okumak için tıklayınız

Transkript

okumak için tıklayınız
FİYAT: 10
Kemal KAYA
Kaya Ropes, Ar-Ge ve İnovasyon Çalışmalarıyla
Fark Yaratıyor
Erkan BALCI
Verdiğimiz Hizmetler Vereceğimiz Hizmetlerin
Teminatıdır
Özgür SERT
500.000 TEU’luk Kapasiteli ve Çok Amaçlı Bir
Liman ‘Port Akdeniz’
YIL: 2 SAYI:8 / MART - NİSAN 2014
Yönetim
7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık,
Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına
İmtiyaz Sahibi
İbrahim Kocamış
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Çilem Kocamış
[email protected]
Editör
Çilem Kocamış
[email protected]
Muhabir
Deniz Uluç
İÇİNDEKİLER
4
Türk Koster Armatörleri Güç Birliğine Gitti
14
Kaya Ropes, Ar-Ge ve İnovasyon Çalışmalarıyla Fark Yaratıyor
18
“Verdiğimiz Hizmetler Vereceğimiz Hizmetlerin Teminatıdır”
22
500.000 TEU’luk Kapasiteli ve Çok Amaçlı Bir Liman ‘Port Akdeniz’
26
Denizi, Karayoluna ve Demiryoluna Bağlamak
28
Liman Güvenliğinde Güvenilirve Çok Yönlü Hizmet
32
Güvenlik Timi ile Çalışın Riskinizi Sıfırlayın
36
Dikkat Edilmesi Gereken 4 Kargo Hilesi
38
LimakPort Limanı’nın 2023 hedefi “3 milyon TEU”
40
Yakıt Stratejisi
44
Özüaydın, 30 Yıllık Deneyimin Vermiş Olduğu Güvenle
Katkıda Bulunanlar
Kapt. Kubilay Ulucan
Ömer Öztürk
Recep Canpolat
Yoluna Devam Ediyor
46
Serbest Bölge’nin Tek Limanı “LİMAŞ”
Görsel Yönetmen
Grafikart
50
Güvenilir Hizmet, Kaliteli Ürünler “Semar Marine” Güvencesiyle
Yayın Danışma Kurulu
Altan Köseoğlu, Atilla Özdöl, Can Besev
Engin Koçak , Kapt. Kubilay Ulucan
Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan
Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan
Bahadır Tonguç, Rıza Arslan
Semih Ege, Av. Pekçan Türkeş
52
Ne Kısmetsiz Bölgeymiş!
54
Delmar Safety Çözüm OrtağınızOlmaya Devam Edecek
56
6331 Sayılı İş Sağlığı, Güvenliği Kanunu ve
Denizcilik Sektörüne Yansımaları
58
Uçsuz Bucaksız Okyanusta Bir Beyaz Balina…
60
Denizlerimizdeki Emniyet...
62
Denizcilik ve Uçurtma
Temsilcilikler
ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan
İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan
Fransa Temsilcisi: Onur Koyuncuoğlu
Reklam ve Abone
Reklam ve Halkla İlişkiler Md
Ebru İşcan
[email protected]
İletişim adresi
Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok.
No: 66/22 Kadıköy / İstanbul
Tel: 0216 550 55 46
e-mail: [email protected]
CTP ve Baskı
Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti.
Yayın: Yerel - Süreli Yayın
7deniz dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların
hakları, logosu ve isim hakkı 7 Deniz Basın Yayın
Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ne aittir.
İzinsiz hiçbiryerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların
sorumluluğu sahibini bağlar.
Editör
Türk
Koster Armatörleri
Güç Birliğine Gitti
B
| 4 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
ilindiği gibi deniz taşımacılığı, dünya ticaretinin ve küreselleşmenin omurgasıdır.
365 gün 24 saat, gemiler dünyanın her köşesine yük taşırlar. Deniz taşımacılığının
üstelendiği bu rol, önümüzdeki yıllarda milyonlarca
insanın yoksulluktan çıkması ve ana maddeye, ürüne
daha kolay ulaşmasıyla büyüyen ticaret döngüsünde
daha da artacaktır. Dünya ticareti ve deniz taşımacılığı, sürekli büyüyen bu ekonomide büyük bir pastaya
sahipken, Akdeniz ve Karadeniz’de 8 milyar dolarlık navlun pastasından daha fazla pay almak isteyen
Türk koster armatörlerimizin ise güç birliğine gitmesi sevindiricidir. Koster Armatörleri ve İşletmecileri
Derneği (KOSDER) çatısı altında toplanan armatörlerin ilk hedefi ise yaşlı koster filosunu yeniden ayağa
kaldırma çabalarının olması sektör adına umut verici
bir adımdır. 12 bin DWT’nin altındaki gemileri kapsayan Türk koster filosunun toplam tonajı 2,9 milyon
DWT’ye ulaşmışken, 740 gemiden oluşan filo, Türk
deniz ticaret filosunun yüzde 10’unu, adet bazında
ise filonun neredeyse yarısını oluşturmaktadır. Türk
koster armatörleri, kurulan dernek ile sektörün sorunlarının daha hızlı çözülmesini sağlayabilecek
çalışmaları yürütecek olması sektör adına kazanım
olacağının kanısındayım. Kaptan Salih Zeki Çakır
öncülüğünde, İstanbul’da, yaklaşık 100 armatörün
bir araya gelerek dernek kurma yolunda ilk adımları
attığı KOSDER toplantısında, çalışan ve sorumluluk
alan bir yönetim ve bir STK olarak sektöre hizmet
edileceği belirtildi. Yapılan ilk toplantıda geçici KOSDER’in Yönetim Kurulu’nda Kaptan Salih Zeki Çakır
Başkanlığı’nda, Başkan Yardımcısı Hüseyin Kocabaş,
Genel Sekreter Yalçın Akın, Sayman Mahmut Turan,
Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Sabri Tomba, Yönetim
Kurulu Üyesi Adnan Naiboğlu, Yönetim Kurulu Üyesi Çetin Seven olarak belirlendi.
Port Finance International İstanbul Konferansı’ndayız…
20- 21 Mayıs 2014 tarihleri arasında İngiliz Konsolosluğu’nda gerçekleşecek olan ve 7deniz Dergisi olarak basın sponsorluğunu üstlendiğimiz Port Finance
International İstanbul Konferansı, her yıl olduğu gibi
bu yıl da liman yetkililerini, terminalleri, bankalar ve
yatırımcıları, hukuk firmalarını, Türkiye- Bulgaristan-Ukrayna-Romanya ve diğer uluslararası mühendislik danışmanlarını, lojistik ve inşaat şirketlerinden
katılımcıların yer alacağı kapsamlı bir organizasyonla
bir araya getirecek. Sektörün buluşmasına vesile olan
bu organizasyonda, pazar liderleri, yerel ve uluslararası pazarın dinamiklerini saptamak üzere bir araya
gelecek. Bu özel organizasyon sebebiyle Mart-Nisan
sayfalarımıza limanları taşıdık. Bir ülkenin taşımacılık altyapısının en önemli elemanlarından biri olarak
görülen limanların, Türkiye konteyner ticaretinde
2023’de 18 milyon TEU seviyelerine ulaşacağı öngörülüyor. Limanlar, bulundukları bölgede istihdamı,
işgücü gelirlerini, iş kazançlarını ve vergileri artırarak bölgesel ekonomik gelişmeyi sağlarlar. Limanın
inşası ve işletilmesi işlerinin bölgeye sağladığı doğrudan faydanın yanı sıra dolaylı olarak ise bu işlerden
elde edilen gelirlerin yine bu bölgede harcanmasıyla
(restoranlar, diğer eğlence yerleri ve profesyonel hizmetler ile) oluşan ilave işgücü gelirleri, iş kazançları
ve vergiler de ekonomiye ciddi katkılar sağlamasına
vesile olmaktadır.
Denizde Seyir Güvenliği…
Bu ay sayfalarımıza taşıdığımız bir diğer konu ise
denizde seyir güvenliği. Deniz taşımacılığında gemilerin, riskli bölgeler olarak adlandırılan (Aden
Körfezi- Somali suları gibi) alanlardan geçerken Somalili korsanlar tarafından abluka altına alınması ve
kaçırılması, geçmiş dönemlerde sıkça karşılaşılan
bir durumdu. Bu olaylar geçtiğimiz yıllarda dünya
basınında da genişçe yer buldu. Armatörlerin ciddi kayıplar yaşamasına neden olan bu olaylar sonucunda, özel deniz güvenlik şirketleri devreye girdi.
Gemilerin riskli sularda seyri esnasında güvenli bir
şekilde gideceği limana ulaşmasını, Deniz Kuvvetleri’nden emekli SAT ve SAS komandoları ile sağlayan
bu şirketler Türkiye’de profesyonel ekibi ile birkaç
firmayla sınırlıyken, uluslararası alanda bu işi yapan
160 civarı özel güvenlik şirketi bulunmakta. Yakın
zamanda Beyazperde’ye de uyarlanan, başrollerinde
Tom Hanks’in yer aldığı, Amerikan bandıralı yük
gemisi Maersk Alabama’nın 2009’da Somalili korsanlar tarafından kaçırılması olayını konu alan “Kaptan
Phillips” filmi, riskli bölgelerde denizde seyir güvenliğin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Eğer
geminiz bu sulardan geçiyorsa siz siz olun işinizi şansa bırakmayın. Çünkü riskli bölgelerin şakası olmaz.
Gelecek sayıda buluşmak üzere…
Sevgiyle kalın…
İbrahim KOCAMIŞ
MART-NİSAN • | 5 |
7 DENİZ
Kısa Kısa
Çebi Denizcilik’ten IMO’da Uluslararası Başarı
Çebi Denizcilik, “Denizde Kadın: Global Liderlik” konferansında Türk denizciliğini ve Türk kadın denizcileri temsil ederek başarılı bir sunuma imza attı.
Türk denizcilik sektörünün önde gelen kuruyük
şirketlerinden Çebi Denizcilik, IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü) tarafından kurulan Dünya
Denizcilik Üniversitesi (World Maritime University)’de 31 Mart -1 Nisan 2014 tarihinde İsveç’in
Malmö kentinde gerçekleşen “Denizde Kadın:
Global Liderlik” konulu konferansta sektör adına ülkemizi, Türk denizciliğini ve Türk kadın denizcileri temsil ederek başarılı bir sunuma imza
attı. Çebi Denizcilik D.P.A. Yardımcısı Kapt. Ayşe
Aslı BAŞAK tarafından yaklaşık bir yıllık bir araştırma üzerine hazırlanan “Women’s Role In Turkish Maritime Sector & Global Maritime – Türk
Denizcilik Sektörü ve Global Alanda Denizde Kadının Rolü” konulu akademik makalenin konferans ana oturumunda sunumu gerçekleştirildi.
Katılan diğer ülke katılımcılarından ve IMO Teknik Komite 2. Başkanı Pamela Tansey’den olumlu değerlendirmeler alan makale ve sunum,
konferansa ait yayınlanacak kitapta da yerini
alacak. Türkiye ve Türk denizciliği adına IMO’da
ilk defa bir Türk armatörlük işletmesi, akademi
| 6 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
ve sektörün bir araya geldiği uluslararası ve büyük bir platformda ülkemizin temsil edilmesine
vesile oldu.
Makale, konu olarak Türkiye’de denizde kadının
sektöre girişi ve tarihçesi, Türk kültüründe kadına ve denizde kadına bakış açısı, yapılan araştırmalara göre avantaj ve dezavantajları, gemide
ve karada istihdam, çalışma koşulları, gemide
kadın sağlığı ve Türk ve Uluslararası Deniz Hukuku’nda ‘Kadın’ kavramlarını içeriyor.
Konferansa tüm dünyadan yoğun bir şekilde katılım sağlanırken, Türkiye’den BIMCO (Baltic and
International Maritime Council) adına Başkan
Vekili ve konuşmacı olarak başta Şadan Kaptanoğlu olmak üzere, akademik sektörden de katılımlar mevcuttu. Piri Reis Üniversitesi Öğretim
Üyeleri Pınar Özdemir ve Dr. Taner Albayrak’ın
hazırladığı “How to cope with second generation gender bias in male-dominated occupations
– Erkek Egemen Mesleklerde İkinci Plan Cinsiyet
Önyargısıyla Mücadele” konulu makaleye ait sunum da ana oturumda gerçekleştirildi.
Sektörünüze özel
güvenlik çözümü üreten
partner ister misiniz?
Securitas güvenlikte global bilgi lideridir. Uzman güvenlik hizmetlerinden, teknolojik çözümlere, danışmanlığa kadar uzanan geniş
hizmet yelpazesinde; her iş ortağımızın özel
ihtiyaçlarına uygun, en etkin güvenlik çözümlerini sunuyoruz. Küçük ve orta ölçekli işletmeMART-NİSAN • | 7 |
lerden, endüstriyel tesislere ve havalimanlarına
kadar birçok alanda, 300.000 çalışanımızla
hizmette fark yaratıyoruz.
Güvenlik alanında bilgi lideri olan Securitas, 52 ülkede, 300.000 çalışanı ile
iş ortaklarının ihtiyaçlarına uygun çözümler üreterek fark yaratıyor.
7 DENİZ
www.securitas.com.tr
Kısa Kısa
Deniz Yolu İhracatı Yüzde 9 Oranında Arttı
Geçen yıl Türk limanlarından gemilere yüklenen konteyner sayısı önceki yıla göre ihracatta yüzde 9
oranında artış gösterdi.
Türkiye’nin geçen yılki deniz yoluyla yapılan ihracatında elleçlenen konteyner sayısı, bir önceki
yıla göre yüzde 9 oranında artarak 2 milyon 88 bin
adede yükseldi. Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü
verilerinden derlenen bilgiye göre, 2012 yılında
ihracat için bir milyon 910 bin 60 adetlik konteyner kullanımı, geçen yıl yüzde 9 artarak 2 milyon
88 bin 31 adede ulaştı. Konteynerlerin 188 bin
453′ü Türk gemileriyle, 47 bin 696′sı gittiği ülkelere ait gemilerle, bir milyon 851 bin 882′si ise farklı
ülkelerin gemileriyle taşındı.
Söz konusu dönemde ihracat için en fazla konteyner yüklemesi, 630 bin 362 adetle Ambarlı Liman
sahasında yapılırken, burada yüklenen konteynerlerin hacmi bir milyon TEU’yu aştı. Ambarlı
Liman sahasını 427 bin 933 konteynerle Mersin
Liman sahası, 243 bin 936 konteynerle Kocaeli Liman sahası, 234 bin 913 konteynerle İzmir Liman
sahası, 199 bin 512 konteynerle Gemlik liman
sahası takip etti. En fazla konteyner Mısır’a Türk
limanlarında geçen yıl ülkeler bazında en fazla
konteyner yüklemesi, 402 bin 450 adetle Mısır’a
gidecek gemilere yapılırken, elleçlenen konteynerlerin hacmi 592 bin TEU olarak gerçekleşti.
Bu ülkeye gönderilen konteynerlerin 23 bin 396′sı
Türk gemileriyle, 5 bin 228′i kendi gemileriyle,
373 bin 853′ü farklı ülkelerin gemileriyle taşındı.
Mısır’ı 246 bin 144 adetle Yunanistan, 193 bin 45
adetle İtalya, 180 bin 210 adetle İspanya, 154 bin
596 adetle Belçika, 141 bin 157 adetle Çin izledi.
Türk gemileri Tuna Nehri’ne açılıyor
Yatırım değeri bir milyar dolara yaklaşan Yalova Gemi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (GİOSB) için ilk
kazmanın çok yakında vurulacağı belirtildi.
Yurtdışındaki lojistik merkezler için yeni stratejiler
devreye giriyor. Rusya’da Tuapse ve Kavkaz gibi
merkezlerin kullanılması planlanırken Türk gemilerinin Tuna Nehri’nden geçişi için de görüşülüyor.
Dünyanın yeni süper güçleri Rusya ve Çin başta
olmak üzere stratejik ülkelerde lojistik üsler kur-
| 8 | • MART-NİSAN
mak için düğmeye basıldı. Türk gemileri ise yakında Tuna’ya açılacak. Tuna’yı kullanarak Avrupa’ya
malların ulaştırılması hedefleniyor. Türk armatörler için üçte bir daha düşük olacağı belirtilen
nakliye masrafı nedeniyle bazı ürünlerde rekabet
gücünün artacağı kaydediliyor. Türkiye’nin sadece
Almanya’ya yılda 700 bin tonluk seramik ihtiyacının bile bu yolla sağlanmasının önemli katkı sağlayacağı belirtiliyor. Bulgaristan’dan Romanya ve
Macaristan’a kadar da ulaşım bu yolla mümkün
olacak.
Pekin’le İstişare Sürüyor
Türkiye, Rusya’nın yanı sıra Çin’de de lojistik
merkezler açmayı planlıyor. Pekin yönetimi ile
konuyla ilgili görüşmelerin sürdüğü belirtiliyor.
Halen Türkiye’nin Pekin, Hong Kong, Shangay ve
Guangzhou’da ticaret ataşelikleri bulunuyor. Bu
bölgelerden hangilerinde lojistik merkez kurulacağı da netleşecek
7 DENİZ
MART-NİSAN • | 9 |
7 DENİZ
Baars BV İstanbul Ofisi Hizmet
Vermeye Başladı
MCE KARGO 2001 yılından bu yana uzmanlaştığı gemi işletme, kiralama ve brokerlik konularında, bünyesinde bulundurduğu
7 adet nehir - deniz tipi gemiden oluşan filosu ile dökme kuruyük taşımacılığı sektöründe özellikle Karadeniz, Akdeniz ve
Avrupa limanlarında hizmet vermektedir.
Bu faaliyetlerine ek olarak 2014 yılı Ocak ayı itibariyle, 100 yıllık
tecrübesi ile Dredging, Pile Driving ve Drilling konularında sektörün lider firmalarından biri olan Hollanda merkezli Baars BV ile iş
birliğine vararak, İstanbul merkezli kurulan HUB ile bölgede faaliyet
vermeye başladı. Dünya üzerinde birçok bölgede faaliyet gösteren
firma, patentine sahip olduğu her tip ve boyutta kullanılabilen modüler sistemli pontonlar ve dredgerlar ile yüksek seviyede dinamik
ve statik güç sağlama garantisi vermektedir. Ayrıca birçok ekipmanın modüler sistemli olması, ekipmanların ihtiyaç duyulan bölgelere konteynerler vasıtası ile kolaylıkla ve hızlı bir şekilde yönlendirilmesi konusunda büyük kolaylık sağlamaktadır.
Baars BV deniz dolgu, derinleştirme ve deniz inşaatı faaliyetlerinde
kullanılmak üzere özel olarak üretilmiş olan;
- DRYWELL HOPPER BARGES
- HOPPER BARGES
- SPLIT HOPPER BARGES
- PONTOONS
gibi ekipmanlardan oluşan geniş bir deniz vasıta filosuna sahiptir.
Baars BV ve filosu hakkında daha detaylı bilgiyi www.BAARSBV.com adresinden edinebilirsiniz.
| 10 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
MART-NİSAN • | 11 |
7 DENİZ
Deniz Ticareti
| 12 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
Gemilere Kesilen Ceza 2 Bin 500 Kat Arttı
Geçtiğimiz haftalarda yürürlüğe giren yönetmelikle, gemilere kesilen idari para ceza miktarları 2500
kata kadar arttırıldı. Önceden 2 bin TL civarında olan cezalar yeni yönetmelikle 5 milyon TL’ye kadar
çıktı.
Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürü Cemalettin Şevli’nin yaptığı yazılı açıklamada, gemilere kesilen idari para ceza miktarları bir anda
2 bin 500 kat arttı, denizciler ise isyan bayrağını çekti. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı, geçtiğimiz haftalarda yürürlüğe koyduğu yeni yönetmelikle gemilere kesilen idari
para ceza miktarlarını yüksek oranda artırdı.
Önceden 2 bin TL civarında olan bu cezalar yeni
yönetmelikte 5 bin TL’den başlıyor ve 5 milyon
TL’ye kadar çıkabiliyor.
Özellikle düşük geliri olan koster armatörlerinin
bu cezaları ödemesinin mümkün olamayacağını
savunan sektör temsilcileri, bakanlığa idari para
ceza miktarlarının daha makul bir seviyeye indirilmesi çağrısında bulundu.
MART-NİSAN • | 13 |
7 DENİZ
Röportaj
2014’te ana hedefi
doğrultusunda ihracat
bazlı büyümeyi ve
uluslararası rekabet gücünü arttırmayı
hedefleyen Kaya Ropes,
hobi denizcilikte
Türkiye’de pazar payının
yüzde 75’ine sahip.
Kaya Ropes, Ar-Ge ve İnovasyon
Çalışmalarıyla Fark Yaratıyor
| 14 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
Kemal Kaya
KAYA GRUBU | Yönetim Kurulu Başkanı
1
980’lere uzanan köklü
geçmişiyle uzun yıllardır
sektörde faaliyetlerini sürdüren Kaya Grubu, yenilikçi ve değişim odaklı vizyonu ile
hareket etmektedir. Faaliyet alanı
olan teknik ve teknolojik halatlar,
endüstriyel iş güvenliği-yüksekte
çalışma, eğitim ve danışmanlık
hizmetleriyle sektör lideri olan
Kaya Grubu, dünyanın en büyük
grupları arasında yer alma hedefi
doğrultusunda çalışmalarını sürdürmektedir. Geleceğini, sektörün
hızla gelişen ihtiyaçları ve teknolojik gelişimine paralel olarak
kurgulayan Grup, 2001 yılından
beri sahip olduğu ISO 9001, ISO
14001 ve OHSAS 18001 Yönetim
Sistemleri Sertifikasyonlarını, yenilikçi ve değişim odaklı vizyonu
doğrultusunda 2010’da Entegre
Yönetim Sistemi’ne (EYS) dönüştürür. Şirket, 89/686/EEC kişisel
koruma donanım direktifi kalite
sistem belgesine sahip olarak kalite standartlarını, dünyanın en ileri
ülkeleri seviyesine ulaştırır. Kaya
Grubu, tüm ürünler için kademeli
olarak tasarım tescil belgeleri, CE,
TSE, NATO standartlarına uygunluk, UIAA, Loyd ve Atex gibi,
insan yaşamını temel alan faaliyet
alanlarının gerektirdiği kalite belgelerine ve sertifikasyonlara sahip
olan sektörünün tek kuruluşudur.
Firma aynı zamanda dünyanın en
büyük grupları arasında yer alma
hedefi doğrultusunda GOSB 2020
Projesi’ni de geliştirmiştir.
Pazarda Lider Konumda...
Günümüz dünyasında ekonomik
ve toplumsal kalkınmada belirleyici olan en önemli faktörün ülkelerin ve şirketlerin Ar-Ge’ye yaptığı yatırımlardır diyen Kaya Grubu
Yönetim Kurulu Başkanı Kemal
Kaya; “Bilgi çağı, akılla kazanılan
değerlerin rekabet gücüne yaptığı
çarpan etkisinin ön plana çıktığı ve kazandırdığı bir dönemdir.
Kaya Ropes Ar-Ge ve inovasyon
çalışmaları ile akıl terine yaptığı
yatırımlarla fark yaratmayı hedefleyen bir şirkettir. Şirketimiz, sektöründe dünyanın sayılı şirketleri
arasında ilk 3’te yer alma vizyonunun gerçekleşmesini hızlandıracak, müşterilerinin hayatını
değiştirecek, kurum ve ülke stratejileriyle uyumlu ve bu stratejiler
üzerine etkisi olabilecek fikirleri
araştırıp ve geliştirmektedir.” dedi.
Halatlarında “Tescilli marka üreticisi” olan, sektöründe dünya
lideri DSM Dyneema®’nın ipliklerini kullanan Kaya Ropes, Gebze Organize Sanayi Bölgesi’ndeki
tesislerinde, 2 milimetreden 80
milimetreye kadar halat üretebilmekte. Firmanın ürün gamında
yarış, gezi teknesi, dingi, yat bağlama, yelken yapımı, su sporları
gibi hobi denizcilik halatlarının
yanı sıra gemi bağlama, römorkör, balıkçılık halatları gibi “ticari
denizcilik” halatları da bulunuyor.
