Indir / Oku - Bizim Aachen

Transkript

Indir / Oku - Bizim Aachen
bizim aachen
www.bizimaachen.de
Aachen ve çevresİ İçİn türkçe dergİ | 08
Kültür & Sanat > 10
Metabolizma Rock Grubu
İçimizden biri > 21
Fatma Altunoğlu
Başka işler yapanlar > 15
Recep Kılıç
Yaşama dair > 23
Türkiye temsilcimiz
döner kebap...
Nereden nereye!
Bir konu & üç konuk > 24
Kim için hangi sigorta?
Ücretsİz
Ağustos / Eylül 2014
Deutsche-FörderPflege:
“Bize danışmadan karar vermeyin!“
Sigorta alanında
10 yıllık tecrübe
Einfach, unkompliziert und staatlich gefördert.
Üç yıl sigorta ve finans
üzerine meslek yaptıktan
sonra, iki yıl sigorta
uzmanlığı eğitimi aldım.
Mit der Deutschen-Förder-Pflege der Barmenia sorgen Sie für
den Fall einer Pflegebedürftigkeit vor. Gleichzeitig sichern Sie
sich die staatliche Zulage.
Ihre Vorteile:
• Private Pflege-Ergänzungsversicherung: Pflegemonatsgeld
in allen Pflegestufen, auch bei Demenz
• Staatliche Förderung: 5 Euro pro Monat
• Service aus einer Hand: Die Barmenia übernimmt alle
Formalitäten und beantragt automatisch die staatliche
Zulage für Sie.
•„Sigorta,
Keine Wartezeit beihizmet
Unfällen
ve Gesundheitsprüfung
güven demektir...“
• Keine
und kein Aufnahmehöchstalter
Sigortacılık alanında
eğitici sertifikam
(Ausbilderschein/IHK)
bulunmaktadır.
Barmenia Krankenversicherung
a. G.
Ayrıca, iki yıllık özel bir
Hamdi Ceyhan
eğitimle „işyeri sigortaları“
Kaiser-Wilhelm-Ring 27-29
alanında uzmanlaştım.
50672 Köln
Informieren Sie sich.
Mobil: (0 15 20) 9 19 19 99
Aachen, Köln ve
[email protected]
Düsseldorf çevresinde
www.barmenia.de
müşterilerime her türlü
sigorta işlemlerinde hizmet
sunuyorum.
Hamdi Ceyhan
Neden “Bize danışmadan karar vermeyin!“ diyoruz?
Almanya‘da bugün tam olarak yüzün üzerinde sigorta şirketi var ve bunların
yaklaşık 250.000 adet temsilciliği bulunmaktadır.
Sigorta işlemlerini herkes yapabilir... Fakat asıl servis, sözleşmeyi imzaladıktan
sonra aldığınız hizmettir.
Karşılaştığınız bir sorunda sigorta temsilcinize ne kadar sürede ulaşabiliyor ve
ihtiyaç duyduğunuz destek ve yardımı alabiliyorsunuz?
İşte, 10 yıllık tecrübemizle hizmet sunarken bizim farkımız!
Gerek duyduğunuz anda hemen yanınızda olmak...
Yeni bir sigorta mı yaptıracaksınız veya
karşılaştırmak mı istiyorsunuz?
Mutlaka bize de sorun. Aynı şartlarda bizden
daha ucuzunu bulursanız, size 100 € değerinde
bir hediye çeki vermeyi garanti ediyoruz.
Generalagentur Hamdi Ceyhan | Spezialist für gewerbliche Versicherungen
Tel.: 0152 0 91 91 999 | E-Mail: [email protected]
3
İçindekiler
4 ne? nerede? ne zaman?
• Aachen ve çevresinde bazı önemli etkinlikler
5 aktüel | Üstün Gözler
• Davetiye işlemleri
• Baesweiler’de müslümanların defin işlemleri
6 Fikir fırtınası | Muhsin Ceylan
• Aidiyet oluşması ve engelleri
7 gündem
• 8. Uyum Günü (Tag der Integration)
• Bizim Aachen dergisi dernek kuruyor!
8 çevre sayfası
• Çevre dostu okul çantası
• Kaçak çöp problemi
• Sağlık Müdürlüğü’nden hacı adaylarına uyarı!
9 BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
• Avrupa’nın en küçük müzesi Aachen’da bulunuyor
• Aachen Katedrali Gülü
• Hakaret içeren sözlere verilen para cezaları
10 Kültür ve Sanat
• Metabolizma Rock Grubu
12 Bir konuda fikrinizi alalım
• Bizim Aachen dergisini okuyorum. Çünkü...
13 Tanıtım
• Deutsche Bank - Bankamız
14 sudoku sayfası
15 başka işler yapanlar
• Recep Kılıç
16 Bulmaca sayfası
17 kapak konusu
• Döner kabap... Nereden nereye!
20 Bilmece sayfası
21 içimizden biri
• Fatma Altunoğlu: Facebook üzerinden
yaptığı ev yemeklerini satıyor...
22 Yemek Kültürü
• Türkiye‘nin lezzet haritası (Böl.6): Marmara mutfağı
• Patlıcan yemeği tarifleri
23 Yaşama dair | Füsun Özdemir
• Aydınlanmak, kararmak mıdır aynı zamanda?
24 bir konu & ÜÇ konuk
• “Hangi sigorta kimler için ve ne zaman gereklidir?”
Necmi Çetir, Hamdi Ceyhan & Emre Dağ
26 önce sağlık | Dr. Murat Kopuk
• Güneş alerjisine dikkat!
• Kaç Faktörlü Koruyucu Kullanmalı?
27 yalnız değilsin! | Dr. Sıla Yüce Çıtır
• Saplantı-Zorlantı Bozukluğu
28 Genel kültür
• Bağlamanın tarihçesi
• Aachen bağlama çalıyor!
30 sağlıklı YAŞLANMA
• Yılda bir kez yapın: Limon ve sarımsak mucizesi
• Beyin felci (inme)
31 PERDE ARKASI | Necip Tokoğlu
• Was ist das? Döner???
32 siz ve bURcunuz
• Burcunuz ve karakteriniz
• Burçlara göre parfüm (2): Hava grubu burçları
• Ağustos ve eylül aylarında doğanların ruh halleri
33 KADIN sayfası
• Yaz sezonunun trendlerinden: Kapri pantolonlar
• Sebzeler meyvelerden daha faydalı
• Evinizde işlerinizi kolaylaştıracak faydalı bilgiler (2)
34 ÇözümLER sayfası
• Bulmaca, sudoku ve bilmecelerin çözümleri
• Bizim Aachen dergisi reklam, ilan, tanıtım fiyatları
Başlarken
Değerli Okurlarımız,
Dergimizin sekizinci sayısıyla sizlerle yine birlikteyiz. Bu
güzel havalarda bazılarımız tatile Türkiye’ye gitse de, bazılarımız burada kalıp çalışmaya devam ediyor, bizim gibi.
Bu sayımızda kapak konusu olarak döner kebabını ele aldık. Döner kebabının tarihini, Almanya’ya gelişini ve burada nasıl bir değişime uğradığını sizlere sıkıcı olmadan
aktarmaya çalıştık. Umarım keyifle okursunuz.
Her sayımızda belirttiğimiz gibi, dergimizin kapısı katkı
sunmak isteyen herkese açık. Yazmak veya bir katkı sunmak isterseniz, bizi aramanız veya bir mail yollamanız yeterli. Eğer ele alınmasını istediğiniz belli bir konu olursa,
bunu da bizlere bildirebilirsiniz.
Bu sayımızla birlikte, İstanbul’dan bir Türkiye temsilcimiz
oldu. Bize hem kardeş şehir Sarıyer’den ilginç gelişmeler
olursa onları bildirecek, onlarla aramızda bir köprü olacak, hem de dergimizde yazılar yazacak. Buradan, sunduğu katkıdan dolayı kendisine teşekkür ederim.
Dergi olarak bir dernek kuralım diyoruz. Bununla ilgili ilk
açıklamamızı yedinci sayfada bulabilirsiniz. Belki sizin de
ilginizi çeker ve birşeyler yapmak, katkı sunmak istersiniz.
Kurban bayramı 4 Ekim günü başlıyor. Bayram hediyesi
olarak, dergimizin gelecek sayısını bayramdan bir kaç gün önce sizlere ulaştırmak için çaba sarfedeceğiz.
Sağlıcakla kalın...
Günal Günal
KÜNYE
Sahibi: FACTOR: G MEDIEN & IDEEN
Adalbertsteinweg 26, 52070 Aachen
Tel.: 0241 / 990 78 68 Fax: 0241 / 990 787 44
E-Mail: [email protected]
Internet: www.bizimaachen.de
Yayın Yönetmeni: Günal Günal
Yayın Ekibi: Serpil Erdemir, Muhsin Ceylan,
Sadık Toraman, Funda Şen, Necip Tokoğlu,
Dr. Sıla Yüce-Çıtır, Üstün Gözler, Dr. Murat Kopuk,
Füsun Özdemir (Türkiye temsilcisi),
Denis-Dion Dreisbusch (çeviriler).
Baskı: Mainz Druck & Verlag | Aachen
Dergi adeti: 5.000
Yasal uyarılar: Yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların
yasal hakkı firmamıza aittir. Yazılı izin alınmadan hiçbir yerde kullanılamaz; aksi durumlarda yasal işlem
başlatılır. İsim belirtilerek yazılan yazıların, gönderilen fotoğrafların sorumluluğu o kişilere aittir.
Büro saatleri: Hafta içi hergün saat 10 ile 17 arası.
4
ne? nerede? ne zaman?
aachen’da 2014 ağustos ve eylül aylarında yapılacak önemli etkinlikler
Öcher Bend
Aachen
AACHEN GELENEKSEL LUNAPARKI
8 - 18 Ağustos 2014
Bendplatz
1413‘den bu yana düzenlenen luna9. -küçük-büyük
19. herkes için eğlenpark
me olanağı sunuyor. Atlıkarıncadan,
August
dönme
dolaba
her şey var. Saat 14-24
Täglich ab 14
Uhr
WEIN SOMMER AACHEN
AACHEN ŞARAP YAZI
21 - 24 Ağustos 2014
Aachener Kunstroute 2014
AACHEN SANAT TURU 2014
27 ve 28 Ağustos 2014
Tarihi belediye binasıyla Aachen kilisesinin arasındaki Katschof olarak bilinen alanda kurulacak tezgahlarda
Rheinland-Pfalz bölgesindeki üzüm
bağlarında üretilen 500‘ü aşkın farklı
renk ve tadlardaki şaraplar ziyaretçilere tanıtılıyor. Giriş ücretsiz.
Müzeler ve sanat galerileri kapılarını
sanatseverler için açıyor. Yapılan çalışmaları, sergileri görebileceğiniz gibi, düzenlenen farklı toplantılara katılmanız da mümkün. Toplam olarak 35
katılımcı sanat galerisi ve müze gezilebilir.
KURPARK CLASSIX
AÇIK HAVA KONSERLERİ
29 Ağustos - 1 Eylül 2014
EUROPAMARKT AACHEN
TASARIM VE ELSANATLARI PAZARI
6 ve 7 Eylül 2014
VITAL messe AACHEN
SAĞLIK VE SAĞLIKLI YAŞAM FUARI
6 ve 7 Eylül 2014
Aachen Senfoni Orkestrası eşliğinde
dünyaca ünlü sanatçılarla açık havada düzenlenen konserler Aachen
Gazinosu yanındaki parkta ve giriş
ücretleri 22 ile 54 € arasındadır. Daha
fazla bilgi: www.kurparkclassix.de
Avrupa‘nın değişik ülkelerinden katılan sanatçıların, eserlerini sergilediği
etkinlik, Aachen şehir merkezinde kuruluyor. 38. kez düzenlenen Tasarım
ve Elsanatları Pazarı‘nda 300‘ü aşkın
tezgah ziyaretçileri bekliyor.
Eurogress Aachen‘da açılacak sağlık
ve sağlıklı yaşam fuarına sağlık sektöründen yaklaşık 100 firma standlarıyla katılıyor. Fuar saat 11-18 arası
gezilebilir. Giriş 3 €; dört kişilik aileler
için sadece 5 €.
arası açık olan lunaparkta kapanış
gecesi bir havai fişek gösterisi de var.
Girişler ücretsiz.
www.bend-aachen.de
Her
anyardima
size
yardima
haziriz
Her
ansize
size
yardima
haziriz
Her an
size
haziriz
Her
an
yardima
haziriz
0241-18
9595
400
Tel.:
0241-18
95400
400
Tel.:Tel.:
0241-18
95 400
Tel.:
0241-18
www.melan.de
www.melan.de
www.melan.de
www.melan.de
toom
Uniklinik APAG P2
Breslauerstr.,
Aachen
Breslauerstr.,
Aachen
Breslauerstr.,
Aachen
Debyestr.,
Aachen
Debyestr.,
AachenAachen
AmGut
Gut
Wolf,
Aachen
Am Gut
Wolf,
Aachen
Debyestr.,
Aachen
Am
Wolf,
Aachen
Schumanstr.,
Würselen
Schumanstr.,
Würselen
Pauwelsstr.,
13.04.
13.04.
13.04.
10.08.
18.05.
18.05.
18.05.
07.09.
27.04.
27.04.
27.04.
17.08.
01.06.
01.06.
01.06.
21.09.
06.04.
06.04.
06.04.
24.08.
01.05.
01.05.
01.05.
14.09.
toom
toom
toom
Am
Gut Schumanstr.,
Wolf, Aachen
Breslauerstr.,
Aachen
Debyestr.,
Aachen
Schumanstr.,
Würselen
Würselen
Schumanstr.,
Würselen
Schumanstr.,
Würselen
Schumanstr.,
Würselen
Schumanstr.,
Würselen
31.08.
16.11.
20./21.04.
20./21.04.
20./21.04.
25.05. 03.10.
25.05.
25.05.
28.09.
21.12.
11.05.
11.05.
11.05.
22.06. 07.12.
22.06.
22.06.
internet
üzerinden
basvurabilirsiniz
internet
üzerinden
de
basvurabilirsiniz
internet
üzerinden
de de
basvurabilirsiniz
internet
üzerinden
de
basvurabilirsiniz
Aachen September Special
AÇIK HAVA KONSERLERİ
18 - 21 Eylül 2014
Bu yıl sadece Münsterplatz ve Elisengarten’da kurulacak sahnelerde
konserler verilecek. Her yaşa ve müzik zevkine hitap edecek konserlerde dünyanın değişik yerlerinden
farklı müzikleri dinlemeniz mümkün. Konserler perşembe ve cuma
akşamları saat 20:30‘da başlıyor. Cumartesi ve pazar günleri ise saat
14:00 ve 20:30‘da konserler var. Bu
yıl 8. kez düzenlenen konser serisi
tamamen ücretsiz. Bu fırsatı kaçırmayın deriz.
5
aktüel
Davetiye İşlemleri (Einladung)
Baesweiler’de müslümanların
defin işlemleri:
Baesweiler Şehir Mezarlığı:
Baesweiler Mezarlığında müslümanlara ayrılmış özel bir yer yoktur. Baesweiler Belediyesi’nin Mezarlıklar Yönetmeliği’nde geçen
ilgili paragrafa göre şartlar şöyledir:
Cenazeler mutlaka tabut içerisinde veya yakılmışsa kül kavanozu
içerisinde toprağa gömülür.
Eğer cenaze bir yabancıya aitse ve
başka bir dine mensupsa, o dini
inanışın gereği tabutsuz defin de
yapmak mümkündür. Fakat bunun için belediyenin Cenaze İşleri
Müdürlüğü’ne müracaat edilmesi
gereklidir. Bu durumda yetkili makam istisnai durumu gözönüne
alarak cenazenin tabutsuz defnedilmesine izin verebilir.
Bu konuda daha ayrıntılı bilgileri
almak için başvurulacak yerin iletişim bilgileri şöyledir:
Baesweiler Belediyesi
Mezarlıklar Dairesi
Maria Strasse 2
52499 Baesweiler
Türkiye’deki yakınlarınızı
getirmek için yapılacak işlemler:
İlk başvuru için davet edenden
istenen belgeler şunlardır:
Türkiye’den bir yakınınızı davet edebilmeniz için Aachen Yabancılar Dairesi’ne müracaat edip, istenen belgelerle birlikte üç-dört hafta içerisinde
verilen randevu (Termin) günü dairedeki informasyon odasındaki memura istenen belgeleri verip, yabancılar dairesi tarafından (Angaben zur
Verpflichtungserklärung nach § 68 AufenthG) verilen formları doldurmanız
gerekiyor.
• Pasaport,
• Aylık gelir belgesi,
• Çalışıyorsa çalışma belgesi,
• Emekliyse emeklilik
kasasından belge,
• Eğer işyeri sahibiyse vergi
denkleştirme bürosundan
senelik bilanço,
• Oturduğu evin kira sözleşmesi veya
kendi eviyse noter alış sözleşmesi,
• 25 € işlem parasının
ödendiğine dair makbuz.
Formun ilk sayfasında davet edenin
adı, soyadı, Almanya’daki ikametgah
adresi, doğum yeri ve tarihi, hangi
ülke vatandaşı ise, o ülke pasaportundaki pasaport numarası (Reisepass Nr.),
mesleği, eğer çalışıyorsa işyeri adresi,
evinde bulunan cocuk sayısı, başkasına bakabilme mükellefiyeti, aylık geliri gibi bilgileri doldurmak gerekiyor.
İkinci sayfada, gelecek olan misafirin
adı ve soyadı, cinsiyeti, doğum tarihi
ve yeri, hangi ülke vatandaşı olduğu,
pasaport numarası, Türkiye’deki adresi, akrabalık derecesi, eğer yanında çocuklar da olacaksa, onların isimleri ve doğum tarihleri bu “Zorunlu
Açıklama Belgesi”ne yazılacaktır.
Yukarıda belirtilen belgelerle birlikte
yabancılar dairesinden (Ausländeramt)
alınan davetiye Türkiye’ye gönderilir.
Gelecek olan misafir bu davetiye ile
birlikte bulunduğu yerdeki Alman
Konsolosluğuna başvurarak seyahat
vize talebinde bulunur. Yapılan bu
talep, konsolosluk tarafından değerlendirilir. Tutumları ise değişik olabiliyor; bazen vize talebi reddedilebiliyor, bazen de kabul ediliyor. Reddetme durumunda herhangi bir açıklama yapma, bilgi verme gibi bir zorunlulukları da bulunmuyor.
Üstün Gözler
Tel: 0178 / 849 05 25
Taşımacılıkta
çözüm ortağınız!
Antonia Küppers
Telefonlar:
02401 / 800 108
02401 / 800 109
E-Posta:
antonia.kueppers@
stadt.baesweiler.de
müracaat edilebilir.
Okurlarıma sağlıklı bir yaşam ve
huzurlu, imanlı ölüm diliyorum.
Selam ve saygılarımla...
Üstün Gözler
0178 / 849 05 25
Firma Sahibi: Banu Pınar
Henricistr. 50, 52072 Aachen
Tel.: 0241 - 95 15 71 15
Fax: 0241 - 95 15 71 11
E-Mail: [email protected]
İnternet: www.ice-logistics.de
6
fikir fırtınası
Aidiyet
oluşması ve engelleri
Yazılarımızı okumaya değer görüp, takip edenler bilir: Bizler, Almanya’nın
tartışmasız yeni yerlileriyiz. Peki, çoğunluk toplumuyla birlikte yaşamda,
bu yeni yerliliğin yansımaları nasıl? Bu
sorunun cevabı, Fransız Milli Takımı
oyuncularından Kerim Benzema’nın
şu çok basit gibi görünen, ‘’Gol atarsam Fransızım, atamazsam Arabım’’
cümlesinde yatıyor.
Bu cümle, çoğunluk toplumunun göçmen asıllılara bakışını, özünü ifade ediyor. Yeni yerlilerin kabul görmelerini,
salt başarıya endekslemek yani kâr zarar açısından bakmak, insani değil ticari
bir ilişkidir. Matematiksel bir yaklaşımdır ki, bu da sosyal hayatta ayrıştırmadan başka bir işe de yaramaz. Bu yaklaşımın ne yakın, ne orta ne de uzun
vadede sıhhatli olduğunu söyleyebilecek bir tek sıhhatli akıl sahibi yoktur.
Aslında bu konu tek başına uzun uzun
derinleştirilmeye muhtaç. Sizleri sıkmamak için konuyu daha da derinleştirmeyi nasip olursa ileriki yazılara
bırakarak, aklımdaki; “Avrupa’da yaşayan Türk gençleri bilhassa sosyal
medyadan takip ettikleri veya yılda
bir kere gittikleri ailelerinin anavatanlarına mı, yoksa sürekli yaşadıkları ülkeye mi odaklanmalı?” sorusunu konuşalım istiyorum.
Bazılarınızın, ‘’ailelerinin anavatanlarına’’ tanımıma itiraz etmesine şaşırmam. Şimdilik bu itirazın realist değil,
tamamen duygusal olduğunu söylemekle yetininip, devam edelim.
