Sosyal ağ kullanıcılarının e-sosyalleşme sürecindeki kimlik

Transkript

Sosyal ağ kullanıcılarının e-sosyalleşme sürecindeki kimlik
II. International Conference on Communication, Media, Technology and Design
02-04 May 2013
Famagusta – North Cyprus
SOSYAL AĞ KULLANICILARININ E-SOSYALLEŞME SÜRECİNDEKİ KİMLİK YAPILANDIRMA SÜREÇLERİ
N. Pelin Ozkan
Özet
Sanal ortamların içinde barındırdığı bir diğer adı ile sosyalleşme ağı olan sosyal paylaşım ağlarının bireylere bilgi alışverişi, sosyalleşme
imkanı sağlaması dışında kendi içlerinde büründüğü farklı kimliklere bir yenisini de eklemelerine olanak vermektedir. Birey sosyalleşme adı
altında kişilerle olan etkileşimi sonucu, kendini olduğundan farklı şekilde yansıtabilmektedir. Bu da kendini o gruba kabul ettirme isteği
doğurabilmektedir. Çalışmada; e-sosyalleşme sürecinde bireylerin başkalaşım halinde değişken kimlikler içinde bulunup bulunmadıkları
irdelenmeye çalışılmıştır. Bireylerin, ergenlik döneminden olgunlaşma sürecine kadar çeşitli sosyelleşme kademelerinden geçtiği
bilinmektedir. Buna bir yenisini ekleyen sanal ortamlar e-sosyalleşme adı altında bireylere yeni ortamlar sağlamaktadırlar. Sosyal paylaşım
ağ kullanıcılarının sanal kimlikler altında gerçek yaşamlarından çok daha farklı bir mekanda hayat bulma ve kendini kabullendirme
çabasının irdelenmesi çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Bireyin hangi süre zarfından başlayarak bu tür bir sosyalleşme içinde
kimliklenmeye girdiği ve bunu ne amaçla yaptığı araştırılmıştır. Çalışmanın amacı kapsamında 35 soruluk kapalı uçlu anket çalışması Girne
Amerikan Üniversitesi öğrencileri rastgele 100 kişiye uygulanmıştır. Sorularda genel bağlamda sosyal paylaşım site üyelerinin kimlik değişip
degişmedikleri nedenleri, sıklıkları ve koşullari ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Çalışma temelde bireylerin kendilerini kabullendirmek adına
başka kimliklerin arkasına sığınıp sığınmadıkları ve bunun sonucundaki e-sosyalleşmeyi kapsamına almaktadır.
Anahtar kelimeler: e-sosyalleşme, sanal kimlik, sosyalleşme, sosyal ağlar
Giriş
Teknolojiyle birlikte yaşantımızın merkezi haline gelen kitle iletişim araçlarının en önemlilerinden internetin ve internet teknolojilerinin
yaygınlaşmasıyla birlikte, sanal ortamların ve sanal aktivitelerin günümüzde sosyalleşme adına yer ve zamanı, kullanıcılar üstlenmiştir.
Bunun getirisi olaraksa yeni bir iletişim ve sosyalleşme süreci doğmuştur.
Koştaş (1987) sosyalleşme için, “insanı sosyal sistemin üyesi haline getiren bir süreçtir” (s.329) tanımını kullanmıştır. Kişinin
bireylerarası iletişimi gerçekleştirmesiyle veya aktif hale getirmesinin yanı sıra kişinin sosyalleşme içinde de tanımlanan sosyal kimlik olgusu
yer almaktadır. Sosyalleşmeninde kendi içinde bir pencere açtığı sosyal kimlik olgusu yer almaktadır.
Demirtaş’ın da belirttiği gibi (2003), Tajfel’e göre sosyal kimlik ise; “bireyin benlik algısının, bir sosyal gruba ya da gruplara üyeliğine
ilişkin bilgisinden ve bu üyeliğe yüklediği değerden ve duygusal anlamlılıktan kaynaklanan parçasıdır” (s.8). Bireyin sosyal kimlik oluşumu,
içinde bulunduğu grupla etkileşim içine girerek ortaya çıkan değerleri ve düşünceleri olarak özetlenebilir.
Birey sosyalleşme adı altında kişilerle olan iletişimi sonucu, kendini kişilere olduğundan farklı şekilde yansıtabilir, bu da kendini o
gruba kabul ettirme isteği doğurabilir.
Bilhassa ergenlik döneminde kimliğini bulma arayışına giren birey, bu kimlik bulma arayışında çeşitli sosyal kimliklere bürünebilir.
Sosyalleşme bireylerarası etkileşim ve değişimi de içermektedir. Ergün’ün de değindiği gibi (2012), D.A. Goslin’e göre, “karşılıklı
sosyal ilişkilere dayanan sosyalleşmede, gruptaki her üyenin davranışı diğerlerinin davranışını etkiler, kontrol eder ve düzenler; böylece
sosyalleşme de karşılıklı olur” (s.49).
Hipotez
E-sosyalleşme sürecinin bireyin gerçek yaşamdaki kimliğinden soyutlanmasına sebebiyet verip vermediği araştırılacaktır.
Varsayımlar
Çalışmanın hipotezine ek olarak, birtakım bulgulara daha kolay ulaşabilmek adına aşağıdaki varsayımlar üzerinde de durulacaktır:
İnternet kullanıcılarının önceden planladıklarından daha uzun süre internette kaldıkları ve bu bağlamda yükümlülüklerini ihmal ettikleri
varsayılmıştır.
İnternet bağımlılığının kullanıcılarda ortaya çıkarttığı yaptıklarını gizleme, mutsuz olma veya şiddet uygulamaları varsayılmıştır.
Sosyal paylaşım ağlarında kullanıcıların bireylere kimseye göstermedikleri kişiliklerini sergiledikleri ve bunun yanında kendilerini
güvende hissettikleri varsayılmıştır.
Kuramsal Çerçeve
Sosyalleşmede yeni mekan: Sosyal Ağlar (SNS)
Teknolojinin gelişimiyle birlikte bünyesinde barındırdığı sosyal ağlar, insanların biraraya gelip bilgi alışverişinin yanı sıra kişisel
bilgilerin paylaşıldığı bir ortam olarak tanımlanabilmektedir.
Kara ve Coşkun’unda belirttiği gibi (2012), Özmen sosyal ağ sitelerini “kişilerin, kendilerine ait bir alan oluşturarak sistemdeki diğer
kullanıcılarla bir araya gelerek etkileşim içine girmelerine imkân sağlayan sanal ortamlar” olarak tanımlamaktadır (s.73).
Göker, Demir, Doğan’ın da belirttiği gibi (2010), McLuhan’a göre, “teknolojik gelişme iletişimin biçimlenmesine neden olmakta, aracın
bizzat kendisi iletişimin içeriğine etki etmektedir ve araç değişince toplumun iletişim biçimide değişir” ifadesi yer almaktadır (s.184). Bu
doğrultuda insanların amaçları doğrultusunda araçların kişiselleştirilebildiği söylenebilmektedir.
Zaman içinde toplumu değişime uğratan sosyal ağlar, insanlara ve insana dair bir çok kavramın yeniden tanımlanmasına çağrıda
bulunmaktadır.
İnternet teknolojilerinin gelişmesi ve değişmesiyle birlikte sosyal ağlara yeni bir sosyalleşme ortamı yaratmaktadır.
