şiir türleri - Gülce Edebiyat Akımı

Transkript

şiir türleri - Gülce Edebiyat Akımı
ALİ GÖZÜTOK
ÖRNEKLERİYLE
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
ŞİİR TÜRLERİ
Gülce Edebiyat Yayınları-Antalya-2013
1
ISBN:
Eserin Adı:
Örnekleriyle Gülce Edebiyat Akımı Şiir Türleri
Eserin Yazarı:
Ali GÖZÜTOK
E-Mail:
[email protected]
Gsm:
0537 987 62 62
Web:
www.gulceedebiyat.net-www.gulceedebiyat.com
Dizgi:
Baskı:
2
ÖNSÖZ
Gülce Edebiyat Akımı, yeni çağın yeni edebiyat akımıdır. Ali
GÖZÜTOK’da bu yeni ve çağdaş akımın öncülerindendir.
Elinizde tuttuğunuz eser, Türk şiirinin yarım asrı geçen
arayışına sunulmuş yepyeni ve gülceleşmiş bir nefes alanıdır.
-Gülce, kökleri şiir tarihimizin derinliklerinde, gövdesi
bugünlerde, yaprak, dal ve çiçekleri geleceğe uzanan Türk
şiirinin yepyeni bir atılımıdır.
-Gülce, "Ben" demeyen, "BİZ" diyen şair ve yazarların
oluşturduğu edebî bir topluluktur.
-Gülce, anlamsız ve gereksiz vezin kavgalarına son veren bir
edebiyat oluşumudur.
-Gülce, çağa "önce insan ve ülkem" anlayışıyla bakan şairlerin
birlikteliğidir.
-Gülce, yaşayan Türkçe'ye ve ayyıldızlı bayrağa sevdalı şair ve
yazarların buluştuğu edebiyat, sanat, kültür hamlesinin adıdır.
-Gülce, geleneksel Türk Hece Şiirinden hız ve ilham
almakta,hece şiirimize yeni nefes alanları önermektedir.
-Gülce, Hece şiirimizi sadece "koşma" tarzı şiir olarak
görmemekte, o' nu bir okyanus kadar engin, derin ve
3
muhteşem mâzisinden günümüze alıp getirmekte ve
şairlerimize sunmaktadır.
-Gülce, Kafiye, kalıp,redif,üslûp, tarz, şekil, yapı vb. şiire dair
her unsurun bütün amacının "has şiiri" yakalamak ve şiirin
kanat kanat yükselişini sağlamak amacıyla kullanılan birer
"araç" olduğunu bilen ve bu araçlara saygı gösterip;
bozmadan yeni nefes alanlarıyla yenileşme ve yani atılımlara
yönelen köklü bir edebiyat hareketidir.
-Gülce, araçlar amaç olmamalıdır. Ne zaman ki, araçlar amacın
önüne geçmiştir, işte ona şiir denmez, sadece "manzume"
denir. Ve o, ruhsuz, plastik bir heykelden ibarettir anlayışında,
"kalıcı şiiri" hedef seçen bir edebiyat aksiyonudur.
-Gülce, kelimelerin Anadolu kokulu efsunkâr ikliminden
evrenselliğe doğru akan bir şiir çağlayanıdır.
-Gülce, aruzu "yasak ve korkulan" bir otantik malzeme,
unutulmaya terkedilmiş, kütüphanelerin tozlu raflarına
bırakılmış eski bir "uğraş" olmaktan çıkarıp; üzerindeki zaman
tozlarını silip, pırıl pırıl, yepyeni yüzüyle Türk Şiirine Türk
Diliyle yeniden kazandırmaya ve onunla yeni zirvelere
yolculuklar yapmaya çalışan bir şiir kervanının adıdır.
-Gülce, serbestin "kurallı serbest" olması gerektiğine inanan,
bir nesir parçasını makasla rastgele kesip üst üste yığmak ve
imgelerle boğulmuş bir şiirsel yapı olmadığını anlatan
güzellikler aynasıdır.
4
-Gülce, edebî sanatlardan yoksun bir şiir anlayışının yapay,
suni ve sadece kabuktan olduğunu belirten, ama, şiiri edebî
sanat yapacağım diye de anlamsız ve çok abartılı kılan
çalışmalara, arı-duru-lirik-apaydınlık ışıklı bir sanat anlayışı
takdim eden şairler hareketidir.
-Gülce, başta Azerbaycan olmak üzere Türk
Cumhuriyetleri'nde yaşayan şairler dünyası ile dostluklar
oluşturmuş, dünyaya açık, dünya şiiriyle kucaklaşan bir Türk
Şiiri yapılanmasıdır.
-Gülce, internette oluşan sanal dostlukları reele taşıyan,
kardeşlik-dostluk-hoşgörüye açık, parti-siyaset-bölücülük ve
ayrımcılığa kapalı şairlerin şiir ocağıdır.
-Gülce, eskiyi taklid etmez; eskinin başarılı örneklerinden
hareketle daha ileri giderken, gelecek yüzyılları düşünmeden
edemez.
-Gülce, Türk şiir tarihine; özellikle de hece, serbest ve aruza
karşı değildir? Mâziyi inkâr eden, köksüz bir akım değildir.
-Gülce, enaniyet duygularıyla bencil insanların meydana
getirdiği edepten yoksun bir edebiyat anlayışı değildir.
-Gülce, taklitçi değil, tahlilci ve gelişimci yenilikçidir. Gülce,
kopyacı değil, hamlecidir. Statükoyu savunan değil, yenilik ve
yeni olmayı ilke edinmiştir.
5
-Gülce, şekle, kalıba ve fiziki yapıya körü körüne bağlı değildir.
-Gülce, bozan, deforme eden, yıkan, karşı çıkan, mevcudu
devirmeye çalışan değildir.
-Gülce, edebî sanatlara karşı değildir. Türkçe' ye sevdalı
olduğundan, dilimizi bozanlardan değildir.
-Gülce, Aşık Edebiyatımız ve ozanlık geleneğine karşı değildir;
Türk Halk şiirine saygısız davrananlardan değildir; aksine Türk
Halk şiirine tutkundur.
-Gülce, halktan kopuk aydınların edebiyat akımı değildir.
-Gülce, dini afyon, millî değerleri fanatiklik olarak görenlerden
değildir.
-Gülce, özellikle batı ve Arap dil emperyalizminin etkisinde
kalanların birlikteliği değildir.
-Gülce, aruzu "yasak ve korkulan" bir otantik malzeme yapıp
unutulmaya terkeden, kütüphanelerin tozlu raflarına bırakan
ve onu eski bir "uğraş" olarak gören değildir.
-Gülce, serbestin "kuralsız serbest" olması gerektiğine inanan,
bir nesir parçasını makasla rastgele kesip üst üste yığan ve
imgelerle boğulan bir şiirsel yapıdan yana değildir.
6
-Gülce, başta Azerbaycan olmak üzere Türk
Cumhuriyetleri'nde yaşayan şairler dünyası ile dostluklar
oluşturmayan, dünyaya kapalı, dünya şiiriyle kucaklaşmayan
bir Şiir yapılanması değildir.
-Gülce, internette oluşan sanal dostlukları reele taşımayan,
kardeşlik-dostluk-hoşgörüye kapalı, parti-siyaset-bölücülük ve
ayrımcılığı körükleyen bir şiir ocağı değildir.
-Gülce hece şiirini kafiyeler arkasını parmak hesabıyla
doldurup, başta Karacoğlan olmak üzere muhteşem edebiyat
mazimizdeki uyak ve ayakları aşırmasyonla alıp, sadece
"koşma" yazan ve Türk Halk şiirinin diğer türlerine göz yuman
hececilerin buluştuğu bir hareket değildir. Bununla birlikte;
aruz şiiri yazacağım deyip ağdalı-anlaşılmayan Arap ve Fars
kelimeleriyle şiir halısını dokuyanlardan oluşmuş bir sanat
anlayışı değildir. Ayrıca, uydur uydur yaz, argo, gayr-i ahlâkî ve
ülke-ulus birliğine karşı da olsa ne söylersen söyle, ne
yazarsan yaz serbestliğini savunan serbest şiir anlayışını kabul
eden bir aksiyon değildir.
Geliniz, hep birlikte bu güzide edebiyat akımının şiir türlerine
göz atalım ve usta şair Ali GÖZÜTOK’un kaleminden örnekler
okuyalım, olmaz mı?
Mustafa CEYLAN
7
GÜLCE NAZIM TÜRLERİ VE
BU TÜRDE YAZILMIŞ ŞİİR ÖRNEKLERİ.
Şiir; Şairin, sezgi ve bilgi gücüne göre, anlamlı
kelimelerin, duygu ve düşüncelerin, gönül tezgâhında,
belirli tekniklerle mısralara yansımasıdır diye
tanımlanabilir. Büyük üstat vatan şairimiz, istiklâl
marşımızın mimarı, Merhum Mehmet Akif Ersoy diyor ki,
şiir bütün cazibesiyle bizi derinlere çeker. Geriye nasıl
döneceğimizi düşünmeden, açıklara doğru, yüzersek, biz
geriye dönemesek bile, o bizi dalgalarıyla sahile bırakır.
Ama çoktan iş işten geçmiş olur.
Şiir sadece manâ ve hayalden ibaret değildir.
Alexander Potebnya, “ İmgesiz sanat olmaz, şiir ise hiç
olmaz.” Diyor.
İmge anlamı güçlendiren, çağrışıma dayalı, ince bir hayal
ürünüdür. Ancak imge tek başına,
şiirin, şiir olmasına yeterli değildir.
Perine ise; İmgeyi, “duyuyla edinilen deneyimin dil
aracılığıyla, sunulması olarak görür. Ve şiirde en çok
rastlanılan imgenin “görsel imge” olduğundan
bahseder.”
8
İmgeyi sadece zihnimizde oluşan bir görüntü olarak
düşünmek, onu benzetme ve tasvire dayanan bir öğe
olarak görmek yanlıştır.
Bazı şairler imgeyi “düşünceye dayalı bir resim” olarak
görür. İmgeyi tamamen bir resme benzetmek de
yanlıştır. Hele hele imgenin manâ ile aynı şey olduğunu
düşünmek bile tamamen saf dilliliktir.
Şiiri şiir yapan üç öğe vardır.
1- Duygu
2- Düşünce
3- Hayâl
İmge bu üç öğeden biri olan hayalin çağrışım noktasında,
duygunun akıl ile yoğrulmasıdır.
Hissin düşünceyle dengesinin kurulması sonunda oluşan
ve amacı, anlamı derinleştirmek ve söylemin etkisini
güçlendirmek için, düşünce ve duygunun kelimelere
yansımasıdır.
Başka bir değişle İMGE; Şiirde manâya ulaşma yolunu,
daha etkili ve canlı hale getiren başka şeyler arasında
ilinti kurmayı, zihinde canlandırma biçimidir.
Bir bakıma bir hayal yaratmaktır.
9
Sanatkâr fikirle his (duygu) arasına tahtını kurar.
Düşüncelerini ilmek ilmek örer.
Gerçek şiir ne tek başına imgedir. Ne de musikidir. O, bir
anlamda sesin, mananın, imgenin, biçimin yardımı ile
şairin ruhundaki heyecanlardan doğar.
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI şiir türleri de, aynı kural ve
kaideler doğrultusunda, duygu ve düşüncelerin ilmek
ilmek örülmesidir.
Ancak, yeni üretilen şiir kalıplarına dökülerek dile
getirilmesi yeğlenmiştir.
Şimdi sizlere, Gülce edebiyat tarzının, yeni şiir kalıplarını
ve bu kalıplara göre yazmış olduğum şiirlerden örnekler
vermeye çalışacağım.
Ali GÖZÜTOK
10
1 – NAZIM TÜRÜ: GÜLCE
1- Bu tarz nazım türü, aynı zamanda edebi akımımıza adını
veren bir türdür.
2- Japon edebiyatının HAİKU adını verdiği nazım türünün
bizim edebiyatımızda, yeni bir ruhla ele alınış tarzıdır.
3- Bu tarz şiirler, hece vezni ile yazılır.
4- Birinci mısra 5 hece, ikinci mısra 7 hece olmalıdır.
5- Mısra sayısı şairin isteğine bağlıdır. 4-5-6-7 v.s. sayılarda
yazılabilir.
6- GÜLCE’nin şematik yapısı şöyledir.
……………………………….5 hece
……………………………….7 hece
………………………………. 5- hece
………………………………..7 hece
…………………………………5 hece
…………………………………7- hece
Böylece isteğe bağlı devam edebilir.
ÖRNEK ŞİİRLER :
11
1- BİLMEZ İDİM(Gülce-Gülce)
Nerden bileyim!
Meçhuller âleminde,
Ben bir hiç iken,
Kimdir beni bir damla,
Suya bindiren?
Hem bir lokma et,
Hem de canlı ceninken,
İki kapılı,
Dünya denen şu hana,
Kimdir indiren?
Nerden bileyim,
Varlık ne, birlik nedir?
İklimler nedir?
Kimdir devran döndüren?
Kimdir göklerden?
Yağmur ve kar indiren?
Nerden bileyim!
Ar nedir, namus nedir,
Yâr kim, yâran kim?
Hicran çilesi girip,
Gönlü sarınca,
El bağlayıp divanda,
Huzur bulunca,
Ar namus şişesini,
Vurup kırınca,
Açıldı gönül gözüm,
Şimdi öğrendim,
Kimdir gamım dindiren?
Ali GÖZÜTOK
12
2- ÇAR ÇUR ETME GENÇLİĞİ (Gülce-Gülce)
Güzelde vefa,
Aşkta sefa aranmaz.
