 İÇİN DEFLATÖR 4,308 OLARAK ALINMIŞTIR
1 /9
TABLO-1.4İMALATSANAYİİALT SEKTÖRLERİKATMADEĞERDAĞILIMI (1991)
MİLYON TL
ISIC KODU
311
312
313
314
321
322
323
324
(GENELLİKLE TÜKETİM
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
331
332
341
342
351
352
353
354
DEVLETÖZEL
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
ö
T
D
1987
FİYATLARIYLA*** YÜZDE
CARÎ FİYATLARLA
8,97%
1.782.996
11430.024
3265.789
8.664235
1,81%
359.159
2.403.130
833210
1.569.921
3,61%
716.562
4.794.519
2.672.643
2.121.875
4,76%
945.604
6.327.035
5.412.180
914.855
10,56%
2.098.954
14.044.104
1.033.713
13.010.391
3,39%
674.175
4.510.906
88.828
4.422.078
0,19%
38.632
258.488
0
258.488
0,31%
61.924
) 414.334
145.685
268.649
33,60%
6.678.006
44.682.539
13.452.047
31230.491
0,60%
119.781
801.456
143267
658.188
0,29%
58.630
392.296
0
392296
1,76%
350.633
2.346.087
992.348
1.353.739
1,40%
278.090
1.860.697
183.457
1.677240
4,17%
828.536
5.543.736
1.618248
3.925.488
5,13%
1.019.540
6.821.740
183.676
6.638.064
14,32%
19.047.600
2.846.749
19.047.60fl
G
1.525.767
158207t
1.367.56C
Ö
1/10
228.033
1,15%
355
356
361
362
369
371
372
(GESELLİKLE ARA MALI
LRETESLER)
ARA TOPLAM
381
3821
3822
3823
3824
3825
3829
382 ARA TOPLAM
3831
3832
3833
2.241.606
T
D
0
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
O
T
D
O
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
335.018
1,69%
233.825
1,18%
293.584
1,48%
267.045
1,34%
818.808
4,12%
1.123.581
5,65%
266.940
1,34%
9.068.793
45,63%
626.725
3,15%
0
0,00%
90.925
0,46%
36.647
0,18%
86.071
0,43%
0
0,00%
652.269
3,28%
890.080
4,48%
253.117
1.27%
637.890
3.21%
45.292
0.23%
42271
2.199.335
1.564.521
37.153
1.527.368
1.964.373
122.680
1.841.692
1.786.795
39.979
1.746.816
5.478.643
895.165
4.583.478
7.517.882
2.879.082
4.638.800
1.786.095
564.622
1.221.472
60.679.292
26.907.755
33.771.538
4.193.419
183.206
4 .0 1 0 2 1 3
0
60.715
0
608.377
109.778
498.599
245.206
26.273
218.933
575.904
126,913
448.992
0
0
0
4.364.331
155.721
4 2 0 8 .6 1 0
5.955.524
479.398
5.476.126
1.693.606
31.768
1.661.837
4.268.120
16.893
4.251.226
303.051
0
303.051
1/11
3839
383 ARA TOPLAM
3841
3842
3843
3844
3845*
3849**
384 ARA TOPLAM
385
390
(GENELLİKLE YATIRIM
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
GENEL TOPLAM
T - '
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
ö
T
D
Ö
T
D
ö
T
D
Ö
T
0
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
'
T
D
Ö
1.476.225
25.891
1.450.334
7.741.001
74.552
7.666.449
407.235
137.441
269.794
457.531
457.531
0
7.724.094
18.101
7.705.993
168.887
0
168.887
0
0
0
0
0
0
8.968.831
613.073
8.355.759
433.788
58.208
375.580
340.124
13.581
326.543
27.632.687
1.422.017
26210.670
132.994.518
41.781.820
91212.699
220.628
1,11%
1.156.927
5,82%
60.863
0,31%
68.380
0,34%
1.154.400
5,81%
25.241
0,13%
0
0,00%
0
0,00%
1.340.432
6,74%
64.832
0,33%
50.833
0,26%
4.129.829
20,78%
19.876.628
100%
*Özel sektörde bir ve iki işyerine ilişkin bilgiler 219 Sayılı Kanun Hükmünde Karanamenin atıfta bulunduğu 53
Sayılı Kanun gereği gizlilik ilkesine uymak amacıyla verilmemiştir.
**Özel sektörde üç ve daha fazla işyerine ilişkin bilgiler daha önce gizlenmiş olan özel sektör bir ve iki işyerine
ilişkin bilgilerin aritmetik işlem sonucu elde edilmesini önlemek amacıyla gizlenmiştir.
*** 1991 İÇİN DEFLATÖR 6,691 OLARAK ALINMIŞTIR
TABLO-l.S İMALATSANAYİİ ALT SEKTÖRLERİ KATMA DEĞER DAĞILIMI (1992)
MİLYON TL
ISICKODU
311
312
313
314
321
322
323
324
(GENELLİKLE TÜKETİM
SLALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
331
332
341
342
351
352
353*
354“
DEVLETÖZEL
CARİ FİYATLARLA
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
23.055.912
6.305.970
16.749.942
4.370.099
1.306.368
3.063.731
7.580.410
3.694.037
3.886.373
9.119.173
8.049.744
1.069.430
27.923.021
1.788.537
26.134.484
9.525.629
139.609
9.386.019
609.900
107.045
502.855
657.366
88.840
568.526
82.S41.511
21.480.150
61.361.360
2.031.592
587.822
1.443.770
914.423
0
914.423
3.234.266
647.812
2.586.454
4.285.638
321.331
3.964.307
10.954.025
3.612.675
7.341.349
12.879.503
446.694
12.432.808
0
35.038.108
0
0
183.217
0
1/13
¡987
FİYATLARIYLA**'
2.157.985
YÜZDE
9,25%
409.032
1,75%
709.511
3,04%
853.536
3,66%
2.613.536
11,20%
891.579
3,82%
57.085
0,24%
61.528
0,26%
7.753.792
33,22%
190.153
0,81%
85.588
0,37%
302.721
1,30%
401.127
1,72%
1.025.274
4,39%
1.205.494
5,17%
0
0,00%
0
0.00%
1-1
355
T
D
Ö
356
D
ö
T
T
361
362
D
ö
T
D
Ö
T
369
371
D
Ö
T
0
Ö
T
372
(GENELLİKLEARA MALI
ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
381
3821
3822
3823
3824
3825
3829
382 ARA TOPLAM
3831
D
ö
T
0
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
0
ö
3833
1,84%
270.879
1,16%
283282
1,21%
360.362
1,54%
1.022.350
4,38%
1.209.621
5,18%
258.206
1,11%
10.340.896
44,31%
784.950
3,36%
22.825
0,10%
118.375
0,51%
45.324
0,19%
86.271
0,37%
9.204
0,04%
801.857
3,44%
1.083.858
4,64%
2.195.952
205.537
0,88%
33.110
2.162.843
7.716.022
246.827
7.469.195
722.203
3,09%
833.051
77.972
484.245
94.760
389.485
921.725
278254
643.470
98.334
0
98.334
8.567.045
439.827
8.127218
11.579.934
969.619
10.610.315
T
3832
429.197
4.585.544
67.960
4.517.585
2.894.076
24.147
2.869.929
3.026.585
173.867
2.852.718
3.850.105
76.689
3.773.416
10.922.783
1.892.766
9.030.018
12.923.590
5.231258
7.692.332
2.758.677
705.636
2.053.041
110.482.132
49.009.982
61.472.151
8.386.401
527.363
,
7.859.038
243.863
102.344
141.519
1.264.722
54.433
1210288
D
Ö
T
D
Ö
C
833.051
1/14
0,33%
3839
383 ARA TOPLAM
3841
3842
3843
3844
3845*
3849**
384 ARA TOPLAM
385
390
(GESELÜKLE YATIRIM
MALI ÜRETESLER)
ARA TOPLAM
GENEL TOPLAM
T
D
ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
3.149.950
31.357
3.118.593
13.894.976
311294
13.583.682
802.066
340.021
462.045
779.584
779.584
0
15.168.881
0
15.168.881
278.625
0
278.625
0
0
0
0
0
0
17.644.645
1.119.605
16.525.040
1.089.747
65.092
1.024.655
651.334
56.162
595.172
53.247.036
3.049.134
50.197.902
249.356.189
73.539.265
175.816.924
294.829
1,26%
1.300.541
5,57%
75.072
0,32%
72.967
0,31%
1.419.775
6,08%
26.079
0.11%
0
0,00%
0
0,00%
1.651.502
7,08%
101.998
0,44%
60.964
0,26%
4.983.811
21,35%
23.339.216
99%
«Özel sektörde bir ve iki işyerine ilişkin bilgiler 219 Sayılı Kanun Hükmünde Karanamenin atıfla bulunduğu 53
Savdı Kanun gereği pi7İilil~ ilkesine uymak amacıyla verilmemiştir
**Ozei sektörde üç ve Hah a fazla işyerine ilişkin bilgiler daha önce gizlenmiş olan özel sektör bir te ıkı ıştenne
ilişkin bilgilerin aritmetik işlem sonucu elde edilmesini önlemek amacı'la gizlenmiştir.
*** 1992 İÇİN DEFLATÖR 10,684 OLARAK ALINMIŞTIR
İBL0-1.6 İMALAT SANAYİİ ALT SEKTÖRLERİ KATMA DEĞER DAĞILIMI 1987 FİYATLARIYLA .(1988-1992)
_________________________ _________________________ _________________________ ___________
1988
ISIC KODU
3 11
3 12
3 13
3 14
321
3 22
323
324
(GENELLİKLE TÜKETİM
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
331
332
341
342
351
352
353
354
355
356
361
362
369
371
372
(GENELLİKLE ARA MALI _
ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
381
GERÇEKLEŞME
964.855
310 .3 34
388.632
775.329
1.700.690
447.460
32.830
30 .210
4.650.341
114 .12 8
48.953
270.983
186.442
1.28 5.78 6
6 27.8 18
1.708.308
189.881
25 5 .3 19
152.669
19 1.16 3
26 7.8 14
672.887
1.225.4 9 8
319 .380
1989
YÜZDE
6 .5 0 %
2 .0 9 %
2 .6 2 %
5 .2 2 %
1 1 .4 5 %
3 .0 1 %
0 .2 2 %
0 .2 0 %
3 1 .3 1 %
0 .7 7 %
0 .3 3 %
1 .8 2 %
1 .2 6 %
8 .6 6 %
4 .2 3 %
1 1 .5 0 %
1 .2 8 %
1 .7 2 %
1 .0 3 %
1 .2 9 %
1,8 0 %
4 .5 3 %
8 .2 5 %
2 ,1 5 %
GERÇEKLEŞME
1.15 3 .14 2
353.406
4 5 1.3 2 8
6 21.0 36
1 .7 17 .0 12
5 12 .4 9 3
52.626
36 .8 13
4.897.857
109.869
44.244
3 12 .3 5 8
17 4 .17 2
935.386
800.657
2 .17 2 .4 18
18 2.8 7 1
264.094
14 5.339
169.268
28 7.333
674.484
1.2 7 8 .3 13
39 1.4 20
7 ,4 4 %
2 ,2 8 %
2 ,9 1 %
4 ,0 1 %
1 1 ,0 8 %
3 ,3 1 %
0 ,3 4 %
0 ,2 4 %
3 1,6 0 %
0 ,7 1 %
0 ,2 9 %
2 ,0 2 %
1 ,1 2 %
6 ,0 3 %
5 ,1 7 %
14 ,0 2 %
1 ,1 8 %
1 ,7 0 %
0 ,9 4 %
1,0 9 %
1,8 5 %
4 ,3 5 %
8 ,2 5 %
2 ,5 3 %
GERÇEKLEŞME
1.305.896
3 15 .10 9
540.896
707.547
1.9 8 2.50 2
604.691
4 1.448
43.947
5.54 1.6 38
12 1.4 4 0
52.092
-3 4 3 .0 0 1
269.950
8 70 .521
899.764
2.740.298
28 1.456
277.30 7
214 .8 8 4
28 3.276
323.660
837.728
8 5 6 .177
3 5 5 .117
YÜZDE
7 ,3 3 %
1 ,7 7 %
3 ,0 4 %
3 ,9 7 %
1 1 ,1 2 %
3 ,3 9 %
0 ,2 3 %
0 ,2 4 %
3 1,0 9 %
0 ,6 8 %
0 ,2 9 %
1 ,9 2 %
1 ,5 1 %
4 ,8 8 %
5 ,0 5 %
15 ,3 8 %
1,5 8 %
1,5 6 %
1 ,2 1 %
1 ,5 9 %
1 ,8 2 %
4 ,7 0 %
4 ,8 0 %
1,9 9 %
_______________MtLYONTL
1992
1991
1990
YÜZDE
,_
! YÜZDE
GERÇEKLEŞME
1.782.996J
3 5 9 .15 9 i
7 16 .5 6 2 >
945.604!
2.098.954 i
6 7 4 .175 İ
38 .632!
6 1.9 2 4 !
8 ,9 7 %
1 ,8 1 %
3 ,6 1 %
4 ,7 6 %
10 ,5 6 %
3 ,3 9 %
0 ,19 %
0 ,3 1 %
I
I
ı .
6.678.006 1 3 3 ,6 0 %
1 19 .7 8 1ı
58.630!
350 .633!
278.0 9 0 1
828.536
1.0 19 .5 4 0 !
2.846.749!
228 .0 33!
3 3 5 .0 18 '
23 3.8 25 ;
293.584'
26 7.0 45!
818.808İ
1 .1 2 3 .5 8 1 i
266.940 j
GERÇEKLEŞME
YÜZDE
9 ,2 5 %
1 ,7 5 %
3 ,0 4 %
3 ,6 6 %
1 1 ,2 0 %
3 ,8 2 %
0 ,2 4 %
0 ,2 6 %
2.15 7.9 8 5
409.032
7 0 9 .5 11
853.536
2.6 13.536
8 9 1.579
57.085
6 1.528
''i
0 ,6 0 %
0 ,2 9 %
1 .7 8 %
1 .4 0 %
4 .1 7 %
5 ,1 3 %
1 4 ,3 2 %
1 ,1 5 %
1,6 9 %
1 ,1 8 %
1.4 8 %
1 ,3 4 %
4 ,1 2 %
5 ,6 5 %
1 ,3 4 %
7.75 3.79 2
19 0 .15 3
85.588
3 0 2.72 1
4 0 1.12 7
1.0 2 5 .2 7 4
1.20 5.4 9 4
0
0
4 29 .19 7
270.879
283.282
360.362
1.0 22.3 5 0
1.20 9 .6 21
258.206
4 5 ,6 3 %
3 ,1 5 %
10.340.896
784.950
-r 3 3 ,2 2 %
0 ,8 1%
0 ,3 7 %
1 ,3 0 %
1 ,7 2 %
4 ,3 9 %
6 .1 7 % .
0 ,0 0 %
0 ,0 0 %
1 .8 4 %
1 ,1 6 %
1 ,2 1 %
1 ,5 4 %
4 ,3 8 %
5 ,1 8 %
1 ,1 1 %
I
1
7.517.0 0 9
477.76 2
5 0 ,6 1%
3 ,2 2 %
7.9 4 2.223
490.458
5 1 ,2 4 %
3 ,16 %
8 .726 .671
5 7 1.7 15
4 8 ,9 7%
3 ,2 1 %
9.068.793!
6 26 .725!
4 4 ,3 1 %
3 ,3 6 %
3821
3822
3823
3824
3825
3829
382 ARA TOPLAM
3831
3832
3833
3839
383 ARA TOPLAM
3841
3842
3843
3844
3845*
3849 •*
384 ARA TOPLAM
385
390
_ ((¡ESK I.ilKİ.E )MIHIM
M il.l İ KI.TESI.IM)
l/M TOI’I AM
GENEL TOPLAM
31.664;
111.514ı
28.754 i
62.006!
3.330 ı
427.3701
664.638!
142.773!
348.381!
25.131;
177.049'
693.334ı
29.234 ı
25.599"
693.423İ
12.678!
16.221',
0!
777.825!
34.712;
31.155'
0,21%
0,75%
0,19%
0,42%
0,02%
2,88%
4,47%
0,96%
2,35%
0,17%
1,19%
4,67%
0,20%
0,17%
4,67%
0,09%
0,11%
0,00%
5,24%
0,23%
0,21%
26.144;
71.142'
30.340ı
49.728!
4.437İ
468.307l
650.099!
139.051!
317.022!
31.987;
166.760'
654.821ı
4 İ.837!
17.104!
659.849!
12.931 J
27.704!
0!
760.287!
49.412;
45.033ı
32.456;
0,18%
0,17%
134.373ı
0,75%
0,46%
37.700*
0,20%
0,21%
0,40%
71.614!
0,32%
0,03%
8.788!
0,05%
598.056]
3,36%
3,02%
882.987!
4,95%
4,19%
0,90%
181.848!
1,02%
457.951!
2,05%
2,57%
81.888;
0,46%
0,21%
187.871'
1,05%
1,08%
909.557ı
5,10%
4,22%
45.098 ı
0,25%
0,27%
0,26%
0,11%
45.555T
5,31%
4,26%
947.134!
0,08% : ....
0,00%
0,18%
........ .. O L 0,00%
0,00%
0,00%
0!
4,91%
5,99%
1.066.938!
0,32%
57.185;
0,32%
53.460'
0,30%
0,29%
2.679.426
18,04%
t
2.650.110 î
( 14.853.299
99,96%
15.499.513!
0,00%
0,46%
0,18%
0,43%
0,00%
3,28%
4,48%
1,27%
3,21%
0,23%
1,11%
5,82%
0,31%
0,34%
5,81%
0,13%
0,00%
0,00%
6,74%
0,33%
0,26%
22.825
118.375
45.324
86.271
9.204
801.857
1.083.858
205.537
722.203
77.972
294.829
1.300.541
75.072
72.967
1.419.775
26.079
0
0
1.651.502
101.998
60.964
0.10%
0,51%
0,19%
0,37%
0.04%
3,44%
4,64%
0,88%
3,09%
0,33%
1,26%
5,57%
0,32%
0.31%
6,08%
0,11%
0,00%
0,00%
7,08%
0.44%
0,26%
I
1
I
0
90.925
36.647
86.071
0
652.269
890.080
253.117
637.890
45.292
220.628
1.156.927
60.863’
68.380
1.154.400
25.241
0
0
1.340.432
64.832
50.833
17,10%
99,94% |
I
I
3.541.842!
19,87%
4.129.829
20,78%
4.983.811
21,35%
17.821.775!
99,93%
19.876.628
100,00%
23.339.216
98.88%
*< >A'l M -k lO ıılc 1*11 v e ik i işum İiic ilişk ili bilgilet ’ l ' i S i i m I i Kaıuııı I lıık ıiK lm lc K m ııiım ıu ' m ıı ı t i ı l l ı ı b ıılııiM İıııîıı ' ' S ı v ı l ı K n ıııın | ! c ıc f iı j ı ı / l ı l ı k ilk e s in e ım ı ı ı ı k ııımıcıvlıı verilm em iştir.
" Ö z e l sektörde uç ve daha fazla işyerine ilişkin bilgilet daha on re çimlenmiş olıın o/ol sekini bıı
vp
ıkı ışyoııım ilişkin bilgilerin aritmetik işlem sonucu elde edilmesini önlemek amacıyla
gizlenmiştir
M\i
TABLO-1.7 İMALATSANAYİİALTSEKTÖRLERİTİBARİYLEKATMADEĞERDEARTIŞ;
1987FİYATLARIYLA: (1988-1992
1988=100
1SICKODU
311
312
I '
co
V"
co
314*
321
322
323
324
(GENELLİKLE TÜKETİM
MALI CRETESLER)
ARA TOPLAM
331
332
341
342
351
352
353
354
355
356 "
361
362
369
371
372
.
(GESELLİKLE AR.A MALI _
ÜRETESLER)
ARA TOPLAM
381
3821
3822
3823
3824
3825
3829
382 ARA TOPLAM
3831
3832
3833
3839
383 ARA TOPLAM
3841
3842
3843
3844
3845*
3849**
384 ARA TOPLAM
1988
1989
1990
1991
1992
100
100
100
100
100
100
100
100
119,51
113.88
116,13
80,10
100,96
114,53
160,30
121,86
135
102
139
91
117
135
126
144
185
116
184
122
123
151
118
205
224
132
183
110
154
199
174
204
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
105,32
96,27
90,38
115.27
93,42
72,75
127,53
127,17
96,32
103,44
95,20
88,55
107,29
100,24
104,31
122,56
119
106
106
127
145
68
143
160
148
109
141
148
121
124
70
111
144
105
120
129
149
64
162
167
120
131
153
154
100
122
92
84
167
167
175
112
215
80
192
0
0
1681
177
148
135
152
99
81
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
105.66
102,66
82,57
63,80
105,51
80,20
133,26
109,58
97,81
97,39
91,00
127,28
94,19
94,45
143,11
66,81
95,16
102,00
170,79
116
120
103
120
131
115
264
140
133
127
131
326
106
131
154
178
137
0
121
131
0
82
127
139
0
153
134
177
183
180
125
167
208
267
166
199
0
138
164
72
106
158
139
276
188
163
144
207
310
167
188
257
285
205
206
100
97,75
137
172
212
385
390
_
(GENELLİKLE YATIRIM
M 4 U ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
GENEL TOPLAM
100
100
142,35
144.54
165
172
187
163
294
196
100
98,91
132
154
186
100
104,35
120
134
157
*ÛaH seki önle bir ve iki işyerine ilişkin bilgiler 219 Sayılı Kanun Hükmünde Karananı eni ıı atıfta
bulunduğu 53 Sanlı Kanun gereği gizlilik ilkesine uymak a m a c ıy la verilmemiştir
“ Özel sektörde üç ve daha fazla işyerine ilişkin bilgiler daha önce gizlenmiş olan özel
sektör bir ve iki işyerine ilişkin bilgilerin aritmetik işlem sonucu elde edilmesini önlemek
amacıyla gizlenmiştir
1/19
”2 ” serisi Tablolar
' Tablo: 2.1. İmalat Sanayii Üçlü İktisadî Faaliyet Kollan İtibariyle
İhracat Dağılımı; 1988-1992 ...............................................................
S. 2 1-2 2
■ Tablo 2.2. İmalat Sanayii Üçlü İktisadi Faaliyet Kollan İtibariyle
İhracatta Artış; 1988-1992 ................................................................... S. 2 3
■ Tablo. 2.3. İmalat Sanayii İhracatının Toplam Satış Hasılatındaki
Payı; 1988, 1990, 1991 Yıllan için ...................................................... S. 24
TABLO-2.1 /MALA T SANA Y llA L T SEKTÖRLER /HRACA T DAĞILIMI
Yıllar itibariyle: 1988-1992
1988
Gerçekleşme
1990
1989
Sek pny % Gerçekleşme
311+312
1.957.890
35.341
313
3 14
376.771
2.370.002
31 ARA TOPLAM
3.209.009
321
2.239.872
322
35.573
323
324
30.564
32 ARA TOPLAM
5.523.018
(Genellikle Tüketim
Malı Üretenler)
7.893.020
ARA TOPLAM
43.«40
331
20.539 !
332
64.379 J
33 ARA TOPLAM
341
102.G75 ;
12.384 1
342
115.059 ¡
34 ARA TOPLAM
3 5 1 + 3 5 2 + 3 5 4 + 3 5 6 1.586.99? 1
469.283 1
353
355
129.521 ı
2.185.796 !
35 ARA TOPLAM
Sek pny % Gerçekleşme
13,78
0,25
2,65
16,68
22,58
15,76
0,25
0,27
38,87
2.099.828
33.011
566.965
2.699.804
3.431.079
2.731.348
61.917
42.807 |
6.267.151
55,55
0,31
0,14
0,45
0,72
0,09
o,8i
11,17
8.966.955
42.225
19.251
61.476
68.458
6.228
74.686
1.663.209
266.848
257.900
2.187.957
3 ,3 0
0,91
15,38
1988 Fiyatlarıyla
Milyon TL
1992
1991
Sak pny % Gerçekleşme
Sek. pny %
Gerçekleşme
Sek. pay %
14,24
0,22
3,84
18,31
23,27
18,52
0,42
0,29
42,50
2.351.059
23.543
507.754
2.882.356
3.155.870
2.707.633
64.069
40.909
5.968.481
15,35
0,15
3,31
18,82
20,60
17,68
0,42
0,27
38,97
2.563.600İ
32.500i
677.100 i
3.273.200!
3.634.300!
2.636.500i
55.900:
58.400!
6.385.100;
15,94
0,20
4,21
20,35
22,60
16,39
0,35
0,36
39,70
2.700.500!
29.600İ
401.700İ
3.131.800!
4.035.500!
2.670.700i
75.100!
57.300!
6.838.600!
15,43
0,17
2,29
17,89
23,05
15,26
0,43
0,33
39,07
60,80
0,29
!
0,13
!
0,42
!
0,46
!
0,04
j
0,51
' 11,28
<
1,81
'
1,75
ı 14,84
8.850.837
43.504
22.150
65.654
96.768
8.482
105.250
1.420.582
257.214
196.207
1.874.003
57,78
0,28
0,14
0,43
0,63
0,06
0,69
9,27
1,68
1,28
12,23
9.658.300Í
35.700 i
19.800!
55.500 i
88.700!
11.100İ
99.800!
1.331.800İ
321.400 i
273.600!
1.926.800i
60,06
0,22
0,12
0,35
0,55
0,07
0,62
8,28
2,00
1,70
11,98
9.970.400İ
43.400i
28.400İ
71.800i
88.300!
14.400!
102.700!
1.427.7001
246.500!
378.800!
2.053.000!
56,96
0,25
0,16
0,41
0,50
0,08
0,59
8,16
¡
'
1
ı
ı
1,41
2,16
11,73
19 8 8
Gerçekleşme
361
362
369
36 ARA TOPLAM
371
372
37 ARA TOPLAM
2/2
(Genellikle Ara
Malı Üretenler)
ARA TOPLAM
381
382
383
384
385
38 ARA TOPLAM
390
39 ARA TOPLAM
19 8 9
Sek, pay % Gerçekleşme
19 9 0
Sak, pay % Gerçekleşme
19 9 1
Sak, pay % Gerçekleşme
19 9 2
Sek, pay %
Gerçekleşme
Sok, pay */«
46.436
234.421
56.211
337.068
1.927.843
325.327
2.253.170
0,33
73.245
242.199
1,65
0,40
106.700
2,37
422.144
13,57 1.555.714
2,29
450.168
15,86 2.005.882
0,50
69.873
1,64
257.041
0,72
158.762
2,86
485.676
10,55 1.958.103
3,05
455.680
13,60 2.413.783
0,46
1,68
1,04
3,17
12,78
2,97
15,76
103.300
244.500
197.500
545.300
1.789.200
345.900
2.135.100
0,64
1,52
1,23
3,30
11,13
2,15
13,28
106.600
310.900
231.500
649.000
2.173.500
310.700
2.484.200
0,61
1,78
1,32
3,71
12,42
1,77
14.19
4.955.472
247.886
474.978
415.289
177.839
22.480
1.338.472
21.792
21.792
34,88
1,74
3,34
2,92
1,25
0,16
9,42
0,15
0,15
32,22
1,28
1,70
2,23
1,60
0,12
6,93
0,04
0,04
32,28
1,57
1,61
4,40
2,01
0,15
9,75
0,19
0,19
4.762.500
255.100
279.100
710.900
360.000
25.300
1.630.400
30.500
30.500
29,61
1,59
1,74
4,42
2,24
0,16
10,14
0,19
0,19
5.360.700
361.700
398.800
784.200
556.800
44.100
2.145.600
28.300
28.300
30,62
2,07
2,28
4,48
3.18
0,25
12,26
0,16
0,16
10,33 2.173.900
100,00 17.505.000
12,42
100,00
(Genellikle Yatırım
Malı Üretenler)
1.360.264
ARA TOPLAM
GENEL TOPLAM 14.208.756
4.752.145
188.989
251.275
328.494
236.656
17.049
1.022.463
6.195
6.195
9,57 1.028.658
100,00 14.747.758
4.944.366
241.245
246.289
674.392
308.148
22.910
1.492.984
29.250
29.250
6,98 1.522.234
100,00 15.317.437
9,94 1.660.900
100,00 16.081.700
TABLO-2.2 İMALAT SANAYİ/ALT SEKTÖRLER/ İTİBARİYLE İHRACATTA
ARTIŞ; 1988 FİYATLARIYLA :(1988-1992)
ÜÇLÜ İKTİSADİ
FAALİYET ALANLARI
VE KODLARI
311+312
313
314
31 ARA TOPLAM
321
322
323
324
32 ARA TOPLAM
(Genellikle Tüketim
Malı Üretenler)
ARA TOPLAM
331
332
33 ARA TOPLAM
341
342
34 ARA TOPLAM
351+352+354+356
353
355
35 ARA TOPLAM
361
362
369
36 ARA TOPLAM
371
372
37 ARA TOPLAM
(Genellikle Ara
Malı Üretenler)
ARA TOPLAM
381
382
383
384
385
38 ARA TOPLAM
390
39 ARA TOPLAM
(Genellikle Yatırım
Malı Üretenler)
ARA TOPLAM
GENEL TOPLAM
1988= 100
1988
100,0
100,0
100,0,
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
100.0
1989
107,2
93,4
150,5
113,9
106,9
121,9
174,1
111,0
113,5
100.0
100.0
100,0
100.0
100.0
100.0
100,0
100,0
100,0
100,0
100.0
100.0
100.0
100.0
100.0
100.0
100.0
100,0
113,6
96,3
93,7
95,5
66.7
50.3
64.9
104.8
56.9
199.1
100.1
157.7
103,3
189.8
125.2
80.7
138.4
89,0
112,1
99,2
107.8
102.0
94,2
68.5
91.5
89.5
54.81
151.5
85.7
150.5
109.6
282.4
144.1
101.6
140.1
107.1
122.4
81,4
96.4
86,2
86.4
89.6
86.7
83.9
68.5
211.2
88.2
222.5
104.3
351.4
161.8
92.8
106.3
94.8
126.3
99,0
138.3
111.5
86.0
116.3
89.3
90.0
52.5
292.5
93.9
229.6
132.6
411.8
192.5
112.7
95.5
110.3
100,0
100.0
100,0
100.0
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
95.9
76,2
52,9
79,1
133,1
75.8
76,4
28,4
28,4
99.8
97.3
51.9
162.4
173,3
101.9
111.5
134.2
134.2
96.1
102.9
58.8
171.2
202.4
112.5
121.8
140.0
140.0
108.2
145.9
84.0
188.8j
313.1
196.2
160.3
129.9
129.9
100.0
100,0
75,6
103.8
111.9
107,8
122.1
113.2
159.8
123.2
2/3
1990
120,1
66,6
134,8
121,6
98,3
120,9
180.1
106.1
108.1
1991
1992
137,9
130,9
83,8
92,0
106,6
179,7
132,1
138.1
125,8
113.3
117.7 __
119,2
157.1
211.1
151.4
148.6
115.6
123.8
■—. -
, - ı ■ ' -• ■iv
Satış Hasılatı
Cari Fiyatlarla
. .
'
1988
1990
1991
31 Gıda.İçki.Tütün
10.625.299.272
29.866.997.725
55.048.724.216
32 Dokuma, Giyim. Deri
10.409.958.183
28.296.760.314
45.328.452.987
753.935.790
1.964.615.160
3.006.640.660
34 Kağıt Kâğ. Ur.. Basım
2.015.721.768
5.733.726.963
9.159.097.072
33 Kimya. Pet. Köm. Or.
19.779.874.568
52.447.238.752
79.997.045.468
36 Taş ve Top. Daya. San.
3.752.358.704
10.397.720.567
15.742.937.005
37 Metal Ana San.
8.255 774.936
18.864.660.696
23.018.261.628
11.198.517.144
35.063.816.750
62.662.188.985
133.380.941
401.697.352
631.906.424
Toplam (x 1000 TL.)
66.924.821.306
183.037.234.279
299.595.254.445
(S)
(46.936.131.138)
(70.052.714.193)
(71.783.929.453)
(milyar S)
(46,936)
(70,053)
(71,784)
33 Orman Ür.. Mobilya
38 Met. Eş.. Mak., Teç.
39 Diğer İma. San.
-
İhracat
■
1988 Fiyatlarla
1988
1990
1991
(x 1000 TL.)
14.208.756.000
15.317.437.000
16.081.700.000
(S)
(9.964.970.000)
(10.742.520.000)
(11.278.517.677)
(milyar S)
(9,965)
(10,743)
(11.279)
İhracat/Satış Hasılatı
1988:1 $ = 1425,87 TL
1990:1 5 = 2612,85 TL.
% 21,23
% 15,34
% 15,71
1991:1 $ = 4173,57 TL.
2M
"3" serisi Tablolar
‘ Tablo: 3.1., .... 3.5. İmalat Sanayii Üçlü İktisadi Faaliyet Kollan
İtibariyle İstihdamda Dağılım: 1988-1992 ........................................... S. 3 l o 1^
Tablo. 3.6. Önceki Tabloların Özeti
S. 3 16 o 1
• Tablo: 3.7. İmalat Sanayii Üçlü İktisadi Faaliyet Kollan İtiban\le
İstihdamda Artış 1988-1992 ................................................................ S. 3 18-3 1
T A B L O -3 .1 İM A L A T S A N A Y İ A L T S E K T Ö R L E R İ Ü C R E T L E Ç A L IŞ A N L A R IN
Y IL U K O R T A L A M A S A Y IS I D A Ğ IL IM I (19 8 8 )
DEVLET-
ÇALIŞANLAR
ISICKODU__________ ÖZEL_______ ORTALAMASI
YÜZDE
10.31%
T
104.111
D
0
28.733
75378
T
35.294
312
D
Ö
19.034
16.260
T
13.355
313
D
Ö
5.149
8.206
T
33.543
314
D
Ö
29.109
4.434
T
199.920
D
O
29.707
170.213
T
66.234
322
D
0
2.616
63.618
T
5.416
0.54%
323
D
Ö
0,61%
45.97%
311
321
324
D
Ö
0
5.416
6.167
2.941
3226
(GENELLİKLE TÜKETİM
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
T
464.040
D
Ö
117289
346.751
T
331
332
342
351
352
3.32%
19.80%
6.56%
1.51%
T
15208
5.848
9.360
T
5.888
0.58%
D
Ö
2,16%
D
0
0
5.888
21.773
12219
9.554
T
15240
1.51%
D
0
2.310
12.930
T
30.827
D
Ö
15234
15.593
T
27.778
2.75%
D
0
2.321
25.457
5.017
5.017
0
0.50%
T
353
1.32%
D
0
T
341
3.50%
D
0
3/1
3.05%
'r'
T
354
355
356
361
362
369
371
*-
4325
D
0
1.115
3.210
T
14.454
D
Ö
0
14.454
T
15.488
D
Ö
206
15.282
T
13.470
D
Ö
2.192
11278
T
15.136
D
Ö
786
14.350
T
52.726
D
Ö
10.846
41.880
T
63.742
D
Ö
35.188
28.554
T
22.421
372
I
D
Ö
12.206
10215
(GENELLİKLE ARA MALI
ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
T
323.493
D
Ö
105.488
218.005
T
46.055
D
Ö
2.763
43292
T
2271
D
Ö
1.589
682
T
11.151
D
Ö
2.912
8239
T
4.952
D
Ö
1235
3.72C
T
10.104
D
Ö
3.08i
7.01ii
T
54(
381
3821
3822
3823
3824
3825
D
Ö
0.43%
1.43%
1.53%
1.33%
1.50%
522%
6.31%
222%
32.05%
4.56%
022%
1,10%
0.49%
1,00%
0,05%
54<)
T
29.79)
2,95%
3829
D
Ö
5,83%
382 ARA TOPLAM
D
Ö
5.70'
24.09 ■j
58.81 7
14.527
44290
T
3831
3832
3833
3839
383 ARA TO PLAM
3841
3842
3843
3844
3845*
3 8 4 9 **
384 ARA TOPLAM
385
390
(GENELLİKLE YATOIM
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
G E N E L TO PLA M
T
D
0
T
D
O
T
D
O
T
D
O
T
D
Ö
T
D
O
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
11.18 6
436
10.750
16.906
3.199
13.707
2 .8 11
0
2.811
14.264
349
13.915
45.16 7
3.984
41.183
5.100
4.533
567
9.783
9.783
0
43.788
460
43.328
1.34 2
0
1342
1.607
1.607
0
0
0
0
61.700
16.383
45317
4.404
1.273
3.131
5.499
441
5.058
221.6 4 2
39371
182.271
1.009.492
262.148
747344
T
D
0
1 .1 1 %
1.6 7 %
0 .2 8 %
1 .4 1 %
4 ,4 7 %
0 .5 1 %
0 ,9 7 %
4 .3 4 %
0 .1 3 %
0 .16 %
0 .0 0 %
6.11%
0 .4 4 %
0 .5 4 %
2 1.9 6 %
10 0 %
•Özel sektörde bir ve Bd işyerine işfcin bikjler 219 Sayılı Kanun Hükmünde Karanamenin atıfta
bdundugu 53 Sayılı Kanun gereği gizHk «kesine uymak amacıyla verilmemiştir.
**Özel sektörde üç ve daha fazla işyerine ilşkin bflgler daha önce gizlenmiş olan özel sektör bir ve iki
işyerine ilişkin bikjierin aritmeöc işiem sonucu ekle edimesini önlemek amacıyla gizlenmiştir.
3/3
T A 8 L O -3 .2 İM A L A T S A N A Y İ A L T S B C T Ö R L E R İ Ü C R E T L E Ç A L IŞ A N L A R « *
Y IL L IK O R T A L A M A S A Y IS I D A Ğ ILIM I (1989)
DEVLET- ÇALIŞANLAR
ISICKOOU_________ÖZEL ORTALAMASI YÜZDE
108.282 10.60%
T
D
29.738
311
Ö
78.544
3.67%
37505
T
D
312
19.863
Ö
17.642
13.958
T
1,37%
D
313
5261
Ö
8.697
3.43%
T
35.060
314
D
29263
Ö
5.797
203.525 19.93%
T
321
D
27.699
Ö
175.826
T
76.492
7.49%
322
D
2.637
0
73.855
T
5.901
0.58%
323
D
0
Ö
5.901
T
6.091
0.60%
324
D
2.714
Ö
3.377
(GENELLİKLE TÜKETİM
T
486.814 47.66%
MALI ÜRETENLER)
D
117.175
ARATOPLAM
Ö
369.639
T
15.165
1.48%
331
D
5.961
0
9.204
T
5.554
0.54%
332
D
0
0
5.554
T
2,09%
21.335
341
D
11.923
0
9.412
T
14.648
1.43%
342
D
2299
0
12.349
T
31.785
3.11%
351
D
15.562
0
16223
T
28.146
2.76%
352
D
2276
0
25.870
T
4.945
0.48%
353
D
4.945
0
C
I
3/4
354
355
356
361
362
369
371
372
(GENELLİKLE ARA
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
381
3821
3822
3823
3824
3825
3829
382 ARA TO PLAM
T
D
0
T
D
O
T
D
Ö
T
D
Ö
T
0
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
0
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
3 /5
4.768
1.191
3.577
13.813
0
13.813
15272
226
15.046
10.606
2.079
8.527
15.599
887
14.712
55.868
8.962
46.906
62.998
33.657
29.341
22261
11.746
10.515
322.763
101.714
221.049
42.970
2.662
40.308
2.144
1.502
642
9.774
2.893
6.881
4.358
1.182
3.176
8.900
2.440
6.460
453
0
453
29.970
5.769
24201
55.599
13.786
41.813
0.47%
1.35%
1.50%
1.04%
1.53%
5,47%
6,17%
2,18%
31,60%
421%
021%
0.96%
0,43%
0,87%
0,04%
2.93%
5,44%
• T
D
3831
Ö
T
D
3832
Ö
T
D
3833
Ö
T
D
3839
Ö
T
D
383 ARA TOPLAM
0
T
D
3841
Ö
T
D
3842
Ö
T
D
3843
Ö
T
D
3844
Ö
T
D
3845*
Ö
T
D
3 8 4 9 **
Ö
T
384 ARA TOPLAM
D
Ö
T
D
385
0
T
390
D
0
T
(GENELLİKLE YATIRIM
MALI ÜRETENLER)
D
|
ARA TOPLAM
0
11.135
404
10.731
16.139
472
15.667
2.858
0
2.858
12.774
356
12.418
42.906
1232
41.674
5.497
4.367
1.130
9269
9.269
0
42.098
450
41.648
945
0
945
2.098
2.098
0
32
0
32
60.020
16.184
43.836
4.654
1.277r
3.377f
5.37C
44^
4.92i
211.52il
35.58i
175.93"1
T
D
Ö
1.021.43 9
254.47 4
766.965
G EN EL TO PLAM
1.09%
1.58%
028%
1.25%
420%
0.54%
0.91%
4.12%
0.09%
0.21%
0.00%
5.88%
0.46%
0,53%
20,71%
100%
‘ Özel sektörde bir ve iki işyerine ilişkin bilgiler 219 Sayılı Kanun Hükmünde Karanam enin a tıfta
bulunduğu 53 Sayılı Kanun gereği gizlilik ilkesine uymak amacıyla verilmemiştir.