Ayrıca, Savunma Sanayi için askeri operasyon halatlarının yanı sıra
dağcılık, kurtarma, sivil savunma,
iş güvenliği ve özel amaçlara yönelik halatların üretimini de gerçekleştiriyor.
Bugün bir Türk
markası olarak
Amerika, Fransa,
İngiltere, Kanada,
Libya Rusya’dan
tutunda, dünyaya
oldukça geniş
bir coğrafyada
ihracat gerçekleştiriyoruz. Hobi
denizcilikte Türkiye’de pazar payının yüzde 75’ine
sahibiz.
Kaliteli ve En Yeni Teknolojiyle
Donatılmış Makine Parkuruna
Sahip
2013’te yaptığı ciddi yatırımlarla
makine parkurunu gerek üretim
kapasitesi gerekse kalite açısından,
dünyanın önde gelen markalarıyla
boy ölçüşebilecek seviyeye getiren
firma, günümüzün en yüksek teknolojisine sahip Alman markası
Herzog 8, 12, 20, 24, 32, 36, 40 ve
MART-NİSAN • | 15 |
7 DENİZ
Röportaj
48 kollu makineler ile istenilen
form, çeşitlilik, renk ve desende halat üretebildikleri gibi aynı
zamanda istenildiğinde çelik bir
telin üzerine de halat örebilmekte. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne özel
halatlar da üreten firma, askeri
operasyonlarda kullanılan Kurtarma ve Güvenlik Birimleri için personel indirme ve tahliye halatları,
iniş ve tırmanış halatları, çekme
ve kurtarma halatları, tanklar, paraşütler ve helikopterler halatlarının yanı sıra özel amaçlara yönelik
kullanım halatları da üretiyor.
Ana Hedef İhracat Bazlı Büyüme…
Yatırım, istihdam, tasarım ve ArGe gibi tüm politikalarının kesişme noktası ve ortak paydasının
ihracat olduğuna dikkat çeken
Kaya; “2014 yılı ticaret politikalarımızın ana hedefi ihracat bazlı
bir büyüme ve uluslararası rekabet
gücümüzün artmasını sağlamak
olacaktır. Bugün bir Türk markası
olarak Amerika, Fransa, İngiltere,
Kanada, Libya Rusya’dan tutunda,
dünyaya oldukça geniş bir coğrafyada ihracat gerçekleştiriyoruz.
Hobi denizcilikte Türkiye’de pazar
payının yüzde 75’ine sahibiz. 2014
yılında da yaptığımız makine, istihdam, tasarım ve Ar-Ge yatırımlarıyla pazar payımızı Türkiye’de
ve dünyada arttırmayı hedefliyo-
| 16 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
ruz.” dedi. Uzun yıllardır yüksek
modüllü askeri halatlar ve yat-yelken halatları ürettiklerini söyleyen
Kaya; “Geçtiğimiz yıl sonunda
gemi bağlama halatları, tank ve
römorkör çeki halatları, denizaltı
bağlama halatları, insansız hava
uçakları için platform halatları ve
amaca özel halatlar üretebilmek
için İtalya ve Almanya’da yer alan
üreticilerden yeni makineler alarak 1.5 milyon Euro’luk yatırım
yaptık. Böylece Savunma Sanayine yeni ürünler sunmuş, ticari
denizcilik sektörüne ise üretici
pozisyonunda giriş yapmış olduk.”
diyerek 2013’te yapılan yatırımlar ile 2014’te hizmet verdikleri
birçok sektörün halat ihtiyacını
karşılamaya devam edeceklerini
belirtti.
Bugüne kadar birçok sosyal sorumluluk projesinde yer alan
Kaya Ropes’in, sponsor olduğu
ve desteklediği organizasyonlar
ise şöyle:
2009 yılı sonunda, İstanbul Yelken
Kulübü’nün (İYK) Türkiye Açıkdeniz Yarış Kulübü (TAYK) ile
birlikte geliştirdiği “One Design
Yarışları”na sponsor oldu. Ayrıca
aynı projede yer alan 11 teknelik
filonun da halat sponsoru olarak,
halat anlamında teknelerin yarış performansının eşitlenmesini
sağladı. Aynı yıl 470 Dünya Şam-
piyonası’nda Hırvat Yelkenciler
Sime Fantela ve Igor Marenic’e,
halat sponsoru oldu. İlk defa
Türkiye’de üretilen halatlarla yarışa katılan ekip, yarıştan Dünya
Şampiyonu olarak ayrıldı. 2010’da
İstanbul Yelken Kulübü tarafından
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün
himayesinde organize edilen
Cumhurbaşkanlığı Kupası kapsamında Türkiye’de ilk kez Kaya Ropes Match Race Yarışı düzenlendi.
2010 yılında ise İstanbul Yelken
Kulübü’nün gerçekleştirdiği Platu
25 tekne yarışlarının da hem tekne hem de halat donanımı anlamında ilk destekçisi Kaya Ropes
oldu. 2011’de ilk defa Türk yelkencisi olarak solo Atlantik aşırı
Minitransat’ı gerçekleştiren Tolga
Pamir’in 2012 ve 2013 yılında da
ana sponsoru oldu. 2012 yılında
vizyona giren Fetih 1453 filminin
halat sponsoru oldu. Gemilerde
ve gemilerin Haliç’e indirildiği
sahnelerde kullanılmak üzere,
10-44 mm kalınlıkları arasında
tam 1.250 kg özel lif halat ördü.
2014’te de Naviga Cup’ın alt sponsoru oldu. Aynı zamanda Dalış
Rekortmeni Milli Sporcu Şahika
Ercümen’in Mısır’da yapacağı antrenmanlarda kullanmak üzere halat ihtiyacı karşılandı. Ayrıca yıllardır irili ufaklı birçok teknenin
de halat sponsorluğunu yapmakta.
MART-NİSAN • | 17 |
7 DENİZ
Gemi
Seyir
İnşa
Güvenliği
“Verdiğimiz Hizmetler Vereceğimiz
Hizmetlerin Teminatıdır”
Tecrübeli, donanımlı Türk Deniz Komandolarından oluşan ekibi ile gemilere koruma
hizmeti sağlayan SEAL SAT, en riskli bölgelerden gemilerin güvenli bir şekilde geçmesini sağlayarak armatörlere, daha güvenli, uygun maliyetli ve kaliteli hizmet sunuyor.
| 18 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
Gemi güvenliği konusunda başarılı işlere imza atan SEAL SAT Uluslararası Gemi Güvenlik Hizmetleri, Türk firmaların yanı sıra uluslararası alanda adı duyulmuş SAMI ve ICOC üyesi, Liberty sigortadan General Liabiliy
sigortası olan bir gemi güvenlik şirketidir. SEAL SAT, tecrübeli, donanımlı
Türk Deniz Komandolarından oluşan ekibi ile uluslararası geçerliliği olan
standart operasyon prosedürlerini uygulayarak gemilere koruma hizmeti
sağlıyor. Firma, Yemen, Mısır, Sri Lanka, Oman, B.A.E., Kenya, Mozambik,
Gana, Mauritus devletlerinden özel güvenlik hizmeti alarak, akreditasyon
çalışmalarına devam etmektedir.
D
enizde seyir güvenliği
konusunda çok seçici
olduklarını ifade eden
SEAL SAT Genel Müdürü Erkan Balcı; “Guard personelini, Türkiye’nin göz bebeği olan
seçkin SAT Komando emeklilerinden oluşturuyoruz. Onlarında
tüm belgelerini tamamlamalarını
sağlıyoruz. Hem daha önce askeriyeden donanımlı olmaları, hem
de sonrasında bölgede çok tecrübeli olmalarından dolayı özellikle
de Türk Armatörlerimizin Gemilerinde uyum sorunu yaşamadıkları için çok başarılı oluyorlar.
Biz SEAL SAT olarak buna özen
gösteriyoruz. Müşteri memnuniyeti ve gemilerin güvenliğini yüzde yüz sağlamak bizim için çok
önemli ve bunu da başardığımızı
düşünüyoruz. Hizmet verdiğimiz
firmalardan aldığımız dönüşler
hep bu doğrultuda.” dedi.
“Farkımız, personel konusunda
seçici olmamızdandır”
Personel konusunda seçici olmalarının SEAL SAT’ı bir adım daha
öne çıkardığına dikkat çeken Balcı; “İnsan kaynaklarımıza müracaat eden Guard Personeli hizmeti
verebilmek için dünyanın birçok
yerinden bize başvuruda bulunan
insanlar var. Birçok firma, yabancı
firma olmasına rağmen (örneğin
İngiliz firması Hintli bir guard
çalıştırabiliyor) guard hizmeti
sağlıyor. Bu da zaman içerisinde
personel kaynaklı bazı problemler
yaşandığında o firma hakkında
olumsuz sonuçlar doğuruyor. Biz
bu duruma çok dikkat ediyoruz.
Yani doğru personelle en iyi hiz-
Erkan Balcı
Seal Sat
| Genel Müdür
Erkan Balcı Kimdir?
SAT (Sualtı Taarruz) Komandosu Taarruz Uzmanı
Girişimci Mentoru
Erkan Balcı, 1980 yılında denizcilik sektörüyle tanıştı ve 1984 yılında Deniz Kuvvetleri’ne adım attı. 1986 yılında “SAT Özel
İhtisas” kursunu başarıyla bitirdi. 19861995 yılları arasında SAT Komutanlığı’nda
planlamacı, idareci, icracı olarak aktif görev
yaptı. Helo Master, Paraşüt, İlk yardım, Öğretim Tekniği, İHK, TKY, Yakın Dövüş, Yangın,
Search & Rescue Instructor Specialty, Nitrox
Instructor, Stres & Rescue Instructor, STCW
kursları gördü. 1996 yılında SAT Eğitmeni
oldu. Subay ve Astsubaylardan oluşan SAT
kursiyerlerine Atış, Tahrip, Dalış, Paraşüt,
Kapalı Mahal Harekâtı, İlkyardım, Hayatı
İdame ve Kara Harekâtı eğitimleri verdi.
Yurtiçi ve yurtdışında sayısız özel operasyon, özel görev, arama-kurtarma, gizli
operasyon, eğitim ve tatbikatlara katıldı.
Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi(Lisans) mezunu olan Erkan Balcı 2006 yılında
emekliye ayrıldı ve arama kurtarma üzerine
kendi şirketini (Candarsat Arama Kurtarma
ltd.Şti) kurdu. Daha sonra gemi güvenliği
üzerine SEAL SAT Uluslar arası Gemi Güvenlik Hizmetleri Anonim Şirketini kuran Balcı,
evli ve iki çocuk babasıdır.
meti vermeye çalışıyoruz. Tabi
dikkat ettiğimiz konular, bize gelen işler arasında geminin aldığı
yük, boyutu, sürati, daha önceki
backgraund’ını hepsini araştırıyoruz. Bu anlamda fiziki güvenliğin
de sağlanmış olmasına dikkat ediyoruz. Zaten armatörlerde artık
bunu görüyor, biliyor ve kendi
gemilerinde önlemini alıyor. Gemilere riskli bölgelerden geçmeden önce tel örgü çekiliyor. Hatta
lombuzlar çeliklerle kapatılıyor.
Yani bir saldırı anına karşı tüm
önlemler alınıyor. Guard yüzde
100 çözüm sağlar, korsanın gemiye çıkmasına yüzde 100 engel olur
ama yine de her türlü önlemi de
alıyoruz. Gemilerin panik odaları
vardır. Orada belli bir süre hayatlarını sürdürebilecekleri yapıda
tüm şartlar sağlanır. Gemide, bir
saldırı anında sadece bizim guard’larımız güvertede bulunur ve
onlarda bu konuda çok profesyonel oldukları için hiçbir şekilde
gemiye korsanların çıkmasına izin
vermez.” açıklamasında bulundu.
Bir firma 50 kadar SAT personeli
istihdam ettiği zaman bunun firmaya çok büyük bir mali yansıması olduğuna dikkat çeken Balcı;
“Guard ücretleri de oldukça yüksek. Eğer siz o guard’ı bünyenizde
bulundurup
çalıştıramazsanız,
(sürekli göreve gönderemezseniz)
bu firmaya büyük maliyet yükler.
Çünkü bu piyasada her masraf
dövizle işler. Guard ücretinden,
silahların teminine kadar, sigortasından, akredite olunan derneklere kadar hep dövizle çalışılıyor. Bu
anlamda biz yaptığımız anlaşmalar ölçüsünde personel barındırı-
Emekli SAT Komandosu ve eğitmeni Erkan
Balcı tarafından 2005
yılında CANDARSAT
Arama Kurtarma Limited Şirketi’nin devamı
olarak kurulan SEAL
SAT Uluslararası Gemi
Güvenlik Hizmetleri
A.Ş., İstanbul merkezli
bir gemi güvenlik
şirketidir. SEAL SAT,
Uluslararası Deniz Güvenliğinin en üst kuruluşu olan ve dünya
çapında kabul gören
“Security Association for the Maritime
Industry” (SAMI) ve
Genova-İsviçre’de bulunan “Deniz Güvenliğinde Uluslararası Etik
Kurallar” (ICoC) (The
International Code of
Conduct ) ile Deniz Ticaret Odası kuruluşlarına akreditasyonunu
tamamlayarak kurumsal kimliğe kavuşmuş
bir firmadır.
MART-NİSAN • | 19 |
7 DENİZ
Seyir Güvenliği
yoruz. Bu da sürekli değişkenlik
gösteriyor.” diyerek bunun yanı
sıra part-time işler de aldıklarını
sözlerine ekliyor.
AdenSomali–Umman-Hint
Okyanusu- Afrika’nın Güneyi ve
Batısı riskli alanlar
SEAL SAT olarak riskli bölgede
ve Türkiye’de konuşlandıkları için
buradan kalkan gemilere hizmet
verdiklerini belirten Balcı; “Türkiye’den kalkan gemiler örneğin
Uzakdoğu’ya gidiyorlarsa orada
riskli olan bölge Kızıldeniz-Eritre’nin altında başlıyor ve Aden
Bölgesi’nde yoğunlaşıyor. Somali
–Umman bölgelerinde ise bu risk
yoğun bir şekilde artıyor. Ayrıca
Arap Denizi, Hindistan ve Sri Lanka’ya kadar bir tehdit söz konusudur. Bu bölge çok büyük, geniş ve
riskli bir alandır. Eritre’de başlayan
güvenlik hizmetimiz Hindistan’da
ya da Sri Lanka’da son bulabiliyor.
Geminin güvenli bir şekilde teslimi yapıldığında personelimiz dönüyor. Riskli alan geçilene kadar
guard gemide bulunur, riskli alan
geçişi bittiğinde geminin güzergahındaki ilk limanda personelimiz
indirilir ve Türkiye’ye ilk uçakla
dönüşü sağlanır. Riskli bölge geçildikten sonra personelin gemide
| 20 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
kalmasına gerek kalmıyor. Türkiye’den kalkan gemilerde ise gidişli
dönüşlü seferler oluyor.” dedi.
Avrupalı firmalarla Türk firmaları arasında fark yok
Balcı, Türkiye ve Avrupalı güvenlik firmaları arasındaki farklar
konusunda ise şöyle bir açıklama
yaptı: “Avrupalı güvenlik firmaları
ile Türkiye’deki firmalar arasında
kalite açısından bir fark yoktur.
Hatta Türkiye kalitede bir adım
önde diyebiliriz. Çalıştırdığımız
personelin tecrübe ve eğitimini
çok iyi bildiğimiz için bizim firmalarımızın daha kaliteli olduğuna inanıyoruz. Sebebi de şu,
Avrupalı firmalar ile Türkiye’deki
firmaların akredite olduğu dernekler ya da yaptırdığı sigortalar
zaten aynı ve standarttır. Teknik
anlamda da bu konuda son derece
deneyimli personelimiz olduğu ve
bu işin temelinden geldiğimiz için
Teknik anlamda alınabilecek tüm
önlemleri alıyoruz. Bu yüzden
verdiğimiz hizmetler vereceğimiz
hizmetlerin teminatıdır diyoruz.
Şu an birkaç firma ile çalışıyoruz.
Bunun yanı sıra birçok firma ile
görüşmelerimiz sürüyor. Fakat
Türk armatörlerimizin yüzde 95’i
ile İngiliz ve Amerikalı Gemi
Güvenlik firmaları çalışıyor. Tabi
yaptığımız girişimlerin sonuçlarını zaman içerisinde alacağız diye
düşünüyorum. Armatörlerimiz
bize döndükleri zaman pişman
olmayacaklar.” açıklamasını yaptı.
Açık alan spor eğitimleri sürüyor
SEAL SAT gemilerin güvenliğini sağlamanın yanı sıra her türlü
sualtı işlerinde arama kurtarma
faaliyetlerinde yer almakta. Ayrıca
“SURVİVAL “ adı altında açık alan
spor eğitimleri bölümü mevcut.
Sarpaş Grubu’nun girişim savaşçıları adı altında başlattığı eğitimlere partner firma ve eğitmen olarak destek veriyoruz diyen Balcı;
“ Ülkemize yeni yeni girişimciler
yetiştiriyoruz. Şu an ikinci dönem
kursiyerler eğitim alıyorlar.ilk dönem de 13 arkadaşımız mezun
oldu ve şirket kurdular. Onlar bu
ülkeye katkı sağlayacaklar. İkinci
dönemde de yine 20 arkadaşımızın bu başarıyı göstereceğini umuyorum.
“Güvenli rota SEAL SAT aracılığı ile her zaman hizmete hazırız”
Son olarak Balcı şu ifadelere yer
verdi: “Ben 7deniz Dergisi’nin
desteği ve aracılığı ile armatörlerimize (ki hepsine ulaşabileceğimizi düşünüyorum) şunu iletmek
istiyorum. Çözüm ortağı olarak
birlikte çalıştığımız sürece bizden istifade ettikleri zaman daha
güvende olacaklarını düşünüyorum.” diyen Balcı, şirketin parolası olan ‘Güvenli rota SEAL SAT
aracılığı ile her zaman hizmete hazırız’ diyerek sözlerini noktaladı.
MART-NİSAN • | 21 |
7 DENİZ
Röportaj
11 adet rıhtımı ile hizmet
veren limanın son dönem
faaliyetleri ve gelişmeleri
üzerine bilgi almak için görüştüğümüz Port Akdeniz
Antalya Limanı Genel Müdürü Özgür Sert, sorularımızı yanıtladı.
Özgür Sert
Port Akdeniz Antalya Limanı | Genel Müdür
500.000 TEU’luk Kapasiteli ve
Çok Amaçlı Bir Liman
‘Port Akdeniz’
500.000 TEU’luk kapasiteye sahip olan Port Akdeniz Limanı, 2013
yılını yaklaşık 220.000 TEU ile kapattı. Kapasitesinin yarısını bile kullanamayan liman, şu anki personel kadrosu ve ekipman parkı ile çok
rahat bir şekilde hizmetlerini sürdürmekte.
| 22 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
2
001Port Akdeniz Antalya Limanı’nın çok amaçlı bir liman olduğunu
biliyoruz. Öncelikle hizmetleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?
Port Akdeniz-Antalya Limanı,
tek bir iskeleden oluşan ve sadece belirli tip yüklere hizmet
verebilen birçok limanın aksine,
tam anlamıyla bir limandır. Yolcu gemilerine, konteyner gemilerine, dökme kargo gemilerine,
genel ve proje kargo gemilerine,
askeri gemilere, tanker gemilerine
ve motor yatlara 11 adet rıhtımı
ile hizmet vermektedir. Bununla
birlikte mermerinden, yaş meyve
sebzesine, rulo kağıdından, orman ürünlerine kadar, her türlü
yükün limanımız içinde elleçlemesi yapılmaktadır.
Limanın bölgedeki trafiği rekor
derecede artırması çok konuşulmuştu. Kuruluştan bugüne ka-
dar yaşadığınız değişimler neler
oldu?
Başarı, tamamen bir ekip çalışmasının sonucudur. Bu bağlamda işe
öncelikle, saha ve idari kısımdaki
personel kadromuzu neredeyse
tamamen yenileyerek başladık.
Türkiye’nin limancılık alanında
gelişmiş hemen her bölgesinden
işinin ehli personeli kadromuza
kattık. Personel yatırımımız 2014
yılında da devam edecektir.
Bununla birlikte Antalya Lima-
nı’nın eskiden kalma zihniyetini
de; Antalya, Isparta, Burdur, Denizli, Konya ve Afyon gibi, ithalat ve ihracatlarını limanımızdan
gerçekleştiren neredeyse bütün
firmaları yerinde ziyaret ederek,
liman işletmemizi ve yönetim
anlayışımızı kendilerine anlatarak yaklaşımımızın artık müşteri
odaklı olduğunu ifade ettik. Takip
eden süreçlerdeki duruşumuzla
da ne kadar tutarlı olduğumuzu
kanıtlamış olduk. Halihazırda
devam eden altyapı ve ekipman
yatırımları ile müşteri memnuniyetini de en üst seviyeye taşımayı
başardık.
Kuruluşta mikro düzeyde iyileştirmeler yapıldığını biliyoruz
fakat limanın kapasitesi bu sıradışı yoğunluğa cevap verebildi
mi? Şu anki kapasite durumunuz
nedir?
Limanımızın kapasitesi 500.000
TEU’dur ve 2013 yılını yaklaşık
220.000 TEU ile kapattık. Yani
henüz kapasitemizin yarısını
bile kullanamamaktayız. Şu anki
personel kadromuz ve ekipman
parkımız ile çok rahat bir şekilde
hizmet verebilmekteyiz. İhracatçılarımıza destek olabilmek amacıyla 7 gün 24 saat ve herhangi bir
ekstra ücret almadan, liman dolum/boşaltım ile gemi hizmetleri-
ni liman işletmemizde veriyoruz.
İhracat olacak dolu konteynerler
için sahalarımızda yeterli serbest
süre imkanı da tanıyoruz. Ancak
haftanın her gününe eşit dağıtılmayan yüklemeler, evrak ve ödemelerin yetiştirilememesi, nakliye
kaynaklı sıkıntılar, depolardan
gönderilen taşların karışık olması
vb. birçok sebepten dolayı haftanın sadece birkaç günü zaman
zaman yoğunluk yaşanmaktadır.
Zaten bu durumun da, liman işletmesinin kapasitesi ve yeterliliğiyle
hiçbir ilgisi yok.
Liman içi operasyonlarda maksimum seviyede verim prensibiyle
çalışıyorsunuz. Makro düzeyde
yaptığınız çalışmalardan da söz
edebilir misiniz?
Ticaret odaları, ihracatçı birlikleri,
dernekler, sivil toplum örgütleri,
üniversiteler, basın yayın organları, resmi kurum ve kuruluşlar ile
sürekli temas halindeyiz. Antalya’mız ve bölge ticareti konumuz
olduğu için, bu noktada birlikte
hareket etmeye özen gösteriyoruz.
Bununla birlikte sportif, kurumsal
ve sosyal organizasyonların da hemen hepsinde mümkün olduğunca yer almaya çalışıyoruz.
Liman, konumu itibariyle sadece
Antalya ilini değil çevre ildeki pek
çok sanayi ve turizm merkezlerini
de hareketlendirmiş olmalı.
Kesinlikle öyle. Özellikle Isparta
ve Burdur illerimizin hareketleri,
gözle görülür seviyede arttı. Çünkü hemen yanı başlarında yer alan
Port Akdeniz-Antalya’dan, dünyanın bütün noktalarına ihracat
yapabilme imkanları var. Eskiden
sadece 3 adet konteyner armatörünün konteynerleri limanımızda
elleçlenirken, 2013 yılı sonu itibariyle bu sayı 10’a ulaşmıştır.
Üzerinde durduğunuz en önemli konulardan biri de kruvaziyer
turizmi. Bu konuda mevcut durumu ve gelecek planlarınızı anlatabilir misiniz?
