Tam Metin - Gençlik Araştırmaları Dergisi

Transkript

Tam Metin - Gençlik Araştırmaları Dergisi
GENÇLERİN SAPMIŞ DAVRANIŞLARA
YÖNELMELERİNDE ETİKETLEMENİN VE
BAŞKALARIYLA KIYASLAMANIN ETKİSİ: LİSE 11.
SINIF GENÇLİĞİ ÖRNEĞİ*
Hasan Sankır
ÖZ
Çalışmamız Türkiye’de gençlerin özellikle aileleri tarafından etiketlenmelerinin ve başkalarıyla kıyaslanmalarının negatif kendilik değeri
oluşturmaları ve suçlu ve sapkın davranışlar göstermeleri sürecindeki
rolünü ortaya koymayı amaçlamaktadır. Damgalama; sosyal sınırlar
yaratılarak damgalanın dışlanmasına ve sosyal hayatının kısıtlanmasına neden olan bir çeşit ayrımcılık mekanizmasıdır. Etiketlenmek ve
başkalarıyla kıyaslanmak gençlerin toplumsal kimliklerine, kendilerine
dönük bakış açılarına ve özsaygılarına zarar vermektedir. Bu amaçla
araştırmanın hedeflerine uygun olarak Zonguldak ili genelinde saha
çalışması yapılmış ve lise 11. Sınıf öğrencilerine anket uygulanmıştır.
Örneklem grubumuzu oluşturan ildeki 570 lise 11. Sınıf öğrencisiyle
yapılan anket çalışmasının neticesinde, etiketlenmenin ve başkalarıyla
kıyaslamanın gençlerin negatif benlik değeri oluşturmalarında ve suçlu ve sapkın davranışlara yönelmelerinde tetikleyici bir faktör olduğu
saptanmıştır. Gencin aile içerisinde etiketlenmesi ve başkalarıyla mukayese edilmesi ile ebeveynleriyle ilişkilerini yetersiz bulma, kendisini
istenmeyen çocuk olarak algılama, evden kaçma, madde bağımlılığı,
kendini yaralama, kavga çıkarma, evden habersizce para ya da eşya
alma vb. gibi sapmış ve suçlu davranışlara yönelmesi arasında anlamlı
ve güçlü ilişkiler bulunmuştur.
ANAHTAR KELİMELER: Damgalama, başkalarıyla kıyaslama, Benlik
saygısı, Negatif kendilik değeri, Sapkın ve suçlu davranış,
*
Bu makale VII. Ulusal Sosyoloji Kongresi’nde sözlü bildiri olarak sunulmuştur.
Yrd.Doç.Dr., Bülent Ecevit Üniversitesi., Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü

GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ © Yıl: 1 ǀ Cilt: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ 2013-2
ISSN: 2147-8473
INFLUENCE OF LABELING AND TO BE COMPARED
TO OTHERS ON SHOWING TENDENCY OF DEVIANT
AND DELINQUENT BEHAVIORS OF YOUTH PEOPLE:
CASE STUDY AMONG 11TH GRADE STUDENTS
Hasan Sankır
ABSTRACT
This study focuses on identifying the process resulted from creating
negative self-concept values and displaying deviant and delinquent
behaviors of youths in Turkey because of families who compare them
to others and also they are influenced by others. Labeling causing social boundaries and so exclusion of people result in limiting the social
life of them is a kind of discrimination mechanism. To be influenced
by and compared to others extremely damages social identities, selfrespect and self-esteem of youth people. For this reason, a field study
was performed in the Zonguldak County and a survey was done for
the eleven grade students. As a result of survey study conducted with
570 high school eleven grade students in Zonguldak, it has been determined that to be influenced by and compared to others are significant factors on formation of negative self-esteem and so deviant and
delinquent behavior. There is very strong relation proposed here in
this study between displaying deviant and delinquent behaviors such
as substance addiction, running away from home, skipping school,
self-harm, stealing, being depressed, being suicidal, being assaultive
and "voyeurism" and to be influenced by and compared to others.
KEYWORDS: Labeling, compared to others, Self-esteem, Low selfesteem, deviant and delinquent behavior.

Presented as an oral presentation at the VII. National Congress of Sociology.
Asst. Prof. Dr., Bülent Ecevit University, Faculty of Sciences & Literature, Department of Sociology

GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ © Yıl: 1 ǀ Cilt: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ 2013-2
ISSN: 2147-8473
Hasan Sankır
1. GİRİŞ
Ergenlik dönemi; hızlı fiziksel, sosyal, bilişsel gelişim ve değişimlerin
olduğu bir dönemdir. Bu dönemde ergen kendinde meydana gelen değişikliklere uyumda güçlükler yaşayabilir. Ebeveynlerine bağlı bir çocuktan, bağımsızlaşmaya başlayan bir birey olma yolunda gelişmeler görülür (Vessey ve Miola, 1997: 53). Ayrıca bu dönem, kendini kontrol etme
becerisinin henüz tam olarak gelişmediği ve yükselen duygu karmaşası,
arayışları gibi dengesiz faktörlerin bir sonucu olarak artan sapkın davranışlar ve risk alma sonuçlarıyla şekillenen bir süreçtir (Russel, Fincham,
Randolph ve Tilman, 2010: 4).
Sapmış davranışlarına yönelik çalışmaların bir kısmı gençlerde suç ve
sapkın davranış sergilemenin orta ergenlik döneminde yoğunlaştığına
vurgu yapılmaktadır. ABD’de Pitsburg, Denver ve Rochester eyaletlerinde yapılan araştırmalarda suç işleyen gençlerin çoğunun 16-17 yaşlarında olduğu belirtilmiştir (Huizinga, Loeber ve Thornbery, 1994: 25).
Türkiye’de yapılan kimi çalışmalarda benzer şekilde 16-18 yaş grubunda
suç ve sapkın davranışlarda bir artış olduğuna işaret edilir (Alagöz, 1997;
Aksoy ve Öğel, 2004). Bu anlamda gençlerin suç ve sapkın davranışa
yönelmelerinde ergenlik dönemi dikkati çekmektedir.
Literatürde yer alan kimi sapmış davranış çalışmalarında etiketleme
kuramı üzerinde durulduğu görülmektedir. Etiketleme kuramı, sembolik etkileşimcilik çerçevesinde ortaya çıkmıştır ve sapma davranışını bir
durum değil bir süreç olarak görmektedir. Bu yaklaşımda öne sürülen
görüşler Mead’in ortaya koyduğu benlik kavramının şekillenmesinde
diğerlerinin rolünü vurgulayan görüşlerle paralellik göstermektedir. Bir
kişiye yapıştırılan etiket diğerlerinin bu kişiyi değerlendirme ve bu kişiye yönelik ortaya koydukları davranışlar üzerinde etkili olmaktadır.
Etiketleme kuramının öncüsü olan sosyolog Goffman'a (1968) göre,
toplumun üyeleri bazı özelliklere negatif değerler yüklemekte, böylece
bu özellikleri taşıyan bireyler ve bu bireylerden oluşan gruplar toplum
tarafından etiketlenmektedir.
Bilinçli ya da bilinçsiz olarak norm ve kurallardan uzaklaşarak sınırların ötesine geçmeyi alışkanlık haline getirenler ‘sapmış’ (deviant) olarak
damgalanır. Kişinin sapmış davranışının görüldüğü duruma ise ‘sapma’
148
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
Gençlerin Sapmış Davranışlara Yönelmelerinde Etiketlemenin ve Başkalarıyla Kıyaslamanın Etkisi
denir. Suç ve suçluluk bir sapma davranışıdır. Sapma toplumda var olan
kuralların ihlal edilmesidir. Her suç bir sapma davranışıdır. Çünkü suç
işleyen birey toplumsal normlardan sapmıştır (Arıkan, 1986: 123).
2. SAPMA DAVRANIŞI VE ETİKETLEME KURAMI
En basit şekliyle sosyal normlarla uyuşmayan davranışlar olarak tanımlanan sapma, sosyolojinin temel konularından biridir. Suç ve sapkın davranışları inceleyen sembolik etkileşimci sosyologlar suç ve sapkın davranışları sosyal alanda kurulmuş bir olgu olarak ele alıp incelemektedirler.
Bu gelenekten gelen sosyologlar davranışların ilk kez nasıl sapkın olarak
tanımlandıklarını ve de neden bazı grupların sapkın olarak etiketlenirken benzer davranışlar gösterdiği halde neden diğerlerinin böyle etiketlenmediği sorularını sormaktadırlar.
Herbert Mead ve Charles H. Cooley’in çalışmalarına dayanan sembolik
etkileşimci yaklaşım birey ve toplumun birbirlerini sürekli olarak etkileyen bir anlamda sürekli yeniden üreten dinamik bir süreç olduğunu kabul
ederler. Cooley‘e göre bireyin kendi bildiği benliği ve toplumun aynasından yansıyan benliği olmak üzere iki türlü benlik sürecinden bahseder.