**Özel sektörde ûç ve daha fazla işyerine ilişkin bilgiler daha önce gizlenmiş olan özel sektör bir ve iki
işyerine ilişkin bilgilerin aritmetik işlem sonucu elde edilmesini önlemek amacıyla gizlenmiştir.
3 /6
T A B L O -3 .3 İM A L A T S A N A Y İ A L T S E K T Ö R L E R İ Ü C R E T L E Ç A L IŞ A N L A R IN
Y IL L IK O R T A L A M A S A Y IS I D A Ğ IL IM I (19 9 0 )
DEVLETÇALIŞANLAR
________ tStCKODU ________
ÖZEL_______ ORTALAMASI
YÜZDE
T
106.806 10.43%
311
D
30.433
0
76.373
T
33.506
327%
312
D
17.932
0
15.576
T
13.890
1,36%
313
D
5.114
Ö
8.776
T
32.142
3.14%
314
D
27.045
Ö
5.097
T
203.283 19,86%
321
D
27.303
0
175.980
T
79.438
7,76%
322
D
2.454
O
76.984
T
0.59%
6.029
D
323
0
0
6.029
T
6 j617
0,65%
324
D
2.744
Ö
3.873
T
481.713 47.06%
(GENELLİKLE TÜKETİM
MALI ÜRETENLER)
D
113.025
ARA TOPLAM
Ö
368.688
14.997
T
1.47%
D
5.828
331
9.169
Ö
T
5.066
0,49%
D
0
332
5.066
Ö
2,17%
T
22.163
11.773
D
341
10.390
Ö
14.855
T
1,45%
2265
D
342
12.590
Ö
31.497
T
3.08%
16.034
D
351
15.463
Ö
28.578
2.79%
T
D
2.313
352
26265
Ö
5.021
0,49%
T
5.021
D
353
0
0
3 /7
3831
3832
3833
3839
383 ARA TO PLAM
3841
3842
3843
3844**
3845*
3849 **
384 ARA TO PLAM
385
390
(GENELLİKLE YATOIM
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
G ENEL TO PLAM
T
D
0
T
D
O
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
12.831
426
12.405
18.527
426
18.101
3.206
0
3.206
13.318
353
12.965
47.882
1205
46.677
5.614
4.303
1.311
8.654
8.654
0
47.109
408
46.701
0
0
0
0
0
0
0
0
0
64.810
13.365
51.445
4.860
1209
3.651
5.176
454
4.722
222263
125%
1.81%
0.31%
1.30%
4.68%
0.55%
0.85%
4.60%
0.00%
0.00%
0,00%
6.33%
0.47%
0.51%
21.71%
31.359
190.904
1.023.669
249.762
773.907
T
D
Ö
100%
‘Özel sektörde bir ve ad işyerine ilişkin bilgiler 219 Sayılı Kanun Hükmünde Karanamenin atıfta bulunduğu
53 Sayılı Kanun gereği gfeMflc ilkesine uymak amacıyla verimemiştir.
“ Özel sektörde üç ve daha fazla işyerine ilişkin bigler daha önce gizlenmiş olan özel sektör bir ve iki
işyerine iSşkin bilglerin aritmetik işlem sonucu elde edilmesini önlemek amacıyla gizlenmiştir.
3 /9
T A B L O -3 .4 İM A LA T S A N A Y İ A L T S E K T Ö R L E R İ Ü C R E T L E Ç A L IŞ A N L A R IN Y IL L IK
O R T A LA M A S A Y IS I D A Ğ ILIM I (19 9 1)
-----------ÇALIŞANLAR
DEVLETORTALAMASI
YÜZDE
ÖZEL
ISIC KODU
1031901 10.94%l
29633
73557
311
31512İ
168651
312
3.34%|
14647
150581
1.60%l
5159
9899
313
32273İ
3.42%|
26552
5721
314
176425İ 18,70%l
321
D
322
D
25864İ
150561
73953İ
7.84%|
2396
71557
5023İ
0.53%!
5023
6445I
0.68%l
323
324
2700
3745
D
443879ı 47,06%l
(GENELLİKLE TÜKETİM
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
109169
334710
13346İ
4588İ
332
1,41%
5593
7753
331
0,49%l
D
4588
21398İ
11402
341
2.27%
9996
131811
342
2241
10940
290361
351
1,40%|
3,08%l
15784
13252
D
O
27392İ
352
2,90%l
2238
25154
49211
353
4921
3/10
0,52%l
354
355
356
361
362
369
371
372
(GENELLİKLE ARA MALİ
ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
381
3821
3822
3823
3824
3825
3829
382 ARA TO PLAM
T
D
Ö
T
D
O
T
D
O
T
0
Ö
T
D
O
T
D
0
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
0
T
D
0
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
3/11
5232
1419
3813
11597
450
11147
15380
225
15155
11001
1884
9117
13444
694
12750
44744
8563
36181
58996
36028
22968
16132
8072
8060
290388
99514
190874
39555
2289
37266
0
1202
0
9273
2769
6504
3938
1086
2852
7510
2145
5365
0
0
0
25909
3852
22057
48620
11054
37566
0.55%
1.23%
1.63%
1.17%
1.43%
4.74%
6.25%
1.71%
30.79%
4,19%
0.00%
0.98%
0,42%
0,80%
0.00%
2,75%
5.15%
3831
3832
3 8 33
38 39
383 A R A T O P LA M
38 4 1
38 4 2
38 4 3
.
3844**
3845*
3849**
384 A R A TO PLA M
385
390
(GENELLİKLE YATIRIM
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
G E N E L TO PLA M
10824
409
10 415
18316
397
17919
3499
0
3499
125 10
346
1216 4
45149
115 2
43997
5259
3657
1602
8276
8276
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
48785
409
48376
1056
1 .1 5 %
1.9 4 %
0 .3 7 %
1.3 3 %
4 .7 9 %
0 .5 6 %
0 .8 8 %
5 .1 7 %
0 .1 1 %
1056
0 .0 0 %
0 .0 0 %
65854
12342
53512
5039
1147
3892
4784
46C
4324
20900
28 4 *
180551
T
D
Ö
943261
23712'7
70614
6.98%
0 .53%
0.51°/«>
2 2 .16 °/
100°/ »
Sayılı Kanun gereği gizlilik ilkesine uymak amacıyla verilmemiştir.
«Özel sektörde üç ve daha fazla işyerine Şişkin bilgiler daha önce gizlenmiş dan özel sektör bir ve iki işyer
ilişkin bilgilerin aritmetik işlem sonucu ekte edilmesini önlemek amacıyla gizlenmiştir.
3 /1 2
T A B L O -3 .5 İM A L A T S A N A Y İ A L T S E K T Ö R L E R İ Ü C R E T L E Ç A L IŞ A N L A R IN
Y IL U K O R T A L A M A S A Y IS I D A Ğ IL IM I (19 9 2 )
DEVLETÇALIŞANLAR
________ ISICKODU____________ ÖZEL_______ ORTALAMASI
YÜZDE
T
105785 10.80%
311
D
29448
Ö
76337
T
3.38%
33061
312
D
17415
Ö
15646
T
13864
1.42%
313
D
4865
O
8999
T
3.09%
30299
314
D
25343
0
4956
T
189145 19.31%
321
D
23695
0
165450
T
8.69%
85096
322
D
2164
82932
Ö
T
7335
0.75%
D
323
1460
O
5875
T
5880
0.60%
324
D
1013
4867
Ö
T
470465 48.04%
(GENELLİKLE TÜKETİM
MALI ÜRETENLER)
D
105403
ARA TOPLAM
365062
Ö
1,54%
T
15090
5271
D
331
Ö
9819
T
7100
0,73%
D
332
7100
Ö
20247
2,07%
T
9440
D
341
10807
Ö
1,41%
13823
T
2170
D
342
11653
Ö
28065
2.87%
T
15221
D
351
12844
Ö
27061
2,76%
T
2271
D
352
24790
Ö
0,00%
0
T
4942
D
353
0
Ö
3 /1 3
3/14
3831
3832
3833
3839
383 AR A TO PLAM
3841
3842
3843
3844**
3845*
3849 **
384 ARA TO PLAM
385
390
(GENELLİKLE YATRM
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
G ENEL TO PLA M
T
D
O
T
D
O
T
D
O
T
D
0
T
0
0
T
D
Ö
T
0
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
4032
5061
672
4389
217005
27019
189986
T
D
Ö
979283
225697
753586
8066
388
7678
19979
383
19596
4380
0
4380
13230
340
12890
45655
1111
44544
5152
3780
1372
7530
7530
0.82%
2.04%
0.45%
1.35%
4.66%
0.53%
0.77%
50496
0
50496
1673
5.16%
0,17%
1673
0
0.00%
0
0.00%
67620
11310
56310
4873
841
6.91%
0,50%
0,52%
22,16%
99%
•Özel sektörde bir ve id işyerine işkin bilgiler 219 Sayılı Kanun Hükmünde Karanamenin atıfta btitn&jğu
53 Sayılı Kanun gereği g iz li* ikesine uymak amacıyla verfmemiştir.
"Özel sektörde üç ve daha fazla işyerine Işkın bilgiler daha önce gizlenmiş olan özel sektör bir ve iki
işyerine ilişkin bilgierin aritmetik iştem sonucu elde edimeşini önlemek amaccyia gizlenmiştir.
3/15
TABLO -3.6 İM ALA T SAN A Y İ A L T SEK TÖ RLERİ ÜCRETLE Ç A LIŞA N LA R IN YILLAR İT İB A R İY L E .(1988-1992)
_______
-----
1988
IS1CKODU
_
311
312
313
314
321
322
323
324
(GENELLİKLE TÜKETİM
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
331
332
341
342
351
352
353
354
355
356
361
362
369
371
372
(GENELLİKLE ARA MALI
ÜRETENLER)
A M T O PU M
|
MİLYON TL
381
GERÇEKLEŞME
1989
YÜZDE
GERÇEKLEŞME
1990
YÜZDE
1992
1991
GERÇEKLEŞME j YÜZDE
GERÇEKLEŞME
YÜZDE
GERÇEKLEŞME
YÜZDE
10,80%
3,38%
1,42%
3,09%
19,31%
8.69%
0,75%
0,60%
104.11
35.294
13.355
33.543
199.920
66.234
5.416
6.167
10,31%
3,50%
1,32%
3.32%
19.80%
6.56%
0,54%
0.61%
108.282
37.505
13.958
35.060
203.525
76.492
5.901
6.091
10,60%
3.67%
1,37%
3,43%
19,93%
7,49%
0,58%
0,60%
106.806' 10,43%
33.508 ı 3,27%
13.890İ 1,36%
32.142 i 3,14%
203.283! 19,86%
79.438! 7,76%
6.029! 0,59%
6.617! 0,65%
103.190
31.512
15.058
32.273
176.425
73.953
5.023
6.445
10,94%
3,34%
1,60%
3,42%
18,70%
7,84%
0,53%
0,68%
105.785
33.061
13.864
30.299
189.145
85.096
7.335
5.880
464.040
15.208
5.888
21.773
15.240
30.827
27.778
5.017
4.325
14.454
15.488
13.470
15.136
52.726
63.742
22.421
45.97%
1,51%
0,58%
2,16%
1.51%
3,05%
2,75%
0,50%
0.43%
1,43%
1,53%
1,33%
1,50%
5,22%
6,31%
2,22%
486.814
15.165
5.554
21.335
14.648
31.785
28.146
4.945
4.768
13.813
15.272
10.606
15.599
55.868
62.998
22.261
47,66%
1,48%
0.54%
2.09%
1,43%
3,11%
2,76%
0,48%
0,47%
1,35%
1,50%
1,04%
1,53%
5,47%
6,17%
2,18%
481.713 j 47,06%
14.997* 1,47%
5.066 i 0,49%
22.163 ı 2,17%
14.855! 1,45%
31.497! 3,08%
28.578! 2,79%
5.021! 0,49%
5.087! 0,50%
13.612 J 1,33%
17.177' 1,68%
13.318 ı 1,30%
15.385! 1,50%
48.475! 4,74%
63.430! 6,20%
20.734! 2,03%
443.879
13.346
4.588
21.398
13.181
29.036
27.392
4.921
5.232
11.597
15.380
11.001
13.444
44.744
58.996
16.132
47,06%
1,41%
0.49%
2,27%
1,40%
3,08%
2,90%
0,52%
0,55%
1,23%
1,63%
1,17%
1,43%
4,74%
6,25%
1,71%
470.465 48,04%
15.090
1.54%
7.100
0,73%
20.247
2.07%
13.823
1,41%
28.065
2,87%
27.061
2,76%
0
0,00%
0
0,00%
12.922
1,32%
1,77%
17.332
1,01%
9.851
1,23%
12.019
48.061
4,91%
5,73%
56.104
1,52%
14.877
290.388
39.555
30,79%
4,19% |
282.552
44.134
I
I
f
1
1
1
323.493
46.055
32,05%
4,56% |
322.763
42.970
31,60%
4,21%
319.395; 31,20%
44.733' 4,37%
28,85%
4,51%
3821
3822
3823
3824
3825
3829
382 ARA TOPLAM
3831
3832
3833
3839
383 ARA TOPLAM
3841
3842
3843
3844
3845
3849*
384 ARA TOPLAM
385
390
2.271
11.151
4.953
10.104
540
29.798
58.817
11.186
16.906
2.811
14.264
45.167
5.100
9.783
43.788
1.342
1.607
0
61.700
4.404
5.499
0,22%
1,10%
0,49%
1,00%
0,05%
2,95%
5,83%
1,11%
1,67%
0,28%
1,41%
4,47%
0,51%
0,97%
4,34%
0,13%
0,16%
0,00%
6,11%
0,44%
0,54%
2.144
9.774
4.358
8.900
453
29.970
55.599
11.135
16.139
2.858
12.774
42.906
5.497
9.269
42.098
945
2.098
0
60.020
4.654
5.373
0,21%
0,96%
0,43%
0,87%
0,04%
2,93%
5,44%
1,09%
1,58%
0,28%
1,25%
4.20%
0,54%
0,91%
4,12%
0,09%
0,21%
0,00%
5,88%
0,46%
0,53%
1.903
9.871
4.526
8.412
451
29.639
54.802
12.831
18.527
3.206
13.318
47.882
5.614
8.654
47.109
0
0
0
64.810
4.860
5.176
0.19%
0,96%
0.44%
0.82%
0,04%
2,90%
5.35%
1.25%
1.81%
0.31%
1,30%
4.68%
0,55%
0,85%
4.60%
0,00%
0,00%
0.00%
6.33%
0,47%
0,51%
0
9.273
3.938
7.510
0
25.909
48.620
10.824
18.316
3.499
12.510
45.149
5.259
8.276
48.785
1.056
0
0
65.854
5.039
4.784
0.00%
0,98%
0.42%
0.80%
0.00%
2,75%
5.15%
1.15%
1.94%
0.37%
1.33%
4,79%
0.56%
0.88%
5,17%
0.11%
0.00%
0.00%
6.98%
0.53%
0.51%
1.558
9.034
4.712
7.933
499
25.926
49.662
8.066
19.979
4.380
13.230
45.855
5.152
7.530
50.496
1.673
0
0
67.620
4.873
5.061
0.16%
0.92%
0.48%
0.81%
0.05%
2.65%
5.07%
0.82%
2.04%
0.45%
1.35%
4.66%
0.53%
0.77%
5.16%
0.17%
0.00%
0.00%
6.91%
0.50%
0.52%
221.642
21,96%
211.522
20,71%
222.263
21,71%
209.001
22.16%
217.005
22.16%
1.009.492
99,97%
1.021.439
99,97%
1.023.669
99,97% |
943.268
100,00%|
979.283
99.05%
. ((;i :\i:i.i.Ik u : yatirim
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPUM
GENEL TOPLAM
*Ö/el sektörde di; ve dtılııı fıı/.lu işyerine ilişkin bilgiler clııhıt önce gizlenmiş olun o/el sektör bu ve iki işyerine ilişkin bilgilerin uritmetik ışlcın sonucu elde edilmesini önlemek amacıyla
gizlenmiştir
TABLO-3.7 İMALAT SANAYİİ ALT SEKTÖRLERİ ÜCRETLE ÇALIŞANLARIN
YILLIK ORTALAMA SAYISINDAKİ ARTIŞ: (1988-1992)
19 8 8 = 1 0 0
ISIC KODU
311
312
313**
314*
321
322
323
324
(GENELLİKLE TÜKETİM
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
331
332
341
342
351
352
353
354
355
356
361
362
369
371
372
(GENELLİKLE ARA
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
381
3821
3822
3823
3824
3825
382S
382 ARA TOPLAM
3831
3832
3833
3839
383 ARA TOPLAM
3841
1988
1989
1990
1991
99
89
113
96
88
112
93
105
100
100
100
100
100
100
100
100
104
106
105
105
102
115
109
99
103
95
104
96
102
120
111
107
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
105
100
94
98
96
103
101
99
110
96
99
79
103
106
99
99
104
99
86
102
97
102
103
100
118
94
111
99
102
92
100
92
96
88
78
98
86
94
99
98
121
80
99
82
89
85
93
72
100
100
100
100
100
100
100
100
10G
100
100
100
100
10C
10C
100
93
94
88
88
88
84
101
9£
10C
9£
102
9C
9i
10£
99
97
84
89
91
83
84
. 99
93
115
11C
114
92
106
11(
90
86
3/18
1992
102
94
104
90
95
128
135
95
101
99
121
93
91
91
97
0
0
89
112
73
79
91
88
66
87
96
69
81
83
95
80
74--------------" 7 9
0----------- — j g
87
87
82i
97r
10£
124\
8i \
10()
10:J
13 3
l'l
11#
1öö
__ ? !
ıu l
101
3842
3843
38 4 4
38 4 5*
3849**
38 4 A R A T O P L A M
385
39 0
10 0
10 0
10 0
10 0
95
96
70
13 1
t
10 0
10 0
10 0
I
I
9
f
97
10 6
98
10 5
110
94
10 7
114
87
110
111
92
(GENELLİKLE YATIRIM
MALİ ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
10 0
95
10 0
94
98
100
101
101
93
97
G E N E L TO PLA M
3/19
88
10 8
0
0
85
111
79
0
77
115
12 5
0
"4" serisi Tablolar
“ Tablo: 4.1.,.... 4.5. İmalat Sanayii Üçlü Faaliyet Kollan İtibariyle
Sabit Sermayeye Yıl İçinde Yapılan Gayri Safi İlâveler Dağılımı;
1988-1992........................................................................................... S. 4/1-4/15
’ Tablo: 4.6. Önceki Tablolarm Özeti................................................. S. 4/16-4/17
■ Tablo: 4.7. imalat Sanayii Üçlü Faaliyet Kollan İtibariyle Sabit
Sermayeye Yıl İçinde Yapılan Gayri Safi İlâveler Dağılımında
Artış; 1988-1992................................................................................ S. 4/18
- Tablo: 4.8. İmalat Sanayii Üçlü Faaliyet Kollan İtibariyle Sabit
Sermayeye Yıl İçinde Yapılan Gayri Safi İlâveler Dağılımı;
1988-1992 Dönemi Yıllık Ortalamalan Olarak............................... S. 4/19
TABLO-4.1 İMALATSANAYİİALT SEKTÖRLERİ SABİT SARMAYEYE YIL İÇİNDE
YAPILANGAYRİ SAFİ İLAVELER DAĞILIMI (I9Xt)
MİLYON TL
ISIC KODU
311
312
313
314
321
322
323
324
(GESELLİKLE TÜKETİM MALI
ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
331
332
341
342
351
352
353
DEVLET-ÖZEL
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
O
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
CARİ
FİYATLARLA
195.129
20.949
174.180
18.097
3.S5S
14.542
18.628
745
17.881
30.396
25.089
5.307
720.808
17.162
703.646
428.603
292
428.311
7.855
0
7.855
2.777
532
2.245
1.422.290
68.324
1.353.966
18.399
3.032
15.366
11.683
0
11.683
73.058
34.036
39.022
43.042
1.719
41.323
157.126
36.591
120.536
102.010
10.330
91.681
29.917
29.917
0
1987
FİYATLARIYLA*•*
107.509
YÜZDE
4,76%
9.971
0,44%
10.262
0,45%
16.747
0,74%
397.139
17,58%
236.145
10,46%
4.328
0,19%
1.530
0,07%
783.631
34,69%
10.137
0,45%
6.437
0,28%
40.252
1,78%
23.715
1,05%
86.571
3,83%
56.204
2,49%
16.483
0,73%
•vü'VÎ'-rf.
\V.
354
Ö
5,237
0,23% 1
51.481
2,28%|
24.358
1,08%I
42.531
1,88%|
39.153
1,73%|
167.126
7,40% |
454.036
20 ,10%1
62.260
2,76% |
1.085.982
48,08%|
81.503
3,61%1
2.926
0,13%!
7.499
0,33%l
5.763
0,26%|
4.803
0 ,21 %|
295
o,oı%|
43.618
1,93%1
64.904
2,87%|
970
8.534
93.438
355
93.438
44:2110
356
Ö
44.209
77.194
2.271
74.923
71.063
904
70.158
303.334
83.585
219.749
824.075
553.472
270.603
113.002
90.447
22.556
1.971.057
847.275
1.123.781
147.928
477
147.45
5.31
3.610
1.70
13.611
684
12.927
10.459
4.090
6.370
8.717
1.271
7.445
535
361
362
Ö
369
371
Ö
372
(GENELLİKLE ARA MALI
ÜRETENLER)
ASA TOPLAM
Ö
381
Ö
3821
3822
Ö
3823
Ö
3824
Ö
3825
Ö
535
79.16
3.704
75.464
3829
117.800
382 ARA TOPLAM
13.359
Ö
104.44
4/2
52.575
650
51.925
65.304
3.569
61.735
9.417
3831
3832
28.967
1,28%I
35.980
1,S9%|
5.188
0,23%|
29.930
1,33% I
100.065
4,43% |
2.418
0 ,11%1
2.523
0,11%|
3833
9.417
54.322
489
53.833
181.618
4.708
176.910
4.389
3.594
795
4.580
4.580
3839
383 ARA TOPLAM
D
3841
3842
196.030
47
195.983
2.192
D
3843
108.006
1.208
0,05%|
18.583
0,82%|
D
3844
2.192
33.728
33.728
O
D
3845*
0 ,00 %
D
3849
241.100
41.949
199.151
11.521
1.255
10.266
5.816
T
D
384 ARA TOPLAM
D
385
Ö
T
5,88%
6.348
0,28%]
3.205
0,14%
388.862
17,22%
2.258.649
100%
0
390
5.816
705.784
61.748
644.036
(GENELLİKLE YATIRIM MALI
ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
GENEL TOPLAM
l
132.838
4.099-449
977.348
3.122.101
-------- -------------------------- ,
.
ü c„vli, Kanun Hükmünde Karanaıneıun atıfla bulunduğu
*ÖzseI sektörde bir ve iki işyerine ilişkin bilgiler ~ 19 S ,
Sayıl, Kanun gereği gizlilik ılkesme uymak
21/lenımş olan özel sektör bir ve iki işyerine
**Qzel sektörde üç ve daha fazla işyerine ılışkm ı
lgmek ^ c y l a gizlenmiştir,
ilişkin bilgilerin aritmetik işlem sonucu elde edilmesi
»*»
' PiOr> i' 1
A'i'ÖR
1,815 OLARAK ALINMIŞTIR
4/3
YIL
İÇİNDE YAPILAN GAYRİSAFİİLAVELER D A G IU M I (198%
MİLYON TL
1987
ISIC KODU
DEVLET-éZEL
CAMFİYATİAr La
FİYATLARIYLA»**
305.5971
67.698
237.899
48.414
2.876
45.538
35.416
3.541
31.876
12.563
7.987
4.576
1.140.461
11.902
1.128.559
127.560
3.057
124.503
9.834
311
312
ö
313
314
Ö
321
322
YÜZDE
104.1931
5,06%
16.5071
0,80%
12.0751
0,59%
4.283I
0.21%
388.838ı
18,87%
43.4911
2,11%
3.3531
0,16%
2.5671
0,12%
575.307İ
27,92%
323
9.834
7.530
753
6.777
1.687.375
97.814
1.589.561
35.892
3.835
32.056
13.222
324
Ö
(GENELLİKLE TÜKETİM MALI
ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
331
12.2371
0,59%
4.508İ
0,22%
34.0481
1,65%
33.593
1,63%
102.9961
5,00%
59.749
2,90%
20.448
0,99%
332
13.222
99.864
28.925
70.939
98.530
4.585
93.944
302.088
97.079
205.009
175.244
3.271
171.973
59.975
59.975
341
342
351
352
353
4/4
s
...... - :
-
•-
-
T
D
Ö ............. <
3832
..
3833
T
D
9.737
42.415
999
41.415
182.065
1.592
180.473
11.936
873
11.063
11.529
11.529
0
201.063
0
201.063
3.858
0
3.858
46.017
46.017
0
64
0
64
274.787
58.419
216.368
22.259
1.513
20.746
13.301
T
D
ö
383 ARA TOPLAM
T ..........
D
Ö
3841
T
D
■■
Ö
T
3842
D
Ö
T
3843
D
Ö
T
3844
D
ö
T
3845*
D
Ö
T
3849**
D
Ö
T
384 ARA TOPLAM
D
Ö
T
385
D
Ö
390
(GENELLİKLE YATIRIM MALI
ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
GENEL TOPLAM
18.896
- „ “ 55:423
1Ğ0
^ 55.263 - ............... - -..............
3.320
;
«.737
0,92%
0,16%
0
ö
3839
t -*
T
D
Ö
T
D
14.461
0,70%
62.075
3,01%
4.070
0,20%
3.931
0,19%
68.552
3,33%
1.315
0,06%
15.690
0,76%
22
0,00%
93.688
4,55%
7.589
0,37%
•
4.53S
0,22%
317.14S
15,39%
2.060.856
100%
C
ö
13.301
930.198
147.447t
782.752)
T
6.044.490
D
Ö
1.763.644
4.280.846
*Özel sektörde bir ve iki işyerine ilişkin bilgiler 219 Sayılı Kanun Hükmünde Karanamenin atıfta bulunduğu 53 Sayılı
Kanun gereği gizlilik ilkesine uymak amacıyla verilmemiştir.
**Özel sektörde üç ve daha fazla işyerine ilişkin bilgiler daha önce gizlenmiş olan özel sektör bir ve iki işyerine ilişkin
bilgilerin aritmetik işlem sonucu elde edilmesini önlemek amacıyla gizlenmiştir.
*** 1989 ÎÇlN DEFLATÖR 2,933 OLARAK ALINMIŞTIR
4 /6
TABLO-4.3 İMALA T SANA YÜAL T SEKTÖRLERİ SABİT SERMA YEYE YIL
İÇİNDE YAPILAN GAYRİ SAFİ İLA VELER DAĞILIMI (1990)
MİLYON TL
ISICKODU
DEVLET-ÖZEL
CARİ
FİYATLARLA
T
611.543
311
D
Ö
43.231
568.312
T
69.991
312
D
Ö
1.202
68.789
T
95.439
313
D
Ö
3.691
91.748
T
51.892
314
D
Ö
12.075
39.817
T
1.898.291
321
D
Ö
38.329
1.859.962
T
180.819
D
Ö
3.284
177.536
T
32.318
D
Ö
0
32.318
322
323
T
10.915
324
D
Ö
54
10.862
(GENELLİKLE TÜKETİM
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
T
2.951.209
D
Ö
101.865
2 .849.344
T
88.066
D
Ö
5.249
82.817
T
16.723
D
Ö
0
16.723
T
169.806
D
Ö
18.539
151.266
T
178.189
D
Ö
1.863
176.325
T
532.713
D
Ö
163.058
369.655
T
402.287
D
Ö
2.586
399.701
T
103.709
D
Ö
103.709
0
331
332
341
342
351
352
353
4/7
1987
FİYATLARIYLA*** Y Ü ZD E
141.955
5,22%
16.247
0,60%
22.154
0,81%
12.045
0,44%
440.643
16,19%
41.973
1,54%
7.502
0,28%
2.534
0,09%
685.053
25,17%
20.442
0,75%
3.882
0,14%
39.416
1,45%
41.362
1,52%
123.657
4,54%
93.381
3,43%
24.074
0,88%
.
354
355
,
356
361
...
362
369
371
372
(GENELLİKLE ARA MALI
ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
381
3821
3822
3823
3824
3825
3829
382 ARA TOPLAM
3831
T / T , , Î 106-600
*
D
104226
Ö
409.195
T
78.569
D
Ö
330.827
151.050
T
67
D
ö
150.983
T
255.317
6.612
D
248.705
Ö
597.256
T
D
343
Ö
596.913
T
467.952
D
51206
416.746
Ö
T
3.306.421
D
3.050.076
ö
256.345
T
206.778
D
23.225
Ö
183.553
T
6.992.063
D
3.507.477
Ö
3.484.586
T
221.288
D
1.665
Ö
219.623
T
24.543
D
21.284
Ö
3259
T
36.951
D
2.195
Ö
34.756
T
15.107
D
-962
Ö
16.070
T
30.047
D
393
Ö
29.654
T
411
D
C
Ö
411
T
176.594
D
3.117f
Ö
173.477f
T
283.654
D
26.02f5
Ö
257.621r
T
334.64:i
D
55S3
Ö
334.08'
4/8
24.745
,0,91%
94.985
3,49%
35.063
1,29%
59.266
2,18%
138.639
5,09%
108.624
3,99%
767.507
28,20%
47.999
1,76%
1.623.042
59,64%
51.367
1,89%
5.697
0,21%
8.577
0,32%
3.507
0,13%
6.97S
0,26%
9S
0,00%
40.992
1,51%
65.84:
2,42%
77.67!>
2,85%
3832
3833
3839
383 ARA TOPLAM
3841
3842
3843
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
166.858
15.542
0
591.316
11.531
17.241
0,63%
137.260
5,04%
2.677
0,10%
1.917
0,07%
130.962
4,81%
0
0,00%
0
0,00%
0
0,00%
142.354
5,23%
10.139
0,37%
5.888
0,22%
412.850
15,17%
2.721.445
100%
3.663
7.868
8.258
8.258
0
564.186
D
0
564.186
0
D
0
0
0
0
0
T
0
3849**
D
Ö
0
0
T
613.259
384 ARA TOPLAM
D
Ö
11.920
601.339
T
43.677
385
D
Ö
425
43.252
T
25.365
390
D
Ö
900
24.465
T
1.778.559
D
Ö
58.747
1.719.811
T
11.723.985
D
Ö
3.668.090
8.055.895
GENEL TOPLAM
0,13%
17.811
573.505
D
Ö
(GENELLİKLE YATIRIM
MALI ÜRETENLER)
AR İ TOPUM
3.608
105
74.167
Ö
T
3845*
1,42%
15.542
74.272
Ö
T
3844
38.732
17.147
149.712
*Özel sektörde bir ve iki işyerine ilişkin bilgiler 219 Sayılı Kanun Hükmünde Karanamenin atıfta
bulunduğu 53 Sayılı Kanun gereği gizlilik ilkesine u \m ak a m a c ı y l a verilmemiştir
**Özel sektörde üç ve daha fazla işyerine ilişkin bilgiler daha önce gizlenmiş olan özei ¡»ektör bir \e iki
işyerine ilişkin bilgilerin aritm etik işlem sonucu elde edilmesini önlemek a m a m la gizlenmiştir.
*** 1990 İÇİN DEFLATÖR 4,308 OLARAK ALINMIŞTIR
4/9
TABLO-4.4 İMALATSANAYİİALTSEKTÖRLERİSABİTSERMAYEYE YIL
t^ ^ E İh ^ ÎL A N GAYRI SAFIİLAVELER DAĞILIMI (1991)
MİLYON TL
ISICKODU
.......
■ -T
1987
DEVLET-ÖZEL CAMFİYAIZARLA FİYATLARIYLA*** YÜZDE
1.037.035
131.693
905.343
100.284
•
4.334
95.950
157.852
9.185
148.667
60.701
4.557
56.144
1.940.384
71.303
1.869.081
351.384
-594
351.978
19.792
0
19.792
16.893
397
16.496
3.684.325
220.874
3.463.452
63.174
2.509
60.665
30.641
0
30.641
410.787
58.933
351.854
480.764
27.565
453.200
520.191
139.025
381.166
811.86S
10.967r
800.897t
320.894
320.894
C
T
311
312
313
314
321
322
323
324
(GENELLİKLE TÜKETİM
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
331
332
341
342
351
352
353
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
ö
T
D
Ö
T
D
Ö
4/10
154.990
7,32%
14.988
0,71%
23.592
1,11%
9.072
0,43%
289.999
13,69%
52.516
2,48%
2.958
0,14%
2.525
0,12%
550.639
25,99%
9.442
0,45%
4.579
0,22%
61.394
2,90%
71.852
3,39%
77.745
3,67%
121.337
5,73%
47.95«
2,26%
T
320.663
354
D
Ö
3.199
317.464
T
376.382
355
D
Ö
0
376.382
T
287.390
D
Ö
0
287.390
T
393.761
361
D
Ö
9.332
384.428
T
929.116
362
D
Ö
97
929.019
356
T
904.307
D
Ö
241.500
662.807
T
698.890
371
D
Ö
134.511
564.379
T
188.975
372
D
Ö
27.624
161.351
T
D
6.737.798
369
(GENELLİKLE ARA MALI
ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
381
3821
Ö
976.155
5.761.643
T
355.510
D
Ö
1.958
353.552
T
D
0
29.576
T
D
25.971
T
D
-3.036
T
D
3829
382 ARA TOPLAM
42.952
2,03%
58.849
2,78%
138.861
6,55%
135.153
6,38%
104.452
4,93%
28.243
1,33%
1.006.994
47,53%
53.133
2,51%
0
0,00%
4.420
0,21%
3.882
0,18%
-454
-0,02%
0
0,00%
81.655
3,85%
91.206
4,31%
3
-3.039
Ö
3825
2,66%
0
25.971
Ö
3824
56.252
1.322
28.254
Ö
3823
2,26%
3.970
0
Ö
3822
47.924
0
T
D
Ö
0
0
T
546.355
D
Ö
7.209
539.146
T
610.256
D
Ö
12.503
597.753
4 /1 1
-T
3Öİ1
3832
3833
3839
383 ARA TOPLAM
3841
3842
3843
3844
3845*
3849**
384 ARA TOPLAM
385
390
(GENELLİKLE YATIRIM
M AU ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
GENEL TOPLAM
D ......- I ~
ö
T
•
D
0
•'..'T ........
D
.
ö
- T ...■...
D
Ö
T
D
ö
T
D
Ö
T
D
ö
T
D
ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
ö
T
D
ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
175.391 2/111
17328Q
530.433
: 2J26
527.706
44.802
■- :t ....fi
44.802
127.9391
153
127.786.
878.564
4.991
873.573
17.452
7.789
9.662
21.956
21.956
0
1.783.421
0
1.783.421
4.979
0
4.979
26.213
1,24%
79.276
3,74%
6.696
0,32%
19.121
0,90%
131.305
6,20%
2.608
0,12%
3.281
0,15%
266.540
12,58%
744
0,04%
0
0,00%
0
0,00%
0
0
1.850.156
29.745
1.820.411
34.513
490
34.024
24.386
912
23.473
3.753.386
50.59S
3.702.787
14.175.509
1247.628
12.927.881
276.514
13,05%
5.158
0,24%
3.645
0,17%
560.96C
26,48%
2.118.594
100%
*Üzel sektörde bir ve iki işyerine ilişkin bilgiler 219 Sayılı Kanun Hükmünde Karanamenin atıfta bulunduğu 53
Saydı Kanım gereği gizlilik ilkesine uymak amacıyla verilmemiştir.
**Özel sektörde üç ve daha fiızla işyerine ilişkin bilgiler daha önce gizlenmiş olan özel sektör b ir ve iki işyerine
ilişkin bilgilerin aritm etik işlem sonucu elde edilmesini önlemek amacıyla gizlenmiştir.
■** 1991 ÎÇİN DEFLATÖR 6.6910LARAK ALINMIŞTIR
4/12
TABLO-4.5 İMALAT SANA Yİİ ALT SEKTÖRLERİ SABİT SERMA YEYE YIL
İÇİNDE YAPILAN GA YRİ SAFİ İLA VELER DAĞILIMI (1992)
MYLYON TL
19S~
_________ ISIC KODU _________
DE] LET-ÖZEL
311
CARİ FİYATLARLA Fİ} A TLARIYLA * * * YÜZDE
T
1.699.82i
D
67.516
1.632.311
Ö
T
312
461.606
D
441.642
D
123.335
D
6.226.612
296.131
D
44.691
323
D
Ö
292
44.399
T
64.424
324
D
Ö
439
63.985
T
9.358.267
D
Ö
179.092
9.179.175
T
597.005
331
D
Ö
41.530
555.475
T
41.940
332
D
Ö
0
41.940
T
47.422
341
D
Ö
37.980
9.442
T
702.779
342
D
Ö
20.056
682.723
T
1.226.030
D
Ö
470.110
755.919
T
864.431
D
Ö
22.100
842.331
T
0
D
Ö
1.335.450
0
351
352
353
1,45%
11.544
0,40%
582.798
20,42%
27.717
0,97%
4.183
0,15%
6.030
0,21%
875.914
30,69%
55.878
1,96%
3.926
0,14%
4.439
0,16%
65.779
2,30%
114.754
4,02%
80.909
2,83%
0
0,00%
222
295.909
Ö
T
(GESELLİKLE TÜKETİM
MALI LRETESLER)
ARA TOPLAM
41.337
95.416
6.131.196
D
Ö
T
322
1,51%
7.313
116.022
Ö
T
321
43.205
11.319
430.323
Ö
T
314
5,57%
-3.425
465.031
Ö
T
313
159.1 Ot
4/ 13
0,00%
TV . '
b
354*
5.791
0
ö
.
355
Ö
T
D
ö
T
D
Ö
T
425.923
3.944
421.979
416.771
o
416.771
448,719
41.795
406924
365:892
393
365.499
2.378.242
225.372
2.152.869
2.923.566
1.761.269
1.162298
278.958
30.958
248.000
10.717.677
3.996.749
8.062.169
3.957.192
16.226
3.940.966
59.414
54.695
4.719
89.708
9.692
80.015
242.742
-3.975
246.718
91.140
28
91.112
12.430
D
0
ö
T
12.43C
521.464
1.84e
519.617
1.016.89!
'T .
D
7
Ö
T
356
-■.............
D
Ö
.■ - .■■■■■.
361
T
"-î
0
ö
T '
362
D
ö
T
369
D
ö
T
D
Ö
T
D
371
372
ö:
T
(GENELLİKLE ARA MALI
ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
D
Ö
T
381
D
3821
Ö
T
D
Ö
T
3822
D
3823
3824
3825
3829
D
Ö
T
382 ARA TOPLAM
954.611
258.291
1.22'
257.071
T
D
t
1,40%
39.009
1,37%
41.999
1,47%
34.247
1,20%
222.598
7,80%
273.640
9,59%
26.110
0,91%
1.003.152
35,15%
370.385
12,98%
5.561
0,19%
8.396
0,29%
22.720
0,80%
8.531
0,30%
1.163
0,04%
48.80
1,71%
95.18
3,33%
24.17
0,85%
62.281r
0
Ö
3831
39.865
ö
4/14
3832
3833
3839
383 AR A TO PLAM
3841
3842
3843
3844
3845*
3 8 4 9 **
384 AR A TO PLAM
385
390
i
r
İ(?FX'F'Î
f îk
j K IL* » M*M
A'IM.r . jV A JT I R Î \ f
M ALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
GENEL TOPLAM
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
T
D
Ö
438.188
41.013
1,44%
15.988
0,56%
37.065
1,30%
118.242
4,14%
1.769
0,06%
2.659
0,09%
215.670
7,56%
2.227
0,08%
0
0,00%
0
0,00%
229.315
8,03%
9.145
0,32%
4.985
0,17%
827.251
28,98%
2.854.140
95%
1.798
436.389
170.816
0
170.816
396.002
315
395.686
1.263.296
3.334
1.259.962
18.903
13.724
5.179
28.404
28.404
0
2.304.222
0
2.304.222
23.793
0
23.793
0
0
0
0
0
0
2.449.998
42.128
2.407.869
97.707
2.897
94.810
53.257
1.754
51.502
8.838.347
128.627
8.709.720
^
30.493.637
4.304.467
26.189.169
*Özel sektörde bir ve iki işy erine ilişkin bilgiler 219 Sayılı Kanun Hükmünde Karanamenın atıfta
bulunduğu 53 Sayılı K anun gereği gizlilik ilkesine u\m ak amacıyla verilmemiştir.
