Aralık 2011 - Bilişim Uzmanları Derneği

Transkript

Aralık 2011 - Bilişim Uzmanları Derneği
Bilişim Uzmanları
Bülteni

Güvenli Ġnternet
Uygulaması BaĢladı

666 Sayılı KHK

Trafik

Emre‟nin Rotası:
Brezilya

Ayın Konuğu: Dr.
Kuddusi YAZICI
Bu sayıda:
Jupiter‟in Uydusu
EUROPA‟da Sığ
Göller
4
Elektromanyetik
GiriĢim
5
Ġhtiyacımız Olan
Besinler –3
6
Cihazlarımızı Ne
Zaman Kalibrasyona Göndere-
7
Sayısal Gündem
Sonuç Tablosu
10
Yöresel Lezzetler 12
ArabaĢı Çorbası
Gastroözefageal
Reflü
13
Çektiklerimiz
14
Bakıp
Geçtiklerimiz
15
Cilt 1, Sayı 7
5 Aralık 2011
Sunuş
Yedinci sayımızla merhaba,
Zaman o kadar çabuk akıyor ki, göz açıp kapatıncaya
kadar yedinci sayımıza ulaĢmıĢız. Bu sayıda bültenimizin kapsamına yeni konular
eklendi. Öncelikle bir sağlık
köĢesi hazırladık. Bu ayki
konuğumuz, Dr. Sinan Sarı,
geliĢmiĢ ülkelerde yaygın
görülen bir hastalık olan
“reflü” hakkında bilgiler veriyor. Özellikle küçük çocuklarda yaĢam kalitesini çok
etkileyen bir hastalık reflü.
Genetik bir miras olarak iki
oğlumda da gördüğümüz bu
hastalık, çocukların geceleri
sık sık uyanmalarına ve
huzursuzluğa sebep oluyor.
Bu yazının reflüyü tanımak
açısından yararlı olacağına
inanıyorum.
Ġkinci olarak bu sayımızda
yöresel lezzetler köĢesi aç
tık. Ġlk tarif de arabaĢı çorbası oldu. Sizlerden de yöresel tarifler bekliyoruz.
Bu sayıda da yazı dizilerimiz
devam ediyor. Mustafa GüneĢ, ihtiyacımız olan besin-
sağlayan Ramazan Yılmaz,
Yusuf Özcan Candemir,
Enver Temel, Ali Rıza Özdemir, Yavuz Göktaylar ve
bültenimizin mimarı,sevgili
editörü Dr. Nur Saygı‟ya
teĢekkürlerimizi sunuyoruz.
Sizlerden de her türlü katkılarınızı bekliyoruz.
Bu sayının konuğu, Kurum
BaĢkan Yardımcımız Dr.
Kuddusi Yazıcı oldu. SorulaElif ÖZDEMĠR, BiliĢim Uzmanrımıza verdiği samimi cevapları Derneği BaĢkanı
larla, kendisini daha iyi tanıdık, umarım sizler de röporleri anlatmaya devam eder- tajımızı ilginç bulursunuz. Bu
ken, Yahya Emre Gülersoy vesileyle Kuddusi beye Ģükile Brezilya gezisi de yine ranlarımızı sunuyoruz.
birbirinden ilginç fotoğraflar
eĢliğinde sürüyor. Kendilerine Ekim ve Kasım aylarında
ülkemizi sarsan üzücü olayĢükranlarımızı sunuyoruz.
lar yaĢadık. Aralık ayıyla,
Geçtiğimiz Kasım ayının en 2011 yılını kapatırken, bu
hararetli konularından birisini ayın ve 2012 yılının sizlere
hiç Ģüphesiz yürürlüğe konan sağlık ve mutluluk getirmesiKHK‟ler oluĢturdu. Derneği- ni diliyorum. Ama bunlardan
miz “Mevzuat Takip Komisyo- da önemlisi hepimize “ümit”
nu” baĢkanı Mehmet Bıyıklı getirsin, kalplerimizin ıĢığı
da, 666 sayılı KHK‟yı incele- hiç sönmesin.
di, merak ettiğimiz sorulara
Selam ve saygılarımla...
yanıtlar getirdi.
Yazılarıyla bültenimize katkı
Güvenli İnternet Uygulaması Başladı
22 Kasım 2011‟den itibaren
güvenli internet uygulaması
baĢlamıĢ bulunmaktadır.
Arzu eden internet aboneleri
baĢvurmaları halinde bu
hizmetten yararlanabileceklerdir. Bu konuda Kurum
tarafından yapılan açıklamada aĢağıdaki hususlara dikkat çekilmektedir: Güvenli
Ġnternet Hizmeti, çocukların
ve gençlerin Ġnternet üzerindeki zararlı içeriklerden
korunmaları amacıyla ortaya
çıkmıĢ bir projedir. Bu dü-
zenleme yapılırken, Ġnternet
kullanıcılarının Kurumumuza
ilettikleri talepler ve Ģikâyetler dikkate alınmıĢtır. Güvenli Ġnternet Hizmeti kapsamında oluĢturulacak profil kriterlerinin belirlenmesi amacıyla
konusunda uzman akademisyenler, sektör temsilcileri
ve ilgili kurum temsilcilerinden müteĢekkil “Çocuk ve
Aile Profil Kriterleri ÇalıĢma
Kurulu” oluĢturulmuĢtur.
Sayfa 2
BiliĢim Uzmanları Bülteni
666 Sayılı KHK Hakkında Bir Değerlendirme
Mehmet BIYIKLI
BiliĢim Uzmanı, HUK
BTK
02.11.2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazete‟nin mükerrer sayısında “Kamu
Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname” yayımlanmıĢtır. Bu değerlendirme ile, 666 sayılı bu KHK‟nın ilgili hükümlerinin
BiliĢim Uzmanları Derneği (BUD) üyelerini nasıl, ne yönde etkilediği yahut etkileyebileceği üzerinde durulacaktır.
666 sayılı KHK‟nın doğrudan BUD üyelerini ilgilendiren hükümlere iliĢkin açıklamalarda bulunmak gerekirse;
KHK‟nın 1 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan ve 375 sayılı KHK‟ya Ek-10
uncu maddesine eklenen hüküm ile düzenleyici denetleyici kurum personeline ek
ödeme yapılmayacağı ifade edilmektedir. KHK‟nın sistematiği incelendiğinde genel bir kural ortaya koyan bu hükmün ileride bahsedilecek olan geçici madde hükmü karĢısında mevcut Kurum personeli açısından olumsuz bir etki yaratmayacağı
düĢünülmektedir.
02.11.2011 tarihi
itibariyle
halihazırdaki
KHK ile 375 sayılı KHK‟ya Ek 11 inci madde olarak düzenlenen hükmün (b) bendinde, anılan KHK‟nın yürürlüğe girdiği tarihten sonrasında ve ilk kez yahut yeniden atanacak olup isimleri geçen kadrolardaki personelin mali ve sosyal haklar ile
emeklilik yönünden emsali belirlenen ilgili kadrolar ifade edilmektedir. Burada dikkati çeken husus; kurul baĢkanı, kurul üyesi, baĢkan yardımcısı ve meslek personeli olarak isimlerine yer verilen bu kadrolara ilk kez ya da yeniden atanacak olanların durumuna iĢaret edilen bir kuralın varlığıdır. Yani esas itibariyle anılan kadrolardaki mevcut personel, bu hükmün kapsamında yer almamaktadır. Dolayısıyla
bu hükmü özetlemek gerekirse 15.01.2012 tarihinden (maddenin yürürlüğe giriĢ
tarihi) sonra ataması gerçekleĢecek kadrolar, emeklilik ve mali ve sosyal haklar
yönünden aĢağıdaki kadrolara eĢitlenmiĢlerdir. :
Kurul baĢkanı……………… Bakanlık müsteĢarı
mali ve sosyal
Kurul üyesi………………… Bakanlık müsteĢar yardımcısı
haklarının ise
Kurum baĢkan yardımcısı… Bakanlık genel müdürü
devam ettiği
BiliĢim uzmanı……………
anlaĢılmaktadır.
BaĢbakanlık uzmanı
Dolayısıyla Ek 11 inci madde ile 15.01.2011 tarihinden sonra istihdam edilecek
sayılan personelin mali ve sosyal haklarının çerçevesi belirlenmiĢtir.