Paylaşıma dayalı bir sosyal ortamın simüle edildiği sosyal paylaşım ağları, bireylerin duygu, düşünce, durum, resim,
video, müzik gibi birçok paylaşımla kurulan sosyal etkileşime zemin hazırlayarak sosyalliğe ve sosyalleşmeye dair
eylemleri, aslına uygun bir şekilde yeniden kurgulamaktadır (Göker,Demir,Doğan,2010:186).
Sosyal ağların özelliklerini kişisel bilgilerin paylaşılması, gruplara katılma, düşüncelerin ifade edilebilmesi ve kullanıcıların aktif
tutulması şeklinde sıralayabiliriz.
Toprak, v.d’ye göre (2009) sosyal paylaşım ağları, “bireyin oluşturduğu profil ile kişinin ününü ve statüsünü arttırma aracı olduğu gibi,
bu ağların diğerlerinin bağlantılarını gözlemleyebilme ve birbirlerine mesaj bırakabilme özellikleri ile de ilişki durumlarını da gösteren bir
araçtır” (s.30).
Sosyalleşmenin yeni yüzü e-sosyalleşme
Sosyalleşmeyi “insanın kimliğini oluşturması, toplumun mevcut değer ve normlarının bireylere öğretilme süreci” olarak tanımlayan Bakıroğlu
(2013), bireyin toplum içinde nasıl hareket edeceğini, toplum içinde kabul edilmiş davranışlara nasıl uyacağı konusunda öğreneceği değer
ve yargılar bütünü olarak inceleyebiliriz.
Sosyalleşmenin dinamik ve çok yönlü bir süreç olduğunu belirten Bakıroğlu (2013) bu süreçte medyanında büyük bir rol oynadığına
dikkat çekerek, günümüzde yeni iletişim ortamlarını medya olarak adlandırmaktadır.
Sosyal medya kullanımının her kültüre ve geniş kitlelere hitap ettiğini vurgularken Vural ve Bat (2010), yeni iletişim ortamlarının
gelişmesi ve iletişim teknolojilerine olan ilginin artmasıyla sosyal medyanın bireyler üzerindeki gücü arttırarak, yeni iletişim ortamlarına
zemin hazırlamaktadır.
386 II. International Conference on Communication, Media, Technology and Design
02-04 May 2013
Famagusta – North Cyprus
Yeni medya teknolojilerinin sosyal ağ siteleri, (Twitter, Facebook, LinkedIn, Myspace gibi) video paylaşım siteleri, wikiler ve bloglar
olarak geliştiğini vurgulayan Ward (2009), sosyal ağlar aracılığıyla milyonlarca insanın ortak ilgi alanlarını, aktivitelerini paylaşarak, yerel,
bölgesel ve küresel topluluklara online olarak etkileşim içinde olduklarını ve böylelikle bilgilerin bu yollarla aktarıldığını belirtmektedir.
Akyazı ve Ünal’ın (2013) da belirttiği gibi, Preeti’a göre sosyal ağ kavramı, “ortak bir amaç doğrultusunda kişilerin düşüncelerini
paylaşmalarını ve birbirleriyle etkileşime girmelerini kolaylaştıran internet üzerinden bir topluluk oluşumunu işaret etmektedir” (s.3).
Sürekli iletişim ve etkileşimi sağlayan sosyal ağlar, yeni iletişim ve etkileşim şekilleriyle bu bağlamda kendini geliştirmekte ve yeni
sosyal ağların doğmasına olanak vermektedir.
Kişilerarası ilişki ve kişilerarası iletişim kavramları birlikte ele alındığı gibi, kişilerarası iletişim kaynağını insanların oluşturduğu veya iki
kişinin arasında gerçekleşen iletişim veya etkileşimdir. Kişilerarası iletişimin yüz yüze olması ve etkileşim içeren mesajların iletilmesi
bağlamında iki yönlüdür ve karşılıklı mesajların alışverişini içermesi olarak bilinir. Bu bağlamda sanal ortamları da kapsayan kişilerarası
ilişkiler ve iletişimi olumlu ve olumsuz etkileyen faktörler göz önüne alınabilir.
Bireylerin kişisel özellikleri, birbirlerini algılayış biçimleri, duyguları ve kültür farklılıkları ve fiziksel görünümleri olarak örnekleyebiliriz.
Siyez’in (2011) de belirttiği gibi yapılan araştırmalar sonucu fiziksel yönden çekici olmanın ilişkiler üzerinde olumlu olduğu ve bunun yanında
olumsuz yanlarını da getirdiği, ilişkilerin uzun süreli kalamayacağı gibi diğer kişiler tarafından kıskanılabileceğini öne sürmektedir (s.64).
Kişilerarası iletişim sürecinde iletilen mesajlar söylenenler arasındaki tutarsızlıklar veya davranışlardaki tutarsızlıklar algı hatalarına
sebebiyet vermektedir. Sosyal ağlarda bunun örneğini sıkça görebileceğimiz gibi yüzyüze iletişimlerde bunu en aza indirmek mümkün
olabilmekte diyebiliriz diyebiliriz.
Sanal ortamların kucak açtığı yeni mekanların ve yeni insanların etkileşimleri sonucu paylaşılan yeni bilgiler, yeni deneyimler
kazanıldıkça da öğrenilenlerin değişkenlik gösterdiğinini söyleyebilirizsöylenebilir.
İlişkiler yoluyla kazanılan bilgilerin okuyarak kazanılan ya da başkalarının aktardığı bilgilere göre daha kalıcı olduğunu belirten Siyez
(2011), yeni insanlarla tanışmak, yeni yaşantıları da beraberinde getirdiğinden kişinin yaşamını zenginleştirdiğini vurgulamaktadır.
Yüzyüze veya online ilişkilerin avantajını kişinin yalnızlığı azaltması olarak gören Siyez (2011), kişilerarası ilişkilerin yoğunlaşmasıyla
kişinin kendine ayıracağı vakti de kısıtlayacağı ve olumsuzluklara sebebiyet verdiğini ele alarak, bireylerle geçirelen zamanın zorunluluk
haline gelmesine dikkat çekmektedir (s.69).
Sosyalleşme sürecinin kimlik yapılandırılmasında etkisi
Kimlik kavramını bir kişinin, grubun ya da topluluğun kendi niteliklerine değerlerine, konumuna ve kökenine ilişkin bilinçli kavrayışı olarak
tanımlayan Şimşek (2002), kişisel ve sosyal kimliklerin dinamik bir yapısının olduğuna dikkat çekerek değişen koşullara göre de sürekli
yeniden üretilebilen bir yapıya sahip olduğunu belirtmektedir. Sosyal kimliklerin durağan olmadığı, kişiler arası ilişkilerle sürekli yenilendiği
veya yapılandırıldığını söyleyebiliriz. Kimlik inşasının etkileşim yoluyla gerçekleştiği ve kimliğin bir anlamda bu etkileşimler sonucu öğrenilen
ortak anlam ve beklentiler olduğunu belirten Acun (2011), sosyalleşme sürecindeki kimliklerin iletişim halinde sürekli yenilendiğini
söyleyebiliriz.