« Ö z e l sektörde üç ve daha fazla işyerine ilişkin bilgiler daha önce gizlenmiş olan özel sektör bir ve iki
işyerine ilişkin bilgilerin aritm etik işlem sonucu elde edilmesini önlemek aınacnla ¡.izlenmiştir.
*** 1992 İÇİN DEFLATÖR 10,684 OLARAK ALINMIŞTIR
4 /1 5
TARLO-4.6 İMALA TSANA Yİİ ALT SEKTÖRLERİ SABİTSERMA YEYE YIL İÇİNDE YAPILAN GAYRİ SAFİ İLA VELER DAĞILIMI;
1987FİYATLARIYLA .(1988-1992)
—
____________________________________________ ___________________
1988
ısıcKOüt:
(GENELLlKLE TÜKETİM
MALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
4 / 16
331
332
341
342
351
352
353
354
355
356
361
362
369
371
372
(GENELLİKLE ARA
MAL1 ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
_
'' J
1
1
1
1
1
783.631! 34,69%
10.137!
0,45%
6.437!
0.28%
40.252!
1.78%
23.715!
1.05%
86.571!
3.83%
56.204;
2.49%
16.483*
0,73%
5.237ı
0,23%
51.481!
2,28%
24.358!
1,08%
42.531!
1,88%
39.153i
1,73%
167.126!
7,40%
454.036! 20,10%
62.260!
2,76%
1
1
1
1.085.982!
48,08%
575.307!
12.237!
4.508!
34.048!
33.593!
102.996;
59.749;
20.448;
39.536 ı
38.353!
26.662!
23.700!
61.740 i
168.078!
494.501!
47.611!
YÜZDE
5,22%
0,60%
0,81%
0,44%
16,19%
1,54%
0,28%
0,09%
27.92%
0,59%
0.22%
1,65%
1,63%
5,00%
2.90%
0.99%
1,92%
1,86%
1,29%
1,15%
3,00%
8,16%
23,99%
2,31%
685.053
20.442
3.882
39.416
41.362
123.657
93.381
24.074
24.745
94.985
35.063
59.266
138.639
108.624
767.507
47.999
________
25,17%
0.75%
0,14%
1,45%
1.62%
4,54%
3,43%
0.88%
0,91%
3,49%
1,29%
2,18%
5,09%
3.99%
28,20%
1,76%
t
I
550.639!
9.442!
4.679!
61.394!
71.862!
77.746}
121.337'
47,969;
47.924İ
56.252!
42.952!
68.849 i
138.861i
136.163!
104.452!
28.243!
• I1
25,99%
0.45%
0.22%
2.90%
3.39%
3,67%
5,73%
2.26%
2,26%
2.66%
2.03%
2,78%
6,56%
6.38%
4.93%
1.33%
1
1
»
56,66%
1.623.042
59,64%
MİLYONTL
1992
GERÇEKLEŞME{ y ü z d e : GERÇEKLEŞME ! YÜZDE
159.100!
6.67i%
154.990;
7.32%
14.988;
43.206< ; 1İ6H%
0.71%
1.45%
41.337]
23.692'
1.11%
0.40%
11.544;
9.072ı
0,43%
682.798 ı 20,42%
289.999! 13.69%
62.616 i 2,48%
27.717İ
0,97%
0,15%
2.958i
4.183i
0.14%
2.526i
0.12%
6.030ı1 0.21%
I
T ■ ■
1jP* i
• ■
Î
I
1
1.167.762!
_________
1991
1990
GERÇEKLEŞME | YÜZDE
GERÇEKLEŞME
GERÇEKLEŞME J YÜZDE
107.609;
141.955
4.78%
5,06%
104.193;
9.971»
0,44%
0,80%
16.247
16.507;
10.262;
0.45%
12.075'
0,59%
22.154
16.747ı
0.74%
12.045
4.283 ı
0,21%
397.139! 17.58%
388.838! 18,87%
440.643
236.145! 10.46%
43.491!
2,11%
41.973
4.328 i
0.19%
3.3531
0,16%
7.502
1.S30İ
0.07%
2.567 i
2.534
0,12%
311
312
313
314
321
322
323
324
_
1989
1.006.994!
875.914!
55.878!
3.926!
4.439!
* ?66.779
114.764
80.909!
0
39.866 ı
39.009!
41.999 i
34.247!
222.698!
273.640
26.110!
i
30i69%
: 1196%
0114%
0.18%
2130%
4102%
2183%
OjOOa/>
.
0.00)*/.
1.40%
1.37%
1.47%
1.20%
7.80%
9.69%
0.91%
I
1
1
47,53%
1.003.152!
35,15%
4 /1 7
381
3821
3822
3823
3824
3825
3829
382 ARA TOPLAM
3831
3832
3833
3839
383 ARA TOPLAM
3841
3842
3843
3844
3845*
3849 **
384 ARA TOPLAM
385
390
(GENELLİKLE YA TIRIM
M ALI ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
GENEL TOPLAM
81.503
2.926
7.499
5.763
4.803
295
43.618
64.904
28.967
35.980
5.188
29.930
100.065
2.418
2.523
108.006
1.208
18.583
0
132.838
6.348
3.205
3,61%
0,13%
0,33%
0,26%
0,21%
0,01%
1,93%
2,87%
1,28%
1,59%
0,23%
1,33%
4,43%
0,11%
0,11%
4,78%
0,05%
0,82%
0,00%
5,88%
0,28%
0,14%
67.525
2.471
7.133
6.544
3.202
122
62.265
81.737
25.397
18.896
3.320
14.461
62.075
4.070
3.931
68.552
1.315
15.690
22
93.688
7.589
4.535
3,28%
0,12%
0,35%
0,32%
0,16%
0,01%
3,02%
3,97%
1,23%
0,92%
0,16%
0,70%
3,01%
0,20%
0,19%
3,33%
0,06%
0,76%
0,00%
4,55%
0,37%
0,22%
51.367
5.697
8.577
3.507
6.975
95
40.992
65.843
77.679
38.732
3.608
17.241
137.260
2.677
1.917
130.962
0
0
0
142.354
10.139
5.888
1,89%
0,21%
0,32%
0,13%
0,26%
0,00%
1,51%
2,42%
2,85%
1,42%
0,13%
0,63%
5,04%
0,10%
0,07%
4,81%
0,00%
0,00%
0,00%
5,23%
0,37%
0,22%
53.133
0
4.420
3.882
-454
0
81.655
91.206
26.213
79.276
6.696
19.121
131.305
2.608
3.281
266.540
744
0
0
276.514
5.158
3.645
2,51%
370.385 j _
0,00%
5.561
0,21%
8.396
0,18%
22.720
-0,02%
8.531
0,00%
1.163
3,85%
48.808
4,31%
95.180
1,24%
24.176
3,74%
41.013
0,32%
15.988
0,90%
37.065
6,20%
118.242
0,12%
1.769
0,15%
2.659
12,58% 215.670
0,04% r
2.227
0,00%
0
0,00%
0
13,05% 229.315
0,24%
9.145
0,17%
4.985
388.862
17,22%
317.149
15,39%
412.850
15,17%
560.960
26,48%
2.258.649
99,99% 2.060.856
99,97% | 2.721.445
99,98% I 2.118.594
827.251
100,00% 2.854.140
12,98%
0,19%
0,29%
0.80%
0,30%
0,04%
1.71%
3,33%
0,85%
1,44%
0,56%
1,30%
4,14%
0,06%
0,09%
7,56%
0,08%
0,00%
0,00%
8,03%
0,32%
0,17%
28,98%
94,82% I
* ()ze l se k tö rd ü b ir v e ik i işy e rin e iliş k in b ilg ile r 2 1 9 S ayılı K a n u n 1 lü k m ü tıd e K a ra ııa ın e n n a tıfla b u lu n d u ğ u 53 S ay ılı K a n u n g e re ğ i g iz lilik ilk e s in e u y m a k a m a c ıy la v e rilm e m iş tir.
**( )zcl s e k tö rd e ü ç v e d a h a fazla işy e rin e iliş k in b ilg ile r d a h a ö n c e g iz le n m iş o la n ö /e l sek ö r b ir ve iki iş y e rin e iliş k in b ilg ile rin a ritm e tik iş le m s o n u c u e ld e e d ilm e s in i ö n le m e k a m a c ıy la g iz le n m iştir.
TABLO-4.8 İM A L A T SANA Yİİ A L T SEKTÖRLERİ SA B İT SERMA YEYE YIL
İÇİNDE YAPILAN G AYRİ S A F İ İLAVELER DAĞILIMI;1988-1992 DÖNEMİ
YILLIK O RTALAM ALARI OLARAK;1987 FİYATLARIYLA
MİLYON TL
ISIC K O D U
311
GIDA I
DİĞ. GIDA
İÇKİ I
TUTUN
IPL. DOK.I
GİYİM
DERİ
AYAKKABI
312
313
314
321
322
323
324
(GENELLİKLE TÜKETİM
M A L I ÜRETENLER)
A R A TOPLAM
331
332
341
342
351
352
353
354
355
356
361
362
369
371
372
AGAÇ ÜR.
AGAÇ MOB.
KAĞIT
BASIM
ANA KİM.
DİG. KİM
PETROL RAFİNERİ.
PET. KÖM.TÜR
LASTİK ÜR.
DİG. PLASTİK
ÇANAK ÇÖM.
CAM
DİĞ. TAŞ. TOPI
DEMİR ÇELİK|
DEM. DIŞI MET.
ORTALAMA
YÜZDE
133.549,35
20.183,53
21.883,89
10.738,35
419.883,50
80.368,48
4.464,65
3.037,12
5,56
0,84
0,9
0,45
17,48
3,34
0,19
0,13
694.108,87
21.627,32
4.666,28
35.909,93
47.260.31
101.144,53
82.316,08
21.792,85
23.488.47
56.187.22
33.608.68
45.269.13
82.527.85
160.315,85
418.827,28
42.444,46
28,89
0,90
0,19
1,49
1,97
4.21
3,43
0.91
0,98
2.34
(GENELLİKLE ARA
M A L I ÜRETENLER)
ARA TOPLAM
381
382
383
384
385
390
1.177.386.24
METAL EŞYA 1
124.782,48
79.773,77
MAKİNAj
109.789.43
ELEK. MAK.
TAŞITI
174.941,64
7.675,72
MESL. ÖLÇÜ ALET, j
4.451,36
DİĞER
(GENELLİKLE YATIRIM
M A L I ÜRETENLER)
A R A TOPLAM
GENEL TOPLAM
501.414,40
2.402.736,80
4/19
SIRA
23
20
24
27
29
22
26
17
13
8
10
21
1,40
1.88
19
13
18
14
3.43
6.67
17,43
1,77
16
49,00
5,19
3,32
4,57
7,28
0,32
0,19
20,87
100,00
12
7
25
28
"
5
"
serisi Tablolar
• Tablo: 5.1., İmalat Sanayii Profili: Mal Grubuna Göre Sınıflanmış
Sanayilerin Satış Hasılatı; Katma Değer, İhracat ve İstihdamdaki Paylan
İtibariyle; 1987-1992.......................................................................................... S. 5/1
■ Tablo: 5.2. İmalat Sanayii Profili: Üçlü İktisadi Faaliyet Kollarının Satış
Hasılatı, Katma Değer, İhracat, İstihdam ve Sabit Sermaye
Yatırımlarındaki 1990-1991 Pay Ortalamaları İtibariyle............................. S. 5/2
- Tablo: 5.3.1., İmalat Sanayii Profili: Mal Grubu Bazında Sınıflanmış
Sanayiler ve Satış Hasılatı, Katma Değer, İhracat, İstihdam Paylan
Bileşik Endeksine Göre; 1990-1991.................................................................. S. 5/3
■ Tablo: 5.3.2., İmalat Sanayiinin Ağırlıklı Faaliyet Kollan: Satış Hasılatı,
Katma Değer, İhracat, İstihdam Paylan Bileşik Endeksine Göre;
1990-1991 ............................................................................................................. S. 5/4
« Tablo: 5.4., İmalat Sanayimin Ağırlıklı Faaliyet Kollarında Durum:
Zayıflıklar/Gelişme Dinamikleri; 1988-1992 ................................................
S. 5/5
. Tablo: 5.4. Ek I. İmalat Sanayiinin Ağırlıklı Faaliyet Kollarında AR+GE
Yoğunluğu; 1990-1991 ...................................................................................... S. 5/6
■ Tablo: 5.4. Ek II. Yüksek Teknoloji Ürünleri İhracatının İmalat Sanayii
Toplam
İhracatındaki
Payı; Mal Gruplan Bazmda Döküm;
1989-1990 .................................................................................................... S. 5/7
■ Tablo: 5.4. Ek III. Yüksek Teknoloji Ürünleri İhracatının İmalat Sanayii
Toplam
İhracatındaki
Payı:
Sanayi
Kollan
İtibariyle;
1989-1992 ...................................................... *............................................ S. 5/8
■ Grafik I. Yüksek Teknoloji Ürünleri Ticaretinde Uzmanlaşma (Yüksek
Teknoloji
Ürünlerinin
İmalat
Sanayii
Toplam
İhraatmdakı
Payı; % ) ........................................................................................................ S. 5/9
" Grafik II. Yüksek Teknoloji Ürünleri İhracatında Büyüme; 1986-1992
(Değerce % artış).........................................................................................
^
. Grafik III. Yüksek Teknoloji Ürünlerinin İthalattaki Payı (% ).................. S. 5/10
. Grafik IV. Yüksek
Teknoloji Ürünleri Ticaretinde Ülkelerin
Performansı (Yüksek Teknoloji Ürünleri Ticaretinde Dış Ödemeler Açığı
ya da Fazlasının Toplam Ticaret Hacmindeki Payı; % )............................. S. 5/10
TABLO'.S.l. İm alat Sanayii Profili: M al Grubuna Göre Sınıflanmış Sanayilerin Satış Hasılatı; Katma Değer,
İhracat ve İstihdamdaki Paylan İtibariyle; 1987-1992
Ölçütler
Satış Hasılatı
1987
1988
32,05
%
1989
1990
1991
31,43
33,00
31.78
33,50
1992
Genellikle Tüketim
Katma Değer
31,31
31,60
31,09
33,60
33,22
Malı Üreten Sanayiler
ihracat
55,55
60,80
57.78
60,06
56,96
istihdam
45,97
47,66
47,06
47,06
48,04
51.64
51,05
48,84
45,36
Satış Hasılatı
50,04
Genellikle Ara
Katma Değer
50,61
51,24
48,97
45,63
44.31
Malı Üreten Sanayiler
ihracat
34,88
32.22
32,28
29,61
30,62
istihdam
32,05
31.60
31.20
30,79
28,85
16,93
15,93
19.38
21.13
18,04
17.10
19.87
20.78
21.35
9.57
6.98
9.94
10.33
12,42
21.96
20.71
21.71
22.16
22.16
Satış Hasılatı
Genellikle Yatırım
Katma Değer
Malı Üreten Sanayiler (*)
ihracat
17,93
İstihdam
(*) Mühendislik Sanayileri
5/1
TABLO:5.2. İmalat Sanayii Profili: Üçlü İktisadi Faaliyet Kollaman Satış Hasılatı, Katma Değer, İhracat,
İstihdam ve Sabit Sermaye Yatırımlarındaki 1990-1991Pay Ortalamaları itibariyle
Katma Değer
iatof Hastiatı
sıra
%
hracat
sıra
%
iab.Serm.Yat
tailubm
ara
%
sıra
%
stra
%
353 Petrol Raf.
12,12
1
14,85
1
1,84
10
0,51
26
1,57
19
321 İpi., Dokum.
10,51
2
10,84
2
21,60
1
19,28
1
14,94
2
311 Gıda Mad,
9,00
3
8,15
3
15,64 *
3
10,69
2
6 ,2 1
4
371 Demir Çel.
8,02
4
5,23
6
11,96
4
6,22
5
16,56
1
384 Taşıt Araç.
6,97
5
6,37
4
2,13
9
6,66
4
9,14
3
383 ElektMak.
5,34
6
5,46
5
4,41
6
4,74
7
5,62
6
352 Diğer Kimya
4,66
7
5,09
7
8,77 **
5
2,85
13
4,58
8
382 Mak.San.
4,65
8
4,97
8
1,68
11
5,25
6
3,36
10
351 Ana Kimya
4,64
9
4,53
9
3,08
12
4,11
9
322 Giyim
4,22
10
3,39
12
17,04
2
7,80
3
2,01
16
381 Metal Eşya
3,34
11
3,18
14
1,58
13
4,28
9
2,20
14
369 Çimento
3,34
12
4,41
10
1,14
15
4,74
8
5,18
7
354 Pet.,Köm.,Tûr.
3,32
13
1,37
22
0,53
25
1,59
18
314 Tütün
3,07
14
4,36
11
3,13
11
0,44
24
312 Diğ.Gıda
3,00
15
1,79
16
3,31
10
0,65
22
341 Kâğ.,Kâğ.Ür.
1,83
16
1,84
15
0,59
2,22
14
2,18
15
372 Dem.Dışı.MeL
1,81
17
1,67
17
2,56
1,87
15
1,55
20
313 İçki
1,79
18
3,33
13
0,18
1,48
17
0,96
21
356 Plastik Or.
1,34
19
1,20
23
1,66
16
1,66
17
355 Lastik Ür.
1,34
20
1,63
18
1,49
1,28
21
3,07
11
342 Basım
1,27
21
1,45
21
0,07
1,44
19
2,45
13
362 Cam, Cam Ür.
1,16
22
1,58
19
1,60
1,47
18
5,82
5
361 Çanak Çömlek
0,97
23
1,54
20
0,55
1,24
22
2,48
12
331 AğaçÜr.
0,79
24
0,64
24
0,25
1,44
20
0,60
23
324 Ayakkabı
0,31
25
0,28
27
0,32
0,67
23
0,11
29
323 Deri, Deri Eşya
0,26
26
0,21
29
0,39
0,56
24
0,21
26
332 Ağaç Mobilya
0,26
27
0,29
26
0,13
0,49
29
0,18
28
385 Mesl.Alet
0,24
28
0,32
25
0,15
0,5C
2i
0,31
25
390 Diğer imalat
0,22
29
0,28
28
0,19
0,51
21
0,2C
27
(*) 311+312 birlikle
(**) 352+351+354+356 birlikle
5/2
3,76
7
8
14
12
TABL():5.3.1. İmalat Sanayii Profili: Mal Grubu Bazında Sınıflanmış Sanayiler ve Satış Hasılatı, Katma Değer,
İhracat, İstihdam Paylan B ileşik Endeksine* Göre; 1990-1991
(m)
(")
Katma Değ.
İhracat
Endeksi
Endeksi
fil
M
Satış Has.
Endeksi
(9
BiLEnd.
İstihdam
Bileşik Endeks
Gare
Endeksi
fi/+(ü}+Cdi)+(ii’)
Sıra
Genellikle Tüketim
Malı Üreten
32,64x0.5
32.35x1
58,92x2
47,06x3
307.70
1
47,10x0,5
47.30x1
30,95x2
31,00x3
225.75
2
20.25x0.5
20.33x1
10.14x2
21,93x3
116,54
3
100x0.5
100x1
100x2
100x3
650.00
Sanayiler
Genellikle Ara
Malı Üreten
Sanayiler
Genellikle
Yatırım Malı
Üreten Sanayiler
Toplam
(*) Bileşik Endeks= (Satış Hasılatı % payıx().5) - (k atn ıa Değer °b pa>ıxl)-(Ihracai “opayıx2)+{tstihdaın % payı.\3)
İmalat Sanayiinin Bütünü için Bileşik Endeks = (IOOx0.5)-(100xl)-*-(100x2)-(100x3) - 650
5/3
TABLO:S.3.2. İmdat Sanayiinin Ağırbkh Faaliyet Kollan: Satış Hasılatı, Katma Değer, İhracat, İstihdam Payları
Bileşik Endeksine* Göre; 1990-1991
321 İplik -Dokuma
f»>
©
BİL End.
Sabi Hat.
Katma Değ.
ihracat
İttiU m u
BiUjik Endeks
Göre
Endeksi
Endeksi
Endeksi
Endeksi
mm+m+w
Sıra
10,51x0,5
10,84x1
21,60x2
19,28x3
117,14
1
12,00x0,5
9,94x1
15,64x2
14,00x3
89,22
2
4,22x0,5
3,39x1
17,04x3
7,80x3
62,98
3
13,96x0,5
12,19x1
8,77x2
8,32x3
61,67
4
371 Demir-Çelik
8.02x0,5
5,23x1
11,96x2
6,22x3
51,82
5
384 Taşıt Araç.
6,97x0,5
6,37x1
2,13x2
6,66x2
34,10
6
383 Elekt.Mak.
5,34x0,5
5,46x1
4,41x2
4,74x3
31,17
7
382 Mak. San.
4,65x0,5
4,97x1
1,68x2
5,25x3
26,41
8
353 Petrol Raf.
12,12x0,5
14,85x1
1,84x2
0,51x3
26,12
9
314 Tütün
3,07x0,5
4,36x1
3,76x2
3,13x3
22,81
10
369 Çimento
3,34x0,5
4,41x1
1,14x2
4,74x3
22,58
11
381 Metal Eşya
3,34x0,5
3,18x1
1,58x2
4,28x3
20,85
12
311 GıdaMad.
312 Diğer Gıda
322 Giyim
352 Diğer Kimya
351 Ana Kimya
354 PetKöm.Tür.
356 Plastik Ür.
Toplam**
566,87
(«) Bileşik Endeks- (Satış Hasıl* % payccC,5>+<Kataıa Değer % p»yıxl>+<İhr»ct% payu2HtstiM.ni % payuû)
İmalat Sanayiinin Bütünü için Bileşik Endeks = (100x0,5)+<100xl)+{I0Ûx2)+{100x3) = 650
(**) Tabloda yer alan sektarier Toplamı için Bileşik Endeks» 566,87 - 650x%87,21
5/4
Tablo: 5.-/. İmalat Sanayiinin Ağırlıklı Faaliyet Kollarında Durum: Zayıflıklar/Gelişme Dinamikleri; 1988-1992
HU
Arn)ttrm<i(i
■l/Mf/A'
Knd.
A lm anya'da
1988
Sayısı
Yoaıınlugıı *
A it+ a ı;
(îiire
(THE)
1990-1991
Yoğunluğu * *
1988-1992
Sıra
1992
Ortala ması "it
%
trend
DeHerteri
100
Edilirse
Kabul
İhracat
K a t m a De ger
1988-1992
1992
İstihdam
1992
trend
1988-1992
1992
trend
321 İplik-D okum a
1
30
0,11
2,9
Yükseliş
154
Yükseliş
126
Düşüş
95
311 G ıda Mad.
2
49
0,06
5.1
Hızlı Yükseliş
224
Y ükseliş
138
1989'da 104
102
Y ükseliş
132
Düşüş
94
Hızlı Yükseliş
199
Y ükseliş
128
Düşüş
80
Düşüş
91
Hızlı Yükseliş
192
Düşüş
97
312 Diğer Gıda
3
322 Giyim
-
0,00
2.9
351 Ana Kimya
352 Diğer Kimya
4
245
0,15
8.1
?
354 Pct. Köm. Tür.
356 Plastik Ür.
177
99
5
.18
0,14
2.2
1989'da 104
384 Taşıt Araç.
6
90
0.22
5.9
Hızlı Yükseliş
383 Elckl. Mak.
7
474
0,14
10,7
382 Mak. Saıı.
8
167
0.82
353 Petrol Raf.
9
9
314 Tütün
10
369 Çimento
381 Metal Eşya
Düşüş
119
90
?
?
Hızlı Yükseliş
371 D em ir Çelik
1989'da 122
?
Yükseliş
112
Yükseliş
113
Diişüş
88
212
Hızlı Yükseliş
313
Yükseliş
110
Hızlı Yükseliş
188
Hızlı Yükseliş
189
1990'da 106
101
5,9
Yükseliş
163
Düşüş
84
Düşüş
84
0.03
8,1
?
?
Düşüş
53
?
14
0.03
7
11
64
0.28
12
27
0.07
Toplam
?
1991'de 122
110
1991 'de 180
107
Düşüş
90
7,7
Yükseliş
152
Hızlı Yükseliş
412
Düşüş
91
5,9
Yükseliş
164
Yükseliş
146
Düşüş
96
1207
Diğer Sektörler
(* ) AK 1Cîl'. h a rc a m a la rın ın satış h a s ıla tın a o ranı
(**) Z ik re d e n kaynak: l'.tıropeaıı C o m m issio n , The K ııropcan R ep o rt o n S cic n ce an d Technology In d icato rs 1994, R ep o rt K UR 15X 97KN . O ct. 1994
Tablo; 5.4. E k i İmalat Sanayiinin Ağırlıklı Faaliyet Kollarında AR+GE Yoğunluğu; 1990-1991
BİL
1990
1990
End.
Satış
AR+GE
Satış
AR+GE
AR+GE
Göre
Sıra
Hasılatı
M ilyar TL. M ilyar TL.
321 İplik Dokuma
19.614
311 Gıda Mad.
2
15.396
5,3
14,0 (i)
Yoğunluğu*
3
322 Giyim
7.603
%
4
8.398
AR+GE
Harcaması
Yoğunluğu*
1990-1991
Yoğunluğu**
%
Ortalaması
0,03
30.850
57,1
0,19
0,11
2,9
0,07
28.710
14,9 (i)
0,04
0,06
5,1
0
0,00
2,9
77,4 (2)
0,19
0,15
8,1
9.130
0,9
0,01
12.834
0
14.493
9.154
351 Ana Kimya
Hasılatı
Alm anya'da
Yoğunluğu
AR+GE
M ilyar TL. M ilyar TL.
5.403
312 Diğer Gıda
352 Diğer Kimya
Harcaması
cari fiyatlarla
AR+GE
33,8 (2)
0,12
14.147
354 PetKöm.Tür.
7.057
8.305
356 Plastik Ür.
2.471
3.996
371 Demir-Çelik
5
14.981
19,5
0,13
23.523
37,6
0,16
0,14
2,2
384 Taşıt Araç.
6
12.161
17,6
0,14
21.851
88,9
0,41
0,22
5,9
383 Elekt. Mak.
7
9.017
14,2
0,16
17.241
192,9
1,12
0,14
10,7
382 Mak. San.
8
8.352
72,3
0,87
14.194
110,8
0,78
0,82
5,9
353 Petrol Raf.
9
23.059
1,2
0,05
34.829
6,0
0,02
0,03
8,1
314 Tütiln
10
5.283
2,6
0,01
9.703
5,3
0,05
0,03
369 Çimento
11
6.294
15,2
0,24
9.671
31,3
0,32
0,28
7,7
381 Metal Eşya
12
5.110
5,1
0,10
8.621
4,5
0,05
0,07
5,9
(3)
(S)
(*) AR+GE harcamalarının satış hasılatına oranı
(**) Zikreden kaynak: European Commission, The European Report on Science and Technology Indicators 1994, Report EUR 15897EN, Oct. 1994
(1) tçki sanayii (313) dahil
(2 ) L a stik Ü rü n le ri (3 5 5 ) dahil
(3 ) Ç a n a k -Ç ö m le k (3 6 1 ) v e C a m /C a m Ü rü n le ri ( 3 6 2 ) sa n a y ile ri dah il
(3)
I
TABLO:5.4 Ek II. Yüksek Teknoloji Ürünleri İhracatının İmalat Sanayii Toplam İhracatındaki Payı; Mal
Gruplan Bazında Döküm; 1989-1992
(DEĞER.S)
SİTC3
516
522
523
524
531
541
562
582
583
591
751
752
759
761
762
763
764
781
782
783
784
791
792
71
72
73
77
87
88
TOPLAM
ISIC2-İMALAT
%
1991
1992
1989
1990
3,749.185
1,919,060
15,021,645
78.894.243
13,367,565
899,665
7,129,428
54,620,841
27,059,703
102,541
12,450,074
1,439,062
14,151,362
881,081
243,678,999
12,668,490
1,231,254
23,261,828
57.105,048
5,990,716
26,210,547
56,723,468
1,296,089
1,263,881
15,170,230
95,089.280
15,557,464
3,064,077
7,667,663
38,157,729
27,179,214
126,604
20,124,568
2,233,588
12,388,014
873,017
190,777,826
4,645.041
846,601
24.792.299
73,036,246
4,925,905
49.990.643
86,550,780
18,147
47,588,212
43,043,283
15,739.884
137,839.056
6,091.372
2.982,720
2,611,832
20,030,125
75,541,995
17,929,209
5,706,816
17,774,142
71,166,646
20,245,789
66,798
4,051,935
764,255
18,518,768
374,232
197.473,320
21,359,442
300,570
19.296,745
40,388,691
13,480,481
20,393,983
61.193.260
83,296
4
55,289.612
42,042.707
20.733.260
209,534,656
12,852,757
2,793,969
48,121,673
65,053,036
16,273,755
268.747,090
13.675.244
2.065,601
778.071,300
971,999.295
10,296.697,136
7.56
23,705,452
73,143,444
19,656,233
11,799,708
11,913,903
101,357,844
25,805,626
35,980
2.802,432
375.862
7,528,388
243.701
69,054,416
26,590.662
5,072,536
12.653.958
40.742,816
18,056,118
17.035,291
52,966.166
497.052
1994
1993
70,119,234
83.393.299
18,240,828
404,868,557
20,749,600
2,577,007
879,195
21,997,254
81,992,545
11,301,698
1,026,939
6,178,071
16,831,516
23,925,317
481,577
22,527,697
4.120,757
3.529.306
2,576,861
135,901,759
3.825.156
807,052
44,298,239
48,915,036
11,539,271
89,316,220
90,772,737
781,738
300,000
69,157,450
102,052,154
16,231,051
429,493,473
19,043,718
2,549.355
2,742,348
39,300,615
96,487,889
10,000,803
1,839,205
11,542,875
31,973,757
40.216,505
1,352,899
16,401,725
2.807.741
5,332,086
3,246,748
152,951,712
3.326,757
84,349
42,980,645
70,801,125
14,922,878
119,006,231
117.013,721
2,834,149
22,318,332
131,252,399
132,496,969
22,285,027
548,378,274
19.380,156
4,640,446
1,070.039.108
1.274,430,208
1,262,353,142
1,667,918,366
11.697,345,066
12,086,812.186
13,279,285,765
14,075,410,093
16.770,062,717
8.31
8.85
96 0
897
9.95
YÜKSEK TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİ (SITC 3'E GÖRE)
516 İleri organik kimyasallar
522 Nadir inorganik kimyasallar
523 Metalik tuzlar...
524 Radyoaktif malzemeler
531 Renklendirici sentetik katkı maddeleri
541 Farmasotikler
562 Kimyasal gübreler
582 Plastik Levhalar
583 Polimerizasyon ürünleri
591 Tarım koruma ilaçlan
751 Büro makineleri
752 Bilgisayarlar
759 Büro mak. ve bilgisayarlar için parçalar
761 Televizyon ve video cihazları
2.866
762
763
764
781
782
783
784
791
792
71
72
73
77
87
88
Radyo ve telefon aygıtları
Ses ve görüntü kaydediciler
Telekomünikasyon cihazları
Motorlu araçlar (otomobiller)
Motorlu araçlar (kamyonlar)
Motorlu araçlar (otobüsler)
Motorlu araç parçalan
Demiry olu teçhizatı
Havacılık ve uzay sanayii unınleri
Güç üreten makinelere ait bütün parçalar
Özel endüstri makinelerine ait bütün parçalar
Metal işley en makinelere ait bütün parçalar
Elektrik makinelerine ait bütün parçalar
İlmî ve meslekî aletlere ait bütün parçalar
Fotoğraf aygıtlarına ait bütün parçalar
Not:
585 Diğer reçine ve plastikler: tabloda. 583 içinde verilmiştir.
951 Silâh ve mühimmat; dış ticaret istatistiklerinde gösterilmemektedir.
5/7
Tablo: 5.4. EK III. Yüksek Teknoloji Ürünleri İhracatı/un İm alat Sanayii Toplam İhracatın dakı Payı;
Sanayi K ollan İtibariyle; 1989-1992
SITC3
1989
1990
1991
1992
1993
1994
516-591:
Kimya San. Grubu
Yiik.Tekno.Ürü.
Milyon $
%*
273,969
235,127
211,466
223,401
187,143
251,86
2,7
2,0
1,7
1,7
1,3
1,5
504,102
736,872
858,573
1.051,029
1.075,21
1.416,058
4,9
6,3
7,1
7,9
7,6
8,4
778,071
971,999
1.070,04
1.274,43
1.262,35
1.667.918
7,56
8,31
8,85
9,60
8,97
9.95
İhracatı
751-792; 71-88**:
Taşıt/Elekt.Mak./
Milyon $
Mak. San. Grubu
%*
Yük.Tekn.Ür.th.
Yük.Tekno.Ür.
Toplam
Milyon $
İhracatı
%*
D
Diler imalat Sanayiine (390) giren SITC3:88 no.lu mal grubu çok küçük tutan nedeniyle ayntaanuşür.
Grafik I. Yüksek Teknoloji Ürünleri Ticaretinde Uzmanlaşma
(Yüksek Teknoloji Ürünlerinin İmalat Sanayii Toplam İhraaiındaki Payı; %)
Iceland
paiusan
Venezuela
Cnile
Inoonesia
New Zealand
Greece
Australia
Argentina
Turney
Inaia
Norway
Poland
Brazil
Portugal
19.4%
■ 19.8%
« 20.2 %
China
-
0.0
20.8%
— 21.2%
Phifcoomes
Thariane
Denmark
Fmtanc
Netherlands
Mexico
Israei
Italy
Befp-Uix
Hong Kong
inwanc
Soutn Korea
Malay*a
Austria
Canaoa
Soair
France
Sweoer
Unnec Kingdom
Switzenanc
Germanv
Unitec States
Sinoaoore
janar
’ Pony main countries
—
23.1%
■ 24.5%
—- ■
26.4%
30.0%
■ 31.6%
mm. 32-5%
— — 34.1%
. . . i 34.9%
■■
36.0%
-- »
36.4%
■ ■
36.7%
— ■
36.5%
—
. 39.2%
- ■ ■ . 39.7%
■- i
41.1%
■— ■■■ ■
42.4%
■■
43.5%
■■ i
46.0%
50.4%
. 51.0%
» 52.0%
» 52.9%
65.2%
42 £%
20.0
10.0
3C.0
40.0
50.0
60.0
70.0
Source: University of Cambridge, data: UN
Grafik II. Yüksek Teknoloji Ürünleri İhracatında Büyüme; 1986-1992 (Değerce % artış).
46 .22
’ Forty mam countries
China
Thailand
Indonesia
■ 457.44
392.31
- 216.90
. 206.18
186.93
» 152.64
138.85
135.44
. 124.75
114.22
• 92.7S
87.04
83.82
- 76.06
» 74.16
. 71.75
67.34
« 60.06
- 59.68
I 53.22
50.68
50.23
> 42.55
» 42.53
Malaysia
Singapore
Venezuela
Dniliopines
Soam
Portugal
Austral»
South Korea
India
Chile
Israel
Tunwy
Argentina
Austria
Ireland
France
New Zealand
UmteC Kingaom
Denmark
United States
Italy
Brazil
1.748.16
> 42^9
Finland
Betg-Lux
• 41.82
39.59
38.40
- 36.27
. 35.35
32.00
■■ 27.82
■ 26.02
22.24
16.79
Netherlands
Greece
Hong Kong
Germany
Switzerland
Mexico
Norway
Japan
Sweden
Pakistan
Canaaa
12.08
İ.9B
1.0
100.0
10.0
Source: University of Cambridge, data: UN
5 /3
1000.0
10000.0
Grafik III. Yüksek Teknoloji Ürünlerinin İthalattaki Payı (%)
38.4%
Forty mam countries
Malaysia
Canada
China
Mexico
mgapora
lew ¿«aland
USA
Vanazuaia
Australia
Argentina
Inaonaeia
Thailand
Chile
Ireland
UK
Austria
Spain
Sweden
Finland
Pakistan
Portugal
France
Turkey
Germany
Hong Kong
52.7%
, 51.5%
■48.5%
. 47.2%
. 46.5%
_ 45.3%
.4 4 .3 %
- 44.1%
. 44.1%
. 43.6%
« 42.2%
— 42.0%
- 41.9%
. 41.1%
• 41.0%
. 40.8%
- 40.4%
- 36.4%
- 38.4%
> 36.2%
. 38.8%
— 38.4%
. 37.7%
37.2%
— 36.3%
» 36.2%
— 36.0%
- 35.6%
- 35.4%
■ 35.0%
34.6%
- 34.1%
- 33.4%
- 33.3%
■ 32.9%
■ 32.9%
■32.5%
Inly
Switzerland
Brazil
South Korea
Nethertano*
Philippines
DenmarK
Norway
Iceland
Greece
Poland
Israel
Belg-Lux
India
20.1%
. 2 9 .1 %
30.0
20.0
10.0
0.0
i 24.4%
60.0
50.0
40.0
Source: University of Cambridge, date: UN
01%
Forty mam countries
Japan
Germany
Switzerland
Sweden
Betg-Lux
3 1 ,%
0 8 .%
—
06.%
- 04.%
03.%
>01.%
01,Si
00%
-01,%
•01,%
-02,%
-02,%
li
France
Singapore
UK
South Korea
Italy
Brazil
USA
Denmark
Canada
Austria
Israel
Poland
Finland
Malaysia
Norway
India
Span
China
Philippines
Argentina
Thailand
Mexico
Venezuela
Portugal
iceond
Indonee«
Chile
Australia
Turkey
New Zealand
-03.%
-03.%
•03.%
-04,%
GrafikIV.
Yüksek
Teknoloji
Ü rü nleri
Ticaretinde Ülkelerin P erform an sı
(Yüksek
Teknoloji
Ü rü n leri
Ticaretinde Dış Ödemeler Açığı ya
da Fazlasının Toplam Ticaret
Hacmindeki Payı;%)
•05.%
•05,%
■05.%
-06.%
•07,%
-08,%
•08.%
•09,%
-12.%
-13,%
-13,%
-13.%
-15,%
-15,%
-16,%
-17,%
-17,%
-18.%
-19.%
-20,%
-20,%
-20,%
Hong Kong
-21.%
Pakistan
Greece
-
-30,0
-
20,0
Source: University of Cambridge, data: UN
-
10,0
0,0
22' %
10,0
20,0
30,0
4 ü ,0
EK.4
ARAMA KONFERANSI
NOTLARI
10-12 MART 1995
GEBZE
KATILIM LİSTESİ
Ad»___________ Soyadı________ Kuruluşu
Selim
Mustafa
Ahmet
Ahmet
Necati
Nilgün
Enis
Alber
Rüştü
Atilla
Nevzat
Tunca
Necati
Metin
Bülent
Nur
Emin
Akın
Kaya
Selahattin
Dinçer
Erol
İsmail
Göngör
Bülent
Nevzat
Sedat
Mehmet
Mete
Atilla
Tosun
Ercan
Kamil
Metin
Metin
Refik
Sencer
Uğur
Fikret
Alguadiş
Alper
Arkan
Arsan
Ankan
Ansan
Bağdadioğlu
Bilen
Bozkurt
Candır
Cizre
Dingiloğlu
Doğru
Durgut
Esinoğlu
Ger
Gök
Gönen
Güvenç
Hun
Kara
Katırcıoğlu
Kayıplar
Keşci
Özgün
Özgüven
Özkol
Sabuncu
Sayıcı
Söğüt
Terzioğlu
Tezer
Şerbetçioğlu
Türker
Ülgüray
Üreyen
İmer
Yüce
Yücel
EKA
TEKFEN
TAYSAD
EBSO
KOÇ Holding
Başbakanlık
TÜRK-İŞ
Kimya Sanayicileri Dem.
Şişe Cam Fb. T.A.Ş.
Eskişehir Sanayi Odası
Sanayi ve Tic.BaLlığı
Sabancı Holding
SABAH Gazetesi
ODTÜ
Sanayi ve Tic.BaLlığı
T. Giyim Sanayicileri Dem.
MKE Gn. Md.lüğü
DYP
SANGARİ
T.Şeker Fabrikaları Gn. Md.lüğü
Sanayi ve Tic.Bak.lığı
Marmara Üniv.