Ömürler kısa,
Çok çabuk geçer zaman.
Dönüp maziye,
Şöyle bir de bakınca,
Yaz bahar geçmiş,
Mevsimler olmuş hazan!
Boşa geçmesin,
Çarçur etme gençliği,
Olmasın heder.
Şu deli gönül,
Sevdalanır severse,
Elbet ıslanır.
Aşk’ın oku yaralar,
Gönlü kanarsa,
Yâr bağrına yaslanır,
Gaflete düşme,
Çarçur etme gençliği,
Olmasın heder.
Ali GÖZÜTOK
13
3- LÂL OLSUN (Gülce-Gülce)
Saçma söz söyler,
Zıvanadan çıkarsa,
Gönül kırılır.
Hatır gönül saymazsa,
Çevir yönünü,
Kes, selamı sabahı,
Lâl olsun dili.
Yapmak zordur Gönül’ü.
Sev, sevgiyle tut,
Dostlukların elini.
Kılca bir sitem,
Kırar gönül ehlini,
Kem söz söyleme,
Vara yoğa uzatma,
Sahip çık da dilini,
Reva görme zulümü.
Kırılan gönül,
Yaralanır ve kanar.
Ateş düşmüşse,
Alev alır da yanar.
Göz yummak değil,
Yarayı sarmak gerek.
Bu dünya yalan,
İnsandır baki olan,
Bir ol, birlik ol,
Tut dostluğun elini,
Güzel lâf söyle,
Bükme Onun belini.
Ali GÖZÜTOK
14
4- KARDEŞ BİLİRİZ (Gülce-Gülce)
Kardeş biliriz
Mademki, hepimiz, insan
İnsanoğluyuz,
Her kim olursa olsun,
Kardeş biliriz.
İster yolcu isterse
Olsun bir hancı,
İster bin kat yabancı,
Fark etmez asla,
Türk, Kürt, Abaza Gürcü,
Kardeş biliriz.
Her ne olursa olsun,
Teninin rengi,
Beyaz sarışın kumral,
İster bir zenci,
Her ne olursa olsun,
Dini inancı,
Onu kardeş biliriz.
Mayamız aynı,
Balçık çamur özümüz,
Kanımız aynı,
Hak hukuk özgürlüktür
Ortak sözümüz,
Her kim olursa olsun,
Kardeş biliriz.
Ali GÖZÜTOK
15
5- SAHUR SOFRASI (Gülce-Gülce)
Zindanlara at.
İster al zincire vur,
İster sürgün et,
Uyku denen gafleti.
Yeter ki uyan,
Uyanık ol sahurda,
Sofra başında.
Ah, bir bilsen kimler var,
Bilsen kimler var!
Melekler seni bekler.
Hem bu sofrada,
Habibullah var.
Eğer bilirsen,
Uyku tutar mı seni?
Düşündüm mü hiç?
Bu sofra Hak sofrası,
Kimler davetli!
Bu sofra bereketli,
Değmiştir ona,
Mutlak Hızır’ın eli.
İnan ki bu sofrada,
Halillullah var.
Sahur vaktinde,
Cennet’in kapıları,
Birer birer açılır.
Yüce Rap nuru,
Nur tepsiden saçılır.
Hiçbir sofraya,
Besmelesiz oturma!
Görünmez amma,
Her sofrada Allah var!...
Ali GÖZÜTOK
16
2-NAZIM TÜRÜ : BULUŞMA
Hece ve serbest şiir tartışmalarına son noktayı koyan bir nazım
türüdür.
Hece vezninde yazılmış mısralar ile serbest tarzda yazılmış
mısraları, kendi bünyesinde barındıran bir nazım türüdür.
Şöyle ki;
………………..
………………..
………………..
………………… Hece vezninde yazılmış bir dörtlük düşünelim.
Bunun arasına serbest yazılmış mısralar ilave edilirse, bunun
tersi de düşünülebilir-ki-işte iki veznin buluşması, bir araya
gelmesidir.
Şiirin dokusu, şairin isteğine bağlıdır. Hece mısralarının sayısı,
kafiye yapısı bakımından şair özgürdür.,. Hece sayısı,4+3,
3+4,4+4, 6-5,4+4+3 veya 7+7 yahut 7-8 gibi…En önemli
özelliği, Hece ile Serbest’i aynı şiir içinde buluşturduğu için bu
tarza BULUŞMA denilmiştir.
ÖRNEK ŞİİRLER
17
(1) GÖRDÜM(Gülce-Buluşma)
Değirmende ağartmadım ben bu saçları,
Bu gözler neler gördü neler.
Kiminin burnu büyük,
Sanırsın Kaf Dağında!
Kimi gariban mı gariban!
Sırtında çekilmez yük,
Sahtekâr tuzağında.
Kiminin işi tıkırında şen şakrak!
Kimi yoksul mu yoksul,
Anadan doğma çıplak.
Neler gördü bu gözler,
Bir bilsen, neler neler!
Keyfi yerinde olup,
Vara yoğa gülüşen gördüm.
Gözü tok gönlü tok, fakir fukara ile,
Tek lokmasını bölüşen gördüm.
Sanırsın dünyanın çivisi çıkmış,
İnsanlık tatilde, ar rafa kalkmış.
Ağzına burnuna, hızmalar takmış,
Sokak ortasında, sevişen gördüm.
Ar dedim, yâr dedim, namus var dedim,
Bu yol yol değil, sonu yar dedim,
Kanayan yarayı, deşme sar dedim,
Akşamdan sabaha, değişen gördüm.
Ali GÖZÜTOK
18
(2) GÜLMEYİ ÖZLEDİM (Gülce- Buluşma)
Sevmekten vaz geçmedim, sevgi benim yoldaşım,
Yıkıldı gönül evim, ben gülmeyi özledim.
Yaratılanı sevdim, Yaratandır sırdaşım,
Cümle âlem biliyor, ben gülmeyi özledim.
Kaf dağından Çığ düştü,
Ümit bağım perişan.
Hani yaratılmışların şahı!
Nerde o şerefli insan?
İzzet ikram ne oldu?
Kardeş kardeş’e düşman.
Masum canlar ölüyor, ben gülmeyi özledim.
Gönül denen mekânda, nice saraylar kurdum,
Secdelere kapandım, dergâhına yüz sürdüm,
Sevdim delicesine, nice kâbuslar gördüm,
Sinemi gam bölüyor, ben gülmeyi özledim.
Fermana boyun eğdim, Ondan gelmişse hüküm,
Aslım toprak, Âdem Ataya dayanır köküm,
Çekemez oldum gayrı, çileyle doldu yüküm,
Canımdan can alıyor, ben gülmeyi özledim.
Ali GÖZÜTOK
19
(3) NE YAZAR! (Gülce Buluşma)
Aşk insana bir lütuf,
Hayvan aşktan anlamaz.
Öğüt vermeyi bırak,
Sev sevil, insanca yaşamaya bak.
Aç elini et duanı, değmesin sana nazar.
Aşktan haberin yoksa sultan olsan ne yazar!
İnce bel fidan boyda, kalırsa yârin gönlü,
Kalem kaş, al yanaklı, bedeni ipek tenli,
Hele birde severse, gerdanı çifte benli,
Aşktan haberin yoksa sultan olsan ne yazar!
Güzele güzelliği,
Haktan gelirmiş meğer!
Al yanakta çifte ben, paha biçilmez değer.
Görenler hayran kalsa,
Hayat versen can versen,
Gücün yeterse eğer, hatta aklını alsan!
Aşktan haberin yoksa sultan olsan ne yazar!
Suya düşen güneşi, yıkayıp ipe sersen,
Gece karanlığını, kat kat katlayıp dürsen!
Uzansan sere serpe, bir ömür sefa sürsen,
Aşktan haberin yoksa sultan olsan ne yazar!
Sulara düşen güneş, ne yapsan yap ıslanmaz,
Alsan ayakaltına, leke tutup paslanmaz.
Vuslata kavuşmadan, deli gönül uslanmaz,
Aşktan haberin yoksa sultan olsan ne yazar!
Ali GÖZÜTOK
20
(4) GÖZ (Gülce Buluşma)
Göz deyip de geçmeyin, gözsüz dünya karanlık.
Aydınlık ufuklara, nasıl koşar insanlık?
Kapatıp gözümüzü, düşünelim bir anlık,
……En değerli varlık o, onsuz nasıl yaşanır,
……Düşmanımız olsa da, baş üstünde taşınır.
Göz var efsunlu, bakışı bin can yakar.
Göz var dost canlısı,
Dosta dostça bakar.
Göz var nazar değdirir, boncuktaki göz çatlar!
Aşkta da göz var amma,
Nedense hep kör bakar!
Nasıl bakarsa baksın,
Göz Allahtan bir lütuf, gözler gönlün aynası!
Her canlının gözü var, rengi kudret boyası.
Ne renk olursa olsun, hepsi boyanın hası.
…….En değerli varlık o, onsuz nasıl yaşanır?
……Düşmanımız olsa da, baş üstünde taşınır.
Göz deyip de geçmeyin,
Kimi göz eksik arar, çakılır bir hilâle,
Kimi görmezden gelir, hilâl erse kemale!
Mutlaka bir kulp takar, mah-ı devran cemale.
Ne takarsa taksın,
……….En değerli varlık o, onsuz nasıl yaşanır.
………Düşmanımız olsa da, baş üstünde taşınır.
Ali GÖZÜTOK
21
3-NAZIM TÜRÜ: ÇAPRAZLAMA
Hece şiirinde kafiyenin yönlendirici, çoğu kere kısıtlayıcı,
etkisinin azaltılmasını amaçlayan bir nazım türüdür. Kafiyelerin
bir dörtlük içinde “Çaprazlama” olarak yerleştirilmesi ile
meydana gelen bir nazım türüdür.
Şiir tarihimizde, Orta Asya’da destan döneminde, çok
önceleri kafiye mısra başında idi.
Genellikle 7+7= 14 heceli, kalıplı şiirlerde kullanılırsa da, 6+5
dahil diğer ölçü kalıplarda da kullanılabilir. Şiirlerde “çaprazına
yerleştirilmiş” kafiyelerle değişik çaprazlama örnekleri verilebilir.
Kafiye dizilişi şöyledir.
a……………………..
………………………b
……………………..a
b……………………..
……………………….c
d……………………….
c………………………..
………………………..d
ÖRNEK ŞİİRLER:
22
(1) AYRILIKTAN SÖZ ETME(Gülce- Çaprazlama)
KEREM eyle sultanım, ayrılıktan söz etme,
Ayrılık adı bile, titretiyor İÇİMİ,
Çok görme mutluluğu, senle murada EREM.
KİMİ dertler çaresiz, istemem ben hekimi,
Heder olmasın ömür, gelmeden bize ÖLÜM,
YASLA güzel başını, dertli sineme yasla,
ZULÜM olur ayrılık, vuslatın başka gülüm.
Cehennem olsa yerim, vazgeçmem senden ASLA.
GÜNAH değil suç değil, sevmek Allah’ın emri,
Korkma sen de sev beni, korkma kıyamet KOPMAZ,
Son pişmanlık faydasız, çekmeyelim AHU- VAH,
SAPMAZ seven gönüller, sevenler gönül yıkmaz.
Ali GÖZÜTOK
23
(2) KANDIRDI BENİ (Gülce -Çaprazlama)
ŞU YORGUN gönlümün, bir çift sözü var,
Feleğin nazarı, KANDIRDI BENİ,
Gözü var sürmeli, BAKIŞI DARGIN,
YANDIRDI sinemi, çığ düştü sanki.
ŞU ÂLEM zehirle dolu bir şişe,
Çilenin küpüne, BANDIRDI BENİ.
Güneş kadehini doldurur HER DEM!.
KANDIRDI serapla, sandım ki zemzem,
Ali GÖZÜTOK
24
(3) KISKANDILAR SEVGİMİ ( Gülce-Çaprazlama)
İşveli bir bakış, eder PERİŞAN,
HİCRAN ateşiyle, yürek dolar kan.
VİRAN olur gönül, yıkılır bendi,
Kanayan yaramı, kıskandı SARAN.
Ferhat yâr uğruna, dağları AŞTI.
HAMDI Yunus yandı, yandı da pişti.
DÜŞTÜ zindanlara,Yusuf da düştü,
Ben sevdim yâr değil, ağyar KISKANDI.
Açmayan bir güle, bülbül ZAR OLMAZ,
FEDA olmazsa can, canan yâr olmaz,
VAR OLMAZ aşk sevda, sensiz var olmaz,
Aşkımı sevdamı, kıskandı SEVDA!
İnadına sevdim, şifa BULUNMAZ,
TABİPTE devam yok, hatta Lokmanda,
ONULMAZ haldeyim, devam yok benim.
Ben beni kıskandım, gölgem TAKİPTE,
Ali GÖZÜTOK
25
(4) BİR YİĞİT (Gülce -Çaprazlama)
Yiğitlerden bir yiğit, bir güzele VURULSA,
AŞK gözünü kör eder, başka biri vız gelir.
DURULSA deli gönül, bir yenisi tetikler,
Bulamaz mutluluğu, bulamaz yeni bir MEŞK.
Düşer dert deryasına, çırpındıkça GÖMÜLÜR,
Bunca çekilen çile, böylesine AZ GELİR!
ÖLÜR belki bin kere, kurtulmak istedikçe,
VIZ GELİR şimşek çaksa, yeni umut belirir.
