NİN SESİ

Transkript

NİN SESİ
’NİN SESİ
HAZİRAN 2015 SAYI: 394
Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı
HAYATA
BAĞLANIN
Sürücü güvenliğini artıran teknolojiler geliştiren araç
üreticileri sürücüleri uyarıyor:
“Her şey size bağlı”
Çin ile Karayolu Taşımacılığı
Taslak Anlaşması imzalanıyor
içindekiler
Haziran
48
32
18 Türkiye - Avrupa Birliği ticareti
Bulgaristan Gümrüğü’nde S.O.S. veriyor!
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır Kapıları’ndaki araç
kuyruklarının 25 kilometreyi bulduğunu ve Türkiye-AB ticaretinin Bulgaristan gümrüğünde S.O.S verdiğini ifade etti.
20 Subaşı Gümrük Müşavirliği
kesintisiz hizmet sunuyor
Subaşı Gümrük Müşavirliği Genel Müdürü Ahmet Yahya Subaşı, müşteri
memnuniyetinden ödün vermediklerini ve müşterileri ile uzun soluklu
çalışmalar gerçekleşdirdiklerini ifade ediyor.
24 ‘STK’lar harekete geçerse
Bulgaristan’la ticaret gelişir 2015
Bulgaristan’ın büyük bir kesiminin Türkiye ile bağı olduğunu ifade eden
DEİK Bulgaristan İş Konseyi Başkanı Yalçın Egemen, “Türkiye’nin STK’larla
bu potansiyeli hareketlendirip, ekonomiye katması çok önemli” dedi.
26 Ekol, Polonya ile Avrupa ağını genişletiyor
Avrupa ağını hızla genişleten Ekol Lojistik, Polonya ofisini de hizmete açtı.
Ekol, Polonya intermodal taşımalarının yanı sıra düzenli haftalık hızlı
taşıma hizmetleri de sunacak.
28 Şırnak, Irak’a açılacak
Şırnak iş dünyası ile bir araya gelen TISİAD heyeti, düzenlenecek karşılıklı
iş gezileri ile Şırnak ve Irak arasında köprü görevi görecek.
UND Danışmanlık ve Tanıtım
Hizmetleri A.Ş Adına Sahibi
Ömer Çetin Nuhoğlu
Genel Yayın Yönetmeni
Fatih Şener
Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü
Hatice Hacısalihoğlu
Yayın Kurulu
Ali Çiçekli, Şerafettin Aras,
Nagihan Soylu,
Banu Damla Alışan
Mali İşler Müdürü
Muhammet Haybarlık
Editör
Ahmet Doğan
Yazı Kurulu
Alper Özel, Evren Bingöl,
Muammer Ünlü, Elif Sevim
Reklam Sorumlusu
Hatice Hacısalihoğlu
0212 359 26 00 / 208
Grafik Tasarım
Erhan Aydın
Haber Merkezi
Alpdoğan Kahraman,
Berkalp Kaya, Erman Ereke,
Gürol Gülbeyaz,
İbrahim Çolak, Burak Çığa,
Kadir Çirkin
Yayına Hazırlık
LOCA MEDYA
ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ
Genel Yönetmen
Mutlu Doğan
İletişim
0212 579 92 35
ctp baskı ve cilt
İstanbul Basım Ltd.Şti
0212 603 26 20
Haziran 2015
Adres: Cennet Mah. Hürriyet Cad. No: 1/1 B Blok Cennet / Küçükçekmece - İSTANBUL - TÜRKİYE
Tel: 0212 579 92 35 Fax: 0212 598 47 62 / [email protected] / Yerel ve Süreli Yayın
44
28
40 12. dönem mezunlarını veren İstanbul
Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik
Yüksekokulu fakülteye dönüştü
12. dönem mezunlarını veren İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik
Yüksekokulu fakülteye dönüştü. 2015-2016 eğitim-öğretim sezonunda
fakülte olarak hizmet verecek olan İstanbul Üniversitesi, bir ilki daha
gerçekleştirdi.
44 Batum TIR Parkı işletmecileriyle
Hopa TIR Parkı ziyaret edildi
UND Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Özer, UND olarak bölgedeki sorunları yetkililere aktardıklarını ve olumlu sonuçlar elde
ettiklerini söyledi.
20
46TOBB 2050’nin Türkiye’si için çalışıyor
2015 yılı pek çok açıdan tarihimizde önemli bir kavşak noktası. 35 sene
sonra 21’inci asrın tam ortasına rastlıyor. 35 sene öncesi ise dünyada ve
Türkiye’de ortaya çıkan yeni iktisadi yapıların temelinin atıldığı 1980’lerin
başına denk geliyor. 1980’lerde dünyayı en iyi ne simgelerdi diye baktığımızda duvarları ve sınırları görüyorduk.
48 Çin ile Karayolu Taşımacılığı
Taslak Anlaşması imzalanıyor
Dünyanın en büyük 2. ekonomisi Çin Halk Cumhuriyeti ile Karayolu
Taşımacılığı Taslak Anlaşması imzalanıyor. Anlaşmada hedef, 2017.
58 Önemli olan araç değil operasyon
Hüner Lojistik Haziran ayı içerisinde Scania’dan 120 adetlik araç aldı.
Hüner Lojistik’in Hadımköy’deki merkezinde düzenlenen törene Hüner
Uluslararası Taşımacılık Genel Müdürü İbrahim Hüner, Scania Satış Müdürü
Tunç Gömeçli, ve HNR Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Arda Hüner katıldı.
46
62 30’uncu yılını kutladı,
geleceğe hazırlanıyor
Türkiye’nin köklü firmalarından olan Alışan Lojistik, 30’uncu yılını çalışanları ve müşterileriyle birlikte kutladı. 20 Araçlık filoyla
1985 yılında sektöre adım atan firma, bugün 450 araçlık filosuyla yılda, 12 milyon ton yük taşıyor.
64 Volvo Trucks reality şov çekiyor:
Sanatçı Mapei yollardaki hayatı deneyimliyor
Volvo Trucks yaratıcı pazarlama faaliyetlerini bu kez de sanatçı Mapei’nin
rol aldığı bir reality şov ile sürdürüyor.
37
BAŞYAZI
ÖMER ÇETİN NUHOĞLU
Değerli Dostlarım,
Uluslararası Nakliyeciler Derneği olarak sektörümüzde
güzel gelişmeler olacağını ve bu konuda da umutlu olduğumuzu üyelerimize katıldığımız tüm toplantılarda söylemiştik. Bunu
söylerken de çeşitli dayanaklarımız vardı. Almanya ve Fransa’da
lojistiğin sektör olarak ne kadar stratejik düzeyde değerlendirildiğini ve devlet tarafından ne denli önemsendiğini üyelerimize iletmiştik. 10. Beş Yıllık Kalkınma Eylem Planı çerçevesinde lojistiğin
devletimiz tarafından artık ‘devlet politikası’ olarak ele alınması
bizleri sevindiren bir başka gelişme oldu. Yine ‘Lojistik Koordinasyon Kurulu’nun kurulması ile ilgili gelişmelerin yaşanmasının da
çok önemli bir gelişme olduğunu söylemekte fayda var. Lojistik
Koordinasyon Kurulu ile sektörümüz daha iyi koordine olabilme,
muhatapları ile daha rahat görüşebilme ve görüşeceği konuları
daha rahat çözebilme imkanına kavuşacak. Sektördeki en büyük
eksikliklerimizden biri de hiç kuşkusuz ki bu koordinasyonun sağlanamamasıydı.
Sektörümüzde güzel şeylerin olacağını söylerken dayanaklarımızın güçlü olduğunun da altını özellikle çizmek istiyorum. Bu ay
içerisinde gerçekleşen genel seçimlerde bile siyasiler seçmenlere hitap ederken ‘lojistik’ sektörü ile ilgili plan ve programlarını
açıkladılar. Lojistik, bu seçimin hiç kuşkusuz ki asıl kazananı
oldu. Bundan sonra artık sektör oyuncuları kadar siyasilerimiz de
lojistiğin önemini daha iyi kavrayacaklar. Bu durum da elbette
ki bizleri mutlu eden bir başka gurur vesilesidir. Sektörümüz
açısından bir başka olumlu gelişmeyi ise 25-26 Mayıs tarihlerinde Pekin’de gerçekleştirilen toplantıdan sonra yaşadık. Çin ile
‘Karayolu Taşımacılığı Taslak Anlaşması’ parafe edildi. Dünyanın
en büyük ikinci ekonomisi Çin Halk Cumhuriyeti ile Karayolu
Taşımacılığı Taslak Anlaşması’nın imzalanmasının sektörümüze olumlu yansımaları olacaktır. Bu anlaşmada hedef, 2017.
Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin en büyük hedeflerinden ve
taleplerinden biri olan, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin
Halk Cumhuriyeti ile karayolu taşımacılığının başlaması hususunda en büyük adım atılmasının satır aralarını doğru okumak gerekiyor. Karayolu Düzenleme Genel Müdürümüz Sayın
Mustafa Kaya başkanlığındaki Türk Heyeti, Çin Halk Cumhuri-
UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI
yeti Ulaştırma Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Sayın Wang
Shuiping Başkanlığındaki Çin Heyeti ile Karayoluyla Uluslararası
Taşımacılık Anlaşması müzakerelerinin ilk etabını 25-26 Mayıs’ta
Pekin’de gerçekleştirdi. Toplantıda “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Karayoluyla
Uluslararası Yük ve Yolcu Taşımacılığı Anlaşması” taslağı detaylı
bir şekilde görüşüldü ve karşılıklı olarak parafe edildi. Toplantılar
Çin Halk Cumhuriyeti’nin, uluslararası bir Karayolu Taşımacılığı
Anlaşması’nı detaylı bir şekilde görüştüğü ilk ülkenin Türkiye
olması sebebi ile de ayrı bir öneme sahip.
Toplantıda Çin heyeti ayrıca Çin Halk Cumhuriyeti’nin TIR
Konvansiyonu’nu kabulü için gerekli hazırlıkları devam ettirdiğini,
2015 yılında Çin’in TIR sistemine gireceğini beyan etti. Çin’in 7
tanesi (Rusya, Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan,
Afganistan, Pakistan) TIR sistemine taraf olan 14 ülke ile sınırı
bulunuyor. Pakistan’ın da yakın gelecekte TIR sistemine taraf
olması bekleniyor
Bu süreçlere ve yüzyıllar öncesinde dünya ekonomisine yön veren
Tarihi İpek Yolu’nun günümüzde yeniden hayat bulmasına yönelik
projelere UND olarak, ülkemiz adına yıllardır destek veriyoruz.
Amacımız, bu modern ulaşım koridorunun ülkemizden geçmesini
sağlayarak lojistik üs olma hedefimize katkı sağlamak; aynı zamanda da 500 milyar dolar ihracat hacmi hedefimizin ihtiyaç duyduğu tüm lojistik kanalları açmak. Çin’in de ülkemiz taşımacılarının
menziline girmesi, yeni oluşan ve günümüzün global ticaretinin
yaklaşık 20 trilyon dolarlık bölümünün gerçekleşeceği daha geniş
bir bölgede, Türk taşımacılarının daha etkin rol almasına da zemin
hazırlayacaktır.
UND, Hazar geçişlerinin hızlandırılması ve maliyetinin düşürülmesi
projesinin gerçekleşmesi için azami gayret göstermeye devam
ederken; Avrupa’nın bir ucundan Asya’nın diğer ucuna, Kuzey
Afrika’dan Kafkaslar’a kotasız, vizesiz, gümrük ve sınır beklemelerinin olmadığı, gayriresmi ödemelerin söz konusu olmadığı,
engelsiz ve kesintisiz bir Yeni İpek Yolu’nun inşasında, tüm bölge
ülkeleri ve örgütleriyle işbirliklerini benzer projeler üzerinden sürdürmektedir.
Saygı ve Sevgilerimle...
8
Haziran 2015
Editör’den
“Bulgaristan sınır kapılarının performansı ülkemizdeki kapıları
etkiliyor. Bulgaristan sınır kapılarında yaşanan sorunlar nedeniyle
son üç aylık hafta sonu çıkış sayılarında geçtiğimiz yıla kıyasla
Kapıkule’de yüzde 15, Hamzabeyli’de ise yüzde 33 kapasite
kaybı yaşandı. Son üç ay içinde sadece iki kapıdan gerçekleştirilemeyen taşımaların sektörümüze olan maliyeti 29 milyon 130
bin euroyu geçmiş bulunuyor. Bunların haricinde Kapıkule ve
Hamzabeyli Sınır Kapıları’nda günlerdir bekleyen TIR şoförlerimiz
de büyük mağduriyet yaşıyor. Avrupa Komisyonu’nu göreve
çağırıyoruz. Ülkemiz ile Avrupa Birliği arasındaki ticarete ve sınır
geçiş süreçlerine büyük zarar veren Bulgaristan sınır kapılarında
yaşanan sorunların bir an önce iyileştirilmesi ve ülkemiz ticaretinin tüm paydaşlarının mağduriyetinin giderilmesi adına Avrupa
Komisyonu’nun üstüne düşeni yapması gerekiyor. ”
Fatih ŞENER
UND İcra Kurulu Başkanı
Merhaba,
Ülkemiz lojistik sektörü artık amiyane tabirle kangren-
leşmiş sorunlarla uğraşmak durumunda. Bizler her fırsatta
‘eşit rekabet’ dedikçe birileri karşımıza haksız dayatmalarla
çıkıyor. 2015 yılı mart ayı başından bu yana Bulgaristan’ın
Kapitan Andreevo ve Lesovo Sınır Kapıları’ndaki teknik
sıkıntılar, yavaş ilerleyen gümrük işlem süreçleri, yetersiz
memur sayısı ve az sayıda peron üzerinden yapılan araç
alımları gibi nedenler sebebiyle Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır
Kapıları’ndaki araç kuyruklarının 25 kilometreyi bulduğunu
ve Türkiye-AB ticaretinin Bulgaristan gümrüğünde S.O.S verdiğini ifade etmekte fayda var. Bulgar tarafının bu uzlaşmaz
tutumu aslında sadece ülkemize değil hem Bulgar tarafına
hem de ticarete taraf olan diğer paydaşlara ciddi zararlar
veriyor. Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 150 milyar dolarlık
toplam dış ticaret bulunuyor. Bu ticaretin önemli bir kısmı
Türkiye-Bulgaristan arasındaki sınır kapılarında gerçekleştiriliyor. Bulgar sınır kapılarında yaşanan uzun TIR kuyrukları
ve buna bağlı olarak günlerce süren beklemeler Türkiye ve
Avrupa Birliği ekonomilerine ve dış ticarete çok büyük zarar
veriyor. Bir AB ülkesi olan Bulgaristan’ın bu tutumu denklemin birinci yerinde dururken denklemin ikinci yerinde ise bu
duruma göz yuman, ses çıkarmayan AB var. AB’nin bu işi
bizim aleyhimize olacak şekilde ağırdan alması, görmezden
gelmesini anlamak mümkün değil. Türkiye’nin AB ile Gümrük
Birliği sürecinde kader birliği yaptığını varsayarsak AB’nin
bize karşı bu hasmane tutumunun altında bir başka neden
aramak gerekiyor. Malların serbest dolaşım kuralının ihlal
edildiği, Gümrük Birliği’nde ülkemizin haksızlıklara uğradığı
ve enerjimizi bu haksızlıklara harcamak zorunda kaldığımızı
Dünya Bankası’nın raporu anbean ortaya koymuştur. Bütün
bu iyi niyetimize, yapıcı tavrımıza rağmen Bulgar tarafının
temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp bu sorunları önümüze koyması
ticari etiğe de sığmıyor. Cuma günü İstanbul’daki gümrük idarelerinden Kapıkule ya da Hamzabeyli Sınır Kapıları’na hareket eden
araçların Bulgaristan’a geçmesi ancak ve ancak Salı gününde
mümkün olabiliyor. Türkiye, coğrafi olarak Avrupa Birliği’ne komşu
olmasına rağmen lojistik performans olarak İran’dan da uzak bir
konuma itiliyor.
Bulgaristan sınır kapılarının performansının ülkemizdeki kapıları etkilediğinin de altını çizmemiz gerekiyor. Bulgaristan sınır kapılarında yaşanan
sorunlar nedeniyle son üç aylık hafta sonu çıkış sayılarında geçtiğimiz
yıla kıyasla Kapıkule’de yüzde 15, Hamzabeyli’de ise yüzde 33 kapasite kaybı yaşandı. Son üç ay içinde sadece iki kapıdan gerçekleştirilemeyen taşımaların sektörümüze olan maliyeti 29 milyon 130 bin euroyu geçmiş bulunuyor. Bunların haricinde Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır
Kapıları’nda günlerdir bekleyen TIR şoförlerimiz de büyük mağduriyet
yaşıyor. Buradaki haksızlığın bir boyutu da aslında Uluslararası Çalışma
Örgütü (ILO)’nü birebir ilgilendiriyor. Çünkü çalışmanın kutsallığına
burada ciddi bir gasbın olduğunu ve evlerinden uzak çalışan şoförlerimizin keyfi bekletmelere maruz bırakıldığı bir gerçektir. Bulgaristan’ın
verimsiz ve yetersiz gümrük kapıları nedeniyle ülkemiz sınır kapılarında
günlerce aç ve perişan halde bekleyen TIR şoförleri büyük mağduriyet
yaşarken, birçoğu mesleği bırakmak için de gün sayıyor.
Avrupa Komisyonu’nu göreve çağırıyoruz. Ülkemiz ile Avrupa Birliği
arasındaki ticarete ve sınır geçiş süreçlerine büyük zarar veren Bulgaristan sınır kapılarında yaşanan sorunların bir an önce iyileştirilmesi ve
ülkemiz ticaretinin tüm paydaşlarının mağduriyetinin giderilmesi adına
Avrupa Komisyonu’nun üstüne düşeni yapması gerekiyor. Görevlilerin artık bu gidişata bir dur demesi gerekmektedir. Çünkü ticaretin,
çalışmanın, emeğin engellendiği bir yerde eşitlikten ve rekabetten söz
edilemez.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar, hoşçakalın.
Saygılarımla…
10
UND’den
Habur-Mardin çalışma grubu toplantısı gerçekleştirildi
Şırnak Valisi Ali İhsan Su’yun Katılımı
ile Habur-Mardin çalışma grubu toplantısı gerçekleştirildi. “Güçlü Lojistik
Güçlü Türkiye” sloganıyla başlayan
toplantıda sektörün karşılaştığı sorunlar ele alındı. Vali Ali İhsan Su toplantıda yaptığı konuşmada ülkemizde
yapılan ihracatın önemli bir kısmının
Habur Sınır Kapısı’ndan yapıldığını
belirterek karayolu taşımacılığının
bu sebepten dolayı Şırnak için çok
önemli olduğunu söyledi. Vali Su:
“Habur Sınır Kapısı’nın nakliyecilere
güzel hizmetler verebilmesi için bizde
elimizden gelen çabayı gösteriyor ve
gayret ediyoruz. Habur’dan Nisan ayı
sonu itibariyle 435 bin araç giriş-çıkışı
oldu. Bekleme süresini imkanlar ölçüsünde aşağıya çekmeye çalışıyoruz”
dedi. Vali Ali İhsan Su, Habur Sınır
Kapısı’nda ve TIR parkında yapılan çalışmaları anlatarak, TIR parkı
çevre düzenlemesinin yapılacağını,
güvenlik kameralarının takılacağını ve
aydınlatmanın daha fazla genişletileceğini söyledi. Habur 3. köprüsünde
çalışmaların devam ettiğini ifade
eden Vali Su, Habur çevre yolunda
da geçtiğimiz günlerde incelemeler
yaptığını belirtti. Kendisinin ve valiliğin
telefonlarının 24 saat açık olduğunu
ve her zaman kendilerine ulaşılabileceğini kaydeden Vali Ali İhsan Su:
“Ben, Habur Mülki İdare Amirimiz,
Silopi Kaymakamımız ve Bölge Müdürümüz her zaman sizin yanınızdayız. Bizleri bu çalıştaya davet ettiğiniz
için teşekkür ederim” dedi. Toplantının sonunda Vali beye Cizre Kırmızı
Medrese resminin yer aldığı bir tablo
hediye edildi. Toplantıya Şırnak Valisi
Ali İhsan Su’yun yanı sıra Cizre Kaymakamı Sn. Ahmet Adanur, İpekyolu Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü
Sn. Mehmet Tuncay Bayraktar ve
Habur Gümrük Müdürü Sn. Hasan
Sarı, UND Yönetim Kurulu Üyeleri;
Tahir Aydoğan, Ömer Faruk Yıldırım,
UND’nin bölgede faaliyet gösteren
tüm üyeleri ile UND Habur Temsilcisi
Murat Tatar katılım sağladı.
Bolu Çalışma Grubu Toplantısı yapıldı
Bolu Çalışma Grubu Toplantısı 21
Mayıs’ta Koru Otel’de yapıldı. Toplantıda; UBAK Belgesi ile Bulgaristan üzeri taşımalarda süre kısıtlaması, Bulgaristan Gümrük idareleri’nde
kredi kartı ile ödeme zorunluluğu,
Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır Kapısı’ndaki yoğunluk, Kapıkule TIR
Parkı, yabancı araçlara gümrüksüz
akaryakıt verilmesi, Bolu Gümrük
Müdürlüğü açılışı ve Gümrük Bakan
Yardımcısı Fatih Metin ile yapılan toplantı hakkında görüşüldü.
Toplantıya Selçuk Hitit (Hitit Global),
Haziran 2015
Yılmaz Bakırcı (Kökez), Metin Çapar
(Martı Trans- Bolu Güneş), Resul
Emin Kaya (Alibey), Ömer Gülen
(Bolu Beyi), Erkan Aydın (Erk-Ser),
Zafer Özçelik (MTS Trans), Ramazan Yıldırım (Yıldırımlar), Pınar Ayar
(Esen Orm.), Engin Ergin (Özay),
Özcan Arslan (Öz-Kaan), Necati
Özmen (Keskin Kartal), Turgut
Türk (Trans 14 ), Aydın Ataş (Çağ
Nak.), Avni Kumbasar (Martı Ulusl.),
İbrahim Çelikbaş (Köroğlu) ve
UND Bolu Bölge Temsilcisi Nusret
Özarslan katılım sağladı.
12
UND’den
UND mayıs ayı yönetim kurulu toplantısını Trabzon’da yaptı
Uluslararası Nakliyeciler Derneği
aylık yönetim kurulu toplantısı 23
Mayıs’ta Trabzon’da yapıldı. UND
Yönetim Kurulu Üyeleri, Artvin,
Rize ve Trabzon üyelerinin katıldığı toplantıda Karadeniz bölgesi
lojistik çalışmaları hakkında bilgiler
verildi. Trabzon Ticaret ve Sanayi
Odası’nda toplanan UND üyelerine
Karadeniz bölge sorunları hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.
Toplantıda ilk olarak Trabzon’daki
lojistik destek çalışmaları ile ilgili
konuşma yapan Doğu Karadeniz
Kalkınma Ajansı (DOKA) Birim
Başkanı Fikri Akkaya Kalkınma
Ajansı olarak Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki destek programlarından
bahsetti ve UND üyelerinin lojistik
projelerine destek verebileceklerini
anlattı. Yönetim kurulu toplantısının
ardından Trabzon Valisi Abdil Celil
Öz, DOKA Genel Sekreteri Çetin
Oktay Kaldırım, İhracatçılar Birliği
Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet
Hamdi Gürdoğan, Doğu Karadeniz
Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü
Çetin Hıdımoğlu , Doğu Karadeniz
Gümrük ve Ticaret Bölge Müdür
Yardımcısı Hüseyin Şanverdi,
Ulaştırma Bölge Müdür Yardımcısı
Avni Sağır; Ticaret Odası Başkan
Yardımcısı Coşkun Kahraman,
KTÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof.
Birdoğa Baki , TC Gümrük Ticaret
Bakanlığı Batum Ataşesi Özay
Kutlu ve UND Üyesi firmaları ile
akşam yemeğinde bir araya geldi.
Akşam yemeğinde konuklara hitap
eden UND Başkanı Çetin Nuhoğlu
“Doğu Karadeniz; Trabzon, Rize
ve Artvin bu bölge mecburen bir
transit koridor olmak zorundadır. Anadolu’dan Karadeniz’e,
Karadeniz’e kıyısı olan tüm ülkelere
ve Gürcistan, Azerbaycan üzerinden hem Rusya’ya hem Hazarı
geçerek Ortaasya’ya açılmak zorundadır burası bir lojistik merkez
olmak zorundadır” dedi. Bölgenin
öneminden bahseden Nuhoğlu Bu
bölge tüm katma değeri toplanabileceği bir alan olarak tasarlanmak
zorunda olduğunu belirtip “Demiryolu ile limanı ile etkin karayolu
ile bu çevredeki tüm ekonomileri
kapsayacak ve onlarla yakın iletişi
kuracak bir bölge olarak tasarlanmalıdır” dedi. Trabzon Valisi Abdil
Celil Öz yaptığı konuşmada, dünya
ile birlikte hem sayısal anlamda
hem kalite anlamında yükselen lojistik sektörü için kalkınma planları
kapsamında önemli yatırımların
planladığı bu konuda UND’nin görüşlerinin önemli olduğunu belirtti.
Yemek, lojistik sektörüne katkı
sağlayan kurum ve kişilere verilen
teşekkür plaketi ile son buldu.
UBAK Semineri Mersin’de gerçekleştirildi
2015 Yılının “UBAK İzin Belgeleri
Bilinçlendirme Yılı” ilan edilmesi
kapsamında, Ulaştırma Denizcilik
ve Haberleşme Bakanlığı ve UND
işbirliği ile düzenlenecek bilgilendirme seminerlerinin beşincisi 3
Haziran’da 2015 Mersin’de Mersin
Ticaret ve Sanayi Odası’nda gerçekleştirildi. Karayolu Düzenleme Genel
Müdürlüğü Daire Başkanı Nurhan
Haziran 2015
Tüfekçioğlu, Karayolları Düzenleme
Genel Müdürlüğü Şube Müdürü
Leyla Şahiner ve Uzman Zafer
Kögmen UBAK Sistemi’nin detaylarını katılımcılar ile paylaştı ve UBAK
kullanımında karşı karşıya kalınan
hatalar konusunda bilgilendirmelerde bulundu. Seminerde ele alınan
konular: UBAK sisteminin işleyişi ve
uluslararası toplantılardaki ülkemiz
politikaları, UBAK sistemindeki ülke
kısıtlamaları ve ülkemizin bu kısıtlamalara yönelik politikaları, UBAK
izin belgelerinin doğru kullanımı ve
karşılaşılan kullanım hataları, UBAK
izin belgelerinin dağıtım usulleri ve
dağıtım metotlarına ilişkin detaylar,
bakanlık tarafından kesilen cezaların
UBAK İzin Belgelerinin dağıtımına
olan etkileri, UBAK izin belgeleri ile
yurtdışında karşılaşılan zorluklar ve
diğer ülkelerin kontrol uygulamaları,
yabancı plakalı araçların UBAK kulla-
nımına ilişkin istatistiki veriler ve Türk
araçları ile karşılaştırmaları, UBAK
sisteminde yaşanan son gelişmeler
ve uygulamaya yeni girecek olan ve
firmalarımızın sektöre giriş koşulları
ile ilgili “Kalite Belgesi” detayları,
firmalara UBAK İzin Belgesi tahsislerinin daha erken döneme alınmasına yönelik önlemler, iç gümrük
idarelerinde U-Net kayıt işlemlerinde
UBAK belgesi ibrazın önemi ve
U-Net kayıt işlemlerine dair karşılaşılan zorluklar, UBAK belgesinin verimli kullanımının önemi, UBAK kota
kısıtlaması yönünde değerlendirmeler oldu. Uluslararası taşımacılıkta
büyük öneme sahip UBAK belgesi
kullanımında karşı karşıya kalınan
hataların giderilmesinde ve UBAK
belgesinin verimli kullanılması yönünden önemli bilgilerin paylaşıldığı
ve sisteme dair katılımcı firmaların
tüm soruları cevaplandı.
13
Haziran 2015
14
UND’den
Rusya, Kazakistan ve BDT Ülkeleri çalışma grubu
Sambo Federasyonu yetkililerini ağırladı
Rusya, Kazakistan ve BDT Ülkeleri
Çalışma Grubu, Fahri Başkanlığını
Vladimir Putin’in yaptığı ve Rusya’da
icat edilen Milli Dövüş Sporu Sambo
temsilcilerini UND’de ağırladı. Sambo
sporunun değerli temsilcileri arasında
1991 yılı Rusya Sambo Şampiyonu
ve Türkiye Federasyonu Sambo Başkanı Gadir Mammadov, 2015 Bakü
Avrupa oyunlarında ülkemizi temsil
edecek olan Yahya Karataş gibi
önemli isimler bulundu. Samsun’da
Sambo turnuvasının düzenlenmesi, Karadeniz Ekonomik İşbirliği ve
BSEC-URTA çerçevesinde Sambo
sporuna nasıl destek verileceği gibi
önemli konuların tartışıldığı çalışma
grubunda çalışma grubu Sambo sporunun yaygınlaştırılması ve Türkiye’de
tanınması için destek kararı aldı.
Toplantı sonunda sporcular Yahya
Karataş ve Mirza Asimov çalışma
grubuna Sambo’yu tanıtan bir gösteri
sergiledi. Çalışma Grubu konukların
ardından devam ettiği gündem kapsamında Kazakistan Kara Ulaştırması
Karma Komisyon (KUKK) Toplantısı
stratejilerini belirledi, Rusya KUKK
ve Çin KUKK toplantısı sonuçları değerlendirildi. Özellikle Rusya’ya artan
gıda taşımalarının Rus ithalatçılara
ulaşamamasına sebep olan düşük
Rus kotası, haziran ayı için açılan
750 Rus geçiş belgesinin 8 Haziran
2015 tarihinde bitmesi sebebiyle
ihracatçımızın, taşımacımızın ve Rus
ithalatçılarının yaşadığı mağduriyetin
üst düzeye çıktığı hususu görüşüldü.
Çalışma Grubu’na Sambo sporu
temsilcileri Gadir Mammadov, Mustafa Ercan, Ali Ulutürk, Sporcularımız
Yahya Karataş ve Mirza Azimov’a
katılım gösterdi.
UBAK Semineri Kayseri’de yapıldı
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı ve UND işbirliği ile düzenlenen UBAK bilgilendirme seminerlerinin altıncısı 9 Haziran’da Kayseri
Ticaret Odası konferans salonunda
gerçekleştirildi. Karayolu Düzenleme
Genel Müdürlüğü Daire Başkanı
Nurhan Tüfekçioğlu, Karayolları
Düzenleme Genel Müdürlüğü Şube
Müdürü Leyla Şahiner ve Uzman
Zafer Kögmen UBAK Sistemi’nin
detaylarını katılımcılar ile paylaşıldı.
UBAK kullanımında karşı karşıya
kalınan hatalar konusunda bilgilendirmelerde bulunuldu. Seminerde
ele alınan konular:UBAK sisteminin
işleyişi ve uluslararası toplantılardaki
ülkemiz politikaları, UBAK sistemindeki ülke kısıtlamaları ve ülkemizin
bu kısıtlamalara yönelik politikaları,
UBAK izin belgelerinin doğru kullanımı ve karşılaşılan kullanım hataları, UBAK izin belgelerinin dağıtım
usulleri ve dağıtım metotlarına ilişkin
detaylar, bakanlık tarafından kesilen
cezaların UBAK izin belgelerinin
dağıtımına olan etkileri, UBAK izin
belgeleri ile yurtdışında karşılaşılan
zorluklar ve diğer ülkelerin kontrol uygulamaları, Yabancı plakalı
araçların UBAK kullanımına ilişkin
istatistiki veriler ve Türk araçları ile
karşılaştırmaları, UBAK sisteminde
yaşanan son gelişmeler ve uygulamaya yeni girecek olan ve firmalarımızın sektöre giriş koşulları ile ilgili
“Kalite Belgesi” detayları, Firmalara
UBAK izin belgesi tahsislerinin daha
erken döneme alınmasına yönelik
önlemler, İç gümrük idarelerinde
U-Net kayıt işlemlerinde UBAK
belgesi ibrazın önemi ve U-Net kayıt
işlemlerine dair karşılaşılan zorluklar,
UBAK belgesinin verimli kullanımının önemi, UBAK kota kısıtlaması
yönünde değerlendirmeler oldu.