Bildiğiniz üzere kruvaziyer turizmi, bir bölge için oldukça önemlidir. Çünkü kruvaziyer gemi ile
gelen yolcular, herşey dahil otel
konseptindeki turistlerden farklı
olarak, daha üst seviye bir profile
sahiptir. Geldikleri bölgeyi gezmeyi, alışveriş yapmayı, restoran/
cafelerde yeme-içmeyi severler ve
gittikleri bölgelere yüklü miktarda
döviz bırakarak, bölge esnafı ve
ticaretinin gelişimine büyük katkı
sağlarlar. 2013 yılı itibariyle toplam 170 bin kruvaziyer yolcusu
limanımızdan geçti. Gerçekleştirmiş olduğumuz yatırımlar ve yoğun yurtdışı tanıtımları ile 13 bin
kruvaziyer yolcusundan bu nok-
Türkiye’nin gelişme potansiyeli en
yüksek limanları
arasında ilk sıralarda yer alan
Port Akdeniz,
kruvaziyer limanı,
konteyner limanı,
dökme yük ve marinayı içeren çok
amaçlı bir limandır.
Türkiye turizmi ve
ticareti açısından
hızlı bir gelişim
gösteren ve her yıl
milyonlarca yabancı turisti ağırlayan
Antalya’da, 136 bin
m2 alan üzerine kurulan Port Akdeniz
Limanı, İzmir-Mersin arasındaki
yaklaşık 700 deniz
millik kıyı şeridi
üzerinde, en büyük
organize merkez
olma özelliğini
taşımaktadır.
MART-NİSAN • | 23 |
7 DENİZ
Röportaj
| 24 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
talara kadar geldik. 2011 yılında,
Seatrade Cruise Shipping Convention’da “En İyi Gelişme Gösteren Terminal Tesisleri Ödülünü”
de alarak başarımızı, tüm dünya
genelinde tescillemiş olduk.
2014 yılının ilk yolcu gemisinin
gelişi öncesinde, yeni yatırımlarımız da halihazırda devam etmekte
olup, ödül almış olan yolcu terminalimizi çok daha şık bir hale getirmiş olacağız.
‘İhtisas gümrükleri sorununun
çözümü şart!’
Antalya’da ihtisas gümrüklerinin bulunmaması bölgenin
önemli ihtiyaçlarından biriydi
ve siz bazı ihtisas gümrükleri
için girişimlerde bulundunuz.
Son durum nedir?
Doğrudur, ihtisas gümrükleriyle
ilgili çalışmalarımız devam etmektedir. Çünkü bu konu, bölge
ticaretinin şekline yön verecek
çok önemli bir husustur. İhtisas
gümrüklerinde öngörülen değişikliklerin gerçekleşmesi durumunda, Antalya ilimizin ticaret
hacmi doğrudan etkilenecek ve
büyüme yönünde eğilim gösterecektir. Bildiğimiz gibi Antalya ilimizin ihracatı, ithalat oranından
çok daha yüksektir. Bu noktada
dikkat edilmesi gereken en önemli husus, limandan dolu ihraç
edilen konteynerlerin geriye boş
olarak gelmesi ve bu bağlamda
Antalya’ya uğrak yapan konteyner
armatörleri de ihracat navlunlarını, boş gelen konteynerlerin
navlunlarını da ekleyerek hesap
etmektedir. Bu durum, ihracatını
Antalya’dan yapan sanayicilerimize maliyet olarak yansımaktadır.
Akdeniz Bölgesi’nde ithalatı belirli bir sevide arttırmak, ihraca-
tın da önünü açacaktır. Navlun
fiyatları buna bağlı olarak düşecek
ve ticaret hacmi genişleyecektir.
Bölgenin ticaret hacminin genişlemesi, doğru orantılı olarak bölgede istihdamı da arttıracaktır.
Ayrıca şu anki mevcut durumda
diğer bölgelerden ithal edilen bu
ürünlerin Antalya’ya ulaşması
ayağında ekstra taşıma maliyetleri oluşmakta ve bu durum dolaylı
yoldan karayolu trafiğine de zarar
vermektedir. Bu noktada öngörülen, ithalatı arttırmak gibi gözükse
de aslında var olan mevcut ithalatı, diğer bölgelerden, buna daha
çok ihtiyacı olan Akdeniz Bölgesine kaydırmak temel hedeflenen
konudur. Antalya Deniz Ticaret
Odası, Antalya İhracatçılar Birliği,
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası,
Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı,
Gümrük Müşavirleri Deneği ve
Port Akdeniz-Antalya Limanı
olarak, ihtisas gümrükleri sorununun çözülebilmesinin, Antalya
ilinin mevcut kapasitesini arttıracağı konusunda hemfikir. Batı
Akdeniz Gümrük ve Ticaret Müdürlüğü ve Antalya Havalimanı
Gümrük Müdürlüğü’nün mobilya, tekstil, porselen ve seramikten
sofra ve mutfak eşyası konusunda
“ihtisas gümrüğü” olarak belirlenmesi konusunda gerekli düzenlemelerin acil olarak yapılması
önem arz etmektedir.
Antalya’nın turizm kadar önemli yanlarından biri de ülkenin yaş
meyve ve sebze üretim merkezlerinden birisi olması. Bu konuda
bölgeye Port Akdeniz olarak ne
gibi avantajlar sağladınız?
Bu konuda inanın çok çalıştık. Yaş
meyve sebze ihracatının gerçekleştiği Reefer(Soğutmalı) kontey-
nerler için, limanımıza çok büyük
alt yapı yatırımları yaptık. Bu
konteynerleri taşıyacak olan gemiler için yanaşma ve operasyon
önceliği tanıdık. Limanımızda bu
yüklere verilen hizmetler için, tarifemizin neredeyse 1/3’i fiyatlar
vererek, Türkiye’deki en düşük tarifeyi sunarak, bu işin hayata geçebilmesi adına büyük destek olduk.
Aynı şekilde limanımıza uğrak yapan MSC ve ARKAS armatörleri
de büyük çaba harcayarak, bu işe
özel ilave gemi seferleri koydular.
Bu büyük çabaların sonucunda
konteyner gemileri ile YMS ihracatı nihayet limanımızdan başladı,
ancak henüz istenilen seviyelerde
değil tabi ki. Firmaların zamanla,
çok daha ucuz, çok daha modern
ve ürünlerini kaliteli bir şekilde
bozulmadan gönderebildiği denizyolu taşıma şekline geçerek, bu
işin oturacağına inanıyoruz. Tüm
dünya, daha modern ve ucuz olan
bu yöntemi kullanıyor zaten.
Bunca yoğun bir bölgede şüphesiz en önemli sorunlardan biri de
depolama alanlarının ihtiyaca
cevap verebilmesidir. Bu konuda
Port Akdeniz’in durumu nedir?
Bu hususta maden ihracatçılarımıza destek olabilmek amacıyla,
çok büyük bir yatırım ile 2013
senesinin ilk çeyreğinde, limanımızın hemen yanındaki 20 dönümlük sahayı ıslah ederek; vinç,
forklift, kantar, ekipman ve personel yatırımı yaparak, blok/kasalı/bundle mermer depolama alanı
haline getirdik. Şu an 2,6(dolar)/
Ton+Kdv gibi bölgedeki en düşük fiyat ile ihracatçılarımıza 7/24
depolama hizmet vermeye devam
etmekteyiz.
MART-NİSAN • | 25 |
7 DENİZ
Atilla Yıldıztekin
Lojistik Yönetim
Danışmanı
Makale
Taşımacılıkta ürünlerin, iki nokta arasında kara, deniz, demiryolu hatta havayolunu birlikte kullanarak taşınması olan intermodal taşımacılık ülkemizde de konuşuluyor artık.
| 26 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
Denizi, Karayoluna ve
Demiryoluna Bağlamak
K
üreselleşmenin durdurulamaz etkisiyle
dünya ticareti hızla
büyümekte. Ekonomik gelişmeler, ölçek büyüklükleri ürünlerin fiyatlarını ucuzlatıyor
ve küresel rekabetin de etkisiyle
artık daha fazla tüketiyor, daha
fazla üretiyor ve daha fazla taşıyoruz. Ürünlerimizi daha büyük
gemilerle, daha uzun trenlerle
taşıyor ve daha büyük depolarda
elleçliyoruz. Büyüyen ölçek, küreselleşen ticaret, artan rekabet, lojistik hizmetlerde de yeni sistemlerin uygulanmasını gerektiriyor.
Daha büyük gemiler inşa ediliyor.
Bu gemilerin yanaşması için artık
su derinlikleri arttırılmış, rıhtım
uzunlukları büyütülmüş, dolayısıyla arka alanları geniş limanlara
ihtiyacımız oluyor. Daha büyük
gemilerde, daha fazla sayıda konteyner, içleri yük dolu, sürekli hareket halinde... Limanlarda artık
daha büyük vinçler çalışmakta.
Saatte elleçlediğimiz konteyner
sayısı ikiye katlanmış durumda.
Full otomatik, gece gündüz çalışacak konteyner terminallerinden
söz etmeye başladık. Gemilerden
indirdikleri ürünleri el değmeden,
doğrudan depolara taşıyabilen
sistemler söz konusu. Daha fazla
sayıda ro-ro gemisi sefer halinde,
özel ro-ro terminalleri inşa ediliyor.
Demiryolları da bu gelişmeden
payını almış durumda. Raylar
üzerindeki katarlardaki vagon
adetleri ve kapasiteleri büyütülmüş. Trenler daha hızlı gidiyor,
hatta yüke özel demiryolu hatları
konuşulmaya başlanmış. İstasyon-
lardaki elleçleme alanları genişletiliyor, transfer süreleri kısaltılmış
özel vagonlar iş yerlerine, hatta
depolara kadar döşenen demir
yolları ile adresten adrese mal taşımasını sağlıyor. Demiryolları
artık limanların vazgeçilmez bir
parçası halinde. RoLa taşımacılığı
yaygınlaşmış hatta karayolu taşımacılığının zorlaştırılması yolu ile
teşvik bile ediliyor.
Otoyollar ve güçlendirilmiş duble yollar limanlara ve demiryolu
istasyonlarına bağlanmış, yurtiçinde denize uzak endüstriyel
alanlarda konteyner terminalleri
oluşturulmuş ve gerek dolu, gerekse boş konteynerler buralarda
stoklanmakta. Karayolları üzerinde trafik hızı artmış. Daha hızlı
sefer yaparak aylık sefer adetlerini
yükseltiyor ve maliyetlerimizi in-
diriyoruz. Bir çekiciye birden fazla treyler eşlik ediyor ve çalışma
tempomuz artıyor.
Bütün bunlar geleceğin en popüler
işi olacak “Kombine taşımacılığın”
veya “Intermodal taşımacılığın”
ayak sesleri olarak karşımıza çıkıyor. AB’de taşımacılığın ve lojistiğin düzenlenmesini amaçlayan
intermodal taşımacılığın gelişmesini hedeflemekte ve bu amaçla
taşıma yöntemlerinde önerilerde
bulunmakta. Taşımacılıkta ürünlerin, iki nokta arasında kara, deniz, demiryolu hatta havayolunu
birlikte kullanarak taşınması olan
intermodal taşımacılık ülkemizde
de konuşuluyor artık.
İntermodal taşımacılığı, kombine taşımacılığı hatta multimodal
taşımacılığı kullanmak için öncelikle terminoloji karmaşasını çözmemiz gerekiyor.
Intermodal, Multimodal ve Combined Transport’un, UN (Birleşmiş Milletler) ve ECMT (Eurpoen Conferance of Minister of
Transportation) tarafından kabul
edilmiş tanımlamalar… Bu üç terim her ne kadar ülkemizde aynı
anlamda kullanılmaktaysa da birbirinden farklı içeriklere sahip.
Intermodal taşıma tek yüklemeyle ve aynı taşıma birimi içinde
ürünlerin ellenmeden, birden çok
taşıma yöntemleri ile taşınması olarak tanımlanmakta. Bunda
konteyner taşımacılığı veya treylerin hiç açılmadan kara yolu, demir
yolu veya deniz yolu ile taşınması
kastedilmekte. Hedef yüklemede
ağzı kapatılan ünitenin teslim yerinde açılmasıdır. Boş konteynerin, boş treylerin içinde bir ürün
olmadan taşınmasına, içlerinde
ürün olmadığı için intermodal adı
verilememekte.
Multimodal taşıma ise ürünlerin
en az iki farklı taşıma yöntemi
ile taşınması olarak tanımlanmış.
Birleşmiş Milletler Uluslararası
Multimodal Taşımacılık konvansiyonunda da bu tanıma, bir ülkeden farklı bir taşıma sistemi ile
yüklenip diğer ülkeden başka bir
taşıma yöntemi ile teslim edilmesi eklenmiştir. Bu tanımla intermodal taşımacılık multimodal
taşımacılığın özel bir uygulaması
haline gelmiştir.
“Combined Taşımacılık” günlük
kullanımımızla “Kombine Taşımacılık” ise önce intermodal taşımacılık şeklinde anlaşılmış ise
de daha sonra ECE tarafından 19
numaralı tavsiye kararı ile kombine taşımacılığın enerji harcayan
bir taşımacılık yöntemi ile enerji
harcamayan diğer yöntemin birlikte kullanımı şeklinde açıklaması yapılmıştır. Ro-Ro gemisine
yüklenen kamyonların veya RoLA
sisteminde trene yüklenen kamyonların durumu bu açıklamaya
girmektedir.
Avrupa birliği nakliye politikası olarak kombine taşımacılığı,
“Başlangıç noktası ve bitiş noktası mümkün olabildiğince az
miktarda karayolu ile yapılmak
üzere ürünlerin tren veya su üzerinden taşıması şeklinde yapılan
intermodal taşımacılık” şeklinde
tanımlamaktadır. Intermodel taşımacılığın aktif hale gelmesi için
denizyolu taşımasının demir yolu
taşımasına ve karayolu taşımasına
bağlanması gerekmekte. Bu amaçla inşa edilmiş limanlar ve lojistik
köyler sağlanmalı.
Demiryolu taşımasının Intermodal taşımaya adaptasyonu
için;
1-Demir yolu taşımasının
canlandırılması, limanlara ve
sanayi bölgelerine demiryolu
bağlantısı yapılması,
2-Demir yolu taşımacılığının
emniyetinin sağlanması, normal ve hızlı trenler için birlikte çalışabilecek düzenlemeler
yapılması,
3-Kullanıcıların haklarının ve
hizmet kalitesinin arttırılması, gecikme ve aksaklıklarda
sorumluluğu taşımak,
4-Sözleşmelerde şeffaflığı sağlayıp taşımaların aktarmalarını basitleştirmek hedeflenmekte.
Deniz ve suyolları taşımasında;
1-Deniz otoyollarının oluşturulması için gereken alt yapının sağlanması, liman kapasitelerinin arttırılması,
2-İdari ve gümrük formalitelerini azaltarak deniz taşımacılığını diğer taşıma yöntemleri
ile bağlamak,
3-Deniz taşımasının güvenliğini kontrol etmek ve arttırmak,
4-İç sularda kontrol, güvenlik
ve belgelendirmeyi kontrol etmek gibi konulara ağrılık vermemiz gerekiyor.
Intermodal, Multimodal ve Kom-
“Combined Taşımacılık” günlük
kullanımımızla
“Kombine Taşımacılık” ise önce
intermodal taşımacılık şeklinde
anlaşılmış ise de
daha sonra ECE
tarafından 19
numaralı tavsiye
kararı ile kombine
taşımacılığın enerji
harcayan bir taşımacılık yöntemi ile
enerji harcamayan
diğer yöntemin
birlikte kullanımı
şeklinde açıklaması yapılmıştır..
bine taşımacılığın geliştirilmesi
bu çalışmaların sonucuna bağlı.
Amacımız, taşımacılığın kontrol
altında, kayıtlı olarak, kara yol-
MART-NİSAN • | 27 |
larının yükünü azaltarak, çevre
kirliliğini hafifleterek, güvenli ve
ekonomik bir şekilde sağlanması
olacak. Bu hedefe ulaşmamız için
tüm altyapı eksikliklerinin giderilmesi, çıkabilecek problemlerin
çözülmesi gerekiyor. Yapacak çok
işimiz, yürüyecek çok yolumuz ve
çıkılacak çok yokuşumuz var.
7 DENİZ
Haber
Liman Güvenliğinde Güvenilir
ve Çok Yönlü Hizmet
Global know-how’ı yerel tecrübesi ile birleştirerek danışman kimliği ile
ön plana çıkan Securitas Türkiye, portföyünde yer alan firmalara güvenilir ve çok yönlü bir hizmet sunuyor.
| 28 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
F
aaliyete başladığı 2006
yılından bugüne kadar limancılık sektöründe özel
güvenlik hizmeti sunan
Securitas Türkiye, limancılık sektöründe ISPS Kod uygulanan 10
terminalde toplam 239 personeli ile çalışmalarını sürdürmekte.
Securitas Türkiye, aynı zamanda Securitas Avrupa bünyesinde oluşturulan “Securitas AB.
Maritime&Logistics Forum” adı
altında bir platformun da üyesidir. Bu platform, liman ve lojistik
güvenliğine ilişkin global bilgi
aktarımının sağlandığı değerli bir
oluşumdur. “Securitas AB. Maritime&Logistics Forum” 2005’ten
bu yana faaliyet göstermekte ve
şu anda 16 ülkeden üyesi bulunmaktadır. Türkiye olarak 2007’den
bu yana bu platformun üyesi olan
firma, platform kapsamında, uluslararası projeleri takip edebiliyor,
üyeler ile bir araya gelerek yenillikler hakkındaki bilgileri paylaşıyor, geliştirilen yeni ürün ve hizmetlere yönelik bilgi alışverişinde
bulunabiliyor.
Securitas Türkiye olarak şu anda,
limanlarda verilmekte olan güvenlik hizmetine katkıda bulunmak için PSMS (Port Security
Management System) (Liman Güvenliği Yönetim Sistemi) olarak
adlandırılan bir program hazırladıklarını belirten Securitas Türkiye Genel Müdürü Mete Yazman;
“Haziran 2014’te hayata geçireceğimiz bu program bir e-platforumdur. “Limanlar&Lojistik Segment” uzmanlarının hazırladığı
bu e-platform, limanlardaki risk
ve tehditlerin tanımlanabileceği
böylece bir risk analizinin yapıla-
bileceği bir platformdur. Bunun
yanı sıra, ISPS kod kapsamında
verilmesi gereken eğitimlerin yürütülmesi ve değerlendirilmesi,
ISPS koda göre yapılan uygulamaların; AEO, ISO 28.001, TAPA
ve C-TPAT standartlarına göre
de uygunluğunun kontrolü ve bu
standartların da sağlanabilmesi,
bu platforma üye olan limanlarda
meydana gelen olay/gelişmelerin
paylaşımı mümkün olabilecektir.
Platform 4 bölümden oluşuyor:
Risk Analizi Bölümü, Eğitim Modülü, Kurumsal Güvenlik Modülü
ve Bilgi Modülü’dür.” dedi.
Securitas Türkiye olarak Bilgi Liderliği misyonu ile her segmente
özel üst düzey eğitimler alınmasını sağladıklarını belirten Yazman,
personelinin uzmanlaşmasını sağlamak için, limanları faaliyetleri
doğrultusunda üç bölüm halinde,
‘Feribot ve Yolcu Terminalleri,
Konteyner Terminalleri ve Gaz&Petrol Terminalleri’ olarak ayırdıklarına dikkat çekti.
Mete Yazman
Securitas Türkiye | Genel Müdürü
“Limanlarda görev yapan personele, CoESS tarafından geliştirilen Liman Güvenlik Personeli
Eğitim Kılavuzuna uygun olarak
eğitimlerimizi planlıyor ve uyguluyoruz.”
AEO (Authorized Economic
Operator) standartlarına uygun
eğitimleri de verdiklerini açıklayan Yazman; “Bugün hala, U.S.A.
tarafından kullanılan C-TPAT ve
TAPA’ya alternatif olarak Dünya
Gümrük Birliği (WCO) kararları doğrultusunda Avrupa Birliği
tarafından geliştirilen AEO Güvenlik sertifikasyonunun gelişmesinde Securitas önemli bir rol oynamıştır. Securitas CoESS Liman
Güvenliği Komitesinin bir üyesi
olarak; güvenlik standartlarının
yükseltilmesi ve eğitim programlarının düzenlenmesi konusunda
aktif rol oynamaktadır.” dedi.
dığı şekilde; liman güvenlik planında belirtilen liman güvenliği
ile ilgili sorumluluklarını anlamalı ve kendilerine verilmiş görevleri
yerine getirebilmek için yeterli
bilgiye ve yeteneğe sahip olmalı
diyen Yazman; “Bu kapsamda, Securitas liman güvenliği alanında,
ISPS Kod uygulamalarının yanı
sıra çoğu ülke/yabancı şirket tarafından aranan ve bazen gereklilik
haline gelen C-TPAT, AEO, ISO
28.001 standartlarının oluşturulmasında da destek sağlıyoruz.
Uyguladığımız eğitimlerin yanı
sıra, özellikle mevcut iş ortaklarımız ve bu alanda faaliyet gösteren
firmaların yöneticilerinin katılımı
ile gerçekleştirdiğimiz “Masabaşı
Tatbikatları” ile personelimizin
güvenlik farkındalığını üst seviyede tutuyoruz. Ayrıca limanlardaki
güvenlik konusundaki riskleri,
ISPS kodları çerçevesinde belirtmek isteriz. Limanlarda göz önüne alınması gereken riskler ISPS
Kod Bölüm A 15.3 maddesinde
ayrıntılı bir şekilde tanımlanmıştır. Bu risklerin giderilmesi için
standart çözümler tabir edilmesi
yanlış olur. Her müşterinin mevcut durumuna göre güvenlik tedbirleri kurgulanmakta ve uygulanmaktadır.” dedi.
“C-TPAT, AEO, ISO 28.001 standartlarının oluşumuna destek
sağlıyoruz”
Liman tesisi güvenlik görevlisi ve
ilgili liman tesisi güvenlik personeli, ISPS Kod içinde de açıklan-
“Danışman kimliğimiz ile ön
plandayız”
Global know-how’ı yerel tecrübemiz ile birleştirerek ‘danışman’
kimliğimizi ön plana çıkarttıklarını belirten Yazman; “Porföyümüz-
deki firmalara ulusal tecrübelerimizi aktarabiliyor çok yönlü bir
hizmet sunabiliyoruz. “Güvenlik”
ihtiyaçlarını biz düşünüp yerine
getiriyor, müşterilerimizin bu konuda zaman ve emek harcamadan
kendi işlerine odaklanmasını sağlıyoruz. Böylece tesisin daha verimli çalışmasına katkıda bulunuyoruz.” diyerek şöyle devam etti:
“Hizmet odaklı bir şirketle çalışmayan liman yönetimleri, daha
uygun fiyatla hizmet aldıklarını
düşünebilirler ama bu konuya
kendi ayırdıkları zaman ve emeği
de göz önüne aldıklarında maliyetin hangi boyutlarda olduğu
daha net anlaşılabilir. Bunun yanı
sıra uygulanmakta olan uluslararası standartlara uygunsuzluk
nedeni ile limanın faaliyetlerinin
engellenmesi veya askıya alınmasının yaratacağı zarar da göz ardı
edilmemeli. Şöyle düşünelim; bir
Amerikan firması ile yürütülen
ticari faaliyet nedeni ile C-TPAT
denetimine maruz kaldınız ve bulunan eksiklikten dolayı limanın
güvensiz olduğu belirtildi ve o
firma ile bir daha çalışamadınız.
Böyle bir durumun yaratacağı
gerçekten büyük olacaktır. Bu tür
denetimler herhangi bir takvime
bağlı kalmaksızın örnekleme olarak yapılır. Bu şekilde bir müşterimizin denetimine biz de katıldık
ve o terminaldeki güvenlik tedbirleri “Eksiksiz” olarak tanımlandı
ve üç uygulamamız da “Best Practice” yani örnek uygulama olarak deklare edildi. Bu sonuç hem
müşterimizin bundan sonraki
operasyonlarını garanti etti hem
de bu tür bir sonucun sağlayacağı
imaj ile ticari faaliyetlerini geliştirmesine yardımcı oldu.”
Yazman son olarak, “Best Practice” olarak belirlenen hizmetlerinin ise yapılan C-TPAT denetiminde tüm prosedürlerin yanı sıra
Smart-M uygulamaları, kapıda
araç kontrolleri (Gigra cihazının
kullanılması) ve K-9 köpeği uygulaması olduğu bilgisini paylaştı.