Sorumuz hem çok basit hem de çok
zor. Bu kendimizi tanımlamamızla alakalı. Kültürel kimliğimizle ilgili.
Nereye odaklanmalı sorusuna yaklaşım çeşitleri kısaca şöyle;
1) Anavatana. 2) İçinde yaşanan ülkeye.
3) Veya her ikisine de. 4) Almanya’da
yaşıyorum ama ruhum Türkiye’de.
Sakince düşününce, odaklanmamız
gereken yer; nerede yaşıyorsak ve
hayatımızı kurmuşsak ora olmalı. Köken olarak ait olunan ülkeyle manevi
ve kültürel bağlar, kesinlikle koparılmamalı. Peki, bu bağlar tükettiğimiz
hayatta duygusallığın dışında nerede ve nasıl?
En basit örneği; Türkiye’de yapılan
izinlerin şekli ve ona yüklediğimiz
mana. Sakince izinlerimizin nelerden
oluştuğunu düşünelim. Yani nasıl geçtiğini, nasıl izin yaptığımızı...
Aslında ülkeleri birbirine tercih etmekten ah bir vazgeçebilsek! Yaşanan ülkeyle daha fazla ilgilenmek işin tabiatı
gereği ama bize baktığımızda, görünen resim hepimizin malumu.
İçinde yaşadığımız toplumda varlığı
daha verimli ve sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek odaklanmadaki yoğunluğa ve koordinatlarına bağlı değil mi?
Birinci kuşak, sürekli olarak bir zaman
sonra geriye dönmeyi düşünüyordu.
Artık onlar da genelde torunlarını terkedip gidemiyorlar. Genç kuşaklar ise
sosyalizasyonlarını gerçekleştirdikleri burada iki kültürde büyümelerine
rağmen başka bir ülkede yaşamayı düşünemiyorlar bile. İnanmayanlarımız,
uzağa gitmeden kendi çocuklarımıza
herhangi bir yönlendirme yapmadan
soruversinler. Bu kuşak artık ‘uyum’ ve
‘asimilasyon’ kavramlarını haklı olarak
duymak istemiyor. Zaten bunlar onlara da uymuyor. Onlar oldukları gibi
toplumla beraberce yaşamak istiyor.
Fakat, çoğunluk toplumu bu gençleri
gerçekten ne kadar tanıyor veya tanımak istiyor? Birlikte geleceğimizin şekli bu cevapta yatıyor. Esas baba soru
bu. Bu iki kültürlü kuşakların tam kabul görerek birlikte yaşamı Almanya
için büyük bir şanstır. Saçma, ‘başöğretmen-öğrenci’ yani tepeden bakmacılığı terkedebilirsek, birbirimizden
çok şeyler öğrenebiliriz. Peki, çoğunluk toplumu buna niyetli mi, yoksa,
bir türlü net bir şekilde söyleyemediği ‘’uyum sağlamalıdırlar’’ diye, örtülü
olarak ‘’siz buraya ait değilsiniz’’ciliğe
devam mı edecek? Haa, bir de, doğma
büyüme buralılıkları her hallerinden
belli olan aksansız Almanca konuşan
ülkenin yeni yerlilerine hala, aslını kasdederek ‘Nerden geliyorsun?’ sorusu
çoğunluk toplumunun yeni yerlilere
bakışının turnusol kağıdı adeta.
Türk asıllı akademisyen gençlerin Almanya’yı neden terkettiklerini derinlemesine düşünmeli çoğunluk toplumu ve politik akıl. İkinci kuşağın da bir
şekilde kapağı Türkiye’ye atmak için
yollar araması çoğunluk toplumunu
hiç mi hiç ilgilendirmiyorsa birşeyler
yanlış gidiyor demektir. Dikkat edersek, bu kuşaklar, kabul gördükleri toplumla ya birlikte yaşamak istiyorlar, ya
da birlikte yaşayabilecekleri ülkelere
7
GÜNDEM
Uyum aşağı, asimilasyon, yozlaşma
yukarı. Geçmeliyiz artık bunları. Almanya’nın göç ülkesi olduğunun gereklerini söylemde değil, eylemde oy
kaygısına düşmeden hayata geçirmeliyiz. Herhangi bir vesileyle birlikte olduğumuz etkinliklerin misafiri olan
politik simaların, ‘’İslam da bizim eyaletimize aittir’’ deme yarışına girdikleri dikkat çekiyor. Bu kulağa hoş gelen
ifadelerin günlük hayatta ete kemiğe
büründürülmesi için gerekli adımları
alması gerekenler de yeni yerliler değil, bu yarış cümlesini söyleyen bizzat
kendileridir. Bizlere hoşumuza gidecek
sözleri söyleyen politikacılara bizler de:
‘’Dediğiniz çok güzel de, 35 bin mensubu bulunan Ahmediye Cemaati’ni
resmi olarak tanıyan politika, 3 milyon
mensubu olan İslam’ı tanımamada ısrar ediyor. Her defasında garip gerekçeler öne sürerek, bu süreci hep öteliyor. Bunu nasıl açıklayacağız?’’ diye
sakince ve kibarca soruyoruz.
Evet yeni yurtta, gelişmelerde nesne değil, özne olmak istiyoruz. Bunun gerçekleşmemesi için üretilen
suni sebeplerin inandırıcı bir yanı
bulunmadığının farkındayız. Bunun
da bilinmesini istiyoruz. Çünkü bizler
misafir işçilikten, göçmenliğe ve göçmenlikten de yeni yerliliğe geçeli çoook oldu. Geride kalan ise, politika ve
politik akıl. Ümit ederiz ki, onlar toplumun gerçeklerinin gerisinden gelmeyi bırakıp, reele yönelerek, barış
ve huzur içinde birlikte yaşam için gerekli adımları atarlar, kapatılan kapıları açarlar,
gerekli kanuni düzenlemeleri de yaparlar...
Muhsin Ceylan
8. Uyum Günü (Tag der Integration) 21 Eylül’de
Samia ist
dabei.
Und Du?
Bu yıl sekizincisi düzenlenen “Uyum Günü” 21 Eylül pazar günü Eurogress’te gerçekleştirilecek. Saat
11:30 ile 17:30 arasında genç-yaşlı her yaştan insana
ilginç gelebilecek kültürel, sanatsal etkinlikler var.
Uyumla ilgili çalışma yapan kurum ve dernekler de
stant açarak, yaptıkları çalışmaları tanıtma fırsatı bulacaklar. Katılım için son başvuru tarihi 15 Ağustos.
8. Tag der
Bizim Aachen Dergisi değişik içerikliIntegration
bir dernek kuruyor!
Sonntag, 21. September 2014 | 11.30 - 17.30 Uhr
Eurogress Aachen | Eintritt frei
"Bir yıl içinde bir dergi olarak yaptıklarımız, bir dernek olarak
yapacaklarımızın garantisi olacaktır!" diyerek çıkıyoruz yola.
İlk etapta kuruculardan oluşacak dernek bir tüzük hazırlayacak ve resmi başvuruda bulunacak.
tagderintegration-aachen.de
İki kesin kuralımız var: Kesinlikle politik ve dini konulara girilmeyecek. Kimsenin politik görüşü, dini inanışı sorgulanmayacak; kimse bu nedenle dışlanmayacak. İnsanlar kendi istekleri
ile belli bir alanda kendileri için biraraya gelecekler. Bu nedenle
de, bu dernek kesinlikle diğer derneklere alternatif, karşıt veya yandaş olmayacak. Ortak ilgi alanlarında biraraya gelen insanlar, kendilerini ve gruplarını
geliştirdikçe dernek de gelişecek. Aşağıda bu konudaki düşüncelerimizi yazdık.
Amacımız kendileri için birşeyler
yapmak isteyen ama bir türlü zaman
ayıramayan, o tür şeyleri nerede,
nasıl, ne zaman yapacağını bilemeyen insanlarımıza bir yol göstermek;
aynı alanda ilgisi olan insanları bir
araya getirmek, onları buluşturmak,
teşvik etmek, yaptıklarını dergimizde tanıtmak; gerekli durumlarda nerelerden ne tür destek bulunabileği konusunda kafa yormak ve yol
göstermek ve elimizdeki olanakları
onlara sunmak. Yani belli bir alanda
faaliyet gösterecek gruplara bir üst
yapı olarak var olmak.
Yaşanan tüm olaylar içinde kendimizi unutuyoruz. Kendimizi geliştirmek, kendimiz için birşeyler yapmak
istiyor ama bunu değişik nedenlerle
hep erteliyoruz. Artık yeter! Kendiniz
için zaman ayırma olanağı sunuyoruz sizlere. Kendinizin farkına varın
ve hayallerinizi gerçekleştirin. Resim
yapmak isteyenler, türkü söylemek
isteyenler, gönüllü olarak çocuklara,
yaşlılara yardım etmek isteyenler, pul
koleksiyoncuları, emekliyim ve canım
sıkılıyor ve ne yapacağımı bilemiyorum diyenler, yürüyüş ya da birlikte
bisiklet turları yapmak, düzenlemek
isteyenler, amatör fotoğrafçılar, okçuluk, masa tenisi vb. şeyler yapmak
isteyen ama ortamını bulamayanlar,
bir fikrim var ama olanaklarım yok diyenler ve daha niceleri...
İşte size fırsat!
Buluşun, birleşin ve birlikte yapın.
Derneğimiz de size destek olsun.
Hatta ilk olarak biz başlıyoruz: Aachen ve çevresinde Rus ve Polonyalıların "Evde Yaşlı Bakımı" firmaları
varken bizlerin yok. Bu konu gelecekte çok büyük bir sorun olacak. Bu
nedenle dergimiz ilk aşama olarak
AOK Sağlık Kasası ile birlikte evinde
bir yakınına bakmak zorunda olan
insanlarımıza pratik bilgiler sunacak
kurslar sunmak için görüşmelerini
sürdürüyor. İleride bu alanda çalışan
insanlarımızla bir grup oluşturup bir
firma (kendi işinin ortağı ol!) kurulmasını sağlamayı düşünüyoruz. Yaşlı
bakıcıları, sosyal pedagoglar gibi insanlara uygun bir grup.
Diğer bir grup çalışması ise "Türkülerimiz". Aachen'da bir halk müziği
korosu... O kadar çok insandan "böyle birşey olsa severek katılırım" diye
duyduk ki. Haydi o zaman dedik; biz
vesile olalım. Profesyonel ve amatör
olarak bu konuda birşeyler yapanları böylesi bir grubun kuruluşu için
bekliyoruz. Grupların adlarını siz koyabilirsiniz. Bizden duyurması...
Haydi kolay gele!
Kendiniz için birşeyler yapmaya var
mısınız? İlk olarak kurucu üyeler arıyoruz. Bize maille veya Facebook’taki profilimizden ulaşabilirsiniz.
WWW.CARABINBACKHAUS.COM | FOTO: A. SCHMITTER
göçüyorlar. Çoğunluk toplumu, göçmen asıllı genç kuşakları 50 yıl sonra
kıytırık ve komikten de öte ‘hoşgeldin
kültürü’ lakırtısı değil, gerçekten kucaklayıcı adımlar atmalıdır. Aksi halde, ötekileştirici, dışlayıcı, horlayıcı ve
tepeden bakan tavırlarla bu kuşağın
Almanya’ya aidiyet kesbetmesi mümkün değildir. Politikacılarımızın anlata
anlata bitiremedikleri Amerika veya
Kanada’daki gibi aidiyet örnekleri Almanya’da 50 yılda gerçekleş(tirile)miyorsa, sebeplerini ülke politik aklı düşünmeli ve bu konuyla ilgili tekliflere
kulak kabartmalıdır.
8
Broschüre_Schulranzen_hoch_Layout 1 29.11.12 17:11 Seite 1
çevre sayfası
Çocuklarınıza çevre bilincinin ne kadar önemli olduğunu daha bu yaşlardayken anlatın.
Der coole
„Toni“
Tipps für die
umweltfreundliche Schultasche
Okula başlayacak çocuğunuza çanta
alırken tercihiniz TÜV- işaretli ve DINstandart etiketli çantalar olsun, bu
size güven ve kalite garantisi sağlayacaktır. Stiftung Warentest ürün testi sonuçları hakkında bilgi edinebilirsiniz.
Kalem kutusu, silgi ve kalem alırken
ürünü koklayınız! Kimyasal rahatsız
edici kokular zararlı maddeler içerdiği
anlamına gelir. Mümkünse üzeri cilasız kalemleri tercih edin. Boya kalemleri alırken kutunun üstünde EN 71-7
standartını arayın.
www.aachen.de/umweltamt
Çevre dostu okul çantası
Aachen Belediyesi Çevre Müdürlüğü
yayınladığı bir broşürle okula yeni
başlayacak çocuklara okul malzemesi alırken dikkat edilmesi gereken konularda bilgiler veriyor. Broşürü resmi
kurumların info raflarında bulabilirsiniz. İşte o broşürden önemli bazı
kısımlar:
Sevgili veliler! Sevgili büyükanne,
büyükbaba, teyzeler ve arkadaşlar!
Okul çantasının içinde!
• daha az çöp,
• çevreye daha az zehir,
• daha fazla sağlık olmalıdır...
Kaçak Çöp Problemi
Yapıştıcı alırken ateş tehlike sembolüne dikkat edin. Kırtasiyede alış-veriş
yaparken hangi silginin doğal kauçuk
olduğunu sorun. Silgi alırken yumuşatıcısız ve parfümsüz olanı seçin.
© www.staedteregion-aachen.de
Aachen ve çevresinde şehir içlerine,
yol kenarlarına ve ormanlık alanlara
kaçak olarak bırakılan çöpler büyük
bir sorun olmaya devam ediyor.
Çevre müdürlükleri yeni önlemler alarak, çöplerini kaçak yollarla rastgele
bir yerlere atanlara ağır para cezası
uygulaması getirmeyi düşünüyorlar.
Bir kağıdın her iki tarafını da kullanmayı öğretin çocuğunuza ve alırken
çevre dostu kağıtları seçin.
Çöp toplama işlemlerinin tamamen
ücretsiz olmasına rağmen, çöpleri ormanlara, yol kenarlarına atarak kurtulmaya çalışanları gerçekten anlamak
zor. Bu tür çöpler hem kötü bir görüntü, hem de insan sağlığı için tehlike oluşturuyor. Ormana atılan bazı
maddeler ise toprağı ve yeraltı sularını kirletiyor.
Kahvaltı kutusu çöp ve para tasarrufu
yapmanızı sağlayacaktır. Evde hazırlanmış sağlıklı ekmek her zaman parayla dışarıdan alınan yiyeceklerden
daha sağlıklıdır.
Vatandaşların bu tür olayları gördükleri anda hemen yer ve saati, araba
plakasını not ederek (0241) 432-18666
nolu telefondan yetkilileri aramaları isteniyor. Çevremize sahip çıkalım!
Bir ürün alırken küçük parçalarına da
dikkat edin. Malzemeler uzun ömürlü
ve doğal olsun.
Dikkat! Aachen Şehirler Bölgesi Sağlık Müdürlüğü’nden Hacı Adaylarına Uyarı!
Açıklamaya göre, Arap Yarımadası’nda
yeni ortaya çıkan bir hastalığa dikkat
edilmesi isteniyor. MERS-Koroner virüsü diye tanımlanan bir virüs solunum yollarına yerleşek insanların hasta olmasına neden olabiliyor.
Nisan 2012 tarihinden bu yana 700’ün
üzerinde insana bu virüsün geçtiği ve
bunların 249’un da bu virüs nedeniyle
yaşamını yitirdiği belirtiliyor.
Hac döneminin yaklaşması nedeniyle Aachen Şehirler Bölgesi Sağlık Müdürlüğü 25 Temmuz 2014 tarihinde
bir basın açıklaması yaparak, hacca
gitmeyi düşünen hacı adaylarını yeni
bir hastalık konusunda uyardı.
Bu virüsün Arap devesinden insanlara
geçtiğini belirten Dr. Verena Bochat,
bu develerle direk temas etmekten
kaçınılması gerektiğini vurguluyor.
Hacca gitmeyi düşünen kişiler eğer
akut solunum hastalığı veya bağışıklık sistemi zayıflığı gibi sorunlar yaşı-
yorlarsa, mutlaka seyahatten önce ev
doktorlarına danışmalıdır. Hac ziyareti
sırasında üst solunum yolu yetmezliği, ateş ve öksürük gibi sorunlar yaşanması durumunda hemen bir sağlık merkezine başvurulması gerektiği
de belirtiliyor.
9
bunları biliyor muydunuz?
Avrupa’nın en küçük müzesi Aachen sınırında bulunuyor
Aachen’dan Vaals’e pek çoğumuz ya
alış-veriş veya gezmek için geçmişizdir. Eskiden bu cadde yoktu ve onun
yerine bugün Alte Vaalser Strasse olarak bilinen caddeden gidilirdi. Bu cadde şimdiki Vaalser Strasse’nin sol tarafındaki paralel caddedir. Bu caddenin
sonunda tam sınır noktasında eskiden kullanılan bir sınır karakolu vardı.
1890 yılında yapılan bu küçük yapı sınır geçişlerini kontrol etmek için kullanılır ve sadece yayaların geçmesine izin verilirdi. 1972 yılında Vaals’ta
bir vatandaş derneğine devredildi ve
müze olarak korunma altına alındı.
Sadece dışarıdan bakılabilen bu yapının içinde o dönemde kullanılan eşyalar olduğu gibi muhafaza edilmiştir.
Bu eski sınır karakolu Hollanda’nın
ve bazılarının iddialarına göre de Avrupa’nın en küçük müzesi kabul edilir.
Aachen Katedrali Gülü
Alles aus einer Hand!
• Kraftfahrt
• MultiPlus
Almanya’da herhangi birine karşı elinizde olmadan da olsa kızgınlıkla hakaret içeren sözler söylemenin, o kişiyi
rencide edecek el-kol hareketleri yapmanın ağır para cezaları olduğunu biliyor muydunuz? Eğer aşağıda vereceğimiz örnekler sizin başınıza gelmiş ve
ceza ödememişseniz kendinizi şanslı
hissedin. Eğer bu tür şeylere siz maruz kalırsanız da hemen şikayetçi olun.
Buradaki rakamlar cezaların üst sınırlarıdır ve 1.000 € üstündeki cezalar için
mahkeme kararı gerekmektedir.
>
>
>
>
>
Unfall
Hausrat
Wohngebäude
Haftpflicht
Rechtsschutz
Herşey tek elden ve sadece
tek kişi muhatabınız!
Daha Şarlman döneminde Aachen’da tıbbı alanda kullanılmak üzere bitki ve çiçek yetiştirilmesine önem verilirdi; özel kanun dahi çıkarılmıştı.
Bugün Katedral ile tarihi belediye binası arasında
bulunan ve Katschof olarak adlandırılan alanda bu
çiçek ve bitkiler yetiştirilirdi. Hatta botanik biliminde Aachen Katedrali Gülü (Rose Aachener
Dom) adında bir gül çeşidi dahi vardır.
Hakaret içeren sözlere
ve el-kol hareketlerine
verilen para cezaları
> PKW
Resmi üniformalı polis ve
zabıta memuruna karşı:
• Aptal demek 450 €
• Domuz demek 475 €
• “Aptal insanlar başka işiniz
yok mu?” demek 500 €
• Salak, inek, eşşek demek 600 €
• Polis memuruna “sen”
diye hitap etmek 600 €
• Şakağına parmağıyla
vurarak “aptalsın” imasında
bulunmak 750 €
• Polise orta parmak göstererek
hakaret etmek 1.000 €
• Polisleri kastederek “üniformalı
salaklar” demek 1.500 €
• Üniformalı kadın görevliye
“fahişe” demek 1.900 €
Araba kullanırken karşıdan gelen
araç sürücüsüne karşı yapılan
hakaretler ve el-kol hareketleri:
• Trafiğin akışı içerisinde başka
bir sürücüye kızarak orta
parmağı göstermek 4.000 €
• Bayan sürücülere küfretmek
veya tokat atmak 6.000 €
Üstün Gözler
MultiPlus Paketimizle
rahat uyku uyuyabilirsiniz!
Zurich Generalvertretung
Necmi Çetir
Wilhelmstr. 38, 52070 Aachen
Tel.: 0241 9977 0404
Fax: 0241 9977 0407
E-Mail: [email protected]
www.zurich.de
10
Kültür & SANAT:
Alper
Hicham
Teoman
Şevket
Faical
“Tüm enerjimizi kendi müzikal kimliğimizi bulmaya ve bestelerimizi güçlendirmeye harcıyoruz.”
Öncelikle kendinizi biraz
tanıtır mısınız?