UND’nin eğitim seferberliği devam ediyor:
Hatay’da AETR ve dijital takograf eğitimi gerçekleştirildi
10 Haziran’da Hatay’da Bölge Temsilciliği ofisinde, sürüş ve
dinlenme kuralları, dijital takograf kullanımı ve yurtdışında bu çerçevede karşılaşılan sorunlar konusunda bir eğitim gerçekleştirildi.
Eğitim sonrasında katılımcıların sorularına yer verilen eğitimde
somut örnekler üzerinden Sırbistan, Slovenya ve Avusturya gibi
ülkelerde kesilen ceza makbuzları yorumlanıp, itiraz prosedürleri
açıklandı.
Haziran 2015
15
Haziran 2015
16
UND’den
Kiraz belge beklemez
Taşıma izin belgelerinin
bitmesi sebebiyle sırtında yükle belge arayan
ve ‘İhracatı taşıyamayan
taşımacılar’ adına UND
İcra Kurulu Başkanı
Fatih Şener, “İtalya taşımalarında bıçak kemiğe
dayandı ve hatta kemiği
de kesiyor” dedi.
Yetersiz olan İtalya’ya ihracat taşıma
belgelerinin iki aylık dönemler halinde
dağıtılması sebebiyle, taşımacılar her
yıl Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos,
Ekim ve Aralık aylarında 15 gün belgesiz kalıyor ve ihracat taşınamıyor.
15 Haziran günü bitmiş olan belgeler
sebebiyle bekleme imkanı olmayan
ürün yükleyen taşımacılar artık feryat
ediyor.
Bıçak kemiğe dayandı ve
hatta kemiği de kesiyor
Taşıma izin belgelerinin bitmesi sebebiyle sırtında yükle belge arayan ve İhracatı
taşıyamayan taşımacılar adına UND
İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, “İtalya
taşımalarında bıçak kemiğe dayandı ve
hatta kemiği de kesiyor” dedi. Şener,
“Ro-Ro Gemileri ile İtalya’ya ulaşan
TIR’larımız limandan çıkıp Milano’ya
kadar gidip yükünü teslim edemiyor.
Yıllık 12 milyar dolar ithalat yaptığımız
İtalya’ya 7 milyar dolar ihracat yapacağız
onu da taşımamıza izin vermiyorlar. Dış
ticaret açığımız olan İtalya gibi bir ülke ile
İzin sorunumuz olması kabul edilemez.
Dünden itibaren İtalya izin belgeleri yine
bitti ve tekstil, otomotiv ve gıda dahil
bütün ürünler sorun yaşıyor. Sorun
yaşayan şirketler arasında Türkiye’de
yatırım yapmış İtalyan firmaları da var.
Bu mesele bütün taraflara zarar veriyor.
Birçok ürün izin belgesi için ay sonunu
beklerken bazı ürünlerin bekleme şansı
da yok. Özellikle dünden beri birçok
telefon alıyoruz. Her yıl 15 Haziran-10
Temmuz arasında çok kısa sezonu olan
kiraz taşımaları büyük sorun yaşıyor.
Yaklaşık 100 TIR dolusu kiraz ihracatı
ile ülkemiz 7 milyon euro gelir elde
ediyor. Kiraz toplandıktan sonra 12 gün
içerisinde tüketilmek zorunda. Raf ömrü
çok kısa olan bu ürünün izin belgesi
Haziran 2015
beklemesi söz konusu bile olamaz.
Kiraz belge beklemez” dedi.
Bir gün bile gecikse İspanya
kirazı rafları dolduruyor
Taşınan ürünler gecikince bozulma
riski ile karşı karşıya ancak yolda ömrünü tüketen ürünlerin raf ömrü çok
daha kısalıyor. Ayrıca bir gün bile gecikse İspanya kirazı rafları dolduruyor
ve ihracatımız kan kaybediyor. İhracat
ile büyüyen bir ülke olarak Türkiye’nin
önünün izin belgeleri ile kesilmesine
müsaade edilemez. Avrupa’nın en
genç ve en çevreci filosu başka hiçbir
gerekçe ile engellenemez. İhtiyaç
duyduğumuz ilave belge sayısı yıllık
sadece 14 bin. Bu ihtiyaç karşılanırsa 1 saatte 4 Türk TIR’ının geçtiği
İtalyan yollarında bundan sonra 1
saatte 5 TIR geçecek demektir. Ve
bu da hiçbir şeyi değiştirmez. Taşıma
sorunları ile boğuştuğumuz İtalya’nın
Türkiye’ye ihracatı da her geçen gün
düşüyor. TIR’larımız gidemeyince
tabii ki onların yükü ile dönmeleri
de mümkün olamıyor. Son 3 yıla
bakıldığında, taşımamız serbest olan
Almanya Türkiye’ye olan ihracatının
1 milyardolar artırırken aynı dönemde
İtalya’nın Türkiye’ye olan ihracatı 1,3
milyar dolar azaldı. AB ülkelerinden
sadece İtalya’nın Türkiye’ye ihracatı
bu sebeple her yıl azalıyor. 2008
yılında yapılan son ulaştırma toplantısında Türk tarafına ilave 2 bin belge
veren İtalya, son 7 yılda toplantı
yapmadı ve belge de vermedi. O
günden bugüne ticaret yüzde 45 arttı
ve bugün ilave 14 bin izin belgesine ihtiyaç duyuluyor. İki ülkenin
Ulaştırma Bakanlıkları şubat ayında
bir araya gelmiş ve İtalyan tarafının
belge vermeyen katı tutumu üzerine
toplantı anlaşma yapılamadan son
bulmuştu.
17
Etis, dağıtım lojistiğindeki iş ortakları ile bir araya geldi
Etis Lojistik, 2015 yılı hedeflerinden
olan dağıtım lojistiği sektöründen
50’nin üzerinde iş ortağıyla yemekli
toplantıda bir araya geldi.
Taşımacılık, depolama ve terminal
hizmetleri ile entegre lojistiğin iddialı
oyuncularından Etis Lojistik’in yeni
girdiği dağtıım lojistiği alanındaki
iş ortakları ile düzenlediği “Paydaş
Buluşmaları” etkinliğinin ilki Eyüp
Bahariye Mevlevihanesi’nde gerçekleştirildi. Etis Lojistik, etkinlikte 6 ay
önce giriş yaptığı dağıtım lojistiği
alanındaki iş ortakları ve müşterileriyle bir araya geldi. Sektörün
önemli endüstriyel imalatçıları,
tedarikçileri ve perakendecilerini
bir araya getiren yemekli toplantıda Etis’in lojistik sektör yetkinliği,
dağıtım lojistiğindeki hedefleri ve
müşterilere sağladığı avantajlar
konuşuldu. Lojistik operasyonların
verimliliği, müşteri memnuniyeti, zamanında ve düzenli tedarik
zinciri organizasyonu gibi başlıkların karşılıklı konuşulduğu yemekli
toplantıda 50’nin üzerinde iş ortağı
ve Etis Lojistik yönetim ekibi katıldı.
Etkinlikte, dağıtım lojistiği alanındaki
yapılanma, hedefler ve stratejilerin yanı sıra ilk 6 aylık dönemdeki
performans birlikte değerlendirildi.
Dağıtım lojistiği alanında öncelikli
olarak Zincir Mağaza Lojistiği ile
faaliyetlerine başlayan Etis Lojistik,
kısa ve orta vadede Şehiriçi Lojistiği,
AVM Lojistiği, Tarım Lojistiği ve sektörelbazlı geliştirmekte olduğu özel
projelerle (Mobilya, İlaç, Yerel Zincir
Platformu vb.) ile bu alandaki pazar
payını arttırmayı hedefliyor.
Petlas’ın Avrupa çıkarması: Autopromotec 2015
Petlas, tüm dünyadaki otomotiv
sektörü ekipman üreticilerinin heyecanla takip ettiği Autopromotec 2015
Fuarı’nda, yepyeni ürünlerini Avrupalı
müşterilerine tanıttı. 20–24 Mayıs
tarihleri arasında kapılarını ziyaretçilerine açan Autopromotec 2015 fuarında
Petlas ve Starmaxx markaları ile binek
araç, hafif ticari, kamyon-otobüs,
Run-Flat ve Zirai grup lastiklerinden
oluşan geniş ürün gamını ziyaretçilerle
buluşturdu. Tasarım dünyasının kalbi
İtalya’nın Bologna şehrinde düzenlenen fuarda Petlas; yeni nesil ağır ticari
sınıfındaki NZ 305 treyler lastiği, RM
905 Off-Road lastiği ve karma kullanım için SC 700 ve RC 700 ürünlerini
ilk kez tanıttı. Ziyaretçilere, yeni ürünlerin yanı sıra Petlas’ın büyük önem verdiği ar-ge çalışmalarının sonucu olan
Run-Flat P-RFT teknolojisi ile F16
savaş uçağı lastiği paylaşıldı. Petlas
standında sergilenen, yeni nesil RunFlat (Patlasa da giden lastik) teknolojisinin kullanıldığı Velox Sport PT 741
P-RFT yaz lastiği ile Snow Master W
651 P-RFT kış lastikleri, Avrupa’nın
ve dünyanın pek çok noktasından
gelen ziyaretçilerin yoğun beğenisini
kazandı. Fuara, Petlas ile birlikte
Türkiye’den 7 firmanın katılım sağladı.
Rakiplerinin aksine dev fuarda Petlas,
sadece yeni ürünlerini tanıtmakla
kalmayıp, Türkiye’nin yerli işgücü,
ar-ge ve teknolojik altyapısıyla üretim
gücünü de başarıyla temsil etti.
Petlas dünya yollarında
İhracat sıralamasında bu sene beş
sıra birden yükselen Petlas, TİM-
Türkiye’nin En Büyük İhracatçıları
sıralamasında 68’inci sırada yerini
aldı. Bu fuarla birlikte Türkiye’nin nitelikli ürün ihracatçıları arasında öne
çıkan Petlas, başta Avrupa olmak
üzere, Ortadoğu, Afrika, Amerika
ve Asya pazarında 100’den fazla
ülkeye ihracıyla Türkiye’nin gurur
kaynağı olmayı sürdürüyor. Autopromotec 2015 Fuarı başta olmak
üzere büyümenin her geçen gün
zorlaştığı Dünya lastik pazarlarında
Petlas’a olan ilgi, Petlas’ın global
varlığına katkı sunuyor. Petlas, binek
araç, hafif ticari, kamyon-otobüs,
zirai, iş makinesi, askeri ve uçak
lastiği ürünleri, hizmet kalitesi ve
markası ile Avrupa başta olmak
üzere dünya pazarlarında ilerleyişine
devam ediyor.
Haziran 2015
18
UND’den
Türkiye - Avrupa Birliği ticareti
Bulgaristan Gümrüğü’nde S.O.S. veriyor!
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener; 2015 yılı Mart ayı başından bu yana
Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo ve Lesovo Sınır Kapıları’ndaki teknik sıkıntılar, yavaş ilerleyen gümrük işlem süreçleri, yetersiz memur sayısı ve az sayıda peron üzerinden yapılan araç alımları gibi nedenler sebebiyle Kapıkule ve
Hamzabeyli Sınır Kapıları’ndaki araç kuyruklarının 25 kilometreyi bulduğunu ve
Türkiye-AB ticaretinin Bulgaristan gümrüğünde S.O.S verdiğini ifade etti.
miz yıla kıyasla Kapıkule’de yüzde
15, Hamzabeyli’de ise yüzde 33
kapasite kaybı yaşandı. Son üç ay
içinde sadece iki kapıdan gerçekleştirilemeyen taşımaların sektörümüze olan maliyeti 29 milyon 130
bin euroyu geçti.
Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır
Kapıları’nda günlerdir bekleyen
TIR şoförleri büyük mağduriyet
yaşıyor
Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki 150 milyar dolarlık toplam dış
ticaretin önemli bir kısmının yapıldığı
Türkiye – Bulgaristan arasındaki
sınır kapılarında yaşanan uzun TIR
kuyrukları ve buna bağlı olarak
günlerce süren beklemeler Türkiye
ve Avrupa Birliği ekonomilerine ve
dış ticarete zarar veriyor.
Bulgaristan sınır kapıları ülkemizin dış ticaretini engelliyor!
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener; “2015 yılı Mart ayı başından bu
yana Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo ve Lesovo Sınır Kapıları’ndaki
teknik sıkıntılar, yavaş ilerleyen gümrük işlem süreçleri, yetersiz memur
sayısı ve az sayıda peron üzerinden
yapılan araç alımları gibi nedenle
sebebiyle Kapıkule ve Hamzabeyli
Sınır Kapıları’ndaki araç kuyrukları
25 kilometreyi bulurken, bekleme
süreleri 4 günü geçti. Cuma günü
İstanbul’daki gümrük idarelerinden
Kapıkule ya da Hamzabeyli Sınır
Kapıları’na hareket eden araçların
Bulgaristan’a geçmesi ancak ve
Haziran 2015
ancak Salı gününde mümkün olabiliyor.” derken, “Türkiye, coğrafi olarak
Avrupa Birliği’ne komşu olmasına
rağmen lojistik performans olarak
İran’dan da uzak bir konuma itiliyor”
uyarısında bulundu.
Bulgaristan sınır kapılarının
performansı, ülkemizdeki
kapıları etkiliyor
Bulgaristan sınır kapılarında yaşanan sorunlar nedeniyle son üç aylık
hafta sonu çıkış sayılarında geçtiği-
Bulgaristan’ın verimsiz ve yetersiz
gümrük kapıları nedeniyle ülkemiz
sınır kapılarında günlerce aç ve
perişan halde bekleyen TIR şoförleri büyük mağduriyet yaşarken,
birçoğu mesleği bırakmak için gün
sayıyor.
Avrupa Komisyonu’nu göreve
çağırıyoruz
UND İcra Kurulu Başkanı Şener:
“Ülkemiz ile Avrupa Birliği arasındaki ticarete ve sınır geçiş süreçlerine
büyük zarar veren Bulgaristan sınır
kapılarında yaşanan sorunların bir
an önce iyileştirilmesi ve ülkemiz
ticaretinin tüm paydaşlarının mağduriyetinin giderilmesi adına Avrupa
Komisyonu’nu göreve çağırıyoruz”
dedi.
19
Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü
Müslüm Yalçın UND’yi ziyaret etti
UND haftalık üst yönetimine katılan Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü
Müslüm Yalçın, sınır kapılarının birer boğaz köprüsü olduğunu ve bu noktalarda
beklenilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge
Müdürü Müslüm Yalçın 3 Haziran’da
UND’de gerçekleştirilen haftalık üst
yönetim değerlendirme toplantısına
katılım sağladı. Özellikle Kapıkule,
Hamzabeyli ve İpsala sınır kapılarında
yaşanan sorunlar ve bunlara ilişkin
çözüm önerilerinin görüşüldüğü
toplantıda sektörümüzü yakından
ilgilendiren birçok husus masaya
yatırıldı. Söz konusu toplantıda ele
alınan ana gündem maddeleri sırasıyla: Kaçak göçmen vakaları nedeniyle
sektörümüzün yaşadığı mağduriyetler, Kapıkule’deki süreç iyileştirme
çalışmaları, Bulgaristan sınır kapılarında karşılaşılan sorunlar ve beklemeler,
Gümrük Kanunu’nun 235/5 maddesi
kapsamında kesilen cezalar, sınır kapılarındaki tam tespit uygulamaları ve
sektörün yaşadığı mağduriyetler oldu.
Yalçın tarafından gündeme getirilen
ilk husus, Bulgaristan sınır kapılarında
karşılaşılan sorunlar ve yaşanan beklemeler ve TIR kuyrukları ile ilgili bölge
müdürlüğü girişimleri oldu.
Yalçın: Gümrük kapıları
boğaz köprüsü gibidir
Sınır kapılarının birer boğaz köprüsü
olduğunu ve bu noktalarda beklenilmemesi gerektiğinin altını çizen Yalçın,
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak
gümrük süreçlerini iyileştirebilmek ve
ülkemiz dış ticaretini ihtiyacı olan hıza
kavuşturabilmek adına girişimlerin ve
çalışmaların devam ettiğini aktardı. Sınır kapılarında yaşanan kaçak göçmen
vakaları ile ilgili idare olarak yapılan
girişimler ve görüşmeler hakkında bilgi
paylaşan bölge müdürü Yalçın, geçen
seneye göre Kapıkule Sınır Kapısı’nda
yaşanan vaka sayısının yüzde 28
oranında arttığını, Hamzabeyli Sınır
Kapısı’ndaki artış oranının yüzde 60
olduğunu, en büyük artışın ise 2014
yılındaki 14 vakanın 2015 yılında
463 vakaya çıkması ile Kapıkule Gar
Gümrüğü’nde yaşandığını vurguladı. Sorunun çözümüne yönelik sınır
kapılarındaki önlemlerin artırıldığını,
emniyet birimleri ile görüşmelerin
devam ettirildiğini ve kaçak göçmen
vakalarının önlenmesi için girişimlerin
sürdüğünü bildirdi.
Nuhoğlu: Ükemiz ticaret erbabı
ve ekonomimiz zarar görüyor
UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin
Nuhoğlu tarafından yapılan bilgilendirmelerde, ülkemiz gümrük idarelerinin
performansının ülkemiz dış ticaretine
olan etkisinin büyük olduğunu ve
yaşanan gün kayıpları ve maddi
kayıplarda ülkemiz ticaret erbabının
ve ekonomimizin zarar gördüğü dile
getirildi. Ülkemiz uluslararası karayolu
eşya taşımacılığı sektörünün, gümrük
idareleri ile işbirliği içinde çalışması
gerektiğini aktaran Nuhoğlu, son
dönemdeki lojistik yatırımların büyüklüğüne ve bunun önemine değindi.
Ülkemiz ekonomik büyüme rakamlarına ilişkin bilgiler veren Nuhoğlu,
ülkemizin yüzde 2,9’luk büyüme
oranı içindeki taşımacılık sektörünün
payının yüzde 40 olduğunu, ülkemizin 10’uncu Kalkınma Planı içinde
lojistik sektörünün ana sektörlerden
biri olarak kabul edildiğini ve kalkınma
planı dahilinde Türkiye’nin lojistikte
bölgesel bir üs olması sağlanarak;
lojistik maliyetin düşürülmesi, ticaretin geliştirilmesi ve rekabet gücünün
artırılmasının temel amaç olduğunu
hatırlattı. UND Yönetim Kurulu tarafından yapılan diğer bilgilendirmelerde,
özellikle sınır kapılarında karşılaşılan
tam tespit uygulamalarının mağduriyet
yarattığı, yüksek hamaliye ücretleri ile
karşılaşıldığı, bu kontroller neticesinde
araçlarda bir usulsüzlük ile karşılaşılmadığı durumlarda firmaların sebepsiz
şekilde yüksek hamaliye maliyetlerine
katlanmak zorunda bırakıldığı hususu
aktarılarak, bu ücretlerin devlet tarafından karşılanması gerektiği vurgulandı.
UND Yönetim Kurulu tarafından tam
tespit uygulamaları ile ilgili olarak dile
getirilen bir başka sorun da, bazı iç
gümrük idareleri tarafından uygulanan ve mükellefin AB ülkelerindeki
varış yerine açılması gereken Transit
Beyannameler’in sınır kapısına kadar
açılması durumunda hem Kapıkule’de
hem de Bulgaristan kapılarında tam
tespit uygulamasına tabi olduğunu,
bazı gümrük idarelerinin talimatları ile
söz konusu beyannamelerinin sınır
kapısına kadar açılmak zorunda kalındığını ve bu durumun sektörümüze ciddi
maliyet yükü getirdiği ifade edildi.
Haziran 2015
20
SÖYLEŞİ
Subaşı Gümrük Müşavirliği
kesintisiz hizmet sunuyor
Subaşı Gümrük Müşavirliği Genel Müdürü Ahmet Yahya Subaşı, müşteri memnuniyetinden ödün vermediklerini ve müşterileri ile uzun soluklu çalışmalar
gerçekleşdirdiklerini ifade ediyor.
Subaşı Gümrük Müşavirliği, 1948
yılında o yıllardaki adıyla ‘Gümrük
Komisyonculuğu’ olarak Mustafa
İhap Subaşı tarafından kuruluyor.
Günümüzde Mustafa İhap Subaşı onursal liderliğinde 2. nesil
Ahmet Yahya Subaşı tarafından
yönetiliyor. 17 Gümrük Müşaviri
, 62 Gümrük Müşavir Yardımcısı
( müşteri temsilcisi olarak görev
yapıyorlar) 75 Müşteri Temsilcisi
Haziran 2015
(10 kişi müşavir adayı) 22 adet
moto- kurye; Toplamda 327 personeli ile hizmet veriyor. Merkez
ofisi İstanbul Kabataş’ta bulunan
şirketin; Mersin ,İzmir Bursa-Gemlik, ve Ankara’da şubeleri var.
Her şubenin başında bir Gümrük
Müşaviri bulunuyor. İzmir-Menemen, Eskişehir, Tekirdağ, Gebze,
Ambarlı, Erenköy, Haydarpaşa,
Halkalı, Derince, İstanbul Tarım İl
Müdürlüğü, Gaziantep, İskenderun
ve Atatürk Hava Limanında irtibat
büroları var. Merkez ofis, tüm
şubeler ve irtibat büroları ile elektronik bağlantılı. Tüm doküman
transferleri elektronik ortamda
yapılıyor ve online hizmet veriliyor.
Subaşı Gümrük Müşavirliği’nin
tüm çalışanları kadrolu elemanları olup, hiçbir şekilde taşeron
kullanılmıyor.
21
Müşterilerimize komple
çözümler sunuyoruz
Farklı sektörler için ayrı ayrı departmanlarla uzmanlık alanları belirlendiğini ifade eden Subaşı Gümrük
Müşavirliği Ltd. Şti Genel Müdürü
Ahmet Yahya Subaşı, “Tüm sektör
departmanlarında takip edilen işler,
ilgili gümrük müşavirinin son onayıyla neticelendirilir. Hizmetlerimize tüm
gümrük ve dış ticaret birimlerinden
Ankara ve diğer şehirlerde gerekli
resmi dokümanların alınması da
dahildir. Ankara’da bulunan sabit
bir elemanımız sadece danışmanlık
hizmetlerinin verilmesiyle görevlidir.
İşlerinizle ilgili her zaman Ankara’da
doğru ve sorumlu kişilerle temas
halinde olunmaktadır. Gerektiğinde
bu kişilerle toplantı organize edilerek
işiniz hakkında oluşabilecek sorular
açıklığa kavuşturulur. Subaşı IT
Departmanı’nın başlıca görevi, mevcut teknolojiyi yakından takip ederek
çalıştığımız müşterilerimize verdimiz
hizmetin her zaman en yüksek
kalitede olmasını sağlamayı güvence altına almaktır. Bu amacımız
gerçekleştirebilmek için firma olarak
sistemimizi ve kullandığımız teknolojiler yüksek erişilebilir, esnek ve
ölçeklenebilir tutmak birinci önceliğimizdir. Bu bağlamda müşterilerimize sağladığımız olanakları; müşteriye
özel kullanıcı adı ve şifre ile, dijital
arşive erişme, mevcut işlemleri takip
etme, raporlar oluşturma, KPI, DIIB
GTIP vs. hakkında işlemlerinizin
durum değişikliklerinde anlık rapor
alabilme (internet ya da mobil uygulama üzerinden), günlük, haftalık
ayrıntılı raporlar, veri entegrasyonu
ve aktarım olarak özetliyoruz. Faturalarınızı hazırlarken girilen bilgiler,
aynı zamanda gümrük operasyonun
temelini oluşturan beyanname bilgilerinin belirli bir kısmını içeriyor. Firmalar bu bilgileri tarafımıza istenilen
formatlarda göndermeleri halinde,
elle girişi yapılmaksızın kullandığınız
SAP, MS Dynamics vb. birçok ERP
ve CRM programına veri aktarımı
yapılabilir. Bu sayede beyanname,
kullanıcı hatasından arındırılmış ve
çok hızlı biçimde oluşturulabilir.
Gümrük operasyonunun tamamlanmasının ardından müşteri firma isteği doğrultusunda kesilen fatura vs.
masraflara ait olan dekontlar, text
ve excel dosyaları ile firmalara elektronik ortamda (ftp veya mail yoluyla)
aktarılabilir”dedi. Subaşı, 2012 yılı
Haziran ayı itibariyle faaliyete geçirdikleri Subaşı Denetleme Sistemi
(AUDIT) Subaşı Gümrük Müşavirliği
Ltd. Şti’nin bir denetleme standardı
olduğunun da altını çiziyor.
Subaşı Denetleme Sistemi
(AUDIT)’nin oluşum geçmişi ile ilgili
olarak Subaşı, “27.10.2008 tarih
27037 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Sonradan Kontrol ve Riskli
İşlemler Kontrolü Yönetmeliği’ bu
oluşumun gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Tüm bu izleme, gözden geçirme ve son olarak değerlendirme
süreçleri sonunda bu hizmetin verilme yönünde karar alınmıştır. Kontrol
sonucunda çok yüksek miktarlarda
cezalar oluştuğu görülmüş ve tedbir
alınması gerekliliği netleştirilmiştir.
İncelemelerin sonuçları değerlendirilerek firmalarımıza/firmanıza olan
eksi ve artıları ortaya çıkarılmıştır.
Sonrasında bu sistemin nasıl işlediği
ve bu denetimlerin nasıl yapıldığı
firmamızca izlenmiştir” dedi. Neden
Subaşı Denetleme Sistemi (AUDIT)
sorumuza ilişkin Subaşı, “Etkin bir
denetim için, izlenebilir ve kayıt altında bir denetim için, Firmalarımızın
çıkarlarını en iyi şekilde korumak için,
Geçmişteki hataların tekrar yapılmaması için, Olası cezaların en az maliyetle kapatabilmek için, Yarına daha
güvenle bakabilmek için, Devletimiz
ve firmamız arasındaki iş akışını
benzer hale getirerek, masanın diğer
tarafını daha iyi anlayabilmek için,
sorunlara anında müdahale edilmesi,
hatayı görüp, kendini ihbar ederek
cezanın yüzde 15 ile sorunun çözümü, her an yapılan denetlemeler
le canlı , güncel ve sürdürülebilir bir
sistem” dedi.
Müşterilerimize uzun süreli
hizmet vermeyi hedefliyoruz
Subaşı olarak müşteri odaklı çalışmalarıyla gurur duyduklarını ifade
eden Subaşı, “Hedefimiz, müşterilerimize hızlı, doğru, ve yüksek
kalitede hizmet sağlamaktır. Bu
nedenle müşterilerimizin iş yoğunluğuna uygun sayıda müşteri temsilcisi görevlendiririz. Hizmetimizin iş
saatlerinde bitirilebilmesi için yeterli
sayıda eleman tahsis ederiz. Buna
bağlı olarak işlerimizi tam, doğru ve
zamanında tamamlayarak müşterilerimize maliyet ve zamandan
tasarruf sağlarız. 2010 yılı başında
Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
Gümrükler Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan ‘Gümrük Müşavirliği
Asgari Ücret Tarifesi’ nin yayınlanmasıyla hizmet bedellerimiz sabitlenmiştir. Bunun sonucunda verdiğimiz
yüksek kalitede hizmetin maliyeti,
rakiplerimiz ile aynı seviyeye gelmiştir. Potansiyel müşterilerin önceliği,
alınan hizmetin kalitesi olmuştur.
Bu, şirketimizin avantajına olan bir
durumdur. Maliyet tasarrufu amacıyla daha düşük kalitede hizmetle
yetinme devri kapanmıştır. Müşterilerimiz bizden daha büyük veya daha
küçük olsa da, rakiplerimizden daha
üst seviyede müşteri memnuniyeti
sağlanmaktadır. Verdiğimiz hizmet
sırasında mesai gibi kontrol edilebilir
maliyetleri minimum seviyede tutmak
için elimizden gelen tüm gayreti
gösteririz. İş süreçlerimiz sırasında
şirketimiz tarafımızdan yapılabilecek bir hatadan kaynaklanacak
herhangi bir cezaya karşı, 1 milyon
TL ye kadar Sigorta Mesleki Sorumluluk Sigortamız bulunmaktadır.
Sektörümüzde yapılan aynı amaçlı
Haziran 2015
22
SÖYLEŞİ
sigortaların aksine çok kapsamlı bir
sigortadır ve birlikte çalışılan son 5
yılı kapsar” dedi. Hatasız çalışmayı
iş prensibi olarak benimsemiş olmalarından dolayı bugüne kadar bu
tür bir cezai durum ile karşı karşıya
kalmadıklarını ifade eden Subaşı,
“Ancak bir ceza oluşması durumunda mevcut sigortamız devreye girerek firmamızın olası mali sıkıntılardan etkilenmesini engelleyecektir”
dedi. Şirket hedefinin müşterilere
uzun süreli hizmet vermek olduğunu belirten Subaşı, iş prensiplerinin
hep bu hedef doğrultusunda olduğunu söyledi. Kısa vadeli kazançların önemsenmediğini ifade eden
Subaşı, bunun sonucunda müşteri
portföylerinde kendileriyle uzun
yıllardan beri çalışan birçok firma
bulunduğunu sözlerine ekledi.
Mevzuattaki yenilikler
hergün bilgilendirilir
Gümrük mevzuatında değişiklikler, yenilikler olduğunu ifade eden
Subaşı, “Mevzuat departmanımız
tarafından mail yoluyla tüm yeni
gümrük mevzuatı/tarifeleri/kanunları hakkında hergün bilgilendirilir.
Bilgilendirme Subaşı yorumu ile birlikte yapılır. Şirketimiz, her yıl ocak
ayında, müşterilerimiz için yaklaşık
5 bin adet gümrük tarife pozisyonu
Haziran 2015
(G.T.İ.P.)çalışması yapmaktadır.
Ocak ayından sonra ise her ay
yaklaşık 1.000 adet tarife çalışması
hazırlanmaktadır. Bu çalışmalar
sonucunda müşterilerimiz ithalatın
gerçekleşmesi ile ilgili kararlarını
vermektedir. Yalın organizasyon
yapımız sayesinde müşteri temsilcileriniz dışında gümrük müşavirlerimize ve şirket yönetimine
dilediğinizde rahatça ulaşabilirsiniz.
Firmamızda çalışanlarımız uzun
süreli olarak müşterilerimize hizmet
verirler. Çalışanlarımız , alanlarında
uzman olup ani görev değişiklikleri
yaşanmaz” dedi. Firmanın merkez ofisinde 1 kimya mühendisi,
İstanbul Kimya Laboratuvarı’nda 2,
Gebze Kimya Laboratuvarı’nda 1
sabit elemanı olduğunu ve yapılan
testleri takip ettiğini belirten Subaşı,
bu kişilerin daha rahat çalışabilmesi için kendilerine iki araç tahsis
edildiğini vurguluyor. Subaşı, “TSE
Asya’da 2, TSE Avrupa ve Çorlu’da
1’er sabit elemanımız kendilerine
tahsis edilen araçlarıyla birlikte
hizmet vermektedir. DTS elemanımız da sabit olarak DTS işlemleriyle
ilgilenmektedir. Tüm çalışanlarımız
Subaşı çalışanıdır, taşeron kesinlikle
kullanılmamaktadır. İstanbul merkez
ofisimizde sadece gıda sektörüne
hizmet veren 1 gıda mühendisi 7
tecrübeli müşteri temsilcimizden
oluşan ekibimiz bulunmaktadır.
Bu ekip sadece gıda işi yapan
müşterilerimizehizmet etmektedir.
Ekip çalışan sayısı, yeni firmalarla
çalışmaya başladıkça tecrübeli
elemanlarla artırılacaktır. Mevcutta
İstanbul, Tekirdağ, İzmir ve Mersin
Tarım İl Müdürlüklerinde ekiplerimiz
hizmet vermektedir. İzmit Tarım
İl Müdürlüğü’nde yeni ekibimizin
oluşturulması süreci çalışmalarımız devam etmektedir. İstanbul
Tarım İl Müdürlüğü’nde yerleşik
ofis, 6 personel, 2 ikame araç ve 1
moto-kurye ile hizmet vermekteyiz.