“Uyguladığımız
eğitimlerin yanı
sıra, özellikle
mevcut iş ortaklarımız ve bu alanda
faaliyet gösteren
firmaların yöneticilerinin katılımı ile
gerçekleştirdiğimiz
“Masabaşı Tatbikatları” ile personelimizin güvenlik
farkındalığını üst
seviyede tutuyoruz. ”
MART-NİSAN • | 29 |
7 DENİZ
Kısa Kısa
DTO Üyeleri Arama Konferansı’nda Buluştu
İMEAK Deniz Ticaret Odası tarafından düzenlenen “Arama Konferansı” 7-9 Mart 2014 tarihlerinde Antalya
Cornelia Diamond Golf&SPA Oteli’nde gerçekleştirildi.
İMEAK Deniz Ticaret Odası tarafından düzenlenen
“Arama Konferansı”na; Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Suat Hayri
Aka, İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, Meclis Başkanı Cengiz Kaptanoğlu başta olmak üzere Yönetim Kurulu ve Meclis
üyeleri ile birlikte sektör basını katıldı. Türk denizcilik
sektörünün gelecek 10 yıllık vizyonunu belirlemek
amacı ile yapılan Arama Konferansı’nın ilk gününde
katılımcılar arasında ‘Beyin fırtınası’ gerçekleştirilerek planlamada düşünülmesi planlanan iki yüze yakın konu belirlendi.
Turkish Cargo’nun Tunus Seferleri Başladı
Turkish Cargo’nun, İstanbul – Trablus (TIP) – Tunus (TUN) – İstanbul kargo seferleri haftada 1 frekans
olarak planlanmış olup, 05 Nisan 2014 tarihi itibariyle uçuşlara başladı.
Turkish Cargo 105′den fazla ülkedeki, 49′u
kargo noktası olmak üzere 250′den fazla uçuş
noktasına, 9 kargo uçağının yanında Türk Hava
Yolları’nın 232 yolcu uçağının kargo kapasitesini de kullanarak hizmet vermektedir. Son
olarak İstanbul – Trablus (TIP) – Tunus (TUN)
– İstanbul kargo seferlerini haftada 1 frekans
olarak planlayan Turkish Cargo, 5 Nisan 2014
tarihi itibariyle bu uçuşlara başladı.
Uçuş ağının genişlemesi açısından en önemli
kargo havayollarından biri olan Turkish Cargo,
Afrika’da toplam 36 noktaya hizmet vermektedir. Kıtadaki 11. kargo servis noktası olarak
Tunus kargo uçağı seferleri ile Afrika için genişleme planlarını sürdürmektedir.
Pire Limanı Özelleştirme Çalışmaları Başladı
Yunanistan Pire Limanı Yönetiminin (OLP) özelleştirilmesi süreci başladı. Devlet özelleştirme kuruluşu TAIPED, limanın yüzde 67 oranındaki hissesinin satışına ilişkin çerçeveyi belirleyen bildiriyi
yayımladı.
| 30 | • MART-NİSAN
Fon’un yönetimi yaptığı toplantıda ihale sürecinin şartlarını onayladı. Yatırımcılar ihaleye katılımlarını bildirmek için 45 günlük bir
süreye sahip olacaklar. Satış sürecinin bu yıl
içinde tamamlanması bekleniyor.
Hindistan, Afganistan ve Kosova başta olmak
üzere pek çok ülkede altyapı, inşaat ve havacılık yatırımları bulunan Limak Holding, Yunanistan’da satışa çıkarılan limanla ilgilendiğini
daha önce açıklamıştı. Doğuş Grubu’nun da
bu limanla ilgileneceği söyleniyor.
7 DENİZ
MART-NİSAN • | 31 |
7 DENİZ
Seyir Güvenliği
Güvenlik Timi ile Çalışın
Riskinizi Sıfırlayın
Yaklaşık 32 SAS ve SAT Türk deniz komandolarından oluşan iyi eğitimli, donanımlı,
tecrübeli ekibi ile gemilere güvenlik hizmeti sağlayan SECURİŞÖHLEN, etik ve ahlaklı olmayı esas alarak çalışmalarını sürdürüyor.
| 32 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
SECURİŞÖHLEN Deniz Özel Güvenlik Hizm. Tic. Ltd. Şirketi, gemilere özel güvenlik
hizmeti sağlamak amacıyla kurulan, yaklaşık 32 SAS ve SAT komando personeli
ile hizmet veren özel deniz güvenlik şirketidir. Misyonunu deniz güvenliği üzerine
oluşturan şirket, gemi güvenliğini sağlamanın yanı sıra denize sınırı olan kara tesislerinin de güvenliğini de sağlamakta. Firma bunun yanı sıra limanların güvenlik
planı ve değerlendirmelerini yaparak, 5 yıllık süre içerisinde uluslararası liman
olma özelliğini kazanmalarına da vesile olmakta. Ancak SECURİŞÖHLEN Deniz
Özel Güvenlik Şirketi’nin genel olarak verdiği hizmet, Aden Körfezi geçişi, Somali
suları gibi riskli bölgelerden geçen gemilere silahlı güvenlik timi ile güvenlik desteği sağlamak ve gemilerin emniyetli bir şekilde varış limanlarına ulaştırmaktır.
SECURİŞÖHLEN aynı zamanda SAMİ (Security Association for the Maritime Industry) ve ICOC ( The International Code of Conduct) üyesidir.
S
ECURİŞÖHLEN
Deniz
Özel Güvenlik Hizm. Tic.
Ltd. Şirketi, gemilere özel
güvenlik hizmeti sağlamak
amacıyla kurulan, yaklaşık 32 SAS
ve SAT komando personeli ile hizmet veren özel deniz güvenlik şirketidir. Misyonunu deniz güvenliği üzerine oluşturan şirket, gemi
güvenliğini sağlamanın yanı sıra
denize sınırı olan kara tesislerinin
de güvenliğini de sağlamakta. Firma bunun yanı sıra limanların güvenlik planı ve değerlendirmelerini yaparak, 5 yıllık süre içerisinde
uluslararası liman olma özelliğini
kazanmalarına da vesile olmakta.
Ancak SECURİŞÖHLEN Deniz
Özel Güvenlik Şirketi’nin genel
olarak verdiği hizmet, Aden Körfezi geçişi, Somali suları gibi riskli
bölgelerden geçen gemilere silahlı
güvenlik timi ile güvenlik desteği
sağlamak ve gemilerin emniyetli
bir şekilde varış limanlarına ulaştırmaktır. SECURİŞÖHLEN aynı
zamanda SAMİ (Security Association for the Maritime Industry)
ve ICOC ( The International Code
of Conduct) üyesidir.
‘Riskli Bölgelerden Geçerken
Mutlaka Silahlı Güvenlik Timi
Alınmalı’
Kurulduktan sonra zaman içerisinde yabancı deniz komandolarını da bünyelerine kattıklarını
belirten SECURİŞÖHLEN Deniz
Özel Güvenlik Hizm. Tic. Ltd. Şirketi Genel Müdürü Murat Şöhlen;
“Ticari bir kurum olduğumuz için
bizimle çalışan firmaların taleplerini dikkate alıyoruz. Bazı yabancı
firmalar Avrupalı komandoları
tercih edebiliyor. Bu yüzden biz
de bünyemizde Hintli, Ukraynalı,
Polonyalı gibi deniz komandolarını da bulunduruyoruz. Fakat biz
Türk deniz komandoları ile deniz
güvenliğini sağlayan bir güvenlik
firması vizyonuyla yola çıktık ve
öyle de devam edeceğiz. Türk deniz komandolarımız iyi eğitimli,
donanımlı, yıllarca Deniz Kuvvetleri’nin gemilerinde çalışıp tecrübe kazanmış, son derece cesaretli
ve yürekli insanlardır. Yaklaşık
32 SAS ve SAT Türk deniz komandosu ile çalışıyoruz. Şu anda
2 İtalyan bir de Rus firma ile anlaşmalar imzaladık. Bu firmaların
gemilerini biz koruyoruz.
Aden Körfezi, Hint Okyanusu,
Murat Şöhlen
SECURİŞÖHLEN
| Genel Müdür
Murat Şöhlen Kimdir?
1968 Sivas doğumlu olan Murat Şöhlen
1981’de 4 yıllık askeri lise eğitiminden
sonra deniz astsubayı olarak donamanın
muhtelif gemilerinde görev aldı. Ardından
donanma komutanlığında 5 yıl kadar çalıştı. Deniz Harp Okulu’nda 8 yıl boyunca
eğitmenlik görevinde bulunduktan sonra
ise emekli oldu. Şu anda emekli olduktan
sonra kurduğu şirketi Securi Şöhlen ile gemilere deniz güvenliği hizmeti sunmakta.
Güney Kızıl Denizi, Umman Denizi gibi büyük bir alan Somalili
korsanların tehdidi altında olan
riskli bir bölgedir. Buralarda ticari gemilere saldırılar olmaktadır.
Dolayısıyla bu bölgeden geçen
gemiler, kesinlikle silahlı güvenlik timi eşliğinde geçmeli. Ancak
o zaman varacağı noktaya güvenli
bir şekilde ulaşabilir. Yani armatörler, silahlı komandolarla hizmet eden güvenlik firmaları ile
anlaşmaları gerekiyor ki risklerini
sıfırlayabilsinler. Eğer gerçekten
silahlı güvenlik timi alıyorsanız
riskinizi sıfırlarsınız. Tabi biz gemileri, ekonomik koruma yöntemi olan gemi üzerinden koruma
yöntemiyle koruyoruz. Botlarımızla da koruma hizmeti de veriyoruz. Ancak bu yöntem pahalı
olduğu için firmalar tarafından
pek fazla tercih edilmiyor.” dedi.
‘Güvenlik Hizmetimizin Süresi
24 Gündür’
Gemileri korurken hangi aşamalardan geçildiği hakkında bilgi
veren Şöhlen, önceden belirlenen
limanlardan ekipmanlarıyla birlikte gemiye binen komandoların,
ilk etapta güvenlik risk analizi
yaptıklarını, risk analizinde gemi-
nin alabileceği yan tedbirler varsa
onları kaptanın kontrolü altında
alınmaya çalışıldığı ve riskli sulara
gelindiği anda vardiya sistemi ile
geminin güvenliğinin sağlandığını söyledi. Bu esnada iyi bir şekilde gözcülük yapılması gerektiğine
de dikkat çeken Şöhlen; “Gemileri
varış limanına kadar silahlı timlerimiz eşliğinde ulaştırıyoruz.
Varış limanına gelindiğinde ise
komandolarımız gemiden ayrılır.
Firmamızı kurduğumuz yıllarda
uluslararası alanda 8-10 civarı
firma vardı fakat şimdi 160’a yakın uluslararası güvenlik şirketi
mevcut. Rekabet koşulları eskisi
gibi yumuşak değil, daha sert. Dolayısıyla kar marjları da her geçen
gün düşmekte. Açıkçası bu bizim
motivemizi bozan bir durum değil. Çünkü biz, işini geliştirmeye
odaklanmış ve her geçen yıl cirosunu yükselten bir grafiğe sahip
dinamik bir şirketiz.
‘Önceliğimiz İnsan Kazanmak’
SECURİŞÖHLEN olarak 24 gün
süre üzerinden verdiğimiz hizmet,
bizi diğer uluslararası güvenlik
firmalarından ayıran en önemli
farktır. Çünkü yabancı firmalar
daha çok 10-14 gün süre ile hizmetlerini sınırlıyorlar. Biz ise 24
gün üzerinden hizmet veriyoruz.
Akdeniz’den çıkan bir gemi Uzakdoğu’ya veya Güney Afrika’ya 24
gün sürede çok rahatlıkla gidebiliyor ve riskli bölgeyi bu süre içerisinde rahatlıkla geçebiliyor.
Etik Olmak, Çok Çalışmak…
Öncelikle etik ve ahlaklı olmayı hedefleyerek bugünlere kadar
başarılı bir şekilde geldiklerinin
altını çizen Şöhlen, bugüne kadar çalışmalarını bu değerlere sahip çıkarak sürdürdüklerini, her
zaman önceliklerinin para değil
insan kazanmak olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Müşterilerimize vaat ettiğimiz
her şeyi, yerine getirerek kazanıyoruz. Bu etik anlayışımız ve ahlaki davranışımız bize her zaman
yeni müşteriler kazandırıyor ve
eski müşterilerimizle de sorunsuz
bir şekilde devam etme şansını getiriyor. Dolayısıyla hedefimiz etik
çalışmak, daha çok çalışmak ve
daha çok yabancı gemileri korumak olacaktır.” dedi.
Bu güne kadar
yaklaşık 21 Türk
firması ile çalıştık.
Çalışmalarımız son
derece başarılı bir
şekilde sonuçlandı. Amacımız bu
alanda daha da
büyümek. Ayrıca
yurtdışı ağımızı
genişleterek daha
fazla yabancı
gemiye koruma
sağlamayı hedefliyoruz. .
MART-NİSAN • | 33 |
7 DENİZ
Kısa Kısa
ARES Denizcilik, Katar’dan 17 sahil güvenlik botu
siparişi aldı
ARES Denizcilik, Katar’a 17 adet sahil güvenlik botu satışına ilişkin sözleşmeyi tamamladı.
Türk denizcilik firması Ares Tersanecilik, Katar Sahil Güvenlik İdaresi’ne yüksek süratli
17 sahil güvenlik botu üretmek için sözleşme
imzaladı. Ares Tersanecilik Yönetim Kurulu
Başkanı Kerim Kalafatoğlu, sözleşmenin askeri gemi ihracatı kategorisinde tek başına en
büyük kontrat olduğunu bildirdi.
Katar’daki DIMDEX Uluslararası Denizcilik ve
Savunma Fuarında gerçekleştirilen imza törenine Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar, Türkiye’nin Doha Büyükelçisi Ahmet Demirok ile savunma sanayi sektöründe faaliyet
gösteren çok sayıda firma temsilcisi katıldı.
“Devlet arkasında olacak”
Firmanın ciddi gayretleri sonucunda sözleşmenin imzalandığını vurgulayan Bayar;
“Bizler için son derece mutluluk veren bir
gelişme. Bu çalışmanın maksadı zaten Türk
şirketlerimizi uluslararası pazara açmak. Savunma ürünlerinde işin kuralı bu. Devletimiz
de bu işin arkasında olacak” değerlendirmesinde bulundu.
Hedef büyük
Savunma sektörünün ciddi ihracat hedefleri
olduğunu belirten Bayar; “Kısa vadede hedefimiz 2 milyar dolarlık ihracat. 2023′te de 25
milyar dolarlık bir hedefimiz var. Bu demektir
ki sürekli ve daha hızlı koşmamız gerekiyor.
2014′te bölgesel krizler rol oynasa da bu defa
gücümüzü Asya, Latin Amerika gibi coğrafyalarda sonuç almayı hedefleyeceğiz. Önemli
platform projelerinin ihracatını başarmayı
hedefliyoruz” ifadesini kullandı.
Azerbaycan, Nekton’dan ‘SHARK-PEY 014′ isimli
zırhlı bot aldı
| 34 | • MART-NİSAN
Azerbaycan, devlet güvenliğini sağlamak amacıyla
Türkiye’nin Nekton Bot Şirketi’nden ‘SHARK-PEY
014′ isimli zırhlı bir tekne aldı.
Özel Devlet Güvenlik Hizmetleri tarafından
alınmış tekne yüksek manevra kabiliyetine
sahip olmakla birlikte her türlü hava koşulunda seyirine devam edebilecek şekilde tasarlandı. Yolcu kapasitesi 14 olan zırhlı bot
14 metre uzunluğunda ve 40 deniz mili hız
yapabiliyor.
7 DENİZ
MART-NİSAN • | 35 |
7 DENİZ
Kubilay ULUCAN
ATCOM DENİZCİLİK
Başkan
Şüphe duyulan bir durumda en iyisi konteynerin açılıp incelendikten sonra tekrar mühürlenmesidir ve hatta yükleme
limanında bırakılmasıdır.
Makale
Dikkat Edilmesi Gereken
4 Kargo Hilesi
| 36 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
S
on birkaç yıldır denizcilik
endüstrisi ve ticari kuruluşları değişik şekilerde
karşılarına çıkan dolandırıcılık davalarında keskin artışlar
görmekteler. Denizcilik sigorta
şirketleri gördükleri başvurular
içinde mevcudiyeti olmayan kargo satışı, kargo dokümanları üzerinde sahtekarlık, kanunsuz şekilde akreditif mektupları üzerinde
hak iddia edilmesi, sahte teminat
mektubu ve hatta kargonun çalınması veya kargo miktarında ve
niteliğinde sahtecilik olduğunu
belirtiyorlar.
Yük ve taşımacılık üzerinde yapılan sahtekarlıkları 4 ana senaryo
üzerinden belirtebiliriz;
Senaryo 1. Sahte konşimento ile
kargonun çalınma girişimi; gerçeğine uygun, hukuki ve orijinal
görünümlü hazırlanan konşimento ile gerçek yük alıcısından
önce yükün teslim alınma girişimi yapılmaktadır. Bu dolandırma
yönteminde yükleyici veya alıcı
içerisinden bir yardım alınmış
olması muhtemeldir. Çünkü yapılacak olan sahtekarlıkta önemli
kargo, yükleyici, alıcı bilgileri ya
da orijinal konsomentonun kopyası gerekecektir.
Bu olayların sonunda gemi sahibi
ve gerçek yük alıcısı (ya da ödemesi yapılmamış ihracatçı) baş
başa kalmakta ve hangi tarafın
sigortasının bu zararı karşılayacağı konusunda anlaşmazlığa düşmektedirler. Ya da daha kötüsü bu
zararın kimin cebinden karşılanacağı tartışması durumu oluşmaktadır. Çünkü standart sigortalar
bazı durumlarda zararı karşılamamaktadırlar.
Öğrenilen ders; her zaman için
orijinal kargo dokümanlarının
sorumluluğu güvenli teslimat
adımları takip edilmesi çok önemlidir. Maddi sorumluluklarla karsılaşmamak için hem yükleme
hem de boşaltma limanlarındaki
acenteler, yük evraklarının orijinalliğinden ve geldiği kaynaktan
emin olmalı. Buna ek olarak bütün sorumlu taraflardan yük teslimi için yazılı onay almalıdırlar.
Eğer herhangi bir şüphe mevcut
ise yapılacak olan kısa bir telefon
görüşmesi kafalardaki birçok endişeye cevap olabilir. En son adım
olarak hala şüpheler mevcut ise en
güvenli yöntem kanuni yazışmalar
tamamlanıp taraflar gerçekliğini
ispat edene kadar operasyon durdurulmalıdır.
Senaryo 2. Sahte kargo satışı;
dolandırıcılar gerçek şirketlerin
logosunu, gemi veya yük detaylarını kullanarak gerçek görünümlü
konşimento veya diğer kargo dokumanı, düzenleme peşindedirler.
Dolandırıcıların belirli bir yükün
hangi limandan yüklendiğine,
yükleyici ve alıcılar hakkında
detaylı bilgi sahibi oldukları görülmektedir. Yaşanmış olayların
birinde dolandırıcılar her şeyin
kanuni görünmesini sağlayacak
şekilde gemi sahibinin sefer yollarını biliyor ve sözde mevcut yük
hakkında güvenilir bilgilere sa-
hiptirler. Sözde gemiye yüklenmiş
yükün satışını teklif ediyorlardı.
Ancak gemi halihazırda gerçek satıcı tarafından satılmış olan farklı
bir yükü gerçek alıcısına taşımaktadır. Dolandırıcılar bu yolla
kendilerine ödeme yapacak ya da
banka teminat mektubu verecek
bir alıcı arayışı içine girmişlerdir.
Bazı konteyner taşımacılığı durumlarında, dolandırıcıların sahte web sayfaları üzerinden sahte
takip numaraları vererek, gerçek
görünümlü konteynerlerin takibinin yapılabileceği izlenimi yarattıklarında görülmüştür. Öğrenilen
ders; dolandırıcılar amaçlarına
ulaşmak için tahmin edilenin ötesinde adımlar atarak gerçekçi ortamlar yaratabilirler. Normal görünen bir çek ile temelinde yatan
sahtekarlığı sezmek yeterli olmayabilir.
Türkiye’de ithalat yapan firma sahibi arkadaşımın da karşılaştığı
bu olaylarda eğer bilinen taraflar
ile çalışılmıyor ise karşıdan gelen
tekliflerin gerçekliğinin onayı için
ekstra dikkatli olma gereği vardır.
Bu tip durumlarda genelde kırmızı bayrak yükün piyasa değerinin
altında son derece ucuza teklif
edildiği durumlarda ve “kaçırılmayacak kadar iyi teklif ” anlarında kaldırılmalıdır.
Senaryo 3. Şub-Charterer veya
nakliyecinin eksik veya yanlış bilgi ile konşimento düzenlemesi;
gemi kaptanının gemisine yüklenen yük için konşimento düzenleme hakkı ve sorumluluğu vardır.
Uygulamada çoğunlukla kiracının
acentesi tarafından hazırlanan
yük, evrakları yükleme sırasında
hazırlanan “mate’s receipts” ile
uyumlu şekilde hazırlanmalıdır.
Konşimentonun gemiye yüklenen
yükün tam ve detaylı bilgisini vermesi önemlidir. Çünkü yanlış deklarasyon, örnek olarak yeni arabaların yüklendiğinin belirtildiği bir
durumda, yeni arabaların motor
aksamının eskisi ile değiştirilmiş olması durumu sahteciliktir!
Üçüncü taraf kargo alicisi arabaların tamamen yeni durumda olmasını beklemektedir, yenilenmiş
motor ile gelmesini değil. Ve de
yeni araba ücreti ödemiştir. Alici almış olduğu arabanın gerçek
durumunu öğrendiği durumda
genellikle kayıplarının temini için
gemiye karşı için legal girişimde
bulunabilir. Ve bu durumda doğru
beyan yapılmayan bir konşimento
ile savunma yapılması da mümkün olmayacaktır. Gemi kaptanlarının yasayabilecekleri bu durumlar için konşimentoların içeriğini
incelemeden imzalamamaları gerekmektedir. Gemi sahibi böyle
bir durumla karsılaşacağından
durum boşaltma limanında ortaya çıkıp alici tarafından protesto
verilene dek habersiz olabilir.
Genellikle bu sahtecilik aşağıdaki
yöntemleri içerir: Kasten planlı
şekilde yüklenen yükün miktarı
değiştirilir; yükün yanlış şekilde
tanımlanması; erken veya geç tarihli konşimento…
Bundaki amaç dokümanların bankacılık sisteminden düzgün şekilde geçebilmesi, daha fazla satış geliri sağlanması ve banka işleminin
teminat mektubu şeklini almasını
sağlamaktır. Tüm bu durumlarda
amaç yalan beyanların yapılması
ile finansal yarar sağlanmasıdır.
Öğrenilen ders; gemi sahibi cezai
yükümlülüklerle karşı karşıya kalmamak için kargo dokümanlarının hazırlanması işlemini ancak
güvenilir ve bilinen aracı kurumlar ve acenteler tarafından yapılmasına izin vermelidir. Yükün
yüklenmesi öncesinde ve anında
mümkünse bilirkişi ve gözetmen
kullanılmalıdır.
Senaryo 4. Trojan konteyner;
konteyner taşımacılığı dünya ticaretinde çok büyük yer tutmakta
ve taşımacılığa çok büyük avantajlar sağlamakta, bununla beraber uluslararası dolandırıcılık ve
kaçakçılık içinde inanılmaz bir
ortam ve imkan hazırlamaktadır.
Trojan konteynerler bu bahsi edilen deklere edilmiş sözde yükü
taşıyan konteynerlerdir. Ancak
içleri açıldığında gerçek yükün
deklere edilenden çok da farklı olduğu görülmekte.
Bu gibi durumların, takip eden
tehlikeleri içerdiği sıklıkla görülmekte;
1.Geri dönüşüm için gönderilen
plastiklerin içinde bu deklareye uymayan sağlık ve dezenfekte
kontrolü gereken ürünler çıkması.