BAŞLAR yeni macera, olanlardan ders almaz,
HOVARDA’NIN biridir, tutulur başka yâre,
Koşar dilber peşinde, gözden akarken YAŞLAR,
Aşar çöller bayırlar, izi kalır DİYARDA.
Bu sevdanın çilesi, yüreğine ASILIR,
KOR ateşler basılır, kaçırır uykuları,
KASILIR eli kolu, gömülür karanlığa,
Yazı baharı biter, çektiğini ona SOR.
Aşk ve sevda peşinde, koşturmaktan YORULUR,
AKA AKA durulur, sular seller misali,
VURULUR cemaline, kırış kırış çizgiler.
Bir ömür böyle biter, sevdalar YAKA YAKA.
Ali GÖZÜTOK
26
(5) USTASI OLDUM (Gülce-Çaprazlama)
KARA sevdanın yeli, girip kalbe dolunca,
DERMANSIZ tüm dertlerin, tek hastası ben oldum.
Aşka sürgün olunca, açtı kalbimde YARA,
Viran olan her gönlün, ustası ben FERMANSIZ.
Bilirim böyle derdin, ağırdır çekilmez YÜKÜ,
Gök kubbeye yükselir, çekilen çile AHI,
KÖKÜ dayanır Aşk’ın, Âdem babaya kadar,
SİLAHI çeker yastık, döşek se olur mahzun.
Ali GÖZÜTOK
27
4-NAZIM TÜRÜ: TRİYOLEMSİ(ÜÇLEME)
Batı edebiyatı nazım türlerinden olan “ triyole” nin değişik bir
versiyonudur.
Mısra yapısı şu şekildedir.
……………………………..(1-a)
……………………………..(2-b)
………………………………….c
…………….……………….…..c
…………………………………..c
…………………………………….(1-a) Mısra aynen.
…………………………………..d
……………………………………d
……………………………………d
…………………………………….(2-b) Mısra aynen
Burada; a-b-c-d- Kafiyeleri göstermektedir. İlk iki mısra hiç
değiştirilmeden,
(1-a) İlk dörtlüğün dördüncü mırasını,
(2-b) İkinci dörtlüğün dördüncü mısrasını oluşturmaktadır.
YANİ BİRİNCİ MISRA, İLK DÖRTLÜĞÜN SON MISRASI,
İKİNCİ MISRA, İKİNCİ DÖRTLÜĞÜN SON MISRASINI
OLUŞTURMAKTADIR.
Bu şiir türü genellikle 8+8=16 hece ölçüsü ile yazılır. Amma şiir
kalıbına ve mısra sayısına bağlı kalarak 7+7=14 ya da, 6+5=11
hece ölçüsünde de yazılabilir.
ÖRNEK ŞİİRLER:
28
(1) DİL YARASI (Gülce-Triyolemsi)
Dil yarası gönülde, sönmeyen Kor’a döner,
Aşk karılır tasında, sevdanın mumu söner.
Ezgili her bir sözün, nağmesi olur duvak,
Çekilen kahırlarla, gölgelenir al yanak,
Yaşanan çilelerin, izi kalır dön de bak,
Dil yarası gönülde, sönmeyen Kor’a döner.
Grup vakti ufuğa, vurur sevda boyası,
Yüreklerde gizlenir, sevdanın en âlâsı,
Kavurur yürekleri, yaşanan Aşk’ın hası,
Aşk karılır tasında, sevdanın mumu söner.
Ali GÖZÜTOK
29
(2)VEFASIZ ÇIKARSA (Gülce-Triyolemsi)
Yâr vefasız çıkarsa, gör nasıl düşman eder.
Bozar ağız tadını, hem seni pişman eder.
Vefasız yâre düşen, dertle ömür bitirir,
Tomurcuk gülü versen, dikenini batırır,
Cansız resmini assan, canlanır can götürür,
Yâr vefasız çıkarsa, gör nasıl düşman eder.
Yaşanıp biten yıllar, ölen aşkın eceli,
Bir bak, dönen devrana,hem gündüz, hem geceli,
Uykusuz her gecenin, eser delice yeli,
Bozar ağız tadını, hem seni pişman eder.
Ali GÖZÜTOK
30
(3) GÖNLÜM NASIL EL ÇEKSİN (Gülce-Triyolemsi)
Yola çıktım dünyanın, mihnetle odasından,
Gönlüm nasıl el çeksin, cihanın cefasından,
Âdem’in kalıbında, toprak idim taş idim,
Meryem’in mihrabında, hilâl idim kaş idim,
Yakup’un gözlerinden, akıp duran yaş idim,
Yola çıktım dünyanın, mihnetle odasından,
Sonsuzluğun içinde kaç kapı araladım,
Eyüp, Şuayp, Musa da, kendimi paraladım.
Hızır, Yuşa, Davud’u, peş peşe sıraladım,
Gönlüm nasıl el çeksin, cihanın cefasından.
Ali GÖZÜTOK
31
(4) MUTLU SON’A ERİŞTİM (Gülce-Triyolemsi)
Yunus, Yahya, İsa’yı, rüyalarda gördüm ben,
Rabbe şükürler olsun, divanında durdum ben.
Şu Aşk’ın kıskacında, zamanın belâsından,
Gönlüm nasıl el çeksin, cihanın cefasından,
Hem gittim hem döndüm ben, Miraç’ın semasından,
Yunus, Yahya, İsa’yı, rüyalarda gördüm ben,
İlk peygamber Âdem’den, sonuncu Muhammed’e,
Neler neler yaşadım, durmadan gide gele,
Diliyorum haşr eder, onlarla bir beni de,
Rabbe şükürler olsun, divanında durdum ben.
Ali GÖZÜTOK
32
5-NAZIM TÜRÜ: TOKMAK.
1-Şairin kendisi veya yakınlarını- dostlarını hicvedeceği bir
nazım çeşididir.
2-Hece vezninin çok değişik ölçü- kalıpları bu şirin içinde
toplanmıştır. Batı edebiyatının “sone” si ile, bizim halk
edebiyatımızın “koşma” sının bir araya getirilmesi gibidir.
3-İstenirse her kuplenin son mısraı tamamen bağımsız olabilir.
4-Hece ölçü kalıpları büyükten küçüğe veya küçükten büyüğe
doğru da dizilebilir. Çok değişik şekillerde TOKMAK şiiri
yazılabilir.
5-Dörtlüklerdeki kafiye yapısı şairin isteğine bağlıdır.
6-TOKMAK NAZIM TÜRÜNÜN ŞEMASI ŞÖYLEDİR:.
Şair dilerse bunun tersini, değişik ölçü ve kafiyelerle de
yapabilir. Önemli olan, hece- ölçüsü- kalıplarının artan ve
azalan dizilişlerinin, sıralanışının bozulmaması; Daha önemlisi,
Geleneksel şiirimizde tek bir ölçü-kalıpla başlayıp şiir bitimine
kadar devam eden sistem, burada, çeşitli ölçü ve kalıplar bir
araya getirilerek oluşturulmuş olmasıdır.)
Kalıp şemaları şöyledir.
……………………(4+4+5=13 hece)……………a
……………………(4+4+5=13 hece)……………b
……………………(4+4+5= 13 hece)…………..a
……………………(4+4+5= 13 hece)…………..b
……………………(4+4+5= 13(hece)…………..b
……………………(4+4+5= 13 hece)……………b
………………………………..(4+4+5= 13 hece)……..…….b
33
*
…………………..(6+6= 12 hece)………………c
…………………..(6+6= 12 hece)………………d
…………………..(6+6= 12 hece)……………...c
…………………..(6+6= 12 hece)……………...d
…………………(6+6= 12 hece)…………………..e
…………………(6+6=16 hece)……………..…….e
………………..(6+6=12 hece)………………….…e
………………..(6+5=11 hece)……………….f
………………..(6+5=11 hece)………………g
………………..(6+5=11 hece)………………f
………………..(6+5=11 hece)………………g
………………..(6+5=11 hece)……………..h
………………..(6+5=11 hece)……………..h
……………….(6+5=11 hece)…………..….h
ÖRNEK ŞİİRLER :
34
(1) BU MU SEVGİ? (Gülce-Tokmak)
Aşk büyüsü bu diyordun, değdi mi nazar?
Yanlış yapma, bak el âlem bakışır sana?
Kim besteler, sözlerini, kim güfte yazar?
Gazel olsun, at kahkaha, yakışır sana!
Ne oldu da, yüzün asık, eğildi başın,
Yüz güldürmek, gönül almak, olmalı işin?
Koy külahın sen önüne, bir daha düşün!
Sel oluyor, damla gamla gözünden akan!
Ne sevene, ne sevgiye, vermiyor geçit!
Anla beni anla artık, ey sevgili can,
Bakışında öfke kin var, kirpiklerin çit,
Tüm emeller hüsran oldu, güz oldu bahar,
Nedir derdin? Söyle bana, ey sevgili yâr,
Deva bulmaz, kan damlayan bir derdin mi var?
Sendeki aşk ve sevdalar, nakışlarınken,
Sevda çeken âşıklara, ne faydası var.
Baharların yazların, hep kışlanınken,
Gündüzler gecelerin, sende yası var!
Aşk peşinde koşanların, işi zor özde,
Ne güç kalır, ne de mecal, yorulan dizde,
Bir çarpıklık, bir başkalık, var mı bu sözde?
Ali GÖZÜTOK
35
(2) DİVANESİYİM (Gülce-Tokmak)
Cümle âlem bilir, bende bir dert var,
Can’a can verenin, mestanesiyim.
Meczup hale razı, sayısız fert var,
Deva arayanın, dert hanesiyim.
Sonsuzun sahibi, gücün kuluyum.
Göz onun, el onun, onun koluyum,
Ona gidenlerin, tozlu yoluyum.
Kaybettim beni ben, beni ararım,
Aşk ehlinden sormak, ayıp mı dersin?
Bir garibe olsun, benim yararım,
Geçen zaman, emek, kayıp mı dersin?
Nazar eyleyince, Sûzan görünür,
Çıplanır bedenler, üryan görünür.
Yâd yabancı olsa,yâran görünür.
Her bedene bir can, bir can yaraşır.
Gün gelir her beden, ölümü tadar.
Çürüyünce, böcü börtü oynaşır.
İşte ömür denen buraya kadar.
Gönül nazar kılsın, eylesin Sûzan!
Yaksın, kül eylesin, kaderim yazan,
Ferman ondan gelir, bulunmaz bozan.
Ali GÖZÜTOK
36
(3) AŞK’IN PERİSİ! (Gülce-Tokmak)
Talih kuşu bendim, diyordun hani?
Güvenmiştim sana, sendeki sese,
Ölmeden diledin, rahmeti gani,
Tutsak ettin beni, koydun kafese.
Gücüm kuvvetim var, daha ölmedim.
Vefasız çıktın sen, bunu bilmedim,
Dert açtın başıma, bir gün gülmedim.
Desen ki, böyledir, Aşk’ın büyüsü,
Söyle nedir derdin, kimle uğraşın,
Doğrular sen olsan, ben de eğrisi,
Neye yarar bin yıl, olsa da yaşın!
Yaktı kül eyledi, sinemi harın,
Çekilmez ne kışın, ne de baharın,
Bilinmez ne olur, ömürler yarın!
Sevmeyi bilmeyen, yürek paslanır.
Lânetler okunur, yuva bozana,
Akan gözyaşıyla, yürek ıslanır.
Güç yeter mi sandın, kader yazana?
Hem sev hem de sevil, budur mutluluk,
Gam yükü çekende, kalır mı soluk?
Bakarsın baş eğik, saç ve baş yoluk.
Ali GÖZÜTOK
37
(4) KIYAMET (Gülce-Tokmak)
Kimse bilmez, kıyametin, kopma vaktini,
Yüce Rab’dan gelir hem de, onun fermanı,
Olsa bile mayaların, sözde takvimi.
Emir Ondan geliyorsa, yoktur dermanı.
Sığın O’na, derman O’nda, hafife alma,
Kör şeytana uyma sakın, gaflete dalma,
Çarpılarak şerrine sen, cezanı bulma!
Can pazarı, kurulmuştur, bütün cihanda,
Toprak olur, hem taş olur, bütün bedenler!
Gör gerçeği, düşün bir kez, sen de uyanda!
Örnek olsun, hepimize, önce gidenler,
Sarsıldıkça sarsılır hem, bütün kâinat,
Yün misali darmadağın, olurSema vat!
Haber böyle, böyle kopar, kızıl kıyamet.
O gün sura, üfrülünce, kurulur mizan,
Hesap günü gelmiş olur, defter açılır.
Oku denir, işte budur İlahi nizam!
Kurtuluşa erenlere, güller saçılır.
Günahından arınana, verilir cennet,
İnkâr eden, imansıza, edilir lânet,
Kimine yar, kimine yâr, hardır kıyamet.
Ali GÖZÜTOK
38
6-NAZIM TÜRÜ: YİĞİTÇE
Adından anlaşılacağı gibi, yiğitlik- kahramanlık içeren konuları
ele alan bir nazım türüdür.
Kafiye yapısı önemlidir.
Halk şiirimizdeki VARSAĞI’nın yeni bir versiyonudur.
................Kafiye yapısı şöyledir.
4+4=8 hece vezni ile yazılır.
Kafiyeler mısraların baş tarafına alınmıştır.
Şematik yapısı şöyledir.
a……………………………….
b………………………………
Serbest……………………….
b…………………………………
c……………………………….d
c……………………………….d
c………………………………..
b………………………………..
e……………………………..…f
e………………………………..f
e.…………………………….….
b………………………………….
g…………………………………h
g…………………………………h
g………………………………….
b…………………………………
ÖRNEK ŞİİRLER :
39
(1) NE DERSİN (Gülce-Yiğitçe)
Gönüllere sevgi selâm
Gönder desem, ne dersin sen?