Sanayi ve Tic.Bak.lığı
GALS
Hazine Müsteşarbğı
ÇİTOSAN
EPSÎLSON
TESİD
Net Holding
KOSGEB
TÜBİTAK
Otomotiv Sanayi Dem.
Gaziantep Sanayi Odası
HAK-İŞ
PAYSA
ARÇELİK
KARDER
BİM
TTGV
İÇ İN D E K İL E R
PATİKA I .................................................................................................................... .
A. TÜRK SANAYİNİ ETKİLEYEN İYİMSER VE KÖTÜMSER
A K IM LA R ....................................................................................................
B. ORTAK ÜÇ İYİMSER VE KÖTÜMSER AKIM, YORUMLAR................
C. İYİMSER VE KÖTÜMSER AKIMLAR İÇİN UYUM STRATEJİLERİ
(GRUPLAR).................................................................................................
D. BİRLEŞTİRİLMİŞ UYUM STRATEJİLERİ..............................................
2
2
3
4
9
PATİKA I I ...................................................................................................................... 2
A.
B.
C.
D.
TÜRK SANAYİNİN GÜÇLÜ VE ZAYIF YANLARI................................... 12
ORTAK ÜÇ GÜÇLÜ VE ZAYIF YAN.........................................................14
GÜÇLÜ VE ZAYIF YANLAR İÇİN UYUM STRATEJİLERİ.....................15
BİRLEŞTİRİLMİŞ UYUM STRATEJİLERİ............................................... 20
PATİKA III...................................................................................................................... 25
A. 2005 GELECEK TASARIMI-HEDEFLER I İLKELER / FELSEFELER/
İM A J............................................................................................................. 25
B. 2005 GELECEK TASARIMI-FAALİYETLER / SEKTÖRLER/
MÜŞTERİ PROFİLİ / PAZARLAR / BOYUTLAR / KURUMLAR...........29
C. HEDEFLERİN ORTAK NOKTALARI SÜRPRİZLER............................. 35
D. YORUMLAR.................................................................................................36
E K L E R .......................................................................................................................... 38
■
BEYİN FIRTINASI........................................................................................38
PATİKA I
A.
TÜRK SANAYİNİ ETKİLEYEN İYİMSER VE KÖTÜMSER AKIMLAR
GRUP 1
1.
GLOBALLEŞME:
SANAYİDE VE TOPLUMSAL HAYATTA TEKNOLOJİ, KALİTE, ÖLÇEK,
VERİMLİLİK.
KARŞILAŞTIRMALI ÜSTÜNLÜKLER TEORİSİ
DEVLETİN ÜRETİMDEKİ ROLÜ ÇOK AZALACAK
■ SAVUNMA, İÇ GÜVENLİK, ADALET.
■ STRATEJİK ALANLARDA ETKİN.
- DEVLET BİR OSKESTRA ŞEFİ GİBİ DÜZENLEYİCİ OLACAK.
2.
SİYASİ İSTİKRAR VE DEMOKRATİKLEŞME
■
■
3.
DEMOKRATİKLEŞME EN ÜST DÜZEYDE
İNSANIMIZ TALEPKAR, KATILIMCI, GİRİŞİMCİ OLACAK
TÜRKİYE SAHİP OLDUĞU GENÇ, EĞİTİMLİ, COŞKULU İNSANGÜCÜ DÜNYADA
ETKİN ROL OYNAYACAK
•
-
BİLİM-TEKNOLOJİ-SANALİ (LOOP)
BİLGİ TOPLUMUNA HIZLA GEÇECEK
GRUP 4
1.
2.
3.
4.
SİYASİ İRADE EKSİKLİĞİNDEN KAYNAKLANAN STRATEJİ YOKSUNLUĞU
NİTELİKLİ İNSANGÜCÜ EKSİKLİĞİ
GELİR DAĞILIMI DENGESİZLİĞİ SOSYAL SORUNLARI ARTTIRACAK
MACRO EKONOMİK DENGELERİN BOZULMASI
GRUP 5
1.
2.
3.
NİTELİKLİ İNSAN GÜCÜ YETİŞTİRİLMESİNDEKİ VE ARGE * DEKİ YETERSİZLİK
SİYASİ İRADE EKSİKLİĞİ VE SİYASİ VE EKONOMİK İKTİDARSIZLIK
GELİR DAĞILIMINDAKİ DENGESİZLİĞİN YARATTIĞI SOSYAL PATLAMALAR
GRUP 6
1. SANAYİLEŞMEDE SİYASİ İRADE EKSİKLİĞİ
•
■
■
BİLİM VE TEKNOLOJİDE YETERSİZLİK
YANLIŞ SANAYİLEŞME STRATEJİSİ SEÇİMİ
ÖZELLEŞTİRMEDE AMAÇTAN SAPMA
2. KAYNAK EKSİKLİĞİ
■
•
■
SERMAYE EKSİKLİĞİ
SAVUNMA, KAYNAKLARI TÜKETİYOR
GELİR DAĞILIMI BOZUKLUĞU
ENERJİ
2
3. EĞİTİM SORUNU
■
■
■
■
B.
ÇAĞDAŞ OLMAMA
KENDİNİ YENİLEMEME
BİLİM VE TEKNOLOJİYE YÖNELİK DEĞİL
SANAYİNİN GEREKSİNİMİNİ KARŞILAMIYOR
ORTAK ÜÇ İYİMSER VE KÖTÜMSER AKIM, YORUMLAR
ORTAK İYİMSER
■
DEMOKRATİKLEŞME (DEVLETİN YENİ ROLÜ)
•
GLOBALLEŞME (AR-GE VE BILIMSEL TEKNOLOJIK GELİŞME)
*
EĞİTİMLİ VE ÇOŞKULU İNSAN GÜCÜ
ORTAK KÖTÜMSER
■
SİYASİ İRADE EKSİKLİĞİ
•
EĞİTİM VE NİTELİKLİ İNSAN GÜCÜ EKSİKLİĞİ
■
KAYNAK YETERSİZLİĞİ VE GELİR DAĞILIMI DENGESİZLİĞİ
YORUM
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
TOPLUMDAKİ GELİŞME DÜZEYİ, İNSANLARIN BİLGİSİNE GÖRE YETERSİZ
PARLEMENTO DOĞRUDAN DOĞRUYA BİREYİN DEMOKRASİYE KATILMAMIZ
LAZIM
AYNI ÖZLEM AYNI BEKLENTİ (İYİMSER KÖTÜMSER BİRLEŞMİŞ GÖRÜNÜYOR)
ÖZLEM REALİTE
GELİR DAĞILIMINDAKİ DENGESİZLİK BİR FIRSAT
İTİCİ GÜÇ
AKIMLAR HIZLI YETERLİ ANALİZ YAPILMADAN HIZLA BÜTÜN AKIMLAR
GELİYOR.
COŞKULU
VE YARATICI İNSANGÜCÜ DEMOKRATİK ORTAMLARDA
BULUNABİLİR.
KAYNAK İSRAFI .
UYGULAMA YETERSİZ
POPULARİZM ENDİŞESİ
UZUN VADELİ SANAYİ OLAMIYOR (SIK SEÇİMLER)
GLOBALLEŞMEYİ
SÖMÜRGECİLİĞİN
YENİ
TANIMI,
SEKTÖRLERDE
TEKELLEŞME
FUTBOL MAÇI VEYA CUMA NAMAZI, COŞKULU İNSAN GÜCÜNÜN
GÖRÜLDÜĞÜ YERLER
SİYASİ İRADE SANAYİİ EKSEN OLARAK KABUL ETME
DEMOKRATİKLEŞME GELİR DAĞILIMININ PAN ZEHİRİ
GLOBALLEŞME SÖMÜRGECİLİK DEĞİL
GLOBALLEŞME HEM İYİMSER HEM DE KÖTÜMSER
SİYASİ TOPLUMUN ÖNÜNDE OLMALI AMA TOPLUMU YÖNLENDİRİYOR
DEVLET ADAMI EKSİKLİĞİ VAR
EĞİTİLMİŞ COŞKULU İNSANGÜCÜ RASYONEL DAVRANABİLİRSE SİYASİ
İRADEYİ GERÇEKLEŞTİRİR. SONRA DEMOKRATİKLEŞME VE GLOBALLEŞME
GELİR.
GLOBALLEŞME ULUSAL YAPI KORUNUYOR
ÜNİVERSİTE YETERSİZLİĞİ
AR-GE DE ÜNİVERSİTE SANAYİ DESTEĞİ AZ
3
19. DEMOKRATİKLEŞME RANGE'İ GENİŞ
HER DEMOKRATİK ULUSTA DEVLET ETKİN DEĞİLDİR.
BİZ DEVLETİN KÜÇÜLMESİ (EKONOMİDE)
20. DEMOKRATİKLEŞME DİNAMİĞİ İTİCİ GÜÇ GÜMRÜK BİRLİĞİ, GLOBALLEŞME
21. SERMAYE PİYASASI GİBİ ENSTRÜMANLAR GELİR DAĞILIMINDA DENGEYİ
SAĞLAR
22. GELİR DAĞILIMI BİR FIRSAT DEĞİL
23. SİYASİ İRADEYE COŞKU VE GELİŞMEMENİN YANSIMAMASININ SEBEBİ EN İYİ
EVLATLARIN PARLEMENTOYA GİREMEMESİ,
23. GLOBALLEŞME
BÖLGE OLARAK KARADENİZ AB VE PASİFİĞİN .
ARASINDAYIZ.
24. İRADE DEMOKRATİKLEŞMEDE KARAR SAHİBİ AMA SANAYİDE SPESİFİK
KONULAR
25. EĞİTİM VE NİTELİKLİ İNSAN GÜCÜ UMUTLU DEĞİL
İMAM HATİP VE TARİKAT KÖKENLİ YÖNETİCİLER
ÇAĞDAŞ LAİK OBJEKTİF KAFALARA İHTİYAÇ VAR.
26. COŞKULU İNSAN GÜCÜ KENDİ VİZYONUNU YARATIYOR
GENÇ NESİL KENDİ ÇİZDİĞİ YOLU TAKİP EDİYOR
27. İNANÇ’DAN DÜŞÜNCEYE GEÇTİK Mİ?
BAĞIMSIZ DÜŞÜNCE
ÖNGÖRÜYE DAYALI MI DÜŞÜNÜYORUZ?
ALTERNATİF ÜRETİYOR MUYUZ?
GÜNLÜK TUTUYOR MUYUZ?
KENDİ KENDİMİZİ YARGILIYOR MUYUZ?
C.
İYİMSER VE KÖTÜMSER AKIMLAR İÇİN UYUM STRATEJİLERİ
(GRUPLAR)
GRUP 1
STRATEJİ
1. TOPLUMSAL UZLAŞMA
2. GLOBAL VİZYON
3. EĞİTİM SEFERBERLİĞİ
1. DEMOKRATİKLEŞME İÇİN:
TOPLUMSAL:
TOPLUMDAKİ HER KESİMİN DÜŞÜNCELERİNİ VE İSTEMLERİNİ
ÖZGÜRCE BEYAN ETMELERİNİ VE BU DOĞRULTUDA ÖRGÜTLENMELERİNE
İMKAN SAĞLANMASI, FARKLILIKLARIN BİR ARADA YAŞATILMASI, SİYASAL
YAŞAMA KATILIMIN KOLAYLAŞTIRILMASI, YASAL KISITLAMALAR KALDIRILMALI
(ANAYASA VE DİĞER İLGİLİ YASALARDA DÜZENLEMELER)
SANAYİ:
■
■
■
HAKSIZ REKABETİN ÖNLENMESİ
ÇALIŞANLARIN KATILIMCILIĞINI ENGELLEYEN YASALARIN DEĞİŞTİRİLMESİ,
SENDİKALAŞMANIN TEŞVİK EDİLMESİ, YASAKLARIN KALDIRILMASI
MÜLKİYETİN TABANA YAYILMASI İÇİN GEREKLİ
DÜZENLEMELERİN YAPILMASI, ÇALIŞANIN YÖNETİME KATILMASI
4
(TOPLUMSAL UZLAŞMA)
2.
•
■
■
GLOBALLEŞME İÇİN:
GLOBALLEŞMEYİ GÜÇLEŞTİREN HER TÜRLÜ YASAL VE
ENGELLERİN KALDIRILMASI
DEVLETİN YENİ ROLÜNÜN TANIMLANMASI
SANAYİCİNİN GLOBAL VİZYONA SAHİP OLMASI
AR-GE
KURUMSAL
(İTİLMİŞ VE COŞKULU İNSAN GÜCÜ)
■
■
•
FİKRİ HÜR , VİCDANI HÜR, İRFANI HÜR NESİLLER YETİŞTİRMEK
GENÇLİĞE GÜVEN VE SAYGI
HER TÜRLÜ ARAÇLARDAN - MEDYA, EĞİTİM KURUMLARI, SANAYİ İÇİ EĞİTİM,
VB- YARARLANARAK GENÇLERİN EĞİTİLMESİ VE EĞİTİM DÜZEYİNİN
YÜKSELTİLMESİ
(EĞİTİM SEFERBERLİĞİ)
GRUP 2:
STRATEJİ
1. DEMOKRATİKLEŞME:
■
■
■
■
•
■
İÇ BARIŞV KİTLELER KİMLİKLER ARASI
ORTAK DOĞRU KAVRAMLARININ OLUŞMASI
BİLGİLENDİRME, BİLİNÇ, İSTEK
ÖRGÜTLENME
AYDIN TOPLUM (AKLIN EGEMEN OLDUĞU TOPLUM)
ALT KURUMLARIN GELİŞTİRİLMESİ
♦ BİLGİLENDİRME
♦ TELEKOMİNİKASYON
♦ SERMAYE PİYASASI
•
■
■
•
BİREYİN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNİN ÖNCELİĞİ
REKABET
TÜKETİCİNİN KORUNMASI ANTİ-TEKEL KANUNLARININ ÇIKMASI
DEVLETİN ROLÜ DÜZENLEYİCİ VE MİKTARI MİNİMUM
2. GLOBALLEŞME:DÜNYASAL BAKIŞ
•
•
■
•
■
•
•
DIŞ TİCARET ANLAŞMALARININ ÇOĞALTILMASI
PATENT VE TELİF HAKLARI
KONVERTİBİLİTE
DÜNYA İLE KÜLTÜREL BÜTÜNLEŞME, DİL BÜTÜNLÜĞÜ(ORTAK İLETİŞİM)
İNSANIMIZININ DIŞA AÇILISININ TEŞVİKİ GENEL OLARAK KABUL
GÖRMELİ, TİCARET, YATIRIM
ULUSLARARASI NORMLARIN ÜLKE STANDARTLARI HALİNE GELMESİ
EVRENSEL VE YERELİ KEŞİŞTİREBİLME
3. EĞİTİLMİŞ VE COŞKULU İNSAN GÜCÜ:
■
GİRİŞİMCİLİĞİN ÖZENDİRİLMESİ
5
■
■
■
■
•
■
■
■
■
TEMEL VE ZORUNLU EĞİTİM ( 8 YILA ÇIKARILMASI MESLEKİ VE
BECERİ EĞİTİMLERİNİN YAYGINLAŞTIRILMASI)
EĞİTİM SİSTEMLERİNİN MUTLAK SORGU AMACI OLMASI
EĞİTİMİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ (FIRSAT EŞİTLİĞİNİ SAĞLAYACAK
MEKANİZMALARIN KURULMASI)
GENÇLERDE GÜVEN VE ÖZGÜRLÜK KAVRAMININ GELİŞTİRİLMESİ
İŞ YAPILMAMASININ MALİYETİNİN SORU TUTULMASI
EĞİTİMCİLERİN EĞİTİLMESİ
EĞLENMESİNİ BİLEN MERAKLARI GELİŞMİŞ BİREYLERİN ÇOĞALMASI
GİRİŞİMCİLİK ÖZENDİRİLMESİ
SORGULAMACI EĞİTİM SİSTEMİ
FIRSAT EŞİTLİLİĞİ SAĞLANMALI
GENÇLERDE GÜVEN VE ÖZGÜRLÜK DUYGUSU GELİŞMELİ
GRUP 3:
1. DEMOKRATİKLEŞME ‘NASIL’ GELİŞTİRİLECEK?
-
ÖZGÜR DÜŞÜNEN, DÜŞÜNCELERİNİ İFADE EDEN, EYLEMLE •KATILIMCI'
OLAN ‘İNSAN’ YETİŞTİREN BİR ‘EĞİTİM SİSTEMİ’ OLUŞTURULACAKTIR.
■ KATILIMCI DEMOKRASİYİ GELİŞTİRECEK
‘HUKUKİ ALTYAPISI’ OLUŞTURULACAKTIR.
BİR
‘SEÇİM
SİSTEMİ’
■ İŞ BARIŞINI KORUYACAK ‘ENDÜSTİRİYEL DEMOKRASİNİN',
ALTYAPISI’ OLUŞTURULACAKTIR.
NİN
‘HUKUKİ
■ SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN, GELİŞMESİNİ ÖZENDİRİCİ ALTYAPILAR
DESTEKLENEREK; ‘KATILIMCI VE ÇOK SESLİ DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ ‘
GELİŞTİRİLECEKTİR.
■ KARAR SÜRECİNDE
OLUŞTURULACAK.
ETKİNLİĞİ
ARTIRACAK
‘DANIŞMA
MEKANLARI'
2. GLOBALLEŞMEYE UYUM‘NASIL’ SAĞLANACAKTIR?
■ ‘GLOBALLEŞME’
KAVRAMI
SAĞLANACAKTIR.
ÜZERİNDE
TOPLUMSAL
KONSENSÜS’
■ SANAYİLEŞMEDE, ‘İNSAN VE SERMAYE’ KAYNAKLARININ ‘ETKİN
KULLANIMINI’, ESAS OLAN İLKELERE UYULACAK, KAYNAK İSRAF EDEN
‘KORUMACILIK’* ÖNLENECEKTİR.
* KORUMACILIK ‘ZAMAN KISITI’ İLE SINIRLI OLACAKTIR
■ ‘BİLİŞİM
TEKNOLOJİLERİNDE’
ULUSLARARASI
STANDARTLAR
YAKALAYACAK BİÇİMDE KAYNAK TAKSİMİNDE ÖNCELİK VERİLECEKTİR.
•
TEKNOLOJİ YARATICILIĞINI
VERİLECEKTİR.
GELİŞTİRECEK
•
‘REKABET
GÜCÜ’
NÜ
ARTIRACAK
UYGULAMALARA ÖNCELİK VERİLECEKTİR.
POLİTİKALARA
PERFORMANS
‘ÖNCELİK’
GELİŞTİRİCİ
3. EĞİTİMLİ VE COŞKULU ‘İNSAN GÜCÜ’ NASIL YARATILACAKTIR?
■ LAİK VE ÇAĞDAŞ DEĞERLERİ BENİMSEYEN İNSAN YETİŞMEYE OKUL
ÖNCESİ DÖNEMDEN BAŞLAYARAK, ‘SÜREKLİ EĞİTİM’ OLGUSUNA ÖNEM
VERİLECEKTİR.
6
- GSMH İÇİNDE EĞİTİM-ÖĞRETİME AYRILAN PAYIN AZALMAMASI İÇİN
GEREKLİ ÖNLEMLER ALINACAKTIR.
• AİLE PLANLANMASI KONUSUNDA ‘ULUSAL POLİTİKA’ BENİMSENECEK
BUNDAN TAVİZ VERMEMENİN ÖNLEMLERİ ALINACAKTIR.
GRUP 4:
STRATEJİ
I. SİYASİ İRADE EKSİKLİĞİ
■
»
■
İŞ ALETLİ PARLEMENTO (SERMAYE VE İŞGÜCÜ)
KARAR MEKANİZMALARINA ETKİN KATILIM DENETİM
PARLEMENTO ÇALIŞMALARINDA SİVİL ÖRGÜTLENMELERİNİN
KATILIMI (ÇOĞULCULUK)
■ SİYASAL ÖRGÜTLEME TOPLUM KESİMLERİNE YAYILMALI
■ SİYASİ PARTİLERDE SÜREKLİ EĞİTİM\ÖĞRENİM ARAŞTIRMA ( SİYASAL
KALİTE SİSTEMİ KURULMASI)
GLOBALLEŞME SÜRECİNDE HUKUKİ ALT YAPI
■ KURULMASINDA SİYASİ İRADENİN GELİŞTİRİLMESİ
■ SİYASAL VİZYONDA GLOBALLEŞME
•
SİYASİ İRADE İLE BÜROKRASİ ARASI İLİŞKİLERİN
■ ULUSLARARASI DÜZEYE GETİRİLMELİ
2. EĞİTİM VE NİTELİKLİ İŞGÜCÜ
■
•
■
■
■
■
■
EĞİTİM SİSTEMİ ETKİLEŞİMLİ OLMALI (AKTİF KATILIM VE YARATICI
DÜŞÜNCE)
EĞİTİMDE KALİTE GÜVENİRLİĞİ SİSTEMİ
EĞİTİM VE İSTİHDAM İLİŞKİSİ, BÜTÜNLEŞME
İŞ YERLERİNİN EĞİTİM UYGULAMASINA AÇILMASI VE ÖZENDİRİLMESİ
EĞİTİM PROGRAMLARINDA GATT VE AB KONULARINA YER VERİLMESİ
SÜREKLİ ÖĞRENİM VE ÇOK MESLEKLİLİK
GLOBAL BİLGİ AKIMINDA BİR ODAK OLARAK YER ALMAU
EĞİTİMİN SÜREKLİ GELİŞTİRİLMESİ VE GÜNCELLEŞTİRİLMESİ
3. GELİR DAĞILIMI KAYNAK YETERSİZLİĞİ
■
■
■
■
■
■
•
-
•
-
TOPLUMSAL YAŞAMDA VERİMLİLİK VE ETKİNLİK
KAYNAK KULLANIMINDA ETKİNLİK
ADİL VERGİLENDİRME
TEŞVİKLERİN PROJE BAZINDA ÖNCELİKLERE GÖRE VERİLMESİ VE
DENETİMİ
ÖZELLEŞTİRME EYLEMİNİN VERİMLİLİK TABANINA OTURTULMASI- İLGİLİ
DÜZENLEYİCİ ERKİN OLUŞTURULMASI
ÇALIŞANLARIN YÖNETİME KATILMASI
ESNEK ÜRETİM İLE ÜRETİMDE DEMOKRATİKLEŞME
KÜLTÜRÜMÜZDE
EKSİK
OLAN
‘ORTAK
ÇALIŞMA
ALIŞKANLIKLARINI/KÜLTÜRÜNÜ
GELİŞTİRECEK
ÖNLEMLER
ALINACAKTIR.
YARATICILIĞI ‘KENDİNE GÜVENİ' GELİŞTİREN BİR ‘İNSAN’ YETİŞTİRECEK
MÜFREDAT GELİŞTİRİLECEKTİR.
EĞİTİ M-ÖĞRETİMDE
‘ANA
ELEMAN’
KALİTESİNİ
ARTTIRACAK
DÜZENLEMELER YAPILACAKTIR.
KENDİNİ ÇEVRESİNİ VE YAŞAMI ‘SORGULAYAN İNSAN'(ŞEYTANIN
AVUKATLARI) YETİŞTİRMEYE ‘ÖZEL ÖNEM’ VERİLECEKTİR *.
*AR-GE DE ÇALIŞANLAR ASKERLİK YAPMAMALIDIR.
7
GRUP 5:
1. SİYASİ İRADE EKSİKLİĞİ
• TÜRKİYE’ NİN HEDEFLERİ NEDİR ?
• TÜRKİYE ÇITAYI NEREYE KOYACAK?
• 2005 YE KADAR İSPANYA MI ? PORTEKİZ Mİ? ALMANYA MI ?
■
■
■
2
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ
BİR EKONOMİK HEDEFLER ANAYASASI YAPILSIN
YENİ KURUMSAL YAPILANMA
DELEGE SİSTEMİ, YARI TANRI LİDER SİSTEMİ,SEÇİM
GÖZDEN GEÇİRİLSİN
SİSTEMİ
EĞİTİM VE NİTELİKLİ İNSANGÜCÜ EKSİKLİĞİ
■
■
■
■
•
■
YETİŞMİŞ İNSAN GÜCÜ PLANLAMASI
ORTA EĞİTİMİN YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ
ÖZEL EĞİTİMİN DESTEKLENMESİ
EĞİTİME KAYNAK AYRILMASI
AYRILAN KAYNAĞINDA DOĞRU KULLANILMASI
YÖK SİSTEMİNİN KALDIRILMASI (HER KENTE KOF ÜNİVERSİTE DEĞİL,
ÜNİVERSİTE KENTLERİ KURULMASI)
■ İŞLETMELERDE İNSAN KAYNAKLARI ANLAYIŞINI GELİŞTİRMEK ( SADECE
OKULDA DEĞİL ÜRETİMDE DE EĞİTİM )
■ EĞİTİMİ TEŞVİK ETMEK
■ EĞİTİMCİNİN DE EĞİTİLMESİ
• SEKTÖREL ARGE 'LERİN GELİŞTİRİLMESİ
3. GELİR DAĞILIMINDAKİ DENGESİZLİK VE KAYNAK YETERSİZLİĞİ
■
■
■
HUKUK SİSTEMİ DÜZENLENMELİ
BÖLGESEL KALKINMA PLANLAMALARI
GÖÇ PLANLAMALARI
YENİ CAZİBE MERKEZLERİ OLUŞTURMA ( MUKAYESELİ ÜSTÜNLÜKLERE
DAYALI MODELE G Ö RE)
• VERGİ REFORMU YAPILMALI
VE KAMU HAKLARININ KULLANIMINDA
VERGİ MÜKELLEFİ OLMA
■ BORSA VE PARA PİYASALARININ GELİŞTİRİLMESİ
-KENT RANTLARININ TOPLUMA GERİ DÖNDÜRÜLMESİ
-ÖZELLEŞTİRME
• VERİMLİLİĞİN ARTIRILMASI
GRUP 6:
1. SİYASİ DE İRADE EKSİKLİĞİ
SANAYİ VE ÜRETİM ÖNCELİKLİ ÜLKE MİSYONUN
ÖRGÜTLERİNİN KATILIMI İLE OLUŞTURULMASI
■
■
■
■
SİVİL
TOPLUM
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN SİYASİ KARARLARI ETKİLEMESİNİ
SAĞLAMA
TEDBİRLERİ GELİŞTİRMEK
HÜKÜMET VE DEVLET AYRI KURUMLAR OLARAK OLUŞACAK
HÜKÜMET-DEVLET STRATEJİSİNİ UZUN VADELİ ETKİLEŞME
8
■
■
■
YARGI BAĞIMSIZLIĞININ FİİLEN SAĞLANMASI
DEVLETİN BÜROKRASİ İNİN ÖRGÜTSEL YAPISI OLUŞTURULMASI
SİYASİ İSTİKRAR OLUŞTURACAK SEÇİM SİSTEMİ*
•TOPLUMDAKİ GÖRÜŞ ÇEŞİTLİLİĞİNİ BOZMAYACAK SİSTEM
«
SİYASİ PARTİLERİN İÇİNDE EKONOMİK ARAŞTIRMA BİRİMLERİNİN
KURULMASI,
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ İLE İŞ BİRLİĞİNİN
OLUŞTURULMASI
2. EĞİTİM VE NİTELİKLİ İNSAN GÜCÜ EKSİkLİĞİ
•
■
■
■
ÇAĞDAŞ EĞİTİMİN 8 YILLIK SÜREDE OLMASI ORTA EĞİTİMİNİN
AĞIRLIKLI MESLEK EĞİTİMİNE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ.
EĞİTİMİN HER KADEMESİNDE BECERİLERİN KAZANDIRILMASI.
ÜNİVERSİTE EĞİTİMİNİN MÜŞTERİ ESASINA UYDURULMASI
EĞİTİMİN PLANLANMASI
BİLGİLENDİRME AĞIRLIKLI DEĞİL, BECERİ GELİŞTİRME AĞIRLIKLI
EĞİTİM
3. KAYNAK EKSİKLİĞİ
■
■
■
■
■
■
D.
TASARRUFUN ÖZENDİRİLMESİ
SERMAYE PİYASASININ GELİŞTİRİLMESİ
RANT GELİRLERİNİN VERGİLENDİRİLMESİ
RİSK SERMAYESİ
YABANCI SERMAYENİN TEŞVİKİ
KAYNAK İSRAFINI ENGEL
BİRLEŞTİRİLMİŞ UYUM STRATEJİLERİ
DEMOKRATİKLEŞME VE SİYASİ İRADE EKSİKLİĞİ
■
■
■
■
•
■
■
■
■
■
TOPLUMDAKİ HER KESİMİN DÜŞÜNCELERİNİ VE İSTEMLERİNİ ÖZGÜRCE
BEYAN ETMELERİNİ VE BU DOĞRULTUDA ÖRGÜTLENMELERİNE İMKAN
SAĞLANMASI,
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN, GELİŞMESİNİ ÖZENDİRİCİ ALTYAPILAR
DESTEKLENEREK; ‘KATILIMCI VE ÇOK SESLİ DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ ‘
GELİŞTİRİLMESİ,
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ İLE İŞ BİRLİĞİNİN OLUŞTURULMASI VE DEĞİŞİK
KESİMLERE YAYILMASI,
KARAR SÜRECİNDE ETKİNLİĞİ ARTIRACAK 'DANIŞMA MEKANLARI’
OLUŞTURULACAK,
ALT KURUMLARIN GELİŞTİRİLMESİ:
BİLGİLERİ DERME, TELEKOMİNİKASYON, SERMAYE PİYASASI
DEVLET BÜROKRASİSİNİN YENİ ÖRGÜTSEL YAPISININ ULUSLARARASI
DÜZEYDE OLUŞTURULMASI,
PARLAMENTO ÇALIŞMALARINDA SİVİL ÖRGÜTLENMELERİNİN KATILIMI
(ÇOĞULCULUK)
SİYASİ İSTİKRAR OLUŞTURACAK SEÇİM SİSTEMİ
KATILIMCI DEMOKRASİYİ GELİŞTİRECEK BİR ‘ŞEÇİM SİSTEMİ' NİN ‘HUKUKİ
ALTYAPISI’ OLUŞTURULACAKTIR.
DELEGE SİSTEMİ, YARI TANRI LİDER SİSTEMİ, SEÇİM SİSTEMİ GÖZDEN
GEÇİRİLSİN
DEVLETİN ROLÜ DÜZENLEYİCİ VE MİKTARI MİNİMUM
HÜKÜMET VE DEVLET AYRI KURUMLAR OLARAK OLUŞACAK
9
■
■
■
■
»
■
■
■
■
«
•
HÜKÜMETİN DEVLET STRATEJİSİNİ UZUN VADELİ ETKİLEŞME VE DÜZELTME
MEKANİZMASININ OLUŞTURARAK SAPTAMASI
FARKLILIKLARIN
BİR
ARADA
YAŞATILMASI
VE
ORTAK
DOĞRU
KAVRAMLARININ OLUŞMASI, KİTLELER VE KİMLİKLER ARASI İÇ BARIŞ
İŞ BARIŞINI KORUYACAK ‘ENDÜSTİRİYEL DEMOKRASİNİN’,
‘HUKUKİ
ALTYAPISI* OLUŞTURULACAKTIR.
TOPLUMDAKİ GÖRÜŞ ÇEŞİTLİLİĞİNİ BOZMAYACAK SİSTEM
MÜLKİYETİN TABANA YAYILMASI İÇİN GEREKLİ DÜZENLEMELRİN YAPILMASI
HAKSIZ REKABETİN ÖNLENMESİ, TÜKETİCİNİN KORUNMASI, ANTİ-TEKEL
KANUNLARININ ÇIKMASI
BİR EKONOMİK HEDEFLER ANAYASASI YAPILSIN
HAK
VE
ÖZGÜRLÜKLERİNİN
KORUNMASI
-YASAL
KISITMALARIN
KALDIRILMASI
SİYASAL YAŞAMA KATILIMIN KOLAYLAŞTIRILMASI
KARAR MEKANİZMALARINA ETKİN KATILIM VE DENETİMİN SAĞLANMASI
SENDİKALAŞMANIN TEŞVİK EDİLMESİ, YASAKLARIN KALDIRILMASI
BİLGİLENDİRİLMİŞ VE BİLİNÇLİ AYDIN TOPLUM (AKILCI TOPLUM)
SANAYİ VE ÜRETİM ÖNCELİKLİ ÜLKE MİSYONUN
SİVİL TOPLUM
ÖRGÜTLERİNİN KATILIMI İLE OLUŞTURULMASI
YARGI BAĞIMSIZLIĞININ FİİLEN SAĞLANMASI
İŞ ALEMİ PARLAMENTODA BULUNMALI (SERMAYE VE İŞGÜCÜ)
YENİ KURUMSAL YAPILANMA
SİYASİ
PARTİLERİN
İÇİNDE
EKONOMİK ARAŞTIRMA
BİRİMLERİNİN
KURULMASI.
SİYASİ PARTİLERDE SÜREKLİ EĞİTİM / ÖĞRENİM ARAŞTIRMA ( SİYASAL
KALİTE SİSTEMİ KURULMASI)
SİYASAL VİZYONDA GLOBALLEŞME
EĞİTİMLİ VE COŞKULU ‘İNSAN GÜCÜ’
EĞİTİM STRATEJİSİ: EĞİTİM VE NİTELİKLİ İŞ GÜCÜ
NÜFUS PLANLAMASI
■
■
■
■
■
•
■
■
■
İŞ YERLERİNİN EĞİTİM UYGULAMASINA AÇILMASI VE ÖZENDİRİLMESİ
EĞİTİM
ÖZELLEŞTİRİLMESİ
(FIRSAT
EŞİTLİĞİNİ
SAĞLAYACAK
MEKANİZMALARIN KURULMASI)
GLOBAL BİLGİ AKIMINDA TÜRKİYE BİR ODAK OLARAK YER ALMALI
EĞİTİM-ÖĞRETİM
DE
'ARA
ELEMAN’
KALİTESİNİ
ARTTIRACAK
DÜZENLEMELER YAPILACAKTIR
EĞİTİMCİLERİN EĞİTİLMESİ
GSMH İÇİNDE EĞİTİM-ÖĞRETİME AYRILAN PAYIN ARTIRILMASI LAİK VE
ÇAĞDAŞ EĞİTİM
KÜLTÜRÜMÜZDE EKSİK OLAN ‘ORTAK ÇALIŞMA' ALIŞKANLIKLARINI/
KÜLTÜRÜNÜ GELİŞTİRECEK ÖNLEMLER ALINACAKTIR.
GİRİŞİMCİLİĞİN ÖZENDİRİLMESİ
YARATICILIĞI VE ‘KENDİNE GÜVENİ’ GELİŞTİREN BİR ‘İNSAN’ YETİŞTİRECEK
MÜFREDAT GELİŞTİRİLECEKTİR.
ÖZGÜR DÜŞÜNEN, DÜŞÜNCELERİNİ İFADE EDEN EYLEME KATILIMCI OLAN
İNSAN YETİŞTİREN BİR EĞİTİM SİSTEMİ OLUŞTURULACAKTIR..
KENDİNİ
ÇEVRESİNİ
VE
YAŞAMI
‘SORGULAYAN
İNSAN'(ŞEYTANIN
AVUKATLARI) YETİŞTİRMEYE 'ÖZEL ÖNEM' VERİLECEKTİR *.
BİLGİLENDİRME AĞIRLIKLI DEĞİL, BECER] GELİŞTİRME AĞIRLIKLI EĞİTİM
EĞİTİMİN SÜREKLİ GELİŞTİRİLMESİ VE GÜNCELLEŞTİRİLMESİ
EĞİTİMDE KALİTE GÜVENİLİRLİLİĞİ SİSTEMİ
10
ÇAĞDAŞ EĞİTİMİN 6 YILLIK SÜREDE OLMASI, ORTA EĞİTİMİNİN AĞIRLIKLI
MESLEK EĞİTİMİNE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ.
ÜNİVERSİTE KENTLERİ KURULMASI
SÜREKLİ ÖĞRENİM VE ÇOK MESLEKÜLİK
ÜNİVERSİTE EĞİTİMİNİN MÜŞTERİ ESASINA UYDURULMASI
ORTA VE YÜKSEK EĞİTİM PROGRAMLARINDA
GATT VE AB KONULARINA YER VERİLMESİ
SEKTÖREL AR-GE' LERİN GELİŞTİRİLMESİ
YETİŞMİŞ İNSAN GÜCÜ PLANLAMASI YANİ EĞİTİM VE İSTİHDAM İLİŞKİSİ
KURULMALI
P A T İK A
II.
A . T Ü R K S A N A Y İN İN
G Ü Ç L Ü V E Z A Y IF Y A N L A R I
G Ü Ç LÜ Y A N LA R
G R U P
1.
KURUMSAL BATI TEKNOLOJİSİNE ENTEGRASYON
•
•
•
•
2.
YABANCI SERMAYE İLE ORTAKLIKLAR
KAYIT DIŞI EKONOMİ KAYNAKLARI
HABERLEŞME ALT YAPISI
LOKOMOTİF SEKTÖRLERİN VARLIĞI ( TEKSTİL GIDA OTOMOTİV ) DEĞİŞMEKTE
OLAN YASAL ALT YAPI ( REKABET TÜKETİCİ KORUMA PATENT ) TALEBE UYAN
ÜRETİMİN ESNEK YAPISI (TEKSTİL HAZIR GİYİM)
İNSAN GÜCÜ
•
•
•
•
•
•
3.
1
GİRİŞİMCİLİK YETENEĞİ
BEYİN GÜCÜ
GENÇ İŞGÜCÜ POTANSİYELİ
UCUZ İŞÇİLİK
ULUSLAR ARASI DÜZEYDE MÜZAKERE GÜCÜ
ÇALIŞKANLIK ( İYİ YÖNETİM KOŞULLARI ALTINDA)
COĞRAFİ KONUM
•
•
•
POTANSİYEL PAZARLARAYAKINLIK
DOĞAL KAYNAKLARIN VARLIĞI
BÖLGESEL DİNAMİKLER ( İSRAİL FİLİSTİN PROBLEMİNİN ÇÖZÜMÜ)
GRUP 2
■
■
■
COĞRAFİ KONUM DOLAYISIYLA BÜYÜK İSTİKRARLI PAZARLARA YAKINLIK DİNAMİK
GELİŞEN BÜYÜK İÇ PAZAR
YÜKSEK YETENEKLİ İŞ GÜCÜNÜN UCUZA SAĞLANMASI
ULUSLAR ARASI EKONOMİLERDE ENTEGRASYON DA KAZANILAN DENEYİM
GRUP 3
1 İNSAN:
.
•
•
•
•
TÜRK İNSANININ BAŞARI GİRİŞİMCİLİK İSTEĞİ VE DEĞİŞİME HIZLI UYUM YETENEĞİ
DEMOKRASİ GELENEĞİ
DÜŞÜK ÖLÇEKTE ÜRETİM YAPABİLME KABİLİYETİ
KRİZ DENEYİMİ
TOPLUMSAL ÖZVERİYE YATKIN (UCUZ İŞÇİLİK DAHİL)
2 PAZAR:
•
•
•
•
•
İÇ BÖLGESEL PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ VE DİNAMİĞİ
GENÇ NÜFUS (50%)
COĞRAFİ KONUM
YETİŞMİŞ İNSAN BİRİKİMİ
TURİZM AVANTAJI
12
3 ALTYAPI:
.
SIÇRAMA YAPTIRABİLECEK SANAYİ BİRİKİMİ KAPASİTESİ VE ALTYAPISI (HİZMET
SEKTÖRÜ)
ZAYIF YANLARI
GRUP 4
1.
FİNANSAL ZORLUKLAR
• ENFLASYON
■ KAYNAK MALİYETİ
- BANKA VE SERMAYE (İÇ VE DIŞ) YETERSİZLİĞİ
• VERGİ NİSPETLERİNİN YÜKSEKLİĞİ
2.
TEKNOLOJİK SORUNLAR
■ ESKİYEN TEKNOLOJİ
■ YAN SANAYİ (ÜRÜN) YETERSİZLİĞİ
■ YENİ TEKNOLOJİ ÜRETEMEME
■ ÜSl (ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİNİN YETERSİZLİĞİ
3.
İNSAN-YÖNETİM SORUNU
■ MODERN YÖNETİM TEKNİKLERİ
■ KURUMSALLAŞMA
■ BÜROKRASİ
■ EĞİTİM
■ DIŞ/İÇ PAZARLAMA TEKNİKLERİ
GRUP 5
1.