666 sayılı KHK‟nın 2 nci maddesiyle 375 sayılı KHK‟ya eklenen geçici 10 uncu
maddede,
“Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin;
a) Ek 11 inci maddesi kapsamında yer alan kurumların kadro veya pozisyonlarındaki mevcut personelin mali ve sosyal haklarına, … ilişkin bu maddenin yayımı
tarihinde mevcut karar, onay veya diğer mevzuatı uyarınca yapılmış bulunan belirlemelerde herhangi bir değişiklik yapılamaz ve yeni bir unsur eklenemez.”
hükmü yer almaktadır. Söz konusu hüküm, Kurumumuz personelinin halihazırdaki
mali ve sosyal haklarının yeni bir unsur ilave edilmeksizin muhafaza edildiğini
göstermektedir. Bu hükümden düzenleyici ve denetleyici kurumların mevcut personelinin mali ve sosyal haklarının kapsamının değiĢtirilmesi ve geniĢletilmesi
noktasında herhangi bir hususun ilave edilmesi ya da çıkarılmasının mümkün olamayacağı, buna mukabil mevcut personelin, 02.11.2011 tarihi itibariyle halihazırdaki mali ve sosyal haklarının ise devam ettiği anlaĢılmaktadır. Kapsama yönelik
bu düzenlemeden mutat olarak Bakanlar Kurulunun karar verdiği enflasyon farkı,
yıllık memur maaĢ zam artıĢ oranı uygulamasından yararlanılamama gibi bir durumun söz konusu olmadığı sonucuna varılmaktadır. Kaldı ki aksi yönde bir kanaat
söz konusu olsaydı bu husus açık ve net ifadelerle KHK‟da yer bulurdu. Bununla
birlikte Bakanlar Kurulu‟nun memur maaĢına yaptığı zamlar, mali ve sosyal haklara yeni bir unsur eklendiği veya mevcut belirlemelerde değiĢiklik yapıldığı anlamı-
Cilt 1, Sayı 7
Sayfa 3
666 Sayılı KHK Hakkında Bir Değerlendirme (devam)
na gelmemektedir. Ayrıca Bakanlar Kurulu‟nun belirtilen memur zam artıĢlarından
yararlanamama halinde bu halin nasıl, neye (ne kadar süre ile) kadar olacağının
da KHK‟da anlaĢılır bir biçimde düzenlenmesi gerekirdi. Esas itibariyle söz konusu mali ve sosyal haklara iliĢkin belirlemeler, Kurumun karar organı olan Kurul
tarafınca yapılmakta idi. Ancak KHK‟nın geçici 10 uncu maddesindeki anılan hüküm karĢısında Kurulun 2813 sayılı Kanunun 5 inci maddesinden kaynaklanan bu
yetkisinin kısıtlanmıĢ olduğu anlaĢılmaktadır. Kurul tarafından belirlenen mali ve
sosyal haklara iliĢkin herhangi bir değiĢiklik yapılamayacak olması, bu yetkinin
Kurulda bulunması sebebiyle bu sonucu doğurmaktadır. Diğer yandan geçici 10
uncu maddedeki bu düzenlemenin, Ek 11 inci maddede yer alan yeni maaĢ sistemi çerçevesinde maaĢ alacaklarla eski sistemden maaĢ alacaklar arasındaki mesafenin açılmasını önleme amacına matuf olduğu görülmektedir.
666 sayılı KHK‟nın geçici 21 inci maddesinde yer alan hüküm ile, geçici maddelerin uygulanmasına iliĢkin olarak ortaya çıkabilecek tereddütleri giderme ve uygulamayı yönlendirme noktasında Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir. Dolayısıyla geçici 10 uncu maddenin yukarıda yorumlanan hükümlerinin uygulanması konusunda hâsıl olabilecek soru iĢaretlerini kaldırma amacıyla ilgili kurumların Maliye Bakanlığı ile temasa geçmeleri gerekmektedir. Bu kapsamda Maliye Bakanlığı,
kurumlardan gelen görüĢ ve soruları esas alarak bir tebliğ hazırlamaktadır. Tebliğ
ile birlikte belirsiz birçok hususun açıklığa kavuĢması beklenmektedir.
666 sayılı KHK‟nın 3 üncü maddesinin yedi ve sekizinci fıkralarındaki hükümlerle
kamuya alınacak uzman yardımcılarının sınav usullerinin genel çerçevesi çizilmiĢ,
uzman yardımcılarının uzmanlığa geçiĢlerine iliĢkin için ortak bir usul belirlenmiĢ
ve bu maddenin düzenleyici ve denetleyici kurumların uzman ve uzman yardımcıları hakkında da uygulanacağı açıkça belirtilmiĢtir. Belirlenen bu hususların dıĢındaki diğer konuların, Devlet Personel BaĢkanlığının görüĢü de alınmak suretiyle
ilgili kurumlarca düzenlenebileceği hüküm altına alınmıĢtır. Bu çerçevede Kurumumuz meslek personeli yönetmeliğinin anılan hükümler doğrultusunda revize
edilmesi gerekmektedir. Nitekim bu konuda hazırlanan taslak ile birimlerden görüĢleri istenmiĢtir.
KHK‟nın 4 üncü maddesinde;
“..................Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte 36 ncı maddenin “Ortak Hükümler” bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendinde belirtilen uzman yardımcıları, Türkiye Büyük Millet Meclisi uzman yardımcıları ve 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (III) sayılı Cetvelde yer alan düzenleyici ve
denetleyici kurumların uzman yardımcıları kadro veya pozisyonlarında bulunanların yeterlik sınavları ve ilgili uzmanlık kadrolarına atanmaları, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tabi oldukları mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılır.”
hükmü yer almaktadır.
KHK‟nın 4 üncü maddesi ile, 02.11.2011 tarihi itibariyle düzenleyici ve denetleyici
kurumlarda uzman yardımcısı kadro veya pozisyonlarında bulunanların yeterlik
sınavları ve ilgili uzmanlık kadrolarına atanmalarının, tabi oldukları mevcut mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılacağı açıkça belirtilmiĢtir. Bu hüküm ile Kurumda 02.11 2011 tarihi itibariyle ilgili uzman yardımcılığı kadro yahut pozisyonunda bulunanların uzman kadrosuna atanması halinde KHK öncesi mevcut olan
mali ve sosyal haklardan istifade edebilecekleri sonucu doğmaktadır.
Mehmet BIYIKLI
BiliĢim Uzmanı, HUK
BTK
Uzman
yardımcısı kadro
veya
pozisyonlarında
bulunanların
yeterlik sınavları
ve ilgili uzmanlık
kadrolarına
atanmalarının,
tabi oldukları
mevcut mevzuat
hükümlerine
göre
sonuçlandırılaca
ğı da açıkça
belirtilmiĢtir.
Sayfa 4
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Jupiter’in Uydusu EUROPA’da Sığ Göller
Hepimizin bildiği gibi uzayda dünya dıĢında baĢka yerlerde yaĢam olup olmadığı,
astronom ve diğer bilim insanlarının yıllardır üzerine düĢündüğü konulardan…
YaĢam kalıntısı araĢtırmalarının belki de hiçbir tanesi bu kadar heyecan verici
olmamıĢtı. Belki de dünya ötesindeki yaĢam araĢtırmalarında çok önemli potansiyel yaĢam kalıntılara ulaĢılabilir.
Ramazan YILMAZ
BiliĢim Uzmanı, SRD
BTK
Uzayda dünya
dıĢında baĢka
yerlerde yaĢam
olup olmadığı,
astronom ve
diğer bilim
Jupiter‟in uydusu ya da diğer bir deyiĢle “Ay”ı olan “Europa”nın yüzeyini araĢtıran
bilim insanlarına göre, buzul katmanlarının altında eriyen sıvı su kütleleri bulunuyor. Ġlki 1990‟larda yapılan ve NASA‟nın Galileo incelemesine dayanan çalıĢmaların en sonuncusu niteliğindeki araĢtırma sonuçlarına göre, bu küçük göllerin
Europa‟nın yer kabuğunun sadece 3 km altında olduğu tahmin ediliyor.
Bu şu demek: Herhangi bir sıvı su, potansiyel yaşam habitatı anlamına gelebilir.
insanlarının
yıllardır üzerine
Bilim insanları ayrıca buzul yer kabuğunun 10-30 km altında kabaca 160 km derinliğe sahip olan büyük bir okyanus olduğundan Ģüpheleniyorlar.
düĢündüğü
konulardandır.
Herhangi bir sıvı
su, potansiyel
yaĢam habitatı
anlamına
gelebilir.
Bu tür sığ göllerin olması demek, yüzeydeki sularla derindeki suların kuvvetlice
karıĢması anlamına da geliyor. Buzul girdapları sayesinde ise yüzeydeki ve derindeki sular arasında besin transferinin sağlanabileceği düĢünülüyor. Bu ise
Europa‟yı canlı organizmaların yaĢayıp geliĢebileceği bir habitat haline getirebilir.
Europa‟yı Dünya‟nın Antarktika kıtasına benzeten bilim insanları da bulunuyor.
Kaynak: NASA, Nature, WP, BBC, Astrobiology
Cilt 1, Sayı 7
Sayfa 5
Elektromanyetik Girişim (EMG) – (2/4)
RF Elektromanyetik GiriĢimi (Devam)
Bazı telsiz mikrofon vericileri de önemli RF elektromanyetik giriĢim kaynağıdır.
Örneğin bir telsiz sistemi, vücutta taĢınan (body-pack) ve elde taĢınan (handheld) vericinin ikisine de sahip olabilir. Eğer dikkat edilmezse, her iki verici aynı
anda açık tutulursa, alıcı çok yüksek ses tonu üretecek ve sistem kullanılmaz hale
gelebilecektir.
TV ve radyo haber spikerleri kablosuz mikrofonları yoğun bir Ģekilde kullanmaktadırlar. Bu yüzden geçici elektromanyetik giriĢim olayları olabilmektedir. 169- 172
MHz frekans aralığı yoğun olarak kullanıldığından elektromanyetik giriĢim çık sık
oluĢabilmektedir. 174-216 MHz VHF TV bandı bazen hastanelerdeki medikal
monitor sistemlerinde kullanılmaktadır. 944-952 MHz UHF bandı FM ve AM radyo
istasyonları için stüdyodan vericiye radyo linkleriyle paylaĢtırılmıĢtır. Bir diğer
elektromanyetik giriĢim kaynağı FM radyo istasyonlarının ve diğer haberleĢme
vericilerinin harmoniğidir. Güçlü FM istasyon vericileri ikinci harmoniklerinde bir
sinyal yayarlar. Bu da VHF TV bandında elektromanyetik giriĢime sebep olabilir.