Bursa Tarım İl Müdürlüğü’nde sabit
1 personel ve ikame bir araç ile hizmet vermekteyiz. Gaziantep Tarım
İl Müdürlüğü’nde 1 personel ve
ikame bir araç ile hizmet vermekteyiz” dedi. Son 9 ay içerisinde 2
bin 500’ün üzerinde rapor alındığını, müşterilere hızlı ve güvenli bir
hizmet sunulduğunu ifade eden
Subaşı, ihracat işlemleri ilgili aylık
raporlamaların paylaşılaşıldığını,
işlem hacimleri, gümrüklere göre
iş dağılımları, mesailer gibi bilgilerin
bu raporlardan takip edilebildiğini;
gelecek talepler doğrultusunda her
türlü incelemenin bu rapora dahil
edilerek raporlamanın detaylandırılabildiğinin altını çizdi.
23
Haziran 2015
24
LOJİSTİK
‘STK’lar harekete geçerse
Bulgaristan’la ticaret gelişir
Bulgaristan’ın büyük bir kesiminin Türkiye ile bağı olduğunu ifade eden
DEİK Bulgaristan İş Konseyi Başkanı Yalçın Egemen, “Türkiye’nin STK’larla
bu potansiyeli hareketlendirip, ekonomiye katması çok önemli” dedi.
Bulgaristan’la Türkiye’nin dış ticaret
hacminin 7 milyar dolara çıkma
potansiyeli olduğunu söyleyen Dış
Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)
Bulgaristan İş Konseyi Başkanı Yalçın Egemen, işlerin iyi gitmesi için
çalıştıklarını fakat önlerinde engellerin olduğunu belirtti. Bulgaristan’ın
Türkiye ile geçmişten gelen bir bağı
olduğundan bahseden Egemen,
“Ülkelerimiz maalesef bunun geri
dönüşünü alamıyor. Bunun için
iki ülkenin de STK’larla bu gücü
hareketlendirip, ekonomiye katması
çok önemli. DEİK olarak bunu
destekleriz” dedi. Egemen, bugün
için Bulgaristan ile Türkiye’nin 4
milyar dolarlık dış ticaret hacmine sahip olduğu bilgisini verdi.
Bulgaristan’da 800 bin civarında
Türk’ün yaşadığını belirten Egemen,
ülkemizde de 2 milyondan fazla
Bulgaristan göçmeni olduğuna
değindi. Türkiye’nin bu potansiyelin
dönüşünü alamadığını kaydeden
Egemen, “Bulgaristan’ın nüfusu da
6-6.5 milyon civarı. Yüzde 30’luk
çalışan insan potansiyeli var. Bunun
dönüşünü alabilmek için devletin
de STK’larla bu gücü hareketlendirip, ekonomiye katmalı. Biz de
DEİK olarak bunu destekleriz” dedi.
Bulgaristan’da Türk derneklerinin
olmasına rağmen bunların birbirinden kopuk olduğuna dikkat çeken
Egemen, şunları söyledi: “Bunları
birleştirip Sofya’da Türk- Bulgar
İş Adamları Odası oluşturuldu.
Ama istenilen verim sağlanamadı.
Şimdi bir çatı örgüt oluşturulmaya
çalışılıyor. Bu da kişisel küçük hesaplar yüzünden faaliyete geçemedi. Bunlar gerçekleşirse Türkiye,
Bulgaristan’da iyi bir lobi kanadı
elde eder.”
TIR’lar için alternatif
yollar oluşturulmalı
Kapıkule- Filibe arasındaki Kaptan
Andreova otoyolunun bitirilememesinin Türkiye’nin Avrupa’ya karayolu
Haziran 2015
ile bağlanmasında sıkıntı yarattığını
dile getiren Egemen, Türk TIR’larının
Bulgaristan’dan geçişinde zaman
zaman oluşan belge sıkıntısı nedeniyle, Türkiye’nin yeni alternatif yollar
oluşturması gerektiğini vurguladı. Yeni
otoyolun bitmesi halinde de bu yoldan
geçecek Türk TIR’ları için yüksek
geçiş ücreti düşünüldüğünü aktaran
Egemen, “Bu Türk TIR’larının maliyetini artıracak. Bulgaristan üzerinden
demiryolu ile Tuna Nehri’ne ulaşmak,
orta Avrupa’ya kadar Tuna Nehri yolu
ile Türk TIR’larının Avrupa’ya ulaşımında daha kolaylık sağlar. Bu durumda
demir yollarımızın geliştirilmesi gerekir
ki bu da Türkiye- Bulgaristan ortak
lojistik projesi ile gerçekleşir. Ayrıca
Romanya, Yunanistan ve İtalya üzerinden Ro-Ro seferlerinin artırılması da
Bulgaristan dışında başka alternatifleri
kullanma şansını arttıracaktır” dedi.
24 Nisan anması
toplantıyı erteletti
DEİK Türkiye-Bulgaristan İş Konseyi Ortak Yürütme Kurulu toplantısını
13 Mayıs’ta Bulgaristan Sanayi ve
Ticaret Odası’nda yaptı. İşbirliğinin
geliştirilmesi, belirlenen bazı sektörlerin desteklenmesi, yeni yatırım
ve ticaret imkânlarının araştırılması
ve üçüncü ülkelerle müşterek
işbirliği için esasların belirlenmesini
kapsayan bir protokol imzalandı.
Ayrıca 2009’da iki kuruluş arasında imzalanan protokol de deklare
edildi. Bu toplantı daha önce nisan
ayı içerisinde yapılacaktı ancak
bazı Bulgaristan belediyelerinin
ve Bulgaristan Parlamento’sunun
sözde Ermeni soykırımını tanıma
oylamaları ve 24 Nisan anma
etkinlikleri nedeniyle mayıs ayında
düşük katılım ile yapıldı.
25
UND, Bulgaristan sınırındaki
kuyrukları Brüksel’e şikayet etti
Bulgaristan sınırında son aylarda yaşanan sorunların kaynaklarının, sınırın her
iki tarafında tüm yönleriyle araştırılarak acil çözüme ulaştırılması konusunda Avrupa Komisyonu’nun görev üstlenmesi gerektiğini belirten UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, uzayan kuyrukların AB’nin ticaret kapısını tıkadığı uyarısıyla
Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü’nü iyileştirme amaçlı proje üretmeye
ve müdahaleye çağırdı.
Mayıs ayının son günü, 7 Avrupa
Birliği ülkesini (Avusturya, Macaristan, Bulgaristan, Slovenya,
Romanya, İtalya, Yunanistan) AB
hukukunu çiğneyerek Türkiye-AB
ticaretine kota koydukları için Avrupa Komisyonu’na şikayet etmeye
hazırlanan UND, şikayet dosyasına
mart başından beri uzayan Kapıkule
ve Hamzabeyli kuyruklarını da ekledi. 28 Mayıs tarihinde Brüksel’de
gerçekleştirilen görüşmelerde, AB
hukukunun parçası olan Gümrük
Birliği’ni ve malların serbest dolaşımı kuralını hiçe sayan ülkelerce
taşımacılarımız kısıtlanarak aslında
Türkiye-AB ticaretine zarar verildiğini, AB Komisyonu’nun Komşuluk
ve Genişleme Genel Müdürlüğü (DG
NEAR) ve Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü (DG MOVE)
yetkililerine aktaran UND İcra Kurulu
Başkanı Fatih Şener, AB hukukunun bekçisi sıfatıyla Komisyon’un
duruma müdahil olmasını istedi.
Şener, uzayan kuyrukların AB’nin
ticaret kapısını tıkadığı uyarısıyla
Ulaştırma ve Hareketlilik Genel
Müdürlüğü’nü iyileştirme amaçlı
proje üretmeye ve müdahaleye
çağırdı. Geçtiğimiz yıl AB Komisyonu tarafından yaptırılan ve TürkiyeAB arasındaki ticarette karayolu
kotalarının etkilerine yönelik etki
analizi araştırmasının sonuçlarının
temmuz ayında gerçekleşecek olan
Ulaştırma Komitesi toplantısında
28 AB ülkesi ile beraber değerlendirileceğini açıklayan Ulaştırma ve
Hareketlilik Genel Müdürlüğü Kara
Taşımacılığı Birimi Hukuki Konular
ve İhlaller Dairesi Başkanı Eddy
Liegeois, UND tarafından verilen
bilgilerin ve sunulan dosyaların bu
süreçte çok değerli olduğunu ve
Türkiye-AB taşımacılık ilişkilerine
bundan böyle öncelik vereceklerini
belirtti. Komşuluk ve Genişleme
Genel Müdürlüğü Türkiye masası
sorumlusu Patrick Paquet ve ekibiyle
gerçekleşen toplantıda ise yakında
Avrupa Komisyonu tarafından Gümrük Birliği’nin etkileri hakkında Avrupa çapında bir kamuoyu istişare
sürecinin başlatılacağını ve UND’nin
de bu sürece katılabileceği öğrenildi. Komisyon’un, Gümrük Birliği
müzakereleri öncesi 28 AB ülkesinden yetki alması sürecinde, UND’nin
sunduğu argümanların ve rakamların
yol gösterici olacağına dikkat çekilen
görüşmede, UND ve TİM’in önderlik ettiği dava ve şikayet süreçleri
hakkında detaylı bilgiler paylaşıldı.
UND’nin Komisyon’la temaslarını her düzeyde sürdüreceğini ve
Komisyon’a incelemelerinde destek
vermeye hazır olduğunu söyleyen
Fatih Şener’in başkanlık ettiği UND
heyeti, UND Yönetim Kurulu Avrupa
Birliği danışmanı Can Baydarol ve
İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Evren
Bingöl’den oluştu.
Şener: Acil çözüm konusunda
Avrupa Komisyonu’na görev
düşüyor
Şener, UND tarafından geçen yıldan
beri AB ile yürütülmekte olan temasların, karayolu kotalarının AB-Türkiye
ticaretinin tüm tarafları üzerindeki
yıkıcı etkilerinin iyileştirilmesi için
somut adımlar getiremediğini fakat
Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusunda resmi müzakereler öncesi
karayolu taşımacılığı sorunlarının da
öncelikli gündemler arasına alınmasının ümit verici olduğunu söyledi.
Bulgaristan sınırında son aylarda
yaşanan sorunların kaynaklarının,
sınırın her iki tarafında tüm yönleriyle
araştırılarak acil çözüme ulaştırılması
konusunda Avrupa Komisyonu’nun
görev üstlenmesi gerektiğini belirten
Haziran 2015
26
GÜNCEL
Ekol, Polonya ile
Avrupa ağını genişletiyor
Avrupa ağını hızla genişleten Ekol Lojistik, Polonya ofisini de hizmete açtı.
Ekol,Polonya intermodal taşımalarının yanı sıra düzenli haftalık hızlı taşıma
hizmetleri de sunacak.
Avrupa’daki ilk 10 lojistik şirketinden biri olma hedefiyle yatırımlarını
hızlandıran Ekol, doğrudan faaliyet
gösterdiği ülkelerin arasına yakın
dönemde Polonya’yı da ekledi. Böylece Polonya Ekol’ün kendi tesislerini
kurduğu 11. ülke oldu. Ekol, haftada
5 sefer yapan Ro-Ro gemileri ve 40
sefere çıkan blok tren yüklemeleri ile
çevre dostu hizmetlerini her geçen
gün emin adımlarla güçlendiriyor.
Ekol Polonyasadece intermodal çözümleri ile değil; düzenli haftalık hızlı
taşıma hizmetleri ile de ülkemiz üreticilerinin her türlü talebine çözüm üretecek. Taşıma hizmetlerine ek olarak
Ekol Polonya gümrükleme, gümrüklü
ve gümrüksüz depolama, konsinye/
stok yönetimi ve dağıtım hizmetleri ile
entegre bir hizmet sağlayıcısı olarak
hizmet verecek. Ekol Polonya aynı zamanda Türkiye haricindeki diğer Ekol
ülkeleri için de Avrupa’dan Ukrayna
ve Rusya’ya yapılacak taşımalarda
konsolidasyon merkezi olacak.
Ekol International Genel Müdürü
Wojciech Brzuska konuyla ilgili yaptığı
açıklamada “Polonya, Avrupa’nın
lojistik haritasında önemli bir konuma sahip. Giderek daha fazla sayıda
Haziran 2015
şirketin Polonya’da Orta ve Doğu
Avrupa ülkelerine yönelik merkezler
kurduğunu görüyoruz. Ayrıca Polonya
ve Türkiye gibi Avrupa’nın iki önemli
“üretim üssü” arasındaki kargo hacmi
hızlı biçimde artıyor. Polonya’nın hızlı
büyümesini de düşünürsek Ekol’ün
neden burada kendi operasyonuna
sahip olacak şekilde varlık göstermesi
gerektiğini anlayabilirsiniz. Polonya’daki planlarımıza göre yaklaşık
birkaç düzine çalışan istihdam edilecek ve 2016 sonuna kadar 15 milyon
euroluk bir ciroya ulaşılacak” dedi.
Ekol Lojistik Polonya Ülke Müdürü
ArturPohlda “Pazarda intermodal çözümler için önemli bir talebin varlığını
görüyoruz. Ekol sadece intermodal
taşımada yılların tecrübesine sahip olmakla kalmıyor, aynı zamanda gerekli
altyapıya da sahip. Biri Akdeniz’in en
hızlı gemisi olan 5 Ro-Ro gemisi bulunuyor. Faaliyet gösterdiğimiz pazarda
antrepo ve gümrükleme hizmetleriyle
birlikte sunulan çağdaş intermodal
çözümlere talep mevcut. Polonya pazarında Ekol gibi deneyimli bir lojistik
operatörünün varlık göstermesinin
ekonomimiz için yarar sağlayacağından kuşkum yok” diye konuştu.
Ekol’ün Avrupa yatırımları 1996 yılında
Ekol Almanya ile başlayarak Romanya,
İtalya, Fransa, Ukrayna, Yunanistan
ve Bosna-Hersek’e yaptığı yatırımlarla
devam etmişti. Müşterilerine yüksek
kaliteli hizmet sunmak amacıyla yatırımlarını aralıksız sürdüren Ekol 2013 yılında
Avrupa’nın jeopolitik haritasındaki en
stratejik noktalarından birinde Ekol
Macaristan’ı kurdu. 2014 yılındaysa Ekol
İspanya’yı ülke portföyüne ekledi.
28
GÜNCEL
Şırnak, Irak’a açılacak
Şırnak iş dünyası ile bir araya gelen TISİAD heyeti, düzenlenecek karşılıklı
iş gezileri ile Şırnak ve Irak arasında köprü görevi görecek.
Türkiye-Irak Sanayici ve
İşadamları Derneği (TISİAD) yönetimi
ve üyelerinin, Irak’a yönelik 4 günlük
iş gezisi Şırnak temasları ile sürüyor. Irak Gaziantep Başkonsolosu
Taaban Al Bazzaz’ın da eşlik ettiği
gezide; TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç,
yönetim kurulu ve üyeler, Şırnak
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı
Osman Geliş’i ziyaret etti.
Al Bazzaz: Kapımız açık
Ziyarette söz alan Irak Gaziantep
Baş Konsolosu Taaban Al Bazzaz da, iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişimin katkı sunulması için
kapılarının açık olduğunu söyledi.
“Güneyden Kuzeye kadar Irak’ın her
ilinde Türkiye’yi istiyoruz. Türkiye,
Irak için bir markadır. Ticaretten
inşaata her alandaki çalışmalarınızı
Irak’ta görmek isteriz. İstiyoruz ki bu
ilişkiler kuzeyin yanı sıra güney ile
de gelişsin. Geliş-gidişleri arttıralım.
İstanbul, Ankaralı işadamları Irak’ta
varlar ama bu bölge işadamları bu
anlamda eksik kalmış durumda oysa
ilişkiler daha güçlü olmalı. Irak’ın
kalkınması için önemli ihtiyaçları var,
bunlar Türkiye’den karşılanabilir.
Irak’ta çok büyük ticari imkanlar var.
Aynı şekilde Türkiye’de de var. Bunları değerlendirmek için daha sok bir
araya gelinmeli.
Irak ile ticaretin yoğun olduğu
bölgelerdeki temsilcilik
açılışlarımız sürecek
TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç da,
dernek çalışmaları ile ilgili bilgi
vererek, “2012 yılında genel merkezi Mersin’de kurulan derneğimizin
bugün; İstanbul, Mardin, Şırnak ile
Irak’ın Duhok kentinde ve Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde temsilcilikleri bulunmaktadır. Irak ile ticaretin
yoğun olduğu bölgelerdeki temsilcilik açılışlarımız sürecektir. 2015
yılında 3 yeni temsilcilik daha açmayı
hedefliyoruz. Kardeş ve dost ülke
Irak aynı zamanda şuan Türkiye’nin
Almanya’dan sonra 10 milyar dolar
ile en fazla ticaret yaptığı ikinci ülkedir. Ancak ırak ile ilişkilerin gelişmesi için biz iş dünyası olarak öncü
olmalıyız. Önümüzdeki günlerde
Irak’ın 19 vilayetinden işadamlarını
Türkiye’de ağırlamaya yönelik bir
zirve düzenleyeceğiz. Bu konuda sizinde desteğinizi bekliyoruz. Ayrıca
Şırnaklı işadamlarına yönelik Güney
Irak’a bir iş gezisi yapmak istiyoruz.
Iraklı yatırımcıları, işadamlarını da
bu bölgeye davet edip, ağırlamak
istiyoruz. Burada yatırım yapacak
işadamlarına da destek olmanızı
arzu ediyoruz. Amacımız; dünyanın
sayılı zengin petrol yataklarına sahip
ülkelerinden birisi olmasına rağmen
savaşlardan dolayı bir türlü huzura
eremeyen Irak’ta hem gelişime katkı
sunmak, hem de ekonomik anlamda karşılıklı ‘kazan kazan’ anlayışı
ile ilişkileri geliştirmektir. Irak’a 2013
yılında 13 milyar dolar ihracatımız
vardı ve 2015’te bu rakamı 15
milyar dolara çıkarmayı hedefliyorduk ancak IŞİD’ın ortaya çıkması
ile ihracatımız geriledi ancak tüm
bunlara rağmen Irak, Türkiye’nin,
Almanya’dan sonra en çok ihracat
yaptığı ikinci ülkedir” dedi.
Malzeme var, helva yapalım
Heyeti; “Biraz gecikmiş de olsa
bu ziyaret bizleri çok memnun
etti, hoş geldiniz” diyerek karşılayan Şırnak Ticaret ve Sanayi
Odası Başkanı Osman Geliş de,
“Mersin’den Habur’a kadarki hattın
kaynaşmasını ve Irak pazarını çok
önemsiyoruz. Olumsuzlukları en
kısa zamanda def edip, birlik ve
beraberliğimizi pekiştirmeliyiz. Maalesef uzun yıllar bölgedeki olumsuz
olaylardan dolayı ilimiz kendini
Haziran 2015
29
toparlayamadı, son 25 yılda sadece
hayvancılıktaki kaybımız 25 milyar
dolardır. Hem ova hem mera alanlarına sahip Şırnak’ın tarım arazisi çok
da verimli ve arazi varlığı çok fazla.
Pazar olarak da etrafında Irak başta
olmak üzere birçok komşu ülke var.
Yani helva yapacak malzeme var.
Ticaretin olduğu yerde huzur, refah
olur. Bunun içinde işbirliğini arttırmalıyız. Bize kim gelirse hem gönül
kapılarımız hem iş kapılarımız açık.
Yeterki burada iş, aş sağlasın. Çünkü bölgemizin en büyük sıkıntılarından biri mesleksizlik ve devamında
işsizliktir. Dünden ders alıp, yarına
ne katkı sunabiliriz diye düşünmeli,
zenginliklerimizi nasıl değerlendirip, gelecek nesillere nasıl daha
güzel bir dünya bırakabileceğimize
dair özellikle iş dünyasına büyük
görevler düşmektedir. Biz Duhok
ile zaten kardeşiz bunun resmiyete
dökülmesi, kardeş şehir olunmasına biz çok sevinir davul zurna
ile halay çeker oynarız. Şırnak’a
yönelik önyargıların kırılması için
tüm halkımızı ilimize, misafirperverliğimizi göstermeye davet ediyoruz”
diye konuştu.
İşadamlarından Şırnak’ın gelişimine katkı
Şırnak Belediyesi’ni ziyaret eden TISİAD heyeti, kentin sosyal gelişimine katkı
sağlamak amacıyla belediyenin Kadın Danışma Merkezi’ne destek sözü verdi.
gelin, bizler sizlere en iyi şekilde
destek olmak ve hizmet vermek için
elimizden genlin fazlasıyla yardımcı
olmaya hazırız” dedi.
Kadın danışma
merkezine destek
Türkiye-Irak Sanayici ve İşadamları Derneği (TISİAD) yönetimi ve
üyelerinin, Irak’a yönelik 4 günlük
iş gezisi Şırnak temasları ile sürüyor. Irak Gaziantep Başkonsolosu
Taaban Al Bazzaz’ın da eşlik ettiği
gezide TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç,
yönetim kurulu ve üyeler ikinci gün
Şırnak Belediyesi Eş Başkanı Serhat
Kadırhan’ı makamında ziyaret etti.
Dernek Başkanı Kılıç, sadece
ekonomik değil kültürel ve sosyal
ilişkilerin gelişimini de önemsediklerini söyleyerek, önümüzdeki
günlerde Irak’ın bir kenti ile Şırnak’ın
kardeş kent olabilmesi için Başkan
Kadırhan’dan destek istedi. Ayrıca
yatırımcıların bölgeye çekilmesin-
de destek de isteyen Kılıç, “Biz
Şırnak’ın emrindeyiz ve sizlerin de
desteği ile bölgenin geleceği adına
işbirliğimizi sürdüreceğiz” dedi.
Öte yandan Belediye olarak bir
Kadın Danışma Merkezi kurma
çabasında olduklarını ve desteğe
ihtiyaçları olduğunu da söyleyen
Başkan Kadırhan, bölgenin bu tür
desteklere büyük ihtiyaç duyduğunu söyledi. TISİAD Yüksek İstişare
Konseyi Başkanı ve Bpet Yönetim
Kurulu Başkanı Mehmet Selahattin Balkan da, merkezin giderlerin
4’de birini karşılama sözü vererek,
Şırnak’a katkılarının süreceğini
söyledi.
“Siz yeterki gelin
biz desteğe hazırız”
Başkan Serhat Kadırhan da,
Irak’ın her hangi bir kenti ile kardeş
olmaya açık olduklarını söyleyerek,
bu noktada TISİAD’ın desteği ile
yapılacak bir kardeş kent anlaşmasını davul zurna ile kutlamaya hazır
olduklarını söyledi. Öte yandan
yatırımcıların bölgeye çekilmesinde
kapılarının açık olduğunu söyleyen
Serhat Kadırhan, “Siz yeterki gelin
iş ve aş sağlamak için bölgeye
Haziran 2015
30
DOSYA
Sürücü güvenliği ve konforu
Ar-Ge çalışmalarının
merkezinde yer alıyor
Yeni nesil araçlarda ‘sürücü güvenliği ve konforu’ Ar-Ge çalışmalarının
başında yer alıyor. Birbirinden önemli markalar Ar-Ge çalışmaları ile teknolojiyi her defasında bir tık daha zorlamanın yollarını arayarak ‘en iyiye,
mükemmele’ ulaşmaya çalışıyorlar. Teknolojik imkanların sürücülerin işlerini kolaylaştırdığını ifade eden yetkililer, sürüş ve güvenlik konularında
sürücülerin eğitilmelerinin de şart olduğunun özellikle altını çizerek teknolojik yenilikler ne kadar iyileşirse iyileşsin sürücülerin sürüş disiplininden
taviz vermemeleri gerektiğini ifade ediyorlar.
Uluslararası karayolu taşı-
malarının en zorlu koşullarından birini
kuşkusuzdur ki uzun yollar oluşturuyor. Sevdiklerinden ayrı kalmanın
hasretine bir de uykusuz geçen
geceler eklenince işler içinden çıkılmaz bir hal almaya başlıyor. Uzun
yol sürücülerinin rahatlığı ve güvenliği
hem araç üreten şirketler hem de
lojistik firmaları tarafından olmazsa
olmaz bir durumda bulunuyor. Uzun
yol sürücülerinin her türlü güvenliğini
ve konforunu düşünen ağır vasıta
üreticileri bu durumun olmazsa
olmaz olduğunu ifae ediyorlar. Usta
sürücüler ise yolların kendileri için
bir yaşam stili, hayat tarzı haline
dönüştüğünü belirterek uzun yollarda güvenliğin ve ergonominin esas
olduğunun altını çiziyorlar.
Mayıs 2015
Sürücüler araçlarını
evleri olarak görüyorlar
‘Ömür biter yol bitmez’ tabirini
bilmeyenimiz yoktur. Ömürün bitip
yolun bitmediği gerçeğinden yola
çıkarsak; bu bitmeyen yolları güzelleştirmenin ve daha yaşanılır kılmanın
elbette ki bizlerin elimizde olduğunun
da altını çizmek gerekiyor. Nasıl
mı? Şoförlük (kaptanlık/ sürücülük)
mesleğinden emekli olmuş usta
şoförlerle konuştuğumuzda hemen
hepsi ağız birliği etmişçesine: “Bizim
zamanımızda böyle araçlar nerdeeee?” diyerek şimdiki araçların daha
güvenli ve daha konforlu olduğunu
ifade ediyorlar. Yolların gerçek sahibi
uzun yol sürücüleri TIR’larını evleri
gibi gördüklerini, araçları içindeki her
mekanın evdeki gibi kendi yaşam
alanlarını oluşturduklarını ifade ediyorlar. ‘Evimizden daha fazla vakit
geçiriyoruz/ Ömrümüz buralarda
geçiyor” diyen yolların efendisi
şoförler rahatlığın, konforun, ergonominin ve güvenliğin kendi işlerini
bir nebze de olsa hafiflettiğini ifade
ediyorlar.
Dışarıda ayrı, aracın içinde
farklı ayakkabı giyiyorlar
Uzun yol sürücüleri kendi yaşam
alanlarını oluşturan kabinlerine
gözü gibi bakıyorlar. Araçları ile
özdeşleşen şoförler evlerinde olduğundan belki de evlerinden daha
fazla araç kabinlerine dikkat ederek
adeta titizlik örneği sergiliyorlar.
Araçlarının temizliğinde titizlikten
ödün vermeyen uzun yol sürücüleri
31
araçlarının temizliğinin her şeyden
önemli olduğunu ifade ediyorlar. Kişisel bakımları kadar araç bakımlarının da son derece önemli olduğunu
ifade eden şoförler ‘Aslan yattığı
yerden belli olur’ diyerek yaşam
alanlarını temiz kullanmaya dikkat
ettiklerinin altını çiziyorlar.
Patronlarını dahi ayakkabısı ile
içeri almıyorlar
Bu kadarı da fazla/ bunlar da iyice
abartmış’ diyenlerin olabileceği gibi,
‘işine aşık bu insanları kutluyorum’
diyenlerin olması da şüphesiz ki
kaçınılmazdır. Hilaltrans Yönetim
Kurulu Başkanı ve UND Yönetişm
Kurulu Başkan Yardımcısı Şerafettin
Aras, “Şoförlerimiz araçlarını o kadar
benimsemişler ki patron olmamıza
rağmen araçlarına bizleri ayakkabılarımız ile içeri almıyorlar. Önce ayakkabılarımızı çıkarmamız ve daha sonra
ya çorabımızla ya da içeride bize
verecekleri terliklerle girmemiz gerektiğini ifade eden şoförlerimiz var. Ben,
bu durumu takdir ettim. Çünkü işinize
duyduğunuz saygı aslında kendinize
duyduğunuz saygının bir göstergesidir” diyerek konuyu özetliyor.
Eşlerimiz araçlarımızı kıskanıyor
Uzun yol sürücüleri ile yaptığımız
spontane konuşmalarda, ‘Evde bu
kadar titiz değilim. Eşim aracıma
verdiğim titizliği kıskandı. Evde
neden bu kadar titiz değilsin, aracını
benden daha çok seviyorsun diyerek sitemde bulundu’ diyen sürücülere de rastlamak mümkün. Uzun
yol sürücüleri tavanından tabanına
kadar yaşam alanı olarak gördükleri
araçlarını gözünden sakınıyor dersek herhalde abartmamış oluyorlar.
Araçları ile duygusal bağ kuran
sürücüler var
Ömrünüzün büyük bir bölümünü
geçirdiğiniz alanlar artık sizin bir
parçanız olmaya başlıyor. “Aracım
benim her şeyim” diyen şoförlerimiz
olduğu gibi; “Bu aracın huyunu, suyunu benden daha iyi kimse bilmez,
bilemez” diyen sürücüler de var.
Araçlarına isimler takan sürücülerimiz olduğu gibi aracına adeta aşık
olan, sevgi besleyen sürücülerimiz
de var. “Bu’nun sayesinde kızımı
okuttum” diyeninden tutun da
“Ekmek teknem” diyene varıncaya
kadar şoförlerimiz araçlarının kıymetini son derece iyi biliyor. Lojistik
firma sahipleri de şoförlerin araçları
kullanmadaki ustalığı ve titizliği
konusunda hemfikir...
Güvenlik olmazsa olmaz
Son yıllarda savaşlardan daha fazla
trafikte ölen insan var. Araç üreticisi
firmalar, bu durumu Ar-Ge çalışmalarıyla minimize etme yolunda
epey mesafe kat etmiş durumda.
Güvenlik araç firmalarının olmazsa
olmazları arasında geliyor. Lojistik
filoları oluşturulurken güvenlik en
belirleyici özellik olarak karşımıza çıkıyor. Ekol, Omsan, Mars, Barsan
vs. büyük lojistik firmalar güvenliğin
kendileri için son derece önemli
ve apayrı bir yerde olduğunu ifade
ediyorlar. Ağır vasıta araç üreten
firma yetkilileri ise Ar-Ge’ye çok büyük bir pay ayırdıklarını; dayanıklılık,
konfor, hız ve güvenliğin en önemli
Ar-Ge unsurlarını oluşturduğunu
ifade ediyorlar.
Ergonomi avantaj sunuyor
Yapılan araştırmalarda ergonomi
ya da konforun trafikte son derece
önemli bir avantaj sağladığını ortaya
koyuyor. Eski tip araçlara göre
yenilenen araçların şoförü dinlendirdiğini, çeşitli hareketler sayesinde
kan dolaşımının ve vücut dengesinin
normalleşmesi hususunda kolaylıklar sağladığı bilinen bir gerçek.
Modern araçlarda sürücü kabinleri
çeşitli ebat ve ölçülerde olabiliyor.
Standart donanım olarak tasarlanan araçlarda çeşitli yükseklik ve
ebatlarda sürücü kabini bulunuyor.
XLX kabinli diye tabir edilen temel
modelli arçaların yanı sıra ayrıca
daha büyük boyutlarda (XXL) veya
daha küçük boyutlarda (LX) kabinler
de bulunabiliyor. Uzun yol taşımacılığında sürücü kabini; geniş bir iç
mekana, etkileyici bir ambiyansa,
yüksek seviyede konfora ve pratik
saklama gözlerine sahip. Standart
donanımlarda sürücü kabininde bir
adet konfor yatak mevcut. Talep
üzerine ikinci bir yatak da temin
edilebiliyor. Bu durum sürücü için şu
avantajları meydana getiriyor: Ferah
ve geniş iç mekan, geniş alanlı
yataklar, ön camın üzerinde bulunan
kolay erişilebilir saklama gözleri,
alçak yapıda motor tüneli – komple
sürücü kabininde yüksek konsept,
yolculuklara yönelik cömert depolama alanı imkanı. Şirket sahibi için ise
şu avantajlar sağlanıyor: Sürücü ka-
bini her türde konteyner için uygun,
İlgili konteyner bağlantısı ile birlikte
düşük hava direnci (yakıt tüketimi),
XXL sürücü kabini ile karşılaştırmalı
olarak (daha alçak alın yüzeyi sayesinde), XXL sürücü kabinine kıyasla
daha düşük dış yükseklik – üzerine
donanım eklenme kabiliyeti yüksek
(örneğin soğutma ünitesi), yük taşıma
kapasitesi avantajı ile birlikte XXL sürücü kabinine kıyasla ağırlık avantajı,
sorunsuz ikinci el satış imkanı.
Müşteri memnuniyeti
sürücüde başlar
Araç üretici firmalar; verimlilik, güvenlik
ve müşteri memnuniyetinin her zaman
sürücüden başladığında hemfikirler.