Gülen yüze, bir öpücük,
Kondur desem, ne dersin sen?
Gözden kopan her bakışta,
Düzden çıkan her yokuşta
Özden öze yakarışta
Yandır desem, ne dersin sen?
Değer verme, para pula,
Ger göğsünü, yetim dula,
Gör dertliyi, acısını,
Dindir desem ne dersin sen?
Açacağın tatlı bir dil,
Uçacağın olsa gönül,
Kaçacağın öfke nefret,
Kindir desem, ne dersin sen?
İnsan Rabbe elbet kuldur,
İhsan ikram O’nda boldur,
Tasan varken yüzün Ona,
Döndür desem ne dersin sen?
Ali GÖZÜTOK
40
(2) ASKER OĞUL (Gülce-Yiğitçe)
Anaların ağıdını,
Dindir gayri asker oğul!
Dağ başından paçavrayı,
İndir gayri asker oğul.
Boyanmadan şafak güne,
Dayanmadan ay göğsüne,
Uyanmadan kahpe düşman,
Bindir gayri asker oğul.
Uslu durmaz bu hainler,
Yaslı yollar seni dinler,
Paslı çarkı tut tersine,
Döndür gayri asker oğul.
Ülken hayran inan sana,
Gölgen bile yeter ona!
Bölgen bir bir temizlensin,
Sindir gayri asker oğul.
Kucağıma doğsun da nur,
Bucağıma gelsin huzur,
Ocağıma nefes eyle,
Yandır gayri asker oğul.
Bilsin tarih destanını,
Silsin dağın her yanını,
Bulsun balyoz tepesini,
Kondur gayri asker oğul.
Mustafa CEYLAN
41
(3) Çile Banıp Döner Semah (Gülce-Yiğitçe)
Bendin yıkıp çağlayarak,
Sele dönüp iner semah.
Varlığımız çağlar üstü,
Hile akmaz pınar semah.
Ter ateşler hak yolumuz,
Pir aşkına her dolumuz,
Bir uhdedir gönlümüzde,
Dile gelip döner semah.
Kavis çizmez omuzda baş,
Yunus Emre Hacı Bektaş,
Halis yaşar benliğimiz,
Ele bele fener semah.
Yağı kesik kandil söner,
Ağı versen yine döner,
Doğu batı Anadolu;
Güle sevgi sunar semah.
Kurgan bilmez al kanımız,
Kurban olsun her canımız,
Harman harman yığıla et,
Tele düşüp yanar semah.
Yörük Avşar hepsi Türkmen,
Türklük dersen Türk’üm ben,
Buruk koyma Vuslatî’yi,
Çile banıp döner semah.
Osman ÖCAL
42
(4) NESİL BİZİM(Gülce-Yiğitçe)
Ülke bizim, gençlik bizim,
Nasıl niçin, sorma millet.
Hor görmeyin siz onları,
Nesil bizim neslimizdir.
Dilin tutar, sözün bilir,
Belin tutar, özün bilir,
Elin tutar, meydanlarda
Fasıl bizim faslımızdır.
Ezgi nağme, sözler duvak,
Sezgi gizli, gözler parlak,
Çizgi çizgi aynalarda
Asıl bizim aslımızdır.
Ali GÖZÜTOK
43
(5) Çocuğum(Gülce-Yiğitce)
Yalan dolan her bir söze,
Kanma sakın, sen çocuğum.
Zaman kötü kandırırlar,
Kanma sakın, sen çocuğum.
Girme derim, renkten renge,
Görme derim, moru pembe,
Verdin ise, namus sözü,
Dönme sakın, sen çocuğum.
Kızak başka, tuzak başka,
Kazak başka, kozak başka,
Uzak yollar bitmez derler,
Sanma sakın, sen çocuğum.
Ermeyince, harman olmaz,
Vermeyince ferman olmaz,
Görmeyince, hem zehire,
Banma sakın, sen çocuğum.
Yalan sözün, kor narına,
Talan bağın, gül zarına,
Solan gülün, hem harına,
Yanma sakın, sen çocuğum.
Ali GÖZÜTOK
44
7-NAZIM TÜRÜ: AKROSTİK
Akrostiş şiir tekniğini yeni bir anlayışla, ileriye götürmeyi
amaçlar.
Akrostişte mısra başlarında verilen, İPUCU, AKTOSTİK te,
mısra kelimeleri arasında, DÜZGÜN BİR DİZİLİŞLE
gizlenmiştir.
AKROSTİK de, harf dizimi şöyledir.
Birinci mısrada kaçıncı sırada ise, ikinci mısrada bir fazlasında,
üçüncü mısrada yine bir fazlasında olmak üzere devam eder. 12-3-4-5- v.s. devam eder.
İster hece ister aruz vezniyle veya serbest şiir fark etmez.
Önemli olan harf dizilişidir.
Kafiye yapıp yapmamak, şairin isteğine bağlıdır.
ÖRNEK ŞİİRLER;
45
(1) MUHAMMED MUSTAFA (Gülce Akrostik)
(M)isilsiz sevgili,
N(U)ru, sonsuzu saran, varlığın nuru!
Ru(H)laraleminin ilk ruhu,
Yar(A)tanın aşığı!
Kelâ(M)ullah’ın ışığı,
Aşıla(M)ayan gaye insan.
Güzell(E)r güzeli,
Ya Muhamme(D) Mustafa!.....
Ali GÖZÜTOK
*
(2) BURDUR(Gülce-Akrostik)
(B) aharı giyinip, her çiçekte nefesleyen
S(U) ltanların düşlerini oylum oylum süsleyen
Bi(R) güzel ki, şehir yüzlü, yeşil-mavi destanı
Sen(D) e, bende hatırası sanki dostluk bostanı
Zorl(U) kları yenerek çağları göğüsleyen
Her ta(R) afı gül goncası, yiğitlerin diyarı
Ali GÖZÜTOK
46
(3)BAYRAĞIMA DEĞMESİN (Gülce-Akrostik)
(R)azı olma sakın ha, üzülmesin o güzel,
D(E)ğmesin dokunmasın, bayrağıma hain el.
Şa(F)aklar kararmasın, ışık olsun, nur olsun,
Hiç (İ)nmesin gönderden, ebede dek hep kalsın.
Çiçe(K) açsın tomurcuk, seherden murad’alsın,
Kapkar(A)nlık geceye, ay olsun yıldız olsun.
Ay yıldız süsolur, (D)oğrusu bayrağıma,
Işık olur nur olur, s(O)lan gönül bağıma,
Sevda olur takılır, ba(Ğ)rımın aşk ağına,
Yol olur yoldaş olur, yar(A)n olur yâr olur.
Her şafakta ufuktan, doğa(N) yeni nur olur.
Ali GÖZÜTOK
*
(4)HZ. ADEM PEYGAMBER
A)demin toprağına, çile yağmuru döktün,
A(D)ın aşk deyip onu, bir de alnından öptün.
Es(E)rinle övündün, melekten üstün tuttun,
Ere(M)edi muradına, koptu cennet bağından.
Ali GÖZÜTOK
47
(5)BEYAZ(Gülce-Akrostik)
(B)eyaz bulutta serin, yağmurda karda arık,
R(E)nk cümbüşünde hoppa, birazcıkta şımarık,
Ba(Y)ram gününde sevinç, neşe bayram yerinde,
Şaf(A)ğında günaydın, günaydın göz ferinde,
Beya(Z) her zaman güzel, son evin mermerinde.
Ali GÖZÜTOK
48
8-NAZIM TÜRÜ: SONE’M
Batı Edebiyatındaki (Sone)’nin değişik bir versiyonudur. Kuple
oluşumu Batı Edebiyatındaki (Sone) ile aynıdır.
Batı Edebiyatında kafiye yapısına göre sone türleri vardır.
Fransız sone’si ( abba- abba-ccd-eed) dizilişi ile;
İtalyan sone’si ( abba-ccd-ede) dizilişi ile;
İngiliz sone’si ise Fransız sone’sinin kafiya dizilişini muhafaza ederek,
ilk on mısrayı bir bent yapmakta, son iki mısrayı ayrı bir bent
yapmaktadır.Türk Edebiyatına Servet-i Fünuncular döneminde giren
sone’yi bizim şairlerimiz çeşitli şekillerde kullanmışlardır.
Türk şiirine yeni nefes alanları sunmaya çalışan GÜLCE EDEBİYAT
AKIMI, Fransız, İtalyan ve İngiliz sone kafiye dizilişlerinin dışında yeni
bir kafiye dizilişi ve adı önermiştir. Hece vezni ile yazılmakta ve
hecenin 7+7=14 ölçü kalıbı kullanılmaktadır.
Şöyle ki;
…………..…….a
………….……..b
…………………b
…………………a
…………………c
…………………d
…………………d
…………………c
………………..e
…………………f
…………………f
…………………e
………………….g
………………….g
ÖRNEK ŞİİRLER :
49
(1) AŞK MÜHRÜNÜ VARUNCA (Gülce-Sone’m)
Aşk mührünü vurunca, inim inim inletir,
Kıyametler koparır, sevda çeken gönülde,
Ah-ı kalır bülbülün, her sabah açan gülde,
Bülbülün figanını, seherlerde dinletir.
Kudret denizlerinden, âşıklar ırmağından,
Akıp gelen sevgiler, çağlayan sele döner.
Siyah zülüf al yanak, açılan güle döner,
Süzülür ak sevdalar, o yârin parmağından.
Ayda yıldızda ışık, şebnemde altın damla,
Güneşte nur, gözlenir, damlada sır gizlenir,
Sonsuzluk kucaklanır, İlahi aşk özlenir.
Dalga dalga ses verir, anla bunu sen anla,
Ufuksuz denizlerde, yelken açıp yüzünce,
Bir damlanın içinde, bin bir sırrı çözünce.
ALİ GÖZÜTOK
50
(2) FELEĞİN YÜZÜ (Gülce-Sone’m)
Feleğin efsunlu bin bir yüzü var,
Düşünce har ateş, yürek yandırır.
Sahte bir gülüşle, canan kandırır,
Kirpiği ok olan, sürme gözü var.
Hem aşk hem sevdayla, dolu şu âlem.
Hem neşe, hem elem, çözülmez düğüm,
Yalan olan Aşk’a, aldanma gülüm,
İblis tuzağına, düştü bak Âdem.
Her derdi tasayı, çekmeye hazır,
Gönlün âşk tasında, çile karıyor,
Derde derman diye, gamla sarıyor!
Kara sevda bazen, yarayı kazır,
Son nefesi verip, ölene kadar,
Koca dünya her an, olur ona dar.
Ali GÖZÜTOK
51
(3) AŞK KAPIYI ÇALINCA (Gülce-Sone’m)
Gaipten bir haberdir, aşk kapıyı çalınca,
Kimi alın yazım der, kimine göre kader,
Her insanda bir başka, başka tecelli eder.
Kimi tökezler düşer, ayağı taş alınca.
Aşk’ın düştüğü yürek, taştan olsa da yanar,
Hasret çeken gönül’e, dolar damla damla yaş,
Hicran yarası budur, sen ne dersin arkadaş?
Kara sevda çekenler, har ateşlerde donar.
Varsın sevdadan olsun, sevenlerin günahı,
Mutluluk kanat takar, Leyla’sını bulana,
Kuru soğan bal olur, yâr koynunda olana.
Vuslata erenlerin, nurlu olur sabahı,
Sen ne dersen de artık, aşk budur sevda budur,
Bu yüzden can verirse, aşk şehidi de Odur.
Ali GÖZÜTOK
52
(4)SEN VARSIN (Gülce-Sone’m)
Bu can tende durdukça, hep seni seveceğim,
Gecemde gündüzümde, alın yazımda varsın.
Çöp çatan böyle çatmış, gönül köşkümde yârsın,
Ahdettim, yemin ettim dizinde öleceğim.
Yaktı hasret ateşi, döndüm yine şaşkına,
Gönlümün duvarına, kazıdım o ismini,
Göz bebeğime astım, cansız bakan resmini,
Tutsak ettin sen beni, sürgün oldum aşkına.
Bitmeyen tükenmeyen, hayaldeyim düşteyim,
Ne selâm verdin bana, ne hal hatırım sordun,
Gücüm takatim bitti, yeter artık çok yordun.
Çaresizlik içinde, sonu gelmez işteyim,
İnsaf et, yeter artık, bitsin gayrı bu çile,
Acıdılar halime, bülbüller geldi dile.
Ali GÖZÜTOK
53
(5) BU MİLLET (Gülce-Sone’m)
Beş parmak dağının dinle sesini,
Nice şehidini, verdi bu millet.
Enosis uğruna, Rum çilesini,
Kıbrıs adasında, gördü bu millet.
Çoluk çocuk bebek, demedi vurdu,
Taşı toprağını, boyadı kana.
Canlar feda iken, Yavru Vatana,
Sinsice yaklaşıp tuzaklar kurdu.
Yediden yetmişe, cephede nefer,
Adadı kendini, yaşlısı genci,
Böyle bir savaşta, Denktaş’tı öncü,
Asildir soyumuz, bizimdir zafer,
Özgürlük içindi, verdiği savaş,
Dinsin anaların gözündeki yaş.
Ali GÖZÜTOK
54
9 NAZIM TÜRÜ: SERBEST ZİNCİR
Türk halk şiirinde “zincirleme” veya “zincir bent” adıyla anılan ve
bir tür koşma olan şiir türümüzün “zincirleme tekniği”ni,özellikle
SERBEST ŞİİR’de uygulamak için bu nazım türü önerilmiştir.