Ona göre, birey kendisi hakkındaki bildiklerini dış dünyadaki görünümüne bakarak onaylamaya ihtiyaç duyar. Kendi hakkındaki bilgisi ve düşüncelerini diğerlerinin kendisine yansıttığı geri bildirimlerle karşılaştırarak
bir farklılık olup olmadığını kontrol eder. Fark varsa bu farklılığı mümkün
olduğu kadar azaltarak ya da tümüyle ortadan kaldırarak bir bütünlük
sağlayıp toplumla uyumlu hale getirmek ister. Bu süreçte diğerlerinin
düşünceleri birey üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu anlamda çocukluk döneminde diğerlerinin geri bildirimleri ve özellikle de anne, baba,
öğretmen ya da yakın arkadaş gibi önemli diğerlerinin düşünceleri bireyin
benlik algısının ve kişiliğinin şekillenmesinde oldukça etkilidir (Turner,
Beeghley ve Powers, 2010: 474, Coser, 2010: 272).
Sembolik etkileşimci sosyologlar benliğin ortaya çıkma ve inşa sürecinde ailenin önemli bir yeri olduğunu vurgularlar. Aile, sosyal etkileşimlerin ilk kez ve güçlü bir biçimde ortaya konduğu en temel sosyal
alandır. Birey sosyal etkileşim kalıplarını bu ortamda öğrenir ve içselleştirir. Bu alanda yer alan ebeveynler görüş, düşünce ve tepkileriyle bire-
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ ǀ 149
Hasan Sankır
yin kendisi hakkındaki düşüncelerini etkileyen ve katkıda bulunan anlamlı ötekileri oluşturmaktadırlar. Diğer bir değişle ergen kendisi hakkındaki geri bildirimleri değerlendirirken anlamlı öteki olarak kavramsallaştırılan anne, baba, öğretmen, yakın arkadaş gibi kimselerin görüşlerini diğerlerinin görüşlerine nazaran daha fazla dikkate alır (Bilton ve
diğ, 2003: 500). Kendisi hakkındaki düşüncelerinden meydana gelen
benlik sürecini bu görüşlere dayandırarak inşa eder. Bu süreç bireyin
ortaya koyduğu davranışlar üzerinde etkilidir.
Aile, ergenlerin kendilik değerinin onaylandığı veya negatif olarak
onaylandığı en önemli sosyal çevredir. Oysaki insanın en temel ihtiyaçlarından birisi sosyal olarak onaylanmaktır. Sosyal olarak onaylama yalnızca başkalarının bireyin davranışını değil aynı zamanda bireyin kendilik/benlik süreçlerinin onaylanması sürecini de etkilemektedir. Bireyin
toplumla bütünleşmesini olumsuz etkileyecek şekilde benlik/kendilik
değerinin onaylanmaması hali ya da negatif onaylama sapmış davranışın ortaya çıkma süreci üzerinde etkilidir. Bu anlamda etiketleme, negatif
onaylanma yöntemlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ailenin genci etiketlemesi doğrudan olabileceği gibi dolaylı yoldan
yani; onu diğerleriyle karşılaştırarak sahip olmadığı özellikleri ön plana
çıkarmak suretiyle de yapılabilir. Bu anlamda aile ortamında gencin diğerleriyle kıyaslanması etiketleme mekanizması olarak rol oynamaktadır. Bireyin sahip olmadığı özellikler, davranışlar ya da başarılar kıyaslama yoluyla ön plana çıkartılarak aslında onun istenilmeyen beklentilere uygun olmayan biri olduğu etiketlenmesi yapılmaktadır. Bu süreç
bireyin kendilerine dönük bakış açılarına zarar vermekte ve negatif benlik saygısı geliştirmelerine neden olmaktadır. Bunun sonucu olarak birey
kendine yönelik yakıştırmalara, etiketlere uyum sağlamakta ve bu yönde
davranışlar sergilemeğe eğilimli hale gelmektedir.
3. SAPKIN DAVRANIŞIN ORTAYA ÇIKMASINDA ETİKETLEME
SÜRECİNİN ETKİSİ
Etiketlenmiş insan diğerleri tarafından tam olarak kabul görmediği, hor
görülüp farklı muameleye tabi tutulduğu bir sosyal alanda var olma mücadelesi vermek durumunda kalmaktadır. Bu nedenle diğerlerinin kendisi
için ortaya koyduğu tepkiler doğrultusunda sancılı bir sosyalleşme süreci-
150
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
Gençlerin Sapmış Davranışlara Yönelmelerinde Etiketlemenin ve Başkalarıyla Kıyaslamanın Etkisi
ne tabi tutulmakta ve kendisine açık bırakılan kapıya yönelmek zorunda
kalmaktadır. Bu tür bireyler kendilerini topluma yabancı hissetmekte ve
toplumun kendileri hakkındaki imgeleriyle özel yaşamları arasında bir
gerginlikle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu anlayışa göre ironik olan insanların bu şekilde etiketleme yaparak baskı altına almayı tasarladıkları
davranışları bizzat yaratmalarıdır (Slattery, 2007: 190).
Thomas (1923: 43) insanlar şeyleri gerçek olarak tanımladıklarında o
şeyler gerçek olmasalar bile sonuçları gerçeklik taşır demiştir. Ona göre
insanların olgulara yüklediği öznel anlamlar ve öznel tanımlar nesnel
sonuçlara sahiptirler. Bu anlamda bireyin etiketlenmesi sürecinde öznel
birtakım görüşler kullanılmış olsa dahi nesnel sonuçlar yani bireyin etiketlenmeye konu olan durumlara açık hale gelmesi yada negatif benlik
saygısı geliştirmeleri söz konusu olmaktadır. Zira, birey diğerleri ya da
anlamlı ötekiler (anne, baba, yakın arkadaş, öğretmen vb.) tarafından
etiketlendiği, mukayese edildiği veya kendilik değerinin onaylanmadığı
durumlarda düşük benlik değeri geliştirmektedir. Bu süreçte bireyin
kendisine yönelik algısı diğerlerinin algısından etkilenmekte, birey etiketlenme sürecini içselleştirmekte, etiketlemeye konu olan duruma uygun hale gelmektedir.
Bu bakış açısıyla değerlendirildiğinde etiketleme süreci, damganın
gerçeğe dönüştüğü, deli olarak etiketlenenin deli haline geldiği, hasta ya
da sapkın olarak etiketlenenin sürekli toplumsal azınlıklara dönüştüğü
adeta kendini gerçekleştiren kehanet potansiyeli yaratmaktadır (Slattery,
2007: 193).
Kişi önce kabul etmese de yukarıdaki sürece uygun olarak toplum
sapkın dediği ve böyle etiketlediği için sapkın olma durumunu kabullenmekte ve sapkın davranışlar göstermektedir. Toplum böylece kişiyi
korumak yerine sapkın etiketiyle koruyuculuktan ziyade daha fazla sapkınlık üretebilmektedir (Bilton ve diğ, 2003: 478). Yani toplum işlenen bir
suçu etiketleme mekanizmalarıyla büyütmektedir. Bu anlamda suçu
toplumun ürettiği söylenebilir.
Sapma davranışının tekrarı etiketleme sürecinden etkilenmektedir.
Etiketleme süreci bireyin kendisini bir suçlu olarak görmeye ve öyle davranmaya başladığı andan itibaren eninde sonunda kendisi hakkındaki
düşüncelerini değiştirmektedir. Bireyin kendi hakkındaki suçlu imajı,
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ ǀ 151
Hasan Sankır
suç eyleminden önce değil sonra etiketlemeyle birlikte ortaya çıkmaktadır (Hunter ve Dantzker, 2005: 112).
Lemert (1972: 136), etiketleme sürecinin yalnızca başkalarının bireyi
nasıl gördüğünü değil aynı zamanda bireyin kendisini değerlendirme
sürecini de belirlediğini bildirir. Ona göre, etiketleme, bireyin kendilik
duygusu ortaya koyma ve kimliği inşa etme sürecinde etkilidir. O, çalışmasında sapkınlığın bireyin kimliğinin nasıl bir arada olup merkezi
rol üstlenir hale nasıl geldiğini anlamak için bir model geliştirmiştir.
Lemert, bilinenin aksine sapmanın oldukça yaygın olduğunu bununla
birlikte insanların bu durumdan çoğunlukla kolayca sıyrıldıklarını belirtir. Örneğin trafik ihlalleri birer sapma davranışıdır ve çoğunlukla bu
ihlalleri yapanlar ortaya çıkmaz yada ofiste mali değeri çok yüksek olmayan küçük bir eşyanın çalınması genellikle göz ardı edilir. Lemert
baştaki bu küçük sapma davranışları sınırı aşma olarak değerlendirir ve
bunlara birincil sapkınlık demektedir. Bu süreçler sapma davranışının
olağanlaştırıldığı durumlardır. Ancak kimi durumlarda olağanlaştırma
gerçekleşmez ve kişi suçlu ya da kabahatli olarak etiketlenir. Bu süreç
sonrası bireyin etiketi kabullendiği ve kendisini sapkın olarak görmeğe
başladığı durumları betimlemek için ikincil sapma terimini kullanmıştır.
