Askeri darbe girişiminin engellenmesi demokrasinin ve
Transkript
Askeri darbe girişiminin engellenmesi demokrasinin ve
% ! ) % %" *+# ( + $" % % % 6-'&2" "))03 / -&%&*!" .'"-& &- ! - " $&-&;& )&*& &(" . -.8(!8 +9-0! * 6('" 25*"/&)&*& ' *( 1" 3+-( "(" $"4&-)"2& %"!"#("2"* 0 .'"-& ' ('8;) .+*0 0 4+' . 28! .'"- 1" .&1&( 2 ; )8*8 2&/&-&-'"* 0)%0-&2"/&)&3&* '0-0(0;0*0 $"-4"'(";/&-"* 6-'&2" 626' &(("/ " (&.& / -&%&*!" &(' '"3 +) ( *!8 0(1 -( !!"("- .+' '( $61"*&()"3 ( *( - !0-0) $"/&-&(!& * ' ! - " $&-&;&)& ; -82 0( ; ) !8 "*$"(("*!& 0- ! &- '"3 ! % 10-$0(02+-03 ")+'- .&2& 53$6-(6' ("-& % '( -8 1" /+,(0). ( ! 2 *8;) 28 +-/ ! * ' (!8' 6('"2& +*28(( - $"-&2" $5/6-" "' +( * ! - "("- $"-"'4".& 1" ' 2* 98 *" +(0-. +(.0* %&4 &- &4&)!" ' 0( "!&(")"3 - " $&-&;&)&*&* "*$"(("*)".&*& 626' &- ."1&*4 &(" ' -;8( -'"* !")+'- /&'(";)" .6-" &*&* '".&*/&2" 09- /8( ) '.838* $"(&;/&-&()".&*& &*. * % '( -8* 1" !")+'- .&2" ! 2 (8 %0'0' !"1("/& &('"("-&*!"* .( 1 3$"4&()")".&*& !")+'- .&)&3&* '&;& 2 ! ! - $-0, "$")"*(&9& 25*"/&)& &(" 2 - () ) .8*8 &./&2+-03 1" "'(&2+-03 "))03 / -&%(& .'"-& ! - " $&-&;&)&*" ' -;8 48' -'"* 2 ; )8*8 2&/&-"* /6) ;"%&/("-&)&3" (( %7/ * - % )"/ 2 - (8( -8)83 &( ;&# ( - !&(&2+-03 "))03 "' '*+ ( $ !( (& !( dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:22 Page 2 Edirne Şubesi Genel Kurulu Sayfa 24 Sayı: 76 Ağustos 2016 Tez-Koop-iş Sendikası Edirne Şubesi 10. Genel Kurulu 9 Nisan 2016 tarihinde toplandı ve Şube Başkanlığına Mehmet Meral yeniden seçildi. Tez-Koop-İş Sendikası Yayın Organı Tez-Koop-İş Sendikası Adına Sahibi: Osman Gürsu (Genel Başkan) Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Haydar Özdemiroğlu (Tez-Koop-İş Sendikası Genel Mali Sekreteri) Yayın hazırlığı ve düzenleme: Haluk Şensu Yasal Haklar: Bu dergide yar alan yazı, makale, fotoğraf ve tasarım unsurlarının bir bölümü veya tamamı (elektronik ortamda çoğaltmak da dahil) alıntının kaynağı belirtilerek yapılabilir • Yazılardaki görüşler yazarlarına aittir ve sendika tüzel kişiliğini hiçbir biçimde bağlamaz • Dergiye iletilen yazı, belge, fotoğraf, karikatür gibi ürünler geri gönderilmez. Yönetim yeri ve iletişim adresleri: Tez-Koop-İş Sendikası Genel Merkezi Mebusevleri, İller Sokak No: 7 06580 Tandoğan-Ankara Tel: 0312. 213 34 44 Faks: 0312. 213 34 30 İnternet: www.tezkoopis.org Elektronik posta: [email protected] Baskı Tarihi: Ağustos 2016 Baskı: Ziraat Gurup Matbaacılık, Ambalaj San. ve Tic. A.Ş. İstanbul Yolu Trafo Karşısı Varlık-Ankara Tel: 0 312 384 73 44 - 45 Yayın türü: Yerel Süreli Yayın İzmir 2 Nolu Şube Genel Kurulu Sayfa 28 Sendikamız İzmir 2 Nolu Şubesi Genel Kurulu 16 Nisan 2016 tarihinde toplandı ve Şube Başkanlığına Caner Fırat yeniden seçildi. Madde 2 1. İşçi ve işveren teşekkülleri, gerek doğrudan doğruya, gerek mümessilleri veya üyeleri vasıtasıyla birbirlerinin kuruluşları, işleyişleri ve idarelerini müdahalede bulunmalarına karşı gerekli surette himaye edileceklerdir. 2. Bilhassa işçi teşekküllerini bir işverenin veya bir işveren teşekkülünün kontrolüne tabi kılmaya, bir işverenin veya bir işveren teşekkülünün kendi nüfuzu altına alınmış işçi teşekkülleri ihdasını tahrik etmeye veya işçi teşekküllerinin mali yollarla veya başka bir şekilde desteklemeye matuf tedbirler, bu maddedeki manası ile müdahale hareketlerinden sayılır. (Örgütlenme ve Toplu Pazarlık İlkelerinin Uygulanmasına İlişkin 98 sayılı ILO Sözleşmesi’nden) Real’de yeni dönem sözleşme Sayfa 30 Mediamarkt’ta 2. Dönem TİS Sayfa 36 Türkiye’de perakende sektörünün önemli kuruluşlarından Real’de çalışan üyelerimiz adına sürdürülen toplu iş sözleşmesi anlaşma sağlanması üzerine ve 30 Mayıs 2015 tarihinde imzalandı. Ülkemizin en büyük elektronik perakende zincir mağazalarından Mediamarkt’ta çalışan üyelerimiz adına MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi ile 2. Dönem İşletme Toplu İş Sözleşmesi 31 Mayıs 2016 tarihinde imzalandı. Yeni zincir: Kiralık işçilik Sayfa 70 6 Mayıs 2016 tarihi, AKP milletvekillerinin iki ellerini havaya kaldırarak kabul ettirdikleri yeni yasa ile birlikte Türkiye’ de işçi sınıfı için önemli bir tarihi dönemeçtir. Sendikal tarih için ilk buluşma Sayfa 20 Çalıştıkça emekli maaşı düşüyor mu? Sayfa 62 Son zamanlarda en çok sorulan soruların başında geliyor "Ne kadar fazla çalışırsan bağlanacak emekli maaşı o nispette düşük olacağı" kulaktan kulağa yayılmaktadır. Aslında, normal koşullarda işçilerin prim ödeme gün sayısı arttıkça bağlanacak emekli maaşının daha yüksek olması gerekmektedir. Sendikamız 54. yaşını da geride bıraktı. Ülkemizde yasal olarak sendikaların kurulmaya başlandığı 1946’dan sonra örgütlenme çabalarının artmaya başladığı dönemin ardından işkolumuzda da kurulan sendikaların devamı olan Tez-Koop-İş, özellikle son yıllarda büyük bir atılım sürecine girdi. Modern Kölelik Sayfa 52 Köle” ve “Kölelik” günlük yaşantımızda sıklıkla kullandığımız kavramlar. Ve bu kavramlar sıradan bir sözcük olmanın ötesinde anlamlar taşıyor. Yalnızca siyasal, toplumsal ve ekonomik bir kavram olarak değil üstelik... İ Ç İ N D E K İ L E R dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:22 Page 1 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 14:52 Page 2 Ülkemizi yüceltecek olan demokrasidir Bu süreç, demokratik kazanmaların, demokrasiye ve özgürlüklere duyulan güvenin sonucudur. Çünkü, ülkemizde demokrasiyi, özgürlükleri ve toplumsal dayanışmayı ortadan kaldıracak; toplumu birbirine karşıt düşman gruplara ya da kesimlere ayıracak hiçbir girişim ve süreç kabul edilemez. Bu nedenle ülkemizi demokratik hak ve özgürlükler yönünden olduğu gibi dünya ülkeleri arasında onyıllarca geriye götürmeyi amaçlayan darbe girişiminin geciktirilmeden bastırılması ülkemizin geleceği ve bağımsızlığı açısından son derece önemlidir, değerlidir. Darbe girişiminin tümüyle ortadan kaldırılarak Türkiye’nin yeni bir darbe ortamına girmemesinin ön koşulları çok yönlü önlemlerin yaşama geçirilmesidir. Bunlar demokratik- Değerli üyelerimiz, Türkiye Cumhuriyeti 15 Temmuz 2016 tarihinde büyük bir darbe girişimi ile sarsıldı. Öncelikle genelkurmayı, kuvvet komutanlıklarını, stratejik özellikteki kamu kurumlarını ve iletişim kuruluşlarını ele geçirmeye çalışan darbeciler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast girişiminde bulunmak istediler. Ülkenin bağımsızlığını ve Cumhuriyetin kuruluşunu sağlayan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bombaladılar. Ankara ve İstanbul başta olmak üzere birçok kentte terör estirdiler. Ancak darbe girişimi, halkın, hükümetin, medyanın ve siyasal partilerin gösterdiği kararlılık ve dirençli tutumu sonucu kısa sürede etkisizleştirildi ve böylece amaçlarına ulaşamadılar. 2 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 14:52 Page 3 İşte bu nedenle, Anayasanın temel ilkeleriyle bağdaşmayan, Türkiye’nin taraf olduğu ILO sözleşmelerinin ilkelerine ters ya da karşıt yasa tasarılarının yasalaşma süreçleri durdurulmalıdır. İçinde bulunduğumuz dönemde gündeme getirilmek istenen kıdem tazminatının yeniden düzenlenmesi çabaları, “otomatik” ya da “zorunlu” bireysel emeklilik sistemi uygulamalarına geçişe ilişkin yasa taslağı çalışmaları gündemden çıkartılmalıdır. Yine ülkemizde nitelikli işgücü istihdamına darbe vuracak, Uluslararası İşgücü Kanun Tasarısı yasalaştırılmamalıdır. Bu arada özellikle belirtmek gerekir ki modern kölelik biçimi olan taşeron sistemi tümüyle kaldırılmalı; kamuda tüm taşeronda çalışanlara sendikal hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmayacağı, tam tersine onlara geniş güvencelerin getirileceği kadro düzenlemesi yaşama geçirilmelidir. Demokratik hak ve özgürlüklerin korunduğu ve geliştirildiği; insan haklarının, barışın ve özgürlük rüzgarlarının estiği bir Türkiye özlemimiz hiç bitmeyecek... Yolumuz, doğrultumuz emeğin ve demokrasinin yüceltildiği bir ülke... Saygılarımla. leşme sürecinin kesintiye uğratılmaksızın ilerletilmesidir; devlet yapısının ve tüm kamu kurum ve kuruluşlarının demokratikleştirilmesidir; insan hakları ve hukuk devleti ilkelerinden sapmadan önlemler alınmasıdır; özgürlüklerle örülü örgütlü toplumun gerçekleştirilmesidir; ülkenin kuzeyinde, güneyinde, doğusunda ve batısında, kırında-kentinde demokratik kuralların egemen kılınmasıdır; toplumsal dayanışmayı güçlendirecek açılımları yaşama geçirmektir. Kısa, orta ve uzun gelecekte ülkemiz demokrasisinin gelişmesi için gösterilecek tüm çabalarda sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının ve demokratik toplum örgütlerinin duyarlılığı ve katılımı önemli temel unsurlardandır. Tez-Koop-iş Sendikası olarak ülkemizin bağımsızlığına, laik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine içtenlikle bağlılığımızı her koşulda vurguladık ve vurguluyoruz. Bu sendikal yaklaşımımız varlık şartlarımızdan biridir ve öyle kalacaktır. Değerli üyelerimiz, Ülkemizi derinden sarsan 15 Temmuz darbe girişimi sırasında yaşamlarını yitiren tüm yurttaşlarımıza ve bu arada örgütlü bulunduğumuz Media Markt’ta çalışan ve 15 Temmuz gecesi darbe girişimine karşı dururken İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde şehit olan Sendikamız üyesi Muharrem Kerem Yıldız’a Allah‘tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı ve sabır; yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Osman Gürsu Genel Başkan Değerli üyelerimiz, Ülkemizin zorlu süreçlerden geçtiği bir dönemde sendikal hak ve özgürlüklere dönük sınırlandırıcı yaklaşımlardan ve emeği güçsüzleştirecek, kazanımlarını geriye götürecek veya ortadan kaldıracak tutum ve kararlardan ısrarla kaçınılması, hem demokratik açılımın zorunluluğudur, hem de toplumsal dayanışmanın güçlendirilmesi yönünden çok önemlidir. 3 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:22 Page 4 SENDİKAL GÜNDEM “Kiralık İşçilik” güvencesizliği yapılandıran “Kölelik Yasası”dır tarafından "Emeğin istismarı, insan onuruna yakışmayan durumların doğması ve çalışma barışının bozulmasına yol açabileceği" gerekçesiyle TBMM’ne gönderdiği kiralık işçiliğe ilişkin düzenleme böylece tam 7 yıl sonra bazı ekleme Siyasal iktidar sendikaların tepkilerine rağmen 5 Mayıs 2016 tarihinde “kölelik yasası” olarak nitelendirilen kiralık işçilik ve esnek çalışmaya ilişkin düzenlemeleri Meclis'ten geçirdi. 2009 yılında 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve değişikliklerle yeniden yasalaştı. Çalışma hayatına getirilen yeni sistemde, özel istihdam büroları yani uluslararası terminolojiye göre “İstihdam Ajansları” işçileri işletmelere kiralayacak. Kiralama süresi, bazı alanlarda süreli, bazılarında süresiz olacak. Kiralık işçiler, ücret ve haklarını istihdam bürolarından alacaklar. İş hacminin artışı gerekçesiyle de toplam istihdamın dörtte biri kiralık işçiden oluşturulabilecek. Kiralık işçilik sistemine getirilen kurallar sınırlama niteliği taşımaktan çok, kiralık işçilik sistemini kolaylaştırıcı düzenlemeler niteliğinde. Buna göre işletmenin iş hacmi- Demokrasi ve sendikalar-1 Gerçekten özgür ve bağımsız bir sendikal hareket, ancak temel insan haklarına saygı gösterilen ortamlarda gelişebilir. Sendikal hakları yalnızca bir toplumsal kesim hakları olarak görmek, hem sendikaları tarihsel ve toplumsal olarak küçümsemek anlamına gelir hem de demokrasinin değersizleştirilmesi anlamına... Sendikaların her türlü etkinliğini ve özellikle demokratik eylem ve gösteri düzenleme özgürlüğünü ve hatta belirli bir ön koşul olmaksızın endüstriyel eylem yapma özgürlüğünü sürdürmeleri emeğin özgürlükleri anlamında değerlendirilmelidir. Günümüzde sendikasız bir demokrasiyi düşünmek kesin olarak olanaksızdır. 4 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:22 Page 5 nin öngörülemeyen ölçüde artması durumunda geçici işçi sayısı, toplam işçi sayısının dörtte birini geçemeyecek. Yine 10 ve daha az işçi çalıştırılan işyerlerinde bu sayı 5 işçiye kadar çıkabilecek. Aynı holding veya şirketler topluluğu içinde 6 aylık kiralama yapılabilecek. Ancak bu süre iki kere uzatmayla 18 aya çıkarılabilecek. Sözleşme süresinin dolmasına rağmen geçici iş ilişkisi devam ederse, belirsiz süreli iş sözleşmesi kurulmuş sayılacak. Kiralık işçilik konusunda getirilen sözde “sınırlar” ise şöyle: -Toplu işçi çıkarılan işyerlerinde 8 ay süresince, grev-lokavt uy- gulamasında, kamu kurum ve kuruluşlarında, yer altında maden çıkarılan iş yerlerinde kiralık işçi çalıştırılamayacak. -Geçici sözleşmede işçinin ne kadar süre içerisinde işe çağrılmazsa haklı nedenle iş sözleşmesini feshedebileceği belirtilecek, bu süre üç ayı geçemeyecek. Kiralık işçinin ücretini işveren değil, özel istihdam bürosu ödeyecek. -Özel istihdam bürosu, ücret bordrosunu aylık olarak işverene gönderecek. İşveren, istihdam bürosunun ücreti ödemediğini tespit ederse, büroya borcundan mahsup edip kiralık işçinin ücretini kendisi yatıracak. -Özel istihdam büroları, kamu kadroları için aracılık yapamayacak. -İstihdam bürosunun, 12 ay boyunca hiçbir işe yerleştirmeye aracılık yapmaması halinde izni iptal edilecek. Yasal düzenlemenin 20 Mayıs 2016 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanması ardından insan haklarına aykırı düzenlemenin iptali istemiyle hazırlanan dilekçe Cum– huriyet Halk Partisi tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunuldu. Anayasa Mahkemesi önünde basın açıklaması yapan CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, 7 milyon kayıtlı işçinin yarısını ilgilendiren bu düzenlemede işçiler için olumsuz sonuçlar doğuracak pek çok hüküm bulunduğunu belirterek, “Kiralık işçiliği 21. yüzyılın kölelik yasası olarak görüyoruz. Kiralık işçilik çalışma hayatını kaosa sokacak, çalışanların haklarını geriye götürecek, çalışma barışını kökten bozacaktır” dedi. Anayasa Mahkemesi önünde yapılan basın toplantısına Türk-İş, DİSK ve Hak-İş konfederasyonları temsilcileri katıldı. Konfederasyon temsilcileri güven– cesiz çalışmanın esas tutularak, emeğin alınılırsatılır bir meta gibi algılanmasını kınandılar. Demokrasi ve sendikalar-2 Örgütlenme özgürlüğü, yalnızca, temel insan haklarına ve özellikle insan yaşamına ve kişisel güvenliğe ilişkin olanlara tamamen saygı duyulduğu, bunların güvence altına alındığı koşullarda kullanılabilir. Şiddet ve belirsizlik ortamı sendikaların kitleselleşmesini sınırlandırırken, o ülkenin totaliter bir ülke olarak tanımlanması sonucunu doğurur. Demokrasi için sendikalar mutlak bir zorunluluk, sendikalar için özgürlük tartışmasız bir varlık şartıdır. Bir ülkede sosyal hakların güçlü olması, temel insan haklarının genişliği, etkinliği ve kurumsallaşması ile dolaysız bağlıdır. Tersini ya da eksiğini düşünmek demokratik ilke ve kurallara açıkça aykırıdır. 5 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:23 Page 6 Türk-İş: “Emeğin sorunları ve güvencesizleşme artıyor” Her yıl Haziran ayının ilk haftası içinde Cenevre’de düzenlenen Uluslararası Çalışma Konferansı, her ülkeden gelen işçi-işveren ve devlet temsilcilerinden oluşan delegelerle toplanmakta ve çalışma yaşamına ilişkin sorunları değerlendirmektedir. Konfederasyonumuz Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, 105. ILO Konferansında yaptığı konuşmada teröre ve mülteci sorununa dikkat çekerken ülkemiz çalışma yaşamında zorlu sorunların varlığına işaret etti. Atalay konuşmasında şunları söyledi: “Türkiye’de çalışma hayatında bir çok sorun bulunmaktadır. Bir yandan esnek çalışma yaygınlaşırken diğer yandan kayıt dışı çalıştırma devam etmektedir. Özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurulmasına yönelik yasa çıkarılmıştır. Mevcut sorunlarımıza çözüm ararken, maalesef işçilerin kazanılmış haklarına karşı yeni düzenlemeler gündeme getirilmiştir. Gönüllü olması gereken iş uyuşmazlıklarında arabuluculuk zorunlu hale getirilmek istenmektedir. İş sözleşmesinin zayıf tarafı Demokrasi ve sendikalar-3 Toplu iş sözleşmelerinin amacı, çok genel olarak işçilerin çalışma ve yaşama standartlarını korumak, geliştirmek olarak tanımlanabilir. Toplu iş sözleşmeleriyle çalışanlar, sendikalı olmanın verdiği güçle örgütlenme güvencesi içinde kalmalıdır. Ancak bunun yanında işçiler toplu iş sözleşmeleriyle olabildiğince güçlü istihdama giriş güvencesine, iş güvencesine, gelir güvencesine, mesleksel beceri ve nitelik güvencesine, sağlıklı ve güvenlikli ortamda çalışma güvencesine, sendikaları tarafından temsil edilme ve katılım güvencesine ve istihdamdan çıkışta haklarını yitirmeme güvencesine kavuşturulmalıdırlar. 6 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:23 Page 7 olan işçiler korumasız bırakılacaktır. Bu kabul edilecek bir durum değildir. Şimdi de otomatik katılımlı bireysel emeklilik sistemi getirilmek istenmektedir. Bu sistemin dünyada eşi benzeri yoktur. Dünyada bir ilktir. Sadece işçiden kesinti yapılmasını öngören bu sistem, çalışma barışının bozulması ve çalışanların reel gelirinin azalması gibi sonuçlar doğuracaktır. Kıdem tazminatıyla ilgili düzenlemeler belirli aralıklarla gündeme getirilmektedir. Bu konuda hak kaybına kesinlikle müsade etmeyeceğiz. Taşeron ile geçici işçiler konusunda ise hükümet bir çalışma başlatmıştır. Sendikaların talepleri dikkate alınarak sonuçlanmasını bekliyoruz. Ayrıca ifade etmek isterim ki; kamu görevlilerinin grev hakkı olmadığından toplu görüşme müzakerelerinin etkisi sınırlı kalmaktadır.” keskinleştiği ve her biri sıradan bir sorun olmaktan uzaklaşarak tehdit ve tehlike düzeyine yükseldiği sendikalar yönünden unutulmamalıdır. Konferansta konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, ekonomik büyümeye vurgu yaparak istihdam sorunlarının azaldığ ı n ı belirtti. Tam istihdam, saygın iş hedefleri ve sosyal koruma sistemlerinin tesis edilmesinin yoksulluğun sona erdirilmesinde büyük önem taşıdığına inandıklarını dile getiren Soylu, özellikle çalışan yoksulluğu ile mücadelede asgari ücret sistemlerinin güçlendirilmesi, eşitsizliklerle mücadele, kadınların ve gençlerin işgücüne katılım oranlarının artırılmasını önemli politika alanları olarak benimsediklerinin altını çizdi. Burada özellikle vurgulamak istiyoruz. