toprak alarm verıyor

Transkript

toprak alarm verıyor
TOPRAK ALARM VERIYOR
İZPİM PP 108
TMMOB Ziraat Mühendisleri
Odası‘nda yapılan basın
toplantısına, AÜZF Dekanı Prof.
Dr. Gökhan Söylemezoğlu, GTHB
Toprak Reformu Genel Müdürlüğü
Tarım Arazileri Değerlendirme
Daire Başkanı Dr. Yüksel Şahin, ZMO
Başkanı Özden Güngör, FAO Türkiye
Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül
Akın ve Türkiye Toprak Bilimi
Derneği Başkanı Prof. Dr. Ayten
Namlı katıldı. Yapılan toplantının
ardından bir basın açıklaması yapıldı. Ancak toprak sınırlı bir varlıktır.
Kaybedildiğinde veya bozulduğunda
insanların yaşam süresi içinde tekrar
kazanılamaz. 1 cm toprağın oluşması
için yüzlerce yıl gerekir. Topraklar
yenilenebilir varlıklar değildir, bu
yüzden toprakların korunması gıda
güvenliği ve sürdürülebilir gelecek
için büyük önem taşımaktadır. 22’de
köy kahvesi
Şemsi Bayraktar
“Tarım arazileri
elimizden
çıkıyor”
22’de
www.koykahvesi.com.tr
“Köylere giden tek gazete”
Temmuz 2015 Yıl: 3 Sayı: 34
Fiyatı: 3 TL Yıllık Abonelik: 30 TL
Gediz Ovası'nda
Cehennem çukuru
Dünyanın en verimli 7 tarım cennetinden birisi olarak
kabul edilen Gediz Ovası’na can veren Çaldağı’nda
işletilen nikel madeninde bilirkişi keşfi yapıldı.
Yöre insanlarının da katıldığı keşifte, “cehennem
çukuru” denilen madenin devasa büyüklükteki açık
ocağının doğada yarattığı korkunç manzara gözler
önüne serildi. Köylüler ise, ürünlerinin son yıllarda
veriminin düşmesinden şikayetçi. 26’da
Ucuz ve doğal ete
ulaşmanın yolu
keçiden geçiyor
Batı Akdeniz Ekonomisini
Geliştirme Vakfı ile Damızlık
Koyun Keçi Yetiştiricileri
Birliği’nin birlikte düzenlediği
Batı Akdeniz Küçükbaş
Hayvancılık Çalıştayı’nın sonuç
raporu açıklandı. 15’te
Büyükşehir Yasası
hayvancılığı yok
edecek 14’te
Küçükbaş hayvancılığın
büyük sorunları!..
Ersin Bozkurt’un yazısı 13’te
Geleceği çalınan Çaldağı
Feyaz Tatar’nın yazısı 27’de
Kuru üzümde organik Organik tarıma Güvenilir gıdada
tarım harekatı
39. sıradayız
135
TL
destek
Türkiye’nin dünyada
en büyük ihracatçısı
olduğu çekirdeksiz
kuru üzümün,
Türkiye’deki en büyük
üreticisi konumundaki
Manisa’da organik
üretim için kollar
sıvandı. 8’de
Manisa’da
uygulanan
Çatak Projesi
kapsamında
organik tarım
yapan üreticilere dekar
başına 135 TL destekleme
verileceği belirtildi. 6’da
Küresel Gıda
Güvenliği
İndeksi 2015
sonuçlarına
göre Türkiye,
109 ülke
arasında 39. sıradaki yerini
korudu. 4’te
HububatBayraktar
müdahale
Şemsi
alım fiyatları açıklandı
Bakan Eker, 2015 yılı için 2
numaralı Anadolu kırmızı sert
ekmeklik buğdayın müdahale alım
fiyatının ton başına 862 lira olarak
belirlendiğini açıkladı. 19’da
Üretici isyanda
Buğday fiyatı maliyetleri kurtarmadı. Borçlarını ödemekte zorlanan çiftçi, fiyatın geç açıklanması
yüzünden ürününü tüccara ucuza
sattı. TMO alım yapmazsa fiyatların
daha da düşeceği belirtildi. 17’de
Sütte inovasyon
yapmayan zorlanır
İzmir’in Tire ilçesi düzenlenen
ve Sektör temsilcilerinin biraraya
geldiği sempozyumda “Süt ürünleri
ve teknolojilerinde inovasyon”
konusu tartışıldı. 25’te
Çin’de Türk
zeytinyağı fırtınası 21’de
Yetiştiricinin yeni gözdesi ‘zeytin küspesi’ 24’te
2
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Iğdır, Kinoa bitkisine
ev sahipliği yapacak
TürKomp tüketiciye gıda
seçiminde rehberlik ediyor
Türkiye’nin ilk Ulusal Gıda Kompozisyon Veri
Tabanı başta tüketici olmak üzere gıda, tarım
ve sağlığa kadar çok sayıda sektöre internet
üzerinden hizmet verecek
G
ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve TÜBİTAK işbirliğinde
geliştirilen Türkiye’nin ilk Ulusal
Gıda Kompozisyon Veri Tabanı
“TürKomp”; gıda, tarım ve sağlık
sektörünün yanısıra başta tüketici olmak üzere üreticiler, sanayiciler, bilim adamları ve diyetisyenlere hizmet verecek bir başarıya
imza attı.
Üç kuruluşun işbirliği ile toplam
12 Ar-Ge kuruluşundan 43 Ar-Ge
personeli ile 4,4 milyon TL bütçe ve 4 yıllık çalışma sonunda ulusal gıda içerikleri belirlenerek, bir
veri tabanında toplandı. Veri tabanının oluşturulmasında tüm Türkiye taranarak, ülkemizde üretilen
ve tüketilen et, süt, meyve ve sebze ürünleri, sıvı ve katı yağlar gibi
14 farklı gıda grubundan 582 gıda
maddesine ait 105 farklı gıda bileşeni incelenerek 60 bin civarında
veri kaydedildi.
Çalışmada ayrıca 53 geleneksel gıdaya ait gıda kompozisyon
verileri de elde edilerek ürünlerin tarihsel kökenleriyle ilgili
ait bilgi derlendi. Bu gıdalara ait
üretim yöntemleri yerinde incelenerek kayıt altına alındı.
Kendi verisini üreten
7’inci ülkeyiz
Ulusal Gıda Kompozisyon veri
tabanı TürKomp; ABD, Fransa,
Hollanda, İngiltere, Almanya ve
Danimarka’nın ardından dünyada
kendi verilerini üreten 7. veri tabanı olup verilerin tamamı uluslararası standartlarda ve güvenilir yöntemlerle elde edildi. Bu veri tabanı
ile gıda kompozisyon verileri bugüne kadar başka ülkelere ait veri
tabanlarından karşılanmakta iken,
TürKomp ile tükettiğimiz gıdalara
ait daha doğru verilere ulaşma imkanı elde edilmiş olacak.
TürKomp’a; Türkçe ve İngilizce dil seçeneği ile bedelsiz olarak
internet üzerindenhttp://www.turkomp.gov.tr adresinden ulaşılabilecek.
TürKomp’ta veri arama
Kısaca Türkomp adıyla hizmete giren veri tabanında gıdaya, bileşene ve beslenmeye göre arama
yapılabiliyor.
Gıdaya göre aramada, içeriği öğrenilmek istenen gıda maddesinin
adı listeden seçilerek ya da arama
kutusuna yazılarak içeriğinde bu-
lunan tüm bileşenler görülebiliyor.
Bileşene göre (proteinler, karbonhidratlar, vitaminler, mineraller gibi) aramada gıdalar bileşen
miktarına göre çoktan aza doğru
sıralanıyor. Buna göre örneğin; A
vitamini olan gıdaları öğrenilmek
isteniyorsa bileşen kısmına A vitamini yazılarak, en fazladan en aza
şeklinde sıralanmış olarak A vitamini içeren gıdalar görülebiliyor.
Beslenmeye göre aramada düşük
enerjili, az yağlı, yağsız, yüksek
lifli ve yüksek proteinli olarak sınıflandırılan gıdalar arasından seçim yapılabilmesine imkan tanıyor. Böylelikle çeşitli nedenlerle
beslenme tercihi yapacak olanlara
rehberlik ediliyor.
Ayrıca “Gıdaları karşılaştır” bölümünde iki farklı gıda, bileşenleri yönünden, aynı ekran üzerinde
karşılaştırılabilmekte, “beslenme
çantası” uygulamasıyla ise seçilen
birden çok gıdanın toplam enerji
ve besin ögesi değerleri kolaylıkla
hesaplanabiliyor.
TürKomp veri tabanının geliştirilerek sürdürülebilirliğinin
sağlanması her yıl yeni ürünler
eklenmesi ve bu konuda gelen taleplerin karşılanması, Bakanlık
Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğüne bağlı Bursa Gıda ve Yem Kontrol Merkez
Araştırma Enstitüsü tarafından yapılıyor.
Atatürk ve Iğdır üniversitelerinin deneme sahasına ekilen, astronot gıdasının ham maddesi olarak bilinen kinoa, boy vererek ilk hasada hazır
hale geldi.
Güney Amerika kökenli bitkinin Iğdır'da ekilen
25 farklı çeşidinden verim elde edildi. Özellikle tuzlu toprakta yetiştirilen kinoanın boyu, 2 aya
yakın süreçte bir metreyi geçti.
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa
Tan, Melekli beldesindeki ekim sahalarında yaptığı incelemenin ardından, kinoanın Türkiye'de de
yetiştirilmesi amacıyla Iğdır Üniversitesi ile ortak
proje geliştirdiklerini söyledi.
Projeyle, yurtdışından bitkinin 25 farklı çeşidini
temin ettiklerini anlatan Tan, ülke ve bölgenin yapısına uygun kinoa çeşitlerini belirlemeyi hedeflediklerini bildirdi.
Çay’da kota artırıldı
Sütlüoğlu, ÇAYKUR Genel Müdürlüğünde düzenlediği basın toplantısında, 25 Nisan'da yaş çay
kampanyasını açtıklarını anımsatarak, havaların soğumasının çay gelişimini yavaşlattığını ve
alımların 9 Mayıs'ta başlayabildiğini belirtti.
Bugüne kadar 53 bin ton yaş çay aldıklarını ifade eden Sütlüoğlu, ay sonuna kadar hedeflerinin
yaklaşık 100 bin ton olduğunu söyledi.
Sütlüoğlu, son iki yılda günlük 6 bin 600 ton
olan yaş çay işleme kapasitelerini, 8 bin tona çıkardıklarını kaydederek, her yıl Mayıs dönemi
için 350 kilogram olan dönüm başına kotayı, bu
yıl şartlar nedeniyle sezon başında 450 kilogram
olarak belirlediklerini anlattı.
3
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
4
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Küresel Gıda Güvenliği İndeksi 2015 sonuçlarına göre Türkiye, 109 ülke arasında 39. sıradaki yerini korudu
Güvenilir gıdada 39. sıradayız
D
uPont tarafından
desteklenen ve
Economist Intelligence Unit (EIU)
tarafından geliştirilen Küresel Gıda Güvenliği İndeksi
2015 sonuçlarına göre Türkiye, 109 ülke arasında 39. sıradaki yerini korudu.
2015 Küresel Gıda Güvenliği İndeksi sonuçları, Expo
Milan 2015’te düzenlenen etkinlikte açıklandı. 2012’den
bu yana gıda güvenliği/güvenilirliği alanındaki gelişmeleri ortaya koyan indeks, 2015
yılında, 109 ülkeyi tüm dünyada tarım alanındaki yatırımların, işbirliklerinin ve politikaların süregelen etkisini,
28 gıda güvenliği göstergesine göre ölçüyor. İndeks sonuçlarına göre, küresel gıda
güvencesindeki iyileşmeler
devam ederken, Orta ve Doğu
Avrupa’da siyasi karışıklıklar
ve hızlı kentleşme nedeniyle
güçlükler de var.
Etkinlikte konuşan DuPont
Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı James C. Borel, “Dünya nüfusu arttıkça, kentlerde yoğunlaştıkça ve orta
sınıf genişledikçe kaynakları doğru bir biçimde gıda sistemlerini ve bu sistemlerin
dayanıklılığını güçlendirmeye odaklamak zorundayız.
Sorunların altında yatan nedenleri; bir insanın yemek yiyebilmesini etkileyen kilit
dinamikleri ele almamız gerekiyor” dedi. Borel, doğru
kaynak yatırımını güvence altına alan dört kilit alanı da,
“Çiftçi verimliliği için inovasyon, gıdanın besleyiciliğinin arttırılması, adil ve açık
ticaret politikalarının oluşturulması ile gıda
israfının azaltılması” olarak
vurguladı.
“Türkiye,
istikrarlı
bir ilerleme
kaydediyor”
DuPont Türkiye Ülke Müdürü Halide Aydınlık ise
2015 Küresel Gıda Güvenliği İndeksi’nin değerlendirmede yer alan ülkelerin üçte
ikisinde yıldan yıla iyileşme
kaydedilmesiyle gıda güvencesinin küresel çapta arttığını ortaya çıkardığına dikkat
çekti. Aydınlık, “Siyasi istikrarsızlık ve GSYH büyüme hızı, ülkedeki kentleşme
hızından daha düşük olan ülkeler, İndeks’te daha düşük
skorlar elde etti. Türkiye’nin
gıda güvenliği konusunda istikrarlı bir ilerleme kaydettiğini görüyoruz. İndeks’e göre
Türkiye’nin kalite ve güvenilirlik konusunda skoru halen
yüksek. Önceki yıla göre ulaşılabilirlik kategorisinde de
gözle görülür bir gelişim yaşandı. Gıda güvencesi konusunda güçlükleri yenmek için
tüm paydaşların inovasyona yatırım yaptığı bir süreçte,
bu rakamların daha da yükseleceğine inancımız tam” diye
konuştu.
artırarak 39. sıradaki yerini
koruyan Türkiye, en yüksek
skoru kalite ve güvenilirlikte
elde ederken, en hızlı büyümeyi ise 3 puanlık artışla ulaşılabilirlik kategorisinde beş
sıra birden yükselerek yaşadı.
Türkiye’nin, Kalite & Gü-
venlik alanında da 2 puan
yükseliş kaydettiği indeks
sonuçlarına göre, gıda kaybı konusunda yaşanan 21.3
puanlık artış, gıda kaybında
azalma olduğunu gösterdi.
Diyet çeşitlendirmesinde
5.3 puanlık iyileşme kayde-
Organik buğdaydan “Anadolu Ekmeği”
Balıkesir'de sağlıklı ve doğal ürün tüketimini teşvik için bir araya gelen ''Yaşam Dostu Ürün
Grubu''nun bölgeye özgü organik uzun saplı buğdaydan ürettiği geleneksel ''Anadolu Ekmeği'' büyük ilgi görüyor.
Yaklaşık iki yıl önce 15 kişiyle yola çıkan, bugün sayıları 60'a ulaşan "Yaşam Dostu Ürün Grubu"nun üyelerinden Gül Zeybek yaptığı açıklamada, son derece sağlıklı ve doğal, her yaştan
bireyin tüketebileceği ekmek yaptıklarını söyledi.
Mayasını bile kendilerinin çoğalttığı ekmekte
hiçbir katkı maddesi olmadığını vurgulayan Zeybek, kimyasal madde kullanmadıklarını da sözlerine ekledi.
En hızlı büyüme
ulaşılabilirlikte
Küresel Gıda Güvenliği İndeksi’nde puanını, 2014 yılına göre yüzde 1,8 oranında
Sorumlu Yazıişleri Müdürü
Ayhan Şener
Temmuz 2015 Yıl:3 Sayı: 34 Aylık Gazete
STL Medya Ltd. Şti. adına
İmtiyaz Sahibi
Mehmet Özmen
Genel Yayın Yönetmeni
Ersin Bozkurt
Görsel Yönetmen
Selami Özcan
Haber Koordinatörü
Şehriban Çimen
Redaksiyon
Reklam Grup Müdürü
Esin Şimşek
Reklam Müdürü
Abdi Güven
Reklam Servisi
Duygu Erecek
Gülsüm Sena
Feyaz Tatar
Abone Servisi
Ekin Gürsoy
den Türkiye için küresel açlık
sınırının nüfusa oranında 3.9
puanlık artış görüldü.
Tarım ithalatında ise %1,2
oranındaki gümrük artışından
kaynaklı olarak 1.8 puanlık
düşüş yaşandı.
Marmara Temsilcisi
Mustafa N. Cancan
0549 321 35 05
Yayına Hazırlık ve Yönetim Adresi
Kazım Dirik Mah. 375 Sk. Piramit İş Merkezi
No: 18 D: 203 Bornova - İZMİR
Tel: 0.232 486 88 86 - Faks: 0.232 486 51 18
e-mail: [email protected]
web: koykahvesi.com.tr
Baskı: Turkuvaz Matbaacılık Yayıncılık A.Ş. Çınarlı Mh.
Ankara Asfaltı Cad. No: 5 Konak-İZMİR
Baskı Tarihi: 1 Temmuz 2015
Bölgesel süreli yayın.
Gazetede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir.
Gönderilen yazılar yayınlansın veya yayınlanmasın iade edilmez. Yazı
ve fotoğraflardan kaynak belirtilmesi koşuluyla alıntı yapılabilir.
Gazetemiz Basın Ahlak ve Yasası ilkelerdine uymayı taahhüt eder.
5
HABER
Çiftçi Kulübü’nde
bereket var
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Tarım haberlerini herkesten önce öğrenmek
Vodafone’la işte bu kadar kolay!
CIFTCI yaz, 2434’e gönder.
Vodafone
ÜCRETSİZ
Vodafone Çiftçi Kulübü üyeliğinden tüm Vodafone aboneleri yararlanabilir. Çiftçi Kulübü’ne üyelik ücretsizdir. Çiftçi Kulübü kapsamında gönderilen her türlü bilgi ve uyarı, ilgili resmi kurum ve kuruluşlardan gelen
tahminleri ve önerileri yansıtmakta olup, her türlü içerik ilgili kurum ve kuruluşların sorumluluğundadır. Abonelerimizin bu bilgileri değerlendirirken diğer bilgi kaynaklarından da faydalanmaları önerilir.
Vf Ciftci_250x325_Koy Kahvesi.indd 1
20/05/15 17:17
6
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Organik tarıma 135 TL destek
M
anisa’nın Ahmetli İlçesi Alahıdır Mahallesi’nde
düzenlenen organik tarım
konulu eğitime Manisa Valisi Erdoğan Bektaş, Manisa Gıda,
Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Hasan Çebi, Ahmetli Kaymakamı Necmi
Akman, Ahmetli Belediye Başkanı Ahmet Alhan ve Ahmetli Gıda, Tarım ve
Hayvancılık İlçe Müdürü Ekrem Altıparmak katıldı. Üreticilerle uzmanların
ve yetkililerin bir araya geldiği eğitimde organik tarımın uygulanabilirliği ve
çalışmaları hakkında bilgi paylaşımında bulunuldu.
Eğitimin açılışında konuşan Ahmetli
Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürü Ekrem Altıparmak, Ahmetli ilçesinin,
iklim şartları, toprak yapısı ve çiftçi bilgi seviyesiyle organik tarımın yapılmasında oldukça elverişli bir yer olduğunu
ifade etti. Altıparmak, “Düzenlemiş olduğumuz bu tür eğitimlerle çiftçilerimizin organik tarım konusundaki bilgi ve
beceri kapasitelerinin daha da artacağını
ve daha kaliteli ve kazançlı üretim yapacaklarını düşünüyoruz” dedi.
Ahmetli Merkez, Alahıdır, Derici,
Gökkaya, Karaköy, Kargın, Kestelli ve
Seydiköy Mahallelerinde 66 çiftçinin 2
bin 89 dekar alanda bağ, zeytin, erik ve
kirazda organik tarım yaptığını söyleyen
Altıparmak sözlerini şöyle sürdürdü:
Organik tarım
teşvik edilecek
“Toplam tarım alanlarımızın yüzde
1,81’inde organik tarım uygulanmaktadır. Organik tarımda desteklemelerin
yükseltilmesi ve girdi temininde üreticilere çeşitli kolaylıkların sağlanması gerekmektedir. Çevre Amaçlı Tarım
Arazilerini Koruma Programı Projesi ilçemizde bin dekardan 2 bin dekara yükseltilmiştir. Çatak Projesi desteklemesi
organik tarım yapan çiftçilere uygulanacak, böylece ilçemizde organik tarım
teşvik edilmiş olacaktır”.
Manisa Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü organik tarım çalışmaları
kapsamında tüm ilçe ve mahallelerde üreticileri bilgilendirmeye devam ediyor
Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Hasan Çebi ise üzümün Manisa için en fazla ekonomik değer getiren
ürün olduğuna değindiği konuşmasını, “Üzüm üretimimiz tarım arazilerimizin yüzde 14’ünü kapsadığı halde gelirimizin çok büyük bir kısmını üzümden
elde etmekteyiz. Ürettiğimiz bu üzümün yaklaşık olarak yüzde 70’ini her
yıl ihraç ediyoruz. 2014 yılı rakamları
itibariyle yaklaşık 1 milyon 600 bin ton
üzüm ürettik ve yurtdışına kuru ve yaş
üzümde 1 milyon tonun üzerinde üzüm
ihracatımız oldu” şeklinde sürdürdü.
Avrupa'da organik tarım
pazarı yılda yüzde 15 artıyor
Çebi, Manisa için organik tarımın çok
önemli bir konu olduğunu ve bu kapsamında İl Müdürlüğü olarak eğitimlere
ara vermeden devam edildiğini vurguladı. Çebi şunları söyledi:
“İlimizde 140 bin dekar alanda orga-
nik tarım yapılmaktadır. Bu bizim için
önemli bir rakam. Avrupa Birliği pazarında organik tarım pazarı her yıl yüzde
15 oranında artıyor. Bu pazarda bizim
de mutlaka yerimizi almamız gerekiyor. Organik tarımda çevreyi korumak
çok önemli, çünkü çevre bizim yaşam
alanımız. Kullanmış olduğumuz kimyasal ilaçlarla çevreyi her geçen gün
daha da kirletiyoruz. İnsan ve hayvan
sağlığına da bu ilaçlarla zarar veriyoruz. Kullandığımız bu ilaçlardan bir an
önce vazgeçmemiz gerekiyor. Organik
tarım hiçbir şeyin kullanılmadığı tarım
değildir. Organik tarımda da kendine
has kayıt yöntemleriyle beraber kullanılan preparatlar vardır. Bunlarla üretim yapıldığı zaman bugünkü verimden aşağı kalmayacak kadar verim elde
edilebilmektedir. Organik tarım ilimizde her yerde yapılabilir. Yapılamayacak hiçbir havzası yoktur. Organik tarım yapan üreticilerimize dekar başına
70 TL destekleme verilmektedir. Bu yıl
itibari ile de Çatak Projesi kapsamında
organik tarım yapan üreticilere dekar
başına 135 TL destekleme verilecektir. Amacımız Manisa’nın tamamında
biran önce organik tarıma geçmek. Bu
konuda her türlü hazırlığımız devam
ediyor”.
“Organik ürünlerin
düzenli bir pazarı yok!”
Manisa Valisi Erdoğan Bektaş ise konuşmasında, Türkiye’nin mevzuat olarak Dünyanın en ileri organik tarım
mevzuatına sahip olan ülkelerden birisi olduğunu belirtti. Bektaş, “Organik
tarım çalışmaları kapsamında ilimizde
üreticilerle, sanayicilerle, akademisyenlerle görüşmeler yapıyoruz. Bu konuda
fuarları ziyaret ediyoruz. Organik tarımın doğru ya da yanlış olmasına yönelik kimsenin aklında böyle bir soru yok.
Herkes bu işin olması gerektiğini biliyor” dedi.
Türkiye’de gerçek organik üretim yapan üreticilerin ürünlerinin yurtiçi piyasasında hak ettiği değeri bulamayıp,
yurtdışı piyasasına gittiğine dikkat çeken Bektaş, “Düzenli bir iç pazar oluşamamış. Üretici üretmiş olduğu ürünü
satarken pazara güven duymak istiyor.
Aynı şekilde tüccar da üreticinin ürettiği ürünü alırken kalıntı konusunda güven duymak istiyor. Demek ki ortada
bir güven eksikliği var. Biz de bu konuda ilimizde bir ekip oluşturduk ve çalışmalarımız devam ediyor. Türkiye’de
daha önce bazı illerin deneyip de başaramadığını biz başaracağız. Türkiye’nin
en önemli Organik Tarım Ürünleri Fuarı’nı Manisa’da yapacağız. Üreticisi,
sanayicisi, tanıtıcısı, sertifika kuruluşu
ve bu sektörler arasındaki güveni oluşturmak için ne gerekiyorsa yapıyoruz.
Bu konuda sistemli, eksiği olmayan bir
proje üzerinde çalışıyoruz” dedi.
Konuşmaların ardından Ahmetli Gıda,
Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü’nde görevli Ziraat Mühendisi Hatice
Camcı tarafından, organik tarımın uygulanabilirliği ve yaygınlaştırılması konularında katılımcılara eğitim verildi.
Eğitim sonrasında Vali Bektaş ve beraberindeki heyete Ahmetli’nin Cambazlı Köyü’nde 170 dekar alan üzerinde
bulunan domates seraları gezdirildi.
7
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
8
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Kuru üzümde
organik tarım
harekatı
T
ürkiye’nin dünyada
en büyük ihracatçısı olduğu çekirdeksiz
kuru üzümün, Türkiye’deki en büyük üreticisi konumundaki Manisa’da organik
üretim için kollar sıvandı. Manisa Valiliği, iyi tarım uygulamalarının ötesinde, il genelinde
organik üretim için çalışmalar
yürütüyor. Ege Kuru Meyve ve
Mamulleri İhracatçıları Birliği, Manisa Valiliği ile birlikte
çekirdeksiz kuru üzümde konvansiyonel değil, organik tarımsal üretime ağırlık verilmesi kararı aldı.
Üreticiye ilaç katkısı
yaptırımı
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, çekirdeksiz kuru üzümde
Türkiye’nin dünya üretimin-
de yüzde 30-35 düzeyinde payla lider konumda olduğunu belirterek, “Dünya ticaretinde ise
açık ara öndeyiz. Yıllık ihracatımız 500 milyon doları aşıyor.
Ancak, üretimde bilinçsizlik ve
eğitim yetersizliği nedeniyle
maalesef zaman zaman ilaç kalıntısı sorunu yaşıyoruz. Üreticilerimizin iyi tarım ve hatta organik tarım pratiklerine
yönlendirilmeleri, üründe kalıntı bırakmayan kültürel uygulamaların kamu tarafından
özendirilmesi, ilaç bayileri ile
zirai ilaç satışlarının yakından
kontrol ve denetimi, ürününde kalıntı çıkan üreticilere ise
yaptırım uygulanması başlıca
beklentilerimiz arasında. Sektördeki tüm paydaşlar olarak
elimizi taşın altına koyarak sorumluluk bilinci ile hareket etmeliyiz” dedi.
Hedef; tamamen
organik tarım
yeterli güven ortamı oluşmamış” açıklamasını yaptı.
Manisa Valisi Erdoğan Bektaş da il genelinde tüm tarımsal ürünlerde organik tarıma
geçmeyi hedeflediklerini belirterek, “Gediz Nehri’ndeki kirliliği yüzde 60-65 oranında
azaltmak için Manisa ve ilçelerindeki sanayi bölge ve tesislerinde arıtma tesisleri kurulması
yönündeki projeyi hayata geçirdik. Esas sorun kontrolsüz ilaç
ve gübre kullanımı. İyi tarım
uygulaması soruna çare olamaz, hedef organik tarıma geçiş olmalı. Ülkemizde organik
tarımsal üretim ihracat odaklı
gelişmiş. İç piyasada maalesef
sistem işlemiyor, organizasyon
yetersiz. Üretici ve tüketicide
kafa karışıklığı var. Tüketicide
de organik ürüne karşı bir kuşku söz konusu. Sertifika olsa da
Organik ürün
karaborsada
Kuru Meyve ve Mamulleri
Sektör Kurulu Başkanı Osman
Öz de bazı yıllarda organik bandırılmamış kuru üzüm bulmakta
zorlandıklarını, bu yıl da bu tip
üzümün karaborsaya düştüğünü
dile getirerek, “Alıcılardan işlenmemiş ürün ithal edip, işleyip
paketledikten sonra ihracat yapılması yönünde talepler alıyoruz. Türkiye’deki tarımsal arazi
yapısının küçük ve parçalı olması, organiğe geçişi ve verimliliği önlüyor. Serpinti yoluyla ilaç
bulaşması riski nedeniyle organik bağcılığın konvansiyonel tarım alanlarından bağımsız pilot
alanlarda başlatılarak yaygınlaştırılması lazım. Organik üretim
için öncelikle sözleşmeli organik
tarım yoluyla büyük üreticilerden başlanmalı” dedi.
7 yılda il genelinde
organik tarım
TARİŞ Üzüm Kooperatifleri
Birliği Genel Müdürü Yurtcan
Biryol ise yıllar önce TARİŞ
olarak bir organik bağcılık yatırımına giriştiklerini, ancak üst
üste birkaç yıl yaşadıkları olumsuzluklar nedeniyle devam ettiremediklerini söyledi. Biryol,
Türkiye’de üretilen çekirdeksiz kuru üzümün ancak yüzde
2’sinin organik olduğunu söyledi. Manisa Gıda Tarım Hayvancılık İl Müdürü Hasan Çebi
de Manisa’da yılda ortalama 50
bin dekar alanda organik tarıma
geçişi hedeflediklerini, böylece
7 yılda il genelinde organik tarıma geçilmiş olacağını belirtti.
Organik çilek tersine göç yarattı
Konya'nın Hüyük ilçesinde, verilen
teşviklerle hız kazanan ve üreticiler açısından daha iyi gelir imkanı sağlayan
organik çilek üretimi, ilçeden göçü durdurdu. 2007'den sonra modern tarım
tekniklerinin uygulanmasıyla çilek üretimi hız kazandı. Şimdilerde çilek üretimi yapan çiftçiler, bahçelerinde yaptıkları yerlerde konaklıyor.