Alper: Benim adım Alper Ersoy, gruptaki vokal ve gitaristim. Almanya’nın
Bavyera bölgesindeki Kulmbach şehrinde 1983 yılında doğdum. Çocukluğum dört yaşından onyedi yaşıma
kadar Çekoslovakya sınırındaki Hof an
der Saale şehrinde geçti. Sekiz sene
Almanya’daki tek Türkçe eğitim veren okulda okudum. İki sene meslek
okulundan sonra Aachen’a geldim ve
gastronomide iş hayatına atıldım. Aynı
zamanda My Studios’ta bir sene boyunca ses asistanı olarak çalıştım, kayıt
ve Tonmeisterlik deneyimi kazandım.
2013 yılında evlendim ve Mayıs ayında
bir erkek çocuğu sahibi oldum.
Şevket: Benim adım Şevket Gökay,
grubun diğer gitaristiyim. Bulgaristan’ın Schumen şehrinde 1985 yılında
doğdum ve dört yaşıma kadar orada
yaşadım. 1989 yılında Türkiye’ye göç
ettik ve 2005 yılına kadar İstanbul’da
yaşadım. İstanbul Erkek Lisesi’nden
mezun olduktan sonra bilgisayar mühendisliği eğitimi için Aachen’a geldim. RWTH Aachen’dan 2013 yazında
mezun olup, aynı dalda doktoraya başladım. Halen de devam etmekteyim.
Hicham: Adım Hicham Benbrahim,
grupta bas gitar çalıyorum. Fas’ta
doğdum, 2001 yılında yirmi yaşında
Aachen’a geldim. O zamandan beri
burada yaşıyor ve çalışıyorum.
Faical: Adım Faical Amioui ve 35 yaşındayım. Metabolizma’da vurmalı
çalgılardan sorumluyum. Fas’ta doğdum ve 1992 yılından beri Aachen’da
yaşıyorum. Seyahat işletmeciliği üzerine meslek öğrenimi gördüm.
Teoman: Benim adım Teoman. Grubun back-vokalistiyim. 1976 yılında
Almanya’nın Erkelenz kentinde dünyaya geldim ve 24 yaşıma kadar
Hückelhoven’da yaşadım. Liseden
sonra teknik ressamlık öğrendim.
Ardından inşaat mühendisliği eğitimi için Aachen’da üniversiteye başladım ve dört yıl okudum. 5 senedir
perakende satış elemanı olarak çalışıyorum. 2008 yılından beri evliyim ve
2011’de bir kızım oldu.
Ne zamandır müzikle
uğraşıyorsunuz ve neden Rock?
Alper: Müzikle tanışmam 9 yaşıma
rastlıyor. Vurgulu çalgılarla başladım
ve 13 yaşında bağlamaya merak sardım. Telli çalgılarla tanışmam bu vesileyle oldu. Gitara 17 yaşında başladım ve o zamandan bu yana tutkuyla
bunu devam ettirmekteyim. Annemin güzel sesiyle çocuk yaşta başlayan müzik merakımı, babamın ve
abimin 70’li yılların plak ve kaset koleksiyonu şekillendirdi. Deep Purple,
The Doors, Led Zeppelin, Black Sabbath, Erkin Koray, Barış Manço, Cem
Karaca ve Moğollar gibi müzisyenleri
çokça dinledim ve halen dinlemekteyim. Sonuçta bu müzikle beslenen bir
insan, doğal olarak müzik yapınca da
Rock müziği tercih ediyor.
Şevket: Müzikle ilgilenen bir aileden
geliyorum. Küçüklüğümden hatırımda kalan babamın keman, ud ve banjo çalıp şarkılar söylemesi, annemin
de buna sesiyle eşlik etmesidir. Klasik müzik, Türk sanat müziği ve klasik rock küçüklüğümden beri ailede
dinlenen müzikler oldu. Her ne kadar
babam ilkokul çağında beni mandolin çalmaya yönlendirmek istediyse
de, müzikle ilgilenmeye kardeşimle beraber ilk olarak lisede başladık.
O kemana merak sardı, ben ise gitara. Her genç gibi rock, metal dinliyordum ve 13-14 yaşlarımda klasik
gitar çalmaya başladım. İ.Ü. Devlet
Konservatuarı’nda Cem Küçümen
hocayla 4 sene klasik gitar çalıştıktan
sonra daha dinamik olması, insanın
kendini daha bireysel ve özgür ifade
edebilmesi dolayısıyla elektro gitar
çalmaya başladım ve halen çalıyorum. İnsanın gençlik döneminde dinlediği müzik, her ne kadar sonradan
çeşitli müziklere merak sarsa da müzikal kimliğinde çok büyük bir öneme
sahip oluyor. Rock müzik bu açıdan
çalışımda belirginliğini koruyor.
Hicham: Müzikle küçüklüğümden
beri iç içeyim. Önceleri sadece dinleyiciyken 25 yaşımda enstrüman da
çalmaya başladım. Sanırım herkesin
ergenliğinde olduğu gibi bir çok müzik tarzını dinledim, ancak sonraları
zevkim daha çok Rock’a yöneldi. Bunda en büyük etken insanın ruh hali ne
olursa olsun (kızgın, mutlu, üzgün vs.)
Rock müzikte bir şeyler bulabilmesidir. Elektronik öğelerden ziyade canlı ve akustik performansa dayanması
dolayısıyla da enerjisi yüksek bir müziktir. Ara ara değişik tarzlarda müzikler dinliyorum ama Rock hayatımın
hep arka fonunda.
Faical: Müziği her zaman çok sevdim. Küçük bir çocukken hep şarkılar
söyler ve değişik eşyalarla ritim tutardım. Reggae, ragga, hip-hop ve RnB
gibi tarzları severek dinliyorum. Ve
tabi ki oryantal esintili müzikleri de.
Metabolizma’ya 2007 yılında arkadaşım ve grubun bas gitaristi Hicham
sayesinde dahil oldum. Yani grupta
çaldığım için ona bir teşekkür borçluyum. Bundan önce Türk Rock müziğinden habersizdim, ama artık hem
severek dinliyor hem de çalıyorum.
Teoman: Babam türküleri çok sever
ve kendisi de söyler, sesi çok güzeldir. Annem ise Türk Sanat Müziğine
11
Metabolizma Rock Grubu
90’lı yıllarda büyüdüğüm için her çesit
müzik dinlerdim. Bu dönemde cidden
çok farklı müzik tarzlarının gelişmesine tanık olduk. Elektronik, hip-hop,
grunge... Rock müziği ile tesadüfen
tanıştım. Benden 10 yaş büyük komşum 1000’den fazla plağa sahipti ve
rock müzik fanatiğiydi. Müzik arşivi
benim de zevkimi şekillendirdi. Radiohead, Bob Marley, Michael Jackson,
Biz müzisyenler olarak da sürekli bir
arayış ve gelişme içerisindeyiz ve bu
yüzden tarzımızı herhangi bir müzikal
tarza sokmakta zorlanıyoruz. Kökeni
Antik Yunan’a dayanan metabolizma
kelimesi de değişim anlamına geliyor.
Biz de gruba bu ismi koyarak hayatımız boyunca bu bilinçle müzik yapmayı amaçlıyoruz.
Aachen’da yaşamanıza rağmen
siz burada pek tanınmıyorsunuz.
Bunun nedeni ne?
Bunu biraz grubumuzun gevşekliğine,
biraz da Aachen’daki ortama bağlayabiliriz. Pek çok müzisyen gibi yer yer
çok bencil davranıp, kendimize odaklanıyoruz. “Şarkıları nasıl daha iyi çalabilir, nasıl daha iyi düzenleyebiliriz?”
Gelecek projeleriniz nelerdir?
Şu andaki önceliğimiz, bestelerimizi
düzenlemek ve son şeklini vermek.
Bunun hiç bitmeyen bir süreç olduğunu da bildiğimizden önümüzdeki
aylarda profesyonel bir stüdyoya girip
bestelerimizi kaydetmek istiyoruz. Bu
hem bizi dinlemek isteyenlere bir imkan tanıyacak, hem de bir süredir üstünde çalıştığımız şarkılara “artık bitti”
gözüyle bakabileceğiz. Böylece yeni
fikirlerle ve şarkılarla yeni bir döneme başlamak istiyoruz. Bu yüzden
Aachen’da “Bad Audio Basement“ kayıt stüdyosu ile görüşme halindeyiz.
Bizi canlı dinlemek isteyenlere ulaşmak için her zaman yeni konser planları da yapıyoruz.
© Selim Atasever
çok meraklıdır. Müzik virüsü onlardan
bana daha küçüklüğümde geçmisti
yani. 6 yaşında müzik okuluna kaydoldum ve 4 sene trompet çaldım. 10
yaşında klarnete geçtim ve 25 yaşıma
kadar çaldım. Bu dönemde farklı müzik okullarında farklı hocalardan ders
aldım ve 2 klasik müzik orkestrasında çaldım. Yıllarca trompet ve klarnet
çaldıktan sonra kendimi farklı bir biçimde ifade etme isteği de duymaya
başladım. Kendi şarkılarımı yazıp söylemek istiyordum. Bu duygularla 21
yaşımda ilk elektro gitarımı aldım ve
kendi çapımda öğrenmeye başladım.
The Beatles gibi müzisyen ve grupların bende önemi büyüktür. Halen de
değişik müzikler dinlerim ama blues,
jazz, rock ve progresif rock favorilerim.
Metabolizma grubu ne zamandır
var? Bu adı neden seçtiniz?
Metabolizma 2006 yılında kuruldu.
Her yeni kurulan grup gibi cover parçalarla başladık: Mor ve Ötesi, Duman,
Athena, Pentagram, Guns ‘n’ Roses,
Metallica, Audioslave, Nirvana, Alice
in Chains. Grup o zamandan bu yana
bir çok eleman değiştirdi ve pek çok
şehirde konserler verdik. Son halini
yaklaşık iki sene önce Alper (vokal ve
gitar), Şevket (gitar), Teoman (back vokal), Hicham (bas) ve Faical (bateri) ile
aldı. En baştan beri var olan beste denemeleri, grubun son halini bulmasıyla daha da bir ivme kazandı. Bu nedenle de, bir süredir tüm enerjimizi kendi
müzikal kimliğimizi bulmaya ve bestelerimizi güçlendirmeye harcıyoruz.
Metabolizma ismini bulmamıza gelince; evren ve dünya sürekli bir devinim halinde. Canlılar doğumdan
ölüme kadar sürekli değişmekteler.
gibi sorularla uğraşmaktan, prova
stüdyomuzda çokça vakit geçirmekten, insanlarla buluşmayı unutuyoruz.
Buna neden olan en büyük etken de,
tamamen arkasında durabileceğimiz
ve gurur duyduğumuz işlerle kendimizi insanlara sunmak istemek.
Öte yandan, Aachen’da tanınmadığımızın farkındayız. Derginiz aracılığıyla pek çok kişiye ulaşacağımızı
umuyoruz.
Aachen’da da gelecekte
konserler verme
düşünceniz var mı?
Tabi ki var. Hatta en son konserimizi
Wild Rover’da verdik. Aachen, grubun
kurulduğu, halen prova yaptığımız ve
birçok elemanının da yaşadığı şehir.
Bu yüzden Aachen’da kendimizi evde
hissediyoruz ve doğal olarak daha çok
insana ulaşmak istiyoruz. Gelecekte
de Aachen’da konserlerimiz olacak.
Rock müzikle ilgilenenler
size nasıl ulaşabilir? Diğer
müzisyenlerle birlikte çalışma
yapmak ister misiniz?
İlgilenenler ve merak edenler, sosyal
medyada aktif olarak güncellediğimiz
ve konserlerimizi duyurduğumuz Facebook sayfamızdan (www.facebook.
com/MetabolizmaBand) bize ulaşabilirler. Kayıtlarımızı tamamladıktan
sonra da bu sayfa üzerinden paylaşmayı umuyoruz.
Bir müzisyenin en çok beslendiği kaynak, yeni perspektiflere imkan sağlaması dolayısıyla, başka müzisyenlerle
çalışmasıdır. Bu sebeple, sadece Rock
müzik değil her tür müziğe ve müzisyene kapımız açıktır.
Zaman ayırdığınız için teşekkür
eder, gelecekde başarılar dileriz.
Günal Günal
12
BİR KONUDA FİKRİNİZİ ALALIM:
Bizim Aachen
dergisini okuyorum.
Çünkü ...
Evet, bu kez okurlarımıza
böyle bir soru sorduk.
Çünkü dergimizin
okunduğunu, beğenildiğini
biliyorduk ama bu soruyu
yine de soralım istedik.
Facebook sayfamızda böyle
bir soru yönelttik. Burada,
yer darlığı nedeniyle bize
gelen yanıtların bazılarına
yer verebiliyoruz.
Bizim sorumuza yanıt
veren Gaye Hanım bize
Türkiye’den yolladı
yazısını. Dergimiz sadece
Aachen ve çevresinde
değil, başka yerlerde de
okunuyor. İstek gelirse
elektronik posta yoluyla
okurlarımıza gönderiyoruz.
Beğenilmek hoş bir duygu.
Tüm okurlarımıza teşekkür
ederiz. Buna ileride de layık
olmaya çaba sarfedeceğiz...
Bizim Aachen
www.bizimaachen.de
AAcHeN Ve ÇeVResi iÇiN TÜRkÇe deRGi | 01
Bir Konu - Bir Konuk:
abdurrahman Kol > 12
Aynur Karakaruk
İsmail Çelik
Gaye Gökalp Yılmaz
Bizim Aachen dergisini
okuyorum. Çünkü, Aachen ve çevresinde yaşayan insanımızın kendi
projelerinden, başarılarından, Alman-Türk işbirliğinden haberdar ediliyoruz. Bizlerin Almanya’da entegrasyon konusunda başarılarımızın
özetlenmiş halidir Bizim
Aachen Dergisi. Yabancı bir ülkede uyum sağlamak kolay olmamakla
birlikte, cesaret ve özveri ister. Bu hususta insanımızın attığı başarılı adımları resmeden ”Bizim
Aachen” dergisi bence
okunmaya değer güzel
bir dergi...
Derginizi ilginç buluyorum ve okuyorum. Çünkü güzel, seviyeli yazılar
var ve herkese yer veriliyor. Aachen’ın bilinmeyen yönlerini yazıyorsunuz. Güzel işler yapan
insanlarımızı görüyoruz.
En önemlisi de, bizim
insanımıza okuma alışkanlığını aşılayabilirseniz
çok iyi olacak. Almanların kültürünü tanımada,
önyargıları aşmada bilgi alış-verişi şart. Önyargıları aşacak, kültürlerimizi yakınlaştıracak şeyleri anlatmak gerekir. Ayrıca belediye başkanının da bizlere hitaben
bir şeyler yazmasını tavsiye ederim. Konsolosluk yetkililerinin de bazı konularda bizi dergide aydınlatmaları faydalı
olabilir.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde Araştırma Görevlisiyim. Bizim Aachen
dergisini okuyorum, çünkü doktora çalışma konum Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin
gündelik hayat pratikleri
üzerine ve Aachen’da bu
konu üzerine bir yıldan
daha uzun bir süre çalıştım ve araştırma yaptım.
Orada yaşayan onlarca
güzel dostumuz var ve
Bizim Aachen dergisi benim için Almanya’ya, Aachen’a açılan güzel bir pencere. Almanya’dan döndükten sonra da dijital
olarak dergiyi takip etmeye devam ettim. Her
yeni sayısını sabırsızlıkla
bekliyorum, çünkü güncel gelişmelerin Almanya’
da yaşayan Türklerle ilgili boyutlarını bu dergi
sayesinde takip edebiliyorum. Ayrıca, dergi o
kadar samimi ve güzel
bir dille yazılıyor, konular
o kadar dinamik ve hareketli ki, okuduğum her
sayıda sanki Aachen’a
küçük bir yolculuk yapıyorum. Almanya’da ve
Aachen’ da yaşayan Türkiye kökenlilerin bir araya gelmesinde basın ve
medya yoluyla önemli
bir katkı sağlayan Bizim
Aachen, önemli bir rol
üstleniyor. Bu iyi niyetli girişim ve mücadeleye destek olabilmek için
herkesin elinden geleni yapması gerektiğine
inanıyorum.
bizim aachen
www.bizimaachen.de
AAchen ve çevresİ İçİn türkçe dergİ | 02
G. ayşe Uludağ ve
Çatı-Kalem Derneği > 4
Aachen’da politikayla
ilgilenenlerimiz > 4
Uyum üzerine:
Nurhan Karacak > 6
Aachen‘ın
Rekorları
Uyum üzerine:
Heidemarie Ernst > 6
Kültür ve sanat:
yasemin Hakverdi > 8
Gönüllü Çalışmalar:
Üstün Gözler > 7
İçimizden biri:
İbrahim Çoban > 20
ÜcReTsiZ
Haziran/ Temmuz 2013
Müzik:
Ulaş Hazar > 12
Bizim Aachen
www.bizimaachen.de
AACHEN VE ÇEVREsİ İÇİN TÜRkÇE dERGİ | 03
Bir Konu-Bir Konuk:
Depresyon > 24
Kültür ve Sanat:
Mehmet Çetiner > 22
Aachen‘a 9. kardeş şehir Türkiye‘den:
ücretsİz
Sarıyer / İStanbul
Ağustos / Eylül 2013
Bizim Aachen
www.bizimaachen.de
Neo Nazi Partisi „Pro NRW“ / Aachen - Eilendorf / 2013
aacheN Ve çeVResi içiN TÜRkçe deRGi | 04
Kültür ve Sanat:
Necip Tokoğlu > 6
Başka işler yapanlar:
Kahraman abay > 23
Başka işler yapanlar:
Serhan Sancaktar > 8
Neo Nazi Partisi „Die Rechte“ / Aachen - Theaterplatz / 2013
Aachen ve çevresinde Neo Naziler
Bir Konu-Bir Konuk:
salih avcı > 18
Gönüllü Çalışmalar:
Mehmet Çelik > 4
gönüllü çalışmalar:
Batmaz ailesi > 4
Çevre ve Uyum:
Burhan Çetinkaya > 20
Neo Nazi Partisi „NPD“ / Aachen - Kaiserplatz / 2004
ÜCRETsİZ
Ekim / Kasım 2013
Kapak Resimleri © Dominik Clemens
Kültür ve sanat:
süleyman Büyükdere > 6
Bizim Aachen
www.bizimaachen.de
aaCHen Ve ÇeVresİ İÇİn TÜrKÇe derGİ | 05
İçimizden biri:
sait Başkaya > 8
çevre ve Uyum:
Kemal gündoğan > 26
© Leiden, Rijksmuseum van Oudheden
AACHEN 2014
ÜcReTsiZ
Aralık 2013 / Ocak 2014
Bizim Aachen
www.bizimaachen.de
AACHEN VE ÇEVREsİ İÇİN TÜRkÇE dERGİ | 06
Foto © Stadt Aachen / Andreas Herrmann
Başka işler yapanlar:
serkan Güngör > 15
Gençlik:
E. İ. Okur & B. Turan > 8
Kültür ve sanat:
Recep Vardar > 19
Kültür & sanat
a. H. avcı > 16
çevre ve Uyum:
Dr. ahmet lokurlu > 24
KARNAVAL
Başka işler yapanlar:
a. Doğancı > 6
Bir Konu-Bir Konuk:
Oğuz evler > 10
ÜCreTsİZ
5. MEVSİMDE KİMLER, NEDEN VE NE KUTLUYOR?
Şubat / Mart 2014
Bu madalyonu kim takacak?
Çevre ve Uyum:
M. Çelik > 12
Aachen, Belediye Başkanı‘nı Arıyor
Bizim Aachen
www.bizimaachen.de
AAcHeN Ve ÇeVResi iÇiN TÜRkÇe deRGi | 07
© Rolf-van-Melis/pixelio.de
Kültür & sanat > 6
Zeynep Bakşi Karatag
Gündem > 8
seçim sonuçları
İçimizden biri > 13
sevgi sakar
“Peki ama biz kaç kişiyiz?“
AACHEN VE ÇEVRESİNDEKİ NÜFUS YAPILARI
Çevre > 21
aachen Ormanı
Başka işler yapanlar > 19
Erdoğan Dakman
ÜcReTsiZ
Haziran / Temmuz 2014
Bir Konu - İki Konuk:
M. Nart & B. yıldırım > 24
Marcel Philipp
CDU
Björn Jansen
SPD
Gisela Nacken
DIE GRÜNEN
Wilhelm Helg
FDP
Leo Deumens
DIE LINKE
ÜCRETsİZ
Nisan / Mayıs 2014
Ercan Demirel
Derginizde en çok gençlerle ilgili şeyleri görünce seviniyorum ve ilgiyle
okuyorum. Bir sürü gencimiz işsiz gezerken, bazılarının azimli çalışmaları bizleri gururlandırıyor.
Bizim Aachen, bizleri aydınlatan, çevremizde bulabileceğimiz tek dergi.
Çevremizde olup bitenleri oradan takip ediyoruz. Keşke aylık bir dergi
olarak çıkabilse.
Ebru Bayram
Burada yaşayan bir Türk
olarak, böyle bizlere ait
bir dergi olması çok hoşuma gidiyor. İçi ve dışıyla çok kaliteli buluyorum ve zevkle okuyorum. İçinde her şey var.