Sosyal ağların çevrimiçi ve çevrimdışı olanakları gibi bu doğrultuda kişinin kendini nasıl görmek istediği ve nasıl göstermek istediği ile
gerçek yaşamdaki sosyal maskeleri bağdaştırabilirizbağdaştırmak mümkündür.
Denizci’nin (2007) de belirttiği gibi internetin çekiciliğinin yalanların hayatımıza getirdiği heyecanlarda olduğunu, sosyal ortamlarda
kandırmacaların ve yarı gerçeklerin yer aldığının ve kişinin kendini tanıtma zorunluluğundan çıkıp karşıt bir durumla karşılaştığında ortadan
kaybolmasının mümkün hale gelmesine de ayrıca dikkati çekmektedir.
Bakıroğlu’nun aktardığı üzere (2013), Stone’ a göre kimlik üretiminin iki boyutu vardır. “kimlik duyusu ve kimlik ataması”(s.4). Kimlik
duyusu kişinin kendi kimliğini yansıttığı süreç iken kimlik ataması ise diğer kişilerin kimlik duruşlarıyla ilgili edindikleri düşünceler olarak
tanımlayan Bakıroğlu (2013), kişilerin etkileşim halinde kimlik yapılandırma süreçlerine zemin hazırlandığına dikkat çekmektedir. vurgu
yapmaktadır.
Bireyler başkalarınca nasıl tanınmak , kendilerini nasıl tanıtmak isteğiyle örtüşen kimlikler sunmaktadırlar. Başka bir deyişle
Karaduman’ında aktardığı gibi (2010), Cameron Bailey’e göre, bedene “sanal bir deri” giydirilebilir. Kişiler sosyal sanal ağlarda istedikleri
biçimlerde kimliklerini şekillendirebilirler diyebiliriz. Bu bağlamda kullanıcılar sürekli olarak kendilerine uygun bir kimlik biçme ya da biçilmiş
kimlikleri kendilerine mal etme eğilimi gösterebilmektedir.durumundadırlar
Sosyalleşmeye yeni bir boyut kazandıran sosyal ağlar, bireylere seçme hakkı doğurmakta, sosyal kimliklere yeni bir pencere
açmaktadır. Denizci’nin (2007) de aktardığı gibi Turkle’a göre internette kimliğin akışkan olduğunu ve sosyal ağ kullanıcılarının heyecan
verici kimlikler oluşturmalarına olanak verdiğini savunmaktadır.
Gelişen iletişim teknolojileri ve değişen bağımlılıklar
Teknolojiyle birlikte yaşantımızın merkezi haline gelen kitle iletişim araçlarının en önemlilerinden olduğu düşünülen internetin, istenilen
bilgiye hızlı ve kolay bir şekilde ulaşılmasının yanı sıra iletişimi kolaylaştırmak adına farkında olmadan bireyleri bağımlılığa doğru
sürükleyebildiği yapılan araştırmalar sonucunda gözlemlenmektedir. sürüklediği söylenebilirİnternet bağımlılığını internetin aşırı kullanılması
isteğinin önüne geçilememesi, internete bağlı olmadan geçirilen zamanın önemini yitirmesi olarak tanımlayan Arısoy (2009), bağımlılığı
patolojik anlamda ele alarak internetten yoksun kalındığında aşırı sinirlilik ve saldırganlık olması ve kişinin iş, sosyal ve ailevi hayatının da
bozulmasına sebebiyet verebileceğini de dile getirmektedir. Bu bağlamda, Aytaç’ın da (2006) aktardığı gibi, Belk’e göre “tüketim kültürü
gerçekte, tüketicilerin çoğunlukla faydacı olmayan statü arama, başkalarıyla arasında fark yaratma ve yenilik arama gibi maksatlarla ürün ve
hizmetleri tutkuyla arzuladıkları, peşine düştükleri, elde etmeye çalıştıkları bir kültüre karşılık gelir”(s.31).
Bu bağlamda gelişen iletişim teknolojileriyle bireylerin değişen bağımlılıklara da kapı araladıklarını söyleyebiliriz.
“Bireyin edilginliği ve boyun eğiciliğinin kültür endüstrisi (film, müzik, tv, diziler, magazin, internet vs.) yoluyla pekiştirildiğini ileri süren
Adorno ve Horkheimer, kültür endüstrisi, kitleye sunulan ürünlerin standart ve kolay tüketilebilir tarzda hazırlanarak tüketime açılmasını
sağlar” (Aytaç,2006:34). Kültür endüstrisinin yapay ihtiyaçlar üretimi olarak belirten Aytaç(2006) bunu manipülatif aygıtlar yoluyla
kurumlaştırması, dolayısıyla kitlenin yaşam tarzını büsbütün dönüştürdüğüne vurgu yapmaktadır.
Tüketimin gerekliliğinden yola çıkarak aslında bireyin gerçek yaşamından uzaklaşarak yeni heyecanlara, arayışlara hatta sosyal
kimliklerin inşasına yeni bir boyut kazandırdığını söyleyebiliriz.söyleyebiliriz.
Sanal Kimlikler ve ‘’Gerçek’’ Kimlikler
Madran’ın (2011) da aktardığı gibi Turner’a göre sosyal kimlik, “bireyin, kendisi için duygusal ve anlamlı olan bir sosyal gruba üyeliğine
ilişkin bilgisidir” der ve sosyal grubu ise, “kendilerini aynı sosyal sınıfın üyeleri olarak algılayan ya da aynı sosyal kimliği paylaşan iki ya da
daha fazla kişi”olarak tanımlamaktadır (s.5).
Madran’a göre ise, “bireyin önem verdiği bir ‘grup üyeliği’, kişisel kimliğin yerini sosyal kimliğe bırakmasına yol açmaktadır” (s.3).
Sanal kimlikler adı altında sosyal maskelere değinecek olursak, ‘kabul edilmek, uzağa itilmemek’ olarak tanımlayan Cüceloğlu (1996),
her maskeli iletişimin altında, “sana nasıl bir kişi olduğumu, ne düşündüğümü, neler hissettiğimi olduğu gibi söylersem beni kabul etmez,
benimle alay eder, ya da bana kızarsın” anlayışının olduğunu ileri sürerek, böylece ne olduğumuzu değil, başkalarının bizi nasıl göreceğini
düşünerek iletişimde bulunduğumuzu belirtmektedir.
Kimlik nedir sorusuna karşılık “kendini nasıl tanımladığı” veya “ben kimim” şeklinde tanımlayan Fearon (1999), kişinin bulunduğu
şartlar altında da bireylerin “ben Amerikanım, ben profesörüm, avukatım” şeklinde kimliklerini bu şekilde tanımlayabildiklerini belirtmiştir.
387 II. International Conference on Communication, Media, Technology and Design
02-04 May 2013
Famagusta – North Cyprus
Hall(2000) ise, “kimliklerin eski düşünceler çerçevesinde değerlendirilemeyecek ama aynı zamanda bazı anahtar sorular olmaksızın
da düşünülemeyecek bir kavram olduğunu” dile getirmektedir (s.16).
Yöntem
Araştırma Dizaynı
Konuyla ilgili literatür taraması yapılmıştır. Kavramsal çerçeve bağlamında demografik sorular ve konuyu destekleyici anket soruları
hazırlanıp rastgele seçilmiş üniversite öğrencilerine uygulanmıştır.