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın ancak küçük bir bölümünü dile getirdiği sorunların çok daha yaygın, derin ve şiddetli olduğu gerçeği, ekonomik ve sosyal sorunların azalmak bir yana genelleştiği, Demokrasi ve sendikalar-4 ILO'nun Sendika Özgürlüğünü ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 sayılı Sözleşmesi'ne göre; "Çalışanlar herhangi bir ayırım yapılmaksızın önceden izin almadan istedikleri kuruluşları kurmak ve yalnız bu kuruluşların tüzüklerine uymak koşulu ile bunlara üye olmak hakkına sahiptirler. Yine çalışanlar örgütlerinin tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahiptirler. Kamu makamları bu hakkı sınırlayacak veya bu hakkın yasaya uygun şekilde kullanılmasına engel olacak nitelikte her türlü müdahaleden sakınmalıdırlar." 7 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:23 Page 8 rasyonu (CGT)’nin gerçekleştirdiği eylemlere gençlik örgütleri ve demokratik kuruluşlar da destek verdi. Avrupa Futbol Şampiyonasının yapıldığı günlerde de ivme kazanan eylemlerde çok sayıda göstericinin gözaltına alınması, gösterilerin hızını kesemedi. Hollande hükümetinin gündeme getirdiği iş yasası değişiklikleri, güvencesizleşmeyi çoğaltırken, çalışma sürelerinin artmasına neden olacak sonuçlar doğuracak ve genel olarak kazanılmış hakların azaltılması sonucunu yaratacak değişiklikleri kapsıyor... Getirilmek istenen değişikliklere göre günlük azami 10 saatlik çalışma süresi 12 saate çıkarılabilecek, iş sözleşmesinde değişiklik yapmak isteyen çalışanlar işten atılabilecek, yarı zamanlı çalışan- Fransa işçi sınıfı dayatmalara karşı direniyor; her yerde... Fransa’da sendikalar, Hükümetin getirdiği yeni iş yasası değişikliklerine karşı büyük bir direniş sürdürüyor. Mart ayının ilk günlerinden başlayan tepkiler, etkili grevlerin oluşmasını sağlarken yine tüm kentlerde zaman zaman güvenlik güçleriyle çatışmalara dönüşen eylemler gerçekleştirildi. Bu durum emek haklarına ve sendikal hak ve özgürlüklere duyulan güvenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Başta Fransa’nın en büyük ve etkili sendikal örgütü Genel İş Konfede- Demokrasi ve sendikalar-5 Anayasamızın 90. Maddesi’ne göre Türkiye’nin taraf olarak imzaladığı her türlü uluslararası sözleşme kanun hükmündedir ve bunların Anayasa’ya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz. 90. Maddenin son bendine göre; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” Bu kesin hüküm, Türkiye’nin taraf olduğu tüm insan haklarına ilişkin uluslarararası sözleşmeler için de geçerlidir. Yine sendikal özgürlükleri içeren ILO Sözleşmeleri için de... Bu sözleşmeleri ve kapsamlarını tanımamak ya da keyfince darlaştırmak demokrasi ile bağdaşmaz, olanaksızdır. 8 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:23 Page 9 ların haftalık 24 saat olan asgari çalışma süresi düşürülecek, fazla mesailerde daha az ödeme yapılabilecek. Sendikalar aylardır sürdürülen etkili eylemler konusunda geri adım atmamakta kararlı. Madenciler özelleştirmelere karşı yine ayakta... Türkiye sosyal tarihinin unutulmaz eylemlerinden biri 1991 yılında gerçekleşti. Zonguldak işçileri madenlerin kapatılması, özelleştirilmesi girişimlerine karşı yollara düştü, kara, soğuğa, açlığa rağmen... Ve o günkü ANAP Hükümetini dize getirdiler, süreci kesintiye uğrattılar, durdurdular... Aradan geçen çeyrek yüzyıl sonra bu kez daha sinsi bir operasyonla Zonguldak madenleri bir kez daha özelleştirilmek isteniyor. Bu kez yürürlüğe sokulmak istenen en az 1991 yılında gerçekleştirilmek istenen kadar kapsamlı, geniş ve bir o kadar sinsi bir operasyon... Ama Zonguldak yine ayakta!... Zonguldak maden işçileri yine ayakta. Zonguldak'ta Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun (TTK) 5 müessesesinden en büyüğü olan ve 3 bin işçinin çalıştığı Karadon Müessese Müdürlüğü'nün özelleştirme kapsamına alınması istemine karşı eylemler gerçekleştiriliyor. 14 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen kitlesel gösteriye binlerce Zonguldaklı katılırken Kuruma ait maden ocaklarında çalışan işçiler, iş çıkışında kent merkezindeki Madenci Anıtı önünde toplandı. Eylemde, "Zonguldak, madenci omuz omuza", "Madenci ekmeğine sahip çık", "Vur vur inlesin Ankara dinlesin" sloganları attı. Madenci Anıtı önünde basın açıklaması yapan Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Ahmet Demirci, Zonguldak üzerinde 1990 ve 1994 yıllarında, yine kara bulutlar dolaştığını, maden ocaklarının, demir-çelik sektörünün tehdit edildiğini söyledi. Demirci konuşmasında özetle şunları söyledi: "Ülkemiz sanayisinin belini kırmak istiyorlar. Uluslararası tekeller ve yerli işbirlikçileri, kendi kazançlarını artırmak için bizi, Zonguldak ve bölge halkını, sonra da ülkemiz insanlarını işsizliğe, açlığa, yoksulluğa mahkum etmek istiyorlar. Bugün bunun ilk adımını TTK Karadon Müessesesi'nde atmak istiyorlar. Çünkü Karadon Müessesesi, TTK'nın bel kemiğidir. İşsizlik: Yapısallaşıyor mu? ILO’nun, “Yoksulluğa Son Vermek için İşlerin Dönüştürülmesi” başlıklı raporuna göre küresel yoksulluk gelişmekte olan ülkelerde artmaktadır. Rapora göre gelişen ve kalkınmakta olan dünyanın yüzde 36’sından fazlası yoksulluk içinde yaşamaktadır. Gelişmekte olan ekonomilerde aşırı ya da orta derecede yoksulların yaklaşık üçte birinin işi bulunuyor. Ama bu işler öyle işler ki kırılgan nitelikler gösteriyor. Çünkü bu işler, kimi zaman ücret ödenmeyen veya kesintili olarak ödenen herhangi bir sosyal koruma sunmayan işler. Bu işlerde çalışanların sayısı hiç de az değil: 1.5 milyar... 9 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:23 Page 10 En kısa sürede TTK'dan kurtulmanın hesabını yapıyorlar. Buna izin verecek miyiz? TTK'nın özelleştirilmesi girişimlerinden vazgeçildiği resmen açıklanıncaya kadar eylem ve etkinliklerimiz devam edecek. Son nefesimize kadar, bir tek arkadışımız dahi ayakta kalsa bu mücadele, madenci kardeşlerimiz ve Zonguldak halkımızla birlikte devam edecektir. Biz madenciler ve Zonguldak halkı olarak 1990 ve 1994'de tek yürek ve tek ses olarak bu yanlışa nasıl 'dur' dediysek, bugün de engel olacağız. Bu hükümet de Zonguldak'ın TTK'ya, Türkiye'nin de Zonguldak'a ihtiyacı olduğunu görecektir. Biz Zonguldak gerçeğini hep birlikte anlatmaya devam edeceğiz. Bu ses 1990 yılında Türkiye'de ve dünyada yankılanmış, siyasi iktidar bedelini ödemiştir. Bu ses 1994 yılında Türkiye'nin dört bir yanında yankılanmış ve o siyasi iktidar bedelini ödemiştir." ITUC: Emekçilerin yaşam ve çalışma koşulları kötü Tüm dünyada 162 ülkeden 180 milyon işçiyi temsil eden Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC), Türkiye’de sendikal hak ve özgürlüklerin kötüleştiğini açıkladı. Konfederasyonumuz Türk-İş’in de üye olduğu ITUC’un, dünyada işçi haklarına ilişkin olarak yayınladığı rapora göre Türkiye 141 ülke arasında işçi hakları yönünden en kötü 10 ülke arasında yer aldı. Ülkemiz ile aynı kategoride yer alan diğer ülkeler Belarus, Çin, Kolombiya, Kamboçya, Guatemala, Hindistan, İran, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri... Haziran ayı başında yayınlanan ITUC raporunda Türkiye’de sendikaların barışçı gösterilerinin hedef alındığı ve 1390 sendika üyesinin yargılandığı vurgulandı. ITUC raporunun Türkiye’deki hak ihlallerini aktardığı bölümde kamu çalışanı sendikaları üyelerinin sendikal etkinlikte bulundukları gerekçesiyle yargılandıkları, görev yeri değişikliklerine uğratıldığı kimilerinin ise gözaltına alınıp tutuklandığı belirtildi. Sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarının 10 Ekim’de Ankara’da düzenlediği barış mitingine yapılan kanlı saldırıda “İş, barış ve demokrasi pankartı altında yürüyenlere yönelik terörist saldırılarında 100’den fazla insanın yaşamını yitirdiği” belirtilirken, ülkenin yasalar ve uluslararası sözleşmelerle tanıdığı sendikal hak ve özgürlüklerin kısıtlanmaması gerektiği vurgulandı. 15-16 Haziran’ın 46. Yılı 15-16 Haziran 1970’de 1961 Anayasası’nın görece özgürlük ortamını ortadan kaldırmak isteyen siyasal iktidarın, sendikal haklara yönelik açık saldırısına karşı örgütlü olarak gerçekleştirdikleri direniş, sendikal yasalarda yapılmak istenen değişiklikleri engellemenin yanında, demokratik toplumsal eylem kültürünün yeni boyutlar kazanmasına yol açmıştır. 1970 yılında Türkiye’yi sarsan bu iki gün, özgürlüklerin ve kazanımların korunması kararlılığının ne kadar önemli olduğunu gösterirken aynı zamanda sendikal özgürlüklerin kamu makamlarından, kamu kuruluş ve kurumlarından; işverenlerle onların siyasal örgütlerinden bağımsız kalmaları ile yaşama geçebileceğini somut olarak kanıtlamıştır. 10 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:23 Page 11 “Zorunlu katılımlı “Bireysel Emeklilik” sistemi büyük sorunlar yaratacak” AKP iktidarının son dönemde gündeme getirmek istediği bireysel emeklilik sistemine zorunlu katılım uygulamasına işçi sendikalarından önemli tepkiler geldi. Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atalay, 13 Haziran 2016 tarihinde basına ve kamuoyuna yaptığı açıklamada uygulamanın hak kısıtlamalarına yol açağını ve gerçekçi olmadığını belirtti. Ergün Atalay açıklamasında özetle şunlar belirtti: “Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Yürüyüş (*) Yürüdüler, yürüdüler hep. Közleri közleri hele. Çelikten yaylar gibiydi. Dizleri dizleri hele. Sarı, yanık, kara uzun, Yüzleri yüzleri hele. Görüyordu alçaklığı Gözleri gözleri hele. Baba, oğul, ana, çocuk Kızları kızları hele. 11 Sessizlik tuz buz olmuştu. Sözleri sözleri hele. Bir ses yansırdı dağlardan Sazları sazları hele. Yürüdüler, yürüdüler hep İzleri izleri hele. (*) Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın bu şiiri 15-16 Haziran için yazılmıştır. dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:23 Page 12 çalışanların tasarrufları üzerinden, otomatik katılımlı ve başlangıçta zorunlu bir tasarruf sistemi üzerinde çalıştıklarını ifade etmektedir. Bu konuda kamuoyuna yapılan açıklama dışında, herhangi bir tasarı veya metin Konfederasyonumuzla paylaşılmamıştır. Çalışanların tasarrufları üzerinden kurgulanacak ‘otomatik katılımlı’ bir sistemin 10 yılda ülke ekonomisine 100 milyar TL ek tasarruf yaratacağı ifade edilmektedir. Bireysel Emeklilik Sistemi’nde otomatik katılım uygulaması sadece ücretli çalışan üzerinden yapılmak istenmektedir. Bu düzenleme yaklaşık 18 milyon ücretli çalışanı ilgilendirmektedir. Türkiye’de uygulanmak istenen otomatik katılım modelinin bir başka örneğini Dünyada görmek mümkün değildir. Kaldı ki, mevcut Bireysel Emeklilik Sistemi uygulaması Türkiye’de beklenen sonucu ver- memiştir. 2013 yılında devlet katkısı gibi çok ciddi bir teşvik sağlanmış olmasına rağmen kamuoyunda benimsenmemiştir. Sınırlı sayıda kişinin katılımı söz konusu olmuştur. Bu sisteme girenler iyi bir gelir elde edemediklerini düşündüklerinden sistemden çıkmaktadır. Sistemin, belirlenen dönemden önce çıkış yapılması halinde, birikim sağlayamama sonucunu doğurması nedeniyle, tasarrufunu belirli bir amaç doğrultusunda yapan kişiler için bu sistem iyi bir alternatif de olmamaktadır. Devletin resmi verilerine göre bir kişinin asgari aylık geçim maliyeti net 1.600 TL olarak belirlenmişken aylık net asgari ücret 1.300 TL olarak kararlaştırılmıştır. Her ay 300 TL eksik ücret alan çalışandan ayrıca 100 TL zorunlu bireysel emeklilik kesintisi yapılması, çalışanları açlığa mahkum etmektir. Bu uygulamada ısrar edilmesi, iş barışının bozulması ve çalışanların reel gelirinin azalması gibi sonuçlar doğuracaktır. Bu uygulama işgücü piyasasına zarar verecektir. OECD ülkeleri içerisinde yıllık ancak 10 Bin Dolar ile reel asgari ücretin en düşük seviyelerde olduğu Türkiye için bu şekilde tasarrufların artırılması rasyonel olmayacaktır. Bunun yerine kullanılabilir gelirin artırılması üzerinden bir politika bileşeni üretilmelidir. Sonuç olarak; getirilmek istenen ‘zorunlu’ bireysel emeklilik sistemi, sürekli gündemde tutulan ve tüm hazırlıklarının bitirildiği iddia edilen yeni kıdem tazminatı sistemine geçiş olarak değerlendirilmelidir. Bireysel Emeklilik Sistemi’nin güçlenmesi için atılan her adımın aynı zamanda kıdem tazminatını bu sistem içine alabilmek için geçilen bir aşama olarak görmek mümkündür.” e-ticarette tırmanan gelişim Türkiye 79 milyona dayanan nüfusu ve 40 milyona yaklaşan internet kullanıcısının bulunduğu bir ülke... Kredi kartı kullanımının yaygın olduğu ülkenin, e-ticaret potansiyeli oldukça büyük. Perakende sektörüne ilişkin araştırma yapan kuruluşlar bu durumun önümüzdeki yıllarda katlanarak artacağını belirtiyor. Bu sürecin önemli itici güçlerinden biri fiziki mağazaların online tiracette güçlerini artırmak üzere çok kanallı perakendeciliğe önem vermeleri ve yatırım yapmaları... Bu durumun işkolundaki sendikalar açısından sonucu, güvencesizleştirmeye karşı genel olarak çalışanları ve üyelerini daha etkili biçimde örgütlemek, korumak; güncel gelişmelerin evrilme süreçlerini izlemek olmalıdır... 12 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 13 “Daha etkili düzenleme, daha güçlü denetim, daha fazla yaptırım” 28 Nisan günü Dünya sendikal örgütleri ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından Dünyada İş Kazalarında Yaşamlarını Kaybeden İşçileri Anma Günü olarak belirlenmiştir. 28 Nisan’da Tez-Koopİş Sendikası Genel Yöne- tim Kurulu tarafından yapılan açıklamada iş sağlığı ve güvenliği sorunun ülkenin önemli sorunları arasında bulunduğunu dikkat çekilerek etkili önlemler alınması gerektiğini vurgulandı. “Günlük yaşamın akışı içinde genel ola- rak görünmez kılınan ya da ancak çok büyük olayların ardından gündeme gelen önemli bir konu da iş sağlığı ve güvenliği sorunudur. Oysa Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün raporlarına göre her yıl Dünyada 270 milyon iş kazası gerçekleşmekte; 160 milyon insan, çalışmaya bağlı nedenlerle hastalanmakta ve ortalama 2 milyon 400 bin insan, iş kazası ve meslek hastalıklarına bağlı olarak yaşamlarını yitirmektedir. Bunun anlamı günde yaklaşık 5 bin kişinin öldüğüdür. İnsana yakışır iş ortamlarının ve iş ilişkilerinin büyük ölçüde gerçekleştirilmediği, zorunlu yasal denetimlerin yapılamadığı ya da eksik veya hatalı yapıldığı; yasal kuralların yetersiz olduğu ve uygulanmadığı ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği sorunları çok önemli sorun olma özelliğini korumaktadır. Güvenlik kültürünün yetersizliği genel bir toplumsal sorun ol- makla birlikte, bu can alıcı konuda devlet kurumlarının, Hükümetlerin ve hatta ne yazık ki sendikaların iş sağlığı ve iş güvenliği kültürünün uzağında olduğu söylenebilir. İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin ülkemizde yaşanan sorunlar, küresel ölçekte yaşanan olumsuzluklar gibi trajiktir. Çünkü her yıl yaklaşık 1500 işçi, iş kazası ve meslek hastalıkları sonucu yaşamını kaybetmekte; çok büyük bölümü sakatlanmakta, geçici veya kalıcı biçimde işgöremez duruma gelmektedir. Son yıllarda Soma, Ermenek ve Zonguldak madenlerinde yaşanan toplu iş cinayetleri başta olmak üzere inşaat, tersane ve tarım işçilerinin karşılaşlaştığı iş cinayetleri, bu konuda yaşanan sorunların ne kadar önemli olduğunun birer kanıtıdır. Bu olumsuz sonuçları yaratan etkenler çok yönlüdür. Özellikle taşeron sisteminin varlığı ile yoğun, sürekli ve gü- Perakende sektörü yaygınlaşıyor TÜİK verilerine göre Türkiye’nin nüfusu 79 milyona dayanmaktadır ve nüfusun yüzde 76’sı 15-64 yaş aralığındadır; yaş ortalaması ise 30,5’tir. Kentleşmeye bağlı olarak, işgücüne yeni katılan bireyler, tarım dışı sektörlere yani hizmet, ticaret ve sanayi sektörlerine yönelmektedir. Türkiye ekonomisinde ciro bakımından imalat sektöründen sonra ikinci sırada olan perakende sektöründe ise istihdam artışı sürmektedir. Perakende sektörü yalnızca önemli bir istihdam kaynağı değil, aynı zamanda işgücüne çeşitlilik katan sektör özelliği taşımaktadır. Bu durum sendikalar yönünden çok önemlidir; örgütlenme ve güvencelere ilişkin politikaları yeniden oluşturmak için... 13 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 14 vencesiz çalışmalar bunların başta gelen nedenlerindendir. Yasal düzenlemelerin yetersizliği; iş kazaları ve meslek hastalıklarına ilişkin cezasızlık sisteminin varlığı; işyeri çevre etki değerlendirmelerinin bilimsel ölçütlerden uzak biçimde düzenlenmesi; meslek hastalıkları konusunda koruyucu ve tedavi edici sağlık kurumlarının yetersizliği gibi birçok faktör, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin önlemleri zayıflatmaktadır. Bütün bunların yanında iş kazalarını ve bunların nedenlerini büyük ölçüde olağanlaştırarak, “ecel”le, “fıtrat”la açıklamaya çalışmak, denetleyici-yaptırımcı sistemlerden ve kurumsallaşmalardan kaçınmak, en az kazaların kendisi kadar tehlikeli bir alt kültür olma özelliğindedir. Öncelikle yapılması gereken, insan onuruna yakışır çalışmanın gerçekleşmesi doğrultusunda önlemler almak; sorunlara “engellene- meyecek kaza yoktur” anlayışı ile yaklaşmaktır. -Türkiye’nin yıllardır neredeyse kabul etmemekte direndiği Uluslararası Çalışma Örgütü’nün iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tüm sözleşmeleri mutlaka kabul edilmeli ve bu sözleşmelere uygun yasal düzenlemeler gerçekleştirilmelidir. -İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın kapsamı genişletilmeli ve bu yasaya bağlı yönetmelik ve tüzükler yenilenerek çıkar- tılmalıdır. -Yasal düzenlemelerin uygulanmasını sağlayacak etkili denetimler kurumsallaştırılmalıdır. -İş kazaları ve meslek hastalıkları konusunda cezasızlaştırmaya yol açacak tüm girişimler en- gellenmeli; çevre ve işe ilişkin suçlara etkili cezalar getirilmelidir. -İş kazalarına yol açan taşeronlaşma başta olmak üzere tüm insan onuru ile bağdaşmayacak istihdam biçimleri ortadan kaldırılmalıdır.” Bu ülkede kadın-1 Türkiye, toplumsal cinsiyet eşitliği bakımından dünyada yıllardır çok gerilerdedir (2014 yılında, 155 ülke arasında 71. sırada) Peki siyasal yapılar bunun değişmesi için çaba harcıyor mu? Bu soruya ne yazık ki olumlu bir yanıt verilemez. Bunun yanında özellikle gerçek dışı ve kimi zaman da yalanla tanımlanan karşılaştırmalar yapılıyor. Özellikle dikkati çeken bir konu da kadın istihdamı sorununun ekonomik ve toplumsal gelişme ile bağlantılandırılmamasıdır. Toplumsal cinsiyet sorunu kalkınma politikaları açısından öncelikli bir sorun olarak görülmemekte, kadınların işgücüne katılımını artırmak için bütünlüklü politikalar üretmemektedir. Söylenecek söz şu: Bu durum sürdürülemez, değiştirilmelidir. 14 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 15 TMMOB: “Yabancı işgücü, denetimsiz biçimde ülkemize giremez” Yıllık ücretli izin için yeni düzenleme nasıl sonuç verecek? İş Yasası’nın yıllık ücretli izine ilişkin 56. Maddesi değişti. 