Derginizin bu çizgisinde
devam etmesini isterim.
13
TANITIM: Deutsche Bank - BANKAMIZ
Deutsche Bank Stolberg şubesine Türk müdür
Daha önce Deutsche Bank’ın Aachen
şubesinde müşteri danışmanı olarak
hizmet veren Şerafettin Büyükkelek
Deutsche Bank Stolberg şubesine müdür olarak göreve başladı.
Deutsche Bank-Bankamız Genel Müdürü Ergün Akıncı, Şeraffetin Büyükkelek’i
kutlayarak Stolberg’de bundan sonraki
yapacağı çalışmaları için başarılar diledi. Akıncı, “Almanya genelinde birçok
Deutsche Bank şubesinde Türkçe danışmanlık hizmeti sunuyoruz ve Şerafettin Bey gibi uzun yıllardır bu alanda
çok başarılı bir şekilde hizmet veren bir
çok arkadaşımız var. Bugün Şerafettin
Bey yıllardır başarılı çalışmasının karşılığını haklı olarak almış bulunmakta.
Daha önce danışman olarak başladığı
Deutsche Bank’ta şimdi müdürlük yapacak düzeye yükseldi. Deutsche Bank
müşterisi olmak bir ayrıcalıktır, çünkü
biz müşterilerimiz için her türlü imkanı
sağlamaya çalışıyoruz” dedi.
Türkiye’de paranızı TEB
paramatiklerinde ücretsiz çekin
Deutsche Bank “Bankamız”ın Türk
müşterilerine sunduğunu hizmetleri
sıralayan Büyükkelek: “Deutsche Bank
Bankamız Genel Müdürü Ergün Akıncı Frankfurt merkezindeki ekibi ile Deutsche Bank’ta gerçekten ilklere imza
attı.Türkçe-Almanca danışmanlık hizmetinin yanı sıra, iki dilli çağrı merkezimiz (069/910-10090) ve iki dilli internet
sitemiz (www.bankamiz.de) mevcut.
Ancak, servisimiz bununla sınırlı değil, Deutsche Bank’ın tüm paramatiklerinde Türkçe menü de var ve işlemler
böylece daha da kolaylaştırıldı. Bankamız hesabı açan müşterilerimiz ücretsiz nazar boncuğu motifli banka kartı
alabiliyor ve Türkiye’ye yılda 5 ücretsiz havale olanağına sahip. Bankaya
yeni müşteri kazandıranlara ise çeşitli
hediyelerin yanısıra sevdikleri Türk takımların (Türk Milli Takım, Galatasaray,
Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor)
orijinal formasınıda veriyoruz. Ayrıca
Türkiye’ye giden müşterilerimize çok
güzel bir servisimiz daha var. Deutsche
Bank müşterileri artık Türkiye seyahatlarında, banka kartlarıyla tüm Türkiye
Ekonomi Bankası’nın (TEB) yaklaşık
1.500 bankamatiklerinde üçretsiz para
çekebilecek (Euro, TL ve Dolar olarak).
Deutsche Bank banka kartıyla ayrıca
sadece Deutsche Bank paramatiklerinde değil, örneğin Commerzbank,
Postbank, Hypovereinsbank dahil Almanya’da 9.000 paramatik olmak üzere dünya çapında 30 ülkede yaklaşık
43.000 paramatiklerde ücretsiz olarak
nakit para çekilebiliyor”.
kredi kartlarıyla dünyada 24 milyondan
fazla anlaşmalı noktada nakitsiz ödeme yapılabileceğini söyledi.
Sizleri şubeye bekliyor
Deutsche Bank Stolberg şubesine müdür olarak göreve başlayan Şerafettin
Büyükkelek, vatandaşları şubeye çağırırken ’’Gelin bir bardak Türk çayı eşliğinde finansal ihtiyaçlarınıza en içi çözümleri sunalım’’ dedi.
Deutsche Bank
Stolberg Şubesi
Şerafettin Büyükkelek
Rathausstr. 46-48
52222 Stolberg
Ev, tatil, düğün, askerlik
ve Türkiye’den emeklilik
için krediniz bizden
Şu sıralarda tatile gitmeyi, düğün yapmayı veya ev almayı düşünenler için
çok uygun bir dönem olduğuna dikkat çeken Büyükkelek, “Faizler hem
emlak hem de bireysel kredi için çok
düşük. Bu nedenle müşterilerin bir
an önce şubemize uğramasında yarar var. Gelenler için şubemizde Türk
çayı servisimiz bile var.” dedi.
Sevdiklerinizin resmini
kredi kartınıza taşıyın
Deutsche Bank ücretsiz nazar boncuğu
motifli banka kartının yanı sıra müşterilerine kişiye özel bir kredi kartı sunuyor.
Müşterilerin kredi kartı üzerine Türkiye
veya kişisel isteklerine göre seçtikleri
bir resmi (örneğin çocuklarının, eşlerinin ya da son tatil yerinin) bastırabileceklerini söyleyen Büyükkelek, bu özel
Tel.: 02402 / 969-16
Yüzde 5,5’le bireysel kredi*
Alacağınız kredi
şu şekilde olabilir
Net kredi miktarı: 10.000 €
Yıllık efektif faiz: % 5,55
Yıllık borç faiz oranı: % 5,41
Vade: 60 ay
İşlem ücreti: Yok
Avantajlarınız
• 30 gün içinde iptal etme hakkı
• İlk taksitinizi 3 aya kadar
erteleme imkanı
• İstediğiniz zaman kredi
borcunuzun % 100’üne kadar
ücretsiz geri ödeme fırsatı
• Kişisel harcamalarınıza göre,
her yıl taksitsiz bir ay imkanı
• Kredi ödemeniz size genelikle
aynı gün içerisinde yapılacak
*ödeme gücünüzün uygun olması koşuluyla
14
sudoku sayfası
Sudokuda boş kareler 1 ile 9 arasındaki rakamlarla doldurulur. Bu rakamları yerleştirirken dikkat etmeniz gerekenler:
1’den 9’a kadar her rakam her sütunda, her satırda ve her bölgede sadece bir kez kullanılabilir.
basit
normal
zor
8
5
9
8
1
6
4 8
6 1
4
3
2
1 8
7 6
9
9
7
5
2
7
15
başka işler yapanlar: REcep kılıç
“Hep birgün kendi işyerimi
açacağım derdim...”
Önce okurlarımıza kendinizi
tanıtır mısınız?
Adım Recep Kılıç. Sivas’ın Şarkışla ilçesinde 1968 yılında doğdum. Orada
ilkokulu bitirdikten sonra birçok kişi
gibi, 1979’da Aachen’ın Stolberg kasabasına ailemin yanına geldim. Babam orada bir fabrikada çalışıyordu.
O yıllarda bütün çocuklar gibi yoğun
bir Almanca eğitiminden sonra ortaokulu bitirdim. 25 yıldır evliyim ve üç
çocuk babasıyım.
Gerçekten farklı bir iş
yapıyorsunuz. Nasıl aklınıza geldi
bu meslek ve ne zaman kendi
işyerinizi açmaya karar verdiniz?
Okulu bitirdikten sonra, mekanikçi
olarak meslek yapmak istedim. Aachen ve çevresine çok sayıda iş başvurusu yazdım. Stolberg’de bir bisiklet
dükkanında 1985-1988 yılları arasında bisiklet ve motorsiklet tamirciliği
eğitimi aldım. Bu meslek eğitimimi
çok severek yaptım. 1988-2008 yılları
arasında bir cam firmasında ikinci bir
meslek olarak cam yapımını (Industrieglasfertigung) öğrendim ve ustalık belgesi aldım; bu işte 2008’e kadar çalıştım. Bu arada boş vakitlerimi
bisiklet dükkanlarında veya evde bisikletle uğraşarak geçirdim. 2008 yılında kendi işimi kurmaya karar verip
bir bisiklet dükkan ve tamirhanesini
devraldım. Hep birgün kendi işyerimi
açacağım derdim, nasip o güne imiş.
Şimdi daha yoğun çalışıyorum ama
işimi severek yapıyorum ve bu yıl ilk
kez bir öğrencimizi 3,5 yıl bu mesleği
öğreterek mezun ettik.
Aachen ve çevresi bisiklet
sürmek için çok uygun. Birçok
bisiklet yolu var. Belediyeler de
insanların araba yerine, çevre
dostu olan bisiklet sürmelerini
teşvik ediyorlar. Bisiklet
kullananların sayısı arttı mı sizce?
Evet belediyeler bu yönde teşvik edici
çalışmalar yapıyorlar ve bisiklet kullanımında bir artış var ama daha da arttırılabilir. Örneğin Hollanda bu konuda
çok daha başarılı. Bunun için şehirlerde
yapılacak çok iş var. Bizlerin bir şansı
da Hollanda ve Belçika sınırlarına çok
yakın olmamız. Oralarda da birçok bisikletle gidilebilecek güzel yerler var.
bisiklet de satıyor. Fakat doğru olanı
bir bisikletçiden almaktır. Bisikletçilerde kim için ve hangi amaçla kullanılacağı belirtildiğinde, o kişi ve amaca en
uygun olan bisiklet hakkında ayrıntılı
bilgi alınabilir. Bisiklet fiyatları sizin de
belirttiğiniz gibi çok farklı olabiliyor.
Kaliteli ve kullanılabilir bir bisikletin
fiyatı en az 400 €’dan başlar. Son yıllarda akülü bisikletler (E-Bike) çok revaçta. Bu bisikletlerde en önemli unsur motor ve aküdür. Fiyatları da 1.300
€’dan başlar. Başka önemli bir konu da
bisikletlerin düzenli bakımıdır. Yılda
en az bir kez genel bakım (Inspektion) yaptırılmasını öneriyoruz.
Müşterileriniz arasında
daha çok kimler var? Sizce
bizim insanlarımız bisiklet
kullanma konusunda
yeterince bilgi sahibi mi?
Müşterilerimin büyük çoğunluğu Almanlar. Genelde orta yaş ve üstü yoğunlukta. Malesef bizim Türk veya yabancı kökenli insanlarımız pek fazla
bisiklet kullanmıyor; biz spor konusunda biraz tembeliz galiba. Oysa bisiklete binmek sağlık açısından da çok
faydalı. Aslında alışkanlık haline getirmeliyiz, hafta sonları ailece küçük
turlar yapılabilir; hem ailemizle vakit
geçirmiş hem de spor yapmış oluruz.
Çoğumuz bisikleti bir çocuk
oyuncağı olarak görüyoruz,
onlara bisiklet alıyoruz.
Çocuklara bisiklet alırken
nelere dikkat etmeliyiz sizce?
Önce emniyetine, kalitesine ve sağlamlığına, sonra da sürecek olan çocuğun yaşına, kilosuna ve nerede kullanacağı konularına dikkat edilmelidir.
Malesef bu konuda bilinçsiziz. Çocuklarına genelde sadece güzel gözüktügü için, oyuncakcı veya büyük marketlerden kalitesiz rastgele bisikletler
alıyorlar. Bir çok kişi sonradan bize gelerek şunu tamir edebilir misiniz diye
soruyorlar. Elimizden geldiği kadar
yardımcı olmaya çalışıyoruz, fakat bu
tür bisikletlerin ne yazıkki yedek parçalarını bulmak dahi imkansız gibi. Bu
nedenle çocuklara bir bisikletçi dükkanından yeni veya kullanılmış sağlam ve bilinen bir marka bisiklet alınmasını öneririz. Bir diğer önemli konu
da bisiklet kullanırken mutlaka kask
takılması gerekliliğidir.
Özellikle Alman yaşlıların büyük çoğunluğu düzenli olarak bisiklet sürüyor. Bizim aynı yaştaki insanlarımızda maalesef böyle bir alışkanlık yok.
Hobileri olmadığı için evde veya kahvede vakit geçirmeyi tercih ediyorlar.
Bisiklet fiyatları çok farklı.
Normal bir bisiklet kaç para
civarında olmalı ve alırken
nelere dikkat etmeliyiz?
Bisiklette kalite çok önemli. Kaliteli bisiklet daha dayanıklı ve uzun ömürlü olur. Sürmesi daha kolay ve zevklidir. Günümüzde bir çok büyük firma
Geleceğe yönelik
planlarınız nelerdir?
Sağlığım el verdiğince işimi en iyi sekilde yapıp, buradaki müşterilerimin
memnuniyetini sağlamak ve yanımda eğiterek eleman yetiştirmek istiyorum. Bir hayalim de bu işi ileride
Türkiye’de yapmak ve buradaki sistemi orada da uygulamak istiyorum.
Okurlarımız size nasıl ulaşabilirler?
Herzogenrath-Kohlscheid Süd Str. 140
numarada bizi ziyaret edebilirler. Telefonumuz ise 024 07 / 22 86.
Görüşme için teşekkür eder,
iş hayatınızda başarılar dileriz.
Günal Günal
16
bulmaca saYfasI
© www.alemannia-aachen.de
17
kapak konusu:
keçi, sığır ve manda (camız) eti dahi
kullanılır. Koyun ve kuzu eti garip koktuğu için daha çok dana eti tercih edilir. Sadece Trakya bölgesinde yetişen
kuzuların etinin kokmadığı söylenir.
Kemiklerinden ayrılan etin belli bölümleri öncelikle ince yapraklar halinde kesilir. Bu etler çok ince kıyılmış
(veya rendelenmiş) soğan, tuz ve karabiberle harmanlanarak kat kat şişe
geçirilir. Önceleri, hazırlandıktan hemen sonra direk pişirilirken, sonraları
etin soğan ve biberi içine çekmesi ve
tatlanması için bir gün bekletilmeye
başlanmıştır.
Dönerle ilgili bugüne kadar bilinen en eski fotoğraf budur. 1855 yılında James Rodbertson
tarafından İstanbul’da çekilmiştir ve sokakta döner satan bir seyyar satıcıyı göstermektedir.
Döner kebap... Nereden nereye!
Bir Alman televizyonunda Türkiye’ye tatil yapmak için giden bir Alman bayana
döner yerken sorulan bir soruyu hatırlıyorum: “Türk dönerini beğendiniz mi?” Soruya verilen yanıt çok daha ilginçti. “Almanya’da bizim dönerimiz daha iyi!”
Bu kadına bu sözu söyleten neydi? Döner nasıl bir değişime uğramıştı. Buradan
şöyle bir sonuca varmak da mümkün aslında: Sürekli entegrasyondan, uyumdan
ve bizlerin hala uyum sürecini tamamlayamadığımızdan bahseden Almanlar için
dönerimiz bu süreci tamamlamıştı ve onlara “Almanya’da bizim dönerimiz” dedirtecek kadar da başarıyla geçirmişti bu süreci. Peki ama nasıl? Bu yazımızda sizlere Türkiye’deki dönerle buradaki döner arasındaki farklılıkları; neyin, ne zaman,
neden ve nasıl değiştiğini anlatmaya çalışacağız.
Döner kebabın kökeni
Bugün bilinen döner kebabın kökeni 1800’lü yılların başlarına kadar uzanır. Yazılı kaynaklara göre, ilk kez
Kastamonu’da Hamdi adında bir usta
tarafından yapıldığı iddia edilir. Fakat
o döneri dikey olarak değil, yatay olarak çeviriyordu.
Hamdi Ustanın yaptığından haberi olmayan başka bir usta da, yaklaşık yirmibeş yıl sonra Bursa’da aynı yöntemi
kullandı. Adı İskender Efendi (İskender Kebabına adını veren kişi) idi. At
arabasında seyyar olarak döner satan
İskender Usta daha sonra dükkan açarak burada satmaya başlamıştır. Fakat
bazı iddiaların aksine döneri ilk bulan
kişi o değildir.
Döner kebabın hazırlanışı
Temel olarak hazırlanış bakımından
iki ceşit döner vardır. Birincisinde et
katmanlarının arası kıyma ile doldurularak hazırlanır ki, bu bugün bilinen
Bursa İskender kebap tarzıdır. İkincisi
ise Ankara’da yapılan yaprak döneridir ki, bu döner yapraklar halinde
kesilip hazırlanan et katmanlarından
oluşur ve içinde kıyma yoktur. Yazımızın bundan sonraki bölümü daha
yaygın olan bu yaprak döner üzerinden olacaktır.
Döner eti temel olarak kuzu, koyun,
ve dana etinden olur. Bazı yörelerde
Daha sonraları eti terbiye etme aşamasında yöresel baharatlar da kullanılmaya başlanmıştır. Hatta yoğurt,
süt ve yumurta katarak hazırlayanlar
da vardır.
Eskiden şişe geçirilen etler (bazı yörelerde günümüzde dahi) odun kömürü
ateşinde sürekli döndürülerek pişirilir
ve ince ince kesilerek ekmek arasında
veya tabakta sunulurdu. Daha sonra
gazlı ve elektriki döner pişirme aletlerinin gelişmesiyle birlikte mangal kömürüyle pişirme yöntemi azaldı.
1900lü yılların başlarında İstanbul’da
bir dönerci dükkanı ve çalışanları.
Döner kebabının sunuluş biçimi
Her toplumda ve her dönemde et
ateşte bir şekilde pişirilip yenmiştir.
Döner kebabının en büyük farkı ise,
eti kemiksiz olarak sunmak ve seyyar
olarak müsterinin ayağına kadar götürüp satabilmek fikri olmuştur.
İlk dönemlerde dönerciler seyyar satıcı olarak faaliyet göstermiştir. Pişirilen döner bir ekmek arasına konmuş
ve içine sadece ince kıyılmış soğan ve
maydanoz konularak servis edilmiştir.
Çok uzun süre sonra dönerci dükkanları açılmaya başlanmıştır. İstanbul’da
ilk kez 1940’lı yıllarda döner satan lokantalar açılmış ve buralarda döner
18
kapak konusu:
tabaklarda sunulmaya başlanmıştır.
Yanına da garnitür olarak gelen şeylerin sayısı gittikçe artmıştır. Başta soğan, domates, biber, marul veya kıvırcık salatası, turp ve giderek pilav ve
hazırlanmış salatalar, yoğurt ve hatta
turşu konmaya başlanmıştır.
Dönerin tekrar ekmek içine konarak
servis yapılmasına ise ilk kez 1960’lı
yıllarda İstanbul’da başlanmıştır. Daha sonra diğer illerde de porsiyon
olarak tabakta sunulan servislere ek
olarak ekmek arası da servis edilmeye başlanmıştır.
İskender Kebabı
Bu kebabın aslında temel malzemesi döner olsa da, üstündeki tereyağ,
domates sosu, yanındaki yoğurt ve
altındaki yağlı pide parçaları İskender
kebabın farklılığını ortaya koyar.
Bazı yerler çok ince olarak kesilmiş
yaprak etler de kullasa da, İskender
kebap genelde kıymadan yapılır. Kıyma katmanlarının aralarına yaprak halinde ince kesilmiş et veya yağ parçaları konur. Yaprak döner de olsa kıyma
döner de olsa sunumu aynı kalır.
Günümüzde bir çok lokantanın yemek kartında dönerin yanısıra İskender kebap ayrıca belirtilir. Bir farkı da
ekmek arasında servis yapılmaz; sadece tabakta sunulur.
ateşte pişirilir ve keserken küçük şişlere geçirilerek servis edilir.
Tavuk ve hindi döneri
1990’lı yıllarda yaşanan “Deli Dana
Hastalığı” (BSE) nedeniyle üreticiler
alternatif olarak tavuk ve hindi etinden döner yapmaya başladılar. Bu döner hem daha hafif bir tat veriyor hem
de daha ucuza maloluyordu. Gerek
Türkiye’de, gerekse Avrupa’da kırmızı eti sevmeyenler için hala popüler
olma özelliğini sürdürüyor.
1989 yılında Almanya’da döner “Alman Gıda Kitabı”na kaydedildi ve ayrıntılarıyla tanımlandı (ne tür etlerden
olabileceği, ne tür baharatlar katılabileceği vb.). Bu tanıma göre, tavuk
ve hindi dönerleri “döner kebap” olarak tanımlanamazdı. Bu nedenle yeni
bir kavramlar ortaya çıktı: “Drehspiess”
veya “Drehspiess nach Döner-Art” (Döner şiş), (Döner kabap usulü döner şiş.)
Dönerde alternatif arayışlar
Türkiye’de olsun, Avrupa’da olsun başka tatlar arayanlar için döner tarzında
birçok denemeler yaşandı. Bunlar arasında sucuk döneri, balık döneri, hamsi döneri ve et yemeyenler için sebze
döneri sayılabilir. Fakat bunlar, satışı
yaygınlaşmadığı için ya ortadan kayboldular veya yerel bazda kaldılar.
Başka ülkelerde döner
tarzı yiyecekler
Arap ülkelerinin çoğunda “şavarma”
(çevirme) adıyla anılan ve dönerden
pek farkı olmayan bir kebap vardır.
Kullanılan et ve pişirme şeklinden dolayı birbirlerine yakın görülseler de
etin terbiyesinde kullanılan baharatlar ve sunumdaki farklı soslarla birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Türkiye’de
dahi şavarma adıyla satılmaktadır.