Örneklem
Uygulanan anket çalışması 100 kişiye uygulanmış geri bildirim olarak 89 kişiden cevap alınmıştır. Katılımcılar Girne Amerikan Üniversitesi
öğrencilerinden rastgele seçilmiştir.
Demografik özelliklere göre, %57.3’ü erkek , %42.7’si kız olan katılımcıların, %71.9’unun 18-22 yaş aralığında olduğu %23.6’sının 2327 yaşları arasında olduğu, sadece %2.2’nin 28 yaş ve üstü buna ilaveten %1.1’inin de 17 yaş ve altı olduğu tespit edilmiştir. Katılımcıların
%93.3’ün bekar, %5.6’sının sözlü/nişanlı ve %1.1’lik bir kısmın ise boşanmış ve dul olduğu tespit edilmiştir. %75.3’ün lise mezunu olan
katılımcıların %22.5’in üniversite mezunu olduğu, %1.1’in ise ortaokul mezunu ve yüksekokul mezunu olduğu tespit edilmiştir. Ekonomik
durumun %58.4’ü iyi olan katılımcıların %34,8’inin orta %3.4’ün ise, kötü ve çok iyi olarak görüldüğü tespit edilmiştir.
Sınırlılıklar
Yapılan anket çalışması, Girne bölgesini ve Girne Amerikan Üniversite öğrencilerini kapsamaktadır.
Bulgular Ve Değerlendirme
İnternet kullanım sıklığı ve kullanım amaçlarının frekans genel dağılımı
Önceden kararlaştırdıklarından daha uzun süre internette kaldığını sorgulayanlardan %37.1’i sık sık yanıtını verirken, %5.6’sı oldukça nadir
bir durumla karşılaştığını dile getirmiştir. İnternette çok zaman geçirmekten dolayı yükümlülüklerini ihmal ettiklerini sorgulayan katılımcıların
%37.1’i bazen yanıtını verdiği, %6.7’sinin oldukça sık ihmal ettiklerini dile getirmiştir. İnternette geçirecekleri zamanı partnerleriyle
geçireceğiniz zamana ne kadar sıklıkla tercih ettiklerini sorgulayan katılımcıların %44.9’unun oldukça nadir yanıtını verirken %1.1’in oldukça
sık tercih ettiklerini dile getirmiştir.
İnternet kullanımının kullanıcıların büyük bir çoğunluğunun özel hayatlarını engellemediğini dile getirmektedir.
İnternette ne kadar sıklıkla yeni arkadaşlıklar kurduklarını sorgulayan katılımcıların %28.1’i oldukça nadir ve bazen yanıtını
verirlerken, %3.4’ünün oldukça sık olduğun dile getirmiştir. Hayatınızdaki diğer kişilerin internette geçirdikleri zaman ile ilgili ne kadar sıklıkla
şikayet ettiklerini sorgulayan kullanıcılar %36.0’ının oldukça nadir, %5.6’sının oldukça sık bu durumla karşılaştıklarını dile getirmektedir.
İnternette geçirdiğiniz zaman nedeniyle işlerinin/ödevlerinin ne kadar sıklıkla düşüyor veya aksıyor sorusuna %28.1’inin oldukça nadir ve
nadir cevabı veren katılımcıların %24.7’sinin bazen %14.6’sının sık sık cevabı verirken %4.5’inin bu durumla oldukça sık karşılaştıklarını
dile getirmektedirler. Bu soruya karşılık oldukça sık yanıtının haricindeki seçeneklerde anlamlı bir fark olmadığı tespit edilmiştir.
Bu oranlara bakılarak, internet kullanımının katılımcılar arasında sorumluluk ihmalinin çoğunlukla kişiden kişiye değiştiğini
söyleyebiliriz.
Kullanıcıların ilk başta e-postalarını ne kadar sıklıkla kontrol ettikleri sorusunu %32.6’sının nadir olarak cevaplarken, %3.4’ünün
oldukça sık olarak dile getirmiştir. Meşguliyetlerinin, performanslarının veya verimliliklerinin internet yüzünden %32.6’sının nadir olarak
olumsuz etkilendiği cevabını verirken kullanıcıların %3.4’ünün oldukça sık olduğunu dile getirmiştir. Kullanıcıların herhangi birinin internette
ne yaptığına dair sorusu karşısında kendilerini savunma sıklığı irdelendiği zaman paylaşmak istemedikleri sorusuna %33.7’sinin nadir
olarak bu durumla karşılaştığını belirtirken %2.2’sinin oldukça sık olduğunu dile getirmiştir.
Oranlara baktığımızda çoğunluğun internet kullanımı sırasında kendilerini savunma ihtiyacı hissetmediklerini söyleyebiliriz.
Kullanıcılara, internet kullanma düşüncesinin ne kadar sıklıkla hayatlarındaki sıkıntılardan uzaklaştırma düşüncesi irdelendiği zaman
%30.3’ün nadir yanıtını verdiği görülürkeni %4.5’in oldukça sık bu duruma düştüklerini dile getirmiştir. Ne kadar sıklıkla kişilerin kendilerini
internet kullanımı beklentisi içinde buldukları sorusuna %27.0’ının bazen ve sık sık cevabı veren kullanıcıların %9’unun ise oldukça sık
olduğunu dile getirmiştir. Kullanıcıların internetsiz bir hayatın sıkıcı,boş ve neşesiz olacağından ne kadar sıklıkla korktukları düşüncesi
irdelendiğinde %31.5’i nadir yanıtı verirken, %4.5’inin oldukça sık olduğunu dile getirmişlerdir.
İnternetsiz bir yaşamın ne derece katılımcıları etkilediği sorusunun oranlarına göre bu durum karşısında çoğunluğun etkilenmediğini
söyleyebiliriz.
Kullanıcılara internet kullanırken rahatsız edildiklerinde ne kadar sıklıkla şiddet uygulayıp, sinirli davrandıkları sorusuna %53.9’unun
oldukça nadir olarak cevaplarken, %6.7’sinin sık sık yanıtıyla dile getirmektedir. İnternet kullandıklarından dolayı geç saatlere kadar
uykusuz kaldıkları sorusuna %31.5’i bazen cevabını verirken, %11.2’sinin sık sık bu durumla karşılaştıklarını dile getirmektedirler.
Kullanıcılara internette olmadıkları zaman ne kadar sıklıkla kendilerini internet kullanırken hayal ettikleri sorusuna karşılık %41.6’sının
oldukça nadir cevabını verirken, %4.5’inin sık sık bu durumla karşılaştığını dile getirmiştir. İnternet kullanımı sırasında kendilerini ne kadar
sıklıkla bir kaç dakika daha derken buluyorsunuz sorusuna %25.8’inin sık sık cevabı verirken %13.5’in oldukça sık cevabıyla karşılık
vermiştir. Kullanıcılara internette geçirdikleri zamanı ne kadar sıklıkla azaltmata çalıştıklarında başarısızlığa uğradıkları sorusuna
%32.6’sının nadir, %6.7’sinin oldukça sık cevabını vererek başarısızlığa uğradıklarını dile getirmiştir. İnternette geçirdikleri zamanı ne kadar
sıklıkla gizlemeye çalıştıkları sorusuna karşılık, %50.6’sının oldukça nadir cevabı verirken, %1.1’inin oldukça sık olarak dile getirdiği
görülmektedir.