26 Nisan 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yer alan değişikliğe göre daha önce “Bir bölümü en çok on günden aşağı olmamak üzere en çok üçe bölünebilen” yıllık ücretli izin, artık “Bir bölümü en çok on günden aşağı olmamak üzere bölümler halinde kullanılabilecek.” Bu değişikliğin Resmi Gazetede yayınlandığı gün kimi gazetelerde yer alan “İş Yasası’nda yıllık izin süresi arttı” haberleri gerçek dışı çoğu bilmeden yazılmış haberlerdir. Peki yıllık iznin 10 günlük süresi dışındaki sürelerinin istenildiği gibi bölünmesi “iyi” bir değişiklik mi? Bu konuda biz soralım siz yanıt verin: - Yıllık izninizi işvereniniz tarafından bazen birer-ikişer günlük bölümler halinde kullandırılmasını ister misiniz? - Daha önce kimi zorunluluklar sonucu “mazeret izni“ olarak kullanabildiğiniz izinlerinizin yapılan değişiklikten sonra “yıllık izinden sayılarak” tükenmesine var mısınız? Yani değişiklik “iyi mi”, “Kötü mü?” Yaşayacak ve göreceğiz... Uluslararası İşgücü Kanun Tasarısı'na karşı yürütülen mücadele kapsamında 14 Temmuz 2016 günü TMMOB tarafından düzenlenen basın açıklamasında tasarının “tartışmasız olarak mühendis, mimar ve şehir plancılarını kendi ülkesinde mülteci haline getireceği” vurgulandı. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz’ın yaptığı basın açıklamasında özetle şu görüşler dile getirildi: “Uluslararası İşgücü Kanun Tasarısı”, TMMOB’ye bağlı 102 meslek disiplinini ve diğer tüm akademik meslek disiplini mensuplarını işsizlik tehdidi ile karşı karşıya bırakmaktadır. Bu yasa tasarısı yılda 51 bini mezun olan ve şu anda mühendislik, mimarlık öğrenimi gören 435 bin öğrencinin geleceğiyle de ilgilidir. Bu gibi tasarılar, ancak sömürge ülkelerde kurulan kolonilerde gündeme gelebilir. Çünkü bu yasa tasarısı ülkenin kendi işgücünü hiçe sayarak, yabancı sermayenin getireceği her türlü iş gücüne koşulsuz ve denetimsiz olarak ülkemizin kapılarını açmaktadır.” Bu ülkede kadın-2 Kadınlar açısından, çalışma sonucu elde edilen gelir, ülkemizde birçok alanda “çalışmasam da olur” dedirtecek düzeyde düşüktür. Altı yaşın altında çocuk sahibi olan yüksek eğitimli kadınların yüzde 25’i işlerini bırakmakta ve bunların yüzde 30,4’ü işi bırakma nedeni olarak aldıkları ücretin çocuk bakımına harcadıkları miktara çok yakın olmasını göstermektedir. Türkiye, 6 yaşın altında çocuk bulunan hane sayısında yüzde 35 ile Meksika’dan sonra ikinci sıradadır. 15 yaşın altında çocuğu olan annelerin çalışma yaşamına katılma oranı ise yüzde 30 ile en düşük seviyededir. Söylenecek söz şu: Bu durum sürdürülemez, değiştirilmelidir. 15 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 16 TEZ-KOOP-İŞ SENDİKASI: İŞKOLUNUN EN BÜYÜK, TÜRKİYE’NİN 4. BÜYÜK SENDİKASI... 16 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 17 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu uyarınca yayınlanan Temmuz 2016 tarihli istatistiğe göre, sendikamız Tez-Koop-İş, “10 Nolu Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar İşkolu”nun en büyük sendikasıdır. Aynı zamanda Tez-Koop-İş Türkiye’nin dördüncü büyük sendikasıdır ve ülkemizin en büyük işçi konfederasyonu olan Türk-İş’in ikinci büyük sendikasıdır. Sendikamız, son yıllarda genişleyen ve etkinleşen büyümesini daha ileri boyutlara taşımaya, işkolunda çalışan onbinlerce işçiyi örgütlemeye, onlara toplu iş sözleşmeleriyle yeni ekonomik, sendikal ve sosyal güvenceler sağlamaya kararlıdır. 17 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 18 TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Arif Ergin’i ziyaret Konfederasyonumuz Türk-İş Başkanı Ergün Atalay ile Sendikamız Genel Başkanı Osman Gürsu 13 Haziran 2016 tarihinde TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Arif Ergin’i ziyaret ederek toplu iş sözleşmesinin uygulanmasına ilişkin sorunları görüştü. Görüşmede TÜBİTAK Genel Sekreter Vekili Süleyman Yaşar da bulundu. DMO Genel Müdürü E. Levent Şahin’i ziyaret Sendikamız Genel Sekreteri Hakan Bozkurt, Toplu İş Sözleşmesi Daire Başkanı Mehmet Babadağ ile Ankara 1 Nolu Şube İdari Sekreteri Mustafa Kirman, 13 Haziran 2016 tarihinde Devlet Malzeme Ofisi (DMO) Genel Müdürü E. Levent Şahin'i ziyaret ederek toplu iş sözleşmesinin uygulanmasından doğan sorunları görüştü. Sorunların çözümünde sendika-işveren ilişkisinin önemi vurgulandı. 18 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 19 Ege Üniversitesi’ni ziyaret Genel Sekreterimiz Hakan Bozkurt, İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Caner Fırat ve Şube İdari Sekreteri Tuğrul Çan ile işyeri temsilcilerimiz Ege Üniversitesi Genel Sekreteri Zafer Gücin'i makamında ziyaret etti. İşyeri sorunlarının görüşüldüğü ziyarette, toplu iş sözleşmesi uygulanması sorunlarının aşılması kararlılığı belirtilirken 10 aylık vizeli olarak çalışan işçilerin kadroya alması için ortaklaşa çalışma başlatılması kararı alındı. TMMOB Yöneticileri ile birlikte... Genel Başkan Osman Gürsu ile Genel Sekreter Hakan Bozkurt, örgütlü bulunduğumuz Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)'ni ziyaret ederek, Emin Koramaz başkanlığında göreve gelen yeni TMMOB Yönetim Kurulunu tebrik etti ve çalışmalarında başarılar diledi. Görüşmede TMMOB’de çalışan üyelerimizin sorunları yanında genel ekonomik ve sosyal sorunlar değerlendirildi. 19 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 20 SENDİKAMIZA EMEK VERMİŞ YÖNETİCİLERLE TOPLANTI S endikamız 54. yaşını da geride bıraktı. Ülkemizde yasal olarak sendikaların kurulmaya başlandığı 1946’dan sonra örgütlenme çabalarının artmaya başladığı dönemin ardından işkolumuzda da kurulan sendikaların devamı olan TezKoop-İş, özellikle son yıllarda büyük bir atılım sürecine girdi. Sendikamızın tarihi gerçekte tüm sendikaların izlediği genel doğrultuda gelişti; inişli-çıkışlı bir süreç... Gelecek öngörüsü bulunan siyasal, ekonomik, sosyal ve sendikal örgütler “dün”lerine sıradan bir miras olarak bakmazlar, bak- 20 mamalıdırlar. “Dün”ü geleceğe uzanan toplumsal emeğin ve toplumsal özverinin türevi ve izdüşümü olarak görürler, görmelidirler. Sendikamızın, kendi tarihine ilişkin çalışmalara yeni boyut vermek üzere başlattığı girişimlerin ilki 16 Mayıs 2016 tarihinde başa- dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 21 TEZ-KOOP-İŞ TARİHİ İÇİN İLK BULUŞMA rılı biçimde yaşama geçirildi. Sendikamıza emek veren, onu zor koşullarda koruyan sendikamız yöneticileri, sendikamızın Ankara’da düzenlediği toplantıda genel merkez ve şube yöneticileri ile biraraya geldi. Genel Başkan Osman Gürsu, Genel Yönetim Kurulu üyeleri ve Şube Başkanla- rının katıldığı toplantı, 16 Mayıs 2016’da Ankara’da Barcelo Otel’de yapıldı. Toplantının açılışında konuşan Genel Mali Sekreter Haydar Özdemiroğlu, kurumsal tarih çalışmalarına boyut vermek istediklerini belirterek katılımcılara teşekkür etti. 21 Toplantıda konuşan Genel Başkan Osman Gürsu, geçmişte birlikte emek verdikleri ya da ismen duydukları bir çok yöneticiyle yeniden biraraya gelmenin kendilerini çok mutlu ettiğini belirtti. Gürsu, emeğe ve emekçilere saldırıların giderek sertleştiği bir dönemde, Tez-Koop-İş’in daha da dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 22 Genel Başkan Osman Gürsu konuşurken (Üstte) ve toplantıdan bir görünüm (altta). güçlenmesi için çalışmalarını sürdürdüklerini vurguladı. Gürsu konuşmasında şunları söyledi: “Yarım asrı geçmiş tarihi ile ülkemiz sendikal hareketine damga vurmuş sendikamızın kurumsal tarihini oluşturmak üzere gerçekleştirdiğimiz programlı çalışmalarımızın ilk aşamasını oluşturan bu toplantı, sendikamızın bugününe ışık oluşturacağı gibi geleceğe uzanan yolumuzu çok daha belirgin biçimde netleştirecek ve aydınlatacaktır. Sendikamız büyük zorlukların, olanaksızlıkların ve tüm sendikal hareketin yaşadığı gibi devletin ve işverenlerin çok yönlü baskıları içinden bugünlere ulaştı. Yarım asrı aşan bu süreçte binlerce işyerinde örgütlenme çalışmaları gerçekleştirildi. Bu örgütlenme çalışmalarının önemli bölümü başarıldı. Ama önemli bölümü de baskılarla ve yıldırma girişimleriyle durdurulmaya, etkisiz kılınmaya çalışıldı ve hatta engellendi. Çok sayıda işçi demokratik haklarını kullandığı ve sendikasını beyninde ve yüreğinde 22 onurla taşıdığı için işten çıkartıldı, işsiz kaldı, aç ve açıkta bırakıldı. Kimi zaman ise taktik değiştirdiler. Bizlerin kararlığını ve inancını kıramayanlar, içten yıkmaya, korkutmaya ve sindirmeye çalıştı. Sandılar ki parçalarsak daha kolay söz geçiririz, daha kolay durdururuz, daha kolay boyun eğdiririz, daha kolay yıkarız, yok ederiz. Ama yıldıramadılar, boyun eğdiremediler, ve yok edemediler. Tam tersine her yenilgi, üyelerimizi sendikamıza daha da ke- dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 23 Katılımcı eski yöneticiler, sendikal yaşamlarına ilişkin anılarını paylaşarak bizleri onurlandırdılar. netledi, yeni bir güç verdi ve yeni bir atılım başlattı. Ve Tez-Koop-İş, böylece yarım asır boyunca binler, onbinler oldu. Birkaç kentteki örgütlenmesi tüm ülkeye yayıldı, serpildi, büyüdü... Ekonomik, sosyal ve demokratik hakları için kararlı mücadelesini; toplu sözleşme görüşmelerinde, grevlerde, kitle gösterilerinde kısaca tüm toplumsal alanlarda gösteren sendikamız, ilkeli tutumunu korudu ve daha da geliştirdi. Bugün sendikamızın saygınlı- ğını oluşturan sizlerin de kararlılıkla sürdürdüğü bu tutarlı yaklaşımdır, mücadele geleneğidir. Sendikamızın kurumsal tarihinin belgelenmesinde önemli bir aşama olarak gördüğümüz bu çalışmanın yeni boyutlarda sürdürülmesinde de bizlere katkı sağlayacağınıza inanıyor ve güveniyoruz. Bu toplantı için davetimizi kabul ettiğiniz, bunu anlamlı bir görev olarak gördüğünüz ve burada yeniden hep birlikte olduğumuz için sevincimi bir kez daha vurgulamak istiyor ve sizlere ayrı ayrı teşekkür ediyor, 23 Sendikamız Genel Yönetim Kurulu adına saygılar sunuyorum.” Toplantıya katılan davetliler, yaptıkları konuşmalarda böylesi organizasyonla biraraya gelmelerine neden olan yöneticilere teşekkür ederek, bunun kendilerine gurur verdiğini ifade ettiler. Tam gün süren toplantıda, deneyimlerini ve önerilerini Genel Merkez ve Şube Başkanları ile paylaşan geçmiş dönem yöneticilerimiz, Tez-Koop-İş Sendikası’nın geçmişten geleceğe daha da büyümesi ve etkinleştirilmesi için üstlerine düşeni yapmaya hazır olduklarını dile getirdi. dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 24 Edirne Şube Genel Kurulu T ez-Koop-iş Sendikası Edirne Şubesi 10. Genel Kurulu 9 Nisan 2016 tarihinde toplandı ve Şube Başkanlığına Mehmet Meral yeniden seçildi. Divan Başkanlığı'nı Genel Sekreter Hakan Bozkurt’un, Divan Başkan Yardımcılığını Genel Mali Sekreter Haydar Özdemiroğlu, Divan üyeliklerini Genel Örgütlenme Sekreteri Çağdaş Duyar ile Genel Eğitim Sekreteri İsmail Aydın’ın yaptığı Genel Kurula sendikamız şube başkanları ve yöneticileri katıldı- lar. Genel Kurulda konuşan Genel Başkan Osman Gürsu, son dönemde sendikal yasalar başta olmak üzere istihdama ilişkin düzenlemelere değindi. Gürsu kiralık işçilik, esnek çalışma ve kıdem tazminatı fo- Genel Başkan Osman Gürsu konuşmasında güncel ekonomik ve sosyal sorunlara değindi. 24 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 25 nuna geçiş konusundaki yasal düzenleme girişimlerinin sıradan yasal değişiklikler olarak değerlendirilemeyeceğini, işsizliğin ikili hanelerde seyreden ülkede güvencelerin çok daha önemli ölçüde arttığını belirtti. Genel Başkan Osman Gürsu konuşmasında şunları söyledi: “Ülkemizde giderek daha artan ekonomik ve toplumsal bir dizi sorun arasında temel çalışma sorunları ile sendikal hak ve özgürlükler varlığını her geçen gün belirgin biçimde ortayla çıkarmaktadır. İçinde bulunduğumuz dönemde sendikal hak ve özgürlükler, gerek yasal düzenlemelerdeki emek karşıtı yaklaşımlar, gerekse somut uygulamalar açısından tam bir düzensizlik ve kuralsızlık görüntüsü vermektedir. Son yıllarda sendikalı ve toplu iş sözleşmeli olsun ya da olmasın tüm emekçiler, güvencesiz çalışma yöntemlerinin ağır baskısı altında tutulmak istenmektedir. Güvencesiz çalışma biçimi olarak uygulanan taşeronlaşma özel ve kamu sektörü ayrımı yapmaksızın tüm sektörlere yayılmakta, genişlemektedir. Düzensizleşme, kuralsızlaşma ve bozulmanın adı olan taşeronlaştırma, emek sömürüsünün ne kadar ağır ve ölçüsüz olduğunu göstermesi yönünden anlamlıdır. Siyasal iktidarın son dönemde kamuda taşeronda çalışanların kadroya geçirilmesi açıklamaları çok yönlü soruları da beraberinde getirmiştir. İktidar yetkililerinin bu Şube Başkanı Mehmet Meral konuşurken (üstte) ve Genel Kuruldan görünümler 25 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 26 Genel Kuruldan görünümler... konuda yaptığı açıklamalar, umutlu bekleyişleri tümüyle kırmıştır. Çünkü getirilmek istenen yeni sistemle yüzbinlerce işçi farklı yöntemlerle işsiz kalacaktır. Genel çoğunluk ise örgütlenme hak ve özgürlükleri başta olmak üzere temel haklara ulaşamayacak ve tümüyle güvencesiz ortamda bırakılacaktır.” Genel Kurul’da konuşan Şube Başkanı Mehmet Meral, ülkemizin zor bir süreçten geçtiğini, çalışma yaşamını ilgilendiren çok önemli değişikliklerin gündeme getirildiğini belirterek özetle şunları söyledi: “Hepimizin yakından takip ettiği gibi ülkemizde, hemen hemen her gün şehit haberleriyle karşılaşıyoruz. Ülkenin doğusu uzun bir zamandan beri yarı savaş halinde, günlük yaşam neredeyse ablukaya alınmış 4 ayda 52 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, sivil halk bir nevi göçe zorlanmış. Ülkemizin kalbi, başkentinde, belki de ülke tarihinin en büyük terör saldırısına maruz kalmış “Emek, barış, demokrasi mitingi” kana bulanmış; 103 masum vatandaşımız Ankara tren garında hayatını kaybetmiştir. Takip eden günlerde ülkemizin en önemli şehrinde İstiklal caddesinde canlı bomba saldırısında yine 4 masum can gitmiş, 36 kişide yaralanmış, Yine Ankara’da Genelkurmayın ve Kuvvet Komutanlıklarının kalbi sayılabilecek yerde 29 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 61 kişi yaralanmıştır. Bu gibi birçok olay canımızı yakmış, ocakları söndürmüş, günlük yaşamımıza korku salmış, ekonomiyi derinden etkilemiştir. Bu yaşadığımız olaylar bizlere ne Soma’yı, ne de Ermenek maden faciasını unutturmuştur. Onlar daha dün gibi tazedir. Hiçbir zaman unutmadık unutmayacağız 26 da. Ülke gündemi bu olumsuzluklarla boğuşurken birde bizler, çalışma yaşamımızı yakından ilgilendiren bir çok konuda gündemimizi meşgul etmeye başladı. İşte zamanında karayollarında taşeron çalışan emekçi kardeşlerimize yapıldığı gibi, 720 bin kamu çalışanına kadro müjdesi verildi. Aslında bunun kadro olmadığı gün gibi ortadadır. 3 yıllık sözleşmeli statüde çalışacak olan bu kişiler belli güvenlik soruşturmasından ve sınavdan geçirilerek, aynı ücretleriyle ağızlarına bir tutam bal sürülmüş olacaktır. Diğer bir konuda özel istihdam büroları yani halk arasında kiralık işçi düzenlemesi son rötuşlarını bekliyor. Hayata geçtiğinde sınırlı olan sendikal haklarımız daha azalacak, iş ve ücret güvencemiz belki de ortadan kalkacaktır. dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 27 Bu yasa geçtikten sonra belki de sıra kıdem tazminatına gelecek, yıllardan beri temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp önümüze getirilen bu konu belki de bizlerin en büyük dayanağı olmaktan çıkarılacaktır.” Edirne Şube Başkanı Mehmet Meral, bu önemli koşullarda sendikaların ve üyelerinin sorumluluklarının çok daha fazla arttığınıı vurgulayarak yeni sendikal ve sosyal politikaların gerekli olduğunu söyledi. Genel Kurul’da konuşan Ankara 2 Nolu Şube Başkanı Mustafa Barın, sendikaların yaşadığı sorunların günümüzde daha da arttığını, siyasal iktidarın gündeme getirdiği son yasal değişikliklerle daha da artacağını vurguladı. Barın, tüm demokrasi ve emek güçlerinin birlikte davranmalarının zorunlu olduğunu belirtti. Yapılan seçimler sonucunda Edirne Şube Başkanlığına Mehmet Meral yeniden seçilirken Şube İdari Sekreterliğine Zafer Sezgin Geldi, Şube Mali Sekreterliğine Haydar Turan, Şube Örgütlenme Sekreterliğine Janberk Kılıç, Şube Eğitim Sekreterliğine Murat Kırçiçek seçildiler. Edirne Şubesi Denetim Kurulu üyeliklerine Coşkun Boztuna, Osman Ersin Gemici, Halil Yavuz Çetin; Şube Disiplin Kurulu üyeliklerine Hikmet Keskin, Vedat Gültekin, Serkan Öksüz seçildiler. Genel Kurul’da göreve getirilen tüm Şube Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulu üyelerini kutlar, çalışmalarında başarılar dileriz. Genel Kuruldan görünümler... 27 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 28 İzmir 2 Nolu Şube Genel Kurulu S endikamız İzmir 2 Nolu Şubesi Genel Kurulu 16 Nisan 2016 tarihinde toplandı ve Şube Başkanlığına Caner Fırat yeniden seçildi. Divan Başkanlığı'nı Genel Sekreter Hakan Bozkurt’un, Divan Başkan Yardımcılığını Genel Mali Sekreter Haydar Özdemiroğlu, Divan üyeliklerini Genel Örgütlenme Sekreteri Çağdaş Duyar ile Genel Eğitim Sekreteri İsmail Aydın’ın yaptığı Genel Kurula sendikamız şube başkanları ve yöneticileri ile Türk-İş Ege Bölge Temsilcisi Süleyman Yıldırım, Türk-İş’e bağlı şubelerin başkan ve yöneticileri katıldılar. Genel Kurul’da konuşan Genel Başkan Osman Gürsu, ülkemizin büyük siyasal ve sosyal sorunların yaşandığı bir dönemden geçtiğini, bölgede süren savaşın toplumsal ve ekonomik yaşamı derinden etkilediğini belirterek ülkemizde ekonomik ve toplumsal eşitsizlikler ve gelir dağılımı giderek çok daha fazla bozulduğunu vurguladı. Genel Başkan Osman Gürsu, ülkemizde giderek daha artan ekonomik ve toplumsal bir dizi sorun arasında temel çalışma sorunları ile sendikal hak ve özgürlükler varlığını her geçen gün belirgin biçimde ortaya çıkardığını söyleyerek son dönemde gündeme getirilen kiralık işçilik, esnek istihdam ve kıdem tazminatı fonu yasalaştırma çalışmalarına değindi. 