Bu tür durumlarda etiket kişinin kimliği için merkezi bir konuma gelir
ve sapkın davranışın sürdürülmesi ya da yoğunlaştırılmasına yol açar
(Giddens, 2008: 850).
Sonuç olarak etiketlenmiş bireyler bu süreç sonrasında kendileri hakkında olumsuz düşüncelere sahiptirler ve bu durum düşük benlik değeri
üretmelerine neden olmaktadır. Bu nedenle bireyler kendilerine yönelik
suçlu kimliği geliştirmektedirler. Bu anlamda etiketlemenin bireyin benlik
tasarımını ve beraberinde kimliğini olumsuz etkilemesi sonucu davranışları üzerinde belirleyici rol oynamaktadır. Benlik tasarımı ve kimliği etiketlenme sürecinden etkilenen bireyler diğerlerinin kendilerini gördüğü
biçimiyle görmeye başlamakta ve adeta kendini gerçekleştiren kehanet
doğrultusunda bu olumsuz etiketlere uygun hale gelmektedirler.
4. ARAŞTIRMANIN AMACI
Bu bilgilerin ışığında çalışmamız amacı, son yıllarda ergenlik döneminde
ortaya çıkan ve giderek artan suçlu ve sapkın davranışlar ile gençlerin
152
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
Gençlerin Sapmış Davranışlara Yönelmelerinde Etiketlemenin ve Başkalarıyla Kıyaslamanın Etkisi
etiketlenme süreçleri arasında bağlantı olup olmadığını ortaya koymaktır. Etiketlenme ya da başka çocuklarla kıyaslanmanın da bir etiketleme
yöntemi olarak kullanıldığı durumlarla gençlerin ortaya koydukları sapkın davranışlar arasındaki ilişkiyi göstermeyi amaçlamaktadır. Bunun
yanı sıra araştırmamız; gençlerin suçlu sapkın olarak etiketlenmeleriyle
düşük benlik saygısı ve denetimi ortaya koymaları ve bunun sonucunda
sapkın ve suçlu davranış göstermeleri arasındaki ilişkileri tespit etmeye
yöneliktir.
4.1. Hipotezler
1-Ailesi tarafından etiketlenen ve/veya başkalarıyla kıyaslanan bireyler diğerlerine göre düşük benlik saygısı geliştirmektedir.
2-Etiketleyen ve /veya başkalarıyla kıyaslayan ailedeki ilişkilerin
problematik olma (aile içi şiddet, kendini istenmeyen evlat olarak görme,
düşmanca tavır algısı, ilgisizlik vb.) eğilimi etiketleme yapmayan ailelere
göre yüksektir.
3-Ailesi tarafından etiketlenen ve/veya başkalarıyla kıyaslanan gencin diğerlerine göre madde bağımlısı olma eğilimi artar.
4-Ailesi tarafından etiketlenen ve/veya başkalarıyla kıyaslanan gencin diğerlerine göre evden okuldan kaçma eğilimi artar.
5-Ailesi tarafından etiketlenen ve/veya başkalarıyla kıyaslanan gencin diğerlerine göre vücuduna zarar verme eğilimi artar.
6-Ailesi tarafından etiketlenen ve/veya başkalarıyla kıyaslanan gencin diğerlerine göre okul yönetimi, polis ve kolluk kuvvetleriyle sorun
yaşama eğilimi artar.
7-Ailesi tarafından etiketlenen ve/veya başkalarıyla kıyaslanan gencin diğerlerine göre sapkın ve suç içeren davranış gösterme eğilimleri
artar.
5. YÖNTEM
5.1. Çalışma Grubu
Araştırmanın katılımcıları Zonguldak ilinde devlet liselerinde öğrenim gören 570 lise11.sınıf öğrencilerinden oluşmaktadır. Katılımcıların
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ ǀ 153
Hasan Sankır
320 sini (%56.1) kız öğrenciler, 250 sini (%43.9) ise erkek öğrenciler oluşturmaktadır. Katılımcıların yaş ortalaması 17.036 dır.
5.2. Veri Toplama Araçları
Bu çalışmada iki farklı veri toplama aracı kullanılmıştır.
1-Görüşme formu: Araştırmacı tarafından geliştirilmiş olan görüşme
formu iki bölümdenoluşmaktadır. Birinci bölümde çalışma grubunun
yaş, cinsiyet, yaşanılan yer, kardeş sayısı gibi sosyo-demografik özellikleri içeren sorular ikinci bölümde ise, anne-baba mesleği, katılımcının
ailesinden şiddet görüp görmediği, kendine zarar verip vermediği,
madde bağımlılığının olup olmadığı, okul, kolluk kuvvetleriyle sorun
yaşayıp yaşamadığı ve suç ve sapkın davranış içeren eylemleri gerçekleştirip gerçekleştirmediğine yönelik kişisel bilgileri içeren sorular yer
almaktadır.
2-Rosenberg benlik saygısı ölçeği (RBSÖ): Bugün birçok çalışmada
benlik saygısı ölçümü için kullanılan Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği
Rosenberg (1963) tarafından geliştirilen, ergenlerin benlik saygısını ölçmeyi amaçlayan bir ölçektir. Ölçeğin orijinali New York şehir merkezinde tesadüfî yöntemle seçilen 10 farklı okulda öğrenim gören toplam 5204
lise öğrencisi üzerinde uygulanarak geliştirilmiştir. Ölçekte Guttman
ölçüm şekline göre düzenlenmiş 10 madde yer almaktadır. Likert tipi
ölçekte maddelerin cevaplanması dört seçenek arasından yapılmaktadır.
Ergenden ölçekteki maddelerin kendisini ne kadar tanımladığını seçmesi
ve genel olarak kendisini değerlendirmesi beklenmektedir. Bu beklenti
ölçeğin üstünde cevaplama yönergesi olarak verilmektedir.
Ölçekteki maddelerin yarısı “Bazı olumlu özelliklerim olduğunu düşünüyorum” gibi pozitif (olumlu) cümle yapısıyla, diğer yarısı ise “Bazen kesinlikle kendimin bir işe yaramadığını düşünüyorum” gibi negatif
(olumsuz) düşünce yapısıyla kurulmuştur. Ergenden bu ifadelerin her
birini değerlendirerek “çok doğru”, “doğru”, “yanlış” “çok yanlış” şıklarından birini işaretlemesi beklenmektedir.
Ölçeğin geçerlilik ve güvenilirlik çalışmaları Çuhadaroğlu (1986) tarafından yapılarak Türkçeye uyarlanmıştır. Benlik saygısı kategorisinin
geçerliliğini sınamak için psikiyatrik görüşmeyle lise öğrencilerinin kendilerine ilişkin görüşlerine göre, öğrencilerin benlik saygıları, yüksek,
154
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
Gençlerin Sapmış Davranışlara Yönelmelerinde Etiketlemenin ve Başkalarıyla Kıyaslamanın Etkisi
orta ve düşük olarak gruplandırılmıştır. Öğrenci görüşleri ve benlik saygısı ölçeğinden elde edilen sonuçların arasındaki ilişkiler hesaplanmış ve
geçerlilik oranı .71 olduğu belirtilmiştir. Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği,
güvenirlik çalışmaları kapsamında test-tekrar test yöntemi ile Ankara’da
okuyan ve tesadüfî seçilen 125’i kız, 80’i erkek olmak üzere toplam 205
dokuzuncu, onuncu ve onbirinci sınıf öğrencilerine uygulanmıştır. Uygulama sonuçlarına göre test-tekrar test yöntemi ile belirlenen güvenirlik
katsayısının .70 oranında olduğu bulunmuştur. Ülkemizde ergenler üzerinde benlik saygısı ile ilgili yapılan pek çok çalışmada “Rosenberg Benlik Saygısı Envanteri”nin kullanıldığı ve güvenirlik değerlerinin .75 ve
.93 arasında değişen düzeylerde yüksek değerlere sahip olduğunun rapor edildiği görülmektedir (Çeçen, 2008).
5.3. Araştırma Verilerinin Analizi
Kategorik karşılaştırmalarda Ki-Kare bağımsızlık testi kullanılmıştır.
Kullanılan istatistiksel analizlerde önem düzeyi. 05 olarak ele alınırken
analizler SPSS 19.0 programıyla yapılmıştır.
6. BULGULAR
Araştırmanın hipotezleri doğrultusunda anket çalışması değerlendirildiğinde aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır.
6.1. Etiketleme ve Benlik Saygısı
Gencin geliştirmiş olduğu benlik saygısı ile anne ve/veya babası tarafından verilen, istenilmeyen bir lakabının olması arasındaki ilişkiye bakıldığında; düşük benlik saygısı geliştiren gençlerde %75,9 oranında
olumsuz değer yargısı taşıyan bir lakaplarının olduğu saptanmıştır. Oysa bu oran orta benlik saygısı geliştiren gençlerde %21,2’ye yüksek benlik saygısı geliştiren gençlerde %16,9’a düşmektedir. (Chi-square Anne:
116.292 df:2 p<0,005).