İnternet kullanım sıklığını ne derece gizleyeceklerini çoğunluğun gizlemeye çalışmadıklarını görebilmekteyiz.
Kullanıcılara başkaları ile dışarı çıkmak yerine internet kullanmayı ne kadar sıklıkla tercih ediyorsunuz sorusuna karşılık %43.8’inin
oldukça nadir cevabı verdiği görülürken %6.7’sinin oldukça sık cevabıyla dile getirdikleri görülmektedir. Kullanıcılara internet kullanmadıkları
zamanla, kullandıkları zaman geçişinde ne kadar sıklıkla kendilerini bunalımlı, mutsuz veya sinirli hissettikleri sorusuna, %43.5’inin oldukça
nadir cevabı verirken, %2.2’sinin oldukça sık cevabını verdiği görülmektedir. Günde ortalama kaç saat sosyal paylaşım ağlarında
bulunuyorsunuz sorusuna %39.3’ünün 1-3 saat arası, %30.3’ünün 1 saate kadar, %22.5’inin 3-6 saat arası, %6.7’sinin 6 saatten fazla
olarak dile getirmiştir.
Sosyal paylaşım sitelerinde bulunma amaçlarının ne olduğunu sorduğumuz kullanıcıların %60.7’sinin vakit geçirmek cevabını
verirken, %19.1’inin diğer cevabıyla internet kullanma amaçlarının cevaplar arasında yer almadığını dile getirmektedirler. Kullanıcılara
sosyal paylaşım sitelerinde gerçek isimlerini kullanıp kullanmadıkları sorusuna karşılık %62.9’unun oldukça sık cevabını verdiği tespit
edilirken %2.2’sinin nadir olarak cevapladıkları görülmektedir.
Kullanıcıların sosyal paylaşım sitelerinde kullanıcıların kendilerini oldukları kişi olarak tanıttıkları cevabını bu oranlardan çıkarabiliriz.
Sosyal paylaşım sitelerinde kullanıcıların gerçek hayatlarından bahsettiklerini sorguladığımızda, %29.5’inin oldukça sık cevabı
verirken %13.6’sının nadir cevabıyla gerçek hayatlarını paylaşma taraftarı olmadıklarını göstermiştir. Kullanıcılara sosyal paylaşım
sitelerinde kimseye göstermediği beni gösterdiklerini sorguladığımızda %55.2’nin oldukça nadir cevabını tespit ederken, %2.3’ünün oldukça
sık olarak dile getirmekte olduklarını görebilmekteyiz. Kullanıcılara gerçek hayatta daha kolay iletişim kurdukları sorgulandığında %24.1’inin
oldukça nadir cevabını verirken %11.5’inin oldukça sık olarak dile getirmekte olduklarını görmekteyiz.
Bu cevaplara göre, kullanıcıların sosyal paylaşım sitelerinde bireylerle daha kolay iletişim kurdukları sonucunu çıkarabiliriz.
388 II. International Conference on Communication, Media, Technology and Design
02-04 May 2013
Famagusta – North Cyprus
Kullanıcılara vakitlerini sosyal paylaşım sitelerindeki arkadaşlarıyla geçirmeyi tercih edip etmedikleri sorusuna %39.8’inin oldukça
nadir cevabını verirken %2.3’ünün oldukça sık olarak dile getirmektedir. Gerçek hayattaki karakterleri sosyal paylaşım sitelerindeki
karakterleriyle uyuşup uyuşmadıkları sorusuna %51.7’si oldukça sık cevabı verirken %3.4’ünün oldukça nadir cevabını vermektedir.
Kullanıcıların sosyal paylaşım sitelerindeki kişilerle kendilerini ne kadar güvende hissettikleri sorgulandığında %34.1’inin bazen cevabını
verdiği görülürken, %6.8’inin oldukça sık olarak cevabı tespit edilmiştir.
Kullanıcıların, sosyal ağlardaki bireylerle olan iletişimlerinde çoğunluğun kendisini güvende hissetmediği sonucuna varabiliriz.
Cinsiyete göre internet kullanım durumunun değerlendirilmesi
Yapilan anket çalişmasındaki cinsiyet dağılımına göre, sosyal paylaşım sitelerindeki kullanicilara ‘kimseye göstermedigim beni gösteririm’
sorusuna verilen cevaplar doğrultusunda erkek kullanıcıların bu soruya oldukça nadir cevabı verdiği %46’lik oranla görülürken, bayan
kullanıcıların ise sadece %5’inin sık sık cevabı verdiği belirlenmiştir. Bu durumda erkek kullanıcılarının iç dünyalarını yansıtmadığı,
bayanlarin ise olduklari gibi davranmayi tercih ettiği sonucuna varilabilmektedir.
Diğer bir taraftan, internette geçirilen zaman zarfında erkek ve bayanlarin yükümlülüklerini ihmal etme, partnerlerine ayrılan zamanın
azalması, rahatsiz oldukları durumlar karisinda gosterilen tutum ve davranis, ortalama internette kalma sureleri ve sosyal paylasim
sitelerinde bulunma amaclari sorulari karisinda anlamli bir fark gorulmemektedir, bununla birlikte internet kullaniminin sikintidan
uzaklastirdigi dusuncesi, kullanicilarin gercek isimlerini kullanmalari, gerce hayatlarindan bahsetmeleri ve internetsiz bir hayatin bos ve
nesesiz olacagi fikri cinsiyete gore cevap dagiliminda anlamli bir fark gostermedigi soylenebilir.
Yaşa gore internet kullanım durumunun değerlendirilmesi
Demografik özelliklerden biri olan yaş dağılımına bakıldığında ise, 22 yaş ve altı internet kullanma düşüncesinin ne kadar sıklıkla sizi
hayatınızdaki sıkıntılardan uzaklaştırdığı sorusuna çoğunluğun nadir ve bazen cevapları verdiği görülürken, 23 yaş ve üzerinde ise, sık sık
cevabının ön plana çıktığı görülmektedir. Bu durumda 22 yaş ve altı kullanıcılar sıkıntılarından uzaklaşmak için interneti tercih etmezken, 23
yaş ve üzeri kullanıcıların sıkıntılarından uzaklaşmak için interneti sıklıkla kullanmayı tercih ettiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Gece geç
saatlere kadar kullanılan internet yüzünden uykusuz kalma sorusuna verilen cevaplara baktığımızda ise, 23 yaş ve üzeri kullanıcıların bir
kısmının oldukça nadir cevabı verdiği görülürken, diğer kısmın ise oldukça sık cevabı verdiği görülmüştür. Bu durumun iş veya eğitimden
kaynaklanabileceği söylenilebilmektedir. Aynı soruda 22 yaş ve altı kullanıcıların ise bazen cevabı verdiği görülmektedir. Diğer bir öne çıkan
durum ise, 22 yaş ve altı kullanıcıların insanlarla sosyal paylaşım sitelerinde daha kolay iletişim kurarım sorusuna bazen cevabı verdiği
görülmekte, 23 yaş ve üzeri kullanıcıların ise aynı soruya oldukça nadir cevabı verdiği görülmektedir. Bu analizin nedeni olarak, iş ve sosyal
çevrenin etkisinin olduğu söylenilebilmektedir.