2.Toptan şekilde paketlenmiş tekstil ürünleri arasında kaçak sigara
ve tütün mamulleri yerleştirilmesi.
3.40 feet konteyner Çin’den Los
Angeles’e geldiğinde içerisinde 23
kaçak göçmen olduğu ortaya çıktı.
4.Çeşitli yöntemlerle uyuşturucu
saklanması.
5.Yük yerine değersiz cop, materyal ve atıkların eklenerek konteyner ağırlığının arttırılmaya çalışılması.
Bunlar, taşıyanın boşaltma limanında karşılaşabileceği sorun ve
maddi cezalardan sadece belli başlı yaşanan örnekleri içermektedir.
Bunun dışında ülkenin kanunlarına göre yükün reddedilmesi, imha
edilmesi ve masrafları ve hatta
kriminal cezalarla karşı karşıya
kalınabilir.
Öğrenilen ders; yüklenen konteyner miktarı ve süresi konteynerlerin ve içlerindeki yüklerin
kargo manifestosu ile karşılaştırılıp doğruluğunun kontrolü için
çok az zaman bırakmaktadır. Çoğunlukla yüklerin konteynerlere
yüklenmesi aşaması tam olarak
kontrol edilmeden ya da ehil olmayan gözetmenler eşliğinde yapılmakta. Yüksek derecede güven/
itimat/denetim mekanizması nakliyeci ile taşıyan arasında mevcut
olmalıdır. Şüphe duyulan bir durumda en iyisi konteynerin açılıp
incelendikten sonra tekrar mühürlenmesidir ve hatta yükleme
limanında bırakılmasıdır. Daha
sonra bir tek konteyner sebebiyle boşaltma limanında yaşanacak
gümrük, yasal sorunlar ve riskler
yükleme limanındaki tartışmalardan çok daha büyük olacaktır.
Amerika dahil birçok ülkenin
konteyner taşımacılığında yükün
deklaresini ve incelenmesini daha
gemiye yüklenmeden 24 saat önce
elektronik ortamda zorunlu tutmasının sebebi budur.
Gemi sahibi cezai
yükümlülüklerle karşı karşıya
kalmamak için
kargo dokümanlarının hazırlanması
işlemini ancak
güvenilir ve bilinen
aracı kurumlar ve
acenteler tarafından yapılmasına
izin vermelidir.
MART-NİSAN • | 37 |
7 DENİZ
Liman
LimakPort İskenderun, yürüttüğü yatırım
programı ile 2023’de
18 milyon TEU seviyelerine ulaşacağı
tahmin edilen Türkiye
konteyner ticaretinin,
Doğu Akdeniz’de oluşan 3 milyon TEU’luk
bölümünü elleçlemeyi
hedefliyor.
Cem Aysel
LimakPort | Genel Müdür
LimakPort Limanı’nın
2023 hedefi “3 milyon TEU”
H
| 38 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
alihazırda dökme sıvı
yükler hariç her tür
yük cinsini elleçleme operasyonlarını
yürüten LimakPort Limanı, gemi
yanaşma- ayrılma, yükleme-boşaltma, limanda stoklama, terminal hizmetleri başta olmak üzere;
konteyner, genel kargo-dökme
yükler-proje kargo yükleri, Ropax
ve Ro-Ro operasyonlarını gerçekleştirmektedir.
LimakPort Limanı’nın öne çıkan
özelliği ise Ortadoğu’ya açılan en
önemli ve güvenli ticaret kapılarından biri olması; Kuzey Irak, Suriye başta olmak üzere transit ticaret için çok önemli bir lokasyona
sahip olması; ulusal demiryolu
ile bağlantılı modern depolar ile
intermodal taşımacılık yapılabil-
İskenderun’da bulunan LimakPort
Limanı, yıllık 1.3 milyon TEU’luk
elleçleme kapasitesi arzını gerçekleştirdiği bilgisini veren LimakPort Genel Müdürü Cem
Aysel; “Ülkemizin 2023 hedefleri
doğrultusunda gelecek olan taleplere paralel olarak üçüncü faz
yatırım planımızda, kapasitemizin
3 milyon TEU’ya yükseltilmesi
planlanmaktadır.” dedi.
olarak çok önemli bir noktaya gelmesine katkı sağlamak olduğunu
belirten Aysel; “Dünya ticaretinde
yüklerin büyük kısmı konteynerize olmakta ve bu hedefler doğrultusunda ileriye dönük planlar
yapılmaktadır. Limanımızın Körfez bölgesi, ABD, Avrupa, Afrika
kıtasında bulunan önemli limanlara bağlantılarının sağlanması
gerekir. Bu hedefler doğrultusunda çalışmalarımız devam etmekte.
Limanımızın, güvenli altyapısı ile
her büyüklükteki gemilere hizmet
sağlayabilen, modern operasyon
hizmetlerinin sağlandığı bir liman
olarak ilerlemesi en büyük hedeflerimiz arasındadır.” açıklamasında bulundu.
LimakPort Limanı’nın 2014 hedefleri arasında bölgenin lojistik
Türkiye Ekonomisinin Sürdürülebilir Büyümeye İhtiyacı Var
mesi; limanın konteyner elleçleme
konusunda en modern altyapı ve
üstyapı ile donatılmış olması ile
modern ekipmanlar ve yeterli su
derinliği sayesinde büyük ölçekli
gemilerin limana uğrak yapabiliyor olmasıdır.
Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir bir büyümeye ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Aysel, istikrarlı
ve katma değerli ürünlerin ve hizmetlerin üretildiği bir ekonomiye
dönüşmenin ana hedefleri arasında olması gerektiğini, sektör
seçimi ve seçilen sektörlerin desteklenmesinin ise artarak devam
etmesi gerekliliğinin önemine
değindi.
Türkiye’nin denizcilik sektöründe kat etmesi gereken çok yol
olduğunu söyleyen Aysel; “Dünya denizcilik sektörüne baktığımızda, tersane altyapıları, dünya
taşımacılık sektörü gelişmeleri
konusunda maalesef geride kalmış durumdayız. Yeni hedeflerin
belirlenmesi, bu hedeflere ulaşmada esnek bir büyüme modeli
seçilmesi zorunlu görünmektedir.
Ayrıca ülkemizde limancılığın gelişmesine yönelik de bazı adımlar
atıldığını izliyoruz. Bu kapsamda
bizim beklentimiz, en başta, liman
ile iskele ayrımının otoriteler tara-
fından doğru olarak değerlendirilmesidir. Limanlar; mendireğe,
iç su imkanlarına, geniş rıhtım
imkanlarına, modern ekipmanlara, geniş stoklama alanlarına,
demiryolu ağına, büyümeye elverişli ilave alanlara sahip ve lojistik
olarak avantaj sağlayan tesislerin
oluştuğu altyapılara denir. Dolayısıyla limanlar; birim maliyetlerin
minimuma çekildiği, katma değerli hizmetlerin sağlandığı, hinterlandını tüm lojistik imkânlarla
destekleyen alt yapılar olmalıdır.
Birçok sayıda olan ve yukarıda
sayılan özellikleri ihtiva etmeyen
iskele şeklinde dizayn edilmiş
altyapılar, günün sonunda katma
değer üretmekten uzak bir yapıya
dönüşmektedir. Bu nedenle ülkemizin limancılığa bakış açısının
değişmesi, hukuksal altyapısının
buna göre tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir. Kaynakların
israfının önüne geçilmesi için gereken en önemli çalışmalardan birinin bu olduğunu düşünüyoruz.”
dedi.
Türkiye Konteyner Ticaretinin
2023 Hedefi 18 Milyon TEU
Türkiye’nin 2023 yılı hedefleri arasında, 500 milyar dolarlık ihracat
seviyesi ile dünyada ilk 10 ekonomisi arasında yer almak ve bu
doğrultuda dünya denizcilik pastasından en fazla gelir elde eden
ilk 10 ülkeden biri olmak yer alıyor. Gerek bu hedefe bağlı olarak,
gerekse günün teknolojisi gereği
ortaya çıkan gemi tipleri, tonajı,
boyu, elleçleme ekip ve ekipmanlarında meydana gelen değişimler,
ayrıca yeni pazar ve hatların oluşumu etkenleri göz önüne alındığında yeni, modern ve yüksek
kapasiteli liman ihtiyacı doğuyor.
Bu bağlamda LimakPort İskenderun, yürüttüğü yatırım programı
ile 2023’de 18 milyon TEU seviyelerine ulaşacağı tahmin edilen
Türkiye konteyner ticaretinin,
Doğu Akdeniz’de oluşan 3 milyon
TEU’luk bölümünü elleçleme hedefi ile faaliyetlerini sürdürmeyi
planlıyor.
Dünya denizcilik
sektörüne baktığımızda, tersane
altyapıları, dünya
taşımacılık sektörü
gelişmeleri konusunda maalesef
geride kalmış
durumdayız. Yeni
hedeflerin belirlenmesi, bu hedeflere ulaşmada
esnek bir büyüme
modeli seçilmesi
zorunlu görünmektedir.
MART-NİSAN • | 39 |
7 DENİZ
Can BESEV
Yönetici-Analist
Makale
İyi bir alıcı olmak, “mazotçuyu aramak”
tan ibaret değildir, çünkü tüm fiziksel ikmalciler, yakıt tüccarları, limanlar, yakıt
özellikleri, olabilecek sorunlar, kurallar,
yakıt hukuku gibi değişik başlıklarda
detaylı bilgi sahibi olmayı gerektirir. Bu
bilgileri bir araya getirip uygulayabilen
bir denizcilik firması rakiplerine karşı
önemli bir fiyat avantajı sağlamış olur ve
dolayısıyla daha rekabetçi, kazançlı olur.
İşte bu bir “Yakıt Stratejisi”dir.
| 40 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
S
trateji, bugünlerde çok
sıkça duyduğumuz bir kelime… Haberlerde, şirketlerin internet sitelerinde,
günlük konuşmalarda, siyasette
ve daha birçok yerde yerli-yersiz
kullanılan bir kelimedir. Ancak
yakından bakıldığında, yersiz kullanımların daha çok olduğunu görüyoruz. Çünkü “strateji” kelimesi
iş dünyası dilinde, eklendiği şeye
bir önem, ağırlık katıyor. Strateji;
hedefler, planlar, amaçlar, sloganlar, metotlar ve daha birçok şey
değildir.
Yakın zamanlarda “Bizim stratejimiz bu sene iki gemi almak” diyen
bir armatöre sordum, bu hedef
değil mi neden strateji diyorsunuz
ki diye, cevabı öyle daha süslü duruyor, daha kurumsal oluyor oldu.
Yakıt Stratejisi
En basit anlamda strateji nedir
diye düşünürsek, diyebiliriz ki imkanların en uygun ve verimli şekilde değerlendirilmesidir. O kadar
çok karmaşık tanımlar var ki, bu
kavram sanki bir anatomi konusu
haline geldi ve bazı “üst düzey” ve
“özel eğitimli müdür”lere mahsus
bir süsleme sanatı oldu. Halbuki
sadeleştirirsek, hayatın içinde her
aşamasında olan ve aslında herkes
tarafından kullanılan bir şey olduğunu da görüyoruz, çünkü esası:
5N1K: Ne, Nerede, Ne Zaman,
Nasıl, Neden ve Kim? Konuşmak
değil de gerçekten sürekli 5N1K’yı
her konuda sorgulayıp, bunu yetenekler ve imkanlarla birleştirip
buna göre tercihleri yapmak konusuna ciddiyetle yaklaşıldığında
işte bir strateji sahibi olmaya başlanıyor. Burada ne oluyor?
Yakıt stratejisi sahibi olmak için
de evvela hem işletme içinde hem
de dışarıda neler oluyor bunu bir
tahlil etmek lazım. Kulağa kolay
gelse de aslında çok zor bir iş. İçeride; finans, bilgi, yetenek ve imkanların envanterini yapıp bunları
dışarıda olup bitenle birleştirip,
sürdürülebilir avantaj sağlamak
hiç de kolay değil. Ama yine biraz
daha yoğunlaşıp tek bir kelimeye
odaklanırsak, tek bir sonuca varabiliriz: Bilgi; işte esas yapı taşı
budur.
Maalesef bugün karşılaştığımız
çoğu alıcılar, bazen korkulacak
derecede bilgiden yoksunlar. Bu
cehaletin maliyeti ise gerçekten
çok yüksek olabiliyor. Bu sadece
alıcılar ile sınırlı da değil. Çünkü
yakıtla ilgili tüm halkaların birbi-
çi, kazançlı olur. İşte bu bir “Yakıt
Stratejisi”dir.
riyle uyumu, üstün bilgisi ve kontrol mekanizması şarttır.
İlk ele alınması gereken konu, az
yakmak olmalı. Çünkü ne kadar
ucuza almaya odaklanılsa da gereksiz yakıt harcanan bir gemide
bu, dibi delik kovaya su doldurmak gibi oluyor. Bu konuda, kara
ve deniz personelinin iyi bir planlama, bakım ve sürekli eğitim ile
sarfiyatı asgari düzeye indirmek
gerekiyor.
Alıcının da bu az yakan gemiye
ucuz, eksiksiz ve kaliteli yakıtı sağlaması gerekiyor ki bunlar
tamamen ayrı ayrı ihtisas konusudur. İyi bir alıcı olmak, “mazotçuyu aramak” tan ibaret değildir,
çünkü tüm fiziksel ikmalciler,
yakıt tüccarları, limanlar, yakıt
özellikleri, olabilecek sorunlar,
kurallar, yakıt hukuku gibi değişik
başlıklarda detaylı bilgi sahibi olmayı gerektirir.
Bu bilgileri uyum içinde bir araya getirip uygulayabilen bir denizcilik firması rakiplerine karşı
önemli bir fiyat avantajı sağlamış
olur ve dolayısıyla daha rekabet-
Verebileceğimiz örnekler çok çeşitli ama mesela son zamanlarda
karşılaştığımız vakalara bakarsak,
bir armatörün şaibeli bir yakıt
tüccarından aldığı yakıtın bedelini iki kere ödemek zorunda
kaldığını gördük, bir armatörün
“ucuz” sandığı yakıttan her seferinde yüzde 5 eksik ikmal yapıldığını duyduk, başka bir armatörün
alıcısının ahlaksız bir tüccardan
komisyon aldığını işittik, kalitesiz
yakıt yüzünden bozulan makineleri okuduk, plansız operasyon
müdürlerinin boş yere alakasız
yerlerde binlerce dolar zararla ikmal yapmaya çalıştığını gördük
ve buraya sığdıramayacağız kadar
içimizi acıtan şeylere şahit olduk.
Birinci sınıf ikmalcilerle direkt
çalışmak yerine yakıt tefecilerine
emeklerini kaptıranları üzülerek
dinledik ama aynı zamanda işine,
gemisine sahip çıkan titiz ve bilgili
armatörleri de gördük.
Çok zor kazanan, zor koşullar altında var oluş mücadelesi veren
denizciliğimizden cehalet, iş bilmezlik, umursamazlık ve maalesef bazen kötü niyetle çalınan çok
değerli yarınlardır bunlar. “Mazot
işte” denilip geçilen günler artık
çok geride kaldı, çünkü tonu 3040 dolardan 1,000 dolara çıktı ve
maliyetlerin yüzde 70-80’ini oluşturan bir kalem oldu. Emisyon
kontrolleriyle zaten yüksek olan
yakıt fiyatları daha da artacak,
tonu 1,500-2,000 dolar aralığına
yükselecek.
Geçmiş zamanların hataları yüzünden bugün günü kurtarmaya
odaklı armatör için bunlar belki bir lüks, bir hayal ama çıplak
gerçek bu. Ödeme güçlüğü çeken
armatör navluna göre akrobasi
“Kulağa kolay gelse
de aslında çok zor
bir iş. İçeride; finans,
bilgi, yetenek ve imkanların envanterini
yapıp bunları dışarıda
olup bitenle birleştirip,
sürdürülebilir avantaj
sağlamak hiç de kolay
değil. Ama yine biraz
daha yoğunlaşıp tek
bir kelimeye odaklanırsak, tek bir sonuca
varabiliriz: Bilgi; işte
esas yapı taşı budur. ”
yaparken, vadeler arası fark olsun
derken bunları düşünmesi, uygulaması tabii ki zor. Denizciliğe sırf
sıfat olsun diye giren bir armatörün de gelen parayı başka yerlere
kullanıp gemi için Allah Kerim
diyenleri ve kendi krallıklarını
ilan edip kafalarına göre is yapan
Operasyon müdürlerini de ayrı
tutmak lazım belki de. Ama bizim
sözümüz, denizciliği bir sanat olarak görenlere ve sanatında en iyisi
olmak isteyenlere çünkü strateji
de eski Yunanca da “generalin sa-
MART-NİSAN • | 41 |
natı” anlamına gelir.
bugün daha iyi olmak için, geleceğe hazır olabilmek için yakıt eğitimi, yakıt bilinci, farkındalık ve
neticesinde yakıt stratejisi sahibi
olmak bir sus değil, denizcilik sanatının icabıdır.
7 DENİZ
| 42 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
Huzur
Huzur Yat
Yat
HAYALLERİNİZİ
HAYALLERİNİZİ
GERÇEKLEŞTİRİYORUZ
MART-NİSAN • | 43 |
GERÇEKLEŞTİRİYORUZ
Adres: Evliya Çelebi Mah. Tersaneler Cad. Nuh San. Sit A Blok No:3 Tuzla - İSTANBUL / TÜRKİYE
Telefon:
(+90 Mah.
216) Tersaneler
395 29 30 Cad.
- (+90Nuh
533)
500
93 /No:3
Fax: (+90
446 68/ 48
Evliya- Çelebi
San.
Sit76
A Blok
Tuzla 216)
- İSTANBUL
TÜRKİYE
80 Adres:
Temmuz
Ağustos
2013
E-Posta:
[email protected]
www.huzuryat.com.tr
Telefon: (+90 216) 395 29 30 - (+90 533) 500 76 93 / Fax: (+90 216) 446 68 48
E-Posta: [email protected] - www.huzuryat.com.tr
7 DENİZ
Haber
Özüaydın, 30 Yıllık Deneyimin
Vermiş Olduğu Güvenle
Yoluna Devam Ediyor
| 44 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
Özüaydın Vinç ve Liman İşletmeciliği, sektörün en eski ve en tecrübeli
firmalarından birisi olarak yılsonunda 30. yılına merhaba demeye hazırlanıyor. Yılların vermiş olduğu sektör deneyimi firmayı kamu ve özel
sektör olmak üzere, farklı nitelikteki müşteri beklentilerini karşılamada
başarılı hale getirdi ve pazarın bir adım önünde yürümeye alıştırdı.
G
ünümüzde liman ve
kara
operasyonları
alanlarında uzmanlaşmış bir lojistik
firması olarak sektörünün lideri konumunda faaliyetlerini
sürdüren Özüaydın A.Ş, 1992
yılında Özüaydın Kurtarmacılık
A.Ş. olarak kurulur. Türk dış ticaretine omuz vermek üzere yer
alınan sektörde, tecrübenin verdiği güven ve sürekli gelişen kalite anlayışı, deneyimli personeli,
geniş makine parkı ve yüksek
standartlı hizmet anlayışı markayı Türkiye’nin lider kuruluşlarından biri haline getirir. Özüaydın Vinç ve Liman İşletmeciliği,
1985 yılından itibaren merkezi
Bursa’da olmak üzere Gebze,
İstanbul ve Tanzanya yapılanmaları ile birlikte tüm Türkiye,
komşu ülkeler ve Orta Afrika’da
faaliyetlerini sürdürüyor.
Uzman Personel İle Kaliteli Hizmet
İrili ufaklı mobil vinçler, forkliftler, ağır yük taşıma araç ve ekipmanları ile yurtiçi ve yurtdışında
inşaat projeleri (baraj, köprü, viyadük yapımı, çelik çatı montajı
gibi), fabrikalarda makine montaj/demontajı, enerji santralleri,
rüzgar tribünleri makine ve aksamlarının taşıma ve yerleştirme,
Tramway taşımacılığı hizmetleri,
uygun ekipman ve uzman personel ile yapılır. Mobil vinçler ve
forkliftler proje süresi boyunca
operatörlü veya operatörsüz kiralanarak veya taahhüt edilen sınırları belirlenmiş işler yapılarak hizmet verilir. Ağır yük taşımacılığı
da bu çerçevede hem tamamlayıcı
bir hizmet ve hem de proje hizmeti olarak gerçekleştirilir.
Türkiye sınırları içinde tanınmış
8 ayrı limanda gemilere konteyner, dökme yük ve genel kargo
yüklerinin yükleme ve boşaltması,
liman arka sahalarında konteyner
istifleme, konteyner iç dolum/
boşaltma hizmetlerini de verdiklerini belirten Özüaydın Vinç ve
Liman İşletmeciliği Genel Müdürü Faik Suat Çakır; “Bu limanlardan TCDD Haydarpaşa Limanı
kamuya, Borusan, Mersin, Auto
port Gölcük, Çolakoğlu Kocaeli,
Akport Tekirdağ, Bandırma Bağfaş ve Evyap Limanları ise ülkenin
önde gelen özel sektör firmalarına
aittir.” dedi.
Zaman Tasarrufu Ve Hasarsız
Çalışma Ortamı
28 yılı aşan sektör deneyimi firmayı kamu ve özel sektör olmak
üzere, farklı nitelikteki müşteri
beklentilerini karşılamada başarılı hale getirir ve pazarın bir adım
önünde yürümeye alıştırır. Özellikle güçlü bir hizmet altyapısı
ve mali bünye gerektiren kamu
hizmeti konusunda şirket, yıllar
yılı olarak geçti. Ağır nakliye ve
tramway taşımacılığı yatırımları
ile müşterilerimize hizmet çeşitliliği konusunda daha fazla seçenek sunabiliyoruz. Ayrıca yurtdışı distribütörlük ve yedek parça
operasyonlarımıza yeni ivmeler
kattık. Özüaydın Vinç ve Liman
İşletmeciliği olarak mevcut liman
operasyonlarımızın kapasitesini
arttırıp, yeni limanlar ekledik.”
diyerek büyüme hedeflerine reel
dinamikler eklediklerine dikkat
çekti.
Faik Suat Çakır | Genel Müdür
Özüaydın Kurtarmacılık A.Ş
itibariyle başarılı bir performans
gösterir. Özel sektörün yanında
kamu kurumlarınca da tercih edilmesinin ve bu kurumlara verdiği
hizmet kalitesindeki süreklilik,
şirketin en önemli referans kaynağı olur. Türkiye’nin hızla yükselen
ve dış ticaretinde önemli yer tutan
belirli sektörlerine hizmet verebilmek ve müşteri memnuniyetini
sağlayabilmek için firma, makine
parkını yıllar itibariyle modernleştirerek güncel tutar. Söz konusu yatırımların şirkete esneklik
ve servis gamında kendini farklılaştırma avantajı sağlar. Yeni araç
parkı ve tüm araç parkının planlı
olarak bakımlarının yapılıyor olması hem zaman tasarrufu hem
de hasarsız çalışma ortamı sağlar.
Özüaydın Vinç ve Liman İşletmeciliği, lojistik, liman işletmeciliği,
gemi işletmeciliği, vinç işletmeciliği, iş makinesi distribütörlüğü
ve yedek parça satışı alanlarında
sektörde yerini alır.
Çakır; “2013 yılı firmamız açısından toparlanma ve büyüme
Sektöre Ve Ülke İhracat Hedefine
Katkı Sağlıyor
2014 yılında da büyüme hedeflerini revize ettiklerini ifade eden Çakır; “Özellikle lojistik ve yurtdışı
yedek parça ile distribütörlük operasyonlarımızı büyütüp sektöre ve
ülke ihracat hedeflerine katkıda
bulunmayı amaçlıyoruz. Ayrıca
liman operasyonlarımızın makine ekipmanlarında da teknolojik
yeniliklerden faydalanarak, ekipmanların bir kısmını yenilemeyi
amaçlıyoruz. 2014 yılı ekonomik
ve pazar büyüme beklentilerimiz
pozitif yönde, biz Özüaydın A.Ş
olarak hazırlıklarımızı ve yatırımlarımızı bu yönde yapmaya devam
edeceğiz.” dedi.