Gencin geliştirmiş olduğu benlik saygısı ile anne ve/veya babası tarafından kardeşine takılan, istenilmeyen bir lakabının olması arasındaki
ilişkiye bakıldığında; düşük benlik saygısı geliştiren gençlerde %59,5
oranında olumsuz değer yargısı taşıyan bir lakaplarının olduğu saptan-
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ ǀ 155
Hasan Sankır
mıştır. Oysa bu oran orta benlik saygısı geliştiren gençlerde %18,0’a yüksek benlik saygısı geliştiren gençlerde ise %9,3’e düşmektedir. (Chisquare Anne: 102.357 df:2 p<0,005).
Gencin geliştirmiş olduğu benlik saygısı ile annesi tarafından sevilmediğini ve istenilmediğini düşünmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında;
düşük benlik saygısı geliştiren gençlerde %73,4 oranında annesi tarafından sevilmediğini, istenilmediğini düşündüğü saptanmıştır. Oysa bu
oran orta benlik saygısı geliştiren gençlerde %22,2’ye yüksek benlik saygısı geliştiren gençlerde ise %9,6’ya düşmektedir. (Chi-square 145.666
df:2 p<0,005).
Gencin geliştirmiş olduğu benlik saygısı ile babası tarafından sevilmediğini ve istenilmediğini düşünmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında;
düşük benlik saygısı geliştiren gençlerde %83,5 oranında babası tarafından sevilmediğini, istenilmediğini düşündüğü saptanmıştır. Oysa bu
oran orta benlik saygısı geliştiren gençlerde %20,1’ e yüksek benlik saygısı geliştiren gençlerde ise %12,9’a düşmektedir. (Chi-square 169.952
df:2 p<0,005).
Gencin geliştirmiş olduğu benlik saygısı ile annesinin kullandığı
pekiştireçler arasındaki ilişkiye bakıldığında; kusur bulan, eleştiren annesi olan gençlerin % 67,1’i nin düşük benlik saygısı geliştirdiği saptanmıştır. Oysa bu oran orta benlik saygısı geliştiren gençlerde %28,6’ ya,
yüksek benlik saygısı geliştiren gençlerde ise %10,6’ya düşmektedir.
(Chi-square 213.458 df:4 p<0,005).
Gencin geliştirmiş olduğu benlik saygısı ile babasının kullandığı
pekiştireçler arasındaki ilişkiye bakıldığında; kusur bulan, eleştiren babası olan gençlerin %70,91’i nin düşük benlik saygısı geliştirdiği saptanmıştır. Oysa bu oran orta benlik saygısı geliştiren gençlerde %25,4’ e,
yüksek benlik saygısı geliştiren gençlerde ise %17,2’ye düştüğü tespit
edilmiştir. (Chi-square 142.037 df:4 p<0,005).
Gencin geliştirmiş olduğu benlik saygısı ile annesinin kendisini başkalarıyla kıyaslayıp iyi ve istediği gibi bir evlat olmadığı yönünde etiketlemesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; etiketleyen anneye sahip olan
gençlerin %86,1’i nin düşük benlik saygısı geliştirdiği saptanmıştır. Oysa
bu oran orta benlik saygısı geliştiren gençlerde %19,6’ ya, yüksek benlik
156
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
Gençlerin Sapmış Davranışlara Yönelmelerinde Etiketlemenin ve Başkalarıyla Kıyaslamanın Etkisi
saygısı geliştiren gençlerde ise %16,6’ya düştüğü tespit edilmiştir. (Chisquare 161.145 df:2 p<0,005).
Gencin geliştirmiş olduğu benlik saygısı ile babasının kendisini başkalarıyla kıyaslayıp iyi ve istediği gibi bir evlat olmadığı yönünde etiketlemesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; etiketleyen babaya sahip olan
gençlerin %88,6’sı nın düşük benlik saygısı geliştirdiği saptanmıştır. Oysa bu oran orta benlik saygısı geliştiren gençlerde %17,5’ e, yüksek benlik
saygısı geliştiren gençlerde ise %12,9’a düştüğü tespit edilmiştir. (Chisquare 200.193 df:2 p<0,005).
6.2. Aile İçi İlişkiler
Gencin annesi tarafından sevilmeyen ve istenilmeyen çocuk olarak
etiketlenmesi ile çocukken annesinin kendisine düşmanca davrandığını
düşünmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; annesinin kendisine düşmanca davrandığını düşünen gençlerin %73,6’sı nın annesi tarafından
istenilmeyen çocuk olarak etiketlendiği ortaya çıkmıştır. Oysa bu oran
etiketleme yapılmayan gençlerde %13,4’e düşmektedir.(Chi-square
183.830 df:1 p<0,005).
Gencin babası tarafından sevilmeyen ve istenilmeyen çocuk olarak
etiketlenmesi ile çocukken babasının kendisine düşmanca davrandığını
düşünmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; babasının kendisine düşmanca davrandığını düşünen gençlerin % 60,8’i nin babası tarafından
istenilmeyen çocuk olarak etiketlendiği ortaya çıkmıştır. Oysa bu oran
etiketleme yapılmayan gençlerde %15,7’ye düşmektedir.(Chi-square
110.741 df:1 p<0,005).
Gencin annesi tarafından sevilmeyen ve istenilmeyen çocuk olarak
etiketlenmesi ile annesinin yetersiz bir anne olduğunu düşünmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; annesinin yetersiz olduğunu düşünen
gençlerin %63,6’sı nın annesi tarafından istenilmeyen çocuk olarak etiketlendiği ortaya çıkmıştır. Oysa bu oran etiketleme yapılmayan gençlerde %11,1’e düşmektedir.(Chi-square 155.145 df:1 p<0,005).
Gencin babası tarafından sevilmeyen ve istenilmeyen çocuk olarak
etiketlenmesi ile babasının yetersiz bir baba olduğunu düşünmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; babasının yetersiz olduğunu düşünen
gençlerin %72,7’si nin babası tarafından istenilmeyen çocuk olarak eti-
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ ǀ 157
Hasan Sankır
ketlendiği ortaya çıkmıştır. Oysa bu oran etiketleme yapılmayan gençlerde %12,6’ya düşmektedir.(Chi-square 193.000 df:1 p<0,005).
Gencin anne ve babasının birbirlerine şiddet uygulaması ile annesi tarafından başka çocuklarla kıyaslanıp istenilmeyen çocuk olarak etiketlenmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; anne ve babasının birbirlerine
şiddet uygulayan gençlerin %59,6’sı nın annesi tarafından başkalarıyla
kıyaslanıp, istenilmeyen çocuk olarak etiketlendiği tespit edilmiştir. Oysa bu oran anne babası şiddet uygulamayan gençlerde %13,9’a düşmektedir.(Chi-square 124.532 df:1 p<0,005).
Gencin anne ve babasının birbirlerine şiddet uygulaması ile babası tarafından başka çocuklarla kıyaslanıp istenilmeyen çocuk olarak etiketlenmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; anne ve babasının birbirlerine
şiddet uygulayan gençlerin %48,8’i nin babası tarafından başkalarıyla
kıyaslanıp, istenilmeyen çocuk olarak etiketlendiği tespit edilmiştir. Oysa bu oran anne babası şiddet uygulamayan gençlerde %15,1’e düşmektedir.(Chi-square 71.416 df:1 p<0,005).
Gencin annesi tarafından şiddet görmesi ile annesi tarafından başka
çocuklarla kıyaslanıp istenilmeyen çocuk olarak etiketlenmesi arasındaki
ilişkiye bakıldığında; annesi tarafından şiddet gören gençlerin
%45,6’sının annesi tarafından başkalarıyla kıyaslanıp, istenilmeyen çocuk olarak etiketlendiği tespit edilmiştir. Oysa bu oran şiddet görmeyen
gençlerde %16,9’a düşmektedir.(Chi-square 54.301 df:1 p<0,005).
Gencin babası tarafından şiddet görmesi ile babası tarafından başka
çocuklarla kıyaslanıp istenilmeyen çocuk olarak etiketlenmesi arasındaki
ilişkiye bakıldığında; babası tarafından şiddet gören gençlerin %42,0’ının
babası tarafından başkalarıyla kıyaslanıp, istenilmeyen çocuk olarak
etiketlendiği tespit edilmiştir. Oysa bu oran şiddet görmeyen gençlerde
%17,0’a düşmektedir.(Chi-square 41.345 df:1 p<0,005).
Gencin annesin kullandığı pekiştireçler ile annesi tarafından sevilmediğini istenilmediğini düşünmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; sıklıkla eleştiren, kusur bulan anneye sahip olan gençlerin % 56,1’inin kendisini annesi tarafından sevilen ve istenilen bir çocuk olarak görmediği
saptanmıştır. Bu oran annesi tarafından nötr davranılan gençlerde %
16,8’e, övülen gurur duyulan gençlerde ise % 9,7’ye düşmektedir.(Chisquare 120.351 df:2 p<0,005).