Yapılan anket çalışmasındaki yaş dağılıma göre, 22 yaş altı ve 23 yaş üzeri internet kullanıcılarında yükümlülük ihmali, sosyal
çevresinin uzun süre internette kalmasından dolayı şikayeti, ödev ve işlerin aksaması, buna bağlı olarak performans ve verimliliğin olumsuz
etkilenmesi, internette kaldığı süre zarfı için sorulan sorulara karşılık kendini savunma ve paylaşmak istememe, internet kullanılmadığı
zamanlarda internette olduğunu hayal etme ve düşünce meşguliyeti ve geçirilen zamanın gizlenmesi sorularında anlamlı bir fark
görülmemektedir. Bununla birlikte internet kullanıcılarının sosyal ağlarda bulunma süreleri ve amacı, gerçek isim kullanma, iç dünyalarını
tamamen açmaları, gerçek hayatta daha kolay iletişim kurma özellikleri ve gerçek hayattaki karakterlerinin sosyal paylaşım ağlarındaki
karakterleriyle aynı olmasıyla birlikte cevaplar arasında anlamlı bir fark görülmediği açıkça söylenebilmektedir.
Katılımcıların eğitim seviyelerine göre internet kullanım durumunun değerlendirilmesi
Diğer özelliklerden biri olan eğitim dağılımına göre, Lise mezunu internette geçirilen süre nedeniyle ödev ve işlerin aksaması sorusuna
%22’sinin bazen cevabı verirken, üniversite mezunlarının %40’ı oldukça nadir ve nadir cevaplarını verdiği görülmektedir. Bu cevaplara
bakıldığında, üniversite mezunlarının daha fazla sorumluluk sahibi olduğu söylenebilmektedir.
Ne kadar sıklıkla kendinizi tekrar İnternet kullanımı beklentisi içinde buluyorsunuz sorusuna lise mezunlarının %29’u sık sık cevabı
verirken, üniversite mezunlarının %30’u nadir cevabı verdiği görülmektedir. Buna dayanarak, üniversite mezunları interneti bir ihtiyaç olarak
duyumsamazken lise mezunları ise, internet kullanımını ihtiyaç olarak gördüğü söylenebilmektedir.
Sosyal ağlarda bulunma süresi sorusunun cevabına bakıldığında lise mezunlarının %44’ü 1-3 saat arası, üniversite mezunlarının ise,
1 saate kadar sosyal ağlarda zaman geçirdiği görülmektedir. Sosyal paylaşım sitelerinde kullanıcıların gerçek isimlerini kullanıp
kullanmadıkları sorgulandığında lise mezunlarının bazen cevabı çoğunluktayken, üniversite mezunlarının büyük kısmının oldukça sık
cevabı verdiği görülmektedir. Bu durumda lise mezunları kimliğini açıklamaktan çekinirken, üniversite mezunları kimliğini çoğunlukla
açıklamaktadır.
Pearson testine göre ölçek sorularının önem ve ilişki durumunun değerlendirilmesi
İnternette çok zaman geçirmekten geçirilmesinden dolayı yükümlülüklerini ihmali etmeleri ile, hayatlarındaki diğer kişilerin internette
geçirdikleri zaman ile ilgili olarak ne kadar sıklıkla şikayet ettikleri arasında 0,736** (p ≤ 0,01) değerinde olumlu bir anlamlılık tespit
edilmiştir.
Buna ilaveten, öönceden kararlaştırdıklarından daha uzun süre internette kalmaları sorusuyla internet kullanırken kendilerini ne kadar
sıklıkla sadece bir kaç dakika daha derken bulmaları arasında 0.635** (p ≤ 0,01) internette geçirdikleri zamanı partneriyle geçirdikleri
zamana ne kadar sıklıkla tercih ettikleri sorusuyla başkaları ile dışarıya çıkmak yerine internet kullanmayı ne kadar sıklıkla tercih ettikleri
arasında 338**, internetteki kişilerle ne kadar sıklıkla yeni arkadaşlıklar kurdukları sorusuyla, internette geçirdikleri zaman nedeniyle
işleri/ödevleri ne kadar sıklıkla düşüyor veya aksıyor arasında 0.395** (p ≤ 0,01) , internette geçirdikleri zaman nedeniyle işleri/ödevleri ne
kadar sıklıkla düşüyor veya aksıyor sorusu ile meşguliyetleri ile (iş hayatı, okul hayatı) ilgili performansı veya verimliliği internet yüzünden ne
kadar sıklıkla olumsuz etkileniyor arasında 0.755** (p ≤ 0,01) değerinde olumlu bir anlamlılık tespit edilmiştir, Herhangi bir kişinin kendilerine
internette ne yaptıkları sorulduğunda ne kadar sıklıkla kendilerini savundukları veya paylaşmak istemedikleri sorusuyla meşguliyetleri ile (iş
hayatı, okul hayatı) ilgili performansı veya verimliliği internet yüzünden ne kadar sıklıkla olumsuz etkileniyor arasında 0.430** (p ≤ 0,01)
,internet kullanma düşüncesi ne kadar sıklıkla kendilerini hayatlarıyla ilgili sıkıntılardan uzaklaştırıyor sorusu ile başkaları ile dışarıya çıkmak
yerine internet kullanmayı ne kadar sıklıkla tercih ettikleri arasında 0.597** (p ≤ 0,01), ne kadar sıklıkla kendilerini tekrar internet kullanımı
beklentisi içinde buldukları sorusuyla internette geçirdikleri zamanı ne kadar sıklıkla azaltmaya çalışmalarına rağmen başaramadıkları
oluyor sorusu arasında 0.610**(p ≤ 0,01) değerinde olumlu bir anlamlılık tespit edilmiştir. İnternetsiz bir hayatın sıkıcı, boş ve neşesiz
olacağından ne kadar sıklıkla korktukları sorusu ile ne kadar sıklıkla kendilerini tekrar internet kullanımı beklentisi içinde buldukları arasında
0.576** (p ≤ 0,01) ,internet kullandıklarında kendilerini birisinin rahatsız etmesi durumunda ne kadar sıklıkla şiddet uyguladıkları, bağırdıkları
veya sinirli oldukları sorusu ile herhangi bir kişinin kendilerine internette ne yaptıklarını sorduklarında ne kadar sıklıkla kendilerini
savundukları veya paylaşmak istemedikleri arasında 0.542** (p ≤ 0,01), gece geç saatlerde internet kullandıkları için ne kadar sıklıkla
uykusuz kalıyorsunuz sorusu ile internette geçirdikleri zamanı ne kadar sıklıkla azaltmaya çalıştıklarına rağmen başaramadıkları oluyor
arasında 0.592** (p ≤ 0,01) değerinde olumlu bir anlamlılık tespit edilmiştir. İnternette olmadıkları zamanlarda düşüncelerini ne kadar
sıklıkla internet ile meşgul ettikleri veya kendilerini internet kullanırken hayal ettikleri sorusu ile internette geçirdikleri zamanı ne kadar
sıklıkla azaltmaya çalıştıklarına rağmen başaramadıkları oluyor sorusu arasında 0.682** (p ≤ 0,01), internet kullanırken kendilerini ne
sıklıkla sadece bir kaç dakika daha derken sorusu ile internette geçirdikleri zamanı ne kadar sıklıkla azaltmaya çalışmalarına rağmen
başaramadıkları oluyor arasında 0.636** (p ≤ 0,01), internette geçirdikleri zamanı ne kadar sıklıkla azaltmaya çalıştıklarına rağmen