28 Gürsu, gündeme getirilen yasaların işçilerin sosyal ve sendikal haklarını sınırlandıracağını belirterek, kıdem tazminatı fono uygulamasına geçilmesine şiddetle karşı çıktıklarını söyledi. Osman Gürsu, özetle şunları söyledi: “Türkiye’de işçi haklarının tartışılamaz ve vazgeçilemez bir hakkı olan kıdem tazminatı, her işçi için sıradan parasal bir tutar değil, kazanılmış bir sosyal hak olarak anlamlıdır. Çünkü kıdem tazminatı, işçinin yıpranması karşılığında ödenir ve işçinin yıllarca birikmiş emeğinin karşılığıdır; işçiyi koruma araçlarından biridir; işçinin uzun süre sabırla çalışması karşılığında yaşamın dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 29 Genel Başkan Osman Gürsu zorlukları na karşı soluklanmadır. Çünkü kıdem tazminatı, işçinin işsiz kaldığı sürede gereksinimlerini karşılaması amacıyla ödenen bir çeşit “sigorta”dır ve işçinin iş güvencesini sağlama işlevini gören koruyucu bir araçtır. Tüm bu nedenlerle Türkiye’de işçilerin temel kazanımlarından biri olan kıdem tazminatı hakkı, titizlikle korunması gereken temel haklardan biridir. Bu hakkı yeniden düzenleme adı altında önce etkisiz kılmaya çalışarak daha sonra da ortadan kaldırmayı hedeflemek, sıradan bir hak kısıtlaması kavramı ile tanımlanamayacak bir eylemdir ve hatta sosyal suçtur. İşte bu neden koşullar ne olursa olsun direnmek tüm İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Caner Fırat sendikalar için demokratik ve toplumsal bir yükümlülüktür.” Genel Kurul’da konuşan Şube Başkanı Caner Fırat, Ortadoğu’da yaşanan savaş koşullarının tüm dünyayı etkilediğini ancak ülkemizi çok daha yakıcı biçimde tehdit ettiğini belirterek barışın egemen kılınması için yalnızca hükemetlerin değil sendikaların ve toplumsal örgütlerin de görevi olduğunu vurguladı. Caner Fırat konuşmasında “Barış isteyenler bugün içeri alınıyor. Biz savaş ortamına dur demeye ve inadına barış demeye devam edeceğiz” dedi. Konuşmasında sendikal hak ve özgürlüklerin kısıtlanması girişimlerini yorumlayan Fırat, sendikal birlik politikalarının güncel bir politika olmanın ötesinde 29 kavrayıcı genel ve bütünsel bir politika olması zorunludur dedi. Yapılan seçimler sonucunda İzmir 2 Nolu Şube Başkanlığına Caner Fırat yeniden seçilirken Şube İdari Sekreterliğine Tuğrul Çan, Şube Mali Sekreterliğine İbrahim Güler, Şube Örgütlenme Sekreterliğine Merih Berberler, Şube Eğitim Sekreterliğine Özgehan Çetintürk seçildiler. İzmir 2 Nolu Şube Denetim Kurulu üyeliklerine Yasin Yılmaz, Kenan Aydemir, İdris Durna; Şube Disiplin Kurulu üyeliklerine Gürbüz Yüksel, Vedat Güzeldere, Behram Kılıç seçildiler. Genel Kurul’da göreve getirilen tüm Şube Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulu üyelerini kutlar, çalışmalarında başarılar dileriz. dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 30 Real Hipermarket’te yeni dönem toplu iş sözleşmesi T ürkiye’de perakende sektörünün önemli kuruluşlarından Real Hipermarket’te çalışan üyelerimiz adına sürdürülen toplu iş sözleşmesi anlaşma sağlanması üzerine ve 30 Mayıs 2015 tarihinde imzalandı. 1 Ocak 2016-31 Aralık 2017 tarihleri arasında geçerli olacak toplu iş sözleşmesinin sendikamız Genel Merkezinde düzenlenen imza törenine sendikamız adına Genel Başkan Osman Gürsu, Genel Sekreter Hakan Bozkurt, Genel Mali Sekreter Haydar Özdemiroğlu, Genel Yönetim Kurulu Üyesi Salih Gö- nüllü, şube yöneticileri ve toplu iş sözleşmesi uzmanları; işveren adına Real Hipermarketler Zinciri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özşuca ile Fikret M. Çıbıkkol, Erdal Usluer katıldı. İmza töreninde konuşan Genel Başkan Osman Gürsu, Real Hipermarket’te imzalanan toplu iş sözleşmesinin tüm çalışanlara hayırlı olması dileğinde bulundu ve toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde gösterdikleri anlayış için işveren temsilcilerine teşekkür etti. Törende işveren adına konuşan Mehmet Özşuca toplu iş sözleşmesinin sonuçlanmasın30 dan mutluluk duyduklarını belirterek çağdaş yaklaşımla sonuçlanan toplu sözleşmenin hayırlı olmasını istedi. Ülkemizin önemli perakende mağazalar zincirinden biri olan Real Hipermarket’te çalışan Tez-Koop-İş Sendikası üyelerinin yararlanacağı toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sendikamızın üye ve temsilcilerin katılım ve öneriyle oluşturulan toplu iş sözleşmesi teklifi üzerinden sürdürüldü. İlk oturumu 15 Ocak 2016 tarihinde İstanbul’da başlayan toplu iş sözleşmesinde ücretler ve parasal sosyal konusunda dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 31 özetle şu hükümler bulunmaktadır: Ücret zamları: Üyelerin 31 Aralık 2015 tarihindeki ücretlerine 1 Ocak 2016 tarihinden geçerli olmak üzere brüt yüzde 6 oranında zam uygulanmasını öngören toplu iş sözleşmesine göre ikinci yıl ücret zammı Tüketici Fiyat Endeksine göre belirlenecek. Mağazaların yıllık ciro ve giderlerde belirlenen hedeflerin tutması halinde üyelere 2016 yılındaki toplam 12 aylık ücretlerinin yüzde 2’si kadar prim verilecektir. Yine işçilere, 2017 yılında çalıştıkları marketlerin sonuçlarına göre ciro ve giderlerde belirlenen hedeflerin tutması halinde 2017 yılındaki toplam 12 aylık ücretlerinin yüzde 1’i kadar prim verilecektir. Primler sonuç- larının açıklandığı ayı takip eden ayda ödenecektir. Yıllık ücretli izin: İşyerinde 1 yılını dolduran üyeye aşağıda belirtildiği şekilde yıllık ücretli izin verilir. 1 Haziran 2016 tarihinden önce işe girenlerin yıllık izin süreleri; 1-2 (2. yıl dahil) için 15 gün; 3-5 (5. yıl dahil) için 20 gün; 6-14 (14.yıl dahil) için; 25 gün; 15 yıl dahil fazla olanlara 26 gün; 1 Haziran 2016 tarihinden sonra işe girenlerin yıllık izin süreleri; 1-5 (5. yıl dahil) için 14 gün; 5-14 (14. yıl dahil) için 20 gün; 15 yıl dahil fazla olanlara 26 gün yıllık ücretli izin verilir. Sosyal izinler: -Üyenin evlenmesi halinde beş işgünü, -Üyenin ana, baba, kardeş, eş ve çocuklarının ölümü halinde 31 dört işgünü ücretli izin verilir. Yukarıda sayılan yakınlarının mağazanın bulunduğu il merkezi dışında bulunması halinde üyeye yolun uzaklığına göre en fazla iki güne kadar ücretli izin verilir. -Üyenin torunu, büyükanne, büyükbaba, anneanne, dede, kayınvalide, kayınpederinin ölümü halinde iki gün ücretli izin verilir. Yukarıda sayılan yakınlarının mağazanın bulunduğu il merkezi dışında bulunması halinde üyeye yolun uzaklığına göre en fazla iki güne kadar ücretli izin verilir. -Üyenin eşinin doğum yapması halinde beş gün, -Üyenin evlat edinmesi halinde üç gün, -Üyenin çocuğunu evlendirmesi, sünnet ettirmesi halinde iki dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 32 işgünü, evini taşıması halinde bir işgünü, -Üyelerin en az yüzde yetmiş oranında engel veya süreğen hastalığı olan çocuğunun tedavisinde hastalık raporuna dayalı olarak ve çalışan ebeveynden sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla, bir yıl içinde toptan ve bölümler halinde 10 gün, -Üyenin bir iş yerinden diğer bir iş yerine veya yeni açılacak marketlere transfer olması halinde, ikametgahını yeni transfer olduğu lokasyona uygun bir lokasyona taşıması gerekiyorsa üç gün, -Üyenin ikamet ettiği ya da kendisinin, eşinin, anne, babasının ikametgahında yangın, sel, deprem ve diğer doğal afetlere uğraması halinde hasarın derecesine göre ücretli mazeret izni verilir. -Ücretsiz mazeret izni: -Ücretsiz izin talebinde bulunan her üyeye yasal izin hakları dışında 2 gün önceden işverenin onayı ve işi aksatmamak kaydıyla yılda toplam 10 işgününe kadar ücretsiz mazeret izni verilir. Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan ve aynı zamanda öğrenimine devam eden üyelere de belgelemek kaydıyla, imtihanlarına girebilmeleri için ayrıca Real Toplu İş Sözleşmesi Sendikamız Genel Merkezinde törenle imzalandı (Üstte) ve sözleşme görüşmelerinden... 32 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 33 sınav günlerinde ücretsiz izin verilir. -Üyelere, eş, ana, baba veya çocuğunun hastanede refakat gerektiren bakım ve ağır hastalığı halinde hastane raporu ile belgelemek kaydıyla 2 aya kadar ücretsiz izin verilir. -Kıdem tazminatı: İşçinin iş sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona erdiği durumlarda; işçiye her hiz- met yılı için otuz günlük giydirilmiş ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Üyenin ölümü halinde bu ödeme her yıl için kırk gün üzerinden hesaplanır. Yıldan artan süreler için de bu oranlar üzerinden ödeme yapılır. -Sağlık Yardımı ve İzin Ücreti: -İşveren hastalanarak viziteye çıkan üyelerinin Sosyal Güvenlik Kurumunun sigortalı adına hiz- Real toplu iş sözleşmesi görüşmelerinden... 33 met satın aldığı sağlık tesislerinden, her toplu iş sözleşmesi yılında 4 defaya kadar (4 dahil) 10 güne kadar raporlu bırakılmaları halinde; ücretlerinden herhangi bir kesinti yapmaz. 4 defadan sonra alınacak rapor süresine isabet eden ücret ödenmez. İşçi istirahatine ait bilgiyi aynı gün içerisinde ilgili yöneticisine bildirmekle yükümlüdür. -Hastalanarak viziteye çıkan dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 34 işçilerin Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki sağlık kuruluşlarından alacağı iş görmezlik raporu öncelikle ilk kademe yöneticisine vermek suretiyle gerekli idari işlemler başlatılır. İşyerinde oluşan, acil vakalarda işçilerin en yakın Sosyal Güvenlik Kurumunun sigortalı adına hizmet satın aldığı sağlık tesislerine taşınmasını sağlamak için yapılan yol giderlerinin ödenmesini işveren kabul eder. -Ancak; üye, Sosyal Güvenlik Kurumundan aldığı geçici iş göremezlik ödeneğini, aldığı günü takip eden 5 gün içerisinde işverenin kasasına öder. İşçinin bu ücreti işverene ödememesi halinde; işveren yaptığı ödemeyi müteakip aydaki işçi ücretinden mahsup eder. -İşveren, zabıtaca öngörülen sağlık karnelerinin yaptırılması için gerekli parayı ve zamanı vermeyi kabul eder. -İş kazası, meslek hastalığı ile ağır hastalık (verem, kanser vb.) hallerinde işçinin istirahatli olduğu döneme ilişkin ücreti tam olarak öder. Bu tür iş kazası ve hastalık halleri, 4 kez raporlu bırakılma hesabında dikkate alınmaz. İkramiye: A. 1 Haziran 2016 tarihinden önce işe giren işçilere 12 aylık ücretlerine ilaveten yılda 4 defa aylık brüt ücretleri tutarında ikramiye verilir. İkramiyeler genel olarak Mart, Haziran, Eylül, Aralık ücretleri ile birlikte ödenir. Çocuk Yardımı: Tam ve kısmi süreli üyenin 18 yaşını doldurmamış ve 18 yaşını doldurmakla birlikte her ne şekilde olursa olsun menfaat karşılığı çalışmayan çocuklarından her biri için, işveren her ay 657 sayılı Yasada öngörülen miktarda çocuk yardımı yapmayı kabul eder. Yakacak Yardımı: 1 Haziran 2016 tarihinden önce işe giren ve 31 Ağustos itibari ile 1 tam yılını doldurmuş üyelere; sözleşmenin birinci yılı Ağustos ayında 350,00 TL/Yıl/net işyeri alışveriş çeki ödenir. 1 Haziran 2016 tarihinden sonra işe giren ve 31 Ağustos itibari ile 1 tam yılını doldurmuş üyelere; sözleşmenin birinci yılı Ağustos ayında 300,00 TL/Yıl/net işyeri alışveriş çeki ödenir. Bu yardım tutarları, sözleşmenin ikinci yılındaki ücret zammı oranında ve ücretin zamlandığı tarih itibariyle artırılarak uygulanacaktır. Tahsil Yardımı: İşveren, kıdemi 6 aydan fazla, öğrenim yapan çocuğu bulunan üyelere belgelenmek kaydıyla yılda 1 defa ve Ekim ayı içerisinde ödenmek üzere sözleşmenin birinci yılında aşağıda gösterildiği şekilde tahsil yardımı yapmayı kabul eder. • Üyenin okul öncesi öğrenim (anaokulu) ve ilköğretim, lise ve dengi okullara giden her çocuğu için brüt 210,00.-TL, • Üyenin yükseköğrenime giden her çocuğu için brüt 275,00.-TL. Bu yardım tutarı, sözleşmenin ikinci yılında ücret zammı oranında ve ücretin zamlandığı tarih itibariyle artırılarak uygulanacaktır. Yıllık izin ücreti: 1 Haziran 2016 tarihinden önce işe giren ve 31 Temmuz itibari ile 1 tam yılını doldurmuş üyelere; sözleşmenin birinci yılı Temmuz ayında 200,00 TL/Yıl/net işyeri alışveriş çeki ödenir. -1 Haziran 2016 tarihinden 34 sonra işe giren ve 31 Temmuz itibari ile 1 tam yılını doldurmuş üyelere; sözleşmenin birinci yılı Temmuz ayında 150,00 TL/Yıl/net işyeri alışveriş çeki ödenir. Bu yardım tutarları, sözleşmenin ikinci yılında ücret zammı oranında ve ücretin zamlandığı tarih itibariyle artırılarak uygulanacaktır. Bayram Yardımı: 1 Haziran 2016 tarihinden önce işe giren, üyelere her yıl Kurban ve Ramazan Bayramlarının arife gününe kadar sözleşmenin birinci yılında 135,00.- TL/Yıl/net işyeri alışveriş çeki ödenir. 1 Haziran 2016 tarihinden sonra işe giren, üyelere her yıl Kurban ve Ramazan Bayramlarının arife gününe kadar sözleşmenin birinci yılında 100,00.TL/Yıl/net işyeri alışveriş çeki ödenir. Bu yardım tutarları, sözleşmenin ikinci yılında ücret zammı oranında ve ücretin zamlandığı tarih itibariyle artırılarak uygulanacaktır. Ramazan aylarında işçilere, tutarı işverence belirlenecek olan Ramazan Paketi verilir. Kıdem zammı: Üyelere beşinci yılını doldurduğu aydaki ücretine, bir sonraki aydan geçerli olmak üzere yüzde 5 ücret artışı yapılacaktır. Üyelere dokuzuncu yılını doldurduğu aydaki ücretine, bir sonraki aydan geçerli olmak üzere yüzde 2 ücret artışı yapılacaktır. Real Hipermarket Toplu iş Sözleşmesinin tüm üyelere hayırlı olmasını diliyoruz. dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 35 Spor Genel Müdürlüğü Temsilcileri Toplantısı 16 Haziran 2016 tarihinde sendikamız Genel Merkezi’nde Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Genel Müdürlüğü ve bağlı işyerlerindeki sendika işyeri temsilcileri ile birlikte işyeri uygulama sorunları ile ilgili genel değerlendirme toplantısı yapıldı. Toplantıda konuşan Genel Sekreter Hakan Bozkurt, işyerlerinde yaşanan sorunların çözümünde birlik ve dayanışmanın zorunlu olduğunu belirtti. 35 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 36 MediaMarkt’ta 2. Dönem Toplu İş Sözleşmesi Ü lkemizin en büyük elektronik perakende zincir mağazalarından Mediamarkt’ta çalışan üyelerimiz adına MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi ile 2. Dönem İşletme Toplu İş Sözleşmesi 31 Mayıs 2016 tarihinde imzalandı. 1 Mart 2016-28 Şubat 2019 tarihleri arasında yürürlükte alacak olan toplu iş sözleşmesi görüşmeleri 3 Şubat 2016 tarihinde İstanbul'da başlatıldı. İkinci dönem olarak bağıtlanan toplu iş sözleşmesinde ücretler ve parasal sosyal konusunda özetle şu hükümler bulunmaktadır: Ücret zamları: Birinci yıl ücret zammı 1 Mart 2016 tarihinde işyerinde çalışan üyelerin, 31 Aralık 2015 tarihi itibariyle aldıkları brüt çıplak ücretlerine 1 Mart 2016 tarihinden geçerli olmak üzere yüzde 5 oranında zam uygulanacaktır. İkinci ve Üçüncü yıl ücret zamları ise TÜİK tarafından açıklanan Tüketici Fiyat Endeksine bağlı oarak arttırılacaktır. Ek Ödeme: Sendika üyesi işçilere sözleşmenin birinci yılında her ay ücretleri ile birlikte brüt 210,00 TL ek ödeme yapılacaktır. Bu tutar, sözleşmenin 36 ikinci ve üçüncü yıllarında ücret zammı oranında ve ücretin zamlandığı tarih itibariyle artırılarak uygulanacaktır. Tahsil yardımı: İşveren, öğrenim yapan çocuğu bulunan üyelere belgelenmek kaydıyla yılda bir defa ve Eylül ayı içerisinde ödenmek üzere sözleşmenin birinci yılında aşağıda gösterildiği şekilde tahsil yardımı yapmayı kabul eder. -Üyenin okul öncesi öğrenim (anaokulu) ve ilköğretim, lise ve dengi okullara giden her çocuğu için brüt 200,00 TL/Yıl, -Üyenin yükseköğrenime giden her çocuğu için brüt dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 37 250,00 TL/Yıl. -Bu tutarlar, sözleşmenin ikinci ve üçüncü yıllarında ücret zammı oranında ve ücretin zamlandığı tarih itibariyle artırılarak uygulanır. Bu uygulama sonucu oluşan yarım kuruş ve üzeri küsuratlar bir kuruşa tamamlanır, yarım kuruşun altındaki değerler dikkate alınmaz. Evlenme Yardımı: Evlendiğini belgeleyen üyeye, bir defaya mahsus olmak üzere bir çeyrek altın yardım yapmayı işveren kabul eder. Aynı işyerinde çalışan üyelerin evlenmesi halinde, bu yardım ikisine de ayrı ayrı verilir. Doğum ve Ölüm Yardımı: -İşveren, üyenin kendisinin veya eşinin doğum yapması halinde sözleşmenin birinci yılında brüt 350TL doğum yardımı yapmayı kabul eder. -İşveren, üyenin ana, baba, eş ve çocuklarının ölümü halinde sözleşmenin birinci yılında brüt 500 TL ölüm yardımı yapmayı kabul eder. -İşveren, üyenin normal ölümü halinde sözleşmenin birinci yılında brüt 2.000 TL ölüm yardımı yapmayı kabul eder. -İşveren, üyenin iş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölümü halinde, yasal hakları dışında sözleşmenin birinci yılında brüt 5.000 TL ölüm yardımını ödemeyi kabul eder. Bu tutarlar, sözleşmenin ikinci ve üçüncü yıllarında ücret zammı oranında ve ücretin zamlandığı tarih itibariyle artırılarak uygulanır. 37 Bayram Yardımı: İşverence, üyelere her yıl Ramazan Bayramında brüt 150 TL, Kurban Bayramında brüt 200 TL tutarında bayram yardımı ödenir. Bu tutarlar, sözleşmenin ikinci ve üçüncü yıllarında ücret zammı oranında ve ücretin zamlandığı tarih itibariyle artırılarak uygulanır. İşçinin ölümü halinde kıdem Tazminatı: Üyenin ölümü halinde bu ödeme her yıl için kırk gün üzerinden hesaplanır. Yıldan artan süreler için de bu oranlar üzerinden ödeme yapılır. Mediamarkt’ta çalışan üyelerimizi kapsayan Toplu iş Sözleşmesinin hayırlı olmasını diliyoruz. dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 38 Ankara 2 Nolu Şube Kadın Çalışma Grubu Ankara 2 Nolu Şube’de oluşturulan “Kadın Çalışma Grubu”nun gerçekleştirdiği toplantıların birincisi 23 Mayıs 2016 tarihinde, ikincisi ise 20 Haziran 2016 tarihinde yapıldı. Toplumsal cinsiyet sorunun bilimsel olarak değerlendirildiği toplantının açılışını yapan Şube Başkanı Mustafa Barın, kadının toplumsal rolünün bilimsel olarak ele alındığı toplantıların programlı biçimde sürdürüleceğini belirtti ve çalışmalara katılan akademisyenlere teşekkür etti. 38 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 39 Akdeniz Üniversitesi’nde imza töreni Akdeniz Üniversitesi’nde çalışan üyelerimizi kapsayan toplu iş sözleşmesi 9 Mayıs 2016 tarihinde imzalandı. İmza törenine Sendikamız adına Genel Sekreter Hakan Bozkurt, Antalya Şube Başkanı Barış Özdemir, Şube İdari Sekreteri Tuncay Çevik, işyeri temsilcileri Taner Köroğlu, M. Kemal Kont, Zekeriya Delibaşı, İlhan Geniş; İşveren adına Genel Sekreter Cengiz Sayın, Genel Sekreter Yardımcısı Alim Turan, Faruk Barış Mutluay, Halil Ersus, Yasemin Yarıtaş, Mehmet Efe, Nadir Güler, Erhan Karadaş, Süleyman Çelik katıldı. Bozkurt ve Sayın toplu iş sözleşmesinin tüm işçilere hayırlı olmasını dilediler. Üyelerimizin kazanımlarını geliştiren toplu iş sözleşmesi 1 Ocak 2016-31 Aralık 2017 tarihleri yürürlükte kalacak. 