FM vericisi güçlü değilse ve verici yakın bir yerde değilse elektromanyetik giriĢim
nadiren oluĢur.
HaberleĢme vericileri de telsiz sistemleri üzerinde elektromanyetik giriĢim oluĢturacak harmoniklere sahiptir. HaberleĢme vericilerinden elektromanyetik giriĢim
oluĢtuğu zaman, elektromanyetik giriĢim cihaz kusurlarından veya
intermodülasyondan kaynaklanıyordur. Ayarı bozulmuĢ veya zayıf olarak dizayn
edilmiĢ (maintained) haberleĢme vericileri ilave (excessive) harmonikler ve istenmeyen diğer sinyaller yayarlar.
Bu kaynaklardan kaynaklanan elektromanyetik giriĢim yalnızca haberleĢme vericilerinin yakınında bulunulduğu zaman ortaya çıkar. HaberleĢme vericilerinin antenleri binaların üstlerine konulduğundan, verici güçlü ise, telsiz (wirelesss) elektromanyetik giriĢim oluĢturabilir. Bazı durumlarda verici sinyali telsiz alıcısını aĢırı
yükler ve intermodülasyon oluĢturarak elektromanyetik giriĢime sebep olur.
Ġstenmeyen (spurious) emisyonlarda ara sıra elektromanyetik giriĢime sebep olabilmektedir.
Kablo TV sistemleri haberleĢme alıcıları, kablosuz telefonlar, garaj açıcıları, belli
mesafe uzaklıkta elektromanyetik giriĢime sebep olabilmektedirler.
Genlik Modülasyonlu (Amplitude Modulation- AM) radyo istasyonları da bazen
elektromanyetik giriĢim kaynağı olabilmektedir. Fakat çoğu durumlarda bu problem AM istasyonlarından kaynaklanan direkt elektromanyetik giriĢim sebebiyle
değildir. Telsiz sistemleri, AM vericilerden çok uzakta çalıĢırlar ve vericinin
harmoniklerinin ve istenmeyen emisyonlarının telsiz alıcılarını etkilemesi çok zordur. AM radyo vericileri bazen pek çok mikser, güç yükselteci olan ses cihazlarıyla elektromanyetik giriĢime girebilir.
Normal olarak, AM radyo istasyonlarından kaynaklanan elektromanyetik giriĢim
verici yakında ise ortaya çıkmaktadır. Genelde, elektromanyetik giriĢim ses kabloları tarafından toplanır veya gerilim hatlarından (power lines) gelir. Alıcı kapalı
olsa da bu durum her zaman mevcuttur. Bu problemin çözümü, ses ve güç kablolarının koruma ve filtrelemedir.
RF elektromanyetik giriĢim problemlerinin çözülmesi ya elektromanyetik giriĢime
neden olan sinyal kaynağını yok etmek (eliminating) yada telsiz siteminin frekansını değiĢtirmektir.
(Yazının devamını bültenin diğer sayılarında bulabilirsiz)
Enver TEMEL
BiliĢim Uzmanı, PGM
BTK
Ali Rıza ÖZDEMĠR
BiliĢim Uzmanı, SĠD
BTK
RF
elektromanyetik
giriĢim
problemlerinin
çözülmesi ya
elektromanyetik
giriĢime neden
olan sinyal
kaynağını yok
etmek ya da
telsiz siteminin
frekansını
değiĢtirmektir.
Sayfa 6
BiliĢim Uzmanları Bülteni
İhtiyacımız Olan Besinler-3
İhtiyacımız olan tüm vitaminleri karşılıyor muyuz?
Mustafa GÜNEġ
Müdür
PGM, BTK
2004 yılının sonlarında “Annals of Internal Medicine” de basılan ve konusu E vitamini alımının kalp hastalıklarını önlemede yetersiz kaldığına dair makalenin gazeteler tarafından veriliĢ Ģekli de iyi bir örnek olmuĢtur. Oysa bu araĢtırmada –diğer
araĢtırmaların hemen tamamında olduğu gibi- tamamen doğal kaynaklardan elde
edilen vitaminler değil, sentetik vitaminler kullanıldığını vitamin endüstrisinden
araĢtırmanın içinden bir arkadaĢım bana aktarmıĢtı. ÇalıĢmanın sonucu olumsuz
olmasına rağmen gazete haberleri tam tersi olarak yayımlanmıĢtır. Associated
Press‟de aynı haber “AraĢtırmalar, zengin vitamin içerikli yiyecek tüketen sağlıklı
insanlarda kalp hastalıklarının daha az görüldüğü anlaĢılmıĢtır. Uzmanlar, vitamin
E gibi antioksidanların yalnızca yiyeceklerden alındığında iĢe yaradıklarını ifade
etmektedirler.” Ģeklini almıĢtır.
Gerçek
vitamin C,
askorbik
asidin yanında
biyoflavonoidler
(hesperidin,
rutin,
quercetin,
tannin vb gibi
meyve
sebzelerde
bulunan doğal
Doğal yoldan elde edilen maddeler sanki içlerinde sentetiklere kopyalanamayan
bir “hayat gücü” barındırmakta gibidirler. Bu hayat gücü bir çeĢit sinerji vermekte,
sentetikler ise tabii sinerjiyi ortaya çıkarmaktan yoksundurlar. Nobel ödüllü Albert
Szent-Györgyi, iskorbit hastalığının oluĢumunu incelerken bunun farkına ilk varanlardandır. Ġskorbit hastalığı bilindiği gibi C vitamininin yetersizliğinden kaynaklanmakta, tedavisinde ise C vitamininin bileĢeni olan askorbit asidin tek baĢına kullanımı yetersiz kalmakta, yiyecekte bulunan komple C vitamini matrisi bileĢenlerine
ihtiyaç duyulmaktadır.
Yakın arkadaĢlarımdan olan ve otuz yılını vitamin formulasyon uzmanı olarak geçirmiĢ Scott Treadway, sentetik ve doğal arasındaki farkı Ģöyle açıklamaktadır:
“Her ne kadar bizlere askorbid asidin vitamin C‟nin sentezlenmiĢ formu yani gerçek C vitaminidir deseler de, aslında değildir. Alpha tocophreol, E vitamini değildir.
Retionic Asit A vitamini değildir. Bu aynı Ģekilde diğer vitaminler için de geçerlidir.
Herkesin bu Ģekilde düĢünmesi ve sanılması için yüksek miktarlarda enerji ve
kaynaklar harcanmaktadır. Aslında gerçek, vitaminlerin baĢlıbaĢına moleküler
bileĢikleri olmadıklarıdır. Vitaminler biyolojik komplekslerdir. Gerçek vitamin C,
askorbik asidin yanında biyoflavonoidler (hesperidin, rutin, quercetin, tannin vb
gibi meyve sebzelerde bulunan doğal pigmentler) barındırır. Mineral kofaktörler
doğru oranlarda bulunmak zorundadır çünkü, bu parçaların herhangi biri bulunmazsa vitamin aktivasyonu sağlıklı olarak gerçekleĢmez.”
pigmentler)
barındırır.
1956 yılından yayımlanan Applied Trophology tıp dergisinde doğal vitamin “besin,
enzim, koenzim, antioksidan ve eser miktarda mineral aktivatörlerden müteĢekkil
çalıĢan bir süreç” olarak tanımlanmıĢtır. O günden beri, bazı kimyagerler doğal
moleküller ile onları taklit ederek oluĢturulan sentetikleri arasında fark olduğunu
belirtmektedirler.
Ġlaç sanayinin bugün bizi ikna etmeye çalıĢtığı vitaminlerin sağlığımız açısından vaz geçilemez temel bileĢenlerden olduğu düĢüncesi doğrultusunda
meydana getirmiĢ oldukları sentetik “sihirli mermiler /magic bullets”e aslında vücudumuz toksin olarak davranmakta, bunun sonucunda da bağıĢıklık
sistemimizi zayıflatmakta, yiyeceklerimizi kirletmekte, umutlarımız ve korkularımız ile oynamaktadır.
Alıntı: Randall Fitzgeral, The Hundred-Year Lie, 2006
Bölüm : 3/3
Cilt 1, Sayı 7
Sayfa 7
Cihazlarımızı Ne Zaman Kalibrasyona Gönderelim ?