Serbest şiir tamamen kuralsız ve akla gelenin yazıldığı, bir
nesir parçasının rast gele kesilip, alt alta dizildiği bir nazım türü
değildir. Serbest şiirin de başta iç ahenk, ritim, uyum, imge ve
edebi sanatlarla da harmanlanması gerekir. Bu sebeple halk
şiirimizin, “zincir bent” ini serbest şiirde de kullanılması
önerilmiştir.
Özellikle, mısra zincirinde her mısranın son kelimesi, takip eden
mısranın ilk kelimesi olarak kullanıldığından, dörtlüklerle
oluşturulan Halk Edebiyatımız şiir tarihinde, bu tarz şiir örnekleri
azdır.
Serbest şiirimizde “tekerrür” sanatıyla, vurgu ve tonlamalarla
zincir uygulaması başarılı olacaktır.
Ayrıca, Gülce Nazım türlerinin hepsinde zincir bent
uygulanabilir.
Mısra zinciri veya dörtlük zinciri tercihi şairin kendisine
kalmıştır.
ÖRNEK ŞİİRLER:
55
(1)HÜZÜN -1 (Gülce-Serbest Zincir)
Karamsarım, üzgünüm,
Üzgünüm, yine efkâr bastı.
Bastı kâbus, buruk acılar kıskacındayım.
Kıskacında yoğurdu beni kahpe felek,
Felekler şahit,
Şahit çektiğim çilelere.
Çileler döndü gözyaşına,
Gözyaşıdır beni benden alan!
Alıp da, acılar deryasına salan!
Saldı beni, kara gecelere,
Kara gecelerde, boğuldum,
Boğuldum, gam denizinde, üzgünüm!
Üzgünüm, titreyen sularda ürperiyor bak yüzüm.
Yüzümü kaplıyor,
Kaplıyor, efil efil rüzgârda hüzün,
Hüzünlüyüm, üzgünüm!....
Üzgünüm, gönlümde buruk bir sevinç,
Sevinçler, mutlulukların habercisi,
Habercisi, gülümseyişim,
Gülümseyişimde belirir goncanın açılışı,
Açılış sevinç, açılış neşe olur bir anda,
Bir anda seraba döner hayaller.
Hayaller bile uzak benden,
Bende belirir hasret cehennemi,
Cehenneme döner yaşayışım.
Yaşayışımda silinir,
Silinir yüreklerden şefkat,
Şefkat silinir,
Silinir merhamet, üzgünüm!
Üzgünüm, hüzünlüyüm!...
Ali GÖZÜTOK
56
(2)HÜZÜN-2 (Gülce-Serbest Zincir)
Üzgünüm, ne tarafa baksam,
Baksam kin, öfke nefret,
Nefret kusuyor,
Kusuyor öfkeler üst üste kat kat!
Kat kat çökmüş karanlıklar, sökmüyor şafak!
Şafaklarda yalnızım,
Yalnızım kalabalıklarda, üzgünüm hem kederliyim.
Kederliyim, söyleyin dostlarım,
Söyleyin bu ben miyim?
Ben miyim göğsüne başı düşen?
Başın alıp, ölüm dalgaları arasında dolaşan!
Dolaşan kalabalıklarda,
Kalabalıklarda yalnız kalan ben miyim?
Ben miyim, Azrail’le,
Arail’le yüzleşen?
Yüzleşirken söndü gönül ışığım.
Işığım söndü, daraldı ruhum.
Ruhum daraldı, boğazım düğüm düğüm,
Düğümler kesti nefesimi, geceye döndü,
Döndü gündüzüm, üzgünüm,
Üzgünüm, kederliyim kan ter için de uyandım,
Uyandım uykulardan, sığındım,
Sığındım sonsuzun sahibine, yalvardım,
Yalvardım, dua dua, hayırlara tebdil eyle,
Tebdil eyle ya Rap!
Ya Rap! Son bulsun çekilen azap!....
Ali GÖZÜTOK
57
(3)GAM DEĞİL(Gülce-Serbest Zincir)
Sarmadın bağrımdaki,
Bağrımdaki, kabuk tutmaz yarayı,
Yara kanar,
Kanar sinem, acı çöker içime,
İçim içme sığmaz,
Sığmaz çekilen çile!
Çile bitsin istedim,
İstedim, dinsin gözyaşı,
Gözyaşıdır bizi harabeden!
Harap olmasın gönül, olursa!
Olursa yazık!
Yazık, aşkımıza sevdamıza, yapma,
Yapma bitmesin, heba olmasın,
Olursa da, gam değil,
Gam değil, yeter ki sen üzülme!
Şu deli gönül, bir gün,
Bir gün gelir uslanır. ,
Uslanır da sevgisiz kalan yürek paslanır.
Paslanır gülüm, sevgi de aşk da
Aşktan vaz geçtiğinde, hayat söner,
Söner sevgiler,
Sevgisiz aşksız hayat yavan,
Yavan, yediğin aş, içtiğin su,
Susuz hayat, yaşanmaya değmez.
Değmez kör inat. Bitmesin,
Bitmesin mutluluklar, heba etme,
Eder isen, gam değil,
Gam değil, yeter ki sen üzülme!
Ali GÖZÜTOK
58
(4)YUH OLSUN(Gülce-Serbest Zincir)
Âlimleri rezil, cahilleri,
Cahilleri vezir eden düzene,
Düzen budur deyip alkış,
Alkış tutup gezene yuh!
Yuh olsun, yazıklar olsun!
Olsun, minnet ve himmetle
Himmetle pazar kurana,
Kurduğu pazarda vurgun,
Vurgun vurana, vurduğu,
Vurduğu vurgunu hayra yorana yuh,
Yuh olsun, yazıklar olsun!
Olsun burçlardan, yıldızdan,
Yıldızdan medet umana, falcılık,
Falcılık yaparak kısmet sunana, okuyup,
Okuyup üflenen suyla, yunana yuh!
Yuh olsun, yazıklar olsun!
Olsun, bütün bu olup biten duyarsız,
Duyarsız, hatta gaflet,
Gaflet içine kalan her kim,
Kim olursa, yuh!
Yuh demeden geçerse, O’na da, ben,
Ben olsam da o selâm,
Selâm verene yuh!
Yuh olsun, yazıklar olsun!
Ali GÖZÜTOK
59
10-NAZIM TÜRÜ: TEKİL
Adından da anlaşılacağı gibi, tek sayılı hece kalıbından oluşan
bir nazım türüdür.
Dörtlüklerin şematik yapısı şöyledir.
…………………………7 hece
…………………………9 hece
……………………..…11 hece
……………………..…13 hece
Kafiye uygulamalarında şair tamamen serbesttir. Dilediği şekil
ve çeşit-yer ve konumda,
Kafiye uygulayabilir. Ve ya uygulamaz. Önemli olan birinci
mısra 7 ise sonrakilerin 9-11-13 olmasıdır..Yani tek sayılı
olmalıdır.
Kıta sayısı da 4-5-6-7-8……..v.s olabilir. Şair dilerse sırayı
şaşırmadan, (5-7-9-11) ve ya,
(3-5-7-9) yahut da, (9-7-5-3) ya da (9-11-13-15) v.s. Yapabilir.
ÖRNEK ŞİİRLER:
60
1-GÖZ (Gülce-Tekil)
Göz
Görmese,
Dünya karanlık.
Aydınlık ufuklara,
Koşabilir mi hiç insanlık?
Kapat gözlerini, düşün bir anlık.
Ne olursa olsun en değerli varlık o,
Nasıl bakarsa baksın, baş üstünde taşınır.
Göz
Efsunlu,
Büyülü bakar,
Bir bakışı can yakar.
Eğer dost canlısı olursa,
O göz de dostuna hep dostça bakar.
Göz var nazar değdirir, boncukta göz çatlar,
Aşkta da göz vardır amma, nedense o kör bakar.
Nasıl bakarsa baksın, tüm gözler, baş üstünde taşınır.
Göz
Allahtan
Verilen lütuf,
Gözler gönlün aynası.
Ne renk olursa boya hası,
Sormayın hepsi de kudret boyası,
Göz deyip geçmeyin, kimi göz eksik arar,
Çakılır bir hilâle, erse de hilâl kemale!
Her ne takarsa taksın, her bir göz baş üstünde taşınır.
Ali GÖZÜTOK
61
2-AŞK VE SEVDA (Gülce-Tekil)
Aşk,
Hey sevda!
Ne yaparsınız?
Yaptığınızın,
Hiç farkında mısınız?
Gücünüzü kimden aldınız?
Kiminin yüzünü siz güldürdünüz,
Tacından tahtından edip kimini öldürdünüz!
Siz değil misiniz kimine dağ deldiren,
Kimisinin de derisini yüzdüren!
İsminiz var cisminiz yoktur amma,
Kime sorsanız sizi bilir.
Yeriniz gönül evi,
Yok adresiniz.
Hey sevda,
Aşk!
Ali GÖZÜTOK
62
(3)-DERTLİNİN DERDİ DERDİM. (Gülce-Tekil)
Dert
Küpünü,
Benim sırtıma,
Çekinmeden yükleyin.
Taşırım dertlinin derdini,
Dertlilerin derdi, benim de derdim.
Eğer sevgiden yana değilsem namerdim.
Şu,
Ufacık
Tefecik yürek,
Ne çileler kaldırdı.
Dertliye düşman değilim ben!
Ben dertlerin düşmanıyım, tamam mı?..
Dertliye derman gerek, muhtaçtır sevgiye.
Eğer sevgiden yana değilsem, ben de namerdim.
Tüm
Dertleri
Öğütebilsem!
Ah bir öğütebilsem!
Dert adını bir silebilsem,
Dertliye bir derman, ah iletebilsem,
Dünyanın en mutlu adamı ben olurum.
Dertlinin derdi derdim değilse, ben de namerdim.
Ali GÖZÜTOK
63
11-NAZIM TÜRÜ: DÖNENCE
Bu tür şiirde cinaslı kafiyelerin, çaprazlama ve dönerli olarak,
yerleştirilmesinden meydana gelen bir hece nazım türüdür.
Çaprazlama nazım türümüzün cinaslı kafiyelerle değişik bir
versiyonudur.
Kafiyelerin şematik yapısı şöyledir.
a…………………………………….b(*)
……………………………………….a
………………………………………..c
c………………………………………b(*)
d………………………………………e(**)
…………………………………………d
………………………………………….f
f…………………………………………e(**)
Şemada gösterilen b(*) ve e(**) kafiyeler cinaslı olmayabilir.
Amma,( a-c-d-f ) cinaslı kafiyelerdir. Çaprazlama olarak
yerleştirilmeleri gerekir.
Bu tarz şiirler genellikle 7+7=14 hece ölçü kalıbıyla yazılır.
Ancak şair isterse değişik hece ölçü kalıplarıyla da yazabilir.
ÖRNEK ŞİİRLER:
64
(1) HZ. HATİCE (Gülce-Dönence)
BİR İNCİYDİ Hatice, soy sülâle İÇİNDE,
İffet namus şerefte, eşsizdi BİRİNCİYDİ.
Nuruyla aydınlandı, yıldız da, ay DA YANDI,
DAYANDI Muhammed’e, bir aşk doğdu İÇİNDE.
YARAŞTI Muhammed’e, değişilmez ALTINA,
Kavuşmak arzusuyla, nice engel YAR, AŞTI!
Bin bir engel aşıldı, aşıldı BİRER BİRER,
BİR ER bile olmadı, alan ayak ALTINA!
GÜNAH nedir bilir mi? Topraktaki KARINCA,
Hiç pişmanlık duymadı, çekmedi hiçbir GÜN, AH!
Mutluluk var mı diye? sormayın şu DÜNYADA,
DÜN, YA DA yarın, görür aşk’ı KARINCA.
Ali GÖZÜTOK
65
(2)HAYÂL OLSA DA (Gülce-Dönence)
O YALAN bu yalan, fani DÜNYADA,
Ömrün yettiğince sen de OYALAN,
Yalanla murada kimse EREMEZ,
EREMEZ karda kışta, meyve DÜN YA DA.
DÜŞÜN DE ara bul mutluluk NERDE,
Bulursun belki de, görsen DÜŞÜNDE.
Gönlüm coştu yine, bak GÜLDÜR GÜLDÜR,
GÜLDÜR sen yüzümü, düşmeden DERDE.
İÇERİM elinden, zehir SUNSAN DA,
Dağılsın bin parça olsun İÇERİM.
Akşamdan sabaha yolun GÖZLERİM,
GÖZLERİM kapanmaz, uyur SANSAN DA.
Ali GÖZÜTOK
66
(3)ZEHİR ETME Gülce Dönence)
LOKMANI zehir etme, büyükler ne DER, DİNLE,
Böyle dert derman bulmaz, çağırsan da LOKMAN’I.
Güç kuvvet mi yeter, kader YAZANA,
YAZ, ANA derdimi, kendi DERDİNLE.
HER GÜNAH’I işler, işler NEDENSE,
Gam yükü altında, HER GÜN, AH eder.
Paslanır sevgisiz, yürek DÜNYASI,
DÜN, YASI tuttu yine, lânet NEDENSE.
Ali GÖZÜTOK
67
12- NAZIM TÜRÜ: ÜÇGEN
Şekil itibariyle üçgene benzediğinden bu ismi almıştır.
Azdan çoğa, çoktan aza doğru hecelerden oluşan mısra yapısı
vardır. Hece veznimizde yeni bir nazım çeşididir.