Sürücünün kumanda performansı güvenilir bir taşıma ve güvenli, ekonomik
bir sürüş şekli için belirleyici faktör.
Sürücü yerinin mükemmel donanımlı
olması taşıma sonuçlarını olumlu yönde etkiliyor. Göstergelerin iyi görünür
yapıda olması, kumanda elemanları
mantıksal çerçevede yerleştirilmiş
olması ve erişimlerin kolaylığı da bir
başka olmazsa olmazlar arasındaki
yerini alıyor. Çok fonksiyonlu direksiyonun yüksekliği ve eğimi kademesiz
olarak ayarlanabilir ve yukarı katlanabilir türden. Tüm bu unsurlar daha rahat
ve güvenli bir sürüş için tasarlanmış.
Navigasyon cihazından, ergonomik
sürücü koltuğuna, kamyon sürücüsü
için sırt desteğine, otomatik sıcaklık ayarlı klima sisteminden çalışma
sırasında iyi bir klima ortamına kadar
her şey artık sürücülerin hizmetine sunulmuş durumda. UND’nin Sesi olarak
araç üreticisi firmalarımızla ‘şoför
güvenliği ve konforunu’ değerlendirdik.
Mayıs 2015
32
DOSYA
Özbayır: Mercedes-Benz
kamyonları güvenli olduğu
kadar kârlı ve konforlu
“Mercedes-Benz Türk’ün
Actros modelinde uluslararası nakliye taşımacılığı yapan 1841 LSNRL,
1841 LS ve 1844 LS, 1851 LS ve
3341 S çekicileri, Axor modelinde
ise 1836 LS ve 1840 LS modelleri
müşterilerine uzun yol sürüşüne
uygun güvenlik ve konfor donanımlarıyla sunuluyor. Mercedes-Benz
Actros ve Axor modelleri farklılaştırılabilen donanımları sayesinde,
şehirlerarası ve uluslararası yük taşıyan şirketler tarafından olduğu kadar şantiye şirketleri tarafından da
tercih ediliyor. Bu model araçların
teknolojileri sayesinde özellikle yakıt
ekonomisi ve karlılık konusunda ön
plana çıktıkları ve tercih edildikleri
söylenebilir çünkü Mercedes-Benz
Actros ve Axor’lar ekonomiklikleri
sayesinde kullanıcılarına önemli bir
avantaj sağlıyorlar.
Mercedes-Benz Actros
modelinde güvenlik ve konfor
Mercedes-Benz Türk’ün amiral
gemisi Actros’un geniş iç hacmi,
ön panelinden kapı içlerine, koltuk-
Mayıs 2015
larından tavan lambalarına kadar
tüm detay işçiliğinde tasarım ve
malzeme seçiminde güvenlik ve
konfor ön planda tutulmuş. Genel
anlamda kabinin konforu sürücünün
trafikte rahat ve sakin şekilde yol
almasını mümkün kılıyor. Actros’un
yataklı modellerinde ise yıkanabilir
koltuk kumaşı kullanılarak yapılan
yatak kılıfları sürücülere rahat, temiz
ve şık bir dinlenme alanı sunuyor.
Actros’ta hava süspansiyonlu
koltuğun yüksekliği sürücüye göre
en uygun pozisyona ayarlanabiliyor.
Aynı şekilde direksiyonun hem açı
hem de yükseklik ayarı yapılabiliyor.
Sürücüye sağlanan bu konfor şoförlerin rahatça, dolayısıyla fazla yorulmadan yüklerini taşımalarına imkân
tanıyor. Aracına hâkimiyeti tam olan
sürücü güvenli bir şekilde yükünü
taşıyabiliyor. Actros’un geniş açılan
kapılarının ve kaymayan alçak basamaklarının yanı sıra çift taraflı tutamaklar, sürücünün araca binmesini
ve araçtan inmesini kolaylaştırıyor.
Kullanıcılar istedikleri gibi konforu
yükseltebilecek şekilde buzdolabı,
Mercedes-BenzTürk
Kamyon Pazarlama ve
Satış Müdürü Bahadır Özbayır
ilave göz ve raflar, farklı kumaşların
kullanılmasını ve benzeri bir dizi
özelliği talep edebiliyorlar. Kabin
arka duvarındaki ve tavandaki ilave
ısı izolasyonu ile ısı ve ses yalıtımı
yüksek olan Actros’ta hava giriş ve
çıkışı minimum düzeyde kalıyor. En
önemli özelliklerinden biri Actros’un
alçaltılmış motor tüneli. Bu sayede şoföre geniş bir hareket alanı
sağlanmış oluyor. Mega kabinli
araçlarda motor tüneli yüksekliği
sıfır. Mercedes-Benz Actros’un
yolu mükemmel aydınlatan halojen
farları yol güvenliğini sağlarken,
direksiyondan kumandalı radyosu
sayesinde sürücü, radyoyu çok
daha güvenli bir şekilde kullanabiliyor. Actros’un ön sütundaki
spoilerleri, yağışlı havalarda cam
ve aynaları temiz tutarak daha iyi
bir görüş kazandırıyor, en kötü
hava ve yol şartlarında dahi sürüş
güvenliğini en üst seviyede tutuyor.
Actros’un sağ ve sol camlarıyla yan
aynaları elektrikli. Sürücü, kapılara
yerleştirilmiş kumanda düğmeleriyle
aynaları kabin içinden istediği gibi
ayarlayabiliyor. Aynaların ısıtmalı
oluşu, buğulanma ve buzlanma
sorununu ortadan kaldırıyor. Sürücü ve muavin tarafındaki aynalara ilave edilen geniş açılı aynalar
sayesinde, kör nokta neredeyse
ortadan kalkıyor. Muavin tarafındaki kaldırım aynası ve ön taraftaki ön
tampon aynası, aracı park ederken
güvenlik ve kolaylık sağlıyor. Actros
model kamyonlar aynı zamanda
standart olarak ABS ve ASR’li
Telligent Fren Sistemi, direksiyonun
yanında bulunan koldan kumandalı
dekompresyon valfli motor freni,
hız sınırlayıcı ve sabitleyici, immobilizer, direksiyon kilidi, geri vites
33
ikaz düdüğü, otomatik kayış gergi
mekanizması ile donatılmış olarak
sunuluyor.
Teknolojik gelişim sağlıyoruz
Mercedes-Benz Actros kamyonlarının konfora ve güvenliğe ilişkin donanımları yeni teknolojiler ve ihtiyaçlar
doğrultusunda sürekli geliştirilmeye
devam ediliyor. Mercedes-Benz
müşterilerilerinin güvenlik ve konfor
bakımından beklentileri çok yüksek çünkü araçlarımızın bu alanda
bir numara olduğu biliniyor. Son
yıllarda büyümesini hızla sürdüren
lojistik sektörünün gelişimi ile birlikte
çeşitli ihtiyaçlar da ortaya çıkıyor.
Mercedes-Benz Türk, sektörü
yakından takip ederek tüm ihtiyaçları
doğru ve hızlı şekilde tespit ederek
ürünlerinde gerekli değişiklikleri yaparak müşterilerinin beklentilerini karşılıyor. Şirket tüm ürün gruplarında
olduğu gibi kamyon piyasasında da
çok farklı kaynaklardan beslenerek
detaylı bir araştırma faaliyeti yürütüyor. Bu araştırma sonuçları global
marka olarak yürütülen faaliyetlerin
çıktıları ile harmanlanıp ihtiyaçlar ve
olası ihtiyaçlar doğrultusunda geliştirildiğinde yenilenen ürünler pazarın
vazgeçilmezleri oluyor. Sadece
Türkiye’nin ihtiyaçları doğrultusunda
geliştirilen örneğin “Kırkayak Kamyon” tamamen Türkiye’de tasarlanıp geliştirilen ve yıllardır sadece
Türkiye’de kullanılan bir araç tipi.
Mercedes-Benz Türk ArGE biriminde 300’ü aşkın mühendis kamyon
ve otobüslerin hem ihtiyaçlara hem
de yasalara göre geliştirmesini ve/
veya uyarlamasını gerçekleştiriyor.
Güvenlik konusunda tüm dünyada
Daimler kamyonlarında sunulabilen
en yüksek güvenlik donanımını kamyonlarımızda sunmaya özen gösteriyoruz. Konfor konusunda genel kabul görmüş konfor unsurlarının yanı
sıra ülke bazlı kullanıcıların ihtiyaç
ve beklentileri mevcut. 2002 yılında
piyasaya sunulan Axor modelinde
13 yılda 6 facelift ve yenileme yapıldı.
Eskiden süspansiyonsuz olan kabin
süspansiyonlu hale getirildi, araca
izolasyon yapıldı.
Ar-Ge çalışmalarımız inovatif
çözümler sunuyor
Mercedes-Benz Türk ülkemizde
otobüs ve kamyon segmentlerinde
pazar lideridir. Bu ürünlerin çoğu
kısmen veya komple Ar-Ge uz-
manlarımız tarafından geliştiriliyor.
Bu ürünlerde müşterilerin özel
istekleri yine Ar-Ge Merkezi’mizin
çalışmaları sayesinde hızla ürünlere
yansıtılabiliyor. Ar-Ge Merkezi’mizin başarılı çalışmaları sayesinde
bugün müşterilerimize tüm güncel
teknolojilerle donaltılmış, günün
ihtiyaçlarına cevap verebilen ürünler
sunuluyor. Güvenlik, yakıt ekonomisi ve performans, konfor, kullanım
ve bakım kolaylığı, inovatif çözümler
AR-Ge çalışmalarında her zaman
en temel kriterler olarak sunuluyor.
Mercedes-Benz Türk bünyesinde
yapılan her yeni tasarımın veya
geliştirilen her yeni kapsamın güvenli
olması zaten öncelikli şart olarak
kabul ediliyor. Kamyonda konfor
denildiğinde aracın temel ihtiyaçlara
cevap veriyor olması ve bunların
üzerinde birbirinden farklı ve alternatifli donanımların sunulabiliyor olması
anlamına geliyor. Ürün yenileme ve
geliştirme faaliyetleri sürecinde, yeni
ürünlerin piyasaya sunulmasından
önceki safhalarda Mercedes-Benz
Türk mühendisleri tarafından global
trendlerle birlikte öncelikle yerel
ihtiyaçlar detaylı olarak masaya yatırılıyor. Test faaliyetleri bu döngünün
önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu
testlerde geliştirilen tüm kapsamların kontrolleri yapılıyor.
Kullanıcılara
özel eğitimler veriyoruz
Kamyonlarda kullanılan tüm sistemler gün geçtikçe daha elektronik, daha teknolojik daha gelişmiş
hale geliyor. Bunların doğru kullanımı ise, başta güvenlik sonra ekonomiklik ve konforun sağlanması
için önem kazanıyor. Bu sebeple
Mercedes-Benz kamyonlarının
kullanıcılarına araca özel eğitimler
veriliyor. Standart olarak, satılan
her kamyonun teslimatı öncesinde
aracın sürücüsüne söz konusu
kamyonun özelinde teorik ve pratik
olmak üzere yarım günlük bir eğitim veriliyor. Mercedes-Benz Türk
bugün, uzun yıllardır sürdürdüğü
bu eğitimler ile geniş bir kamyon
kullanıcısı kitlesine ulaşmış bulunuyor. Eğitime son derece önem
veren Mercedes-Benz Türk ihtiyaç
doğrultusunda başta filo müşterileri
olmak üzere müşterilerine yerinde
eğitimler de düzenliyor. MercedesBenz Türk sahada satış ve servis
ağındaki yetkin personeli ile de her
zaman sektörün yanında olmaya
özen gösteriyor. Mercedes-Benz
kamyon ve çekicileri kullanıcılarına
önce sürüş güvenliği ve ekonomiklik
sağlıyor. En yüksek performansı
ortaya koyabilecek şekilde tasarlanan Mercedes-Benz kamyon ve
çekiciler, aynı zamanda inovatif
tasarımları ve çözümleriyle kullanım
kolaylığı ve konfor da sunuyor. Yedek parçaya ulaşım, bakım kolaylığı
ve bu özelliklerde Mercedes-Benz
kamyon ve çekicilerinin alımında
sunulan finansal destek, araçların
kullanım esnasındaki güvenilirlikleri,
hatta 2.ele takasa verebilme imkânı
kullanıcıların tercihini önemli ölçüde
belirliyor. Günden güne filo oranı
artan kamyon sektöründe şirketlerin tercihi bir dizi hizmeti tek elden
verebilen üreticilere doğru kayıyor.
Mercedes-Benz kamyon ve çekicilerinin piyasada tercih edilme sebeplerinden en önemlilerinden biri de bu.
Mercedes-Benz Türk’ün ana şirketi
Alman Daimler AG’nin Kamyon Grubu uzun vadeli hedeflerine ulaşmak
için oluşturduğu stratejisinde temel
çalışma alanlarını ‘Güvenlik’, ‘Konfor’
ve ‘Verimlilik’ olarak belirledi. Bu
konularda özel olarak çalışmalar
yapan şirket, araçlarının yaşam boyu
maliyetlerini minimize etmek, öncü
olduğu güvenlik alanında araçlarında
kullandığı güvenlik sistemlerini sürekli
iyileştirmek ve geliştirmek ve kullanıcılarına zaman ve para kazandıracak olan araçlar arası, araç-yol ve
araçlarla lojistik merkezleri arasındaki
iletişim ağının güçlendirmek istiyor.
Daimler şirketi bu başlıklarda sektöre
de öncülük ederek çeşitli seminer ve
konferanslarla geleceğe ışık tutmaya
çalışıyor.”
Mayıs 2015
34
DOSYA
Sara: MAN her türlü çözümle
sürücülerin yanında yer alıyor
“Uluslararası nakliye sürücüleri
hayatlarının çok büyük bir bölümünü yollarda geçiriyorlar. Bizler
de sürücülerimizin hayatını kolaylaştırmak ve verimliliği artırmak için
çalışıyoruz. MAN, her türlü teknolojik çözümle sürücülerin yanında
yer almaktadır. MAN araçlarında
sürücü güvenliği ve konforu esastır.
Bu özelliklerimizi genel olarak: Ferah ve tavanı yüksek iç mekan, Üst
kalitede iç dekorasyon malzemesi,
Geniş ve konforlu yatma yerleri, Klima, İlave kalorifer, Çok fonksiyonlu
direksiyon simidi, Sırt korumalı
ergonomik koltuklar, Üç noktalı
sürücü emniyet kemeri, Ergonomik
kumanda paneli, ABS-ASR-EBSESP, TGX grubunda standart
navigasyon, Tipmatik otomatikleştirilmiş şanzıman, Hız sabitleme ve
sınırlandırma asistanları, Şerit takip
asistanı, Dönüş lambası, Kabin
salınımını sınırlandıran CDC sistemi,
Hava körüklü kabin amortisörleri,
ECAS havalı süspansiyon sistemi,
Pritarder, HydroDrive gibi öncü
teknolojiler gibi daha pek çok özellik
(standart olarak hatalı olur) araçlarımızda sürücü güvenliği ve konforunu artırmaya yönelik olarak yer
almaktadır.
Bu sektördeki sürücüler
kullandıkları araçlara her
koşulda güvenmek isterler
Tüm araç kullanıcılarında olduğu gibi ağır vasıta sürücüleri de;
konforlu, rahat ve güvenli bir sürüş
yapmayı arzu etmektedir. Aynı
zamanda bu sektördeki sürücüler,
kullandıkları araçlara her koşulda güvenmek de isterler. Aracın
gücünü, dayanıklılığını hissetmek
istedikleri gibi, kullanım esnasında
konforu, ihtiyaç anında da güvenliği deyaşamak, görmek ve bunun
neticesinde de güven duymak
isterler. Bizler de bu beklentilerin en iyi şekilde karşılanmasının,
tüm sürücülerin hakkı olduğuna
inanmaktayız. Bu bağlamda akıllı
ve üstünteknolojiler ile donatılan
araçlarımız, kullanıcılara hem daha
emniyetli hem de dahakonforlu ve
dezevkli bir sürüş deneyimi sunuyor. MAN araçlarımız; birçok modeMayıs 2015
limizdestandart olan rahat, konforlu
ve güvenlibir sürüş içingünümüzün
artık olmazsa olmazları arasında
yer alan klima, Tipmatic Şanzıman (otomatikleştirilmiş şanzıman)
ABS,ASR, ESP,çok fonksiyonlu
direksiyonlar,ergonomik yatağa
sahip yatma bölümleri verahat koltuk donanımları ile bu düşüncemizi
desteklemekte ve sürücülerin bu
beklentilerine en üst düzeyde yanıt
vermektedir. Ayrıca daha güvenli ve
konforlu bir yolculuk için şerit takip
sistemi (Lane Guard System), ani
duruşlarda araç kabininin salınımını
en aza indirgeyen CDC (Continious
Damping Control) teknolojisi,yokuş
kalkış desteği (Easy-Start),özellikle
ağır nakliye araçlarında büyük emniyet ve kolaylık sağlayan yokuşta
destek sistemi (Holder fonksiyonu)
iniş yardım sistemi (Brakematic),hız
sabitleme ve limitleme sistemleri
gibi birçok ileri teknoloji ürünü donanımlarımızla da, bu beklentileri bir
adım öteye taşımaktayız.
Serkan Sara/ MAN Kamyon ve
Otobüs Tic. A.Ş. Kamyon
Satış Direktörü
yağışlı hava şatlarında kirlenmelerini minimize ederek, en ideal
görüşü sağlayabilmeleri için de aerodinamik esaslar göz önüne alınarak ileri seviye de Ar-Ge çalışmaları
yürütülmektedir. Güvenlikle ilgili bir
diğer ileri teknoloji ürünü uygulamamız ise şerit takip asistanıdır.
Sürücü yorgunluk gibi nedenlerle
istem dışı şekilde şeritten çıktığında şerit takip asistanı sistemimiz
sürücüyü sesli olarak uyararak,
ikazda bulunuyor. Geliştirdiğimiz
bu ve benzer birçok uygulamamız
ile teknoloji ile sürücü güvenliği ve
konforunu arttırmayı hedeflemekteyiz.
Eğitim konusuna
büyük önem veriyoruz
Ar-Ge çalışmalarımızla çok
önemli teknolojiler geliştiriyoruz
Sürekli olarak gelişen teknolojiler
paralelinde yürütülen Ar-Ge çalışmaları, ürün geliştirme aşamamızın
en önemli ve değerli parçasını
teşkil etmektedir. Araçlarımızdaki
diğer tüm unsurlarında olduğu gibi
güvenlik ve konfor alanında da
Ar-Ge çalışmalarımızla çok önemli
teknolojiler geliştirmekteyiz. Örneğin, kabinlerimizin iç tasarımında
sürücülerimizin araçlarımızı daha rahatve tabii ki daha güvenli birşekilde
kullanabilmesi için ergonomik tasarım unsurları göz önünde tutulmaktadır. Kabin içi iklimlendirme sistemleri insan sağlığını olumsuzşekilde
etkilemeyecek şekilde tasarlanmaktadır. Yan aynalarımız,yanaşma
aynalarımız gibi sürücülerin yardımcı
gözü niteliğinde olan donanımların,
Sürücü eğitimleri, ProfiDrive Akademi ve de MAN Eğitim Akademisi’nin
yürütmüş olduğu eğitim faaliyetleri arasında öne çıkan eğitimler
arasındadır. 2014 yılında sürücülere
yönelik planlanan yaklaşık 60 eğitim
programında 1.400’ün üzerinde katılımcı sayısına ulaştık. Eğitim konusu,
bizler için her zaman çok önemli olan
ve de üzerinde hassasiyetle durulan bir konu olmuştur. İleri teknoloji
ürünü araçlarımızın teknik özelliklerinin, tüm detayları ve ideal kullanım
koşullarıyla birlikte MAN sürücülerine
anlatıldığı programlarımızın ardından,
verilen eğitimin uygulamalı olarak da
gösterilmesi ve pratiğe dönüşmesi
için Araç Teknik Tanıtım Eğitimleri
de verilmektedir. Ancak, sürücünün
aracını tamamen tanıması, tüm donanımsal özelliklerini biliyor olması ve
bu özelliklerinnerede nasıl kullanması
gerektiğini bilmesi durumunda rahat
ve güvenli bir sürüşün sağlanabileceğini biliyoruz. Eğitim programlarımızla da bu doğrultuda uygulamalar
35
gerçekleştiriyoruz. Bu doğrultuda da
MAN sürücüleri güvenli, konforlu ve
ekonomik bir sürüşüngereklerini daha
kolay bir şekilde yerine getirebiliyorlar.
Teknolojik yenilikler sürücülerin
işlerini kolaylaştırıyor
Diğer alanlarda olduğu gibi güvenlik
ve konfora ilişkin sahip olduğumuz
özgün ileri teknolojilerimiz, araç
tercihlerinde de doğal olarak belirleyici
olmaktadır. Örneğin MAN Pritarder,
MAN HydroDrive gibi başarılı, ileri
teknoloji ürünüve markamıza özgü
donanımlı araçlar, zorlu saha koşulla-
rındadahi sürücülerin işlerini oldukça
rahatlatmaktadır. Düşük hızlarda
çalışan şantiye grubu araçlarda
oldukça başarılı performansıyla
dikkat çeken MAN Pritarder (motor
soğutma suyu ile tahrikli ikincil fren
sistemi),sürücülere en zorlu şantiye
şartlarında dahi emniyetli ve konforlu
kullanım olanağı sağlayan devrim niteliğinde bir teknolojidir. Diğer taraftan
da MAN HydroDrive da ara bir şanzımana ihtiyaç duyulmadan hidrolik
sistem yardımıyla araçlarımıza ilave
tahrik kazandıran ileri teknoloji ürünü
özgün bir sistemimizdir. Bu sistemle
araçlarımız, ara şanzıman kullanılmamasından dolayı ekstra yükleme
kazancı sağlarken, ilk alım ve bakım
maliyetlerinde de tatmin edici avantajlar elde etmektedir. Alanlarının öncüleri
olan MAN araçları, yüksek kalite ve
dayanıklılıkları, üstün performansları,
düşük yakıt tüketimi ve ekonomik
işletme maliyetlerinin yanı sıra güvenlik
ve konfor alanında da ileri ve özgün
teknolojileri ile benzersiz bir konumda
yer almaktadır. Akıllı teknolojiler ile donatılmış üstün nitelikli araçlarımızla tüm
MAN kullanıcılarına güvenli ve konforlu
sürüşler dileriz.”
Giz: Güvenlik ve ergonomi
Iveco’nun olmazları arasında
yer alıyor
Güvenlik ve ergonomi bizim için son
derece önemli faktörlerdir. Deyim
yerindeyse ömrünü yollarda geçiren
uzun yol sürücülerimize Iveco ailesi
olarak çözüm sunmak bizlere ayrı bir
mutluluk veriyor. STRALIS sürücüsü
etkin ve emniyetli fren sistemine güvenebilir. EBS’ye bir Fren Yardım (Brake Assistant) fonksiyonu eklenmesiyle
daha hızlı ve etkin frenleme sağlanmıştır. İleri güvenlik sistemi sürücü,
araç ve yükü korumanın temelidir.
Yeni STRALIS emniyetli, daha rahat
ve verimli bir sürüş sağlar. Yeni araçta
(standart ya da opsiyonel olarak) şu
güvenlik sistemleri yer alır: Elektronik
fren sistemi (EBS) EBS, ABS (Kilitlenmeyi Engelleyen Fren Sistemi), ASR
(Patina Önleyici) ve EBL (Elektronik
Fren Sınırlayıcı) fonksiyonlarını da
içermektedir. Sistemdeki motor freni
ve Intarder’in etkinliği artırmak ve
servis frenlerdeki yıpranmayı azaltmak
üzere otomatik olarak harekete geçer.
Sistem daha kısa mesafede fren
yapabilmeyi ve fren balatasının da
daha az yıpranmasını sağlar. Elektronik Stabilite Programı (ESP) ESP
sistemi motorun gücünü ayarlayarak
ve aracın pozisyonunu stabilize etmek
Tansu Giz - Iveco Pazarlamadan
Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı
üzere her tekerleğe farklı şiddette
fren uygulayarak bir durdurma sağlar. Yokuşta Kalkış Desteği Yokuşta
Kalkış Desteği bir eğimde kalkarken
kullanılan bir yardımcı gereçtir. Fren
pedalını bırakmanızı izleyen birkaç
Mayıs 2015
36
DOSYA
saniye içinde aracın geriye kaymasını
önler. Bu çözüm sayesinde yokuşları
tehlikesizce tırmanabilirsiniz; araç
kaymadan yolu tutar ve tekerleklerde
çok az aşınma olur. Adaptif cruise
control(ACC sSürat sabitleme sistemi
sürüş hızını sürücünün seçtiği hızda
tutan akıllı bir sistemdir. Aynı zamanda
aracın öndeki araca çok yaklaşıp yaklaşmadığını da denetler. Aradaki aralık
güvenli değerin altına düştüğünde
motor freni, intarder (retarder) ve servis freni otomatik olarak devreye girer.
İleri Acil Durum Fren Sistemi (AEBS)
Euro VI motorlu araçlardaki bu sistem, sürücüyü olası bir çarpışmadan
haberdar eder ve çarpışmayı önlemek
ya da çarpışma hızını asgariye indirmek için frenleme sistemini otomatik
olarak çalıştırır. Şerit Takip İkaz Sistemi (LDWS) Şerit Takip İkaz Sistemi
araç karayolu çizgileri dışına çıktığında
endikatörler harekete geçmeden
sesle uyarır. Sürücü Dikkat Desteği,
sürücünün dikkat düzeyini sürekli izler,
sürüş hareketlerini işler, uykuya meyil
hali saptadığında sürücüyü ses ve
ışıkla uyarır. Xenon Ön Farlar sürücünün görme alanını genişletir, rahat
ve emniyetli bir sürüş sağlar. Gündüz
Sürüş Işıkları Bu ışıklar açık tutularak
aracın gün içinde mümkün olduğunca
görünür olmasını sağlarlar. Xenon
ışıklı ya da geleneksel tepe lambaları
şeklinde olabilirler.
Konfor ve ergonomi
STRALIS kabininin iki farklı genişliği
bulunur: Premium Hi-Way kabin
(genişlik; 2,5 m) uzun mesafeli taşıma
Mayıs 2015
görevlerinde bir ya da iki kişiye azami
konforu sağlamak üzere tasarlanmıştır. Premium Hi-Way’in yüksek ve
alçak tavanlı uyuma kabinli versiyonları da bulunur. İkinci seçenek orta
büyüklükteki kabindir; (genişlik; 2,3 m)
Hi-Road yataklı kabinli orta- yüksek
ve alçak tavanlı iki çeşidi bulunur.
Bütün kabinler baştan aşağı elden
geçirilmiş ve sürücünün çevresi
yeniden tasarlanmıştır: Bu yeni model
istisnai ölçüde ergonomik, konforlu, güvenli ve eğlenceli bir sürüş
sağlar. Sürücüye optimal bir iş ortamı
sağlar; tasarım bütünüyle verimliliğin
artırılmasına odaklanmıştır. STRALIS
kabinlerinin en üstünde ulusal ve
uluslararası yollardaki uzun görevler
için tasarlanmış olan Hi-Way yüksek
tavan versiyonu yer alır; iç hacmi 10
m³’ten büyüktür. Kabinin içi yeni
baştan tasarlanmıştır: Yeni ön panel
ergonomik, fonksiyonel ve en küçük
detaya dahi dikkat ederek şekillendirilmiş, ışığı yansıtmayan, yüksek kaliteli,
ele hoş gelen materyalden yapılmıştır.
Paneldeki kontrol göstergeleri panelin
orta kısmına yeniden yerleştirilerek
kolayca görülmeleri ve ulaşılabilmeleri hedeflenmiştir; böylece azami
güvenlik sağlar. Dolap bölümleri
büyütülerek daha büyük bir kapasite
sunmaları sağlanmıştır; buraya tablet
bilgisayarlarınız, haritalarınız ve yolda
kullanacağınız diğer araç gereci yerleştirebilirsiniz. Yeni STRALIS sürücü
konforunu ve güvenliğini daha da artırmak için yeni havalandırmalı ve baş
dayama kısmı olan sürücü koltuğu ile
donatılmıştır. Uzun yola çıkan herkes
için araçtaki yaşam kalitesi ön sırada
gelir. Bu nedenle, telefonla kontrol
edilebilen yeni direksiyondan, “Sürüş
Stili Değerlendirmesi”ni de yapan, hi-fi
radyo ve dokunmatik ekran içeren
IVECONNECT sitemine kadar aracın
bütün içeriği sürücünün gününü daha
rahat geçirmesini sağlayacak şekilde
tasarlanmıştır. Yatma kısmı yeni (opsiyonel) “Yüksek Konfor” seçeneğinde
80 cm genişliğinde 2 m’den daha
uzun daha alçak bir yatak sunar.
Ahşap kenar lataları ile çok konforlu
bir yatak ve ayarlanabilen bir sırt dayanağı sunar. Bir diğer seçenekte de
kabin hacminin esnekliğini sağlamak
isteyen sürücüler çok parçalı ve ortada toplanarak masa şeklini alabilen
bir yatak isteyebilirler. Yüksek tavan
versiyonunda amortisörlü sistem
sayesinde üst yatak kolayca açılır.
Böylece, yatak kolayca ve hızla kapa-
tılarak arka duvara tutturularak kabin
içinde azami hacim elde edilir. Ses
düzeni daha da geliştirilerek direksiyonun ardında sayısız saat geçirecek sürücülere daha konforlu bir iş
ortamı temin edilmiştir. Iveco tavana
(opsiyonel) kabin ısısının motor kapandıktan sonra da doğru düzeyde
kalmasını sağlayan sessiz ve enerji
tasarruflu bir klima cihazı eklemiştir.
Uyuma kabini geniş alanlı, aydınlatılmış dışarıdan ve içeriden ulaşılabilen
iki saklama kompartımanı içerir. İki ek
dış saklama kompartımanı da araç
gereç ve giysilerin saklanması için
kullanılabilir. Buzdolabı kullanışlı bir
şişe saklama gözü (bottle rack) içerir;
daha uzun yollarda kullanmak üzere
(opsiyonel) kapasitesi 50 litreyi aşan
bir maksi buzdolabı da eklenebilir.
Hi-Road ve Hi- Street’in ön panelleri, daha fonksiyonel ve ergonomik
kılmak üzere yeniden tasarlanmıştır.
Yeni ön panel simetrik olup modern
çizgileri, solmaz rengi ve yüksek kaliteli malzemesi ile dikkati çeker: Tümü
iç ortamı hoşa giden ve rahatlatıcı
kılmakta birleşirler. Parlatılmış krom
Iveco logosu direksiyonun üzerinde
yer alır, ayar ve kontrol düğmeleri ön
panele sürücünün önüne yeniden
yerleştirilerek azami görünürlük ve
ulaşılabilirlik sağlanmıştır. Ön panelin
merkezinde konforlu ve büyük hacimli bir açık saklama kompartımanı,
daha küçük eşyalar için iki kapalı
torpido gözü ve iki kullanışlı bardak
tutucu yer alır. Ek olarak, üst kısımda
geniş bir evrak gözü bulunur.”
37
Eksin: Güvenlik ve konfor
konusunda öncü teknolojilerimiz
en büyük özelliğimiz
“Scania’yı sürücü güvenliği ve konforu
konusunda en büyük özelliği araçlarında öncü teknolojileri kullanmasıdır.
Çalışma sürelerinin büyük kısmını
geçirdiği araçlarının yaşam alanlarının
maksimum düzeyde kullanılması için
tasarlanan kabin içi donanımları ile
sürücünün maksimum konforu amaçlanmaktadır. Scania Sürücü Destek
sistemi, sürüş eğitimleri sırasında
verilen kullanım tekniklerini anlık olarak
değerlendiren, ekonomik ve güvenli
sürüş konusunda sürücüye destek
olan bir sürüş koçu gibi çalışmaktadır.
Scania’nın vites geçişlerini otomatik
gerçekleştiren Opticruise’lu şanzımanı, sürücünün konforunu artırarak
yola olan dikkatinin artmasını sağlar.
Bu da sürüş güvenliğinin artmasını
sağlar. Ayrıca, Scania araçlarda sunulan yüksek iç hacim ve ergonomik
tasarım sayesinde gerek seyir gerek
dinlenme sürelerinde sürücünün
maksimum konforu sağlanmaktadır.