Gidenler geri geldi
Gıda, Tarım Hayvancılık Hüyük
İlçe Müdürü Yücel Doğan:"Organik
çilek yetiştiriciliğinin daha iyi gelir
imkanı sunması nedeniyle yöreye tersine göç başladı. Geçmişte büyükşehirlere göç edenlerden iş durumu iyi
olmayanlar geriye dönüş yaparak organik çilek üretimine başladı"dedi.
Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığının çalışmalarından duydukları memnuniyeti dile getiren üreticiler, göçün
azaldığını ve kendi işlerini yaptıklarını söylediler.
9
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
10
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Türkiye, örtü altı tarımda
dünya beşincisi
D
ünya yaş meyve sebze üretiminde önemli yere sahip
Türkiye, yaklaşık 714 bin
dekar örtü altı tarım alanıyla dünyada beşinci sırada yer alıyor.
AA muhabirinin BM Gıda ve Tarım Örgütü ile Antalya Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Müdürlüğü verilerinden
derlediği bilgilere göre, dünyada sebze yetiştiriciliği en çok Çin, Hindistan ve ABD’de yapılıyor; Türkiye ise
yaklaşık 30 milyon tonluk üretimi ile
dördüncü sırada yer alıyor. Türkiye’yi bu alanda İran, Mısır ve Rusya
takip ediyor.
Dünyada sera alanında Çin, 2 milyon
700 bin hektar ile birinci sırada yer alırken, bu ülkeyi sırasıyla Güney Kore, İspanya ve Japonya izliyor; Türkiye ise
beşinci sırada bulunuyor.
Seracılığın 1940’lı yıllarda başladığı
Türkiye’de ilk seralar, kamu kuruluşları
tarafından Antalya ve Mersin’de deneme amacıyla kuruldu, seracılık zaman
içerisinde Ege ve Marmara bölgelerinde yaygınlaştı.
Türkiye’de örtü altı tarım alanı yaklaşık 714 bin dekar düzeyinde hesaplanıyor, 628 bin 836 dekar alanda sebze, 71
bin 638 dekar alanda meyve, 13 bin 546
dekar alanda da süs bitkileri üretiliyor.
Başka bir ifade ile örtü altı üretim alanlarının yaklaşık yüzde 88’inde sebze,
yüzde 10’unda meyve ve yaklaşık yüzde 2’sinde de süs bitkisi üretimi gerçekleştiriliyor.
Yüzde 35’i Antalya’da
Türkiye genelinde örtü altı üretim
alanlarının yaklaşık 250 bin dekarı Antalya’da bulunuyor. Bu da, Türkiye’nin
lar oluşturabilir miyiz, bunu çalışmamız gerekiyor. İnşallah örtü altında yarı
tropik meyve yetiştiriciliği konusunda girişimlerimiz olacak. Başarılı olursak BATEM sertifikalı fidan için üretime başlayacak ve yarı tropik meyveleri
milli çeşit listemize sokacağız. Böylece
çiftçimize alternatif ürün çeşidi sağlamış olacağız çünkü çiftçimiz artık alternatif ürün istiyor.”
Son 10 yılda yüzde 60 artış
Türkiye, yaklaşık 714 bin dekar örtü altı tarım
alanıyla dünyada beşinci sırada bulunuyor
örtü altı alanlarının yaklaşık yüzde
35’inin Antalya’da olduğunu gösteriyor.
Antalya’yı yaklaşık 160 bin dekar
örtü altı alanı ile Mersin, 95 bin dekar
alan ile Adana, 45 bin dekar ile Muğla,
22 bin dekar ile Samsun, 15 bin dekar
ile İzmir, 14 bin dekar ile Aydın ve 11
bin dekar ile Hatay takip ediyor.
Türkiye’de cam sera alanlarının yaklaşık yüzde 83’ü, plastik sera alanlarının yüzde 52’si, yüksek plastik tünel
alanlarının yüzde 12’si ve alçak plastik tünel alanlarının yüzde 8’i Antalya’da yer alıyor.
Antalya’da örtü altı tarımda Aksu,
Kepez, Kumluca, Serik, Manavgat,
Alanya ve Gazipaşa ilçeleri öne çıkarken, Korkuteli ve Elmalı’da ise yayla
seraları bulunuyor.
Antalya Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Ahmet Dallı, AA muhabirine, domates, salatalık, biber, patlıcan ve
kabak başta olmak üzere kentteki sebzenin yaklaşık yüzde 80’inin seralarda
üretildiğini, Gazipaşa’da da örtü altında
muz üretimi yapıldığını söyledi.
Antalya’da örtü altı tarımın 1980’li
yıllardan itibaren hızlandığını dile getiren Dallı, son yıllarda yayla bölgeleri olan Elmalı ve Korkuteli’nde de örtü
altı tarımın arttığını kaydetti.
Hedef, örtü altında yarı
tropik meyve yetiştirmek
Örtü altında yarı tropik meyve yetiştirmek için Akdeniz Üniversitesi ile çalışmalar yaptıklarını belirten Dallı, şu
bilgileri verdi:
“Örtü altı meyvecilik şu anda Mersin
bölgesinde çok gelişmiş durumda. Bölgeye arkadaşlarımızı gönderdik, o bölgedeki teknik elemanlarla ve sahadaki danışmanlarla görüştüler. Antalya’da
örtü altında tropik ve yarı tropik şart-
Dallı, Antalya’da örtü altı tarımda
özellikle son 10 yılda ciddi artış sağlandığını, yörede 2002 yılında yaklaşık
150 bin dekar alanda örtü altı tarım yapılırken, bu miktarın bugün 250 bin dekara ulaştığını söyledi.
Antalya’da örtü altı tarımında yaklaşık 75 bin işletme bulunduğunu ifade
eden Dallı, ortalama dekar büyüklüğünün işletme başına 3 dekar civarında olduğunu kaydetti.
Örtü altı üretimde en temel sorunun
sera yapısı olduğunu anlatan Dallı, şehirdeki seraların yüzde 85’inin modern
yapısı bulunmadığına dikkati çekti.
Modern seralarda sera içi ortamının,
sıcaklığın, nem değerinin, bitkinin istediği su ve gübre miktarının tamamen
bilgisayar ortamında tespit edildiğini,
hatta topraksız üretimin yapılabildiğini vurgulayan Dallı, “İlimizdeki seraların yüzde 85’i geleneksel çünkü modern
seraların maliyeti çok yüksek. Rantabl
hale getirmek için büyük bir işletme olması gerekiyor. En az 30-35 dekarın
üzerinde böyle bir yapı kurmalısınız ki
size ekonomik olarak geri dönsün. Yani
bizim çiftçinin yapabileceği iş değil”
diye konuştu.
11
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
12
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
“Büyükşehir Yasasında yeni düzenleme
yapılmazsa küçükbaş hayvancılık yok olacak!”
Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı (BAGEV) ve Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır,
“Büyükşehir Yasası”nda değişiklik yapılmaması halinde, Türkiye’de küçükbaş hayvancılık ve tarımsal
üretimin yok olacağını, vatandaşların da eti daha pahalı tüketmek zorunda kalacağını söyledi
Çalıştay raporunu sektörle ilgili tüm kurumların yanı sıra
ilgili bakanlıklara da sunacaklarını belirten Çandır, yeni kurulacak hükümetten de bu konuda taleplerde bulunacaklarını
söyledi.
B
atı Akdeniz Küçükbaş Hayvancılık Çalıştayı’’ raporuna
göre, “Büyükşehir
Yasası’’nın değişmemesi halinde küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yok olacak, vatandaş eti
daha pahalı tüketecek.
Batı Akdeniz Ekonomisini
Geliştirme Vakfı (BAGEV) ve
Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, “Büyükşehir Yasası”nda değişiklik yapılmaması halinde, Türkiye’de
küçükbaş hayvancılık ve tarımsal üretimin yok olacağını, vatandaşların da eti daha pahalı tüketmek zorunda kalacağını
söyledi.
Ekonomi Muhabirleri Derneği Antalya üyeleriyle bir araya
gelen Ali Çandır, 2015 Ocak
ayında Antalya İli Damızlık
Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği ile ortaklaşa düzenledikleri
‘’Batı Akdeniz Küçükbaş Hayvancılık Çalıştayı’’ raporunu
açıkladı. Türkiye’de kişi başı
kırmızı et tüketiminin 13 kilogram düzeyinde olduğunu ve
çok yetersiz olan bu oranı artırmak için küçükbaş hayvancılığının geliştirilmesi gerektiğini bildirdi.
Küçükbaşa da karkas
teşviki verilmeli
Batı Akdeniz Bölgesi’nin
keçi sayısı bakımından Türkiye’de ikinci konumda olduğunu, yurttaşların et ihtiyacının karşılanması için küçükbaş
hayvan yetiştiriciliği teşvik
edilmesi, 20 TL olan küçükbaş
havyan teşvikinin 35 TL’ye
çıkarılması gerektiğini ifade
eden Çandır, şu talepleri dile
getirdi: “Küçükbaş hayvancılıkta kayıt dışı kesimler önlenmeli. Büyükbaş hayvan kesimlerinde olduğu gibi küçükbaş
hayvan kesimlerinde de karkas teşviki verilmeli. Organize
hayvancılık bölgeleri kurulmalı. Devletin gıda politikası çok
sağlam temellere dayandırılmalı. Büyükşehir Yasası kırsal
kesimlerde küçükbaş hayvacılık başta olmak üzere tarımsal
üretimi zor durumda bırakacak,
mera ve yaylalar kontrol edilemez hale gelecek. Büyükşehir
Yasası ile köylerde başta hayvancılık olmak üzere tarımsal
üretime darbe vurulacak. Büyük şehir Yasası’nda mutlaka
yeni düzenleme yapılmalı. Bu
düzenleme yapılmaz ise küçükbaş yetiştiriciliği yok olacak,
vatandaş eti daha
pahalı tüketmek
zorunda kalacak. Et
ithalatı artacak.’’
Çalıştay raporunda öne çıkan sorunlar ve öneriler
Çoban mesai saati istiyor
Sürü yöneticisi (çoban) kursları yetersiz. Çobanların sağlık güvencesi yok. Gençler çobanlık yapmak istemiyor. Kimse de çobana kız vermek istemiyor. Çoban mesai saati istiyor. İyi
çoban sıkıntısı var. Çoban kendini bir akademisyen gibi yetiştirmeli. Yurtdışından gelen kaçak
çobanlar var.
Irklar kayboluyor. Orman içi otlak sahaları yetersiz. Yetiştiriciler sattıkları hayvanları sistemden göremiyor. KKKS yavaş çalışıyor, işlemler uzun sürüyor, karmaşık veri girişi var.
Bürokrasi fazla.
Islah çalışmaları
Islah politikalarının merkezden yönetilmesi sonucu sorunlar oluşmakta. İl Islah Komitesi kurulmalı. Islah çalışmalarını bu komite yürütmelidir.
Hayvan sahiplerinin aşı yapmaları önlenmeli. Serbest çalışan veteriner hekimler ve İl Gıda
Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğündeki veteriner hekimler koordineli çalışmalı. Hastalıklarla
mücadelede kurumlar arası bağlantı kopukluğu
yaşanıyor. Yerel yönetimler salgın hastalıklarla
mücadelede yetersiz görülüyor.
Mera ıslahı için kaynak ayrılmalı
Mera tahribine yönelik cezalar caydırıcı olmalı. Mera ıslahı için daha çok kaynak ayrılmalı. Tarım arazilerinin uygun dönemde otlatmaya
açılması için düzenleme yapılmalı. Otlatılmayan
alanların otlatılması için teşvik verilmeli.
Üretim planlaması ve pazarlama
Pazara sevk edilen veya kesime gönderilen
tüm hayvanlar kayıt altına alınmalı, kayıt dışı
kesimler önlenmeli. Bu amaçla büyükbaşlarda
olduğu gibi küçükbaşlarda da karkas üzerinden
teşvik verilmeli.
Et ve Süt Kurumu’nun üretici ve tüketiciyi
koruması, kırmızı et fiyatına denge getirilmesi,
et fiyatlarının belirlenmesinde tüm paydaşların
katılımı ile ortak politika ve yol izlenmeli, üretici örgütleri tek bir çatı altında toplanmalı ve tüm
örgütlerdeki kavram kargaşası önlenmelidir.
Hayvan pazarları illerde haftada bir yerine iki
gün kurulmalı, böylelikle küçük üreticinin pazara ulaşması kolaylaştırılmalıdır.
Sanayicinin büyükbaş ve tavuk etine verdiği
önemin küçükbaş hayvanlara da verilmesi sağlanmalı.
Sürdürülebilirliğin sağlanması adına bu değerli hayvanlardan elde edilen ürünler hak ettiği değerde pazarlanabilmelidir. Bu amaçla oğlak
ve keçi etinin tanıtımı yapılarak besin değeri tüketiciye doğru bir şekilde anlatılmalıdır.
Haksız rekabetin önlenmesi adına reyonlarda koyun keçi, oğlak ve kuzu eti ayrı ayrı etiketlemeli.
Köylerin mahallelere dönüştürülmesi sebebiyle, yerleşim yerleri veya mahalle içerisinde kurulacak olan yeri işletmeler ruhsat alamamakta.
Organize hayvancılık bölgeleri ile işletmelerin toplulaştırılması, üretici birliklerinin bu alanlarda söz sahibi olmasının sağlanması, çok sayıda küçük ölçekli aile işletmelerini bir araya
getirilip, alt yapı eksikliklerinin giderilerek işletmelerin ruhsatlandırılması sağlanmalı.
Doğrudan yetiştirici birlikleri ile ilgili bir temel yasa oluşturulmalı.
Kaynak: Dünya Gazetesi
13
www.koykahvesi.com.tr
T
arım politikalarında
hayvancılığın önemi çok büyük. Hayvancılık politikalarında üst
üste yapılan büyük yanlışlıkların sonucunda küçükbaş hayvancılığımız can
çekişiyor.
Türkiye’de ucuz et üretimi için büyükbaş hayvan üretimi teşvik edilirken küçükbaş hayvancılık
hep gözardı edildi. Oysa
büyükbaş hayvancılık Türkiye’de et için değil süt
için yapılıyor. Ağırlıklı olarak Holstein ırkı beslenen
Türkiye’de dana eti olarak da bu ırk mecburen tüketiliyor. Oysa Holstein et
ırkı değil sütçü bir ırk. Ancak büyükbaş hayvan üretimi için verilen teşviklerin
yarısı bile küçükbaş hayvan ırkları için verilmiyor.
köy kahvesi
HABER
Yazı/Yorum
Küçükbaş
Hayvancılığın
büyük sorunları!..
Ersin Bozkurt
Teşvik verilen küçükbaş
ırkı içinde yer alan Saanen
keçileri de sütü için yatırım yapılan bir tür. Yani sözün özü; Türkiye’de eti için
beslenen ve bunun için de
teşvik edilen ırk sayısı yok
denecek kadar az. Bütün
bunların yanı sıra Büyükşehir Yasası ile tarım ve hayvancılığın önü daha da tıkandı. Geçtiğimiz Ocak
ayında Antalya’da Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı (BAGEV) ve
Antalya Ticaret Borsası tarafından düzenlenen “Batı
Akdeniz Küçükbaş Hayvancılık Çalıştayı”nda sorun dile getirildi ve sonuç
bölümünde neler yapılması gerektiği rapor haline
getirildi.
Antalya Ticaret Borsası başkanı Ali Çandır, Ekonomi Gazetecileri Derneği üyeleri ile yaptığı basın
toplantısında bu raporun
sonuçlarını anlattı. Türkiye’de kişi başına düşen kır-
mızı et tüketiminin 13 kg
civarında olduğunu belirten Çandır, bu rakamın çok
yetersiz olduğunu ve artması için küçükbaş hayvancılığın geliştirilmesi ve
teşvik edilmesi gerektiğini söyledi. Küçükbaş hayvan kesimlerinde de karkas
teşviki verilmesi gerektiğini belirten Çandır, Organize Hayvancılık Bölgeleri
kurulması halinde hayvancılığın gelişme sürecinin
hızlanacağını da dile getirdi. Seçim sonrası kurulacak hükümete hazırlanan
raporun sunulacağını ve
bu konuda somut adımların atılmasını isteyeceklerini belirten Çandır kayıt dışı
kesimlerin de mutlaka önlenmesi gerektiğini, 20 TL
olan küçükbaş hayvan teşvikinin minimum 35 TL’ye
çıkartılmasını talep edeceklerini söyledi.
Büyükşehir Yasası ile kırsal kesimlerde küçükbaş
hayvancılık başta olmak
üzere tarımsal üretimin de
zorlaştırıldığını, mera ve
yaylaların kontrol edilemez hale geldiğini dile getiren Çandır, yeni düzenlemeler yapılmazsa tarım ve
hayvancılığın giderek yok
olacağını ve eti çok daha
fazla ücret ödeyerek yiyebileceğimizi ifade etti.
Tespitlerin çok doğru olduğunu ve bunların yapılmaması halinde zaten eti
çok kısıtlı yiyen bir toplum
olarak hiç et yiyemeyen
bir toplum olacağımızdan
kuşkum yok. Tarım ve hayvancılık için artık çok daha
kalıcı ve ciddi önlemlerin
alınması şart!
İthal büyükbaşlar geliyor
T
Gebe Hayvanların
Kesimleri Önlenmeli
İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü
Ahmet Güldal, Kemalpaşa ilçesine bağlı 'Halilbeyli Köyü Kırsal Kalkınma Kooperatifi'ne ait
mezbahaya bir denetim ziyareti gerçekleştirdi.
İl Müdür Yardımcısı Hüseyin Akbaş ile Hayvan
Sağlığı ve Yetiştiriciliği Şube Müdür Vekili Ayşe
Şener'in katıldığı ziyarette, İl Müdürü Güldal,
yetkililerden canlı hayvan ve et fiyatları hakkında bilgi alarak, incelemelerde bulundu. Ülkemizde et ve süt üretiminin arttırılması için gebe veya damızlık niteliği taşıyan dişi
hayvanların kesimlerinin önlenmesinin büyük
önem taşıdığını ifade eden Güldal, yetiştiricilerin dişi hayvanların damızlık değerini yitirdiğini gösteren veteriner hekim raporları ile birlikte kesime getirilmesi konusuna dikkat çekti. Konuyla ilgili denetimlerin il genelinde devam edeceğini belirten Güldal, "Damızlık değerini yitiren dişi hayvanlar konusunda,
serbest ya da resmi veteriner hekimler tarafından düzenlenmiş olan raporların ve hayvanların, kesimhanelerde görevli resmi veteriner hekimlerce itinalı bir şekilde kontrol
edilmesini ve bu kontroller sonucu uygun görüldüğü takdirde kesimlerine izin verilmesi
gerek" dedi. ürkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği'nin
Uruguay’dan ithal ettiği 9 bin 250 adet besilik
büyükbaş hayvan, Bandırma, Çelebi Limanına getirildi. Büyükbaş
hayvanlar yapılacak olan kontrollerin ardından Van, Kırşehir, Sakarya, Bursa, Düzce, Aydın ve İzmir’de
bulunan üreticilere dağıtılacak.
180 bin tane daha gelecek
Konuyla ilgili gazetecilere açıklamalarda bulunan Bursa İnegöl Süt
Üreticileri Birliği Başkanı Şaban
Çetizli, “Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği tarafından
Uruguay’dan ithal edilen 9 bin 250
adet besilik büyükbaş hayvan Bandırma, Çelebi Limanına getirilmiştir. Büyükbaş hayvanların yapılacak
kontrollerin ardından Van, Kırşehir, Sakarya, Bursa, Düzce,Aydın
ve İzmir’de bulunan büyükbaş hay-
van üreticilerine dağıtılacaktır. Yapılan anlaşmalar gereği 180 bin adet
daha büyükbaş hayvan periyodik
aralıklarla ülkemize gelecek ve yurdun değişik yerlerindeki üreticilere
dağıtılacak. Gelen hayvanların ırkları; Limuzin, Şarole, Angus ve Belçika Lavisi’dir. Desteklerinden dolayı
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na teşekkür ederiz”dedi.
Kanatlı hayvan sevkine sağlık raporu zorunluluğu
Olası bir kuş gribi vakasına karşı tedbiri elden bırakmayan İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, bu
amaçla ‘Kuş Gribi Hastalığına Karşı
Alınacak Önlemler’ ile ilgili bir toplantı düzenledi. İl Müdürlüğü tarafından,
hayvan hastalıklarına karşı il içindeki
canlı kanatlı hayvan sevkinde ‘Veteriner
Sağlık Raporu Alınması’ şartı getirildi.
İl Müdürlüğüne bağlı Hayvan Sağlığı
ve Yetiştiriciliği Şubesi tarafından organize edilen toplantıya, İl ve İlçe Müdürlüklerindeki görevli teknik personel, kanatlı hayvan sektörü temsilcileri katıldı.
Düzenlenen bilgilendirme toplantısında katılımcılara konuyla ilgili ‘Hayvan
Sağlık İl Komisyon Zabıtası Kurulu Kararları’ aktarıldı. Toplantıda ayrıca, kuş
gribi hastalığına karşı alınacak önlem
üzerinde duruldu.
14
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Küçükbay Grubu İSO
500’de Ege’nin gururu
İ
stanbul Sanayi Odası
(İSO) tarafından açıklanan Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu listesinde Küçükbay Yağ
San.A.Ş. 98’nci sırada yer alırken, yeni kuruluşu Reka Bitkisel Yağlar A.Ş. 255’nci olarak
listede yer aldı. Yağ sektörünün güçlü kuruluşu Küçükbay
Yağ Sanayi A.Ş.’nin her yıl istikrarlı bir şekilde yer aldığı İSO 500’de gerçekleşen bu
tablo yüzleri güldürdü.
Küçükbay Grubu’nun İzmir’de Orkide ve Ekiz markası ile bitkisel yağ üretimi ve satışı faaliyetinde bulunan şirketi
Küçükbay Yağ ve Deterjan Sanayi A.Ş., 2014 yılında yaptığı 888.597.832 TL satış ile en
büyük 500 sanayi kuruluşu arasında 98. sırada yer aldı.
Küçükbay Grubu’nun İstanbul merkezli bitkisel yağ üretimi yapan ve Türkiye’nin en
büyük yağlık tohum kırma tesisine sahip yeni kuruluşu Reka
Bitkisel Yağlar A.Ş. de üretime geçmesinin ikinci yılında
en büyük ilk 500 sanayi şirketi
listesinde 396.603.136 TL ciro
ile 255. sırada yer alarak büyük
bir başarı gerçekleştirdi.
Küçükbay Grubu Yönetim
Kurulu Başkanı Ahmet Küçükbay, sıvı ve margarin dahil endüstriyel yemeklik yağ
sektörünün her türünde en geniş ürün yelpazesine ve en büyük kapasitesine sahip olan
Grubun, sadece yurt içinde değil ihracat pazarlarında da faaliyetlerine devam ettiğini açık-
ladı. 2015 yılında da büyümeye
devam edeceklerini ve konsolide bazda Grup cirosunu 2 milyar TL’ye çıkarmayı hedeflediklerini ifade eden Küçükbay,
“Başarı yolculuğumuzda Türk
halkı, tedarikçilerimiz, bayilerimiz ulusal ve uluslararası
müşterilerimiz ile birlikte yürüyoruz. Ülkemize hizmet yarışında, geleceğimiz için yeni
yatırımlarla gücümüze güç katarken Türkiye için üretiyor,
ihracat yapıyor, Türkiye ile
birlikte büyüyoruz. Bu gururu bizlere yaşatan tüketicilerimize, çalışanlarımıza teşekkür
ederiz” dedi.
Önceki yıl faaliyete geçen
Avrupa’nın en büyük yağ tesisleri arasında gösterilen Tekir-
dağ Muratlı’daki entegre yağ
tesisleri ve zeytinyağı alanında bir biri ardına yaptıkları yatırımlarla büyüme hedeflerini
büyük bir kararlılıkla sürdürdüklerini de sözlerine ekleyen
Küçükbay Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Küçükbay, “Üst düzey yönetimimiz
ve personelimizin katkılarıyla teknolojiye, kaliteye yatırım
yaparak Orkide markalı ürünlerimizi iç pazarda olduğu kadar dış pazarda da en iyi şekilde sunduk. Ar-Ge’ye ve kalite
standartlarına verdiğimiz ağırlıkla güvenilir marka imajımızı sağlamlaştırdık. Kaliteli
ürün-uygun fiyat dengesini korumaya daima özen gösterdik”
şeklinde konuştu.
köy kahvesi
Ayçiçeği üreticisine
1,1 milyon lira destek
Manyas'ta ayçiçeği üreticisine 1 milyon 100
bin lira destek ödemesi yapılacak.
Manyas Yağlı Tohumlar
Kooperatifi Başkanı Sadettin Kalpakçı, ilçede ayçiçeği
üretimi yapan çiftçilere toplamda 1 milyon 100 bin lira
ödeme yapılacağını belirtti.
Kilogram başı 30 kuruş
destek verildiğini kaydeden Kalpakçı, "479 ayçiçeği
üreticimize 5 bin 200 ton ayçiçeği karşılığında 1 milyon
100 bin lira destek ödemesi yapılacak. Desteklemeler
ile beraber 2014'te ayçiçeği alım fiyatı 1,65 liraya
ulaştı. Ödemeler Gıda , Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından kooperatifimiz
aracılığıyla gerçekleşecek.
Üreticilerimiz kimlik numaralarının son rakamına göre
ödemeleri Ziraat Bankası'ndan alabilirler" diye konuştu.
Kalpakçı, 2015 ayçiçeği alım kampanyasında kooperatiflerine ürün dökecek ortaklarının rekolte
beyanname verme süresinin 15 Temmuz'da sona ereceğini de sözlerine ekledi.
Aydınlı 7 bin 600
üreticiye fark ödemesi
desteklemesi yapılacak
Aydın’da kütlü pamuk,
yağlık ayçiçeği, soya ve hububat üretimi yapan 7 bin
600 üreticiye 163 buçuk milyon TL fark ödemesi desteklemesi yapılacak.
Aydın Tarım Havzaları
Üretim ve Destekleme Modeline göre 2014 Yılı Ürünü
Yağlı Tohumlu Bitkiler, Hububat ve Baklagil Fark Ödemesi Uygulaması İl Komisyonu Vali Yardımcısı Komisyon
Başkanı Abdullah Aslan başkanlığında toplandı. Aydın
genelinde kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, buğday ve arpa üreticileri-
ne ilçelerden gelen sonuçların
ve sistemden alınan verilerin İlçe Komisyon kararları
ile karşılaştırıldı. Aydın genelinde; 2014 yılı kütlü pamuk,
yağlık ayçiçeği ve soya fasulyesi üretimi yapan 6 bin
977 üreticiye, 162 milyon 980
bin 701,62 TL, hububat üretimi yapan 623 üreticiye ise
609 bin 620,62 TL hakkedişleri düzenlenerek Komisyon
Kararları ve Ödeme İcmalleri prim ödemelerinin yapılması doğrultusunda Gıda Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü’ne gönderildi.
Manisa’da 36 projeye “hibe” desteği
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından son
değerlendirilmesi yapılarak
onay verilen 36 proje, Manisa’da faaliyete geçmeye hazırlanıyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Manisa İl Müdürü Hasan
Çebi, 9. Etap sözleşmelerinin
imzalandığı toplantıda yatırımcılarla bir araya geldi.
İl Müdürü Çebi, Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında
gerçekleştirilen Tarıma Dayalı Ekonomik Yatırımların, Manisa’nın tarım potansiyelini
artıracağını belirterek, 36 proje sahibinin Manisa’da yatırım yapmaya hazır olduğunu
söyledi.
Manisa’ya 2006 yılından bu
yana uygulanan yatırım programları çerçevesinde, 2014 yılı
itibariyle 8 etap halinde 165
proje gerçekleştirdiklerini belirten Çebi, bu projelerin toplam tutarının 73 milyon 438
bin lira olduğunu ve verilen
hibe tutarının 37 milyon 577
bin lira olduğunu kaydetti.
2015 yılında yapılacak olan
36 projenin toplam yatırım tu-
tarının 31 milyon 116 bin olduğunu bunun 15 milyon 248
bininin yapılan sözleşmelerle
hibe kapsamında yatırımcılara
verileceğini vurguladı.
Toplantı, proje sahipleriyle 2015 yılı Kırsal Kalkınma
Yatırımlarının Desteklenmesi
Programı Kapsamında 9. Etap
sözleşmelerinin imzalanmasıyla sona erdi.
15
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Ucuz ve doğal ete ulaşmanın
yolu Keçi'den geçiyor
Türkiye Çin’e 5 bin ton zeytinyağı satmayı hedefliyor
Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı (BAGEV) ile Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği’nin
(DKKYB) birlikte düzenlediği Batı Akdeniz Küçükbaş Hayvancılık Çalıştayı’nın sonuç raporu açıklandı
B
atı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı (BAGEV) ve
Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ali
Çandır, Ekonomi Muhabirleri Derneği
üyeleriyle bir araya geldi.
Buluşmada BAGEV ve DKKYB birlikteliğinde Ocak ayında yapılan Batı
Akdeniz Küçükbaş Hayvancılık Çalıştayı Sonuç Raporu paylaşıldı. Başkan
Çandır çalıştayda, 9 masada küçükbaş
hayvancılığın sorunlarına ilişkin 200
soruya yanıt arandığını kaydetti. Çandır, çalıştayın; Burdur, Isparta Antalya illerinden gelen üreticilerin, et ticareti yapanların, STK temsilcilerinin ve
bilim adamlarının katılımıyla yapıldığını belirtti.