39 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 40 E meğin en büyük günü 1 Mayıs, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de geleceğe duyulan umut ve kararlılık ile kutlandı. Dünya işçilerinin birlik-mücadele ve daylanışma günü 1 Mayıs’ta hemen tüm ülkelerde gerçekleştirilen kitle gösterilerinde emeğin ulusal ve uluslararası istemleri vurgulanırken, sömürüsüz, baskısız, savaşsız bir dünya özlemi dile getirildi. Türk-İş Çanakkale’de 1 Mayıs kutlamaları yaparken, DİSK ve KESK İstanbul Bakırköy’de, Hak-İş ise Adapazarı’nda 1 Mayıs gösterileri yaptı. Konfederasyon genel merkezlerinin gerçekleştirdiği kitle gösterilerinin dışında birçok il ve ilçe merkezinde de kitlesel 40 ya da simgesel 1 Mayıs kutlamaları yapıldı. Sendikamız üyeleri bir yandan Çanakkale’de düzenlenen kutlamalara katılırken, diğer yandan şube merkezlerinin bulunduğu il ve ilçe merkezlerinde gerçekleştirilen kutlamalarda da yer aldılar. İstanbul Taksim’de 1 Mayıs gösterilerine bir kez daha izin verilmemesini başta DİSK dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 41 YAŞASIN DÜNYA İŞÇİLERİNİN BİRLİK, MÜCADELE, DAYANIŞMA GÜNÜ 1 MAYIS 41 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 42 olmak üzere sendikalar tepki ile karşıladı. İşçi sendikaları temsilcileri 1 Mayıs kutlamalarının yapılmaması için polis çemberinde tutulan Taksim’de 1 Mayıs 1977’de katledilen işçileri anmak üzere tören gerçekleştirdiler. Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak başkanlığında, üye sendikaların katılımıyla oluşturulan Türk-İş heyeti, Taksim Cumhuriyet Anıtına çelenk ve Kazancı Yokuşu’na karanfil bıraktı. Kavlak burada yaptığı açıklamada, 1 Mayıs 1977’de meydana gelen olaylarda yaşamlarını yitiren işçileri andı ve tüm faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasını istedi; “İşçi bayramını özgürce kutlamak, insanca çalışmak ve yaşamak istiyoruz” dedi. Çanakkale’de gerçekleştirilen mitingde konuşan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay “Emekçilerimizin her yıl büyük bir özlemle beklediği ve bayram havasında kutlanan 1 Mayıs’ı ülkemizin içinde bulunduğu koşulların ve zamanın ruhuna uygun şekilde kutlanmak için Başkanlar Kurulumuzun aldığı karar doğrultusunda bu yıl merkezi düzeyde Çanakkale’de kutluyoruz.” dedi. Türkiye’nin sıkıntılı günlerden geçtiğini, çalışanların önemli sorunlarının olduğunu belirten Genel Başkanı Atalay; başta kıdem tazminatı olmak üzere, taşeron çalıştırma, kiralık işçilik, esnek çalışma ve çalışma hayatını ilgilendiren birçok konuda düzenlemeler yapılmak istendiğini söyledi. Atalay konuşmasına şöyle devam etti: "Kıdem 42 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 43 tazminatını her sene pişirip, pişirip ülkenin gündemine getiriyorlar. Bu alanda bulunanlar en fazla 2 bin TL ücret alıyor, 30 sene çalışıyorlar. 30 sene sonra aldıkları tazminat 60 bin TL oluyor. 2 bin liradan, 2 lira para biriktirme imkânları olmuyor.” “Esnek Çalışma” adı altında “Kiralık İşçilik” tasarısının meclise getirilmeye çalışıldığına değinen Atalay; hükümete sesANKARA lenerek defalarca toplantı yapıldığını belirtti ve Türk-İş’in taleplerinin dikkate alınmasını istedi. Sendikamız Genel Yönetim Kurulu 1 Mayıs 2016’da ekonomik ve demokratik istemlerin yer aldığı bir açıklama yaptı. Tez-Koop-İş Genel Yönetim Kurulu’nun 1 Mayıs bildirisinde şu görüşlere yer verildi: “Türkiye, çok büyük ekonomik, toplumsal ve siyasal sorunların yaşandığı, kazanılmış temel hak ve özgürlüklerin geri alınmak istendiği, demokrasinin otokrasiyle ezilmeye çalışıldığı tehlikeli bir süreçten geçiyor. Birkaç ekonomik ve toplumsal olgu bu tehlikeli gidişin somut kanıtlarıdır: - Türkiye, basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 151’inci sıradadır. Medyaya ve tüm basın-yayın organlarına dönük açık ve gizli baskılar her geçen gün genişletilmekte, çeşitlendirilmektedir. - Türkiye, genel olarak istihdam sorunlarının her geçen gün daha da büyü43 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 44 ANTALYA düğü ülkeler arasındadır. Açık işsizlik, eksik istihdam ve cesareti kırıldığı için iş aramayı bırakmış işsizlerle birlikte işsizlerin oranı yüzde 25’i geçmektedir. -Türkiye, kadına dönük eşitsizlikler konusunda 145 ülke arasında 135. sıradadır. Kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 30’lardadır. Bu rakam ülkemizin Avrupa ülkeleri arasında en gerisinde olduğunu gösteren acı bir gerçekliktir. -Türkiye, kayıt-dışı istihdam yönünden dikkati çekmektedir. Resmi verilere göre bu oran yüzde 40’lara dayanmaktadır. Bunun anlamı kadın-erkek, genç-ihtiyar, milyonlarca insanın güvencesiz ve kötü koşullarda yaşadığıdır. -Türkiye, kamu borçları açısından son yıllarda katlanarak artan ağır borç yükünün altındadır. 2015 yılı sonu iti44 bariyle brüt borç stoku 680 milyar liraya dayanmıştır. -Türkiye, yurttaşların bireysel borç tutarları yönünden tehlikeli bir noktadadır. Yurttaşların yalnızca bankalara olan borçları son 14 yılda 57 kat artış göstermiştir. Bireysel borç nedeniyle icra işlemi yapılan dosya sayısı 2015 yılı sonunda 25 milyona ulaşmıştır. -Türkiye, Ortadoğu’da yaşanan ve son yıllarda daha dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 45 GEBZE 45 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 46 da alevlenen savaşın ağır yükünü çeken ülkelerin başında gelmektedir. Neredeyse 3 milyona dayanan mülteci nüfusunun önemli bölümü son derece kötü koşullarda yaşama tutunurken çalışma olanağı bulabilenler ise sıklıkla köle veya köle benzeri uygulamalarla karşı karşıyadır. -Kadın-erkek, genç-yaşlı hangi toplumsal kesimden gelirse gelsin veya hangi toplumsal kategoride değerlendirilse değerlendirilsin, emekçi haklarına yönelik kapsamlı ve sistematik sınırlamalar yeni boyutlarda sürdürülmektedir. -Sendikal hak ve özgürlükler üzerindeki baskı ve kısıtlamalar durdurulama– maktadır. Temel insan haklarından olan sendikalaşma hakkı önündeki engeller sonucu çalışanların ancak yüzde 10’nu sendikalıdır. -Taşeronlaşma başta olmak üzere güvencesizlik ve korunmasızlık kamu ve özel sektör ayrımı olmaksızın tüm alanlarda yaygınlaşmaktadır. Kamuda taşeronda çalışanlar için gündeme getirilen yasal düzenlemeler, ayrımcılık ve eşitsizlikleri arttıracak nitelikler göstermektedir. -İşçilerin kazanılmış hakkı olan kıdem tazminatı, finansal fon sistemi ile yok edilmek istenirken esneklik uygulamaları ile temel kazanımlar tırpanlanmaya çalışılmaktadır. -İnsan tacirliği şirketleri olan Özel İstihdam Bürola- MUĞLA 46 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 47 rına geniş yetkiler tanınarak kiralık işçilik sistemine geçilmek istenmektedir. -İş sağlığı ve güvenliği konusunda etkili denetimlerin olmaması ve cezasızlaştırmalar sonucu, her yıl yaklaşık 1500 işçi yaşamlarını kaybetmekte ve yüzbinlercesi yaralanmaktadır. -Terör örgütlerinin gerçekleştirdiği ve her biri birer katliam olarak gerçekleşen kanlı saldırılar, ülkenin birçok kentinde günlük yaşamı daha da sorunlu duruma getirmektedir. -Doğu ve Güneydoğu illerinde yaşanan çatışma ortamı, yüzbinlerce insanın topraklarından, evlerinden ve binlerce yıldır birlikte yaşadıkları toplumsal ortamdan uzaklaştırmaktadır. Kısacası, uygulanan toplumsal ve ekonomik politikalarla işsizlik, güvencesizlik giderek daha da genişlerken; emek, hak, demokrasi ve insan odaklı uygulamalar yürürlüğe sokulmamakta; kriz ve kaosu koşullandıran, insan hak ve özgürlüklerine, demokrasiye aykırı uygulamalara süreklilik kazandırılmak istenmektedir. Yaşanan tüm olumsuzlukları durdurmak, susmamak, tepki göstermek, demokrasinin ve özgürlüklerin güvencesi olan sendikaların toplumsal görevi ve demokratik yükümlülüğüdür. İşte bu nedenlerle Dünya işçilerinin birlik-mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ta el ele veriyoruz.” GİRESUN TRABZON 47 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:26 Page 48 ÇANAKKALE 48 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:26 Page 49 ÇANAKKALE ESKİŞEHİR 49 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 14:50 Page 50 13 MAYIS 2014, SOMA: 50 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 14:50 Page 51 UNUTTURMAYACAĞIZ Manisa Soma madenlerinde 13 Mayıs 2014 tarihinde 301 madencinin iş cinayeti nedeniyle ölümlerinin üzerinden 2 yıl, geçti. Her yıl iş icinayetlerinde ortalama iki bine yakın işçiyi yitiriyoruz. Onları unutmayacağız, unutturmayacağız. Onları yaşamdan kopartan nedenleri unutmayacağız, unutturmayacağız. Her yıl binlerce işçinin ölümüne yol açanları unutmayacağız, unutturmayacağız. İş cinayetlerine neden olanları bağışlamıyoruz, bağışlamayacağız. Tez-Koop-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu 51 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:26 Page 52 52 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:26 Page 53 İnsanlığın baş belası: Modern kölelik K öle” ve “Kölelik” günlük yaşantımızda sıklıkla kullandığımız kavramlar. Ve bu kavramlar sıradan bir sözcük olmanın ötesinde anlamlar taşıyor. Yalnızca siyasal, toplumsal ve ekonomik bir kavram olarak değil üstelik... Köleliliğin yüzyılların ötesinde yaşanan bir sorun olduğunu düşünenler yanılır. Eğer kölelikten “Beyaz adamın” kırbacıyla genellikle siyahları zorla çalıştırması ya da zincirlere vurulmuş yüzlerce/binlerce siyah insanın gemilere doldurularak tek tek ya da toplu satılmasından söz ediliyorsa kuşkusuz böyle bir kölelik ve köle ticareti artık günümüzde görünür değil. Ancak dahası var... Günümüzdeki kölelik ve köle benzeri uygulamalar başka görünümlerde ortaya çıkıyor. Kölelik ve benzeri uygulamalar hiç de uzağımızda değil; yan sokakta belki, belki aynı binada, aynı kentte... Ama çok yakınımızda, inanın... Modern kölelik ve köle benzeri uygulamalar, geleneksel köleliğin ve ticaretinin yasaklanması nedeniyle daha örtülü, daha saklanan ve çoğunlukla geleneksel “formlarla” biçimlenmiş yeni görüntülerde ortaya çıkıyor. 53 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:26 Page 54 MODERN KÖLELİK? Kölelik ve köle ticareti, komünal toplumların dağılmasını izleyen dönemlerden sonra ortaya çıkan feodalitede ve kapitalizmde tam anlamıyla ortadan kaldırılamamış özellikle 18. Yüzyılın son yıllarından sonra günümüze kadar çok hızla daralan bir alanda kalmasına rağmen farklı biçimlerde sürmüştür. Afrika’dan çok sayıda siyah kölenin gönderildiği Amerika kıtasında 1771 yılında Haiti’de gerçekleşen köle ayaklanması köle ticaretinin yasaklanmasına uzanan yolda çok önemli bir uğrak noktası oluşturmuştur. Köle ticaretinin ilk olarak yasaklandığı ülke 18. Yüzyılın sonlarında Amerika’nın Vermont (1777), Pennsylvania (1780), Massachusetts (1783) ve Connecticut (1784) gibi doğu ve kuzey eyaletleri olmuştur. Avrupa’da köle ticaretini yasaklayan ilk ülkeler arasında 1803 yılında Danimarka, 1807 yılında İngiltere ve daha sonra Hollanda’dır. Ancak özellikle Meksika, Şili, Bolivya ve birçok Latin Amerika ülkesinde 19. Yüzyılın erken dönemlerinden başlayarak köle ticareti yasaklanmaya başlamıştır. Köle ticaretinin yasaklanmasında dönüm noktalarından biri 18611865 yılları arasında süren Amerikan iç savaşından sonra köleliğe karşı olan Kuzey Eyaletlerinin savaşı kazanmasıdır. Kölelik karşıtı sistematik yasal düzenlemeler ilk olarak İngiltere’de gerçekleştirildi ve diğer Avrupa ülkeleriyle kölelik ticareti karşıtı anlaşmalar ağı oluşturmaya başladı. 19. Yüzyılın ortalarına kadar Fransa, Avusturya, Prusya, Rusya, Hollanda, Portekiz ve İspanya isteksiz de olsa bazı anlaşmaları imzaladılar. Osmanlı imparatorluğu özellikle İngiltere’nin büyük baskısı sonucu Sultan Abdülmecid tarafından 1847’de bir fermanla köle ticaretini yasakladı. Ancak ne Osmanlı’da ne de Avrupa’nın sömürgeci ülkelerinde kapitalizmin ilerlemesine rağmen kölelik ve köle benzeri geleneksel uygulamalar tümüyle sona ermedi. Özellikle emperyalist ülkeler Afrika, Uzakdoğu, Ortadoğu ve Güney Amerika ve Karayyiplerdeki sömürgelerinde köleliği kimi zaman açık, kimi zaman da gizli biçimde korudular, yaşattılar. 1926’da Milletler Cemiyeti’nin bütün dünyada köleliği yasaklamasına rağmen kölelik uygulamaları daralan toplumsal alanında varlığını sürdürdü. Kölelik konusunda en önemli uluslarası sözleşme 1926 yılında Milletler Cemiyeti tarafından kabul edilen “Esaretin Men’i Sözleşmesi”dir (Türkiye bu sözleşmeyi 1933 yılında kabul etti). 1949 yılında kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi köleliği tümüyle yasakladı. 1956 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilen “Kölelik, Köle Ticareti, Köleliğe Benzer Uygulama ve Geleneklerin Ortadan Kaldırılmasına Dair Sözleşme” kavramları daha da somutlandırdı. Ülkemizin 27 Aralık 1963 tarihinde kabul ettiği bu sözleşmeye göre geleneksel kölelik tanımına somut açıklık getirildi. Sözleşmenin köleliğe benzer uygulamalar ve gelenekler başlıklı Birinci Maddesinde köleliğe benzer uygulamalar ve ge- 54 lenekler şöyle tanımlanmaktadır: “a) Borç sebebiyle kölelik; yani bir borçlunun bir borcun teminatı olarak şahsen hizmet etmeği veya murakabesi altındaki bir kimsenin hizmet etmesini taahhüt eylediği halde bu hizmetlerin mukabili âdilâne bedelin borcun ödenmesine tahsis edilmemesi veya bu hizmetlerin süresinin tahdit ve mahiyetlerinin tesbit olunmaması hal veya şartı; b) Serflik; yani bir kimsenin kanun, teamül veya bir anlaşmaya göre diğer bir kimseye ait arazi üzerinde yaşama ve çalışmaya mecbur olması ve bu diğer kimseye ücret mukabilinde veya ücretsiz muayyen şekilde hizmet etmesi hali ve bu halini değiştirme imkânına malik olmaması; c) Aşağıdaki uygulama veya gelenekten herhangi biri: i) Bir kadının, reddetmek hakkı olmadan, anne ve babasına, vâsisine, ailesine veya diğer herhangi bir şahıs yahut topluluğa nakdi veya aynî bir ivaz mukabilinde evlendirilmesi vaadinde bulunulması veya evlendirilmesi; ii) Bir kadının kocasının, bunun ailesinin veya mensup olduğu aşiretin bu kadını ivaz mukabili veya sair şekilde üçüncü bir şahsa devretmek hakkına sahip olması; iii) Kocasının ölümü üzerine kadının miras yolu ile diğer bir şahsa devredilebilmesi; d) Bir çocuğun veya 18 yaşından aşağı temyiz kudretini haiz bir kimsenin gerek anne ve babası, yahut bunlardan biri, gerekse vasisi tarafından, şahsını dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:26 Page 55 veya işini istismar maksadiyle bedel mukabilinde veya bedelsiz diğer bir şahsa devrine müsait olan herhangi bir uygulama ve gelenek.” HANGİ BİÇİMLER? Kölelik ve kölelik benzeri uygulamalar günümüzde farklı biçimlerde ortaya çıkmaktadır. Birleşmiş Milletler Örgütü’ne bağlı kuruluşlar ve özellikle Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), savaş ve çatışmaların yarattığı mülteci yaşamın ve genel olarak göçmenlik başta olmak üzere köleliğin farklı biçimlerinin 21. Yüzyılda önemli ölçüde arttığına işaret etmektedir. Bu kölelik biçimleri genel olarak şöyle yantısılmaktadır: 1- Geleneksel kölelik- Bireyin yasa, gelenek veya anlaşma gereği başka birine ait bir mülkte çalışmaya zorunlu bırakılmasıdır. İşçinin/çalışanın statü değiştirebilme yeterliliğinin olmaması bu tür köleliği oluşturmaktadır. Geleneksel anlamda kölelikte bireyler yaşamları boyunca sürecek bir kölelik statüsünde tanımlanırlar-yaşatılırlar. Onlar gerçek ticaret unsuru olan birer mal ya da meta olarak görülürler. 2-Borç köleliği- Bir insan borca karşılık zorla alıkonulur. Zorla alıkonulanın çalıştırılması borcunu geri ödemesi içindir. Bu tür işçiler çok az kazandıkları veya hiç kazanamadıkları için borçlarını geri ödemeleri zordur ve borçları sonraki nesile bile aktarılabilir. Kölelik borcu geleneksel kölelikten kesinlikle ayırt edilemez. Çünkü bu borç, para ödenene kadar kişinin kendi sürdüğü topraktan ya da kendi işinden ayrılmasını önlemektedir. GENİŞ TANIM Teoride bir borcun, bir süre içinde geri ödenmesi mümkün olmaYENİ TANIM sına rağmen, burada borçlunun tüm çabalarına karşın borcunu Dünyanın farklı yerleödeyemediği bir körinde, kölelik teriminin lelik durumu ortaya çıkmaktadır. Norkendisiyle birlikte insan malde borç, köle işçi ticareti, zorla çalıştırma, çocuklar tarafından borç köleliği, zorla evlilik ödenir. Ortaklık, kölelik borcunun alve çocuk istismarı ve titında kalan careti gibi diğer kavramborçlulara giden köleliğin dahil lar tanıdık bir yoldur. modern biçimlerini ta3- Zorla çanımlamak için farklı terlıştırma- Zorminolojiler kullanılıyor. lama, baskı, ceza, tehdit Bütün bu suçların ve özgürlüortak bazı noktaları var. ğün esirModern köleliğin kısaca genmesi yoluyla tanımı; bir insanın başka çalıştıbir insanı istismar amaçlı rılma. kullanması, kontrol etmesi, kazanç elde etmesi, satması veya ortadan kaldırması yoluyla o bireyi özgürlümahrum ğünden bırakarak egemenlik kurması veya kontrol etmesidir. 55 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:26 Page 56 ILO: MODERN KÖLELİK GERÇEK BİR TEHLİKE zorla çalıştırılması üzerine Modern köleliğin farklı yapabilmeleri araştırma biçimlerine üzerine duyarlıiçin kapsamlı çalışmalar lığı geliştirmek konusunda yürütmesinin zorunlu olUluslararası Çalışma Örduğu belirtiliyor. gütü (ILO) bir dizi çalışma ILO’ya göre durum çok gerçekleştiriyor. boyutlardadır dramatik Özellikle son 10 yıldır çapında yakdünya Çünkü ILO zorla çalıştırmanın yayinsan, milyon 20.9 laşık gınlığını tahmin edebilmek aldatıveya yapılarak baskı için hedeflenen bölgelerde larak zorla çalıştırılmaktaveya hedeflenen ülkelerde dır. ve toplumlarda araştırma Mayıs 2014’te yayınlayöntemleri deneniyor. Olanan “Kârlar ve Yoksulluk: sılıklı örneklemenin mümZorla Çalıştırmanın Ekonokün olmadığı ülkelerde adlı rapora göre, misi” yapılısayısal araştırmalar esas neçalıştırmada zorla yor. Ermenistan, Banglayoksulluk, arasında denler deş, Bolivya, Çin, Etiyopya, savunmasızlık, eğitim ve Gürcistan, Fildişi Sahilleri, yazarlık düzeyinin düokur Moldova, Myanmar, Nepal, göç ve başka enşüklüğü, Nijer, Sri Lanka, Tayland ve bulun– faktörler formel Zambiya üzerinde uygulaçazorla Kanıtlar, maktadır. nan çalışmalarda zorla çakarşıesas lıştırmaya karşı lışmanın boyutları ölçül– lık olarak önleme ve meye çalışılıyor. Bu araştırkorumaya yönelik daha maların sonuçları zorla çave acil önlemlerin güçlü için lıştırmayı önlemek gerektiğini ortaya alınması kanıta dayalı politikalar Rapor aynı zakoyuyor. yapmak amacıyla karar çalıştırmanın zorla manda, alınmasını kolaylaştırmak hakfaktörleri belirleyici olarak tanımlanıyor. sunuyor. bilgiler yeni kında ILO’nun 2012 yılında Bu bilgiler; hükümetlerin yayınladığı zorla çalıştırma ve ortaklarının zorla çalışüzerine sayısal araştırmatırmanın olduğu yerlerde lar rehberinde zorla çalışdurdurmaya değil sadece “Görmesi üzerine tırma oluşmadan zamanda aynı zor” da zor, sayması daha politikayönelik önlemeye belirlemesi yapılırken ulugeliştirprogramlar ve lar sal istatistik kurumları ve melerini sağlamaya öncelik araştırma enstitülerinin yer. tanımalarıdı tişkinlerin ve çocukların 56 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:27 Page 57 4- Çocuk işçiliği, çocuk ticareti ve çocuk işgücü sömürüsünün en kötü biçimleri- Çocuk işgücü sömürüsünü kapsayan durumlar çocukların sağlığını, güvenliğini veya psikolojilerini zedeleyecek köleliği, cinsel istismarı, yasa dışı etkinlikleri ve tehlikeli çalışma koşullarını içerir. Zorla dilendirilme, ev içi kölelik, taş ocağı ve tuğla fırınında çalıştırma, balıkçılık alanında uzun saatler ve ödeme olmadan çalıştırılmak gibi durumlar bunun somut örneklerini oluşturur. 