Bilindiği üzere ölçülemeyen hiçbir olgu kontrol edilemez ve bu yüzden de ölçmenin olduğu
her yerde kalibrasyon söz konusudur. Dolayısıyla geldiğimiz bu noktada sevindirici olan Ģu
ki; artık yerli-yabancı bir çok kurum, kuruluĢ veya Ģahıs; kalibrasyonun önemini anlamıĢ,
az veya çok bir bilgi seviyesine ulaĢmıĢ ve yeni aldığı bir cihazın kalibrasyonunu yaptırdıktan sonra kullanmaya baĢlamasının gerekliliğini idrak etmiĢtir. Ancak bunlara rağmen bazı
problemlerle karĢılaĢılabildiği de gözlemlenmektedir:
Bu problemlere kısaca bir göz atalım. Cihaz kalibre ettirildikten sonra sertifikalar değerlendirilememekte ve kalibrasyon periyodu belirlenemediğinden dolayı da cihazı gereğinden
sık kalibre ettirmek zorunda kalınmaktadır. Bu sorun; maddi kayıp, zaman kaybı, cihazın
erken yıpranması, cihazı kalibrasyon süresinde kullanamamaktan kaynaklanan iĢ kaybı,
müĢteri memnuniyetsizliği, prestij kaybı, bağlı olduğu cihazların kullanılamaması ve kalibrasyon ve nakliye esnasındaki çeĢitli risklerle karĢılaĢılmasına da neden olmaktadır.
Diğer taraftan cihazın gerektiğinde kalibre edilmemesi de beraberinde, yanlıĢ sonuç üretme, cihaza, laboratuvar çalıĢanlarının kendine ve kurum dıĢı müĢterilerin güven kaybına
neden olmaktadır. Buna ilaveten, geriye dönük olarak ilgili müĢterilere geri dönüĢ yapıp
cihazlarını tekrar iĢleme tabi tutmak için çağırma zorunluluğu da söz konusu olabilmektedir.
ISO17025 standardının 5.10.4.4 maddesi sertifikalarda „‟kalibrasyon yapma aralığı hakkında herhangi bir öneri içermemelidir‟‟ demektedir. Ölçme cihaz ve standartlarının kalibrasyon periyodu süresince performansını koruyarak güvenilir ölçüm yapması beklenmektedir.
Ancak, yeni cihaz teknolojileri, geliĢen endüstri yapısında kalibrasyon periyodunu belirlemek zor olabilmektedir. Kalibrasyon periyodu; öncelikle varsa yasal düzenlemeler, standart
gereklilikleri, üreticilerin tavsiyeleri veya bir üst laboratuvarın görüĢleri dikkate alınarak
kullanıcı tarafından belirlenmelidir. Kalibrasyon sürelerinin uzatılması cihazlar hakkında
yeterli bilgi ve verinin oluĢması durumunda ve yetkili kiĢilerce yapılmalıdır.
Tıp alanında „‟hastalık yoktur, hasta vardır‟‟ denildiği gibi, benzer bir Ģekilde elektronik sektöründe de „‟her cihazın doğası farklıdır‟‟ diyebiliriz ve bu öngörü ile değerlendirmeler yapılmalıdır. Kalibrasyon yapılacak cihazın nerede kullanıldığı (arazide mi,
ortam Ģartları kontrol edilen bir kalibrasyon veya deney laboratuvarında mı vs…), ne kadar
doğruluk beklenildiği ve yıllık kayması çok önemlidir. Örneğin, ±%0,1mV ölçüm belirsizliği
olan kalibrasyon sertifikalı bir multimetre; bir yıl sonra 2. kalibrasyonu yapılıp sertifikaların
değerlendirilmesi sonucunda, 1 yılda cihazın 1 ppm seviyesinde bir drift‟ i olduğu hesaplanmıĢsa, kalibrasyon süresini 1 yıl uzatmakta hiçbir sakınca yoktur.
Ayrıca sürekli yenilik ve değiĢim içindeki cihaz teknolojisinde, kalibrasyon periyodunun
kesin olarak belirlenmesinin mümkün olmayacağı bilinmelidir. Cihaz kalibrasyondan yeni
gelmesine rağmen, Ģüpheli sonuçlar üretmeye baĢlarsa, cihazın düĢtüğü veya hasar gördüğü Ģüphesi uyanır; bu nedenle de kalibrasyon periyot süresinin dolması beklenilmez ve
kalibrasyona tekrar gönderilir. Kalibrasyon periyotlarının belirlenmesi amacıyla hazırlanmıĢ
olan bazı resmi kuruluĢ tavsiyeleri olsa da, hiç birisi bu metotlar konusunda ısrarcı olmamaktadır. Bu anlamda hazırlanmıĢ bazı hazır programlar olsa da, her kuruluĢun kendi metodunu geliĢtirmesi beklenmektedir. Bu doğrultuda aĢağıdaki unsurların dikkate alınması
tavsiye edilmektedir:
Kalibrasyon periyodunu belirleyici ana unsurlardan birincisi, cihazın verilen doğruluk aralığındaki iĢlevinin gözlemlenebilmesi için sertifikalar arasındaki kayma miktarı ile deney/
kalibrasyon sonucuna olan etkisi ve ara kontrol sonuçlarıdır.
Diğer unsurlar ise; metotta belirlenen cihaz belirsizliği, kalibrasyon sertifikasındaki belirsizlik, kalibrasyon laboratuvarının belirsizliği, doğrulama sıklığı ve sonuçları, fiziksel dayanıklılığı, deney/kalibrasyon sonucuna olan etkisi, taĢıma mesafesi,riskleri,ulaĢım imkanı, kullanan kiĢi sayısı, kullanıcıların eğitim seviyesi, tüm fonksiyonlarının veya kısmen kullanılıyor
olması, ortam Ģartları (toz,nem,sıcaklık,titreĢim vs..), kullanım sıklığı, kullanım Ģekli (sabit,
mobil vs), yıpranma durumu, kaç yıldır kullanımda olduğu, önerilen ömrüne kaç yıl kaldığı,
standart seviyesi, ölçme Ģekli, tipi ve kalite seviyesi, depolama,istifleme ve ambalajlanması, yedek durumu, kalibrasyonda geçen süre, kalibre edilebileceği yer (yurt içi/dıĢı), cihaz
kalibrasyonda iken faaliyetin devam edebilme durumu, bağlı-ilgili diğer cihaz kalibrasyon
süreleri, tamir ve ayar durumu, kalibrasyon periyodu deneyimimiz, kalibrasyon maliyeti,
üretici tavsiyesi, ilgili standart tavsiyesi, cihaz kullanıcı tavsiyesi, baĢka laboratuvarların
belirlediği emsal alınabilecek periyot olarak sıralanabilmektedir.
Kaynak:1-ILAC-G24 Rehber dokümanı 2-TS EN ISO 17025 Standardı 3-ISO 10012 4TMMOB Makine Mühendisleri Odası Yayınları, 5-TUBĠTAK UME A.Kamuran Türkoğlu
Yusuf Özcan
CANDEMĠR
Mühendis, PGM
BTK
Her cihazın
farklı bir
doğası vardır.
Sayfa 8
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Emre’nin Rotası: Curitiba, Brezilya
Yahya Emre
GÜLERSOY,
BiliĢim Uzmanı,
PGM, BTK
Curitiba
Kasım sayısında Parana eyaletinde bulunan bir doğa harikası olan Iguassu Ģelalelerini anlatmaya çalıĢmıĢtım. Ancak Parana eyaletinin baĢkenti olan Curitiba‟dan bahsedememiĢtim. Bu sayıda hiç bilmediğiniz belki de adını hiç duymadığınız bu Ģehir hakkında bilgi sahibi olacaksınız.
Curitiba‟ya ulaĢım çok zor değil, Brezilya‟nın tüm büyük Ģehirleri ile direkt havayolu bağlantısı var.
Curitiba‟da Ġtalyan asıllı rehberimiz Giovani bizi karĢıladı. ġehir merkezine doğru ilerlerken, bize Curitiba
ile ilgili bilgiler verdi. Curitiba Brezilya‟daki tüm Ģehirler arasında en temiz Ģehir ünvanını almıĢ bir yer.
Nüfusun çoğunluğu Polonyalı, geri kalan nüfüs ise Ġtalyan, Alman, Ukraynalı. Yani bu Ģehir nerdeyse
tamamıyla Avrupalı. Bunu anında hissediyorsunuz. Ġnsanların görünüĢleri Avrupalı gibi. Biz gerçekten
çok ĢaĢırmıĢtık, insan Brezilya‟da zenci ve Latinlerden oluĢan bir topluluk beklerken, farklı bölgelerde
farklı insan toplulukları ve kültürlerle karĢılaĢabiliyor Brezilya‟da. Biz bu farklılıkları Brezilya‟nın güneyinden Ekvator bölgesine kadar çok ciddi hissettik. Curitiba‟da okullarda özellikle çocuklar için temizlik eğitimi verildiğini ve artık çocukların ebeveynlerini bu konuda uyardıklarını rehberimiz gururla bize anlattı.
Ayrıca rehberimiz tüp Ģeklinde otobüs duraklarını göstererek, burada otobüs sisteminin geliĢmiĢ olduğunu ifade etti. Curitiba belediyesi, insanların parklara gitmesi için haftasonları otobüs seferlerini ücretsiz
yapıyor. Açıkçası burada insanların arabalarına çok ihtiyaçları yok. Trafik yok, ulaĢım çok güzel planlanmıĢ, Ģehir tertemiz ve düzenli. Ayrıca Ģehrin nerdeyse heryerinde parklar ve bisiklet yolları mevcut. Rehberimizin özellikle bize söylediği “bizim denizimiz yok ama her Ģeyimiz var” ifadesi hala kulaklarımda
ve hemen Ankara ile kıyaslama yaptım tabiî ki.
belediyesi,
insanların
parklara
gitmesi için
haftasonları
otobüs
seferlerini
ücretsiz
yapıyor.