Özüaydın Vinç ve Liman İşletmeciliği, sektörün en eski ve en tecrübeli firmalarından birisi olarak
yılsonunda 30. yılına merhaba
demeye hazırlanıyor. Büyümenin
sırrını, innovatif adımları atmaktan hiç endişe etmemiş olmalarından kaynaklandığını belirten Çakır; “Bundan sonra da teknolojik
ve toplu durum el değişimlerini
yakından takip edip gerekli atılımları yaparak, sektörün lokomotifi olmaya devam edeceğiz.” dedi.
“Özüaydın Vinç ve
Liman İşletmeciliği, 1985 yılından
itibaren merkezi
Bursa’da olmak
üzere Gebze, İstanbul ve Tanzanya
yapılanmaları ile
birlikte tüm Türkiye, komşu ülkeler
ve Orta Afrika’da
faaliyetlerini sürdürüyor. ”
MART-NİSAN • | 45 |
7 DENİZ
Liman
Genel olarak yıllık
1 milyon ton kuruyük,
1 milyon 500 bin m3 sıvı
ve 250 bin TEU konteyner kapasitesiyle Serbest
Bölge’deki tek liman olan
LİMAŞ Limanı, 126,000 m3
terminal kapasitesi ile 100
dönümlük arazi üzerinde
hizmet vermektedir.
Ahmet Sarı
LİMAŞ | Ticaret Müdürü
Serbest Bölge’nin
Tek Limanı “LİMAŞ”
1
| 46 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
992 yılında grup tesislerinin
yer aldığı İzmit-Yeniköy’de
faaliyete başlayan LİMAŞ
Liman İşletmeciliği A.Ş.,
tamamı Hayat Holding’e ait 100
dönümlük arazi üzerine kurulmuş
bir liman işletmeciliğidir. Grup
firmalarının terminal, depolama
ve lojistik hizmetlerine yardımcı
olmasının yanı sıra sanayi kuruluşlarına da hizmet sunan işletme,
Türkiye’nin en büyük yerleşim
alanına sahip özel limanlarından
biridir. Dökme sıvı depolama, geçici depolama sahası, genel kargo
gemileri, kimyasal tankerlerin
yükleme ve boşaltma faaliyetleriyle müşterilerine hizmet sunan
liman, bunların yanı sıra 2 yıl
önce faaliyete koyduğu konteyner
yükleme, boşaltma ve depolama
alanında da hizmet vermeye baş-
ladı. Terminalde, CDI tarafından
denetlenip sertifikalandırılan tüm
ekipmanlar, uluslararası standartlara uygun olarak seçilip, gelişen
teknolojilere göre yeni yatırımları
yapılmaktadır. Operasyon personeli ise alanında deneyimli kişilerden oluşturularak, sürekli eğitim
ve gelişimleri yeni teknolojiler
çerçevesinde sağlanmaktadır.
Liman, Çeşitli Kapasitelerde 45
Adet Tanklara Sahip
Serbest Bölge’deki tek liman olma
özelliğine sahip olan LİMAŞ Liman İşletmeciliği A.Ş.’nin Ticaret
Müdürü Ahmet Sarı, bu bölgede
avantajlı konumda olmalarını, karayolu lojistiğinde çok yoğun bir
trafiğe sahip olmamalarına bağlıyor. 100 dönümlük arazi üzerinde 2 parmak iskeleye sahip olan
limanın birinci parmak iskelesi,
165 metre boyunda ve sadece sıvı
kimyasal tankerlere hizmet verirken; bir tarafı 11 ve diğer tarafı
12 metre olan 2 numaralı parmak
iskelesi ise 240 metre boyunda,
22 metre genişliğinde, kuruyük
ve konteyner gemilerine hizmet
veriyor. İskelesi ise 50 bin DWT
büyüklüğündeki gemileri yanaştırmaya uygundur. Faaliyet alanı
içerisinde önemli bir yer tutan sıvı
kimyasal depolar, Carbon Steel
malzemeden imal edilmiş olup değişik kapasitelerde ısıtmalı, izoleli,
yüzer tavanlıdır ve Epoxy Coating
tanklardan oluşmuştur. Limanın
Sıvı Tank Terminali, her nevi sıvı
kimyasal depolaması, gemi tahliye ve yüklemesi, kara tankerlerine dolum ve tahliye hizmetlerini
kapsamaktadır. Körfez Petrokim-
ya Gümrük Müdürlüğüne bağlı A
tipi genel antrepo niteliğinde olan
terminal, Bureau Veritas tarafından API 650 standartlarına göre
sertifikalandırılmıştır. Çeşitli kapasitelerde 45 adet tanklara sahip
olan terminalin toplam kapasitesi
ise 126,000 m3’tür. LİMAŞ Limanı, Türk Kimya Sanayisindeki
artan iş hacmi ve talepleri doğrultusunda, terminal kapasitesi artırılarak değişik ürün gruplarında
sertifikalı depolama tanklarıyla 3.
şahıslara depolama hizmeti vermektedir.
Tüm tankların dolum tahliye
devrelerinin ayrı olduğunu belirten Sarı; “Kara tankeri dolumları
kantar üzerinde otomatik yapıldığından dolayı müşterilerimizden
gelen miktarsal talepler, hatasız ve
net olarak yapılabilmekte. Ayrıca
tüm tanklarımızdan da gerektiğinde gemi yüklemesi yapabiliyoruz. Tanklarımızın tamamı NFPA
standartlarına uygun, yangın söndürme sistemleri ile emisyonun
engellenmesi için ürün cinsine
göre yüzer tavan, filtre ve scrubber sistemleriyle donatılmış olup
ayrıca kapalı sistem tanker dolum
operasyonları da yapılabilmektedir.” dedi.
Konteyner Elleçlemede 2014
Hedefi 100 Bin TEU Kapasiteyi
Bulmak
Yıllık ortalama 1.000.000 ton kuruyük genel kargo kapasitesine
sahip olan liman, kuruyük, paletli, jumbo (bigbag), dökme, paket
vb. her türlü kuru yükün uygun
nitelikteki araç, gereç ve teçhizat
kullanılmasıyla yapılan yükleme,
boşaltma ve istifleme operasyonlarını gerçekleştirmektedir. 2
yıl önce başladıkları konteyner
hizmetinde geçtiğimiz yıl 50 bin
TEU kapasitede yük elleçlediklerinin bilgisini veren Sarı; “Bu
yılki hedefimiz 100 bin TEU’ya
ulaşmak olacak. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor.
Dolayısıyla uzun vadede hayata
geçirmeyi planlıyoruz. Genel olarak yıllık kapasitemiz, 1 milyon
ton kuruyük, 1 milyon 500 bin m3
sıvı kimyasal ve 250 bin TEU konteynerdir. Sıvı ve kuruyükte hedeflerimizi büyük oranda yakaladık.
Konteynerde ise henüz çok kısa
bir geçmişe sahip olduğumuz için
planladığımız elleçleme miktarlarına kısa vadede ulaşmayı hedefliyoruz. Konteyner, parametresi
çok yoğun olan bir iştir ve Doğu
Marmara tarafındaki sanayici, ithalat ihracat yapan firmalar, konteynerize edilmiş yüklerini uzak
limanlardan hizmet almak yoluyla
sağlıyorlar. Biz de bu hizmetimizle bölgedeki firmalara en yakın
liman olarak hizmet verip sanayicilerimizin maliyetlerini düşürerek, uluslararası pazarda rekabet
güçlerini arttırmayı amaçlıyoruz.”
dedi.
Limancılık sektörünün yaşadığı
sorunlara da değinen Ahmet Sarı,
limanın büyüme ve genişleme
projelerinde, birden çok muhatap
ile karşı karşıya gelmelerinin süreci yavaşlattığını, prosedürlerin çok
hızlı işlemesi ve kolay bir şekilde
ilerleyebilmesi için onay merciinin tek bir noktada toplanması
gerektiğine dikkat çekti. Bunun
yanı sıra demiryolu bağlantıları
konusunda sıkıntıların olduğunu
dile getiren Sarı; “Bölgede demiryolu bağlantılarının yeterli olmaması nedeni ile diğer limanlarında
yaşadığı temel sıkıntılar var.” dedi.
‘Belirlenen Hedeflere Devletin
Özel Sektör Yatırımlarını Kolaylaştırması İle Ulaşılabilir’
Türkiye’nin, hedeflediği büyümeye istinaden yatırımlar yaptığını,
liman yatırımlarında özellikle Ege
ve Akdeniz’de yatırımların yapıldığını hatırlatan Ahmet Sarı, Marmara Bölgesi ve İzmit Körfezi’nde
zaten yatırımların olduğunu ancak bunların bir an önce derlenip
toparlanması gerektiğinin altını
çizdi. Sarı; “Biz limanlar olarak
bu hedefleri çok kolay yakalayabiliriz. Özel yatırımcılar ve özel
sektör bu işe sıcak bakıyor. Ancak
bu işin belirleyicisi devlettir. Çünkü limanlar her konuda devlete
bağlı. Bizler devletle ortak çalışan
kurumlarız ve bizim başımızda da
yönlendirici olarak devletin bulunması gerekiyor. Bu doğrultuda
belirlenen hedeflere ulaşmak için
devlet, bize en iyi yolu gösterip,
yatırımlarımızı o şekilde kanalize
etmemizi sağlamalı.” diyerek bireysel olarak yapılan yatırımların
bir yerde tıkanabileceğini ancak
devletin politikasının her zaman
sürekliliğinin olduğunu dile getirdi.
“LİMAŞ Liman
İşletmeciliği
A.Ş. olarak takip
ettiğimiz deniz
taşımacılığındaki
teknolojik gelişmelere uyum
sağlayabilmek için
iskelelerimizin
boyunu uzatma
ve liman sahasını
genişletme gibi
projelerimiz var.
Ancak bu projelerimiz, maliyeti çok
yüksek olan hedeflerdir.”
MART-NİSAN • | 47 |
7 DENİZ
Gemi Satışında Yüzde 250 Artış Yaşandı
Deniz Ticareti
A2014 yılının ilk 3 ayında ikinci el gemi satımında, 525 adet gemi satışı yapılırken, geçen senenin
ilk 3 ayına göre yüzde 250 artış sağlandığı ortaya çıktı..
| 48 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
2014 yılının ilk çeyreğinde ikinci el gemi piyasasında
canlılık son
hızla devam ediyor. 2014
yılının ilk 3
ayında ikinci el gemi
satımında,
525 adet
gemi için
10 milyar
379 milyon
870 bin dolar ödenirken, geçen
senenin
aynı dönemine göre yapılan ikinci el gemi
satışında 4 milyar 117 milyon 880 bin dolar
ödendiği ortaya çıktı.
Uluslararası gemi brokerlerinin yayınladığı
raporlara göre, 2014 yılının ilk 3 ayında Türk
armatörüne ait ikinci el 15 adet gemi satışı
gerçekleşirken, bu satışlardan 159 milyon
250 bin dolar gelir sağlandığı kaydedildi.
Yine aynı raporlardan yayınlanan bilgilere
göre ise 2014 yılının ilk çeyreğinde Türk armatörünün satın aldığı gemi sayısı 12 olurken, bu gemilere 52 milyon 230 bin dolar
ödendiği belirtildi.
•
Diğer Satıcılar - 181 Gemi - 4.175.890 $
•
Toplam: 525 Gemi - 10 Milyar 379 Mil-
2014’ün ilk 3 ayında 525 adet gemi satıldı
İntermodal Research’ın yayınladığı rapora
göre, 2014 yılının ilk 3 ayında Yunan armatörlerine ait 48 adet gemi satışı gerçekleştirdiği
ifade edilirken, gemileri satın alan alıcılar, bir
milyar 4 milyon 500 bin dolar ödediği kaydedildi.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Yunanistan - 48 Gemi - 1.004.500 $
Almanya - 57 Gemi - 554.190 $
Japonya - 40 Gemi - 800.280 $
Singapur - 24 Gemi - 493.400 $
Hong Kong - 21 Gemi - 479.840 $
Danimarka - 20 Gemi - 993.460 $
Norveç - 18 Gemi - 164.530 $
Türkiye - 15 Gemi - 159.250 $
İtalya - 12 Gemi - 284.900 $
Bermuda - 11 Gemi - 375.400 $
İsmi Açıklanmayan Satış - 78 Gemi 894.230 $
yon 890 Bin $
Gemi alımında yunanlılar başı çekiyor
2014 yılının ilk çeyreğinde satılan ikinci el
525 geminin, 145’ini Yunanlı armatörlerin
aldığı açıklanırken, Yunanlı gemi işletmecileri
satın aldıkları 16 milyon 59 bin 258 DWT kapasiteli 145 adet gemiye, 4 milyar 66 milyon
dolar ödeme yaptı. İntermodal Research’ın
yayınladığı raporda ABD merkezli gemi işletmecileri 2 milyon 336 bib DWT kapasiteli 37
gemi satın alırken, bu gemilere bir milyar 112
milyon 600 bin dolar ödediği kaydedildi.
•
Yunanistan: 145 Gemi - 4.066.000 $16.059.258 Dwt
•
ABD: 37 Gemi - 1.112.600 $ - 2.336.568
Dwt
•
Norveç: 24 Gemi - 511.450 $ - 1.412.724
Dwt
•
İtalya: 24 Gemi - 569.130 $ - 2.523.330
Dwt
•
Singapur: 21 Gemi - 540.870 $ 1.622.167 Dwt
Almanya: 21 Gemi - 283.450 $ 1.061.055 Dwt
•
Çin: 20 Gemi - 302.000 $ - 1.251.975
Dwt
•
İngiltere: 13 Gemi - 95.100 $ - 322.830
Dwt
Kanada: 12 Gemi - 356.500 $ - 1.067.686
Dwt
•
Türkiye: 11 Gemi - 52.230 $ - 192.417
Dwt
•
İsmi Açıklanmayan Alıcı: 93 Gemi 1.142.170 $ - 3.810.681 Dwt
•
Diğer Alıcı: 104 Gemi - 1.348.380 $ 6.360.726 Dwt
•
Toplam: 525 Gemi - 10 Milyar 379 Milyon 870 Bin $ - 38.021.412 Dwt
MART-NİSAN • | 49 |
7 DENİZ
Röportaj
Ş. Semih Ege
Semar Marine | Genel Müdür
2014 yılına hedeflerine ulaşmış bir şekilde
ve yukarı yönde artan
bir ciro ile başlayan
Semar Marine, Türkiye pazarının nerdeyse yüzde 90’ı ile
çalışarak, yurtiçinde
ve yurtdışında denizcilik sektörü ve enerji
santralleri konusunda
aktif rol oynamaya
devam ediyor.
Güvenilir Hizmet, Kaliteli Ürünler
“Semar Marine” Güvencesiyle
D
| 50 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
enizcilik sektöründe 2007’den itibaren
faaliyet göstermeye başlayan Semar Marine, ana faaliyet alanı olan denizcilik
sektörüne, yedek parça ve gemiler için
komple ekipman tedariki sağlayarak günümüze kadar başarılı bir şekilde gelmiş bir firmadır. Başarısının arkasında, müşterilerine sundukları kaliteli hizmetin yanı sıra verdikleri güven duygusu ve doğru
hizmet kalitesi de onları her yıl biraz daha yukarı taşımıştır. Firma, Türk Armatörleri, gemi inşa firmaları
ve tersanelerini kapsayan geniş bir portföye sahiptir.
Türk donanmasına, armatörlere ve management şirketlerine, enerji santralleri ve onların gereksinimleri
üzerine sanayi sektöründe de hizmet vermektedir.
Müşteri memnuniyetini temel ilke edinen Semar
Marine, doğru malzemeleri, doğru zamanda ve optimum ekonomik koşullarda müşteriye ulaştırarak
sektörün aranılan firmaları arasına girmiş ve bu alandaki kalitesini hizmetleriyle ortaya koymuştur.
“Yurtiçinde ve yurtdışında 100 tedarikçi ağına sahibiz”
Şu anda yurtiçi ve yurt dışı olmak üzere 100 tedarikçi
ağı ile denizcilik sektöründeki faaliyetlerini sürdüren Semar Marine firmasının Genel Müdürü Ş. Semih Ege, ana hedeflerinin, gemi makine dairesinde
bulunan tüm mekanik ürünlerin yedek parçalarını
tedarik etmek olduğunu belirtti. Firmayı ilk kurduklarında daha çok temsilci tarzı ilerlemeyi hedeflediklerini ancak zamanla hem sektörü tanımaları, hem de
yurtdışındaki tedarikçilerinin yardımıyla ve bunların
yanı sıra yurtiçi ve yurtdışı fuarlara katılarak hedeflerini daha da ilerleterek değiştirdiklerine dikkat çeken Ege; “Kurulduğumuz ilk yıllar daha çok temsilci
tarzında ilerlemeyi hedeflemiştik fakat tedarikçi ağımız fazlasıyla genişledi. Şu an yurtiçi ve yurtdışında
yaklaşık 100 tedarikçimiz ile birlikte çalışıyoruz ve
bunların 22’si ile exclusive olarak kontratlıyız. Diğer
tedarikçilerimiz ile proje bazlı çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Denizcilik sektöründeki faaliyetlerimiz
daha çok makineler konusunda ağırlıklı olmakta.
Yani ana ve yardımcı makineler, kompresörler, seperatörler, kazanlar, pompalar, ana şaft gibi ekipmanların yedek parça ve tedarikini sağlıyoruz.” dedi.
“Operasyon, bizim için en önemli kısımdır”
Denizcilik sektörünün yanı sıra enerji santrallerine
ve endüstriyel fabrikalara da hizmet verdiklerini ifade eden Ege; “Tabi ağırlıklı olarak denizcilik sektörü
ve enerji santralleri ile çalışıyoruz. Aslında denizcilik sektöründeki artıları da görmek lazım. Hizmet
sunarken sadece tedarikçi mantığıyla hareket etmiyoruz. Amacımız, satınalma bölümlerinin üzerinde
bulunan yükü azaltmak. Bizim için sağladığımız hizmetin operasyon kısmı da çok önemli, hatta en keyif
verici kısmıdır diyebilirim. Çünkü bir ürünü satmanız bir şey ifade etmiyor; o ürünün doğru zamanda,
doğru yere doğru bir şekilde teslim edilmesi de gerekiyor. Uzun yıllardır da bu işi keyif alarak yapmayı
sürdürüyoruz ve Türkiye pazarının neredeyse yüzde
90’ı ile çalışıyoruz.” diyerek yurtiçinde ve yurtdışında
denizcilik sektörü ve enerji santralleri konusunda aktif rol oynadıklarına dikkat çekti.
“Gemi inşa sektörüne de hizmet sunmaya başladık”
Gemi inşa sektörüne geçtiğimiz yıl adım attıklarının
bilgisini veren Ege; “RMK’nın asfalt tankeri projesinde tank supportlarını biz tedarik ettik. Bunun yanı
sıra Tersan Tersanesi’nin birkaç projesine, paslanmaz
yeni boru sistemi olan push-fit boru sistemlerini yine
biz verdik. Bunların dışında komple ekipman olarak
temininde sağladığımız ürünler; atık arıtma sistemleri ve biyolojik sistemlerdir. Biyolojik sistemlerde
ACO markasını temsil ediyoruz. Bu ürünün diğer
ürünlere göre avantajı ise kompozit tanka sahip olması, daha hafif ve daha uygun fiyatlı olmasındandır.” diyerek ürünlerinin gerekli tüm sertifikasyonlara sahip olduğunun da altını çizdi.
“Hedefimiz uluslararası arenada aktif rol almak”
Denizcilik sektörüne adım attıkları dönemin, krizin
baş gösterdiği dönemle kesişmesine dikkat çeken
Ege; “Biz 2007-2008 krizi ile birlikte sektöre girdik.
Tabi her yıl ciromuzu arttırarak devam ettiğimiz için
krizden çok fazla etkilenmedik. 2012-2013 yılı kapanışımız ile 2014 yılı başlangıcımız yine artan bir ivmeyle yukarı yönde ilerledi. Bu yıla hedeflediğimiz
şekilde başladık ve böyle de devam etmesini umuyoruz. Gözlemlediğim kadarıyla pazarda da ciddi hareketlenmeler görüyorum. Geçtiğimiz yıllarda daha
çok şirket içi organizasyonumuzu düzenleme, daha
efektif ürünleri bulma ve tedarikini sağlama konularına yoğunlaştık. Sonuç olarak planlarımızın hepsini
gerçekleştirdik ve tedarik anlamında yeni organizasyonların içine dahil olduk. Operasyon aşamamızı
daha kapsamlı hale getirdik. Buna önem göstermemizin sebebi ise armatörlerimize ve management şirketlerimize teslimat konularında daha hızlı ve güvenilir bir şekilde hizmet verme isteğimizdendir. 2014
için hedeflediğimiz bir konu var ki o da kendi yerimize geçmek. Kurulduğumuz yıldan itibaren gerçekleştirmeyi arzuladığımız bir hedefti bu. Bunun dışında
yine ürün tedariklerimiz devam edecek. Halihazırda
olan depomuzu kendi bünyemiz altına alıp, belirli
makine tiplerini, belirli ürün tiplerinde, makine ve
ekipman imalatçılarının üretim yaptırdığı yerlerden
satın alarak, armatörlerimizin ihtiyaç duyabilecekleri tüm yedek parçaları, periyodik bakımlar ve acil
durumlar için stoklarımızda bulundurup, paket halinde tedarikini sağlamak istiyoruz. Hedeflerimizden
biri de yurtdışına temsilcilik verip, ürün satışlarımızı
uluslararası alana taşımak olacak. Bunun için de belirli makine tiplerine kanalize olduk.” dedi.
“Bakımlar ertelendikçe maliyetler daha da artar”
Kriz nedeniyle armatörlerin yaşadığı bazı sıkıntılara
dikkat çeken Ege, özellikle armatörlerin gemilerine
yaptırdıkları bakımlarının periyodik süreleri arasındaki zamanın uzadığını dile getirdi. Krizden dolayı
bu bakımların ertelendiğine ve bu durumun gitgide
daha büyük sorunlara yol açabileceğine vurgu yapan
Ege; “Mevcut bakım zamanlamalarını uygun bir şekilde takip edilmesi maliyetleri daha makul seviyelere çekiyor. Kriz nedeni ile bu zamanlamalar maalesef
uzatılmakta ve dolayısı ile ihtiyaç duyulan ürünler
daha fazlalaşmakta. Bu da maliyetleri artırmakta,
hatta maalesef öngörülmeyen daha büyük problemlerin çıkmasına neden olmaktadır. Biz yola çıkarken
Türkiye’deki armatörlerimize yardımcı olabilmenin
yanı sıra hem ülkemizin hem de markamızın değerini yurtdışındaki armatörlere duyurabilmek, onlarla
da ticaret yapabilmek ve onların bizim bu işi yapabileceğimize olan güvenlerini sağlamaktı. Şu anda tercih edilmemizin en büyük nedeni oluşturduğumuz
güvendir.” dedi.
“Yurtdışında özellikle Ortadoğu’daki
enerji santralleriyle çalıştıklarını
söyleyen Ege;
“Irak’ta halihazırda çalıştığımız
santraller var. İran
ile görüşmelerimiz
sürüyor. Türkiye’de
ise Karadeniz
Enerji ve AKSA
grubu ile çalışmalarımız sürüyor. ”
MART-NİSAN • | 51 |
Ş. Semih Ege, Personeliyle
7 DENİZ
Makale
Engin KOÇAK
Uzman Yönetici
Jeopolitik olumsuzluklara ve beklentileri bozan gelişmelere rağmen yine de
Mart ayı boyunca navlunlar Aralık seviyelerine doğru yükselişe geçti. Bu da benim artık bölgede “olduğu kadar” istikrar beklentisinin yerleşmekte olduğunu
gösteriyor.
Ne Kısmetsiz Bölgeymiş!
O
| 52 | • MART-NİSAN
kurlardan koster armatörü, işletmecisi,
kiracısı veya brokeri
olup da bölgesel felaketlere abone olduğunu düşünmeyen kaldı mı acaba? “Jeopolitik
risk” diye bir şey varsa, koster erbabı bu mevhumun en antrenmanlısı oldu diyebiliriz.