Çalıştayda sürü yönetimi, hayvanların
kayıt sistemi, çobanlık mesleğinin sorunları, mera-otlak-orman ilişkisi, hayvan hastalıkları, üretim planlaması ve
et tüketimi gibi bir çok sorun gündeme
geldi. Çandır, hazırlanan raporu Gıda
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na sunacaklarını, hayvancılıkla ilgili tüm kuruluşlara göndereceklerini bildirdi. Sözlerine devam eden Çandır, yayınlanan
raporla ilgili, “Küçükbaş hayvancılığın
Batı Akdeniz’de gelişmesi için yapılması gerekenler yeni kurulacak hükümete de ileteceğiz. Konunun taraflarıyla
küçükbaş hayvancılığın gelişmesi için
bir çalışma grubu oluşturacağız” dedi.
Yurtdışından gelip kaçak
çalışan çobanlar var
Rapora göre, Antalya 1 milyonun üstündeki koyun ve keçi varlığıyla Mersin’in ardından ülkede ikinci sırada yer
alıyor. Ancak, “keçi ormana giremez”
gibi yanlış uygulamalar nedeniyle bölgedeki küçükbaş hayvan varlığı yüzde
40 oranında azaldı. Son dönemde yanlışlığın farkına varılarak politika değişikliğine gidildi ancak küçükbaş hayvancılığın bölgede gelişmesi için daha
fazla önlem alınması ve desteklemede bulunulması gerekiyor. Rapora göre,
küçükbaş hayvancılıkta en büyük sıkıntılardan biri çoban. Halkın çobana kötü gözle bakıldığına dikkat çekilen raporda, çobana kız bile verilmediği
vurgulandı. Çobanların sağlık güvencesi olmaması, elektrik su gibi temel gereksinimlerini karşılayamama gibi karşılaştıkları zorluklar nedeniyle 2 bin
TL maaşla hayvan otlatmak yerine, 800
TL maaşla kentte yaşamayı tercih ettiğine dikkat çekilen raporda, yurt dışından gelerek kaçak çalışan çoban varlığına vurgu yapıldı. BAGEV Başkanı Ali
Çandır, “Çoban sıkıntısı nedeniyle Bulgaristan, Rusya, Suriye gibi ülkelerden
gelen çobanlar var” dedi.
Keçi azalınca et fiyatı arttı
Çalıştay raporunda, köylere mahalle statüsü kazandıran Büyükşehir Yasası’nın bölgedeki hayvancılığı tehdit ettiği de belirtildi. Küçükbaş hayvan
varlığının azalmasıyla et fiyatlarında
yükseliş yaşanması da Çalıştay Raporu’na girdi. Raporda yazana göre; kıl
keçisi, özellikle de bölgenin öz evladı
Honamlı gibi keçi ırkları desteklenmeli,
etçil hayvanlar kadar hızlı büyüyen, sütçül hayvanlar kadar döl verimi olan bu
ırka sahip çıkılmalı. BAGEV Başkanı
Çandır, geçtiğimiz yıllarda keçilerin ormana girmesinin yasaklanmasına dikkat
çeti ve ekledi, “Et fiyatlarındaki artışlar
da hep bu dönemlere geliyor. Bizim Toroslar’ın avantajını değerlendirerek doğal beslenme koşullarında keçi üretimini artırmamız gerekiyor ki insanımız ete
daha kolay ulaşsın”.
Raporda yer olan bilgiye göre Türki-
ye’de kişi başına yıllık 13 kilogram kırmızı et tüketiliyor. Bu rakam ABD’de
31, AB ülkelerinde 20 kilograma kadar
çıkıyor. Türkiye’de kişi başına yıllık
toplam et tüketimi ise 25,3 kilogram.
Türkiye, yakın çevresindeki ülkelerle kıyaslandığında en düşük et tüketimine sahip ülke. Kişi başına yıllık et tüke-
timinde komşularımızın durumu bizden
çok daha iyi: Rusya’da 62,9 kg, İran’da
36,3 kg, Yunanistan’da 74,8 kg, Bulgaristan’da 53 kg, Azerbaycan’da 32 kg,
Ermenistan’da ise 32 kg, Suriye’de ise
22, kilogram. Ukrayna, İsrail, Lübnan,
Mısır, Libya, Tunus’ta bile kişi başına
et tüketimi Türkiye’nin çok üstünde.
İzmirli 21 üreticiye,
51 Saanen Tekesi dağıtıldı
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘Koyun ve Keçilerde Verimliliği Arttırma Projesi’ kapsamında Torbalı,
Menderes ve Buca’dan toplam 21
üreticiye, 51 adet damızlık saanen
tekesi törenle dağıtıldı.
Torbalı’da düzenlenen teke dağıtım töreni; Torbalı Kaymakamı
Aydın Memük, İzmir Gıda Tarım
ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet
Güldal, Torbalı Belediye Başkanı Adnan Yaşar Görmez, İzmir Koyun-Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Özer Türer, Torbalı Ziraat
Odası Başkanı Yılmaz Girgin’in katılımıyla gerçekleşti.
Törende konuşan İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ah-
met Güldal, “Torbalı’da ilk kez böyle bir proje düzenleniyor. Daha önce
birçok bölgede düzenlediğimiz proje
verimliliğini gösterdi. Torbalı’da da
göstereceğine inanıyorum. Yetiştiricilerimizin elindeki yerli teke ırklarla daha kaliteli sürüler elde edilerek
ülke ekonomisine katkı sağlamasını
amaçlanıyor. Yetiştiricilerin de verilen bu hizmeti en iyi bir şekilde değerlendirmesi gerekiyor. Bu kapsamda 21 üreticiye toplam 51 adet
hayvan dağıttık. Yapılan çekiliş sonucunda üreticiler hayvanlarını 1
saat içerisinde aldı” dedi.
Güldal, 2010 yılından bu yana İzmirli çiftçilere 273 adet damızlık
hayvan dağıtımı gerçekleştirildiğini hatırlattı.
16
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Türkiye'nin 2014 yılı hayvansal ürün ve
hayvan ihracatı 2 milyar 100 milyon Dolar
G
ıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehdi Eker, Mersin Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliğinin Akdeniz İhracatçı Birlikleri
(AKİB) binasında düzenlenen sektör toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin
2014 yılında hayvansal ürün ve
hayvan ihracatı 2 milyar 100
milyon dolar olduğunu söyledi. Yörüklerin sıkıntılarını çok
iyi bildiklerini ve onlara önemli destek verdiklerini ifade eden
Bakan Eker, Damızlık koyun
ve keçi yetiştiricilerinin önemli bir üretici kitlesi olduğunun
altını çizerek bu meslek grubunun kendi dönemlerinde özel
desteklendiğini söyledi.
Hayvancılığın gelişmesi için
yapılan çalışmaları anlatan Bakan Eker, küçükbaş hayvan sa-
yısının geçen yıl 42 milyona
çıktığını bildirdi. Bakan Eker,
sürü yönetimi elemanı yetiştirilmesi adına eğitim çalışması başlattıklarını anımsatarak,
sürü ıslahı için de 2006'dan
beri damızlık koç ve teke dağıtımı yaptıklarını belirtti. Hayvan yetiştiriciliğine faizsiz yatırım ve işletme kredi desteği
verdiklerini vurgulayan Bakan
Eker, "Bugüne kadar hayvancılık için 381 bin üretici 8,9 milyar lira faizsiz kredi aldı" dedi.
Konuşmasında Bakan Eker,
bu yıl küçükbaş hayvanı sözleşmeli besicilik modeli içine
aldıklarını ifade ederek, şöyle devam etti: "Yani şunu yapmaya çalışıyoruz, şehirlerde insanlar daha fazla koyun, keçi
eti yesin. Bunu uygulamak durumundayız. Bunun için de ko-
yun eti ve sütünün tüketimini artırmamız lazım. Şehirlerde
çocuklar evlerinin içinde koyun eti ve sütü tüketmiyorsa
ne yapacağız? Bunun bir şekil-
de tedbirlerini alacağız, teşvik
edeceğiz, öğreteceğiz."
Milli Savunma Bakanlığı ve
Türk Silahlı Kuvvetlerine tedarikçilik yapan Et ve Süt Kuru-
muna kırmızı ette yüzde 10 küçükbaş et kotası koyduklarını
aktaran Bakan Eker, bu düzenlemenin üretici için hayata geçirildiğini söyledi. Bakan Eker,
kırsal kalkınma desteklerini anlatarak, Türkiye'nin süt üretiminin 8,5 milyon tondan 18,5
milyon tona, kırmızı et üretiminin de 420 bin tondan 1 milyon
tona çıkartıldığını vurguladı.
Bakan Eker, cumhuriyet tarihinde ilk kez damızlık keçi ihracatı yapıldığını vurgulayarak,
"Türkiye'nin 2014 yılında hayvansal ürün ve hayvan ihracatı 2
milyar 100 milyon dolar. Bunun
dış ticaret fazlası da 1 milyar 600
milyon dolar. Yani Türkiye, dışarıdan aldığından 1 milyar 600
milyon dolar daha fazlasını dışarıya satıyor, yani net ihracatçıdır,
ithalatçı değildir" diye konuştu.
17
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Buğday üreticisi isyanda
Buğday fiyatı maliyetleri kurtarmadı. Borçlarını ödemekte zorlanan çiftçi, fiyatın geç açıklanması
yüzünden ürününü tüccara ucuza sattı. TMO alım yapmazsa fiyatların daha da düşeceği belirtildi
G
ıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in
açıkladığı 2015 yılı
hububat müdahale alım fiyatlarına göre; Anadolu kırmızı sert ekmeklik buğday müdahale alım fiyatı ton başına
862 TL oldu. Bakanlıkça verilen ton başına 127 TL prim ve
diğer desteklerle birlikte fiyatın 989 TL’ye yükseldiği bildirildi. Aydınlıkbuğday tarımının
yapıldığı yörelerdeki üreticilerle görüştü. Açıklanan alım fiyatından üretici memnun değil. Konyalı, Adanalı, Hataylı
ve Antalyalı üreticiler açıklanan fiyatın yetersiz olduğunu,
piyasada tüccarın insafına bırakıldıklarını söylediler. Ekmeklik A1 sınıfı 13.5 protein barındıran kırmızı sert buğdayda
yıllık ihtiyaç 21.5 milyon ton.
Geçen yıl 18.5 milyon ton üretim gerçekleşti. Bu yıl 25 milyon ton üretim gerçekleşecek.
Ziraat odaları başkanları, TMO
alım yapmazsa fiyatların daha
ise 82 kuruş' dedi. Bundan
ötürü bütün çiftçilerimiz bir
sıkıntıya girmiştir. Borçlarını bile ödeyemez. İkinci mahsülünü tarlaya atamaz” şeklinde konuştu.
Çukurova buğdayı
ucuza gidecek
da düşeceğini belirtiyorlar. Akdenizli bir üretici, buğday alım
diyatına “satmayız, ineklerimize yediririz” diyerek tepkisini
dile getirdi.
İflas ederiz!
Hataylı çiftçi Fahrettin Büyükkaya da, “Çiftçinin hiçbir
girdisi ucuzlamadı, ucuzlayan
ise çiftçinin buğdayıdır. Devlet fiyat belirlemedi burada ki
on veya on beş tüccarın insafına bırakıldı’’ dedi. Çiftçi Hüsnü Hatunoğlu ise “Çifti bu fiyatla iflas eder” ifadelerini
kullandı. Çiftçi Mehmet Şanverdi, “Zaten çiftçi buğdayını
tüccara 75 kuruştan kaptırmıştır. Ben dün buğday fiyatını
kestim ve fabrika bana 74 kuruş kesti. Ben itiraz ettim ama
alıcı ise, 'Geçen sene Gaziantep teslimi 92 kuruş, bu sene
Seyhan Ziraat Odası Başkanı Süleyman Girmen, Çukurova buğdayı için daha da
düşük bir fiyat beklediklerini
kaydetti. Girmen, “Ton başına
862 TL olarak verilen bu fiyat, en kaliteli buğday içindir.
Dolayısıyla Çukurova buğdayı bu fiyatın çok altında alıcı
bulacaktır” dedi. Adana Ziraat Mühendisleri Oda Başkanı
Semih Karademir de durumu,
“Adana’da da buğday hasadı
bitti, hasad edilen buğday 75
kuruş seviyelerinde tüccarın
eline geçti” sözleriyle özetledi. Mayıs ayında buğday fiyatının 1 TL/kg olmasını talep
ettiklerini hatırlatan Karade-
mir, belirlenen fiyatın maliyetin altında olduğunu söyledi.
Kaçanların yerini
yabancılar alıyor
Türkiye’de ekmeklik üretiminin yüzde 12’sini karşılayan
Konya Ovası’nda da durum iç
açıcı değil. Konya Ziraat Odası Başkanı Celil Çalış, “Bizim
tarım camiası olarak en çok
kortuğumuz şey şu; tarımdan
kopan, kaçan çiftçinin yeniden
tarıma dönmediği bir zamandayız. Kaçanların yerini kimler alıyor? Uluslararası şirketler yönleniyor” diye konuştu.
Çalış, “Bu yıl bakanlığın müdahil olması çok olumlu, fakat ‘baş fiyat’ değil de ‘taban
fiyat’ olsaydı çok yerinde bir
yaklaşım olacaktı. En önemli
unsur TMO’nun alım miktarı.
Sadece masrafları karşılamak
çiftçiyi borçtan kurtaramayacak. Bir miktar borç ödeyip
tekrar kredi çekecek duruma
gelmesini istiyoruz’’ dedi.
Rusya için özel üretilen dev domatesler elde kaldı
A
ntalya’da, Rusya
için üretilen, tanesi
1 kilogramın üzerine çıkan dev domatesler ülkede yaşanan devalüasyonun ardından üreticinin
elinde kaldı. Çareyi dev domatesleri iç piyasada sunmakta
bulan üretici ’hormon’ endişesine takılırken Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Vahap Tuncer, ürünün hormonla
değil yetiştirilmesi sırasında meyve seyreltmesiyle elde
edilmiş özel çeşitler olduğunu
söyledi.
Rusya pazarı için üretimi
özel yapılan ve tanesin ağırlığı 1 kilogramın üzerinde çıkan
’beef’ tipi domatesler Rusya’da
yaşanan ekonomik kriz ve rublenin değer kaybetmesiyle Antalyalı üreticinin elinde kaldı.
Ziraat Mühendisleri Odası AntalyaŞube Başkanı Vahap Tuncer, yaklaşık 600 dekar alanda
Rusya pazarı için dev domates
ve dikenli salatalık üretimi yapıldığını söyledi.
Tüketicide
“hormonlu” korkusu
Fakat Rusya’nın yaşadığı
ekonomik sıkıntıların özellikle domates ihracatında düşüşe
neden olduğunu belirten Tun-
cer, üreticinin de çareyi iç pazara yönelmekte bulduğunu
söyledi. Fakat bu domates çeşidinin gerek iri olması gerekse
şeklinin değişik olmasıyla tüketicide ’genetiğiyle oynanmış,
kimyasal işlemden geçmiş’ endişesi yarattığını belirten Tuncer, şunları söyledi:
"Bu domatesin hormon ya da
kimyasal kullanımıyla hiçbir
ilişkisi yoktur. Hibrit tohumla,
beef denilen iri domates yetiş-
tirici tarafından salkımda meyve seyreltmesi yöntemiyle elde
ediliyor. Salkımda bulunan
meyve sayısını azaltarak daha
iri ve daha büyük meyve elde
ediliyor. Herhangi bir endişeye
gerek yok. Bu tür, bambus arılarıyla döllendirilmiş özel çeşittir. Özel koşullarda tanesi 1
kilogram 800 grama kadar çıkabiliyor."
Kilosu 1,5 Dolara
satılacaktı
Rusya pazarına bu ürünün kilosu 1.5 dolar seviyesinden ihraç edilirken iç pazarda son dönemde domates fiyatlarında
sert bir düşüş yaşandığını ve iç
pazar için 50 - 60 kuruşluk fiyatların geçerli olduğunu aktaran Tuncer, "Rusya pazarına
satmaya devam edebilseydik
üretici kazanacaktı. İç pazarda tüketicinin ürüne reaksiyon göstermesi nedeniyle talep
oluşturulmuyor" dedi.
18
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
FAO Türkiye Temsilcisi Yuriko Shoji:
Gıda fiyatları küresel fiyatlara uygun
B
irleşmiş Milletler
Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilcisi Yuriko Shoji, dünyada gıda fiyatları
düşerken Türkiye'de yükselmesinin yerel üretim trendlerine bağlı olduğunu belirterek,
"Satın alma gücüne göre Türkiye'de gıda fiyatları küresel fiyatlara uygun" dedi. FAO'nun Avrupa ve Orta Asya'daki gıda güvensizliği ve
yetersiz beslenme üzerine ilk
defa yayınladığı raporu, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Konferans Salonunda basın
toplantısıyla açıklandı. Basın toplantısında raporu
değerlendiren Shoji, söz konusu analizin Türkiye'yi de içine
alan 53 üye ülkeyi kapsadığını
söyledi. Shoji, Avrupa ve Orta
Asya'daki ülkelerin gıda güvenliklerini sağlamak için farklı stratejiler benimsediklerini
bildirdi. Ülkelerin açlıkla mücadele
için attıkları adımların çeşitlilik
gösterdiğini aktaran Shoji, şöyle devam etti: "Ülkelerde yaşanan deneyimlere bakarak bazı tekrar eden
ögeleri rahatlıkla görebiliriz.
Kapsayıcı ekonomik gelişme,
tarımsal modernizasyon, kırsal
kalkınma, aile çiftçilerinin desteklenmesi, etkili sosyal koruma mekanizmalarının varlığı
ve farklı faaliyetlerin birbiriyle uyum içinde olması bunlardan bazıları. Bu ögeler, tesadüfi olarak karşımıza çıkmıyor.
Bunlar; hükümetlerin, sivil
toplumun ve devlet dışı aktörlerin daha kapsayıcı bir kalkınma süreci için ısrarlı çabalarının bir sonucudur." Shoji, "Kuraklık gıda fiyatlarını etkiledi. Spekülasyonlar da söz konusu olabiliyor.
Satın alma gücüne göre Türkiye'de gıda fiyatları küresel fiyatlara uygun" dedi
"Küresel fiyatlara
uygun" 27 Mayıs'ta yayımlanan
"Dünyada Gıda Güvensizliğinin Durumu 2015 Raporu"nun,
küresel ölçekte yetersiz beslenen insan sayısının son 25 yılda ilk defa 800 milyondan az
olduğunu ortaya koyduğunu
ifade eden Shoji, şunları kaydetti: "Bu, 1990'lardan beri 216
milyon insanın açlıktan kurtulduğu anlamına geliyor. Fakat,
dokuz kişiden biri hala sağlıklı, aktif ve üretken bir hayat sürdürmek için yeterli gıdaya ulaşamıyor. FAO olarak
gıda üretiminin artması için
çok çaba harcadık. Bugün çabamız, açlığın sona erdirilmesine odaklanıyor. 2015 Uluslararası Toprak Yılı ilan edildiği
için sağlıklı gıdanın sağlıklı
topraklarda, sağlıklı tohumlarda ve sağlıklı gıda sistemlerinde başladığını hatırlatmak isterim. Eğer kendi görevimizi
yaparsak sıfır açlık, kendi yaşam süremiz boyunca gerçekleştirebileceğimiz bir hedefe
dönüşebilir." Gazetecilerin, dünyada gıda
fiyatlarının düştüğünü, Türkiye'de ise arttığını hatırlatması
üzerine Shoji, "Kuraklık gıda
fiyatlarını etkiledi. Spekülasyonlar da söz konusu olabiliyor. Satın alma gücüne göre
Türkiye'de gıda fiyatları küresel fiyatlara uygun" ifadesini
kullandı. "Büyümeye yoksul
kesim dahil edilmeli" FAO Programlar Sorumlusu
Sheikh Ahaduzzaman da Türkiye'nin ekonomik büyümesine
yoksul kesimin dahil edilmesi gerektiğini belirterek, bunun
için yoksul ailelerin verimliliklerinin ve gelirlerinin artırılarak gıdaya ulaşmalarının kolaylaştırılması gerektiğini dile
getirdi. Ahaduzzaman, Türkiye'de
devlet tarafından sosyal korumanın yetersiz beslenme oranının düşürülmesi için şart olduğunu belirterek, "Bunun için
okul beslenme programı, yoksullara nakit para verilmesi,
kırsal kesimde piyasaya erişimin kolaylaştırılması, istihdam
sağlanması gerekir" dedi. Aha-
duzzaman, Türkiye'nin dünyada en fazla tarım ürünü ihraç
eden 10 ülke içerisinde yer aldığını anımsattı. "Açlıkla mücadelede
mesafe alındı" Türkiye'nin de içinde bulunduğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinde açlık sorunu ile mücadelede mesafe alındığına vurgu
yapılan raporda, söz konusu
bölgelerde dengesiz beslenmenin hala sorun olmaya devam
ettiği bildirildi. Türkiye'de yetersiz beslenme oranının yüzde 5'in altında
seyrettiğine değinilen raporda,
"Türkiye, hem BM'nin Binyıl Kalkınma Hedeflerinin açlık maddesine, hem de Dünya
Gıda Zirvesi'nde konulan hedeflere ulaşan ülkelerden biri
olma özelliğini taşıyor" ifadesine yer verildi. Reformlar gıdaya
erişimi kolaylaştırdı Söz konusu rapora göre, Avrasya bölgesinde yetersiz beslenme oranı yüzde 5'in altında
kaldı ve uluslararası kabul gören Binyıl Kalkınma Hedefle-
ri'ne ulaşıldı. Bölgede 1990'lı
yıllarda 9,9 milyon açlık çeken
insan varken, bu sayı bugün 6
milyona indi. Bu sonuçla, açlık çeken insan sayısının yarıya düşürülmesi hedefine yaklaşıldı. FAO tahminlerine göre, bölgedeki hemen her ülke nüfusu, ortalama kalori seviyesine ulaştı. Bölgedeki ülkelerden
Tacikistan'da, gelişme gösterilmesine rağmen açlık oranının
hale yüksek olduğu bildirildi. Raporda, bölgede bulunan
zengin ve yoksul ülkelerde
mikrobesin yetersizlikleri ve
aşırı kiloyla ortaya çıkan dengesiz beslenme sorununa dikkat çekildi. Çocuklarda obezitenin artmasının, özellikle eski
Sovyet ülkelerinde ve Balkan
ülkelerinde sağlık sisteminde finansal yüke neden olduğu
ifade edildi. Son 15 yılda, açlığın azaltılmasıyla birlikte gıdaya erişim
bir sorun olmaktan çıkma yolunda olduğunun belirtildiği rapora göre, bunun nedeni olarak Avrupa ve Orta Asya'daki
kurumsal reformlar ve yüksek
kalkınma oranları gösterildi.
19
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Bakan Eker, TMO Hububat
müdahale alım fiyatlarını açıkladı
G
ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, 2015 yılı
için 2 numaralı Anadolu kırmızı sert (AKS) ekmeklik buğdayın müdahale alım fiyatının ton
başına 862 lira olarak belirlendiğini, Bakanlıkça verilen ton
başına 127 lira prim ve diğer
desteklerle birlikte 989 liraya
yükseldiğini açıkladı.
Bakan Eker, Aile Çiftçiliği ve Toprak Bayramı çerçevesinde bakanlıkta düzenlenen
törende 2015 dönemi hububat
müdahale alım fiyat ve politikalarını açıkladı. Geçen yıl yaşanan olumsuz iklim koşullarına
bağlı olarak Türkiye'nin buğday üretiminin bir önceki yıla
göre yüzde 14 azalışla 19 milyon ton, arpa üretiminin ise
yüzde 20 azalışla 6,3 milyon
ton olarak gerçekleştiğini belirten Bakan Eker, bu yıl iklim
şartlarının hububat üretimi açısından uygun seyretmesi nedeniyle buğday üretiminin geçen
yıla göre yüzde 18 artışla 22,5
milyon ton, arpa üretiminin ise
yüzde 27 artışla 8 milyon ton
olarak gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini kaydetti. Bakan
Eker, "Buğday hasadı yüzde 9,
arpa hasadı yüzde 16'ya ulaştı.
Bu sene inşallah buğdayda ve
hububatta Cumhuriyet tarihinin
rekorunu bekliyoruz" dedi.
Toprak Mahsulleri Ofisi'nin
(TMO) bu güne kadar ekiliş durumu, bitki gelişimi, üretim durumu ve ürün maliyeti gibi konularda çalışmalar yürüterek
alım politikalarını da şekillendirdiğini anlatan Bakan Eker,
ürününü TMO fiyatları açıklanmadan önce hasat eden ve
depo imkanı bulunmayan üretici, tüccar ve sanayiciye depolama imkanı sağlamak amacıyla,
22 Mayıs tarihinden itibaren taahhütnameli alımlara başlandığını ifade etti.
Söz konusu tarihten günümüze kadar toplam 61 bin ton taahhütnameli alım gerçekleştirildiğine işaret eden Bakan
Eker, "Yarın itibariyle de peşin
ve emanet alımlara başlanacaktır" ifadelerini kullandı.
TMO, 285 noktada
alım yapacak
Bu yıl TMO tarafından hububat alımlarında izlenecek politikalara değinen Bakan Eker,
TMO'nın Türkiye genelinde 285
noktada alım faaliyeti göstereceğini, Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı üreticilerden belgelerindeki
üretim miktarının tamamı satın
alınacağını kaydetti.
Ürünlerini taahhütname karşılığında TMO'ya teslim eden
üreticilerin, yarından itibaren 10 gün içerisinde ürünlerini geri çekebileceğine, emanete
bırakabileceğine veya TMO'ya
satabileceğine dikkati çeken
Bakan Eker, ürünlerini taahhütname karşılığında TMO'ya teslim eden tüccar ve sanayicilerin ise yarından itibaren 10 gün
içerisinde ürünlerini geri çekebileceğini veya emanete bırakabileceğini söyledi.
dahale alım fiyatının ton başına 862 lira olarak belirlendiğini belirterek, "Protein oranı
yüksek, süne oranı düşük olan
buğdaylar yüzde 7'ye kadar
ilave fiyat almaktadır. Diğer
gruplardaki ürünlerin alım fiyatları TMO tarafından belirlenen pariteye göre hesap edilecektir" dedi.
Bu fiyatlara ilave olarak Bakanlık tarafından ton başına 50
lira prim ödemesi ile gübre,
mazot, sertifikalı tohumluk ve
toprak analizi gibi destek ödemelerinin yapılacağını ifade
Buğdayın tonu
989 liraya yükseldi
Bakan Eker, 2015 yılı için 2
numaralı Anadolu kırmızı sert
(AKS) ekmeklik buğday mü-
eden Bakan Eker, Anadolu kırmızı sert ekmeklik buğday için
belirlenmiş olan ton başına 862
lira müdahale alım fiyatının,
Bakanlıkça verilen ton başına
127 lira prim ve diğer desteklerle birlikte ton başına 989 liraya yükseldiğini kaydetti.
Bakan Eker, "Açıklanan bu
fiyatla üretici maliyete göre
yüzde 48 oranında, ton başına
310 lira kar elde etmiş olacaktır" dedi.
Pariteye göre makarnalık buğday fiyatının ton başına 976 lira, prim ve desteklerle birlikte ton başına bin 103
lira, arpa fiyatının ise ton başına 645 lira, prim ve desteklerle birlikte ton başına 772 lira
olduğunu bildiren Eker, TMO
Anadolu kırmızı sert buğdayın
kasım ayı satış fiyatının da minimum ton başına 960 lira olarak belirlendiğini söyledi.
ÇKS bilgileri
güncel olmalı
Bakan Eker, TMO'ya ürün
teslim edecek üreticilerin,
alım noktalarında herhangi
bir zorlukla karşılaşmamala-
Üreticiler makbuz senedi ile
yüzde 30 avans alabilecek
Bakan Eker, TMO'nun bu yıl Polatlı ve Ahiboz'da alımlarını lisanslı depolar üzerinden
yapacağını belirterek, şöyle devam etti: "Üreticiler, ürünlerini bu lisanslı depolara bırakmak suretiyle alacakları elektronik ürün senetlerini, bugün açıklanan fiyatlar üzerinden
2016 yılı Nisan ayı sonuna kadar TMO'ya
satabileceklerdir. Ürününü lisanslı depolara bırakan üreticiler, elektronik ürün senedi vasıtasıyla lisanslı depoculuk şirketinin
anlaşmalı olduğu bankalardan kredi kullanabilecekler. Ürününü TMO depolarına emanete bırakan üreticiler ise makbuz senedini
kullanarak TMO'dan yüzde 30 avans alabilecek. TMO'nun anlaşmalı olduğu bankalardan kredi kullanabilecekler. Ürününü lisanslı
depolara bırakan tüccar ve sanayiciler, elektronik ürün senedini kullanarak lisanslı depoculuk şirketinin anlaşmalı olduğu bankalardan, TMO depolarına emanete bırakan tüccar
ve sanayiciler ise makbuz senedini kullanarak
TMO'nun anlaşmalı olduğu bankalardan kredi kullanabilecekler. Makbuz senedine dayalı
kredi kullanan tüm kesimlerin bankalara olan
yükümlülüklerini yerine getirerek ürünlerini TMO'ya satmamaları durumunda bankalara
ödemiş oldukları faizin yüzde 25'i TMO tarafından karşılanacak."
Tüccarların, üreticiden aldığını belgelemek
kaydıyla stoklarındaki ürünü, 2 Kasım 2015
tarihinden itibaren TMO'ya satabileceğini bildiren Bakan Eker, ürün bedeli ödemelerinin ürünün teslim edildiği tarihten itibaren 30
gün içerisinde üreticilerin banka hesaplarına
aktarılacağını kaydetti.
Bakan Eker, "Üretici banka kartı ile ürün
getiren üreticilere erken ödeme yapılacak
olup, ürününü anlaşmalı bankalardan alınan
ürün kartı ile teslim eden üreticilere, 15 gün
içerisinde ödeme yapılacaktır" dedi.
rı için, ÇKS bilgilerini güncellemeleri, randevularını mutlaka almaları, ürünlerini randevu
alınan gün getirmeleri, anlaşmalı bankalardan alınacak ürün
kartı veya banka hesap numaraları ile alım noktalarına gelmeleri gerektiğini ifade etti.