TEKNOLOJİ YETERSİZLİĞİ
•
GENELDE TEKNOLOJİ DÜZEYİ DÜŞÜK
(ESKİ TEKNOLOJİ/ESKİ ÜRÜN)
■ TEKNOLOJİ GELİŞTİRME YETERSİZLİĞİ
■ ALINAN TEKNOLOJİNİN ÖZÜMSENMESİ VE SAHİPLENİLMESİ
■ KRİTİK TEKNOLOJİ SEÇİMİNİN YAPILMAMASI
■ BULUŞÇULUĞUN ENGELLENMESİ
2.
FİNANSMAN YETERSİZLİĞİ
■
■
■
■
•
3.
SERMAYE PİYASASININ OLUŞMAMASI
YATIRIM KREDİLERİNİN YETERSİZLİĞİ
YÜKSEK ENFLASYON, FAİZ VE İSTİKRARSIZ KUR
BANKACILIK SANAYİİ DESTEKLENMEMESİ
KOBİ (KÜÇÜK ORTA BOY İSL.)LERİN DESTEKLENMEMESİ
İÇ VE DIŞ PAZAR SORUNLARI
■
■
•
•
■
ÜLKE İMAJI DEZANVANTAJI (DIŞ PAZARDA)
KOBİLERİN İÇ VE DIŞ PAZARLARA GİREMEMESİ
İÇ PAZARIN TEKELCİ YAPISI
STANDARTLAR VE AKREDİTASYON SİSTEMİNİN ÇALIŞMAMASI
BÖLGESEL YETENEĞİN SANAYİDE DİKKATE ALINMAMASI
13
GRUP 6
1.
ÇAĞDAŞ TEKNOLOJİ EKSİKLİĞİ
- AR-GE EKSİK
■ ESNEK ÜRETİM SİSTEM EKSİKLİĞİ
■ VERİMSİZLİK
■ KALİTESİZ ÜRETİM
■ OPTİMUM ÖLÇEK EKONOMİSİ EKSİKLİĞİ
■ YÖNETİM-TEKNOLOJİ EKSİKLİK (DEVLET YÖNETİMİ DAHİL)
2.
PAZARLAMA VE SATIŞ EKSİKLİĞİ
■
■
•
■
3.
PAZARLAMA VE SATIŞ ORGANİZASYONU EKSİKLİĞİ
ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİ AZLIĞI
DÜNYA MARKASI OLAN ÜRÜN EKSİK
ÜRETİMİN TÜKETİCİ ODAKLI OLMAMASI
REKABET KOŞULLARININ EKSİKLİĞİ —TEKELLEŞME
■
■
■
HAMMADDE DE TEKELLEŞME ÇOK YÜKSEK
BANKACILIK VE ALTERNATİF FİNANS KAYNAĞI EKSİKLİĞİ
RANT EKONOMİSİ
B. ORTAK ÜÇ GÜÇLÜ VE ZAYIF YANLARI
ORTAK ZAYIF
»
TEKNOLOJİ YETERSİZLİĞİ
-ESKİ TEKNOLOJİ
-YENİ TEKNOLOJİ ÜRETEMEME / ÖZÜMSEMEME
-YÖNETİM TEKNOLOJİSİ
-
FİNANSMAN YETERSİZLİĞİ
-YÜKSEK ENFLASYON
-KAYNAK EKSİKLİĞİ VE KAYNAK MALİYET ARTIŞI
-BANKACILIK-SINAİ YATIRIM İLİŞKİSİZLİĞİ
■
PAZARLAMA TEKNİKLERİ VE YAKLAŞIMI EKSİKLİĞİ
-ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİ AZ
-ÜLKE İMAJI KÖTÜ, DÜNYA MARKASI AZ
ORTAK GÜÇLÜ
■
COĞRAFİ KONUM
-POTANSİYEL PAZARLARA YAKINLIK
-BÖLGESEL DİNAMİKLER
-DOĞAL KAYNAKLAR
■
İÇ PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ VE DİNAMİĞİ
-
İNSAN GÜCÜ POTANSİYELİ
-GİRİŞİMCİLİK
-EKONOMİK İŞ GÜCÜ
-GENÇ İŞ GÜCÜ
■
SANAYİNİN KURUMSAL ALTYAPISI
-SANAYİDEKİ BİRİKİM/LOKOMOTİF SEKTÖRLERİN VARLIĞI
-BATI TEKNOLOJİLERİNE İNTEGRASYON VE YABANCI SERMAYE
-KRİZ DENEYİMİ/ÜRETİMİN ESNEK YAPISI
-HABERLEŞME
C. GÜÇLÜ VE ZAYIF YANLAR İÇİN UYUM STRATEJİLERİ
KUVVET STRATEJİLERİ
GRUP 1
COĞRAFİ KONUM İLE İLGİLİ STRATEJİ
•
•
•
•
•
BÖLGEDEKİ SİYASAL ETKİNLİK (GERÇEKÇİ VE KARŞILIKLI YARAR İLKESİNE DAYALI)
DIŞ TİCARET BAKANLIĞININ KURULMASI (DEİK, İHRACATÇI BİRLİKLER, KEK
KORDİNASYONU)
DIŞ TİCARET MÜŞAVİRLİKLERİNİN GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE TEÇHİZ EDİLMESİ
BÖLGESEL İŞBİRLİĞİ ANDLAŞMALARINA TARAF ÜLKELERİN ÖZEL SEKTÖRLERİ
ARACILIĞI İLE İŞLERLİK KAZANDIRILMASI
SU KAYNAKLARININ BÖLGEDE İSTİKRAR SAĞLANMASI YÖNÜNDE
DEĞERLENDİRİLMESİ
İÇ PAZAR BÜYÜKLÜĞÜNÜN VE DİNAMİKLİĞİNİN ULUSLARARASI REKABET
BAĞLAMINDA GELİŞTİRİLMESİ
•
•
•
•
•
•
İÇ PAZARDA İSTİKRARLI BİR TÜKETİM YAPISININ OLUŞTURULMASI (SATIN ALMA
GÜCÜNÜN ARTTIRILARAK YAYGINLAŞTIRILMASI)
DEVLET ALIMLARININ PROGRAMLI OLMASI VE YERLİ SANAYİNİN DIŞLANMASI
İÇ PİYASADA SATILAN MALLARIN DA ULUSLARARASI STANDARTLARA UYGUNLUĞU
DEVLET ALIMLARININ TEKNOLOJİ ÜRETİMİNE VE GELİŞİMİNE (AR-GE) DESTEKLER
NİTELİKTE OLMASI
ULUSAL SANAYİLEŞME STRATEJİSİ ÇERÇEVESİNDE AT VE GATT NORMLARINA
UYGUN KORUMA VE TEŞVİK POLİTİKALARININ GELİŞTİRİLMESİ
GERÇEK REKABET KOŞULLARININ OLUŞTURULMASI
İNSAN GÜCÜ POTANSİYELİ
• VERİMLİLİĞİN ARTTIRILMASI
•
RİSK SERMAYESİ KURUM / ARACININ YAYGINLAŞTIRILMASI
. EĞİTİM
• AR-GE'NİN DESTEKLENMESİ
• YAZILIM SEKTÖRÜNÜN DESTEKLENMESİ (İNSAN GÜCÜ AÇISINDAN)
• GENÇ İŞGÜCÜNÜN ULUSLARARASI KURULUŞLARDA YER ALMASININ SAĞLANMASI
•
BEYİN GÖÇÜNÜN TERSİNE DÖNDÜRÜLMESİ İÇİN GEREKLİ ÖNLEMLERİN ALINMASI
•
ULUSLARARASI DÜZEYDE HİZMET (HUKUK, MÜHENDİSLİK, VB.) BİRİMLERİN TEŞVİKİ
15
SANAYİNİN KURUMSAL ALTYAPISI
•
LOKOMOTİF SEKTÖRLERİMİZİN ULUSLARARASI PAZARLARA YAYILMASINI
DESTEKLEYİCİ ÖNLEMLERİN ALINMASI
HABERLEŞME ALTYAPISININ GÜÇLENDİRİLMESİ VE YAYGINLAŞTIRILMASI
ULUSLARARASI SATANDARTLARA UYGUNLUK BELGELERİNİ ONAYLAYACAK ÖZERK
TARAFSIZ BİR MİLLİ AKREDİTASYON KONSEYİ OLUŞTURULMASI
ENTEGRASYON SÜRECİNDE TEKNOLOJİNİN ÜRETİMİNİ SAĞLAYACAK
MEKANİZMALARIN HAREKETE GEÇİRİLMESİ
YABANCI SERMAYE MEVZUATINDA DÜZENLEMELER YAPARAK AR-GEYİ
ÖZENDİRECEK HÜKÜMLER GETİRMEK (ÜLKEDEKİ TEKNOLOJİK GELİŞMEYE KATKIDA
BULUNMASINI SAĞLAMAK İÇİN)
KOBİ'LERİN TEKNOLOJİ YOĞUN YAPILANMASINA OLANAK SAĞLANMASI
•
•
•
•
•
GRUP 2
COĞRAFİ KONUMLA İLGİLİ STRATEJİLER
•
POTANSİYEL PAZARLARI GELİŞTİRMEYİ NASIL YAPACAĞIZ?
ULAŞIM, İLETİŞİM VE ENERJİ ALTYAPISININ RAKİPLER DÜZEYİNE ÇIKARARAK
YABANCI SERMAYE VE YERLİ GİRİŞİMCİYE ŞANS EŞİTLİĞİ SAĞLANACAKTIR.
ALTYAPILARIN YAPILMASINDA ÖZEL GİRİŞİM VE YABANCI SERMAYEDEN
YARA LANI LA ÇAKTI R
POTANSİYEL PAZARLARI DEĞERLENDİREBİLMEK İÇİN HUKUKSAL ALTYAPI
UYUMLANDIRILMASI YAPILACAKTIR
VİZE, SERBEST DOLAŞIM İMKANLARI GELİŞTİRİLEREK GELİŞ, GİDİŞ (MAL VE
HİZMET) AKIŞINI HIZLANDIRACAK
•
BÖLGESEL DİNAMİKLER
YAKIN BÖLGEDE SİYASİ İSTİKRAR İÇİN AKTİF DIŞ POLİTİKA GELİŞTİRİLECEK
TÜRKİYE'NİN SU İMKANI BÖLGE ÜLKELERİ İLE ORTAK KULLANIM VE TİCARETİ
ARTTIRACAK (ORTAK PROJELER)
KARADENİZ EKONOMİK İŞBİRLİĞİ, MERKEZİ ASYA ÜLKELERİ ORTAK YATIRIM
OLANAKLARININ GELİŞTİRİLMESİ VE DESTEKLENMESİ
•
DOĞAL KAYNAKLAR
ENERJİ YATIRIMLARININ (HİDROELEKTİRİK) GELİŞTİRİCİ SANAYİ
EDİLECEKTİR
TARIMSAL ENDÜSTRİNİN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN SERACILIK VB.
EDİLECEKTİR. (GAPA YABANCI SERMAYE ÇEKME ÖNLEMLERİ)
TEŞVİK
TEŞVİK
İÇ PAZARIN BÜYÜKLÜĞÜ VE DİNAMİĞİ
•
•
•
•
ADİL VE SERBEST PAZAR KOŞULLARI YARATILARAK İÇ PAZAR DİNAMİĞİNDEN
YARARLANILACAK
DEVLETİN
PAZAR
YARATMA
FONKSİYONUNUN YETERİNCE
İŞLETMESİ,
BİLİNÇLENDİRİLME
_
TÜKETİCİNİN KORUNMASI DÜZENLEMELERİ YAPILACAKTIR
ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ VE SANAYİ KUŞAKLARI POLİTİKASININ
NETLEŞTİRİLMESİ
İNSANGÜCÜ POTANSİYELİ
•
CAYDIRICI
•
S
^ S
K
BÜROKRATİK
^ N
D
A
İŞLEMLERİN
AZALTILARAK
GİRİŞİMCİNİN
TEŞVİKLERİN GİDEREK GÜÇLENDİRİLMESİ
16
•
KOBİ'LER POLİTİKASI
SAĞLANMASI
İLE
KÜÇÜK
GİRİŞİMCİYE
GÜVEN
VE
İNSİYATİF
SANAYİNİN KURUMSAL YAPISI
•
TEKSTİL
SANAYİNİN
LOKOMOTİF
KARAKTERİNİN
KORUNMASI
İÇİN
TEKNOLOJİNİN GELİŞTİRİLMESİ
EKONOMİK ALT YAPIYI DEĞİŞTİREREK (JENERİK TEKNOLOJİ) TEKNOLOJİLERE
AĞIRLIK, ÖNCELİK VERİLECEK
TEKNOLOJİK ÜRETİME YÖNELİK UZMANLAŞMIŞ KURUMLAR ARASINDA
İŞBİRLİĞİNİ GELİŞTİRMEK
SANAYİYE YÖNELİK ORTAK BİLGİ BANKALARININ KURULMASI
ÜLKE SANAYİ ENVANTERİNN YAPILMASI
HABERLAŞME YATIRIMLARININ HACİM BÜYÜMESİ YANINDA KALİTEYEDE ÖNEM
VERİLMESİ VE BU KONUDA ÖZEL SEKTÖRÜN TEŞVİK EDİLMESİ
YÜKSEK TEKNOLOJİ
KONUSUNDA
ÖZEL
GİRİŞİMCİELRİN
BİRARAYA
GELMELERİNİN TEŞVİK EDİLMESİ
•
•
•
•
•
•
GRUP 3
COĞRAFİ KONUMLA İLGİLİ STRATEJİ
■ KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİ İLE POTANSİYEL PAZAR ANALİZLERİNİN DOĞRU
YAPILMASI
■ SÜREKLİ İLETİŞİM VE SÜREKLİ İSTİHBARAT
» BÖLGESEL DİNAMİĞİN SÜRÜKLEYİCİ GÜCÜ OLMAK İÇİN TARİHSEL, KÜLTÜREL,
DOĞAL BİRİKİMİ ENTEGRE BİÇİMDE KULLANMAK( ORTAK YATIRIMLARDA
ÖNCÜLÜK)
■ ORTA-DOGU'NUN.TÜRKİ CUMHURİYETLERİN YENİDEN YAPILANMA FIRSATININ
DEĞERLENDİRİLMESİ
■ CEYHAN DA OLUŞACAK TÜRK OPEC I
• KAFKASLARDAKİ YENİ OLUŞUM (ERMENİSTAN'IN DIŞA AÇILMASI) İSRAİL İLE
TEKNİK TİCARİ İŞBİRLİĞİ
İÇ PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ
-
İÇ PAZARI YARIŞARAK KORUMAK VE GELİŞTİRMEK VERİMLİLİK KALİTE
GÜVENİLİRLİK
İÇ PAZARDAKİ ÜRETİMDE MENŞEİ TARİFELER (AB’ NİN KENDİ KRİTERLERİNE
UYGUN TARİFELER)
ULAŞTIRMA VE HABERLEŞMEDE YENİ YATIRIM
ÜRETİM GİRDİLERİNİN RAKİP ÜLKELERLE EŞİTLENMESİ HABERLEŞME,
HAMMADDE, ENERJİ
TÜKETİCİNİN ALIM GÜCÜNÜN İSTİKRARLI BİÇİMDE ARTIRILMASI
YAYGIN SERVİS VE BAKIM HİZMETİ MECBURİYETİ ARANMASI
»
■
•
■
SANAYİNİN KURUMSAL ALTYAPISI
•
■
TEKSTİL, OTOMOTİV VE YAN SANAYİİ, İNŞAAT, GEMİ İNŞAAT, GIDA, DERİ VE
DERİ MAMÜLLERİ, YATIRIM MALLARI SANAYİ, AĞAÇ İŞLERİ VE MOBİLYA,
SAVUNMA SANAYİ= TERCİHLİ SEKTÖRLER
KOMPOZİT MALZEME,
MİKRO-BİYOLOJİ
GİBİ YÜKSEK TEKNOLOJİ
SANAYİLERE YATIRIMIN YAPILMASINA TEŞVİK
ZAYIF YANLAR İÇİN STRATEJİLER
GRUP 4
TEKNOLOJİ YETERSİZLİĞİNE ÇÖZÜM
•
•
•
•
•
TEKNOLOJİ SATIN ALMAK ÖZÜMSEMEK, GELİŞTİRMEK
YABANCI SERMAYEDEN YENİ VE İLERİ (JENERİK) TEKNOLOJİYİ TEŞVİK ETMEK
AR-GE VASITASI İLE YENİ TEKNOLOJİ VE ÜRÜN GELİŞTİRMEK
FİKRİ MÜLKİYET YASASI ÇIKARTILMASI
RİSK
SERMAYESİNİN
OLUŞTURULMASI
VE
TEKNOLOJİ
ÜRETİMİNE
YÖNLENDİRİLMESİ
ÜNİVERSİTE VE SANAYİ İŞBİRLİĞİNİ ENGELLEYEN HUSUSLARIN ORTADAN
KALDIRILMASI VE TEKNO-PARKLARIN ÇOĞALTILMASI
BİLGİNİN TOPLANMASI, İŞLENMESİ VE DAĞITILMASININ KOLAYLAŞTIRILMASI
(İNTERNET VE BİLGİ ALANI)
ARAŞTIRMACI YETİŞTİRMESİNDE ÜNİVERSİTE İLE BERABER ÇALIŞMAK
•
•
•
FİNANSMAN (SERMAYE YETERSİZLİĞİNİN AŞILMASI)
•
•
•
•
•
YABANCI SERMAYENİN ÖZENDİRİLMSİ
ŞİRKETİN HALKA AÇILMASINI ÖZENDİRMEK
ORTA VE KISA VADELİ KREDİ TEMİNİ (İÇ / DIŞ)
VERİMLİLİĞİ TEŞVİK ETMEK
RİSK SERMAYESİ VE YATIRIM ORTAKLIKLARI, YATIRIM FONLARI GİBİ YENİ
ARAÇLARIN YAYGINLAŞMASINI SAĞLAMAK
YENİ FİNANSAL (LEASING, FRANCHISING, FACTORING, İHRACAT SİGORTASI)
ARAÇLARINI GELİŞTİRMEK
•
PAZARLAMA TEKNİKLERİ VE YAKLAŞIM EKSİKLİĞİ
•
•
.
MODERN PAZARLAMA TEKNİKLERİNİN EĞİTİMİNİN YAPILMASI
ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİ VE MARKA YARATMAYA ÖNEM VERMEK
SATIŞ SONRASI HİZMET İÇİN EĞİTİM VE YATIRIM
GRUP 5
TEKNOLOJİK GELİŞME
•
REKABET GÜCÜ YÜKSEK TEKNOLOJİLERE YÖNELMEK
■
■
■
•
•
•
■
■
■
•
KRİTİK SEÇİM YAPILDIKTAN SONRA BÖLGESEL BAZDA TEKNOLOJİLERDE
UZMANLAŞMA VE KURUMSAL YAPILANMA
YENİ YATIRIMLARIN UZUN VADELİ VE UYGUN KOŞULLARLA FİNANSMANI
AB
BAŞTA
OLMAK
ÜZERE
ULUSLARARASI
BİLGİ
AĞINDAN
YARARLANMA (GEREKLİ ALTYAPI VS ÖNLEMLERİN ALINMASI)
KAMU ALIMLARININ TEKNOLOJİK YENİLEME YÖNÜNDEN ETKİN KULLANIMI
RİSK SERMAYESİ YÖN TEMİNİNİN UYGULANMASI
ÖZEL VE KAMUSAL AR-GE MERKEZLERİNİN(VE BENZER KURUMLARIN
KURULMASI
AB REKABET DÜZEYİNE UYGUN AR-GE FONLARININ OLUŞTURULMASI
AB TEKNOLOJİ PROGRAMLARINDA VE PROJELERİNDE ETKİN YER ALMAK
ÜZERE ULUSAL POLİTİKALARIN OLUŞTURULMASI
TEKNOLOJİ ÜRETİMİ VE KAZANIMI İÇİN DEVLETİN KALICI BİÇİMDE
TEŞVİK VE KORUNMASI
GENÇLERİN BİLİM VE TEKNOLOJİYE YÖNELMESİ İÇİN MERKEZLERİN
KURULMASI
■
PATENT KANUNU, FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI, LİSANS, KNOW-HOW,
PATENT ALIMI KONULARININ DÜZENLENMESİ
TAKLİT KOPYA GERİ MÜHENDİSLİK YAYINLARDAN YARARLANMAK
ÜZERE ÖNLEMLERİN ALINMASI
ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ
YENİ
TEKNOLOJİLERİ
OLGUN
ENDÜSTRİLERE
YATIRIM
YENİ
ENDÜSTRİLERİN YARATILMASI İLE DE BİRLİKTE ELE ALMAK
ÖRGÜTSEL YENİLEME İLE KISA VADELİ KAZANIMLARA GİDİLMESİ
■
■
•
■
FİNANSMAN
■
■
■
■
DEVLETİN STRATEJİK TERCİH VE YATIRIMLARDAKİ ROLÜNÜN ÖNE ÇIKMASI
BANKALARIN FONLARININ BELLİ BİR ORANI SANAYİYE YATIRIM VE
İŞLETME KREDİSİ OLARAK VERİLMELİ
ÖZELLEŞTİRME: VERİMLİLİĞİN ARTMASI VE SANAYİYE YÖNELİK
KAYNAK YARATILMASI İÇİN YÖNLENDİRİLMELİ
BAZI FONLARIN ( SİGORTA, SOSYAL GÜVENLİK, TEŞVİK VS) SANAYİ
YATIRIMLARININ FİNANSMANINDA KULLANILMASI
YABANCI SERMAYENİN ALT YAPI, YENİ TEKNOLOJİ VE BÖLGESEL KALKINMA
AMAÇLARI DOĞRULTUSUNDA TEŞVİK EDİLMESİ
PAZAR
■
■
■
ÜLKENİN İMAJININ OLUMLU YÖNDE GELİŞTİRİLMESİ İÇİN ULUSAL POLİTİKALARIN
GELİŞTİRİLMESİ
ÜRÜNLERİMİZİN TANITILMASI İÇİN ULUSLARARASI FUARLARDA KATILIMIN
TEŞVİKİ (KOBİ LER İÇİN DESTEĞİN ARTIRILMASI)
TARİFE DIŞI KORUMACILIĞIN ÇEŞİTLENDİRİLMESİ
GRUP 6
ORTAK ZAYIFLAR STRATEJİSİ
1.
TEKNOLOJİ YETERSİZLİĞİ
♦ TEKNOLOJİ ÜRETİMİ-DÜNYADA İLK DEFA BİLİM-ARGE TEKNOLOJİ UYGULAMASI
SATIN ALIP UYARLAMA TEKNOLOJİ ÜRÜN GELİŞTİRME
* ÜRETİMİ UZUN VE ZORLU -ARGE ARTILACAK. KISA VADEDE ZOR.
HEDEF ALINMALI ANCAK KISA VADEDE DEĞİL STRATEJİ
SATIN ALARAK VE/VEYA ELDE ETMEK SÜREÇ KISALTALIM HEMEN
ÜRETİME YÖNELELİM.
ÜLKE KAYNAKLARINI KULLANAN TEKNOLOJİYİ ELDE ETMEDE ÖNCELİK
JOİNT-VENTURE FİNANSA KATILMALI. ÇIKAN ÜRÜNÜ DÜNYAYA SATMAYI
KABUL ETMELİ
ÖZELLEŞTİRMEDE MEVCUT TEKNOLOJİYİ DEĞİŞTİRİP BİR ÜSTÜNÜ
GETİRME MECBURİYETİ
ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİ MEVCUT TEKNOLOJİNİN GELİŞTİRİLMESİ
KARŞILIKLI DESTEKLEME (SANAYİ / DEVLET)
DEVLETİN TEKNOLOJİK GELİŞİME DESTEK VERMESİ
JOİNT-VENTURE İLE YETİNİLMEMESİ. LOKAL AR-GE' YE ÖNEM VERİLMESİTEŞVİK
BİLİMSEL ARAŞTIRMA KURUMLARINA BEYİN GÖÇÜ TEŞVİK EDİLMELİ.
RUSYA DA EĞİTİM KURUMLAR! AZALINCA TÜRKİYEYE GELİŞ
(YÖNETİM TEKNOLOJİSİ)
DONANIM— İNSAN—SİSTEM (DÖNGÜSÜ)
■
■
■
■
DAVRANIŞ EĞİTİMİ
ÇAĞDAŞ LİDERLİK EĞİTİMİ 'COACHİNG’
SANAYİ KÜLTÜRÜ
BÜTÜNÜ GÖRÜP PARÇAYI ALGILAMAK
AZALTILMIŞ KADEME, ESNEK VE YALIN YÖNETİM
2.
FİNANSMAN YETERSİZLİĞİ
■ ENFLASYONUN NEDENİ OLAY YAPISAL TEDBİRLERİN UYGULANMASI
» ÜLKE
KREDİBİLİTESİ
İSTİKRARLI
PROGRAMLI
EKONOMİYLE
YÜKSEK
TUTMAK(KAMU AÇIĞI)
■ RİSK SERMAYESİ TEŞVİK EDİLMELİ
■ KAMU BANKALARININ BÖLGESEL BAZDA ÖZELLEŞTİRİLMESİ
•
DEVLETİN KÖTÜ KULLANDIĞI KAYNAKLARIN SANAYİYE YÖNLENDİRİLMESİ
■ SERMAYE PİYASALARININ GELİŞTİRİLMESİ (MESELA ANTİ-KARTEL YASASI)
BORSANIN ETKİNLEŞMESİ (HİSSE SENETLERİNİN KAMUYA YAYILMASI)
■ İHRACAT KREDİ GARANTİ VE SİGORTASININ YAYGINLAŞTIRILMASI
- YURT DIŞINDA VAR OLAN SATICI VE ALICI KREDİLERİNİN TEŞVİKİ
■ GSMH'NIN %1 Nİ ARGEYE AYIRMAK
KAMU BANKALARININ BÖLGESEL BAZDA BÖLÜNMESİ VE ÖZELLEŞTİRİLMESİ
3.
■
■
•
■
■
■
■
•
PAZARLAMA TEKNİKLERİ
İHRACATTA PAZARLAMA FAALİYETİNE DESTEK VERİLMELİ
MÜŞTERİ HİZMETLERİNE DESTEK VERİLMELİ
ŞİRKETLER VE ÜLKELER ARASI SİNERJİ
ÜLKE MARKASININ GELİŞTİRİLEMSİ (‘ESPAÑA’, ‘İTS GREEK’)
ULUSLARARASI
STANDARDİZASYON
VE
KALİTE
KAVRAMININ
BELGELENDİRMESİ (DIN- CE- ISO-EKO)
YURTDIŞINDA ÜLKE TİCARET MERKEZLERİ GELİŞTİRİLMESİ (İSRAİL ÖRNEĞİ)
ALICILARI TOPLU HAREKET ETTİREREK ÜLKE TANITIMI
YURT İÇİNDE ULUSLARARASI NİTELİKTE FUAR
DÜNYA MARKALARININ TÜRKİYE'DEKİ ÜRETİMİ TEŞVİK EDİLMELİ
D. BİRLEŞTİRİLMİŞ UYUM STRATEJİSİ
ORTAK KUVVET STRATEJİLERİ
1.
COĞRAFİ KONUM
■
DIŞ TİCARET BAKANLIĞININ KURULMASI (DEİK, İHRACATÇI BİRLİKLER, KEK
KORDİNASYONU)
■
DIŞ TİCARET MÜŞAVİRLİKLERİNİN GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE TEÇHİZ EDİLMESİ
-
BÖLGEDEKİ SİYASAL ETKİNLİK ( GERÇEKÇİ VE KARŞILIKLI YARAR İLKESİNE
DAYALI)
■
BÖLGESEL
İŞBİRLİĞİ
ANLAŞMALARINA
TARAF
SEKTÖRLERİ ARACILIĞI İLE İŞLERLİK KAZANDIRILMASI
■
BÖLGESEL DİNAMİĞİN SÜRÜKLEYİCİ GÜCÜ OLMAK İÇİN TARİHSEL,
KÜLTÜREL, DOĞAL BİRİKİMİ ENTEGRE BİÇİMDE KULLANMAK ( ORTAK
YATIRIMLARDA ÖNCÜLÜK ), BÖLGESEL İŞBİRLİĞİ ANLAŞMALARINA TARAF
ÜLKELERİN ÖZEL SEKTÖRLERİ ARACILIĞI İLE İŞLERLİK KAZANDIRILMASI
ÜLKELERİN
ÖZEL
ORTADOĞUNUN
TURKİ
CUM.
YENİDEN
YAPILANMA
FIRSATINI
DEĞERLENDİRMESİ
CEYHAN DA OLUŞACAK TÜRK OPEC
KAFKASLARDAKİ YENİ OLUŞUM ( ERMENİSTANIN DIŞA AÇILMASI)
İSRAİLLE TEKNİK VE TİCARİ İŞBİRLİĞİ
KARADENİZ EKONOMİK İŞBİRLİĞİ,MERKEZİ ASYA ÜLKELERİ, KAFKAS
ÜLKELERİ, DOĞU AVRUPA VE ORTADOĞU ÜLKELERİ ORTAK YATIRIM
OLANAKLARININ DESTEKLENMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ
■
YAKIN BÖLGEDE SİYASİ İSTİKRAR İÇİN AKTİF DIŞ POLİTİKA GELİŞTİRİLECEK
■
SU KAYNAKLARININ BÖLGEDE İSTİKRAR SAĞLANMASI YÖNÜNDE
DEĞERLENDİRİLMESİ (TÜRKİYENİN SU İMKANI BÖLGE ÜLKELERİ İLE ORTAK
KULLANIMI TİCARETİ ARTIRACAK BİÇİMDE KULLANILACAKTIR - ORTAK
PROJELER)
■
KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİ İLE POTANSİYEL PAZAR ANALİZLERİNİN DOĞRU
YAPILMASI
■
SÜREKLİ İLETİŞİM VE SÜRAKLİ İSTİHBARAT
-
ULAŞIM .İLETİŞİM VE ENERJİ ALTYAPISINI RAKİPLER DÜZEYİNE ÇIKARARAK
YABANCI SERMAYE YERLİ GİRİŞİMCİYE ŞANS EŞİTLİĞİ SAĞLANACAKTIR
•
ALTYAPILARIN YAPILMASINDA ÖZEL GİRİŞİM VE YABANCI SERMAYEDEN
YARARLANILACAKTIR
■
POTANSİYEL PAZARLARI DEĞERLENDİREBİLMEK İÇİN HUKUKSAL ALTYAPI
UYUMLANDIRMASI YAPILACAKTIR
■
VİZE-SERBEST DOLAŞIM İMKANLARI GELİŞTİRİLECEK GİDİŞ GELİŞ ( MAL
VE HİZMET) AKIŞI HIZLANACAK
•
ENERJİ YATIRIMLARINI ( HİDROELEKTRİK ) GELİŞTİRİCİ SANAYİİ TEŞVİK
EDİLECEKTİR
TARIMSAL ENDÜSTRİNİN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN ( SERACİLİK VB ) TEŞVİK
VERİLECEKTİR ( GAFA YABANCI SERMAYE ÇEKME ÖNLEMLERİ )
2.
İÇ PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ VE
BAĞLAMINDA GELİŞTİRİLMESİ
DİNAMİKLİĞİ
ULUSLARARASI
REKABET
■
İÇ PAZARDA İSTİKRARLI BİR TÜKETİM YAPISININ OLUŞTURULMASI (SATIN
ALMA GÜCÜNÜN ARTTIRILARAK YAYGINLAŞTIRILMASI)
•
TÜKETİCİNİN KORUNMASI DÜZENLEMELERİ YAPILACAKTIR
■
DEVLET ALIMLARININ
DIŞLANMAMASI
■
DEVLET ALIMLARININ TEKNOLOJİ ÜRETİMİNE VE GELİŞİMİNİ
DESTEKLER NİTELİKTE OLMASI
■
İÇ PİYASADA SATILAN MALLARIN VE ÜRETİM GİRDİLERİNİN (HABERLEŞME,
HAMMADDE. ENERJİ ) ULUSLARARASI STANDARTLARA UYGUNLUĞU VE
RAKİP ÜLKELERLE EŞİTLENMESİ
■
DEVLETİN PAZAR YARATMA FONKSİYONUNU YETERİNCE İŞLETMESİ VE
BİLİNÇLENDİRMESİ
PROGRAMLI
21
OLMASI
VE
YERLİ
S A N A Y İN İN
(AR-GE)
■
ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ VE SANAYİ KUŞAKLARI POLİTİKASININ
NETLEŞTİRİLMESİ
•
ULUSAL SANAYİLEŞME
NORMLARINA
UYGUN
GELİŞTİRİLMESİ
■
GERÇEK REKABET KOŞULLARININ OLUŞTURULMASI ( İÇ PAZARI YARIŞARAK
KORUMAK VE GELİŞTİRMEK , ADİL VE SERBEST PAZAR KOŞULLARI
YARATILARAK İÇ PAZAR DİNAMİĞİNDEN YARARLANILACAK)
STRATEJİSİ
KORUMA
ÇERÇEVESİNDE AT VE GATT
VE
TEŞVİK
POLİTİKALARININ
■ İÇ PAZAR ÜRETİMİNDE MENŞEİ TARİFİ ( AB' NİN KENDİ KRİTERLERİNE
UYGUN
TARİFLER)
3.
İNSANGÜCÜ POTANSİYELİ
■
VERİMLİLİĞİN ARTIRILMASI
■
RİSK SERMAYESİ KURUM/ARACININ
DESTEKLENMESİ (TEŞVİKLER LE)
■
EĞİTİM
■
YAZILIM SEKTÖRÜNÜN DESTEKLENMESİ ( İNSANGÜCÜ AÇISINDAN )
■
GENÇ
İŞGÜCÜNÜN
SAĞLANMASI
■
BEYİN GÖÇÜNÜN
ALINMASI
■
ULUSLARARASI DÜZEYDE HİZMET ( HUKUK, MÜHENDİSLİK VB. ) BİRİMLERİNİN
TEŞVİKİ
■
CAYDIRICI
BÜROKRATİK
ÖZENDİRİLMESİ
■
KOBİ’LER POLİTİKASI
SAĞLANMASI
YAYGINLAŞTIRILMASI
ULUSLARARASI
TERSİNE
İLE
KURULUŞLARDA
DÖNDÜRÜLMESİ
İŞLEMLERİN
KÜÇÜK
VE
İÇİN
GEREKLİ
AZALTILARAK
GİRİŞİMCİYE
GÜVEN
ARGE
NİN
YERALMASININ
ÖNLEMLERİN
GİRİŞİMCİNİN
VE
İNSİYATİF
4. SANAYİNİN KURUMSAL ALTYAPISI
■
LOKOMOTİF SEKTÖRLERİMİZİN ULUSLARARASI
DESTEKLEYİCİ ÖNLEMLERİN ALINMASI
■
TEKSTİL OTOMOTİV VE YAN SANAYİİ, İNŞAAT, GEMİ İNŞAAT, GIDA, DERİ VE
DERİ MAMÜLLERİ, YATIRIM MALLARI SANAYİ, AĞAÇ İŞLERİ VE MOBİLYA,
SAVUNMA SANAYİ = TERCİHLİ SEKTÖRLER
■
KOMPOZİT MALZEME, MİKRO-BİYOLOJİ GİBİ YÜKSEK TEKNOLOJİ SANAYİLERE
YATIRIMIN YAPILMASINA TEŞVİK
»
ULUSLARARASI STANDARTLARA UYGUNLUK BELGELERİNİ ONAYLAYACAK
ÖZERK TARAFSIZ BİR MİLLİ AKREDİTASYON KONSEYİ OLUŞTURULMASI
■
PAZARLARA
YAYILMASINN
HABERLEŞME ALTYAPISININ GÜÇLENDİRİLMESİ VE YAYGINLAŞTIRILMASI,
HABERLEŞME YATIRIMLARININ HACİM BÜYÜMESİ YANIN DA KALİTEYE DE
ÖNEM VERİLMESİ VE BU KONUDA ÖZEL SEKTÖRÜN TEŞVİK EDİLMESİ
22
•
ENTEGRASYON
SÜRECİNDE TEKNOLOJİNİN
ÜRETİMİNİ
SAĞLAYACAK
MEKANİZMALARIN HAREKETE GEÇİRİLMESİ VE EKONOMİK ALT YAPIYI
DEĞİŞTİREREK ( JENERİK TEKNOLOJİ ) TEKNOLOJİLERE AĞIRLIK,ÖNCELİK
VERİLECEK
■
YABANCI SERMAYE MEVZUATINDA DÜZENLEMEL YAPARAK ARGE Yİ
ÖZENDİRECEK HÜKÜMLER GETİRMEK ( ÜLKEDEKİ TEKNOLOJİK GELİŞMEYE
KATKIDA BULUNMASINI SAĞLAMAK İÇİN )
■
KOBİ'LERİN TEKNOLOJİ YOĞUN YAPILANMASINA OLANAK SAĞLANMASI
•
TEKNOLOJİK ÜRETİME YÖNELİK
İŞBİRLİĞİNİ GELİŞTİRMEK
■
SANAYİYE YÖNELİK ORTAK BİLGİ BANKALARININ KURULMASI
■
ÜLKE SANAYİ ENVANTERİNİN YAPILMASI
■
YÜKSEK TEKNOLOJİ KONUSUNDA
GELMELERİNİN TEŞVİK EDİLMESİ
UZMANLAŞMIŞ
ÖZEL
KURUMLAR
GİRİŞİMCİLERİN
ARASINDA
BİR
ARAYA
ORTAK ZAYIFLAR STRATEJİLERİ
1. TEKNOLOJİ YETERSİZLİĞİNE ÇÖZÜM
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
YABANCI SERMAYEDEN YENİ VE İLERİ(JENERİK) TEKNOLOJİYİ TEŞVİK ETMEK
RİSK
SERMAYESİNİN
OLUŞTURULMASI
VE
TEKNOLOJİ
ÜRETİMİNE
YÖNLENDİRİLMESİ
ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİNİ ENGELLEYEN HUSUSLARIN ORTADAN
KALDIRILMASI VE TEKNO-PARKLARIN ÇOĞALTILMASI
BİLGİNİN TOPLANMASI İŞLENMESİ VE DAĞITILMASININ KOLAYLAŞTIRILMASI
(İNTERNET VE BİLGİ ALANI)
REKABET GÜCÜ YÜKSEK TEKNOLOJİLERE YÖNELMEK
KRİTİK SEÇİM YAPILDIKTAN SONRA BÖLGESEL BAZDA TEKNOLOJİLERDE
UZMANLAŞMA VE KURUMSAL YAPILANMA
YENİ YATIRIMLARIN UZUN VADELİ VE UYGUN KOŞULLARLA FİNANASMANI
KAMU ALIMLARININ TEKNOLOJİK YENİLEME YÖNÜNDE ETKİN KULLANIMI
ÖZEL VE KAMUSAL AR-GE MERKEZLERİNİN (VE BENZERİ KURUMLARIN)
KURULMASI
AB REKABET DÜZEYİNE UYGUN AR-GE FONLARININ OLUŞTURULMASI
AB TEKNOLOJİ PROGRAMLARINDA VE PROJELERİNDE ETKİN YER ALMAK
ÜZERE ULUSAL POLİTİKALARIN OLUŞTURULMASI
PATENT KANUNU, FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI, LİSANS, KNOW-HOW, PATENT
ALIMI KONULARININ DÜZENLENMESİ
ÖRGÜTSEL YENİLEME İLE KISA VADELİ KAZANIMLARA GİDİLMESİ
AR-GE VASITASI İLE YENİ TEKNOLOJİ VE ÜRÜN GELİŞTİRMEK
* ÜLKE KAYNAKLARINI KULLANAN TEKNOLOJİYİ ELDE ETMEDE ÖNCELLİK
* JOİNT-VENTURE FİNANSA KATIMALI ÇIKAN ClRÜNÛ DÜNYAYA SATMAYI
KABUL ETMELİ
ÖZELLEŞTİRMEDE MEVCUT TEKNOLOJİYİ DEĞİŞTİRİP BİR ÛSTÛNÛ GETİRME
MECBURİYETİ
* KARŞILIKLI DESTEKLEME(SANA Yl/DEVLET)
* DEVLETİN TEKNOLOJİK GELİŞİME DESTEK VERMELİ
* JOİNT-VENTURE LA YETİNİLMEMESİ, LOKAL AR-GE YE ÖNEM VERİLMESİ—
TEŞVİK
* BİLİMSEL ARAŞTIRMA KURUMLARINE BEYİN GÖÇÜ TEŞVİK EDİLMELİ.