Evet… Malum Ukrayna’dan ve ülkemizi de ilgilendiren Suriye’den
bahsediyorum ama peşinen belirteyim, Ukrayna’daki gerginliklerin
yahut gerginlik potansiyeli taşıyan
hareketlerin koster ticaretine ciddi bir etkisi olacağına işin en başında da inanmamıştım, halen de
inanmıyorum.
7 DENİZ
Neden?
Biliyorsunuz bu köşede hemen
her şeyi mümkün mertebe analizle sunuyorum bu yüzden hemen
kısa bir değerlendirme: Evvela
Dinyeper Nehri’ni de ayrıntılı
gösteren Ukrayna haritasını önüme açtım sonra bildiğim kadarıyla
bu ülkenin çelik, kömür, buğday
ve kimyasal gübre çıkan önemli
fabrikalarına baktım. Ukrayna uzmanı olmaya gerek yok, herkes ülkenin Dinyeper Nehri tarafından
bölünen doğu tarafının Rus etkisinde olduğunu biliyor. Bu bölgeler çelik, kimya, gübre ve tabii
ki tarım bakımından çok önemli
bölgeler. Çelik ve gübre neredeyse
tamamen doğuda. Üretim, kömür
ve çelik çıkışı bakımından zengin
Yuzhnny, Illichevsk, Berdyansk ve
Sivastopol limanları Dinyeper’in
batısında kalsa da Sivastopol’ün
Rus donanması için zaten önemli
bir yer olduğunu ve Rus kökenlilerin Karadeniz kıyısında da hâkim
olduğunu basından takip etmekteyiz.
Yani demek oluyor ki, Rusya bu
kaynaklara bu kadar yakın ve etnik olarak da bu topraklara bu
kadar hakim iken, buradaki hammaddeden ve endüstriden yararlanan Ukrayna ekonomisi bir
çatışma ile bu altyapıya onarılamaz hasar vermek istemeyecektir.
Aynı şey Rusya için de geçerli. Öte
yandan Avrupa Birliği Ukrayna’yı
işte bu güçlü sanayi ve hammadde
mantık, bu işin savaş meydanında
değil, “poker masasında” çözüleceğini söylüyor. Kimin elinin kuvvetli olduğuna siz karar verin.
Suriye ise ne tuhaf bir rastlantıdır
bilinmez, uluslararası kamuoyu
Ukrayna ile meşgul olunca pek
göze çarpmadı. Fakat gerek Türkiye gerekse İsrail ile gerginlikler
ve dinmeyen iç olaylar hala Doğu
Akdeniz’de bir risk unsuru.
gücüyle almak isteyecektir ve o da
bu karmaşayı diplomatik olarak
halletmekten yana olacaktır. Bu
arada en düz mantıkla ifade edersek, zaten IMF’nin neredeyse 20
milyar dolar yardıma onay verdiği, AB Merkez Bankası’nın bir kısmı hibe 15-16 milyar kredi açtığı
bir ülkenin ekonomisini yeniden
“döndürebilmesi” için limanlarını
ve endüstrisini işler tutması gerekmektedir. Yani küresel güçlerin
çok uçlarda ve mantık ötesi bir
“ego” savaşına tutuşması haricinde
Tüm bu jeopolitik olumsuzluklara
ve beklentileri bozan gelişmelere
rağmen yine de Mart ayı boyunca
navlunlar Aralık seviyelerine doğru yükselişe geçti. Bu da benim artık bölgede “olduğu kadar” istikrar
beklentisinin yerleşmekte olduğunu gösteriyor.
Dikkatimi çeken bir diğer enteresan nokta var onu da paylaşmak
istiyorum: Biliyorsunuz son bir
buçuk-iki senedir, BDT ülkelerinden Akdeniz’e pek çelik in(e)
miyordu, bunda Arap Baharı
sonrası etkisi olduğu gibi, Avrupa’daki kriz dolayısıyla üreticilerin ciddi fiyat düşürmesi ve
BDT’nin pazarını zorlaması da
rol oynamaktaydı. Şimdi ise hem
avro para biriminin dolara karşı
değer kazanması hem de Kuzey
Afrika’nın biraz istikrar kazanıyor
gibi olması sebebiyle Ukrayna ve
Rusya’dan uzun mamül siparişleri
görülmeye başlandı. Devamı olursa, bu iyi bir gelişme, çünkü çelik
ticareti Karadeniz’de 2010-2011’de
bugünküne kıyasla daha ciddi bir
paya sahipti, sonraları denge biraz
tahıla kaymıştı.
Ramazan ayına kadar koster navlunlarının artma eğiliminde olacağını tahmin etmek zor olmayacaktır ve artık yavaş yavaş Haziran
sonunda gelecek yeni tahıl rekoltelerini konuşmaya başlayacağız.
İlk sinyaller olumlu ve geçen seneye yakın bir performansa işaret
ediyor.
Bölgede ne zaman ne olacağı belli olmaz, temkinli devam ediyorum. Buyurun dumanı üstünde
örnek… Daha ben bu yazıyı yeni
bitirirken Sarkozy yerine büyük
umutlarla seçilen Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, yerel seçimde ciddi bir darbe aldı ve
tüm hükümet toptan istifa etti…
MART-NİSAN • | 53 |
ISTFIX’de Şubat sonunda düşen navlunlar Nisan başı itibariyle toparlandı. 2-4 bin DWT gemilerin bölge ortalaması olarak günlük
gelirleri (TCE) tekrar 2.100 doları, 4-6 bin DWT gemilerin geliri de ortalama 3.200 doları aşmış bulunuyor. Daha büyük tonajda,
6-8 bin DWT gemiler günde 4.400, 10.000 dwtlik büyük kosterler ise 6.300 dolar civarına yeniden çıktılar.
7 DENİZ
Denizde Güvenlik
Arda Akyüz Kimdir?
Delmar Safety firması
ortaklarından ve aynı
zamanda firmanın Genel
Müdürü olan Arda Akyüz,
İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi
mezunudur. Akyüz, lisans
eğitimi sonrası İstanbul
Üniversitesi Deniz Ekonomisi Bölümü’nde Yüksek
Lisans eğitimini tamamlamıştır. Halen öncü armatör
ve işletmeci firmaların
personel eğitim programlarında Safety konusunda
eğitimci olarak görev
yapmaktadır. 10 yılı aşkın
süredir sektörde aktif rol
oynayan ve başarılı işlere
imza atan Akyüz , 2005
yılından bu yana Delmar
Safety çatısı altında çalışmalarını sürdürmektedir.
| 54 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
Arda Akyüz
Delmar Safety | Genel Müdür
Rotterdam şubesiyle
kısa sürede yerli ve
yabancı müşterilerine
çözüm ortağı olma
konusunda büyük
bir ivme yakalayan
ve pazarın büyük
oyuncularıyla rekabet
eden Delmar Safety ;
Singapur, Houston ve
Dubai limanlarında da
şubeler açarak dünya
pazarında büyük bir
oyuncu olma yolunda
çalışmalarını sürdürüyor.
Delmar Safety Çözüm Ortağınız
Olmaya Devam Edecek
2
005 yılında faaliyetlerine
başlayan Delmar Safety,
2007’de yangın ve can güvenliği ekipmanları servis
atölyelerinin hizmete girmesiyle
birlikte emniyet ekipmanları konusunda temsilcilik, satış, üretim
ve servis hizmetleriyle müşterilerine emniyet konusunda eksiksiz
hizmet sunmaktadır. Denizde
can emniyeti endüstrisinin her
alanında, şubeleri ile birlikte uluslararası arenada öncü bir kuruluş
olan Delmar Safety, tüm emniyet
ekipmanları, eğitimli ve tecrübeli
servis mühendisleri, emniyetli ve
zamanında servis hizmetlerinin
yanı sıra iddialı fiyatları, kaliteli
dizayn edilmiş ve yenilikçi ekipman üretimleri ile başarılı bir şekilde hizmetlerini sürdürmekte.
40 kişiyi aşkın personeli ile ISO
kalite yönetim sistemi standartlarında çalışmalarına devam etmektedir. Deniz emniyeti konusunda
hizmet veren Delmar Safety’nin
yanı sıra Delmar Marine ile de
marine sektörüne hizmet veren
firma, marine sektörü ile ilgili
yurtdışında birçok öncü üretici
firmanın Türkiye’de distribütörlüğünü yapmakta. Firma, bu konudaki marketleme çalışmaları doğrultusunda ulusal ve uluslararası
tüm denizcilik fuarlarına iddialı
stantlarla katılımcı olarak yer almakta ve HME ( Holland Marine
Equipment ) kuruluşunun da üyelerinden biridir.
“ Ana Hedefimiz Müşterilerimize Çözüm Ortağı Olabilmek
ve DELMAR SAFETY isminin
dünyada marka olarak akıllarda
kalmasını sağlamak ”
İş heveslerini ve amatör ruhlarını kaybetmeden, gerektiğinde
denizde canlı kalmaya çalışan
denizci gibi gerektiğinde yatırımlarında başarılı olmak zorunda
olan armatör gibi gerektiğinde de
her türlü uygunsuzluğu tespit etmek zorunda olan denetimciler
gibi düşünmeyi temel prensipleri
olarak benimsediklerini söyleyen
Delmar Safety Genel Müdürü
Arda Akyüz; “Ana hedefimiz müşterilerimize çözüm ortağı olabilmenin yanı sıra firmamızı dünyaca bilinen vizyon sahibi bir marka
haline getirmektir.” dedi.
Denizde can kurtarma ve yangın
güvenliği konusunda tüm ürünlerin tedarik ve tedarik sonrası
servislerini sağladıklarını belirten
Akyüz; “Ürün ve hizmetlerimizin
yanı sıra 2 yıl önce üretim yapmaya da başladık. Dalış elbisesi,
yangın elbiseleri, pilot ve yolcu
çarmıhları, can halatları üretimlerini yapıyoruz. Bunlar IMO’nun
(Uluslararası Denizcilik Örgütü)
marine sertifikalı olmayı zorunlu
tuttuğu ürünlerdir. Dolayısıyla
ürün gamımızdaki tüm ürünler
MED ( Marine Equipment Directive ) sertifikalarına haizdir.
Bunların sonucunda ulusal ve
uluslararası pazardaki armatör ve
işletmeci firmaların tümüne konu
ürünleri iddialı fiyatlarla tedarik
edebiliyoruz. Bunların yanı sıra
yakın zamanda Türkiye’de denizcilik sektöründe dış pazardan
ithal edilmek zorunda kalınan
emniyet teçhizatları üretimleriyle
ilgili çalışmalarımız devam ediyor.
Bunların da kısa zamanda testleri
ve sertifikalandırılmalarıyla ilgili
süreç tamamlanacak.” dedi.
ların eksik veya geç yapma lüksü
olmayan tarafıdır” diyen Akyüz,
bunların geminin seyir emniyeti,
denizde çalıştırılan denizcilerin
can güvenliğini koruyan ve bunları garanti altına alan yaptırımlar
olduğunu ve dolayısıyla emniyet
ekipmanlarının tedarik ve servis
bakımlarıyla ilgili sektörde sadece Delmar Safety gibi firmaların
değil, konuyla ilgisi olan tüm tarafların, bilgilerini, uluslararası ve
ulusal regülasyonlar konusunda
güncel tutmalarının şart olduğunu ifade etti. Tüm taraflar için en
önemli mecburiyetin devamlılık
olduğunu belirten Akyüz; Delmar
Safety olarak bizim amacımız,
genç, dinamik, yenilikçi anlayışla
tüm müşteri gruplarımızla çözüm
ortağı ilişkisi kurmak ve dünyanın
her yerinde ihtiyaç duyulan her
talebe hızlı bir şekilde cevap verebilmektir.”
Rotterdam Şubesine Singapur,
Houston ve Dubai ’de Eklenecek
Rotterdam şubesi ile dünya pazarına da hizmet veren Delmar Safety; Singapur, Houston ve Dubai
ofislerini de yakın gelecekte açmayı planlıyor. Akyüz, denizcilik sektöründe hala yansımaları görünen
krize rağmen yatırımlarına devam
edeceklerine dikkat çekti. “Denizde emniyet en başta süreklilik
odaklı bir konudur ve sektörün
denizden para kazanan tüm taraf-
Denizde Can ve Yangın Güvenliği IMO’nun Markajında
Denizde can ve yangın güvenliğinin IMO tarafından özellikle
üzerinde durulan bir konu olduğu
bilgisini veren Akyüz, bu durumu
şöyle açıkladı: “Çünkü denizde
seyir ve ticaret devam ettiği müddetçe istemediğimiz halde deniz
kazaları, yaralanmalar ve ölümlü
kazalar yaşanacaktır. Bu kazaların
sonucunda IMO, denizde yaşanan kaza sayısını minimize et-
mek adına öncelikle denizcilerin
sonrasında da denizde yüzen tüm
ekipmanların güvenliğinin sürekliliğini sağlamak amacıyla regülasyonlarla denizde ticaret yapan
tüm firmalara sorumluluk yüklüyor. Bu sorumluluk neticesinde
firmaların en çok dikkat etmesi
gereken konu, denizde can ve mal
güvenliğidir.” diyerek IMO’nun
bu konuda gerekli düzenlemeleri
titizlikle sağladığına dikkat çekti.
Kurulduğu tarihten bugüne kadar
hızlı bir ivme sağlayarak büyüyen
Delmar Safety, devam eden kriz ve
sektördeki çalkantıya rağmen yatırımlarına hız kesmeden devam
etti. 3 yıl öncesine kadar, denizcilik piyasasında firmaların yatırım
yapmadığı, sadece var olan firma
değerlerini korumaya çalıştığı bir
dönemde Rotterdam ofisini faaliyete geçirdiklerini belirten Akyüz
; “Bu ofisi açmamızdaki amacımız,
halihazırda çalıştığımız denizcilik
piyasasındaki öncü yerli ve yabancı firmalara daha efektif çözümler sunabilmekti. Bu şubemiz ve
yakın gelecekte açmayı planladığımız diğer şubelerimiz ile uluslararası alanda denizcilik sektörünün büyük firmalarıyla yarışacak
düzeye geldik. Hedefimiz ise artık
sektörün büyük oyuncularıyla sadece Akdeniz veya Türkiye pazarında değil tüm dünya pazarında
rekabet etmek olacak.” dedi.
“Ana hedefimiz
müşterilerimize
çözüm ortağı olabilmenin yanı sıra
firmamızı dünyaca bilinen vizyon
sahibi bir marka
haline getirmektir.”
MART-NİSAN • | 55 |
7 DENİZ
Makale
Kpt. Özgür Alemdağ
MTR Kurucu
MSc. İSG
Eğitmeni ve Uzmanı
Son dönemde hayatımıza giren MLC ile
sağlık, hijyen, sosyal hayat, gürültü, ışık
ve vibrasyon ölçümleri gibi konularda
uygulanmaya başlanmıştır.
6331 Sayılı İş Sağlığı, Güvenliği
Kanunu ve Denizcilik Sektörüne
Yansımaları
6
| 56 | • MART-NİSAN
331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun
yürürlüğe girmesiyle 4857 nolu İş Kanunu
kapsamındaki İSG’yi ilgilendiren hükümler yürürlükten kalkmış ve yerine yeni çıkan
mevzuattaki karşılıklarına bırakmıştır. Bu kanunda
denizcilik kapsam dışı bırakılmamış, dolayısıyla Türk
Bayraklı gemilerde uygulamada ciddi sıkıntılar yaratacak bir sürece girilmiştir. Bu kapsamda 30 Haziran
2012 tarihinde yürürlüğe giren 6331 sayılı kanunla,
denizcilikte karşılığı olarak görebileceğimiz ISM kod
arasındaki karşılaştırmalı incelemeyi özet olarak yapacağız.
Not: 6331 gerekleri kısa başlıklar denizcilikteki karşılığı ve öneriler italik olarak yazılmıştır.
İşverenin Genel Yükümlülükleri
-Aynı yükümlülükler ISM Kod içerisinde de bulunmaktadır.
7 DENİZ
Ne yapmamız isteniyor?
-50 kişinin altında çalışanı olan işyerleri için;
Ocak 2013 itibariyle
-Risk değerlendirmesi, Acil Eylem Planları, ISG, İlkyardım, Yangın eğitimleri
Bu uygulamaların tamamı ISM kod tarafından karşılanmaktadır. Ayrıca STCW Konvansiyonunda yapılan 2010 değişiklikleriyle eğitim konusunda şirketlere ciddi sorumluluklar getirilmiştir. Bu eğitimler
arasında oryantasyon, katılım öncesi ve gemilere
ve yapılan işe yönelik spesifik eğitimle yer almakta
ve eğitimler uzaktan eğitim yardımıyla gerçekleştirilebilmektedir. Ayrıca ISM Kod Part A Bölüm 6.3
maddesinde, işe başlamadan önce emniyet ve çevre
korumayla ilgili aşinalık eğitimi verilmesi gerektiğini
belirtilmektedir. Eğitimler gözden geçirilerek 6331
gereklerini karşılayacak hale getirilebilir.
Ocak 2014 ten sonra;
-Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfındaki tüm işletmeler
OSGB ile anlaşmak ya da bünyesinde İş Sağlığı ve
Güvenliği Birimi kurmak zorunda.
Gemiler bu sınıflara girdiğinden halihazırda uygulaması mümkün olmayan bu zorunluluk ciddi sıkıntılara gebedir. Uluslararası sefer yapan gemiler için
ISG Uzmanı ve İşyeri Hekiminin belirlenen saatlerde
sahada aylık görevlerini yapabilmesi lojistik ve maliyet açısından mümkün gözükmemektedir. Dışarıdan
destek almak yerine gemi personelinin bu konuda
yetkin olması tercih edilmiş STCW ve ISM kod bu
konudaki gerekleri düzenlemiştir.
Sağlık Gözetimi
Denizci olabilmek ve bu işe devam edebilmek için
denizciler, mevzuat gereği sürekli kapsamlı sağlık
kontrolünden geçirilmektedir. Yalnız, özellikle toksik özelliğe sahip olan yükleri taşıyan personelin, ya
da yaptığı iş nedeniyle meslek hastalığına yakalanabilecek kişilerin olası meslek hastalıklarını önlemek
amacıyla kontrat sonrasında sağlık kontrollerinin
yapılması gerekmektedir.
İş Kazası ve Meslek Hastalıklarının Kayıt ve Bildirimi
Tüm kaza ve meslek hastalıkları ISM kod kapsamında da kayı altına alınmaktadır. Yerel otoriteye belirlenen zaman diliminde bildirimlerin yapılması gerekmektedir.
Tehlike Gruplarına Göre İş güvenliği Uzmanlarının
ve İşyeri Hekimi Görevlendirilmesi
ISM gereği şirket 5 kişiden fazla çalışanı olan ve sefer
yapan gemilerde bir emniyet zabiti atamakla yükümlüdür. Bu genellikle 2. Kaptan olarak seçilmektedir.
Bu emniyet zabiti İş Güvenliği Uzmanı’nın görevlerini gemide karşılayabilmek için atanmaktadır. Aynı
şekilde tıbbi konuda da bir zabitin atanması ve bu
iki zabitin aynı kişi olmaması gerekmektedir. Ancak özellikle Emniyet Zabiti olabilmek için, ISM kod
uygun bir eğitim almaları gerektiğini ifade etmektedir. Bu konuda hazırlanmış herhangi bir model kurs
kitapçığı yoktur. Ancak sektörde birçok kuruluş,
hazırlamış oldukları eğitimlerle bu konudaki açığı kapatmaya çalışmaktadır. Eğitimlerde genellikle
referans olarak “Code of Safe Working Practice for
Merchant Seaman” ve IMO Model Kurs 3.11 kullanılmakta ancak herhangi bir bayrak devleti onayı
MCA dışında aranmamaktadır. Sadece MCA, onaylı
kuruluşlardan alınan eğitimler sonrası kursiyeri bir
sınava tabi tutarak gemideki emniyet zabiti olarak
belgelendirmektedir. ISM gereği atanmış tıbbi işlerle
ilgilenen zabit ilgili sorumlulukları yerine getirmekte
ve gerektiğinde Tele Sağlık gibi hizmetlerden faydalanmaktadır.
Çalışan Temsilcisi
ISM gereği de emniyet temsilcisi seçimi yapılmaktadır.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu
ISM gereği emniyet komite toplantıları ilgili kişilerin
katılımıyla belirli sürelerde gemi tarafından yapılmaktadır.
“Çalışma Bakanlığı’nın denizcilik
sektörünü kapsam dışında bırakma gibi bir çalışması olduğu
duyumlar arasında. Ancak sıkıntılı olan konu şu ki bu kapsam
dışı bırakma işlemi gerçekleşene
kadar oluşabilecek bir kaza/meslek hastalığı sonucunda mevcut
kanun ve yönetmelikler geçerli.
Bu kanun hükümlerine uymayan
işverenleri 1.000 TL ile 80.000
TL arasında değişen ağır para
cezaları beklemektedir. ”
Nihai Değerlendirme
Denizcilikte İSG ile ilgili uygulamalara bakıldığında
birçok konuda 6331 sayılı kanun gereklerinin karşılandığını görüyoruz. Son dönemde hayatımıza giren
MLC ile sağlık, hijyen, sosyal hayat, gürültü, ışık ve
vibrasyon ölçümleri gibi konularda uygulanmaya
başlanmıştır. Çalışma Bakanlığı’nın denizcilik sektörünü kapsam dışında bırakma gibi bir çalışması olduğu duyumlar arasında. Ancak sıkıntılı olan konu
şu ki bu kapsam dışı bırakma işlemi gerçekleşene kadar oluşabilecek bir kaza/meslek hastalığı sonucunda
mevcut kanun ve yönetmelikler geçerli. Bu kanun
hükümlerine uymayan işverenleri 1.000 TL ile 80.000
TL arasında değişen ağır para cezaları beklemektedir.
Ayrıca iş kazası ya da meslek hastalığı durumlarında
işvereni taksirle adam öldürmeye teşebbüsten dolayı
hapisten, yüklü tazminatlara kadar ciddi cezalar beklemektedir.
Bu değerlendirme neticesinde denizcilik sektörünün
kapsam dışı bırakılması önerilebilir. Ancak bunu yaparken MCA’in yaptığı gibi Emniyet Zabitlerinin eğitimi konusunda bir çalışma yapılarak mevcut mevzuat ve denizcilik gereklerini karşılayacak şekilde
bir eğitim geliştirilebilir. Aynı çalışma 6331 gerekleri
dikkate alınarak oryantasyon ve aşinalık eğitimleri
içinde uzaktan eğitim sistemi kullanılarak maliyet
etkin bir şekilde gerçekleştirilebilir.
Kapsam dışı kalsın ya da kalmasın emniyet ve insan
faktörü konusuna denizcilik şirketlerinin yeterlilik
değil, yetkinlik gözlüğünden bakması ve bu konuya
çok daha hassas ve sistematik bir şekilde eğilmesi gerektiği şüphesizdir. Unutmayın, önlemek ödemekten
ucuzdur.
MART-NİSAN • | 57 |
7 DENİZ
Makale
Pekcan Türkeş
Avukat
Sandallar, sessiz deniz kabukları gibi denizin üstünde uçuşmalarına rağmen bir
türlü balinaya yanaşamıyorlardı. Moby
Dick’e yaklaştıkça, deniz daha da dümdüz bir halı gibi seriliyordu dalgaların
üstüne. Sular öyle durgundu ki öğle güneşinde bir çayırı andırıyordu okyanus…
Uçsuz Bucaksız Okyanusta
Bir Beyaz Balina…
S
| 58 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
andallar, sessiz deniz kabukları gibi denizin
üstünde uçuşmalarına rağmen bir türlü balinaya yanaşamıyorlardı. Moby Dick’e yaklaştıkça, deniz daha da dümdüz bir halı gibi
seriliyordu dalgaların üstüne. Sular öyle durgundu ki
öğle güneşinde bir çayırı andırıyordu okyanus. Sonunda soluk soluğa ilerleyen Ahab, kovalandığının
farkında değilmiş gibi davranan balinaya iyice yaklaştı. Ahab, düşmanın suyun içine girip çıkan kafasındaki kırışıkların hepsini görebiliyordu. Sanki bir
Türk halısı yumuşaklığındaydı, tatlı tatlı dalgalanan
denizin üstünde. Beyaz Balina sevinç ve huzur içindeydi. Mitolojideki tanrı Zeus gibi kaçırıp beyaz bir
boğaya dönüştürdüğü sevgilisi Europa’nın boynuzlarından tutarcasına kendinden çok emin ve mağrur
bir havası vardı. Girit kıyılarında gerdek gecesine
giren mitolojideki tanrılar gibi muhteşem bir tavır
sergiliyordu. Sandallar, uzun kürekleri havada, kısa
kürekleri denizde, Moby Dick’in yeniden yüze çıkmasını bekliyorlardı sessizce.