Curitiba‟da Polonya tarzı evler
Curitiba‟nın ilk kilisesi (St.Francis),
Öncelikle Ģehrin tarihi merkezini gezdik. Tarihi merkezde Portekizlilerden kalma koloniyel tarzda evler
hemen dikkati çekiyor. Bu tarz tüm tarihi Brezilya Ģehirlerinde var. Önce misyonerlerin kurduğu kilise ve
sonra etrafında o dönemin tarzını yansıtan koloniyel tarzda evler. Burada da ilk tarihi yapı 18.yy kilisesi.
Curitiba‟da az da olsa Müslüman nüfus var, yakınlardaki bir cami hemen gözümüze çarptı.
Curitiba‟da 1972 tarihli Ġmam Ali Camii
Tüp Ģeklinde otobüs durakları
Curitiba‟da Brezilya‟nın saygı duyulan, ünlü mimarı ve ülkenin birçok yerinde eserleri olan Oscar
Niemayer‟in hayatı ve eserlerini konu alan müze bulunuyor. Müzenin yapısı çok modern. Oscar
Niemayer‟in eserleri müzenin dıĢından bir camekan üzerinden görülebiliyor. Bütün Ģehirlerdeki eserlerinin maketleri burada sergilenmiĢ.
Oscar Niemayer Müzesi ve ilginç mimarisi
Papa‟nın geliĢini betimleyen kilise
Cilt 1, Sayı 7
Sayfa 9
Emre’nin Rotası: Curitiba, Brezilya
Curitiba‟nın tarihi merkezi
Tamamen metalden yapılmıĢ Opera Binası
Botanik Parkı
Curitiba‟da Polonyalı nüfusu oldukça fazla. Bunu göstermek için geleneksel ahĢap tarz Polonya evlerinin ve evlerdeki yaĢam tarzının
tanıtıldığı bir park mevcut. Bu park Polonyalıların Curitiba‟ya geliĢleri hatırasına yapılmıĢ ve ahĢap evler müze Ģeklinde düzenlenmiĢ. Curitiba‟ya 1980 yılında Papa II.nci Jean Paul gelmiĢ ve Polonyalı hemĢehrilerini ziyaret etmiĢ, Onun anısına da bu evlerden bir
tanesi kilise olarak düzenlenmiĢ. Curitiba‟da dikkat çeken diğer bir yer ise ilginç konser alanı. Etrafı yoğun ağaçlarla çevrili bir alan, bir
tarafta sahne yer alırken, hemen konser alanının ucunda Ģirin küçük bir göl var. Ġnsan burada mutlaka bir konser izlemek istiyor.
Curitiba‟da benzerlerine az rastlanır diğer bir eser ise Opera Binasıydı (Opera de Arame). Bina tamamıyla metalden yapılmıĢ ve metalden demir köprüyle opera binasına geçiyorsunuz. Köprünün altında ise yapay bir göl bulunmakta ve içinde tropik balıklar yer almakta.
Gerçekten görülmesi gereken ilginç bir yer. Curitiba‟nın muhteĢem Botanik Parkı yine görülmesi gereken yerlerden. Avrupadaki benzerleri gibi büyük, geniĢ bir alana yayılmıĢ bir park. Peyzaj, parktaki düzen ve temizlik hemen dikkati çekiyor. Bu parkın merkezinde de
ortam Ģartlarının sağlandığı tropik bitkilerin bulunduğu metalden yapılmıĢ bir yapı bulunmakta. Curitiba, Brezilya‟da tamamen Avrupa
kültürünü almıĢ bir Ģehir. Eğer Brezilya‟nın en temiz, düzenli ve güvenli Ģehrini görmek istiyorsanız mutlaka buraya gelmelisiniz.
Bu sayıda Brezilya‟da izlediğim rotayı da paylaĢmak istedim. Ġleriki yazılarımda bu haritadaki yer ve numaraları referans göstererek
yazılarıma devam edeceğim. Haritada mavi renk tonları uçuĢ yollarını, kırmızı renk tekne, sürat motoru, feribot gibi deniz ulaĢımını,
eflatun renk ise araba, 4x4 ile ulaĢımı göstermekte. ġu ana kadar haritada: Sao Paulo ve çevresi(1)‟ni, Iguassu ġelaleleri (2)‟ni ve bu
sayıda da Curitiba (3) Ģehrini anlatmaya çalıĢtım. Önümüzdeki sayıda Brezilya‟nın en popüler Ģehri Rio de Janeiro (4) ‟yu, yapılabilecek
gezileri ve bu gezilere ait izlenimlerimi paylaĢmaya çalıĢacağım.
Sayfa 10
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Sayısal Gündem Sonuç Tablosu
Dr. Nur SAYGI,
BiliĢim Uzmanı, SAD
BTK
Avrupa tek elektronik haberleĢme pazarı hedefine yönelik çalıĢmaların ölçülmesi
amacıyla ilk Sayısal Gündem Çetelesi 31 Mayıs 2011‟de yayımlanmıĢtı. Bu sonuç
tablosu raporunda son bir yıl içerisinde elektronik haberleĢme piyasasında yaĢanana geliĢmeler özetlenmektedir. Raporda elektronik haberleĢme sektöründeki
düzenleyici geliĢmeler, geniĢbant, elektronik haberleĢme pazarı göstergeleri ve
üye devletler hakkında özel sayfalardan oluĢan bölümler yer almaktadır. Raporda
yer alan pazar büyüklüklerinin Mayıs 2010 ile Mayıs 2011 arasındaki değiĢimleri
aĢağıda özetlenmektedir:
 332 milyar avro civarındaki AB elektronik haberleĢme sektöründe toplam gelir
artıĢı hala negatif konumdadır (% -0,7).
 Gelirler sabit internet eriĢimi, mobil veri hizmetleri ve ödemeli TV‟de artmıĢ fakat sabit ses ve mobil ses hizmetlerinde azalmıĢtır.
 8,8 milyon artıĢla 133 milyona ulaĢan sabit geniĢbant hatları % 7,1‟lik bir artıĢ
göstermiĢtir.
 2010 sonunda nüfusa göre sabit geniĢbant yaygınlık oranı % 26,6‟ ya ulaĢmıĢ,
sekiz ülkede bu oran % 30‟un üstüne çıkmıĢtır.
332 milyar
avro
civarındaki
AB elektronik
haberleĢme
sektöründe
toplam gelir
artıĢı hala
negatif
 Sabit geniĢbant aboneliğinin artıĢ oranı düĢmektedir. 2002 yılından itibaren en
düĢük artıĢ oranı gerçekleĢmiĢtir.
 Sabit alanda en düĢük net artıĢ sergileyen ülkelerin çoğu en yüksek mobil
geniĢbant yaygınlık oranına sahiptirler (Örn.; Finlandiya, Avusturya, Ġrlanda,
Ġtalya).
 DSL son yıllarda azalsa da, % 77,6 oranı ile, AB içinde en baskın geniĢbant
teknolojisi olma durumunu sürdürmektedir.
 YaklaĢık 22,3 milyon konutta eve kadar fiber teknolojisi ulaĢıyor olmasına rağmen buların sadece % 17‟si yani sadece 3,9 milyonu bu hizmetten faydalanmaktadır.
 2011 Ocak itibarıyla, sabit geniĢbant aboneliklerinin % 86‟sı 2 Mb/s hızının
üstünde, % 40‟ı ise 10-30 Mb/s arasında hızlarda hizmet almaktadırlar.
 Bulgaristan ve Portekiz‟de sabit geniĢbant abonelerinin % 70‟i 10 Mb/s üzerinde hızlarla bağlantı sağlarken Romanya, Belçika, Hollanda, Fransa ve Yunanistan‟da bu oran % 60 civarındadır.
konumdadır
 Tam ayrıĢtırılmıĢ ve paylaĢımlı eriĢim birlikte % 76,3 oranı ile yeni girenler için
ana toptan eriĢim biçimini oluĢturmaktadırlar.
(% -0,7).
 Yeni girenler sadece yeniden satıĢ (% -1,5) ve veri akıĢı eriĢiminden (% -1,2)
değil paylaĢımlı eriĢimden (% -2,8) de uzaklaĢmaktadırlar.
 3N, 2010 sonunda nüfusun % 90‟ını kapsama alanına almıĢ bulunmaktadır.
 2011 Ocak itibarıyla mobil geniĢbant yaygınlık oranı % 26,2 oranında ulaĢmıĢtır. Bu rakama herhangi bir cihaz ile mobil Ģebeke üzerinden internete bağlanan kullanıcılar dahil edilmektedir.
 Kart/modem/anahtar ile bağlanılan tahsisli veri hizmetleri için mobil geniĢbant
abonelik oranı % 7,2‟ ye yükselmiĢtir. Bu rakam Ocak 2010‟da % 5,3 ve Temmuz 2010‟da % 6,1 olarak ölçülmüĢ ve böylece bir yıl içerisinde % 36‟lık bir
artıĢ sağlanmıĢ olmuĢtur.