Güney Amerika’da da döner tarzı et
pişirme yöntemleri bilinmektedir.
Cağ Kebabı
Sivas, Erzurum ve Elazığ yörelerinde
yapılan “Cağ Kebabı” da döner kebabı
kategorisine girer ve genelde keçi eti
kullanılır. Dik olarak değil, yatay olarak
Dönere en çok benzeyen bir çeşit ise
Yunanlıların “gyros”udur. Hatta baklavada olduğu gibi kim kimden taklit
etmiştir, orjinali kime aittir tartışması
hala sürmektedir.
Dönerin Almanya’ya gelişi
Almanya’da ilk dönercinin ne zaman
açıldığı tam olarak bilinmese de, 1972
yılında Berlin’in Zoologischer Garten
semtinde Kadir Nurman tarafından
açıldığı tahmin edilmektedir. Döneri Türkiye’de bilinen şekliyle hazırlamış ve satmış; patentini almayı hiç
düşünmemiştir.
Diğer bir görüşe göre, bir kasap olan
Mehmet Aygün Almanya’da döneri ilk
yapan kişidir. 1978 yılında Berlin’de ilk
dükkanını açmış ve “Alman usulü” (deutscher Art) döner yapmış, daha sonra
dükkanlarının sayısını artırmıştır. Dönerinin temel özelliği kıyma döneri
olmasıdır ve gerçekten de döner kebap onun sayesinde yaygınlaşmıştır.
Döner ve gyros arasındaki farklar
Dönerin Almanlar arasında tanımması kolay olmadı. Çünkü buraya ondan
daha önce gelen ve çok benzeyen
bir rakibi vardı: Gyros... Almanya’ya
Yunanistan’dan işçi alımı Türkiye’ye
göre daha önceye dayandığı için, oradan gelenler kendi gyros imbisslerini açmışlar ve Almanlara gyroslarını
tanıtmışlardı. O dönemde her yerde,
çok sayıda bulmak mümkündü. Sonraları bunların çoğunu Türkiye’den
gelenler devraldı. Bazıları da ileriki
yıllarda yaygınlaşan dönerle rekabet
edemeyerek kapandı.
Yunanistan’da gyros genelde domuz
etinden yapılır; nadiren de kuzu ve
koyun eti kullanılır. Almanya’da domuz eti daha ucuz olduğu için bu et
tercih edilmiştir. Gyros eti tuz, karabiber, sarımsak, kekik ve kısmen de kimyon, mercanköşk ve kişniş gibi baharatlarla terbiye edilir. Porsiyon olarak
da servis edilmesine rağmen, yaygın
olarak Pita Gyros (Pita, pide anlamına
gelir ve burada tam Türkçe karşılığı
“Döner-Dürüm”dür) olarak elde yenecek biçimde satılır. Orjinalinde pitanın (bizim dürüm yufkasından biraz
daha kalın) üstüne kalınca kesilen etler yerleştirilir ve yanına ince kesilmiş
domates, soğan, lahana ve tsatziki (cacık) konarak sarılır. Fakat Almanya’da
Almanların ağız tadına uysun diye içine kırmızı lahana ve patates kızartması da sonradan girmiştir. Fakat döner
kadar farklılık geçirmemiş, eti ve etin
terbiye biçimi aynen kalmıştır.
19
Döner kebap... Nereden nereye!
rekabet ortamında yaprak dönerler satılsa da maliyet nedeniyle genelde kıyma döneri tercih edilir olmuştur.
Sanayi kıymasına dikkat!
Alman usulü döner
“Bitte einen Döner komplett!”
Türkiye’deki usülle Almanya’da başarılı olunamayacağını farkeden döner
sektörü, buradaki etlerin suni yem vb.
nedenlerle çok lezzetli olmadığını da
farkedip, döner etinin terbiyesinde bahatlara daha çok yer vermiş ve sunumunda içine bir çok şey katmıştır: Bilinen ince doğranmış domates, soğan
ve kıvırcığın haricinde rendelenmiş beyaz ve kırmızı lahana, turşu,beyaz peynir, patates kızartması (Fritten) ve her
çeşit sos türü dönerin içine girmiştir:
“komplett!” (içinde hepsi olsun) kültürü de böylece oluşmuştur.
Almanya’da yaklaşık 20 bin dönerci
vardır bugün ve günde yaklaşık 300
tondan fazla döner tüketilmektedir. Bu
Bazı dönerciler kendi dönerlerini
hala kendileri hazırlıyor; fakat çoğu
döner imalathanelerinden hazır dondurulmuş döner alıyor. Son dönemde sanayi kıyması (Separatorenfleisch) diye bir kavram çıktı. Her çeşit
et, kıkırdak ve kemiği büyük makinelerde öğüterek elde ediliyor bu karışım ve “kıyma” diye sucuk, sosis,
salam gibi ürünlerin yanısıra döner
etinde de kullanılıyor. Ürün etiketlerinin içindekiler kısmında buna dikkat edin ve bu ürünleri yemeyin ve
çocuklarınıza yedirmeyin. Bazılarının
üstünde nasıl oluyorsa “Helal” ibaresini görmek bile mümkün. Bu nedenle
dönerci arkadaşlarımızın bu tür etleri satan toptancılardan almamasını,
içindeki et türü hakkında bilgi almalarını öneririz.
Kendinizin ve çocuklarınızın sağlığı
söz konusu...
Döner hakkında bazı ilginç notlar
• Dünyanın en büyük döneri 6 Kasım
2005’de Bursa’da yapılmıştır. Bu dönerde tamamen kuzu eti kullanılmıştır ve tam olarak 2.698 kilodur. Guiness Rekorlar Kitabı’na da girmiştir.
• Tim Toupet adlı bir şarkıcı “Ben bir
dönerim” adlı bir şarkı yaparak Almanya’da ve bazı ülkelerde listelerin
üst seviyelerine kadar çıkmıştır.
• Dönerin, Çin’de bir Alman yemeği
olarak patenti alınmıştır.
Günal Günal
pizzeriapontpascha
türkisch - italienische küche
AB 4,00 € GROSSE
STUDENTENPIZZEN
immer dauer- &
menüangebote
PONTSTRasse 114-116, 52062 AACHEN, TEL.: 0241 / 40 25 57
ÖFFNUNGSZEITEN: So.-Do. 11:00 - 01:00, FR. & SA. 11:00 - 03:00
www.pontpascha.de
20
bilmece saYfası
Noktaları birleştirmek
İşlemleri yapın
Aşağıda dokuz adet nokta görülmektedir. Dört adet düz çizgi çizerek bu
noktaların hepsinin üzerinden geçmeniz isteniyor sizden. Açıkta kalan
nokta olmamalı. Sadece şu iki kurala
uymak gerekiyor: Çizgiler birbirini takip etmeli ve geçilen bir çizginin üzerinden tekrar geçilmemelidir.
Sağdaki kırmızı sayıları kutulara doğru yerleştirerek işlemleri yapın.
X
X
X
X
660
=
2340
=
1456
4
6
7
8
11
13
15
26
30
X
X
X
X
=
X
X
X
X
=
=
=
2340
960
1001
Kaç adet üçgen
sayabilirsiniz?
İki taraftaki üçgenlerin
içinde kaçar
tane üçgen
sayabilirsiniz?
İşlemleri yapın
Boş kutulara yerleştireceğiniz doğru sayılarla işlemlerin hepsi doğru
çıksın.
39_ + _65
–
–
14 _ + 18 _
=
=
7_0
–
32_
_53 +
=
43_
17_
Kibrit çöplerinden
eşkenar dörtgen yapmak
Aşağıdaki şekilde altı adet kibrit çöpünün yerini değiştirerek, hepsi aynı
büyüklükte olan altı eşkenar dörtgen
oluşturabilir misiniz?
İşlem sonucu kaçtır? Aşağıdaki toplama, çarpma ve çıkarma işlemleri yapılınca sonuç ne çıkar? a) 45, b) 25, c) 10.
5
+
5
x
5
-
5
=
?
Kaç adet kare sayabilirsiniz?
Kaç adet küp sayabilirsiniz?
Aşağıda değişik büyüklüklerde kareler bulunuyor. Sizce toplam olarak irili
ufaklı kaç tane kare vardır?
Aşağıda çok sayıda küp görünüyor.
Sizce toplam olarak kaç tane küp vardır? Altta kalan ve görülmeyenleri de
hesaba katmayı
unutmayınız.
Saat kaç?
Belli bir kurala göre
ilerleyen saatler görüyorsunuz. Soru işareti olan saat kaçtır?
?
21
içimizden biri: Fatma AltunoĞlu
Facebook üzerinden yaptığı ev yemeklerini satıyor...
Fatma Hanımı biz
Facebook’ta tanıdık. Orada “Bizim Aachen” olarak bir profilimiz
var ve o da bizim
arkadaş listemizde. Yaptığı bir şey
ilginç geldiği için
kendisini tanımak istedik. Evinde yaptığı yöresel yemekleri, Facebook üzerinden sipariş verenlere satıyor.
sem yoğurtlu fasulye yaprağı köftesi, lahmacun, yufka ekmek, ıspanaklı
ve peynirli katmer en çok yaptığım
yemekler.
Fatma Hanım öncelikle bize
biraz kendinizi tanıtır mısınız?
1946’da Malatya’da doğdum. Bundan
yaklaşık 25 yıl önce Almanya’ya geldim. Eşim Köln Bayer Leverkusen fabrikasında çalıştı. Eşimi kaybettikden sonra yaşamaya ve hayatla mücadeleme
devam ettim. Üç oğlum ve bir kızım olmak üzere dört tane çocuğum var. Ortanca oğlum Türkiye’de yaşıyor. Öteki
iki oğlum evli ve burada yaşıyorlar. Ben
de kızımla birlikte yaşıyorum.
Facebook’ta bir kişisel hesap
(profil) oluşturarak, yaptığınız
yemeklerin resimlerini ve
fiyatlarını dahi belirlemişsiniz.
Bu fikir nereden geldi aklınıza?
Aslında başta böyle birşeyi hiç düşünmemiştim. Kızım böyle birşey yapsak
nasıl olur anne diyince aklıma yattı.
Yaptığımız şeylere belli fiyatlar koyduk.
Ama fiyat belirleme konusunda acemi
olduğumuzu söylemeliyim. Onu da en
kısa zamanda düzetmek istiyoruz.
Ne zamandan beri başkalarına
evde yemek yapıyorsunuz?
Böyle bir fikir nereden
aklınıza geldi?
Beş yıldır yemeklerimi seven, isteyen
herkese, camilere yapıyorum. Facebook üzerinden satmak fikri sonradan kızımın aklına geldi.
Ne tür yemekler
sunuyorsunuz insanlara?
Malatya’ya özgü analı-kızlı köfte, içli
köfte, eğer fasulye yaprağı bulabilir-
Böyle bir iş yaparak ev
masraflarına biraz katkı
sağladığınızı söyleyebilir misiniz?
Tabii ki amacım evime bir katkı sağlamak. Hem ekonomik yönden bana
destek sağlıyor, hem de birşeyler yapmak, çalışmak beni mutlu ediyor.
İnsanlardan nasıl bir talep
geliyor? Müşteri sayınızda artış
oldu mu Facebook ile birlikte?
Facebook’ta sayfamızı açtıktan sonra
bazı talihsizlikler oldu. Sonra sayfamızı kaybettik. Bulduğumuzda bayağı bir geç olmuştu. Oradan yazanlar,
sipariş vermek isteyenler olmuş ama
maalesef kısmet olmadı. Facebook’ta
şu an çok yeni olduğumuz için tam
anlamıyla oturtamadık bazı şeyleri.
Kızım zamanla sayfamızı yenileyecek
ve daha detaylı hale getirecek.
Size örneğin lokantalardan toplu
talep gelse, ne cevap verirsiniz?
Üstesinden gelebilir misiniz?
Tabiiki altından kalkabilirim. İçli köfte, yufka gibi şeyler artık gözü kapalı
yaptığım yemekler oldu benim için.
Size sipariş vermek isteyenler
nasıl ulaşacak? Kaç gün
önceden size söylemeleri ve
sipariş vermeleri gerekiyor?
Stolberg’de oturuyoruz. Sipariş vermek isteyenlere telefonlarımı verebilirim: 02402 / 388 98 31. Cep numaram ise 0177 798 39 20. Facebook’ta
da bana ulaşabilirler. Herhangi bir sipariş alırken bir kaç gün süre istiyorum. En az üç gün önce bildirirlerse
iyi olur. Söylemem gereken önemli bir
husus ise, arabam olmadığı için yaptıklarımı sipariş verenlere götüremiyorum; ne yazık ki onların gelip almaları gerekiyor.
Görüşme için teşekkür eder,
bol kazançlar dileriz!
Sadık Toraman
22
YEMEK KÜLTÜRÜ
Patlıcan yemekleri
Türkiye‘nin Lezzet Haritası
Yazın bolca bulunan patlıcan sebzesi
için Anadolu’dan yemek tarifleri verelim istedik sizlere bu sayımızda. Patlıcan
tütünle akraba olan bir bitkidir ve bu nedenle içindeki toksin gitsin diye pişirmeden önce suda bekletilir. Genelde patlıcan yemeklerinin üstüne karpuz yenir
toksini vücuttan temizlesin diye.
Meftune
Malzemeler: 1 kg koyun veya kuzu
kuşbaşı, 1,5 kg patlıcan, 2 ÇK sumak,
1 su bardağı su, tuz ve pulbiber.
Ankara Ticaret Odası ve Ankara Patent Bürosu, Türkiye‘nin lezzet haritasını çıkardı. 81 ili kapsayan bu
haritaya göre, Türkiye, 2.205 çeşit
yöresel yiyecek ve içecekten oluşan
zengin mutfağıyla lezzetli bir ülke.
Bölüm 6: MARMARA MUTFAĞI
Hazırlanışı: Eti yıkayıp tuzla ovarak
tencerenin tabanına yayın. 2 ÇK sumağı 1 su bardağı suyla karıştırıp 15
dakika bekletin. İnce bir tülbentten
geçirerek süzün. Patlıcanların kabuklarını alacalı soyun. Boyuna dörde bölüp küçük küçük doğrayın. Tuzlu suda
bekletip süzün. Domateslerin kabuklarını soyup küp şeklinde doğrayın.
Hazırladığınız sebzeleri tenceredeki
etin üzerine yerleştirin. Sumak suyunu ilave edip tuz ve pulbiber serpin.
Orta ateşte etler yumuşayıncaya kadar kapağı kapalı olarak pişirin. Sıcak
olarak servis yapın.
Mamzana
Marmara bölgesi mutfağından illere göre patentli bazı yemek örnekleri şöyle:
Balıkesir: Saçaklı mantı, mafiş tatlısı, börülce ekşilemesi.
Bilecik: Keklik kebabı, piruhi, samsı.
Bursa: Ekşili baş çorbası, etli gavata, İnegöl köftesi.
Çanakkale: Tumbi, lakerda, erik
macunu.
Edirne: Mamzana, hardaliye, satır kebabı.
İstanbul: Kanlıca yoğurdu, Sultanahmet köftesi, beyinli Beykoz
kebabı.
Kırklareli: Sulu kaçamak, kuru kaçamak, bıldırcın kağıt kebabı.
Kocaeli: Kandıra yoğurdu, pişmaniye, otur Fatma tatlısı.
Sakarya: Pekmez, yoğurt.
Tekirdağ: Tekirdağ köftesi.
Yalova: Pavli, luhu şuşkey çirbuli, lalanga.
Malzemeler: 2 adet patlıcan, 1 adet
salçalık kırmızı biber, 2 adet taze soğan,1 adet domates, 1 adet sivri biber, 1 YK kıyılmış maydanoz, tuz ve
karabiber. Sosu için: 2 diş sarımsak,
2 YK yoğurt. Üzeri için: 1 YK zeytinyağı, 1ÇK toz kırmızı biber.
Hazırlanışı: Patlıcanları ve salçalık
kırmızı biberi közleyin ve soyun. Soyduktan sonra ufak ufak doğrayın.
Taze soğanı temizleyip zar şeklinde
kıyın. Domatesi soyup zar şeklinde
doğrayın. Sos için gerekli olan sarımsakları rendeleyin ya da havanda ezip
yoğurt ile karıştırın. Patlıcanları servis tabağına alın. Üzerine közlenmiş
kırmızı biberi, taze soğanı, domatesi,
sivri biberi ve kıyılmış maydanozu ekleyip üzerlerine tuz ve karabiber serpiştirin. Sarımsaklı yoğurdu tabağın
üzerine yayın. Üzerine zeytinyağında
kavrulmuş toz kırmızı biberi dökün.
Fırında patlıcan kebabı
Malzemeler: 2 adet büyük boy patlıcan, 200 gr kıyma, 1 adet soğan, bir
tutam maydanoz, tuz, nane, kekik,
kimyon, karabiber, 3 adet küçük boy
domates, 1-2 adet yeşil biber, kızartmak için sıvıyağ.
Hazırlanışı: Patlıcanları yıkayıp, alacalı olarak soyun. 1 cm kalınlıkta halkalar halinde kesin. Daha sonra patlıcanları tuzlu su içinde 15 dak. bekletin. Ardından suyunu süzüp, kurulayın. Diğer yandan bir kaba kıymayı
koyun. Üzerine rendelenmiş soğan,
tuz, nane, kekik, karabiber, kimyon ve
ince ince doğranmış maydanozu ko-
yun. Karışımı iyice yoğurun. Ardından
ceviz büyüklüğünde parçalar alıp, elinizde yuvarlayın. Daha sonra patlıcanları ve köfteleri kızgın yağ içinde
hafifçe kızartın. Bir fırın kabına yanyana patlıcan-köfte-domates dilimi
yerleştirin. Boşluklara da biber dilimo
leri yerleştirin. Önceden ısıtılmış 180
fırında 25 dak. kadar pişirin.
23
yaşama dair
Günümüz dünyasında ‘insanca yaşam, insan hakları, demokrasi‘ gibi
kavramların içini doldurmaya uğraşa dururken bir taraftan sevgi ve saygıyı unutuyoruz sanki. İnsanların birbirlerine gülümsemekten, ’merhaba’
demekten kaçındıkları toplumlar haline geliyoruz.
Sevgili okurlar, öncelikle hepinize merhaba. Bizim Aachen dergisinde bu ilk
yazım. Birkaç hafta önce ikinci kez
Aachen’da idim. Çok güzel bir şehir.
Ben İstanbul’da yaşıyorum ve derginin
Türkiye Temsilciliği görevini üstlendim.
Kardaş şehir İstanbul/Sarıyer’den sizlere arasıra haberler aktarmaya çalışacağım. Derginin sahibi, bazen de, değişik
konularda görüşlerimi yazmamı istedi
benden. Öğrenimini gördüğüm ve öğretmen olarak çalışıp emekli olduğum
felsefe konusunda arada bir şeyler yazmaya; insana ve hayata dair düşündüklerimi paylaşmaya çalışacağım.
Aydınlanmak, kararmak
mıdır aynı zamanda?
Varolduğundan bu güne insanoğlu
kaynak aramış, kaynaklar yaratmış. Önceleri hayatta kalabilmek için, sonra ise
daha iyisi, daha fazlası için. Bu ‘daha
iyisi’ kime ve neye göre bilemiyorum.
Düşünüyorum gelişme kelime anlamı
ile içinde çelişen bir gerileme mi taşıyor diye. Soruyorum kendime gelişip,
değiştikçe aydınlanma yerine kararmak
mümkün olabilir mi diye? Bizleri ileriye götüren tüm kaynakların enerjisini
doğadan alıyoruz. İnsan aklının bu özden aldıkları sayesinde yaptığı buluşlar, hep daha iyi, daha hızlı, daha kolay,
daha aydınlık, daha sıcak ve daha, daha
için. İnsanların tüm bu özden yararlanırken kullandıkları ya da yok ettikleri
şeyler, gene kendi akıllarına emanet.
Peki ya kazanımlarımız bizi bu muhakemeden uzaklaştırıcak kadar tembelleştirip, bencilleştiriyorsa? Her şeyin kolay olmasına alışıp, düşünmemeye mi başlıyoruz? Malzeme bulduk, teknoloji de var diye ‘güzel’ olandan, güzeli aramaktan vaz mı geçiyoruz yoksa? İmkanlar daha azken,
yaratılanlar neden daha özenli ve güzel gözüküyor birçoğumuza?
Oysa biliyoruz ki, her şey bir gülümsemeyle daha güzel gözükebilir bize.
Sabahları güzel bir ‘Günaydın’la güne
başlamak hepimiz için daha keyiflidir.
Hani hep denir ya ‘kendinize verdiğiniz değer kadar değerlisiniz ‘diye, o
halde kendimize değer vermeyi ihmal
etmeye mi başladık dersiniz.