RUSYA DA EĞİTİM KURUMLARIAZAUNCA TÜRKİYE YE GELİŞ
*
23
2. FİNANSMAN (SERMAYE YETERSİZLİĞİNİN AŞILMASI)
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
YABANCI SERMAYENİN ÖZENDİRİLMESİ
YABANCI SERMAYENİN ALT YAPI, YENİ TEKNOLOJİ VE BÖLGESEL KALKINMA
AMAÇLARI DOĞRULTUSUNDA TEŞVİK EDİLMESİ
RİSK SERMAYESİ VE YATIRIM ORTAKLIKLARI, YATIRIM FONLARI, GİBİ YENİ
ARAÇLARIN YAYGINLAŞMASINI SAĞLAMAK.
YENİ FİNANSAL ( LEASING, FRANCHISING, FACTORING, İHRACAT SİGORTASI)
ARAÇLARINI GELİŞTİRMEK.
SERMAYE PİYASALARININ GELİŞTİRİLMESİ ( MESELA ANTİ-KARTEL YASASI)
BORSANIN ETKİNLEŞMESİ ( HİSSE SENETLERİNİN KAMUYA YAYILMASI)
ORTA VE UZUN VADELİ KREDİ TEMİNİ ( İÇ, DIŞ) VE YATIRIM KREDİ
MÜESSESELERİNİN OLUŞTURULMALARI
BANKALARIN FONLARININ BELLİ BİR ORANI SANAYİYE YATIRIM VE İŞLETME
KREDİSİ OLARAK VERİLMELİ
ÖZELLEŞTİRME: VERİMLİLİĞİN ARTMASI VE SANAYİYE YÖNELİK KAYNAK
YARATILMASI İÇİN YÖNLENDİRİLMELİ
BAZI FONLARIN ( SİGORTA, SOSYAL GÜVENLİK, TEŞVİK, VS) SANAYİ
YATIRIMLARININ FİNANSMANINDA KULLANILMASI
YURT DIŞINDA VAR OLAN SATICI VE ALICI KREDİLERİNİN TEŞVİKİ
DEVLETİN STRATEJİK TERCİH VE YATIRIMLARDAKİ ROLÜNÜN ÖNE ÇIKMASI
ENFLASYONUN NEDENİ OLAN YAPISAL TEDBİRLERİN UYGULANMASI
GSMH'NIN %1'İNİ AR-GEYE AYIRMAK
KAMU BANKALARININ BÖLGESEL BAZDA BÖLÜNMESİ VE ÖZELLEŞTİRİLMESİ
3. PAZARLAMA TEKNİKLERİ VE YAKLAŞIM EKSİKLİĞİ
•
•
•
•
.
.
MODERN PAZARLAMA TEKNİKLERİNİN EĞİTİMİNİN YAPILMASI
SATIŞ SONRASI HİZMET İÇİ EĞİTİM VE YATIRIM
ÜLKENİN
İMAJININ
OLUMLU YÖNDE
GELİŞTİRİLMESİ
İÇİN
ULUSAL
POLİTİKALARIN GELİŞTİRİLMESİ
ÜRÜNLERİMİZİN TANITILMASI İÇİN ULUSLARARASI FUARLARDA KATILIMIN
TEŞVİKİ ( KOBİ'LER İÇİN KORUMACILIĞIN ARTTIRILMASI)
ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİ VE MARKA YARATMAYA ÖNEM VERMEK
TARİFE DIŞI KORUMACILIĞIN ÇEŞİTLENDİRİLMESİ
24
P A T İK A
A.
III.
2005 GELECEK TASARIMIHEDEFLER/FELSEFELER/İMAJ
GRUP 1
2005’ E HAZIRLIK
HEDEF / İLKELER
FELSEFE / İMAJ
■ SANAYİ KİMLİĞİ
• YAŞAYAN FELSEFE
(TEKNOLOJİ & YATIRIM
MALLARININ KENDİSİ
ÜRETEN,
KENDİSİNİ
YENİLEYEBİLEN)
■ BÜYÜK & KÜÇÜK SANAYİ ENTEGRASYONUNA TAMAMLANMIŞ OLACAK & YOĞUN
TEKNOLOJİ KULLANAN KÜÇÜK - ORTA ÖLÇEKLİ SANAYİ OLUŞACAK
■ KOS’LAR ANA SANAYİLERİNE PARÇA ÜRETİMİ DEĞİL ENTEGRE OLARAK SİSTEM
ÜRETİMl YAPACAK
■ STRATEJİK SEKTÖRLER HARİÇ VERİMLİLİK & ÖLÇEK EKONOMİSİNİN GEREĞİ
OLARAK, BAZI FAALİYET ALANLARINDA ÇEKİLMELER OLACAK
■ DÜNYA PAZARLARINA ARACISIZ PAZARLAMA YAPILACAK
■ PAZARA HİZMET SİSTEMLERİ SUNULACAK
■ ‘INNOVATION ÇENTER’ & TEKNO PARKLARIN SANAYİDEKİ ÖNEM & PAYI
ARTACAK
■ ENFORMATİK YAPI PLANLI OLARAK MODÜLER ŞEKİLDE AR-GE' YE DAYALI
OLARAK GERÇEKLEŞMİŞ OLACAK
■ YETENEKLİ İŞGÜCÜ GELİŞMİŞ ÜLKELERE GÖRE UCUZ OLMAYA DEVAM
EDECEK. BUNA BAĞLI OLARAK ‘EMEK & BEYİN’ YOĞUN SANAYİLERDE GELİŞME
OLACAK.
■ TÜRKİYE SANAYİLEŞMİŞ ÜLKELER SINIFINA GİRECEK
■ RAKİPLER DEĞİŞECEK (ÇİN, HİNDİSTAN, DOĞU AVRUPA , BAZI PASİFİK
ÜLKELERİ GİBİ)
■ HAKLARINI BİLEN & KORUYAN BİR TÜKETİCİ TİPİ OLUŞUMUNU TAMAMLANMIŞ
OLACAK
GRUP 2:
2005 HEDEFLER/İLKELER-
GLOBALLEŞME:
BİLİM,
TEKNİK,
İNSAN
COĞRAFYA
TEMELİ
ÜZERİNDE
GLOBALLEŞME.
**
GLOBAL İNSAN, FİRMA, TOPLUM, (DÜNYA) DOĞADAN YANA, İNSANDAN
YANA
İSTİHDAMDAN YANA, İNSANDAN YANA
SÜRDÜREBİLİR
BEŞERİ
KALKINMA..
**
DEMOKRATİK TÜRKİYE HAK, ADALET, EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK, KATILIMCILIK,
ŞEFFAFLIK.
25
H ED EFLER -İLKELER
•
AB ÜYESİ
•
İHRACAT 100 MİLYAR DOLARI AŞMIŞ
•
TEKNOLOJİ ÜRETEN (BİLGİ VE TEKNOLOJİ)
•
KAMUDA VE ÖZEL KESİMDE MODERN YÖNETİM
•
KREDİBİLİTE TÜRK MALLARI (MARKALARI)
•
YAŞANABİLİR KENTLER
•
TOPLUMSAL YAPAY ÇELİŞKİLERİ AŞMIŞ, KENDİSİYLE VE KOMŞULARI İLE
BARIŞ İÇERİSİNDE BİR TÜRKİYE
•
BÖLGELER ARASI DENGESİZLİĞİN GİDERİLDİĞİ, GELİR DAĞILIMI DÜZGÜN BİR
TÜRKİYE
•
OKUYAN, SORGULAYAN, ÜRETEN VE GENÇLİĞİNE GÜVENEN BİR TÜRKİYE
•
YÜKSEK KÜLTÜR VE EĞİTİM SEVİYESİ
•
EVRENSELDE ULUSAL, ULUSAL İLE EVRENSEL BİR TÜRKİYE
•
TEMEL EKONOMİ SORUNLARI ÇÖZÜLMÜŞ BİR TÜRKİYE
•
ENFORMASYON TEKNOLOJİSİNİ YAKALAMIŞ BİR TÜRKİYE
•
GENÇ, DİNAMİK, YARATICI, NİTELİKLİ BİR TÜRKİYE
•
GEBZE TAMİMİ?
FAALİYET ALANLARI
•
GELENEKSEL LOKOMOTİF
SEKTÖRLER
(TEKSTİL, GİYİM,
İNŞAAT, GIDA,
OTOMOTİV, DEMİR-ÇELİK, EV ALETLERİ DIŞINDA ELEKTRONİK. KİMYA VE İLAÇ,
MÜHENDİSLİK HİZMETLERİ, YAZILIM, MAKİNA, İMALAT, YENİ MALZEMELER, BİO
-TEKNOLOJİ ÜRÜNLERDE DÜNYA PAZARLARINDA VARLIĞINI KANITLAMIŞ.
•
GLOBAL FİRMALARDA ORTAKLIKLAR KURULMASI.
•
İÇ PAZAR VE ORTAĞI, KARADENİZ İŞ BİRLİĞİ ALANINDAKİ ÜLKELER, TÜRKİ
CUMHURİYETLER,
AB
GİBİ
YAKIN
STRATEJİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ
COĞRAFYAYA
YÖNELİK
( NİTELİKLİ VE GÜVENİLİR ÜRÜN VE
HİZMET)
GRUP 3:
F E L S E F E - İM A J
•
•
•
•
•
.
•
•
SATIŞ
BATILILAŞMA HEDEFİ İÇİNDE İTALYA ÖRNEĞİNE ULAŞMAK
NÜFUS ARTIŞI 2% NİN ALTINA DÜŞECEK
YATIRIM MALİYETİ DÜŞÜK SANAYİLER GELİŞMİŞ OLACAK
KADIN NÜFUSUN 75% İ ÇALIŞACAK
İSTİHDAMDA TARIMIN PAYI DÜŞECEK
DAR ALANLARDA HAREKET EDEN TAŞIT ARAÇLARI KULLANILACAK
KAYIT DIŞI EKONOMİ DÜŞECEK
BİO-TEKNOLOJİK GIDA ÜRETİMİ GELİŞECEK
26
.
•
.
•
AİLE PLANLAMASINA GEREK KALMAYACAK
ÇALIŞMA SAATLERİ AZALACAK, KENDİLERİNE AYIRDIKLARI ZAMAN ARTACAK
ÇAĞDAŞ, DEMOKRATİK, ÖZGÜRLÜKÇÜ, İNSAN HAKLARINA DAYALI BİR
TOPLUM YAPISI
İŞYERİ KAVRAMI DEĞİŞECEK
•
MÜLKİYET TABANA YAYILACAK
• KAYNAK İHTİYACI SERMAYE PİYASASINDAN KARŞILANACAK
• SÜPER GENETİK BİTKİ, HAYVAN IRKLARI GELİŞTİRİP KULLANIMA SUNULACAK
• TELİF HAKLARI DOĞURAN FAALİYETLER ÇOĞALACAK
. İNSAN ÖMRÜ ORTALAMASI 10 YIL ARTACAK
• KISA VADELİ STRATEJİK PLANLAMA ÖNEM KAZANACAK
• METROPOL NÜFUSLARI VE SORUNLARI ARTACAK
. ÇÖLLEŞME ARTACAK ( KONYA)
• DÜRÜST VE ÇEVREYE DUYARLI ÜRETİCİ İMAJI AĞIRLIK KAZANACAK
• ESNEK ÜRETİM TEKNOLOJİSİ ARTACAK
• ÇEVRE KİRLİLİĞİ ARTACAK
• YÖNETİMDE YALINLIK ARTACAK ( DEVLET VE ŞİRKETLERDE)
• PARADAN 6 SIFIR ATILACAK
. TÜRK İNTER-NETİ KURULACAK
• DOĞAL GÜZELLİKLERİN EKONOMİYE KATKISI ARTACAK
• RUH SAĞLIĞINDA ÖNEMLİ ÖLÇÜDE BOZULMA OLACAK
• 20 MİLYON TON ÇELİK ÜRETİMİ
• YAZILIM ÜRETİMİ GELİŞECEK
• BİLGİ SATAN ÜLKE
• AR-GE MERKEZLERİ ARTACAK
• GERİ ÇEVRİMLİ MALZEME STANDART OLACAK
• DOĞAL GAZ, PETROL ÜRETİMİ DAĞITIMI KONUSUNDA SÖZ SAHİBİ BİR ÜLKE
OLACAĞIZ
• 20 MİLYAR DOLARLIK SU SATAN BİR TÜRKİYE
• PAMUK ÜRETİMİ, SANAYİ DESTEKLEYEN TARIM ÜRETİMİ ARTACAK
• 20 KMLİK METRO BÜYÜK ŞEHİRLERDE ÜRETİLECEK
• ELEKTRONİK SANAYİİ EN BAŞARILI SANAYİ OLACAK
• AB VE DİĞER EKONOMİK GRUPLARA GİRECEĞİZ
• TÜRKİYE DÜNYANIN İLK 25 ÜLKESİ İÇİNDE YER ALACAK
GRUP 4.
2005 —HEDEFLER/İLKELER
■ DPT YERİNE, ÖZEL SEKTÖR AĞIRLIKLI BİR STRATEJİ PLANLAMASI
■ GSMH NIN %50'SİNDEN FAZLASININ SANAYİ ÜRETİMİNE AİT OLDUĞU
■ TAM KONVERTİBİLİTEYE GEÇİLDİĞİ
■ 50 MİLYAR DOLAR İHRACAT, 70 MİLYAR DOLAR İTHALATIN GERÇEKLEŞTİĞİ
■ TÜRKİ CUMHURİYETLER & ORTA DOĞU İÇİN ÜRETİM VE DAĞITIM MERKEZİ
HALİNE GELEN
■ ÜRETİMDE YERLEŞMİŞ ULUSAL KALİTE & STANDARTLAR DÜZEYİNİN
SAĞLANDIĞI
■ YAZIUM SEKTÖRÜNDE ULUSLAR ARASI PAZARLARDA SÖZ SAHİBİ OLAN
■ NÜFUSUMUZ 70 MİLYONA ÇIKACAK
* YÜKSEK TEKNOLOJİNİN KULLANDIĞI & ÜRETİLDİĞİ BİR SANAYİSİ OLAN
- REKABETİN TÜM UNSURLARI İLE UYGULANDIĞI BİR PAZAR ORTAMI
■ YURT DIŞINDAKİ SANAYİ YATIRIMLARININ ARTMASI
- ABYE TAM ÜYELİĞİMİZİN GERÇEKLEŞMESİ
■ ENERJİ İHTİYACININ BUGÜNE KADAR İKİ KAT ARTMASI
■ SERMAYE PİYASASININ, KAYNAK YARATAN BAŞLICA UNSUR OLMASI
■ ÇEVRE İLE DOST YENİ ENERJİ KAYNAKLARININ HİZMETE SOKULMASI
- EĞİTİLMİŞ & ÇALIŞAN KADIN NÜFUSUNUN ARTMASI
27
■
■
■
■
•
»
■
■
■
■
BÖLGELER İTİBARI İLE DAHA DENGELİ BİR SİNAİ FAALİYET DAĞILIMI
TEKNOLOJİSİNE SAHİP OLMADIĞIMIZ SANAYİLER YOK OLACAK
LOKOMOTİF
SANAYİLER
(GİYİM,
GIDA,
VE
MÜTEAHHİTLİK
İŞLERİ
TEKNOLOJİYİ DE KULLANARAK EGEMEN OLACAK, YURT DIŞINA AÇILACAKLAR)
ENFORMASYON TEKNOLOJİLERİNİ KULLANAN DEVLET AYGITI ‘ETKİN HİZMET
VEREN ‘KÜÇÜLMÜŞ' DEVLET OLACAK
YENİ GLOBAL İŞ BÖLÜMÜNDE BİZE KALAN BAZI ENDÜSTRİLER ÇEVRE
SORUNLARI YARATACAK
MEVCUT PTT ŞEBEKESİNİN ULUSAL BİLGİ AĞINA DÖNÜŞTÜRÜLMESİNE
BAŞLANACAK
GENEL SU SIKINTISI NEDENİ İLE GAP'IN ÖNEMİ ARTACAK
AGRO-TEKNOLOJİ GÜNDEME GELECEK
SAVUNMA SANAYİNİN ÖNEMİ SÜRECEK VE TEKNOLOJİ TALEBİ YARATACAK
BANKACILIK, FİNANSMAN, SAĞLIK, EĞİTİM, AKILLI YOL, AKILLI BİNA, VERİ
BANKALARI VB. HİZMET ALANLARININ ORTAYA ÇIKMASI (ENDÜRTRİYEL TALEB
YARATACAK)
BAŞLICA TEKNOLOJİ KAYNAĞIMIZ AB OLACAK
GRUP 5
HEDEFLER/İLKELER
•
T Ü R K SA N AY İ K E N D İ S İ N E Ö Z G Ü Ü R Ü N L E R Ü R E T İ Y O R O L A C A K , U L U S L A R A R A S I
•
T Ü R K M A L LA R I D Ü N Y A Y A YA YILM IŞ O L A C A K
R E K A B E T E D E B İLİR
•
KİŞİ B A Ş IN A MİLLİ G E L İ R 10000 $ O L A C A K
.
T Ü R K İY E
BİLGİ
ŞEBEKESİ
O L U Ş T U R M A S IN IN
ALTYAPISI
BİRİNCİ
KADEM ESİ
G ER ÇEK LEŞ TİR İLM İŞ
.
İŞSİZLİK S O N A E R M İŞ , Y E T İ Ş M İŞ E L E M A N SIKINTISI Y A Ş A N A C A K
.
N Ü F U S ARTIŞI %1
•
T Ü M O T O B A N L A R T Ü R K İY E Y İ A V R U P A Y A V E D Ü N Y A Y A B A Ğ L A N A C A K
•
A R - G E H A R C A M A L A R I G S M H ’ NIN % 1' Ni A Ş A C A K V E Ö Z E L S E K T Ö R PAYI % 40
•
D E V L E T H A R P SA N AYİSİ DA H İL S A N A Y İD E N T Ü M Ü Y L E Ç E K İ L E C E K
•
T Ü R K İ Y E H İD R O LİK V E T E R M İ K P O T A N S İY E Lİ SIFIRLANM IŞ O L A R A K N Ü K L E E R
.
•
A B ‘ NİN T A M Ü Y ES İ O L M U Ş
B Ö L G E D E SİYASİ V E E K O N O M İ K BİR G Ü Ç O L A C A K
•
J E N E R İ K T E K N O L O J İ L E R D E Ü R E TİC İ H A L E G E L E C E Ğ İ Z
S A N T R A L Y A P M A Y A K A R A R VERDİ
•
H E R İŞÇİNİN E N A Z BİR EVİ, BİR A R A B A S I O L A C A K
•
TÜRK
.
Y E N İ L E N M İŞ
G E L İ R DAĞILIMI EŞİTSİZLİĞİ K A L K A C A K
SA N AYİN İN
TEK N O LO Jİ
TA B A N I
YENİ
VE
İLERİ
•
E M E K NİTELİĞİ Ö L Ç Ü S Ü N D E HAKLI Ü C R E T O L A C A K
•
B Ü T Ü N F A B R İ K A L A R A J A N D A 21 ' İN K U R A L L A R I N A U Y A C A K
Y Ö N ET İM LE R İN
ÇEVRE
KONUSUNDAKİ
ETKİ
TEK N O LO JİLER LE
.
YEREL
•
ARTACAK
B Ü T Ü N SA N AY İ ATIKLARI Y E R A L T I T Ü N E L L E R İ N D E S A K L A N A C A K
VE
YAPTIRIM LARI
•
SA N A Y İ Ç E V R E D O S T U T E K N O L O J İ L E R KU LLA N ILIR H A L E G E L E C E K
•
T Ü R K İ Y E K O Z M O P O L İ T T Ü M B Ö L G E İN SAN LARIN IN YA ŞA D IĞI Ü L K E O L A C A K
•
E N F L A S Y O N % 10 ‘N U N A LTIN A D Ü Ş E C E K
28
GRUP 6
2005 HEDEFLER/İLKELER
MİLLİ GELİR
İHRACAT
İTHALAT
TURİZM
KALKINMA HIZI
NÜFUS ARTIŞI
6500- 10 000 DOLAR/KİŞİ
45 000 MİLYON DOLAR
55 000 MİLYON DOLAR
15 000 MİLYON DOLAR
%7.8
%1.5 MAKSİMUM
AB'İNE TAM ÜYE
RASYONEL / TAM ETKİLİ / BİREYİ ÖN PLANA ALAN DEVLET
BÖLGEDE SAYGILI / ETKİLİ BİR TÜRKİYE
KATILIMLI DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE
BÖLGESEL FARKLILIKLARI GİDERİLMİŞ (EN AZA İNMİŞ)
EĞİTİMDE ÇAĞDAŞLIK
JENERİK SEKTÖRLERDE TEKNOLOJİ ÜRETİMİ
YEREL YÖNETİM GÜÇLÜ
ADİL GELİR DAĞILIMI
SERBEST PAZAR EKONOMİSİNDE HUKUKSAL ALT YAPI
BÖLGESİNDE / BİLİM, KÜLTÜR, TEKNOLOJİ, EKONOMİ, TURİZM MERKEZİ
İNSANLAR KENDİSİ, GELENEKLERİ İLE DEVLETLE KARIŞIK
VERİMLİLİK İLKESİ
DENGELİ OLARAK GELİR
TÜRK DİLİNİN ULUSLARARASI DÜNYADA GEÇERLİLİĞİ
B.
2005 GELECEK TASARIMIFAALİYETLER /SEKTÖRLER/MÜŞTERİ
PROFİLİ/PAZARLAR/BOYUTLAR/KURUMLAR
GRUP 1
SEKTÖRLER
■ TOPLAM DC ÜRETİMİNİN 20 MİLYAR TON/YIL
• KİŞİ BAŞINA 400 KG /YIL KİŞİ ÇELİK TÜKETİMİ
■ OTOMOTİV SANAYİ OLAĞANÜSTÜ BÜYÜYECEK
( OTOMOBİL 1.5 MİL/YIL)
• GEMİ İNŞAA SANAYİ SIÇRAMA YAPACAK
■ ELEKTRONİK SANAYİNDE GELİŞME HIZLANACAK
■ ELEKTRİK ÜRETİMİ VE TÜKETİMİ 2500 İLE 3000 KVV/KİŞİ
GAP
■
■
■
TARIMA DAYALI SANAYİ GELİŞECEK
(DEMİRYOLU PROJESİNİN KATILIMI)
ANKARA-KAYSERİ-KONYA
ÜÇGENİN İÇİNDE K/O ÖLÇEKLİ SANAYİ HAVZASI OLUŞACAK
SAVUNMA SANAYİ GELİŞECEK
PAZAR
■
■
75 MİLYAR USD/YIL
ORANSAL OLARAK PAZAR PAYI AZALAN / ARTACAK BÖLGELER:
29
ARTACAKLAR: RUSYA VE TÜRKİ DEVLETLER, PASİFİK, ORTADOĞU, AFRİKA,
NAFTA
AZALACAKLAR: AB
KURUMLAR
■
■
■
BAŞKANLIK VE EYALET SİSTEMİ GELMEYECEK
REORGANİZASYONLAR OLACAK (DPT, SOSYAL GÜVENLİK KURUMLARI)
MESLEK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ OLACAK
İŞ VE İŞÇİ BULMA KURUMU REORGANİZE EDİLİP, AKTİF HALE GETİRİLECEK
TÜBİTAK’IN ÇEKİRDEĞİ OLUŞTURACAĞI TEKNOLOJİ BAKANLIĞI KURULACAK
ÖZEL İHTİSAS ÜNİVERSİTELERİ KURULACAK
GRUP 2
SEKTÖRLER İHRACATTA GLOBAL
1 . GELENEKSEL
-G İYİM
-G ID A
- İNŞAAT VE MÜTEHHAİT
- DEMİRÇELİK
2 . HIZLI GELİŞME GÖSTEREN
- OTOMOTİV ( OTOMOTİVDE ÜRETİM MERKEZİ)
- MAKRO İMALAT / İTALYA ÖRNEĞİ
- KİMYA SANAYİ ( İLAÇ, POLİMER , BİOKİMYA )
- ÇEVRE
- ELEKTRONİK
- BİLGİSAYAR YAZILIM
- MÜHENDİSLİK HİZMETLERİ
- MANAGEMENT
COĞRAFYA
-
KENDİ PAZARLAMA TEŞKİLATI ( İÇ PAZAR G İB İ)
KENDİ MARKALARIMIZ
ORTAK YATIRIM VE SERMAYE İHRACI
GLOBAL FİRMARLA ORTAKLAŞA YATIRIM
MASTER PROFİL
1 . GELİŞM İŞ PAZAR MÜŞTERİSİ ( AB + NAFTA )
2 . G ELİŞM EKTE OLAN ÜLKELER
- DİL, KÜLTÜR BİRLİĞİ
- TÜKETİM MALLARI BENZERLİĞİ
- TÜRK MALLARININ DAHA KOLAY KABULÜ
3 . TEKNİK DESTEKLİ PAZARLAMA ( TEKNOLOJİK
ÜRÜNLER) DESTEK ALANLARI
- KAMU YÖTECİSİ YETİŞTİRME
- YÖNETİM ENSTİTÜLERİ
- STRATEJİK ARAŞTIRMA KURUMLARI
- DIŞ PAZARLAR İLİŞKİLERİ VE KURUMLAR İLE EĞİTİM
30
MESLEKİ İLİŞKİLERDE GLOBALLEŞME
- ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ ARGE MERKEZLERİ
- DUPLİKASYONU ÖNLEMEK
- YABANCI DİL EĞİTİMİ TEMEL EĞİTİME (8 Y IL) GİRMELİ
BURADA BELİRTİLEN TÛU HEDEFLER HAYAL DEĞİLDİR . ERİŞİLEBİLİR
YETER K İ:
-SİYASİ İSTİKRAR
- MAKRO EKONOMİK DENGE
- VİZYON - UZUN VADELİ STRATEJİ
- İNANÇ - GÜVEN
-TÜRK İNSANI BUNLARI BAŞARACAK ÖZELLİKTEDİR.
GRUP3
■
■
•
■
■
■
KALİTE ÇELİK (VE YASSI) ÜRETEN TESİS
ELEKTRONİKTE TÜKETİME DAYALI SANAYİİ GELİŞECEK
PETROKİMYA ÜRÜNLERİ ÜRETİMİ ARTACAK
SUYUN PAZARLAMA VE KULLANIM ENDÜSTRİSİ GELİŞECEK (GAP)
BİYOTEKNOLOJİK BİTKİ VE HAYVAN IRKLARININ ÜRETİMİ
GAP TARIMA DAYALI SANAYİNİN BÖLGE MERKEZİ OLACAK
SEKTÖREL BAZDA AR-GE EĞİTİM MERKEZİ OLUŞACAK
TEKSTİLDE MARKALI, MODAYI YARATAN BİLGİ YOĞUN ÜRÜN
YENİ NESİL TEKSTİL MAKİNALARI ÜRETİLECEK
COMPOSİT VE TOPRAK-SERAMİK ÜRÜNLERİNDE SÖZ SAHİBİ OLACAK
ESNEK ÜRETİM YAPABİLEN TESİSLER OLUŞACAK (MASS CUSTOMİZATİON)
OTOMOTİV YAN SANAYİNDE YENİ SİSTEMLER ÜRETECEK
DERİ ÜRÜNLERİ, DERİ KONFEKSİYON, AYAKKABI DA ÖZGÜN ÜRETİM (MODA)
GEMİ İNŞAAT SANAYİİ VE GEMİ İNŞA YAN SANAYİ GELİŞECEK
CAM SANAYİİ
YAN SANAYİ (SANAYİLERİ DESTEKLEYEN) HER SEKTÖR İÇİN GELİŞECEK
TRAKYA
KAHVERENGİ EŞYA, CAM
MARMARA
OTOMOTİV YAN SANAYİ, YAZILIM, ELEKTRONİK, DERİ
KONFEKSİYON
■ EGE
TEKSTİL. KONFEKSİYON, TARIMA DAYALI
SANAYİ, DERİ, PETROKİMYA, TURİZM,
DENİZ TARIMI, ELSANATLARI
■ ORTA DOĞU
SAVUNMA SANAYİ, MAKİNE, TOPRAĞA
DAYAU, ENERJİ, EL SANATLARI
- GÜNEY
SU, PETROKİMYA, TARIMA DAYALI SANAYİ
- DOĞU
İPLİK, ÇELİK, BORU. GÜBRE, ENERJİ
• KARADENİZ
DENİZ TARIMI, TARIM, EL SANATLARI, TURISM
GEREKLİ KURUMLAR_______ İŞLEVLERİNİ YtTİRECEKKURUMLAR
-BİLİM & TEKNOLOJİ
-STRATJİK PLANLAMA KURUMU
-DPT
-KİTLERİN BİR KISMI
-BİTLER
-AŞI ÜRETEN
-DEVLET BANKALARI
( BİRİ HARİÇ)
-MİLLİ AKREDİTASYON KURUMU
-ARGE MERKEZLERİ SEKTÖREL
31
ANA PAZARI -BDT, AVRUPA, ORTA DOĞU, KUZEY AFRİKA
TİCARİ ANTLAŞMALARIN KÖPRÜSÜ OLMA
TOPRAĞA DAYALI SANAYİLERDE DÜNYADA ÖN SIRALARDA OLACAĞIZ
GRUP 4
GELENEKSEL SEKTÖRLER:
■
■
TEKSTİL
GIDA
DEMİR-ÇELİK
BEYAZ EŞYA-KAHVERENGİ EŞYA
İNŞAAT SEKTÖRÜ-SİNAİ GİRDİSİ İTİBARİ İLE TOPRAK, AĞAÇ İŞLERİ DAHİL
OTOMOTİV
PETROKİMYA
STRATEJİK VE GELİŞECEK OLANLAR:
■
■
■
-
ELEKTRONİK VE TELEKOMİNİKASYON
İLAÇ
BİOMEDİKAL
YAZILIM
BİO-TEKNOLOJİ
PROCESS KONTROLÜ
SAVUNMA SANAYİİ, GEMİ SANAYİ
DEMİRYOLLARI
ELEKTRONİK
ENERJİ TEKNOLOJİLERİ
ÜRÜNLER:
TEKSTİL:
-
DÜNYA MARKASI
DERİ KONFEKSİYON
PAMUKLU KONFEKSİYON
GIDA:
•
-
İÇME SUYU
YAŞ MEYVE, SEBZE
ÇİÇEK
DONDURULMUŞ GIDA
DEMİR-ÇELİK:
-
YUVARLAK MAMÜLLER
PROFİL DEMİR
BEYAZ EŞYA:
-
BUZDOLABI
KAHVERENGİ EŞYA:
-
TELEVİZYON
32
İNŞAAT:
- SERAMİK
- ÇİMENTO
■ TESİSAT
■ MOBİLYA İHRACATI
- CAM ÜRÜNLERİ
ÖRGÜTLENME
«
•
ANA SANAYİ - YAN SANAYİ-KALİTE KONTROL AĞI
ESNEK ÜRETİM (SIFIR HATA)
COĞRAFYA
-
TEKNOLOJİ YOĞUN ALANLAR BAŞTA, FAALİYET BAŞLICA MARMARA VE EĞEDE
SÜRECEK, BAZI ÖNEMLİ KENT ADALARI
PAZAR
- AB
- TÜRKİ CUMHURİYETLER
■ ORTA-DOĞU
- ABD
YENİ MÜŞTERİ
■
-
GAP GERÇEKLEŞİRSE: ORTA-YAKIN-UZAK DOĞU
YAZILI M-FASON
GRUP 5
SEKTÖRLER
DÖVİZ GETİRENLER
-TEKSTİL, KONFEKSİYON
-TURİZM
- MÜTEAHHİTLİK
- TARIMSAL SANAYİLER , GIDA
- DEMİRÇELİK
-BEYAZ EŞYA
-CAM
- MADENCİLİK
- ELEKTRONİK
- MAKİNA
- KİMYA ( PETROKİMYA )
- OTOMOTİV
- BİLGİ TEKNOLOJİ SANAYİLERİ
■
-
TELEKOMÜNİKASYON
BİLGİSAYAR
MİKROELEKTRONİK
- BfO - TEKNOLOJİ
-YAZILIM SANAYİ
- SİSTEM ENTEGRASYON
33
ÜRÜNLER
İLETİŞİM CİHAZLARI VE YAZILIMLARI
ASIC TASARIM VE ÜRETİMİ
SWITCHING CİHAZLARI VE YAZILIMLARI
HDTV
EMİSYONUN ÇEVRE DOSTU OTOMOBİLLER
ÇOK AMAÇLI OTOMOBİLLER
MARKALI KONFEKSİYON ÜRÜNLER
BOYUT
BAZI SEKTÖRLERDE ULUSLARARASI ÖLÇEĞE ULAŞILACAK
KOBİ’ LER DAHA FAZLA ÖNEM KAZANACAK
DEMİRÇELİK, YASSI VE KALİTELİ ÜRÜN ORANI % 40’ A ARTACAK
MÜŞTERİ PROFİLİ
DÜNYA PAZARLARI ÖZELLİKLE AVRUPA , ABD , ORTA ASYA ,
UZAK DOĞU
PAZARIN ORTA ÜSTÜ VE ÜST KESİMİ
DAHA ZOR TATMİN EDİLEN TÜKETİCİ
KURUMLAR
- TÜRK ENFORMATİK KURUMU KURULACAK
- AKREDİTASYON VE KALİTE MERKEZLERİ
-TÜ RK ENDÜSTRİSİNİ GELİŞTİRME KURUMLARI
- TTGV DAHA GÜÇLENECEK
- TEKNO POLİSLER KURULACAK
GRUP 6
POTANSİYEL SANAYİ SEKTÖRLERİ
+
GIDA
TEKSTİL + HAZIR GİYİM
OTOMOTİV
DEMİRÇELİK
BEYAZ EŞYA
KİMYA
PETROKİMYA
ELEKTRONİK
İLAÇ
TOPRAK ÜRÜNLERİ
KAĞIT
AĞAÇ
DİĞER METAL
YATIRIM MALLARI
+
+
+ STRATEJİK
+
+
+ STRATEJİK
+
+
+/-
+/+/-
+/+/-
KURUMLAR
- REKABET KURUMU
- TÜKETİCİ KORUMA KURUMU
- SANAYİ STRATEJLERİ İÇİN KURUM
- KALİTE ÖLÇME + BİLGİLENDİRME
- PAZARLAMA / DIŞ TİCARET KURUMSALLAŞMA
- TEKNOLOJİ KURUMU
34
PAZARLAR
-HEDEF PAZAR
-AB
-YAKIN BÖLGE
YENİ ALANLAR
-YENİ MALZEME
-YAZILIM
-BİO TEKNOLOJİ
-İLETİŞİM HABERLEŞME
YENİ ALANLARA GİRMEK İÇİN GEREKENLER:
İNSANGÜCÜ
YARATICILIK
ZORUNLULUK
KURUMLAR
YENİ:
- STRATEJİK PLANLAMA VE POLİTİKA
■ TEKNOLOJİ ENDÜSTRİLERİ
- MİLLİ AKREDİTASYON KOMİTESİ, AĞI
- BİLİM TEKNOLOJİ YÖNETİMİ
- SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
ESKİ:
■
■
■
■
■
-
C .
DPT
TSE
TÜBİTAK
SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI
ENFORMATİK KURUMU
DIŞ TİCARET BAKANLIĞI
H E D E F L E R İN
O R T A K
N O K T A L A R I/
S Ü P R İZ L E R
2005 O R T A K
N O K T A L A R
HEDEFLER
• AB ÜYESİ
■ DÜŞÜK NÜFUS ARTIŞI
■ 10000$ KİŞİ BAŞINA
• İHRACAT 100$ MİLYAR
■ ENERJİ GEREKSİNİMİ İKİYE ÇIKACAK 2500 KSAAT/ KİŞİ/YIL
• MÜREFFEH TOPLUM
■ ARGE* NİN PAYI % 1
- DÜNYA PAZARLARINA ARACISIZ GİRME
■ MADE İN TURKEY KALİTENİN SİMGESİ
■ DEMOKRATİK, ADİL GELİR DAĞILIMI
35
SANAYİ
■
■
■
■
•
BİO-TEKNOLOJİ, AGRO TEKNOLOJİ GELİŞMİŞ
YAZILIM ÜRETİMİ GELİŞMİŞ
YAŞAYAN SANAYİ
YAN SANAYİ GELİŞMİŞ VE ENTEGRE OLMUŞ
FAALİYET ALANLARINDA DARALMA
TEKNOLOJİ
■
JENERİK TEKNOLOJİ ÜRETEN
■
BİLGİ AĞI ENFORMASYON ŞEBEKELERİ KURULMUŞ
ÇEVRE DOSTU TEKNOLOJİ SEÇİMİ VE ÜRETİMİ
BÖLGESEL HEDEFLER
■
BÖLGEDE EKONOMİK VE SİYASİ GÜÇ
■
■
BÖLGESEL DENGESİZLİKLER GİDERİLMİŞ
BÖLGEDE KÜLTÜR VE TURİZM MERKEZLERİ
EKONOMİ
•
■
■
■
■
GELİŞMİŞ SERMAYE PİYASALARI
EKONOMİDE KÜÇÜLMÜŞ DEVLET
REKABETÇİ ORTAM VE KOŞULLAR
MAKRO EKONOMİK DENGELER KURULMUŞ
ÇALIŞAN KADININ ÇOK DAHA FAZLA İŞGÜCÜNE GİRMİŞ OLACAK
SÜRPRİZ
■
■
■
■
•
■
20 MİLYAR DOLARLIK SU SATIŞI
TÜRK 'OPEC'
YETENEKLİ İNSANGÜCÜNÜN UCUZ OLMASI
%75 KADIN NÜFUS ÇALIŞAN OLMASI
TÜRKÇE DÜNYA DİLİ
RUH SAĞLIĞINDA BOZULMA
%1.5 NÜFUS ARTIŞI
GLOBAL İNSAN
İNSAN ÖMRÜ 10 YIL ARTACAK
‘UÇAN’ OTO
D. YORUMLAR
YORUMLAR
*
S IN IF LA N D IR M A Ö N ER İS İ
-D Ö V İZ G ELİRİ Ü R E T E N S E K T Ö R L E R
-S T R A T E J İ K S E K T Ö R L E R
-YEN İ S E K T Ö R L E R
■
K A L K IN M A S T R A T E JİS İ
-U L A Ş T IR M A
-T U R İZ M
(BU İKİSİ İÇİN AYRI BİR BEYİN FIRTINASI)
■
H İ Z M E T S E K T Ö R Ü D IŞA R ID A KALDI
•
K A Y N A K (TEŞVİK) O L U Ş T U R M A M EK A N İZ M A LA R I
-K A LİT E - A K R E D İ T A S Y O N
- Ç E V R E DU YA RLILIĞI A Z K O N U Ş U L D U
36
-
DIŞA BAĞIMLILIK(BAZ) SEKTÖRLER GELECEĞİ) GEÇERSİZ: DESTEKLEYEN
SANAYİ SINIFLANDIRMASI
■ ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ
- SANAYİDEN — HİZMETE YATIRIM KAYMASI 1980 DEN SONRASI
-SANAYİ İLE HİZMET ARASINDAKİ İLİŞKİ ZAYIF
. İNSAN YARATICI GÜCÜ
-YAPAY KUTUPLAŞMALAR AŞILMALI
■ SANAYİ/HİZMET ENTEGRASYONU
■ SINIFLANDIRMA: İSTİHDAM YARATAN SEKTÖRLER
■ ÖNERİLER: ALT-YAPI: SİYASİ VİZYON:iSTİKRAR/MAKRO-EKONOMİ K DENGE
GİRİŞİMCİLER + KAYNAK + İNSAN KAYNAĞI
■ İYİ YÖNETİCİ + TEKNİK + YARATICILIK
■ SALT DÖVİZ GETİRME YANLIŞ
REKABET GÜCÜNÜ ANALİTİK TANIMLIYALIM. ÖRNEK: ARTI DEĞER
İSTİHDAM
■ YETERİNCE------- SICAKLIK + HEYECAN
■ KALİTE DEMEK PAHALI DEMEK DEĞİLDİR
■ VERİMLİLİK ------ ALTINI ÇİZELİM. DEVLETTEKİ VERİMLİLİK. ÖRNEK: ÇOK
BORÇLANMA
■ 2005 ÇOK KISA VADELİ------ 2045 YILINA
■ ENDÜSTRİYEL OTOMASYON ----- YATIRIM MALLARI İÇİNDE
-UCUZ BEYİN YOĞUN + ÖZEL ÜRETİLEN AZ ŞEYLER
■ SANAYİDEKİ VERİMLİLİK (GİRDİ ÇIKTI KARŞILIKLI İLİŞKİ)
YENİLİLİK VAR — ARGE VAR---- FONLAR GELİŞMESİ LAZIM)
ÖRNEK: BİLGİ
AĞI (100- 120 MİLYAR DOLAR)
• GLOBAL + GÜMRÜK BİRLİĞİ
**** GİZLİ SUBSANSİYONLAR
■ SEKTÖRLER ARASI SİNERJİ
■ BEKLENTİLER: 1-NOTLAR HIZLA ULAŞMASI — RAPORLARA DAYALI ÇALIŞMA
DERNEKLERDE YAPIP — ŞURAYA HAZIRLANALIM
■ BÜTÜNÜ GÖRME; TARIMDA MODERNLEŞME, ŞEHİRLEŞME, SANAYİLEŞME
■ SANAYİLEŞME + BİLİM + TEKNOLOJİ (EŞ ZAMANLILIK) + GELENEKSEL
SEKTÖRLER
■ ÖZELLEŞTİRME + VERİMLİLİK; ÖZELLEŞTİRME = KAYNAK YARATMA YÜKSEK
TEKNOLOJİ VE ARGE GEREKTİREN İÇİN
• COĞRAFİ KONUM + KÜLTÜREL BAĞLAR ------ GEÇİCİ GÖRMEYELİM ! —ETİK
KURUMLAR
■ TASARRUF FİKRİ------ ÖLÜ YATIRIMLAR - ALET MEZARLIĞI = ALETLERİN ORTAK
KULLANILIMI - ENVANTER(HATTA TELEFON İLE)*****ALTIN
» YENİDEN ÜRETİM, YENİDEN ÜNİVERSİTELERİ SAHİPLENELİM
■ YENİ ARAMA KONFERANSI GAZİANTEP * DEN DAVET
■ İNSANGÜCÜ (FİZİKSEL VE BEYİN) / KAYNAĞI KATILIMCI + TEMEL EĞİTİM
TEŞVİKİ MİLLİ EĞİTİM
37
EK : BEYİN FIRTINASI
I.