Bakan Eker, ürünlerin, bu yıl
da fiziksel analizlerin yanında kimyasal analiz değerlerine
göre fiyatlandırılacağını ve kalitesine göre sınıflandırılarak
depolanacağını kaydetti. "Kaliteli Üret, Daha Fazla Kazanç
Elde Et" sloganıyla 2011 yılında başlatılan proteine dayalı
alım sistemi ile ürünlerin kalitesinde artış sağlandığına işaret eden Bakan Eker, bu üretimi
daha da teşvik etmek amacıyla kaliteli ürüne yüzde 3'e kadar verilen ilave fiyatın, bu yıl
yüzde 7'ye çıkarıldığını belirtti.
Bakan Eker, "Böylece kaliteli
üretim yapan üreticimiz önceki
yıllara göre daha fazla kazanç
elde edecek, diğer yandan ülkemizin kaliteli buğday ihtiyacı
da karşılanmış olacaktır" dedi.
Randevulu alım
sistemi bu yıl da
devam ediyor
TMO'nun üreticilerin iş yerleri önünde uzun süre beklemelerini önlemek amacıyla son
üç yıldır uyguladığı randevulu
alım sistemine bu yıl da devam
edeceğini anlatan Bakan Eker,
randevuların, internet üzerinden "www.tmo.gov.tr" veya
"randevu.tmo.gov.tr" adreslerinden veya TMO şube müdürlükleri ile ajans amirliklerinden alınabileceğini söyledi.
TMO'nun altyapısı uygun
olan borsalarda alım yapacağına işaret eden Bakan Eker, borsalarda alım yapan iş yerlerinde üreticilerin, randevu almak
suretiyle hem borsalar üzerinden hem de doğrudan iş yerlerine gelerek ürünlerini TMO'ya
satabileceğini ifade etti. Bakan
Eker, pazar günleri hariç haftanın 6 günü alım yapılacağını,
emanet alımların geçici alım
merkezleri hariç tüm iş yerlerinde yapılacağını kaydetti.
20
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Hububatta hasat dönemi başladı
“TMO, üreticimizin mağdur olmaması için
alım merkezlerini artırmalı, tatil günlerinde
de çalışarak, zamanında ve hızlı bir şekilde
alımları yapmalıdır”
T
ürkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB)
Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Çukurova başta olmak üzere güney illerinde bazı kesimlerde
hububat hasadının başladığını bildirerek, “özellikle buğday
ve arpada büyük üretim artışı
beklentisi fiyatları düşürüyor.
Üreticimizin sıkıntıya girmemesi için piyasa fiyatları düşmeden Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO), müdahale alım
fiyatlarını bir an önce açıklamalıdır” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, bu yıl buğday fiyatlarının,
rekoltenin yüksek olacağı beklentisi nedeniyle düşük seyrettiğini, TMO’nun hasadın ilerleyen dönemlerini beklemeden,
piyasa fiyatları düşmeden gerekli müdahaleyi bir an evvel
yapması gerektiğini belirtti.
Geçen yıl yaşanan kuraklık ve kötü hava koşullarından
dolayı yeterince ürün ve gelir
elde edemeyen üreticinin borçlandığını, bundan dolayı hasatla birlikte ürününün büyük bir
bölümünü pazara arz edeceği
vurgulayan Bayraktar, “TMO,
üreticimizin mağdur olmaması
için alım merkezlerini artırmalı, tatil günlerinde de çalışarak,
zamanında ve hızlı bir şekilde
alımları yapmalıdır. Ofis, ürününü acilen satmak zorunda
olan çiftçilerimizi toplayıcıların eline bırakmamalıdır” dedi.
Buğday fiyatlarının, rekoltenin yüksek olacağı beklentisi nedeniyle düşük seyrettiğini belirten Bayraktar, Anadolu
kırmızısı sert ekmeklik buğday, kilogramı 82 kuruştan işlem gördüğüne dikkati çekti.
Şemsi Bayraktar, “TMO’nun
zamanında, maliyetin üzerinde, uygun müdahale alım fiyatlarını açıklaması ve zamanında
hızlı alım yapması üreticimizin
emeğini boşa çıkarmayacaktır” dedi.
Buğdayda rekor
üretim beklentisi
Geçen yıl başta kuraklık ve
don olmak üzere yaşanan do-
ğal afetlerin bitkisel üretimi
çok olumsuz etkilediğini, bu
durumun hububat üretimini
de vurduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ürün yetersiz olunca piyasa fiyatları müdahaleye gerek duymadı. Bundan dolayı
TMO, hububat piyasa fiyatlarının öngörülen müdahale alım fiyatlarının üzerinde
gerçekleştiğini gördüğü için
müdahale alım fiyatı açıklamadı. Yalnız, bu üretim sezonunda, 2014 yılı Ekim
ayından bu yana yağışlar çok
iyi gitti. Nitekim, bitkisel
üretim birinci tahminlerine
göre, buğday üretimi, 2014
yılına göre yüzde 18,4 artışla
19 milyon tondan 22,5 milyon tona, arpa üretimi yüzde
27 artışla 6,3 milyon tondan
8 milyon tona, çavdar üretimi yüzde 10 artışla 300 bin
tondan 330 bin tona, yulaf
üretimi yüzde 19 artışla 210
bin tondan 250 bin tona yükseleceği öngörülüyor. 22,5
milyon tonluk buğday üretim
tahmini gerçekleşirse, bu bir
rekor olacak. 2013 yılında
üretim 22 milyon 50 bin tonla rekor kırmıştı.
Ziraat Odalarımızın ilk tahminleri de birçok bölgede
buğday ve arpa rekoltesinde, önümüzdeki günlerde doğal afet olmaz ise önemli bir
artış gerçekleşeceği yönündedir.
Endişemiz yüksek üretim
beklentisi nedeniyle hasadın ilerleyen günlerinde fiyatların daha da düşeceği
şeklindedir. Üretici, ürününü düşük fiyatlarla almak isteyen tüccarların eline bırakılmamalıdır. TMO, hasadın
ilerleyen dönemlerini beklemeden, piyasa fiyatları
düşmeden, gerekli müdahaleyi bir an evvel yapmalı fiyat açıklamalıdır.”
Bayraktar, piyasayı düzenleyici tedbirler alan
TMO’nun bu konuda da hassas davranacağı kanaatinde
olduklarını vurguladı.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker “Tarıma
Dayalı Ekonomik Yatırım Programı’ndan Yüzde 50 Hibe Alarak
Faydalanan Firmalarla Buluşma” toplantısında açıkladı
“10 yılda 45 milyon dönüm
tarım arazisi toplulaştırıldı”
G
ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Eker, cumhuriyet
tarihinin en büyük toplulaştırma
reformunu yaptıklarını belirterek,
“10 yılda 45 milyon dönüm arazinin toplulaştırmasını tamamladık” dedi.
Bakan Eker, Mersin'de Dia Center'da düzenlenen "Tarıma Dayalı Ekonomik Yatırım
Programından Yüzde 50 Hibe Alarak Faydalanan Firmalarla Buluşma" toplantısına katıldı. Burada konuşan Bakan Eker, tarımı yeni
bir anlayış ve politikalarla değerlendirdiklerini bu çerçevede tarımsal destekleri de çeşitlendirdiklerini belirterek, kırsal kalkınma desteklemelerinin başlangıç sürecini anlattı.
Bakan Eker, koalisyon hükümeti döneminde IMF'ye çeşitli taahhütler verildiğine işaret
ederek, kendilerinin ise tarımı ileriye götürecek yenilikler yaptığını söyledi. Tarımsal yatırımlar için verilen hibe destekleri hakkında da
bilgi veren Bakan Eker, kırsal kalkınmayı istihdam yaratmak, ürünün değerini artırmak,
katma değer üretmek ve gıda ile tarıma dayalı sanayiyi geliştirmek için hayata geçirdiklerini bildirdi.
Tarım arazilerinin miras
yoluyla bölünmesi önlendi
Bakan Eker, tarım arazilerinin miras yo-
luyla kuşaktan kuşağa geçerken bölünmesinin Türkiye tarımının en büyük problemi olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam
etti: "Ben, bu yanlışı düzeltmek için 9 yıl çalıştım. Gelecekte böyle bir problemle karşılaşılmaması için bu yasanın değişmesi gerekiyordu. Türk tarihinin tarımla ilgili en büyük
reformu bu. Şimdi tarım arazileri miras yoluyla bölünmüyor. Peki mevcut bölünmüş yapı
ne olacak? Onun için de toplulaştırma yapıyoruz. Cumhuriyet tarihinin en büyük toplulaştırma reformunu yaptık. 10 yılda 4,5 milyon
hektar yani 45 milyon dönüm arazinin toplulaştırmasını tamamladık. Bu yılın sonuna kadar 15 milyon dönüm daha yapılıyor. Yıl sonu
itibariyle inşallah 60 milyon dönüm arazinin
toplulaştırması tamamlanmış olacak."
Tohum koruma altında
Bakan Eker, dünyanın 3. büyük tohum
gen bankasını da kurduklarını vurgulayarak, bunun da tohum açısından geleceğin teminat altına alınması anlamına geldiğini ifade etti. Toplam 117 bin çeşit tohum örneğinin
Ankara'daki tohum bankasında muhafaza altında olduğunun altını çizen Bakan Eker, arazi bölünmesinin önüne geçilmesi ile tohumun teminat altına alınmasının Türk tarımı
için önem taşıdığını dile getirdi.
21
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
22
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (GTHB), Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi (AÜZF), Ziraat Mühendisleri
Odası (ZMO), Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Türkiye Toprak Bilimi Derneği ve TEMA, Toprak
Bayramı ve 2015 Uluslararası Toprak Yılı nedeniyle, 14 Haziran 2015 Pazar günü ortak basın toplantısı düzenledi
Toprak alarm veriyor
T
MMOB Ziraat Mühendisleri Odası‘nda yapılan basın toplantısına, AÜZF
Dekanı Prof. Dr. Gökhan Söylemezoğlu, GTHB Toprak Reformu Genel
Müdürlüğü Tarım Arazileri Değerlendirme Daire Başkanı Dr. Yüksel Şahin, ZMO
Başkanı Özden Güngör, FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Akın ve Türkiye Toprak Bilimi Derneği Başkanı Prof. Dr.
Ayten Namlı katıldı. Yapılan toplantının ardından bir basın açıklaması yapıldı. Ülkeler toprak varlığı ile
ayakta durabilmektedir
Toprak korunarak yönetilmeli
Yapilan açıklamada, “Toprak doğanın ve
yaşamın vazgeçilmez varlıklarındandır.
Toprak ve su yaşamın, medeniyetin var
olmasında, ilerlemesinde daima önemli
rol oynamıştır. Ulusları ulus yapan temel
unsurlardan birisi sahip olunan, işlenen
ve korunan topraktır. İşte bu nedenle toprak varlığının korunarak yönetilmesi, yaşamın sürdürülebilirliği açısından büyük
önem taşımaktadır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü
(FAO) 2015 yılını Uluslararası Toprak Yılı
ilan etmiştir. Oysa ülkemizde bu konudaki
ilk adımlar bundan 70 yıl önce atılmıştır.
Toprağı olmayan ya da yetmeyen çiftçilerin aileleriyle birlikte geçimlerini sağlayacak ölçüde toprak edinmeleri amacıyla
1945 yılında Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu çıkarılmış, Kanunun TBMM`de kabul
edildiği 11 Haziran tarihini takip eden Pa-
zar günü de "Toprak Bayramı" olarak ilan
edilmiştir. Ancak Çiftçiyi Topraklandırma
Kanunu`nun yürürlükten kalkması nedeniyle uzun yıllardır kutlanmayan Toprak
Bayramı, son birkaç yıldır Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı tarafından yeniden
kutlanmaya başlanmıştır.
Sağlıklı gıda sağlıklı
toprakta yetişir
Toprak gıdanın başladığı yerdir. Gıdamızın
yüzde 95`i doğrudan ya da dolaylı yollarla topraktan gelir. Sağlıklı ve yüksek kaliteli gıda ancak sağlıklı topraklarda yetişir. Topraklar dünyadaki biyoçeşitliliğinin
dörtte birini bünyesinde barındırır. Karbon döngüsünde önemli rol oynayarak iklim değişikliğiyle mücadele ve ona adapte
olma konusunda da yardımcı olur. Topraklar suyu depolayarak ve filtreleyerek
sellerin ve kuraklığın olmasını engeller.
Bu nedenlerle toprağı "kadim dostumuz"
olarak nitelendirebiliriz. Ancak toprak sınırlı bir varlıktır. Kaybedildiğinde veya bozulduğunda insanların yaşam süresi içinde tekrar kazanılamaz. 1
cm toprağın oluşması için yüzlerce yıl gerekir. Topraklar yenilenebilir varlıklar değildir, bu yüzden toprakların korunması gıda güvenliği ve sürdürülebilir gelecek
için büyük önem taşımaktadır.
Tarih boyunca insanlığın, toplumların ve
ulusların yaşamında en önemli mülkiyet
araçlarından biri olan toprak uğruna savaşlar yapılmış, nice canlar feda olmuştur. İnsanlar, aileler, topluluklar kendilerini güvencede hissetmek için toprağı
yaşamlarının, bedenlerinin bir parçası olarak görmüşlerdir. Bu durum halen
sürmekte, ülkeler toprak varlığı ve üretkenliği sayesinde ayakta durabilmektedir.
Tarım arazilerine yönelik yapılaşma girişimlerinin sürmesi vahim bir durum
yaratmaktadır. Bizleri doyuran, doğaya-canlılara ev sahipliği yapan, kucak
açan toprağa saygı her toplumun sosyolojik, kültürel ve politik açıdan temel önceliklerinden olmalıdır. Ne var ki; erozyon ve benzeri doğal yitim süreçlerinin
yanında, her şeyi rant ve kolay kazanç
sayan politikalar nedeniyle topraklarımız bugün birçok sorunla karşı karşıyadır. Tarım arazilerimiz potansiyel sınırına ulaşmış, bir "avuç" yeni arazi olanağı
neredeyse kalmamıştır. Buna karşın,
altyapının götürüldüğü her arazide, her
türlü yatırımın gerçekleştirilmesi mümkün iken, tarım arazilerine yönelik yapılaşma girişimlerinin halen sürmesi vahim bir durum yaratmaktadır” denildi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar açıkladı:
“Tarım arazileri elimizden çıkıyor”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği
(TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım arazilerinin geri dönüşü olmayan bir
şekilde elden çıktığını, işlenen
ve uzun ömürlü bitkilerle kaplı kişi başına düşen arazi miktarının, nüfus artışının da etkisiyle 1990-2014 döneminde
4,9 dekardan 3,1 dekara indiğini bildirdi.
Bayraktar, Toprak Bayramı
dolayısıyla yaptığı açıklamada,
toprağın doğal kaynakların başında geldiğini ve yaşamın temeli olduğunu, çoğaltma olanağı olmayan tek üretim aracı
olan toprağın, hızlı nüfus artışı
nedeniyle gittikçe artan oranda
değer kazandığını belirtti.
1990-2014 döneminde, işlenen tarım arazisi ve uzun
ömürlü bitki alanının yüzde 14
azaldığını kaydeden Bayraktar, bu dönemde nüfusun 56,5
milyondan 77,7 milyona çıkmasıyla kişi başına düşen arazi
miktarının, yüzde 37,5 azalarak
4,9 dekardan 3,1 dekara indiğini ifade etti.
Türkiye’de ve dünyada
toprak rezervi azalıyor!
Türkiye'nin dünyada toprak
rezervi en fazla azalan 20 ülkeden biri olduğunu aktaran Bayraktar, şunları kaydetti: "Tarım
arazileri, geri dönüşü olmayan
bir şekilde elden çıkıyor. Bunun sebepleri bellidir. Sebepler
içinde, geçmişte yaşanan hızlı nüfus artışını, kırsaldan kente göçü, yerleşimlerin içinden
veya yakınından geçen karayollarını, otobanları, bunların
çevresinde kurulan sanayiyi,
turizmi, madenciliği, kamu yatırımlarını ve yerleşim alanlarını sayabiliriz. Ayrıca, her geçen gün erozyon, çölleşme,
toprak kirlenmesi, tuzlanma,
toprak içindeki organik madde ve mikroorganizma varlığının azalması gibi sebepler, topraklarda sürekli bozulmalara
neden olmaktadır. Bunların yanında aşırı ve bilinçsiz sulama
ve gübreleme işlemleri, uygun
miktarda kullanılmayan pestisitler, ağır ve sürekli toprak işlemeleri ve aşırı hayvan otlatma gibi tarımsal uygulamalar
da topraklarımıza zarar vermektedir."
Tarım arazilerine
gözümüz gibi bakalım!
Tarım alanlarının şehirleşme
ve sanayi tesisleri için kullanıl-
masının en büyük sorun olduğuna dikkati çeken Bayraktar,
"Ülke olarak 'bir kilo toprak
bir kilo altına eşdeğerdir' sözünü benimseyerek topraklarımıza daha fazla sahip çıkmalı, tarım arazilerimizi daha verimli
kullanmanın yollarını bulmalıyız. Alternatif marjinal tarım
arazileri mevcutken, verimli tarım arazilerini tarım dışı
amaçlarla kullanmak, büyük
bir savurganlıktır. Birinci sınıf
sulamaya uygun tarım arazilerimizi imara açmayalım.
Bu arazilerin üzerine sanayi tesisleri, şehirler
kurmayalım. Turizm,
madencilik ve ulaştırma için verimli
tarım arazilerimizi
kullanmayalım.
Meyve ağaç-
larını, zeytinlikleri kesip, yazlıklar inşa etmeyelim. Üstün
vasıflı tarım arazilerimize gözümüz gibi bakalım" değerlendirmesinde bulundu.
23
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Pancar üreticilerine kötü haber
Ş
eker pancarı yerine mısırdan elde edilen nişasta
bazlı şekerler (NŞB), şekerli içeceklerden, çikolataya, hamur tatlılarından pek
çok şekerli üründe kullanılıyor.
Türkiye lider
Şeker-İş Sendikası'nın verilerine göre, Avrupa'da kişi başına 1
kilogramın altında tatlandırıcı düşerken Türkiye'de bu miktar 4 kilogramı da geçiyor. Avrupa Birliği (AB) tarımının lokomotifi
konumunda olan Fransa, Hollanda
ve İngiltere de NBŞ üretilmezken
Almanya da bu oran pancar şekerinin yüzde 1.9'unu geçemiyor.
“Devamlılık korunmalı”
Türkiye'de ise Şeker Kanunu'na göre, ülke toplam şeker
kotasının yüzde 10’una kadar
NBŞ üretimine izin veriliyor.
Bakanlar Kurulu da bu oranı,
yüzde 50’sine kadar artırmaya
yetkili kılınıyor. Buna göre, toplam nüfusu yaklaşık 300 milyon
olan AB-15 ülkelerinde toplam
300 bin ton olan NBŞ üretim
izni, son artırımla Türkiye'de
325,000 ton düzeyine yükseltilmiş oldu.
Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği (PANKOBİRLİK) nişasta bazlı şeker kotasının artırılmasına karşı çıkıyor. Şeker
fabrikalarında üretim devamlılığının korunması gerektiği görüşünü savunan PANKOBİRLİK,
özellikle Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerindeki 10 fabrikanın bu kapsamda çok önemli olduğuna dikkat çekiyor.
İthalat ve üretim
dengesizliği var
Bölgede toplam 1 milyar liralık tarımsal üretim olduğunu ve
10 binin üzerinde işçinin çalıştığı fabrikaların çoğunun bölgenin tek sanayi tesisi olduğuna
dikkat çeken PANKOBİRLİK,
pancar üretiminin azalmasının sağlıklı beslenme açısından
da ciddi riskler barındıracağına
vurgu yapıyor.
NBŞ'nin sanayiciler tarafından düşük maliyetli olduğu için
tercih edildiğine dikkat çeken
PANKOBİRLİK'e göre, ithalattaki yetersiz denetimler nedeniyle üretimine izin verilen miktarlar ile piyasada kullanılan
miktarlar karşılaştırıldığında büyük miktarda fark çıkıyor.
Bakanlıktan alternatif zirai mücadeleye destek
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının,
Bitkisel Üretimde Biyolojik ve Biyoteknik
Mücadele Destekleme Ödemesi Uygulama
Tebliği, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Tebliğ, bitkisel üretimde kimyasal mücadele yerine alternatif
mücadele tekniklerinin
uygulanmasıyla kimyasal ilaç kullanımının
azaltılması, insan sağlığının ve doğal dengenin korunması için biyolojik ve biyoteknik
mücadele yapan üreticilere destekleme ödemesi yapılmasına ilişkin usul ve esasları
düzenliyor.
Turunçgile 20
lira destek
Destekleme ödemesi için, örtüaltı üretim
yerinin Örtüaltı Kayıt
Sisteminde, açık alanda üretim yerinin Çiftçi
Kayıt Sisteminde kayıtlı olması, biyolojik ve/
veya biyoteknik mücadelede kullandığı bitki
koruma ürününe ait faturaya sahip olması ge-
rekecek. Ayrıca üretici
kayıt defteri kayıtlarını tutması, destekleme
başvurusunda bulunulacak alanda tüm bitki koruma faaliyetlerini
bakanlıkça yayınlanan
teknik talimatlara ve
entegre mücadele prensiplerine göre gerçekleştirmiş olması, tebliğ
kapsamında destekleme
başvurusunda bulunulan bitki koruma ürününün bakanlık tarafından
belirlenen ruhsatlanma
koşulları doğrultusunda uygulanmış olması,
örtüaltında faydalı böcek kullanan üreticilerin seralarında giriş ve
yan havalandırma açıklıklarının tülle kapatılmış olması gibi şartlar
aranacak. Açık alanda turunçgilde Akdeniz
Meyve Sineğine karşı
feromon ve tuzak kullanımı için tahsis edilen dekar başına 35 lira
desteklemeden, tuzak
kutusunun en az 5 yıl
kullanma ömrü bulunmasından dolayı daha
önceden tuzak kutusu
olup da sadece feromon
kullanan üreticilere dekar başına 20 lira ola-
cak şekilde destekleme
ödemesi yapılacak.
Domates
güvesine karşı
60 lira destek
Örtüaltında biyoteknik mücadelede; feromon ve tuzak kullanan
üreticilere dekar başına 110 lira, domateste
domates güvesine karşı sadece feromon kullananlara dekar başına
60 lira destek ödenecek. Açık alanda domateste biyoteknik mücadelede; feromon ve
tuzak kullanan üreticilere dekar başına 35
lira, domates güvesine karşı sadece feromon kullanan üreticilere ise dekar başına 20
lira olacak şekilde destekleme ödemesi yapılacak. Üreticiye yapılacak olan destekleme
ödemesi miktarı, üreticinin biyolojik ve/veya
biyoteknik mücadele amacıyla yaptığı harcamaları gösteren fatura bedelinin, mücadele
yaptığı toplam alanına
bölünmesiyle elde edilecek olan dekara maliyetini geçemeyecek.
On parmağında on marifet bitki:
Aspir
Hem gıda sanayi hem de enerji sektörü açısından önemli bir bitki olan 'aspir', İzmirli üreticilere Menemen'de düzenlenen 'Tarla Günü' ile tanıtıldı. İlçe
Müdürlüğünün organizasyonuyla düzenlenen Tarla Günü'nde, aspir bitkisinin
kullanım alanları ve üreticiye sağlayacağı getiri üzerinde duruldu.
Aspir, destekleme
kapsamında
Tarla Günü'ne katılan İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Ahmet
Güldal, son yıllarda aspir bitkisine olan
ilginin arttığını vurguladı. Aspir tarımının yaygınlaştırılması için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Gıda Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığının birlikte yürüttüğü çeşitli çalışmalar olduğu üzerinde duran Güldal, aspir bitkisinin destekleme kapsamında yer aldığını vurguladı.
Çiftçilere alternatif oluşturacak ürünleri yaygınlaştırmak amacıyla İl Müdürlüğü olarak çalışmalara devam edeceklerini ifade eden Güldal, 1-2 yıl içeresinde
aspir bitkisinin İzmir'de giderek yaygınlaşacağına inandığını sözlerine ekledi.
Biodizel yakıt elde ediliyor
İzmirli üretici için yeni sayılabilecek
bir çeşit olan aspir ile ilgili bilgi veren
Menemen Gıda Tarım ve Hayvancılık
İlçe Müdürü Celal Sayılır, aspirin ayçiçeği gibi önemli bir yağ bitkisi olduğunu
söyledi. Gıda ve tekstil boyası üretiminde de kullanılan aspirden aynı zamanda
biodizel yakıt da elde edildiğini belirten
Sayılır, 'Oleik tipi yağ' zeytinyağı kalitesinde olduğunu kaydetti.
“İyi bir alternatif”
Aspirin, kuraklığa dayanıklı tek yıllık
uzun gün bitkisi olduğunu anlatan Sayılır, üretici açısından ürünün pazarlama
olanaklarının da geniş olduğu üzerinde durdu. Menemen'de pamuk tarımının
sürdürülebilirliği için mutlaka ekim nöbeti yapılması gerektiğini ifade eden Sayılır, ekim nöbeti için aspirin iyi bir alternatif oluşturabileceğini vurguladı.
24
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
MOROVA, ÇEVRECİ YENİ AMBALAJ İLE
YETİŞTİRİCİLERİN BEĞENİSİNİ KAZANDI
M
orova Zeytin Küspesi yetiştiricilerinin yorumlarına bu sayımızda da yer
veriyoruz. Morova, yeni
ambalajıyla yetiştiricilerinin beğenisini kazanmaya devam ediyor. Yeni tasarımıyla aynı zamanda çevreye dost bir
ambalaj geliştirdiler. Geliştirdikleri yeni
ambalaj, geri dönüşümlü olup çok kısa
bir sürede yüzde yüz çözünerek doğaya dönüyor. Çevreci tutumundan dolayı
Morova'ya teşekkür ederiz.
ledim.
Eskiye kıyasla hayvanlarımın tüyleri parlaklaştı ve bedenleri düzgünleşti.
Yine görmüş olduğum ve oldukça fayda sağladığı özelliklerinden biri, hazırlamış olduğum rasyonda tasarruf sağlamama yardımcı olmasıdır. Eskiden 80
torba fabrika yemi verirken şimdi 60
torba fabrika yemi veriyorum. Kullanmayan üreticilerin bir an önce alıp kullanmaları tavsiye ederim.
Yetiştiricilerin yorumları
Kudret Özçoban
Emine Kılınç
Yaklaşık 1 senedir, büyükbaş süt hayvanlarımın rasyonunda Morova Zeytin Küspesi kullanmaktayım. Hayvanlarımın tüyünde parlaklık, süt yağında ve
süt miktarında artış, diğer yemlerden tasarruf sağlama ve kızışmalarına yardımcı olma gibi faydalarını gördüm ve görmeye devam ediyorum. Üreticilerimize
tavsiye ederim.
Büyükalan-Çavdır/Burdur
Bir aydır hayvanlarıma Morova Zeytin Küspesi vermekteyim. Hayvanlarımın tüyleri parıldamaya başladı. Bir
türlü kızışmayan ineğime de Morova
Zeytin Küspesi'ni verdikten sonra hayvanım kızıştı ve gebe kaldı. Hayvan başına ortalama 2-3 kilogram kadar bir süt
artışı yapıyor. Aynı zamanda bu ürünle
beslenen hayvanlarımın sütüyle yapmış
olduğum yoğurt da güzelleşti. Üründen
oldukça memnunum ve diğer üreticilere
de tavsiye ederim.
Kasım Oktan
Acıpayam/Denizli
Hayvanlarımın beslenmesinde 4 aydır Morova Zeytin Küspesi kullanıyorum. Özellikle hayvanların bursamasını
(kızışmasını) erkene çektiğini gördüm.
Süt miktarı ve süt yağında artış gözlem-
Tefenni/ Burdur
Lütfi Şimşek
Atça Mah.-Sultanhisar/Aydın
2 yıldır Morova Zeytin Küspesi'ni
hayvanlarıma vermekteyim. Ürüne ilk
başlarda tereddütle yaklaşmıştım ama
burada kullanan arkadaşlarımın ve firmanın tavsiyesiyle hayvanlarıma vermekteyim, oldukça da memnunum.
Yeni bir düve almıştım ve hayvanın erkenden kızışmasını sağladı. Suni döllenme yaptık ve hayvan gebe kaldı.
Doğumuna ise hiç müdahale de bulunmadan havyan kendisi
doğum yaptı. Süt ve süt
yağı miktarlarında artış
yakaladım. Hayvanlarımın tüyleri daha parlak
ve herhangi bir sağlık
sorunu bulunmamaktadır. Diğer yemlerden de
oldukça tasarruf ettim.
Hasan Göçemen
Sorkun Yaylası-Ulukent-Tavas/Denizli
Bir ay öncesinde Morova Zeytin Küspesi'nin
tanıtımı yaptılar. Kullanmaya karar verim ve
iyi ki de kullanıyorum.
Özellikle süt artışı yönünden faydasını gördüm. 12 hayvanımda 90
kilogram süt artışı oldu.
Hayvanlarımın tüyleri daha düzgün ve daha
parlaklaştı. Diğer yemlerin sindirebilirliği art-
mış durumda olup, bunu
hayvanların dışkısından
gözlemleyebiliyorum.
Ben buradaki arkadaşlarıma tavsiye ediyorum. Diğer üreticiler de kullansın
diyorum. Oldukça memnunum.
İsmail Özlük
Horasanlı/Tavas
Yaklaşık bir buçuk aydır besi hayvanlarıma
Morova Zeytin Küspesi vermekteyim. Sindirim yönünden hayvanlarım rahatlamaya başladı
ve tüyleri düzgün ve ışıldamaya başladı. Ette sıkılaşma yaptığını söylediler ama henüz kesime
göndermediğim için bunu
gözlemleyemedim. Hayvanlarımın kesime gönderdikten sonra, et kalitesi, etteki yağ oranı ve
randımanı sizlerle paylaşacağım.