Kaynak: Cullen International, Trackers, October 2011
Cilt 1, Sayı 7
Sayfa 11
Trafik
Yunus Emre Baydır‟ın anısına…
BiliĢim Uzmanları Derneği‟nin yayımladığı periyodik bültenin bu bölümünde sizlere bazı istatistiklerden ve rakamlardan bahsetmek istiyorum. Türkiye Ġstatistik Kurumu‟nun yayımladığı istatistiklere göre sadece 2010 yılında Türkiye‟de 1.106.201 adet trafik kazası yaĢandı. Bu kazalardan
116.804 adedinde ölüm ve yaralanma gerçekleĢti. 2010 yılında trafik kazalarında ölen insanımızın sayısı ise tam olarak 4.045. Yaralı sayısı ise 211.496. Ülkemizde son on yılda gerçekleĢen
toplam kaza sayısı tam olarak 7.160.498. Bu rakamın %12,5‟inde yani 898.562‟sinde ise ölüm
ve yaralanma gerçekleĢti. Son on yılda trafik kazalarında kaybettiğimiz insanımızın toplam sayısı 43.602. Benzer Ģekilde son on yılda trafik kazalarında yaralanan insanımızın toplam sayısı ise
1.596.833. Türkiye‟de son on yılda sürücü belgesi olan kiĢi sayısı %48,7 artıĢla 21.548.381‟e
ulaĢırken toplam kaza sayısı ise %149,7 oranında arttı. Trafik kazalarında ölen kiĢi sayısı ise
2010 yılı sonunda 2001 yılı sonuna göre %7,8 azalırken aynı dönemde yaralı sayısı %82 oranında arttı. Verilere daha farklı bir açıdan bakarsak 100 bin taĢıt baĢına düĢen ölüm oranı 2001
yılında 51,5 iken bu oran 2010 yılında 26,8‟e düĢtü. 100 bin taĢıt baĢına düĢen yaralı sayısı ise
aynı dönemde 1.363,6‟dan 1.401‟e çıktı.
Kazaların ay bazında zamana göre dağılımı incelendiğinde kaza sayısının bahar ve yaz aylarında yükseldiği ve kıĢ aylarında ise düĢtüğü görülüyor. GerçekleĢen kaza sayısının haftanın günlerine dağılımı incelendiğinde ise dağılımın oldukça homojen olduğu söylenebilir. Ölümlü ve
yaralanmalı kazaların neredeyse tamamı asfalt yollarda gerçekleĢiyor. 2010 yılında ölümlü kazaya karıĢan 3.052 erkek sürücünün %42,5‟i ilköğretim, %13,8‟i lise, %6‟sı üniversite mezunuyken %37,7‟sinin öğrenim durumu bilinmiyor. Aynı dönemde ölümlü kazaya karıĢan kadın sürücü
sayısı ise 62… Trafik kazalarının nedenlerine gelince tek bir cevap var: sürücü hataları… Türkiye Ġstatistik Kurumu‟nun verilerine göre sürücü hatası nedeniyle meydana gelen trafik kazalarının toplam trafik kazalarına oranı 2001 yılında %96,6 iken 2010 yılında %89,7‟e düĢmüĢ. Sürücü hatası dıĢındaki sebepler ise yayaların yaptığı hatalar, yol ve taĢıt kusurları. Trafik kazasına
yol açan sürücü kusurları önem sırasına göre dizildiğinde ilk beĢte (1) araç hızını yol, hava ve
trafiğin gerektirdiği Ģartlara uydurmama (2) kavĢak, geçit ve kaplamanın dar olduğu yerlerde
geçiĢ önceliğine uymama (3) doğrultu değiĢtirme (dönüĢ) kurallarına uymama (4) arkadan çarpma (5) manevraları düzenleyen genel Ģartlara uymama geliyor. Alkollü araç kullanmak ise ancak
onuncu sırada kendine yer bulabiliyor.
Sözün özü, sürücü kusuru nedeniyle gerçekleĢen trafik kaza sayısının toplam trafik kaza sayısı
oranını ortalama %90 varsayarsak, son on yılda sürücülerin hataları nedeniyle 39.242 kiĢinin
öldüğü ve 1.437.150 kiĢinin ise yaralandığı sonucuna ulaĢabiliriz. Bu yorum aynı zamanda eğer
sürücüler olarak trafik kurallarına uysaydık sürücü hatası nedeniyle ölen ve içlerinde annemizin,
babamızın, kardeĢlerimizin, akrabalarımızın, arkadaĢlarımızın yer aldığı 39.242 kiĢinin yaĢayacağı ve 1.437.150 kiĢinin yaralanmayacağı anlamına da geliyor.
Üzerinde yaĢadığımız bu coğrafyada insan türü kabaca oniki bin yıl önce baĢlayan neolitik devrimden (ilk tarım devrimi) beri köy ve kasabalar kurmaya baĢlayarak toplu yaĢama geçti. Son
yüzyılda ise bu topraklarda yaĢayan bizler oniki bin yıldır baskın olan bir yaĢam biçiminin farklı
bir yaĢam biçimine dönüĢmesine tanık oluyoruz. Bu yaĢam biçiminin temelinde endüstriyel teknoloji ve onun bir parçasını oluĢturan kent yaĢamı var. Bu yeni yaĢam biçimi aynı zamanda yeni
yazılı (kanun ve kurallar) ve yazılı olmayan kurallar (örf ve âdetler) ve yeni toplumsal normlar
demek. Bu normların ve kuralların benimsenmemesi ise kentlere kaos ve kargaĢanın egemen
olması ve toplumsal çatıĢma anlamına geliyor. Maalesef tam da böyle bir ortamda yaĢadığımızı
düĢünüyorum.
Trafik kurallarına fazla uymuyoruz. Dünyanın merkezindeyiz. Bu dünyanın nimetlerinden yararlanmayı herkesten fazla hak ediyoruz. Her Ģeyin en iyisine biz layığız. Diğerleri hak etmiyor.
Araba sahibi olmak statü göstergesi değil mi? Bu kadar borca girip araba alıyoruz. Yaya geçitlerinde niye yavaĢlayalım. Yayalar bize yol versin. Kaldı ki kırmızı da bile durmadığım oluyor. Araç
görmedim. Niye bekleyeyim? Eve iki dakika önce varıp televizyonun karĢısına geçmem gerek.
BaĢkasına yol vermem, enayi değilim. Bana yol vermemek kimin haddine! Ben özelim. Ben kuralların üzerindeyim. Kurallar etrafımda yaĢayan aklı kıt enayiler için var. Ben herkesten zeki ve
uyanığım. Kimse fark etmez. Bana bir Ģey olmaz.
Abartılı bir Ģekilde tasvir ettiğim bu zihniyet az veya çok hepimizde var. ĠĢte bu zihniyetin yol
açtığı davranıĢlar nedeniyle binalarımız dayanması gereken depremlerde çöküyor, trafik kazalarında her yıl binlerce insanımız ölüyor. Bugün 73 milyonu aĢan Türkiye nüfusunun 50-55 milyonu kentlerde yaĢıyor. Bu kentlerin yollarında ise Ģu an itibarıyla 15 milyonu aĢan taĢıt kayıtlı
olarak dolaĢıyor. Bu rakam önümüzdeki on ila on beĢ yıl içerisinde iki ila üç kat artacak. Yani
2020‟lerde kentlerimizde ve yollarımızda dolaĢan taĢıt sayısı 40 ila 50 milyonu bulacak. Bizler,
anne ve babalarımız, kardeĢlerimiz, çocuklarımız ve arkadaĢlarımız iĢte böyle bir Türkiye‟de
yaĢayacağız. Trafik kurallarına uymak hepimizin yararına.
Yavuz GÖKTAYLAR
BiliĢim BaĢuzmanı,
SAD, BTK
2010 yılında
Türkiye’de
1.106.201 adet
trafik kazası
yaĢandı. Bu
kazalardan
116.804
adedinde
ölüm ve
yaralanma
gerçekleĢti.
Sayfa 12
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Yöresel Lezzetler—Arabaşı Çorbası
Elif ÖZDEMĠR
BUD BaĢkanı,
YED Dai. BĢk.V.
BTK
Yöresel bir
“tavuk suyuna
çorba”
hikayesi
Bültenimizde sizlerle ne tür konularda paylaĢımlarımız olabilir diye düĢünürken, yöresel
lezzetlerimize iliĢkin tarifleri paylaĢabileceğimiz fikri doğdu. Bu konuda ilk yazıyı da yemek
yapmaktan duyduğum hazdan ötürü bizatihi ben kaleme almalıyım diye düĢünüyordum.
Geçen hafta Kurum yemekhanesinin menüsünde “arabaĢı çorbası”nı görünce çok sevinmiĢtim. ĠĢte güzel memleketim Yozgat‟ın eĢsiz lezzetini tüm arkadaĢlarım tadabilecekti!
Ama sevincim kısa sürede hüsrana döndü çünkü bizim arabaĢı çorbası evrim geçirmiĢ ve
mantılı yeĢil mercimek çorbasına dönüĢmüĢtü . Bu travmanın üzerine Kurum aĢçısı marifetiyle tüm Kurum personelinde oluĢan “sahte arabaĢı çorbası” algısını düzeltmek üzere iĢe
koyuldum.
Öncelikle Ģunu belirtmek gerekir ki, arabaĢı uzun kıĢ gecelerinde akĢam yemeğinden sonra
tercihen kalabalık bir grupla içilen hindi ya da tavuk etiyle piĢirilen bir çorba ile piĢmiĢ hamurun birlikte içilmesini ifade eder. ArabaĢı kelime manasıyla “ara aĢı” iken zamanla
arabaĢı adını almıĢtır. Öte yandan, Arap aĢı kökeninden geldiği yönünde rivayetler de vardır. Yozgat‟ın yanı sıra Kayseri, Konya gibi yakın illerde de bilinen bir çorba-hamur ikilisidir.