5- Çocukların ticari cinsel istismarı- Çocuk fuhuşu, çocuk seks turizmi ve çocuk pornografisi modern kölelik biçimlerinin en kötü görünümlerini yansıtır. 7- Cinsel istismar ve zorla çalıştırmak için insan ticareti- İnsanlar, ekonomik veya cinsel istismar amaçlı tehdit, kandırma ve baskı gibi yöntemlerle toplatılır. “Tüccarlar”, kurbanın pasaportuna zorla alıkoyarlar, ücretlerini ödemezler ve istekleri dışında çalışmaya zorlarlar. Bazı durumlarda bireyler organ ticareti amacıyla zorlanır. 8- Cinsel kölelik- Çoğu zaman silahlı işgal veya çatışma zamanlarında ortaya çıkan ve zor kullanma veya tehditle bireylerin cinsel istismarıdır. 9- Zorla veya erken yaşta evlendirilme, eş ticareti ve dulun miras kalması- Evlilik şartları altında köle benzeri uygulamalardır. Bir veya her iki tarafın da özgür ve geçerli rızası ya da oluru olmadan ve para veya başka bir mal karşılığı zorla gerçekleştirilen evliliklerdir. Dulun miras kalması ise kocasının ölümünden sonra dul kalan bir ka- dının, kocasının erkek kardeşi veya başka bir aile bireyi ile evlendirilmesidir. 10- Savaşlarda çocukların kullandırılması- Dünyanın birçok yerinde, askeri hizmete giren çocuklara zorla askeri işler yaptırılması da modern kölelik tanımları arasında değerlendirilmektedir. Bu süreçte bulunun çocuklar için sonuçlar son derece yıkıcıdır. Bazı çocuklar sorguya alınırken, çocuklara işkence edilirken, çocuklar dövülürken veya savaş esiri olarak tutulurken birçoğu silahlı operasyonlarda ölmekte ya da etkisiz hale getirilmektedir. 11- Dinsel kuruluşlar ve tarikat bağlantılarıyla illegal din veya tarikat içi etkinlikler ya da zorla veya zorunlu çalıştırmalar yaygın biçimde ortaya çıkan köleliğe benzer durumlardır. GÖZLER KAPANAMAZ, SAĞIR OLUNAMAZ; HELE DİLSİZ HİÇ!... Silahların ve korkuların egemenliğindeki Ortadoğu’da milyonlarca sivilin, yüzyıllardır yaşadıkları ülkeleri terk ederek mülteci yaşamına zorlanması, geçim ve can derdi yanında kölelik ilişkilerinin doğmasına da yol açtı. Özellikle Suriye ve Irak’ta yaşanan insanlık dramı yalnızca mülteci yaşamına zorlananlar açısından değil aynı zamanda topraklarında kalmak durumunda bulunanlar açısından da kölelik ilişkilerini yarattı. Suriye ve Irak’ta köleliği yaşatmak isteyen vahşi-terörist gruplar, kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere onbinlerce insanı köle olarak kullanmaya başladılar. 57 Günümüzde mülteci yaşamına zorlanan milyonlarca insanın yaşama tutunmak için Türkiye’de ve çevre ülkelerde kölece çalıştırılmalarına sıklıkla tanık olunmaktadır. Özellikle tarımsal işletmelerde tek tek ya da gruplar halinde köle olarak çalıştırılan çok sayıda insanın bulunduğu bilinmektedir. Bu durum günümüzde de sürdürülmekte ve ne yazık ki engellenmemektedir. Modern köleliğin bölgeler ve ülkeler düzeyinde ne ölçüde ve nasıl yaygınlaştırıldığına ilişkin düzenlenen raporlarda Avrupa’da modern köleliğin en yaygın yaşandığı ülkenin Türkiye olduğu açık biçimde belirtilmektedir. Raporlara göre Türkiye’de inşaat, ev işleri, sürücülük gibi işlerde çalışan yabancılar güvencesiz ve zor koşullarda tutulmaktadır. Bu önemli sorun yalnızca devlet kurumları ve siyasal partiler yönünden değil, aynı zamanda sendikalar yönünden de dikkatle sorgulanması, izlenmesi ve tepki gösterilmesi gereken bir sorundur. Söylenecek söz çok bu konuda... Sendikalar köle ve benzeri uygulamalar konusunda duyarlılıklarını daha da arttırmalıdır. Nedeni açık... Sendikacılık yalnızca “yetki peşinde” olmak değildir; yalnızca toplu iş sözleşmesi imzalamak da... Daha fazlası, daha ilerisidir. Çünkü “özgür insan olmak”, başkasındaki acıyı, insanlık dışı tutsaklığı yaşayabilmektir, anlayabilmektir de aynı zamanda. Köleliğe gözlerini kapatanlar, sağır olanlar ve dilsizleşenler; nelere açarlar gözlerini, nasıl yaşarlar suskunluğu ve sessizliği... bin defa düşünmeli... dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:27 Page 58 BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ SANILDIĞINDAN ÇOK DAHA BÜYÜK K üresel düzeyde son olarak yayınlanan 2014 Küresel Kölelik Endeksi raporu dünyada kölelik ve kölelik benzeri uygulamaların sanıldığından çok daha fazla olduğunu göstermektedir. Kölelik uygulamalarının yaygın olduğu ülkeler genellikle Afrika ülkeleridir. Batı Afrika ülkesi olan Moritanya köleliğin yaygın olarak ortaya çıktığı ülkelerin başında yer alıyor. Geleneksel köleliğin yoğun olduğu ülkede 2014 yılında nüfusun yüzde 4’ü (yaklaşık 155 bin 600) köleleştirilmiş durumda. Moritanya Hükümetinin almaya çalıştığı bazı etkili uygulamaların sonucunun zaman alacağı ve geleneksel köleliğin etkisini daha uzun süre var olacağı belirtiliyor. Ancak bunun ötesinde Asya ülkelerinde de kölelik uygulamalarını yaygın olarak gözlemek olanaklı... Ekonomisinin büyük bölümü pamuk üretimine ve ihracatına bağlı bir Orta Asya ülkesi olan Özbekistan Cumhuriyeti Endekste ikinci sırada. Özbekistan’ın listede yükselmesinin nedeni hükümet destekli zorla çalıştırmanın uygulanmasıdır. Özbekistan’daki modern kölelik tahminlerinin kesinliğini ölçmek oldukça zor olsa da hükümetin 58 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:27 Page 59 yurttaşlarını her yıl iki ay boyunca pamuk toplamaları için zorladığı çeşitli örgütlerce belgelenmiştir. Tahminlerin en ılımlısı, Özbekistan nüfusunun yaklaşık yüzde 4’ünün (yaklaşık 1 milyon 200 bin) her yıl pamuk hasat zamanı modern kölelik ilişkileriyle çalıştırılmasıdır. Modern köleliğin yaygın olduğu üçüncü ülke Haiti gösterilirken nüfusunun yüzde 1.4’ünün modern kölelik içinde olmasıyla endekste dördüncü sırada olan Katar, önemli ölçüde yabancı işçi çalıştırmaktadır. Bu ülkeleri Hindistan, Pakistan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Sudan, Suriye ve Orta Afrika Cumhuriyeti izlemektedir. Bu ülkelerin ilk 10 arasında olmasının ana nedenlerinin başında yoksulluğun ve özellikle savaş ve çatışmanın modern kölelik üzerindeki etkisindendir. Köleliğin sayısal olarak fazla olduğu ülkeler arasında Çin, Endonezya, Bangladeş, Güney Sudan gelmektedir. Küresel Kölelik Endeks’ine göre Türkiye 160 ülke arasında barındırdığı köle sayısına dayalı veriye göre Dünyada 29’uncu sırada ve Avrupa'da kölelik riski en yüksek ülke du- rumundadır. Buna göre Türkiye’de 120 bin "köle" bulunmaktadır. Türkiye için bu rakamların çok daha yukarılara çıkması olasıdır. Çünkü; mültecilerin çalıştırılma koşulları; mevsimlik tarım işçiliğinin yaygınlığı; dayıbaşılığına dayalı rödavans sistemiyle çalıştırılan maden ocakları gerçeği; özellikle Zonguldak başta olmak üzere kimi bölgelerde yasa dışı biçimde çalıştırılan yabancı ve yerli işçiler; balıkçılık alanında kuraldışı çalışmaların geleneksel yüzde sistemiyle sürdürülmesi; taşeronda çalıştırmanın vahşi sömürü koşullarını arttırması gibi birçok faktör değerlendirildiğinde bu rakamın çok daha üst düzeylerde olduğu söylenebilir. Ne yapılabilir? Ülkemiz için öncelikle hızlı biçimde belirlemelerin yapılması ve buna uygun önleyici tutum geliştirilmesi zorunludur. Bu gelişmeleri yalnızca kamu makamlarının insafına bırakmak geçerli bir yöntem olamaz. Yaptırımcı politikaların oluşturulmasında sendikaların katılımı ve görüşleri son derece önemli roller içeren politikaların oluşturulmasını sağlayabilir. 59 23 Ağustos: Köleliğe Karşı Mücadele ve Köleliğin Kaldırılmasını Anma Günü̈ 22 Ağustos 1791 gününü 23 Ağustos gününe bağlayan gece, Toussaint Louverture önderliğinde Santo Domingo (günümüzde Haiti ve Dominik Cumhuriyeti)’da gerçekleşen köle ayaklanması transatlantik köle ticaretinin ortadan kaldırılmasında çok önemli bir rolü bulunmaktadır. Bölgede gerçekleşen köle isyanı, Karayip koloni sisteminin zayıflamasını sağlarken köleliğin sonunu getiren süreçte belirleyici olmuştur. İnsanlık tarihi açısından önemli olan 23 Ağustos, günümüzde Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından Köleliğe Karşı Mücadele Günü ve Köleliğin Kaldırılmasını Anma Günü olarak kutlanmaktadır. dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:27 Page 60 “KÖLELİK VEYA YENİ EN ALTTAKİLER/YENİ KÖLELER: SIĞINMACILAR M ilyonlarca sığınmacı Suriye ve Irak’tan kaçarak ülkemizde yaşamlarını sür“Madde 4- Hiç kimse köledürüyor. Sığınmacıların bir lik veya kulluk altında bubölümü kendilerine tanınan lundurulamaz; kölelik ve olanakların kısıtlılığı ve köle ticareti her türlü şekyaşam zorlukları nedeniyle liyle yasaktır.” (İnsan Hakçoğunlukla ölümü göze alıları Evrensel Bildirgesi) yor ve çoluk çocuk Avrupa ülkelerine geçiyor. Bunla“Madde 1- İşbu mukavelerın önemli bir bölümü ise nameye nazaran şurası boğularak yaşamlarını yimukarrerdir ki: tirdi, yitiriyor. 1. Esaret, üzerinde mülkiTürkiye’de yaşamlarını yet hakkına mahsus havas sürdüren yaklaşık 3 miltamamen veya kısmen icra yona yakın sığınmacı edilen bir şahsın hal ve ise yıllardır çok zor koşartıdır. şullarda yaşama tutu2. Esir ticareti, esaret hanuyor. line irca etmek üzere bir Sığınmacı olarak şahsın zaptı, iktisabı ve ülkemizde bulunan mülkiyetinin terki fiillerini; insanların önemli satmak veya mübadele bölümü kimi etmek üzere bir esirin iktizaman dilenerek sabı fiilini; satmak veya yaşamını sürdümübadele etmek üzere ikrürken çok tisap edilen bir esirin satış önemli bölümü veya mübadele tarikile ise son yıllarda terki ve kezalik umumiyet çoğunlukla geitibarıle her türlü esir nakliçici/gündeyat ve ticareti fiillerini ihtiva likçi işlerde eder. çalışıyor. (Milletler Cemiyeti’nin SığınmaEsaretin Meni hakkında c ı l a r ı n 25 Eylül 1926 tarihli muiçinde bukavelenamesi) lunduğu KULLUK YASAKTIR” 60 zor koşulları “fırsata” dönüştüren ve bunu çoğunlukla “lütuf”, “hayır yapmak” olarak sunan küçüklü-büyüklü işverenler, onları genellikle son derece kötü koşullarda ve boğaz tokluğuna çalıştırıyor. Onların çalışma ortamı kimi zaman inşaatlar, kimi zaman oto ya da organize sanayi sitelerindeki son derece düşük statülü işler veya mevsimlik işçi olarak tarlalar. Onlar Adana’da çapa yapıyor, Isparta’da elma topluyor, Ankara’da soğan söküyor, Bolu’da kümeslerde çalışıyor; Balıkesir’de zeytin, Düzce’de, Giresun’da fındık topluyor... Hemen hepsinin ücretleri düşük ödeniyor, ücret ödemeleri geciktiriliyor ya da eksik ödeniyor; borçlandırılıyor, zorla “tutuluyor” Bir başka anlatımla onların artık adım atmadığı, çalıştırılmadığı bir ortam neredeyse yok. Onların köle ya da köle benzeri koşullarında çalıştırılmaları ne ülkemizin imzaladığı uluslararası sözleşmeler açısından, ne de yasalarımız açısından olanaklı değildir; tartışmasız biçimde suçtur. dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:27 Page 61 Yasalar Türkiye’de sığınmacıların çalıştırılmasını (genellikle uygulan– masa veya yeterli korunmalardan uzak hükümler taşıyor olsa da) kurallara bağlamış durumdadır. Tarım dışı işlerde çalışma konusunda daha kesin ve belirgin kurallar olmasına ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan “Çalışma İzni” alma zorunluluğu bulunmasına rağmen, tarım ve hayvancılık işlerinde çalışacak olanların izin almalarına gerek bulunmamakta, ilgili valiliklere bildirim yapmaları gerekmektedir. Çalışan sığınmacılara yapılacak ücret ödemesinin mutlaka yürürlükteki asgari ücret düzeyinde olması zorunludur. Bu arada belirtilmelidir ki, ülkemizde bulunan mültecilerin kölelik koşullarında bulundurulmaları, yalnızca çalışma alanında yaşanmamaktadır. Çok sayıda kadının alınıp-satıldığı, cinsel istismara zorlandığı ve kimi illerde fotoğraflı kataloglarla satılabildiği haberleri yazılmaktadır. Sığınmacı ya da değil hiçbir insan kölelik koşullarında tutulamaz; köleliği ve kulluğa zorlanamaz. Buna izin vermemek devletin temel, öncelikli ve dışlayamayacağı görevidir. Bu konuda alınacak önlemlerdeki en küçük zayıflık, en küçük gecikme, en küçük denetimsizlik var olan sorunları daha da arttıracaktır. 61 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:27 Page 62 62 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 63 Çalıştıkça emekli maaşı düşüyor mu? Mustafa Balkız (Sosyal Güvenlik Uzmanı) [email protected] S on zamanlarda en çok sorulan soruların başında geliyor "Ne kadar fazla çalışırsan bağlanacak emekli maaşı o nispette düşük olacağı" kulaktan kulağa yayılmaktadır. Aslında, normal koşullarda işçilerin prim ödeme gün sayısı arttıkça bağlanacak emekli maaşının daha yüksek olması gerekmektedir. Ancak değişik zamanlarda yapılan düzenlemelerle çalıştıkça emekli maaşının düştüğü bir maaş bağlama sistemi getirildi. Asgari ücret veya bu ücrete yakın maaş alanların aylıklarındaki düşüş her ay için 3 TL kadar olmaktadır. Sosyal devlet olmanın en önemli göstergesi sosyal güvenlik açıklarıdır. SGK ise bu açıkların artması nedeniyle sosyal devlet olma ilkesini bir yana bırakarak bu açıkların azaltılması yönünde çalışmalar başlattı. 2003 yılında Türkiye'de 2 çalışan bir emekliyi finanse ediyordu. Bu oran 2015 yılında bir çalışana karşı bir emekli düşer hale geldi. Sağlıklı bir sosyal güvenlik sistemi için 4 aktif çalışanın bir emekliyi finanse etmesini düşünen hükümet sosyal güvenlik sistemine para aktaracağına emeklilere bağlanacak maaşı düşürme yolunu seçti. "SGK'nın açıkları var" dediler, "Açıkların kapanması lazım" dediler. Açıkları kapatmanın iki yolu vardı. Ya işverenlerden daha fazla prim alacaklardı ya da emekli aylıklarını düşüreceklerdi. Hükümet ikincisini tercih etti. Önce aylık bağlama oranı (ABO) düşürüldü. 9000 Gün prim ile emekli olanların 1999'dan önce aylık bağlama oranı yüzde 76 iken 2000--2008 arasında yüzde 65'e, 2008 sonrası için de yüzde 50'ye düşürüldü. Diğer yandan alt sınır uygulaması getirilerek 5510 sayılı kanunda hesaplanan aylığın sigortalının çalışma sureleri için prime esas günlük kazanç alt sınırları dikkate alınarak, eski sistem taban aylığı ile yeni sistem taban aylığı arasında yüzde 25 fark emekliler aleyhine işletilmeye başlandı. Bunu basit bir örnekle anlatmak gerekirse; Doğum tarihleri aynı, işe giriş tarihleri aynı olan üç arkadaş var. Çalıştıkları süre içinde hep asgari ücretten maaş almışlar. Bunlardan ilki 1999 tarihinde 15 yıllık çalışma süresini doldurmuş 3600 gün prim ödemiş yaşını beklemek üzere işinden ayrılmış. İkincisi 30 Eylül 2008 yılına kadar çalışmış. Bu zaman zarfında 6120 gün prim ödeyerek ayrılıp yaşını beklemeye başlamış. Üçüncüsü 2015 yılı Ekim ayına kadar çalışmaya devam etmiş. Bu zaman diliminde 8600 gün prim ödemiş. Her üçüncünde emeklilik yaşı 2015 Kasım ayında dolmuş. 1999 tarihinden sonra çalışması olmayan ve toplamda 3600 gün prim ödeyerek emekli olan birinci arkadaşa aylık 1300 TL maaş bağlanıyor. 6120 gün prim ödemiş ve 2008 tarihinden önce işi bırakmış olan sigortalıya 1050 TL maaş bağlanıyor. 8600 gün prim ödemiş ve 2008 tarihinden sonrası içinde çalışmaya devam eden üçüncü arkadaşa 900 TL maaş bağlanıyor. Görüleceği gibi hep asgari ücretle çalışan işçilerin emekli maaşları çalıştıkça düşmektedir. Emekli maaşlarının düşmemesi için 2016 yılı için aylık brüt maaşın 4000 ve üzeri maşla çalışmaktır. Bir diğer konu, işveren işçiye ödediği ücretin gerçek ücret üzerinden SGK'ya bildirilmesini sağlamaktır. 63 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 64 Erken emeklilik hangi koşullarda gerçekleşebilir? Yaşını dolduran, hizmet süresini tamamlayan ve bu süre içinde istenilen sayıda prim ödeyen sigortalılar, emekli olmaya hak kazanıyorlar. Bunların yanında belirli koşulları yerine getirmiş olanlar vaktinden önce emekli olmaya hak kazanıyor. İşte erken emekli olmaya tesir eden etkenler. ERKEN YAŞLANMA DOĞUM BORÇLANMASI YAPMAK Normal de gerçek yaşından çok daha yaşlı görünen kadın veya erkeğin hastane raporuyla tescil edilmesine erken yaşlanma denir. Erken yaşlandığı SGK tarafından tespit edilen sigortalılar diğer koşulları da yerine getirmişlerse kadın ve erkek 50 yaşında emekli olurlar. 5510 sayılı yasa ile kadınlara doğum borçlanması getirilmiştir. Kadınların doğum borçlanması yapmaları için işe girdikten sonra yapmış oldukları doğumları borçlanacakları için, doğum borçlanması işe giriş tarihlerini öne çekmez. Ancak hizmet süresini tamamlamış ve yaşını doldurmuş fakat prim gün sayısına ihtiyacı olan anneler borçlanma yaparak erken emekli olurlar. ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELER 01.07.1990 tarihinde sigortalı olan bir kadın 1993 ile 1999 tarihleri arasında 3 doğum yapmış. Toplam 3500 gün prim ödedikten sonra işten ayrılmış olan bu kadının emekli olabilmesi için 47 yaş ve 5400 gün prime ihtiyacı vardır. 3500 gün primi ödemesi bulunan bu kadın 3 çocuk için 6 yıl borçlanma yaparak 2160 gün kazanacağından kendisi için yeterli olan 5450 gün prime ulaşmaktadır. Bu sigortalı borçlanma yaparak 6 yıl önce emekli olma hakkını kazanmaktadır. Başkasının bakımına muhtaç derecede ağır engelli çocuğu olan anneler 5 yıl önce emekli olurlar. Bu annelerin 1 Ekim 2008 tarihinden sonraki çalışmaları yılda 360 gün olarak değil 450 gün olarak değerlendirilir. Çocuğunun ağır engelli olması nedeniyle çalışamayan anneler isteğe bağlı prim ödedikleri takdirde aynı haklardan yararlanırlar. ASKER BORÇLANMASI YAPMAK Sigortalı olarak işe girmeden önce askere giden erkek sigortalılar, askerlik borçlanması yaptıkları takdirde hizmetlerini öne çekerek askerlik yaptıkları süre kadar erken emekli olurlar. Ayrıca askerlik süresi kadar prim ilavesi yapılır. YIPRANMALI ÇALIŞMA Çalışma koşulları ağır olan mesleklerde çalışanlar daha erken emekli oluyorlar. Yıpranma payı hakkına sahip olan mesleklerde çalışanların çalıştıkları ger yıl için 60 ile 90 gün aralığında fiili hizmet zammı verilmektedir. Böylece yıpranmalı çalışanlar 5 yıl erken emekli olma hakkına sahip oluyorlar. 