Hüseyin Can
Tekke Köyü-Tavas/Denizli
Ocak 2015'ten beri büyükbaş besi hayvanlarıma Morova
Zeytin Küspesi vermekteyim. Özellikle hayvanlarımda gaz sorunu kalmadı ve sindirime iyi geliyor. Tüyleri ışıldamaya başladı ve bedenleri oldukça
düzgün. Eskiden 16 aylık dana kesime
gönderdiğimde 315 kilogram et alıyordum. Şu an ise 356 kilogram et almaktayım. Hazırladığım rasyonda ekonomi sağladım. Diğer üreticilere tavsiye
ederim.
Ziya Arık
Yeşilköy-Efenni/Burdur
Hayvanlarımın beslenmesinde 7-8 aydır Morova Zeytin Küspesi kullanmaktayım. Süt veren büyükbaş hayvan ve
düve beslemekteyim. Düvelerin kızışması yönünde oldukça iyi bir ürün. Çok
kısa sürede kızgınlık gösteriyorlar. Süt
veren hayvanlarımda ise süt miktarı ve
süt yağında artış meydana geldi. Rasyonda ekonomi sağladım. Hayvanlarımın bedenleri daha düzgün ve tüyleri
daha parlak oldu. Sindirim sistemi yönünden de hayvanlar daha rahat olmaya başladı. Ürün hakkında daha önceden bilgim olsaydı, o zamandan itibaren
kullanmaya başlasaydım diyorum. Oldukça memnunum ve tavsiye ederim.
Halil Karaçobanım
Karayayla-Kale/Denizli
Küçükbaş hayvancılıkla uğraşmaktayım. 1-1,5 aydır küçükbaş hayvanlarıma Morova Zeytin Küspesi vermekteyim. Bu süre zarfında, hayvanlarımın
bedeni düzelmeye ve tüyleri ışıldamaya
başladı. Dikkat ettiğim özelliklerinden
birisi de hayvanları kızıştırmasında oldukça iyi bir ürün. Diğer yemlerden de
tasarruf etmiş oldum. Diğer üreticilere
tavsiye ederim.
Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Zootekni Bölümü ile yapılan
AR-GE çalışmalarının sonuçlarını ve
Morova Zeytin Küspesini kullanan yetiştiricilerinin görmüş oldukları faydaları bir arada topladığımızda şu faydalar
görüyoruz: Yem maliyetlerinin azalması, yemden yararlanmanın artması, et
ve süt kalitesindeki artış, süt ve süt yağı
miktarındaki artış, erken kızışma, su tüketiminde artış, tüylerde parlaklık, beden düzgünlüğü ve eti sıkılaştırması,
karkas dış yüzeyindeki ve iç organlardaki yağlanma miktarını azaltması gibi
faydalarını tek çatı altında toplayabiliriz. Yerli, doğal ve faydalı olan bu ürünü kullanmak için daha neyi bekliyorsunuz?
25
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
3. Tire Süt Sempozyumu’nda gündem sütte kalite ve rekabetin geliştirilmesiydi. Çıkan sonuç:
İ
zmir'in Tire ilçesi düzenlenen 3'ncü Süt ve
Süt Ürünleri Sempozyumu, İzmir Gıda Tarım ve
Hayvancılık İl Müdürlüğü, Ege
Üniversitesi Tire Kutsan Meslek Yüksek Okulu ve Tire Süt
Kooperatifi işbirliği ile gerçekleştirildi. Sektör temsilcilerinin
biraraya geldiği sempozyumda "Süt ürünleri ve teknolojilerinde inovasyon" konusu tartışıldı.
Türkiye süt üretiminin
yüzde 9'u İzmir'den
Sempozyumda konuşan İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık
İl Müdürü Ahmet Güldal, sloganlarının 'Sütün Başkenti İzmir' olduğunu söyledi. 2014 yılında dünya genelinde toplam
780 milyon ton süt üretildiğini
ifade eden Güldal, 18,5 milyon
İnovasyon şart!
ton süt üretimiyle Türkiye'nin
dünyada 9. olduğunu belirtti. İzmir'in süt üretiminde Türkiye'de birinci sırada yer aldığının altını çizen Güldal, 2014
yılında 1 milyon 674 milyon
ton süt üretildiğini, üretilen bu
miktarın ise Türkiye süt üretiminin yüzde 9'una karşılık geldiğini vurguladı.
Desteklemede birinci
Çiğ süt üretiminin desteklenmesi amacıyla Bakanlık tarafından 2014 yılında İzmir'e 968
bin 569 ton süt için 50,5 milyon liralık ödeme yapıldığını
kaydeden Güldal, "Sütte destekleme ödemesi alan iller arasında İzmir birinci sırada yer
almaıyor' dedi. Türkiye genelinde üretilen sütün yüzde 42'si
desteklenirken, İzmir'de üre-
tilen sütün yüzde 58'ine destekleme ödemesi yapıldığını
söyleyen Güldal, "İzmir'deki
toplam sığır varlığının yüzde
96'si kültür ve kültür melezi.
Bu oran Türkiye genelindeki
kültür ırkı ortalamasının yüzde
42 üstünde. Yine İzmir, 6 bin
460 litre civarında olan ortalama süt verimi ile Türkiye ortalamasının çok üstünde, Avrupa
Birliği ortalamalarına yakın"
diye konuştu.
“Sektörün önü açık”
Tire OSB KT&G salonunda
düzenlenen sempozyum, "Süt
teknolojisinde inovasyon" ve
"İnovasyon uygulamaları" başlıklarında iki ayrı oturum halinde yapıldı. Sempozyum,
"Küreselleşme stratejileri içersinde Türkiye süt sektörü ne
yapacak?" adlı panelle son buldu. Düzenleme Kurulu Başkanı
Ege Üniversitesi Tire Kutsan
MYO Müdürü Prof. Dr. Harun
Reşit Uysal, bölgedeki süt işletmelerini bir araya getirerek,
sektöre katkı sağlamak istediklerini söyledi. Süt sektörünün
son yıllarda hızla geliştiğini
belirten Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı ise, “Firma olarak ilk kez
40 yıl önce Tire'den süt toplamaya başladık. Pınar olarak,
ülkemizi körfez ülkelerine ihraç ettiğimiz 'labne' ile temsil
ediyoruz. Süt sektörünün geleceğinin önü açık" diye konuştu.
Pınar'a talep
Tire'yi süt sektöründe öncü
yaptıklarını belirten Tire Süt
Kooperatifi Başkanı Mahmut
Eskiyörük, kooperatifçiliğin
önemine değinerek, süt sektörünün kurtuluşunun kooperatifçilikte olduğunu söyledi. Pınar'dan yem ve süt fabrikasını
Tire OSB'de kurmasını isteyen
Eskiyörük, "Tire'yi süt sektöründe öncü yaptık. Düzenlediğimiz süt sempozyumuyla
başta Tire olmak üzere süt sektörüne katkı sağlıyoruz. Kooperatif olarak insanların önce
iş ve aşını düşünüyoruz. Süt
ve yem fiyatları bugün olmasını istediğimiz yerde. Süt bizde
dünyadan daha pahalı, bu fiyatlarla ihracat yapamayız" dedi.
İnovasyon yapmayan
rekabette zorlanır
EÜ Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Harun Kesenkaş
ise inovasyona bilimsel açıdan
yaklaşarak, inovasyon yapamayan süt işletmelerinin rekabette
zorlanacaklarını belirtti. APV
Hemisan Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Mümin, Türkiye’de
kurdukları süt işletmelerinde
uyguladıkları İnovasyolar ile
ilgili dikkat çeken bir sunum
yaptı. Aydın’da faaliyet gösteren Polat Makina Yönetim Kurulu Üyesi Volkan Polat’da süt
işletmeleri için ürettikleri süt
separatörleri ile ilgili teknikleri
izleyicilere anlattı.
Sempozyumunun ikinci oturumunda süt işletmelerinde
inovasyon uygulamaları konunun uzmanları tarafından hazırladıkları görseller ile anlatıldı.
26
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Tarım cenneti Gediz Ovası'nda
Cehennem çukuru
Dünyanın en verimli 7 tarım cennetinden
birisi olarak kabul edilen Gediz Ovası’na
can veren Çaldağı’nda işletilen nikel
madeninde bilirkişi keşfi yapıldı
D
ünyanın en verimli 7 tarım cennetinden birisi olarak
kabul edilen Gediz Ovası’na can veren Çaldağı’nda işletilen nikel madeninde bilirkişi keşfi yapıldı. Yöre
insanlarının da katıldığı keşifte, “cehennem çukuru” denilen
madenin devasa büyüklükteki
açık ocağının doğada yarattığı
korkunç manzara gözler önüne
serildi. Köylüler ise, ürünlerinin son yıllarda veriminin düşmesinden şikayetçi.
Bilime pankartlı
mesaj
Yıllardır süren mücadelelerin
ardından el değiştiren ve projesini yenileyen şirketin yaptığı yeni çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporunun
kabul edilmesi kararına karşı açılan davanın keşfi yapıldı.
Keşfe, yöre köylüleri, ekoloji ve meslek örgütleri ile seçim
öncesi son çalışmalarını yapan
siyasi partiler katıldı. Keşif alanına gelirken yapılan eylemde
“2. ÇED oyununu bozacağız”
pankartları öne çıkarken, “Bilim yaşamı ve insanı savunur”
pankartı ile de keşif heyetindeki bilim insanlarına seslenildi. Jandarmanın yoğun önlem
aldığı keşif öncesi köylüler ve
yaşam savunucuları “Çaldağı
bizimdir bizim kalacak”, “Nikelci şirket Çaldağı’nı terk et”
sloganları ile madene yürüdü,
köylülere HDP, CHP ve MHP
milletvekili adayları da destek
verdi.
Büyük tehlike
Madenin tel örgütlerle çevrili alanının önünde taraflar bilirkişi heyetine sorularını ve görüşlerini sundu. ÇED olumlu
kararının iptalini isteyen TMMOB’ye bağlı Kimya, Çevre,
Metalurji, Ziraat, Jeoloji mühendisleri odaları ile EGEÇEP
ve Ekoloji Kolektifi gibi ekoloji örgütleri madenle ilgili eleştirilerini dile getirdiler. Yapılan
eleştirilerde madenin işletildiği
Gediz Havzası’nın tarımsal ve
biyoçeşitlilik açısından önemi,
faaliyetin yarattığı riskler ve
bunun yöredeki canlı yaşamına
etkileri, su kullanımı, asit kullanımının tarıma etkileri, madene verilen ÇED raporunun
eksiklikleri gibi birçok konuda
görüşler dile getirildi.
200 bin ağaç kesilmiş
Konuşmaların ardından maden sahası içinde yapılan keşif-
te şirketin birkaç yıl önce çam
ormanı olan dağın yamaçlarından 200 bini aşkın ağacı kestiği ve alanı tıraşladığı görüldü. Madenin deneme üretimi
için kazılan açık ocak çukurunun büyüklüğü kadar, doğayı nasıl tahrip ettiği de bir
kez daha gözlenirken, madenin pasa döküm alanı da gezildi. Şirketin nebati toprak depo
alanı olarak belirlediği yerdeki çatlamış toprağın görüntüsü Çaldağı’nı bekleyen tehlikenin de büyüklüğünü ortaya
seriyordu. Keşif sırasında ayrıca arazide 2 tane arkeolojik
sit alanı bulunduğu ve bunların
da alelade bir şekilde çevrildiği dile getirildi. Yaklaşık 4 saat
süren keşfin son durağı madenin deneme üretimi yapılan tesisleri oldu. Yığın liç alanları
ve atık havuzlarının yanı başında bulunan 300 yıllık pelit ağacının gölgesinde 86 yaşındaki
Muammer Arabulan konuştu.
Şirket müdürünü, sorduğu sorularla terleten Arabulan, “Bu
toprakları bitirdiniz mi buradaki yaşamı bitirirsiniz” dedi.
Arabulan şirket yetkililerini defalarca çağırmalarına rağmen
panellere gelmediğini de belirterek, “Söyleyecek sözünüz
olsa gelirdiniz, demek ki yok”
diye konuştu.
“Üzümlerimizin
kalitesi düştü”
Sami Yaktı (Zeytin Üreticisi): 200 dönüme yakın zeytin
üretimi yaptığım bir çiftliğim
var. Asitle uğraşılıyor, bu asit
yağmurunu yok etmek müm-
kün mü? Muhakkak çok büyük
zararı olacak. Biz musibetleri
örmeden nasihatlerin kıymetini
anlayamıyoruz. Biz bu tesisi istemiyoruz.
Zeynel Yaşar (Sarıbey köyünden): Çiftçilik yapıyorum.
Bu topraklar, bu bağlar, bu erik
bahçeleri bizim çocuklarımız
gibidir. Biz bu topraklar olmazsa yaşayamayız. 2004 yılından
bu yana korkuyla yaşıyoruz.
Tarımın en büyük gereksinimlerinden biri su. Su olmayınca
üretim yapamayız. Bu suyu, bu
maden kullanırsa biz nasıl üretim yapacağız? Sakartepe’de
kireç taşı için dinamit patlatılacak. Tozu bize geldiğinde halimiz ne olacak. Biz bu toz altında üretim yaptığımızda bu
ürünleri kim yer, kim alır?
Nuri Pala (Çitçi, Turgutlu Üzüm Tarım Kooperatifleri
Başkanı): Gediz vadisi, dünyanın en mümbit arazileri arasın-
dadır. Binlerce insan geçimini sağlıyor. Her yıl binlercesi
de tarım işçisi olarak istihdam
yaratıyor. Ben 70 yaşındayım
ama benim torunlarım var. Her
şeyi bilimsel yapmamıza rağmen geçen yıl ağustosta yağan
yağmurlar nedeniyle üzümlerimizin kalitesi düştü. Bizim ekmeğimizle oynamasınlar.
Türkan Köse: Benim bulunduğum ovada 200 ağaç eriğimiz vardı, kurudu, 52 eriğimiz kaldı. Buradan yağan asit,
ağaçların üzerine geliyor ve
ağaç kuruyor. Dün eşimle beraber gene iki ağaç kestik ve
şu an 5 ağacımız da kurumak
üzere. Yol boylarında kesilen ağaçların haddi hesabı yok.
Ege Ovası’nda 6 yıldır verim
düştü, ağaçlar kuruyor, domateslerin yarısı kuruyor. İçtiğimiz sulara kadar bu asit iniyor.
Bize de yazık, ne gerekiyorsa
yapılsın.
27
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Proje ile sektördeki kalifiye eleman ihtiyacı karşılanacak
YAZI/YORUM
Feyaz Tatar
Geleceği çalınan
Çaldağı
D
ünya da doğası bu kadar hor kullanılan bir ülke daha var mı merak
ediyorum. Dünyanın en bereketli tarım havzalarından birisi olarak kabul edilen Gediz Ovası’nın can damarı Çaldağı’nda açılan Nikel Maden Ocağının çevreye
verdiği etki, çeşitli partilere mensup milletvekilleri ve sivil toplum örgütlerince sık sık kamuoyu ile paylaşılıyor.
Yanlış anlaşılmasın, biz Madenciliğe karşı değiliz. Aksine yer altı zenginliklerimizin işlenmesi ve ekonomik olarak değer bulmasını
savunuyoruz. Ancak tarım açısından dünyanın en önemli yedi ovası arasında gösterilen
Gediz Ovası’nın cansuyu olarak kabul edilen
bir cennetin de cehennem haline getirilmesine karşı çıkıyoruz. Türkiye doğusuyla-batısıyla, kuzeyiyle-güneyiyle her köşesinde maden
cevherlerinin bulunduğu bir coğrafyaya sahip. Ancak tarım açısından bu kadar önemli bir bölgede bu kadar büyük tahribata yol
açan ve ürünlere zarar veren bir maden işletmesi çok sıkı denetim altında çalıştırılmalıdır.
Yörede yaşayan köylülerin feryatlarına kulak
tıkayan yetkililere sormak gerek: “Bu kadar
verimli bir ovada tarımın hiç mi önemi yok?
Toprağın en değerli olduğu yerde maden çıkartmak yerine başka alternatif sahalar mevcut değil mi?”
Tarım ve Madencilik konusunda Türkiye’nin
politikası sık sık yapılan düzenlemeler ile değişiyor. 92 yılını tamamlamış Türkiye Cumhuriyeti’nin halen bu konuda çok ciddi sorunları var. Çeşitli platformlarda madenciler ile
tarımcılar sık sık karşı karşıya geliyor. Elbette maden ancak bulunduğu yerde işlenebilir, üretilebilir. Ancak; bir karış tarım toprağının bile çok önem kazandığı, değerli olduğu
inkar edilemez. Tarıma elverişli topraklarda
madencilik faaliyetlerine izin verilse bile bunun maksimum ölçüde denetlenerek ve tarıma zarar vermesi önlenebilir. Alternatifi olan
bir madense madencilik yatırımını yapacak
olan yatırımcıya alternatif yerler gösterilebilir.
Ancak ülkemizde bu koordinasyonu sağlayacak bir kurum bulunduğunu sanmıyorum.
Asit yağmurları tarım alanlarında tüm ürünlere zarar veriyor. Yörede bolca zeytin arazilerinin yanı sıra sebze yetiştirilen yüzlerce
tarla bu asit yağmurlarının etkisinde günden
güne özelliğini kaybediyor ve toprağın verimi düşüyor.
Çaldağı’nın geleceği çalınıyor. Seyirci kalmayalım!
Balıkçılıkta kadın eli
İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü kırsalda yaşayan kadınların
istihdamına yönelik yeni bir projeye hayat verdi. Proje, hem kadınları meslek sahibi
yapacak, hem de su ürünleri sektöründeki kalifiye eleman ihtiyacını karşılayacak
B
ugüne kadar kırsaldaki
kadınların istihdamına
yönelik başarılı projelere imza atan İzmir Gıda
Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, ‘Balıkçılıkta Kadın Eli’ projesi
için tanıtım toplantısı düzenlendi.
Toplantıya İzmir Vali Yardımcısı Hüseyin İçten, İzmir Gıda Tarım
ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet
Güldal, İzmir Su Ürünleri Yetiştiricileri Birliği adına Demir Alpay ile
sektör temsilcileri katıldı.
Projenin; Torbalı, Urla, Karaburun ve Dikili ilçelerinde yaşayan gelir seviyesi düşük kadın ve
genç kızlara yönelik düzenlendiğini ifade eden İzmir Gıda Tarım ve
Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal,
proje ile
kadınların meslek sahibi
olma imkanı bulacağını söyledi.
Projenin İl Müdürlüğüne bağlı Balıkçılık ve Su Ürünleri Şube Müdürlüğü tarafından hazırlandığını
belirten Güldal, aynı zamanda projenin su ürünleri sektöründeki kalifiye eleman açığını kapatacağını
vurguladı.
“İki aşamalı olarak gerçekleştirilecek projenin ilk ayağını eğitim,
diğer ayağını ise teknik gezi oluşturacak” diyen Güldal, projeye katılacak 60 kadının 18 ile 40 yaş
arasındaki kadınlar arasından seçildiğini kaydetti.
Ulaşım ve yemek
giderleri projeden
Projenin eğitim ayağında kadınların su ürünlerini işlemeden paketlemeye, ağ yapımından balık
aşılamaya kadar pek çok konuda bilgilendirileceğinin altını çizen Güldal, “Kursiyerlerin ulaşım
ve yemek giderleri proje tarafından karşılanacak. Kursa katılacak 60 kadına 30 gün boyunca teorik eğitim 84 günde uygulamalı
olmak üzere toplam 114 gün eğitim verilecek. Teorik eğitim sonrası kadınlarımız işletmelere götürülerek öğrendiklerini uygulamalı
olarak görme imkanı bulacak Başarılı olan kadınlarımız aldığı kurs
sonrasında sertifika sahibi olacak.” dedi.
Projenin hedef kitlesinin gelir seviyesi düşük kadın ve genç kızların
olduğunu söyleyen Güldal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadınların işgücüne katılımını arttırmak istiyoruz. Kadınların işgücüne katılımı
ekonomik ve sosyal kalkınmanın
en önemli araçlarından bir tanesidir. Ancak bunun sağlanabilmesi
için gerekli olan kadınlara yönelik
ihtiyaç duyulan alanlarda mesleki
eğitim faaliyetlerinin yaygınlaştırılmasıdır.”
Projenin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Eğitim Yayım ve
Yayınlar Dairesi Başkanlığı tarafından da desteklendiğini kaydeden Güldal eğitim sonunda başarılı
olan kursiyerler ile yurt dışına teknik gezi düzenlemeyi de planladıklarını ifade etti.
Aileme katkı
sağlayacağım için
mutluyum
Kursiyerlerden Gözde Emel, toplantıda söz alarak, projeden nasıl
haberdar olduğunu anlattı. Projeyi
tesadüfen haberdar olduğunu söyleyen Emel, “Amacım bir konuda kendimi geliştirmek ve mesleki
eğitim almaktı. Eğitimlerin sonunda iş olanağımın da olacağını öğrenmek beni daha da heveslendirdi. Proje için düzenlenen eğitimleri
geçtiğimiz hafta almaya başladım.
Bu eğitimden sonra çalışabileceğim donanıma sahip olacağım. Proje ile aileme katkı sağlayacağım
için mutluyum” diye konuştu.
28
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Gelirleri ile fark yaratan köyler dev şirketlere kafa tutuyor
Köyler üretimle büyüyor
B
ir zamanlar devletten iş ve aş talebiyle yollara dökülen
köyler, kabuk değiştirdi. Birer girişimcilik örneği vererek katma değer projeleri geliştiren köylüler, hem 10
milyonlarca dolarlık gelir sağlıyor, hem de birçok şirketin
başaramadığını yaparak kendi markalarını yaratıyor. Köylerin gelir yaratmaya yönelik
yaratıcılıkları ise şirketleri bile
kıskandırıyor. Hammadde ve
depolamadaki kayıpları minumuma indiren, verimliliği artıran, büyük şehirlerden yatırımcıları köye çekmeyi başaran
birkaç bin nüfuslu köyler, artık İsrail, İran, Irak, Suriye’den
Almanya, Fransa ve Yunanistan gibi Avrupa Birliği (AB)
ülkelerine kadar onlarca ülkeye
ihracat yapıyor.
Sağlanan başarıyla sadece
milyon dolarlık gelirler elde
edilmiyor; ambalaj fabrikası
gibi yeni yatırımlar da köye çekilip ek istihdam kapıları açılıyor.
Kendi ekonomilerini yaratan
köylerde, köylülerin sosyo-ekonomik yapısı da bu değişime
kayıtsız kalmıyor. Bir zamanlar su için çeşmenin yolunu tutan köy evlerinin her birinde
bugün TV, bulaşık ve çamaşır
makinesi ile donanırken kapılarında da arabalar park etmiş
vaziyette.
Gedelek’te 50 milyon
TL’lik ekonomi
Bursa Orhangazi’ye bağlı Gedelek köyünün kaderi
1929’da köye getirilen salatalık
tohumuyla değişir.
Turşu için salatalık üretmek
üzere verimli olduğunu düşündüğü Gedelek köyüne yatırıma
gelen Rıfat Minare adındaki girişimci, o günkü adıyla Sovyetler Birliği'nden getirdiği kornişon türü salatalık tohumuyla
köylülerin de girişimcilik ruhunu ateşler ve köylülere dağıttığı
salatalık tohumlarından yetişen
ürünlerin tamamını alacağını
deklare eder. Gerçekten de dağıttığı tohumlardan yetişen salatalık meyvelerini alan Mina-
re, bu salatalıklardan yaptığı
lezzetli turşuları lüks otel ve
restaurantlara satar. Minare’nin
ürettiği turşuların gördüğü ilgi
Gedeleklileri harekete geçirir.
"Sadece salatalık üretmek olmaz, turşuyu da yapabiliriz" diyen köylüler Minare’nin turşu
formülünü bir şekilde ele geçirir ve Gedelek turşusu adı altında ünlenir.
Turşu üretimi ile tüm ülkeye
nam salan Gedelek köyü'nün
muhtarı Mehmet Dönmez bu
süreci Köy Kahvesine şöyle
anlattı:
"Turşuluk sebzeler Rıfat Minare’ye gittikten sonra, kendisi
turşu yapıp Türkiye’deki lüks
otellere pazarlıyordu. 1948’de
köyden bir büyüğümüz Minare’nin turşu üretimhanesinde 2 yıl ustabaşı olarak çalıştı.
Turşu nasıl yapılır öğrendikten
sonra da ayrılıp 1950’da kendi işini kurdu. Kendisi bu işi
tek başına sahiplenmek yerine
köydeki diğer kişilere de öğreterek üretimin fazlalaşmasına ve dolayısıyla tüm Türkiye
geneline yayılmasına öncülük
etti. Tüm köylülerin bu işi sahiplenmesi ile Gedelek, turşuda
ünü yurtdışına kadar taşan bir
marka oldu. Gedelek'in yaklaşık olarak 2 bin nüfusunun neredeyse tamamı bu işle ilgilidir. Türkiye'de turşu denilince
akla ilk gelen yer Gedelek'tir.
Köyümüz bu özelliklerinden
dolayı dışarıya göz vermez aksine dışarıdan göç alır.”
Gedelek turşusunun en önemli özelliğinin suyu olduğunu
belirten muhtar Dönmez, Gedelek turşusunun bu özelliği-
nin yanı sıra yenildikten sonra susatmamasının da önemli
bir kriter olduğunu söylüyor.
Yapımı sırasında çevre il ve ilçelerden getirtilen sebzelerin
özelliklerini ve tazeliğini koruması için akşam serinliğinde
getirtildiğini, yapımı sırasında
en kaliteli sirke kullanıldığını
belirtiyor.
Halen 50’nin üzerinde turşu
imalathanesinin bulunduğu Gedelek’te yılda 200 bin ton turşu
üretiliyor. Köy entegre üretim
yapan bir turşu fabrikası gibi...
Turşu üretime geçerek toprağı
ekip biçme işini terk eden köylüler, artık çevre köylere fason olarak turşu üretimi yaptırır duruma geldi.
10 bin kişiye
gelir kapısı
Orhangazi’nin 20 köyü ve 5
beldesi Gedelekliler için turşuluk biber, erik ve salatalık üretiyor. Çanakkale ve Biga’nın
bir çok köyünden ise acı biber
alımı yapıyorlar. Balıkesir’in
çeşitli köyleri ile Ödemiş, Afyon ve Trakya bölgesi de Gedelek köyünün salatalık ihtiyacını karşılıyor. Köyün turşu
üretimi ürün alımı yaptığı köylerde dahil olmak üzere, 10 bin
kişinin gelir kapısı.
Muhtar Dönmez, "Civar bölgeler dahil, imalat esnasında 2
bin kişi çalışıyor. Buna nakli-
yecileri, ambalajcıları ve sebze üretimi yapan çiftçiyi de eklediğimizde 10 bin kişinin bu
sektörden para kazandığı ortaya çıkıyor. Köyün turşuculukla
yarattığı ekonominin büyüklüğü ise yılda yaklaşık 50 milyon
TL" diyor. Dönmez, üretimin
yüzde 80’inin iç pazara, yüzde
20’sinin ise ihracata gittiğini
söylüyor. Dönmez, girişimcilik
ruhunun yanı sıra, bugün gelinen noktada Gedelek’in sahip
olduğu su pınarının da büyük
bir etkisi olduğu inancında.
Sanayiciyi bile
köye çektiler
Köylüler sadece çevredeki
yerleşim yerlerinin ekonomisini canlandırmakla kalmamış,
köye yatırım da çekmeyi başarmış. Gedelek köyünde üretilen
turşular için 2 ambalaj fabrikası kurulmuş. Gedelek turşuda
marka olunca bunu değerlendirmek isteyen büyük sanayiciler de köyün yolunu tutmuş.
Yılda 5 bin ton salatalık turşusu üreten Zeytursan, buradan
Almanya, Fransa, Ortadoğu ülkeleri, İran, İsrail ve Yunanistan’a ihracat yapıyor.
Gedelek köyünde üretim tesislerini 1983’te kurduklarını
belirten Zeytursan Yönetim kurulu Başkanı Turgay Tüfekçioğlu, yıllık üretimlerinin yarısını ihraç ettiklerini söylüyor.
29
Tüfekçioğlu, yıllık cirolarının 14 milyon dolar olduğunu belirtiyor.
Mustafa İnal da Gedelek’in
ününü duyup yatırıma gelenlerler iş adamlarından.
"1957’de yılında Üsküdar’da
mahalle arasında bir turşucu dükkanım vardı. Üretimide orada yapıyordum. Gedelek’in suyunun turşu
yapımına çok elverişli
olduğunu duyunca buranın yolunu tuttum" diyen
Ünallar Turşu’nun sahibi Mustafa İnal, yılda
bin tonun üzerinde üretim yaptıklarını ve tamamını iç piyasaya sattıklarını söylüyor.
Şirket
davranışıyla
Gödence’yi
marka yaptılar
Kendi ekonomisini yaratıp marka olan köylerden biri de İzmir’in Seferihisar ilçesine bağlı
Gödence... 120 haneli 330
nüfuslu köy ürettiği özellikle ürettiği zeytinyağı, sofralık
zeytinler ile ünlü. Ama ürettiği
şarap, badem, kuru üzüm, bal
ve tarhana da büyük talep görüyor. Ürünlerini "Gödence"
markasıyla pazarlayan Gödence köylüleri, müşterinin ayağına bile gitmiyor. Aksine müşteri onların ayağına geliyor.
Gödence Tarımsal Kalkınma
Kooperatifi Başkanı Çağatay
Özcan Kokulu, "Zeytini işleyebilmek için yola çıktık. Diğer üreticilerden bir farkımızın olabilmesi için de 1993’de
köyümüzün ismi Gödence’yi
de markamız olarak belirledik.
Gödence zeytinyağı markasıyla iç ve dış pazara hitap etmeye
başladık. Özellikle hammadde ve depolama üzerindeki kayıpları minimuma indirgeyerek
ürünlerimizi pazarda daha da
öne çıkarmayı başandık. Mar-
HABER
www.koykahvesi.com.tr
kanın tam anlamıyla oturması için tam 15 yıl uğraştık. İzmir’de kendi ismi ile
marka olan tek köyüz" diyor.