Yapımına gelince, öncelikle bir adet tavuk gögsü haĢlanır ve Resim-1‟deki gibi küçük parçalara ayrılır (diğer bir deyiĢle “didilir”). Bir tencerede 2 kaĢık tereyağı 2 kaĢık salça ile eritilir. Üzerine 13 bardak et suyu eklenir ve kaynaması beklenir. Diğer taraftan tüm Yozgatlı
hanımların mutfağının vazgeçilmezi olan kavrulmuĢ undan (bir miktar un, rengi değiĢmeden kavrulup, saklanır, çorbaların kıvamını ayarlamak için suyla inceltilerek terbiye olarak
kullanılır) 5 kaĢık alınır, 1 bardak su ile ayrı bir kapta inceltilir, üzerine kaynamakta olan
çorbadan birkaç kepçe katılır. Bu Ģekilde ısısı ayarlanan unlu suyumuz, sicim gibi çorbaya
akıtılırken, çorbamız da hızlıca karıĢtırılarak unun pürüzsüz bir Ģekilde çorbaya nüfuz etmesi ve kıvam vermesi sağlanır. Çorbamız bu Ģekilde yaklaĢık 10 dakika tencerenin ağzı
açık olarak kaynatılır, böylece unun kokusunun gitmesi sağlanır. Bu çorbanın özelliği biraz
kıvamlı ve yoğun olmasıdır. Kıvamının bu aĢamada ayarlanması, gerekirse biraz daha unlu
terbiye ya da su eklenmesi gerekir. Verdiğim tarifi, bizzat denediğim için bu ölçülere uyduğunuzda ideal kıvamlı bir çorba olacağına inanıyorum. Çorbanın tuzu da ayarlandıktan
sonra, önceden haĢlanarak didilmiĢ tavuk etleri de eklenir ve yaklaĢık 5 dakika kaynattıktan
sonra ocaktan alınıp, resim-2‟de görüldüğü üzere limon ve acı biber eĢliğinde servis edilir.
Ben çok sevmekle birlikte, ev halkı hamur yutma etkinliğine katılamadığı için arabaĢının
ikinci aĢaması olan hamur kısmını pek yapmıyorum açıkçası. Daha önce de belirttiğim gibi
bu yemek kalabalıkta yenmeli. Hamur yutmak da ayrı bir meziyet, Ģöyle ki, hamur soğuk,
çorba sıcak olduğu için öncelikle bir parça hamuru alıp, kaĢığınızda çorbayla ısıtmalı sonrasında ise hamuru çiğnemeden midenize göndermelisiniz. Genellikle ilk defa tecrübe
edenler soğuk hamuru çiğnedikleri için, hamur yutmanın zevkine varamıyorlar. Ġlgilenenler
için hamurun tarifine gelince, orta boy bir tencere dolusu su kaynatılır, tuzu ayarlanır, diğer
taraftan 1 ölçü un (bu una herhangi bir iĢlem yapılmıyor) 5 ölçü suda inceltilir, kaynamakta
olan suyun içine sicim gibi akıtılırken, bir yandan da su hızlıca karıĢtırılır. Bu Ģekilde suya
yedirilen unlu karıĢım boza kıvamına gelmelidir, yaklaĢık 5 dakika kadar kaynatıldıktan
sonra, ıslatılmıĢ tepsilere dökülür ve katılaĢması beklenir. Akabinde, baklava dilimi kesilerek, yukarıda belirttiğim gibi çorbayla birlikte yutulur. Boğaz ağrılarına birebir gelir.
ArabaĢı çorbası, zengin besin değeriyle kıĢ aylarında bizim evin vazgeçilmezleri arasındadır. Özellikle menüsünde “çorbası eksik olmayan”, tavuk suyuna çorbadan vazgeçemeyen
aileler için tavsiye edebileceğim, zahmetine karĢılık resim-3‟teki gibi iĢtahla yenmesi halinde sizlerin de sıklıkla yapacağına inandığım bir lezzet olacaktır.
Resim 1
Resim 2
Resim 3
Cilt 1, Sayı 7
Sayfa 13
Gastroözefageal Reflü
Gastroözefageal reflü her yaĢta yemek borusunun en sık görülen hastalığıdır.
Reflü, mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması olarak tanımlanabilir. Normal
koĢullarda yemek borusunun alt ucunda bulunan koruyucu kapak yiyeceklerin
yemek borusuna kaçmasına engel olur. Normal sağlıklı bireylerde genellikle yemeklerden sonra 8-10 kez olan sağlığımızı olumsuz yönde etkilemeyen reflü görülebilir. Bebeklerde de koruyucu mekanizma tam olarak geliĢmediğinden yaĢamın ilk aylarında, genellikle herhangi bir sağlık sorununa yol açmayan reflü görülebilir. Bebeklik çağında görülen reflü kendiliğinden düzelmektedir.
Yemek borusunun alt ucundaki koruyucu kapak ile ilgili sıkıntılar, düzensiz beslenme alıĢkanlığı, yetersiz ve dengesiz beslenme, çok kilolu olma, hareketsiz yaĢam ve stres reflü oluĢumunu etkileyen faktörler arasında sayılabilir.
Reflü belirtileri değiĢik yaĢ gruplarında farklılıklar göstermektedir. Mideden yemek
borusuna kaçan besinler, asit ve sindirim enzimleri reflünün belirtilerine neden
olmaktadır. Bebeklerde sıklıkla bulantı, kusma, öğürme, huzursuzluk, sık ağlama
nöbetleri, tekrarlayan öksürük, ses kısıklığı, tekrarlayan orta kulak iltihabı, iĢtahsızlık ve kilo alımında gerilik gibi belirtiler görülmektedir. Büyük çocuklarda ve
eriĢkinlerde göğüste yanma, göğüs ağrısı, ağıza acı su gelmesi, geğirme ve karın
ağrısı reflünün önemli belirtileridir. Reflü hastalığı tekrarlayan akciğer enfeksiyonlarına ve astımın tetiklenmesine neden olabilmektedir.
Gastroözefagial reflü tanısında ilaçla çekilen röntgen filmleri, endoskopi, 24 saatlik pH metre, sintigrafi sıklıkla kullanılan yöntemlerdir. Özellikle endoskopi yemek
borusunda hasarı göstermektedir. Özellikle yetiĢkin hastalarda reflüye bağlı yemek borusunda kanser ve kanser öncüsü lezyonların erken tanısı için reflü belirtileri olan hastalara endoskopi yapılması gerekmektedir.
Reflü tedavisi, belirtilerinde olduğu gibi yaĢ gruplarına göre farklılıklar göstermektedir. Anne sütü veya mama ile beslenen kusma Ģikayeti olan bebeklerin çoğunda
sık sık az miktarda besleme, beslenme sonrası hemen yatırılmaması veya yatırılacaksa baĢı yukarıda olacak Ģekilde yatırılması gibi önlemler ile belirtiler azalacaktır. Bu bebeklerin bazılarında doktor önerisi ile özel reflü mamaları kullanılabilir. Bu bebeklerin yakınmaları 6 aylık olduktan sonra azalmakta olup genellikle ilaç
tedavisine gerek duyulmamaktadır.
Çocuklarda ve eriĢkinlerde yeterli ve dengeli beslenmeye önem verilmesi, yemek
ve içmek için düzenli, yeterli vakit ayrılması, sık sık az miktarda beslenilmesi, fazla kiloları var ise verilmesi, reflüyü artıran besinlerden kaçınılması, ergenlerin ve
eriĢkinlerde varsa alkol ve sigara tüketiminin azaltılması veya kesilmesi, yatmadan 3 saat önce yiyecek tüketilmemesi, yatarken yatak baĢının 20 cm yükseltilmesi veya buna uygun reflü yastıkları kullanılması reflü için alınabilecek önlemlerdir. Reflüyü artıran yiyecek ve içecekler arasında çikolata, cips, kızartmalar, soğan, sarımsak, nane, baharatlar, domates, turunçgiller gibi asitli besinler, aĢırı
tuzlu veya tuzlanarak hazırlanmıĢ besinler, kahve, çay, gazlı içecekler ve meyve
suları sayılabilir.
Tedavide alınacak önlemlerin yanı sıra asit salınımı baskılayan, mide hareketlerini düzenleyen veya mide içeriğini koyulaĢtıran ilaçlar kullanılmaktadır. Tedavinin
süresi 8-12 hafta olup duruma göre 4-6 aya kadar devam edebilir. Uzun süren
tedaviye rağmen düzelmeyen vakalarda reflü cerrahisi seçenek olabilmektedir.
Tedavi edilmeyen veya uzun süreli reflü belirtileri olan hastalarda tekrarlayan akciğer enfeksiyonları, ses teli iltihabı, ses kısıklığı, diĢ çürükleri, ağız kokusu gibi
durumlar görülebilir. Çok ileri evrelerde yemek borusunda daralma, ağrılı yutma
olabilmektedir. Tedavi edilmeyen, uzun süreli reflü hastalarında yemek borusu
kanserinin oluĢabileceği unutulmamalıdır.