158
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
Gençlerin Sapmış Davranışlara Yönelmelerinde Etiketlemenin ve Başkalarıyla Kıyaslamanın Etkisi
Gencin babasının kullandığı pekiştireçler ile babası tarafından sevilmediğini istenilmediğini düşünmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında;
sıklıkla eleştiren, kusur bulan babaya sahip olan gençlerin % 59,0’ının
kendisini babası tarafından sevilen ve istenilen bir çocuk olarak görmediği saptanmıştır. Bu oran babası tarafından nötr davranılan gençlerde
%13,5’e övülen gurur duyulan gençlerde ise % 11,4’e düşmektedir.(Chisquare 120.351 df:2 p<0,005).
6.3. Madde Bağımlılığı
Gencin annesi tarafından sevilmediğini, istenilmediğini düşünmesi ile
madde bağımlılığı arasındaki ilişkiye bakıldığında; sigara bağımlısı olan
gençlerin %60,5’inin annesi tarafından sevilmediğini istenilmediğini
düşündüğü saptanmıştır. Bu oran sigara bağımlısı olmayan gençlerde %
39,5’e düşmektedir (Chi-square 120.351 df:2 p<0,005).
Gencin babası tarafından sevilmediğini, istenilmediğini düşünmesi ile
madde bağımlılığı arasındaki ilişkiye bakıldığında; sigara bağımlısı olan
gençlerin %69,9’unun babası tarafından sevilmediğini istenilmediğini
düşündüğü saptanmıştır. Bu oran sigara bağımlısı olmayan gençlerde %
30,1’e düşmektedir (Chi-square 120.351 df:2 p<0,005).
Gencin annesi tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir
evlat olmadığı yönünde etiketlenmesi ile madde bağımlılığı arasındaki
ilişkiye bakıldığında; sigara bağımlısı gençlerin %55,5 ‘inin uyuşturucu
bağımlısı olan gençlerin %5,8’inin ve alkol bağımlısı olan gençlerin
%34,2’sinin annesi tarafından kıyaslanıp, istenilen bir evlat olmadığı
yönünde etiketlendiği saptanmıştır. Bu oran etiketlemeyen gençlerde
sigara bağımlısı olanlarda % 19,8’e uyuşturucu madde bağımlısı olanlarda % 1,4’e ve alkol bağımlısı olanlarda % 18,3’e düştüğü görülmektedir.
(Chi-square sigara: 69.288 df:1 p<0,005), (Chi-square uyuşturucu: 8.375
df:1 p<0,005), (Chi-square alkol: 16.253 df:1 p<0,005).
Gencin babası tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir
evlat olmadığı yönünde etiketlenmesi ile madde bağımlılığı arasındaki
ilişkiye bakıldığında; sigara bağımlısı gençlerin %54,2 ‘sinin uyuşturucu
bağımlısı olan gençlerin %6,3’ünün ve alkol bağımlısı olan gençlerin
%37,3’ünün babası tarafından başkalarıyla kıyaslanarak, istenilen bir
evlat olmadığı yönünde etiketlendiği saptanmıştır. Bu oran etiketleme-
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ ǀ 159
Hasan Sankır
yen gençlerde sigara bağımlısı olanlarda % 21,3’e uyuşturucu madde
bağımlısı olanlarda % 1,4’e ve alkol bağımlısı olanlarda % 17,8’e düştüğü
görülmektedir. (Chi-square sigara: 55.737 df:1 p<0,005), (Chi-square
uyuşturucu: 10.139 df:1 p<0,005), (Chi-square alkol: 23.314 df:1 p<0,005).
Bunlarla birlikte; gencin madde bağımlılığı ile negatif benlik değeri
geliştirmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; sigara bağımlısı olan gençlerin %60,5’inin, alkol bağımlısı olan gençlerin %54,4’ünün ve uyuşturucu kullanan gençlerin %13, 9’unun düşük benlik saygısı geliştirdiği saptanmıştır. Oysa bu oran yüksek benlik saygısı geliştiren gençlerde, sigara
bağımlılarında %21,4’e, alkol bağımlısı olan gençlerde %17,9’a ve uyuşturucu bağımlısı olan geçlerde ise %1,0’a düştüğü görülmektedir. (Chisquare sigara123.039 df:2 p<0,005), (Chi-square alkol 53.022 df:2
p<0,005), (Chi-square uyuşturucu 45.740 df:2 p<0,005).
6.4. Evden Okuldan Kaçma
Gencin annesi tarafından sevilmediğini, istenilmediğini düşünmesi ile
evden kaçması arasındaki ilişkiye bakıldığında; evden kaçan gençlerin
%8,5’inin annesi tarafından sevilmediğini istenilmediğini düşündüğü
görülmektedir. Oysa bu oran etiketlenmeyen gençlerde %2,0’a düşmektedir (Chi-square 12.402 df:1 p<0,005).
Gencin babası tarafından sevilmediğini, istenilmediğini düşünmesi ile
evden kaçması arasındaki ilişkiye bakıldığında; evden kaçan gençlerin
%9,1’inin babası tarafından sevilmediğini istenilmediğini düşündüğü
görülmektedir. Oysa bu oran etiketlenmeyen gençlerde %1,’ya düşmektedir (Chi-square 17.596 df:1 p<0,005).
Gencin annesi tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir
evlat olmadığı yönünde etiketlenmesi ile evden kaçması arasındaki ilişkiye bakıldığında; evden kaçan gençlerin %7,7’sinin annesi tarafından
diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir evlat olmadığı yönünde etiketlendiği görülmektedir. Oysa bu oran etiketlenmeyen gençlerde %1,9’a
düşmektedir (Chi-square 11.268 df:1 p<0,005).
Gencin babası tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir
evlat olmadığı yönünde etiketlenmesi ile evden kaçması arasındaki ilişkiye bakıldığında; evden kaçan gençlerin %8,5’inin babası tarafından
diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir evlat olmadığı yönünde etiket-
160
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
Gençlerin Sapmış Davranışlara Yönelmelerinde Etiketlemenin ve Başkalarıyla Kıyaslamanın Etkisi
lendiği görülmektedir. Oysa bu oran etiketlenmeyen gençlerde %1,9’a
düşmektedir (Chi-square 13.642 df:1 p<0,005).
Gencin annesi tarafından sevilmediğini, istenilmediğini düşünmesi ile
anne, baba ve okul yönetiminin bilgisi dışında devamsızlık yapması arasındaki ilişkiye bakıldığında; okuldan kaçan gençlerin %79,8’inin annesi
tarafından sevilmediğini istenilmediğini düşündüğü görülmektedir.
Oysa bu oran etiketlenmeyen gençlerde %64,4’e düşmektedir (Chisquare 10.924 df:1 p<0,005).
Gencin babası tarafından sevilmediğini, istenilmediğini düşünmesi ile
anne, baba ve okul yönetiminin bilgisi dışında devamsızlık yapması arasındaki ilişkiye bakıldığında; okuldan kaçan gençlerin %83,9’unun babası tarafından sevilmediğini istenilmediğini düşündüğü görülmektedir.
Oysa bu oran etiketlenmeyen gençlerde %62,5’e düşmektedir. (Chisquare 10.924 df:1 p<0,005).
Gencin annesi tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir
evlat olmadığı yönünde etiketlenmesi ile anne, baba ve okul yönetiminin
bilgisi dışında devamsızlık yapması arasındaki ilişkiye bakıldığında;
okuldan kaçan gençlerin %84,5’inin annesi tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir evlat olmadığı yönünde etiketlendiği görülmektedir. Oysa bu oran etiketlenmeyen gençlerde %61,7’ye düşmektedir.
(Chi-square 26.982 df:1 p<0,005).
Gencin babası tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir
evlat olmadığı yönünde etiketlenmesi ile anne, baba ve okul yönetiminin
bilgisi dışında devamsızlık yapması arasındaki ilişkiye bakıldığında;
okuldan kaçan gençlerin %81,0’ının babası tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir evlat olmadığı yönünde etiketlendiği görülmektedir. Oysa bu oran etiketlenmeyen gençlerde %63,6’ya düşmektedir.
(Chi-square 14.868 df:1 p<0,005).
Bunlarla birlikte; gencin evden, okuldan kaçma davranışı ile negatif
benlik değeri geliştirmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; evden kaçan
gençlerin %15,2’sinin, okuldan kaçan gençlerin ise %94,9’unun düşük
benlik saygısı geliştirdiği saptanmıştır. Oysa bu oran yüksek benlik saygısı geliştiren gençlerde, evden kaçanlarda %2,0’a, okuldan kaçanlarda
ise %64,9’a düştüğü görülmektedir. (Chi-square evden kaçma37.257 df:2
p<0,005), (Chi-square okuldan kaçma 31.430 df:2 p<0,005).