Bölgenin zengin su havzalarına sahip olduğunu
ve sanayi yerine tarımsal üretimin geliştiğini
belirten Kokulu, rekoltenin yüksek olduğu dönemlerde köyde yılda
yaklaşık 800 ton zeytinyağı üretildiğini kaydediyor. Kokulu, "Zeytinyağının kilosunu
13 TL’den satıyoruz.
2007’de ürün çok azdı.
Ancak 160 ton zeytinyağı üretebildik. Hepsini sattık ve 640 bin TL
gelir elde ettik. Gödence markası Gümüşhane’den Finlandiya’ya
kadar tanınır hale geldi.
Tıpkı bir şirket gibi çalışarak bugünlere geldik"
diyor. Müşterilerden ge-
len talepleri iyi bir şekilde değerlendirdiklerini, iletişimi iyi
kurduklarını vurgulayan Kokulu, "Herkesin kendisine ait arabası, evinde çamaşır ve bulaşık
makinesi var" diye konuşuyor.
Bademli yılda 10
milyon TL’lik fidan
satıyor
İzmir’in Ödemiş ilçesine bağlı Bademli köyü ise fidancılıkta aranılan bir marka olmayı başardı. Bademli köylülerin
üretimlerini 75 yıllık Bademli Köyü Kooperatif’ine çatısı
altında yapıyor. Ama Bademli köyünün marka olması 1997
yılına dayanıyor.
Bünyesinde Bademli Fidancılık ve Potomia Fidancılık isimli iki şirket bulunan kooperatif
üç konuda çalışmalar yapıyor:
Fidan üretimi, zeytin ve zeytinyağı üretimi, hijyenik süt toplama merkezleri.
Bademli Köyü Kooperatif
Başkanı Mehmet Selçuk Bilgi,
köy kahvesi
özellikle fidan üretiminde çok
tercih edilen bir marka olduklarına dikkat çekiyor. Lübnan,
Irak, İran, Suriye gibi Ortadoğu ülkelerine, Azerbeycan, Özbekistan’a ihracat yaptıklarını
belirten Bilgi, "Her çeşit meyvenin Tarım Bakanlığı’ndan
sertifikalı ve kontrollü fidanını üretiyoruz. Ağırlıklı ihracat elma, armut, kayısı fidanları. Bademli’de yılda 8 ila 10
milyon adet fidan üretimi yapılıyor. Fidancılıktan elde ettiğimiz toplam ciromuz yıllık
10 milyon TL. Civar köylerden
her gün 500-600 kişiye isdihdam sağlıyoruz" diyor. Bilgi,
ayrıca kooperatife bağlı olarak
çalışan işçi, ziraat mühendisi
ve veterinerleri bulunduğun da
belirterek, "Kooperatif ve markalaşma sürece köyümüze çok
şey kazandırdı. Köylüler artık
modern tarım yapar hale geldi. Bizde onları yeni yatırımlara özendirir olduk" diye konuşuyor.
Şirince’nin turizm
geliri 1 milyon TL
Kuşadası ve Efes’e yakın eski
bir Ortodoks köyü olan Şirince,
şarap üretimi ve turizmdeki başarılarıyla dikkat çekiyor. Üzüm
bağları, şeftali bahçeleri ve zeytinliklerle çevrili bir yamaçta yer alan Şirince, son 20 yıldır
marka olma yolunda mücadele veriyor.
Tıpkı Gedelekli köyünde olduğu gibi Şirincelileri de ateşleyen
köye dışarıdan gelen yatırımcılar olmuş. 20 yıl önce köye turizm yatırımı için gelen yatırımcıları gören köylüler "Biz niye
bu işleri yapmıyoruz" diyerek
biraraya geliyor ve Şirince’nin
tarihine yeni bir yön veriyor.
Turizmden sonra köylüler
kendi şaraplarını yapmaya başlıyor. Ev yapımı şarapların da
ünü kısa sürede yayılıyor. "Turizm geliştikçe adımız duyuldu,
adımız duyuldukça markamız
yükseldi" diyen Şirince Köyü
Muhtarı Levent Apak, ürettikleri ev tipi şaraba talep giderek artınca işi büyüttüklerini
ve 1999’da köyde yıllık üretim
kapasitesi 1 milyon ton olan bir
şarap fabrikası kurduklarını anlatıyor. Fabrikada geçilen üretim şarapta marka olmanın da
yolunu açmış. Ürettiği şarapları Artemis markası ile piyasaya
süren Şirince, Türkiye geneline bayilik bile verir hale geldi.
Apak, 20’si Şirince’de olmak
üzere Türkiye genelinde 50 Artemis şarap bayisine ulaştıklarını belirtiyor. İyi bir sezonda
turizmden elde ettikleri gelirin
1 milyon TL’nin üzerinde olduğunu söyleyen Apak, turizm
ve şarapçılık yaparken çiftçiliği bir kenara bırakmadıklarına
vurgu yapıyor. Apak, "Marka
olduk ama şeftali, üzüm, incir
gibi yöresel üretimlerimize de
tam gaz devam ediyoruz. Bunları da İstanbul, Ankara, Antalya, Bodrum gibi pazarlara gönderiyoruz" diyor.
30
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Atafen, bilgi-paylaşım turlarına
içanadolu’da devam ediyor
10-15 Haziran 2015 tarihleri arasında WWS teknik danışmanı Lindell Whitelock ve
ATAFEN’den Dr. Nuran Yavuz, Vet. Hekim Neşet Polatkan, Barış Terzi ve Burcum G.
Ünal’ın da katılımlarıyla bilgi paylaşım turları düzenlendi.
Tur kapsamında Konya Ereğli, Karaman ve Aksaray’da süt
sığırcılığı işletmeleri ziyaret
edildi. Lindell Whitelock buralardaki paylaşımlarında ağırlıklı olarak insan faktörü ve
yönetim üzerinde durdu. Fonksiyonel ineğin tanımını yaparak; çiftliklerin sadece inek-
lerden ibaret olmadığının ve
insanlarla beraber bir bütünlük
arz ettiğinin altını çizdi. Rumen sağlığının, buzağı kayıplarının, süt ve döl veriminin
kısaca tüm verimin insandan
geçtiğini belirten Whitelock,
sanılanın aksine bir çiftliğin en
büyük maliyetinin yem ve işletme giderleri değil, düve yetiştiriciliği ve döl kaybının olduğunu ifade etti. Kaba yem
kalitesinin önemine de değinen L.Whitelock önümüzdeki bilgi-paylaşım turlarında görüşmek dileğiyle ülkemizden
ayrıldı.
Dr. Cemal Ilgın
Üzüm bağlarında
külleme hastalığı
ve mücadelesi
Mantari bir hastalık olup
asmanın yaprak sürgün ve
salkımlarına zarar verir.
Belirtileri :
Hastalık asma yapraklarında ,yağlımsı bir görünüş ve
renk açılmasına neden olur.
Daha sonra yaprakların alt
ve üst yüzeylerinde unsu
görünüşte beyaz yüzeysel
lekeler oluşur. Hasta yapraklar kenardan içe doğru kıv-
rılır. Sürgünlerdeki belirtileri
;önce sürgün üzerinde kahverengi siyah lekeler meydana gelir, kışa doğru bu lekeler
kırmızımsı kahverengiye dönüşür. Salkım üzerindeki belirtileri ise beyaz renkli fungal
örtüdür. Sonraki aşamada irileşen taneler tane sapı doğrultusunda çatlar. Külleme
alt yapraklarda başlar sonra taze yaprak ve sürgünlere geçer.
Hastalığın biyolojisi :
Külleme hastalığı rüzgar
aracılığı ile taşınır. İlk belirtileri sürgünler bir karış olunca fark edilir.Sıcaklık hastalığın gelişimini etkileyen en
önemli çevre faktörüdür. 2027 C arası hastalık için en
uygun sıcaklıktır.Gündüzü sıcak gecesi serin geçen havalarda hastalık artar. Salkıma
alaca düşünceye veya tanelere tatlı su yürüyünceye ka-
dar koruklar hastalığa karşı
duyarlıdır. Özellikle kurak iklimin hakim olduğu bağ alanlarında hastalık her yıl ortaya
çıkar.Mücadele yapılmaz ise
% 90 varan oranda ürün kaybına neden olabilir.
Mücadelesi:
a. Kültürel önlemler;
Asma üzerindeki hastalıklı bulaşık çubuklar budanarak
yok edilmelidir.
Asma tacı iç kısımlarına kadar hava almalı ve güneşlenmelidir, özellikle tane tutma
döneminde salkımın etrafındaki hava almayı ve güneşlenmeyi engel olan yapraklar
aralanmalıdır. Kullanılan kimyasal ilaçlar rahatlıkla salkıma ulaşmalıdır.
b.Kimyasal mücadele;
Sürgünler 20-25 cm olunca
1. İlaçlama yapılmalıdır.Bu
safhada yaprak uyuzunu da
kontrol ettiğinden dolayı sulu
kükürt tercih edilmelidir.
2. ilaçlama çiçek taç yapraklarının döküldüğü ve tane
tutma döneminde yapılır. Bu
dönem hassasiyetin yoğun
olduğu aşamadır, uygulamada sistemik ilaçlar tercih edilebilir .
3. ve diğer ilaçlamalar;İlacın etki süresi, meteorolojik faktörler ve hastalığın seyrine bağlı olarak ben düşme
dönemine kadar ruhsatlı ilaçlarla mücadele yapılmalıdır.
Mücadele etkinliğini artırmak, ilaç kullanımını azaltmak ve maliyetleri düşürmek
için bu hastalıkla ilgili erken
uyarı sisteminin belirlenip
uygulamaya geçirilmesi yararlı olacaktır.
(Zirai Mücadele,2005,Yaycep,Tarım Bakanlıgından yararlanılmıştır.)
31
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Prof. Dr. Harun Uysal
Ege Üniversitesi Tire Kutsan
Meslek Yüksekokulu Müdürü
[email protected]
Dondurma ye; hem
serinlen, hem beslen
B
u sene yaz bir türlü
gelmemesine rağmen artık yavaş yavaş sıcaklar kendini
hissettirmeye başladı. Bu nedenle dondurma tezgahlarının önünde yığılmalar oluşmaya başladı. Sıcakta içinizi
ferahlatacak en iyi içecek ayran ya da kefir, en iyi tatlı da
dondurma olabilir. Bu nedenle bu sayıdaki yazımı dondurmaya ayırdım.
Dondurma; içine şeker katılmış çeşitli meyve suları ve
sütten dondurulmak suretiyle elde edilen ve özellikle sıcak yaz günlerinde çok aranan eğlenceli bir gıda.
Anadolu’da soğuk tatlı yeme geleneğinin eskiden
beri var olmasına karşın, günümüzdeki gibi dondurma
yapma alışkanlığının geçmişi 17. yüzyıla dayanıyor. Dondurma ilk olarak belirli lokan-
ta ve otellerde imal edilirken,
daha sonra ev, sokak ve dükkan dondurmacılığı olarak gelişme gösteriyor ve 1970’lere
kadar teknik kapasitesi küçük
olan işletmelerden halka sunuluyor. Ülkemizin İlk modern
dondurma üretimi ise Atatürk
Orman Çiftliği Pastörize Süt
ve Mamülleri Fabrikası tarafından 1957 yılında yapılıyor.
Dondurma, her ne kadar tüketiciler tarafından bilinmese de içerdiği besin maddeleri nedeniyle önemli bir enerji,
mineral ve vitamin kaynağı.
Süt, şeker, glikoz şurubu, salep, süt yağı, vanilya, meyve
püresi, çeşitli kuruyemişler, çikolata veya kakaodan yapıldığı için besleyici değeri yüksek.
Dondurmada protein, karbonhidrat ve yağın yanı sıra A,
B, C, D, E ve K grubu vitaminleri bulunuyor. Önemli oranda
kalsiyum, fosfor, magnezyum,
sodyum, potasyum, demir ve
çinko kaynağı.
Aynı miktar süte göre daha
yüksek oranda enerji içeriyor. Bu nedenle çocuklar için
özellikle yazın tüketimi artan
köy kahvesi
bir besin. Çocuklar yaz aylarında daha az süt tükettikleri için, kalsiyum ihtiyaçlarını karşılamaları daha zor. En
iyi kalsiyum kaynağı olarak bilinen süt, yoğurt, peynir gibi
besinlerin yanı sıra sütten hazırlanmış olan dondurmayı
tüketmek onların kalsiyum gereksinimlerinin karşılanmasına katkı sağlıyor. O nedenle
çocukların günde bir kez dondurma yeme isteklerine gem
vurulmamalı. Ancak aşırı tüketmelerine de engel olunmalı.
Her şeye karşın kalori değeri baklava, pasta gibi hamurlu
tatlılara oranla çok daha düşük
olduğu için sağlıklı ve dengeli
bir beslenme programında yetişkinler için haftada en az 2-3
kez dondurma tüketimi öneriliyor. Yine de kilo problemi
olan kişilerin dondurmayı akşam yerine, öğle vaktinde tüketmeleri gerekiyor.
Türkiye’de yıllık kişi başına dondurma tüketimi 2.5 litre iken bu sayı ABD’de 20,
AB’de 15 litre. Tüketimin bu
derece az olmasında; değişken ekonomik şartlar ne-
deniyle tüketicinin alım gücündeki azalış, pazarlama ve
dağıtım sorunları gibi pek
çok neden ile birlikte tarihsel Anadolu yemek kültüründe yemeklerden sonra tatlı
olarak şerbetli hamur tatlıları
yeme alışkanlığı etkili oluyor.
Bunları yanı sıra soğuk olduğu için sadece yazın yenebileceği algısı da tüketimi önemli oranda etkiliyor (tüketimin
yüzde 80’i Mayıs-Ekim ayları arasında)
Türkiye’de hem geleneksel hem de sanayi tipi dondurma üretildiğini göz önüne aldığımızda tüketimde bazı
hususlara dikkat etmemiz gerekiyor. Örneğin açıkta satılan
dondurmalar güvenilir yerlerden alınmalı. Özellikle dondurucularda iyi muhafaza edilen
ve hijyenik ortamda hazırlananlar tercih edilmeli. Ambalajlı ürünlerde ise ambalajın ve
şeklin bozulmamış olmasına
dikkat etmeli ve son kullanma
tarihlerine göz atmalı.
O halde haydi dondurma yiyelim, yerken de hem serinleyelim hem de beslenelim.
32
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
TÜRKİYE ÇİN’E 5 BİN TON ZEYTİNYAĞI SATMAYI HEDEFLİYOR
Çin’de Türk zeytinyağı fırtınası
Zeytinyağı üretiminde 2023 yılında dünya ikinciliğini hedefleyen Türkiye, zeytinyağını
katma değere dönüştürmek için dünya genelinde tanıtım çalışmalarını sürdürüyor
Z
eytinyağı tüketiminin hızla arttığı Çin’i
hedef pazar olarak seçen Zeytin ve
Zeytinyağı Tanıtım Komitesi (ZZTK) 04-06 Haziran 2015
tarihleri arasında Çin Halk
Cumhuriyeti'nin Guangdong
Eyaletinin başkenti Guangzhou'da düzenlenen China International (Guanghzou) Edible
Oil Olive Oil Exhibition 2015
Fuarı'na katılarak Türk zeytin
ve zeytinyağının tanıtımını gerçekleştirdi.
2009 yılından beri Şanghay'da gerçekleştirilen Food
Hospitality
China Fuarı'na
katılan Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi'nin ilk kez katıldığı bu
fuarda, 9m2'lik info standında
Türk zeytin ve zeytinyağı tadımı yaptırıldı ve ağırlıklı olarak Çin'in Guangdong ve çevre eyaletleri ile Malezya, Hong
Kong gibi çevre ülkelerden
standımızı ziyarete gelen alıcılara Türk zeytin ve zeytinyağı
ile ilgili bilgi verildi.
Çin pazarına yönelik tanıtım
çalışmalarını uzun yıllardır sürdürdüklerini belirten Zeytinyağı Tanıtım Komitesi Başkanı
M. Kadri Gündeş, Guangdong
Eyaleti'nin 100 milyonu aşkın
nüfusu ile Çin'in en büyük eya-
leti olduğunu, Çin'in toplam dış
ticaret hacminin yüzde 40'nın
burada gerçekleştirildiğini kaydetti.
Hedef 5 bin ton
zeytinyağı satmak
Guangdong eyaletinin gıda ithalatının yıllık 18 milyar doları geçtiğini ve bu nedenle
Türk zeytin ve zeytinyağı sektörü için çok önemli bir pazar
olduğunu ifade eden Gündeş,
“Çin’in gelir düzeyi yüksek bölgelerinin başında
gelen bu bölgeye
Türkiye’nin zeytinyağı ihracatını arttırmak istiyoruz. Çin Halk
Cumhuriyeti'nin
yıllık ortalama 35 bin ton olan
zeytinyağı ithalatının 2020 yılında 50 bin tona çıkacağını öngörülüyor. Bu çerçevede Türkiye'nin Çin pazarındaki
payını yüzde 10’a çıkarmayı
hedefliyoruz Türkiye, 2011 yılında Çin'e 453 ton zeytinyağı
ihraç ederken, bu rakam 2012
yılında 898 ton'a, 2013 yılında 1.028 ton'a ve 2014 yılında
1.172 ton'a yükseldi. Hedefimize doğru emin adımlarla ilerliyoruz” diye konuştu.
Guangdong Eyaleti'nin en
büyük televizyon kanallarından Guangdong TV'ye Zeytin
ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi'nin faaliyetleri hakkında bilgilendirici bir röportaj da veren
M. Kadri Gündeş, şöyle devam
etti: “Uluslararası Zeytin Konseyi İcra Direktörü'nün de sunum yaptığı fuarın ilk günü,
15:45-16:45 saatleri arasında
Türk zeytin ve zeytinyağı sektörü ile ilgili bir seminer verdik. Seminere hem Çin hem de
diğer ülkelerden katılımcılar
çok yoğun bir ilgi gösterdi.Katılımcılara Komitemiz ve Türk
zeytin ve zeytinyağı sektörü
hakkında tanıtıcı bilgiler verdik. Türk zeytinyağına diğer
yağların karışımının yasalar-
la önüne geçildiğini ve bunun
Türk zeytinyağını diğer ülkelerden ayıran çok önemli bir
özellik olduğunun altını çizdik.Çin zeytinyağı üreticisi bir
ülke değil. Fuara katılan çoğu
Çinli firma zeytinyağını diğer
ülkelerden ithal ederek yalnızca ambalajlamasını Çin'de gerçekleştiriyorlar, bu nedenle bizim için çok büyük bir ithalat
potansiyeline sahip.”
Çin’den ‘Alım Heyeti’
organize edeceğiz
Fuar süresince zeytinyağı ithalatçısı Çinli firmalar ve
Çin'deki süpermarket zincirleri
ile temasa geçtiklerini anlatan
Gündeş, “Çinliler Türk zeytin
ve zeytinyağına çok yoğun ilgi
gösterdi. Önümüzdeki sonbahar aylarında ZZTK tarafından
Çin'den bir alım heyeti gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Konu
ile Çin'in büyük gıda ithalatçısı firmaları ile temasa geçtik
ve katılım için olumlu geri dönüşler aldık” diyerek sözlerine
son verdi.
Salatalığı soğuk vurdu!
İzmir’de, en çok salatalık üretiminin yapıldığı Ödemiş ilçesinde hasat heyecanı yaşanırken, soğuk ve yağışlı havanın
salatalıkta verimi azaltması
üreticiyi üzdü.
Ödemiş ilçesindeki Kaymakçı, Çaylı, Kızılcaavlu,
Emirli, Mescitli bölgelerinde merakla beklenen salatalık
hasadı başladı. Bölgelerde yoğun bir şekilde çalışan bazı
üreticilerse, anlaşmalı olduğu fabrikalara ürünlerini satışa sundu. İşçiliği son
derece zor olan salatalıktaki ilk hasat ise bölgedeki üreticileri pek memnun etmedi.
Soğuk ve yağışlı havanın salatalıkta verimi azalttığını ifade
eden üretici Cengiz Duman,
hava koşullarının ürünleri olumsuz etkilediği anlattı.
Duman, "Bu yıl hava koşulları salatalığı olumsuz etkiledi. Verim geçen yıla göre az.
Bunun yanında üretici de eskisi kadar çok ekim yapmadı. Hayvancılığın son dönemde iyi kazandırması ile daha
önce salatalık eken üretici,
yemlik ürünlere gitti. Bu nedenle üretim az. Tabi salatalık
tek tek toplanan, işçiliği zahmetli bir ürün.
Eskiden tütün ekilirdi,
aynı onun gibi salatalık da aile boyu işçilik
gerektiriyor. Üreticinin
zaten bir de işçiye yevmiye verecek durumu
yok. İlk üründe fiyat
değişmez, güze doğru
ikinci ürün de tüccar
da gelip alım yapıyor. Piyasa o
zaman hareketleniyor" dedi.
Cengiz Duman, fiyatlar hakkında bilgi vererek sözlerini şöyle devam ettirdi: "Hasat
40-45 gün daha devam eder.
Geçen yıl bir numara 1 lira 55
kuruştan alınıyordu, bu yıl fiyat
1 lira 75 kuruş. Birinci üründe ürünün tamamı fabrikalara gidiyor."
33
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Anadolu çocuklarına resim yarışması
D
ünyanın en
önemli organizasyonlarından
biri olarak kabul edilen
“Dünya Botanik Expo”,
23 Nisan 2016 yılında Antalya’da” Gelecek Nesiller İçin Yeşil
Bir Dünya” sloganı ile
“Çiçek ve Çocuk” temasıyla açılacak. Expo
2016 Antalya Uluslararası Botanik Sergisi'ne yönelik duyarlılığı
ve farkındalığı artırmak
kaydıyla aile çiftçiliği ve küçük aile işletmeciliğinin sürdürülebilirliğinin sağlanması
ve ulusal gündemlerde tanıtılması için kadın çiftçilerin çocukla-
rının katılımı ile 81 ilde
“Anadolu Çocuklarının Gözüyle Çiçek ve
Doğa” temalı bir fotoğraf yarışması düzenlenecek. Bu yarışmayla
birlikte çocuklara; doğa
sevgisini ve çevre bilincini aşılamak, çiçeklerin kültür mirası olduğunu öğretmek, tarımın
insan yaşamındaki önemini küçük yaşlardan
itibaren fark ettirebilmek, ülkemizin sahip
olduğu bitkisel zenginliğin yeni kuşaklarca
benimsenmesini ve korunmasını sağlamak,
onların gözünden yaşadıkları doğayı, sevdikleri çiçekleri görebilmek amaçlanıyor.
Katılım şartları
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Eğitim
Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanlığı tarından düzenlenen yarışma İl Gıda
Tarım ve Hayvancılık
Müdürlükleri tarafından
gerçekleştirilecek. Ailesi
tarımla uğraşan, 9-12 yaş
grubu arasındaki çocukların katılacağı yarışmaya
başvurular 01 Ekim 2015
tarihi mesai bitimine kadar İlçe Gıda Tarım ve
Hayvancılık Müdürlüklerine teslim edilecek. Fotoğraf çekmeye istekli her
çocuk yarışmaya renkli,
dijital ve en fazla 2 fotoğraf ile katılabilecek.
Bor, ayçiçeğinde verimi artırıyor
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Aydın Güneş, bor gübrelemesiyle ayçiçeğinde verim artışı olduğunun tespit edildiğini söyledi.
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki
Beslenme Bölümü’nde öğretim
Kınalı Keklikler
doğaya salındı
Doğa Koruma ve Milli Parklar Mersin Şube
Müdürlüğü tarafından,
''Doğaya Yaban Hayvanı Yerleştirme Programı'' kapsamında, Erdemli ilçesinde 300
kınalı keklik doğaya salındı.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Mersin Şube
Müdürlüğü tarafından,
''Doğaya Yaban Hayvanı Yerleştirme Programı'' kapsamında, Erdemli ilçesinde 300
kınalı keklik doğaya salındı.
Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 7. Bölge Müdürlüğü Doğa Koruma
ve Milli Parklar Mersin
Şube Müdürü Ahmet
Çörtük, ilçeye bağlı Yeniyurt Mahallesi Kale
mevkisinde düzenlenen
törende, keklik popülasyonunu artırmak için
doğaya keklik saldıklarını söyledi.
Çörtük, Malatya Keklik Üretme İstasyonu'ndan getirilen 2 bin kekliğin çeşitli ilçelerde
doğaya salındığını belirtti.
Son 11 yılda toplam
12 bin kınalı kekliğin
doğaya salındığını ifade eden Çörtük, tarım
alanlarında en önemli mücadele şeklinin biyolojik mücadele olduğunu ve kekliklerin bu
mücadelede önemli bir
yeri olduğunu söyledi.
üyesi olan Prof. Dr. Aydın Güneş,
bor gübrelemesiyle ayçiçeğinde
verim artışı olduğunu tespit ettiklerini belirtti.
Güneş yaptığı açıklamada, dünyanın bor rezervinin yüzde 72'sinin Türkiye'de olmasına rağmen,
tarımda bor uygulamasının yete-
rince kullanılmadığını ifade etti.
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü'nün (BOREN) bitkiler üzerinde
bor uygulamasının etkilerini araştırdığını söyleyen Güneş, "Ayçiçeğinde yapılan araştırmalarda, bor
ile dekar başına verimin yüzde 20
arttığı tespit edildi" dedi.
34
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Cennetin köşeleri
Üç farklı yer, üç farklı köy; İtalya'dan Cinque Terre köyleri, Yunanistan'dan Theologos köyü
ve Türkiye'den Bitez köyü. Geçimlerini çoğunlukla balıkçılık ve turizm ile sağlıyorlar. Hepsi
birbirinden eşsiz manzaralara sahip yerler. Aralarındaki farklar; mimari ve tarihi.
Cinque Terre
İ
talyanca'da Cinque Terre, beş
toprak, beş dünya, beş köy manasına geliyor. Yan yana dizilmiş
beş köy var: Monterosso, Vernazza, Corniglia, Manarola ve Riomaggiore. Dünyanın her yerinden insanlar bu
eşsiz beş güzel köyü görmeye geliyorlar. Köylerin her birinde tren istasyonları var ve köyler arası ulaşımı trenle
sağlayabiliyorsunuz. Tren rayları dağların içine kurulmuş. Gün yüzüne ancak istasyon girişlerinde çıkıyorsunuz.
Ayrıca köy yamaçlarından, patika yollarda, çetrefilli yolculuklarla köylerin
arasında gezebiliyorsunuz. 12 Euro'luk
günlük biletlerle bu yol kullanılabiliyor. Görülecek eşsiz manzaralar için 12
Euro hiçbir şey sanırım. Buraya gelen
yaşlı turistler dahi manzarayı görmek
için yürüyor. Köyler, Ortaçağ'dan kalma olduğu için gözetleme kuleleri mevcut. Evler renk renk. Sahil köyleri oldukları için temel geçimleri balıkçılık.
Bununla birlikte dağ yamaçlarına sıra
sıra üzüm bağları ve zeytinlikler kurmuşlar. E tabi bir de turizm var. Köylüler ise kendi hallerinde yaşıyorlar. Yılın her anı turist olduğu için köylüler bu
duruma alışmışlar. Belki ben gitmedim
ama gördüklerime ve okuduklarıma, gidenlerin izlenimlerine dayanarak şunu
söyleyebilirim ki; herkesin gidip görmesi gereken bir yer.
35
Theologos Köyü
Eskiden bizim, şimdi Yunanistan'a ait bir köy: Theologos. Thassos adasında şirin bir yer. Osmanlı
İmparatorluğu, şimdiki Yunanistan'a sahipken Theologos, Thassos
adasının başkentiymiş. Şimdi bile
eski evleri görünce, Yunanistan'da
olduğunuzu unutabilirsiniz. Yine
bir Akdeniz köyü olduğu için;
zeytin, üzüm, balıkçılık ve turizm
köyün gelir kaynakları. Yaklaşık 650 kişi ikamet ediyor köyde.
Hem Thassos hem de Theolo-
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
gos'ta fazlasıyla Türkçe konuşan
yerliye rastlama ihtimaliniz mevcut. Hatta bazı mekanlarda Türkçe
tabelalar kullanılmış. Turistler en
çok Sırbistan'dan ve Türkiye'den
gidiyorlar. Köyün en ünlü yeri bir
taverna. Kuzu çevirme yapılıyor.
Taverna eğlencesinde danslar ediliyor, tabaklar kırılıyor ve ayaklarla üzüm eziliyor. Ayağınızı yıkayan kişi de tavernanın sahibi. İşte
böyle sıcak bir yer Theologos. Denizi şeffaf sanki, tertemiz. Türkiye'den gidiş kolay olduğu için kesinlikle gidilmeli.
Bitez Köyü
Bizden bir yer; Bitez. Meşhur
türküdeki gibi kıyamet de kopmuyor artık. Muğla, Bodrum'da kıyı
köylerden biri. Bodrum'un şatafatından ve hareketliliğinden kaçanların yeri. Doğayla iç içe. Zeytinlikler ve mandalina bahçeleri
hemen dibinizde. Köylülerin geçim kaynağı meyvecilik ve balıkçılık. Gece hayatı olmadığı için
sabah biraz erken kalkıp kahvaltıdan önce meyve kokuları arasında, bahçelerde yürüyüş yapa-
bilirsiniz. Köy denize çok yakın
ancak sahil kenarı Bitez Koyu olarak adlandırılıyor. Koyda plajlar
var. Ender bulunan bir rüzgarı olduğu için rüzgar sörfü yapılabiliyor. Perşembe günleri kurulan bir
köy pazarı da mevcut. Sahil kenarında aynı zamanda bir kaç restaurant ve otel de var. Bitez'in denizi
mavi bayraklı. Su oldukça berrak
ve temiz. Hem muhteşem bir manzara ve hem de sakin bir yer aranıyorsa, ilk tercih kesinlikle Bitez olmalı.