70 – 90 cm açılabilir tipte alt yatak
yüksek dinlenme ve uyku konforu
sunmaktadır. Standart donanıma
dahil olan otomatik klima ise kabini
her türlü hava şartında ideal sıcaklıkta
tutmaktadır.
Sürücüler nakliye işleminde
en önemli aktördür
Sürücü, her türlü nakliye işleminde
en önemli aktördür. İşinden keyif
alan ve kendini rahat hisseden bir
sürücü, daha verimli çalışmaktadır.
Bunun da işletme maliyetleri ve
yol güvenliği üzerinde görülen bir
etkisi vardır. Bu bilinçteki firma veya
bireysel kullanıcılardan alınan geri
dönüşler üzerine çalışan Scania,
her ihtiyaca cevap vermeyi amaçlamaktadır. Scania araçları, her türlü
laboratuar ve gerçek yaşam koşulunda istisnai derecede güvenli olduklarını kanıtlamıştır. Bunun önemli
bir kısmı, her bir Scania aracında
bulunan çok sayıdaki yenilikçi güvenlik ve destek sistemleri sayesindedir. Gelişmiş acil durum frenleme,
otomatize şanzıman (Opticruise) ve
Retardergibi birçok yeni ve önemli
teknoloji bu ar-ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkmıştır.
Scania sürüş akademisi ile eğitim veriyoruz
Türkiye’de bir ilk olan Scania Sürüş
Akademisi ile en tecrübeli Scania kullanıcılarına bile sadece birkaç günde
kendilerini geliştirebilme fırsatı sunuluyor. Scania kullanıcıları, kurumsal
yapısı ile konusunda uzman eğitmenler eşliğinde ekonomik ve güvenli araç
kullanımından defansif sürüşe kadar
birçok eğitim ile Scania’nın üstün
özelliklerini en verimli şekilde kullanmayı öğreniyor, elde edilen tasarruf ile
şirketlerine ve çevreye katkı sağlıyor.
Scania, kullanıcılarına günlük yol
seyirlerinde yüksek konfor sağlamanın
yanı sıra yaya, yolcu ve yük güvenliğini
desteklemek için çeşitli sürücü destek
sistemleri sunuyor. Scania uzun yol
araçlarında retarder, EBS ve GRS
12+2 vitesli (buçuklu) şanzıman ile birlikte standart olarak sunulan sistem,
özellikle güvenlik ve yakıt ekonomisine
odaklanıyor. Şerit Takip Sistemi –
LDW, sürücü davranışı ve olumsuz
hava şartlarını gözönüne alan bir güvenlik sistemi. Bu akıllı sistem, aracın
istem dışı şerit dışına hareket etmesi
durumunda sürücüyü uyarıyor. Ayrıca
sistem, dikkatsizlik nedeniyle tekerleklerin yön değiştirdiğini tespit edebiliyor. ACC-AdaptiveCruise Control,
Scania Ayarlanabilir Hız Kontrol Sistemi, sürüş halindeyken aracın öndeki
araç ile sabit bir mesafeyi korumasına olanak sağlıyor ve sürücüyü ani
mesafe düşüşlerinde uyarıyor. Scania
Ayarlanabilir Hız Kontrol Sistemi yol
hızını, motordan gelen bilgiyi, Scania
retarder ve lastik frenlemesini analiz
İlhami Eksin
Scania Genel Müdürü
ediyor ve bu bilgiler doğrultusunda
zaman mesafesini ayarlıyor. Öndeki
araç ile mesafe ani olarak azaldığı
durumda sistem sürücüyü uyarıyor
ancak hiçbir zaman kontrolü devralmıyor. Elektronik Denge Programı
– ESP, Electronic Stability Program
Acil durumlar ya da aşırı hız bazı durumlarda aracın dengeli seyrini etkileyebilir. Bu durum özellikle çekici-yarı
römork kombinasyonlarında daha
da tehlikeli olabilmektedir. Scania
ESP, sürücüyü devrilme, kayma gibi
riskli durumlarda destekliyor, temel
denge parametrelerinin otomatik
kontrolü ile sürüş güvenliğini artırıyor.
Bu sistem tüm 4X2 çekicilerde elektronik kontrollü disk frenleri ile birlikte
bulunuyor. Sürücü, yaya ve yük
güvenliği için sunulan sistemlerden
“Alcolock” cihazı sayesinde, araç
çalıştırılmadan önce sürücünün alkol
kontrolü sağlanıyor. Alcolock cihazlı
olan araçlarda, sürücülerin motoru
çalıştırabilmeleri için öncelikle bu
cihazı üfleyerek alkol ölçümü yapmaları gerekiyor. Cihaza gelen havada
alkol tespit edilmesi durumunda
motor otomatik olarak kapanarak
sürücünün yola bu durumda devam
etmesi engelleniyor.”
Mayıs 2015
38
DOSYA
Özen: Yüksek performans
sürüş ve yaşam konforuyla
doğrudan ilgilidir
“Uluslararası Nakliye’de kullanılan bir araçtan en büyük beklenti
işletme maliyetlenin düşük olması
gibi görünse de bununla bitmez.
Diğer taraftan aracın ve sürücünün güvenliği ile sürücüye sunulan
konfor da çok önemlidir. Araç ve
sürücü güvenliğini iki başlık altında
toplamak mümkündür:
Aktif Güvenlik
DAF kabini içindeki sürüş şartları
sürücünün bir kazaya karışma
olasılığını minimize edecek şekilde
optimize edilmiştir. Konforlu bir ortamda bulunan dinç bir sürücünün
bir kazaya karışma olasılığı çok düşüktür. DAF’ın ergonomik iç dizaynı
şoförün ilgisini yola, en üst seviyede
vermesini sağlar. Ergonomi sadece
düğme kumanda ve göstergelerin
en iyi şekilde yerleştirilmesinden
ibaret değildir. Aynı zamanda geniş
görüş açısı sunan ön ve yan camlar
ile titreşimsiz aynalar sürücünün etrafına en iyi şekilde hakim olmasına
imkan verir. Hava süspansiyonlu
konforlu koltuklar, yüksekliği ve
Mayıs 2015
açısı ayarlanabilen direksiyon simidi,
kapılardaki ısı perdeleri ve kabin içi
çok düşük seviyesi sürücü yorgunluğunu büyük ölçüde önleyen
özelliklerin başında gelir. Rahat ve
konforlu bir sürüş araçta bulunan
EBS (Elektronik Fren Sistemi), VSC
(Araç Stabilite Kontrolü), LDWS
(Şerit Takip Sistemi) ACC (Adaptif
Seyir Kontrolü), FCW (Ön Çarpma
Uyarısı) gibi diğer güvenlik sistemleri
ile daha da güçlendirilmiş olur.
Pasif Güvenlik
DAF kabini bir kaza durumunda kabin içerisinde bulunan kişilerin zarar
görmemesi için en güvenli olacak
şekilde tasarlanmıştır. Kabine
entegre edilmiş çelik güvenlik kafesi
bu amaca en üst seviyede hizmet
eder. Kabin tasarımı aynı zamanda sürücü ve 2. Sürücü için iç diz
koruma özelliğini de taşır. Üç noktalı
emniyet kemerleri ve kafa tutucular
koltuklara entegre edilmiştir. Emniyet kemeri uyarı ikazı sesli ve görsel
olarak sürücüyü kemerini takması
için yönlendirir. Aynı zamanda diğer
Haluk Özen
Tırsan Treyler Sanayi ve
Ticaret AŞ.
yol kullanıcılarının da güvenliği için
araçlarda ön alta alma koruması
ve geniş açılı ön vey an görüş
aynaları bulunmaktadır. Opsiyonel
olarak bu aynaların yerini kamera
sistemleri de alabilir.
Konforun sürüş
güvenliğine etkisi büyük
Sürücüye sunulan konforun, sürüş
güveliği üzerindeki etkisi büyüktür. Zinde bir sürücü dikkatini yola
verebilir ve kaza yapma riski çok
daha düşüktür. Uluslararası nakliye
sürücüsü haftalarca evinden uzakta
kalmak durumundadır. Bu süre
zarfında sürücüden en yüksek performansı elde etmek ancak onun
sürüş ve yaşam konforunu tesis
39
etmek ile mümkündür. Bu noktadan
hareketle DAF, kabin tasarımında
“Home away from home” (Evden
uzakta bir ev) felsefesini benimsemiştir. Sürüş esnasında sunulan konfor
ve güvenlik, sürüş zamanı dışandaki
sürelerde de sürücüye sunulmalıdır.
Zahmetsizce kullanılır halde bulunan
tek parça geniş ve konforlu yataklar
sürücünün evindeki yatağını aratmamaktadır. Kabin içi geniş saklama
alanları uzun seferler süresince
sürücünün kabin içinde bulundurması gereken tüm kişisel eşyalarını muhafaza edebilir. Ayrıca buzdolabı ve
mikro dalga fırın özellikle Avrupa’da
dışarıda yemek yemekten çekinen
Türk şürücüleri için olmazsa olmazlar
arasındadır. Tepe kliması tabir edilen
ve aracın tavan havalandırma kapağı
yerine takılan ekipman özellikle sıcak
gölgelere taşıma yapan firmalarca
tercih edilen bir opsiyondur. Bu
klimayı aracın standart klimasından
ayıran özellik motorun çalışmasına
ihtiyaç duymadan aküden aldığı
enerji ile kabin içini soğutmasıdır. Ayrıca bugün sattığımız araçların hepsi
otomatik şanzımanlıdır. Otomatik
şanzıman sürüş konfor sunmanın
yanında yakıt ekonomisi de sağlar
ve debriyaj balatası ömrünü uzatır.
Otomatik şanzımanın DAF MX-Motor
freni ile mükemmel uyumu sayesinde
araçlar yüksek ortalama sürat ve
Sürücü, teknolojik sistemlere güvenerek sürüş diiplininden taviz
vermemeli
en düşük yakıt sarfiyatının yanında
en uzun fren balatası ömrünü de
sağlamış olur.
Güvenlik ve konfor Ar-Ge
çalışmalarımızda büyük
bir yer tutuyor
Güvenlik ve konfor Ar-Ge süreçlerinin önemli bir kısmını oluşturur.
Aracın güvenliği ve konforu, araç
performası ile birlikte sac ayağını
tamamlayan unsurlardır. Birbirinden
ayrı düşünülemezler. 2009 yılından
bu yana EcoDrive eğitimleri adı altında sürücü ve filo yöneticisi eğitimleri
düzenlemekteyiz. Bu eğitimler ile
hedefimiz sürücülerin DAF araçların
üstün sürüş özelliklerinden tam olarak istifade edebilmelerini sağlamanın yanında onlara verimli ve güvenli
sürüş yetkinliğini kazandırmak. 1
tam gün süren eğitimde önce
sürücünün mevcut sürüş karakteristiği değerlendiriliyor. Verilen eğitim
sonrasında tekrar bir değerlendirme
yapılarak eğitimde anlatılan konuların uygulanması sağlanıyor.
DAF yaklaşık 90 yıldır nakliye sektörüne hizmet veren bir marka olarak,
nakliyecinin ihtiyaç ve beklentilerini
çok iyi şekilde analiz eder. Her yeni
tasırım önce, sürücülerin ve filo
yöneticilerinin yani fiilin aracı kullananların görüşlerini alır ve aldığı geri
bildirimleri yeni tasarımlarında uygular. XF serisi araçlarda kabin içindeki
birçok detay bizzat sürücülerin kendi
taleplerinden çıkmıştır. Örneğin dört
bağlantılı direksiyon simidi, şişe
tutucu, çekmece şeklindeki buzdolabı, havlu tutucu vs. Bu sayededir
ki DAF her zaman Avrupa’nın en
çok tercih edilen ilk 3 çekici markası
arasında olmuştur. Özellikle DAF XF
Super Space Kabini segmentinin en
geniş iç hacmini sunması anlamında
ayrı bir yere sahiptir. DAF güvenlik
ve konforu, araç performansında ayrı
tutmadığı için nakliyeciye optimum
taşıma çözümleri. Günümüz araçları
artık ileri teknololinin bir getirisi olarak sürüş güvenliğini artıran birçok
sistem ile donatılmaktadır. Unutulmamalıdır ki araçta hangi sistemler
olursa olsun sürücü güvenli araç
kullanım temel prensiplerinden uzaklaşmamalıdır. Diğer bir deyişle, sürücü bu sistemlere güvenerek sürüş
disiplininden taviz vermemelidir.”
Mayıs 2015
40
EĞİTİM
12. dönem mezunlarını veren İstanbul
Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik
Yüksekokulu fakülteye dönüştü
12. dönem mezunlarını veren İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu fakülteye dönüştü. 2015-2016 eğitim-öğretim sezonunda fakülte olarak
hizmet verecek olan İstanbul Üniversitesi, bir ilki daha gerçekleştirdi. Mezuniyet töreninde UND’nin Sesi’ne özel açıklamalarda bulunan İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Eyüp Çetin İstanbul
Üniversitesi’nin her zaman ilklerle anıldığını ve ilkleri gerçekleştirdiğini belirtti.
UND’nin oluşum sürecinden itibaren
aktif rol oynadığı ve birebir destek
verdiği İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu bundan
böyle fakülte olarak eğitim-öğretim
hizmetine devam edecek. İstanbul
Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik
Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Eyüp
Çetin İstanbul Üniversitesi’nin her
zaman ilklerle anıldığını ve ilkleri
gerçekleştirdiğini ifade ederek,
“YÖK’ten fakülte olmaya dair sertifikamızı aldık. Önümüzdeki eğitim-öğretim yılında fakülte olarak öğrencilerimize, bilim ve akademi dünyasına
hizmet sunuyor olacağız” dedi.
Sektörün eğitim
açığını kapatıyoruz
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve
Haziran 2015
İ.Ü. Ulaştırma ve
Lojistik Yüksekokulu Müdürü
Prof. Dr. Eyüp Çetin
Lojistik Yüksekokulu’nda sektörüniversite iş ve güç birliğini en iyi
şekilde sunduklarını ifade eden
Çetin, “Sektörde çok ciddi bir
eğitim sıkıntısı var. Bunu hepimiz
biliyoruz. Lojistiğin hizmet sektörleri içerisinde turizmden sonra
en fazla katma değeri oluşturan
sektör olduğunu düşünürsek
bu sektörde eğitimlş, kalifiye
41
beyinlere ihtiyacının son derece
büyük olduğunu bilmek ve eğitim
açısından bu minvalde öğrenci
yetiştirmek son derece önemlidir.
İstanbul Üniversitesi olarak bizler
de bu açığın farkındayız. Araştırmalarımız sonucunda sektörün
yaklaşık yüzde 80-85’inin lise ve
altı okullardan mezun kişilerden
oluştuğunu biliyoruz. Lojistik ile
ilgili olarak sürekli yeni yeni okullar
açılıyor. Bu okullardan mezun
öğrencilerin sektöre katma değeri
yüksek olacaktır” dedi. İstanbul
Üniversitesi olarak sektör-üniversite işbirliğini gerçekleştirerek
‘uygulamalı eğitim’ alanında çok
iyi bir örnek oluşturduklarını ifade
eden Çetin, fakülteye dönüşmelerinin bu amaca daha iyi hizmet
edeceğini de belirtti.
Seçmeli derslerde önemli
atılımlarda bulunduk
Seçmeli derslerde, yeşil lojistik, insan lojistik gibi çok farklı
ve Türkiye’de başka okullarda
olmayan derslerle öğrencilerden
ve lojistik sektöründen takdir
aldıklarını ifade eden Çetin, benzer
atılımları yapacaklarını ve bu farklılıkların kendileri için bir alışkanlık
haline dönüştüğünü söyledi. Çetin,
“Bu yıl, 12. dönem mezunlarımızı
verdik. Geçen sene IRU akreditasyonunu alarak bir ilke imza
atmıştık. İçinde bulunduğumuz
sene itibarıyla fakülteye dönüşerek
yine bir ilki gerçekleştirdik” dedi.
Lokomotif bir okul olarak akademik dünyada bir ilki gerçekleştirdiklerini ifade eden Çetin, “Burası
kurulduktan itibaren Türkiye’de
149 lisans önlisans programlarına
model olan bir okul olduk. Fakat
ismimizin yüksekokul olmamızdan
dolayı öğrencileri yüksekokul puanları ile alıp fakülte eğitimi veriyorduk. Sektördeki algı yüksekokul
olduğu için biraz düşük profilli bir
algı avrdı. Fakülteye dönüştüğümüz zaman sektördeki algı da bu
bağlamda sona erecek ve öğrencilerimizi fakülte puanları bazında
okulumuza alacağız. Türkiye’nin
ilk lojistik fakültesi olmamız bizler
için öncü misyonumuzu daha da
pekiştirecektir” dedi.
İlk ve tekiz, bayrağı yine
İstanbul Üniversitesi taşıyor
Türkiye’de lojistik alanında eğitim veren ilk ve tek fakülte olduklarını ifade
eden Prof. Dr. Eyüp Çetin, “Bizim
bu uygulamamız diğer okullara da
örnek olacaktır. Lojistik sektörüne
beyaz yakalı yönetici yetiştirme
misyonumuz var. Yine öğretim üyesi
yetiştirme misyonumuz da bulunuyor. Mezunlarımız şu anda lojistik
alanında bölüm başkanı görevinde
bulunuyor. Lojistik liselerinde de eğitim ordusunda çalışan öğrencilerimiz
var. Her zaman öncü olma misyonumuzu diğer okullarımız da takip
ediyorlar. Erasmus anlaşmamızı 7
tane üniversite ile yapmış bulunuyoruz. Avrupa’dan, Slovenya’ya kadar
birçok öğrenci gönderdik Erasmus
çerçevesinde. Çift diploma programları üzerine çalışıyoruz. MIT ile de
yine çalışmalarımız vardı ve fakülte
olduktan sonra bu çalışmalarımızın
önü açıldı. 23 Nisan’da yıllık akreditasyon olarak IRU’ya akredite olduk.
Haziran 2015
42
EĞİTİM
Bu anlamda da bir ilki gerçekleştirdik” dedi.
UND, kuruluşumuzdan
beri destek oldu
UND’nin her zaman kendilerini
desteklediklerini ifade eden Çetin,
son zamnlardaki fakülteye dönme
sürecinde de UND’nin kendilerini
desteklediklerini ifade etti. Çetin,
“Çetin Nuhoğlu Başkan’a ve ekibine
teşekkür ederiz. Çünkü ta başından
beri bizlere destek oldular. Özellikle fakülte olma sürecimizde de UND bize
son derece büyük destek oldu” dedi.
Lojistik sektöründe ciddi bir eğitim
boşluğu olduğunu ifade eden Çetin,
bu talebi karşılamak için var güçleri ile
çalıştıklarını ve lojistik eğitiminin beşiği
olduklarını ifade etti.
Seçimlerde bile lojistik
merkeze oturdu
10. 5 Yıllık Kalkınma Planı içerisinde
lojistik sektörünün devlet tarafından ilk
kez tanımlandığını ve bu alanda çok
ciddi çalışmalar yapıldığını ifade eden
Çetin, Lojistik Koordinasyon Kurulu
gibi gelişmelerle de sektörün öneminin geç de olsa anlaşıldığını ve bu
sektörde gidilecek daha çok yol olduğunu ifade etti. Genel seçimlerde bile
partilerin lojistik sektörünü sık sık işlediğini ifade eden Çetin, “Seçimlerde
bile lojistik merkeze oturdu” ifadesini
kullandı. İstanbul Üniversitesi’ndeki bu
gelişmenin tüm sektöre, ülkeye hayırlı
olması temennisinde bulunan Çetin,
kaliteli eğitim sunan üniversitelerin
öğrenciler tarafından tercih edilmesi
gerektiğinin de altını çizdi.
Ali Çiçekli: Her şey
sanal lojistik gerçek
Mezuniyet töreninde bir konuşma
yaparak öğrencilere seslenen ALC
Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı,
Haziran 2015
UND Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Akademisyen Ali Çiçekli,
lojistiğin hem ülkemizde hem de
dünyada önemini gittikçe artırdığını ifade etti. Teknolojik gelişimin
hızlı yaşandığı ve pazarların birbirine
yaklaştığı küresel ekonomik dünyada
oturduğumuz yerden bilgisayarın bir
tuşuna basarak istediğimiz ürünü
alıp satabileceğimizi söyledi. Fakat
bu sanal alışverişlerin sanal şekilde
ulaştırılamayacağını ve taşınamayacağını ifade eden Çiçekli, taşıma
işinin sanaldan çıkıp gerçeğe dönüştüğünü ve gerçek olması gerektiğini
ifade etti. Güçlü bir lojistik yapısı
olmayan hiçbir ülkenin ekonomik
kalkınmayı gerçekleştiremeyeceğini ifa eden Çiçekli öğrencilere şu
tavsiyelerde ve çağrılarda bulundu:
“Türkiye Cumhuriyeti devleti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e vefa
borcunuz vardır. Zira Atatürk ve kurucu irade ülkemizi karanlıktan çekip
çıkarmış ve kurdukları cumhuriyet
sayesinde bugün modern eğitim
yapmamızı sağlamıştır. Bu yüzden
hayatınız boyunca Atatürk’ün açtığı
ilim ve irfan yolundan ayrılmayınız.
O’nun ilkelerine, sizlere emanet ettiği
cumhuriyete ve bu güzel ülkemize
daha çok çalışarak ve O’na uygun
çağdaş vatandaşlar olarak sahip
çıkınız.”
“Bana bir harf öğretenin
kırk yıl kölesi olurum”
Eğitimin hayatın her alanında son
derece önemli olduğunu ifade eden
Çiçekli, “Hocalarınıza vefa borcunuz
vardır. Zira hocalık yani öğretmenlik
para ile ölçülemeyecek kadar ulvi bir
görevdir. Nitekim, Hz. Ali, “Bana bir
harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum”
diye buyurmuştur. Sizlere sadece harf
değil bir derya bile öğreten hocalarınız
elbette sizlerden onlara köle olmanızı
beklemiyorlar. Ama kendilerinden
aldığınız güzel bilgileri bundan sonraki
hayatınızda doğru kullanır ve sürekli
geliştirirseniz bu vefa borcunuzu
yerine getirmiş olursunuz” dedi.
Öğrenmenin sadece okulla sınırlı olmadığını ifade eden Çiçekli, mutlaka
bir yabancı dilin şart olduğunun altını
da çizdi.
Vefa, sadece İstanbul’da
bir semt adı değildir
Vefalı insanların hayatta her zaman
başarı sağladığını ifade eden Çiçekli,
“Vefa, sadece İstanbul’da bir semt
adı değildir. Ailelerinize ve velilerinize
karşı da önemli bir vefa borcunuz
bulunmaktadır. Zira onlar sizin için
deyim yerindeyse saçlarını süpürge
etmişlerdir. Çoğu zaman sizlere
hissettirmeden belki aç yatmışlardır,
belki üzerlerine giyecek bir kıyafet,
ayaklarına ayakkabı almamışlardır
ama sizlere para vermişlerdir” dedi.
Babam bize okul harçlığı
verebilmek için yamalı
elbiseler giyerdi
Kendisinin de zorlu bir öğrencilik
döneminden geçtiğini ifade eden
Çiçekli, “Ben öğrenciliğimden hatırlarım; rahmetli babam çoğu zaman
yeni pantolon, yeni lastik ayakkabı
alamadığı için onları yama yapıp giyerdi ki bize okul harçlığı gönderebilmek için. Bugün şartlar o kadar kötü
değil elbette çok şükür ama eminim
ki aileleriniz de birçok fedakarlıkta
bulunup sizlerin okumasını sağlamıştır. O yüzden onları hiçbir zaman
ihmal etmeyiniz” dedi. Öğrencilerin
kendilerine iş imkanı sağlayacak
olan sektöre de vefa borcu olduğunu ifade eden Çiçekli, sektörde bir
adım önde olabilmek için donanımlı
olmak gerektiğini son olarak sözlerine
ekledi.
43
Tırsan, yeni kamyon üstü
damperi görücüye çıkardı
Tırsan, inşaat sektörüne yönelik Yeni Tırsan kamyon üstü damper aracını
müşterilerinden gelen taleplere ve sahadan edindiği deneyimlere dayanarak
hayata geçirdi.
1977’den bu yana Türkiye treyler
sektöründe 37 yıldır lider olan Tırsan,
inşaat sektörüne yönelik Yeni Tırsan
kamyon üstü damper aracını müşterilerinden gelen taleplere ve sahadan
edindiği deneyimlere dayanarak hayata geçirdi. Tüm zorlu yol koşullarına
uygun olarak tasarlanan Yeni Tırsan
Kamyon Üstü Damper, Mercedes
AXOR 4140 ve Ford CARGO 4136
D modelleri ile mükemmel uyumu
yakaladı. Yeni Tırsan Kamyon Üstü
Damper,fark yaratacak yeni tasarımı ve donanımları ile 10 Haziran’da
Tırsan Adapazarı Fabrikasında yapılan
basın lansmanı ile sektöre tanıtıldı. Basın lansmanı, Tırsan Yurtiçi Satış Genel Müdür Yardımcısı Ercan Kulaksız,
Pazarlama ve Ürün Yönetimi Koordinatörü Volkan Oflaz, Ürün Geliştirme
Müdürü Yasemin Uzçakar ve Ürün
Sorumlusu Ozan Sinal’ınkatılımı ile
gerçekleşti. Etkinlikte, Pazarlama ve
Ürün Yönetimi Koordinatörü Volkan
Oflaz Tırsan’ın yeni projeleri, hedefleri
ve Tırsan Rusya Tula fabrikasındaki
üretim gücü ile ilgilidetaylı bilgiler verirken, Ürün Sorumlusu Ozan Sinal’yaptığı sunumda, yeni Tırsan kamyon
üstü damper aracının öne çıkan
özelliklerini sektör basını ile paylaşarak, basının sorularını cevapladı.
Tırsan Müşterileri Her Daim
Rakiplerinden Bir Adım Önde
Taşımacılık sektörünün her aşamasında müşterilerine ve pazara yön
veren Tırsan, Yeni Tırsan kamyon üstü
damper ile inşaat sektöründe de müşterilerini, rakiplerinden bir adım öne taşımaya devam ediyor. Üretim gücüyle
Türkiye treyler sektöründe rakipsiz
olan Tırsan, müşterilerinin ihtiyaçlarını,
2009 yılında devreye aldığı Türkiye’nin
ilk ve tek treyler Ar-Ge merkezinde,
sahip olduğu mühendislik tecrübesi
ve uzman kadrosu ile pazarınbeklentilerini en üst seviyede karşılıyor.
Yeni Tırsan kamyon üstü damper
güçlendirilmiş hidrolik silindir yapısı,
patentli üst yapı tasarımı, şasi ve üst
yapısında kullanılan yüksek mukavemetli çelik yapı sayesinde müşterilerine daha uzun ömürlü kullanım
avantajı sunarak, bakım masrafını en
aza indirir. Body fix ve patentli muavin
şasi yapısı ile Yeni Tırsan Kamyon
Üstü Damper, mükemmel kamyon
ve üstyapı uyumu sayesinde, en zorlu
çalışma koşullarında ve keskin virajlarda aracın savrulmaya bağlı olarak
devrilmesini önlüyor.
Eğimli Üst Yapı Tasarımı
İle Hızlı Aktarım
Yeni Tırsan kamyon üstü damper
eğimli üst yapı tasarımı ile müşterisinin taşıdığı her çeşit yükün kolay
ve hızlı akmasını sağlarken, güçlendirilmiş üst kemer dizaynı ile dolum
işlemleri sırasında yaşanabilecek
darbelere karşı küvet yapısına ekstra
dayanıklılık sağlıyor.
Patentli Arka Kapak Dizaynı
İle Güvenli Aktarım İmkanı
Sahip olduğu hareketli döner
mafsallı arka kapak dizaynı ile Yeni
Tırsan kamyon üstü damper yükün
güvenli şekilde akmasını ve aktarım
sırasında doğabilecek hasarlara karşı
arka yapısını koruyor. Bununla birlikte,
güçlendirilmiş ve patentli arka kapak
konstrüksiyonu ile kapağın ve kapak
hidrolik sisteminin yanal darbelere
karşı korunmasını ve en yüksek mukavemeti göstermesini sağlarken, altıgen
kilit tasarımı,yükün seyir halindeyken
güvenli şekilde muhafaza edilmesi
avantajını sunuyor.
Üstün Şasi ve Küvet Çelik Yapı
Yüksek mukavemetli çelikten oluşan
şasi ve küvet yapısı ile Yeni Tırsan
kamyon üstü damper, tüm yük koşullarında en yüksek darbe dayanımı ve
yük performansını sağlıyor, müşterilerine daha uzun kullanım ömrü sunuyor.
Özel Hidrolik Sistemi ile
Yakıt Tasarrufu Sağlar
Yeni Tırsan kamyon üstü damper,
minimum 50 ton kaldırma kapasiteli hidrolik sistemi ile müşterilerine
aktarım işlemlerinde üstün güvenlik ve
yakıt tasarrufu sağlıyor.
Haziran 2015
44
GÜNCEL
Batum TIR Parkı işletmecileriyle
Hopa TIR Parkı ziyaret edildi
UND Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Özer, UND olarak bölgedeki sorunları yetkililere aktardıklarını ve olumlu sonuçlar elde ettiklerini söyledi.
UND, üyelerden gelen yoğun
şikâyetler neticesinde, nisan
ayında Batum Başkonsolosluğumuza UND heyeti olarak bir ziyaret
düzenleyerek ve Başkonsolosumuzun başkanlığında Gürcistan
Sarpi Sınır Kapısı Batum mevkiindeki TIR parkını ziyaret etmişti. TIR
parkında, Türk araçlarına yönelik
sıra düzeninde adaletsizlikler yaşatıldığı, ilk gelen ilk çıkar kuralının
işletilmediği, bazı araçların sıraya
girmeksizin sevkinin sağlandığı
ve bu ayrımcılığın sürdürülemez
olduğu Gürcü gümrük yetkilileri
ile paylaşılmıtı. Bu vesileyle, 11
Haziran’da, Gümrük Ataşesi Özay
Kutlu eşliğinde, Batum TIR Parkı
İşletmecilerinin katılımı ile Hopa
Mevkii TIR Parkı ziyareti gerçekleştirildi. Artvin Vali Yardımcısı ve
Sarp Mülki İdare Amiri Mehmet Ali
Haziran 2015
Öztürk, Hopa Kaymakamı Mehmet
Ali Özkan, Hopa Ticaret Odası
Başkanı Osman Akyürek, UND
Yönetim Kurulu Üyeleri Abdullah
Özer, Alişan Ender Topaloğlu, Gürcistan-Azerbaycan Çalışma Grubu
Başkanı Hüseyin Özdemir’in de
hazır bulunduğu park ziyaretinde,
Gürcü işletmecilere parkın işleyişi
ve düzeniyle ilgili bilgilendirme
yapıldı ve söz konusu TIR parkında
Türk -Gürcü ayrımı yapılmaksızın
sıra işlemlerin yapıldığı ve aynı
düzenin Batum TIR Parkı’nda da
bir an evvel sağlanması gerektiği
paylaşıldı. UND Yönetim Kurulu
Üyesi Abdullah Özer, “UND olarak,
TC Gürcistan / Batum Başkonsolosu Sayın Yasin Temizkan’a,
2015 yılı Nisan ayında ziyarette
bulunmuştuk. Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı Ataşesi Sayın Özay Kutlu
ile Ekonomi Bakanlığı Ataşesi
Sayın Mikail Develioğlu’nun hazır
bulunduğu görüşmede, Türk
Nakliyecisinin Gürcistan içerisinde,
özellikle Adjara bölgesinde karşılaştığı sorunları ayrıntılı bir şekilde
Başkonsolosumuzla paylaşmıştık. Sayın Başkonsolosumuza,
Gürcistan yol kontrol birimleri
tarafından,özellikle Batum ve çevre bölgesinde Türk araçlarına yönelik haksız ve usulsüzce yazılan
trafik cezalarıyla alakalı şikâyetler
aktarılmıştı. Başkonsolosumuz
Sayın Temizkan paylaşmış olduğu
bilgide, bu konu hakkında gerekli
departmanlarla görüşmeler yaptıklarını, cezaların yazıldığı tarihten
itibaren 10 gün içerisinde ‘Gürcistan İçişleri Bakanlığı Devriye Polis
Dairesi Adjara Başşubesine’ yapılacak yazılı itiraz neticesinde, itiraz
45
arasında araçların kabulünün hakkaniyetli bir şekilde takip edilmesi
doğrultusunda destek sağlamalarının rica edildiğini de vurguladı.