GENÇ NÜFÛS YAŞLANAN PAZARLARDA İSTİHDAM FIRSATI KAZANACAK
2
YETERSİZ ARGE SANAYİYİ OLUMSUZ ETKİLEYECEK
3.
TÜRK YATIRIMCISI GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE YATIRIMA YÖNELECEK
4.
GELİŞMİŞ OLAN ÜLKELER YATIRIM MALLARININ TÜRKİYE DE ÜRETİLMESİNİ
ENGELLİYECEK
5.
İŞSİZLİK SANAYİYİ OLUMSUZ ETKİLEYECEK
6.
GENÇLERİMİZİN HEYCANI ENDÜSTÜRİNİN MOTORU OLACAK
7. DEMOKRATİKLEŞME
ETKİLEYECEK
YARATICILIĞI
ARTTIRACAK
VE
OLUMLU
YÖNDE
8.
TÜRKİYE AVRUPA YERİNE PASİFİKİ HEDEF ALACAK
9.
GLOBAL FİRMALAR BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK GÜCÜ ELLERİNDE TUTACAKLAR
10. KÜÇÜK VE ORTAK ÖLÇEKLİ İŞLETMELER İÇİN DEVLET DESTEĞİ ZORUNLU (DAR
BOĞAZDA KALACAK)
II.
YURT DIŞI YÖNLENDİRMELER SONUNDA İKTİDARLAR, KİTLER GİBİ ARAÇLAR
KULLANMAYACAK
12
BÖLGELER ARASI UÇURUMLAR ARTACAK
13. PROFESYONEL YÖNETİMİN ÖNEMİ ARTACAK
14. SENDİKASIZLAŞMA SOSYAL PATLAMALARA NEDEN OLACAK
15. GLOBALLEŞME İLE SANAYİ TEKELLERİ KURULACAK
16. SİYASİ PARTİLER YENİDEN RASYONEL YAPILAŞMA SÜRECİNE GİRECEK
17. GLOBAL FİRMALAR ARTIK DOĞRUDAN FALİYETTE BULUNACAK (ARACISIZ
OLARAK).
18. ÇALIŞANLARIN YÖNETİME KATILMASI ARTACAK
19. ENERJİ SORUNU ARTACAK
20. UYGUN STRATEJİLERİN OLMAMASI-SANAYİ DE PATRON YAPISI YABANCILARA
KAPTIRILACAK
21. İNSANLARI HOVARDACA KULLANMAKTAN VAZ GEÇİLECEK
22
ADEMİ MERKEZİYETÇİLİK GERÇEKLEŞECEK VE KIRSAL GÖÇ DURACAK
23. REKABETÇİ VE TÜKETİCİ HAKLARINI KORUMAYA YÖNELİK YASALAR, SANAYİYİ
POSÎTİF ETKİLEYECEK
24. KOMPONENT YERİNE SİSTEM ÜRETİMİNE AĞIRLIK VERİLECEK
25. NİTELİKLİKİ
ÜNİVERSİTE
VE
AKADEMİSYEN
SAYISI
SANAYİ
ÜNİVERSİTE
AÇISINDAYETERSİZ KALACAK
26. LOKOMOTİF SEKTÖRLER İLERİ TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİ ÜRETMEK ZORUNDA
KALACAK
27. BİLİM
VE
TEKNOLOJİNİN
GEREKTİRDİĞİ
KAYNAK
DEVLET
TARAFINDAN
AKTARILMAYACAK
28. SATIŞ FİYATI - KAR = MALİYET FORMÜLÜ BENİMSENECEK
29. EL SANATLARI VE KÜÇÜK İŞLETMELER ORTADAN KALKACAK
30. GLOBAL
ŞİRKETLER
ESNEK
ÜRETİM
YAPAMADIĞI
İÇİN
GÜÇLERİNİ
KAYBEDECEKLER
31. ÖZELLEŞTİRME GERÇEKLEŞTİRİLEMİYOR. KİT LER AYNEN DEVAM EDİYOR
32
RAKİP ANALİZLERİ ARTACAK
33. BOL TARIM ÜRÜNÜ BULAMAYAN GIDA SANAYİ İHRACAT FIRSATINI KAÇIRACAK
34. ÜNİVERSİTELERİNİN ÇOĞUNLUĞU SANAYİYE YETERLİ İŞ GÜCÜ YETİŞTİRMEK
KONUSUNDA YETERSİZ KALACAK
35. TEKNOLOJİNİN KORUNMASI ÖNEM KAZANACAK
36. KALİTELİ ARA ADAM YETİŞTİRME.
İŞ GÜCÜ EKSİKLİĞİ SANAYİ GÜCÜNÜ
DÜŞÜRECEK
37. DEVLET TÜM KURUMLAR! İLE GLOBAL FİRMALRIN EŞ GÜDÜM KOMİTESİNE
İNDİRGENECEK
38. TÜKETİCİ TERCİHLERİNİN DEĞİŞİMİ SANAYİYİ ZORLAYACAK
39
ZENGİNLİK
POLİTİKAYA POLİTİKACILARIN FİNANS KAYNAKLARINA İLGİSİNİ
ARTIRACAK
40. YENİ TEŞVİKLER YENİ TALEPLERİN GERİSİNDE KALACAK
41. KENDİNİ BESLEYEMEYEN ÜLKELER SINIFINA DAHİL OLACAĞIZ
38
42 SİYASETTE İSTİKRARSIZLIK VAR
43. İŞÇİ HAREKETLERİ
44. ALTERNATİF GELİR KAYNAKLARININ GETİRİSİ SANAYİNlN GETİRİSİNİN ÖNÜNDE
OLACAK
45. EĞİTİMDEKİ YETERSİZLİK SANAYİYE KÖSTEK OLACAK
46. ÇEVRECİ AKIMLAR ÜRÜNLERİ ETKİLEYECEK
47. SANAYİLEŞME KONUSUNDAKİ SİYASİ KARARIN EŞİKLİĞİ
48. YENİ TEŞVİK TEBİRLERİ TEDBİRLERİ ARGE Yİ ARTIRACAK
49. ÜRÜN KALİTE VE ÇEŞİTLENMESİ DEVAM EDİCEK
50. TİCARİ ANLAŞMALARI TİCARETİ ARTIRACAK
51. TEKNOLOJİK GELİŞME HEM İŞİZLİK HEM İŞ ÜRETECEK
52
YABANCI SERMAYİNİN GİRİŞİ ENDÜSTURİSİNİN YAPISINI DEĞİŞTİRECEK
53. NİTELİKLİ İNSAN GÜCÜ EKSİKLİĞİ SANAYİ Yİ NEGATİF ETKİLEYECEK
54. YETERSİZ ARGE SANAYİYİ OLUMSUZ ETKİLEYECEK
55. GELİŞMİŞ ÜLKELERDEN GELİŞMEKTEKİ ÜLKELERE TEKNOLOJİ
56. TÜRK YATIRIMCISI GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE YATIRIMA YÖNELECEK
57. DELOCALİZATİON (AVRUPA DA)
58. BÜYÜK KURULUŞLAR DAHA NEGATİF YÖNDE ETKİLENECEK
59. YILINDAN İTİBAREN PATENT ZORUNLUNLU HALE GELECEK VE
SANAYİ
OLUMSUZ ETKİLENECEK
60. KÜÇÜK VE ORTAK ÖLÇEKLİ
INNOVATION YAPACAK
KURULUŞLAR BEKLENENDEN
DAHA
ÇOK
61. GELİŞMİŞ ÜLKELERDEKİ GLOBAL FİRMS YATIRIMA İZİN VERECEK AMA ARGE
ELİNDE TUTACAK
62 IRAK VE SURİYE DEKİ OLAN İLİŞKİLERİN DÜZELMESİ PAZAR YARATACAK
63. SERMAYEDE MİLLİYETÇİLİK AKIMI ARTACAK
64. SENDİKASIZLAŞTIRMA EYLİMİ AĞIR BASACAK
65. HUKUK VE GLOBALİZASYON KONULARINDA ZORLANANACAK
66. SİYASİ İRADE EKSİKLİĞİ SANAYİNİN GELİŞİMİNİ KOSTEKLİYECEK
67. ÜNİVERSİTE VE SANAYİ İŞ BİRLİĞİ ARTACAK
68. GLOBALEŞME İLE SANAYİ TEKELLERİ KURULACAK
69. BANKACILIK SEKTÖRÜ BU ANLAYIŞLA DEVAM EDERCE SANAYİYE KÖSTEK
OLACAK
70. SANAYİ METROPOLLERDEN TURKİYENİN İC BÖLGELERİNE KAYACAK
71. SAHİBLENİLMİŞ TEKNOLOJİ SAYISI TÜRKİYE DE ARTACAK
72 İLO SÖZLEŞMESİ SENDİKASIZLIĞI ENGELLEYECEK
73. İLETİŞİM, HABERLEŞME VE ULAŞIM DAKİ G
74. SANAYİDE YENİDEN YAPILAMA YOĞUN OLARAK KULLANILACAK
75. İNSAN GÜCÜ YETİŞTİRMESİNDEKİ YANLIŞLIK BİLGİ TOPLAMADA VE DAĞITIMINI
OLUMSUZ ETKİLEYECEK
76. ÖZELLEŞTİRME SLOGAN OLARAK KALACAK
77. TEKNOLOJİNİN KORUNMASI ÖNEM KAZANACAK
78. YABANCI SERMAYE MACRO İSTİKRARI BEKLİYOR
79. ÜNİVERSİTELİ İŞSİZLER ARTICAK
80. VERGİ ÖDEYEN KESİM OLUŞAN KAYNAĞIN DENETİMİNİ DENETLEYECEK
81. DOĞU AVRUPA ÜLKELERİNİN AVRUBA BİRLİĞİNE KATILMASI TÜRKİYE Yİ
NEGATİF ETKİLEYECEK
82 GAP TAN ELDE EDİLECEK SU POTASİYELİ SANAYİ OLUMSUZ ETKİLEYECEK
83. TÜRK EKONOMİSİ KAYIT ALTINA ALINACAK
84. İLETİŞİM TEKNOLİJİSİNDEKİ İLERLEME ÜNİVERSİTE EĞİTİMİNİ NİTELİK AND
NİCELİK AÇISINDAN ETKİLEYECEK
85. TÜRKİYE
ETKİLECEK
NİN
ETRAFININ
DENİZLERLE
KAPLI
OLMASI
SANAYİ
OLUMLU
86. İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN GELİŞMESİ İHRACAT GÜCÜMÜZÜ ARTIRACAK
87.
ÜCRETLERİN BELİRLENMESİNDE VERİMLİLİK ÖNEM KAZANACAK
88. TÜRK İNSANININ BULUNDUĞU KONUMU YETERSİZ BULMASI SANAYİ OLUMLU
OLARAK ETKİLEYECEK-TARTIŞMA POTANSİYELİ
89. TURİZM
SEKTÖRÜNÜN
GELİŞMESİ
SAĞLAYACAK VE İHRACATI ARTIRACAK
39
TÜRK
MALLARININ
TANINMASINI
90. GÜMRÜK
YARATACAK
BİRLİĞİNE
GİRİŞİMİZ
KURULU
SANAYİ
KORUMA
POLİTİKALARI
91. BİLİM VE TEKNOLOJİNİN GEREKSİNİMİ OLAN DEMOKRATİK ORTAM GEÇ
GELECEK
9 2 PATENT YASASI YABANCI
İNTEGRASYONU ARTIRACAK
SERMAYİNİN
GELİŞİNİ
HIZLANDIRACAK
93.
DİĞER SEKTÖRLERİN GELİŞMESİ SONUCU SANAYİNİN ÖNEMİ AZALACAK
94.
FİKRİ MÜLKİYETİN SAĞLANMASI YARATILICIĞ1 ARTIRACAK
95. TÜRKİYE
KALACAK
VE
YABANCI BEYAZ YAKALI İNSAN GÜCÜ ISTIHTAM ETMEK ZORUNDA
96.
BANKA SEKTÖRÜ SANAYİYİ
97.
GELİRLER POLİTİKASI BOZULARAK İÇ KAYNAK YARITILMAYA DEVAM EDECEK
96.
KAMUNUN SANAYİNDEKİ PAYI AZALACAK
99.
TİCARİ AHLAK GELİŞECEK VE SANAYİ OLUMLU ETKİLENECEK
100. ORTA DOĞU VE BALKANLARDA SICAK ÇATIŞMA OLACAK
101. İÇ BARIŞIN OLUŞMASI SANAYİYİ OLUMLU ETKİLEYECEK
102 ULUSLAR ARASI NORMLARA UYUM ZORUNLULUĞU OLUMSUZ ETKİLEYECEK
103. SİGORTACILIK
BULUNACAK
SEKTÖRÜ
GELİŞECEK
SANAYİ
VE
SERMAYEYE
KATKIDA
104. EN BÜYÜK TEŞVİKLER KALİTEYE YE VERİLECEK
105. DEVLET VE VATANDAŞ ARASINDA KARŞILIKLI GÜVEN İLİŞKİSİ KURULACAK
106. SİYASİ
PARTİLERİN
ETKİNLİĞİ AZALACAK YERİNİ TOPLUM
HAREKETLERİ
ALACAK
107. KURULACAK OLAN BAŞKANLIK SİSTEMİ DAHA İYİ BİR İDARE VE SANAYİYE
OLUMLU ETKİ GETİRECEK
106. TÜRKİYE KARADENİZ VE ORTA DOĞUNUN ÇEKİM MERKEZİ OLACAK
109. ULUSAL DEVLET. SANAYİ, SERMAYE KAVRAMLARI ZAYIFLAYACAK
110. YÖNETEN VE YÖNETELEN ARASINDAKİ GÜVEN OLUMLU ŞEKİLDE GELİŞECEK
111. SANAYİ ŞİRKETLERİNDE YÖNETİM KADEMELERİ AZALACAK
112 NÜFUSUN DURMASI KAYNAK, GELİR DAĞILIMINDA OLUMLU ETKİ OLACAK VE BU
DA SANAYİYİ OLUMLU ETKİLEYECEK
113. SSK İFLAS EDECEK
114. ÇALIŞMA SAATLERİ VE MEKANLARI ESNEKLİK KAZANACAK
115. MESLEKİ EĞİTİM YAYGINLAŞACAK
116. KAPASİTESİ EKONOMİSİ GELECEK
117. HUKUKSAL DÜZENLEMELER SANAYİNİN GELİŞMESİNE AYAK SAĞLAYAMAYACAK
118. KURULACAK OLAN BAŞKANLIK SİSTEMİ SANAYİYİ OLUMLU ETKİLEYECEK
119. NÜFUS ARTIŞI KAYNAK YETERSİZLİĞİNİ GETİRECEK
120. SANAYİMİZ SERMAYE BİRİKİMLERİ YETERSİZLİĞİNDEN ETKİLENECEK
121. GÜMRÜK BİRLİĞİ İLE BİRLİKTE TEKNOLOJİK YATIRIMLARA AĞIRLIK VERİLECEK
122 TERÖR DEVAM ETMEYECEK
123. DENGELİ
BİR
SANAYİLEŞME
PAZAR
ETKİLERİ
NEDENİYLE
MÜMKÜN
GÖRÜLMÜYOR
124. ULUSLARARASI STANDARDLARDA ÜRETMEK ÖNEM KAZANACAK
125. KİŞİ BAŞINA MİLLİ GELİR ARTIŞ HIZI SANAYİLEŞMEYİ DİREKT ETKİLEYECEK
126. ÖNÜMÜZDEKİ 10 YILDA SANAYİ STFIATEJİSİNİ GLOBAL FİRMALAR ETKİLEYECEK
127. MODERN YÖNETİM METODLARI SANAYİDE KULLANILACAK
128. GB EKONOMİDE YENİ YAPILANMA GEREKTİRECEK
129. TOP. KALİTE KONTROL VE YÖNETİMİ GELİŞECEK
130. SANAYİMİZ HALKA AÇILACAK
131. TOPLUMSAL UZLAŞMA SAĞLANAMAYACAK
132 ENFLASYON SÜRECEK VE KREDİ FAİZLERİ YÜKSEK KALACAK
133. DEVLETİN ROLÜ SANAYİLEŞMEDE AZALACAK
134. KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELER İÇİN DEVLET DESTEĞİ
135. SERMAYEDE GLOBALLEŞME ARTACAK
136. TÜRKİYE SANAYİLEŞMİŞ GÜÇ HALİNE VARACAK
137. REKABET YARATICILIĞI MEYDANA GETİRECEK
138. TARIMA DAYALI SANAYİDE GENETİK OLARAK DIŞARIYA BAĞLANACAK
139. TAKLİTÇİLİĞE DAYALI SANAYİ DEVAM EDEMEYECEK
40
EK.5
TARTIŞMA PANELLERİ
NOTLARI
13 - 14 NİSAN 1995
ANKARA
140. BİLGİ TEKNOLOJİLERİ ÜRETEN DEĞİL KULLANAN BİR SANAYİ OLACAĞIZ
141. YABANCI SERMAYE YENİ TEKNOLOJİ GETİRECEK FAKAT TEKNOLOJİ ÜRETİMİNİ
ENGELLEYECEK
142. GLOBALLEŞME HAYATIN BÜTÜN DALLARINDA BÜYÜK VE KÖKLÜ BİR DEĞİŞİM
143. ÖZELLEŞTİRME İDEOLOJİK OLARAK BAKILIRSA YANLIŞ YÖNE SÜRÜKLEMEYE
DEVAM EDECEK
144. ENERJİ SORUNU ARTACAK
145. BÜYÜK KURULUŞLAR TEKNOLOJİ İHRAÇ EDECEK
146. VERİMLİLİK ÖNEM KAZANACAK
147. SANAYİLEŞME TARIM VE HAYVANCILIĞI BİTİRECEK
148. GB DEN SONRA YOĞUN YATIRIM TALEBİ DOLAYISIYLA ÇEVRE SORUNU
149. SANAYİLEŞME BELLİ BÖLGELERDE SINIRLI KALACAK
150. YABANCI SERMAYE MAKRO İSTİKRAR BEKLEYECEK
151. ÇOK AMAÇLI KULLANIMA YÖNELİK ELEMAN GEREKSİNİMİ ARTACAK
152 MARKA İHRACATI ÖNEM KAZANACAK
153. REHBERLİK YAPAN DESTEK OLAN YENİ BİR DEVLET ANLAYIŞI
154. BOZULAN GELİR DAĞITIMI AŞIRI TÜKETİM EĞİLİMİNİ ARTIRACAK, YATIRIMLAR
AZALACAK VE SOSYAL PATLAMALARA NEDEN OLACAK
155. TÜKETİCİ PATRON OLACAK
156. GECİKMİŞ EĞİTİM REFORMU SANAYİYİ OLUMSUZ ETKİLEYECEK
157. İŞÇİ İŞVEREN İLİŞKİLERİ BUGÜNKÜNDEN FARKLI OLACAK
158. FİRMALARIN REKABET EDEBİLİRLİĞİ BELİRLEYİCİ GÜÇ OLACAK
159. GELENEKSEL SANAYİ KOLLARINDA BİLGİ TEKNOLOJİLERİ KULLANIMI SONUNDA
GENÇLEŞME
160. ESNEK ÜRETİM İLE ÖLÇEK EKONOMİLERİ ARASINDA ÇELİŞKİ DOĞACAK
161. TÜKETİCİ DAHA UCUZ VE KALİTELİ MAL İSTEYECEK
162. REKABET GÜCÜ OLMAYAN SEKTÖRLERDE BATMALAR(SUNİ DESTEKLER)
163. TÜM ÜST YAPILAR GLOBAL FİRMALARIN İSTEKLERİ DOĞRUTUSUNDA YA YOK
OLACAK YA DA DEĞİŞECEK
164. SANAYİCİLER DAHA AZ KARLA ÇALIŞACAKLAR
165. ORTAK PAZARA GİRİŞİİMİZ PATENT HAKLARI KANUNU BİZİ GERİYE ATACAK
166. NÜKLEER ENERJİNİN DEVLET ELİYLE ÜRETİMİ İSTEĞİ ORTADAN KALKACAK
167. ÖNEMLİ ENERJİ PROBLEMİ YAŞANACAK
168. GB VE GATT ÜRETİMDE ULUSLARARSI STANDARDLARA UYUMU GEREKTİRECEK
169. BİLİM VE TEKNOLOJİYE YATIRIM ARTACAK / ARTAMAYACAK BİLGİ TOPLUMU
170. DEVLETİN FİNANS PAZARINDAKİ AĞIRLIĞI DEVAM EDECEK
171. DEVLET AR-GE YE DAHA FAZLA PAY AYIRACAK
172. ÇALIŞANLARIN YÖNETİME KATILMASI HALİNDE GELİŞME ARTACAK
173. VERGİ REFORMU YAPILACAK
174. KALİTESİZLİK MALİYETİ ARTACAK
175. YURTDIŞI YATIRIMLARIMIZ ATACAK
176. TÜKETİCİ ÖRGÜTLERİ TİCARİ AHLAKI GELİŞTERECEK
177. OYAK GİBİ FONLARIN ARTMASI AKILLICA KULLANILMASI
178. İSTANBULUN NÜFUSU ÜLKENİN % 25 İNİ OLUŞTURACAK VE ÜNİTER DEVLETTEN
UZAKLAŞMA
179. SİYASİ TERCİHLER SANAYİ ÜZERİNDE EN AZA İNECEK
180. UZAK DOĞU VE YENİ TÜRKİ CUM. İLE OLAN İLİŞKİLER SANAYİYİ OLUMLU
ETKİLEYECEK
181. YABANCI ŞİRKETLERLE ORTAKLIKLAR ARTACAK
182 YENİ SANAYİ BÖLGELERİ OLUŞACAK VE BU İSTANBULUN BÜYÜMESİNİ
ÖNLEYECEK
183. KIBRIS TÜRKİYENİN HİZMET SEKTÖRÜ CENNETİ OLACAK
184. YÖNETİMDE EYALET SİSTEMİNE GİDİŞ YERİNE TAŞRANIN ÖNEMİ ARTACAK
185. KAMU ALIMLARI KANUNU DEĞİŞECEK
186. ÖLÇEK EKONOMİSİ GELECEK
187. HUKUK REFORMU SANAYİYİ OLUMLU ETKİLEYECEK
188. ÜNİVERSİTE VE SANAYİ İŞBİRLİĞİ HAD SAFHAYA ÇIKACAK
189. AVRUPA İLE ARAMIZDAKİ FARK KADAR ÜLKENİN GELİŞMİŞ VE GELİŞMEMİŞ
BÖLGELERİ ARASINDAKİ FARK BÜYÜK OLACAK
41
190. GERİ KALMIŞ YÖRE KAVRAMI DEĞİŞECEK .YENİ YAKLAŞIMLAR OLACAK
191. ULUSLARARASI STANDARTLARA UYUM ZORUNLULUĞU İHRACATI ARTIRACAK
192 BÖLGELER ARASI EKONOMİK DENGESİZLİK ARTACAK VE BUNDAN SANAYİ
NEGATİF ETKİLENECEK
193. TÜRKİYE DE LİSAN BİLENLERİN SAYISININ ÇOĞALMASI YURT DIŞI İLİŞKİLERİ
ARTIRIYOR VE SANAYİ OLUMLU ETKİLENİYOR.
194. YENİ SANAYİ BÖLGELERİ OLUŞACAK VE BU OLUŞUM İSTANBULUN BÜYÜMESİNİ
ENGELLEYECEK
196. EKOMOMİK VE TİCARET ANLAMDA EYALET SİSTEMİNE GİDİLECEK.
196. EĞER
CİDDİ OLARAK GAP TA BİLİMSEL METHOD LAR
KULLANILMAZSA.
BEKLENENİN TAM TERSİ OLACAK
197. STANDARTLAŞMAYA GİTME SERMAYEYE TASARRUFU MEYDANA GETİRİYOR.
196. STANDARTLAŞMAYA GİTME SERMAYE MEYDANA GETİRİYOR.
199. YÖK HUKUKEN VE FİİLEN ORTADAN KALKACAK.
200. BANKA SEKTÖRÜ SANAYİCİLİĞİ DESTEKLER HALE GELECEK
201. SANILDIĞININ TERSİNE BİLİM VE TEKNOLOJİ İLE İLGİLİ YATIRIMLAR AT MEGA
PROJELERİNDEN GELECEK ( VİCA VERSA).
202 TÜRKİYE İLE İSRAİL ARASINDA TEKNİK İŞBİRLİĞİ GELİŞECEK VE STRATEJİK BİR
ANLAM KAZANACAK
203. SERMAYE TABANA YAYILACAK VE BORSA ÖZKAYNAK ORANLARINI OLUMLU
ETKİLEYECEK
204. SENDİKALAŞMA OLACAK
205. SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ ÖNEM KAZANACAK
206. SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN ÖNEM KAZANMASI İÇİN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
GEREKECEK
207. YETERSİZ
YASAL
DÜZENLEMELER
KARI
YURT
DIŞINDA
OLUŞMASINI
SAĞLAYACAK
208. SİLAHLI KUVVETLER ULUSAL SAVUNMA DOKTİRİNİ İLE SANAYİYE DAHA BAĞIMLI
HALE GELECEK
209. TÜRKİYE DE
MÜŞTERİ
VE
MÜLKİYET
KAVRAMLARINDAKİ
DEĞİŞİMLER
ENDÜSTRİYEL İLİŞKİLERDE ETKİSİNİ GÖSTERECEK
210. ERDEMİR ÖZELLEŞMEYECEK VE UYGULANA MODEL YAYGINLAŞACAK
211. YAZILIM İHRACATI BÜYÜK KAYNAK YARATACAK
KATILIM LİSTESİ
Adı
Ayşe
Ünal
Mustafâ
Mehmet
Tuğg. Oktay
Ahmet
Cemil
Necati
Gülay
Mete
Cumhur
Şekib
Dr. Suphi
Muştala
Enis
Mücteba
Erol
Serdar
Orhan
Süleyman
Umur
Ahmet
Akın
Fazıl
ism et Rıza
Nevzat
Sahir
Ali
Tunca
Necati
Ahmet
Bekir
Nur
Sinan
Prof Atilla
Ergin
Metin
Sencer
İsmet
Hüsamettin
Hüsamettin
İbrahim
Tuna
Duran
Şeref
Bülent
Nevzat
Erdinç
Soyadı
Akman
Alkan
Alper
Altım
Almak
Arkan
An kan
Ankan
Aslantepe
Ataç
Atılgan
Aygadiç
Ayvaz
Bağan
Bağdadioğlu
Bekcan
Berker
Bilgi
Bursalı
Caner
Coşkun
Çakmak
Çakmakça
Çamdibi
Çebi
Cizre
Çörtoğlu
Din çer
Dingiloğlu
Doğru
Evin
Genç
Ger
Gerçek
Gönenli
Görk
Günyol
İmer
Kasapoğlu
Kavi
Kılıçkaya
Kırcı
Kolat
Leblebici
Oğuz
Ö2gün
Özgüven
Özkan
Kuruluşu____________
İstanbul Tükedler Demeği
TESİD
TEKFEN
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
M ili Savunma Bakanlığı
TAYSAD
TÜBİTAK
ARÇELÎK
Çalışma ve Sos Güv Bak lığı
inşaat Müteahhitleri Birliği
Uluslararası Nakliyeciler Derneği
MÜSİAD
Eczaabaşı
Kimya Sanayicileri Demeği
TÜRK-İŞ
ERDEMIR
Bayındırlık Bakanlığı
PETKİM
Cumhuriyet Gazetesi
Çanakkale Seramik
Yapı Kredi Leasing
DİSK
TOBB Başkam
BEYSAD
SEKA
Sanayi ve Ticaret Bak.lığj
TTGV
CHP Milletvekili
BRİSA
SABAH Gazetesi
Hamburg Üniv.
Türk Ziraat Oda.Biriiği
T.Giyim Sanayicileri Demeği
Pınar Süt
TÜBİSAD
Şişe Cam
T.Elektrik Üretim-lletişim A Ş .
KARDER
T. Yurt Madenciliğini Geliş. Vakfi
ISO
Dış Ticaret Müsteşarlığı
TÛGSAŞ
ASELSAN
İTÜ
Milliyet Gazetesi
Hazine Müşteşarlığı
ÇİTOSAN
PTT
Adı
Soyadı
Kuruluşu____________
Ziya
Sedat
Canan
Erkal
Mesut
Mete
Şahin
Ethem
Işık
Ercan
Muharrem
Şibay
Nuri
Ümit
Pınar
Uğur
Fikret
Mehmet
Rasim
Aytekin
Özkan
Özkol
Pakmaya
Sahtiyarcı
Sapmaztürk
Sayıcı
Serim
Sokulgan
Tarakçıoğhı
T ezer
Timuçin
Tuğsavul
Tüfekçioğhı
Uzel
Ünhisoy
Yalçmer
Yücel
Yüksel
Yılmaz
Ziylan
Uzel Makina
EPSİLON
PAKMAYA
Sanayi ve Tic.Bakanlığı
Dış Ticaret Müsteşarlığı
NET Holding
HAK-İŞ
Nergis Tekstil
Ege Üniv.
Otomotiv Sanayicileri D em eği
ODTÜ
T.Kalkmma Bankası
ASO
Çorum Sanayi Odası
T .Müteahhitler Birliği
T.Patent Enstitüsü
TTGV
TMMOB
TSE
ASELSAN
MASA;
İSİM :
REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ ÇALIŞMASI
KRİTER: ALT SEKTÖR GİRDİLERİNİN BULUNABİLİRLİĞİ DÜZEYİ
BULUNDUĞUNUZ PAZAR İÇİNDE REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ BELİRLEME AÇISINDAN
AŞAĞIDAKİ KRİTERLERİ SIRAYLA KENDİARALARINDA İKİŞER İKİŞER KARŞI­
LAŞTIRINIZ. HER KARŞILAŞTIRMADA DAHA ÖNEMLİ GÖRDÜĞÜNÜZÜN TARAFINDAKİ
SKALADA VERDİĞİNİZ ÖNEMLİLİK KATSAYISI KARŞILIĞI RAKAMI İŞARETLEYİNİZ.
BUSKALADA 1=EŞİT, 3=0RTA, 5=KUWETLİ, 7-ÇOK KUVVETLİ, 9=EN KUVVETLİ
GÖRECELİ ÖNEMLİLİĞİNİ BELİRTİR.
1 İŞGÜCÜ
9 8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SERMAYE
2 İŞGÜCÜ
9 8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 HAMMADDE
3 İŞGÜCÜ
9 8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 TEKNOLOJİ
4 İŞGÜCÜ
9 8 7 6 5 4 3 2 ¡1 2 3 4 S 6 7 8 9 ALTYAPI
5 SERMAYE
9 8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 HAMMADDE
6 SERMAYE
9 8 7 6 5 4 3 2 "t
7 SERMAYE
9 8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ALTYAPI
8 HAMMADDE
9 8 7 6 5 4 3 2 t
9 HAMMADDE
9 8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ALTYAPI
10 TEKNOLOJİ
KISALTMA
2 3 4 5 6 7 8 9 TEKNOLOJİ
2 3 4 5 6 7 8 9 TEKNOLOJİ
9 8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ALTYAPI
TANIM
İŞGÜCÜ
İŞGÜCÜ BULUNABİLİRLİĞİ DÜZEYİ.
SERMAYE
SERMAYE BULUNABİLİRLİĞİ DÜZEYİ
HAMMADDE
ENERJİ DAHİL HAMMADDE BULUNABİLİRLİĞİ DÜZEYİ
TEKNOLOJİ
ÜLKE BAZINDA TEKNOLOJİK DÜZEY
ALTYAPI
ALTYAPI HİZMETLERİ: ULASIM+İLETİSİM BULUNABİLİRLİĞİ DÜZEYİ
TARTIŞMA PANELLERİ 13-14 NİSAN 1995
TTGV
MASA:
İSİM :
REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ ÇALIŞMASI
KRİTER: ALT SEKTÖR GELİŞMİŞLİK DÜZEYİ
BULUNDUĞUNUZPAZARİÇİNDEREKABETÜSTÜNLÜĞÜBELİRLEMEAÇISINDAN
AŞAĞIDAKİKRİTERLERİSIRAYLAKENDİARALARINDAİKİŞERİKİŞERKARŞI­
LAŞTIRINIZ. HERKARŞILAŞTIRMADADAHAÖNEMLİGÖRDÜĞÜNÜZÜNTARAFINDAKİ
SKALADA VERDİĞİNİZÖNEMLİLİKKATSAYISIKARŞILIĞIRAKAMIİŞARETLEYİNİZ.
BUSKALADA 1=EŞİT, 3=0RTA, 5=KUWETU, 7=Ç0KKUVVETLİ, 9=ENKUVVETLİ
GÖRECELİÖNEMLİLİĞİNİBELİRTİR.
1 KALİTE
9 8 7 6 5 4 3 21
2 3 4 5 6 7 8 9 AR-GE
2 KALİTE
9 8 7 6 5 4 3 2 H
2 3 4 5 6 7 8 9 FİNANS
3 KALİTE
9 8 7 6 5 4 3 2
2 3 4 5 6 7 8 9 ÇEVRE
4 KALİTE
9 8 7 6 5 4 3 2
2 3 4 5 6 7 8 9 YÖNETİM
5 AR-GE
9 8 7 6 5 4 3 2il
2 3 4 5 6 7 8 9 FİNANS
6 AR-GE
2 3 4 5 6 7 8 9 ÇEVRE
7 AR-GE
9 8 7 6 5 4 3 21
9 8 7 6 5 4 3 2n
8 FİNANS
9 8 7 6 5 4 3 2 f* 2 3 4 5 6 7 8 9 ÇEVRE
9 FİNANS
9 8 7 6 5 4 3 2
2 3 4 5 6 7 8 9 YÖNETİM
9 8 7 6 5 4 3 21
2 3 4 5 6 7 8 9 YÖNETİM
10 ÇEVRE
KISALTMA
2 3 4 5 6 7 8 9 YÖNETİM
TANIM
KALİTE
KALİTE VE STANDARDLARA UYGUNLUK DÜZEYİ
AR-GE
AR-GE VE BİLGİYE ULAŞMA DÜZEYİ
FİNANS
FİNANS MEKANİZMALARI ÇEŞİTLİLİĞİ DÜZEYİ
ÇEVRE
ÇEVREYE DUYARLILIK DÜZEYİ
YÖNETİM
YÖNETİM BECERİ DÜZEYİ
TARTIŞMA PANELLERİ 13-14 NİSAN 1995
TTGV
MASA:
İSİM :
REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ ÇALIŞMASI
KRİTER: ALT SEKTÖR YAPISININ YETERLİLİK DÜZEYİ
BULUNDUĞUNUZ PAZAR İÇİNDE REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ BELİRLEME AÇISINDAN
AŞAĞIDAKİ KRİTERLERİ SIRAYLA KENDİ ARALARINDA İKİŞER İKİŞER KARŞI­
LAŞTIRINIZ. HER KARŞILAŞTIRMADA DAHA ÖNEMÜ GÖRDÜĞÜNÜZÜN TARAFINDAKİ
SKALADA VERDİĞİNİZ ÖNEMLİLİK KATSAYISI KARŞIUĞI RAKAMI İŞARETLEYİNİZ.
BUSKALADA 1=EŞİT, 3=ORTA 5=KUWETLf, 7=ÇOK KUVVETLİ, 9=EN KUVVETLİ
GÖRECELİ ÖNEMLİLİĞİNİ BELİRTİR.
1 DAĞITIM
ç
e
i
£
:
'
'
DAĞITIM
£
8 7 e £
3 DAĞITIM
£
8 7 e 5 4 a 2 1
4 DAĞITIM
S 8
S DAĞITIM
:
7 6 5
■;
:
;
2
4 3
-
1 £ 6 7 £ S İŞBİRLİĞİ
<■ £ 6 7 6 ? ÖLÇEK
t
1; 2 3
£ 6 7 £ S RAKİP
£
6 7 e S ARA ÜRÜN
5
6 7 8 S ALICI
9
8 7 6 5 4 3 2 t
2 3
6 DAĞITIM
9
8
2 3 4 5 6 7 8 9
7 İŞBİRLİĞİ
9
8 7 6 5 4 3 2 t
8 İŞBİRLİĞİ
9
8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 RAKİP
9 İŞBİRLİĞİ
9
8 7 6 5 4 3 2 , 1 » 3 4 5 6 7 8 9 ARA ÜRÜN
10 İŞBİRLİĞİ
9
8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ALICI
11 İŞBİRLİĞİ
9
8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 BENZERSİ
12 ÖLÇEK
9
8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 RAKİP
13 ÖLÇEK
9
8 7 6 5 4 3 2 t
2 3 4 5 6 r 8 9
14 ÖLÇEK
9
8 7 6 5 4 3 2 f
2 3 4 5 6
15 ÖLÇEK
9
8 7 6 5 4 3 2 :İ 2 3 4 5 6
8 9 BENZERSİ
8 9 ARA ÜRÜN
7 6 5
2 t
4 3
2 3
BENZERSİ
4 5 6 7 8 9 ÖLÇEK
AR A ÜRÜN
r 8 9 ALICI
16 RAKİP
9 8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6
17 RAKİP
9
8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6
18 RAKİP
9
8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 BENZERSİ
19 HRA ÜRÜN
9
8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 U IC I
20 \R A ÜRÜN
9 8
21 \LICI
9
KISALTMA
DAĞITIM
7 6 5
4 3
8 9 ALICI
2 ; 1 2 3 4 5 6 7 8 9 3ENZERSİ
8 7 6 5 4 3 2 î
2 3 4 5 6 7 8 9 3ENZERSİ
TANIM
DAĞITIM MEKANİZMALARININ BULUNABİLİRLİĞİ DÜZEYİ
İŞBİRLİĞİ
İŞBİRLİĞİ DÜZEYİ
ÖLÇEK
FİRMA ÜRETİM ÖLÇEĞİ DÜZEYİ
RAKİP
RAKİP İSLETMELERİN SAYISAL YETERLİLİĞİ DÜZEYİ
ARA ÜRÜN
ARA ÜRÜN SAĞLAMA DÜZEYİ
ALICI
ALICI YARATABİLME DÜZEYİ
BENZERSİ
RFN7PRSİZLİK DÜZEYİ
TARTIŞMA PANELLERİ 13-14 NİSAN 199S
-------- 1
TTGV
REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ ÇALIŞMASI
KRİTER: ÜLKE BOYUTUNDA SOSYO EKONOMİK ETKİ DÜZEYİ
BULUNDUĞUNUZPAZAR İÇİNDEREKABETÜSTÜNLÜĞÜBELİRLEMEAÇISINDAN
AŞAĞIDAKİKRİTERLERİSIRAYLAKENDİARALARINDAİKİŞERİKİŞERKARŞI­
LAŞTIRINIZHERKARŞILAŞTIRMADADAHAÖNEMLİGÖRDÜĞÜNÜZÜNTARAFINDAKİ
SKALADAVERDİĞİNİZÖNEMLİLİKKATSAYISIKARŞILIĞIRAKAMIİŞARETLEYİNİZ.