36
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
5. Karaburun Kırkım Şenliği yapıldı
Karaburun Kırkım
Şenliği artık geleneksel
K
araburun'un dağ
eteklerinde, bu yıl
beşincisi düzenlenen Karaburun Kırkım Şenliği yapıldı. Keçiler
kırkıldı, yıllardır devam eden
gelenek yinelendi. Üst üste beş
kez yapıldığı için de artık geleneksel hale gelebilecek. Hem
Karaburun hem de İzmir'deki
hayvancılığın gelişmesinde büyük rol alan şenlik, yetiştiricilerin hayvanlarını tanıtmasını sağlıyor. Bu sayede kamuoyunda
daha geniş yer bulan hayvan yetiştiriciliği, önemini ortaya koyuyor. Bu komuoyunda yer alışın artışı ile birlikte insanlar, et
tüketiminde küçükbaşların etlerini tercih etmeye başlıyor ve
küçükbaş yetiştiricileri hayvanlarını satabilecek daha çok yer
bulabiliyor. Burada büyük marketlerin sahiplerinin fiyat politikasının da köylü dostu olması,
hayvancılık yapanların önünü
daha rahat görmesini sağlıyor.
Keçi sütü revaçta
Şenlikte ilk konuşmayı yapan,
İzmir Damızlık Koyun Keçi
Yetiştiricileri Birliği Başkanı
Özer Türer oldu. Türer, konuşmasında Karaburun Kıl Keçisi'nin önemine değinerek şunları
kaydetti: “Amacımız Karaburun
Kıl Keçisi'nin eski namına kavuşturulması. Keçi sütü son zamanlarda tüm dünya tarafından
İngilizler de
hayran kaldı
Patrick ve Sue West çifti İngiliz bir aile. Şenlikte hayran hayran keçileri izliyorlardı. Biz de Köy Kahvesi
gazetesi olarak duygularını öğrenmek istedik. İngiliz
aile, Mordoğan'dan ev almış. Önce temelli burada
yaşamak istemişler fakat
olmamış. Patrick diyor ki:
“Karımla dünyanın birçok
yerini gezdik ama en iyi insanlar Türkiye'deler. En
hoşgörülü insanlar Türkler. Bu şenlik çok ilginç ve
muhteşem bir şenlik”.
rağbet görüyor. Tabi keçi sütüne talep çok ama doğal olması isteniyor. Şu anda piyasadaki
keçi sütlerinin yüzde 90'ı doğal.
Bu şenlikte gördüğünüz hayvanlar doğal besleniyor. Sütleri
de doğal olacak” dedi.
Özer Türer'in ardından ikinci
konuşmayı Karaburun Belediye Başkanı Ahmet Çakır yaptı.
Çakır, yapılan etkinliğin Karaburun Yarımadası'na hayırlı olmasını diledi. Devamında da
katkılarından dolayı Büyükşehir Belediyesi'ne teşekkürlerini sundu.
“Her desteğe hazırız”
İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı Aziz Kocaoğlu ise keçi
kırkmanın 600 yıldır şenliklerle yapıldığını söyledi ve ekledi:
“Biz belediye olarak beslenen
değil besleyen taraf olmalıyız.
Yetiştiricilerimize her türlü imkanı sunmalıyız. Geçtiğimiz yıl
belediye olarak koyun ve keçi
dağıtımı yaptık. İzmir ve İzmirli olarak bize düşen görev budur. Bu şenlik belki bir gün-
lük bir olay ancak biz her gün
köylümüzün yanındayız. Hayvan yetiştiriciliği yapıp bırakan
vatandaşlarımıza gerek eğitim,
gerekse de mali yönden hiçbir
desteğimizi esirgemeyeceğiz”.
Köylü Profesör
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.
Dr. Mehmet Tokaç, gazetemize Karaburun’daki tarım ve
hayvancılık sorunlarını anlattı. Kendisinin de hala bir köylü
olduğunu belirten Prof. Dr. Tokaç, “ Karaburun’un Yayla Köyü’nde bahçem var. Çocukluğumda da burada yaşıyorduk.
Hayvan yetiştirirdik. Ben 11 yaşındayken babam ölünce farklı bir hayat yolu çizdim ama
bu hayattan da hiç kopmadım.
Şimdi de bu şenliğe bahçemden
geliyorum. Bu yarımada 30-40
yıl önce bomboştu. Dağlık olduğu için de hayvancılık çok
rahat yapılıyordu. Sonrasında
Orman Bakanlığı fidanlar dikti. Maliye Bakanlığı da Avrupa
Birliği Uyum Sürecinde zeytin yetiştiricilerine oldukça yüksek miktarlarda destek verdi.
Ancak eskiden buralarda delice
yetişirdi. Onlar aşılanıp zeytin
olurlar. Buralar çok fazla rüzgar alan yerler. Zeytin fidelerinin soğanları ufak olduğu için
hemen kırılabiliyor. Bu yüzden yeteri kadar verim alınamıyor. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra Yarımada stratejik
bir yer oldu. Sakız Adası karşımızda olduğu için askeri alanlar kuruldu. Dönüşebilir enerji için rüzgar türbünleri kuruldu.
Boş alanlar azaldı. Burada ayrıca nergis yetiştiriciliği yapılıyor. Çok fazla endemik bitkimiz var. Özellikle ıtırlı (kokulu)
bitkiler fazla. Hayvancılık için
yeterli alan kalmadı. Keçilerin doğaya çok zarar vermediği
daha yeni kabul ediliyor. Hayvancılık yapamayanlar da İzmir’e yerleşip orada hayat kurdular. Şimdi büyük marketlerin
hayvan alımlarındaki çoğalma
köylüye umarım ki olumlu yönde yansır” dedi.
37
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
2015 yılının altın yatırımı, yüzde
yüz organik solucan gübresi üretimi
Ü
lkemizde yeni gelişim göstermeye
başlayan Solucan
Gübresi girişimcilerimiz ve yatırımcılarımızın büyük bir alan ayırmadan
ve küçük bir maliyetle Organik
Solucan Gübresi üretimi yapabilirler. Üretilen bu gübreyle
milli ekonomiye katkı ve ekolojik yaşama değer katabilirler.
Köy Kahvesi gazetesine açıklamalarda bulunan Solucan
Gübre üreticisi Mehmet Emin
PURSA üretim aşamalarını bütün detayları ile anlattı.
Solucanlar atıkları yiyerek
sindirim sisteminden geçiriyor. Dışkı olarak çıkarttıkları
bu ürünün hammaddesinin herhangi bir maliyeti yoktur. Sebze, meyve, büyükbaş hayvan
gübresi ve yiyecek artıklarını
değerlendirmek mümkündür.
Solucan gübresi
üretim işi neden
yapılmalı
• Ciddi bir karlılık oranı var.
• Hammaddesi bedava.
• Üretilen ürün bozulmuyor,
durdukça değer kazanıyor.
• Hem ticarette hem istihdam
da az insanla muhatap olmak.
vendiğiniz birisi, bu güvendiğiniz kişinin doğru sistemde bu
işi yapıyor olması ve olmazsa olmazımız solucanlarımızın Kırmızı Kaliforniya Solucanı Eisenia Foetida ve Eisenia
Andrei cinsi olmalarıdır.
Karlı bir tesis aşaması için
gerekenler;
• Elektriği ve suyu olan 4x10
ebadında 40m2’lık kapalı bir
alan.
• 7 m2’lık bir adet reaktör.
• Üretime başlayabilmek için
bir seferliğine satın alınacak
150 bin adet civarında Kırmızı
Kaliforniya Solucanı
Beş ay sabır, sebat ve ciddi
bir emeğin sonunda ayda 1 ton
solucan gübresi ( solucan humusu) üretmek mümkündür.
• Pazar payının fazla ve geniş olması.
• Tarım bakanlığının kimyasal gübreden organik gübreye
geçişine destek vererek 2015
yılı için kurulacak hayvansal
orjinli organik gübre tesislerine 2 milyon TL hibe veriyor
olması.
• Manevi değerler için ürettiğiniz ürün kimyasal içermeyen
toprak düzenleyici olup insan
sağlığına hizmet ediyor oluşu.)
Solucan gübre üretim
tesisi için neler gerekli?
Bu işi ciddi olarak yapacaksanız bu işi size anlatacak gü-
Ülkemize yetecek
kadar gübre
üretebiliriz
Yapılan araştırmaların sonuçlarına göre elimizde yıllık yaklaşık 50 milyon ton atık oluşmaktadır. Biz bu atıkları ülke
olarak hiçbir ayrıştırmaya tabi
tutmadan belediyeler, il özel
idareleri, köy dernekleri aracılığı ile sadece içinden kartonu,
demiri, plastiği birkaç yıldır da
camları ayrıştırıyoruz. Kalan
organik atıklarımızı maalesef
vahşi bir şekilde toprağa gömüyoruz. Avrupa ülkeleri yüz
yıla yakındır buna benzer organik atıklarını geri dönüşüm makineleri dedikleri Kırmızı Kaliforniya Solucanları sayesinde
geri dönüşümünü sağlayarak
hem ülke ekonomilerine ciddi
bir katkıda bulunup hem de bu
sayede yaptıkları tarımı yüzde
yüz organik gübreyle yaptıklarından dolayı sağlık sektörünün
harcamalarını ciddi olarak minimize etmektedirler.
2013 yılında yaklaşık 13 milyon ton kimyasal gübre kullandığımız tarım alanlarımızın
toprak yapısı, kimyasallardan
dolayı ciddi anlamda tahribata
uğratılmıştır. Ülkemizdeki yıllık yaklaşık 50 milyon ton atığı kullanarak 10 milyon tonlara
varan yüzde yüz organik solucan gübresi elde edebiliriz. Bir
ismi de toprak düzenleyicisi
olan yüzde yüz organik solucan
gübresi kullanımı ile (kimyasallar sayesinde tahribata uğramış tarım alanlarımız) 5 yıl sonun da temizlenmiş olup gerçek
organik tarımın yapılıyor olmasına elverişli hale gelecektir.
Çevre dostu zirai mücadeleye destek
Bitkisel üretimde kimyasal mücadele
yerine alternatif mücadele tekniklerin
kullanılması halinde uygulanacak destek miktarları belirlendi. Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığının, Bitkisel Üretimde Biyolojik ve/veya Biyoteknik Mücadele Destekleme Ödemesi Uygulama Tebliği, Resmi Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Tebliğ, bitkisel üretimde kimyasal
mücadele yerine alternatif mücadele
tekniklerinin uygulanmasıyla kimyasal ilaç kullanımının azaltılması, insan
sağlığının ve doğal dengenin korunması için biyolojik ve/veya biyoteknik
mücadele yapan üreticilere destekleme ödemesi yapılmasına ilişkin usul ve
esasları düzenliyor.
Buna göre, destekleme ödemesi için,
örtüaltı üretim yerinin Örtüaltı Kayıt
Sisteminde, açık alanda üretim yerinin
Çiftçi Kayıt Sisteminde kayıtlı olması,
biyolojik ve/veya biyoteknik mücadelede kullandığı bitki koruma ürününe
ait faturaya sahip olması gerekecek.
Ayrıca üretici kayıt defteri kayıtlarını tutması, destekleme başvurusunda bulunulacak alanda tüm bitki koruma faaliyetlerini bakanlıkça yayınlanan
teknik talimatlara ve entegre mücadele prensiplerine göre gerçekleştirmiş
olması, tebliğ kapsamında destekleme
başvurusunda bulunulan bitki koruma
ürününün bakanlık tarafından belirlenen ruhsatlanma koşulları doğrultusunda uygulanmış olması, örtüaltında faydalı böcek kullanan üreticilerin
seralarında giriş ve yan havalandırma
açıklıklarının tülle kapatılmış olması
gibi şartlar aranacak.
Açık alanda turunçgilde Akdeniz
Meyve Sineğine karşı feromon ve tuzak kullanımı için tahsis edilen dekar
başına 35 lira desteklemeden, tuzak kutusunun en az 5 yıl kullanma ömrü bulunmasından dolayı daha önceden tuzak kutusu olup da sadece feromon
kullanan üreticilere dekar başına 20
lira olacak şekilde destekleme ödeme-
si yapılacak.
Örtüaltında biyoteknik mücadelede;
feromon ve tuzak kullanan üreticilere
dekar başına 110 lira, domateste domates güvesine karşı sadece feromon kullananlara dekar başına 60 lira destek
ödenecek.
Açık alanda domateste biyoteknik
mücadelede; feromon ve tuzak kullanan üreticilere dekar başına 35 lira, domates güvesine karşı sadece feromon
kullanan üreticilere ise dekar başına 20
lira olacak şekilde destekleme ödemesi yapılacak. Üreticiye yapılacak olan
destekleme ödemesi miktarı, üreticinin
biyolojik ve/veya biyoteknik mücadele
amacıyla yaptığı harcamaları gösteren
fatura bedelinin, mücadele yaptığı toplam alanına bölünmesiyle elde edilecek
olan dekara maliyetini geçemeyecek.
38
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Buca’da lavanta
yetiştiriciliği
yaygınlaştırılıyor
Belenbaşı'nın kirazları
görücüye çıktı
Buca’nın Belenbaşı köyünde bu yıl 11.’si düzenlenen
Kiraz Festivali’nde mevsimin ilk kirazları görücüye
çıktı. Festivalde ilk kez kadın ağa da seçildi
B
uca Belediyesi ile Belenbaşı Muhtarlığı’nın ortaklaşa düzenlediği Belenbaşı Yörük Kültürünü
Tanıtma ve Kiraz Festivali’nde yılın
en iyi kiraz yetiştiricileri ödüllerini
alırken, ilk kez bir kadın ağa seçildi.
İzmir’in dört bir yanından akın akın
festivale gelen binlerce kişinin coşkusuna Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina ile CHP İzmir milletvekilleri Mehmet Ali Susam, Musa
Çam, Mustafa Moroğlu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı-İzmir milletvekili Adayı Selin Sayek Böke, CHP
Buca İlçe Başkanı Bektaş Gül, CHP
İzmir Milletvekili Adayı Ali Hıdır
Uludağ ile Turgay Bozoğlu, belediye
meclis üyeleri, Bucalı muhtarlar ve
yüzlerce Bucalı vatandaş katıldı.
Festival ağası ilk kez bir
kadın oldu
Birbirinden eğlenceli yarışmalar
eşliğinde gerçekleşen festivalde bu
yıl ilk kez bir kadın “Festival Ağası” seçildi. Dokuz Eylül Üniversitesi
Buca Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Raziye Çakıroğlu Oban,
Belenbaşı köyünde yaptığı çalışmalardan dolayı “Festival Ağası” olarak seçildi. Hanım Ağa’ya, geleneksel giysi ‘yağlık’ı Buca Belediye
Başkanı Levent Piriştina, Belenbaşı
Muhtarı Hüseyin Altıparmak ile birlikte giydirdi. Hanım Ağa Doç. Dr.
Raziye Çakıroğlu Oban, köy halkına teşekkür ederek, “Ulu Önder Atatürk’ün de dediği gibi; biz millete
ağa değil, ancak yarenlik, yoldaşlık
edebiliriz” dedi.
Sonuçlar açıklandı
Festivalde Hasan Kınacı “Yılın En
İyi Kiraz Yetiştiricisi” seçilirken,
Ahmet Kınacı 2., Musa Altıparmak
da 3. oldu. Festival kapsamında yapılan yemek yarışmasında ise, Nesibe Kınacı 1., Ayşe Kınacı 2., Fatma
Altıparmak da 3. seçildi.
“Toprak canlanacak”
Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği festivalde konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir milletvekili Adayı Selin Sayek Böke, 7
Haziran’da yapılacak seçimlere vurgu yaparak, “Toprağın bereketini
hissettiğimiz o kiraza güzel rengini
veren doğamız canlanacak ve yeşerecek bir Türkiye’nin adımını atmak için çok az zaman kaldı. Çok
heyecanlıyız. Çünkü tarımı canlandıracak, toprağa bereketini verecek,
sizleri daha zenginleştirecek, ürünlerinizi ağzınızı tatlandırmanın ötesinde dünyanın her köşesine taşıyacak
çok kuvvetli bir ekonomi programıyla bu seçimlere hazırlandık. Pazar günü bu yarışın sonu. İşte o yarışta vereceğiniz oylarla Türkiye
daha yaşanabilir olacak. Peki ne olacak? Her meydanda haykırıyoruz.
Mazottan vergi alınmayacak. Mazot
1.5 liraya çiftçiye verilecek. Böylece toprak canlanacak ve sizler üreteceksiniz. Türkiye kalkınacak” diye
konuştu.
“Çocuklarımızı tarımla
tanıştıracağız”
Konuşmasında Buca’yı tarımla buluşturmak amacıyla çalıştıklarını belirten Buca Belediye Başkanı Levent
Piriştina da, “Köylerimizi yaşatmalıyız. Yasal olarak mahalle statüsüne
geçmiş olsalar da, buradaki kalkınma, buradaki yaşam, buraya yapılacak destek inanının Türkiye için
koyduğumuz hedefler için çok daha
önemli olacaktır. Aynı Belenbaşımızın kirazında olduğu gibi Bucamızın
üzümüyle ilgili de çalışmalar yapmaktayız. Onu da böyle bir festivalle taçlandıracağız. Buca’nın sadece
logosunda kalan üzümünü artık bir
tarımsal faaliyet olarak, gelir kaynağı haline getirerek, çocuklarımızı
üzümle, tarımla tanıştıracağız” ifadelerini kullandı.
İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü koordinasyonunda Buca İlçe Müdürlüğü tarafından ‘Lavanta Yetiştiriciliği
Tanıtımı ve Yaygınlaştırılması Projesi’ başlatıldı.
Proje kapsamında önder çiftçilerden Ahmet Kınacı’nın Belenbaşı’ndaki arazisine
700 adet lavanta fidesi dikildi. Belenbaşı’na
dikilen fidelerin çelikleri Çeşme Alaçatı’dan temin edilerek, İzmir Büyükşehir Belediyesi fidanlığında köklendirildi. Köklendirilmenin ardından Belenbaşı’na getirilen
fideler İl ve İlçe Müdürlüğünden yöneticiler ile çevre halkın katılımıyla gerçekleştirilen bir törenle dikildi.
Bucalı üreticilere alternatif ürün sunmak
ve lavanta balını yaygınlaştırmak amacıyla
başlatılan proje kapsamında üreticilere yönelik gerçekleştirilecek eğitimlerle ürün kalitesinin daha da arttırılmaya çalışılacağına
vurgu yapıldı. Yaygınlaştırma çalışmalarının süreceği üzerinde durulurken, hoş koku
ve aromasıyla lavanta balının tüketiciler tarafından daha fazla tercih edilmeye başlandığı ve arıcılıkla uğraşan üreticiler için iyi
bir gelir kaynağı olabileceği belirtildi.
Konya’da çiftçiye
çilek desteği
Tarımsal desteklerini artırarak sürdüren
Konya Büyükşehir Belediyesi, kiraz, elma
ve asma dağıtımının ardından ilçelerde çilek fidesi dağıtımı gerçekleştirdi. 2 bin 25
dekar alanda dikimi yapılmak üzere 2 bin
530 kişiye verilen çilek desteği için 4 milyon 50 bin liralık kaynak aktarıldı.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Tarımsal Hizmetler Dairesi
Başkanlığı eliyle çiftçiye 2015 yılı için 22
milyon liralık küçük ölçekli sulama projesi
desteği, 9 milyon liralık fidan ve fide desteği verdiklerini, 2 milyon liralık bağ aparatı tahsis ettiklerini hatırlattı. Başkan Akyürek, tarımsal destekler için 61 milyon
liralık yeni proje hazırladıklarını ifade etti.
39
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
İzmir'de kiraz şenliği rüzgarı esti
K
iraz şenlikleri İzmir'in dört bir yanında başladı. 14
Haziran Pazar günü
3 farklı yerde kiraz şenliği vardı. Bornova Beşyol Köyü,
Ödemiş Bademli Köyü ve Bayındır Balcılar köyünde yapılan şenliklerde köylüler hem
kirazlarını hem de yetiştirdikleri diğer ürünleri vatandaşa tanıtma fırsatı buldu.
Bornova Beşyol
Bornova Beşyol Köyü Kiraz
Şenliği: Bu yıl ikincisi düzenlenen şenlikte, Beşyol köyünde
ve çevre köylerde yetiştiricilik
yapanlar ürünlerini hem tanıttı
hem de sattı. Yapılan yarışmada dereceye girenler kirazlarını
meşhur etti. Şenliği düzenleyen
Bornova Belediyesi'nin başkanı Olgun Atilla'nın katılımıyla
vatandaşlar başkanlarıyla buluştu. İsteyen herkesle el sıkışan ve köylünün derdini dinleyen Atilla kirazları tek tek tattı.
Bayındır Balcılar
Bayındır Balcılar Köyü Kiraz
Şenliği: Bu yıl beşincisi düzenlenen şenlikte köylülerin ürün-
leri görücüye çıktı. Bayındır
Belediye Başkanı Dr. Ufuk Sesli ve İlçe Kaymakamı Barbaros
Baran şenliğe katıldılar. Şenlik esnasında konuşma yapan
Başkan Dr. Sesli, “Kiraz Şenliği köylünün ekonomik hayatına
kısa süreli olsa da hız kazandırıyor. Sizlerle burada tekrar olmaktan çok mutluyum” dedi.
Parti'nin şimdiki ve geçmiş dönem milletvekilleri ile Ödemiş
Belediye Başkanı A. Mahmut
Badem, Kiraz Belediye Başkanı Saliha Şengül Özçınar ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl
Müdürü Ahmet Güldal katıldı.
Şenlikte vatandaşlara seslenen
Badem, “Yöremizde yetişen
ürünler marka haline gelmeye
başlıyor. Türkiye'nin fidan ihtiyacının yüzde 60'ını biz karşılıyoruz. Kirazlarımız da marka
olma yolunda ilerliyor. Bu sayede bölgemiz daha çok kalkınacak” dedi. Şenlik kapsamında
yarışmalar düzenlendi, dereceye
girenlere ödüller verildi.
Ödemiş Bademli
Ödemiş Bademli Köyü Kiraz Şenliği: Bademli Köyü'nde 43.'sü düzenlenen Kiraz Şenliği'ne siyasetçi akını vardı. Ak
Güvenilir gıda için yeni kontrolörler eğitimini tamamladı
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, vatandaşların güvenilir gıdaya ulaşmasını sağlamak amacıyla denetim ordusunu güçlendirdi. Gıda denetiminde
görevlendirilecek personel için İzmir
Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünde düzenlenen eğitim başarıyla
tamamlandı.
İletişim Teknikleri
kursu da verildi
15 gün süren Gıda Kontrol Görevlisi
Kursuna; Aydın, Denizli, Manisa, Afyon, Kahramanmaraş, Kocaeli, Edirne,
Tekirdağ, Antalya, Bursa ve İzmir’deki İl ve İlçe Müdürlüklerinde görevli 50 teknik personel katıldı. Eğitimde
kursiyerlere; mevzuat, numune alımı,
HACCP, ithalat-ihracat gibi konularda
bilgiler verildi. Kontrolörlerin denetim sırasında iş yeri sahipleri ve vatandaşlar ile doğru iletişim kurabilmesini
sağlamak amacıyla kursiyerler, ‘İletişim Teknikleri’ konusunda da eğitimden geçti. İl Müdürlüğündeki eğitimin
tamamlanmasının ardından kursiyerler, Selçuk ilçesinde faaliyet göste-
ren bir meyve-sebze işletmesini ziyaret etti. İşletmede kursiyerler, birebir
numune alarak, aldıkları teorik eğitimi
pratiğe dökme imkanı buldu.
“Şahsi duygularla değil ...”
15 günlük eğitimin son gününde
‘Kontrolör’ unvanına sahip olan kur-
siyerler sertifikalarını İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet
Güldal’ın elinden aldı. Güldal, eğitimi
tamamlayan kursiyerlerin görevlerinde başarılı olmalarını dileyerek, “Şahsi
duygularınızı işin içine katmadan objektif ve adil bir tavırla görevinizi yapacağınıza inanıyorum” dedi.
40
DÜNYADAN
HABERLER
köy kahvesi
www.koykahvesi.com.tr
El Nino, Kakao
fiyatlarını uçurdu
Almanya'dan organik
tarıma destek
Almanya 2014 yılında organik tarıma 7.91 milyar Euro
harcadı. 2013 yılına göre
yüzde 4.8'lik bir oranda artış gözlendi. Bu durum; Avrupa'nın lider, dünyanın başat ülkesi olan Almanya'nın
organik tarıma verdiği desteğin aslında tüm dünyada
etkili olduğunu gösteriyor. Eldeki veriler organik tarımın
her yıl geliştiği yönünde. Bu
sayede hem üretici daha çok
kazanıyor hem de daha sağlıklı ürünler pazara giriyor.
D
ünya üretiminde yüzde
18'lik payı ile Fildişi Sahilleri'nden sonra ikinci sırada bulunan Gana'nın arzının, olumsuz hava şartları
ve son zamanlarda derinleşen
enerji krizi nedeniyle aksamaya başlaması son bir ay içinde
fiyatları yüzde 10 yükseltti.
Son zamanların en yüksek
fiyatları
Dünyanın ikinci büyük üreticisi Gana’nın üretimine ilişkin kaygılar ve El Nino korkusu
dünyada kakao fiyatlarını yükseltiyor. Gana’nın satış sözleşmelerini ertelemeye başlaması
fiyatları bir ay içinde yüzde 10
yükseltti. Fiyatlardaki artışın çikolata üreticilerini olumsuz etkileyeceği belirtiliyor.
Kakaoya gelen yüklü alımların nedeni, dünya üretiminde
yüzde 18’lik payı ile Fildişi Sahilleri’nden sonra ikinci sırada bulunan Gana’nın arzının,
olumsuz hava şartları ve son
zamanlarda derinleşen enerji
krizi nedeniyle aksamaya başlaması. Ülkenin kakao sevkiyatının sekteye uğradığına dair
haberler geliyor. Avrupalı kakao tüccarları ve çikolata üreticileri, sevkiyatlardaki gecikmenin 11 bin ton ürünü etkilemiş
olabileceğini söylüyor. Gana’nın
sevkiyatlarını gerçekleştirememesi uluslararası piyasalarda
fiyatları yükseltiyor. Liffe’de kakaonun tonu 2000 sterlin psikolojik bariyerini aştı. Geçtiğimiz günlerde fiyatlar 2.098
sterlin/ton ile yedi ayın en yük-
sek düzeyini gördü. Bir kaç ay
önce 1.900 sterlin olan kakao fiyatları yaklaşık yüzde 10 yükselmiş durumda. Her ne kadar
Gana’dan 2014- 15 sezonu üretimine ilişkin resmi açıklama yapılmasa da, işlemciler ve analistler rakamın geçen yıl elde
edilen 900 bin tonun ve hükümetin 850 bin tonluk tahminin
çok altında kalmasını bekliyor.
Üretimi 200 bin ton
düşebilir
Afrikalı bankacılık grubu Ecobank, Gana’nın 700 bin tonu
bulmakta bile zorlanabileceğini bildirirken, Ganalı bir kakao
alım firması olan Akuafo Adamfo’nun işletmecisi Finatrade’nin
CEO’su Nabil Moukarzel, üretimin 700 bin ton olacağını öngördü. Moukarzel, Gana ve Batı
Afrika’nın diğer bölgelerinde
yağışların mevsim normallerinin altında kalmasının üretime olumsuz yansıdığını belirtti.
Diğer yandan kakao kabuklarına zarar veren bir bakteriyle mücadele ettiklerini belirten
Moukarzel, Gana’nın son beş yılın en düşük kakao üretimiyle karşı karşıya olduğunu ifade
etti. Avrupalı tüccarlar üretimin azalmasının, Gana’nın 150-
200 bin tonluk sözleşmesini yerine getiremeyebileceği ve bu
kontratların süresini gelecek
sezona uzatmaya çalışabileceği anlamına geldiğini söylüyor.
Analistler, Gana’nın üretiminin
700 bin tonun altına düşmesi
halinde kakao piyasasında açık
oluşacağını ve bunun fiyatları
100 sterlin daha yukarı itebileceği uyarısı yapıyor.
Ayrıca Pasifik’te suların ısınmasıyla oluşan dünyanın bir
çok yerinde kuraklık ya da sellere yol açan El Nino’nun yaklaşıyor olması da kakao fiyatlarını yükseltiyor.
Organik tarım
her yıl gelişiyor
Dünya üzerinde 37.5 milyon hektarlık arazi üzerinde organik tarım gerçek-
leştiriliyor. Avrupa Birliği
genelinde, 2013 yılının sonuna kadar 1 milyon 60 bin
699 hektarlık alanda 23 bin
271 adet çiftlikte organik tarım yapıldı. 2012 yılına göre
organik tarım arazisinde 26
bin 344 hektar artış görüldü.
Tüm tarım arazileri genelinde organik tarım arazileri
yüzde 8.2'lik bir alanı kapsıyor. Organik tarım ürünlerinin işleme tesisleri ve ithalatçıların sayısı da giderek
artış gösteriyor. 2013 yılında;
35 bin 184 ticari işletme boy
gösterdi. Almanya Gıda ve
Tarım Bakanlığı organik tarım sektörüne 177.3 milyon
Euro destekte bulundu.
Çikolota üreticilerini
olumsuz etkileniyor
Gana’nın arzının azalması,
kaliteli kakao çekirdeği üreticisine olan bağımlılıkları nedeniyle Lindt gibi önde gelen çikolata
üreticilerini zor duruma sokabilir. Ecobanks analisti Victoria
Crandall’a göre kakao fiyatlarındaki artış ürün fiyatlarının yükselmesi ya da ürünlerin ebatlarının küçülmesine yol
açabilir. Crandall üreticilerin
kakao yağı yerine palm çekirdeği yağı gibi daha ucuz ürünleri tercih edebileceklerini de ifade ediyor.
El Nino
Büyük Okyanus’un orta ve doğusunda, okyanus yüzeyinde oluşan
olağandışı ısınmalar olarak tanımlanan El Nino, yarattığı ısıtıcı etki
nedeniyle kasırgalara, şiddetli yağışlara, taşkınlara, kuraklıklara,
yangınlara ve tarımsal ürün kayıplarına yol açıyor. Bu da metal, buğday, kahve, şeker, pamuk, palm yağı gibi birçok ürünün fiyatının etkilenmesine neden oluyor. Brezilya’dan tarıma
60 milyar Dolar yeni
kaynak aktarıldı
Brezilya’da, iktidardaki İşçi
Partisi 60 milyar dolarlık tarım programının başlatılacağını açıkladı.