Mısralardaki hece sayısı ve sırası çok önemlidir.
Mısraların şematik yapısı şöyledir.
.1 hece
..2 hece
...3 hece
....4 hece
.....5 hece
......6 hece, v.s
Ve ya;
……6 hece
…..5 hece
….4 hece
…3 hece
..2 hece
.1 hece olabilir.
Hece sayısında kısıtlama yoktur.
İstenilen sayıda başlanıp bitirilebilir. Taban tabana veya ters
değişik şekiller verilebilir.
ÖRNEK ŞİİRLER:
68
(1) YAKARIŞ (Gülce-Üçgen)
Ey
İhsan
Sahibi,
Hiçbir şeye
Muhtaç olmayan,
Övgülere lâyık
Kuvvet ve kudret şahı,
İşte avucumu açıp
Senin hacet kapına geldim!
Celâli ulu, merhamet dolu,
Beni kapından boş çevirme!
Kudretine bakarken görür eyle,
Gözlerimi narınla yakma Ya Rab!
Dilimi Habib’in vasfı ile doğru söylet!..
Muhabbetin deryasına kapıldım,
Sevgi derdine düştüm, acı bana,
İrade çöllerinde susadım,
Ver içeyim, içeyim, kana, kana,
Ayrı bir zevk, ayrı bir tat,
En büyük mutluluktur,
Yolunda susamak.
Hidayet eyle,
Şerefine erdir!
Doğruyu
Söylet,
Ya
Rab!
Ali GÖZÜTOK
69
(2) DUR DİNLE (Gülce-Üçgen)
Dur
Dinle,
Ne olur,
Bir kez dinle,
Ne diyor bir bak;
Azyaşa çok yaşa,
Mutlak gelecek başa.
Azrail çıkıp karşına,
Adın nedir soracak bir gün.
Canını bedenden alacak bir gün.
Vakit saat dolduğu anda,
Kıyıda köşede yanda,
Belirsiz bir zamanda,
Ansızın gelecek,
Nerde olursan,
Seni bulup,
Alacak,
Canı,
Bil.
Ruh
Çıkar,
Geride,
Kalacaktır,
Cansız bir beden,
Bulunur mu? Seni,
Bir gün misafir eden,
Dünyadan eli boş giden,
Hesabını verecek bir gün.
70
Ne
Olur
Orada
Bilen olmaz,
Ne olur halin.
Fayda vermez sana,
Ne paran ne de malin,
Ne yaptıysan şu dünyada,
Hesabı sorulacak bir gün.
Ali GÖZÜTOK
71
(3) İNSANIM BEN (Gülce-Üçgen)
Ben
Rabbin
Kuluyum.
İnsanım ben.
Âdem Ataya
Dayanıyor soyum.
En mübarek halife
Sonların sonsuz rengiyle,
Türlü nakışlanmış elife,
Hem aynalarda milyon kaynatan,
Hem de o, atomları oynatan!
Temsilciyim hem de temsilim,
Benim de sahne, hem dekor.
Hem melekten üstünüm,
Hem hayvandan aşağı.
İnanmıyorsan
Aynaya bak,
Beni sor!
Beni
Sor!
Göz
Ağlar,
Bulutlar,
Göz göz ağlar,
İlhamlanırım.
Ufuklar yakarım.
Dilimlenmiş dil benim.
Hem esrarın ahengiyim.
72
Hem de insanım ben insanım.
İçimde uçurumlar, dağlarımda sis duman,
Buz dağıyım eriyen, renklere boyanan.
Bilir misin ki, mühürlenmiş asuman.
Kimdir gürültüyü koparan!
Dağları pamuklar
Gibi savuran.
Bilir misin?
Kavuran
Kimdir?
Kim.
Olur mu köksüz ağaç, dalsız yapraksız çiçek?
Eğer doğmak var sa, ölüm kaçılmaz gerçek.
Bilinmeyen bir şey var, ne zaman gelecek!
Umulmadık bir anda ne kılıkla,
İnsanlar nerde nasıl ölecek?
Omuzdan omuza gezinen,
İnsanın âmal defteri,
Okunur mahşerde,
O, hece hece,
Hesaplar ki,
Görülür,
Nice?
Can!
Ali GÖZÜTOK
73
(4)BİR İNSAN (Gülce-Üçgen)
Bir
İnsan
Tanıdım,
Hem pulu var,
Hem de parası.
Yazlıkta villâsı,
Küçücük dünyası var
Ne
Giyse
Yakışır,
Kimi görse
Ayaküstünde,
Onunla lâflaşır,
Pek de tekin değildir,
Ondan aldığı lafları,
Hemen bir başkasına taşır.
Dikkat et Ona, bundan sonra sen,
On parmağında karası, bulaşır.
Hem arada bir kahkahası var,
Hem de gözlerinde yası var.
Umursamazın birisi,
Hem derdi tasası var,
Hem derdin hası var.
Gözü hep yaşlı,
Anlaşılmaz,
Muamma
Dinle
Çöz.
…………..Ali GÖZÜTOK
74
(13) NAZIM TÜRÜ : YUNUSCA
Millet memleket, aşk ve tasavvufi konularda, duygularımızı
ifade etmede güzel bir nazım türüdür. Hece vezninde yazılır.
Hece sayısı ve ölçüsü şöyle olmalıdır.
……………6+5=11 hece
…………..6+5=11 hece
…………..6+5=11 hece
……………4+4= 8 hece
Bu dizilişin tersi de olabilir.
Yahut da;
……………4+4= 8 hece
……………4+4 = 8 hece
…………..4+4 = 8 hece
……………4+3 =7 hece
Ve ya;
……………7+7=14 hece
……………7+7=14 hece
…………..7+7=14 hece
…………..6+5=11 hece Vezinlerinde YUNUSCA
yazılabilir. Şüphesiz buna benzer şiir denemelerinde
bulunan şairlerimiz vardır. Ancak bunu bir edebi
akımın kendine ses bayrağı yapıp, NAZIM TÜRÜ
olarak ele alması ancak GÜLCE’ye nasip olmuştur.
ÖRNEK ŞİİRLER:
75
(1) BİR ÇOCUĞUM (Gülce-Yunusca)
Köyüm dağ başında, tozludur yolu,
Yeşil çimenlidir, sağı ve solu,
Her sabah her akşam, çileli yolu,
Gidip gelen çocuğum ben!
Dur durak nedir ki, onu bilmedim,
Gözyaşım dinmedi, asla gülmedim,
Aç yattım gam çektim, yine ölmedim,
Dertle dolu çocuğum ben!
Dur durak olmadı, çocuk yaşımda,
Tat lezzet kalmadı, ekmek aşımda,
Çocukluk yıllarım kuzu peşinde,
Uçup giden çocuğum ben!
Fakirlik yoksulluk, hep bizi buldu,
Yarı aç yarı tok, benzimiz soldu,
Dinmeyen gözyaşı, aktı sel oldu,
Yaş dinmeyen, çocuğum ben!
Dikildi sebzeler, hep karık karık,
Giymedik ayağa, sağlam bir çarık,
Eller nasır tutmuş, ayaklar yarık,
Yalın ayak çocuğum ben!
Ali GÖZÜTOK
76
(2) ÖLÜM (Gülce-Yunusca)
Sırtımdan hiç inmedin, taşıdım hep ömrümce,
Can meleği gelerek, vakit tamam değince,
Can bedenden çıkarak, son nefesi verince,
Gelende giden de, ölüm de sensin!
Yüceden gelen haber, ne kabuk ne de zarsın,
Dost değil düşman değil, ne de bana bir yârsın,
Bilirim ecellerde, acı haberde varsın,
Ecel de haber de, ölüm de sensin.
Koskoca şu cihanda, iki kapılı handa,
Nefes alan ve veren, her bedendeki canda,
Köşe bucak dört taraf, beklenmedik bir anda,
Kapı çalan da sen, ölüm de sensin.
Ali GÖZÜTOK
77
(3)- YÜCELERDEN YÜCE ( Gülce-Yunusca)
Zerreden kürreye, her şeyde varsın,
Nehirler durdurur, umman yararsın,
Sonsuza sığmazsın, gönle sığarsın!
Bir bilinmez nicesin sen!
Habbeden kubbeye, tek hükmedensin,
Şebnemde damlasın, taşı delensin,
Dağları un ufak, toza belersin,
Ol emrinde hecesin sen!
Uyku tutmaz seni, her an uyanık,
Nur sensin ışık sen, gönülde yanık,
Ezelden ebede, her şeye tanık,
Çözülmez bir bilmecesin sen!
Senden başka yoktur, başka bir ilâh!
Semavat hem zemin, ediyor semah,
Afedersin kullar işlese günah,
Gönüllerde ecesin sen!
Ancak sen gizlersin canı bedende,
Ömürler son bulur, o can gidende,
Cehennem de sende, cennet de sende,
Yücelerden yücesin sen!
Miraç gecesinde 2011
Ali GÖZÜTOK
78
(4)ZÜLEYHA (Gülce-Yunusca)
Yusuf’un güzelliği, çeldi, aklını aldı,
Aşk ateşine düştü, düştü, yandı Züleyha?
Tüm arzusu isteği, gönül tahtında kaldı,
Vuslat ateşiyle, yandı Züleyha.
O, duyduğu özlemi, Anlatmış olsa Nil’e,
Nil acırdı haline, gelirdi belki dile,
Kendi kraliçeydi, sandı ki Yusuf köle,
Emrine amade, sandı Züleyha.
Nasıl bir adamdı bu, bu böyle nasıl işti,
Tüm gururu kibiri, ayak altına düştü.
Züleyha’nın sevgisi, büyük kine dönüştü,
Divaneye döndü, döndü Züleyha.
Gözü bir şey görmedi, hem azdı, hem kudurdu,
Akılları durduran, Nice düzenler kurdu,
Gömleğini yırtarak, Onu sırtından vurdu!
Zemheri ayazında, dondu Züleyha.
79
Alnına düşen zülüf, tarandı hem öründü,
Yusuf suçlu bulundu, zindan yolu göründü,
Düştü hapis damına, zincirlendi süründü,
Zilletin atına bindi Züleyha.
Sanki cennetten köşe, oldu Yusuf’a zindan,
Sığındı Allah’ına, şükretti her an,
Hem sabrıyla olurken, Mısır’a yüce sultan,
Zillet’ in tasına bandı Züleyha.
Geç de olsa sonunda, gerçek doğruyu buldu,
Anladı hatasını, hem de tövbekâr oldu.
Sevgi dolu yüreği, mutluluklarla doldu,
Gönül deryasında, yundu Züleyha.
Ali GÖZÜTOK
80
(14) NAZIM TÜRÜ : BAHÇE
Bu nazım türü, GÜLCE nazım türlerinden birçoğunun bir şiirde,
konu bütünlüğü içinde yer almasıdır.
Sıralama ve tür sayısı tamamen şairin insiyatifine kalmıştır.
ÖRNEK ŞİİRLER:
81
(1) BEYAZ (Gülce-Bahçe)
Ben beyaza hayranım,
Beyaz temiz, beyaz saf,
Beyaz arı!...
Bak nasıl da boyuyor,
Baharda bozkırları. (Serbest)
Beyaz can, beyaz canan, güler erik dalında,
Karda kışta tozutur, söyler hasret türküsü,
Şeref iffet namustur, destandır her alında,
Beyaz dostluk çağrısı, barıştırır her küsü. (Hece 7+7=14)
Gece zifirinde son, güneş ışığında öz,
Ak saçlarda olgunluk, gönüllerde gören göz,
Her sabahta bir umut, gergefte sevda dokur.
Işık ışık yayılır, siyaha meydan okur. (Hece 7+7=14)
…..(B)eyaz bulutta serin, yağmurda karda arık,
…..R(E)nk cümbüşünde hoppa, birazcıkta şımarık.
…..Ba(Y)ram gününde sevinç, neşe bayram yerinde,
…..Şaf(A)ğında günaydın, günaydın göz ferinde,
…..Beya(Z) her zaman güzel, son evin mermerinde. (Akrostik)
Oyada sabır,
Kahkaha papatyada,
Pamukta ılık,
Sedefte nurdan oda,
Mahyada dua,
Mabette huzurdan iz,
Ana sütünde,
Meryem’de daha temiz. (Gülce)
Ai GÖZÜTOK
82
(2) NEDEN? (Gülce-Bahçe)
(N)eden
D(E)ğerini bilmez?
En (D)eğerli varlık insan?
Niy(E) düşmandır ötekine?
Nede(N) bilmez değerini? Neden?
Ne
Tuhaf
Şu insan,
Verilirken
Her türlü ihsan,
Konuşurken türlü,
Her dilde türlü lisan,
Bunca inkâr isyan, neden?
Bu kindarlık niye?
Niye insanoğlu düşman ötekine?
Nebinin, Velinin saygıyla bastığı yere,
Kanla kirletmek niye?
İnsan!
Niye zulmet tohumu ekti gülistana?
Niye kin bayrağı açtı!
Niye kardeş kardeşe düştü!
Niye?
Bunca düşmanlık niye!...
Istırabın ateşi, yaktı ayı güneşi,
Habil’in çerağını, söndürdü bak kardeşi,
Böyle zulmün dünyada, görülmedi bir eşi,
Örnek oldu âleme, vurdu kardeş kardeşi.
83
Sonun sonu yok,
Sonsuzluğun sonu var!
Var’ın varına,
Varabilmektir amaç.
Gözsüz de görür,
Gönül gözü açıksa!
Asla son yoktur!
Sonsuzun sahibine,
Varmaktır amaç.