Cebimizde son model telefonlar olsa
da arkadaşlarımızı, dostlarımızı eskisi
kadar arayıp, sormuyor, hatta merak
etmiyoruz, konforlu evlerde yaşıyor,
konforlu araçlarla seyahat ediyoruz
ama artık daha yalnızız.
Hayatlarımız hızla tek kişilik olmaya
başladı. İnsanlar bizle biraz sohbet etmeye çalıştıklarında bile rahatsız olmaya başladık.
Yaşam amacımız hep ’daha fazlası’
için çalışmak artık. Dostlarla, aileyle
paylaşılan ortamlar, yemekler ve sevinçler ve sıkıntılar azaldıkça, içimiz
karardı sanki.
İnsanın istediği, bizi mutlu eden bu
mudur acaba? Çoğumuzun eski günlere, geniş ailelere, çocukluğumuza
olan özleminin altındaki neden bu içten içe kararmamızı fark ediyor olmamız olabilir mi?
Kendimce, insanoğlunun en doğal, en
içten olan sevmek güdüsünü kaybetmediğini ve ihtiyacımız olanın sadece
onu tekrar ortaya çıkarmak olduğunu
biliyorum.
Hani annelerimizin yemekleri bize
çok güzel gelir ya, hani içine sevgilerini kattıkları için olduğunu söyleriz
ya, yaptığımız her işe, davranışlarımıza bolca bu sevgimizden katsak diyorum, dünya hepimiz için daha güzel
olmaz mı? Denemeye değer.
Sevgiyle Kalın...
Füsun Özdemir
Bütün vergi hizmetleriniz için Aachen‘daki
yeni Yeminli Mali Müşaviriniz...
24
Bir konu & ÜÇ konuk:
Hangi sigorta kimler için ve ne zaman gereklidir?
Günümüzde sigortası yapılmayan
şey kalmadı gibi birşey. Yaşamınızı,
ellerinizi, cep telefonunuzu,
gözlüğünüzü, bilgisayarınızdaki
programları, seyahatlerinizi vs. herşeyi
sigorta ettirebilirsiniz. Günümüzün
yaşam şartları ve yapılan reklamlar
hep buna teşvik ediyor bizleri.
Fakat gerçekte hangi sigortalar kimler
için bir zorunluluk olmalı? Gereksiz
veya lüks diyebileceklerimizi çıkarırsak
ne tür sigortalar yaptırmalıyız?
Görüşlerini ve bilgilerini almak için
Aachen ve çevresinde bu konuda
uzman olan insanlarımıza sorduk.
Olmazsa olmaz sigortalar nelerdir?
Özel sorumluluk sigortası (Haftpflichtversicherung): Her kim dikkatsizlik veya kendi hatası sonucu bir zarar vermişse, bunun sorumluluğunu
yasal olarak üstlenir ve maddi karşılığını öder. Bu sadece pahalı bir masa
örtüsündeki yanık lekesi değil, aynı
zamanda trafikte bisiklet sürücüsü
olarak veya yaya olarak neden olduğu
kazalar da olabilir. Kişi gerekirse sahip
olduğu tüm mal varlığı ile bu zararı
karşılamakla mükelleftir. Bu durum,
ekstra sigorta koruması olmayanlar
için yüksek bir finansal risk yaratabilir.
Bu açıdan kişisel sorumluluk sigortası
mutlak bir zorunluluktur. Genel olarak, bu durumlardaki tazminat ödeme sorumluluğu, zarara neden olan
kişinin özel sorumluluk sigortası tarafından üstlenilir. Bu uygulama ağırlıklı olarak eğlence, spor, mahalle ya da
evlerde olan kazalar ve zararlarda (bir
vazonun kırılması, birinin yaralanması gibi) doğan maliyetleri içerecektir.
Örneğin bir kaza sonrası ortaya çıkan,
yüksek tedavi maliyeti, yüksek manevi tazminatlar ve hatta ömür boyu
kaza gerekçeli iş görmezlik emeklilik
maliyetleri de bu sigortalar dahilindedir. Bu tür sigortalar kaza sonrası
oluşan tazminat talepleri durumunu
inceleyerek sigortalıya zarar değil, kazada zarar görenin haksız istemlerine
karşı da sigortalıyı yasal olarak korur.
Araba sigortası: Almanya’da motorlu araçlar yasal olarak sigortalanmak
Necmi Çetir
Hamdi Ceyhan
Emre Dağ
zorundadır. Bu araba sigortaları (KFZ- Bu sigortaların yanısıra bir sürü
Haftpflichtversicherung) sizi kazadan sigorta var. Hangisi kimler için
sonra oluşacak maddi sorumluluktan "olmazsa olmaz" sigortalardır?
korur. Bu zorunlu sigortanın yanına ek
olarak kasko sigorta yaptırabilirsiniz. Bunlardan ilki özel hukuk (RechtsTeilkasko, aracınız çalındığında, so- schutz) sigortası. Fakat çoğu zaman
yulduğunda, yandığında, doğal afet- bunun içeriği bilinmiyor. Tek bir hulerlerde, camı çatladığında veya or- kuk sigortası var sanılıyor. Oysa bumanlık bir alanda bir hayvana çarp- nun farklı paketleri var. Siz, size gema gibi durumlarda zararlarınızı kar- rekli olanları bunun içinden kendiniz
şılar. Vollkasko ise Teilkasko’nun tüm seçebilirsiniz. Bu sigortalar sizi, eşinizi
özelliklerini kapsar ve bir kazada suçlu ve çocuklarınızı toplu olarak kapsar.
durumda olsanız bile kendi aracınızın
masrafını da karşılar.
Bunları sıralayacak olursak birincisi, özel hukuk sigortası (Privatrechtschutz) ki bu sigorta özel yaşamınızda karşılaşacağınız haksızlıklarda
sizin avukat ve mahkeme giderlerinizi karşılar. İkincisi, çalıştığınız işyerinde işverenle bir sorun yaşadığınızda
(Berufsrechtschutz) yine tüm hukuksal giderlerinizi karşılar. Üçüncüsü
Sakatlık (iş görememe) sigortası: trafikle ilgilidir (Verkehrsrechtschutz).
Mesleki yetersizlik sigortası (Berufs- Burada sadece trafik kazası düşünülunfähigkeitsversicherung), herhangi memelidir. Araba kazasının yanında
bir kaza veya hastalık gerekçeli ola- örneğin alım-satım sırasında çıkabirak ortaya çıkan eski mesleğinde ça- lecek sorunları da bu sigorta üstlelışamama durumundaki maddi kayıp- nir. Sonuncusu ise ev, daire ve arsa
lardan sigortalıyı kurtarabilir. İnsanlar hukuk sigortası (Haus, Wohnung und
yaşlandıkça ucuz ve iyi sigorta bul- Grundstüksrechtschutz). Eğer bir daması da sorun olmaktadır. 2001 yı- irede oturuyorsanız ve evsahibiyle
lında yapılan yasal değişiklikle 1961 sorunlar yaşıyorsanız (örneğin ev sasonrası doğanların mesleki yetenek- hibiniz kiraya haksız zam yaptı veya
sizlik veya sakatlık sigorta hakları, ar- evden hemen çıkmanızı istiyor) size
tık devlet tarafından yasal güvence bu konularda hukuksal destek verir.
altına alınmamaktadır. İstatistiklere Eğer siz bir evsahibi iseniz ve sorunlar
göre çalışanların 1/4’ü emeklilik yaş- yaşıyorsanız (örneğin komşuyla bahlarına ulaşamadan mesleğinde çalışa- çe sınırında sorunlar) bu durumda da
mayacak duruma gelmektedir. Özel hukuksal destek alırsınız.
olarak yapılmış bu sigorta, bu durumlarda emeklilik kasasına ödenmek zo- Burada çok önemli bir husus var. Bu sirunda olan emeklilik primlerini ve di- gortalardan faydalanabilmeniz için üç
ğer giderleri de bir emeklilik maaşı ile ay bekleme süreniz var. Bu şu demekkarşılar. Bir kişi artık çalışamaz duru- tir: Sigorta yaptırdığınız tarihten üç ay
ma düştüğünde, bu sigortası olma- sonraki sorunlarınızı kabul eder. Bazı
dan geçinebilmesi imkansızlaşmıştır. istisnai durumlar da olabilir.
25
NeCMİ çetir, hamdi ceyhan & emre dağ
Son dönemlerde önemi artmaya başlayan bir diğer sigorta da özel bakım
(Privatpflegeversicherung) sigortasıdır.
Artık eskisi gibi bakıma muhtaç yakınlarımıza kendimiz bakmak istesek
dahi bakamıyoruz. Bu, gerek hastalık nedeniyle ve gerekse zaman açısından olabiliyor. Bu gibi durumlarda
bakıma muhtaç kişiyi bakımevlerine
yatırmak ve profesyonel bir bakım
almasını sağlamak zorundayız. Bakımevlerindeki masrafların bir kısmını sağlık sigortası üstlenir. Fakat bu
miktar masrafların yarısını dahi karşılamıyor. Kalan kısmını ise kişi kendisi üstlenmek zorundadır (emekli
maaşı, bankadaki birikimi, malı-mülkü vb). Bunlar da yoksa veya yine de
yetmiyorsa, çocukları üstlenmek zorunda kalıyor. Sağlık kasasının ödediği miktarın üstünü bu sigorta karşılıyor, fakat bu farkı sigorta uzmanınıza
hesaplattırabilirsiniz.
Özel bakım sigortası kadar önemli
olan bir diğer sigorta da özel emeklilik sigortasıdır. Günümüzdeki emeklilerin aldıkları emekli maaşlarının yetmediğini görüyoruz. Bir ömür boyu
çalışıp emekliliğimde rahat edeceğim
diye düşünen bir çok kişi bugün ne
yazıkki sosyal yardım almak zorunda
kalıyor. Gün geçtikçe hayat koşulları
zorlaşıyor ve kendi emeklilik günlerimiz için şimdiden birşeyler yapmak
zorundayız. Bunu emeklilik kasası
dahi öneriyor. Bu noktada özel emeklilik sigortası devreye giriyor.
Birincisi Riesterrente olarak bildiğimiz devlet teşvikli emekllilik. Çocuklu aileler için bu daha da karlı bir sigortadır. Siz ve eşiniz çocuk sayısına
göre teşvik alırsınız. Ayrıca vergi tasarrufunuz da oluyor. Bir diğeri Gehaltumwandlung. Burada, çalışırken net
maaşınızından fazla kayıp yapmadan
özel bir emeklilik sigortası yapabilirsiniz. Bu konuda bir uzmanla görüşmek
ve bilgi almak yararlı olur. En çok bilineni ise hayat sigortası benzeri özel
emeklilik sigortasıdır. Burada aylık
bir miktar ödeyerek, kendinizin belirlemiş olduğunuz bir zamanda biriken miktarı toplu halde alıyorsunuz.
Özel kaza sigortası (Privat Unfallversicherung): Kazalar spor yaparken ya
da tatilde, yolda, evde her an olabilir. Normal sigortanız, işyerinde ve işe
gidip gelirken olacak kazaları üstlenir.
Diğer kazalarda ise tedavinin bir kısmını üstlenir. Buna karşılık, özel kaza
sigortası tüm sağlık masrafları, çalışamamaktan kaynaklanan gelir kaybını
dahi üstlenir. Sigorta şirketi, bir kerelik
ödeme veya kararlaştırılan aylık maaşı ödemeyi ve özürlülük derecesine
göre hesaplar.
Yurtdışı seyahat hastalık sigortası
(Auslandsreisekrankenversicherung)
Yurtdışında tatilde olabilecek hastalanma veya kaza durumları için geçerlidir. Tedavi, ameliyat ve gerekirse ülkeye geri getirilme masraflarının
tamamını üstlenir. Pahalı olmayan bu
sigorta herkese önerilebilir.
Hastalık katkı sigortası (Krankenzusatzsversicherung) ise sağlık sigortalarının artık üstlenmedikleri masrafları
karşılamak içindir. İlaç, hastanede tek
kişilik oda, özel tedavi, yurtdışında tedavi, takma diş, gözlük gibi gereken
bir şey olabilir bunun içinde. Sigorta
yaptırmak isteyen kişi kendine gerekli
olanları kendi tespit eder ve ona uygun bir sigorta yapılır.
Diş yaptırma sigortası (Zahnersatzversicherung) giderek pahalanan diş
kaplatma, köprü ve implant yaptırma
gibi durumlar için gerekli olabilir. Sağlık kasaları bu durumlarda sadece 387
€’sunu öder. Masrafın geriye kalan kısmını siz ödersiniz veya varsa bu sigortanız üstlenir.
Bir işyeri açarken ne tür
sigortalar gereklidir?
İşyerleri için gerekli olan birkaç tane
sigorta vardır. Örneğin bir dükkan
açıyoruz. Burada öncelikle işyeri sorumluluk (Betriebshapftlicht)sigortası
yapmak zorundayız. Dükkanda müşterilerin görebileceği zararları karşılar.
Bir diğeri dükkandaki malzeme ve
ürünleri yangına, hırsızlığa, su baskınına, fırtınaya vs. sigortalar. Buna içerik
sigortası (Inhaltsversicherung) denir.
Bir diğeri de cam, vitrin ve tabelanın
hasarını karşılayan cam (Glas)sigortasıdır. Bunlar dükkanla ilgili olanlar.
Bir de dükkan sahibinin kendisiyle ilgili olanlar var.
Peki bir dükkan sahibi ne tür
sigortalar yapmalı kendisi için?
En önemlisi sağlık sigortası. Bunun
iki çeşiti var. Birincisi zorunlu yasal
sağlık sigortası. Bu, işçilerin sigortasıyla
aynı sayılır. Ödeme miktarını ise sizin
yıllık geliriniz belirler. Bir diğer türü
de özel sağlık sigortasıdır. Doktora
gittiğinizde veya hastanede daha ayrıcalıklı bakım görüyorsunuz. (Örneğin başhekimin hastası olmak, tek yataklı odada yatmak, daha detaylı muayene, hastanede yatarken her gün
için bir miktar para almak, dişle ilgili
sorunlarda da özel uygulamalar vs.)
Bu bazen zorunlu yasal sağlık sigortasından ucuz olabilir.
Bir diğer önemli konu ise işyeri sahibinin emekliliği. Emeklilik konusunun
önemine biraz önce değinmiştik. Birçok işyeri sahibi ne yazıkki zorunlu
olmadığı için emeklilik kesintisi ödemiyor. Emeklilik yaşlarında daha zor
durumlara düşüyorlar. Mutlaka özel
emeklilik sigortası yaptırmalılar. Burada bir avantajları da var. Ödediğiniz emeklilik kesintisininin yaklaşık %
80’ini vergiden düşebiliyorsunuz. Vergi verme yerine, kendi emeklilik sigortanızı ödeyebilirsiniz. Bir uzmandan
danışma almada yarar var.
Bir ev veya daire alındığında
ne tür sigortalar
yaptırmak gerekiyor?
Ev alındığında bina sigortası (Wohngebäudeversicherung) yaptırmak şarttır. Daire alırsanız, bina sigortasının
size düşen payını ödersiniz. Yangın,
su baskını, evin iç ve dış borularına
birşey olduğunda bu sigorta masrafları üstlenir. Hatta daha özel durumlar için (deprem, sel vb.) bu sigortaya
istediğiniz eklemeler yapılabilir. Bir
önemlisi de eğer binada siz kendiniz
oturmayacaksanız bina için sorumluluk sigortası (Haus und Grundbesitzerhaftpflicht) yaptırmanız gerekir.
Kendimiz oturursak ne gerekiyor?
Ev sigortası (Hausrat) eşyalarınızı yangına, hırsızlığa, su baskınına karşı korur.
26
önce sağlık
Güneş alerjisinin bir diğer çeşidi olan
Aktinik prurigo ise genellikle çocuklarda ve genç yetişkinlerde meydana gelir ve ciltte kırmızı, kabarcıklı yamalar
ile güneş ışığı görmeyen bölgelere de
yayılabilen kaşıntılı kabarcıklar şeklinde ortaya çıkabilir. Sıvı dolu kabarcıklar
patlayarak açılabilir. Aktinik prurigo; yanakları, boynu, kulakları, kolları ve elleri etkiler. Aktinik prurigo, bazı insanlarda yara izleri bırakır. Belirtiler genellikle
yaz aylarında başlar ve sonbaharın sonlarına doğru iyileşme gösterir.
Güneş Alerjisine Dikkat!
Yaz mevsimini yoğun bir şekilde yaşadığımız şu günlerde hava sıcaklıklarının artması ve güneş ışınlarının
daha dik gelmeye başlamasıyla birlikte güneş ışınlarına maruziyetimizin
sıklığının yükselmesi sebebiyle bu sayımızda sizlerle güneş alerjisi hakkında gerekli olabilecek bilgileri paylaşmak istiyorum.
Alerji vücudun aslında zararlı olmayan bazı maddelere karşı aşırı reaksiyon göstermesidir. Bu aşırı reaksiyon
sonucu vücudumuzda kaşıntı, kızarıklık, hapşırma, burun akıntısı gibi belirtiler oluşabilir.
Güneş alerjisi ise cildin güneş ışığına
karşı gösterdiği bir reaksiyondur. Güneş alerjisi çoğu kişide kaşıntılı kızarıklık veya isilik (sıcak ya da fazla terlemek nedeniyle deride oluşan küçük
pembe kabartılar) olarak ortaya çıkabilir. Ancak şiddetli güneş alerjisi ise
kurdeşen, sulu kabarcıklar, şişlik gibi
belirtilere neden olur.
Kaç Faktörlü
Koruyucu Kullanmalı?
Genetik yatkınlık güneş alerjisinin temel sebebidir. Ancak alerjiyi tetikleyen bir çok faktör de olabilir. Tüketilen bazı besinler ve ilaçlar güneş
alerjisine neden olabilir. Başta incir
olmak üzere bazı bitkiler, parfümler
ve kozmetik ürünler de güneş alerjisini tetikleyebilir.
Güneş alerjisinin belirtileri, güneş alerjinizin türüne bağlı olmakla birlikte en
yaygın türü Polimorföz ışık erüpsiyonudur (PMLE). Bu türde belirtiler güneşe maruz kaldıktan sonraki dakikalarda
ya da bunu izleyen birkaç saat içerisinde başlar. Alerjik reaksiyon, genellikle kırmızı zemin üzerinde beyazımsı
ya da sarımsı, kaşıntılı ve kabarcıklı cilt
görüntüsüyle belirir. Yamalar halinde
kabarcıklar gelişebilir. İltihaplanan kan
damarları, cildinizin kızarmasına ve şişmesine neden olur. PMLE, “güneş zehirlenmesi” olarak da bilinir. Vücudun
boyun bölgesini, kolların arkasını, yüzü
ve elleri etkiler. Belirtiler, etkilenen bölgelerin güneş ışığından korunmasıyla birlikte birkaç gün içinde kaybolur.
PMLE, daha çok ilkbahar ve yaz başlarında ortaya çıkar.
Bizler güneşten korunmayı sadece tatil ve denizle sınırlandırıyoruz. Oysa günlük yaşamımızda farkında olmadan maruz kaldığımız güneş ışınları da
aynı ölçüde zararlıdır. Dolayısıyla özellikle güneşe
direkt maruz kalan yüz, boyun, ense, göğüs, eller
ve kollara evden çıkmadan önce güneş koruyucu
uygulanması hem derimizin genç kalması hem de
ileride oluşabilecek deri kanseri riskini azaltmak açısından büyük önem taşır. Bu nedenle kullanacağımız nemlendiricimiz en az SPF 30+ olmalıdır. SPF,
rakamla belirtilen bir özellik olup, ürünün cildi güneş hasarına karşı koruyabilme yeteneğini gösterir.
Günlük kullanım için iyi bir nemlendirici; kokusuz,
parfümsüz, nonallerjik ve en az SPF 30 + olmalıdır.
Güneş ürtikeri ise güneş ışığına maruz
kalınmasıyla başlar ve kurdeşen, kaşıntı ve kabarcıklara neden olur. Güneş ürtikeri, hem doğrudan güneş ışığı gören bölgeleri hem de kıyafetlerle
kapatılmış bölgeleri etkileyebilir. Çoğunlukla ileri yaşlardaki insanlarda ortaya çıkar. Belirtiler genellikle cildin güneş alan bölgelerinin kapatılmasından
sonraki birkaç saat içerisinde iyileşir.
Güneş alerjisinden korunmak için yapılması gereken ilk şey güneşte kalma
süresini aşamalı olarak azaltmak ve
mümkün olduğunca güneş ışınlarının yeryüzüne daha dik geldiği saat
11.00 ile 15.00 arası güneşe çıkmamaktır. Bunun dışında alerjiyi tetikleyen ilaç veya başka bir madde var ise
o da tespit edilmelidir ve bu maddelere maruziyet azaltılmalıdır. Güneşe
çıkarken koruyucu kozmetik ürünler
kullanmak ve uzun kollu giysiler giyinmek faydalı olabilir.