4447 SAYILI YASADAN ÖNCE İŞE GİRENLER 8 Eylül 1976 tarihinden önce işe başlamış olan erkekler 25 yıl, 8 Eylül 1981 tarihinden önce işe başlamış olan kadınlar 20 yıl çalışmış ve 5000 gün prim ödemişlerse yaşlarına bakılmaksızın emekli olabilirler Yine işe girdikleri tarih dikkate alınarak 15 yılda 3600 gün prim ödemesi bulunan erkekler 55 ile 60 yaş aralığında kadınlar ise 50 ile 58 yaş aralığında emekli olurlar. Yıpranma hakkına sahip olan bazı meslekler, kurşun ve arsenik işlerinde çalışanlar, cam fabrika ve atölyelerinde çalışanlar, madenlerin yer altında çalışanları, çimento fabrikalarında çalışanlar, civa üretiminde çalışanlar gibi. 64 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 65 Adana 1 Nolu Şubede Temsilci Eğitimi Adana 1 Nolu Şubede eski ve yeni temsilcilere yönelik olarak düzenlenen eğitim seminerinde yasal ve güncel gelişmeler değerlendirildi. Genel Eğitim Danışmanı Volkan Yaraşır tarafından sunulan eğitim seminerine Genel Eğitim Sekreteri İsmail Aydın, Şube Başkanı Hülya Özcan, Şube İdari Sekreteri İbrahim Halil Bebe ve Şube Mali Sekreteri Fikret Yaşar katıldı. 25 Mayıs günü düzenlenen seminerin açış konuşmasını yapan Genel Eğitim Sekreteri İsmail Aydın ”Türkiye kritik bir süreçten geçiyor. Suriye’deki iç savaşın fay hatları Türkiye’yi de sarsmaya başladı. İşçi sınıfına sistemli saldırılar yapılıyor. Özel istihdam büroları, kiralık işçilik bu saldırıların en önemlilerinden biri. Bizim elimizde sendikamızdan başka bir silah yok. Sendikamıza sahip çıkalım” dedi. Şube Başkanı Hülya Özcan “sistematik seminerlerimizle şubemizi daha nitelikli ve daha örgütlü hale getireceğiz” diyerek başarılar diledi. Bu arada 24 Mayıs akşamı Mersin’de yeni örgütlendiğimiz Özgüneş işçilerine temel sendikal eğitim niteliğinde seminer verildi. 25 Mayıs günü yeni temsilcilerle “sendikal yapı, temsilci ilişkisi, sendikal organlar, temsilcinin iş hukukundaki yeri” üzerine seminer yapıldı. Seminerde konuşan Genel Eğitim Sekreteri İsmail Aydın ve Şube Başkanı Hülya Özcan semnidek eğitimin önemini vurguladılar. 65 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 66 İzmir Şubesi Temsilciler Kurultayı Sendikamız İzmir Şubesi tarafından düzenlenen Temsilciler Kurultayı, Genel Başkan Osman Gürsu'nun katılımıyla 19 Nisan 2016 tarihinde İzmir Barosu Toplantı Salonunda yapıldı. Toplantıda konuşan Genel Baş- 66 kan Osman Gürsu, sendikal yaşamda sorunların giderek arttığına dikkat çekerek sendikal birlik ve dayanışmanın önemine değindi. Osman Gürsu, kiralık işçilik, güvencesiz esnek çalışma ve kıdem tazminatı fonu dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 67 başta olmak üzere bir dizi yeni saldırıların gerçekleştirilmeye çalışıldığı vurgulayarak sendikalara ve üyelere somut görevler düştüğünü söyledi. Toplantıda konuşan Şube Başkanı S. Birol Aslanoğlu, sendika temsilcilerinin üye sendika ilişkisinde belirleyici önemde bulunduğunu belirterek, emek ve demokrasi karşıtı uygulamalara karşı demokratik hakları sonuna dek kullanarak birlikte davranmak gerektiğini söyledi. Tüm şube sınırlarındaki işyerlerinden gelen temsilcilerle gerçekleşen Temsililer Kurultayı, sendikal çalışmalara yeni boyutlar getirmesi yönünde ileri bir adım olarak öne çıktı. 67 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 68 Sağlık çalışanına yönelik şiddet ve Beyaz Kod uygulaması Leyla Ezgi (Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği) Ü lkemizde sağlık çalışanlarına yönelik şiddet önemli bir toplumsal sorun haline gelmiştir. Bu sorunun hem hastaların sağlık hizmetlerinde yararlanmasında hem de sağlık çalışanlarının motivasyonlarının düşmesinde etkili olduğu düşünülmektedir. Sağlık çalışanlarına hukuki destek sağlanmasının sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi açısından önemli bir adım olduğu düşünülerek 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de (1) sağlık çalışanlarına hukuki destek sağlanması öngörülmüştür. Bu Kanun Hükmünde Kararname’nin 54. Maddesinde Bakanlık ve bağlı kuruluşlarında sağlık hizmeti sunarken veya görevlerinden dolayı personele karşı işlenen suçlar nedeniyle ceza hukuku kapsamında yürütülen işlemler ve davalarda, personelin talebi üzerine bakanlık ve bağlı kuruluşlarca hukuki yardım yapılacağı öngörülmüştür. Aynı maddeye göre Bakanlık ve bağlı kuruluşlarda bulunan hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar vekalet ibraz etmeden ilgili personeli vekil sıfatı ile temsil edebilecektir. Sağlık Bakanlığı Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik (2) ile bu konuda yapılacak hukuki yardıma ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Yönetmeliğin yayımlanması ile Beyaz Kod uygulamasına başlanmıştır. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarını takip etmek üzere 7 gün 24 saat hizmet sunan Beyaz Kod Çağrı Merkezi kurulmuş www.beyazkod.saglik.gov.tr internet adresi oluşturulmuştur. Bu yazımızda beyaz kod uygulaması ile ilgili yasal düzenlemeler ve işleyişi konusunda bilgilere yer vereceğiz. Beyaz Kod uygulamasından kimler yararlanabilir? Yönetmeliğin 1. Maddesine göre; • Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarında kadrolu veya sözleşmeli görev yapan personel • Bakanlık ve bağlı kuruluşlarında gönüllü ve ücretsiz sağlık hizmeti verenler (3) ve • Aile Hekimliği Kanunu (4) kapsamında görev yapanlar Sağlık hizmeti sunarken veya sağlık hizmetleri ile ilgili görevleri nedeniyle Kendilerine karşı suç işlenirse yö- 68 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 69 netmeliğin öngördüğü uygulamalardan yararlanabilirler. masını sağlar. Bu kişilerin hukuki yardımdan yararlanabilmesi için hangi şartlar bulunmalıdır? Yönetmeliğin 5. Maddesinde personelin hangi koşullarda hukuki yardımdan yararlanabileceği sayılmıştır: • Sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerinden dolayı personele karşı kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiilin gerçekleştirilmiş olması. • İlgilinin veya kanuni mirasçılarının talepte bulunması. • İlgili personelin soruşturma safhasında şüpheli, kovuşturma safhasında ise sanık durumunda bulunmaması. • Personelin olayda hem mağdur hem de sanık veya şüpheli olması Hallerinde personelin hukuki yardımdan yararlanabileceği belirtilmektedir. Kimler talepte bulunabilir? Bakanlıkça kendisine bildirim yapılan birim işlenen suçtan mağdur olan personele veya yaşamını kaybetmiş ise kanuni mirasçılarına bir avukatın hukuki yardımını isteyip istemedikleri sorulur. Suçun mağdurunun ya da kanuni mirasçılarının talebi yönünde işlem yapılır. Yönetmelik kapsamında yer alan hukuki yardımlarda vekâlet ilişkisi nasıl kurulacaktır? Yönetmeliğin 6. Maddesine göre Yönetmelik kapsamında bulunan suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturmalarda “Bakanlık ve bağlı kuruluşlar merkez ve taşra teşkilatı ile döner sermaye teşkilatı kadrolarında bulunan avukatlar ile 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa göre hizmet alımı suretiyle kendilerine idarece vekâlet verilmiş avukatlar, ayrıca vekâletname ibrazı gerekmeksizin ilgili personelin veya kanuni mirasçılarının vekili sıfatıyla işlem yapmaya yetkilidir.” Bu kapsamda bulunan avukatların, personeli savunması için personel tarafından ayrıca vekil olarak tayin edilmesine gerek yoktur. Bu avukatlar, vekâlet belgesi sunmadan personelin vekilliğini yapabilecektir. Bildirim nasıl yapılacaktır? Bakanlık tarafından sağlık hizmeti sunulurken veya sağlık hizmetleri görevleri nedeniyle sağlık personeline karşı işlenen fiillerin bildirimlerin yapılacağı ve kayıtların tutulacağı bir sistem kurulmuştur. Özel veya kamuda gerçekleşen tüm vakalar için bu sisteme bildirim yapılmalıdır. Bu sisteme başvuru aşağıdaki yollardan biri kullanılarak yapılabilir: • 113 numaralı telefon hattı aranarak, • www.beyazkod.saglik.gov.tr internet adresine giriş yapılarak • Çalışan Hakları ve Güvenliği ya da bu amaçla kurulmuş birime başvurarak Başvuruyu ilgili sağlık kurum ve kuruluşunun yöneticisi, adli mercilere ve Bakanlıkça kurulan sisteme bildirdiği gibi mağdur personel de bu bildirimi yapabilir. Bildirim üzerine Bakanlık, olayın adli makamlara taşınıp taşınmadığını araştırır ve durumu ilgili hukuk birimlerine bildirir. Bakanlık tarafından Kanunlarda personele karşı suç olarak tanımlanan bir fiil, herhangi bir şekilde öğrenildiğinde, Bakanlık taşra teşkilatı için sağlık müdürlüklerince bağlı kuruluşlar taşra teşkilatı için bu kuruluşların taşra teşkilatı amirlerince yönetmeliğe uygun davranıl- Hukuk birimleri tarafından nasıl değerlendirme yapılır? Hukuki yardımın yapılması için talepte bulunulan taşra ve bağlı kuruluşlar taşra teşkilatı hukuk birimleri yaptıkları inceleme sonucunda olayın yönetmelik kapsamında olmadığı yönünde bir karar alırsa bunu gerekçeli olarak ilgili birim amirine ve talepte bulunan kişiye bildirir. Bu karara karşı personel itiraz ederse veya birim amiri yeniden yazılı talepte bulunursa en geç yedi gün içerisinde ilgisine göre Bakanlık Hukuk Müşavirliğine veya Kurum Hukuk müşavirliğine gönderilir. Bakanlık Hukuk Müşavirliğine veya Kurum Hukuk Müşavirliği tarafından verilen karar, ilgili personel ve birim amirine ve taşra teşkilatı hukuk birimine bildirilir. Bu karar kesindir ve taşra teşkilatı hukuk birimi buna göre işlem yapmak ile yükümlüdür. Hukuki yardım hangi hallerde sona erer? İdare tarafından personele yapılan hukuki yardım aşağıdaki hallerde sona erer • Personelin ya da kanuni mirasçılarının hukuki yardım talebini geri alması, • Adli mercilerce yapılacak tahkikat neticesinde personelin sanık durumuna gelmesi, (personelin hem sanık hem de mağdur olduğu durumlarda sona ermez) Hukuki yardım personelin ya da kanuni mirasçının talebi üzerine sonlandırılırsa durum ilgili birim amirine ve soruşturma safhasında yetkili Cumhuriyet Savcısına bildirilir. Kovuşturma safhasında ise yetkili mahkemeye bildirilir. Bu içerik ile yürütülmesi amaçlanan hukuki yardımın sağlık çalışanlarının hukuki açıdan desteklenmesi yönünde önemli adım olduğu bir gerçektir. Uygulamadan sonra yayımlanan konu ile pek çok bilimsel yayın, ülkemizde sağlıkta şiddet konusunda pek çok konu başlığına dikkat çekilmesini sağlamıştır. Tabi uygulamanın sağlık çalışanı - hasta ilişkisi üzerinde ve hasta haklarına ulaşım konusunda etkilerinden de söz etmek mümkündür. Bir dahaki yazımızda uygulamanın başlattığı tartışmalar ve konu ile ilgili düzenlemeler ile ilgili bilgilere yer vereceğiz. (1) 2 kasım 2011 tarihli 28103 mükerrer Sayılı R.G’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (2) 28.04.2012 tarihli ve 28277 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan (3) 11/10/2011 tarihli ve 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 52 nci maddesi çerçevesinde (4) 24/11/2004 tarihli ve 5258 sayılı 69 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 70 Kiralık işçilik: 70 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 71 İşçi sınıfına yeni bir zincir, yeni bir disiplin... Dr. Oğuz Topak 6 Mayıs 2016 tarihi, AKP milletvekillerinin iki ellerini havaya kaldırarak kabul ettirdikleri yeni yasa ile birlikte Türkiye’ de işçi sınıfı için önemli bir tarihi dönemeçtir. Kiralık işçilik yasası olarak da bilinen bu yasa ile özellikle mevsimlik tarım işçileri ve ev hizmetlerinde çalışan işçiler kiralık işçi büroları eliyle işverenlere kiralanacaklardır. Bu sektörlerin dışındaki sayısı yaklaşık 10 milyon işçiyi de doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendirmektedir. Yasa, özetle işçi sınıfının kıyısında bulunan emekçileri kiralık işçi büroları aracılığıyla emek pazarına güvencesiz bir şekilde dâhil edilmelerini düzenlemektedir. Ayrıca diğer sektörlerde de doğum, askerlik, hastalık gibi insani nedenler ile işyerlerinde sağlık ve güvenlik nedeniyle acil durumların ortaya çıkması hallerinde iş görme edimini yerine getiremeyen emekçilerin yerine sermayenin çalışma günü kayıplarını giderebilmesi amacıyla Özel İstihdam Bürolarından işçi kiralayabilmesinin yolunu açmaktadır. Bu Yasanın işçi sınıfına yönelik en önemli saldırısı ise bütün sektörlerde işletmenin asıl işi olmayan işlerde, aralıklı olarak yapılan işlerde ve üretim artışı hallerinde kiralık işçi çalıştırabilmesine yönelik düzenlemelerdir. Bu düzenlemeler ile işgücü maliyetlerinin düşürülmesi hedeflenmiş, mutlak ve göreli emek sömürüsü daha da arttırılarak sermaye birikimi için yeni bir düzenleme yapılmıştır. Bu yasanın toplumsal ve kurumsal anlamda oturduğu alanı 71 üç eksende ele almak gerekir. Birincisi, sınıf mücadeleleri açısından ne anlam ifade ettiğidir. Söz konusu yasa, genel olarak sermayenin ücretin tabanda sabitlenmesine ve işgücü maliyetlerinin düşürülme arzusuna olumlu bir yanıt olarak tanımlanabilir. Bu yasa, İşçi sınıfının büyük bir çoğunluğunun, yaklaşık 7 milyon işçinin, asgari ücret aldığı ülkemizde, işçi sınıfının daha da büyük bir çoğunluğunun asgari ücrete mahkûm edileceğinin açık kanıtıdır. Dahası, proleterleşme süreci açısından kapitalizmin kendi dinamikleri dışında, dışarıdan bir müdahale yapılmıştır. Özellikle, mevsimlik tarım işçileri ile ev hizmetlerinde çalışan işçi sınıfının en yoksul kesimlerinin proleterleştirilmesine yönelik bu düzenleme, bir yandan bu kesimlerin dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 72 ücretliler sınıfına geçmesine neden olurken diğer yandan bağımsız küçük üreticileri de yok ederek ücretlilik ilişkisini başat hale getirecektir. Aynı şekilde neo- liberalizmin kendisi dışındaki her şeyi ve her alanı kapsayıcı doğasının yansıması olan bu düzenleme, işçi sınıfının kompartımanları arasına yeni bir katman yaratmaktadır. Bu yeni katman yukarı ya da aşağı hareket edemeyen, çoğu zaman eğreti bir biçimde ücretlilik ilişkisi içerisinde yer alan bir katman olacaktır. Sınıf içindeki parçalanmayı daha da arttıracak bu kesimler, aynı zamanda yedek sanayi ordusunun işlevini üstlenecek bir etki yaratacaktır. Özelikle, üretimin ve birikimin döngüsel krizlerine karşı sübap niteliğinde bir etki yaratacak olan bu kesim, birikimin dinamik sektörlerinin emek gücü ihtiyacını karşılayabilecek bir rezerv olarak konumlanacaktır. İkinci eksen ise emek süreci açısından etkileridir. Neo-liberalizmin genel eğilimi emek sürecinin parçalanarak emeğin üretimin bilgisine yönelik üretim içerisindeki gücünü kırma yönündedir. Bir yandan esneklik yoluyla üretim içerisinde emeğin değersizleştirilmesine yönelik adımlar atılırken diğer yandan emeğin üretim süreci içerisinde yeniden ve yeniden kurulan yeni disiplin etme yöntemleriyle bağımlılığı arttırılır. Kiralık işçilik, bu tür işçilerin disipline edilmesi açısından oldukça önemli bir katkı koymaktadır. Bir yandan yasal düzenlemeler aracılığıyla getirilmiş korumalardan yoksunlaştırılan bu kitle güvencesizleştirildiğinden daha kolay kontrol edilebilecek, üretimin ve karın maksimizasyonu için gerekli özveriyi göstermek zorunda bırakılacaktır. Diğer yandan da işyerindeki diğer işçiler açısından potansiyel rakip haline geleceklerdir. Özellikle, Buroway’ın tanımladığı üretim içi politikada, fabrikalarda bu yeni işçi grubu, işverenlerin mihenk taşları haline gelecektir. Olası örgütlenmelere, direnişlere, kesintilere karşı kullanabilecekleri bir grup olarak tanımlanacaklardır. Aynı zamanda bu kiralık işçiler de fabrika içerisinde kalıcı olabilmek amacıyla kendi çıkarlarını gütmeye yönelik eğilimlerini sergileyeceklerdir. Bu da üretim süreci içerisinde mutlak ve göreli artı değer sömürüsünün artışına yol açabilecektir. Üçüncü eksen ise politik alana ilişkindir. Bu alana yönelik etkinin iki boyutu bulunmaktadır. Birincisi, sendikal hareketin gücünün kırılmasına yönelik etkisidir. Özellikle, Türkiye’de işletme ve işyeri düzeyindeki yüksek oranlı yetki barajlarının bulunması nedeniyle, işverenler bu kiralık işçileri kolaylıkla bir örgütlenme kırıcısı olarak kullanabileceklerdir. Şöyle ki, Türkiye’de kamu kesimi dışında toplu sözleşme imzalanan işyerlerinde kapsam dışı personel olarak tanımlanan işçi sayısı, o işletmedeki işçi sayısının yaklaşık yüzde 20’sini oluşturmaktadır. Doğal olarak, 72 bu işyerinde yüzde 25 oranında kiralık işçi çalıştırma , yüzde 10 oranında yabancı işçi çalıştırma hakkı ile yüzde 10 oranında Türkiye İş Kurumu bünyesindeki işbaşı eğitimleri için alınan işçilerle birleşince herhangi bir sendikanın toplu sözleşme yetkisi alabilmesinin yegâne yolu işveren ile çatışmamasına bağlıdır. Özellikle neo-liberalizmin dayandığı mikro korporatizmin, egemenliğine yol açacak bir etki yaratmaktadır. Bu düzenlemenin Türkiye’deki deyişle sosyal diyalog sendikacılığının önündeki engelleri kaldıracağı gibi, çatışmacı militan sendikacılığında yok edilmesi açısından oldukça geniş imkanlar sunduğu aşikardır. İkinci etki ise neo-liberalizmin devletin kurumsal yapısındaki yarattığı dönüşüm sürecine etkileridir. Özellikle, mevsimlik tarım işlerinin veya ev işlerinin metalaştırılması ve piyasalaştırılmasının yanı sıra aynı zamanda kiralık işçilerin sosyal güvencelerinin de kendine özgü olarak şekillendirileceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Emeğin kendini yeniden üretebileceği sosyal ücretin unsurları olan kurumların dönüşümü de kaçınılmaz olarak karşımıza çıkacaktır. Şöyle ki, hastalık veya genel sağlık sigortasının bu işçilerin çalışmadıkları dönemde koruyucu mekanizmaları bulunmadığından ve gelir testi gibi uygulamalar nedeniyle yıl içerisindeki gelirleri de yoksulluk sınırının altında veya kıyısında belirleneceğinden bu işçiler için sağlık hakkı bir anlamda paza- dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 73 rın kendi dinamiklerine bırakılmış durumdadır. Emeklilik sigortasından fiilen yararlanamayacak olmaları da kamusal sosyal güvenlik kurumlarına yönelik olumsuz bir baskı yaratacaktır. Özellikle, bireysel emeklilik sisteminin zorunlu hale getirilmesi, özel sağlık sigortaları gibi mekanizmaların devreye sokulmasında bir baskı grubu olarak kullanılacaklardır. Görüldüğü üzere işçi sınıfı açısından birçok olumsuz etkiye sahip bu düzenleme, ne yazık ki hayata geçmiştir. Ancak burada yukarıdaki satırları okuyan bir kişinin ilk aklına gelen soruya da cevap vermek gerekir. “Peki, sendikalar neden buna karşı çıkmadı?” Bu sorunun cevabı ise oldukça kapsamlı ve tarihsel bir analizi