Çevre koruma önlemleri
alan çiftçilerin de ödüllendirileceği söylenirken, devletin
üreticileri ekimde ve hasatta destekleyeceği de duyuruldu.
Brezilya Cumhurbaşkanı
Dilma Rousseff, tarımın kendileri için öncelikli bir sektör
olduğunu vurgularken, programın ülke tarihindeki en
yüksek tarım desteği olduğu
belirtiliyor.
Birleşmiş Milletler bağlantılı GIda ve Tarım Örgütü de
yayımladığı raporlarda hükümetin yiyecek temininde
ve ülkedeki açlığın düşmesinde önemli adımlar attığını
söylerken, Rousseff mevcut
vergilerin çiftçilerin ödeyemeyecekleri kadar yüksek
olduğunu belirterek tarlaların boyutuna göre yeniden
düzenlemeye gidileceğini de
söylüyor.
41
DÜNYADAN
HABERLER
Amerika'da kuş
gribi depremi
A
merika Birleşik Devletleri'nde kuş gribi arkasında 45 milyon ölü tavuk ve hindi bıraktı. Yumurta
fiyatları rekor seviyeye çıktı.
Fiyatlar uçtu
Haziran ayı içinde toptan ve
perakende yumurta satışı fiyatları, tüm zamanların en yüksek
seviyesine çıktı. Ülkenin yüzde
10'undan fazla üretim hacmine
sahip orta-batı bölgesinde kuş
gribi ortaya çıktı. Iowa eyaletindeki üst düzey üreticiler bu durumdan en fazla etkilenenler
oldu. Fırınlar ve restaurantlar
tarafından kullanılan sıvı yumurtalar için kayıtlı satış dönemi Mayıs ayında başladı. Teda-
rikçiler zararı telafi etmek için
tüketiciler için satılan kartonlu
paketlerin fiyatlarını yükseltti.
Alıcılar istenen her
ücreti öder
Daha önceden kontrat yapan alıcılar pazardaki tüm kabuklu satılan yumurtaları alıyorlar. Bayville'de New Jersey
merkezli Urner Barry gazetesinde yumurta pazarı muhabirliği yapan Brian Moscogiuri, bir
telefon röportajında “Pazardaki bu durum tüm yumurta sektörünü ayağa kaldırmış durumda. Sektördekiler yumurtaları
ellerinde tutabilmek için her
türlü ücreti ödemeye gönüllüler” dedi.
Yumurta enflasyonu
Toptan, tüketici tipi yumurtaların fiyatları yüzde 120 artarak
2,62 Dolar'a yükseldi. Sıvı yumurta satışlarında ise fiyat dört
katına çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 2,34
Dolar'a yükseldi.
Kişi başına 260
yumurta daha az
ABD Tarım Bakanlığı'na göre
yumurta üretimi, 2008 yılındaki
üretim sayısının da altına düşecek. Üretimin eski haline dönmesi ise 1.5 ila 2 yıl arasında bir
zaman alacak. Bu da tahmini
olarak tüketen kişi başına 260
yumurta daha az düşecek.
Kiralık tavuk uygulaması yayılıyor
ABD'nin Pensilvanya eyaletinde başlayıp 15
eyalete yayılan uygulama, Kanada'nın Prince
Edward Island ve Ontario eyaletlerinde de çoğalmaya başladı. Barnyard Organics isimli firmanın sahibi
Sally Bernard, şehirlerde müstakil evlerde yaşayanlara, içinde haftada 10 ila 14 adet yumurta veren 2 tavuk, 1 hareketli kümes, yemleme
ve sulama kapları, 50 kilogram organik tavuk
yemi, 1 paket tavuk kumu, 1 torba istiridye kabuğu ve Taze Günlük Yumurta Yetiştiriciliği El
Kitabı bulunan seti 275 Kanada dolarına (585
TL) kiraladıklarını açıkladı. Aynı setin 4 tavuklu olanını 450 Kanada dolarına (960 TL) kiraya verdiklerini açıklayan Sally Bernard, “kiralama dönemi haziranda başlayıp, ekim ayında havaların soğuması ile sona
eriyor” dedi. Firma, sözleşme dönemi sonunda
gelerek, tüm seti geri alıyor.
Toronto Belediyesi de izin vermişti Prince Edward Island eyaletinin Freetown
kentinde başlayan 2012 yılında uygulama, ilgi
görmesi üzerine Charlottetown, Cornwall,
Stratford ve Summerside kentlerine de yayıldı. Kanada'da kiralık tavuk uygulamasının bulunduğu ikinci eyalet ise Ontario. Halen sadece
Toronto ve bölgesindeki kiralık tavuk uygulaması için Toronto Belediyesi, 2012 yılında karar vermişti. köy kahvesi
www.koykahvesi.com.tr
Kuraklık Kaliforniya’yı
kavurdu!
Amerika Birleşik Devletleri!nin Kaliforniya eyaletinde yaşanan kuraklık sonucu büyük zarar yaşandı.
Kaliforniya-Davis Üniversitesi'nin araştırmalarına
göre kaybın maliyeti 2.7 milyar Dolar.
Azalan su kaynakları nedeniyle bitki yetiştiriciliği, sütçülük ve hayvan yetiştiriciliğinde toplam kaybın 1.2
milyar dolar olması bekleniyor. Araştırmacılar eldeki su
kaynakları ile 2015 karşılaştırması yaptıklarında bu yılın
2014'ten daha zor geçeceğini söyledi.
Su kaybı maliyetleri
artırıyor
Kaliforniya'daki çiftçiler
normal zamanlara göre or-
talama yüzde 33'lük bir su
kaybıyla karşılaşacaklar. Bunun sonucunda suyu pompalama maliyetleri yaklaşık
600 milyon doları bulacak.
Bu durumdan en fazla etkilenecek yer ise San Jouquin
Vadisi olacak.
Kaliforniya Gıda ve Tarım
Departmanı için hazırlanan
çalışma, 560 bin dönümlük
ya da ekili alanların yüzde
6 ila 7'sini kapsayan bir bir
alanın nadasa bırakılacağını
tahmin ediyor.
Genel olarak, yaşanan kuraklık, Kaliforniya'nin 45 milyar dolarlık tarım ekonomisinin tahmini yüzde 4'üne
neden olacak. Kuraklık 16
bin kişinin istihdamını etkileyecek.
İrlanda’da tarım
alanlarında çocuklar
için önlemler alındı
İrlanda'da, çiftliklerde yaşanan çocuklara yönelik kazaların en aza indirgenmesi
için nelerin yapılıp, yapılmaması gerektiği alınan önlemlerle belirlendi. Geçmiş
dönemlerde çocukların ölümüyle sonuçlanan kazalardan çıkarılan sonuçlar belirlenerek tarım ile uğraşan
yerleşim birimlerinde yaşayan halk alınacak önlemler konusunda bilgilendirildi. Yaklaşan tatil sezonunda
geçmişte yaşanan kazaların
tekrarlanmaması için alınan
önlemler ile birlikte sıkı bir
denetleme yapılacağı vurgulanırken ailelerin çocuklarını da bilgilendirmesi istendi.
İşte bu önlemlerden birkaçı:
1- Çiftliklerde ve tarım
alanlarında çocuklar için güvenli oyun alanı sağlamak
2- Çocukların traktör ve
makinelerin etrafında güvende olduğundan emin olun.
3- Bulunduğunuz alandaki
kuyuların, su kanallarının ve
çukurların üzerini kapatın.
4- Yedi yaşın altındaki çocukları traktörlere veya makinelere yaklaştırmayın.
5- Hasat ve silaj yapılırken
çocukları uzak tutun.
Bu önlemler yaşanacak kazaları en aza indirmek için
büyük önem taşıyor.
42
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Teras Tarım, damızlık merinos ve
kıvırcık koyun satışlarına başladı
T
eras Tarım İşletmeleri A.Ş., tarım ve
hayvancılık alanında çevreye duyarlı,
sağlıklı ve sürdürülebilir tarım
yapmak amacıyla 2011 yılında
kurulmuş bir işletme. Teras Tarım, ilk işletmesi olan Küçükbaş Damızlık Üretim Çiftliği’ni
Balıkesir’in Gönen ilçesinde
kurmuştur. 450 metre rakımda Kocapınar Köyü’nde kurulu
bu çiftlikte yetişecek damızlık
ve besi hayvanının ırk seçimi,
Marmara ve özellikle Balıkesir
bölgesine en uygun olan merinos ve kıvırcık ırkı ile sınırlandırılmıştır.
Herşey kontrol
altında
Bir yılı aşkın süredir her ay
düzenli olarak devam eden
hedeflendiği çiftlikte, hem damızlık hem de besi hayvanları
düzenli sağlık kontrollerinden
geçmekte, bu şekilde en iyi kaliteli hayvan yetiştiriciliği yapılıyor.
Tesis yanında
yem de yetişiyor
kuzu satışına, damızlık satışı da eklenmiştir. Her iki ırkın
-merinos ve kıvırcık-, damızlık satışları devam etmektedir. Doğal ortamda yetiştiriciliği yapılan Merinos ve kıvırcık
ırklarının sağlık kontrolleri, ve-
terinerler tarafından düzenli olarak yapılmaktadır. Geniş
doğal alana sahip çiftlikte, üretimin izlenebilirliği sayesinde
sağlıklı ve kaliteli hayvan yetiştirilebiliyor. Yüksek doğum
oranları ile sağlıklı yavruların
Teras Tarım çiftliği, ilgilenenlerin toklu, şişek ve kuzulu
koyun taleplerine de cevap vermektedir. Gerek kilosu ile gerek sağlığı ile iyi damızlık vasıflarına sahip sürü, bölgesel
iklimlerden bağımsız, dayanıklı ve güçlüdür. Teras Tarım,
modern tesisinde küçükbaş
hayvan yetiştiriciliği yapmanın yanı sıra, hali hazırda beş
yüz dönümün üzerinde arazide yonca, arpa, buğday ve yu-
laf da yetiştirmektedir. Teras
Tarım, tarımın diğer iş kollarına girmek üzere, yine aynı bölgede alt yapı çalışmalarına başlamıştır.
Merinos ve
kıvırcık ırkı
Yerli ırkımız olan kıvırcık
ırkı, Balıkesir bölgesinde yaygın olarak yetiştirilmekte, hem
etçi hem sütçü ırk olma özelliğine ek olarak yapağı da güçlüdür. Merinos ırkı ise değerli
yapağı ile bilinen yabancı koyun ırkı iken, 19. yüzyıl sonlarından itibaren ülkemizde yetiştirilmeye başlamıştır. Yapağı
kadar etçi bir ırk da olan merinostan, ikliminden dolayı Balıkesir bölgesinde en iyi verim
alınır.
Tarım aletleri üretimindeki dünya devinde tarihi değişim
T
arım aletleri üretiminde lider Maschio Gaspardo Grubu, Massimo Bordi'yi yeni
Genel Müdür (CEO) ve Paolo Bettin'i Finans ve Mali İşler Müdürü
(CFO) olarak ilan etti. Grubun çoğunluk hisselerinin sahibi olan Maschio ailesi, bu iki pozisyon ile çok deneyimli ve tarımsal makine sektöründe derin
bilgiye sahip yeni müdürlere firmanın
yönetimini emanet etmeye karar verdi.
Deneyim konuştu
Massimo Bordi, makine mühendisi
ve endüstriyel-makine sektöründe uzun
süreli deneyimler yaşamış biri. Bordi,
kariyerine 1978 yılında Ducati’de başlamış, 1990 yılına kadar teknik müdür
olarak, sonrasında 2000 yılına kadar
Genel Müdür olarak çalışmıştır. 2001
yılından 2010 yılına kadar büyüme ve
uluslararasılaştırma sürecini yönettiği
traktör ve tarım makineleri sektöründe faaliyet gösteren Same Deutz-Fahr
firmasında Genel Müdür olarak çalışmıştır. Bu zaman diliminde ayrıca 5 yıl
boyunca Frankurt borsasında işlem gören Alman grubu Deutz AG’nin denetim kurulunda görev almıştır. 2010’dan
2013’e kadar grubun yeniden yapılandırılmasını yönetmek için MV Agusta’da İşletme Başkan Yardımcısı olarak görev almıştır. Paolo Bettin ise,
PricewaterhouseCoopers'da ve Elettronica Industriale'de CFO, Gruppo Stabila/Deroma'da ve öncesinde yabancı
finans alanlarında denetmen, 11 yıl boyunca çalıştığı Gruppo Carraro di Padova'da CFO olarak görev yapmış biri
olarak finans ve firma revizyonu alanında 30 yılık bir deneyime sahip.
Gittikçe büyüyen bir şirket
Başkan Egidio (resimde sağda) ve
başkan yardımcısı Giorgio (resimde
solda) Maschio Kardeşler tarafından
1964 yılında kurulan Maschio Gaspardo grubu, son yıllarda tarım aletleri sektöründe İtalya’da birinci, dünya
genelinde tarım makineleri üreticileri arasında üst sıralarda yerini almış ve
uluslararası alanda büyük gelişme göstermiştir. Grup, 2009 ve 2014 yılları
arasında cirosunu 118 milyon Euro’dan
324 milyon Euro’ya yükseltmiş ve satış hacmini iki katından fazlasına çıkarmıştır. Çalışanların sayısı bin kişiden 2
bin kişiye artmıştır. Portogruaro (İtalya), Hindistan ve Çin’de yeni üretim
tesisleri açmış ve İtalya’nın önemli firmalarından Unigreen, Finotto, Feraboli
firmalarını satın alarak müşterisine tüm
tarım makineleri ihtiyacını karşılayabilecek ürün yelpazesini sunmuştur. Bu
anlamda, yeni üst yönetim, şu an dünyada 100 ülkede satışını gerçekleştiren,
üretiminin %80’ini ihraç eden grubun
uluslararası liderliğini güçlendirme ve
genişleme sürecine devam etmesi için
yapılması gereken çalışmaların geliştirilmesini ve güçlendirilmesini öncelikli
hedef olarak belirlemiştir.
“Aileden”
Başkan Egidio Maschio: “Yeni müdür atamalarımız, firmamız için tarihi
bir değişim fakat temel olarak gelecekte yeni bir büyüme aşamasına hazırlıktır. 2009 yılından sonra çoğu İtalyan firmanın rekabeti bıraktığı ve yatırımların
azaltıldığı bir dönemde, grup satış hacmi, iş alanları ve piyasa değerleri açısından büyüyerek yatırım yapmaya devam etmiştir. Şimdi, genişleme sürecine
devam etmeden önce bir güçlendirme
aşaması gereklidir. Massimo Bordi ve
Paolo Bettin gibi sanayi ve finans alanında önemli deneyime sahip iki müdürü aileye dahil etme kararının, gelecekteki rekabet ile başa çıkabilmek için
doğru yönü temsil ettiğinden eminim."
Soldan; Giorgio MASCHIO ; Egidio MASCHIO
43
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Syngenta, çeltikte yeni fungisit
çözüm ürünü AMISTAR TRIO’yu tanıttı
S
Çözümler konuşuldu
yngenta 3 aktif maddenin karışımından
oluşan yeni çözümü
AMISTAR TRIO’yu
9 Haziran tarihinde Balıkesir Gönen’deki bilgilendirme
toplantısı ile iş ortaklarına tanıttı. Dünyada 60 milyondan
fazla insanın gıda tüketimine
denk kayıp oluşturan ve bölgede de çeltik yetiştiricilerinin en
önemli hastalığı “çeltik yaprak
yanıklığı” hakkında uzmanlarla
ve üreticilerle çözüm yöntemleri değerlendirildi.
Hastalıklara, karşı
ve koruyucu
Gönen Ziraat Odası Başkanı ve Ziraat mühendisleri,
Biga Ziraat Odası Ziraat Mühendisleri, Zirai İlaç Bayileriyle birlikte önder üreticilerin katıldığı toplantının açılış
konuşmasını gerçekleştiren
Güney Marmara Satış temsilcisi Bekir Yetimoğlu, Syngenta’nın bölgedeki yatırım
ve çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Açılış konuşmasının ardından çeltik yaprak yanıklığının bitkinin tüm yeşil
aksamına saldırması ve hızla
yayılarak zarara sebep olması
nedeniyle, hastalıktan korunmak için bilinçli ve programlı
bir yaklaşımla birlikte kullanılmasının önemi katılımcılara aktarıldı. Özellikle Amistar Trio’nun, 3 farklı aktif
maddenin karışımından gelen
3 boyutlu koruma teknolojisi sayesinde, çeltik bitkisini
hastalığa karşı hem koruyucu hem de sistemik etkisinin
gücü ve stres koşullarına karşı daha dayanım kazandırdığının altı çizildi.
Türkiye'nin en büyük tatlı su gölü
Beyşehir'de balıkçılar, av yasağının sona ermesinin ardından ''Vira
Bismillah'' diyerek göle açıldı.
Av yasağı bitti
Vira Bismillah
Türkiye'nin en büyük tatlı su gölünün bulunduğu Konya'nın Beyşehir
ilçesinde balıkçılar sezonu açtı. Su
ürünleri av yasağının son bulmasının ardından "Vira Bismillah" diyerek Beyşehir Gölü'ne ağ sermeye
başlayan balıkçılar, ilk gün mesaisinin ardından ağları toplayarak kıyıya döndü Beyşehir Su Ürünleri
Kooperatifi Başkanı Erol Erdoğan,
15 Mart'ta başlayan su ürünleri av yasağının 15 Haziran'da bittiğini söyledi.
Buğdayda septorya yaprak
lekesi, tahıl küllemesi ve kahverengi pasda etkisi tüm üreticiler tarafından kabul görmüş Amistar Trio’nun şimdi
de mısır ve çeltikte yaprak
yanıklığına karşı hem önleyici hem de erken dönemde tedavi edici olarak çözüm
sunan bir fungisit olduğu belirtildi. Çeltikte önemli bir
pazar oluşturan Güney Marmara yöresindeki iş ortaklarının, özellikle de yörede
bulunan önemli bayiler, danışmanlar ve kooperatif yöneticilerinin katılım sağladığı
bu toplantıda Syngenta hububat çözümlerinin vurgulandığı önemli bir buluşma platformu oluşturuldu.
“Sezondan
umutluyuz”
Türkiye'nin önemli tatlı su ürünü
üretim merkezlerinden Beyşehir
Gölü'nde daha önce 650 balıkçının
faaliyet gösterdiğini ifade eden Erdoğan, bu yıl 320 balıkçı olacağını
öngördüklerini dile getirdi. Erdoğan, yasak sezonda av yapmayarak kurallara uyan balıkçılara teşekkür etti.
Beyşehirli balıkçı Hasan Katmerci
de bu sene güzel bir sezon geçirmeyi umduğunu söyledi. Katmerci,"Yeni sezonda 'Vira Bismillah'
dedik, balıklarımız dükkanlarımıza
gelmeye başladı. İlk gün avlanan
balıklar fena değildi. Bu sezondan
umutluyuz” dedi.
44
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Menengiç ağaçları ekonomiye kazandırılıyor
Aliağa Belediyesi, Büyükşehir Yasası ile köy statüsünden
mahalle statüsüne kavuşan Uzunhasanlar’da menengiç
ağaçlarına antepfıstığı aşılaması yapıyor
A
Köy ekonomisine katkı sağlamayı hedefleyen projeye destek veren Aliağa Belediye Başkanı
Serkan Acar, gün içerisinde yapılan aşılama faaliyetine katılarak çalışmaları yerinde izledi.
liağa Belediyesi Park ve
Bahçeler Müdürlüğü ekipleri tarafından 2015
yılı içeresinde Çıtak,
Uzunhasanlar, Karakuzu ve Karaköy mahallelerinde 7 bin adet
antepfıstığı aşılaması yapıldığını hatırlatan
Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar, Proje
kapsamında menengiç ağaçlarını ekonomiye kazandırdıklarını söyledi.
Antepfıstığı aşılama çalışmalarına
2014 yılı içerisinde başladıklarını belirten Aliağa Belediyesi Ziraat Mühendisi Erkan Gökçe ise, “Belediyemiz tara-
fından köylerden mahalleye dönüşmüş
yerleşim yerlerinde menengiç ağaçlarının köylüye ve ekonomiye
kazandırılması için antepfıstığı aşılama çalışması yapıyoruz. Bu kapsamda bu
yıl içerisinde Uzunhasanlar, Çıtak, Karakuzu ve Karaköy mahallelerimizde 7
bin adet antepfıstığı aşılaması yaptık. Geçtiğimiz yıl
ise Yüksekköy, Kapukaya, Bahçedere, Hacı Ömerli, Çoraklar,
Çaltılıdere, Aşağı Şakran, Güzelhisar,
Samurlu, Horozgediği, Şehitkemal ve
Bozköy mahallelerinde menengiç ağaçlarına toplamda 35 bin göz antepfıstığı
aşısı yaptık” diye konuştu.
Minik eller okulun bahçesini
çiçek bahçesine çevirdiler
Şair muhtarın köyünde
şiirle karşılama
Ödemiş Belediye Başkanı A.Mahmut Badem, mahallelerde yapımı tamamlanan mahalle fırınlarını yerinde
incelemeye devam ediyor.
Bozcayaka mahalle sakinlerinin daveti üzere Bozcayakalı vatandaşlarla buluşan Başkan Mahmut Badem,
eski muhtar Bayram Avcı’nın okuduğu şiirle karşılandı. Şair muhtar dizelerinde Başkana teşekkür ederken bir
de mahallede anıt mezarlığı yapılmasını istedi. Bozcayaka’dan, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşında 62 şehit verildiğini söyleyen şair Bayram Avcı,
konuyla ilgili araştırmanın da yapıldığını söyledi. Başkan Mahmut Badem,
mahallede en kısa zamanda anıt mezarlığı yapılacağı sözünü verdi.
Ödemiş Belediyesi tarafından yeni
yapılan fırın etrafında toplanan ka-
dın- erkek ve çocuklardan oluşan köy
sakinleriyle tek tek görüşen Başkan
Mahmut Badem, aynı zamanda talepleri dinledi.
Belediye meclis üyeleri ve daire
müdürlerin de katıldığı ziyarette, hanımlar fırında pişirdikleri yiyeceklerden ikram etti.
Dünya Çevre Haftası etkinlikleri
kapsamında özellikle okul öncesi sınıflardan itibaren çocuklarda doğa sevgisi
ve çevre bilincinin aşılanması amacıyla
İzmir’in Karşıyaka İlçesi’nde Faik Muhittin Adam İlköğretim Okulu güzel bir
çalışmaya imza attı. Başta İzmir Orman Bölge Müdürlüğü, İl özel İdaresi gibi kamu kuruluşlarının Okul İdaresine vermiş oldukları desteklerle, bazı
beton kısımları kırdırılıp toprakla doldurulan okul bahçesi, çocukların minik elleri ile diktikleri çiçeklerle adeta
çiçek bahçesine dönüştürüldü.
Çeşitli türlerde yaklaşık 200 adet çi-
çek okul öncesi eğitim sınıflarında ve
diğer sınıflarda okuyan çocuklar tarafından Karşıyaka Kaymakamı Saadettin Yücel’in katıldığı etkinlikle dikildi.
İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Mehtap
Gemici, Okul Müdürü Bekir Irgat ve
çok sayıda öğretmen, öğrenci ve velilerinin hazır bulunduğu etkinlik tam bir
bayram havasında geçti.
Çiçek dikiminden sonra Karşıyaka
Kaymakamı Saadettin Yücel okul öncesi çocukların kendi elleri ile yapmış
olduğu resim, el işlerinden oluşan çevre ve doğa konulu sergiyi açtı öğretmen ve velilerle birlikte sergiyi gezdi.
45
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
46
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Kanserden korunmada
yardımcı bitkisel ürünler
hastalığa yakalanmakta. Meme
kanserinden korunmak için ve
herhangi bir şekilde memede
fibrokist ya da başka kist varsa
keten tohumu tüketmeyi ihmal
etmeyin. E vitamini, soya yağı
ve selenyumu mutlaka doktora
danışarak almalı. Ailede meme
kanseri varsa kesinlikle hormonal ilaç alınmaması gerekir.
❍ Kolon kanserleri: Kolon
Ç
ağın hastalığı kanserden korunmak için
sentetik olarak üretilen ilaçların yanı sıra
kendimiz doğal yollarla da vücudumuza yardımcı olacak gıdalar tüketebiliriz. Yapılan bilimsel araştırmalarda hangi
bitkinin ne faydası var Prof.
Dr. Erkan Topuz'un kaleminden sunuyoruz.
❍ Beyaz un, beyaz şeker ve
tuzu kullanmaktan uzaklaşmak
gerek. Tuzu kaya tuzu olarak
çok az miktarda kullanın.
❍ Hiç bir ürünü sürekli olarak kullanmayınız. Mesela içtiğiniz kaynak sularını bile 3
ayda bir değiştirin. Düzenli olarak kullandığınız bir şey
uzun sürede kanser yapıcı etkiye sahiptir.
❍ Esmer ekmek kabuğunu
yeyin. Esmer ekmeğin kabuğunda vücudumuzu kanserden
koruyucu bir madde bulunur.
❍ Kuşkonmaz ve fesleğen
çok büyük şifa kaynağıdır. Fesleğeni salatalarınıza koyun,
fesleğende çok miktarda C vitamini vardır.
❍ Bol bol rezene tüketin. Rezeneyle birlikte, taze zencefil, nane ve bir elmayı birlikte
katı meyve sıkacağından geçirerek yemeklerden evvel bir iki
çorba kaşığı içerseniz sizi mide
kanseri, ülser ve gastritten koruyacaktır.
❍ Kemoterapi ve radyoterapi gören hastalar, kaynar suya
bir kahve kaşığı kuru zencefil,
papatya ve bir dilim limon koyarak günde 3 kupa kadar tüketebilir. Bu karışım, ağız yaralarına ve radyoterapiden dolayı
meydana gelen bazı yanmalara engel oluyor, kemoterapi sonucu meydana gelen bulantıyı
da azaltır.
❍ Çemenin, tümör hücrelerini küçülttüğü tesbit edilmiştir.
Aynı zamanda sarımsak, arnavut biberi (acı seviliyorsa), domates salçası ve mesela tarhun
gibi mucizevî bitkiler çektirilip
her gün bir dilim ekmeğin üzerine sürülerek yenilirse kendisini kanserden bir ölçüde korumuş olur.
❍ Kansere yakalanmadan
önce süt içmekte hiç bir sakınca yok. Fakat kansere yakalanan kişiler aşırı miktarda sütlü
gıdalardan uzak durmalı.
❍ 7-8 kadından biri ailesinde
meme kanseri hastalığına yakalananlar olmasa dahi zaten bu
kanserine yakalanmamak için
kesinlikle kabızlık çekmemeli.
Bu tür hastalara havuç ve ananas tavsiye ediyorum. Bunları tüketerek büyük fayda görürler. Bu kişilere meyve suyunu
tavsiye etmiyorum. Meyveleri
posalı olarak tüketmeleri daha
faydalıdır. Kırmızı etten mutlaka kaçınmalı, tuzlu ve bekletilmiş etler, salam, sucuk, sosis
gibi yiyeceklerden ve fastfoodlardan uzak durmalılar.
❍ Doğal pamukta (Normal
pamuk kanserojendir) arpa,
buğday, fasulye, soya, mercimekleri çimlendirin ve salatalarınıza katın. Bunların filizleri
sizi kanserden korur ve bağışıklık sisteminizi güçlendirir.
❍ Biberiye hem meme kanserinde hem de diğer kanser
türlerinde çok büyük şifa kaynağıdır. Biberiye aynı zamanda
depresyona da iyi gelir. Balkonunuza ekin, tazesini salatalarınıza katın, kurusunun da çayını yapın.
❍ Arnavut biberi de çok şifalı bir bitkidir.
❍ Keten tohumunu tane olarak alın, küçük kahve ya da karabiber değirmeninde öğüterek
her gün bir çorba kaşığı tüketin. Meme , kolon ve prostat
kanserinde özellikle çok şifalı.
Keten tohumunda çok önemli
yağlar var. Ancak soya yağı ve
keten tohumu meme kanserine
yakalanan kişiler için yasak.
❍ Zeytin şifa kaynağıdır.
Belli bir marka veya güvendiğiniz yerleren alın.
❍ Rahim ağzı kanserinden
korunmak mutlaka havuç tüketin. Kırmızı renkli yiyecekler
çok önemlidir. Kırmızı renk-
li her gıdanın rahim kanserinde çok büyük koruyucu etkisi vardır.
❍ Dulavratotu, civanperçemi
çayı miyom oluşmasını geriletir. Her kadının yılda bir kere
simir testi yaptırması gerekir.
❍ Sakın sıcak veya kaynar
su ile veyahut meyve suyu ile
ya da susuz bir şekilde hap yutmaya çalışmayın. Hapı mutlaka su ile için. Aksi halde hap
yemek borusuna takılı kalır ve
bir müddet sonra ülser meydana getirir. Kronik ülser de zamanla kanser oluşumuna neden olur.
❍ Zerdaçal, bir mucizedir.
Günde 2-3 çorba kaşığı kullanılmalı. Bir tavuk çorbası içine
zerdeçal koyarak ailece yenilebilir. zerdeçalı bir baharat olarak kullanın.
❍ Elma ve soğan kanserle mücadelede çok önemlidir.
Kansere karşı korunmak için
mutlaka yenilmesi lazım.
47
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi

Benzer belgeler

Bala sıkı takip» 7`de

Bala sıkı takip» 7`de Çileğin önemli üretim merkezlerinden birisi olan Mersin’in Silifke ilçesinde, üreticiler yüksek rekolte ve kaliteli ürün sayesinde artması beklenen ihracat nedeniyle sezona umutlu bakıyor. Silifke ...

Detaylı