başaramadıkları oluyor sorusu ile meşguliyetleri(iş hayatı, okul hayatı) ilgili performans veya verimliliğin internet yüzünden ne kadar sıklıkla
389 II. International Conference on Communication, Media, Technology and Design
02-04 May 2013
Famagusta – North Cyprus
olumsuz etkilendikleri arasında 0.720** (p ≤ 0,01) değerinde olumlu bir anlamlılık tespit edilmiştir. İnternette geçirdikleri zamanı ne kadar
sıklıkla gizlemeye çalıştıkları sorusu ile internet kullanmadıkları zamanlarda kendilerini bunalımlı, mutsuz veya sinirli hissederken tekrar
internet kullanmaya başladıklarını bu duyguların geçtiği ne kadar sıklıkla oluyor sorusu arasında 0.574** (p ≤ 0,01), internet kullanmadıkları
zamanlarda kendilerini bunalımlı, mutsuz veya sinirli hissederken tekrar internet kullanmaya başladıklarını bu duyguların geçtiği ne kadar
sıklıkla oluyor sorusu ile başkaları ile dışarıya çıkmak yerine internet kullanmayı ne kadar sıklıkla tercih ettikleri arasında 0.690** (p ≤ 0,01) ,
sosyal paylaşım sitelerinde gerçek isimlerini kullandıkları sorusu ile gerçek hayattaki karakterlerinin sosyal paylaşım sitelerindeki
karakterleriyle uyuştuğu arasında 0.446** (p ≤ 0,01) değerinde olumlu bir anlamlılık tespit edilmiştir, Sosyal paylaşım sitelerindeki
kullanıcılara gerçek hayatlarından bahsetmeleri sorusu ile sosyal paylaşım sitelerinde gerçek isimlerini kullandıkları arasında 0.402** (p ≤
0,01) ,sosyal paylaşım sitelerindeki kullanıcılara kimseye göstermedikleri kendilerini gösterirler sorusu ile insanlarla sosyal paylaşım
sitelerinde daha kolay iletişim kurmaları sorusu arasında 0.450** (p ≤ 0,01) değerinde olumlu bir anlamlılık tespit edilmiştir. İnsanlarla sosyal
paylaşım sitelerinde daha kolay iletişim kurmaları sorusu ile sosyal paylaşım sitelerindeki kişilerle olan iletişimlerinde kendilerini güvende
hissettikleri arasında 0.511** (p ≤ 0,01) , vakitlerini sosyal paylaşım sitelerindeki arkadaşlarıyla geçirmeyi tercih ettikleri sorusu ile insanlarla
sosyal paylaşım sitelerinde daha kolay iletişim kurdukları arasında 0.485** (p ≤ 0,01) değerinde olumlu bir anlamlılık tespit edilmiştir.
Gerçek hayattaki karakterlerinin sosyal paylaşım sitelerindeki karakterleri ile uyuştuğu sorusu ile sosyal paylaşım sitelerinde gerçek
isimlerini kullanmakta olduğu arasında 0.446** (p ≤ 0,01) , sosyal paylaşım sitelerindeki kişilerle olan iletişimlerinde kendilerini güvende
hissettikleri sorusu ile insanlarla sosyal paylaşım sitelerinde daha kolay iletişim kurdukları arasında 0.511** (p ≤ 0,01) değerinde olumlu bir
anlamlılık tespit edilmiştir.
İnternette çok zaman geçirdiklerinden dolayı yükümlülüklerini ihmal etmeleri sorusu ile internette geçirdikleri zamanı partnerleriyle
geçirecekleri zamana ne kadar sıklıkla tercih ettikleri arasında 0.449* (p≥ 0,05) , önceden kararlaştıklarından daha uzun sürede internette
kaldıkları sorusu ile internetteki kişilerle ne kadar sıklıkla yeni arkadaşlıklar sorusu arasında 0.246* (p≥ 0,05), internette geçirdikleri zamanı
partneriyle geçirdikleri zamana ne kadar sıklıkla tercih ettikleri zamana tercih ettikleri sorusu ile internette olmadıkları zamanlarda
düşüncelerini ne kadar sıklıkla internet ile meşgul ettikleri veya kendilerini internet kullanırken hayal ettikleri arasında 0.217* (p≥ 0,05),
internetteki kişilerle ne kadar sıklıkla yeni arkadaşlıklar kurdukları sorusu ile yapmaları gereken bir işten önce ilk olarak e-postalarını ne
kadar sıklıkla kontrol ettikleri arasında 0.243* (p≥ 0,05), herhangi bir kişinin kendilerine internette ne yaptıklarını sorduklarında ne kadar
sıklıkla kendilerini savundukları veya paylaşmak istemedikleri sorusu ile önceden kararlaştıklarından daha uzun süre internette kaldıkları
sorusu arasında 0.254* (p≥ 0,05), internet kullanma düşüncesi ne kadar sıklıkla kendilerini hayatlarıyla ilgili sıkıntılardan uzaklaştırıyor
sorusu ile internette geçirdikleri zamanı partneriyle geçirdikleri zamana ne kadar sıklıkla tercih ettikleri arasında 0.258* (p≥ 0,05), ne kadar
sıklıkla kendilerini tekrar internet kullanımı beklentisi içinde buldukları sorusu ile herhangi bir kişinin kendilerine internette ne yaptıklarını
sorduklarında ne kadar sıklıkla kendilerini savundukları veya paylaşmak istemedikleri arasında 0.266* (p≥ 0,05), internetsiz bir hayatın
sıkıcı, boş ve neşesiz olacağından ne kadar sıklıkla korktukları sorusu ile internet kullanmadıkları zamanlarda kendilerini bunalımlı, mutsuz
veya sinirli hissederken tekrar internet kullanmaya başladıklarında bu duygularının geçtiği ne kadar sıklıkla olmakta sorusu arasında 0.232*
(p≥ 0,05), gece geç saatlere kadar internet kullandıkları için ne kadar sıklıkla uykusuz kaldıkları sorusu ile internetteki kişilerle ne kadar
sıklıkla yeni arkadaşlıklar kurdukları sorusu arasında 0.229* (p≥ 0,05), internette olmadıkları zamanlarda düşüncelerini ne kadar sıklıkla
internet ile meşgul ettikleri veya kendilerini internet kullanırken hayal ettikleri sorusu ile internette geçirdikleri zamanı partnerleriyle
geçirdikleri zamana ne kadar sıklıkla tercih ettikleri arasında 0.272* (p≥ 0,05), internet kullanmadıkları zamanlarda kendilerini bunalımlı,
mutsuz veya sinirli hissederken, tekrar internet kullanmaya başladıklarında bu duyguların geçtiği ne kadar sıklıkla olmakta sorusu ile
internetsiz bir hayatın sıkıcı, boş ve neşesiz olacağından ne kadar sıklıkla korktukları arasında 0.232* (p≥ 0,05), sosyal paylaşım
sitelerindeki kullanıcılara gerçek hayatlarından bahsettikleri sorusu ile gerçek hayattaki karakterlerini sosyal paylaşım sitelerindeki
karakterleriyle uymakta sorusuna 0.258* (p≥ 0,05), sosyal paylaşım sitelerindeki kullanıcılara kimseye göstermedikleri kendilerini
göstermekte olduğu sorusu ile insanlarla sosyal paylaşım sitelerinde daha kolay iletişim kurdukları arasında 0.248* (p≥ 0,05), gerçek
hayattaki karakterlerini sosyal paylaşım sitelerindeki karakterleriyle uyuşmakta sorusu ile sosyal paylaşım sitelerindeki kullanıcılara gerçek
hayatlarından bahsetmekte sorusu arasında 0.258* (p≥ 0,05) ,değerlerine göre önemli bir ilişki olmadığı görülmektedir.