gerektirmesine rağmen kısaca bazı saptamalarda bulunmak gerekir. Birinci saptama, ne yazık ki Türkiye’de işçi sınıfının oldukça küçük bir kesimi sendikalıdır. Oldukça parçalı bir yapıya sahiptirler. Sendikalar, temsil yetilerini ve güçlerini kaybetmişlerdir. Sendikalar, bir yandan neo-liberal süreç nedeniyle diğer yandan AKP’nin parti-devleti politikalarının bir sonucunda yapısal olarak sosyal tabanlarını kaybetmişler, üye tabanları daralmış, güven bunalımı yaşanan kurumlara dönüştürülmüşlerdir. Siyasal iktidarın ve sermayenin tanıdığı kadar yaşam hakkını kabullenmişlerdir. İşte tam da bu nedenle, sınıf mücadelesi açısından cepheden karşı çıkılması gereken ve genel grev nedeni olan bu düzenlemeye yönelik herhangi bir adım atamamışlardır. Bu noktada ikinci bir sorunun da sorulması kaçınılmazdır. “AKP, neden böyle bir yasayı, neden böyle bir tarihi dönemeçte çıkarma ihtiyacı görmüştür?” AKP, açısından kartların yeniden karıştırıldığı böyle bir dönemde bu tür bir yasanın çıkarılması ilk aşamada yanlış bir hamle olarak görülebilir. Özellikle bağımlı sınıfların “2023, Büyük Türkiye” adı altında tanımlanan iki uluslu hegemonik projeye olan bağlılıklarının yoksullaşma nedeniyle 7 Haziran’da yapılan seçimlerde sarsılmış olmasına rağmen yeniden böyle bir yasayla bu sarsıntıyı derinleştirmek doğru bir hamle olarak görülmeyebilir. Ancak bu yaklaşım kısmen buz dağının görünen kısmına odaklanmak anlamına gelir. Özellikle 7 Haziran sonrasında asgari ücretin arttırılması bir anlamda işçi sınıfının hegemonik projeye yönelik bağımlılığını yeniden tesis etme yolunda önemli bir hamle olarak karşımıza çıkarken, diğer yandan bu ücret artışının yarattığı karlarda erimede bir o kadar oluşturulan iktidar bloğunun çatırdamasına neden olmuştur. Uluslararası iş bölümündeki ve Ortadoğu’da yaşanan savaşın Türkiye’deki yansımalarından birisi de AKP’nin iktidar bloğunun dayandığı ulusötesi ve uluslararası sermayenin Türkiye’den enerji alanında etkisini yitirmesi nedeniyle cazibesini yitirmesi 73 ile sermaye güvenliğinin ortadan kalkması ve çekilmesi olmuştur. Tıpkı 1930’lar Almanya’sındaki gibi küçük ve orta ölçekli sermayeye ve küçük burjuvazinin en geri kesimlerine dayanan AKP açısından bu durum asgari ücretin yükselmesiyle birlikte bir çözülme yaratmaya başlamıştır. Çeşitli sermaye grupları açısından karlılık oranlarındaki bu düşüşün etkisi, birikim sürecini doğrudan etkileyecektir. Dolayısıyla iktidar bloğu içerisinde çatırdamalara yol açacağından İktidar bloğunun ana etken sermaye grubunun da inşaat sektörü ve buna bağlı finansal sermaye ile küçük ölçekli sermayedarlar olması nedeniyle yumuşatma ihtiyacı AKP açısından bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. AKP, ücret kısıtı nedeniyle işgücü maliyetlerini düşürmenin farklı yollarını aramaya yönelmiş ve küçük sermayedarların da bu alandaki taleplerini karşılama açısından kiralık işçiliği böyle bir konjonktürde çıkarma ihtiyacı duymuştur. Yasanın gündeme getirilmesi, komisyon görüşmeleri aşamasında ve sonrasında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından desteklenmesi de bunun açık bir kanıtıdır. Özellikle, “Başkanlık Sistemi” adı altında tanımlanan yönetim biçiminin hayata geçirilmesinin öncesinde bu sınıfların desteğinin ve rızasının yeniden tesis edilmesi kaçınılmaz bir öncelik haline gelmiştir. dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 74 TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİNDEN... Not: Sendikamızın toplu iş sözleşmesi çalışmalarının aktarıldığı bu bölümdeki haberler, 1 Ağustos 2016 tarihi itibariyle yansıtılmış özet bilgilerdir. Toplu iş sözleşmesi konusundaki gelişmeler ve ayrıntılar sendikamızın internet sayfasından izlenebileceği gibi işyeri temsilcilerinden, şube yetkililerinden ve Genel Merkez Toplu Sözleşme Bürosu’ndan alınabilir. TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANAN İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI İzmir Barosu Başkanlığı işyerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından yetki tespiti başvurusunda bulunuldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu sözleşmeleri görüşmeleri başladı. Sendikamız ile işveren arasında anlaşılan mad- deler tek metin haline getirilerek, toplu iş sözleşmesi taraflarca 04.03.2016 tarihinde imzalandı. EGE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Ege Üniversitesi Rektörlüğü ve bağlı işyerlerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından yetki tespiti başvurusunda bulunuldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu gö- British Council İngiltere Büyükelçiliği Kültür Müsteşarlığı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinden... 74 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:29 Page 75 rüşme süreci başladı. Sendikamız ile işveren arasında anlaşılan maddeler tek metin haline getirilerek, toplu iş sözleşmesi taraflarca 18.03.2016 tarihinde imzalandı. BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Bingöl Üniversitesi Rektörlüğü ve bağlı işyerlerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından yetki tespiti başvurusunda bulunuldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu görüşme süreci başladı. Sendikamız ile işveren arasında anlaşılan maddeler tek metin haline getirilen toplu iş sözleşmesi 29.03.2016 tarihinde taraflarca imzalandı. AMASYA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Amasya Üniversitesi Rektörlüğü ve bağlı işyerlerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından yetki tespiti başvurusunda bulunuldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu görüşme süreci başladı. Sendikamız ile işveren arasında anlaşılan maddeler tek metin haline getirilen toplu iş sözleşmesi 07.04.2016 tarihinde taraflarca imzalandı. GEMİ MÜHENDİSLERİ ODASI Gemi Mühendisleri Odası işyerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından yetki tespiti başvuru- Ondokuz Mayıs Üniversitesi Vakfı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinden... 75 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:29 Page 76 sunda bulunuldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu görüşme süreci başladı. Sendikamız ile işveren arasında anlaşılan maddeler tek metin haline getirilen toplu iş sözleşmesi 26.04.2016 tarihinde taraflarca imzalandı. ADİLE SULTAN KASRI ÖĞRETMENEVİ VE AKŞAM SANAT OKULU Adile Sultan Kasrı Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu işyerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından yetki tespiti başvurusunda bulunuldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile başlayan toplu görüşme sürecinin sonunda 28.04.2016 tarihinde toplu iş sözleşmesi taraflarca imzalandı. AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü ve bağlı işyerlerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından yetki tespiti başvurusunda bulunuldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu görüşme süreci başladı. Sendikamız ile işveren arasında anlaşılan maddeler tek metin haline getirilen toplu iş sözleşmesi 09.05.2016 tarihinde taraflarca imzalandı. REAL HİPERMARKETLER ZİNCİRİ A.Ş. Real Hipermarketler Zinciri A.Ş. ve bağlı işyer- Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğü (Üstte) ve ODTÜ Mezunları Derneği Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinden (Üstte)... 76 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:29 Page 77 lerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından yetki tespiti başvurusunda bulunuldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu görüşme süreci başladı. Sendikamız ile işveren arasında anlaşılan maddeler tek metin haline getirilen toplu iş sözleşmesi 30.05.2016 tarihinde taraflarca imzalandı. MS İSTANBUL İÇ VE DIŞ TİCARET MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi ve bağlı işyerlerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından yetki tespiti başvurusunda bulunuldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafın- dan sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu görüşme süreci başladı. Sendikamız ile işveren arasında anlaşılan maddeler tek metin haline getirilen toplu iş sözleşmesi 30.05.2016 tarihinde taraflarca imzalandı. BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Boğaziçi Üniversitesi ve bağlı işyerlerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından yetki tespiti başvurusunda bulunuldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu görüşme süreci başladı. Sendikamız ile işveren arasında anlaşılan maddeler tek metin haline getirilen toplu iş sözleşmesi 13.07.2016 tarihinde taraflarca imzalandı. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğü Toplu İş Sözleşmesi gelişmelerinin üyelerle paylaşıldığı toplantılardan... 77 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:29 Page 78 KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğü ve bağlı işyerlerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından yetki tespiti başvurusunda bulunuldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu görüşme süreci başladı. Sendikamız ile işveren sendikası KAMU-İŞ arasında anlaşılan maddeler tek metin haline getirilen toplu iş sözleşmesi 21.07.2016 tarihinde taraflarca imzalandı. YETKİ TESPİT BAŞVURUSUNDA BULUNULAN İŞYERLERİ/İŞLETMELER Biyotek Tem. Ser. Per ve Yemekhane Hiz. Yazılım İnş. Mad. Tur. Ene. Ltd. Şti. işyerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yetki tespit başvurusunda bulunuldu. Sendikamızın bu işyerinde Bakanlık tarafından yetki şartlarına sahip olduğunun tespiti beklenmektedir. YETKİ TESPİTİ GELEN İŞYERİLER/İŞLETMELER Cumhuriyet Üniversitesi, Zaloğlu Turizm İnşaat Temizlik Bilgi Sistem Otomasyon Medikal Gıda Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti. işyerleri/işletmelerde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için Sendikamız tarafından yetki tespiti başvurusunda bulunulmasının ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Sendikamızın yetki şartlarına sahip olduğunun tespiti edilmiştir. TOPLU GÖRÜŞME SÜRESİ DEVAM EDEN İŞYERLERİ/İŞLETMELER NT Sosyal Hizmetler Ankara, NT Sosyal Hizmetler Ardahan, Biyotek Tem. Servis Personel Ve Yemek Hiz. Yaz. İnş. Malz. Tur. Enerji San. ve Tic. Ltd. Şti., ODTÜ Mezunları Derneği, TMMOB Maden Mühendisleri Odası Genel Merkezi, 19 Mayıs Üniversitesi Vakfı, 19 Mayıs Üniversitesi Rektörlüğü, Muğla Barosu Başkanlığı, Alaaddin Keykubat Üniversitesi Rektörlüğü, Dörtel Sosyal Hizmetler, Sinop Üniversitesi Rektörlüğü, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Genel Merkezi, AVS Group Toplu Temizlik Yemek Gıda Teks. Rek. Ve Org. Oto Kir. Med. Turz. İnş. Malz. San. Paz. Nak. Taah. Dış Tic. Ltd. Şti., Britis Council Eğitim Hizmetleri Limited Şirketi, Özgüneş Taşımacılık Forklift Hiz. Tic. Ve San. Ltd. Şti., Kafkas Üniversitesi Rektörlüğü İşyerlerinde/işletmelerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için Sendikamız toplu görüşmelere devam etmektedir. YÜKSEK HAKEM KURULUNA BAŞVURULAN İŞYERİ/İŞLETMELER İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, İpekyol Turizm İnşaat Tekstil M. K. İ. T. İ. İ. Ltd. Şti. – Yapışan Nak. İnş. Gıda Bilg. Yak. Tem. Tekstil Özel Eğitim San. ve Tic. Ltd. Şti., Kafkas A.Ş., , M. A. C. Temizlik İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. – Bengi Temizlik İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., Asm Bilgi İşlem İnşaat Otomotiv San. Ve Tic. Ltd. Şti.-Ankapol Enerji Temizlik Yemek Bilgi İşlem Sosyal Hiz. Taş. İth. İhr. Tic. Ve San. Ltd. Şti., Ender Kurumsal Hizmetler Danışmanlık İnşaat Gıda Mermer Temizlik İlaçlama San. ve Tic. Ltd. Şti., Emin Müt. Tem. Yem. Pos. Dağt. Hiz. Turz. Nak. Pet. Ür. Gıda İnş. Hay. San. Tic. Ve Ltd. Şti. Mn Tem. Hiz. San. Ve Tic. A.Ş., Kale Sur Yapı Kimyasalları İnş. Nak. Mad. Sos. Hiz. Tur. San. Tic. Ltd. Şti., GÜ-PA İnş. Taah. Bil. İş. Med. Çay Or. Ürn. Tem. Tur. İş. Tic. Ltd. Şti. işyeri/işletmelerinde toplu iş sözleşmesi görüşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlanmış; resmi arabulucu da görev süresi içinde uyuşmazlığı giderememiştir. Resmi arabulucu raporunun sendikamıza tebliği ile Yüksek Hakem Kurulu’na başvuru yapılmıştır. ANLAŞMA TUTANAĞI İMZALANAN İŞYERLERİ/İŞLETMELER Antbirlik Antalya Pamuk ve Narenciye Tarım Satış Kooperatifleri Birliği Genel Müdürlüğü, Sinop Üniversitesi Rektörlüğü işyeri/işletmelerinde anlaşma sağlanmış olup toplu sözleşme metni içinde gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra imzalanacaktır. 78 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:29 Page 79 İstanbul 1 Nolu Şube Temsilci Eğitimi 26-27 Mayıs tarihlerinde İstanbul 1 Nolu Şubeye bağlı işyerleri temsilcilerinin katıldığı eğitim seminerlerinde iş güvencesi hakları ile çalışma yaşamını ilgilendiren güncel gelişmeler değerlendirildi. Av. Olcay Korkmaz’ın sunduğu eğitim seminerine Genel Eğitim Sekreteri İsmail Aydın, Şube Başkanı Nejla Önder, Şube İdari Sekreteri Özcan Kopal, Şube Mali Sekreteri Berat Şeker, Şube Örgütlenme Sekreteri Nurettin Karaman ve Şube Eğitim Sekreteri Birol Cebecioğlu katıldı. Seminerin açılılış konuşmasını yapan İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Nejla Önder, iş güvencesi hakkının ülkemizde kısıtlı olduğunu, var olan kazanımların ve hakların ise bilinçli biçimde etkisiz kılınmak istendiğini belirterek işverenlerin en çok İş Kanunu’nun 25. Maddesine dayanarak işçileri işten çıkardığını, bu maddenin özellikle işçiler tarafından iyi bilinmesi gerektiğini, işçi sınıfına saldırıların arttığını, kiralık işçi düzenlemesinin bunlardan biri olduğunu belirtti. Genel Eğitim Sekreteri İsmail Aydın yaptığı konuşmada sendikal eğitimin önemine değindi ve sendikal eğitim etkinliklerinin artarak süreceğini vurguladı. 79 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:29 Page 80 SENDİKALI İŞÇİLERİN ÜRETTİĞİ ÜRÜNLERİ TÜKET Bu marketlerde Tez-Koop-İş Sendikası üyesi işçiler çalışmaktadır Sendikasız, güvencesiz ve toplu sözleşmesiz çalışma koşullarına karşı, tüketimden gelen gücümüzü gösterelim 80 dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:29 Page 81 TEZ-KOOP-İŞ SENDİKASI GENEL YÖNETİM KURULU Genel Başkan Genel Sekreter Genel Mali Sekreter Genel Örgütlenme Sekreteri Genel Eğitim Sekreteri Genel Yönetim Kurulu Üyesi Genel Yönetim Kurulu Üyesi Osman GÜRSU Hakan BOZKURT Haydar ÖZDEMİROĞLU Çağdaş DUYAR İsmail AYDIN Salih GÖNÜLLÜ Cemal KEMENT TEZKOOP-İŞ SENDİKASI GENEL MERKEZİ Mebusevleri, İller Sokak No: 7 06580 Tandoğan-Ankara Tel: 0312. 213 34 44 Faks: 0312. 213 34 30 İnternet: www.tezkoopis.org Elektronik posta: [email protected] Toplu İş Sözleşmesi Bürosu: [email protected] Örgütlenme Bürosu: [email protected] Eğitim Bürosu: [email protected] Muhasebe Bürosu: [email protected] Hukuk Bürosu: [email protected] TEZ-KOOP-İŞ SENDİKASI ŞUBELERİ ADANA 1 NOLU ŞUBE Şube Başkanı Hülya Özcan Çınarlı Mah. İnönü Cad. N: 32/44 Adana Tel: 0322.363 34 63 Faks: 0322. 363 34 63 http://adana1.tezkoopis.org ANKARA 1 NOLU ŞUBE Şube Başkanı Salih Gönüllü Necatibey Cad. Sezenler Sok. No: 2/16 Sıhhıye/Ankara Tel: 0312.231 74 95 Faks: 0312.231 74 96 http://ankara1.tezkoopis.org ANKARA 2 NOLU ŞUBE Şube Başkanı Mustafa Barın Necatibey Cad. No: 84/1 Sıhhıye/Ankara Tel: 0312.229 43 07 Faks: 0312.229 18 47 http://ankara2.tezkoopis.org ANKARA 4 NOLU ŞUBE Şube Başkanı Levent Koç Necatibey Cad. Sezenler Sok. No: 2/18 Sıhhıye/Ankara Tel: 0312.231 74 98 Faks: 0312.231 74 97 http://ankara4.tezkoopis.org ANTALYA ŞUBESİ Şube Başkanı Barış Özdemir Tahıl Pazarı Mah. Adnan Menderes Bulvarı Yüce 2 Apt. Kat: 2 D: 3 Antalya Tel: 0242.242 91 05 Faks: 0242.248 15 89 http://antalya.tezkoopis.org BURSA ŞUBESİ Şube Başkanı Bülent Çetin Kükürtlü Mah. Kardelen Sok. No: 3 A Blok D: 4 Osmangazi- Bursa Tel: 0224.224 29 37 Faks: 0224.224 29 37 http://bursa.tezkoopis.org DİYARBAKIR ŞUBESİ Şube Başkanı Mehmet Pekgöz Ofis Ekinciler Cad. Kristal Apt. No: 17/G Diyarbakır Tel: 0412.228 59 68 Faks: 0412.228 59 68 http://diyarbakir.tezkoopis.org EDİRNE ŞUBESİ Şube Başkanı Mehmet Meral Mithatpaşa Mah. Londra Asfaltı Rasathane Yanı No: 2 Kat: 3 Edirne Tel: 0284.212 14 95 Faks: 0284.212 14 95 http://edirne.tezkoopis.org ERZURUM ŞUBESİ Şube Başkanı Hakan Kurt Gez Mah. Karaveli Sok. Şimşek Apt. Kat: 2 Erzurum Tel: 0442.234 60 89 Faks: 0442.233 88 02 http://erzurum.tezkoopis.org ESKİŞEHİR ŞUBESİ Şube Başkanı Recai Ilgın Cumhuriyet Mah. Dilem Sok. Çağlayan İş Merkezi. No: 1/61 Kat: 7 Eskişehir Tel: 0222.221 45 26 Faks: 0222.220 83 74 http://eskisehir.tezkoopis.org GAZİANTEP ŞUBESİ Şube Başkanı Bilal Öztokmak İncilipınar Mah. Nail Bilen Cad. Ayıntap İş Merkezi. Kat: 2 No: 201 Gaziantep Tel: 0342.323 33 43 Faks: 0342.323 33 43 http://gaziantep.tezkoopis.org GEBZE ŞUBESİ Şube Başkanı Engin Şevket Şimşek Hacı Halil Mah. Yazı Cad. No: 33 Gebze/Kocaeli Tel: 0262.646 18 49 Faks: 0262.646 67 64 http://gebze.tezkoopis.org GİRESUN ŞUBESİ Şube Başkanı Hüseyin Özdem Gazi Cad. No: 113/3 Giresun Tel: 0454.216 24 94 Faks: 0454.216 06 57 http://giresun.tezkoopis.org İSTANBUL 1 NOLU ŞUBE Şube Başkanı Nejla Önder Halaskargazi Cad. No: 226 Çiftkurt Apt. Kat: 7 D: 24 Şişli/İstanbul Tel: 0212.233 03 68-0212.233 0038 Faks: 0212.233 03 28 http://istanbul1.tezkoopis.org İSTANBUL 4 NOLU ŞUBE Şube Başkanı Cemal Kement Merkez Mah. Büyükdere Cad. Şimşek Apt. No: 3/6 Kat: 3 Şişli/İstanbul Tel: 0212.232 39 47-0212.232 39 92 Faks: 0212.232 28 57 http://istanbul4.tezkoopis.org İSTANBUL 5 NOLU ŞUBE Şube Başkanı Selahattin Karakurt Büyükdere Cad. No: 64/8 Kat: 3 Mecidiyeköy/İstanbul Tel: 0212.347 40 77 Faks: 0212.347 40 78 http://istanbul5.tezkoopis.org İZMİR ŞUBESİ Şube Başkanı S. Birol Aslanoğlu Şair Eşref Blv. Emlak Kredi Apt. No: 100/601 Alsancak/İzmir Tel: 0232.463 52 59 Faks: 0232.463 54 72 http://izmir.tezkoopis.org İZMİR 2 NOLU ŞUBE Şube Başkanı Caner Fırat Şair Eşref Blv. Emlak Kredi Apt. No: 100/101 Alsancak/İzmir Tel: 0232.421 43 45-0232.421 43 37 Faks: 0232.421 43 92 http://izmir2.tezkoopis.org MUĞLA ŞUBESİ Şube Başkanı Hüseyin Yıldız, Şeyh Mah. Cumhuriyet Cad. Anıt Apt. No: 5 D: 11 Muğla Tel: 0252.213 19 55 Faks: 0252.213 19 14 http://mugla.tezkoopis.org ZONGULDAK ŞUBESİ Şube Başkanı Sedat Ölmez Meşrutiyet Mah. Gazipaşa Cad. Cumhuriyet İş Merkezi. No: 15/6 Kat: 2 Zonguldak Tel: 0372.253 40 39 Faks: 0372.251 52 72 http://zonguldak.tezkoopis.org