Cezalara yapılan itirazların yüzde
80’inin olumlu neticelendi
haklı bulunduğu takdirde cezaların
iptal edileceğinibelirtmişlerdi. İtiraz
sürecinde ceza makbuzu, kimlik
fotokopisi, başkonsolosluklarınca
paylaşılan ve itiraz sahibi tarafından
imza altına alınacak matbu dilekçe
örneği ile Batum Başkonsolosluğununilgili departmana gerçekleştirilebilecek itiraz başvurusunun, 1
hafta ile 2 hafta arasında neticeleneceğine dair bilgi paylaşmışlardı.
Ziyaretin devam eden bölümünde,
Başkonsolosumuz Sayın Temizkan nezaretinde saha ziyaretleri
gerçekleştirilmiştir. Ülkemize dönüş
yapmak için Sarpi Sınır Kapısı’na
yönelmeden önce, TIR’ların sıra
düzenine girdikleri sıralı park tesisi
ve Sarpi Gümrük Müdürü gümrük
sahasında ziyaret edilmişlerdir”
dedi.
Şikayetler aktarıldı
Park tesisi ziyaretinde, araçlara
yönelik sıra düzeninde adaletsizlik yaşandığı, Türkiye’de olduğu
şekilde ilk gelen ilk çıkar kuralının
uygulanmadığı, menfaat karşılığında
araçların çıkışlarına öncelik verildiğine dair şikayetlerin konunun muhataplarına bizzat aktarıldığını ifade
eden Özer, sistemlerini yeniden
modernize edeceklerini belirten
park müdürüne, Hopa’nın örnek
alınarak sıra fişinin aracın plakasını
fotoğraflayarak gösterecek şekilde
kurgulanmasını, o sıra fişiyle ilgili
aracın kontrol polisince sınıra yönlendirilmesinin sağlanması halinde
hakkaniyetin sağlanabileceğin belirtildiğini söyledi. Özer, Gürcistan’ın
Sarpi Gümrük Müdürü’ne makamında düzenlenen ziyarette,
sıra düzeni doğrultusunda sınıra
yönlendirmelerle alakalı birimler
arasında kopukluklar yaşandığı,
ithal dönüşlerde evrakları tamam
olan ve sağlık sertifikası gibi sınırın
gerisinde süreç gerektirmeyen eşya
taşımalarıyla ilgili araçların park
alanlarında bekletilmemesi gerektiği, Gürcistan Gonye mevkiindeki
zorunlu park alanından sınıra
yönelen araçların sıra fişi konusunda Türkiye’de örnek modellerde
olduğu şekilde park ile gümrük
Başkonsolosluğumuz üzerinden
cezalara yapılan itirazların yüzde
80’inin olumlu neticelendiği, haksız
yazılan cezaların iptal edildiğini
ifade eden Özer, bu durumun
haksız yere yazılan cezaların iptal
edilebildiğine dair oldukça önemli
bir gelişme olduğunu söyledi. Özer
son olarak şu bilgileri verdi: “Gonye
mevkiindeki sıralı parkla ilgili olarak
ise Haziran ayı içerisinde, Gümrük
Ataşesi Sayın Özay Kutlu liderliğinde Batum TIR Parkı İşletmecilerinin
katılımı ile Hopa Mevkii TIR Parkı
ziyareti gerçekleştirilmiştir. Artvin
Vali Yardımcısı ve Sarp Mülki İdare
Amiri Mehmet Ali Öztürk, Hopa
Kaymakamı Mehmet Ali Özkan,
Hopa Ticaret Odası Başkanı Osman Akyürek, UND Yönetim Kurulu
Üyeleri Abdullah Özer, Alişan Ender
Topaloğlu, Gürcistan-Azerbaycan
Çalışma Grubu Başkanı Hüseyin
Özdemir’in de hazır bulunduğu
park ziyaretinde, Gürcü işletmecilere parkın işleyişi ve düzeniyle ilgili
bilgilendirme yapılmış ve söz konusu TIR parkında Türk - Gürcü ayrımı yapılmaksızın ilk giren ilk çıkar
etiğiyle sıra işlemlerin yapıldığı ve
aynı düzenin Batum TIR Parkında
da bir an evvel sağlanması gerektiği
paylaşılmıştır. Batum Başkonsolosumuz Sayın Yasin Temizkan başta
olmak üzere, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı ileEkonomi Bakanlığı
Ataşelerimize, Artvin Valiliğimize,
Hopa Ticaret ve Sanayi Odası
Yöneticilerine sektörümüze göstermiş oldukları yakın ilgi ve alakadan
ötürü şükranlarımızı sunuyoruz.”
Haziran 2015
46
MAKALE
TOBB 2050’nin
Türkiye’si için
çalışıyor
Rifat Hisarcıklıoğlu/ TOBB Başkanı
2015 yılı pek çok açıdan tarihimizde
önemli bir kavşak noktası. 35 sene
sonra 21’inci asrın tam ortasına
rastlıyor. 35 sene öncesi ise dünyada ve Türkiye’de ortaya çıkan yeni
iktisadi yapıların temelinin atıldığı
1980’lerin başına denk geliyor.
1980’lerde dünyayı en iyi ne simgelerdi diye baktığımızda duvarları
ve sınırları görüyorduk. Bu alanların
içinde dünyanın geri kalanından
bağımsız olarak yaşanabiliyordu.
Bilişim ve lojistik alanındaki ilerlemelerle birlikte artık buna imkân
kalmadı. Şimdi dünyayı en iyi ne
simgeliyor diye baktığımızda interneti görüyoruz. Ülkeler bir bütünün
parçaları olarak işlev görmeye
başlıyor. Bu yüzden de AB, NAFTA,
TTIP gibi oluşumlar, yani bir bütünün parçası olmak daha fazla talep
görüyor. Türkiye’ye baktığımızdaysa 35 sene önce 80’lerin başında
ekonomimiz; rekabete kapalı,
yüksek gümrük duvarları arkasında
kalitesiz malı içeride pahalı üreten,
ithal ikameci bir yapıdaydı. Rahmetli
Özal bu sağlıksız yapıyı değiştirecek
adımları atmaya başladı. Ekonomide ilk reform hamlesini başlatan
Özal’la birlikte Türkiye ekonomisi
hızlı bir gelişme gösterdi. Rekabete
açık, ihracatı ciddi bir iş alanı gören
yeni bir zihniyetle tanıştık. Sonuçta
70’lerin “hasta adamı” gitti ve yerine
müthiş bir ekonomik performans
sağlandı. Dünyaya açılarak ve
rekabet ederek para kazanmayı
öğrendik. Türkiye önemli bir güç
ve çekim merkezi haline geldi.
İş insanlarımız büyük bir şevk ve
dinamizmle dünyanın her yerinde iş
yapmaya başladı.
Haziran 2015
90’lar kayıp yıllar olarak
tarihteki yerini aldı
Ne yazık ki bu performans ve reform süreci 90’larda devam ettirilemedi. Eski kötü alışkanlıklarımızdan,
köhne ve hantal kurumlarımızdan,
yasakçı zihniyetlerimizden vazgeçmedik. Siyasi hesaplar ve çıkarlar
ön plana çıktı. Koalisyon hükümetlerinin uyumsuzluğu ve vizyonsuzluğu 90’ların kayıp yıllar olarak
tarihe geçmesine neden oldu. Reel
sektörün önünü açmak yerine
kapattık. Bankalardaki kaynaklar
hükümetlerin popülist ve verimsiz
harcamalarıyla israf edildi. Sonuçta
bütün dünya büyürken, biz yerimizde saydık. Koca bir 10 yılı boşa
geçirdik. Hem kamu maliyesi çöktü
hem de mali piyasalarımız. Bunun
bedelini de 2001 krizinde ödedik.
2002- 2007 arasında ekonomi
ortalama yüzde 7 büyüdü
Nihayet 2001 kriziyle gördük ki,
Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu meselelerin çözümü için, başta
kamuda olmak üzere iktisadi, idari
ve siyasi yapıda bir zihniyet devrimini gerçekleştirmemiz gerekiyor. İşte
böylece ikinci reform hamlesi başladı. Kamu maliyesinde ve bankacılık
sisteminde çürükler ayıklandı. Daha
şeffaf ve hesap verebilir bir sistem
kuruldu. İş ortamının iyileştiren
adımlar atıldı. Bunların sonuçları
da görüldü. 2002-2007 arasında
ekonomi ortalama yıllık %7 büyüdü.
3 milyon kişiye yeni istihdam alanı
açıldı. Enflasyon ve faiz oranları tek
haneli seviyelere geriledi. Dünyanın
17’nci büyük ekonomisi olduk. Bu
bir başarı hikâyesidir ve bunda bü-
yük payı olan Türk müteşebbisi,
sanayicisi, üreticisi, çalışanı hepimizin övünç kaynağı olmuştur.
1980’lerin başında Suudi Arabistan ekonomisi Türkiye’den daha
büyüktü, Yunanistan’la ise eşit
konumdaydık. Bugünse Türkiye
bu bölgenin en büyük ekonomisi
oldu. İtalya ile Çin arasında sanayi
üretim kapasitesi en büyük ülke
haline geldik. Üstelik sanayimizi
tüm Anadolu’ya yaydık. 1980’de
Türkiye’de sadece 12 Organize Sanayi Bölgesi (OSB) vardı.
Bugünse 200’e yakın OSB yatırımcılarla dolmuş durumda. Yurt
dışı müteahhitlikte ve turizmde
dünyada ilk sıralara yükseldik.
1980’de sadece 1000 kadar
kayıtlı ihracatçı firma vardı, toplam
ihracatımız ise 3 milyar dolar düzeyindeydi. Bugünse 50 binden
fazla kayıtlı ihracatçımız dünyaya
açılarak para kazanmaya çalışıyor. 1980’lerin başında tarım ihracatçısı bir ülke konumundayken,
bugün sattığımız malların %94’ü
sanayi ürünlerinden oluşuyor.
Türkiye bunu, petrol veya doğal
gaz gibi kaynaklara sahip olmadan, sadece müteşebbis gücüyle
başarmıştır.
Firmalarımız yabancı
pazarlarda yerleşik
hale geliyor
Komisyonculara mal satmakla
ihracat yapmayı öğrenen firmalarımız, artık yabancı pazarlarda
yerleşik hale geliyor. Türk özel
sektörünün bugün yurt dışında
30 milyar dolara yakın yatırımı
bulunuyor. Müttehitlerimizin,
47
“
Türk özel sektörünün
bugün yurt dışında 30 milyar
dolara yakın yatırımı bulunuyor. Müttehitlerimizin,
Türkiye’nin etrafındaki coğrafyanın neredeyse tamamında önemli yatırımları, makine
parkları bulunuyor. Dünyanın
en büyük 250 uluslararası
müteahhitlik firmasından
42’si Türk müteahhitleridir.
Sanayici ve tüccarımız da,
üretim ve pazarlama ağlarını etrafımızdaki coğrafyaya
genişletiyorlar.
“
Türkiye’nin etrafındaki coğrafyanın
neredeyse tamamında önemli yatırımları, makine parkları bulunuyor.
Dünyanın en büyük 250 uluslararası müteahhitlik firmasından 42’si
Türk müteahhitleridir. Sanayici ve
tüccarımız da, üretim ve pazarlama
ağlarını etrafımızdaki coğrafyaya genişletiyorlar. Yeri geldiğinde fabrika
açıyorlar, yeri geldiğinde temsilcilik
açıyorlar ya da stratejik ortaklıklar
kurma yoluna giriyorlar. Bu dediklerimi sadece İstanbul’daki büyük
şirketlerimiz değil, Anadolu’daki binlerce KOBİ’miz de yapıyor. Şirketlerimizin zihinsel kodları da değişiyor.
Markalaşmanın önemini ve faydasını
anlıyoruz. Marka tescilinde son
yıllarda Avrupa’nın ilk üç ülkesinden biri haline geldik. Zira sadece
iç pazarlara değil dış pazarlara
odaklanarak üretim yapıyoruz. Bu
sayede 210’dan fazla ülkeye ihracat
yapıyoruz. Avrupa’da satılan her
dört televizyondan, her beş beyaz
eşyadan biri Türkiye’de üretiliyor.
Enerji arz güvenliğinde stratejik bir
önem kazanıyoruz. Şimdi tarihin yeniden şekillendiği kırılma noktalarından birini yaşıyoruz. Türkiye, ilk kez,
nerede olduğu için değil, coğrafi
konumu sayesinde değil, ne olduğu
için, bu topraklar üzerinde ne inşa
ettiği için önem taşıdığı bir döneme
girdi. 35 sene önce üçüncü dünya
ülkesi görünümündeydik. Bugünse
bölgesel bir güç haline geldik. 35
sene sonra 2050 için çok daha
iddialı hedeflerimiz var. “Dünyada
en çok yaşamak istediğiniz ülke”
sorusuna Türkiye cevabının ilk 10’a
girdiği bir Türkiye hayal ediyorum.
Araştırma ve geliştirmeye dayanan
yenilikçi ve rekabetçi bir ekonomik
model kurmuş, tüm bu coğrafya
için ilham kaynağı olmuş bir Türkiye
görmek istiyorum. En az üç sek-
törde dünya lideri pozisyonunu elde
etmiş, dünyada tanınan 10 marka
üreten, dünyanın en büyük 500 şirketi arasında 20 Türk şirketine sahip
bir özel sektör hedefliyorum. Sadece küresel değer zincirleri içinde yer
almakla kalmayan, küresel değer
zincirleri oluşturup dünyaya yayılan
küresel milli şirketlerimiz olmasını
istiyorum.
Umut ile, sevda ile,
düş ile 2050’ye
2050 hayalimde öyle bir Türkiye var
ki; bölgemizdeki şirketler, Türkiye’ye
mal sattığını referans olarak gösterecek. Ülkeler “Nasıl daha fazla Türk
yatırımı çekebiliriz” diye konferanslar
düzenleyecek. Hastası olan, hükümetinden “Türkiye’deki hastaneler
gibi” hastane isteyecek. Çocuğunun
geleceğini düşünen, Türkiye’de
üniversitelere göndermenin yollarını
arayacak. Yazarlar, kitapları Türkçeye çevrilsin diye, Türkiye’de yayınevlerini dolaşacak. TOBB olarak
böyle bir Türkiye hedefine ulaşmak,
gelecek nesillere böyle bir ülke
bırakabilmek arzusuyla çalışıyoruz.
Ahmet Arif’in dediği gibi; Umut ile,
sevda ile, düş ile, bu büyük Türkiye
hayalimiz için çalışıp, hedeflerimizin
peşinden koşacağız.
Haziran 2015
48
ARAŞTIRMA
Çin ile Karayolu Taşımacılığı
Taslak Anlaşması imzalanıyor
Dünyanın en büyük 2. ekonomisi Çin Halk Cumhuriyeti ile Karayolu
Taşımacılığı Taslak Anlaşması imzalanıyor. Anlaşmada hedef, 2017.
Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin
en büyük hedeflerinden ve taleplerinden biri olan, dünyanın en
büyük ikinci ekonomisi Çin Halk
Cumhuriyeti ile karayolu taşımacılığının başlaması hususunda en
büyük adım atıldı. Karayolu Düzenleme Genel Müdürü Mustafa
Kaya başkanlığındaki Türk Heyeti,
Çin Halk Cumhuriyeti Ulaştırma
Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı
Wang Shuiping Başkanlığındaki Çin
Heyeti ile Karayoluyla Uluslararası
Taşımacılık Anlaşması müzakerelerinin ilk etabını gerçekleştirdi. 25-26
Mayıs 2015 tarihinde Pekin’de
gerçekleştirilen toplantıda “Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Karayoluyla Uluslararası Yük ve Yolcu Taşımacılığı Anlaşması” taslağı
detaylı bir şekilde görüşülmüş ve
Haziran 2015
karşılıklı olarak parafe edildi. Toplantılar Çin Halk Cumhuriyeti’nin,
uluslararası bir Karayolu Taşımacılığı Anlaşması’nı detaylı bir şekilde
görüştüğü ilk ülkenin Türkiye olması
sebebi ile önem taşıyor.
2015’te Çin TIR sistemine
geçecek
Toplantıda iki ülke arasında tehlikeli
yük taşımacılığı, sürüş ve dinlenme
süreleri, kontrol cihazları, araç standartları, sigortalar hususları Türk ve
Çin Heyetleri arasında detaylı bir
şekilde görüşüldü, anlaşmada yer
alacak teknik tanımlar hususunda
ise Çin Halk Cumhuriyeti heyeti ek
süre istedi. Heyetler taslak anlaşma üzerindeki çalışmaların devam
etmesi, 2016 yılının mart ayında
nihai bir Karayolu Taşımacılığı
Anlaşması’nın imzalanarak, resmi
süreçlerin ardından 2017 Yılında
Türkiye ve Çin arasında karayolu
taşımacılığının başlamasını hedef
olarak belirlendi. Çin heyeti ayrıca
toplantıda Çin Halk Cumhuriyeti’nin
TIR Konvansiyonu’nu kabulü için
gerekli hazırlıkları devam ettirdiğini,
2015 yılında Çin’in TIR sistemine
gireceğini beyan etti. Pekin Büyükelçi Ali Murat Ersoy ve Başkâtip
Oytun Çelik’in büyük destek verdiği
toplantıya UND adına Genel Sekreteri Nagihan Soylu katılım sağladı.
Çin, ekonomi politikasında ‘Milli
Muamele’ye önem veriyor
Çin son dönemde yabancı sermayeyi çekme konusunda çok başarılı
oldu. 1990’ların başından itibaren
gelişmekte olan ülkelere yapılan
yatırımların başında Çin yer aldı.
Çin hükümeti yabancı yatırımlara
49
ayrıcalıklı muamele yerine ülkenin
bu anlamda bir doyuma ulaştığı düşüncesi ile yerli ve yabancı
yatırımlara eşit muamele anlamına
gelen uluslararası kabul görmüş,
“Milli Muamele” ilkesini uygulamaya
koydu. Bununla birlikte altyapının
zayıf olduğu batı ve iç bölgelerde
özellikle uzun vadeli projeler için
bazı özel teşvikler düşünülüyor. Dış
Ticaret Kanunu 1995’te yürürlüğe
girdi. Dış Ticaret, yabancı sermayeli
kuruluşlar istisna tutulmak üzere,
ticaret planlama mekanizması
ilkeleri çerçevesinde Dış Ticaret ve
Ekonomik İşbirliği Bakanlığı (MOFTEC) tarafından yürütülüyor. Dış
ticaret, ulusal ve bölgesel düzeyde
örgütlenmiş Dış Ticaret Şirketleri
(FTC) yoluyla gerçekleştiriliyor. İthalatta “plan” yerli üretimi korumak ve
döviz rezervini kontrol etmek amacı
ile önemini sürdürüyor.
1978’den bu yana
ortalama yüzde 10 büyüyor
Merkezi planlamadan ayrıldığı 1978
yılından bu yana Çin, yılda ortalama
yüzde 10 oranında büyüyor. Özellikle ülkenin doğu kıyıları hissedilir ölçüde bir gelişme gösteriyor. Ancak
ekonomik büyümenin hızı istikrarlı
değil. Tüketim eğilimi artıyor, fiyatlar
yükseliyor, yabancı yatırımlar ve
şehirde kişi başına düşen gelir artıyor. Bazı gözlemciler Çin’in resmi
olarak açıklanandan çok daha hızlı
büyüdüğünü öne sürüyor. Reform
döneminde ekonomik büyüme kıyı
bölgelerinde çok daha hızlı gerçekleşmiştir. 1980’li yıllar ve 1990’ların
başında Guangdong eyaleti genel
olarak İnci Nehri Deltası, en hızlı
büyüyen bölge olmuştur.
Guangzhou’nun başkenti olduğu
Guangdong Eyaleti ise fakir ve arka
planda kalmış bir tarım bölgesiyken,
Shenzen küçük bir balıkçı kasabası olarak biliniyor. Dönemin ÇHC
Devlet Başkanı DengXiaoping’in
“Açık Kapı Politikası” reformları ile bu
bölgedeki sosyoekonomik koşullar
bir anda değişmiştir. Çin anakarasının ticarete açılması ve Hong
Kong’da maaşların yükselmesiyle,
Hong Kong’taki pek çok imalatçı,
ucuz işçilik, düşük arazi kirası ve
işletme maliyetlerinden yararlanmak
için Guangzhou ve çevresine akın
etmeye başlamıştır. Böylece emek
yoğun sektörlerdeki faaliyetler Çin
anakarasında yapılırken yönetim, ta-
sarım, Ar-Ge, kalite kontrol ve finans
gibi yüksek katma değerli faaliyetler Hong Kong’da sürdürülmeye
devam etti. “Açık Kapı Politikası”nın
etkisiyle 1980’lerde başta Shenzen
olmak üzere Özel Ekonomik Bölgeler gelişmeye başladı. Ekonomik
yükselme, tüm bölgeye yayılmış ve
Guangzhou, Shenzen, Dongguan,
Shunde, Nanhai ve Zhongshan
gibi yerleşim bölgelerinde hızlı bir
şehirleşme süreci yaşandı. 1992
yılı ile birlikte DengXiaoping’in bu
bölgeye olan desteği daha da arttı,
Çin’in iç bölgelerinden milyonlarca
göçmen ve mevsimlik işçi daha
iyi bir yaşam standardına sahip
olmak için Guangzhou ve çevresine gelmeye başladı. Lojistik üsleri,
havaalanları ve metrolar bu bölgenin
megapolleşmesine olumlu katkıda
bulundu. Anılan bölgeden bahsedilirken “Çin ekonomisinin kalbi,
atölyesi”, “ticaret merkezi”, “açık
pazar”, “iş odaklı mantalite”, “güçlü
üretim merkezi”, “ulaşım ve üretim
altyapısı güçlü”, “makine, otomotiv,
elektronik, mobilya, doğaltaş-mermer sektörleri” ifadeleri kullanılıyor.
Özellikle Guangdong eyaleti, üretim,
perakende satış, mevduat, patent
başvurusu sayısı, ödenen vergi
miktarı, dış ticaret, cep telefonu
sayısı, internet kullanımı açısından
Çin’de bir numara. Bu ifadeler
rakamlara da yansımakta, bölgedeki
şehirlerin dış ticaretleri dünyadaki
birçok ülkenin dış ticaretinden fazla
oluyor. Diğer taraftan, dünyanın ilk
500 şirketinin yüzde 20’sinin ofisleri
ve üretim kolları Guangzhou’da bulunuyor. Guangzhou’nun başkenti
olduğu Guangdong eyaletinde 90
bin yabancı (fabrika) yatırımı, 3 bin
temsilcilik ofisi var. Çin’in en büyük
iç ticaret ve dağıtım merkezi olarak
biliniyor. Guangzhou ve çevresinde kozmopolit bir yapı bulunuyor.
Ortadoğulu, Afrikalı ve Latin işadamlarının yoğunluğu dikkat çekiyor.
Guangzhou’da Çin’in diğer şehirlerine nazaran Ortadoğu ve Afrikalı
işadamlarını yoğun olarak görmek ve
bu işadamlarına yönelik hizmet veren
otel ve restoranlara rastlamak mümkün. Guangzhou ve Shenzen’de 9
adet Türk restoranı ve 1 adet Türk
pastanesi bulunuyor. Guangzhou ve
çevresi adeta Çin Hükümeti tarafından az gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkeler için bir ticaret merkezi olarak
konumlandırılmıştır.
2013 verileri Çin’in GSYH’si
9,39 trilyon dolara ulaştığını
gösteriyor
2013 yılındaki ekonomik performansa bakıldığında Çin’in GSYH’si
9,39 trilyon dolara ulaştığı görülüyor.
Enflasyonun yüzde 2,6 seviyesinde
gerçekleşirken kentsel kayıtlı işsizlik
oranı yüzde 4,1’e inmiş durumda.
Ayrıca, 13,1 milyon yeni istihdamla
bu alanda rekor kırılmıştır. Dış ticaret
hacmi 4 trilyon dolar seviyesini ilk
kez aşmıştır. Böylece Çin, dış ticaret
Haziran 2015
50
ARAŞTIRMA
hacmi açısından dünyanın en büyük
ülkesi olmuştur. Diğer taraftan, hizmet
sektörünün ekonomideki payı yüzde
46,1’e ulaşarak ilk kez sanayi sektörünü geride bırakmıştır. Ekonomik
perfomans kamu gelirlerinin yüzde 10
oranında artış göstermesini sağlarken
hükümet artan gelirler sayesinde,
2013 yılı içinde 6,6 milyon devlet destekli konutun inşasına başlamıştır. Bu
konutların 5,4 milyonu tamamlanmıştır. 2013 yılında kamu harcamalarında
önceki yıla kıyasla, önemli ölçüde
azalma kaydedilmiştir. Ayrıca merkezi
hükümet; resmi yurt dışı ziyaret ve
temsil masrafları, resmi araç masraflarında yüzde 35 kesintiye gitmiştir.
Yerel yönetimlerin temsil masraflarında da yüzde 26 oranında azalma
kaydedilmiştir. 2014 yılı hedeflerin
doğrultusunda devlet destekli konut,
altyapı ve ulaşım yatırımlarını desteklemek adına merkezi bütçeden 85
milyar dolarlık ek kaynak sağlanacak.
Şanghay – Kazakistan Sınır
Bölgesi: 5.204 km, Pekin –
Kazakistan sınırı: 4.500 km
Şangay veya Pekin’den sınır bölgesine çok fazla mesafe olduğu için
Türk bir taşımacının bu bölgelerden
yük alması mümkün değil. Sanayi
bölgesi olan Urumçi’den yük alarak
taşımacılık faaliyeti yapmak daha
olası. Çinli taşımacıların kullandığı
araçlar Türk standartlarındaki bir
araçtan daha uzun ve daha fazla
yük alabilecek kapasitede. Türk
araçlarının hem uzun mesafeler
sebebiyle, hem de araçların yük
alma kapasitesi sebebiyle Çinli ihracatçılar tarafından tercih edileceği
düşünülmüyor. Ayrıca, Çin’deki
ucuz işgücü sebebiyle Türk bir
taşımacının Çin’in Urumçi bölgesi
dışından yük almasının mümkün
olduğu düşünülmüyor.
Urumçi Bölgesi
Urumçi bölgesinden Kazakistan
sınırına 400-500 km, Kırgızistan
sınırına 900-1000 km Tacikistan sınırına ise 1100 km mesafe var. Urumçi, Sincan Özerk
Bölgesi’nden Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’a ulaşım mümkün. UND çalışma gruplarından
Rusya, Kazakistan ve BDT Ülkeleri
Çalışma Grubu toplantısında da
özellikle değerlendirilen “Çin ile
Karayolu
Anlaşması” konusunda güzergah
üzerinde transit geçiş belgelerinin
önemine dikkat çekildi.
Çin ile gerçekleştirilecek
taşımalarda transit geçiş
belgelerinin önemi
Çin’e taşıma gerçekleştirmemiz için Rusya ve Kazakistan
en önemli transit güzergahlar
konumunda. Öte yandan, gerek
Rusya, gerekse de Kazakistan’da
transit geçiş belgeleri kısıtlı sayıdadır. Oluşturulacak karayolu
taşıma güzergahı boyunca yer
alan tüm ülkelerde geçerli olan
transit geçiş belgeleri çok kritik
öneme sahip. (Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan, Afganistan,
İran, ve diğer tüm güzergahta yer
alacak ülkeler) Güzergahlarda
yer alan ülkelerde transit geçiş
belgesi sayısının artırılması veya
libere olması, sene başında belgelerin tamamının teslim alınması,
Çin’e veya Çin’den gerçekleştirilecek taşımalar için hayati önem
taşıyor.
Karayolu Düzenleme Genel Müdürü Mustafa Kaya başkanlığındaki Türk Heyeti, Çin Halk Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Wang Shuiping başkanlığındaki Çin Heyeti ile Karayoluyla Uluslararası Taşımacılık Anlaşması müzakerelerinin ilk etabını gerçekleştirdi. 25-26 Mayıs 2015 tarihinde Pekin’de gerçekleştirilen toplantıda “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Karayoluyla Uluslararası Yük ve Yolcu Taşımacılığı Anlaşması” taslağı detaylı bir şekilde görüşülmüş ve karşılıklı olarak parafe edildi.
Haziran 2015
51
Sürücü vizelerinin önemi
Çin ile Türkiye arasında vize uygulaması yapılıyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Dış İşleri Bakanlığı tarafından onaylanmış sürücü listelerinde
yer alan sürücülerin uzun süreli vize alma imkanları sağlanmalı ve vize temin süreçleri kolaylaştırılmalı. Sürücülere verilecek vizelerde kolaylık sağlanması ileride
gerçekleşecek taşımalar için hayati önem taşıyor. Vize problemi yaşanabilecek bir
ülkeye karayolu ile taşımacılık faaliyetinin düzenli olacağı var sayılamaz.
Taşımacılık rakamlarından da görülebileceği
üzere; 2012 yılında yüzde 84 olan Türk taşımacılarının payı, 2014 yılında yüzde 81 olarak düşüşe uğramış ve 2014-2015 döneminde ilk 3
aylık karşılaştırma yapıldığında geçen yıla oranla Ocak-Mart 2015 döneminde bu pay yüzde
79’a düşmüştür. Çin ile yapılacak bir Karayolu
anlaşmasının ardından, taşımacılık filosunu
hızlıca geliştirebilecek olan Çin’in de bu pazara
gireceği düşünüldüğünde, Türk taşımacılarının
payı daha da hızlı düşüşe uğrayacak.
İhracat taşımalarımızda 2014 yılının 2013
yılına oranla yüzde 16 artış gösterdiği, fakat
Ocak-Mart 2015 döneminin bir önceki yıla
göre yüzde 8 düşüş gösterdiği görülüyor. Aynı
dönemde Türk taşımacılarının payı yüzde 11
düşerken, yabancı taşımacıların payı yüzde 8
artış göstermiştir.
İhracat
İthalat
Çin ile ticari ilişkilerimiz ithalat ağırlıklı bir gelişim sergiliyor. 2000 yılında
1,3 milyar Amerikan doları olan ithalatımız, 2005 yılında 6,8 milyar, 2010
yılında ise bir önceki yıla göre yüzde 35 oranında artarak, 17,18 milyar
Amerikan doları olarak gerçekleşti. 2011 yılında yine aynı oranda artarak
21,69 milyar Amerikan dolarına ulaştı. 2012 yılında ise Çin’den yaptığımız ithalatta -2009’dan bu yana- ilk kez düşüş görülmüştür. 2013 yılında
tekrar yükselişe geçen Türkiye’nin Çin’den ithalatı 24,6 milyar dolar olarak kaydedildi. Çin’den gerçekleştirilen ithalatın yapısı incelendiğinde, geniş bir ürün çeşitliliği ile karşılaşılıyor. İthalatın önemli bir bölümünü yatırım
ve ara malları (3/4’ünü), geri kalanını ise tüketim malları oluşturuyor. 2013
yılı verilerine göre Türkiye’nin Çin’den ithalatında öne çıkan kalemler,
otomatik bilgi işlem makineleri ve aksamı, telli telefon-telgraf için elektrikli
cihazlar, elektrikli ses/görüntülü işaret cihazlar, elektrik konvertisörleri,
pamuk, oyuncak, televizyon alıcıları, iplik ve oto yedek ürünleridir.
Türkiye’nin Çin’e ihracatı yıllar itibariyle artış
göstermekle birlikte, gerek Çin’in ithalat potansiyeli gerek Türkiye’nin üretim ve ihracat kapasitesi dikkate alındığında yeterli görülmüyor.