Güneş ışığına maruz kaldıktan sonra
cildinizde rahatsız edici ve alışılmadık
reaksiyonlar gelişti ise, bir doktora görünebilirsiniz. Şiddetli ve kronik belirtiler için, cilt bozukluklarının teşhis ve tedavisinde uzman olan
bir doktora (Dermatolog-Hautarzt) gitmeniz
gerekebilir.
Dr. Murat Kopuk
27
yalnız değilsin!
Saplantı-Zorlantı Bozukluğu (Obsesif Kompulsif Bozukluk)
Yeniden Merhaba,
Bu ay sizlere “Obsesif Kompulsif Bozukluk” diğer bir ifadeyle “SaplantıZorlantı Bozukluğu” ya da “Takıntı”
hastalığından bahsetmek istiyorum.
Sevgili okurlar, bir çoğumuzun az
ya da çok endişesi ve takıntısı vardır,
ama önemli olan bu takıntıların günlük yaşamımızı etkileyip etkilemediğidir. Örneğin evden çıkarken aklımıza
ocağı kapatıp kapatmadığımız gelebilir. Kimse evinde yangın çıkmasını
istemeyeceği için gidip kontrol etmek
gayet normal bır davranıştır. Ancak
ocağınızı kontrol etmekten işinize ya
da gideceğiniz bir yere geç kalıyorsanız, günlük hayatınız etkilenmeye,
hastalık belirtileri kendisini göstermeye başlamış demektir.
Takıntı hastalığının iki ana belirtisi vardır. Bunlardan ilki obsesyon dediğimiz
belirtidir. Obsesyonda, kişinin isteği dışında gelen bazı düşünce ve dürtüler
vardır. Kişi bu düşüncelerin saçma olduğunu bilse de zihninden uzaklaştırmakta zorlanır. Bir müddet sonra bu
zorlayıcı düşünceler kişinin yoğun bir
sıkıntı ve huzursuzluk yaşamasına neden olur. Kişinin bu zorlayıcı düşüncelerden kurtulmak için geliştirdiği tekrarlayan davranış ya da düşünceler ise
kompulsiyonlardır. Kişi yaşadığı sıkıntı
nedeniyle tekrarlayan bu davranışları
yapmaktan kendini alıkoyamaz. Özellikle kişinin sıkıntılı dönemlerinde (ayrılık, maddi kayıplar, stresli ev ya da iş
ortamı gibi) yaşadığı obsesif-kompulsif belirtiler de alevlenir.
Bu tekrarlayan düşünce ve davranışlar kişiden kişiye değişir. Örneğin;
kimisi sürekli dokunduğu kişi ya da
eşyalardan mikrop bulaşacağını düşündüğü için elleri yara olana kadar
ellerini yıkarken, kimisi ailesine, çocuklarına elinde olmadan zarar vermekten korktuğu için evdeki tüm bıçakları atar. Kimisi ocağı, pencereyi,
arabasının kapısını kapattığından bir
türlü emin olamadığı için işine her sabah geç kalırken, kimisi dua ederken
„tövbe tövbe içimden küfretmek geliyor“ der ve yaşadığı utanç duygusu ve
sıkıntıyla başetmek için bazen günü-
nün tamamına yakınını abdest alarak
geçirir. Kimisi gereksiz olduğunu bilse
de bazı eşyaları toplayıp istiflemekten
kendini alamazken, kimisi etrafındaki
her bir nesne belli bir düzende ve simetrik olmazsa dikkatini yapacağı işe
veremez. Kimisi aklına gelen rahatsız edici düşünceden kurtulmak için
çevresindekilere sık sık sorular sorar,
kimisi gün içinde yaptığı bir sohbet
sırasında söylediklerinin uygunluğu
üzerinde saatlerce düşündüğünden
kendisine ve ailesine vakit ayıramaz.
Başlangıçta yaşanılan huzursuzluğu
yenmek için yapılan tekrarlayıcı davranışlar kısa süreliğine rahatlama sağlasa da uzun vadede bu davranışlara
da direnç gelişmeye başlar. Örneğin
kişi her büyük abdestten sonra, banyoda temizlenmek için 3-4 saat geçiriyorsa, bir müddet sonra büyük
abdestte çıkmamak için yemek yemekten dahi kaçınabilir.
Bazı kişilerde “Herhalde aklımı yitiriyorum!” korkusu başlar. Bu rahatsızlığı yaşayan birçok kişi kendisiyle dalga
geçilmesinden ve ciddiye alınmamaktan korktuğu için sıkıntılarını kimseyle
paylaşmak istemez. Bu nedenle tedaviye başvuru çoğunlukla hastalık başladıktan çok sonra gerçekleşir.
Peki neden olur
Obsesif-Kompulsif Bozukluk?
Yapılan araştırmalar bu hastalığı tek
bir nedenle açıklamanın mümkün olmadığını gösteriyor. Çocuklukta yaşanan travmalar, bazı enfeksiyonlar,
genetik nedenler, bazı beyin bölge-
lerindeki serotonin azlığı, yaşanılan
ortam, kuralcı ve mükemmelliyetçi
kişilik yapısı, bu hastalığın olabilecek
nedenlerı arasında sayılabilir.
Nasıl tedavi edilir?
Tedavide bilişsel-davranışçı terapiler
ve antidepresan ilaçlar bazen yalnız,
bazen birlikte uygulanırlar.
Tedavide amaç tekrarlayıcı davranışları
azaltmaktır. Alıştırma tedavisinde kişi
huzursuzluk veren düşüncelerden kaçmak yerine bunlarla yüzleşir. Ayrıca kişi
ile birlikte işlevsel olmayan, sıkıntı veren düşünceleri değerlendirilerek sağlıklı olanları ile değiştirilmeye çalışılır.
Tedaviye uyum atılacak en önemli
adımdır.
Saygı ve sevgilerimle…
Psikiyatrist Doktor
Sıla Yüce Çıtır
Alexianer Krankenhaus
Aachen
OKURLARIMIZIN DİKKATİNE!
Bu sayfamızı okuyup dergimizi
arayarak, doktor arkadaşımıza
ulaşmak isteyen çok sayıda
telefon aldık bugüne kadar.
Dr. Sıla Hanım Aachen’da
Alexianer Krankenhaus’da
çalışmaktadır.
İletişim için telefon numarası:
0241 / 477 010
(Alexianer Krankenhaus/Santral)
28
genel kültür:
çıkmıştır. Bilinen ilk kopuzlar su kabağına bir sap takılarak, kapak yerine ise
deri gerilerek yapılmış ve bir çok kadim medeniyet tarafından çalınmıştır.
Saz değİl, bağlama!
Kopuzun geçmişinin 15. yüzyıla dayandığı kabul edilir. Bağlama ismiyle
tanınması ise 17. yüzyılda başlar.
Yapımı
Yapımında değişik ağaçlar kullanılabilir. Kapağı genellikle ladin ağacından
yapılır. Tekne (gövde) iki türlü imal
edilebilir, tek parça ve büyükçe bir
ağacı oyarak (oyma tekne) ya da ince
ağaç dilimlerini ısıtıp büküp yanyana yapıştırarak (yaprak tekne). Tekne
yapımında ortalama bir genel form
Bağlama
Bağlama sadece bir çalgı değil aynı
zamanda da kültürün vazgeçilmez bir
parçası olmuştur çalındığı her yerde.
Belki de en büyük özelliği birbirinden
çok farklı müzik türlerinin çalınabildiği en ender saz olmasıdır.
Yaygın bir yanlışı düzeltmekle başlamak istiyorum yazıya. Çok kullanılanın aksine Anadolunun en çok kullanılan müzik aletinin adı “Saz” değil
“Bağlama”dır. Sazın türkçe anlamı,
müzik aletidir. Haliyle bağlama da
bir müzik aleti olduğu için saz olarak
adlandırılabilir.
Çalımı
Diğer mızraplı çalgılarla karşılaştırıldığında bağlama çok özel bir yere
sahiptir. Kolay çalınabilmesi,yerleri
değiştirilebilir perdelerin tüm ezgi
dizilerini karşılayabilmesi, klavyesine
çok yakın olan tel yüksekliği ve muhteşem dengesi sayesinde yüksek bir
ajilite (enstrümanın hızlı ve seri olarak
çalınması) sağlar. Değişik çalım teknikleri ile icra edilebilir, mızrapla, parmaklarla ve hatta yay ile.
Yaprak bağlama teknesi
olmasına rağmen, çok değişik form
ve büyüklüklerde tekneler görülebilir. Kullanılan malzemede bir kısıtlama yoktur, neredeyse tüm ağaçlardan
bağlama tekneleri yapılmıştır. Sapında uzun yıllar düzlüğünü muhafaza
edebilecek sert ağaçlar tercih edilir.
Tarihçesi
Kopuz
Bağlama mızraplı sazların atası olarak bilinen kopuzun evrimi ile ortaya
Tekne oyan bir usta
• Özel ve gruplar için bağlama kursları
• Bağlama ve diğer çalgıların tamiri ve satışı
Burguları da çok sert ağaçlardan yapılır. Bağlamanın eşiği akçaağaçtan
yapılır, telleri ise sap uzunluğuna, çalınacağı yöreye ve kullanıcının tercihine bağlı olarak değişik kalınlıklarda
çelik tellerden üretilir. Genellikle üç
gruptan oluşan, bazılarının üzerlerinde ayrıca bakır sargılar bulunan (bam
teli) yedi tane tel kullanılır.
Bağlama ailesi
Aynı zamanda da “bağlama” bir çalgı ailesinin ismi olarak kullanılır. Bağ-
29
bağlamanın tarihçesi
lama ailesinde farklı büyüklüklerdeki
bağlamalara, kimisi de sadece yerel
olmak üzere, farklı isimler verilmiş;
Meydan, divan, çöğür, bağlama, bozuk, aşık, tanbura, cura, bulgari, ırızva,
kara düzen,cura.
Günümüzde ise bu isimlerden sadece birkaçı güncelliğini sürdürmektedir. Bunlar (uzunluklarına göre büyükten küçüğe): Meydan bağlaması,
divan bağlama, bağlama (kısa, uzun
sap ve elektro olmak üzere üç tür) ve
cura bağlama.
Aachen
spIelt
BaGlama!
Aachen Bağlama çalıyor!
Bağlama nasıl bir çalgıdır? Nasıl çalınır? Yapımı nasıldır?
Kaç türü vardır? Ben çalabilir miyim?
İşte bu tür sorulara cevap vermek amacıyla Aachen’da SPD Federal
Parlemento Milletvekili Ulla Schmidt’in hamiliği ile bir “Bağlama Atölyesi” etkinliği düzenleniyor. Etkinliğin amacı Aachenlılara bu aleti her
yönüyle tanıtmak.
1
Üç saat sürecek etkinlikte bağlama üzerine genel bilgiler verilerek, çeşitleri tanıtılacak ve değişik bağlamaları çalmayı denemek isteyenlere
olanaklar sunulacak. Etkinlikte çocuklar da unutulmamış. Onlar için de
özel bir bölüm ayrılmış. Mini bir konser ve sürprizler sizleri bekliyor.
2
1) Dede sazı, 2) kısa sap
bağlama ve 3) divan sazı
3
Bağlamadaki en son devrim
1975-1980 yılları arasında çalışmaları
yapılmış ve bağlama ailesindeki son
üyeyi de ortaya çıkarmış olan bu gelişme aynı zamanda bir devrim de sayılabilir. Bu çalışma ailenin son ve en
popüler üyesi kısa sap bağlamadır.
Arif Sağ'ın isteği ile Yusuf Toraman tarafından yapılmış bu bağlama, kısaltılmış sapı ile büyük bir çalım kolaylığı
sağlamış ve bağlamanın kitleselleşmesinde büyük bir rol oynamıştır.
Bazı gelenekselci çevreler tarafından
hala dışlansa da kısa sap bağlamanın
çalım kolaylığı, kitleselleşme rolünün
yanı sıra, şelpe gibi unutulmaya yüz
tutmuş bazı çalım tekniklerini de tekrar gün ışığına çıkarmıştır.
At binenin kılıç kuşananın
Bağlamadan bahsederken alevileri
unutmak olmaz. Alevilikte bağlama
simgesel bir rol üstlenmiş, seslerini
duyurabilme aracı olmuştur. Aleviler
için bağlama kimlik, yaşam tarzı ve
kültürlerinin simgesidir. Bağlamanın
bugünlere taşınmasında büyük rolleri olduğu inkar edilemez.
Serkan Güngör
Organizatörlüğünü Euro-Türk Aachen, Aachen Belediyesi Müzik Okulu,
“Anatolian” Musikevi, Özel Müzik Okulu “musicloft”, Aachen SPD Göç
ve Uyum Çalışma Grubu ve Aachen Belediye Meclisi SPD-Fraksiyonu
Kültürel Çalışma Grubu gibi kurum ve kuruluşların üstlendiği etkinlikte
müzisyen ve enstrüman yapımcısı Serkan Güngör dostumuz büyük bir
sorumluluk üstlenmiş. Biz de Bizim Aachen dergisi olarak bu etkinliğe
destek vermeyi bir görev olarak görüyoruz. Sizler de yakınlarınızı,
çocuklarınızı alarak bu kültürel etkinliğe mutlaka katılın ve çevrenizdeki
Alman dostlarınızı, komşularınızı teşvik edin deriz.
7 Eylül 2014, Pazar günü
14:00 - 17:00 saatleri arasında
Aachen Klangbrücke’de
Kurhausstr. 2, Aachen
(Girişler ücretsizdir!)
Sorularınız için E-posta: [email protected]
bizim aachen
Aachen ve çevresİ İçİn türkçe dergİ
Abone olun ve derginiz evinize gelsin!
Bazı okurlarımızın isteği üzerine bu hizmeti sunmaya karar verdik.
Ücretsiz olan dergimizi dağıtım noktalarımızdan elde etme
olanağı olmayanlar, pul ve zarf giderlerini karşılamak üzere bize
banka havalesiyle 15 Euro yatırırlarsa, gelecek altı sayımız
(zarfın içinde iki adet dergi olarak) adreslerine yollanacaktır.
Empfänger: FACTOR G Medien, Kontonummer: 1071589723,
Bank: Sparkasse Aachen, BLZ: 390 500 00
Önemli not: Yollanacak kişinin adını ve adresini yazmayı unutmayın!
30
SAĞLIKLI YAŞLANMA
Yılda bir kez mutlaka yapın: Limon ve sarımsak mucizesi
Limon suyu ve sarımsakla yapılan karışım, damar sertlikleri, damar yağlanması,
damar tıkanıklıkları ve tansiyon gibi sorunları kalıcı olarak ortadan kaldırıyor.
Evinizde kendiniz
yapabilirsiniz
Gerekli olan malzemeler:
• 2 litre hiç su katılmamış
sıkılmış limon suyu,
• 40 diş soyulmuş ve
ezilmiş sarımsak
• Ağzı sıkı kapanan koyu renkli
bir kavanoz (2 litrelik cam veya
pet şişeler de kullanılabilir).
Hazırlanışı
2 litrelik kavanoz ya da şişeyi dolduracak kadar limon satın alın. Limonların suyunu iyice sıkıp şişeye doldurun.
Soyulmuş 40 diş orta boy sarımsağı
yıkamadan ve ezerek limon suyunun
içine atıp şişenin kapağını sıkıca kapatın. 25 gün boyunca normal ılık bir
yerde tutun ve her gün birkaç kez çalkalayın. Yaklaşık 25 gün sonra sarımsakların limon suyunun içinde eridiğini göreceksiniz.
25 gün sonra hazır hale gelen karışımdan her sabah kahvaltıdan yarım saat önce yarım çay bardağı için.
Bunu hergün düzenli olarak ve mümkünse aynı saatte yapın. Bu karışımın
içine asla başka bir madde (şeker, tuz,
tatlandırıcı vs.) katmayın.
Faydaları
1. Tüm damar iltihaplarını (vasküler)
tedavi ediyor, tıkanan damarları açı-
Beyne giden damarda bir kan
pıhtısı ve beyin felci (inme)
Halk arasında “inme” olarak da bilinen beyin felci, beyni besleyen kan
damarlarındaki akışın durmasıyla oluşan beyin hasarı ile ortaya çıkan bir
durumdur. Son dönemlerde daha sık
görülmektedir.
Felç vakaları, inme geldikten üç saat
içinde müdahale edilebilse felcin etkileri tamamen geri çevrilebilir. Buradaki püf noktası felcin tanımlanması,
teşhis edilmesi ve üç saat içinde hastanın tıbbi bakımının başlamasıdır.
Felcin tanımlanmasında üç test:
Bazen felcin semptomlarının tespit
edilmesi zordur. Bilinçsiz olmak malesef felakettir. Felç hastası, eğer yakınındaki kişiler tarafından felcin semptomları teşhis edilemezse, ciddi beyin
hasarına maruz kalır.
yor, damar sertliklerini ve hipertansiyonu önlüyor.
2. Kolesterol ve lipidi düşürüyor, zararlı yağların yakılmasını sağlıyor, kilo
verdiriyor (bazal metabolizmayı hızlandırıp yağların yakılmasını sağladığı için iştahı açıyor), vücuttaki şeker
oranını dengeliyor, pankreasın yenilenmesini sağlıyor.
3. Böbrek ve safra taşlarını eritiyor, idrar söktürüyor, vücuttaki şişkinliği yok
ediyor ve dokularda ödem oluşmasını engelliyor.
4. Helycobeacter pylori adlı ülser
mikrobunu öldürerek mide ve oniki
parmak bağırsağı ülserinin tedavisini yapıyor.
5. Tüm romatizmal iltihabi önlüyor,
her tür romatizmal ağrıları dindiriyor,
kireçlenmeyi önlüyor, eklem yüzeylerinin yenilenmesini sağlıyor ve her
türlü ağrıyı kesiyor.
6. Beyin hücreleri ve tüm sinir sistemlerini yeniliyor, sinirdeki aksiyon
potansiyelini düzenleyip ileri-refleks
hızını artırıyor, felç ve inme riskini
azaltıyor.
7. Vücudun bağışıklık sistemini son
derece mükemmel hale getiriyor ve
her türlü alerjiyi, özellikle de damarsal kökenli ve strese bağlı cilt alerjilerini kökünden engelliyor. Kanser oluşumlarına karşı tüm vücudu koruyor.
Yaşlılık, bunama, yardım
ve bakım sigortası gibi
konularda bilgi almak için
başvurabileceğiniz yerler:
Doktorlar yakında bulunan herhangi
birinin üç basit soru sorarak felci teşhis edebileceğini söylüyor:
• Gülümsemesini söyleyin,
• Basit bir cümle kurmasını söyleyin
(örn. Bu gün dışarısı güneşli),
• Her iki kolunu kaldırmasını söyleyin.
Hasta bu görevlerin herhangi birini
yapmakta zorlanıyorsa, derhal acil servis numarasını (112) arayın ve semptomları almaya gelenlere iletin.
Felcin yeni işareti: “Dilinizi çıkarın!”
Felcin bir başka işareti de şudur: Hastaya dilini çıkarmasını söyleyin. Eğer
dil kıvrılmışsa veya bir tarafa doğru
yatmışsa bu da felç işaretlerindendir.
Älter werden in Aachen
Hackländerstr. 1, Aachen
Tel.: 0241 / 432-50 28
Pflegestützpunkt / StädteRegion
Zollernstr. 10, 52070 Aachen
Tel.: 0241 / 51 98-50 67
Pflegestützpunkt / AOK
Karlshof am Markt, Aachen
Tel.: 0241 / 46 41 18
Pflegestützpunkt / AOK
Frankentalstr. 16, Stolberg
Tel.: 02402 / 10 41 25
Demenz-Servicezentrum
Regio Aachen/Eifel
Bahnhofstr. 36-38, Alsdorf
Tel.: 02404 / 94 83 47
DemenzNetz Aachen
Löhergraben 2, Aachen
Tel.: 0241 / 47 70 115 269
31
perde arkası
„Was ist das? Döner???”
Sene 1975, Gürol amcam Koblenz´de
ufak bir büfe işletiyor „Piknik Imbiss“,
ufak da ne demek, minicik bir yer,
afedersiniz hani „döt kadar bir yer“
derler ya, o kadar bile değil. İki kişilik
bir masa, dört kişi de ayaküstü girdi
mi, doldu mekan. Mekan da ne mekan yani, gece hayatının kaynadığı
ve kaynaştığı ortam. Anlamışınızdır,
barlar, pavyonlar filan. Ben de ondört
onbeş yaşlarında ortaokul öğrencisiyim. Hafta sonlarında biraz harçlığımı
toparlamak için mutfakta yardım ediyorum, şiş diziyorum, havuç rendeliyorum, salata yıkıyorum, arada bir
de özel mi özel bir köfte ekmek götürüyorum afiyetle. Şu havuç ve salata
alerjim de o günlerde oluştu galiba.