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ ǀ 161
Hasan Sankır
6.5. Vücuda Zarar Verme
Gencin annesi tarafından sevilmediğini, istenilmediğini düşünmesi ile
vücuduna zarar vermesi (jilet atma, sigarayla yakma, faça atma vb.)
arasındaki ilişkiye bakıldığında; vücuduna zarar veren gençlerin
%38,0’ının annesi tarafından sevilmediğini istenilmediğini düşündüğü
görülmektedir. Oysa bu oran etiketlenmeyen gençlerde %17,2’ye düşmektedir (Chi-square 25.102 df:1 p<0,005).
Gencin babası tarafından sevilmediğini, istenilmediğini düşünmesi ile
vücuduna zarar vermesi (jilet atma, sigarayla yakma, faça atma vb.)
arasındaki ilişkiye bakıldığında; vücuduna zarar veren gençlerin
%39,2’sinin babası tarafından sevilmediğini istenilmediğini düşündüğü
görülmektedir. Oysa bu oran etiketlenmeyen gençlerde %16,2’ye düşmektedir. (Chi-square 33.104 df:1 p<0,005).
Gencin annesi tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir
evlat olmadığı yönünde etiketlenmesi ile vücuduna zarar vermesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; vücuduna zarar veren gençlerin
%34,2’sinin annesi tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir
evlat olmadığı yönünde etiketlendiği görülmektedir. Oysa bu oran etiketlenmeyen gençlerde %17,3’e düşmektedir. (Chi-square 18.702 df:1
p<0,005).
Gencin babası tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir
evlat olmadığı yönünde etiketlenmesi ile vücuduna zarar vermesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; vücuduna zarar veren gençlerin %33,1’inin
babası tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir evlat olmadığı yönünde etiketlendiği görülmektedir. Oysa bu oran etiketlenmeyen
gençlerde %18,2’ye düşmektedir. (Chi-square 13.779 df:1 p<0,005).
Bunlarla birlikte; vücuduna zarar vermesi ile negatif benlik değeri geliştirmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; vücuduna zarar veren gençlerin %39,2’sinin düşük benlik saygısı geliştirdiği saptanmıştır. Oysa bu
oran yüksek benlik saygısı geliştiren gençlerde, %17,9’a, düştüğü görülmektedir. (Chi-square 16.784 df:2 p<0,005).
6.6. Otoriteye Karşı Gelme
Gencin annesi tarafından sevilmediğini, istenilmediğini düşünmesi ile
okul idaresiyle disiplin sorunu yaşaması arasındaki ilişkiye bakıldığında;
162
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
Gençlerin Sapmış Davranışlara Yönelmelerinde Etiketlemenin ve Başkalarıyla Kıyaslamanın Etkisi
okul idaresiyle disiplin sorunu yaşayan gençlerin %61,2’sinin annesi
tarafından sevilmediğini istenilmediğini düşündüğü görülmektedir.
Oysa bu oran etiketlenmeyen gençlerde %28,4’e düşmektedir. (Chisquare 46.753 df:1 p<0,005).
Gencin babası tarafından sevilmediğini, istenilmediğini düşünmesi ile
okul idaresiyle disiplin sorunu yaşaması arasındaki ilişkiye bakıldığında;
okul idaresiyle disiplin sorunu yaşayan gençlerin %58,7’sinin babası
tarafından sevilmediğini istenilmediğini düşündüğü görülmektedir.
Oysa bu oran etiketlenmeyen gençlerde %28,2’ye düşmektedir. (Chisquare 43.510 df:1 p<0,005).
Gencin annesi tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir
evlat olmadığı yönünde etiketlenmesi ile okul idaresiyle disiplin sorunu
yaşaması arasındaki ilişkiye bakıldığında; okul idaresiyle disiplin sorunu
yaşayan gençlerin %52,3’ünün annesi tarafından diğerleriyle kıyaslanıp
iyi ve istenilen bir evlat olmadığı yönünde etiketlendiği görülmektedir.
Oysa bu oran etiketlenmeyen gençlerde %29,7’ye düşmektedir. (Chisquare 24.931 df:1 p<0,005).
Gencin babası tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir
evlat olmadığı yönünde etiketlenmesi ile okul idaresiyle disiplin sorunu
yaşaması arasındaki ilişkiye bakıldığında; okul idaresiyle disiplin sorunu
yaşayan gençlerin %52,8’inin babası tarafından diğerleriyle kıyaslanıp
iyi ve istenilen bir evlat olmadığı yönünde etiketlendiği görülmektedir.
Oysa bu oran etiketlenmeyen gençlerde %30,2’ye düşmektedir. (Chisquare 23.679 df:1 p<0,005).
Gencin annesi tarafından sevilmediğini, istenilmediğini düşünmesi ile
polisle başının dere girmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; polisle başı
derde giren gençlerin %36,4’ünün annesi tarafından sevilmediğini istenilmediğini düşündüğü görülmektedir. Oysa bu oran etiketlenmeyen
gençlerde %14,5’e düşmektedir. (Chi-square 30.585 df:1 p<0,005).
Gencin babası tarafından sevilmediğini, istenilmediğini düşünmesi ile
polisle başının dere girmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; polisle başı
derde giren gençlerin %39,2’sinin babası tarafından sevilmediğini istenilmediğini düşündüğü görülmektedir. Oysa bu oran etiketlenmeyen
gençlerde %12,9’a düşmektedir. (Chi-square 47.181 df:1 p<0,005).
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ ǀ 163
Hasan Sankır
Gencin annesi tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir
evlat olmadığı yönünde etiketlenmesi ile polisle başının dere girmesi
arasındaki ilişkiye bakıldığında; polisle başı derde giren gençlerin
%30,3’ünün annesi etiketlendiği görülmektedir. Oysa bu oran etiketlenmeyen gençlerde %15,4’e düşmektedir. (Chi-square 15.979 df:1 p<0,005).
Bunlarla birlikte; gençlerin otoriteyle sorun yaşaması ile negatif benlik
değeri geliştirmesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; okul idaresiyle sorun
yaşayan gençlerin %75,9’unun, polisle başı derde giren gençlerin
%44,3’ünün düşük benlik saygısı geliştirdiği saptanmıştır. Oysa bu oran
yüksek benlik saygısı geliştiren gençlerde, okul idaresiyle sorun yaşayanlarda %26,8’e, polisle başı derde girenler gençlerde %16,6’ya düştüğü
görülmektedir. (Chi-square okul idaresi 66.386 df:2 p<0,005), (Chisquare polis 36.638 df:2 p<0,005).
6.7. Kurallara Uymama
Gencin annesi tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir
evlat olmadığı yönünde etiketlenmesi ile kurallara uymayan davranışlar
sergilemesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; annesi tarafından etiketlenen gençlerin %45,8’inin birden fazla kez yasaların girmesine izin vermediği meyhane bar gibi yerlere gittiği oysa bu oranın etiketlenmeyen
gençlerde %22,9’a düştüğü görülmektedir (Chi-square: 36,649 df:2
p<0,005).
Benzer şekilde annesi tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir evlat olmadığı yönünde etiketlenen gençlerin %31,6’sının birden
fazla kez karşı cinsten birini sözle rahatsız ettiği, bu oranın etiketlenmeyen gençlerde %13,0’a düştüğü (Chi-square: 33,158 df:2 p<0,005),
Annesi tarafından etiketlenen gençlerin %16,8’inin birden fazla kez
birini uygun olmayan durumda gizlice gözetlediği, bu oranın etiketlenmeyen gençlerde %11,1’e düştüğü (Chi-square: 31,528 df:2 p<0,005),
Annesi tarafından etiketlenen gençlerin %25,8’inin birden fazla kez
eğlence olsun diye cam kırdığı, okul malına zarar verdiği, bu oranın etiketlenmeyen gençlerde %9,6’ya düştüğü (Chi-square: 41,985 df:2
p<0,005),
Annesi tarafından etiketlenen gençlerin %38,7’sinin birden fazla kez
cinsel içerikli dergi cd ya da internet sitelerini takip ettiği, bu oranın eti-
164
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
Gençlerin Sapmış Davranışlara Yönelmelerinde Etiketlemenin ve Başkalarıyla Kıyaslamanın Etkisi
ketlenmeyen gençlerde %22,9’a düştüğü (Chi-square: 21,900 df:2
p<0,005),
Anesi tarafından etiketlenen gençlerin %53,5’inin birden fazla kez öfkelendiğinde eşyaları kırdığı, bu oranın etiketlenmeyen gençlerde
%25,3’e düştüğü (Chi-square: 43,898 df:2 p<0,005),
Annesi tarafından etiketlenen gençlerin %58,1’inin birden fazla kez
tartışma sırasında öfkelenerek kavga başlattığı, bu oranın etiketlenmeyen
gençlerde %34,2’ye düştüğü (Chi-square: 27,224 df:2 p<0,005),
Annesi tarafından etiketlenen gençlerin %9,7’sinin birden fazla kez
kavgada kullanmak üzere bıçak, sustalı, tornavida, muşta gibi kesici,
yaralayıcı araçlar taşıdığı, bu oranın etiketlenmeyen gençlerde %5,5’e
düştüğü (Chi-square: 18,477 df:2 p<0,005),
Annesi tarafından etiketlenen gençlerin %7,7’sinin bir kez bile olsa
başkasına ait değerli bir şeyi haber vermeden alıp sakladığı, bu oranın
etiketlenmeyen gençlerde %4,6’ya düştüğü (Chi-square: 12,488 df:2
p<0,005),
Annesi tarafından etiketlenen gençlerin %4,5’inin bir kez bile olsa hırsızlık amacıyla başkasına ait mekanlara girdiği, bu oranın etiketlenmeyen gençlerde %1,9’a düştüğü (Chi-square: 12,110 df:2 p<0,005),
Annesi tarafından etiketlenen gençlerin %5,2’sinin bir kez bile olsa çalıntı olduğunu bildiği bir malı satın aldığı ya da hediye olarak kabul ettiği, bu oranın etiketlenmeyen gençlerde %2,4’e düştüğü (Chi-square:
16,069 df:2 p<0,005),
Annesi tarafından etiketlenen gençlerin %10,3’ünün bir kez bile olsa
evden habersiz para aldığı ya da evden herhangi bir eşyayı gizlice alıp
sattığı, bu oranın etiketlenmeyen gençlerde %3,1’e düştüğü anlaşılmaktadır. (Chi-square: 39,845 df:2 p<0,005)
Gencin babası tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir
evlat olmadığı yönünde etiketlenmesi ile kurallara uymayan davranışlar
sergilemesi arasındaki ilişkiye bakıldığında; babası tarafından etiketlenen gençlerin %45,8’inin birden fazla kez yasaların girmesine izin vermediği meyhane bar gibi yerlere gittiği oysa bu oranın etiketlenmeyen
gençlerde %23,6’ya düştüğü görülmektedir (Chi-square: 35,521 df:2
p<0,005).