2002 yılında sadece 268 milyon Amerikan doları
olan Türkiye’nin Çin’e ihracatı, 2007 yılında 1,04
milyar Amerikan dolarına, 2013 yılında ise 3,60
milyar Amerikan dolarına yükselmiştir. İki trilyon
Amerikan dolarına yaklaşan ithalat potansiyeline
sahip olan ve iç tüketime dayalı büyüme sürecine
geçmeye çalışan Çin’e yönelik Türkiye’nin ihracatının yeterli bir seviyeye ulaşamamasının temel
nedenleri olarak, bu ülkedeki tüketim eğilimleri
ile pazar farklılığı, Çin pazarının “kendine özgü”
yapısı, bölge içi (Güneydoğu Asya ve Pasifik)
ticaretin çok güçlü olması, Çin’in önemli küresel
ticaret ülkeleri ve blokları tarafından çevrelenmesi,
Türkiye ile Çin arasında özel ticaret anlaşmalarının bulunmaması ve karşılıklı yatırım ilişkilerinin
yeterince gelişmemiş olması ve ihracatçılarımızın
Çin ve Asya-Pasifik bölgesine yönelik sistematik
çalışmalar yürütmemesi gösterilebilir. Türkiye’nin
Çin’e ihracatının yapısı incelediğinde, Çin ekonomisinin ihtiyaç duyduğu hammaddeler ve
kimyasallar ağırlıklı bir yapının olduğu görülüyor.
Bu kapsamda, mermer ve doğal taş, krom cevherleri, bakır cevherleri, kurşun cevherleri, çinko
cevherleri, kimyasallar Türkiye’nin Çin’e temel
ihraç ürünlerini oluşturuyor.
Haziran 2015
52
ARAŞTIRMA
DİĞER TAŞIMA MODLARI HAKKINDA BİLGİLER
Demiryolu:
Polonya, Belarus, Rusya, Kazakistan üzerinden Çin’e giden
tren, 10.214 km mesafeyi 17
günde alıyor. Zhegnzhou Şehrinden Hamburg’a haftalık düzenli
tren seferleri mevcut. 600 metre
uzunluğundaki tren, Belarus-RusyaKazakistan rotasını takip ederek 16
günde Chongqing şehrine varıyor.
Trenin Belarus-Çin arasındaki bölümü ise bir Rus-Çin-Kazak-Alman
ortak şirketi tarafından organize
ediliyor. 2012 yılında Çin’den
Almanya’ya ilk kez CIM/SGMS
ortak konşimentosunu kullanarak
tren gönderilmiştir. Aynı güzergâh,
karayolu ile AETR kurallarına göre
10-12 günde tamamlanabiliyor.
2014 yazında Çin ve Rusya hükümeti Pekin-Moskova arasında trenle
5 gün olan süreyi, bir hızlı tren projesi başlatarak 2 güne düşüreceğini
duyurmuştur. Projenin 8-10 yılda
tamamlanabileceğini belirtiliyor.
Denizyolu:
Çin’in Pekin bölgesinden konteynı
rtaşımaları yapılmaktadır. Gayet ucuz olan konteyner fiyatları
çerçevesinde Çin’den Türkiye’ye
Pekin ve civarından gidecek yüklerin karayoluyla taşınması imkanı
yok. Pekin’den Çin’in Kazakistan,
Tacikistan ve Kırgızistan civarına
gidecek yüklerin karayoluyla sınıra
Haziran 2015
getirilmesi büyük maliyet içerdiği
için söz konusu yüklerin gemiyle taşınmaya devam edeceği
öngörülüyor. Fakat Çin’in Urumçi
bölgesi Kazakistan, Kırgızistanve
Tacikistan’a yakın olup, Urumçi’ de üretilen veya bu bölgeye
transfer edilen yüklerin Türkiye’ye,
Ukrayna’ya, Ermenistan ve
Gürcistan’a taşınması Türk taşımacıları için dönüş yükü potansiyeli barındırıyor. Çin’den veya
Çin’e taşınan yükler uzak mesafe
sebebii ledenizyolu ile çok yüksek
maliyet ve zaman kaybı içerdiği
için Türk ihracatçısı tarafından
gemi teslimine göre daha erken
ulaşım sebebiyle tercih edilebilecek. Çin’den Türkiye’ye bir 40 HC
konteyner ortalama 30 gün ile 40
gün arasında geliyor. Avrupa’ya
ise 35-45 gün arasında gidiyor.
Çin’in 14 komşusunun
7’si TIR sistemine üye
Çin Karayolu Taşımacılığı Derneği
(CRTA) IRU’ya 2002 yılında üye
olmuştur. Çin Ulaştırma Bakanlığı
ve IRU ile birlikte 2005 yılında IRU
Avrasya Konferansı, 2008 yılında
IRU – Birleşmiş Milletler Avrupa
Ekonomik Komisyonu Toplantısı’nı
gerçekleştirmiştir. Çin’in 7 tanesi
(Rusya, Moğolistan, Kazakistan,
Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan, Pakistan*) TIR sistemine taraf
olan 14 ülke ile sınırı bulunuyor.
Pakistan’ın yakın gelecekte TIR
sistemine taraf olması bekleniyor.
•Çin’in toplam ticaret hacmi 4,16 Trilyon Dolar
•Karayolu ile yapılan toplam ticaret hacmi
40 Milyar Dolar
•Ülkede faaliyet gösteren uluslararası karayolu taşımacı sayısı
1400
•Ülkede uluslararası taşımalarda
kullanılan araç sayısı 26.800
Çin’in İmzaladığı İkili ve
Çok Taraflı Anlaşmalar:
Anlaşma Tipi Bölge Ülke
İkili Kuzey ve Kuzeydoğu Asya
Moğolistan (1991), Rusya (1992),
K. Kore (2008)
Merkez Asya
Kazakistan (1992), Özbekistan
(1993), Kırgızistan (1994), Tacikistan (2008)
Güney ve Güneydoğu Asya
Pakistan (1993), Nepal (1994),
Vietnam (1994), Laos (1993)
Çok Taraflı Merkez Asya
Çin-Pakistan-KırgızistanKazakistan (1995)
Çin-Kırgızistan-Özbekistan (1998)
Güneydoğu Asya Çin-LaosMyanmar-Tayland-VietnamKomboçya (2002)
53
yapılan karayolu taşımalarındaki
son durum
Çin’e ve Çin’den yapılan karayolu
taşımaları Çin ve Çin’e komşu ülke
taşımacıları tarafından yapılıyor. Çin,
14 ülke ile ikili karayolu anlaşması
imzalamış olup bu anlaşmaların
8’i, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Özbekistan, Moğolistan ve
Tacikistan’ın aralarında bulunduğu
TIR Sistemine taraf olan ülkeler ile
imzalanmıştır. Ancak bu anlaşmalar
geniş kapsamlı değil, sınır ticareti, taşıması kapsamında yapılmış
anlaşmalardır. Çin ile ikili anlaşma
imzalayan ülkelerdeki karayolu
taşımacılığına ilişkin genel kurallar
şu şekildedir: Bir geçiş belgesi bir
taşımayı kapsıyor. Tehlikeli madde
ve gabari dışı eşya taşımaları özel
izne bağlı olarak yapılıyor. Üçüncü
ülke taşımaları öngörülüyor. Kabotaj
taşımaları yasak. Araç içindeki
yakıt gümrük vergi ve resimlerinden muaf tutuluyor. Üçüncü taraf
sigorta sorumluluğu taşımacılar için
zorunluluk. İkili anlaşmalar sadece ikili taşımaları kapsıyor. Transit
taşımalar kapsam dışı. Yabancı
plakalı araçlar tarafından Çin’e yapılan taşımalar yaklaşık 20-100 km
içeride Çin plakalı araçlara aktarma
yapılarak tamamlanıyor. Sürüş ve
dinlenme süreleri ile ilgili net bir bilgi
bulunmuyor.
Çin karayolunda önemli
gelişmeler sağladı
Çin Ulaştırma Bakanlığının ilk önceliği İpekyolu Ekonomi Kuşağı’nda
taşımacılık altyapısı ve iyileştirme
konuları oluyor. Şangay İşbirliği Örgütü tarafından Eylül 2014’te taşımacılık sistemi anlaşması imzalandı,
en çok yatırım karayolu taşımacılığının iyileştirilmesi ve altyapı yatırımları
hususlarında yapılacak. Gelecekte
Çin’e ve Çin’den yapılacak taşımaların ne şekilde gerçekleştirileceği ve
kullanılacak taşımacılık belgelerine
ilişkin görüşmeler yine Şangay İşbirliği Örgütü kapsamında Çin ve diğer
ülkeler arasındaki ikili toplantılarda
müzakere edilecek. Yine, Eylül
2014’te Çin, Moğolistan ve Rusya
arasında karayolu taşımacılığının
iyileştirilmesinin ana unsur olduğu
“Çin, Moğolistan, Rusya Ekonomik
Koridoru” anlaşması imzalandı. Çin
Ulaştırma Bakanlığı tarafından karayolu altyapısının iyileştirilmesi ile
ilgili çalışmalar yapılıyor. Kazakistan
sınır geçişinin iyileştirilmesi adına
Kazakistan makamları tarafından
çalışmalar başlatıldı. Çin’in İpekyolu
koridorundaki güçlü pozisyonu
Avrupa ile Çin arasındaki karayolu
taşımacılığı adına büyük fırsatları
beraberinde getirecek.
IRU tarafından paylaşılan Çin’e
Haziran 2015
54
ARAŞTIRMA
Soylu: Küçük olaylar karşısında sabırlı
olmazsan büyük planları gerçekleştiremezsin
“Çin Halk Cumhuriyeti’nin 2013
yılı GSY’sı 9.4 trilyon dolar. Bu rakama göre lojistik pazarı 1 milyar
doların üstünde görünmekte. Dış
ticaret hacmi 4 trilyon doların üstünde ve dış ticaret lojistik rakamı
da 600 milyar dolar seviyesinde.
Türk kara nakliyecilerinin bu pazardan pay alabilmeleri amacıyla
en önemli aşama olan, karayolu
anlaşmasının her iki tarafça, resmi
olarak onaylanmasıyla, kapıyı
aralamak istiyoruz. UND, 2001
yılında Çin Karayolu Taşımacılığı
Derneği’nin (CRTA) IRU’ya üye
olmasıyla birlikte, karayolu anlaşması yapılması ile ilgili çalışmalara
başladı. Ulaştırma Bakanlığımız
2008 yılında Çin ile görüşmelerin
başlamasıyla ilgili resmi girişimde
bulundu. Çin in komşuları olan,
Rusya, Moğolistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan TIR
sistemine halihazırda taraf olup,
Pakistan’ın da bu yıl içerisinde
taraf olması beklenmektedir.
Yaptığımız görüşmede Çin tarafı
2015 yılı içerisinde TIR sistemine
resmi olarak taraf olacaklarını teyit
etmişlerdir. Çin tarafı, aynı Rusya
Federasyonu’nun planlamasında olduğu şekilde,önümüzdeki
yıllarda, ülkenin toplam mal
hareketindeki karayolu taşımacılığının payının arttırılmasını
hedeflediklerini beyan etti. Çin
Ulaştırma Bakanlığı’nın ilk önceliği
İpekyolu Ekonomi Kuşağı’nda
taşımacılık altyapısı ve iyileştirme
konuları olmaktadır. Bu proje için
2 trilyon dolar bütçe ayırdıklarını biliyoruz. Gelecekte Çin’e ve
Çin’den yapılacak taşımaların
ne şekilde gerçekleştireleceği ve
kullanılacak taşımacılık rejimi (ikili,
transit, 3.Ülke) ile ilgili görüşmeler,
Şangay İşbirliği Örgütü kapsamındada görüşülmektedir. Aynı
şekilde siyasi gelişmelere paralel
olarak Avrupa Birliği’nin de bu koridordaki karayolu ve sınır geçişleri
altyapısının, iyiştirilmesiyle ilgili
hedeflerinin olduğunu ve kaynak
ayırdığını biliyoruz. Bu veriler
ışığında haritaya bakıldığında ,
AB’ye komşu olan Türkiye ile Çin
in onaylayacağı kapsamlı Karayolu
Haziran 2015
Anlaşması’nın önemi çok daha iyi
anlaşılacaktır. Yaptığımız ikili görüşmelerde öncelikle Çin tarafının
çok uzun yıllardır,uluslararası taşımacılık ile ilgili titizlikle çalıştığını
gördüm. Her ayrıntı düşünülmüş
ve not edilmiş. Çin, tarihinde ilk
kez bu şekilde kapsamlı bir Karayolu Anlaşması yapmaya hazırlanıyor. Bunu da, karayolu taşımacılığı
konusunda çok gelişmiş bir sektörü olan Türkiye ile imzalayacak olması gerçekten çok önemli. Daha
önce tipik sınır ticareti boyutunda
olan ,sınırlı kapsamda karayolu
anlaşmaları imzalamışlar. İki konuda altını çizdikleri ilkeleri olduğunu
söylediler. Sınıra gelen bir TIR’ın
uluslararası kurallarda geçerli
olan standarda uygun olması ve
elinde geçerli bir geçiş belgesinin
bulunması. Parafe edilen karayolu
anlaşmasının çok büyük bir bölümünde uzlaşma sağlandı.Birçok
uluslararası anlaşmaya taraf olmadıkları ve kanun farklılıkları (TIR
sistemi, sürüş uygulamaları, kolay
bozulan ve tehlikeli yük taşıyan
araç standartları, sigorta uygulamaları) sebebiyle uyum çalışmalarını yapmak için zaman istediler. Taraflar mart ayında tekrar
biraraya gelerek nihai anlaşmayı
imzalamak ve 2017 yılı başında
yürürlüğe girmesi konusundaki
hedeflerinide karşılıklı olarak beyan ettiler. Bu anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle Türk kara nakliyecileri için önemli fırsatlar devreye
Çin, tarihinde ilk kez
bu şekilde kapsamlı bir
Karayolu Anlaşması yapmaya hazırlanıyor. Bunu
da, karayolu taşımacılığı
konusunda çok gelişmiş
bir sektörü olan Türkiye
ile imzalayacak olması
gerçekten çok önemli.
Nagihan Soylu
UND Genel Sekreteri
girecektir. Çin’in komşusu olan
Rusya, Kazakistan,Kırgızistan,
Tacıkistan ve Moğolistan vb
yakın coğrafyaya halihazırda yılda
yaklaşık 100.000 ihracat taşıması
gerçekleştiriyoruz. Bu bölgelerden nakliyecilerimiz yeterli sayıda
dönüş yükü bulamadıklarından
dolayı sıkıntı yaşanmaktadır. Çin
devreye girdiğinde Çin’in batı
ve kuzey bölgelerinden hem ikili
hemde 3. ülke taşımaları yapılabilecek. Ve denizyoluna göre çok
kısa sürelerde rekabetçi fiyatlarla
müşterilerine malları teslim edebilecekler. Bu taşıma sayıları arttıkça, ihracatçımızda bundan fayda
sağlayabilecekler,çünkü dönüş
yükü sayıları arttıkça bu ülkelere
yapılan ihracat navlun maliyetleri düşebilecektir. En önemlisi ise hizmet
ihracatçısı olan sektörümüz çok
büyük bir lojistik pazarına girerek
ülkemize döviz getirisi sağlayacaktır. Bu uzun soluklu hedefin süreci
bize bir Çin Atasözünü hatırlatıyor:
Küçük olaylar karşısında sabırlı
olmazsan, büyük planları gerçekleştiremezsin.”
55
600 milyar
dolarlık pazar
Türk lojistik
pazarını bekliyor
Dünya ekonomisinin gözdesi Çin,
600 milyar dolarlık lojistik pazarına
sahip. Türkiye ile Çin arasında gerçekleştirilen karayolu ile 600 milyar
dolarlık bir pazar dışa açılacak.
Çin’in bu ‘dışa açılma’ kararında ilk
anlaşma Türkiye ile Çin arasında
gerçekleşti. Çin’in Türkiye’yi seçmiş olması lojistik pazar açısından
Türkiye için çok önemli bir avantaj.
Çin, lojistik projelerine 2 trilyon dolar
ayırmış durumda. UND’nin, “en
büyük hedeflerden biri” olarak belirlediği Çin pazarına giriş için ilk büyük
adım atılmış oldu. 25-26 Mayıs’ta
Pekin’de Karayolu Düzenleme Genel
Müdürü Mustafa Kaya başkanlığındaki Türk heyeti ile Çin Ulaştırma
Bakanlığı heyeti arasında “Karayoluyla Uluslararası Taşımacılık Anlaşması taslağı karşılıklı parafe edildi.
UND adına toplantıya katılan Genel
Sekreter Nagihan Soylu, “Çin, böyle
bir anlaşma için ilk kez Türkiye ile
masaya oturdu. Anlaşmanın önemi
çok büyük. Çin’den üçüncü ülkelere
taşımalar gerçekleştirebileceğiz. İlk
anlaşma Türkiye ile yapılıyor. Büyük
bir avantaj yakalayacağız. Çin’in
Rusya ve AB hatta Türki Cumhuriyetlere olan ihracat mallarını Türk
nakliyecileri taşıyabilecek” dedi.
Mart 2016’da nihai anlaşmanın
imzalanacağını ve 2017’de iki ülke
arasında karayolu taşımacılığının
başlayacağını açıklayan UND Genel
Sekreteri Nagihan Soylu, anlaşmanın ilk kez Türkiye ile yapılıyor
olmasınının nedenini şu sözlerle
vurguladı: “Çin’in İpek Yolu’nu yeniden canlandırma projesi var. Onun
için de önümüzdeki yıllarda bu
güzergahlara 2 trilyon dolar altyapı
bütçesi ayırdı. Sadece demiryolu değil. Hem demiryolu hem de
karayolu için İpek Yolu’nu yeniden
canlandırma projesi. Dolayısıyla İpek
Yolu’nun en batısı diyebileceğimiz
Avrupa’ya giriş kapısı da Türkiye’dir.
Dolayısıyla da şu ana kadar kapsamlı bir karayolu anlaşmasını ilk kez
Türkiye ile masaya yatırdı. Daha önce
yaptığı karayolu anlaşmasını sadece
sınır ticareti sınır nakliyeleri konusunda yapıyordu. Ama bunlar bizim
bildiğimiz anlamda geniş kapsamlı
karayolu anlaşmaları değil. İlk kez
Türkiye ile böyle bir anlaşma için masaya oturdu.” Karayolu anlaşması
olmadan herhangi bir ülkenin TIR’ının
diğerine giremeyeceğini, şu anda
hiçbir Türk TIR’ının Çin’e ve hiçbir
Çin TIR’ının da Türkiye’ye giremediğini belirten Soylu, “Dolayısıyla bu anlaşmanın İpek Yolu’nun iki ucundaki
ülke olarak baktığınızda önemi çok
büyük. Çin tarafının beyanı ile söylüyorum. Çin’deki taşımalarda karayolu
payının çok düşük. Önümüzdeki
5-10 yıl içerisinde payını artırmak gibi
bir hedefleri var. Hem uluslararası
hem yurtiçi taşımacılıkta. Biz taslak
anlaşmayı parafe ettik, mart ayında nihai anlaşmayı imzalamak için
zaman istemelerinin sebebi uluslararası standartlara ve konvansiyonlara
uyumlu hale gelebilmek” dedi.
Haziran 2015
56
MAKALE
Gümrük Birliği’nin
derinleştirilmesi
“Geçtiğimiz ay içinde Türkiye ile AB Komisyonu
arasında imzalanan mutabakat zaptı çerçevesindeki gelişmeyi, bir tür tam üyelik müzakerelerini
başlatan “müzakere çerçeve belgesi” olarak değerlendirmek mümkündür. Yani henüz kesinleşmiş
bir şeyin olmadığını, daha bu çerçevedeki müzakerelerin yeni başlayacağından söz edebiliriz.”
1963 Ankara Anlaşması ve
1973 Katma Protokolü
Bu ön saptamanın ardından birkaç
önemli unsurun daha altının çizilmesi
gerekir. Bunlar:
-AB Bakanı ve Baş müzakereci Volkan
Bozkır’ın açıklamalarına dayanarak
Kıbrıs sorununun çözümünde önemli
bir gelişme beklentisine bağlı olarak
tam üyelik çerçevesinde bloke olan
başlıkların açılmasında önemli bir
atılım olması beklentisi mevcuttur. Bu
durumda Gümrük Birliği ile ilgili olarak
bloke olan müzakere başlığının açılması
beklenilebilir. Aslında Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği’nin 1963 Ankara
Anlaşması öngörüleri doğrultusunda 1
Ocak 1996’da tamamlanmış olmasına
rağmen, tam üyelik kapsamında açılmamış olması, Türkiye AB ilişkilerinin en
çelişkili görünümü niteliğindedir.
-Kıbrıs Rum kesiminin muhalefetine neden olan temel konu, Rum kesimi mallarını taşıyacak gemi ve uçakların Türk
liman ve hava limanlarına gelememesidir. Bu durumda Türk mallarını AB’ye
taşıyan karayolu araçlarının kısıtlamalarla
karşı karşıya kalarak AB ülkelerine giriş
yapabilmelerine AB tarafının sessiz kalması, özellikle sektörümüzün sorunlarını
ortaya çıkaran temel çelişkilerden bir
diğeridir.
-Yine sektörümüzle ilgili olarak, AB
taşımalarında karşı karşıya kaldığımız kota, şoför vizeleri, uzun yol
güzergahlarına mecbur kalma, hızlılık
rekabetçiliğimizi gideren uzun süreli
beklemeler, yüksek geçiş ücretleri,
vb. sorunlar aslında Ankara Anlaşması (1963), Katma Protokol (1973)
ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı
hukuki düzleminde kazanılmış haklar
olması gerekliliğine karşın yeni mü-
Haziran 2015
zakere çerçeve belgesine konularak
“yeni bir müzakerenin konusu” haline
getirilebilir endişesini de duymak
gerekir. Doğal olarak UND ve TİM
işbirliği içinde çeşitli AB ülkelerine karşı açılan davalar ile Avrupa
Antlaşmaları’nın bekçisi olması sıfatıyla
AB Komisyonu’na yapılan başvuruların, bu endişeyi gidermek için yapılan
girişimler olarak da değerlendirilmesi gerekir. Gümrük Birliği’ne bağlı
olarak ortaya çıkan kar/zarar analizini
de doğru yerine oturtmak gerekir.
1963 Ankara Anlaşması ve 1973
Katma Protokolü asimetrik bir ilişki
olarak düzenlenmiştir. Zira bu hukuk
metinlerinin temel hedefi, Türkiye’nin
o günün AET’sine, bugünün AB’sine
tam üyeliğini sağlayabilmek için Türk
ekonomisinin kalkındırılmasıdır. Dolayısıyla bu metinlerin en somut uzantısı
olan gümrük birliği de asimetrik olarak
yapılandırılmış, Türkiye’nin yükümlülükleri zamana yayılırken, haklarına
hemen kavuşması sağlanmıştır. Buna
bağlı olarak 1 Ocak 1996 itibarı ile
yürürlüğe giren 1/95 sayılı OKK,
esasen söz konusu asimetriyi ortadan
kaldıran metin niteliğindedir. Ancak
zaman içinde AB dahilinde yaşanan
gelişmelere ve ATAD (AT Adalet Divanı, günümüzde Avrupa Adalet Divanı)
içtihadına bağlı olarak ortaya çıkan
gümrük birliğinin yeni tanımı, simetrik
olması gereken yeni ilişki türümüzü,
Türkiye’nin aleyhine bir simetriye taşımıştır. Dolayısı ile yapılacak Gümrük
Birliği güncellemesinin mutlak surette
bu temel felsefeye oturtulmasını gerektirmektedir. Basit ifadesi ile Türkiye
yeni bir asimetrinin arayışında olmamalı, kendi aleyhine oluşan asimetriyi
simetrik hale getirmelidir.
Can Baydarol
UND AB Yönetim Kurulu Danışmanı
Asimetriye neden
olan gelişmeler
AET/AB çerçevesindeki değişiklik
basit ifadesi ile Gümrük Birliği’nin
üçüncü ülkelerle sanayi malları
ticaretinin ilişkisini düzenleyen
olgunun OGT’den (Ortak Gümrük Tarifesi) öteye taşınıp, OTP
(Ortak Ticaret Politikası) temeline
oturtulmasıdır. Diğer ifadesi ile,
üçüncü ülkelerden gelecek sanayi
mallarına hangi gümrük tarifelerinin
uygulanacağının belirlenmesinin
ötesinde, bu ülkelerden gelecek
mallara ne tür miktar kısıtlamalarının (kota) uygulanacağı, bu
ülkelerle STA (Serbest Ticaret
Anlaşmaları) yapılıp yapılmayacağı
gibi hususların yanı sıra anti damping, anti sübvansiyon uygulamalarının ne olacağı ve kararların nasıl
alınacağı, bir arada ortak ticaret
politikasını oluşturmaktadır. Hatta
daha genel bir bakış içinde başka
ana alanlar dahilinde düzenlenmiş olsalar bile malların serbest
dolaşabilmesi için, maliyetleri
etkileyen ortak hukuk kurallarının
uyumlaştırılması dahi bu politika
içinde düşünülebilir. Bu bağlamda
1/95 sayılı OKK içinde sıralanan
Rekabet hukuku, Devlet Yardımları
Rejimi, Patent Hukuku, Standardizasyon rejimi ya da sınai mülkiyet,
Çevre hukuku, Tüketici koruma
hukuku, Şirketler hukuku, vb. yine
OTP’nin unsurları içinde değerlendirilmelidir. İşte bu noktada Türkiye
ile AT/AB arasındaki Gümrük
Birliği’nin yapısı hem tartışmaya
açıktır, hem de Türkiye aleyhine
oluştuğu iddia edilen asimetrinin
temel nedenidir.
57
Sorunların giderilmesi için
yeni müzakere sürecinde
ne yapılabilir?
Yukarıda tarifi yapılan genel çerçeve
esas itibarı ile Türkiye’nin AB’nin Gümrük Birliği’ne girmediğini, AB’nin Gümrük
Birliği ile Türkiye’nin gümrük alanı arasında “sui generis” (kendine özgü) bir yapı
oluşturulduğunu, bu yapının da kendi
işleyiş sorunları ile birlikte yine yukarıda
“
AB taşımalarında karşı
karşıya kaldığımız kota, şoför
vizeleri, uzun yol güzergahlarına
mecbur kalma, hızlılık rekabetçiliğimizi gideren uzun süreli
beklemeler, yüksek geçiş ücretleri, vb. sorunlar aslında Ankara Anlaşması (1963), Katma
Protokol (1973) ve 1/95 sayılı
Ortaklık Konseyi Kararı hukuki
düzleminde kazanılmış haklar
olması gerekliliğine karşın yeni
müzakere çerçeve belgesine
konularak “yeni bir müzakerenin
konusu” haline getirilebilir endişesini de duymak gerekir.
“
Yunan vatandaşının
ATAD nezdinde açtığı dava
1979 yılında bir Yunan vatandaşının
ATAD nezdinde açtığı ticari ayırımcılık
(discrimination) davası ile ilgili olarak
ATAD’ın verdiği kararın sonuçlarını bu
bağlamda değerlendirmek gerekir. Söz
konusu Yunan vatandaşı, ülkesinin AET
ile bir ortaklık ilişkisinde olduğunu ve tam
üyelik müzakerelerini sürdürdüğünü,
dolayısı ile kendisine karşı yapılan ticari
işlemlerdeki ayırımcılığın haksız olduğunu öne sürmüş ve bu konuda karşı
karşıya geldiği ayırımcı muamelelerin
giderilmesini talep etmişti. Bu görünüm
altında ATAD; bir ortak üye ile tam üye
arasında esasen çok fazla bir fark olmadığının altını çizdikten sonra, üç noktada
tam üye olana dek ortak üyenin;
-Karar alma masasında
oturamayacağını
-Ortak hukuk sisteminin parçası olamayacağını
-Ortak bütçeye katılımcı / yararlanıcı
sıfatıyla taraf olamayacağını
belirtmiş, davacı Yunan vatandaşının
ayırımcılığın giderilmesi için ülkesinin tam
üyeliğini beklemesi gerektiğinin altını
çizmişti.
Bugün gelinen noktada Türkiye
AB’nin ortak üyesi ve AB ile tam üyelik
müzakerelerini 10 yıldır sürdürmekte
olan ülkesidir. Yani 1979’daki Yunan
vatandaşının durumu neyse, bugün
için Türk vatandaşının da durumu
aynıdır. Bu veriler altında Gümrük Birliği
temelde üçüncü ülkelerle ilişkilerde bir
OTP gerektirmekteyse de Türkiye tam
üye olmadığı için ortak karar masasına
oturamamakta, oluşan ortak hukuk için
hakkını korumak isteyen Türk vatandaşları Adalet Divanı’na doğrudan gidememekte, bunun için zahmetli, pahalı ve
dolambaçlı yollar aramakta ve nihayet
bütçesinden olması gerektiği şekilde
istifade edememektedir. Bu söylenenlere ilave olarak biraz önce değinilen
mevzuat başlıklarının uydurulması
kavramı da havada kalmakta, oluşan
ülke içi mevzuat AB mevzuatından bire
bir çevrilse de, uygulama ATAD kontrolü
dışında kaldığından, uyum olmaktan
çıkıp, bir tür yakınlaştırma kavramının
altına düşmektedir.
bahsedilen Türkiye aleyhine asimetrinin
başlıca müsebbibi olduğunu göstermektedir. Dolayısı ile Türkiye’nin temel
şikayetinin bu işleyiş ile ilgili olduğunu ve
Gümrük Birliği’nin kurumsal yapısının
yeniden tasarlanması gerektiğini her iki
tarafın da anladığını mutabakat zaptının
okunmasından anlamaktayız. Peki bu
yapılabilir mi? İşte bu sorunun cevabını
vermek pek kolay gözükmemektedir.
Gerek yukarıda yer verilen 1979 yılındaki içtihada dayanarak, gerekse 1992
yılında AB ile EFTA (Avrupa Serbest
Ticaret Alanı) arasında yapılan AEA
(Avrupa Ekonomik Alanı) anlaşması
sırasında verilen ATAD içtihadına (bu
alanda çıkabilecek hukuki ihtilaflarda
ATAD’ın kendisini yetkili görmediğini
beyan etmesi) bağlı olarak, Türkiye’nin
tam üye olmadığı sürece AB’nin
karar masasına oturması neredeyse
imkansız gözükmektedir. Bu durumda
yapılabilecek tek şey, Gümrük Birliği
ile ilgili olarak Türkiye’nin görüşlerinin
daha ciddiye alınacağı yeni bir istişari
(danışma) mekanizmanın yapılandırılmasıdır. Ancak bu noktada çıkar
çatışması hallerinde istişari nitelikteki
bir mekanizmaya ne kadar güvenilebilir
sorusu açıkta kalmaya devam edecektir. Bu son söylenene bağlı olarak,
Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı
Anlaşması’na (TTYOA) Türkiye’nin de
dahil edilmesi konusu herhalde önümüzdeki dönemin en önemli sorunu
olarak kalmaya devam edecektir. Bu
haliyle AB Türkiye’yi de kapsam altına
almak için ne kadar hevesli olacaktır,
yoksa sisteme girebilmek için AB’den
ziyade ABD’nin ikna edilmesi daha mı
önemlidir soruları da yine kendimize
soracağımız başlıca sorular olarak kalmaya devam edecektir. Sorunun müzakereler çerçevesinde çözülmesi söz
konusu olabilirse, Türkiye’nin sadece
ABD ile yapılacak olan TTYOA’ya değil,
diğer bütün STA’lara da otomatik olarak
dahil olması olgusu ortaya çıkacaktır.
Bunun Türk ekonomisine rekabet gücü
açısından getirileri çok fazladır. Ancak
tersi bir durumda sadece TTYOA’nın
dışında kalınması halinde yıllık 20 milyar
dolar mertebesinde bir kaybın olabileceği hesapları mevcuttur.