Annemin evde tepsi tepsi yaptığı börekleri satıyoruz ve Osmanlının Balkanlardaki etkisini ilk defa orada anlıyorum. Böreklerin müşterileri hep
Boşnak, Arnavut ve Yunan. „Ayni unsere borek“ diyip yumuluyorlar; bir tek
Alman müşteriler börek yemiyor. Sebebi de belli yani, bir Alman atasözü
der ki „Was der Bauer nicht kennt, frisst
er nicht“ (Çiftçi bilmediği nesneyi yemez). Benzettikleri her şeyi yiyorlar
ama, köfte Frikadelle oluyor, şiş kebap
Schachlik oluyor, lahmacun da türkische Pizza diye gidiyor.
Müşterilerimizin en renklileri de pavyonlarda çalışan ablalardı. Süslü püslü mini etekli raziyeler kapıdan başlarını uzatıp siparişlerini veriyor, biz
içerde yemekleri hazırlarken onlar
kapının önünde müşteri kolluyorlardı. Tabii müşteriyi kaparlarsa o arada
yemekler de buz gibi oluyordu, neyse… İlk gördüğümde pek şaşırmıştım ve „amca bunlar kim?“ diye sorduğumda, amcam „bunlar yengen
olur, sen Tante diyebilirsin“ demişti
bıyık altından gülümseyerek ve ben
süslülere „Hallo Tante“ diye hitap ettiğimde hep kıkır kıkır gülüyorlardı kaldırım serçeleri. Koblenz’de ve birçok
Alman kentinde Türk mutfağı ile ilk
tanışan Almanlar gerçekten de gece
kuşları olmuştur. Bunu da doğal karşılamak gerekir. Zira en çok enternasyonal yaşayanlar da onlardı. Hem bizlerin geceleri, özellikle eğlenceli bir
akşamın sonunda, çorba içme merakı,
büfelerin geç vakte kadar açık olmasına sebep olurdu. Eski Aachenlılar bilir
sarhoş halleri ile Osman Usta’yı çorba
için yataktan kaldıranlar bile olmuştur; ama korkmayın sır vermem ben.
Bu bağlamda Almanların yemek alışkanlıkları da çok tutucu desek yerindedir mutlaka, bindokuzyüzellili yıllarda
İtalyan makarnası diye bildiğimiz „Spagetti“ önce hiç beğenilmemiş, sonra
İtalya tatillerinde pizza ve spagettiye
alışılmış ve bugün artık Almanya’da en
çok tüketilen yemek haline gelmiştir.
Tabii o yıllarda Koblenz’de henüz döner bilinmiyor, zaten ne aletlerini bulmak mümkün ne de döner ustasını.
Biz ama çok şanslıydık, amcamın bir
arkadaşı olan Kaya Usta gençliğinde
uzun yıllar döner lokantasında çalışmıştı ve „ben size yardımcı olurum“
dedi. Yaz tatilinde Türkiye’den döner
takımı ve bıçaklar getirildi ve biz sadece cumartesi va pazar günlerinde
olmak üzere Koblenz´in ilk dönerlerini
takmaya başladık. Tabii bugünkü gibi
kolay değildi bu iş. Gün öncesinden
etler terbiye edilir, sonra kat kat yerleştirilirdi, geleneksel tarzda. Ben de
döneri traş ederken kızarmış ilk parçalara bayılırdım zaten.
Bu kadar emeği harcadıktan sonra
işin en kötü tarafı da Almanlara bunun ne olduğunu anlatmaktı. Köskös
dönere bakar, bir anlam veremez, saçma sapan sorular sorarlardı: „Bu niye
dönüyor?“, „En üstünde niye koca-
man bir domates var?“ „Bunun tadı
neye benzer?“
Neyse kısa zamanda birçok yabancı
ve bizim vatandaşlar döner hasreti ile
uzaklardan bile “Piknik”in yolunu bulurken Alman müşteriler dönere uzun
uzun baktıktan sonra siparişlerini veriyorlardı: “Ich nehme einmal Pommes
mit Mayo“ (Bana mayonezli bir patates kızartması). Birçok gencimizin bugün Almanlara „Kartoffel“ diye hitap
edişinin hikayesi de taa o günlere dayanıyor demek.
Amcam Almanlara patateslerini uzatırken de bana döner „Yaa, evlat“ derdi,
„eşek bilmediği otu yerse başı ağrır“.
Bugün ise döner gerçekten kırk yıllık bir başarı serüveninin keyfini sürüyor. Eskiden dönere köskös bakan
Alman dostlarımız artık günde iki milyon porsiyon döneri kaş göz arasında
götürüyor ve çoğu artık fabrikalarda
üretilen dönerler birçok ülkeye ihraç
da ediliyor. Ne yazık ki Almanlar dönere bu kırk yılda alışırken ben buralarda döner yiyemez oldum. Gerçekten kaliteli, lezzetli ve iddialı bir
döner takan var ise, beni lütfen arayın, gelip bir test edelim, burada övgüler yağdıralım. Kebapçılarda görüşmek
üzere iyi tatiller!
Necip Tokoğlu
32
siz Ve BURcunuz
Koç (21 Mart / 20 Nisan)
Vücudunda yöneten bölge baş olan
Koç burcu; dürüst, açık sözlü, kendine güvenen, cesur, atılgan, etkin, tepkisel, enerjik, aceleci, hızlı, serüvenci,
iddialı, dik kafalı, içe dönük, hemen
öfkelenen, kavgacı, alaycıdır.
Boğa (21 Nisan / 21 Mayıs)
Vücudunda yönetici bölge boyun
olan Boğa burcu; Güvenilir, hoşgörüsüz, sabit fikirli, kinci, pratik, istikrarlı, tutarlı, üretken, sabırlı, dayanıklı, kararlı, azimli, sanatçı ruhlu, sadık,
sahiplenici, inatçı, tutucu, rahatına ve
boğazına düşkün, pasif, üşengeç, güzelliklere ve maddeye önem verir, doğaya düşkündür.
İkizler (22 Mayıs / 21 Haziran)
Zeki, bilgili, uyanık, değişken, esprili,
sempatik, meraklı, çabuk kavrayan, iletişimde yetenekli, mantıklı, konuşkan,
sosyal, yeniliklere açık, esnek, uyumlu,
çok yönlü, yüzeysel, duygusuz, sinirli,
kararsız, dedikoducu, huzursuz.
Yengeç (22 Haziran / 23 Temmuz)
Yumuşak, duygusal, çekingen, ürkek,
kuruntulu, içe dönük, hassas, nazik,
önsezili, anlayışlı, koruyucu, alakalı,
geçmişi unutmayan, güvensiz, savunmasız, alıngan, değişken ruh hali, bağımlı, kuşkucu.
Burcunuz ve Karakteriniz
Burçların Karakteristik Özellikleri
Aslan (24 Temmuz / 23 Ağustos)
Kendine güvenen, onurlu, lider, cesur,
inatçı, yaratıcı, güçlü, otoriter, canlı,
cömert, asil, gururlu, övgü bekleyen,
gösterişi seven, dikkat çekmek isteyen, neşeli, sıcakkanlı, kendini beğenmiş, ukala, küstah.
Başak (24 Ağustos / 23 Eylül)
Pratik zekalı, çalışkan, seçici, mükemmelliyetçi, analizci, dakik, dikkatli, detaycı, titiz, düzenli, eleştirici, disiplinli,
becerikli, mütevazı, yardımsever, şüpheci, önyargılı.
Terazi (24 Eylül / 22 Ekim)
Sanatkar, sosyal, samimi, düşünceli, tarafsız, adil, nazik, tatlı, diplomat,
arabulucu, hoş, estetik, zarif, zevkli,
bağımlı, kararsız, pasif, bocalayan,
tembel, yüzeysel, kibirli, kolay etkilenen, huysuz ve vefasız.
Akrep (23 Ekim / 22 Kasım)
Sabit fikirli, tutkulu, aşırıya kaçan, derine inen, araştırmacı, kıskanç, erotik,
seksi, çekici, güçlü, karmaşık, duygusal, gizemli, önsezili, şiddete meyilli,
iğneleyici, saplantılı, şehvetli, sahiplenici, küsen, intikamcı, acımasız, güvenilmez, paranoyak, şüpheci.
BURÇLARA GÖRE PARFÜM (2): HAVA GRUBU (Kova,İkizler,Terazi)
Modern, çağdaş, meraklı ve inatçı... Sıkı bir araştırmacı olan hava kadını, sınırsız bir keşif duygusuyla doludur. Kendinden emin, enerjik ve girgin yapısıyla aradığı cevapları bulmadan peşini
bırakmaz. Kariyeri, hava kadınının yaşam tarzı
ve vitrinidir. İşte bu yüzden, tene değer değmez
patlama hissi yaratan, enerjisine ve hayal gücüne ayak uydurabilecek kokuları tercih eder. O,
kullandığı kokunun yaşam tarzını ve güçlü kişiliğini yansıtmasını ister. Az ve öz olanı seven hava
kadını, geçmişi çok düşünür ancak ona bağlı değildir. Açık ve dobra yapısıyla, en abartılı detayları dahi müthiş bir yalınlıkla sunabilir. Seçici Hava
kadını, notaları yalın ve perde perde yayılan kokuları seçmelidir.
Yay (23 Kasım / 20 Aralık)
Ahlaklı, açık fikirli, akıllı, anlayışlı, ileri
görüşlü, idealist, hayalperest, iyimser,
umutlu, kaygısız, esprili, açık yürekli,
cömert, yardımsever, insancıl, merhametli, hayvanları seven, hoşgörülü, gerçeği arayan, maceracı, gezgin,
dürüst, atletik, özgürlüğüne düşkün,
umursamaz.
Oğlak (21 Aralık / 18 Ocak)
Güvenilir, mücadeleci, sabırlı, çalışkan, başarılı, hırslı, yönetici, düzenli,
pratik, disiplinli, görev duygusu gelişmiş, sistematik, olgun, üretken, gerçekçi, planlayıcı, verimli, dikkatli, tutumlu, tutucu, katı, cimri, karamsar,
korkak, katı, duygusuz, melankolik.
Kova (19 Ocak / 20 Şubat)
Yenilikçi, devrimci, sosyal, akılcı, bilimsel, sıradışı, özgür, hümanist, demokrat, evrensel, yardımsever, açık görüşlü, dışadönük, orijinal, hızlı, uçuk,
parlak, düzensiz, isyankar, disiplinsiz,
fanatik, kolay ikna olmayan.
Balık (20 Şubat / 21 Mart)
Duygusal, değişken, hassas, mütevazı, anlayışlı, merhametli, fedakar, yumuşak, gerçekçi olmayan, romantik,
hayal gücü kuvvetli, idealist, gizemli,
önsezili, evrensel, bilinçsiz, belirsiz,
düzensiz, karmaşık, aldatıcı, dönek,
savunmasız, etkiye açık, kararsız.
Ağustos ve Eylül aylarında
doğanların ruh halleri
Ağustos: Şakalaşmayı sever. Hassas ve ilgilidir. Korkusuzdur. Liderlik özellikleri vardır. Psikolojiyle
ilgilenir. Kolay provoke edilir. Dikkatli ve tedbirlidir. Hürriyetine düşkündür. Yol göstermeyi sever. Romantiktir.
Eylül: Hataları yüze vurur, detaylarla uğraşır. İyi bir konuşmacıdır.
Sadık ve güvenilirdir. Sorumluluk almayı sever. Bilgi ve kültüre
önem verir. Spor ve seyahati sever. İlişkilerinde seçicidir.
33
kadIn saYfasI
Yaz sezonunun
göze çarpan trendlerinden
Kapri Pantolonlar
Kapri pantolonlar nasıl
seçilmelidir?
Kapri pantolon seçerken en çok dikkat edilmesi gereken şey; kapri pantolonun paçalarının hangi uzunlukta
olduğudur.
Kapri pantolon alırken, pantolonun
paça boyunun bacağınızın en ince yerinde son bulmasına dikkat etmelisiniz. Bu şekilde bacaklarınızın en ince
kısmına vurgu yapmış olur ve daha
ince gözükürsünüz. Hem böylece,
bacak boyunuz da olduğundan kısa
gözükmez. Bacağınızın kalın bir noktasında biten paça boyunda bacaklarınız daha kalın ve kısa gözükür.
Kapri pantolonlar nasıl
kullanılmalı?
ABD’de yapılan bir araştırma sebzelerin meyvelerden daha faydalı olduğunu ortaya çıkardı.
Bu en faydalı sebzeler listesinin başında ise sürpriz bir sebze var: Tere
Dünya Sağlık Örgütü günde en az 5
kez meyve ve sebze yemeyi öneriyor.
Bu öneriden yola çıkan Amerikalı bilim adamları yaptıkları araştırma ile en
sağlıklı sebze ve meyveleri belirledi.
Lif, potasyum, protein, kalsiyum, B12,
A ve D vitaminleri bakımından sebzeler meyvelere fark attı. Besin değeri
en yüksek olan sebze olarak ise tere
seçildi.
Kapri pantolonlar, çoğumuzun giymekte tereddüt ettiği giyim parçaları arasında yer alıyor.
Yeni sezonun kısa paçaları gündeme
getirmesiyle kapri pantolonlara yeniden alıcı gözüyle bakar olduk.
Evinizde işlerinizi kolaylaştıracak küçük ve faydalı bilgiler (2)
• Kızartma yağını bir kaç kez kullanabilirsiniz. Kullanılır durumda olup
olmadığını anlamak için kızgın yağın içerisine bir dilim ekmek atın.
Ekmekte kara lekeler oluşmuyorsa
kullanabilirsiniz.
• Cevizlerin kabuklarını kolayca açabilmek için onları bir gece tuzlu suyun içerisinde bekletin. Böylece içleri
de dağılmayacaktır.
• Unlarınızın böceklenmemesi için,
un kavanozunun içerisine bir adet
defne yaprağı koyun.
• Fırında patates yapmadan önce, 1015 dakika haşlayın ve çatal ile delin.
Daha kolay pişecektir.
• Büyük miktarda patatesiniz var ise
torbanın içerisine bir adet elma koyun. 8 hafta boyunca filizlenmesini
ve büzüşmesini önler.
• Kullanılmış limon kabuklarını rendeleyip şeker ile karıştırın. Kavanozun
içerisinde buzdolabında uzun bir süre
saklayabilirsiniz. Böylece pasta yaparken elinizin altında hazır bulunur.
• Domates salçanız çok ekşi ise içerisine bir havuç rendeleyin.Havuç, salçanızı tatlandıracaktır.
Sebzeler meyvelerden
daha faydalı
• Kabarık bir omlet yapmak istiyorsanız, bir çorba kaşığı suyun içerisine
bir çay kaşığı mısır unu karıştırın. Hazırladığınız karışımı yumurtaya ilave
edin. Böylece kabarık bir omlet yapmış olacaksınız.
• Sarımsaklarınızı her zaman elinizin
altında hazır bulundurmak istiyorsaniz kabuklarını soyduktan sonra bir
kavanoza doldurup üzerine zeytinyağı koyarak muhafaza edebilirsiniz.
Ayrıca bu yağ yemeklerinize, salatalarınıza ayrı bir lezzet katacaktır.
• Peyniri kolay rendelemek için, 15 dakika buzlukta bekletin.
• Hazırladığınız kekin, fırında pişirirken çökmemesi için hamuru kalıbı ile
birlikte fırına koymadan önce 20 dakika kadar dinlendirin.
• Çekmeceleri içini boşaltmadan temizlemek istiyorsanız, elektrik süpürgesinin ucuna ince bir çorap geçirin.
• 2 çorba kaşığı yoğurdu, sulandırılmış 1 çorba kaşığı salçayı ve biraz da
zeytinyağını derin bir kabın içerisinde karıştırın. Fırına koymadan önce
tavuğun her tarafına sürün. Çok daha
lezzetli olacaktır.
• Fırında tavuk kızartacağınız zaman
üzerine koyduğunuz baharatlardan
içine de koyun. Daha lezzetli olur.
• Fırında tavuk kızartacağınız zaman
bir limonu ikiye bölün, yarısını tavuğun üzerine bastırarak iyice sürün. Diğer yarısını ise tavuğun içerisine yerleştirin. Tavuğunuz nar gibi kızaracaktır.
• Mantarların daha lezzetli olması için
pişirmeden önce üzerlerine biraz tuz
ve limon suyu koyun, 5 dakika bekletin. Daha sonra pişirin.
• Hazırladığınız kekin ortasına malzeme koyacağınız zaman bıçak ile kesmenize gerek yok. Dikiş ipliğini kekin etrafına gerip dikkatlice çektiğiniz
zaman düzgün bir şekilde kesildiğini
göreceksiniz.
• Pişirdiğiniz sebzelerin renklerini kaybetmemesi için bir kesme şeker ya da
limon suyu koyun.
34
çözümler Sayfası
16 Bulmaca sayfası
20 Bilmece sayfası
İşlemleri yapın
15
X
X
6
X
11
X
X
X
26
4
30
8
660
=
2340
=
1456
X
X
13
X
X
=
X
7
X
=
=
=
2340
960
1001
Saat kaç?
Saatlerdeki sıralamada ilk
saat 12:25, sonra 25 dakika
ilerlemiş. Sonra hep iki katı
olan 50, 100, 200 dakika...
Sonuncusunda saat 1:20‘yi
göstermelidir.
Noktaları birleştirmek
Kibrit çöplerinden eşkenar
dörtgen yapmak
Kaç adet kare
sayabilirsiniz?
Toplam olarak irili ufaklı
tam 24 tane kare var.
İşlemleri yapın
14 sudoku sayfası
395 + 365 = 760
142 + 187 = 329
253 + 178 = 431
Kaç adet küp sayabilirsiniz?
Toplam olarak tam 50 tane küp var.
Kaç adet üçgen sayabilirsiniz?
Soldakinde 8 adet üçgen, sağdakinde ise tam 17 adet üçgen bulunuyor.
İşlem sonucu kaçtır? Sonuç b şıkkı 25 olmalıdır, çünkü
çarpma işlemi diğerlerinden önce yapılmalıdır.
Bizim Aachen Dergisi
Reklam / İlan Fiyatları *
1 kez
3 kez
6 kez
Arka Kapak
1/1 Sayfa
1/2 Sayfa
1/3 Sayfa
1/4 Sayfa
1/6 Sayfa
1/8 Sayfa
1.000 €
600 €
350 €
250 €
200 €
150 €
120 €
(% 10 indirim) (% 25 indirim)
900 €
540 €
315 €
225 €
180 €
135 €
108 €
750 €
450 €
262 €
187 €
150 €
112 €
90 €
* Bütün fiyatlar baskıya hazır haldeki reklamlar içindir
ve üstüne yasal geçerli vergi (% 19 MwSt.) eklenir.
TANITIM: Firma, işyeri, hizmet veya ürün tanıtımları (bir
kez olmak kaydıyla) 1 veya 1/2 sayfa olarak (yukarıdaki fiyatlarla) yapılır. Bize göndereceğiniz yazı, logo, resimler
ve iletişim bilgilerinizle (Telefon, faks, E-Mail, internet vb.)
sizin için sayfa tasarımını ücretsiz yapıyoruz. Daha fazla
bilgi için bizi arayabilirsiniz.
Almanya
Fr. 29.08.
Epitaph
Electric
Orange
Rufus
Zuphall
Kinshasa
Symphonie Le Havre
Sa. 30.08.
Fr. 05.09.
Die
Piroge
Sa. 06.09.
Park Frequenzen Park Flimmern
Open-Air-Konzerte im Kennedypark
Open-Air-Kino im Kennedypark
Mit den Bands Epitaph, Rufus
Zuphall und Electric Orange
Samstag, 23. August 2014,
17 bis 22 Uhr, Eintritt frei!
Preisgekrönte Filme unter
freiem Himmel
Vom 29. August bis 6. September 2014,
freitags und samstags ab 20.30 Uhr.
Eintritt frei!
24. August
Tag der offenen
Tür in der
Nadelfabrik
www.aachen.de/nadelfabrik
Taşfırın‘da pide ve lahmacun
Roermonder Strasse 335
52072 Aachen-Laurensberg
Grill • Restaurant • Café
Süt danası ve hindi döner
Meşhur dövme yayık ayran
Mangalda ağzınıza layık taze balık ve kebap çeşitleri
Şark Köşesi
Zengin salata çeşitleri
Taşfırın‘da pizza çeşitleri
Şelale
Çocuk Oyun Alanı
Tereyağlı baklava
Taşfırın‘da künefe
Özel toplantı ve eğlencelerinizi
kutlayabileceğiniz 80 kişilik
özel bölümümüz mevcuttur.
Telefon: 0241 / 170 11
www.marmarisgrill.de
Tüm etlerimiz
helal kesimdir!
Zengin mutfağımız ve güleryüzlü personelimizle
siz sayın müşterilerimizin her zaman hizmetinizdeyiz!
Ücretsiz Otopark

Benzer belgeler

Rekorları aachen`ın

Rekorları aachen`ın Kitabın ilginç olan özelliği sadece bir sözlük olmaması... Değişik ortam ve durumlarda karşılaşabileceğimiz sorunlara da pratik kısa cümleler sunması. Türkiye’den yeni gelenlere ya da hala dil

Detaylı