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ ǀ 165
Hasan Sankır
Benzer şekilde babası tarafından diğerleriyle kıyaslanıp iyi ve istenilen bir evlat olmadığı yönünde etiketlenen gençlerin %31,0’ının birden
fazla kez karşı cinsten birini sözle rahatsız ettiği, bu oranın etiketlenmeyen gençlerde %13,8’e düştüğü (Chi-square: 22,497 df:2 p<0,005),
Babası tarafından etiketlenen gençlerin %19,7’ünün birden fazla kez
birini uygun olmayan durumda gizlice gözetlediği, bu oranın etiketlenmeyen gençlerde %10,3’e düştüğü (Chi-square: 14,666 df:2 p<0,005),
Babası tarafından etiketlenen gençlerin %31,0’ının birden fazla kez eğlence olsun diye cam kırdığı, okul malına zarar verdiği, bu oranın etiketlenmeyen gençlerde %8,4’e düştüğü (Chi-square: 61,863 df:2 p<0,005),
Babası tarafından etiketlenen gençlerin %38,7’sinin birden fazla kez
cinsel içerikli dergi cd ya da internet sitelerini takip ettiği, bu oranın etiketlenmeyen gençlerde %23,4’e düştüğü (Chi-square: 17,159 df:2
p<0,005),
Babası tarafından etiketlenen gençlerin %52,8’inin birden fazla kez
öfkelendiğinde eşyaları kırdığı, bu oranın etiketlenmeyen gençlerde
%26,4’e düştüğü (Chi-square: 41,169 df:2 p<0,005),
Babası tarafından etiketlenen gençlerin %56,3’ünün birden fazla kez
tartışma sırasında öfkelenerek kavga başlattığı, bu oranın etiketlenmeyen
gençlerde %35,5’e düştüğü (Chi-square: 19.832 df:2 p<0,005),
Babası tarafından etiketlenen gençlerin %7,0’ının birden fazla kez
kavgada kullanmak üzere bıçak, sustalı, tornavida, muşta gibi kesici,
yaralayıcı araçlar taşıdığı, bu oranın etiketlenmeyen gençlerde %6,5’e
düştüğü görülmektedir. (Chi-square: 13,230 df:2 p<0,005),
Bunlarla birlikte; gencin negatif benlik değeri geliştirmesiyle kurallara
uymayan, suçlu ve sapkın davranışlar sergilemesi arasındaki ilişkiye
bakıldığında:
Düşük benlik saygısı geliştiren gençlerin %60,8’inin birden fazla kez
yasaların girmesine izin vermediği meyhane bar gibi yerlere gittiği oysa
bu oranın yüksek benlik saygısı gösteren gençlerde %25,5’e düştüğü
anlaşılmaktadır. (Chi-square: 59,522 df:4 p<0,005),
Benzer şekilde düşük benlik saygısı geliştiren gençlerin %49,4’ünün
birden fazla kez karşı cinsten birini sözle rahatsız ettiği bu oranın yüksek
166
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
Gençlerin Sapmış Davranışlara Yönelmelerinde Etiketlemenin ve Başkalarıyla Kıyaslamanın Etkisi
benlik saygısı gösteren gençlerde %11,9’a düştüğü (Chi-square: 73,907
df:4 p<0,005),
Düşük benlik saygısı geliştiren gençlerin %29,1’inin birden fazla defa
ücret ödemeden otobüs tren vb. araçlarla seyahat ettiği bu oranın yüksek
benlik saygısı gösteren gençlerde %13,6’ya düştüğü (Chi-square: 24,415
df:4 p<0,005),
Düşük benlik saygısı geliştiren gençlerin %20,3’ünün birden fazla kez
birini uygun olmayan durumda gizlice gözetlediği, bu oranın yüksek
benlik saygısı gösteren gençlerde %11,6’ya düştüğü (Chi-square: 40,907
df:4 p<0,005),
Düşük benlik saygısı geliştiren gençlerin %91,1’inin birden fazla kez
sınavlarda kopya çektiği, bu oranın yüksek benlik saygısı gösteren gençlerde %64,2’ye düştüğü (Chi-square: 21,501 df:4 p<0,005),
Düşük benlik saygısı geliştiren gençlerin %43,0’ının birden fazla kez
eğlence olsun diye cam kırdığı, okul malına zarar verdiği, bu oranın
yüksek benlik saygısı gösteren gençlerde %10,3’e düştüğü (Chi-square:
94,924 df:4 p<0,005),
Düşük benlik saygısı geliştiren gençlerin %44,3’ünün birden fazla kez
cinsel içerikli dergi cd ya da internet sitelerini takip ettiği, bu oranın yüksek benlik saygısı gösteren gençlerde %25,5’e düştüğü (Chi-square:
20,916 df:4 p<0,005),
Düşük benlik saygısı geliştiren gençlerin %72,2’sının birden fazla kez
öfkelendiğinde eşyaları kırdığı, bu oranın yüksek benlik saygısı gösteren
gençlerde %25,5’e düştüğü (Chi-square: 71,775 df:4 p<0,005),
Düşük benlik saygısı geliştiren gençlerin %79,7’sinin birden fazla kez
tartışma sırasında öfkelenerek kavga başlattığı, bu oranın yüksek benlik
saygısı gösteren gençlerde %35,1’e düştüğü (Chi-square: 60,066 df:4
p<0,005),
Düşük benlik saygısı geliştiren gençlerin %10,1’sının birden fazla kez
kavgada kullanmak üzere bıçak, sustalı, tornavida, muşta gibi kesici,
yaralayıcı araçlar taşıdığı, bu oranın yüksek benlik saygısı gösteren gençlerde %5,0’e düştüğü (Chi-square: 25,909 df:4 p<0,005),
Düşük benlik saygısı geliştiren gençlerin %27,8’inin bir kez bile olsa
başkasına ait değerli bir şeyi haber vermeden alıp sakladığı, bu oranın
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ ǀ 167
Hasan Sankır
yüksek benlik saygısı gösteren gençlerde %7,3’e düştüğü (Chi-square:
33,099 df:4 p<0,005),
Düşük benlik saygısı geliştiren gençlerin %20,3’ünün bir kez bile olsa
çalıntı olduğunu bildiği bir malı satın aldığı ya da hediye olarak kabul
ettiği, bu oranın yüksek benlik saygısı gösteren gençlerde %3,0’a düştüğü (Chi-square: 31,701 df:4 p<0,005),
Düşük benlik saygısı geliştiren gençlerin %38,0’ının bir kez bile olsa
evden habersiz para aldığı ya da evden herhangi bir eşyayı gizlice alıp
sattığı, bu oranın yüksek benlik saygısı gösteren gençlerde %4,3’e düştüğü anlaşılmaktadır. (Chi-square: 86,859 df:4 p<0,005)
7. SONUÇ
Ergenlik dönemi gençlerin pek çok farklı sorunu bir arada yaşadığı karmaşık bir süreçtir ve bu süreçte gençlerin zaman zaman sapkın davranışlar ortaya koydukları gözlenmektedir. Bu dönem üzerinde etkili olan
önemli faktörlerinden biri de benlik süreçleridir. Buradaki etkileşimin
karşılıklı olduğu görülmektedir. Benlik saygısı düştükçe riskli ve sapkın
davranış gösterme eğilimi artmaktadır. Öte yandan damgalamaya maruz
kaldıkça da benlik saygısının düştüğü görülmektedir.