BUSKALADA1=EŞİT, 3-ORTA, S=KUWETLİ, 7=ÇOKKUVVETLİ, 9=ENKUVVETLİ
GÖRECELİÖNEMLİLİĞİNİBELİRTİR.
2 3 4 5 6 7 8 9 STHACMİ
1 STİHDAM
9 8 7 6 5 4 3 2 f
2 STİHDAM
9 8 7 6 5 4 3 2
3 4 5 6 7 8 9 TEKÜRET
3 İSTİHDAM
9 8 7 6 5 4 3
3 4 5 6 7 8 9 DOĞALKAY
4 İSTİHDAM
9 8 7 6 5 4 3
|2
2a 2
ü2
2
M
3 4 5 6 7 8 9 ÜRETKEN
2 3 4 5 6 7 8 9 BÖLGELER
5 İSTİHDAM
9 8 7 6 5 4 3 2
6 İSTHACMİ
9 8 7 6 5 4 3 2
7 İSTHACMİ
9 8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 DOĞALKAY
8 İSTHACMİ
9 8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ÜRETKEN
9 İSTHACMİ
9 8 7 6 5 4 3 2 •i' 2 3 4 5 6 7 8 9 BÖLGELER
2 3 4 5 6 7 8 9 TEKÜRET
2 3 4 5 6 7 8 9 DOĞALKAY
10 TEKÜRET
9 8 7 6 5 4 3 2
11 TEKÛRET
9 8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ÜRETKEN
12 TEKÜRET
9 8 7 6 5 4 3 2
13 DOĞALKAY
9 8 7 6 5 4 3
14 DOĞALKAY
9 8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 BÖLGELER
15 ÜRETKEN
9 8 7 6 5 4 3 2 < 2 3 4 5 6 7 8 9 BÖLGELER
m
S#2
2i 2
3 4 5 6 7 8 9 BÖLGELER
3 4 5 6 7 8 9 ÜRETKEN
KISALTMA
TANIM
İSTİHDAM
İSTİHDAM YARATMA GÜCÜ DÜZEYİ
İSTHACMİ
İSTİHDAM HACMİ DÜZEYİ
TEKÜRET
TEKNOLOJİ ÜRETME YETENEĞİ DÜZEYİ
DOĞALKAY
DOĞAL KAYNAKLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ DÜZEYİ
ÜRETKEN
ÜRETKENLİĞİ ARTTIRMA DÜZEYİ
BÖLGELER
GERİKALMIS BÖLGELERİN GELİSMESİNE KATKI DÜZEYİ
TARTIŞMA PANELLERİ 13-14 NİSAN 1995
TTGV
___
MASA:
İSİM :
REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ ÇALIŞMASI
KRİTER: REKABET ÜSTÜNLÜĞÜNÜN BELİRLENMESİ
BULUNDUĞUNUZ PAZAR İÇİNDE REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ BELİRLEME AÇISINDAN
AŞAĞIDAKİ KRİTERLERİ SIRAYLA KENDİ ARALARINDA İKİŞER İKİŞER KARŞI­
LAŞTIRINIZ HER KARŞILAŞTIRMADA DAHA ÖNEMLİ GÖRDÜĞÜNÜZÜN TARAFINDAKİ
SKALADA VERDİĞİNİZ ÖNEMLİLİK KATSAYISI KARŞILIĞI RAKAMI İŞARETLEYİNİZ.
BUSKALADA 1=EŞlT, 3=ORTA, 5=KUWETLİ, 7=ÇOK KUVVETLİ, 9=EN KUVVETLİ
GÖRECELİ ÖNEMLİLİĞİNİ BELİRTİR.
1 GİRDİLER
9 8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 GELİŞMİŞ
2 GİRDİLER
9 8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 YAPI
3 GİRDİLER
9 8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOSEKO
4 GELİŞMİŞ
9 8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 YAPI
5 GELİŞMİŞ
9 8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOSEKO
6 YAPI
9 8 7 6 5 4 3 2 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOSEKO
KISALTMA
TANIM
GİRDİLER
ALT SEKTÖR GİRDİLERİNİN BULUNABİLİRLİĞİ DÜZEYİ
GELİŞMİŞ
ALT SEKTÖR GELİŞMİŞLİK DÜZEYİ
YAPI
ALT SEKTÖR YAPISININ YETERLİLİK DÜZEYİ
SOSEKO
ÜLKE BOYUTUNDA SOSYO EKONOMİK ETKİ DÜZEYİ
TARTIŞMA PANELLERİ 13-14 NİSAN 1995
TTGV
MASA
İSİM
REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ ÇALIŞMASI
KRİTERLERİN KALİBRASYONU
BULUNDUĞUNUZ PAZAR İÇİNDE, REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ BELİRLEME AÇISINDAN
AŞAĞIDAKİ KRİTERLERİN DÜZEYLERİNİ EN DÜŞÜK DÜZEYİNE GÖRECELİ OLARAK
KARŞILAŞTIRDIĞINIZDA KAÇ KAT FAZLA TERCİH ETTİĞİNİZİ BELİRLEYİNİZ.
EN
DÜŞÜK
GİRDİLER
GELİŞMİŞ
DÜŞÜK NORMAL YÜKSEK
EN
ÇOK
YÜKSEK
YÜKSEK
1
1
YAPI
1
SOSYOEKO
1
KISALTMA
ÇOK
DÜŞÜK
TANIM
GİRDİLER
ALT SEKTÖR GİRDİLERİNİN BULUNABİLİRLİĞİ DÜZEYİ
GELİŞMİŞ
ALT SEKTÖR GELİŞMİŞLİK DÜZEYİ
________
YAPI
ALT SEKTÖR YAPISININ YETERLİLİK DÜZEYİ
__-----—
SOSYOEKO
ÜLKE BOYUTUNDA SOSYO EKONOMİK ETKİ DÜZEYİ
_____
TARTIŞMA PANELLERİ 13-14 NİSAN 1995
TTGV
REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ ÇALIŞMASI
ALT SEKTÖR DEĞERLENDİRMESİ
AŞAĞIDAKİ ALT SEKTÖRÜN, BULUNDUĞUNUZ PAZAR İÇİNDE REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ
BELİRLEME AÇISINDAN HER KRİTER İÇİN DEĞERLENDİREREK UYGUN GÖRDÜĞÜNÜZ
DÜZEYİNİ İŞARETLEYİNİZ
ALT SEKTÖ R: ______________( BU FORM 23 ALT SEKTÖRÜN HERBİRİ İÇİN AYRI AYRI
DOLDURTULMUŞTUR. Ö RNEK: DEMİR/ÇELİK)
EN
DÜŞÜK
ÇOK
DÜŞÜK
DÜŞÜK
NORMAL
YÜKSEK
ÇOK
EN
YÜKSEK YÜKSEK
GİRDİLER
GELİŞMİŞ
YAPI
SOSYOEKO
KISALTMA
i
TANIM
GİRDİLER
ALT SEKTÖR GİRDİLERİNİN BULUNABİLİRLİĞİ DÜZEYİ
GELİŞMİŞ
ALT SEKTÖR GELİŞMİŞLİK DÜZEYİ
YAPI
ALT SEKTÖR YAPISININ YETERLİLİK DÜZEYİ
SOSYOEKO
ÜLKE BOYUTUNDA SOSYO EKONOMİK ETKİ DÜZEYİ
DEMİR/ÇELİK
DEMİR/ÇELİK VE DÖKÜMLERİ
TARTIŞMA PANELLERİ 13-14 NİSAN 1995
TTGV
İSİM
MASA
PAZARLAR:
PAZAR
1 -ANKARA
2- BAKÜ
3- BRÜKSEL
4- BUDAPEŞTE
5- SA FRANSÎSKO
6- SİNGAPUR
TOPLAM
PAZAR PAYI (%)
100
YUKARIDAKİ DAİREYİ PAZAR PAYLARININ %SİNİ BELİRLEYEREK DİLİMLERE BÖLÜNÜZ
TARTIŞMA PANELLERİNDEN ÇIKAN BAZI ÖNERİLER
Ankara Pazarı
•
Yapılmış yatırımların desteklenerek kurulu sanayinin güçlenmesine öncelik
verilmeli ve çok büyük yatınm lan gerektirmeyen sanayiler öne çıkmalıdır.
•
Makina imalat sanayinin eskimiş teknolojisinin yenilenmesi ve ihmal edilmiş
yatırımların yapılması öne alınmalıdır.
•
Turizm; ticareti, fuarı vs. ile birlikte değerlendirilmelidir.
•
Makina imalat sanayii yalnız dünyaya makina satma değil Yerli diğer
sanayilerin rekabet gücünü arttıran yönü ile de düşünülmelidir.
Brüksel Pazarı
•
Turizm gibi madencilik vb. doğadan gelen üstünlüklerimizi de bu pazarda
kullanalım.
•
Yerli mühendislik hizmetini ihraç metaı olarak değerlendirelim.
•
Üstün nitelikli genç işgücünün ülkemizde kullanımı stratejik bir amaç
olmalıdır.
Budapeşte Pazarı
•
Türkiye fakir bölgelerden gelişmiş bölgelere olan nüfûs kaymasını önlemek
zorundadır. Bunun için fakir bölgelerde katma değeri yüksek üretime
yönelmelidir.
•
Dünya
para piyasalarında
birikmiş bulunan büyük
miktardaki para,
devletlerin de yönlendirmesi ile önümüzdeki on yıl içinde yeni ticaret
bölgelerine akacaktır. Bu akıştan pay alabilmek için siyasi istikran sağlamak
gerekir.
•
Uzun vadeli hedeflerden olması nedeni ile, insan kaynağı
ile ilgili hedefler
için yeni bir eğitim planlamasına gidilmesi en önemli konular arasındadır.
Varmak istediğimiz konumda gerekecek insan kaynağı için çalışır bir
modelimiz bulunmamaktadır.
San Fransisko Pazarı
•
Sıçrama için firmalarımız, bu pazar firmaları ile rekabetin yanında işbirliği
de yapsın, ortak yatırımlara girsin.
•
Gelişmiş ülkelerdeki tanmsal gelişmeye bakarak,
agroendüstriye
ve
biyoteknolojiye girmemizi uzun vadede önemli görüyoruz.
•
Enformasyon teknolojileri ile desteklenmiş makina imalatına geçmeliyiz.
•
Teknoloji sağladığımız pazarlarda, aldığımıza karşılık parça bazında satış
olanaklarını aramalıyız.
Singapur Pazarı
•
Mühendislik hizmeti rekabeti, nitelikli işgücünün dış pazara kayması olarak
ele alınmamalıdır. Bunun yerine burada üreteceğimiz hizmetlerin sonuçlarını
o pazarlarda pazarlamak için rekabet doğrudur.
EK.6
ANA KRİTERLERİN DEĞİŞİK
PAZARLARDA GÖRELİ ÖNEMLİLİK
KARŞILAŞ TIRMALARI
ANKARA PAZARI
AMAÇ'tan bakıldığında kriterlerin göreli önemlerinin karşılaştırılmaları
GİRDİLER
GELİŞMİŞ
YAPI
GELİŞMİŞ
(5.0)
YAPI
(5.0)
SOSEKO
1.0
2.0
3.0
1.0
CKflart— param at ıçw>da « r n s d f r d u r a n a ı « a r «rtMMan o d a $ f t o f a r t » rtnm fcd*.
Kısaltm a
G İR D İLER
G ELİŞM İŞ
YAPI
SO SEKO
Tanım
A LT SEKTÖ R GİRDİLERİ
A LT SEKTÖ R G ELİŞM İŞLİK DÜZEYİ
SEKTÖ R YAPISI
ÜLKE BOYUTUNDA SOSYO EKONOMİK ETKİ
GİRDİLER
.096
GELİŞMİŞ
.469
YAPI
.272
SOSEKO
.163
BAKÜ PAZARI
AMAÇ'tan bakıldığında kriterlerin göreli önemlerinin karşılaştırılmaları
GİRDİLER
GELİŞMİŞ
YAPI
Kısaltm a
GİRDİLER
GELİŞM İŞ
YAPI
SOSEKO
GELİŞMİŞ
(3.0)
YAPI
(3.0)
3.0
SOSEKO
4.0
4.0
4.0
Tanım
A LT SEKTÖ R GİRDİLERİ
A LT SEKTÖ R G ELİŞM İŞLİK DÜZEYİ
SEKTÖ R YAPISI
ÜLKE BOYUTUNDA SOSYO EKONOMİK ETKİ
I GİRDİLER
! GELİŞMİŞ
YAPI
i
SOSEKO
BRÜKSEL PAZARI
AMAÇ'tan bakıldığında kriterlerin göreli önemlerinin karşılaşbnlmalan
GİRDİLER
GELİŞMİŞ
YAPI
rt~iÎ*— r
Kısaltm a
GİRDİLER
GELİŞMİŞ
YAPI
SOSEKO
GELİŞMİŞ
(3.0)
YAPI
(2 .0)
2.0
~ ' T ----- ----------- g~ t —iı—m aatr ntfımnm n n a ğ ı Mı»
Tanım
A L T SEKTÖR GİRDİLERİ
A LT SEKTÖR G ELİŞM İŞLİK DÜZEYİ
SEKTÖ R YAPISI
ÜLKE BOYUTUNDA SOSYO EKONOMİK ETKİ
GİRDİLER
.120
GELİŞMİŞ
.418
YAPI
.271
SOSEKO
.191
SOSEKO
(2 .0)
2.0
2.0
BUDAPEŞTE PAZARI
AMAÇ'tan bakıldığında kriterlerin göreli önemlerinin karşılaştırılmaları
GİRDİLER
GELİŞMİŞ
YAPI
GELİŞMİŞ
(3.0)
» mm iıim»m m»
Kttalbnâ
GİRDİLER
GELİŞMİŞ
YAPI
SOSEKO
YAPI
3.0
4.0
m» m
SOSEKO
(3.0)
2.0
(2.0)
» , »mjı, u .ı n . ,
Tanım
ALT SEKTÖR GİRDİLERİ
ALT SEKTÖR GELİŞMİŞLİK DÜZEYİ
SEKTÖR YAPISI
ÜLKE BOYUTUNDA SOSYO EKONOMİK ETKİ
GİRDİLER
GELİŞMİŞ
YAPI
SOSEKO
SAN FRANSİSKO PAZARI
AMAÇ'tan bakıldığında kriterlerin göreli önemlerinin karşılaştınlmaları
GİRDİLER
GELİŞMİŞ
YAPI
GELİŞMİŞ
(4.0)
YAPI
(3.0)
1.0
SOSEKO
1.0
3.0
3.0
H iM ln M n ( M m
K ın lım a
GİRDİLER
GELİŞMİŞ
YAPI
SOSEKO
Tanım
ALT SEKTÖR GİRDİLERİ
ALT SEKTÖR GELİŞMİŞLİK DÜZEYİ
SEKTÖR YAPISI
ÜLKE BOYUTUNDA SOSYO EKONOMİK ETKİ
GİRDİLER
.114
GELİŞMİŞ
.396
SİNGAPUR PAZARI
AMAÇ'tan bataklığında kriterlerin göreli önemlerinin karşrfaştınlmalan
GİRDİLER
GELİŞMİŞ
YAPI
GELİŞMİŞ
(6.0)
pM a n M C iç M fe
K ıtaltm a
G İR D İLER
G ELİŞM İŞ
YAP I
S O S EK O
dam M t
YAPI
(5.0)
5.0
SOSEKO
4.0
5.0
5.0
ı
Tanım
A LT SEKTÖR GİRDİLERİ
A LT SEKTÖR GELİŞMİŞLİK DÜZEYİ
SEKTÖR YAPISI
ÜLKE BOYUTUNDA SOSYO EKONOMİK ETKİ
GİRDİLER
.102
GELİŞMİŞ
.594 |
YAPI
.250
SOSEKO
.054
i
. .
'
.
.
-
-
-
.............. .........
- ...........
EK.7
DEĞİŞİK PAZARLARDA ALT
KRİTERLERİN GÖRELİ ÖNEMLİLİK
KARŞILAŞTIRMALARI
GİRDİLER
AN KAR A
İŞGÜCÜ
.036 ■ ■
SERMAYE
HAMMADDE .039 ■ ■
TEKNOLOJ
ALTYAPI
.109
BAKU
İŞGÜCÜ
.086 ■ ■ ■ ■ ■
SERMAYE
HAMMADDE .039 ■ ■
TEKNOLOJ
ALTYAPI
.118
BRÜKSEL
İŞGÜCÜ
.113
SERMAYE
HAMMADDE .049 ■ ■
TEKNOLOJ
ALTYAPI
.104 ■ ■ ■ ■ ■ ■
BUDAPEŞTE
İŞGÜCÜ
.039
SERMAYE
HAMMADDE .055 ■ ■ ■
TEKNOLOJ
ALTYAPI
.124
SAN FRANSISKO
İŞGÜCÜ
.055 ■ ■ ■
SERMAYE
.148
HAMMADDE .060 ■ ■ ■ ■
TEKNOLOJ
ALTYAPI
SİNGAPUR
İŞGÜCÜ
.041
SERMAYE
.238
M tK M A
YAPI
DAĞITIM
.068
İSBİRLİĞ
.113
ÖLÇEK
.190
RAKİP
.030
ARAÜRÜN
.050
ALİCİ
.294
BENZERSİ
.255
(M U
DASİTİM
.144
İş b İr l İG
.137
ÖLÇEK
.153
RAKİP
.051
ARAÜRÜN
.143
ALICI
.295
BENZERSİ
.078
M HHUEL
DAĞITIM
.074
İŞBİRLİG
.103
ÖLÇEK
.088
RAKİP
.036
ARAÜRÜN
.077
ALICI
.353
BENZERSİ
.268
•UOAF£»TE
DAĞITIM
.161
İSBİRLİĞ
.120
ÖLÇEK
.072
RAKİP
.051
ARAÜRÜN
.035
ALICI
392
BENZERSİ
.169
SAM FRANSISKO
DAĞITIM
.103
IŞaİRLİĞ
.099
ÖLÇEK
.198
RAKİP
.059
ARAÜRÜN
.096
ALICI
.3*0
BENZERSİ
.055
DAĞITIM
.148
İŞBİRLİG
.074
ÖLÇEK
.079
RAKİP
.029
ARAÜRÜN
.051
ALICI
.378
BENZERSİ
.240
G E LİŞ M İŞ LİK
ANKARA
KALİTE
.060
ARGE
.237
FİN ANS
.100
ÇEVRE
.071
Y Ö N ET İM
.533
BAKU
KALİTE
.143
ARGE
.099
FİN ANS
.405
ÇEVRE
.056
Y Ö N E T İM
.298
BRÜKSEL
KALİTE
.148
ARGE
.260
FİNANS
.054
ÇEVRE
.413
Y Ö N E T İM
.125
BUDAPEŞTE
KALİTE
.106
ARGE
.102
FİNANS
.276
ÇEVRE
.047
Y Ö N E T İM
.470
SAN FRANSİSKO
KALİTE
ARGE
FİN ANS
ÇEVRE
.085 ■ ■ ■ ■ ■ ■
Y Ö N E T İM
SINGAPUR
KALİTE
.227
ARGE
.334
FİN A N S
.199
ÇEVRE
.028
Y Ö N E T İM
.212
ANKARA
SOS-EKO
İSTİHDAM
.080
İSTHACMİ
.033 I
TEKÜRET
.355 I
DOĞALKAY
.048 I
ÜRETKEN
.338 I
BÖLGELER
.146
BAKÜ
İSTİHDAM
.114
İSTHACMİ
.079
TEKÜRET
.385
DOĞALKAY
.084
ÜRETKEN
.287
BÖLGELER
.052
BRÜKSEL
İSTİHDAM
.110
İSTHACMİ
.044 I
TEKÜRET
.371
DOĞALKAY
.109
ÜRETKEN
.289 '
BÖLGELER
.076
BUDAPEŞTE
İSTİHDAM
.095
İSTHACMİ
.039 I
TEKÜRET
.434 I
DOĞALKAY
.058 I
ÜRETKEN
.228
BÖLGELER
.144
SAN FRANSİSKO
İSTİHDAM
.103
İSTHACMİ
.039 I
TEKÜRET
.412 I
DOĞALKAY
.140
ÜRETKEN
.253 I
BÖLGELER
.053
SİNGAPUR
İSTİHDAM
.034 I
İSTHACMİ
.061
TEKÜRET
.466
DOĞALKAY .138
ÜRETKEN
.257
B Ö LG ELER .045
EK.8
ALT KRİTERLERİN DEĞİŞİK
PAZARLARDAKİ GÖRELİ
ÖNEMLERİNİN KARŞILAŞTIRMALARI
Alıcı
Altyapı
ANKARA
ANKARA
SİN GAPUR
BAKU
SAN FRANSİSKO
B R Ü K S EL
BU D APEŞTE
B U D APEŞTE
Araürün
A rge
A N K ARA
ANKARA
BAKU
B R Ü K S EL
BAKÜ
SİN GAPUR
BRÜK SEL
SAN FRANSİSKO
BUD APEŞTE
BU D APEŞTE
Bölgeler
Benzersiz
ANKARA
AN K A R A
50
-
BAKU
SİNGAPUR
B R Ü K S EL
SAN FRANSİSKO
BUDAPEŞTE
BUDAPEŞTE
Çevre
Dağıtım
ANKARA
ANKARA
BAKÜ
BRÜKSEL
SİNGAPUR
SAN FRANSİSKO
BUDAPEŞTE
B U D APEŞTE
Doğalkay
Finans
ANKARA
ANKARA
200
BAKU
SİNGAPUR
BRÜKSEL
SAN FRANSİSKO
BUDAPEŞTE
BU D APEŞTE
H am m adde
Kalite
ANKARA
10
ANKARA
-
SİNGAPUR
150
BAKU
BRÜKSEL
SAN FRANSİSKO
BUDAPEŞTE
-
BAKÜ
SİNGAPUR
BRÜ KSEL
SAN FRANSİSKO
BUDAPEŞTE
Rakip
Ö lçek
ANK ARA
ANK ARA
BAKU
BRÜKSEL
BAKU
SİNGAPUR
BRÜKSEL
SAN FRANSİSKO
BU D APEŞTE
BU D APEŞTE
Teknoloji
S erm ay e
ANKARA
ANK ARA
80
80
-
BAKU
SİN GAPUR
BRÜKSEL
-
BAKÜ
SİNGAPUR
BRÜKSEL
f r a n s |s k o
SAN FRANSİSKO
BUD APEŞTE
BU D APEŞTE
Ü retken
T ek ü ret
ANKARA
ANK ARA
80
150
-
-
BAKU
SİNGAPUR
SİNGAPUR
BRÜKSEL
BRÜKSEL
SAN FRANSİSKO
SAN FRANSİSKO
BU D APEŞTE
BUDAPEŞTE
isttıacmi
Yönetim
ANKARA
ANKARA
BAKÚ
BRÜKSEL
BU D APEŞTE
BUDAPEŞTE
İstihdam
işbirliği
ANKARA
ANKARA
BAKU
BRÜKSEL
BUDAPEŞTE
BU D APEŞTE
İşgücü
ANKARA
SİNGAPUR
BAKU
SAN FRANSİSKO
BRÜKSEL
BUDAPEŞTE
EK.9
ALT KRİTERLERİN DEĞİŞİK
PAZARLARDAKİ GÖRELİ
ÖNEM DERECELERİ
ANKARA
BAKÜ
BRÜKSEL
GİRDİLER
SOS-EKO
4
GELİŞMİŞİ*
B tn z tra iz
BUDAPEŞTE
SAN FRANSİSKO
SİNGAPUR
EK.10
ÜRÜN GRUPLARININ DEĞİŞİK
PAZARLARDAKİ GÖRELİ
ÖNEM DERECELERİ
ANKARA
TÜ KETİM M ALLAR I
BAKÜ
TÜKETİM MALLARI
BRÜKSEL
TÜ K E TİM M A LLAR I
BUDAPEŞTE
TÜKETİM MALLARI
SAN FRANSİSKO
TÜ KETİM M A LLAR I
M A LLA R I
SİNGAPUR
TÜKETİM MALLARI
EK.11
PAZAR DEĞERLENDİRME
GRUPLARINA GÖRE
PAZAR AĞIRLIKLARI
PAZAR
ANK
ANKARA
İPAZAR AĞIRLIĞI (% )]
51.88
StNG (3.38% )
S.FRAN (6.
BAKÜ
10.06
BRÜK
19.13
BUDAP (9.44% )
ANK (51.88% )
BUDAP
9.44
S.FRAN
6.13
SİNG
3.38
PAZAR
49.00
BAKÜ
10.03
BRÜKSEL
19.74
BUDAPEŞTE
9.58
SANFRANSİSKO
7.74
SİNGAPUR
3.92
ANKARA
BAKÜ
BRÜKSEL
BAKÛ (10.06% )
BAKU
(PAZAR AĞIRLIĞI (%)
ANKARA
PAZAR
BRÜK (19.13% )
SİNGAPUR (3.82% )
SANFRANSİSKO (7.74% )
BUDAPEŞTE (9.58% )
ANKARA (49.00% )
BRÜKSEL (19.74% )
BAKÛ (10.03%)
BFİÜKİ SEL
İPAZAR AĞIRLIĞI (%)|
53.33
7.61
SİNGAPUR (4.22
SANFRANSİSKO (8.00% )^
BUDAPEŞTE
20.22
BUDAPEŞTE
6.61
SANFRANSİSKO
8.00
SİNGAPUR
4.22
BRÜKSEL (20.22% )
M
mF
BAKÜ (7.61% )-'
A
ANKARA (53.33% )
İPAZAR
ANKARA
BAKÜ
BRÜKSEL
BUDAPEŞTE
BUDAPEŞTE
PAZAR AĞIRLIĞI (%)
61.38
8.33
16.50
SİNGAPUR (2.66% ) i
SANFRANSİSKO
L
BUDAPEŞTE ( 6 5 5 % ) - y < g @ |^ ^ ^
BRÜKSEL (16.50%)
6.25
ANKARA (61.38% )
BAKU (8.33% )J W
SANFRANSİSKO
4.87
SİNGAPUR
2.66
İPAZAR
ANKARA
BAKÜ
PAZAR AĞIRLIĞI
43.62
9.86
BRÜKSEL
24.76
BUDAPEŞTE
10.06
^ ^ ^ ^ ^ T
S.FRANSISKO
SİNGAPUR (5.55%)
SANFRANSİSKO (6.15%)
BUDAPEŞTE (10.06%)
ANKARA (43.62% )
BRÜKSEL (24.78%)
SANFRANSİSKO
6.15
SİNGAPUR
5.55
E
AZAR
ANKARA
BAKÛ (9.66% )
SİNGAPUR
PAZAR AĞIRLIĞI
46.25
BAKÜ
11.50
BRÜKSEL
18.00
BUDAPEŞTE
10.38
SANFRANSİSKO
9.13
SİNGAPUR
4.75
SİNGAPUR (4.75% )
SANFRANSİSKO (9.13% )
'
BUDAPEŞTE (10.38%)
ANKARA (46.25% )
BRÜKSEL (18.00%)
BAKÛ (11.50%)
EK.12
DUYARLILIK ÇÖZÜMLEMESİ
SONUÇLARI
Değişik Pazar Ağırlıkları İçin İlk 8'e Giren Ürün
Gruplarının Öncelik Sıraları ( GYY=0.5)
İÇ PAZAR AĞIRLIĞI
ÜRÜN GRUPLARI
0.3
0.5
0.7
D em ir/Ç elik
8
8
-
Elektrik Makinalan
-
-
8
Bilişim
1
2
3
Gıda, İçki, Tütün
3
4
4
Kimya ve İlaç
6
7
7
Makina İmalat
4
3
1
Taşıma Anaçlan
7
6
6
Tekstil ve Giyim
2
1
2
Toprak Ürünleri
5
5
5
Değişik Pazar Ağırlıkları İçin İlk 8'e Giren Kriterlerin
Öncelik Sıraları ( GYY=0.5)
İÇ PAZAR AĞIRLIĞI
0.3
0.5
0.7
Alıcı
5
4
4
Arge
3
2
2
Benzersiz
8
7
6
Finans
2
3
3
Kalite
4
5
7
Teknoloji
6
6
5
Teküret
7
8
8
Yönetim
1
1
1
KRİTERLER
Geliştirme ve Yenilemede Yetkinlik ( GYY )Düzeyi İçin
İlk 8'e Giren Ürün Gruplarının Öncelik Sıraları ( Pazar=0.5)
GYY DÜZEYİ
0.3
0.5
0.7
Demir / Çelik
8
8
8
Bilişim
2
2
2
Gıda, içki, Tütün
4
4
4
Kimya ve ilaç
7
7
7
Makina imalat
3
3
3
Taşıma Anaçlan
6
6
6
Tekstil ve Giyim
1
1
1
Toprak Ürünleri
5
5
5
ÜRÜN GRUPLARI
Geliştirme ve Yenilemede Yetkinlik ( GYY )Düzeyi İçin
İlk 8'e Giren Kriterlerin Öncelik Sıraları (Pazar=0.5)
GYY DÜZEYİ
KRİTERLER
0.3
0.5
0.7
Alıcı
2
4
5
Arge
6
2
2
Benzersiz
4
7
8
Çevre
-
-
6
Finans
7
3
3
Kalite
-
5
4
Teknoloji
3
6
7
Teküret
5
8
-
Üretken
8
-
-
Yönetim
1
1
1
EK.13
ARAMA KONFERANSI VE TARTIŞMA
PANELLERİNDE ORTAYA ÇIKAN
ÖNERİLER
Arama Konferansı ve Tartışma Panellerinde ortaya çıkan öneriler aşağıda
verilmiştir. Önerilerin sıralaması bir öncelik belirtmemektedir.
Ö1
Ö2
03
Ö4
Ö5
Ö6
07
08
09
010
Ö 11
Ö 12
Ö 13
014
Ö 15
016
017
018
019
Ö 20
Ö21
Ö 22
Ö 23
Ö 24
Ö 25
Sanayi v e Üretim Öncelikli Ülke Misyonunun Katılımcı Olarak
Oluşturulmasına Öncülük Edilmesi
Devletin Ekonomideki Rolünün Azaltılması ve Denetleyici Etkinliğinin
Artırılması
Devletin Uzun Vadeli ve Katılıma Açık Mekanizmalar Kurması
Sivil Toplum
ve
Çeşitli Kesim
Örgütlenmelerinin Gelişmesini
Özendirilmesi
Devletin Karar Sürecindeki Etkinliğinin Artırılmasına Yönelik Alt
Kuramların; Bilgileri Derm e, Telekominikasyon, Sermaye Piyasası gibi,
Kuramların Uluslararası Ölçütlerde Geliştirilmesi
Siyasal Partilerin İçinde Araştırma Birimlerinin Kurulması ve Parti İçi
Sürekli Eğitime Önem Verilmesi
İş Barışım Mükemmelleştirecek Endüstriyel Demokrasi Hukuksal Alt
Yapısının Kurulması, Geliştirilmesi
Mülkiyetin Tabana Yayılması için Gerekli Düzenlemelerin Yapılması
Haksız Rekabetin Önlenmesine Yönelik Düzenlemelerin Yapılması
(Tüketici, Anti Kartel Yasaları)
Türkiye’nin Global Bilgi Akımında Odak Olmasının Sağlanmasına Yönelik
Önlemlerin Alınması
GSYFFdan Eğitime Ayrılan Payın Artırılması
Fırsat Eşitliği Mekanizmaları ile Birlikte Eğitim Özelleştirilmesini
Sağlıyacak Önlemlerin Alınması
Sürekli Eğitim Felsefesinin Hayata Geçirilmesi; Çok Mesleklilik İlkesinin
Hayata Geçirilmesi; Ortak Çalışmanın Desteklendiği Eğitim Anlayışına
Geçilmesi
Yaratılıcılığa, Kendini Güvene, Özgür Düşünmeye, Sorgulamaya ve
Girişimciliğe Ağırlık Veren Eğitim Anlayışına Geçilebilmesini Sağlayacak
Önlemlerin Alınması
Çağdaş ve Laik Eğitim Anlayışının Sürekli Korunduğu ve Geliştirildiği
Ortamda Eğitimcilerin de Sürekli Eğitilmesi
Beceri Geliştirmeye Yönelik bir Eğitim Sistemi İçin Gereken Önlemlerin
Alınm ası
AR/GE Elemanı Sağlamaya Yönelik Üniversite Kentlerinin Kurulması ve
Geliştirilmesi
Ara Eleman Kalitesini ve Niceliğini Artıracak Önlemlerin Alınması
İş Yerlerinde Eğitim Uygulamasına Geçilmesini Sağlayacak Önlemlerin
Alınması
B ölgesel İşbirliği Anlaşmalarının İşlerlik Kazanması
Bölgenin Yemden Yapılanmasında Öncü Rol Oynanması
Su Kaynaklanma Değerlendirilmesi
Kültürel Yakınlıktan Yararlanarak Potansyel Pazar Verilerinin Elde
Edilmesi
Pazarlara Yönelik Çalışmalarda Kamu ve Özel Sektörün Ahenkli
Çalışmasını Sağlayacak Önlemlerin Alınması
Satın Alma Gücünün İstikrarlı Bir Seviyede Tutulmasına Yönelik Önlemler
A lınm ası
526
527
Ö28
Ö29
Ö30
Ö31
Ö32
Ö33
Ö34
Ö35
Ö36
Ö37
Ö38
Ö39
Ö40
Ö41
Ö42
Ö43
Ö44
Ö45
Ö46
Ö47
Ö48
Ö49
Ö50
Ö51
Ö52
Ö 53
Ö 54
Ö 55
Ö56
Ö 57
Ö 58
Ö 59
Ö 60
Ö61
Tüketicinin Korunmasına Y önelik Önlemlerin Alınması
D evlet Alımlannın Yerli Sanayiyi ve Yenilemeyi G özeterek
Planlı
Yapılması
İç Piyasada Satılan M allara Uluslararası Standartlara Uygunluğunun
Sağlanması
Sanayi Kuşaklan Politikasının Mükemmelleştirilmesi
A B v e GATT Normlarına Uygun Koruma ve Teşvik Politikalarının bir
Sanayi Stratejisi Çervesinde Geliştirilmesi
V e rim liliğ in Artırılması Yönünde Önlemlerin Alınması
Her Seviyede Verilen Eğitimin İyileştirilmesi
Risk Sermayesi Kavramının Kurumlan ile Birlikte Hayata Geçirilmesi
Genç İşgücünün Uluslararası Kuruluşlarda Yer Almasının Sağlanması v e
Teşvik Edilmesi
Beyin Göçünün Tersine Çevrilmesine Yönelik Önlemlerin Almması
Uluslararası Düzey ve Anlayışta Çalışan Mühendislik ve Ticari H izm et
Birimlerinin Oluşmasının Teşvik Edilmesi
Girişimciliği Destekleyecek Önlemlerin Alınması
Beyingücü Yoğun Sektörlerin, Mühendislik Hizmetleri ve Y azılım gibi,
Desteklenmesi
Yüksek Teknolojili v e Jenerik Teknoloji Üretebilecek Sanayilere Y atırım
Teşviki
Tarafsız ve Uluslararası Normlarda Çalışacak bir Ulusal Akreditasyon
Konseyi
Haberleşme Altyapısının Güçlendirilmesi ve Kalitelendirilmesi
KOBİ'lerin Teknoloji Yoğun Yapılanmasının Sağlanması
Yabancı Sermaye Mevzuatında Değişiklik Yapılarak A R /G E Dahil
Özendirilmesi
Teknolojik Üretime Yönelik Uzmanlaşmış Kurumlann İşbirliğini Geliştirici
Önlemler Almak
Ülke Sanayi Envanterinin Sürekli Yapılması
Üniversite-Sanayi İşbirliğinin Geliştirilmesi
Bilginin Toplanması, İşlenmesi ve Dağıtılmasını Kolaylaştırmak
Rekabet Gücü Yüksek Teknolojilere Yönelmek
AR/GE Merkezlerinin Kurulmasının Teşvik Edilmesi
AR/GE Fonlarının Gerçekçi Seviyelere Çıkarılması
AB Teknoloji Programlarında ve Projelerinde Etkin K a tılım ın Sağlanması
Patent Kanunu, Fikri Mülkiyet Haklan, K now -H ow ve Patent A lım ı
Konularının Düzenlenmesi
Özelleştirmede Mevcut Teknolojiyi Geliştirme, Yenileme Zonınluğunun
Getirilmesi
Uluslararası Bilimsel Araştırma Kuramlarına Beyin Göçü Teşvik Edilm eli
Risk Sermayesi, Yatınm Ortaklıkları gibi Araçların Yaygınlaşması
Yeni Finansal Araçların Geliştirilmesini Sağlamak
Sermaye Piyasalarının Geliştirilmesi ve B orsanın Etkisinin Artırılmasına
Yönelik Önlemlerin Almması
Yatırım Kredisi Kurumlannın Oluşturulması
Özelleştirme Gelirlerinin Sanayiye Yönelik Yatıran Teşviği Olarak
Kullanılmasını Sağlamak
K am u Fonlarının Daha Etkin Yönetimini Sağlamak
K am u Bankalarının Bölgesel Bazda Bölünerek Etkinliklerinin Artırılmasını
Sağlamak
Ö 62
Ö 63
Ö 64
Ö 65
Ö 66
Ö 67
Ö 68
Ö 69
Ö 70
Ö71
Ö 72
Ö 73
Ö 74
Ö 75
Ö 76
Ö 77
Ö 78
Ö 79
Ö 80
Ö81
Ö 82
Ö 83
Ö 84
Ö 85
Ö 86
Ö 87
Enflasyonun Nedeni Olan Yapısal Sorunların Çözülmesi
G SY H nm %1'nin AR/GE'ye Aktarılması
M odem Pazarlama Tekniklerinin Sürekli Eğitiminin Yapılması
Satış Sonrası Hizm ete Yönelik Eğitim ve YAtınm Yapılması
Ülke îmajım Geliştirme Yönünde Ulusal Boyutta Çalışmaların Yapılması
K O Bİlerin ve Sanayinin Uluslararası Tanıtım Toplantılarına Katılmasının
Teşvik Edilmesi
Ürün Çeşitliliğine v e Marka Yaratmaya Önem Verilmesi
Kalkınma Stratejisi İçinde Hizmet Sektörleri Yer Almalı
Kaliteye ve Çevreye Duyarlılık
Sanayi/Hizmet Entegrasyonu
Devlette Verimlilik
Endüstriyel Otomasyon
Tarımda M odernleşme ve Şehirleşmede Sanayinin Katkısı
Etik Kuramların Oluşturulması
Sanayi-Bilim-Teknoloji'de Eş Zamanlı Gelişme
Yerinden Üretim Felsefesi Etrafına Gelelim.
Bu Bağlamda Yeniden
Üniversitelere Sahip Çıkalım.
D evlet Kuramlarında Reorganizasyoq: DPT, Sosyal Güvenlik, İş ve İşçi
Bulma Kurumu.
Y eni Oluşacak D evlet Kurumlan: Teknoloji Bakanlığı (TÜBİTAK
Çekirdek Kuruluş), M eslek Standartlan Enstitüsü, Bilim ve Teknoloji
Kurumu, Milli Akreditasyon Kurumu, Stratejik Planlama Kurumu,
Stratejik Politika Kurumu, Enformatik Kurumu. (Benzer İşlevli Bugünkü
Kamu Kurumlan Yukandaki Kuramlara Dönüşecek ya da Kapatılacak)
Özel İhtisas Üniversiteleri, Yönetim Enstitüleri, Stratejik Araştırma
Kurumlan, Üniversitelerde AR/GE Merkezleri, Sektörel AR/GE
Merkezleri,
Kalite
Merkezleri,
Endüstri
Geliştirme
Kurumlan,
Teknopolisler
Yerli Firmaların Gelişmiş Pazarlar için Yabancı Firmalar ile Rekabet
Yanında İşbirliği de Yapması
Uzun Vadede Tarımdaki Gelişmenin Agroteknoloji ve Biyoteknoloji
Kullanarak Sağlanması
Alman Teknoloji Karşılığı Ara Mal İhracına Yönelmek
Turizm ve Hammadde gibi Doğal Üstünlüklerimizin Etkin Kullanımı
Mühendislik Hizmeti İhracının Desteklenmesi
İç Pazarda M evcut Yatırımların İdamesine Kaynak Aktarılması, Yeni
Büyük Yatırımlardan Kaçınılması
Esnek İmalat Teknolojilerinin Füzyonu ile Makina İmalat Sanayinin
Yenilenmesi

Benzer belgeler