Ahab hiçbir şey göremiyordu denizde. Ama diplere,
gittikçe daha derinlere bakarken, birdenbire aşağılardan, beyaz, diri bir lekenin, akıllara durgunluk
veren bir hızla yukarıya doğru çıktığını gördü. Moby
Dick’in açık ağzı, çarpık çenesiydi bu. Hayal meyal
görülen kocaman gövdesi, mavi sulara karışıyordu.
Canavarın ışıldayan ağzı, sandalın altında mermer
bir mezarın ağzı gibi açıldı. Sandalın her yanı, her
tahtası, her kaburgası titreyiverdi ansızın. Balina çenesini kurtarınca filikanın ortasına çarptı, önceden
gevşeyen kalaslar çatırdayarak dağıldı ve filika ikiye
bölündü. Canlarını kurtarmak için gemiciler dağılan kalaslara tutundular. Beyaz Balina’nın görünümü
korkunçtu. Çizdiği gezegenleri andıran dairelerle
denizcilerin üzerine bir atmaca gibi saldıracak gibi
görünüyordu. Beyaz Balina görülmedik bir cakayla,
alabalık gibi böyle gökyüzüne doğru fırlayınca, herkes birden bağırmıştı: “Zıplıyor! Zıplıyor! Orada!”
Moby Dick, korkunç bir hızla, nerdeyse bir saniye
içinde, üstlerine saldırdı. Ağzını açmış, kuyruğunu
sulara vurarak, sandallar arasında dört dönmeye
başladı. Tek amacı sandalları parçalamaktı. Ama iyi
yetiştirilmiş savaş atları gibi ustaca yönetilen, boyuna
dönüp dolanan sandallar, parçalanmalarına ramak
kaldığı halde, bir süre Moby Dick’in saldırışlarını
önleyebildiler. Güverteye çıkartılan Ahab, Starbuck’un omzuna yaslanmış bir vaziyette zorla ayakta
durabiliyordu. Kırılan takma bacağından geriye sivri
uçlu kısa bir parça kalmıştı. “Hey ulu Tanrım,” diye
bağırdı Starbuck. “Bir an için olsun göster kendini!
Hiçbir zaman, ihtiyar, hiçbir zaman yakalayamayacaksın onu...
“Starbuck, kaderimiz, şu uçsuz bucaksız okyanuslar
yaratılmadan milyonlarca yıl önce kaderimiz yazıldı.
Bakın, önünüzde bacağı kırık bir kargıya dayanan,
tek ayaklı bir ihtiyar var... Ahab, bir ihtiyar. Ama bu
gördüğünüz onun bedeni yalnız. Ahab’ın ruhu ise bir
kırkayaktır; kırk ayak üstünde yürür. Kasırgada direkleri kopmuş kadırgaları çeken halatlar gibi, gergin
ve güçlüyüm. Ahab aklına koyduğu şeyin peşindedir.
Moby Dick’i er geç yeneceğim. Siz tayfalar, keyfinize
bakın!
Ahab, sandalların aşağı indirilmesini emretti. Kendisi sandalın kıçında, tam denize inecekken; palanganın iplerinden birini tutan ikinci kaptana durması
için işaret etti.
“Starbuck!” dedi.
“Buyur, kaptan.”
“Ruhumun gemisi üçüncü kez çıkıyor bu yola, Starbuck.”
“Evet, kaptan. Kendin istedin bunu.”
“Kimi gemiler limandan ayrılır, bir daha da geri dönmezler, Starbuck.”
“Doğru, kaptan; acı ama doğru.”
“Kimi insanlar sular çekilirken ölür, kimi sular kabarırken... Şimdi ben kocaman bir dalganın köpüklü
doruğu gibiyim, Starbuck!”
Starbuck’ın gözleri doldu.“Ah kaptanım, kaptanım!
Soylu yürekli kaptanım... Gitme, gitme! Korkağın
biri değil, senin şu karşında ağlayan adam. Kan ağlıyorum seni durdurmak için...” Bir an sonra sandal
geminin arkasından dolanmak üzereydi. O sırada
kamaranın lombozlarından bir ses yükseldi: “Köpekbalıkları! Köpekbalıkları! Geri dönün!” Hızla sandala
bindi, hiçbir şey duymuyordu. Köpekbalıkları sandalı dişlemeye başladılar. Denizin atından, boğuk gök
gürültüleri, uğultular geldi sanki. Ve solukları kesilen gemicilerin gözleri önünde, halatlar, zıpkınlar,
kargılarla sarmaş dolaş, koskoca bir gövde, upuzun
fırladı çıktı denizden. Moby Dick, kuyruğunu savurarak üstlerine saldırdı, yine darmadağın etti onları.
İki yardımcı kaptan teknesindeki zıpkınlarla kargıları dört bir yana saçıp, pruva başlarını parçaladı.
Ama Ahab’ın sandalı nerdeyse sapasağlam kalmıştı.
Bu arada, acımasız köpekbalıkları Ahab’ın peşini
bırakmamışlar, hiç aman vermeden sandalı kovalamışlardı. Kürekleri ısırılmaktan parçalanmıştı. Beyaz
Balina yaklaştı onlara. Ahab, bedenini bir yay gibi
gerip, kollarını kaldırdı, zıpkınını sapladı amansız
düşmanına. Balina yana kıvrıldı. Zıpkının tam atıldığı sırada balinanın tepkisini kestirememiş olan
üç gemici, sulara fırladı. Beyaz Balina, olanca gücü,
olanca hırsla saldırdı köpüklü sularda. Ahab, dümenciye ipi biraz çekip sıkı tutmasını, adamları da ters
dönüp ipe asılarak, sandalı balinaya yaklaştırmalarını söyledi. Ancak ip koptu. Sandalın gürültüsünü
işiten balina, dönüp koca alnını gösterdi düşmanına.
Tam o sırada, ana direğin tepesinde çekiç sallayan
Kızılderili -Tashtego’nun kolu birden taş kesiliverdi.
Kocaman kırmızı bayrak ansızın onu beline kadar
sarıp, Tashtego’nun yüreği sanki dışı fırlamış gibi
çarpmaya başladı rüzgârda. Beyaz Balina geminin
başına sancaktan vurdu. Gemi de, içindekiler de birden sendelediler. Batan geminin altına dalan balina,
geminin omurgasını parçaladı; sonra birden, suyun
içinde dönüp bir hayli ötede iskele tarafından ok gibi
çıktı yüze, Ahab’ın filikasına çok az mesafe kala, hiç
kıpırdamadan duruverdi bir süre.
“Ey benim boyun eğmeyen üç direğim, kırılmayan
omurgam! Yalnız Tanrı gücüyle delinebilecek teknem! Sen sağlam güvertem, cesur dümenim, kutuplara dikili pruvam, şanı şerefiyle ölen gemim! Bensiz
mi öleceksin sen? Gemileriyle denize gömülen kaptanlar gibi şerefli olmalıydım. Böyle bir onuru bile
bana çok gördüler. Yalnız bir yaşamın sonunda yalnız
bir ölüm! Şimdi anlıyorum ki, benim tüm büyüklüğüm acımın büyüklüğünde. Hey, hey! Uzak, en uzak
ufuklardan kalkın gelin, geçmiş ömrümün yiğit dalgaları! Madem benim ne tabutum olacak, ne de cenaze arabam, ben seni kovalarken, sen de paramparça
et cehennem balinası! Bağlayıp kendine, sürükle beni
istersen! Al sana! Ye şu zıpkınımı.”
Zıpkın saplandı; vurulan balina fırlayıverdi ileri. Bir
ateş hızıyla boşalan ip, birden takıldı bir yere. Ahab
ipi çözmek için yere eğildi; kurtardı da. Ama tam o
sırada ipin fırlayan bir halkası boynuna dolanıverdi
ve onu Osmanlı cellatları gibi sessizce boğup, gemicilerin görmesine bile vakit bırakmadan, alıp götürdü
denize Ahab’ı. Bir anda boşalıp giden ipin ucundaki ilmik, bir gemiciye çarpıp denizin derinliklerinde
kayboluverdi, sularda yüzen kürekleri, kargıları, canlı
cansız her şeyi, Pequod’dan kalan en küçük tahta parçasını bile alıverdi içine. Hepsi birden, bu girdabın
ortasında dönerek denizde kayboldular. Sular, grandi
direğinin tepesindeki Kızılderili-Tashtego’nun başını
kapladı. Direğin yalnız bir- iki parmağı görünürde
kalmıştı. Ama upuzun bayrak, neredeyse değdiği o
acımasız dalgalarla alay edercesine, rahatça sallanıyordu rüzgârda. İşte tam o sırada, kırmızı bir kol ve
bir çekiç, sulardan çıkıp, batan direğe gittikçe artan
bir hızla çiviledi bayrağı. Direğin tepesinde yıldızlar
arasındayken ona musallat olan bir şahin, flamayı gagalıyordu. Tashtego’ nun başını belaya sokan o
uğursuz kuş, yeniden flamayı almaya kalkıştı ancak
kanadı çekiçle direğin arasında kaldı. Sulara gömülen
vahşi, göklerden gelen bu ürpertiyi duyarak, son bir
çabayla kuşu direğe çiviledi. Kuş, yeryüzünde bugüne
dek duyulmamış çığlıklar atarak, muhteşem gagasını gökyüzüne doğru kaldırarak, Ahab’ın bayrağına
dolanmış olarak battı gemiyle birlikte. Sanki şeytan
gibi, göklerin canlı bir parçasını beraberinde sürüklemeden dalmak istememişti cehenneme. Geminin
battığı yerde oluşan uçurumun üstünde, küçük kuşlar çığlık çığlığa uçuşuyordu. Bembeyaz köpüklü, kederli bir dalga, bu uçurumun dik yamaçlarını dövüyordu. Sonra, her şey yok oldu birden. Şimdi denizin
alabildiğine büyük kefeni, beş bin yıl önce dalgalandığı gibi öyle dalgalanmayı sürdürüyordu.
“Not: Anemon
Yayınlarından
çıkan Pekcan
Türkeş’ in ‘Deniz Hikayeleri’
adlı kitabından
Herman Melvılle’e ait ‘Beyaz
Balina’ hikayesidir.”
MART-NİSAN • | 59 |
7 DENİZ
Denizde İlkyardım
Denizlerimizdeki Emniyet...
| 60 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
S
ahi denizlerimizde emniyet denince aklımıza neler
gelir hiç düşündünüz mü?
Buradan duyar gibi oluyorum. Yok yok öyle değil sevgili
deniz sever dostlarım. Bakın bu
sayımızda sizlere, teknelerimizde
olmazsa olmazlardan biri olan ve
en önemli konudan bahsedip bilgilendirmeye çalışacağım.
Şimdiden çok mutluyum, neden
mi? Düşünsenize… Birkaç ay,
ya da hafta, belki de birkaç gün
önceden çok sevdiğiniz arkadaşlarınızla veya aile dostlarınızla
sözleştiniz. Teknenizle bir haftalık Yunan adaları gezisi yapamaya
karar verdiniz. İşte tam da o gün,
bu gündür. Her şey hazır, eksikler kontrol edildi! Noksansız Vira
Bismillah diyip, demir alıp yola
çıktınız. (Sakın unutmayın kaptanımıza söyleyin seçtiğiniz rota
üzerindeki güzel birkaç koya da
uğrasın.) Eminim yola çıkmadan,
önem sırasına göre tüm ihtiyaçlarınızı aldınız ve tekrar çek ettiniz,
gönül rahatlığı ile demir aldınız.
Hani diyelim Marmaris Limanı’ndan çıkış aldınız, rotanız Kos ancak daha önce Rodos, Ano Symi,
Mandraki’ye uğrayıp oraların da
çok güzel koylarında denizin ve
güneşin tadını çıkarmak istediniz!
Mandraki’ye zorunlu giriş yaptınız. Bilenler bilir Nisyros Limanı
kuzeye bakar ve korunaklı bir marinadır. Ancak çok bakir bir yer
olduğu için çok fazla sosyal yaşam
yoktur. Öğlen yemeğinizi yediniz
kahvelerinizi yudumlarken, bir
anda çığlık çığlığa misafirlerinizden bir çocuğunuz denize atlarken, denizin dibinde keskin bir
cisme çarparak, ayağını ciddi bir
şekilde kesmiş ve kanlar içinde,
teknenin kıç havuzunda denize
iniş merdiven ağzında sızlanıyor.
Herkeste bir panik , koşuşturmalar ve bir ses…
“Kaptanım lütfen İLKYARDIM
çantasını getirir misin?”
Yardımcılardan biri kısa sürede,
elinde İLKYARDIM çantası ile
tepenizde... Bir çırpıda çantayı açtığınızda, öyle işe yarar pek fazla
Rıza Aslan
malzemenin olmadığını, birkaç
sargı bezi, pamuk, tentürdiyot,
oksijen suyu, makas, tebeşir gibi
malzemelerin olduğunu görürsünüz. Ancak önünüzde ayağındaki
kanamanın durdurulması gereken
çocuğunuz var. Ve elinizde müdahale edeceğiniz işe yarar bir malzemeniz yok ve siz bir koydasınız!
En yakın hastanesi olan adaya iki
saatten önce ulaşmanız mümkün
değil. Çok karamsar bir hikaye
oldu der gibisiniz.
Olamaz mı?
O zaman siz deniz sever dostlarıma çok ama çok önemli bir hizmeti vermeyi amaçlayan “Çılgın
Çocuk”un hikayesini paylaşmak
istiyorum.
Dr. Ferhat Hasırcı, Nazilli 1960
doğumlu, Bornova Anadolu Lisesi
ve sonrasında Ege Üniversitesi Tıp
Fakültesi mezunu. Taksim İlkyardım Eğitim Ve Araştırma Hastanesi’nde Aile Hekimliği Uzmanlık
ihtisası, Amerikan Hastanesi Acil
Servisi hekimliği, İtalyan Hastanesi Başhekimliği yapmış biri. Arada
Nevşehir,
Subatan-Digor-Kars,
Erzurum Dumlu, Trabzon, İzmir
gibi şehirlerde de bulundu. Son
10 yıldır denize daha yakın olabilmek için Yalıkavak Bodrum’da
yaşıyor.
Dr. Ferhat Hasırcı, CMAS’da 2 yıldır balıkadam, motorsikletçi, fotoğrafçı, yaklaşık 30 yıldır amatör
denizci (amatör, bir şeyi aşkla yapma anlamından gelirmiş), balıkçı
ve yıllardır hekim... Şu an Yalıka-
vak’ta serbest hekimlik ve haytalık
yapmakta.
Dr. Ferhat Hasırcı; “Denizle bu
kadar içli dışlı bir hayat, mesleğimi de bu işin içine katmamı
gerektirdi. Hekimlik nedeniyle
zaten telefonum hep açık. Yıllarca
yaptığım, eşin dostun teknesine
ilkyardım çantası düzenleyip telefonla ve mail yoluyla destek verme
işi gerçekten yoğun bir iş olmaya
başladı. Karayipler’den gelen ayak
parmağım iyileşmiş mi fotoğrafları, Şili’den gelen cildimde şu
ortaya çıktı mailleri, Yunan koylarından elimi halat yaktı mesajları
beni biraz daha organize olmaya
yönlendirdi. Araştırdığımda, dünyada bu işi yapan yalnızca 2 şirket
olduğunu gördüm ve onların sistemlerindeki eksiklikleri saptadım. Türkiye’de ise bu bir ilk. O
nedenle 7/24 telefon çağrı sistemi
‘DoctorOnCruise’ kuruldu.
Denizde başa gelebilecek her şeye
ve her yaşa yönelik bir ilkyardım
çantası düzenlendi. Yakın teknelerden birinde bir hekim bulunması olasılığını da göz önüne
alıp, basit cerrahi girişim seti de
içeren bir çantanın, birçok sorunu çözdüğünü bildiğim için yılda
bir kez içeriği yenilenen bir düzen
oluşturdum. Yıllık bazda üyelik
gerektiren bir sistem ortaya çıktı.
Böylece günün her saatinde arayıp
destek alabileceğiniz bir telefon ve
mail sistemi oluştu. Tatili ve keyfi yarıda bıraktıracak nedenlerin
birçoğunu böylelikle elimine edebiliyoruz. Ciddi sağlık problemleri ortaya çıktığında ise bir sağlık
kurumuna ulaşana kadar hayatta
kalmayı sağlamaya yönelik bir
çaba bu. Basit bir arı sokması sonrası hayatını kaybeden insanların
varlığı, bu işi en azından arabalarımızdaki hava yastığı kadar ciddiye almamız gerektiğini gösteriyor.” diye anlatır.
Denize çıktığımızda yalnızca denizle uğraşmak ve keyif almak
için güvenlik önlemi almalıyız,
‘DoctorOnCruise.com’ bunu kolaylaştırıyor.
Sevgilerimle…
Geçmişten bu yana süregelen ve gelişmekte olan portföyümüz
ve ilkelerimiz doğrultusunda sunduğumuz “kalite”,
çalışmalarımızın ciddiyeti ve öneminin en güçlü kanıtıdır.
MART-NİSAN • | 61 |
Evliya Çelebi Mah. Rauf Orbay Cad. Yasemin Sok. No:10 - Kat 2 Daire 1 İçmeler / Tuzla
Telefon: 0216 395 22 35 - 446 01 75 - Fax: 0216 446 01 75
www.korkmazyat.com
7 DENİZ
Yaşam
Denizcilik ve Uçurtma
D
enizcilik
tarihinde
uçurtma kavramının,
uçurtma tarihi ve kültüründe de denizciliğin yeri ve önemi büyüktür. Uçurtmalar, denizcilik sektöründe çok
eski yıllardan beri kullanılmaktadır. Kökeni Uzakdoğu’ya dayanan
uçurtmayı Avrupa’ya taşıyanda bir
denizci yani Marco Polo’dur. Polo,
13. yüzyılın sonlarında Avrupa’ya
uçurtma hikayeleri taşımıştır.
Uzakdoğu’dan getirdiği ejderha
uçurtmaları ülkesinde dikkat çek-
| 62 | • MART-NİSAN
7 DENİZ
miş, uçurtma kısa sürede Avrupa
çapında tanınmıştır. Daha sonra
16. ve 17. yüzyıllarda, Japonya ve
Malezya’dan yine denizciler tarafından uçurtmalar getirilmiştir.
Deniz kuvvetlerinde uçurtma
Uçurtma tarih boyunca, ülkelerin
deniz kuvvetlerinde çeşitli amaçlarla kullanılmıştır. Çeşit çeşit, boy
boy uçurtmalar denizciler için
kah savunma, kah saldırı aracı olmuş, düşmanlara korku salmıştır.
Bunun ilk örneklerinden birine
Kore’de rastlamak mümkün. Kore’deki Joseon Hanedanlığı döneminin tanınmış deniz kuvvetleri komutanlarından Amiral Yi,
1592-1598 yılları arasında gerçekleşen Japon işgali sırasında, filosunu yönlendirme ve komuta etmede uçurtmaları kullanmış. Alman
donanması, sadece deniz yüzeyini
izleyip kontrol altında tutmak için
değil, denizaltıları takip etmek
için uçurtmaları kullandı. Uçurtmalarla gökyüzüne çıkarılan gözcüler, gördüklerini aşağı rapor
ettiler. Yine İkinci Dünya Savaşı’nda, denizaltı ve gemilerde fazla
torpidoların taşınması için uçurtmaların kullanıldığı kayıtlarda yer
almıştır. Birinci Dünya Savaşı’nda
ise gerek gözcülük gerekse de gemilerin havadan bombalanmasında uçurtma balonların (kite baloon) kullanıldığı da bilinmektedir.
Balıkçıların en büyük yardımcısı
Uçurtma, balıkçıların da en büyük yardımcısı olmuştur. Çünkü
gerek amatör gerekse de profesyonel balıkçılar, yıllardır uçurtmayı
balık tutmada kullanmaktadır.
Hatta, Güney Denizi Adaları’nda
yaşayan insanların, çok eski çağlardan beri balıkçılık için uçurtma
kullandığı bilinen bir gerçektir.
Bu insanlar, balık yakalamak için
uçurtmaların kuyruğuna yem
bağlamıştır. Bu teknik bugün hala
bazı yerlerde kullanılmaktadır.
Yakıt tasarrufu için uçurtma
Günümüzde uçurtmalar yakıt tasarrufu konusunda denizcilerin
en büyük dostudur. Uçurtmalar
devasa gemilerde daha az yakıt
tüketimi için kullanılmaktadır.
Özellikle büyük balıkçı tekneleri
hareket etmek için, 60 metrekarelik uçurtmalar yardımıyla rüzgar
gücünü kullanmaktadır. Ön taraftan havalandırılan dev uçurtmalara, kalın iplerle bağlanan
10-12 metrelik profesyonel balıkçı
tekneleri, rüzgar hızının saatte 1420 knot (1 mil) olması kaydıyla
rahatlıkla ilerleyebiliyor ve böylece yakıttan yüzde 30-50 arasında
tasarrufu sağlıyor. Bu da ortalama
bir gemi için yılda 400 bin dolar
yakıt tasarrufu anlamına geliyor.
Böylece bir yandan da karbondioksit salınımı azaltılarak çevreye
katkıda bulunuluyor.
Uçurtma sörfü (Kiteboarding)
Birçoğumuz çocukken, uçurtmamıza tutunup havalanmak istemişizdir. İşte bu hayalimiz, son 20
yılda ortaya çıkan bir sporla gerçek oldu: Kiteboarding veya Kitesurf. Yani Türkçe tabiriyle; Uçurtma sörfü. Devasa bir uçurtmaya
tutunup, sörf yapmanıza imkan
veren ‘kiteboard’, sevenlerine su
üzerinde uçuş keyfi yaşatıyor.
Uçurtma sörfü uçurtmayla sağlanan rüzgar gücünün çekmesi ile
board üzerinde yapılan spordur.
Burada hareketi sağlayan öncelikle güçlü ve büyük bir uçurtmadır.
Vücuda bir kemer ile bağlı olan
uçurtmayı ayaktaki board ile dengeleyince, su üzerinde kaymaya
başlanır. Bu sporda kullanılan
malzemelerin başında içine hava
dolma özelliği bulunan hilal ay
şeklinde özel uçurtma gelmektedir. Türkiye’de İstanbul, İzmir,
Çanakkale ve Muğla’da uzun yıllardan beri yapılmakta ve hızla
gelişim göstermeye devam etmektedir.
Türkiye’nin Bir Uçurtma Müzesi
Var
İstanbul Üsküdar’da bulunan Üsküdar Belediyesi Mehmet Naci
Aköz Uçurtma Müzesi, dünyanın
çeşitli ülkelerinden gelmiş binlerce uçurtma ve uçurtmayla ilgili
malzemesiyle, ziyaretçilerine hem
görsel bir şölen sunuyor hem de
ülkemizdeki uçurtma kültürünün
yaşatılmasına katkıda bulunuyor.
Dünyadaki uçurtma kültürünü
öğreniyorlar
Pazartesi- Cumartesi günleri arasında ziyarete açık olan müzeyi,
uçurtmaya gönül vermiş her yaştan ziyaretçi gezebiliyor. Tamamen ücretsiz olan müze gezisinde, ziyaretçilere iki ayrı salonda
sergilenen ve hepsi birbirinden
görkemli uçurtmalarla birlikte,
geldikleri ülkelerin uçurtma kültürleri de tanıtılıyor.
MART-NİSAN • | 63 |
7 DENİZ
Savunma
| 64 | • MART-NİSAN
7 DENİZ

Benzer belgeler