Buna göre; bireylerin aile içi ilişkilerinde probleme maruz kalmaları
durumunda düşük benlik saygısı geliştirdikleri anlaşılmaktadır. Küçükken anne/babasının kendisine karşı düşmanca davrandığını ve anne/babalarının yetersiz olduğunu düşünen gençlerin düşük benlik saygısı geliştirdikleri saptanmıştır. Ayrıca bu gençlerin kendilerini ebeveynleri tarafından sevilen/istenilen biri olarak algılamadıkları, istenmeyen
lakaplarının olduğu, anne/babanın şiddetine maruz kaldıkları görülmektedir. Bu durumdaki gençlerin de negatif benlik değeri geliştirdikleri
saptanmıştır.
İster doğrudan isterse kıyaslama yoluyla yapılsın sonuçta etiketlenme
sürecine maruz kalan gençlerin negatif benlik değeri geliştirmekte ve
diğerlerine oranla daha fazla suçlu ve sapkın davranış ortaya koymakta
olduğu anlaşılmaktadır. Bu gençlerin, alkol, sigara gibi madde bağımlılığı sorunu yaşadıkları, evden, okuldan kaçtıkları, okul idaresiyle ya da
polisle sorun yaşadıklarını, vücutlarına zarar verdikleri, yasaların gir-
168
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
Gençlerin Sapmış Davranışlara Yönelmelerinde Etiketlemenin ve Başkalarıyla Kıyaslamanın Etkisi
mesine izin vermediği bar gibi yerler gittikleri, karşı cinsi sözle taciz
ettikleri, başkalarını gizlice izledikleri, cinsel içerikli cd ya da internet
sitelerini takip ettikleri, kavga başlattıkları, kavgada kullanmak üzere
kesici alet taşıdıkları, başkalarına ait malları alıp sakladıkları, çalıntı bir
malı satın aldıkları, evden habersiz eşya sattıkları ya da para aldıkları
gibi çeşitli suç unsuru da içeren sapkın davranışlar gösterme eğiliminde
oldukları saptanmıştır. Bu durum literatürle ve çalışmamızın hedefleriyle de örtüşmektedir.
Yukarıdaki sonuçların ışığında çalışmamız, sapkın ve suçlu davranışların ortaya konması veya benimsenmesini etkileyen en önemli faktör
olarak benlik ve etiketleme süreçlerini işaret etmektedir. Etiketleme süreci bireyin bazı özelliklerine negatif değerler yüklenerek sosyal sınırlar
yaratmakta ve bireyin düşük benlik saygısı geliştirmesine neden olarak
dışlanma sürecini yaratmaktadır. Bunun sonucu olarak bireyin kendine
dönük bakış açıcı ve özsaygısı zarar görmekte ve etiketlemeye maruz
kaldığı konuya uygun hale gelmektedir. Etiketleme süreci baskı altına
alınmaya çalışılan davranışlara uyum sağlayan bireylerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
KAYNAKÇA
Aksoy, A, Öğel, K. (2004) Tutuklu ve Hükümlü Ergenlerle İlgili Yapılan Tezlerin
Özetleri. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün
Gözetimindeki çocuklara Yönelik Hizmetlerinin İyileştirilmesi Projesi
İhtiyaçların Belirlenmesi Çalışması, İstanbul: Yeniden Sağlık ve Eğitim
Derneği.
Alagöz, N. (1997) ‘Kasten Adam Öldürme Suçuna Yönelmiş Ergenler ile Suça
Yönelmemiş Ergenlerin Benlik Saygılarının Karşılaştırılması’ Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: İstanbul Ün. Adli Tıp Enstitüsü.
Arıkan, Ç. (1986) Psiko-sosyal yönleriyle sapma, Ankara: Hacettepe Üniversitesi
Sosyal Hizmetler Yüksekokulu Dergisi, 4(2-3).
Barlow, H. D. (1993) Introduction to Criminology, ABD: Harper Collins College.
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ ǀ 169
Hasan Sankır
Berry, D. (1963) Central Ideas in Sociology, London: Constable
Bilton, T., Bonnet, K., Jones, P., Lawson, T., Skinner, D., Stanworth, M. ve Webster,
A. (2003) Sosyoloji. Palgrave London: Macmillan
Cevher, F. N. ve Buluş, M. (2007) Benlik Kavramı ve Benlik Saygısı: Önemi ve
Geliştirilmesi, Akademik Dizayn Dergisi , 2 (5264).
Coopersmith, S. (1967) The Antecents of Self-Esteem. San Fransisco: W.H Freeman.
Çeçen, A.R. (2008) “Üniversite Öğrencilerinin Cinsiyetlerine ve Ana baba Tutum
Algılarına göre Yalnızlık ve Algılanan Sosyal Destek Düzeylerinin İncelenmesi”, Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 6, 3, 415-432.
Coser, A. L. (2010) Sosyolojik Düşüncenin Ustaları, Ankara: DeKi Basım Yayım,
Çuhadaroğlu, F. (1986) “Adolesanlarda Benlik Saygısı”, Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Psikiyatri Bölümü,
Dielman, T. E., Shope, J. T., Buthchart, A. T., Campanelli, P. C., ve Caspar, R. A.
(1989) A Covariance Structural Model Test of Adolescent Alcohol Misuse
and a Prevention Effort, Journal of Drug Education .
Giddens, A. (2008) Sosyoloji, İstanbul: Kırmızı yayınları
Goffman, E. (1968) Stigma, Penguin, Harmondsworth.
Gottfredson, M. R. ve Hirschi, T. (1996) Criminality and Low Self-Control. J. E.
Conklin (Dü.) içinde, New perspectives in Criminology, ABD: Allyn &
Bacon.
Gottfredson, M. R., Michael, R., & Hirschi, T. (1990). A General Theory of Crime.
Stanford: Stanford University Press.
Gül, S.K., Güneş,İ.D. (2009) Ergenlik Dönemi Sorunları ve Şiddet, Sosyal Bilimler
Dergisi, S.11
Hirschi, T. (1969) Causes of Delinquency. Berkeley: University of California Press.
Huizinga, D., Loeber, R., Thornbery, T.P. (1994) ‘Urban Delinquency and
Substance Abuse’ U.S. Department of Justice. Office of Justice Programs of
Juvenile Justice and Delinquency Prevention.
Hunter, R. D., Dantzker, M.L. (2005) Crime and Criminality: Causes and
Consequnces, New York: Criminal Justice Pres, Monsey
Kawash, G. (1982) A structural Analysis of Self Esteem From Preadolescence
Through Young Adulthood: Anxiety and Extraversion as Agents in the
development of Self-Esteem. Journal of Clinical Psychology .
Kazdin, A. E., French, N. H., Unis, A. S. ve Dawson, K. (1983) Helplessness,
Depression and Suicide Intent Among Children. Journal of Consoulting
Psychology .
Lemert, E. M. (1972) Human Deviance, Social Problems and Social Control
(Englewood Cliff, NJ: Prencite Hall).
170
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
Gençlerin Sapmış Davranışlara Yönelmelerinde Etiketlemenin ve Başkalarıyla Kıyaslamanın Etkisi
Pehler, S. R. (2001) Self Esteem Enhancement. M. C. Rosenberg, & J. Denety (Dü)
içinde, Nursing Interventions for Infants and Children and Families.
Thousand Oaks: Sage Publications.
Rosenberg, M. (1965) Society and Adolescent Self-Image. Princeton, New Jersey:
Princeton Universty Press.
Russel, D., Fincham, D. F., Randolph, A. K., ve Tilman, H. K. (2010) Protective
Influences On the Negative Consequences of Drinking Amoung Young.
Youth & Society , 41 (4).
Storr, A. (1997) Solitude. London: HarperCollins.
Slattery, M. (2007) Sosyolojide Temel Fikirler, İstanbul: Sentez Yayıncılık
Taylor, E. S., Peplau, A. L. ve Sears, O. D. (2007) Sosyal Psikoloji. Ankara: İmge
Yayınevi.
Thomas, W. I. (1923) The Unadjusted Girl. Boston: Little Brown Company.
Turner, H.J, Beeghley, L., Powers, C. H. (2010) Sosyolojik Teorinin Oluşumu, İstanbul: Sentez Yayıncılık
Uluğtekin, S. (1991) Hükümlü Çocuk ve Yeniden Toplumsallaşma. Ankara: Bizim
Büro Basımevi
Vessey, J. A., ve Miola, E. S. (1997) Teaching Adolescents Self-Advocacy Skills.
Pediatric Nursing , 23 (1).
Williams III, F., ve Mcshane, M. D. (1999) Criminological Theory. ABD: Prentice
Hall.
Ybrandt, H. (2008) ‘The relation Between self-Concept and Social Functioning in
Aolescence’. Journal of Adolecence, S.31
ǀ Yıl: 1 ǀ Sayı: 2 ǀ
GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ ǀ 171