Gümrük Birliği ve hizmet sektörü
Gümrük Birliği’nin tarım ürünlerine de
genişletilebilmesi için, Türkiye’nin radikal
tarım reformları yapması ve AB ile aynı
sübvansiyon politikasını izlemesinin gerçekçiliği tartışılmalıdır. Gümrük Birliği’nin
hizmet sektörüne genişletilmesi ise çok
farklı tartışmaları beraberinde getirecektir. Hizmet kavramı Avrupa hukuku
içinde klasik ekonomik terim niteliğindeki
hizmetlerin çok daha ötesinde bir anlam
ifade etmektedir. Özellikle işçi statüsünde olmayıp, bir ücret karşılığında hizmet
veren kişiler bu kavram altında düzenlenmiştir. Örneğin doktorlar, ebeler,
avukatlar, hemşireler, mühendisler,
mimarlar, futbolcular vb. bu hukuka tabi
olup, diplomaların karşılıklı tanınması
gerçekleştiği oranda serbest dolaşımdan
yararlanabileceklerdir. Bu durumun genel çerçevede Türkiye’de eğitim kalitesini
ve beşeri standartları yükselteceği öne
sürülebilir. Ancak öte yandan topyekun
bir eğitim reformu yapılamadığı takdirde,
AB ülkelerinden Türkiye’ye bu alanlarda
bir göç dalgasının olacağını da beklemek
gerekir. Sektörel bağlamda bakıldığında
ise, belli başlı hizmet sektörlerinde zaten
dolaylı bir uyum olduğu ön plana çıkartılabilir (örneğin Banka/Sigorta, Turizm
gibi). İçinde bulunduğumuz sektörle
ilgili olarak ise daha önce değindiğimiz
unsurlar nedeniyle kazanılmış haklar
kapsamında değerlendirilme yapılmalıdır. Açılan davaların müzakere sürecine
katkısı da bu doğrultuda olacaktır. Bu
noktada ilginç olabilecek unsur şoförlük
mesleğinin de bir hizmet ifa serbestisi kavramı içine alınıp alınamayacağı
konusudur. Almanya’da açılıp kazanılan
davalar kapsamında bu hakkın savunulması, şoförlerin vize meselesinin çözümü
için kullanılabilir. Bu bağlamda şoför
eğitimlerinin AB ile eşdeğerliğini ortaya
koyacak argümanların geliştirilmesi ve
daha yüksek sesle savunulması stratejimizin öncelikleri içinde yer almalıdır. Son
olarak kamu ihalelerinin serbestleştirilmesi konusu ise Türkiye’nin çekincelerinin
olduğu, AB tarafının 1996’dan bu yana
sürekli olarak ısrarcı olduğu bir konu
başlığı niteliğindedir. Türkiye bu konuda
tavize ne kadar yaklaşabilir sorusu zihinlerimizi en fazla meşgul edecek unsurlar
içinde yer alacaktır.
Haziran 2015
58
TESLİMAT
Önemli olan araç değil operasyon
Hüner Lojistik Haziran ayı içerisinde Scania’dan 120 adetlik araç aldı. Hüner
Lojistik’in Hadımköy’deki merkezinde düzenlenen törene Hüner Uluslararası
Taşımacılık Genel Müdürü İbrahim Hüner, Scania Satış Müdürü Tunç Gömeçli,
ve HNR Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Arda Hüner katıldı.
deki aylarda filosuna katacak. Teslimat törenine Scania Satış Müdürü
Tunç Gömeçli, Hüner Uluslararası
Taşımacılık Genel Müdürü İbrahim
Hüner ve HNR Lojistik Yönetim
Kurulu Başkanı Arda Hüner katıldı.
5 araçla başladı
371 araca ulaştı
Karşılıklı güvene dayalı iş ortağı
anlayışı ile lojistik sektöründe hizmet
veren Hüner Uluslararası Taşımacılık
LTD.Şti. kurulduğu 1995 yılından
itibaren sürekli gelişme gösteriyor.
Hüner Lojistik müşteri memnuniyeti
prensibiyle faaliyetlerini sürdürüyor.
Şirketin ana prensibinin doğru, güvenilir ve müşteri çıkarlarının gözetilerek
kaliteli hizmet vermek olduğun u ifadede eden İbrahim Hüner, “Lojistik
hizmetlerinde, en iyi olma yolunda
ilerleyen, arayışlarını sürdüren ve yeni
çözümler üreten bir ekibiz. Müşterilemizin, uluslararası kara taşımacılığını
kullanarak gerçekleştirdiği lojistik alanındaki faaliyetlerinde karşılıklı saygı
ve güvene dayalı iş ortağı anlayışı
ile yer alarak firmanıza katma değer
yaratmak için varız. 2010 yılında,
uluslararası kara taşımacılığı alanında tercih edilen lider bir kuruluşuz.
Çalışmalarımızda kaliteyi ön plana
çıkarıyoruz. Sürekli gelişim anlayışı
ile hareket ediyoruz. Tüm sürücülerimiz IMCO sınıfı yük taşımacılığı
konusunda eğitim alarak uluslararası
geçerliliği olan ADR ehliyetleri mevcut olup,araçlarımızda da koruyucu
malzeme ve ekipman sürekli hazır
bulundurulmaktadır. Sektörden
kazandığını yine sektöre kazandıran
Haziran 2015
Hüner, filosunu sürekli yenilemeyi ilke
edinmiştir. Türkiyenin en iyi ve yeni
filolarından birine sahip olan Hüner
karayolu Nakliye filosu,250 adet
araçtan oluşmaktadır. Bugün,Türkiye
ve Avrupa yollarında dolaşan Hüner
araçlarının tamamı 2013 model
ve Euro 5 normuna sahiptir.Çevre
dostu bu araçlar Hüner’in çevre
duyarlılığının da bir göstergesidir.
Aynı zamanda IMCO sınıfı yükleri
taşıya bilecek yeterliliğe sahip olan
araçlarımız,uluslararası gecerliliği
olan ADR ehliyetli sürücülerimiz tarafından kullanılmaktadır” dedi.
Hüner Lojistik’ten
120 adetlik Scania yatırımı
Sektörden kazandıklarını sektöre yatırdıklarını ifade eden İbrahim Hüner,
operasyonun araçlardan önemlöi
olduğunu ifade ederek müşterilerine verdikleri sözleri zamanında
yerine getirdiklerinin altını çiziyor.
Haziran ayında Hüner Uluslararası
Taşımacılık, 120 adet Scania R440
LA4x2MEB Streamline araç yatırımı
anlaşması yaparak filosuna güç
kattı. Hadımköy’deki merkezinde
düzenlenen bir törenle çekicilerden
60 adedini teslim alan Hüner Lojistik,
geriye kalan 60 adedini ise önümüz-
Bu son alımlarla birlikte 371 adetlik
araç filosuna ulaştıklarını belirten
Hüner, filolarına ilk defa Scania araç
aldıklarınında altını çizdi. Çocukluk
dönemlerinden itibaren aktif iş
yaşamının içinde olduğunu kaydeden
Hüner, askerden sonra 9 yıl bir nakliye firmasında çalıştığını belirtti. Daha
sonra kendi şirketini kurmaya karar
verdiğini ifade eden Hüner, işlerini
büyük bir aşkla yaptıklarını belirtti.
Hüner Uluslararası Taşımacılık’ın
taşıma ihtiyaçlarının yüzde 40’ını
dışarıdan yüzde 60’ını ise kendi filosuyla yaptığını belirten Hüner, sadece
araç yatırımına değil, depo, tren
ve konteyner taşımacılığına ağırlık
vermeyi amaçladıklarını da ifade etti.
İntermodal taşımacılığının öneminin
altını çizen Hüner, konteyner, tren ve
deniz taşımacılığına da büyük önem
verdiklerini vurguladı.
Gömeçli: Scania araçlar
taşımacı firmalara maliyette
getiri sağlıyor
Scania Satış Müdürü Tunç Gömeçli
törende yaptığı konuşmada, Doğuş
Otomotiv olarak Scania ile daha
fazla müşteriye ulaşmayı hedeflediklerini söyledi. Bu amaçla hizmet
kalitesini daha yukarıya, ürün çeşitliliğini ise daha fazla artırmak için çalışmalar yaptıklarını ifade eden Tunç
Gömeçli, “Scania araçlar taşımacı
firmalara toplam sahip olma maliyetinde büyük bir getiri sağlıyordu.
Bunu biraz daha ileriye götürüyoruz
ve müşterilerimize operasyon ekonomisi de sunuyoruz. Son olarak
Gömeçli, Scania olarak mayıs ayı
sonu itibarıyla bin 300 adet araç
sattıklarının bilgisini verdi.
59
KOSGEB’den destek almanın tam zamanı
Sektörümüzün büyümesi dünya konjonktüre ve
ekonomik piyasaların
gelişimi ile yakından
ilgili olmakla birlikte
devletimizin tarafından
sağlanan birtakım teşvik
ve destekler de önem
arz ediyor. Bu desteklerden bir tanesini de
KOSGEB tarafından
KOBİ’lere sağlanan
destekler oluşturuyor.
Son yıllarda lojistik ve taşımacılık
sektörü ülkemizin ekonomi ve dış
ticaret politikaların belirlenmesinde
önemle rol oynamakta devletimizin
ana stratejilerinde yer alıyor. İhracatımızın ve sanayi yatırımları için
potansiyelin artırılması ancak lojistik
ve taşımacılık imkânların artırılması
ve sektör maliyetlerinin dünya ile rekabet edebilecek seviyeye gelmesi
ile mümkün. Bu manada ülkemizin
ihracat, büyüme ve sürdürülebilir
kalkınma hedeflerine ulaşılmasında,
son yıllarda hızlı bir gelişme gösteren lojistiğin ülkemizin büyüme
potansiyeline katkısının artırılması
gerekiyor. Sektörümüzün büyümesi
dünya konjonktüre ve ekonomik
piyasaların gelişimi ile yakından ilgili
olmakla birlikte devletimizin tarafından sağlanan birtakım teşvik ve
destekler de önem arz ediyor. Bu
desteklerden bir tanesini de KOSGEB tarafından KOBİ’lere sağlanan
destekler oluşturuyor. Bu çerçevede, sektörümüze yönelik destek
arayışları kapsamında, KOSGEB İstanbul Boğaziçi Bölge Müdürü Gürsel Kızılaslan ziyaret edildi. Ziyaret
kapsamında Kızılaslan’a sektörümüz
ve sektörümüzün duyduğu destek
ihtiyaçları aktarıldı. KOSGEB’in ülke
içindeki yapılanması ve sektörümüzün yararlanabileceği destekler
hakkında Kızılaslan tarafından
bilgilendirme yapıldı. Bilgilendirmeler
ışığında sektörümüzün yararlanabileceği destekler:
Nitelikli eleman desteği: Üniversite
mezunu istihdam edilmesi durumunda 20.000 TL’ye kadar maaşın
yarısını destekleniyor. Örneğin 2000
TL maaş verecekseniz 20 ay boyunca 1000 TL KOSGEB tarafından
karşılanması.
Yurtdışı iş/ heyetler gezisi desteği:
Önceden bildirmek ve onay alınması
kaydıyla en az 10 işletmenin 2000
TL’ye kadar masraflarının yüzde
50’sini destekliyor.
Yurtiçi fuar desteği: Türkiye’de
gerçekleşen fuarların yüzde 95
düzeyinde destek veriyor.
Eğitim desteği: Akredite olmuş
eğitim kurumlarından alınacak eğitimlerde eğitim ücretinin yüzde 50’si
KOSGEB tarafından destekleniyor.
Yıllık 40 milyon TL altından ciro yapıyorsanız, işletmenizde 250 den
az çalışanınız var ve Mali Bilanço toplamınız 40 milyon TL altında ise
KOBİ olarak desteklerden yararlanabilirsiniz!
Haziran 2015
60
LASTİK
Goodyear’ın “Yol Güvenliği Anketi”
Çarpıcı Sonuçlar Ortaya Koyuyor!
Dünyanın lider lastik üreticilerinden Goodyear, Avrupa Sürücü Okulları Federasyonu (EFA) işbirliğiyle 2014 yılının sonunda genç ve acemi sürücülerin ebeveynlerine yönelik bir anket gerçekleştirdi. Goodyear tarafından 19 ülkede yürütülen ve yaşları 16-25 arasında değişen 6 bin 800’ün üzerinde genç ve acemi
şoförün ebeveyniyle gerçekleştirilen araştırma, çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor.
destekliyor. Türkiye’de bu rakam
oldukça yüksek. Ülkemizde ailelerin yüzde yol güvenliği prensiplerinin okullarda erken yaşlarda
öğretilmesi gerektiği düşünüyor.
Direksiyon başındaki babalar,
annelerden daha fazla risk
alıyor
Gooodyear’ın her yıl gerçekleştirdiği
‘Yol Güvenliği Anketi’, 2014 yılında
aralarında Türkiye’nin de bulunduğu
toplam 19 ülkede, yaşları 16-25 arasında değişen 6800’ün üzerinde genç
ve acemi şoförün ebeveyniyle yapıldı.
Genç sürücüler, direksiyon
başında anne ve babalarını
örnek alıyorlar
Yapılan araştırmanın sonuçlarına
göre; ebeveynler her zaman yol
becerileri konusunda kendilerine
güvenmiyor. Ancak bu oran diğer
ülkelere oranla Türkiye’de çok
yüksek. Avrupa çapında, acemi
sürücülerin ebeveynlerinin kendilerine güvenme oranı yüzde 54
iken, Türkiye’de acemi sürücülerin
ebeveynlerinin kendine güvenme
oranının yüzde 90’a çıkması dikkat
çekici.
Araştırmaya göre ebeveynlerin
yarısı (%51) araba kullandıklarında,
çocuklar ebeveynlerinin tutumlarını
gözlemliyor ve dikkat ediyor. Yine
ankete katılan ebeveynlerin yaklaşık
yüzde 34’ü, kendi sürüş alışkanlıklarının, çocuklarının yol güvenliği
Haziran 2015
konusundaki tutumlarını, özellikle 6
ila 16 yaş arasındaki dönemlerde
etkilemeye başladığını ifade ediyor.
Acemi sürücülerin ebeveynleri,
kademeli ehliyeti destekliyor
Elde edilen yeni bulgulara göre
AB’de acemi sürücülerin ebeveynlerinin yarısına yakını (%46),
çocuklarının hızlarının ve sürüş
tarzlarının izlenmesini sağlayan
Black Box teknolojisini destekliyor.
Genç sürücüler tarafından gönüllü
telematik (Black Box teknolojisi)
kullanımı, yolda kurallara uymalarına
ve zaman zaman karşılaşabilecekleri ‘kontrolsüzlük anlarını’ aşmalarına
yardımcı oluyor.
Goodyear: “Orta Dereceli
Okullarda “Yol Güvenliği
Eğitimi”ni zorunlu olmalı!”
Goodyear tarafından yürütülen
araştırmanın bulgularına göre
Avrupa genelindeki ailelerin yüzde
84’ü çocuklara erken yaşta yol
güvenliğinin temel prensiplerinin
öğretilmesi gerektiği kabul ederken,
Goodyear’ın bu konudaki önerisini
Yol Güvenliği Beyaz Bülteni’nin
sonuçlarından biri de baba olan
sürücülerin, direksiyon başında
annelere göre daha fazla risk aldığı
yönünde. Araştırmaya göre Türkiye’deki sürücü babaların kadınlara
göre hız cezası alması daha sık
görülüyor. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin genelinde erkeklerin yüzde
24’ü, kadınların ise %18’i ceza alırken, Türkiye’de bu oran erkeklerde
%28, kadınlarda ise yüzde 6 olarak
görülüyor.Araştırmaya göre lastik
bakımı konusunda da cinsiyetler
arasında oldukça büyük farklılıklar
bulunuyor. Kadınların yüzde 20’si
patlak lastiği değiştirme konusunda
kendilerine güvenmezken, bu oran
erkeklerde sadece yüzde 2. Ayrıca
erkekler, kötü hava koşullarında
kadınlara oranla sürüşlerine daha
fazla güveniyorlar (erkeklerde %24,
kadınlarda %13).
Goodyear : Aileler, doğru sürücü kursunu bulmakta zorlanıyor
Goodyear’ın Türkiye’yi de kapsayan Avrupa, Orta Doğu ve
Afrika (EMEA) Bölgesi’nde yaptığı
araştırmaya göre, genç ve acemi
sürücülerin ailelerinin yarısı (%49)
sürücü kurslarının kalitesi bakımından bilinçli bir tercih yapmakta
zorlanıyor. Bu ailelerin yüzde 47’si,
sürücü kursu seçerken, lokasyon
olarak yakınlığının etkili olduğunu ifade ediyor. Bunun yanı sıra,
Avrupalı ailelerin büyük çoğunluğu
(%80) sürücü kurslarının pahalı
olduğu konusunda hemfikir.
61
Evran Trans’tan 2015 yılında
100 araçlık yatırım hedefi: İlk 35 adet teslim edildi
Nakliye sektörünün eski firmalarında
Evran Trans araç parkını büyütüyor.
Bayrağı üçüncü kuşağa devretmeye hazırlanan Ahmet Evran sektöre
1968 Yılında Adana Yumurtalık’ta
babasının yanında başlıyor ve 1
adet kamyonla baba mesleğini
devralarak şirketi 200 araç öz malı
olan bir nakliye firmasına dönüştürüyor. Petrol sektörüne de giren firma,
bölgesinde ciddi bir istihdam da
sağlıyor. Nakliyesini yapmak üzere
yeni büyük firmalarla yeni anlaşmalar yapan Evran Trans, araç alım
tercihini Mercedes Benz mark Axor
1840 LS araçlardan yana kullanıyor
ve 2015’te 100 adet alım planının
ilk 35 âdetini Mercedes Benz bayisi
Bayraktarlar Aksaray AŞ.’den teslim
alıyor. Yapılan teslimat töreninde
Ahmet Evran emeği geçenlere
teşekkür ederek, Axor araçların nakliyeciler için olmazsa olmaz bir araç
haline dönüştüğünü belirtti. Araçları üçüncü kuşak Gürkan Evran’le
beraber teslim aldı. Araçların satışını
yapan Bayraktarlar Aksaray AŞ.
Satış Müdürü Zafer Bülbül yaptığı
açıklamada; “Evran Trans’a bu
yaptığımız aslında araç satmanın
da ötesinde, firmaya araç vermenin
dışında nasıl daha fazla fayda sağlarız düşüncesi ile yola çıkılmıştır.
Bu satışta takas vardır. Mercedes
Benz sigortanın sağladığı avantajlar
vardır. Bu satışta Mercedes Benz
finansmanın kredi avantajları vardır.
Ayrıca önümüzdeki yılda satışı
yapılan araçlar tekrar takas yolu ile
alınarak, müşterimizi lastik vs. gibi
birçok giderden de kurtarmak ve
yeni avantajlar yaratmak istiyoruz.
Yılın ikinci yarısında 50 adet araç satışı ve teslimatı planlanmıştır” dedi.
Tekstilcilerin ABD’ye 1,5 milyar dolarlık ihracat yapması için
doğru lojistik yönetimi çok önemli
Sertrans Logistics CEO’su Nilgün
Keleş, 2017’de ABD’ye 1,5 milyar
dolarlık ihracat hedefleyen tekstil
sektörü için hızlı teslimat ve lojistik
operasyonun çok önemli olduğunu;
ABD gibi büyük ve karmaşık bir pazarın lojistik uzmanlık gerektirdiğini
ifade ediyor.
10 yıl önce 1,5 milyar dolar seviyesinde olan, ancak bugün 400
milyon dolar civarında gerçekleşen
ABD’ye tekstil ihracatında eski
günlere dönüş için harekete geçildi.
Amerikalı tekstil perakendecilerinin
de Türkiye’ye pazar araştırmasına
gelmesiyle birlikte harekete geçen Türk tekstilciler sonbaharda
ABD’ye çıkarma yapmaya hazırlanıyor. Türkiye Giyim Sanayicileri
Derneği (TGSD) Başkanı Şeref
Fayat’a göre devlet desteği almak
ve roadshow’lar gerçekleştirmek
tekstil sektörüne ABD pazarında
ivme kazandıracak. Konuyla ilgili
tekstil sektörüne özel katma değerli
lojistik hizmetler sunan Sertrans
Logistics’in CEO’su Nilgün Keleş
şunları söylüyor: “Lojistik sektörü,
tekstilcilerin bu atılımını destekleyecek şekilde hareket etmeli. Sertrans olarak biz bu desteği vermeye
her zaman hazırız. 26 yıldır tekstil
lojistiğine yönelik hizmetlerimiz ve
uzmanlığımızla Avrupa pazarında
zaten lider konumdayız. Tekstilcilerimize hız ve maliyet avantajı sunan
özel çözümlerimizle tekstilcilerimizin ABD pazarındaki rekabette
de bir adım önde olmalarına katkı
sağlamaya devam edeceğiz.” Keleş, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Avrupa kadar alışveriş yapan tek
bir ülke var. O da Amerika Birleşik
Devletleri… Tekstilcilerin 2017’de
1,5 milyar dolarlık ihracat hedefine
ulaşacaklarına olan inancım tam.
Fakat tekstilcilerin lojistik ayağını
sorunsuz halletmeleri büyük bir
önem taşıyor. Özellikle ABD gibi
büyük ve karmaşık bir pazarda
lojistik uzmanlık çok değerli. Bu nedenle, bölgesel networkleri kuvvetli,
teknolojik alt yapısıyla operasyonel
süreçleri kusursuz yönetebilecek bir
çözüm ortağıyla çalışmak hedefe emin adımlarla ilerlemeleri için
mühim…”
Haziran 2015
62
LOJİSTİK
30’uncu yılını kutladı,
geleceğe hazırlanıyor
Türkiye’nin köklü firmalarından olan Alışan Lojistik, 30’uncu yılını çalışanları ve
müşterileriyle birlikte kutladı. 20 Araçlık filoyla 1985 yılında sektöre adım atan
firma, bugün 450 araçlık filosuyla yılda, 12 milyon ton yük taşıyor.
30 yıl önce 1985 yılında 20 araçlık
bir filo ile kurulan Alışan Lojistik; 30.
yıl dönümünü kutladığı günümüzde
ulaştığı 450 adet özmal araç filosu
ile taşımacılık sektörüne yön veren
önemli oyunculardan birisi olmanın haklı gururunu yaşıyor.Sektöre
yönelik hız kesmeden devam eden
yatırımları ve öncü faaliyetleri ile
öne çıkan Alışan Lojistik her yıl
hedeflediği ve hayata geçirdiği
yüzde 20’lik büyüme oranı, 950
kişilik uzman kadrosu, güçlü filosu
ile bugün Türkiye’nin lider lojistik
şirketlerinden birisi konumunda.
Uluslararası taşımacılık, gümrükleme, gümrüklü ve gümrüksüz
Haziran 2015
depolama, dökme sıvı (likit) ve toz
kimyevi madde taşımacılığı, yurtiçi
dağıtım alanlarında faaliyet gösteren Alışan Lojistik; küresel pazarlarda aktif çalışmalar gerçekleştiren
bir dünya markası olma yönünde
emin adımlarla ilerliyor. Uluslararası standartlarda hizmet vererek,
birçok başarıya imza atan Alışan
Lojistik; Türkiye’nin başta kimya ve
FMCG sanayi olmak üzere birçok
alanında faaliyet gösteren; birçok
büyük sanayi kuruluşunun uluslararası nakliye konusunda tercih ettiği
en önemli lojistik firmalarından birisi
olmasıyla da dikkat çekiyor. 30 yıllık
yolculuğu boyunca ağırlıklı olarak
Gebze bölgesinde olmak üzere
Gebze Güzeller OSB, Dilovası OSB,
Tuzla Deri OSB’de kurulu tesislerinde toplamda 200 bin paletlik
kapasiteye sahip lojistik merkezleri
bulunan Alışan Lojistik’in; Gaziantep, İskenderun, Adana, İzmir,
Marmara Ereğlisi, Ayvalık gibi noktalarda depo, aktarma merkezi ve
çeşitli hizmet birimleri de bulunuyor.
Sektördeki başarılarını sağlayan
değerlerinin başında; uzmanlaşmak, beraberinde gelen iyi hizmet
ve müşteri memnuniyeti olduğunu
vurgulayan Alışan Lojistik Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcısı Damla
Alışan: “Alışan Lojistik olarak, sek-
63
tördeki yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Alışan Lojistik,
kurulduğu günden bu yana ciddi
bir büyüme ivmesi gösteriyor. Biz
Alışan Lojistik olarak; önce ülkemize
sonrasında da çalışanlarımıza, iş
ortaklarımıza, inandık. Sektör adına
ilklere imza atmayı kendine prensip edinen ve ülkemiz için 30 yıldır
çalışmalarını sürdüren Alışan Lojistik’i
bugünlere taşımış olmanın gururunu
yaşamaktayız. Her yıl genişleyen
filomuz sayesinde dünya ile eş
zamanlı olarak ilerlemekteyiz. Her yıl
en az yüzde 20 oranında büyüme
hedefi bulunan bir firma olarak 2014
yılını da yaklaşık 335milyon TL ciro
ile tamamladık.” dedi. Kurumsal
sosyal sorumluluk faaliyetleri kapsamında eğitime öncelikli olarak önem
veren bir firma olan Alışan Lojistik;
Kocaeli’nin Gebze ilçesine Ayşe
Sıdıka Alışan İlköğretim okulunu açtı.
Ayrıca her yıl gençleri geleceğin yakıt
alternatiflerini geliştirmeye teşvik
etmek ve enerji verimliliğinin sınırlarını görmek için düzenlenen Shell
Eco-marathonyarışmasının lojistik
sponsorluğunu gerçekleştirerek,
sektörün ve öğrencilerin gelişimini
destekliyor ve bir çok sivil toplum
örgütünün ağaçlandırma kampanyalarına destek veriyor.
Haziran 2015
64
TİCARİ ARAÇ
Volvo Trucks reality şov çekiyor:
Sanatçı Mapei yollardaki hayatı deneyimliyor
Volvo Trucks yaratıcı pazarlama faaliyetlerini bu kez de sanatçı Mapei’nin rol
aldığı bir reality şov ile sürdürüyor. Avrupa çapındaki dokuz günlük bir yolculuk
boyunca, yönetmen Liza Minou Morberg ile yeni bir müzik videosu çekecek.
Sahne donanımlarıyla dolu bir Volvo Trucks ve dünyanın en iyi sürücülerinden
biri de onlara yardımcı olacak. Sonuçları ‘Reality Road‘ TV dizisinden takip
edebilirsiniz.
Volvo Trucks Halkla İlişkiler Direktörü
Per Nilsson, “‘Reality Road’ ile servis
hizmetlerimizin gücünü göstermek
istiyoruz” diyor. Per Nilsson, “Bir
kamyonun yola devam edebilmesi
için, araca bağlı olan hizmetler de en
az aracın kendisi kadar önemli. Aynı
zamanda eğlenceli bir TV programı sunarak daha geniş bir kitlenin
ilgisini çekmeyi amaçlıyoruz. Bildiğim
kadarıyla, pazarlama amacıyla reality
şov kullanan ilk şirket biziz” diyor.
Mapei’ye bu yolculukta yönetmen
Liza Minou Morberg, “Epic Split”
sürücüsü Jens Karlsson, köpekleri
Sushi ve özel olarak tasarlanmış
bir Volvo FH eşlik ediyor. Dokuz
gün boyunca, 4.000 kilometreden
fazla yol katederek İsveç’ten İtalya’ya
kadar gidiyorlar. Videosu çekilen
“millionwaystolive” şarkısı, Mapei’nin
bu yıl yayınlanacak olan albümünde
bir parça olarak yer alacak. Mapei,
“Seyahat etmeyi ve yeni insanlar ve
Haziran 2015
kültürlerle tanışma fırsatım olmasını
seviyorum. Bu aynı zamanda “millionwaystolive” şarkısının da konusu:
Kendini sınırsız bir seyahat özgürlüğüyle yollarda bulmak. Bu, yollarda
seyahat ederken dinlenebilecek en
müthiş şarkı” diyor. Volvo Trucks
servislerinin çeşitli şekillerde sınanmasını görmenin yanı sıra, kamyonculuk
dünyasıyla tanışan ve ona meydan
okuyan Mapei’yi de takip edebilirsi-
niz. Mapei’yi başka etkinliklerin yanı
sıra, Polonya’ya giden bir kamyon
feribotunda zenne şovu sanatçılarıyla
bir performans sunarken, Paris’in
banliyölerinde doğaçlama bir gösteri
düzenlerken ve Berlin’de iki tekerlek
üzerinde sürülen bir kamyona eşlik
ederken görüyoruz. Dizi toplam sekiz
bölümden oluşuyor. İlk üç bölüm 11
Haziran’da Volvo Trucks’ın YouTube
kanalında yayınlandı.
65
Renault Trucks’tan
130 araçlık dev teslimat
Renault Trucks, Koçaslanlar Holding ve Alternatif Lojistik yetkililerinin katıldığı teslimat
töreninde imzalanan protokol ile Alternatif Lojistik, 25 araçlık filosuna 130 adet Renault
Trucks T460 çekici ekledi. Yapmış olduğu işbirliğinden oldukça mutlu olduğunu dile getiren Altnernatif Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dertli, 14 milyon Euro’luk yatırım
ile lojistik sektöründe daha da emin adımlarla ilerleyeceğini dile getirdi.
Afet Lojistik sektörünün önde gelen firmalarından biri olan Alternatif Lojistik, Koçaslanlar Otomotiv ile yapmış
olduğu işbirliği sonucunda 130 adet
Renault Trucks T460 çekiciyi filosuna
ekledi.Uzun yıllara dayanan tecrübe
ve birikimini, 2012 yılında bir araya
getiren Alternatif Lojistik, yurtiçi entegre lojistik hizmetleri alanında; tedarik
zinciri çözümleri, serbest depolama
hizmetleri, komple taşıma, parsiyel dağıtım, mikro dağıtım operasyonlarında
kaliteli ve güvenilir hizmet veriyor. Renault Trucks, Koçaslanlar Holding ve
Alternatif Lojistik yetkililerinin katıldığı
teslimat töreninde imzalanan protokol
ile Alternatif Lojistik, 25 araçlık filosuna
130 adet Renault Trucks T460 çekici
ekledi. Yapmış olduğu işbirliğinden
oldukça mutlu olduğunu dile getiren
Altnernatif Lojistik Yönetim Kurulu
Başkanı Ahmet Dertli, 14 milyon
Euro’luk yatırım ile lojistik sektöründe
daha da emin adımlarla ilerleyeceğini
dile getirdi. Dertli, önceliklerinin müşterilerinin isteklerini anlamak ve buna
göre eksiksiz hizmet vermek olduğunu vurguladı. Bu sebeple, filorını 2015
Uluslararası Yılın Kamyonu seçilen
Renault Trucks T serisini tercih ettikllerini belirtti. Ahmet Dertli, “Türkiye’den
karayolu ile yapılacak olan tüm yardım
malzemelerini taşıma organizasyonunu da gerçekleştiriyoruz. Afet Lojistik
alanında verdiğimiz hizmetin ülkemiz
için öneminin bilincinde olarak çalışıyoruz. Ticari boyutun ötesinde milli
bir iş yapıyor olmanın gururunu da
yaşıyoruz” dedi.
Koçaslan: Satış sonrası
müşteri memnuniyetini birinci
planda tutuyoruz
Yakıt tasarrufunda lider Renault
Trucks araçları ve satış sonrası
müşteri memnuniyeti odaklı hizmetleri
ile kendi bölgelerinde taşımacılık sektörünün tercih sebebi olmaya artarak
devam eden Koçaslanlar Otomotiv
Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut
Koçaslan ise “Alternatif Lojistik ile iş
birliğimizin bugün gerçekleştirilen bu
denli büyük bir teslimatla sürmesi
bizim için gurur verici. Amacımız
satış sonrası müşteri memnuniyetini
her zaman birinci planda tutmak.
Verdiğimiz hizmetin ciddiyetinin bilinci
ile Koçaslanlar Renault Trucks olarak
Bursa, Balıkesir, Denizli, Düzce, Eskişehir, İzmir ve Kocaeli’nde bulunan
satış ve satış sonrası hizmet noktalarımızda 7/24 müşterilerimize hizmet
vermekteyiz” dedi.
Büyükakıncı: Renault Trucks
T serisinin kalitesi, sağlamlığı
ve ticari anlamda müşteriye
kazandırıyor
Volvo Grup Kamyonları Doğu
Pazarlarından Sorumlu Başkan
Yardımcısı Mete Büyükakıncı yaptığı
konuşmada; lojistik sektörünün
ülkemiz açısından önemli bir iş
kolunda faaliyet gösteren Alternatif
Lojistik’e bu büyük yatırımlarında
Renault Trucks’ı tercih ettikleri için
teşekkür ile söze başladı. Ayrıca, 7
yıl süren çalışmaların ve büyük yatırımın eseri olan Renault Trucks T
serisinin kalitesi, sağlamlığı ve ticari
anlamda müşteriye kazandıracaklarından bahseden Büyükakıncı, uzun
yıllardır başarılı bir iş ortaklığı sürdürdükleri Koçaslanlar Otomotiv’i
çalışmalarından dolayı tebrik etti.
Haziran 2015
medya

Benzer belgeler