Sonuç ve Öneriler
Sosyal kimlik oluşumunda sosyal ağların etkileri daha geniş kitleler üzerinde incelenmeli ve bireylerin ne derece sosyal ağlardan etkilendiği
ortaya konulmalıdır.
Bununla birlikte, sosyal ağlarda kendi kimliklerini kullanmayan bireyler arasında sosyal kimlikle ilgili benzerlik veya farklılıklar
araştırılarak bireylerin gerçek kimliklerini saklamaya iten nedenleri de bu çerçevede araştırılabilir.
Aynı zamanda, demografik özelliklere uyruk ölçeği de eklenebilir, farklı kültürlerde ne derece farklı analizler ortaya konulacağı, sosyal
ağların kullanıcılar üzerindeki sosyo-kültürel ve ekonomik bağlamda herhangi bir etkisinin olup olmadığı araştırılabilir.
İnternet bağımlıları üzerine yapılan olan çalışma ile sosyal kimliğin kişinin kimlik oluşuma ne gibi etkileri olduğu ve bu bağlamda, hızla
gelişen e-sosyalleşme sürecinin toplumlar ya da kişilerarası ne derece manipülatif bir etkiye sahip olduğu araştırılabilir.
Anket sonuçlarından yararlanılarak, İnternet kullanımının kullanıcıların büyük bir çoğunluğunun özel hayatlarını engellemediğini,
internet kullanımının katılımcılar arasında sorumluluk ihmalinin çoğunlukla kişiden kişiye değiştiğini, internet kullanımı sırasında bireylerin
kendilerini savunma ihtiyacı hissetmeden internet kullandıklarını, internet kullanım sıklığını gizlemeye ihtiyaç duymayan bireylerin, sosyal
paylaşım sitelerinde bireylerle daha kolay iletişim kurdukları ve sosyal ağlardaki bireylerle olan iletişimlerinde kullanıcıların kendilerini
güvende hissettmedikleri sonuçlarını çıkarabiliriz.
Kaynaklar
Acun, R (2011,çevrimiçi). Her Dem Yeniden Doğmak: Online Sosyal Ağlar Ve Kimlik. http://www.millifolklor.com/tr/sayfalar/89/08_.pdf [20
Şubat 2013]
Akyazı, E , Ünal,A (2013,çevrimiçi). İletişim Fakültesi Öğrencilerinin Amaç,Benimseme, Yalnızlık Düzeyi İlişkisi Bağlamında Sosyal Ağları
Kullanımı. http://globalmediajournaltr.yeditepe.edu.tr/makaleler/GMJ_6._sayi_Bahar_2013/pdf/Akyazi_Tutgun.pdf [20 Şubat
2013]
Arısoy,Ö (2009,çevrimiçi). İnternet Bağımlılığı Ve Tedavisi. http://www.cappsy.org/archives/vol1/cap_1_6.pdf [26 Şubat 2013]
Aytaç,Ö (2006,çevrimiçi). Tüketimcilik ve Metalaşma Kıskacında Boş Zaman.
http://www.deu.edu.tr/userweb/timucin.yalcinkaya/TUKETIMCILIK%20ve%20METALASMA%20KISKACINDA%20BOS%20ZAMA
N.pdf [18 Şubat 2013]
Bakıroğlu,C (2013,çevrimiçi). Sosyalleşme Ve Kimlik İnşası Ekseninde Sosyal Paylaşım Ağları. ab.org.tr/ab13/bildiri/228.pdf [27 Şubat
2013]
Belin,M , Yıldız,H (2011,çevrimiçi). Lise Öğrencilerinin Facebook Adlı Sosyal Paylaşım Sitesini Kullanma Amaçları Üzerine Sosyolojik Bir
İnceleme: Eskişehir Örneği. mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/26/.../10032002_06.pdf [25 Şubat 2013]
Cüceloğlu,D (1996). Yeniden İnsan İnsana. [18 Şubat 2013]
Denizci, M (2007,çevrimiçi). Bilişim Toplumu Bağlamında İnternet Olgusu ve Sosyopsikolojik Etkileri.
http://iletisim.marmara.edu.tr/db/userfiles/file/Marmara%20%C3%9Cniversitesi%20Site%20Haritas%C4%B1/AKADEM%C4%B0K
%20B%C4%B0R%C4%B0MLER/Yay%C4%B1nlar/Say%C4%B1lar/milef_dergi/marmara_iletisim_sayi_15.pdf [19 Şubat 2013]
Fearon,J (1999,çevrimiçi). What Is Identity (As We Now Use The Word)?. http://www.stanford.edu/~jfearon/papers/iden1v2.pdf [2 Mart
2013]
390 II. International Conference on Communication, Media, Technology and Design
02-04 May 2013
Famagusta – North Cyprus
Göker,G , Doğan,A, Demir,M (2010,çevrimiçi). Ağ Toplumunda Sosyalleşme Ve Paylaşım: Facebook Üzerine Ampirik Bir Araştırma.
perweb.firat.edu.tr/personel/yayinlar/fua_1664/1664_69454.pdf [4 Mart 2013]
Hall,S (2000,çevrimiçi). Who Needs Identity?. http://caledonianblogs.net/mefi/files/2011/01/Hall.pdf [6 Mart 2013]
Kara,Y , Coşkun,A (2012,çevrimiçi). Sosyal Ağların Pazarlama Aracı Olarak Kullanımı. www.iibfdergi.aku.edu.tr/pdf/14_2/5.pdf [8 Mart
2013]
Karaduman,S (2010,çevrimiçi). Modernizmden Postmodernizme Kimliğin Yapısal Dönüşümü. http://journal.yasar.edu.tr/wp
content/uploads/2012/08/No17Vol5_6_Sibel_Karaduman.pdf [8 Mart 2013]
Koştaş,M. (1987, çevrimiçi). Sosyalleşme (Socialisation). http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/770/9798.pdf [8 Mart 2013]
Madran,A (2011,çevrimiçi). Sosyal Kimlik Ve Ayrımcılık. http://www.secbir.org/wp-content/uploads/2011/01/07-ANDAC-DEMIRTASMADRAN-2.pdf [11 Mart 2013]
Siyez, D (2011). Kişilerarası İlişkiler ve Etkili İletişim.
Ward, S (2009,çevrimiçi). Ethics, New Media And Social Networks. http://www.gmj.uottawa.ca/0901/v2i1_eid%20and%20ward.pdf [14 Mart
2013]
Vural,B , Bat, M (2010,çevrimiçi). Yeni Bir İletişim Ortamı Olarak Sosyal Medya: Ege Üniversitesi İletişim Fakültesine Yönelik Bir Araştırma.
http://journal.yasar.edu.tr/wp-content/uploads/2012/08/3_BVural_MBat.pdf [17 Mart 2013]
391 

Benzer belgeler