Dr. Sinan SARI
Gazi Üniversitesi Tıp
Fakültesi, Çocuk
Gastroenteroloji Bölümü
Reflü tedavisi,
belirtilerinde
olduğu gibi
yaĢ gruplarına
göre
farklılıklar
göstermektedir.
Sayfa 14
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Ayın Konuğu
Lisans derecesi aldığınız okul
Ankara Üniversitesi SBF Maliye.
Okulunuz kaçıncı tercihinizdi
Birinci tercihimdi. Türkiye 54. sü olarak kaymakam olmak hedefiyle
SBF‟yi tercih etmiĢtim.
ġu anki mesleğinize sahip olmasaydınız tercih edeceğiniz meslek
Dr. Kuddusi YAZICI
Kurum BaĢkan Yardımcısı, BTK
Matematik dalında çalıĢmak isterdim.
Doktora derecesi aldığınız okul
Yüksek lisans: Leeds MBA. Doktora:Ankara Üniversitesi SBF.
Burcunuz
Koç burcuyum.
En sevdiğiniz yemek
Yemek ayırt etmem ama kuru fasulyeyi çok severim.
Tuttuğunuz takım
Eskiden koyu Fenerbahçeliydim. Artık takım tutmuyorum ama Ankara
takımlarını destekliyorum.
Televizyondan takip ettiğiniz diziler
Bu sayımızın
konuğu olduğu
için Bilgi
Teknolojileri ve
İletişim Kurumu
Kurum Başkan
Yardımcısı
Sayın Dr.
Kuddusi
YAZICI’ya
teşekkür ederiz.
Kurtlar vadisi
En çok izlediğiniz televizyon kanalları
Haber kanallarını takip ediyorum.
Yaptığınız spor türleri
Futbol, yürüyüĢ
Hobileriniz
Doğa gezileri yapmayı seviyorum.
En çok sevdiğiniz tatil yöresi
Karadeniz Bölgesi
Arabanızın markası
Hyundai Accent
Cilt 1, Sayı 7
Sayfa 15
Ayın Konuğu
Sizin için Kurum‟un en önemli özelliği
Düzenlemelerde tüketici haklarının ön planda tutulması
Adınıza ve adresine düzenlenmiĢ toplam biliĢim aboneliği sayısı (sabit
telefon, cep telefonu, internet, televizyon vb)
Sabit yok, 1 GSM, 1 Ġnternet, 1 kablo TV aboneliği olmak üzere 3 aboneliğim var.
Günde ortalama telefonla görüĢme süreniz (dakika)
10-15 dakika. Çok uzun konuĢma yapmıyorum.
Elif ÖZDEMĠR
BUD BaĢkanı,
YED Dai. BĢk.V.
BTK
Beslediğiniz ev hayvanı
Yok
En son okuduğunuz kitap
Orhan Abalı‟nın “DavranıĢ problemleri ve çözüm önerileri” ile Haluk
Yavuzer‟in “Olumlu DüĢünme” kitaplarını okudum.
En son dinlediğiniz müzik albümü
BarıĢ Manço‟nun albümlerini severek dinlerim.
En son izlediğiniz sinema filmi
“Öteki Dünya” isimli filmi izlemiĢtim.
En beğendiğiniz yazar/Ģair
Hasan Cemal ve Mehmet Altan‟ın köĢe yazılarını ve kitaplarını takip ediyorum.
En beğendiğiniz komedyen
Cem Yılmaz
Sık kullanılanlar listenizden önerebileceğiniz web siteleri
Sektöre yönelik web sayfalarını takip ediyorum.
www.turkinternet.com, www.totaltele.com
Dr. Nur SAYGI
BiliĢim Uzmanı, SAD
BTK
Sayfa 16
BiliĢim Uzmanları Bülteni
ÇEKTİKLERİMİZ
Dr. Nur SAYGI,
BiliĢim Uzmanı, SAD
BTK
Antalya‟da AkĢam
Üstü
Sürpriz Ziyaretçi
Cilt 1, Sayı 7
BAKIP GEÇTİKLERİMİZ
Sayfa 17
BĠLĠġĠM UZMANLARI DERNEĞĠ
BĠZ KĠMĠZ?
Bizler, Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu‟nda çalıĢan biliĢim uzmanlarıyız ve bir
araya gelerek Derneğimizi kurduk.
YazıĢma Adresi
Anadolu Bulvarı Öz Ankara
Toptancılar Sitesi 1. Blok No:
41 Yenimahalle
Ankara
Telefon
0 (312) 294 72 99
0 (312) 294 70 85
Faks
0 (312) 294 71 52
0 (312) 294 71 53
E-posta
AMACIMIZ NEDĠR?
Amacımız, Derneğimiz üyeleri arasında sosyal, kültürel, ekonomik ve mesleki
yardımlaĢmayı sağlamak; üyelerimizin meslekî geliĢmesini teĢvik edecek faaliyetlerde bulunmak ve ülkemizde bilgi teknolojileri ve iletiĢim alanlarında farkındalığın
artırılmasını sağlamaktır.
KĠMLER NASIL ÜYE OLABĠLĠR?
Derneğimize, Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu‟nda biliĢim baĢuzmanı, biliĢim
uzmanı ve biliĢim uzman yardımcısı unvanına sahip olan personel üye olabilir. Bu
unvana sahip olan ancak çeĢitli sebeplerle Kurum‟dan ayrılan veya emekli olan
kiĢiler de Derneğimize üye olabilirler.
BĠLĠġĠM UZMANLARI DERNEĞĠ YÖNETĠM KURULU
[email protected]
bilisimuzmanlari.org
Elif
Özdemir
Salim
Ketevanlıoğlu
Cengiz
Eken
Ahmet E.
Turgut
Beytullah
KuĢcu
Ramazan
Yılmaz
Mehmet
Özcan
Editörün Notu
BUD Yayıncılık Grubu
Nur SAYGI
Birol BAKAY
Murat CANDAN
Gökhan EVREN
Yavuz GÖKTAYLAR
AyĢe Gül MĠRZAOĞLU
Ali Rıza ÖZDEMĠR
Osman ġAHĠN
Erdinç TEKBAġ
Ayhan TÖZER
BİLİŞİM
UZMANLARI
BÜLTENİ
Yoğun bir temponun ardından dolu dolu yaĢadığımız
Kasım ayını geride bırakmıĢ durumdayız. Elektronik
haberleĢme sektörü açısından baktığımızda geçtiğimiz ayda önemli geliĢmelerin olduğunu söyleyebiliriz.
22 Kasım 2011‟den itibaren güvenli internet uygulamaları baĢlamıĢ bulunmaktadır. Buna göre kullanıcılar aile veya çocuk profillerini seçerek, istemedikleri
içeriklerden korunma yolunu tercih edebileceklerdir.
BTK ile Rekabet kurumu
arasında imzalanan protokol ile, iki Kurum arasında
özellikle “Bilgi aktarımı”,
“GörüĢ alınması” ve
“Koordinasyon ve iĢbirliği”
hususları düzenlenmiĢ
olmuĢtur. Kurumumuz bu
yıl içerisinde baĢlattığı
uluslararası eğitim faaliyetlerine Ġstanbul‟da gerçekleĢtirdiği Spektrum Düzenlemeleri Eğitimi ile bu alandaki bilgi ve deneyimlerini
Dr. Nur SAYGI
BiliĢim Uzmanı, BTK
ulusları platformda paylaĢmaya devam etmiĢtir. Kurum tarafından uzun süredir düzenli olarak yayımlanan pazar verileri raporunun 2011 yılı 3.çeyrek sayısı Kasım ayı içerisinde
kamuoyu ile paylaĢılmıĢtır.
Özellikle sektör üyeleri ve
akademisyenler açısından
değerli verileri barındıran
çeyrek dönem raporları
sektörde ilgi ile takip edil-
mektedir. Kasım ayı içerisinde yayımlanan ġebeke
Tarafsızlığı raporu da yine
güncel konulardan biri olan
internete eriĢimde Ģeffaflığın sağlanmasına yönelik
düzenlemeleri tartıĢmaktadır. BTK açısından önemli
bir geliĢme de Kasım ayı
içerisinde hem BiliĢim Uzman Yardımcılığı hem de
Teknik Uzman Yardımcılığı
giriĢ sınavlarının yapılması
olmuĢtur. Her iki sınavda
da yazılı aĢamasını geçen
adaylar sözlü sınava çağrılmıĢlardır.
Bültenimizin BUD üyesi
olsun olmasın tüm arkadaĢlarımızın yazı, fotoğraf
ve diğer katkılarına açık
olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Ġlgili arkadaĢların bu niyetlerini bize
iletmeleri yeterli olacaktır.
Ancak tüm arkadaĢların
katkılarıyla oluĢturulan bir
bültenin Kurumun sesi
olabileceğine inanıyorum.
Saygılarımla...

Benzer belgeler

Temmuz 2011 - Bilişim Uzmanları Derneği

Temmuz 2011 - Bilişim Uzmanları Derneği 666 sayılı KHK‟nın geçici 21 inci maddesinde yer alan hüküm ile, geçici maddelerin uygulanmasına iliĢkin olarak ortaya çıkabilecek tereddütleri giderme ve uygulamayı yönlendirme noktasında Maliye B...

Detaylı