Kulak ver kalbin sesine,
Çekilmez bir yük binmiş, dünyanın ensesine!....
Bırak, ecel şalı olmasın dolunaylı geceler.
Bırak, gören göz muradın alsın.
Bırak, bir satırlık dua, nurdan mahyada kalsın. Bırak!..
Ali GÖZÜTOK
84
(3) GÜZELİM (Gülce-Bahçe)
Gönül okşayan,
Hiçbir söze aldırma.
Zalim se insan,
Zulmetmekten vaz geçmez.
Perişan eder,
İnsanı kalp kırarak.
Yeni bir kâbe,
İnşa etse de kâfir,
Asla Müslüman olmaz.(Gülce)
(G)önül kederden arınsa,
G(Ü)ler yüz görmeyince neye yarar?
Yü(Z)ün asık olursa,
Güz(E)lleşmen için temiz aynaya bakman,
Güze(L) olmana yeter mi?
Güzel(İ)m!
Yeter(M)i ha, ne dersin? (Akrostik)
GÜNAH dan ben korkarım, korkmaz benden KARINCA!
İstemem üzülmeni, çekme sen de bir GÜN AH,
KARINCA aşkımızı, şu geçici DÜNYADA,
DÜN YA DA yarın olsa, fark eder mi güzelim? (Dönence)
Bir
Lokma
Aş için
Övme cahil
85
Nadan kişiyi.
Hem nadan hem cahil,
Kişileri methetmek,
Cahilliğe eş değerdir,
Canım güzelim benim. (Üçgen)
Ben aşkına sürgünüm,
Al yüreğimi,
Sende kalsın güzelim.
Hasretin şu gönlümü, hem perişan ederken,
Merhem ol, şu yarama, şifa bulsun güzelim.. (Serbest)
İçine kurt mu düştü, ben yoluna ölürken,
Gözümü kırpmak bile, bana gurbet gelirken,
Nasıl şüphelenirsin? Bunu sen de bilirken,
Mezarım sende olsun, göm sinene güzelim!....(Hece 7+7=14
Ali GÖZÜTOK
86
(4) KANLI NOEL(Gülce-Bahçe)
Küvette gördüğünüz,
Şu kanlı resim,
Bir zulmün ifadesi….
Lânetli bir hainin,
Öfke kusuyor sesi.
Kan deryası içinde,
Üç yavruyla annesi,
Yüreklere kazınmış unutulmaz doğrusu,
Tarihe çentik atmış,
Kanlı Noel tablosu….(Serbest)
Bu
Tablo
Lanetli,
Onu gören,
Elbette eder
Eder bin bir lânet.
Yürekleri parçalar,
O, lime lime olmuş et!
Şu melun mezalime dur, bak!
Tarihe altın harfle kazınmış,
Hem öyle bir çentik atmış, yaprak yaprak!....(Üçgen)
Ölümler
Kusup dururken,
Namludan çıkan kurşun,
O an çığlıkları susturur.
Benizler solar, küvete kan kusar,
Kapanırken gözleri kararır dünyaları,
87
Akıl durur, fikir biter, solar masum nazarlar!
Tarihe çentik atılır, yüreklerde olur mezarlar. (Tekil)
Namludaki kör kurşun, saplanırken BEDENE,
DAYANIR mı yürekler, böyle göçüp gidene,
GİDENE güç mü yeter, gitme dur sen demeye.
Sarılırken al kana, kefen bile BOYANIR! (Çaprazlama)
Kazınmış yüreklere, unutulmaz doğrusu,
Bir ana üç de yavru, kanlı Noel tablosu,
Boyanmış kırmızıya, küvetteki temiz su,
Tarihe çentik atmış, Kahraman Türk ordusu..(Hece 7+7=14
Ali GÖZÜTOK
88
(15)-NAZIM TÜRÜ: GÜLİSTAN
Aruz ve hece vezninin bir şiirde bir araya gelerek, BULUŞMASI
olup, divan edebiyatımızdaki, GAZEL’İN yepyeni bir formatla
ele alınıp, yeni bir terkip oluşturulmasıdır. Gülce Edebiyatta
buna GÜLİSTAN denilmiştir.
Şematik yapısı hece ile yazılmış HAN DUVARLARI şiirinin,
ARUZ- HECE buluşmasına şekillenmesi denilebilir.
Şöyle Ki;
……………………..(a) Aruzla yazılmış gazel beyitleri,
………………………(b)
………………………(c )
……………………..(b)
………………………(d)
………………………(b)
……………………..(e)
………………………(b)
……………………..(f)
……………………..(b) gibi
HAN DUVARLARI ŞİİRİNİN ,ARUZ-HECE buluşmasında ki
şekillenme gibi diyebiliriz.
ÖRNEK ŞİİRLER:
89
(1) LEYLÂ (Gülce-Gülistan)
Aşk uzaktan Sûzan görünür derler,
Gerçekten maşuku, yakıyor Leyla.
Şahit olsun bana, gökler ve yerler,
Sevdan şu gönlüme, akıyor Leyla.
Her âşığın Leylâsı var, yürekleri kavuran,
Ok eyle sen kirpiklerin, kalbimden vur ey Leyla.
Sanma sakın bi-haberim, aşktan sevdadan,
Diyar diyar savurma sen, yazık etme hey Leyla.
Müptelâsı olsam, kül etse beni,
Sürülsem aşk’ına, kul etse Leyla.
Mihenge vur ister, on para etmez,
Yazılan mektuba pul etsen Leyla.
Sanır mısın şu âlemde, Aşk’ı bilen yalnız sen?
Sönük kalır seninkisi, el âleme bak Leyla.
Hayal bile edemezsin, yaşanan o aşkları,
İnanmazsan dön maziye, ibretle bak Leyla.
Beyitler: failatün/failatün/filatün/feilün
Ali GÖZÜTOK
90
(2) HÜR YAŞARIZ (Gülce-Gülistan)
Öz yurdumuzda olduk, her birimiz yabancı,
Ezelden hür yaşadık, her zaman hür yaşarız.
Saplandı yüreklere, acı veren bir sancı,
Kimse zincir vuramaz, hür yaşadık yaşarız.
Derdin çoktur, anlıyorum, figanını ey bülbül,
Her seherde akıtırsın, kanlı yaşı hey bülbül.
Tek dileğin hürriyettir, bunu ben de bilirim,
Ufkumuzdan yükselen ses, avaz avaz duy bülbül! (Aruz)
Sahip çıkalım yurda, gitmesin birer birer,
Bak kahrından çatlıyor, çatır çatır gök ve yer!
Mor ufuklar bizimdir, denizler dağlar bizim,
Boşuna mı can verdi, vatan için her bir er?
Göğü sarsın, dalga dalga, seslenişin oy bülbül!
Uyandırır uyuyanı, taş kesilen yüreği,
Hürriyetten söz ederken, serzenişin ney bülbül,
Çalışmaktır vatan için, budur ancak gereği.
Beyitler: failatün/failatün/filatün/feilün
Ali GÖZÜTOK
91
(3) NİHAN ( Gülce-Gülistan)
Nihan gelmez isen yüreğim üşür,
Geç gelen bahara günah sorulur.
Vuslatsız sevdayı kuşlar bölüşür,
Işıksız geceye sabah sorulur.
Dalda al gül dilde destan ol Nihan,
Gül yüzünden bir tutam al Nihan.
Tut elimden yakma kurban olduğum,
Gitme benden alma canım kal Nihan.
Gökyüzünden damla düşmez gönlüme,
Gözlerimden aksa damla sil Nihan.
İnci-mercan ab-ı hayat gözlerin,
Derde düştün sende derman bil Nihan.
Nihan gülüşünden hicran düşürür,
Güneşin geceye ağdığı zaman.
Yılanlar ağzından mercan düşürür,
Seherin kuşları sağdığı zaman.
(Beyitler; fâilâtun / fâilâtun/ fâilun)
Mehmet Özdemir
92
(4) ALEV ALSIN AŞKIMIZ (Gülce-Gülistan)
Saat onüç; Gülistandan gelir en ulvi ses dinle!
Yiğit şair sesidir, sen de duy, yan ağla derdinle…
Kulak ver çınlıyor; Kalbinde goncalar açar, dinle!
Huzur çağlar, barış destan olur, bir anda kalbinle.
Ozan Osman Öcal derler, duman olmuş yanar dinle,
İşit, ilham alırsın bak, yaşarsın sen de sevginle.
En büyük arzum idi, seni Haktan dileğim,
Gamzeler düşmüş yere, nazar mı var meleğim?
Ömrümün iksirisin sen gül ki, ben güleyim,
…….Güldüğünde yüzünde narçiçeği açmalı,
……..Dokunan seher yeli kokusunu saçmalı!
O mahzun bakışların, yakışmıyor gözüne,
Hangi can dayanır ki, sevdiğinde hüzün’e?
Yüreğinden dökülüp gül damlasın yüzüne,
…….Güldüğünde yüzünde narçiçeği açmalı,
……..Çiçekler arasında, kelebekler uçmalı.
OSMAN ÖCAL
93
16-NAZIM TÜRÜ: TUĞRA
Aruz vezni veya Rubainin (AHREP-AHREM adı verilen)
kalıpları ile yazılır.
“Dörtlük tarzında olur” Şair dilerse beşlik olarak da yazabilir.
En önemli özelliği kafiye yapısıdır.
Kafiyeler hem mısranın ortasında, hem de sonunda olmalıdır.
ŞÖYLE Kİ;
……………..(a)…………………………(b)
………………(a)………………………..(b)
………………………………………….serbest
………………(a)………………………..(b)
ÖRNEK ŞİİRLER:
94
1- YARAM DERİN(Gülce-Tuğra)
Sürme elin yaram DERİN, aman ha neşter VURMA,
Dert görmesin, o ELLERİN, bana sebebin SORMA
Ne dert varsa yüklenirim, ne olursa çekerim!
Allah kerimdir DERİM, derim ki kendin YORMA.
Mefa i lün/me fa i lün/me fa i lü/fe i lün
ALİ GÖZÜTOK
2Şen türkü YELİNDEN perçemler lâle TOPLAR,
Ay düşse TELİNDEN can kaynar sine HOPLAR,
Bir güfte duyursak gönlün kendine oynar,
Her şarkı DİLİNDEN kansız bir kama SAPLAR.
mef’ûlü/mefailün/mefûlü/fe’ilün
OSMAN ÖCAL
3- NE HABER SALIYORSUN(Gülce-Tuğra)
Ne bana GELİYORSUN, ne de ben VARIYORUM,
Elekten ELİYORSUN, ne sebep SORUYORUM.
Bırak beni sen bana, sorgu sual eyleme,
Beni sen BİLİYORSUN, yaramı SARIYORUM.
Mefûlü/ me fa i lün/me fa i lün/ fe i lün
ALİ GÖZÜTOK
95
4- GAFLETE DÜŞME (Gülce-Tuğra)
Sakın gaflete DÜŞME, aşk bu hep tek HECELİ
Yara deyip de GEÇME, derdi gündüz GECELİ,
Düştüğü kalbi yakar, onulmaz yara açar,
Kanayanı sen DEŞME, elindedir ECELİ.
Me fa i lü/mef û lü/me fa i lün/fe i lün
ALİ GÖZÜTOK
5Dertlerle DOLUYSA her sözün yara AÇAR,
Aşk zühre YOLUYSA göz kanar sine NAÇAR,
Bir başka yazarsa, aşk’ı bir kara kalem,
Gül sevda ALIYSA gülce göklere UÇAR.
Mef’’ûlü/mefa’’ilün/mefa’’ilü/fa’ûl
OSMAN ÖCAL
6YUNUS’A HASRET (Gülce-Tuğra)
Yıldızdı benimdi SUS, onda aşktı AKAN
Sevdaydı FANUS FANUS karanlıkta YAKAN
Gözlerle gönüllerin içineydi daim,
Evvelce YUNUS YUNUS dualar da ÇIKAN.
Mefulü/mefailün/mefailü/fa’ül
MUSTAFA CEY
96
17-NAZIM TÜRÜ: ÜÇGÜL
Adından da anlaşılacağı gibi, bentleri üçer mısradan meydana
gelen bir nazım türüdür.
İki önemli özelliği bulunmaktadır.
Birincisi; Üçer mısradan oluşması,
İkincisi; Kafiye yapısıdır. Kafiyeler mısra ortasında ve sonunda
yer almaktadır.
ŞÖYLE Kİ;
…………………..a………………..a
…………………..a…………………a
…………………..a………………..b
*
…………………a………………….b
…………………a………………….b
…………………c…………………..C
veya…………………b…………….C
*
Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkündür.
Genellikle hece vezninin 7+7=14 kalıbı ile yazılmakla birlikte,
şair dilerse aruz vezni ile de yazabilir. ÜÇ GÜL’ün ARUZ la
yazılanına ÜÇ TUĞ denir.
ÖRNEK ŞİİRLER:
97
1- NİYAZİ (Gülce-Üçgül)
Sabah vakti aynı saat, gelir elden her zanaat,
İşinde de var itaat, geçinirdi kıt kanaat,
Biraz vardı Onda inat, bize komşu O Niyazi.
Barınağı toprak damdı, büzülerek yan yatardı,
İnce narin bir adamdı, Onu giysi si yutardı!
Titrek alev mum yakardı, bize komşu ONiyazi.
Tükenmeyen çile serde, geceleri hep karanlık,
Gün batımı perde perde, gölgelenir her fidanlık.
Her akşamda düşer derde, bize komşu O Niyazi.
Yıllar yılı garip gönlü, keder acı çile doldu,
Hiç olmadı gonca gülü, olsa bile hemen soldu!
Ne şehitti, ne de gazi, bize komşu O Niyazi.
Ali GÖZÜTOK
98
2-GÖNÜLLER SULTANI (Gülce-Üçgül)
Evin barkın yoktur amma, sırrın çözmek bir muamma,
Emrinde yer, gök ve sema, dururlar hep divanına,
Yaratılan muhtaç sana, sen gönüller Sultanısın!
Titrer bende, gönül teli, şafaklarda arar iken,
Sende olan nurdan eli, zerrelerden sorar iken,
Kim sevmez ki, bu güzeli, ey gönüller Sultanı.
Hem sevilsin, sevsin diye, yarattın sen iki türü,
Hem yaratandan ötürü, sevmek gerek, sevgi gerek,
Her canlıda budur erek, ey gönüller Sultanı.
Can taşıyan, her bedenin, mayasında sevgi vardır,
Sevmesini bilmeyenin, öfkesi çok, gönlü dardır.
Düşman olur kardeşine, ey gönüller Sultanı.
Ali GÖZÜTOK
99
3-AŞKINA İNANMADAN ( Gülce-Üçgül)
Hiç kara kış yaza dönmez, gönül sızısı dinmez,
Yanan aşk ateşi sönmez, duman duman yere inmez,
Gelin olsa ata binmez, yâr aşkına inanmadan.
Böyle bir aşk yaşansa, asla mutlu olunmaz ki!
Yaradan kan boşanmıştır, derde derman bulunmaz ki,
Zülüf kaşa salınmaz ki, yâr aşkına inanmadan.
Dert üstüne dertler açar, şifa bulmaz bu yara,
Sürer diyardan diyara, durmadan kanat çırpar,
Kıyametler o an kopar, yâr aşkına inanmadan.
Sevdiğine kol sarmadan, bir bedende dal olunmaz,
Gönüllerde aşk karmadan, petek petek bal olunmaz,
Enginlerde sal olunmaz, yâr aşkına inanmadan.
Ali GÖZÜTOK
100
4-GÖZ BİR LÜTUF (Gülce-Üçgül)
Yüce Rabbin göz lütfu var, niye insan, hep kör bakar?
Gözsüz olan nasıl yaşar, gören gözler ışık yakar!
İster şehlâ, ister sakar, baş üstünde olur yeri.
Kimi gözün bakışında, nazar değer boncuk çatlar,
Kimisinin gözyaşında, şimşek çakar ufuk patlar!
Göz yaşının akışında, baş üstünde olur yeri!
Kimi gözler eksik arar, olsa da o, gökte hilâl,
Dolunayda bulsa kemal, ayıramaz gözü ondan,
Kem bakışla etse candan, baş üstünde olur yeri.
Gözsüzlere dünya zindan, gece gündüz hep karanlık,
Medet umar bastonundan, düşünelim biz bir anlık,
İster zifir, ister nurdan, baş üstünde olur yeri.
Ali GÖZÜTOK
101
18-NAZIM TÜRÜ: YEDİVEREN
Bu nazım türü de hece vezni ile yazılır. Şair dilerse ARUZ vezni
ile de yazabilir.
7+7=14 ve ya, 6+5=11 ya da başka ölçülerde yazılabilir.
Cinasların tam cinas ve ya tam olmayan cinas şeklinde
yazılabilir. Şairin arzu ve becerisine bağlıdır.
Şiirin şematik yapısı şöyledir.
a………………….…………………b
a-cinas…………………………….b cinas
*
c…………………………………………..d
c cinas…………………………………..d cinas
*
e……………………………………………f
e cinas……………………………………f cinas
ÖRNEK ŞİİRLER:
102
1- NE DERSE (Gülce-Yediveren)
NE DER SE desin, âlem, sana GÜLÜVER GİTSİN,
NE DERSE gir, ne dinle, Ona GÜLÜ VER GİTSİN.
DÜŞTÜ gönül zalime, gün yandı, ay DA YANDI!
DÜŞ TÜ,sanki,gördüğüm, bıçak kalbe DAYANDI.
KANAT ger, çoluk çocuk, kurtulsun birer BİRER,
KANAT yaralarını, sarsın onu her BİR ER.
EL, KANAR yürek kanar, sevdiğine YANANA,
EL KANAR içe içe, el yanmaz, sen YAN ANA.
KARINCA sarar ise, öter mi hiç KANARYA?
KARINCA aşkı gönül, damla damla KANAR YA!
GÜLDÜR güldür çığ düşer, kalır altında, KAR ALAN,
GÜLDÜR el âlemi sen, kem bir sözle KARALAN.
DALMA hülyalara sen, kafan hiç KARIŞMASIN,
DALMAsını bilene, hiç kimse KARIŞMASIN.
GÖRDÜĞÜM güğüm elde, verdiğim gül GÖNÜL DE..
GÖR, DÜĞÜM DÜĞÜM olmuş, çözülmez sır GÖNÜLDE.
Ali GÖZÜTOK
103
2- BİRİNCİDİR (Gülce-Yediveren)
BİRİNCİDİR jokeyim, değişmem hiç BİRİNE,
BİR İNCİ DİR, bulurum, düşse bile BİR İNE.
KAZAN kaynar taşarsa, olur ayak ALTINDA,
KAZAN senin de olur, gözün olmaz ALTINDA.
NE DENSE, densin sana, kalp kırma sen, GÜNAHTIR.
NEDENSE çektiğin gam, her geçen GÜN AHTIR.
KARA değildir bahtı, her insanın DÜNYADA,
KAR’A değil rağbeti, bu gün yarın, DÜN YA DA.
YARAŞTI giysileri, şan kazandı kat be KAT,
YAR AŞTI, gece gündüz, çıktı bilmem kaç yüz KAT.
YAZ sedire, sergini, kimseye BEL BAĞLAMA,
YAZ günü bağ bellenmez, merkebe BEL BAĞLAMA.
GÜL, DİKENİ, görür Rabbim, sevapları KATLANIR.
GÜL DİKENİ incitir, gülü seven KATLANIR.
Ali GÖZÜTOK
104
3- KARANLIK (Gülce-Yediveren)
KAR, ANLIKtır bu mevsim, yağar geçer ALDIRMA,
KARANLIK gecelerde, çocuğa mum ALDIRMA.
YAK AMA, yansın ocak, sen de gir SIRALAN,
YAKAMA gül taksanda, olamazsın SIR ALAN,
YAZ yazacağın ne varsa, âlemi kör BELLEME,
YAZ gününde toprak kuru, boş yere bağ BELLEME.
ASTIM giysilerini, mor üzümlü ASMA YA,
ASTIM hastasıdır diye, götürdüler ASMAYA.
ELİN DEYDİ de düştü, parça parça KUPASI,
ELİNDEYDİ pik ası, karo, sinek, KUPASI.
SÜRME sen gözlerine, hayret etme DURANA,
SÜRME sürüyü sen, ayıp olur, DUR ANA.
BEN, yanaktaki ben değil, benden içeri BENİM!
BEN, benden içeri ben değil, yanaktaki BENİM!
Ali GÖZÜTOK
105
19 NAZIM TÜRÜ: ÖZGE
Divan Edebiyatımızda az kullanılan MÜTESSAve MUAŞŞER
nazım türlerine mısra sayısı itibariyle benzeyen, en az dokuz,
en fazla onar mısradan meydana gelen tek bir bentlik nazım
türüdür.
Kafiye yapısı şematik olarak şöyledir.
……………….a
……………….b
…………….…a
……………….b
……………….b
……………….a
……………….b
…………….…b
……………….a
……………….b
Vezin ölçü kısıtlaması yoktur. Şair dilerse hece veya aruz
vezinlerinden dilediğini şiirinde kullanabilir. Önemli olan tek
bent ve on mısralık yapısıdır. On mısralık bent yapısı sabit
kalmak şartıyla bir şiir bütününde iki veya daha fazla bentler de
oluşturulabilir.
Kafiyelerin dizilişini şair çaprazlama ve ya bir başka şekilde
de yapabilir.
HECE ile yazılana ÖZGE, ARUZ la yazılana, ÖZGECAN
denir.
ÖRNEK ŞİİRLER:
106
1- YÂR İSTEMEZ (Gülce-Özge)
Yâr istemez âşığın, başka yâr da gönlünü,
Tereddütler içinde, gönlü bi karar olur.
Paylaşmak istemez ki, o tomurcuk gülünü,
Solarsa gönül gülü, belki bir ağyar olur.
Ayrılmazsa hiç yârdan, mutluluk Onu bulur.
Gecesinde gününde, hayırla nefes solur.
Aksettirir sevgiyi, kırmaz gönül telini,
Gayrıya meyil vermez, sevgisi Onda kalır.
Kalbinin levhasından çekmezse hiç elini,
Mutluluğu yakalar, sevdiğine yâr olur.
Ali GÖZÜTOK
*
2-SANA MUHTAÇ (Gülce-Özge can)
Tüm güzeller arasında, hüsnünedir tek revaç,
Âşıkların bitap düşer, vuslat için yoluna.
Şu cihanın güzelleri, sana duyar ihtiyaç,
Vuslatını nasip eyle, cümle âşık kuluna.
Lûtf’eylersen dertli kula, nice derman buluna,
Dert içinde dert arayan, kalır elbet bi-ilaç!
Çaresizce gezer tozar, hem salına salına.
Zerre miskal eksiltemez, doysa bile cümle aç!
Ecel onu alır ise, giren olur salına,
Son nefeste olsa bile, tüm canlar sana muhtaç.
Ali GÖZÜTOK
107
İÇİNDEKİLER
Önsöz……..(M.CEYLAN)…………………………………..3
SUNUŞ…………………………………………………………...8
Nazım türü: 1)GÜLCE
.
Örnek şiirler: 1- Bilmez idim……………………………………………..12
2-Çarçur Etme…………………………………………….13
3-Lâl Olsun ….……………………………………………14
4-Kardeş Biliriz…………………………………………..15
4- Sahur Sofrası…………………………………………16
Nazım türü: -2) BULUŞMA .
Örnek şiirler: 1- Gördüm………………………………………………….18
2-Gülmeyi Özledim………………………………………19
3-Ne Yazar ……………………………………………….20
4 – Göz…………………………………………………….21
Nazım türü: 3 ) ÇAPRAZLAMA
.
Örnek şiirler: 1- Ayrılıktan Söz Etme
23.
2- Kandırdı Beni
24
3- Kıskandılar Sevgimi
25
4- Bir Yiğit
26.
5- Ustası Oldum
.
Nazım türü: 4) TRİYOLEMSİ
.
Örnek şiirler: 1- Dil Yarası
.
2- Vefasız Çıkarsa
.
3-Gönlüm Nasıl El Çeksin
.
4- Mutlu Sona Eriştim
.
Nazım türü: 5) TOKMAK
.
Örnek şiirler: 1- Bu mu Sevgi
.
2 Divanesiyim
.
3 Aşkın Perisi
4 Kıyamet
.
Nazım türü: 6) YİĞİTÇE
.
Örnek şiirler: 1- Ne Dersin
.
2- Asker Oğul(M.Ceylan)
3- Çile Banıp Semah Döner(O.Öcal)
4 Nesil Bizim
5-Çocuğum
.
Nazım türü: 7) AKROSTİK
.
Örnek şiirler: 1- Muhammet Mustafa
.
2- Burdur
.
3- Bayrağıma Değmesin
.
4 -HZ. Adem
.
5-Beyaz
.
108
Nazım türü: 8) SONEM
Örnek şiirler: 1- Aşk Mührünü Vurunca
2- Feleğin Yüzü
3-Aşk Kapıyı Çalınca
4-Sen Varsın
.
5-Bu Millet
Nazım türü: 9) SERBEST ZİNCİR
Örnek şiirler: 1- Hüzün.1
2- Hüzün.2
3- Gam Değil
4- Yuh Olsun
Nazım türü: 10) TEKİL
Örnek şiirler: 1- Göz
2-Aşk Ve Sevda
3-Dertlinin Derdi Derdim
Nazım türü: 11) DÖNENCE
Örnek şiirler: 1- HZ.Hatice
2 Hayal Olsa da
3 Zehir Etme
Nazım türü: 12) ÜÇGEN
Örnek şiirler: 1- Yakarış
2 Dur Dinle
3 İnsanım Ben
4 Bir İnsan
Nazım türü: 13) YUNUSÇA
Örnek şiirler: 1- Bir Çocuğum
2- Ölüm
3- Yücelerden Yüce
4- Züleyha
Nazım türü: 14) BAHÇE
Örnek şiirler: 1- Beyaz
2- Neden
3- Güzelim
4- Kanlı Noel
Nazım Türü: 15)GÜİSTAN
Örnek Şiirler : 1)Leyla
2)Hür Yaşarız
3-Nihan(M.Özdemir)
4-Alev Alsın Aşkımızı(O.Öcal)
Nazım türü: 16) TUĞRA
Örnek şiirler: 1- Yaram Derin
2-Tuğra(O.Öcal)
3- Ne Haber Salıyorsun
109
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
4- Gaflete Düşme
5-Tuğra(O.Öcal).
Nazım türü: 17) ÜÇ GÜL
Örnek şiirler: 1- Niyazi
2 Gönüller Sultanı
3 Aşkına İnanmadan
4 Göz Bir Lütuf
Nazım türü: 18) YEDİVEREN
Örnek şiirler: 1-Ne Dersin
2- Bir İncidir
3 -Karanlık
Nazım türü: 19) ÖZGE
Örnek şiirler: 1- Yâr istemez
2- Sana Muhtaç
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
110

Benzer belgeler